DÖNEM: 22 CİLT: 149 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
74’üncü Birleşim
13 Mart 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın,
Erzurum'un düşman işgalinden kurtarılışının 89'uncu yıldönümü münasebetiyle
ilin tarihî gelişimine, millî mücadele yıllarında Ermenilerce
bölgede yapılan soykırıma, 2011 Dünya Kış Olimpiyatlarının bölgede
yapılacak olmasının ilin kalkınmasına sağlayacağı katkılara
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun,
Çorum ili Sungurlu ilçesi köy ve beldelerindeki orman arazisinin
bir bölümünün orman dışına çıkarılmasının meydana getireceği
sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
3.- Sivas Milletvekili Osman Kılıç'ın, İstiklal
Marşı'mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilişinin
86'ncı yıl dönümü münasebetiyle, millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un
edebî kişiliğine ilişkin gündem dışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- İngiltere-Türkiye Parlamentolararası Dostluk
Grubu Başkanı Bob Laxton ve beraberindeki Parlamento heyetinin
ülkemizi ziyaretinin TBMM Başkanlık Divanınca kararlaştırıldığına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1223)
2.- Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un başkanlığında
Moldova'ya yapılacak resmî ziyarete milletvekillerinden oluşan
bir heyetin katılmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1224)
3.- Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir
Şeks'in Moldova'da yapılacak olan "Güneydoğu Avrupa İşbirliği
Süreci Parlamento Başkanları Toplantısı"na davetine, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ı temsilen, Başkan Vekili
Sadık Yakut'un icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1225)
4.- Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi
ile okullarda meydana gelen olayların araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/337, 343, 356, 357)
esas numaralı Meclis Araştırma Komisyonu Başkanlığının, komisyonun
görev süresinin bir ay uzatılmasına ilişkin tezkeresi (3/1226)
5.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun;
3813 Sayılı Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında
Kanuna Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/192) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesini geri aldığına ilişkin önergesi
(4/438)
6.- Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, 8 Mayıs'ın
Cezayir Soykırımını Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da
Bir Soykırım Anıtı Dikilmesine İlişkin Kanun Teklifi'nin (2/872) doğrudan
gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/439)
IV. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/270) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin
ön görüşmesinin, Genel Kurulun 13/3/2007 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisi
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon
ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1284) (S. Sayısı: 1340)
4.- Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve
Anayasa Komisyonu Raporu (1/1300) (S. Sayısı: 1342)
5.- Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili
Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin
Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1075) (S. Sayısı: 1022)
6.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya
Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve
Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ile Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1242) (S. Sayısı: 1338)
7.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan
ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1176) (S. Sayısı: 1185)
8.- 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde
Cenevre'de Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1135) (S. Sayısı: 1085)
9.- Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu (1/1245) (S. Sayısı: 1261)
VI. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Grubu
adına konuşan Muğla Milletvekili Gürol Ergin'in bir ifadesinin yanlış
anlaşıldığı gerekçesiyle açıklaması
VII. - OYLAMALAR
1.- Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili
Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin
Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
oylaması
2.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya
Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden
Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve
Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
oylaması
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan
ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının oylaması
4.- 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde
Cenevre'de Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin
Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısının oylaması
VIII. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun, Anayasa
Mahkemesinin Kuruluşu ve Yargılama Usulleri Hakkında Kanunda değişklik
yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in
cevabı (7/19918)
2.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki
hava kirliliğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin
cevabı (7/19924)
3.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya
olimpik yüzme havuzunun yıkılacağı iddiasına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/19937)
4.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya
Büyükşehir Belediyesinin bazı yerel gazetelere ambargo koyduğu
iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun
cevabı (7/19939)
5.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
cemevleri ile bazı dernek ve vakıfların sayısına ilişkin sorusu
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/19942)
6.- Denizli Milletvekili V. Haşim ORAL'ın, Kıbrıs
politikasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/19986)
7.- Ordu Milletvekili İ. Sami TANDOĞDU'nun,
MKEK'nin silah satışına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M.
Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/19989)
8.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türkiye-Irak
ve İngiltere arasında imzalanan 1926 tarihli bir antlaşmaya ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL'ün
cevabı (7/20003)
9.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, bisikletli
kanser kampanyasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/20006)
10.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Bakanlık
aleyhine açılan tam yargı davalarına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/20013)
11.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
yatırımların azalmasına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/20053)
12.- Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Adana
Valiliğinin bilgi edinme başvurularını karşılamasına ilişkin
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/20081)
13.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Kızılay'ın kurban bağışlarını değerlendirmesine ilişkin Başbakandan
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/20338)
14.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Kızılay yönetimiyle ilgili bazı iddialara ilişkin Başbakandan
sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/20340)
15.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın,
Eskişehir'deki aile hekimliği uygulamasına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/20367)
16.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Kamu
Personeli Seçme Sınavında öngörülen yaş sınırına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/20904)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak altı oturum
yaptı.
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya, Yeşilay Haftası
münasebetiyle, toplumu ve gençleri, alkol, sigara ve uyuşturucu
alışkanlığından korumak amacıyla kurulan Yeşilay Cemiyetinin daha
etkin faaliyette bulunabilmesi için alınması gereken tedbirlere,
Diyanet teşkilatının kuruluşunun yıldönümüne ve Dünya Kadınlar
Gününe,
İstanbul Milletvekili Hasan Aydın, Kuzey Irak'taki
son gelişmelere, terörizme karşı ülkenin birlik ve bütünlüğünün
korunmasının önemine,
Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş, Dünya
Kadınlar Günü münasebetiyle, kadının, sosyal hayatta, düzenleyici
devlet mekanizmalarında daha fazla yer almasının gereğine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Lübnan'a yaptığı
resmî ziyarete Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'nin de iştirak etmesinin
uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
4'üncü sırasında bulunan, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
(1/1300) (S. Sayısı: 1342),
5'inci sırasında bulunan, Avrupa Patentlerinin
Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair (1/1075)
(S. Sayısı: 1022),
6'ncı sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1242) (S. Sayısı: 1338),
7'nci sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir
ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1176) (S.
Sayısı: 1185),
8'inci sırasında bulunan, 10 Kasım 1972, 23 Ekim
1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de Gözden Geçirilen 2 Aralık
1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Sözleşmesine
Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair (1/1135) (S. Sayısı: 1085),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3'üncü sırasında bulunan, Yurt Dışına Çıkış Harcı
Hakkında Kanun Tasarısı'nın (1/1274) (S. Sayısı: 1347) görüşmeleri
tamamlandı; elektronik cihazla yapılan açık oylamadan sonra, kabul
edildi.
9'uncu sırasında buluna, Şans Oyunları Hasılatından
Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı'nın
(1/1284) (S. Sayısı: 1340) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak
maddelerine geçilmesi kabul edildi; 1'inci madde üzerinde bir süre
görüşüldü.
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili
Bayram Ali Meral'in, konuşmasında, Grubuna,
İstanbul Milletvekili İnci Özdemir, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına,
Sataştığı iddiasıyla;
Konya Milletvekili Ahmet Işık, önceki oturumda
soru sorarken söylediği bir sözün yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Konya Milletvekili
Ahmet Işık'ın açıklamasına karşı, görüşlerini ifade eden,
Birer açıklamada bulundular.
13 Mart 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşime 19.48'de son verildi.
İsmail Alptekin |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Ahmet Küçük |
Harun Tüfekci |
|
Çanakkale
|
|
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
Bayram Özçelik |
|
|
Burdur |
|
|
Kâtip
Üye |
|
|
No.: 100
II. - GELEN KÂĞITLAR
9 Mart 2007 Cuma
Teklif
1.-
Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun; Bazı Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi (2/971) (Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 7.3.2007)
No.: 101
12 Mart 2007 Pazartesi
Tasarılar
1.-
Ses ve Gaz Fişeği Atabilen Silahlar Hakkında Kanun Tasarısı
(1/1319) (Adalet; Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji ile İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.3.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Umman Sultanlığı Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
ve Vergi Kaçakçılığına Engel Olma Anlaşmasının ve Eki Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1320)
(Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.3.2007)
3.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ve İslam Kalkınma Bankası Arasında
Türkiye ile Afrika'daki İslam Kalkınma Bankası Üyesi Ülkeler Arasındaki
Ticaret ve Yatırımların Desteklenmesi İçin İşbirliği Hakkında Anlayış
Muhtırasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1321) (Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
; Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.3.2007)
4.-
Türkiye Cumhuriyeti ve Birleşik Arap Emirlikleri Arasında Yatırımların
Karşılıklı Teşviki ve Korunmasına İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1322) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.3.2007)
Teklif
1.-
Aydın Milletvekili Özlem Çerçioğlu ve 43 Milletvekilinin; Hiçbir
Geliri Olmayan Dul, Ailevi Nedenlerle Evinde Yaşayamayıp Kadın
Sığınma Evi ve Benzeri Sosyal Koruma Birimlerinde Yaşayan, Özürlü
veya Terör Mağduru Kadınlara İş Kurma Kredisi Verilmesi Hakkında
Kanun Teklifi (2/972) (Plan ve Bütçe ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 2.3.2007)
Raporlar
1.-
Dopingle Mücadele Kanunu Tasarısı ile Milli Eğitim, Kültür, Gençlik
ve Spor Komisyonu Raporu (1/1311) (S. Sayısı: 1359) (Dağıtma tarihi:
12.3.2007) (GÜNDEME)
2.-
Nükleer Güç Santrallerinin Kurulması ve İşletilmesi ile Enerji Satışına
İlişkin Kanun Tasarısı ve Çevre ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları (1/1260) (S.
Sayısı: 1360) (Dağıtma tarihi: 12.3.2007) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
bir milletvekili hakkındaki bazı iddialara ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19906)
2.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Irak'ta
düşen Türk işçileri taşıyan uçağa ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19911)
3.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Diyarbakır'da
yürütülen mikrokredi projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19912)
4.- İstanbul Milletvekili Bihlun TAMAYLIGİL'in,
Meclis Televizyonu yayınlarındaki bazı kesintilere ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19913)
5.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Kızılay'dan
ödül almasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19916)
6.- Denizli Milletvekili V. Haşim ORAL'ın, Ermeni
tezlerine karşı faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19917)
7.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
SSK'nın ilaç stoklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19920)
8.- Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, Anadolu
Ajansının bastırdığı takvimlere ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/19930)
9.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
TRT ve RTÜK'le ilgili bazı konulara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir
ATALAY) yazılı soru önergesi (7/19931)
10.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
TRT'nin Papanın ülkemizi ziyaretindeki yayınlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/19932)
11.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun,
sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıflarına mütevelli belirlenmesine
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/19933)
12.- Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, doğalgaz
politikasına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19934)
13.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa-Nilüfer-Kayapa
Beldesindeki taş ocaklarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19935)
14.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara
Trafik Vakfının bir şirketince yapılan araç çekme işlerine ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19938)
15.- Diyarbakır Milletvekili Muhsin KOÇYİĞİT'in,
Diyarbakır-Ergani'de yapılan araç kiralama ihalesine ve Ergani
Kaymakamının tayinine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19940)
16.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, büyükşehir
belediyelerinin bordür ve kaldırım taşlarını yenileme çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19941)
17.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Gaziantep'teki
bir devekuşu çiftliğinde kaçak elektrik kullanıldığı ve TEDAŞ Bölge
Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19946)
18.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
gezici kütüphanelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19947)
19.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Akdamar
Ermeni Kilisesinin restorasyonuna ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19948)
20.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, yabancılara
mülk satışının turizm sektörüne etkilerine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19949)
21.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, Devlet Tiyatroları
Genel Müdürlüğü yönetimine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19950)
22.- Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Salihli'deki
bazı yerlerin kültür ve turizm koruma ve gelişim bölgesi yapılması
çalışmalarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19951)
23.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
Kırklareli Halk Kütüphanesine konulan bir kitaba ilişkin Kültür
ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19952)
24.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
eğitim kurumlarına yönetici atamalarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19963)
25.- İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, yeşil
kartlı hastaların ilaç bedellerinin eczanelere ödenmesine ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19972)
26.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, eğitim
personelinin geçici görevlendirilmesi ile ilgili genelgeye
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19973)
27.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
ilaç bedellerinin eczanelere ödenmesine ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19974)
28.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, sözleşmeli sağlık personelinin
tayin sorununa ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19975)
29.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Irak'ta düşen Türk işçileri
taşıyan uçağa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19976)
30.-
Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, teknolojik yeterliliği
tartışmalı uçakların kontrolüne ve uçuş izinlerine ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19977)
31.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Irak'ta düşen Türk işçileri
taşıyan uçağa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19978)
32.-
Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Ankara-İzmir hızlı tren proje
çalışması olup olmadığına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19979)
33.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Türk Telekom hisselerinin
satışının sonuçlarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19980)
34.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa PTT Başmüdürlüğünün
personel ihtiyacına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19981)
35.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, Irak'ta düşen Türk işçileri
taşıyan uçakla ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19982)
36.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın, Yapı Denetim Kanununun uygulanmasındaki
sorunlara ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19988)
37.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, üniversitelerin bilimsel çalışmalarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19994)
38.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, üniversitelerde meydana gelen
olaylara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19995)
39.-
Yozgat Milletvekili Mehmet ERDEMİR'in, bölücü terör örgütü ile mücadelenin
uluslararası hukuk boyutuna ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19996)
40.-
Samsun Milletvekili İlyas Sezai ÖNDER'in, Samsun Büyükşehir Belediyesindeki
bazı personel görevlendirmelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19997)
41.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, bir milletvekili ve oğlu hakkındaki
iddialara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19998)
42.-
Yozgat Milletvekili Mehmet ERDEMİR'in, Irak'taki gelişmelere yönelik
girişimlere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/20004)
43.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, kamu görevine atanacaklar
için yapılan güvenlik soruşturmasına ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/20005)
44.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir yakını hakkındaki iddialara
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/20007)
45.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bir yakınının göreviyle
ilgili iddialara ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/20008)
46.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, haklarında soruşturma izni verilen
belediye başkanı ve yöneticilerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20010)
47.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Ankara Atatürk Bulvarındaki
katlı kavşak projesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20011)
48.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, polis memurlarının sorunlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/20012)
49.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'da kurulması planlanan
ekmek büfelerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20014)
50.-
Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, Ankara Atatürk Bulvarındaki
yol çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20015)
51.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Türk Telekom'un hisse devri
sırasındaki alacak ve borçlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20018)
52.-
Balıkesir Milletvekili Sedat PEKEL'in, TEKEL'in alkollü içkiler
bölümünün özelleştirilmesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20019)
53.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Türk Telekom'un yeni tarifelerine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/20030)
54.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Telekomünikasyon Hizmetlerinin
Yürütülmesine İlişkin İmtiyaz Sözleşmesindeki şerhin iptaline
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/20031)
55.-
Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin, Afyonkarahisar'ın
Hocalar ve Kızılören ilçelerinin banka şubesi ihtiyacına ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/20036)
56.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, madenciliği teşvik ve destek
kredilerine ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20038)
57.-
Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın, Emekli Sandığı birimlerinin
taşınmasına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20040)
58.-
Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın, Muharrem Orucu konusunda
TRT'de program yapılmamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20043)
59.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Irak'ta düşen Türk işçileri
taşıyan uçağa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20044)
60.-
Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın, Hrant Dink cinayetine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20045)
61.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, milli gelir ve ücretler
ile enflasyon hesaplamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/20048)
62.-
İzmir Milletvekili Bülent BARATALI'nın, bazı patlayıcı madde ve
füzelerin ülkemize girdiği iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20049)
63.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Hrant Dink cinayeti soruşturmasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20050)
64.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, AK Parti'nin bir
toplantısındaki konuşmasının TRT'de yayımlanmasına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/20054)
65.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Başbakanlık Koruma Müdürlüğü
personeline ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20055)
66.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Merkez Bankasının iş ilanlarında
cinsiyet ayrımcılığı yapıldığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/20057)
67.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta Belediyesince
satılan Göltaş Çimento hisse senetlerinin kar payı ödemelerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/20058)
68.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Çekirge Caddesindeki
bazı binaların çökmesine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20059)
69.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Kemer karayoluna
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20060)
70.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya-Alanya
karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20061)
71.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Bolu Dağı Tüneline
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20062)
72.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, trafik kazalarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/20071)
73.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa Büyükşehir Belediyesinin
bir ihalesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20072)
74.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, koruma sağlama şartlarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/20073)
75.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, Ankara'nın su
ihtiyacı planlamasına ve bir baraj inşaatına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20074)
76.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Çekirge Caddesindeki
bazı binaların çökmesine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20075)
77.-
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt ASLANOĞLU'nun, Hrant Dink cinayeti
soruşturmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20077)
78.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, koruma taleplerinin
karşılanmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20078)
79.-
İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara Büyükşehir Belediye
Başkanının katıldığı bir televizyon programına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20079)
80.-
Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, uyuşturucu suçu işlemlerine
ve alınan önlemlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20080)
81.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa Büyükşehir Belediyesince
yapılan sebze ve meyve haline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20082)
82.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Karacabey İlçesine bağlı
bir köyün yoluna ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20083)
83.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta'da engellenen
bir anma etkinliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20084)
84.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, Samsun İline bazı yatırımların
yapılıp yapılmayacağına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20085)
85.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, İzmir İl Kültür ve Turizm Müdürü
hakkındaki iddialara ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20086)
86.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Haşim İşcan Kültür
Merkezinde yaşanan elektrik kesintisine ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20087)
87.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize'nin termal
turizm merkezleri kapsamına alınmamasına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/20088)
88.-
Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, ders kitabı dağıtımına
ve eğitimle ilgili bazı konulara ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/20096)
89.-
İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, İzmir'deki bazı hastanelerin
hijyen koşullarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20099)
90.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, İzmir ve ülke genelinde
ameliyathane hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/20100)
91.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Türk Telekom'un bazı konulardaki
hukuki durumuna ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/20107)
92.-
Adana Milletvekili Kemal SAĞ'ın, Irak'ta düşen Türk işçileri taşıyan
uçağa ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/20108)
93.-
Samsun Milletvekili Musa UZUNKAYA'nın, Açık Öğretim Fakültesi ilahiyat
önlisansının kamu hizmetinde değerlendirilmesine ilişkin Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru
önergesi (7/20109)
94.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, enflasyon hesaplamasındaki
katsayılara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru
önergesi (7/20111)
95.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Alanya'da verilen
maden ocağı ruhsatlarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/20112)
96.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Başbakanın AK
Parti'nin bir toplantısındaki konuşmasının TRT'de yayımlanmasına
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/20113)
97.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Bolu Dağı Tüneline ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20128)
98.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20129)
99.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20130)
100.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20131)
101.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20132)
102.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20133)
103.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20134)
104.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20135)
105.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20136)
106.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20137)
107.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20138)
108.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20139)
109.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20140)
110.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20141)
111.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20142)
112.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20143)
113.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20144)
114.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20145)
115.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20146)
116.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20147)
117.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20148)
118.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20149)
119.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20150)
120.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20151)
121.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20152)
122.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20153)
123.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20154)
124.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20155)
125.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20156)
126.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20157)
127.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20158)
128.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20159)
129.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20160)
130.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20161)
131.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20162)
132.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20163)
133.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20164)
134.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20165)
135.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20166)
136.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20167)
137.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20168)
138.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20169)
139.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20170)
140.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20171)
141.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20172)
142.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20173)
143.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20174)
144.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20175)
145.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20176)
146.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20177)
147.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20178)
148.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20179)
149.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20180)
150.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20181)
151.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20182)
152.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20183)
153.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20184)
154.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20185)
155.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20186)
156.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20187)
157.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20188)
158.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20189)
159.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20190)
160.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20191)
161.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20192)
162.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20193)
163.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20194)
164.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20195)
165.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20196)
166.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20197)
167.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20198)
168.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20199)
169.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20200)
170.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20201)
171.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20202)
172.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20203)
173.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20204)
174.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20205)
175.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20206)
176.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20207)
177.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20208)
178.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20209)
179.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20210)
180.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20211)
181.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20212)
182.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20213)
183.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20214)
184.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20215)
185.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20216)
186.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20217)
187.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20218)
188.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20219)
189.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20220)
190.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20221)
191.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20222)
192.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20223)
193.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20224)
194.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20225)
195.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20226)
196.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20227)
197.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20228)
198.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20229)
199.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20230)
200.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20231)
201.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20232)
202.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20233)
203.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20234)
204.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20235)
205.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20236)
206.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20237)
207.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20238)
208.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20239)
209.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20240)
210.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20241)
211.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20242)
212.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20243)
213.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20244)
214.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20245)
215.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20246)
216.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20247)
217.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20248)
218.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20249)
219.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20250)
220.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20251)
221.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20252)
222.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20253)
223.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20254)
224.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20255)
225.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20256)
226.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20257)
227.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20258)
228.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20259)
229.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20260)
230.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20261)
231.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20262)
232.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20263)
233.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20264)
234.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20265)
235.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20266)
236.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20267)
237.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20268)
238.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20269)
239.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20270)
240.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20271)
241.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20272)
242.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20273)
243.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20274)
244.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20275)
245.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20276)
246.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20277)
247.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20278)
248.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20279)
249.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20280)
250.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20281)
251.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20282)
252.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20283)
253.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20284)
254.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20285)
255.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20286)
256.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20287)
257.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20288)
258.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20289)
259.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20290)
260.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20291)
261.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20292)
262.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20293)
263.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20294)
264.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20295)
265.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20296)
266.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20297)
267.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20298)
268.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20299)
269.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20300)
270.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20301)
271.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20302)
272.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20303)
273.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20304)
274.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20305)
275.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20306)
276.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20307)
277.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20308)
278.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20309)
279.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20310)
280.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20311)
281.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20312)
282.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20313)
283.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20314)
284.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20315)
285.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20316)
286.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20317)
287.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20318)
288.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20319)
289.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20320)
290.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20321)
291.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20322)
292.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20323)
293.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20324)
294.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20325)
295.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20326)
296.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20327)
297.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20328)
298.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20329)
299.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20330)
300.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20331)
301.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20332)
302.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20333)
303.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir ilçedeki yatırımlara ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/20334)
No.: 102
13 Mart 2007 Salı
Tasarılar
1.-
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/1323) (Milli Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor
ile Milli Savunma Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.3.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti ile Arnavutluk Cumhuriyeti Arasında Serbest
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/1324) (Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.3.2007)
3.-
Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezi İmtiyazları ve Dokunulmazlıklarına
Dair Düzeltilmiş Protokole Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı (1/1325) (Adalet ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.3.2007)
4.-
Avrupa Orta Vadeli Hava Tahminleri Merkezini Oluşturan Düzeltilmiş
Sözleşmeye Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1326) (Çevre ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.3.2007)
5.-
Kamu Hastane Birlikleri Pilot Uygulaması Hakkında Kanun Tasarısı
(1/1327) (Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 6.3.2007)
6.-
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/1328) (Milli Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa
geliş tarihi: 8.3.2007)
7.-
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında
Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1329) (Avrupa Birliği Uyum; Plan ve Bütçe ile Bayındırlık, İmar,
Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
8.3.2007)
13
Mart 2007 Salı
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, 12 Mart Erzurum'un
89'uncu Kurtuluş Yıl Dönümü münasebetiyle söz isteyen, Erzurum
Milletvekili Mustafa Ilıcalı'ya aittir.
Sayın Ilıcalı, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
III.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.-
Erzurum Milletvekili Mustafa Ilıcalı'nın, Erzurum'un düşman işgalinden
kurtarılışının 89'uncu yıldönümü münasebetiyle ilin tarihî gelişimine,
millî mücadele yıllarında Ermenilerce bölgede yapılan soykırıma,
2011 Dünya Kış Olimpiyatlarının bölgede yapılacak olmasının ilin
kalkınmasına sağlayacağı katkılara ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 12 Mart Erzurum'un 89'uncu Kurtuluş Yıl Dönümü
vesilesiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Türkiye Cumhuriyeti tarihinde çok
özel bir yeri olan Erzurum'un kurtuluşu uğruna bu topraklara kanlarını
veren on binlerce şehidimizi ve daha sonra ebediyete intikal eden
gazilerimizi bu vesileyle minnet ve şükranla anıyorum.
Amerika Birleşik Devletleri ve Avrupa'nın
bazı ülkelerinin parlamentoları ve ilgili komisyonlarında sözde
Ermeni soykırımı tasarılarının gündeme getirildiği ve Erzurum'un
89'uncu Kurtuluş Yıl Dönümünü kutladığımız bu günlerde, tasarılarının
içeriğinin tam aksine Ermeni çetelerince en büyük mağduriyete
uğratılmış ilimizde yaşananlara ilişkin özet bir tarihî bilgiyi bu
vesileyle sizlerle paylaşmak istiyorum. Bu hatırlatmayı yaparken,
kesinlikle bir kin ve nefret duygusu etkisiyle bunları yapmadığımı,
amacımın tarihî gerçekleri bir kere de Türkiye Büyük Millet Meclisi
kürsüsünden tüm dünyaya belirtmek olduğunu ifade ediyorum.
Bu kısa konuşmamda, takdir edileceği
gibi, tüm ayrıntıları ifade edebilmem mümkün değildir, ancak, asılsız
iddiaların sahibi ülkelerde dahi tarafsız bilim adamlarının yapacakları
araştırmalarla bu önemli konunun aydınlatılmasına büyük katkı
sağlayacaklarına olan inancımı bu kürsüden ifade etmek istiyorum.
Erzurum, Anadolu'nun düşman işgalinden
kurtuluşunun perde gerisindeki unsurlarını net bir şekilde ortaya
çıkarması bakımından çok iyi bir örnektir.
12 Mart 1918 tarihinde Erzurum'da verilen
hürriyet ve istiklal mücadelesi, millî mücadelemize ışık tutmuştur.
23 Temmuz 1919'da Erzurum Kongresinde Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ün
başkanlığında alınan kararlar, millî mücadelemizin başlangıcını
ve cumhuriyetimizin temelini oluşturmuştur. Bu yüzdendir ki, 12
Mart, bu ülkenin evlatları için istiklal demek, hürriyet demek, cumhuriyet
demek, demokrasi ve kısaca bugünkü modern Türkiye demektir.
1071 Malazgirt Zaferi'yle Anadolu'da
Müslüman Türk hâkimiyetine giren Erzurum'umuzla ilgili tarihî gelişmeleri
kısaca özetleyince anlaşılacaktır ki, hayalî ithamların ve kamuoyuna
kabul ettirilmeye çalışılan sözde soykırım senaryosunun da inanırlığı
yoktur.
Erzurum ve çevresi, Çarlık Rusya'sının
emperyalist emelleri uğruna, Batılı devletlerin de desteklemesiyle,
1829, 1855, 1877, 1916 tarihlerinde istila edilmiştir. Yöre insanımız,
Kars'ta ve özellikle Erzurum'da vatan savunmasının destanını yazmıştır.
Sadece yerli kaynaklarda değil, aynı zamanda bazı yabancı kaynaklarda
da açıklıkla yer alan bu olaylar, Erzurum'un stratejik önemini de ortaya
koymuştur.
1829'dan itibaren, misyonerlerin, bazı
Ermeni cemiyetlerinin, bazı Batılı devletlerin doğrudan ve dolaylı
destekleriyle hayalî Ermenistan kurulması için emek sarf edilmiştir.
Özellikle Birinci Dünya Savaşı'nda, Rusların, Sarıkamış sonrası
Orta Anadolu'ya kadar yayılma planlarının hayata geçirilmesi
için Ermenileri öne sürmeleri, sükûnet içindeki bölgemizi kana bulamıştır.
İşgalin ardından, 18 Aralık 1917'de imzalanan Erzincan Mütarekesi’yle,
Rusların savaş dışı kalması rollerini değiştirmiş, Rus ordusu geri
çekilmeye başladığında, cepheyi Ermeni çetelerine bırakmıştır.
Ruslar, uzun süre kalmayı hedefleyerek yığdıkları ağır silahları,
cephaneyi de Ermenilere bırakmışlardır.
1918 yılının ocak, şubat, mart aylarında,
Ermeni çeteleri, Erzurum vilayetinde, Aşkale'de, Cinis'te, Alaca'da,
Ilıca'da, Tepeköy'de, Dutçu'da, Erzurum merkezde, Yanıkdere'de, Kars
Kapı'da, Ezirmikli Osman Ağa ve Mürsel Paşa Konaklarında, Gölbaşı'ndaki
Hacı Ahmet Hanı'nda, Yeşilyayla'da, Hasankale'de, Tımar'da, Köprüköy'de,
Horasan'da tam bir Türk soykırımı gerçekleştirerek 50 bin Müslüman
Türk'ü katletmişlerdir.
16 Şubat 1916 tarihinden 12 Mart 1918 tarihine
kadar Rus ve Ermeni işgali altında kalan Erzurum'da, kadın, çocuk,
yaşlı demeden yapılan insanlık dışı katliam ve vahşet 11 Mart sabahı
Ilıca'nın kurtuluşuyla başlayan kurtuluş mücadelesi 12 Mart 1918
tarihinde Kâzım Karabekir komutasındaki 1. Kafkas Kolordusu'nun
Erzurum'a girişiyle gerçekleşmiş, böylece Erzurum halkı özgürlüğüne
kavuşmuştur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
12 Mart 1918 günü Türk'ün kalbi olan Erzurum'un esaretten hürriyete,
ölümden hayata kavuştuğu bir gündür. Ermenilerin sözde soykırım
iddialarının aksine, resmî belgelere göre sadece Erzurum merkezinde
10 bine yakın vatandaşımız Ermeniler tarafından şehit edilmiştir.
Bu vahşete aynı şekilde diğer Doğu Anadolu illerimizdeki illeri
de dâhil ettiğimizde katledilen vatandaşımızın sayısı 10 binlere
ulaşmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ilıcalı.
MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Bugün Erzurum'da hiçbir aile yoktur ki
Rus ve Ermeni savaşlarında şehit vermemiş olsun. Kurtuluşumuzdan
sonra geçen seksen dokuz yılda Erzurum, her zaman Türk tarihindeki
bu önemli yerini muhafaza etmiş, dadaşlarıyla, vatanına layık,
milletine örnek olma hüviyetini korumuştur.
Ayrıca, geçtiğimiz günlerde kutladığımız
Dünya Kadınlar Günü vesilesiyle dadaşlarımızın çok önem ve değer
verdiği tüm hanımefendilerimizin Dünya Kadınlar Günü'nü kutluyorum.
Bu vesileyle geçmişte vatan savunmasında
ön saflarda yer alan Nene Hatun ve Kara Fatmalarımızı minnetle yâd
ederken, kadınlarımızın bugünümüzde olduğu gibi, her sektördeki
başarılarının gelecekte daha da artarak devam edeceğine olan
inancımı vurgulamak istiyorum.
Bugün, Erzurum tüm coğrafyası ve iklimsel
zorluklara rağmen, milyona yaklaşan nüfusu, 40 bin öğrencili üniversitesi,
tarihî mekânları ve turistik tesisleri ve yiğit insanlarıyla tarımdan
hayvancılığa, turizm, bilişim, çağrı teknolojisine her alanda
önemli gelişmelere sahne olmakta ve dadaşlarımız, âdeta, bölgesel
kalkınma için ikinci kurtuluş savaşını ekonomiyle yapmaktadırlar.
2011 Dünya Üniversitelerarası Kış Oyunlarının Erzurum'da yapılacak
olması, bu yönden çok anlamlı ve önemlidir. Oyunların yapılacağı
2011 yılına kadar bölgemizde büyük yatırımlar yapılacaktır. Bu durum,
Erzurum ve bölgemizin kalkınmasının tamamlanmasına büyük katkı
sağlayacaktır.
Erzurum ve diğer bazı bölge illerimizle
aday olacağımız 2018 Dünya Kış Olimpiyatlarının alınması için de,
2011 Üniversitelerarası Kış Oyunlarının başarıyla tamamlanması
önemli bir adım olacaktır. Bu vesileyle, 2011 Üniversitelerarası
Kış Oyunlarının Erzurum'da yapılması için gerekli desteği veren
başta Başbakanımız Sayın Recep Tayyip Erdoğan, Başbakan Yardımcımız
Sayın Mehmet Ali Şahin, Devlet Bakanımız Sayın Beşir Atalay ve emeği
geçen herkese bir kez daha tüm Erzurumlular adına teşekkürlerimi
sunuyorum.
Ayrıca, dün, şehrimizin 89'uncu kurtuluş
yıl dönümüne biz Erzurum milletvekilleriyle birlikte iştirak
eden Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Başkanı Sayın
Mustafa Demir ve üyelerimize, çeşitli illerde sivil toplum kuruluşlarımızca
yapılan ve yapılacak kurtuluş toplantılarımıza katılan siyasi
parti genel başkanlarımıza, bakanlarımıza, milletvekillerimize
teşekkürlerimizi şahsım ve tüm Erzurumlular adına sunarım.
Sözlerimi, Erzurumlu şair Sadettin
Akatay'ın "Bar" şiirinin birkaç mısrasıyla bitirirken, hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
"Dadaş, çelik bir yaydır, onu germeye
gelmez,
Çağlayan bir sel olur, dağlara da baş eğmez.
Yayla bulutu gibi, yükselir yavaş yavaş,
Sonra birden sel olur, köpürür coşar dadaş.
Doğu'nun sınır taşı, Erzurum'un dadaşı,
Efesi var İzmir'in, eğilmez Türk'ün başı."
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Ilıcalı, biz de, Erzurumluların
kurtuluş yıl dönümünü canıgönülden tebrik ediyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, Çorum ili Sungurlu
ilçesi Kaledere beldesindeki hazine ve orman arazilerine ilişkin
sorunlar hakkında söz isteyen Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'na
aittir.
Sayın Ayvazoğlu, buyurun efendim. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.-
Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum ili Sungurlu ilçesi
köy ve beldelerindeki orman arazisinin bir bölümünün orman dışına
çıkarılmasının meydana getireceği sorunlara ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı
Osman Pepe'nin cevabı
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Çorum ili Sungurlu ilçemiz Sarıcalar,
Ortaköy, Kavşut, Tuğlu, Yörüklü, Hacıosman, Çavuşköyü gibi bazı
belde ve köylerimizde ilçe örgütümüzle yaptığımız gezilerde tespit
ettiğimiz bir sorunu sizlerle gündem dışı paylaşmak istedim. Bu nedenle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu konu, ülkemizde kabul edilmesi gereken
ciddi bir sorun olup, iki açıdan ele alınmalıdır.
Birincisi, sözü edilen hazine ve orman
arazilerinin, vatandaşlarımızca, zorunlu geçim kaynağı ve yerleşim
gibi gerçekten masumane amaçlı kullanılıyor olması.
İkincisi de, bu arazilerin, ne acıdır
ki, masumane amaçların dışında, büyük rant paylaşımlarına dönük,
talan ve işgal amaçlı kullanılmış olmasıdır.
İlk açıdan bakıldığındaki gerçek, Anadolu'muzun
çetin doğa şartlarıyla boğuşan, Karadeniz'imizin, Doğu ve Güneydoğu
Anadolu'muzun kırsal alanlarında yaşayan hazine ve orman içi köylülerimizin
de masumane geçim ve yerleşim amacıdır.
İkinci açıdan bakıldığındaki gerçek
ise acıdır. Trakya'mızla, Marmara'mızla, Ege ve Akdeniz'imizle, sahil
ve kıyı kentlerimizin ormanlarının büyük rantlar uğruna devam
eden talan ve işgal amacıdır. Bu gerçekleri kimse görmezlikten gelemez
ve bu gerçekleri kimse inkâr edemez.
Değerli milletvekilleri, işte, Anadolu'muzun
yüzde 47,76'sı kırsal alan ve orman içi köylerde yaşayan Çorum ilimizin
bağlı on üç ilçesinden yüz ölçümüne göre en büyük ilçesi Sungurlu'muzun
Kaledere beldesinde bulunan, ilk açıdan ele aldığımız zorunlu geçim
kaynağı ve yerleşim amacına yönelik, masumane amaçlarla, tabiri
yerindeyse, dededen kalma topraklarda asırlardır yaşamlarını sürdüren
vatandaşlarımız, hemşehrilerimiz ciddi bir sorunla karşı karşıya
kalmışlardır.
Değerli milletvekilleri, şöyle ki; o
yörede yaşamakta olan 3 bine yakın belde halkımızın kendi mülkleri
olarak kabul edip, bildikleri, sevinçlerini, acılarını ve kederlerini
paylaştıkları asırlık topraklarına, devletimiz, ilk kez, bu yıl,
belde halkına ayrı ayrı ecri misil ihbarnamesi göndererek bu topraklara
sahip çıkmış ve "Bu topraklar artık sizin değil, benim." demiştir.
Burada bize düşen görev ise, elbette,
Hükûmete, dört buçuk yıldır neredeydiniz diye sormak görevidir. Peki,
ne yapılabilecektir?
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu sorun, ülkemizde yaşanan genel sorunlardan sadece biridir. Cumhuriyet
Halk Partisinin bu noktalarda her zaman haklı çıktığı, endişelerini
dile getirdiği ranta dayalı her türlü talan ve işgale olanak tanınmamak
ve izin vermemek koşuluyla, gerçekten iyi niyetli, zorunlu geçim ve
yerleşim amacı olan tüm vatandaşlarımıza bu toprakların mülkiyetinin
bedelsiz şekilde devlet olarak vermenin esaslı ve temel bir çözüm
olacağı kuşkusuzdur. Bunun, sosyal bir devlet sorumluluğunun da gereği
olduğu kaçınılmazdır. Zira, bu çözüm yolu, büyük Türkiye Cumhuriyeti
devletimiz için trilyonlara dayalı yolsuzluk ve vurgunların, yağmaların,
talanların ve işgallerin, kamuoyunda yer aldığı şekliyle yapıldığı
anlaşılan, hukuka karşı direnmeye devam eden Acaristanların, Sayın
Maliye Bakanımızın Marmara'mızın ormanlarındaki mal varlığının,
Sayın Başbakanımızın orman içi villasının yanında, talan ve işgal
edilen o güzelim dünya, doğa harikası İstanbul Boğazı'nın, sahil
ve kıyılarımızın, kentlerimizin, tarihî, kültürel miraslarımızın
tahrip edildiğinin, terör uğruna harcanan trilyonların yanında,
verilen şehitlerin yanında, özelleştirme uğruna İsrailli Oferlere,
Arap şeyhlerine peşkeş çekilerek yaratılan rantların yanında, bir
benzetmeyle söylersek, devede bir kulak kadar küçük ve bir o kadar
da kolay olacak çözümdür, yoldur, çaredir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sözlerime son verirken, inanmak istiyor ve diliyorum ki, hiç olmazsa
bu sorunlara acilci Hükûmetimizin eylem planları acil çözüm getirir.
Yoksa, milletimizin, o çözümü, sandıkta Adalet ve Kalkınma Partisine
acil çözüm olarak göstereceğinden Cumhuriyet Halk Partisi olarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Devamla) - …bizim
kuşkumuzun olmadığını yüce milletimizle, her zaman olduğu gibi,
bir kez daha paylaşıyor, bu duygu ve düşüncelerle de sizleri ve halkımızı
saygıyla selamlıyor, böyle bir olanağı tanıdığı için de Sayın Başkanımıza
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ayvazoğlu.
Gündem dışı konuşmaya Çevre ve Orman
Bakanı Sayın Osman Pepe cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE ( Kocaeli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu'nun Sungurlu ilçesi
Kaledere beldesinde hazine ve orman arazileriyle alakalı olarak
bahsetmiş olduğu hususlara cevap vermek için huzurlarınızdayım.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, Sungurlu Kaledere
beldesi, daha önceden, Orman Kanunu'nun 31'inci madde kapsamına giren
orman köyü idi, 1994 yılında aynı isimle belde olmuştur. Belediyenin
nüfusu 1.924, seçmen sayısı 1.600'dür.
Kaledere beldesinde 1995 yılında 3402
sayılı Yasa'ya göre orman kadastrosu yapılmıştır. Buna göre, 314
hektar, yani 3.140 dönüm 2/B arazisi vardır bu beldede. Ormanlık alan
23 bin dönüm, orman sayılmayan alan 8 bin dönüm, genel olarak, toplam
35 bin dönümlük bir alan vardır. 2/B'ye göre orman dışına çıkarılan
yaklaşık 3.140 dönüm alan, hazineye, Maliye Bakanlığına devredilmiştir.
Belde halkı tarafından orman kadastrosuna itiraz edilmemiştir. Yani,
orman kadastrosu çalışması yapıldıktan, bittikten sonra çalışmalar
askıya çıkarılmıştır. Süresi içerisinde vatandaşlarımız itiraz
etmedikleri için kadastro işlemi kesinleşmiş ve bu yerler hazine
adına tapuya kaydedilmiştir.
Çorum-Sungurlu Mal Müdürlüğü tarafından
yapılan çalışmada, orman dışına çıkarılan bu yerlerde 435 adet gayrimenkul
olduğu belirlenmiş ve 285 adedinin kullanıcısı tespit edilmiştir.
Kalan 150 adet taşınmazın çalışmaları ise devam etmektedir.
Maliye Bakanlığınca kullanıcısı belirlenen
taşınmazlardan ecri misil alınması yoluna gidilmiş ve 84 gayrimenkul
için tebligatlar postaya verilmiştir. Halbuki, şu andaki hukuki
durum şudur: 2/B ile orman dışına çıkarılan yerler, daha önceden,
2924 sayılı Orman Köylülerinin Kalkınmalarının Desteklenmesi
Hakkında Kanun uyarınca, Orman idaresince yönetilmekteydi. 2001
yılında çıkarılan 4706 sayılı Kanun'la bu yerler Maliye Bakanlığına
devredilmiştir. Ancak, satış işlemlerini düzenleyen husus Anayasa
Mahkemesi tarafından 2002 yılında iptal edilmiştir. Şu anda hukuken
bir boşluk söz konusudur.
Beldenin itirazı ve yapabilecekleri
nelerdir? Belde halkı, öncelikle, bu yerlerin kendi adına tapu edilmesini
talep ediyor. Zamanında kadastroya itiraz etmedikleri için bu mümkün
değil. Mevcut kanuni düzenlemelere göre satış veya tahsis de mümkün
görünmüyor. Maliye Bakanlığınca bu kabil yerlerden ecri misil alınıyor.
Belde halkının "Hiç olmazsa ecri misil alınmasın" talebi
var. Tabii, şu andaki mevcut yasalara göre, bunun uygulanması söz
konusu değildir.
Tabii, burada bir hususun altını çizmekte
fayda görüyorum. Bu, sadece Sungurlu'daki bir köyümüzde, yüzlerce
insanımızı ilgilendiren bir husus değildir, Türkiye'nin dört bir
tarafında, benzer yüz binlerce olay vardır. Bu konuyla alakalı, Parlamentomuzun
bu kürsüsünden, defalarca, bu konu tarafımızdan dile getirilmiştir.
Bu konuyla alakalı meselenin çözülebilmesi için Anayasa'nın 169
ve 170'inci maddelerinin bizi sınırladığını değerli milletvekili
arkadaşlarım biliyorlar. Bu konuyla alakalı yapmış olduğumuz Anayasa
değişikliği çalışmamız, malumunuzdur, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından,
bir kez daha görüşülmek üzere Parlamentoya iade edilmiştir. Yani,
bizim Sungurlu'daki, Türkiye'nin dört bir tarafındaki benzer hukuki,
sosyal ciddi bir problemin halü fasl edilmesi için atmış olduğumuz
adım, maalesef, akim kalmıştır.
Bu konuda, Cumhuriyet Halk Partisinin
değerli yöneticilerine de, "Bu işle alakalı bir orta yol mu buluruz,
sizin bir teklifiniz mi var? Bu konuyla alakalı bildiğiniz bir çıkış,
bir hukuki çözüm öneriyorsanız, buyurun, getirin, biz de destekleyelim."
dedik. Ama, maalesef, bu konularla alakalı, önümüze, bizim, ciddi,
üzerinde durulacak bir teklif gelmemiştir.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum) - Getirelim
Sayın Bakanım, getirelim.
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Devamla)
- Tabii, beldenin ağaçlandırılmasıyla alakalı, Belediye Başkanı
CHP'li bir arkadaşımızdır. Buradan, bize, 10 bin dönümlük bir ağaçlandırma
müracaatı olmuştur. Bize müracaat, 01/03/2007 tarihli dilekçeyle
beldenin çevresindeki 10 bin dönümlük ağaçlandırma için müracaat
edildi. Talepten bir gün sonra, 02/03/2007 tarihinde, konu, etüt ve proje
çalışması için ilgili birime ulaştırılmıştır, 09/03/2007 tarihinde
Kaledere beldesine gidilerek sahanın etüdü yapılmıştır.
20/03/2007 tarihinde projesi hazırlanmış olacaktır. Yani, biz, Bakanlık
olarak, Belediyenin bu ağaçlandırma talebini yerinde görüyor ve
destekliyoruz. Ancak, Değerli Milletvekili arkadaşımız, burada
konuşmasını yaparken, Sayın Başbakanın orman içindeki villasından
bahsetti. Burada, bu vesileyle de, kamuoyunu aydınlatmak istiyorum.
Sayın Başbakanımızın, Türkiye'nin hiçbir yerinde, orman içinde veyahut
da orman civarında, bir villası söz konusu değildir.
Değerli arkadaşlar, bir hakkı teslim
etmek lazım. Biz, 18 Kasım 2002'de Hükûmet kuruldu, görevi devraldık.
Bizden önceki on yıllık ağaçlandırma çalışması, Türkiye'de, senede
75 bin hektar idi. Biz, bu rakamı 400 bin hektara çıkardık. Hedefimiz
şu: Dört yıl içerisinde Trakya büyüklüğünde bir orman kurmak; yani,
Türkiye dünya ile birlikte küresel ısınmayı, iklim değişikliğini,
çölleşmeyi, erozyonu konuşurken, bütün bunların panzehiri orman
alanlarını korumak, geliştirmek ve sulak alanlar üzerindeki iskân
veyahut da sanayi baskısını izole etmektir. Bununla alakalı yapmış
olduğumuz çalışmalar, dünyada da ses getirmiştir. Dünyada en iyi
ormancılık faaliyeti yürüten ülkelerden birisi de Türkiye'dir.
Türkiye'de, genellikle, şöyle yaygın
bir kanaat var: Türkiye'de ormanlar azalıyor… Bu klasik söylem, beylik
laflarla: Efendim yağmalanıyor, peşkeş çekiliyor, açılıyor, saçılıyor,
dökülüyor… Bunların hiçbirisi doğru değil. Türkiye, dünyada orman
alanını artıran nadir ülkelerden birisidir. Birleşmiş Milletlerin
FAO teşkilatının açıkladığı rakama göre, son yirmi yıl içerisinde,
Türkiye, ormanlarına 500 bin hektardan daha fazlasını ilave etti.
Bir de, Türkiye'de iç göçten dolayı boşalan bazı orman köylerinde,
ormanlaşan vatandaşın tapulu arazilerinde, evet, 1 milyon hektara
yakın, Türkiye'deki orman varlığı artmıştır. Bizim Hükûmet olduğumuz
esnada, Bakan olduğumuz esnada, Türkiye'nin hiçbir tarafında orman
alanları üzerinde illegal yapılaşmalara kesinlikle müsaade edilmemiştir.
İş, daha teşebbüs aşamasındayken müdahale edilmiş ve gereği yerine
getirilmiştir.
Burada, herkesin ve kamuoyunun çok iyi
bilmesini arzu ettiğim bir husus var ki, Türkiye'de bizden önce ormanlar
üzerinde birtakım haksız edinimler olmuş olabilir. Ama, değerli muhalefet
milletvekili arkadaşlarıma, bizi izleyen değerli vatandaşlarımıza,
Türkiye'deki yazarçizer, entelektüel herkese sesleniyorum: Bizim
Hükûmetimiz esnasında, Bakanlığımız esnasında, Türkiye ormanlarından
bir karışı dahi kimseye, evet, yâr etmedik, yâr etmemeye de kararlıyız.
Bunun böyle bilinmesini istiyor, hepinize
saygılar ve sevgiler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, dün, İstiklal Marşı'mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilişinin 86'ncı yıl dönümünü Mecliste bir törenle kutladık.
Bu vesileyle, Birinci Meclisimizin Başkanı Gazi Mustafa Kemal
Atatürk, İstiklal Marşı'mızın şairi Mehmet Âkif Ersoy'u ve gazi Meclisin
tüm milletvekillerini rahmet, minnet ve şükranla anıyorum ve gündem
dışı üçüncü sözü, İstiklal Marşı'nın kabulünün yıl dönümü münasebetiyle
söz isteyen Sivas Milletvekili Osman Kılıç'a veriyorum.
Sayın Kılıç, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.-
Sivas Milletvekili Osman Kılıç'ın, İstiklal Marşı'mızın Türkiye Büyük
Millet Meclisinde kabul edilişinin 86'ncı yıl dönümü münasebetiyle,
millî şairimiz Mehmet Âkif Ersoy'un edebî kişiliğine ilişkin gündem
dışı konuşması
OSMAN KILIÇ (Sivas) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; İstiklal Marşı'mızın Türkiye Büyük Millet Meclisinde
kabul edilişinin 86'ncı yıl dönümü münasebetiyle gündem dışı söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
İlhamını, tamamıyla içinde vücut bulduğu
hayatın şartlarından alan İstiklal Marşı, herhangi bir şairin sıradan
duygularını dile getiren manzum bir eser değil, millî bir destandır;
bu aziz milletin ruhunu, hayatını ve ideallerini kelimelere döken
bir destan.
İstiklal Marşı'nın yazıldığı tarihi
bir hatırlayalım: Anadolu'nun birçok şehri işgal altındaydı. Türk
milletinin bağımsızlığı tehlikeye düşmüştü. Bütün yurt Batılı
güçlerin kıskacında inim inim inliyordu. İşte, İstiklal Marşı,
Millî Mücadele yıllarının en zor günlerinde ordumuz ve milletimizin
şiddetle ihtiyaç duyduğu kendine güven, millî heyecan, şevk ve imanın
manzum dili olarak doğdu. Türk milletinin, istiklal, hürriyet, vatan,
din ve bayrak aşkının, topyekûn ve hep bir ağızdan, bütün dünyaya gür
bir haykırışıdır. Bu sebeple, o gün bizim için öncelikle Millî Mücadele'nin,
sonra da bütün zamanların destanıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Mehmet Âkif, pek çok Türk aydını gibi, başından beri Gazi Mustafa Kemal
Atatürk'ün başlattığı Millî Mücadele'nin yanında yer almış ve İstiklal
Marşımızın manevi mimarlarından biri olmuştur. Toplumu millet yapan
fertleri, fertlerin ruhunda ve hayatında daha canlı tutmak, milleti
tek yürek ve tek yumruk hâline getirmek için bir İstiklal Marşı'na ihtiyaç
duyulmuştur.
Dönemin milletvekilleri de, marş için
para ödüllü bir yarışma düzenlenmesine karar vermişti. Yarışmaya
yüzlerce şiir gelmesine rağmen bunların hiçbiri beğenilmedi. Dönemin
Maarif Vekili Hamdullah Suphi Tanrıöver de, istenen marşın yazılmadığı
kanaatindedir. Ona göre, bu marşı, ancak Mehmet Âkif yazabilir. Bu
nedenle, para ödülünün kaldırıldığını Şair'e bildirerek marşı
yazmasını ve yarışmaya katılmasını rica eder. Türk milletinin istiklal
ve vatanperverliğini para karşılığında anlatmak ve yazmak Âkif'e
ters geliyordu. Bu yüzden, açılan yarışmaya katılmamıştı, para ödülünün
olmadığı bildirilince şiirini yazmıştı.
Gelen şiirler arasında seçilen yedi
şiir Büyük Millet Meclisinde okunur ve Âkif'in şiiri arka arkaya üç
defa okunarak ayakta alkışlanır. Daha sonraki oturumlarda da değerlendirmeler
yapılır ve 12 Mart 1921'de gazi Meclisin kararıyla Mehmet Âkif'in yazdığı
şiir İstiklal Marşı olarak kabul edilir.
Mehmet Âkif "Onu milletime ve kahraman
ordumuza hediye ettim, artık o milletindir, zaten o milletin eseridir,
milletin malıdır, ben yalnız gördüğümü yazdım." dediği şiirini
"Safahat" kitabına almamıştır.
Ölümünden kısa bir süre önce kendisini
ziyaret eden dostlarından birinin "Üstat, icap ederse bir İstiklal
Marşı daha yazar mısın?" sorusuna, hasta yatağından birdenbire
başını kaldırır ve kesin bir ifadeyle "Allah bu milleti bir daha
İstiklal Marşı yazdıracak hâle getirmesin." diyerek cevap verir.
İstiklal Marşı'mızın yazılışı, İstiklal
Savaşı ve o günlerin zor şartlarıdır. Âkif de o günlerin sıkıntısını,
Batılıların zulmünü gözler önüne serer, İstiklal Marşı'na, Türk bayrağını
ve Türk milletini yücelten, öven mısralarla başlar.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç, konuşmanızı tamamlayın.
Buyurun.
OSMAN KILIÇ (Devamla) - "Korkma!
Sönmez bu şafaklarda yüzen al sancak,
Sönmeden yurdumun üstünde tüten en son
ocak.
O benim milletimin yıldızıdır, parlayacak;
O benimdir, o benim milletimindir ancak.
Çatma, kurban olayım, çehreni ey nazlı
hilal!
Kahraman ırkıma bir gül; ne bu şiddet,
bu celal?
Sana olmaz dökülen kanlarımız sonra
helal,
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal."
Şiir boyunca konuşan Âkif mi, yoksa
Türk milleti mi ya da kahraman Mehmetçik midir, ayırt etmek mümkün değildir.
Hürriyet ve istiklal kavramları, milletimizin
en yüce değerleridir. Bağımsızlık fikrini, milletimizin karakterini
şöyle dile getirir:
"Ben ezelden beridir hür yaşadım,
hür yaşarım.
Hangi çılgın bana zincir vuracakmış?
Şaşarım.
Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner,
aşarım,
Yırtarım dağları, enginlere sığmam taşarım."
İstiklal Savaşı Türk milletinin ölüm
kalım savaşıdır. Âkif, şehitlerin arzularını da,
"Ruhumun senden ilahî, şudur ancak
emeli;
Değmesin mabedimin göğsüne namahrem
eli.
Bu ezanlar, ki şahadetleri dinin temeli,
Ebedî, yurdumun üstünde benim inlemeli."
Vatansızlığın ıstırabını bilenler,
Âkif'in dilinde ifadesini bulan Türk'ün duasını anlamakta güçlük çekeceklerdir.
Şair, kendi varlığını her yönüyle vatanına
feda eder:
"Canı, cananı, bütün varımı alsın
da Hüda,
Etmesin tek vatanımdan beni dünyada
cüda."
İstiklal davamızı anlatması bakımından,
şiirin son kıtası herkesin hafızasına kazıması gereken mısralardır:
"Dalgalan sen de şafaklar gibi ey
şanlı hilal!
Olsun artık dökülen kanlarımın hepsi
helal.
Ebediyen sana yok, ırkıma yok izmihlal.
Hakkıdır, hür yaşamış, bayrağımın hürriyet;
Hakkıdır, Hakk'a tapan milletimin istiklal."
Mehmet Âkif, söz ve mana bakımından mükemmel
bir İstiklal Marşı yazmış olup, bunu bütün milletine armağan etmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Kurtuluş Savaşı'nı yöneten gazi Mecliste, Burdur Milletvekili olarak
milletini temsil eden, üç yabancı dil bilen, millî şair, edebiyatçı,
büyük hatip, fen adamı, gazeteci, yönetici, eğitimci, mütefekkir
Mehmet Âkif Ersoy, soğuk havalarda evde bulunan bir paltoyu arkadaşıyla
nöbetleşe giyebilecek kadar zor durumda olan bir insan olmasına
rağmen, İstiklal Marşı için verilen ödülü "milletin malıdır"
diyerek almamıştır. Böylece, Türk'ün kendine güven duygusu, istiklal
ümidi, millî heyecanı, sarsılmaz imanı onda billurlaşmıştır.
Mehmet Âkif Ersoy'a, Gazi Mustafa Kemal
Atatürk ve silah arkadaşlarına, her karış toprağında binlerce şehidimizin
yattığı mukaddes vatanımızı bizlere canları pahasına emanet
eden aziz şehitlerimize Cenabı Allah'tan bol rahmet diliyor, yüce
heyetinizi ve aziz milletimizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kılıç.
Bu vesileyle, dün Sayın Başbakanımızın
açıkladığı İstiklal Marşımızın kabul edilişinin yıl dönümü olan
12 Martın millî günlerimiz arasında sayılması için alınan karar vesilesiyle
Hükûmetimize de teşekkür ve şükranlarımızı arz ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula diğer sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
İngiltere-Türkiye Parlamentolararası Dostluk Grubu Başkanı Bob
Laxton ve beraberindeki Parlamento heyetinin ülkemizi ziyaretinin
TBMM Başkanlık Divanınca kararlaştırıldığına ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1223)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
TBMM Başkanlık Divanı'nın 13 Aralık 2006
tarih ve 122 sayılı kararı ile İngiltere-Türkiye Parlamentolararası
Dostluk Grubu Başkanı Bob Laxton ve beraberindeki Parlamento Heyetinin,
18-22 Mart 2007 tarihleri arasında Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı'nın
konuğu olarak ülkemize resmi ziyarette bulunmaları kararlaştırılmıştır.
Söz konusu heyetin ülkemizi ziyareti,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 Sayılı Kanun'un 7 nci maddesi gereğince Genel Kurul'un
bilgisine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
iki tezkeresi vardır, ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım:
2.-
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun'un başkanlığında Moldova'ya yapılacak
resmî ziyarete milletvekillerinden oluşan bir heyetin katılmasına
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1224)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun
başkanlığında 3-4 Nisan 2007 tarihleri arasında Moldova'ya gerçekleştirilecek
resmi ziyarete milletvekillerinden oluşan bir heyetin katılımı,
Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 8. Maddesi gereğince Genel Kurul'un
tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.-
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks'in Moldova'da yapılacak
olan "Güneydoğu Avrupa İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları
Toplantısı"na davetine, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ı temsilen, Başkan Vekili Sadık Yakut'un icabetine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1225)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç, Hırvatistan'ın başkenti Zagreb'te düzenlenen "Güneydoğu
Avrupa İşbirliği Süreci Parlamento Başkanları Konferansı"na
Hırvatistan Parlamento Başkanı Vladimir Şeks tarafından davet
edilmektedir. Anılan davete Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ı temsilen TBMM Başkanvekili Sadık Yakut'un katılması
hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi
Hakkında 3620 sayılı Kanun'un 9. Maddesi uyarınca Genel Kurul'un tasviplerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet
eğilimi ile okullarda meydana gelen olayların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/337, 343,
356, 357) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının,
Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır,
okutuyorum:
4.-
Çocuklarda ve gençlerde artan şiddet eğilimi ile okullarda meydana
gelen olayların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla kurulan (10/337, 343, 356, 357) esas numaralı Meclis Araştırma
Komisyonu Başkanlığının, komisyonun görev süresinin bir ay uzatılmasına
ilişkin tezkeresi (3/1226)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Çocuklarda ve Gençlerde Artan Şiddet
Eğilimi ile Okullarda Meydana Gelen Olayların Araştırılarak Alınması
Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla kurulan ve 14.12.2006 tarihinde
çalışmalarına başlayan (10/337, 343, 356, 357) Esas Numaralı Meclis
Araştırması Komisyonumuz, çalışmalarını Anayasa ve İçtüzük gereği
kendisine verilen 3 aylık süre zarfında konunun çok geniş olması
nedeniyle tamamlayamamıştır.
Komisyonun çalışmalarını tamamlayabilmesi
ve raporunu TBMM Başkanlığına sunabilmesi için, TBMM İçtüzüğünün
105 inci maddesi uyarınca 14 Mart 2007 tarihinden itibaren bir aylık
ek süre verilmesi hususunda gereğini arz ederim.
Halide
İncekara
İstanbul
Komisyon
Başkanı
BAŞKAN - İç Tüzük'ün 105'inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "Araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen
komisyona bir aylık kesin süre verilir." hükmü gereğince, Komisyona
bir aylık ek süre verilmiştir.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş
bir önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
IV.
- ÖNERİLER
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/270) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin ön görüşmesinin,
Genel Kurulun 13/3/2007 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisi
13.03.2007
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu; 13.03.2007 Salı günü
(Bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün
19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla
arz ederim.
Kemal
Anadol
İzmir
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin
Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler
Kısmının, 210 uncu sırasında yer alan (10/270) Esas Numaralı Meclis
Araştırma Önergesinin görüşmesinin, Genel Kurul'un; 13.03.2007 Salı
günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, grup
önerisinin lehinde, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek.
Buyurun Sayın Şimşek. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisinin lehinde
söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
ÖSS'ye 2006 yılında 1 milyon 678 bin öğrencimiz
başvurmuştur. Bu öğrencilerimizin her 100'ünden ancak 12'si dört yıllık
bir yükseköğretim programına yerleşebilmiştir. Bu durum, öğrenci
ve velilerimizi alternatif arayışlara yöneltmektedir. Bu arayışlardan
birisi, öğrencilerimizin yurt dışında öğrenimlerini sürdürmesi
olayıdır.
Türkiye'den çok sayıda öğrenci yurt dışına
eğitim amaçlı çıkış yapmaktadır. Şu anda yurt dışında eğitim amaçlı
giden öğrenci sayısının 100 bini geçtiği ifade edilmektedir. Sadece
Amerika'da 40 bin gencimizin lisans ve yüksek lisans eğitimi yaptığı
tahmin edilmekte. Millî Eğitim Bakanlığı ve YÖK tarafından açıklanan
rakamlar gerçek rakamların çok altındadır. Çünkü, her iki kurum da,
kendileri tarafından gönderilen veya Millî Eğitim Bakanlığına
bilgi vererek yurt dışına çıkan öğrencilerin istatistiklerine
sahiptir.
Millî Eğitim Bakanlığı verilerine göre,
yurt dışında 235'i resmî burslu, 20.628'i özel burslu veya kendi imkânlarıyla
giden öğrenciler olmak üzere 20.843 öğrenci yükseköğretim kurumlarına
devam etmektedir.
Türkiye'de, ekonomi kayıt dışında, maalesef,
eğitim kayıt dışında, hukuk kayıt dışında, sokaklar kayıt dışında.
Yükseköğretim Kurulunun hazırlattığı "Türkiye'de yükseköğretimin
bugünkü durumu" konulu raporda ise Millî Eğitim Bakanlığına
iletilemeyenler dâhilinde 50 binin çok üstünde öğrenci olduğu belirtilmekte.
Dünya Bankası uzmanları tarafından hazırlanan rapora göre ise,
Türkiye yurt dışında en fazla öğrenci bulunduran on birinci ülke
durumunda. Öğrencilerin çok az bir kısmı, YÖK ve Millî Eğitim Bakanlığı
bilgisi dâhilinde yurt dışına çıkarken, çok önemli bir bölümü kendi
işlemlerini kendileri yaparak veya yurt dışı eğitim danışmanlığı
yapan kuruluşlardan yardım alarak çıkmaktadırlar.
Türkiye'de yurt dışı eğitim danışmanlığı hizmeti veren 200-250 civarında firma
olduğu tahmin edilmekte. Bu kuruluşların bir kısmı TÜRSAB bünyesinde
eğitim turizmi faaliyeti yürütürken, çok büyük bir kısmı ticari
şirket ya da şahıs kuruluşları olarak herhangi bir izin almadan faaliyet
göstermektedir.
Yurt dışı eğitim danışmanlığı veren kurum
veya kişilerin bir kısmı öğrencilere yanlış bilgi vererek, öğrencileri
YÖK tarafından akredite edilmeyen üniversitelere yönlendirmektedir.
Bu kurumlara YÖK ya da başka bir kurum müdahale etmemekte ve birçok
öğrencimizin geleceği yanlış bir yönlendirme sonucunda olumsuz
etkilenmekte ve Türkiye'nin milyarlarca doları da heba olmakta.
Bu kuruluşlar yurt dışındaki üniversitelerle temsilcilik anlaşması
imzalayarak kazançlarını yerleştirdikleri öğrenci sayısına göre
elde etmektedirler. Yapmış oldukları hizmet, aynen bir turizm acentesinin
anlaşmalı olduğu otel veya tatil köyüne turist gönderme biçimidir.
Bu nedenle, bu faaliyet, eğitim turizmi faaliyeti olarak değerlendirilmiştir.
Ancak, hizmetin önemi ve genç bir insanın tüm geleceğini etkileyecek
bir hizmet olması nedeniyle, bazı ülkelerde eğitim bakanlıkları
tarafından denetime alınmış ve Bakanlık onayı olan kurumlara bu
hizmet hakkı verilmiştir.
Yurt dışında öğrenimlerini tamamlayan,
dönen öğrencilerimiz devam ettikleri üniversitelerin YÖK tarafından
akredite edilip edilmemesi ve bitirdikleri programların denkliklerinin
olup olmaması sorunuyla karşılaşmakta. Bazı danışman firmalar
temsilciliklerini yaptıkları üniversite mezunlarının denklik
belgesi aldıklarını tanıtım amacıyla hazırladıkları broşürlere
yazmakta; ancak, denklik belgesinin verilmesi konusunda tek yetkili
kurum YÖK, bu broşürlerde iddia edildiği gibi her programa denklik
belgesi verilmediğini söylemektedir. Bu süreçten olumsuz etkilenen
öğrencilerimiz ve velilerimiz olmakta. Bazı danışman firmalar,
öğrencilerin umudu, geleceğiyle oynayarak para kazanmanın yolunu
seçmişlerdir.
Bu araştırma önergesi, değerli arkadaşlarım,
iki yıl önce, bu çocuklarımızın mağdur olmalarının önüne geçmek
için verilmiştir. Yurt dışı eğitim hizmeti veren firmaların araştırılması,
bu firmaların kurulum ve hizmetlerinin denetlenmesi, öğrenci ve
velileri yanlış yönlendiren firmaların faaliyetlerine son verilmesi
gerekmektedir. Aynı şekilde, şu anda yurt dışına giden, Amerika'dan
ağlayarak kasetlerini gönderen Fethullah Gülen'in peşine de kayıtsız
binlerce çocuğumuz gitmiştir.
Ülkemizde eğitim danışmanlığı hizmeti
veren firmaların azizliğine uğrayan, zamanlarını, enerjilerini,
paralarını, geleceklerini, umutlarını yitiren binlerce öğrencimiz
var. Eğitim hizmeti başıboş bir şekilde, gözünü para kazanma hırsı
bürümüş insanların insaflarına terk edilemez.
Bu araştırma önergesi, bu başıbozukluğun,
kuralsızlığın saptanmasına ve alınacak önlemlerin belirlenmesine
yönelik bir araştırma önergesidir. Geleceklerini, umutlarını, paralarını
kaybeden çocuklarımızın artmasının önüne geçmek için verilmiştir.
Bu araştırma önergesinin verildiği tarihten bu yana, tahmin ederim,
yüzlerce, binlerce çocuğumuz da aynı yolculuğu yaşamıştır. Yurt
dışında okuyup Türkiye'ye dönen, ama bitirdiği programın denklik
belgesi olmadığı için diplomasını kullanamayan, iş bulamayan,
askere lise mezunu statüsünde giden gençlerimiz var, fakat bu süre
içinde başına AKP kuşu konan şanslı gençlerimiz de var. Yurt dışında
bir işadamının verdiği bursla öğrenimlerini devam ettiren Sayın
Başbakanın çocuğunu biliyoruz. Diğer tarafta, KPSS'ye girmeden,
KPSS'ye giren yüz binlerce gencimizin hakkını gasp ederek, milletvekili
babalarının torpilleriyle işe girenler var.
Siz benden daha iyi bilirsiniz, ama biz
de bunun içini dolu dolu biliriz. Bir hadis vardır: "Haksızlık
karşısında susan dilsiz şeytandır." Biz bu haksızlıklar karşısında
susmadık ve susmayacağız. Bugüne kadar akraba, eş dost, tarikat
kadrolaşması yapıyorsunuz dedik, reddettiniz, ama, artık isimlerle
bu haksızlıkları söylemek, haksızlıkların karşısında susmamak bizim
görevimiz. TSE'de, sadece mülakatla, KPSS'ye girmeden işe giren 81
kişi var. Burada bulunan birçok milletvekilinin, bakanın yeğeni,
gelini, kardeşi… Akrabayı taallukat anlayışı hüküm sürüyor. Bunlardan
biri, AKP Ordu Milletvekili Hamit Taşcı'nın oğlu Serhan Taşcı, kendisine
şu anda 2,5 milyar lira maaş veriliyor. Nereden bunu biliyoruz? Sayın
Sanayi Bakanına sormuş olduğum soru önergesinin cevabından. Bunlar,
milletvekili, bakan, AKP, taallukat, cemaat, tarikat ilişkilerinden,
oralarda sıkıntılar yaşarken… KPSS'de 80-90 puan alan çocuklar geri
sıralarda bekliyorlar, işsizlikle bekliyorlar.
Buradan şu an gözlerimin içine bakan
milletvekilleri var. Onların da akrabalarının, gelinlerinin, çocuklarının
TOKİ'de çalıştıklarını biliyoruz. Onlar da kendilerini biliyordur.
Bu kürsüden bunları açıklayacağız.
"Fakir fukara, garip gurebadan oy aldım" deyip, ama
sadece AKP kadrolarına iş veren bir anlayışın perdesini açıyoruz.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Aç, aç, iyi olur;
geç kalmışsınız.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Açacağız da
ayrıca.
Değerli arkadaşlarım, evet, maalesef,
AKP'nin adı değişmiş, adaletsiz kadrolaşma partisi olarak ve anılır
olarak da bu noktaya gelmiştir.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Senin kafanda…
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bu isimleri
garip gureba, fakir gureba edebiyatıyla gizleyemezsiniz. Buradan
Başbakana da bunları duyuruyorum değerli arkadaşlarım.
Bakın, bu konuyla ilgili Yurt Dışı Eğitim
Öğretim Genel Müdürlüğü, vekil müdürlük, üç tane müdürlük var. Oturuyorlar.
Ama niye oturuyorlar? Niyesi, burada bulunan milletvekillerinin
imzalarıyla oturuyorlar. Göreve alınması için yirmi beş milletvekili
bu müdürlüklerle ilgili Sayın Bakana, Hüseyin Çelik'e yazı yazıyorlar.
Bu akraba, bu tek parti değil, parti devlet kadrolaşması değildir
de, ya nedir değerli arkadaşlarım? Burada isimleriniz var, bunu
saklayamazsınız. Burada isimleriniz var.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) -Burada isimleriniz
var.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Hayır, ne yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Gelirsin veririm.
Gelirsin veririm.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -Tamam işte… Hayır,
ne yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Evet, değerli
arkadaşlar, bütün bunun hepsinde, bu torpilin belgesi diyorsanız,
bu, torpilin belgesi.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Hayır, ne yazmış,
kötü bir şey mi yazmış?
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bu, torpilin
belgesi, bürokrasiyi akrabalarınızla doldurdunuz.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Nedir, ne
yazılmış? Okusana ya!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Esnaf, işçi,
memur, emekli sersefil bir hâlde değerli arkadaşlar.
Bugün, Abbas Güçlü Bey'in çok güzel bir
yazısı var, eğitimle ilgili. İzin verirseniz bunu paylaşayım.
Millî Eğitim Bakanı…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Öbürünü oku.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Senin emrettiğini
okumam, milletin kürsüsü burası.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Öbürünü oku.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Sus, otur!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Sen otur,
sen otur!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Sus, otur!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Sen otur!
Ne biçim konuşuyorsun!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bana emir mi
veriyorsun? Milletin kürsüsünde konuşuyorum. Sus, otur!
BAŞKAN - Sayın Ünal, Sayın Şimşek, lütfen…
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Millî Eğitim
Bakanı… (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Şimşek, Sayın
Ünal…
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bura milletin
kürsüsü.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Orası babanın
çiftliği değil.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Burası milletin
kürsüsü. Otur yerinde. Gelir konuşursun.
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Ayıp, çok
ayıp.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Haydi oradan!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Güzel konuş.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Bura milletin
kürsüsü. Susun!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Terbiyesizlik
yapıyorsun. Ne saygısız adamsın!
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - Evet, değerli
arkadaşlarım, Millî Eğitim Bakanıyla ilgili, bugün, Abbas Güçlü'nün
bir açıklaması var. Diyor ki: "Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik
eğitimde derin izler bırakıyor. Eğitimle o kadar çok oynandı ki,
kendi gitse bile, yarattığı sancılar çok uzun yıllar kendisini hissettirmeye
devam edecek. Reform paketlerinin çoğu elinde kaldı. Hazırladığı
yasaların çoğu ya Çankaya'dan döndü ya da yargıdan. Müsteşarı hapse
girmek üzere. Kadrolaşmayla ilgili söylentiler ayyukaya değil,
gökyüzünü parçaladı."
ASIM AYKAN (Trabzon) - 57'den beri bunları
söylüyorsunuz.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - "Kırdığı
döktüğü onlarca konu var, ama, Anadolu liseleri ve OGS konusunda
yaptıkları…"
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ASIM AYKAN (Trabzon) - Sizin hastalığınız
başka.
BAŞKAN - Sayın Şimşek, bir dakika süre
veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız. Buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (Devamla) - "…Türk eğitim
tarihine bir kara leke olarak geçecektir" diyor, Sayın Hüseyin
Çelik'in eğitimle ilgili yaptıkları.
Değerli arkadaşlar, sayısal çoğunlukla
bu önergeleri reddettiniz, buna benzer olumlu önergelerimizi de
reddettiniz, ama çözemeyeceğiniz asıl sorun, vatandaşın sayısal
çoğunluğu. Yakında, vatandaşın önüne gideceksiniz ve bu önergeleri
neden geçirmediğinizin hesabını vereceksiniz.
Sadece ricam şudur: Gerçekten, yurt dışına
giden çocuklarımız bu konuda mağdur olmaktadır. Elinizi vicdanınıza,
adaletinize şöyle yaslayın ve bu önergeyle ilgili cevabınızı ona
göre verin.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde, Adana Milletvekili
Recep Garip.
Sayın Garip, buyurun.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, çok
değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisinin
grup önerisinin aleyhinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, konuşmuş olduğumuz konu, Berhan
Şimşek ve arkadaşlarının vermiş olduğu bir önerge. Bu konuyla ilgili
Berhan Şimşek genel olarak bir bilgi aktarımı yaptı. Tabii ki, ülkemizde
her yıl 2 milyona yakın gencimiz üniversite sınavına giriyor ve
bunlardan 100 öğrenciden en fazla 18 öğrenciyi yerleştirme imkânı
bulunabiliyor. Türkiye'nin şartları bu. Bu şartlar içerisinde Türkiye'de
henüz çözemediğimiz ve çözülmesine imkân bulamadığımız bir sürü
yasal çalışmalar var. Beşinci yılını yaşadığımız bu dönemde
850'nin üzerinde yasal çalışmalar yapıldı. Gece gündüz demeden bu
çalışmaları hep beraber yaptık. Gördük ki, Türkiye'nin önü yirmi yıldır
kapatılmış, otuz yıldır yapılması gereken yasalar yeterince çıkarılmamış.
Çıkarılmış olsaydı, bugün, dünyanın çeşitli ülkelerine giden, dış
dünya ülkelerinde yüksek lisans çalışmaları yapan gençlerimizin,
öğrencilerimizin orada lisans yapma çalışmalarına belki de gerek
kalmayacaktı Türkiye'nin içerisinde birtakım imkânlar sağlanmış olsaydı.
Dolayısıyla, yurt dışı eğitim danışmanlığı yapan kuruluşlardan,
mutlak surette araştırılmalı, soruşturulmalı, mutlak surette onlarla
ilgili söylenmesi gereken neler varsa bunlar yapılmalı, ama her
işin zamanını, vaktini çok ciddi noktada iyi ayarlamak gerektiğini
düşünüyorum.
Tabii, istatistikler gösteriyor ki,
Türkiye, cidden, dünya ülkeleri içerisinde genç nüfus açısından bakıldığı
zaman ciddi bir genç potansiyele sahip, genç nüfusa sahip. Bu genç nüfusu
yeniden yapılandırmak, Türkiye'nin önündeki sıkıntıları aşmak ve
dünya ülkelerindeki eğitim almış olan bütün dünya ülkelerinin
gençliği gibi, Türk gençliğini eğitmek, Türk devletine ait olan çok
önemli bir görev.
Bu arada, tabii ki, seçim meydanlarına
çıkacağımız bugünlerde çok önemli çalışmaları hep beraber yaparken
ana muhalefet ve muhalefet partisi arkadaşlarımız, çıkıp kürsülerden,
sinirlerimizi germeye, toplumsal sıkıntıları dile getirirken
tansiyonları yükseltmeye devam ediyorlar. Doğru şeyler söylemek
lazım, doğru cümleler kullanmak lazım. Bizim dönemimizde yerleştirilmiş
ne kadar memur varsa bunların hepsi bizden önceki dönemlerde, özellikle
rahmetli Ecevit tarafından çıkarılmış olan KPSS sınavıyla sınava
tabi tutulmuş. Bu KPSS sınavından almış olan öğrencilerin ya da memur
adaylarının almış oldukları puanlara göre yerleştirmeler yapılmış.
100 puan üzerinden değerlendirmeler yapılmış ve bu puanda, en yüksek
puandan gençlerimiz işe yerleştirilmiş. Dolayısıyla, ayrıcalıklı,
farklı, her alanda kapasitesi olan gençleri bulmak ve uygun olan yerlere
yerleştirmek, mutlak surette, her yöneticinin de mutlak surette arzusu
ve isteğidir.
Bu anlamda, Berhan Şimşek Bey'in ifadelendirdiği
gibi, bürokrasiye eş dost, akraba yerleştirilmesine, daha önceki
dönemlere bakıldığı zaman bizim dönemimizdeki "iyi ki KPSS sınavı
var, iyi ki Ecevit bunu çıkarmış" diyecek kadar bir adaletin sağlandığı,
seviyenin en yüksek seviyesinde sınavlarda yeterli olan puanı almış
olan gençlerin, elemanların yerleştirildiğini herkes biliyor.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Bunu belgelendireceğim,
hepsini… Hepsi burada.
RECEP GARİP (Devamla) - Herkes biliyor.
Adalet nerede sağlanmıştır, adaleti kim sağlamıştır, adaletsizliği
kim yapmıştır, bu toplumun içerisinde çok ciddi noktada herkes biliyor.
Dolayısıyla, Türkiye bizi izlerken, kimlerin doğru söylediğini,
kimlerin gerçek söylediğini, kimlerin adaletle hizmet ettiğini,
kimlerin dört buçuk yıldan bu yana, beş yıldan bu yana Türkiye'de yediden
yetmişe her tarafa hizmet götürdüğünü, doğusundan batısına, kuzeyinden
güneyine hiçbir toplumun bireyini ayırt etmeksizin herkese elini
uzattığını, kimlerin bunu yaptığını, kimlerin yapmadığını çok
iyi biliyor. Dolayısıyla, çok fazla heyecanlanarak burada yanlış
cümleler kullanmak ve toplumun önünde sıkıntılı cümleler kullanmak,
toplumun önüne çıkmış olduğumuz sandıklara gidildiği zaman, oyları,
kimin, nereye kullanacağı konusundaki Anadolu insanının o saf,
o erdemli vasıflarıyla, o alicenap duruşunu çok ciddi noktada ortaya
koyacaklardır.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - O sandıkları
istismar ettiğiniz için buradasınız.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa) - Otur yerine!
RECEP GARİP (Devamla) - Berhan Şimşek,
dinleyeceksin, dinlemeyi bileceksin. Ben seni dinledim, sen de dinleyeceksin.
Dolayısıyla, buraya getirilmiş olan yasalar ya da yasal çalışmalar,
gündem oluşturmalar, cidden gönül arzu eder ki Türkiye'nin önünde duran
bizlerin üslubumuzu güzel kullanalım, gençlerimize, çocuklarımıza,
yavrularımıza çok ciddi noktada örnek olalım. Bu örnekliğimiz içerisinde
Anadolu insanı sizlere değer verecek, bizlere değer verecek.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Önce Başbakana
söyleyeceksin, üslup temizliği için Başbakana söyleyeceksin.
RECEP GARİP (Devamla) - Bu değeri, gitmiş
olduğumuz bütün vilayetlerimizde, halkımızla yediden yetmişe
nasıl buluştuğumuzu emin olunuz ki görüyoruz ve görmeye devam ediyoruz.
Bakın, Anadolu'yu gezen bir milletvekili olarak, Eskişehir, Afyon,
Isparta ve Karaman vilayetlerinde bu hafta sonu gitmiş olduğumuz
yörelerde insanlarımızla, yediden yetmişe herkesle buluşmaya
devam ettik ve biz, bunları, gerçekten, alnımız açık bir şekilde bu
hizmetleri anlatarak, neler yaptığımızı anlatarak yollardayız.
Değerli Berhan Şimşek, ifadeleri kullanırken
yerinde kullanmak lazım diye söyledim.
Biz, bugün, bu hafta emin olunuz, geçen
haftadan devam eden birçok yasaları… birçok yasaları…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Siz bana mı
öğreteceksiniz ifadeyi nerede kullanacağımı!
FAHRETTİN POYRAZ (Bilecik) - Tabii tabii,
her şeyi sen bilirsin!
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Bana mı öğretecekler!
RECEP GARİP (Devamla) - …birçok yasaları
çıkarmaya devam ettik ve bu hafta şans oyunları gündeme gelecek…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Çok önemli!
RECEP GARİP (Devamla) - … Avrupa Patent
Sözleşmesi gündeme gelecek ve bunları çıkaracağız.
Berhan Şimşek, bakın, siz buradan, kürsüden
konuşurken diyorsunuz ki…
BAŞKAN - Sayın Garip… Sayın Garip, lütfen,
arada "Sayın Şimşek" diye hitap edeceksiniz.
Saygıdeğer arkadaşlarım, kürsü hatiplerinin
birbirleriyle ilgili olarak "sus, otur, konuşma, kes sesini"
falan, bu ifadeler yakışıklı ifadeler değil.
RECEP GARİP (Devamla) - Sayın Başkan,
o…
BAŞKAN - Birbirimize hitap ederken de
lütfen cümleleri düzgün kuralım ve konuşalım.
MEHMET KARTAL (Van) - Onlara da söyleyin.
BAŞKAN - Ben herkese söylüyorum, aynı
şekilde söylüyorum Sayın Kartal.
Buyurun efendim.
RECEP GARİP (Devamla) - Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Sayın Şimşek biraz önce "kes sesini"
ifadesini kendileri kullandılar, biz öyle bir ifade kullanmadık.
Sadece, burada, eğer demokrasi kürsüsüyse, halkın kürsüsü burasıysa
ve burada herkes eşit manada istediği cümleleri kullanabilecek
bir özgürlüğe, özgünlüğe sahipse, özerkliğe sahipse Türkiye Cumhuriyeti
devletinin her vatandaşının anlayabileceği, algılayabileceği,
doğru dürüst cümleleri iyi kullanmak lazım, seçerek kullanmak lazım.
Onun için gündemimiz belli. AK Partinin
gündemi bellidir. Dolayısıyla, şans oyunları birazdan gündeme gelecek,
bu yasalar yasalaşacak ve Avrupa Patent Sözleşmesini görüşeceğiz.
Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyet'le ilgili mutlak surette
burada yasalaşması gereken Türkiye ile Etiyopya arasındaki bu yasa
gündeme gelecek, Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve
Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Yasa gündeme
gelecek. Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Yasa var. Bütün bunları, hep beraber, birazdan
görüşeceğiz. Yine, Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası
Sözleşmesi'yle ilgili yasa var, tarım ve kırsal kalkınmayı desteklemeyle
ilgili yasa var. Bütün bunların, hep birlikte, biraz sonra çalışmalarına
başlayacağız.
Dolayısıyla, Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin aleyhinde oy kullanacağınızı bekliyor, hepinize
sevgiler ve saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen yerinize
oturur musunuz. Lütfen efendim…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Lütfen oturun, ben konuşayım
efendim. Lütfen…
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Başkan,
bir Berhan Şimşek konuşması yaptığı için Recep Garip'e teşekkür ediyorum.
Onbeş kez adım geçti.
BAŞKAN - Buyurun efendim, buyurun.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Müsaade ederseniz,
ben de bir Recep Garip konuşması yapayım.
BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen oturur musunuz
efendim yerinize.
Saygıdeğer arkadaşlarım, kürsüye…
ZAFER HIDIROĞLU (Burdur) - Sen sataştın,
o sataşmadı.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen
arkadaşlar, dinler misiniz.
Kürsüden hitap eden arkadaşların, kendilerinin
yerlerinden başkalarına laf atmaları nasıl huzursuzluk meydana
getiriyorsa, kendilerini onların yerine koyması lazım. Burada,
birbirimize kürsüden -ben o tabirleri kullanmayayım ama- uygun olmayan
davranışlarla hitap etmek hiç kimseye yakışmıyor. Kürsü, sadece
konuşan milletvekilinin değil, bütün milletvekillerine aittir,
ama uygun konuşmalar çerçevesinde aittir. Yoksa "ben istediğimi
konuşurum, ifade ederim, başkası konuşamaz… Efelenme…" Bu tabirler
olmaz.
Evet, şimdi, grup önerisinin lehinde Sayın
Mustafa Gazalcı, Denizli Milletvekili.
Buyurun Sayın Gazalcı. (CHP sıralarından
alkışlar)
MUSTAFA GAZALCI (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Berhan Şimşek ve arkadaşlarının, yurt dışı
öğrenim için giden öğrenciler ve buna aracılık eden danışma kuruluşlarıyla
ilgili verdiği araştırma önergesinin lehinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz aldım. Tümünüzü saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, Meclisimiz yasama
görevinin yanında bir de araştırma ve denetleme görevi var. Biz milletvekili
arkadaşlar zaman zaman kimi konuların araştırmasını istiyoruz,
ama, iktidar şimdiye değin kendi istedikleri konunun araştırılmasını
kabul etti, bizimkileri görmezden geldi.
Şimdi, Berhan Şimşek arkadaş ne istiyor?
Milletvekili olarak biz de destek verdik kendisine. Yurt dışına giden
gençler var, bunların sorunları var, denklik sorunu var, izin sorunu
var, döndüğü zaman var, orada var ve birtakım danışmanlık yapan kuruluşlar
verdikleri sözleri yerine getirmiyor, bunları bir araştıralım diyor.
Gerçekten de, değerli arkadaşlar, eğer bu konuda içtensek, siz de
inanıyorsanız niçin bu önergeye destek olmuyorsunuz?
Bakın, ben de eğitim konusunda birçok
araştırma önergesi verdim. Örneğin, üniversiteye girişin araştırılmasını
istedim. Aradan aylar, yıllar geçti, kabul etmiyorsunuz.
Yine, bakın, elimde, 9/3/2005'te 105 milletvekili
arkadaşımla beraber Fethullah Gülen okullarıyla ilgili bir araştırma
önergesi verdim. Hiç bunlar hakkında yorum yapmadan dedim ki, bu, 86
ülkede… Bakın, 100 bin öğrencinin eğitildiği, yaklaşık 10 bin öğretmenin
çalıştığı kültür merkezleri, okullar… Devletten sonra en büyük örgütlenme,
belki dünyada eşi yok. Şimdi, Meclis olarak biz başımızı kuma sokalım!..
Hayır, böyle bir olay yok…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Var. Ne olmuş yani!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki, ben
de diyorum ki… Bir şey olmuş demiyorum.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Tamam. Ne olmuş!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Diyorum
ki, bunu bir araştıralım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Var mı, yok mu,
bir araştıralım.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Yani ne olmuş!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bakın, kızıyorsunuz,
kızıyorsunuz.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Kızmıyorum.
BAŞKAN - Sayın Ünal… Sayın Ünal, lütfen.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşım, lütfen kızmayın. Düşüncelere kızılmaz.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ne olmuş yani!
Git de bak, gör. Kime ne zararı var?
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.
NAİL KAMACI (Antalya) - Hâlâ kızıyor.
Niye kızıyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Kamacı, lütfen karşılıklı
konuşmayalım.
NAİL KAMACI (Antalya) - Çok kızıyor.
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Arkadaşlar,
ben şunu diyorum: Gelin, konuları araştıralım. Bakın, eğer…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Siz ziyaret ettiniz
mi?
NAİL KAMACI (Antalya) - Hâlâ konuşuyor
bak, hâlâ kızıyor. Ayıp ya!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Etmiş
etmemiş…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Hocam,
yurt dışında ziyaret ettiniz mi etmediniz mi?
NAİL KAMACI (Antalya) - Hâlâ konuşuyor
Başkanım. Hâlâ kızıyor.
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen efendim. Sayın
Ünal, lütfen.
Buyurun.
NAİL KAMACI (Antalya) - Hatibi konuşturmuyor
Sayın Başkan.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ziyaret edip etmediğini
merak ediyorum.
Sayın Hocam…
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.
ALİ ARSLAN (Muğla) - Niye araştırılması
gerektiği ortaya çıkıyor, bakın.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Hocam,
yurt dışında ziyaret ettiniz mi?
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakın, 58 devlet, 25 vakıf üniversitesi, yani 93 tane
üniversite var. Burada yaklaşık 2 milyon gencimiz okuyor bizim ve
her yıl da yaklaşık 2 milyon genç üniversitelere girmek için çırpınıyor,
uğraşıyor. Bunda sizin çocuklarınız ve yakınlarınız da var. Bunların
içinden çok az bir kısmı, yani 200 bin civarında olanı dört yıllık fakülteler
alıyor, sonra iki yıllık yüksekokullara yerleşiyor, açık üniversiteye
yerleşiyor, 1 milyonun üstündeki genç sokağa bırakılıyor. Bu çocuk
ya yeniden dershaneye gidiyor ya da bir yolunu bulup yurt dışına gidiyor.
Bakın, yurt dışında şu anda kimilerine
göre yaklaşık 100 bin öğrenci var. Almanya'da yaklaşık 30 bin üniversiteli
çocuk var. 500 bin Türk öğrencisi ilk ve ortaöğretimde Almanya'da
okuyor. Amerika'da sayıları 20 bin olduğu söyleniyor. Yani, İngiltere,
başka yerde…
Peki, bunların sorunları yok mu? Yarın
oy isteyeceksiniz yurt dışındaki insanlardan, hatta uçakla taşımaya
çalışacaksınız geçmiş yıllarda olduğu gibi. Peki "Bunların
çocukları ne okur, nasıl okur, hangi okullarda okur, nitelikleri nedir"
diye vicdanınız sızlamaz mı? Aklınıza gelmez mi?
İşte, bizim araştırma önergemizin gerekçesi
bu. Diyoruz ki: Yurt dışında Türk çocukları, burada olanak bulamadığı
için… Bakın, yine kızacaksınız, ama üniversitelere gerekli eleman,
yatırım, araştırma parası vermiyorsunuz. Elimde, sayılamalar var
burada, giderek düşmüş rakamları. Bakın, sizin dağıttığınız,
Millî Eğitim Bakanlığının dağıttığı kitapçıktan okuyorum: 1996 yılında
bütçeden YÖK'e ayrılan pay 10,13 iken 2005'te 9'a inmiş, yüzde 9'a inmiş.
Yani, şunu söylemek istiyorum: Bugün, 1 milyonun üstündeki genç,
üniversitelere girmek istediği hâlde giremiyor. Bakın, üniversiteler
de eleman olmadığı için, gerekli yatırım, kaynak bulamadıkları
için de kapasitelerini, yerlerini artıramıyor, çocuklar bir yolunu
bulup yurt dışına gidiyor. Peki, yurt dışına gitmesinde bir sakınca
yok. Fakat, bunların sorunlarıyla ilgilenmek Meclisin görevi değil
mi? Siz, zaman zaman, üniversitelerin yapacağı işi yapıyorsunuz.
Yani, diyorsunuz ki: Ya, bir af çıkaralım sorun çözülür, bir kat sayı
meselesini yasayla getirelim sorun çözülür.
Bakın, geçen gün, Millî Eğitim Bakanı
"Ben, dışarıya 5 bin öğrenci göndereceğim ve 1.000 tanesini de
şimdi gönderiyorum." dedi. Bir sınav yaptı, duyurusunu da tam
yapmadan.
Arkadaşlar, yazılının dışında, bir de
görüşme. AKP'nin en iyi bildiği yöntemlerden -hani, beden dili diye
bir dil var- görüşme yöntemini de ortaya çıkardı. Biz, itiraz ettik
o zaman. Ben Meclise soru önergesi verdim, dedim ki: Arkadaşlar, bu
yanlıştır. Yükseköğretim Kurumuyla birlikte olması gerekir, hem
de görüşmeyle olmaması gerekir.
Şimdi, mahkeme, bunu iptal etti, yürütmeyi
durdurma kararı verdi. Şimdi, Bakan, Millî Eğitim Bakanı, her zamanki
gibi, işine gelen bir biçimde mahkeme kararını yorumladı, dedi
ki: "Mahkeme, yalnız görüşme kısmını, mülakat bölümünü iptal
etmiştir. Dolayısıyla, bizim bu programımız devam ediyor. Ben,
1.000 çocuğu devam ediyorum." Bakın, elimde, şimdi, daha cuma günü
kesinleşmiş bir mahkeme kararı var. "Hayır" diyor Danıştay
İdari Dava Daireleri Kurulu, 2006/1303, "Gönderemezsin" diyor
Millî Eğitim Bakanına, "Sen tek başına öğrenci gönderemezsin,
Yükseköğrenimin bilgisi olmadan, onunla birlikte olmadan. "
Şimdi, değerli arkadaşlar "Ben yaptım,
oldu," olmaz, "Ben oradaki çocukların sorunlarıyla ilgilenmeyeceğim."
olmaz. Siz biliyor musunuz, Almanya'da, o 30 bin, yükseköğrenimde,
her şeye karşın üniversitede okuyan çocuğumuz ve 500 bin -evet, rakamın
bir kere daha altını çiziyorum, 500 bin- çocuğumuz, salt dil nedeniyle,
hükûmetlerin ilgisizliği nedeniyle -sizden öncekileri de onun içerisine
sokuyorum- maalesef, yükselmeleri olanaksız okullara gönderiliyor.
Bakın, Türkçe zorunlu bir ders bile değil Almanya'da. Türkçe yasaklanıyor.
Hatta -sizin belki hoşunuza gider- "Din eğitimini bile Almanca
vereceksin." diyor, "Türkçe, hayır, yakaramazsın." diyor.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Bizim niye hoşumuza
gitsin!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Yani, şu
hoşunuza gider…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Niye hoşumuza
gidecekmiş!
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Arkadaşım,
söz atıp durma.
BAŞKAN - Sayın Ünal, lütfen.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - "Hoşunuza
gider" deyip gözümüze bakıyor.
BAŞKAN - Lütfen…
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Bakın,
ben, fikirlerimi kısa sürede anlatmaya çalışıyorum. Hayır, şunu
söylemek istiyorum, ben diyorum ki: Almanya'daki, Amerika'daki her
aşamada Türk çocuklarının sorunları var. Mezun olduktan sonra buraya,
sizin kapılarınıza da gelmiştir. Bakın, onlar, denkliklerini kabul
ettirmek için sizin kapılarınızı aşındırıyor, YÖK'ün kapısını
aşındırıyor. Onlar, aracı kuruluşların aldanmalarına kapılıyorlar,
mecburen, okumak için. Diyor ki, "Denklik benim elimde." Ama,
bir de geliyor ki, oraya izin, akredite verilmemiş. Yani, o okulu kabul
etmiyor YÖK. Bu işlerin bir yönetmeliği var, o yapılıyor.
Bakın, 2004 yılında…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - …Ankara
Ticaret Odası bir araştırma yapıyor. O günkü tarihte -onların bulgusu-
50 bin öğrenci. Bir beyin göçünden söz ediyor, "Türkiye aklını
yitiriyor." diyor. Bakın, giden para, ekonomik boyutu işin ayrı.
Yani, her yıl 1,5 milyar doların üstünde bu çocuklara para gidiyor,
ama, onun da dışında, yetişmiş beyinler Türkiye'den gidiyor. Arkadaşlar,
bakın, başta mühendisler olmak üzere, ardından gelen doktorlar… Amerika'da
3.600 doktorumuz var bizim. Bu ülke, olanaksızlıklar içinde o çocukları
mühendis yapmış, doktor yapmış, bilim alanına yerleştirmiş. Almanya'da
100 tane profesör var arkadaşlar, 100 profesör var, içinde çok değerli
bilim insanları var. Neden bu göçü tersine çeviremiyoruz? Neden
bunların sorunlarını araştırmıyoruz, gitmiyoruz? Yarın babaları
demez mi "Sen hangi yüzle benden oy istiyorsun! Benim, burada,
çocuğum, Türk kültürünü korumaya, geliştirmeye çalışarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gazalcı, teşekkür ediyorum.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Teşekkür
için bir cümle söyleyebilir miyim Sayın Başkan?
BAŞKAN - Teşekkür için bir cümle söyleyebilirsiniz.
Buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla) - Peki.
Gelin arkadaşlar, bu araştırma önergesini
kabul edelim, yurt dışındaki çocuklarımızın sorunlarıyla ilgilenelim.
Tümünüzü saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önerinin aleyhinde, İstanbul Milletvekili
Sayın İrfan Gündüz.
Sayın Gündüz, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi en kalbî sevgi ve saygılarımla
selamlıyorum.
Tabii, eğitim meselesi aslında Türkiye'nin
en önemli meselesidir. Hatta, Türkiye'nin hiçbir sıkıntısı yok, ne
ekonomik ne siyasi. En büyük ve en derin buhranı, eğitim ve insan krizinde
yaşıyoruz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Geçin hocam,
bunları geçin.
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bunun çözümlenebilmesi
için esasında, iktidarıyla muhalefetiyle herkesin, hatta Parlamento
dışından yetkililerle herkesin bu meseleyle direkt ilgilenerek
bu işin geleceğimiz açısından, gençliğimizin geleceği açısından
çok önemli bir problem olduğuna inanıyoruz. Ama, maalesef, bu kadar
önemli bir meseleye, ister Mecliste ister Meclis dışında konuşan
herkes, bir anlamda, ideolojik yaklaşıyor. Biz diyoruz ki: Herkes
ideolojik yaklaşımını bir kenara bırakarak meseleye pedagojiyle
yaklaşsın. Dünyada "pedagoji" diye bir ilim var. Bu ilmin
üniversiteleri var, fakülteleri var, ana bilim dalları var ve bilim
dalları var. Türkiye'de de dünya çapında, çok kaliteli, gerçekten,
eğitim uzmanlarımız var. Onlara desek ki: Gelin, bu problemi pedagojinin
ışığında çözün.
Bugün hâlâ daha Türkiye'de dayatılan
eğitim sistemi sanayi devriminden kalma eğitim sistemidir ve bu
sistem çağdaş dünyada rafa kaldırılmıştır.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Siz iktidarsınız
Sayın Başkan. Kim çözecek bunu?
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Evet, onu da çözeceğiz,
zamanı geliyor. Ama, burada lütfen dinleyin benim anlatmak istediğimi.
Hepimize sorumluluk düşüyor.
Bugün dünya, milenyum çağında, bilgi
ve iletişim çağına geçmiş. Eğitim sistemimizin de bilgi ve iletişim
çağına göre A'dan Z'ye yeni baştan dizayn edilmesi lazım.
Bir defa biz CHP'nin bu grup önerisine zamanlama
açısından karşıyız; bir. Yani, zaten şurada Meclisin çalışma vakti
oldukça sınırlı. Dolayısıyla, önümüzde de yığınla çıkarılması
gerekli, sosyal yaraları saracak yasalar var. Dolayısıyla, netice
alınamayacak bir araştırma komisyonu kurulmasının doğru olmadığı
kanaatini taşıyoruz.
Bu bilgi ve iletişim çağı eğitim sisteminde
Amerika'yı yeniden keşfetmeye de gerek yok. Amerika'da bu iş uygulamaya
başlanmış, Japonya'da, Almanya'da, İngiltere'de, Fransa'da ve İtalya'da
geçilmiş. Orada nasıl uygulama başlamışsa aynı şekilde Türkiye'de
de bu işin eğitim uzmanlarımızın gösterdiği çizgide yeni baştan düzenlenmesi
ve dolayısıyla, anaokulundan ta yüksek lisansa kadar eğitim sistemimizin
yeni baştan ele alınması zarureti var. Bunu hep beraber kabul ediyoruz.
Ancak, burada esas söylemek istediğim,
bazı kalemlerin yazdıkları millî eğitimle ilgili verilere katılmadığımızı
da özellikle beyan etmek istiyorum. Bakın, 2002 yılı içerisinde
millî eğitimin bütçenin tümü içerisindeki payı yüzde 6,9. Ama, bizim
dönemimizde ve 2007 yılı bütçesi içerisinde bütün bütçenin içerisindeki
eğitimin payı yüzde 10,42'dir. 10,42 ve bu, aslında bir rekor denilecek
artıştır. AK Parti İktidarı geldiği günden bugüne hep Millî Savunma
Bakanlığı bütçeleri en yüksek bütçeyi alırdı, ama, bizim geldiğimiz
günden bugüne en yüksek payı hep millî eğitim bütçeleri almıştır.
Çünkü biz, eğitimin ve insanımızın geleceğimiz açısından çok önemli
olduğuna inanıyoruz.
Yatırımlarla ilgili baktığımız zaman,
2007 yılı içerisinde sadece millî eğitimin yatırıma ayrılan payı
1 katrilyon 490 trilyon. Buna özel idare bütçeleri dâhil değil. 81
ilin özel idarelerinin millî eğitime yatırım olarak aktaracağı miktar
da 800 trilyon. Bunları birleştirdiğimiz zaman, 2 katrilyon 290 trilyon
liralık millî eğitimin yatırım bütçesi var. Bu abartılı diye gelebilir,
ama sadece 2006 yılı içerisinde İstanbul İl Özel İdaresinin millî
eğitime aktardığı kaynak 300 trilyon liradır. Türkiye bu yatırım
planlarıyla yeni yapılan derslik ihtiyacı, bakın, 2006'da bitirilmiş
ve eğitimin ve çocuklarımızın hizmetine sunulmuş, 100.272 yeni
derslik ilave edilerek gençlerimizin hizmetine sunulmuştur.
MEHMET KARTAL (Van) - Taşımalı eğitimi
bitirin, yatılı okullar…
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - İnşallah onu
da bitireceğiz. Bakın, İstanbul'da ders başına düşen öğrenci sayısı
60'dan 40'a doğru geliyor. Bunu inşallah 25'lere indireceğiz Türkiye
genelinde, ama… Tabii, Türkiye'nin, hele hele millî eğitimin yarası
büyük, ama yaması küçük. Biz bu yamayı büyütmeye çalışıyoruz.
Öbür taraftan, Yükseköğretim Kurumuna
verilen bütçede de… Bakın, yükseköğretim Kurumunun 2007 yılı yatırım
bütçesi Millî Eğitim Bakanlığının yatırım bütçesinden daha fazladır.
O yüzden bizim iktidarımızın yükseköğretime bakışı da, aynen geleceğimize
ışık tutacak ve gençliği geleceğe göre hazırlayacak projelerle
donatılması için yapılmıştır. O yüzden biz, aslında böyle spesifik
bir konu. Gerçekten, dışarıdaki öğrenim görme meselesi, üzerinde
cidden durulması gerekli olan bir problem.
Bakın, bizim ülkemizde, 720'si Millî Eğitim
burslusu olmak üzere, 20.600 de resmen giden öğrenci var, aşağı yukarı
21 bin öğrenci yurt dışında. Bu kayıtlısı, ama eğer kayıt dışına baktığınız
zaman bazılarına göre 50 bin, bazılarına göre 70 bin, bazılarına
göre 100 bin öğrencimiz dışarıda okuyor.
Tabii bu bir kaynak israfı. Bugün, Amerika'da
okuyan öğrenci sayısının 50 bin kadar olduğu tahmin ediliyor. Yıllık
30 bin dolar harcadıklarını düşündüğünüz takdirde, çok büyük bir
meblağın, 1,5 milyar dolar gibi bir meblağın bizim kesemizden çıktığı
da vaki. Ama, burada bir Bilkent Üniversitesi gibi, bir ODTÜ gibi
gerçekten dünya çapında, dünyanın yüz akı üniversitelerin Türkiye'de
kurulması için çabalasak da bir Harvard'ı, Türkiye'den Harvard'a gitmek
yerine Harvard'ı keşke ülkemizde kursak. Bilkent, bu konuda, gerçekten
yüz ağartıcı bir örnektir.
Tabii burada YÖK'ün de denklikle ilgili,
gerçekten, şeffaf ve çifte standarttan kurtulması da önemli. Aynı fakülteden
mezun olmuş bir öğrenciye denklik veriliyor, bir başka öğrenciye
denklik verilmiyor, hem de Kıbrıs'tan. Dolayısıyla, bunların da şeffaf,
belli bir standarda kavuşturulması, özellikle kendi iradeleriyle
yurt dışına giden öğrencilerimizin uğradığı mağduriyeti gidermek
açısından önemli. Dolayısıyla, konuyla ilgili Millî Eğitim Bakanlığının
ilgili genel müdürlüklerinin, ayrıca Dışişleri Bakanlığının,
Maliye Bakanlığının ve Turizm Bakanlığının… Çünkü, burada, gerçekten,
kendi broşürlerinde, "belli üniversitelerin danışmanı"
diyerek ilan verenler ve bu ilanlarında, denklik şeyi olmadığı
hâlde, denkliğe müsait olmadıkları hâlde "denklik verilir"
diye kamuoyunu yanıltıcı reklamlarda bulunanların mutlaka denetlenmesi
ve bu aldanmanın ve bu aldatmanın önünün alınması mutlaka şart. Ama,
bunların, gerçekten, Millî Eğitim Bakanlığının ilgili genel müdürlükleri,
Maliye Bakanlığı, Dışişleri Bakanlığı ve mutlaka Turizm Bakanlığı…
Çünkü, bir kısmı da "eğitim turizmi" adı altında yapılıyor.
Ben, ilgilileri de bu konuda buradan göreve çağırıyorum. Ama, böylesine
önemli bir konunun, Meclis çalışma takviminin oldukça kısaldığı,
komisyonun kurulması, çalışması ve rapor vermesinin yeterli zamana
yetişemeyeceğinden dolayı, biz, bu öneriye karşı çıktığımızı belirtiyor,
hepinize en kalbi sevgi ve saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme
alınma önergesi vardır.
Yalnız, önergelerden birisi, önerge sahibinin
verdiği önerge doğrultusunda geri çekilmiştir.
Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu -kendisi-
rahatsızdır ve stent takılmıştır kendisine. Sayın Kurtulmuşoğlu'na
acil şifalar diliyorum ve şu anda vermiş olduğu dilekçeyi okutuyorum:
III.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
5.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun; 3813 Sayılı
Türkiye Futbol Federasyonu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanuna
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/192) doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesini geri aldığına ilişkin önergesi
(4/438)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İçtüzüğün 37. maddesine göre, 2/192 sayılı
kanun teklifimin doğrudan gündeme alınma önergesini geri çektiğimi
arz ederim.
Muzaffer
R. Kurtulmuşoğlu
Ankara
BAŞKAN - Sayın Kurtulmuşoğlu'na şifa
diliyoruz.
Diğer doğrudan gündeme alınma önergesini
okutuyorum:
6.-
Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, 8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını
Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da Bir Soykırım Anıtı Dikilmesine
İlişkin Kanun Teklifi'nin (2/872) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergesi (4/439)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını Anma
Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara'da bir Soykırım Anıtı Dikilmesine
İlişkin olarak 10.10.2006 tarihinde vermiş olduğum 2/872 esas numaralı
kanun teklifimin İçtüzüğün 37. maddesi gereğince, doğrudan Genel
Kurul gündemine alınmasını saygılarımla arz ederim. 06.12.2006
Ersoy
Bulut
Mersin
BAŞKAN - Önerge sahibi olarak Mersin
Milletvekili Sayın Ersoy Bulut.
Buyurun Sayın Bulut.
Süreniz beş dakika.
ERSOY BULUT (Mersin) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 8 Mayıs'ın Cezayir Soykırımını Anma Günü Olarak
Kabul Edilmesi ve Ankara'da bir Soykırım Anıtı Dikilmesine İlişkin
-vermiş olduğum- Kanun Teklifi'nin, doğrudan Türkiye Büyük Millet
Meclisi gündemine alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum. Yüce
heyeti ve aziz Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, üç yüz yıl Osmanlı himayesinde
kalan Cezayir, 1830 yılında Fransızlar tarafından işgal edilmiş, işgal
sonrası Fransa, Müslüman Cezayir halkını Hristiyanlaştırmak, kültürünü
aşılayarak asimile etmek amacıyla baskı ve zulmün her türlüsünü denemiş,
ancak Cezayir halkını Hristiyanlaştırmayı ve asimile etmeyi başaramamıştır.
Cezayir tarihinde hep Fransız işgaline
karşı ayaklanmalar olmuş ve bu ayaklanmalar her defasında Fransız
işgalciler tarafından bir şekilde bastırılmıştır. 1 Kasım 1954'te
başlayıp 19 Mart 1962 yılında ilan edilen ateşkesle sona eren bağımsızlık
savaşında 1,5 milyon Cezayirli, işgalci Fransızlar tarafından katledilmiştir.
İşkence ve kötü muamele görenlerin sayısı ise bilinmemektedir.
Yedi buçuk yıl süren bağımsızlık savaşında günde ortalama 557 Cezayirli
hunharca öldürülmüştür. 8 Mayıs 1945 tarihinde tüm Avrupa Nazilerden
kurtuluş kutlaması yaparken, Cezayir'de de bağımsızlık için yürüyen
45 bin kişi sömürgeci Fransız askerleri tarafından katledilmiştir.
Fransız soykırımı sadece Cezayir'le
sınırlı değildir. Fransa, diğer sömürge ülkelerde de egemenliğini
kabul ettirmek amacıyla katliamlarda bulunmuştur. Cezayir'de yaptıkları
sorulduğunda "Konu tarihçilere bırakılmalıdır." diyen
Fransa, sözde Ermeni soykırımını tarihçilere havale etmek yerine
kabul etmeyi yeğlemiştir, olmayan bir soykırımın anıtını dikmiştir.
Fransa ve onun Cumhurbaşkanı, önce kendi tarihleriyle Cezayir'de
ve diğer sömürgelerde yaptıkları katliamlarla yüzleşmelidirler.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Türk dünyası ve Türk ulusu, uluslararası platformda yalnızlığa terk
edilmek istenmektedir. Bugünlerde, uluslararası platformda bunun
egzersizleri yapılmaktadır. Doksan iki yıl önce Osmanlı döneminde
yaşanan zorunlu tehcir sırasında o günün şartlarında yaşanan olumsuzlukları
bahane edip, kendi platformlarında soykırım olarak nitelendiren
ve bu olayla hiç ilgisi olmayan Türkiye Cumhuriyeti'ni sorumlu tutan
ülkeler, bundan on beş yıl önce Hocalı'da Ermenilerin gerçekleştirdiği
katliama ve milyonlarca Azeri Türk'ünün yerlerini, yurtlarını terk
etmeye mecbur bırakılmalarına sessiz kalmışlardır. Aynı çifte
standart, Sırp katliamında bir kez daha kendini göstermiştir. Lahey
Adalet Divanı, 8 bin Müslüman Bosnalının katlini soykırım olarak
kabul etmiş, ancak Sırbistan'ın suçlu olmadığına karar vermiştir.
Sözde Ermeni soykırımını parlamentolarında
kabul eden ülkelere sesleniyorum: 8 bin Müslüman Bosnalıyı kim katletti?
Herhangi bir ülke, bir ulus katliamı yapmakla suçlanmadığına göre,
bu insanlar kendilerini mi öldürdüler?
Değerli arkadaşlarım, yine, başta
stratejik müttefikimiz Amerika Birleşik Devletleri olmak üzere,
dünya kamuoyu, Kerkük'te yaşanan nüfus hareketliliğine sessiz kalarak,
âdeta destek vermiştir. Yüzlerce yıllık Türk kenti olan Kerkük'te gidişat
etnik bir yok etmeye doğrudur. Olabilecek olumsuzlukları önlemek,
Kerkük'ün Türk kimliğinin değişimini engellemek adına, yüce Parlamentomuzdan
ve Hükûmetimizden, tüm diplomatik kanalların en etkin bir şekilde
kullanılmasını talep ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bulut.
ERSOY BULUT (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
dışarıda bunlar olurken, yurt içinde de yine dışarının, yani Avrupa
Birliğinin baskılarıyla Türk Ceza Kanunu'nun 301'inci maddesinin
kaldırılması veya değiştirilmesi baskıları gelmektedir. Ülke
olarak bizim nasıl ki Fransa'nın, Almanya'nın, İtalya'nın ve diğer Avrupa
ülkelerinin iç işlerine karışma gibi bir yetkimiz yok ise, bu ülkelerin
de bizim iç işlerimize karışma yetkileri olmamalıdır. Avrupa
Birliğine uyum çerçevesinde yapılması gereken mevzuat uyumu elbette
ki yapılacaktır ve yapılmıştır da, ancak Avrupa Birliği ülkelerinde
301'e benzer maddeler mevcut iken bize "Bunu değiştirin." demeleri
abesle iştigaldir. Bu nedenle ben diyorum ki: Nereden ve kimden gelirse
gelsin 301 değiştirilmemeli ve aynen muhafaza edilmelidir. Hiç
kimse özgürlük adına Türk ulusuna, Türkiye Cumhuriyeti devletine
ve onun kurumlarına hakaret edemez. Hakaretin özgürlüğü olamaz,
olmamalıdır.
Değerli arkadaşlarım, medeniyetin
beşiği, demokrasi ve insan hakları, basın özgürlüğü, ifade özgürlüğü
gibi konularda mangalda kül bırakmayan Avrupa, ikiyüzlülüğünü
Doğu Perinçek davasında bir kez daha göstermiştir. Sayın Perinçek'e
verilen cezanın kabul edilir bir tarafı bulunmamaktadır. "Adamına
göre adalet, adamına göre ifade özgürlüğü" türünden bu yaklaşımı
şiddetle ve nefretle kınıyorum.
Bu bakımdan Avrupalının bu çifte standart
yaklaşımları karşısında, bizim, özellikle ve öncelikle dost ve kardeş
saydığımız ve bağımsızlıklarında kendilerine genç Türkiye Cumhuriyeti'ni
ve onun kurucusu Ulu Önder Mustafa Kemal Atatürk'ü örnek almış ülkelerle
dayanışma içerisinde olmamız gerektiği kanaatindeyim. Bunun
uluslararası platformda sayısız yararları olacaktır.
Bu düşüncelerden hareketle, dost ve
kardeş Cezayir halkıyla dayanışma adına, 8 Mayıs 1945 katliamının
gerçekleştirildiği 8 Mayıs gününün her yıl Cezayir soykırımını
anma günü olarak kabul edilmesi ve Ankara'da bir soykırım anıtı dikilmesi
amacıyla bu kanun teklifi hazırlanmış ve yüce Meclise sunulmuştur.
Teklifin gündeme alınması lehinde oy kullanmanızı diliyor, sizlere
saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bulut.
Önerge üzerinde, Mersin Milletvekili
Hüseyin Özcan.
Buyurun Sayın Özcan.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Mersin Milletvekili Ersoy Bulut'un, 8 Mayısın
Cezayir soykırımını anma günü olarak kabul edilmesi ve Ankara'da
bir soykırım anıtı dikilmesine ilişkin kanun teklifinin (2/872), İç
Tüzük'ün 37'nci maddesi doğrultusunda gündeme alınmasıyla ilgili
düşüncelerimi aktarmak için söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ayrıca, bugün, 12
Mart Erzurum'un 89'uncu kurtuluş yıldönümü ve ayrıca, 12 Mart İstiklal
Marşı'nın kabulüyle ilgili, bütün Erzurumlulara, bütün ülkemize…
Türkiye'nin bağımsızlık savaşı için çalışan ve bunu destanlaştıran
başta Atatürk ve ondan sonra silah arkadaşlarını ve İstiklal Marşı'nın
yazarı olan Mehmet Âkif'i saygıyla anıyorum.
Değerli arkadaşlar, Sayın Ersoy Bulut'un
vermiş olduğu, Cezayir'de Fransa'nın işlemiş olduğu soykırım konusunda…
Görüyoruz ki, Fransa, bunları unutmuş. 1830 yılından beri, Cezayir
halkı üzerinde, özellikle Müslüman halk üzerinde her çeşit baskıyı,
kültürel baskıyı, yıldırmayı yapan ve asimile etmek için çalışan
Fransa, bugün çıkmış, kendisini sanki dünyanın temsilcisi olarak
görmeye kalkıyor ve Türkiye'de soykırım, Ermeni soykırımı iddiasında,
kendine göre anıt dikmeye kalkıyor. Önce Cezayir'de ölen o milyonlarca,
1952 ve 1962 yılları arasında 1,5 milyonu, bağımsızlık savaşında
bir gecede 45 bin insanı katleden Fransa'nın bu konuda hiç ağzını
açacak… Dünya tarihinde ve dünya kamuoyunda mahkûm olmuştur. Önce
bunun hesabını vermesi gerekir.
Değerli arkadaşlar, Türkiye'deki soykırımıyla
ilgili Doğu Perinçek'in yargılanması konusunda düşüncelerimizse
Anavatan Grubu olarak; Mecliste 550 milletvekili bulunurken, Anavatan
Grubu olarak Genel Sekreterimiz, gidip, Sayın Doğu Perinçek'in savunması
konusunda onun yanında yer aldı. Düşüncesine katılırsınız, katılmazsınız;
ama, bugün, Doğu Perinçek orada şahsi bir konudan yargılanmıyor,
Türkiye'de Ermeni soykırımının olmadığı konusunda tavrı açık ve
net olduğu için yargılanıyor; bu konuda Doğu Perinçek'i kutluyorum.
İktidar partisinin, milliyetçi geçinen iktidar partisinin neden
bir temsilcisi yok, soruyorum sizlere? 354 milletvekilinizden bir
tanesini gönderemediniz mi bu yargılanmaya, bu mahkemenin huzuruna,
o arkadaşımıza destek vermeye? Diğer partideki arkadaşlar, milliyetçi
geçinenler, neredesiniz? Türkiye'de Türkiye halkı üzerine oynanan
oyun konusunda bu kadar duyarsız olursak, gelecekte de çeşitli entrikalarla
bu ülkemizi bölmek isteyenler olacaktır. Bunlara bugünden taviz
vermeye kalkarsak, elimizi verirsek, kolumuzu alamayız.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, Ersoy
Bey'in vermiş olduğu teklife destek vermemiz lazım; çünkü, Fransa'nın,
gerekse İkinci Dünya Savaşı sırasında milyonlarca insanı öldüren
o emperyalist güçlerin, hesap vermeden, Türkiye Cumhuriyeti'ni,
bugün, 1915'te böyle bir olay oldu iddiayla yargılamaya ve kamuoyunda
küçük düşürmeye hiçbir hakkı yoktur, önce kendileri hesaplarını
vermelidirler.
Biz, Anavatan Grubu olarak, Ersoy Bey'in
bu önerisini destekliyoruz, yasa teklifini destekliyoruz. Ama,
gerçekten, tam bağımsız Türkiye için var gücümüzle, hep birlikte el
ele vermeliyiz. Emperyalist güçlerin asırlar boyu işlemiş olduğu
cinayetleri, başkalarını suçlayarak bir yere varamazlar. Bugün
ülkemiz üzerinde oyun oynamaya çalışan emperyalist güçlerin karşısında
ancak hep birlikte olduğumuzda sesimizi çıkarabiliriz. Bunun
için eğer bir yargılanma oluyorsa, Lozan'a bir temsilci gönderemiyorsanız,
iktidar, acaba Türkiye'nin bağımsızlığı konusunda ne yaparsınız
diye tereddütlerimiz var.
Değerli arkadaşlar, bu konuda duyarlı
olmalıyız. Bu ülkenin birliği ve bereketi için hep birlikte, halkımızın
düşüncesini paylaşarak…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özcan, konuşmanızı
tamamlayınız.
HÜSEYİN ÖZCAN (Devamla) - Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. Biz,
Anavatan Grubu olarak, nerede bağımsızlık hareketi varsa onları destekliyoruz,
onlar için onların yanında oluruz ve hiçbir zaman için de siyasi bir
şey peşinde koşmayız. Bu, ülkenin çıkarı ve bu insanların çıkarı
olacaktır diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.42
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.50
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin İkinci Oturumu'nu açıyorum.
Alınan karar gereğince, sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını görüşmüyor ve gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı:
305)
BAŞKAN - 1'inci sırada yer alan kanun
teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Şans Oyunları Hasılatından
Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
3.-
Şans Oyunları Hasılatından Alınan Vergi, Fon ve Payların Düzenlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1284)
(S. Sayısı: 1340)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, Radyo ve Televizyonların
Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu.
4.-
Radyo ve Televizyonların Kuruluş ve Yayınları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu
Raporu (1/1300) (S. Sayısı: 1342)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
5'inci sırada yer alan, Avrupa Patentlerinin
Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
ilişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa
Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1075) (S. Sayısı: 1022)
BAŞKAN - Komisyon?
Sayın milletvekilleri, birleşime beş
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.53
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.58
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu açıyorum.
5'inci sırada yer alan, Avrupa Patentlerinin
Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
5.-
Avrupa Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa
Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1075) (S. Sayısı: 1022) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1022 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Uşak Milletvekili Osman Coşkunoğlu… Sayın
Coşkunoğlu yok.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili İnci
Özdemir… Yok.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili
Ünal Kacır… Yok.
Şahsı adına, Uşak Milletvekili Osman
Coşkunoğlu… Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
AVRUPA
PATENTLERİNİN VERİLMESİ İLE İLGİLİ SÖZLEŞMENİN (AVRUPA
PATENT
SÖZLEŞMESİ) DEĞİŞTİRİLMESİNE İLİŞKİN ANLAŞMAYA
KATILMAMIZIN
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1.- Son olarak 17 Aralık 1991 tarihinde
gözden geçirilen, 5 Ekim 1973 tarihli "Avrupa Patentlerinin Verilmesi
ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent Sözleşmesi) Değiştirilmesine
İlişkin Anlaşma"ya katılmamız uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - 1'inci madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Ankara Milletvekili Yakup Kepenek… Sayın
Kepenek yok.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili İnci
Özdemir… Yok.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili
Ünal Kacır… Yok.
Şahsı adına, Ankara Milletvekili Yakup
Kepenek… Yok.
1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Adana Milletvekili Tacidar Seyhan… Yok.
(x)
1022 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili İnci
Özdemir… Yok.
İstanbul Milletvekili Ünal Kacır… Yok.
Adana Milletvekili Tacidar Seyhan…
Yok.
2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE.3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına Tacidar Seyhan… Yok.
Şahsı adına, Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan… Yok.
Şahsı adına, İstanbul Milletvekili İnci
Özdemir… Yok.
İstanbul Milletvekili Ünal Kacır… Yok.
3'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının maddeleri
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama için beş dakika süre vereceğim.
Bu süre içinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin,
oy pusulalarını, oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini
ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Avrupa
Patentlerinin Verilmesi ile İlgili Sözleşmenin (Avrupa Patent
Sözleşmesi) Değiştirilmesine İlişkin Anlaşmaya Katılmamızın Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı'nın açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 220
Kabul :
219
Ret : 1(x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 6'ncı sırada
yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında
Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme
Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlayacağız.
6.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik
Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1242) (S. Sayısı: 1338) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1338 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren
tablo tutanağın sonuna eklidir.
(xx)
1338 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Çanakkale Milletvekili İsmail Özay.
Sayın Özay… Yok.
Şahsı adına, Çankırı Milletvekili Tevfik
Akbak…
Adana Milletvekili Recep Garip…
Samsun Milletvekili Haluk Koç… Yok.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE ETİYOPYA FEDERAL DEMOKRATİK
CUMHURİYETİ
HÜKÜMETİ ARASINDA GELİR ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE ÇİFTE VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASININ VE EKİ PROTOKOLÜN
ONAYLANMASININ
UYGUN BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 2 Mart 2005 tarihinde Addis Ababa'da
imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal
Demokratik Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması"nın ve eki
"Protokol"ün onaylanması uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Hatay Milletvekili Gökhan Durgun…
Şahsı adına, Çankırı Milletvekili Tevfik
Akbak…
Adana Milletvekili Recep Garip…
Samsun Milletvekili Haluk Koç… Yok.
Sayın milletvekilleri, 1'inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
oylama için dört dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu
yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini
ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Etiyopya Federal Demokratik Cumhuriyeti
Hükümeti Arasında Gelir Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının ve Eki Protokolün Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı'nın açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 221
Kabul :
220
Ret : 1 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
7'inci sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan
ve Karadağ Bakanlar Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan
Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine başlıyoruz.
7.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar
Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte
Vergilendirmeyi Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1176) (S. Sayısı:
1185) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1185 sıra sayısıyla
bastırıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde söz talebi
yoktur.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
TÜRKİYE
CUMHURİYETİ HÜKÜMETİ İLE SIRBİSTAN VE KARADAĞ BAKANLAR
KURULU
ARASINDA GELİR VE SERVET ÜZERİNDEN ALINAN VERGİLERDE
ÇİFTE
VERGİLENDİRMEYİ ÖNLEME ANLAŞMASININ ONAYLANMASININ
UYGUN
BULUNDUĞUNA DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1- 12 Ekim 2005 tarihinde Belgrad'da
imzalanan "Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ
Bakanlar Kurulu Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde
Çifte Vergilendirmeyi Önleme Anlaşması" nın onaylanması uygun
bulunmuştur.
BAŞKAN - 1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
(xx)
1185 S.Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin,
oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört dakikalık süre içinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini
ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Sırbistan ve Karadağ Bakanlar Kurulu
Arasında Gelir ve Servet Üzerinden Alınan Vergilerde Çifte Vergilendirmeyi
Önleme Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 234
Kabul :
233
Ret : 1 (x)
Tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 8'inci sırada
yer alan, 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de
Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması
Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları'nın görüşmelerine başlıyoruz.
8.-
10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de Gözden
Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması
Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair
Kanun Tasarısı ve Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1135) (S. Sayısı: 1085) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1085 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin.
Sayın Ergin, buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19
Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de Gözden Geçirilen 2 Aralık 1961 Tarihli
Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Sözleşmesine Katılmamızın
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı üzerine Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun görüşlerini açıklamak üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, siz Sayın Başkanı, değerli milletvekillerini ve yüce
Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
(xx)
1085 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Değerli arkadaşlarım, bir ülkede tarımın
geliştirilebilmesinin çok çeşitli koşulları vardır. Bu koşullar
içerisinde en başta, gerekli toprağın bulunması, toprağa suyun götürülmesi,
bu toprak üzerinde bitki yetiştirilmesinde çeşitli girdilerin uygun
ve zamanında kullanılması çok önemli etkenler olarak öne çıkmaktadır.
Bütün bunlar yanında mutlaka ve çok
önemli olan bir husus da, yeni bitki çeşitlerinin geliştirilmesidir.
Bu nedenle, bizim, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak, 8 Ocak 2004
tarihinde kabul ettiğimiz Yeni Bitki Çeşitlerine Ait Islahçı Haklarının
Korunmasına İlişkin Yasa son derece önemlidir ve olumlu bir yasa
olarak bu Mecliste kabul edilmiştir. Bu Yasa'nın dayanağı ise Yeni
Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Sözleşmesi idi. Yani,
aslında, biz, bugün, bu sözleşmeyi, daha önce bu sözleşmeye dayalı
olarak kabul ettiğimiz bir yasanın gerekçesi olarak ele alacağız.
Değerli arkadaşlarım, bu getirilen
yasa hangi düzenlemeleri içeriyor diye baktığımızda, korunacak
bitki cins ve türlerini, ıslahçı haklarının verilmesine ilişkin
koşulları, ıslahçı haklarının verilmesine ilişkin başvuru işlemlerini,
başvuruların incelenme süreci ve geçici koruma sağlanmasını,
ıslahçı haklarının kapsamını, istisnaları ve hakkın sona ermesi
konularını, yeni bitki türlerinin korunmasına ilişkin birlik kurulması
ve statüsü gibi konuları öngördüğünü görmekteyiz. Bütün bu maddeler,
aslında, gerçekten gerekli olan ve uluslararası sözleşmeler açısından
da bizim uymamız gereken koşulları sıralamaktadır. Bu bakımdan,
biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu yasaya olumlu bakıyoruz ve
gerekli olduğunu ifade ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, ben, bu arada,
söz almışken bir iki tarımsal konu üzerinde durmak istiyorum. Bunlardan
biri, bu yasayla doğrudan ilgili olabilecek olan daha önce kabul
etmiş olduğumuz Tohumculuk Yasası. Tohumculuk Yasası'nda, arkadaşlarım,
yanlış yapılmıştır. Tohumculuk Yasası'nın bir kısım maddeleri, Türkiye'de
tohumculuğun üretimini tamamen yabancıların inisiyatifine bırakmıştır
ve o kadar bırakmıştır ki, tohumculuk konusunda devletin yapması
gereken denetim görevini bile yabancılara vermiştir. Bu bakımdan,
Tohumculuk Yasası, bizim için, bu Meclis için bir şanssız yasa olarak
kabul edilmelidir. Bizim bugün kabul ettiğimiz sözleşme ve bu sözleşmeye
dayalı olarak daha önce çıkardığımız Islahçı Hakları Yasası ne
kadar doğru ve gerekli ise, aynı şekilde gerekli olan Tohumculuk Yasası'nın
o hâliyle bu Meclisten geçmesi de son derece yanlış olmuştur değerli
arkadaşlarım.
Ben, şimdi, tarımın ilerleyebilmesi
için gerekli koşulların başında toprak olduğunu söyledim. Değerli
arkadaşlarım, biliyorsunuz, biz, İstiklal Marşı'nın kabul edilişinin
yıl dönümünü kutluyoruz. Bu vesileyle, büyük Mehmet Âkif'i burada
saygıyla ve rahmetle anıyorum ve herkesin İstiklal Marşı'nı anlayarak
okumasını istiyorum. Bu yüce insanın yazdığı bu yüce Marş, Türk insanının
bu toprakları ne pahasına kazandığını ortaya koyuyor ve o toprakları
kazananlara layık olmak için de bu topraklar için ne yapmamız gerektiğini
ifade ediyor. Mısra mısra heyecan dolu, Türklük dolu ve tamamı bizden
olan bu Marş'a baktığımız zaman, biz, bugün, yaptıklarımızla övünecek
durumda olmadığımızı görüyoruz. Bu topraklar için toprağa düşen
insanları hiç kale almadan, bu ülkenin topraklarını yabancılara
parayla satmanın yanlış olduğunu bu kürsüye her çıktığımda ifade
ediyorum, her çıktığımda da ifade edeceğim. Ben bunu, İstiklal Marşı'nın
doğru anlaşılmaması olarak kabul ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu arada, Çanakkale
şehitlerimizi anıyoruz ve anma törenlerinde ağlıyoruz, gözlerimizden
yaş akıyor, yaşa boğuluyoruz. Peki, düşünüyor muyuz, bu Çanakkale
şehitleri niçin şehit oldu, bu insanlar bu topraklara niye düştü?
O insanlar bu toprakları bize yurt olarak bırakmak için mi bu topraklara
düştüler, yoksa, bu toprakları satıp para kazanalım diye mi bu topraklara
düştüler?
Değerli arkadaşlarım, hepimizin, gerek
Çanakkale şehitlerini anarken içtenlikli olmamız gerekse bu ülkenin
toprağını korumak için dikkatli olmamız gereği vardır. Aynı şekilde,
İstiklal Marşı'nı da herhangi bir marş olarak, bir şiir olarak değil,
bu ülkenin geçmişi ve geleceğini anlatan, bu ülkenin insanını anlatan,
bize yol ve yön gösteren, doğruyu gösteren bir marş olarak anlaşılması
gereği vardır.
Bu arada, Erzurum'un kurtuluşunu kutladık.
Türkiye'me ve Erzurum'a kutlu olsun. Erzurum ki, yaptığı mücadeleyle,
verdiği şehitlerle ülkemde örnek olmuş bir kenttir. Erzurum kurtuluşu
için canını verenleri, Türkiye'nin kurtuluşu için canını verenleri
burada rahmetle anıyorum ve tekrar kutluyorum.
MEHMET KARTAL (Van) - Nene Hatun gibi.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Erzurum'da kadınıyla
erkeğiyle verilen mücadeleyi, hepimizin, kutsal bir mücadele
olarak gördüğünü biliyorum. Erkeğiyle kadınıyla diyorum, çünkü,
Türkiye'ye mal olan Kara Fatmalar, Nene Hatunlar, erkeğiyle birlikte
ve erkeğinin önünde, bu ülkenin kurtulması için savaştılar, can verdiler.
Değerli arkadaşlarım, bunları, hepimizin
bu şekilde değerlendirmesi gerekiyor, ama, şimdi, uluslararası
bir sözleşmeyi imzalarken de, ona evet derken de, Cargill konusunda
Sayın Başbakan'ın ifadelerini son derece kabul edilemez ifade olarak
gördüğümü ifade ediyorum. Sayın Başbakan, Cargill'e şu şekilde sahip
çıkıyor: "Cargill…" diyor, "…babamın oğlu değil, küresel
sermayeyi ürkütmeyelim." ve bu arada Cargill'le ilgili yürütmeyi
durdurma kararını da, sanki bu karar küresel sermayeyi ürkütme kararıymış
gibi eleştiriyor. Hayır, Sayın Başbakan. O karar, küresel sermayeyi
ürkütme kararı değil. O karar, Türkiye'ye, Türk hukukuna sahip olma
kararıdır. Bunu herkesin böyle bilmesi, buna göre davranması gerekir.
Çok Cargill'ler gelir, Cargill'ler gider; ama, Türkiye bir ve tektir,
bir gitti mi bir daha gelmez. Ona sahip olmak, hepimizin en birinci
görevi olmak durumundadır.
Bu arada, Sayın Bakanımdan -sanıyorum
burada- bir konuda bilgi istiyorum. Adalet ve Kalkınma Partisinin
Genel Başkan Yardımcısı Sayın Fırat'ın bir şirketiyle ilgili bugünkü
Milliyet gazetesinde şöyle bir başlık var: "Tarım Bakanlığı,
Fırat'ın şirketi için suç duyurusunda bulundu." Bu konunun bu
kürsüden açıklanmasını rica ediyorum. Niçin suç duyurusunda bulundunuz?
Sayın Fırat'ın şirketi ne yaptı? Bunun, herhâlde, sizce açıklanması
uygun olan bir gerekçesi vardır diyorum ve hepinizi burada saygıyla
selamlıyorum. Bu sözleşmenin de hayırlı olmasını diliyorum.
Bütün Türk ulusu önünde saygıyla eğiliyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ergin teşekkür ediyorum.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1'inci maddeyi okutuyorum:
10
KASIM 1972, 23 EKİM 1978 VE 19 MART 1991 TARİHLERİNDE CENEVRE'DE
GÖZDEN
GEÇİRİLEN 2 ARALIK 1961 TARİHLİ YENİ BİTKİ ÇEŞİTLERİNİN
KORUNMASI
ULUSLARARASI SÖZLEŞMESİNE KATILMAMIZIN UYGUN
BULUNDUĞUNA
DAİR KANUN TASARISI
MADDE 1.- 10 Kasım 1972, 23 Ekim 1978 ve 19
Mart 1991 tarihlerinde Cenevre'de gözden geçirilen 2 Aralık 1961 tarihli
"Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası Sözleşmesi"ne
katılmamız uygun bulunmuştur.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri, tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun
kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Oylama için dört dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin,
oy pusulalarını, oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini
ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını taşıyan oy pusulasını, yine
oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, 10 Kasım
1972, 23 Ekim 1978 ve 19 Mart 1991 Tarihlerinde Cenevre'de Gözden Geçirilen
2 Aralık 1961 Tarihli Yeni Bitki Çeşitlerinin Korunması Uluslararası
Sözleşmesine Katılmamızın Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının
açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 225
Kabul : 225 (x)
Böylece, tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri, 9'uncu sırada
yer alan, Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve
Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
9.-
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (1/1245) (S. Sayısı: 1261) (xx)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde
Komisyon raporu 1261 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı, İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Açık oylama
olacaktır Sayın Başkanım, değil mi efendim?
BAŞKAN - Tasarının tümü üzerinde, AK
Parti Grubu adına, Niğde Milletvekili Erdoğan Özegen.
Sayın Özegen, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA ERDOĞAN ÖZEGEN
(Niğde) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1261 sıra sayılı
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
(xx)
1261 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Tarım sektörü, ülkemiz için ekonomik
ve sosyal açıdan önemli olan, sağlıklı gıda üretimi açısından bütün
toplumu doğrudan ilgilendiren bir sektördür.
Tarım politikalarında temel amacımız,
artan nüfusun yeterli ve dengeli beslenmesi, kaliteli ve güvenli
gıdaya ulaşması, ekonomik, sosyal ve çevresel açıdan sürdürülebilir,
örgütlü, rekabet gücü yüksek ve AB'yle uyumlu bir tarımsal yapının
oluşturulmasıdır.
Doğal kaynakların etkin kullanılması
ve geliştirilmesi, kısaca tarif edecek olursak kırsal, kalkınma,
kırsal kesimin gelir düzeyinin ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini,
gelişmişlik farklarının azaltılması, çevresel ve kültürel değerlerin
korunması, geliştirilmesini gözeten, sosyal, kültürel ve ekonomik
özellikler ve ihtiyaçları dikkate alan faaliyetlerin bütünü olarak
tanımlanabilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde kırsal ve kent arasında sosyoekonomik gelişmişlik düzeyi
açısından kırsal kesimin aleyhine oluşan bir fark vardır. Kırsal kesimin,
köylünün arzulanan yaşam standartlarına ulaşamamasındaki temel
etkenleri şöyle sıralayabiliriz: Kırsal kesimdeki ekonomik faaliyetlerin
tarım ağırlıklı, tarımın ise yapısal sorunlarının bulunmasıdır.
Tarımsal işletmeler küçük ve çok parçalı,
geçimlik ve yarı geçimlik üretim yaygındır, bu yüzden girdi maliyetleri
yüksektir.
Tarım-sanayi bütünleşmesi zayıf, tarım
ürünlerinin entegre tesislerde işlenmeden satılmak zorunda kalması
ciddi bir gelir kaybına yol açmaktadır.
Tarım teknolojilerindeki gelişmeler
ve mesleki eğitime yeterince önem verilememekte, atadan dededen
kalma usullerle üretim yapılmaktadır. Bu yüzden talebin arzulandığı
kalite ve standartta üretim sağlanamamakta, bu durum ciddi bir pazarlama
sorunu oluşturmaktadır. Kırsal kesimin sorunlarını çözmek ve kırsal
kalkınma için belirlenen hedeflere
ulaşabilmek için sağlam araçlarla desteklenmiş politikaların ortaya
konulması kadar, bu politikaların uygulanması ve izlenmesini
sağlayacak idari yapılanmanın da doğru oluşturulması oldukça
önemlidir. Görüşmekte olduğumuz tasarı, bu idari yapılanmayı sağlayacak
bir tasarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bilindiği üzere, 3 Ekim 2005 tarihinde başlayan AB müzakere sürecinde
35 fasıldan 3'ü doğrudan tarımla ilgilidir. Bunları, tarım ve kırsal
kalkınma, veterinerlik-bitki sağlığı, gıda kontrolü ve balıkçılık
olarak sıralayabiliriz.
Ülkemiz, Avrupa Birliği fonlarından
bugüne kadar çeşitli projeler için 1 milyar 360 milyon avro hibe kullanmıştır.
AB 2007-2013 yıllarını kapsayan dönemde aday ülkelere, katılım öncesi
mali yardım aracı vasıtasıyla tekrar hibe destek sağlayacaktır.
Bu kapsamda kırsal kalkınma çerçevesinde kullanabileceğimiz hibe
destek miktarı yaklaşık 800 milyon avrodur. Bu amaçla projeye dayalı
olarak kullandırılacak olan hibe kaynaklarını yönetmek üzere Tarım
Ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunu kurmamız, AB mevzuatına
göre bir zorunluluktur. Aksi hâlde bu hibe desteğini kullanmamız
mümkün olmayacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AB'nin hibe destekleri ve ulusal kaynaklarımızı kullanarak, kırsal
kesim ile kentli kesim arasında oluşan gelişmişlik farkını kapatma
ve kırsalda yaşam kalitesini yükseltmeye çalışıyoruz. Bu kapsamda
önceliklerimiz, tarımda yeniden yapılanma, AB ve tüketici pazarlarının
talebi olan kalite ve standartların sağlanmasıdır. Gıda güvenliği
ve standartlarının sağlanması, tarımsal üretici birliklerinin
desteklenmesi ve arzın piyasa taleplerine göre şekillendirilmesi,
kırsal alanlarda farklı iş imkânlarının oluşturulması, gelir seviyesinin,
yaşam kalitesinin yükseltilmesiyle kırsal kalkınmanın sağlanmasıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kırsalda yaşam kalitesini yükselterek kırsaldan kente göç baskısının
önlenmesi için özellikle son iki yıldır uygulanan ve 2007 yılında da
uygulanacak olan kırsal altyapının desteklenmesi projelerinden
bahsetmek istiyorum. Bilindiği üzere bu projeler, köy altyapısının
desteklenmesi, KÖYDES ve BELDES projeleridir.
KÖYDES, bugüne kadar çeşitli nedenlerle
içme suyu ve yol sorunu çözüme kavuşturulamamış köylerin sorunlarını,
vali ve kaymakamlarımızın önderliğinde, il özel idareleri ve köylere
hizmet götürme birlikleri aracılığıyla, merkezden gönderilen kaynaklar
ve mahallî imkânların en verimli şekilde kullanarak kısa sürede çözümlemek
amacıyla hayata geçirilen önemli bir projedir. 2005 ve 2006 yılı KÖYDES
çalışmaları için Hükûmetimizce toplam 2,3 katrilyon TL ödenek valiliklere
gönderilmiş ve kullandırılmıştır. 2007 yılı için KÖYDES ve BELDES
olarak birlikte yürütülecek projeler için ise yine Hükûmetimiz 3
katrilyon lira ödenek ayırmıştır.
KÖYDES projesinin uygulanması, kentlerde
üretilen değerlerin kırsala götürülmesi değil, kırsalın da değer
üreten, belli standartlara sahip bir yaşam alanı hâline getirilmesidir.
Köylerin ve kırsalın kentlerde bulunan ve hayatı kolaylaştıran,
yaşanabilir kılan asgari standartlara sahip olması, cumhuriyetimizin
muasır medeniyetin üstüne çıkma hedefine bir adım daha yaklaşması
demektir. Bu proje, cumhuriyet tarihimizin köylere ve kırsalda yaşayan
vatandaşlarımıza yönelik en büyük projesidir. Bu projelerin farklı
açılımlarla devamı da yine gelecektir. Köylüyü, kırsalda yaşayan
vatandaşlarımızı baş tacı yapmanın lafla değil icraatla olduğunu
göstermiştir Hükûmetimiz.
KÖYDES ve BELDES projelerinin pratik
anlamı, hizmet fakiri bölgelerde mağdur olarak yaşayanların en masum
ve en medeni ihtiyaçlarının belirli standartlarda karşılanması
demektir. 2005 ve 2006 yıllarında, KÖYDES projesi kapsamında, 816
yerleşim biriminde, 9.144 adet içme suyu projesinin 7.526 adedi bitirilmiş,
diğerlerinin çalışmaları da devam etmektedir. Yine 2006'da, programlanan
1.222 adet köy kanalizasyon işinden 1.050 adedi bitirilmiş, diğer projelerin
de inşaatı devam etmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kırsal kalkınmanın en önemli göstergesi olan köy yollarımızla ilgili
ilk envanter çalışması Hükûmetimiz tarafından yapılmıştır. 281.325
kilometre olan köy yollarının, 130 bin kilometresinin stabilize,
100 bin kilometresinin asfalt, 40 bin kilometresinin tesviye ve 2
bin kilometresinin beton yol olduğu tespit edilmiştir. 2005 ve
2006'da, bu yolların önemli bir kısmının standartları yükseltilmiş
ve bakımları yapılmıştır.
Kırsal alanda, köylerde yürütülen ekonomik
faaliyetlerin içinde, tarım, ağırlıklı bir yer tutmaktadır. Kırsalda
yaşayan ve tarımla uğraşan çiftçimizin gelirini yükseltmek, istikrarlı
bir yapıya ulaştırmak, yaşam kalitesini artırmak için, dört buçuk
yıllık AK Parti İktidarımız döneminde attığımız çok önemli adımlar
vardır. Şimdi, kısaca, bu adımlardan bahsetmek istiyorum:
İktidara geldiğimizde, yüz binlerce
çiftçimiz, kullandıkları zirai krediler nedeniyle borç batağına
düşmüşler idi. Çiftçilerimizin borçlarını yeniden yapılandırdık,
2,7 katrilyonluk borcun 1,5 katrilyonunu sildik, geri kalanını da
üç yılda ödenecek şekilde yeniden yapılandırdık.
Tarımsal sulamadan kaynaklanan ve 1
katrilyona ulaşan enerji borçlarını ödenebilir hâle getirdik. Borcunu
zamanında ödeyen çiftçilerimize, üreticilerimize ise yüzde
15'lik geri, iade, ödeme yaptık.
Tarımsal girdi maliyetlerini önemli
ölçüde düşürdük. Birçok tarımsal girdide KDV oranları yüzde 18'den
8'e, bir kısmında da yüzde 18'den 1'e çekilmiştir.
Tarımsal kredi faizleri, yine Hükûmetimiz
döneminde önemli ölçüde düşürülmüştür. 2002'de yüzde 59 olan tarımsal
kredi faizleri, bugün yüzde 25 ila 60 arasında sübvanse edilerek,
yüzde 7 ila 13 seviyesine çekilmiştir. Kredi faizlerinin cazip
hâle gelmesiyle, 2002 yılında 77 bin çiftçimiz 227 trilyon lira kredi
kullanırken, 2006 yılında 268 bin çiftçimiz 3,3 katrilyon tarımsal
kredi kullanmıştır. Kullandırılan kredilerin de yüzde 92'si sübvansiyonlu
kredilerdir.
Tarımsal üreticimizi her yıl düzenli
olarak artan bir şekilde destekledik. Toplam tarımsal destekleme
miktarı 2002 yılında 1,8 katrilyon iken, yine Hükûmetimiz 2006 yılına
geldiğimizde bu rakamı önemli ölçüde artırmış ve 5 katrilyon seviyesine
çıkmıştır.
Tarımsal üreticimize gübre ve mazot
desteği verilmiştir. Bu kapsamda 2003, 2004 ve 2005 yıllarında 1,3
katrilyon lira gübre ve mazot desteği çiftçimize, üreticimize verilmiştir.
2006 yılı için ise, yine gübre ve mazotta 850 trilyon liralık destek
ödemesi çiftçilerimize yapılacaktır. İlk taksiti Sayın Başbakanımızın
açıkladığı gibi, nisan, ikinci taksiti de doğrudan gelir desteğiyle
birlikte, birleştirilmiş olarak haziran ayında çiftçilerimize,
üreticilerimize ödenecektir.
Yine, ülkemizde, arz açığı bulunan yağlı
tohumlar için 2002 yılında 186 trilyon lira bir destek verilirken,
2006'da bu rakam 1,2 katrilyon lira seviyesine çıkmıştır.
Kırsal alanda en önemli ekonomik faaliyetlerden
olan hayvancılık da Hükûmetimiz döneminde büyük destek görmüştür.
2002 yılında hayvancılık destekleri 83 trilyon lira iken, 2006 yılında
bu destek miktarı yaklaşık 700 trilyon lira olmuştur; yine, yem bitkileri
desteği 39 trilyon iken, Hükûmetimiz döneminde 380 trilyona çıkartılmıştır.
Kırsalda bir araya gelerek güç birliği
yapan tarımsal kalkınma kooperatiflerini kuran, cumhuriyet tarihinde
yine bu kooperatiflerimize en büyük desteği AK Parti Hükûmetimiz
vermiştir. 1990 yılından 2002 yılına kadar 600 kooperatife verilen
destek miktarının 90 trilyon olduğunu düşündüğümüzde, 2003 ve 2006
yıllarında 895 kooperatifimize 591 trilyon lira destek sağlanmıştır.
Tarımdaki yapısal dönüşüm nedeniyle
ortaya çıkan istihdam sorunu ve kırdan kente göç baskısını azaltmak
için Hükûmetimizin kırsal alanda ve tarımsal üreticimize yönelik
yaptığı hizmet ve verdiği desteklerin bir kısmına değinme fırsatı
buldum, ancak, birçok konuyu da bu zaman darlığından dolayı burada
ifade etme şansımın olmadığını düşünüyorum.
Kırsalda en yoğun ekonomik faaliyet
olan tarımsal üretimin bilgili ve bilinçli yapılabilmesi için
Hükûmetimizce önemli adımlar atılmış, yetişmiş eğitimli tarımcılarımızın
yurdumuzun her bölgesinde görev yapmaları için, Tarım Bakanlığımız,
2007 yılı başında sözleşmeli 2.500 ziraat mühendisi ve veteriner
hekimi görevlendirmiştir. Göreve başlayan arkadaşlarımız merkez
köylerde oturacaklar ve çevre köy gruplarına da tarımsal bilgi ve
yayım hizmet desteği vereceklerdir. Aynı konuda, Tarım Kredi Kooperatifleri
Merkez Birliği Genel Müdürlüğü de 2006 yılında 400 teknik personeli
göreve başlatmış ve 2007 yılında yine 400 teknik personeli aynı
amaçla göreve başlatmayı planlamıştır.
Atılan bu adımlar, kırsal alanda atadan
dededen kalma usullerle üretim yapmaya çalışan ve emeğinin karşılığını
alamayarak son derece düşük hayat standartlarında yaşamaya mahkûm
olan çilekeş çiftçilerimizin ve köylümüzün makûs talihini tersine
çevirecek önemli adımlardır.
Yine, atılan bu adımlar, Türk çiftçisi
ile yetişmiş insan gücünün tarımsal üretim alanlarında, kırsalda
buluşturulması adımlarıdır. İşte bunlar, kırsal kesimde gelir düzeyini
yükseltecek ve istikrara kavuşturacak, kırsalda yaşam kalitesi
ve standardını yükseltecektir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizde tarım ve kırsal kalkınmaya yönelik olarak bugüne kadar
birçok proje uygulanmıştır. Ancak, bu projeler kırsalda ve tarımda
yaşanan yapısal sorunları çözmek için yeterli olmamıştır. Yapılan
bütün iyi niyetli çalışmalara rağmen kırsalda gelir düzeyi ve yaşam
kalitesi ülke ortalamasının oldukça altına düşmüştür. Ayrıca,
gizli işsizlik küçümsenemeyecek seviyeye çıkmıştır. AK Parti İktidarı
ise günü kurtarmaya dönük adımlar, projeler yerine tarım ve kırsalın
kangren olmuş sorunlarına neşter vurmayı tercih etmiş, sektör için
hayati önemi haiz sekiz kanun çıkartmıştır. Bugüne kadar bunların
lafı ediliyor; ancak, bir türlü hayata geçirilemiyordu. Yasal değişiklikle,
bölünmez tarım arazi büyüklüğü 10 dekardan 20 dekara çıkartılmış,
daha bilinçli tarımsal üretim için Sertifikalı Tarım İşçileri Projesi
bu dönemde hayata geçirilmiştir.
Havza bazlı ürün deseni belirleme projesiyle,
iklim, coğrafya ve toprağa dayalı kriterlerle belirlenen havzalarda
en uygun ürüne destekleme yapılacak hâle gelmiştir. Eksik yönleri
olsa da, tarım sigortası projesi yine tarımda önemli bir proje olarak
Hükûmetimizce hayata geçirilmiştir.
Meyvecilik sektöründe geliştirme projesiyle
on ilimizde 20 bin dekar alanda elma ve turunçgil bahçelerinin yenilenmesi,
çeşit ve kalitesinin artırılmasıyla ilgili çalışmalar yine bu
dönemde başlatılmıştır. Yeni destekleme araçlarından kırsal kalkınma
destekleri seksen bir ilimizde uygulamaya başlanmış, bu çalışmayla,
hep sorun olarak bahsedilen tarımda sanayi entegrasyonu ve tarımsal
üründe katma değer sağlanması gibi konularda önemli gelişmeler
sağlanacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşmekte olduğumuz tasarı ile kurulacak olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu ise tarım strateji belgesinde yer alan amaçlara
ulaşabilmek için önemli ve öncelikli bir idari yapı ve uygulama merkezi
olacaktır.
Ulusal kırsal kalkınma stratejisinde
yer alan tedbirlerden AB fonları ve uluslararası kuruluşlardan sağlanacak
kaynaklar ile desteklenecek olan projelerin finansman yönetimi
gerçekleştirilecektir. Kırsal kalkınma projelerinin seçimi ve
onaylanması ile uygun görülen ödemelerin yapılması, projelerin
izlenmesi ve değerlendirilmesi de bu kanunla sağlanmış olacaktır.
Kırsal kesim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve kamu kesimi
işbirliğine katkı sağlayacak, kaynakların yerinde ve etkin kullanımını
sağlayarak kırsal kesim ile kentli kesim arasındaki gelişmişlik
farklarını azaltmaya katkıda bulunacaktır.
Ayrıca, ileride kurulacak olan ödeme
kuruluşlarına da zemin hazırlayacak bir tasarıdır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının, tarım sektörüne, köylümüze çok önemli katkılar sağlayacak
bir tasarı olduğunu görüyoruz. Özellikle -bu tasarıyla- tarımın
yapısal sorunlarına yeniden katkı sağlayacak önemli bir tasarıyı,
inanıyorum ki Parlamentomuz, bu görüşmeler sonucunda çıkartmış
olacaktır.
Burada ifade etmeye çalıştığım tarım
ve çiftçilerimizin, köylülerimizin, üreticilerimizin sorunlarıyla
ilgili birçok rakamları burada vermeye çalıştım. Her alanda tarımla
ilgili birçok rakamlar veriliyor, birçok eleştiriler yapılıyor.
Ancak, tarımın bugün geldiği noktayı doğru tespit edebilmemiz
için, biraz önce sizlerle paylaştığım AK Parti İktidarı döneminde
yapılan tarımda bu gelişmeleri önce kaydedeceğiz, daha iyisini,
daha güzelini nasıl yapacağız, yine, burada, bunları konuşacağız.
Aksi hâlde, tarımın, biz iktidara gelene kadar içinde bulunduğu durumu,
resmi, orta yere…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özegen konuşmanızı tamamlayınız,
buyurun.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
O resme iyi bakmadan, bugün, AK Parti İktidarının
tarıma verdiği destekleri anlamanın mümkün olmayacağını düşünüyorum.
İnşallah, Türk tarımının ve üreticilerimizin,
bu tasarıdan en iyi şekilde istifade edeceğini umuyor, tasarının
hayırlı olmasını AK Parti Grubumuz ve şahsım adına temenni ediyorum,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
Muğla Milletvekili Gürol Ergin.
Sayın Ergin buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA GÜROL ERGİN (Muğla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı üzerine, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
görüşlerini açıklamak üzere, söz almış bulunuyorum. Sözlerime
başlarken Sayın Başkan sizi, değerli milletvekillerini ve yüce
Türk ulusunu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşan arkadaşımız da kırsal kalkınmayı
ifade etti. O ifadeye, tabii ki aynen katılıyorum. Kırsal kalkınma,
her şeyden önce kırdaki kalkınmanın sürdürülebilir olmasını sağlamayı
gerektiriyor. Kırda yaşayan insanların gelir düzeylerinin ve yaşam
kalitelerinin artırılmasını gerektiriyor. Sonra, kır ve kent arasındaki
gelişmişlik farkının azaltılmasını, çevresel ve kültürel değerlerin
korunmasını ve geliştirilmesini gerektiriyor. Bunun gibi, sosyal,
kültürel, ekonomik bütün özelliklerde sürdürülebilir bir gelişmenin
sağlanmasını kır için ifade ediyor. Ben, bu şekilde, katıldığım bu
görüşü yineledikten sonra, şunu söylemek istiyorum:
Değerli arkadaşlarım, bu önümüze gelen
tasarı, şu amaçlara yöneldiğini ifade ediyor: Ulusal kırsal kalkınma
stratejisinde yer alan önlemlerden Avrupa Birliği fonları ve uluslararası
kuruluşlardan sağlanacak kaynaklar ile desteklenecek olan faaliyetlerin
finansman yönetimini gerçekleştirmek, projelerin seçim ve onaylanmasıyla
uygun görülen ödemeleri yapmak, projeleri izlemek ve değerlendirmek;
kırsal kesim, özel sektör, sivil toplum kuruluşları ve kamu kesimi
arasında iş birliğine katkıda bulunmak, kaynakların yerinde ve etkin
kullanımını sağlamak, yerel potansiyeli harekete geçirmek, ayrıca,
ileride kurulacak ödeme kuruluşlarına zemin oluşturmak. Amaç olarak
bunlar sayılıyor.
Şimdi, "Amaç" maddesinin başlangıcında
da ifade edildiği gibi, aslında bu tasarı, doğrudan doğruya, AB sürecine
uyum sağlamak üzere getirilmiş bir tasarıdır ve bu tasarıyla kurulacak
olan Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, genelde Avrupa
Birliğinden ve mümkün olursa diğer uluslararası kuruluşlardan Türkiye'ye
kırsal kalkınmasının geliştirilmesi için gelecek olan kaynakların
kullanımını düzenleyici bir kuruluş olarak ortaya çıkmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, tasarıyı bu şekilde
görüşmeden önce şunu bilmemiz gerekir: Bize, Türkiye'ye, Avrupa
Birliği bu katılım öncesi süreçte yılda ne kadar para verecek bu
kırsal kalkınma için? Bunun söylenmesi gerekiyor ve Avrupa Birliğinin
bütçesine baktığımız zaman ve bizimle birlikte, katılım öncesi,
bu mali araçlardan yararlanacak ülkeleri de dikkate aldığımız zaman
ortaya çıkan gerçek şudur: Bize, yılda verilecek kaynak, yaklaşık
olarak 150 milyon eurodur, hepsi budur ve biz, bu 150 milyon euroluk
kaynak için her şeyimizi Avrupa Birliğine bağlama gayreti içerisine
giriyoruz ve bu yasayı da bu gayret içerisinde ele alıp yasalaştırmaya
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, bu Avrupa
Birliği katılım öncesi mali aracını, biraz önce söylediğim parayı,
aday ülkeler için ayrılmış sınırlı fon miktarının aday ülkeler tarafından,
yani Türkiye tarafından, ancak kendisinin belirlediği politika
seçenekleri içinden tercih yapma ve yine kendisi tarafından belirlenmiş
yönetim mekanizmalarının kurulması koşuluyla kullandıracağını
ifade etmektedir.
Şimdi, bakınız, katılım öncesi yardım
aracı, müzakere tarihi almış olan Türkiye ve Hırvatistan ile potansiyel
aday olan beş Batı, Balkan ülkesi, Arnavutluk, Bosna-Hersek, Makedonya,
Sırbistan-Karadağ ve Kosova için hazırlanmış bir programdır ve bu
program, daha önceki birçok programın devreden çıkması üzerine yerine
geçmiş olan bir programdır.
Değerli arkadaşlarım, bu programın
beş ana bölümü vardır; bunlar: Geçiş yardımı ve kurumsal yapılandırma,
bölgesel ve sınır aşırı iş birliği, bölgesel kalkınma, insan kaynağı
geliştirme, kırsal kalkınma. İşte, bizim, burada sözünü ettiğimiz
bu beşinci maddedeki kırsal kalkınma olayıdır ve bunun için verilecek
mali araç da "kırsal kalkınma için katılım öncesi mali araç"
adını almaktadır.
Şimdi, ben, bu konular teknik, bu konulara
girmeyeceğim, çünkü biraz önce konuşan değerli milletvekili arkadaşımız,
kendi gözleriyle gördüğü ve kendi bakış açılarıyla ifade etmesi
gerektiği bir kısım kendi gerçeklerini ifade etti. Ben de, şimdi, o
gerçeklerin gerçek biçimiyle ne olduğunu yüce ulusuma ve sizlere
ifade etmek istiyorum.
Şimdi, arkadaşımız Sayın Özegen
"zirai kredi borçlarını yeniden yapılandırdık ve çiftçiye şunları
sağladık" diyor.
Değerli arkadaşlarım, o yasa bu Mecliste
görüşülürken biz şunu söyledik: Borçların yeniden yapılandırılması
doğrudur, ancak siz, "faizi kaldırdık" derken, yerine, tarımsal
TEFE, tarımsal ürünlerdeki toptan eşya fiyat endeksini dikkate
alarak yeniden faiz getiriyorsunuz. Bunu yapmayın, çünkü, bunu yaparsanız,
bu halk, bu çiftçi bu parayı ödeyemez dedik. Dediğimiz aynen çıktı.
Bugün, birçok köy bütünüyle icralık. Öyle köyler var ki, icraya gitmemiş
bir tek ev yok.
Değerli arkadaşlarım, yani burada,
"faizleri sildik, faizleri kaldırdık" ifadesi kesinlikle
gerçeği yansıtmıyor. Yerine, tarımsal TEFE diye bir faiz getirdiniz…
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Kaç?
GÜROL ERGİN (Devamla) - … ve şimdi çiftçi,
icrada, icralık olarak inim inim inliyor.
İkincisi, tarımsal sulamalara ait
borçlar konusu.
Değeli arkadaşlarım, siz, bu tarımsal
sulama borçlarını nasıl biçimlendirdiniz ki, bugün, TEDAŞ'a bağlı,
TEDAŞ'la ilgili 350 bin abonenin -kırsal olarak söylüyorum- 125 bini
TEDAŞ'a borçlu ve bu borcun faiziyle toplam miktarı 1 katrilyon 150
trilyon dolayında.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, orada da
aynı hata yapıldı. Şunu söylüyorum: Çiftçi, eğer, sattığıyla maliyetini
karşılayamıyorsa bu borcu nasıl ödeyecek? Bir tek vicdan sahibi
kalkıp şu kürsüden diyemez ki, çiftçi, ürettiği üründen elde ettiği
parayla maliyetini karşılayabiliyor. Bir tek vicdan sahibi söyleyemez.
Çiftçi, her şeyi zararına satmak zorunda kalmıştır, onları da sayacağım
biraz sonra.
Şimdi, çok ilginç, "tarımsal girdi
maliyetlerini düşürdük" diyor Sayın Özegen. Konuşmasını gerçekten
zevkle dinledim, keşke söyledikleri gerçek olsaydı dedim, keşke
ben o ülkenin insanı olarak burada bunları konuşuyor olsaydım dedim.
Bakın, tarımsal girdide maliyetler nasıl
düşmüş: 2002 Kasımı, amonyum sülfat, 190 bin lira; 2007 Martı, bugün,
amonyum sülfat 340 bin lira. Üre -dikkat edin, üreye dikkat edin- 2002 Kasımında
260 bin lira, Martın 13'ünde, bugün 700 bin lira. Hani, Sayın Başbakan
diyor ya zaman zaman "nereden nereye?" 260 binden 700 bine.
Bu mu maliyeti düşürmek değerli arkadaşlarım! Ama devam edeceğim.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Hocam, verilen
destekleri de söyle bakalım.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Diamonyum fosfat,
yani DAP gübresi, 2002 Kasımı 385 bin, 2007 Martı 650 bin lira.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Hocam, Hükûmetin
verdiği desteği de söyle Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Kompoze gübre:
2002 Kasımı 270 bin lira, 2007 Martı 490 bin lira.
Eğer bir babayiğit çıkıp bu kürsüden,
bu rakamlarda 1 kuruş hilafı hakikat var, derse alnından öperim.
Çıksın bu kürsüden söylesin.
Şimdi, üreye bakıyoruz: Değerli arkadaşlarım,
Çukurova'da ürenin bu dönemde çok fazla kullanma zamanı geldi. Ne
oldu da üç ay içinde ürede yüzde 25 fiyat farkı oldu ve Hükûmet nerede?
Üre, 2006 Aralığında 580 bin lira, bugün 700 bin lira.
Değerli arkadaşlarım, eğer, siz, buna
girdi maliyeti düşürmek diyorsanız, buna bizim söyleyecek hiçbir
sözümüz yok, ama vatandaşın söyleyeceği çok söz olduğunu siz de biliyorsunuz,
biz de biliyoruz.
MURAT YILMAZER (Kırıkkale) - Destekler
Hocam…
GÜROL ERGİN (Devamla) - Söyleyeceğim.
Oraya da geleceğim. Sırayla. Acele yok.
Traktör fiyatı: Değerli arkadaşlar,
bugün New Holland TT 55B olan ama geçmişte Fiat 54C olarak üretilen
traktör 18 milyardan 32 milyara çıkmış. Massey Ferguson 240 -normal
traktörü söylüyorum- 16 milyardan 27 milyara çıkmış. Bu mu maliyeti
düşürmek?
Gelelim mazota, gelelim mazota.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Gelelim Hocam,
gelelim.
GÜROL ERGİN (Devamla) - 2002 Kasımı…
MURAT YILMAZER (Kırıkkale) - Traktör
satışları nasıl Hocam?
GÜROL ERGİN (Devamla) - Onu da söyleyeceğim.
2002 Kasımı, mazot, 1 milyon 246 bin lira;
2007 Martı, 2 milyon 260 bin lira. Değerli arkadaşlarım, bu, maliyeti
düşürmekse, düşürmüşsünüz!
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Hocam, mazota
verilen desteği de ifade etsene! Onu da ifade edin Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Siz, maliyeti
düşürmediniz; siz, Türk çiftçisinin değerini düşürdünüz, değerini,
Türk tarımının değerini düşürdünüz.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Hocam, o sizin
görüşünüz.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Bir arkadaşım
diyor ki "Traktör satışlarına gel."
Değerli arkadaşım, siz, bütün karşılaştırmaları,
Türkiye'nin çöküş yaşadığı 2001-2002'yle yapıyorsunuz. 1998-1999'daki
traktör satışının 2006'daki traktör satışından yaklaşık 10 bin fazla
olduğunu biliyor musunuz?
ABDULLAH ÇETİNKAYA (Konya) - Nerede
Hocam?
MURAT YILMAZER (Kırıkkale) - Değil Hocam.
ABDULLAH ÇETİNKAYA (Konya) - Nerede
Hocam? Mümkün değil.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Nerede mi? Yarın
tekrar bu kürsüye çıkacağım, nerede olduğunu ortaya koyacağım.
Değerli arkadaşlarım, 1998-1999'da bu
traktör satışları 2006'nın üstündeydi. Ama, herhâlde, siz, bana inanmak
istemiyorsunuz…
MURAT YILMAZER (Kırıkkale) - 2006'da
2000 olmuş Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Şimdi onları
söyleyeceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, tarım sigortasından
söz edildi. Dedik ki, fakir fukara çiftçi, sigorta yaptıramaz. Üstelik,
getirdiğiniz Sigorta Yasası'nda, sigorta yaptırmayanların Afet
Yasası'ndan da yararlanamayacağı maddesini koydunuz; yapmayın,
dedik ve koydunuz. Sonra, o sigortaya, örneğin, kuraklık girmedi.
Şimdi, Çukurova'da, buğdayda üretim, kuraklıktan ötürü, yüzde 20
ile 25 düşük olacak. Yine, aksini söylemek isteyen varsa gelsin, burada
söylesin. Şimdi, bu çiftçinin durumu ne olacak? Değerli arkadaşlarım,
bunlar, arkadaşımın saydığı bir kısım konular.
Devam ediyoruz: "Tarımsal kredi faizini
sübvansiyonlu olarak yüzde 7'ye düşürdük, yüzde 7-13 arasında"
diyor. Doğru.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Aynen öyle Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Enflasyon ne kadar?
Yüzde 10. Sizin, yüzde 59 faiz yüksektir dediğiniz dönemin enflasyonu
yüzde 80. Yani, bakınız, o zaman enflasyonun altında olan zirai kredi
faizini siz enflasyonun üstüne çıkarmışsınız. Bununla nasıl övünüyorsunuz?
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Tarımsal TEFE,
TÜFE'ye niye itiraz ediyorsun o zaman?
GÜROL ERGİN (Devamla) - Devam edeceğiz… Devam edeceğiz…
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Ya, sevgili Hocam.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Devam edeceğiz…
"Gübre ve mazot desteği verdik…"
Siz, bu ülkede, geçmişte verilen gübre desteğinin ne olduğunu biliyor
musunuz?
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Biliyoruz,
fabrikaya veriliyordu.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Biliyorsunuz
değil mi?
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Fabrikatöre veriliyordu, biz çiftçiye
veriyoruz.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Fiyatının yarısından
fazlası destek olarak veriliyordu.
ERDOĞAN ÖZEGEN (Niğde) - Biz çiftçiye
veriyoruz.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Kaldı ki, yine
soruyorum: 2006'da bir tane Türk çiftçisi var mı mazot desteği alan?
Bir tane Türk çiftçisi var mı gübre desteği alan? Verdiniz mi?
Haa, şimdi gelelim prim meselesine.
Yonca, korunga… Değerli arkadaşlar, şimdi, arkadaşlarımız yem bitkilerine
verdikleri primle övünüyorlar. Ne zaman verecektiniz bu primi? Aralık
ayının 15'inde. Gidin Güneydoğu'ya, gidin Doğu'ya sorun.
MEHMET KARTAL (Van) - Hâlâ Van'da ödenmemiş.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Çiftçi kan ağlıyor.
Aralık 15'i çevirdiniz Ocak 15'e, Ocak 15'i çevirdiniz Şubat 15'e, geldi
Martın 15'i. Nerede primler? Ha, niye yok? Niye yok, onu da söyleyeyim:
Evdeki hesap çarşıya uymadı da onun için yok. Siz, ne kadar ekileceğini
hesaplayamadınız, paranız yetmiyor şimdi vermeye, onun için şimdi
düşünüp duruyorsunuz, ne zaman verelim, nasıl verelim diye. Olay
budur.
Kalkınma: Bakın, görüştüğümüz yasa nedir?
Kırsal kalkınma. Şimdi soruyorum -Sayın Bakan burada- Güneydoğu
Anadolu Projesi çerçevesinde, siz iktidara geldiğinizde, dört buçuk
yıl önce, sulanan alan ne kadardı GAP Bölgesinde, bugün ne kadar? Bir
metre kare artış sağlamadınız. Bu mu kırsal kalkınma? Bu muydu kırsal
kalkınma? Bu kafa mıdır kırsal kalkınmayı gerçekleştirecek olan?
Mümkün mü arkadaşlar? Sulama olmadan kırsal kalkınma olur mu? Türkiye'nin
en netameli bölgesini bile boş verdiniz. Ondan sonra "kırsal
kalkınmayı sağlıyoruz…"
Yağlı tohumun primi: Yağlı tohuma prim
vermişler! Yağlı tohuma bu yıl verdiğiniz fiyat, geçen yıl verdiğiniz
fiyatın altındaydı, bunu söyleyin.
Zeytinyağına prim verdiniz. Geçen yıl
100 bin lira prim verdiniz, bu sene 110 bin lira prim verdiniz ve çiftçi
aynen şunu dedi: "Sayın Başbakan, sen 'al ananı git' diyorsun,
ben böyle demiyorum, al bu primini de git. 110 bin lira prim benimle
alay etmektir." Çiftçi diyor bunu, ben demiyorum. Size de söylüyorlar
bunu mutlaka.
Şimdi, tarımda yapısal dönüşüm olmuş.
Bu nasıl yapısal dönüşüm? Arkadaşlar, hesapsız kitapsız işlerinizden
ötürü, övünçle söylüyorsunuz "Bir yılda 1 milyon insandan fazla
çiftçiyi, köylüyü aç bıraktık, köyünden çıkmak zorunda kaldı."
diye kendiniz söylüyorsunuz ve bununla da övünç duyuyorsunuz. Şaşırtıcı
olan bizim için budur.
Bakın, arkadaşlar, Güneydoğu'da biz on
ili gezdik, geldik. Tütün konusunda çok yanlış yapıyorsunuz. Tütün
kotaları: 200 kiloya indirmişsiniz, 200. Hanginiz 200 kilo tütün
üreterek bir evi geçindirebilirsiniz? Mümkün mü?
Şeker pancarı: Getirdiğiniz sınırlamalarla
Türk çiftçisine şeker pancarını ektirmeyin, Türkiye'min dört bir bucağında
sulu topraklarda şeker pancarı ekilmesin, ama dışarıdan mısır getirin,
dışarıdaki yabancı firma mısırı tatlandırıcı yapsın, ondan kâr
etsin, Sayın Başbakan o firmayı açıkça kollasın, siz kollayın, ondan
sonra da "biz, çiftçiyi ihya ettik" deyin!
Değerli arkadaşlar, bunlar, hepsi baştan
aşağı yanlış işlerdir.
Sayın İsmail Soylu idi eğer yanılmıyorsam,
Hataylı arkadaşım -ben burada yoktum, bu kürsüden konuşuyordu, izledim-
"450 bin lira greyfurtun kilosu" dedi.
Erzin'in Belediye Başkanı diyor ki
"Hocam, söyle, 450 bin değil, 1.000 ton greyfurtu 200 bin liradan
vereceğim, gelsin alsın."
Değerli arkadaşlar, bu kürsüde gerçekleri
söyleyin. Yoksa, gerçekleri insanın yüzüne bir şamar gibi indirirler
ve mahcup olursunuz. Tabii ki, ben, sözlerimi mahcup olmasını bilenler
için söylüyorum ve bu milleti seven
insanlar için bunları anlatmaya, uyarmaya gayret ediyorum.
Bakın, Sayın Ali Babacan'ın şu ifadesi
beni inanılmaz derecede üzmüştür, sizi de herhalde üzecek, diyor
ki: "Enflasyon rakamları içinde işlenmemiş tarım ürünleri grubu
önemli bir paya sahiptir. Bu konuda ciddi bir ikilem vardır. Şöyle ki
'Tarım ürünleri fiyatlarındaki düşüş sonrasında çiftçimizin durumu
kötü.' diyorlar. Biz de, zaman zaman, buğdayda olduğu gibi ya da şekerpancarı
alım fiyatını açıkladığımız gibi, açıklanan fiyatlarla çiftçimizin
gelirinin artmasının tedbirini alıyoruz." Ya, Arkadaşım, Sayın
Bakan, sen hangi ülkede yaşıyorsun? Bir yıl önce 99 bin lira verilen
şekerpancarını 89 bin liraya indiriyorsun "Şekerpancarına
fazla fiyat verdik, enflasyonu yükseltti." diye şikâyet ediyorsun.
Böyle bilgisizlik olabilir mi değerli arkadaşlar? Bilmiyorsanız
konuşmayacaksınız.
Buğday: "Dört sene önceki fiyattan
satılmayan buğdaya "çok fiyat verdik." deniliyor. Böyle
bir şey olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET KARTAL (Van) - Hayvancılığı bitirdiler.
BAŞKAN - Sayın Ergin, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
GÜROL ERGİN (Devamla) - Tabii.
Şimdi, devam ediyor Sayın Babacan, diyor
ki: "Çiftçilerimiz bu fiyatlardan memnun oluyor, ama enflasyon
yükseliyor." Eğer senin hesabın buysa, hesabın da yanlış, sen de
yanlışsın Sayın Bakan. Az bir şey öğrenerek geleceksin; bunları söylediğin
zaman, bunların doğrusunu bilenlerin olduğunu düşüneceksin ve o
doğruları bilenlerin de bunları sana açıklayacaklarını bileceksin
ve ona göre konuşacaksın Sayın Bakan. Gençliğin, bilmemenin mazereti
olamaz.
Değerli arkadaşlarım, ben sözlerimi
burada tamamlıyorum. Ama, hepinizin, Allah rızası için, bu köylünün,
çiftçinin durumunu yeniden gözden geçirmenizi, kendinizi aldattığınız
söylemlerle onları aldatamayacağınızı bilmenizi istiyorum.
Eli öpülesi Türk çiftçisinin ellerinden
öpüyor, hepinize de sevgiler, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ergin.
Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum
Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1261 sıra sayılı Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'na ilişkin Anavatan Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, konuya geçmeden
önce, dün, Erzurum'umuzun, kahraman Erzurum'umuzun, vatan kalesi Erzurumumuzun
düşman işgalinden kurtuluşunun 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle,
bütün Erzurumlu dadaşların ve Türk milletinin bu gününü kutluyorum.
Ayrıyeten, siz tevafuka bakınız ki,
İstiklal Marşı'mızın da Türkiye Büyük Millet Meclisinde, aynı günde,
12 Martta, kabul ediliş günü. Bunu da ayrıyeten kutluyorum ve rahmeti
rahmana erişmiş Mehmet Âkif Ersoy'un sözüyle bitirmek istiyorum bu
konuyu: "Allah, bu millete bir daha İstiklal Marşı yazdırmasın."
Değerli arkadaşlar, öncelikle, Sayın
Niğde Milletvekilimiz Erdoğan Özegen burada, çıktılar, Türk tarımı
hakkında, âdeta, sazı ele alıp oyun havaları çalmaya başladılar.
Şimdi, muhalefetin gözüyle, Anavatanın gözüyle, acaba Türk çiftçisinin
bugünkü görüntüsü oyun havalık mı, yoksa uzun havalık mı, burada
göstermek istiyorum ben değerli arkadaşlar.
Tarım, değerli arkadaşlar, bir ülkenin
sofrasıdır, ağzının tadıdır, millî kişiliğinin gücüdür, toprağının
kokusu ve kimliğidir ve tarım, AK Parti Hükûmetinin zannettiği gibi,
siyasette zurnanın son deliği değil, üzerindeki siyasi gömleğinin
kumaşının niteliğidir değerli arkadaşlar; sizin siyasete, siyaseten
ülke toprağınıza beslediğiniz hislerin aynası, turnusolü ve
millî duruşunuzun alametifarikasıdır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
AK Parti Hükûmeti, cumhuriyet tarihinin, tarımı ve çiftçiyi en hor
gören hükûmetidir. Mustafa Kemal'in "Köylü milletin efendisidir"inden,
köylü, Sayın Başbakanın komplekslerini tatmin ve azar tahtası hâline
gelmiştir maalesef AK Parti devri iktidarında. Siyasetin ve siyasetçinin
kendi milletine saygısız ve sevgisizliğinin şahikasıdır AK Parti
Hükûmetinin Türk tarımına ve çiftçisine bakış açısı.
AK Parti Hükûmetinin, tarım diye bir angajmanı,
millî tarımın güçlenmesi diye bir meselesi maalesef yoktur. AK Partinin,
tarımın gelişmesi ve Türk tarımının dünyada yer ve kişilik kazanması
diye bir ajandası da yoktur, ajandasında bir notu da yoktur. AK Parti
Hükûmeti, geçen dört buçuk yılda, her fırsatta, Türk çiftçisine ve tarımına
karşı alerjik yaklaşımını ürettiği politikalarla ortaya koymuştur.
AK Parti Hükümetini 2007 senesinin sandığına gömecek olan en temel
olgu da bu olacaktır.
AK Parti Hükûmeti, Türk toprağını yalnız,
sahipsiz ve çaresiz bırakmıştır. Çiftçiyi tarlasında, çiftçiyi pazarda,
çiftçiyi kredide, çiftçiyi rekabette, çiftçiyi diğer ülkelerin
çiftçisinin karşısında yapayalnız bırakmış; onu, bir yük, azaltılması,
eritilmesi gereken bir yük olarak görmüştür. AK Partinin, maalesef,
tarım diye bir ruhu yoktur, tarım isteği, arzusu yoktur, tarım sevgisi
ve çabası yoktur. Türk toprağı ve onun meyvesi, sebzesi de yalnız kalmıştır
bu Hükûmet döneminde.
Değerli arkadaşlar, şimdi, sizlere başımdan
geçen bir olayı anlatarak sözlerime devam etmek istiyorum. Geçtiğimiz
günlerden birisinde, arabayla eve giderken, yolda, kamyonetle portakal
satan birisine rastladım ve biraz portakal almaya karar verdim ve
satıcıdan portakal aldım. Ertesi gün, almış olduğum portakalın
içinde bulunduğu naylon torbadan yemek için portakal çıkardım. Her
bir portakal, maalesef, üç aylık bebek kafası kadardı. Bozuldum o
büyüklüğe, ama aldırış da etmedim. Hormonlu ise büyüktür, hormonsuz
ise küçüktür, bakıp da alsaydın dedim kendi kendime, ama üç aylık bir
bebek kafasından büyük olsa da bir portakal yemeğe karar verip de
soyduğumda, neye uğradığıma şaşırdım. İçinin garip bir rengi vardı,
değişik bir suyu vardı, kokusu da bir garip idi bu portakalın.
Bundan neyi kast etmek istiyorum değerli
arkadaşlar: Türkiye'de meyve kalitesi, AK Parti Hükûmeti döneminde
muazzam derecede bozuldu. Şeftaliden tutun, armuda, üzüme kadar
meyvemiz tat ve şekil deformasyonuna uğradı…
ASIM AYKAN (Trabzon) - AK Parti mi yaptı
bunu İbrahim Bey, Allah aşkına!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Bakın,
çiftçiler, Sayın Milletvekilim bunu çok iyi anlıyor, köylüler çok
iyi anlıyor.
Belli iklimler ve toprak özellikleri,
normal tarım şartlarında, belli boy, tat ve özelliklerde meyve verir.
Ben ziraatçı değilim, ama bir köylüyüm, köylü çocuğuyum, hepimiz
biliriz bunu. Aynı meyveler değişik ülkelerde, değişik tat ve özellikler
taşırlar; Türk domatesi, Yunan domatesi, İtalyan domatesi veya İspanyol
portakalı; Türk portakalını; gözünüzle seçer, ayrıca tatlarındaki
nüansları, farklılıkları anlarsınız.
Yukarıda saydığım tüm ülkeler kendi
kimliklerini taşıyan meyveleri muhafaza ederken, Türk meyvesi
kimlik değişimi yaşıyor ve Türk meyvesindeki bu kimlik değişiminin,
tarımın yönetimi ve desteği süreciyle alakalı olduğunu hepimiz
biliyoruz.
Eskinin doğal ve küçük hacimli meyve
üreticiliğinden, günümüzün büyük hacimli ve ticaret beklentisinin
daha yüksek olduğu meyve üreticiliğine geçişte üretim desteği ve
kontrolü olmadığı için bunlar meydana geldi.
Peki, Tarım Bakanlığı ne yapıyor? Bize
göre, hiçbir şey yapmıyor Tarım Bakanlığı değerli arkadaşlar. Türk
meyvesi kimliğini yitiriyor ve Tarım Bakanlığı, maalesef, seyrediyor
ve biz de bugün gelmiş burada, Türk tarımıyla alakalı bir yasa tasarısını
görüşüyoruz.
Çiftçisinin yalnız, yapayalnız olduğu
toprağımızın Meclisinde, tarımı kalkındırmayı ve desteklemeyi
ele alıyoruz. Neden? Ardında bir yürek olduğu için mi bu tasarının?
Hayır arkadaşlar. Hükûmet tarımı kalkındırmak ve desteklemek için
bir ruha sahip de o ruhun tasarısı mı, tekrar soralım? Yine hayır,
değil. Bu, Hükûmetin, sadece bir müktesebata uyabilme tasarısı,
başka hiçbir şey değil. Çünkü, bu Hükûmet için tarım hiçbir şey ifade etmiyor,
çünkü kafalarının içinde "tarım" ve "çiftçi" kelimeleri
yok, çünkü "tarım" ve "çiftçi" kelimeleri bu Hükûmet
için itici, lüzumsuz, demode kavramlardır. Global sermaye ve özenti
ve kendilerince bir modernlik dışında özlü kavramlara yer yok
Hükûmetin kafasının içinde.
Meyve kimliğinin toprak kimliği olduğunu
bilen bir siyaseti beklemekten başka bir çaremiz de şu anda maalesef
yok. Çünkü, güçlü Meclisler, güçlü meyve korumacılığı yapan Meclislerdir.
Millî iktidarlar, güçlü toprak ve tarım korumacılığı yapanlar ve
kendi toprağına inananlardır. Hükûmet ise, çiftçilerimize karşı öyle
umarsız bir hâlde ki, hayvancılığın gelişiminde en önemli unsur olan
yem bitkileri prim desteği, çok uzun zamandır, çiftçilere, hâlâ, daha
ödenmedi. Beni defaatle arayan çiftçime, şu anda, muhalefet partisine
mensup bir milletvekili olarak, çaresizlik içinde, vereceğim bir
cevap da yok.
Son üç yıldır tarım sektöründe bir çöküş
yaşanmaktadır. AK Parti Hükûmeti, tarıma desteği, ortadan kalkması
gereken bir yük olarak gördüğü için, tarım sektörünün üretim gücünde
önemli kırılmalar yaşanan bu dönemde, başta hayvancılık olmak üzere,
hemen tüm ana alt sektörlerde üretim yapısı kırılmıştır.
Yine, AK Parti Hükûmeti döneminde üretimde
geriye gidiş ve imzalanan uluslararası anlaşmaların sonucu olarak,
Türkiye, tarımsal ihracattan daha fazla tarımsal ithalat yapan
bir ülke konumuna gelmiştir. Bu da, çiftçimizi yoksul bir hâle getirmiştir.
Çiftçiler borç altında ezilmekte ve bu süreç içinde mülklerini kaybetmektedirler.
Geleneksel tarım ilişkileri, taşeron işçi konumuna doğru hızla
gitmektedir. Fakirlik, ülke kırsal yaşamının kendini yeniden üretme
kapasitesini tehdit eder bir boyuta ulaşmıştır.
Türkiye köylüsü, Türk köylüsü yaşamını
sürdürebilmek için kendine özgü var olma stratejileri oluşturmaktadır.
Ancak, bunun sürdürülebilir olmadığı da ortadadır, köylü bile bunun
farkındadır. Köylerinden kopup kent varoşlarına yığılan insanlar,
insan onuruna aykırı şartlarda ve kültür yıkımına maruz bir şekilde
yaşamak zorunda kalmaktadırlar. Bu Hükûmet döneminde -geçen gün gazetelerde
okuduk- 1,5 milyon köylü, toprağını, çiftini çubuğunu bırakarak
şehirlere, varoşlara akın etmiştir. Bu da, Hükûmetin, çiftçiye, köylüye
bakış açısını gösteren en önemli göstergelerden birisidir.
Tarımsal kamu yönetimi, millî özünü
önemli ölçüde yitirmiş, IMF ve Dünya Bankası politikalarının yürütücüsü
konumuna dönüşmüştür. AK Parti, ülkenin millî dokusunun temeli
olan topraktan üretimi, toprak üretiminden doğan yerel kültürel yapıları
ve ülkenin doğal kişiliğini yok etmektedir. AK Parti Hükûmeti, Türkiye'nin
toprağını siyaseten erozyona uğratmıştır. Avrupa Birliği ülkelerinin
en büyük özelliği ise, çiftçisinin gücünde yatmaktadır. Çiftçi gücünün
olduğu ülkeler, gerek sermaye birikimi gerek doyurgan ve nitelikli
bir üretim gerek çiftçi üretiminin yoksulluğun panzehiri olması
gerek tarım üretimi gücünün, ülkelerin yerel dokusunu sağlam tutması,
besleyip ilerletmesi açısından şanslı olan ülkelerdir. Türkiye'nin
bu şansı AK Parti Hükûmeti tarafından elinden alınmaktadır. Polonya,
örneğin, Avrupa Birliğine giriş sürecinde tüm pazarlık gücünü ülkesinin
tarımı için seferber etmiş ve sonuç da almıştır. AK Parti Hükûmeti
ise, maalesef, Türk tarımının tasfiyesi yolundan gitmektedir. Türk
tarımı, milletimizi, nicelik ve kalite olarak, doğuracak bir hacimden
yoksunluğa mahkûm edilmiştir bu Hükûmet tarafından.
Gerek Avrupa Birliği gerekse de dünyanın
gelişmiş ülkeleri, tarım ürünlerine, dünya pazarında isim ve yer
kazandırmaya çalışırken, AK Parti Hükûmeti, toprağımızın ürünlerine
tepeden bakan bir sonradan görme konumundadır. Türk fındığını, narenciyesini,
pamuğunu, üzümünü, velhasıl, bu toprakta ne filizleniyorsa o filizin
boynunu bükmek AK Parti Hükûmetinin tarzı siyasetlerinden olmuştur.
AK Parti Hükûmeti için, çiftçi millî benliğin özüne hayat veren ve milletin
efendisi değil, devletin sırtında, maalesef, bir yük olarak telakki
edilmektedir uygulamalarıyla.
Bir çiftçiye "Bu millet yatıp kalkıp
size mi çalışacak" şeklinde bağırışına çok yakın mesafeden
bizzat kulaklarımla şahit olmuşumdur Sayın Başbakanın.
AK Parti Hükûmetinin, tarımsal üretim
sürecini desteksiz bırakması ve onu horlaması, üretimin miktarına
olduğu gibi kalitesine de çok büyük anlamda olumsuz etkide bulunmaktadır.
Türk meyve ve sebzesi gitgide tanınmaz
hâle gelmektedir. Ne Bursa'nın şeftalisi kalmıştır ne Ege'nin domatesi
ne de Amasya'nın elması kalmıştır. Meyve ve sebze üretiminin kalitesinde
büyük bir düşüş yaşanmaktadır bu Hükûmet sayesinde. Türk meyve ve sebzesi
tat deformasyonuna uğramakta ve kimliğini kaybetmektedir.
AK Parti Hükûmetinin, AB sürecinden ve
globalleşmeden anladığı, yabancı sermaye girişi, alışveriş merkezi
açılışı ve kule dikilişidir.
AK Parti Hükûmeti, globalleşme veya Avrupa
Birliğine entegrasyon sürecindeki ülkelerin kendi topraklarının
üretim kimliğini ne büyük bir kıskançlıkla koruduğunu görmeyecek
ve anlamayacak kadar, maalesef, siyasetinde tarıma karşı benliksiz
kalmıştır. Tarım, bir ülkenin sofrasıdır ve o sofranın niceliği ve
niteliği ülke hayat kalitesinin esaslarından birini teşkil etmektedir.
Bunu iyi bilen ve yaşayan Avrupa ülkeleri, bu nedenle, Avrupa Birliğine
üyelik süreçlerini tarımları açısından iyi değerlendirebilmek
için büyük bir çaba içerisinde olmuşlar ve çok önemli neticeler de
almışlardır.
Yunanistan, Avrupa Birliğine üyelik
sürecini zeytin ağaçlarının yenilenmesi için çok iyi kullanmış ve
tüm zeytin ağaçlarını keserek yeniden dikmiştir mesela. Yunanistan,
yağ oranı düşük ve verimsiz zeytin ağaçlarının tamamını peyderpey
keserek tümüyle yenilemiştir ve bugün, uluslararası piyasada ve
gurme, yani lezzet sofralarında Yunan zeytini vardır bu sayede. Bizim
zeytinimizin ve zeytincimizin ise boynu, maalesef büküktür. Zeytin
ağaçları, bizde, yenilenmek için değil, yerine beton dikmek için kesilmektedir.
Zeytincilerimizin hepsi bunu bilmektedir. Tüm zeytin ağaçlarının
peyderpey kesilerek yerine yenilerinin dikilmesi ne kadar uzak
bir hayal olarak gözükmektedir değil mi arkadaşlar? Oysa, bunu yapmak
da son derece kolaydır. Ama, bu iş için, bunu yapabilecek bir vizyona,
isteğe, ruha ve toprak sevgisine sahip olmak gerekir. Modern olmayı,
özentilikte, betonlaşmada ve global sermaye hayranlığında değil,
kendi toprağının kaderini okşayacak bir değerbilirlikle arayan
bir kalibrede bir siyasi yönetim gerekir. Bu işler için, mutlaka
prensip sahibi olmak gerekir değerli milletvekili arkadaşlarım.
Global değerler, yerel değerleri ikame edemez, onun yerine hiçbir
zaman geçemez. Dünyanın hiçbir yerinde global değerler yerel değerlerin
yerine geçmediği için ve modern Avrupa ve Batı ülkelerinde yerel
değerler her zaman konumunu, önemini muhafaza etmektedir. Globalliğin
ne olduğunu biz iyi biliriz. Çünkü, global bütünleşmeyi ülkemize
getiren misyonun bu ülkedeki sahibi partinin temsilcileriyiz.
Ama, global alanda etkili ve saygın olmanın kayıtsız şartsız koşulunun,
yerel değerleri taşımadaki ruh kabiliyeti olduğunu da çok iyi biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, AK Parti Hükûmetinin
en temel özelliklerinden bir tanesi, kendi yerel ve kırsal değerlerine
ilişkin duyduğu kimlik kompleksidir maalesef. AK Parti, her ülkede
köylülüğün temsil ettiği yerel değerler konusunda bir kimlik travması
yaşamaktadır maalesef. Halkımız, çiftçimizin ve köylümüzün bir
kısmı, AK Parti ilk ortaya çıktığında, onun halkın değerlerine saygılı
ve kendine yakın bir siyasi parti olacağını düşünmüş ve iktidara
taşımıştır. Ancak, maalesef, AK Partinin bu konuda çok kompleksli
ve köylüyü, çiftçiyi hor gören, hatta işi İstanbul'a, Anadolu'dan gelen
köylüye vize koyma arzusu noktasına getirebilen kimlik bunalımlı
bir yapı ortaya çıkmıştır bu parti içerisinde maalesef.
Avrupa ve Amerika gezilerine pek meraklı
olan bu Hükûmet, yaptığı gezilerden de, maalesef hiçbir şey öğrenememiştir.
Öğrenebilseydi, söz konusu ülkelerde köylünün ve çiftçinin sahip
olduğu değeri anlayıp, bundan, kendi komplekslerini dindirebilecek
bir ders çıkarmış olurdu şimdiye kadar. Türk milliyetçiliği için
afiş öykünmesine ihtiyacı kalmaz, toprağa saygının doğallığında
hakiki bir milliyetçi olma şansına sahip olabilirdi.
Bugün dünyada ülkeler topraklarının
ürünleriyle markalaşmakta ve uluslararası piyasadaki varlıkları
ve tutulurlukları ile önem kazanmaktadırlar. Toprak ürünleriyle
var olabilmek, ama, ancak o toprağı işleyene, üretene, yani çiftçiye
saygı, sevgi ve destek ile oluyor değerli arkadaşlarım. Bu saygı ve
destek olmadan Türk toprağının ürünleri maalesef serpilemiyor, yeşeremiyor.
AK Parti Hükûmeti, şeker pancarına, tütüne kota koydu ve fındığın
fiyatını çok kırdı, hatta, fındığın fiyatını o derece kırdı ki, İspanya'daki
fındık üreticileri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Uluslararası fındık piyasasını kırmakla
suçladığı AK Parti Hükûmetini protesto eden yürüyüşler yaptılar İspanyol
çiftçileri değerli arkadaşlarım. Bu da, fındıkçıya olan zulmün boyutlarını
göstermektedir bize.
Değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri;
Türkiye, ziraat fakültelerine öğrenci bulamıyor, çünkü ziraatçı
ve ziraat mühendisi olmak bir değer olarak sunulmuyor gençlerimize.
Avrupa ülkelerinde ise, ziraat, prestijli ve etkin bir meslek alanı
olarak bilhassa çiftçi ailelerinin çocukları tarafından tercih
edilmekte ve çiftçi ailelerine mensup çocukların ziraat eğitimi
alması, kırsal alanlardaki gelişimi çok pozitif yönde etkilemektedir.
Aile geleneği nedeniyle toprağa aşina ve onun dilini bilen gençler,
aldıkları akademik eğitimin donatımıyla toprağı optimal bir şekilde
koruyucu ve şekillendirici olabilmektedirler. Ülkemizde ise, tarım
ve çiftçi sahipsiz olduğu ve değer görmediği için, ziraat eğitimi
çekici olmamaktadır. AK Parti Hükûmeti için yükselen değerler arasında
çiftçilik, artık, maalesef yoktur. Global sermaye çekimi ve AK Parti
trendleri açısından bir değer taşımamaktadır çünkü çiftçilik.
AK Parti Hükûmetinin tarımın altyapısını
nasıl ihmal ettiği kuş gribi vakalarında da ortaya çıkmıştır. Altyapısı
ve ziraat mühendisi, veteriner hekim ağı iyi olan ülkelerde, kuş
gribi vakaları, tarım bakanlıklarının tespitinden önce yerel ağ
içerisinde tespit edilip, ilk çıktığı noktada, yayılmadan ve insanlara
bulaşmadan kontrol altına alınabilmektedir. Bunun için, ama, ziraat
fakültelerini dahi doldurmaktan âciz bir hükûmetin olmaması gerekmektedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum değerli
arkadaşlar. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, saat 19.20'de
toplanmak üzere birleşime ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 18.48
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.32
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1261 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının tümü üzerinde, söz sırası,
şahsı adına Aydın Milletvekili Ahmet Ertürk'e aittir.
Sayın Ertürk, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AHMET ERTÜRK (Aydın) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün, AK Parti Hükûmetinin yeni bir yasal düzenlemesiyle,
yine üreten çiftçilerimizin ürünlerinin değer bulması için bu düzenlemeyi
kural hâline getirmek üzere görüşmeleri yapıyoruz. 1261 sıra sayılı
Yasa Tasarısı üzerinde söz almış bulunmaktayım. Büyük Millet Meclisimizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, ürettiği
ürünlerle toplumumuzu doyuran insanlarımıza yine yeni bir fırsat
ve yeni bir açılım yaratmak üzere, yine yeni bir imkân sunmak üzere sunulan
bu Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Tasarısı üzerinde, gerçekten,
Hükûmetimizin destekleme politikalarının bir yenisini, yasayı
iyice incelediğimizde ve tartıştığımızda görebileceğiz.
Daha önce, Hükûmetimizin önerdiği ve
büyük Meclisimizden geçen yasal düzenlemelerle tarımla ilgili
pek çok kural ve kaideler yasalaştı, kanunlaştı. Bunlarla, Türk tarımı,
gerçekten, çağdaş dünyada iyi tarım uygulamaları, hijyen şartlarıyla
beraber hak ettiği güzelliklere kavuşmaya doğru yol almaya başladı.
Bunların en başında, Hükûmetimizin ve Tarım Bakanlığımızın uyguladığı,
uygulamaya çalıştığı ve çiftçilerimizi bu yönde yönlendirmeye
çalıştığı güzel uygulamalardan bir tanesi de iyi tarım uygulamaları,
organik tarım, sertifikalı tohum kullanımı, sertifikalı fidan
kullanımı ve arz açığı ürünlerin daha çok üretilmesini sağlamaya
yönelik tedbirler, hatta, arz fazlası ürünlerin de ihracatına yönelik
fırsatlar gibi pek çok örnek verebiliriz.
Örneğin, fidan desteklemeleriyle,
gerçekten, ülkemizin pek çok yerinde piynarlık, hayıtlık, çalılık
gibi görünen arazilerde zeytin fidanı dikilmesi, kiraz fidanı dikilmesi,
elma fidanı dikilmesi gibi yönlendirmelerle, Türkiye'nin daha
çok üreten ve ürettiğiyle daha çok katma değer yaratan, hatta bu ürettiği
ürünleri, izah ettiğimiz gibi iyi tarım uygulamaları ve hijyen
şartları da eklediğimizde, gene çıkarmış olduğumuz Gıda Kanunu'muzda
hayat bulan düzenlemelerle, tamamen ihracata yönelik fırsatlar
yapma şanslarımız var.
Ülkemizin belki petrolü yok, belki doğal
gazı da yok, ama dünyada pek çok ülkede yetişmeyen çok güzel tarım
ürünlerimiz var. Mesela incirimiz var, zeytinimiz var, zeytinyağımız
var, kirazımız var, kestanemiz var, çileğimiz var ve biz bu ürünlerimizi
yurt dışına satabildiğimiz takdirde, sattığımız takdirde, ihraç
ettiğimiz takdirde, 2006 yılı rakamlarına göre 10 milyar YTL'yi bulan
ihracatımız, belki bu sene çok daha iyi bir rakama, belki yarım kat,
15'e, belki 1 katına, 20 milyar YTL'ye çıkardığımız takdirde…
VAHİT KİRİŞCİ (Adana) - 10 milyar dolar,
YTL değil.
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Peki Sayın Başkanım.
…10 milyar dolara yaklaşan bu tarım
ürünleri ihracatımızı, 15 milyar dolara, hatta 20 milyar dolara
yükseltebildiğimiz takdirde, hem çiftçimiz kazanacak, bu ürünleri
üreten çiftçilerimiz kazanacak hem de Türkiye'miz, memleketimiz,
devletimiz kazanacaktır. Bunları yapabilmek için de, işte bu güzel
uygulamalarla, tarımımızı kural ve kaidelerine uygun, yönelik
üretim tarzlarımızı yerleştirdiğimizde bunların hepsini yapabiliriz.
Mesela, bir örnek vermek gerektiği takdirde
zeytinyağından bahsedelim. Zeytinyağında yıllardan beri dökme
yağ ihracatına fırsat ve imkân verilmiş…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Bu sene yarı
yarıya!
AHMET ERTÜRK (Devamla) - …ancak bizim
Hükûmetimiz rafine edilmemiş dökme yağ ihracatına fırsat ve imkân
vermedi. Ne yaptı? Bunun yanında ambalajlanmış ve markalanmış ürünlere
ihracat fırsatı verdi. Örneğin, 1 kilograma kadar markalaşmış zeytinyağı
ihracatında, 1 kilogram ambalajlık hâlde ihraç edilen zeytinyağına
350-400 dolarlık nispetlerle, 2 kilograma kadar 300 dolar, 5 litreye
kadar olan, 5 kilograma kadar olan zeytinyağına 250 dolarlık ihracat
teşvikleriyle, artık, bundan sonra, yağlarımızı, zeytinyağlarımızı
ve dünyada gerçekten yükselen değer olan zeytinyağımızı dökme yağ
olarak satıp, işte, komşu Yunanistan, İtalya, İspanya gibi ülkelerin
kendi markalarıyla dünyaya bu yağları tanıtmalarının yanında,
artık, Türk zeytinyağının da kendi markasıyla, kendi ambalajıyla,
kendi ürün logosuyla tanıtılması ve satılması yönünde bir açılım
getirilmek istendi.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu yasal düzenlemelerin yanında, yine, kırsal kesime yönelik fidan
projeleri, iyi tarım uygulamaları ve ihracata yönelik tür ve çeşitlerle
donatılan Türk tarımına, biz, daha çok, köylümüzün, çiftçimizin köyünde
yaşayabilmesi, üretimini yaşadığı yerde sürdürebilmesi hedeflemeleriyle,
yeni düzenlemeler -yine- getirmeye çalışıyoruz. Mesela, bunların
başında da kırsal kalkınma destekleme projeleri var. Çiftçilerimizin
ürettiği tarım ürünlerinin ambalajlanması, paketlenmesi ve değerlendirilmesiyle
ilgili gerek çiftçilerimizin kurdukları kooperatifler gerekse
şirketlere yönelik çalışmalarda 350 milyar liraya kadar yaptıkları
yatırımların yüzde 50'sini hibe olarak Hükûmetimiz verebilmektedir.
Örneğin, bir zeytinyağı paketleme tesisi kuran veya bir mısır kurutma
tesisi kuran veya bir süt işleme tesisi kuran veya bir elma ambalajlama
tesisi kuran veya bir kestane işleme tesisi kuran gibi... Tarımsal
ürünlerin değerlendirilmesiyle ilgili tarım sanayiinin gelişmesi
yönünde fırsat ve imkân yaratan tarımsal kuruluşlarımıza, çiftçilerimizin
kurdukları kooperatiflere, şirketlere, üretim organizasyonlarına
bu tip desteklemeler verilmektedir.
Keza, bunun yanında, yine, iyi tarım uygulamalarına
yönelik olmak üzere, damlama sulama sistemine de yüzde 75'e ulaşan
hibe destekler verilmektedir.
Şimdi, bu kadar destekler, bu kadar önem
ve ehemmiyet verilen üreten insanlarımızın ürünlerini hak ettiği
fiyatlarla satabilmeleri ve üretim girdilerindeki bu hibe desteklere
rağmen, hâlâ, burada pek çok değerli milletvekili çıkıp "Türk tarımı
bitti, Türk tarımı mahvoldu, AK Parti Hükûmeti Türk tarımını bitirdi."
diyebilmektedir.
Bugün, örneğin, pamukta verilen destekleme
primi 348 bin liradır. Buğdaydaki destekleme primi kilogramda 35
liradır. Keza, mısır, 67 liradır veya 6,7 yeni kuruştur.
Şimdi, bütün bu desteklemelere baktığımızda,
Hükûmetimiz, çiftçilerimize, bunları daha önceki zaman dilimlerinde
belki hazine şartları uygun olmadığı için, ödemelerinde sorun yaşanıyordu;
ancak, AK Parti Hükûmeti, üreten insanlara verdiği ehemmiyetin ve
üreten insanların ürünlerini, tarlaya indikleri zaman ihtiyaç
duydukları mazot, gübre, tohum gibi ana girdilerinde, örneğin,
traktörlerinin ve ekipmanlarının ihtiyaç duyduğu, yine, yedek parça
ve tamirat gibi işlerde gereksinimleri olan zirai kredilere karşılık,
bu ürettiği ürünlerin destekleme primlerini, gene, çiftçimizin
tarlaya indiği günlerde vermek suretiyle; örneğin, mazot desteklemeleri
nisan ve haziran aylarında 1/2 olmak üzere, yüzde 50'şer nispetlerde,
keza, doğrudan gelir desteği de nisan ayında ve haziran ayında verilmek
suretiyle; pamuk destekleme primi 30 marta kadar müracaat süresi
bitiyor, nisan ayında gerekli kontroller yapıldıktan sonra, mayıs
ayı içerisinde yağlı tohumlar destekleri olarak; gene, mısırda iki
aylık bir müracaat süresinin uzatılmasıyla, ikinci ürün mısırlarını
zamanında hasat edemeyen çiftçilerimize yeni bir fırsat verilerek,
onların da mayıs sonuna kadar müracaat etmeleri hâlinde, temmuz
ayında mısır destekleme primi ödenmek suretiyle, çiftçilerimize,
ürettiği ürünler için yapmak istediği masrafları, tarlaya indiklerinde,
tarla çalışmaları yaparken, işte, bu ana girdilerini sağlama yönünde,
Hükûmetimiz, hak ettikleri bu primleri ve Hükûmetimizin de ödemeyi
vaat ve taahhüt ettiği primleri, Tarım Bakanlığımız iyi bir organizasyonla,
iyi bir programlamayla, çiftçilerimize, bir başka kurum ve kuruluşa
muhtaç olmadan ödeme gayreti ve çabası içerisinde olmuştur.
"Tarım çok kötü." deniliyorsa,
değerli milletvekillerimiz, bugün pek çok tüccar, tacir, kuyumcu,
inşaat müteahhitleri tarıma yatırım yapmaktadır. Örneğin, benim
ilimde, Aydın'da şu anda iki yüz başın üzerinde yirmi yedi tane hayvancılık
işletmesi kurulmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ertürk, konuşmanızı tamamlayınız,
buyurun.
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Madem hayvancılık
çok kötü, madem hayvancılıktan insanlar para kazanamıyor, o zaman
niye yirmi yedi tane işletmeyi insanlarımız kurma yolunda heves
ve gayret etmektedirler?
MEHMET KARTAL (Van) - Başka geçim kaynakları
yok ki, ne yapsınlar!
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
konuşurken, elbette, yapılan desteklemeleri, yapılan fırsat ve
imkânları iyi tartmak lazım. Bugün 1 kilogram sütte 70 bin liradan 85
bin liraya kadar, eğer çiftçi bir örgüte kayıtlıysa destekleme yapılmaktadır.
Suni tohumlamadan doğan bir buzağıya 140 bin liraya kadar destekleme
yapılmaktadır. Keza, terör bölgesindeki pek çok ilimizdeki besicilik
yapan arkadaşlarımıza, kilogram başına 1 liraya ulaşan, 1 YTL'lik
desteklemeler verilmektedir.
MEHMET KARTAL (Van) - 1 litrelik pet şişe
3 kilo süt parası… Nasıl söylersiniz bunu?
AHMET ERTÜRK (Devamla) - Bütün bu çalışmalarla,
Türk tarımı, gerek hayvancılığı gerekse bitkisel üretimi hak ettiği
güzelliklerle tanışmaktadır ve tanışmaya devam etmektedir.
Ben, bu duygularımla, bu yasanın hayırlı
olması dileklerimle saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Komisyon adına, Komisyon Başkan Vekili
Konya Milletvekili Sayın Özkan Öksüz, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
AK Partinin iktidara gelmesiyle, hemen her alanda olduğu gibi, tarımda
da ve hayvancılık alanında da Türkiye'de büyük gelişmeler sağladık,
çünkü, bizim, çiftçimize ve besicilerimize bakış açımız bizden önceki
hükûmetlerden, bakış açılarından çok farklıdır. Bildiğiniz gibi, AK
Partinin iktidara geldiği zaman çiftçilerimiz ve besicilerimiz
iflas etmiş, büyük çoğunluğu acz içinde kalmışlardı. Çiftçilerimizin
borçlarını ödeyebilmek için biçerdöverleri, traktörleri, tarlaları
haciz altına alınmıştı. Çiftçi ve besicilerimizin büyük çoğunluğu
ise devletle mahkemelik bir durumdaydı.
2002 yılında Ziraat Bankasından kredi
kullanan çiftçi sayısı 77 binken, şu anda 200 bini aşmaktadır. Yine,
Halk Bankasından kredi kullanan çiftçi sayısı 2002 yılında 100 bin
dolayındayken, şu anda 250 binlere yaklaşmıştır.
Tarım da AK Parti Hükûmetiyle bir büyümeye
girmiştir ve bu büyüme yüzde 6'yı geçmiş durumdadır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Milletvekilim,
bu sene küçüldü.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Tarımsal alanda reform niteliğinde
kanunlar çıkardık. Bunlar, kısaca, depoculuk, organik tarım, sertifikalı
tohumculuk, Toprak Kanunu ve Arazi Kullanma Kanunu, bir de Tarım Sigortası
Kanunu.
Bu Tarım Sigortası Kanunu, Hükûmetimiz
zamanında çıkarılan en önemli kanunlardan biridir ve bundan önceki
hükûmetlerin hiçbirinin bu kanunu çıkarmaya cesaretleri bile yoktu,
çünkü, ödeyecekleri paraları da yoktu o zaman. Biz bu kanunu şu anda
genişlettik, donu da bu kanunun kapsamı altına aldık. Kuraklıkla
ilgili de şu anda Hükûmetimiz bir çalışmanın içindedir.
Bir örnek vermek istiyorum: Donla ilgili,
en son, 70 binin üzerinde poliçe kesilmiştir arkadaşlar. Yani, bu,
büyük bir rakamdır ve bu devam ediyor. Tarım sektöründe bir yandan kaliteli
üretim desteklenirken, diğer yandan çiftçilerimiz dış piyasalarda
rekabet üstünlüğü olan veya olabilecek ürünlere yönlendirilmiştir.
2006 yılı hububat alımlarında da değişik
kriterler getirdik ve çiftçilerimiz bu konuda da çok rahat etmiştir.
Kimyasal analiz cihazları devreye sokulmuştur. Hassas teraziler
yenilenmiştir. Yoğun alım yapan sabit iş yerlerine otomatik numune
araçları, cihazları yerleştirildi. Hizmet alımı yöntemiyle ilave
iş gücü katkısı sağlanmıştır ve bununla ilgili bir hayli şeyler uygulanmıştır.
Bu yıl, ilk kez, ürünlerin sağlıklı depolanması
için, ülkenin depo kapasitesinin harekete geçirilmesi amacıyla,
standartlara uygun görülen tüm kişi ve kuruluşların depoları
TMO'ca kiralanarak yerinde emanet alımı yapılmış; böylece, yerinde
emanet alımı sonucu makbuz senediyle çiftçilerimiz bankalardan
kredi kullanma durumuna geçmişlerdir.
Demin, buradan bir arkadaşımız dile
getirdi, ona cevap vermek istiyorum. Katılım Öncesi Avrupa Birliğinden
Mali Yardım Programı kapsamında Türkiye'ye ayrılan bütçe, 2007 ve
2010, 2 milyar 256 milyon eurodur. Buradaki arkadaşımız bunu iyice
incelesin, ondan sonra kalkıp burada konuşabilsin. Bakın, ben bununla
ilgili birkaç rakam vermek istiyorum. Kurumsal kapasite gelişimiyle
ilgili, 2007, 2008, 2009'da 946 milyon, bölgesel ve sınır ötesi işbirliğiyle
34,4, bölgesel kalkınmayla ilgili 762 milyon, insan kaynaklarıyla
ilgili 222 milyon, kırsal kalkınmayla ilgili yardım, 290,5 milyon euro
toplam 2 milyar 256 milyon eurodur. Bunu arkadaşlarımızın bilgilerine
sunuyorum.
Demin burada traktörle buğdayı karşılaştıran
arkadaşlarımıza, ben, buradan gene cevap vermek istiyorum. 2002
yılında desteksiz olarak buğdayın fiyatı 230 TL idi, bununla, 84 tona
1 traktör alınıyordu, 2007 yılında desteksiz, 66 tona, şu anda 1 traktör
alınıyor. Mısırda, 2002 yılında 88 tona 1 traktör alınırken, 2007 yılında
74 tona traktör alınıyor.
Bunları bu şekilde karşılaştırarak
burada konuşmalarını tavsiye ediyorum. Yani, bunların hepsi
resmî kaynaklardır. Arkadaşlarımızın bilgilerine sunuyorum. Yine…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Bir de buğdayla
açıklayın.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Buğdayla açıkladım. Buğdayı,
ben, size söyleyeyim: 2002 yılında 84 tonla alınıyordu, 2007 yılında
66 ton.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - O rakamları
bir daha gözden geçirin!
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Rakamları söylüyorum: 84 ve
66. İnceleyin.
Şimdi, biraz önce, gene, burada, bir arkadaşımız,
sulamayla ilgili bazı şeyleri dile getirdi. Bunun da, ben, rakamlarını
Devlet Su İşlerinden aldım, arkadaşlara takdim ediyorum. Türkiye'de
sulamaya açılan alanlar: Hükûmetimiz öncesinde yılda en fazla 60
bin hektar sulamaya açılıyordu,
bizim geldiğimiz dönemde, 2003 yılında 152 bin hektar, 2004 yılında
110 bin hektar…
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Neresi bunlar?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - 2005 yılında 210 bin hektar,
2006 yılında 100 bin hektar, toplam 572 bin hektar sulamaya açılmıştır.
2002 yılında…
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - İkinci GAP barajı
mı?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - İnceleyin Sayın Vekilim.
2002 yılında 4 milyon 230 bin hektar sulama
alanı var iken Türkiye'de, 2007 yılında bu 4,8 milyon hektar alana çıkarılmıştır.
Bunları açıklamak için söz almıştım.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Tabii, Gürol
Hoca yok ya, atarsın!
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Rakamı vereyim rakamı…
HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Gürol Hoca gelsin
de bu rakamları senin gözüne sokarım.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - İkinci el
Başak traktör mü? Yarın, söz, 66 ton buğday getireceğim…
BAŞKAN - Şahsı adına, Giresun Milletvekili
Adem Tatlı.
Sayın Tatlı, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
ADEM TATLI (Giresun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kırsal kalkınma, kırsal alanda sürdürülebilir
doğal kaynak kullanımını esas alarak kırsal kesimin gelir düzeyinin
ve yaşam kalitesinin yükseltilmesini, gelişmişlik farklarının
azaltılmasını, çevresel ve kültürel değerlerin korunmasını ve geliştirilmesini
gözeten sosyal, kültürel ve ekonomik özellikleri ve ihtiyaçları
dikkate alan faaliyetler olarak tanımlanabilir.
Yine, kırsal kalkınma kapsamında, kırsal
alanda yaşayan insanların, özellikle düşük gelire sahip birtakım
hizmetlerden asgari düzeyde faydalanan insanların hayat standartlarının
yükseltilmesi, onlara götürülecek olan hizmetlerin miktar ve kalite
itibarıyla artırılması, bunların birtakım ekonomik faaliyetlerinin
geliştirilmesi, daha iyi bir gelire kavuşturulmaları, bunun için
gerekli eğitim, altyapı, buna benzer bütün bu faaliyetlerin projelendirilebilmeleri
de yer almaktadır. Ayrıca, bu konu tarım sektörü içerisinde mütalaa
edilmektedir.
Bununla birlikte, Tarım Bakanlığımızın
2013 yılı hedeflerine göre, hizmetlerin paydaşlara aktarılması,
tarımsal işletme ölçeğinin verimli bir üretimi sağlayacak şekilde
büyütülmesi, tarımsal ihracatın yükseltilmesi, tarımsal gayrisafi
yurt içi hasılanın istenen hedeflere ulaştırılması, tarımsal istihdamın
düşürülmesi, tarım ürünlerinde rekabet gücünün artırılması, pazar
garantili sözleşmeli üretimin yaygınlaştırılması gibi hedeflere
ulaşmada kırsal kalkınma politikaları en önemli araçlardan birisidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
ülkemizin içinde bulunduğu genel sosyoekonomik durum ve kırsal
alanda yaşanan sorunlar ile kırsaldan kente göçün getirdiği ekonomik,
sosyal ve kültürel sorunların boyutu, önlemlerin çeşitliliğini
ve entegre yaklaşımları gerektirmektedir. Avrupa Birliğine uyum
sürecinde kırsal alandaki sorunlara kalıcı çözümler bulunması
ihtiyacı, kırsal kalkınma konusu, Avrupa Birliği ve gelişmiş ülkelerle
birlikte bizde de ön sıralara çıkmıştır. Avrupa Birliği, gerek kendi
içinde gerekse üye ve aday ülkelerde kırsal kalkınmayla ilgili fonlardan
istifade edebilmeleri için bazı ön hazırlıkların yapılmasını istemektedir.
Bu ön hazırlıklardan birisi de kırsal kalkınmayı destekleme kurumunun
kurulmasıdır.
Yine, Avrupa Birliği müzakerelerinin
en zor başlığı tarım ve kırsal kalkınmadır. Tarımın ülkemizdeki
sosyoekonomik yükünün fazlalığı ve tarımda köklü değişiklikler
yapmanın güçlüğü bu sürecin zorluklarındandır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu zorlu sürecin, ülkemiz tarımını geliştirebilecek ve kırsal
kalkınmayı sağlayacak şekilde geçirilmesi, Türkiye'nin kırsal
kalkınma desteklerinden faydalanabilmesi için, kırsal kalkınma
planının hazırlanması ve hazırlanan planın uygulanmasından sorumlu
olacak, tarım ve kırsal kalkınmayı destekleme kurumunun kurulması
temel zorunluluklardandır. Ayrıca, kırsal kalkınma planının hazırlanması
ve kurumun kurulması ülkemizin Avrupa Birliği fonlarından zamanında
yararlanabilmesi, tarım ve kırsal kalkınma faslının müzakereye
açılabilmesi açısından büyük önem taşımaktadır.
Bu noktada kullandırılması öngörülen
fonlardan bahsetmek istiyorum. Ülkemiz için öngörülen fon 750 milyon
avrodur. Bu fon, hibe olarak 2007-2013 yılları arasında kırsal kalkınma
için kullanılacak, bunun yanında devletimizin 375 milyon avro katkısı
olacak, toplamda 1,1 milyar avroluk bir kaynak olacak, sonuç olarak da
2 milyar 250 milyon avroluk bir yatırım gerçekleştirilmiş olacaktır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu fonlardan kimler yararlanacak? Projeler nasıl belirlenecek? Burada
iki öncelik söz konusudur: Birincisi, pazar verimliliği, kalite
ve sağlık standartlarının iyileştirilmesidir. İkincisi de, kırsal
alanlarda yeni istihdam imkânlarının oluşturulmasıdır. Türkiye'de
kırsal alanda yaşayan çiftçiler, üretici örgütleri, sivil toplum
kuruluşları ve bununla ilgili toplum kesimleri bu fonlardan yararlanabileceklerdir.
Daha da açarsak, şirketler, firmalar, tarımsal ürün işleme ve pazarlama
alanlarındakiler, hatta meslek kuruluşları, özel idareler, belediyeler
bu projelerin hazırlanmasından, uygulanmasından istifade edeceklerdir.
Bu saydıklarımın içerisinde bu iki öncelikten
beş başlık seçilebilecektir. Bunlar muhtelif başlıklardır. Her ülke
kendi ihtiyacına göre birtakım başlıkları seçebilecektir. Örneğin,
biz ülkemiz için "Tarım işletmelerine yatırım" başlığını
seçiyoruz. Tarım ve su ürünleri işleme ve pazarlama yatırımları,
üretici gruplarının desteklenmesi, tarım, çevre ve hayvan refahıyla
ilgili programları içermektedir. Bu program, pilot bir programdır.
Bir diğer başlık "Ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi ve çeşitlendirilmesi"dir.
Ülkemiz olarak biz fonlardan faydalanmaya başladığımızda bu saydığım
alanlardaki projelere öncelik vereceğiz ve "Bu alanlarda önceliklerimiz
ve ihtiyacımız var, onları destekleyeceğiz." diyebileceğiz.
Yine, biz iktidara geldiğimizden beri
kırsal alandakilere ve çiftçilerimize, köylülerimize yapmış olduğumuz
büyük hizmetler var, bunlardan da birkaç örnek vermek istiyorum:
İktidara geldiğimizde yüz binlerce
çiftçimiz kullandıkları zirai krediler nedeniyle borç batağına
düşmüşlerdi. Çiftçilerimizin borçlarını yeniden yapılandırarak,
2,7 katrilyonluk borcun 1,5 katrilyonunu sildik, geri kalanını üç
yılda ödenecek şekilde yapılandırdık.
Yine, tarımsal sulamadan kaynaklanan
ve 1 katrilyona ulaşan enerji borçlarını ödenebilir hâle getirdik.
Borcunu zamanında ödeyen üreticilerimize yüzde 15 civarında indirim
sağladık.
Tarımsal girdi maliyetlerini düşürdük.
Birçok tarımsal girdide KDV oranını yüzde 18'den 8'e, bir kısmında da
yüzde 18'den yüzde 1'e indirdik.
Tarımsal kredi faizlerini düşürdük.
2002'de yüzde 59 olan tarımsal kredi faizleri, bugün yüzde 7-13 seviyelerine
çekilmiştir. Kredi faizlerinin cazip hâle gelmesiyle, 2002 yılında
77 bin çiftçi 227 trilyon TL kredi kullanmışken, 2006 yılında 268 bin
çiftçi 3,3 katrilyon tarımsal kredi kullanmıştır.
Yine, tarımsal üreticimizi her yıl düzenli
olarak artan bir şekilde destekledik. Toplam tarımsal destekleme
miktarı, 2002'de 1,8 katrilyon TL iken, 2006'da bu rakam 5 katrilyon
TL'ye çıkmıştır.
Tarımsal üreticimize gübre ve mazot
desteği verilmiştir. Bu kapsamda, 2003, 2004 ve 2005 yıllarında 1,3
katrilyon TL gübre ve mazot desteği verilmiş, 2006 yılı için ise 850
trilyon TL destek ödemesi yapılmıştır.
Yine, ülkemizde arz açığı bulunan yağlı
tohumlar için, 2002 yılında 186 trilyon TL destek verilirken, 2006'da
bu destek 1,2 katrilyon TL'ye çıkmıştır.
Kırsal alanda en önemli ekonomik faaliyetlerden
olan hayvancılık da Hükûmetimiz döneminde büyük destek görmüştür.
2002 yılında hayvancılık destekleri 83 trilyon TL iken, 2006 yılında
bu destek miktarı 700 trilyon TL'ye çıkmıştır. Yine, yem bitkileri
desteği, 39 trilyon TL'den 380 trilyon TL'ye çıkarılmıştır.
Kırsalda bir araya gelerek güç birliği
yapan tarımsal kalkınma kooperatiflerine cumhuriyet tarihinin
en büyük desteği verilmiştir. 1990-2002 yılları arasında 600 kooperatife
90 trilyon destek verilmiştir. 2003-2006 döneminde 895 tarımsal kalkınma
kooperatifine verilen destek 591 trilyon TL'dir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tarımdaki yapısal dönüşüm nedeniyle ortaya çıkan istihdam sorunu…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tatlı, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ADEM TATLI (Devamla) - …ve kırdan kente
göç baskınını azaltmak için Hükûmetimizin kırsal alana ve tarımsal
üreticilerimize yönelik yaptığı hizmet ve verdiği desteklerin
bir kısmına değinme fırsatı buldum, ancak, birçok konuya da zaman
darlığından dolayı girmedim.
Bu duygu ve düşüncelerle hepinizi tekrar
saygı ve sevgiyle selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Daha bir şey yok Sayın Kandoğan.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan,
soru var.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Karar yeter
sayısı…
BAŞKAN - Hayır, oylama yapmadan karar
yeter sayısı isteniyorsa arayayım!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Hayır, yok. Soru
var, soru.
Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Anadol, anlıyorum da, Sayın
Kandoğan karar yeter sayısı istiyor.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yok, yok. Biz ne
zaman isteyeceğimizi biliyoruz.
BAŞKAN - Evet, yirmi dakika süreyle soru-cevap
işlemi…
Sayın Işık, buyurun efendim.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Sayın Bakanımdan… Bu kurum bölgesel
ajanslarla birbirine çok benzemektedir. Aradaki fark nedir Sayın
Bakanım?
Diğer, son sorum: Kurumun ismi "Tarım
ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu" olmasına rağmen, tarımsal
desteklemelerin tümünü uygulayacak bir yapıda görünmemektedir.
Bu kurum tarımı kapsamlı bir şekilde destekleyecek midir? İzleme
ve Yönlendirme Komitesinde Müsteşarın rolü nedir? Bir de bu kurumun
personeli sadece kamu personelinden mi ibarettir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Özdoğan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan. Aracılığınızla Sayın Tarım ve Köyişleri Bakanına
bir sorum var.
Sayın Bakanım, bildiğiniz gibi, hayvancılığın
temel motor gücü yem bitkileridir. Şimdi, şu yasa tasarısını, Türkiye'nin
her tarafındaki köylüler olduğu gibi Erzurum'daki köylüler de yoğun
bir şekilde izlemektedirler. Arada, beni izleyen bir grup Erzurumlu
köylü adına -ismini de vereyim- Fırat Koçak diye bir köylümüz beni
aradı. "Yem bitkileri prim desteği henüz ödenmedi" dedi,
"Bizler, köylüler, çiftçiler olarak bankalara borçlandık yüksek
faizle. Bu yem bitkileri prim desteğini ne zaman ödeyeceksiniz?"
Şimdi, AK Partinin konuşmacıları çıktığı zaman mangalda kül bırakmıyorlar,
fakat, köylülerimizin bu prim desteği, yem bitkileri teşvik primi
olduğu gibi duruyor. Bunu ne zaman ödeyeceksiniz? Köylümüze, çiftçimize
bir müjdeniz var mı buradan?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Sarıbaş…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakanım, tarım kredi kooperatifleri
ve Ziraat Bankası tarafından verilen tarımsal destek ve kredilerde
uygulanan müteselsil kefalet yöntemi maalesef çiftçilerimizi
mağdur eder duruma gelmiştir. Kefalet sisteminde, gruplar hâlinde
tanımadıkları insanlarla kefaleti öngören düzenleme hiçbir zaman
hukuki değildir. Zaten zorluk içerisinde devletin kapısını çalan
çiftçi, üç kuruş almak için tanımadıkları gruplarla, insanlarla kefil
olmak zorunda kalmakta, âdeta dolandırılmakta, birçok yolsuzluğun
da sebebi olmaktadır. Mesela, benim kasabamda, hiç, kasabalı olmayan,
tanımadıkları, başka ilçelerden gelmiş insanlara ortak kefalet
senedine imza attırılarak bugün 230 çiftçimiz 30'ar milyar liralık,
hiç tanımadıkları bir adamın kefaleti için borçlu duruma gelmişlerdir.
Bunu düzeltmeyi düşünüyor musunuz? Bu konuda ilgili tarım kredi
kooperatifine icraları durdurma talimatınız olacak mı? Bu, bir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederdim Sayın Sarıbaş.
Sayın Özkan…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Sayın Bakana bir sorum olacak: Doğrudan
gelir desteği 2006 yılı ödemeleri henüz yapılmadı. 2007 yılının
ilk iki ayı geçti, üçüncü ayı içerisindeyiz. Gittiğimiz, gezdiğimiz
her bölgede, doğrudan gelir desteğinin ne zaman ödeneceği hakkında
çiftçilerimizden sorular alıyoruz. Buradan, Sayın Bakanımızdan
bu sorunun cevabını istiyorum.
İki: Kalkınma kooperatiflerine süt
destekleri veriliyor, ancak, köylerimiz de sulama kooperatifleri
de var, sulama kooperatiflerine süt destekleri verilmiyor. Bu konuda
da üreticilerimizin… Çünkü, kooperatif kurdurma anlamında devlet
devamlı yardımcı oldu. Bu kooperatiflerimize süt destekleri şu
anda verilmiyor. Kalkınma kooperatiflerine ve yetiştirici birliklerine
de yaklaşık altı aydır destekler verilmiyor. Bu destekler ne zaman
verilecek?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Bakanım, 10 bin liraya kefil olan insandan 30 milyon gibi bir rakamla
bugün bu parayı istemek! Bu ülkede bilemiyorum bunun adı nedir. On
yıl önce alınan -demin Sayın Sarıbaş'ın da söylediği, Malatya Hekimhan
Kocaözü beldesi- senetlerin 10 bin lira tanesi, her bir senet. Kambiyo
senedinde o senedi ödemekle yükümlüdür. Şimdi 10 bin liralık senet
için 30 milyon para istemek acaba hangi ticari veya hangi yasal süreçle
başlıyor? Bu insanları -10 kişi ödememiş- 230 kişiyi taciz etmek on
yıl sonra… Bugüne kadar istemeyeceksin, bugüne kadar adamlara
"Borcun var." demeyeceksin, on yıl sonra her birinin evine
20'şer milyar, 30'ar milyar haciz getireceksin! Bunun adı nedir Sayın
Bakanım? Lütfen Malatya Hekimhan Kocaözü'ndeki bu şiddet uygulamasına
tarım kredi kooperatifleri…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Aslanoğlu.
Sayın Bakanım, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Işık'ın sorusuna cevap vererek
başlıyorum. Bu kurulacak olan kırsal kalkınma ödeme ajansının bölgesel
ajanslarla birbirine yakın olduğunu, arada bir fark olup olmadığını
soruyor. Arada fark var.
Birincisi: Bölgesel kalkınma ajansları
Avrupa Birliğinin Bölgesel Kalkınma ve Sosyal Fonu'ndan destek alıyor.
Oysa, kırsal kalkınma ajansları, üyelik için katılım öncesi mali
destek programından yardım alıyor. Hibe fonlarının kaynakları itibarıyla
arada farklılık var.
İkincisi: Avrupa Birliği bölgesel kalkınma
bileşeni için ayrı bir kurumsal yapı oluşturulmasını öngörmüyor,
ancak, kırsal kalkınma bileşeni için bağımsız, özel bir idari yapılanma
öngörüyor. Yani, kırsal kalkınma desteklerinden bizim istifade
edebilmemiz için veya aday ülkelerin istifade edebilmesi için bir
bağımsız özel idari yapılanma öngörülüyor. Oysa, bölgesel ajanslarla
ilgili, kalkınma ajanslarıyla ilgili böyle bir mecburiyet yok.
Yine, ikinci sorunuzla ilgili, kurumun
isminin "Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu" olmasına
rağmen, tarımsal desteklemelerin tümünü uygulayacak bir yapı arz
etmediğini söylüyorsunuz. "Bu, bütün tarımı destekleyecek
mi?"
Şimdi, buradaki amaç, öncelikli olarak
katılım öncesi mali destek programından yardım alabilmek. Bizim bu
Kurumu kurmamızın amacı bu.
İkincisi: Kırsal kalkınma ve çevre amaçlı
desteklerden başlamak üzere, bazı desteklerin bu Kuruma devredilmesi
mümkün olacak, önümüzdeki dönemde. Yani, başlangıç itibarıyla tamamını
kapsamayacak, ama daha sonra bunların bir kısmını kapsayacak.
Alanları da söyleyeyim, sektörleri:
Destekleyecek sektörler, özellikle, et sektörü, süt sektörü, meyve-sebze
sektörü ve su ürünleri sektörü. Bir de, alan itibarıyla da tarım işletmelerine
yatırım -özellikle kalite ve hijyen konuları- tarım ürünleri ve su
ürünlerinin işleme ve pazarlamasının geliştirilmesi, ekonomik
faaliyetlerin çeşitlendirilmesi ve geliştirilmesi, üretici örgütlerinin
desteklenmesi ve teknik destek.
Bir de Müsteşarımızın bu Kurumla ilgili
olarak rolünün ne olduğunu soruyorsunuz. Bir izleme ve yönlendirme
komitesi kuruluyor bu kanun çerçevesinde. Bu komitenin başkanıdır
Tarım Bakanlığının Müsteşarı. Ayrıca, bu komitede 11 tane üye bulunuyor
ve üyeler sadece Tarım Bakanlığından değil, diğer bakanlıklardan
ve diğer kurumların temsilcilerinden de oluşuyor. Müsteşarın da
diğer üyeler gibi 1 tane oy hakkı var. Avrupa Birliği temsilcileri
ile diğer ilgili kurum ve kuruluş temsilcileri istişari olarak katılabilmekteler
toplantılara ve oy hakları bulunmamaktadır.
Sayın Özdoğan'ın sorusu: Erzurum'da
yem bitkilerinin desteğiyle ilgili bir soru soruyor. Yem bitkileri
prim desteği, 2007 yılının Mart, Nisan, Haziran, Temmuz, Ağustos aylarında
ödenecek.
Bu arada, tabii, şöyle söyleyeyim: Bazı
vilayetlerle ilgili olarak birtakım ihbarlar alındı ve bu ihbarlar
değerlendiriliyor. 11 vilayetimizde de şu anda inceleme yapılıyor.
Erzurum da bu incelenen iller arasında. İnceleme kısa süre içerisinde
bittiği takdirde, bunlara ait ödemeler de normal program içerisinde
yapılacak.
Sayın Ramazan Kerim Özkan'ın, DGD'lerin
henüz ödenmediğine dair bir sorusu oldu.
Değerli arkadaşlar, biz programımızı
zaten önceden ilan ettik. O da şuydu: Dedik ki, 2006 yılına ait, hem doğrudan
gelir desteği hem mazot hem de gübre parası, desteği, üçünü bir arada
-bunlar alan bazlı desteklerdir- ödeyeceğiz ve iki taksitte ödeyeceğimizi
söyledik. Birinci taksiti nisan ayının ilk haftası, ikinci taksiti
de haziran ayının ilk haftasında ödenecek.
Ben size, toplam nisan ayında ödenecek
tutarı da söyleyeyim: 1 milyar 92 bin YTL nisan ayında, yani 1 katrilyon
100 trilyon civarında. Haziran ayında ödenecek miktar da 1,3 katrilyon,
yani 1,3 milyar YTL. Bu arada, mayıs ayında yine 1 katrilyon 100 trilyon
lira da prim ödemesi gerçekleştirilecek. Biz, biliyorsunuz, bunları
öne almıştık.
Bir de şunu da yine sayın vekillerimin
bilgisine sunmak istiyorum: Geçtiğimiz ekim ayı sonunda, kasım ayı
başında Türkiye'nin bazı vilayetlerinde, maalesef, bir sel felaketi
yaşandı. Bu sel felaketine maruz kalan 12 tane vilayetimize de
bunların tamamı, bir defada, şubat ayı içerisinde ödendi. Bunun da
tutarı 633 trilyon lira paradır. Biz bunu ödedik, 12 vilayetin… (AK
Parti sıralarından alkışlar) Diğer vilayetlerin de yarısı nisan
ayının ilk haftasında, kalan yarısı da haziran ayının ilk haftasında
ve dediğim gibi, mayıs ayında da biz primleri ödeyeceğiz. Dolayısıyla,
haziran ayı sonuna kadar biz, 2007 yılı desteklemelerimizin çok büyük
bir kısmını ödemiş olacağız. Yaklaşık 4,5 katrilyon liralık kısmı
ödenmiş olacaktır. Geri kalanı da yine aylara sari olarak -çünkü,
farklı ödeme tarihleri var onların- o tarihlerde ödenecek ve bu seneki
programımız, 2007 yılı programımız 5,3 katrilyon lira paradır.
Sayın… Yine, sulama kooperatifleriyle
ilgili su kooperatiflerine süt
desteği yapılmadığını söyledi. Bu doğru değil. Biz, sulama kooperatiflerini
de yine destekleme kapsamına aldık. Çünkü, hem Türkiye'de bildiğiniz
gibi farklı örgütlenme çeşitleri var. Mesela, Köy-Koop var, işte
Hay-Koop var, Süt Üreticileri Birliği var. Bazı yerlerde sulama kooperatifleri
bu işi yapıyor. Bütün bu kooperatifler, hangi ad altında olursa olsun
eğer hayvancılık yapıyorsa, süt üretiyorsa bunlar bizim ödediğimiz
süt teşviklerinden istifade etmektedir. Özel görevi olan… Mesela,
Damızlık Sığır Yetiştiricileri Birliği gibi. Bunlara ilave olarak
ayrı bir ödeme yapılıyor.
Sayın Süleyman Sarıbaş'ın ve Sayın Mevlüt
Aslanoğlu'nun müteselsil kefalet ile ilgili bir sorusu oldu.
Şimdi, bu Hekimhan Kocaözü'nde 88 kişi
kefilleriyle birlikte, tabii, sorunlu ve bu arkadaşlarımızın
borçları sekiz ila on yıl, sekiz-on yıl önce yapılmış.
Değerli arkadaşlar, 2003 yılında, bizim
Hükûmetimiz döneminde borçların ödenmesine dair, yapılandırılmasına
dair bir kanun çıkarıldı ve bu kanun kapsamında 587.966 tane ortağın
-kredi alacağının- 1,5 katrilyon -özellikle tarım krediyle ilgili
kısmını söylüyorum- borcu vardı. Bunun 546.103 ortağının, yani
546.103 çiftçinin 1,3 katrilyon borcu yapılandırıldı. Bazı arkadaşlar,
yani daha doğrusu bazı çiftçiler bu yapılandırmaya hiçbir şekilde
müracaat etmediler, yani o kanunun imkânlarından istifade etmek
için herhangi bir müracaatta bulunmadılar. Şimdi, üzerinden, tabii,
on sene geçmiş ve alınmış bir borç var. Kanun çıkarılmış, denmiş ki:
"Gelin, sizin borçlarınızı yapılandıralım." Nitekim, toplam
2,7 katrilyon vardı 2003'te ve bunun 1,5 katrilyonu bir kalemde silindi.
Geri kalan 1,2 katrilyonu ki, bunun, biraz önce arz ettiğim gibi,
bir kısmını…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Bakanım,
onlar kefalet, onlar borçlu değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Efendim, müsaade edin. Sabredin, oraya geleceğim.
Bunlar yapılandırmadı. Buradaki, Hekimhan'daki
bu kardeşlerimizin de bu çiftçilerimizin de on yıl öncesinden kalan
borçları ve yapılandırmaya da müracaat etmediklerinden dolayı,
bunlar tabii takibe düşmüştür.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Bakan, o, çiftçilerin borçları değil, kefalet borçları. "Borcum
var" dememişler.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Şimdi, bakın, biz, hükûmet olarak, 2004 yılı itibarıyla,
2004 yılı itibarıyla artık tarım kredilerde, kredi kullanmada müteselsil
kefalet sistemini kaldırdık.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - O zaman
bunlar da kalkmış olsun. on yıl evvel kefalet olur mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin.
2004 tarihi itibarıyla müteselsil kefalet
sistemini biz kaldırdık, bunu kaldırdık. Şimdi, ondan öncekiyle ilgili
olarak da şu anda biz bir çalışma yapıyoruz. Ama, takdir edersiniz
ki…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Hacizleri
durdurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - …takdir edersiniz ki, şimdi, on sene önce borç
alınmış, bu ödenmemiş, hükûmet iyi niyetle bunların bir kısmını affetmiş,
demiş ki "Gelin, yapılandırın." Ama, buna da müracaat etmemişler.
Şimdi de tabii bundan şikâyet etmek doğru değil.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Efendim, kefilin borçtan haberi yok Sayın
Bakanım, kefilin borçtan haberi yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Bakın, cevap verdim. Şu anda iki kefille, şu anda
iki kefille çalışma yapılıyor, iki kefille kredilendiriliyor.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Asil yok
ortada, asil yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Müsaade edin ya. Bakın, sorunuza cevap verdim.
Oradan, yerinizden konuşmayın. Siz Grup Başkan Vekilisiniz.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Vallahi
asil yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Şimdi, yerinizden niye müdahale ediyorsunuz?
Müsaade edin. Bakın, ben anlattım size, izah etmeye çalıştım. Gayet
de güzel güzel anlatıyorum.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkan,
süre...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Müteselsil kefaletle ilgili 2004 öncesindeki
durumla ilgili olarak da…
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkan,
13 dakikalık süre kullanıyor Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - …biz çalışma yapıyoruz. Bunu arz ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım… Sayın Bakanım,
bir dakika müsaade edin.
Saygıdeğer arkadaşlarım, soru-cevap
işlemini başlattım. Soru soran bütün milletvekili arkadaşıma ekrana
göre söz hakkı verdim. Sonra Sayın Bakan cevap veriyor.
NAİL KAMACI (Antalya) - Ama aynı oranda…
Ama aynı oranda…
BAŞKAN - Efendim, siz… Sayın Kamacı, siz
önceden soru sormak için ekrana girmediyseniz…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Hacizleri
durdurun o zaman, hacizleri…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Şimdi, zaten hacizler uygulanmıyor.
BAŞKAN - Sayın Bakanın soruları cevaplandırma
hakkını kesemem burada. Dolayısıyla cevap verecektir. Lütfen, istirham
ederim.
NAİL KAMACI (Antalya) - Siz soruyu bir
dakikada kesiyorsunuz, Sayın Bakanın cevabını on beş dakikadır
dinliyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Şimdi, değerli arkadaşlar, yani, soru sorulunca
bunun bir cevabını istiyorsunuz, cevap verince kızıyorsunuz, cevap
vermeyince kızıyorsunuz.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Başkan bu niye
yanıyor? Bu niye yanıyor Sayın Başkan?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Doğrusu…
NAİL KAMACI (Antalya) - Soruyu sorana
bir dakika süre veriliyor!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) -
Doğrusu… Yani, şaşırma… Böyle bir şey,
böyle bir usul yok. Yani, hem soru soruyorsunuz, cevap veriliyor. Cevap
verince kızıyorsunuz, cevap vermeyince kızıyorsunuz.
NAİL KAMACI(Antalya) - Hayır, kızmıyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Bunun adına da sadece muhalefet yapmış olmak
için konuşmak denir, sadece muhalefet yapmak için.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkan,
bu niye yanıyor?
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bakınız, butonları, düğmeleri gösteriyorsunuz. Ben size diyorum
ki, soru soracak bütün arkadaşlarımıza soru sorma hakkı verdim ve
kullandılar. Daha sonra, soru soran arkadaşlara Sayın Bakan cevap
veriyor. Eğer, ki "Sayın Bakanın, efendim, onun süresi doldu. Sayın
Bakan soru soran milletvekillerine cevap vermesin." diyorsanız,
Sayın Bakanın sözünü keseyim, siz soru sorun, tekrar verin. Bunun
anlamı budur Türkçe konuşuyorsak.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Sayın Başkan,
bu niye yanıyor?
BAŞKAN - Sayın Üstün, ekrana girdiğiniz
için, karşılığı olmadığı için yanıyor. Onu bilmeyecek bir şey yok.
Bu kadar basit.
NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın Başkan,
süreyi iyi kullanmak adına her konuşmacıya birer dakika süre veriyorsunuz,
Sayın Bakana on beş dakika veriyorsunuz. Böyle şey var mı?
BAŞKAN - Sayın Bakanım, tamam mı efendim
soru-cevap işlemi? Süreniz de tamamladı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Evet, soru-cevap… Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Diğerlerine cevap vereceksiniz
yazılı olarak.
Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Tamam Sayın Anadol, karar yeter
sayısını arayacağım.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Maddelerine
geçilmesi kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi birinci bölümün görüşmelerine
başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 14'üncü maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Şanlıurfa Milletvekili Vedat Melik. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Melik, süreniz on dakika.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı'yla
ilgili olarak Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Öncelikle, hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, AKP Hükûmeti,
dört buçuk yıldır temel yasa olayını alışkanlık hâline getirdi.
"Temel yasa" adı altında yasa çıkarmanın Türkiye'ye bir şey
kazandırmadığına, aksine zaman kaybına neden olduğuna, çıkarılan
birçok yasanın ya köşkten bir defa daha görüşülmek üzere iade edilmesiyle
ya da Anayasa Mahkemesinde iptal edilmesiyle defalarca tanık olduk.
Fakat, maalesef, AKP İktidarı, sayısal çoğunluğuna dayanarak, bu
ısrarcı, dayatmacı, muhalefeti İç Tüzük'ü kullanarak susturma,
etkisiz kılma çabasından vazgeçmiyor. Hâlbuki, kırsal alanda yaşayan
tüm vatandaşlarımızı bu kadar yakından ilgilendiren bir yasanın
insanlarımıza neler getireceğini, sanıyorum, hepimizin bilme
hakkı vardır.
Ancak, bu yasanın niçin temel yasa olarak
getirildiğini, biraz önceki, benden önce konuşma yapan iktidar
partisinin değerli konuşmacılarının ifadelerinden anlıyoruz.
Şimdi, bu yasa tasarısı, Sayın Bakanın ve değerli komisyon üyelerinin
de Tarım Bakanlığı komisyon toplantısında ifade ettiği gibi, temelde,
Avrupa Birliğinin Türkiye'nin kırsal kalkınması için vermeye hazır
olduğu birtakım kaynakları ilgilendiriyor. Bu kaynakları kullanabilmemiz
için Türkiye olarak böyle bir kurum kurmamız gerekiyor. Elbette ki,
bu kaynak, yalnız Avrupa Birliğinden gelecek kaynak değildir, millî
bütçeden de alınacak paylarla birlikte bu proje devam ettirilecektir.
Ama, buradaki sunumdan ve bu yasanın detaylı olarak görüşülmemesinden
anlıyoruz ki, sanki, bu, AKP Hükûmetinin bütçeden ayırdığı, kırsal
kalkınma ve tarım için ayırdığı bir pay olarak, maalesef, lanse edilmeye
çalışılıyor.
Değerli arkadaşlar, ülke nüfusumuzun
yaklaşık yüzde 35'inin yaşadığı kırsal alanlarla ilgili her türlü
iyileştirmeye ve bu alanlarda yaşayan insanlarımızın yaşam seviyelerinin
hiç olmazsa Türkiye standartlarına yaklaştırılması için yapılacak
her türlü çabaya, düzenlemeye destek vermek elbette ki en önemli görevlerimizdendir,
çünkü, ülkemizde tarım ve tarım sektöründe çalışan insanlarımızın,
kısacası, kırsal alanda yaşayan insanlarımızın yaşam şartları
gerçekten çok zordur ve benden önceki konuşmacıların söylediğinin
aksine de giderek kötüleşmektedir. Bu yüzden, kırsal alana kaynak
aktarımı, belki de ülkenin en önemli sorunudur. Avrupa Birliği sürecindeki
en önemli sorun da zaten tarım ve kırsal alandaki yaşam tarzı olarak
gözlerimizin önünde durmaktadır.
Değerli arkadaşlar, tarım sektöründeki
durumu görmek ve kırsal alandaki şartları anlamak için köylere çıkmaya
gerek yoktur. İl ve ilçe merkezlerindeki insanlarımızın durumuna
baktığınız zaman -kırsal alanın durumu üzerinde, kırsal alanın ne
vaziyette olduğu gözlerimizin önündedir- başta büyük şehirlerimiz
olmak üzere kent merkezlerine baktığınız zaman, karşınıza şöyle
bir manzara çıkmaktadır: Yoğun göç, çarpık kentleşme, tıka basa dolu
kahvehaneler, her evde en az bir işsiz ve buna bağlı olarak hırsızlık,
kapkaç, gasp, tecavüz, cinayet gibi toplum düzenini temelden sarsan
olaylarda inanılmaz artışlar var. Diğer yandan, tarımsal faaliyetlerin
başlayacağı önümüzdeki aylardan itibaren geçici tarım işçilerinin
oluşturacağı çadır şehirler, bugün ülkemizin görüntüsüdür.
Değerli konuşmacılar, Türkiye'de, AKP
İktidarıyla birlikte, tarıma ve kırsal kalkınmaya yapılan yatırımı
ve kırsal kalkınmadaki iyileştirmeden söz ettiler. Değerli arkadaşlar,
ben, bir tek şey size söylemek istiyorum: Kırsal alanda gelişme olmuşsa
dört yıldır, kırsal alandaki yaşam iyiye gitmişse, tarım sektöründeki
işler iyiye gitmişse, önümüzdeki aydan itibaren, Türkiye'nin değişik
yerlerinde şimdiye kadar görmeye alıştığımız çadır şehirler olmamalıdır.
Eğer çadır şehirler kurulmuyorsa tekrar
-Türkiye'nin her tarafında- demek ki, Hükûmetiniz başarılıdır, tarım
ve kırsal kalkınmada. Ama, bu çadırları, binlerce insanın, 10 binlerce
insanın yaşadığı çadırları tekrar göreceksek, başarı sıfırdır;
aksine, sorunlar giderek artmış demektir.
Değerli milletvekilleri, 22'nci Dönemde
tarımla ilgili olarak çıkardığımız yasaların çoğu Avrupa Birliği
uyum yasaları çerçevesinde, müktesebatın bir parçası olarak hazırlanmış
ve çıkarılmıştır. Maalesef, bu yasaların birçoğu ülke gerçekleriyle
örtüşmeyen düzenlemeler olarak yasalaşmıştır. Şu anda görüşmekte
olduğumuz yasa tasarısı üzerindeki görüşmeleri televizyonları
başında izleyen vatandaşlarımız, belki de -başta da söylediğim gibi-
Hükûmetin, kendilerini düşünerek bir yasa çıkardığını düşünebilirler,
fakat işin aslı öyle değildir. Bakın, Komisyon görüşmeleri sırasında
Sayın Bakan ne diyor: "Avrupa Birliği, gerek kendi içerisinde
gerekse üye ve aday ülkelerde, aday olan ülkelerde kırsal kalkınma
ile ilgili fonlardan, bunları, bu ülkeleri istifade ettirmek için
birtakım şartlar öne sürmektedir. Bu şartlardan bir tanesi de, bu tür
ajansların kurulmasıdır." Şimdi, ben bu kayıtları Tarım Komisyonundaki
zabıtlardan çıkardığım için, tamamen doğrudur.
İşte bu nedenle, başta da söylediğim
gibi, Hükûmetiniz, içeriği vatandaş tarafından anlaşılmasın diye,
bir temel yasa dayatması olarak Meclise getirmiştir.
Değerli arkadaşlar, Komisyonda da, yine
Genel Kurulda karşı karşıya kaldığımız yöntemin bir benzeri uygulanmış
ve tasarının ayrıntılı bir şekilde tartışılma olanağı bulunamamış,
önerilerimiz dikkate alınmamıştır. Tasarıda, faydalanıcıların
kimler olduğu belirtilmemektedir, komisyonların kimlerden oluşacağı,
komitenin ne anlama geldiği, desteğin kavram olarak ne olduğu,
araçların neler olduğu gibi eksiklikler, maalesef giderilememiştir.
"Kuruluş" başlıklı 3'üncü madde ile Tarım ve Kırsal Kalkınmayı
Destekleme Kurumu, kamu tüzel kişiliğini haiz, idari ve mali
özerkliğe sahip bir kurum olarak tanımlanmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Hükûmetinizin
özerklikten ne anladığı da burada açıkça ortaya çıkmaktadır. Bakın,
yasanın 14'üncü maddesinin ikinci fıkrasında kurumun üst yönetiminin
oluşma şartları nasıl tanımlanmış: "Başkan Bakanın önerisi üzerine
müşterek kararla atanır. Genel Koordinatör, Hukuk Müşaviri, Koordinatör,
il koordinatörleri, uzman, denetçi ve danışmanlar Başkanın teklifi
üzerine Bakan onayıyla, bunların dışında kalan diğer personel ise
Başkan tarafından atanır. "
Yine aynı maddenin sekizinci fıkrasıyla
"Sözleşmeli personele verilecek her türlü ödemeler dâhil net
ücretler Bakan tarafından belirlenir." ifadeleri yer almaktadır.
Şimdi, 14'üncü maddede durum böylesine
açıkken, kurumun başkanının Bakanın önerisiyle atandığı ve kuruma
aktarılacak yerli kaynağın Bakanlıkça tespiti idari ve mali özerklikten
bahsetme olanağını ortadan kaldırmamakta mıdır? Bu durumda kurulacak
bir kurumun idari ve mali özerkliğinden bahsedilebilir mi?
Yine, yasanın 6'ncı maddesiyle "Kurumun
en üst amiri olan Başkan, Kurumun icraatından ve emri altındakilerin
faaliyet ve işlemlerinden Bakana karşı sorumlu olup, aşağıdaki görev,
yetki ve sorumluluklara sahiptir." denip, görevleri sayılmaktadır.
Madde incelendiğinde, kurumun başkanının
çok geniş yetkilere sahip olacağı anlaşılmaktadır. İdari açıdan
atanmış ve bütçesi üzerinde Bakanın bu kadar etkili olduğu bir başkan,
iktidara rağmen, nasıl özerk olarak kalabilecektir? Göreve başlayış
şekli açısından Hükûmetin memuru olmaktan öteye gidemeyeceği anlaşılan
bir kurul başkanı Hükûmete rağmen nasıl özerk kararlar alabilecektir?
Yine, tasarının 9'uncu maddesinde
oluşturulacağı ifade edilen, izleme ve değerlendirme komitesiyle
ilgili olarak, birinci fıkrasında, sivil toplumun katılımına
açık olduğu vurgusu yapılmasına rağmen, aynı maddenin ikinci fıkrasında
komitenin üyeleri tanımlanmıştır ve tanımdan da anlaşılmaktadır
ki komitenin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Melik, konuşmanızı tamamlar
mısınız.
Buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
…tümü memur niteliğini haiz 11 kişiden
oluşacaktır. Bu hiyerarşik yapıdan özerk bir anlayışla eylem beklemek
pek mümkün görünmemektedir.
Değerli arkadaşlar, bu tür kurumların,
kuruluşların dünyada örnekleri vardır. Örneğin Amerika Birleşik
Devletleri'nde uygulanan kırsal kalkınma projelerinde ise üst kurul
oluşturulduktan sonra bu işi yürütebilecek arzulu, istekli, bölgeyi
iyi tanıyan bir takım kurmakla işe başlanmaktadır, ama yasayı tamamen
incelediğimiz zaman bu yasanın bu ihtiyaçlara çözüm bulamayacağı,
ülkemizde fazla sorunları çözemeyeceğini görmekteyiz.
Kırsal kalkınmadaki bizim anahtar kavramlarımız,
yoksulluğun giderilmesi, çevre kalitesini artırıcı kalkınma,
insana önem veren kalkınma ve kurumsal değişimdir. Kırsal alanda istihdam
alanı açmadıkça, kırsaldaki yaşam seviyesini en az ilçe merkezleri
düzeyine getirmedikçe, ne İstanbul'un sorunlarını ne de Türkiye'nin
sorunlarını çözemeyiz değerli arkadaşlar.
Bu duygu ve düşüncelerle yüce heyetinizi
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Komisyon sırasındaki milletvekili
arkadaşlarım, Sayın Bakanın da isteği üzere, gerekli notlar alınamıyor,
arkadaşlarım konuyla ilgili olarak görüşmeleri takip edemiyorlar.
Lütfen, Sayın Köşdere, saygıdeğer arkadaşlarım, Sayın Bakana gerekli
notlar iletilemiyormuş. Lütfen, bürokrat arkadaşlar da yerlerine
otursunlar.
Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum
Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Buyurun Sayın Özdoğan. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
tekrar huzurlarınızdayım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
milletim ve ülkem adına bir dileğim var; AK Parti Hükûmetinin tarım
alanını şekillendirici önemli bir adım atmadan ve Avrupa Birliği
ile müzakere sürecinde tarıma ilişkin düzenlemelerde etkili olmadan
bir an önce gitmesi.
Tarım ve çiftçi politikaları, ülkelerin
kaderlerini bir yüzyıl kapsamında ve derinliğinde etkileyebilecek
özelliklere sahiptir. 20'nci yüzyıl hatırlanırsa, eski Doğu Bloku
ülkelerinin çiftçiyi ve tarımı ihmal eden, arka plana iten politikalarının
bu ülkelerin kaderlerini nasıl acıklı bir plana soktuğunu çağdaşımız
herkes biliyor. Ben, ülkem tarımı ve çiftçisi adına AK Partiden bu
nedenle son derece endişe ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa Birliği
müzakere süreci tek başına Türk tarımının gideceği yönü belirleme
özelliğine tabii ki sahip değildir. Bu süreçte önemli olan, Türk tarımı
için siyasi iktidarların çizeceği ve üzerinde durmakla direteceği
yoldur. AK Parti Hükûmeti tarımımız için hiçbir noktada ısrarcı,
inatçı ve inançlı olmadığını şu ana kadar her alanda bizlere göstermiştir.
AK Parti Hükûmeti, Türk tarımının ve Türk çiftçisinin tabii ki Avrupa
müzakerelerinde önümüzdeki dönemde avukatı olamayacaktır. Sahip
olduğu gücü kotalardan, tarım sektörünün zayıflatılmasından yana
ve millî çıkarlardan öte bir yerde kullanacaktır çünkü.
Değerli arkadaşlar, Türk çiftçisinin
hiçbir arzusu, hiçbir ihtiyacı bu Hükûmet tarafından dikkate alınmamıştır
şu ana kadar. Çiftçimizin üretim esnasındaki girdilerden KDV alınmaması
yönünde çok acil bir ihtiyaç talebi vardır. Mazot, gübre, zirai ilaç,
tohum, yem gibi temel girdilerden alınan KDV, zaten korumasız olan
Türk çiftçisinin belini tamamen bükmektedir. Bu talep, ne Sayın Başbakan
ne de Maliye Bakanının umurunda şu ana kadar hiçbir zaman olmamıştır.
Türk çiftçisi ayakta kalma ve yok olmama çabası içinde ve çok zor bir
durumdadır. Çok merak ediyorum: Avrupa ülkelerinde çok değerli
olan çiftçiler, AK Parti Hükûmetinin gözünde neden bu kadar değersizdir?
Bunun sebebini az önce izah etmeye çalıştım.
Değerli arkadaşlar, bu Hükûmetin şeker
pancarı, tütün, çeltik, pamuk üreticisini silindir gibi ezen politikalarının
yanı sıra, vatandaşın kursağından geçen ete de maalesef saldırdığını
hepimiz biliyoruz. Hükûmetin yanlış politikaları sonucu hayvancılık
gerilemiş ve tükenme noktasına gelmiştir. Son yıllarda giderek
ağırlaşan olumsuz gelişmeler, öncelikle hayvansal gıdayla beslenme
ihtiyacı olan halkımızı, ülkemizde hayvancılıkla uğraşan kesimler
ile bu sektörde profesyonel olarak çalışan meslek mensuplarının çalışma
şartlarını, istihdam alanlarını ve iş güvenliği konularını da sıkıntılı
bir noktaya getirmiştir. Bu şartlarda, özellikle kırmızı et ve süt
alt sektörlerinde Avrupa Birliğine uyum sağlanabilmesi ve rekabet
edilebilmesi mümkün görülmemektedir.
Ülkemizde hayvancılık sektörünün en
başta gelen sorunları, örgütsel ve yönetimsel sorunlardır. Çok
amaçlı kırsal kalkınma kooperatifleri yerine, Avrupa Birliğinde
olduğu gibi, üretim alt sektörlerine göre besi, süt, tavukçuluk,
arıcılık, ipek böcekçiliği ve bu gibi örgütler kurulmalı, üretimi
sanayi ve pazarlamayla entegre olabilecek ihtisas kooperatifi
modeline gidilmelidir. "Hayvancılığı destekleme projeleri"
adı altında, köylülerimize yıllardır birer ikişer baş hayvan dağıtmakla
hayvancılığın kalkınamayacağı artık bilinmeli ve görülmelidir.
Hayvancılıkta hedef, orta ve büyük ölçekli işletmeler kurulması
olmalıdır. Şu anda kırsal alana yönelik yapılan çalışmalar, hayvancılık
faaliyetinden kırsal kalkınma ve kırsal sanayileşmeden uzak bulunmaktadır.
Dünyanın hiçbir ülkesinde, hayvancılık geliştirilmeden kırsal
ekonomik kalkınmayı başarmak mümkün olmamıştır. Hayvancılık sektörü,
tarımda istihdam fazlası nüfusun düşük maliyetle istihdam edilebileceği
ve katma değeri yüksek olan önemli bir faaliyet alanıdır, çünkü, Avrupa
Birliği ülkelerinde tarım ve hayvancılıkta fiilî istihdam düşük
görülmesine rağmen hayvancılık sektörünün toplam istihdamdaki
payı, doğrudan ve dolaylı olarak, Avrupa Birliği ülkelerinden Almanya'da
yüzde 20, Hollanda'da yüzde 30'dur. Maalesef, ülkemizde bugüne kadar
yürütülen yanlış tarım politikaları sonucu hayvansal üretim hep
geri plana itilmiş ve ağırlık bitkisel üretime verilmiştir. Oysa,
yapılması gereken öncelikli iş, tarımsal üretimde hayvancılığın
hâlen yüzde 25-30'lar düzeyinde olan payını, Avrupa Birliğinde olduğu
gibi, yüzde 50'nin üzerine çıkarmak ve bitkisel üretim ağırlıklı
olan desteklemeleri hayvansal üretime yönlendirmek gerekmektedir.
Tüm dünyada hayvancılık sektörü, yönetimsel
olarak veteriner hizmetleri merkezlidir. Veteriner hizmetleri
her ne kadar hayvancılık faaliyetiyle ilgili görünse de zoonoz hastalıklar
ve gıda güvenliği yönüyle halk sağlığını da yakından ilgilendirmektedir.
Ülkemizde, gelişmiş ülkelerin tersine bir uygulamaya gidilerek
veteriner hizmetleri hem hayvancılık hem de koruyucu halk sağlığı
faaliyeti alanlarından uzaklaştırılarak etkisiz kılınmıştır.
Hayvancılık ve veteriner halk sağlığı alanlarında istenilen düzeye
ulaşılması düşünülüyorsa, veteriner hekimlere, bu idari yapılar
içinde gereken yetki ve sorumluluklar verilmelidir.
Nitekim, yeni yayınlanan 2006 yılı Avrupa
Birliği İlerleme Raporu'nun gıda güvenliği ve veterinerlikle ilgili
kısmının sonuç bölümünde "Veterinerlik, bitki sağlığı ve gıda
sektörlerinde sınırlı ilerlemeler kaydedilmiştir. Ne yasaların
belirlemiş olduğu çerçeve ne de idari yapılar Avrupa Birliği müktesebatına
uyulmasına izin vermemektedir. Kontrol sistemi yetersiz kalmaktadır.
Veteriner hekimlik alanında esas sıkıntı, özellikle hayvan hastalıklarının
kontrolü ve endikasyonuyla ilgili." denilmektedir.
Değerli arkadaşlar, Tarım Bakanlığının
örgütlenme biçimi de çok irrasyoneldir. Tarım ve Köyişleri Bakanlığında
mevcut fonksiyonel yapılanma yerine sektörel yapılanmaya gidilmeli
ve hayvancılık yönetimi çok başlılıktan kurtarılmalıdır. Uluslararası
Cenevre Antlaşması'na uygun olarak veteriner hizmetlerinin yürütüldüğü
diğer bakanlıkları da içine alacak şekilde hayvan sağlığı, hastalıklarla
mücadele, yetiştiricilik, ıslah, gıda güvenliği ve veteriner
halk sağlığı, hayvan hakları ve refahı, hayvan besleme, sınır kontrolleri
ve bilgi iletişim sistemlerini kapsayacak ve Avrupa Birliğiyle
uyumlu olacak şekilde veteriner çerçeve kanunu bir an önce çıkarılmalıdır.
Avrupa Birliği müktesebatının yaklaşık
yüzde 25'i veteriner hekimlikle ilgili konulardan oluşmaktadır.
Ülkemizde Avrupa Birliğinde rastlanmayan hayvan sağlığının yanı
sıra insan sağlığını ve dolayısıyla ülke ekonomisini de tehdit
eden önemli salgın ve zoonotik hayvan hastalıkları yok edilemediği
sürece Avrupa Birliğine katılım aşamasında çok ciddi sorunlarla
karşılaşacağımız muhakkaktır. Ayrıca da, hayvansal kökenli gıdalarda
Avrupa Birliğinde olduğu gibi çiftlikten sofraya kadar tüm aşamalarda
veteriner kontrolü zorunluluğu kuralının ülkemizde de uygulanması
için gerekli önlemler alınmalıdır.
Avrupa Birliği tarafından müktesebata uyum için 5179 sayılı
Gıda Yasası'nda yapılması istenen değişiklikler daha fazla gecikmeden
yapılarak gıda terörü önlenmelidir. Her hafta, hemen hemen her gün
ülkemizin çeşitli yerlerinde gıda zehirlenmeleri vakalarına
rastlıyoruz. Maalesef Tarım Bakanlığı bunlarla baş edemiyor. Ülkemizde
bugüne kadar veteriner hizmetleri uluslararası normlara ve Avrupa
Birliğine uygun yapılandırılmadığı için hayvanlardan insanlara…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
…hayvanlardan insanlara gıda ve diğer
yollarla bulaşan zoonoz hastalıklar giderek artış göstermiştir.
Bunlarla ilgili mücadeleyi Tarım Bakanlığı en geniş anlamda mutlaka
yerine getirmek durumunda ve mecburiyetindedir.
Değerli arkadaşlar, hayvancılığımıza
ve tarımımızın diğer alanlarına ilişkin bu anlattıklarımın ülkemiz
lehine çözümlenmesi için ihtiyacımız olan şey, en başta Türk tarım
ruhunu taşıyan bir siyasi yönetim ve Türk tarımı için inatçı bir siyasi
ruhtur; o da AK Parti Hükûmetinde yoktur. Seçim öncesi dönemde Türk
milliyetçiliğini oynamaya başlayan AK Parti Hükûmetinin, milliyetçilik
için en önce Türk çiftçisinin nasırlı elini ve ayağını öpmesi gerekir;
Türkiye'yi uluslararası planda yüksek tutmanın yolunun da Türk çiftçisinin
ellerinde yattığını görebilmesi gerekir diyor, hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına, Ankara Milletvekili
ve Grup Başkan Vekili Sayın Salih Kapusuz. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Grubumuz adına
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz yasa, günü, günceli
ve gerçek anlamda çağdaş bir yönetim anlayışıyla ülkemizdeki tarımı
verimli kılmak ve aynı zamanda kırsal kalkınmayı da öne çıkartarak
tamamlamaya yönelik kurumsal bir adımdır. Böyle bir faaliyet, elbette,
oluşturulmak istenen amacına yönelik bu çalışmaların başlatılmış
olmasını, ülkemiz adına, iktidar-muhalefet farkı gözetmeksizin
Türk çiftçisi adına önemli bir adım olarak kabul ediyoruz. Bu adımın
atılabilmesi için, hem kendi imkânlarımız hem de uluslararası, özellikle
Avrupa Birliği süreci, Katılım Ortaklığı Belgesi ve tarım stratejisi
açısından böyle bir yasanın çıkartılması, ülkemiz ve çiftçimiz adına bir kazanımdır.
Değerli arkadaşlar, bu yasayı temel
yasa yaptık. Gerçekten, önemli bir yasa. Ben, arkadaşlarımızın tenkitvari
de olsa katkılarını, bu yasa için orta yere koyduğu düşüncelerini
önemsiyorum. Bakanlığımız da ilgili arkadaşlarımız da bu konuyla
ilgili olarak müzakereler sırasında öne çıkartılan hususları yakinen
takip ediyorlar. İnancım odur ki, bu yasa, çiftçimiz adına, ülkemiz
adına, bundan sonraki birçok gelişme için bir imkân olarak önümüzde
durmaktadır.
Tarım denilince, riskli bir alan, yağış
olur, bir problemi; yağış olmaz, kuraklık olur, başka bir problemi; az
ürün olur, başka problemi; çok üretim olur, rekolte yüksek olur, başka
problemleri sürekli bünyesinde taşıyan riskli bir alandır tarım.
Dolayısıyla, tarımın da verimli olabilmesi için sulu tarım çok öne
çıkmaktadır. Bizim, birçok riski azaltmamız, verimi yükseltmek için
tarım konusunda mutlaka ama mutlaka sulu tarımı önemsememiz lazım.
Arkadaşlarımızdan bir konuşmacı, değer
verdiğim bir arkadaşım dedi ki: "Bir dört yıl geride kaldı, beşinci
yıldayız, bir metre karelik sulama projesi hayatiyet kazanmadı,
bir alanı genişleterek sulanan miktarın biraz daha genişlemesi
için hiçbir gayret olmadı." diye çok üzücü, benim de biraz düşündüğüm,
derhâl yetkililerle temasa geçerek size aktarmam gerekli olan bilgileri
vermeme sebep olan bir konuşma yaptı.
Şimdi, gerçekten, bu geçirdiğimiz dört
yıl, beş yıl içerisinde, biz, yeni sulama alanlarına hiçbir katkı,
hiçbir yatırım yapmadık mı? Bizi burada izleyen, dinleyen bölgelerimizdeki
bütün insanlarımız, elbette, bu konuşmaları da herhâlde değerlendirmektedirler.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) -
"GAP'ta" dedi… "GAP'ta" dedi, GAP'ta…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli kardeşlerim,
bakınız, birincisi şu: Sulama teknolojisinde bir devrim mahiyetinde
bir adım atılmıştır. Şimdiye kadar klasik sistem, açık kanalet sistemiyle
ne yapılıyordu? Sulama yapılıyordu. Toprağın çoraklaşması başta
olmak üzere, su israfından…
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Salih Bey,
GAP'la ilgili söyledi, Türkiye için değil.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) -
"GAP'ta" diye söyledi.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, ben…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Tutanakları
var, tutanaklar…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Başkanım,
ben, arkadaşım burada olsaydı, ona da ayrıca soracaktım. Kendisi
burada yok, gelince…
BAŞKAN - Sayın Hatibe müdahale etmeyelim.
Buyurun Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …ve tutanaklara
dönüp bakmak imkânına sahibiz, ama, benim bir şey düzeltmek için bunları
söylemek ihtiyacım var.
Birincisi şu: Sulama teknolojisinde
değişiklik yaptık. Kapalı sistem, boruyla, damlama ve bir de yağmurlama
sistem, çağdaş anlamda, verimliliğin temel sulamadaki öncelikleri
arasındadır.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Daha
önce vardı bu sistem Salih Bey, bugün mü icat oldu?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, yaygın
değildi ve özellikle icat olarak değil, Devlet Su İşleri bundan sonra
planlamış olduğu bütün yatırımları buna yönelik hazırlamakta,
buna yönelik proje yapmakta ve buna yönelik uygulamaya geçmektedir.
Değerli arkadaşlarım, Devlet Su İşlerinin
bu alandaki sorumluluğuna giren Türkiye'mizle ilgili bir haritasını
size göstermek istiyorum. Bakınız, bu haritada Türkiye'nin bütün
noktalarında -herhâlde görüyorsunuz- her türlü yatırımla ilgili
işaretleme yapılmıştır. Bunlardan bir tanesi yeşille gösterilen
alanlar sulamayı ifade ediyor, barajlar ve göletler koyu maviyle,
enerji santralleri kırmızıyla, içme suyu tesisleri açık maviyle,
gri renkte olanlar da taşkın korumayla ilgili olarak Türkiye haritasında
bu dönemde yapılan, 2003-2006 yılı itibarıyla tamamlanmış olan projeleri
ihtiva etmektedir.
Bakınız -bu aşağı kısma da yine dikkatlerinizi
çekmek istiyorum- aynı kurum, Devlet Su İşleri 2000 yılında 1 proje
tamamlamış, 2001 yılında 2 proje tamamlamış, 2002 yılında 6 proje,
yani, üç yılda 9 tane proje tamamlamış, ama, 2003-2006 sonu itibarıyla
ise 363 tane burada gösterilmekte olan projeyi tamamlamış. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Peki, bu projelerle ilgili olarak kısa
bir açıklama yaparsak, değerli arkadaşlar, 105 tanesi baraj ve gölet,
temeli bizden önce atılmış… İlk geldik, 1.500 tane, Devlet Su İşlerinde
proje yığını var. İhale edilmiş işlerin bitirilmesi için çeyrek asra,
yirmi altı yıla ihtiyaç var. Eğer bu anlayışla gidilecek olsa bu
projelerin hiçbir tanesinin bitme şansı yok ve bunlardan kazanılacak,
elde edilecek gelirlerin yatırıma döndürülmesi gibi fırsat da
yok. En yüksek oranda bitmesi gerekli olandan başlamak üzere, aşağıya
doğru hızlı bir tempoyla bu çalışmaları götürdük. Bakınız, 105 tanesi
baraj ve gölet, 6 tanesi HES (hidroelektrik santrali), 75 tanesi sulama,
20 tanesi içme, kullanma ve sanayi suyu, 148 tane de çevre ve taşkın
korumayla ilgili projedir.
Bakınız arkadaşlar, bunlar için yapılan
yatırım miktarı 10 katrilyondur. Peki, yapıldı da ne oldu?
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Bunların
kaç tanesinin temelini attınız Salih Bey? Kaçının temelini attınız?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Yapıldı da
ne oldu? Ne kadar alan sulanıyor derseniz, modern sulama anlayışıyla
517.746 hektar arazi suya kavuşmuştur. Sulu tarım yapılmaya başlanmıştır.
Bir kez daha tekrar ediyorum, 517.746 hektar. 1 hektar alan sulamaya
konulmadı denilirse, bu doğru olmaz. Bu kadar büyüklükteki alan suya
kavuşmuştur.
Değerli arkadaşlar, yine bu projede,
bu haritada gösterdiğim gibi 15 tane şehrimize, 10 milyon insanımızın
yaşadığı yere, gerçekten, su getirilmiştir, içme suyu. Yine aynı
şekilde, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'ne ilk defa boruyla su nakledilmesi
startı verilmiştir. Bunu şunun için ifade ediyorum: Değerli arkadaşlar,
elbette sizler de iktidar veyahut da muhalefet milletvekili olarak
hiç ayırım etmeksizin, bu memlekette daha iyi tarım olsun, tarım daha
iyi gelişsin, çiftçimizin hayat standardı yükselsin, sulu tarımın
daha çok yapılması lazım, daha verimli üretimlerin yapılması lazım,
daha çeşitli tarım ürünlerine geçilmesi lazım. Küçülmüş arazilerin
daha fazla küçülmemesi için birlikte kanun çıkardık. Biliyorsunuz,
araziler bizde çok bölünmüş.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Pazarlamanın
iyi yapılması lazım.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Aynı şekilde
pazarlamanın gerçekten yönlendirilerek, izah edilerek, teşvik edilerek…
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - İhracatın
yapılması lazım.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …öncülük yapılarak
yapılması gerekiyor. Lütfen şuna dikkat buyurun: Ürün çeşitliliği
açısından hatırlarsınız, değerli arkadaşlar, bakınız kiraz üretiyoruz,
vişne üretiyoruz, bodur elma sistemiyle daha verimli, tercih edilen
elma üretimini teşvik ediyoruz. Kırsalımızda özellikle ceviz, badem
ve benzeri çeşitlerin yatırımını, üretimini yapmak isteyen herkese
destek veriyoruz. Lütfen dikkat buyurun, tarımda tam 49 kalem teşvikimiz
söz konusu, desteğimiz söz konusudur. Bunu yeterli bulmayabilirsiniz,
elbette imkânımız olursa, fırsatımız olursa, köylümüz için, kırsalda
yaşayan insanımız için çok daha fazlasını vermeyi canı gönülden
istiyoruz. Biz onların parçasıyız, onlar da bizim baş tacımızdır.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sözle
olmuyor Salih Bey.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bir başka kalem…
Bir cümle daha ifade etmek istiyorum. Değerli arkadaşlar, bu sene
doğrudan gelir desteği, gübre desteği, mazot desteği dâhil olmak
üzere 5,3 katrilyon destek vereceğiz. AK Parti İktidarı döneminde,
bu sene vereceğimiz destekle birlikte, çiftçimize aktarmış olduğumuz
para, nakit para 20 katrilyondur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET IŞIK (Giresun) - Karadeniz'e bir
şey gelmedi Sayın Başkan.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim?
MEHMET IŞIK (Giresun) - Karadeniz'e bir
şey gelmedi.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Ege'ye de gelmedi.
MEHMET KARTAL (Van) - Van'a da gelmemiş.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Nereden çıktı
bu 20 katrilyon?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlarım…
Efendim?
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Bakan kaç lira
dedi, siz kaç lira diyorsunuz!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Şimdi,
herhâlde bir kez daha ifade etmemde yarar var, Sayın Bakanımız söylediler,
bu sene yılbaşı itibarıyla Başbakanımız ilan etti, dedi ki:
"2007 yılı ödemeleri nisan ayının başında ve haziran ayının başında
olacaktır." Allah vermesin, bir daha yaşamayalım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kapusuz, para sesi duyulunca
ortalık hareketlendi, demek ki sıcak bir şey; bak, görüyorsun yani…
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Başkanım,
hemen tamamlıyorum, özür dilerim. Özür dilerim.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Vermediğiniz
hâlde "verdik" diye kandırıyorsunuz vatandaşı.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
Allah korusun, bir ilçemizde, bir bölgemizde, bir ilimizde bundan
sonra felaket olmasın. Felaket olan illerimizde öncelik verildi,
bunların ödemeleri yapıldı, diğer illerimize de bu planlanan şekliyle
yapılacaktır. Dolayısıyla, biz nereye bakmak durumundayız? Önümüze
bakmak. Daha iyiye, daha güzele ulaşmak için hep birlikte katkı vermeliyiz.
Şu yasayı engellemek için karar yeter
sayısı istemek, şu yasada engelleyici birtakım yollara girmek,
çiftçimiz adına doğru bulmadığım yanlış tavırlardır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Avrupa Birliği
adına, Avrupa Birliği… Çiftçi değil, doğru konuş ya! Avrupa Birliği
ya!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sayın Başkanım,
bakınız, adına ne derseniz deyin, bizim bütün amacımız, milletimize
hizmettir. Avrupa Birliğinden bir kaynak varsa, onu da aktarırız.
MEHMET KARTAL (Van) - Bütçede binde 1 değil
mi?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, aktarırız.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - O zaman,
niye karar yeter sayısını bulundurmuyorsunuz Sayın Kapusuz?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Dolayısıyla,
bunun, direkt olarak Avrupa Birliğiyle değil de çiftçimizle, milletimizle,
ülkemizle alakalı olduğunu…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çiftçiyle alakası
yok!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …kavramanız
lazım diye düşünüyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kapusuz.
Bölüm üzerinde, şahsı adına, Konya Milletvekili
Özkan Öksüz.
Sayın Öksüz, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; evet, biz, bu kanunu, Avrupa Birliği
adına değil, çiftçimiz adına çıkarıyoruz. Neden çiftçimiz adına?
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Gerekçeyi o
zaman okumamışsınız Sayın Öksüz!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Eğer siz, Avrupa
Birliğinden alınacak 2 milyar…
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Gerekçeyi
okumamışsınız ama!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - …şu andaki Türk
Lirasına karşıysanız, ona bir şey diyemem. Eğer siz, Avrupa'dan gelecek
bu yardımlara karşıysanız, tamam, o zaman diyelim ki, Avrupa Birliği
namına… Evet, benim çiftçime para gidecekse, Avrupa Birliği namına
da olsa ben bu kanunu çıkaracağım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Gelsin! Gelsin!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Çünkü, bu kanun,
benim çiftçime 2,5 katrilyona yakın bir destek getirecek. Eğer buna
karşıysanız, benim diyeceğim yok size.
MEHMET IŞIK (Giresun) - Toplama çıkarma
bilmiyorsunuz herhâlde!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Arkadaşlar,
1960'lı yıllarda, yeşil devrim olarak adlandırılan tarımda modernleşme
girişimleri sonucu, makineleşme, kimyevi gübre, geliştirilmiş
tohum, ilaçlama gibi teknolojik yeniliklerin kullanılmasına başlandı.
Modern tarım, gelenekçi tarımla uğraşanları, özellikle küçük üreticiyi,
topraksız köylüleri doğrudan etkilemiş, bu da köylerden kentlere
göçleri hızlandırmış, mevsimlik işçi göçünü de ortaya çıkarmıştır.
Kırsal kalkınma, özünde, kentler ve kırsal alandaki sosyokültürel,
ekonomik farklılıkların mümkün olduğu kadar ortadan kaldırılarak
bir dengeye kavuşturulmasını, kırsal nüfusu yerinden kalkındırmayı,
bir başka deyişle, göç ve istihdam sorunlarını yerinden çözmeyi
amaçlandırmaktadır bu kanun.
Türkiye'de, kırsal yerleşimler sayıca
fazla, nüfus olarak küçük ve yerleşim düzeni olarak dağınıktır. Bu
durum hizmet götürme maliyetlerini artırmakta, kırsal kalkınma
için yerleşim bazında bulunması gereken kriterlerin oluşumunu da
güçlendirmektedir.
Kırsal kalkınma için, belirlenen hedeflerin
gerçekleştirilmesinde sağlam araçlarla desteklenmiş politikaların
ortaya konulması kadar, bu politikaların uygulanması ve izlenmesini
sağlayacak olan idari yapılanmanın doğru biçimde oluşturulması
da önem taşımaktadır.
Bu kapsamda, ülkemizde bugüne kadar
birtakım çalışmalar yürütülmüş, farklı yörelerde doğal kaynakların
daha iyi değerlendirilebilmesi ve kırsal kesimde gözlenen sosyoekonomik
farkların ortadan kaldırılması amacıyla kırsal kalkınma projeleri
uygulanmıştır.
Bu nedenle, iktidara geldiğimiz günden
itibaren, kırsal alandaki çiftçilerimizin gelir düzeyini artırmak
için elimizden gelen gayretleri sarf ettik. Bizden önceki hükûmetler
tarım ve hayvancılık alanında çiftçimize yeteri kadar destek vermezken,
AK Partinin iktidara gelmesiyle tarım ve hayvancılık destekleri
hayli artmıştır. 2002 yılında çiftçimize tarımsal destek olarak
2,051 milyar yeni Türk lirası, yani 2 katrilyon para verilmişken,
2006 yılında bu 5 katrilyonu aşmıştır. Hayvancılık alanında aynı
şekilde verdiğimiz destekler yüzde 729'luk bir artışla rekor olmuştur.
Hayvancılık sektörü konusunda cumhuriyet tarihinin en fazla desteği
verilmiştir. 1990'la 2002 döneminde 600 projeye 90 milyon yeni Türk
lirası verilirken, 2003-2005 yılları arasında kırsal alanda sosyal
destek projesi ile 629 projeye 400 milyon yeni Türk lirası kaynak aktarılmıştır.
Bu durum uygulamalarıyla, yeni yeni çiftçilerimiz iş sahibi olmuşlardır.
Kırda yaşayanların yaşam düzeyinin
yükseltilmesi için çaba gösterdik. Su Ürünleri Kooperatifleri Merkez
Birliği, Türkiye Tarımsal Amaçlı Kooperatifler Millî Birlikleri
kuruldu. Süt teşvik primlerinde kooperatifler lehine düzenlemeler
yapıldı. Tarımsal amaçlı kooperatiflerin kuruluş işlemleri bizden
önce sadece Ankara'da yapılırken, bunları iller düzeyine indirdik.
Yine, bizim geldiğimiz günden beri genel
bütçeden 2003 ile 2006 yılları arasında 29.300 baş hayvan, genel bütçeden
gene küçükbaş hayvan 70.200… Yine, kırsal alandaki sosyal destek projeleriyle
küçükbaş hayvan desteği yapıldı. Kırsal alanda sosyal desteklerle
büyükbaş hayvan 41 bin, küçükbaş hayvan 118 bin… Yani, geldiğimiz günden
beri kırsal alanda toplam olarak 70.812 büyükbaş hayvan dağıttık, 189
bin de küçükbaş hayvan dağıttık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Köylü
niye ağlıyor?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Arkadaşlar,
köylü ağlamıyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Köy
görmemişsin köy!
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Seviniyor, çiftetelli
oynuyor köylü!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Medyanın
arkasına saklanıyorsun, medyanın arkasında siyaset yapıyorsun.
BAŞKAN - Sayın Özkan, buyurun.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Arkadaşlar,
geldiğimiz günden beri… Geçen gün ben bu kürsüde yine dile getirdiğimde
bir arkadaşımız kalkıp cevap verdi. Türkiye'de hayvancılık miktarı
azaldığı hâlde Türkiye'de süt üretimi yüzde 25 artmıştır. Bu Hükûmet
döneminde yüzde 25 artmıştır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - İyi
sağıyorsunuz demek ki!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - 8,5 milyon tondan
şu anda 11,5 milyon tona yakın bir süt üretimi sağlanmıştır bu vermiş
olduğumuz destekler, bu dağıtmış olduğumuz hayvanlar sayesinde.
Benim çiftçim şu anda kazanıyor. Eskiden
karasığıra üç kilo-beş kilo yem verirken üç kilo-beş kilo süt alan
bir çiftçim, şu anda, dağıttığımız inekler sayesinde altı-yedi kilo
yemle yirmi beş ve otuz kilo süt elde etmektedir. İşte AK Parti İktidarının
anlayışı budur, bizim anlayışımız budur arkadaşlar.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Hayvancılık
öldü, hayvancılığı öldürdünüz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Verdiğimiz şu
andaki desteklerle çiftçimizi ayakta tutmaya gayret ediyoruz. Siz
istediğiniz kadar şey yapın, şu anda çiftçi bizimle beraberdir, bunu
bilesiniz yani. Çiftçimizin herhangi bir şeyi yoktur. Siz ancak gazetelerdeki
okuduklarınızla yetiniyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Öksüz, konuşmanızı tamamlayınız.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Köylere beraber
çıkalım.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Araştırma komisyonu
kur, çıkalım.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Biz, şu anda
çiftçiye verdiğimiz kurs, kırsal alanda tarım yapan, susuz tarım yapan
çiftçimize vermiş olduğumuz desteklerle çiftçimizin yapmış olduğu
masrafların hepsini destek olarak kendilerine veriyoruz. Bunu bilesiniz
yani.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Ne teşviki vermiş
bunlar?
BAŞKAN - Sayın Öksüz, konuşmanızı tamamlayın.
Süreniz doldu, lütfen…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Devamla) - Bitiriyorum.
Çiftçilerimizin almış olduğu üretim
de kendi ceplerinde kalıyor.
Hepinize sevgi ve saygılarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Bunlar ayrı bir
dünyada mı yaşıyor?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Ben köylüyüm. Ben
şu anda köyde yaşıyorum.
BAŞKAN - Sayın Anadol, açıklama mı yapacaksınız?
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Evet efendim.
BUYURUN - Buyurun.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Neyse, torpil
yaptınız Kemal Bey'e. Olsun.
BAŞKAN - Grup başkan vekillerine o kadar
olur.
VI.
- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Grubu adına konuşan Muğla
Milletvekili Gürol Ergin'in bir ifadesinin yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle
açıklaması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; önce, Sayın Başkana, bana söz
olanağı tanıdığı için, gerçekten, teşekkür ediyorum. Gecenin bu
saatinde de sizleri fazla meşgul etme niyetinde değilim.
Sayın Salih Kapusuz, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubu adına, Grup Başkan Vekili olarak, aynı zamanda Partinin
sözcüsü olarak görüşlerini dile getirdi; saygı duyuyorum, katılmamakla
beraber konuşmaya. Kendisi bilgilerini tekrarladı, Meclisi bilgilendirdi,
arkadaşlarımız itiraz ettiler. Şimdi benim kürsüye çıkma nedenim
şu: Herhangi bir sataşmada filan bulunduğu iddiasında değilim.
Böyle bir şey de olmadı; ama "69'uncu maddeyi göre kendisine izafe
edilen görüş değiştirilmişse, tahrif edilmişse, bir milletvekili,
bir grup veya bakan bu konuda söz isteyebilir" diye Sayın Başkandan
talepte bulundum. O da bana bu olanağı tanıdı. Tekrar teşekkür ediyorum.
Şimdi, Sayın Salih Kapusuz birtakım
teknik bilgiler verdi, Devlet Su İşleri çalışmalarıyla ilgili olarak.
Bu bilgileri Meclise sunma gerekçesi de şuydu: Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına konuşan Muğla Milletvekili Sayın Gürol Ergin birtakım
cümleler sarf etti, iddialarda bulundu. İsim verin veya vermeyin,
CHP Grubu adına konuştuğu için ona izafe edilen görüş ve "Gürol
Ergin, Adalet ve Kalkınma Partisi iktidarında bir karış, bir metre
sulama alanı açılmadığını söyledi." diye iddiada bulundu ve
ondan sonra da konuşmasını bu iddia üzerine bina etti, işte, haritaları
gösterdi, Devlet Su İşlerinin çalışmalarını anlattı.
Şimdi, Devlet Su İşleri, devletin kurumudur.
İster Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında ister Adalet ve Kalkınma
Partisi iktidarında ister başka partilerin iktidarında Devlet
Su İşleri gibi bir kurumun çalışması, Türkiye'de sulanan alanların
genişletilmesi, Devlet Su İşleri tarafından genişletilmesi, bizi
ancak memnun eder.
Ayrıca, tabii, bu memnuniyetin dışında,
Adalet ve Kalkınma Partisiyle hiç ilgisi olmasa bile -geçen gün Orman
ve Çevre Bakanı da söylemişti- Devlet Su İşleri Genel Müdürlüğünün
yaptığı her çalışma memleket hayrına olmamıştır. Bilim dışı, akıl
dışı çalışmalarla, koskoca Amik Gölü, Hatay ilindeki Amik Gölü kurutulmuştur,
haritadan silinmiştir. Ramsar Sözleşmesi'nde Türkiye Cumhuriyeti'nin
imzası vardır, sulak alanların korunması, kurtarılması yolunda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Anadol, tamamlayın
konuşmanızı.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Tamamlıyorum.
Ama, sulak alanlar "bataklık
alan" diye kurutulmuştur ve hiçbir faydası da olmamıştır çiftçiye.
Şimdi, Gürol Ergin ne demiş? Tutanak
elimde, ondan söz aldım: "Kalkınma… Bakın, görüştüğümüz yasa nedir?
Kırsal kalkınma. Şimdi soruyorum -Sayın Bakan burada- Güneydoğu
Anadolu Projesi çerçevesinde, siz iktidara geldiğinizde, dört buçuk
yıl önce sulanan alan ne kadardı GAP Bölgesinde, bugün ne kadar? Bir
metre kare artış sağlayamadınız; bu mu kırsal kalkınma? Bu muydu
kırsal kalkınma? Bu kafa mıdır kırsal kalkınmayı gerçekleştirecek
olan? Mümkün mü arkadaşlar? Sulama olmadan kırsal kalkınma olur mu?
Türkiye'nin en netameli bölgesini bile boş verdiniz. Ondan sonra,
'kırsal kalkınmayı sağlıyoruz' diyorsunuz." diyor Gürol Ergin
ve Sayın Bakan, Sayın Salih Kapusuz veya Adalet ve Kalkınma Partisinden
herhangi bir milletvekili bu sözlere itiraz etmiyor. Çünkü, bu söz
doğru. Burada Urfa milletvekillerimiz var, sizden de, bizden de;
GAP bölgesinin diğer milletvekilleri var. Eğer, bu iddia yanlışsa,
çıkın onu yalanlayın. Bizim Grup Sözcümüzün iddiası GAP'la ilgilidir.
İddia budur. Bir daha tekrarlıyorum bunu, Türkiye'yle ilgili değildir;
düzeltiyorum.
Dinlediğiniz için hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Anadol.
V.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
9.-
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu Kuruluş ve Görevleri
Hakkında Kanun Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu
Raporu (1/1245) (S. Sayısı: 1261) (Devam)
BAŞKAN - Sayın Bakanın söz talebi var.
Hükûmet adına, Tarım ve Köyişleri Bakanı
Sayın Mehdi Eker; buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli
üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, ne zaman bu yüce Mecliste tarımla
ilgili bir mevzuat, bir kanun görüşülmeye başlansa, maalesef, muhalefet
etme telaşıyla, her yapılana illa muhalefet etme endişesiyle
gerçekler çarpıtılmakta ve kamuoyu yanlış bir şekilde bilgilendirilmektedir.
(CHP sıralarından "Yok, yok" sesleri) Her ne kadar, tabii, partimizin, AK Partinin
değerli sözcüleri bunlara zaman zaman cevaplar vermekte, açıklamalar
yapmakta ise de, maalesef, tekrarlanıyor bu yanlışlar ve bu da, tabii,
üzücü olmaktadır.
Şimdi,
en son konuyla… Tabii, işin başında, ismi de söylendiği için,
ana muhalefet partisinin değerli sözcüsü, GAP'la ilgili, sulamada
bizim bir katkımızın olmadığını söyledi. Değerli arkadaşlarım,
bu, doğru değildir. Şimdi, ben, size bir rakam vereceğim: GAP'ta 1995
yılında, Harran'a suyun verildiği yıl, bu yıldan 2003'e kadar toplam
olarak 162 bin hektar alan sulamaya açılmıştır. 2003-2006 yılları arasında,
yani AK Partinin Hükûmet ettiği yıllarda ise 94 bin hektar alan ilave
olarak sulamaya açılmıştır.
GÜROL ERGİN (Muğla) - GAP'ta?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - GAP'ta.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Bakan, biraz doğru
konuş!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Tekrar ediyorum, GAP'ta, yani, Güneydoğu Anadolu
Bölgesi Projesi kapsamında.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yani, kaçtan kaça
çıktı, söyleyin bakalım rakamı…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - 160'a 90 daha ekleyeceksin.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Kaça?
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - 160'a 90 daha ilave
edeceksin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Biraz önce söyledim Hocam, sizin anlamanız gerekiyordu…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Zaten sen anlayamamışsın
ki.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Ama, doğru konuşmuyorsunuz…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Ama, değerli milletvekilleri…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Bakanımızı dinleyelim, karşılıklı tartışmayalım.
Sayın Bakanım, buyurun, Genel Kurula
hitap edin.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Doğru konuşsunlar
ya!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, GAP bölgesinde 256 bin
hektar alan sulamaya açılmıştır toplamda ve biraz önce de söylediğim
gibi, bunun 94 bin hektarı AK Parti Hükûmeti zamanında sulamaya
açılmıştır, 2003-2006 yılları arasında. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İnanmayan gider ölçer.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Hoca Nasrettin
kürsüye çıktı!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Bir şey daha söylüyorum değerli milletvekilleri:
Bakın, 2002 yılında Türkiye'de toplam olarak 4 milyon 230 bin hektar
alan sulanmakta idi ve AK Partiden önce ortalama olarak yılda en fazla
60 bin hektar alan sulamaya açılıyor bütün Türkiye'de.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Her
şeyi siz yaptınız, geçmişte hiçbir hükûmet yoktu!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Bizim dönemimizde birçok şey yapıldı. Her şeyi elbette
ki biz yapmadık; ama, daha birçok şeyi de yapacağız.
Şimdi bakın, 2003 yılında 152 bin hektar,
2004 yılında 110 bin hektar, 2005 yılında 210 bin hektar, 2006 yılında
100 bin hektar, toplamda 572 bin hektar alan AK Parti Hükûmeti zamanında
Türkiye'de sulamaya açılmıştır değerli arkadaşlar. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Yani, bunun manası şudur: 2002 yılında, hükûmeti devraldığımız
yılda, toplam sulanan alan 4 milyon 200 bin hektar iken, bu, 2006-2007 yılı
başında 4 milyon 800 bin hektar alana çıkmıştır. Dolayısıyla, bu, AK
Partinin yaptığı bir icraattır.
Yetmemiştir değerli arkadaşlar, Harran'da
daha önce "vahşi sulama" diye tabir ettiğimiz yüzey sulamasının
yarattığı sorunları, hem toprakla ilgili sorunu hem de çevre ve su
israfı konusunda yarattığı sorunları göz önünde bulunduran
Hükûmetimiz, geçtiğimiz yıl, kırsal kalkınma yatırımları kapsamında,
yüzde 50 hibe destekli damla sulama projeleri hayata geçirmiştir.
2006 yılı içerisinde damla sulamayla ilgili 220 tane proje kabul
edilmiş ve bunlar yüzde 50 oranında hibe yoluyla desteklenmiştir.
Bu da AK Partinin…
Yetmedi, bir şey daha söylüyorum: Şimdi,
bu yıl, önümüzdeki haftalarda, bu yüzde 50'yi de ödeyemeyecek olan
vatandaşlarımız varsa, "ben yüzde 50'yi de ödeyemiyorum, benim
burada ödeme gücüm yok" diyen vatandaşlarımıza…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Hepsi
perişan, ödeyemezler.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - …diyen vatandaşlarımıza biz yeni bir imkân sunuyoruz.
O da şu: Ziraat Bankası bunları kredilendirecek. Neye karşı? Neye
karşı?
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Hükûmete karşı!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Devletin verdiği, AK Parti Hükûmetinin verdiği tarımsal
desteklemeleri temlik etmek suretiyle, isteyen vatandaşlarımız,
bunun karşılığında, o yüzde 50'yi de, oradan kredi yoluyla alıp, damla
sulama, yani modern sulama tesislerine kavuşacaklardır. Bizim
amacımız bu. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, Sayın Başkan, ben,
bugün, burada görüştüğümüz, görüşmekte olduğumuz tasarıyla ilgili,
müsaadenizle, bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
Bu kanunun çıkarılmasının sebebi şu.
Yani, böyle bir kanun tasarısıyla sizin huzurunuza Hükûmet olarak
gelmemizin sebebi şu: Avrupa Birliği üyeliği kapsamında üye ülkeler,
bu safhada hazırlanmak için "katılım öncesi mali yardım"
adı altında Avrupa Birliğinin bir fonu var. Bu fondan bizim istifade
etmemiz gerekiyor. Çünkü, diğer bütün aday ülkeler bundan istifade
ettiler. Buna "EAFRD" diyorlar, yani katılım öncesi mali
yardımla ilgili program.
Şimdi, burada, beş tane bunun bileşeni
var. Bizim kanunumuz kapsamındaki bileşeni, kırsal kalkınma bileşeni
ve bununla ilgili toplamda 2,2 milyar avro bu beş bileşende öngörülüyor
Türkiye için, 2007-2010 yılları arasında ve bunun yaklaşık 300 milyon
avrosu kırsal kalkınma için kullanılacak.
Bunun için ne gerekiyor? İki şart gerekiyor:
Bir tanesi bir EAFRD planının hazırlanması ki, biz bunu hazırladık,
planımız hazır. İkincisi de, bu Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun,
yani, bu kanun tasarısıyla kurulacak olan organizasyonun tamamlanması.
Bu da olursa, tamamlanırsa, yüce oylarınızla kabul edilirse, bu da
hayata geçmiş olacak.
Peki, ne yapacak bu Kurum, yani, bu Kırsal
Kalkınmayı Destekleme Kurumu ne iş yapacak? Şunları yapacak: Kırsal
alanda vatandaşlarımızın hazırlayacakları, başvurularını yapacakları
projeleri değerlendirecek ve bunları kabul edecek. Proje uygulamalarının
kontrollerini yapacak. Desteklenecek proje faaliyetlerini belirleyecek
ve bunlarla sözleşmeler imzalayacak. Projelerle ilgili tahakkuk,
ödeme ve muhasebe işlemlerini yapacak. Proje uygulamalarını
kontrol edecek, izleyecek ve değerlendirecek, bunları raporlayacak
ve güvenli bir veri tabanı ve bilgi işlem sistemini oluşturacak.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
burada, bugün görüşmekte olduğumuz kanun tasarısıyla ilgili bu
kalkınma ajansının desteklenecek faaliyet konuları:
1) Tarım işletmelerine yatırım.
2) Tarım ve su ürünleri işleme ve pazarlama
yatırımları.
3) Ekonomik faaliyetlerin geliştirilmesi
ve çeşitlendirilmesi.
4) Üretici gruplarının desteklenmesi.
5) Teknik yardım.
Hangi sektör desteklenecek? Onu da söyleyeyim:
Kırmızı ve beyaz et sektörleri, meyve-sebze sektörü, süt sektörü ve
su ürünleri sektörü.
Peki, bu nasıl hazırlandı? Bununla ilgili
faaliyetler, bugüne kadar hem kamu hem sivil toplum kuruluşları
hem de özel sektörle birlikte bu kırsal kalkınmanın üç temel bileşenine
ait proje hazırlıkları…
Bu ajansın kurumsal ve teknik kapasitesinin
geliştirilmesine yönelik olarak, bugüne kadar da, yine Avrupa
Birliği fonlarından 6,5 milyon avro hibeden bu konuda faydalanıldı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Peki, organizasyonu ne olacak bu Kurumun?
Bir merkez teşkilatı olacak, genel müdür düzeyinde bunun bir başkanı,
ana hizmet birimleri, iki tane genel koordinatörü, beş tane de koordinatörü
olacak, destek hizmetleri birimleri olacak diğer bütün kuruluşlarda
olduğu gibi, danışma-denetim birimi olacak. Bir de, merkez teşkilatında
en fazla yüzde 50 personel çalışabilecek, yani bir sınırlama var;
öyle, dilediğiniz sayıda, dilediğiniz kadar bunu personel ile şişirme,
büyütme imkânı olmayacak. Bir de tabii, taşra teşkilatında il koordinatörleri
olacak.
Hibeden yararlanmaya hak kazanan proje
sahiplerinin yüzde 50'sini proje sahipleri, yani öz kaynak, yüzde
37,5'u Avrupa Birliği fonlarından ve yüzde 12,5 da Türkiye Cumhuriyeti
Hükûmetinin sağlayacağı katkıdan faydalanılacak.
Bunun dışında, personeli sözleşmeli
olacak. Kamu kurumlarından en fazla yüzde 30 alınacak. Bir de destek
personeli, toplam personel sayısının yüzde 20'sini geçemeyecek.
Kurum, faaliyetlerini yürütürken, Avrupa
Birliğinin her zaman işin içinde olup olmayacağı hususunda bir soru
var; bize, bu, zaman zaman soruluyor. Burada, projenin seçimi ve uygulanması
sırasında Avrupa Birliğinin müdahalesi söz konusu değildir, tüm
mali yönetimini Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti yapacak.
Bu fonlardan yararlanmak için böyle bir
örgüt zorunlu mu, böyle bir kuruluşu kurmak gerekiyor mu? Evet, gerekiyor.
Tüm üye ülkeler bu ajansı kurmuşlar ve gerekli, bununla ilgili masrafları
da Avrupa Birliği tarafından karşılanmaktadır, ki, biraz önce arz
ettiğim gibi biz de bugüne kadar belli bir miktar bundan istifade
ettik.
Projeler Avrupa Birliği Komisyonuna
gönderilecek mi peki? Böyle bir soru da var. Projelerin seçimi de,
fonların dağıtımı da, izleme ve değerlendirilmesi de, bizim kuracağımız
bu kurum tarafından yapılacak, yani, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin
bir kurumu olarak, bu organizasyon tarafından yapılacak.
Eğer, bu tasarı değerli oylarınızla
yasalaşırsa, yasalaşmadan sonra, EAFRD Planı en geç 2007 Kasım ayına
kadar onaylanacak, ulusal akreditasyon 2008 yılının en geç ilk çeyreğinde
ve Avrupa Birliğinin akreditasyonu ise 2008 yılının ortalarında
olacak.
Bu projelerden kimler faydalanacak?
Değerli arkadaşlar, başta, tabii Türk çiftçisi bundan istifade edecek,
üretici örgütleri, birlikler, üretici birlikleri, şirketler, kamu
kuruluşları ve yerel yönetimler, yani, belediyeler de bu kırsal
kalkınma ile ilgili fonlardan, projeler hazırlamak suretiyle faydalanabilecektir.
Peki, Türkiye'ye bu ajans, bu kurum, ne
katacak, hangi katkıları olacak? Özellikle, tabii -biraz önce söylediğim
gibi, AB hibesi 800 milyon avro civarında toplamda- tarım sektörünün
rekabet gücü artacak, yeni iş alanları olacak, yeni iş imkânları gelişecek
ve bu şekilde, tabii ki, gizli işsizliğin önüne geçilmiş olacak.
Çiftçi, üretici örgütleri, sivil toplum kuruluşları ve kamu kuruluşlarının
proje yapma kapasiteleri gelişecek, bir de tarım ve kırsal nüfusun
gelir düzeyi yükselecek ve yaşam koşullarında iyileşme sağlanacaktır.
Tabii, bizim, bütün işlerde olduğu gibi
bu işte de amacımız, hedefimiz, Türk çiftçisinin daha müreffeh, daha
iyi bir noktaya gelmesidir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bir de, burada, demin, bir görüşme esnasında, Cumhuriyet Halk Partisinin
değerli milletvekili Gürol Ergin...
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Sayın
Başkan, dört dakika geçti...
BAŞKAN - Sayın Bakanım, konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - ... bana yönelik
olarak bir açıklama yapmamı istedi. Ben de, müsaadenizle o açıklamayı
da yapmak istiyorum, bugün bir gazetede yer alan, AK Parti Genel Başkan
Yardımcısı ve Mersin Milletvekili Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat'ın
adının geçtiği bir olayla ilgili.
Burada, şunu tabii düzeltmemiz gerekiyor;
ki, düzeltmeyle ilgili resmî bütün girişimler yapıldı, basına da
bu açıklamalar gönderildi: Sayın Fırat'la ilişkilendirilen bir şirketin,
şikâyet üzerine, bir ihbar üzerine -ki, bu bize Dışişleri Bakanlığı
ve Ukrayna kaynaklı, Dışişleri Bakanlığından gelen bir ihbardı-
bunu, tabii, ilgili birimlerimiz değerlendiriyor ve orada, faksla
bildirilen hologram numaralarının bir tanesi -son numarası- sehven
yanlış olarak Sayın Fırat'la ilişkilendirilen şirketin hologramıymış
gibi anlaşılıyor ve tabii, işlem yapılıyor, böyle okunduğu için.
Ancak, hemen de, tabii, ilgili ülkeden bu belgelerin asılları isteniyor
ve asılları 9 Mart günü Bakanlığa ulaştı. Asılları ulaşınca, bunun,
Sayın Fırat'la ilişkilendirilen şirkete ait olmadığı anlaşıldı,
bununla hiçbir ilişkisinin olmadığı anlaşıldı ve dolayısıyla,
diğerleriyle ilgili tahkikat zaten yapılıyor, cumhuriyet savcılıklarına
gerekli suç duyuruları yapıldı. Bunun dışında, detaylı şey yapılıyor.
Bu arada, benim söyleyeceğim, tekrar
önemle altını vurgulamak istediğim…
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum
size de. Lütfen…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Sayın Dengir Mir Mehmet Fırat'ın ismiyle ilişkilendirilen
şirketin hakkında, bu konuda, herhangi bir bu manada iş yoktur. Çünkü,
tamamen sehven ve faksın bir harfinin, bir rakamının yanlış okunmasıyla
oluşmuş bir kanaattir. Bu düzeltilmiştir. Tabii, Sayın Fırat'ın da…
BAŞKAN - Sayın Bakanım, lütfen konuşmanızı
tamamlayınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Sayın Fırat'ın ismi geçtiği için, burada, hem kendisinden
hem diğer haksız yere ismi bu tür bir tartışmaya konu olan şirketten
biz özür diliyoruz ve gerekli kişiler hakkında da gerekli işlemler,
diğerleri hakkında yapılıyor. Bunu da ben bilgilerinize arz etmek
istiyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, birleşime on
dakika ara veriyorum
Kapanma
Saati: 21.31
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.42
BAŞKAN
: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 74'üncü Birleşimi'nin Beşinci Oturumu'nu
açıyorum.
1261 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan, ben
İç Tüzük'ün 69'uncu maddesine göre söz istiyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, bir
oturumu açayım. Lütfen Sayın Ergin, oturumu açayım… Lütfen oturun yerinize
efendim… İstirham ederim…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Hayır, arada gitmesin
diye.
BAŞKAN - Tasarının birinci bölümü üzerinde
şimdi söz sırası şahsı adına Giresun Milletvekili Adem Tatlı'ya aittir.
Sayın Tatlı, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
GÜROL ERGİN (Muğla) - 69'uncu maddeye
göre söz istiyorum efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Tatlı.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Yarın nasıl olsa
söz alır konuşurum, istediğin kadar verme. O kürsüye çıkacağım. Bana
"rakamları tahrif ediyorsun" diyerek, nasıl tahrif ettiğini,
halkı nasıl kandırdığını söyleyeceğim orada.
O kürsü kimsenin babasının malı değil.
BAŞKAN - Buyurun.
ADEM TATLI (Giresun) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun
Kurulmasına Dair Kanun Tasarısı, Tarım Bakanlığımızca, 5 Eylül
2005 tarihinde Başbakanlığa gönderilmiş, 26 Haziran 2006'da Bakanlar
Kurulunda imzaya açılmış ve 4 Eylül 2006'da Türkiye Büyük Millet Meclisine
gönderilmiştir.
Tasarı, 07-09 Kasım 2006 tarihlerinde
Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu tarafından kabul edilmiştir.
Bugün de, Genel Kurula gelerek görüşülüyor. Tasarı, 22 madde ve
bir geçici maddeden oluşmaktadır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Onları
biliyoruz, yazıyor zaten kaç madde olduğu.
ADEM TATLI (Devamla) - Kurulacak olan
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumu, Avrupa Birliğine
üyelikle beraber tarım ve kırsal kalkınmaya yönelik tüm destekleri
yöneten bir ödeme kurumu hâline dönüşecektir. Kurumun yapısı itibarıyla,
idari ve
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
bu fonlardan kimler yararlanacak, projeler nasıl belirlenecek? Burada
iki öncelik söz konusudur: Birincisi,
pazar verimliliği, kalite ve sağlık standartlarının iyileştirilmesidir.
İkincisi de, kırsal alanlarda yeni istihdam imkânlarının oluşturulmasıdır.
Türkiye'de kırsal alanda yaşayan çiftçiler, üretici örgütleri, sivil
toplum kuruluşları ve bununla ilgili toplum kesimleri bu fonlardan
yararlanabileceklerdir. Daha da açarsak, şirketler, firmalar, tarımsal
ürün işleme ve pazarlama alanlarındakiler, hatta, meslek kuruluşları,
özel idareler, belediyeler, bu projelerin hazırlanmasında, uygulanmasında
istifade edeceklerdir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tarım ve Kırsal Kalkınmayı Destekleme Kurumunun görevlerinden
bahsetmek gerekirse: Proje başvurularını kabul etmek, kaydını
yapmak ve değerlendirmek; proje uygulamalarının kontrollerini
gerçekleştirmek; desteklenecek proje faaliyetlerini belirlemek,
sözleşmeleri hazırlamak ve imzalamak; projelere yönelik tahakkuk,
ödeme ve muhasebe işlemleri ile bunlara ilişkin tüm kontrolleri yürütmek;
proje uygulamalarını kontrol etmek, izlemek ve değerlendirmek;
proje uygulamalarına ilişkin tüm işlemleri raporlamak, güvenli
bir veri tabanı ve bilgi işlem sistemi oluşturmak, gerekli idari düzenlemeleri
yapmaktır.
Değerli muhalefet milletvekili arkadaşımız
Hükûmetimizin veteriner hekimlik ve veteriner hekim hizmetleri
konusunda hiç önem vermediğimizi söylediler.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Yes, doğru.
BAŞKAN - Sayın Tatlı, Genel Kurula hitap
ediniz.
ADEM TATLI (Devamla) - Evet… Tarım Bakanlığımız,
2.500 veteriner hekim ve ziraat mühendisi almıştır. 1989 yılından
beri…
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Teşkilatlarda
çalışan meslektaşlarının aldığı maaşı söyle.
BAŞKAN - Sayın Üstün…
ADEM TATLI (Devamla) - Tarım Bakanlığına
1989 yılından beri veteriner hekim alınmamıştır.
FERAMUS ŞAHİN (Tokat) - Sayın Başbakan,
o da söylesin, ne var.
ADEM TATLI (Devamla) - Biz… 2.500 veteriner
hekim ve ziraat mühendisinin yarıdan fazlası veteriner hekimdir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kaç lira alıyor?
ADEM TATLI (Devamla) - Yine, hayvancılıkla
ilgili hiç destek vermediğimiz söylendi.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Aldığı maaşı
söyle, aldığı maaşı.
ADEM TATLI (Devamla) - Tarımsal kalkınma
kooperatiflerine, 2002'ye kadar olan on iki yılda, 600 kooperatife
90 trilyon lira ayrılmıştır. Yine, üç senelik dönemimizde 895 kooperatife
591 trilyon destek verilmiştir. Bunu da hatırlatmak istiyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, on beş dakika
süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Üstün, buyurun.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Avrupa Birliğiyle müzakerelerde tarım
ve hayvancılıkla ilgili başlık, kırsal kalkınmayla ilgili başlık
askıya alınmasına rağmen bu kanunla görüştüğümüz ve kurulacak
olan birliğin parası ve kaynağı nereden sağlanacaktır?
İkinci sorum: Milas-Savran köyünden Hasan
Hüseyin Demirci aradı, AKP'den bir sözcü arkadaş konuşurken. Kendisine
de selamı var. "Eskiden bir yılda alırdık bütün destekleri, şimdi
iki yıla çıktı. 2006 yılının mısır silajı desteği, mazot desteği,
gübre desteği, doğrudan gelir desteği ne zaman verilecek?" diyor.
Biraz önce konuşmacı arkadaşlar her
şey güllük gülistanlık, reklamcınız Ali Taran gibi, yerseniz aganigi
reklamcısı…
Üçüncüsü: Bu doğrudan gelir destekleri
özellikle bölgelerde farklı uygulamalar yapılıyor. Örneğin, Güneydoğu'da
üç dört ilde verilmişse bir ilde verilmiyor, Ege'de üç dört ilde verilmişse
bir ilde verilmiyor. Neden verilmiyor?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Kamacı…
Sayın Işık…
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Kurumun iç ve dış denetimini kimler yapacaktır
Sayın Bakanım? İç denetimini Bakanlığın teftiş kurulu yapabilecek
midir? Dış denetimden kastedilen nedir?
Diğer sorum: Kurum hangi mevzuat hükümlerine
tabi olacaktır? Projelerde harcamalara katılım ne şekilde olacaktır?
Kurumun kurulması, buna karşın 2007 programını uygulayamaması
ve gecikme olmasının sebebi nedir?
Son sorum: Kurum faaliyetlerini yürütürken
Avrupa Birliği her zaman işin içerisinde olacak mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Bakanım, on bir ilde sel felaketinden zarar gören insanlarımıza
yardımları ödediğinizi belirttiniz. Malatya'mızın Doğanşehir ilçesinde
-Erkenek, Sürgü, Kurucuova- bir sel felaketi oldu. Oradaki çiftçilerimiz
sorar: Bize, 39 çiftçiye hasar diye ödendi, acaba bunlar hasar bedeli
mi? 16 çiftçimize tohumluk, 35 kişiye 25'er kilo çay, 4 çiftçiye de
1'er koyun. Acaba hasar bedeli bu mu, başka hasar bedeli ödeyecek misiniz
buraya? Çünkü, çiftçilerin zararı size gelen raporda çok büyük rakamlara
ulaşmıştı.
Ben bu sorunun cevabını istiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Torun…
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sayın Başkan,
Sayın Bakanım; Havza Bazlı Kalkınma Projesi ne demektir? Bu projeyle
ilgili olarak bakanlığınızda ne tür çalışmalar yapılıyor? Bu projenin
uygulamaya konulmasıyla çiftçilerimiz ne tür desteklerle karşılaşacaklar?
Bu bağlamda Türkiye'de kaç havza oluşturulacak? Kurulması düşünülen
organize hayvancılık sanayi bölgeleri ülkemize ne tür yenilikler
getirecek? Bu sene Türkiye'de böyle bir bölgenin kurulması çalışmaları
var mı? İlkini nerede kurmayı düşünüyorsunuz? Bu organizasyonun
ülkeye getirisi ne olacaktır? Toplam olarak, bu sene, Bakanlığınızın,
çiftçilerimize sağlayacağı desteğin miktarı ne kadardır? 2001 yılından
başlayarak yıllara göre çiftçilerimize ödenen desteğin miktarını
söyler misiniz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Torun.
Sayın Kartal…
MEHMET KARTAL (Van) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkan.
Çok göç alan, işsizi ve yoksulu olan bir
ilin milletvekiliyim.
Sayın Bakanım, Avrupa Birliği ülkeleri
geri kalmış bölgelerinin insanlarının, çiftçisinin, hayvan yetiştiricisinin
ürünlerinde şu tespiti yapıyor: Maliyet artı prim.
Doğu Anadolu Bölgesi altı ay kışla mücadele
etmektedir. Bizim ülkemizde iki ürün alan, üç ürün alan bölgelerimiz
de vardır. Sosyal adaleti geliştirmek için, bölgenin özelliklerini
de dikkate alarak çiftçinin ürününün ve hayvan yetiştiricisi için
de bir pozitif ayırımcılık yaparak desteklemeyi düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
Ayrıca, hâlen Van ili de doğrudan desteklemeden
nasibini almamıştır.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Bakan, benim bir soruma, süt desteklemesiyle
ilgili soruma tüm kooperatiflere destek verildiğini söyledi. Ancak,
12 Ağustos 2006 tarihli genelgeyle sulama kooperatifleri desteklerinin
kesildiğini belirttiler. Bu genelge iptal edildi mi? Onu öğrenmek
istiyorum.
Ayrıca, köylümüz soruyor: "Suyumuz
var, arazimiz var, traktörümüz var, gübremiz var, ancak tütünde kota,
anasonda kota, haşhaşta kota, pancarda kota, biz ne ekeceğiz?"
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Sayın Baloğlu.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın
Başkan, teşekkür ediyorum.
Burada, Mecliste uzunca süreden beri
izlemekte olduğumuz, dinlemekte olduğumuz ve yorulmaya başladığımız
bu görülmemiş kalkınma edebiyatının son versiyonu olarak AKP İktidarı
döneminde ineklerin de daha çok süt vermeye başladığına ilişkin
bir bilgi edindik, demin öğrendik. Şimdi, ben şunu öğrenmek istiyorum:
AKP İktidarı, psikolojik bir gelişmeyle ve tedaviyle mi inekleri
böyle olumlu bir noktaya getirdi, yoksa inekleri sağmada yeni yöntemler
mi geliştirdiler? Bu ineklerin durumu ne olacak? Sayın Bakandan bunu
öğrenmek istiyorum. Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, sürenizi verimli kullanın,
çünkü sürenizi kullandığınız bittiği anda süre de doluyor.
Buyurun efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Üstün, Avrupa Birliği ile müzakerelerde
"Tarım ve Kırsal Kalkınma" başlığının askıya alındığını
söyledi. Dolayısıyla, bu kanunun da yeri olmadığı mealinde bazı
değerlendirmelerde bulundu. Tabii önce şunu söyleyeyim: Bu kuracağımız
kanun da ve yararlanacağımız fonların da Avrupa Birliğinin bu başlıklarının
askıya alınmasıyla hiçbir ilişkisi yok. Dolayısıyla, bu aynen devam
edecek ve biz de bu fonlardan faydalanmaya devam edeceğiz. Bunu önce
söyleyeyim.
Destekler, Muğla'yla ilgili veya bölgelerle
ilgili birtakım değerlendirmelerde
bulundu, bazı bölgelerde şu şekilde, bazı bölgelerde bu şekilde
ödeniyor şeklinde.
Değerli milletvekilimiz, tarımsal
desteklemelerin biraz önce ben takvimini açıkladım. Bu takvim içerisinde
her ay hangi desteği açıklayacağımızı net olarak ifade ettim. Dolayısıyla,
tekrar vakit almamak bakımından, tutanaklardan bunların aylık ödemelerini
öğrenebilirsiniz. Biz ödeme yaptığımız zaman da Devlet Planlama
Teşkilatının ilçelerin kalkınmışlık endeksine göre en fakir olan
ilçelere öncelik veriyoruz, ondan sonra da diğer ilçelerimizin
ödüyoruz, ama, zaten en fazla iki taksitte ödüyoruz.
Sayın Işık'ın sorusu, iç denetim ve dış
denetimle ilgili, iç ve dış denetimin kimler tarafından yapılacağı?
"İç denetim Bakanlığın teftiş kurulu tarafından yapılsa olmaz
mı?" diye bir soru sordu. İç denetim, kurum içinde oluşturulacak
olan iç denetim birimi tarafından yapılacak. İç denetim birimi Avrupa
Birliği açısından net bir şekilde akreditasyon kriteri olarak açıklandığından
dolayı, burada başkaca bir denetim mekanizması kurmak mümkün değil.
Dış denetim ise, kanunun 16'ncı maddesindeki hükümler saklı kalmak
kaydıyla, Sayıştay tarafından yapılacak. Bu kanunda hükmü bulunmayan
hâllerde, Kurum, özel hukuk hükümlerine tabi olacak ve Kurum faaliyetlerini
yürütürken her zaman Avrupa Birliği işin içinde olacak mı, sorunuza
da biraz önce esasen konuşmamda kürsüde cevap verdim. Burada proje
seçimi ve uygulaması sırasında bütünüyle bizim tarafımızdan çalışmalar
yürütülecek, yapılacak, Avrupa Birliğinin herhangi bir bu manada
müdahalesi söz konusu değildir, onun altını özellikle çizmek istiyorum.
Sayın Aslanoğlu, Doğanşehir'in bir beldesiyle
ilgili söylediği hasarda, ödemelerle ilgili bir takım bilgiler
verdi. Tabii, orada sosyal amaçlı birtakım yardımlar yapılmış. Bunlar
2090 kapsamında değil. Ayrıca, yani, bu yapılanlar sadece bir sosyal
yardım mahiyetinde yapılmıştır daha öncekiler, ayrıca 2090 sayılı
Kanun kapsamında kim ne hak ediyorsa onlarla ilgili yapılacaktır.
Sayın Cavit Torun'un sorusu, "Havza
Bazlı Destek Projesi ne demektir?" şeklinde ve 2000'den bugüne
kadarki desteklerden bahsetti. Havza bazlı destekler, ürünlerin
ekonomik olarak yetiştirileceği bölgelerde yetiştirilmesidir.
Mevcut sistemde, Türkiye'nin hangi bölgesinde üretilirse üretilsin
verimlilik esası dikkate alınmadan bütün bölgelerde bir ürün aynı
oranda destekleniyor. Hâlbuki biz biliyoruz ki, tarımsal üretim havza
bazlı bir üretimdir ve bütün havzalarda bir ürün aynı verimlilikte
yetişmiyor, bazı yerlerde daha çok verimli, bazı yerlerde daha az
verimlidir. Havza bazlı desteklemede bizim yapacağımız, belirlenmiş
haritalara göre en yüksek düzeydeki verimlilik dikkate alınarak
herhangi bir ürün nerede çok verimli üretiliyorsa orada o ürüne daha
çok destek vereceğiz, diğer bölgelerde eğer bu ürün verimli olmayan
bir bölgede yetiştiriliyorsa oraya destek ya hiç vermeyeceğiz ya
az vereceğiz, orada da başka türlü verimli olan ürünlerin desteklemesini
sağlayacağız.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, müsaadenizle…
Sayın milletvekilleri, Sayın Bakanın
cevaplarını tamamlamasına kadar çalışma sürenin uzatılmasını
oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Bakanım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Türkiye'de 24 tane genel anlamda üretim havzası
bulunmakta, 80 civarında da daha tali havza bulunmakta. Bunlara
ait haritalar, hem toprak hem iklim hem ürün deseni hem verimlilikle
ilgili bütün çalışmalar belli bir noktaya geldi ve 2007 yılı içerisinde
Trakya, Orta Anadolu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nden birer ilde
pilot uygulama bu sene başlatılıyor, 2007 yılı içerisinde. Biz, tabii,
bunu, diğer ürünlere ve bütün Türkiye'ye önümüzdeki yıllarda yayacağız.
Organize hayvancılık bölgesiyle ilgili
olarak bir sorusu oldu Sayın Torun'un. Organize hayvancılık bölgesi
çalışmaları, Türkiye'de, özellikle, -gerek şehir içinde kalmış gerekse
şehirlerin periferinde, kıyısında kalmış ve hem çevre sağlığı açısından
hem dağınık hem modern bir üretim alanına sahip olmayan yerlerdeki
üretimin önüne geçmek- daha modern, daha planlı, daha kapsamlı, âdeta
bir sanayi sitesi anlayışıyla öngördüğümüz bir projedir. Bu sene
birkaç tanesi bunların programa alındı çeşitli bölgelerde "tarıma
dayalı organize hayvancılık bölges" adı altında ve bunların,
inşallah bu sene temelleri atılacak.
2001'den bu yanaki tarımsal desteklerle ilgili bir sorusu
oldu. 2001 yılında, değerli milletvekilleri, Türkiye'de tarıma ayrılan,
daha doğrusu 2000'den söyleyeyim daha anlamlı olur, 2000 yılında Türkiye'de
tarıma ayrılan toplam destek 344 milyon YTL, o günün parasıyla 344
trilyon lira; 2001 yılında 593 milyon YTL; 2002 yılında 1,8 milyar YTL
-malum seçim yılıydı, onun için 1,8- 2003 yılında 2,7 milyar YTL Hükûmetimiz
döneminde; 2004 yılında 3,048 milyar YTL, 2005 yılında 3,7 milyar YTL,
2006 yılında 4,750 milyar YTL ve biraz önce de söylediğim gibi, 2007
yılında da 5,3 milyar YTL. (AK Parti sıralarından alkışlar) Dolayısıyla,
bu destekler Türk çiftçisine ödenmiştir.
Sayın Kartal'ın sorusu: Avrupa Birliğinde
desteklerin yüksekliğinden ve bunların değerlendirmesinden söz
etti, maliyet artı prim şeklinde ödeme yapıldığından bahsetti. Doğu
Anadolu'da, özellikle hayvan yetiştiricileri için bir pozitif ayrımcılığının
düşünülüp düşünülmediğini sordu. Biz Doğu Anadolu'yla ilgili bir
pozitif ayrımcılık zaten düşünüyoruz. Mesela, o bölgede bir
Tar-Et Projesi adı altında bir proje hayata geçirdik ve bu bölgede
Et ve Balık Kurumu, ki, biliyorsunuz, Et ve Balık Kurumunun kombinaları,
kalan kombinalarının hemen hemen tamamı Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgesi'nde; Erzurum, Van, Bingöl, Diyarbakır, bu bölgelerde ve Ağrı...
Dolayısıyla, buradaki kombinalarda tarım kredi kooperatifi, Ziraat
Bankası ve Et ve Balık Kurumunun iştirakiyle bir sözleşmeli sisteme
dayalı bir hayvancılık projesi hayata geçti bu yıl. Şu ana kadar da
binlerce vatandaşımız bunun için müracaat etti ve bunlarla sözleşmeler
imzalandı. Bunlar, ürettikleri hayvanlar, Et ve Balık Kurumu kombinalarında
hiçbir bir pazarlama sorunu yaşamadan, burada ürünlerini pazarlayacaklar.
Artı şu: Biz, bu vatandaşlarımıza…
MEHMET KARTAL (Van) - Artı, prim…
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - Tamamlıyorum.
Bu vatandaşlarımıza, ayrıca o sözleşme
kapsamında yem desteği, eğitim vesaire, bu tür destekler de verilecek
ve artı, bu kapsamda kesilen hayvanların her 1 kilogramı için de 1
YTL ilave destek veriyoruz. İşte bu, bizim Hükûmetimizin, Doğu Anadolu
Bölgesi'ne, oradaki hayvancılığa verdiği önemi göstermesi bakımından
pozitif ayrımcılığın en güzel örneğidir. Daha bu alanda hayata geçirdiğimiz
birçok, o bölgede, yine, proje var, ama vaktimiz olmadığı için bunların
hepsini anlatamıyorum.
Sayın Özkan'ın sorusu: Ben, esasen, biraz
önce söylediği hususa cevap vermiştim, o, tekrar sordu genelgeyle
ilgili hususu. O, daha sonraki bir tarihte yayınlanan genelgeyle
düzeltildi, orada herhangi bir problem yok.
Yine, Sayın Baloğlu'nun süt sağımıyla
ilgili bir sorusu oldu.
Şimdi, tabii, değerli arkadaşlar, verimin
iki tane temel faktörü var, yani verimi belirleyen, verim düzeyini
belirleyen iki temel faktör var: Bunun bir tanesi genetik kabiliyettir,
ikincisi de bakım ve besleme şartlarının iyileştirilmesidir. Şimdi,
AK Parti zamanında, genetik kabiliyetin hayvanlarda geliştirilmesiyle
ilgili olarak -mesela, suni tohumlama bunun en önemli çalışmasıdır-
2002 yılında, Türkiye'de, 600 bin, suni, hayvan tohumlanıyordu, 600
bin baş, 2006 yılı rakamı, 2 milyon 100 bin baştır; 600 bini, 2 milyon
100 bine çıkardık. Şimdi, bu, genetik kapasitenin artırılmasıdır.
İkincisi: Türkiye'deki yem destekleri
önemli miktarda artırıldı, Türkiye'nin toplam yem ekim alanı artırıldı
ve bu yem ekim alanıyla birlikte Türkiye'de hayvanlar daha iyi beslenir
hâle geldi, çünkü, eskiden sadece samanla besleniyordu hayvanlar,
bugün kaliteli kaba yem üretimi arttığı için hayvanlarımız daha
yüksek miktarda kaliteli yem tüketiyor ve bu iki şartla birlikte,
tabii ki, süt verimleri de artıyor. Haa, şunu da söyleyeyim: Değerli
arkadaşlarım, Türkiye'nin süt verimi 8,4 milyon tondan 11,5 milyon
tona çıkmıştır 2002'den 2006 yılına kadar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Niye
alkışlıyorlar? Ben inek sayısını sormadım…
BAŞKAN - Sayın Bakanım teşekkür ediyorum.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Diyarbakır) - İnek sayısı aynı, aynı sayıda inekten bu kadar
sütü alıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Saygıdeğer
Bakanım; sizlere teşekkür ediyorum.
Alınan karar gereğince, kanun tasarı
ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 14 Mart 2007 Çarşamba günü
saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizi izleyen vatandaşlarımıza
hayırlı geceler diliyorum.