Normal deneme 2 3 2007-04-19T07:10:00Z 2007-04-19T07:10:00Z 1 49118 279976 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2333 656 328438 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 150       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

79’uncu Bir­le­şim

22 Mart 2007 Per­şem­be

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                   Say­fa   I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Fah­ri Kes­kin'in, Ça­nak­ka­le Za­fe­ri'nin 92'nci yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, Ça­nak­ka­le des­ta­nı­nı doğ­ru oku­ma­nın, doğ­ru an­la­ma­nın ve ye­ni ne­sil­le­re doğ­ru ak­tar­ma­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Oya Aras­lı'nın, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın öne­mi­ne, ça­ğı­mı­zın par­la­men­ter re­jim­le­rin­de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü sağ­la­ma, ki­şi hak­la­rı­nı ko­ru­ma ko­nu­sun­da en bü­yük gö­re­vin yar­gı­ya düş­tü­ğü­ne; yar­gı­nın bu gö­re­vi­ni sağ­lık­lı bir bi­çim­de ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­si­nin ön ko­şu­lu­nun ise yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı ol­du­ğu­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Adem Baş­türk'ün, Dün­ya Su Gü­nü mü­na­se­be­tiy­le, mik­ta­rı dün­ya­da sı­nır­lı olan su kay­nak­la­rı­nı, özel­lik­le böl­ge­miz­de, da­ha dik­kat­li ve ta­sar­ruf­lu kul­lan­ma­nın ge­re­ği­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

B) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Por­te­kiz Mec­lis Baş­ka­nı Ja­ime Ga­ma'nın da­vet­li­si ola­rak Por­te­kiz'e resmî zi­ya­ret­te bu­lu­na­cak olan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Bü­lent Arınç'ın be­ra­be­rin­de­ki Par­la­men­to he­ye­ti­ni oluş­tur­mak üze­re grup­la­rın­ca isim­le­ri bil­di­ri­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1235)

IV. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

V. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan'ın, Otu­rum Baş­ka­nı İs­ma­il Alp­te­kin'in tu­tu­muy­la il­gi­li, usul mü­za­ke­re­si ta­le­bi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­me­si ne­de­niy­le açık­la­ma­sı

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1254) (S. Sa­yı­sı: 1266)

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik ve Mus­ta­fa Dün­dar'ın; Top­lu Ko­nut Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/945) (S. Sa­yı­sı: 1354)

VII. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ca­nan ARIT­MAN'ın, Hrant Dink ci­na­ye­ti so­ruş­tur­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20348)

2.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li V. Si­nan YER­Lİ­KA­YA'nın, ba­zı asa­yiş olay­la­rı­nın so­rum­lu­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20356)

3.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, gö­rev­den alı­nan Trab­zon Em­ni­yet Mü­dü­rü­ne iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20357)

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, şe­ker ih­ra­ca­tı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad TÜZ­MEN'in ce­va­bı (7/20379)

5.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İ. Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, tıb­bi ci­haz ve sağ­lık mal­ze­me­si it­ha­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad TÜZ­MEN'in ce­va­bı (7/20382)

6.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Cev­det SEL­Vİ'nin, kay­ma­kam ata­ma­la­rı­na ve gö­rev sü­re­le­ri­ne iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20394)

7.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ata­ma ya­pıl­ma­ma­sı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/20772)

8.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, Ta­rım­sal Ya­yı­mı Ge­liş­tir­me Pro­je­si kap­sa­mın­da ya­pı­lan bir top­lan­tı­ya,

- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa ÖZ­YURT'un, Gem­lik tü­rü zey­tin fi­da­nı des­tek­le­me­si­nin kal­dı­rıl­ma­sı­na,

- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK'ın, Gem­lik tü­rü zey­tin fi­da­nı des­tek­le­me­si­nin kal­dı­rıl­ma­sı­na,

İliş­kin so­ru­la­rı ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di EKER'in ce­va­bı (7/20815, 20816, 20817)

9.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Meh­met TO­MAN­BAY'ın, İş­siz­lik Si­gor­ta­sı Fo­nu­na iliş­kin so­ru­su ve Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı Mu­rat BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU'nun ce­va­bı (7/20822)

10.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, Çek Cum­hu­ri­ye­ti'nden ge­ri gön­de­ri­len ku­ru in­cir­le­re,

- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, Ta­rım Kre­di Ko­ope­ra­tif­le­ri­nin ic­ra­ya ver­di­ği üre­ti­ci­le­re,

İliş­kin so­ru­la­rı ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di EKER'in ce­va­bı (7/20897, 20898)

11.- Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Dur­sun AK­DE­MİR'in, ha­va ta­şı­ma iş­le­riy­le il­gi­li ya­sal dü­zen­le­me ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı Mu­rat BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU'nun ce­va­bı (7/20908)

 

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 14.00'te açı­la­rak al­tı otu­rum yap­tı.

Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Ali Os­man Sa­li'nin, 21 Mart Dün­ya Or­man­cı­lık Gü­nü'nün ama­cı­na, ik­lim de­ği­şi­kli­ği ve kü­re­sel ısın­ma­nın her gün an­la­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­dı­ğı dün­ya­mız­da, or­man­la­rı­mı­zı ko­ru­ma­nın ve or­man alan­la­rı­nın ge­niş­le­til­me­si­nin öne­mi­ne; Yaş­lı­lar Haf­ta­sı'na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı­na, Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı Os­man Pe­pe ce­vap ver­di.

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Kan­su, Irak'ın Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ön­cü­lü­ğün­de­ki güç­ler ta­ra­fın­dan iş­gal edi­li­şi­nin be­şin­ci yı­lın­da, ül­ke­de ba­rı­şın ger­çek­leş­me­si için alın­ma­sı ge­re­ken so­mut ted­bir­le­re,

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Şük­rü Mus­ta­fa Elek­dağ, İş­çi Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı Do­ğu Pe­rin­çek'in Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nın ulus­la­ra­ra­sı bir ya­lan ol­du­ğu­nu be­lir­ten be­yan­la­rı do­la­yı­sıy­la Lo­zan Po­lis Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ha­pis ce­za­sı­na çarp­tı­rıl­ma­sı­nın yan­sı­ma­la­rı­na,

İliş­kin gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Gün­de­mi­n "Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler" kıs­mı­nın 79'un­cu sı­ra­sın­da yer alan (10/124) ile 266'ncı sı­ra­sın­da yer alan (10/331) esas nu­ma­ra­lı Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri­nin ön gö­rüş­me­le­ri­nin, Ge­nel Ku­ru­lun 21/3/2007 Çar­şam­ba gün­kü bir­le­şi­min­de ve bir­lik­te ya­pıl­ma­sı­na iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­me­di.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Rad­yo ve Te­le­viz­yon­la­rın Ku­ru­luş ve Ya­yın­la­rı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (1/1300) (S. Sa­yı­sı: 1342),

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len 17/1/2007 Ta­rih­li ve 5574 Sa­yı­lı Türk Pet­rol (1/1301) (S. Sa­yı­sı: 1352),

7'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Em­ni­yet Teş­ki­la­tı Uçuş Hiz­met­le­ri Taz­mi­nat Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (1/437) (S. Sa­yı­sı: 1150),

8'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, İmar Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir (2/820) (S. Sa­yı­sı: 1337),

9'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve İç Tü­zük'ün 91'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­le­rek te­mel ka­nun ola­rak bö­lüm­ler hâlin­de gö­rü­şül­me­si ka­rar­laş­tı­rı­lan, Da­rü­la­ce­ze Mü­es­se­se­si Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Ku­ru­luş ve Gö­rev­le­ri Hak­kın­da (1/988) (S. Sa­yı­sı: 922),

Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Tek­li­fi­nin gö­rüş­me­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan;

Er­te­len­di.

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve İç Tü­zük'ün 91'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­le­rek te­mel ka­nun ola­rak bö­lüm­ler hâlin­de gö­rü­şül­me­si ka­rar­laş­tı­rı­lan, Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı; Niğ­de Mil­let­ve­ki­li Or­han Eras­lan ile Van Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kar­tal'ın, 4926 Sa­yı­lı Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı ve Bu Ka­nu­na Bir Ek Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Van Mil­let­ve­ki­li Yek­ta Hay­da­roğ­lu'nun, Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nu­na Bir Mad­de Ek­len­me­si ile İl­gi­li Ka­nun Tek­li­fi'nin (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sa­yı­sı: 1275) gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­na­rak, elek­tro­nik ci­haz­la ya­pı­lan açık oy­la­ma so­nu­cun­da,

6'ncı sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Nu­ret­tin Ca­nik­li ve 14 Mil­let­ve­ki­li ile Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat Me­lik ve 21 Mil­let­ve­ki­li­nin, 2510 Sa­yı­lı İskân Ka­nu­nu­na Bir Ek Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­lif­le­ri (2/824, 2/859) (S. Sa­yı­sı: 1315) ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra,

Ka­bul edil­di.

10'un­cu sı­ra­sın­da bu­lu­nan,  Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1254) (S. Sa­yı­sı: 1266) tü­mü üze­rin­de bir sü­re gö­rü­şül­dü.

22 Mart 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 21.57'de son ve­ril­di.

 

 

 

İs­ma­il Alptekin

 

 

TBMM Baş­kanı Ve­ki­li

 

 

 

Bay­ram Özçelik

Ya­şar Tüzün

 

Bur­dur

Bi­le­cik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Ah­met Küçük

 

 

Ça­nak­ka­le

 

 

Kâtip Üye

 

 

No.: 108

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

22 Mart 2007 Per­şem­be

Ta­sa­rı­lar

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ve Bah­reyn Kral­lı­ğı Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­tı­rım­la­rın Kar­şı­lık­lı Teş­vi­ki ve Ko­run­ma­sı­na İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1332) (Plan ve Büt­çe ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

2.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Bah­reyn Kral­lı­ğı Ara­sın­da De­niz­ci­lik An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1333) (Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Azer­bay­can Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti Ara­sın­da17 Tem­muz 1998 Ta­ri­hin­de An­ka­ra'da İm­za­la­nan Sos­yal Gü­ven­lik Söz­leş­me­si­nin Re­viz­yo­nu ile İl­gi­li Ek Söz­leş­me­nin Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1334) (Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile  Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

4.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ve Su­udi Ara­bis­tan Kral­lı­ğı Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı Ara­sın­da Sağ­lık Ala­nın­da Mu­ta­ba­kat Zap­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı (1/1335) (Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile  Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16.3.2007)

Tek­lif­ler

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Gül­se­ren To­puz'un; İş­ye­ri Aç­ma ve Ça­lış­ma Ruh­sat­la­rı­na Da­ir Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin De­ğiş­ti­ri­le­rek Ka­bu­lü­ne Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Tek­li­fi (2/976) (Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile İçiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 12.3.2007)

2.- Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Meh­met Sa­it Ar­ma­ğan'ın; 26 Şu­bat'ın Ho­ca­lı Soy­kı­rı­mı­nı An­ma Gü­nü Ola­rak Ka­bul Edil­me­si ve Iğ­dır'da Bir Soy­kı­rım Anı­tı Di­kil­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/977) (Dı­şiş­le­ri ve İçiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 14.3.2007)

Ra­por

1.- Uyuş­maz­lık Mah­ke­me­si­nin Ku­ru­luş ve İş­le­yi­şi Hak­kın­da Ka­nun ile Ha­kim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Ada­let Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1198) (S. Sa­yı­sı: 1365) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 22.3.2007) (GÜN­DE­ME)

22 Mart 2007 Per­şem­be

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.04

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 79'un­cu Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce, üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

İlk söz, 18 Mart Ça­nak­ka­le Za­fe­ri'nin yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fah­ri Kes­kin'e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Kes­kin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Kes­kin, sü­re­niz beş da­ki­ka.

Efen­dim, sü­re­ye ria­yet eder­se­niz mem­nun olu­rum.

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Fah­ri Kes­kin'in, Ça­nak­ka­le Za­fe­ri'nin 92'nci yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, Ça­nak­ka­le des­ta­nı­nı doğ­ru oku­ma­nın, doğ­ru an­la­ma­nın ve ye­ni ne­sil­le­re doğ­ru ak­tar­ma­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ça­nak­ka­le Za­fe­ri'nin 92'nci yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ça­nak­ka­le Sa­va­şı sa­de­ce bi­zim ta­ri­hi­mi­zin de­ğil, ya­kın ta­ri­hi­mi­zin en önem­li sa­vaş­la­rın­dan bi­ri­dir. Bu za­fe­rin eş­siz kah­ra­man­la­rı olan şe­hit­le­ri­mi­zi ve ga­zi­le­ri­mi­zi rah­met­le ve min­net­le anı­yo­rum.

"Ça­nak­ka­le ge­çil­mez" fer­ma­nı, 250 bin iman­lı va­tan ev­la­dı­nın "Al­lah yo­lun­da öl­dü­rü­len­le­ri, ölü say­ma­yı­nız, bi­la­kis on­lar di­ri­dir­ler. Rab'le­ri ka­tın­da rı­zık­lan­dı­rıl­mış­lar­dır." aye­ti­nin işa­re­tiy­le, şe­ha­det şer­be­ti­ni iç­me­siy­le ya­zıl­mış­tır.

Ça­nak­ka­le, yur­du­nu kur­tar­mak için şah­la­nan bir mil­le­tin ba­ğım­sız­lık ve ege­men­lik aş­kı­nın ib­ret ve­ri­ci des­ta­nı­dır. Meh­met Âkif'in de­di­ği gi­bi:

"Şu Bo­ğaz har­bi ne­dir? Var mı ki dün­ya­da eşi

En ke­sif or­du­la­rın yük­le­ni­yor dör­dü be­şi" mıs­ra­la­rı, Ça­nak­ka­le Sa­va­şı'nın en gü­zel ta­nı­mı­nı or­ta­ya ko­yu­yor.

O gün İn­gi­liz ve Fran­sız as­ker­le­ri­nin ya­nı sı­ra, Avus­tral­ya ve Ye­ni Ze­lan­da'dan ge­len as­ker­le­rin bir­leş­me­siy­le olu­şan, Meh­met Âkif'in "Ki­mi Hin­du, ki­mi yam­yam, ki­mi bil­mem ne be­la." di­ye ta­rif et­ti­ği dev bir or­du kar­şı­sın­da Müs­lü­man Türk mil­le­ti, düş­man­la­rı­na kar­şı ta­rih­te em­sa­li­ne rast­lan­ma­yan bü­yük bir za­fer ka­zan­mış; Türk as­ker­le­ri, va­tan sev­gi­si­nin ve iman gü­cü­nün, en te­sir­li, en bü­yük si­lah ol­du­ğu­nu or­ta­ya koy­muş­tur.

Meh­met­çik, va­tan mü­da­fa­ası­nın iman­la, can­la, kan­la ya­pı­la­bi­le­ce­ği­ni bü­tün dün­ya­ya is­pat et­miş­tir.

Bu asil mil­let Ça­nak­ka­le Sa­va­şı'nda 250 bin şe­hit ver­miş­tir. Bu ne­ti­ce kar­şı­sın­da Meh­met Âkif;

"Asım'ın nes­li di­yor­dum ya; ne­sil­miş ger­çek,

İş­te çiğ­net­me­di na­mu­su­nu, çiğ­net­me­ye­cek." di­ye hay­kı­rı­yor­du.

Ça­nak­ka­le Za­fe­ri, millî bir­lik ve be­ra­ber­li­ğin, en bü­yük gü­cü bi­le na­sıl de­vir­di­ği­nin en gü­zel ka­nı­tı­dır. Bu bü­yük mu­ci­ze­nin al­tın­da Mah­met­çi­ğin ye­nil­mez ima­nı, va­tan, mil­let sev­gi­si ve ba­ğım­sız­lık aş­kı yat­mak­ta­dır.

Şu an­da Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı'nda ya­tan 250 bin ke­fen­siz va­tan ev­la­dı, bü­tün dün­ya­ya "Ça­nak­ka­le ge­çil­mez" di­ye hay­kır­mak­ta­dır.

Sa­va­şın ba­şın­da bü­yük ve ko­lay bir za­fer bek­le­yen Wins­ton Churc­hill "İn­gil­te­re sa­vaş ta­ri­hin­de Ça­nak­ka­le kam­pan­ya­sı ka­dar acı bir say­fa yok­tur. Hiç­bir sa­va­şa bu ka­dar bü­yük ümit­ler­le gi­ril­me­miş, hiç­bir za­fer bu ka­dar ya­kın­dan kay­be­dil­me­miş­tir." di­ye­rek, ha­yal kı­rık­lı­ğı­nı di­le ge­tir­miş­tir.

Ça­nak­ka­le Za­fe­ri, Türk mil­le­ti­nin en bü­yük gu­ru­ru­dur. Bu za­fer şan­lı ta­ri­hi­miz­den al­tın bir say­fa­dır. Ça­nak­ka­le, ta­ri­hi­mi­zin me­da­rı­if­ti­ha­rı­dır. Bu­gün bu­lun­du­ğu­muz yer ve gel­di­ği­miz nok­ta o gün­le­rin ese­ri­dir.

Ça­nak­ka­le Sa­vaş­la­rı­nın unu­tul­maz kah­ra­ma­nı Ana­far­ta­lar Grup Ko­mu­ta­nı Mus­ta­fa Ke­mal'in ba­şa­rı­sı hem bu­ra­da hem de ile­ri­de baş­la­ya­cak olan Ulu­sal Kur­tu­luş Sa­va­şı'mı­zın kay­na­ğı ol­muş­tur. Cep­ha­ne­si bi­ten as­ker­le­re "sün­gü tak" em­ri­ni ve­rip, da­ha son­ra "Ben, si­ze ta­ar­ruz em­ret­mi­yo­rum, öl­me­yi em­re­di­yo­rum." di­yen zih­ni­yet, sa­va­şı ka­za­na­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ça­nak­ka­le'nin öne­mi­ni da­ha iyi an­la­mak için, ya­şan­mış bir ha­di­se­yi ak­tar­mak is­ti­yo­rum:

Yıl 1984. Rah­met­li Özal Baş­ba­kan, Sa­yın Veh­bi Din­çer­ler Millî Eği­tim Ba­ka­nı­dır. Ja­pon­ya'dan bir he­yet gel­miş­tir. Bu he­yet çe­şit­li te­mas ve in­ce­le­me­ler­de bu­lu­na­cak, "Genç­le­re millî şu­ur na­sıl ve­ril­me­li, bu ko­nu­da ne­ler ya­pıl­ma­lı?" so­ru­su­na ce­vap ara­ya­cak ve bi­zim yet­ki­li­le­ri­mi­ze ak­ta­ra­cak­tır. İş­te Ja­pon he­ye­ti­nin tes­pit­le­ri:

"Biz, genç­le­ri­mi­ze il­ko­ku­la baş­la­ma­dan şok test­ler uy­gu­la­rız. Ön­ce uçak gi­bi hız­lı gi­den tren­le­ri­mi­ze bin­di­rir, bir tur yap­tı­rı­rız. Bu yo­lu­cu­luk on­la­rı sar­sar, son­ra ro­bot­lar­la ça­lı­şan bü­yük fab­ri­ka­la­rı­mı­zı gez­di­ri­riz. Mi­nik ço­cuk­lar tek­no­lo­ji­nin baş dön­dü­rü­cü ne­ti­ce­si­ni gö­rüp şok olur­lar. Bu şok­tan son­ra on­la­rı Hi­ro­şi­ma'ya, Na­ga­sa­ki'ye gö­tü­rü­rüz. İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı sı­ra­sın­da atom bom­ba­sıy­la tah­rip edil­miş bu böl­ge­le­ri biz ay­nen ko­ru­yo­ruz. Bu yer­le­ri ço­cuk­la­rı­mı­za bil­gi ve­re­rek gös­te­ri­riz.

On­lar, hiç­bir can­lı­nın ve bit­ki­nin ha­yat bul­ma­sı­na imkân ver­me­yen atom bom­ba­sı­nın bu­gü­ne ka­dar de­vam eden et­ki­le­ri­ni hay­ret­le sey­re­der­ler. Bü­tün bun­lar ma­sum ve te­miz ruh­la­rın­da de­rin ve et­ki­li iz­ler bı­ra­kır. Ar­ka­sın­dan on­la­ra de­riz ki: Eğer siz­ler ça­lış­maz, siz­den ön­ce­ki­le­ri geç­mez­se­niz, va­ta­nı­nız iş­te böy­le düş­man­lar ta­ra­fın­dan bom­ba­la­nır. Ya­kar, yı­kar, hiç­bir can­lı ya­şa­ma­ya­cak hâle ge­ti­rir, çe­kip gi­der­ler.

Ça­lı­şır­sa­nız, bin­di­ği­niz tren­le­ri ge­çe­cek ye­ni araç­lar ya­par­sı­nız, da­ha ge­liş­miş fab­ri­ka­lar ku­rar­sı­nız. Üs­te­lik, hiç­bir düş­man si­ze sal­dır­ma­ya ce­sa­ret ede­mez. Ül­ke­niz, mil­le­ti­niz yü­ce­lir, tüm in­san­la­rın say­gı duy­du­ğu ve özen­di­ği bir ko­num­da ka­lır. Şim­di, ar­tık ça­lı­şıp ça­lış­ma­ma ka­ra­rı­nı ken­di­niz ve­ri­niz."

Ja­pon he­ye­ti da­ha son­ra ha­zır­la­dık­la­rı ra­por­da "Si­zin genç­le­ri­niz için bir­çok Na­ga­sa­ki'niz ve Hi­ro­şi­ma'nız var. Bi­zim­kin­den da­ha önem­li bun­lar…"

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - "…En önem­li­si de Ça­nak­ka­le Sa­vaş­la­rı­nın geç­ti­ği böl­ge­dir. Ça­nak­ka­le, genç­le­ri­ni­zin şok ol­ma­sı için ye­ter de ar­tar bi­le. En ge­liş­miş tek­no­lo­ji­ye ve do­na­nı­ma mey­dan oku­yup ima­nın ga­lip gel­di­ği­ni is­pat­lı­yor. Üs­te­lik kar­şı­la­rın­da bir düş­man de­ğil, si­zin ta­bi­ri­niz­le  'yet­miş iki bu­çuk mil­let' var. İş­te bu tab­lo ve bu böl­ge, genç­le­ri­ni­zin millî şu­uru­nun pe­kiş­me­si­ne faz­la­sıy­la ye­ter. Bu­nun için genç­le­ri­ni­zi grup­lar hâlin­de Ça­nak­ka­le'ye gö­tür­me­li­si­niz. Her Türk gen­ci Ça­nak­ka­le Sa­vaş­la­rı­nın ol­du­ğu böl­ge­yi mut­la­ka gez­me­li, gör­me­li ve öğ­ren­me­li­dir. Bin yıl­lık ta­ri­hi­ni­zin or­ta­ya ko­nul­ma­sı­na hiç lü­zum yok­tur. Bir mil­le­tin mil­let ola­rak or­ta­ya çık­ma­sı için Ça­nak­ka­le Sa­va­şı'nda­ki ka­ra­man­lı­ğı­nız ye­ter de ar­tar bi­le." de­miş­ler­dir.

Bu­gün bu aziz va­tan­da can­la­rın­dan ve na­mus­la­rın­dan emin ola­rak ba­ğım­sız bir ha­yat ya­şa­yan biz­ler, tüm şe­hit­le­ri­mi­ze ve ga­zi­le­ri­mi­ze min­net ve şük­ran duy­gu­la­rıy­la do­lu ol­ma­lı­yız, ye­ni ne­sil­le­ri bu duy­gu­lar­la ye­tiş­tir­me­li­yiz.

Ça­nak­ka­le Des­ta­nı'nı doğ­ru oku­mak, doğ­ru an­la­mak, ye­ni ne­sil­le­re doğ­ru ak­tar­mak zo­run­da­yız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kes­kin,  son cüm­le­niz.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Bir da­ki­ka da­ha efen­dim.

BAŞ­KAN - Da­ki­ka ve­re­mem efen­dim. Son cüm­le­niz.

Bu­yu­run.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Genç­le­ri­miz "Ça­nak­ka­le" de­ni­lin­ce, Tru­va Atı'nı de­ğil, ta­ri­hi­mi­zi, şe­re­fi­mi­zi ha­tır­la­ma­lı­dır­lar.

Ça­nak­ka­le'nin mil­le­ti­miz için ne ifa­de et­ti­ği­ni en gü­zel be­lir­ten şa­ir­le­ri­miz­den bi­ri­si şöy­le di­yor:

"Dur yol­cu! Bil­me­den ge­lip bas­tı­ğın

Bu top­rak bir dev­rin bat­tı­ğı yer­dir."

Ruh­la­rı şad ol­sun. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kes­kin.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz is­te­ği, yar­gı­nın so­run­la­rı ile il­gi­li ol­mak üze­re, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Oya Aras­lı, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Oya Aras­lı'nın, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın öne­mi­ne, ça­ğı­mı­zın par­la­men­ter re­jim­le­rin­de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü sağ­la­ma, ki­şi hak­la­rı­nı ko­ru­ma ko­nu­sun­da en bü­yük gö­re­vin yar­gı­ya düş­tü­ğü­ne; yar­gı­nın bu gö­re­vi­ni sağ­lık­lı bir bi­çim­de ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­si­nin ön ko­şu­lu­nun ise yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı ol­du­ğu­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

OYA ARAS­LI (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, Ça­nak­ka­le Za­fe­ri'nin mi­ma­rı olan Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'ün ve bu sa­vaş­ta can­la­rı­nı va­ta­nı­mız için fe­da eden aziz şe­hit­le­ri­mi­zin anı­sı önün­de say­gıy­la eğil­di­ği­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ça­ğı­mı­zın par­la­men­ter re­jim­le­rin­de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü sağ­la­mak, ki­şi hak­la­rı­nı ko­ru­mak ko­nu­sun­da en bü­yük gö­rev yar­gı­ya düş­mek­te­dir. Yar­gı­nın bu gö­re­vi­ni sağ­lık­lı bir bi­çim­de ye­ri­ne ge­ti­re­bil­me­si­nin ön ko­şu­lu ise, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın sağ­lan­ma­sı­dır. Ana­ya­sa'mız 138 ve 139'un­cu mad­de­le­rin­de ve 159'un­cu mad­de­sin­de, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nı, yar­gıç ve sav­cı te­mi­na­tı­nı gü­ven­ce al­tı­na ala­rak ve Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu­nu dü­zen­le­ye­rek bu ön ko­şu­lu ye­ri­ne ge­tir­miş­tir. Ne ya­zık ki, bu­gün, bu hü­küm­le­rin, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rı­nın yü­rür­lü­ğe sok­tu­ğu po­li­ti­ka­lar kar­şı­sın­da, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nı ko­ru­ma­ya yet­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Çün­kü, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, ik­ti­dar­da, dev­le­tin tüm or­gan­la­rı­nı, tüm ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nı bas­kı­sı ve hâki­mi­ye­ti al­tı­na al­ma­ya ve hükûme­te ba­ğım­lı hâle ge­tir­me­ye yö­nel­miş­tir. Böy­le bir yö­nel­me­nin, top­lu­mun pü­li­ral ya­pı­sı­nı, ço­ğul­cu ya­pı­sı­nı er ve­ya geç tah­rip ede­ce­ği ve fa­şiz­me ka­pı­yı ar­dı­na ka­dar aça­ca­ğı, tüm si­ya­set­te uzun­ca va­kit ge­çir­miş ki­şi­le­rin, bi­raz ta­rih bi­len­le­rin, bi­raz si­ya­set bi­li­mi­ne va­kit ayı­ran­la­rın bil­di­ği bir ger­çek­tir. Bu teh­li­ke­li gi­di­şin so­nu­cun­da, ör­ne­ğin TÜ­Bİ­TAK yar­gı ka­rar­la­rı­na ay­kı­rı bir ko­nu­ma itil­miş­tir; Hükûmet YÖK'le kav­ga­lı hâle gel­miş­tir, Da­nış­ta­yın ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­rar­la­rı­nı içi­ne sin­di­re­me­mek­te­dir. Boş Sa­yış­tay üye­lik­le­ri için aday­la­rın bil­di­ril­di­ği 6/1/2006 ta­ri­hin­den bu ya­na ne­re­dey­se bir bu­çuk yı­la ya­kın bir sü­re geç­ti­ği hâlde, hâlâ Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lun­da se­çim ya­pı­la­ma­mış ve Sa­yış­tay de­ne­ti­mi, ele­man ek­sik­li­ği ne­de­niy­le, güç­lük­ler­le baş ba­şa bı­ra­kıl­mış­tır; ha­zır­la­nan bir ka­nun ta­sa­rı­sıy­la, YAR­SAV'ın, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı bir bi­çim­de or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­ya, ka­pa­tıl­ma­ya gi­dil­me­si­ne ha­zır­la­nıl­mak­ta­dır.

Ama, sı­ra­la­dı­ğı­mız bu di­zin­de, ge­li­nen en gün­cel ve ne ya­zık ki en ha­zin nok­ta, boş olan Yar­gı­tay ve Da­nış­tay üye­lik­le­ri se­çi­mi­dir. Yar­gı­tay­da 23, Da­nış­tay­da 6 üye­lik boş­tur ve ya­sa­lar, bu üye­lik­le­rin Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan iki ay için­de ta­mam­lan­ma­sı­nı, se­çi­min ya­pıl­ma­sı­nı em­ret­mek­te­dir. An­cak, bu ge­rek, Ada­let Ba­ka­nı ko­nu­yu Ku­ru­lun gün­de­mi­ne al­ma­dı­ğı için ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­miş­tir.

Bu du­rum kar­şı­sın­da, Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu, 13 Mart 2007 ta­rih­li top­lan­tı­sın­da gün­de­mi­ne ken­di­si hâkim ol­muş ve 20 Mart ta­rih­li top­lan­tı­sı­nın gün­de­mi­ne bu se­çi­mi al­mış­tır. An­cak, Ada­let Ba­ka­nı­nın bu olay kar­şı­sın­da­ki tep­ki­si, bu gün­dem be­lir­le­me işi­nin Ku­rul ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı­nın il­gi­li yö­net­me­lik­le­re uy­gun ol­ma­dı­ğı­nı açık­la­mak­tan öte­ye git­me­miş­tir ve top­lan­tı gü­nü Sa­yın Ba­kan top­lan­tı­ya ka­tıl­ma­mış­tır, ve­kil üyey­le top­lan­tı­ya ge­çil­me­ye ça­lı­şıl­mış­tır, ama, Ada­let Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şa­rı da top­lan­tı­ya ka­tı­la­ma­dı­ğı için, top­lan­tı, se­çi­mi ger­çek­leş­tir­mek ve top­lan­tı­ya baş­la­mak şek­lin­de te­cel­li ede­me­miş­tir. Se­çim yi­ne ya­pı­la­ma­mış­tır, bu­gün­kü top­lan­tı­da da du­rum zer­re ka­dar de­ğiş­me­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, bu tab­lo kar­şı­sın­da sor­mak is­ti­yo­rum: Bir Ada­let Ba­ka­nı ve bir Ada­let Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şa­rı ne­den böy­le bir ta­vır içe­ri­si­ne gi­rer, yar­gı­ya ve iş­le­vi­ne zer­re ka­dar say­gı duy­ma­dı­ğı için mi?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

OYA ARAS­LI (De­vam­la) - Yar­gı­da so­ru­nu çö­züm bek­le­yen va­tan­daş­la­ra hiç önem ver­me­di­ği için mi? Yok­sa, Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu­nun du­ru­şu­na uy­gun yar­gıç­la­rı seç­me­ye­ce­ğin­den en­di­şe et­ti­ği için mi? Ce­va­bı ken­di­le­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum; ama, han­gi ce­va­bı ve­rir­ler­se ver­sin­ler, de­ğiş­me­ye­cek bir ger­çek var­dır, o da, Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu Baş­kan Ve­ki­li­nin ifa­de et­ti­ği gi­bi, uy­gu­la­nan bu tu­tu­mun doğ­ru­dan doğ­ru­ya yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­na kar­şı bir du­ruş, Yük­sek Ku­rul fa­ali­yet­le­ri­ni en­gel­le­me ve yar­gı­ya mü­da­ha­le an­la­mı­nı ta­şı­dı­ğı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Aras­lı, son cüm­le­le­ri­ni­zi ala­ca­ğım.

Bu­yu­run.

OYA ARAS­LI (De­vam­la) - He­men bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

Ve bu­ra­da bir şey da­ha be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Ne olur, bu tav­rı ma­zur gös­ter­mek için Yar­gı­tay­la il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sın­da üye­lik­le­rin sa­yı­sı­nın dü­şü­rül­dü­ğü­nü öne sür­me­sin­ler. Çün­kü, bu, bir hu­kuk dev­le­tin­de gü­lünç bir ma­ze­ret­tir. Bir hu­kuk dev­le­tin­de, yü­rür­lük­te olan ka­nun­la­ra uyu­lur, on­la­rın ge­re­ği ye­ri­ne ge­ti­ri­lir.

Ve şu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Yar­gı­nın ba­ğım­sız­lı­ğıy­la ta­rih bo­yun­ca oy­na­ma­ya kal­kan­lar çok ol­muş­tur; ama, bun­la­rın hep­si bu dav­ra­nış­la­rı­nın so­nun­da hüs­ra­na uğ­ra­mış­lar­dır. Ada­let mül­kün, ya­ni dev­le­tin te­me­li­dir. Bu te­me­li yık­ma­ya kal­kı­şan­lar her za­man ve her za­man bu te­me­lin al­tın­da kal­mış­lar­dır. Bu ger­çek­ler­den pay çı­ka­rıl­ma­sı ge­re­kir. Baş­ta pay çı­kar­ma­sı ge­re­ken Sa­yın Ada­let Ba­ka­nı­dır. Ben, bu ger­çek­ler ve bu du­rum kar­şı­sın­da Sa­yın Ada­let Ba­ka­nı­nı, derhâl se­çi­mi ger­çek­leş­tir­mek için ge­re­ken ön­lem­le­ri al­ma­ya ve ana­ya­sal gö­re­vi­ni sav­sak­la­yan Müs­te­şa­rı hak­kın­da ge­rek­li ka­nu­ni yol­lar­la baş­vur­ma­ya da­vet edi­yo­rum.  Ada­let Ba­kan­lı­ğı, ada­le­ti uy­gu­la­ma ve uy­gu­lat­ma ye­ri­dir. Bu­nun ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­ti­re­me­ye­cek­le­rin bu ma­kam­da ye­ri ol­ma­ma­sı ge­re­kir. Bü­tün bu söy­le­nen­ler­den son­ra, her­ke­sin bun­lar­dan üs­tü­ne dü­şen pa­yı çı­kar­ta­ca­ğı­na ve ge­re­ke­ni ya­pa­ca­ğı­na inan­mak is­ti­yo­rum.

Say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Aras­lı.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz is­te­ği, "Su Gü­nü" mü­na­se­be­tiy­le, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Adem Baş­türk, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Adem Baş­türk'ün, Dün­ya Su Gü­nü mü­na­se­be­tiy­le, mik­ta­rı dün­ya­da sı­nır­lı olan su kay­nak­la­rı­nı, özel­lik­le böl­ge­miz­de, da­ha dik­kat­li ve ta­sar­ruf­lu kul­lan­ma­nın ge­re­ği­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

ADEM BAŞ­TÜRK (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 22 Mart "Dün­ya Su Gü­nü" se­be­biy­le gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Su, tüm can­lı­lar için ha­yat­tır. Su­yun ol­ma­dı­ğı yer­de can­lı ha­ya­tı da yok­tur. Çün­kü, can­lı­lar be­sin­le­ri­ni, an­cak, su­da çö­zün­müş ola­rak alır­lar. Su, can­lı ba­kı­mın­dan ika­me edi­le­mez, vaz­ge­çi­le­mez bir mad­de­dir. Ba­zı can­lı­lar ha­va­sız ya­şa­ya­bi­lir, an­cak, su­suz ya­şa­ya­maz. Bu ba­kım­dan, ta­rih bo­yun­ca me­de­ni­yet­ler, ön­ce­lik­le bol su olan böl­ge­ler­de ku­rul­muş­lar­dır. Bun­la­ra mi­sal ola­rak, Mı­sır me­de­ni­ye­ti­ni, Me­zo­po­tam­ya me­de­ni­ye­ti­ni sa­ya­bi­li­riz. Me­de­ni­yet­ler de su­dan is­ti­fa­de et­ti­ği oran­da ge­liş­miş­ler­dir.

Su­yun bi­zim me­de­ni­ye­ti­miz­de de öne­mi çok bü­yük­tür. Ta­ri­hi­miz­de ba­raj­lar, su yol­la­rı, su ke­mer­le­ri, sar­nıç­lar ve çeş­me­le­rin önem­li bir ye­ri var­dır. Dün­ya­da­ki ilk kâgir ba­raj­lar­dan bi­ri de İs­tan­bul'da­ki Bel­grad Or­ma­nı'nda­ki ba­raj­lar­dır, ora­da­ki bent­ler­dir. Ve suy­la il­gi­li ka­si­de­ler, ga­zel­ler, şi­ir­ler ya­zıl­mış­tır. Me­se­la, bun­lar­dan bir ta­ne­si Beh­çet Ke­mal Çağ­lar'ın yaz­dı­ğı "Su Su­dan Söz­ler­le An­la­tı­la­maz" şi­iri­dir. Ben, bu­ra­dan bir­kaç kı­sım oku­mak is­ti­yo­rum:

“Arap harf­le­riy­le bir ya­zı gö­rür­se­niz

Çeş­me­le­rin üs­tün­de, bir mer­me­rin dü­zün­de

Bir ayet­tir, bir Al­lah sö­zü­dür; an­la­mı şu:

Su­dan ya­ra­tıl­mış­tır ne var­sa yer­yü­zün­de

 

Su­dan söz di­ye­mez­sin, bu­dur sö­zün doğ­ru­su

Ha kalp do­lu­su sev­gi, ha tes­ti do­lu­su su

Gö­çüy­le-akı­nıy­la her za­man Türk Ulu­su

Ve­rim­li top­rak­la­rın gür su­la­rın izin­de”

 

“Su: Ye­ni­den ya­şa­ma müj­de­si ço­cuk­la­ra

Su: Be­re­ket­li yağ­mur çat­la­mış top­rak­la­ra

Su: Süt­ten tat­lı ge­lir ku­ru­muş du­dak­la­ra

Su: Bir dam­la yaş olur, has­ret­li­nin gö­zün­de”

Su, di­ğer mad­de­ler­den fark­lı ola­rak, fark­lı özel­lik­le­re de sa­hip­tir. Me­se­la, bun­lar­dan bir ta­ne­si, di­ğer mad­de­le­rin ak­si­ne, su do­nun­ca bü­zül­mek ye­ri­ne şi­şer ve ha­fif­ler; ha­fif­le­di­ği için de su yü­zü­nü kap­lar ve böy­le­ce de, can­lı­la­rın, su al­tın­da, göl­ler­de, ba­raj­lar­da öl­me­si­ni ön­ler. Bir baş­ka özel­li­ği, su, çö­zü­cü­dür, te­miz­le­yi­ci­dir, iyi bir çö­zü­cü­dür. Ay­rı­ca su­yun di­ğer mad­de­ler­den ay­rı­lan bir baş­ka özel­li­ği, su­yun en ağır şek­li ar­tı 4 de­re­ce­dir. Bu da yi­ne göl­ler­de can­lı­la­rın ya­şa­ma­sı­nı sağ­lar ve göl dön­me­si­ni sağ­lar. Ve su ha­re­ket­li olur­sa, eğer, ze­hir­li atık­lar­la kir­len­me­miş­se, ken­di­ni arı­tır ve te­miz­ler. Ve böy­le­ce de, bin­ler­ce yıl­dır su­lar kir­len­me­den ken­di var­lık­la­rı­nı ko­ru­ya­bil­miş­ler­dir.

Bu­gün dün­ya­da su, in­san ve hay­van iç­me su­yu, kul­lan­ma su­yu, su­la­ma su­yu, en­düs­tri su­yu, su spor­la­rı ve ener­ji te­mi­ni için kul­la­nı­lı­yor; ama, za­man­la nü­fus ar­tı­şıy­la bir­lik­te hem su sar­fi­ya­tı ar­tı­yor hem de in­san ba­şı­na su tü­ke­tim­le­ri ar­tı­yor. Me­se­la, Tür­ki­ye'de fert ba­şı­na su tü­ke­ti­mi gün­de 100-150 lit­rey­ken, bu, Ame­ri­ka'da 500 lit­re­yi bul­mak­ta­dır. Ama, dün­ya­da­ki su re­zer­vi sı­nır­lı­dır. Dün­ya­da­ki, ok­ya­nus­lar dâhil, tüm top­lam su re­zer­vi 1 mil­yar 385 bin ki­lo­met­re küp­tür. Bu­nun yüz­de 97,4'ü de­niz­ler­de, ok­ya­nus­lar­da, an­cak 2,6'sı tat­lı su ola­rak ka­ra­da­dır. Bu­nun da önem­li bir kıs­mı bu­zul­lar­da, top­rak­ta nem, ha­va­da ru­tu­bet ola­rak bu­lu­nu­yor. Do­la­yı­sıy­la, in­san­la­rın, bit­ki­le­rin di­rekt kul­la­nı­mı­na ha­zır tat­lı su mik­ta­rı ise yüz­de 0,2; ya­ni bin­de 1 ci­va­rın­da­dır ve in­san­lar bu su­yu kul­lan­mak du­ru­mun­da­dır ve gü­neş ener­ji­si se­be­biy­le de de­vam­lı bu dön­gü, bu­har­laş­ma, yağ­mur şek­lin­de dün­ya­da dön­mek­te­dir bu ve bu­har­la­şan bir su yak­la­şık on-on iki gün son­ra tek­rar ka­ra­la­ra ve­ya dün­ya yü­zü­ne düş­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

ADEM BAŞ­TÜRK (De­vam­la) - Su re­zerv­le­ri sı­nır­lı, ama, ih­ti­yaç­lar sı­nır­lı de­ğil ve da­ğı­tım­lar da çok eşit de­ğil. Me­se­la, dün­ya­da, Ku­zey Ame­ri­ka'da re­zerv ola­rak su mik­ta­rı 17 bin met­re küp­ken, nü­fus ba­şı­na, me­se­la Ja­pon­ya'da bu 5 bin met­re küp yak­la­şık, yıl­da, Ku­veyt'te 75 met­re küp, Fi­lis­tin'de 75 met­re küp, Irak'ta 2 bin met­re küp yak­la­şık, Tür­ki­ye'de ise 1.735 met­re­ küp. Eğer su re­zer­vi 10 bin met­re küp­ten faz­lay­sa fert ba­şı­na, su zen­gi­ni ül­ke­ler, bin met­re küp­ten kü­çük­se fa­kir ül­ke­ler ola­rak sı­nıf­lan­dı­rı­lı­yor. Do­la­yı­sıy­la, dün­ya­da, hem ar­tan nü­fus hem re­fah se­vi­ye­si hem sa­na­yi­leş­mey­le bir­lik­te su ta­le­bi ar­tar­ken, tat­lı su kay­nak­la­rı da sa­bit kal­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim, ko­nuş­ma­nı­zı lüt­fen ta­mam­la­yın.

ADEM BAŞ­TÜRK (De­vam­la) - Bu ba­kım­dan, dün­ya­da­ki sı­nır­lı olan su­la­rı, özel­lik­le böl­ge­miz­de ül­ke ola­rak çok dik­kat­li ve ta­sar­ruf­lu kul­lan­mak du­ru­mun­da­yız. Çün­kü, ül­ke­mi­ze kom­şu ül­ke­ler de su fa­ki­ri ül­ke­ler­dir ço­ğun­luk­la. O ba­kım­dan, sa­hip ol­du­ğu­muz de­ğer­le­rin kıy­me­ti­ni bil­me­li, kir­le­nen su­lar mut­la­ka arı­tıl­ma­lı, ki, bu­gün, arıt­ma ola­rak yüz­de 50'ler­de­yiz. Özel­lik­le su­la­ma me­to­du de­ğiş­ti­ri­le­rek, hem su ta­sar­ru­fu sağ­lan­ma­lı hem de top­ra­ğın tuz­lan­ma­sı ön­len­me­li­dir. Hid­ro­elek­trik po­tan­si­ye­li­miz so­nu­na ka­dar kul­la­nıl­ma­lı -özel­lik­le ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji açı­sın­dan çok önem­li- su is­raf edil­me­me­li ve su­yun ha­yat ol­du­ğu unu­tul­ma­ma­lı­dır di­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­türk.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın bir tez­ke­re­si var­dır, oku­tup bil­gi­le­ri­ni­ze su­na­ca­ğım:

B) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Por­te­kiz Mec­lis Baş­ka­nı Ja­ime Ga­ma'nın da­vet­li­si ola­rak Por­te­kiz'e resmî zi­ya­ret­te bu­lu­na­cak olan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Bü­lent Arınç'ın be­ra­be­rin­de­ki Par­la­men­to he­ye­ti­ni oluş­tur­mak üze­re grup­la­rın­ca isim­le­ri bil­di­ri­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1235)

21 Mart 2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Bü­lent Arınç'ın, Por­te­kiz Mec­lis Baş­ka­nı Ja­ime Ga­ma'nın da­ve­ti­ne ica­bet­le, be­ra­be­rin­de bir Par­la­men­to he­ye­tiy­le, Por­te­kiz'e res­mi zi­ya­ret­te bu­lun­ma­sı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si'nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da­ki 3620 Sa­yı­lı Ka­nun'un 6. Mad­de­si uya­rın­ca, Ge­nel Ku­rul'un 1 Mart 2007 ta­ri­hin­de­ki 70.nci Bir­le­şi­min­de ka­bul edil­miş­tir.

Anı­lan Ka­nun'un 2. Mad­de­si uya­rın­ca, He­ye­ti­mi­zi oluş­tur­mak üze­re Si­ya­si Par­ti Grup­la­rın­ca bil­di­ri­len isim­ler Ge­nel Ku­rul'un bil­gi­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                                     

İs­ma­il Alp­te­kin

 

 

 

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı Ve­ki­li

ADI SO­YA­DI

SE­ÇİM ÇEV­RE­Sİ

 

 

Ab­dul­lah Ça­lış­kan

Ada­na

 

 

Meh­met Ali Öz­po­lat

İs­tan­bul

 

 

Ke­rim Öz­kul

Kon­ya

 

 

BAŞ­KAN - Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım:

IV. - ÖNERİLER

A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ

1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Danışma Kurulu önerisi

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

No:216                                                                                             Ta­ri­hi:22.3.2007

Gün­de­min Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler Kıs­mı­nın 58, 134, 320 ve 346 ncı sı­ra­la­rın­da­ki 10/99, 10/184, 10/384 ve 10/410 Esas nu­ma­ra­lı Ka­yı­sı Üre­ti­ci­le­ri­nin So­run­la­rı ile il­gi­li Mec­lis Araş­tır­ma­sı Öner­ge­le­ri­nin gö­rüş­me­le­ri­nin, Ge­nel Ku­ru­lun 27.03.2007 Sa­lı Gün­kü Bir­le­şi­min­de bir­leş­ti­ri­le­rek bir­lik­te ya­pıl­ma­sı­nın ve ay­nı gün­kü bir­le­şim­de Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si­nin;

Gün­de­min Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler Kıs­mı­nın; 432 nci sı­ra­sın­da yer alan 1354 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin bu kıs­mın 4 ün­cü sı­ra­sı­na, 33 ün­cü sı­ra­sın­da yer alan 860 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 5 in­ci sı­ra­sı­na, 60 ın­cı sı­ra­sın­da yer alan 967 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 6 ncı sı­ra­sı­na, 19 un­cu sı­ra­sın­da yer alan 1243 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 7 nci sı­ra­sı­na, 20 nci sı­ra­sın­da yer alan 1245 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 8 in­ci sı­ra­sı­na, 302 nci sı­ra­sın­da yer alan 1080 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 12 nci sı­ra­sı­na, 378 in­ci sı­ra­sın­da yer alan 1263 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 13 ün­cü sı­ra­sı­na, 439 un­cu sı­ra­sın­da yer alan 1361 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın bu kıs­mın 14 ün­cü sı­ra­sı­na alın­ma­sı­nın ve di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­nin;

Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rül­müş­tür.

 

 

 

İs­ma­il Alp­te­kin

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı V.

 

Eyüp Fat­sa

          Ali To­puz

  Ömer Abu­şoğ­lu

 

AK Par­ti Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

   CHP Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

  Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu

 

 

 

Baş­kan­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Öne­ri­nin aley­hin­de ol­mak üze­re, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si aley­hin­de söz al­dım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­siy­le il­gi­li ola­rak, önü­müz­de­ki haf­ta ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rıy­la il­gi­li ola­rak da­ha ön­ce ve­ril­miş olan araş­tır­ma öner­ge­le­ri­nin sa­lı gün­kü bir­le­şim­de gö­rü­şül­me­siy­le il­gi­li bir öne­ri.

Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­yo­rum, ilk de­fa, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne 03/01/2003 ta­ri­hin­de AK Par­ti Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Mü­nir Er­kal ve 31 mil­let­ve­ki­li bir­lik­te im­za­la­ya­rak ka­yı­sı üre­ti­ci­si­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rıl­ma­sı­nı is­te­yen bir öner­ge ver­miş­ler. Ta­rih: 03/01/2003. Üze­rin­den dört yı­lı aş­kın bir sü­re geç­miş, dört yıl iki ay. Şim­di, AK Par­ti lüt­fe­di­yor, dört yıl iki ay son­ra ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rıy­la il­gi­li bu araş­tır­ma öner­ge­si­ni, sa­lı gün­kü Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­min­de gö­rü­şe­lim di­yor. Ya­ni, şim­di, eli­mi­zi vic­da­nı­mı­za ko­ya­lım de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ne ol­du da dört yıl iki ay son­ra ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gö­rü­şe­ce­ğiz? Pe­ki, bu gö­rüş­me ne ka­dar cid­di ola­cak? Onu da söy­le­ye­yim: Bu­gün 22 Mart, sa­lı gü­nü 27 Mart; sa­lı gü­nü gö­rü­şe­cek­si­niz, eğer ko­mis­yon ku­rul­ma­sı ge­re­ki­yor­sa bir ko­mis­yon ku­ru­la­cak, ko­mis­yon üç ay ça­lı­şa­cak, on­dan son­ra bir ra­por ha­zır­la­ya­cak, ra­por Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gö­rü­şü­le­cek... Ne za­man gö­rü­şü­le­cek, ko­mis­yon ne za­man ku­ru­la­cak, ne za­man ça­lı­şa­cak? 1 Tem­muz­da Mec­lis ka­pa­nı­yor. Ee, bu ça­lış­ma sü­re­si içe­ri­sin­de ya­pı­la­cak mı?

Sa­de­ce araş­tır­ma öner­ge­le­ri­ni gün­de­me al­dık, gö­rüş­tük de­mek mak­sa­dıy­la ge­ti­ril­miş olan bir Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin al­tı­na Ana­va­tan Par­ti­si ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si na­sıl im­za at­tı, me­rak edi­yo­rum. Ya­ni, dört yıl iki ay son­ra böy­le bir ko­nu­nun Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­ne ge­ti­ril­me­si­nin han­gi fay­da­la­rı sağ­la­ya­ca­ğı­nı, lüt­fen, ge­li­niz bu­ra­da bi­ze izah edi­niz, biz de si­zin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­ni­zi des­tek­le­ye­lim de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

Şim­di, ba­kı­nız, bu­gün, Er­zu­rum'dan muh­tar­lar gel­miş. Köy ve Ma­hal­le Muh­tar­la­rı Der­ne­ği Şu­be Baş­kan­lı­ğı… Er­zu­rum'dan 20 muh­ta­rı­mız -di­ğer si­ya­si par­ti grup­la­rı­nı da zi­ya­ret et­ti­ler, bi­li­yo­rum Sa­yın Ali To­puz'la da gö­rüş­tü­ler, ba­na da uğ­ra­dı­lar- 20 muh­tar, Der­nek Baş­ka­nıy­la be­ra­ber          -resmî ya­zı­la­rı da eli­miz­de- fer­yat edi­yor bu muh­tar­la­rı­mız, fer­yat edi­yor­lar. Er­zu­rum mil­let­ve­kil­le­riy­le de gö­rü­şe­me­miş­ler, ba­na söy­le­dik­le­ri. Şim­di, köy ve ma­hal­le muh­tar­la­rı­nın için­de bu­lun­duk­la­rı du­ru­mu an­la­tan bir ya­zı, resmî ya­zı… Biz ne yap­tık? Bir mil­let­ve­ki­li­miz bu­nun­la il­gi­li bir tek­lif ver­di, doğ­ru­dan Mec­lis gün­de­mi­ne alın­ma­sı ka­bul edil­di. Ge­tir­sey­di­niz onu, ni­ye onu ge­tir­mi­yor­su­nuz? Köy ve ma­hal­le muh­tar­la­rı­mı­zın du­rum­la­rıy­la il­gi­li ola­rak şu an­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­min­de olan bir ka­nun tek­li­fi ni­çin Mec­lis gün­de­mi­ne gel­mi­yor? Ne za­man, bu muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li dü­zen­le­me ya­pa­ca­ğız?

İş­te, muh­tar­la­rı­mız yaz­mış­lar: "Doğ­ru­dan ge­lir ve yem bit­ki­le­ri­nin des­tek­le­me­le­ri­ni ala­ma­dık." Er­zu­rum... Resmî ya­zı, oku­yo­rum: "Des­tek­le­me pa­ra­la­rı­nı ala­ma­dı­ğı­mız­dan, köy­de bu­lu­nan va­tan­daş­la­rı­mı­zın ma­zot ve akar­ya­kıt borç­la­rın­dan do­la­yı, şu an­da, tü­mü ic­ra­lık ol­muş­lar­dır." Resmî ya­zı… Muh­tar­lar Der­ne­ği ve 20 muh­ta­rı­mız; elim­de ya­zı… Ha­ni, ta­rı­mın me­se­le­le­ri ne ol­du? Dört bu­çuk yıl­lık AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın dö­ne­mi­nin so­nun­da ta­rım­la il­gi­li han­gi nok­ta­la­ra gel­di­ği­miz ma­lu­mu­nuz.

Şim­di, bir ga­ze­te ku­pü­rü… Kes­tim, ge­tir­dim. Ma­ni­sa'nın Sa­rı­göl il­çe­sin­de­ki üzüm üre­ti­ci­le­ri yol­lar­da… Ba­kı­nız -is­te­yen var­sa da ve­ri­rim- bir hay­li ka­la­ba­lık üzüm üre­ti­ci­si -ye­ni da­ha- di­yor­lar ki: "Gö­nül al­dı­nız, çift­çi­nin gu­ru­ruy­la oy­na­dı­nız." Pan­kart... Kim için söy­lü­yor bu­nu? AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri için söy­lü­yor. Bi­zim AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri git­miş­ler Sa­rı­göl'e…

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Ga­ze­te­le­ri bı­rak Al­lah aş­kı­na!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Ak­soy, bu in­san­lar mey­dan­la­ra top­lan­mış­sa ve el­le­rin­de pan­kart­lar­la be­ra­ber, Ma­ni­sa mil­let­ve­kil­le­ri­ni, ver­dik­le­ri sö­zün ar­ka­sın­da dur­ma­ya da­vet edi­yor­lar­sa, siz ora­dan, na­sıl  "bı­rak Al­lah aş­kı­na ga­ze­te ku­pür­le­ri­ni" di­ye­bi­lir­si­niz? Na­sıl söy­ler­si­niz bu­nu? Üzüm üre­ti­ci­si pe­ri­şan Sa­yın Ak­soy, pe­ri­şan. Ha­be­rin var mı se­nin? Ha­be­rin var mı? Ba­kı­nız, ne di­yor­lar: AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri Sa­rı­göl'e git­miş­ler, ya­ğış­la­rın...

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - "Miş, miş, miş"...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Efen­dim, bu­ra­da var­sa Ma­ni­sa mil­let­ve­ki­li, Ak­soy, bu­ra­dan...

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (Ma­ni­sa) - Bu­ra­da­yım, ge­li­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Pe­ki, iş­te Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li bi­raz son­ra ge­lir kür­sü­ye der ki...

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (Ma­ni­sa) - Şim­di ge­li­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kı­nız ne di­yor­lar: Üzüm üre­ti­ci­le­ri, ya­ğış­la­rın ne­den ol­du­ğu afet­ler­den do­la­yı, AK Par­ti Ma­ni­sa mil­let­ve­kil­le­ri­nin, ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­ri ve Zi­ra­at Ban­ka­la­rı­na olan ta­rım kre­di borç­la­rı­nın bir yıl sü­rey­le er­te­len­di­ği yö­nün­de açık­la­ma yap­tık­la­rı­nı öne sü­re­rek, bu sö­zün ye­ri­ne ge­ti­ril­me­di­ği­ni söy­lü­yor­lar.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (Ma­ni­sa) - Şim­di çı­kıp söy­le­ye­ce­ğim...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Söy­le­yin, ge­lin. Bu kür­sü bo­şa­lı­yor bi­raz son­ra, ge­lin. Ben de is­ti­yo­rum ki "biz öy­le bir söz ver­me­dik" de­yin, ben de, Ma­ni­sa'da­ki, Sa­rı­göl'de­ki bu üzüm üre­ti­ci­le­riy­le gö­rü­şe­yim. İş­te bu­ra­da, pan­kart­la­rıy­la be­ra­ber mey­dan­lar­da bun­lar. Ya­ni, üzüm üre­ti­ci­si­nin iyi ol­du­ğu­nu...

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Ne ala­ka­sı var?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Kon­ya Mil­let­ve­ki­lim de ora­dan ko­nu­şu­yor. Ev­vel­ki haf­ta da Kon­ya'day­dım. Şe­ker pan­ca­rı üre­ti­ci­si pe­ri­şan Kon­ya'da. Ne­yi ko­nu­şu­yor­sun Sa­yın An­ğı? Ne­yi söy­lü­yor­sun Al­lah aş­kı­na? Şe­ker pan­ca­rı üre­ti­ci­si kan ağ­lı­yor, buğ­day üre­ti­ci­si kan ağ­lı­yor Kon­ya'da. Al­lah aş­kı­na, bir gi­din, köy­le­ri bir do­la­şın ba­ka­lım. Ora­da, Mec­li­sin cey­lan de­ri­si kol­tu­ğun­da otu­ru­yor­sun "Kon­ya'nın du­ru­mu iyi"...

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Her gün on­lar­la­yım.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Al­lah aş­kı­na, Kon­ya'ya bir git ba­ka­lım yaa. Şöy­le bir şe­ker pan­ca­rı üre­ti­ci­le­riy­le, buğ­day üre­ti­ci­le­riy­le, şöy­le bir yüz yü­ze bir gö­rü­şün ba­ka­lım yaa. Ne  di­yor­lar? Ne di­yor­lar, bir din­le­yin ba­ka­lım.

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Ko­nuş­ma ora­dan!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, dört bu­çuk yıl­dan be­ri "sü­per­mar­ket­ler­le il­gi­li ya­sa ge­li­yor" de­di­niz. Dört bu­çuk yıl­dan be­ri... Ge­çen­ler­de ge­ne Sa­na­yi Ba­ka­nı Ali Coş­kun'un açık­la­ma­sı var: "Sü­per­mar­ket­ler ya­sa­sı­nı ge­ti­ri­yo­ruz."

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Ko­nuy­la ne ala­ka­sı var?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ee ge­ti­rin Sa­yın Ba­kan, eli­ni­zi tu­tan mı var? Var mı? Yüz bin­ler­ce es­naf pe­ri­şan ol­du, pe­ri­şan. Es­naf çok kö­tü du­rum­da, kan ağ­lı­yor, sif­tah­sız dükkân ka­pa­tan on bin­ler­ce es­naf var Tür­ki­ye'de. Ge­çen gün de söy­le­dim, 2002 yı­lın­da pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sı 497 bin, tu­ta­rı 870 tril­yon; 2006 yı­lın­da pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sı 1 mil­yon 170 bin, mik­ta­rı da 4 kat­ril­yon. Siz, An­ka­ra'da, ken­di ha­yal âle­mi­niz­de, sa­nal bir Tür­ki­ye'de her şe­yin iyi­ye git­ti­ği­ni söy­lü­yor­su­nuz. Ama, çı­kın, şöy­le bir Ana­do­lu'yu do­la­şın ba­ka­lım, do­la­şın. Ben, Ka­ra­man'da, Ak­sa­ray'day­dım ge­çen haf­ta.

Ka­ra­man Mil­let­ve­ki­li, ge­çen gün, bu­ra­da, be­nim ko­nuş­mam­dan son­ra, şe­ker pan­ca­rı ko­ta­la­rıy­la il­gi­li söy­le­di, ben de ye­rim­den "şe­ker pan­ca­rı fi­ya­tı­nı da söy­le Sa­yın Mil­let­ve­ki­li" de­dim. Mev­lüt Ak­gün bu­ra­da mı, bil­mi­yo­rum. Bu­ra­day­sa, sa­ta­şı­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Mev­lüt Ak­gün'e bu ko­nuş­mam­la sa­ta­şı­yo­rum, çık­sın ce­vap ver­sin Mev­lüt Ak­gün. Şe­ker pan­ca­rı dört yıl ön­ce kaç pa­ray­dı, şim­di, Ak­sa­ray'da, Ka­ra­man'da şe­ker pan­ca­rı ka­ça sa­tı­lı­yor; bir de onu söy­le­yin.

Güb­re fi­yat­la­rı… Ba­kı­nız, güb­re fi­yat­la­rı bu­ra­da. Ye­ni, güb­re fi­yat­la­rı art­tı. Ba­kı­nız, 2002 yı­lın­da -Gü­rol Ho­cam da bu­ra­da, ge­çen, o da ver­di ra­kam­la­rı- amon­yum sül­fat 190 bin li­ra, şim­di 340 bin li­ra; üre 260 bin li­ra, şim­di 700 bin li­ra; DAP 385 bin li­ra, şim­di 650 bin li­ra; kom­po­ze güb­re 270 bin li­ra, şim­di 490 bin li­ra. Ya­ni, en az ar­tan 2 kat art­mış, en az ar­tan. Bı­ra­kın 2 kat ürün fi­yat­la­rı­nın art­ma­sı­nı, yüz­de 20-25 ar­tan ürün fi­ya­tı var mı ar­ka­daş­lar? Var­sa, bu­yu­run, kür­sü si­zin. Kür­sü si­zin.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - O si­zin dö­ne­mi­niz­de olu­yor­du.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Haa, bi­zim dö­ne­mi­miz­de di­yor­san, bak, 1997 yı­lın­da, Doğ­ru Yol Par­ti­si­nin en son ik­ti­dar­dan ay­rıl­dı­ğı yıl­da, 2 ki­log­ram buğ­day sa­ta­rak 1 lit­re ma­zot alı­yor­dun.

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Sen ora­da mıy­dın?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben, Tür­ki­ye'de ya­şı­yor­dum.

Şim­di, bak, bu­ra­dan Ço­rum Mil­let­ve­ki­li de ko­nu­şu­yor.

Ço­rum Mil­let­ve­ki­li, sen de gel, bi­raz son­ra, çel­tik­le il­gi­li…

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Ya­lan ko­nuş­ma lan!

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Ter­bi­ye­siz­ler ya! Ora­ya otur­muş…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - … çel­tik­le il­gi­li…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Çel­tik pro­fe­sö­rü­yüm ben!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Eğer çel­ti­ğin pro­fe­sö­rüy­sen, ge­lir­sin bu­ra­da, geç­miş­te çel­tik fi­yat­la­rı ney­di, bu se­ne çel­tik fi­yat­la­rı ne­dir…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …bi­raz son­ra ge­lir, söy­ler­sin.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca ede­bi­lir mi­yim.

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Ya­lan­cı!.. Ya­lan­cı!..

BAŞ­KAN - Sa­yın Yük­sel Ka­vuş­tu, mü­da­ha­le et­me.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bi­raz son­ra ge­lir­sin…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - O söy­le­dik­le­rin tu­ta­na­ğa ge­çi­yor Sa­yın Ka­vuş­tu, bi­raz son­ra o tu­ta­nak­la­rı ben ala­ca­ğım…

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Al, al!

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, be­ni din­ler mi­si­niz…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …o söy­le­dik­le­rin­le il­gi­li ola­rak ge­re­ği­ni ya­pa­ca­ğım, me­rak et­me. (CHP sı­ra­la­rın­dan "mik­ro­fon ka­pa­lı" ses­le­ri)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, be­ni din­ler mi­si­niz bir da­ki­ka.

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Din­le­mez o, din­le­mez!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu za­bıt­lar ge­le­cek­te de oku­na­cak­tır. Sa­yın Kan­do­ğan, bu Par­la­men­to­da bu kür­sü­yü en faz­la kul­la­nan ve kul­lan­ma­nı­za imkân ve­ren bu ma­kam­dır, ama İç Tü­zük'e gö­re ha­re­ket ede­riz.

Bu, bi­raz ön­ce­ki ko­nuş­ma­nız­da cey­lan de­ri­si kol­tuk­lar­dan bah­set­ti­niz. Ne­ye da­ya­na­rak söy­lü­yor­su­nuz bu cey­lan de­ri­si­ni? Bir. Bu si­ze ya­kış­mı­yor.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Kol­tuk­lar cey­lan de­ri­si ol­du­ğu için Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Cey­lan de­ri­si fi­lan de­ğil. Otur­du­ğu­nuz kol­tuk­lar, siz de bi­lin ki cey­lan de­ri­si de­ğil, ama...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - …ney­se, bir da­na de­ri­si­dir, sı­ğır de­ri­si­dir, bir de­ri­dir, ama cey­lan­la bu­nun ara­sın­da fark var. Va­tan­da­şın ka­fa­sı­nı bu tip şey­ler­le ka­rış­tır­ma­ya hak­kı­nız yok, doğ­ru söy­le­ye­cek­si­niz; bir.

İkin­ci­si, hiç­bir mil­let­ve­ki­li, hiç­bir par­la­men­ter…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Ba­kın, Kan­do­ğan, siz uzun va­de­li si­ya­set yap­mak is­ti­yor­su­nuz. O kür­sü­ye çı­kıp da "Ben sa­ta­şı­yo­rum iş­te. İş­te sa­ta­şı­yo­rum." cüm­le­si­ni kul­lan­maz, kul­lan­ma­ma­lı­dır, bir gün si­ze de öy­le sa­ta­şır­lar; he­pi­mi­ze la­zım bu.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu ba­kım­dan, tar­tış­ma­ya mey­dan ve­ren, sa­taş­ma­ya mey­dan ve­ren bu ko­nuş­ma­lar, ne ko­nu­şa­na ya­ra­mış­tır si­ya­si ha­ya­tı­mız­da ne de bu Par­la­men­to­ya bir şey ka­zan­dır­mış­tır.

Ben, siz­den son cüm­le­ni­zi ala­ca­ğım. Te­şek­kür ede­rim.

(Baş­kan ta­ra­fın­dan mik­ro­fon açıl­dı)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­ade eder­se­niz, be­nim­le il­gi­li bir sü­rü söz söy­le­di­niz, on­la­ra da bir ce­vap ve­re­yim. 

BAŞ­KAN - Ve­re­mez­si­niz böy­le bir şe­ye ce­vap!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır, öy­le şey olur mu!

BAŞ­KAN - Öy­le bir şe­ye hak­kı­nız yok si­zin!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır efen­dim, si­zin be­nim ko­nuş­ma­mı ya­rı­da kes­me hak­kı­nız yok!

(Baş­kan ta­ra­fın­dan mik­ro­fon ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim, bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Efen­dim, ya­pa­maz­sı­nız Sa­yın Baş­kan!

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım...

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, aleyh­te ol­mak üze­re…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, sö­zü­mü ta­mam­la­ma­dım! Lüt­fen!

BAŞ­KAN - Lüt­fen, kür­sü­den ay­rı­lın efen­dim!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Böy­le bir yet­ki­niz yok Sa­yın Baş­kan!

BAŞ­KAN - ...aleyh­te ol­mak üze­re, Sa­yın Meh­met Eras­lan.

Bu­yu­run.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, ada­let­li olun, ada­let­li!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Böy­le bir usul yok!

BAŞ­KAN - Siz sü­re­ni­zi kul­lan­dı­nız, ben de ge­rek­li açık­la­ma­yı yap­tım. Si­ze "se­lam­la­yın" de­dim, "ben si­ze ce­vap ve­re­ce­ğim" de­di­niz.  Bu­ra­sı di­ya­log ye­ri mi? Bu­yu­run efen­dim!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ama, siz ko­nuş­tu­nuz Sa­yın Baş­kan; ce­vap hak­kı var.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­ce­ğim efen­dim.

BAŞ­KAN - Ta­mam, et­me­yin!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Böy­le şey ol­maz!

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Ni­ye et­me­sin ki!

BAŞ­KAN - Et­me­yin efen­dim, bu­yu­run!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır efen­dim, yan­lış ya­pı­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır efen­dim, yan­lış ya­pı­yor­su­nuz.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, bu ka­dar ta­raf­lı ola­maz­sı­nız!

BAŞ­KAN - Ben yan­lış ya­pı­yor­sam, yan­lış yap­tı­ğı­mı ka­bul edi­yo­rum. Böy­le bir hi­tap ol­maz. Bu Mec­li­se kar­şı ha­ka­ret­tir bu.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ta­mam, siz onu ka­bul edi­yor­sa­nız, yan­lış yap­tı­ğı­nı­zı ka­bul et­tiy­se­niz, ben de si­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Bir da­ha yan­lış yap­ma­yın Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - O yan­lış­la­rı siz yap­ma­yın.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Siz ka­bul et­ti­niz "yan­lış ya­pı­yo­rum" de­di­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, mil­let sey­re­di­yor si­zin ko­nuş­ma­nı­zı da, bi­zi de sey­re­di­yor.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Mil­let si­zi de sey­re­di­yor.

BAŞ­KAN - Lüt­fen ye­ri­ni­ze otu­run! Mec­lis Baş­ka­nı­na "kür­sü­den ce­vap ve­re­ce­ğim" de­mek, ne de­mek!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ve­re­ce­ğim ta­bii, ver­me­ye­cek mi­yim!

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Otur ye­ri­ne!..

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Eras­lan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Mec­lis Baş­ka­nı var bu­ra­da Sa­yın An­ğı! Zo­ru­na mı git­ti Kon­ya ile il­gi­li ko­nuş­ma­la­rım?

BAŞ­KAN - Sa­yın An­ğı, lüt­fen otu­run.

Siz de ko­nuş­ma­yın, bu­yu­run otu­run.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Sa­yın  Baş­kan, hak­sız­lık yap­tı­nız, ada­let­siz­lik yap­tı­nız; yan­lış ol­du.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu kür­sü­nün bir ko­nuş­ma ada­bı, usu­lü var; yok­sa, "kür­sü, kür­sü" di­ye her­kes ak­lı­na gel­di­ği­ni ko­nu­şa­maz.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, ora­dan "ya­lan söy­lü­yor­sun" di­yen­le­re bir sö­zü­nüz ol­mu­yor, kür­sü­de be­ni sus­tur­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz!..

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu­nu he­pi­mi­zin bil­me­si ge­re­ki­yor: De­mok­ra­si­de her za­man çok ses­li­lik ola­cak­tır, de­mok­ra­si­ler­de her za­man ko­nuş­ma­lar ola­cak­tır, tar­tış­ma­lar ola­cak­tır. Ya­ni, her fik­ri be­ğen­mek zo­run­da de­ğil­si­niz, ama her fik­re de, her dü­şün­ce­ye de kar­şı çık­mak zo­run­da da de­ğil­si­niz.

Bu­ra­da, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan çık­tı­lar, gö­rüş­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler, bu ül­ke­nin te­mel me­se­le­le­ri­ni izah et­me­ye ça­lış­tı­lar. Onun an­la­yı­şı, onun ina­nı­şı ve onun ba­kış açı­sı bu. Do­la­yı­sıy­la, bu­na iti­ra­zı olan ar­ka­daş­la­rı­mız da, Sa­yın Mec­lis Baş­kan Yar­dım­cı­mız­dan, Mec­li­si ida­re eden Sa­yın İs­ma­il Alp­te­kin Bey'den söz ta­le­bi ala­cak, söz ta­le­bin­de bu­lu­na­cak, o da ken­di inan­dık­la­rı­nı, ken­di dü­şün­dük­le­ri­ni ve ken­di ba­kış açı­sı­nı, eğer iti­ra­zı var­sa da iti­raz­la­rı­nı bu kür­sü­den ifa­de ede­cek.

Ba­kın, her bir mil­let­ve­ki­li, her bir par­la­men­ter Tür­ki­ye'yi tem­sil edi­yor. Ana­ya­sa'ya gö­re, mil­let­ve­ki­li, se­çil­di­ği böl­ge­nin ve­ya ken­di­si­ni se­çen­le­rin de­ğil, bü­tün mil­le­tin tem­sil­ci­si­dir, bu ül­ke­de ya­şa­yan 73 mil­yon ül­ke in­sa­nı­nın tem­sil­ci­si­dir, Tür­ki­ye'nin tem­sil­ci­si­dir ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti de de­mok­ra­tik bir dev­let­tir, hu­ku­kun üs­tün ol­du­ğu bir dev­let­tir, sos­yal bir dev­let­tir, la­ik bir dev­let­tir. Do­la­yı­sıy­la, bu kür­sü de, hür­ri­ye­ti­mi­zin, ba­ğım­sız­lı­ğı­mı­zın, öz­gür­lü­ğü­mü­zün tim­sa­li­dir ve bu kür­sü­de mil­let­ve­kil­le­ri de inan­dık­la­rı­nı, hür bir şe­kil­de, öz­gür bir şe­kil­de ifa­de et­me­li­dir­ler Sa­yın Baş­ka­nım. Ya­ni, bu ko­nu­da, ben­ce bi­raz da­ha ge­niş, bi­raz da­ha böy­le alt­tan alan, bi­raz da­ha de­mok­ra­tik bir ya­pı­da ol­ma­mız ge­re­ki­yor he­pi­mi­zin. Ben, bu Par­la­men­to­da hiç­bir mil­let­ve­ki­li­nin art ni­yet­le, inan­ma­dı­ğı şe­yi bu­ra­da ifa­de ede­rek ve­ya bu Mec­li­sin za­ma­nı­nı har­ca­ma­ya ça­lı­şa­rak bir şey­ler yap­tı­ğı ka­na­atin­de de­ği­lim. Her bir par­la­men­te­rin, her bir mil­let­ve­ki­li­nin, her bir mil­le­tin tem­sil­ci­si­nin sö­zü­nün de­ğe­ri ol­du­ğu­na ina­nı­yo­rum. Bu ül­ke­nin men­fa­at­le­ri, bu ül­ke­nin çı­kar­la­rı, bu ül­ke­nin bü­tün­lü­ğü ve ya­rı­nı için, bu­ra­dan duy­gu­la­rı­nı, dü­şün­ce­le­ri­ni, inan­dık­la­rı­nı, iman et­tik­le­ri­ni ifa­de et­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum. Do­la­yı­sıy­la, bir şe­yi din­le­di­ği­miz za­man ho­şu­mu­za gi­der­se ey­val­lah, ama, ho­şu­mu­za da git­mi­yor­sa, "vu­run aba­lı­ya, sus­tu­run" man­tı­ğı, bi­ze ya­kı­şan, bu Par­la­men­to­nun yü­ce­li­ği­ne, bü­yük­lü­ğü­ne ya­kı­şan bir dav­ra­nış tar­zı de­ğil­dir. Tek­rar bu dav­ra­nış­la­rı­mı­zı ir­de­le­me­miz ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve Da­nış­ma Ku­ru­lu­na gi­ri­yo­rum.

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun aley­hin­de söz al­dım, ama, ba­kın, bir Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun aley­hin­de söz al­mak, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun için­de­ki bü­tün gün­dem mad­de­le­ri­ne iti­raz et­mek de­ğil­dir, her şe­ye top­yekûn iti­raz et­mek, hiç­bir şe­yi ka­bul­len­me­mek de­ğil­dir. Da­nış­ma Ku­ru­lu­nu oku­du­ğu­muz za­man… Bir de­fa, bu Da­nış­ma Ku­ru­lu ni­ye on beş da­ki­ka ön­ce ge­li­yor? Ya­ni, Da­nış­ma Ku­ru­lu ne­dir? Da­nış­ma Ku­ru­lu, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­dir. Bu­gün ve bun­dan son­ra­ki gün­ler­de gö­rü­şe­ce­ği­miz, ko­nu­şa­ca­ğı­mız, ele ala­ca­ğı­mız ko­nu­la­rın ne­ler ol­du­ğu­nu biz­le­re gös­te­ren bir bel­ge­dir, ama, Da­nış­ma Ku­ru­lu… Ben ina­nı­yo­rum ki, bu­ra­da bir­çok mil­let­ve­ki­li­nin bu Da­nış­ma Ku­ru­lun­dan ha­be­ri yok ve bu Da­nış­ma Ku­ru­lu ge­re­ği bu­gün gö­rü­şü­le­cek olan bir­çok ka­nun­dan ha­be­ri yok. Ama, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nu -mil­let­ve­kil­le­ri hak­lı, ben hak ve­ri­yo­rum mil­let­ve­kil­le­ri­ne- grup­lar, grup baş­kan ve­kil­le­ri ge­tir­dik­le­ri za­man, lüt­fen, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nu da­ha ön­ce ge­ti­rin, Mec­li­sin gün­de­mi­ni bi­le­lim. Bu­ra­da gü­zel bir şey var. Ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nın araş­tı­rıl­ma­sı, Mec­lis ta­ra­fın­dan araş­tı­rıl­ma­sı gü­zel bir olay. Bu­nu araş­tı­ra­lım, hep be­ra­ber araş­tı­ra­lım, ama, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, araş­tı­rıl­ma­sı ge­re­ken sa­de­ce ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı de­ğil. Ba­kın, Türk ta­rı­mı Tür­ki­ye'de bü­yük bir he­ye­lan ya­şa­mak­ta­dır. Türk ta­rı­mı, eko­no­mi­nin ve top­lu­mun, bu ül­ke­nin bel ke­mi­ği­dir ve önem­li bir is­tih­dam ala­nı­dır, Tür­ki­ye'nin bü­tün ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­yan önem­li bir sek­tör­dür ve as­lın­da sa­de­ce ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı de­ğil, Türk ta­rı­mı­nın, ta­rım sek­tö­rü­nün, köy­lü­nün, çift­çi­nin so­run­la­rı­nın Mec­lis ta­ra­fın­dan araş­tı­rıl­ma­sı ve ön­lem alın­ma­sı ge­re­kir. Be­şin­ci yıl­da araş­tı­rı­la­cak ve ön­lem alı­na­cak… Bu ön­lem ça­lış­ma­la­rı se­çi­me ka­dar bi­ter mi? Bit­mez. Bu yıl se­çim yı­lı. Do­la­yı­sıy­la, bu, po­pü­lizm­den baş­ka ne­dir, si­ze so­ru­yo­rum; po­pü­lizm de­ğil de ne­dir? Araş­tı­ra­cak isek bu­nu bi­rin­ci yıl­da araş­tı­ra­cak idik. İkin­ci yıl­da…

Ben si­ze Türk ta­rı­mı­nın so­run­la­rı­nı bu­ra­dan en az yir­mi de­fa, otuz de­fa an­lat­tım. Yük­sek gir­di ma­li­yet­le­ri al­tın­da Türk çift­çi­si ezil­mek­te­dir. Ürün fi­yat­la­rı ma­li­ye­tin al­tın­da­dır. Ay­rın­tı­ya gir­mek is­te­mi­yo­rum; güb­re­ye, ma­zo­ta, ila­ca, elek­trik ener­ji­si fi­yat­la­rı­na gir­mek is­te­mi­yo­rum. KO­Bİ'ler için de ay­nı şey ge­çer­li. KO­Bİ'le­ri­mi­zin gir­di ma­li­yet­le­ri yük­sek, ver­gi oran­la­rı yük­sek, iş­ve­re­nin iş­çi­ye öde­di­ği SSK prim­le­ri yük­sek, ener­ji fi­yat­la­rı yük­sek ve glo­bal pi­ya­sa­da, dün­ya pi­ya­sa­sın­da var­lı­ğı­nı gös­te­re­mi­yor KO­Bİ'le­ri­miz, ih­ra­cat­çı­la­rı­mız, teks­til­ci­miz ve sa­na­yi­ci­miz. Dün­ya­nın en yük­sek gir­di ma­li­yet­le­ri bel­ki de biz­de. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de gir­di ma­li­yet­le­ri­nin yük­sek­li­ği açı­sın­dan şam­pi­yo­nuz, ama, ürün fi­yat­la­rı­na gel­di­ği­miz za­man, ürün fi­yat­la­rı mem­nun et­mi­yor. Mem­nun et­me­di­ği­ni in­san­lar da söy­lü­yor. Son on gün­de, An­tal­ya'ya, De­niz­li'ye, İs­tan­bul'a, Di­yar­ba­kır'a, Elâzığ'a, Kas­ta­mo­nu'ya, Af­yon'a; bu il­le­re git­tim, gez­dim, gör­düm. Bu in­san bi­zim in­sa­nı­mız ya! Bu mil­let bi­zim mil­le­ti­miz! Çift­çi­siy­le, köy­lü­süy­le, emek­li­siy­le, me­mu­ruy­la, ça­lı­şa­nıy­la, po­li­siy­le, as­ke­riy­le biz 73 mil­yon­luk bir ai­le­yiz ve 73 mil­yon­luk top­lum eğer bir­lik, be­ra­ber­lik, hu­zur ve gü­ven içe­ri­sin­de ya­şa­ya­cak­sa, bun­la­rın, bir de­fa eko­no­mik so­ru­nu, sos­yal so­ru­nu ol­ma­ma­lı­dır. Bir­lik ve be­ra­ber­li­ği di­na­mit­le­yen, te­mel­de ze­de­le­yen en önem­li un­sur­lar­dan bi­ri, iş­le­rin yo­lun­da git­me­me­si­dir, za­rar et­me­si­dir; es­na­fın da, KO­Bİ'nin de, çift­çi­nin de za­rar et­me­si­dir. Dev­le­te hiz­met eden, dev­let­te ça­lı­şan per­so­ne­lin, söz­leş­me­li ol­sun kad­ro­lu ol­sun, bu per­so­ne­lin al­dı­ğı ma­aş­la ge­çi­ne­me­me­si­dir ve kre­di kar­tı mağ­dur­la­rı­nın 500 bi­nin üze­ri­ne çık­ma­sı­dır ve top­lum­sal bu­na­lım­la­rın ya­şan­ma­sı­dır. Tür­ki­ye'nin iç­te­ki so­run­la­rı bun­lar. Ama, Tür­ki­ye'nin bir de dış­ta so­run­la­rı var. Tür­ki­ye'nin ay­rı­ca dış po­li­ti­ka­da so­run­la­rı var, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de so­run­la­rı var. Ek pro­to­ko­lün im­za­lan­ma­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Ek pro­to­kol im­za­lan­dı ve Kıb­rıs, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­nin ön şar­tı hâli­ne gel­di. Hiç­bir dö­nem­de ön şart ol­ma­mış­tır Kıb­rıs ha­di­se­si, Kıb­rıs me­se­le­si.

Ku­zey Irak'ta ya­nı ba­şı­mız­da bir dev­let ku­ru­lu­yor, bir dev­let ku­rul­ma ça­lış­ma­la­rı, ça­ba­la­rı gö­rü­lü­yor. Bu bi­zim ulu­sal bü­tün­lü­ğü­mü­zü, ulu­sal çı­kar­la­rı­mı­zı, ge­le­cek­te­ki ya­rın­la­rı­mı­zı olum­suz yön­de et­ki­le­ye­cek, ama, Tür­ki­ye, bin yıl­lık bir dev­let, bin yıl­lık bir mil­let, Tür­ki­ye dev gi­bi bir ül­ke ol­ma­sı­na rağ­men se­si­ni çı­ka­ra­mı­yor. Tür­ki­ye emir ve­ren, Tür­ki­ye böl­ge po­li­ti­ka­sı­nı et­ki­le­ye­bi­len bir gü­ce sa­hip iken, bu nok­ta­da hiç­bir yap­tı­rım gü­cü, ma­ale­sef, kal­ma­mış du­rum­da bir gö­rün­tü ve­ri­yor. Bun­lar biz­le­ri üzü­yor ta­bii ki. İç po­li­ti­ka­da biz so­run­la­rı­mı­zı aşa­rız. Mil­let ya­rın san­dı­ğa gi­der, son ka­ra­rı­nı ve­rir, ye­ni bir par­la­men­to­yu bu­ra­ya gön­de­rir ve ye­ni par­la­men­to mil­le­tin te­mel so­run­la­rı­na ça­re bul­mak su­re­tiy­le yo­lu­na de­vam eder; ama, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de, Kıb­rıs me­se­le­si, Av­ru­pa Bir­li­ği me­se­le­si, Irak me­se­le­si, Ku­zey Irak me­se­le­si ve ora­da­ki te­rör ör­gü­tü­nün yap­mış ol­du­ğu fa­ali­yet­ler, böy­le, es ge­çi­le­cek, unu­tu­la­cak tür­den fa­ali­yet­ler de­ğil­dir, me­se­le­ler de­ğil­dir. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, mil­let­ve­kil­le­ri ve dev­le­tin üst ka­de­me­sin­de­ki yet­ki­li­le­ri, bir­lik, be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de, bir ör­güt­len­me, bir di­ya­log içe­ri­sin­de Tür­ki­ye'nin bu me­se­le­le­ri­ni en iyi şe­kil­de tar­tış­ma­lı, Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri nok­ta­sın­da, bu ül­ke­nin, bu aziz mil­le­tin men­fa­at­le­ri nok­ta­sın­da alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­ler ne ise alın­ma­lı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, açı­yo­rum, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın efen­dim.

Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Biz­ler, za­man za­man bu ül­ke­nin te­mel so­run­la­rı­nı, hem iç po­li­ti­ka­da hem dış po­li­ti­ka­da­ki te­mel so­run­la­rı­nı çe­şit­li plat­form­lar­da di­le ge­ti­ri­yo­ruz, bu­ra­da di­le ge­ti­ri­yo­ruz. Bu he­pi­mi­zin so­ru­nu­dur, bu Tür­ki­ye'nin so­ru­nu­dur. Bu ül­ke­nin in­sa­nı­yız, bu ül­ke­nin ev­la­dı­yız, bu ül­ke­de doğ­duk ve bu ül­ke­de öle­ce­ğiz, ama biz­den son­ra­ki ço­cuk­la­rı­mı­za, to­run­la­rı­mı­za ve da­ha son­ra ge­le­cek ne­sil­le­ri­mi­ze, biz da­ha de­mok­ra­tik bir Tür­ki­ye, da­ha de­mok­ra­tik bir si­ya­set, da­ha de­mok­ra­tik bir 82 Ana­ya­sa­sı, da­ha de­mok­ra­tik -da­ha doğ­ru­su- bir ana­ya­sa, da­ha de­mok­ra­tik bir se­çim ka­nu­nu, da­ha de­mok­ra­tik bir si­ya­si par­ti­ler ka­nu­nu, da­ha de­mok­ra­tik bir özel­leş­tir­me ve da­ha kal­kın­mış bir Tür­ki­ye, eko­no­mi­siy­le böl­ge­de gü­cü­nü his­set­ti­ren, gü­cü­nü gös­te­ren, ira­de­si­ni or­ta­ya ko­ya­rak, ira­de­si­ni ser­gi­le­ye­rek böl­ge po­li­ti­ka­sı­nı ve dün­ya po­li­ti­ka­sı­nı et­ki­le­yen ve yön ve­ren bir Tür­ki­ye'yi biz bı­rak­mak zo­run­da­yız, biz­den son­ra­ki ne­sil­le­re bu­nu ema­net et­mek zo­run­da­yız.

Ve de­ğer­li ar­ka­daş­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, se­lam­la­ma­nı­zı ri­ca edi­yo­rum, ek sü­re­niz de bit­ti.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, on da­ki­ka­lık ko­nuş­ma­ya her­ke­se iki da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Ha­yır, öy­le bir şey yok.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Ben si­zin­le…

BAŞ­KAN - Ek sü­re…

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Ben si­zin­le, ba­kın, Sev­gi­li Baş­ka­nım, Sa­yın, De­ğer­li Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Ek sü­re­ni­zi ver­dim, se­lam­la­yın efen­dim, be­nim­le tar­tış­ma­yın.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Ben, si­zin­le po­le­mik ya­şa­ma­ya gel­me­dim bu­ra­ya, po­le­mik ya­şa­mak is­te­mi­yo­rum, ama, ba­kın, beş da­ki­ka­lık gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya…

BAŞ­KAN - Efen­dim, siz…

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - …iki da­ki­ka, üç da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yor­su­nuz, on da­ki­ka­lık, bir Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­siy­le il­gi­li gö­rüş­le­ri­mi ifa­de eder­ken…

BAŞ­KAN - On da­ki­ka­da gö­rü­şü­nü­zü ifa­de ede­cek­si­niz.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Bir da­ki­ka ek sü­re ve­ri­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Efen­dim, tar­tış­ma­ya­lım, bu­yu­run, se­lam­la­yın.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Tar­tış­ma­ya­lım… O za­man iki da­ki­ka­mı ve­rin Sa­yın Baş­ka­nım. Ben, bu­ra­da ül­ke men­fa­at­le­ri­ni, ül­ke so­run­la­rı­nı tar­tı­şı­yo­rum.

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Bir da­ki­ka­dır pa­zar­lık var!

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, si­zi de­mok­ra­tik ol­ma­ya, hak­ka­ni­yet öl­çü­le­ri çer­çe­ve­sin­de bu Mec­li­si ida­re et­me­ye da­vet edi­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eras­lan.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Bir da­ki­ka ve­ri­yor­su­nuz… Her­ke­se üç da­ki­ka, dört da­ki­ka faz­la­dan ve­ri­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Bi­raz ön­ce, öne­ri se­be­biy­le aleyh­te söz alan De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan, Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­na mü­ra­ca­at ede­rek, ko­nuş­ma­sı­nın so­nun­da sö­zü­nü kes­ti­ğim ge­rek­çe­si­ni ifa­de ede­rek, ya­ni, sö­zü­nü kes­ti­ği­mi ifa­de ede­rek…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ay­nen öy­le ol­du.

BAŞ­KAN - …İç Tü­zük'ün 63'ün­cü mad­de­si­ne gö­re usul tar­tış­ma­sı aç­ma ta­le­bin­de bu­lun­muş­tur. İç Tü­zük'ün 63'ün­cü mad­de­si­ni ye­ni­den oku­dum. Hu­kuk­çu­lar bu iş­te has­sas­tır, ke­sin ez­be­re de bil­se bir şe­yi, bir da­ha oku­ma­sı la­zım; çün­kü, ho­ca­la­rı­mız bi­ze öy­le öğ­re­ti­yor.

Şim­di, ha­tır­la­ya­ca­ğı­nız gi­bi, ko­nuş­ma sü­re­si bit­tik­ten son­ra ken­di­si­ne ek sü­re ver­dim, ek sü­re­yi de kul­lan­dı ve ben ken­di­si­ne bir açık­la­ma­da bu­lun­dum, be­ğe­nir be­ğen­mez. Bu, be­nim şah­si gö­rü­şüm de de­ğil, bu ma­ka­mın ge­re­ği­dir. Bu Par­la­men­to adı­na gö­rev ya­pı­yo­rum ve ken­di­si­ne mik­ro­fo­nu aç­tım -za­bıt­la­rı ge­tirt­sin, bak­sın- lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı bi­ti­rin ve se­lam­la­yın de­dim. "Ha­yır, ben, si­ze bu açık­la­ma­nız üze­ri­ne ce­vap ve­re­ce­ğim" de­di. Böy­le bir usul de yok, nor­mal ha­ya­tı­mız­da da böy­le bir tea­mül yok za­ten ve ben de böy­le bir ce­vap ve­re­me­ye­ce­ği­ni ifa­de ede­rek mik­ro­fo­nu ka­pat­tım. Do­la­yı­sıy­la, her­han­gi bir, İç Tü­zük'e ay­kı­rı tav­rım yok­tur, söz ve­re­me­ye­ce­ğim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­ka­nım…Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Kan­do­ğan, be­ni zor­la­ma­yın efen­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Efen­dim, mü­sa­ade eder mi­si­niz…

BAŞ­KAN - Ben bir ka­rar ver­dim. Bu ka­ra­rı­mı ge­rek­çe­siy­le açık­la­dım.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Efen­dim, mü­sa­ade eder mi­si­niz…

BAŞ­KAN - Efen­dim, o za­man, si­ze, ya­ni, ni­çin bir şey söy­le­ye­ce­ği­ni­zi ifa­de et­mek için 60'a gö­re ye­ri­niz­den, kı­sa bir açık­la­ma hak­kı var her za­man.

Bu­yu­run.

V. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan'ın, Otu­rum Baş­ka­nı İs­ma­il Alp­te­kin'in tu­tu­muy­la il­gi­li, usul mü­za­ke­re­si ta­le­bi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­me­si ne­de­niy­le açık­la­ma­sı

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

İç Tü­zük'ün 63'ün­cü mad­de­si son de­re­ce açık. İç Tü­zük'ün 63'ün­cü mad­de­si, si­zin tak­dir hak­kı­nı­zın ol­ma­dı­ğı­nı gös­te­ren bir mad­de­dir. Geç­miş­ten gü­nü­mü­ze, tu­tu­mu­nuz­la il­gi­li ola­rak, 63'e gö­re bu tür mü­ra­ca­at­lar­da iki leh­te ve iki aleyh­te ol­mak üze­re onar da­ki­ka söz ve­ril­me uy­gu­la­ma­sı bu­ra­da on­lar­ca kez tek­rar­lan­mış­tır.

Kal­dı ki be­nim iti­ra­zım, ben ko­nuş­ma ya­par­ken, be­nim ko­nuş­ma­la­rım­la il­gi­li ola­rak mil­let­ve­kil­le­ri­miz çı­kıp be­nim ko­nuş­ma­la­rı­ma ce­vap ve­re­bi­lir­ler. Bu kür­sü bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze açık ve Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si le­hin­de iki ta­ne de boş ko­nuş­ma var, is­te­yen mil­let­ve­ki­li­miz le­hin­de ol­mak üze­re çı­kar ko­nu­şur, an­cak, si­zin, be­nim ko­nuş­mam­la il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­nuz yo­rum­la­ra bir mil­let­ve­ki­li ola­rak be­nim de mut­la­ka bir ce­vap ver­me hak­kım var. Bu ce­vap hak­kı­mı kı­sıt­la­dı­ğı­nız için, ben, İç Tü­zük'ün 63'ün­cü mad­de­si­ne gö­re söz ta­le­bin­de bu­lun­dum.

Siz ken­di açı­nız­dan bir yo­rum yap­tı­nız, an­cak, yap­mış ol­du­ğu­nuz yo­ru­mun kar­şı­lı­ğın­da bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, el­bet­te, be­nim de söy­le­ye­cek­le­ri­min ol­ma­sı son de­re­ce ta­bi­idir ve bun­la­rı da kür­sü­den di­le ge­tir­mek, mil­le­ti tem­sil eden bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, bu kür­sü­den, si­zin o yo­rum­la­rı­nı­za kar­şı be­nim de bir ce­vap hak­kı­mın ol­ma­sın­dan da­ha do­ğal bir şey ola­maz. Be­nim bu hak­kı­mı en­gel­le­di­ği­niz için, ben si­zin tu­tu­mu­nuz­la il­gi­li aleyh­te söz ta­lep et­tim.

El­bet­te, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li ola­rak Mec­li­si yö­ne­tir­ken ken­di gö­rüş­le­ri­ni­zi ifa­de ede­cek­si­niz, an­cak yap­mış ol­du­ğu­nuz açık­la­ma­lar ta­ma­men şah­sı­mı in­ci­ti­ci ve şah­sı­mın ko­nuş­ma­la­rıy­la il­gi­li ola­rak yap­mış ol­du­ğu­nuz şah­si yo­rum­lar­dır. Be­nim iti­ra­zım bu­na­dır.

Tek­rar edi­yo­rum, 63'e gö­re böy­le bir tak­dir hak­kı­nı­zın ol­ma­ma­sı ge­re­kir ve bir usul tar­tış­ma­sı açıl­ma­sı ge­rek­ti­ği inan­cın­da­yım.

Te­şek­kür edi­yo­rum, sağ olun.

BAŞ­KAN - Efen­dim, mak­sat ha­sıl ol­du. Ben bu tar­tış­ma­yı de­vam et­tir­mek is­te­mi­yo­rum. Za­bıt­lar açık, mil­let de, par­la­men­ter­ler de gör­dü. Ben yo­rum yap­ma­dım, ben tas­hih et­tim. Ben tas­hih et­tim, gö­re­vim­di.

Te­şek­kür ede­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, be­nim ko­nuş­ma­mı tas­hih et­me­ye si­zin bir hak­kı­nız yok ki. Ben…

SE­RA­CET­TİN KA­RA­YA­ĞIZ (Muş) - Se­ni mi din­le­ye­ce­ğiz; kes, ye­ter ya!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ya­pa­maz… Sa­yın Baş­kan be­nim ko­nuş­ma­mı tas­hih ede­mez.

BAŞ­KAN - Leh­te ol­mak üze­re…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) -  O gö­rüş­ler ba­na ait. Tas­hih ya­par­sam ben ya­pa­rım tas­hi­hi… Ben ya­pa­rım tas­hi­hi.

YAH­YA BAŞ (İs­tan­bul) - Mec­lis­te bir tek sen mi var­sın ya!

BAŞ­KAN - …Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Tur­gut.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

YAH­YA BAŞ (İs­tan­bul) - Ya bir ik­ti­dar par­ti­sin­den çok ko­nu­şu­yor­sun, hâlâ se­nin çe­nen dur­mu­yor ya!

BAŞ­KAN - Ar­ka­daş­lar lüt­fen ya… Ri­ca edi­yo­rum siz­den… Siz ye­ri­niz­de din­le­yin hiç ol­maz­sa.

IV. - ÖNE­Rİ­LER (De­vam)

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ (De­vam)

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si (De­vam)

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin le­hin­de söz al­mış bu­lun­mak­tay­dım, bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, Da­nış­ma Ku­ru­luy­la il­gi­li baş­ta gö­rü­şü­le­cek olan ka­yı­sı­da­ki  prob­lem­le­rin de­ğer­len­di­ril­me­siy­le il­gi­li ko­nu­la­rın, evet bu­gün ko­nu­şul­ma­sı bel­ki uy­gun­du, ama sa­nı­yo­rum sa­lı gü­nü­ne er­te­len­me­si de bu so­run­la­rın, ko­nu­şul­ma­sı, gö­rü­şül­me­si ve prob­lem­le­rin çö­zül­me­si adı­na çok bü­yük bir  sı­kın­tı ya­rat­ma­ya­cak di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ko­nuş­ma­mın asıl se­be­bi, az ön­ce kür­sü­de söz alan de­ğer­li mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan'ın, ma­ale­sef, sı­ray­la, bir­çok ili sı­ra­la­yıp ve elin­de­ki ga­ze­te ku­pür­le­riy­le bu­ra­dan, as­lın­da çok da faz­la araş­tır­ma­dı­ğı ko­nu­lar­la il­gi­li söz­ler söy­le­me­si, be­ya­nat­lar ver­me­siy­di.

Bun­lar­dan bir ta­ne­si de, Ma­ni­sa ili içe­ri­sin­de bu­lu­nan özel­lik­le Sa­rı­göl ve Ala­şe­hir'de geç­ti­ği­miz ey­lül ayın­da ya­şa­nan yağ­mur son­ra­sı üzüm­ler­de ya­şa­nan fe­la­ke­tin so­nu­cun­da bun­lar­la il­gi­li bir ça­lış­ma ya­pıl­ma­dı­ğı­nı, so­nuç­la­rı­nın alın­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Ben, bir an şöy­le dü­şün­düm: Bel­ki mil­let­ve­ki­li ol­ma­say­dık, bel­ki sı­ra­dan bir va­tan­daş ol­say­dık, ba­kan­lık­la­ra ulaş­ma­mız, ku­rum­la­ra ulaş­ma­mız ve on­lar­dan ge­rek­li bil­gi­le­ri, doğ­ru bil­gi­le­ri al­ma­mız zor ola­bi­lir­di. Ama, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, ga­ze­te ku­pür­le­ri­ne da­ya­lı bir şe­kil­de bu­ra­da ko­nuş­ma­nın doğ­ru ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum ve bu­nun ne­ti­ce­sin­de de söy­le­nen doğ­ru ol­ma­yan söz­le­rin mut­la­ka ce­va­bı­nın da bu­ra­da ve­ri­le­ce­ği­ni bir de­fa da­ha ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, ey­lül ayın­da, Ma­ni­sa'nın Ala­şe­hir ve Sa­rı­göl il­çe­le­rin­de, özel­lik­le üzüm üre­ti­ci­le­ri­ni sı­kın­tı­ya so­kan, mah­sul­le­ri­ni te­lef eden bir yağ­mur ya­şan­dı ve ar­ka­sın­dan da Gü­ney­do­ğu Böl­ge­si'nde bir sel afe­ti ya­şan­dı. Bu­nun üze­ri­ne, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­muz bir ka­rar çı­kart­tı ve bu ka­rar­la bir­lik­te, sel fe­la­ke­ti­ne uğ­ra­yan çift­çi­le­rin, hem Zi­ra­at Ban­ka­sı hem de ta­rım kre­di­ye olan borç­la­rı er­te­len­di. Fa­kat, bu­ra­da, ka­rar­na­me­de "sel" yaz­dı­ğı için ve Ma­ni­sa'da ya­şa­nan­lar, ya­ğış ol­du­ğu için, sel ol­ma­dı­ğı için bu ge­çen sü­re içe­ri­sin­de, ma­ale­sef, Zi­ra­at Ban­ka­sı, ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­ri ve Ha­zi­ne ara­sın­da bu gö­rüş ay­rı­lı­ğı or­ta­ya çık­tı. Ama, bu­nu sa­de­ce ga­ze­te ku­pür­le­rin­den ta­kip eden­ler gi­bi, biz bun­la­rı ga­ze­te ku­pür­le­rin­den oku­yup be­ya­nat­lar ver­me­dik. Biz, baş­ta Ta­rım Ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re, Ha­zi­ne, Zi­ra­at Ban­ka­sı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve Ta­rım Kre­di Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­lar so­nu­cun­da, şu an­da o ka­rar­na­me­ye "aşı­rı ya­ğış" da ila­ve edi­li­yor, önü­müz­de­ki haf­ta bu iş ger­çek­le­şe­cek.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - "Edi­li­yor" de­di­niz, iş­te, ben de onu söy­lü­yo­rum.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Şim­di, ben, is­ter­dim ki, bu­gü­ne ka­dar…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - "Edi­li­yor" di­yor­su­nuz iş­te!

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Sa­yın Kan­do­ğan, ba­kın, ağ­zı­mı aç­ma­dım ben.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - De­min, siz de ora­dan mü­da­ha­le et­ti­niz.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Ağ­zı­mı aç­ma­dım ben, sa­de­ce…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ha­yır "edi­li­yor" di­yor­su­nuz "edil­di" di­ye­mi­yor­su­nuz. Bun­lar da ay­nı şe­yi söy­lü­yor.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Ce­vap ve­re­ce­ğim ben si­ze.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Şu ana ka­dar, bu çift­çi­ler­den hiç­bi­ri­si­ne ic­rai ta­kip uy­gu­lan­ma­mış­tır, hiç­bi­ri­si­ne, ka­pı­sı­na avu­kat git­me­miş­tir ve hiç­bi­ri­si bu ko­nu­da mağ­dur ol­ma­mış­tır. Ni­ye? Çün­kü, bu­ra­da mil­let­ve­kil­le­ri ve AK Par­ti İk­ti­da­rı bu dert­le dert­len­di­ği için­dir, baş­ka hiç­bir se­be­bi yok­tur. Ben, si­zin­le ara­mız­da­ki iki far­kı söy­le­yip, söz­le­ri­me son ver­mek is­ti­yo­rum. Bir ta­ne­si, biz­ler, ya­ni AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri, köy­ler­de, il­çe­ler­de, il­ler­de, ne­re­de so­run var­sa, o so­ru­nun ol­du­ğu ye­re gi­di­yo­ruz ve biz­ler, bu ko­nuy­la il­gi­li, Kil­lik'ten Bağ­lı­ca kö­yü­ne ka­dar, ga­ze­te ku­pür­le­rin­den de­ğil, ora­da­ki as­ma­la­rın ara­sın­da bu so­ru­nu teş­his et­tik ve ar­ka­sın­dan -si­zin­le olan far­kı­mız bu- ikin­ci far­kı­mı­zı da söy­le­ye­yim si­ze: Biz­ler, bu­ra­ya gel­di­ği­miz gün­den be­ri, biz­ler yap­ma­dık, ama, bu cey­lan de­ri­si­nin üs­tün­de otu­ru­yo­ruz. He­pi­miz öy­le.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bu­yu­run!

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Tek far­kı­mız var; biz­ler, gel­di­ği­miz gün­den be­ri ay­nı yer­de otu­ru­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Tur­gut, siz de söy­le­me­yin.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Ama, siz­ler bu­ra­da otur­mu­yor­su­nuz. Ara­mız­da­ki fark bu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bak şim­di…

BAŞ­KAN - Sa­yın Tur­gut, cey­lan de­ri­si yok bu­ra­da.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bak, bu­ra­dan o ta­ra­fa gi­den­ler de var. Bak, ara­nız­da otu­ru­yor­lar ora­da. Bak, ora­da otu­ran­lar var, bu­ra­dan ge­çip.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - Ben, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın, gö­re­ve gel­di­ği gün­den bu­gü­ne ka­dar, çift­çi­mi­zin ya­nın­da ol­du­ğu­nu, üzüm üre­ti­ci­mi­zin, pa­muk üre­ti­ci­mi­zin, mı­sır üre­ti­ci­mi­zin ya­nın­da ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yor ve bu ko­nu­yu, ne­re­de is­ter­se­niz…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ce­za­ev­le­ri­ne gir­di­ler…

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) -… han­gi köy­de is­ter­se­niz, si­zin­le ko­nuş­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ce­za­ev­le­rin­de…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim, be­nim söz­le­rim doğ­ru­lan­mış ol­du.

SÜ­LEY­MAN TUR­GUT (De­vam­la) - He­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tur­gut.

Sa­yın Tur­gut, ba­kı­nız, si­zin ka­fa­nız­da da cey­lan de­ri­si kal­mış böy­le bir şey yok. Biz yap­ma­dık, ama, yi­ne de yok.

Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum. Ka­bul eden­ler…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.08

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.20

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 79'un­cu Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di, Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­ni tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım. Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den, tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1254) (S. Sa­yı­sı: 1266) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ge­çen bir­le­şim­de, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma ta­mam­lan­mış­tı.

Şim­di söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mar­din Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mu­har­rem Do­ğan'a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­HAR­REM DO­ĞAN (Mar­din) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Ana­va­tan Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi ve aziz mil­le­ti­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

(x) 1266 S. Sayılı Basmayazı 21/3/2007 tarihli 78'inci Birleşim Tutanağına eklidir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, söz ko­nu­su ya­sa ta­sa­rı­sıy­la 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uya­rın­ca Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu uy­gu­la­ma­la­rın­da Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş olan hak, yet­ki ve gö­rev­le­rin Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­si, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu kap­sa­mın­da kul­la­nı­la­cak ha­zi­ne­ye ait ta­şın­maz­la­rın Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na be­del­siz ola­rak dev­ri ve tes­ci­li ile bu iş­lem­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si için Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­da ye­ter sa­yı­da kad­ro ih­das edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ül­ke­miz­de, ma­ale­sef, en bü­yük so­run­lar­dan bi­ri, plan­sız, sa­laş ve çar­pık ya­pı­laş­ma­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dev­le­tin te­mel gö­rev­le­ri bel­li­dir. Dev­let top­lum için var­dır; çün­kü, dev­le­ti oluş­tu­ran top­lum­dur. Dev­let, va­tan­da­şın gü­ven­li­ği­ni sağ­la­mak­la, ada­le­ti te­min et­mek­le, eği­tim ve sağ­lık imkânla­rın­dan eşit bir şe­kil­de fay­da­lan­ma­sı­nı sağ­la­mak­la mü­kel­lef­tir.

Gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz ya­sa ta­sa­rı­sıy­la 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu uy­gu­la­ma­la­rı­na TO­Kİ Baş­kan­lı­ğın­ca de­vam edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. An­cak, biz­le­rin mil­let­ve­ki­li ola­rak üze­rin­de dur­ma­mız ge­re­ken hu­sus şu­dur: Tür­ki­ye'de ne­den mes­ken ve ge­ce­kon­du so­ru­nu var­dır? Te­mel so­run bu­dur, bu­nun üze­rin­de dur­ma­mız la­zım. Her şey­den ön­ce, sek­sen dört yıl­dır kre­di ve teş­vik­ler bü­yük şe­hir­le­re ve­ril­miş­tir ve ve­ril­me­ye de­vam et­mek­te­dir. Halk, Ana­do­lu'da iş bu­la­ma­mak­ta, bü­yük şe­hir­le­re göç et­mek­te, dev­le­tin ver­di­ği kre­di ve teş­vik­ler­le ya­pı­lan fab­ri­ka ve atöl­ye­ler­de ça­lış­mak­ta­dır. Ama, bu fab­ri­ka­lar­da ça­lı­şan­la­ra ise ev de­ğil, ar­sa bi­le ve­ril­me­mek­te­dir. Bu ne­den­le, ga­ri­ban va­tan­daş, ken­di ken­di­ne çö­züm üre­tip ba­şı­nı so­ka­cak bir yer yap­mak zo­run­da kal­mak­ta­dır. Va­tan­daş, Ana­do­lu'da iş­siz ve aç ol­du­ğu için, İs­tan­bul'da­dır, An­ka­ra'da­dır, İz­mir'de­dir, Ada­na'da­dır ve­ya Bur­sa'da­dır. Bu şe­hir­le­rin mer­ke­zin­de de­ğil, ama va­roş­la­rın­da zor ve sağ­lık­sız şart­lar­da ba­rın­mak ve ya­şa­mak zo­run­da kal­mak­ta­dır.

Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tın­ca ya­pı­lan bir araş­tır­ma­ya gö­re, ge­ce­kon­du­da ya­şa­yan­la­rın yüz­de 40'ı 75 ve 99 met­re ka­re, yüz­de 35'i ise 50 ve 74 met­re ka­re­lik sağ­lık­sız ko­nut­lar­da ika­met et­mek­te­dir. Halk ol­maz­sa, bu fab­ri­ka­lar ve atöl­ye­ler na­sıl ça­lı­şa­cak, ge­re­ken eme­ği ne­re­den bu­la­cak­tır? Fab­ri­ka­lar aç­tı­rı­yo­ruz, ama, fab­ri­ka­la­rın iş­çi­le­ri­nin mes­ken ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­mı­yo­ruz.

Sa­yın Er­do­ğan şim­di Baş­ba­kan­dır, es­ki­den İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı iken elin­de KİP­TAŞ var­dı. Şim­di, KİP­TAŞ ile bir­lik­te TO­Kİ var­dır ve bü­tün ha­zi­ne ara­zi­le­ri var­dır, baş­ta hükûmet var­dır ve son­suz kre­di ve teş­vik­ler var­dır. Beş yıl­dır ik­ti­dar­da olan sa­yın AKP İk­ti­da­rı, bu­gü­ne ka­dar bu çö­zü­mü bul­muş de­ğil­dir. An­cak, çö­züm üret­me­yip, sa­de­ce ya­pı­lan­lar için "Acı­ma­yın, yı­kın" em­ri ve­ren Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın in­saf­sız­ca söz­le­riy­le ge­ce­kon­du­la­rın ha­yal­le­ri yı­kıl­dı. Sa­yın Er­do­ğan'ın hay­kır­dı­ğı ta­li­mat­la­rı be­le­di­ye­ler din­le­se­ler ve bu­ra­la­rı yık­ma­ya baş­la­sa­lar, yı­ka­maz­lar. Çün­kü, mev­zu­at bu­na mü­sa­it de­ğil­dir. İs­tan­bul'da 12 mil­yon in­sa­nı ne ya­pa­cak­lar­dır? Mar­ma­ra De­ni­zi'ne dö­ke­cek de­ğil­ler ya. Zi­ra, İs­tan­bul'un dört­te 3'ü ge­ce­kon­du­dur ve ruh­sat­sız­dır.

İs­tan­bul Va­li­li­ği­nin be­lir­le­me­le­ri­ne gö­re, İs­tan­bul'da ruh­sat­lı ko­nut sa­yı­sı 850 bin­dir. İmar af­la­rıy­la ya­sa­la­şan ko­nut sa­yı­sı 750 bin ci­va­rın­da­dır. Ama, sa­laş ya­pı­lar­da, ge­ce­kon­du­lar­da ya­şa­yan 400 bin ko­nut sa­hi­bi var­dır. Gö­rü­lü­yor ki, en bü­yük so­run İs­tan­bul'da­dır. Ya­ni, en az 12 mil­yon in­san bu­ra­lar­da ba­rın­mak­ta­dır. Hâlbu­ki, ken­di­si İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ol­du­ğu dö­nem­de, es­ki be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın yap­tı­ğı gi­bi, o da, ka­çak in­şa­at­la­ra göz yum­du, ruh­sat­sız ya­pı­lan ge­ce­kon­du ev­le­ri­ne ve­ya apart­man­la­ra elek­trik, su ver­di, yol yap­tı ve son­ra on­lar­dan oy al­dı. KİP­TAŞ'ı, hal­kın mes­ken ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­yan de­ğil, zen­gin­le­re lüks ko­nut üre­ten bir ya­pı­ya sok­tu.

Hükûmet, her ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi, İs­tan­bul'da­ki ge­ce­kon­du so­ru­nun­da da ba­şa­rı­lı ola­ma­mış­tır, so­run­la­rı çö­ze­mez hâle gel­miş­tir. Herhâlde, Sa­yın Baş­ba­kan, ge­ce­kon­du­lar için vi­ze ve ayak­bas­tı pa­ra­sı al­ma­ya­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ge­ce­kon­du­laş­ma, be­le­di­ye ve po­li­si­ye ted­bir­ler­le ön­le­ne­mez. Ge­ce­kon­du­laş­ma­nın önü­ne ge­çil­mek is­te­ni­yor­sa top­yekûn mü­ca­de­le edil­me­li ve ya­pı­sal ted­bir­ler alın­ma­lı­dır. Bu­nun için, ön­ce­lik­le, köy­den ken­te, kü­çük kent­ler­den bü­yük kent­le­re gö­çün ya­pı­sal ted­bir­ler­le ön­len­me­si ge­rek­mek­te­dir. İn­sa­nı­mı­zın göç ne­den­le­ri­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, te­rör­den do­la­yı kö­yü­nü, mez­ra­sı­nı terk edip bü­yük şe­hir­le­re göç eden va­tan­daş­lar ne­den göç et­miş­ler­dir? Bun­la­rı hiç dü­şün­dük mü?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, köy­de ve mez­ra­lar­da alt­ya­pı so­run­la­rı iyi­leş­ti­ril­me­miş, in­san­ca ya­şam ko­şul­la­rı iyi­leş­ti­ril­me­miş, bü­yük şe­hir­ler­de te­le­viz­yon, buz­do­la­bı, ça­ma­şır ma­ki­ne­si, bu­la­şık ma­ki­ne­si kul­lan­ma­sı­nı öğ­ren­miş köy­lü va­tan­da­şı­mız kö­yü­ne gel­di­ğin­de bu imkânlar ve­ril­me­miş­tir. Bu ne­den­le göç et­mek zo­run­da kal­mış ve bu­gün­kü bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı gö­rüş­me za­ru­re­ti doğ­muş­tur. Va­tan­daş, ge­çim der­di için, da­ha ra­hat şart­lar­da ya­şa­mak için kö­yü­nü bı­ra­kıp kent­le­re ta­şın­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ana­va­tan Par­ti­si dö­ne­min­de köy­le­ri­miz tek­no­lo­jiy­le ta­nış­mış ve tüm imkânlar­dan ya­rar­lan­mış­tı, ama, ma­ale­sef, da­ha son­ra­sın­da bu atı­lım de­vam ede­me­miş­tir. Bu­gün, köy­le­ri­mi­zin bü­yük ço­ğun­lu­ğun­da ha­yat stan­dart­la­rı ol­ma­sı ge­re­ke­nin al­tın­da­dır, ko­nut­lar stan­dart­la­ra uy­gun de­ğil­dir, sağ­lık ko­şul­la­rı oluş­ma­mış­tır, çün­kü bir­ço­ğu­nun alt­ya­pı­sı yok­tur.

KÖY­DES pro­je­si ye­ter­li de­ğil­dir. Bu pro­jey­le bir­lik­te sağ­lık, eği­tim ve ha­ber­leş­me hiz­met­le­ri­nin de mut­la­ka ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ge­re­kir; ak­si tak­dir­de, ge­ce­kon­du­laş­ma­yı ve gö­çü ön­le­ye­me­ye­ce­ğiz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Top­lu Ko­nut İda­re­si, ge­ce­kon­du­laş­ma­yı ön­le­ye­cek şe­kil­de imar plan­la­rı­na uy­gun, plan­lı, prog­ram­lı ve sağ­lık­lı ko­nut­lar üret­me­li­dir. Bu­nu ya­pa­bil­me­si için Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin ye­ni kay­nak­lar bul­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Ana­va­tan ik­ti­da­rı dö­ne­min­de TO­Kİ için ay­rı­lan kay­nak­lar, za­man­la yok edil­miş­tir. Yurt dı­şı­na çı­kan her­kes­ten Top­lu Ko­nut Fo­nu için 100 do­lar alın­mak­ta idi, it­hal edi­len si­ga­ra­lar­dan pay alın­mak­ta idi. Hâl böy­ley­ken, fon tas­fi­ye edil­miş ve bu kay­nak­lar ku­ru­tul­muş­tur. Ana­va­tan Par­ti­si tek­rar ik­ti­da­ra gel­di­ğin­de, TO­Kİ'nin kay­nak­la­rı­nı ar­tı­ra­cak ted­bir­le­ri ala­cak, sağ­lık­lı, dep­re­me da­ya­nık­lı ko­nut üre­ti­mi­ne baş­la­ya­cak ve bu ko­nut ar­tı­rı­mı­nı ya­pa­cak­tır.

İt­hal si­ga­ra­nın du­ma­nıy­la fa­kir fu­ka­ra­nın ba­ca­sı­nın tüt­tü­rül­me­si mo­de­li Ana­va­tan Par­ti­si­ne ait­tir, Ana­va­tan ola­rak bu mo­de­li ye­ni­den ge­ti­re­ce­ğiz.

Ana­va­tan ik­ti­dar­la­rı, ka­çak gi­ren si­ga­ra­la­rı ya­sal yol­la yur­da so­ka­rak, fa­kir fu­ka­ra­ya ko­nut yap­mış­tır, TO­Kİ'yi TO­Kİ yap­mış­tır. Ama, şim­diy­se Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu ile Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­len yet­ki­le­rin TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­si tek ba­şı­na bir ma­na ifa­de et­me­mek­te­dir.

Çö­züm ola­rak şu­nu öne­ri­yo­rum: Ge­ce­kon­du­la­rı or­ta­dan kal­dır­mak için ıs­lah pro­je­le­ri­nin ha­ya­ta mut­la­ka ge­çi­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Önem­li olan, TO­Kİ'ye, Ana­va­tan dö­ne­min­de ol­du­ğu gi­bi, ye­ni ve de­ği­şik kay­nak­lar bul­mak­tır; TO­Kİ'yi, yap­sat­çı de­ğil, ucuz ve dep­re­me da­ya­nık­lı ko­nut üre­te­bi­len, ka­mu­cu bir ku­rum hâli­ne ge­ti­re­bil­mek­tir. An­cak, bu­gün, TO­Kİ'ye bak­tı­ğı­mız­da, TO­Kİ, rant sağ­la­yan, iha­le da­ğı­tan bir ku­rum hâli­ne ge­ti­ril­miş­tir; şe­hir­ci­lik plan­la­rı­na uy­gun, ucuz, sağ­lam, sağ­lık­lı, dep­re­me da­ya­nık­lı ko­nut ya­pan ve yap­tı­ran bir ku­rum an­la­yı­şı git­miş, ye­ri­ne baş­ka bir an­la­yış gel­miş­tir. Hal­bu­ki, TO­Kİ, alt­ya­pı­sı ta­mam­lan­mış, ucuz ar­sa üre­te­rek, ko­ope­ra­tif­le­re ve mü­te­ah­hit­le­re su­na­bi­len bir ku­rum ol­ma­lı­dır. TO­Kİ, yap­sat an­la­yı­şı­nı bı­rak­ma­lı, sa­laş ya­pı­laş­ma ve ge­ce­kon­du­la­rın önü­ne ge­çe­rek, plan­lı, sağ­lık­lı ve şe­hir­ci­lik plan­la­rı­na uy­gun ar­sa ve ko­nut üret­me­li­dir; ay­rı­ca, ko­nut üre­ti­mi­ni teş­vik et­me­li­dir.

Ko­nut ya­par­ken çev­re dos­tu pro­je­ler üret­me­li­dir. Na­sıl ol­sa dar ge­lir­li­ler otu­ra­cak di­ye be­ton yı­ğın­la­rın­dan olu­şan ko­nut alan­la­rı ya­ra­tıl­ma­ma­lı­dır. Ye­şil alan­la­rın, park­la­rın, spor sa­ha­la­rı­nın, sos­yal te­sis­le­rin ağır­lık­lı ol­du­ğu, sağ­lık­lı, ya­şa­na­bi­lir, çev­re dos­tu ko­nut­lar plan­lan­ma­lı­dır. Ör­nek ve­re­cek olur­sak, tüm şe­hir­ler­de ol­du­ğu gi­bi, An­ka­ra'da da kal­dı­rım­lar­da man­tar gi­bi di­zil­miş oto­mo­bil­ler­den, ya­ya­la­rın, cad­de­ler­de ve so­kak­lar­da ra­hat­ça yü­rü­me­le­ri müm­kün ol­ma­mak­ta­dır. Ne­re­ye ba­kar­sak park­lar, oto­park­lar, kül­tür bi­na­la­rı, spor sa­ha­la­rı ve ye­şil alan­lar gün gün yok ol­mak­ta­dır, ye­ni ko­nut üre­tim sa­ha­la­rı ran­ta kur­ban edil­mek­te­dir. Es­ki mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nın ye­ri halk için, ge­le­ce­ği­mi­zin te­mi­na­tı olan genç­le­ri­miz için de­ğer­len­di­ril­me­miş­tir. 400 vil­la ye­ri­ne 30 bin met­re­ka­re alış­ve­riş mer­ke­zi, 10 bin adet iş ye­ri, 1.800 adet ko­nut ya­pı­lı­yor. Tam bir yap­sat­çı zih­ni­ye­ti hâkim, ama sos­yal alan na­mı­na hiç­bir şey yok. Ha­ni park­lar, ha­ni ye­şil alan­lar, kül­tür ve spor alan­la­rı, ne­re­de? Ma­ale­sef yok!

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, AK Par­ti­nin bu an­la­yı­şı­na bir bak­ma­mız la­zım; ka­mu­dan ya­na mı, yap­sat­çı mı; ön­ce bu­nu bil­me­li­yiz.

Ben, bu du­ru­mu, aziz mil­le­ti­mi­zin ve aziz An­ka­ra­lı­la­rın dik­ka­ti­ne sun­mak için ör­nek ver­dim.

İkin­ci bir ör­nek ve­re­lim: Sı­ra­dan bir va­tan­daş il­köğ­re­tim, li­se, üni­ver­si­te, yük­sek li­sans der­ken yir­mi iki-yir­mi beş yıl eği­tim için emek sarf eder ve son­ra­sın­da eği­ti­mi­ne uy­gun bir işe yer­le­şir. Bu va­tan­da­şın el­de et­ti­ği ge­lir­le Çan­ka­ya'da ve­ya Ga­zi­os­man­pa­şa'da bir da­ire sa­hi­bi ola­bil­me­si için ne ka­dar ça­lış­ma­sı ge­re­kir? Bel­ki de bü­tün bir za­ma­nı da bu­na yet­me­ye­cek­tir. Ama bü­yük ser­ma­ye sa­hip­le­ri ve­ya rant­çı­lar ve­ya ge­ce­kon­du maf­ya­sı di­ye ta­bir et­ti­ği­miz il­le­gal ya­pı­lan­ma­lar, ge­ce­kon­du alan­la­rı­nı ka­pa­ta­rak ima­ra aç­tı­rır­lar ve bü­yük rant­lar sağ­lar­lar. İş­te, bu du­rum, vic­dan ve hu­kuk açı­sın­dan bi­ze ıs­tı­rap ver­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz­ler, va­tan­da­şın sağ­lık­lı, gü­ven­li ko­nut­lar­da, ge­le­ce­ğin­den emin bir şe­kil­de ha­ya­tı­nı de­vam et­ti­re­bi­le­ce­ği ya­rın­la­rın umu­du­nu ver­mek zo­run­da­yız.

Ge­ce­kon­du böl­ge­le­rin­de ya­pı­lan bü­tün sa­ha araş­tır­ma­la­rı ve göz­lem­ler­den ba­zı de­tay­lar ver­mek is­ti­yo­rum:

1) Ge­ce­kon­du nü­fu­su­nu, kır­sal böl­ge ve köy­ler­den şe­hir­le­re göç edip ge­len in­san­lar teş­kil et­mek­te­dir.

2) Bu in­san­lar, gel­dik­le­ri böl­ge­ler­de da­ha çok ta­rı­ma da­ya­lı iş­ler­de ça­lış­tık­la­rı için, va­sıf­sız iş­çi özel­li­ği ta­şı­mak­ta­dır­lar.

3) Ge­ce­kon­du ai­le­le­ri, şe­hir ve böl­ge­le­re gö­re, mes­lek ba­kı­mın­dan fark­lı hu­su­si­yet­ler gös­ter­mek­te­dir­ler. Ör­ne­ğin, İs­tan­bul'da, Zey­tin­bur­nu ge­ce­kon­du böl­ge­si ai­le re­is­le­ri­nin ge­nel­de iş­çi ol­du­ğu ya­pı­lan araş­tır­ma­lar­la be­lir­len­miş­tir.

4) Ge­ce­kon­du­da ya­şa­yan ai­le­le­rin yüz­de 63'ünün çe­kir­dek, yüz­de 25'inin ge­le­nek­sel ai­le özel­li­ği­ne sa­hip ol­du­ğu tes­pit edil­miş­tir.

5) Ge­ce­kon­du ai­le­le­rin­de ebe­veyn­ler, ge­nel ola­rak il­ko­kul me­zu­nu­dur. Bu tip ai­le­ler­de eği­ti­me ba­kış ge­le­nek­sel­dir.

6) Ço­cuk­la­rı­nı zor­la okut­mak is­ter­ler. An­cak, ço­ğu za­man, bu is­tek ger­çek­leş­mez.

7) Eko­no­mik du­rum iyi­leş­tik­çe, lüks ve gös­te­ri­şe yö­ne­lim art­mak­ta­dır.

8) Ki­tap oku­ma ora­nı yüz­de 5'tir. Mes­lek se­çi­min­de an­ne ve ba­ba mes­le­ği­nin önem­li bir et­ki­si yok­tur.

9) Ço­cuk­la­rın yüz­de 47'si ken­di is­te­ğiy­le mes­le­ği­ni be­lir­le­mek­te­dir.

10) Ge­ce­kon­du­da ya­şa­yan ai­le­le­rin ço­cuk­la­rı­nın yüz­de 10'u kay­ma­kam, sav­cı ve hâkim ol­ma­yı; yüz­de 68'i dok­tor, mü­hen­dis ve avu­kat ol­ma­yı is­te­mek­te­dir.

Gö­rü­lü­yor ki, ço­cuk­lar ser­best mes­lek sa­hi­bi ol­mak is­ti­yor­lar. Bu mes­lek­le­ri ter­cih­le­rin­de mes­le­ğin pres­ti­ji­ni ve yük­sek ge­li­ri­ni, et­ki­le­yi­ci fak­tör ola­rak ifa­de ede­bi­li­riz.

11) Ge­ce­kon­du­lar­da ya­şa­yan 181 ço­cuk­tan an­cak 4'ü üni­ver­si­te eği­ti­mi ala­bil­mek­te­dir.

12) Ba­zı ge­ce­kon­du ma­hal­le­le­ri, za­man­la, suç üre­ten mer­kez­le­re dö­nüş­müş­tür.

Tüm bu fak­tör­ler göz önün­de bu­lun­du­ru­la­rak çö­züm üre­til­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak öne­ri­miz: Hâlen iş­gal al­tın­da bu­lu­nan ha­zi­ne­ye ait ara­zi­ler üze­rin­de­ki ge­ce­kon­du­lar, bel­li bir prog­ram için­de bo­şal­tıl­ma­lı­dır. Ge­ce­kon­du sa­hip­le­ri­ne bir­kaç yıl sü­rey­le ki­ra yar­dı­mı ya­pıl­ma­lı ve ye­ni imar dü­zen­le­me­le­ri­ni ya­pa­rak, çağ­daş ko­nut­lar ve kül­tür alan­la­rı, spor sa­ha­la­rı ve okul­lar ka­zan­dı­rıl­ma­lı ve ge­ce­kon­du­lar­da ya­şa­yan ai­le­ler, bu şe­kil­de, ya­şa­na­bi­lir or­tam­lar­da ko­nut sa­hi­bi ya­pıl­ma­lı­dır. Ka­lan da­ire­ler ise sa­tı­la­rak TO­Kİ'ye ge­lir ya­ra­tıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ge­ce­kon­du­laş­ma, sağ­lık­lı ve plan­lı ya­pı­laş­ma­nın önün­de­ki en bü­yük en­gel­dir.

Ge­ce­kon­du­lar, va­tan­da­şı­mı­zın sağ­lık­lı ko­şul­lar­da ya­şa­ma­sı­nı, genç­le­ri­mi­zin sağ­lık­lı ko­şul­lar­da ye­tiş­me­si­ni en­gel­le­yen en bü­yük et­ken­dir.

Ja­pon­ya'da 8,3 şid­de­tin­de dep­rem ol­du­ğun­da kim­se­nin bur­nu ka­na­maz­ken, ül­ke­miz­de 6 şid­de­tin­de dep­rem­ler­de bi­le bir­çok can kay­bı ol­ma­sı, hâlâ, va­tan­da­şı­mı­za, sağ­lık­lı ve gü­ven­li ba­rın­ma ola­na­ğı­nın sağ­lan­ma­dı­ğı ma­na­sı­na gel­mek­te­dir.

Bu ne­den­le, ge­ce­kon­du­laş­ma­nın ve çar­pık ya­pı­laş­ma­nın ve sa­laş kent­leş­me­nin ön­len­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Bu­nun ön­le­ne­bil­me­si için de, ön­ce­lik­le, Hükûmet­te ve bu ted­bir­le­ri ala­cak­lar­da bu bi­lin­cin oluş­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan, 1986 yı­lın­da, Sul­tan­bey­li'de or­man­lık ara­zi­ye ka­çak vil­la yap­tır­mak­tan do­la­yı yar­gı­lan­mış ve Kar­tal 2. Sulh Ce­za Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan "dev­let or­ma­nın­dan aç­ma ya­pa­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MU­HAR­REM DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, bir de sö­zü­mü kes­miş­ti­niz, onu da dik­ka­te alır­sa­nız…

Bir üç da­ki­ka ve­rir mi­si­niz Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN - Bu­gün, ge­le­nek de­ğiş­ti, hep pa­zar­lık­la gi­di­yor iş­ler.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM DO­ĞAN (De­vam­la) - Sağ olun Baş­ka­nım.

…ge­ce­kon­du in­şa et­ti­ği" ge­rek­çe­siy­le 1990 yı­lın­da on ay ha­pis ce­za­sı­na çarp­tı­rıl­mış ve bu ce­za pa­ra­ya çev­ril­miş­tir, di­ye ana mu­ha­le­fet par­ti­si yö­ne­ti­ci­le­ri ta­ra­fın­dan de­fa­lar­ca gün­de­me ge­ti­ril­miş­tir.

Eğer bun­lar doğ­ruy­sa, vil­la in­şa­atı­nı hu­ku­ka uy­gun ola­rak yap­ma­yan bir Baş­ba­kan ve onun ik­ti­da­rı­nın ge­ce­kon­du ön­le­me­de ne ka­dar ba­şa­rı­lı ola­bi­le­ce­ği­ni tah­min et­mek hiç de zor ol­ma­sa ge­rek.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, baş­ka bir nok­ta­ya geç­mek is­ti­yo­rum. Ta­bii, biz, bu ya­sa ta­sa­rı­sı üze­rin­de gö­rüş­me ya­par­ken kad­ro­laş­ma ol­du­ğu­nu da söy­lü­yo­ruz, ama kim­se bi­ze inan­mı­yor. Ama, elim­de bir bel­ge var. Ben, bu bel­ge­nin bir kıs­mı­nı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ben, bu­nu, bir so­ru öner­ge­siy­le Mec­li­se ta­şı­dım. Mil­li­yet ga­ze­te­si kö­şe ya­za­rı Sa­yın Me­lih Aşık da bu­nu yaz­dı, ken­di­le­ri­ne te­şek­kür edi­yo­rum.

Ba­kın "Eİ­Eİ'de ai­le sa­ade­ti" di­yor.

"Ener­ji ve Ta­biî Kay­nak­lar Ba­kan­lı­ğı Elek­trik İş­le­ri Etüt İda­re­si Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de, ge­lin­ler, kız­lar, oğul­lar, ye­ğen­ler bir ara­da ça­lı­şı­yor. İş­çi­ler­den Ner­min Se­da Bü­yük­mıh­çı, Ge­nel Mü­dür Ke­mal Bü­yük­mıh­çı'nın ge­li­ni, Ti­mur Ulaş ise ya­kı­nı. Eİ­Eİ'nin ge­nel mü­dür yar­dım­cı­la­rı Çağ­lar'ın dört ya­kı­nı, Gür­büz'ün ka­yın­bi­ra­de­ri, Per­so­nel Da­ire­si Baş­ka­nı De­ğir­men­ci­oğ­lu'nun kı­zı ile bir­çok yö­ne­ti­ci­nin ya­kı­nı da ay­nı ku­rum­da işe alın­dı."

De­vam edi­yor: "Eİ­Eİ'nin di­ğer bir Ge­nel Mü­dür Yar­dım­cı­sı Atil­la Gür­büz'ün ka­yın­bi­ra­de­ri Adem Do­ğan ile bir baş­ka ya­kı­nı Ay­kut Do­ğan'ı işe al­dır­dı­ğı öğ­re­nil­di. Per­so­nel Da­ire Baş­ka­nı Sü­ha De­ğir­men­ci­oğ­lu'nun ise kı­zı Tu­ba De­ğir­men­ci­oğ­lu ile ya­kı­nı Al­per Ol­tu­lu'yu işe al­dır­dı­ğı tes­pit edil­di. Stra­te­ji Da­ire Baş­ka­nı Mu­rat Dal­gıç da kı­zı Elif Dal­gıç'ı ken­di ku­ru­mun­da işe yer­leş­tir­di…"

BAŞ­KAN - Sa­yın Do­ğan, son cüm­le­ni­zi… Üç da­ki­ka­nız ol­du za­ten…

MU­HAR­REM DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir baş­ka mad­de­de bu ko­nu­ya de­vam ede­ce­ğiz.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

MU­HAR­REM DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben, ko­nu­yu, za­ten aziz mil­le­ti­mi­zin ve yü­ce Mec­li­sin dik­kat­le­ri­ne arz et­tim. Tak­dir aziz mil­le­ti­mi­zin­dir, siz­le­rin­dir.

Ba­na bu fır­sa­tı ve­ren baş­ta Sa­yın Baş­ka­nı­ma te­şek­kür edi­yo­rum, siz­le­ri de say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Do­ğan.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Re­cep Yıl­dı­rım.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA RE­CEP YIL­DI­RIM (Sa­kar­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile -775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nu uy­gu­la­ma yet­ki­si­nin TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­si­ne da­ir ka­nun ta­sa­rı­sı­nın tüm mad­de­le­ri­ni özet­le­ye­cek olur­sak- 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­len yet­ki ve gö­rev­le­rin Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca kul­la­nıl­ma­sı için ge­rek­li dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mak­ta ve 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'na ek ve ge­çi­ci mad­de­ler ek­len­mek­te­dir. Ay­rı­ca, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik ya­pan 3414 sa­yı­lı Ka­nun'un ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­si, uy­gu­la­na­bi­lir­li­ği kal­ma­ya­ca­ğın­dan, yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mak­ta; 3414 sa­yı­lı Ka­nun'un 4'ün­cü mad­de­sin­de, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­len yet­ki­nin TO­Kİ Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­si­nin dü­zen­le­me­si ya­pıl­mak­ta­dır.

Bi­lin­di­ği gi­bi, hal­kı­mı­zın, özel­lik­le dar ge­lir­li olan­la­rın ko­nut prob­lem­le­ri­nin çö­zül­me­si, do­la­yı­sıy­la, dü­zen­li ve sağ­lık­lı kent­leş­me, hükûme­ti­mi­zin de ön­ce­lik­li ko­nu­la­rı ara­sın­da yer al­mak­ta­dır. Çün­kü, bu hu­sus, sa­de­ce fi­zi­ki bir ih­ti­ya­cın kar­şı­lan­ma­sıy­la sı­nır­lı ol­ma­yıp bir­çok sos­yal prob­le­min de çö­zü­mü­nü be­ra­be­rin­de ge­ti­re­cek­tir.

775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uya­rın­ca, dar ge­lir­li ve ko­nut­suz va­tan­daş­la­rı­mı­zın ucuz ko­nut sa­hi­bi ol­ma­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı ve ge­ce­kon­du­laş­ma eği­lim­le­ri­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ama­cıy­la, ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten gü­nü­mü­ze ka­dar, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca, ül­ke ge­ne­lin­de, be­le­di­ye ve mü­ca­vir alan sı­nır­la­rı için­de ve dı­şın­da çe­şit­li uy­gu­la­ma­lar yü­rü­tül­müş ve hâli­ha­zır­da da yü­rü­tül­mek­te­dir. 775 sa­yı­lı Ka­nun'da, uy­gu­la­ma­la­rın yü­rü­tül­me­si için ön­ce­lik­le fi­nans­man kay­na­ğı­nın mev­cut ol­ma­sı ön­gö­rül­müş­tür. Bu bağ­lam­da, 775 sa­yı­lı Ka­nun'un 14'ün­cü mad­de­si uya­rın­ca oluş­tu­ru­lan Ge­ce­kon­du Fo­nu kay­nak­la­rı 2000 yı­lı­na ka­dar kul­la­nıl­mış, an­cak söz ko­nu­su fon 23/5/2000 ta­rih­li ve 4568 sa­yı­lı Ba­zı Fon­la­rın Tas­fi­ye­si­ne Da­ir Ka­nun'la tas­fi­ye edi­le­rek bü­tün var­lık­la­rı Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı adı­na açı­lan ge­ce­kon­du ge­lir he­sa­bı­na dev­re­dil­miş­tir.

Bu du­rum­da, bir yan­dan Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca Ka­nun'un uy­gu­lan­ma­sı­na de­vam edi­lir­ken, di­ğer ta­raf­tan uy­gu­la­ma­nın fi­nans­man kay­na­ğı olan fo­nun tas­fi­ye edi­le­rek ge­lir he­sa­bı şek­lin­de Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­si, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun uy­gu­la­ma­la­rı­nı Ba­kan­lık açı­sın­dan son de­re­ce zor ve sağ­lık­sız bir du­ru­ma ge­tir­miş­tir. Fo­nun tek­rar el­de edil­me­si­ne yö­ne­lik ça­ba­lar, il­gi­li ku­rum­la­rın olum­suz gö­rüş­le­ri üze­ri­ne akim kal­mış­tır. Bu du­rum, fi­nans­man kay­na­ğı­nın ve 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun uy­gu­la­ma yet­ki­le­ri­nin ay­nı ku­ru­mun ida­re­si al­tın­da top­lan­ma­sı­nı ka­mu adı­na zo­run­lu kıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın ka­nun­la­ra da­ya­lı ola­rak üst­len­di­ği mis­yon dik­ka­te alın­dı­ğın­da, plan­lı ar­sa ve ko­nut üre­ti­mi­ne yö­ne­lik fa­ali­yet­le­ri ile ge­ce­kon­du­laş­ma­nın ön­len­me­si­ne yö­ne­lik fa­ali­yet­le­rin tek mer­kez­den ve hiz­met bü­tün­lü­ğü sağ­la­ya­cak şe­kil­de yü­rü­tül­me­si­nin ül­ke­miz için da­ha ya­rar­lı ola­ca­ğı ve bu ne­den­le, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca yü­rü­tü­len 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu kap­sa­mın­da­ki fa­ali­yet­ler­le il­gi­li yet­ki­le­rin Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­sin­de ka­mu ya­ra­rı ol­du­ğu şüp­he­siz­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­mu­nun ya­ra­rı­na olan du­rum­lar­da ka­mu ku­rum­la­rı ara­sın­da yet­ki dev­re­dil­me­si ve­ya ben­zer yet­ki­le­rin ay­nı ku­rum­da top­lan­ma­sı, yet­ki dev­re­den ve yet­ki üst­le­nen ku­rum yö­ne­ti­ci­le­ri açı­sın­dan, ka­mu men­fa­ati­nin gö­ze­til­me­si hu­su­sun­da cid­di bir gös­ter­ge­dir. Ka­mu hiz­met­le­ri­nin et­kin ve sağ­lık­lı bir şe­kil­de ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si, za­man içe­ri­sin­de, bir­ta­kım yet­ki de­vir­le­ri ve ye­ni ku­rum­lar ih­das edil­me­si­nin ge­rek­li­li­ği de aşikârdır.

Bu ta­sa­rı, ül­ke­miz için önem arz et­me­si ve hal­kı­mı­zı ya­kın­dan il­gi­len­dir­me­si ne­de­niy­le, ba­sın ta­ra­fın­dan da ta­sa­rı­nın her aşa­ma­sı ya­kın­dan ta­kip edil­miş, olum­lu ve iyi bir ge­liş­me ola­rak, mü­te­ad­dit de­fa­lar ha­ber ya­pıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ta­sa­rıy­la, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu uy­gu­la­ma­la­rı­na Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca de­vam edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu şe­kil­de, yö­ne­tim­de bir­lik­te­lik sağ­la­na­rak, ön­ce­lik­le plan­sız ya­pı­laş­ma ve ge­ce­kon­du­laş­ma­nın ön­len­me­si ve Hükûmet Prog­ra­mı'nda önem­le bah­si ge­çen, ül­ke­miz­de in­şa­at sek­tö­rü­nün teş­vik edi­le­rek, hız­la ar­tan ko­nut ta­le­bi­nin hız­lı ve plan­lı bir şe­kil­de kar­şı­lan­ma­sı he­def­len­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı in­ce­len­di­ğin­de, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu uy­gu­la­ma­la­rı­na TO­Kİ Baş­kan­lı­ğın­ca de­vam edil­me­si, böy­le­lik­le, yö­ne­tim­de bir­lik­te­lik sağ­la­na­rak, plan­sız ya­pı­laş­ma ve ge­ce­kon­du­laş­ma­nın ön­len­me­si he­def­len­mek­te­dir.

Ül­ke­mi­zin ya­şa­dı­ğı hız­lı nü­fus ar­tı­şı ve hız­lı kent­leş­me se­be­biy­le, so­run­la­rın çö­zül­me­si ve üre­ti­min ar­tı­rı­la­rak iş­siz­li­ğin azal­tıl­ma­sı ama­cıy­la 1984 yı­lın­da TO­Kİ Baş­kan­lı­ğı ku­rul­muş­tur. TO­Kİ, Fo­nu'ndan sağ­la­dı­ğı imkânlar­la ül­ke­miz­de ko­nut po­li­ti­ka­la­rı­nı be­lir­le­miş, pek çok ko­nu­ta kre­di yo­luy­la fi­nans­man des­te­ği sağ­la­mış ve ken­di ar­sa­la­rı üze­rin­de önem­li sa­yı­da ko­nut in­şa­atı­nı ta­mam­la­mış­tır. Son de­re­ce önem­li ve zor bir gö­rev yük­le­nen TO­Kİ'nin âde­ta bir ko­nut ban­ka­sı­na dö­nü­şen ça­lış­ma­la­rı tak­dir­le kar­şı­lan­mak­ta­dır.

Ku­ru­luş Ya­sa­sı'nda­ki so­rum­lu­luk­la­rı­na ek ola­rak, bu ta­sa­rı ile ge­ce­kon­du so­ru­nu­nun çö­zü­mü gi­bi bü­yük bir pro­je­yi de TO­Kİ üst­len­mek­te­dir.

Ay­rı­ca, kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri­ni uy­gu­la­yan baş­ta İs­tan­bul, An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si, bu pro­je­le­ri­ni TO­Kİ Baş­kan­lı­ğıy­la bir­lik­te ba­şa­rıy­la yü­rüt­mek­te­dir. TO­Kİ Baş­kan­lı­ğı, bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri ve bir­çok be­le­di­ye­ler­le bir­lik­te top­lu ko­nut, ge­ce­kon­du alan­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si alan­la­rın­da bir­çok pro­je­ler yap­mış­lar, plan­la­mış­lar, uy­gu­la­ma­la­rıy­la üs­tün ba­şa­rı el­de et­miş, edil­me­ye de de­vam et­mek­te­dir.

TO­Kİ, Tür­ki­ye'de mar­ka ol­muş, hat­ta dün­ya­da mar­ka ol­ma yo­lun­da­dır, pro­fes­yo­nel bir ku­rum ola­rak ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dür­mek­te­dir. 2002 yı­lı so­nu­na ka­dar, ya­ni on do­kuz yıl­da -ba­kın, bu­ra­ya dik­kat­le­ri­ni­zi çe­ki­yo­rum- TO­Kİ, 43.145 ko­nut yap­tır­mış. Ba­kı­nız, 1 Ocak 2003 ta­ri­hi ile 1 Ocak 2007 ta­ri­hi ara­sın­da, ya­ni dört yıl­da, TO­Kİ, 81 il­de, 267 il­çe­de, 628 şan­ti­ye­sin­de, 225 bin ko­nut baş­lat­mış­tır ve bun­la­rın yüz­de 70 ve 80'i tes­lim edil­miş; 2007 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la da bu ko­nut adet­le­ri 250 bin ade­de ula­şa­cak­tır.

Bu ko­nut­lar ya­pı­lır­ken, el­bet­te ki sos­yal te­sis­ler de unu­tul­ma­mış; bu ko­nut­lar ya­pı­lır­ken, 250 okul, 200 ti­ca­ret mer­ke­zi, 43 spor sa­lo­nu, 35 kü­tüp­ha­ne, 47 sağ­lık oca­ğı, 161 iba­det­ha­ne ya­pı­la­rak yo­lu­na de­vam et­mek­te­dir.

İş­te, bu­nun için di­yo­ruz ki, ne­re­den ne­re­ye. Bi­raz ön­ce ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mız­ca, TO­Kİ'ye, hak et­me­dik­le­ri şe­kil­de, hiz­met yap­ma­dı­ğı ve ay­nı za­man­da ge­lir du­ru­mu yük­sek olan in­san­la­ra ko­nut yap­tı­ğı id­di­ala­rı çer­çe­ve­sin­de ba­zı ko­nuş­ma­lar ya­pıl­mış; ama dört yıl­da ya­pı­lan 225 bin ko­nut, on do­kuz yıl­da ya­pı­lan ise 43.145 ko­nut. İş­te, ne­re­den ne­re­ye gel­di­ği­mi­zin gös­ter­ge­si.

Ya­pı­lan bu ko­nut­la­rın tes­lim­le­ri ise öy­le, yıl­lar­ca de­ğil. Dep­rem­de, sel­de ve­ya kay­ma­lar ne­ti­ce­sin­de ev­le­rin­den, ko­nut­la­rın­dan olan va­tan­daş­la­rı­mı­zın, ko­nut­la­rı hâlâ ya­pıl­ma­yan, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de ya­pıl­ma­yan, bir­çok yer­de, ko­nut var. Bun­lar, ye­ni ye­ni, TO­Kİ ma­ri­fe­tiy­le ya­pıl­mak­ta; Afet İş­le­ri­nin üs­tün ça­lış­ma­sı ve TO­Kİ iş bir­li­ğiy­le bir­lik­te bu ko­nut­la­rın ya­pı­mı­na da bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da ya­pıl­ma­ya de­vam edil­mek­te­dir. İş­te, bu ko­nut­la­rın, ya­pı­lan bu ko­nut­la­rın tes­lim sü­re­si işi on al­tı ay­dır. Öde­me­si ise: Bun­la­rın öde­me­si on, on beş ve yir­mi yıl va­de­li ola­rak ya­pıl­mak­ta­dır.

Evet, "Ayi­ne­si iş­tir ki­şi­nin, la­fa ba­kıl­maz." sö­zü, ne ka­dar, TO­Kİ'nin yap­tı­ğı bu ic­ra­at­la or­ta­ya çı­kı­yor. Evet, dört yıl­lık bi­lan­ço­su, iş­te or­ta­da; on do­kuz yıl­lık geç­miş ise or­ta­da. TO­Kİ'nin, bu ka­nu­nun çık­ma­sıy­la da üst­le­ne­ce­ği mis­yo­nu çok iyi ve ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de yü­rü­te­ce­ğin­den şüp­he­miz yok­tur.

TO­Kİ, id­dia edil­di­ği gi­bi, üst ge­lir gru­bu­na ko­nut ya­pan bir ku­ru­luş de­ğil, ak­si­ne, dar ge­lir­li top­lum ke­si­mi­ne ko­nut ya­pıp ki­ra öder gi­bi hal­kı­mı­zı ev sa­hi­bi yap­mak­ta­dır. Baş­ta, bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri­miz ve tüm be­le­di­ye­le­ri­miz ve bun­la­rın ara­sın­da en önem­li ön­cü­lü­ğü ya­pan An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­miz Baş­ka­nı Sa­yın Me­lih Gök­çek'in ve İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Baş­ka­nı­mız Ka­dir Top­baş Bey'in TO­Kİ'yle bir­lik­te yap­mış ol­duk­la­rı top­lu ko­nut­la­rı ve bu kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri de… Dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­zı mem­nun ede­rek, da­vul zur­na ça­lı­na­rak yı­kım­lar ya­pı­lı­yor, çar­pık ya­pı­laş­ma yı­kım­la­rı ya­pı­lı­yor, ye­ni ko­nut­la­rı­na da o coş­ku ve şen­lik içe­ri­sin­de gi­ri­li­yor.

İş­te, bi­zim an­la­yı­şı­mız or­ta­da­dır. "Hal­kı ez­mek de­ğil, hal­ka hiz­met" düs­tu­ru­muz­dur. Hal­kı­mız da bu du­ru­mu gör­mek­te ve ba­şa­rı­la­rı­mı­zın ve ça­lış­ma­la­rı­mı­zın, mem­nun­luk­la, bu şe­kil­de yü­rü­dü­ğü­nü hal­kı­mız çok iyi bil­mek­te ve bi­ze des­te­ği­ni de­vam et­tir­di­ği açık­ça or­ta­da­dır.

Bi­zim pa­ro­la­mız "İn­sa­nı ya­şat ki dev­let ya­şa­sın." il­ke­si­dir. TO­Kİ Baş­kan­lı­ğı­nı ve baş­ta Sa­yın Baş­kan ol­mak üze­re tüm ça­lı­şan­la­rı­nı kut­lu­yor, ba­şa­rı­la­rı­nın de­va­mı­nı di­ler­ken, bu ka­nu­nun TO­Kİ'ye ve tüm hal­kı­mı­za ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler; bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi, AK Par­ti Gru­bu adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Yıl­dı­rım.

Tü­mü üze­rin­de, şah­sı adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Asım Ku­lak. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ASIM KU­LAK (Bar­tın) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu­muz ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na su­nu­lan 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ta­sa­rı, hâlen Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­mız ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­len 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu kap­sa­mın­da­ki fa­ali­yet­le­rin, Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­si­ni ön­gör­mek­te­dir. Bu ta­sa­rıy­la ge­ce­kon­du­laş­ma­nın ön­len­me­si, ge­rek­li olan sos­yal ko­nut­la­rın üre­til­me­si, kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri­nin sağ­lık­lı bir şe­kil­de yü­rü­tül­me­si, kı­sa­ca­sı, ya­şa­dı­ğı­mız şe­hir do­ku­la­rı­nın çağ­daş ve sağ­lık­lı bir şe­kil­de, ye­ni­den dü­zen­len­me­si amaç­lan­mak­ta­dır.

Plan­la­ma, ha­ya­tı­mı­zın her ala­nın­da çok bü­yük önem arz et­mek­te­dir. Özel­lik­le, son yıl­lar­da dün­ya­mız­da ya­şa­nan eko­no­mik  ve sos­yal ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak ül­ke­miz­de de kır­sal ke­sim­den bü­yük şe­hir­le­ri­mi­ze doğ­ru göç ha­re­ke­ti baş­la­mış­tır. Göç ka­ra­rı­nın te­me­lin­de ya­tan dü­şün­ce, ya­şam ka­li­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı­dır. Te­rör ve iş bu­la­bil­me, eği­tim, kı­sa­ca­sı, da­ha iyi ya­şam mak­sa­dıy­la in­san­la­rı­mız göç et­mek­te­dir. Göç ol­gu­su, şe­hir­le­ri­mi­zin ya­pı­lan­ma­sı­nı olum­suz et­ki­le­mek­te, ge­ce­kon­du­laş­ma eği­lim­le­ri­ni sü­rat­le ar­tır­mak­ta, şe­hir­le­ri­mi­zin or­ta ve uzun va­de plan­la­ma­la­rı­nı olum­suz et­ki­le­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1984 ta­rih­li İn­san Hak­la­rı Ev­ren­sel Be­yan­na­me­si'nde, Bir­leş­miş Mil­let­ler HA­BI­TAT gün­de­min­de ve Ana­ya­sa­mı­zın 57'nci mad­de­sin­de ko­nu­tun bir in­san hak­kı ol­du­ğu,  her­ke­se ye­ter­li ko­nut üre­ti­mi­nin ge­re­ği, dev­le­tin, şe­hir­le­rin özel­lik­le­ri­ni ve çev­re şart­la­rı­nı gö­ze­ten bir plan­la­ma çer­çe­ve­sin­de ko­nut ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­ya­cak ted­bir­le­ri al­ma­sı­nı ve top­lu ko­nut pro­je­le­ri­ni des­tek­le­me­si ge­re­ği­ni önem­le ifa­de et­mek­te­dir. Ana­ya­sa'mız­da be­lir­ti­len bu hu­su­sun ge­re­ği ola­rak "in­san hak­kı" ola­rak be­lir­ti­len ko­nut ih­ti­ya­cı­nın kar­şı­la­na­bil­me­si mak­sa­dıy­la top­lu ko­nut üre­ti­mi­ne önem ve ön­ce­lik ve­ril­me­si hu­su­su AK Par­ti Acil Ey­lem Pla­nı'na alın­mış ve ba­şa­rıy­la ha­ya­ta ge­çi­ril­mek­te­dir.

Bu ve­si­ley­le, ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ku­lak.

İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Er­dal Ka­ra­de­mir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın tü­mü üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun ta­nım ve kap­sa­mı, "Mev­cut ge­ce­kon­du­la­rın ıs­la­hı, tas­fi­ye­si, ye­ni­den ge­ce­kon­du ya­pı­mı­nın ön­len­me­si ve bu amaç­lar­la alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­ler hak­kın­da bu ka­nun…" ola­rak açık­lan­mış­tır.

Bu Ka­nun'un te­me­li, dar ge­lir­li va­tan­da­şı ko­nut sa­hi­bi yap­mak, ken­di evi­ni ya­pa­cak yurt­taş­la­rı­mı­za da ucuz ko­nut sağ­la­mak­tır. Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın bu­gün­kü ya­pı­sı, büt­çe­si, öde­nek­le­ri ve kad­ro­suy­la bu Ya­sa'yı ya­şa­ma ge­çir­me­si zor gö­rül­mek­te­dir. Bu ne­den­le, bu Ya­sa'nın TO­Kİ ta­ra­fın­dan yü­rü­tül­me­si doğ­ru gö­rül­mek­te­dir. An­cak, TO­Kİ'nin, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun te­mel man­tı­ğı ve amaç­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me­si pek müm­kün gö­zük­me­mek­te­dir.

TO­Kİ, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rıy­la bir­lik­te bir­kaç sos­yal ko­nut amaç­lı pro­je­nin dı­şın­da lüks ko­nut üre­ti­mi­ne gi­riş­miş, ar­sa sa­tı­şı yo­luy­la ya da kat kar­şı­lı­ğı yo­luy­la ken­di­ne öz­gü yön­tem­ler ge­liş­tir­miş­tir. Oy­sa, dev­le­tin, ar­sa ve ko­nut po­li­ti­ka­sı, çağ­daş ül­ke­ler­de ol­du­ğu gi­bi, hal­kın pa­ra­ca ula­şa­bi­le­ce­ği ve sa­tın ala­bi­le­ce­ği, ki­ra­la­ya­bi­le­ce­ği sos­yal ko­nut­lar üret­mek­tir. Bu an­lam­da, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin gö­re­vi de, sa­de­ce ko­nut üret­mek de­ğil, ucuz ko­nut ve­ya sos­yal ko­nut yap­mak ol­ma­lı­dır. An­cak, AKP İk­ti­da­rı­nın ni­ye­ti, ucuz ko­nut, ya­ni di­ğer bir de­yim­le sos­yal ko­nut yap­mak de­ğil­dir. Bu an­lam­da TO­Kİ'nin asıl ama­cı, dar ge­lir­li­ye ucuz ar­sa ve­ya ko­nut üret­mek ye­ri­ne… Oy­sa 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun na­sıl uy­gu­la­na­ca­ğı­nı… Bu ya­say­la, he­pi­mi­zin kar­şı­sın­da so­ru işa­ret­le­ri do­ğur­mak­ta­dır. Çün­kü, TO­Kİ, pa­ra­sı ola­nın sa­tın ala­bi­le­ce­ği ko­nut po­li­ti­ka­sı­nı uy­gu­la­ma­ya sok­muş­tur. TO­Kİ Ka­nu­nu ve bu po­li­ti­ka­sı­na da­hi uy­gun ol­ma­yan ha­sı­lat pay­la­şım­lı ge­lir esa­sı­na gö­re ko­nut üre­til­me­si ve va­tan­da­şa sa­tı­şı, 775 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da uy­gu­la­na­cak mı­dır? TO­Kİ'nin elin­de bu­lu­nan ar­sa ve ara­zi­le­ri in­şa­at şir­ket­le­ri­ne sa­ta­rak, şim­di­ye ka­dar iz­le­nen sos­yal ko­nut po­li­ti­ka­sı­na son ver­miş ve mev­cut pi­ya­sa me­ka­niz­ma­la­rı­nın içi­ne it­miş­tir. Dar ge­lir­li yurt­taş­la­rı­mı­zın sağ­lık­lı ko­şul­lar için­de ko­nut edin­me şan­sı or­ta­dan kalk­mış­tır. Ko­nut ih­ti­ya­cı olan yurt­taş­la­rı­mız, pi­ya­sa­nın in­sa­fı­na terk edil­miş­tir. 775 sa­yı­lı Ka­nun'un bu an­la­yış­la yü­rü­tül­me­si ön­len­me­li­dir. Bu ko­nu­lar Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı Sa­yın Özak ta­ra­fın­dan da bu kür­sü­den ifa­de edil­me­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­li­ye Ba­ka­nı Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan'ın 3/1/2007 ta­ri­hin­de ulu­sal ba­sı­nı­mız­da yer alan açık­la­ma­la­rı, TO­Kİ'nin ar­sa sa­tı­şı yo­luy­la ya da ge­lir pay­la­şı­mı mo­de­liy­le sür­dür­dü­ğü ve özel sek­tör ta­ra­fın­dan üst ge­lir grup­la­rı­na yö­ne­lik ger­çek­leş­tir­di­ği ko­nut üre­ti­mi­nin Ka­nun'da­ki amaç­la­rı­na ay­kı­rı ol­du­ğu­nun en yet­ki­li ağ­zın­dan ka­mu­oyu­na ila­nı­dır. Geç­ti­ği­miz yıl­lar­da, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun, TO­Kİ fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li ha­zır­la­dı­ğı ra­por­da, TO­Kİ'nin, ge­lir pay­la­şı­mı mo­de­liy­le, İs­tan­bul, İz­mir ve An­ka­ra'da -baş­ta- ol­mak üze­re, ko­nut üre­til­me­si­ni amaç­la­yan iha­le­ler­de, fir­ma­la­rın tek­lif­le­ri­ni ida­re­ye bı­ra­ka­cak­la­rı pay­lar üze­rin­den ha­zır­la­dık­la­rı, iha­le so­nuç­lan­dı­ğın­da, geç­miş yıl­lar­da yüz­de 50 üze­rin­de­ki TO­Kİ pay­la­rı­nın ar­tık yüz­de 25, yüz­de 30 ci­va­rı­na çe­kil­di­ği­nin or­ta­ya çık­tı­ğı an­la­şıl­mak­ta­dır. Bu­nu, son gün­ler­de İz­mir-Kar­şı­ya­ka-Bos­tan­lı'da TO­Kİ'nin yap­tır­mak is­te­di­ği ve mü­te­ah­hit­le­re dev­ret­mek is­te­di­ği iha­le­ler­de gör­mek ka­mu­oyun­da da bol bol gö­rü­şül­mek­te­dir.

TO­Kİ yet­ki­li­le­ri mü­te­ah­hit­le­ri­ni arar­ken, yüz­de 50, yüz­de 60, kat kar­şı­lı­ğın­da ola­bi­le­cek yer­le­ri yüz­de 30'la ver­me­yi ön­gö­rü­yor. Ama, ara­da­ki far­kın na­kit ola­rak fark­lı kay­nak­la­ra ak­ta­rıl­ma­sı söy­lem­le­ri ka­mu­oyun­da söz ko­nu­su­dur. Sa­nı­yo­rum, Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de bu yön­tem uy­gu­lan­mak­ta­dır.

Yi­ne, baş­kan­lı­ğı­nı TO­Kİ Baş­ka­nı Er­do­ğan Bay­rak­tar'ın yap­tı­ğı Em­lak Gay­ri­men­kul Ya­tı­rım Or­tak­lı­ğı AŞ'nin 2003-2004 yıl­la­rın­da ger­çek­leş­tir­di­ği kat kar­şı­lı­ğı ar­sa pro­je­le­rin­de 1,1 mil­yar YTL tu­ta­rın­da­ki ka­mu­sal ser­ve­tin mü­te­ah­hit fir­ma­la­ra ör­tü­lü ka­zanç ola­rak ak­ta­rıl­dı­ğı da öne sü­rül­mek­te­dir.

2 Ara­lık 2005 ta­rih­li Hür­ri­yet ga­ze­te­sin­de yer alan ha­be­re gö­re, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun, ye­di ay­rı pro­je­yi in­ce­le­ye­rek, her bi­rin­de fark­lı usul­süz­lük­ler sap­ta­dı­ğı­na yer ver­miş­tir.

De­net­le­me Ku­ru­lu­nun ra­po­run­da, pro­je­le­rin "kay­nak ge­liş­tir­me pro­je­le­ri" adı al­tın­da ace­ley­le iha­le edil­me­si eleş­ti­ril­miş, fir­ma­la­rın da­ha in­şa­at aşa­ma­sın­da sa­tış ya­pa­rak oto­fi­nans­ma­nın sağ­lan­dı­ğı vur­gu­lan­mış­tır. Söz ko­nu­su ra­por­da, baş­kan­lı­ğı­nı TO­Kİ Baş­ka­nı Er­do­ğan Bay­rak­tar'ın yap­tı­ğı Em­lak Gay­ri­men­kul Ya­tı­rım AŞ'nin ha­sı­lat pay­la­şım mo­de­liy­le iha­le edi­len pro­je­ler­de ger­çek­leş­tir­di­ği mev­zu­ata ay­kı­rı usul­süz iş­lem ve ih­mal so­nu­cun­da, şir­ke­tin ka­mu­sal var­lık­la­rı­nın em­sal­le­ri­ne gö­re ba­riz şe­kil­de dü­şük fi­yat­lar uy­gu­lan­mak su­re­tiy­le el­den çı­ka­rıl­dı­ğı, bu şe­kil­de, Ser­ma­ye Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'nun 15'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da, şir­ke­tin mal var­lı­ğın­da ve kârla­rın­da azal­ma­ya yol aç­tı­ğı­nın tes­pit edil­di­ği vur­gu­lan­mış­tır. Söz ko­nu­su pro­je­ler­de ka­mu za­ra­rı, o gü­nün ra­kam­la­rıy­la, 774 tril­yon li­ra ola­rak he­sap­lan­mış­tır. Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun ra­po­ru da gös­ter­mek­te­dir ki, TO­Kİ, dar ge­lir­li­ye ko­nut yap­mak ye­ri­ne mü­te­ah­hit­le­ri zen­gin et­mek­te, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­ne lüks ko­nut­lar ya­pıp sat­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu kap­sa­mın­da ha­zi­ne ara­zi­le­ri be­de­li kar­şı­lı­ğın­da ve­ril­mek­tey­di. Oy­sa, 2985 sa­yı­lı Top­lu Ko­nut Ka­nu­nu'nda ya­pı­lan bir de­ği­şik­lik­le, TO­Kİ'nin, ha­zi­ne­ye ait ara­zi­le­re, bağ­lı ba­kan ve Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın tek­li­fi ve Baş­ba­ka­nın ona­yıy­la be­del­siz sa­hip ol­ma­sı sağ­lan­mış­tır. Böy­le­ce, TO­Kİ, ka­mu ar­sa ve ara­zi­le­ri­ni ge­rek­li gör­dü­ğü tak­dir­de be­del­siz te­min et­me hak­kı­na sa­hip ol­muş­tur. Esa­sen Ana­ya­sa'nın dev­le­te ver­di­ği gö­rev­ler doğ­rul­tu­sun­da, TO­Kİ'nin asıl ama­cı ül­ke­nin ar­sa ve ko­nut ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mak, ucuz ve sos­yal ko­nut üret­mek­tir. TO­Kİ'nin ama­cı, as­la kâr ama­cı güt­mek ol­ma­ma­lı­dır. TO­Kİ'nin gö­re­vi, dar ve or­ta ge­lir­li­le­re alt­ya­pı­lı, imar­lı ar­sa ve top­lu ko­nut kre­di­si des­te­ğin­de bu­lun­mak­tır. TO­Kİ'nin dar ge­lir­li­ler için yap­tık­la­rı ko­nut­la­rın gös­ter­me­lik ol­du­ğu gö­rül­müş­tür. Bu amaç­la sı­nır­lı ola­rak yap­tık­la­rı ko­nut­la­rın da­ğı­tı­mı­nı da AKP'li be­le­di­ye­ler ara­cı­lı­ğıy­la ger­çek­leş­tir­miş, in­san­la­rın ba­rın­ma ih­ti­ya­cı­nı si­ya­se­te alet et­miş­tir.

Sa­yın Una­kı­tan'ın 3 Ocak 2007 ta­rih­li ulu­sal ba­sı­nı­mız­da yer alan ha­be­re gö­re, geç­ti­ği­miz ay Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın TO­Kİ'ye gön­der­di­ği ya­zı­da, TO­Kİ'ye ar­sa üre­ti­mi ve top­lu ko­nut ya­pı­mı ama­cıy­la dev­re­di­len ara­zi­le­rin hiç­bir şe­kil­de üçün­cü ki­şi­le­re sa­tı­şı­nın ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı be­lir­ti­le­rek, "iha­le­ler he­men ip­tal edil­sin" uya­rı­sın­da bu­lu­nul­muş­tur. Sa­yın Una­kı­tan, bu açık­la­ma­sıy­la, TO­Kİ'ye sa­tı­lan ve­ya be­del­siz dev­re­di­len ta­şın­maz­la­rın ka­nun­da­ki amaç­la­rı­na ay­kı­rı kul­la­nım­la­ra ko­nu edil­di­ği­ni de bir şe­kil­de te­yit et­mek­te­dir. Otuz beş yıl­da 300 mil­yon met­re ka­re ar­sa te­min eden Ar­sa Ofi­si­nin bu ar­sa­la­rı­nın, AKP Hükûme­ti­nin, bir ge­ce­de TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­sin­den so­rum­lu Ma­li­ye Ba­ka­nı, bu uya­rı­yı yap­mak için, ni­çin ko­ca bir dört yıl bek­le­miş­tir? Ay­yu­ka çı­kan Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ra­por­la­rın­dan son­ra bu du­yar­lı­lı­ğı gös­ter­me­si de çok inan­dı­rı­cı de­ğil­dir.

6/2/2007 ta­rih­li Va­tan ga­ze­te­sin­de yer alan bir ha­ber, TO­Kİ'nin, bil­di­ği­ni oku­ma­ya de­vam et­ti­ği­ni de or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Una­kı­tan'a rağ­men TO­Kİ 293 ar­sa­yı sa­tı­şa çı­kar­mış­tır. Söz ko­nu­su ha­ber­de, Ma­li­ye­nin ıs­ra­rı­na rağ­men TO­Kİ, İs­tan­bul, An­ka­ra, İz­mir, An­tal­ya, Bur­sa, Ga­zi­an­tep ve Ada­na'da­ki top­lam 293 ar­sa­yı sa­tı­şa çı­kar­mış, ar­sa­la­rın mu­ham­men top­lam be­de­li 230 mil­yon 390 bin YTL de­ğe­rin­de­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ara­zi­le­rin en önem­li­le­ri, 67 mil­yon 51 bin YTL ile, Ba­kır­köy Be­le­di­yes­por'un Şen­lik­köy'de­ki kul­lan­dı­ğı gay­ri­men­kul­dür. Di­ğe­ri, Ma­vi­şe­hir'in de­va­mı olan İz­mir Kar­şı­ya­ka'da 38,5 mil­yon YTL mu­ham­men be­del­li, 32 bin 104 met­re ka­re alan­lı ve yi­ne, Çiğ­li'de 15,5 mil­yon YTL tah­mi­ni be­del­li, 19 bin 448 met­re ka­re alan­lı ar­sa­lar önem­li­le­ri ara­sın­da­dır. Yi­ne, An­ka­ra'da Eti­mes­gut'ta 318 bin met­re ka­re alan­lı, ko­nut imar­lı, tar­la ola­rak sa­tı­şa su­nul­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, bu ha­ber­ler­de, TO­Kİ'nin, Baş­ba­kan­lık, Ba­yın­dır­lık ve İskân ile Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na bi­rer ya­zı gön­de­re­rek… "Ka­nun ge­re­ği, ha­zi­ne, be­le­di­ye, özel ida­re, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün mül­ki­ye­tin­de­ki ara­zi ve ar­sa­la­rın sa­tış mu­ame­le­si­ne te­ves­sül et­me­den ön­ce, ida­re­nin gö­rü­şü­nün alın­ma­sı ge­rek­li­li­ği" yer al­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, lüt­fen, te­şek­kür eder mi­si­niz.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (De­vam­la) - Gö­rül­dü­ğü üze­re, TO­Kİ, dar ge­lir­li­ye ar­sa ve ko­nut üre­ti­mi­nin öte­sin­de, AKP Hükûme­ti eliy­le al­dı­ğı ara­zi­le­ri pa­zar­la­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, bu ya­say­la, TO­Kİ'nin ve AKP İk­ti­da­rı­nın, Tür­ki­ye'de­ki ge­ce­kon­du so­ru­nu­nun çö­zü­mü yö­nün­de cid­di kat­kı ko­ya­ca­ğı­nı hiç dü­şün­mü­yo­rum. Çün­kü Tür­ki­ye'de, baş­ta Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, da­ha 2003 yı­lın­da bir top­lan­tı­da şu­nu söy­le­miş­tir: "Ben, ka­çak, ruh­sat­sız ve imar­sız ko­nut­ta otu­ru­yo­rum." di­ye­rek, Tür­ki­ye'de­ki ge­ce­kon­du­yu ve­ya ka­çak ya­pı­laş­ma­yı des­tek­le­yen bir an­la­yı­şa se­bep ol­muş­tur. Yi­ne -Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın 1994'ten bu ya­na İs­tan­bul'da­ki be­le­di­ye­yi de yö­net­me­si- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin ide­olo­ji­siy­le yö­ne­ti­len -uzun sü­re­den be­ri yö­ne­ti­len- İs­tan­bul'da ge­ce­kon­du sa­yı­la­rın­da azal­ma ol­ma­mış, ak­si­ne de art­mış­tır.

Yi­ne, bu ya­sa­da bir çe­liş­ki var­dır ki, ona de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Bil­di­ği­niz gi­bi, Ba­yın­dır­lık Ko­mis­yo­nu­muz­dan Dö­nü­şüm Alan­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı geç­miş­tir. Bu­ra­da, Tür­ki­ye coğ­raf­ya­sı­nın, as­kerî alan­lar ha­riç tüm alan­lar dö­nü­şüm ala­nı kap­sa­mı­na alın­mak­ta idi. Ama, Ko­mis­yon­da TO­Kİ ara­zi­le­ri­nin dö­nü­şüm alan­la­rı kap­sa­mı­nın dı­şın­da tu­tul­ma­sı da, AKP İk­ti­da­rı­nın ge­ce­kon­du­ya han­gi ba­kış tar­zıy­la bak­tı­ğı­nın da ay­rı bir gös­ter­ge­si­dir di­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ra­de­mir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

GE­CE­KON­DU KA­NU­NUN­DA DE­Ğİ­ŞİK­LİK

YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 20/7/1966 ta­rih­li ve 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu­nun;

a) 5 in­ci, 8 in­ci, 13 ün­cü, 16 ncı, 19 un­cu ve 28 in­ci mad­de­le­rin­de yer alan "İmar ve İs­kân Ba­kan­lı­ğı­nın" iba­re­le­ri "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın",

b) 7 nci, 13 ün­cü, 16 ncı, 17 nci, 20 nci, 24 ün­cü, 27 nci, 31 in­ci ve 35 in­ci mad­de­le­rin­de yer alan "İmar ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca " iba­re­le­ri "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca",

c) 7 nci, 19 un­cu, 31 in­ci ve 36 ncı mad­de­le­rin­de yer alan "İmar ve İskân Ba­kan­lı­ğı" iba­re­le­ri "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı",

ç) 16 ncı mad­de­sin­de yer alan "İmar ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na gön­de­ri­lir. Ba­kan­lık­ça" iba­re­si "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na  gön­de­ri­lir. Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca", "adı ge­çen Ba­kan­lık" iba­re­si "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı",

d) 20 nci mad­de­sin­de yer alan "adı ge­çen Ba­kan­lı­ğa" iba­re­si "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na", "Ba­kan­lık" iba­re­si "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı",

e) 24 ün­cü mad­de­sin­de yer alan "adı ge­çen Ba­kan­lık­ça" iba­re­si "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca"

f) 26 ncı mad­de­sin­de yer alan "Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca" iba­re­le­ri "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca",

g) 29 un­cu mad­de­sin­de yer alan "İmar ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın ve­ya bu Ba­kan­lık­ça" iba­re­le­ri "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın  ve­ya anı­lan Baş­kan­lık­ça",

ğ) 31 in­ci mad­de­sin­de yer alan "ve bu Ba­kan­lı­ğın iz­ni ile" iba­re­si "ve bu Baş­kan­lı­ğın iz­ni ile", "adı  ge­çen  Ba­kan­lık­ça" iba­re­le­ri "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca",

h) 35 in­ci mad­de­sin­de yer alan "İçiş­le­ri ile İmar ve İskân Ba­kan­lık­la­rı" iba­re­si "İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ve Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı",

ı)  Ek 2 nci mad­de­sin­de yer alan "Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na" iba­re­si "Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na",

şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­miş, 36 ncı mad­de­sin­de yer alan "ka­nu­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren 6 ay için­de" iba­re­si mad­de met­nin­den çı­ka­rıl­mış­tır.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ali Ke­mal Kum­ku­moğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rıy­la, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­len yet­ki­ler TO­Kİ'ye dev­re­di­li­yor.

775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ya­sa­sı ne di­yor? 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ya­sa­sı, esas iti­ba­rıy­la ge­ce­kon­du­laş­ma­yı en­gel­le­mek ve dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­za ucuz ko­nut edin­dir­mek üze­re ha­zır­lan­mış, oluş­tu­rul­muş bir dü­zen­le­me. Ya­ni, Tür­ki­ye'nin cid­di bir ge­ce­kon­du me­se­le­si var, bu çok ön­ce­den bu ya­na fark edil­miş, bu­nun­la il­gi­li ya­sal dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış ve bu­nun­la il­gi­li be­lir­li ba­kan­lık­la­ra, be­le­di­ye­le­re ve özel­lik­le Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na be­lir­li so­rum­lu­luk­lar ve­ril­miş.

Ön­ce şu­ra­dan ba­ka­lım: Bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da, bu prob­le­mi, is­ter Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğıy­la çöz­mek du­ru­mun­da olan is­ter be­le­di­ye­ler ara­cı­lı­ğıy­la çöz­mek du­ru­mun­da olan ik­ti­dar, Hükûmet, ge­ce­kon­du me­se­le­si­ne na­sıl ba­kı­yor?

En te­pe­den ba­ka­lım. Sa­yın Baş­ba­kan, ge­ce­kon­du­lar için "Bun­lar bü­yük şe­hir­le­rin et­ra­fın­da­ki ur­dur." içe­ri­sin­de ya­şa­yan­lar için de "Bun­lar iş­gal­ci­dir." di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, bu­ra­dan Sa­yın Ba­ka­na sor­mak is­ti­yo­rum me­se­la, Hükûmet adı­na bu­ra­da bu­lun­du­ğu için.

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) - Ba­kan din­le­mi­yor, Ba­kan te­le­fon­da!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, eğer bir Baş­ba­kan, ya­ni bü­tün bu uy­gu­la­ma­la­rın ba­şın­da olan ki­şi, eğer ge­ce­kon­du­lar için "ur", ge­ce­kon­du­da ya­şa­yan­lar için de "iş­gal­ci" di­ye bir ifa­de kul­la­nı­yor ise, şim­di, bu an­la­yı­şın, is­ter TO­Kİ'ye dev­ret­sin is­ter Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğın­da kal­sın is­ter Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lan­sın, ge­ce­kon­du me­se­le­si­ne iliş­kin, doğ­ru, sağ­lık­lı bir çö­züm ge­ti­re­bil­me­si, üre­te­bil­me­si müm­kün mü­dür? Ya­ni, ge­ce­kon­du ger­çe­ği­ni, sa­de­ce, ge­ce­kon­du­cu­la­rı, iş­gal­ci, iş­ta­hı ka­bar­mış, doy­maz, bit­mek tü­ken­mek bil­mez bir an­la­yış­la ara­zi­le­re sal­dı­ran in­san­lar ola­rak de­ğer­len­di­rip, bun­la­rı iş­gal­ci di­ye gö­ren bir an­la­yış­la eğer ge­ce­kon­du me­se­le­si­ne Tür­ki­ye'de bir ik­ti­dar ba­kar­sa, o ik­ti­da­rın bu so­ru­nu çöz­me­si müm­kün mü­dür? Ger­çi sı­ra­lar­da kim­se kal­ma­mış, ama ik­ti­dar par­ti­si­ne men­sup, çok sa­yı­da, be­le­di­ye baş­kan­lı­ğı yap­mış, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rın­da ça­lış­mış, va­li­lik, kay­ma­kam­lık yap­mış, şim­di de mil­let­ve­kil­li­ği ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mız var.

Şim­di, ben, bu­ra­dan, da­ha son­ra­ki ko­nuş­ma­lar­da bel­ki ko­nu­şa­cak olan­la­ra da sor­mak is­te­rim: Tür­ki­ye'de sa­na­yi­leş­mey­le bir­lik­te, kır­dan ken­te doğ­ru ya­pıl­mak zo­run­da olan, çün­kü, sa­na­yi­nin iş­çi ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mak üze­re ya­pıl­mak zo­run­da olan nü­fus ha­re­ke­ti­ni, nü­fus gö­çü­nü, hâlâ de­vam et­mek­te olan nü­fus gö­çü­nü kar­şı­la­mak üze­re sos­yal ko­nut üret­mek, hiç ol­maz­sa ar­sa üret­mek an­la­mın­da ik­ti­dar­la­rın ve­ya be­le­di­ye­le­rin bir po­li­ti­ka­sı ol­muş mu­dur? Ha­yır. Ee, pe­ki, bü­yük şe­hir­le­re, bu iş­çi ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mak üze­re, ta­rım­da is­tih­da­mın, ar­tık, ora­da ya­şa­yan­la­rı bes­le­ye­mez hâle gel­me­si ne­de­niy­le de te­tik­le­nen bu göç ne­de­niy­le bü­yük şe­hir­le­re ge­len in­san­lar ne­re­ler­de ya­şa­ya­cak­lar? Bir çö­züm bu­lun­muş, ge­ce­kon­du­lar­la in­san­lar bu iş­le­ri çöz­müş­ler. Ön­ce, bir­kaç bri­ket­le, es­ki­ci­ler­den al­dık­la­rı tah­ta ka­pı­lar­la, pen­ce­re­le­ri­ni nay­lon­lar­la ka­pat­tık­la­rı ge­ce­kon­du­la­rı­nı yir­mi yıl, otuz yıl bo­yun­ca di­şin­den tır­na­ğın­dan, ço­lu­ğu­nun ço­cu­ğu­nun rız­kın­dan, na­fa­ka­sın­dan kes­tik­le­riy­le, her bi­ri­si bel­ki de nor­mal bir da­ire­den da­ha pa­ha­lı­ya on­la­ra mal olan, ama top­lu ola­rak eli­ne geç­me­di­ği için, an­cak bir ge­ce­kon­du­yu ıs­lah ede­rek ya­pa­bil­dik­le­ri bi­na­lar­da bu in­san­lar ya­şa­ma­ya ça­lı­şı­yor. Mil­yon­lar­ca in­san ve bu mil­yon­lar­ca in­san için bir zo­run­lu­luk­tan ötü­rü, böy­le bir ko­nut­ta ba­rın­ma zo­run­da bı­rak­tı­ğı­mız in­san­la­rı­mız için bu ül­ke­nin Baş­ba­ka­nı "On­lar iş­gal­ci­dir. Otur­duk­la­rı bi­na­lar da bü­yük kent­le­rin et­ra­fın­da­ki ur­lar­dır." di­yor. Şim­di, biz, ge­ce­kon­du me­se­le­si­ni TO­Kİ'ye dev­re­di­yo­ruz ve di­yo­ruz ki: "TO­Kİ bu iş­le­ri halle­de­cek."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le, bu zih­ni­yet de­ğiş­me­den Tür­ki­ye'de ge­ce­kon­du me­se­le­si çö­zü­le­mez.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Ba­kan din­le­mi­yor se­ni!

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) - Sa­yın Ba­kan, soh­be­ti bı­rak da, din­le!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, pe­ki, sa­de­ce me­se­le­ye böy­le mi ba­kı­lı­yor? Ya­ni, ge­ce­kon­du me­se­le­si­ni çö­züp çö­ze­me­mek bi­çi­min­de mi so­ru­na yak­la­şı­lı­yor? Ha­yır. Tam ter­si­ne, ge­ce­kon­du­lar­dan ne ala­bi­li­riz, ne çı­ka­ra­bi­li­riz, bu­ra­la­rı ye­ni­den rant alan­la­rı hâli­ne, o in­san­la­rın yir­mi yıl, otuz yıl sü­re­sin­ce ya­şam ala­nı hâli­ne dö­nüş­tür­dü­ğü ve şim­di kent mer­kez­le­ri­ne yak­laş­mış olan, do­la­yı­sıy­la, ge­ti­ri­si, ran­tı yük­sel­miş olan bu böl­ge­ler­den bu in­san­la­rı na­sıl ata­rız, bun­la­rın ye­ri­ne, ar­tık, ran­tı yük­sel­miş olan bu böl­ge­le­re, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin bu­gü­ne ka­dar­ki uy­gu­la­ma­la­rın­da ol­du­ğu gi­bi, şim­di, bu alan­la­ra ye­ni­den lüks ko­nut­lar na­sıl ya­pa­bi­li­ri­zin ara­yı­şı için­de­ler.

Ne­dir bun­lar me­se­la? Şim­di, de­ni­li­yor ki: "Biz, ki­ra öder gi­bi, yok­sul va­tan­daş­la­rı­mı­za ev ve­re­ce­ğiz." Bi­raz ön­ce tü­mü üze­rin­de bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­da­şım böy­le bir ifa­de kul­lan­dı. Baş­ba­kan da kul­la­nı­yor bu ifa­de­yi. Şim­di, ben ar­ka­da­şı­ma so­ru­yo­rum. Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, bir ge­ce­kon­du­ya gel­miş olan ec­ri mi­sil, on yıl­lık ec­ri mi­sil, 8 mil­yar 353 mil­yon. Bu da bir ec­ri mi­sil, Er­tuğ­rul­ga­zi Ma­hal­le­si'ne gel­miş -Pen­dik-Er­tuğ­rul­ga­zi Ma­hal­le­si'nde bun­lar- 10 mil­yar 940 mil­yon. Bu da bir ec­ri mi­sil, 11 mil­yar 338 mil­yon. Bu da bir ec­ri mi­sil, 10 mil­yar 198 mil­yon. Bu­ra­da yüz­ler­ce­si var bu­nun de­ğer­li ar­ka­da­şım. Siz, 100 mil­yon li­ra­ya, ki­ra öder gi­bi ucuz ko­nu­tu ki­me ve­re­cek­si­niz? Siz, ge­ce­kon­du­da otu­ran va­tan­daş­tan, 11 mil­yar li­ra­lık ec­ri mis­li bir ay içe­ri­sin­de öde­me­si­ni is­ti­yor­su­nuz. 11 mil­yar li­ra­lık ec­ri mis­li ge­ce­kon­du­da otu­ran­dan bir de­fa­da öde­me­si­ni ta­lep edi­yor­san, sen, ki­ra öder gi­bi ko­nu­tu ki­me ve­re­cek­sin? Bir onu söy­le ba­ka­yım ba­na. Ge­ce­kon­du­da otu­ran­dan da­ha yok­sul ki­mi bu­la­cak­sın ki, ona ve­re­cek­sin? Eğer ona onu ve­re­cek­sen, bu­nu ni­ye ta­lep edi­yor­sun? Ya­ni, 100 YTL'ye ko­nut ver­mek du­ru­mun­da ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğün in­san­dan, 10 mil­yar li­ra­yı bir ay­da han­gi yüz­le is­ti­yor­sun? Ne­dir bu ya­lan? Bun­la­rın han­gi­si doğ­ru? Doğ­ru olan ne? Doğ­ru olan, ger­çek olan bu, de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ni­ye? Çün­kü, dev­le­tin resmî bel­ge­si bu. Ne di­yor resmî bel­ge­de? "10 mil­yar li­ra­yı -Er­tuğ­rul­ga­zi'de­ki, Sü­lün­te­pe'de­ki va­tan­da­şım­dan- 10 mil­yar li­ra­yı bir ay içe­ri­sin­de öde­ye­cek­sin."

Pe­ki, bu va­tan­da­şı bu­ra­dan ko­va­la­dı­ğın za­man, çı­kar­mak is­te­di­ğin za­man, ona en­kaz be­de­li ola­rak ne ve­ri­yor­sun? 6 mil­yar li­ra, 7 mil­yar li­ra, 8 mil­yar li­ra. 7 mil­yar li­ra ada­mın otur­du­ğu bi­na­nın ta­ma­mı­na ve­ri­yor­sun, 7 mil­yar li­ra bi­na­sı­na ver­di­ğin adam­dan, 10 mil­yar li­ra bir ay içe­ri­sin­de ec­ri mi­sil ola­rak pa­ra ta­lep edi­yor­sun. Bu­ra­ya çık­mış mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım da di­yor ki: "Biz, va­tan­da­şa, ki­ra öder gi­bi, ko­nut ya­pıp, ko­nut ve­re­ce­ğiz." Ki­me inan­dı­ra­cak­sı­nız bu­nu?

Bak, baş­ka ne ör­nek­ler ve­re­ce­ğim de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Şim­di, bir kent­sel dö­nü­şüm işi çık­tı pi­ya­sa­ya. Her­kes kent­sel dö­nü­şüm­le uğ­ra­şı­yor. Bü­yük­şe­hir kent­sel dö­nü­şüm­le uğ­ra­şı­yor, TO­Kİ kent­sel dö­nü­şüm­le uğ­ra­şı­yor, be­le­di­ye­ler kent­sel dö­nü­şüm­le uğ­ra­şı­yor. Ge­li­yor mü­te­ah­hit. Me­se­la, 1.000 ge­ce­kon­du var bir böl­ge­de. Ör­nek­le­ri­ni ve­re­bi­li­rim eğer is­te­yen­ler var­sa. 20 ta­ne­si­nin ye­ri­ni be­ğe­ni­yor. Bir haf­ta son­ra o 1.000 ge­ce­kon­du­nun ol­du­ğu böl­ge­de­ki 20 ge­ce­kon­du­ya, için­de otu­ran­la­ra bir ya­zı ge­li­yor, di­yor ki: "Si­zin otur­du­ğu­nuz yer kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ilan edil­miş­tir. Be­le­di­ye­nin Em­lak İs­tim­lak Mü­dür­lü­ğü­ne ve­ya Ge­ce­kon­du Ön­le­me Mü­dür­lü­ğü­ne mü­ra­ca­at edin." Gi­di­yor va­tan­daş ora­ya. Di­yor­lar ki: "Si­zin bu­ra­sı ge­ce­kon­du ön­le­me böl­ge­si ilan edil­di. Si­ze fa­lan yer­de, fa­lan da­ğın ba­şın­da bir şey var, Top­lu Ko­nut İda­re­si bir şey yap­mış­tı, ora­dan 40 met­re­ka­re bir yer ve­re­lim. 15'ini en­ka­zı­nı­za, 10'unu en­ka­zı­nı­za sa­ya­rız,   25-30 da si­zi borç­lan­dı­rı­rız, ara ara öder­si­niz." Böy­le öde­ni­yor bun­lar. Va­tan­da­şı mahkûm edi­yor­lar. Va­tan­daş yir­mi ge­ce­kon­du­yu bo­şal­tı­yor. Va­tan­daş ge­ce­kon­du­yu bo­şalt­tı­ğın­da o ge­ce­kon­du bi­na­la­rı­nı yık­ma­ya, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mü­te­ah­hi­din araç­la­rı ge­li­yor, mü­te­ah­hi­din araç­la­rı. He­men da­ha ge­ce­kon­du yı­kıl­ma­dan ora­ya mü­te­ah­hit­lik ta­be­la­sı di­ki­li­yor: "Fa­lan in­şa­at, sa­tı­lık lüks bi­na­lar, lüks da­ire­ler, lüks ko­nut­lar." Bu­nun adı ne? Bu­nun adı "kent­sel dö­nü­şüm pro­je­si." De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, her­kes kent­sel dö­nü­şüm­le uğ­ra­şı­yor. İs­tan­bul'da Mal­te­pe'ye bağ­lı Ba­şı­bü­yük di­ye bir ma­hal­le­miz var, ko­ca bir ma­hal­le. "Bu­ra­yı kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ilan et­tim." di­yor be­le­di­ye.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Kaç yıl­lık ma­hal­le?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Val­la­hi ben ta­ri­hi­ni bil­mi­yo­rum, ta­ri­hi çok es­ki, köy bu­ra­sı.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - İki yüz-üç yüz yıl­lık.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki, na­sıl ola­cak? Be­nim yet­kim var, ben bu­ra­yı kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ilan et­tim! Pe­ki, bi­zim hak­kı­mız ne ola­cak kar­de­şim? Ben va­tan­da­şım. Bu­ra­da be­nim evim var, ta­pum var, beş kat­lı, on kat­lı bi­nam var. Bu­ra­sı ma­hal­le, muh­ta­rı var, elek­tri­ği var, su­yu var, yo­lu var, bu­ra­da 80 bin nü­fus var. Be­nim hak­kım ne ola­cak? Be­nim evi­mi ben­den alı­yor­sun, be­nim ta­pu­mu ben­den alı­yor­sun. Be­nim ta­pu­mun ye­ri­ne ba­na ne ve­re­cek­sin, o bel­li de­ğil. Bir "kent­sel dö­nü­şüm" di­ye bir şey uy­dur­mu­şuz…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ba­na sor­dun mu!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - …bir tek, va­tan­da­şın hak­la­rı bel­li de­ğil…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Her­ke­sin yet­ki­si bel­li. Be­le­di­ye yet­ki­li, TO­Kİ yet­ki­li, Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li, bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­si yet­ki­li. Her­kes kent­sel dö­nü­şüm­le il­gi­li yet­ki­len­di­ril­miş, her­kes is­te­di­ği ala­nı kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ola­rak ilan et­me hak­kı­na, yet­ki­si­ne sa­hip, fa­kat, ora­da ya­şa­yan va­tan­da­şın hak­kı ne­dir, o hak­kı han­gi ya­sa­ya da­ya­na­rak ko­ru­ya­cak, bu hu­ku­ku han­gi ya­sa­ya da­ya­na­rak ko­ru­ya­cak, bun­lar bel­li de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, böy­le bir an­la­yış­la kent­sel dö­nü­şü­mü çöz­mek, hal­let­mek hiç­bir şe­kil­de müm­kün de­ğil. TO­Kİ'nin de bun­la­rı yap­ma­sı müm­kün de­ğil. Çün­kü, ben, bu olay Ko­mis­yon­da ko­nu­şu­lur­ken söy­le­miş­tim, bir Ka­ra­de­niz tür­kü­sün­de de­ni­yor ki: "Kı­zı­la­ğaç fi­da­nı te­pe­den bu­da­nır mı?" Kı­zı­la­ğaç fi­da­nı­nı te­pe­den bu­da­ma­ya kal­kar­san kı­zı­la­ğaç fi­da­nı anın­da ku­rur. Şim­di, siz "kent­sel dö­nü­şüm" di­ye bir şey or­ta­ya at­mış­sı­nız, asıl işin esa­sı… Ya­ni, ni­ye kent­le­ri dö­nüş­tür­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz? Kent­ler ora­da ya­şa­yan­la­rın­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, ar­ka­daş­la­rı­mı­za ta­nı­dı­ğı­nız hak ka­da­rı­nı ve­rin, ye­ter.

BAŞ­KAN - Efen­dim, bu­yu­run. Ben si­ze sü­re de­ğil, ko­nuş­ma­nı­zı bi­tir­me­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ora­da ya­şa­yan in­san­lar da­ha çağ­daş kent­ler­de ya­şa­sın­lar di­ye, da­ha in­san­ca ko­şul­lar­da ya­şa­ya­bil­sin­ler di­ye biz bu­nu ya­pı­yo­ruz. Ya­ni, söy­ler­ken bun­la­rı söy­lü­yo­ruz. Uy­gu­la­ma­ya gel­di­ği­miz­de, TO­Kİ'nin yet­ki­si bel­li, ora­da­ki va­tan­da­şın hak­kı bel­li de­ğil. Va­tan­daş ne ola­cak, ne­re­ye gi­de­cek, bel­li de­ğil. Kar­tal Be­le­di­ye­si 5 mil­yon 200 bin met­re ka­re­lik bir ala­nı kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ilan et­miş.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 5 mil­yon 200 bin met­re ka­re­lik bir alan, 150 bin in­san ya­şı­yor bu böl­ge­de. 150 bin in­sa­nın ya­şa­dı­ğı bir böl­ge kaç yıl­da dö­nü­şü­me ta­bi tu­tu­la­bi­lir? Ora­da imar­lı bi­na­dan, imar­lı kü­çük sa­na­yi si­te­sin­den ge­ce­kon­du­ya ka­dar 150 bin yurt­ta­şı­mı­zın ya­şa­dı­ğı 5 mil­yon 200 bin met­re ka­re­lik alan var. Es­naf di­yor ki: "Ya be­nim dük­ka­nım ne ola­cak?" Sa­na­yi­ci, kü­çük sa­na­yi­ci di­yor ki: "Ya ben bu­ra­da 50 ta­ne iş­çi ça­lış­tı­rı­yo­rum. Ben bu işi ne­re­de ya­pa­ca­ğım?" Va­tan­daş di­yor ki: "Be­nim evi­mi be­nim elim­den ala­cak­lar. 150 bin in­san! Bu ne­re­ye gö­tü­rü­lür, ne­re­ye yer­leş­ti­ri­lir, biz ne­re­ye gi­dip ne­re­ye yer­le­şe­ce­ğiz? Hiç­bir şey bel­li de­ğil."

Şim­di, bu Hükûmet, as­lın­da hep­si­ni "iş­gal­ci" ve ya­şa­dık­la­rı alan­la­rın hep­si­ni "ur" di­ye gö­ren bu Hükûmet, va­tan­daş­la­rı, yıl­la­rın bi­rik­tir­di­ği, emek­le­riy­le, güç­le­riy­le, alın ter­le­riy­le oluş­tur­duk­la­rı bu ya­şam alan­la­rı­nı, bi­raz rant­la­rı yük­sel­di di­ye on­la­rın elin­den ala­bi­lip TO­Kİ'nin şim­di­ye ka­dar yap­tı­ğı gi­bi, ken­tin en de­ğer­li ar­sa­la­rı­nı mü­te­ah­hit­le­re de­ğe­ri­nin çok al­tın­da bir­ta­kım ra­kam­la­ra peş­keş çe­ken bir­ta­kım an­la­yış­lar­la yap­tı­ğı gi­bi, şim­di fark­lı mü­te­ah­hit­le­re, fark­lı -bel­ki- ulus­la­ra­ra­sı çev­re­le­re, iliş­ki­le­re peş­keş çek­mek üze­re böy­le bir dü­zen­le­me­nin içe­ri­si­ne gir­mek­te­dir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı bi­ti­rin efen­dim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ben, bu­nun özel­lik­le asıl so­rum­lu­lu­ğu hem kent­le­ri­miz­de da­ha sağ­lık­lı bir ya­şam bi­çi­mi­ni oluş­tu­ra­bil­mek hem on­dan da­ha önem­li­si özel­lik­le Mar­ma­ra Böl­ge­si'nde­ki kent­le­ri­mi­zi Mar­ma­ra Böl­ge­si'ni bek­le­yen dep­rem teh­li­ke­si­ne kar­şı ha­zır­la­mak so­rum­lu­lu­ğuy­la kar­şı kar­şı­ya olan, hem Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı­nı hem Top­lu Ko­nut İda­re­si­ni, do­la­yı­sıy­la da Par­la­men­to­mu­zu, Mec­li­si­mi­zi, bu tür ayak oyun­la­rın­dan vaz­ge­çip, va­tan­da­şın bi­ri­kim­le­ri­ni na­sıl onun elin­den alı­rız an­la­yı­şın­dan vaz­ge­çip, top­lu­mun ken­di ger­çek­le­ri­ne dö­nüp, top­lu­mu bek­le­yen teh­li­ke­le­re kar­şı…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, dört da­ki­ka ol­du.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - …kent­le­ri­mi­zi bek­le­yen teh­li­ke­le­re kar­şı bir­lik­te or­tak bir so­rum­lu­luk an­la­yı­şıy­la, kı­zı­la­ğaç fi­da­nı­nı te­pe­den de­ğil, kı­zı­la­ğaç fi­da­nı­nı ol­ma­sı ge­re­ken yer­den bu­da­yan bir an­la­yış­la, or­tak bir so­rum­lu­luk içe­ri­sin­de, bu kent­le­ri­mi­zi bek­le­yen bu bü­yük prob­lem­le­re kar­şı or­tak bir dav­ra­nı­şın içe­ri­si­ne gir­me­ye da­vet edi­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, Sa­yın Baş­kan si­ze de te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kum­ku­moğ­lu.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz is­te­nen to­le­ran­sı gös­ter­di­ği­miz za­man bu to­le­rans ol­mak­tan çı­kı­yor. O ba­kım­dan, Sa­yın Ge­nel Ku­ru­la arz edi­yo­rum ki, İç Tü­zük kaç da­ki­ka ver­miş­se mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze, bun­dan son­ra onun üze­rin­de bir sü­re ver­me­ye­ce­ği­mi açık­ça ifa­de edi­yo­rum. Ol­maz ki böy­le!

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sı­ra bi­ze gel­di di­ye mi söy­lü­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Ba­kın "sö­zü­mü to­par­la­ya­ca­ğım" de­di, dört da­ki­ka… Ben, bu­ra­da sa­yın mil­let­ve­ki­liy­le tar­tı­şa­yım mı? Ol­maz ki!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Ya­sa bit­tik­ten son­ra ol­sun Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN  (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na 1'in­ci mad­de üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ta­sa­rıy­la, ya­pı­mı, ala­nı Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­dan alı­na­rak -ko­nut ya­pı­mı- TO­Kİ'ye ve­ri­li­yor. Bu Hükûme­te de za­ten bu ya­kı­şır­dı ve baş­ka tür­lü­sü be­ni çok şa­şır­tır­dı. Bu Hükûmet, pa­ra ve ran­tın ol­du­ğu her ala­nı müm­kün ol­du­ğun­da dar ve ken­di­ne bağ­lı ku­rum­la­ra bağ­la­ma­ya ça­lı­şa­rak ka­mu oto­ri­te­si­ni, ku­ral ve ka­nun­la­rı bay­pas et­me­nin yol­la­rı­nı arı­yor, çün­kü sü­rek­li ola­rak arı­yor ve bu­lu­yor ve uy­gu­la­ma­ya sok­mak için, ge­re­kir­se, şim­di ol­du­ğu gi­bi, ma­ale­sef, Mec­li­si de kul­la­nı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, te­vek­ke­li de­ğil, İs­tan­bul'un gün­de­mi İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­nin iha­le usul­süz­lük­le­riy­le çal­ka­la­nı­yor. Ta­nı­dık eş dos­ta ve­ri­len iha­le­ler, ta­nı­dık eş dos­tun bal­lı fi­yat­la­ra al­dık­la­rı iha­le­yi ya­rı pa­ra­sı­na ta­şe­ron şir­ket­le­re dev­ri ve va­tan­da­şın ce­bin­den akı­tı­lan ser­vet­ler. Dün­ya­nın en bal­lı iha­le şeh­ri İs­tan­bul ve dün­ya­nın en bal­lı iha­le ül­ke­si de Tür­ki­ye olu­yor bu du­rum­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ne tat­lı iş­ler bun­lar böy­le, in­sa­nın ak­lı­nı ba­şın­dan alı­yor. Bol mev­ki, bol yet­ki, bol pa­ra, bol iha­le, bol eş ve bol dost. Da­ha bu­gün­ler­de gün­dem­de ne var, ba­kın, sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım: İS­Kİ Ge­nel Mü­dü­rü­nün am­ca­sı­nın oğ­lu İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­sin­den iha­le alı­yor. Ka­mu iha­le ku­ral­la­rı­na gö­re, il­gi­li ka­mu ku­ru­mu yö­ne­ti­ci­si­nin bi­rin­ci ve ikin­ci de­re­ce­den ak­ra­ba­la­rı iha­le ala­mı­yor. İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nı, ba­kın, na­sıl bay­pas edi­yor: Em­mi oğ­lu şir­ke­tin or­tak­la­rı ara­sın­da ta­bii ki gö­rün­mü­yor, sa­de­ce yö­ne­tim ku­ru­lun­da. Bu ne gü­zel dav­ra­nış de­ğil mi? Hâl böy­le olun­ca, ko­nut ya­pı­mı gi­bi bol pa­ra­nın aka­ca­ğı bir ala­nı bu Hükûmet ne ya­pa­cak­tı, bü­rok­ra­si­nin, dev­le­tin kon­trol çark­la­rı­na mı bı­ra­ka­cak­tı, yok­sa, müm­kün mer­te­be tek baş­la­rı­na ka­rar ve­re­bi­le­cek­le­ri­nin al­tın­da bir ye­re mi çe­ke­cek­ler­di?

Evet, sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, TO­Kİ, Hükûme­tin el­ce­ği­nin al­tın­da du­ru­yor, el­ce­ği­nin tam al­tın­da bir yer­de du­ru­yor ve bu ka­nun ta­sa­rı­sıy­la bi­ze bu­nu onay­la­ta­cak­lar bi­raz­dan, el­bet­te ki sa­yı­sal üs­tün­lük­le­riy­le.

Bu ta­sa­rı­ya gö­re, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye­ler, TO­Kİ'nin iz­niy­le ge­ce­kon­du ıs­lah ve tas­fi­ye sa­ha­la­rın­da­ki özel ara­zi­le­ri sa­tın ala­bi­le­cek ve­ya ka­mu­laş­tı­ra­bi­le­cek­ler. TO­Kİ ta­ra­fın­dan tes­pit edi­le­cek sü­re­de ge­ce­kon­du ıs­lah böl­ge­le­rin­de­ki bü­tün ya­pı­lar, ha­va fo­toğ­raf­la­rı, ha­ri­ta­lar ve öl­çek­li kro­ki­ler­de gös­te­ri­le­cek. Is­la­ha muh­taç ve­ya tas­fi­ye­si ge­re­ken ge­ce­kon­du böl­ge­le­riy­le ye­ni­den halk ko­nu­tu ve­ya nü­ve ko­nut ya­pı­mı­na tah­sis edi­le­cek sa­ha­la­rın se­çi­mi, ha­ri­ta­la­rın ha­zır­lan­ma­sı, imar ve ıs­lah plan­la­rı­nın dü­zen­len­me­si TO­Kİ'nin de­ne­ti­mi al­tın­da il­gi­li be­le­di­ye­ler­ce ya­pı­la­cak ve­ya yap­tı­rı­la­cak. Is­lah ve tas­fi­ye­nin ya­pı­la­ca­ğı şe­hir ve ka­sa­ba­lar ile bu­ra­lar­da­ki ıs­lah ve tas­fi­ye böl­ge­le­ri­nin prog­ram ve ön­ce­lik­li sı­ra­sı­nı TO­Kİ be­lir­le­ye­cek.

Şu­ra­sı açık­tır ki, Hükûmet ve Sa­yın Baş­ba­kan, TO­Kİ'yi ken­di­le­ri­ne bir da­ha­ki se­çim­ler­de oy ta­şı­ya­cak bir de­po ola­rak gör­mek­te ve bu­na gö­re dav­ran­mak­ta­dır­lar. Hat­ta, bu ne­den­le Baş­ba­kan, TO­Kİ'nin öde­me plan­la­rı­na ge­rek gör­dü­ğü hâller­de doğ­ru­dan mü­da­ha­le de et­mek­te­dir. Ni­te­kim, Sa­yın Baş­ba­kan Er­do­ğan, geç­ti­ği­miz ocak ayın­da, TO­Kİ Baş­kan Ve­ki­li Er­do­ğan Bay­rak­tar'a te­le­fon ede­rek, ek öde­nek al­ma­yan söz­leş­me­li me­mur­la­ra ve­ri­len 82,5 YTL'lik ek öde­me­nin her­ke­se ya­pıl­ma­dı­ğı­nı ve bu­nun dik­ka­te alı­na­rak tak­sit­ler­de­ki ar­tış ora­nı­nın ge­nel ar­tış ora­nı olan yüz­de 4,88'de tu­tul­ma­sı­nı is­te­di. Baş­ba­kan Er­do­ğan'ın bu te­le­fo­nun­dan son­ra TO­Kİ, il­gi­li ban­ka­la­ra bir ya­zı gön­de­re­rek, bu yı­lın ilk ya­rı­sı için ön­gö­rü­len ye­ni ar­tış oran­la­rı­nı bil­dir­di. TO­Kİ, bu yı­lın ilk ya­rı­sın­da kre­di, ko­nut ve ar­sa be­de­li ge­ri öde­me­le­rin­de tak­sit tu­tar­la­rı­nın be­lir­len­me­sin­de uy­gu­la­na­cak en­deks­le­ri 12 Ocak­ta açık­la­mış­tı. En­deks­le­re iliş­kin ha­ber­le­rin ba­sın­da yer al­ma­sın­dan son­ra Sa­yın Baş­ba­kan, TO­Kİ Baş­kan Ve­ki­li Bay­rak­tar'ı ara­dı ve mü­da­ha­le et­ti. Pe­ki, bu­nun üze­ri­ne ne ol­du de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Bu iş, pa­ra­sı olan­la­ra ya­ra­dı. Baş­ba­kan Er­do­ğan'ın TO­Kİ tak­sit­le­rin­de­ki yüz­de 8,38'lik zam ora­nı­nı faz­la di­ye­rek yüz­de 4,88'e in­dir­me­si, lüks ko­nut alan va­tan­da­şa ya­ra­dı. Ge­çen yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da üre­ti­ci fi­yat­la­rı en­dek­si­nin düş­me­si, TO­Kİ'den lüks ko­nut alan­la­rı olum­lu et­ki­le­di.

Bir Baş­ba­ka­nın ka­mu ku­rum­la­rı­nın yü­rüt­me ve or­ga­ni­zas­yon iş­le­ri­ne oy amaç­lı mü­da­ha­le­si, ma­ale­sef, hâlen da­ha ül­ke­miz­de ola­bil­mek­te­dir. Hâl böy­le olun­ca da ya­pı­lan işin ka­li­te­si yok ol­mak­ta­dır.

Ba­kı­nız, me­se­la, Hakkâri'de­ki TO­Kİ ko­nut­la­rın­da ka­lan ai­le­ler pe­ri­şan ol­muş­tur. Ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Bir sü­re ön­ce mey­da­na ge­len 5,5 şid­de­tin­de­ki dep­rem­de ev­le­ri ağır ha­sar gö­ren ai­le­le­re va­li­lik ta­ra­fın­dan Bi­çer Ma­hal­le­si'nde­ki TO­Kİ ko­nut­la­rı tah­sis edil­miş­tir, fa­kat ko­nut­la­rın sağ­lık­sız ya­pı­lı­şı ve alt­ya­pı­nın ye­ter­siz­li­ği ne­de­niy­le ya­ğış­lı ha­va­lar­da ka­na­li­zas­yon şe­be­ke­le­ri­nin tı­kan­ma­sı üze­ri­ne, ko­nut­la­rın alt kat­lar­da bu­lu­nan ev­le­ri la­ğım su­la­rı al­tın­da kal­mış­tır. Se­kiz ay­rı blok­tan olu­şan ve yak­la­şık 2 bin dep­rem­ze­de­nin bu­lun­du­ğu ko­nut­lar­da ka­lan afet­ze­de ai­le­ler, ka­na­li­zas­yon su­yuy­la do­lan ev­le­ri­nin bod­rum kat­la­rı­nı sü­pür­ge, pas­pas ve ko­va­la­rın yar­dı­mıy­la te­miz­le­ye­rek yet­ki­li­le­ri gö­re­ve ça­ğır­mış­tır. Bu­nun üze­ri­ne, ko­nut­la­rın üçün­cü blok yö­ne­ti­ci­si Ah­met Ediş, afet­ze­de­le­re tah­sis edi­len ko­nut­la­rın alt­ya­pı­sı, ka­na­li­zas­yon şe­be­ke­si ile ko­nut­la­rın için­de­ki de­ko­ras­yon­da bir­çok nok­san­lık­la­rın ol­du­ğu­nu be­lirt­miş­tir. Özel­lik­le ka­na­li­zas­yon gi­riş ve çı­kış­la­rı­nın sağ­lık­lı ya­pıl­ma­dı­ğı­nı an­la­tan Ah­met Ediş, ça­tı­la­rın bi­le dam­la­dı­ğı­nı ifa­de et­miş­tir. Ağır ha­sar­lı ev­le­rin­den çı­kan ai­le­ler tam ra­ha­ta ka­vu­şa­cak­la­rı­nı dü­şü­nür­ken dö­kül­mek üze­re olan ko­nut­lar­da sı­kın­tı ya­şa­dık­la­rı­nı ifa­de eden Ah­met Ediş, Ba­yın­dır­lık Afet İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü yet­ki­li­le­ri­ni gö­re­ve ça­ğı­ra­rak nok­san­lık­la­rın gi­de­ril­me­si­ni is­te­miş­tir.

Ah­met Ediş, ba­kın şöy­le di­yor: "Ko­nut­la­ra gi­ren ai­le­ler, 10 bin YTL de­ğe­rin­de bir mas­raf ya­pa­rak ko­nut­la­ra gi­riş yap­tı­lar. Hâlen, bir­çok nok­san­lık­la­rı bu­lun­mak­ta­dır. Ka­na­li­zas­yon şe­be­ke­si sü­rek­li tı­ka­nıp alt kat­lar­da­ki ev­le­ri pis la­ğım su­la­rı al­tın­da bı­ra­kı­yor. Al­tın­cı kat­lar­da bu­lu­nan ev­le­rin ça­tı­la­rı dam­lı­yor. Hakkâri Ba­yın­dır­lık İl Mü­dür­lü­ğü ekip­le­ri­nin de du­ru­ma el koy­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz." di­yor, "Bu ko­nut­la­rın her bi­ri­si bir ai­le üze­rin­de 64 bin YTL'ye mal ola­cak­tır. Bu in­san­la­ra ya­zık­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bi­ri­le­ri­nin bu nok­san­lık­la­rı gi­der­me­si ge­rek­mek­te­dir." di­ye ser­ze­niş­te bu­lu­nu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, va­tan­daş­lar, TO­Kİ'nin top­lu ko­nut di­ye sun­du­ğu ev­ler­de ge­ce ya­rı­sı ka­na­li­zas­yon su­la­rı­nın için­de kal­mış, ba­zı ai­le­ler ev­le­ri­ni terk et­mek zo­run­da ka­lır­ken ba­zı ai­le­ler ise ağız­la­rı­nı ka­pa­ta­rak ka­na­li­zas­yon su­la­rı­nı ev­le­rin alt kat­la­rın­dan bi­don ve pas­pas­lar­la çı­kart­ma­ya ça­lış­mış­lar­dır. İş­te, Baş­ba­kan­la­rın si­ya­si amaç­lı mü­da­ha­le­le­riy­le ça­lı­şan ku­rum­lar böy­le ev­le­ri red­det­mek­te­dir­ler ve şim­di de Hükûmet bu işi iyi­ce yay­gın­laş­tı­ra­rak bir TO­Kİ hü­küm­ran­lı­ğı oluş­tur­ma­nın ha­zır­lı­ğı­nı yü­ce Mec­li­sin eliy­le yap­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, si­ya­si mü­da­ha­le­le­re araç olan ka­mu ku­rum­la­rı­nın iş­ler­li­ği de çok kö­tü du­rum­da­dır. TO­Kİ işi­ni iyi ya­pa­ma­mak­ta ve yap­tı­ğı ko­nut­la­ra alı­cı da­hi bu­la­ma­mak­ta­dır. Me­se­la, Os­man­ga­zi Be­le­di­ye­si sı­nır­la­rı için­de TO­Kİ'nin Yu­nu­se­li'nde yap­tır­dı­ğı 912 ko­nut­tan ar­sa kar­şı­lı­ğı Os­man­ga­zi Be­le­di­ye­si­ne ve­ri­len 180 da­ire, kat ir­ti­fa­kı ne­de­niy­le bir alı­cı bu­la­ma­mak­ta­dır. Yu­nu­se­li'nde in­şa edi­len 912 ko­nut­tan be­le­di­ye­ye ait olan 180 ko­nu­tun bu­gü­ne ka­dar sa­de­ce 10 ta­ne­si sa­tı­la­bil­di. Os­man­ga­zi Be­le­di­ye En­cü­me­nin­de iki ay ön­ce açık ar­tır­ma usu­lüy­le…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - … sa­tı­şa su­nu­lan 180 da­ire­nin sa­de­ce 10 ta­ne­si alı­cı bu­lur­ken, da­ire­le­rin kat ir­ti­fa­kı­nın bu­lun­ma­ma­sı ve va­tan­daş­la­rın da bu ne­den­le ban­ka­dan kre­di ala­ma­ma­sı ne­de­niy­le ko­nut­la­ra il­gi gös­te­ril­me­miş­tir. Da­ire­ler met­re ka­re bü­yük­lü­ğü­ne gö­re 51 ila 63 bin YTL ara­sın­da de­ği­şen fi­yat­lar­la sa­tı­şa su­nu­lur­ken, be­le­di­ye yet­ki­li­le­ri­nin kat ir­ti­fa­kıy­la il­gi­li pro­se­dür­le­ri ta­mam­la­ma aşa­ma­sın­da. Ya­ni, ön­ce bu so­run aşı­la­cak, son­ra va­tan­daş­lar ban­ka kre­di­siy­le Yu­nu­se­li'nde­ki top­lu ko­nut­la­ra mü­ra­ca­at­la­ra ye­ni­den baş­la­ya­cak, fa­kat, bu du­ru­mun da müm­kün ol­du­ğu gö­rül­me­mek­te­dir.

Hükûme­tin tüm ik­ti­dar dö­ne­mi, TO­Kİ'nin yol­suz­luk­la­rı, TO­Kİ'nin yap­tı­ğı ko­nut­la­rın kö­tü­lü­ğü, TO­Kİ'ye si­ya­si mü­da­ha­le­ler ko­nu­la­rıy­la geç­ti. TO­Kİ'nin yü­rüt­tü­ğü ko­nut pro­je­le­ri in­ce­len­di ve ya­pı­lan in­ce­le­me­ler dar ge­lir­li­le­re ko­nut üret­mek için ku­ru­lan TO­Kİ'de bü­yük yol­suz­luk­la­rı or­ta­ya çı­kar­dı. Ye­di ay­rı pro­je­nin in­ce­len­di­ği bir de­ne­tim­de pro­je­le­rin her bi­rin­de fark­lı usul­süz­lük­ler sap­tan­dı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, son cüm­le­niz için açı­yo­rum.

Bu­yu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu­ya da­ha son­ra­ki mad­de­ler­de de­vam ede­ce­ğim. TO­Kİ'nin ne ka­dar kö­tü iş­ler yap­tı­ğı­nı ör­nek­ler­le an­la­ta­ca­ğım. Şim­di­lik he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Nus­ret Bay­rak­tar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun 1'in­ci mad­de­sin­de gö­rüş­mek üze­re AK Par­ti Gru­ba adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye'de hep tar­tı­şı­lan ko­nu­lar var: Mer­kezî ve ye­rel yö­ne­tim­ler ara­sın­da­ki da­ya­nış­ma, iş bir­li­ği, so­rum­lu­lu­ğun pay­la­şıl­ma­sı, yü­küm­lü­lü­ğün pay­la­şıl­ma­sı. Mer­kezî yö­ne­tim­den, An­ka­ra'dan her şe­yin yö­ne­ti­le­me­ye­ce­ğin­den ha­re­ket­le ye­rel yö­ne­tim­le­rin da­ha özerk, da­ha şef­faf, da­ha ka­lı­cı ve et­ki­li hiz­met­le­rin sür­dü­rü­le­bil­me­si­ne yö­ne­lik yet­ki dev­ri tar­tı­şı­lır­ken, her za­man söy­lü­yo­ruz, bağ­naz­lık­tan ger­çek­ten kur­tu­la­rak, mer­kezî yö­ne­ti­min yet­ki­le­ri­ni bü­yük bir şe­kil­de ye­rel yö­ne­tim­le­re ak­tar­ma hu­su­sun­da gös­ter­miş ol­du­ğu gay­ret ve sa­mi­mi­yet­ten do­la­yı Sa­yın Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­mı­zı, ben, as­lın­da, hu­zu­ru­nuz­da teb­rik et­mek is­ti­yo­rum, çün­kü, il­la her tür­lü yet­ki ve kon­trol elim­de ol­sun di­ye­rek An­ka­ra'dan olay­la­ra mü­da­ha­le et­mek is­te­mi­yor. So­ru­nun ye­rin­de ve kay­na­ğın­da çö­zü­le­bil­me­si, uz­man ve ehil olan ku­ru­luş­lar ta­ra­fın­dan da hal­le­dil­me­si­ne yö­ne­lik, ge­rek Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu ka­lı­cı, da­ya­nık­lı ve es­te­tik ya­pı­lar­la top­lu ko­nut üre­ti­min­de­ki ba­şa­rı­lar ge­rek­se ye­rel so­run­la­rın çö­zü­mü­ne yö­ne­lik 1/5.000'lik, 1/25.000'lik, 1/1.000'lik uy­gu­la­ma plan­la­rıy­la, ko­nut üre­ti­min­de özel­lik­le hiz­met­le­rin ye­rel yö­ne­tim­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı­nın da­ha doğ­ru ola­ca­ğı ka­na­atiy­le yet­ki­le­rin bü­yük bir bö­lü­mü­nü ye­re­le ak­tar­ma hu­su­sun­da da ay­nı has­sa­si­ye­ti gös­ter­dik­le­ri­ni gö­rü­yo­ruz.

Ni­te­kim, Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan, Hükûmet ta­ra­fın­dan ge­len öne­ri­de, Ba­yın­dır­lık ve İmar Ko­mis­yo­nu­muz­ca it­ti­fak­la, ay­nı şe­kil­de ka­bul edi­len 1'in­ci mad­de ve ge­ne­li üze­rin­de dün ya­pı­lan tar­tış­ma­lar­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan Sa­yın Par­lak­yi­ğit'in bü­tün ko­nuş­ma­la­rı­nı dik­kat ve ti­tiz­lik­le din­le­dim. Son de­re­ce ve­rim­li, son de­re­ce akıl­cı ve man­tık­lı çer­çe­ve­ler­de, bu ola­yın doğ­ru ol­du­ğu­nu, al­tı­nı çi­ze­rek, işa­ret­le­ye­rek, bir bir, mad­de mad­de, mad­de mad­de sı­ra­la­dı­lar. Ama, ne ya­zık ki, bu­gün Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan bir de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız, İs­tan­bul'la il­gi­li, bu Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin yap­tı­ğı ve özel­lik­le İs­tan­bul'da uy­gu­lan­mak­ta olan kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­rin­de­ki yan­lış­lık­lar­dan bah­set­ti­ler. Bir ta­raf­tan, Mal­te­pe'nin Ba­şı­bü­yük Ma­hal­le­si di­ye bir ma­hal­le var. Bu­ra­da Mal­te­pe Be­le­di­ye­si ta­ra­fın­dan kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ilan edil­miş. El­bet­te ilan edil­miş­tir. Be­le­di­ye Ka­nu­nu'nun 73'ün­cü mad­de­sin­de bu yet­ki ve­ril­miş­tir, ama, hiç­bir za­man va­tan­da­şın mağ­du­ri­ye­ti söz ko­nu­su ol­ma­dan, mül­ki­yet hak­kı­nı gasp et­me­den, kar­şı­lık­lı an­laş­ma esas­la­rı­na da­ya­lı ola­rak bun­lar­la ya­pı­la­cak an­laş­ma çer­çe­ve­sin­de dep­re­me mu­ka­vim, plan ve prog­ram­la­ra uy­gun, es­te­tik ya­pı­ya uy­gun, ta­bii ki kent­sel rant­la­rı da kent­sel da­ğı­tım­la, her­ke­sin men­fa­ati­ne uy­gun bir şe­kil­de ya­pı­mı söz ko­nu­su ola­cak­tır. Ama, gö­rü­yo­ruz ki, bir ta­raf­tan ka­çak ya­pı­laş­ma­la­ra mü­da­ha­le…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Pe­ki, hal­ka so­rul­du mu bu? Halk öy­le de­mi­yor, da­ha ge­çen gün ora­day­dım.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - Mü­sa­ade eder mi­sin? Ben so­nu­na ka­dar din­le­dim. Mü­sa­ade edin, lüt­fen…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ge­çen gün ora­day­dım, halk öy­le de­mi­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ve­ki­lim, otu­rur mu­su­nuz lüt­fen.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - Ben de her gün ora­da­yım ve Mal­te­pe'de yıl­lar ön­ce ka­çak, plan­sız prog­ram­sız, Ba­şı­bü­yük'te dört kat, se­kiz kat, on kat, on se­kiz ka­ta ka­dar in­şa­at­la­rın ya­pıl­dı­ğı­nı her­kes şikâyet­le söy­lü­yor. "Ne­re­de be­le­di­ye­ler?" di­ye suç­la­yan­la­ra sor­mak is­ti­yo­rum: Ya­rın bir dep­rem ol­du­ğu tak­dir­de dep­re­min al­tın­da bir in­sa­nı­mız öl­dü­ğü za­man "Ne­re­dey­di­niz?" di­ye yi­ne siz so­ra­cak­sı­nız, biz so­ra­ca­ğız, halk so­ra­cak. Ve bu böl­ge­ler yı­kıl­ma teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya.

Dün Sa­yın Ge­nel Mü­dü­rüm­le be­ra­ber pay­laş­tı­ğım bir ola­yı siz­ler­le de pay­laş­mak is­ti­yo­rum: Üm­ra­ni­ye'de kırk se­ne ön­ce Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan İmar İskân Blok­la­rı di­ye üre­ti­len Ye­ni Çam­lı­ca Ma­hal­le­si'nde­ki o ko­nut­lar­da otu­ran­lar di­yor­lar ki: "Ne olur, bir an ön­ce kent­sel dö­nü­şüm gel­sin. Bi­na­la­rı­mız yı­kıl­mak üze­re. Hat­ta, biz Kat Mül­ki­ye­ti Ka­nu­nu'nda­ki yüz­de 100 mu­ta­ba­ka­tı bi­le sağ­la­dık, mü­te­ah­hit­le­re bu­ra­la­rı dev­ret­mek is­ti­yo­ruz. Ba­kın, kar­şı­mız­da Top­lu Ko­nut'un üret­ti­ği Ata­şe­hir var, Top­lu Ko­nut'un üret­ti­ği o gü­ze­lim bi­na­lar var. Top­lu Ko­nut bu ka­dar gü­zel bi­na­lar üret­miş­ken, bi­zim bi­na­la­rı­mız yı­kıl­mak üze­re."

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) - Kim alı­yor o bi­na­la­rı? Ki­me ve­ri­yor­su­nuz, kim alı­yor? As­ga­ri üc­ret­le…

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - "Biz yı­ka­lım, ya Top­lu Ko­nut İda­re­si ta­ra­fın­dan ya mü­te­ah­hit­ler ve­ya­hut be­le­di­ye­ler ta­ra­fın­dan bi­ze de ki­ra­la­rı­mız kar­şı­lan­mak kay­dıy­la za­ma­nın­da bu da­ire ve­ril­sin ve bu dö­nü­şüm uy­gu­lan­sın." di­yor­lar. Ve İs­tan­bul ger­çek­ten ya­kın bir ge­le­cek­te -in­şal­lah ol­maz- ta­rihî geç­miş­ler ve bi­lim­sel ve­ri­le­re da­ya­lı ola­rak bir dep­rem eşi­ğin­de ve İs­tan­bul'un yüz­de 65'i plan­sız bir böl­ge. Bu plan­sız olan böl­ge­le­rin de en azın­dan ya­rı­sı, ya­ni İs­tan­bul'un ge­ne­li­nin yüz­de 34'ü, bi­rin­ci de­re­ce­de dep­rem­de risk al­tın­da ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Bu da, 12 mil­yon nü­fu­sun 4 mil­yo­nu de­mek­tir, 1 mil­yon 400 bin bi­na­nın 500 bin bi­na­sı de­mek­tir. 500 bin bi­na­sın­da yı­kıl­ma teh­li­ke­si söz ko­nu­su ise, bun­lar­la il­gi­li ge­rek Top­lu Ko­nut İda­re­si ge­rek ye­rel be­le­di­ye­ler ge­rek mer­kezî ida­re ola­rak el­bet­te ya­pa­ca­ğı­mız ba­zı şey­ler var. Ama, bu Dö­nü­şüm Ka­nu­nu'nu ge­tir­di­ği­niz za­man "bir yer­le­re rant pay­laş­tı­rı­yor­su­nuz" ifa­de­siy­le, hep fark­lı, ay­nı an­la­yış­tan ha­re­ket et­me­nin yan­lış ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum.

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) - Ya­lan mı? Yüz­de 32 ile ve­ri­yor­su­nuz.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu iş­le­rin yü­rü­tü­le­bil­me­si için bi­rin­ci ön­ce­lik­li ek­sik­lik -mü­sa­ede edin lüt­fen- ida­ri ka­rar­la­rın ek­sik­li­ği idi. İda­ri ka­rar­la­rı ka­nun­la bir­lik­te, siz­ler­le be­ra­ber oy bir­li­ğiy­le ge­çi­ri­yo­ruz.

İkin­ci­si, fi­nans­man yo­ğun­lu­ğu­nun ta­ki­bi idi. Fi­nans­ma­nı kim sağ­la­ya­cak? Va­tan­daş ver­gi ve­re­cek, mer­kezî büt­çe­den de il­la pay ay­rı­la­cak. Bu da yet­mi­yor, gö­nül­lü ve si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin ve mü­te­ah­hit­le­rin de kat kar­şı­lı­ğı an­laş­ma­la­rıy­la bu iş­le­ri ya­pa­bil­me­le­ri ge­re­ki­yor­du. Ni­te­kim, siz­ler­le be­ra­ber çı­kar­mış ol­du­ğu­muz 2886 sa­yı­lı Dev­let İha­le Ka­nu­nu'nun 40 ve 42'nci mad­de­le­rin­de­ki de­ği­şik­lik­le, dün­kü iha­le­nin mu­ham­men be­de­li 265 mil­yon do­lar­ken, 705 mil­yon do­la­ra çık­tı. Bu, siz­ler­le be­ra­ber yap­tı­ğı­mız gü­zel­lik­tir. Ba­kın, iş­te, ka­mu­nun men­fa­ati böy­le ko­ru­nur. Bu pa­ra­lar İs­tan­bul'un ula­şı­mı­na har­ca­na­cak. Bu ve bu­na ben­zer kay­nak­lar İs­tan­bul'un so­run­la­rı­nı, "ya­şan­maz" de­ni­len İs­tan­bul'un so­run­la­rı­nı çöz­me­ye yö­ne­lik kul­la­na­ca­ğı­mız kay­nak­lar­dır.

El­bet­te Ba­şı­bü­yük kö­yün­de­ki -o kö­yü bi­li­yo­rum- o ka­dar olum­suz, plan­sız, prog­ram­sız ve ger­çek­ten ruh­sat­sız, imar­sız, ulu or­ta ya­pı­lan bi­na­la­rın ye­ri­ne -Kar­tal'da da ay­nı ha­di­se söz ko­nu­su- plan­lı, prog­ram­lı, alt­ya­pı ve sos­yal do­na­tı­lar­la do­na­tıl­mış, hem va­tan­da­şı mağ­dur et­me­yen hem ye­rel yö­ne­tim­ler an­la­yı­şı­na ve çağ­daş dün­ya ve Tür­ki­ye ger­çek­le­ri­ne uy­gun bir ya­pı­laş­ma­ya im­za ata­cak ka­nun de­ği­şik­lik­le­ri­ni hep bir­lik­te des­tek­le­me­miz ge­re­kir. 

Bir ar­ka­da­şı­mız da di­yor ki: "Efen­dim, İs­tan­bul'da­ki ka­çak ya­pı­laş­ma­la­rın te­me­li 1994 yı­lın­dan son­ra -Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ol­du­ğu dö­nem­ler­de- atıl­dı" di­yen­le­re, ay­nı id­di­ayı or­ta­ya atan­la­ra kar­şı bir id­dia ya­pıl­dı, "he­li­kop­ter­le ge­ze­lim" de­dik. Sa­dık Kah­ra­man de­nen iş ada­mı "Ka­çak ya­pı­lar yı­kıl­mı­yor" de­miş ol­ma­sı­na rağ­men, he­li­kop­ter­le yap­mış ol­duk­la­rı ge­zi so­nu­cu iş ada­mı id­di­ayı kay­bet­ti ve he­li­kop­te­ri­ni İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­na ba­ğış­la­mak zo­run­da kal­dı.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Son­ra ne al­dı? On­dan son­ra ne al­dı?

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - Ve şu an­da da­hi si­ya­si risk­le­re rağ­men Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız, Baş­ba­ka­nı­mız, be­le­di­ye baş­kan­la­rı­na ay­nen şu­nu söy­lü­yor: "Çar­pık, ulu or­ta, va­tan­da­şın can ve mal gü­ven­li­ği­ni teh­dit ede­cek olan bü­tün ya­pı­laş­ma­la­ra kar­şı as­la mü­sa­ma­hakâr dav­ran­ma­yı­nız…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ba­ka­nın bir tek de­fa ruh­sat­lı bi­na­da otur­du mu?

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - …on­la­rı ge­rek­li gö­rü­len yer­ler­de de yı­ka­rak ye­ni­le­yi­niz" ta­li­ma­tı ve­ri­yor. Hiç­bir si­ya­si par­ti­nin ve Baş­ba­kan ola­rak bir Hükûme­tin Baş­ba­ka­nı­nın böy­le bir ris­ki da­hi se­çim­le­re ya­kın olan bu dö­nem­ler­de söy­le­ye­bil­me­si bir ce­sa­ret me­se­le­si­dir, po­pü­list po­li­ti­ka­yı uy­gu­la­ma­dı­ğı­nın bir gös­ter­ge­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te, Tür­ki­ye'de ger­çek­ler or­ta­da­dır. Ger­çek­ten, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin dört yıl içe­ri­sin­de bin­ler­ce, yüz bin­ler­ce yap­mış ol­du­ğu gü­zel in­şa­at­la­rın pa­ra­le­lin­de…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Baş­ba­kan hiç ruh­sat­lı bi­na­da otur­du mu?

NUS­RET BAY­RAK­TAR (De­vam­la) - …ay­nı şe­kil­de -775 sa­yı­lı- ge­ce­kon­du ön­le­me ba­kı­mın­dan uy­gu­lan­ma­sı ge­re­ken pro­je­ler­de­ki al­dı­ğı yet­ki­ler­le da­ha gü­zel hiz­met­le­ri gö­tü­re­bi­le­ce­ği ka­na­ati he­pi­niz­de var­dır, siz­de de var­dır, biz­de de var­dır. Bu ka­na­ati bir­lik­te pay­laş­tık ve oy bir­li­ğiy­le bu ka­nu­nun geç­me­si­ne tek­nik ko­mis­yo­nu­muz­da bir­lik­te ka­rar ver­dik. Ko­mis­yon­da ko­nuş­tuk­la­rı­mı­zı Ge­nel Ku­rul­da da ay­nı şe­kil­de des­tek­le­ye­rek onay­la­ma­mız ge­re­kir, ama, kür­sü­ye ge­len ar­ka­daş­la­rı­mız, bir ba­kı­yo­ruz ki fark­lı şe­kil­ler­de, fark­lı de­ğer­len­dir­me­ler yap­ma­yı da sür­dü­rü­yor­lar. Biz bu­na da say­gı du­yu­yo­ruz, ama, va­tan­da­şı­mız ve İs­tan­bul hal­kı bun­la­rı bi­li­yor, ki­min ne­re­de, na­sıl ça­lış­tı­ğı­nı bi­li­yor.

Ben, bu ve­si­ley­le, ka­nu­nu­mu­zun ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le, eme­ği ge­çen­le­ri ve baş­ta Sa­yın Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­mız ve Ko­mis­yo­nu­muz üye­le­ri­ni teb­rik edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bay­rak­tar.

Şah­sı adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Asım Ku­lak.

Bu­yu­run.

MEH­MET ASIM KU­LAK (Bar­tın) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re tek­rar söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Resmî ku­ru­luş­la­rı­mız olan Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ve Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı ve­ri­le­ri­ne gö­re ül­ke­miz­de 2,5 mil­yon ko­nu­ta acil ola­rak ih­ti­yaç bu­lun­mak­ta­dır. Top­lam 81 il mer­ke­zi ve bağ­lı il­çe­ler­de 400 bin adet ko­nut­luk prog­ram ya­pan, 2006 yı­lı so­nu­na ka­dar 200 bin adet ko­nut in­şa­atı­nı baş­la­tan, 2007 yı­lı so­nu­na ka­dar ise 250 bin ko­nu­ta baş­la­ma­yı ve bü­yük bö­lü­mü­nü ta­mam­la­ma­yı amaç­la­yan Top­lu Ko­nut İda­re­si, pi­ya­sa ko­şul­la­rın­da ko­nut sa­hi­bi ola­ma­yan­la­rın ko­nut sa­hi­bi ol­ma­sı­nı des­tek­le­mek ama­cıy­la ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dür­mek­te ve baş­lat­tı­ğı ko­nut se­fer­ber­li­ğiy­le ül­ke­miz­de tes­pit edi­len acil ko­nut ih­ti­ya­cı­nın yüz­de 10'unu kar­şı­la­ma­yı he­def­le­mek­te­dir.

Di­ğer mad­de­ler­de de söz ala­ca­ğım için söz­le­ri­mi kı­sa tut­mak is­ti­yo­rum.

Tek­rar, bu ka­nu­nun ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ku­lak.

Yi­ne şah­sı adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mü­ca­hit Da­loğ­lu.

Bu­yu­run.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'yla il­gi­li ola­rak söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, he­pi­mi­zin, tek­nik bil­gi­ye ih­ti­yaç duy­ma­dan, An­ka­ra'dan, Has­köy'den Esen­bo­ğa Ha­va­ala­nı'na gi­der­ken Pur­sak­lar'da gör­dü­ğü­müz ge­ce­kon­du­la­rın, bir ba­rış ve hu­zur içe­ri­sin­de, in­san­lar­la an­la­şı­la­rak, Sin­can-Ye­ni­kent'te de on­la­ra mo­dern ko­nut­lar ve­ri­le­rek ya­pıl­dı­ğı­nı An­ka­ra'da ya­şa­yan her­kes gö­rü­yor. Ben, şu ka­da­rı­nı söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bu ge­ce­kon­du­lar, AK Par­ti ku­rul­du­ğu gün­den son­ra ya­pıl­ma­dı, yir­mi yıl­lık, otuz yıl­lık, kırk yıl­lık. Geç­miş hükûmet­le­rin bu ko­nu­da­ki, ma­ale­sef, ih­mal­le­rin­den do­la­yı bu­lu­nan bir ko­nu, AK Par­ti Hükûme­ti dö­ne­min­de ve An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­siy­le be­ra­ber çö­zül­müş­tür.

An­ka­ra'dan ör­nek ve­ri­yo­rum ve yıl­lar­dır hep der­dik ki: Bu Pro­to­kol Yo­lu bi­zi utan­dı­rı­yor. Tür­ki­ye'nin man­za­ra­sı bu mu ol­ma­lı? He­pi­miz bun­dan üzü­lür­dük. Çok şü­kür, ba­kın, bu, iş­te, kent­sel dö­nü­şüm… Bi­raz ev­vel, de­ğer­li ar­ka­da­şım Kum­ku­moğ­lu ko­nu­şur­ken, kent­sel dö­nü­şüm, ni­ye dö­nüş­tü­rü­yor­sun, ne var der­ken…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, fu­ka­ra­lık­tan ol­sun, çar­pık kent­leş­me­den ol­sun, za­man za­man da si­ya­si ik­ti­dar­la­rın on­la­ra göz yum­ma­sın­dan ol­sun, bir çar­pık kent­leş­me ol­muş. Bun­la­rın yo­lu var, su­yu var, as­fal­tı var di­yo­ruz, ama, za­man da ge­li­yor, di­yo­ruz ki: Bu­ra­lar­da hiç­bir şey yok, bu­ra­lar­da ya­şan­maz.

Onun için, ba­kın, dün­ya mar­ka­sı olan Top­lu Ko­nut İda­re­si, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­mız­la be­ra­ber bu ko­nu­nun dev­ri­ni de üze­ri­ne ala­rak, bu dün­ya mar­ka­sı olan, bu­gün 200 bin ko­nut üre­tip 2007'nin so­nun­da 250 bin ko­nut üre­te­cek olan Top­lu Ko­nut, in­şal­lah… Ya­ni, ya­şan­maz hâlde olan bir kent­ler doğ­muş. Ya­ni, kent­ler de… Bü­yük köy­dü bun­lar de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Za­man za­man ko­nu­şur­ken he­pi­miz müş­te­ki de­ğil mi­yiz? Bü­yük köy­ler ol­du An­ka­ra, İs­tan­bul. Bu­nu ken­te dö­nüş­tü­re­lim, ama mut­la­ka…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Kent­sel dö­nü­şü­me kar­şı de­ği­lim.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Mut­la­ka de­ğil­si­niz Ali Ke­mal Bey.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Va­tan­da­şın hak­kı­nı ko­ru­yan bir dü­zen­le­me ya­pa­lım.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - O da ko­run­ma­lı el­bet­te, va­tan­da­şın…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Me­se­le bu iş­te. Ya­ni, o yok or­ta­da.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ca­nım, bak şim­di Kum­ku­moğ­lu, de­ğer­li kar­de­şim, el­bet­te va­tan­da­şın hak­kı ko­run­ma­dan, za­ten, ya­ni…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Bi­zim iti­ra­zı­mız ora­ya.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - O za­man hiç el vur­ma­ya­lım. Öne­ri­ni­zi de ben me­rak edi­yo­rum as­lın­da.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ha­yır, ön­ce o dü­zen­le­me­yi ya­pa­lım.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ta­bii, ta­bii.

BAŞ­KAN - Efen­dim, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

Bu­yu­run.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, hu­kuk önem­li. Ya­ni, ar­ka­da­şı­mı­zın ifa­de et­ti­ği de mut­la­ka iyi ni­yet­li ama… Ya­ni, onun hak­kı­nı biz gasp ede­rek onu iyi bir ko­nu­ta na­sıl gö­tü­rü­rüz de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - An­la­dım da, or­ta­da o yok.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ba­kın, bun­la­rı yap­ma­yın di­yor­sam, öne­ri yok. Ya­ni, öne­ri bu­dur. Ba­kın, ör­nek ve­ri­yo­rum: Pur­sak­lar'dan Ye­ni­kent'e gi­den in­san­lar­la, An­ka­ra'da be­ra­ber gi­dip gö­rü­şe­lim. Her­kes dua edi­yor ve bu­gün ora­sı bir rek­re­as­yon ala­nı ola­rak gö­le­tiy­le, ha­vu­zuy­la -ne bi­le­yim- ağaç­la An­ka­ra bir ne­fes ala­nı ka­za­nı­yor. Onun için, lüt­fen, bun­la­ra -siz de çok iyi ni­yet­li ola­rak dü­şü­nü­yor­su­nuz- des­tek ve­rin. Bu ka­nun gü­zel bir ka­nun, ha­yır­lı ol­sun di­yo­ruz. İle­ri­ki mad­de­ler­de tek­rar dü­şün­ce­le­ri­mi ifa­de ede­ce­ğim.

Say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum he­pi­ni­zi. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Da­loğ­lu.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

1'in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­dı­ğın­dan, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.59

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.13

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 79'un­cu Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1266 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Hükûmet ve Ko­mis­yon ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di 1'in­ci mad­de­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

1'in­ci mad­de­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 775 sa­yı­lı Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ek mad­de­ler ve ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

"Ta­şın­maz­la­rın dev­ri

EK MAD­DE 4- 189 sa­yı­lı Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı İskân İh­ti­yaç­la­rı İçin Sar­fi­yat İc­ra­sı ve Bu Ba­kan­lık­ça Kul­la­nı­lan Gay­ri­men­kul­ler­den Lü­zu­mu Kal­mı­yan­la­rın Sa­tıl­ma­sı­na Se­la­hi­yet Ve­ril­me­si Hak­kın­da Ka­nun kap­sa­mın­da bu­lu­nan ta­şın­maz­lar ile her­han­gi bir ka­mu hiz­me­ti­ne tah­sis edil­miş olan ta­şın­maz­lar ha­riç ol­mak üze­re mül­ki­ye­ti Ha­zi­ne­ye ait olup, 775 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca baş­la­tı­la­cak olan pro­je­ler çer­çe­ve­sin­de kul­la­nı­la­cak olan ta­şın­maz­lar, be­del­siz ola­rak Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­di­le­rek, anı­lan Baş­kan­lı­ğın ta­le­bi ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın ona­yı ile ta­pu­da Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı adı­na tes­cil edi­lir.   

Bi­rin­ci fık­ra uya­rın­ca Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­ri ve tes­ci­li ger­çek­leş­ti­ri­len mal­lar ile 23/5/2000 ta­rih­li ve 4568 sa­yı­lı Ka­nu­nun 6 ncı mad­de­si uya­rın­ca Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­di­len Ge­ce­kon­du Fo­nu kay­nak­la­rı­nın 775 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri uya­rın­ca kul­la­nıl­ma­sı esas­tır.

BAŞ­KAN - Ek mad­de 4 üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ke­mal Sağ, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li üye­ler; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nın 2'nci mad­de­si­nin ek 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış­ken, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 2'nci mad­de­siy­le Ya­sa'ya ek­le­nen ek 4'ün­cü mad­de, mül­ki­ye­ti ha­zi­ne­ye ait olan ta­şın­maz­la­rın TO­Kİ'ye be­del­siz ola­rak ve­ril­me­si­ni hük­me bağ­lı­yor.

Ta­sa­rı, Millî Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı­na ait gay­ri­men­kul­le­ri, 189 sa­yı­lı Ya­sa'yla tah­sis edi­len gay­ri­men­kul­le­ri bu Ya­sa kap­sa­mı dı­şın­da bı­ra­kı­yor. Bu­nu biz olum­lu ola­rak kar­şı­lı­yo­ruz, gü­zel bir dü­şün­ce.

Yi­ne, ta­sa­rı, TO­Kİ'ye ar­sa dev­ri­ni, pro­je ya­pıl­ma­sı­na bağ­la­mış. Bu, tek ba­şı­na ye­ter­li de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Pro­je­nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ni sağ­la­ya­cak öde­ne­ğin de te­min edil­miş ol­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Ya­ni, be­del­siz de­vir, mut­la­ka, ha­ya­ta ge­çi­ri­le­bi­le­cek pro­je­ler için ya­pı­la­bil­me­li­dir. Ak­si tak­dir­de, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin ta­ma­mı TO­Kİ'ye gi­de­cek­tir.

Bu­ra­dan öy­le bir so­nuç çı­ka­cak ki de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın, şim­di de Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün tas­fi­ye­si­ni he­def­le­miş ol­mak­ta­dır. Evet, ta­sa­rıy­la, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın tas­fi­ye­si­ne iliş­kin ça­lış­ma­la­ra hız ve­ril­miş ol­mak­ta­dır ve ta­mam­lan­mak­ta­dır. Ör­ne­ğin, Ge­lir İda­re­si özerk­li­ğe ka­vuş­tu­rul­muş ve bir ba­kı­ma ay­rıl­mış­tır. 5018 sa­yı­lı Ya­sa ile Büt­çe Ge­nel Mü­dür­lü­ğü za­yıf­la­tıl­mış­tır. Yi­ne, ay­nı ya­say­la, mu­ha­se­be, say­man­lık gi­bi hiz­met­le­rin yet­ki dev­ri do­la­yı­sıy­la Mu­ha­se­bat Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de yi­ne za­yıf­la­mış­tır. Ge­ri­de ka­lan Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de bu şe­kil­de ar­tık tas­fi­ye­ye baş­la­mış­tır ve bu­nun so­nu­cun­da, her­hal­de, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na, ya­kın­da, ki­lit vu­ru­la­cak­tır. Yok­sa, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ken­di­sin­den son­ra baş­ka bi­ri­nin Ma­li­ye Ba­ka­nı ol­ma­sı­nı is­te­mi­yor mu? Ya da, iş­le­vi­ni kay­bet­miş, kü­çül­müş bir Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın ge­ri­de kal­ma­sıy­la, ya­pı­lan yan­lış­la­rın ya da yol­suz­luk­la­rın ka­muf­le edi­le­ce­ği­ni mi plan­lı­yor?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sis­tem bo­zul­muş­tur. Ar­sa Ofi­si Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ka­pa­tıl­ma­sı ve gö­rev ve yet­ki­le­ri­nin çok bü­yük bö­lü­mü­nün TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­si yet­me­di, şim­di de, Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün gö­rev ve yet­ki­le­ri TO­Kİ'ye dev­re­dil­mek­te­dir. Ne ol­du da bu ya­pı­lı­yor? Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü gö­rev­de ku­sur mu yap­tı, yok­sa, ye­ter­siz mi kal­dı? Bu­gü­ne ka­dar TO­Kİ'nin ih­ti­yaç duy­du­ğu ara­zi­le­rin, hiç so­run­suz ola­rak Ha­zi­ne ta­ra­fın­dan TO­Kİ'ye de­vir iş­lem­le­ri ya­pıl­mış­tır, yi­ne ya­pıl­ma­ya de­vam edi­le­bi­lir. İş­te, bu yüz­den, ya­sa ta­sa­rı­sıy­la baş­la­tı­lan bu gi­ri­şi­mi, ben şah­sen, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın tas­fi­ye­si ola­rak yo­rum­lu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, bu ya­sa ta­sa­rı­sın­da­ki bir dik­kat­siz­li­ğe siz­le­rin dik­ka­ti­ni de çek­mek is­ti­yo­rum. Ta­sa­rı­nın 2'nci mad­de­sin­de yer ve­ri­len ek mad­de 4'ün ikin­ci fık­ra­sın­da "23/5/2000 ta­rih­li ve 4568 sa­yı­lı Ka­nu­nun 6'ncı mad­de­si uya­rın­ca Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­ri­nin ger­çek­leş­ti­ği" ifa­de edi­li­yor.

Ge­ce­kon­du Fo­nu kay­nak­la­rı­nın mev­cut du­ru­mu, ta­sa­rı­yı ha­zır­la­yan ar­ka­daş­la­rın fi­ilî du­rum­dan ha­ber­dar ol­ma­yıp ken­di yo­rum­la­rı­na gö­re ya­sa yap­mak is­te­dik­le­ri­ni açık­ça or­ta­ya ko­yu­yor.

Ba­kın, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun 2005 ra­po­ru, say­fa 284-288'e ka­dar. Bu ra­po­run bir bö­lü­mü­nü oku­ya­lım. Di­yor ki ra­por: "775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun 14'ün­cü mad­de­siy­le ku­ru­lan Ge­ce­kon­du Fo­nu 4568 sa­yı­lı Ka­nun'la kal­dı­rı­la­rak, tüm var­lık­la­rı hak ve yü­küm­lü­lük­le­riy­le bir­lik­te TO­Kİ'ye dev­re­dil­miş­tir." Gü­zel. "Tas­fi­ye iş­lem­le­ri­ne Ka­nun'un 7'nci mad­de­si ge­re­ği 9/9/2000 ta­ri­hin­de baş­la­nıl­ma­sı ge­re­kir­ken Ekim 2006 ta­ri­hi­ne ka­dar hiç­bir tas­fi­ye fa­ali­ye­ti ya­pıl­ma­mış­tır. Bu ara­da 775 sa­yı­lı Ya­sa kap­sa­mın­da­ki Fo­na ait bü­tün mal var­lık­la­rı­nın en­van­te­ri­nin çı­ka­rıl­ma­dı­ğı, var­lık­lar üze­rin­de­ki hak­lar, ala­cak­lar ve borç­la­rın Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca TO­Kİ'ye ak­ta­rıl­ma­dı­ğı tes­pit edil­miş­tir." di­yor ra­por.

Yi­ne bir baş­ka bö­lü­mün­de "4568 sa­yı­lı Ya­sa uya­rın­ca 1 Şu­bat 2002 ta­rih­li ha­kem ka­ra­rıy­la ke­sin­lik ka­za­nan top­lam 9,5 mil­yon YTL ala­ca­ğın da Ekim 2006 ta­ri­hi­ne ka­dar TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­di­ği­ni" ya­zı­yor.

İs­te­yen­ler ra­po­run de­tay­la­rı­na ba­ka­bi­lir­ler. Ra­por da bu­ra­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, bu du­rum ne­yi ifa­de edi­yor? De­mek ki, Ge­ce­kon­du Fo­nu kay­nak­la­rı­nın ta­ma­mı he­nüz TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­miş. De­mek ki, ka­nun­lar ya­zı­lır­ken da­ha dik­kat­li olun­ma­sı ge­re­ki­yor.

Ben bi­raz da ko­nut po­li­ti­ka­sı­na de­ğin­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. 1984 yı­lın­da Top­lu Ko­nut İda­re­si ve Ka­mu Or­tak­lı­ğı ku­rul­ma­sıy­la ko­nut üre­ti­mi­ne baş­lan­mış, gü­nü­mü­ze ka­dar 940 bin ko­nut üre­til­miş­tir. Ya­ni, ko­nut üre­ti­mi sa­de­ce bu Hükûme­tin de­ğil, geç­miş hükûmet­le­rin de önem ver­di­ği bir  ko­nu­dur. De­mek ki, bu­gü­ne ka­dar 700 bin ko­nut ya­pıl­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Geç­miş hükûmet­le­rin ba­şa­rı­sı­nı da bu ara­da ya­ba­na at­ma­ya­lım. Son dö­ne­me bak­tı­ğı­mız za­man, son dö­nem­de, TO­Kİ ka­yıt­la­rı­na gö­re, 191 bin sos­yal ko­nut ni­te­lik­li ko­nut ya­pıl­mış, 42.700 adet kay­nak ge­liş­ti­ri­ci ko­nut ya­pıl­mış, top­lam 236 bin ko­nut üre­til­miş­tir.

Biz sos­yal ko­nut üre­ti­mi­ne, kent­sel dö­nü­şü­me, ge­ce­kon­du­la­rın tek­rar şe­hir­leş­me­si­ne as­la kar­şı de­ği­liz ve bu ça­lış­ma­la­ra des­tek ve­ri­yo­ruz. An­cak, bu dö­nem­de ko­nut ya­pı­mın­da or­ta­ya çı­kan bir­kaç nok­ta­yı be­lirt­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ba­kın, bu dö­nem­de ko­nut ya­pı­mın­da or­ta­ya çı­kan be­lir­gin bir özel­lik: Ko­nut ya­pı­mın­da kay­nak üret­mek ama­cıy­la lüks ko­nut ya­pı­mı­na gi­ri­şil­miş­tir ve ya­pı­lan ko­nut­la­rın yak­la­şık yüz­de 20'si de­mek ki, sos­yal ko­nut de­ğil. Pe­ki se­bep? Kay­nak ya­rat­mak.

Yi­ne, TO­Kİ ta­ra­fın­dan, yi­ne kay­nak ya­rat­mak ama­cıy­la tu­rizm ya­tı­rım­la­rı­na yö­ne­lin­miş olun­ma­sı da bi­ze gö­re yan­lış­tır. Bu du­rum ku­ru­mun var oluş pren­si­bi­ne uy­ma­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Yal­nız, bu da çok önem­li bir ko­nu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Ko­nut üre­ti­mi ama­cıy­la ger­çek­leş­ti­ri­len iha­le­ler­de, iha­le ön­ce­si ger­çek­leş­ti­ril­me­si ge­re­ken ve İda­re­ce ya­pıl­ma­sı ge­re­ken imar so­ru­nu gi­bi so­run­lar çö­zül­me­den iha­le­ye çı­kıl­ma­sı da yük­le­ni­ci­le­ri zor du­rum­da bı­rak­mak­ta­dır. Bu du­rum, ta­bii ki, in­şa­at­la­rın za­ma­nın­da ta­mam­lan­ma­sı ko­nu­sun­da da so­run­lar çı­kar­mak­ta­dır.

Şim­di de bir baş­ka ko­nu­ya dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum -bu, TO­Kİ için çok önem­li bir ko­nu de­ğer­li ar­ka­daş­lar- o da şu­dur: TO­Kİ'nin yap­mak zo­run­da ol­du­ğu, gö­rev ve­ril­di­ği için yap­mak zo­run­da ol­du­ğu afet ko­nut­la­rı, ta­rım köy­le­ri ve göç­men ko­nut­la­rı gi­bi ya­pım­lar­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­dan TO­Kİ'nin bü­yük mik­yas­ta ala­cak­la­rı doğ­muş­tur. Bu­nun di­ğer adı, bir gö­rev za­ra­rı­dır. Bu gö­rev za­ra­rı­nın, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca, çok hız­lı bir şe­kil­de TO­Kİ'ye öden­me­si ge­rek­mek­te­dir. Çün­kü, TO­Kİ, ken­di­si­ne hak­lı ola­rak kay­nak ya­rat­mak ama­cıy­la, ama­cın­dan uzak­laş­mış, lüks ko­nut ya­pı­mı­na ve tu­riz­me kay­mak zo­run­da bı­ra­kıl­mış­tır.

İş­te, bu dü­şün­ce­ler­le, ben, Hükûme­tin, TO­Kİ'nin ger­çek ama­cı­na uy­gun ola­rak sos­yal ko­nut yap­ma­sı ama­cıy­la ge­rek­li kay­na­ğı ak­tar­ma­sı­nı bu­ra­dan te­men­ni edi­yor, bu duy­gu­lar­la, par­tim ve şah­sım adı­na yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Sağ.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Öz­can. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 2'nci mad­de­si­nin ek 4'ün­cü mad­de­si ve ta­şın­maz­lar­la il­gi­li, Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 2'nci mad­de­siy­le, 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik ya­pan 3414 sa­yı­lı Ka­nun'un 775 sa­yı­lı Ka­nun'la il­gi­li olan ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­si­nin yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­ma­sı ön­gö­rül­müş­tür.

Ay­rı­ca, 3414 sa­yı­lı Ka­nun'un ge­çi­ci 4'ün­cü mad­de­sin­de Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­len hak, yet­ki ve gö­rev­ler Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­re­dil­mek­te­dir.

775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uya­rın­ca, dar ge­lir­li ve­ya ko­nut­suz va­tan­daş­la­rı­mı­zın ucuz ko­nut sa­hi­bi ol­ma­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı ve ge­ce­kon­du­laş­ma eği­lim­le­ri­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ama­cıy­la ba­zı fa­ali­yet­ler yü­rü­tül­mek­te­dir. Gü­nü­mü­ze ka­dar ge­ce­kon­du­laş­ma eği­lim­le­ri­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ama­cıy­la, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ara­cı­lı­ğıy­la, ül­ke ge­ne­lin­de ba­zı uy­gu­la­ma­lar ya­pıl­mış­tır.

Ta­sa­rıy­la, TO­Kİ'nin mis­yo­nu da dik­ka­te alı­na­rak, Ba­kan­lı­ğa ait hak, yet­ki ve gö­rev­ler TO­Kİ'ye dev­re­dil­mek­te­dir. As­lın­da, böy­le bir de­ği­şik­li­ğin da­ha ya­rar­lı ola­bi­le­ce­ği dü­şü­nü­le­bi­lir. Bu ne­den­le, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu çer­çe­ve­sin­de uy­gu­la­ma­la­rın bu ko­nu­da uz­man­laş­mış bir ku­ru­ma ve­ril­me­si, da­ha ya­rar­lı ola­bi­le­ce­ği ama­cı­na yö­ne­lik­tir.

Sa­de­ce böy­le bir gö­rev de­ği­şik­li­ği ya­pa­rak ge­ce­kon­du­laş­ma ve kent­leş­me­ye iliş­kin tüm so­run­la­rın çö­zü­me ka­vu­şa­bi­le­ce­ği­ni dü­şün­mek bi­raz saf­dil­lik ola­cak­tır. Bi­lin­di­ği üze­re, Ana­ya­sa'mı­za gö­re, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti­dir, sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın ge­re­ği ola­rak da te­mel ba­zı gö­rev­le­ri var­dır. Ana­ya­sa'mı­zın "Ko­nut hak­kı" baş­lık­lı 57'nci mad­de­sin­de "Dev­let, şe­hir­le­rin özel­lik­le­ri­ni ve çev­re şart­la­rı­nı gö­ze­ten bir plan­la­ma çer­çe­ve­sin­de, ko­nut ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­ya­cak ted­bir­le­ri alır, ay­rı­ca top­lu ko­nut te­şeb­büs­le­ri­ni des­tek­ler." de­nil­mek­te­dir. Bu çer­çe­ve­de, dev­let, va­tan­daş­la­rın gü­ven­li­ği­ni sağ­la­ya­cak, ada­le­ti te­min ede­cek, eği­tim ve sağ­lık imkânla­rın­dan eşit bir şe­kil­de fay­da­lan­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak ve her şey­den önem­li­si, en te­mel ih­ti­yaç olan ba­rın­ma ih­ti­ya­cı­nı sağ­la­ya­cak ve ya­şa­mı ko­lay­laş­tı­ra­cak alt­ya­pı­yı oluş­tu­ra­cak­tır.

Şu an­da, ik­ti­dar, na­sıl va­tan­daş­la­rı­mı­zın gü­ven­li­ği­ni ye­te­rin­ce sağ­la­ya­ma­mış­sa, ba­rın­ma ih­ti­yaç­la­rı­nı da ye­te­rin­ce sağ­la­ya­ma­mak­ta­dır. Sos­yal ve eko­no­mik ko­şul­la­rın ye­ter­siz­li­ği ne­de­niy­le, hâlen, mil­yon­lar­ca va­tan­da­şı­mız sağ­lık­sız ko­nut­lar­da ya­şa­mak zo­run­da kal­mak­ta­dır. Bu sağ­lık­sız ko­şul­lar al­tın­da, genç­le­ri­mi­zin, sos­yal, psi­ko­lo­jik an­lam­da sağ­lık­lı bi­rey­ler ola­rak ye­tiş­me­si de bek­le­ne­mez.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, baş­ta genç­le­ri­miz ol­mak üze­re, tüm in­san­la­rı­mız, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği­dir. Ge­le­cek viz­yo­nu­mu­zu in­şa ede­rek, in­san­la­rı­mı­zı her tür­lü sağ­lık­sız or­tam­dan ko­ru­mak ve ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mak, te­red­düt­süz ki, çok önem­li­dir.

Bir in­sa­nın en te­mel hak­kı, sağ­lık­lı bir ko­nut­ta ika­met et­mek­tir. An­cak, ge­rek­li ted­bir­le­rin alın­ma­ma­sı ne­de­niy­le, bir şe­kil­de, ha­zi­ne­ye ve va­kıf­la­ra ait ara­zi­ler va­tan­daş­la­rı­mı­za gay­ri­meş­ru yol­lar­la sa­tıl­mış ve ge­ce­kon­du­laş­ma­nın oluş­ma­sı­na izin ve­ril­miş­tir.

Şüp­he­siz, bu bü­yük so­ru­nun üs­te­sin­den ge­le­bil­mek için top­yekûn bir mü­ca­de­le ve­ril­me­si ve ya­pı­sal ted­bir­le­rin alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu ne­den­le, hak, yet­ki ve gö­rev­le­rin bir ku­rum­dan di­ğer ku­ru­ma ve­ril­me­si tek ba­şı­na so­ru­nu çöz­me­ye­cek­tir.

Sağ­lık­lı ko­nut için çö­zül­me­si ge­re­ken en önem­li so­run fa­kir­lik­tir. Hal­kı­mız, AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de re­el ola­rak alım gü­cü­nü yi­tir­miş­tir. Bu ko­nu­da al­da­tı­cı ra­kam­la­ra de­ğil, ürü­nü­nü yok pa­ha­sı­na sat­mak zo­run­da ka­lan çift­çi­mi­ze, alım gü­cü dü­şen iş­çi ve me­mur­la­rı­mı­za ku­lak ver­me­ni­zi tav­si­ye et­mek­te­yiz.

Özel­lik­le, bü­yük şe­hir­ler­de ya­şa­mak zo­run­da ka­lan iş­çi ve me­mur­la­rı­mız üc­ret­le­ri­nin ne­re­dey­se ta­ma­mı­nı ev ki­ra­sı­na ver­mek zo­run­da ka­lı­yor, eşi­nin ge­lir­le­riy­le de ka­rın­la­rı­nı zor do­yu­ru­yor­lar. He­le de tek ma­aş­lı ise, ka­rın do­yur­ma­sı da bir ça­ba­dır.

Şim­di, siz yok­sul­lu­ğu ve dü­şük üc­ret so­ru­nu­nu çö­ze­mez­se­niz, al­dı­ğı­nız ted­bir­ler­le va­tan­daş­la­rı­mı­zın sağ­lık­lı ko­nut­la­ra ka­vuş­ma­sı­nı na­sıl sağ­la­ya­ca­ğız? İş­te ör­nek: "Mort­ga­ge ve tut­sat sis­te­mi" de­di­niz, hal­kı­mı­za umut ver­di­niz, ama dağ, ma­ale­sef, fa­re do­ğur­du. Tut­sat sis­te­min­de da­hi, bu fa­iz­ler­le iş­çi ve me­mur­la­rı­mı­zın sağ­lık­lı ko­nut sa­hi­bi ol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir.

Yi­ne, ko­nut so­ru­nu­nun çö­zül­me­si için üze­ri­ne gi­dil­me­si ge­re­ken ya­pı­sal bir so­run da, köy­den ken­te göç so­ru­nu­dur; an­cak, İs­tan­bul'a vi­ze uy­gu­la­ma­sı gi­bi gay­ri­de­mok­ra­tik yol­lar­la da bu so­run çö­zü­le­me­ye­cek­tir. İn­san­la­rı­mız ne­den kent­le­re göç et­mek­te­dir? Ge­çim der­di ve da­ha da ra­hat ha­yat ko­şul­la­rı­na sa­hip ol­mak için kö­yü­nü, ka­sa­ba­sı­nı bı­ra­kıp kent­le­re göç et­mek­te­dir.

Bu ik­ti­dar­da ol­du­ğu gi­bi, ta­rı­ma ve ta­rı­ma da­ya­lı sa­na­yi­ye önem ver­mez­se­niz, ih­ra­cat so­run­la­rı­nı gi­de­re­mez­se­niz, köy­lü­müz, çift­çi­miz de ürü­nü­nü sat­maz ya da de­ğe­rin­de sa­ta­maz­sa, göç­ler de­vam eder, yi­ne ge­ce­kon­du so­run­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya ka­lı­rız.

Onun için, as­lın­da, bu Hükûme­tin yap­tı­ğı en bü­yük ha­ta­la­rın­dan bi­ri­si, ba­na gö­re, ta­rım ke­si­mi­ni ve köy­lü­le­ri­mi­zi bi­tir­mek ol­muş­tur. Eğer, ta­rı­mı bi­ti­rir­se­niz, ge­ce­kon­du­laş­ma da­ha da ar­ta­cak­tır.

Bu ne­den­le, ül­ke­miz­de ge­ce­kon­du­laş­ma so­ru­nu, sa­de­ce Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne bı­ra­kı­la­rak ya da onun ça­lış­ma­sıy­la çö­zü­le­cek bir iş de­ğil­dir. Bu so­run, an­cak, ba­şa­rı­lı hükûmet­le­rin ta­sar­ruf­la­rıy­la ve ya­pı­sal ted­bir­le­riy­le çö­zü­le­bi­le­cek­tir.

Bir di­ğer ya­pı­sal ted­bir ise, in­şa­at sek­tö­rü­nün ve mü­te­ah­hit­le­rin des­tek­len­me­si ol­ma­lı­dır. Ay­rı­ca, iha­le sis­te­mi de re­ka­be­te açık ol­ma­lı ve eş dost ka­yır­ma­cı­lı­ğı­na izin ve­ril­me­me­li­dir.

An­cak, yi­ne bu ik­ti­dar dö­ne­min­de in­şa­at ma­li­yet­le­ri yük­sel­di­ği gi­bi, ile­ri­ye dö­nük sağ­lık­lı bir ön­gö­rü yap­mak da müm­kün de­ğil­dir. Ba­zı pro­je­ler­de mü­te­ah­hit­le­rin ala­cak­la­rı­nı ala­ma­dık­la­rı­nı ve so­run­la­rı­nı Mec­li­se ka­dar ta­şı­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Eğer TO­Kİ mü­te­ah­hit­le­riy­le de gö­rüş­tü­ğü­nüz­de, ger­çek­ten sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­duk­la­rı­nı, bu fi­yat­lar­la bu işi gö­tü­re­me­ye­cek­le­ri­ni söy­lü­yor­lar ve çok­la­rı­nın da ala­cak­lı ol­duk­la­rı­nı di­le ge­ti­re­rek "biz­le­ri fa­ize boğ­du­lar" di­ye de şikâyet­le­ri ol­du­ğu­nu her­kes gö­rü­yor ve ya­şı­yor.

An­cak, yi­ne bu ik­ti­dar dö­ne­min­de in­şa­at ma­li­yet­le­ri­nin yük­sek ol­ma­sı, do­la­yı­sıy­la da va­tan­da­şın sa­tın al­ma gü­cü­nün ta­ma­men ve… İn­şa­at ya­pan mü­te­ah­hit­le­rin de du­rum­la­rı­nın her ge­çen gün da­ha zor ko­şul­lar­da ve hat­ta, ta­ah­hüt et­tik­le­ri ya­pı­la­rı da ye­ri­ne ge­tir­me­dik­le­ri, in­şa­at­la­rı ya­rı bı­ra­kıp git­tik­le­ri­ni gö­rü­yo­ruz.

Do­la­yı­sıy­la, va­tan­daş­la­rı­mı­zın sağ­lık­lı ko­nu­ta ka­vu­şa­bil­me­si için in­şa­at sek­tö­rün­de­ki so­run­la­rın çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­ma­sı ve TO­Kİ'nin yap­tı­ğı ev­le­rin be­del­le­ri­nin net ola­rak be­lir­le­ne­bi­lir ol­ma­sı, tak­sit mik­tar­la­rı­nın ve sa­yı­sı­nın dü­ze­ne so­kul­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Ba­kı­yor­sun, va­tan­da­şı ge­ce­kon­du­sun­dan ko­par­mış­sın, ve­ri­yor­sun da­ğın ba­şın­da bir ye­re. Özel­lik­le ba­kı­yor­sun, Van, Hakkâri gi­bi, öy­le, top­lu ko­nut­lu yer­le­re bak­tı­ğı­nız­da, va­tan­daş ora­dan da, bu­lun­du­ğu ge­ce­kon­du­dan da ne­re­dey­se git­mek is­te­mi­yor. Çün­kü, git­ti­ğin­de ora­da da alt­ya­pı­sı­nın ha­zır ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yor ve onun için, "eşim­den dos­tum­dan da ay­rıl­ma­ya­yım, bu­ra­lar­da ka­la­lım" di­ye, bir sü­rü sı­kın­tı­la­rı ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

Ge­ce­kon­du­laş­ma ve sağ­lık­lı ko­nut so­ru­nu­nun önün­de­ki en bü­yük ya­pı­sal en­gel­ler­den bi­ri de eko­no­mik sı­kın­tı­lar ve is­tik­rar­sız­lık­tır. Bu ik­ti­dar dö­ne­min­de, özel­lik­le son dö­nem­ler­de ca­ri açı­ğın bü­yü­me­si ve bir kriz bek­len­ti­si­nin eko­no­mist­ler­ce di­le ge­ti­ril­me­si, hal­kı­mı­zı, ne ya­zık ki, kor­kut­mak­ta­dır.

Za­ten dar ge­lir­li olan ge­niş halk ke­sim­le­ri bu gü­ven­siz­lik or­ta­mın­da ko­nu­ta ya­tı­rım yap­ma ya da tak­sit­ler­le ev sa­hi­bi ol­ma ko­nu­sun­da sı­kın­tı ya­şa­mak­ta­dır. Çün­kü, va­tan­daş­la­rı­mız, eko­no­mik sı­kın­tı­lar ve is­tik­rar­sız­lık so­nu­cu işi­ni her za­man kay­be­de­bi­le­ce­ği kor­ku­su içe­ri­sin­de­dir. Bu ne­den­le, ba­zı yet­ki ve gö­rev­le­rin TO­Kİ'ye dev­re­dil­me­si ge­rek­li­dir; an­cak, ye­ter­li de­ğil­dir. Bir kıs­mı­nı bi­raz ön­ce sı­ra­la­dı­ğı­mız ya­pı­sal ted­bir­le­rin uy­gu­lan­ma­sı ve ül­ke­mi­zin iyi yö­ne­til­me­si, hal­kı­mı­zın sağ­lık­lı ko­nut­lar­da ya­şa­ya­bil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu yüz­den va­tan­daş­la­rı­mı­zın sağ­lık­lı ko­nut­lar edi­ne­bil­me­si­ni ko­lay­laş­tır­mak sü­re­cin­de eko­no­mik so­run­la­rı çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­ma­dık­ça ve ge­niş halk ke­sim­le­ri­nin alım gü­cü yük­sel­til­me­dik­çe, ge­ce­kon­du­lar her za­man ol­ma­ya de­vam ede­cek­tir, ba­zı yet­ki­le­rin Ba­kan­lık­tan Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­re­dil­me­si, so­nu­cu da de­ğiş­tir­me­ye­cek­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rü­yo­ruz ki, -ne­den- bu in­san­lar yıl­lar­ca bu ge­ce­kon­du­lar­da ışık­sız, elek­trik­siz, yol­suz, bir sü­rü me­şak­ka­te kat­la­na­rak sı­kın­tı­la­rın içe­ri­sin­de bu­lun­du­lar. iş­te, An­ka­ra'da bak­tı­ğı­nız­da, Al­tın­dağ'a git­ti­ği­miz­de, ge­ce­kon­du­lar­da ya­şa­yan in­san­la­rın sı­kın­tı­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. Eğer, bu in­san­la­rın elin­de­ki ge­ce­kon­du­la­rı­nı yok pa­ha­sı­na ala­rak, bun­la­rı da borç­lan­dır­dı­ğı­nız­da, bu in­san­lar, o git­tik­le­ri, Top­lu Ko­nut­tan al­dık­la­rı da­ire­le­rin borç­la­rı­nı na­sıl…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum…

Bu in­san­lar, bu borç­lan­dık­la­rı pa­ra­yı na­sıl öde­ye­cek­ler? Za­ten ge­lir­le­ri art­mı­yor, iş bul­mak da sı­kın­tı, bir ev, bir ai­le re­isi­nin beş al­tı ta­ne in­sa­nı ge­çin­dir­mek zo­run­da olan, ge­ce­kon­du­su da yı­kı­lan bu in­san­la­rı borç­lan­dır­dı­ğı­nız­da ne ya­pa­cak­lar? Hâliy­le so­kak­ta anar­şi­ye tes­lim ola­cak­lar, hâliy­le kap­kaç­çı­nın te­si­rin­de ka­la­cak­lar, hâliy­le vur­gun ve ta­la­nın pe­şin­de ko­şa­rak bi­ri­le­ri­ne te­tik­çi­lik ya­pa­cak­lar. Bun­la­rın önü­nü kes­me­nin yo­lu, bu in­san­la­rın özel­lik­le ya­şam se­vi­ye­le­ri­ni yük­sel­te­rek, bu in­san­la­rı muh­taç et­me­mek la­zım. Eğer, biz, bu ge­ce­kon­du­la­rı­nı al­dı­ğı­mız in­san­la­rı ye­te­ri ka­dar des­tek­le­mez­sek, uzun va­de­de ve dü­şük fa­iz­le ver­me­di­ği­miz sü­re­ce, ge­lir­le­ri­ni de ar­tır­ma­dı­ğı­mız sü­re­ce, aç­lı­ğa mahkûm et­me­ye ve on­la­rı da pe­ri­şan et­me­ye her za­man için ha­zır du­ru­ma gel­miş olu­ruz. Bu­nu çöz­me­nin yo­lu, ya­şam se­vi­ye­si­ni, as­ga­ri üc­re­ti en az 1 mil­ya­ra ka­dar çı­ka­ra­rak bu in­san­la­rın borç­la­rı­nı öde­me­sin­de de...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, son cüm­le­niz için aç­tım…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Efen­dim, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yo­rum…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet, ya­şam se­vi­ye­si yük­sel­di­ğin­de sağ­lık­lı ko­nut­la­ra ka­vu­şa­cak­tır. Çev­re­siy­le, alt­ya­pı­sıy­la, eği­ti­miy­le ça­ğın ge­rek­le­ri­ne uy­gun bir va­tan­daş du­ru­mu­na ge­le­ce­ği­ne ina­nı­yo­ruz, bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­zı say­gıy­la se­lam­lı­yo­ruz.

Bu ya­sa­nın ül­ke­mi­ze ve bü­tün mağ­dur olan in­san­la­ra ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Şah­sı adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Asım Ku­lak, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ASIM KU­LAK (Bar­tın) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 22 Ara­lık 2006 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la 81 ili­miz­de ve 251 il­çe­de, top­lam 599 şan­ti­ye­de ça­lış­ma­la­rı­na de­vam eden, doğ­ru­dan ve do­lay­lı ola­rak yak­la­şık 800 bin ki­şi­ye is­tih­dam oluş­tu­ran, 2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da 5 kat­ril­yon li­ra­lık ya­tı­rı­mıy­la ül­ke eko­no­mi­si­ne kay­nak ak­ta­ran ve bu ya­tı­rım­la­rı için büt­çe­den tek ku­ruş al­ma­yan, Ar­sa Kar­şı­lı­ğı Ge­lir Pay­la­şı­mı Pro­je­si'yle de önü­müz­de­ki üç yıl için­de ka­mu­ya yak­la­şık 4 tril­yon li­ra ge­lir ka­zan­dır­ma­yı he­def­le­yen Top­lu Ko­nut İda­re­si ile il­gi­li ola­rak bu ra­kam­lar, İda­re­nin, ül­ke­mi­ze, eko­no­mik ve sos­yal alan­da yap­tı­ğı kat­kı­la­rın bü­yük­lü­ğü­nü ifa­de et­mek­te­dir.

Hâlen Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­len, 775 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da­ki yet­ki­le­rin ve iş­lem­le­rin Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­re­dil­me­si, sos­yal ko­nut üret­me­yi, ge­ce­kon­du­laş­ma­yı ön­le­me­yi, kent­sel dö­nü­şüm plan­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­me­yi ve şe­hir do­ku­la­rı­nı ye­ni­leş­tir­me­yi amaç­la­yan Top­lu Ko­nut İda­re­si için bü­yük önem arz et­mek­te­dir.

Ka­nu­nun, ben, tek­rar ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ku­lak.

Şah­sı adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mü­ca­hit Da­loğ­lu, bu­yu­run.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik  Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ev­vel mu­ha­le­fet gru­bun­dan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ifa­de et­ti­ği bir ko­nu­ya de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün gö­rev­le­ri, ka­nun­da ya­zıl­dı­ğı şe­kil­de bel­li­dir. Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne her­han­gi bir mü­da­ha­le yok. "Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ne ol­du ki, TO­Kİ onun ye­ri­ne ih­das edil­di" de­ni­li­yor. Böy­le bir şe­yin ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, he­pi­ni­zin ma­lu­mu ol­du­ğu üze­re, ha­zi­ne­ye ait olan bü­tün ta­şın­maz­la­rın sa­hi­bi­dir, is­te­di­ği ku­ru­ma, ba­kan­lı­ğa tah­sis ya­par. Bu­gü­ne ka­dar bir ta­ne iş ye­ri ve­ya bir top­lu ko­nut yap­mış bir ku­rum de­ğil­dir. An­cak, TO­Kİ, bu ma­na­da, mo­dern ko­nut­lar ya­pan ve bi­raz ev­vel ifa­de et­ti­ğim dün­ya mar­ka­sı ol­muş olan bir ku­rum­dur. Bu­ra­da bir yet­ki dev­ri de yok­tur. Sa­de­ce, uz­man olan bu ku­ru­lu­şu­mu­za bir de­vir söz ko­nu­su ol­muş­tur.

Di­ğer mad­de­ler­de ko­nuş­mak üze­re, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Da­loğ­lu.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Ek mad­de 4'ü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ek mad­de 5'i oku­tu­yo­rum:

EK MAD­DE 5- Bu Ka­nu­na ek­li (I) Sa­yı­lı Lis­te­de yer alan  kad­ro­lar ip­tal edi­le­rek 190 sa­yı­lı  Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin eki (I) sa­yı­lı cet­ve­lin Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na iliş­kin bö­lü­mün­den çı­ka­rıl­mış, ek­li (II) sa­yı­lı lis­te­de yer alan  kad­ro­lar ih­das edi­le­rek, 190 sa­yı­lı  Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin eki (III) Sa­yı­lı Cet­ve­lin Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na  iliş­kin bö­lü­mü­ne ek­len­miş­tir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ze­ke­ri­ya Akın­cı.

Şah­sı adı­na da ta­le­bi var, bir­leş­ti­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 2'nci mad­de­ye bağ­lı ek 5'in­ci mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tar­tış­tı­ğı­mız ko­nu­nun kı­sa bir ta­rih­çe­si­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz ama, kü­çük bir ha­tır­lat­ma yap­mak­ta da ya­rar gö­rü­yo­rum.

Özel­lik­le 1950'li yıl­lar­dan iti­ba­ren ya­şa­nan hız­lı kent­leş­me eği­li­mi, ge­rek böl­ge­ler ara­sın­da­ki ge­liş­miş­lik far­kın­dan do­la­yı ge­rek­se nü­fus ve ya­tı­rım­la­rın den­ge­siz ola­rak da­ğıl­ma­sın­dan ötü­rü be­lir­li böl­ge­ler­de yı­ğıl­ma­la­ra ne­den ol­muş, köy­ler­den kent­le­re hız­lı göç son­ra­sın­da dü­zen­siz, sağ­lık­sız ve gü­ven­li ol­ma­yan bir­çok yer­le­şim ala­nı or­ta­ya çık­mış­tır. Bu­nun so­nu­cu çok ağır ol­muş, ko­ru­ma alan­la­rı tah­rip edil­miş, ta­rım alan­la­rı, or­man alan­la­rı, su hav­za­la­rı ve ya­pı­laş­ma­ya uy­gun ol­ma­yan ze­min­ler üze­rin­de ka­çak ve ya­sa­la­ra ay­kı­rı ya­pı­laş­ma­lar oluş­muş­tur.

Bu böl­ge­le­rin oluş­ma­sı da üs­te­lik çok hız­lı bir za­man ara­lı­ğın­da ger­çek­leş­miş­tir. Bu hız­lı ge­ce­kon­du­laş­ma­nın so­nu­cu ola­rak, 1966 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu ile mev­cut ge­ce­kon­du­la­rın ıs­la­hı, tas­fi­ye­si, ye­ni ge­ce­kon­du ya­pı­mı­nın ön­len­me­si ve bu­na yö­ne­lik ted­bir­ler al­mak için ya­sa­lar ya­pıl­dı. Da­ha son­ra çe­şit­li ya­sa­lar bun­la­rı ta­mam­la­ma­ya ça­lış­tı, ek­sik­le­ri gi­der­me­ye ça­lış­tı.

Asıl he­de­fi dar ge­lir­li va­tan­da­şı ko­nut sa­hi­bi yap­mak ve ken­di evi­ni ya­pa­cak yurt­taş­la­rı­mı­za ucuz ko­nut alan­la­rı üret­mek olan bu ka­nu­nu uy­gu­la­ma yet­ki­si Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­ti. Ya­sa 1966'da yü­rür­lü­ğe gir­me­si­ne rağ­men -kırk yıl ön­ce- ne ya­zık ki, hâlâ bü­yük şe­hir­le­ri­mi­zin yüz­de 60-70'ini oluş­tu­ran ge­ce­kon­du so­ru­nu ka­na­yan bir ya­ra ol­ma­ya de­vam edi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu bir ger­çek ki, ül­ke­miz­de ya­sa enf­las­yo­nu ya­şan­dı­ğı or­ta­da. Bu­gün gö­rüş­tü­ğü­müz ya­sa, sa­de­ce var olan bir ka­nu­nu uy­gu­la­yan ku­ru­mun yet­ki­le­ri­ni baş­ka bir ku­ru­ma ver­mek­te, iş­le­vi bu. Uy­gu­la­ma­nın el­bet­te ki, de­ne­yim­li, ko­nu­sun­da uz­man bir ku­rum ta­ra­fın­dan yü­rü­tül­me­si doğ­ru­dur, bu­na iti­ra­zı­mız da yok­tur; ama, biz yi­ne de, bu ve­si­ley­le, TO­Kİ'nin bu­gün­kü uy­gu­la­ma­la­rın­da ya­şa­nan ve bun­dan son­ra ya­şa­na­bi­le­cek sı­kın­tı­la­rı dik­ka­ti­ni­ze sun­mak ve or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek ak­si­lik­le­ri, ek­sik­lik­le­ri şim­di­den gi­der­me şan­sı­nı ya­rat­mak is­ti­yo­ruz.

Te­red­düt­le­ri­mi­zin te­me­li­ni de, TO­Kİ'nin dö­nü­şüm alan­la­rı­nı rant ka­pı­sı ola­rak gör­me an­la­yı­şı oluş­tur­mak­ta­dır. TO­Kİ, bu­gün­kü uy­gu­la­ma­la­rıy­la, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nun te­mel man­tı­ğı ve amaç­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­mek­ten çok uzak yak­la­şım­lar ser­gi­le­mek­te­dir.

Ma­ale­sef, TO­Kİ, AKP İk­ti­da­rıy­la bir­lik­te, bir­kaç sos­yal ko­nut amaç­lı pro­je­nin dı­şın­da lüks ko­nut üre­ti­mi­ne gi­riş­miş, ar­sa sa­tı­şı yo­lu ya da kat kar­şı­lı­ğıy­la ken­di­ne öz­gü yön­tem­ler oluş­tur­ma­ya baş­la­mış­tır. Oy­sa, dev­le­tin ar­sa ve ko­nut po­li­ti­ka­sı, çağ­daş ül­ke­ler­de ol­du­ğu gi­bi, hal­kın, pa­ra­ca ula­şa­bi­le­ce­ği, sa­tın ala­bi­le­ce­ği ve ki­ra­la­ya­bi­le­ce­ği sos­yal ko­nut­lar üre­ti­mi ol­ma­lı­dır, ama TO­Kİ, pa­ra­sı ola­nın sa­tın ala­bi­le­ce­ği ko­nut po­li­ti­ka­sı­nı uy­gu­la­ma­ya sok­muş­tur. TO­Kİ, çı­ka­cak olan bu ka­nun­la ül­ke­mi­zin ka­na­yan ya­ra­sı ge­ce­kon­du ve çar­pık kent­leş­mey­le kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak ve bu­gün çö­zü­lü­yor­muş gi­bi gö­rü­nen ge­ce­kon­du so­ru­nu­nu, bu ba­kış açı­sı de­vam et­ti­ği sü­re­ce de ya­rın da­ha bü­yük bir so­run yu­ma­ğı ola­rak da bi­ze mi­ras bı­ra­ka­cak­tır.

TO­Kİ, elin­de bu­lu­nan ar­sa ve ara­zi­le­ri in­şa­at şir­ket­le­ri­ne sa­ta­rak sos­yal ko­nut po­li­ti­ka­sı­na son ver­miş­tir. Bu an­lam­da, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin gö­re­vi de ko­nut yap­mak de­ğil, ucuz ko­nut ve­ya sos­yal ko­nut yap­mak ol­ma­lı­dır. Bu­gün, dar ge­lir­li yurt­taş­la­rı­mı­zın, ucuz, ka­li­te­li, çağ­daş, şe­hir­ci­lik an­la­yı­şı­na uy­gun plan­lan­mış ko­nut edin­me şan­sı or­ta­dan kalk­mış­tır, va­tan­daş­lar pi­ya­sa­nın in­sa­fı­na terk edil­miş­tir. TO­Kİ, da­ha çok üst ge­lir gru­bu­na yö­ne­lik pres­tij pro­je­le­riy­le gün­dem­de yer al­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

Ay­rı­ca, hak­kı­nı ye­me­ye­lim ki, bir­çok AKP mil­let­ve­ki­li ve yö­ne­ti­ci­le­ri­nin en ya­kın­la­rı­nın is­tih­dam edil­di­ği bir ku­rum ola­rak da çok önem­li bir iş­lev üst­len­miş­tir. Sa­nı­yo­rum, bu Ku­rum­da son dö­nem­de gö­rev­len­di­ri­len AKP'li­le­rin ve on­la­rın ya­kın­la­rı­nın lis­te­si­ni bir­kaç gün ön­ce ga­ze­te­ler­de he­pi­niz oku­du­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di­ye ka­dar ucuz iş gü­cü ara­yış­la­rı­nın ve po­pü­list si­ya­set­le­rin bir so­nu­cu ola­rak ge­li­şen ge­ce­kon­du alan­la­rı baş­ta ol­mak üze­re, tüm kent ve ül­ke top­rak­la­rı­nı teh­dit eden ye­ni dö­nü­şüm ta­lep­le­riy­le kar­şı kar­şı­ya­yız, de­yim ye­rin­dey­se, ye­ni bir mo­day­la, ye­ni bir fur­yay­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Bu­nun ar­ka­sın­da, İs­tan­bul ve An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­le­ri ya­nın­da ulus­la­ra­ra­sı ve ye­rel ser­ma­ye­nin kâr hırs­la­rı­nı ve bun­lar­la uyum­lu tüc­car-si­ya­set an­la­yı­şı­nı gör­mek­te­yiz. Ar­tık he­pi­ni­zin dik­ka­ti­ni çe­ki­yor, ga­ze­te ve te­le­viz­yon­lar­da sık sık han­gi Arap şey­hi­nin ül­ke­mi­zin han­gi kıy­met­li ara­zi­si­ne han­gi ku­le­le­ri di­ke­ce­ği ha­ber­le­ri­ni oku­yo­ruz ve ne ya­zık ki, bu­gün, si­zin de önü­nüz­de bu­lu­nan Par­ti­ni­zin ha­zır­la­dı­ğı bül­te­ne bak­tı­ğı­nız za­man, ki­mi ga­ze­te­le­rin man­şet­le­rin­de, bir Arap şey­hi­nin, Şeyh Mak­tum'un rö­van­şı al­dı­ğı­na iliş­kin ha­ber­le­ri sür­man­şet­ten oku­ya­cak­sı­nız. Ne­re­dey­se ki­mi­le­ri, ka­mu­nun ar­sa­la­rı­nın bir Arap şey­hi­ne sa­tıl­mış ol­ma­sın­dan do­la­yı, onun "bu kez Ka­ra­yol­la­rı ar­sa­sı­nı ka­çır­dı, hiç ol­maz­sa İETT ar­sa­sı­nı ka­çır­ma­dı" di­ye, ne­re­dey­se zil ta­kıp oy­na­ya­cak­lar; el­le­rin­den gel­se, Şeyh Mak­tum'u alıp, İETT ar­sa­sın­da da dört tur ata­cak­lar! Böy­le bir şey ola­maz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım! Bu ül­ke­nin in­san­la­rı, kay­nak­la­rı­nın, ara­zi­le­ri­nin, ye­ri­nin yur­du­nun bi­ri­le­ri­ne sa­tı­lı­yor ve pa­zar­la­nı­yor ol­ma­sın­dan do­la­yı, öy­le­si­ne bü­yük bir mut­lu­lu­ğun içi­ne gi­re­mez, gir­me­me­li, gi­re­me­me­li di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ay­rı­ca, yi­ne, he­pi­niz iz­li­yor­su­nuz; TO­Kİ, ki­mi za­man, ara­zi sa­tış­la­rın­da da, ar­tık, o ka­dar çok göz­le gö­rü­len şa­ibe ve baş­ka­ca sı­kın­tı­lar or­ta ye­re çık­mak­ta­dır ki, ki­mi ara­zi sa­tış­la­rı­nı da ip­tal et­me nok­ta­sı­na gel­mek­te­dir. En ya­kın ör­ne­ği­ni, bir­kaç gün ön­ce, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken Ata­köy'de­ki ara­zi sa­tı­şı­nın ip­ta­lin­de gör­dük. Ya­ni, TO­Kİ, böy­le­si su­is­ti­mal­le­rin, böy­le­si fır­sat­çı­lık­la­rın ara­cı ola­cak, on­la­ra ara­cı­lık ya­pa­cak bir ku­rum ol­ma­ma­lı­dır di­ye dü­şü­nü­yo­ruz. TO­Kİ'nin, bi­ri­le­ri­ne fır­sat yap­mak, on­la­rın ser­vet­le­ri­nin üze­ri­ne ser­vet koy­ma­la­rı­na imkân ver­mek ye­ri­ne, çok da­ha önem­li iş­lev­le­ri­nin, hal­kın bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nu dü­şü­nen so­rum­lu­luk­la­rı­nın ol­du­ğu dü­şün­ce­sin­de­yim.

Kal­dı ki, ar­sa­la­rı­nı­zı sa­ta­bi­lir­si­niz de de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bu­nun da bir so­nu ola­bil­me­li. Biz bü­yük kent­ler­de ya­şı­yo­ruz, ya­ni, bir ül­ke, bir be­le­di­ye, ka­mu kay­nak­la­rı­nı, ar­sa­la­rı­nı, her şe­yi­ni sa­tı­yor ola­maz, sat­ma­ma­lı­dır. Bun­la­ra, ya­rın, bu ül­ke­nin ge­le­cek­te ya­şa­yan ne­sil­le­ri­nin, ge­le­cek­te bu ül­ke­yi yö­ne­te­cek in­san­la­rı­nın, be­le­di­ye yö­ne­ti­ci­le­ri­nin de ih­ti­ya­cı ola­bi­lir. Ya­rın, bel­ki, bü­yük kent­ler­de ih­ti­yaç duy­du­ğu­nuz­da, has­ta­ne yap­mak için, okul yap­mak için, sos­yal alan­lar yap­mak için ar­sa bu­la­ma­ya­cak­sı­nız. Bu­gün­den her şe­yi­ni­zi sa­tar­sa­nız, fab­ri­ka­nı­zı sa­tar­sa­nız, ku­ru­luş­la­rı­nı­zı sa­tar­sa­nız, yet­me­di, ar­sa­la­rı­nı­zı sa­tar­sa­nız, ya­rın ih­ti­yaç duy­du­ğu­nuz­da, bir­çok şe­yin, ne ya­zık ki baş­ka­la­rı­nın elin­de ol­du­ğu­nu ve si­zin, ül­ke­ni­zin yö­ne­ti­ci­le­ri­ni­zin, ik­ti­dar­la­rı­nı­zın, si­ya­set­çi­le­rin ne ka­dar za­yıf ve güç­süz du­ru­ma düş­tü­ğü­ne ta­nık ola­cak­sı­nız. Onun için, bu ar­sa sa­tış­la­rı ko­nu­sun­da bi­raz da­ha özen­li olun­ma­sı ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­sin­de­yiz.

Dö­nü­şüm pro­je­le­ri, he­pi­mi­zin ve ge­le­cek ku­şak­la­rı­mı­zın ya­şa­mı­nı, di­ğer yan­dan da kent­le­ri­mi­zin ge­le­ce­ği­ni çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren ve ona yön ve­ren pro­je­ler­dir. Dö­nü­şüm, ül­ke­miz­de tüm kent­le­ri­mi­zi il­gi­len­di­ren bir so­run­dur. Bun­dan do­la­yı­dır ki, bu tür pro­je­le­re yö­ne­lik ya­sal dü­zen­le­me­le­rin, ül­ke bü­tün­lü­ğü­nü kap­sa­ya­cak bi­çim­de il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın, üni­ver­si­te­le­rin, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin, mes­lek oda­la­rı­nın gö­rüş­le­ri alı­na­rak ha­zır­lan­ma­sın­da sa­yı­sız ya­rar­lar ola­cak­tır. Bu tür par­ça­cı bir an­la­yış­la, ki­şi­le­re bağ­lı -o ki­şi­nin bil­gi, gör­gü, eği­tim, ya­şam tar­zı ve kül­tü­rü­ne yö­ne­lik- kent­le­rin ge­le­ce­ği­ne yön ve­ren ya­sa­la­rın çık­ma­sı doğ­ru bir yön­tem de­ğil­dir. Ül­ke ge­ne­lin­de uy­gu­la­na­bi­lir bir kent­sel dö­nü­şüm ya­sa­sı hiç va­kit kay­bet­me­den çı­ka­rı­la­bil­me­li­dir, il­gi­li tüm be­le­di­ye­ler de bu­na uy­gun pro­je­ler ha­zır­la­ya­bil­me­li­dir­ler.

Ba­zı alan­lar­da hız­lı ger­çek­le­şen, ba­zı alan­lar­da ise hâlen po­tan­si­yel ola­rak bek­le­yen bu rant, kent­le­rin eko­no­mik güç da­ğı­lı­mı ha­ri­ta­la­rı­nın de­ğiş­me­si­ne de ne­den ol­mak­ta­dır. Da­ha ön­ce ken­tin or­ta sı­nı­fı­nı oluş­tu­ran, eği­tim dü­ze­yi or­ta­la­ma­nın üs­tün­de olan ve kent­li dav­ra­nış bi­çi­mi­ni iç­sel­leş­tir­miş, ağır­lık­lı ola­rak üc­ret­li ke­sim, ha­yat bo­yu ça­lış­ma­la­rı so­nu­cun­da sağ­la­dık­la­rı bi­ri­kim­le­riy­le, ken­te ye­ni ge­len ve ge­ce­kon­du ya­pa­rak ba­rın­ma so­ru­nu­nu çöz­mek zo­run­da ka­lan ke­sim­ler­den ev sa­tın al­mak du­ru­mun­da da bı­ra­kı­lı­yor. Gü­nü­müz­de ran­tın ta­lip­le­ri de­ği­şi­yor. Ge­ce­kon­du kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­riy­le ne­yin dö­nüş­tü­ğü­nü he­pi­miz pek ya­kın­da an­la­ya­ca­ğız, yurt­taş­la­rı­mız an­la­ya­cak; dö­nü­şüm pro­je­le­ri so­nu­cun­da ye­ni­den ya­pı­lan ko­nut­lar­da otu­ra­ma­ya­cak, ken­tin da­ha az rant­lı alan­la­rı­na sür­gün edi­le­cek­ler­dir.

Rant ta­lep­le­ri­ni kar­şı­la­mak için in­şa­atın ve nü­fu­sun yo­ğun­laş­tı­ğı böl­ge­le­rin ye­ter­li alt­ya­pı ve sos­yal do­na­tı alan­la­rı­nın ye­ter­li plan­lan­ma­ma­sı­nın bir sü­re son­ra do­ğu­ra­ca­ğı so­nuç­la­rı, ma­ale­sef, he­sap et­mi­yo­ruz. Ge­le­ce­ği­miz­de gi­de­rek bü­yü­yen bir so­ru­nu bu­gün­ler­den ya­rat­tı­ğı­mı­zın far­kın­da ola­lım.

Ba­kı­nız ar­ka­daş­la­rım, da­ha ön­ce yap­tı­ğım bir ko­nuş­ma­da da bu­nu dik­ka­ti­ni­ze sun­ma­ya ça­lış­tım; An­ka­ra'mız­da da çe­şit­li be­le­di­ye­le­ri­mi­zin uy­gu­la­ma­la­rı var, bir fur­ya gi­di­yor, dö­nüş­tü­rü­yo­ruz; ge­ce­kon­du­la­rın ye­ri­ne çok kat­lı bi­na­lar ya­pı­lı­yor, ki­mi za­man mü­te­ah­hit­ler, ki­mi za­man TO­Kİ'nin ma­ri­fe­tiy­le. Ama, so­nuç­ta bir nü­fus yo­ğun­laş­ma­sı ya­şı­yo­ruz. Ama, o nü­fus yo­ğun­laş­ma­sı­nın or­ta­ya çı­ka­ra­ca­ğı alt­ya­pı ih­ti­yaç­la­rı­na dö­nük, ma­ale­sef söy­lü­yo­rum, ma­ale­sef, hiç­bir, bu­gün­den ya­pı­lan ha­zır­lık yok­tur. Ya­ni, bu­gün­kü nü­fus yo­ğun­lu­ğuy­la, kent­le­ri­miz­de otu­ran in­san­la­rı­mı­zın ka­na­li­zas­yon ih­ti­ya­cı kar­şı­lan­maz­ken, elek­trik şe­be­ke­le­ri ye­ter­siz­ken, su şe­be­ke­le­ri ye­ter­siz­ken, bu­nun ye­ni­len­me­si­ne dö­nük, eği­tim alan­la­rı­nın ço­ğal­tıl­ma­sı­na, sağ­lık alan­la­rı­nın ço­ğal­tıl­ma­sı­na, sos­yal alan­la­rın ço­ğal­tıl­ma­sı­na dö­nük hiç­bir gi­ri­şim ya­pıl­maz­ken, sa­de­ce bi­na­lar ar­tı­yor, apart­man da­ire­le­ri­nin sa­yı­sı ar­tı­yor, ora­da otu­ran yurt­taş­la­rı­mı­zın sa­yı­sı ar­tı­yor. Ama, alt­ya­pı­da bir de­ği­şim yok, bir ge­liş­me yok. Bun­la­rın sı­kın­tı­sı­nı önü­müz­de­ki gün­ler­de ya­şa­ya­ca­ğız. 20 ki­şi­nin otur­du­ğu bir ala­na 200 ki­şi­nin otur­du­ğu bir apart­ma­nı di­ki­yor­su­nuz, ama, on­la­rın ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­cak hiç­bir alt­ya­pı gi­ri­şi­mi­ni ye­ni­le­mi­yor­su­nuz, ge­tir­mi­yor­su­nuz. Bun­la­rın do­ğu­ra­ca­ğı so­run­la­ra, bir kez da­ha ye­rel yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­zin de dik­ka­ti­ni çek­mek is­ti­yo­rum.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­niz bi­lir­si­niz ki, dün­ya­da kent­le­rin be­lir­li böl­ge­le­rin­de özel dö­nü­şüm uy­gu­la­ma­sı ör­nek­le­ri var­dır. An­ka­ra'da Dik­men Va­di­si Pro­je­si bun­la­rın ör­nek­le­rin­den bir ta­ne­si­dir. Yi­ne, An­ka­ra Ha­va­ala­nı yo­lun­da­ki ye­ni­leş­tir­me pro­je­si de bu­na bir ör­nek­tir. Ama, üst öl­çek plan­la­rı ve çe­şit­li imar mev­zu­atı­nı tüm kent­ler, hat­ta tüm ül­ke ça­pın­da dış­la­yan özel dö­nü­şüm pro­je­si ola­maz. O za­man, şe­hir ve böl­ge plan­la­rı­na ne ge­rek var? İmar, çev­re ve ko­ru­ma mev­zu­atı ne işe ya­rar bu ül­ke­de? Dün­ya­nın hiç­bir ge­liş­miş ül­ke­sin­de bu­nun ör­ne­ği yok­tur.

Hat­ta, biz o ka­dar ile­ri git­mi­şiz­dir ki bu Mec­lis­te, adı Me­lih Gök­çek ya­sa­sı­na çı­kan ve sa­de­ce onun an­la­yı­şı­nın uy­gu­la­ma­la­ra ege­men ol­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak ve is­te­di­ği­ni ya­pa­bil­me­si­ne ola­nak ta­nı­ya­cak ya­sa dü­zen­le­me­le­ri bi­le ge­çi­ri­yo­ruz bu Mec­lis­ten.

1994 yı­lın­dan bu­gü­ne, An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si, ko­nut pro­je­le­ri­ni, rant ama­cı­nı da­ha da be­lir­gin­leş­ti­re­rek de­vam et­ti­rir­ken, kent mer­ke­zi­ne yö­ne­lik pro­je­le­ri gün­de­me ge­tir­mek­ten özel­lik­le ka­çın­mış, ken­tin ge­liş­me­si­ne nâzım pla­nı de­ğil rant ta­lep­le­ri yön ver­miş, ken­tin bü­tün­lü­ğü ve özel­lik­le de ula­şım sis­te­mi yok edil­miş­tir. Ula­şım sis­te­mi yok edil­di­ği için de bu so­ru­nu çö­ze­cek ray­lı top­lu ta­şı­ma sis­te­mi ye­ri­ne, ne ya­zık ki, bu so­ru­nu da­ha da zor­laş­tı­ran alt ve üst ge­çit­ler An­ka­ra'nın ula­şı­mı­na dam­ga­sı­nı vur­muş­tur. Açık­ça­sı, ar­tık, An­ka­ra'nın ula­şı­mı, in­san ye­ri­ne ma­ki­ne­le­rin hız­lı ula­şı­mı üze­ri­ne in­şa edil­mek­te­dir. Her ye­re "met­ro­muz ha­yır­lı ol­sun" ta­be­la­sı asıl­mış ol­ma­sı­na rağ­men, on üç yıl­dır, Sa­yın Me­lih Gök­çek'in ula­şı­ma aç­tı­ğı bir met­re met­ro An­ka­ra'da, ma­ale­sef, yok­tur. Sa­yın Me­lih Gök­çek, tam ak­si­ne, An­ka­ra'da, Ba­tı­lı­la­rın "kav­şak tu­za­ğı" de­di­ği tu­za­ğa düş­müş­tür ve bu­nun en son ör­ne­ği, ma­ale­sef, Ku­ğu­lu Park kav­şa­ğın­da ya­şa­nan tu­zak­tır. Bu­gün de afiş­ler, pan­kart­lar asıl­mış, Ku­ğu­lu ge­çit­le­ri açı­lı­yor, İb­ra­him Tat­lı­ses kon­se­riy­le; ama, biz bi­li­yo­ruz ki, Sa­yın Me­lih Gök­çek, o kış ay­la­rı­nın en zor gün­le­rin­de ay­lar­ca An­ka­ra­lı­la­ra ve özel­lik­le de Çan­ka­ya­lı­la­ra, o ge­çit­ler ne­de­niy­le tra­fik­te ol­ma­dık iş­ken­ce­ler yap­tı, ezi­yet­ler yap­tı, çi­le­ler çek­tir­di; de­ğil bir ta­ne İb­ra­him Tat­lı­ses kon­se­ri, 50 ta­ne İb­ra­him Tat­lı­ses kon­se­ri yap­tır­sa, ne Çan­ka­ya­lı­lar ne de An­ka­ra­lı­lar, ken­di­si­ne ya­pı­lan ezi­ye­ti, iş­ken­ce­yi as­la unut­ma­ya­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üzü­le­rek söy­lü­yo­rum bu nok­ta­da, bu­gün baş­ken­ti­mi­zin bir kent kim­li­ği de yok­tur. Bu­gün An­ka­ra'nın bir tu­rizm ken­ti, bir fu­ar mer­ke­zi ken­ti, bir kül­tür ken­ti, bir sağ­lık mer­ke­zi ken­ti, bir sa­na­yi ken­ti ol­du­ğu­nu söy­le­me şan­sı­mız yok.

Ay­rı­ca, ken­tin mi­ma­ri­si de tüm­den al­tüst edil­di. Bu­gün An­ka­ra'da uy­gu­la­nan kent­sel dö­nü­şüm alan­la­rı­na ait sı­kın­tı­lar be­lir­gin bir bi­çim­de or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­mış­tır ar­tık. Hak sa­hip­le­riy­le ki­mi yer­ler­de hiç söz­leş­me ya­pıl­ma­mış, ki­mi yer­ler­de fiks me­nü söz­leş­me­ler­le, hiç­bir de­ta­yı bel­li ol­ma­yan, va­tan­da­şın ne­re­de, ne sa­hi­bi ola­ca­ğı­nı bil­me­di­ği pro­je­ler uy­gu­la­ma­ya ko­nul­muş­tur.

An­ka­ra'da özel ya­sa çı­ka­rı­la­rak uy­gu­la­nan Ku­zey An­ka­ra Kent­sel Dö­nü­şüm Pro­je­si'nde, va­tan­daş­la­ra ve­ri­le­cek da­ire­le­rin ye­ri, ko­nu­mu bel­li bi­le de­ğil­dir. İki yıl so­nun­da tes­lim edi­le­ce­ği va­at edi­len ko­nut­la­rın, hâlâ ne za­man tes­lim edi­le­ce­ği önem­li öl­çü­de bel­li de­ğil­dir. Yıl­lar­dır sı­kın­tı çe­ken yurt­taş­la­rı­mız, iki yıl­da bi­te­ce­ği söy­le­nen pro­je kar­şı­lı­ğın­da her ay için 200 mil­yon ki­ra be­de­li alı­yor­ken, ne ya­zık ki o yö­re­de ko­nut ih­ti­ya­cı­nın art­ma­sı ne­de­niy­le ki­ra be­del­le­ri 400-500 mil­yon­la­ra fır­la­mış ve yurt­taş­lar, bu ki­ra be­del­le­rin­den do­ğan far­kı cep­le­rin­den öde­mek zo­run­da kal­mış­lar­dır.

Üs­te­lik, 2000 yı­lın­dan ön­ce em­lak ver­gi­si­ni tam ya­tır­dı­ğı­nı bel­ge­le­ye­me­yen hak sa­hip­le­ri­ne de, sa­de­ce yüz­de 10 yı­kım be­de­li öden­miş­tir. "En­kaz be­de­li" adı al­tın­da, "alı­yor­san al, al­mı­yor­san mah­ke­me­ye git" di­ye da­ya­tı­lan pa­ra­la­rın ne ka­dar hak­sız ve sem­bo­lik ol­du­ğu­nu da bir kez da­ha dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

Yi­ne bir baş­ka böl­ge­miz olan, An­ka­ra'da Ye­ni­ma­hal­le Be­le­di­ye­si­nin Şen­te­pe böl­ge­sin­de uy­gu­la­dı­ğı pro­je­ler­de, yurt­taş­la­rı­mız bü­yük hüs­ran ya­şa­mak­ta­dır. Par­sel­ler 10 ila 20 ki­şi­lik his­se­dar­lar­dan oluş­tu­rul­muş, va­tan­da­şın ar­sa­la­rı­nı mü­te­ah­hi­de ver­me şan­sı zor­laş­tı­rıl­mış­tır. 140 met­re­ka­re ye­ri olan va­tan­da­şa bir da­ire düş­me­si ge­re­kir­ken, şim­di 200 met­re ka­re ye­ri ola­na bir da­ire an­cak ve­ri­le­bil­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - Yak­la­şık 600 va­tan­da­şı­mız Be­le­di­ye­ye ver­di­ği di­lek­çe­ler ile pla­na iti­raz et­miş, ama hep­si red­de­dil­miş­tir. Plan uy­gu­la­ma­sı şu an­da yar­gı­ya in­ti­kal et­miş du­rum­da­dır.

Ay­nı Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nı çok iyi ta­nı­ya­cak­sı­nız, üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri için ha­zır­la­dı­ğı ki­tap­la­rı­na Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'ün res­mi­ni koy­mak­tan bi­le im­ti­na et­miş­tir. Ama, o Be­le­di­ye Baş­ka­nı Baş­ba­ka­nı­mı­zı, "Ye­ni­ma­hal­le'nin kırk yıl­dır çö­zü­le­me­yen ta­pu so­ru­nu­nu çöz­dük" di­ye AS­Kİ sa­lo­nun­da bir tö­re­ne gö­tür­müş, ko­nuş­ma yap­tır­mış­tır. Her ta­ra­fı afiş ve pan­kart­lar­la do­nat­mış­tır. Ama, ne ya­zık ki, da­ğı­tı­la­ca­ğı söy­le­nen 35 bin ta­pu şö­le­ni­nin ar­ka­sın­dan tam bir fi­yas­ko ya­şan­mış; tar­la­la­rı imar par­se­li­ne çe­vir­me iş­le­mi­ni hak sa­hip­le­ri­ne ta­pu ve­ri­le­ce­ği şek­lin­de ilan et­miş; ama, Be­le­di­ye, hiç kim­se­ye iskân iz­ni ve­re­me­miş­tir.

Bu dö­nü­şüm nok­ta­sın­da Çan­ka­ya il­çe­miz­le il­gi­li de çok çar­pı­cı bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

Bu­ra­ya gel­me­den bil­gi al­dım. 20.300 hek­tar­lık bir alan, bu­nun 7.330 hek­ta­rı, yak­la­şık 1/3'ü An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­sin­ce kent­sel dö­nü­şüm ala­nı ilan edi­le­rek Çan­ka­ya Be­le­di­ye­si­ne imar pla­nı uy­gu­la­ma ala­nı bı­ra­kıl­ma­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Akın­cı, ek sü­re ver­dim. Son cüm­le­le­ri­ni­zi is­ti­yo­rum; sü­re ve­re­me­ye­ce­ğim.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bir kez da­ha dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum: Şu an­da Çan­ka­ya il­çe­mi­zin be­le­di­ye sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de­ki ar­sa­la­rın üç­te 1'i dö­nü­şüm ala­nı ilan edil­miş­tir.

Bir baş­ka ör­nek de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Al­tın­dağ'da -bu­ra­da, An­ka­ra'dan ar­ka­daş­lar keş­ke ol­sa, on­lar da bi­le­cek­ler­dir- özel­lik­le yı­kım­lar "kar­de­şim, yı­kı­yor­san yık, yık­mı­yor­san ben yı­ka­rım" man­tı­ğıy­la sür­dü­rül­müş­tür. Va­tan­daş­lar, ma­ale­sef, ev­le­ri­ni yık­mak zo­run­da kal­mış­lar­dır. Ken­di­le­ri­ni güç­süz ve ça­re­siz his­set­miş­ler­dir. Ama, bu tab­lo, va­tan­da­şın ken­di­si­nin evi­ni yık­tı­ğı bi­çi­min­de lan­se edil­miş­tir. Ama, ne ya­zık ki, onun ar­ka­sın­dan, bir kez da­ha söy­lü­yo­rum, yı­kı­lan ev­ler­le il­gi­li ola­rak ve­ri­len en­kaz be­del­le­ri ola­ğa­nüs­tü dü­şük­tür de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­na bir kez da­ha ye­rel yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­zin dik­ka­ti­ni çek­mek is­ti­yo­rum. Va­tan­daş­lar bu ko­nu­da son de­re­ce mus­ta­rip­tir­ler.

Ay­rı­ca, ora­da­ki be­le­di­ye ar­sa­la­rı­nın, ka­mu ar­sa­la­rı­nın TO­Kİ ile pay­la­şı­mın­da TO­Kİ'ye dö­nük ola­ğa­nüs­tü oran­sal avan­taj sağ­lan­mak­ta ve bir an­lam­da Al­tın­dağ­lı­la­rın, An­ka­ra­lı­la­rın hak­la­rı TO­Kİ'ye bu yol­la kâr ola­rak trans­fer edil­mek­te­dir. Bu ko­nu­ya da dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum. En önem­li so­run­la­rın­dan bi­ri­si, bir kez da­ha söy­lü­yo­rum, va­tan­da­şın, yı­kım­lar kar­şı­lı­ğın­da ne­yin sa­hi­bi ola­ca­ğı­nı bi­le­me­me­si­dir. Al­tın­dağ'da, Gül­te­pe'de bu ne­den­le 50'ye ya­kın ko­nut ay­lar­ca yı­kı­la­ma­mış­tır, po­lis bas­kı­sı­na rağ­men yı­kı­la­ma­mış­tır. Kent sa­kin­le­ri, ora­da­ki ma­hal­le sa­kin­le­ri di­ren­miş­ler­dir ve ni­ha­yet, en son, bu ya­kın za­man­lar­da, be­le­di­ye en­cü­me­nin­den bir ka­rar çı­ka­rı­la­bil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Akın­cı… Sa­yın Akın­cı…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - Ma­mak'ta da, üç yıl­dır…

BAŞ­KAN - Sa­yın Akın­cı, lüt­fen.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim. Son iki cüm­lem.

BAŞ­KAN - Ko­nuş­ma­nı­zı ka­pa­tı­yo­rum.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bit­mi­yor. An­ka­ra'nın bu ka­dar il­çe­si var, bun­la­rın hep­si­ni mi sa­ya­ca­ğız? Bun­dan son­ra­ki ko­nuş­ma­la­rı­nız­da de­vam edin efen­dim.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - Evet, il­çe­si var da, so­ru­nu çok. Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, üç da­ki­ka­yı geç­ti­niz.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Grup ola­rak des­tek­le­me­mi­ze kar­şın, or­ta­ya koy­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız tes­pit ve uya­rı­la­rın il­gi­li her çev­re ta­ra­fın­dan dik­ka­te alı­na­ca­ğı­nı umu­yor, he­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. Çok hak­lı­sı­nız, An­ka­ra'nın il­çe­si de çok, der­di de çok. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim, sağ olun.

Şah­sı adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Asım Ku­lak, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ASIM KU­LAK (Bar­tın) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­mi­zin her ta­ra­fın­da yük­se­len, mo­dern şe­hir­ci­li­ğin gü­zel ör­nek­le­ri­ni oluş­tu­ran, ül­ke­mi­zin acı ger­çe­ği olan dep­rem fe­la­ke­ti­ne da­ya­nık­lı, alt­ya­pı­sı ve sos­yal te­sis­le­riy­le ku­rul­duk­la­rı ye­rin sos­yal ve eko­no­mik ya­şa­mı­na can­lı­lık ge­ti­ren bu pro­je­ler­den bir ör­ne­ği de, se­çim böl­gem olan Bar­tın ili­miz­de ger­çek­leş­ti­ril­mek­te­dir. 2005 yı­lın­da ya­pı­lan ar­sa tes­pi­tin­den son­ra, Ara­lık 2005'te iha­le­si ger­çek­leş­ti­ri­len Bar­tın bi­rin­ci etap 492 adet ko­nut in­şa­at­la­rı sü­rat­le de­vam et­mek­te ve ilk­ba­har ay­la­rın­da hak sa­hip­le­ri­ne tes­li­mi he­def­len­mek­te­dir. Tü­nel ka­lıp sis­te­miy­le imal edi­len, ze­min ve son­daj ça­lış­ma­la­rı ya­pı­lan, çev­re dü­ze­ni, pey­zaj uy­gu­la­ma­la­rı ve mü­kem­mel alt­ya­pı­sıy­la ger­çek­leş­ti­ri­len bu çağ­daş pro­je­ye hal­kı­mı­zın il­gi­si biz­le­ri son de­re­ce mem­nun et­miş­tir. 206 ko­nut­tan olu­şa­cak Bar­tın İkin­ci Etap Top­lu Ko­nut Pro­je­si iha­le­si de 21 Mart 2007'de, ya­ni, dün ger­çek­leş­ti­ril­miş olup, bu pro­je­nin de sa­tış aşa­ma­sın­da hal­kı­mız ta­ra­fın­dan il­giy­le kar­şı­lan­ma­sı­nı bek­le­mek­te­yiz. Ül­ke­miz ge­ne­lin­de bu ya­pı­lan hiz­met­le­rin top­lu­mu­muz ta­ra­fın­dan tak­dir­le kar­şı­lan­ma­sı biz­le­ri son de­re­ce mut­lu et­miş­tir.

Ben, ka­nu­nun ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ku­lak.

Ek mad­de 5 üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır, an­cak, bir öner­ge var­dır.

Öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1266 sı­ra sa­yı­lı "Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı"nın çer­çe­ve 2 nci mad­de­si ile 775 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ek 5 in­ci mad­de­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni ve mad­de­ye bağ­lı ek (I) Sa­yı­lı Lis­te­nin Ta­sa­rı­dan çı­kar­tı­la­rak ek (II) Sa­yı­lı Lis­te­nin (I) Sa­yı­lı Lis­te şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni, (II) sa­yı­lı Lis­te­de yer alan "Da­ire Baş­ka­nı" un­van­lı ih­das edi­len kad­ro­nun "Ser­best kad­ro ade­di" ve "Top­lam" sa­yı­la­rı­nın "3", ge­nel top­la­mın ise "16" ola­rak de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                             

Fa­ruk Çe­lik

Re­cep Ga­rip

Eyüp Ayar

 

 

Bur­sa

Ada­na

Ko­ca­eli

 

Ala­et­tin Gü­ven

Ca­hit Can

Yah­ya Ak­man

 

Kü­tah­ya

Si­nop

Şan­lı­ur­fa

"Ek Mad­de 5- Bu Ka­nu­na ek­li (I) Sa­yı­lı Lis­te­de yer alan kad­ro­lar ih­das edi­le­rek, 190 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin eki (III) Sa­yı­lı Cet­ve­lin Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na iliş­kin bö­lü­mü­ne ek­len­miş­tir."

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon ka­tı­lı­yor mu?

BA­YIN­DIR­LIK, İMAR, ULAŞ­TIR­MA VE TU­RİZM KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI MUS­TA­FA DE­MİR (Sam­sun) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet?

ULAŞ­TIR­MA BA­KA­NI Bİ­NA­Lİ YIL­DI­RIM (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile bir yan­dan Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na kad­ro ih­da­sı ya­pı­lır­ken di­ğer yan­dan Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­da­ki ba­zı kad­ro­la­rın ip­tal edil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca 775 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da yü­rü­tül­mek­te olan hiz­met­le­rin Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca ifa edi­le­cek ol­ma­sı ne­de­niy­le bu İda­re­ye kad­ro ih­da­sı ya­pıl­ma­sın­da isa­bet ol­du­ğu gö­rül­mek­te an­cak, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın üst­len­di­ği gö­rev­ler ne­de­niy­le kad­ro ip­ta­li­nin ye­rin­de ol­ma­ya­ca­ğı dü­şü­nül­mek­te­dir. Zi­ra, üç ta­ra­fı de­niz­ler­le çev­ri­li olan ül­ke­mi­zin kı­yı­la­rıy­la il­gi­li hu­ku­ki ve tek­nik dü­zen­le­me­le­rin ya­pı­la­bil­me­si ve ge­liş­ti­ril­me­si için be­lir­ti­len iş ve hiz­met­le­rin Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın ana hiz­met bi­ri­mi olan Tek­nik Araş­tır­ma ve Uy­gu­la­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de en az Da­ire Baş­kan­lı­ğı dü­ze­yin­de yü­rü­tül­me­si bü­yük önem arz et­mek­te­dir.

Bu se­bep­le, anı­lan ta­sa­rı ile ip­tal edil­me­si ön­gö­rü­len Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ait kad­ro­la­rın ip­ta­li ci­he­ti­ne gi­dil­me­ye­rek, söz ko­nu­su Da­ire Baş­kan­lı­ğı­nın, kı­yı­lar­la il­gi­li iş ve iş­lem­le­re iliş­kin hiz­met­le­ri yü­rüt­mek­le gö­rev­len­di­ril­me­si­nin ka­mu ya­ra­rı­na ola­ca­ğı dü­şü­nül­dü­ğün­den söz ko­nu­su de­ği­şik­lik­le­rin ya­pıl­ma­sı­nın uy­gun ola­ca­ğı de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum:  Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Şim­di, Ek 5'in­ci mad­de­yi ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum:  Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ek 5'in­ci mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.06

 

 

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 18.19

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 79'un­cu Bir­le­şi­mi'nin 4'ün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1266 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Çer­çe­ve 2'nci mad­de­ye bağ­lı ge­çi­ci 9'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

"De­vir ile il­gi­li ge­çiş hü­küm­le­ri

GE­Çİ­Cİ MAD­DE 9- Hiz­met bi­na­la­rı ve 189 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da bu­lu­nan ta­şın­maz­lar ile her­han­gi bir ka­mu hiz­me­ti­ne tah­sis edil­miş olan ta­şın­maz­lar ha­riç ol­mak üze­re, 775 sa­yı­lı Ka­nu­nun ön­gör­dü­ğü mak­sat­lar için kul­la­nıl­mak üze­re Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na tah­sis edil­miş Ha­zi­ne ta­şın­maz­la­rı ile Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca plan­lan­mış pro­je­ler çer­çe­ve­sin­de kul­la­nıl­ma­sı ön­gö­rül­müş ol­ma­sı­na rağ­men he­nüz bu Ba­kan­lı­ğa tah­sis edil­me­miş Ha­zi­ne ta­şın­maz­la­rı, baş­ka­ca bir iş­le­me ge­rek ol­mak­sı­zın, be­del­siz ola­rak Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­di­le­rek, anı­lan Baş­kan­lı­ğın ta­le­bi ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın ona­yı ile ta­pu­da Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı adı­na tes­cil edi­lir. Ka­mu hiz­met­le­ri­ne ay­rı­lan yer­ler ile Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca de­ği­şik ih­ti­yaç­lar­la ta­lep edi­len ta­şın­maz­lar be­del­siz ola­rak Ha­zi­ne­ye ia­de edi­lir.

Bu Ka­nun hü­küm­le­ri uya­rın­ca Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca baş­la­tıl­mış ve­ya plan­lan­mış iş ve iş­lem­ler; bu iş­le­re iliş­kin her tür­lü hak, yet­ki ve gö­rev­ler, ala­cak, borç ve mü­kel­le­fi­yet­ler, Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­miş­tir. Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğın­ca baş­la­tıl­mış ve­ya plan­lan­mış iş­le­ri yü­rüt­me­ye, bu ko­nu­da ye­ni iş­ler yap­ma­ya, ge­rek­li gö­rü­len­le­ri be­le­di­ye­le­re dev­ret­me­ye ve­ya tas­fi­ye et­me­ye yet­ki­li­dir.

Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı bu Ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sın­dan do­la­yı Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın ta­raf ol­du­ğu iş­lem­ler­de ve söz­leş­me­ler­de ta­raf olur ve bu Ba­kan­lık leh ve aley­hi­ne açıl­mış ve bu mad­de­nin yü­rür­lü­ğe gir­me­sin­den ön­ce­ki bu Ba­kan­lık iş ve iş­lem­le­ri se­be­biy­le açı­la­cak olan da­va­lar­da ve ic­ra ta­kip­le­rin­de ken­di­li­ğin­den ta­raf sı­fa­tı­nı ka­za­nır.

Bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­te Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı mer­kez teş­ki­la­tın­da 775 sa­yı­lı Ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sı ile il­gi­li iş ve iş­lem­le­ri yü­rü­ten bi­rim­de tah­sis edil­miş kad­ro­lar­da bu­lu­nan per­so­nel­den ek 5 in­ci mad­de ile Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ait ip­tal edi­len kad­ro­lar­da bu­lu­nan­lar, ay­nı mad­de ile Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na ih­das edi­len kad­ro­lar­dan du­rum­la­rı­na uy­gun olan­la­ra bir ay içe­ri­sin­de ata­nır­lar ve ata­ma iş­lem­le­ri ya­pı­lın­ca­ya ka­dar es­ki kad­ro­la­rı­na ait ay­lık, ek gös­ter­ge, her tür­lü zam ve taz­mi­nat­lar ile di­ğer ma­li hak­la­rı­nı al­ma­ya de­vam eder­ler. Söz ko­nu­su per­so­ne­lin, atan­dık­la­rı ye­ni kad­ro­la­rın ay­lık, ek gös­ter­ge, her tür­lü zam ve taz­mi­nat­lar ile di­ğer malî hak­la­rı top­la­mı­nın net tu­ta­rı­nın, es­ki kad­ro­la­rı­na bağ­lı ola­rak en son ay­da al­dık­la­rı ay­lık, ek gös­ter­ge, her tür­lü zam ve taz­mi­nat­lar ile di­ğer malî hak­la­rı top­la­mı­nın net tu­ta­rın­dan az ol­ma­sı hâlin­de, ara­da­ki fark, fark­lı­lık gi­de­ri­lin­ce­ye ka­dar, atan­dık­la­rı kad­ro­lar­da kal­dık­la­rı sü­re­ce her­han­gi bir ke­sin­ti­ye tâbi tu­tul­mak­sı­zın taz­mi­nat ola­rak öde­nir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Ya­şar Tü­zün.

Sa­yın Tü­zün, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın ek 9'un­cu mad­de­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Ek 9'un­cu mad­de, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­vir ile il­gi­li ge­çiş hü­küm­le­ri­ni be­lir­li­yor. TO­Kİ, evi ol­ma­yan ve dü­şük ge­lir gru­bu­na sa­hip va­tan­daş­la­rı­mı­zı uy­gun öde­me­ler­le ev sa­hi­bi yap­mak üze­re sos­yal amaç­lı ola­rak baş­lat­tı­ğı pro­je­le­ri ge­çen za­man içe­ri­sin­de kâr amaç­lı pro­je­le­re dö­nüş­tür­müş­tür. Zi­ra Sa­yın TO­Kİ Baş­ka­nı­nın yap­tı­ğı açık­la­ma­lar­da, TO­Kİ'nin 1,3 kat­ril­yon kâr et­ti­ği ve 7 kat­ril­yon da pa­ra­la­rı­nın ol­du­ğu­nu söy­le­mek­te­dir; ya­ni, TO­Kİ'nin kârı yak­la­şık 1 mil­yar do­lar­dır. TO­Kİ, ha­ni sos­yal amaç­lı pro­je­ler üre­ten bir ku­ru­luş­tu?

Dev­le­tin ara­zi­le­ri­ni ar­sa ofi­si­ne dev­re­dip, üze­ri­ne ko­nut­la­rı ya­pıp, ar­sa pa­yı da ol­mak­sı­zın, ma­li­ye­ti­nin 2 ve­ya 3 ka­tı fi­yat­lar­la ko­nut­la­rı sa­ta­rak, söz­de sos­yal amaç­lı pro­je­le­ri kâr amaç­lı pro­je­le­re çe­vi­re­rek TO­Kİ'yi kâr eden bir ku­rum hâli­ne ge­tir­miş­tir. TO­Kİ, re­el sek­tör­de yıl­lar­ca in­şa­at sek­tö­rü­ne emek ver­miş, ser­ma­ye koy­muş, bu iş­ten pa­ra ka­za­nıp, ka­zan­dı­ğı pa­ra­dan da ver­gi öde­yen, is­tih­dam sağ­la­yan in­şa­at mü­te­ah­hit­le­riy­le ma­ale­sef re­ka­bet eder du­ru­ma gel­miş­tir. Re­el sek­tör­de ça­lı­şan, üre­ten ve ka­zan­cın­dan da bu dev­le­te olan so­rum­lu­lu­ğuy­la ver­gi, SSK, prim, bir­çok de­ği­şik isim­ler al­tın­da ver­gi öde­yen mü­te­ah­hit­le­re bir de de­ne­tim yap­ma zo­run­lu­lu­ğu ge­tir­miş ve in­şa­at ma­li­yet­le­ri­ne yüz­de 4, yüz­de 8 ara­sın­da ya­pı de­ne­ti­mi pa­ra­sı ödet­tir­mek­te­dir. Oy­sa TO­Kİ, yap­tı­ğı in­şa­at­lar­da de­ne­ti­mi­ni ken­di­si­nin yap­tı­ğı­nı söy­le­ye­rek, ya­pı de­ne­tim pa­ra­sı öde­me­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ay­rı­ca, be­le­di­ye­ler­den alı­nan in­şa­at ruh­sa­tı, iskân ruh­sa­tı ve di­ğer iş­lem­ler­den do­la­yı ver­gi ve harç­lar­dan mu­af tu­tul­muş­tur. Geç­ti­ği­miz yıl, bu­ra­da de­fa­lar­ca ikaz et­me­mi­ze rağ­men, AKP'den bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın ver­miş ol­du­ğu ka­nun tek­li­fi  doğ­rul­tu­sun­da, iskân ruh­sa­tı da­hi al­ma­dan, is­te­di­ği za­man, Top­lu Ko­nut İda­re­si, is­te­di­ği za­man -ba­kı­nız, is­te­di­ği za­man- iskân ruh­sa­tı­nı ver­mek­le yü­küm­lü­dür di­ye­rek bir ka­nun çı­kar­dık. Bu­nun ne ka­dar yan­lış ol­du­ğu­nu, bu çı­kan ka­nu­nun uy­gu­la­ma­lar­da ne ka­dar sı­kın­tı ya­rat­tı­ğı­nı şim­di hep be­ra­ber gö­rü­yor ve ya­şı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, do­la­yı­sıy­la re­el sek­tör TO­Kİ'yle re­ka­bet ede­mez hâle gel­miş­tir. Bu in­şa­at­lar re­el sek­tör ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış ol­say­dı, ya­pı­lan iş­ler­le öde­ne­cek ver­gi, resmî harç­la­rın ya­nı sı­ra, ge­lir­den do­ğa­cak ver­gi­ler­le de dev­le­ti­mi­ze ver­gi öde­ne­cek­ti. Pa­ra alış­ve­ri­şi­nin ol­du­ğu her yer­de kâr var­dır, do­la­yı­sıy­la, ver­gi var­dır. An­cak, bu dü­şün­ce­den yo­la çı­kar isek, bu­gün kâr et­ti­ği ra­ka­mın 1 mil­yar do­la­rın üze­rin­de ol­du­ğu Top­lu Ko­nut İda­re­si, ma­ale­sef, hiç­bir ver­gi öde­me­mek­te­dir. Kü­çük es­naf ve tüc­ca­rın mat­rah ar­tı­rı­mı ko­nu­sun­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, ver­gi da­ire­si mü­dür­le­ri teh­dit eder­ler­ken, ver­gi­le­rin de ar­tı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da zo­run­lu tu­tu­lur­ken, bu­gün TO­Kİ'den hiç­bir ver­gi alın­ma­mak­ta­dır. Dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mız­dan ver­gi top­la­ma ko­nu­sun­da kar­tal olan, as­lan olan Ma­li­ye, ma­ale­sef, TO­Kİ'ye gel­di­ği za­man civ­civ ol­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, bu ko­nu­da dev­le­ti­mi­zin bü­yük ve cid­di bir şe­kil­de ver­gi kay­bı söz ko­nu­su­dur.

Ön­ce­ki İha­le Ka­nu­nu'na gö­re ya­pı­lan iha­le­ler­de ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı ön­le­mek ve di­ğer iş­le­rin sü­re­sin­de bi­ti­mi­ni sağ­la­mak ama­cıy­la 22 Ocak 2002 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­ren 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'yla anah­tar tes­li­mi usu­lü ge­ti­ril­miş; bu­na gö­re, fi­yat fark­la­rı ve es­ka­las­yon gi­bi fak­tör­ler TO­Kİ için or­ta­dan kal­dı­rıl­mış­tır. TO­Kİ, sos­yal amaç­lı ko­nut­lar yap­mak üze­re yo­la çık­mış ol­ma­sı­na rağ­men, amaç­la­rı­nın dı­şı­na çı­ka­rak, bu­gün, son de­re­ce lüks vil­la­lar in­şa et­me­ye baş­la­mış­tır, dev­le­tin ara­zi­le­ri­ne be­del öde­me­den sa­hip çı­ka­rak hak­sız bir re­ka­be­te ne­den ol­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ar­sa pa­yı­nın in­şa­at ma­li­yet­le­ri için­de ne ka­dar bü­yük yüz­de pa­yı ol­du­ğu her­kes­çe bi­lin­mek­te­dir ve ma­lum­dur. Şim­di, bu­ra­dan so­ru­yo­rum: Aca­ba, TO­Kİ'nin kâr et­tim di­ye açık­la­dı­ğı bu mik­tar, ya­ni, 1 mil­yar do­la­ra ya­kın bu ra­kam­lar, bu ara­zi­le­rin be­del­le­ri­ni kar­şı­lı­yor mu, kar­şı­la­mı­yor mu? Sa­de­ce dev­le­tin ara­zi­le­ri­ne yap­mış ol­du­ğu bu pro­je­ler­den, bu­gün­kü ra­kam­lar­la di­ğer ikin­ci şa­hıs­la­ra bu ara­zi­le­ri sat­mış ol­say­dı dev­let, bu ra­kam­lar­dan da­ha faz­la kâr el­de et­mez miy­di? Bu­nun so­ru­su­nu bu­ra­dan sor­ma­nın bir va­tan­daş ola­rak gö­re­vi­miz ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özel­lik­le son yıl­lar­da kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri söz ko­nu­su. Ba­kı­yo­ruz, bir­çok bü­yük şe­hir­de ve il­le­ri­miz­de kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri hız­lı bir şe­kil­de ya­pı­lı­yor. Ma­ale­sef, bu kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri ran­ta dö­nü­şüm pro­je­si hâli­ne gel­miş­tir. Özel­lik­le bü­yük şe­hir­ler­de çok faz­la (TAKS) ta­ban kat sa­yı­sı­nın ar­tı­rıl­ma­sı ve kat sa­yı­sı­nın ar­tı­rıl­ma­sın­dan do­la­yı, bu­gün 8 kat­lı, 10 kat­lı ima­ra açık olan böl­ge­ler­de, bu kent­sel dö­nü­şüm pro­je­si adı al­tın­da 25 ka­ta, 30 ka­ta kat­lar yük­sel­ti­le­rek ina­nıl­maz bir rant pay­la­şı­mı söz ko­nu­su­dur. Bu ad­res­le­rin ne­re­ler ol­du­ğu­nu siz­ler de be­nim ka­dar bi­li­yor­su­nuz.

Do­la­yı­sıy­la, ar­tık, Tür­ki­ye'de, kent­sel dö­nü­şüm pro­je­si adı al­tın­da ya­tan ger­çek ne­den, ran­ta dö­nü­şüm pro­je­si hâli­ne gel­miş­tir. Özel­lik­le Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin yap­mış ol­du­ğu ko­nut­la­rın anah­tar tes­lim tö­re­nin­de -ba­kın, bu­ra­ya dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum- ger­çek bir AKP şo­vu ya­pıl­mak­ta­dır. Bi­na­la­rın üze­ri­ne AKP'nin si­ya­si amb­le­mi olan am­pul­le­rin ya­pış­tı­rıl­ma­sı, AKP Ge­nel Baş­ka­nı­nın ve di­ğer si­ya­si ba­kan­la­rın afiş­le­ri­nin asıl­ma­sı, san­ki, bu­nu, Top­lu Ko­nut İda­re­si de­ğil de, AKP İk­ti­da­rı ve­ya AKP'nin so­rum­lu ol­du­ğu, baş­ta Ge­nel Baş­kan ve il­gi­li ba­kan­la­rın yap­tı­ğı ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan al­gı­lan­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, (TO­Kİ) Top­lu Ko­nut İda­re­si AKP'nin göl­ge­si al­tın­da kal­mış­tır.

CA­HİT CAN (Si­nop) - De­niz Bay­kal'ın res­mi­ni ko­ya­lım bir da­ha­ki­ne.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, bu­gün, bu ta­rih­ler­de ya­pı­lan her tür­lü açı­lış­lar­da, ma­ale­sef, Top­lu Ko­nut İda­re­si, ken­di yap­mış ol­du­ğu ça­lış­ma­la­rı de­ğil de AKP'nin bir yan ku­ru­lu­şu gi­bi ça­lış­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, TO­Kİ Baş­ka­nı­nın uy­gu­la­ma­la­rı­nı ba­sın­dan oku­yor, din­li­yor ve gö­rü­yo­ruz. Pe­ki, böy­le­si­ne önem­li bir ka­nun­da, Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­ka­nı ni­ye Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lun­da yok? Ni­ye, bu mü­za­ke­re­le­ri din­le­mi­yor? Bu ka­dar so­rum­lu­lu­ğu üs­tü­ne alan bir ku­ru­lu­şun baş­ka­nı, bu­ra­da ya­pı­lan mü­za­ke­re­le­ri, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın yap­mış ol­du­ğu bu de­ğer­len­dir­me­le­ri din­le­me ne­za­ke­tin­de ne­den bu­lun­mu­yor? Bu ka­nun bu­gün gün­de­me gel­miş de­ğil, bu ka­nun dün gel­di. Ha­di, dün işi var­dı, il dı­şın­day­dı, yurt dı­şın­day­dı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Tü­zün, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) - Bu­gün, Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­ka­nı­nın, bu ka­nun gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da bu­ra­da bu­lu­nup bu çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni din­le­me­si ge­re­kir­di. Bu ne­za­ket­siz­li­ğin­den do­la­yı Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­ka­nı­nı kı­nı­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu bu ça­lış­ma­la­rı bir de­ğer­len­di­re­lim, iyi mi ya­pı­yor, kö­tü mü ya­pı­yor dü­şün­ce­siy­le, geç­ti­ği­miz yıl -biz­zat şah­sım- Mec­lis araş­tır­ma öner­ge­si ver­miş­tim, Mec­lis araş­tır­ma­sı­nın ya­pıl­ma­sı. Ya­ni, bu ka­dar so­rum­lu­lu­ğu üs­tün­de top­la­yan bir ida­re­nin doğ­ru mu yap­tı­ğı­nı, yan­lış mı yap­tı­ğı­nı tes­pit ede­bil­me­miz için bir araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­nun ku­ru­lup bu­nun yap­mış ol­du­ğu ça­lış­ma­la­rı de­net­le­me­si ge­re­kir di­ye dü­şün­düm. Eğer, ger­çek­ten iyi ya­pı­yor­sa, biz de, kal­kar, ku­ru­la­cak bu ko­mis­yon­da­ki yet­ki­li ar­ka­daş­lar­la TO­Kİ'ye te­şek­kür eder­dik; iyi yap­mı­yor­sa, yan­lış ya­pı­yor­sa, ge­rek­li uya­rı­la­rı­mı­zı ya­par­dık.

Şim­di, bu­ra­dan, bir kez da­ha söy­lü­yo­rum: Top­lu Ko­nut İda­re­si, be­le­di­ye­le­rin ve Ba­yın­dır­lık İskân Ba­kan­lı­ğı­nın bir­çok so­rum­lu­lu­ğu­nu üs­tü­ne al­dı. Ben, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin, bu ça­lış­ma­la­rıy­la, bu ko­nu­da, bu so­rum­lu­lu­ğun al­tın­dan kal­ka­ma­ya­ca­ğı­nı ifa­de edi­yo­rum. Do­la­yı­sıy­la, Mec­li­si­mi­zin bu ko­nu­da bir ko­mis­yon ku­rup bu Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin yap­mış ol­du­ğu ça­lış­ma­la­rı in­ce­le­me­sin­de fay­da var di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son ola­rak şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bu ko­nu­da, Tür­ki­ye'de, ger­çek­ten, ko­nut ko­nu­sun­da cid­di ça­lış­ma­la­rın ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. An­cak, ge­rek re­el sek­tör ge­rek­se TO­Kİ ge­rek­se "kent­sel dö­nü­şüm" adı al­tın­da bu pro­je­ler hız­lı bir şe­kil­de de­vam edi­yor. Ben, bu­ra­dan, tek­rar söy­lü­yo­rum: Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin, bu kim­li­ğiy­le, bu vas­fıy­la, bu özel­li­ğiy­le bu pro­je­le­rin al­tın­dan, bu so­rum­lu­lu­ğun al­tın­dan kal­ka­ma­ya­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum. O ne­den­le, Mec­li­si­miz­de, en kı­sa za­man­da bu Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­si­nin gün­de­me ge­ti­ri­lip bir ko­mis­yon ku­rup TO­Kİ'nin in­ce­len­me­sin­de fay­da var di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ka­nu­nu­mu­zun ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, yü­ce Mec­li­si, bir kez da­ha, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Asım Ku­lak.

Sa­yın Ku­lak, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ASIM KU­LAK (Bar­tın) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

775 sa­yı­lı Ya­sa, bu­gü­ne ka­dar, Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı Tek­nik Araş­tır­ma ve Uy­gu­la­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Mes­ken İş­le­ri Da­ire Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yü­rü­tül­müş­tür. Sı­nır ona­ma­la­rı­nı sağ­la­mak ve ilan et­mek, ka­mu­laş­tır­ma iş­lem­le­ri­ni yü­rüt­mek, hâli­ha­zır ha­ri­ta ha­zır­la­mak, je­olo­jik etüt, imar pla­nı yap­mak ve uy­gu­la­mak, em­sal ve mu­ham­men be­del be­lir­le­mek, ka­nun kap­sa­mın­da baş­la­tıl­mış ve baş­la­tı­la­cak iş ve iş­lem­ler­le il­gi­li ola­rak in­şa­at­la­rı de­vam eden ko­nut­la­rı bi­tir­mek, in­şa­atı bit­miş olan ko­nut­la­rı ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile ih­ti­yaç sa­hi­bi va­tan­daş­la­ra sat­mak, sa­tı­şı ya­pı­la­cak ko­nut ve ar­sa­la­rın em­sal be­del­le­ri­ni tes­pit et­mek ve onay­la­mak, ko­nut ko­ope­ra­tif­le­ri­ne ar­sa tah­sis et­mek, sa­tı­şı ya­pıl­mış ko­nut­lar ile ar­sa­la­rın ta­pu­la­rı­nı ver­mek, il­gi­li pro­je­le­rin ger­çek­leş­ti­ril­me­si­ni sağ­la­mak üze­re il­gi­li ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rıy­la iş bir­li­ği yap­mak, ge­rek­li gi­ri­şim ve iş­lem­le­ri ger­çek­leş­tir­mek, ar­sa ve ko­nut ta­lep eden­ler için hak sa­hip­li­ği iş­lem­le­ri­ni yü­rüt­mek, bu ka­nun kap­sa­mın­da ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rı içer­mek­te­dir.

Tek­rar ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan.

Sa­yın Kan­do­ğan bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, Sa­yın Pak­dil'e de hoş gel­din di­yo­rum. 

Bu­gün, ma­ale­sef, da­ha ön­ce­ki otu­rum­la­rı yö­ne­ten Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­mi­zin be­nim se­si­mi kes­me­ye ça­lış­ma­sı, onun, bu­gün, na­sıl bir Mec­li­si yö­net­me an­la­yı­şı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu bü­tün mil­le­ti­mi­ze gös­te­ren bir uy­gu­la­ma­sıy­dı. Be­nim ko­nuş­mam­da, en azın­dan, bu­ra­da ol­ma­ma­sın­dan da mut­lu ol­du­ğu­mu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nda ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bir de­ği­şik­lik… Ka­nu­nu olum­lu gö­rü­yo­ruz. Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin fa­ali­ye­te geç­me­sin­den son­ra, böy­le bir dü­zen­le­me­nin ya­pıl­ma­sı­nın ih­ti­yaç ol­du­ğu nok­ta­sın­da hiç­bi­ri­mi­zin bir şüp­he­si yok.

Ta­bii, ko­nu ge­ce­kon­du olun­ca, bü­tün ko­nuş­ma­lar Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne yö­nel­di. Biz, so­rum­lu mu­ha­le­fet an­la­yı­şı içe­ri­sin­de, eğer, Tür­ki­ye'de gü­zel hiz­met­ler ya­pı­lı­yor­sa bun­la­rı al­kış­la­rız, des­tek­le­riz. Ön­ce­lik­le, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin, ko­nut ih­ti­ya­cı­nın gi­de­ril­me­si nok­ta­sın­da­ki ça­lış­ma­la­rı­nın -bi­raz son­ra sa­ya­ca­ğım ak­sak­lık­lar da göz önü­ne alı­na­rak- de­vam et­me­sin­de fay­da mü­la­ha­za edi­yo­ruz. İn­şal­lah, ya­pı­lan ko­nut sa­yı­la­rı ar­tar, bun­dan, da­ha faz­la va­tan­da­şı­mız is­ti­fa­de eder.

Da­ha ön­ce de Top­lu Ko­nut İda­re­siy­le il­gi­li bu­ra­da ben çok cid­di id­di­alar­da bu­lun­dum, bu­ra­da bu­lu­nan Sa­yın Ba­kan­la­rı­mı­za so­ru yö­nelt­tim, so­ru öner­ge­le­ri ver­dim. Özel­lik­le, İz­mir'de ya­pı­lan bir iha­ley­le il­gi­li ola­rak ora­da ya­pı­lan usul­süz­lük­le­ri Mec­lis kür­sü­sün­de di­le ge­tir­dim. An­cak, ne o gün, ne de son­ra bu ko­nuy­la il­gi­li bi­zi ik­na ede­cek tek bir ce­vap bi­le ve­ri­le­me­di.

Top­lu Ko­nut İda­re­si, Tür­ki­ye'de bir hay­li ko­nut yap­tı, ama… De­ği­şik il­ler­den mil­let­ve­kil­le­rim şu an­da bu­ra­da­lar, ken­di il­le­rin­de ya­pı­lan ko­nut­la­rın ne ka­da­rı­nın sa­tıl­dı­ğı, ne ka­da­rı­nın yer­le­ri­nin si­ya­si ola­rak be­lir­len­di­ği he­pi­mi­zin ma­lu­mu. Eğer, Top­lu Ko­nut İda­re­si, ha­ki­ka­ten, va­tan­da­şı ko­nut sa­hi­bi yap­mak is­ti­yor­sa, bir hiz­me­ti ye­ri­ne ge­tir­mek is­ti­yor­sa -se­çi­len yer­ler de dâhil ol­mak üze­re- yer­ler ada­let­li bir şe­kil­de se­çil­me­li, iha­le­ler şef­faf ol­ma­lı; iha­le­le­rin, ka­pa­lı ka­pı­lar ar­dın­da, be­lir­li ki­şi­le­re ve­ril­me­me­si sağ­lan­ma­lı­dır.

Açı­lış­lar­la il­gi­li, mü­te­ah­hit­ler­den, ne ka­dar har­ca­ma be­de­li alın­dı­ğı­nı, bu­ra­da, kür­sü­de yer ve za­man bil­di­re­rek söy­le­dim. TO­Kİ, Hükûmet yet­ki­li­le­ri­ne şov yap­tır­mak mak­sa­dıy­la açı­lış­la­rı -çok aşı­rı gös­te­ri­le­re gi­re­bil­mek mak­sa­dıy­la, bu ko­nut­la­rı ya­pan mü­te­ah­hit­le­rin pa­ra­sıy­la, on­la­rı zor­la­ya­rak, açı­lış mas­raf­la­rı­nı on­lar­dan zor­la ala­rak- Hükûme­te şov yap­ma ye­ri ola­rak gö­rü­yor­sa bu­nun yan­lış ol­du­ğu­nu, bu­ra­dan ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve özel­lik­le TO­Kİ Baş­ka­nı­nın, Es­ki­şe­hir'de­ki bir iha­le­yi bi­ti­re­me­yen, ta­mam­la­ya­ma­yan bir mü­te­ah­hit­le il­gi­li ola­rak, ka­mu­oyu önün­de, te­le­viz­yon­lar ve ba­sı­nın önün­de "ca­nın ce­hen­ne­me" şek­lin­de­ki söz­le­rin­den son­ra, o mü­te­ah­hi­din uğ­ra­dı­ğı bir sal­dı­rı ne­ti­ce­sin­de ha­ya­tı­nı kay­bet­miş ol­ma­sı­nın so­rum­lu­lu­ğu­nun bir kıs­mı­nın da TO­Kİ Baş­ka­nın­da ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Siz, kim­den güç ve ce­sa­ret ala­rak, de­ği­şik se­bep­ler­le in­şa­atı­nı ta­mam­la­ya­ma­yan bir mü­te­ah­hit­le il­gi­li ola­rak "ca­nın ce­hen­ne­me" şek­lin­de­ki bir ifa­de­yi ka­mu­oyu önün­de kul­la­na­bi­li­yor­su­nuz!. Bu­nun he­sa­bı­nın mut­la­ka so­rul­ma­sı la­zım ge­li­yor.  

Ba­kı­nız, Top­lu Ko­nut İda­re­si… 2006 yı­lın­da, Hükûme­tin gös­ter­miş ol­du­ğu yüz­de 5 enf­las­yon he­de­fi­ne ina­na­rak, mü­te­ah­hit­ler, -çün­kü Hükûmet bir ta­ah­hüt­te bu­lun­du, yüz­de 5 enf­las­yon he­de­fi koy­du- bu iha­le­le­re gi­ren­ler, Tür­ki­ye'de, 2006 yı­lın­da yüz­de 5 enf­las­yon ola­cak he­sa­bı­nı ya­pa­rak iha­le­le­re gir­di­ler. Ne ol­du ne­ti­ce­sin­de? Tür­ki­ye'de­ki enf­las­yon 2006 yı­lın­da yüz­de 10 ol­du. Pe­ki, de­mir ve çi­men­to fi­yat­la­rın­da­ki ar­tış­lar ne ol­du? Enf­las­yon ora­nı­nın çok çok üze­rin­de ar­tış­lar ol­du. Pe­ki, bu­na, Hükûme­te ve TO­Kİ'ye gü­ve­ne­rek iha­le­ye gi­ren in­san­la­ra -de­mir ve çi­men­to fi­yat­la­rın­da­ki bu aşı­rı fa­hiş ar­tış­lar ve enf­las­yon he­de­fi­nin üze­rin­de, 2 kat enf­las­yon ora­nı­nın ol­du­ğu bir or­tam­da- in­şa­at­la­rı­nı ta­mam­la­ya­ma­yan bir mü­te­ah­hi­de siz böy­le hi­tap eder­se­niz, böy­le dav­ra­nır­sa­nız, en azın­dan bun­da bel­li oran­da bir so­rum­lu­lu­ğun da si­zin üze­ri­niz­de ol­du­ğu çok açık bir ger­çek ola­rak kar­şı­mı­za çı­kar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir ar­ka­da­şı­mız, Sa­yın Mü­ca­hit Da­loğ­lu, bu­ra­da, ha­va­ala­nı yo­lun­dan bah­set­ti, ora­da­ki ge­ce­kon­du­la­rın he­pi­mi­zi üz­dü­ğün­den bah­set­ti. Doğ­ru, ka­bul edi­yo­ruz. Pe­ki, ne ol­du? O ge­ce­kon­du­lar yı­kıl­dı, iki yıl­dan be­ri bü­tün mo­loz­la­rı, mal­ze­me­le­ri o yol üze­rin­de. Ha­va­ala­nı yo­lu­nu kul­la­nan ar­ka­daş­la­rın hep­si bi­lir­ler.  Pe­ki, es­ki man­za­ra­dan da­ha gü­zel bir man­za­ra mı var şim­di o yol­da? San­ki bü­yük bir dep­rem ya­şa­mış­ça­sı­na ha­ra­be hâlin­de­ki, en­kaz hâlin­de­ki bi­na­la­rın es­ki ge­ce­kon­du­lar­dan da­ha olum­lu bir ta­ra­fı ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­le­cek bir ar­ka­da­şı­mız çı­kar mı ara­mız­da?

Evet, kent­sel dö­nü­şüm, des­tek­li­yo­ruz, ol­sun, ya­pıl­sın, ama en azın­dan, iki yıl­dan be­ri o bi­na­la­rı yı­kıp mo­loz­la­rı­nı bi­le ora­dan kal­dı­ra­ma­yan bir An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­ne de bu he­sa­bın mut­la­ka so­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği inan­cın­da­yım.

Ba­kı­nız, TO­Kİ'nin iha­le yö­net­me­li­ği Da­nış­tay­dan ge­ri dön­dü. Hiç, bu, kür­sü­ler­den söy­len­mi­yor. Ni­çin TO­Kİ'nin çı­kar­mış ol­du­ğu bir yö­net­me­lik Da­nış­tay­dan ge­ri dön­mek­te­dir?

O ne­den­le, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ge­ce­kon­du­laş­ma­ya ha­yır, kent­sel dö­nü­şü­me evet. An­cak, bu­nun ya­pı­la­bil­me­si için, ön­ce­lik­le, kır­sal ke­sim­de­ki po­li­ti­ka­la­rı­nı­zı göz­den ge­çir­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­si­niz. Kır­sal ke­sim kan ağ­lı­yor, kır­sal ke­sim­den bü­yük bir ka­çış var, bü­yük şe­hir­le­re yö­ne­liş var. Son bir yıl­da 1,5 mil­yon in­san, ta­rım­da­ki o için­den çı­kıl­maz du­rum ne­ti­ce­sin­de, ma­ale­sef, ken­di yer­le­rin­den, yurt­la­rın­dan ay­rı­lıp bü­yük şe­hir­le­re git­me mec­bu­ri­ye­tin­de­ler. Pe­ki ne olu­yor bü­yük şe­hir­ler­de? Bu ka­dar yo­ğun göç… Bü­yük şe­hir­ler­de­ki cid­di sı­kın­tı­la­rın ne­ti­ce­sin­de, Tür­ki­ye'de, ma­la kar­şı iş­le­nen suç­lar yüz­de 60, şah­sa kar­şı iş­le­nen suç­lar yüz­de 62 ora­nın­da art­mış. Eğer, siz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, si­ze iki da­ki­ka ek sü­re kul­lan­dır­dım; bir da­ki­ka da­ha ve­re­yim, lüt­fen ta­mam­la­yın.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­ce­ğim.

O ba­kım­dan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, de­ğer­li ik­ti­dar; bu me­se­le­ler­le il­gi­le­nir­ken, bu me­se­le­le­rin or­ta­ya çık­ma­sı­na se­be­bi­yet ve­ren or­ta­mı da mut­la­ka or­ta­dan kal­dır­ma­nız ge­rek­ti­ği inan­cın­da­yım. Ne olur, şu kır­sa­la, köy­lü­ye sa­hip çı­kın. On­lar, çok zor du­rum­da; yer­le­rin­den, yurt­la­rın­dan ol­ma­sın­lar; bü­yük şe­hir­le­re ge­lip bü­yük şe­hir­le­rin va­roş­la­rın­da çok zor şart­lar al­tın­da ha­yat­la­rı­nı de­vam et­tir­me­sin­ler, di­ye dü­şün­ce­le­ri­mi ifa­de edi­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Bir ar­ka­da­şı­mı­zın so­ru ta­le­bi var, ken­di­si­ne söz ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­kan.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

TO­Kİ yet­ki­li­le­ri­nin bir ko­nu­ya açık­lık ge­tir­me­si­ni is­ti­yo­rum: Ön­ce, Bur­dur'umuz­da ve Bu­cak'ımız­da ya­pı­lan TO­Kİ in­şa­at­la­rın­da eme­ği ge­çen­le­re te­şek­kür edi­yo­rum. An­cak, Müs­lü­man ma­hal­le­sin­de sal­yan­goz sa­tar gi­bi, TO­Kİ bi­na­la­rı­nın yük­sek­ten ve­ya uçak­tan gö­rü­nü­mün­de, bir Hris­ti­yan me­zar­lı­ğı gö­rü­nü­mü var­dır. Bu du­rum, va­tan­daş­la­rın de­ği­şik yo­rum­la­rı­na ne­den ol­muş­tur. Bu gö­rü­nüm uçak­tan gö­rül­dü­ğün­de şu şe­kil­de. Ge­çen Kon­ya'day­dım, Kon­ya'da da yük­sek bir bi­na­nın üze­rin­den ay­nı şe­kil­de gö­rü­nüm var. Bu gö­rü­nüm "T" har­fi­ni mi anım­sat­mak­ta­dır, yok­sa bir haç işa­re­ti mi­dir? Bu­nun TO­Kİ ta­ra­fın­dan açık­lan­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­kan.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ SA­VUN­MA BA­KA­NI MEH­MET VEC­Dİ GÖ­NÜL (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğiz ta­bii.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır, öner­ge­yi oku­tup iş­le­me ala­ca­ğım.

Bu­yu­run.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1266 sı­ra sa­yı­lı "Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı" nın çer­çe­ve 2 nci mad­de­si ile 775 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ge­çi­ci 9 un­cu mad­de­nin dör­dün­cü fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                             

Fa­ruk Çe­lik

Eyüp Ayar

Ala­et­tin Gü­ven

 

 

Bur­sa

Ko­ca­eli

Kü­tah­ya

 

Ca­hit Can

Re­cep Ga­rip

Yah­ya Ak­man

 

Si­nop

Ada­na

Şan­lı­ur­fa

"Bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­te Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­kan­lı­ğı mer­kez teş­ki­la­tın­da 775 sa­yı­lı Ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sı ile il­gi­li iş ve iş­lem­le­ri yü­rü­ten bi­rim­de tah­sis edil­miş kad­ro­lar­da bu­lu­nan per­so­nel­den (1) Da­ire Baş­ka­nı, (1) Mü­hen­dis, (2) Şe­hir Plan­cı­sı, (5) Tek­ni­ker, (5) Tek­nis­yen, (1) Tek­nik Res­sam ve (1) Ve­ri Ha­zır­la­ma ve Kon­trol İş­let­me­ni, Ek 5 in­ci mad­de ile Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na ih­das edi­len kad­ro­lar­dan du­rum­la­rı­na uy­gun olan­la­ra bir ay için­de ata­nır­lar ve ata­ma iş­lem­le­ri ya­pı­lın­ca­ya ka­dar es­ki kad­ro­la­rı­na ait ay­lık, ek gös­ter­ge, her tür­lü zam ve taz­mi­nat­lar ile di­ğer ma­li hak­la­rı­nı al­ma­ya de­vam eder­ler. Söz ko­nu­su per­so­ne­lin, atan­dık­la­rı ye­ni kad­ro­la­rın ay­lık, ek gös­ter­ge, her tür­lü zam ve taz­mi­nat­lar ile di­ğer ma­li hak­la­rı top­la­mı­nın net tu­ta­rı­nın, es­ki kad­ro­la­rı­na bağ­lı ola­rak en son ay­da al­dık­la­rı ay­lık, ek gös­ter­ge, her tür­lü zam ve taz­mi­nat­lar ile di­ğer malî hak­la­rı top­la­mı­nın net tu­ta­rın­dan az ol­ma­sı hâlin­de, ara­da­ki fark, fark­lı­lık gi­de­ri­lin­ce­ye ka­dar, atan­dık­la­rı kad­ro­lar­da kal­dık­la­rı sü­re­ce her­han­gi bir ke­sin­ti­ye tâbi tu­tul­mak­sı­zın taz­mi­nat ola­rak öde­nir."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

BA­YIN­DIR­LIK, İMAR, ULAŞ­TIR­MA VE TU­RİZM KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI MUS­TA­FA DE­MİR (Sam­sun) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir dü­zelt­me ya­pa­rak tak­di­re bı­ra­ka­ca­ğım. Bu dör­dün­cü sa­tır­da "(5) tek­nis­yen" di­ye okun­du, bu­ra­da­ki me­tin­de "(3)" ola­rak ge­çi­yor. Evet, "(5) tek­ni­ker, (3) tek­nis­yen" şek­lin­de…

Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ta­mam.

Hükûmet?

MİLLÎ SA­VUN­MA BA­KA­NI MEH­MET VEC­Dİ GÖ­NÜL (Ko­ca­eli) - Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

775 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen ek 5'in­ci mad­de­de ya­pı­lan de­ği­şik­lik ge­re­ğin­ce ge­çi­ci 9'un­cu mad­de­de de­ği­şik­li­ğe gi­dil­me­si zo­run­lu­lu­ğu doğ­muş­tur.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge is­ti­ka­me­tin­de ge­çi­ci mad­de 9'u oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ek mad­de 4, ek mad­de 5, ge­çi­ci mad­de 9'u çer­çe­ve 2'nci mad­dey­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- 2/3/1988 ta­rih­li ve 3414 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si yü­rür­lük­ten kal­dı­rıl­mış, ge­çi­ci 4 ün­cü mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"GE­Çİ­Cİ MAD­DE 4- 9/9/2000 ta­ri­hin­den ön­ce 775 sa­yı­lı Ka­nun ile 3414 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re baş­la­tıl­mış olan iş ve iş­lem­le­re Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca de­vam edi­lir. 9/9/2000 ta­ri­hin­den son­ra baş­la­tı­la­cak olan iş ve iş­lem­le­ri yap­ma­ya Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı yet­ki­li­dir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Yıl­maz Ateş.

Sa­yın Ateş, bu­yu­run, efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA YIL­MAZ ATEŞ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 3'ün­cü mad­de­si üze­rin­de dü­şün­ce­le­ri­mi yü­ce Ge­nel Ku­ru­la arz ede­ce­ğim. An­cak, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­na bak­tı­ğı­mız za­man, doğ­ru­su, ne ya­pıl­mak is­ten­di­ği­ni de, na­sıl bir de­ği­şik­lik ge­ti­ril­mek is­ten­di­ği­ni de an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­ruz.

Şim­di, bi­rin­ci­si: Top­lu Ko­nut İda­re­si, dev­le­ti­mi­zin ay­rı bir ku­ru­mu. Ama, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın as­li gö­rev­le­ri­ni, bi­zim, bir de­ği­şik­lik ya­pa­rak, Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­ret­me­miz, inan­cı­ma gö­re, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­dır. Top­lu Ko­nut, tu­tup, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın ye­ri­ne ika­me et­ti­ri­li­yor; an­cak bu­nun sı­nır­la­rı da net çi­zil­me­di­ği için, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın ka­nun­laş­ma­sı hâlin­de, ile­ri­de, bel­ki, Ya­pı İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün var­lı­ğı da tar­tış­ma ko­nu­su ola­cak, yet­ki kar­ga­şa­sı ola­cak. Ar­ka­sın­dan, bel­ki de, il­ler­de­ki ba­yın­dır­lık il mü­dür­lük­le­ri­ne de ge­rek kal­ma­ma nok­ta­sı­na doğ­ru gi­di­le­cek. O ne­den­le, en as­li gö­rev ve yet­ki­si­nin bir baş­ka ku­ru­ma dev­re­dil­me­si, ka­nım­ca, Ana­ya­sa'mı­za da ay­kı­rı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun tek­lif­le­ri­ni, ta­sa­rı­la­rı­nı gö­rü­şü­yo­ruz. İk­ti­da­rıy­la, mu­ha­le­fe­tiy­le mil­let­ve­kil­le­ri­miz bü­yük bir öz­ve­riy­le ge­ce gün­düz ça­lı­şı­yor­lar, bu ta­sa­rı­lar ka­nun­la­şı­yor. An­cak, çok özen ve­ya dik­kat gös­te­ril­me­di­ği için ve­ya bir baş­ka ama­ca hiz­met et­ti­ği için, bir kıs­mı Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dö­nü­yor, dön­me­yen­ler de, ma­ale­sef, ba­zı art ni­yet­li yö­ne­ti­ci­le­rin elin­de, bu ya­ra­tı­lan boş­luk­lar ne­de­niy­le, tam bir vur­gun ve ta­lan ala­nı­na dö­nü­yor.

Ba­kın, kent­sel dö­nü­şüm ka­nun­la­rı­nı çı­kar­dık. Çok acı­dır, he­pi­niz gö­rü­yor­su­nuz, he­pi­ni­zin göz­le­ri önün­de, kent­sel dö­nü­şüm pro­je­le­ri, kent­sel ta­la­na, kent­sel kat­li­ama dö­nüş­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si büt­çe­si gö­rü­şü­lür­ken de di­le ge­tir­dik, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si loj­man­la­rı özel bir ka­nun­la tu­tu­lup ha­zi­ne­ye dev­re­dil­di; ha­zi­ne, tut­tu, Ma­li­ye­ye dev­ret­ti; Ma­li­ye, tut­tu, Emek İn­şa­ata ver­di; Emek İn­şa­at da tut­tu, Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­ret­ti. Şim­di, bu ka­nun­da da de­ni­li­yor ki, şu şu yet­ki­ler Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne ve­ri­lir, an­cak Top­lu Ko­nut İda­re­si de bu­nu be­le­di­ye­le­re dev­re­de­bi­lir. Şim­di, böy­le­si­ne bir kar­ma­şa­da yet­ki bu ka­dar el de­ğiş­ti­re­bi­lir mi? Bu­nun, Ana­ya­sa'ya uy­gun bir ta­ra­fı var mı­dır? Bu­nun, ka­nun yap­ma tek­ni­ği­ne uy­gun bir ya­nı var mı­dır? Ya­ni, Ba­kan­lık yet­ki­si­ni Top­lu Ko­nu­ta, Top­lu Ko­nut da bu yet­ki­le­ri­ni tu­tup be­le­di­ye­le­re dev­re­di­yor. Kal­dı ki, be­le­di­ye­le­re dev­re­di­len ko­nu­la­rın da ne hâle gel­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Ba­kın, mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nı dev­ret­tik. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da, Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne de te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Ön­ce, her ne hik­met­se, bu bi­zim Sev­gi­li Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, tut­tu, tıp­kı TÜP­RAŞ his­se­le­ri­nin özel­leş­ti­ril­me­si gi­bi, el al­tın­dan, giz­li­ce o ar­sa­yı bir böl­dü. 2,8 mil­yon do­lar gi­bi çok gü­lünç, çok ko­mik bir ra­kam­la ha­ram­za­de­le­re bu dev­re­dil­di. Ar­ka­sın­dan, hu­kuk çiğ­ne­ne­rek, pro­je mü­el­li­fi­ne da­nı­şıl­ma­dan, ona­yı alın­ma­dan yı­kı­ma baş­lan­dı so­nuç bek­le­nil­me­den.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­ka­nı­mız da­hi da­ya­na­ma­dı, "Dev­let bu ka­dar zen­gin mi?" di­ye fe­ve­ran et­me­ye baş­la­dı. Bir bö­lü­mü bö­lün­dü, par­ça­lan­dı, bir kı­sım ha­ram­za­de­ye peş­keş çe­kil­di, ge­ri­si Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­re­dil­di. Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin Baş­ka­nı da­hi fe­ve­ran edi­yor "Dev­let bu ka­dar zen­gin mi? Bu ka­dar peş­keş çe­ki­lir mi?" di­ye.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­na so­ru­yo­ruz: Bu­nu ni­ye bu ka­dar ucu­za ver­di­niz? Bu, peş­keş çek­me de­ğil mi? Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı ba­na ce­vap ve­ri­yor, di­yor ki: "Ya­hu, ucuz de­ğil, ucuz de­ğil. Biz, ora­ya bir de oto­park yap­tık." Ya­ni, oto­par­kı on­lar kul­la­na­cak, el­bet­te ki on­lar ya­pa­cak. "Mül­ki­ye­ti biz­de ya! Onun için, bu, böy­le ucu­za git­ti." di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir he­sap­la­dık, şu an­da dün­ya­nın en pa­ha­lı oto­par­kı, bi­zim Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si loj­man­la­rı­nın ye­rin­de ikâmet et­miş du­rum­da.

Şim­di, dev­let loj­ma­nı­nı sa­ta­cak, dev­let loj­ma­nı­nı peş­keş çe­ke­cek; ama dev­let, dö­ne­cek, oto­park­çı­lık ya­pa­cak. Bu­nun adı da de­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­leş­tir­me olu­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ne yap­tı­ğı­mı­zı bi­le­lim. Ba­kın, bu­nun bir ve­ba­li var, bir de ya­sal so­rum­lu­lu­ğu var. Ne yap­tı­ğı­mı­zı bi­le­lim.

Şim­di, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­miz her şe­yi özel­leş­ti­ri­yor, önü­ne ge­len her şe­yi sa­tı­yor. Doğ­ru. Pe­ki, ko­nut ya­pı­mı­nı ni­ye dev­let­leş­ti­ri­yor­su­nuz? Bu söy­le­di­ği­niz ile yap­tı­ğı­nız yüz sek­sen de­re­ce ters. Bir ta­raf­tan özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz, ne var­sa sa­tı­yor­su­nuz, kent­le­ri kat­let­me pa­ha­sı­na ya­pı­yor­su­nuz. 2 bin ki­şi­nin otu­ra­ca­ğı ye­re şim­di 10 bin ki­şi otu­ra­cak, bü­tün alt­ya­pı pe­ri­şan ol­du, kent do­ku­su pe­ri­şan ola­cak. Böy­le bir uy­gu­la­ma, böy­le bir şey olur mu?

He­men onun al­tın­da, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nın alt ta­ra­fın­da, 100 met­re me­sa­fe­de Dik­men Kent­sel Dö­nü­şüm Pro­je­si var. Sa­yın Ba­ka­na bu­ra­da da yan­lış bil­gi ve­ril­di. Ya­lan söy­le­til­di de­mek is­te­mi­yo­rum olan say­gım­dan ötü­rü. Ama de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu kür­sü­de, bir sa­yın ba­kan çık­tı, de­di ki: "Efen­dim, bu Dik­men Va­di­si'nde ger­çek­le­re ay­kı­rı söz­ler söy­len­di. Be­le­di­yey­le söz­leş­me yap­ma­yan sa­de­ce 7 ki­şi kal­dı." De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu an­da 2.200 ko­nu­tun 1.100'ü be­le­di­yey­le an­laş­ma yap­ma­mış du­rum­da.

Ben, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­ni da­vet edi­yo­rum, ben gö­tü­re­yim. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yü­rek­ler acı­sı bir man­za­ra. Git­tik bir grup  mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız­la, o öğ­ren­ci­ler di­yor­lar ki: "Ya, kor­ku­suz, biz de oku­la git­mek is­ti­yo­ruz."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le, iç­ten­li­ğim­le söy­lü­yo­rum, her­han­gi bir par­ti­yi, her­han­gi bir ba­ka­nı, her­han­gi bir be­le­di­ye baş­ka­nı­nı da ka­ra­la­mak için söy­le­mi­yo­rum, ama o Dik­men Va­di­si'nde otu­ran­la­ra ya­pı­lan zul­mü İs­ra­il Lüb­nan'a yap­ma­dı, Ame­ri­ka'nın Irak'a yap­tı­ğın­dan  be­ter bir du­rum­da. Böy­le bir man­za­ra olur mu, böy­le bir man­za­ra olur mu? Ge­lin, lüt­fen, si­zi gez­di­re­yim. Böy­le bir şey gö­rü­lür mü? De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir gün te­le­fon­la­rı ke­si­li­yor, bir gün elek­trik­le­ri ke­si­li­yor, bir gün su­yu ke­si­li­yor, oto­büs­le­ri ke­si­li­yor. Şim­di, bu han­gi vic­da­na sı­ğar? Kent­sel dö­nü­şüm­se kent­sel dö­nü­şüm ya­pın, ta­mam. Bir, iki, üç na­sıl ya­pıl­dıy­sa dört ve be­şin­ci de öy­le ya­pıl­sın. Ha­yır "Ora­da bi­ri­le­ri­ne rant sağ­la­na­cak." adı al­tın­da,  ora­da ya­şa­yan­lar res­men zu­lüm al­tın­da.

Ben, ge­len… Bü­tün iç­ten­li­ğim­le söy­lü­yo­rum, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­den sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­miz, is­te­ye­ni, is­te­di­ği za­man gö­tü­rüp şu man­za­ra­yı bir gö­re­lim, şu­na bir "dur" di­ye­lim. Ya­ni, şim­di, siz, bu Top­lu Ko­nu­ta dev­re­de­cek­si­niz, Top­lu Ko­nut da tu­ta­cak be­le­di­ye­ye dev­re­de­cek. Be­le­di­ye­le­rin hâli de or­ta­da. Tam bir kat­li­ama dö­nü­şü­yor bu kent­ler üze­rin­de­ki bu oyun­lar. O ne­den­le, ya­pı­lan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin prog­ra­mı­na da ay­kı­rı, an­la­yı­şı­na da ay­kı­rı, bu­gün­kü uy­gu­la­ma­la­rı­na da ay­kı­rı. Her şe­yi sa­tı­yor­su­nuz, özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz; Top­lu Ko­nu­tu, tu­tup, dev­let­leş­ti­ri­yor­su­nuz. Böy­le bir man­tık ola­bi­lir mi? Bu­na prim ve­ri­le­bi­lir mi? O ne­den­le, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun sa­kat bir ka­nun, bu ya­pı­lan "kent­sel dö­nü­şüm" adı al­tın­da kent­sel ta­lan­lar, kent­sel kat­li­am­lar res­men ya­pı­lı­yor. O ne­den­le, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun çı­ka­cak, öy­le gö­rü­nü­yor, ama, unut­ma­ya­lım, bu­nun ve­ba­li­ni hiç­bi­ri­miz ta­şı­ya­ma­yız.

Sa­yın Bü­lent Arınç'ın dü­rüst­lü­ğün­den ken­dim ka­dar emi­nim, bü­yük de say­gı du­yu­yo­rum. Ama bu mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nın en bü­yük ve­ba­li de Sa­yın Arınç'ın omuz­la­rın­da­dır. Sa­yın Arınç'a bu­ra­dan çağ­rı­da bu­lu­nu­yo­rum: Lüt­fen, bu ta­la­na, bu zul­me el koy­sun, bu­nu dur­dur­sun. Ya­zık, gü­nah de­ğil mi? Dev­le­tin bir ar­sa­sı ay­nı yer­de 25 kat pa­ha­lı­ya bi­ri­le­ri­ne peş­keş çe­kil­di.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Tür­ki­ye'yi ta­lan et­ti­ler, Tür­ki­ye'yi!

YIL­MAZ ATEŞ (De­vam­la) - Bu­na "dur" di­ye­cek vic­dan, "dur" di­ye­cek ma­kam yok­sa, ya­zık­lar ol­sun bu yö­ne­tim an­la­yı­şı­mı­za di­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ateş.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan.

Sa­yın Öz­do­ğan, bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

EYÜP AYAR (Ko­ca­eli) - Ön­ce su iç.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Ela­zığ) - Suy­la se­lam­la.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Su ha­yat­tır. Evet, doğ­ru di­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­ya çı­kan çok sa­yın AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri, bu ya­sa ta­sa­rı­sı üze­rin­de, TO­Kİ'ye öv­gü­ler, mer­si­ye­ler diz­di­ler. An­cak, bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Bu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız­dan bi­ri­si de İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Nus­ret Bay­rak­tar TO­Kİ'ye epey­ce mer­si­ye­ler diz­di. Ama, bir şe­yi ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum Sa­yın Bay­rak­tar'a: Sa­yın Bay­rak­tar, Sa­yın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan, bun­dan yak­la­şık bir se­ne, bir bu­çuk se­ne ön­ce bel­ki, Ha­tay'da­ki TO­Kİ iha­le­le­ri­ni ve ora­da­ki in­şa­at­lar için ora­da bir araş­tır­ma­ya gön­de­ril­di ve dön­dük­ten son­ra de­di ki: "Her­han­gi bir usul­süz­lük yok." Fa­kat, da­ha son­ra Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun yap­tı­ğı araş­tır­ma­lar ne­ti­ce­sin­de, ora­da usul­süz­lük­le­rin ol­du­ğu mey­da­na çık­mış­tır. Bir de­fa, bu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum ve TO­Kİ'nin yap­tı­ğı ko­nut­lar­da -ki, De­net­le­me Ku­ru­lu­nun ra­po­run­dan- şim­di, ba­zı, "kay­nak ge­liş­tir­me pro­je­le­ri" adı al­tın­da ace­ley­le iha­le edil­me­si­ni De­net­le­me Ku­ru­lu eleş­tir­di ve bu pro­je­le­rin şir­ke­tin ken­di kay­nak­la­rıy­la ger­çek­leş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği­ne dik­kat çek­ti. Fir­ma­la­rın da­ha in­şa­at aşa­ma­sın­da sa­tış ya­pa­rak oto­fi­nans­man sağ­la­dı­ğı­na vur­gu ya­pı­lan ra­po­run so­nuç bö­lü­mün­de şu gö­rüş­le­re yer ve­ril­di: "Em­lak Gay­ri­men­kul Ya­tı­rım Or­tak­lı­ğı Ano­nim Şir­ke­ti­nin yö­ne­ti­ci­le­ri­nin ha­sı­lat pay­la­şım mo­de­liy­le iha­le edi­len pro­je­ler­de ger­çek­leş­tir­di­ği mev­zu­ata ay­kı­rı usul­süz iş­lem ve ih­mal so­nu­cun­da, şir­ke­tin ka­mu­sal var­lık­la­rı­nın, em­sal­le­ri­ne gö­re, ba­riz şe­kil­de dü­şük fi­yat­lar uy­gu­lan­mak su­re­tiy­le el­den çı­ka­rıl­dı­ğı, bu şe­kil­de, Ser­ma­ye Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'nun 15'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da, şir­ke­tin mal var­lı­ğın­da ve kârın­da azal­ma­ya yol aç­tı­ğı tes­pit edil­miş­tir."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, TO­Kİ si­ya­si bir araç ola­rak gö­rül­dü­ğü için iyi iş­le­yen bir ku­rum hâli­ne ge­le­me­miş ve iş öy­le bir hâl al­mış­tır ki, sa­tış­lar­da, son al­tı ay­dır, ön­le­ne­me­yen bir dü­şüş baş­la­mış ve TO­Kİ, sa­tış­la­rı ar­tır­mak için pro­mos­yon­la­ra baş­la­mış­tır. Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­ka­nı Er­do­ğan Bay­rak­tar'ın, Ocak 2007'de ha­sı­lat pay­la­şı­mıy­la ger­çek­leş­ti­ri­len ba­zı pro­je­ler­de sı­kın­tı ya­şan­ma­sı­nı ifa­de et­me­si­nin ar­dın­da sa­tış­lar­da­ki kan kay­bı yat­mak­ta­dır. TO­Kİ'nin iş­ti­ra­ki Em­lak Ko­nut ar­sa­la­rı üze­rin­de ger­çek­leş­ti­ri­len pro­je­ler­de, sa­tış­la­rın dur­gun sey­re gir­di­ği 2006 Tem­muz ile ara­lık ayın­da, top­lam­da 210 mil­yon YTL'lik sa­tış ya­pıl­dı. Sa­tış­la­rın zir­ve yap­tı­ğı, me­se­la, 2005 yı­lı Ey­lül ayın­da ise, 288 mil­yon 534 bin YTL'lik ko­nut sa­tı­şı ya­pıl­mış­tı. Ya­ni Em­lak Ko­nut, son al­tı ay­da, 2005'in bir ayı ka­dar da­hi sa­tış ya­pa­ma­dı. 25 mü­te­ah­hit fir­may­la ha­sı­lat pay­la­şı­mı mo­de­liy­le ça­lış­tık­la­rı­nı be­lir­ten Er­do­ğan Bay­rak­tar, TO­Kİ pro­je­le­rin­de ba­zı mü­te­ah­hit­le­rin sı­kın­tı ya­şa­dı­ğı­nı da söy­le­miş­ti. Bu yön­tem­le, ilk pro­je, Ağus­tos 2005'te baş­la­mış­tı. Ağus­tos ile ara­lık ayı ara­sın­da 5 pro­je ile 773 mil­yon 117 bin YTL tu­ta­rın­da sa­tış ya­pıl­dı. Sa­tı­şa çı­ka­rı­lan pro­je sa­yı­sı 12'ye yük­sel­di, bu­na rağ­men, 709 mil­yon YTL'lik sa­tış ya­pıl­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ge­ce­kon­du so­ru­nu­nun çö­zül­me­si el­bet­te çok bü­yük bir aci­li­yet ta­şı­mak­ta­dır. Ba­kı­nız, Mil­li­yet ga­ze­te­si­nin bir araş­tır­ma şir­ke­tiy­le or­tak­la­şa ola­rak ger­çek­leş­tir­di­ği "Biz ki­miz" araş­tır­ma­sı, İs­tan­bul'a ve di­ğer bü­yük şe­hir­le­ri­mi­ze yo­ğun bir göç akı­şı­nın sür­dü­ğü­nü gös­ter­miş­tir. Şe­hir­le­ri­mi­ze göç eden va­tan­daş­la­rı­mı­za, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ar­zu et­ti­ği üze­re, vi­ze ko­ya­ma­yız, bu, Ana­ya­sa­ya, mil­le­tin bü­tün­lü­ğü pren­si­bi­ne, in­san hak­la­rı­na ve vic­da­na ay­kı­rı­dır. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, şe­hir­le­re göç eden va­tan­daş­la­rı­mı­zın sos­yal en­teg­ras­yo­nu­nu sağ­la­ya­cak alt­ya­pı ağ­la­rı­nı oluş­tur­mak­tır, ge­ce­kon­du­la­rı ye­ni otu­rum böl­ge­le­riy­le ika­me et­mek ol­ma­lı­dır.

Hükûmet, bu ala­nı TO­Kİ'ye sı­kış­tır­mak­la iyi yap­mı­yor. Hükûme­tin ge­nel yön­te­mi, müm­kün ol­du­ğun­ca dev­let sis­te­min­den uzak­la­şıp, ken­di­ne bağ­lı özerk ya­pı­lar­da iş­le­ri­ni hal­let­mek­tir. Bu Hükûmet, dev­let sis­te­mi ve dev­let bü­rok­ra­si­siy­le ba­rı­şık de­ğil­dir. Hükûmet zan­net­mek­te­dir ki, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de dev­let bü­rok­ra­si­si yok ve ora­da si­ya­si­ler ak­şam is­te­dik­le­ri­ni, ak­şam dü­şün­dük­le­ri­ni sa­bah yap­mak­ta­dır­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, otur­muş bir de­mok­ra­si top­lu­mun­da böy­le bir şey ol­maz ve ol­ma­sı da müm­kün de­ğil­dir. Ni­te­kim, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de ge­liş­miş bir dev­let bü­rok­ra­si­si var­dır, hat­ta, fe­de­ral sis­tem­ler­den do­la­yı çok baş­lı­lık biz­de­kin­den çok da­ha faz­la­dır.

Dev­let bü­rok­ra­si­si, ya­pı­lan iş­le­rin hı­zı­nı azal­tan… Özel­lik­le taş­ra­da dev­let bay­pas edil­me­den ya­pı­lan iş­ler, ger­çek­leş­ti­ri­len pro­je­ler da­ha ka­lı­cı, da­ha yay­gın, da­ha et­kin ve da­ha ka­li­te­li ol­mak­ta­dır. Bi­zim dev­let ve bü­rok­ra­si ya­pı­mız da, en az Av­ru­pa dev­let­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi, güç­lü, et­kin ve yay­gın­dır. Av­ru­pa ta­rih­çi­le­ri de bu­nu te­yit et­mek­te­dir­ler.

Bu, mil­let ola­rak bi­zim için ta­bii ki bir gu­rur kay­na­ğı­dır. An­cak, AK Par­ti Hükûme­ti, dev­let ya­pı­la­rın­dan, ma­ale­sef, haz­zet­mi­yor. AK Par­ti Hükûme­ti­nin yön­tem­le­ri, dev­let­ten uzak, göz­ler­den uzak, bil­di­ği­ni oku­mak ve is­te­di­ği gi­bi at oy­nat­ma­ya ça­lış­mak­tır. Bu ne­den­ler­le, bu­gün­le­re dam­ga­sı­nı vu­ran kriz­ler­den bi­ri­si de Sa­yın Ada­let Ba­ka­nı­nın Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu ile gir­di­ği ih­ti­laf­tır. Boş bu­lu­nan Yar­gı­tay ve Da­nış­tay üye­lik­le­ri­nin dol­du­rul­ma­sı­nı en­gel­le­yen Sa­yın Ada­let Ba­ka­nı, Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu­nun üye­le­ri ta­ra­fın­dan, ka­mu­oyu­nun önün­de açık­tan bir tep­kiy­le kar­şı­laş­mış ve pro­tes­to edil­miş­tir. Bu, bir Ada­let Ba­ka­nı için, en azın­dan, ma­ale­sef, esef edi­le­cek bir du­rum­dur, bir Ada­let Ba­ka­nı­nın yö­ne­tim­siz­li­ği­nin ve si­ya­si he­sap­la­rı­nın han­gi bo­yut­la­ra ge­le­bi­le­ce­ği­nin ör­ne­ği­dir.

Yi­ne bu ne­den­le, AK Par­ti Hükûme­ti­nin dev­let ku­rum­la­rın­dan arın­dı­rıl­mış tarz­da ça­lış­ma­yı ter­cih et­me­si ne­de­niy­le, iş üret­me­si ge­re­ken ku­rum­lar, AK Par­ti ta­ra­fın­dan oy top­la­ma bü­ro­la­rı­na dö­nüş­tü­rül­müş­tür. İş­te, TO­Kİ de bun­lar­dan bi­ri­si­dir. Sa­yın Baş­ba­kan, TO­Kİ'yi, 2007 ge­nel se­çim­le­ri­nin ana san­dık­la­rın­dan bi­ri­si ola­rak gör­mek­te­dir. Hükûmet ve Baş­ba­kan, sa­de­ce TO­Kİ'yi de­ğil, ge­ce­kon­du­la­rı da oy de­po­su ola­rak gör­mek­te­dir. AK Par­ti, in­sa­nı­mı­za is­tih­dam sağ­la­ya­rak onur­lu bir ha­yat sür­dür­me­si­ni sağ­la­mak ve­ya en azın­dan, sağ­la­ma­ya ça­lış­mak ye­ri­ne, sa­da­ka kül­tü­rü­nü ge­liş­ti­re­rek ken­di­ne mahkûm bir va­tan­daş kit­le­si oluş­tur­ma­yı ter­cih et­mek­te­dir.

AK Par­ti men­sup­la­rı­nın ve bu zih­ni­yet­ten ge­len­le­rin dö­ne­min­de -ki, bu dö­nem on dört yıl­lık bir dö­nem­dir- bü­yük şe­hir­le­ri­miz, bil­has­sa İs­tan­bul'da ge­ce­kon­du­laş­ma hız­la art­mış­tır. AK Par­ti, ge­ce­kon­du­la­rı ken­di­le­ri­ni bes­le­yen alt­ya­pı­lar ola­rak gör­müş, şe­hir ge­li­şi­mi­mi­zi al­tüst et­miş­tir. Şu an­da da, ge­çen se­ne­den be­ri ufuk­ta se­çim olur dü­şün­ce­siy­le, elek­trik ve su gö­tü­re­lim de­dik­le­ri kent­le­rin sırt­la­rın­da­ki ge­ce­kon­du­lar ve ka­çak iş ­yer­le­ri göz ar­dı edil­mek­te­dir. Ge­ce­kon­du­la­rın ka­çak­çı­lı­ğı çe­şit­li ne­den­ler­le gün­de­mi iş­gal eder­ken, kent­le­rin gö­be­ğin­de­ki iş yer­le­ri­nin imar iz­ni­ne ay­kı­rı uy­gu­la­ma­lar ne­de­niy­le ay­nı du­ru­ma düş­me­si­ni en­gel­le­ye­cek ön­lem­ler alın­mı­yor ma­ale­sef.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, İz­mir'den bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Yal­nız­ca Ko­nak'a bağ­lı Ka­ra­bağ­lar'da yak­la­şık 3 bin iş­ ye­ri, imar mev­zu­atı­na ay­kı­rı uy­gu­la­ma­lar ger­çek­leş­tir­dik­le­ri için ruh­sat so­ru­nuy­la kar­şı kar­şı­ya­dır­lar. İl­çe be­le­di­ye­le­ri, geç­miş dö­nem­de ol­du­ğu gi­bi, so­ru­nun çö­zü­mü­nü ge­çi­ci ruh­sat­ta arar­ken, bü­yük şe­hir be­le­di­ye­si de ıs­rar­la­ra da­ya­na­mı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar , Hükûmet, İmar Ka­nu­nu'nu en baş­ta ken­di­si cid­di­ye al­ma­dı­ğı için, va­tan­daş da ka­nun­la­rın na­sıl uy­gu­la­na­ca­ğı ko­nu­sun­da ne ya­pa­ca­ğı­nı bil­mi­yor. Es­na­fın bir­ço­ğu, me­se­la, yet­ki­li­ler­den izin al­ma­ya ge­rek gör­me­den dükkânın­da yap­tı­ğı ta­di­la­tı ola­ğan gö­rü­yor. İş ye­ri­nin sı­nır­la­rı­nı ge­niş­le­ti­yor, bal­kon ka­pa­tı­yor, hat­ta, kat çı­kı­yor. So­nuç­ta, bi­na­nın imar iz­ni ile iş ye­ri­nin mev­cut du­ru­mu ara­sın­da ay­kı­rı­lık­lar ol­du­ğu için, iş­let­me ya­sa dı­şı du­ru­ma dü­şü­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

AK Par­ti Hükûme­ti, ne şe­hir­ci­lik­ten ne de be­le­di­ye­ci­lik­ten an­la­dı­ğı yö­nün­de hiç­bir ka­nıt su­na­ma­dı şu ana ka­dar. Ge­ce­kon­du­laş­ma, kent­le­ri­mi­zin sır­tın­da­ki en ağır yük­ler­den bi­ri­si ola­rak hâlâ da­ha du­ru­yor. Hükûmet, bu du­rum­dan mem­nun; çün­kü, er­zak ve kö­mür da­ğı­ta­rak ge­ce­kon­du­lar­dan ala­ca­ğı oy­lar­la bir da­ha­ki se­çi­mi ga­ran­ti­le­ye­ce­ği­ni dü­şü­nü­yor.

CA­HİT CAN (Si­nop) - İb­ra­him Bey, ya­hu bu ka­dar yıp­rat­ma bi­zi…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yüz­le­ri­niz gü­lü­yor, ta­bii, bu­nu duy­du­ğu­nuz za­man yü­zü­nüz gü­lü­yor.

Si­ya­se­tin, in­san­la­rı onur­lu bir ya­şam için, iş­le, eği­tim­le do­nat­mak için ol­du­ğu ger­çe­ği ise bu Hükûmet için ma­ale­sef bir ma­sal­dan iba­ret­tir.

İş­te, de­min de­dim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­ra­ya çı­kan AK Par­ti­li de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım TO­Kİ'yi övü­yor. Ni­ye? Baş­ba­ka­na ya­kın ol­mak is­ti­yor, se­çi­mi ga­ran­ti­le­mek is­ti­yor. Hiç kim­se unut­ma­sın ki, biz mil­let­ve­ki­li­yiz, adı­mız "mil­let­ve­ki­li" ya­ni mil­le­tin ve­ki­li­yiz, Baş­ba­ka­nın ve­ki­li de­ği­liz. Ben, Baş­ba­ka­nı de­ğil mil­le­ti sa­vu­nu­yo­rum bu­ra­da.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Şah­sı adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Asım Ku­lak.

Sa­yın Ku­lak, bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET ASIM KU­LAK (Bar­tın) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­na da­ir üze­rin­de gö­rüş­tü­ğü­müz 775 sa­yı­lı Ka­nun, bu uy­gu­la­ma­la­rın yü­rü­tü­le­bil­me­si için ön­ce­lik­le fi­nans­man kay­na­ğı­nı ön­gör­müş­tür. Fi­nans­man kay­na­ğı­nı oluş­tu­ran fon ise 2000 yı­lın­da tas­fi­ye edi­le­rek bü­tün kay­nak­la­rıy­la TO­Kİ adı­na açı­lan ge­ce­kon­du ge­lir he­sa­bı­na ak­ta­rıl­mış­tır. Fon he­sa­bı­nın tas­fi­ye edi­le­rek TO­Kİ'ye ak­ta­rıl­ma­sıy­la 775 sa­yı­lı Ka­nun'un Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­nın bu kap­sam­da­ki uy­gu­la­ma­la­rı­nı çok zor hâle ge­tir­miş­tir.

Hız­lı nü­fus ha­re­ket­le­ri so­nu­cun­da or­ta­ya çı­kan kent­sel olum­suz­luk­la­rı, bu­nun ge­tir­di­ği sos­yal sı­kın­tı­la­rı sık­ça ya­şa­dı­ğı­mız ve bas­kı­sı­nı her alan­da faz­la­sıy­la his­set­ti­ği­miz bu­gün­ler­de yö­ne­tim­de bir­lik­te­lik sağ­la­ma­yı, ön­ce­lik­le plan­sız ya­pı­laş­ma­yı ve ge­ce­kon­du­laş­ma­yı ön­le­me­yi, ül­ke­miz­de ko­nut üre­tim sek­tö­rü­nü teş­vik ede­rek hız­la ar­tan ko­nut ta­le­bi­ni plan­lı bir şe­kil­de kar­şı­la­ma­yı, ko­nut in­şa­atın­da di­sip­li­ni sağ­la­ya­rak ka­yıt dı­şı eko­no­mi­yi ön­le­me­yi, is­tih­da­ma kat­kı­da bu­lun­ma­yı amaç­la­yan bu dü­zen­le­me­ye ya­pa­ca­ğı­nız kat­kı­lar­dan do­la­yı siz de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yor yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ku­lak.

Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum.

MAD­DE 4- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı Ül­kü.

Sa­yın Ül­kü, bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1266 sı­ra sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bil­di­ği­niz gi­bi, ge­ce­kon­du sos­yo­lo­jik bir ol­gu­dur, bir kent­leş­me so­ru­nu­dur, eko­no­mik bir so­run­dur, si­ya­sal bir so­run­dur. Hat­ta, her ge­çen gün ar­tan suç olay­la­rı­na ba­ka­rak söy­le­ye­bi­li­riz ki, ge­ce­kon­du bir gü­ven­lik so­ru­nu­dur, kri­mi­nal bir ol­gu­dur.

Tür­ki­ye'de, 1980'le­re ka­dar da­ha çok ba­rın­ma ama­cıy­la ya­pı­lan ge­ce­kon­du­lar, da­ha son­ra ar­dı ar­dı­na çı­kan af ya­sa­la­rı so­nu­cun­da yük­sek kat­lı apart­man­la­ra dö­nüş­müş ve kent­sel rant­tan pay kap­ma araç­la­rın­dan bi­ri­si hâli­ne gel­miş­tir. Bi­lin­di­ği gi­bi, 1950'ler­den son­ra köy­den ken­te göç baş­la­mış. Ge­ce­kon­du­laş­ma­nın bu ilk dö­ne­min­de, ge­ce­kon­du­lar, rant kay­gı­sı güt­me­den ba­rın­ma ama­cıy­la ya­pıl­ma­ya baş­lan­mış­tır. Ken­tin ya­kı­nın­da­ki ka­mu ara­zi­le­ri­nin iş­ga­li­ne da­ya­nan ge­ce­kon­du­laş­ma­nın bu ilk dö­ne­min­de, ge­ce­kon­du­lar­da ev sa­hip­li­ği ora­nı yük­sek, ki­ra­cı ora­nı ise dü­şük­tü. 1970'ler­de baş­la­yan ikin­ci dö­nem­de, ge­ce­kon­du­laş­ma şe­hir çev­re­sin­de­ki ar­sa­la­rın his­se­li sa­tış­la­rıy­la bir rant ara­cı hâli­ne dö­nüş­me­ye baş­la­dı. Bu dö­nem­de, ge­ce­kon­du­la­rın sa­tıl­ma­sı­na ve ki­ra­lan­ma yo­luy­la rant ara­cı hâli­ne gel­me­ye baş­la­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. 80'den son­ra baş­la­yan ge­ce­kon­du­laş­ma­nın üçün­cü dö­ne­min­de ise, âde­ta bir pat­la­ma ya­şan­mış­tır. Şe­hir dı­şın­da ku­rul­muş olan ge­ce­kon­du­lar, şeh­rin bü­yü­me­siy­le bir­lik­te şe­hir içe­ri­sin­de kal­mış ve ara­zi de­ğer­le­ri ar­tış gös­ter­miş­tir. Tıp­kı, so­mut ör­nek ola­rak ve­ri­le­cek olur­sa Sul­tan­bey­li gi­bi. Bun­dan ya­rar­lan­mak is­te­yen ge­ce­kon­du sa­hip­le­ri, ge­ce­kon­du­la­rı­nı yı­ka­rak, yer­le­ri­ne apart­man in­şa et­me­ye baş­la­mış­lar­dır.

1983-1987 ara­sın­da dört yıl­da çı­ka­rı­lan dört af­la ge­ce­kon­du so­ru­nu ma­sum bir ba­rın­ma me­se­le­si ol­mak­tan çık­mış ve ta­ma­men bir rant ve yağ­ma so­ru­nu hâli­ne gel­miş­tir. 1980 yı­lın­da şe­hir­li nü­fu­sun yüz­de 25'i ge­ce­kon­du­lar­da ya­şar­ken, son­ra­ki yıl­lar­da çı­ka­rı­lan af­lar ve di­ğer uy­gu­la­ma­lar­la ge­ce­kon­du­laş­ma ka­çak ya­pı­laş­ma­ya dö­nüş­müş ve ya­pı­laş­ma­nın hız­la art­ma­sıy­la, 1990 ve 1995 yıl­la­rın­da ka­çak ya­pı­lar­da ba­rı­nan nü­fus şe­hir nü­fu­su­nun ya­rı­sı­na, bir baş­ka de­yim­le yüz­de 50'le­re ulaş­mış­tır. Tüm bun­la­rın so­nu­cun­da, ge­ce­kon­du­laş­ma­ya bağ­lı ola­rak çar­pık kent­leş­me ol­gu­su, ül­ke­nin ka­na­yan ve çö­züm bek­le­yen ya­ra­la­rın­dan bi­ri hâli­ne gel­miş­tir.

Bu­gün ül­ke­miz­de, 2003 yı­lı so­nu ve­ri­le­ri­ne gö­re 2,5 mil­yon ge­ce­kon­du ve 6 mil­yo­na ya­kın ka­çak ya­pı bu­lun­mak­ta­dır. Çar­pı­cı olan nok­ta, bu ge­ce­kon­du­lar­da ya­şa­yan­la­rın, bun­la­rın sa­hi­bi de­ğil ki­ra­cı­sı ol­ma­sı­dır. Tür­ki­ye ge­ne­lin­de ge­ce­kon­du­lar­da ya­şa­yan­la­rın yüz­de 70'i bu­ra­lar­da ki­ra­cı­dır­lar ve bu ka­çak ya­pı­la­rın sa­hip­le­ri­ne rant ak­tar­mak­ta­dır­lar.

Ya­pı­lan bir araş­tır­ma­ya gö­re, İs­tan­bul'da­ki ge­ce­kon­du sa­hip­le­ri­nin yal­nız­ca yüz­de 18'i ara­zi­yi ken­di­si iş­gal et­miş, yüz­de 82'si da­ha ön­ce el ko­yan ki­şi­ler­den sa­tın al­mış­tır. Ya­ni, or­ta­da ba­sit bir ba­rın­ma me­se­le­si de­ğil, açık­ça bir maf­ya­laş­ma ve hır­sız­lık var­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye'de son el­li yıl­da 14 kez ge­ce­kon­du ve imar af­fı çı­ka­rıl­mış ol­ma­sı, ge­ce­kon­du ve ka­çak ya­pı­yı ne ka­dar yü­rek­len­dir­di­ği­ni gös­ter­mek­te­dir. AKP İk­ti­da­rı ise, bu­gün üs­tü ka­pa­lı imar af­la­rıy­la bu po­pü­list ge­le­ne­ği de­vam et­tir­mek­te­dir.

Şim­di, bu ka­nun­la, sağ­lık­lı bir kent­leş­me adı­na, hal­kı­mı­zın ko­nut ih­ti­ya­cı­nı top­lu ko­nut­lar­la kar­şı­la­mak adı­na 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu'nu or­ta­dan kal­dı­rı­yo­ruz. Bu Ka­nun çer­çe­ve­sin­de­ki uy­gu­la­ma­la­rın Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca de­vam et­ti­ril­me­si­ni ön­gö­rü­yo­ruz. Pe­ki, bu sağ­lık­lı bir çö­züm mü?

Tür­ki­ye'de, son yıl­lar­da sı­nıf kav­ra­mı unu­tul­muş­tur. Hiç­bir ar­ka­da­şı­mız, bu­ra­da -ba­zı is­tis­na­lar ha­riç- olay­la­ra sı­nıf açı­sın­dan bak­ma­ma­yı âde­ta ken­di­si­nin ez­be­ri ola­rak ilan et­me­ye baş­la­mış­tır, çün­kü onun ye­ri­ni, göç­le­rin yo­ğun ol­du­ğu kent­ler­de ta­ri­kat­lar al­mış­tır. Kent va­roş­la­rın­da ser­ma­ye be­lir­li el­ler­de top­lan­mış, ye­ni zen­gin­ler üre­ti­lin­ce ve ye­ni zen­gin­ler or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­yın­ca sı­nıf bi­lin­ci ye­ri­ne ta­ri­kat­la­rın, ce­ma­at­le­rin hâki­mi­ye­ti baş gös­ter­me­ye baş­la­mış­tır. Göç­men­le­rin se­fa­let­ten do­la­yı içi­ne itil­dik­le­ri du­rum, ko­lek­tif mü­ca­de­le ye­ri­ne ken­di­le­ri­ni ce­ma­at­le­re tes­lim et­me­yi be­ra­be­rin­de ge­tir­miş­tir ve şim­di, ya­vaş ya­vaş, TO­Kİ va­sı­ta­sıy­la Tan­rı'nın koy­du­ğu ya­sa­lar uy­gu­lan­ma­ya baş­lan­mış­tır. Öy­le ol­ma­sa, ken­di ya­şam bi­çim­le­ri­ni An­ka­ra'nın Dik­men'in­de Kent­sel Dö­nü­şüm Pro­je­si çer­çe­ve­sin­de apart­man­la­ra tı­kı­lan göç­men­le­rin, apart­man ko­ri­dor­la­rı­na ki­lim­le­ri­ni se­rip, ço­cuk­la­rıy­la bir­lik­te çay dem­le­yip otur­ma­la­rı çar­pı­cı bir ger­çek ola­rak kar­şı­mı­za çık­maz­dı. De­mek olu­yor ki, so­run, sa­de­ce ge­ce­kon­du yap­mak, yık­mak de­ğil, da­ha de­rin­ler­de so­run.

Geç­miş­te bir uy­gu­la­ma­cı ola­rak, bir be­le­di­ye baş­ka­nı ola­rak Fran­sa'nın Le Hav­re ken­tin­den bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. Le Hav­re, bil­di­ği­niz gi­bi Fran­sa'nın İn­gil­te­re'ye ba­kan bö­lü­mün­de önem­li bir li­man ken­ti­dir. Bu kent­te, baş­ka Av­ru­pa kent­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi ya­ban­cı iş­çi ol­duk­ça faz­la­dır, bun­la­rın içe­ri­sin­de Türk­ler de var­dır. Bu­ra­ya zi­ya­re­te git­ti­ği­miz­de, ken­tin o gü­ze­lim yer­le­şim alan­la­rı­nın ya­nı ba­şın­da, ay­rı bir yer­de Fran­sız­la­rın "HLM" de­di­ği, ya­ni bi­zim "loj­man" bi­çi­min­de hi­tap et­ti­ği­miz bir HLM apart­man­lar zin­ci­ri oluş­tu­rul­muş ve ora­da, ya­ban­cı­lar ya­şa­mak­ta. Şim­di, Le Hav­re  ken­ti­nin nü­fu­su 250 bin ci­va­rın­da ve bu­ra­da, hiç­bir olay ol­ma­mak­ta, ama, ya­ban­cı­la­rın yer­leş­ti­ril­di­ği, ken­tin ya­nı ba­şın­da­ki, bi­zim TO­Kİ'nin çok öz­lem­le ifa­de et­ti­ği, övünç­le ifa­de et­ti­ği, TO­Kİ ben­ze­ri ev­le­rin içe­ri­sin­de ya­şa­yan ya­ban­cı­la­rın bir­bir­le­riy­le olan mü­na­se­bet­le­ri, ço­ğu za­man ya ya­ra­la­may­la ya ci­na­yet­le ya da baş­ka bir bi­çim­de son­lan­mak­tay­dı. De­mek olu­yor ki, eği­tim­siz bir top­lu­mun, her­han­gi bir yer­de, ye­di yıl­dız­lı bir otel bi­le ol­muş ol­sa, ora­da ba­rın­ma­la­rı için, fark­lı bir eği­tim bi­çi­mi al­ma­la­rı ge­re­kir.

Ce­za­yir'de de bu­na ben­zer bir ör­nek var­dı. Ce­za­yir Top­lu Ko­nut İda­re­si, bi­zim mi­sa­fi­ri­miz ola­rak, bir haf­ta ka­dar il­çem­de kal­mış­tı. O baş­kan, o bir haf­ta­lık za­man zar­fın­da, hem Ege Böl­ge­si'nin di­ğer yer­le­ri­ni hem de baş­ta İz­mir ol­mak üze­re, ora­da bu­lu­nan top­lu ko­nut alan­la­rı­nı zi­ya­ret et­miş­ti ve so­nuç­ta, otur­duk, bir de­ğer­len­dir­me yap­tık. Baş­ka­nın de­di­ği şuy­du: "Ya, bu­ra­lar­da otu­ran­lar var yi­ne, ama, bi­zim yap­mış ol­du­ğu­muz top­lu ko­nut­lar­da, an­cak, bi­raz öğ­ren­ci­ler otur­mak­ta, on­lar da ya­vaş ya­vaş terk et­me­ye baş­la­mak­ta; zi­ra, on­la­rın ba­kı­mı­nı ya­pa­ma­mak­ta­yız." De­mek olu­yor ki, top­lu ko­nut­la­rı dik­mek, bu­nun­la il­gi­li ilan ver­mek ve bu­ra­lar­dan rant sağ­la­mak, baş­lı ba­şı­na her­han­gi bir so­ru­nu çöz­müş olu­yor. Eğer çöz­müş ol­say­dı, Pa­ris'in va­roş­la­rın­da, o Kurt­lar İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nda­ki gi­bi, o sal­dır­gan­lar, Pa­ris'i ta­lan ede­cek şek­le gel­mez­ler­di.

Ta­bii, 15 mil­yon ci­va­rın­da nü­fu­sun ya­şa­dı­ğı İs­tan­bul'da, bi­li­yor­su­nuz, ev­vel­ce ide­olo­jik an­lam­da kur­ta­rıl­mış böl­ge­ler var­ken, şim­di, ken­te uyum sağ­la­ya­ma­yan, ken­te en­teg­re ola­ma­yan ki­şi­ler, gasp gi­bi, soy­gun gi­bi, hır­sız­lık gi­bi suç­la­rın iş­len­di­ği kur­ta­rıl­mış böl­ge­le­re dö­nüş­tür­dü­ler o yö­re­le­ri. Bu kur­ta­rıl­mış böl­ge­ler­de -de­di­ği­miz kur­ta­rıl­mış böl­ge­ler- yö­re­ler­de ya­şa­yan in­san­la­rın, ta­bii ki bun­da bir ka­ba­ha­ti yok. İmar plan­la­rı gü­nü­bir­lik dü­şü­nü­lür­se ola­ca­ğı bu­dur.

Sa­yın Baş­ba­kan, ge­çen­ler­de, vi­ze ör­ne­ği­ni öne sür­müş­tü bi­li­yor­su­nuz, "İs­tan­bul'a vi­ze ko­ya­lım." di­ye. Bu­nun an­la­mı şu­dur: İs­tan­bul ye­te­ri ka­dar ka­çak in­şa­at­lar­la do­lu, ye­te­ri ka­dar ce­ma­at ve ta­ri­kat­lar var; şim­di ar­tık, onu Ege kı­yı­la­rı­na ya­ya­lım da, ora­lar­da da ay­nı şe­kil­de ce­ma­at ve ta­ri­kat­la­rı oluş­tu­ra­lım di­ye.

O göç eden va­tan­daş­la­rın, el­bet­te, bu­lun­du­ğu ken­te uyum sağ­la­mak için her tür­lü ça­ba­yı sarf ede­ce­ği ma­lum; hat­ta yer­leş­ti­ği ken­tin sa­rı­şı­nı ile flört yap­mak is­te­ye­cek­tir, hat­ta baş­ka ar­ka­daş grup­la­rı edin­mek is­te­ye­cek­tir, ken­tin ran­tın­dan da is­ti­fa et­mek is­te­ye­cek­tir. Bu­na ge­çit ve­ril­mez­se -ki, ve­ril­mi­yor- ya­vaş ya­vaş ya­sa dı­şı yol­la­ra baş­vur­ma­ya baş­la­ya­cak­tır. O ne­den­le, on­la­rın top­lu ko­nut­la­ra tı­kış­tı­rıl­ma­sı, yer­leş­ti­ril­me­si çö­züm de­ğil­dir, bi­raz ön­ce ör­ne­ği­ni ver­di­ğim Ce­za­yir'de­ki gi­bi, Le Hav­re'de­ki gi­bi ya da Pa­ris'te­ki gi­bi.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ül­kü, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın.

HAK­KI ÜL­KÜ (De­vam­la) - Is­rar­la vur­gu­la­mak ge­re­kir ki, sos­yal do­na­tı alan­la­rı­nın, di­ğer or­tak kul­la­nım alan­la­rı­nın, eği­tim ve sağ­lık alan­la­rı­nın pay­la­şıl­ma­dı­ğı göç alan kent­ler­de, in­san­la­ra ne tür ko­nut ya­par­sa­nız ya­pın, on­la­rı zor­la bir baş­ka ya­şam bi­çi­mi­ne yö­nel­te­mez­si­niz ve on­la­rı mut­lu da ede­mez­si­niz. Çı­ka­cak olan bu ya­sa da, on­la­rı mut­lu et­mek ye­ri­ne, bir avuç AKP yan­da­şı mü­te­ah­hi­din mut­lu ol­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­ruz ve ya­sa­nın bir sü­rü yan­lış­lar­la do­lu ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­ruz.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ül­kü.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 5- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ve­zir Ak­de­mir.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­de­mir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­ce­kon­du Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ka­nu­nun ge­rek­çe­siy­le il­gi­li bir iki cüm­le söy­le­mek is­ti­yo­rum. 775 sa­yı­lı Ge­ce­kon­du Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uya­rın­ca, dar ge­lir­li ve ko­nut­suz va­tan­daş­la­rı­mı­zın ucuz ko­nut sa­hi­bi ol­ma­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı ve ge­ce­kon­du­laş­ma eği­lim­le­ri­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ama­cıy­la, gü­nü­mü­ze ka­dar Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı, ül­ke ge­ne­lin­de, be­le­di­ye ve mü­ca­vir alan sı­nır­la­rı için­de ve dı­şın­da çe­şit­li uy­gu­la­ma­lar yü­rüt­müş ve hâli­ha­zır­da yü­rü­tül­mek­te­dir. Bu ya­sa­nın yü­rür­lü­ğe gir­me­siy­le, Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı yet­ki­le­ri­ni Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na be­del­siz ola­rak dev­re­de­cek­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ya­sa­nın ge­rek­çe­si­ne kı­sa ola­rak  de­ğin­dim. Ama gö­rü­lü­yor ki, bu ya­sa ama­cı­na uy­gun bir şe­kil­de uy­gu­lan­ma­ya­cak­tır. Çün­kü, 1984 yı­lın­da ku­ru­lan Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin gü­nü­mü­ze ka­dar yap­mış ol­du­ğu uy­gu­la­ma­lar ta­ma­men ters ve ama­cın dı­şın­da çık­mış­tır.

Top­lu Ko­nut İda­re­si de­ni­lin­ce, ak­la ge­len, dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­zı ucuz yol­dan ko­nut sa­hi­bi et­mek­tir. Ama, gö­rü­yo­ruz ki uy­gu­la­ma­lar­da, en pa­ha­lı ko­nut üre­ten TO­Kİ'dir ve ama­cı dı­şı­na çı­ka­rak da bir­çok uy­gu­la­ma­la­rı ba­zı ke­sim­le­re rant sağ­la­mak­ta­dır. Di­ye­cek­si­niz ki, ran­tı ne­re­de sağ­la­dı? Ör­nek­le­ri bin­ler­ce var­dır. Na­sıl ki, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız çı­kıp di­yor ki: "Bin­ler­ce ko­nut üret­tik." Evet, bin­ler­ce rant var­dı ar­ka­daş­lar Tür­ki­ye'de. Lüt­fen, bu ko­nu­la­ra eğil­me­li­yiz. Dik­kat edil­me­li. Çı­kan ya­sa­la­rın ne şe­kil­de uy­gu­lan­dı­ğı­nı… Emin el­le­re ve­ril­me­si ge­rek­li­dir.

Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı­nın bu ko­nu­yu la­yı­kıy­la yü­rüt­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Ama, ora­dan alıp da TO­Kİ'ye tes­lim eder­sek da­ha da kö­tü ola­ca­ğı inan­cın­da­yım. Çün­kü, TO­Kİ, en ucuz yer­de, en dü­şük fi­yat­la bir­çok be­le­di­ye­den, Ma­li­ye­den ve Millî Em­lak Mü­dür­lü­ğün­den ar­sa al­mak­ta­dır. Bu ar­sa­la­rı de­ğe­ri­nin çok al­tın­da ala­rak ve bü­yük kâr el­de ede­rek, bel­li fir­ma­la­ra kat kar­şı­lı­ğı ver­mek­te­dir. Bun­lar İs­tan­bul'da da var­dır, An­ka­ra'da da var­dır, İz­mir'de de var­dır. Ör­nek ver der­se­niz, Kar­şı­ya­ka'mız­da, Ma­vi­şe­hir'de çok ve bü­yük bir ke­si­mi ol­mak kay­dıy­la ve­re­bi­li­rim.

TO­Kİ, ora­da ar­sa­nın bir kıs­mı­nı Millî Em­lak­tan, bir kıs­mı­nı ha­zi­ne­den, bir kıs­mı­nı be­le­di­ye­den alı­yor, yüz­de 32 ci­va­rın­da, So­yak, Al­bay­rak ve Bo­zoğ­lu İn­şa­ata kat kar­şı­lı­ğı ve­ri­yor. Yüz­de 32. İz­mir'in en gü­zel yer­le­rin­de, Kar­şı­ya­ka'nın en gü­zel ye­rin­de. Bu­ra­da, nor­mal yüz­de 50 ve 60 ci­va­rın­da ol­ma­sı ge­re­ken yer­ler­de, yüz­de 32 ci­va­rın­da kat kar­şı­lı­ğı bu fir­ma­la­ra ver­miş­tir.

Pe­ki, bu fir­ma­la­rın ka­zan­cı ne­re­ye gi­di­yor? TO­Kİ'nin ama­cı 500 mil­ya­ra ko­nut üret­mek mi­dir, yok­sa dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­za 30 mil­yar-40 mil­yar ci­va­rın­da da­ire ver­mek mi­dir? Onu da gö­rü­yo­ruz. Ay­nı şe­kil­de, bu­nun kar­şı­lı­ğın­da Ma­vi­şe­hir'de ar­sa ala­rak, İz­mir'in kır­sal ke­si­min­de ko­nut ya­pa­rak, dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­za 55-60 mil­ya­ra ko­nut ver­mek­te­dir. Ha­ni TO­Kİ ucuz ko­nut üre­te­cek­ti? Ha­ni ge­ce­kon­du­yu ön­le­ye­cek­ti? Bu ge­ce­kon­du sa­hip­le­ri­nin ar­sa­sı­nın üze­rin­de 600 mil­ya­ra, 500 mil­ya­ra in­şa­at yap­mak­ta­dır, ama da­ğın ete­ğin­de üret­ti­ği 35 mil­yar­lık ko­nu­tu da 60 mil­ya­ra va­tan­da­şa sat­mak­ta­dır. Han­gi ge­ce­kon­du va­tan­da­şı­mız ay­da 580 mil­yon öde­ye­rek ko­nut sa­hi­bi ola­bi­lir, ko­nu­tun yüz­de 25'ini de pe­şin öde­mek kay­dıy­la?

Şim­di siz­le­re so­ru­yo­rum: Bu ya­sa­nın çı­kış şek­li ve uy­gu­la­ma­sı hiç de ko­nu­su­na uy­gun de­ğil­dir. O ne­den­le, bu ya­sa­nın çık­ma­sı­nın ül­ke­mi­ze bü­yük za­rar ve­re­ce­ği, in­san­la­rı­mı­za bü­yük za­rar ve­re­ce­ği inan­cın­da­yım. O ne­den­le, bu ya­sa­nın tek­rar göz­den ge­çi­ri­le­rek top­lu­ma ka­zanç­lı bir şe­kil­de yü­rür­lü­ğe gir­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Bu­nun­la il­gi­li bir­çok ko­nu söy­le­ne­bi­lir.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, di­ye­cek­si­niz ki: TO­Kİ za­rar mı ede­cek­tir? Ha­yır, TO­Kİ za­rar et­me­me­li­dir. İn­şa­at ma­li­ye­ti­ni he­pi­miz de çok iyi bi­li­yo­ruz. Bu­gün 1 met­re ka­re in­şa­atın 400 mil­yon ci­va­rın­da ol­du­ğu­nu hep be­ra­ber bi­li­yo­ruz. Ya­ni, 100 met­re ka­re­lik bir in­şa­at 40 mil­yar ci­va­rın­da ma­li­yet­tir. TO­Kİ, ay­nı za­man­da KDV öde­mi­yor, mü­te­ah­hit fir­ma­lar­dan da­ha ucu­za mal et­me­si ge­rek­li, ama, gö­rü­yo­ruz ki TO­Kİ, mü­te­ah­hit fir­ma­lar­dan da­ha faz­la üc­ret­le sat­mak­ta­dır. O ne­den­le, bu­nun tek­rar göz­den ge­çi­ril­me­si dü­şün­ce­siy­le, he­pi­ni­zi bu ko­nu­da du­yar­lı­lı­ğa da­vet edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nun­la il­gi­li söy­le­ne­cek bir­çok ko­nu var­dır. Geç­miş­te ol­du­ğu gi­bi, bu­gün de ay­nı­dır. Şim­di, TO­Kİ de­yin­ce ak­la, es­ki­den ucuz ko­nut üret­me ge­lir­di. 1980 ve 90  yıl­la­rı ara­sın­da TO­Kİ'nin üret­ti­ği ko­nut­la­rın yüz­de 15 ci­va­rın­da, mal sa­hip­le­ri, ya­ni ko­nut sa­hip­le­ri kar­şı­lı­yor­du, ge­ri­ye ka­lan yüz­de 85 ci­va­rın­da da TO­Kİ ta­ra­fın­dan ucuz ve dü­şük fa­iz­le kar­şı­la­nı­yor­du, dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­la­nı­yor­du, ama bu­gün öy­le de­ğil­dir. Bu­gün TO­Kİ, dev­le­tin ha­zi­ne­si üze­rin­de kur­muş ol­du­ğu o ko­nut­la­rın bü­yük bir ka­zanç kar­şı­lı­ğı ola­rak da ken­di yan­daş­la­rı­na ve ken­di­ne ya­kın fir­ma­la­ra pa­ra ka­zan­dır­mak­ta­dır. Bu ko­nu­nun göz­den ge­çi­ri­lip, tek­rar dü­şü­nül­me­si ge­re­kir. Be­nim öne­rim, bu ko­nu­da, tek­rar bu ya­sa ge­ri çe­ki­le­rek, iyi bir çer­çe­ve­de dü­şü­nü­le­rek su­nul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Bir de şu­na de­ğin­mek is­ti­yo­rum: Da­ha ön­ce bu ge­ce­kon­du­lar ön­len­me­miş bu­gü­ne ka­dar. Pe­ki, bun­dan son­ra TO­Kİ na­sıl ön­le­ye­cek­tir? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum. Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ön­le­mi alın­ma­yan bu ka­dar zor ko­nu­la­rı, pe­ki, TO­Kİ na­sıl kar­şı­la­ya­cak­tır? Han­gi amaç­la… Kent­sel Dö­nü­şüm Pro­je­si adı al­tın­da mı kur­ta­ra­cak­tır? Kent­sel Dö­nü­şüm Pro­je­si'ni de gö­rü­yo­ruz ki, tam ter­si­ne, ya­ni, di­lim var­mı­yor söy­le­me­ye, tam rant ka­pı­sı ola­cak ora­lar da. İn­san­la­rı­mız ge­ce­kon­du­la­rın­dan edil­me­me­li. Gö­rü­yo­ruz ki, bir­çok ken­ti­miz­de -ya­ni, dü­şü­nün- nü­fu­sun yüz­de 50'si ge­ce­kon­du­lar­da­dır. Bu yüz­de 50'si­nin ge­le­ce­ği­ni ka­rart­ma­ya hiç kim­se­nin hak­kı yok­tur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Tek­rar -bu ko­nu­da gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­tim- bu ya­sa­nın ge­ri çe­ki­le­rek, dü­zel­ti­le­rek su­nul­ma­sı­nı arz edi­yo­rum. Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ak­de­mir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır. Ha­yır­lı ve uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 4'ün­cü sı­ra­ya alı­nan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik ve Mus­ta­fa Dün­dar'ın, Top­lu Ko­nut Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik ve Mus­ta­fa Dün­dar'ın; Top­lu Ko­nut Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/945) (S. Sa­yı­sı: 1354) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon Ra­po­ru 1354 sı­ra sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün, Par­la­men­to, gün­de­mi­nin önem­li bir kıs­mı­nı Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne ayır­dı. Bu­ra­ya ge­len ik­ti­dar ka­na­dın­dan ar­ka­daş­la­rım Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin ne ka­dar önem­li gö­rev­ler üst­len­di­ği­ni, çok gü­zel bi­na­lar yap­tı­ğı­nı ve in­san­la­rın da mut­lu bir şe­kil­de bu bi­na­lar­da otur­duk­la­rı­nı ifa­de et­ti­ler.

Eğer kent­le­ri­miz uy­gar ola­cak­sa, in­san­la­rı­mız bu kent­ler­de gü­zel ya­şa­ya­cak­lar­sa, te­miz do­ğa ve çev­re ola­cak­sa, el­bet­te ki bu ko­nut­la­rı TO­Kİ ya­par ve­ya bir baş­ka ku­ru­luş ya­par ve­ya ka­mu ida­re­le­rin­den her­han­gi bi­ri­si ya­par. Bun­la­rın hep­si­ne say­gı gös­te­ri­riz, ama, bü­tün so­ru­nu­muz şu, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri: Top­lu Ko­nut İda­re­si ger­çek­ten de bu ko­nut­la­rı bi­zim ar­zu et­ti­ği­miz ko­şul­lar­da üre­ti­yor mu, üret­mi­yor mu? Te­mel so­ru­nu­muz bu. Ben si­ze, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin ni­çin sor­gu­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni bu­ra­da kı­sa­ca bil­gi­le­ri­ni­ze su­na­ca­ğım, an­lat­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

Bi­rin­ci so­ru­nu­muz şu de­ğer­li ar­ka­daş­lar: AKP Hükûme­ti, 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ya­sa­sı'nı ge­tir­di­ği za­man, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin büt­çe­si­nin de Par­la­men­to­ya ge­ti­ril­me­si­ni ka­bul et­miş­ti. Ama, bir sü­re son­ra yap­tık­la­rı bir de­ği­şik­lik­le, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin büt­çe­si­nin Mec­li­se gel­me­si ya­sa met­nin­den çı­ka­rıl­dı. Ön­ce, ta­bii, şu so­ru­nun ge­rek­çe­si­ni bu­la­ma­dık: Aca­ba, ni­çin Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin büt­çe­si Par­la­men­to­ya ge­ti­ril­mek is­ten­mez? İk­ti­dar, aca­ba bun­dan ni­çin çe­ki­ni­yor? Bu­nun ge­rek­çe­le­ri­ni şim­di, bi­raz son­ra si­ze su­na­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Top­lu Ko­nut İda­re­si, ha­sı­lat pay­la­şı­mı yo­luy­la in­şa­at ya­pı­yor. Ya­ni, bil­di­ği­miz ka­mu ara­zi­le­ri var. Ka­mu ara­zi­le­ri­ni, bir an­lam­da, kat kar­şı­lı­ğı ve­ri­yor ve bu­nun kar­şı­lı­ğın­da da bel­li bir be­del el­de edi­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ha­sı­lat pay­la­şı­mı­na da­ya­nan söz­leş­me­nin te­mel esa­sı şu: Her bir ku­ru­luş, ya­ni Top­lu Ko­nut İda­re­siy­le ar­sa üze­rin­de in­şa­at ya­pa­cak olan ku­ru­luş, ma­li­yet­le­ri kar­şı­lı­ğın­da ha­sı­lat­tan pay el­de edi­yor­lar. Eğer, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin ma­li­ye­ti dü­şük­se dü­şük pay el­de edi­-

(x) 1354 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

yor, in­şa­at ya­pan fir­ma­nın ma­li­ye­ti yük­sek­se o da yük­sek be­del­den pay alı­yor. Şim­di, bu çer­çe­ve­de şöy­le bir ga­rip tab­loy­la kar­şı­la­şı­yo­ruz: Top­lu Ko­nut İda­re­si, elin­de­ki ar­sa­la­rı, ma­li­yet dü­şük gö­rün­sün di­ye dü­şük be­del­le de­ğer­li­yor. Ba­kın, şu, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun özel in­ce­le­me ra­po­ru ve bu in­ce­le­me ra­po­ru­nun ar­sa­la­rın de­ğer­le­me­siy­le il­gi­li bir bö­lü­mü­nü iz­ni­niz­le oku­ya­yım de­ğer­li ar­ka­daş­lar: 2002 ta­ri­hin­de bir ar­sa­ya 3 tril­yon 52 mil­yar li­ra­ya de­ğer bi­çi­li­yor ma­li­yet ola­rak. Da­ha son­ra, bu ar­sa, 2003 yı­lın­da bir özel eks­per­tiz fir­ma­sı­na de­ğer -tek­rar- tak­di­ri yap­tı­rı­lı­yor. Bu da di­yor ki: "Bu­nun de­ğe­ri 3,5 tril­yon­dur." İha­le­den üç ay son­ra Va­kıf Eks­per­ti­ze ay­nı ye­rin de­ğer­le­me­si yap­tı­rı­lı­yor: 7,3 tril­yon li­ra. Böy­le­ce, ger­çek de­ğe­ri 7,3 tril­yon li­ra olan bir ar­sa, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin ma­li­yet he­sap­la­rı­na 3,5 tril­yon­dan gi­ri­yor ve bu­nun kar­şı­lı­ğın­da da Top­lu Ko­nut İda­re­si da­ha dü­şük bir ha­sı­lat pay­la­şı­mın­dan ge­lir el­de edi­yor.

Da­ha ga­rip bir uy­gu­la­ma­dan söz ede­yim yi­ne bu­ra­da: Ata­şe­hir'de, yi­ne bir ar­sa. 2002 yı­lın­da Va­kıf Eks­per­tiz bu­ra­ya 109 tril­yon 1 mil­yar li­ra de­ğer bi­çi­yor. Fa­kat, ay­nı ar­sa­ya bu özel eks­per­tiz ku­ru­lu­şu bir yıl son­ra di­yor ki: "109 tril­yon et­mez bu­nun de­ğe­ri, 57 tril­yon li­ra eder." Ye­di ay son­ra tek­rar Va­kıf Eks­per­tiz bu­na ba­kı­yor, de­ğe­ri 110 tril­yon li­ra ola­rak be­lir­le­ni­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu de­ğer­le­me­ler so­nu­cu ha­zi­ne­nin kay­bı ne ka­dar, TO­Kİ'nin kay­bı ne ka­dar, o ko­nu­da si­ze bil­gi ve­re­ce­ğim.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Top­lu Ko­nut İda­re­si -bu söz­cü­ğü kul­lan­dı­ğım için çok özür di­le­rim- ya­pı­lan bu sah­tekârlık so­nu­cun­da, Ata­şe­hir 102 ko­nut ve 12 iş ye­ri do­la­yı­sıy­la 11 tril­yon li­ra, Ata­şe­hir Do­ğu Böl­ge­si 2.230 ko­nut için 229 tril­yon li­ra, İz­mir Ma­vi­şe­hir Be­şin­ci Böl­ge 30 vil­la için 11 tril­yon li­ra; Üm­ra­ni­ye Yu­ka­rı Du­dul­lu Kö­yü 124 vil­la, 432 apart­man ko­nu­tu için 42,8 tril­yon li­ra; Ata­şe­hir Ba­tı Böl­ge­si Bi­rin­ci Kı­sım 1.931 ko­nut için 100,3 tril­yon li­ra, Ata­şe­hir Ba­tı Böl­ge­si İkin­ci Böl­ge 1.539 ko­nut için 136,2 tril­yon li­ra, Ata­şe­hir Ba­tı Böl­ge­si 3.230 ko­nut için 242,6 tril­yon li­ra; top­lam 773 tril­yon 900 mil­yar li­ra za­rar et­miş du­rum­da­dır ar­ka­daş­lar.

Şim­di, bu za­ra­rı be­lir­le­yen Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, TO­Kİ'nin bel­li fir­ma­la­ra özel çı­kar sağ­la­dı­ğı­na iliş­kin bu özel in­ce­le­me ra­po­ru­nu ya­zı­yor. Top­lu Ko­nut İda­re­si ki­me bağ­lı? Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de ilk kez, Millî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı dı­şın­da, Top­lu Ko­nut İda­re­si doğ­ru­dan doğ­ru­ya Baş­ba­ka­na bağ­la­nı­yor. Ni­çin? Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin bu ka­dar çir­kin bir ya­pı üze­ri­ne otur­du­ğu­nu aca­ba Sa­yın Baş­ba­kan bi­li­yor mu, bil­mi­yor mu? Eğer Sa­yın Baş­ba­kan bil­mi­yor­sa, bu ra­por­la­rı Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ha­zır­lı­yor; Baş­ba­kan bil­mi­yor­sa, bun­lar­la il­gi­li so­ruş­tur­ma em­ri­ni Sa­yın Baş­ba­kan ve­ri­yor. Pe­ki, Sa­yın Baş­ba­kan, bü­tün bu çir­kin­lik­le­rin üze­ri­ne han­gi ge­rek­çey­le ve ni­çin otu­ru­yor? Ger­çek­ten bu­nun sor­gu­lan­ma­sı la­zım. Eli­ni vic­da­nı­na ko­yan her yurt­ta­şın… Na­sıl olu­yor da Top­lu Ko­nut İda­re­si, 773 tril­yon li­ra­lık bir za­ra­ra AKP Hükûme­ti­nin göz yum­ma­sı­na imkân ve­ri­yor? Bu sor­gu­lan­ma­ya­cak mı de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

HA­CI Bİ­NER (Van) - 150 bin ko­nut var, on­lar­dan ni­ye bah­set­mi­yor­sun?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Han­gi ko­nut?

HA­CI Bİ­NER (Van) - 150 bin ko­nut var. On­lar ne­re­ye git­ti?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Siz, Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, ye­ni gel­di­niz. Ben, Top­lu Ko­nut İda­re­si­nin yap­mış ol­du­ğu ko­nut­la­rın, eğer, çağ­daş ol­du­ğu­nu ve bi­zim yurt­se­ver­le­rin, dü­rüst in­san­la­rın, na­mus­lu in­san­la­rın ön­gör­dü­ğü ko­şul­lar­da ya­pı­yor­sa, bu, is­ter Top­lu Ko­nut is­ter bir baş­ka­sı, ona say­gı gös­te­ri­riz, de­dim. Bu­ra­da, bir se­fer, çiz­gi­mi­zi be­lir­ti­yo­ruz. Çiz­gi­mi­zin ay­rıl­dı­ğı nok­ta şu: Biz hır­sız­lık­la­rın üze­ri­ne gi­di­yo­ruz, siz hır­sız­lık­la­rı ört­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. So­ru­nu­muz da ora­da. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­CI Bİ­NER (Van) - Öy­le bir şey yok. Var­sa or­ta­ya koy, ben  de si­zi des­tek­le­ye­yim.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Eğer siz hır­sız­lık­la­rın üze­ri­ne gi­di­yor­sa­nız, şu ra­po­ru alır­sı­nız, Top­lu Ko­nut İda­re­si yö­ne­ti­ci­le­ri­ni ça­ğı­rır sıy­ga­ya çe­ker­si­niz,"Ne­dir bu ar­ka­daş!" der­si­niz.

HA­CI Bİ­NER (Van) - Ha­ya­li laf­la­rı, ha­ya­li ifa­de­le­ri ge­ti­rip bu­ra­da şey yap­ma­yın Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ha­ya­li de­ğil, ha­ya­li de­ğil.

HA­CI Bİ­NER (De­vam­la) - Ha­ya­li, ha­ya­li.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ha­ya­li ol­ma­dı­ğı­nı, siz oku­ma yaz­ma bi­li­yor­sa­nız…

HA­CI Bİ­NER (Van) - Ben ora­da mü­fet­tiş­lik yap­tım.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - …ki, bil­me­niz ge­re­ki­yor, çün­kü dip­lo­ma alıp bu­ra­ya gel­di­niz, der­si­niz ki, Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, şu ra­por­dan bir ör­nek de biz ala­lım mı, bel­ki olur da bi­zim de ba­ka­ca­ğı­mız bir yü­zü­müz olur, di­ye. Siz sor­gu­la­ma­sı­nı bil­mi­yor­su­nuz. Siz dü­rüst­lü­ğü ön pla­na çı­ka­rır­sa­nız, ba­şı­mı­zın üs­tün­de ye­ri var, ama, dü­rüst­lü­ğü ön pla­na çı­kar­ma­yıp da iki ta­ne ko­nut yap­tı di­ye ge­lip bu­ra­da se­kiz sa­at Top­lu Ko­nu­tu över­se­niz doğ­ru ol­maz, yan­lış­tır bu.

Da­ha bit­me­di. Ba­kın, bu de­ğer­le­me­yi ya­pan özel fir­ma­yı ne yap­tı bi­li­yor mu­su­nuz? Ser­ma­ye Pi­ya­sa­sı Ku­ru­lu elin­den yet­ki­si­ni al­dı, sen yan­lış ya­pı­yor­sun di­ye. Pe­ki ne yap­tı bu özel de­ğer­le­me ku­ru­mu? Mah­ke­me­ye da­va aç­tı. "Siz be­nim yet­ki­mi al­dı­nız, gü­zel, ben hak­sız yap­tım. Pe­ki, bu­nu uy­gu­la­yan Top­lu Ko­nut İda­re­si için ni­ye bir şey yap­mı­yor­su­nuz?" di­yor. Ses yok, ses! Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­sin­de yol­suz­luk­lar ko­nu­sun­da ses yok. So­ru­nu­muz da bu­ra­da baş­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ba­kın, da­ha bir şey söy­le­ye­yim: Bu TO­Kİ İda­re­si -bu iş­le­ri iha­le­ye ver­di, gü­zel, ha­di onu da ka­bul et­tik- tu­tu­yor, özel bir fi­nans ku­ru­lu­şu­na he­sap aç­tı­rı­yor, özel bir fi­nans ku­ru­lu­şu­na. Ki­min adı­na, ki­min pa­ra­sı­nı özel fi­nans ku­ru­lu­şu­na ya­tı­rı­yor TO­Kİ İda­re­si? Dev­le­tin pa­ra­sıy­sa, Baş­ba­kan­lı­ğın çı­kar­dı­ğı Ka­mu Haz­ne­dar­lı­ğı Ge­nel­ge­si var, ka­mu ban­ka­la­rı­na ya­ta­cak. Ni­çin, özel bir fi­nans ku­ru­lu­şu­na, 281 tril­yon­luk bir pa­ra­yı ora­da tu­tar? Ki­min adı­na tu­tar bi­li­yor mu­su­nuz? Bu pa­ra TO­Kİ'nin adı­na da de­ğil. Bu pa­ra, iha­le­yi ver­di­ği fir­ma­nın adı­na ya­tı­yor. Bu fir­ma kaç li­ra fa­iz ge­li­ri el­de edi­yor bi­li­yor mu­su­nuz bu özel fi­nans ku­ru­lu­şun­dan? 31 tril­yon li­ra. TO­Kİ'nin al­ma­sı ge­re­ken fa­izi bu özel fi­nans ku­ru­lu­şu alı­yor. Pe­ki, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­na biz is­yan et­me­yip de ne ya­pa­ca­ğız?

Baş­ka bir şey da­ha söy­le­ye­yim: TO­Kİ… Bun­la­rı tes­pit eden Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu üye­le­ri. Ra­po­ru ya­zı­yor­lar. Bir de ra­po­run öne­mi ve ive­di­li­ği do­la­yı­sıy­la özel du­rum ra­po­ru ya­zı­yor­lar. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin yap­tı­ğı uy­gu­la­ma ne bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Ola­yı or­ta­ya çı­kar­mak, ola­yı so­ruş­tur­mak de­ğil. Bu ra­po­ru ya­zan eki­bi da­ğı­tı­yor­lar. Şim­di, ar­ka­daş­lar, ya­ni, böy­le bir an­la­yış dev­let yö­ne­ti­min­de ola­bi­lir mi? Si­ze, is­ti­yor­sa­nız Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, da­ğı­tı­lan bu eki­bin isim­le­ri­ni de ve­re­bi­li­rim. Ni­çin, da­ğı­tı­yor­su­nuz? Ya­ni, bu in­san­lar yan­lış ra­por yaz­dı­lar­sa tes­pit eder­si­niz, yan­lış ra­por yaz­mış­sın… Tu­tar ku­la­ğın­dan. atar­sın. Doğ­ru ra­po­ru yaz­mış­sa sah­tekârlı­ğın üs­tü­ne gi­der­sin. Dev­let yö­ne­ti­mi bu­nu ge­rek­ti­rir be­nim bil­di­ğim ka­da­rıy­la.

Ben, bu ra­por­lar yan­lış­tır, bu ra­por­lar doğ­ru­dur de­ğil, bu ra­por­lar bir tes­pit­tir. Adam tek tek her bir in­şa­at için yaz­mış.

Bir baş­ka şey da­ha de­ğer­li ar­ka­daş­lar: TO­Kİ sı­kış­tı­ğı için ken­di iha­le yö­net­me­li­ği­ni de­ğiş­ti­ri­yor şim­di. Ni­çin de­ğiş­ti­ri­yor­sun iha­le yö­net­me­li­ği­ni? Da­ha ra­hat, is­te­di­ğim ki­şi­ye is­te­di­ğim iha­le­yi ve­re­yim di­ye. Git­ti, Da­nış­tay ip­tal et­ti. Şim­di so­ru­yo­rum Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­rin­den: Aca­ba han­gi­si… Da­nış­tay, aca­ba, bu iha­le yö­net­me­li­ği­ni ni­çin ip­tal et­ti? Bu­na bak­ma ih­ti­ya­cı duy­du mu?

O ka­dar ağır it­ham­lar var ki, as­lın­da, o iha­le yö­net­me­li­ği­nin ip­tal ka­ra­rın­da. Çün­kü, "Ya­pı­lan iha­le­le­rin eğer bu yö­net­me­lik yü­rür­lü­ğe gi­rer­se say­dam­lı­ğın­dan şüp­he ede­riz." di­yor, "Bu yö­net­me­li­ğe gö­re iha­le­ler doğ­ru ol­maz." di­yor. Da­ha ne de­sin yar­gı! Ha­di mü­fet­tiş yan­lış de­di, Da­nış­tay da mı yan­lış söy­lü­yor?

HA­CI Bİ­NER (Van) - Hem de çok yan­lış di­yor.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir yan­lı­şı da­ha söy­le­ye­yim, bir yan­lış da­ha söy­le­ye­yim si­ze.

HA­CI Bİ­NER (Van) - Çok yan­lış ya­pı­yor­su­nuz.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ge­lir bu­ra­da doğ­ru­su­nu an­la­tır­sı­nız, ben de öğ­re­ni­rim eğer ben yan­lış söy­lü­yor­sam. Çün­kü, ben dev­le­tin resmî bil­gi­le­ri­ni söy­lü­yo­rum bu­ra­da. O resmî bil­gi­ler ve ra­por­lar da si­zin Hükûme­ti­ni­zin dö­ne­min­de ha­zır­la­nan ra­por­lar. Baş­ka bir Hükûmet ha­zır­la­ma­dı on­la­rı. O yö­ne­ti­min al­tı­na im­za atan­lar da sa­de­ce bir ki­şi de­ğil. Onun da al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum. Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu bir ekip hâlin­de ça­lı­şı­yor. Ay­rı­ca, bu ra­por­lar on­la­rın im­za­sıy­la da yü­rür­lü­ğe gir­mi­yor, bü­tün üye­ler ku­ru­lun­da gö­rü­şü­lüp bü­tün üye­ler­ce onay­lan­dık­tan son­ra iş­le­me gi­ri­yor. Eğer ar­zu eder­se­niz, Sa­yın Nu­ret­tin Ca­nik­li KİT Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı­dır, be­nim bu pro­se­dü­rü­mü Sa­yın Ca­nik­li de onay­la­ya­cak­tır.

Bir yan­lış da­ha söy­le­ye­yim: TO­Kİ, Ata­köy'de bir ar­sa­yı, önem­li bir ar­sa­yı iha­le­ye çı­ka­rı­yor. Di­yor ki: "Ben bu­ra­yı iha­ley­le sa­ta­ca­ğım." di­yor. Sa­tı­lı­ğa çı­kar­mak is­te­di­ği, iha­le­yi, 2005 yı­lın­da otuz üç yıl­lı­ğı­na bir fir­ma­ya ve­ri­yor­lar. Otuz üç yıl­lı­ğı­na, kul­la­na­cak, otuz üç yıl. Bu fir­ma, TO­Kİ'ye bir gün te­le­fon açı­yor, TO­Kİ Baş­ka­nı­na, di­yor ki: "Ya bu­nu iha­le­ye çı­ka­rın, biz sa­tın ala­lım." O da di­yor ki: "Ta­mam, si­ze sa­ta­rım, ama iha­le­ye çık­mam la­zım." Şim­di, ba­kın, otuz üç yıl­lı­ğı­na o ar­sa­nın kul­la­nım hak­kı ben­de. Bu iha­le­ye kim gi­re­bi­lir? Be­nim dı­şım­da kim gi­re­bi­lir bu iha­le­ye? Bi­ri­si gir­se di­ye­ce­ğim ki: "Bek­le, otuz üç yıl da­ha ben kul­la­na­ca­ğım, on­dan son­ra sen sa­tın ala­cak­sın."

Sa­yın Ge­nel Baş­kan, bi­zim Ge­nel Baş­ka­nı­mız, sa­lı gü­nü CHP Gru­bun­da bu­nun yan­lış­lı­ğın­dan söz et­ti ve "Bu iha­le olur­sa" de­di, "Bi­ri­le­ri­ne o ar­sa­yı peş­keş çe­ker, çün­kü ad­re­se tes­lim iha­le, baş­ka kim­se ala­maz." Bu iha­le­nin gü­rül­tü­sü ve ko­ku­su çı­kın­ca, ga­ze­te­ler­den öğ­re­ni­yo­ruz ki, Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan te­le­fon aç­mış, de­miş ki: "Bu iha­le­yi ip­tal edin." Kim söy­lü­yor bu­nu? TO­Kİ Baş­ka­nı söy­lü­yor: "İha­le­yi ip­tal et­tik."

Sa­yın De­niz Bay­kal di­le ge­tir­me­sey­di, ola­yın va­ha­me­ti­nin far­kı­na Sa­yın Baş­ba­kan var­ma­say­dı, bu iha­le ger­çek­leş­sey­di, bu­nun al­tın­da kim ka­lır­dı? Siz, pe­ki, TO­Kİ Baş­ka­nı­na dö­nüp de, ar­ka­daş, sen bu iha­le­yi na­sıl yap­tın, gel ba­ka­yım şu­nun he­sa­bı­nı ver di­ye­bi­li­yor mu­su­nuz? Ha­yır. Ni­çin? TO­Kİ Baş­ka­nı doğ­ru­dan doğ­ru­ya Baş­ba­ka­na bağ­lı da onun için. Yan­lış­lık sü­re­ci bu­ra­dan baş­lı­yor. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne he­sap ver­mek­ten kor­kan bir yö­ne­tim… Çün­kü, büt­çe­si­nin bu­ra­ya gel­me­si­ni siz çı­kart­tı­nız, bu kür­sü­den yi­ne ben iti­raz et­tim. TO­Kİ'nin büt­çe­si bu­ra­ya gel­me­li, biz TO­Kİ'yi gör­me­li­yiz, TO­Kİ'nin he­sap­la­rı­nı de­net­le­me­li­yiz. Bu­ra­sı şu an­da Tür­ki­ye'nin en bü­yük iha­le­le­ri­ni ya­pı­yor. Ki­me ya­pı­yor iha­le­le­ri? Yan­daş­la­ra ya­pı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, TO­Kİ yö­ne­ti­mi, Çay­yo­lu'nda da bir in­şa­at yap­tı, ba­zı bü­rok­rat­la­ra ora­da in­şa­at yap­tı, ola­bi­lir. Avan­taj da ola­bi­lir bü­rok­rat­la­ra, hiç iti­ra­zım yok, ama, on­la­rın için­den eğer ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­ne de ay­rı­ca­lık ta­nı­yor­sa, onu bi­zim bu­ra­da eleş­tir­me­miz la­zım. TO­Kİ Baş­ka­nı­na Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da de­dim ki: O ara­zi­de yap­tı­ğı­nız in­şa­atı, Çay­yo­lu'nda yap­tı­ğı­nız in­şa­atı kim­le­re ya­pı­yor­su­nuz? Lis­te­si­ni bi­zim bir mil­let­ve­ki­li­miz, KİT Ko­mis­yo­nu üye­si Sa­yın Or­han Sür is­ti­yor. Di­yor ki:  "O ko­nut­la­rı ki­me ya­pı­yor­su­nuz? Lis­te­si­ni ba­na ve­rin." TO­Kİ Baş­ka­nı­nın ya­nı­tı ne bi­li­yor mu­su­nuz? "Efen­dim, bu ti­ca­ri sır­dır, açık­la­na­maz." Ne de­mek ti­ca­ri sır­dır? Ya­ni, siz ko­nut ya­pı­yor­su­nuz, bi­ri­le­ri­ne de­miş­si­niz ki: "Gel, bu­ra­da in­şa­at ya­pı­yo­rum, dü­şük fa­iz­li kre­di de bul­dum, sen bu­ra­dan ev al." Gi­dip ev alı­yor. Ben so­ru­yo­rum, KİT Ko­mis­yo­nu üye­si ola­rak so­ru­yo­rum: Bu­nun lis­te­si­ni ba­na ve­rir mi­sin? "Efen­dim bu ti­ca­ri sır­dır." di­yor. Bu ti­ca­ri sır de­ğil; bu, adam ka­yır­ma sır­rı­dır, ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­ni ka­yır­ma sır­rı­dır. Siz dü­rüst bir mil­let­ve­ki­li ola­rak me­rak edip, TO­Kİ Baş­ka­nı­na "Ar­ka­daş, bu ne bi­çim ti­ca­ri sır­dır?" di­ye sor­du­nuz mu? So­ra­maz­sı­nız. Ne­den? Çün­kü, TO­Kİ Baş­ka­nı Baş­ba­ka­na doğ­ru­dan bağ­lı­dır da onun için.

Baş­ka?.. Bu ev­ler pro­je­de 149 met­re ka­re. Bu­yu­run, gi­din, öl­çün: 180 met­re ka­re. Ni­çin 149 met­re ka­re di­ye sor­du­nuz mu ken­di­ni­ze? Çün­kü, 180 olur­sa KDV yüz­de 18, 149 met­re ka­re olur­sa KDV yüz­de 1.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Bu­nu Ko­mis­yon­da Baş­ka­na sor­du­nuz, Baş­kan, si­ze "149 met­re ka­re ol­du­ğu­nu" söy­le­di.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ben Sa­yın Baş­ka­na şu­nu söy­lü­yo­rum Sa­yın Çe­lik, si­ze de tek­lif edi­yo­rum: Lüt­fe­der­se­niz bir no­ter­le be­ra­ber gi­de­lim -Çay­yo­lu bu­ra­da­dır- no­ter­le be­ra­ber tes­pi­ti­ni ya­pa­lım.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ya­pın.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Biz bun­la­rın hep­si­ni bi­li­yo­ruz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Gi­dip ya­pın, si­zi tu­tan mı var?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ba­kın, ora­da bü­rok­rat­la­ra ucuz ko­nut yap­tır­ma­yı ben say­gıy­la kar­şı­la­rım. Dev­le­te umur gör­müş­tür, ça­lış­mış­tır, Top­lu Ko­nut İda­re­si on­la­ra ucuz ko­nut ya­pa­bi­lir, doğ­ru­dur, hiç iti­ra­zım yok, ama, o ucuz­luk­tan ba­zı si­ya­set­çi­ler ya­rar­lan­ma­ma­lı. Be­nim iti­ra­zım bu nok­ta­da. O ucuz­lu­ğa, bi­ri­le­ri gi­dip "Be­ni de bu­ra­dan ya­rar­lan­dır." de­me­me­li. Asıl iti­raz et­ti­ğim nok­ta o.

TO­Kİ İda­re­si sor­gu­lan­ma­lı de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, ben bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, bü­tün bun­la­rın hep­si­ni, de­di­ğim gi­bi, dev­le­tin resmî ra­por­la­rın­dan çı­ka­ra­rak si­zin bil­gi­ni­ze su­nu­yo­rum ve Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bun­dan özel­lik­le is­tir­ham edi­yo­rum: TO­Kİ iha­le­le­ri­ne bi­raz da­ha ya­kın­dan ba­kın. O iha­le­le­ri kim­ler alı­yor? Ata­şe­hir'de yüz­de 32 kat kar­şı­lı­ğı ve­ri­lir mi?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - TO­Kİ mü­te­ah­hit­le­ri­nin hep­si if­las­ta, ço­ğu za­rar edi­yor.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - O za­rar eden­ler ay­rı. O za­rar eden­ler ay­rı. Onu bu­ra­da ar­ka­daş­la­rı­mız açık­la­dı­lar. Za­rar eden­ler ay­rı, ama bir de vo­le­yi vu­ran­lar var. Be­nim bu­ra­da söy­le­mek is­te­dik­le­rim o vo­le­yi vu­ran­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la, siz­ler­den de is­tir­ham edi­yo­rum: Ma­dem­ki TO­Kİ ya­sa­sı­nı gö­rüş­tük bu­ra­da, TO­Kİ iha­le­le­ri­ne bi­raz da­ha ya­kın­dan ba­kın. Çün­kü, ba­kın, en son Ata­köy ola­yı bu ola­yın üs­tü­ne tuz bi­ber ek­miş­tir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum ar­ka­daş­lar.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mar­din Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Do­ğan.

Bu­yu­run Sa­yın Do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­HAR­REM DO­ĞAN (Mar­din) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Bur­sa Mil­let­ve­kil­le­ri Sa­yın Fa­ruk Çe­lik ve Mus­ta­fa Dün­dar'ın Top­lu Ko­nut Ka­nu­nu'nda De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ya­sa Tek­li­fi üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ya­sa tek­li­fi sos­yal bo­yut ve ge­ti­ri­si ba­kı­mın­dan olum­lu bir ya­sa tek­li­fi­dir. Bu ya­sa tek­li­fi TO­Kİ'nin an­la­yı­şıy­la iliş­ki­len­di­ril­me­me­li­dir. Çün­kü, bu ya­sa tek­li­fin­de amaç şu­dur: İs­tan­bul Olim­pi­yat Ko­mi­te­si­ne ret bir ya­sa tek­li­fi­dir. İs­tan­bul Olim­pi­yat Ko­mi­te­si bu­ra­dan bü­yük pay al­mak is­ti­yor, hak­sız bir pay al­mak is­ti­yor. Bu pay ve­ril­di­ği tak­dir­de, fa­kir fu­ka­ra­ya, sağ­lık­lı, dep­re­me da­ya­nık­lı ko­nut yap­ma imkânı kı­sıt­lan­mış ola­cak­tır. Bu ne­den­le, biz, Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak bu ya­sa tek­li­fi­ni des­tek­li­yo­ruz.

Ko­nuş­ma sü­rem olan yir­mi da­ki­ka­yı üç da­ki­ka, beş da­ki­ka gi­bi kı­sa bir sü­re­de sı­nır­lan­dı­ra­ca­ğım. Fa­kat, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Top­lu Ko­nut Fo­nu, 1984 yı­lın­da, 2985 sa­yı­lı Ka­nun'un 1'in­ci ve 2'nci mad­de­si uya­rın­ca ha­zi­ne­ye ait, Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lı bir fon ku­rul­muş­tur. Rah­met­li Tur­gut Özal ta­ra­fın­dan ku­rul­muş­tur -rah­met­le anı­yo­rum- bi­la­ha­re, 1/1/2002 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la bu fon kal­dı­rıl­mış­tır.

Ama, gö­rüş­tü­ğü­müz bu ya­sa tek­li­fi­nin te­mel ama­cı:

1) Top­lu Ko­nut Fo­nu ge­lir­le­ri­nin akı­be­ti­nin dü­zen­len­me­si,

2) Top­lu Ko­nut Fo­nu'nun yü­rüt­tü­ğü hiz­met­le­rin de­va­mı­nın sağ­lan­ma­sı nok­ta­sın­da be­lir­len­miş­tir.

Bun­lar da, de­di­ğim gi­bi, olum­lu dü­zen­le­me­ler­dir. Top­lu Ko­nut Fo­nu'na bi­zim kay­nak ak­tar­ma­mız la­zım, kay­nak bul­ma­mız la­zım, kay­nak ya­rat­ma­mız la­zım.

İş­te, Ana­va­tan Par­ti­si­ni za­man za­man AK Par­ti­si tak­lit edi­yor, rah­met­li Tur­gut Özal'ı rah­met­le anı­yor ve onun yap­tık­la­rı­nı övü­ne­rek söy­lü­yor, ama, yap­tık­la­rı­nı ve Ana­va­ta­nın da ic­ra­at­la­rı­nı da tat­bik et­mi­yor. Bi­zim şikâye­ti­miz bu­dur. Lüt­fen, bun­la­rı ya­par­sa­nız, na­sıl biz kay­nak bul­duy­sak bu Fo­na, bu Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne, siz de ay­nı kay­nak­la­rı bul­ma­ya ça­lı­şın, ay­nı pro­je­le­ri uy­gu­la­ma­ya ba­kın.

Ben çok şey ko­nuş­mak is­ti­yo­rum, ama ko­nuş­mak is­te­mi­yo­rum. De­di­ğim gi­bi, üç da­ki­kay­la sı­nır­lan­dır­mak is­te­dim, çün­kü, Sa­yın Ba­ka­nı­mız da bu­ra­da, çok önem­li bir ya­sa­nın çık­ma­sı ge­re­ki­yor.

Bu ya­sa­nın ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ve TO­Kİ'ye ha­yır­lı ve uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TOP­LU KO­NUT KA­NU­NUN­DA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR

KA­NUN TEK­Lİ­Fİ

MAD­DE 1- 2/3/1984 ta­rih­li ve 2985 sa­yı­lı Top­lu Ko­nut Ka­nu­nu­na aşa­ğı­da­ki ek mad­de ek­len­miş­tir.

"EK MAD­DE 10- Top­lu Ko­nut Fo­nu tas­fi­ye edil­me­den ön­ce Fon­dan ge­lir pa­yı alan ku­rum­lar, 9.4.1990 ta­rih­li ve 412 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin Ge­çi­ci 3 ün­cü mad­de­si­ne ve 20.6.2001 ta­rih­li ve 4684 sa­yı­lı Ka­nu­nun Ge­çi­ci 3 ün­cü mad­de­si­ne is­ti­na­den Top­lu Ko­nut İda­re­si ge­lir­le­rin­den pay ta­lep ede­mez­ler."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yo­nun bir tas­hih ta­le­bi var.

Bu­yu­run.

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - 2985 sa­yı­lı Ka­nun'da da­ha ön­ce ek mad­de 10 var idi, bu, ek mad­de 11 ola­cak. Ra­ka­mın dü­zel­til­me­si ge­re­ki­yor.

BAŞ­KAN - Ge­rek­li not alın­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 2985 sa­yı­lı Ka­nu­na aşa­ğı­da­ki ge­çi­ci mad­de ek­len­miş­tir.

"GE­Çİ­Cİ MAD­DE 7- 20.6.2001 ta­rih­li ve 4684 sa­yı­lı Ka­nun­la tas­fi­ye edi­len Top­lu Ko­nut Fo­nun­dan ge­lir pa­yı ta­le­bi ile 3.7.2001 ta­ri­hin­den son­ra Top­lu Ko­nut İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na kar­şı yar­gı mer­ci­le­ri­ne açıl­mış ve de­vam eden da­va­lar ile ic­ra ta­kip­le­ri hak­kın­da ek 10 un­cu mad­de hük­mü uy­gu­la­nır."

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu ka­nu­nun ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma­nın uza­tıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bu­yu­run.

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Ek 10 de­ni­len, atıf ya­pı­lan mad­de­nin 11 ol­ma­sı la­zım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­li not alın­mış­tır.

Bu dü­zelt­mey­le bir­lik­te mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir. Ha­yır­lı ve uğur­lu ol­sun.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rıy­la il­gi­li 10/99, 10/184, 10/384 ve 10/410 esas nu­ma­ra­lı Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri­nin ön gö­rüş­me­le­ri­ni bir­lik­te yap­mak ve ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 27 Mart 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 20.01