DÖNEM: 22 CİLT: 150 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
77’nci Birleşim
20 Mart 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun,
öğretmen okullarının 159'uncu kuruluş yıl dönümü münasebetiyle,
köy enstitüleriyle başlayan süreçte denenen tüm uygulamaların,
kazanımların yol göstericiliğinde, kamusal, çağdaş, bilimsel, demokratik
ve laik eğitimin ihtiyaçlarını gözeterek uluslararası genel kabullerin
ışığında öğretmen yetiştirme sisteminin yeniden ele alınmasının
önemine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, barış,
hoşgörü, kardeşlik ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına ve
bu bayramın tarihçesine ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, barış,
hoşgörü, kardeşlik ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına ve
bu bayramın tarihçesine ilişkin gündem dışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 1/3/2007 tarihli ve 5588 sayılı Gelir Vergisi
Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un
bir maddesinin bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine
ilişkin Cumhurbaşkanlığı tezkeresi (3/1231)
2.- Rusya Federasyonu Federasyon Konseyi Başkanı
Sergey Mironov ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1232)
3.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Etiyopya'ya
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1233)
4.- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
Gül'ün Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1234)
5.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, 357
Sayılı Askerî Hâkimler Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifinin (2/138) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/441)
6.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Nakdi
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/862) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/442)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve
40 milletvekilinin, yer altı kaynaklarının kullanımının araştırılarak
etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429)
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/117) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmesinin, Genel Kurulun 20/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
2.- Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı: 1342)
4.- 17.1.2007 Tarihli ve 5574 Sayılı Türk Petrol Kanunu
ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (1/1301) (S. Sayısı: 1352)
5.- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı;
Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın;
4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılması
ve Bu Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu'nun; Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununa Bir Madde Eklenmesi ile İlgili Kanun Teklifi ile Adalet
Komisyonu Raporu (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sayısı: 1275)
VII. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, bölücü
terör örgütünün gelir kaynaklarına yönelik işlemlere ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/19903)
2.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, Aziz
Nesin Vakfında kalan bazı çocuklarla ilgili iddialara ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/20001)
3.- Bartın Milletvekili Hacı İbrahim KABARIK'ın,
2006 yılında Bartın'a ayrılan ödeneğe ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/20391)
4.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Alpullu Şeker Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin sorusu ve
Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/20401)
5.- Muğla Milletvekili Hasan ÖZYER'in, şeker üretimi
ve ihracatı ile pancar kotalarına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/20413)
6.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, yürürlükten
kaldırılan düzenleyici işlemlere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/20766)
7.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, köpeklerin
zehirlenerek öldürülmesine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPE'nin cevabı (7/20780)
8.- Muğla Milletvekili Hasan ÖZYER'in, şahıslar
adına tapu çıkartılan orman arazilerine ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/20781)
9.- Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, Konut
Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/20787)
10.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın,
özürlü çocukların eğitimine ve rehabilitasyonuna,
- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın,
SHÇEK personeli ile kayıp çocuklara,
- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, AB sürecinde
kadınlara yönelik düzenlemelere,
- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, bir bebeğin
koruma altına alınmaması ile yurt ve yuvaların yönetimine,
SHÇEK yurt ve yuvalarında şiddete maruz kalan çocuklara,
Bir kız yetiştirme yurduyla ilgili iddialara,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun
cevabı (7/20789, 20790, 20791, 20792, 20793, 20794)
11.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, İzmir
Atatürk Lisesi salonunun kullanımına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/20803)
12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Manavgat'taki öğrenci yurdu ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/20806)
13.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Ankara
Yüksek İhtisas Hastanesindeki bir soruşturmaya ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/20809)
14.- Ankara Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Finike portakalının pazarlamasına ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/20814)
15.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, bazı
kamu görevlerine alımdaki yaş sınırına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/20835)
16.- Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, maden
işletme ruhsatı izinlerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman PEPE'nin cevabı (7/20858)
17.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, İmar Bankasından
iç borçlanma senedi alanlara ödeme yapılması çalışmalarına ilişkin
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in
cevabı (7/20864)
18.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin,
Türk işaret dili sistemi oluşturulmasına,
- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, şiddete
maruz kalan bir çocuğun korunmasına,
- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, şiddet
mağduru çocukların korunmasına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun
cevabı (7/20865, 20866, 20867)
19.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, AK Parti
TBMM Grubunun bir toplantısına ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/20989)
20.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
milletvekillerine dağıtılan bir kitaba ilişkin sorusu ve Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı
(7/21143)
21.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, milletvekillerine
dağıtılan bir kitaba ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı (7/21144)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak beş oturum yaptı.
Bursa Milletvekili Mustafa Özyurt, 14 Mart Tıp
Bayramı münasebetiyle, sağlık sisteminde karşılaşılan sorunlara,
Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere,
İstanbul Milletvekili Azmi Ateş,
18 Mart Çanakkale Zaferi'nin 92'nci yıl dönümü münasebetiyle,
bugün ülkemiz üzerinde oyun oynamak isteyenlerin, geçmişteki yenilgilerinden
ders almaları gerektiğine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Türkiye Büyük Millet Meclisinden bir Parlamento
heyetinin sözde Ermeni soykırımı yasa tasarısıyla ilgili temas
ve görüşmelerde bulunmak üzere Amerika Birleşik Devletleri'ne gitmesine
ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Genel Kurulun 14 Mart 2007 günkü 75'inci Birleşimi'nde
okunan ve aynı günkü gelen kâğıtlarda yayımlanan (10/428) esas numaralı
Meclis araştırması önergesinin ön görüşmesinin 15/3/2007 Perşembe
günkü birleşimde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmedi.
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali Özpolat, İstanbul
Milletvekili İdris Naim Şahin'in, konuşmasında, şahsına,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
Algan Hacaloğlu'nun, konuşmasında, Partisine,
Sataştığı iddiasıyla birer açıklamada bulundular.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
4'üncü sırasında bulunan, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
(1/1300) (S. Sayısı: 1342),
5'inci sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca
bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen 17/1/2007 Tarihli ve
5574 Sayılı Türk Petrol (1/1301) (S. Sayısı: 1352),
7'nci sırasında bulunan, Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu Tasarısı, Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili
Mehmet Kartal'ın, 4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik
Yapılması ve Bu Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ve Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu'nun, Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununa Bir Madde Eklenmesi ile İlgili (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sayısı:
1275),
8'inci sırasında bulunan, Giresun Milletvekili
Nurettin Canikli ve 14 Milletvekili ile Şanlıurfa Milletvekili
Mehmet Vedat Melik ve 21 Milletvekilinin; 2510 Sayılı İskan Kanununa
Bir Ek Madde Eklenmesine Dair (2/824, 2/859) (S. Sayısı: 1315),
9'uncu sırasında bulunan, Emniyet Teşkilatı
Uçuş Hizmetleri Tazminat Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
(1/437) (S. Sayısı: 1150),
10'uncu sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, İmar
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (2/820) (S. Sayısı: 1337),
11'inci sırasında bulunan, Darülaceze Müessesesi
Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında (1/988) (S. Sayısı:
922),
12'nci sırasında bulunan, Gecekondu Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/1254) (S. Sayısı:
1266),
13'üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Katar Devleti Hükümeti Arasında Yatırımların Karşılıklı
Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/952) (S. Sayısı: 852),
14'üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Güney Afrika Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ticaret
ve Ekonomik İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1065) (S. Sayısı: 1012),
15'inci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Macaristan Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Ekonomik
İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
(1/1132) (S. Sayısı: 1182),
Kanun Tasarı ve Tekliflerinin görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3'üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük'ün 91'inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'nın
(1/1245) (S. Sayısı: 1261) görüşmeleri tamamlanarak;
16'ncı
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Gürcistan
Hükümeti Arasında Batum Uluslararası Havalimanının Ortak Kullanılmasına
Dair Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğu Hakkında (1/1223)
(S. Sayısı: 1306),
17'nci
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve Gürcistan Hükümeti
Arasında Hava Ulaştırma Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1234) (S. Sayısı: 1310),
Kanun Tasarıları, görüşmelerini müteakiben;
Elektronik cihazla yapılan açık oylamalardan;
6'ncı
sırasında bulunan, Ankara Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin,
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler'in, Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi; Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı'nın,
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi;
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin, Vergi Usul Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin, Mali Tatil Kanun Teklifi
(2/866, 2/692, 2/774, 2/857, 2/864) (S. Sayısı: 1237) yapılan görüşmelerden;
Sonra, kabul edildiler.
20 Mart 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşime 20.09'da son verildi.
|
Nevzat Pakdil |
|
|
Başkan
Vekili |
|
Harun Tüfekci |
|
Türkân
Miçooğulları |
|
|
İzmir |
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
Mehmet Daniş |
|
Ahmet Gökhan
Sarıçam |
Çanakkale |
|
Kırklareli |
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
No.: 105
II. - GELEN KÂĞITLAR
16 Mart 2007 Cuma
Teklif
1.-
Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı ve 18 Milletvekilinin; Serbest
Muhasebecilik, Serbest Muhasebeci Mali Müşavirlik ve Yeminli Mali
Müşavirlik Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/974) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.3.2007)
No.: 106
19 Mart 2007 Pazartesi
Raporlar
1.-
Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 18 Milletvekilinin Çocukların
Uçucu Maddelerin Zararlarından Korunmasına Dair Kanun Teklifi;
İstanbul Milletvekilleri Gülseren Topuz ve Ünal Kacır'ın Uçucu, Çözücü
ve Yapıştırıcı Maddelerin Zararlarından Çocukların Korunması
Hakkında Kanun Teklifi; Samsun Milletvekili Mustafa Çakır'ın Uçucu
Maddelerin Kullanılmasının Denetlenmesine Dair Kanun Teklifi
ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporları (2/903,
2/921, 2/922) (S. Sayısı: 1362) (Dağıtma tarihi: 19.3.2007) (GÜNDEME)
2.-
Millî Arşiv Kanunu Tasarısı ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1191) (S. Sayısı: 1363)
(Dağıtma tarihi: 19.3.2007) (GÜNDEME)
3.-
Sigortacılık Kanunu Tasarısı ile Adana Milletvekili Atilla Başoğlu'nun
Sigorta Murakabe Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Avrupa Birliği Uyum ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/1218, 2/87)
(S. Sayısı: 1364) (Dağıtma tarihi: 19.3.2007) (GÜNDEME)
Sözlü Soru Önergeleri
1.-
Van Milletvekili Mehmet KARTAL'ın, Van, Bitlis ve Hakkari'de kurulacak Kalkınma Ajansına ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) sözlü soru önergesi
(6/2532) (Başkanlığa geliş tarihi:
2.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, Akçadağ İlçe
Millî Eğitim Müdürlüğüne yapılan atamaya ilişkin Millî Eğitim Bakanından
sözlü soru önergesi (6/2533) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Şahdeniz doğalgazı çalışmalarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2534) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Bakü-Tiflis-Ceyhan boru hattına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2535) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, elektrik bağımlılığındaki değişime
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi
(6/2536) (Başkanlığa geliş tarihi:
6.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Mavi Tünel Sulama Projesine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2537)
(Başkanlığa geliş tarihi:
7.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, petrol üretimine ilişkin Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2538) (Başkanlığa
geliş tarihi:
8.-
Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Bozkır ve Avşar barajlarına ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından sözlü soru önergesi (6/2539)
(Başkanlığa geliş tarihi:
Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'da açılışı yapılan fabrikalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20910) (Başkanlığa geliş
tarihi:
2.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Başbakanlık Teftiş Kurulunun
TSE ile ilgili raporuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20911) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, ANKA Haber Ajansında yapılan hırsızlığa
ve Hrant Dink cinayeti soruşturmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20912) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, SHÇEK'e ait bir taşınmazla
ilgili iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20913) (Başkanlığa geliş tarihi:
5.-
Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Moldova'da yaşayan soydaşlarımıza
yapılan yardıma ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20914)
(Başkanlığa geliş tarihi:
6.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, TEDAŞ'ın elektrik ile ilgili
fen adamlarının yetkilerine yönelik düzenlemelerine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20915) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.-
İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Marmara depremi sonrasında
açılan davaların zaman aşımına uğramasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20916) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, RTÜK'e şikayet edilen televizyon
programlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20917)
(Başkanlığa geliş tarihi:
9.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, KÖYDES Projesi kapsamındaki
ödenek ve projelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20918) (Başkanlığa geliş tarihi:
10.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, frekans ihalesi
açılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20919)
(Başkanlığa geliş tarihi:
11.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, kuş gribine
yönelik önlemlere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20920) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ulusal Deprem
Konseyinin kaldırılmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20921) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, arıcılık kooperatiflerine
verilen
14.- Antalya Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, ASELSAN'da
çalışan üç kişinin intiharına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/20923) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana Ruh
ve Sinir Hastalıkları Hastanesinde hastalara şiddet uygulanmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20924) (Başkanlığa geliş
tarihi:
16.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, tütün
piyasasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20925) (Başkanlığa
geliş tarihi:
17.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, hukuk sistemindeki
zaman aşımı koşullarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20926) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin bir
avukatının meslekten menedilmesine ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20927) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan BALANDI'nın,
adliyelerdeki güvenliğe ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20928) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Karadeniz Sahil
Yolu Projesinin bir bölümünde değişiklik yapıldığı iddiasına
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20929) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in,
TCDD'nin işletme fazlası taşınmazlarının imar düzenlemesine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20930) (Başkanlığa
geliş tarihi:
22.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya'daki hava
kirliliğine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20931) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.- Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, özel mülkiyete
geçirilen orman arazilerine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20932) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, tahsis
edilen taşınmazlara ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20933) (Başkanlığa geliş tarihi:
25.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun,
EPDK'nın düzenlediği akaryakıt kaçakçılığı tespit çalışmalarına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20934) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.- Mardin Milletvekili
Muharrem DOĞAN'ın, Petrol Piyasası Kanununun sınır ticaretine etkisine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20935) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kaçak
elektrik kullanımının önlenmesi için bedava kömür dağıtımı uygulamasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20936) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın,
ESGAZ'ın doğalgaz kullanıcılarından haksız ücret aldığı iddiasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20937) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin ağaç ithaline ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20938) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.- Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, köylerin
yol ve su sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20939) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.- Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, koruculara
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/20940) (Başkanlığa
geliş tarihi:
32.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki
bir köyün içme ve sulama suyu sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20941) (Başkanlığa geliş tarihi:
33.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul-Kağıthane'de
yaşanan bir olayla ilgili iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20942) (Başkanlığa geliş tarihi:
34.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Mersin-Mezitli
Belediye Başkanı hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20943) (Başkanlığa geliş tarihi:
35.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Ümraniye Belediyesinin
yoksul ailelere nakit para yardımına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20944) (Başkanlığa geliş tarihi:
36.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın, Zeytinburnu'ndaki
kentsel dönüşüm projesine ve çöken binaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20945) (Başkanlığa geliş tarihi:
37.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Ankara Resim ve Heykel Müzesinin
kapalı tutulmasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20946) (Başkanlığa geliş tarihi: 21/2/2007)
38.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Tanıtma
Genel Müdürlüğü personeline ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20947) (Başkanlığa geliş tarihi:
39.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin aktardığı
kaynağa ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/20948)
(Başkanlığa geliş tarihi:
40.- İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, bir televizyon
kuruluşunun vergi incelemesine tabi tutulmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20949) (Başkanlığa geliş tarihi:
41.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, Maliye
Bakanlığının aldığı bir araziyi tahsisine ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20950) (Başkanlığa geliş tarihi:
42.- Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, bir televizyon
kanal sahibinin hesaplarının incelemeye alınmasına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20951) (Başkanlığa geliş tarihi:
43.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, iletişim sektöründeki
vergilendirmeye ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20952) (Başkanlığa geliş tarihi:
44.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, belediyelerin
vergi borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20953) (Başkanlığa geliş tarihi:
45.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Mesleki
Eğitim ve Öğretim Sisteminin Güçlendirilmesi Projesine ilişkin
Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/20954) (Başkanlığa
geliş tarihi:
46.- Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIM'ın,
Fen-Edebiyat Fakültesi mezunlarının öğretmen olarak atanmasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/20955) (Başkanlığa
geliş tarihi:
47.- Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Talim Terbiye
Kurulunca tavsiye edilen kitapların içeriğine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20956) (Başkanlığa geliş tarihi:
48.- Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun,
okullardaki şiddet olaylarına yönelik çalışmalara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/20957) (Başkanlığa geliş
tarihi:
49.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'daki
bir hastanenin kadrolarına ve yenidoğan ünitesine ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20958) (Başkanlığa geliş tarihi:
50.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Manisa'da göz
hastalıklarını sülükle tedavi
51.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Adana'daki
bir hastanenin basına yansıyan durumuna ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20960) (Başkanlığa geliş tarihi:
52.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Merkezde kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20961) (Başkanlığa geliş tarihi:
53.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Kemer'de kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20962) (Başkanlığa geliş tarihi:
54.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Finike'de kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20963) (Başkanlığa geliş tarihi:
55.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Kumluca'da kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20964) (Başkanlığa geliş tarihi:
56.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Kaş'ta kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20965) (Başkanlığa geliş tarihi:
57.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Demre'de kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20966) (Başkanlığa geliş tarihi:
58.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Serik'te kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20967) (Başkanlığa geliş tarihi:
59.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Manavgat'ta kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20968) (Başkanlığa geliş tarihi:
60.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Alanya'da kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20969) (Başkanlığa geliş tarihi:
61.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya-Gazipaşa'da kapanan işyerlerine ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20970) (Başkanlığa geliş tarihi:
62.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara
Büyükşehir Belediyesinin ağaç ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20971) (Başkanlığa geliş tarihi:
63.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programına Konya'nın dahil edilmemesine
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20972) (Başkanlığa geliş tarihi:
64.- Gaziantep Milletvekili Ahmet YILMAZKAYA'nın,
Kırsal Kalkınma Yatırımlarının Desteklenmesi Programına Adıyaman'ın
dahil edilmemesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20973) (Başkanlığa geliş tarihi:
65.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ordu
İl Tarım Müdürlüğündeki bazı uygulamalara ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20974) (Başkanlığa geliş tarihi:
66.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, mısır
ve buğday ithaline ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20975) (Başkanlığa geliş tarihi:
67.- Kastamonu Milletvekili Mehmet YILDIRIM'ın, Kastamonu'da
ala erik üretiminin desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20976) (Başkanlığa geliş tarihi:
68.- Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞAN'ın, Ankara'da
yapılan bir toplantıya ve tarım danışmanlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20977) (Başkanlığa geliş tarihi:
69.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
özel tren tahsisine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20978) (Başkanlığa geliş tarihi:
70.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in, Devlet
Demiryollarına ait bir arsanın Maliye Bakanlığına satışına ilişkin
Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/20979) (Başkanlığa geliş
tarihi:
71.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, TCDD
Genel Müdürlüğünde görevden alınan bir şube müdürüne ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20980) (Başkanlığa geliş tarihi:
72.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
TCDD'nin çıkardığı dergiye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20981) (Başkanlığa geliş tarihi:
73.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ'in,
TCDD'nin işletme fazlası taşınmazlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20982) (Başkanlığa geliş tarihi:
74.- Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, uçak yolculuklarında
cep telefonu kullanımının engellenmesine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20983) (Başkanlığa geliş tarihi:
75.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara
Büyükşehir Belediyesince ithal edilen ağaçlara ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/20984) (Başkanlığa geliş tarihi:
76.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, RTÜK
üyelerine ve uzmanlarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/20985) (Başkanlığa geliş tarihi:
77.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bir Türk
futbolcuya yönelik suçlamalara ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/20986) (Başkanlığa geliş tarihi:
78.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, aylık
bağlanan ve koruma altına alınan çocuklara ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/20987) (Başkanlığa geliş tarihi:
79.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin bir
avukatına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif
ŞENER) yazılı soru önergesi (7/20988) (Başkanlığa geliş tarihi:
80.-
81.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'daki bir kamu binasının kullanımına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20990) (Başkanlığa geliş tarihi:
82.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
83.- Hakkâri Milletvekili Esat CANAN'ın, Yüksekova Havaalanı
yapımı çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20992) (Başkanlığa geliş tarihi:
84.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Türk Telekom'un
ücret tarifesinde yaptığı değişikliğin enflasyona etkilerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20993) (Başkanlığa geliş
tarihi:
85.- Ankara Milletvekili Bayram Ali MERAL'in, İstanbul-Şişli'de
TEKEL'in devredilen bir taşınmazına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/20994) (Başkanlığa geliş tarihi:
86.- İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'de
banka borcu nedeniyle icra takibine uğrayanlara ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20995) (Başkanlığa geliş tarihi:
87.- İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, İzmir'deki
boşanma olaylarına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20996) (Başkanlığa geliş tarihi:
88.- Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Ankaraspor'la
ilgili bir yargı kararına ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20997) (Başkanlığa geliş tarihi:
89.- Zonguldak Milletvekili Harun AKIN'ın, avukatların
zorunlu müdafilik ve hukuki yardım alacaklarına ilişkin Adalet Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20998) (Başkanlığa geliş tarihi:
90.- Adıyaman Milletvekili Mahmut GÖKSU'nun, Yargıçlar
ve Savcılar Birliği'nin Danıştay'a dava açıp açmadığına ilişkin Adalet
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20999) (Başkanlığa geliş tarihi:
91.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun,
92.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, Gölhisar
ile Fethiye ilçeleri arasındaki yolun asfaltlanmasına ilişkin Bayındırlık
ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/21001) (Başkanlığa geliş
tarihi:
93.- İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'deki
yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21002) (Başkanlığa geliş tarihi:
94.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin,
Afyonkarahisar'da deprem riskine karşı alınan önlemlere ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/21003) (Başkanlığa
geliş tarihi:
95.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, ABD bağlantılı
uçak seferlerinde Ermeni iddialarına yönelik propaganda materyali
bulundurulmasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/21004) (Başkanlığa geliş tarihi:
96.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Mesut Barzani'nin
bazı açıklamalarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/21005) (Başkanlığa geliş tarihi:
97.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Çek Cumhuriyetinin
iade ettiği kuru incirlere ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN)
yazılı soru önergesi (7/21006) (Başkanlığa geliş tarihi:
98.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Kuzey
Irak'la yapılan ticarete ve bazı gelişmelere ilişkin Devlet Bakanından
(Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/21007) (Başkanlığa geliş tarihi:
99.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'da doğalgazın konutlarda kullanımında yaşanabilecek sorunlara
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21008) (Başkanlığa geliş tarihi:
100.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Bakanlığın
muhtaçlara yaptığı kömür yardımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21009) (Başkanlığa geliş tarihi:
101.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli SEKA
Kent Parkı Projesi ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21010) (Başkanlığa geliş tarihi:
102.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'da
sivrisinekle mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21011) (Başkanlığa geliş tarihi:
103.- İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, İzmir'deki
trafik kazalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21012) (Başkanlığa geliş tarihi:
104.- İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, İzmir'deki
töre ve namus cinayetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21013) (Başkanlığa geliş tarihi:
105.- İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, İzmir'deki
asayiş olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21014) (Başkanlığa geliş tarihi:
106.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin meslek ve sanat eğitimi kurslarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21015) (Başkanlığa geliş tarihi:
107.- İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'deki
terör ve şiddet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21016) (Başkanlığa geliş tarihi:
108.- İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, İzmir'de
uyuşturucuyla mücadeleye ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21017) (Başkanlığa geliş tarihi:
109.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir'de bir
maden şirketince orman tahribatı yapıldığı iddiasına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/21018) (Başkanlığa geliş
tarihi:
110.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, bir belediye
meclis üyesi hakkında basında çıkan iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21019) (Başkanlığa geliş tarihi:
111.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in,
112.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Manavgat'taki derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21021) (Başkanlığa geliş tarihi:
113.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Alanya'daki derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21022) (Başkanlığa geliş tarihi:
114.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Serik'teki derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21023) (Başkanlığa geliş tarihi:
115.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'daki derslik açığına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21024) (Başkanlığa geliş tarihi:
116.- Kocaeli Milletvekili İzzet ÇETİN'in, Kocaeli Büyükşehir
Belediyesinin meslek ve sanat eğitimi kurslarına ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21025) (Başkanlığa geliş tarihi:
117.- Erzincan Milletvekili Erol TINASTEPE'nin, Erzincan
İl Millî Eğitim Müdürlüğü hizmet binasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21026) (Başkanlığa geliş tarihi:
118.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, denizcilikle
ilgili bazı yükseköğretim programlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21027) (Başkanlığa geliş tarihi:
119.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Kütahya'da
liselerde uygulanan bir ankete ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21028) (Başkanlığa geliş tarihi:
120.- Adıyaman Milletvekili Mahmut GÖKSU'nun, üniversitelerin
ihalelerinde usulsüzlük iddialarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21029) (Başkanlığa geliş tarihi:
121.- Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Adana'daki ruh
ve sinir hastalıkları hastanesiyle ilgili iddialara ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21030) (Başkanlığa geliş tarihi:
122.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, radyoloji teknisyeni
ve teknikerlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21031) (Başkanlığa geliş tarihi:
123.- Bartın Milletvekili Hacı İbrahim KABARIK'ın,
2006'da Bartın'a ayrılan ödeneğe ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21032) (Başkanlığa geliş tarihi:
124.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bir yetiştirici
birliğinin genel kuruluna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21033) (Başkanlığa geliş tarihi:
125.- Osmaniye Milletvekili Necati UZDİL'in, Karaman'da
kurulacağı iddia edilen çimento fabrikasına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21034) (Başkanlığa geliş tarihi:
126.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Kırsal Kalkınma
Yatırımlarının Desteklenmesi Programında Hatay'ın bulunmamasına
ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/21035)
(Başkanlığa geliş tarihi:
127.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, bir yetiştirici
birliğinin genel kuruluna ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21036) (Başkanlığa geliş tarihi:
128.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Ağrı'da
tarım ve hayvancılığın desteklenmesine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21037) (Başkanlığa geliş tarihi:
129.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21038) (Başkanlığa geliş tarihi:
130.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'de yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21039) (Başkanlığa geliş tarihi:
131.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21040) (Başkanlığa geliş tarihi:
132.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21041) (Başkanlığa geliş tarihi:
133.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21042) (Başkanlığa geliş tarihi:
134.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2007'de yapılan
tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21043) (Başkanlığa geliş tarihi:
135.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de Konya'da
yapılamayan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21044) (Başkanlığa geliş tarihi:
136.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'de Konya'da
yapılamayan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21045) (Başkanlığa geliş tarihi:
137.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te Konya'da
yapılamayan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21046) (Başkanlığa geliş tarihi:
138.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te Konya'da
yapılamayan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21047) (Başkanlığa geliş tarihi:
139.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da Konya'da
yapılamayan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21048) (Başkanlığa geliş tarihi:
140.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te Konya'ya
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21049) (Başkanlığa geliş tarihi:
141.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de Konya'ya
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21050) (Başkanlığa geliş tarihi:
142.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te Konya'ya
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21051) (Başkanlığa geliş tarihi:
143.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da Konya'ya
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21052) (Başkanlığa geliş tarihi:
144.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2007'de Konya'ya
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21053) (Başkanlığa geliş tarihi:
145.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'te Konya'ya
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21054) (Başkanlığa geliş tarihi:
146.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2007'de dekar başına
yapılması planlanan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/21055) (Başkanlığa
geliş tarihi:
147.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2006'da dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21056) (Başkanlığa geliş tarihi:
148.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2005'te dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21057) (Başkanlığa geliş tarihi:
149.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2004'te dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21058) (Başkanlığa geliş tarihi:
150.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2003'te dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21059) (Başkanlığa geliş tarihi:
151.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, 2002'de dekar başına
yapılan tarımsal destekleme ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21060) (Başkanlığa geliş tarihi:
152.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
TBMM'de kurulan baz istasyonuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21061) (Başkanlığa geliş tarihi:
153.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, 6 Eylül Süper
Ekspresine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21062) (Başkanlığa geliş tarihi:
154.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'daki Kesik Minare Camiine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/21063)
(Başkanlığa geliş tarihi:
155.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'daki Kesik Minare Camiine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21064) (Başkanlığa geliş tarihi:
156.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, BAĞ-KUR emekli
maaşlarının yanlış hesaplandığı iddiasına ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/21065) (Başkanlığa geliş
tarihi:
157.- Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, devlet,
kurum ve şahıs ormanlarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21066) (Başkanlığa geliş tarihi:
158.- Kırklareli Milletvekili Yavuz ALTINORAK'ın, Lüleburgaz-Sarmısaklı
Çiftliğinin ihalesinin iptaline ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21067) (Başkanlığa geliş tarihi:
159.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Irak'ta
düşen uçakla ilgili araştırmaya ve hayatını kaybedenlerin yakınlarının
desteklenmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21068) (Başkanlığa geliş tarihi:
160.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, derin Devletle
ilgili konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21069) (Başkanlığa geliş tarihi:
161.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, ilaç ve eczacılık
sektöründeki bazı sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21070) (Başkanlığa geliş tarihi:
162.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, YÖK ve üniversitelere
sağlanan imkânlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21071) (Başkanlığa geliş tarihi:
163.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Sarmısaklı Tarım İşletmesinin özelleştirilmesine ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/21072) (Başkanlığa geliş tarihi:
164.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Alaşehir ve
Sarıgöl ilçelerinde yağıştan zarar gören üzüm üreticilerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21073) (Başkanlığa geliş tarihi:
165.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, eski olağanüstü
hal bölgesinde görev yapan güvenlik görevlilerinin lojman sorununa
ve şehit olan bir astsubaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21074) (Başkanlığa geliş tarihi:
166.- Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, faili meçhul
cinayetlerle ilgili bir konuşmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21075) (Başkanlığa geliş tarihi:
167.- İstanbul Milletvekili Halil AKYÜZ'ün, İstanbul-Şirinevler
Tavukçu Deresi ıslah çalışmalarındaki ihmal iddialarına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21076) (Başkanlığa geliş tarihi:
168.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, TOKİ'nin
bünyesinde bir pazarlama şirketi olup olmadığına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/21077) (Başkanlığa geliş tarihi:
169.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Cumhuriyet
Gazetesinin televizyon reklamına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/21078) (Başkanlığa geliş tarihi:
170.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
turizm sektörünün sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/21079) (Başkanlığa geliş tarihi:
171.- İzmir Milletvekili Oğuz OYAN'ın, belediyelerin
borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21080) (Başkanlığa
geliş tarihi:
172.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'da taş ocaklarının oluşturduğu sorunlara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/21081) (Başkanlığa geliş tarihi:
173.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Metsamor
Nükleer Santralinin oluşturduğu riske ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21082) (Başkanlığa geliş tarihi:
174.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Kilis'te meydana
gelen bazı olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/21083) (Başkanlığa geliş tarihi:
175.- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, Cumhuriyet
Gazetesinin reklamı için RTÜK'e başvuruda bulunulup bulunulmadığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/21084) (Başkanlığa geliş
tarihi:
176.- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, bir televizyon
kuruluşu ve bazı medya mensuplarına yönelik
177.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, pancar sektöründe
çalışan geçici işçilerin sorunlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/21086) (Başkanlığa geliş tarihi:
178.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta
kişi başına düşen milli gelir ve kamu yatırım miktarına ilişkin
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı
soru önergesi (7/21087) (Başkanlığa geliş tarihi:
179.- Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, Genç Parti'nin
seçim kampanyasını yürüten reklam şirketine ilişkin Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından (Abdüllatif ŞENER) yazılı soru önergesi
(7/21088) (Başkanlığa geliş tarihi:
180.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Kamu Yönetimi
Reformu düzenlemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/21089) (Başkanlığa geliş
tarihi:
181.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, ekonomik dönüşüm
programı düzenlemelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/21090) (Başkanlığa geliş
tarihi:
182.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, demokratikleşme
ve hukuk reformu çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/21091)
(Başkanlığa geliş tarihi:
183.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, sosyal yardımlara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/21092) (Başkanlığa geliş tarihi:
184.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TÜİK'in nüfus sayımı çalışmalarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/21093) (Başkanlığa geliş tarihi:
185.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TÜİK'in nüfus sayımı çalışmalarında görevlendirilen geçici personele
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/21094) (Başkanlığa geliş tarihi:
186.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
TÜİK'in nüfus sayımı çalışmalarında görevlendirilen sözleşmeli
personele ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/21095) (Başkanlığa geliş tarihi:
187.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Çukurova
Üniversitesi İletişim Fakültesine frekans tahsis edilmesine ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/21096) (Başkanlığa
geliş tarihi:
188.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Anadolu Ajansındaki
personel uygulamalarına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY)
yazılı soru önergesi (7/21097) (Başkanlığa geliş tarihi:
189.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Keles'te
kurulması planlanan termik santrale ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21098) (Başkanlığa geliş tarihi:
190.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, EGO'nun doğalgaz
satışına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21099) (Başkanlığa geliş tarihi:
191.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa'daki
taş ocaklarının tarım alanlarına ve çevreye etkilerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/21100)
(Başkanlığa geliş tarihi:
192.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'taki
enerji yatırımlarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21101) (Başkanlığa geliş tarihi:
193.- Zonguldak Milletvekili Nadir SARAÇ'ın, Filyos Irmağına
yönelik bir projeye ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21102) (Başkanlığa geliş tarihi:
194.- Antalya Milletvekili Tuncay ERCENK'in, Antalya-Kemer'de
verilen bir maden arama ruhsatına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21103) (Başkanlığa geliş tarihi:
195.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Yusufeli
Barajı projesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21104) (Başkanlığa geliş tarihi:
196.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun,
Borçka Barajı çevre yolu kazısının yerleşime etkilerine ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/21105)
(Başkanlığa geliş tarihi:
197.- Konya Milletvekili Ahmet IŞIK'ın, Konya'daki yarım
kalmış göletlere ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21106) (Başkanlığa geliş tarihi:
198.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa'daki
maden ve taş ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21107) (Başkanlığa geliş tarihi:
199.- Karaman Milletvekili Mevlüt AKGÜN'ün, özel güvenlik
sertifikası alanların istihdam sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21108) (Başkanlığa geliş tarihi:
200.- İstanbul Milletvekili Mehmet SEVİGEN'in, İstanbul'da
bir çocuğun kanalizasyon çukuruna düşerek hayatını kaybetmesine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/21109) (Başkanlığa
geliş tarihi:
201.- Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara-Mamak-Kutludüğün'deki
şantiyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21110) (Başkanlığa geliş tarihi:
202.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Bozkır İlçesindeki
bir yol yapımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21111) (Başkanlığa geliş tarihi:
203.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, trafik
cezalarıyla ilgili bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21112) (Başkanlığa geliş tarihi:
204.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul'da
taksiler için cep yapılıp yapılmayacağına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21113) (Başkanlığa geliş tarihi:
205.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta
meydana gelen olaylara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21114) (Başkanlığa geliş tarihi:
206.- Mardin Milletvekili Muharrem DOĞAN'ın, Mardin'in
Dünya Kültür Mirası Listesine adaylığına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21115) (Başkanlığa geliş tarihi:
207.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, İstanbul
Atatürk Kültür Merkezi binasının yıkılması kararına ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/21116) (Başkanlığa geliş
tarihi:
208.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'da
güçlendirilmesi gereken okul binalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21117) (Başkanlığa geliş tarihi:
209.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'ta
eğitimle ilgili bazı verilere ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21118) (Başkanlığa geliş tarihi:
210.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî Eğitim
Vakfı Genel Kurulu ile ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21119) (Başkanlığa geliş tarihi:
211.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî Eğitim
Vakfıyla ilgili bazı iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21120) (Başkanlığa geliş tarihi:
212.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Müsteşar
Yardımcısı ile ilgili iddialara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21121) (Başkanlığa geliş tarihi:
213.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî Eğitim
Vakfının denetimine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21122) (Başkanlığa geliş tarihi:
214.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Millî Eğitim
Vakfı Genel Kurul evrakına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21123) (Başkanlığa geliş tarihi:
215.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, MEÜ Tıp Fakültesi
Araştırma ve Uygulama Hastanesinde yaşandığı iddia edilen bir olaya
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/21124) (Başkanlığa
geliş tarihi:
216.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bayburt
İlindeki yatırımlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21125) (Başkanlığa geliş tarihi:
217.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, isimleri
değiştirilen sağlık kuruluşlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21126) (Başkanlığa geliş tarihi:
218.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, Tokat'taki
bazı sağlık göstergelerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21127) (Başkanlığa geliş tarihi:
219.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, veteriner
hekimlerin sorunlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21128) (Başkanlığa geliş tarihi:
220.- Antalya Milletvekili Atila EMEK'in, Tarım Kredi
Kooperatifleri Genel Müdürünün maaşına ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21129) (Başkanlığa geliş tarihi:
221.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, meslek
odalarına arazi tahsisine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21130) (Başkanlığa geliş tarihi:
222.- Tokat Milletvekili Orhan Ziya DİREN'in, tarımdaki
kamu yatırımlarına ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21131) (Başkanlığa geliş tarihi:
223.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'deki yemek
fabrikalarının denetimine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/21132) (Başkanlığa geliş tarihi:
224.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, hububat
üreticilerinin prim bedeli ödemelerine ilişkin Tarım ve Köyişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21133) (Başkanlığa geliş tarihi:
225.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Tarım
Kredi Kooperatifine borçlu bir çiftçinin durumuna ilişkin Tarım
ve Köyişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/21134) (Başkanlığa
geliş tarihi:
226.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, TCDD'nin mülkiyetindeki
taşınmazlara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/21135) (Başkanlığa geliş tarihi:
227.- Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, gemi adamlarının
"STCW" belgesi
228.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, taksici
esnafın vergilendirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/21137) (Başkanlığa geliş tarihi:
229.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Başbakan hakkındaki davalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21138) (Başkanlığa geliş tarihi:
230.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin,
SHÇEK'te barınan çocuklara ve özürlülere ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/21139) (Başkanlığa geliş tarihi:
231.- Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Hopa-Sarp
bölünmüş yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/21140) (Başkanlığa geliş tarihi:
232.- Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, Gümrük
Müsteşarlığı Teftiş Kurulu Başkan Yardımcısının görevden alınmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi
(7/21141) (Başkanlığa geliş tarihi:
233.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, şekerpancarı
üretimi ve şeker sanayindeki bazı sorunlara ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/21142) (Başkanlığa geliş tarihi:
234.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, milletvekillerine
dağıtılan bir kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/21143) (Başkanlığa geliş tarihi:
235.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, milletvekillerine
dağıtılan bir kitaba ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından
yazılı soru önergesi (7/21144) (Başkanlığa geliş tarihi:
236.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Genel Kurulda
görüşülen af niteliği taşıyan kanun tasarı ve tekliflerine ilişkin
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi
(7/21145) (Başkanlığa geliş tarihi:
No.: 107
20 Mart 2007 Salı
Cumhurbaşkanınca
Geri Gönderilen Kanun
1.-
1.3.2007 Tarihli ve 5588 Sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü
Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere
Geri Gönderme Tezkeresi (1/1331) (Anayasa ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 19.3.2007)
Teklif
1.-
Adana Milletvekili Vahit Kirişçi ve Tokat Milletvekili Zeyid Aslan'ın;
T.C. Ziraat Bankası A.Ş. ve Tarım Kredi Kooperatifleri Tarafından
Kullandırılan Grup Kredilerinden Doğan Kefaletin Sona Erdirilmesi
Hakkında Kanun Teklifi (2/975) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Plan ve
Bütçe Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 16.3.2007)
Tezkere
1.-
Hakkâri Milletvekili Esat Canan'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi (3/1230) (Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyona) (Başkanlığa geliş tarihi:
16.3.2007)
Meclis Araştırması
Önergesi
1.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN ve 40 Milletvekilinin,
yer altı kaynaklarının kullanımının araştırılarak etkin değerlendirilmesi
için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve
105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/429) (Başkanlığa geliş tarihi: 16/3/2007)
20 Mart 2007 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.06
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci
Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, öğretmen okullarının 159'uncu
kuruluş yıl dönümü üzerinde olmak üzere, Antalya Milletvekili Sayın
Hüseyin Ekmekcioğlu'na aittir.
Buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu'nun, öğretmen
okullarının 159'uncu kuruluş yıl dönümü münasebetiyle, köy enstitüleriyle
başlayan süreçte denenen tüm uygulamaların, kazanımların yol göstericiliğinde,
kamusal, çağdaş, bilimsel, demokratik ve laik eğitimin ihtiyaçlarını
gözeterek uluslararası genel kabullerin ışığında öğretmen yetiştirme
sisteminin yeniden ele alınmasının önemine ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; öğretmen okullarının 159'uncu kuruluş
yıl dönümüyle ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlarım.
Öğretmen yetiştirmek çok özel bir görevdir. Ülkemizin,
ekonomik, sosyal ve kültürel yönden ilerlemesinde önemli bir görev
üstlenmiş olan öğretmenlerimiz, tarihî gelişim içerisinde çeşitli
kaynaklardan yetiştirilmişlerdir. Sadece öğretmen yetiştirme
amacına yönelik olarak, ilk kurum, "darülmuallimin" adıyla
16 Mart 1848'de faaliyete geçirilmiştir. Şehir ve kasabaların öğretmenleri
darülmuallimin denilen okullarda yetiştirilirken, kırsal bölgelere
öğretmen yetiştirmek için cumhuriyet döneminde köy eğitmenleri ve
köy enstitüleri gibi çözümler bulunmuş ve başarıyla uygulanmıştır.
Hazırlıkları 1935'te başlayıp 1937'de denemesine
girişilen ve 1940'ta yasallaşan köy enstitüleri, cumhuriyetin aydınlanmasının
eğitim alanındaki en özgün, en çok ses getiren bir uygulamasıdır.
Öğretmenlik mesleğinin son yıllarda tamamen sıradanlaşması,
öğretmenlerimizin içine düştüğü ekonomik kriz, çok değişik kaynaklardan
öğretmen alınması gibi politikalar ile birlikte öğretmen yetiştirme
sistemi tam bir sorunlar yumağı hâline gelmiştir. Bu sistemin yeniden
düzenlenmesi gerekmektedir. Öğretmenlik, özel eğitimden geçirilmeyi
zorunlu kılacak kadar önemlidir ve uzmanlık gerektirecek bir meslektir.
Öğretmenlik herkesin yapacağı bir iş gibi algılanmaktan çıkarılmalıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; köy enstitüleriyle
başlayan süreçte denenen tüm uygulamaların, kazanımların yol göstericiliğinde
kamusal, çağdaş, bilimsel, demokratik ve laik eğitimin ihtiyaçlarını
gözeterek uluslararası genel kabullerin ışığında öğretmen yetiştirme
sisteminin yeniden ele alınması gerekmektedir.
Köy enstitülerinin kapatılması, öğretmen yetiştirmenin
önündeki kırılma noktasıdır. Cumhuriyet tarihi boyunca öğretmen
yetiştirmede model arayışını sürdüren ülkemiz, sorunların asıl
kaynağının bu çözümsüzlük ve kararsızlık olduğunu artık fark etmelidir
ve bu sorunun üzerine kararlılıkla gitmelidir.
Öğretmen ihtiyacını vekâletle, geçici görevlendirmeyle
ve sözleşmeli öğretmenle gidermek hem vicdani hem de yasal açıdan
uygun değildir. Öğretmenlik mesleği düzenlilik ve süreklilik gerektirir.
Danıştay, Millî Eğitim Bakanlığının sözleşmeli öğretmenlik uygulamasının
yasal olmadığı yönünde bir karar vermiştir. Eğitimin vazgeçilmez
unsuru öğretmendir ve eğitimin niteliği, öğretmenin niteliğiyle
doğru orantılıdır.
Sözleşmeli öğretmenlerin, mevcut çalışma koşullarıyla
öğrencilere faydalı olabilmesi mümkün değildir. Bu nedenle, bütün
öğretmenler, kadrolu ve iş güvencesine sahip çalışmak zorundadırlar.
Kamuda çalışan 20 bin geçici işçinin kadroya alınması söz konusudur.
20 bin sözleşmeli öğretmenin de kadroya alınması, bu öğretmenlerimizin
rahatlamasına neden olacaktır.
Öğretmen okullarının kuruluşunun 159'uncu yıl
dönümünde öğretmenlerimizin ekonomik durumları içler acısıdır.
Yapılan araştırmalara göre, son dört yılda öğretmenlerimizin aldığı
maaşlar, 4 kişilik bir ailenin yapması gereken harcamaların yarısını
bile karşılamayacak düzeye gelmiştir. Eğitimcilerimiz, yoksulluk
sınırının altında yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Değerli milletvekilleri, cumhuriyetimizin kurucusu
Gazi Mustafa Kemal, bir ülkenin geleceği açısından eğitimin önemini
iyi biliyordu ve şunları söylüyordu: "Kurtuluş Savaşı nasıl
olsa başarılacaktı. Asıl savaş ondan sonra başlayacaktı ve bu savaşın
komutanları ve askerleri öğretmenlerdi." Bu gerçek nedeniyle,
cumhuriyetin kurucuları, önlerinde bekleyen iki dev sorun olan
yoksulluk ve eğitimsizlikte, önceliği, eğitime vermişti, ülkenin
geleceği olan yeni nesli öğretmenlere emanet etmişlerdi. Öğretmen,
cumhuriyetin yaşaması için çok önemliydi. Onların bu vizyonuna
karşın, demokrasiye geçişle birlikte, eğitim, aynı zihniyette
olan hükûmetlerin önceliği olmaktan çıktı ve bugünlere geldi.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Dört yıl önce, 19/3/2003 tarihinde, Türkiye Büyük
Millet Meclisinde, Sayın Bakan konuşmasında "Öğretmen açığımız
71.991" demişti. Bugün, yine, Millî Eğitim Bakanlığı kaynaklarına
göre, resmî açığımız tam 165 bindir. Öğretmen açığımız dört yıl öncesine
göre 2 katından fazladır. Nereden nereye gelinmiştir değerli arkadaşlarım.
Yüz elli dokuz yıl önce atılan cesur ve kararlı
adımlar, son yıllarda, yerini, âdeta, çözümsüzlüğe bırakmıştır. Darülmuallimini,
köy enstitülerini, ilk öğretmen okullarını, yüksek öğretmen okullarını,
eğitim enstitülerini yaratan bu toplum, şimdi, öğretmen yetiştirmede
tam bir acze düşmüştür. En iyi öğrencilerin değil, sıradan öğrencilerin,
işsiz üniversite mezunlarının işsiz kalmamak için sarıldığı bir
can simidi hâline gelmiştir. Bütün bunları şu önemli günde üzülerek
söylüyorum değerli arkadaşlarım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı lütfen tamamlayınız.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Devamla) - Artık, öğretmen
yetiştirme konusunun tartışılmasının gündemimizden çıkarılmasını
diliyorum. Bu sorunu artık sizlerin çözemeyeceği ortaya çıkmıştır.
Önümüzdeki dönem Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında bu sorun mutlaka
çözülecektir.
Sözlerime burada son verirken, bütün öğretmenlerimizin
önünde saygıyla eğiliyor, sonsuzluğa intikal etmiş ve özellikle bu
vatan için şehit olmuş tüm öğretmenlerimize Tanrı'dan rahmet diliyorum.
İki gün önce Çanakkale Zaferi'nin yıl dönümünü
bütün ulusça kutladık. Bizlere bu vatanı emanet eden yüce ecdadımın
önünde bir kere daha saygıyla eğiliyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ekmekcioğlu.
Gündem dışı ikinci söz isteği, Nevruz Bayramı ve
kutlamalar sebebiyle Iğdır Milletvekili Sayın Dursun Akdemir'e
aittir.
Buyurun Sayın Akdemir. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
2.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, barış, hoşgörü, kardeşlik
ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına ve bu bayramın tarihçesine
ilişkin gündem dışı konuşması
DURSUN AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Nevruz Bayramı münasebetiyle söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce, yüce Türk milletini ve yüce Meclisi
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, nevruz, gece ile gündüzün
eşit olduğu gün dönümü olarak da bilinir, ilkbaharın geldiği 21
Mart gününe tekabül eder ve "yeni gün" anlamınadır. Nevruz,
çeşitli Türk topluluklarında "yeni kün", "yengi
gün", "yengi kün", "yeni yıl", "çağan",
"Ergenekon", "Ergenekün", ulustın", "uluğ
küni, "Baba Marta" ve en son Anadolu'da da "Sultanı Nevruz"
gibi çeşitli adlarla seslendirilmektedir.
Nevruz, Azerbaycan'da "novruz", Kazakistan'da
"novrız", Kırgızistan'da "nooruz", Kırım Türklerinde
"navrez", Batı Trakya Türklerinde "nevris" olarak
çağrılır.
Tabiatın bütün bereketiyle ve ihtişamıyla uyanması
demektir nevruz. İnsanoğlunun tabiata ve onun bereketine olan saygısı
nevruza anlam katar. Bugün, insan ve tabiatın buluştuğu bir gündür.
Nevruz, bolluk karşısında duyulan heyecandır.
Değerli arkadaşlar, Nevruz Bayramı, barış, hoşgörü,
kardeşlik, dostluk bayramıdır. Nevruz, bu yönüyle birlik ve beraberliğin
de simgesi olagelmiştir.
Değerli milletvekilleri, milletçe etrafında
toplandığımız nevruz, Türk insanını birbirine kenetleyen, bağlayan,
Ergenekon'dan demir dağları eriterek dirilen ataların ruhlarıyla
yanan bir ateştir. Bu ateş hiç sönmeden binlerce yıl yandı ve gelecekte
de kıvılcımlarından binlerce gönlü tutuşturarak, ortak kültür ocağında
binlerce ruhu ısıtacaktır. Avrasya'nın, Türk âleminin Nevruz Toy'u
kutlu olsun, nevruz gülleri geleceğe umutlar saçsın diyoruz.
Değerli arkadaşlar, büyük ecdat Çanakkale'de nasıl
bir arada savaştıysa, nasıl bir arada şehit olduysa, bugün onların
torunları da bir arada kardeşçe yaşamak ve birlikte geleceğe Nevruz
Bayramı sevinciyle yürümek zorundadır.
Türk milletinin ata ve ana yurdunda baharın başlangıç
gününün yeri ve önemi, hemen her devirde büyük değer taşımış ve o
gün bayram olarak kabul edilmiştir. Hunlar, Göktürkler, Uygurlar, Selçuklular,
Osmanlılar ve nihayet Türkiye Cumhuriyeti döneminde bir örf bayramı
olarak kutlanagelmiştir.
En eski Türk bayramıdır Nevruz. Türkler aracılığıyla
Avrasya'ya yayılmıştır. Orta Asya'dan Orta Doğu'ya, Anadolu'ya, Balkanlar'dan
Çin Seddi'ne kadar geniş bir coğrafyanın halklarının düşünce sisteminde
nevruz baharın gelişini müjdeleyen bir gündür. Bağımsız ve özerk
Türk cumhuriyetleri ve topluluklarının yanı sıra, İslam âleminde
ve hemen hemen tüm Avrasya'da çok geniş bir coğrafyada kutlanmaktadır
bu gün. Türkiye'de de soğuk savaştan sonra Nevruz Bayramı yüksek bir
düzeyde kutlanılmakta ve her yıl, söz konusu bayrama ilişkin çeşitli
etkinlikler, sempozyumlar ve nevruz bilgi şölenleri düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar, Çin kaynaklarından Kutadgu
Bilig'e kadar, Akkoyunlu Uzun Hasan Bey'den Mustafa Kemal Atatürk'e,
Namık Kemal'den Azeri Şairi Şehriyar'a ve Türkmen Şairi Mahdumkulu'ya
kadar uzun bir süreçte, tarih boyuncu Nevruz Bayramı kutlanarak günümüze
kadar gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, Nevruz geleneği ne Sünnilikle
ne Alevilikle ne Bektaşilikle doğrudan doğruya bağlantısı olmayan,
İslamiyet'ten çok önce de var olan, devam eden bir gündür. Yani, bir dinin
veya mezhebin bayramı değildir Nevruz. Bu yüzden de, herhangi bir şekilde
bir mezhep adına, bir din adına, bir etnik menşe adına bağlı gösterilmesi…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - …istismar edilmesi,
bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması yanlıştır,
tarihin ve kültürün bütün gerekçelerine aykırıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım, 1990 yılında
bağımsızlıklarını ilan eden Türk cumhuriyetlerinden Kırgızistan,
Kazakistan, Özbekistan, Türkmenistan ve kardeş Azerbaycan ile Rusya
Federasyonu bünyesindeki Tataristan, 21 Mart Nevruz Bayramı ya da
Ergenekon Bayramı'nı "millî bayram" olarak ilan etmişlerdir.
Bugünün coşkusuyla kutlamalarını sürdürmektedirler.
Türk kültüründen kaynaklanan Nevruz Bayramı, her
yönüyle Türk gelenek ve görenekleriyle zenginleşmiş, ananevi ve
temeli beş bin yıllık Türk tarihine dayalı bir bayramdır. Türkiye'de
de, 1991 yılında, Anavatan döneminde, Türk dünyasıyla birlikte ortak
bir gün olarak, resmî tatil olmaksızın, bayram ilan edilmiştir. Cumhuriyet döneminde,
1980'li yıllara kadar da, mali yılbaşı olarak devam edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Dünyanın en doğru takvimlerinden
olan ve Sultan Melikşah zamanında hazırlanan "Celali Takvimi"
denilen takvimin başlangıç gününde, Greenwich zamanına göre kabul
edilen 21 Mart günüdür.
Değerli arkadaşlar, Atatürk de önem vermiştir nevruza.
Atatürk, geri planlarda bırakılmış ve unutulmaya yüz tutmuş olan
Türk insanına kendi kültür kimliğini ve kişiliğini, benliğini ve
hüviyetini kazandırmak hareketi adına nevruza da gereken önemi
vermiştir. Cumhuriyetin ilanından sonra, Atatürk'ün önderliğinde,
1922, 1923, 1924, 1926 yıllarında, "Ergenekon Bayramı" adıyla,
bizzat kendisinin katıldığı kutlamalar yaptırmıştır.
Atatürk diyor ki: "Bilelim ki, kendi benliğine
sahip olmayan milletler başka milletlerin şikârıdır." Atatürk
"Gençlerimize, çocuklarımıza, görecekleri eğitim hududu ne
olursa olsun ve her şeyden evvel, kendi geleneklerine, millî ananelerine
ve Türkiye'nin bağımsızlığına düşman olan unsurlarla mücadele etmek
lüzumu öğretilmelidir." demiştir. İşte, bu nedenle, Nevruzun
önemi çok büyüktür. Nevruz, ancak böylesine bir ortak tarih, ortak
mücadele ve ortak gelecek kabulüyle anlamlı, bereketli, huzurlu
ve şefkatli günler getirecektir.
Değerli arkadaşlar, Nevruz Bayramı'nın, her zaman
"birlik ve dayanışmamıza güç veren" bir gün olarak kutlanmasını
diliyoruz
Netice itibarıyla, kaynağı neresi olursa olsun,
milattan önce 3'üncü yüzyıldan, ta Mete Han zamanından beri Türklerde
var olan bu bayram, baharın gelişinin önemli bir simge bayramı olmuştur.
Bu nedenle, kutlamayı devam ettirmek, Türk ulusları için önemli
bir mihenk taşı olur.
Kıymetli arkadaşlarım, izin verirseniz, şu anda,
burada olduğum için -Iğdır'da olmam gerekiyordu, orada bayram şenlikleri
devam ediyor- Iğdır'da olamadığım için, Türkiye Büyük Millet Meclisinden,
bu yüce kürsüden tüm Iğdır'lı hemşehrilerimin de Nevruz Bayramı'nı
ayrıca kutluyor ve yörede söylenen özlü deyişleri okuyarak sözümü
tamamlamak istiyorum. Bayramlarda, özellikle Nevruz Bayramı'nda
şöyle denir:
"Heceler, hüceler
Uzanır gündüzler,
Gısalır geceler,
Sallanar torbalar bacadan.
Uşaglar
pay ister ucadan
Hanım
bacı dursana
Torbanı doldursana
Gonağı yola salsana
Torbaya payı salsana
Verenin oğlu olsun.
Vermeyenin kor gızı.
Şal istedim men de evde ağladım.
Bir şal alıp tez belime bağladım,
Gülamgile gaçdım şalı salladım,
Fatma hala mene çorap bağladı.
Hannenemi yada sahip ağladı."
Değerli arkadaşlarım, sözlerimi tamamlarken,
Nevruz Bayramı'nın tüm Türk dünyasına ve insanlığa hayırlar, huzurlar
getirmesini diler, yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Akdemir.
Yine, aynı konuda, Nevruz Bayramı kutlamalarıyla
ilgili olmak üzere söz isteyen, Yozgat Milletvekili Sayın Mehmet
Çiçek.
Buyurun Sayın Çiçek. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Yozgat Milletvekili Mehmet Çiçek'in, barış, hoşgörü, kardeşlik
ve dostluk bayramı olan Nevruz kutlamalarına ve bu bayramın tarihçesine
ilişkin gündem dışı konuşması
MEHMET ÇİÇEK (Yozgat) - Sayın Başkanım, değerli
milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlarken hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın milletvekili arkadaşlarım, yarın nevruz.
Milletlerin teşekkülünde, din, dil, tarih, vatan birliği, örf ve
âdet, kültür gibi unsurlar yer alır. Kültür, milletleri meydana getiren
en önemli unsurlardan biridir. Milletlerin inançlarının, örf ve
âdetlerinin, fikirlerinin, yaşayışlarının, bütün sanat faaliyetlerinin
ve davranışlarının bütünü o milletin kültürünü meydana getirir.
Kültür, insanın varoluşuyla başlar. Kültürün
meydana gelmesinde bütün milletlerin ve medeniyetlerin payı vardır.
Milletler birbirlerinden bu konuda alışverişte bulunurlar. Bununla
birlikte, her millet kendi kültürünü böylece oluşturur.
Milletlerin varoluşunda ve gelişmesinde önemli
yer alan örf ve âdetler, gelenekler, tarihi kesin olarak tespit edilemeyen
dönemlerden günümüze kadar gelişerek süregelmiştir. Bu özelliği
sebebiyle de örf ve âdetler, milletlerin yaşama bağlarını güçlendiren
en önemli unsurlar olmuştur. Tarihin derinliklerine inildiğinde,
Türk topluluklarının çok etkin örf ve âdetlerinin olduğunu görürüz.
Mesela, bahar bayramlarıyla ilgili geleneklerin oldukça çeşitli
ve yaygın olduğunu görmekteyiz.
Doğu Türkistan'dan Balkanlar'a kadar bu coğrafyada
yaşayan Türk toplulukları tarafından binlerce yıldır kutlanan ve
hâlen kutlanılmakta olan nevruz da bu geleneklerden biridir. Binlerce
yıldan beri bütün Türk topluluklarında bazı değişikliklerle birlikte
coşkuyla kutlanan Nevruz Bayramı, tarihî, millî, dinle alakası olmamasına
rağmen, hatta, dinî motifler taşıyan bir gelenektir. Farsça bir kelime
olan ve "yeni gün" anlamına gelen Nevruz geleneğini, milattan
önceki yıllarda, özellikle belirli bir coğrafyada yaşayan toplulukların
tümünde bir bahar geleneği olarak görüyoruz.
Nevruz, güneşin Koç burcuna girdiği gün olan Rumi
9 Mart, miladi 21 Marta denk düşmektedir. Aynı zamanda bu tarih, gece
ile gündüzün süre olarak eşitlendiği bir zaman dilimidir. Nevruz eski
Türklerde ve İranlılarda yılbaşı olarak da kabul ediliyordu. Bu tarih,
özellikle, Türkler, Mısırlılar, Çinliler gibi astronomi ile uğraşan
topluluklarda bir başlangıç kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, örf ve
âdetlerin ruhu maddi ve manevi kaynaklardan beslenir. Milletlerin
geçmişte ve bugün de yaşadıkları dinleri, inançları ve bunlardan
meydana gelen ahlak anlayışları, örf ve âdetleri, gelenek ve görenekleri
zaman içinde hukuk dediğimiz kuralları meydana getirmiştir. Ancak, zaman zaman
örf ve âdetlerin hukuktan daha baskın, daha müessir olduğunu görürüz.
Bugün İngiltere'nin, hukuk kuralları ve yasalardan çok geleneklerle
idare edildiği bilinmektedir. Yokluk, sıkıntı, kayıp veya tabii
afetlerin olduğu günler, o günde kaybedilenlerin anısının canlı
tutulması ve bu vesileyle o olaydan ders alınması temennisiyle matem
günleri olarak kabul edilmiştir. Bunun yanında, toplumun zorluk ve
sıkıntıdan kurtulduğu, mutluluk ve sevinç veren olayların meydana
geldiği günler de sevinç günleri olarak ifade edilir. Yani, o günler
bayram günleri olarak kabul edilmiş ve kutlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İslamiyet'i
kabul eden Türk toplulukları, İslam'a ters düşmeyen örf ve âdetlerinin,
törelerinin yaşanmasına imkân bulmuş, hatta bunları dinîleştirmiştir;
Müslümanlar bu günleri büyük bir coşkuyla kutlamışlardır. Bu âdetlerin
içerisinde, uzun ve sıkıntılı kış mevsiminden sonra ilkbaharın gelişi,
bilhassa geçimini doğrudan veya dolaylı olarak topraktan sağlayan
topluluklar için ayrı bir öneme sahiptir. Böyle topluluklar için,
ilkbahar, kışın soğukluğu ve kış mevsimi boyunca çekilen her türlü
sıkıntı ve yoklukların sona erdiği, ekinlerin boy verdiği, hayvanların
yavruladığı, çoğaldığı ve sıkıntıların son bulduğu bir mevsim başlamaktadır.
Bunun yanında, ilkbaharın bolluk ve bereketine kavuşmanın verdiği
sevinç ve tabiatın yeşillik ve canlılığını simgeleyen Nevruz Bayramı
olmuştur.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Bundan dolayı, tarih öncesi
çağlardan bugüne kadar, dünyanın birçok yerinde ilkbaharın gelişi,
bütün topluluklar tarafından büyük coşkuyla ve sevinçle kutlanmıştır.
İlkbaharın ilk günlerinde yapılan bu kutlamalara, tabiatın ölümden
sonra yeniden dirilişi, yeni bir yıla giriş sıkıntılarından kurtularak
rahatlığa kavuşulması, bolluk ve berekete erme nedeniyle yapılan
şenlikler olarak bakmak gerekir.
Nevruzu, bütün kuzey yarım küre insanları, özellikle
belli bir coğrafyada yaşayan toplulukların tümü, bir bahar bayramı
geleneği olarak değişik şekillerde kutlamışlardır. Tarihî bilgiler,
bize, Anadolu'nun eski medeniyetlerinin, eski Mısırlıların, Asyalıların,
İran Mecusilerinin, Sümerlerin, Akadların, hatta Japon ve Korelilerin,
nevruzu farklı günlerde kutladığını göstermektedir.
Başlangıçta basit ve sade bahar şenliği olarak
kutlanan nevruz, dinî özelliklerin yanında millî özellikler de kazanmıştır.
Milletler kendi özlerinden kattıkları bu dinî ve millî motiflerle
nevruzu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - … millî günler hâline getirmişlerdir.
Türk dünyası ve Türk cumhuriyetleri, İran-Arap dünyası,
hatta Avrupa ve Rusya'da nevruz kutlamaları, bu milletlerin karakteristik
özelliklerini yansıtır hale gelmiştir. Bugün, İran'da Nevruz Bayramı,
Ramazan ve Kurban Bayramı'ndan daha coşkulu ve daha uzun süre kutlanmaktadır.
Günümüzde, İran nevruz kutlamaları arasında "nevruz orucu, nevruz
namazı" gibi birtakım İslami motiflere bile rastlanmaktadır.
Nevruz Bayramı, Türklerin, Kurban ve Ramazan Bayramı'ndan
sonra tek müşterek kutladıkları bayramdır. Nevruz gününde, nevruz
aşı pişirilir, mevlitler okutulur, evler temizlenir, güzel elbiseler
giyilir, güreş, at yarışları, mesir macunu vesaire gibi merasimler
düzenlenir, mezarlıklar ziyaret edilir, çeşitli tatlılar, yiyecekler
halka dağıtılır. Toplumun belli değerler etrafında birleşmesinin
ve bütün birlik kültürünün sonraki nesillere aktarılmasının koordine
edildiği günlerdir bu günler.
Görüldüğü gibi, baharın gelişinin meşakkatinden
baharın huzuruna erişmesinin sevinç günü olan "yeni gün"
anlamındaki nevruz ibadetlerle bezenmiş, sosyal yardımlaşma günü
hâline getirilmiştir.
Biraz önce arkadaşımın da belirttiği gibi, bu
bayramda Kutadgu Bilig'ten Kaşkarlı Mahmut'a, Birûnî'den Nizamülmülk'ün
Seyahatname'sine, Melikşah'ın Takvimi'nden Akkoyunlu Uzun Hasan
Bey'in Kanunu'na kadar gelen bir çizgide nevruzla ilgili kayıtlara
rastlanmaktadır. Hatta, Osmanlı sultanlarından I. Ahmet ve Sultan IV.
Murat gibi hükümdarların, Mustafa Kemal Atatürk'ün, din adamlarımızdan
Kazasker Baki Efendi ve Şeyhülislam Yahya Efendilerin, şairlerimizden
Kuloğlu, Pir Sultan Abdal, Kaygusuz Abdal, Fuzuli, Nef'i, Nedim ve Namık
Kemal gibi şairlerimizin, uzun bir tarih boyunca Nevruz Bayramı'nın
gelişini "Nevruziye" ve "Bahariye" denilen şiirlerle
kutladıkları görülmektedir.
Nevruz Bayramı, II. Abdülhamit dönemine kadar
Anadolu'daki Karakeçili Aşireti tarafından Ertuğrul Gazi'nin mezarı
başında "Yörük Bayramı" olarak kutlanmıştır. Orta Asya
Türk topluluklarında hayvan kesilerek, bu bayram kutlanmaya devam
edilmektedir.
Ülkemizde Nevruz Bayramı kutlamaları hâlâ devam
etmektedir. Şehirlerde pek fazla kutlanmasa da, özellikle kırsal
kesimde, eski canlılıkta olmamakla birlikte, çeşitli törenler ve
eğlenceler nevruz geleneğini devam ettirmektedir.
Son yıllarda, saygıdeğer milletvekilleri, bu geleneği,
bazı çevrelerin, sadece bir etnik gruba ve kliğe mal etme çabaları
görülmektedir. Bunun sebebi tamamen siyasi mahiyette olup, ülkemiz
insanlarını kamplara ayırma amaçlandığı gözlenmektedir. Bu ve benzeri
çabalar sonuç vermemekle birlikte, insanlık tarihini bu evrensel
mahiyetteki bahar şenliklerine katılımı ve bu coşkunun paylaşımını
azaltmaktan başka hiçbir işe yaramayacağı anlaşılmaktadır.
Nevruz geleneği ne Müslümanlık'la ne Hristiyanlık'la
ne Yahudilik'le ne Sünnilik'le ne Alevilik'le ne Bektaşilik'le doğrudan
doğuş bağlantısı olmayan, İslamiyet'ten çok önce yerlere giden bir
gelenektir, yani bir dinin veya mezhebin bayramı değildir.
BAŞKAN - Sayın Çiçek, lütfen tamamlayın konuşmanızı.
MEHMET ÇİÇEK (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
Bu yüzden de herhangi bir şekilde bir mezhep adına,
bir din adına, bir etnik menşe malı gibi gösterilmesi, istismar edilmesi,
bir ayrılık unsuru olarak takdim edilmeye çalışılması yanlıştır,
tarihin ve kültürün bütün gerçeklerine aykırıdır.
Saygıdeğer milletvekilleri, milletimizi var
eden ve gelecek nesillere taşıyan örf, kültür ve geleneklerimizin
ebediyete kadar devamı, onları doğru uygulamamız ve yaşatmamızla
mümkün olacaktır. Yüce milletimizin ve bütün Türk cumhuriyetleri
ile dünyanın dört bucağındaki Türk dünyasının Nevruz Bayramı'nı kutluyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz, Sayın Çiçek
Sayın milletvekilleri, şimdi gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Cumhurbaşkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup
bilgilerinize sunacağım:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- 1/3/2007 tarihli ve 5588 sayılı Gelir Vergisi Kanunu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un bir maddesinin
bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı
tezkeresi (3/1231)
19/03/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İlgi: 05.03.2007 günlü,
A.01.0.GNS.0.10.00.02-27944/63916 sayılı yazınız.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu'nca
01.03.2007 gününde kabul edilen 5588 sayılı "Gelir Vergisi Kanunu
ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun" incelenmiştir.
Yasa'nın 28. maddesiyle değişik, 03.01.2002 günlü,
4733 sayılı "Tütün, Tütün Mamulleri, Tuz ve Alkol İşletmeleri
Genel Müdürlüğünün Yeniden Yapılandırılması ile Tütün ve Tütün
Mamullerinin Üretimine, İç ve Dış Alım ve Satımına, 4046 sayılı Kanunda
ve 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun"un 8. maddesinin (B) fıkrasının
birinci bendi ile altı ve yedinci bentlerinde,
"B) Bu Kanun hükümleri ile Kurumun genel ve
düzenleyici işlem ve kararlarına, ilgili diğer mevzuatla belirlenen
idarî ve teknik düzenlemelere aykırılığın saptanması halinde Kurulca;
a) Tütün, tütüm mamûlleri, alkol ve alkollü içkiler
piyasasında mal veya hizmet üreten, ithal eden, pazarlayan, satan
gerçek ve tüzel kişilerle, bunların her türlü birliklerinin, Kurumun
görev alanı ile ilgili konularda görevlendirilen Kurum yetkililerinin
talep ettikleri her türlü bilgi ve belgeyi ve numuneleri belirlenen
süre içerisinde tam ve doğru olarak vermemeleri, gerekli tesis ve
yerleri incelemeye açmamaları ve durumu tespit eden tutanakları
imzalamamaları halinde beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası
uygulanır.
b) Sarmalık kıyılmış tütün mamûlünü birim ambalajı
içerisinde, tütün miktarı ile orantılı miktarda yaprak sigara kağıdı
veya makaron bulundurulmadan ve Kurumca belirlenen usûl ve esaslara
uyulmadan piyasaya arz edenlere ikibin Yeni Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
c) Tütün piyasasında ilgili mevzuata uymayarak
piyasayı bozucu faaliyetlerde bulunanlar ile yazılı sözleşme
esası veya açık artırma yöntemi ile yapılan alım-satım kapsamındaki
yükümlülüklerini süresi içinde yerine getirmeyenlere her bir eylem
için beşbin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
d) Tütün mamûlleri piyasasında faaliyet gösteren
üretici ve ithalatçı firmaların, Kurumca belirlenen usûl ve esaslara
uymadan veya izin almadan ve/veya güncelleme yapmadan ürettikleri
veya ithal ettikleri ürünlerin standardına etkisi olabilecek girdilerde
ve piyasaya arz ambalajına ilişkin herhangi bir değişiklik yapmaları
ve ürünleri piyasaya arz etmeleri halinde onbin Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
e) Tütün, tütün mamûlleri, alkol ve alkollü içkiler
piyasasında faaliyet gösteren üretici ve ithalatçı firmaların,
Kurumca talep edildiği halde ticarî faaliyetini gösterir satış ve
faaliyet raporlarını vermemeleri halinde, onbin Yeni Türk Lirası
idarî para cezası uygulanır.
f) İşleyici ve üretici firmaların, Kuruma karşı
yükümlülüklerini yerine getirmeden faaliyetlerini sona erdirmesi
halinde yirmibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
g) Kurumdan izin alınmaksızın işleme ve üretim tesislerinin
kuruluş yerinin değiştirilmesi, kurulu makinelerinin ülke içerisinde
kısmen veya tamamen aynı firma tarafından kurulacak yeni veya eski
bir fabrikaya nakli, başka bir firmaya devri veya ülke dışına çıkarılması
halinde yirmibin Yeni Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
h) Kurumdan proje tadilat izni alınmaksızın işleme
veya üretim tesisinde değişiklik yapılması halinde onbin Yeni
Türk Lirası idarî para cezası uygulanır.
ı) Toptan ve perakende tütün mamûlü, alkol ve alkollü
içki dağıtıcı ve satıcıları ile açık içki satıcılarının kaçak veya
sahte ürün bulundurmaları, ürünleri Kurumdan ve/veya il özel idarelerinden
izin ve yetki almamış kişilerden almaları veya bu kişilere satmaları
veya yetkilendirme belgesinde belirtilen işyeri veya dağıtım
alanları dışında dağıtım ve satış yapmaları halinde her bir eylem
için bin Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
i) Perakende satıcıların, yetkili olmadığı
halde açık olarak içki satışı veya sunumu yapmaları veya piyasaya
arz ambalajında satışa sunulan tütün mamûlleri ile alkol ve alkollü
içkileri ambalajını bozarak veya bölerek satmaları halinde beşyüz
Yeni Türk Lirası idarî para cezası verilir.
j) 18 yaşını doldurmamış kimselere tütün mamûlleri
ve alkollü içki sattıkları tespit edilenlere bin Yeni Türk Lirası
idarî para cezası verilir.
k) Üretici, ithalatçı, dağıtıcı, toptan ve perakende
satıcılardan, tütün mamûlleri ve alkollü içkilerin satış yerlerinde
raf, stand ve benzeri teşhir ünitelerinde haksız rekabet yaratmayacak,
reklam ve tanıtıma ilişkin mevzuata aykırı olmayacak şekilde aynı
konumda ve aynı ambalaj kategorisinde yerleştirilmesini teminen
Kurumca yapılan düzenlemelere uymadığı tespit edilenlere ve otomatik
satış makinesi ile satış yapanlara bin Yeni Türk Lirası idarî para
cezası verilir.
l) Yukarıda sayılan haller dışında bu Kanun kapsamında
verilen yetkilendirme belgelerinde belirtilen şartlara uyulmadan
faaliyet gösterildiğinin veya Kurumca yapılan düzenlemelere aykırı
hareket edildiğinin tespiti halinde, ilgili gerçek ve tüzel kişiler
uyarılmakla birlikte aykırılığın giderilmesi için altı aya kadar
süre verilir. Verilen süre sonunda aykırılığın devam etmesi veya
süre verilse dahi aykırılığın giderilmesinin mümkün olmadığı
hallerde, fiilin niteliğine göre bin Yeni Türk Lirasından beşbin
Yeni Türk Lirasına kadar idarî para cezası uygulanır.
Bu maddede perakende satıcılar hakkında yer
alan idarî para cezaları ve diğer yaptırımlar Kurumca belirlenen
usûl ve esaslar dahilinde il özel idarelerince uygulanır.
İdarî para cezalarının takip ve tahsilinde
30/3/2005 tarihli ve 5326 sayılı Kabahatler Kanunu hükümleri uygulanır."
düzenlemesine yer verilmiştir.
Maddenin (B) fıkrasının,
- Birinci bendi ile (b), (d), (l) alt bentlerindeki
düzenlemelerde, bu Yasa kuralları ile Tütün, Tütün Mamulleri ve
Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun genel ve düzenleyici
işlem ve kararlarına, ilgili diğer yazılı kurallarla belirlenen
idari ve teknik düzenlemelere aykırılığın saptanması durumunda,
Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası Düzenleme Kurulu'nca
idari para cezası verileceği,
- Altıncı bendindeki düzenlemede de, idari para
cezalarının Kurum'ca belirlenen ilke ve yöntemlere göre il özel
idarelerince uygulanacağı,
belirtilmiştir.
1- 03.01.2002 günlü, 4733 sayılı Yasa'nın 2. maddesinde,
- Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurumu'nun, bu Yasa ve diğer yasalarla verilen görevleri
yerine getirmek ve yetkileri kullanmak üzere kurulan, kamu tüzelkişiliğine
haiz, idari ve mali özerkliğe sahip bir kurum olduğu; Kurum'un, Başbakan'ın
görevlendireceği bir Devlet Bakanı ile ilişkilendirileceği,
- Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü İçkiler Piyasası
Düzenleme Kurulu'nun ise, Maliye, Sağlık, Tarım ve Köyişleri bakanlıkları
ile ilgili bakanlığın, Hazine ve Dış Ticaret müsteşarlıklarının,
Türkiye Ziraat Odaları Birliği'nin önereceği ikişer aday arasından
Bakanlar Kurulu'nca atanacak yedi kişiden oluşacağı ve Kurum'un karar
organı olduğu,
kurala bağlanmıştır.
Bu kurallardan da anlaşılacağı gibi, idari para
cezasını verme ve uygulama yetkisi kamu kurum ve kuruluşlarına,
başka bir deyişle "idare"ye tanınmıştır.
Anayasa'nın 9. maddesinde,
yargı yetkisinin, Türk Ulusu adına bağımsız mahkemelerce kullanılacağı;
125. maddesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemine
karşı yargı yolunun açık olduğu; 140. maddesinde,
yargıçlar ve savcıların adli ve idari yargı yargıç ve savcıları olarak
görev yapacakları; 155. maddesinde, Danıştay'ın,
idari mahkemelerce verilen, yasanın başka bir idari yargı yerine
bırakmadığı karar ve hükümlerin son inceleme mercii olduğu, yasada
gösterilen belli davalara da ilk ve son derece mahkemesi olarak bakacağı
vurgulanmıştır.
Söz konusu kurallarda, Anayasa'da idari ve adli
yargı ayrılığının kabul edildiği görülmektedir. Bu ayrım uyarınca,
idarenin kamu gücü kullanarak oluşturduğu ve kamu hukuku alanına
giren işlem ve eylemlerinin idari yargı, özel hukuk alanına giren
işlemlerinin de adli yargı denetimine bağlı olacağı açıktır.
Anayasa'nın anılan kuralları karşısında, idari
yargının görev alanına giren bir uyuşmazlığın çözümünde adli yargının
görevlendirilmesi konusunda yasakoyucunun takdir hakkı bulunmamaktadır.
Nitekim, Anayasa'nın 155. maddesinde, "yasanın
başka bir idari yargı merciine bırakmadığı" denilerek, yasakoyucuya
verilen takdir yetkisi idari yargı yerini belirlemekle sınırlandırılmıştır.
Bu nedenle, bir idari işlemden doğan uyuşmazlığa
ilişkin davanın idari yargı yerinde görülmesi anayasal zorunluluktur.
İdare hukuku ilkelerine göre oluşturulan bir
idari işlemin, yalnızca para cezası yaptırımı içermesine bakılarak
denetiminin idari yargı alanından çıkarılıp adli yargıya bırakılması
da, yukarıda açıklanan anayasal kurallar nedeniyle olanaklı görülemez.
Oysa, incelenen Yasa'nın 28. maddesiyle
değiştirilen 4733 sayılı Yasa'nın, 8. maddesinin
(B) fıkrasının son bendinde, idari para cezalarının "takip ve
tahsilinde", 30.03.2005 günlü, 5326 sayılı Kabahatler Yasası kurallarının
uygulanması öngörülmüştür.
5326 sayılı Kabahatler Yasası'nın 3. maddesinin birinci fıkrasındaki, "Bu Kanunun
genel hükümleri diğer kanunlardaki kabahatler hakkında da uygulanır."
kuralı, Yasa'nın,
- 2. maddesinde, kabahat deyiminden,
karşılığında idari yaptırım uygulanmasının öngörüldüğü haksızlıkların
anlaşıldığı,
- 16. maddesinde, kabahatlerin
karşılığında uygulanacak idari yaptırımların, idari para cezası
ve idari önlemler olarak belirlendiği; idari önlemlerin, mülkiyetin
kamuya geçirilmesi ve ilgili yasalarda yer verilen diğer önlemler
olduğu,
- 27. maddesinin (1). fıkrasında, idari para cezaları ve mülkiyetin kamuya
geçirilmesine ilişkin idari yaptırım kararlarına karşı sulh ceza
mahkemesine başvurulabileceğinin öngörüldüğü,
- 3. maddesinin birinci fıkrasının,
yukarıda açıklanan kurallarla birlikte incelenmesinden, bu kuralın,
idari yargının görev alanına giren işlemleri de kapsadığı,
gerekçeleriyle, Anayasa Mahkemesi'nin
01.03.2006 günlü, E.2005/108, K.2006/35 sayılı kararıyla, Anayasa'nın
125 ve 155. maddelerine aykırı bulunarak iptal
edilmiştir.
Ancak, doğacak hukuksal boşluk kamu yararını ihlal
edecek nitelikte görüldüğünden, iptal hükmünün, kararın yayımlanmasından
başlayarak altı ay sonra yürürlüğe girmesi kararlaştırılmış, bu
karar 22.07.2006 günlü, 26236 sayılı Resmi Gazete'de yayımlanmıştır.
Kuralın iptaliyle doğan hukuksal boşluk
06.12.2006 günlü, 5560 sayılı Yasa'nın 31. maddesiyle
doldurulmuş; Kabahatler Yasası'nın 3. maddesi,
"Bu Kanunun,
a) İdari yaptırım kararlarına karşı kanun yoluna
ilişkin hükümleri, diğer kanunlarda aksine hüküm bulunmaması halinde,
b) Diğer genel hükümleri,
idari para cezası veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımını
gerektiren bütün fiiller hakkında uygulanır."
biçiminde yeniden düzenlenmiştir.
Ne var ki, bu düzenlemede de maddenin, Anayasa
Mahkemesi kararıyla Anayasa'ya aykırı olduğu saptanan eski içeriğinin
korunduğu görülmektedir. Yasalarda tersine kural olmadığı durumlarda,
idari yaptırım kararlarından doğan uyuşmazlıklara ilişkin davalar,
Kabahatler Yasası'nın 27. maddesi uyarınca,
yine sulh ceza mahkemelerinde görülebilecektir.
4733 sayılı Yasa'nın, incelenen Yasa ile değişik
8. maddesinin (B) fıkrasının son bendinde ise,
yapılan açıklamanın tersine, idari para cezalarının "takip
ve tahsilinde" 5326 sayılı Kabahatler Yasası kurallarının uygulanacağı
belirtilmiştir. Bu düzenlemeye göre, idari para cezalarından doğan
uyuşmazlıklara ilişkin davalar, Kabahatler Yasası'nın 27. maddesi uyarınca sulh ceza mahkemelerinde görülebilecektir.
Maddede, idari para cezalarının yalnızca
"takip ve tahsili" için Kabahatler Yasası'na gönderme yapılmış
olması, yargısal denetim yönünden sonuca etkili değildir.
Çünkü, Kabahatler Yasası'nın 3. maddesi
uyarınca, bir idari yaptırım kararından doğan uyuşmazlığa ilişkin
davanın idari yargı yerinde görülebilmesi için, idari yaptırım kuralı
içeren yasal düzenlemede, ya o idari yaptırım kararına karşı yapılacak
itirazlarda 5326 sayılı Yasa'nın uygulanmayacağının belirtilmiş
ya da itiraz merciinin idari yargı yeri olduğunun açıkça gösterilmiş
olması gerekmektedir. Oysa, incelenen Yasa'nın 28. maddesinde böyle bir düzenleme yapılmamıştır.
Bu nedenle, incelenen Yasa'nın 28. maddesiyle yapılan düzenleme, kamu hukuku esaslarına
göre oluşturulan bir idari işlem niteliğindeki idari para cezalarının
yargısal denetimini adli yargı yerine bırakan içeriğiyle, Anayasa'nın
125. ve 155. maddelerine
aykırı düşmektedir.
Ayrıca, kamu hukuku esaslarına göre oluşturulan
idari para cezalarının kabahat olarak nitelendirilmesi de uygun
görülmemektedir.
2-İncelenen Yasa'nın yine aynı maddesiyle yapılan
düzenlemede, Yasa kuralları yanında Tütün, Tütün Mamulleri ve Alkollü
İçkiler Piyasası Düzenleme Kurumu'nun genel ve düzenleyici işlem
ve kararları ile diğer mevzuatla belirlenen idari ve teknik düzenlemelere
aykırı davranışları için de idari para cezası yaptırımı öngörülmüştür.
Anayasa'nın 2. maddesinde,
Türkiye Cumhuriyeti'nin bir hukuk devleti olduğu belirtilmiştir.
Hukuk devleti ilkesinin gerektirdiği suç ve cezalarla ilgili düzenlemeler
Anayasa'nın 38. maddesinde yapılmıştır.
Maddede, kimsenin, işlendiği zaman yürürlükte
bulunan yasanın suç saymadığı bir eylemden dolayı cezalandırılamayacağı
belirtilerek suç ve cezada yasallık ilkesi kabul edilmiştir.
Suç ve cezada yasallık ilkesi, her şeyden önce
bir hak ve özgürlük güvencesidir ve hukuk devleti niteliğinin vazgeçilmez
ilkesidir.
Suç ve cezada yasallık ilkesi, suç oluşturacak
işlem ve eylemlerin ve bunlara uygulanacak cezaların yasada açıkça
belirtilmesini, bu konuların idari düzenleyici işlemlere bırakılmamasını
gerektirmektedir. Çünkü, suç oluşturacak işlem ve eylemlere yasada
belirgin biçimde yer verilmemesi, bu konunun idari düzenleyici
işlemlere bırakılması belirsizlik yaratacak ve yasallık ilkesinin
ihlali anlamına gelecektir.
Anayasa Mahkemesi'nin çeşitli kararlarında da
belirttiği gibi, Anayasa'nın 38. maddesinde
"adli-idari" ayrımı yapılmadığı için idari suç ve cezalar
da bu madde kapsamına girmektedir. Dolayısıyla, idari suç oluşturan
eylemlerin ve bunların cezasının da, açıkça ve yeterli belirginlikte
yasayla düzenlenmesi anayasal zorunluluktur.
Yukarıda yapılan açıklamalarda belirtildiği
gibi, incelenen Yasa'nın 28. maddesi ile yapılan
değişiklikte idari yaptırımlar düzenlenmiş olmakla birlikte, yasa
dışında suç oluşturacak eylemlerin belirlenmesi idari işlem ve kararlara
bırakılmıştır. Başka bir anlatımla, Yasa'da, idari işlemlerle saptanan
kurallara uyulmaması idari para cezası yaptırımı nedeni sayılmıştır.
Bu durumda, incelenen Yasa'nın 28. maddesindeki düzenleme suç ve cezada yasallık ilkesi
ve hukuk devleti niteliğiyle de bağdaşmamaktadır.
3- İncelenen Yasa'nın yine aynı maddesi ile değişik
4733 sayılı Yasa'nın 8. maddesinin (B) fıkrasının
birinci bendinin ilk tümcesinde "aykılığın" ve (a) alt bendinin
başlangıcında "tütüm" sözcükleri geçmektedir. Bu sözcüklerin
sırasıyla "aykırılığın" ve "tütün" biçiminde düzeltilmesi,
yasada maddi hata bulunmaması yönünden uygun olacaktır.
Yayımlanması yukarıda
açıklanan gerekçelerle uygun görülmeyen 5588 sayılı "Gelir
Vergisi Kanunu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun", 28. maddesinin Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nce bir kez daha görüşülmesi için, Anayasa'nın değişik 89 ve
104. maddeleri uyarınca ilişikte geri gönderilmiştir.
Ahmet
Necdet Sezer
Cumhurbaşkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır, okutup, bilgilerinize
sunacağım.
2.- Rusya Federasyonu Federasyon Konseyi Başkanı Sergey
Mironov ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaretinin uygun bulunduğuna ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1232)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlık Divanının 15 Mart 2007 tarih ve 126 sayılı kararıyla
Rusya Federasyonu Federasyon Konseyi Başkanı Sayın Sergey Mironov
ve beraberindeki heyetin ülkemizi ziyaret etmesi uygun bulunmuştur.
Sözkonusu heyetin
ülkemizi ziyareti, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 7. Maddesi gereğince
Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin bir önerge vardır; okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI
VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri Saygun ve
40 milletvekilinin, yer altı kaynaklarının kullanımının araştırılarak
etkin değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/429)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tarihte insanlar ziraat
ve ziraat aletlerini icat ettikten sonra, göçebelikten yerleşik
yaşama geçtiler. Yerleşik düzene geçerken sulak ve verimli arazilerin
bulunduğu bölgeler arayışı içerisinde Anadolu keşfedildi. Bu keşifle
yola çıkılan süreçte Anadolu, tarih boyunca Firiğyalılar, Lidyalılar,
Hitit'ler, Romalılar, Bizanslılar, Selçuklular ve Osmanlılar gibi
büyük uygarlıklara ev sahipliği yapmış yerleşim yeri, medeniyet
merkezi olmuştur.
Ülkemiz, büyük uygarlıklara
ev sahipliği yapmış, kıtaların birleştiği, sulak ve verimli toprakların
yer aldığı, yeraltı ve yerüstü zenginlikleri bakımından dünyanın
ender topraklarından birine sahip, enerji kaynaklarının en başında
yer alan dünya petrol ve doğalgaz kaynaklarını % 70'nin yer aldığı Ortadoğu
ve Kafkaslara da komşudur.
Ülkemiz, 300 milyar
doların üzerinde iç-dış borç batağının içinde, IMF ve Dünya Bankasının
baskısı ile giderek ağırlaşan ve iflasa sürüklenen, bağımsızlığı
ciddi tehdit altındadır.
Yetkililerimiz tarafından,
10 trilyon doların üzerinde yer altı maden ve madensel zenginliklerimiz
olduğu ifade edilmektedir. Altın, toryum, bor, linyit, mermer, çinko,
bakır, demir, kömür ve daha nicelerinin yer altında yer aldığını
fakat işletemediğimiz ifade edilmektedir. Bugün sahip olduğumuz
4000'den fazla maden yatağından ancak 50 tür civarındaki madenin
üretiminin yapıldığı iddia edilmektedir. Bunların da bir kısmının
yurt içinde değerlendirildiği, önemli bir kısmının da yurtdışına
kum ve çakıl şeklinde satıldığı bilinmektedir. Ülkemizdeki madenlerin
içerisinde en zengin madenin bor ve kronit olduğu söylenmektedir. Dünya
bor madenlerinin % 70'inin de ülkemizde bulunduğu (yaklaşık 2,5 milyar
ton), sanayide çok geniş kullanım alanına sahip olan bor, bilgisayardan,
silaha, nükleer teknolojiden akaryakıta kadar birçok alanda kullanılıyor.
Bor ülkemizin petrolü olarak görülmektedir. (ABD'de 1 kilo bor ile
saatte 80 km hız yapan ve 500 km mesafe giden araç yapılmıştır)
Dış güçlerin Türkiye'nin
bu kaynaklarını kullanmasını engelledikleri açıktır. Hatta
"Türkiye, Türklere bırakılamayacak kadar zengin bir ülkedir"
diyerek gerçek niyetlerini de açıkça ifade edilmektedir. Tüm dünyanın
gözünün üzerinde olduğu ülkemiz, bu kadar yer altı zenginliklerin
üzerinde uyuyan, zenginliklerin bekçiliğini yapan yoksul bir ülke
olamaz. Komşularımızda bol miktarda doğalgaz ve petrol yatakları
varken bizde de olduğu, ama arama ve işletme ruhsatları ile yabancıların
bu kaynakları kapattıkları ve gizledikleri iddialarının, yeraltında
yatan zengin maden rezervlerimizin neler olduğunun, bu kaynaklardan
ne kadarından yararlanılmakta olduğunun, ülkemizin bağımsızlığını
tehdit eden dış ve iç borçlardan kurtarmanın çaresi olarak görülen
zenginliklerimizin tespit ve ortaya çıkarılması için Anayasamızın
98 inci, İçtüzüğümüzün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir komisyon
kurularak, Meclis araştırılması açılmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
1) Mehmet Nuri Saygun (Tekirdağ)
2) Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
3) Fahrettin Üstün (Muğla)
4) Muharrem Kılıç (Malatya)
5) Gürol Ergin (Muğla)
6) Ufuk Özkan (Manisa)
7) Uğur Aksöz (Adana)
8)
Osman Özcan (
9) Tuncay
Ercenk (
10) Tacidar Seyhan (Adana)
11) Erdal Karademir (İzmir)
12) Bayram Ali Meral (
13) Hasan Güyüldar (Tunceli)
14) Mehmet Şerif Ertuğrul (Muş)
15) Şefik Zengin (Mersin)
16) Mustafa Erdoğan
Yetenç (Manisa)
17) Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
18) Mehmet Semerci (Aydın)
19) Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20) Halil Akyüz (İstanbul)
21) N. Gaye Erbatur (Adana)
22) Ali Arslan (Muğla)
23) Feramus Şahin (Tokat)
24) Atilla Kart (
25) Şevket Arz (
26) Mahmut Duyan (Mardin)
27) Gökhan Durgun (Hatay)
28) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
29) Nadir Saraç (Zonguldak)
30) Nejat Gencan (Edirne)
31) Muharrem İnce (Yalova)
32) Mehmet Ziya Yergök (Adana)
33)Yakup
Kepenek (Ankara)
34) Mustafa Gazalcı (Denizli)
35) Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
36) Nail Kamacı (Antalya)
37) Zekeriya Akıncı (Ankara)
38) Özlem Çerçioğlu (Aydın)
39) Orhan Ziya Diren (Tokat)
40) Osman Kaptan (Antalya)
41) Birgen Keleş (İstanbul)
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme,
sırası geldiğinde yapılacaktır.
Başbakanlığın Anayasa'nın
82'nci maddesine göre verilmiş tezkereleri vardır. İki adet olan bu
tezkereleri ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Etiyopya'ya
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1233)
15/3/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Afrika Birliği Zirvesine
katılmak üzere, bir heyetle birlikte 28-30 Ocak 2007 tarihlerinde
Etiyopya'ya yaptığım resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Fetani Battal Bayburt Milletvekili
İsmail Özay Çanakkale Milletvekili
Ahmet Sırrı Özbek İstanbul Milletvekili
Ramazan Can Kırıkkale Milletvekili
Hamit Taşcı Ordu Milletvekili
Şükrü Ayalan Tokat Milletvekili
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İkinci tezkereyi okutuyorum:
4.- Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
Gül'ün Arnavutluk'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1234)
13/03/2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah Gül'ün, görüşmelerde bulunmak üzere
bir heyetle birlikte 1-2 Şubat 2007 tarihlerinde Arnavutluk'a yaptığı
resmi ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine
göre gereğini arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Nur Doğan Topaloğlu
Fahrettin Poyraz Bilecik
Milletvekili
Mehmet Emin Tutan Bursa Milletvekili
Gökhan Durgun Hatay Milletvekili
Hakkı Ülkü İzmir Milletvekili
M. Ali Bulut Kahramanmaraş
Milletvekili
Muharrem Kılıç Malatya Milletvekili
Saffet Benli Mersin Milletvekili
Hüseyin Özcan Mersin Milletvekili
Cahit Can Sinop Milletvekili
Mehmet Özlek Şanlıurfa Milletvekili
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre
verilmiş bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım:
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/117) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
ön görüşmesinin, Genel Kurulun 20/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
20.3.2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
20.03.2007 Salı günü (Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun
onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Ali Topuz
İstanbul
Grup
Başkan Vekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmının 73 üncü sırasında yer alan (10/117)
Esas Numaralı Meclis Araştırma Önergesinin öngörüşmesinin, Genel
Kurulun; 20.03.2007 Salı günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin lehinde
olmak üzere, Çanakkale Milletvekili Sayın Ahmet Küçük.
Sayın Küçük, buyurun.
AHMET KÜÇÜK (Çanakkale)
- Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; bugün, burada, Emekliler
Haftası nedeniyle, biraz da Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
2003 yılında vermiş olduğum ve AK Parti Grubunun, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun ilgisizliği nedeniyle maalesef bugüne kadar görüşülememiş
ve Meclisin ilgi alanına girememiş bir önergenin Cumhuriyet Halk
Partisi Grup önerisi olarak Meclis gündemine taşınması isteğiyle
söz almış bulunuyorum Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına ve Grubum
ve şahsım adına yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
emekliler, bu toplumun en sorunlu kesimi. Bir defa, emekli olmak
için yaşamının en az yirmi beş yılını çalışma hayatına vermiş, çalışma
yaşamında bu ülkenin büyümesine, gelişmesine, çalıştığı alanda
katkı vermiş, çoluk çocuk yetiştirmiş, vatanına, milletine bu anlamda
borcunu ödeme adına görevini yapmış insanlara karşı bu toplumun
sorunlarının ne olduğunu araştırmak, varsa eksikliklerimiz gidermek
ve bu konuda, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak gereğinin yapılmasıyla
ilgili araştırma yapmak üzere bu önergeyi verdik.
Değerli arkadaşlarım,
hepimizin bildiği gibi emekliler bugün üç statüde toplanıyor Türkiye'de:
Emekli Sandığı emeklileri, SSK emeklileri ve Bağ-Kur emeklileri ve
bu insanlarımız, Mustafa Kemal Atatürk'ün şu sözünde ifade ettiği
üzere, çok özel olarak gözetilmesi, değerlendirilmesi gereken insanlarımız.
Onlar analarımız babalarımız, onlar
dedelerimiz, onlar biraz da biz olduk şimdi. Ulu Önder Mustafa Atatürk
diyor ki: "Bir milletin yaşlı vatandaşlarına ve emeklilerine
karşı tutumu, o milletin yaşama kudretinin en temel kıstasıdır. Mazide
muktedirken, bütün kuvvetiyle çalışmış olanlara karşı minnet hissi
duymayan bir milletin, istikbale güvenle bakmaya hakkı yoktur."
Büyük kurtarıcı Mustafa Kemal böyle demiş, ama biz Türkiye'yi yönetenler,
Türkiye'nin politikalarını belirleyenler, kaderini çizenler,
onları ne yapmışız? Neye mahkûm etmişiz? Onlara nasıl bir yaşam sunabilmişiz?
Bakın, emekliler yaklaşık
8 milyon insan bugün. Bunlar kendi yaşamlarını devam ettirmeye, ailelerine
bakmaya, hatta hatta işsizliğin yüzde 20'ye vardığı Türkiye'de, torunlarının
haçlığını, okul paralarını, öğrenci harçlıklarını da karşılamak
durumunda kendini hisseden, yemeyen içmeyen, yediren, gözeten ve
ülkesine, ailesine, çevresine sahip çıkan insanlarımız ve bu insanların
yüzde 81'ini arkadaşlar biz, Türkiye'de açlık sınırının altında
hâlâ yaşatmaya, onlara açlık sınırının altında bir maaşı vermeye
devam ediyoruz.
Bugün, ülkemizde, değerli
arkadaşlarım, Emekli Sandığına bağlı 1 milyon 707 bin insan, SSK'ya
bağlı 4 milyon 493 bin insan, Bağ-Kur emeklisi olarak da 1 milyon 757
bin emeklimiz var. Bu 1 milyon 757 binin de gene iki ayrı statüde değerlendirildiğini
biliyoruz: 1 milyon 481 bini esnaf emeklisi, 276 bini de tarım
Bağ-Kur'lusu, tarım emeklisi.
Değerli arkadaşlarım,
bu kadar insan… Açlık sınırı, ülkemizde 628 milyon lira. Bu, devletin
resmî rakamı. Peki, biz, SSK taban aylığı olarak emeklilerimize ne
verebiliyoruz bugün itibarıyla? 507 milyon veya 507 YTL. Bağ-Kur
emeklilerimize, taban aylığı olarak 408 YTL, tarım Bağ-Kur emeklilerimize
de 351 YTL verebiliyoruz. Şimdi, ben biliyorum, bu oturumu izleyen
emeklilerimiz, hayır, biz o kadar almıyoruz diye ayağa kalkıyorlar.
Bu, yirmi beş yıl fiilen hizmet görenlerin alabildiği taban aylıkları
değerli arkadaşlarım. Geç sigortalı olması nedeniyle, çeşitli
nedenlerle on beş yılda, yirmi yılda, yaşı dolması nedeniyle emekli
olan insanlarımız çok daha azını alıyorlar. Hele, ölüm aylığı alan…
Yani, sigortalının yakınları, eşi, çocukları, kız çocukları, çok
daha altında aylık alıyorlar. Biz, bugün, örneğin, Emekli Sandığı
emeklilerimize çalıştıklarının yüzde 70'ini maaş olarak verirken,
hâlâ SSK emeklilerimize yüzde 55'ini verebiliyoruz. Böyle bir dengesizlik,
uyumsuzluk ve haksızlık söz konusu ve biz, TÜFE'yle ilgili olarak,
emeklilerimizin alacağı olan, hak ettikleri olan ve 1 Ocak 2000'den 1
Haziran 2002'ye kadar oluşan, haksızlıktan dolayı oluşan 250 YTL ile 400
YTL arasındaki hak ettikleri alacakları, Sayın Bakanın defalarca
söz vermesine rağmen hâlâ ödeyemedik. Emeklileri mahkemeye gitmeye,
mahkeme kapılarına sürüklemeye, onları oralarda haksız bir şekilde üzmeye devam ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bugüne kadar, bu konuyla ilgili mahkemeye giden arkadaşlarımız
davalarını kazandılar ve kazanan insanlar SSK'ya ekstra 500 YTL de
yük bırakmak zorunda kaldılar. Şimdi, Hükûmete düşen, üç yıl önce verdiği bu sözü bir an önce
yerine getirmek ve defaten bu haksızlık olan, 250 YTL-400 YTL arası
olan parayı derhal ödemek değil midir? Ama, herhâlde, Hükûmet temmuz ayını
bekliyor, bu yıl seçim yılı da olarak sanki bunu bir bağış gibi, bir
lütuf gibi vererek, bunu bir seçim yatırımı olarak düşünüyor, ama,
bunu emekliler yutmayacak, üç yıldır kendilerine yapılan bu haksızlığın
hesabını da sandıkta soracaklardır.
Değerli arkadaşlarım,
gene, 2007 yılında, hatalı hesap sonucu, yüzde 2,25 SSK emeklilerinin
aldığı eksik ücreti derhal istiyor SSK emeklileri.
Değerli arkadaşlarım,
Konut Edindirme Yardımı 1/1/1987'de çıkmış, 1/1/1996'da bitmiş, ama, burada,
işveren tarafından yatırılan Konut Edindirme Yardımlarının ne olduğu
hâlâ belli değil. Ödeneceği söyleniyor. Aradan on bir yıl zaman geçmiş,
ilgili yasa tasarısı Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşülmüş
26/2/2006'da. Ne bekliyorsunuz? Neden Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemine getirip, bunun gereğini yapıp, Konut Edindirme Yardımıyla
ilgili olarak emeklilerin hakkını bir an önce, defaten ödemiyorsunuz?
Bu Meclisin bundan çok daha mı önemli işleri var? Bu insanlarımıza
-ki, emeklilerimiz, hepimiz biliyoruz, yaşamını son bir gayretle,
en zor şartlar altında sürdüren insanlar- bir an önce bunları ödesek
ya!
Değerli arkadaşlarım,
artık, bunu, bu paraları bekleyecek emeklilerin ne zamanları kaldı
ne sabırları kaldı. Dolayısıyla, Hükûmet, bunu da, sanıyorum, bir
seçim yatırımı gibi, sanki yoktan bir para veriyormuş gibi, 2007 yılının
içinde vererek onları seçimlerde kandırmak, aldatmak, işte böyle
bir anlayış içinde, ama, bunu emeklilerimiz gene yutmayacaklardır.
Değerli arkadaşlarım,
emeklilere Ekonomik ve Sosyal Konseyde mutlaka temsil yetkisi verilmelidir.
Herkes var Ekonomik ve Sosyal Konseyde, ticaret odası var, birtakım
iş adamları var, ama, emekliler yok, 8 milyon insan yok. Yaşamını çok
zor şartlar altında sürdürebilen bu insanlarımız Ekonomik ve Sosyal
Konseyde neden düşünülmezler? Bu insanlarımız bu ülkeye büyük
emekler vermiş, tecrübe edinmiş, yaşam tecrübesi edinmiş insanlarımız.
Neden Ekonomik ve Sosyal Konseyde alınan kararlara katkı vermek durumunda
kalmıyorlar? Neden bunlara bu hakkı vermiyoruz? Derhal, Ekonomik
ve Sosyal Konseyde de emeklilere bu hak tanınmalıdır değerli arkadaşlarım.
Emeklilere sendika
hakkı verilmelidir değerli arkadaşlarım. Bakın, çalışanların
sendika hakkı var. Bu Kanun'a bir ilave yapılarak mutlaka emekliler
de sendikalaşma hakkı kazanmalı ve resmî sendika kurarak toplu sözleşmeye
oturma hakları verilmelidir. Emekliler, artık, iktidarın eline bakan,
ne verilse lütuf gibi kabul eden, boyun eğen bir anlayıştan kurtarılmalı;
hakkını arayan, emeğini bu ülkeye vermiş insanların hakkının pazarlığını
yapan konuma getirilmeleri kaçınılmazdır.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesiyle ilgili
Yasa'yı -hepimizin bildiği gibi- buradan apar topar geçirdiniz. Bu
Yasa'da, tabii, Anayasa'ya uygun olmayan birçok madde vardı. Bunları
Cumhurbaşkanımız geri çevirdi, tekrar geçirdiniz. Biz uyardık Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak, yanlışlıkları işaret ettik, ama, en sonunda
yapabileceğimiz bir tek şey vardı: Hukuka gitmek, Anayasa Mahkemesine
gitmek ve emekli olduğu halde çalışmak zorunda kalan… Çünkü, bu emekli
maaşlarıyla insanca yaşamak ve yaşatmak mümkün değil.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Son cümlenizi
rica edeyim.
AHMET KÜÇÜK (Devamla)
- Bu insanlarımızın -çalışabilme haklarını, çalışmalarının
önündeki en büyük engel olan- çalışmaları hâlinde, zaten kendilerinden
kesilen yüzde 10 destek primi yanında ilave olarak, ek olarak brüt asgari
ücretin yüzde 33'ü kadar, yılbaşı öncesi fiyatlarla 185 YTL, bugünkü
fiyatlarla 200 YTL'yi kesecektiniz, 1 Ocak 2007'de bu Yasa'yı uygulamaya
sokacaktınız, emeklilerimiz, yüzde 80'i bugün ya tarımda ya bir başka
işte ya tekrar esnaf olarak dükkânında çalışma yaşamına devam etmek
zorunda kalan insanlarımız maaşlarından 200 YTL'yi kestirmek zorunda
kalacaktı, ama, yanlış hesap Anayasa Mahkemesinden döndü çok şükür
ve derin bir nefes aldı emeklilerimiz. Çünkü, emekliler, sevdiğinden,
enerjilerinin çok olduğundan değil, ihtiyaçları olduğundan, çoluk
çocuklarının, torunlarının geleceğini, istikbalini ağartmak
adına, onların geleceğini kurmak adına dükkânlarını açık tutmaya,
çalışmaya, tarımla uğraşmaya, hayvancılık yapmaya, çiftçilik yapmaya
uğraşıyorlar.
BAŞKAN - Sayın Küçük,
lütfen son cümlenizi alayım.
AHMET KÜÇÜK (Devamla)
- Ve hepimizin bildiği gibi, Anayasa Mahkemesi bu Kanun'un önemli
maddelerini iptal etti ve 1 Temmuza kadar ertelediniz.
Şimdi ben buradan
Hükûmet yetkililerinin, bu uygulamadan vazgeçtiklerini ve emeklilerin,
bu haklarını almayacaklarını, destekleme primini böyle haksız
boyutlara ulaştırmayacaklarını beyan etmelerini istiyorum. Emeklilere
bu Emekliler Haftası'nda en büyük hediye bu olacaktır.
Bu vesileyle ben, yüce
Türkiye Büyük Millet Meclisi ve yüce Türk milletini saygıyla selamlıyor,
emeklilerimizin Emekliler Haftası'nı kutluyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Küçük.
Aleyhte olmak üzere,
Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Bu haftaki
Meclis çalışmalarımızın milletimize ve memleketimize hayırlar
getirmesini de ayrıca temenni ediyorum.
Değerli milletvekilleri,
araştırma önergesinin tarihine baktım: 02/07/2003. Üzerinden üç buçuk
yıl geçmiş, hatta, dördüncü yıl. Dört yıldan beri işçi, memur ve
Bağ-Kur emeklilerimizin sorunlarının araştırılmasıyla ilgili
bir önerge Türkiye Büyük Millet Meclisinde, sümen altında bekliyor.
Dört yıl geçmiş aradan! Dört yıldan beri işçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerimiz
ayakta kalabilmenin mücadelesini yapıyorlar, çok zor şartlar altında
yaşıyorlar.
Peki, ben şimdi İktidar
Partisine sormak istiyorum: Dört yıldan beri işçi, memur ve Bağ-Kur
emeklilerimizle ilgili olarak verilmiş olan bir araştırma önergesinin
Meclis gündeminde ele alınıp bunların meselelerinin araştırılmasının
önünü niye kestiniz? Niye engelliyorsunuz?
İşte, dört yıllık AK
Parti İktidarı döneminde bu kesimdeki vatandaşlarımızın çekmiş
olduğu sıkıntılar! Elimde, Türkiye Emekli Dernekleri Federasyonunun,
İşçi, Memur, Bağ-Kur Emeklileri Derneği Genel Başkanlığının, Genel
Başkan Hamdi Öz imzasıyla yayınlamış oldukları bir bildiri var. Biraz
sonra sizlere de takdim edeyim. İşte bu kesimin derneği, bu kesimin
sözcüsü, işçi, memur ve Bağ-Kur emeklilerinin hangi şartlar altında
yaşadıklarını bu bildiride çok açık ve net bir şekilde ortaya koymuşlar.
Ve yine, Tüm Emekliler Derneği, Tüm İşçi Emeklileri Derneği Genel
Merkezi, Genel Başkan Satılmış Çalışkan. İşte, bu kesimin özellikle
enflasyon farkları karşısında nasıl bir sıkıntı içerisinde olduklarını
anlatan yazılar! Dernek genel merkezinin yazıları bunlar. Bunlar,
şimdi, bu kesimi temsil eden insanlar, Türkiye'deki işçi, memur ve
Bağ-Kur emeklilerinin çok zor şartlar altında yaşadığını söylüyor
ve böyle bir kesimin problemleri, sorunları da dört yıldan beri bu
Mecliste, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun huzuruna
getirilemiyor.
Şimdi, Bağ-Kur emeklileriyle
ilgili olarak çıkarmış olduğunuz bir kanun var. Zaten çok zor şartlar
altında geçinmeye çalışan bu kesim emeklilerinin yeni bir işte çalışmaları
hâlinde aldıkları ücretlerin yüzde 10'u daha önce kesiliyordu. Bu
Meclisten, AK Parti oylarıyla getirilen bir kanunla… Emeklilerin
ücretlerinin -eğer- bir başka işte çalışması hâlinde yüzde 33 oranında
kesilmesiyle ilgili Kanun, AK Parti, iktidar milletvekillerinin
parmaklarıyla burada kabul edildi.
Ben, bundan önce bir
kanun teklifi verdim burada. Dedim ki: Bu yüzde 10 da fazla. Bunlar, zaten çok
zor şartlar altında geçiniyorlar. Bu yüzde 10'u da kaldıralım diye
bir kanun teklifi verdim. Türkiye Büyük Millet Meclisi komisyonlarında
görüşülmedi. İç Tüzük 37'nci maddeye göre, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
doğrudan Genel Kurulda ele alınmasıyla ilgili bir önerge verdim, burada
çıktım savundum, ancak, yine iktidar partisi milletvekillerinin
oylarıyla kabul edilmedi. Durum bu iken, getirdiğiniz bir kanunla
da yüzde 10'un üzerine yüzde 33 kesinti yapılmasının haklı ve mantıklı
bir gerekçesinin olmadığını bütün Türk kamuoyu biliyor.
Daha sonra, çıktınız,
burada, Anayasa Mahkemesince iptal edilmek üzereyken, "bunu
tekrar gözden geçireceğiz" diye emeklileri kandırdığınızı
zannediyorsanız, emekliler bunların hesabını 4 Kasımda sandıkta
mutlaka size soracak.
Şimdi "Türkiye
çok iyi." diyorsunuz, "Memurlar, işçiler, Bağ-Kur emeklileri
çok iyi." diyorsunuz. Elimde rakamlar. 2000-2006 yılı fiyat artış
oranları. Dikkatinizi çekmek istiyorum: Isınma, dört yıl içerisinde
yüzde 90 artmış. Kira, dört yıl içerisinde yüzde 103 artmış. Ulaşım,
dört yıl içerisinde yüzde 172 artmış. Doğal gaz, dört yıl içerisinde
yüzde 157 artmış. Şimdi, sizin bu kesimlere vermiş olduğunuz zamlar
ortada, bu dönemde fiyat artışları ortada.
İşte elimde bir liste
daha. Merkez Bankası kara liste yayınlamış. Tam 500 bin kişi, kredi
kartları borçlarını ödeyememesi nedeniyle Merkez Bankasının kara
listesi içerisinde.
Memurlar, emekliler
ay sonunu nasıl getiriyormuş.
Bir araştırma. Kredi kartı vadeli işlem ile yüzde
30'u borçlanıyor, yüzde 8'i ikinci iş yapıyor ayakta kalabilmek
için, yüzde 7,3'ü fazla mesai yapıyor, yüzde
19,4'ü yakınlarından yardımla geçiniyor, yüzde 35'i harcama yapmamaya
çalışıyor. İşte, Türkiye'deki işçinin, memurun, esnafın acıklı hali!
Size bir rakam daha veriyorum: Resmî rakamlar
bunlar. 2002 yılında protesto edilen senet sayısı
498 bin. Krizin hemen ertesi yılı 498 bin senet protesto edilmiş,
tutarı 816 trilyon. 2006 yılında protesto edilen senet sayısı 1 milyon
177 bin ve tutarı 4 katrilyon. Protesto edilen senet sayısı 2,5 kat artmış, protesto edilen miktar, tutar tam 5 kat
artmış. Şimdi, böyle bir Türkiye'de siz bunların sorunlarını
yok sayarsanız, bunların iyi olduğunu iddia ederseniz, kamuoyu
önünde doğru şeyler söylememiş olursunuz. İşte,
esnafın, işçinin, memurun emeklilikte nasıl yaşadıklarının çok
canlı ifadeleri bunlar.
Peki, bu kesimler kötü,
diğer kesimler iyi mi? Çiftçi: Hafta sonu Karaman ve Aksaray'daydım,
geçen hafta da Tokat ve Amasya'daydım. Oradaki vatandaşlarımız feryat
ediyorlar. Karaman'da şeker pancarını geçmişte 113 bin liraya kadar
sattıklarını ifade eden vatandaşlar, şimdi şeker pancarını 80 bin
liraya satamadıklarını, hele hele kota fazlası ürün ellerinde
var ise bunları 15 bin-20 bin liraya satamadıklarını ifade ediyorlar.
Salon yıkılıyordu. Tarım kesimi, feryat ediyor çiftçiler.
Girdi fiyatları: Gübre
fiyatları -geçen hafta yine buradan söyledim- 2-2,5 kat artmış bu dönemde.
Şimdi, ülkenin dört
bir köşesinde bu kadar ciddi sıkıntılar ortada iken her şeyin güllük
gülistanlık olduğunu ifade etmeye çalışan bir iktidarı görüyoruz.
Peki, niçin o zaman bunun aleyhinde söz aldım? Geçen hafta da söyledim.
Maalesef, denetim görevini yerine getiremiyoruz. Anayasa'nın ve
İç Tüzük'ün amir hükmü olmasına rağmen, maalesef, haftalardan beri
denetim konusunda hiçbir çalışma yapmıyoruz. Meclisin çalışacağı
fiilî gün sayısı kırk günün altına düştü değerli arkadaşlar. Şimdi
kurulacak bir komisyonun bu süre içerisinde bu çalışmaları tamamlaması
mümkün değil.
Şimdi, Karaman milletvekilimiz,
benim Karamanla ilgili sözlerimden sonra, Grup Başkan Vekilinin
yanına gidip herhâlde "ben konuşayım" diyor. Ben çok memnun
olurum. Keşke, Karaman milletvekilimiz buraya gelse de Karaman'daki
şeker pancarı üreticisinin ne kadar zorda olduğunu, buğday üreticisinin
ne kadar zorda olduğunu buradan gelip söylese! Dört yıl önce 400 bin liraya buğday sattı bu köylü, 400 bin liraya. Şimdi
300 bin liraya buğday satıyor. Geçmişte 2 kilogram buğday satarak 1
litre mazot alan bu köylü, şimdi 7 kilogram buğday satarak 1 litre mazot
almaya çalışıyor.
Evet, Ankara'da umumi
tuvaletlere girebilmek için bir köylü vatandaşımız 3 kilogram buğday
satıp bir tuvalet ihtiyacını karşılar hâle geldi bu ülkede. Yazıktır,
günahtır! İnşallah, Karaman milletvekilimiz de gelir, Karaman'daki
çiftçinin, esnafın hangi durumda olduğunu bu kürsüden söyler, hep
beraber de dinleriz. Tokat milletvekillerimiz varsa buyursunlar,
Amasya milletvekillerimiz varsa buyursun, Konya milletvekilimiz
varsa buyursun, gelsinler buraya. Çiftçinin, köylünün ne durumda
olduğunu, geliniz, bu kürsüden söyleyiniz değerli milletvekilleri,
söyleyiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Biz hep halkın arasındayız, halkla iç içeyiz. Geçen hafta Tarım Bakanı
buradayken, Tarım Bakanımıza dedim ki: Sayın Bakanım, siz, "tarım
iyi" diyorsanız, Türkiye'nin hangi bölgesini istiyorsanız siz
seçin, hangi ilini istiyorsanız siz seçin, hangi köyünü istiyorsanız
siz seçin, beraber gidelim o köye, beldeye, ilçeye, ile beraber gidelim.
Eğer, Türk çiftçisi, Türk köylüsü sizin söylediğiniz gibiyse, biz
de, gelin, sizi burada takdir edelim dedim. Sayın Bakan benden sonra
çıktı, benim bu konuşmamla ilgili bir tek cümle söyleyemeden bu kürsüden
indi. O bakımdan, işçimiz, memurumuz, Bağ-Kur emeklimiz hakikaten
çok ciddi sıkıntılar içerisinde yaşamaktadır. Ancak, bu dönemde
bu araştırma önergesinin Meclis kapanmadan önce tamamlanması mümkün
olmadığı için bu önergenin aleyhinde söz aldım.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kandoğan.
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkanım, isim zikretmek suretiyle Sayın Ümmet Kandoğan bizden
bahsetti. O sebeple, sataşma var, kısa bir açıklamada bulunmak istiyorum.
BAŞKAN - Değerlendireceğim.
Lehte olmak üzere,
Ankara Milletvekili Sayın Bayram Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL
(
Değerli arkadaşlarım,
benden önce iki milletvekili arkadaşım burada görüşlerini açıkladı. Görünen o ki, meydanlarda vatandaşa
büyük vaatlerde bulunan, çiftçiye büyük vaatte bulunan, işçiye
büyük vaatte bulunan, emekliye büyük vaatte bulunan, kısacası
halkın bütün kesimlerine büyük vaatte bulunan AK Parti, halkın oylarını
aldı, bu kitleye sırtını döndü.
Değerli arkadaşlarım, bugün, 8 milyona
yakın Bağ-Kur'da, SSK'da, Emekli Sandığında arkadaşlarımız emekli olmuşlardır
ve üç buçuk yıldır bunların sorunlarını görüşmek üzere verilen
önerge beklemiştir. Eğer IMF'in bir talebi, teklifi olsaydı, büyük
holdinglerin bir talebi, teklifi olsaydı, bırakın burada bekletmeyi,
AK Partinin yetkilileri gider, onların o döner şeyli masasında oturur,
yemeği yer, o talepleri de cebine koyar, üç gün, beş gün içerisinde
gündeme getirirdi.
Değerli arkadaşlarım, bu emektar arkadaşlarımızın
bu ülkeye büyük katkıları vardır: Vergi ödemiştir, çalışmıştır, büyük
hizmetler getirmiştir. Bakınız, geçmişteki ne yaptı dediğimiz, zaman
geldi benim de eleştirdiğim hükûmetlerin, o dönem çalışan, vergi veren,
devlette yatırım yapılan o emektar arkadaşlarımızın döneminde
neler olmuştur: Otuz iki adet şeker fabrikası yılda 3,5
milyon ton şeker üretmiş. Kırk dört çimento fabrikası, on dört demir-çelik
fabrikası -ne ürettiklerini zamanın kısa olduğundan şey yapmak istemiyorum-
TÜPRAŞ, PETKİM, büyük müesseseler; 15 bin fiber optik kablo, yani telekomünikasyonun
altyapısı, 5,5 milyon ton kapasiteli gübre fabrikaları, 1,5 milyon
ton/yıllık kapasiteli kâğıt fabrikaları, bin civarında irili ufaklı
fabrikalar, hidroelektrik santralleri; 66 bin kilometre iller arası
asfalt yol, 2 bin kilometre civarında otoyol… Saymayla bitmeyecek kadar verilen vergilerle müesseseler oluşturulmuş,
burada binlerce insan çalışmış ve bunlar emekli olmuş değerli arkadaşlarım,
bunların nerede olduğundan haberimiz yok. Hâlen daha,
emekli sabahleyin kalkar, ucuz ekmek alabileyim diye ekmek kuyruğuna
girer. Gelir bir milletvekiline rica eder:
Çocuğum üniversiteyi bitirmiş, iş bulamamış, benim aldığım emekli
aylığı yetmiyor, bana elini uzatır mısın demiş. Sayın emektar arkadaşım,
emekli arkadaşım, ne kadar büyük bir yanlışlık
yaptığının farkında mısın? Holdinglerin hizmetinde
olan, iktidar olmadan önce "IMF'nin bütün anlaşmalarını yırtacağım"
diyen AK Parti, iktidar olduktan sonra IMF'yle, Dünya Bankasıyla,
Dünya Ticaret Örgütüyle kol kola geziyor. Sana bakar mı, sen aklına
gelir misin onun?
Ne yapmış AK Parti? Kırk
dört yıllık cumhuriyet döneminde, bugüne kadar yapılan iç ve dış
borç 200 milyar dolar civarında. Değerli arkadaşlarım, dört yıl içerisinde
AK Partinin yaptığı borç, iç-dış borç 170 milyar dolar ve 20 milyar doların
üzerinde de Türkiye'nin birikimlerini satmışsınız, fabrikalarını
satmışsınız, arsalarını satmışsınız, tek bir çivi çakmamışsınız.
Yaptığınız bir fabrikadan bahseder misiniz? Yaptığınız bir müessesede
gençlere iş bulduğunuzu söyleyebilir misiniz?
METİN KAŞIKOĞLU (Düzce)
- Söyleriz.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Ne yapmışsınız? Efendim, mevsimlik işçilerin bir bölümünü 4/C'den
kadroya geçirmişsiniz, bir bölümünü bilmem ne yapmışsınız.
Bakın, değerli arkadaşlarım,
emekliyi konuşuyorsunuz değerli milletvekillerim, "nereden
nereye" diyorsunuz, "fert başına düşen milli gelir -değerli
arkadaşlarım- 5 bin dolar" diyorsunuz. Teşekkür ederim. O zaman,
emeklinin aldığı, değerli arkadaşlarım, aylık ücret neden açlık
sınırının altında? 5 bin dolar, 7 bin lira yeni
Türk Lirasıyla para yapar. Niye 500 liraya talim ediyor bu adamlar?
Nerede bunun farkı değerli arkadaşlarım? Eğer bunların farkını
holdinglere aktarıyorsanız, bilmiyorum.
Bakınız, emekliliği,
bir kere, ortadan kaldırdınız bir bölümünü. Bir bölüm emekli hakları
ortadan kalktı. Hangisi kalktı? 5 bin iş gününü 7 bine
çıkarırken kıyametleri kopardık, ben de vardım.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Kahrından ölüyor emekliler, kahrından!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Mezarda emeklilik. 9 bin güne çıktı değerli arkadaşlarım. Üç ay
çalışan bir işçi, yüz yıl çalışması lazım ki emekli olsun. Mümkün mü
Türkiye de bu? Yalan mı bu şimdi? Yaptığınız bu işte değerli arkadaşlarım,
yaptığınız bu! Hatta, biraz daha ileri gitseydiniz… IMF diyordu ki:
"Bu emeklilerden bir de vergi kesin." Onu da, son zamanlarda,
ne olduysa, bir tepki aldınız, durdurdunuz.
Muhterem arkadaşlarım,
bakınız, emeklilerin o kadar beklentileri var ki. Taban ücretini
son yasayla kaldırdınız. Taban ücreti nedir biliyor musunuz değerli
arkadaşlarım? Ne olursa olsun, aylık ücreti 480 bin liranın -yeni
Türk lirayla karıştırdık onu da, yenisini, eskisini hep karıştırıyoruz-
altına düşmeyecekti emekli olan bir işçinin aylığı, ücreti ne olursa
olsun. Şimdi onu kaldırdınız değerli arkadaşlarım. Gelecek sene
neye düşüyor biliyor musunuz bu? 159 liraya düşüyor değerli arkadaşlarım.
Taban ücret yok, kalktı. Emekliye getirdiğiniz bu.
Emeklinin… Sayın Çalışma
Bakanının burada olmasını isterdim. Genel Kurullarda güzel güzel
konuşuyoruz… "TÜFE'yi vereceğim de…" Ne oldu? Efendim, birisi
mahkemeye gitmiş de mahkeme ters karar vermiş. Ya, değerli arkadaşlarım,
devlet yönetiyorsunuz. Bunun tersi var mı? Benim alacağım varsa, senin
alacağın varsa, talimatı verirsin, bordrosunu yaptırırsın, emeklinin
hakkını ödersin. Altı, yedi senedir milleti oyalıyorsunuz, ama, bunun
bedelini çok ağır alacaksınız.
İntibak. Hani, geldiğinizde
dediniz ya "Bağ-Kur'u, emekliyi, SSK'lıyı tek çatı altında topluyoruz."
Niye? Topladınız da ne oldu? Ücretleri ne oldu değerli arkadaşlarım
bunların? Bakınız, birisine verdiğiniz enflasyon farkı birisinden
daha farklı, birisi birisinden yüzde 2,5'a yakın eksik alıyor. "Bunu
vereceğiz" diyorsunuz, vermiyorsunuz. İntibak yasası çıkarıp
da bunlarda bir bütünlük sağlamadınız. Bir tarafını buduyorsunuz,
bir tarafını onarıyorsunuz, işte böyle gidiyorsunuz. Ondan sonra
da Cumhuriyet Halk Partisi çıkıyor, burada bunların yanlışlıklarını
ortaya koyuyor; ondan sonra dinlemiyorsunuz, ya Cumhurbaşkanından
geri dönüyor ya Anayasa Mahkemesinden geri dönüyor değerli arkadaşlarım.
Bunları hep birlikte yaşıyoruz.
Şimdi, işsizlik aldı
yürüdü. Emekliler geliyor "Üniversiteyi bitirdi, dar bütçemle
çocuklarımı okuttum, ne olur buna bir iş bulun." diyor.
Bir çivi çakıyor musunuz
Türkiye'de değerli arkadaşlarım? IMF'nin önünüze koyduğu programın
dışına çıkabiliyor musunuz?
170 milyar dolar iç ve
dış borç etmişsiniz, 20 milyar dolara müesseseleri satmışsınız. Nereye
gitti bu para? Nereye gitti, bir bölümünü söyleyeyim size: Köy Hizmetlerini
dağıttınız, paranın büyük bölümünü belediyelerinize dağıtıyorsunuz,
Ali Dibo düzenini kurmuşsunuz değerli arkadaşlarım, garibanların
bir bölümü burada el kaldırıyor, bir bölümü de götürüyor malı. İşte,
kulağınızın dibinde, gazete okumuyor musunuz? Daha yakın, bir ilde,
Sinop'taki vurgunu, talanı, il başkanınızın tutuklandığını okumadınız
mı, bilmiyor musunuz bunu?
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Duymazdan gelirler!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Ne iş yapıyorsunuz peki? Yalan mı bunlar sayın AK Partili milletvekilleri?
İşte ortada!
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Mahkemede canım. Bakalım, mahkemede ne olacaksa çıkacak ortaya.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Mahkemede… Mahkemede… Niye mahkemeye düşürüyorsunuz ki? Sizin
kendi milletvekiliniz uyardı orada neler olduğunu, kendi milletvekiliniz.
Niye dinlemediniz? Niye dinlemediniz o zaman?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim,
konuşmanızı tamamlayın.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, emekli arkadaşlarımızın sorunları ihmale
gelmez muhterem arkadaşlarım. Bu arkadaşlarım eğer sizlere oy vermeseydi
iktidar olamazdınız. Bakınız 8 milyon… Bunlar, fiilen oy kullanan
insanlar. Eşiyle eder 16 milyon. Benim emeklilerimden size oy verenlere
müstahak, az yapıyorsunuz bile. Bunu samimi söylüyorum, onlara
müstahak. Ama…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Onlar bilirler!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Bilir bilir, hiç merak etme, 4 Kasımda öyle bilir ki, çantanı koltuğuna
alırsın, İstanbul caddelerinde gezersin. Öyle bilir, hiç merak etme
sen, bilir emekli. Sen emekliyi o kadar işini bilmeyen, körü körüne
yoluna devam eden insanlar mı zannediyorsun?
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Hayır, değiller tabii.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Onlar, bu ülkede şu oturduğun koltuğu yapan insanlar, şu oturduğun
koltuğu…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Öyle olsa CHP'ye oy verirlerdi.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
-…şu mikrofonu yapan insanlar, şu asfaltları yapan insanlar, şu havaalanlarını
yapan insanlar, demiryollarında şapka giydiğiniz -yüzlerce adamın
ölümüne sebep oldunuz ya- o demiryollarını yapan insanlar onlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bravo Başkan!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Onları o kadar aptal kabul etme. Onlar, bunların hesabını size
soracaktır, size soracaktır.
BAŞKAN - Sayın Meral, son cümlenizi rica ediyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, son sözüm Sayın Başkanım, sizden de katkı
bekliyoruz. Bu emekli arkadaşlarım bizim büyüklerimizdir. Hakikaten
mağdur insanlardır. Ekmek kuyruğunda sabahın erken saatlerinde
sıra tutmaya muhtaç olan insanlardır. Geliniz, bunların sorunlarını çözmek için el birliğiyle
bu teklifi kabul edelim ve bu arkadaşlarımızın sorunlarını birlikte
çözelim. Yine, bunun payesi size olsun değerli arkadaşlarım.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Meral.
Öneri üzerinde, aleyhte
olmak üzere, Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa.
Buyurun efendim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakika.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun Grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle
Başkanlık Divanını ve Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
2003 yılında verilen bir araştırma önergesinin gündeme alınmasıyla
alakalı bir Grup önerisidir. İçerik itibarıyla da, SSK emeklilerinin,
Bağ-Kur emeklilerinin durumlarının araştırılması, iyileştirilmesiyle
alakalı bir araştırma, tespit yapılmasına yönelik bir araştırma
önergesi talebidir.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Araştırmaya lüzum yok!
EYÜP FATSA (Devamla)
- Tabii, önergeyi, verildiği tarihle içinde bulunduğumuz 2007 Mart
tarihleri arasındaki geçen zamanı ve süreyi de dikkate alarak değerlendirdiğimizde,
aslında bu önergenin içerisindeki gerekçelerin hiçbirisinin hükmü
kalmamıştır.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Emekliler ihya olmuştur!
EYÜP FATSA (Devamla)
- Müsaade edin.
Bu önergenin içeriğinde
araştırılması istenen belli başlı üç konu var, üç konu. Bu konulardan
bir tanesi, SSK'nın sağladığı sağlık hizmetlerinin yetersizliği.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - SSK yok artık.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bu önergenin içerisindeki, araştırılması istenilen konulardan
bir tanesi budur.
Değerli arkadaşlar,
biz, SSK hastanelerinin Sağlık Bakanlığına devrini ve SSK mensuplarının
sağlık hizmetlerinden daha fazla, herkesin yararlandığı kadar, Emekli
Sandığındaki insanların yararlandığı kadar yararlanması için,
ilaçlarını temin noktasında sınırlı sayıdaki SSK eczanelerine
mahkûm olmaması için burada yasa çıkartırken, siz, bu önergenin sahipleri
bunu engellemeye çalışıyordu, bunu engellemeye çalışıyordu. Yani,
kamuoyunun bunu bilmediğini zannetmeyin.
Bir diğer konu...
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Aaaa! Aaa! Yapma ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Öyle değil mi?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Ayrıntılarına girmek istemiyorum. SSK çalışanlarına ve SSK
emeklilerine, sosyal hizmetlerde, özellikle sağlık hizmetlerinde
yakalamış oldukları imkânları ve şartları kendilerine sorarsanız,
onlar size doğru şeyleri söylerler. Yani, herkes yalan söylemiyor
bu memlekette.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Emekliler dinliyor.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Müsaade edin.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - SSK'yı kökten hâllettiniz, kökten.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, emeklilerle ilgili de konuşacağım, müsaade
edin.
Bir diğer konu: SSK çalışanlarının
fazla prim ödedikleri, buna karşılık emekli maaş ve bağlanma oranlarının
memura göre, diğer memurlara göre daha düşük olduğunu iddia ediyor,
bunun araştırılmasını istiyor bu araştırma önergesi.
Şimdi, ben, müsaade
ederseniz, bazı rakamları sizlerle beraber paylaşmak istiyorum. Bunlar,
2002 ve 2007 rakamlarıdır ve kümülatif enflasyon farkını da dikkate
alarak tespit edilmiş doğru ve resmî rakamlardır. 2002 yılında memur
maaşları, aile yardımı dâhil 508 lira -YTL, yani 508 YTL- 2007 Ocak
ayında 1.052 YTL.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Ne o?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Kümülatif enflasyon artışı da yüzde 52,7'dir. Eğer enflasyon artışına
göre biz bir artış yapmış olsaydık, düzenlemiş olsaydık, bunun,
1.052 lira değil, 775 lira olması gerekirdi.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Bir de onu yapsaydınız bari!
EYÜP FATSA (Devamla)
- Müsaade edin…
İlave, enflasyonun
üzerinde 276 YTL ilave ücret vermiş.
Yine, memur maaşları,
aile yardımı dâhil, en düşük 328 YTL imiş 2002 yılında, 811 YTL'ye çıkmış
2007 yılında. Enflasyon farkına, yüzde 52,7 enflasyon farkına göre
bir artış yapılmış olsaydı 500 lira olması gerekirdi. Hâlbuki, enflasyonun
üzerinde 310 YTL ilave imkân verilmiştir.
Net asgari ücret 184
lira, bugün 403 YTL. Eğer enflasyon farkına göre bir artış yapılmış
olsaydı 280 YTL olması gerekirdi. 280 YTL… 123 YTL ilave imkân verilmiş.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (
EYÜP FATSA (Devamla) - SSK tarım en düşük
257 YTL imiş, 573 YTL olmuş 2007 sonunda. Eğer enflasyon
farkına göre bu ayarlama yapılmış olsaydı 401 YTL olmalıydı.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Yani, şimdi,
emekliler memnun mu Sayın Fatsa?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Müsaade edin kardeşim… Bak, konuştunuz, hepiniz konuştunuz, biz
dinledik.
121 YTL ilave imkân sağlanmış.
Atlıyorum. Bağ-Kur…
BAYRAM ALİ MERAL (
EYÜP FATSA (Devamla)
- Sayın Meral, size de söyleyeceğim bir çift sözüm var.
BAYRAM ALİ MERAL (
EYÜP FATSA (Devamla)
- Bağ-Kur esnaf en düşük 150 YTL imiş…
BAYRAM ALİ MERAL (
EYÜP FATSA (Devamla)
- …392 YTL'ye çıkmış. Aradaki fark, yani, enflasyona göre yapılmış olsaydı
bu ayarlama 229 YTL'de kalması gerekiyordu. Hâlbuki, enflasyonun
üzerinde 163 YTL ilave imkân sağlanmıştır.
Özürlü aylığı 24,5
YTL, 220 YTL'ye çıkmış. Eğer enflasyon farkına göre bir ayarlama yapılmış
olsaydı 37,5 YTL olması gerekiyordu. 182,5 YTL ilave bir imkân sağlanmış.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (
EYÜP FATSA (Devamla) - Altmış beş yaş aylığı
24,5 YTL, şimdi 73 YTL'ye çıkmış. Eğer enflasyon
farkına göre bir ayarlama yapılmış olsaydı burada da 37,5 YTL'de kalması gerekiyordu.
Ve en son muhtar aylığı
98 YTL'den 282 YTL'ye çıkmış. Enflasyon farkına göre bir ayarlanma yapılmış
olsaydı, 150 YTL olması gerekirken, üzerine 132 YTL ilave imkân verilmiş.
Değerli arkadaşlar,
bu rakamları alt alta çoğaltabiliriz. Bunlarla, bizim emeklilerimizin,
SSK'lılarımızın, Bağ-Kur'lularımızın, yaşlılarımızın, özürlülerimizin
meselelerinin tamamen hâlledildiğini söylemek istemiyorum, bütün
sıkıntılarının giderildiğini söylemek istemiyorum, ama nereden
nereye geldiğinin bilinmesi açısından söylüyorum. Enflasyonun
yüzde 52,7'lerde, kümülatif olarak, geçen dört sene içerisinde tutulduğu
noktada, en az artış yüzde 85'in üzerindedir.
Değerli arkadaşlar,
bizden önceki siyasi iktidarlar, AK Parti İktidarına, kasaları,
keseleri, hazineleri dolu bir bütçe bırakmış da, biz devletin
imkânlarını, bu milletin imkânlarını, bu milletten esirgemiş miyiz? Bu milletten mi esirgemişiz?
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Ne kadar borçlandınız?
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul)- Ne kadar borç aldınız?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, müsaade edin…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Hayır, ne kadar borç aldın canım, onu söyle.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Kambur üstüne kambur getirdiniz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Reel faizler ne durumda?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlar, konuştunuz her şeyinizi.
Bakın, hepsi bizi dinliyor
bu insanların, sizi de dinliyor. Konuşmak başka şeydir, ama doğru konuşmak
çok başka bir şeydir…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Ve yapmak…
EYÜP FATSA (Devamla)
- Yapmak ayrıca, hepsinin ötesinde çok daha önemlidir. (CHP sıralarından
gürültüler)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Satılacak bir şey kalmadı. Ne kadar borçlandırdınız Türkiye'yi?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bize, milletimizin kıt kanaat imkânlarından
ne gelmişse, ne elde edebilmişsek, toplumun bütün sosyal kesimleriyle
beraber biz bunu paylaşmışız.
Şimdi, bir arkadaşım
burada çıktı dedi ki "Karaman'da işte pancar…" Değerli arkadaşlar,
Karaman'daki çiftçiler herhâlde bu arkadaşıma kotaların yüzde 50
artırıldığını da söylemiştir. Doğru konuşmak başka bir şeydir,
onun için söylüyorum. Eğer, sizin iddia ettiğiniz tarım politikaları
doğru olsaydı, daha geçen hafta, 1990'lı yıllardan kalma yüz binlerce
ton tütünün, millî servetin nasıl toprağa gömüldüğünü hep beraber
görmediniz mi? Aslında gömülen tütün değildi…
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Tütüncüydü.
EYÜP FATSA (Devamla)
- …yanlış tarım politikaları uygulayanların köhne zihniyetleriydi
gömülen. (AK Parti sıralarından alkışlar; CHP sıralarından gürültüler)
Değerli arkadaşlar,
lütfen… Millet cebinden bol keseden dağıtma dönemi bitmiştir.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Tütünü nereden getiriyorsunuz?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Millet cebinden bol keseden dağıtma dönemi bitmiştir. Milletin
her kuruşu kutsal bir emanettir ve milletin emanetini korumak da bizim
boynumuzun borcudur. (CHP sıralarından gürültüler)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Manisalı tütüncü hesabını soracak.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Şeker pancarını da söyle.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Müsaade et… Müsaade et…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
dinleyelim.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, zaten, bu muhalefet sıralarında oturan arkadaşlarımızın
ortak tavrıdır, önce solo, sonra da koro hâlinde her şeye itiraz etmek.
Her şeye itiraz ettiğiniz için zaten size milletin itirazı var. Milletin
itirazı, siz her şeye itiraz ettiğiniz için sizedir. (CHP sıralarından
gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Ünal Bey bile gülüyor bunlara ya!
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Hâlinize gülüyorum, size gülüyorum.
EYÜP FATSA (Devamla)
- Sayın Bayram Meral… Değerli arkadaşlar, şimdi Sayın Bayram Meral
çıktı, burada bir sürü hayalî, ütopik şeylerden bahsetti. Teferruatına
girmek istemiyorum. Ama, bir şeyi bir kere daha Sayın Bayram Meral'in
ve kamuoyunun bilmesi açısından söylüyorum.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sataştı.
EYÜP FATSA (Devamla)
- 1999 yıllında bu Mecliste kademeli emeklilik görüşülürken, Sayın
Bayram Meral, emek cephesi, bir Emek Platformu oluşturdu ve bu yasaya
şiddetle karşı çıktı, şiddetle karşı çıktı Emek Platformu. Bir gece
baktık ki, Emek Platformundan ayrılan bir sendika temsilcisi başkanı,
Emek Platformu üyesi, gizlice Hükûmetle anlaşarak, arka kapılardan
bakanlık odalarına, hükûmet koridorlarına girerek…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
EYÜP FATSA (Devamla)
- Sayın Başkan, bitiriyorum.
…Emek Platformunu, nasıl,
iktidara peşkeş çektiğini, kamuoyu ve kamu emekçileri asla unutmadı
Sayın Bayram Meral. Burada emekçiler adına konuşurken çok düşünmen
lazım, çok. Seni bu kamuoyu tanıyor Sayın Bayram Meral. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU
(İstanbul) - Emek Platformu şimdi ne yapıyor?
EYÜP FATSA (Devamla)
- Değerli arkadaşlar, bu araştırma önergesinin içeriğiyle ilgili,
Hükûmetimiz gerekli düzenlemeleri yapmıştır; gerekli düzenlemeleri
yapmış, bu önergenin içeriğindeki iddia edilen konular askıda kalmıştır.
Ben, bu önerge sahibi arkadaşlar, da, bir kere daha, bu önergenin ışığı
altında, geçen üç seneyi, bu önergeyle beraber, yapılanları yeniden
yorumlamalarını hassaten kendilerine tavsiye ediyor, önergenin
aleyhinde olduğumuzu ifade ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Halk sizi dinliyor.
BAYRAM ALİ MERAL (
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
BAYRAM ALİ MERAL (
BAŞKAN - Sayın Meral, kulağımda hiçbir
arıza yok. (CHP sıralarından gürültüler)
BAYRAM ALİ MERAL (
BAŞKAN - Efendim, ne diyeceğimi bilmiyorsunuz.
(CHP sıralarından gürültüler)
Sayın Meral, oturmazsanız kesinlikle
söz vermem. Ama, oturun, ne diyeceğimi bilmiyorsunuz. Lütfen oturun. Öyle
davranışlarla bu iş yürümez. Yerinize bir oturun bakayım, bir oturun
bakayım.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Efendim "Düşünerek konuşsun." dedi. Bir sataşma var mı bunda?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre
vermiş olduğu önerisi üzerindeki lehte ve aleyhte konuşmalar tamamlanmıştır;
ancak, konuşma yapan sayın hatiplerden birisinin, Sayın Kandoğan'ın,
Karaman'la ilgili açık isim ifade ederek bazı açıklamalar yapması
ve son konuşmayı yapan Sayın Fatsa'nın da Sayın Meral'in ismini de
açıkça ifade ederek bir açıklamada bulunması sebebiyle, İç Tüzük'ün
69'uncu maddesine göre her iki söz sahibine de yerinden olmak üzere
üç dakikayı geçmemek üzere söz vereceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Efendim "Düşünerek konuşsun." dedi. Bunda ne var?
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Hayır efendim, yerimden bir şey yok…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, eğer öyle söz verirseniz Sayın Fatsa da benim ismimi
söyledi.
BAŞKAN - Efendim, benim
dediğimi anlayamadınız herhâlde. Benim dediğim sizinle ilgili değil,
Karaman Milletvekili…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Olmaz!
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Evet efendim, ne demek?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan'ın
Karaman'la ilgili açıklaması sebebiyle, Karaman Milletvekili
benden açıklama istedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Başka Karaman milletvekili de var burada!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- İç Tüzük hükmü, yok öyle bir şey!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Müsaade eder misiniz. Ben isim vererek konuşmadım, ama, Sayın Fatsa,
benim ismimi de vererek, Karamanla ilgili, şeker pancarıyla ilgili
verdiğim bilgilerin yanlış olduğunu söyledi. Eğer söz verecekseniz,
bana da söz vermek zorundasınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Karaman milletvekili bir tane değil bu Mecliste!
BAŞKAN - Sayın Akgül,
neredesiniz?
Sayın Meral, buyurun
oturun. Her şey sırayla.
Sayın Akgün, sizin
bölge milletvekili, il milletvekili olmanız sebebiyle bir açıklama
hakkınız vardır.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Bir tane Karaman milletvekili…
BAŞKAN - İç Tüzük'ün
60'ıncı maddesine göre yerinizden sadece kısa bir açıklama yapacaksınız.
Buyurun.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Pancar fiyatlarıyla ilgili…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Şeker pancarıyla ilgili…
BAŞKAN - Müsaade
edin, bu Parlamentoyu ben yönetiyorum. Lütfen, herkes sesini kessin.
Kararı ben veririm.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- İyi yönetemiyorsunuz ama, o açık!
V. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Sayın Ümmet Kandoğan'ın
şeker pancarıyla ilgili görüşü doğru değildir.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - 89 bin lira değil mi?
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Şu anlamda: Karaman bölgesinde şeker pancarı kotası yüzde 50 artmıştır
geçen yıla göre. Yurdun diğer yerleriyle özellikle bizim bölgemizi kıyaslaması
son derece talihsizliktir ve üreticimiz, bu yıl, şeker pancarına
daha büyük bir mutluluk ve hevesle sarılmak suretiyle…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Fiyatını da söyleyiverin, fiyatını…
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Dinler misiniz… Dinler misiniz…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Fiyatını da söyle… Fiyatını da söyle…
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Dinler misiniz…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
siz konuştunuz. İzin verin, dinleyelim, dinleyelim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Fiyatını da söyle!..
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Dolayısıyla, şeker pancarından çiftçimiz son derece memnundur. (CHP
sıralarından gürültüler)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Buyurun!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Bizler, Karaman'da köylerimizi
tek tek geziyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Dilin tutulur!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- 2002 yılında gezdiğimiz zaman, haciz kıskacında olan, hapis kıskacında
olan köylerimiz vardı, köylülerimiz vardı. Bugün, o köylülerin
borçları yapılandırılmıştır, diğer taraftan, elektrik borçları yapılandırılmıştır.
Bölgenin, çiftçinin otuz beş yıldır beklediği Mavi Tünel Projesi,
ki, 91 yılında DYP'nin babası gelip Karaman meydanında "Bu proje
bizim iktidarımızda hayat bulacaktır." dediği hâlde, otuz beş
yıldır hayata geçmeyen Mavi Tünel Projesi, bugün Başbakanın talimatıyla
yürümektedir. (CHP sıralarından "Aaa!" sesleri, gürültüler)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, açıklamanın karşılığı mı Allah aşkına!
BAŞKAN - Efendim, tamam,
açıklamanızı yaptınız, tamam.
Teşekkür ediyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Şeker pancarı fiyatı kaç lira dört yıl önce, bugün kaç lira, şimdi
kaç lira, onu söyleyin!
MEVLÜT AKGÜN (Karaman)
- Aymazlık yapma ya!
BAŞKAN - Sayın Akgün,
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Meral, 69'a göre
size söz vereceğim.
Yalnız, Sayın Fatsa isminizden
bahsederek, geçmiş yıllardaki bir platformla ilgili bir açıklama
yaptı.
EYÜP FATSA (Ordu) - Öyle
olmadığını söylesin!
BAŞKAN - Sadece o konuda
açıklama yapacaksınız efendim.
Yeni bir sataşmaya
da mahal vermeyin efendim.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
"Yerinden yapsaydı." sesi)
Efendim, izin verirseniz,
İç Tüzük'e göre biz hareket ederiz.
2.- Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral'in, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında şahsına sataşması nedeniyle
konuşması
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara)
- Sayın Başkan çok teşekkür ediyorum.
Bir konuyu özellikle
halkım bilsin. Ben, hayatımda, karıncanın canını incitmemek için
özen göstermiş bir insanım. Yüz binleri meydanlara toplamışım, ne bir insanın
burnunu kanatmışım ne bir vatandaşın malına zarar verdirmişim. Ömrüm
böyle. Halkımla temsil ettiğim toplum arasında bir barış köprüsünü
kurmuş bir insanım. Ama, çalışan, temsil ettiğim toplumun hakkına
hukukuna saygı duymayanlara karşı da unutulmayacak şekilde mücadele
etmişim.
Her nedense, ben bu
kürsüye çıktığım zaman, mutlaka AK Parti sıralarından laf atarak
veya farklı bir harekete girerek, benim burada tahrik olmamı, sanki
kavgacı bir adam görünümü kamuoyuna vermeyi başarmaya çalışıyorlar.
Buna hiç yorulmayın. Beni, bırakınız Türkiye'yi, kendi meslek sahamda
dünyada tanıyanlar var. Yolda yürürken araba duruyor, koşarak gelip
yüzümü öpen vatandaşlarım var.
Şimdi, bir Grup Başkan
Vekilinin buradan çıkıp, "Efendim, Emek Platformu…" Doğru,
o Platformu oluşturan bendim Sayın Milletvekili, değerli arkadaşlarım.
Tek seslilik olsun diye onun öncülüğünü ben yaptım, uzun süre de Başkanlığını
yaptım. O dönemlerde burada olan bir arkadaşım da burada oturuyor. Ne
yapmak istedik? Mevcut sorunlara ortaklaşa tavır koymak seçeneğini
yaptık, bunu götürdük.
Şimdi, bakınız değerli
arkadaşlarım, beş bin iş gününün -emeklilikle ilgili- yedi bin iş
gününe çıkarılması vardı. Doğrudur, ben bir Türk-İş Başkanıyım ve
şunu da bilin ki, ben toplu sözleşme yapmadan hiçbir konfederasyon
toplu sözleşme yapamazdı; Bayram Meral imzalayacak, ondan sonra
da onlar götürecek kopyasını çektirecek, altına imza atacak. Canlı
şahidi… Tarihlerine bakın.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
otururum ben Başbakanla da konuşurum, Cumhurbaşkanıyla da konuştum.
Niye konuşmayacağım? Şimdiki yapılanlar gibi bir sendika üyesine
"Buraya gidersen git, gitmezsen işine son vereceğim." diyen
dönemler de geçti, ama orada birileri vardı, "Çanakkale geçilmez"
gibi geçilemedi orası.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
kabul ettiremedik, "Bunu yapacağız." dedi. Biz ne yapmamız
lazım? Meydanlara çıktık değerli arkadaşlarım, Hükûmetin yaptığının
yanlış olduğunu… Burada oturuyor, benimle birlikteydi, canlı şahidi
var burada.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Ben de Meclisteydim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Tavır koyduk ve o gün, onlar burada oturuyorlardı, siz yoktunuz.
EYÜP FATSA (Ordu) -
Ben vardım, ben.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- O zaman… Vardınız. Seninle olanlar nerede, o kadar dürüst davrandınsa?
EYÜP FATSA (Ordu) - Burada,
burada!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Seninle olanlar nerede?
EYÜP FATSA (Ordu) - Ben buradaydım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Tamam da, o kadar dürüstsen seninle olanlar nerede? Söyler misin
bana?
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Başkan, iddianın sahibi benim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Niye bıraktın? Niye sen de kaçtın arka kapıdan, birilerini orada
bıraktın da buraya geldin? Kaçan sensin, ben değilim! (CHP sıralarından
alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hem de son gece!
ADEM TATLI (Giresun)
- Hâlâ burada, hiçbir yere gitmedi!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, meydanlara çıktık, tavrımızı koyduk ve bugün
o sıralarda sizler oturuyorsunuz. Başka ne yapılırdı?
Yalnız, sana ben bir
şey söyleyeyim: O işçiler beni nerede görüyorsa boynuma sarılıyor,
onların içine gidiyorum omuzlara alınıyorum, senin gibi ilime gidip
de dayak yememek için jandarmaların cemsesine girmiyorum. Aramızdaki fark bu!
(CHP ve Anavatan Partisi sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar)
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Meral.
Sayın milletvekilleri,
Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine
göre verilmiş, iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, ayrı
ayrı okutup işleme alacağım, oylarınıza sunacağım:
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
(Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın, 357
Sayılı Askerî Hâkimler Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair
Kanun Teklifi’nin (2/138) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/441)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
13/05/2003 tarihinde
Başkanlığa gelmiş olan 2/138 esas numaralı 357 sayılı Askeri Hakimler
Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifimin doğrudan
gündeme alınması konusunda gereğini arz ederim.
Saygılarımla.
Bülent
Baratalı
İzmir
BAŞKAN - Teklif üzerinde,
teklif sahibi olarak, İzmir Milletvekili Sayın Bülent Baratalı.
Sayın Baratalı, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Beş dakika süreniz
var.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 357 sayılı Askeri Hakimler Kanunu'nda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'm süresi içinde komisyonlarda
sonuçlandırılmaması nedeniyle, İç Tüzük'ümüzün 37'nci maddesi uyarınca
doğrudan Genel Kurulda görüşülmesi için yaptığım başvuru sonucunun
kabulü üzerine söz almış bulunmaktayım. Bu nedenle yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu kanun teklifim
ile, askerî hâkimlere tanınan ek gösterge, yüksek hâkimlik tazminatı,
temsil tazminatı gibi özlük haklarındaki eşitlik ve hiyerarşi kurallarını
yok eden haksız bir uygulama düzeltilmek istenmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 26/10/1963 tarihli ve 357 sayılı Askeri Hakimler
Kanunu'nun 15'inci maddesinin birinci fıkrasının (a) bendinde
21/06/2000 tarihli ve 4583 sayılı Kanun'la değişiklik yapılarak, askerî
hâkimlerin, diğer koşulları da taşımaları hâlinde, birinci sınıfa
ayrılabilmeleri için "kıdemli binbaşı rütbesinde bulunmak"
koşulu yerine "binbaşı rütbesinde bulunmak" koşulu getirilmiş
ve bu suretle, askerî hâkimlerin birinci sınıfa ayrılabilmeleri
için kıdemli binbaşı rütbesine terfi ettikleri tarihi beklemelerinin
önüne geçilmiş, birinci sınıfa ayrıldıkları tarih, binbaşı rütbesine
terfi tarihi ile kıdemli binbaşı rütbesine terfi tarihi arasında
geçen süre kadar, üç yıl kısaltılarak öne alınmıştır. 357 sayılı Kanun'da
değişiklik yapan 21/06/2000 tarihli ve 4583 sayılı Yasa'nın yürürlüğe
girdiği tarihten sonra görevde olan tüm askerî hâkimler, binbaşı rütbesine
terfi ettikleri tarihte birinci sınıf askerî hâkimliğe ayrılmışlardır.
Birinci sınıf askerî
hâkim olma tarihini öne alan ve binbaşı rütbesine çeken 4583 sayılı
Kanun'un yürürlüğe girdiği 28/06/2000 tarihinden önce, o anda yürürlükte
olan mevzuata göre kıdemli binbaşı rütbesine ulaştıktan sonra üç
yıl gecikmeyle birinci sınıfa ayrılabilmiş olan görevdeki askerî
hâkimlerin birinci sınıfa ayrıldıkları tarih, 357 sayılı Askerî
Hâkimler Kanunu'na 4583 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8'inci madde
uyarınca binbaşı rütbesini kazandıkları tarihe götürülerek düzeltilmiş
ve görevdeki askerî hâkimlerin özlük haklarına ilişkin mağduriyetleri
bu şekilde önlenmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'na 21/06/2000 tarihli
ve 4583 sayılı Kanun ile eklenen geçici 8'inci madde uyarınca, görevdeki
askerî hâkimlerin birinci sınıfa ayrıldıkları tarih, kıdemli binbaşı
oldukları tarihten binbaşı oldukları tarihe geri çekilerek düzeltildiği
hâlde, 4583 sayılı Kanun'un yürürlüğe girdiği 28/06/2000 tarihinden
önce emekli olmuş olan askerî hâkimlerin birinci sınıfa ayrıldıkları
tarih, kıdemli binbaşı oldukları tarihten binbaşı oldukları tarihe
geri çekilerek düzeltilmediği için, yaklaşık 30 civarındaki eski
emekli askerî hâkimler, emekliliğe de yansıyan yüksek hâkimlik tazminatı
ve ek gösterge rakamları itibarıyla, hizmet süresi ve rütbe kıdemi
yönünden emsal oldukları veyahut da hizmet süresi ve rütbe kıdemi
itibarıyla kendilerinden üstün oldukları -yani emekli- askerî
hâkimlerden, mali hakları itibarıyla geride kalmış ve mağdur olmuşlardır.
Örneğin 28/06/2000 tarihinde yürürlüğe giren 4583 sayılı Yasa'dan
yararlanarak, 28/06/2000 tarihinden sonra yarbay rütbesinde bir yılını
tamamladıktan sonra birinci sınıf askerî hâkimlikte altı yılını
tamamlamış olan emekli olan bir askerî hâkim, 4583 sayılı Kanun'un yürürlüğe
girdiği 28/06/2000 tarihinden önce emekli olan ve birinci sınıf askerî
hâkimliğe nasıp tarihi kıdemli binbaşı olduğu tarihten binbaşı
rütbesine terfi ettiği tarihe götürülerek düzeltilmeyen yarbay
rütbesinde birinci yılını tamamlamış bulunan emsali emekli askerî
hâkimden fazla özlük haklarına sahip bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu teklifle hem askerî hiyerarşi konusundaki
çarpıklıklar hem de Anayasa'mızın eşitlik kuralları düzeltilmek istenmektedir.
Eğer bu yasaya dokuzuncu bir geçici fıkra eklendiği tarihte ve zamanda
bu düzeltme sağlanacak…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN- Buyurun efendim.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- … yeni ve eski emekliler arasında doğmuş bulunan eşitsizlik ve hiyerarşik
çarpıklık ortadan kalkacaktır.
Bu teklif ile yapacağımız
kanuni düzenleme, 1'inci maddede görüleceği gibi, geriye doğru
mali bir hak ve yükümlülük getirmeyecektir. Düzenlemeden üç kuvvetten
yaklaşık 30 civarında emekli askerî hâkim yararlanacaktır. Yılda
180 bin YTL gibi önemsiz bir yükün geleceği Hazinenin de bundan etkileneceğini
sanmıyorum, ama, Türkiye bir hukuk devletiyse bu çarpıklığın düzeltilmesi
gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; çoğu büyük cesaret, gayret ve özveri gerektiren
askerî mahkemelerde görev yapmış ve bu nedenle terör örgütlerinin
hedefi olmuş, görevde ve emekli olduktan sonra uzun bir süre yakın
koruma altında sıkıntılı bir yaşamı sürdüren bu emekli askerî
hâkimlerin mali durumlarının düzeltilmesine yönelik kanun teklifimin
doğrudan Genel Kurul gündemine alınmasını diliyor, yüce Meclise
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ederiz
Sayın Baratalı.
Bir milletvekili olarak,
İzmir Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; İzmir Milletvekili Sayın Bülent
Baratalı'nın Askerî Hâkimler Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi'nin İç Tüzük'ün 37'nci maddesi gereği doğrudan Meclis
gündemine alınması hakkındaki önergesi hakkında söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu, bilindiği üzere askerî hâkimlerin
mesleğe kabulleri, terfileri ve tüm özlük hakları hakkındaki düzenlemeyi
içeren bir kanundur. 357 sayılı Yasa'nın 15'inci maddesi, askerî hâkimlerin
birinci sınıfa yükselmelerinin koşullarını düzenlemektedir,
ancak 15'inci maddede, 24 Mayıs 1989 tarih ve 3562 sayılı Yasa'yla eklenen
geçici 6'ncı maddeyle, askerî hâkimlerin birinci sınıfa ayrılma tarihleri
yarbay rütbesine terfi tarihinden üç yıl öncesine çekilmiş, yani
kıdemli binbaşı rütbesine terfi ettikleri tarihe getirilmiştir.
Bu düzenlemeden -1989 yılında yapılan düzenlemeyle- o anda henüz
kıdemli binbaşı rütbesine terfi etmemiş olan askerî hâkimler, kıdemli
binbaşı rütbesinde olup da eski kanun gereği yarbay rütbesine terfi
etmemiş olan askerî hâkimler, yarbay rütbesinde bulunan askerî hâkimler,
emekli olan askerî hâkimler, yani tüm askerî hâkimler, lehe olan bu düzenlemeden
yararlanmışlardır. Ancak,daha sonra 357 sayılı Askerî Hâkimler Kanunu'nda
tekrar bir değişiklik yapılmış, 21/6/2000 tarihi ve 4583 sayılı Yasa
ile yapılan değişiklikle, bu kez kıdemli binbaşı rütbesine terfi
ettiklerinde birinci sınıfa yükselen, atanan askerî hâkimlerin
binbaşılığa terfi etmeleri tarihinde birinci sınıf hâkimliğe kabulleri
yasa gereği yapılmış bulunmakta idi, ancak bu değişiklikle, daha
önceki değişiklik gibi, henüz emekli olmamış olan askerî hâkimler
lehe olan hükümlerden yararlanmamışlar ve birinci sınıf hâkimlere
tanınan ek gösterge ve yüksek hâkimlik tazminatının miktarını belirleme
için yasada öngörülen süreler binbaşı oldukları tarihten itibaren
işlemeye başlamış ve örneğin, sadece birinci sınıf hâkimlikte altı
yılını tamamlamış olan askerî hâkimlere tanınan temsil tazminatına
hak kazanmak için öngörülen altı yıllık süre, binbaşı oldukları tarihten
itibaren işlemeye başlamıştır. Bu itibarla, 28/6/2000 tarihinde yürürlüğe
giren 4583 sayılı Yasa'dan yararlanarak birinci sınıfa ayrıldığı
tarih binbaşı rütbesine geri çekilen görevdeki askerî hâkim, yarbay
rütbesinde bir yılını tamamladığında birinci sınıf askerî hâkimlikte
de altı yılını tamamlamış olduğundan, yarbaylığının birinci yılını
tamamlar tamamlamaz emekli olduğunda en üst gösterge rakamı üzerinden
ek gösterge, yüksek hâkimlik tazminatına ve temsil tazminatına hak
kazanmıştır. Sayıları yaklaşık 25-30 civarında olan ve 2000 yılında
yapılan bu değişiklikle mağdur olan hâkimlerimizin bu mağduriyetini
gidermek için, Sayın Bülent Baratalı tarafından bu yasa teklifi verilmiştir.
Değerli arkadaşlarım,
89 yılında -biraz önce de belirttiğim gibi- yapılan değişiklikten,
emekli olan askerî hâkimler de dâhil tüm askerî hâkimler yararlandığı
için bir eşitsizlik doğmamış, ama, 2000 yılında yapılan değişiklikten
emekli olanlar yararlandırılmadığı için, Yasa'nın yürürlüğe girdiği
tarihte görevde olanlarla emekli olanlar arasında büyük bir eşitsizlik
doğmuştur. Hizmet süresi ve kıdemi eşitler arasında olduğu gibi,
hizmet süresi ve kıdemi daha az olanlar lehine farklılıklar yaratılmıştır.
Sözün kısası, şu anda
20-30 civarındaki, 4583 sayılı Yasa'nın yürürlüğe girdiği 28/6/2000
tarihinden önce emekli olmuş olan askerî hâkim temsil tazminatı alamaz,
ek göstergesi 5.800, yüksek hâkimlik tazminatı göstergesi 4.500
iken, bu Yasa'nın yürürlüğe girmesinden sonra emekli olmuş olan, hizmet
yılı, rütbesi ve kıdemi aynı ve hatta daha düşük olan askerî hâkim
ise temsil tazminatı alabilmekte, ek göstergesi 7.600 ve yüksek
hâkimlik tazminatı göstergesi de 7.000'dir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YILMAZ KAYA (Devamla)
- Bu uygulama, eşitlik ve hiyerarşi kurallarını ayaklar altına almaktadır.
Eşit hizmete, rütbeye, kıdeme eşit ücret ilkesine aykırıdır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; getirilen teklif ile bu eşitsizlik ve doğan haksız durum
giderilmeye çalışılmakta ve 15'inci maddeye eklenmek istenen geçici
9'uncu maddeye, "Bu düzeltme, geçmişe doğru mali hak doğurmaz."
hükmü de koyulmak suretiyle yapılacak değişikliğin geriye yürümesine
engel olunarak hem karışıklığa neden olunmasına hem de devlete ayrıca
bir ek mali külfet getirilmesine de mâni olunmaktadır.
Teklifin doğrudan
Meclis gündemine alınması için desteklerinizi bekler, hepinizi
saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kaya.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
6.- Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü'nün, Nakdi
Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifinin (2/862) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/442)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
2/862 esas numaralı
kanun teklifimin, iç tüzüğün 37. maddesine göre
doğrudan Genel Kurul gündemine alınması hususunu saygılarımla
arz ederim.
Enis
Tütüncü
Tekirdağ
BAŞKAN - Teklif sahibi
olarak Sayın Tütüncü, buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bu yasa teklifini niçin
verdik? Bazı şehitlerimiz ve aileleri arasında yaratılmış olan
bir farklılığın, bir adaletsizliğin giderilmesi amacıyla bu yasa
teklifini verdik. Bilindiği gibi, kimlerin şehit sayılacağı konusu,
Millî Savunma Bakanlığınca çıkarılan Şehitlik Yönergesi'nde belirlenmiştir.
Bunun 4'üncü maddesine göre, askerlikte silahlı tatbikat, eğitim
ve hudut emniyet hizmetlerinde vuku bulan bir olayda veya kazada
yaşamını yitirenlerle, yangın, deprem, sel, heyelan, çığ gibi doğal
afetlerde ölenler şehit sayılmaktadır ve bunlar, yine, Şehitlik Yönergesi
uyarınca şehitliklerde toprağa verilmektedir. Ancak, şehitlerin
ailelerine nakdî tazminat ve aylık bağlanması işine gelince, işte,
burada, farklılıkla ve adaletsizlikle karşılaşılıyor. Çünkü,
Millî Savunma Bakanlığının Şehitlik Yönergesi'ne göre şehit sayılan
bazı evlatlarımız Nakdî Tazminat ve Aylık Bağlanması Hakkındaki
Kanun'a göre şehit sayılmıyorlar. Sonuçta ne oluyor? Şehitlerimiz
ve dolayısıyla şehit aileleri arasında ayrım yapılmış oluyor. Dolayısıyla,
"vatan sağ olsun" sözcükleriyle acılarını yüreklerine gömen,
vakur, asil ve yurtsever şehit aileleri daha sonra yaşadıkları ayrımcılık
ve adaletsizlik karşısında bir daha yıkılıyorlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; şehit ailelerinden bazılarını böylesine üzmeye,
onları tekrar maddi ve manevi mağduriyete uğratmaya hangimizin
hakkı vardır?
Bakınız, yasa teklifimin
daha iyi anlaşılabilmesi için elimdeki fazla sayıdaki örneklerden
bir tanesini size sunmak istiyorum: Tekirdağ Marmara Ereğlisi nüfusuna
kayıtlı Piyade Onbaşı Ahmet Oral, 10'uncu Piyade Tugayı 2'nci Taburu
5'inci Bölük Erciş'te askerliğini yaparken, iç güvenlik ve asayiş
görevi gereği birliğiyle birlikte Ağrı'nın Doğubeyazıt ilçesi
Sonkaya bölgesine intikal ediyor. Alan kontrolü nöbetini tamamlıyor,
üs bölgesine dönerken, kendi birliğinden olan ve PKK sempatizanı
olduğu ifade edilen bir er tarafından öldürülüyor.
Olayı, Nakdî Tazminat
Komisyonu kararı metninden size aynen aktarıyorum: "Olayın
gelişimine bakıldığında, ölen ve öldüren, kışlalarından teröristlere
karşı yapılacak operasyon için araziye intikal etmişler, arazide
yapılan görev sırasında öldüren kişi Piyade Er B. H. Türk Bayrağını
göstererek 'bu bayraktan nefret ediyorum' demiş, devamla 'Acaba,
PKK'lılar bu soğukta ne yapıyorlar' diye konuşmuş. Öldürülen kişi
olan Piyade Onbaşısı Ahmet Oral da adı geçene kızmıştır, 'ne biçim
konuşuyorsun' diye müdahale etmiştir. Piyade Er B. H.'nin 'yine
söylerim' diye karşılık vermesi üzerine, Piyade Onbaşı Ahmet
Oral, adı geçen ere birkaç tane yumruk vurmuştur. Bu durumu hazmedemeyen
Piyade Er B. H. olay günü nöbet değişimi sırasında Tekirdağlı Piyade
Onbaşı Ahmet Oral'a silahıyla ateş ederek öldürmüştür."
Değerli milletvekilleri,
Nakdî Tazminat Komisyonu, Millî Savunma Bakanlığı Şehitlik Yönergesi'ne
göre, Onbaşı Ahmet Oral'ı şehit kabul ediyor ve şehidin kanuni yakınlarına
nakdî tazminat ödenmesine hükmediyor, ayrıca bu aylığın ilgili kanun
ve yönetmelik uyarınca yüzde 25 artırılarak ödenmesini de karara
bağlıyor, fakat, bu kararın ikinci bölümü uygulanmıyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla)
- Şehidin ailesi, yoksul, ama gururlu, vakur; onun asıl derdi, evladının
gerçekten şehit olduğunun kanıtlanması. Büyük çaba gösteriyor,
mücadele yapıyor ve yıllar sonra Emekli Sandığına tekrar başvuruyor,
ama, Emekli Sandığı bu başvuruyu reddediyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun teklifimiz, aynı zamanda, askerde deprem,
yangın, sel, heyelan ve çığ gibi doğal afetlerde yaşamını yitiren
askerî personel ile erbaş ve erlerin acılı ailelerini de ilgilendiriyor.
Özellikle 1999 yılında yaşanan deprem felaketinde kışlada, kıtada
yaşamını yitiren yavrularımızın acılı aileleri evlatlarının
şehit olduğuna inanıyorlar ve şehit ailelerine sağlanan haklardan
yararlanmayı bekliyorlar.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu yasa teklifine sahip çıkınız. Bakınız, iki
gün önce Şehitleri Anma Günü'nü yaşadık.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tütüncü,
son cümlelerinizi rica ediyorum.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla)
- Toparlıyorum efendim.
Yurdun dört bir yanındaki
şehitlikler doldu taştı. Devlet yetkililerinin katıldığı bazı törenlerde
şehit analarının yetkililere sitemlerine tanık olduk, hatta tepkilerine
tanık olduk. Bir şehit babası, Orgeneral Sayın Faruk Cömert'e "Bizim,
siyasetçilere hiç güvenimiz kalmadı." dedi. Halkımızın verdiği
mesajı çok iyi okumak mecburiyetindeyiz. Yıllar önce, Ulusal Kurtuluş
Savaşı'nda İstiklal Marşı'nı yazan Mehmet Âkif'i nasıl okuduysak,
onun mesajını nasıl okuduysak, öyle okumalıyız halkımızın mesajını.
Şöyle demişti Mehmet Âkif yıllar önce: "Sen şehit oğlusun, incitme,
yazıktır, atanı." Şehitlerimizi incitmeyelim. Şehit ailelerini
de daha fazla üzmeyelim.
Hepinizi tekrar sevgiyle,
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Bir milletvekili olarak
söz isteyen, Denizli Milletvekili
Sayın Ümmet Kandoğan.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Sayın Enis Tütüncü'nün vermiş olduğu bu kanun teklifinin son derece
yerinde olduğunu ifade ediyor ve kendilerine şükranlarımı sunuyorum.
İnşallah, biraz sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisindeki milletvekilleri
olarak bizler de bu kanun teklifinin doğrudan Meclis gündemine alınmasıyla
ilgili, oylarımızla destek veririz.
Bu kanun teklifinin
görüşülme zamanının, Türk tarihinin en şanlı sayfalarından biri
olan Çanakkale Deniz Savaşlarının hemen akabinde verilmesini de
kaderin garip bir cilvesi olarak telakki ediyorum. Çünkü, tarihte
emsali görülmemiş bir şekilde Çanakkale'de büyük bir destan yazan
bir milletin torunları olarak bugün geçmişimizle iftihar etmekte
olduğumuzu da açık bir şekilde ifade etmek istiyorum. Çünkü, bu Çanakkale
Deniz Savaşları, Mehmet Âkif'in ifadesiyle:
"Vurulup tertemiz
alnından uzanmış yatıyor;
Bir hilal uğruna, yâ
Rab, ne güneşler batıyor!"
"
‘Gömelim gel seni tarihe!’
desem, sığmazsın."
"Ey şehit oğlu şehit!
İsteme benden makber,
Sana âğuşunu açmış
duruyor Peygamber."
İşte, böyle bir savaşta,
bu Mecliste bulunan milletvekillerimizin de mutlaka bir yakınının
hayatını kaybettiğini ve şehit olduğunu çok iyi biliyoruz. Mustafa
Kemal Atatürk'ün "ben, sizlere taarruzu değil, ölmeyi emrediyorum"
hitabını alan ve önündeki siperde üç beş saniye sonra hayatını kaybedecek
olanların arkasından "ölürsem şehit, kalırsam gazi olurum"
düşüncesiyle harekete geçen yeni binleri, hayatını bu ülkenin
birlik ve beraberliği ve bağımsızlığı için seve seve veren insanları,
bugün bir kez daha rahmetle anıyoruz.
"Bastığın yerleri
toprak diyerek geçme, tanı!
Düşün altındaki binlerce
kefensiz yatanı.
Kim bu cennet vatanın
uğruna olmaz ki feda,
Şüheda fışkıracak
toprağı sıksan şüheda."
İşte, hiçbir millete,
memlekete nasip olmayacak bu duyguları yaşamış, yüz binlerce şehit
vermiş insanlar olarak, bizler, bugün Sayın Tütüncü'nün vermiş olduğu
bu kanun teklifi karşısında parmaklarımızı değil, iki ellerimizi
havaya kaldırarak, bu kanun teklifinin doğrudan gündeme alınması
yolunda oy kullanmamız lazım.
Sadece Türkiye Büyük
Millet Meclisinin gündemine alınması yetmez, eğer samimiysek bu
parmaklarda, bu Meclis dönemi içerisinde, geri kalan çalışma süremiz
içerisinde bu kanun teklifinin burada kanunlaşması için hep beraber
çalışmamız gerektiği inancımı bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Bu vesileyle bir hususu
daha sizlere duyurmak istiyorum. Bakınız, elimde, Siirt'ten bir gazete:
"Pervari'de iki korucu şehit oldu." Çok yeni bir haber. Doğan
Köyü korucularından Osman Bulut ve Süleyman Bulut terör örgütüyle
girilen çatışma neticesinde şehit oluyorlar, ama, maalesef, yirmi
yıldan beri bölücü örgütle canlarını feda ederek savaşan bu korucularımızın
bir sosyal güvenlik şemsiyesi altında olmadıklarını da hepimiz
biliyoruz. İşte, bunu önlemek için, Doğru Yol Partisi Şırnak Milletvekili
Sayın Mehmet Tatar'ın vermiş olduğu bir kanun teklifi var; maalesef,
uzun zamandan beri Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine alınmadı.
Kendisinin de önergesi var, İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre doğrudan
gündeme alınmasıyla ilgili bir teklifi de var. Geliniz, ne olur, önümüzdeki
günlerde bu kanun teklifini de Türkiye Büyük Millet Meclisine taşıyalım
ve burada, hepimizin oylarıyla, yıllardan beri bölücü terör örgütüyle
büyük bir mücadele veren ve bu uğurda binlercesi şehit olan korucularımıza
sahip çıkıp onların sosyal güvenlik şemsiyesi altına alınması noktasında
bir gayret içerisinde olalım.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle,
Sayın Enis Tütüncü'ye huzurlarınızda tekrar teşekkür ediyorum. İnşallah,
hepimizin oylarıyla, bir eksiklik, bir aksaklık, bir yanlışlık giderilmiş
olacak ve demin de söylemiş olduğum gibi, sadece alınması yeterli değil,
bu dönemde, bu Parlamentoda kanunlaşması en büyük arzumuz ve temennimizdir.
Bu duygularla yüce
heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kandoğan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.23
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.44
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'nin İkinci Oturumu'nu
açıyorum.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları hakkında Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlıyoruz.
3.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı: 1342)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer
alan, 17/1/2007 tarih ve 5574 sayılı Türk Petrol Kanunu ve Anayasa'nın
89'uncu ve 104'üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabiî Kaynaklar Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlıyoruz.
4.- 17.1.2007 Tarihli ve 5574 Sayılı Türk Petrol Kanunu
ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (1/1301) (S. Sayısı: 1352)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet? Yok.
Ertelenmiştir.
BAŞKAN - 5'inci sırada
yer alan, Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı; Niğde Milletvekili
Orhan Eraslan ile Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın; 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'nda Değişiklik Yapılması ve Bu Kanun'a Bir Ek Geçici
Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Van Milletvekili Yekta
Haydaroğlu'nun; Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'na Bir Madde Eklenmesi
ile İlgili Kanun Teklifi ile Adalet Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı;
Niğde Milletvekili Orhan Eraslan ile Van Milletvekili Mehmet Kartal'ın;
4926 Sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılması
ve Bu Kanuna Bir Ek Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu'nun; Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununa Bir Madde Eklenmesi ile İlgili Kanun Teklifi ile Adalet
Komisyonu Raporu (1/1240, 2/403, 2/644) (S. Sayısı: 1275) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet?
Yerinde.
Komisyon raporu 1275
sıra sayısı ile bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri,
alınan karar gereğince bu tasarı İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında
görüşülecektir. Bu nedenle, tasarının tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler
halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Çorum Milletvekili Sayın Feridun
Ayvazoğlu.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN
AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1275 sıra
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı hakkında, Cumhuriyet
Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüşeceğimiz bu tasarının özüne bakıldığında kısaca şunları
başlık hâlinde sıralayabiliriz:
Tabii ki, kaçakçılık
denildiğinde nelerin kaçakçılığının yapılıp yapılmadığı konusunda,
ülkemizi ve ülkemizde yaşayan insanları ilgilendiren hangi konuların
daha ciddi boyutlarda kaçakçılığı teşkil ettiğini hepimiz zaman
zaman görüyoruz, duyuyoruz ve yaşıyoruz.
Sayın Başkanın az önce
belirttiği gibi, böyle bir tasarının ülkemizdeki insanların temel
ihtiyaçlarını ve gerçekten İç Tüzük'ümüzde belirtilen temel konuları
taşıyabilen, toplumun temelini ilgilendiren noktadan temel yasa
olarak görüşülüp görüşülmeyeceği açısından bunun bir temel yasa
şeklinde görüşülmesinin, yine muhalefetin sesinin kısılması
şeklinde buradan kamuoyuyla paylaşmanın da görev olduğunu ifade
etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
böyle bir temel yasa olarak kabul edilen Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Tasarısı nereden gerekli oldu da böyle bir tasarıyla tekrar Meclis
gündemine ne şekilde getirildi ve süreci nasıl oldu, dediğimizde
şunları belirtmek istiyorum: Böyle bir tasarının 4/8/2006 tarihinde
Hükûmet tarafından hazırlanarak Meclise sunulduğunu ve Meclis Başkanlığı
tarafından da Adalet Komisyonu Başkanlığına sunulmak suretiyle
yapılan alt komisyon çalışmaları ve komisyon çalışmaları sonucunda
da 13 Kasımla 29 Kasım arasında son şeklini almak suretiyle yüce
Meclisin huzuruna, şu andaki sıra sayısıyla getirilmiş oldu.
Değerli milletvekilleri,
elbette, şu anda uygulanmakta olan, yürürlükte bulunan Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'na bakıldığında, tarih olarak, 10 Temmuz 2003 tarihinde
yürürlüğe giren bir Yasa olduğunu hepimiz biliyoruz, 4926 sayılı
Yasa. Peki, 2003 yılından bugüne kadar, iki buçuk veya üç yıla yakın
bir süredir, bu tasarının, gerçekten, uygulanması ve AB'ye uyum yasaları
çerçevesinde o Yasa'nın çıkartılmış olması amacına ulaştı mı ve bu
noktada yapılan uygulamalar sonucu, Yargıtayın uygulamalara
dönük olmak üzere, mahkemelerin, yargıçların uygulamalarına dönük
olmak üzere, gerçekten, belirli bir içtihat oturtuldu mu ve beklenen
amaca bu Yasa'yla ulaşıldı mı ve AB'nin
istediği doğrultuda da
AB'ye uyum yasaları çerçevesinde, gerçekten, hedefini buldu
mu,
(x) 1275 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
dediğimizde, süreç olarak bakıldığında, bu sürecin gerçekten
yaşanamadığını ve bu sürecin kaçakçılıkla mücadeleye dönük olmak
üzere, tam manasıyla toplumun beklentilerine ihtiyaç verilmediğinin
gerekçe yapılmak suretiyle şimdiki tasarı huzurumuza getirildi.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, böyle bir tasarıya bakıldığında, teknik olarak, elbette, kabul
etmemiz gereken bazı hukuk tekniği ve kanun tekniği yönünden belirteceğimiz
noktalara, bizim, herhangi bir karşı çıkışımız söz konusu değildir,
bunun altını çizmek istiyorum. Şöyle ki, elbette, 1 Haziran 2005 tarihinde
yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu, Türk Ceza Kanunu'nun Uygulanmasına
ve Yürürlüğüne İlişkin Kanun kapsamında olmak üzere, 31/12/2006 tarihine
kadar değiştirilmesi gereken bu ceza şekillerinin, tariflerinin,
mutlaka o tarihe kadar yerine getirilmesi noktasındaki değişikliklere
teknik açıdan herhangi bir diyeceğimiz yoktur.
Yine, aynı şekilde
Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yapılan değişikliğin de 1/6/2005 tarihinde
yürürlüğe girmiş olması da nazara alındığında, bu noktalarda, teknik
yönden, Cumhuriyet Halk Partisi olarak bu tasarıya karşı çıkışımız
söz konusu değildir.
Yine, aynı şekilde
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na da, belirtilen bu yasaların amacına
dönük olmak üzere, teknik açıdan herhangi bir çıkışımızın söz konusu
olmadığını belirtmek istiyoruz. Ancak, acaba böyle bir tasarı ile
kaçakçılıkla mücadelede yeterli olabilecek miyiz? Şimdiye kadar
amacına ulaşılmadığı anlaşılan şu andaki yürürlükte bulunan Yasa'da
olduğu gibi, yine, hedefinden sapacak mı ve kaçakçılıkla mücadelede
arzu ettiğimiz noktaya gelebilecek miyiz, gelemeyecek miyiz? Biz,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, az önce belirtmiş olduğumuz teknik
yöndeki gelişmelere, değişmelere karşı bir şey dememekle beraber,
maalesef, getirilen bu tasarı ile kaçakçılıkla mücadelede arzu
edilen, beklenen amaca dönük bir çalışma ve tasarı olmadığını da
belirtmek istiyoruz.
Şöyle ki değerli arkadaşlarım,
şimdi, böyle bir tasarıda, özellikle suçlar ve kabahatler bölümü
olarak 3'üncü maddesinde yer alan ve on sekiz fıkra şeklinde cezaları
ve kabahatleri hüküm altına alan fıkralara bakıldığında, bunların
ne derece yetersiz olabildiği noktasında, biz, gerek komisyonlarda
gerekse daha önceki beyanatlarımızda bunları ifade ettik. Şöyle
ki değerli arkadaşlarım, örneğin, bu tasarıda öncelikle suçlar
ve kabahatlerin, bir madde, yani 3'üncü maddede birlikte görülmesi
mi daha faydalı ve pratik bir amaca dönüktür, yoksa suçların ve kabahatlerin,
Ceza Kanunu'muzun temel prensipleri doğrultusunda ayrı bir maddeye
konulması mı daha faydalı ve pratik olacaktı diye, biz, bunu eleştirdik
ve şimdi aynı eleştiriyi bir kez de Meclis kürsüsünden yerine getirmiş
oluyoruz.
Değerli arkadaşlar,
yine, bizim belirtmiş olduğumuz ve karşı oy yazımızda açıklamış olduğumuz
eleştirilerimizi burada da tekrarlamak bizlerin görevidir. Fakat,
farklı olarak şu konuları, özellikle yüce Meclisin huzurunda kamuoyuyla
da paylaşmanın esas görevimiz olduğunu belirtmek istiyorum:
Değerli arkadaşlarım,
bir defa, kaçakçılıkla mücadele denildiğinde, kaçakçılığın nerelerde
yapıldığını -bunların, özellikle gümrük kapılarında yapıldığını,
gümrük kapıları denirken de sadece, kara yolu gümrük kapıları mı,
yoksa bununla beraber hava yolundaki gümrük kapıları mı, yoksa deniz
yolundaki gümrük kapıları mı- örneğin, "Mersin'de olduğu gibi,
serbest bölgede yapılan kaçakçılığa da gerçekten, bu tasarı hizmet
edebiliyor mu; bu tasarıyla, orada yapılan veya yapılacak olan kaçakçılığa
önlem getirebiliyor?" muyuz dediğimizde, bunlara, tam manasıyla
olumlu cevap verebilmekten uzağız değerli arkadaşlarım. Şöyle ki,
bizim, özellikle iddia ettiğimiz ve bu tasarıda birtakım tartışmaların
odak noktası hâline gelen, hayalî ihracata dönük olan 3'üncü maddenin
on dördüncü fıkrası çok önem taşımaktadır.
Değerli arkadaşlar,
buradaki, daha önce getirilen -ve nitelikli dolandırıcılık olarak
bu madde fıkrasına eklenmiş olan- nitelikli dolandırıcılık, buradan,
hüküm altından çıkarılmıştır. Bizim karşı çıkışımız da, maalesef,
her zaman belirtmiş olduğumuz ciddi iddiaların da Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu'nun bu fıkrasında aynı şekilde noktalandığını görmekten
üzüntü duyduğumuzu ifade etmek istiyoruz. Şimdi, hayalî ihracat
dediğimizde, bakıyoruz, araştırıyoruz; gerek Yargıtayımızın kararlarına
gerekse bugüne kadar çıkan, kamuoyunda yayınlanan, basında yer
alan haberlere baktığımızda da karşımıza Sayın Maliye Bakanı Kemal
Unakıtan çıkmaktadır. Yargıtayımızın 2004/3072 esas sayılı 11. Ceza
Dairesinin bir karar örneği var değerli arkadaşlarım. Şimdi, bu karar
örneğinde Albaraka Türk'le ilgili, vergi kaçakçılığından, hayalî
ihracattan bahseden bir karar örneği var ve bu karar örneğinde Albaraka
Finans Kurumunun ortaklarının yanı sıra isminin yer aldığını, artık,
Yargıtay kararında tescil ettiren Sayın Kemal Unakıtan'ın ismi de
Albaraka Türk'ün aracı şirket yetkilisi olarak yer aldığı gerçeğini
hiç kimse inkâr edemez. Şimdi, böyle bir durumda, tabii, Sayın Maliye
Bakanıyla ilgili karar dokunulmazlık sebebiyle erteleniyor ve
hakkında herhangi bir işlem yapılamıyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
yapılacak olan bu değişiklikle, maalesef, hayalî ihracata ayrı
bir prim verilip sanki önümüzdeki günlerde yapılabilecek olan seçimlerde
veya oluşabilecek süreçlerde -neler oluşabileceğine hiçbirimiz
kestiremeyiz ama- Sayın Maliye Bakanının hakkında bulunan bu şekildeki
bir iddianın da önünün işte böyle bir tasarının 3'üncü maddesindeki
on dördüncü fıkra ve on beşinci fıkrasıyla kesilip kapatılmasına dönük olmak
üzere bir çalışma yapıldığını, maalesef, biz endişeyle ve şüpheyle
karşılamaya devam ediyoruz. Bunu, kamuoyuyla da paylaşmanın Cumhuriyet
Halk Partisi olarak görev olduğunu bildirmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
çünkü, belirtilen, kabul edilen nitelikli dolandırıcılığın cezası
iki yıldan yedi yıla kadar iken, böyle bir değişiklikle, komisyonda
yapılan bir değişiklikle bir yıldan beş yıla kadar indirilmek suretiyle,
yerine göre, alt sınırın paraya çevrilmesi veya tecil imkânlarını
verebilecek bir ortama getirilmesi ve yine 15'inci maddede ve on
altıncı fıkrada da devam eden hükmüyle de, bir para cezasıyla bu olayın
geçiştirilebilmesi, aracı şirket yetkilisine sadece para cezasını
verebilen bir fıkrayla bunun geçiştirilmesi, bu iddialarımızdaki
ve şüphelerimizdeki haklılık payını da ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlar,
elbette, yine, bizim karşı çıktığımız ve komisyon sırasındaki tartışmalarda
etkin pişmanlığa dönük olmak üzere, 5'inci maddede yer alan ve alabildiğince
etkin pişmanlığın sınırlarını genişleten maddeye de karşı çıkışımız
sonucu, etkin pişmanlığın sadece ve sadece soruşturma başlamadan
önce yapılmak şartıyla, diye getirilmek suretiyle hemen hemen ceza
tamamen kaldırılıyorken, cezanın yarı nispetinde azaltılması
şeklinde de bir hükmün değiştirilmesine Cumhuriyet Halk Partisi
olarak biz sebebiyet verdiğimiz için, bundan dolayı görevimizi yerine
getirdiğimiz inancını taşımaktayım.
Değerli milletvekilleri,
yine, aynı şekilde, böyle bir tasarıyla sadece ve sadece önlenmesi
gereken her türlü kaçakçılığın… Bu arada, en büyük kaçakçılığın da
şu anda gündemde olan ve devam eden, bu uğurda meydan savaşları verilen,
insanların gözünün kırpılmadan katledildiği Irak'taki yaşanan bu
savaşın kökenindeki petrol kaçakçılığının da birinci derecede
önemli olduğunu hepimiz bilmeliyiz ve görmeliyiz. Acaba, petrol
kaçakçılığının, tabii ki, deniz yoluyla yapılabilen petrol kaçakçılığının
da önlenebilmesine dönük olmak üzere, bu tasarı, o amacı ve hedefi
gerçekleştirebilecek mi, onları bu şekilde ihtiyaca cevap verdirebilecek
mi diye de bizleri düşündürüyor.
Değerli arkadaşlarım,
bunun yanı sıra, tabii ki, gümrüklerde görev yapan memurlarımızın
niteliklerinden tutunuz, A'sından Z'sine kadar, memurundan bakanlığına
kadar olan memurların niteliklerinin de gümrükte ne derece önem taşıdığını
hepimiz biliyoruz, bilmekteyiz. Biliyoruz ki, yerine göre, Edirne'de
gümrük kapısında yapılan soruşturmalar sonucu, onlarca, yüzlerce
memurun tutuklandığını ve onun bir yerlere kadar gelip dayandığını
ve onların da, basın aracılığıyla ciddi bir şekilde şaibeler altında
tutulan sayın bakanların da, özellikle Sayın Kürşad Tüzmen'in de isminin
yer aldığı basındaki haberlerin bizleri ciddi şekilde endişeye
sevk ettiğini de burada ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
elbette, bu tür bir tasarıyla ticaretin önlenmesi gibi bir amacın
olmadığını hepimiz biliyoruz. Elbette, öncelikle alınması gereken
idari önlemlerin ve çıkartılan tasarının içerisinde yer alan hürriyeti
bağlayıcı cezalarla birlikte, para cezalarının, caydırıcı bir
şekilde, cezai yönden de acaba hangisinin daha ağırlıkta olup olmaması,
ekonomik suça ekonomik ceza şeklinde mi olup olmaması noktasında
da, bu tasarının, ihtiyaca tam manasıyla cevap vermediğini belirtmek
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
böyle bir tasarıyla karşı karşıyayız. Biz endişelerimizi dile getirdik.
Gerek komisyonda gerekse şu anda sizlerle bu endişelerimizi paylaşmak
istedik, bunları kamuoyuna sunmak istedik. Böyle bir tasarının sakıncalı
maddelerini, fıkralarını, içerdiği cezai hükümleri ve kaçakçılıkta
elde edilecek malların tasfiyesiyle ilgili endişelerimizi bu
tasarının giderebilmesi noktasında, o belirtmiş olduğumuz eleştirilerin
aynı şekilde devam ettiğini belirtmek istiyoruz, bildirmek istiyoruz.
Değerli milletvekilleri,
elbette, mart ayının ülkemiz için ne kadar önemli bir ay olduğunu hepimiz
biliyoruz. Çünkü, mart ayı denildiğinde, tarih sürecinde çok olayların
yaşandığını biliyoruz. Ama, bizleri bugünlerde ilgilendiren üç
önemli konu var, bunları belirtip, konuşmama son vereceğim değerli
arkadaşlarım.
Hepimizin bildiği
gibi, uzun ömürlü yaşamasını istediğimiz bütün insanlarımızın
yaşlılığı bir gerçektir. Öncelikle kutlamış olduğumuz Yaşlılar
Haftası'nın bütün yaşlılarımıza sağlıklı yaşlar dileğiyle, ben
de, aynı şekilde Yaşlılar Haftası'nı kutluyorum ve az önce görüşülmüş
olan emeklilerle ilgili yasa teklifinin de, bir an önce Meclise gelerek,
bizim de destekleyeceğimiz şekilde çıkartılması hepimizin dileğidir
ve isteğidir diye ifade etmek istiyorum.
Bir diğer konu: İki
gün önce hepimizin andığı, ulus olarak birlik ve bütünlüğümüzün
hangi günlerde hatırlanması gerektiği değil, her gün hatırlanması
gerektiği noktasında da 18 Mart Çanakkale Deniz Zaferi'nin 92'nci
yıl dönümünü kutladık.
Ne mutlu ki bizlere,
bu ülkemizde kutlamak zorunda olduğumuz, içimizden gelerek kutladığımız
o bayramlarımızın, o anma günlerimizin, ulusal birliğimizin ve
bütünlüğümüzün hangi yıllara dayandığının göstergesi olarak da
bizlere çok önemli mesajlar verdiğini belirtmek istiyorum.
18 Mart 1915 gününün
ülkemiz için, ulusumuz için ne derece önem taşıdığını, o yıllarda
kimlerin, ülkemizde yaşayan, sınırlarımızda yaşayan insanlarımızın,
hangi etnik köken olursa olsun, orada cesur bir şekilde canı pahasına
verdikleri savaş sonucu şehit olmaları, işte, o yıllardaki ulusal
birlik ve bütünlüğünün arzusunu bugünlerde daha fazla hissettiğimizin
göstergesidir.
21'inde kutlayacağımız
Nevruz Bayramı'nın da böyle bir ayda hep birlikte kutlanmış olması
ve 1915'teki Çanakkale Deniz Zaferi'yle birlikte aynı ayda kutlanmış
olması bize, ulusumuza çok önemli mesajlar vermektedir.
Bu mesajların başında
şunu belirtmek istiyorum değerli milletvekilleri: Bizler, doğusuyla,
güneydoğusuyla, kuzeyiyle, güneyiyle, batısıyla, Trakya'sıyla
bütün Anadolu'daki insanlarımızın, o yıllarda atalarımızın, dedelerimizin,
gözlerini kırpmadan, hep birlikte, kol kola, yürek yüreğe vermiş oldukları
canları pahasına kurulan bu ulusumuzun birliğini ve bütünlüğünü
bozmaya çalışan, Doğu ve Güneydoğu'daki insanlarımızla beraber
bütün 70 milyonun kardeş olduğunu, birlik olduğunu, beraber olduğunu,
cumhuriyetin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk ve onun arkadaşlarıyla
beraber bu ülkemize nasıl tarihte tescil ettirdiyse, biz de şuna
inanalım ve elleri uzanan, dışarıdan içeriden elleri uzanan…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Devamla) - …Doğu'daki, Güneydoğu'daki insanlarımızı, sade vatandaşlarımızı
kandırmaya çalışanlara da buradan hep birlikte, bütün Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyeleri olarak seslenmek zorundayız: Geliniz, aldanmayınız
sevgili vatandaşlarımız. Biz. hepimiz biriz,
kardeşiz. Bu birlik ve kardeşliği bozmaya çalışanlara -dışarıdan
olsun içeriden olsun- hiçbirimiz prim vermeyelim. Prim vermeyelim
ki, ecdatlarımız Çanakkale'de rahat uyusunlar, ecdatlarımız Anadolu'muzda
rahat uyusunlar, ecdatlarımız doğuda, güneydoğuda, Hakkâri'de,
Edirne'de rahat uyusunlar.
Bu duygu ve düşüncelerle
bugünün önemini de bir kez daha ifade etmek istiyorum ve yüce Meclisi
aynı duygu ve düşüncelerle, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Ayvazoğlu.
Tümü üzerinde ikinci
grup adına konuşma, AK Parti Grubu adına Van Milletvekili Yekta Haydaroğlu.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
YEKTA HAYDAROĞLU (Van) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan 1275 sıra sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu Tasarısı hakkında AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
konuşmama başlamadan önce 18 Mart-24 Mart günleri arası kutlanmakta
olan Yaşlılar Haftası münasebetiyle yaşlılarımızı kutlamak istiyorum.
Bizleri bugünlere ve geleceğe hazırlayan yaşlılarımız için hayatı
kolaylaştırmak ve kimseye muhtaç olmadan yaşamalarını sağlamak
hepimizin öncelikli görevleri arasındadır.
Bu duygularla, tüm büyüklerimizin
Yaşlılar Haftası'nı kutluyor, minnet ve şükran duygularımla, yaşam
sevinçlerinin hiç kaybolmadığı, sağlıklı ve mutlu günler temenni
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde 1 Temmuz 1932 tarihinden 19 Temmuz 2003
tarihine kadar yürürlükte kalan ithal ikameci, aşırı korumacı ve
tekelci ekonomik politikalara göre hazırlanmış olan 1918 sayılı
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun günümüz ihtiyaçlarına
cevap vermediği için yürürlükten kaldırılmış, yerine, Avrupa Birliği
normlarına ve çağımızın şartlarına uygun, 19 Temmuz 2003 tarih ve
4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu yürürlüğe girmiştir. Daha
sonra, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe
girmiş olup, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesinde, bu
Kanun'un genel hükümlerinin özel ceza kanunları ve ceza içeren kanunlardaki
suçlar hakkında da uygulanacağı düzenlenmiştir. 5237 sayılı Türk
Ceza Kanunu'ndan sonra, 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu ile
5326 sayılı Kabahatler Kanunu 1 Haziran 2005 tarihinde yürürlüğe
girmiş olup, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun 3'üncü maddesinde de
bu kanunun genel hükümlerinin, diğer kanunlardaki gibi, kabahatler
hakkında da uygulanacağı hükme bağlanmıştır.
Dolayısıyla, 5237 sayılı
Türk Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesi ile 5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nun
3'üncü maddesi gereğince ve 4926 sayılı Kanun'un suç ve kabahatlere
ilişkin genel düzenlemelerinin, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu ve
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'na uyumlu hâle getirilmesi gerekmekteydi.
Bu uyum çalışmaları
sırasında, 4926 sayılı Kanun'un uygulamada tereddüt yaratan hükümleri
de gözden geçirilmiş ve madde metinleri sadeleştirilmiştir. 5237
sayılı ve 5326 sayılı Kanun'la da düzenlenmiş bulunan hükümler 4926
sayılı Kanun metninden çıkarılmıştır. Dolayısıyla, bu düzenlemeler
4926 sayılı Kanun'un madde düzeni ve sıralamasında büyük değişiklikler
gerektirdiği ve 4926 sayılı Kanun'un uygulama noktasında 1918 sayılı
Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Kanun'la birlikte ortada olan sorunları
ortadan kaldırmadığından dolayı, bunlar için yeniden maddeler ihdas
edilerek, yerine yeni maddeler konularak, 4926 sayılı Kanun'un tamamını
yürürlükten kaldıran bir tasarı hazırlanmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanunun asıl amacı, kaçakçılık fiilleri ve
yaptırımları ile kaçakçılığı önleme, izleme, araştırma usul ve
esaslarını belirlemektir. Bu kanunun "Kaçakçılık fiilleri"nin
"Suçlar ve kabahatler" bölümünde, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nun
genel hükümleri karşısında 4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'nda
tanımlanan fiillerin bir kısmı yaptırımsız kalacağından, söz konusu
boşluğun doldurulması amacıyla, bu maddede "suç" tanımları
yeniden yapılmış ve bazı fiiller, 5326 sayılı Kabahatler Kanunu
hükümlerine göre idari para cezası gerektiren kabahat olarak da
tanımlanmıştır.
Oluşturulan suçlara
karşılık, bu fiillerin yaptırımı ise başka bir maddede düzenlenmiştir.
Bu suçlar ve kabahatlere, ilgili kanundan bir iki örnek vermek gerekirse:
"Eşyayı, gümrük işlemlerine tâbi tutmaksızın Türkiye'ye ithal
eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para
cezası ile cezalandırılır."
Bir diğeri: "Eşyanın,
belirlenen gümrük kapıları dışından Türkiye'ye ithal edilmesi halinde
verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır."
Diğer bir fıkrada:
"Eşyayı, sahte belge kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen
veya tamamen ödenmeksizin, Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan
beş yıla kadar hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
denmektedir.
Bunun dışında:
"Belli bir amaç için kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici
ithalat ve dahilde işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı,
sahte belge ile yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, altı aydan
üç yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır."
denmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; diğer bir konu: "Nitelikli haller" bölümünde
"Bu Kanunda tanımlanan suçların ve bu kabahatlerin, bir örgütün
faaliyeti çerçevesinde işlenmesi hâlinde, verilecek ceza iki kat
artırılır." denmektedir.
"Bu kanunda tanımlanan
suçların ve kabahatlerin, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte
işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranda artırılır."
6'ncı maddede, yolcu
beraberinde getirilen kaçak eşyaya ilişkin düzenlemeler yapılmış.
Yolcuların gümrük mevzuatına göre beraberinde getirmek hakları
bulunan eşya dışında bir eşyayı getirmeleri hâlinde, eşyaya ilişkin
gümrük vergileri, birinci fıkrada belirtildiği üzere, 2 kat, yani,
"Yolcuların, gümrük mevzuatına göre zatî ve hediyelik eşya kapsamı
dışında olup beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında
veya taşıma araçlarında çıkan ya da başkasına ait olduğu halde kendi
zatî eşyasıymış gibi gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük
idarelerince iki kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir."
İkinci fıkrada belirtilen
hâlde ise, 3 kat tahsis edilecek ve eşya sahibine iade edilecektir. Bu
da "Söz konusu eşyanın gümrükten kaçırılmak amacına yönelik
olarak saklanmış veya gizlenmiş olarak bulunması durumunda gümrük
idarelerince eşyanın gümrük vergileri üç kat olarak alınır ve eşya
sahibine teslim edilir." denmektedir.
Deniz taşıtlarında
ise, "Hukuken geçerli bir mazereti olmadığı halde, izinsiz olarak
gümrük bölgesine girerek sahile veya başka gemiye yanaşan geminin
kaptanı, gemide yasak eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde
yer almayan eşya bulunması hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık
suçuna ilişkin hükümlere göre cezalandırılır."
8'inci maddede, "Bu Kanundaki kabahatler
dolayısıyla verilen idarî para cezasına ilişkin karar kesinleştikten
sonra kabahat işlenmesi hâlinde tekerrür hükümleri uygulanır.
(2) Tekerrür hâlinde,
idarî para cezası artırılır." denilmektedir.
Değerli milletvekilleri,
bu Kanun'un "Arama ve elkoyma" bölümünde ise, 5271 sayılı Ceza
Muhakemesi Kanunu'nun 128'inci maddesinin 4'üncü fıkrasında yer
alan, kara, deniz ve hava ulaşım araçları hakkında verilen el koyma
kararlarının, bu araçların kayıtlı bulunduğu sicile şerh verilmek
suretiyle icra olunacağı yönündeki düzenlemeye uygun olarak, kaçak
eşya naklinde kullanılan taşıtlara el konulması usulü düzenlenmiştir.
Ayrıca, bu maddede,
her türlü silah, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan
şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan diğer
araçlar ile kişilerin üzerinde yapılacak arama ve el koymalar
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca
yerine getirilir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu tasarının en önemli maddelerinden biri de
1918 ve 4926 sayılı Kanun çerçevesinde el konulan araçları da ilgilendiren
"kaçak eşya naklinde kullanılan taşıta el koyma" maddesidir.
2003 yılı ve 2005 yıllarında şahsım tarafından da hazırlanmış ve Türkiye
Büyük Millet Meclisine sunulmuş kanun teklifimde de belirttiğim
üzere, özellikle sınır illerimizde bir mahalleden bir mahalleye
yapılan hayvan nakillerinde, şayet nakli yapılan bir hayvanın küpesi,
menşe şehadetnamesi veya pasaportu yok ise veya nakil aracında 1
kilo çay veya 5 litre mazot yakalanır ise o taşıtlara el konuluyordu.
Bu da, şehir giriş ve çıkışlarında, özellikle vilayetim olan Van'da
olduğu gibi, halk tarafından da "araba mezarlığı" olarak
adlandırılan ve şehir girişinde kötü bir manzara oluşturan millî
bir serveti çürümeye terk etmek ve geçim kaynağı sadece bu nakil
aracı olan vatandaşları hem manen hem de madden büyük bir çöküntü içerisine
sokmuş ve işsizlik artışına büyük bir katkı sağlamıştır. Bu madde
de "bu kanunda tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan
taşıtlara Ceza Muhakemesi Kanunu'nun 128'inci maddesinin dördüncü
fıkrası hükmüne göre el konulur" denilmektedir. Bu Ceza Muhakemesi
Kanunu'nun 128'inci maddesinde "Kara, deniz ve hava ulaşım araçları
hakkında verilen elkoyma kararı, bu araçların kayıtlı bulunduğu
sicile şerh verilmek suretiyle icra olunur" denilmektedir. El
konulan eşyaların muhafazasında, kaçak şüphesiyle el konulan eşya
ile alıkonulan her türlü taşıt ve araç "miktarı, cinsi, markası,
tipi, modeli, seri numarası" gibi eşyanın ayrıca özelliklerini
gösterir bir tutanakla teslim edilir. Gümrük idaresi de, kaçak eşya
ve taşıtların muhafazası için gerekli olan yerlerde depo temin
eder. Yabancı ülkelerden gelen yasak eşya, yükleme ve taşıma belgelerinde
belirtilerek gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik
tedbirleri alınarak, geldiği yere veya diğer bir ülkeye iade veya
sevki olunur.
Bu kanunda tanımlanan
suçlarla ilgili olarak, 26 Eylül 2004 tarihli 5337 sayılı Türk Ceza
Kanunu'nun eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümler uygulanır.
Ancak, kaçak eşya taşımasında, bilerek kullanılan veya kullanılmaya
teşebbüs edilen taşıma aracının müsadere edilebilmesi için, kaçak
eşyanın suçun işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya
çıkmasını engelleyecek şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat
içinde saklanmış olması veya kaçak eşyanın, taşıma aracı, yükleme
miktarı ve hacim bakımından tamamını veya ağırlık bölümünü oluşturması
ya da naklinin bu aracın kullanılmasını zorunlu kılması, aracın müsaderesini
gerektirmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun, kaçakçılığı önleme ve izleme ve araştırma
görevlerini mülki amirlere, Gümrük Müsteşarlığı ile Emniyet Genel
Müdürlüğü, Jandarma Genel Komutanlığı, Sahil Güvenlik Komutanlığı
ve sorumluluk bölgeleri içerisinde Kara Kuvvetleri Komutanlığı
bünyesinde olan sınır birliklerine bağlı personele vermiştir. Kaçakçılıkla
mücadeleyi teşvik etmek amacıyla, kaçak zanlı ile eşya yakalanması
hâlinde, muhbir ve el koyanlara ikramiyeler verilecek ve bu ikramiyeler
de yeniden düzenlenmektedir.
Ayrıca, yıllardır büyük
sorun teşkil eden, kamu kurum ve kuruluşlarına, mülki idarelere muhafaza
edilmek üzere verilen akaryakıtların akıbetiyle ilgili sorundur.
Bu konu, ilave edilen geçici 4'üncü maddeyle, 1918 sayılı ve 4926 sayılı
Kanun çerçevesinde "…kaçak zannı ile elkonulan veya Gümrük Kanununa
göre Devlete intikal ederek kamu kurum ve kuruluşları ile mülki
idarelere muhafaza edilmekte olan akaryakıtlardan bu Kanunun yürürlüğe
girdiği tarih itibarıyla tasfiyesi yapılmamış olanlar, bunları
muhafaza eden kamu kurum ve kuruluşları ile mahalli idarelere bedelsiz
tahsis edilmiş sayılır." denilmektedir.
"Bu şekilde tahsis
edilen akaryakıtlardan herhangi bir vergi ve resim harcı alınmaz ve
kaçak zanlı ile el konulan akaryakıtlarda yargılama sonucunda,
mahkemesince sahibine iadesine karar verilenlerin bedeli hazineden
karşılanır" denilmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanunun yürürlüğe girmesiyle, uzun yıllardır,
1918 sayılı ve 4926 sayılı Kanun'la birlikte oluşmuş olan sıkıntılar
da böylelikle giderilmiş olacak ve uygulama noktasında sıkıntı
yaratmayacak bir kanun çıkarmış olacağız.
Bu vesileyle, bu kanunun
çıkarılmasında emeği geçen, başta Sayın Bakan ve bürokratlarımıza,
ilgili komisyonun Sayın Başkan ve üyelerine ve siz saygıdeğer milletvekillerine
teşekkür ediyor, en kalbi duygularımla saygı ve sevgilerimi sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Haydaroğlu.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu olarak görüşmeye başladığımız
1275 sayılı Yasa Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere söz aldım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Kanunun teknik özelliklerini
biraz önce konuşan arkadaşım anlattı, neler getirdiğini zaten biliyoruz.
Gerekçesinden de anlaşıldığı üzere, 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu
ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu'nda yeni düzenlemelerle,
bir noktada 1918 sayılı Kaçakçılığın Men ve Takibine Dair Yasa'yı
değiştiren 4926 sayılı Yasa'nın yeniden Ceza Kanunu'muz ve Usul Kanunu'muza
göre düzenlenmesinden ibaret bir yasa tasarısı. Ben, yasanın çok
teknik özelliklerine girmeden, bu hususla ilgili genel görüşlerimi
belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
"kaçakçılık" tarif olarak, hukuk dışı mal alışverişi. Bu,
yurt dışından yurt içine girerken olur, yurt içinden yurt dışına giderken
olur, yani hukuk dışında haksız kazanç sağlamanın ve haksız rekabetin
kaynağını oluşturan ve bu haksız kazancın, haksız rekabetin arasındaki
farkı da millete ödettiren bir sistemin adı. Nasıl olur bu derseniz,
şöyle olur: Sizin ülkenize 28 milyar dolarlık petrol girer de, bunun
sadece 9 milyar doları resmî, 18 milyar doları kaçak girmişse, siz,
resmî girene 4 kat KDV, ÖTV koyarsınız, bunun Türk çiftçisi bedelini
öder, nakliyecisi bedelini öder, fabrika çalıştıranı, sanayicisi
bedelini öder, ama onların ödediği bedelin 2 katı birilerinin cebine
rant olarak, kaymak olarak girer. İşte, o zaman, siz Türk köylüsüne 1
milyon liraya vereceğiniz mazotu 2 milyon 400 bin liraya satmak zorunda
kalırsınız. Şimdi biz söylüyoruz, diyoruz ki: "Mazot 1 milyon
lira olacak." "Canım, olur mu?" Niye olmasın, niye olmasın?
500 bin liraya mal olan mazotu 2 milyon 400 bin liraya niye satarız? Çünkü,
1 milyon 900 bin lira ÖTV ve KDV, devlet hazinesindeki
açıkları kapatmak üzere, vergi koyarız. Peki, üçte 2 kaçağı önlesek,
bu vergiyi üçte 2 daha az koyacağız demektir. 500 bin lira vergiyle yetineceğiz, 500 bin lira da maliyet
oldu mu, 1 milyon liraya mazotu satma imkânı olacak demektir. Demek
ki, ne anlaşılıyor? Anlaşılan şu: Kaçakçının cebine götürdüğü…
Ha, akaryakıt dağıtımcısı olabilir bu, PKK örgütleri olabilir, başka
suç çeteleri olabilir, hangi çete olursa olsun, hukuk dışı yollarla,
kaçakçılık yoluyla para kazananların haksız rekabetle getirdiklerinin
bedelini de bu fakir fukara millet, boğazından, kursağından, ÖTV
olarak, KDV olarak öder. Ondan sonra "Efendim, Türk tarımına şunu
yapıyoruz ya." Bir şey yapmayın, bir şey yapmayın. Ne yapın? Türk
tarımında, mazottan aldığınız 5 kat verginin sadece 1 katını ona
destek olarak verin. 5 kat vergi alıyorsunuz, 1 katını destek olarak
verin.
Şimdi, kaçakçılık o
kadar önemli bir hadise oldu ki, 18 milyar dolar petrol kaçakçılığı,
2,5 milyar dolar şeker kaçakçılığı... Ondan sonra, Sayın Sanayi Bakanı
şekere kota, pancara kota, pancara kota… Hafta sonu Turhal'daydım,
"Turhallıya pancar ekme, tütün ekme…" Niye? Kota… Peki, bu
kaçakçılığı önlesek, 1,5-2 milyar dolarlık şeker kaçakçılığını
önlesek, benim köylüm üretse, kota koymasak da o 1,5-2 milyar doların, kaçakçılıktan
giren şekerin karşılığını, tatlandırıcıdan giren kaçakçılığın
karşılığını benim köylüme versek kötü mü olur? Keza 2 milyar dolara,
1,5 milyar dolara yakın sigara kaçakçılığı. Ha bire zam yapıyor,
"Efendim, sigaraya zam yapalım, ÖTV'sini artıralım, KDV'sini artıralım."
Ne ola? Hazineye para lazım. Niye lazım? Ee, lazım, çünkü, hazine o
kadar borçlanmak zorunda ki, sıcak para baronlarının Merkez Bankasına
verdikleri dolarların karşılığını TL olarak alıp piyasaya sürecek
hâlleri yok; borçlanmanın 2 katı, hazine, tahvil almak zorunda, parayı
piyasadan çekmek zorunda. Yüzde 20'yle borçlan, yüzde 4,5'la Amerika
Merkez Bankasının, hazinesinin bonolarını satın al... Yani, değerli
arkadaşlar, siz hakikaten muhafazakârsanız, bunun sorgusunu yapabiliyor
musunuz? Yani, yüzde 22'yle borçlanılan bir hazineniz olacak, diğer
taraftan Merkez Bankanız, yüzde 4,5'la Amerikan hazinesinin tahvillerini
satın alacak. Bu devlet zararı değil de, bu milletin boynuna geçirilmek
istenen bir kement değil de, bunun adı ne, bunun izahı ne? Ya, böyle
bir şeyi nasıl tasavvur edebilirsiniz? Sonra döneceksiniz
"her şey iyi" diyeceksiniz. Bakın arkadaşlar "her şey
iyi" diyenler, Türkiye'ye sıcak para veren baronlar, sıcak para
baronları, bu Avrupa'nın, Amerika'nın emeklilik fonlarında... Yani
Hans'ın, Coni'nin emeklilik maaşlarını daha çok, fazla alabilmeleri
için, o fonlardaki paralarını size sıcak para baronları getiriyorlar,
karşılığında TL alıyorlar, doları baskılıyorlar. Onları da sizin
hazinenize, borçlanma ihtiyacının 2 katı vererek, oradan aldıkları
gelirlerle, tekrar gidip, kendi emeklilerinin refahını yükseltiyorlar.
Yani, Hasan'ın, Ali'nin alacağı parayı Hans alıyor, Margaret alıyor,
John alıyor. Türkiye bu, Türkiye böyle bir sarmalın içine girdi, Türkiye
böyle bir kuşatılmışlığın içine girdi. Hep anlatıyorum, küresel
sistemin Türkiye'ye biçmek istediği rol, itaat eden, buyruk dinleyen
bir ülke olsun isteniyor, borçlandırıldıkça borçlandırılıyor,
Türkiye söz söyleyen olmasın, buyruk veren olmasın, küresel güç olmasın,
bölgesel güç olmasın, söz söylemesin; boyun büksün, buyruk alsın, talimat
alsın ve Türkiye itaat etsin isteniyor.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - 10 milyar dolar artırıyorlar...
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Türkiye'nin iktidarları itaat edebilir, ama biz itaat etmeyeceğiz,
biz itiraz edeceğiz buna. Böyle bir sistem olabilir mi? Benim hazinem,
Merkez Bankam, nasıl 4,5 dolarla Amerikan hazine bonosu satın alabilir?
Hiç düşündünüz mü arkadaşlar? Vicdanınıza elinizi bir koyun ya!
Ben, dolarla, yüzde 15 borçlanacağım IMF'den; ondan sonra, Merkez Bankası
parasını götürüp yüzde 4,5'la Amerikan hazine bonosu alacağım. Bunun
adı kaçakçılık işte. Bunun adı… İşte kaçakçılık bu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - 10 milyar dolar artırmışlar Süleyman Bey.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Bunun adı hukuk dışılık, milletin değerlerini yabancıya peşkeş
çekmek. Ali'nin alacağını, Hasan'ın alacağını Hans'a vermek, Ali'nin
alacağını, Hasan'ın alacağını Margaret'e vermek.
Şimdi, bir sistem kurulmuş,
çok güzel. Bakın arkadaşlar, bu sıcak para baronları, Citibank, Morgan,
diyorlar ki: "AK Partiyle beş yıl daha." Niye? Çünkü, para kazanıyorlar
adamlar. TÜSİAD… TÜSİAD da diyor: "AK Partiyle beş yıl daha."
Onlar da iyi para kazanıyorlar, maşallah. 26 tane, milyar dolar sahibi
yayımlandı Forbes Dergisi'nde. Ama, 26 milyon yoksul olduğu TÜİK raporlarında
var. Her 1 milyon yoksula karşılık 1 tane, milyar dolar sahibimiz… Bravo!
Bravo! Sosyal adalet bu olacaktı; öyle mi? Vicdanım kanıyor, vicdanım.
Vallahi, vicdanım kanıyor. Gidin, şu Anadolu insanlarına bir bakın
Allah aşkına ya! Bakın bir ya, bakın! Böyle düzen olmaz. Bu düzeni değiştirecektik.
Bu düzeni yıkacaktık. Bu düzeni yerin dibine sokacaktık. Öyle söz
vermiştik bu millete. Ama ne oldu? Tamahkârlığımız, tamahkârlığınız,
fırsatçılığınız… Hele biz bu dönemi bir geçirelim, bu dönem iyi dönem…"
Bakın arkadaşlar,
fırsatı ganimet, ganimeti de yandaşlarınıza nimet yaptınız. Fakir
fukara yok artık sizin lügatınızda. Fakir fukara kalmadı. Eğer kalsaydı,
18 milyar dolar petrol kaçakçılığı olmazdı Sayın Bakan. Eğer kalsaydı,
2 milyar dolar şeker kaçakçılığı olmazdı. Eğer kalsaydı, çay kaçakçılığı,
sigara kaçakçılığı… "Biz Kanun'u değiştirdik, 1918'i değiştirdik."
Siz zannediyorsunuz ki, biz çok kanun değiştirirsek bu işler hallolur.
Bir adaya kanunları yığın bakayım, o adada suçu önleyebilir musunuz?
Kanunlar önlemez suçu. Bir tarlaya tohum ekersiniz, gübre verirsiniz,
çapalama yaparsınız, ilaçlarsınız, her şeyi yaparsınız, ama, o tohumun
yeşermesi için iklim lazım iklim, iklim lazım. Bir ülkede başbakanın
oğlu 5 milyon dolara gemi alıyorsa ve o aldığı gemiyi, iki sene, üç
sene evvel kendisine burs verenlerden alıyorsa, o ülkede iklim bozulmuştur.
Siz iklimi değiştirmediğiniz müddetçe, siz kendi yandaşlarınıza
ganimet dağıtmaya devam ettiğiniz müddetçe, Türkiye'de kaçakçılığı
önleyemezsiniz; çünkü, öyle bir rant pazarı kurulmuş ki, ne kanunla
ne yasayla ne şununla ne bununla önleneceği yok. Geçti bunlar.
Bakın, kırk defa söylüyoruz:
Habur'da neler oluyor? Habur'da neler oluyor? Habur'da olanlardan kimsenin
haberi yok. Habur'da bir düzen kurulmuş; alan memnun, satan memnun. Mersin
Serbest Bölgesinde neler oluyor? Bak, 60'a yakın, yüzde 60'a yakın şirket
Barzani'ye ait. Sayın Bakan, iddia ediyorum, Barzani'ye ait. Onun talimatıyla
iş yapıyorlar, onun talimatıyla kaçakçılık yapıyorlar. Ondan sonra,
siz burada, "Efendim, Kuzey Irak'a müdahale edelim mi, etmeyelim
mi?" Etmeyin, ama, bir kesin kapılarını. Yüzde 13'le sanayiciye
verdiğiniz elektriği yüzde 5'le Barzani'ye veriyorsunuz. Hiç mi
utanma yok? Hiç mi utanma yok? Benim Türk köylümün, kuyusundan su çekmek
için 18 sente kullandığı elektriği 5 sente Barzani'ye verirken yüzünüz
kızarmıyor mu? Kızarmıyor mu Kerkük'te 18 Türk katledilirken? Kızarmıyor
mu? Nasıl millîsiniz, nasıl? Yani, artık konuşmak istemiyorum, utanıyorum
bu kürsülerde, bu kürsüde utanıyorum bunları dile getirmeye. Yazık,
yazık bu millete! Millete pancar ektirtmiyorsunuz. Niye? Kota var.
Aradaki fark neyle kapanıyor? Tatlandırıcıyla. Dünyanın her tarafında
yüzde 2, bizde yüzde 15 tatlandırıcı kullanılıyor çikolata sanayisinde,
başka sanayilerde. Niye? Cargill para kazansın diye. Ya, ne çabuk
ortak oldunuz, Allah aşkına, ne çabuk sistemle uyuştunuz? Böyle mi
geldiniz siz yahu? Hiçbir şey söylemiyorum, millete havale ediyorum
sizi.
Saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Sarıbaş.
Şahsı adına, Kütahya
Milletvekili Sayın Alaettin Güven, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1275 sıra sayılı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlarım,
Değerli Başkanım, kıymetli arkadaşlarım; 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu, yürürlükten kaldırılan 1918 sayılı Kanun'dan daha
çağdaş ve daha gelişmiş normları ihtiva etmektedir. Böyle olmasına
karşın uygulamada sıkıntılar meydana gelmiş olup bu sıkıntılar
iki noktada yoğunlaşmaktadır: Bunlardan özellikle birincisi sınır
bölgelere yakın yerlerde belgesiz hayvan nakli kaçakçılık sayılmıştır.
Sadece belgesiz taşınan mallarla ilgili delillere dayanılmadan
kaçakçılık olarak yorumlanması önemli mağduriyetleri de beraberinde
getirmiştir. Bu mağduriyetin giderilmesi için konuya açıklık getirilmesi
amaçlanmıştır bu yasayla.
Bu arada, el konulan
binlerce vasıtanın, çeşitli ticari emtianın ekonomimizin dışında
tutulmaması için bu yasa ek bir maddeyle de güçlendirilmiştir. Gümrüklerimizde
yapılan kaçakçılıklarla ilgili mevzuat eksikliğinin giderilmesi
amacıyla da yapılan bir düzenleme olup bunun yanı sıra kaçakçılıkta
karşılaşılan uygulama aksaklıkları ve eksikliklerin giderilmesi
amaçlanmış olup yasamızın ülkemize, insanlarımıza, hepimize hayırlı
uğurlu olmasını temenni eder, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Güven.
Yine şahsı adına, Manisa
Milletvekili Sayın İsmail Bilen. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kaçakçılıkla Mücadele
Kanunu Tasarısı ve teklifleri -1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı
ve teklifleri- üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, biraz önce Anavatan
Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımızın birtakım eleştirilerine
de birkaç cümle ile cevap vermek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
Habur'da ve sınır kapılarında neler yaşandığını, neler olduğunu
iddia eden arkadaşımıza en güzel cevabı, yine devletimizin,
Hükûmetimizin resmî rakamlarından vermek istiyorum. 1999 ve 2002 yılları
arasındaki gümrüklerde yakalanan kaçak emtia miktarı 333,7 milyon
YTL iken, 2003 ve 2006 yılları arasında yakalanan kaçak eşya miktarı
1 milyar 661 milyon YTL'dir. Yani, yaklaşık bu artış, yakalamadaki,
takipteki, önlemedeki artış yüzde 397'ye tekabül etmektedir. Peki,
bütün bunlara rağmen, sınır kapılarında hâlâ usulsüzlükler, yanlışlıklar
olmuyor mudur? Elbette oluyordur. Bütün dünyada olduğu gibi bizim
sınırlarımızda da buna benzer hadiseler yaşanmaya belki devam
ediyordur, ancak, geçmişle mukayese edildiğinde, inanıyorum ki,
Hükûmetimiz, Bakanlığımız, bu hususta üzerine düşen görev ve sorumluluğun
bilinciyle hareket etmiş ve buradaki hem takibi hem izlemeyi etkin
bir şekilde yaparak 1 milyar 661 milyon YTL'lik bir kaçak eşya yakalama
başarısını ortaya koymuştur.
Değerli arkadaşlar,
yine Sayın Sarıbaş'ın ortaya attığı birtakım iddialar vardır. Evet
"Düzeni değiştirmek iddiasıyla iktidara geldiniz, düzenin
adamı oldunuz, düzenle entegre oldunuz ve ezilen Anadolu insanı."
dedi. Buna da katılmak mümkün değil. Biz, Anadolu insanıyla sürekli
birlikteyiz. Her hafta sonu, aşağı yukarı bütün milletvekili arkadaşlarımız,
seçim bölgelerinde bu Anadolu insanıyla beldesinde, köyünde, kahvesinde
birlikte oluyorlar.
İş çevreleri, geçmişte
Hükûmete ve Hükûmetin programına güvenmeyen iş çevreleri, ilk defa
iktidarımız döneminde güven ve istikrarın yakalanmış olmasından
kaynaklanan hem ihracatta hem üretimdeki başarısıyla performansını
ortaya koymuş ve gelir dağılımındaki adaletsizlik, sürüyor olmasına
rağmen, iktidarımız döneminde daha aza indirgenmiş durumdadır.
Yeni zenginlerin türemesinden
rahatsız olmak yanlıştır. Rahmetli Özal bunu duymuş olsaydı, Sayın
Sarıbaş'ı ikaz eder, hatta biraz da belki tenkit ederdi. Rahmetli Özal
döneminde "Anadolu aslanları, kaplanları" diye yeni zenginler
oluşturulmuş, sermaye tabana yayılmaya çalışılmış ve iktidarımız
döneminde de bugün bu sermaye Anadolu'ya yayılmış ve Anadolu'da KOBİ'ler
vasıtasıyla, küçük sanayiler vasıtasıyla insanımızın zenginleşmesine,
aş ve iş bulmasına vesile olmuştur. Zenginden veya zenginlikten veya
sanayiciden ürkmek başkalarına yakışır, ama, Anavatan Partisine
ve Anavatanın kurucularına yakışmaz, geçmişte temsil ettiği misyonla
da çelişir.
Değerli dostlar, Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; sermaye, küresel sermaye de dâhil olmak
üzere, yaptığı yatırımla bu bölge insanına, Türk insanına istihdamda
katkı sunuyor. Bunun dışında, üretimiyle gayrisafi millî hasılanın
artışına vesile oluyor. Ülkenin ve insanların zenginleşmesine
sebebiyet veriyor. Peki, bu zenginleşmeden birtakım çıkar çevreleri
veya yanlış hesaplar peşinde koşan veya gümrük kapılarında gümrüksüz
veya yalan ve yanlış beyanlarla gümrüksüz veya yalan yanlış beyanlarla,
eksik beyanlarla birtakım emtiaların kaçak olarak içeriye girmesine
tevessül eden bir kitle, geçmişte de vardı, bugün de var, yarın da olacak.
Gelişmiş Avrupa ülkelerinde de bu var. Hukuk da, bunları yakalamak,
bu yanlışları düzeltmek için var; dolayısıyla, bu mücadele dünya
var oldukça inanıyorum ki devam edecek. Tasarıyla ve tekliflerin
birleştirilmesiyle, kaçakçılıkla etkin bir mücadele istenmekte,
arzulanmakta.
İnanıyorum, bundan
sonra çıkaracağımız yasayla, sizlerin kabul oyu vereceği bu yasayla,
bu tür kaçakçılığın önüne geçilecek ve bunu özellikle ihbar eden veya
kamu kurum ve kuruluşlarını bilgilendiren insanların da kimliklerinin
gizlenmesi bu hususta daha etkili bir faktör olacaktır diye düşünüyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
Sayın Bilen.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki konuşmalar tamamlandı.
Yirmi dakikalık soru
cevap kısmı var; ancak, saat 19.45'te toplanmak üzere birleşime ara
veriyorum.
Kapanma Saati : 18.49
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.50
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1275 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın üzerindeki görüşmelere kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz malumunuz.
Birinci bölüm, 1 ila
16'ncı maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde
söz isteyen, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili
Sayın Muharrem Kılıç… Yok.
Anavatan Partisi Grubu
adına Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan.
Buyurun efendim. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 1275 sıra sayılı Kaçakçılık Kanun Tasarısı hakkında
Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım. Hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
biri sorsa ve dese ki: "Türkiye'de en gelişmiş sektör hangisidir?"
Bunun en doğal cevabı, kaçakçılık sektörü olurdu diyorum. Evet arkadaşlar,
maalesef, Türkiye'de en gelişmiş sektör kaçakçılık sektörüdür. Bakınız
arkadaşlar, önemli kaçakçılık soruşturmaları yapmış eski bir gümrük
müfettişi, Türkiye'deki kaçakçılıkla ilgili neler söylüyor:
"Eskiden müfettişler tam yetkiyle çalışırdı. Şu anda müfettişlerin
hiçbir yetkisi yok. Bakan 'bu işi kapatın' derse o kapatılıyor, 'üzerine
gidin' derse gidiliyor. Artık, teftiş kurullarında iki türlü müfettişlik
var: Biri tetikçilik, diğeri sifonculuk. Teftişlerin üzerine sifon
çekiyorlar, kirler gidiyor biliyor musunuz?" diyor, "Eğer
bakan ve üst bürokrat izin verirse, hiç geçmeyecek eşyalar geçer gümrüklerden."
diyor. Kaçakçılıkta öyle bir sistem var ki, mesela binlerce ton petrol
geçiyor bu sistem sayesinde.
Değerli arkadaşlar,
kaçakçılık, ekonomimizi, düzenimizi, vergi sistemimizi, vatandaşın
devlete olan güvenini ve ülkemizin prestijini kemiren bir veba gibi.
Kaçakçılığın kontrol altına alınması, ancak çok kararlı ve takipçi
bir siyasi iradeyle mümkün olabilir. Kaçakçılıkla etkin mücadele,
emniyet ve ilgili tüm diğer devlet kurumlarının çalışmalarında
gerekli her türlü kolaylığı ve arkalarında onları koruyan siyasi
bir iradeyi hissetmeleriyle sonuç alınabilecek bir hususiyettir
ve maalesef, Hükûmet kaçakçılıkla mücadelede sonuç alamıyor. Kaçakçılığın
kolları çok uzun ve kuvvetlidir ve Hükûmet kaçakçılığı önlemeyi kendisi
için önem atfettiği bir alan olarak görmediği için, devletin gücünü
tesis etmede, maalesef, bir mesafe kaydedemedi.
Değerli arkadaşlar,
kaçakçılık, arabadan sigaraya, soframızdaki şekere kadar her
alanda cirit atmaktadır. Araba kaçakçılığından başlarsak eğer, araba
kaçakçılığı ülkemizde çok yaygın olup, araba kaçakçılığı değişik
yöntemlerle gerçekleştirilmektedir. Bu yöntemler şöyle olabiliyor
arkadaşlar: Sahte gümrük belgesi düzenleyerek, yani yurt dışında
normal değerinden satın alınarak veya aracın kiralanarak ülkemize
sahte belgelerle sokulup, ithal işlemleri yapılmadan ikinci ve
üçüncü kişilere satılması suretiyle oluyor. Çifte fatura kesilmesiyle,
yani ticari olarak ithal edilen bir araç gümrükten geçilmeden önce,
satın alınan ülkeden iki farklı fatura veya biri gerçek olan biri
sahte olan değeri düşük bir fatura gümrük girişinde beyan edilerek
değerinin az gösterilmesi ve buna bağlı olarak da az gümrük ödenmesi
şeklinde oluyor.
Değerli arkadaşlar,
kaçakçılık sektörünün en yaygın olduğu alanlardan birisi de sigara
tüketimi alanıdır. Türkiye'de sigara kaçakçılığının boyutları
son yıllarda giderek daha organize ve daha büyük çaplara ulaştı. Öyle
ki, PKK gibi terör örgütleri ile uluslararası uyuşturucu kartelleri
sigara kaçakçılığından elde edilen parayı keşfettikten sonra neredeyse
sektör değiştirdi.
Önceleri Çin'de üretilip
Türkiye'ye kaçak yollardan sokulan sahte sigaralar, artık Kuzey
Irak'ın Dohuk ve Süleymaniye şehirlerinde kurulan iki fabrikada
üretiliyor. Kuzey Irak'tan gelen sahte sigaraların ilk durağı ise
Mersin Serbest Bölgesi oluyor. Örneğin, birkaç yıl önce serbest bölgede
20 milyon dolarlık sahte sigara kaçakçılığı ortaya çıkarılmıştı.
Tabii ki bu sadece tespit edilebilen bir miktardır.
Yurt dışından gelen
her yolcu, beraberinde vergiden muaf olarak 1 karton sigara getirebiliyor,
fakat, pratikte bu 3 karton olarak uygulanıyor. Gürbulak Sınır Kapısı'ndan
bunun için her gün yüzlerce kişi İran'a girip çıkıyor. Türkiye'ye her
yıl 25 bin ton kaçak sigara giriyor. Yani, her 6 sigaradan 1'i kaçak.
Bundan dolayı resmî kurumlara göre yılda 1 milyar dolar, tütün eksperlerine
göre ise 2 milyar dolar zarara uğruyoruz. Aslında bu durum Tütün Piyasası
Dairesinin Mart 2005 tarihli raporunda açıkça görülebiliyor. Rapora
göre kaçak sigara girişleri sebebiyle Tekel pazar payını ülke genelinde
yüzde 40 kaybederken doğu illerinde bu oran yüzde 70'e kadar çıkıyor.
Buna karşılık sigara kaçakçıları ise konteyner başına 1 milyon dolar
para kazanıyorlar ve bu rakamlar her geçen gün artıyor. Çünkü sigara
kaçakçılığı, Türkiye'de, kaçakçılık sektörünün en gözde dallarından
birisi hâline gelmiştir.
Değerli arkadaşlar,
değil sigara, soframızdaki şeker de kaçakçılık piyasasının esiri.
Tükettiğimiz her 3 kilo şekerden 1 kilosu kaçak ve bu durum şeker
kaçakçılığının ne boyutlara ulaştığını gözler önüne seriyor. Türkiye'nin
bir yıllık şeker tüketiminin yaklaşık 1,5 milyon ton olduğu ve her
yıl 500 bin ton kaçak şekerin Türkiye'ye girdiği düşünüldüğünde, kaçakçılığın
ne boyutlara ulaştığı net bir şekilde ortaya çıkıyor.
Özellikle güneydoğudaki
sınır kapıları ve iller, şeker kaçakçılığının üssü hâline gelirken
ülkemize en çok Suriye ve İran'dan kaçak şekerin girdiği tespit edilmiştir.
Gümrük Müsteşarlığı
Gümrük Muhafaza birimi ekipleri, 2004 yılında Türkiye'nin çeşitli
gümrük kapılarında yaptıkları operasyonlarda piyasa değeri 1
trilyon 225 milyar lira olan toplam 757 bin ton 402 kilo kaçak şeker ele
geçirdi. Ele geçirilmeyen yüz binlerce ton şeker ise piyasaya sürülmüştür.
Gıda Dernekleri Federasyonu Başkanı ise, şeker kaçakçılığının
eroin kaçakçılığından daha kârlı hâle geldiğini söylemişti. Kaçakçılığın
en önemli nedeni ise, Türkiye iç piyasasındaki şeker fiyatlarının
uluslararası şeker fiyatlarının çok üzerinde olmasıdır. Suriye'de
1 ton şeker yaklaşık 250 dolar iken, Türkiye'de aynı miktar şekerin
fiyatı yaklaşık 1.500 dolar. Bu fiyat farkı da kaçakçılığı tetikliyor.
Değerli arkadaşlar,
durum işte böyle. Halkın fakir kahvaltı sofrasındaki şeker, Suriye'de
bile daha ucuz olduğu için kaçakçılık ağının malzemesi oluyor. Hatırlarsınız,
Türkiye Şeker Fabrikaları Genel Müdürü Mehmet Azmi Aksu, Güneydoğu
Anadolu ve Doğu Anadolu Bölgesi'nden fabrikalarda üretilen küp şekerlerin
yüzde 90'ının kaçak şekerden üretildiğini, daha önce kaçakçılığın
genellikle Suriye ve diğer güney ülkeleri üzerinden yapıldığını,
ancak son zamanlarda bunun daha değişik yönlere saptığını, söylemişti.
Kaçak şeker, kamyon, otobüs ve tırların dışında bir de ilkel yöntemlerle
taşınarak yurda sokuluyor. Katırlarla Suriye sınırında taşıma
yapılıyor, hatta bayramlarda Suriye'ye akrabasının yanına gidenler,
dönüşte çuval çuval şeker getiriyorlar.
Birleşmiş Milletler
Uluslararası Narkotik Kontrol Kurulunun 2006 yılı raporunda, Türkiye'de
extacy kaçakçılığında artışın ciddi boyutlara ulaştığı bildirilmiştir.
Raporda, Batı Asya bölgesinin içerisinde değerlendirilen Türkiye'de
amfetamin türü uyarıcıların kullanımında artış yaşandığı da belirtilmiştir.
Raporda, Türkiye'de ele geçirilen eroin miktarında yükseliş görüldüğü
de belirtilmiştir. Ele geçen afyon miktarındaki azalma ise, eroinin
ülke dışındaki yasa dışı laboratuvarlarda üretildiği ve daha
sonra kaçak olarak ülkeye sokulduğunun göstergesi olarak yorumlanmıştır.
Türkiye'de son yıllarda
kullanımında büyük artış görülen extacy kullanımının büyük şehirler
ve turistik alanlar ile sınırlı olmadığı, özellikle gençler tarafından
tüketildiği de ifade ediliyor.
Öte yandan, Türkiye'nin,
Arap Yarımadası'na yapılan kaçak fenetilin sevkiyatının güzergâhı
olarak da kullanıldığına dikkat çekiliyor. Hükûmetse, her şeyi olduğu
gibi, maalesef, bunu da seyrediyor.
Bu Hükûmet döneminde
kaçakçılıktaki artıştan söz edip de kaçak etten söz etmemek olmaz. Sofralarımıza
kurulan kaçak et, milletçe damaklarımızı, midelerimizi ve millî
onurumuzu, maalesef, asitliyor değerli arkadaşlar.
Kaçak etin en temel sebebi,
hayvancılık sektörümüzdeki krizdir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- ATO'nun raporuna göre, 2002 yılında 5 milyon 500 bin Türk lirası
olan karkas et fiyatları, 2003 yılında ulaştığı 7 milyon 800 bin Türk
lirasından, 2005 yılı Temmuz ayında 6 milyon 915 bin TL'ye geriledi. Buna
rağmen, aynı dönemde yem fiyatları 204 bin liradan 370.600 liraya
yükseldi. Tabii ki, girdi fiyatlarındaki yükseliş besicilerimizi
bu krize sokmuştur. Türkiye'de et fiyatlarındaki gerilemenin de
en önemli nedeni kaçak et girişi.
Türkiye'nin 6-7 milyar
dolarlık zarar ettiği kaçak et tüketiminde İstanbul'un yüzde 60'la
ilk sırada yer alması dikkat çekicidir. Türkiye genelinde ise kaçak
et tüketimi yaklaşık yüzde 50 civarındadır. Bu da besicimizi, köylümüzü
çok fena hâlde etkilemektedir. "Milletin sofrasındaki ete sahip
çıkamayan bir hükümetle ne yapılır?" diye sormak istiyorum değerli
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
son cümlenizi rica edebilir miyim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Bahsettiğim diğer
alanların yanı sıra, Hükûmet, aynı zamanda, akaryakıt kaçakçılığıyla
da mücadelede, maalesef, mesafe kaydetmemiştir. Bizzat Enerji Bakanlığı
bürokratları tarafından sunulan bir rapora göre, Türkiye'ye yılda
1,2 milyon ton kaçak benzin, 1,5 milyon ton da motorin giriyor. Türkiye,
petrol kaçakçılığından yılda 2,5 milyar dolarlık vergi kaybına uğruyor.
Ancak, bu vergi kaybına, dökme ve tüplü LPG'nin oto LPG olarak satılmasından
oluşan ÖTV ve KDV kayıpları ÖTV'siz deniz yakıtlarının karada satılmasından
oluşan vergi kayıpları, yasa dışı yollarla yapıldığı için kayıt dışına
çıkan bu faaliyetlerin getirdiği kurumlar vergisi kayıplarıyla
oluşan güvensizlik ortamından dolayı yatırım kayıpları da dahil
değildir. Akaryakıt kaçakçılığının farklı yöntemleri bulunuyor.
Kaçak petrol yurda kara ve deniz yoluyla sokuluyor ya da ihraç ve özel
amaçlı kullanılması gereken vergisiz akaryakıt veya LPG, izinsiz
olarak yurt içinde pazarlanıyor.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
lütfen…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Son cümlelerimi, efendim, söylüyorum.
Değerli arkadaşlar,
açıkça görülüyor ki, kaçakçılık piyasası ülkemizin kapılarını,
korunaklarını delerek ağlarını yurdun dört bir yanında örüyor,
millî ekonomimizi zayıflatıyor, devletimizi hiçe sayıyor, korkusuzca
ve fütursuzca yurdumuzda cirit atıyor. Hükûmet, devlet kurumlarının
etkin bir koordinasyonunu oluşturamıyor ve kaçakçılığın serpilmesine
fırsat veriyor. Kaçakçılık ülkemizle alay ediyor. Hükûmet, Cumhurbaşkanlığı
seçiminin pek eğlenceli bulduğu bahisleriyle, siyaset magaziniyle
uğraşıyor; millet ise, hükûmetsizliğin pençesinde sofrasındaki şekere
ve ete sahip çıkacak bir hükûmet bekliyor.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özdoğan.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Muharrem Kılıç, buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MUHARREM
KILIÇ (Malatya) - Teşekkür ederim. Sayın Başkan.
Değerli arkadaşlar,
1275 sıra sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısı hakkında,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, birinci bölümüyle ilgili söz
almış bulunmaktayım. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Hükûmet, ilk kurulduğu dönemlerde, 2003 yılında, 1918 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'nun artık uygulanamaz olduğunu, ihtiyaca kâfi
gelmediğini, bu Yasa'nın yenilenmesi gerektiğini belirterek,
ilk icraatlarından birisi olarak Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu
Tasarısı'nı getirmişti. Aynı zamanda, bu yasa tasarısının bir
uyum süreci olduğunu, Avrupa Birliği Müktesebatı'na uyumla ilgili
olduğunu o zamanki açıklamalarında belirtmişti, biz de Cumhuriyet
Halk Partisi olarak bu yasa çalışmalarına gerek komisyonlarda gerekse
Meclis görüşmeleri sırasında önemli katkılar sunmuştuk. Ancak,
aradan henüz üç yıllık bir süre geçmeden Hükûmet bu tasarıyı yeniden
ele aldı. Bu kez gerekçeye bakıyoruz, deniliyor ki: "Bu Yasa'dan
sonra 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu yürürlüğe girdi, daha sonra Kabahatler
Kanunu yürürlüğe girdi, Ceza Muhakemesi Kanunu yürürlüğe girdi.
Bu nedenle biz bu yasalarla Kaçakçılık Kanunu'nun uyumunu sağlayacağız."
Olayı, biz de ilk başta, böyle olur diye düşünmüştük; ancak, yasaya
baktığımızda, sadece uyumla ilgili bir yasa olmadığını, Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'nun A'dan Z'ye tümüyle değiştirildiğini, yeni bir
kanun olarak karşımıza geldiğini gördük. Şimdi, şöyle tereddütler
doğdu: Acaba dedik, bu Yasa'nın uygulanmasında sıkıntılar mı yaşandı?
Yasa yeni bir yasa, mahkemelerde kararlar yeni yeni oluşuyor, içtihatlar
yeni yeni oluşmakta. Peki, bu Yasa'yı tümüyle değiştirmek nereden
kaynaklandı, diye bunun araştırmasını yaparken yasa tasarısını
incelediğimizde, birtakım düzenlemelerle, birtakım bakanlara,
birtakım artık ismini bilmediğimiz şahıslara özel düzenlemeler
getirildiğini görerek, bunu dile getirdik, dedik ki: "Sayın
Bakan, Sayın Komisyon Başkanı, burada özel düzenlemeler var. Bu tasarının
uyumla ilgisi yok." Kısmen, önerilerimizle, yasanın bu karşı
çıktığımız maddelerini düzenledik. Ancak, yine de muhalefet şerhimizde
de belirttiğimiz üzere, yasa tümüyle tam anlamıyla içimize sindirebildiğimiz
bir yasa tasarısı değil.
Bu tasarının görüşülmesi
sırasında çok ilginç şeyler de yaşandı. Hükûmet adına bir Sayın Müsteşar
Yardımcısı geldi, Sayın Bakanın yerine oturdu. Bu Sayın Müsteşar
Vekilinin konumunu araştırdığımızda, bu Sayın Müsteşar Vekili
hakkında, kaçakçılığa yardım etmek fiilinden Başbakanlık Teftiş
Kurulu Başkanlığı tarafından fezleke düzenlenmiş, ön inceleme
talep ediliyor eski Kaçakçılık Kanunu'nun 11'inci maddesine muhalefetten.
BAŞKAN - Sayın Kılıç…
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Dedik ki…
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
bakın, konu dışına çıkmayın. Burada bir bürokrat yok.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Gelsin buraya, olur mu? Sayın Bakan gelsin. Ben de aynı şeyi
söyleyeceğim.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Bu komisyonla ilgili Sayın Başkan.
BAŞKAN - Efendim, olursa
olsun, siz, genelini anlatın lütfen. Kişiselleştirmeyin lütfen.
Onun kanalları ve yolları başka.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Sayın Başkan, bu kanunla ilgili.
BAŞKAN - Olsun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Bu kanunla ilgili.
BAŞKAN - Olsa da, İç
Tüzük'te öyle bir şey yok.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Efendim, bununla ilgili böyle bir durumla karşılaşınca, dedik
ki: "Değerli arkadaşlar, sanırım, dünyanın, yani parlamenter
hayatında ilk kez böyle bir şey oluyor. Yani, ne yapıyorsunuz? Kaçakçılıktan
sanık birisi geliyor, hükûmet sırasında oturuyor. Siz de onunla beraber,
kaçakçılık kanununu komisyonda görüşerek düzenlemeye çalışıyorsunuz.
Buna itiraz ettik, dedik ki: "Değerli arkadaş, böyle bir şey olamaz,
böyle bir rezalet olamaz." Bu itirazlarımız üzerine, bu şahıs,
bir dahaki toplantılara katılmadı.
Ancak, orada, sanırım
bir eksiklik vardı. Bu düzenlemede, Sayın Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'a
yönelik de bir düzenleme yer alıyordu, onun yargılanmakta olduğu kanun
maddesiyle ilgili bir düzenleme yer alıyordu. Şu eksik bırakıldı
sanırım: Orada Bakan olarak da Sayın Kemal Unakıtan gelip yerini alsaydı,
buradaki kanun tasarısı tam yerini bulmuş olacaktı değerli arkadaşlar!
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; yasanın içeriğine baktığımızda, yasanın genel gerekçesiyle
içeriğinin de uyuşmadığını görüyoruz. Yasanın genel gerekçesinde
Ceza Kanunu'na uyumdan, Kabahatler Kanunu'na uyumdan bahsediliyor.
Sistemimizde, eski ceza sistemimizde, suçlar ve kabahatler aynı
ceza kanunu içinde yer alıyordu. Ancak, daha sonraki yaptığımız düzenlemede,
suçlar 5237 sayılı Türk Ceza Kanunu'nda düzenlendi, kabahatler de
5326 sayılı Kabahatler Kanunu'nda düzenlendi.
Oysa, bu tasarının
3'üncü maddesine baktığımızda, maddenin ana başlığı "Kaçakçılık
Fiilleri", başlığı da "Suçlar ve kabahatler." Yani, bizim
sistemimizde artık suçları ayrı düzenliyorduk, kabahatleri de
ayrı düzenliyorduk. Ancak, bu getirilen düzenlemeyle, genel gerekçesinde
açıkça belirttiği hâlde, burada suçlar ve kabahatleri yine birbirine
karıştırarak bir düzenleme yapmış olduk ve yeni getirmiş olduğumuz
sistemden ayrılmış olduk.
Yine, bu tasarıya
karşı vermiş olduğumuz muhalefet şerhinde de belirttiğimiz üzere,
bu tasarıyla, hayalî ihracatla ilgili suçlarda nitelikli dolandırıcılık
suçundaki ceza miktarı geçmişte iki yıldan yedi yıla kadar hapisti,
oysa şu anda gelen düzenlemeyle bu bir yıldan beş yıla kadar hapis
olarak düzenlendi. Böylece, asıl amacın kaçakçılıkla mücadele olmadığını,
bir anlamda kaçakçılığı teşvik gibi bir düzenleme olduğunu da burada
görmüş oluyoruz, çünkü alt sınırını bir yıla çekmekle bunun paraya
çevrilerek tecil etme imkânını da bu yasayla sanıklara vermiş oluyoruz.
Değerli arkadaşlar,
zaten önemli olan, yasaları çıkarmak değil. Bu Hükûmet geldikten sonra
çok önemli yasalar çıkardık, ancak önemli olan, yasaların uygulanmasıdır.
Siz, yasaları iyi uygulamazsanız, dünyanın en iyi yasalarını da
çıkarmış olsanız o yasalar bir sonuç vermez. Bu nedenle, yeni yasa
yapmak önemli değil; önemli olan, yine yasaların değişmesi değil,
kafaların değişmesidir. Hükûmette, kaçakçılıkla mücadele anlamında
önemli bir kararlılık göremiyoruz. Bu Hükûmet döneminde ülkemizdeki
kaçakçılık had safhaya ulaşmıştır. Özellikle petrol kaçakçılığında,
sigara kaçakçılığında, şeker kaçakçılığında bunların boyutu
milyar dolarları aşmıştır. Bu nedenle, bu getirilen Kaçakçılık Kanun
Tasarısı…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Sağ olun Sayın Başkanım.
Bu tasarıyla, sanırım
kaçakçılığı önlemek amaçlanmıyor, kaçakçılara nasıl yardımcı
olunur, kaçakçıların cezası nasıl azaltılır, sanırım bu anlayış
söz konusu, çünkü suçun niteliği değiştiriliyor, cezalar hafifletiliyor.
Bu anlayışla bizim kaçakçılığı önlememiz mümkün değil.
Bu düşüncelerle, yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Şahsı adına, Erzurum
Milletvekili Sayın Mücahit Daloğlu… Yok.
Şahsı adına, Kastamonu
Milletvekili Sayın Hakkı Köylü... (AK Parti sıralarından alkışlar)
HAKKI KÖYLÜ (Kastamonu)
- Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; şahsım adına, Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu'nun birinci bölümüyle ilgili söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan
arkadaşlarım, Kanun'u daha ziyade eleştirdiler ve neden değiştirildiği
konusunda da endişelerini belirttiler. Öncelikle şunu izah etmek
istiyorum: Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu, 4926 sayılı Kanun, 2003
yılında çıkarılmıştı ve o günkü şartlar içerisinde de yeterli görünüyordu,
ancak, 2005 yılının Haziran ayında yürürlüğe giren Türk Ceza Kanunu,
Ceza Muhakemesi Kanunu ve Kabahatler Kanunu muvacehesinde, Türkiye'de
suç ve kabahat düzeni tamamen değişmiştir. Ceza Kanunu'nun 2'nci maddesinde,
kanunsuz suç olmaz ve ceza konulamaz,
ayrıca, Ceza Kanunu'nun 5'inci maddesinde, bu kanunun genel
hükümleri, ceza içeren özel kanunlardaki suçlar hakkında da uygulanır,
hükmünü getirmiştir. İşte bundan dolayı, Ceza Kanunu'nun bu hükümlerine
aykırı olan özel kanunlardaki ceza hükümlerinin değiştirilmesi
gerekmiştir. Bu cümleden olarak, bu yıl içerisinde, yani, 2006 yılı
içerisinde bütün özel ceza kanunları taranmış, 170 tane kanunun ceza
hükümleri değiştirilmiş, komisyondan geçmiş, şu anda 600 maddelik
bir tasarı Meclisin gündemindedir ve görüşülmeyi beklemektedir.
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu da bunlardan birisidir ve ayrı olarak
düzenlenmiştir. Yani, ceza sistemimize göre ve Ceza Muhakemesi
Kanunu'ndaki değişikliğe göre Kaçakçılık Kanunu'nun yeniden düzenlenmesi
zaruri olmuştur. Zira, mevcut Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu'ndaki
ceza hükümlerinin artık bundan sonra uygulanması imkânı kalmayacaktır.
Esasında, 31/12/2006 tarihinde bunların uygulanabilirliği sona
eriyordu, ancak Ceza Kanunu'nun yürürlük kanununda yapmış olduğumuz
bir değişiklikle, bu 2006 tarihi 2008'e çekilmiş ve bu suretle Kaçakçılıkla
Mücadele Kanunu, yani şu andaki yürürlükte olan Kanun uygulanabilirliğini
sürdürmüştür. Ancak, bunu, elbette ki değiştirmemiz gerekecekti.
Şimdi burada ne yaptık?
Para cezalarını hapis cezasına çevirdik, kabahat olanları idari
para cezasına çevirdik. Ve şunu bilmemizde fayda var: Arkadaşlarım
uzun uzun anlattılar ama, bu kanunun hiçbir hükmü, eski Kanun'a göre
lehte değildir. Sanki birisi kurtuluyormuşçasına, birini kurtarıyormuşuzcasına,
burada ağır eleştirilerde bulundular. Bu kanunun hem tasarısında
hem de şu anda Genel Kurula gelmiş olan kısmında, hiç kimseyi kurtaran
bir hüküm yoktur; kim olursa olsun, bu bir bakan dahi olsa, bir başkası
dahi olsa, kimseyi kurtaran bir hüküm yoktur.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - 3'ün on beşinci fıkrası "bilerek" kelimesi...
HAKKI KÖYLÜ (Devamla)
- Şunu izah etmek istiyorum: Üzerinde ısrarla durulan hayalî ihracat...
Hayalî ihracat nedir? Arkadaşlar, hayalî ihracat, ihracat yapılmadığı
hâlde sahte belgeler düzenleyerek ihracat yapılmış gibi gösterilen
veya miktar, vasıf ve cinsinde fazlalık gösterilen mallardan dolayı
devletten vergi iadesi, teşvik, sübvansiyon gibi ekonomik gelirler
elde etmek maksadıyla yapılan bir işlemdir. Peki, normal ithalat
kaçakçılığı nedir? İthalat kaçakçılığı da bunlardan istifade etmek
için ithal yoluyla yapılan kaçakçılıktır. Eski kanundan daha
ziyade bahsetti arkadaşlarımız "düşürüldü" diye. İşte,
eski kanun elimde. Daha önceki kanunda kaçağa konu eşyanın 5 ila
10 katı arasındaki sadece para cezasını öngören bir hüküm bir yıl
ile beş yıl arasında bir hapis cezasına çevrilmiştir. Hayalî ihracat,
tamamen ve kesinlikle belge düzenlemek suretiyle yapılmaktadır.
Burada, resmî belgede sahtecilikten dolayı da ayrıca iki yıldan
beş yıla kadar hapis cezası vardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
HAKKI KÖYLÜ (Devamla)
- Şu hâlde, bu şartlar altında en az üç yıldan sekiz yıla kadar hapis
cezası verilecektir. Daha bitmedi.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Tasarıda "bilerek" kelimesini niye koymuşlar Hakkı
Bey?
HAKKI KÖYLÜ (Devamla)
- Hayalî ihracat, genellikle organize suç olarak işlenmektedir. Eğer
organize olarak işlenirse, örgütlü olarak işlenirse de cezası 2
kat artmaktadır. Yani, bunun daha önceki kanunla mukayese kabul
eden hiçbir tarafı yoktur. Burada konuşulanların tamamı boşunadır.
Daha konuşmak istediklerim
var, onları da daha sonraki maddelerde konuşacağım.
Beni dinlediğiniz
için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Köylü.
Şahsı adına Manisa
Milletvekili Sayın Ufuk Özkan, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) -
Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; 1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerine, birinci
bölüm üzerine şahsım adına söz almış bulunuyorum. Şahsım ve Cumhuriyet
Halk Partisi adına sevgi ve saygıyla selamlarımı iletiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
genel gerekçeden bir iki cümleyle bahsedeyim, nerelerden nerelere
geldiğimizi de bir görelim.
Genel gerekçenin birinci
paragrafında "10.7.2003 tarihinde kabul edilen 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununun, yürürlükten kaldırılan 1918 sayılı Kanundan
daha gelişmiş ve daha çağdaş normları taşıdığı kuşkusuzdur." Daha
gelişmiş, daha çağdaş normlar taşıdığı kuşkusuzdur. Bu kadar çağdaş
ve daha gelişmiş olan bu kanun tasarısı,
maalesef, bir paragraf sonra: "4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele
Kanununun hazırlanmasından sonra uygulamada yeni birtakım sıkıntılar
doğmuş bulunmaktadır. Uygulamadaki sıkıntılar belli başlı iki
noktada toplanmaktadır."
Yani, üç sene önce hazırlanmış
olan, çok daha çağdaş ve çok daha gelişmiş bir kanunun, üç sene içinde
çeşitli sıkıntılara gebe olduğunu ve bu sıkıntıların başında hayvancılıkla
ilgili problemin yaşandığını ve bu problemlerin başında akaryakıtçılıkla
ilgili problemin yaşandığını kendiniz genel gerekçenizde ifade
ediyorsunuz.
Ne yaman çelişkidir.
"Ben yaptım, oldu." anlayışının, emrivakinin, muhalefetin
yapıcı unsurlarını, yapıcı sözlerini dinlememenin getirdiği
akıbet, üç sene sonra etteki ve akaryakıttaki noktayı bizim önümüze
getirip koyuyor, gerekçenizde de gösteriyorsunuz.
Manisa Milletvekilimiz
Sayın İsmail Bilen, gümrüklerde yakalanan kaçak eşyayla ilgili
bir rakam verdi. AKP döneminde gümrüklerde yakalanan kaçak eşyanın
yüzde 397 oranında arttığını söyledi. Bu, aynı zamanda bir soru işaretini
daha getirir -ki, bu da doğrudur- AKP döneminde kaçakçılık ve sahtecilik
alabildiğine artmıştır, artan rakamlar içinde bu da artmıştır.
YEKTA HAYDAROĞLU
(Van) - Hayır hayır, öyle değil!
UFUK ÖZKAN (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, sigara kaçak, yerlisi de kaçak, yabancısı
da kaçak. Üzerinde Tekel bandrollü sigaralar her köşe başında satılıyor.
Çıkın Meclisten dışarıya, hemen karşı tarafta TESK'in köşesinde kaçak
sigara satanları göreceksiniz.
Alkol, kaçak ve sahte.
Cep telefonu, kaçak ve sahte. Zirai ilaç, kaçak ve sahte.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- İlaç! Kalp ilacı, kanser ilacı!
UFUK ÖZKAN (Devamla)
- Gelin görün ki geçen hafta gazetelere düştü, basına düştü, sağlık
için kullanılan ilaçlarda bile kaçak ve sahte var. Şeker kaçak. Kaçak
et, etçilik sektörünün bitmesine sebep olmuş. 5 milyon liraya kaçak
et geliyor.
Akaryakıtla ilgili
konuyu, nihayet, Başbakan, artık mızrak çuvala sığmayınca, 38 milyar
dolarlık iki yıllık kaybımızı ve iki yıllık rakamı göz önüne koymak
mecburiyetinde kaldı.
Değerli arkadaşlarım,
akaryakıt kaçakçılığıyla ilgili samimi bir çalışma yapıldı bu
Mecliste. Bu Mecliste yapılan bu samimi çalışmanın karşılığını,
maalesef, irade, siyasi irade, siyasi otorite hep kendini kenara
atmakla buldu ve nihayet karşımıza 38 milyar dolarlık bir rakam çıktı.
Akaryakıt kaçakçılığında samimi olunmadı. Akaryakıt kaçakçılığında
samimi olunmadığı gibi, diğer bütün konularda, diğer bütün kalemlerde,
KDV'si veya ÖTV'si yüksek olan bütün konularda kaçakçılık ve sahtecilik
alabildiğine arttı.
Değerli arkadaşlarım,
kaçak giren her mal, ülkemizde, çalışan insanlarımızın azalmasına,
haksız rekabetten dolayı, pırıl pırıl, tertemiz esnaflarımızın
bu işleri bırakmasına; dürüst, ahlaklı insanlarımız bir bir piyasadan
çekilirken, yerine canavar, gaddar, acımasız insanların bir bir piyasada
var olmasına sebep olmuştur. Dört buçuk yıllık iktidarınız döneminde,
üzülerek ifade etmem gerekir ki, ayaklar baş, başlar ayak olmuştur.
Siyaset anlayışınızda
kayıt dışını bitirmek yok, siyaset anlayışınızda kaçakçılığı bitirmek
yok, siyaset anlayışınızda sahteciliği bitirmek yok. Şayet olsaydı,
dört buçuk yıl önce de söylediğimiz, 1992 yılından beri konuştuğumuz
dokunulmazlıkla ilgili yasağı kaldırırdınız.
Değerli arkadaşlarım,
siyasetçi, bürokrat ve siyaset, bunu, iş adamını, bu üçlüyü kaldırmadığınız
müddetçe, dokunulmazlığı kaldırmadığınız müddetçe, siz, kaçakçılıkta
ve sahtecilikte hiçbir şekilde samimiyetinizi gösteremezsiniz.
Çalışanlarımızı,
gümrük kapılarında çalışanlarımızı, güvenlik kuvvetlerimizi
suçlayarak, kolaycı bir anlayışla, onlar görevini yapmıyor demek
doğru bir yaklaşım değildir. Orada canını dişine takıp çalışan insanlarımızı
alıp, yerine kadrolaşmayı ve "benim adamım…"
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
UFUK ÖZKAN (Devamla)
- Sayın Başkan, toparlıyorum.
"Benim adamım"
anlayışıyla yapmış olduğunuz kadrolaşma, maalesef, oralarda da
çürümeyi göz önüne getirmiştir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri, değerli arkadaşlarım; kaçakçılığı bitirebilmek
için önce samimi olacaksınız ve kaçakçılıkla ilgili maddelerin
ne olduğunu iyi tespit edeceksiniz, bunların dünya piyasasındaki
fiyatlarını Türkiye'de uygulamaya gayret edeceksiniz ve bu malların
üzerindeki ÖTV ve KDV yükünü dünya piyasa fiyatlarına indiremedikten
sonra, kaçakçılığı önlemeniz konusunda, maalesef, samimiyetinizi
bizlere anlatamazsınız.
Hepinizi sevgi ve
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o maddeler üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci maddeyi okutuyorum:
KAÇAKÇILIKLA MÜCADELE KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Amaç" başlıklı
1. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ufuk Özkan |
Yılmaz Kaya |
|
Malatya |
Manisa |
İzmir |
Madde 1- (1) Bu Kanunun
amacı, kaçakçılık fiilleri ve yaptırımları ile kaçakçılığı önleme,
izleme, araştırma usul ve esaslarını belirlemektir.
(2) Bu Kanunda yer
alan;
a) Gümrük vergileri:
Gümrük idaresi veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına
bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer mali yükümlülükleri,
b) Gümrüklenmiş değer:
Uluslararası kıymet sözleşmesine göre belirlenecek; ithal eşyası
için eşyanın CIF kıymeti ile gümrük vergileri toplamını, ihraç eşyası
için FOB kıymeti ile gümrük vergileri toplamını,
İfade eder.
(3) Eşyayı, gümrük işlemlerine
tabi tutmaksızın Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın,
belirlenen gümrük kapıları dışından Türkiye'ye ithal edilmesi halinde,
verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.
(4) Eşyayı, sahte belge
kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin,
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Transit rejimi
çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim
hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, altı
aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(6) Belli bir amaç için
kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde
işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile
yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(7) Birinci ila dördüncü
fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin,
bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticari
amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi,
altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(8) Özel kanunları gereğince
gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen
eşyayı, ithal amacı dışında başka bir kullanıma tahsis eden, satan
veya devreden ya da bu özelliğini bilerek satın alan veya kabul eden
kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(9) İthali kanun gereği
yasak olan eşyayı ithal eden kişi, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren
suç oluşturmadığı takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İthali yasak eşyayı,
bu özelliğini bilerek satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya
saklayan kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(10) Antrepo veya geçici
depolama yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, gümrük
idaresinin müsaadesi olmadan kısmen veya tamamen çıkaran veya değiştiren
kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası
verilir.
(11) Geçici ithalat,
dahilde işleme ve Gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde
ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin
serbest dolaşıma sokan kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin
iki katı idarî para cezası verilir.
(12) Genel düzenleyici
idarî işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal eden kişiye, eşyanın
gümrüklenmiş değerinin dört katı idarî para cezası verilir. Eşyanın
değersiz, artık veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası;
dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk Lirası, ambalajlı
gelmesi halinde kap başına dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Kartal,
buyurun.
MEHMET KARTAL (Van) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; hepinize saygılar sunuyorum.
"Kaçakçılık"
kelimesinden en çok tiksinen bir arkadaşınızım. Ama, bir şanssızlıktır,
bir talihsizliktir; Meclisin ilk açıldığı günlerde, o gün yürürlükte
olan 1918 sayılı Yasa ile ilgili ben yine bir konuşma yapmıştım. Çok
demode olan bir yasaydı. Yasayı, ben o gün konuşmamda, ne yurt dışından
giriş yapan araçlar için ne deniz yoluyla gümrüklere gelen araçlar
için ne havalimanlarındaki olan gümrüklerin… Aklıma dahi getirmemiştim.
Seçimler öncesi, o zaman, AK Parti Genel Başkanı Sayın Recep Tayyip
Erdoğan Hakkâri'ye giderken Van'da bir araç mezarlığı görüyor. "Nedir
bunlar?" diyor. "Efendim, bu araçlar, işte, Van'a yakın, 20 kilometre
mesafede Gürpınar ilçesi, 60 kilometre mesafedeki bir Özalp ilçesinde
gümrük muhafaza şeyleri değil, sadece jandarma veya o günkü polisin
kontrolünde orijinal depolarındaki 20 litrelik, 15 litrelik bir
benzin veya mazottan istenilen faturanın olmamasından dolayı.
Ben, o zamanki konuşmamda
şunu ifade etmiştim: Bu araçlar yurt dışından gelmemiştir, silah ve
uyuşturucu getirmemişlerdir. Doğrudur, o tarihlerde, sınır kapılarında,
bazen sırt hamallığıyla, ekmek teknesi yapan, kendilerine ekmek,
çocuklarına yiyecek temin etmek için bu yola tevessül eden insanlardı.
Şu anda yakalanan 2 bin civarında araçtı. O araçları aşağı yukarı
3 aile bir araya gelerek almışlardı. 3 aile, 2 bin araç, 6 bin aile yapıyor.
Her aile 5 kişi olsa, 30 bin nüfus yapıyor, 30
bin nüfus. Depolarındaki mazotun tutarı veya benzinin tutarı o
gün için 20 milyondu. O gün yürürlükte olan yasayla, bu araçlar mahkemelere
sevk edildiğinde, o günkü yasaya
göre 5 katı ceza alınıyor idi ise, o gün değeri 20 milyon olan akaryakıtı,
100 milyon lirayla paralarını mahkemelere yatırıyorlardı, ama,
araçlar müsadere edildi.
Benim bu konuşmama o
zaman -Sayın Yalçınbayır'dı- Ertuğrul Yalçınbayır Devlet Bakanı
olarak bana çıkıp cevap vermişti ve teşekkür etmişti. Talihsizlik
dedim demin bu kaçakçılıkla… İlk defa Meclisin açıldığı haftalarda
o yasayı gündeme ben getirdim. Daha sonra bir kanun teklifi hazırlamıştım.
Gece geç vakitlerde AK Parti Grup Başkan Vekilleri ile yine Sayın
Grup Başkan Vekilimiz Ali Topuz da buradaydı. Bu araçlar müsadere
edilmiş, mahkemelere götürülmüş, şu anda mezarlık olarak hurdalığa
çevrilmiş duruyor. Bunlara yazıktır, sahiplerine iade edelim.
Efendim, dediler ki: "Bir af niteliği taşıyor, Mecliste bugün
çoğunluk yoktur, bir başka madde görüşmesinde bunu diğer maddelere
adapte ederiz." denildi, bekletildi.
Sayın Bakanım, Başbakan
Yardımcımız Van'dan yeni döndünüz. Umarım partilileriniz iletmişlerdir
veya o araçları siz de görmüşsünüzdür. Yani, 2002 seçimlerinden evvel,
hâlen gümrüklerde, o günün dış şartlarıyla, altı yılını aştı, artık,
ekonomik değeri de kalmadı; yani, bu saatten sonra iade etseniz dahi
bir para etmiyor; ama, o kötü manzaranın da kalkması lazım.
Ben, Sayın Köksal Toptan'la,
Adalet Komisyonu üyeleriyle de zaman zaman görüştüm, Adalet Komisyonuna
katıldım. Şimdi, tekrar, Sayın Köylü'yle görüştüğümde, "Efendim,
mahkemesi kesinleşmiş olan araçların iadesi söz konusu değildir."
dedi. Benden evvel Van milletvekilimiz konuştu, "Bu araçlar iade
edilecek." diyor. Yani, bu bir çelişkidir. Yazık, günah; bu araçların
orada kalmasında bu kadar insan mağdur olmuş. Bu kötü manzarayı niye
devam ettiriyoruz? O araçların orada kalmasının kime ne yararı
var Sayın Bakanım? Ki, Genel Başkanınız seçimler öncesi bu manzarayı
görmüş, söylemişti.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MEHMET KARTAL (Devamla)
- En azından, eğer, bu maddede yer almayacaksa, siz, lütfen, Başbakana
-o tarihte Hakkâri'ye giderken bu vaadi vermişti- bunu yeni bir yasayla
veya şimdi komisyon üyeleriyle bir araya gelerek bu araçların sahiplerine
iadesini sağlayalım. Hurda değeri de olsa, bu araçlar sahibine iade
edilsin yani.
Bu vesileyle, dikkate
alınacağını umuyorum, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kartal.
Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Tanımlar"
başlıklı 2. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz .
|
Mehmet Kartal |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Rasim Çakır |
|
Van |
Malatya |
Edirne |
|
Ufuk Özkan |
Feridun Ayvazoğlu |
Orhan Eraslan |
|
Manisa |
Çorum |
Niğde |
|
|
Yılmaz Kaya |
|
|
|
İzmir |
|
Madde 2- (1) Bu Kanunda
yer alan;
a) Gümrük vergileri:
Gümrük idaresi veya başka idarelerce, eşyanın ithali veya ihracına
bağlı olarak uygulanan vergiler ile diğer malî yükümlülükleri,
b) Gümrüklenmiş değer:
Uluslararası kıymet sözleşmesine göre belirlenecek; ithal eşyası
için eşyanın CIF kıymeti ile gümrük vergileri toplamını, ihraç eşyası
için FOB kıymeti ile gümrük vergileri toplamını,
İfade eder.
(2) Eşyayı, gümrük işlemlerine
tabi tutmaksızın Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın, belirlenen
gümrük kapıları dışından Türkiye'ye ithal edilmesi durumunda, verilecek
ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.
(3) Eşyayı, sahte belge
kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin,
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(4) Transit rejimi
çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim
hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, altı
aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(5) Belli bir amaç için
kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde
işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile
yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(6) Birinci ilâ dördüncü
fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin,
bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticari
amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi,
altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(7) Özel kanunları gereğince
gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen
eşyayı, ithal amacı dışında başka bir kullanıma tahsis eden, satan
veya devreden ya da bu özelliğini bilerek satın alan veya kabul eden
kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(8) İthali kanun gereği
yasak olan eşyayı ithal eden kişi, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren
suç oluşturmadığı takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İthali yasak eşyayı,
bu özelliğini bilerek satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya
saklayan kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(9) Antrepo veya geçici
depolama yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, gümrük
idaresinin izni olmadan kısmen veya tamamen çıkaran veya değiştiren
kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası
verilir.
(10) Geçici ithalat,
dahilde işleme ve Gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde
ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin
serbest dolaşıma sokan kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin
iki katı idarî para cezası verilir.
(11) Genel düzenleyici
idarî işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal eden kişiye, eşyanın
gümrüklenmiş değerinin dört katı idarî para cezası verilir. Eşyanın
değersiz, artık veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası;
dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk Lirası, ambalajlı
gelmesi halinde kap başına dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Katılmıyorsunuz.
Hükûmet katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanun hükümleri
arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Kaçakçılık Fiilleri
Suçlar ve kabahatler
MADDE 3-
BAŞKAN - Bir önerge
var, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Suçlar ve kabahatler"
başlıklı 3. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Çorum |
Van |
Malatya |
|
Ufuk Özkan |
Yılmaz Kaya |
Rasim Çakır |
|
Manisa |
İzmir |
Edirne |
|
Orhan Eraslan |
Kemal Anadol |
|
|
Niğde |
İzmir |
|
Madde 3-
(1) Eşyayı, gümrük işlemlerine
tabi tutmaksızın Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar
hapis ve onbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Eşyanın,
belirlenen gümrük kapıları dışından Türkiye'ye ithal edilmesi halinde,
verilecek ceza üçte birinden yarısına kadar artırılır.
(2) Eşyayı, sahte belge
kullanmak suretiyle gümrük vergileri kısmen veya tamamen ödenmeksizin,
Türkiye'ye ithal eden kişi, bir yıldan beş yıla kadar hapis ve onbin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(3) Transit rejimi
çerçevesinde taşınan serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, rejim
hükümlerine aykırı olarak gümrük bölgesinde bırakan kişi, altı
aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile
cezalandırılır.
(4) Belli bir erek için
kullanılmak veya işlenmek üzere ülkeye geçici ithalat ve dahilde
işleme rejimi çerçevesinde getirilen eşyayı, sahte belge ile
yurt dışına çıkarmış gibi işlem yapan kişi, altı aydan üç yıla kadar
hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır.
(5) Birinci ilâ dördüncü
fıkralarda tanımlanan fiillerin işlenmesine iştirak etmeksizin,
bunların konusunu oluşturan eşyayı, bu özelliğini bilerek ve ticari
amaçla satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya saklayan kişi,
altı aydan iki yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(6) Özel kanunları gereğince
gümrük vergilerinden kısmen veya tamamen muaf olarak ithal edilen
eşyayı, ithal amacı dışında başka bir kullanıma tahsis eden, satan
veya devreden ya da bu özelliğini bilerek satın alan veya kabul eden
kişi, üç aydan bir yıla kadar hapis ve beşbin güne kadar adlî para cezası
ile cezalandırılır.
(7) İthali kanun gereği
yasak olan eşyayı ithal eden kişi, fiil daha ağır bir cezayı gerektiren
suç oluşturmadığı takdirde, iki yıldan altı yıla kadar hapis ve yirmibin
güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. İthali yasak eşyayı,
bu özelliğini bilerek satın alan, satışa arz eden, satan, taşıyan veya
saklayan kişi, aynı ceza ile cezalandırılır.
(8) Antrepo veya geçici
depolama yerlerindeki serbest dolaşımda bulunmayan eşyayı, gümrük
idaresinin izni olmadan kısmen veya tamamen çıkaran veya değiştiren
kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para cezası
verilir.
(9) Geçici ithalat,
dahilde işleme ve Gümrük kontrolü altında işleme rejimi çerçevesinde
ülkeye getirilen eşyayı, gümrük işlemlerini gerçekleştirmeksizin
serbest dolaşıma sokan kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin
iki katı idarî para cezası verilir.
(10) Genel düzenleyici
idarî işlemlerle ithali yasaklanan eşyayı ithal eden kişiye, eşyanın
gümrüklenmiş değerinin dört katı idarî para cezası verilir. Eşyanın
değersiz, artık veya atık madde olması durumunda, idarî para cezası;
dökme halinde gelen eşya için ton başına yirmibin Türk Lirası, ambalajlı
gelmesi halinde kap başına dörtyüz Türk Lirası olarak hesaplanır.
(11) İthali, lisansa,
şarta, izne, kısıntıya veya belli kuruluşların vereceği uygunluk
veya yeterlilik belgesine tabi olan eşyayı, aldatıcı işlem ve davranışlarla
ithal eden kişiye, eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı idarî para
cezası verilir. Eşyanın değersiz, artık veya atık madde olması durumunda,
idarî para cezası; dökme halinde gelen eşya için ton başına beşbin
Türk Lirası, ambalajlı gelmesi halinde kap başına yüz Türk Lirası
olarak hesaplanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinize
saygılar sunuyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri,
bu yasada bazı tabirler var; özellikle 3'üncü maddede. Eğer kamu adına
görev yapanlar bu fiile iştirak etmezse Türkiye'de hiçbir şey olmaz.
Ve burada kim hile yapıyorsa, kim yasaya karşı suç işliyorsa, kim
hayali ihracat yapıyorsa, her kim malın yüksekteki fiyatını aşağıda
gösteriyorsa, kamu adına görev yapan herkes her şeyi bilir arkadaşlar.
Bunu böyle bilin. Yani, kim suç işliyorsa bunlara en ağır cezayı vermek
hepimizin görevidir. Ama, öbür bacağı unutuyoruz. Demin Sayın Komisyon
Başkanının konuşmasında şu kadar yıl hapis, şu kadar yıl şey… Ben, bu
yasayı hazırlarken… Tabii, devlet memurları, Devlet Memurları Kanunu'na
tabi. Ama, onları da eğer bu şekilde, burada işlenen suçlara iştirak
etmişlerse, aynı değerde -ben dürüst, şerefli, namuslu tüm kamu görevlilerinden
özür diliyorum- ama, dürüst, şerefli, namuslu kamu görevlilerinin
yanında kim bu işlere aracı oluyorsa onlara, da en ağır cezayı vermediğimiz
sürece biz bunları daha burada çok konuşuruz arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri, iki olayı anlatacağım: Bir, ihraç kaydıyla
ithalat, bir de ihracat taahhüdü kapatma olayını anlatacağım size.
Nedir bunlar? Şimdi,
devlet diyor ki: "Sen ihracat kredisi alabilirsin, bunu aracı
ihracatçıların ihracatıyla kapatırsan, ben senin aldığın kredilere
vergi, fon, hiçbir şey uygulamayacağım." Bunu devlet diyor ve
"aracı ihracatçılarla bunu yapabilirsin" diyor.
Şimdi, yasa müsait. Aracı
ihracatçılar kurumları çıkarıldı tabii Türkiye'de. "Ben aracı
ihracatçıyım" diyor. Örneğin, nedir? Bir insan, ürettiği malı,
onun adına gümrükten imalatçı sıfatıyla değil, aracı ihracatçı sıfatıyla
ihraç ediyor.
Değerli arkadaşlarım,
burada tek suçlu, namusuyla, şerefiyle, senin imkân verdiğin ulusal
sanayiciler mi? Eğer ulusal sanayici buna alet oluyorsa ona ceza verelim;
ama, "aracı ihracatçı kanalıyla ihraç edebilirsin" diyorsun.
O da kimin ne olduğunu bilmek isteyecek. Gümrük çıkış beyannamesini
düzenliyorlar. Kim düzenliyor gümrük çıkış beyannamesini? Senin
gümrüğün. Senin gümrüğün düzenliyor.
İki: Bankadan döviz
alım bordrosunu düzenletiyorsun; düzenleniyor. Şimdi, her ikisini
ibraz ediyorsun, sonuçta taahhüt kapanıyor.
Değerli milletvekilleri,
sonuçta bir yerden bir şey buluyorsun, geliyorsun, diyorsun ki… İzin
verdiğin, "ihraç kaydıyla, ihracatını aracı ihracatla kapatabilir"
diye izin veriyorsun, sonunda o insanın yakasına yapışıyorsun.
Değerli milletvekilleri,
cezayı verelim, ama önce o gümrük çıkış beyannamesini kim veriyor?
O gümrük çıkış beyannamesine o kaşeyi kim vuruyor? O kaşeyi vuran
insandan… Bugüne kadar, binlerce, ihraç kaydıyla veya ihraç taahhüdü
kapatma adına ihracatlar yapıldı. Bunların bir sürüsü sahte çıktı.
Peki, bugüne kadar -merak ediyorum- kamu adına görev yapan insanlardan
acaba hesap soruldu mu? Çünkü, bu insanlara hesap sorulmadığı sürece,
eylem yapan, bu fiili işleyen insanlardan hesap sorulmadığı sürece,
aynı ölçekte ceza verilmediği sürece arkadaşlar, biz bunların
önünü kesemeyiz.
Değerli milletvekilleri,
tabii, öbürü ise, ihraç kaydıyla ithal edilen mallar. Nedir bu? Diyor
ki: "Ben, kumaş yapıyorum, iplik getireceğim."
Değerli milletvekilleri,
acaba senin işleme kapasiten kaç ton; hiç bunlara bakılmaksızın getiriliyor,
bu mallar iç piyasada satılıyor; benim namuslu, şerefli, haysiyetli
ulusal sanayicim ve bu ülkenin yetiştirdiği çok değerli…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkanım.
Bu ülkenin ekonomisine
katkı vermek isteyen, namusuyla, şerefiyle çalışan ulusal sanayicim
-sadece bir tek rakam veriyorum- yüzde 35, yüzde 40 gümrüğü olan mallarda
bu insanların rekabet şansı olabilir mi? Ulusal sanayicinin rekabet
şansı olabilir mi sayın milletvekilleri? Onun için, ben, bir kez daha
söylüyorum: Kamu bacağına, bu fiili işleyen insanlara aynı derecede
ağır ceza verilmediği sürece, arkadaşlar, biz, bunların önüne geçemeyiz.
Hepinize saygılar
sunarım, teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 20.58
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 21.12
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli) , Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 77'nci Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1275 sıra sayılı Kanun
Tasarısı üzerindeki görüşmelere devam edeceğiz.
Hükûmet ve Komisyon yerinde.
Şimdi, tasarının
4'üncü maddesini okutuyorum:
Nitelikli haller
MADDE 4-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Nitelikli haller"
başlıklı 4. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ufuk Özkan |
Yılmaz Kaya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Manisa |
İzmir |
Malatya |
Madde 4- (1) Bu Kanunda
tanımlanan suçların ve kabahatlerin, bir örgütün faaliyeti çerçevesinde
işlenmesi halinde, verilecek ceza iki katı artırılır.
(2) Bu Kanunda tanımlanan
suçların ve kabahatlerin, üç veya daha fazla kişi tarafından birlikte
işlenmesi halinde, verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(3) Bu Kanunda tanımlanan
suçların, tüzel kişinin faaliyeti çerçevesinde veya yararına
olarak işlenmesi halinde, ayrıca bunlara özgü güvenlik tedbirlerine
hükmolunur.
(4) Bu Kanunda tanımlanan
suçların, kaçakçılık fiillerini önlemek, izlemek, araştırmak ve
soruşturmakla görevli kişiler tarafından veya meslek ve sanatın
sağladığı kolaylıklardan yararlanmak suretiyle işlenmesi halinde,
verilecek ceza yarı oranında artırılır.
(5) Bu Kanunda tanımlanan
suçların ve kabahatlerin, belgede sahtecilik yapılarak işlenmesi
halinde, ayrıca bu suçtan dolayı da cezaya hükmolunur.
(6) Kaçakçılık fiillerini
önlemek, izlemek ve araştırmakla görevli olup da bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesine kasten göz yuman kişi, işlenen suçun müşterek
faili olarak sorumlu tutulur.
(7) Kaçakçılık suçunun
konusunu oluşturan eşyanın, Devletin siyasi, iktisadi veya askeri
güvenliğini bozacak ya da çevre veya toplum sağlığını tehdit edecek
nitelikte olması halinde, fiil daha ağır cezayı gerektiren bir
suç oluşturmadığı takdirde, verilecek hapis cezası on yıldan az
olamaz.
(8) 3 üncü maddede tanımlanan
suçlardan birine iştirak etmiş olan kişi; resmî makamlar tarafından
haber alınmadan önce, suçu, diğer failleri ve kaçak eşyanın saklandığı
yerleri merciine haber verirse, verilen bilginin, faillerin yakalanmasını
veya kaçak eşyanın ele geçirilmesini sağlaması halinde cezalandırılmaz.
Haber alındıktan sonra fiilin bütünüyle ortaya çıkmasına hizmet
ve yardım eden suç ortağına verilecek ceza üçte iki oranında indirilir.
(9) Yedinci fıkrası
hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi,
etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar
suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı
Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan
kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.
(10) Yolcuların, gümrük
mevzuatına göre kişisel ve hediyelik eşya kapsamı dışında olup beyanlarına
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında
çıkan ya da başkasına ait olduğu halde kendi kişisel eşyasıymış gibi
gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince iki
kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(11) Söz konusu eşyanın gümrükten kaçırılmak
amacına yönelik olarak saklanmış veya gizlenmiş olarak bulunması
durumunda gümrük idarelerince eşyanın gümrük vergileri üç kat olarak
alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(12) Birinci ve ikinci
fıkralarda belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde,
gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(13) Yolcuların, beyanlarına
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında
çıkan eşyanın ticari mahiyette veya ithali ve ihracının yasak olması
halinde 3 üncü madde hükümleri uygulanır.
(14) Hukuken geçerli
bir mazereti olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek
sahile veya bir başka gemiye yanaşan gemi kaptanı, gemide yasak
eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde yer almayan eşya bulunması
hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık suçuna ilişkin hükümlere göre
cezalandırılır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAZAMAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI BEŞİR
ATALAY (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum tekrar.
Bu ülkenin en önemli
konusu ihracat. Bu ülkede ekonomik sorunların tek çözümü, bu ülkenin
ihracatıdır. Bu ülke ithalatla bir yere gelemez. İthalat ekonomisi
o ülkedeki ulusal sanayiciyi, ithalat o ülkedeki birtakım millî
değerleri alıp götürür ve ulusal sanayiyi yok ederiz. Bunu hepimiz
böyle bilelim. Tabii, ihracat bir pazar işi, ihracat bir emek işi. İhracat…
Böyle, kolay kolay kolay bunlar olmuyor. Bu ülkede ihracat yapan dürüst,
namuslu, şerefli sanayicilerin neler çektiğini hepimiz çok iyi
biliyoruz. Fiyata karşı rekabetlerde, dünyada nelerle karşılaştıklarını
çok iyi biliyoruz arkadaşlar. Onun için, burada, özellikle, ben, biraz
ihracat üzerinde durmak istiyorum.
Tabii, yıllar önce
dış ticaret sermaye şirketleri kuruldu bu ülkede. Nedir? Pazarlamayı
daha aktif yapsınlar diye ve tüm pazarlara gitsinler diye. Yani,
dünyanın her tarafına, daha pratik, daha deneyimli ve malı bilen
ve dünyada hangi malın hangi piyasada satıldığını bilerek rekabeti
ölçebilen bir yapıya doğru gidildi. Ama, burada bir istikrar sahibi
olamadık ve bu sermaye şirketlerini, dürüst… Bu ülke ihracatının
yaklaşık yüzde 50'sini yapıyorlardı bunlar. Ama, onlarla ilgili de
gerek bürokratik engeller gerekse de bu işlemleri kötü niyetle yapan
insanların… Bu işlemleri sahtekârlıkla yapan insanlardan, sanki dürüstçe,
namusluca yapan şirketleri de karıştırmaya da çalıştık.
Değerli milletvekilleri,
kim bu ülkede işini dürüst, namuslu, şerefli yapıyorsa bunlara yardım
etmek hepimizin görevidir. Onun için, ihracatta bir ihracat politikamız
olmalı. Maalesef, bu insanlar, şu anda, kendi hâllerinde, kendi
imkânlarıyla, kendi olanaklarıyla dünyanın her tarafına mal satmaya
çalışıyorlar. Onun için, burada, dürüst çalışmayanlarla dürüst çalışanları
mutlaka ayırmak zorundayız. Özellikle, birtakım fiili kim yapıyorsa,
kazancı kim sağlıyorsa onun üzerine, onu yakalayıp… Suçluyu o şekilde
yakalamayıp herkesi bir hizaya getiriyorsak, o zaman sorun doğuyor.
Örneğin, gümrük müşavirleri
var arkadaşlar. Gümrük müşavirleri malı bilmez. Sadece proforma
fatura gelirse eline proforma faturayı bilir, malı görmez ve ihracatçı
adına ve ithalatçı adına gidip onların işlerini takip eder. Hiçbir
şey bilmeyen insanları da aynı şekilde sanki -fiyatı bilmez, hiçbir
şeyi bilmez- bu insanları da hâkim karşısına çıkarıyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
yani, eğer, sapla samanı karıştırırsak, dürüst çalışanla çalışmayanı
ayırmazsak, bu ülkenin ulusal sanayicisini koruyup kollamazsak,
o zaman, hakikaten işimiz zor arkadaşlar.
Benim tekrar ricam:
Bu ülkede önce kamu bacağından, bu işleri yapan kimse… Örneğin, o
gümrük çıkış beyannamesini veya ithalat belgesini düzenleyen
her kimse, aynı ölçüde, aynı şiddetle o insanların da yakasından
yapışmadığımız sürece, biz, bu ülkede, eylemi yapan ve haksız kazanç
sağlayan insanlar yanında, bir sürü ulusal sanayicinin de moralini
bozmayalım.
Hepinize teşekkür
ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz
efendim.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Etkin pişmanlık
Madde 5-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Etkin pişmanlık"
başlıklı 5. maddesini aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Yılmaz Kaya |
Kemal Anadol |
|
Malatya |
İzmir |
İzmir |
Madde 5.- (1) 3 üncü
maddede tanımlanan suçlardan birine iştirak etmiş olan kişi; resmî
makamlar tarafından haber alınmadan önce, suçu, diğer failleri ve
kaçak eşyanın saklandığı yerleri merciine haber verirse, verilen
bilginin, faillerin yakalanmasını veya kaçak eşyanın ele geçirilmesini
sağlaması halinde cezalandırılmaz. Haber alındıktan sonra fiilin
bütünüyle ortaya çıkmasına hizmet ve yardım eden suç ortağına verilecek
ceza üçte iki oranında indirilir.
(2) Yedinci fıkrası
hariç, 3 üncü maddede tanımlanan suçlardan birini işlemiş olan kişi,
etkin pişmanlık göstererek, soruşturma evresi sona erinceye kadar
suç konusu eşyanın gümrüklenmiş değerinin iki katı kadar parayı
Devlet Hazinesine ödediği takdirde, hakkında, bu Kanunda tanımlanan
kaçakçılık suçlarından dolayı verilecek ceza yarı oranında indirilir.
Bu fıkra hükmü, mükerrirler hakkında veya suçun bir örgütün faaliyeti
çerçevesinde işlenmesi halinde uygulanmaz.
(3) Yolcuların, gümrük
mevzuatına göre zatî ve hediyelik eşya kapsamı dışında olup beyanlarına
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında
çıkan ya da başkasına ait olduğu halde kendi zatî eşyasıymış gibi
gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince iki
kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(4) Söz konusu eşyanın
gümrükten kaçırılmak amacına yönelik olarak saklanmış veya gizlenmiş
olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince eşyanın gümrük
vergileri üç kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(5) Birinci ve ikinci
fıkralarda belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde,
gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(6) Yolcuların, beyanlarına
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında
çıkan eşyanın ticari mahiyette veya ithali veya ihracının yasak
olması halinde 3 üncü madde hükümleri uygulanır.
(7) Hukuken geçerli
bir mazereti olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek
sahile veya bir başka gemiye yanaşan geminin kaptanı, gemide yasak
eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde yer almayan eşya bulunması
hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık suçuna ilişkin hükümlere göre
cezalandırılır.
(8) Yabancı ülkelerden
geldiği halde geçerli nedeni olmaksızın, belgelerinin gösterdiği
rota dışında Türkiye karasularında rastlanan gayrisafi ikiyüz
tonilato hacminden aşağı taşıtların yüküne elkonulur. Yükü bulunmadığı
halde, yükü olmadığını veya başka bir limana çıkarıldığını veya
avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya acentesine, tonilato
başına yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(9) Bu Kanundaki kabahatler
dolayısıyla verilen idarî para cezasına ilişkin karar kesinleştikten
sonra tekrar kabahat işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.
(10) Tekerrür halinde,
idarî para cezası yarı oranında artırılır.
(11) İdarî para cezasının
tamamen yerine getirilmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen
kabahat açısından, önceki kabahat, tekerrüre esas teşkil etmez.
(12) Tekerrüre esas
alınacak idarî para cezaları hakkındaki kayıtların, Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde tutulmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(13) Yabancı ülkelerden
gelen yasak eşya, yükleme ve taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik tedbirleri
alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye iade ve sevk olunur.
(14) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli ve zararlı
eşya ile atık maddelerin oluşturulması halinde, ilgililer hakkında
soruşturma işlemleri başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri
tarafından derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet?
DEVLET BAKANI BEŞİR
ATALAY (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Kartal,
buyurun.
MEHMET KARTAL (Van) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; anlaşılan, bu
yasa konuşulduğu, görüşüldüğü sürece, her madde üzerinde, Van'la
ilgili, bu araçları gündeme getireceğim.
Biz Meclis olarak yasama
organıyız, yasa çıkarıyoruz. Ben, çok tuhafa gidecek bir teklifte
bulunmadım. Bu kanun teklifinde, yurt dışından giriş yapan araçlar
değil -beni onlar ilgilendirmiyor- gümrüklerde, denizlerde kaçakçılık
yapan, rafinerilerde, depolara götüren gemileri kastetmiyorum.
2 bin civarında, bugün, 1918 sayılı Yasa'yla men edilen araçların sahiplerine
iadesini talep ediyoruz.
Eğer yasada bir eksiklik
varsa, bir geçici maddeyle, Adalet Komisyonu üyeleri ve her iki partimizin
grup başkan vekilleri bir mutabakat sağlasınlar. Beş dakikalık, on
dakikalık bir ara verilsin. Bir geçici madde ekleyerek, bu araçların
sahiplerine iadesini istiyoruz. Yani, cezalarını… "Ekonomik
suç, ekonomik ceza" denilir. Bunlar, zaten, parasal cezalarını,
sahipleri ödemiştir. Demin de söylediğim gibi, hiçbir ekonomik değeri
kalmamıştır, yani bir araç mezarlığına dönüştürülmüştür, çirkin
bir manzaradır. Ancak hurda olarak şu anda satılırsa, belki, o mezarlık
oradan kaldırılır, sahiplerine de iade edilir.
Lütfen, bu uyarımı Komisyon
Başkanı ve grup başkan vekillerimiz dikkate alıp -beş dakikalık bir
arada- bir madde ekleyerek, bu görüşülen yasaya atfederek, araçların
sahiplerine iadesini sağlayalım.
Bu vesileyle saygılarımı
sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kartal.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Önerge kabul edilmemiştir.
5'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum:
Yolcu beraberinde
getirilen kaçak eşya
MADDE 6-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Yolcu beraberinde
getirilen kaçak eşya" başlıklı 6. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ufuk Özkan |
Yılmaz Kaya |
|
Malatya |
Manisa |
İzmir |
Madde 6- (1) Yolcuların,
gümrük mevzuatına göre zatî ve hediyelik eşya kapsamı dışında olup
beyanlarına aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma
araçlarında çıkan ya da başkasına ait olduğu halde kendi zatî eşyasıymış
gibi gösterdikleri eşyanın gümrük vergileri, gümrük idarelerince
iki kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(2) Söz konusu eşyanın
gümrükten kaçırılmak amacına yönelik olarak saklanmış veya gizlenmiş
olarak bulunması durumunda gümrük idarelerince eşyanın gümrük
vergileri üç kat olarak alınır ve eşya sahibine teslim edilir.
(3) Birinci ve ikinci
fıkralarda belirtilen eşya, gümrük vergileri ödenmediği takdirde,
gümrüğe terkedilmiş sayılır.
(4) Yolcuların, bildirimlerine
aykırı olarak üzerlerinde, eşyası arasında veya taşıma araçlarında
çıkan eşyanın ticari mahiyette veya ithali veya ihracının yasak
olması halinde 3 üncü madde hükümleri uygulanır.
(5) Hukuken geçerli
bir mazereti olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine girerek
sahile veya bir başka gemiye yanaşan geminin kaptanı, gemide yasak
eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde yer almayan eşya bulunması
hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık suçuna ilişkin hükümlere göre
cezalandırılır.
(6) Yabancı ülkelerden
geldiği halde geçerli neden olmaksızın, belgelerinin gösterdiği
rota dışında Türkiye karasularında rastlanan gayrisafi ikiyüz
tonilato hacminden aşağı taşıtların yüküne elkonulur. Yükü bulunmadığı
halde, yükü olmadığını veya başka bir limana çıkarıldığını veya
avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya acentesine, tonilato
başına yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(7) Kaçak eşya, her
türlü silah, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan
şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan diğer
araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak arama ve elkoymalar,
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca
yerine getirilir.
(8) Gümrük salonları
ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin
üzeri, eşyası, yükleri ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük
görevlilerince aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen
kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(9) Gümrük bölgesine,
Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden
girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak kişi
ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar tarafından durdurulur
ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri ile varsa taşıma araçları aranır.
Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(10) Bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun
128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.
(11) 13 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de sicile
kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık
suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, elkonulan
araç alıkonulur. Sahibinin aracın değeri kadar teminatı alıkoyma
tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi
halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi taktirde, tasfiye idaresi
tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde,
satıştan elde edilen gelirden taşıtın muhafaza edilmesi ve satışı
için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar,
kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(12) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında kasko değeri; deniz
taşıtlarında, tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer;
sigortasız taşıtlar ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa
değeri anlaşılır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI BEŞİR
ATALAY (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan .
BAŞKAN -Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
yurt dışından araç ithal edilirken, bu araçlar, gümrükten, her türlü
belgesiyle geçiriliyor. Peki, bir sürü Mercedes araba getirilmiş
Türkiye'ye, yaklaşık 7 bin tane, 7 bin araç… Bu araçlar, Türkiye gümrüğünden
geçmedi mi? Bu araçlara gümrük idaresi izin vermedi mi? Bu araçlar,
belki beşinci, altıncı kişilere satılmış ve en son bu araçları kim
kullanıyorsa, gelmişler: "Vay, bunların hepsi kaçak, ver bakalım
aracı."
Değerli milletvekilleri,
Türkiye bir hukuk devleti. Türkiye Cumhuriyeti'nde, bir, gümrük idaresi
her türlü ithâline izin veriyor veya daha sonra trafik tescilinde bu
araçlar tescil ediliyor. Bu araçlar
7-8 defa el değiştiriyor, yani belki 3, belki 5 defa, yine trafikten
tescil ediliyor, yani sahiplerine. Ondan sonra "Vay efendim, bu
Mercedes veya bu arabalar kaçak girmiş ülkeye." diyorsunuz,
aradan beş altı yıl geçiyor, bu arabaları kim kullanıyorsa
"Hah, yakaladım seni." diyorsunuz.
Değerli milletvekilleri,
bunun adı adalet değil. Daha sonra da bu arabaların hepsini alıkoyuyorsunuz,
sahiplerine vermiyorsunuz, yani sahipleri derken, gariban veya
en son, hiçbir şeyden haberi olmayan, 5'inci, 6'ncı alıcılara. Burası
bir hukuk devletiyse, bunun suçlusunu bulmadığınız sürece… Suçlusu
herhâlde en son alıcı değil. En son alıcının, bu fiilden, haberi, eylemi
varsa saygı duyuyorum; her şeyini alın, değil arabasını her şeyini
alın, ama hiçbirinin haberi yoktur. 5 defa el değiştiren arabayı
alıyor, arabasına el koyuyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
eğer Türkiye Cumhuriyeti hukuk devletiyse, bu insanların hakkını
ve hukukunu vermek hepimizin görevidir. Suçluya en ağır cezayı verelim.
Bunları kim sahte ithal ettiyse en ağır cezayı verelim, ama hiç haberi
olmayan, hiç bilgisi olmayan, hiçbir şekilde en küçük ilgisi olmayan
insanların arabasını alıkoyarsak, bu insanlar bize feveran eder. Yani, adalet bu
mu, devlet bu mu diyorlar, bu bir.
İkinci örneği veriyorum arkadaşlar:
Biliyorsunuz, sakatlar için gümrüksüz araba ithal ediliyor veya
belli vergiler ödenmiyor. Yurt dışından, özel, sakatlar
için üretilen arabalar bir şekilde ithal edilebiliyor, özel izinle,
sakatlık belgesiyle.
Şimdi, burada bir piyasa
var. Birileri, sakatlar adına "ben size araba getireceğim"
diyor, onlardan vekâlet alıyorlar ve arabalar getiriyorlar onlar
adına. İnsanlar -umut- sakatım ben diyor, bir arabam olsun. Bu arabaları
getiriyorlar, iç piyasada birtakım katakullilerle bu arabalar
satılıyor.
1987 yılında getirilmiş
bir araba, aracısı var. Aracısı, 11 defa, 11 değişik araba getiriyor,
bu arabaları satıyor arkadaşlar ve şu anda, bağışlayın, tarihi
yanlış söyleyebiliyorum, geçen, hiç tanımadığım, bilmediğim bir
insan geldi benim odama. Şu anda 350 milyar, Maliyeden haciz gelmiş kendisine.
Hiçbir şeyden haberi yok. Ne arabanın geldiğinden haberi var. Hiçbir
şeyden haberi yok, bir vekâlet vermiş sadece. Şimdi, fiili işleyen,
doğrudur, fiili işleyen… Onun adına gelmiş araba tabii, ama "ben
arabayı görmedim" diyor. "Bana, o zaman sana araba getireceğim dedi.
Sonra geldi, iptal oldu, bilmem şu oldu…" Bir şekilde… Ha, bir vekâlet
vermiştir, saygı duyarım, vekâletin bir suçu vardır, vermesin, ama,
değerli milletvekilleri, tabii, arabayı görmemiş. Arabayı getirmiş,
yine aynı kişi, aynı aracı başka kişilere satmış. Eli bile değmemiş,
daha sonra… Şu anda yürüyemiyor sayın milletvekilleri, bu insan
yürüyemiyor. "Benim tek bir canım var ama yurt dışında tedaviye
gideceğim. Oradaki
akrabalarım beni istiyor, canım var" diyor. En azından, hasta bu insan.
Tedavi için ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
Maliye borcu 350
milyar borç olmuş.
Borcu olduğu için bir arabadan, yurt dışına çıkış izni
verilmiyor. Bu insan da, tedavi için yurt dışına gidemiyor.
Sadece bu anekdotları
bilginize sunuyorum. Hepinize
teşekkür ediyorum.
Sağ olun, var olun.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Aslanoğlu.
Gerekçesini dinlediğiniz önergeyi
oylarınıza sunuyorum:
6'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
7'nci maddeyi okutuyorum:
Deniz taşıtları
MADDE 7-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Deniz taşıtları"
başlıklı 7. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ufuk Özkan |
Yılmaz Kaya |
|
Malatya |
Manisa |
İzmir |
Madde 7- (1) Hukuken
geçerli bir mazereti olmadığı halde, izinsiz olarak gümrük bölgesine
girerek sahile veya bir başka gemiye yanaşan geminin kaptanı, gemide
yasak eşya ya da yükleme veya taşıma belgelerinde yer almayan eşya
bulunması hallerinde, bu Kanundaki kaçakçılık suçuna ilişkin hükümlere
göre cezalandırılır.
(2) Yabancı ülkelerden
geldiği halde geçerli neden olmaksızın, belgelerinin gösterdiği
rota dışında Türkiye karasularında rastlanan gayrisafi ikiyüz
tonilato hacminden aşağı taşıtların yüküne elkonulur. Yükü bulunmadığı
halde, yükü olmadığını veya başka bir limana çıkarıldığını veya
avarya olduğunu kanıtlayamayan gemi kaptan veya acentesine, tonilato
başına yüz Türk Lirası idarî para cezası verilir.
(3) Bu Kanundaki kabahatler
dolayısıyla verilen idarî para cezasına ilişkin karar kesinleştikten
sonra tekrar kabahat işlenmesi halinde tekerrür hükümleri uygulanır.
(4) Tekerrür halinde,
idarî para cezası yarı oranında artırılır.
(5) İdarî para cezasının
tamamen yerine getirilmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen
kabahat açısından, önceki kabahat, tekerrüre esas teşkil etmez.
(6) Tekerrüre esas
alınacak idarî para cezaları hakkındaki kayıtların, Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde tutulmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(7) Bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun
128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.
(8) 13 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de sicile
kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık
suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, elkonulan
araç alıkonulur. Sahibinin aracın değeri kadar güvenceyi alıkoyma
tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi
halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi
tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde,
satıştan elde edilen gelirden taşıtın muhafaza edilmesi ve satışı
için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar,
kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(9) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında kasko değeri; deniz
taşıtlarında, tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer;
sigortasız taşıtlar ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa
değeri anlaşılır.
(10) Kaçak şüphesiyle
elkonulan eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince alıkonulan
her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi, markası, tipi, modeli, seri
numarası gibi eşyanın ayırıcı özelliklerini gösterir bir tutanakla
gümrük idaresine teslim edilir.
(11) Gümrük idaresi,
kaçak eşya ve taşıtların muhafazası için gerekli görülen yerlerde
depo temin eder.
(12) 10 uncu maddenin
ikinci fıkrası hükümlerine göre alıkonularak gümrük idaresine
teslim edilen deniz taşıtları, teminatla teslim alınmaması halinde,
muhafaza ve zorunlu bakım giderleri sahiplerince ya da donatanlarınca
karşılanmak üzere gümrük idaresince belirlenen liman işletme müdürlüğüne
teslim edilir. Masraflar, sahiplerince ya da donatanlarınca karşılandığı
sürece, taşıtın tasfiyesi yoluna gidilmez.
(13) Birinci ve üçüncü
fıkralar uyarınca elkonulan her türlü eşya ve taşıma araçlarının
muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması ve nakliyesi
gibi nedenlerle yapılan masraflar, gümrük idaresince karşılanır.
(14) Gümrük idaresinin
bu madde gereğince ihtiyacı olan giderler, genel bütçenin ilgili
tertibinden karşılanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi…
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
7'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum:
Tekerrür
MADDE 8-
BAŞKAN - Bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Tekerrür"
başlıklı 8. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Yılmaz Kaya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ufuk Özkan |
|
İzmir |
Malatya |
Manisa |
Madde 8- (1) Bu Kanundaki
kabahatler dolayısıyla verilen idarî para cezasına ilişkin karar
kesinleştikten sonra tekrar kabahat işlenmesi halinde tekerrür
hükümleri uygulanır.
(2) Tekerrür halinde,
idarî para cezası yarı oranında artırılır.
(3) İdarî para cezasının
tamamen yerine getirilmesinden itibaren üç yıl geçtikten sonra işlenen
kabahat açısından, önceki kabahat, tekerrüre esas teşkil etmez.
(4) Tekerrüre esas
alınacak idarî para cezaları hakkındaki kayıtların, Gümrük Müsteşarlığı
bünyesinde tutulmasına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(5) Kaçak eşya, her
türlü silâh, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan
şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan diğer
araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak arama ve elkoymalar,
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca
yerine getirilir.
(6) Gümrük salonları
ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin
üzeri, eşyası, yükleri ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük
görevlilerince aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen
kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(7) Gümrük bölgesine,
Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden
girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak kişi
ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar tarafından durdurulur
ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri ile varsa taşıma araçları aranır.
Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(8) Bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun
128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.
(9) 13 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de sicile
kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık
suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, elkonulan
araç alıkonulur. Sahibinin aracın değeri kadar teminatı alıkoyma
tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi
halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi
tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde,
satıştan elde edilen gelirden taşıtın muhafaza edilmesi ve satışı
için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar,
kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(10) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında kasko değeri; deniz
taşıtlarında, tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer;
sigortasız taşıtlar ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa
değeri anlaşılır.
(11) Bu Kanunda tanımlanan
suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak,
kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs
edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek
şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış
veya taşınmış olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı
bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması yasak
veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
(12) Etkin pişmanlık
nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak
müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutayım mı efendim?
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanun hükümleri
arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
gerekçesini okuttuğum önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
8'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Usul Hükümleri
Arama ve elkoyma
MADDE 9-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Arama ve el koyma"
başlıklı 9. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ufuk Özkan |
Yılmaz Kaya |
|
Malatya |
Manisa |
İzmir |
Madde 9- (1) Kaçak eşya,
her türlü silâh, mühimmat, patlayıcı ve uyuşturucu maddelerin bulunduğundan
şüphe edilen her türlü kap, ambalaj veya taşımaya yarayan diğer
araçlar ile kişilerin üzerlerinde yapılacak arama ve elkoymalar,
4/12/2004 tarihli ve 5271 sayılı Ceza Muhakemesi Kanunu uyarınca
yerine getirilir.
(2) Gümrük salonları
ve gümrük kapılarında kaçak eşya sakladığından kuşkulanılan kişilerin
üzeri, eşyası, yükleri ve araçları gümrük kontrolü amacıyla gümrük
görevlilerince aranabilir. Yapılan arama sonucunda tespit edilen
kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(3) Gümrük bölgesine,
Gümrük Kanunu gereğince belirlenen kapı ve yollardan başka yerlerden
girmek, çıkmak veya geçmek yasaktır. Bu yerlerde rastlanacak kişi
ve her nevi taşıma araçları yetkili memurlar tarafından durdurulur
ve kişilerin eşya, yük ve üzerleri ile varsa taşıma araçları aranır.
Yapılan arama sonucunda tespit edilen kaçak eşyaya derhal elkonulur.
(4) Bu Kanunda tanımlanan
suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi Kanununun
128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.
(5) 13 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de sicile
kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kovuşturma devam ederken, kaçakçılık
suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, elkonulan
araç alıkonulur. Sahibinin aracın değeri kadar teminatı alıkoyma
tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi
halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi
tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde,
satıştan elde edilen varidattan taşıtın muhafaza edilmesi ve satışı
için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar,
kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(6) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında kasko değeri; deniz
taşıtlarında, tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer;
sigortasız taşıtlar ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa
değeri anlaşılır.
(7) Yabancı ülkelerden
gelen yasak eşya, yükleme veya taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik tedbirleri
alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye iade ve sevk olunur.
(8) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli ve zararlı
eşya ile atık maddelerin oluşturması halinde, ilgililer hakkında
soruşturma işlemleri başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri
tarafından derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
(9) Bu Kanunda tanımlanan
suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak,
kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs
edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek
şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış
veya taşınmış olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı
bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması yasak
veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
(10) Etkin pişmanlık
nedeniyle fail hakkında cezaya ·hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak
müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum efendim:
Gerekçe: Kanun hükümleri
arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
9'uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
Kaçak eşya naklinde
kullanılan taşıta elkoyma
MADDE 10-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir önerge vardır.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Kaçak eşya naklinde
kullanılan taşıta elkoyma" başlıklı 10. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Yılmaz Kaya |
Ufuk Özkan |
|
Malatya |
İzmir |
Manisa |
Madde 10- (1) Bu Kanunda
tanımlanan suçların işlenmesinde kullanılan taşıtlara, Ceza Muhakemesi
Kanununun 128 inci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüne göre elkonulur.
(2) 13 üncü maddenin
birinci fıkrasının (a) bendi kapsamına girmesi, Türkiye'de sicile
kayıtlı olmaması ya da soruşturma ve kavuşturma devam ederken, kaçakçılık
suçunun işlenmesinde tekrar kullanılması halinde, elkonulan
araç alıkonulur. Sahibinin aracın değeri kadar teminatı alıkoyma
tarihinden itibaren otuz gün içinde gümrük idaresine teslim etmesi
halinde, araç sahibine iade edilir. Aksi takdirde, tasfiye idaresi
tarafından soruşturma ve kovuşturma sonucu beklenmeksizin derhal
tasfiye olunur. Tasfiyenin satış suretiyle gerçekleşmesi halinde,
satıştan elde edilen gelirden taşıtın muhafaza edilmesi ve satışı
için gerekli olan bütün masraflar karşılandıktan sonra kalan miktar,
kovuşturma sonucuna göre işlem yapılmak üzere emanet hesabına
alınır.
(3) İkinci fıkra hükmünün
uygulanmasındaki değerden, kara taşıtlarında kasko değeri; deniz
taşıtlarında, tekne ve makine sigortasına esas teşkil eden değer;
sigortasız taşıtlar ile hava ve demiryolu taşıtlarında ise, piyasa
değeri anlaşılır.
(4) Kaçak şüphesiyle
elkonulan eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince alıkonulan
her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi, markası, tipi, modeli, seri
numarası gibi eşyanın ayırıcı özelliklerini gösterir bir tutanakla
gümrük idaresine teslim edilir.
(5) Gümrük idaresi,
kaçak eşya ve taşıtların muhafazası için gerekli görülen yerlerde
depo temin eder.
(6) 10 uncu maddenin
ikinci fıkrası hükümlerine göre alıkonularak gümrük idaresine
teslim edilen deniz taşıtları, teminatla teslim alınmaması hâlinde,
muhafaza ve zaruri bakım giderleri sahiplerince ya da donatanlarınca
karşılanmak üzere gümrük idaresince belirlenen liman işletme müdürlüğüne
teslim edilir. Masraflar, sahiplerince ya da donatanlarınca karşılandığı
sürece, taşıtın tasfiyesi yoluna gidilmez.
(7) Birinci ve üçüncü
fıkralar uyarınca elkonulan her türlü eşya ve taşıma araçlarının
muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması ve nakliyesi
gibi nedenlerle yapılan masraflar, gümrük idaresince karşılanır.
(8) Gümrük idaresinin
bu madde gereğince ihtiyacı olan giderler, genel bütçenin ilgili
tertibinden karşılanır.
(9) Bu Kanunda tanımlanan
suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak,
kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs
edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek
şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış
veya taşınmış olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı
bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması yasak
veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
(10) Etkin pişmanlık
nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak
müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
(11) 3 üncü maddenin
onuncu ve onbirinci fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin hükümleri, bu
kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan
eşya ve taşıma araçları ile ilgili olarak da uygulanır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu
gerekçeyi açıklayacak.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Sayın milletvekilleri,
burada bir konuyu açıklığa kavuşturmak istiyorum. Şimdi, Türkiye'de
karayolu nakliyesi ağırlıkta. Bir sürü kamyoncu esnafımız var bizim.
Bu insanlar ekmek paraları için, yani dürüst, namuslu, şerefli, ekmek
parası için koşan insanlarımız var. Bunlar borçla harçla bu kamyonu
alıyorlar, taksitle alıyorlar.
Eğer, bilfiil kaçakçılığı kendisi yapıyorsa buna her türlü cezayı
verelim, ancak, şunu ayırmamız lazım, bu maddede bunun ayrımı yoktur:
Yani, bir başkasının malı bir başkası tarafından kiralanarak, bir
şekilde, o kamyoncu esnafım bilmeden, hiçbir günahı olmaksızın,
eğer taşıyorsa, bu insanın kamyonuna el koymak ekmeğine el koymak
demektir. Burada, kamyonuna el koymak yerine, o taşımayı yaptıran
kişilerden teminat almak, o taşımayı yaptıran insanlardan teminat
almak gerekiyor. Aksi hâlde, bu insanların hepsi borçlu. Bir ay o kamyonun
taksitini ödeyemediği zaman kamyonu icra yoluyla satılıyor arkadaşlar.
Yani, bunlar çok zor koşullar altında savaş veriyor. Eğer o ay içinde
çalışmazsa, zaten kamyonu elinden gidiyor. Yani, burada bilfiil
kaçakçılığa karışan kamyoncu ile bir başkasının kiralamasıyla
bilmeden alet olan insanları ayırmamız lazım. Bunlar küçük esnaf, yani
hepimizin, bu ülkenin insanları. Çok zor koşulda savaş veren bu insanların
bir ay içinde malını müsadere edip el koyacaksın, bir ay sonra da diyeceksin
ki: "Bir teminat vereceksin." Bunu sadece kamyoncudan istemeyelim.
Sadece onu tutan, onu kiralayan kimse, onu da kamyoncu kadar sorumluluk
altına almazsak, biz burada kamyoncu esnafımızı çok zor duruma düşürürüz.
Bilmeyerek, istemeyerek… Ekmek parası için savaş veriyorlar, bir
yere yük çıksa da gitsem diyor. Kötü niyetli bir mal yüklendiğini bilemezler
bu arkadaşlar. Bunlar, zaten, yarın senedimi nasıl ödeyeceğim diyor
arkadaşlar. Onun için, bu maddede en azından o teminatların verilmesinde
ve kamyona el konulmasında aracı olan veya malı yükleten kişilerin
de sorumluluk altına alınmasında fayda var.
Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza
sunuyorum:
10'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum:
11'inci maddeyi okutuyorum:
Elkonulan eşyanın muhafazası
MADDE 11-
BAŞKAN - Bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Elkonulan eşyanın
muhafazası" başlıklı 11.
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Yılmaz Kaya |
|
|
Malatya |
İzmir |
|
Madde 11- (1) Kaçak
şüphesiyle elkonulan eşya ile 10 uncu maddenin ikinci fıkrası gereğince
alıkonulan her türlü taşıt ve araç; miktarı, cinsi, markası, tipi,
modeli, seri numarası gibi eşyanın ayırıcı özelliklerini gösterir
bir tutanakla gümrük idaresine teslim edilir.
(2) Gümrük idaresi,
kaçak eşya ve taşıtların muhafazası için gerekli görülen yerlerde
depo temin eder.
(3) 10 uncu maddenin
ikinci fıkrası hükümlerine göre alıkonularak gümrük idaresine
teslim edilen deniz taşıtları, teminatla teslim alınmaması halinde,
muhafaza ve zorunlu bakım giderleri sahiplerince ya da donatanlarınca
karşılanmak üzere gümrük idaresince belirlenen liman işletme müdürlüğüne
teslim edilir. Giderler, sahiplerince ya da donatanlarınca karşılandığı
sürece, taşıtın tasfiyesi yoluna gidilmez.
(4) Birinci ve üçüncü
fıkralar uyarınca elkonulan her türlü eşya ve taşıma araçlarının
muhafazası, depolanması, yüklenmesi, boşaltılması ve nakliyesi
gibi nedenlerle yapılan masraflar, gümrük idaresince karşılanır.
(5) Gümrük idaresinin
bu madde gereğince ihtiyacı olan giderler, genel bütçenin ilgili
tertibinden karşılanır.
(6) Yabancı ülkelerden
gelen yasak eşya, yükleme veya taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik tedbirleri
alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye iade ve sevk olunur.
(7) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı yönünden tehlikeli ve zararlı
eşya ile atık maddelerin oluşturması halinde, ilgililer hakkında
soruşturma işlemleri başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri
tarafından derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
(8) 3 üncü maddenin
onuncu ve onbirinci fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin hükümleri, bu
kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan
eşya ve taşıma araçları ile ilgili olarak da uygulanır.
(9) Bu Kanunda tanımlanan
suçlar ve kabahatler dolayısıyla müsadere veya mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımlarının konusunu oluşturan eşyanın kaim değerinden,
bu eşyanın gümrüklenmiş değeri anlaşılır.
(10) Bu Kanunda tanımlanan
suçların veya kabahatlerin konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere
veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarının uygulanabileceği
eşya, sahibine iade edilemez. Bu eşya, kamu davasının açıldığı tarihten
itibaren bir yıl içinde kovuşturmanın sonuçlanmaması halinde derhal
tasfiye edilir. Ancak eşyanın;
a) Zarara uğraması,
değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı
hâlinde üç gün,
b) Muhafazasının
ciddi külfet oluşturması halinde onbeş gün,
içinde, eşyadan numune alınmasının mümkün olduğu durumlarda
numune alınarak, mümkün olmaması halinde ise gerekli tespitler yaptırılarak,
soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından
tasfiyesine karar verilir.
(11) Satılarak tasfiye
edilen eşya veya taşıma araçlarının satış bedeli emanet hesabına
alınır. Yargılama sonucunda;
a) Tasfiye edilen eşya
veya taşıma araçlarının, müsadere edilmeyip, iadesine karar verilmesi,
b) Mülkiyetin kamuya
geçirilmesi kararına konu teşkil eden eşyanın ilgilisine iadesine
karar verilmesi,
hallerinde; satış bedeli, satış tarihinden iade tarihine
kadar geçen süre için yasal faizi ile birlikte hak sahibine ödenir.
(12) El konulan eşyanın
iadesine karar verilmesi halinde, bu kararların uygulanmasında
yürürlükte olan gümrük ve dış ticaret mevzuatı uyarınca işlem yapılır.
(13) Bu Kanunun uygulamasında
tasfiye, tasfiye idaresi tarafından Gümrük Kanunu hükümlerine
göre yapılır.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu önergeye?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun hükümleri arasında
uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
11'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12'nci maddeyi okutuyorum:
Yasak eşyanın geri
gönderilmesi
MADDE 12-
BAŞKAN - Bir adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1/1240 Esas Numaralı
Kaçakçılıkla Mücadele Kanunu Tasarısının "Yasak eşyanın geri
gönderilmesi" başlıklı 12. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Orhan Eraslan |
Feridun Ayvazoğlu |
Mehmet Kartal |
|
Niğde |
Çorum |
Van |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Yılmaz Kaya |
|
|
Malatya |
İzmir |
|
Madde 12- (1) Yabancı
ülkelerden gelen yasak eşya, yükleme veya taşıma belgelerinde belirtilerek
gümrüğe getirilirse, teminat altında ve gerekli güvenlik tedbirleri
alınarak geldiği yere veya diğer bir ülkeye iade ve sevk olunur.
(2) Kaçakçılık suçunun
konusunu, toplum ve çevre sağlığı açısından tehlikeli ve zararlı
eşya ile atık maddelerin oluşturması halinde, ilgililer hakkında
soruşturma işlemleri başlatılmakla birlikte, bunlar gümrük yetkilileri
tarafından derhal getirildiği ülkeye iade edilir.
(3) Bu Kanunda tanımlanan
suçlarla ilgili olarak 26/9/2004 tarihli ve 5237 sayılı Türk Ceza Kanununun
eşya ve kazanç müsaderesine ilişkin hükümleri uygulanır. Ancak,
kaçak eşya taşımasında bilerek kullanılan veya kullanılmaya teşebbüs
edilen her türlü taşıma aracının müsadere edilebilmesi için, aşağıdaki
koşullardan birinin gerçekleşmesi gerekir:
a) Kaçak eşyanın, suçun
işlenmesini kolaylaştıracak veya fiilin ortaya çıkmasını engelleyecek
şekilde özel olarak hazırlanmış gizli tertibat içerisinde saklanmış
veya taşınmış olması.
b) Kaçak eşyanın, taşıma
aracı yüküne göre miktar veya hacim bakımından tamamını veya ağırlıklı
bölümünü oluşturması veya naklinin, bu aracın kullanılmasını gerekli
kılması.
c) Taşıma aracındaki
kaçak eşyanın, Türkiye'ye girmesi veya Türkiye'den çıkması yasak
veya toplum veya çevre sağlığı açısından zararlı maddelerden olması.
(4) Etkin pişmanlık
nedeniyle fail hakkında cezaya hükmolunmaması veya kamu davasının
düşmesine karar verilmesi, sadece suç konusu eşya ile ilgili olarak
müsadere hükümlerinin uygulanmasına engel teşkil etmez.
(5) 3 üncü maddenin
onuncu ve onbirinci fıkralarında tanımlanan kabahatlerin konusunu
oluşturan eşyanın mülkiyetinin kamuya geçirilmesine karar verilir.
Bu Kanunun arama ve elkoyma ile müsadereye ilişkin hükümleri, bu
kabahatlerin işlenmesinde kullanılan veya kullanılmak üzere hazırlanan
eşya ve taşıma araçları ile ilgili olarak da uygulanır.
(6) Bu Kanunda tanımlanan
suçlar ve kabahatler dolayısıyla müsadere veya mülkiyetin kamuya
geçirilmesi yaptırımlarının konusunu oluşturan eşyanın kaim değerinden,
bu eşyanın gümrüklenmiş değeri anlaşılır.
(7) Bu Kanunda tanımlanan
suçların veya kabahatlerin konusunu oluşturması dolayısıyla müsadere
veya mülkiyetin kamuya geçirilmesi yaptırımlarının uygulanabileceği
eşya, sahibine iade edilemez. Bu eşya, kamu davasının açıldığı tarihten
itibaren bir yıl içinde kovuşturmanın sonuçlanmaması halinde derhal
tasfiye edilir. Ancak eşyanın;
a) Zarara uğraması,
değerinde esaslı ölçüde kayıp meydana gelme tehlikesinin varlığı
halinde üç gün,
b) Muhafazasının
ciddi külfet oluşturması halinde onbeş gün,
içinde, eşyanın numune alınmasının mümkün olduğu durumlarda
numune alınarak, mümkün olmaması halinde ise gerekli tespitler yaptırılarak,
soruşturma evresinde hâkim, kovuşturma evresinde mahkeme tarafından
tasfiyesine karar verilir.
(8) Satılarak tasfiye
edilen eşya veya taşıma araçlarının satış bedeli emanet hesabına
alınır. Yargılama sonunda;
a) Tasfiye edilen eşya
veya taşıma araçlarının, müsadere edilmeyip, iadesine karar verilmesi,
b) Mülkiyetin kamuya
geçirilmesi kararına konu teşkil eden eşyanın ilgilisine iadesine
karar verilmesi,
hallerinde; satış bedeli, satış tarihinden iade tarihine
kadar geçen süre için yasal faizi ile birlikte hak sahibine ödenir.
(9) Elkonulan eşyanın
iadesine karar verilmemesi halinde, bu kararların uygulanmasında
yürürlükte olan gümrük ve dış ticaret mevzuatı uyarınca işlem yapılır.
(10) Bu Kanunun uygulanmasında
tasfiye, tasfiye idaresi tarafından Gümrük Kanunu hükümlerine
göre yapılır.
(11) Bu Kanunda tanımlanan
suçlar dolayısıyla açılan davalarda mahkeme, iddianamenin bir örneğini
ilgili gümrük idaresine de gönderir. Başvurusu üzerine, ilgili
gümrük idaresi açılan davaya katılan olarak kabul edilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
ADALET KOMİSYONU SÖZCÜSÜ
RAMAZAN CAN (Kırıkkale) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın
Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas)- Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanun hükümleri
arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
12'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çalışma saatimiz tamamlanmıştır.
Alınan karar gereğince,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 21 Mart 2007
Çarşamba günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati:
22.01