DÖNEM: 22 CİLT: 147 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
67’nci Birleşim
22 Şubat 2007 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Bayburt Milletvekili Fetani Battal'ın, Bayburt'un
düşman işgalinden kurtarılışının 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle,
büyük Türk milletinin, tarihten getirdiği engin tecrübe ve medeniyet
anlayışının gereği olarak, bugün, bazı olaylar karşısında gösterdiği
tepkiye; her türlü manipülasyona ve maksatlı göndermelere aldırmayarak,
insanlığa verdiği sağduyu dersine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, son
günlerde basında çıkan haberlerde, ili üs olarak seçen bazı radikal-ırkçı
derneklerin düzenlediği silahlı, Kur'anlı törenlerin, sanki, Mersinlilerin
genel eğilimiymiş gibi gösterilmeye çalışılmasına karşı oluşan
tepkiye; artan göç karşısında, gelenlerin, şehre entegre edilmesinde
karşılaşılan zorluklara ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın, demir
yollarındaki rehabilitasyon çalışmaları ile yeni yolların açılmasının
ülke gelişimine yapacağı olumlu etkilere ve bazı bölgelerin cazibe
merkezi hâline gelmesinde sağlayacağı katkılara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı: 1308)
4.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı: 1023)
5.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü
Kurucu Belgesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1026) (S. Sayısı: 965)
6.- Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler
Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu
Raporu (1/1299) (S. Sayısı: 1341)
7.- Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı ile Kütahya
Milletvekili Soner Aksoy ve 6 Milletvekilinin; Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi,
Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu
(1/1261, 2/854) (S. Sayısı: 1326)
V. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, özürlü istihdamına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı
(7/19692)
2.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin,
özürlü istihdamına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet
ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/19698)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın
bir köyündeki Diyanet personelinin lojman ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Mehmet AYDIN'ın cevabı (7/19983)
4.- Adana Milletvekili Mehmet Ziya YERGÖK'ün, bir
akaryakıt kaçakçılığı iddiasına yönelik işlemlere ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/20035)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum
yaptı.
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir, Azerbaycan'ın
Hocalı kentinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
15'inci yıl dönümü münasebetiyle, birçok Ermeni kuruluşu ve lobi
örgütünün tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltmalarının önlenmesi
için, üyesi olduğumuz Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
Minsk Grubunda konunun çözümlenmesinin önemine,
Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin, Osmanlı
İmparatorluğu'nun 34'üncü padişahı Abdülhamid Han'ın ölümünün
89'uncu yıl dönümü münasebetiyle, dönemindeki siyasi gelişmelere
ve yaptırdığı eserlere,
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt, Ardahan'ın düşman
işgalinden kurtarılışının 86'ncı yıl dönümünde, ilde, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan kesimin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş, Azerbaycan'ın
Hocalı kentinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
yıl dönümü münasebetiyle bir açıklamada bulundu.
Genel Kurulun 20/2/2007 tarihli 65'inci Birleşimi'nde
alınan karar gereğince, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında verilen (9/13) esas numaralı Meclis
soruşturması önergesinin 27/2/2007 Salı günü yapılacak olan ön görüşmelerinde,
çekilen kura neticesinde söz alacak milletvekillerinin adları,
Yozgat Milletvekili Emin Koç ve 84 milletvekilinin,
siyaset ve medya ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/424) Genel Kurulun
bilgisine sunuldu; önergenin, gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin,
sırası geldiğinde yapılacağı,
Açıklandı.
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İngiltere ve
Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı resmî ziyaretlere Afyonkarahisar
Milletvekili Sait Açba'nın da iştirak etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başbakanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
4'üncü sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1235) (S. Sayısı: 1308),
5'inci sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1077) (S. Sayısı: 1023),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3' üncü sırasında bulunan ve İç Tüzük'ün 91'inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı (1/1148) (S. Sayısı: 1159) görüşmeleri tamamlanarak, elektronik
cihazla yapılan açık oylama neticesinde, kabul edilip kanunlaştı.
22
Şubat 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak
üzere, birleşime 19.46'da son verildi.
Nevzat Pakdil |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Bayram Özçelik |
Ahmet Küçük |
|
Burdur |
Çanakkale |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No.: 89
II. - GELEN KÂĞITLAR
22 Şubat 2007 Perşembe
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, doğalgazda
dışa bağımlılığın oluşturduğu sorunlara ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19857)
2.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Avrupa
Parlamentosunun "Türkiye'de Gıda Güvenliği" adlı raporunda
geçen bir ifadeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19858)
3.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, doğalgaz
alım-satım sözleşmeleri devir ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19859)
4.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, İran doğalgazında
yapılan kesintiye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19860)
5.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
bir milletvekili ve oğlunun aldığı ihalelere ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19861)
6.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Haşim İşcan Kültür Merkezine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19862)
7.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir-Konak
kıyısındaki ahşap seyir teraslarının sökülmesi talebiyle açılan
davaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19864)
8.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun,
YÖK'ün yurt dışına gönderdiği borçlu öğrencilere yurt dışı çıkış yasağı
konduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19865)
9.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, reklam
panolarında yer alan bayram kutlama ilanlarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19866)
10.- Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın,
bazı trafik kazalarına ve yol güvenliğine ilişkin Bayındırlık ve
İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/19867)
11.- Aydın Milletvekili Özlem ÇERÇİOĞLU'nun, karayolları
güvenliğine ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19868)
12.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
bütçe görüşmeleri sırasındaki bir beyanına ilişkin Devlet Bakanından
(Mehmet AYDIN) yazılı soru önergesi (7/19873)
13.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
Diyanet İşleri Başkanlığının yayımlamayı düşündüğü Alevilik
ile ilgili temel kaynaklara ilişkin Devlet Bakanından (Mehmet AYDIN)
yazılı soru önergesi (7/19874)
14.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki
bazı maden arama ruhsatlarının amaç dışı kullanıldığı iddiasına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19875)
15.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, maden
arama ve işletme ruhsatı için müracaat eden yabancı firmalara ilişkin
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19876)
16.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, muhtaçlara
kömür dağıtımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19877)
17.- İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, BOTAŞ'a
tanınan acele kamulaştırma yetkisine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19878)
18.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya'nın su sorunu olan köylerine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19879)
19.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya
İplikli ve Pamuklu Dokuma Fabrikasının tahsis kararıyla ilgili
iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19880)
20.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
İstanbul'da bazı kasaplara kurban kesiminde görev verilmediği iddiasına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19881)
21.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal DEVECİLER'in,
bireysel silahlanmaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19882)
22.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, çalıntı
araçlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19884)
23.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, fahri
trafik müfettişliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19885)
24.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Haşim İşcan Kültür Merkezine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19886)
25.- Kahramanmaraş Milletvekili Mehmet Ali BULUT'un,
Bakanlığın bazı faaliyetlerine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19887)
26.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, TOKİ'nin
faaliyetlerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19889)
27.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, görev
yeri değiştirilen bürokratlara ve açılan davalara ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19890)
28.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Antalya Devlet Hastanesi ek bina inşaatına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19893)
29.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
Personel Dağılım Cetveli uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19894)
30.- Erzurum Milletvekili İbrahim ÖZDOĞAN'ın,
Diyarbakır'daki bir diyaliz merkezinde görülen virüs bulaşma olayına
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19895)
31.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yeşil
kart sahiplerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19896)
32.- Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın,
TCDD 2. Bölge Müdürlüğüyle ilgili bazı iddialara ilişkin Ulaştırma
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19897)
33.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, Türk
Telekomun özel servis numarası hizmetinin ücretlendirilmesine
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19898)
34.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, GSM
operatörlerinin sayaç denetimine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19899)
22 Şubat 2007 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.06
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67'nci
Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim. Konuşma süreleri beşer dakikadır.
Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi
dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Bayburt'un düşman işgalinden
kurtuluşu münasebetiyle söz isteyen Bayburt Milletvekili Fetani
Battal'a aittir.
Sayın Battal, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Bayburt Milletvekili Fetani Battal'ın, Bayburt'un düşman işgalinden
kurtarılışının 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle, büyük Türk milletinin,
tarihten getirdiği engin tecrübe ve medeniyet anlayışının gereği
olarak, bugün, bazı olaylar karşısında gösterdiği tepkiye; her türlü
manipülasyona ve maksatlı göndermelere aldırmayarak, insanlığa
verdiği sağduyu dersine ilişkin gündem dışı konuşması
FETANİ BATTAL (Bayburt) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
dün 21 Şubattı. Bayburtlunun deyimiyle dün Bayburt'ta kurtuluş vardı.
Dondurucu soğuğa ve ayaza rağmen, köylüsü, ilçelisi, beldelisi,
şehirlisi, çocuklar, gençler, ihtiyarlar, herkes tıklım tıklım Cumhuriyet
Caddesi'ni doldurmuştu. İşgalin ne anlama geldiğini yeniden fikretmeye,
kurtuluşun ne anlama geldiğini yeniden idrak etmeye çok çok önem
verdikleri için oradaydılar. Önümüzdeki yirmi gün, bir ay içerisinde,
Türkiye'nin birçok kentinde ve hatta yurt dışında, Bayburtlular, Bayburt
dernekleri aracılığıyla bu kurtuluşu idrak etmeye devam edecekler.
Aradan tam seksen dokuz yıl geçtikten sonra hâlâ o
günleri yâd etmemiz, kurtuluşun sevincini yaşamamız, işgalin acısını
derinden derine hissetmemiz, vatan toprağında işgalci çizmesinin
ezici ağırlığının ne anlama geldiğini yeniden düşünmemiz, seferberlik
yıllarında yaşadığımız yokluğu, yoksulluğu, sefaleti, çekilen
acıları, işlenen zulümleri, cinayetleri yeniden ve yeniden hatırlamamız,
unutmamamız, unutturmamaya özen göstermemiz, toplumsal hafızamızın
derinliklerine dalmamız çok önemli bir gerekliliğin ve mecburiyetin
ifadesidir. Çünkü, biz, o yılları, o acıları bire bir yaşayan insanları
dinleyerek büyüdük.
Bugün, hâlâ, esefle, acıyla, hayretle müşahede
ediyoruz ki, işgalci mantık hiç değişmeden ve hiç hız kesmeden yoluna
devam ediyor. İnsanoğlu, hâlâ, akan ve akıtılan kanın, akan ve akıtılan
gözyaşlarının çetelesini tutmaya devam ediyor. Fazla uzaklara
gitmeye gerek yok, sadece yaşadığımız çağın bir önceki yüzyılına
baktığımızda insanlığın çok ciddi faturalar ödediğini biliyoruz.
Sadece iki dünya savaşı ve ideolojik hülyaların gerçekleştirilmesi
için katledilen insan sayısı hesaplandığında ortaya çıkan rakam
çok korkutucu. Tam 170 milyon insan bir yüzyıl önce hayatını kaybetti
ve bir şairin dediği gibi "Biz yaşarken kuruldu dünya, biz yaşarken
koptu kıyamet." Aynı felaketlerin 21'inci yüzyılda da peşimizi
bırakmadığını esefle, acıyla müşahede ediyoruz ve her şey belleklerimizde
çok canlı ve çok taze; Afganistan, Bosna, İran-Irak Savaşı, Filistin
ve daha dün başlayan başımızdaki büyük bir bela. İnsanoğlu, gözyaşlarıyla,
çığlıklarla, feryatlarla ve toprağa verdiği insanlarla bu yolculuğuna
devam ediyor. İç savaş ve neyin, neden olduğunu bilmeden birbirini
öldüren insanlar ve daha dün başlayan o acılı günlerin şu anda karşımıza
çıkardığı fatura 1 milyon insan ve maalesef, Amerika, Irak'a demokrasi
ve insan hakları taşımaya sözüm ona devam ediyor. Fanatizmin, uç düşüncelerin
toplumları yönlendirir noktaya geldiğinde dünyanın başına ne tür
belaların açılacağının yeniden ispatını yaşıyoruz.
Ben, akıtılan bunca kanın, gözyaşının, çığlığın
tam orta yerinde, doğrusu, milletleri masum görüyorum aslında. Bence,
milletlerin masumiyetinin kırıldığı yer, zulme rıza gösterdikleri
noktada kırılıyor. Bir toplum eğer zulme rıza göstermeye ve hatta o
zulmü alkışlamaya başlamışsa, işlenen zulümler kocaman bir bumeranga
dönüşüp, sonra dönüp kendisini buluyor.
Bu çerçeveden baktığımızda, bence, Amerika'nın,
eğer yarınlarını düşünüyorsa, kendisini bir hesaba çekmesi ve
içine çekilmesi lazım. Bence, İsrail biraz olsun yarınlarının hesabını
yapıyorsa, Ağlama Duvarı'na gidip kendi yarınlarına ağlamalıdır.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Battal, buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
Bayburt'a gelelim.
FETANİ BATTAL (Devamla) - Sağ olun Sayın Başkan.
İşte, aynen böyle olmuştu. Doksan yıl önce Ruslar
bölgemizi işgal ettiklerinde, neticede, biz, onlarla mücadele
ettik. Kop Dağı'nda, Erzurum'da, Erzincan'da, Trabzon'da, Gümüşhane'de,
Of'ta ve Bayburt'ta, milisler, varlarını yoklarını ortaya koyup bir
vatan savunmasına girdiler. Acı olan, yapılan bu savaşın sonrasında,
Rusların 1917'de boşaltma hadisesi gerçekleştikten sonra çeteleşerek
oradaki hâkimiyetlerini sürdürmeye çalışan Ermenilerin eşsiz
olarak yaptıkları zulümler ve işkenceler. Mağaralara doldurup
yüzlerce insanı, oraları ateşe verdiler ve bu trajedi, bu acı, bizim
insanımız tarafından hiç unutulmadı, unutulmayacak. Çünkü, bizzat
onu yaşayan insanların dizlerinin dibinde büyüyen o nesil, yarınlara
bu şuuru ve bilinci aşılayacaktır. Bu çerçevede, büyük Türk milleti
tarihten getirdiği engin tecrübeyle ve medeniyet anlayışının
bir gerekliliği olarak da, Hrant Dink cinayetinde gösterdiği tepkiyle,
insanlığa büyük bir ders verdi aslında. Her türlü manipülasyona ve
maksatlı göndermelere aldırmayarak, çok soylu bir duruş gerçekleştirdi.
Aziz milletimiz bu soylu duruşuyla anarşizme izin vermeyeceğini
ve fanatizmi reddettiğini bütün dünyaya ilan etmiş oldu ve bu çerçeveden
baktığımızda, geçenlerde, Türk Tarih Kurumu Başkanı Profesör Doktor
Sayın Yusuf Halaçoğlu dünyaya şöyle bir ilanda bulundu, Mardin'in
Nusaybin ilçesindeki bir toplu mezar yeri hususunda yapılan tartışmalara
son noktayı koydu ve dedi ki: "Gelin o mezarı birlikte açalım."
Aynı çağrıyı ben buradan yeniliyorum ve tekrar ediyorum. Diyorum
ki: Ey, dünya, ey soykırım yasası şakşakçıları, eğer iddialarınızda
birazcık samimiyseniz, gelin, Bayburt'un Yukarı Kırzı köyündeki
bir kuyuyu beraber açalım. Çünkü, o kuyuda, namuslarına sahip çıkmak
için, iffetlerini, haysiyetlerini korumak için, tecavüze uğramamak
için kendisini o kuyuya atan genç gelinlerin ve genç kızların iskeletleri
üst üste yığılı vaziyette duruyor.
Saygılarımı sunuyorum, teşekkür ediyorum. (AK
Parti ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Battal.
Gündem dışı ikinci söz, basında yer alan Mersin'deki
olaylarla ilgili söz isteyen Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'e
aittir.
Sayın Özyürek, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
2.- Mersin Milletvekili Mustafa Özyürek'in, son günlerde basında
çıkan haberlerde, ili üs olarak seçen bazı radikal-ırkçı derneklerin
düzenlediği silahlı, Kur'anlı törenlerin, sanki, Mersinlilerin
genel eğilimiymiş gibi gösterilmeye çalışılmasına karşı oluşan
tepkiye; artan göç karşısında, gelenlerin, şehre entegre edilmesinde
karşılaşılan zorluklara ilişkin gündem dışı konuşması
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; Mersin'de son zamanlarda basında yer alan haberlerle
ilgili olarak gündem dışı söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, son günlerde, "Mersinli
Tedirgin", "Mersin'e Dikkat" gibi, basında manşetler
çıktı. Bu manşetler Mersinlileri son derece tedirgin etti. Mersin'i
üs seçen bazı radikal, ırkçı derneklerin düzenlediği silahlı,
Kur'anlı törenler Mersinlilerin genel eğilimi gibi gösterilmeye
çalışıldı.
Mersin, 1854 yılında köy konumundan ilçe konumuna
gelmiş bir beldemiz, bir kentimiz. Mersin'i Lazkiyeli, Hayfalı, Beyrutlu
Hristiyan ve Müslüman Araplar ile levantenler ve Toros köylüleri
kurmuştur. Mersin, her zaman, kökeni ne olursa olsun insanların hoşgörüyle
yaşadığı bir kent olmuşken, 1980'li yıllardaki terör nedeniyle hızlanan
göçle Mersin'e gelenlerin şehre entegre edilmesinde büyük zorluklar
yaşanmıştır.
Mersin, 1990'lara kadar kişi başına düşen millî geliri
Türkiye ortalamasının üstünde olan, limanı, serbest bölgesi, Şişecam
cam fabrikaları, ATAŞ Rafinerisi gibi önemli tesisleri olan bir
kenttir. Ancak, 1990'lardan sonra Mersin ihmal edilmiş, kamu yatırımları
durmuş, ayrıca ATAŞ Rafinerisi kapanmıştır.
Böylesine yoğun göç alan bir kente devletin sahip
çıkması, altyapı yatırımları yapması, belediyelere destek olması
gerekirdi. Ne yazık ki bu yapılmamış, Mersin merkezdeki belediyeleri
Cumhuriyet Halk Partili başkanlar kazandığı için üvey evlat muamelesi
görmüşlerdir. Buna rağmen Mersin Büyükşehir Belediyesi, Akdeniz,
Yenişehir ve Mezitli belediyeleri var güçleriyle çalışarak, yoğun
göçle dengesi bozulan Mersin'e önemli hizmetler vermişlerdir.
Sahildeki geniş parkları, büyük caddeleriyle
Mersin giderek daha modern, daha çağdaş bir kent hâline gelmiştir. Son günlerde ihalesi
tamamlanmış olan arıtma tesisinin tamamlanmasıyla şehrin merkezinden
denize girme olanağı doğacaktır.
Mersin, CHP'li belediyelerin düzenlediği festivalleri,
uluslararası müzik festivali, belediye tiyatrosu, üniversiteleriyle
kültürel bir kimlik kazanmaktadır.
Mersin'de, Türk, Arap, Kürt, bütün insanlar barış
içinde yaşamaktadırlar. Mersinliler ırkçılığa karşı çıkmaktadırlar.
O nedenledir ki, merkezdeki belediyeleri, Atatürk milliyetçisi
olduğunu açıkça söyleyen sosyal demokratlar, Cumhuriyet Halk Partililer
kazanmaktadır.
Yirmi-yirmi beş yıldır Doğu ve Güneydoğu'dan gelen
yurttaşlarımız Mersin'e entegre olmak için çaba göstermektedirler.
Bu entegrasyonu kolaylaştırmak için, CHP'li belediyeler hem yatırımlarıyla
hem de açtıkları kurslar ve düzenledikleri etkinliklerle önemli
sorumluluklar üstlenmişlerdir.
Ben, buradan, Hükûmeti Mersin'e el uzatmaya çağırıyorum.
Mersin'deki CHP'li belediyelerin hizmetlerinin engellenmesinden
vazgeçilmesi, aksine, onlara destek olunmasını talep ediyorum. Basınımızı,
insanların barış içinde yaşadığını görmek için Mersin'e davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce belirttiğim
yoğun göçler nedeniyle, Mersin, diğer kentlerimize göre işsizliğin
çok yoğun olduğu, yoksulluğun çok yoğun olduğu bir kentimizdir. Onun
için, bu kente yeni yatırımlar gerekiyor. Ne yazık ki, havaalanı olmadığı
için, temel altyapı hizmetleri yapılmadığı için, yeni yeni yatırımlar yapılmıyor. 90'lı yıllardan
itibaren, Mersin'e, doğru dürüst herhangi bir kamu yatırımı gelmemiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Özyürek, konuşmanızı tamamlayın.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla) - Onun için, Mersin, bazılarının
beklediği gibi, bazılarının temenni ettiği gibi, insanların çatıştığı,
durmadan kavga ettiği bir kent olmamalıdır. Bunu sağlayacak da, o
bölgeye yapılacak olan altyapı yatırımlarıdır, yeni yeni yatırımlardır
ve büyük bir özveriyle çalışmakta olan belediyelerin desteklenmesidir.
Değerli arkadaşlarım, özellikle bu bölgenin tarımla
geçindiğini, narenciyenin büyük bir yer tuttuğunu hepimiz biliyoruz
ve burada narenciyeyle ilgili sorunları sürekli dile getirdik. Gerçekten,
limonu, portakalı, greyfurtu, bu sene dalında kalmıştır, insanlar
mallarını satamamışlardır. Bu nedenle de yoksulluk, var olan yoksulluk
daha da artarak devam etmektedir.
Bütün bunlara rağmen, bütün bu olumsuzluklara
rağmen, Mersin'de yaşamakta olan insanlarımız, Türk'üyle, Kürt'üyle,
Arap'ıyla, hoşgörüyle birbirlerine bakmaktadırlar ve Mersin'e sahip
çıkmaya çalışmaktadırlar. Onun için, Mersin'i farklı bir konuma oturtan,
Mersin'i patlayacak bir bomba gibi gösteren bütün anlayışları biz
reddediyoruz.
Burada son olarak şunu söylemek istiyorum: Türk,
Kürt, Arap kardeştir, onları birbirine düşürmek isteyenler kalleştir.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özyürek.
Sayın milletvekilleri, gündem dışı üçüncü söz,
Devlet Demiryolları ve Çankırı Makas Fabrikası ile ilgili söz isteyen
Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'a aittir.
Sayın Akbak, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
3.- Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın, demir yollarındaki
rehabilitasyon çalışmaları ile yeni yolların açılmasının ülke
gelişimine yapacağı olumlu etkilere ve bazı bölgelerin cazibe
merkezi hâline gelmesinde sağlayacağı katkılara ilişkin gündem
dışı konuşması ve Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe'nin cevabı
TEVFİK AKBAK (Çankırı) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Devlet Demiryollarımız ve Çankırı Makas Fabrikasıyla
ilgili gündem dışı söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, malumlarınız olduğu üzere,
toplu yük ve yolcu taşımacılığında deniz yoluyla birlikte en etkin
taşıma türümüz demir yolu ulaşımıdır. Demir yolu ulaşımında enerji
daha verimli, dışa bağımlılık daha az ve çevre dostu olması demir
yolunun avantajını artırmaktadır.
Ülkemizde demir yolu tarihi 1856 yılında başlamış,
1856 ve 1922 yılları arasında, Osmanlı İmparatorluğu topraklarında
8.619 kilometre demir yolu hattı yapılmıştır. Mustafa Kemal Atatürk
döneminde, yoksulluğa, teknolojik yetersizliğe karşın 1940'a kadar
3.500 kilometre yeni demir yolu yapımı gerçekleştirilmiştir.
1950'den sonraki dönemde ise ulaşım politikalarında bir kırılma olmuş,
demir yolu yerine kara yolu yatırımına ağırlık verilmiştir.
Ancak, 2003 yılına kadar bu süreçte, altmış yıllık
bu süre içerisinde, maalesef, toplam 1.700 kilometre demir yolu yapılabilmiştir.
Bilim ve akıl göz ardı edilerek, altmış yıl sürdürülen ulaşım politikaları
sonucu, ülkemizin ulaşımı kara yolu ağırlıklı ve tek sistemli hâle
getirilmiştir.
Demir yollarımızın yaşadığı bu süreç, 2003 yılından
itibaren, tüm alanlarda olduğu gibi AK Parti İktidarıyla değişmeye
başlamış, Hükûmetimiz demir yollarını öncelikli sektör olarak belirlemiş
ve ele almıştır.
Bu amaca yönelik olarak Ulaştırma Bakanlığımız,
gelişmelere uyum sağlamak için, Ulaştırma Ana Planı Stratejisi çalışmalarını
dört üniversiteden 40'a yakın bilim adamıyla başlatmıştır. Bu Plan,
Türkiye'nin gelecekteki ulaşım altyapısını geliştirmede ve verimli
olarak kullanmada yol haritamızı oluşturmaktadır.
Değerli arkadaşlarım, Hükûmetimizin demir yollarına
verdiği önem dolayısıyla bu alanda yeni demir yolu seferberliği
başlatılmış, son üç yılda maliyeti 6 milyar YTL tutarında olan ve ülkemiz
için büyük önem arz eden demir yolu projelerinin yapımı başlamıştır.
Bu miktar, son elli yılda Türkiye'de demir yollarına yapılan yatırımların
toplamından daha fazla bir miktardır. Hükûmetimizin verdiği destekle
demir yollarımızı yeniden ayağa kaldırmak için hızlı tren çağını
başlatmak, mevcut sistemi yenilemek, yeniden yapılandırmak ve
özel sektör dinamizmini demir yolu sektörüne kaydırmak gibi ana hedefler
belirlenmiştir. Bu hedefler doğrultusunda, yüzyılın projesi olarak
da adlandırılan ve yaklaşık maliyeti 4,5 milyar YTL olan Marmaray
Projesi'nin temeli yine 2004 yılında Başbakanımız tarafından atılmıştır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Marmaray
Projesi'ne ilave olarak zamanımızın sınırlı olması nedeniyle hepsini
teker teker sayamayacağım birçok önemli faaliyet Devlet Demiryollarımızca
yürütülmektedir. Bunlardan birkaçını maddeler hâlinde sıralamak
istersek: İstanbul Boğazı kara yolu tünel geçişi, Ankara-İstanbul
arası hızlı tren projesi, Ankara-Konya arası hızlı tren projesi, Ankara-İzmir,
Ankara-Sivas, Sivas-Kars, Kars-Tiflis demir yolu projeleridir ve benzerleri,
ülkemizin dört bir yanında başlayan yeni yol yapımı ve mevcut yolların
rehabilitasyonuyla ilgili çalışmalar devam ettirilmektedir. Çalışan
ekiplerin dışında kimsenin görmediği bu çalışmalar tamamlandığında
gelişimin büyüklüğü fark edilecektir.
Kıymetli arkadaşlarım, bu çalışmalara Demiryollarımızın
Zonguldak'tan başlayıp, Karabük'ü, Çankırı'yı, Ankara'ya bağlayan,
yaklaşık yetmiş yıldır yük ve yolcu taşımacılığında halkımızın yoğun
olarak istifade ettiği bu hattın, Demiryollarımızın hedefleri
arasında bulunan mevcut hatların iyileştirilmesi kapsamında,
özellikle Çankırı-Ankara arasının ivedilikle rehabilite edilmesi
ve verimli hâle getirilmesi gerekmektedir. Zira, 5084 sayılı Yasa'yla,
Çankırı'mızın devlet demir yolları üzerindeki Çerkeş, Kurşunlu,
Korgun ilçelerinde kurulan fabrika sayısının hızla artması, kurulan
fakültelerimiz ve açılacak üniversitemizle, yakın gelecekte,
Çankırı'mızda 10 bine yaklaşık öğrencimizin eğitim görecek olması,
Ilgaz Dağı'mızda kurulacak kış sporu merkezi -ki, başkentimizi kış
sporlarıyla buluşturacak en yakın kayak merkezi olacaktır- ayrıca,
yine, tüm dünyanın ilgisini çekeceğine inandığımız sağlık turizmine
kazandıracağımız tuz mağarası, Safranbolu ve Beypazarı benzeri
tarihî evlerimizin restorasyonu ve benzeri birçok nedenlerle, cazibe
merkezi hâline geleceğine inandığımız Çankırı'mızla, başkentimiz
arasında daha hızlı ve güvenli bir ulaşımın sağlanması, Devlet Demiryollarımızın
öncelikli projeleri arasına alınmalıdır diye düşünüyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Akbak, konuşmanızı tamamlayınız.
TEVFİK AKBAK (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Devlet
Demiryollarımız, yeni yol yapımı çalışmalarını ve mevcut hatların
rehabilitasyonunu gerçekleştirirken, hızlı tren faaliyetlerini
yürütürken, yüksek teknolojiye uygun, yeni ray, vagon ve makas gereksinimi
duymaktadır. Bu ihtiyaçları Devlet Demiryollarımız, sahip olduğu
fabrikalarda, teknolojik yenilemeler yaparak, ilave tesisler kurarak
karşılamayı planlamaktadır. Demiryollarımızın yıllardır makas
ihtiyacını karşılayan Çankırı Makas Fabrikamızın da bu yeni yapılanmada
yerini alması ve ileri teknoloji ürünü makas üretmesi için modern
makine ve teçhizat ile donatılması ve yeni ilave tesislerinin yapılma
zamanı çoktan gelmiştir. Maalesef, geçmiş yıllarda, istenilen
tezgâhların alınamaması, ürün çeşitliliğini ve kapasite artışını
engellemiştir. 1992 yılında kurulan Çankırı Makas Fabrikamız, bugün,
yaklaşık 120 kişi -faaliyet göstermekte- istihdam etmektedir. 2002
yılında, yaklaşık 42 adet makas üretmiş olan fabrikamız, son yıllarda
230 adede kadar ulaşmıştır. Bu üretim artışında emeği geçen fabrika
personelimize, Devlet Demiryolları Genel Müdürümüze ve Devlet
Demiryollarının ufkunu açan Değerli Bakanımıza, huzurlarınızda
teşekkür ediyorum.
İnancım odur ki, yapılacak çalışmalarla, üretim
kapasitesi, teknolojisi ve yarattığı istihdam da ileriye gidecektir.
Memnuniyetle ifade etmek istiyorum ki, Çankırı Makas Fabrikamızın
mevcut statüsü korunarak faaliyetlerine devam etmesinin yanında
-planlanmasını beklediğimiz- kurulacak yeni tesislerle, hızlı
tren hatları ve ağır yük taşımalarının yapıldığı hatlarda kullanılacak
olan yüksek hıza uygun çeşitte makas üretileceğini umuyoruz ve Devlet
Demiryolları yetkilileriyle görüşüyoruz. Neticede, beklediğimiz
çalışmaların başlaması üretimin ve istihdamın artışını sağlarken,
demir yollarımızın modernizasyonunu da hızlandıracaktır.
Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; 3 Kasım 2002
sonrası ülkemizde yakalanan değişim ve gelişim, her alanda olduğu
gibi, Demiryollarımızda da kendini -bu değişim ve gelişim- göstermektedir.
Devlet Demiryollarımız mantalite değişimini yakalamış, artık,
Avrupa'ya kamyonlarımız, tırlarımız trenle taşınmaya, on beş günde
giden yüklerimiz üç günde gitmeye başlamıştır. Bu gelişimden, bu
değişimden, Çankırımız ve diğer illerimiz de nasibini alacaktır.
Çünkü, aziz milletimiz, bizim, henüz yolun başında olduğumuzu, kat
edilecek çok yolumuz ve yapacak çok işimizin olduğunu bilmektedir.
Ben bu vesileyle, milletimizin birlik ve beraberliğinin daim olmasını temenni ediyor, sizleri
yeniden saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akbak.
Gündem dışı konuşmaya Çevre ve Orman Bakanı Sayın
Osman Pepe cevap vereceklerdir.
Sayın Bakanım, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; Çankırı Milletvekili Sayın Tevfik
Akbak'ın, Çankırı'daki makas fabrikasıyla, demir yolu ulaşımıyla
alakalı yapmış olduğu gündem dışı konuşmaya cevap vermek üzere huzurlarınızdayım.
Bu vesileyle hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri, 1992 yılında kurulan
Çankırı Makas Fabrikasında bugün itibarıyla 120 kişi çalışmaktadır.
Kurulduğu günden bugüne Türkiye Cumhuriyeti Devlet Demiryollarının
makas ihtiyaçlarının üretiminin yapıldığı bir fabrikadır. S49
ray ve düşük kurp yarıçaplarına, altyapıya uygun monoblok ve yarı
monoblok makaslar üretmekte olan fabrikada, ileri teknoloji ürünü
mangan ve oynar göbekli, yüksek hıza uygun makaslar üretilmektedir.
Geçen üretim süresi içerisinde istenilen
tezgâhların alınamaması, ısıl işlem ve döküm tesislerinin kurulamamış
olması münasebetiyle, istenilen ürün çeşitliliği maalesef temin
edilememiştir. Ancak, 2003 yılından itibaren fabrikanın iştirak
hâline dönüştürülmesi için yapılan çalışmalarda tespit edilen kira
bedellerinin yüksek oluşu ve yerli yatırımcılar için teşvik edici
olmaması, fabrikadaki personelin istihdamı için ortaya çıkması
muhtemel sosyal sorunlar gibi nedenlerle bir sonuç alınamamıştır.
Ancak, 2004 yılında başlanan ve 2006 yılı içerisinde TÜVELSAŞ-Adapazarı
bitişiğindeki hızlı tren ve metro araçları üretimi için gerçekleştirilen
iştirak kurma çalışmaları başarıyla tamamlanmış ve bu model, hem
ülke genelinde ve hem de bulunduğu yörede olumlu karşılanmıştır. Dolayısıyla,
söz konusu modelde olduğu gibi, Çankırı Makas Fabrikasının mevcut
statüsüyle kullanılmayan fabrika sahaları veya binalarının kiralanması
ve kira bedellerinin Devlet Demiryolları sermaye katkısı olarak
değerlendirilmesi suretiyle modern üretim yapacak bir iştirak kurulması
kararlaştırılmıştır.
Yeni oluşumun, teknoloji sahibi yabancı firma,
demir-çelik sektöründen yetenekli yerli firmalar ve Devlet Demiryollarının
iştirakiyle yapılması planlanmaktadır. Kurulacak yeni tesislerden
hızlı tren hatları ve ağır yük taşımalarının yapıldığı hatlarda
kullanılan UIC60 tipi ve yüksek hıza uygun çeşitli tipte makasların
üretilmesi planlanmaktadır. Mevcut fabrikada da Devlet Demiryollarının
hâlen kullandığı hatlardaki makasların üretiminin de devam etmesi
düşünülmektedir. Böylece, mevcut fabrikanın istihdamı kaybolmadığı
gibi, yeni bir çalışma alanı kurularak ilave istihdam sağlanacaktır.
Ayrıca, sağlanacak teknoloji transferi ve yabancı sermaye girdisi
de diğer önemli bir avantaj olarak görülmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'de
uzun yıllar demir yollarına yatırım yapılmayışının ve mevcut hatların
eskimiş olmasının… Çağdaş ülkelerin en vazgeçilmez ulaşım ve transport
imkânını sağlayan demir yolları, ülkemizde, gözden düşmüş, itibarı
kaybolmuş, demode, toplam insan ve yük taşımasında yüzde 5'lere nispeti
düşmüş iken, Hükûmetimizin Devlet Demiryolları marifetiyle ülkenin
çağdaşlaşan yüzüne yeni bir veçhe kazandırma noktasında müthiş
bir performans ortaya koyarak, uzun yıllar Devlet Demiryollarının
bir türlü hamle yapamadığı alanlarda müthiş bir hamle ortaya koyarak,
Ankara-İstanbul hattındaki hızlı tren çalışmalarının birinci ayağı
olan Ankara ve Eskişehir hattı bitmiş, yakında açılışı inşallah
gerçekleşecektir, Eskişehir-İstanbul hattı, yine devam edecektir.
Ankara-Konya arasındaki demir yolu çalışması, yine, Boğaz'daki
tüp geçit çalışmaları; bütün büyük şehirlerdeki, metropollerdeki,
raylı sistemlerin Hükûmetimiz tarafından teşvik edilmesi… Türkiye'de
15 bin kilometre duble yol çalışmasını, bir taraftan, Hükûmet olarak
gerçekleştirirken, Devlet Demiryollarına hiçbir dönemde olmadığı
kadar ehemmiyet veriyoruz, destek veriyoruz. Çankırı'da yapmayı
düşündüğümüz çalışmalar da Hükûmet olarak bu fasıldan çalışmalardır.
Bu vesileyle Sayın Başkanı ve heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime
on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.38
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.53
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 67'inci Birleşimi'nin İkinci Oturumunu açıyorum.
Gündeme geçiyoruz.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmı.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada yer alan kanun teklifinin
geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı:
904)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlayacağız.
3.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1235) (S. Sayısı: 1308)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
4'üncü sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Transit Taşıma Çevre Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
4.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/1077) (S. Sayısı: 1023)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
5'inci sırada yer alan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı
Eğitim Enstitüsü Kurucu Belgesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlayacağız.
5.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü Kurucu Belgesinin
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor ile Dışişleri Komisyonları Raporları
(1/1026) (S. Sayısı: 965)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 6'ncı sırada yer alan, Futbol
Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Millî
Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
6.- Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (1/1299) (S.
Sayısı: 1341) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon raporu 1341 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz, Anavatan Partisi
Grubu adına, Ankara Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu'na aittir.
Sayın Kurtulmuşoğlu, buyurun efendim. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU
(Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; sözlerime başlamadan
evvel hepinizi saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 1341 sıra
sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında
Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
hakkında Anavatan Grubu olarak söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; önümüze gelen
tasarıyla "Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi
Hakkında Kanun"un adı "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında
Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun" olarak değiştirilmekte;
futbol ve diğer spor müsabakaları üzerine sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarını düzenleme hak ve yetkisi Gençlik ve
Spor Genel Müdürlüğüne verilmekte; Spor-Toto-Loto Teşkilat Müdürlüğünün
hukuki statüsü "Teşkilat Başkanlığı" olarak yeniden yapılandırılmakta;
ayrıca, Spor Loto Teşkilat Başkanlığınca gerçekleştirilecek mal
ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılmaktadır.
Burada, bu konunun İhale Kanunu kapsamı dışına çıkarılması, bence,
çok doğru şey değildir.
Ayrıca, tasarıyla, şans oyunları düzenleme yetkisinin,
Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca, kısmen veya tamamen, özel hukuk
tüzel kişilerine devredilebileceği öngörülmektedir. Bunda da
bir çekince görüyorum. Bütün dünyada olduğu gibi ülkemizde de çeşitli
alanlarda şans oyunları tertip edilmekte, bu oyunlar sonucunda spor
kulüplerine, çeşitli kurum ve kuruluşlara ve devlet hazinesine
hatırı sayılır bir gelir sağlanmaktadır. Aslında, şans oyunlarının
devlet eliyle oynatılması ve kontrol edilmesinin amacı, vatandaştaki
eğilim ve talebin yasal yollardan karşılanarak vatandaşın suistimallerle
karşı karşıya kalmamasını sağlamaktır.
Yine, ayrıca, spor kulüpleri de bu şans oyunlarından
pay almakta ve bu yolla kulüplerin maddi sorunlarının giderilmesine
katkı sağlamaktadır. Bu alanlarda, gerek teşkilat olarak gerekse
işleyiş olarak eksiklikler varsa, elbette giderilebilmesi için
yasal düzenleme yapmak gerekir. Ancak, yasaların, sadece kamu yararı
düşünülerek gündeme getirilmesi gerekmektedir. Şimdi, tasarıya
bakıyoruz, Spor-Toto-Loto Teşkilat Müdürlüğünün ismi "Spor Toto
Teşkilat Başkanlığı" olarak değiştirilmekte ve yeniden yapılandırılmaktadır.
Bunun amacı ne olabilir? Herhâlde, sporla ilgili şans oyunlarının düzenlenmesi
ve denetlenmesinde kurumun daha etkin olmasıdır. Bu da doğrudur.
Ancak, bu yeniden yapılanmanın ardından, hemen, kuruma, spor müsabakalarıyla
ilgili şans oyunlarını düzenleme yetkisinin, kısmen veya tamamen,
özel hukuk tüzel kişilerine devredilebileceği hükmü getirilmektedir.
Hâl böyle olunca, düzenlemenin amacının ne olduğu konusunda, kafalarda,
biraz da soru işareti -gelebiliyor- oluşmaktadır. Düzenlenecek
müşterek bahislerle spor kulüplerinin gelirlerini artıracaktır;
yoksa, bahis düzenleme yetkileri devredilerek vatandaşın parası
birilerinin cebine aktarılacaktır diye düşünülebilir. Eğer,
Spor Toto Teşkilat Başkanlığı yeniden yapılandırılıyor ve verimli,
etkin bir kurum hâline getiriliyorsa şans oyunları tertip etme imtiyazının
özel hukuk tüzel kişilerine devredilmesinin, bence, bir açıklanacak
mantığı yoktur diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, kamu alım-satımlarında devletin
kontrolünün sağlanabilmesi için 4/1/2002 tarih ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu çıkarılmıştır, ama ne yazık ki, Hükûmet, bu Kanun'dan, anladığım
kadarıyla rahatsızdır sanki, rahatsızmış gibi geliyor bana. Çünkü,
sık sık yapılan değişikliklerle Kamu İhale Kanunu'na istisnalar
getirilmekte, bazı kurumlar ve bazı alım satım işlemleri Kamu İhale
Kanunu'nun kapsamı dışına çıkarılmaktadır. Nitekim, tasarının
9'uncu maddesinde de benzer bir hüküm görmekteyiz. Tasarının 9'uncu
maddesiyle 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun 3'üncü maddesine (k)
bendi eklenmiştir. Eklenen bende göre, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca
gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları Kamu İhale Kanunu kapsamı
dışına çıkarılmaktadır. Bu da, bence yanlıştır diye düşünüyorum.
Tasarının 2'nci maddesinde ise, Spor Toto Teşkilat
Başkanlığının şans oyunları düzenlemede hizmet satın alma yoluna
da başvurulabileceği öngörülmektedir. Durum böyle olunca, Spor
Toto Teşkilat Başkanlığı şans oyunları düzenlemesiyle ilgili hizmet
alımlarını ve imtiyaz verme işlerini hangi kıstaslara göre yapacaktır?
Bu konuda gereken şeffaflık sağlanabilecek midir? Bu konu ile ilgili
keyfî uygulamaların önüne geçilebilecek midir? Kanımca, bu tasarı
böylece yasalaşırsa, şans oyunları birilerine sanki rant sağlama
kapısı olabilecektir diye düşünülebilir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; şans oyunlarının
illegal ortamlarda oynanmasını engellemek, bunun için futbol haricindeki
spor müsabakalarında da yasal bahisler tertip etmek kabul edilebilir,
ancak devletin görevi, vatandaştan gelen talebi yasal yollarla
karşılamak olmalıdır. Aksine, bu şekilde şans oyunları gelir kapısı
görülerek teşvik edilmemeli ve vatandaş şans oyunlarına yönlendirilmemelidir
diye düşünüyorum.
İnsanların şans oyunlarına her geçen yıl artan
oranda rağbet göstermesi nedenlerine de değinmek gerektiği kanısındayım.
Bu husus da kanımca göz ardı edilmektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; insanlar
neden şans oyunlarına yönelirler? Herhâlde birkaç genel neden vardır.
Bunlardan bir tanesi, parası fazladır, harcayacak yer bulamayabilir,
kumar, bahis gibi oyunlara da para yatırabilir ve eğlenebilirler.
İkinci nedeni ise, vatandaş sıkıntı içindedir, geçinebilmek için çaresi kalmamıştır,
cebindeki kalan birkaç kuruşu şans oyunlarına yatırarak içinde bulunduğu
darboğazdan kurtulmayı hedeflemektedir. Son yıllarda gerek yasal
gerek yasal olmayan şans oyunlarına büyük bir yönelim vardır. Şans
oyunları hasılatının yıldan yıla artmasından bu anlaşılmaktadır.
Bu artışa, sadece hazineye gelir elde edilir diye bakmak yanlış olmaktadır.
Bunun altında yatan gerçek, vatandaşın ekonomik yönden hiç de iyi durumda
olmadığını göstermektedir.
Bu Hükûmet, işbaşına geldiği tarihten itibaren
vatandaşa ekonomik yönden sadece vaat pompalamış durumdadır. Hükûmet
üyeleri ve Sayın Başbakan, her konuşmasında, makroekonomik göstergelerden
rakamlarla örnekler vererek, ekonominin ne kadar iyi durumda olduğunu
söylemektedirler, ama, vatandaşa baktığımız zaman, bu iyi durumda
olan ekonominin piyasaya yansımadığını, bugüne kadar vatandaşın
genel refahında bir artış olmadığını, aksine günden güne dar gelirli
ve ücretlinin alım gücünün düştüğünü görmekteyiz.
Hükûmete sorarsak, hazine ağzına kadar dolu, ekonomi
tıkır tıkır işliyor. Vatandaşa dönüyoruz, cepler boş ve insanlar kıt
kanaat idare etmeye çalışıyorlar. "Enflasyon tek haneli rakamlara
düştü" deniliyor. Temel tüketim maddelerinde böyle bir düşüş
olmadığı gibi, dar gelirli ve ücretlilerin gelirlerinde artış olmadığı
için alım güçleri yok olmuş, mal ve hizmetler satış yerlerinde bekliyor,
vatandaş sadece seyrediyor. Böyle bir durgunlukta, elbette ki, fiyatlar
yükselmeyecektir, ama, vatandaşın ne pahasına olursa olsun tüketmek
zorunda olduğu gıda, doğal gaz, elektrik vesaire gibi kalemlere
baktığımızda, aslında fiyatların hiç de açıklanan enflasyon rakamları
gibi olmadığını görmekteyiz.
Hükûmet insanımıza umut pompalamıştır, vaat pompalamıştır.
Böylece bir dönem geçmiştir. Şimdi de seçimden sonra neler yapacağını
anlatarak yine vaatlerle vatandaşı avutmaya çalışmaktadır. Yani,
ortada vatandaşın refahını artıracak somut bir gelişme olmadığı
gibi, reel olarak da dar gelirli ve ücretlilerin gelirleri erimiş,
standartları düşmüştür. İşte, bunun en büyük örneğini, dün çıkardığımız
Finansman Yasası'nda, yani, İpotek Yasası'nda, asgari ücretlilerin
ve dar gelirli vatandaşlarımızın bu Yasa'dan faydalanamayacağını,
buradan, Sayın Bakan söyledi; yani, ortada. Demek ki, dünkü çıkardığımız
Yasa bile, Bakanın ağzından, dar gelirlilere bunun yaramayacağını
söylüyorsa, bu demektir ki, dar gelirlinin durumunu, nihayet bazı
Bakanlar Kurulundaki arkadaşlarım da bilerek burada ifade etmişlerdir;
kendilerine teşekkür edeyim doğruyu söylediği için.
İşte, bu aranan yollardan birisi de şans oyunlarıdır.
Vatandaş cebinde kalan birkaç kuruşu şans oyunlarına yatıracak,
biraz da onun umuduyla kendisini avutacaktır. Gittikçe yaygınlaşan
elektronik ortam nedeniyle yasa dışı yollarla İnternet ortamında
oynanan şans oyunlarının önüne geçmek mümkün görünmemektedir. Getirilen
müeyyideler de, kanımca bundan çok fazla etkili olmayacaktır. İnsanımızın
bu yollara yönelmemesi için onlarla rekabet edebilecek bahisleri
tertip etmek doğru bir yaklaşım olabilir, ancak insanımızın refah
seviyesinin artırılması, yaşam standartlarının yükseltilmesi
gerekmektedir. Şans oyunları, umutsuzların umut kapısı olarak görülmekten
çıkmalı, sadece bir hobi olarak kalmalıdır. Ancak, yukarıda da değindiğim
gibi, bugün uygulanan hatalı ekonomik politikalar nedeniyle
şans oyunları, başka yolu kalmayan vatandaşımızın umut kapısı hâline
gelmiştir.
Sonuç olarak, bu yasa tasarısının bütününe bakıldığında
amaç açıkça anlaşılmaktadır. Spor Toto Teşkilat Başkanlığına, şans
oyunları tertip etme yetkisini özel hukuk tüzel kişilerine devretme
yetkisi tanınmaktadır, Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca gerçekleştirilecek
mal ve hizmet alımlarını Kamu İhale Kanunu kapsamından çıkarmaktadır.
Bu hükümlerin iyi niyetli ve kamu yararını gözeten hükümler olduğunu
söylemek ise oldukça zordur. Bu yasanın, tabii ki çıkmasında yarar
vardır. Bu yasaya karşı değiliz, ama bu yasanın bazı maddelerinin
yanlış olduğunu söylüyorum ve şık da değildir.
Bu arada, konumuz spor olduğuna göre stadyumlardaki
şiddetler bugünlerde yine gündeme alınmaya başlandı. Buradan soruyorum:
Bugüne kadar kimlere ceza verildi? Bunlar hangi kulüpler? Ne yapıldı
Sayın Bakan? Bunu burada açıklarsanız
mutlu olacağım. Niye bunları söylüyorum? Ceza veriliyorsa, küçük
veya büyük kulüp demeden, herkese verilmelidir. Ceza verilip verilmediğini
vatandaş göremediği için de "ben, bu hadiseyi yaptığımda, statlarda
bu olayları çıkardığımda nasıl olsa bana da ceza vermezler" diye
düşünebilir. Onun için, görsel basında, yazılı basında hangi stadyumda,
hangi statta olaylar olmuş ise, kimler ceza almış ise onun medyada görünmesi,
meydana çıkarılması… Bu, sonunda gelecek. Yani, şiddet uygulamak
isteyen insanları, biraz da olsun, o şiddetten alıkoyacak diye düşünüyorum
Sayın Bakan. Bu sizin vazifeniz diye düşünüyorum.
Şimdi, Türkiye'de hep yapanın yanına kâr kalıyor.
Bugüne kadar hep böyle olduğu için, bundan böyle de böyle olacağını
düşünecek vatandaşlar. Bunları caydırabilmenin yollarından birisi
Sayın Bakan -bunu buradan, bu kürsüden yapmanızı istiyorum, açıklamanızı
istiyorum- emniyet güçlerinin daha ciddi şekilde, olaylar olmadan
tedbir almasını istiyorum. Olay olduktan sonra statlarda, maçlarda
tedbir almak değil, olay olmadan evvel tedbir almakta yarar vardır
diye düşünüyorum, önlem almakta yarar vardır diye düşünüyorum. Vatandaşları
caydırabilmek için, spor müsabakalarının diğer insanları huzursuz
etmemesi için, eğer huzuru kaçıran insanları gündeme çıkarırsak,
bir daha bir başkası böyle bir suça tevessül etmez diye düşünüyorum.
Bir de, cezalar da Sayın Bakan, imayla da olsa, tam
yerini bulmamış olabilir, ama cezanın… Ceza, insanlar arasında ayrım
kayrım gözetemez, kanun herkese eşittir. Kulüpler arasında, büyük
kulüp küçük kulüp diye böyle bir gözetim olamaz. Kanunun herkese
karşı eşit uygulanmasında yarar vardır diye düşünüyorum. Sayın Bakan,
bunu da bir gündeminize alırsanız mutlu olacağım.
Konu, buraya çıkıp kürsüde, iktidar bunu yapmadı,
onu yapmadı değildir. Benim burada söylemek istediğim, hadise olmadan
hadiseleri önlemektir. Bugünlerde, maçlarda, şehirler arasında
bile bir rekabet vardır. Bir rekabetin karşılığında, artık her şey
çığırından çıkmak üzeredir. Bunun için de önlemleri alacak, sporla
ilgili Bakandır, valilerdir, emniyet müdürleridir. Bunlar da iktidara
bağlıdır, iktidar bunları önlemek mecburiyetindedir, olay olduktan
sonra, böyle oldu, öyle oldu demek değil. Bence, nasıl ki bizim tıpta
ne vardır, mühim olan insanı hasta etmemek, hasta ettikten sonra önlem
almak çok zordur. Onun için de, diyorum ki, bu statlardaki şiddet olaylarının
önlenmesinde daha ciddi tedbirler alınmasında yarar vardır, daha
dikkatli olmakta yarar vardır. Sayın Bakan, bunları inşallah göz
önüne alırsınız.
Hepinize bu kanun hayırlı olsun diyorum, ülkemize,
hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Hoşça kalınız. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Berhan Şimşek.
Sayın Şimşek, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısının
tümü üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, sabah itibarıyla yapmış
olduğumuz bir çalışmayla muhalefet ve iktidar yasayı beraber getirdik.
Bugüne kadar, her zaman, bize, gruba, grup başkan vekili arkadaşlarımıza
uzlaşmaz tavırlardan bahsediliyor, ama, görün ki, zaman içerisinde,
iktidar-muhalefet yan yana, birlikte, bir uzlaşmayı gerçekleştirebiliyorlar.
Aslında, bu yasayla ilgili komisyon görüşmelerinde
Sayın Bakana ve diğer arkadaşlarımıza ricada bulundum. Bu yasanın
bir alt komisyona gitmesini ve bu yasanın alt komisyonda bir arama
konferansı, taraflarla konuşularak gelmesinin daha sağlıklı olacağını
ifade ettim. Maalesef, onlar da, Sayın Bakan da şu kaygıyı duydu: Çünkü,
1 Şubat itibarıyla Danıştay yürütmeyi durdurdu, 1 Mart itibarıyla
da iddaa oyunlarının devamlılığının önünün kesilmesinden korktuğu
için. Fakat, biz bu anlayışı, çok üzgünüm değerli arkadaşlar, bu yasayla
olan uzlaşmanın ötesinde, bir AKP klasiği olarak sürekli gördük. Bu
Yasa'nın ilk çıkmış olduğu 2004 yılında bunun yanlış olduğunu, yanlış
olacağını hem biz hem -bazen, bağışlayın, bozuk saatler de yirmi
dört saatte iki kez doğruyu gösterir- Sayın Maliye Bakanı da bu konuyla
ilgili "Yanlış bu uygulama." demişti, 7 Ekim 2003 tarihinde
bunu da bildirmiş.
Daha sonra, iddaa oyunu ihale edildi ve bu iddaa
oyununun ihale edilmesine beş firma müracaat etti, dosya aldı, iki
tanesi girdi, bir tanesi eksiklerinden dolayı ihaleye katılamadı,
İnteltek firması ihaleyi kazandı. Fakat, o güne kadar, gerçekten,
Spor Toto Genel Müdürlüğünün yapısı içerisinde ekonomik krizler
vardı, fakat, kimsenin de tahmin etmediği bir şekilde, iddaa oyunu
ciddi anlamda Türkiye'de kabul gördü. Fakat, bu Yasa çıkarılırken,
eğer -hani girmek istediğimiz Avrupa Birliği süreci var ya değerli
arkadaşlarım- Avrupa'da bu iş nasıl yapılıyor diye bakılsaydı, bugünkü
sıkıntılar veya ihaleyi alan yüklenici firma da bu sıkıntılara
düşmezdi, çünkü ihaleyi alan firma 2008 yılına kadar yap-devret-işleti,
işletmesini, ama, 2011 yılına kadar da yüklenici olarak başbayilik
sorumluluğunu ve işini almıştı, Danıştay bunu durdurdu. Aslında
biz Avrupa'ya bakmış olsak, bu yapılanmanın nasıl Avrupa'da işlediğini
çok rahatlıkla görürdük. Fakat, biraz önce söylediğim gibi, biz, maalesef
-bir klasik olarak- bu işleri getiriyoruz, önce ateş ediyoruz sonra
nişan alıyoruz, ya Danıştaydan ya Anayasa Mahkemesinden ya Sayın
Cumhurbaşkanından döndükten sonra bir kez daha görüşmek için buralara,
Genel Kurula getiriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Avrupa'da bunun yapılma
şekli üç boyut içerisinde oluyor, yani iddaanın oynatılma şekli. Bazı
ülkelerde devlet denetiminde monopol bir yapı oluşturuluyor; bazılarında
yine devlet denetiminde bölgelere ayrılıyor; bazılarında ise liberazisyon
sistemi içerisinde serbest bırakılıyor. Fakat, Türkiye'de, ilk ihalenin
yapılma biçimindeki yanlışlık, devlet eliyle özel sektörde bir monopol,
özel sektörde bir tekel oluşturmak noktasını ortaya çıkarıyor. Burada
-her zaman sizlerin de özelleştirmeyle ilgili söylediklerinize
baktığımızda- büyük bir yanılgı ve büyük bir çelişki ortaya çıkıyor.
Aslında, burada devlet eliyle monopol bir yapının oluşmasındansa,
bunların bölgelere ayrılması gerekir. Elektrik dağıtım şirketleri
gibi, beş, altı, yedi bölgeye -ki İtalya'da uygulama bu şekilde- ayrılırsa
hem ciddi anlamda gelir elde edilir hem de buradaki rekabet artırılmış
olur.
Bunun üç boyutu var değerli arkadaşlarım, iddaa
oyununun: Birincisi, TV üzerinden oynatmak; ikincisi, online sistem,
İnternet üzerinden oynatmak; üçüncüsü, offline dedikleri bayiler
üzerinden oynatmak. Türkiye'de TV üzerinden oynatılma şu anda yürürlükte
yok, böyle bir uygulama yok, ama İnternet üzerinden oynatılıyor. İnternet
üzerinden de iki şirket oynatıyor bunu. İsimleri, biri Bilyoner, biri
de Nesine. İki, GSM operatörüne bağlı şirketler bunu oynatıyor. Buradan
elde edilen kârların, hasılatın yüzde 91'ini Spor Toto Genel Müdürlüğü
alıyor, yüzde 9'unu da şirketler alıyor. Şimdi, bu iki şirketin üzerinde
İnternet üzerinden oynanıyor; ama, bunun yanı sıra ciddi anlamda
Türkiye'de illegal olarak oynanan İnternet üzerinden bahis oyunları
var. Yani, yabancı ülkelere Türkiye'den bir çocuk kredi kartıyla giriyor
-on sekiz yaşından küçük olabilir- kredi kartıyla bunu oynuyor ve
bir anda annenin babanın kredi kartları da dolmuş oluyor. Türkiye'deki
oynanma biçimi -Bilyoner ve Nesine- banka hesabı üzerinden oynanıyor.
Şimdi, bu gelen yasanın içerisindeki 5'inci madde
çok önemli. Bu, BDDK bankalara yazı yazarak 99'la başlayan kod sisteminden
bu kredi kartı üzerinden yabancı ülkelerdeki İnternet sitelerinden
oyun oynamayı yasaklıyor. Burada ifade etmek istediğim, iki tane
şirket var, bu yasakla beraber, İnternet üzerinden daha fazla şirkete
iddaa oyunu oynatma hakkını vermeliyiz. Bu birinci tarafı. TV'ler
üzerinden Avrupa'da oynatılıyor iddaa; bu hakkı da vermek gerekiyor.
Asıl acı olan, yabancı değil, çok tanıdık bir yer
olan Kıbrıs üzerinden Türkiye'de oynatılan bir offline sistemi var.
Bu, Kıbrıs üzerinden oynatılan da şöyle oluyor: Kıbrıs'ta başbayiler…
Sekiz şirket var Kıbrıs'ta -bununla ilgili Kıbrıs'tan gazeteci arkadaşlar
da bilgi gönderdi- bu dört şirket İnternet üzerinden oynatıyor, dört
şirket de offline, yani, bayi üzerinden oynatıyor. Ben, Berhan olarak
Kıbrıs'taki başbayiden bir bayilik alıyorum ve buraya 50 bin dolar
veya 100 bin dolar teminat yatırıyorum. Diyarbakır'da, Denizli'de,
Antalya'da, yani, Türkiye'nin birçok ilinde illegal olarak bu oyunlar
oynanıyor ve bunun, illegal olarak offline bayi sisteminden oynanan
rakamın 1 milyar dolara yakın olduğu yetkililer tarafından söyleniyor.
Yani, bayi sistemi içerisinde illegal yoldan 1 milyar dolarlık iddaa
oyunu oynanıyor. Kıbrıs'taki şirkete 50 bin dolarlık teminat göndermişsem,
bayi olarak 50 bin dolarlık oynatıyorum, 51 bininci dolara gelince
kesiliyor.
Bu nasıl oluyor? İsimlerini verip illerimize
bir suçlama getirmeyelim, (A) ili, (B) ili, (C) ili. Vatandaş vitrinine
iki tane, üç tane, beş tane telefon koyuyor. Arka tarafta kutular
var. Yani, dışarıdan baktığınız zaman içerideki esnaf arkadaşı
telefon işi yapıyor diye görüyorsun; ama, içeriye girildiğinde veya
yakalandıklarında kutuların içi boş çıkıyor. Sadece iki üç tane
telefona el koyuyorsun, bir yaptırım da olmadığı için, elini kolunu
sallaya sallaya yarın yine aynı işe devam ediyor. Bu 5'inci maddenin
önemi de, bu anlamda, banka üzerinden, kredi kartı üzerinden ve illegal
olarak oynayana, oynatana ciddi anlamda hem para hem de hapis cezası
getiriyor.
Bu delikler kapandığında, değerli arkadaşlarım,
yani Kıbrıs üzerinden oynanan illegal yönden offline sistemi kapanınca,
İnternet üzerinden oynanan online sistem BDDK'nın el koymasıyla kapanınca,
şu an Türkiye'de son 2006 yılında, Bilyoner ve Nesine'nin hasılatı
100 trilyon. Kredi kartı üzerinden oynanmamasına rağmen 100 trilyon.
Offline'ın hasılatı ise 2 katrilyon 23 veya 28 trilyon. Eğer, offline
illegal, online illegal, bu yasayla beraber kapandığında, yapmış
olduğumuz hesaba göre, 4,5 milyar dolara yakın bir pasta çıkıyor. Bu
4,5 milyara yakın rakam şunu getiriyor:
1) Vergi kaçakçılığını önlüyor.
2) Kara parayı önlüyor.
Kredi kartıyla oynadığında kişi, hesabına girdisi,
çıktısı yok; soruyorsun: "100 bin dolar nereden geldi?" "Ben,
(A) şirketinin üzerinden, İnternetten, online sistemden iddaa oynadım,
para oradan geldi" diyor. Hem vergi kaçağını kapatacak hem kara
paranın aklanma durumunu ortadan kaldıracak. Bakın somut bir örnek
vereyim: Hepimizin gözleri önünde cereyan etti, geçenlerde yazılı
basında manşet oldu, "Kumar sanal, ölüm gerçek." Bu şirketin
İngiltere menşeli bir şirket olduğunu biliyorum, ismini burada
söylememe gerek yok. Bütün aile ve çocuk, önceleri oynuyor İnternet
üzerinden kredi kartıyla. Üç-beş para kazanıyor, gelip annesine
söylüyor. Annesi, babası da "tamam, olur" diyor. Oynamaya
başlıyorlar ve derken, biraz daha para kazanılıyor. Ev satılıyor,
evlerini satıyorlar ve yine oyun oynamaya devam ediliyor. Günün
birinde 2,5 trilyon, bu evladımız… Ailesine başsağlığı diliyorum,
rahmetle, şükranla, yattığı yer ışık olsun, rahmet olsun, anıyorum
da kardeşimizi. Ama, böyle bir şey yaşandı. Bu, bugüne kadar -Sayın
Bakan alınmasın- 2004 yılında bu işler başlarken bunların tedbirlerinin
de alınması gerektiğini söylüyoruz biz. 2004'ten bugüne kadar -İngiltere,
Kıbrıs, Avusturya, şirketlerin isimlerini vermiyorum- çok büyük paralar
ve vergi dışarı gitti, paramız dışarı gitti ve kara para aklandı.
Şimdi, bu yasayla ilgili, gerçekten, özellikle
5'inci maddesi önemli bir uygulama. Birazdan, yukarıda Sayın Bakan
ve arkadaşlarımızla çalışma yaptık, 2'nci madde, 8'inci madde ve
9'uncu maddeye ekler, önergeler getirdik. Daha dertop bir yapı içerisinde
bu işin uygulanabilirliğini uzlaşma içerisinde yerine getirdik.
Ama, yapılması gereken, bu yasanın uygulamaya başladığından sonra
Türkiye'de monopol yapıyı yıkacak -biraz önce de ifade etmeye çalıştım-
devletin -elektrik dağıtım şirketlerine yaptırdığımız gibi- bölgelere
ayırıp, rekabeti artırarak, kişilere, şirketlere bunu vermek. Bunu
vermenin de bir koşulu var. Şu anda bir yerli şirketimiz, bir de Yunanlı
şirket bu işin ortağı. Yani, İnteltek şirketinin ortağı, iddaanın
başbayiliğini yapıyorlar. Yunanlı şirket yüzde 45 ortak, Türk şirketi
yüzde 55 ortak.
Buradan tutanaklara geçmesi adına bunu da ifade
ediyorum: RTÜK'teki şartnamede olduğu gibi, yabancı payının yüzde
25'e inmesi gerek. Çünkü, bu, düşünebildiğinizin üstünde bir hacim
oluşturuyor. Bakın, bu konuda Amerika yasakladı, yabancı şirketlerin
oynamasını, Fransa'da yasaklandı, İtalya'da Finans Bakanlığı bunu
yasakladı. Yani, Türk Telekom'u baba baba satmaya gerek yoktu! Bu
yapı doğru organize edilseydi, bu süreç içerisinde Türk Telekom'u
sattığımızdan daha fazla hazineye gelir -irat edebilirdik- kaydedebilirdik.
Ayrıca, bu yapılanmanın başka yansımaları da
var. Bu yansımalar, sportif faaliyetlere, yani, futbol takımlarına
katkı sunuyor. Birinci lig, ikinci lig (A) ve (B) kategorisi ve zaman
içerisinde de üçüncü ligden takımlarımız iddaaya girdiğinde, yani
oyun kuponuna girdiğinde… Birinci lig sürekli var, ikinci lig (A) kategorisi
sürekli (B) kategorisi sürekli; üçüncü ligden dönüşümlü olarak kupona
yazıldığında paralar kazanıyorlar. Geçenlerde Grup Başkan Vekilimiz
Sayın Ali Topuz Bey'i, Grubumuzu ziyarete gelen ikinci ve üçüncü lig
kulüpleri başkanları ve Birlik Başkanı şunu söyledi… İkinci ligden
bir arkadaşımız "150 milyara yakın, ayda para alıyoruz."
Üçüncü ligden bir arkadaş da -kulüp başkanı- "130'la 150 milyara
yakın, yılda bir para alıyoruz." dedi. Bu, sportif faaliyetlere
de katkı veriyor.
Bunun yanı sıra, sosyal kurumlara, Çocuk Esirgeme
Kurumuna, Sanayiyi Destekleme Fonuna… Bütün bunlar da bu toplananlardan pay
alıyor. Ama bu nasıl oluyor? Biraz önce söylediğim gibi, hasılat yükseldikçe,
futbol takımları da, sosyal kurumlar da bu hasılattan yüzde üzerinden
daha fazla para alacaklar, ama, biz bununla yetinmiyoruz -Sayın Bakanım
burada, kendisiyle de konuştum- amatör takımlarımıza da… Çünkü,
biraz önce ifade ettiğim gibi, bu hacim büyüyünce amatör takımlarımızın
da bu konuda istifade edebileceği, bir yönetmelikle, bir açılım
getirmekte fayda görüyorum, çünkü sporun temeli amatör ruhtur, amatör
yapılanmadır.
Bunu
ifade ederken şuraya bağlamak istiyorum: Değerli arkadaşlarım,
yasanın getirdiği ayrıca bir farklılık, bugüne kadar sadece futbol
oyunlarından, futbol müsabakalarından iddaa oynanıyordu, ama bu
yasayla, futbolun ötesinde hentbol, voleybol, basketbol, motor sporları
ve tenisten de iddaa oynanabilecek. Yani, amatör sporları, Sayın
Bakanım, eğer iddaa oyununun içerisine alıyorsak, amatör spor kulüplerimize
de bu hasılattan pay aktarmamız gerektiği kadar normal bir şey yoktur
diye düşünüyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bütünü içerisinde sıkıntıları olan, ama Danıştayın
vermiş olduğu karardan dolayı -yani, başa dönüp söylemek istemiyorum,
ama ifadede de mahzur yoktur- önce ateş edip, nişan alma klasiğinizden
dolayı ortaya gelen bir problem var. Bu problem, 1 Mart itibarıyla iddaa
oyunlarının durması söz konusu, çünkü yargının vermiş olduğu karar
bu. İvedilikle bu yasayı yüce heyetinizin karşısına, Sayın Bakanımın
da telaşıyla beraber getirmemizin nedeni, iddaa oyunlarının daha
önce yapılmış "ben yaparım, olur" anlayışından kaynaklanan
meseleden dolayı kulüplerimizin, sosyal kurumların mağdur olmaması.
Ayrıca
bir şeyin altını çizmek gerekiyor: Gerçekten, Türkiye'de iddaa diye
bir marka yaratıldı. Spor toto çocukluğumuzda vardı, ama bugün iddaa
diye bir marka var. Bu oyunların, iddaa oyununun durması durumunda,
iddaanın da, marka olarak da, sürek olarak da yara alacağı, hafifleyeceği,
unutulacağı anlamında kaygıların da olduğunu unutmamak gerektiğini
düşünüyorum.
Biz,
bugün bu yasayla göstermiş olduğumuz örnekte olduğu gibi, değerli
arkadaşlar, eğer, buraya gelen yasalarımızı kendi istekleriniz
doğrultusunda ikiye, üçe bölüp, temel yasa olarak getirmezseniz,
uzlaşma içerisinde olursa… Tabii ki, hepimiz burada milletin adına
vekâlet yapıyoruz, AKP iktidar görevinde, biz ana muhalefet olarak
buradayız, ama, hepsi, siyaset, netice alma sanatıdır, siyasette
burada çıkardığımız yasalar, mağduriyetleri ortadan kaldırma
yasalarıdır, mağduriyet yaratma yasaları değildir. Bugün örnek
bir çalışma olmuştur. Sayın Grup Başkan Vekili Haluk Koç'a, Sayın
Akif Hamzaçebi'ye, Kılıçdaroğlu'na ve Sayın Bakanım da erken saatlerde
dün gece beni aradıktan sonra, Denizli Milletvekilimiz Sayın Mehmet
Bey'e… Erken saatlerde toplanıp bu yasayı huzurlarınıza getirmiş
olduk. Umut ediyorum ki, Türk sporuna, sosyal kurumlara ve ben hiç oynamadım,
oynamayı da tavsiye etmem, ama, iddaa oynayanlara da başarılar diliyorum.
Saygı ve selamlarla yüce Meclisi selamlıyorum
efendim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına, Denizli Milletvekili Mehmet
Yüksektepe.
Buyurun
Sayın Yüksektepe. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK
PARTİ GRUBU ADINA MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi
Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, konuşmama başlamadan önce, bu yasanın Meclise gelmesinde
CHP Grubunun katkısını biraz önce CHP Grubu adına konuşan Sayın Şimşek
de belirtti, teşekkür ediyorum. Gerçekten, özverili bir çalışmayla
-yaklaşık iki gündür- bugünkü hâline getirdik.
Değerli
arkadaşlar, bugün itibarıyla bu kanun niye gündeme geldi? Niye buradayız?
Değerli
arkadaşlar, bildiğiniz gibi, Spor Toto Kanunu ve müşterek bahis
oyunları yaklaşık 1959 yılında çıkan bir yasayla faaliyete geçmiş,
o günden bugüne spor toto, şans oyunları ve buna benzer bahis oyunları
bu şekilde devam etmekte. Ama, sizler de yakından takip etmektesiniz
ki, artık, dünya hızla gelişmekte, bilişim teknolojileri gelişmekte,
dolayısıyla, bu çerçevede, 59 yılında çıkan Yasa'dan sonra yeni
oyunlar, yeni oyun türleri, yeni bahis türleri ve müşterek oyunlar
başlamış dünyada ve dünyanın birçok ülkesinde gelişen bu bahis
oyunları da ülkemizde, paralel olarak, devam etmekte ve bunlar gayriyasal
bir şekilde gerek İnternet üzerinden gerekse diğer ortamlarda bayilik
şeklinde vatandaşımızın sosyal yapısını, bireylerin sosyal yapısını,
ekonomik yapısını ciddi şekilde etkileyen, olumsuz etkileyen bir
neticeye doğru gitmekteydi. Aynı zamanda, dünyada ve Türkiye'de
ciddi rakamlarla ifade edilen bu bahis oyunlarından devlet de ciddi
anlamda gelir kaybına uğramaktaydı. Bundan dolayı, 17 Nisan 2004
tarihinde iddaa adında bir oyun türüyle Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
yeni bir oyun başlattı. Tabii, Kanun'un 1959 yılında çıkmış olmasıyla
birlikte, eksiklerle birlikte, bu oyun başladı ve Türkiye'de, 2 bin
civarında bayi ve 60 bin çalışanıyla birlikte, bugün, sosyal bir vakıa
hâline geldi.
Ama,
Danıştaya yapılan bir müracaatla -önce idare mahkemesine, sonra
da Danıştaya yapılan bir dava sonucunda- bu iddaanın ihale ediş biçimi,
arkadaşlar, iptal edildi. Niye iptal edildi? Burada, iptalle ilgili bir suistimal
mi var? Hayır. Bir usulsüzlük mü var, bir kayırma mı var? Elbette hayır.
Ama, burada, ihalenin iptal edilme gerekçesine -ben hukukçu olmamamla
birlikte- baktığımızda, müşterek bahislerin tertibi ve bu hasılatın
paylaşımıyla ilgili hükümlerin Kamu İhale Kurumu Kanunu kapsamında,
içinde olmamasından dolayı kaynaklandığı… Mahkemenin ifadesi…
Bunun üzerine, yeni yasada, bu yasamızda, görüşmekte
olduğumuz bu yasada, bu düzenlemeyi de dikkate alan bir içerikle,
ayrıca, yeni kapsama alanlarını, yeni sportif faaliyetleri de içine
alacak bir şekilde, geniş kapsamlı ve bugünkü sıkıntıyı da ortadan
kaldıracak, yani, 1 Mart itibarıyla verilen, Danıştayın verdiği
süre itibarıyla, bu sıkıntıyı ortadan kaldıracak bir düzenlemeyle,
inşallah, bu kanun bugün çıkacak.
Değerli arkadaşlar, iddaa oyunlarına baktığımızda,
buradan elde edilen hasılattan birçok kamu kuruluşumuz başta olmak
üzere, bir ekonomik girdi elde etmekte, aynı zamanda, spor kulüplerimiz,
gerek birinci lig gerekse ikinci ve üçüncü lig takımlarımız da bundan
faydalanmakta. Teşkilat hasılatından pay alan kurumlarımıza baktığımızda
arkadaşlar, Çocuk Esirgeme Kurumu, Kredi Yurtlar Kurumu, Tanıtma
Fonu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü, Savunma Sanayii Destekleme
Fonu gibi kurumlarımız, bu iddaa oyunlarından elde edilen hasılattan
pay almakta.
Arkadaşlar, bu noktada bir konu üzerinde durmak
istiyorum. Özellikle Gençlik Spor Genel Müdürlüğü bünyesinde oluşturulan
bu birimden, bu şans oyunları, müşterek bahis oyunları dediğimiz bu
birimden elde edilen hasılattan Gençlik Spor Genel Müdürlüğüne ayrılan
payın artırılmasını talep ediyorum. Niye? Yine, geçen günlerde,
Şiddeti Araştırma Komisyonu olarak Sayın Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüzü
dinlediğimizde, Türkiye'de Gençlik Spor Genel Müdürlüğü olarak kaç
gencimize, yıllık, hizmet verildiğini, kaç gencimizin sportif ve
kültürel faaliyetlerle desteklendiğini sorduğumuzda, yaklaşık
2 bin civarında gencimizin bu faaliyetlerden faydalandığını dile
getirdiler. Ama, biz biliyoruz ki, ülkemizde yaklaşık 18 milyon, 19
milyon, hatta 20 milyona yakın genç bir nüfus var. Bu bir avantajdır.
Eğer gençlerimizin şiddetten uzak durmasını arzu ediyorsak, yavrularımızın
canlarının yanmamasını arzu ediyorsak, annelerin, babaların yüreklerinin
acımamasını arzu ediyorsak, ben diyorum ki, bu hasılattan Gençlik
Spor Genel Müdürlüğüne ayrılan payın daha da artırılması lazım ve
Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüz, imkânları artırılarak, 2 bin gencimizin
değil, yıllık 200 bin gencimizin sportif faaliyetlerle desteklenmesine,
kültürel faaliyetlerle desteklenmesine önayak olmalı, katkı sağlamalı
diye düşünüyorum.
Arkadaşlar, yine, bir diğer gerçek, spor kulüplerimiz.
Ben, aynı zamanda, birinci ligde oynayan Denizlisporun yönetim kurulu
üyeliğini yaptım. Özellikle Anadolu'da spor kulüplerimizin ne kadar
sıkıntı içerisinde olduğunu, ne kadar zor şartlarda kulüplerin
idare edildiğini yakından biliyorum. Hele hele ikinci lig (A) ve
(B) kategorisi ve üçüncü ligde oynayan takımlarımız daha da zor
şartlarda. Zaman zaman deplasmana gideceklerinde bir otobüs parasını
denkleştiremediklerini biz biliyoruz. Dolayısıyla, bu iddaa gelirlerinden
elde edilen bu paylarla, birinci lig kulüplerimiz gelirlerinin
yaklaşık yüzde 20-25'ini buradan sağlamakta, ikinci ve üçüncü lig kulüplerimiz
ise, gelirlerinin, yıllık gelirlerinin yüzde 70-80'ini, yine, bu hasılattan
sağlamaktadırlar. Bugün itibarıyla, kamuoyu, dört gözle, halkın tabiriyle,
bu yasanın çıkmasını ve 1 Marttan itibaren de, hiçbir sekteye uğramadan,
bu oyunların, bahis oyunlarının devam etmesini ve bir yasal altyapıya,
yasal düzenlemeye oturtulmasını beklemekteler. Umuyorum, bu çalışmayla
bunu gerçekleştireceğiz.
Değerli arkadaşlar, bir diğer konu da İnternet
üzerinden oynanan oyunlar. Az önce ifade ettim, gerçekten, bilişim
sektörü, bilişim teknolojileri çok hızlı gelişmekte. Az önce Sayın
Şimşek'in de söylediği gibi, birçok uluslararası bahis oyunu oynatan
şirketler, firmalar, kuruluşlar, dünyanın değişik yerlerinde insanlara
bu oyunları oynatıyorlar. Buradan; bir, devlet ciddi anlamda gelir
kaybına uğramakta; iki, bu oyunu oynama noktasındaki sınır ve heyecan
frenlenemediği için birçok aile acı ve ıstırap içerisinde kalmaktadır.
Bu, gerçekten üzücüdür.
İşte, bu yasa ve Meclise gelen ve önümüzdeki günlerde
çıkarmayı beklediğimiz -umuyorum kısa sürede çıkacaktır- bilişim
suçlarıyla ilgili yasal düzenleme de bu sıkıntıyı büyük oranda,
arkadaşlar, ortadan kaldıracaktır.
Tabii, yasal düzenlemeler yavaş ve ağır kalmakta,
ama, bilişim suçları çok hızlı bir şekilde gelişmekte. Geçen gün, yine,
bir gazete ve İnternet haberinde cep telefonundan gönderilen banka
hesap numaralarıyla kişilerin banka hesaplarının boşaltıldığını
okudum. Bu kadar hızlı çalışmakta.
Tabii, bu, sadece Türkiye'nin problemi değil. Bilişim
suçları, bilişim suçlarıyla mücadele, toplumun bilişimin zararlarından
korunmasıyla ilgili sorumluluk tüm dünyanın gündeminde. Bu noktada
en ileri noktada giden ülkeler, başta Amerika, İngiltere, Kanada,
Güney Kore, Singapur gibi ülkeler de, bir taraftan bilişimin toplumun hayatını
kolaylaştırma noktasında kolaylaştırıcı bir faktör olarak yaygınlaşmasına
önayak olurken, bu düzenlemeleri yaparken, teşvik ederken, bir taraftan
da zararlı etkilerinden korunması için gerekli tedbirleri almaktadır.
Bu, sosyal devletin bir zorunluluğudur.
Yine, bir diğer husus:
İddaa oyunlarının oynanmasıyla ilgili yaş sorunu. Yönetmelikte
iddaa oyunlarının hangi şartlarda oynanacağı belli ve on sekiz yaşından
küçük olan gençlerimizin, yavrularımızın kesinlikle iddaa kuponu
doldurmaları ve oynamaları yasaktır. Ancak, burada şunu itiraf
etmek istiyorum: Bugün itibarıyla, maalesef, dershanelerimizde
çocuklarımız, öğretmenlerinin dersi yerine, anlattığı derslerin
yerine iddaa kuponları doldurmakta. Ben Sayın Genel Müdürlüğümüze
bunu sorduğumda, "kesinlikle yasak..." Ha, buradan, demek
ki denetim noktasında bir sıkıntımız var. Bunun ısrarla üzerine giderek,
hangi bayi, hangi kuruluş on sekiz yaşın altındaki bir gencimize,
yavrumuza, çocuğumuza iddaa kuponu oynatıyorsa derhâl üzerine
gidilmeli ve onun lisansı, onun yetkileri kapatılmalıdır, iptal
edilmelidir diye düşünüyorum. Çünkü, gençlik bizim her şeyimiz.
Biz diyoruz ki, ahlaklı gençlik, erdemli gençlik, kendine güvenen
gençlik; ama, bir taraftan da bu denetimi yapmıyoruz.
Belki, bundan sonraki düzenlemede şu da olabilir
diye düşünüyorum: Bildiğiniz gibi, Türkiye'nin, İçişleri Bakanlığının
üzerinde durduğu ve uzun yıllar uğraştığı MERNİS Projesi var ve burada
her bir vatandaşımızın T.C. kimlik numarası var. Dolayısıyla, bu
T.C. kimlik numarasıyla birlikte, eğer gerekli bilişim altyapısı
oluşturularak, bu kuponu dolduran kişiler, insanlarımız kupon verirken
üzerinde T.C. kimlik numarası da olursa, otomatik olarak bilgisayar,
o gencin, o bireyin on sekiz yaşının altında mı üstünde mi olduğunu
tespit edecektir. Bu, bana göre, çok önemli bir öz denetim olacaktır
diye düşünüyorum. Umuyorum ve diliyorum ki, bundan sonraki süreçte
Gençlik Spor Genel Müdürlüğü bu altyapıyı, bu çalışmayı gerçekleştirir
bir an önce. Çünkü, bu, bilimsel bir çalışma, teknolojik bir çalışma,
zaman alacak bir çalışma; bunu gerçekleştirir diye düşünüyorum. Ama,
bugün itibarıyla birinci öncelikli sorunumuz, 1 Mart itibarıyla
iddaa oyunlarının sekteye uğramadan devam ettirilmesi ve bu kulüplerimiz
başta olmak üzere, buradan ekonomik fayda sağlayan, gelir elde
eden, finansman sağlayan kurumlarımızın da zarar görmemesi.
Ben sözü daha fazla uzatmak istemiyorum. Bu vesileyle,
bu yasaya katkı sağlayan başta Sayın Bakanımıza ve CHP Grubundan
arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum ve ben de, bugüne kadar, hiçbir
şekilde, iddaa, spor toto, ganyan oynamadım ve hiçbir gencimizin de
-bir eğitimci olarak- bireylerimizin de iddaa oynamasını arzu etmiyorum,
tavsiye etmiyorum ve umuyorum, bu yasa hayırlı olur diyorum.
Teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Koç...
HALUK KOÇ (Samsun) - Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz.
Sayın Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili, şahsı
adına.
Buyurun Sayın Kandoğan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Görüşülmekte
olan 1341 sıra sayılı Kanun Tasarısı üzerinde şahsım adına söz aldım.
Yalnız, konuşmamın başlangıcında, biraz önce
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına bu kürsüye gelen Denizli Milletvekili
Sayın Mehmet Yüksektepe'nin konuşmasıyla ilgili bir iki cümle söylemek
istiyorum. Sayın Yüksektepe, sözlerinde, bu kanunla ilgili olarak,
Cumhuriyet Halk Partisiyle anlaştıklarını, Cumhuriyet Halk Partisine
teşekkür ettiklerini iki kez bu kürsüden ifade ettiler. Tabii, iktidar
partisinin Türkiye Büyük Millet Meclisindeki siyasi partilerle
uyum içerisinde çalışmasından biz mutlu oluruz. Ancak, burada bir
başka parti grubu daha var, Anavatan Partisi Grubu var. (Anavatan
Partisi sıralarından alkışlar) Anavatan Partisi Grubu dışında,
burada, Mecliste temsil edilen diğer partiler var. Eğer, siz, bir kanun
tasarısını, tek başınıza, Cumhuriyet Halk Partisiyle anlaşarak
Türkiye Büyük Millet Meclisinden 20 milletvekiliyle -buradan- geçireceğinizi
zannediyorsanız yanılıyorsunuz. Bir kere, bunun altını çizeyim.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Öyle yok, öyle kolay değil
o. 20 tane milletvekili oturacak, "Cumhuriyet Halk Partisiyle
anlaştık" diyeceksiniz, buradan bu kanun tasarısını geçireceksiniz.
Bu, bu kadar ucuz değil.
Onun için, bir kanun tasarısı, elbette, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine gelinceye kadar, komisyonlarda
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde diğer grubu olan partilerle anlaşmanızı
-elbette- biz de gönülden arzu ederiz, ama, keşke bu anlaşmayı Komisyonda
yapabilseydiniz, keşke bu anlaşmayı… Bakınız, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun Komisyondaki muhalefet şerhi burada ve Komisyon görüşmelerindeki
muhalefet şerhleri, hakikaten, son derece de yerinde. Ben de, burada,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna ayrıca teşekkür etmek istiyorum.
Ama, siz, yirmi günden beri bekleyeceksiniz, bununla ilgili hiçbir
görüşme yapmayacaksınız, ne zaman ki tasarı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine geliyor…
SONER AKSOY (Kütahya) - Ne biliyorsunuz görüşülmediğini?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Aksoy, dinler misin
lütfen.
SONER AKSOY (Kütahya) - Belki görüşüyoruz, nereden
biliyorsun?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Efendim, görüşülmedi.
SONER AKSOY (Kütahya) - Nereden biliyorsunuz görüşülmediğini?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, ben ne söylüyorum…
SONER AKSOY (Kütahya) - Nereden biliyorsunuz?
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ama, siz, biraz önce,
AK Parti Grubu Milletvekilini dinlemediniz.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Ya, bırak sen!
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Dedi ki Sayın Milletvekili ve Cumhuriyet Halk
Partisi Milletvekili dedi ki, konuşan milletvekilleri: "Bugün,
üç buçuk saat, Sayın Bakanla, oturduk, görüştük." Kendileri söylüyorlar.
Yani, görüşme bugün olmuş, bugün yapılmış görüşme.
SONER
AKSOY (Kütahya) - Belki yirmi gün önce yapıldı.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Peki, bakınız,
yirmi gün önce bu Millî Eğitim Komisyonundan geçmiş. Yirmi günden beri
niçin bir uzlaşma arayışı içerisine girmiyorsunuz da, Meclise bugün
alelacele gelen bu kanun tasarısıyla ilgili bir uzlaşma arayışı
içerisine giriyorsunuz? Bakın, yanlışlık burada. Niçin?
SONER
AKSOY (Kütahya) - Uzlaşmayı bozmaya çalışıyorsunuz.
ÜMMET
KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Aksoy, lütfen dinler misiniz. Siz, bir komisyon
başkanısınız. Yani, en fazla bunları dinleme durumunda olacak
olan insan sizsiniz. Bakınız, şimdi…
SONER AKSOY (Kütahya) - Ama, uzlaşmayı bozma gayreti
de kötü bir şeydir.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi bakınız… Bakınız…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Aksoy, lütfen…
Sayın Kandoğan, Genel Kurula hitap ediniz.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Nasıl aceleyle bir anlaşma
ortaya konulduğu, işte, değişiklik önergeleriyle karşımıza çıkıyor.
Şu değişiklik önergesinin altına siz imza atar mısınız Sayın Aksoy?
Şu metnin altına imza atar mısınız?
SONER AKSOY (Kütahya) - Atarım ben arkadaş.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Atarsanız, bakın, işte
onun için, görmediğiniz bir önergenin altına "imza atarım"
diyerek, bir komisyon başkanı olarak elinizi kolunuzu bağlıyorsunuz.
Bakınız, önerge elimde. O kadar aceleyle hazırlanmış
ki, önergede önce kanunun ismi yanlış yazılmış -bakın, burada- yanlış
yazılan kanunun ismi -bakın, burada- çizilmiş, çizmişler, elleriyle
çizmişler, ondan sonra da ilave etmişler, elleriyle kelimeler ilave
edilmiş. Yani, böyle bir değişiklik önergesi, alelacele verildiğinin,
yangından mal kaçırırcasına verildiğinin bir işareti, bir göstergesi.
Benim itirazım buna.
Yirmi günden beri siz, gelirdiniz… İlgili partilerle,
komisyondaki arkadaşlarla oturun, görüşün, konuşun, tartışın, en
doğrusu neyse o olsun.
Biraz önce burada, komisyon sıralarında gördük,
bürokratlarla, milletvekilleri ayakta… Önerge nasıl hazırlanacak,
nasıl doğrusu, gördük burada. Ben, bu önergeleri daha beş dakika önce
alabildim. Yok… Önergeler şimdi yetiştirilmeye çalışılıyor.
Kabul… Elbette, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
önerge verilir, verilmesi de gerekir, doğrusu da bu. Ama, böyle, ayaküzeri,
karalanmış, çizilmiş, yanlış, ifade eksikleri, ifade, anlam düşüklükleri
olan bir önergeyle buraya gelinirse, benim itirazım buna.
SONER AKSOY (Kütahya) - Sen önce içeriğini konuş.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri,
milletvekillerimiz çıktı, bu kanunu elbette savunuyor. Ama, savunurken
de bir suçluluk duygusu içerisindeler: İşte, bu, iddaa ve bahis oyunu
oynamamış, eğitimci olarak da hiç kimseye de tavsiye etmezlermiş,
ocaklar, yuvalar yıkılıyormuş, ama bu kanunu da buradan geçirelim.
MEHMET YÜKSEKTEPE (Denizli) - Sen oynamaya devam
et.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ama, bu sağlıklı bir
yaklaşım tarzı değil değerli milletvekilleri, bu doğru bir yaklaşım
tarzı değil. Eğer, siz, bir eğitimci olarak buna karşıysanız, hiç oynamadıysanız
ve oynanmasını da tavsiye etmiyorsanız gelip burada AK Parti Grubu
adına bu kanunu niye savunuyorsunuz? O zaman bir başkası çıksın savunsun,
bir başkası çıksın savunsun o zaman.
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu kanunu eleştirebilirsiniz,
doğru veya yanlış, ama neticesinde Türkiye'deki spor kulüplerinin
bundan istifade etmesi söz konusu ve çok ciddi sıkıntılar içerisinde
bulunan, ekonomik zorluklar içerisinde bulunan kulüplere bir miktar
da katkı sağlayabilen bir kanun tasarısı. Elbette bu yönüyle bu kanun
tasarısına hiçbirimizin itirazı olmaz ve spor kulüplerimizin de
mutlaka desteklenmesi lazım, hatta Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
sözcüsünün de ifade ettiği gibi, amatör spor kulüplerini de içine
alacak şekilde, bu paylaşımın adil bir şekilde yapılması gerektiği
inancındayım ve bu kanunun 9'uncu maddesindeki -Kamu İhale Kanunu'na
tabi olmama, bazı işlemleriyle ilgili olarak- hususun bir önergeyle
değiştirilecek olmasından dolayı da mutlu olduğumu ifade etmek
istiyorum ve kanundaki, tasarıdaki bir yanlışlıktı, o yanlışlıktan
dönülmekte olduğunu görmekten de mutlu olduğumu ifade etmek istiyorum.
Tabii, konumuz spor olunca ve Sayın Bakanımız da
burada olduğuna göre, özellikle, şu Futbol Federasyonu Başkanlığı
işini de bir şekilde gündeme getirmekte fayda olduğu düşüncesindeyim.
Şimdi, Sayın Bakanımız, ne hikmetse, herhâlde Sayın
Başbakanın da talimatlarıyla Futbol Federasyonu Başkanlığı seçiminin
ilk gününden beri içinde oldular ve hiç olmaması gerektiği hâlde maalesef
bizzat başkanlık seçimine delege bazında müdahale edilerek seçimlerin
neticesinin değiştirilmeye çalışıldığını üzülerek gördük. Bütün
bunlara rağmen çok farklı bir netice çıktı. Ancak, hâlâ, seçimin üzerinden
çok uzun bir süre geçmiş olmasına rağmen, Türkiye'de, Futbol Federasyonu
Başkanlığını tartışıyoruz. Hâlâ, tartışmalı bir konu olarak gündemimizde
duruyor ve bu durum, maalesef, futbol kamuoyunu ve futbolun içerisinde
yer alan bütün kulüplerimizi ve bütün taraftarlarımız da, maalesef,
ciddi manada bu işin, bu olayın içerisine çekmeye çalışılıyor. O
nedenle, Sayın Bakanım, ne olur artık bu konuyla ilgili, ne yapılacaksa,
ne olacaksa, bu işin bitmesi lazım. Ya siz kenara çekilin veyahut aylardan
beri konuştuğunuz, gündeme getirdiğiniz meseleyle ilgili olarak
ne yapacaksanız yapın ve bu işin sürüncemede kalması, Türk futboluna
zarar veriyor, Türkiye'nin dünyadaki itibarına zarar veriyor. FIFA
nezdinde, Türkiye'yi, maalesef, haksız eleştirilerle karşı karşıya
bırakan bir uygulama olarak karşımızda duruyor.
O nedenle, bu meselenin de bir an önce çözülmesi
gerektiği inancımı ifade ediyor, kanunun ilgili maddeleriyle ilgili
olarak düşüncelerimi ve önerilerimi, söz alabilirsem o bölümde
sizlere aktarmaya çalışacağımı ifade ediyor, yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ
ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, izin verirseniz çok kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Bakanım.
Hükûmet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Sayın Mehmet Ali Şahin.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ
ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinizi, sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Ne zaman spor alanıyla ilgili bir tasarı Türkiye
Büyük Millet Meclisinin önüne gelse, ne zaman sporla ilgili bir teklif
gelse, hepinize şükran borçluyum ki, burada, tüm siyasi partilerimiz
ve milletvekillerimiz, bu tasarılara ve tekliflere gerçekten sahip
çıkıyorlar, destekliyorlar ve Türkiye'de sporun daha da gelişmesi
konusunda yardımları oluyor. Bu bakımdan, tüm siyasi partilerimize
ve burada görüşlerini ifade eden milletvekili arkadaşlarımıza,
destek veren arkadaşlarıma, spordan da sorumlu bir arkadaşınız
olarak teşekkürlerimi ve şükranlarımı sunuyorum.
Bugün de öyle oluyor. Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkındaki Kanun kırk sekiz yıl önce çıkmış.
Kırk sekiz yıldır Spor Toto ve Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü bünyesi
içerisindeki bir birim olan Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü, futbol
oyununa dayalı müşterek bahisler Türkiye'de oynatıyor. Tabii, buradan
elde edilen gelirler önce spor kulüplerimizin ihtiyaç duyduğu kaynakların
bir bölümünü oluşturuyor ve tabii ki, buradan elde edilen kaynakların
bir bölümü de, biraz önce ifade edildiği gibi, yine Gençlik ve Spor
Genel Müdürlüğü tarafından, Türkiye'de hâlâ ihtiyacı hissedilen,
açığı hissedilen spor tesislerinin yapımı için kullanılıyor.
Bugün görüşmekte olduğumuz Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkındaki Kanun'da değişiklik de bir ihtiyaçtan
doğdu. 2002 yılında, biz henüz iktidara gelmeden önce, merkezî sistemin
kurdurulması ve işletilmesiyle ilgili bir ihale yapılarak, bugün
hâlâ Türkiye'de oynanmakta olan iddaa oyununun temelleri atıldı,
bizden önceki dönemde. Şu anda bu oyunu oynatmakta olan firma bu ihaleyi
kazandı, merkezî sistemi kurdu ve işletme işini üstlendi. Daha sonra
da, risk yönetim merkezi kurdurulması ve başbayilik verilmesiyle
ilgili ihale yapıldı. Bu ihalede de, başka firmalar da girmiş olmasına
rağmen, bu işi Türkiye'de yürütecek altyapıya sahip olmadıkları
için ve bu altyapıya da Türkiye'de -o zaman da şimdi de- bir tek firma
sahip olduğu için, ihale sonucu iddaa oyununu oynatma, yani risk yönetim
merkezi kurma ve başbayilik verilmesi işini alma bu firmanın üzerinde
kaldı. Üç yıla yakın bir süredir de iddaa oyunu Türkiye'de oynanıyor.
Değerli arkadaşlarım, doğrusu, bu oyun başladığında
-dolayısıyla, ben de, diğer arkadaşlarımız da- bu iddaa oyununun
bu kadar prim yapabileceği, bu kadar büyük cirolara ulaşabileceği
pek tahmin edilmemişti. Ama, şimdi gelmiş olduğumuz noktada, gerçekten
biraz önce söz alan arkadaşlarımın da ifade ettiği gibi, özellikle
Şimşek'in rakamlarla ifade ettiği gibi, spor kulüplerimiz için ciddi
bir kaynak oluştu ve biz, Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü olarak, bu iddaa
oyunundan ve diğer spor toto gelirlerinden gelen imkânlarla Türkiye'de
yarım kalmış olan spor tesislerini tamamlama, yerel yönetimlerle
iş birliği yaparak yeni spor tesisleri yapma gibi bir imkân elde ettik.
Yani, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün bütçesi dışında böyle bir
kaynağın gelmiş olması, Türkiye'de kırka yakın spor tesisinin bu
imkânlarla tamamlanması gibi bir sonuca bizi götürdü. Ama -biraz önce
arkadaşlarımız ifade etti, sözü fazla uzatmayacağım- Danıştayın
ilgili dairesi bir yasal boşluk tespit ederek, bu oyunla ilgili yürütmenin
durdurulmasına karar verdi. Yürütmenin durdurulmasıyla ilgili
karar, 1 Şubat tarihinde ilgili kuruma tebliğ edildi ve 1 Mart tarihi
itibarıyla da yürütmenin durdurulmasıyla ilgili uygulamayı başlatmak
durumundayız. O nedenle, demin bahsettiğim Futbol Müsabakalarında
Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun'da bir değişiklik yapmak
zarureti doğdu. Çünkü, böyle bir değişiklik yapmazsak, başlatılmış
olan bu oyunu devam ettirme imkânı bulamazsak, spor kulüplerimizin
çok ciddi gelir ve kaynak kaybı olacak, demin ifade ettiğim Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğünün tesislerinin tamamlanmasıyla ilgili
ciddi bir kaybı olacak.
O bakımdan, böyle bir tasarıyı huzurunuza getirdik.
Ancak, şunu hemen ifade edeyim ki, yargının kararı karşısında… Biraz
sonra, sanıyorum geçici bir madde şeklinde bir önerge gelecek. Bu
önergeyle, şu andaki süreci devam ettirmeyi amaçlıyoruz. Ancak,
bu, 1 Mart tarihi itibarıyla hemen yürürlüğe girebilecek, yani, 1
Mart tarihinde hiçbir şey yokmuş gibi, otomatik olarak iddaa oyununun
devamını sağlayabilecek bir düzenleme olarak da anlaşılmasın. Televizyonları
başında bizleri izleyen spor kulüplerimizin değerli yöneticileri,
bu konuyla ilgilenen herkes şunu bilsin ki üzerinde hukukçu arkadaşlar
olarak çokça çalıştık, yargı kararlarını inceledik, tabii ki Anayasa
karşısında, yapacağımız değişikliklerin Anayasa'ya aykırı olmamasına
özen göstererek bir değişiklik önerisi hazırladık, biraz sonra huzurunuza
gelecek. Belki… Tabii ki Sayın Cumhurbaşkanına gidecek, Cumhurbaşkanımız
onaylarsa Resmî Gazete'de yayımlanacak. Bu da bir süreci gerektirir.
Bugün perşembe, bir hafta sonra iddaa oyunuyla ilgili süreç duracak.
O zamana kadar Resmî Gazete'de yayımlanır mı, yayımlanmaz mı… Sayın
Cumhurbaşkanımız on beş günlük süreyi belki kullanma ihtiyacını
duyacaktır, belki veto edecektir, onaylayacaktır, ama, yürürlüğe
girmesi biraz gecikebilir. Yürürlüğe girdikten sonra da, önerge
-biraz sonra okunduğunda, gerekçeleriyle birlikte öğreneceğiniz
ve idrak edeceğiniz gibi- çok acil olarak yeni bir sözleşme yapılması
imkânı getiriyor önerge. Çok kısa sürede -onun detaylarını da arkadaşlarımızla
görüşerek- öneri olarak verdik. Yani, özetle, birkaç hafta iddaa oyununun
oynanamama riski olduğunu huzurunuzda ifade etmek istiyorum. Bu
süreci çok kısa sürede atlatarak, spor kulüplerimiz için, kamu
için ciddi kaynak oluşturan bu oyunun devamını sağlamayı amaçlıyoruz.
Bunu huzurunuzda hemen ifade edeyim. Bu, işte, görüşülüyor bugün,
o hâlde hiçbir sorun kalmadı, önümüzdeki perşembe günü, 1 Marttan
itibaren oyun aynen olduğu gibi devam edecek diye hemen düşünmeyelim,
demin söylediğim bütün o kaygıları da düşünerek olaya yaklaşalım
diye bu açıklamaları yapma ihtiyacı duydum.
Söz alan arkadaşlarımız çok yararlı düşüncelerini
burada ifade ettiler. Sayın Kurtulmuşoğlu, çok teşekkür ederim, o
da düşüncelerini ifade etti, yararlandım. Berhan Şimşek arkadaşımızın,
gerçekten çok geniş, konunun özüne inerek bir değerlendirme yaptığı
görüşlerinden, önerilerinden istifade ettiğimizi ifade etmek
isterim. Özellikle "Bir monopol oluştu, bir tekel oluştu. Mutlaka
bu kaldırılmalıdır." dedi, yürekten katılıyorum. Zaten bu yasada
yapmakta olduğumuz değişiklikler de bu amaca yöneliktir. "İllegal
oyunları oynatanlara gitti ülkenin kaynakları. Bunu mutlaka önlemeliyiz."
dediler. Nitekim, bu tasarının içerisinde bununla ilgili çok ciddi
önlemler alıyoruz. Biraz sonra maddelerine geçildiğinde, zaten o
okunacak. Kaldı ki, zaten sizlere dağıtıldı, burada da mutlaka tetkik
etmişsinizdir. Yine Sayın Şimşek'in, yabancı payının mutlaka belirli
bir seviyede tutulması, örneğin yüzde 25'lerde tutulmasıyla ilgili
önerisi var. Bunu da son derece saygıyla ve anlayışla karşılıyorum.
Mutlaka, çalışmalarımız esnasında bu önerileri de göz önünde bulunduracağız.
"Amatör takımlarımıza da mutlaka yardımcı olunmalı." dediler.
Zaten bu yasa tasarısında, amatör spor alanıyla ilgili de müşterek
bahis oynama imkânı zaten getiriliyor. Böylece, bunun doğal sonucu
olarak, amatör spor kulüplerimiz de bu tür oyunlardan yararlanma ve
ilave kaynak elde etme imkânına sahip olacaklar.
Benim, tabii, söyleyeceğim şudur son olarak: Gerçekten,
spor kulüplerimiz olmasa böyle oyunları oynatmamız, böyle oyunlar
sebebiyle demin ifade ettiğim o yüksek meblağlı kaynakları yakalamamız
mümkün değil. Spor kulüplerimizin
de, bu oyunla ilgili şu anda yaşanan sıkıntıyı bir an önce aşma gibi
beklentisi var ve buradan daha fazla kendilerine kaynak aktarılmasıyla
ilgili de beklentisi var ve buradan daha fazla kendilerine kaynak
aktarılmasıyla ilgili de beklentileri var. Bunu da anlayışla karşılıyoruz.
Şu geçirmekte olduğumuz sıkıntılı süreci geride bıraktığımızda,
deminden beri konuştuğumuz ve zaman darlığı sebebiyle ifade edemediğimiz
birçok sorunu masaya yatırarak bunları geride bırakmanın da kararlılığı
içerisindeyiz.
Biraz önce, son olarak bizlere hitap eden Doğru
Yol Partisi Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan arkadaşımız, Türkiye
Futbol Federasyonuyla ilgili de bana bir soru yönelttiler. Kendisine
de teşekkür ediyorum. Çünkü, bu tasarıyla ilgili aslında olumlu
şeyler söylediler, "Bu, Türkiye'de özellikle spor kulüpleri
için mutlaka gerekli bir yasadır. Biz de buna bu açıdan yaklaşıyoruz."
dediler. O nedenle kendisine de teşekkür ediyorum. Benim Türkiye'de
Futbol Federasyonu seçimlerine doğrudan müdahil olduğumu ve şu
anda da bir sıkıntı yaşandığını ve bunun bir an önce aşılması konusunda
benim devrede olmamamı ifade eden cümleler kullandılar, yanlış anlamadımsa,
Sayın Kandoğan.
Değerli arkadaşlarım, Türkiye'de Futbol Federasyonu
mali ve idari özerkliğe sahiptir. 1992 yılında çıkmış olan Futbol Federasyonunun
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Yasa, Türkiye'de Futbol Federasyonunu
özerk bir statüye kavuşturmuştur. Biz göreve geldiğimizde, sadece
Futbol Federasyonu Türkiye'de özerkti. Şu anda, elliden fazla, sanıyorum
elli dört tane federasyon daha bizim dönemimizde özerkliğe kavuştu.
Biz, Hükûmet olarak ve Bakanlık olarak, spor alanının
sivil bir alan olduğunu düşünüyoruz. Bu sivil alanı spor kulüplerimizin,
Dernekler Kanunu'na göre kurulmuş, kimi Ticaret Kanunu'na göre kurulmuş
spor kulüplerimizin oluşturduğunu ve dolayısıyla bu alanın sivil
bir alan olduğunu, özerk bir yapıya sahip olması gerektiğini düşünüyoruz.
Nitekim, bu düşüncemizi de yapmış olduğumuz yasal düzenlemelerle
hayata geçirdik. Benim, başta Futbol Federasyonu olmak üzere, diğer
federasyonlar üzerinde spordan sorumlu Bakan olarak bir tek yetkim
var, gözetim ve denetim yetkim. Ben, Futbol Federasyonuyla ilgili
de, diğer federasyonlarla ilgili de, sadece yasanın, yasaların
bana vermiş olduğu gözetim ve denetim yetkimi kullanıyorum. Futbol
Federasyonuyla ilgili de bu denetim yetkimi kullanırken, Başbakanlık
Teftiş Kurulunun vermiş olduğu raporlar doğrultusunda kullanmak
durumundayım.
Nitekim, Başbakanlık Teftiş Kurulu, şu anda Federasyon
Başkanlığı görevini yürüten Sayın Ulusoy'un daha önceki Federasyon
Başkanlığı dönemiyle ilgili "Olağanüstü genel kurula götürülmelidir"
şeklinde bir rapor verdiği ve bu dönemiyle ilgili de bir başka soruşturma
nedeniyle aynı doğrultuda rapor verdiği için, tabii ki spordan sorumlu
Bakan olarak, gözetim ve denetim yetkimin bir sonucu olarak, Türkiye
Futbol Federasyonunun olağanüstü kongreye götürülmesiyle ilgili
bir adım atmam gerekirdi, ancak, bu adımı atmadım. Yani, Futbol Federasyonuna
bir yazı yazarak, olağanüstü genel kurulu toplayın, spordan sorumlu
Bakan olarak bunu istiyorum demedim. Bir şey söyledim: Burası özerk
bir alandır, bu görevi bana yaptırmayın, yasal olarak bana yasalar
bu hakkı vermiş, ama, spordan sorumlu Bakan olarak bu çağrıyı ben yapmayayım,
genel kurul delegeleri siz yapın bunu veyahut da Futbol Federasyonu
Yönetim Kurulu bunu yapsın. Nitekim, daha önceki Bıçakçı yönetimi
de böyle bir karar almıştı ve dışarıda, UEFA'da, FIFA nezdinde, Türkiye'de
siyaset kurumu, federasyona, özerk federasyona müdahale ediyor
denilmesin düşüncesiyle bu yetkimi kullanmadım. Nitekim ne oldu?
Sonra Futbol Federasyonu delegeleri imza toplayarak yeterli sayıda,
Federasyona başvurdular.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Sayın Bakanım, konu bu
değil.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Devamla) - Efendim, şimdi, soru sordu, ben de açıklama yapmak
durumundayım.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Hayır, konu bu değil
ama.
BAŞKAN - Sayın Şimşek, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, dolayısıyla -bitiriyorum- ben konunun tamamen
dışındayım. Şu anda Futbol Federasyonunun delegeleri bir süreç
başlatmışlardır. Bu süreç kendi mecrasında devam etmektedir.
BERHAN ŞİMŞEK (İstanbul) - Bırakın o zaman aksın
Sayın Bakanım. Burada bunu anlatmaya gerek yok.
HARUN AKIN (Zonguldak) - Siz Genel Kurulu toplayın.
BAŞKAN - Sayın Bakanım, Genel Kurula hitap edin.
Sayın Şimşek, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Devamla) - Ben, bu konuda, Teftiş Kurulu raporunda -diyor
ki- "takdir yetkisi spordan sorumlu Bakan olmak üzere" ifadesi
geçtiği için, ben de takdir yetkimi demin söylediğim istikamette
kullandım.
HARUN AKIN (Zonguldak) - Sayın Bakanım, on beş kez
söylediniz bunu, ama bir türlü toplamıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Akın, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI MEHMET ALİ
ŞAHİN (Devamla) - O bakımdan, şu anda Futbol Federasyonunun olağanüstü
toplanmasıyla ilgili süreç başlamıştır. 9 Ocak tarihi itibarıyla
başladığı Başbakanlık Teftiş Kurulu tarafından bildirilmiştir. Ben
de, bunu, Futbol Federasyonumuza bildirdim. İki aylık süre içerisinde
olağanüstü genel kurulun yapılması gerekir. 9 Ocak ve sanıyorum,
9 Mart'ta da iki aylık süre dolmaktadır. Ben, inanıyorum ki, Futbol Federasyonu
Başkanımız ve Yönetim Kurulu üyeleri, tabi oldukları yasaları,
ana statüyü, yönetmelikleri uygulayarak, göz önünde bulundurarak
gerekli adımları atacaklardır, Türkiye'yi, futbol arenasını sıkıntıya
sokmayacaklardır. Buna inanıyorum. O nedenle, şu anda hepimizin
bu sürecin geleceğini, ne gibi sonuçlar vereceğini beklemenin
dışında yapacağımız bir şey yok.
Bunu, belki, kafalarınızda soru işareti vardır,
Sayın Kandoğan'ın konuşmasından sonra vardır diye açıklama ihtiyacını
duydum. Konuyla da doğrudan ilgisi yoktu, özür dilerim, belki vaktinizi
aldım.
Ben, bu tasarıyla ilgili destek veren tüm siyasi
partilerimize, değerli milletvekili arkadaşlarımıza yürekten
teşekkür ediyorum. Bir alanla ilgili sorunu aşmaya çalışıyoruz,
inşallah aşarız.
Hepinize saygılar sunuyorum efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Şahsı adına, Samsun Milletvekili Haluk
Koç.
Sayın Koç, buyurun.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, görüşülmekte olan kanun
tasarısının tümüyle ilgili hem siyasi parti grupları adına arkadaşlarımız
hem de şahsı adına Sayın Kandoğan görüşlerini açıkladılar, Sayın
Bakan da kendi görüşlerini açıkladı. Ben, çok kısaca konuşacağım,
on dakikayı da doldurmayacağım. Sadece, bazı gerçekleri sizlerle
paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, siyasetin bir uzlaşma temeline
dayanması gerektiğini, bu kürsüden, grup önerileri getirdiğimizde
ya da grup önerilerinin aleyhinde söz aldığımda defaatle söyledim.
Şimdi, bugün, takvim olarak da sıkışmış ve Türkiye'deki
spor kulüplerinin çıkarları, sosyal kurumların çıkarlarını göz
önüne aldığımızda, mutlaka belli bir miat içerisinde çıkarmamız
gereken bir yasa tasarısıyla karşı karşıyayız. Bu tasarının komisyonlarda
görüşülmesi, klasik bir iktidar görüşünün sayısal çoğunluğa dayanarak
kabul ettirilerek buraya taşınması yönünde olmuştur. Bu çerçevede
de, ayrışık, karşı oy yazısı, Cumhuriyet Halk Partisine mensup üyeler
tarafından, elinizdeki yasa tasarısında yer almıştır.
Şimdi, burada, Sayın Bakanın da katkılarıyla,
görevli arkadaşlarımızın da katkılarıyla, biz, buradaki karşı
oy yazısında dile getirdiğimiz bütün hususları bir kere daha masaya
getirdik. Bunların düzeltilerek çıkması… Nedir bunlar? Bilhassa,
Danıştayın, yüksek yargının iptal ettiği bir yönetmeliğin göz önüne
alınması gereğinin altını çizdik ki, daha sonrasında Anayasa Mahkemesi
süreci çıkmasın, Anayasaya aykırılık olmasın şeklindeki uyarılarımızı
dile getirdik ve bunlar, oluşturulan ortak önergelerle düzeltilme
yoluna gitti. Yapıcı yasa oluşturma sürecini sizlerle paylaşmak
istiyorum.
İkincisi: Spor kulüplerinin, ki, bugün, Anadolu'da
birçok ikinci ve üçüncü lig spor kulübü yoklukla boğuşuyor, var olma
mücadelesi veriyor. Yani, bunların gelirlerinin, bu oyunun inkıtaya
uğramasıyla eksilmesinin önüne geçtik, geçmeye çalışıyoruz. Yine,
buradan pay alan sosyal kurumların çıkarlarının aksamaması için
önlem alındı ve futbol müsabakalarını da spor müsabakalarına döndürüyoruz
her şeyden önce.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, Sayın Kandoğan'ın
söylediği noktalara geleceğim. Burada, iyi niyetle hazırlanmış
ve bizim karşı oy yazısının gerekleri çerçevesinde yapılan düzeltmelerdir.
Sizin, hani, alelacele dediğiniz şey gerçekten alelacele olmuştur,
çünkü, üç buçuk saatlik bir mesaiyle olmuştur, o konuya katılıyorum.
Burada, sadece, 8'inci maddeye ek getiren bir husus, önerge, göreceksiniz.
8'inci maddeye ekleyerek kanun tekniğine uygun bir manzara, uygun
bir yapı oluşturmadığı ifade edilmiş ve bir geçici madde düzenlemesi
şeklinde ele alınmasının daha uygun olduğu belirtilmiştir ve onun
için oradaki çizgiler çizilerek geçici 1'inci madde teşkili şeklinde
yazılmıştır. Yani, orada belirttiğiniz alelacele tashih noktası
budur, onu açıklamak istedim.
Bir de Sayın Bakana şu hatırlatmada bulunmak istiyorum:
Konumuz Futbol Federasyonu Genel Kurulu seçimleri değil. Yani, o
konuya girecek olursak Cumhuriyet Halk Partisi sözcülerinin ve
bizlerin çok söyleyeceği sözler var. Konu, burada, yasa tasarısının
başında da ifade edildiği gibi, Futbol Müsabakalarında Müşterek
Bahisler Tertibi Hakkındaki Kanun Tasarısı. Eğer, Futbol Federasyonu
Genel Kuruluna dönük tasarruflar, o süreç, yaşadıklarımız ve bundan
sonra yaşamak durumunda kalacaklarımız konu olacak olursa, bu kanun
tasarısı buradan bugün çıkmaz; Cumhuriyet Halk Partisinin de söyleyeceği
çok söz var, diğer arkadaşlarımızın da söyleyeceği çok söz var. Onun
için, konuyu mecrasında tutalım ve bu oluşturulan uzlaşma çerçevesinde
hem yasalarımıza uygun, yüksek yargının iptal ettiği hususlara
uygun bir yasama görevi yerine getirelim hem de sosyal boyutta, kamu
düzeni bakımından çıkarı olan toplum kesimlerinin de beklentilerini
yerine getirmiş olalım.
Ben bu konuda açıklık getirmek için söz aldım. Emeği
geçenlere teşekkür ediyorum. Şahsım ve Cumhuriyet Halk Partisi adına
da saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
16.22
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
16.34
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Ahmet
KÜÇÜK (Çanakkale), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN
- Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
67'nci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu açıyorum.
1341
sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden
devam edeceğiz.
Komisyon
ve Hükûmet yerinde.
1'inci
maddeyi okutuyorum:
FUTBOL MÜSABAKALARINDA
MÜŞTEREK BAHİSLER TERTİBİ HAKKINDA
KANUN İLE BAZI KANUNLARDA
DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR
KANUN TASARISI
MADDE
1- 29/4/1959 tarihli ve 7258 sayılı Futbol Müsabakalarında Müşterek
Bahisler Tertibi Hakkında Kanunun adı "Futbol ve Diğer Spor Müsabakalarında
Bahis ve Şans Oyunları Düzenlenmesi Hakkında Kanun" olarak değiştirilmiş
ve aynı Kanunun 1 inci maddesi ise aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE
1- Futbol ve diğer spor müsabakaları üzerine sabit ihtimalli ve
müşterek bahisler ile şans oyunlarını düzenleme hak ve yetkisi Gençlik
ve Spor Genel Müdürlüğüne aittir.
BAŞKAN
- Madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına Mersin Milletvekili
Hüseyin Güler.
Sayın
Güler, buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekili arkadaşlar, kanun metni üzerinde Anavatan Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet,
aslında, bu kanunun temel amacını Sayın Bakan da kısmen de itiraf etti.
Tüm Türkiye'deki spor kaynaklarının, maalesef, en büyük gelir kaynağı
tabii ki bahis oyunlarında oynanan oyunlardan dolayı elde edildiği
için, bugün, spor müsabakalarında, devamında dahi sıkıntıların
olduğunu ifade etti. Sayın Bakanın, tabii ki, bu itirafını anlamakta
zorlanmıyoruz. Biz Anavatan olarak hep şunu söyledik: Türk sporunun
ihtiyaçlarını en az yirmi yıl, bir günlük değil, bir yıllık değil, en
az yirmi yıllık ihtiyacını karşılayacak şekilde kanun metni olgunlaşsın
dedik, ama sizin mantığınız hep "göç yolunda düzelir" mantığı
içerisinde. Tek başınıza iktidar olmanıza karşın, maalesef, hâlâ
sınıfta kalmaya devam ediyorsunuz.
Bakın,
9 maddelik çıkıp sonra 11 maddeye çıkartılan kanun teklifi üzerinde
kaç tane önergeniz var? Bu kadar hazırlıksız, bu kadar acelenin ne anlamı
var? Çünkü, hepimiz iyi biliyoruz ki "iddaa" kavramı aynı
zamanda, daha doğrusu Türkiye'deki "imtiyaz" dediğimiz
bir süreç içerisindeki bir devir olayı. Ha, kamu ihalesinden uzaklaştırılarak
yapılması, tabii ki Bakanlığın algılaması hizmet alım satım şeklinde
olmasından dolayı, tabii, Türkiye'nin hukuk devleti olduğunun göz
ardı edilmesinin duvara toslamasından öteye gitmesi değil.
Biz
de diyoruz ki, bunları, eğer hukukun üstünlüğüne inanmış olsaydınız,
bu kanunları böyle algılar ve yargıdan da dönmezdiniz. İstediğiniz
gibi, Anayasa da dâhil olmak üzere, değiştirecek çoğunluğa sahipken,
bunları hep göz ardı ettiniz. "Biz, tek başımıza iktidarız ve
gereğini yaparız."
Aslında,
işin kötü yanı… Bu kanun, biz Anavatan olarak, aksayan yönlerinin düzeltilmesi
koşuluyla, iddia ediyoruz ki, Türkiye sporuna, Türk futboluna da
başta olmak üzere büyük katkıda bulunacak. Bazı şeyleri göz ardı
ediyorsunuz. Bahis mi, kumar mı, spor mu? Yani, böyle üçlem içerisinde
büyük çelişki. Spor diyorsunuz; spor, her geçen gün sahalarda toplumsal
şiddet dediğimiz cinnet safhasına geldi.
Sayın
Bakan inşallah bu konuda da bizi aydınlatır. Türk futbolunda veya
diğer müsabakalarda toplumsal cinnetin her unsurundan biri olarak
artık spor sahalarında dahi bu şiddetle karşı karşıyayız. Sporu bırakın,
siyasallaştırdılar. İşte Malatya'da olan olaylar, Malatya-Elâzığ maçı
veya diğer müsabakalarda… Artık, sanki, toplumun deşarj mekanizması
olmuş. Spor, sevgi, ahlak ve başarı ister. Ama, buna karşın, Türk toplumu
o kadar gergin ki, her alanda şiddetini bir şekilde çıkaracak unsur…
Çünkü, spor sahalarında göstermiş olduğu şiddetin karşılığı yok,
cezai müeyyidesi, hakaretin karşılığı yok.
FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Hüseyin, Malatyalı sever…
HÜSEYİN
GÜLER (Devamla) - Evet, sporu Malatyalı sever. Asla, buradan, ne
Elâzığlı hemşehrilerimize ne Malatyalı hemşehrilerimize bir laf
söyleme gibi derdimiz yok, ama, toplumun geldiği safhayı sadece
sizlerle paylaşmak istiyorum.
İkinci
unsur, bahis. Her geçen gün bahis, bu toplumun kaderi hâline geldi.
Bir gün oynadığı iddaa, at yarışı veya farklı millî piyangoyla kaderinin
değişeceğine inanıyor milyonlarca insan. Sayın Bakan çok iyi bilir,
iddaa için kaç bin insanın başvurusu olduğunu. Ben iyi biliyorum
ki, Mersin için 3 bine yakın bir başvuru var. Herkes, hazır, sıcak paradan,
emek sarf etmeden, üretmeden kaderinin değişeceğine inanıyor ve
milyonlarca insan bu sürece alıştırıldı. Her geçen gün de yoksulluğunu,
açlığını ve sefaletini bu kumar veya bahisler diyeceğimiz süreçlerle
ilgili.
O
zaman ben size bir şey daha söylemek istiyorum. Evet, her şey resmîleşsin,
o zaman Türkiye'de gazinoları da resmîleştirin, yakında da herhâlde
onu çıkartacaksınız. (Anavatan Partisi sıralarından "Bravo"
sesleri, alkışlar) Evet, Türkiye'den de hızla gayriresmî kumarhaneler
veya dernek statüsünde her gün oynanan bir sürü oyunlar var. Peki o
zaman bu zemini de düzeltin. Türkiye'den binlerce insan yurt dışına
gidiyor, başta da Kıbrıs olmak üzere, ama, biliyoruz ki, bu toplumsal,
sosyal patlamaya dönüşmüş ve insanların yaşadığı açlığın ve sefaletin
karşılığı umutlar olmasın. Tabii, fakirin ekmeği umuttur, ye babam
ye! Ama, biliyoruz ki, spor kamuoyunun, özellikle profesyonel kulüplerin
en büyük gelir kaynağı bu tür bahis oyunlarından kaynaklanmakta.
Keşke kendi dinamikleriyle seyircinin katılımı, özellikle de kulüplerin
diğer gelirleriyle beraber elde edilmiş olsa, bu tür sorunlar yaşanmayacak.
Bunun en önemli unsurlarından bir tanesi de amatör kulüplerin bu gelir
kaynağından yoksun olması.
Biz
sporu niçin yapıyoruz, yani, sadece yirmi tane profesyonel kulübün
kendini, sadece sportif faaliyetlerde bulunması için mi; yoksa,
milyonlarımıza spor zemini yaratabilmek için mi? Hepimiz biliyoruz
ki, birçok kırsal alanlarda gelişigüzel yapılan spor sahaları
dâhil olmak üzere, maalesef, bazı yerlerde ahır olarak kullanıldığını
duyuyoruz, üzülüyoruz. Ne olur bu ülke bu kadar lüks değil, belirli
bir maddi gücü var, o da planlı ve Türkiye'nin ihtiyacı göz önünde bulundurularak
spor alanlarında da yatırımlar olsun.
Burada
özellikle çizdiğimiz nokta, Türk sporu kardeşliğe, sevgiye, barışa
ve sağlığa hizmet etsin diyoruz, ama, görünen o ki, yapılan bunca
olayların arkasında, her işin arkasında olduğu gibi, sürekli futbol
maçlarında çeşitli şike iddiaları. Bu, Türk toplumuna ve Türk sporuna
yakışan bir davranış değil, ama, bu özellikle profesyonel liglerde
yaşanan bu şike iddiaları konusunda Sayın Bakan bizi aydınlatsın.
Bu konudaki şu ana kadar yapılan çalışmalar ve iddia edilen konularla
ilgili ne gibi somut adımlar, yasal mücadele edilmiş, bizi aydınlatsın.
Ama, görüyoruz ki, sadece şaibeler iddialarda kalıyor ve Türkiye
bu konuda da sürekli iddialara mahkûm. FIFA karşısında ciddi anlamda
sıkıntımız var, halterde çok ciddi sıkıntılar yaşadık dopingle ilgili
ve sporu biz, daha çok geçim yolu olarak algılıyoruz. Türkiye'de bir
sektör olarak yaratıldı ve ciddi bir iddia konusu ve bu konuda da
sektörden geçimini sağlayacak mafyalaşma süreci yaşandı. Bu konuda
yasal zeminler eksik. Hiçbir konuda ciddi yasal mücadele yapılmadığını
görüyoruz ve yetersizliğini görüyoruz. Bu yüzden biz de diyoruz
ki, gerek şiddet, gerekse bahis oyunlarının, evet genişletildiğini
de görüyoruz. Diğer müsabakaların, hentbol veya basketbol, aklınıza
ne gelirse ve buna benzer, demişsiniz ki, bu, alabildiğine geniş
bir derya. Ama baktığımızda, bahis oyunlarının teşvikini de görüyoruz
bu arada. Biz diyoruz ki, evet, bahis bir iddia konusunda kalmak koşuluyla,
küçük, insanların heyecanına ortak olabilecek küçük bir boyutta
olmasına evet, ama dozu o kadar abartıldığı kadar, öyle yuvalar yıkıldığını
biliyoruz ki, özellikle at yarışlarında. At mı kazanır, baht mı kazanır?
Bu, kamuoyunun bilinçaltında, tüm geleceğini atların sırtına dahi
verilmiş bir kader olarak algılayan bir toplum sürecini yaşıyoruz.
Bu da açlık ve sefaletin göstergesi. İnsanlar tabii ki işsizliğin,
insanlar her geçen gün asgari ücretin çok komik olduğu ülkede, insanlar
arayışa maalesef bahisler konusunda gitmekte. Kendi hayatının,
kendi geleceğinin, kendi hayallerinin hep bahisler üzerinde değişeceğine inanıyor. Toplumu bu
hâle getirdiniz. Bu konuda sportif alanda biz Anavatan olarak hep şunu
söyledik: Evet, her şey legal ve gelişen bilişim çağında da teknolojinin
yarattığı imkânlar doğrultusunda her şeyin legal olmasına inanıyoruz.
Kontrol edilebilir ve yuvaların da yıkılmadan, sosyal patlamaya
zemin yaratmadan bu tür bahis konularının yasal zeminlerde oynanmasından
yanayız, ama, her şeyin bir dozu var. Bu, eğer, bahis, kumar zihniyetine
dönüştürüldüğü anda, orada dur demesini bilmek lazım.
Her şeyden önce, dünyada büyük firmalar var. Bu
tür, iddaa'ya benzer spor müsabakalarını organize edip, karşılığında
da belirli bahisler veren çeşitli firmalar var, ama, Sayın Bakan biraz
da itiraf etti "Bir tane iddaa markası var. Onun için diğerleri
yetersiz." dedi. Peki, biraz önce bilgi aldık, en az üç tane uluslararası,
iddaa mekanizmasını yaratabilecek kadar büyük şirketler var. Peki,
gelin bunu açın. İhale Kanunu'na uydurun ve kanun zemini içerisinde
imtiyaz satacaksınız, imtiyaz devredeceksiniz. Bu kadar rantı,
potansiyeli büyük olan bir pazarda ucuza gitmek kötü bir alışkanlık
ve tabii, bunun altında başka şeyler aramıyoruz, ama, olan Türkiye'ye
olmakta ve Türkiye kaybetmekte.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güler, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Kısaca,
bu kanunun alelacele de olsa, eksikleri de olsa, önergelerle tamamlanmak
üzere de olsa, yine de altına imza atıyoruz, Anavatan olarak destekliyoruz,
çünkü, Türk sporunun aksamasını ve gelir kaynağından yoksun olmasını
istemiyoruz.
Biz
"göç, yolunda düzelir" mantığından çok, yarınlarımızı yapılandırırken
akla, bilime, sevgiye ve kardeşliğe hizmet etmesini bekliyoruz
bu kanunun, Türk sporuna katkıda bulunmasını bekliyoruz ve burada
özellikle amatör kulüplere destek oranlarının artırılmasını -çünkü,
gördüğümüz kadarıyla yok- ve kamu yararının, kamu çıkarının,
millî menfaatlerimizi göz ardı etmeden, bu kanunda gerekli tedbirler
alınarak bir an önce yasalaşması… Ha, Sayın Bakana sormak lazım tabii,
Sayın Cumhurbaşkanı on beş günlük bekletme süresini tamamlarsa ne
olacak veya veto ederse? En az iki ay kayıp, en az.
Bu
ülke bunları hak etmiyor, bu ülke günübirlik yaşamayı hak etmiyor.
Bu yüzden, bu kanunun hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
- Teşekkür ederim.
Madde
üzerinde bir adet önerge vardır.
Önergeyi
okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Futbol
Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının 1 inci
maddesinin birinci fıkrasındaki "…Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne
aittir." ibaresinden sonra gelmek üzere "10/7/1953 tarihli
ve 6132 sayılı At Yarışları Hakkında Kanun, 4/4/1988 tarihli ve 320
sayılı Milli Piyango İdaresi Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun
Hükmünde Kararname hükümleri ile bu kuruluşlara verilen müşterek
bahis ile şans oyunları oynatma hak ve yetkileri saklıdır." ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Ergün
Dağcıoğlu |
Mustafa
Özyürek |
Hanefi
Mahçiçek |
|
|
Tokat |
|
Kahramanmaraş |
|
Ali
Kemal Deveciler |
Mehmet
Yüksektepe |
|
|
Balıkesir |
Denizli |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI BİNER (Van) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Biz de takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde, karşılığı nakit olmak üzere
şans oyunları tertip etme yetkisi çeşitli kanunlarla üç ayrı kurum
ve kuruluşa verilmiş bulunmaktadır. Bunlar; Tarım ve Köyişleri Bakanlığı,
Milli Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü'dür.
İlgili mevzuat hükümleri çerçevesinde,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı at yarışları yapma ve bu yarışlar üzerine
memleketin neresinde olursa olsun müşterek bahisler tertip etme
hak ve salahiyetini Türkiye Jokey Kulübüne, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü ise futbol müsabakalarında müşterek bahisler tertibi
ve yürütülmesi hak ve yetkisini Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü'ne
devretmişlerdir.
Bu güne kadar da kamuoyu nezdinde Milli
Piyango İdaresi Genel Müdürlüğü'nce tertip edilen oyunlar "şans
oyunu", Spor Toto Teşkilat Müdürlüğü ile Türkiye Jokey Kulübü
tarafından düzenlenen oyunlar ise "müşterek bahis" olarak
benimsenip kabul görmüştür.
Tasarının bu haliyle yasalaşması halinde,
kurumlar arasında ve kamuoyunda hangi oyunların hangi kurumlar tarafından
düzenleneceği hususunda kavram ve yetki karmaşası yaşanabilecektir.
Üç kamu kurumu arasındaki bu ihtilafın
kamuoyuna yansıması oyunlara olan ilginin ve güvenin, dolayısıyla
da hâsılat ve gelirlerin azalmasına yol açabilecektir.
Açıklanan nedenlerle maddeye eklenen
bu hükümle kurumların yetki sınırları belirlenmiş olmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum
: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum : Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
2'nci maddeyi okutuyorum :
MADDE 2- 7258 sayılı Kanunun 2 nci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"MADDE 2- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü futbol ve diğer spor müsabakalarına
dayalı olarak sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını
düzenleme hak ve yetkisini, kendisine bağlı, özel hukuk hükümlerine
göre sevk ve idare edilen ve özel bütçeli Spor Toto Teşkilat Başkanlığı
eliyle kullanır ve yürütür. Teşkilat Başkanlığı söz konusu yetkisini
bizzat kullanabileceği gibi kısmen veya tamamen özel hukuk tüzel
kişilerine devredebilir. Ayrıca, hizmet satın alma yoluna da başvurabilir.
Teşkilat Başkanlığının merkez teşkilatı;
Teşkilat Başkanı, Başkan Yardımcısı, Teşkilat Müdürü, Yönetim Kurulu
ile ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşur.
Teşkilat Başkanlığının ana hizmet birimleri;
Teşkilat Müdürlüğü, Organizasyon ve Reklam Şube Müdürlüğü, Bayilik
Şube Müdürlüğü, Muhasebe Şube Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Şube Müdürlüğünden;
danışma birimleri; Hukuk Müşavirliği ve Teşkilat Başkanlığı Başmüşavirler
ile müşavirlerden; yardımcı hizmet birimleri ise İnsan Kaynakları
Şube Müdürlüğü, Destek Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Bayi Kontrolörlüğü
Şube Müdürlüğü, Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü ile Matbaa
Şube Müdürlüğünden meydana gelir.
"Teşkilat Başkanlığının ana hizmet,
danışma ve yardımcı hizmet birimlerinin
görev, yetki ve sorumlulukları, bu Kanunun uygulanma usul ve esasları
ile sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarına iştirak
edeceklerin ehliyet şartları ve iştirak oranları yönetmeliklerle
belirlenir."
BAŞKAN - Madde üzerinde, Anavatan Partisi
Grubu adına Hatay Milletvekilli Züheyir Amber.
Buyurun Sayın Amber. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA ZÜHEYİR
AMBER (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan 1341 sıra sayılı, Futbol Müsabakalarında Müşterek
Bahisler Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Tasarı'nın 2'nci maddesi üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum. Hepinize saygılarımı sunarım.
İddaa bahis oyununa dair güncel bilgileri
kısaca, bu vesileyle, buradan sizlere aktarmak istiyorum.
Dünyada çok yaygın olarak, ülkemizde
de üç yıldır milyonların hayallerini süsleyen bahis oyunu, yıllık
4,5 milyar dolarlık ekonomik bir pasta. Hâlen, bayi yoluyla 1,5; İnternet
yoluyla 2, Kıbrıs üzerinden de 1 milyar dolarlık iddaa oynanmaktadır.
Bu bahis oyunundan elde edilen gelirin yüzde 50'si oynayanlara dağıtılmaktadır.
Bu arada, spor kulüplerinden Savunma Sanayiine, Çocuk Esirgeme Kurumundan
Kredi Yurtlar Kurumuna kadar, bütün bunlara pay ayrılmaktaydı. Bu
arada, yeri gelmişken söylemeden geçemeyeceğim -benim kendi branşımla
ilgili olduğu için bunu ifade etmek istiyorum- verem savaş derneklerinin
belediyelerden aldığı pay, geçtiğimiz günlerde çıkarılan bir yasayla
-at yarışları da buna dâhil- kesilmiş durumdadır. Verem ile savaşta
büyük bir özveriyle geçmişten bu yana çalışan bu derneklerimize,
gelir olarak buradan da pay verebilirsek, sanırım, şu anda Türkiye'de
hortlayan ve ileride gerçekten çok büyük sorun yaratacak olan veremle
savaş konusunda büyük bir katkı sağlamış olacağız. Sayın Bakanıma
buradan bunu ifade etmek istiyorum ve bunun da ilave edilmesini
özellikle istirham ediyorum.
İddaa bahis oyunu, oynayanlar kadar
spor kulüplerimizi de çok yakından ilgilendirmektedir. Zira, iddaa
gelirinden birinci, ikinci ve üçüncü ligdeki kulüplerimize de şu
ana kadar ciddi yardım verilmiş durumdadır. Bu kaynak, pek çok, üçüncü,
hatta ikinci lig takımının faaliyetlerini bugüne kadar sürdürebilmelerine
imkân sağlamıştır. Önümüze getirilen kanun tasarısı, Danıştayın
iddaa ihalesine ilişkin yürütmeyi durdurma kararını müteakip alelacele
hazırlanmış bir çalışmadır. Bu açıklamam Komisyonda da dile getirilmiş,
ancak, tasarı bugün bu hâliyle önümüze gelmiştir.
Danıştayın kararına kısaca bir göz
atacak olursak, bilindiği gibi, GTECH Avrasya Teknik Hizmetler ve Müşavirlik
AŞ, sabit ihtimalli bahis oyunlarının risk yönetim merkezi kurdurulması
ve işletmeciliği başbayiliği verilmesine ilişkin ihale şartnamesinin,
ihale ilanının, ihalenin bir başka şirkete verilmesi, onaylanması
ve sonucun ilanına ilişkin işlemler ile bu ihaleye karşı davacı şirket
tarafından yapılan itirazen şikâyet başvurusu hakkında Kamu İhale
Kurulunca incelenmeksizin ret işleminin iptali istemiyle dava
açmıştı. Ankara 4. İdare Mahkemesi, Kamu İhale Kurulunun incelenmeksizin
ret işlemini iptal ederken, ihale sürecine ilişkin işlemler yönünden
ise incelenmeksizin ret kararı vermişti. Davalı idareler Kamu İhale
Kurulu, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü kararın iptale ilişkin kısmını,
davacı şirket ise incelenmeksizin redde ilişkin hüküm fıkrası ile
ihalenin, ihale şartnamesinin, ihale ilanının, ihalenin bir başka
şirkete verilmesi, onaylanması ve sonucun ilanına ilişkin bölümleri
temyiz ederek, öncelikle yürütmenin durdurulmasını istemişlerdi.
Ortak heyet, dava konusu ihale şartnamesi, ihale ilanı ve yapılan
ihale işleminin yürütmesini oy birliği ile durdurdu.
"Anılan hükümlerden, bahis oyunları
düzenlenmesi ve yürütülmesi görevinin Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne
ait olduğu, bu görevin ancak genel, özel, katma bütçeli veya döner
sermaye veya iktisadi devlet teşekkülleri mahiyetinde kurulmuş
veya kurulacak bir kuruma verebileceği, kamu tüzel kişileri tarafından
yürütülmesi gereken bu hizmetin özel hukuk sözleşmeleri ile gerçek
veya tüzel kişilere yaptırılmasına yasal olanak bulunmadığı, bu
hizmetin gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabilmesinin ancak
yasayla düzenlenmesine bağlı olduğu anlaşılmaktadır." diyerek,
sabit ihtimalli bahis oyunlarının risk yönetim merkezi kurdurulması
ve işletmeciliği başbayiliği verilmesine ilişkin ihale şartnamesi,
ihale ilanı ve yapılan ihale işleminin yasal dayanaktan yoksun olduğunu
da vurgulamıştır. O nedenle, bu kanun tasarısı, tasarının 2'nci
maddesiyle Spor Toto Teşkilat Başkanlığına verilen özel hukuk tüzel
kişilerine devretme yetkisi ve Spor Toto Teşkilat Başkanlığınca
gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımlarını Kamu İhale Yasası kapsamından
çıkarmaktan ibarettir. Bu yasa tasarısı, daha önce Hükûmetin yaptığı
bir hatayı, yanlışı Türkiye Büyük Millet Meclisi eliyle düzeltmek
amacı taşımaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
oysa sorun sadece bir yanlışın düzeltilmesinden ibaret değildir.
Bu kanun tasarısında, İnternet üzerinden yasa dışı bir şekilde bahis
oynatanlarla nasıl mücadele edileceğine ilişkin bir düzenleme,
maalesef, bulunmamaktadır.
Hepimiz biliyoruz ki, Komisyonda verilen
önergeyle ceza düzenlemesi getirilmiş, fakat bu da sorunu ortadan
kaldırmaya yetmeyecektir.
Yine, bu kanun tasarısı aceleyle hazırlandığı
için, bir sonraki iddaa ihalesinin tüm Türkiye için mi, yoksa bölgesel
bazda mı yapılacağına ilişkin bir düzenleme ihtiva etmemektedir.
Oysa, bu ihalenin bölge bölge yapılmasının hem kulüplerimize hem
devlete kazancının daha fazla olacağına ilişkin değerlendirmeler
yapılmaktadır.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
İnternet üzerinden oynanan bahislerin ayrıca ihale edilmesi, yasa
dışı, illegal yollardan oynatılan bahislerin legal hâle getirilmesine
yönelik bir düzenlemenin olması da bu yasanın eksiklerinden biri
olduğu, Komisyonun tespitidir.
Hepimizin gözlemlediği üzere, bu tasarıda
lisans bedeli alınıp alınmayacağına ilişkin bir düzenlemenin olmaması
da, bu tasarının ciddi eksikliklerindendir. Benden önceki değerli
arkadaşlarımın da dile getirdiği gibi, diğer bir önemli eksiklik,
bu kanun tasarısının bahis gelirlerinin nasıl paylaşılacağına
ilişkin bir düzenlemeye yer vermemesidir. Kulüplerimiz olmadan
bahis oynatılamayacağı açıktır. O nedenle, böyle bir kanunda kulüplere
aktarılacak minimum payın belirlenmesi gerekirdi. Tasarının bu
hâliyle geçmesinin futbol endüstrisinin en güncel ve önemli gelir
kaynaklarından biri olan bahis alanında yaşanan sorunları, eksiklikleri
karşılayamayacağı aşikârdır.
Değerli arkadaşlar, bugün, Amerika
dâhil, pek çok ülkede, yurt dışından bu tip bahisler oynamak, iddaa yoluyla
kara para aklamak gerekçesiyle yasaktır. Kıbrıs üzerinden oynanan
iddaa oyunlarında kara para aklanması kaygısı hâlen vardır. Kuzey
Kıbrıs Türk Cumhuriyeti'nin en üst düzey yöneticileri, iddaa bahis
oyununun oynanmaya devam edilmesini istemektedirler. Bu nedenlerle,
Anavatan Partisi olarak, Türkiye ekonomisi ve Türk sporu için önemli
bir gelir kaynağı olan bahis oyunlarını eksik düzenleyen bu kanuna
karşıyız.
Teşekkürlerimi sunarım.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Amber.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 2'nci madde üzerinde iki adet önerge vardır, ama önergeler
aynı mahiyette ve metinleri de aynıdır. Onun için, önergelerden
birisini okutacağım, ama her iki önergedeki imza sahiplerini de
bilgilerinize sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1341 Sıra Sayılı Kanun Tasarısının 2'nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Haluk
Koç |
Berhan
Şimşek |
Hakkı
Ülkü |
|
|
|
İstanbul |
İzmir |
|
Ali
Arslan |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
Muğla |
İstanbul |
|
|
Mehmet
Küçükaşık |
Mustafa
Özyurt |
Mehmet
Yüksektepe |
|
|
|
Denizli |
|
Şükrü
Ünal |
Mahmut
Göksu |
Yahya
Akman |
|
Osmaniye |
Adıyaman |
Şanlıurfa |
|
Metin
Yılmaz |
Mehmet
Kurt |
|
|
Bolu |
|
|
Madde 2- Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
ve diğer spor müsabakalarına dayalı olarak sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarını düzenleme hak ve yetkisini, kendisine
bağlı, Spor Toto Teşkilat Başkanlığı eliyle kullanır ve yürütür.
Teşkilat Başkanlığı söz konusu yetkisini bizzat kullanabileceği
gibi kısmen veya tamamen özel hukuk tüzel kişilerine devredebilir
veya mal ve hizmet satın alma yoluna gidebilir
Teşkilat Başkanlığının merkez teşkilatı;
Teşkilat Başkanı, Başkan Yardımcısı, Teşkilat Müdürü, Yönetim Kurulu
ile ana hizmet, danışma ve yardımcı hizmet birimlerinden oluşur.
Teşkilat Başkanlığının ana hizmet birimleri;
Teşkilat Müdürlüğü, Organizasyon ve Reklam Şube Müdürlüğü, Bayilik
Şube Müdürlüğü, Muhasebe Şube Müdürlüğü ve Bilgi İşlem Şube Müdürlüğünden;
danışma birimleri; Hukuk Müşavirliği ile Teşkilat Başkanlığı Başmüşavirliği
ve Müşavirliğinden; yardımcı hizmet birimleri ise İnsan Kaynakları
Şube Müdürlüğü, Destek Hizmetleri Şube Müdürlüğü, Bayi Kontrolörlüğü
Şube Müdürlüğü, Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğü ile Matbaa
Şube Müdürlüğünden meydana gelir.
1) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Yurt içinde ve yurt dışında yapılan
her türlü spor müsabakası üzerine yurt içinde ve yurt dışında spora dayalı
bahis ve şans oyunları düzenlemek, denetim ve gözetimi altında düzenletmek,
bunlara ilişkin her türlü izni vermek ve sözleşmeyi yapmak
b) Spora dayalı bahis ve şans oyunlarına
yönelik mevzuata aykırı iş ve eylemlerin önlenmesi için gerekli
denetimleri yapmak, faaliyetlerde bulunmak ve tedbirleri almak
c) Fikri ve sınai mülkiyet konusu her
türlü eser ve hakkı edinmek, satın almak, satmak, kiraya vermek, kiralamak,
kullanmak, paylaşmak ve bunlara ilişkin her türlü sözleşmeyi yapmak
ç) Spora dayalı bahis ve şans oyunlarının
kamu yararına ve sosyal amaçlara uygun olarak düzenlenmesi ve gelişmesini
sağlayacak politikalar belirlemek ve uygulamak
d) Spora dayalı bahis ve şans oyunları
düzenlenmesine ilişkin uluslararası gelişmeleri takip etmek, ilgili
kuruluşlara üye olmak, katkı ve katılım payları ödemek ve bu kuruluşlarla
işbirliği yapmak
e) İzinsiz olarak spora dayalı bahis ve
şans oyunları düzenleyen, başbayilik veya bayilik faaliyetinde
bulunan veya kurallara aykırı hareket eden gerçek ve tüzel kişilere
uygulanacak yaptırımlara ilişkin esasları belirlemek ve bunlar
hakkında gerekli yasal işlemleri yapmak
f) Spor kulübü kurmak ve mevcut spor kulüplerini
satın veya devralmak.
g) Spora dayalı bahis ve şans oyunları
düzenleme faaliyetinin gelişmesini sağlayacak tedbirleri almak
ve bu konuda yapılması gerekli düzenlemeleri Genel Müdürlüğe
önermek
Teşkilat Başkanlığı spora dayalı bahis
ve şans oyunlarının düzenlenmesi ve düzenletilmesinde tek yetkilidir.
Genel Müdürlüğün izin veya onayıyla spora dayalı bahis ve şans oyunlarının
düzenlenmesi, denetim ve gözetimi altında düzenletilmesi, oynatılması,
gerekli altyapı ve organizasyonun sağlanması ve yürütülmesi için
gerçek ve tüzel kişilerle sözleşme yapabilir.
2) Yönetim Kurulunun görev ve yetkileri
şunlardır:
a) Spora dayalı bahis
ve şans oyunlarının düzenlenmesine ilişkin kararları almak
b) Spora dayalı bahis
ve şans oyunları düzenleme faaliyetinin gelişmesini sağlayacak
kararlar almak, bu konuda çalışma programları hazırlamak
c) Bayiliklerin nerede
kurulacağını ve sayısını tespit etmek
ç) Bayilere verilecek
komisyon ve teşvik primi oranlarını tespit etmek
d) Bu fıkranın (b) ve
(c) bentlerinde belirtilen görevlerin yaptırılmasına ilişkin ilkeleri
tespit etmek
e) Başbayi ve bayilerle
yapılacak sözleşmelerin esasları ile komisyon ve teşvik primi dahil
olmak üzere ihale kıstaslarını tespit etmek
f) Personel kadrolarının
adet ve nitelikleri ile bunlardan Yönetim Kurulu kararı ile atanacakları
tespit etmek
g) Açıktan atama, fesih
ve görevden alma kararlarını almak
ğ) Uygun görülecek
yerlerde temsilcilikler kurulmasına ve gerektiğinde kapatılmasına
karar vermek
h) Yıllık bütçeyi ve
kesin hesapları incelemek ve onaylamak, gerektiği hallerde bütçenin
bölümleri arasında aktarma yapmak veya ödenek eklemek
ı) Aylık hesapları
incelemek ve onaylamak
i) Teşkilat Başkanlığınca
hazırlanmış yönetmelik tasarılarını inceleyerek düşüncesini
bildirmek
j) Genel Müdürlükçe
veya Teşkilat Başkanlığınca gerek görülecek diğer hususlar hakkında
karar vermek veya düşüncesini bildirmek.
3) Teşkilat Müdürlüğünün
görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının
görev alanına giren konularda politika ve stratejiler geliştirmek,
bunlara uygun amaç ve hedefler belirlemek, belirlenen politika ve
stratejiler doğrultusunda uygulamayı izlemek ve değerlendirmek,
sonuçlar hakkında Teşkilat Başkanına bilgi vermek.
b) Teşkilat Başkanlığının
görev alanına giren konularda performans ve kalite ölçütleri geliştirmek
ve bu kapsamda verilecek diğer görevleri yerine getirmek
c) Teşkilat Başkanlığının
yönetim, hizmet ve faaliyetleriyle ve performansla ilgili bilgi
ve verileri istatistik teknik yöntemlerini de kullanarak toplamak,
geliştirmek, tasnif etmek, analiz ve değerlendirmelerini yapmak,
yorumlamak, ileriye dönük tahminlerde bulunmak, elde edilen sonuçları
Teşkilat Başkanına sunmak
ç) Yıllık faaliyet raporlarını
hazırlamak
d) Teşkilat Başkanlığının
görev alanına giren konularda, hizmetleri etkileyecek dış faktörleri
incelemek, kurum içi kapasite araştırması yapmak, hizmetlerin etkinliğini
ve tatmin düzeyini analiz etmek ve genel araştırmalar yapmak
e) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
Teşkilat Müdürü yaptığı tüm iş ve işlemlerden
dolayı doğrudan Teşkilat Başkanına karşı sorumludur
4) Organizasyon ve Reklam Şube Müdürlüğünün
görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının organizasyon
ve reklam faaliyetlerini yürütmek
b) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
5) Bayilik Şube Müdürlüğünün görevleri
şunlardır:
a) Bayi müracaatlarını değerlendirerek,
uygun görülen kişilerle sözleşme işlemlerini yapmak ve ruhsatlarını
düzenlemek, bayi listelerini sürekli izleyerek bayi sayılarındaki
değişiklikleri takip ve tespit etmek,
b) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
6) Muhasebe Şube Müdürlüğünün görevleri
şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının tahsilat,
tahakkuk, harcama ve ödeme ile ilgili işlerini yapmak ve muhasebesini
yürütmek
b) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
7) Bilgi İşlem Şube Müdürlüğünün görevleri
şunlardır:
a) Teşkilat Başkanlığının ve bayilik
teşkilatının bilgi işlem altyapısını tasarlamak, kurmak ve işler
halde tutmak
b) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
8) Hukuk Müşavirliğinin görevleri
şunlardır:
a) Genel Müdürlük leh veya aleyhine
açılmış olan davalardan Teşkilat Başkanlığı ile ilgili olanları takip
etmek
b) Teşkilat Başkanlığınca hizmet satın
alma yoluyla temsil ettirilen dava ve icra işlemlerini takip ve
koordine etmek
c) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
9) Teşkilat Başkanlığı Başmüşavirliği
ve Müşavirliği görevleri şunlardır:
a) Teşkilat Başkanı tarafından istenen
konuları inceleyerek rapor ve görüş hazırlamak ve Teşkilat Başkanına
danışmanlık yapmak
b) Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri
ile ilgili konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı
tarafından verilecek diğer görevleri yapmak.
10) İnsan Kaynakları Şube Müdürlüğünün
görevi, Teşkilat Başkanlığının personeli ile ilgili iş ve işlemleri
yürütmek ve Teşkilat Başkanlığının görev ve yetkileri ile ilgili
konularda yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı tarafından
verilecek diğer görevleri yapmaktır.
11) Destek Hizmetleri Şube Müdürlüğünün
görevi, Teşkilat Başkanlığının ve diğer birimlerin gereksinim
duyduğu ve yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı tarafından
istenecek destek hizmetlerini ve diğer görevleri yürütmektir.
12) Bayi Kontrolörlüğü Şube Müdürlüğünün
görevi, bayilik teşkilatının mevzuata uygun ve düzenli şekilde
işlemesi için gerekli olan ve yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat
Başkanı tarafından istenecek denetim ve kontrolleri yapmaktır.
13) Basın ve Halkla İlişkiler Şube Müdürlüğünün
görevi, Teşkilat Başkanlığının basın ve halkla ilişkiler konularındaki
görevleri ile yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı tarafından
verilecek diğer görevleri yapmaktır.
14) Matbaa Şube Müdürlüğünün görevi,
Teşkilat Başkanlığının her türlü baskı işleri ile matbaa hizmetlerini
yürütmek ve yönetmelikte öngörülecek veya Teşkilat Başkanı tarafından
verilecek diğer görevleri yapmaktır.
Sabit ihtimalli ve müşterek bahisler
ile şans oyunlarına iştirak edeceklerin ehliyet şartları ve iştirak
oranları yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ HACI BİNER (Van) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Anayasa Mahkemesi kararlarına göre
kurumların hizmet birimleri ile bunların görev ve yetkilerinin kanunla
belirlenmesi gerektiğinden.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- 7258 sayılı Kanunun 5 inci maddesi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
MADDE 5-
Sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarının yurtdışında düzenlenmiş
veya oynatılmış olup olmadığına bakılmaksızın, mevzuat uyarınca
verilmiş sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyununu düzenleme veya oynatma
yetkisi bulunmaksızın veya mevzuatta öngörülen usul ve esaslar dışında
bu oyunları internet, diğer dijital ortamlar ile her ne şekilde olursa
olsun düzenleyen veya oynatanların
faaliyetleri mahallin en büyük mülki amiri tarafından durdurulur.
Haklarında tutulacak tutanak ile birlikte Cumhuriyet Başsavcılığına
sevk olunurlar. Bunlar hakkında
iki seneden beş seneye kadar hapis
ve onbin güne kadar adli para cezası verilir. Adli para cezasının
miktarı suçtan elde edilen menfaatin üç katından az olamaz ve suçun
işlenmesinde kullanılan her türlü araç, gereç, malzeme ile elde edilen
gelir müsadere edilir.
Birinci fıkrada öngörülen fiillerin
söz konusu olduğu hallerde sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarına katılımı sağlayan
bilgi veya belgeleri, bunların oynanmasına yardımcı olan bilgileri,
ilgili ilan ve reklamları veya bu oyunlar ile ilgili olarak para,
kredi veya mali değeri olan bir menfaati sağlayan yetkilendirmeyi
herhangi bir iletişim aracı kullanarak iletenler ile bu halleri bilmesine
veya bilmesi gerekmesine rağmen, masraf niteliğinde olsa dahi gelir
elde edip etmediklerine bakılmaksızın sabit ihtimalli ve müşterek
bahisler ile şans oyunlarıyla ilgili
olarak her ne şekilde olursa olsun
mali olanak sağlayan veya her türlü elektronik ortamda para,
fon veya kredi transferi olanağı sağlayanlar veya temsil eden belgeleri
düzenleyenler veya sayılanlar dahilinde ödeme veya ödeme niteliğinde
işlem yapanlar ile bu fiilleri işlememekle beraber, bunlardan gelir
elde edenler aynı şekilde cezalandırılır."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.
Sayın Ülkü, buyurun.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; görüşmekte olduğumuz taslakla ilgili
düşüncelerimi aktarmak istiyorum. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 17 Nisan 2004'ten
beri yürürlükte olan ve oynanan bir bahis oyununu görüşüyoruz. Yasal
altyapısı tam olmadığı için, Danıştay, 17 Ocak 2007'de, Maliye Bakanlığının
da isteği üzerine yürütmeyi durdurma kararı verdi ve 3 Marta kadar
da süre verildi. Görüştüğümüz tasarı, bu eksikliğin giderilmesinin
ve buna dair yeni bir yasa çıkarılmasının özüdür.
Şimdi, değerli arkadaşlar, dünya futbol
piyasasında yıllık dönen para, bu anlamda dönen para 200 milyar dolar
civarındadır. Yani, büyük bir endüstridir futbol endüstrisi. Peki,
Türkiye'de bu endüstri nasıl çalışıyor, nasıl işliyor? İnteltek adlı
bir uluslararası şirket özel tekel gibi bir çalışma içerisindedir.
Demin arkadaşlarımız birtakım rakamlar verdi, ben sizi rakamlar
içerisinde boğmak istemiyorum. Türkiye'de yaklaşık 4,5 milyar dolarlık
bir pazar var; ama, 1,5 milyar dolar gibi de görülmektedir; çünkü, Kıbrıs'ı
var, yurt dışı var, İnterneti var ve doğrudan oynama var. Ayrıca, bu
gelirin yüzde 90'ından fazlası futbol dışında bölüşülmektedir. Oysa,
hiç değilse yüzde 20'si kadarı kulüplere verilmiş olsa, kulüplerin
kazancı artacak ve şike başta olmak üzere, birçok yasa dışı davranış
da en aza indirilecektir.
Ülkemizde, bildiğiniz gibi 150 kadar
kulüp var; üçüncü lig, ikinci lig ve süper lig olmak üzere. Bunlara amatörleri
katmıyoruz. Onları da dâhil edersek, kuruluşundan bugüne kadar iddaa'nın
dağıttığı paylar şu şekildedir:
Birinci lig için bugüne kadar dağıtılmış olan pay 90 milyon YTL, ikinci
lig (A) kategorisi için 65 milyon YTL, ikinci lig (B) kategorisi için
88 milyon YTL ve amatörler için de 1 milyon YTL. Yani, toplam olarak 314
milyon YTL dağıtılmış bulunmaktadır. Demek oluyor ki, dünyada, hiçbir
ham madde maliyeti olmadan üreticiye yıllık bu kadar katkı koyan
bir başka sektör yoktur.
O hâlde, tam bu noktada şunları hatırlatmak
istiyorum: Kulüpler ekonomik yönden zayıftır. Bu durum mafyalaşmaya
yol açmaktadır. Ben, geçmişte beş yıl kulüp başkanlığı yapmış olan
bir kişi olarak söylüyorum ki, mafyalaşmadan başka kötülükler de
yansımaktadır. Örneğin, şikeler yapılmaktadır, teşvik primleri
adı altında bir başka türlü şikeler yapılmaktadır ve -en önemlisi
belki de- kayıt dışı ekonomiyi pompalamaktadır.
Şimdi, bu konu görüşülürken kulüp temsilcilerinin
burada bulunmasını isterdik. En azından Kulüpler Birliğinden birileri
ya da Anadolu'nun herhangi bir yerinden birilerinin şu tribünlere
gelip, yukarıdan, localardan bizleri izlemelerini isterdik,
ama, ne yazık ki, kimse yok. Oysa, onlar için öylesine yaşamsal bir konu
ki, kendi beldelerinde, kendi bölgelerinde, kendi kentlerinde yönetecekleri
kulüplerin, kulübün ya da başında olduğu kulübün içinde bulunduğu
durumda iddaa ile almış olduğu payı da bu şekilde öğrenmiş olacaklar
idi ve yönetimlerine girerek bu parasal işlerin dağıtımında da
söz sahibi olmak isteyecekler idi. Ama, diliyorum ki, bizi bir başka
şekilde izlerler ve baskı unsuru olurlar, baskı aracı olurlar, yönetimlerinde
yer almaya çalışırlar. Zira, on beş kadar fona bu paralar dağıtılmaktadır.
Bu on beş fonun azaltılması hâlinde kulüplerin alacakları pay da çoğalacaktır.
Bu da, kulüplerde bir orta gelirli kişinin bile başkanlık ve yönetim
kurulu üyeliğini de yapabileceğini gösterecektir.
Geçmişte, memurluktan emekli olan Süleyman
Seba Beşiktaş Kulübünde, hiçbir geliri olmadığı hâlde, on dört yıl
o kulübe başkanlık yaptı; ama, ondan sonraki süreçte ne Beşiktaşta
ne de başka kulüplerde böylesine parasız başkan bulunamadı. Parasız
başkanlık yapabilmek için de iddaa'dan daha fazla pay almak gerekiyor.
Daha fazla pay almak için de bu yasanın mutlak surette içinde bulunmak
gerekiyor. Keşke bulunabilseydi arkadaşlarımız.
Ben, futbolu seven bir kişi olarak tabii
ki kalite isterim, iyi transferler isterim. Nasıl Türkiye'ye otuz yaşından
önceki Brezilyalı futbolcular gelmiyorsa, İspanya'ya gidiyorsa,
İngiltere'ye gidiyorsa, İtalya'ya gidiyorsa, benim ülkeme de yirmi-yirmi
beş yaşlarında gelsinler, futbolumun kalitesi artsın, böylece
uluslararası alanda da rekabet şansımız daha fazla olsun diye düşünüyorum.
Ama, ne yazık ki öyle değil. Bizim futbolumuz, yapılan hem acil transferlerden
hem de kaliteli olmayan oyuncuların Türkiye'ye gelmesinden dolayı
Edirne'de son buluyor. Dilerim bu akşam Fenerbahçe bizi yanıltır ve
yoluna devam eder. Böylece Hollanda'da
da futbolumuz devam etmiş olur.
Şimdi, değerli arkadaşlar, sözlerimi
bitirirken şunları hatırlatmak istiyorum: Başta amatör kulüpler
olmak üzere, üçüncü lig, ikinci lig ve tabii ki süper lig daha çok desteklenmelidir.
Fonlardan kesilen paraların belli bir bölümü daha çok kulüplere
ayrılmalıdır. Örneğin, toplanan paranın yüzde 20'sinin kulüplere ayrılması, kulüplerimizin
belli oranda nefes almasını beraberinde getirecektir.
Ayrıca, Sayın Bakana bir çift sözüm
var: Demin kürsüde Futbol Federasyonuyla ilgili bazı şeyler söyledi.
Örneğin, Federasyonun özerk olduğunu, bununla birlikte başka
özerk kuruluşların da olduğunu, ama kendi zamanlarında olduğunu
ve bu özerklik nedeniyle de müdahale etmemeye çalıştığını, Federasyon
seçimlerinin kendi mecrası içerisinde gitmesi gerektiğini söyledi.
Tarihler verdi, "9 Ocak" dedi, "9 Martta da kongre yapılması
gerekir" dedi, "şu kadar imza atıldı" dedi vesaire.
Şimdi, ben Sayın Bakana şunu sormak,
söylemek ve hatırlatmak istiyorum: Sayın Bakan, özerk bir kuruluş
olan Futbol Federasyonunun şimdiye kadarki yönetiminde, yönetiminden
hoşnut değilseniz, sizin elinizi tutan var mı o konuyu halletmemeniz
için, "yapmayın" diyen var mı? Yoksa, her kişiye göre bir başka
elbise mi giydirmek gerekiyor?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Yetkim yok.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Ben bunu merak
ediyorum, merakımdan dolayı sordum. Sayın Bakanın da bunu cevaplamasını
bekliyorum ve federasyonların özerkliğini de desteklediğimizi
belirtiyorum.
Ayrıca, bu yasayı da destekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Ülkü, teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir.
Sayın Akdemir, buyurun. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA DURSUN AKDEMİR
(Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte
olan 1341 sıra sayılı, Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler
Tertibi Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın çerçeve 3'üncü maddesi üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına görüş bildirmek üzere söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle, yüce heyetinizi ve milletimizi, şahsım ve Grubum
adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, kanun tasarısının
3'üncü maddesi, sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını
gündeme getiriyor. Şimdi, bu oyunları düzenleme veya oynatma yetkisi
bulunmaksızın ve mevzuatta öngörülen usul ve esaslar dışında, İnternet
ve diğer dijital ortamlarla, her ne şekilde olursa olsun, düzenleyen
veya oynatanların faaliyetlerinin durdurulması ve cezalandırılması
düzenlenmektedir bu 3'üncü maddeyle.
Değerli arkadaşlar, gençlerimiz ülkemizin
geleceğidir. Gelecek vizyonumuzu inşa ederken, insanımızı her
türlü kötü alışkanlıklardan, kontrolsüz İnternet oyunlarından korumak
ve gerekli tedbirleri almak, tereddütsüz, hepimizin görevidir.
Aslında, şans oyunlarının devlet eliyle oynatılması ve kontrol edilmesinin
amacı da, vatandaştaki eğilim ve talebin yasal yollardan ve kontrollü
bir şekilde karşılanarak, vatandaşlarımızın istismarlarla karşı
karşıya kalmamasını sağlamaktır.
Bilindiği üzere, ülkemizde, her türlü
şans oyunları ile müşterek bahis ve benzeri oyunları tertip etmek,
çekilişlere izin vermek ve denetlemek Millî Piyango İdaresinin görevidir.
Futbol oyunlarıyla ilgili bahis oynatma yetkisi ise Spor Toto Teşkilat
Müdürlüğüne aittir. Ancak, bahis oyunları, sadece yasal ortamda,
kurallara uygun olarak değil, sanal ortamda ve kontrolsüz bir şekilde
de oynanmaktadır. Hatta, bu zararlı siteler, kumar ve bahis oyunlarının
alışkanlık yapması yüzünden, televizyonlarda izlediğiniz gibi,
ruhsal bunalıma girerek gençlerimizin intihar etmesine bile vesile
olmaktadır. Bu bakımdan, kanunlara aykırı bir şekilde müşterek bahis
ve şans oyunları tertip edenlerin, oynatanların ve bunlara aracılık
edenlerin ve oynayanların cezalandırılması elbette doğru bir yaklaşımdır.
Ancak, sanal ortamda oynanan bu tür oyunların kontrol edilmesinin
teknik olarak mümkün olup olmadığı da henüz belli değildir. Ülkemizde
bu tür önlemler alınabilmiş değildir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
kanımca, halkımızı kötü alışkanlıklara yönlendirecek sitelere
erişimin veya bahis oyunlarında ödemelerin engellenmesi, en az,
cezai yaptırıma maruz bırakma kadar önemlidir; çünkü, kanunlara
aykırı bir şekilde kumar ve bahis oyunları oynatanlar ile oynayanları
her zaman tespit etmek mümkün olmadığı gibi, suçlarını mahkeme
önünde kanıtlamak da çoğu zaman zor olmaktadır. Aksine, iyi bir teknik
altyapıyla gençliğimizin ve vatandaşlarımızın yasa dışı kumar
ve bahis oyunlarına ulaşmalarının daha baştan önüne geçilmesi, kanımca,
büyük devlet bilincine daha uygun düşer. Yine, bahis oyunlarının
tertibinde devletin görevi, vatandaştan gelen talebi yasal yollarla
karşılamak olmalıdır diye düşünüyorum. Aksine, bu şekildeki
şans oyunlarının gelir kapısı görülerek teşvik edilmesi ve bahis
oyunlarının kapsamının genişletilmesi ve vatandaşlarımızın
şans oyununa yönlendirilmesi, son derece yanlış bir yaklaşım biçimidir.
Bir yandan vatandaştan gelen talebi yasal yollarla karşılamak, diğer
yandan da vatandaşlarımızın ve özellikle geleceğimizin teminatı
olan gençlerimizin bahis oyunlarından uzaklaştırılmaları, devletimizin
temel politikalarından birisi olmalıdır.
Devletin, her teknik altyapıyı bahis
oyunlarına ayırmak suretiyle hazineye mali kaynak oluşturmaya çalışması,
geleceğimiz açısından da sakıncalıdır. Bu yaklaşımların gençlerimizin
üzerinde yaptığı tahribatlar, ne yazık ki, ortaya çıkmaya başlamış
ve devam edeceği de görülmektedir.
Spor Toto Teşkilatının, bir GSM operatörü
altyapısını kullanarak yeni bir müşterek bahis oyununa başlaması
üzerine, Sayın Başbakana, bu konudaki yaklaşımın sakıncalarını
dile getirerek, 2004 yılının Ağustos ayında bir soru önergesi yöneltmiştim.
O zaman verilen cevapta, cep telefonları üzerinden müşterek bahis
oyunlarının şifre kullanılmak suretiyle oynandığı ve dolayısıyla,
on sekiz yaş altındaki gençlerimizin bu oyunları oynayabilmelerinin
ancak ebeveynleri tarafından desteklendiği sürece oynanabileceği
ifade edilmiştir.
Değerli arkadaşlar, halkımıza karşı
dürüst olmak durumundayız. Eğer, bahis oyunlarını "hazineye
kaynak aktarılacak" düşüncesiyle veya başka bir nedenle teşvik
ederseniz, şifre de koysanız, gençlerimizin bu oyunları oynamasının
önüne geçmeniz mümkün olmaz. Bu gerekçeleri samimi bulmuyorum
ben. Ayrıca, bana göre, sadece gençlerimiz değil, tüm vatandaşlarımızın
bu tür alışkanlığın tuzağına düşmesi, mümkün oldukça kurtarmaya
çalışmak ve buna ilişkin projeler geliştirmek devlet olarak görevimiz
olmalı. İlginç olanı ise müşterek bahis oyunlarının cep telefonlarına
varıncaya kadar genişletilmesinin ve teşvik edilmesinin, manevi
değerlere öncelik verdiğini her fırsatta dile getiren bu AKP İktidarı
döneminde yapılıyor olmasıdır. Değerli halkımızın bu durumu dikkate
alacağını umuyorum.
Yine, bu tasarıyla, futbol müsabakaları
dışındaki diğer spor müsabakaları üzerine de müşterek ve sabit ihtimalli
bahis ile şans oyunlarını düzleme yetkisi Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne
veriliyor. Yani, bahis oyunlarının oynanması bir kez daha teşvik
edilmekte ve futbol dışında diğer spor müsabakaları ile ilgili müşterek
bahis oyunlarının oynanması yolu açılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
tasarının genel gerekçesine baktığımızda, her ne kadar Türk sporuna
daha fazla kaynak ayrılmasının amaçlandığı ifade edilse de temel
amacın kaynak yaratmak olduğu konusunda durum ortaya çıkmaktadır.
Yine, size, 2004 yılının Kasım ayında
verdiğim bir konuyla ilgili soru önergesi ve verilen cevapları aktarmak
istiyorum. Soru önergemi Sayın Başbakana yöneltmiş ve iddaa oyunlarının
hasılatı, vergiler ve usulsüz ödemeler iddialarıyla ilgili bilgi
istemiştim. Cevaba göre, iddaa oyununun başladığı tarihten itibaren,
yaklaşık altı aylık bir zaman içinde, katma değer vergisi, şans oyunları
vergisi olarak hazineye 34 trilyon 331 milyon TL, kamu kurumlarına
ise 1 trilyon 993 milyon TL tutarında kaynak aktarıldığı açıklanmıştır,
verilmiştir bilgi olarak. Gelen cevapta, çeşitli spor organizasyonları
ve spor kuruluşlarına da kaynak aktarıldığı belirtilmekte. Ancak,
dikkatinizi çekerim değerli arkadaşlar, spor kuruluşlarına aktarılan
kaynak sadece 2 trilyon 500 milyar Türk lirasıdır 34 trilyona karşılık
olarak.
Görüldüğü üzere, bahis oyunlarından
spora aktarılan kaynak hazineye aktarılan kaynaktan en az 14-15
kat kadar azdır. Şu hâlde, gerekçede belirtilmese de asıl amacın hazineye
kaynak aktarılması olduğu ortaya çıkıyor. Bu temel görüşe itiraz
etmek istiyoruz. Geleceğimizin teminatı olan gençlerimizin kötü
alışkanlıklardan kurtarılması temel amaç olmalıyken, bahis oyunlarını
teşvik eden iktidarın bu yaklaşımının masum olmadığı ortaya çıkıyor.
Dolayısıyla, Hükûmet, bir taraftan ekonomiyi düzeltmek için bahis
oyunlarını teşvik ederken, diğer yandan insanımızın her geçen gün
biraz daha fazla bahis oyunlarına ilgi gösterdiği gerçeği üzerinde
maalesef durmamaktadır. İtirazımız burayadır. Bu bakımdan, gençlerimizin
ve vatandaşlarımızın, şans oyunlarına, her geçen yıl artan oranda
rağbet göstermelerinin nedenlerine de biraz değinmek isterim. Bu
konu, zannediyorum, göz ardı edildiği gibi, aynı zamanda, önemsenmemektedir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
insanların…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akdemir, lütfen… Ne kadar?..
Bir iki dakika içinde tamamlayacak mısınız?
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Kısa sürede
tamamlayacağım.
BAŞKAN - Bir dakika süre veriyorum size.
Buyurun.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - İnsanların
şans oyunlarına yönelmelerinin sebeplerinden biri, kanaatimce,
ekonomik sıkıntılarıdır. İş adamı ya da esnaf, üreterek para kazanamıyorsa,
şansını -kolay yoldan şans oyunlarıyla kazanma bakımından- denemek
istiyor. Bir diğer neden ise, vatandaşlarımızın emeğinin karşılığını
alamaması ve gençlerimizin geçinememe durumunda bulunmaları
nedeniyle bu sıkıntıya giriyorlar. Yani, vatandaşın geçinebilmek
için çaresi kalmamıştır ve şans oyunlarına kendini adamıştır. Buradan
gelen gelirlerin olumlu yönüne aktarılması açısından bu kanunun
desteklenmesini ve gayriyasal işlemleri engellediği için parti
olarak desteklemek istiyoruz. Ama, temel felsefesine karşı olduğumuzu
bildirmek istiyoruz. Geleceğimizi, şansa bırakamayız, bilgiye
ve eğitime bırakmak istiyoruz. Bu nedenle, Hükûmeti bu noktada uyarmak
istiyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 7258 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Anavatan Partisi Grubu adına
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Sayın Güler, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, kanun metni
üzerinde, 4'üncü madde üzerinde Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, amacımız bu kanun bir an önce çıksın,
ama sağlıklı çıksın, ama ülkenin sporuna katkıda bulunsun diye elimiz
ve dilimiz döndüğünce de bu kanuna katkıda bulunmak istiyoruz.
Ben, burada, bir konuyu hatırlatmak istiyorum.
Çünkü, iddaa gibi bahis oyunları üzerine ciddi talepler var Türkiye'de.
Bu konuda, aslında, bir baktığımızda, bir dağınıklığı da söz konusu.
İddaa'yı, spor loto'yu, aynı spor teşkilatına, Genel Müdürlüğüne
bağlı iken, buna rağmen, bugün, aynı dükkânlarda oynanması gerekirken
farklı dükkânlarda oynanmakta ve bu konuda ciddi talepler var.
İddaa bayisi olabilmek için… Çünkü, ülkenin
düştüğü bu olumsuz koşullar içerisinde hazır sıcak para ve geliri
de belli, payı da belli. Bu yüzden de toplumun büyük talebi olduğundan,
işletmeci açısından da talep çok olağanüstü büyük. Bu konuda düzenleme
nasıl yapılacak, onu merak ediyorum. Çünkü, Türkiye'de her şeyin bir
maliyeti var. Bir yandan sayısal loto bir yandan iddaa makineleri
ve Türkiye, maalesef, teknolojik ithal merkezi ya da çöplüğü mü deriz,
ne dersek, bunu -nasıl- tanımlamakta zorluk çekiyoruz. Ama, buna
karşı, aynı dükkânda oynanabilecek, işte, millî piyango satılıyor,
sayısal loto oynanıyor, iddaa bayisi başka dükkânda. Yani, Türkiye
ekonomisine olağanüstü olumsuz yönde, ciddi anlamda sermaye akışı
söz konusu. Bunun nasıl organize edileceğini, Sayın Bakan burada
kamuoyunu aydınlatırsa, çünkü, ciddi talepler gelmekte.
Biraz önce de anlatmaya çalıştım, Mersin'de
ciddi talepler var. Biraz önce aldığımız telefonla, hemen "Biz
sayısal loto bayisiyiz. Neden iddaa bayisi olamıyoruz?" diyor.
Daha geçmişte, daha önce aynı makineler üzerinde de oynanabilir
bir ihtimal varken, neden farklı makinelerle Türk ekonomisi böyle
bir ekonomik sıkıntıya düşmekte? Bürokrasiden aldığım bilgiye göre,
tabii ki, iddaa makamı gibi şirketler bu makineleri getirmekte,
tabii, faturası yine Türkiye'ye mal edilmekte. Yani, hiç kimse öyle
kuru kuru, iki kaşın iki gözün için bu tür yatırımları yapmaz. Kısaca,
bu konunun altını çizmek istedik.
Gördüğüm kadarıyla bir konsensüs var.
Biz Anavatan olarak hep yapıcı olduk, yasakçı zihniyetten çok, işi
denetlenebilir, yasal zeminlerde sürdürülebilir ve toplumsal
travmaları, yani işin sosyal boyutunu göz ardı etmeden bu işlerin
daha düzenli sürdürülebilir ve katma değer üretmesini bekliyoruz.
Ama, hedefimiz, tabii ki, bahis gibi spora katkının tek kaynaklı olmaktan
çok, kendini sürdürülebilir… Çeşitli profesyonel kulüplerin de
şirketleşme yönünde gördüğümüz çalışmaları var ve bu konuda da
dört tane profesyonel kulübün İMKB'de şirketlerinin hissesi de mevcut.
Yani, iş, profesyonelce yönetiliyor ve böyle de yönetilmeli. Ama,
işin amatör ruhunu göz ardı etmemek lazım. Türk sporu, bu konuda ciddi
ihmal edildi amatör kesimler. Burada ciddi kaynakların aktarılmasından
çok, verimliliği artırılabilir ve rantabl olabilecek zeminler yaratmak...
Aksi takdirde, yoksa yatırım yaparsınız ve yatırımdan bir bakmışsınız
kadrolar eksik veya küçük bir detayda boğulur kalırsınız. Biz de,
bu kanunun, bu süreci, biraz önce altını çizdiğimiz noktada bunların
da göz önünde bulundurularak, çünkü kamuoyu ciddi anlamda… Özellikle
işletme ruhu açısından, küçük de olsa ekmeğini geçindirmek isteyen
çeşitli girişimciler mevcut. O konuda kamuoyunun aydınlatılması
lazım. Sayın Bakan da bu konuda cevap verirse çok memnun oluruz.
Bu kanunun Türk toplumuna hayırlı uğurlu
olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 5- 7258 sayılı Kanunun Ek 1 inci
maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
EK MADDE 1- Futbol ve diğer spor müsabakaları
üzerinde sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunları tertip
ve uygulamasından doğacak ikramiyeye ilişkin dava hakkı, sabit
ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarının tertip edildiği
tarihten itibaren bir yıl geçmekle düşer.
Biletlerin kurumda kalan kuponları
tertip tarihinden itibaren onsekiz ay geçtikten sonra muhafaza
edilmez. Ancak açılmış bulunan davalarla ilgili kuponlar bu davalar
sonuçlanıncaya kadar saklanır."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum
: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6'ncı maddeyi okutuyorum :
MADDE 6- 7258 sayılı Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 3- Spor-Toto-Loto Teşkilat
Müdürlüğünde Teşkilat Müdürü, Teşkilat Müdür Yardımcısı, şube müdürü
ve şef unvanlarıyla görev yapanların unvanları, bu Kanunun yayımı
tarihinde sona erer. Yeniden atama yapılıncaya kadar söz konusu
kişilerin görevleri devam eder. Unvanları sona erenlerin aynı veya
başka unvanla atanması mümkündür."
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum
: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi okutuyorum :
MADDE 7-
21/5/1986 tarihli ve 3289 sayılı Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 2 nci maddesinin (i) bendi
aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"i) Futbol ve diğer spor müsabakaları
üzerine sabit ihtimalli ve müşterek bahisler ile şans oyunlarını
düzenlemek, düzenletmek ve yönetmek,"
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum
: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi okutuyorum :
MADDE 8- 3289 sayılı Kanunun 4 üncü maddesinde
"Bağlı Birimler" altında yer alan "Spor-Toto- Loto Teşkilat
Müdürlüğü" ibaresi "Spor Toto Teşkilat Başkanlığı"
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum
: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9'uncu maddeyi okutuyorum :
MADDE 9- 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı
Kamu İhale Kanununun;
a) 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
"k) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğünün
sportif faaliyetleri, özerk spor federasyonlarının her türlü faaliyetleri
ile yapım, bakım ve onarım ihaleleri hariç olmak üzere Spor Toto Teşkilat
Başkanlığınca gerçekleştirilecek mal ve hizmet alımları,"
b) Geçici 4 üncü maddesine
aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Bu Kanunun 3 üncü
maddesinin (k) bendine ilişkin esas ve usuller Maliye Bakanlığı ve
Kamu İhale Kurumunun görüşleri alınarak Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü
tarafından çıkarılacak yönetmelikle belirlenir."
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, madde üzerinde iki adet, aynı mahiyette
ve aynı metinde önerge vardır. Önergenin birisini okutup, imza sahiplerinin
tamamını okutacağım:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1341 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 9 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet
Yüksektepe |
Mahmut
Göksu |
Şükrü
Ünal |
|
Denizli |
Adıyaman |
Osmaniye |
|
Metin
Yılmaz |
Yahya
Akman |
Berhan
Şimşek |
|
Bolu |
Şanlıurfa |
İstanbul |
|
Haluk
Koç |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Mehmet
Küçükaşık |
|
|
İstanbul |
|
|
M.
Akif Hamzaçebi |
Mustafa
Özyurt |
|
|
|
|
|
"Madde 9.- 4.1.2002 tarihli ve 4734
sayılı Kamu İhale Kanununun 3 üncü maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bent eklenmiştir.
k) Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile
özerk spor federasyonlarının ulusal ve uluslararası sportif faaliyetlerine
ilişkin mal ve hizmet alımları"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR, GENÇLİK VE SPOR KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğü ile
özerk spor federasyonlarının ulusal ve uluslararası sportif faaliyetlerine
ilişkin mal ve hizmet alımları ihalelerinin kendine özgü özellikleri
dikkate alındığında, Kamu İhale Kanununda öngörülen süre ve prosedürler
içinde gerçekleştirilmesi mümkün görülmediğinden işbu değişiklik
önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
yeni geçici madde ihdasına dair iki önerge vardır, önergeler aynı
mahiyette ve aynı metindedir. Önergelerden birisini okutacağım,
ama, imza sahiplerinin tamamını okutacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1341 Sıra Sayılı Kanun Tasarısına aşağıdaki
Geçici Maddenin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Mehmet
Yüksektepe |
Hanefi
Mahçiçek |
Yahya
Akman |
|
|
Denizli |
Kahramanmaraş |
Şanlıurfa |
|
Ali
Aydınlıoğlu |
Metin
Yılmaz |
Haluk
Koç |
|
Balıkesir |
Bolu |
|
|
Berhan
Şimşek |
Hakkı
Ülkü |
Mehmet
Küçükaşık |
|
İstanbul |
İzmir |
|
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Ali
Arslan |
M. Akif Hamzaçebi |
|
İstanbul |
Muğla |
Trabzon |
|
|
Mustafa Özyurt |
|
|
|
Bursa |
|
Geçici Madde 1-
1.03.2008 tarihine kadar, uzmanlık ve yüksek teknoloji gerektiren ve ihalesi de
ivedi olarak yapılması zorunlu bulunan Sabit İhtimalli Bahis Oyunlarının
Risk Yönetim Merkezi Kurdurulması ve İşletmeciliği Başbayiliği
Verilmesi İşinin kısmen veya tamamen devri ve bu işe ilişkin mal ve
hizmet alımının, Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü tarafından doğrudan temin usulü dairesinde özel
hukuk tüzelkişilerine gelir/hasılat paylaşımı esasına göre en
fazla bir yıl süreli sözleşme ile yaptırılabilir.
Birinci fıkra hükmüne
göre yapılacak ihaleden sonra gerçekleştirilecek ihale de gelir/hasılat
esasına göre yapılır ve ihale konusu işin sözleşme tarihinden itibaren
en geç altı ay içinde başlatılması zorunludur.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
MİLLÎ EĞİTİM, KÜLTÜR,
GENÇLİK VE SPOR KOMSİYONU BAŞKAN VEKİLİ HİKMET ÖZDEMİR (Çankırı) -
Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Spor Toto Teşkilatı şans oyunlarını
1998'den 2004 yılına kadar GTECH aracılığıyla düzenliyordu.Teşkilat,
futbola dayalı pazarı da kapsamak ve şans oyunlarından daha fazla
pay almak için 2002 Haziran'ında ihale açtı. GTECH, şartların İnteltek'e
göre belirlendiği gerekçesiyle ihaleye girmedi. İhaleye katılan
beş firmadan üçü elenirken kalan iki firmadan Reklam Departmanı verdiği
bazı belgelerde tahrifat yapıldığı gerekçesiyle elendi. İhaleyi
kazanan İnteltek ile Temmuz 2002 tarihinde sözleşme imzalandı.
Bu ihaleye karşı yaptığı itirazen
şikâyet başvurusu, Kamu İhale Kurulu'nca incelenmeksizin ret edilmesi
üzerine GTECH Avrasya Teknik Hizmetler ve Müşavirlik A.Ş. tarafından,
açılan davayı temyizen inceleyen Danıştay 13. Dairesince; bahis
oyunları düzenlenmesi ve yürütülmesi görevinin Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğü'ne ait olduğu, bu görevin ancak genel, özel, katma bütçeli
veya döner sermaye veya iktisadi devlet teşekkülleri mahiyetinde
kurulmuş veya kurulacak bir kuruma verebileceği, kamu tüzel kişileri
tarafından yürütülmesi gereken bu hizmetin özel hukuk sözleşmeleri
ile gerçek veya tüzel kişilere yaptırılmasına yasal olanak bulunmadığı,
bu hizmetin gerçek veya tüzel kişilere yaptırılabilmesinin, ancak
yasa ile düzenlenmesine bağlı olması nedeniyle yapılan ihale işleminin
yasal dayanaktan yoksun olduğu gerekçesiyle yürütmenin durdurulmasına
karar verilmiştir.
Basit İhtimalli Bahis Oyunlarının
Risk Yönetim Merkezi Kurdurulması ve İşletmeciliği Başbayiliği
Verilmesi İşinin, spor kulüplerimize yaptığı kamusal katkı ile bu
işin görülmesinin uzmanlık ve yüksek teknoloji gerektirmesi gözetilmiş,
yargı kararında da yasal düzenleme zorunluluğunun vurgulanması
dikkate alınarak söz konusu işin kesintisiz devam ettirilmesi
için işbu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Geçici madde 1'i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi okutuyorum:
MADDE 10- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi okutuyorum:
MADDE 11- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Tasarının tümünün oylanmasından önce
oyunun rengini belirtmek üzere, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan…
Gümüşhane Milletvekili Sabri Varan.
Buyurun Sayın Varan.
SABRİ VARAN (Gümüşhane) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; bugün, belki, toplumun tamamının olmasa
da ekseriyetinin ilgi alanına giren Türk sporuyla ilgili bir yasal
boşluktan kaynaklanan sıkıntıyı gidermek için toplandık ve bu yasayı
inşallah, hep beraber çıkarıyoruz.
Bu yasa kanunlaştığı zaman ne olacaktır?
Bakanımızın da bahsettiği gibi, birkaç hafta sonra Türkiye'de faaliyet
gösteren birinci lig ve ikinci lig (A) ve (B) grubunda, üçüncü ligde
faaliyet gösteren bütün kulüplerimizin belki finansmanının büyük
bir bölümünü karşılayan bir kurum bitmiş olacaktır. Bunun bitmemesi,
Türk sporuna desteğinin devam etmesi için, bu yasal boşluğu bir an
önce tamamlamak ve faaliyetine devam etmesini istemek için hep beraber
bu yasayı çıkarıyoruz.
Değerli milletvekilleri, sizler de
takdir edersiniz ki, Türk sporunun, belki, Türk sporu içerisinde futbolun
en büyük problemi finansmanıdır; finansmanının da şeffaf olması,
nereden geldiği, nereye gittiğinin belirlenmesi, şeffaflığı da
bir o kadar önemlidir.
Bizlerin görevi, burada, şans oyunlarını,
talih oyunlarını teşvik etmek değildir. İnsanlığın var olduğundan
bu tarafa var olan, bir realite olan bu oyunların yasal zeminde durmasını,
yasal çerçevede tutulmasını, bu oyunlar oynanıyorken de bundan
devletin payını alması amaçlanmaktadır ki, bu amaç çerçevesinde
de, özellikle, iddaa'nın kuruluşunun 17 Nisan 2004 tarihi ile bugüne
kadar, 2007'ye kadar olan zaman diliminde Türk sporuna yaptığı katkıları
düşündüğümüzde, gerçekten, bu manada büyük meblağlar elde edilmiş.
Özellikle, katma değer vergisi olarak, şans oyunları vergisi olarak
büyük kaynaklar hazinemize aktarılmış.
Bunun yanında, yine, yükseköğrenimde
öğrenim gören Kredi Yurtlar Kurumundaki öğrencilerimize, hepimizin
gönlünde kanayan yara olan, ismini duyduğumuz zaman üzüldüğümüz,
yuvalarımızda kimsesizlerimiz, gariplerimizle ilgili de çok büyük
kaynakları bu kurumlara aktarmışızdır.
İddaa'dan gelen gelirlerle sadece bunlar
değil, işte, geçtiğimiz yıl İzmir'de yaptığımız üniversitelerarası
Universiade oyunlarının finansmanında Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüze
büyük kaynaklar aktarılmıştır. Yine, savunma sanayimize destekler
verilmiştir. İnşallah, bu kanunu yasalaştırdığımız zaman, ileriki
yıllarda, yine, 2011'de kış olimpiyatları da komşu ilimiz Erzurum'da
yapılacaktır. Yine, bunun finansmanında da buradan elde edilen gelirler
muhakkak ki kullanılacaktır.
Şunu ben tekrar etmek istiyorum ki, bu
yasa, evet, belki, çok, süreç hızlı işledi, acilen Genel Kurula getirildi,
ama, bunun da muhakkak ki bugünlerde kanunlaştırılması gerekiyordu.
Bunun manasını, muhakkak ki, Türk sporuna gönül verenler, Türk futboluna,
Türk basketboluna gönül verenler çok daha iyi anlıyorlar.
Bu kanunla ne yapılıyor? Bu kanunla,
Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüzün bir alt birimi olan Spor Toto-Loto
Başkanlığımız artık teşkilat başkanlığı hâlini alıyor ve bir yasal
düzenlemeyle, iddaa'nın artık Gençlik Spor Genel Müdürlüğümüze bağlı
Spor Toto Teşkilatı Başkanlığımız -eski ismiyle- bunun kontrolünde
oynatılması sağlanıyor.
Hangi kulüplere neler dağıtıldı diye
baktığımız zaman, yine burada, Türkiye'de en fazla payı Fenerbahçenin
aldığını görüyoruz, 6 trilyon lira destekle. Yine, Asım Bey
"acaba Trabzonspor ne aldı" diye bakıyor. Trabzonspor da 5,5
trilyona yakın bir kaynak almış. Beşiktaşımız da yaklaşık 6 trilyona
yakın kaynak almış.
AYHAN SEFER ÜSTÜN (Sakarya) - Sakaryaspor…
SABRİ VARAN (Devamla) - Üçüncü ligde faaliyet
gösteren Gümüşhanespora baktığımız zaman, yaklaşık 400 milyar lira
bir kaynak aldığını görüyoruz. Bu, bizim spor kulübümüzün belki finansmanının
yüzde 50'sine yakın bir kısmını karşılıyor. Özellikle küçük şehirlerde
bu desteklerin çok büyük önemi olduğunu ben burada belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Varan, konuşmanızı tamamlayınız
lütfen, buyurun.
SABRİ VARAN (Devamla) - Belki, büyük
metropol şehirlerimizde spora finansman bulmak kolay olabilmektedir,
ama, Anadolu şehirlerinde bunun finansmanını sağlamak gerçekten
çok zordur. "Sakaryaspor ne kadar aldı?" diye soran arkadaşımıza
da Sakaryasporumuzun da yaklaşık 4 trilyon 105 milyar liralık bir
desteği aldığını buradan belirtmek isterim, yani, ikinci lig (A)
grubuna, birinci lige (B) grubuna ve üçüncü lige, amatör kulüplere
verilen desteği biraz az buluyoruz. İnşallah, bundan sonra Genel
Müdürlüğümüz amatör kulüplerimize de biraz daha desteğini artırarak
bu çalışmayı sürdürür diyorum ve oyumuzun bu oyunların yasal çerçeve
altında tutulmasını sağlayan bu kanunun lehinde olduğunu belirtiyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Spor camiası için ve milletimiz için hayırlı
olmasını diliyorum.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati:
17.56
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati:
18.11
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 67'nci Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu
açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerini görüşmeye
devam edeceğiz.
7'nci sırada yer alan, Enerji Verimliliği
Kanunu Tasarısı ile Kütahya Milletvekili Soner Aksoy ve 6 Milletvekilinin;
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlayacağız.
7.-
Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı ile Kütahya Milletvekili Soner
Aksoy ve 6 Milletvekilinin; Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/1261, 2/854) (S.
Sayısı: 1326) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Yerinde.
Hükûmet? Yerinde.
Komisyon Raporu 1326 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar
gereğince, bu tasarı, İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler hâlinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde ilk söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tacidar Seyhan'a aittir.
Sayın Seyhan, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Enerji Verimliği Kanun Tasarısı, aslında,
Türkiye'de olması gereken, bugüne kadar geç kalmış bir tasarıdır.
Biz arkadaşlarımızla bu tasarının üzerinde birlikte çok çalıştık.
Türkiye'nin yapması gereken iki temel
değerlendirme vardır: Birincisi enerji tasarrufu, ikincisi enerjinin
verimli kullanılması. Siz, eğer, enerji kaynaklarınızı uzun süreye
yayarak, sürdürülebilir bir kalkınmanın gereği olarak tasarruflu
kullanırsanız, enerjinin ucuz kullanılmasına yol açmış olursunuz.
Bu tasarının ana teması, ucuz, güvenilir, sürdürülebilir bir enerji
kaynağının ülkede var edilmesidir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
"enerji verimliliği" derken, konutların ısıtılmasından
başlamak üzere evlerimizin teknik düzenlemelerine varıncaya kadar
hepsini kapsayan bir dizi çalışmanın burada teşvik edildiğini görürsünüz.
Sadece apartmanlarda değil, büyük sitelerde, büyük işletmelerde,
ısınmadan başlayarak enerji kullanımına varıncaya kadar, enerjinin
kullanıldığı cihazlara varıncaya kadar hepsinin detaylı bir biçimde
değerlendirildiği ve bunların verimli kullanılmasını sağlayacak
teknolojik gelişmelerin yapılandırıldığı bir kanundur bu. Bizim
yapmamız gereken, Türkiye sanayisini
enerji verimliliğine uydurmaktır değerli arkadaşlar. Kamuoyunda
da bu bilinci oluşturmalıyız. Eğer bir vatandaş, enerjiyi daha tasarruflu
kullanan bir televizyona, bir buzdolabına yönelebiliyorsa; eğer
bir vatandaş, binasında teshinde, ısınmada daha verimli bir yapı
kurabiliyorsa kendine, devlet de bunu yapan vatandaşlarını destekleyebiliyorsa,
biz, Türkiye açısından, zannediyorum ki, yüzde 10 ila yüzde 20 oranında
bir kârlılık içerisine gireriz diye düşünüyorum. Sadece lambanızı
söndürmeniz yetmez. Enerji verimliliğinin ana teması, aynı lambayı
yakarken daha fazla aydınlıktır; aynı makineyi, aynı cihazı kullanırken
daha az enerji harcamaktır, aynı evde ısınırken daha az yakıt kullanmaktır.
Yapmaya çalıştığımız budur ve görüyorum ki, kanunda da bu desteklenmiş,
enerji verimliliğini sağlayıp şirketlerinde, müesseselerinde
yüzde 10 oranında bir enerji verimliliği sağlayan şirketin elektrik
giderlerinden düşüş yapmak suretiyle bir kamu desteği de söz konusudur.
Bu, olması gerekendir.
Teşvik deyince, sadece, bir sektörün
yeniden yapılandırılması olarak algılanmamak lazım. Teşvikin
ana teması verimliliktir zaten. Eğer, siz, verimli kullanıma teşvik
koyabiliyorsanız, çağdaş ülkeler standardına gelmişsiniz demektir.
Bu açıdan, buraya katkı koyan bütün arkadaşlarımı yürekten kutluyorum.
Gerçekten, Türkiye'nin buna ihtiyacı var.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi olarak, birazdan
Adalet ve Kalkınma Partisi, belki diğer partilerin milletvekilleri
de buna değinecek, ama teknik bilgiye çok fazla girmek istemiyorum.
Burada önemli bir husus daha var. İkinci önemli husus: Değerli arkadaşlarım,
biz, yenilebilir enerjide bir sıkıntı yaşamıştık. Rüzgâr ve hidrolik
santrallerin, yenilenebilir enerji içerisine giren santrallerin
kreditörlerden yeterli kredi alamadığını, bu yatırımların beklediğini
gördük, farkına vardık. Sektör, bize geldi. EPDK'ya gittiğimizde,
EPDK'da ruhsatların, projelerin alındığını, ancak yatırıma başlanmadığını
gördük. Türkiye'de eğer, biz, enerjinin dengeli, verimli, ucuz kullanılmasını
istiyorsak, yerli kaynaklara öncelik vermek istiyorsak, öncelikle
yenilebilir enerji kaynaklarının maksimum derecede verimli kullanılmasını
teşvik etmek zorundayız. Kömürden çok, doğal gazdan çok, en çok yenilenebilir
enerji kaynağına yönelmemiz lazım. Tabii, kömürü de kullanalım,
ama iklim değişikliklerine bakarsanız, emisyonlara bakarsanız,
onların yeni teknolojisiyle belli standartta kullanılması gerektiğini
görürsünüz. Ancak, yenilenebilir enerjilerin, dünyanın sürdürülebilir
yaşam anlayışıyla birlikte özümsenmesini sağlayacak çok önemli
katkıları vardır. Bu çerçeveden bakarsak, en büyük teşvikin buraya
verilmesine, bunun da en az Avrupa ülkelerinde olduğu gibi, payının
yüzde 12'ye çıkarılmasına ihtiyaç vardır. Belki Türkiye'nin altyapısı,
rüzgâr kaynakları, küçük hidrolik kaynakları buna müsaitse bu oranın
artırılması için, iktidar-muhalefet, bu ülkeyi seven herkes elinden
gelen gayreti göstermelidir. Bu bir yararlılık duygusudur. En büyük
vatanseverlik, en büyük kahramanlık yararlılık duygusu göstermektir.
Bu ülkeyi seviyorsak, bu konuda mutlaka yararlılık göstermek zorundayız
hepimiz değerli arkadaşlar.
Şimdi, yalnız, burada endişelerim de
var. Kısaca dile getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, bir üst limit koyduk
5,5 euro sent, alt limiti belli, teşvik edebilmek için, kredi alabilsinler
diye bir alt limit belirledik. Ama, sektörün de kaygısı ve benim de
kaygım, iletim bedelleri özelleştirmeden sonra çok yükselirse bu
üst limitten dolayı sektör sıkıntıya girer. Keşke, üst limit koymak
yerine, "üst limiti şundan az olmamak üzere her yıl Bakanlar Kurulu
belirler" deseydik de gelişen sürelere ve üretim bedellerine
uygun olarak, Bakanlar Kurulu, siyasi irade veya Enerji Piyasası
Düzenleme Kurulu bir düzenleme yapabilseydi ya da eskiden olduğu
gibi, ülkedeki gelişmelere göre "üst limiti Bakanlar Kurulu
yüzde 20 artırmaya yetkilidir" diyebilseydik, sektör iletim
dağıtım bedellerinden dolayı yine ekonomik krize girerse bu sektörün
önünü açabilseydik. Bu nedenle, ben tasarıda biraz daha esneklik
olsun istiyordum, ama inşallah, önümüzdeki süreçte, bu sektörün sıkıntısını
görürsek, bu anlayışla birlikte düzeltebileceğimiz kanaatini
de taşıyorum. Ben, hem sektör adına hem ülkem adına istiyorum bunu.
Değerli arkadaşlar, bu verimlilikte
şunu da çok önemsiyorum: Bilindiği gibi kuraklık, dünyada su kaynaklarının
kullanılması konusunda hepimizi temkinli davranmaya zorladı.
Şimdiki küçük enerji santrallerinde dönüşüm çıktı. Enerjinin az
kullanıldığı saatlerde su yeniden baraja basılıyor o enerjiyle,
gündüz aynı suyla enerji üretiliyor. Bu tür teknolojik gelişmelere
ve ar-ge'ye ülkenin açık olması lazım. Eğer biz, yüksek teknolojiyi
kullanıp suda ve diğer kaynaklarda, dönüşümü sağlayan şirketlere
özel bir teşvik verebilirsek, zannediyorum ki, aynı miktar suyla daha
fazla enerji üretmenin de yolunu açabiliriz. Bunu, en azından, hepimizin
teknik olarak, bilimsel olarak düşünmesi lazım değerli arkadaşlar.
Bunun dışında, bu tasarıyı bugün bitirmek,
kanunlaştırmak arzusunda olduğum için, çok küçük bir anlayışı da
dile getireceğim değerli arkadaşlar. Lütfen, yenilenebilir enerjiye,
eğer bu ülkeyi seviyorlarsa iş adamlarımız da yatırım yapsınlar.
Ben, aslında, kamunun da buraya yatırım yapmasından yanayım. Enerjide
arz güvenliğinin sağlanması, kamunun bu sektör içerisinde yerini
yurdunu belirleyebilirsiniz, yer almasına bağlı. Hem özel sektörü
teşvik edelim, onların güvencesi olalım; kamu da sürükleyici güç
olsun, eşit rekabet koşullarında mücadele etsin. Eğer bu sektör gelişirse,
bu ülke, teknolojisi yeni miydi eski miydi diye nükleer enerjiyi
tartışmayacak. Eğer bu ülke, yenilenebilir enerji kaynaklarında
kullandığı miktarı yükseltirse doğal gaz geldi mi gelmedi mi diye
bir tartışmadan kurtulacak ve eğer bu ülke, yenilenebilir enerji
kaynaklarını artırırsa emisyonlardan dolayı, linyit santralleri
için ne yapacağız diye dövünmekten kurtulacak.
Bu nedenle, bu ülkenin geleceği ve
enerji alanındaki en büyük başarısı yenilenebilir enerji yatırımlarına
bağlıdır. Üç temel husustur: Yenilenebilir enerji yatırımları,
vazgeçilmez unsurlarımızdan biri enerji tasarrufu ve iş adamlarına,
işverenlerimize, Türkiye'de sanayi kuranlara sesleniyorum: Lütfen,
enerji verimliliği konusunda potansiyeli yüksek araç, teçhizat
ve kullanıma sunulan her türlü hizmet aracının Türkiye'de üretilmesinin
önünü açın, enerji verimliliğini sağlayan cihazlar üretin, biz de
bilinçli vatandaş olarak ondan satın alıp bu ülkenin kaynaklarına
en büyük iyiliği araçları kullanırken yapalım.
Bu duygularla, tasarıya emek veren bütün
arkadaşlarımı kutluyor, bütün siyasi parti gruplarını saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ederim.
AK Parti Grubu adına, Kayseri Milletvekili
Taner Yıldız.
Sayın Yıldız, buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA TANER YILDIZ (Kayseri)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; ben de AK Parti Grubu adına, söz
konusu kanun tasarısı ve teklifinde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, konuşmama başlarken Tacidar
Bey'e teşekkür ettiğimi belirtmek isterim. Bu konuda, özellikle
Türkiye'nin menfaatine olan ve ortak çıkarları ortak paydasında bulunan
özellikle bu iki tane konuda, bütün, iktidarıyla ve muhalefetiyle
bütün arkadaşlarımızın, aynı cümleleri, benzer şekilde kullanacağına
inanıyorum ve bunun da önemli bir gelişme olduğunun altını çiziyorum.
Özellikle, iki adet birbirini destekleyen
konu üzerinde konuşacağız: Enerji verimliliği ve yenilenebilir
enerji kaynaklarıyla alakalı değişiklikler.
Sondan başlayalım. Biliyorsunuz, 2005
yılı içerisinde çıkardığımız kanun tasarısının kanunlaşmasıyla
beraber, özellikle hidrolojik kaynaklarda, rezervuarı 15 kilometre
karenin altında olan HES'lerde veya nehir tipi santrallerde, nehir
tipi HES'lerde, güneş enerjisinde, rüzgârda, biyomasta, jeotermal gibi
enerji kaynaklarının düzenlenmesiyle alakalı yedi yıl süreyle
alım garantisi ve TL bazında bir alım garantisi fiyatı vardı. İstediğimiz
oranda bu yatırımların gerçekleşmediğini hep beraber gördük ve bununla
beraber on yıla çıkartılmasının ve 5,5 euro sentle beraber reel
sektörün de bulunduğumuz enerji sektörünün de açık pozisyonda bulunmamasına
ve yatırımcının da hem kamu nezdinde hem de sabit sermaye özel yatırımlarda
açık pozisyonda bulunmamasına istinaden de böyle bir düzenleme
yaptık. Bu düzenlemeye katkı koyan bütün arkadaşlarımıza ben de
teşekkür ediyorum.
Bildiğiniz gibi, özellikle enerji kaynaklarının
düzenlenmesinde ve uluslararası enerji ajansının da verdiği bilgiler
çerçevesinde enerjiye bakışımız gün geçtikçe değişmektedir. Özellikle,
çevrenin daha ön planda olduğu ve arz güvenliğinin bütün dünyadaki
gelişen sanayi yatırımlarını karşılayabilecek oranda olmasının
da söz konusu olduğunu düşünürsek, artık, yenilenebilir enerji
kaynaklarının ve ithale dayanmayan yerli kaynakların daha ön planda
olduğunu daha fazla fark ederiz. Fosil kaynaklarının görünür gelecekte
tükeneceği ve alternatif kaynakların, henüz, daha yeterince ekonomik
olamamasından dolayı ve artan taleple beraber fiyatların tırmanmasından
ve yerli kaynakların ithal bağımlılığı önleyememesinin ve ekolojik
dengenin de alarm vermesinin, hepsinin altını çizdiğimizde, geriye
tek bir yol kalıyor:
1) Mevcutların enerji tasarrufuyla daha
iyi değerlendirilmesi.
2) Yerli kaynakların bir an önce devreye
alınması.
Tabii, enerji yoğunluğunun, gelişen
ülkelere ve gelişmekte olan ülkelere oranla baktığımızda, Türkiye'deki
enerji yoğunluğunun 0,38'ler civarında olduğunu görüyoruz. Bu oranın,
özellikle Japonya'nın 4 katı ve OECD ülkelerinin de 2 katı olduğunu
düşünürsek, bizim yapacak bayağı işimizin olduğunu görürüz. Bu
enerji yoğunluğundan çok fazla bahsedeceğiz. Nedir bu enerji yoğunluğu?
Aslında, birim millî gelir başına tükettiğimiz enerjinin veya gayrisafi
millî, yurt içi hasıla başına tüketilen enerji miktarını, yani her
1.000 dolarlık millî gelir için 0,38 ton civarında petrol eş değerini
harcamak demek. Bugünün rakamlarıyla bahsettiğimizde, 1 ton eş değer
petrolün aslında 1 ton ham petrol eş değerinin çıkardığı enerji olduğunu
da biliyoruz ve böylece, 1 ton ham petrolün yine 7,35 varil, yani piyasada
çok bahsedilen varil karşılığı olduğunu biliyoruz. Böyle olduğunda,
her 1.000 dolar başına, millî gelir başına, aslında, -2,80 varil diye
düşünürsek, yaklaşık 56-57 dolarlık varil başına fiyatı düşünürsek-
156 dolarlık enerji miktarını verdiğimizi görürüz. Bunun Japonya'nın
4 katı kadar bir rakam da olduğunu düşünürsek, yaklaşık 38 bin dolarlık
kişi başına düşen millî geliri olan ülkelerden 4 katı kadar daha pahalı
bir noktada olduğumuzu düşünürsek, bu düzenlemelerin ne kadar
kıymetli, ne kadar önemli olduğunu bir kez daha görürüz. Aslında,
bu yapılacak işlemlerin -biraz önce Tacidar Bey de saydılar- konuttaki,
sanayideki herhangi bir lambayı söndürürken dahi yapılan işlemlerin,
aslında, 72 milyon nüfusu dikkate aldığımızda, küçümsenmeyecek
rakamlara ulaştığını görürüz.
Bazı ülkelerden küçük örnekler vermek
isterim. Amerika Birleşik Devletleri'nde, 1973'ten bu yana, toplam
yüzde 126'lık büyüme olduğu hâlde, enerjideki büyümenin, tüketim
bazındaki büyümenin yüzde 30'lar civarında olduğunu görüyoruz.
Yani, hem arzı karşılayacak miktarı enerji üretimi olarak, arz güvenliği
olarak sağlıyorlar hem de tüketim miktarını azaltıyorlar. Bu açıdan,
özellikle Kongre kararlarının ve Enerji Bakanlığının aldığı kararlarda,
1975 ile 1991 yılları arasında, bu programlarla beraber, 8 milyar dolarlık
bir tasarrufun sağlandığını görüyoruz. Bu rakamlar, aynı yıllar
içerisindeki enerji tasarrufu için yapılan yatırımların yaklaşık
3 katı kadar; yani, arz güvenliğini sağlamak için yapılacak yatırımların
3 katı kadar enerji tasarrufundan, bir miktarı tasarruf edebiliyorlar.
Yine aynı şekilde, Enerji Bakanlığının bu enerji verimliliğini,
yalnızca alet ve ekipmanlarla, beyaz eşyada veya sanayide kullanılan
alet ve ekipmanlarla beraber karşılaştırdığımızda, bu standartlar
uygulandığında, 21 bin megavat gücündeki elektrik üretim kapasitesinin
yerine geçecek miktarı karşılamış oluyorlar. 21 bin megavat, değerli
arkadaşlar, yaklaşık, şu anki, Türkiye'deki arz edilen kurulu gücün
yarısı kadar bir miktardır. O açıdan, bunların her birinin değerli
olduğunu söylemek isterim.
Özellikle liberalleşen ve serbestleşen
ortamlarda… Kaliforniya'da bir sıkıntı yaşandı, hepimiz yakinen
hatırlarız ve 97 ve 98 yıllarındaki ve 2000'li yıllardaki bu kriz,
özellikle serbestleşme uygulamalarını tartışmaya açması açısından
önemliydi. Bizde de benzer durum varsa, mademki serbestleşmeden bahsediyorsak,
bunun dört yıllık bir süre içerisinde tanımlanmış ve nominal olarak
da… Eyaletler arasındaki en fazla, en yüksek değere ulaşan enerji verimliliği
için bir fon kuruyorlar ve bu fonla beraber, yaklaşık 220 milyon dolar
civarındaki bir parayı oluşturup, bu paranın aynen bu tasarrufta
kullanılmasını sağlıyorlar ve krizin içinden kurtulmanın bir yolunu
bulmaya çalışıyorlar. Mesela, özellikle Almanya'daki rakamlar şaşırtıcı.
Almanya'daki elde edilen tasarruf miktarı ve evlerdeki kullanılan
tasarruf miktarı, gayrisafi millî hasıla başına, birincil enerji
tüketiminde, yüzde 30'lara varan bir tasarruf miktarına karşılık
geliyor. Bu açıdan da, yapılacak bu çalışmaların, hem kamu kurumları
arasındaki birbirine iletişim sağlamak açısından yapılan çalışmaların
hem de özel sektör açısından kademeli olarak yıllara sari bu çalışmaların
küçümsenmemesi ve değerli olduğunun altını çizmek isterim.
Değerli arkadaşlar, bu Enerji Verimliliği
Koordinasyon Kurulunun, şu anda hâlen devam eden bu Kurulun daha aktif
hâle getirilmesinin ve kurumlar üzerindeki tesirinin artırılarak
bir yaptırım gücünün sağlanmasının önemli olduğu kanaatini söylüyorum.
Sivil toplum örgütleriyle beraber, üniversitelerin, meslek odalarının,
enerji verimliliğiyle alakalı kurulacak danışmanlık şirketlerinin
de burada önemli bir payının olacağını söylemek isterim.
Artık, enerji sektöründeki serbestleşmeyle
beraber, lisansa geçilmiş olmasının, aynı zamanda, enerji yöneticilerinin
de alacağı bir eğitimle beraber sertifika döneminin getirilmesinin
bir artı değer olduğunu söylemek isterim.
Enerji tüketen malların, özellikle,
kullanım kılavuzlarında verimliliğe yer verilmesinin, yalnızca
Enerji Verimliliği Haftası'nda bir sembol hâline gelmesinin daha
ötesinde bir fonksiyonellik taşıması gerektiğine inanıyorum.
Ben, bu kanun tasarılarında ve kanun
teklifinde emeği geçen bütün arkadaşlarımıza teşekkür ediyor ve
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yıldız, teşekkür ediyorum.
Anavatan Partisi Grubu adına Mersin
Milletvekili Hüseyin Özcan.
Sayın Özcan, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
ÖZCAN (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1326 sıra
sayılı, Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı ile Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi hakkında
Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
öncelikle, enerji tasarrufu, enerjinin akıllıca kullanılışıyla
kayıpların en aza indirilmesi, aynı enerjiyle daha çok iş yapılması
ve aynı iş için daha az enerji kullanılması anlamı taşımaktadır.
Dahası, enerji, ticari bir mal değil, toplumsal bir hizmettir. Bu hizmet,
çoğu zaman, insanın kullanması zorunlu insanlık hakkına dönüşmüştür.
Hatta, borçtan dolayı elektrik kesilmesi çoğu ülkede insan haklarına
aykırılık olarak değerlendirilmektedir.
Şimdi, birtakım kavramları oturtabilmek
için söylemek istediğim şudur: Doğadan belirli bir üretim sonucu
elde edilen petrol, hidrolik, doğal gaz, kömür, uranyum türleri birincil
enerji kaynakları; kaynağın çevrimi sonucu elde edilen elektrik,
hava gazı, petrol ürünleri, kok, briket gibi kaynaklar ikincil enerji
kaynakları; güneş, rüzgâr, jeotermal ve deniz gibi enerji kaynakları
ise yenilenebilir enerji kaynakları şeklinde adlandırılmaktadır.
Diğer yandan, "enerji verimliliğinin
artırılması, atık enerjilerin değerlendirilmesi ve mevcut enerji
kayıplarının önlenmesi yoluyla tüketilen enerji miktarlarının
ekonomik kalkınmayı ve sosyal refahı engellemeden en aza indirgenmesi"
olarak tanımlayabildiğimiz enerji tasarrufunun, enerji krizi yaşayan
ülkelerin sorunlarının çözümünde önemli katkıları bulunmaktadır.
Pek değerli arkadaşlar, enerji tasarrufunun
önemi nereden geliyor? Çünkü enerji ihtiyacımız sonsuzdur; ama,
enerji kaynaklarımız sınırlıdır. Bugün itibarıyla dünya enerji ihtiyacının
önemli bir bölümünü karşılamakta olan fosil yakıt rezervlerinin
kullanım hızı ise sürekli artmaktadır. Bu artış, fosil kaynakların
hızla azalması anlamına geldiği gibi, çevre kirliliği açısından
da önemli sorunlar yaratmaktadır.
Dünya enerji tüketimine ait birincil
enerji kaynaklarının durumu şöyledir: Petrol yüzde 38,5; kömür yüzde
24,7; doğal gaz yüzde 23,7; nükleer yüzde 6,6; hidrolik yüzde 3 ve yenilenebilir
enerji yüzde 3.
Ülkemizde enerji tüketimine ait birincil
enerji kaynaklarında ise durum: Petrol yüzde 42, taş kömürü yüzde
14, linyit kömürü yüzde 16, doğal gaz yüzde 15 ve diğerleri ise yüzde
19 civarındadır.
Bunlardan başka, enerji toplumsal bir
varlıktır. Günümüzde elektrik enerjisi toplumlar için vazgeçilmez
duruma gelmiş durumdadır. Şu an için dünyadaki toplam enerji kullanımının
yüzde 35'i elektrik enerjisidir. Yakın gelecekte bu oranın daha da
yükseleceği görülmektedir.
Değerli arkadaşlar, elektrik üretimi,
yapısı gereği, doğal tekeldir; yani, elektrik üretimi plan ve programlarının
yapılmasına karar verme hakkının kimde olacağı en önemli husus olarak
karşımıza çıkmaktadır. Çünkü, elektrik üretildiği an tüketilmektedir.
Bu nedenle, kapasite fazlası yatırımlar, elektriği pahalı kıldığı
gibi, gerektiğinde bulunmayan elektrik pahalı bir enerji türüdür.
Bu nedenle de elektrik enerjisinde merkezî planlama zorunludur.
Planlamanın yanı sıra, elektrik enerjisinin toplumsallığı nedeniyle
elektrik üretiminde üretim güvenliği ve fiyatlandırmada merkezî
denetim gerekmektedir. Ayrıca, enerji üretiminde kamu yararını
koruyucu merkezî denetim mekanizmaları zorunludur. En önemli husus
ise, enerjinin yapısı gereği, tüm sanayi tüketimlerinin temel girdisi
olmasıdır. Bu açıdan, özellikle elektrik enerjisi kesintisiz, yeterli
ve ucuz olması zorunludur. Ayrıca, enerji fiyatlarındaki artışların,
ona bağlı olarak çalışma durumundaki sanayi ürünlerinin fiyatını
da doğrudan etkilediği sonucu enerjinin toplumsallığını belirler.
Bu da, kamu hizmeti olarak algılanmasını gerektirir. Kesintisizliğinin
ve yeterliliğinin koşulu ise merkezî planlamadır. Özellikle enerji
dağıtımındaki özelleştirmeler, son derece dikkat çeken bir husustur.
Çünkü, enerjide asıl olan, üretimin belirli bir sabit fiyat üzerinden
özel sektöre devletin alım garantili devri olmalıdır. Dağıtım ise,
kesinlikle devlette kalmalıdır. Bu dağıtım ihalesini alan bazı
firmalar, kayıp-kaçak oranının yüksekliğini mevcut abonelerin üzerine
yükleyerek çıkarmaktadır. Son ödeme tarihlerinde ödenmeyen her fatura
için beş iş günü içinde kapatılmasına yönelik uyarı yazısı gelmekte
ve fahiş bir gecikme cezasıyla insanlar cezalandırılmaktadır.
Değerli milletvekilleri, enerji nakil
hatlarındaki eksikliği gidermenin maliyeti ise 10 milyar dolara
ulaşmakta ve yeni yatırım olmadığı için de bu rakam süratle artmaktadır.
2004 yılı rakamlarına göre, (sadece devletin ürettiği rakamlara
göre) net tüketim 86 milyon 193 bin 844 olup, kayıp-kaçak ise 20 milyon
civarına ulaşmaktadır.
Değerli milletvekilleri, gelecekte
ülkemizin enerji politikaları (teknolojik tercihler, mülkiyet,
kaynak kullanımı) globalleşme söylemine paralel olarak kendi dışında
çizilen senaryolara göre belirlenmektedir. Senaryonun ismi ise
Avrupa Birliği ülkelerince saptanmış "Avrupa Enerji Güvenliği
Anlaşması" başka bir deyişle "Avrupa Enerji Şartı"dır.
Avrupa, enerji gereksinimini sağlamak
üzere dört ana güzergâh belirlenmiştir. Bu güzergâhlardan gelecek
enerji ile Avrupa enerji pazarı oluşturulacak ve enerji fiyatları
da Avrupa sermayesinin kontrolünde olacaktır. Bu hatlardan ilki
Kuzey Avrupa'yı ve Britanya Adası'nı beslemek üzere öngörülen Kuzey
Denizi enerji kaynaklarını Avrupa'ya taşıyan hattır. İkinci hat,
Rusya enerji kaynaklarını Avrupa'ya taşıyan hattır ki, Orta Avrupa'ya
taşıyan petrol ve doğal gaz hatlarıdır. Üçüncü hat, Kuzey Afrika
enerji kaynaklarını taşıyacak olan Mağrip hattıdır. Bu hat şu günlerde
tamamlanmıştır. Dördüncü hat ise, Orta Doğu ve Orta Asya enerji kaynaklarını
Avrupa'ya taşıması düşünülen hattır. Bu hattın Anadolu'dan geçmesi
ise zorunludur.
Avrupa ülkeleri, belirlenen bu hatların
güvenliğini, hatların kontrollerinin kendi sermayelerinde olmasında
görmektedir. Bu amaçla iletim hatlarının geçeceği ülkeleri enerji
sektörlerini özelleştirmeye zorlamaktadır. Anlaşma koşullarına
göre taraf ülke sermayeleri yatırım yaptıkları ülke topraklarında
belirli ayrıcalıklar alacaklardır. İletim hattının geçtiği ülke
hat kira bedeli tespit hakkını Avrupa enerji marketine devredecektir.
Söz konusu anlaşmayı, bugün için, Avrupa Birliği ülkeleri dışında
sadece Türkiye ve Cezayir imzalamıştır.
Değerli arkadaşlar, sektörün en önemli
sorunlarından birisi de, öteden beri Enerji Bakanlığı, Devlet Su
İşleri, Elektrik İşleri Etüt İdaresi, Türkiye Kömür İşletmeleri,
TEAŞ, TEDAŞ arasında gerekli eş güdüm sağlanamaması ve çok başlılıktır.
Bu çok başlı yapının her birinin önceliği diğeriyle uyumlu olmadığı
için sektörün öncelikleri tespit edilememektedir.
Bunlarla birlikte, 1990'lardan sonra
sektörde ciddi bir ihmal edilmişlik yaşanmaktadır. Yap-işlet-devret
ve yap-işlet modellerine bel bağlanarak devam eden yatırımlar bile
bitirilmemiştir. Bu durumu, en iyi, kurulu güç artış tablolarından
görmekteyiz. Ama, en büyük tehlike ise, önlem alınmaması durumunda
2020 yılında ithal kaynaklarına bağımlılık oranının yüzde 80'lere
tırmanacaktır. Türkiye'nin bu sıkıntıyı aşabilmesi için, 2020'ye kadar
toplam 80 milyar dolarlık enerji yatırımı yapması gerekmektedir.
Bunların yanı sıra, Rus gazına yüzde
65 oranında bağımlı olan ülkemiz, 2005 yılında, aynı zamanda 1.000
metre küp gaza 260 dolar vererek en pahalı fiyatı ödeyen ülkelerden
biri olmuştur. Gazprom'un açıklamasına göre, Türkiye 2005 yılında
Rusya'dan alacağı doğal gaza 260 dolar öderken, Batı Avrupa ülkelerinin
ortalaması 135 dolarda kalmıştır.
Bir başka sorun ise, Türkiye'de 1 kilovat
saat enerjinin maliyetinin, kömürde 3,43 sent, doğal gazda 4,33
sent, fuel-oil'de ise 4,22 sent gibi yüksek düzeylerde gerçekleşmesidir.
Bu ise, Avrupa ülkelerinin en az 5-6 katı düzeyindedir. Bu yapılar
değişmeden enerjide verimlilikten ve tasarruftan bahsetmek biraz
haksızlık olur.
Değerli arkadaşlar, üretime gerekli
yatırımların yapılmamasının yanı sıra, sektörün bir diğer önemli
sorunu, özellikle büyük şehirlerde dağıtım kayıplarının yüksekliğidir.
Bu nedenle, üretim yeterli olsa bile, tüketiciye istenilen kalitede
elektrik verilmesi olanaksızdır. Resmî istatistiklere göre, ortalama
şebeke kayıpları yüzde 18'dir. Bu, bazı yörelerde ise özellikle yüzde
25 ve yüzde 32'yi bulmaktadır. Oysa, kayıplar, gelişmiş ülkelerde
yüzde 8-10 civarındadır. Altyapıya yapılacak ek yatırımlarla,
sisteme sağlanan elektrik enerjisi miktarında artış sağlanması ve
ülke ekonomisine katkının yanı sıra, tüketiciye istenilen nitelikte
elektrik enerjisi verilebilecektir.
Değerli arkadaşlar, görüşülen teklifle,
yenilenebilir enerji kaynaklarına ağırlık verilmesi amaçlanmaktadır,
çünkü çevreye verilen zarar yok denecek kadar azdır. Yalnız, bu hususta
da çok geç kalınmıştır, çünkü, özellikle bazı termik santrallerin yatırım
aşamasında baca gazı arıtma ve kül tutma üniteleri ya yapılmamış
ya da gerektiği şekilde yapılmamıştır. Bunun en iyi örneği, Yatağan,
Yeniköy ve Kemerköy Termik Santralleridir.
Değerli milletvekilleri, enerji kullanımında
tasarruf ve bazı sorunların çözümü için öncelikle gerçekçi ve merkezî
bir enerji planlaması yapılmalıdır. Özellikle termik santrallerin
baca gazı arıtma ve kül tutma tesisleri hızla devreye sokulmalı ve
çevreye olan etkileri azaltılmalıdır. Böylelikle, kapasite kullanma
oranı yukarı çekilecektir. Özellikle ulusal kaynaklarla çözüme
yönelinmeli ve gerek proje gerek plan gerekse başlanılan hidroelektrik
santraller bir an önce bitirilmelidir. Böylelikle, hem ucuz enerji
üretilecek hem de tüketime ucuz elektrik verilerek sanayinin rekabet
gücü artırılacaktır. Elektrik enerjisi üretimindeki dışa bağımlılık
en alt düzeye indirilecektir. Mesela, rüzgâr enerjisinde yeni çıkarılan
rüzgâr haritası bu konudaki potansiyeli tespit etmede çok faydalı
olacaktır. Güneş enerjisinden en çok oranda yararlanma konusunda
teşvik edici bir politika benimsenmelidir. Sadece yüzde 5'inden
yararlanılan ülkemizin 2.450 megavatlık elektriksel kullanılabilir
jeotermal potansiyelinin, tümüyle kullanılması konusunda gerekli
yatırımlara gidilmelidir.
Bunlardan başka, elektrik enerjisinin
verimli kullanımı konusunda merkezî projeler geliştirilmeli,
özellikle elektrik enerjisinin yoğun olarak kullanıldığı çimento
ve demir-çelik sektörlerinde hızla az elektrik tüketen teknolojilere
yönelinmelidir.
Elektrikli ev aletlerinde, kademeli
olarak az enerji tüketen teknolojilere geçilmelidir. Dahası, üretim,
iletim ve dağıtımda bozulan merkezî yapı yeniden oluşturulmalı ve
sistemin bütünlüğü sağlanmalıdır.
Dağıtım özelleştirilmesi uygulamalarından
hızla vazgeçilmelidir. Özelleştirilmiş olan bölgeler derhâl merkezî
sisteme dâhil edilmelidir. Bu açıdan, bu kanun teklifi ile oluşturulan
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulunun, planlama ve karar vermede
çok merkezli yapıdan kaynaklanan sorunları azaltacağını umuyoruz.
Değerli arkadaşlar, enerjinin bir boyutu
da çevredir. Enerji, tüketim karakterinden dolayı her şekliyle çevreye
bozucu bir etki gösterir. Bu tür bozucu etkiler azaltılsa bile, hiçbir
zaman bu azalmanın asgariye düşmeyeceği görülmektedir. Daha fazla
kazanç uğruna yapılan aşırı üretim ve kontrolsüz tüketim, doğada
yıllarca oluşan dengeleri bir yıl içerisinde bozabilir. Hidrolik
santraller, eko dengeyle birlikte iklimsel değişikliklere neden
olduğu gibi, termik üretim, sözü çok edilen sera gazı etkisi ile buna
bağlı küresel ısınmanın temel nedenleridir. Kısacası, her tür kültürel
üretimde olduğu gibi enerjinin her tür üretimi de doğal çevreyi bozar.
Üretimdeki bozucu etki de her zaman olumsuz yöndedir. Oysa enerji,
aynı zamanda bir zorunluluktur. O hâlde, enerji verimli kullanılmalı,
üretimdeki çevresel etkiler değerlendirilmelidir. Enerji maliyetindeki
temel kriter toplumsal maliyet olmalıdır. Oysa, sermaye açısından
temel güdü kârdır. İstatistikler, enerjinin Türkiye'de OECD ortalamasından
3 kat daha verimsiz kullanıldığını göstermektedir. Buradaki temel
neden ise, gelişmiş ülkelerin kendi ülkesinde çevresel sorunları
ve enerji yoğunluğu nedeni ile geliştirmediği çimento ve demir-çelik
sektörünü Türkiye'ye kaydırmalarıdır. Enerji yoğunluğu kavramı,
gelişmişlik tanımlamasında en sağlıklı ve doğru parametre olup,
birim enerjiden üretilen birim ekonomik değer arasındaki ilişkidir.
Gelişmişlik, az enerji kullanarak çok ekonomik değer yaratabilmekle
ölçümlenebilir. Gelişmiş ülkelerin bu konudaki en büyük başarısı
da bu husustur.
Değerli arkadaşlar, enerji üretimi
için yapımı planlanan baraj ya da termik santrallerde, Hasankeyf örneğinde
olduğu gibi, insanlığın yüzlerce yıllık birikimlerinin ürünü kültürel
kalıntılar yok edilmemelidir. Bunlardan başka, 1800'lü yıllardan beri,
fosil yakıtları, kömür, petrol, doğal gaz yakıyoruz. Fosil yakıtların
alternatifini bulmak ve beraberinde enerjinin etkin ve verimli
kullanımını teşvik etmek gerekmektedir. Avrupa Birliği ülkeleri,
2010 yılında, enerji envanterindeki yenilenebilir enerji kaynaklarının
payını yüzde 22'lere çıkarmak istemektedir.
Sera gazı emisyonunun yüzde 25'ini veren
Amerika Birleşik Devletleri katkıda bulunmadan, dünyadaki küresel
iklim değişikliği sorunu çözülemez. Kyoto Protokolü'nü imzalamayan
ABD, sera gazları emisyonunu düşürecek teknolojik yatırımlara
da kaynak ayırmalıdır.
Değerli milletvekilleri, tabii ki,
enerjiyi verimli kullanacağız ve bu kullanımdan sağlanacak enerji
tasarrufuyla da, yılda 4 milyar lira havaya gitmemiş olacaktır.
Bunlar da, konuyla ilgili ulusal bilinçten geçmektedir. Yani, halkın,
reklamlarla, tanıtımlarla sürekli bilinçlendirilmesi gerekmektedir.
Umarız, görüşülen kanun teklifindeki
eğitim ve bilinçlendirme, yenilenebilir enerji kaynaklarının yaygınlaştırılması
gibi temel stratejilerin geliştirilmesine yönelik olarak sektörel
uygulamalar çeşitli teşviklerle yapılarak, bu yenilenebilir
enerjiyi halkımızın hizmetine sunmak…
Değerli arkadaşlar, ülkemiz bina sektörü,
2002 yılı verilerine göre, 18 milyon TEP (Ton Eşdeğeri Petrol) tüketim
miktarıyla sanayiden sonra en fazla enerji tüketiminin gerçekleştiği
sektördür ve bu miktar, nihai enerji tüketiminin yüzde 35'ini almaktadır.
Elektrik tüketimindeyse, sektör, yüzde 43 paya sahiptir.
Ülkemizdeki eski binaların pek çoğunda
enerji tasarrufu için yeterli önlemler alınmamıştır. Dolayısıyla,
sadece çatı yalıtımı, çift cam ve sızma kayıplarının azaltılması
önlemleriyle sağlanabilecek önemli boyutta enerji tasarrufu potansiyeli
mevcuttur.
Yalıtım iyileştirmelerinin sağlayacağı
tasarruf potansiyellerinin yanı sıra, mevcut tüm binaların, soba
ve kalorifer gibi ısıtma sistemlerinde iyi işletme ve verimli ısıtma
sistemlerinin kullanılmasından gelebilecek tasarruf potansiyelleri…
Ayrıca, verimlilik sağlayacaktır.
Değerli milletvekilleri, gerçekten,
yenilenebilir enerjiyi daha ucuza mal etmenin yolu, özellikle
rüzgâr enerjisinden faydalanmak, güneş enerjisinden faydalanmak…
Termik santrallerin daha verimli hâle getirilmesinde yarar vardır.
Eğer, biz, tasarruf yapacaksak, doğayı koruyacaksak, insanlara daha
iyi hizmet sunacaksak… Bu enerjinin maliyetini düşürmenin yolu
ise… Dışa bağımlılıktan kurtarmanın, doğal gaza bağımlılıktan kurtarmanın…
Dışarıdan gelecek herhangi bir ithal enerjiyle bu sorunları çözemeyiz.
Biz, öz kaynaklarımıza güvenmeliyiz ve bu öz kaynaklarımızı harekete
geçirerek enerjimizi daha yenilenebilir, daha çevreyi koruyabilir
şekliyle düzenlememizde yarar vardır.
Bu yasa, gerçekten, ülkemiz için ve halkımız
için faydalı bir yasadır. Biz, Anavatan Grubu olarak bu yasayı destekliyoruz.
Bütün emeği geçenlere çok teşekkür ediyoruz. Hayırlı olsun diyor,
yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özcan.
Tasarının maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ila 15'inci maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü.
Sayın Ülkü, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; 1326 sıra sayılı, Enerji Verimliliği
Kanunu Tasarısı ile Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik
Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
enerjinin etkin kullanımı, refah seviyesinden fedakârlık yapmaksızın
ve kalite ve performansı düşürmeden bir mal veya hizmet elde etmek
için gerekli olan enerji miktarının azaltılmasıdır. Enerjinin etkin
kullanımı sonucunda sağlanacak enerji tasarrufunun, daha hızlı
ve daha ucuza elde edilebilen enerji kaynağı olduğu bugün bütün
dünyada kabul edilen bir gerçektir. Bu bağlamda, enerjinin etkin verimliliğini
sağlayacak bir yasal düzenleme ulaşım alanında, konutlarda, sanayide
nasıl olmalıdır?
Ulaşım alanında, bir kişinin ya da bir
malın 1 kilometrelik bir mesafeyi en hızlı ve en az enerjiyi harcayarak,
çevreyi de kirletmeden nasıl taşınması gerektiğini ortaya koyacak
düzenlemeler yer almalı.
Konutlarda, konutun metre kare başına
yılda ne kadar enerji tüketeceği belirlenmelidir. Buna göre, bir
konutun yılda 50 kilovat saatten daha fazla enerji tüketemeyecek
şekilde yapılması hükme bağlanmalı ya da bu amaçlanmalıdır. Bugün
dünyada mevcut enerji etkin binalar da bu düzeydedir. Türkiye'de de
bu amaç teşvik edilmelidir.
Ülkede kullanılan tüm son kullanım cihazlarının
mevcut en yeni teknolojiyle olmasını teşvik ve talep etmelidir.
Sanayide ise, kullanılan enerjinin ve
motorların bugün dünyada yüzde 80 daha az enerji tüketenleri mevcuttur.
Başka ülkelerin artık terk ettiği çok enerji harcayan motorların
kullanımının durdurulmasını ve tüm yatırımlarda en yeni teknolojiyi
kullanmayı tercih ederek enerji tasarrufu sağlayan yatırımcıların
etkin bir şekilde teşvik edilmesi sağlanmalıdır.
Eğer enerjinin etkin kullanımına ilişkin
yapılan bir yasal düzenleme açıkça bu koşulları taşımıyorsa, o düzenleme
iş olsun diye çıkarılmış demektir.
Şimdi, görüşmekte olduğumuz bu yasa
tasarısıyla, 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun çerçevesinde
alım garantisi 5,5 euro sent olarak belirleniyor.
Bildiğiniz gibi, mevcut yasada böyle
bir alt sınır belirtilmemişti. O dönemde, yani, 5346 sayılı Yasa çıkarken,
gerek bizler gerekse konunun uzmanları, böylesi bir alım garantisini
açıkça belirtmediğinden yenilenebilir enerji kaynaklarından
elektrik üretimi için yeterli yatırım talebinin olmayacağını belirtmiştik.
Nitekim, şimdi, teklifi hazırlayan arkadaşlarımız da bunu dile
getirmişlerdir. Açıkça deniliyor ki: 5346 sayılı Yenilenebilir
Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına
İlişkin Kanun'un yürürlüğe girmesinden bu yana, yerli ve uluslararası
kredi kuruluşlarının tamamı yapılan kredi başvurularını olumsuz
bir şekilde yanıtlamışlardır. Yatırımcılar böyle bir maddenin olmayışı
sebebiyle uygun şartlarda kredi tedarik edememektedirler. Böylece,
projelerin gerçekleşmesi mümkün olmamakta ve bahsi geçen Yenilenebilir
Enerji Kanunu amacına ulaşamamaktadır. Dediğim gibi, biz ya da bizim
arkadaşlarımız komisyon görüşmelerinde ve gerekse genel kurullarda
bunları dile getirmiştik.
Geçtiğimiz günlerde, yani, 9-12 Eylül
2006 tarihlerinde, Dikili'de benim de üyesi olduğum Eurosolar Derneği
tarafından "Türkiye'de Rüzgâr Enerjisi Kullanımının Önündeki
Engeller Nasıl Aşılabilir" diye bir toplantı yapıldı. Burada,
yenilenebilir enerji kaynaklarının üretilen elektrik miktarında
bu Kanun'da öngörülen toplam elektrik üretiminin yüzde 8'lik hedefine
kısa sürede ulaşılabilmesi için elektrik alım fiyatının 5,5 sent,
alım süresinin de on yıl olarak saptanması gerektiğini, böylece,
bu hedefe ulaşıldığında fosil yakıt -yani, başta doğal gaz olmak
üzere- ithalinden her yıl 600 milyon euro tasarruf edilmiş olacağını
ortaya koymuş idik. Şimdi, bu tasarıyla getirilen 5,5 euro sentlik
alım garantisi belki rüzgâr santrallerinin kurulumunu daha kolay
hâle getirecektir. Fakat, bu artış, ne yazık ki, yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik kullanımını teşvik etmekten uzaktır.
YEK'in, yani, yenilenebilir enerji kaynaklarının her birinin tek
bir fiyat üzerinden değil, ayrı ayrı değerlendirilerek, kapasite
büyüklükleri dikkate alınarak, yüksek kapasiteli yenilenebilir
enerji kaynaklarından daha düşük kapasiteli olana doğru daha fazla
teşvik verilmesi sağlanmalı idi. Amaç, bu yasayla, her türe ve kapasiteye
göre, ayrı ayrı yenilenebilir enerjiden elektrik üretimi yapılabilir
hâle getirmek olmalıydı. Kaldı ki, 5,5 sentlik alım garantisinin bile,
rüzgârın yoğun olduğu yerlerde görece az olduğu için, bu yerler arasında
az olan yerlerdeki yatırımları daha çok teşvik edecek şekilde bir
farklılaştırmaya gidilmediği için yeterliliği de kuşkuludur. Nitekim,
Türkiye'de genel olarak YEK'ten elektrik üretimi için yapılan müracaatların
sayısındaki yetersizlik de, mevcut 5346 sayılı Yasa'nın, bu hâliyle,
pek işe yaramadığını göstermiştir. Bir yatırımcının güneş pillerinden
elektrik üretimine yatırım yapması için ekonomik açıdan gerekli
olan teşvik miktarının kilovat saate 20 euro sent olması gerekiyor.
Oysa, biz, bugün, bu düzenlemeyle, 5,5 sentlik bir fiyat veriyoruz.
Bu yeterli değildir.
Gelelim, AKP Hükûmetinin yenilenebilir
enerji kaynaklarının doğal gaz karşısında desteklenmesi konusundaki
samimiyetine. Şimdi, özellikle son günlerde küresel ısınma ve iklim
değişikliği konusu tekrar gündeme gelince, gerek Sayın Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanı gerekse Sayın Çevre ve Orman Bakanı, özellikle
jeotermal enerjiyi vurgulayarak, Hükûmetin doğal enerji kaynaklarını
etkin şekilde desteklediğini söylemeye başladılar. O zaman, ben
soruyorum: Madem jeotermali bu kadar etkin bir şekilde desteklediniz.
Öyle ise,
1) 5346 sayılı Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının
Elektrik Enerjisi Üretimi Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanun'un 7'nci
maddesi açıkça "Yeterli jeotermal kaynakların bulunduğu bölgelerdeki
valilik ve belediyelerin sınırları içinde kalan yerleşim birimlerinin
ısı enerjisi ihtiyaçlarını öncelikle jeotermal ve güneş termal
kaynaklarından karşılamaları esastır." dediği hâlde, neden bu
Yasa'yı tam bir yıl komisyonda bekletip, bu sırada, alelacele doğal
gaz dağıtımı ihalelerini yaptınız?
2) Çevre ve Orman Bakanlığı, 13 Ocak
2005 tarihinde çıkardığı yönetmelikle -sözde, hava kirliliğinin
azaltılması amacıyla- doğal gaz hatlarının geçtiği yerlerde ısınma
amacıyla doğal gazın kullanılmasını neden zorunlu kılmak istedi?
3) Yasa 10 Mayıs 2005'te kabul edildikten
sonra, 7'nci madde açıkça "önceliğin jeotermal kaynaklara verilmesi
esastır" dediği hâlde, neden "önceliği idareler belirler"
diyerek bunu işlevsiz kılmaya çalıştınız?
Gerçekten ikna edici ya da samimi bir
cevap veremediniz bunlar için şimdiye kadar.
Ve son olarak, Hükûmet, jeotermal kaynakların
bulunduğu yerleri bu şekilde doğal gaza boğduktan sonra, MTA Genel
Müdürlüğü, elinde bulunan jeotermal sahaların ve kuyuların kullanımını
özel sektöre devretti. Bu doğrultuda, yirmi jeotermal sahası ve kuyuların
kullanım haklarının özel sektöre devredilmesi öngörüldü. Şimdi,
bütün bu gelişmelerden sonra, Enerji Bakanımız, çıkıp da, bu ihaleleri
alan firmaların jeotermali ısınma amacıyla da kullanacağını söylüyor.
Oysa, artık çok geç. Hükûmet amacına ulaştı. Başta Ege'dekiler olmak
üzere, ülkemizdeki neredeyse tüm jeotermal alanlarda doğal gaz dağıtım
şebekeleri bitirilmek üzeredir. Yani, jeotermalin ısınma amaçlı
kullanılma imkânı artık neredeyse imkânsızdır, hatta hiç yoktur.
Bizler, yenilenebilir enerjiyi teşvik
eden ve kullanıma açan her türlü girişimi destekliyoruz. Şimdi görüştüğümüz
bu kanun tasarısını da destekliyoruz. Fakat, dört yıllık icraatından
sonra, iktidarın, yenilenebilir enerji kaynaklarını gerçekten
desteklediğini, bu yönde ciddi ve ayrıntılı bir politikası olduğunu
söyleyemeyiz. Ülkemizin jeotermal gibi ucuz, temiz, yenilenebilir
enerji kaynağı varken, halkımızın doğal gaz gibi pahalı, fiyatı sürekli
artan ve vanası dışarıda olan bir enerji türüne mahkûm edilmesi, jeotermal
enerji açısından zengin olan neredeyse tüm bölgelerde doğal gaz dağıtım
ihaleleri yaparak bir yandan kendi zenginini yaratma amacına hizmet
ederken, bir yandan da halkın cebine el uzatılması büyük bir acımasızlık
ve her şeyden önce de büyük bir insanlık suçudur. Bunun hesabı, inanıyorum
ki, halk tarafından sorulacak.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Bitiriyorum
efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Ülkü, konuşmanızı
tamamlayınız.
HAKKI ÜLKÜ (Devamla) - Çok geç kalınmış
olsa da, uzun zamandır beklenen Enerjinin Etkin Kullanımı Yasa Taslağı'nın
bir an önce yaşama geçmesi dileğiyle, sizleri fazla bekletmeden
-çünkü, biliyorum maç da var- hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.
(CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Anavatan Partisi Grubu adına, Mersin
Milletvekili Hüseyin Güler.
Buyurun
Sayın Güler. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Yenilenebilir
Enerji Kanunu'nun birinci bölümü üzerine söz almış bulunuyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, enerjinin stratejik bir ürün
olduğunu, dünyanın en temel sorunu olduğunu hepimiz çok iyi biliyoruz.
Enerjiye hükmeden dünyaya hükmediyor. Enerji, bir ekonomik girdinin
en önemli unsuru ve buna karşın "enerjiyi üretmek mi yoksa tüketmek
mi" arasında baktığımızda, biz Türkiye olarak diyoruz ki, yüzde
80 enerjimiz dışa bağımlı olan bir ülke konumundayken, bugün yaşanılan
bunca ekonomik sıkıntının, ödediğimiz faturanın halkımız tarafından
nasıl ödendiğini hepimiz çok iyi biliyoruz.
Bugün, günümüzde, enerji politikalarının,
eğer, yenilenebilir enerjiye dönüşümü konusunda bu kanunun özüne
baktığımızda, biz, Anavatan olarak yapıcı görüyoruz, asıl, Türkiye'nin
geç kalmışlığından yakınıyoruz. Bugün, gecikmişliğin faturasını
bu Türk halkı ödüyor ve her geçen gün Türkiye, dünyanın en pahalı enerjisini
tüketirken, elektrik, petrol, yüzde 80'i vergilere tabi tutulurken,
bunu Türk halkı olarak hak etmediğimizi düşünüyoruz ve bu yüzden
de Türkiye'nin ekonomik politikası, özellikle ihracatın yüzde
70'i dışa bağımlı, yani, ithale bağımlı ihracat anlayışı gelişmekte.
Tabii ki, günümüzde birçok işletmeci, KOBİ'ler, artık, Türkiye'den
kaçışın arayışı içerisinde. Türkiye'deki girdilerin yüksekliğinden
dolayı, rekabet koşullarının olgunlaşmamasından dolayı, hep,
Türkiye'den kaçış arayışında.
Biz de diyoruz ki, Türkiye'nin sorunu,
üretmek ve verimli üretmek. Aslında, akılsız üretimin ve yönetimsizliğin
yarattığı sıkıntının faturasını Türkiye ödüyor. Bu konuda işsizlik,
bu konuda yoksulluk, bu konuda umutsuzluk, bu konuda alabildiğine
karamsarlık, korku, kaygı, yani, bir kısır döngü.
Biz de Anavatan olarak diyoruz ki, enerji,
bu ülkenin temel bir devlet politikası hâline gelmeli ve bu konuda
ucuz, ulaşılabilir ve güvenli bir enerji politikası, yani, en az on
yılımızı, yirmi yılımızı yönlendirebileceğimiz bir yapılandırma,
yeniden yapılandırma anlayışı. Ama, görüyoruz bugün, enerjinin
yüzde 60'ı doğal gaza bağlı, yenilenebilir enerji türlerinden olmasına
rağmen. Buna karşın, yüzde 60'ı, hepimiz çok iyi biliyoruz, Rusya'ya
bağımlıyız ve enerjide bağımlılığın yarattığı sıkıntıları
İran'da da yaşadık keza. Sayın Bakan itiraf etti kısmen, dedi ki:
"Havalar… Allah'tan tatildi, bu İran'ın doğal gaz kesintisi kısmen
hissedilmedi."
Biz o zamanlar da paylaşmıştık, bir ülkenin
enerjide bağımlılığı, yaratacağı sıkıntılar silahtan daha tehlikeli
ve stratejik bir ürün olarak karşımıza çıkmakta. Biz de diyoruz ki,
Türkiye'nin bu kadar yer altı kaynakları ve yer üstü kaynakları, bu
kadar imkânlar varken biz neden kıtlık çekiyoruz, neden yoksulluk çekiyoruz
ve neden yüzde 80'e varan bir enerji bağımlılığı? İşte, kötü yönetim,
sorun bu kötü yönetim. AKP İktidarı da bu süreci başarılı bir şekilde
yönetemedi ve dört buçuk yılı maalesef bu ülke adına kayıp. Her geçen
gün, işte, gerek Mavi Akım Projesi ve gerekse Türkiye'nin, Bakû-Ceyhan
petrol boru hattı gibi sayacağımız birçok, stratejik gibi görünmesine
karşın, işte, çıkacak Petrol Kanunu…
BAŞKAN - Sayın Güler, üç beş saniye müsaade
edin.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
Sayın Komisyon Başkanı, saygıdeğer milletvekilleri, komisyon sırasındaki
arkadaşlarım, lütfen, görüşmeler yapacaksanız kürsü arkasına geçiniz
efendim.
Sayın milletvekilleri, Sayın Çilingir...
Arkadaşlar, lütfen, konuşma yapacaksanız
kürsü arkasına geçelim. İstirham ediyorum, lütfen…
Buyurun Sayın Güler, devam ediniz.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Tabii ki, bu konuda, biz Anavatan olarak,
yenilenebilir enerji konusunda, aksayan yönlerin biraz da gecikmişliğine
rağmen, bunun altında yapıcı olarak evet diyoruz. Türkiye'nin, bu kadar
gücünün farkına varması lazım. Enerji politikalarının, on beş-yirmi
yıla dayanan ve bağımlılık sürecini, her geçen gün dozu yükselen
bir bağımlılığı hissediyoruz ve bu da, övündüğünüz bir nokta olarak
da altını çizebilirsiniz, ama bu ülke adına millî menfaatimiz değil.
Biz de diyoruz ki, Türkiye'nin, çok ciddi, istihdamına da potansiyel
anlamda katkıda bulunabilecek yenilenebilir enerji, güneş,
rüzgâr, yer altı kaynaklarımız ve biyodizel… Bunlar herhâlde tartışılacak,
ama daha biyodizel, bugün tarım sektörü olan ülkemde daha doğmadan
öldü. Çünkü neden: Ee, yüzde 18 gibi büyük bir katma değer vergisi ve
özellikle diğer -ÖTV gibi- vergilerle, normalinde petrol karşısında
maalesef şansını yitirdi. Biz de diyoruz ki, gelin yapıcı olalım,
gelin bu ülke menfaatlerini hep beraber koruyalım. Biz, yenilenebilir
enerjiden yanayız ve Türkiye'nin de bu konuda ciddi potansiyeli
var ve bu potansiyelini hayata geçirsin ve cevher olarak da işlensin
ve Türkiye'nin dünya ekonomik liginde verimliliği artırabilecek
ve özellikle de rekabet gücünü artırabilecek bir enerji politikası
yaratalım. Ama, gördüğümüz kadar, sadece bağımlılıktan öteye gitmeyen
bir süreç yaşıyoruz.
İkincisi: Tabii ki, üretmek yanında bu
da iletişim ve tasarruf süreci. Bu
konuda da biraz müsrifiz Türk toplumu olarak da. Her yerde tüketen
bir toplumuz. Enerjimizi de tüketiyoruz. Karşılığında elde ettiğimiz
verimlilik ise maalesef düşük. Bu kadar… Meclis dâhil olmak üzere bakıyoruz,
bir plan dâhilinde gün ışığından faydalanmamız gerekirken, öyle,
plan projeyle, gerek ısıtmada ve gerekse aydınlanmada olağanüstü
bir verimsizlik yaratılmış. Yani, burada, aslında, Türk toplumunun
aydınlarına, kamu yönetimine, özellikle güneş enerjisi başta olmak
üzere, tüm enerji kaynaklarını verimli kılabilecek bir anlayış
hâkim olmalı. Ama, gördüğümüz kadar, işte dünya kadar elektrik enerjisi
harcıyoruz, ama karşılığında elde ettiğimiz olağanüstü bir verimlilik
söz konusu değil.
Biz de diyoruz ki, bu kanunun Türk toplumunun
hayrına olacağını düşünüyoruz. Bir an önce dünyayla rekabet edebilecek,
özellikle, işte genç girişimci ve işletmecinin rekabetini ve verimliliğini
artıracak bir enerji politikası olması gerektiğine inanıyoruz
ve maliyet olarak baktığımızda 5,5 euro sent/kilovat saate mal edilebilecek
bir güneş enerjisi veya rüzgâr enerjisinden dolayı veya
"HES" dediğimiz hidroelektrik santrallerinden elde edilecek.
Ama, buna rağmen, maliyet 5,5 euro sent değil tam tersine 11 euro sente
kadar çıkabiliyor. Bunu da, rekabette, en önemli, aksayan bir yön
olarak görüyoruz. Daha ucuz, daha kaliteli, daha -özellikle de küresel
ısınma yaşayan dünyamıza- olumlu, karbondioksitten uzak, karbon yakıtlarından
uzak bir enerji türü dediğimiz bu yenilenebilir enerjinin ülkemize
faydalı olacağını düşünüyoruz. Başta bağımlılığımızın… Başta
ekonomik yarışta daha öne geçebileceğimiz bir strateji. Bu kanunun
hayırlı, uğurlu olmasını diliyoruz.
Birazdan… Tabii ki, önemli bir enerji dediğimizde,
Fenerbahçe var, buradan kendisini kutluyorum. Ben Fenerbahçeli
olmamama rağmen Fenerbahçeye başarılar diliyorum ve böyle bir ortam
içerisinde hepimizin başarıya ihtiyacı var, hepimizin huzura
ihtiyacı var.
Bu doğrultuda, bu kanunun hayırlı,
uğurlu olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
ve AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri,
varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra ayrı
ayrı oylarınıza sunacağım.
Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.13
BEŞİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 19.16
BAŞKAN:
Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 67'nci Birleşimi'nin Beşinci Oturumu'nu açıyorum.
1326 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
1'inci maddenin başlığını okutuyorum:
ENERJİ
VERİMLİLİĞİ KANUNU TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç
MADDE 1-
BAŞKAN - 1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kapsam
MADDE 2-
BAŞKAN - 2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Tanımlar
MADDE 3-
BAŞKAN - 3'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Kurul ve Yetkilendirmeler
Enerji Verimliliği Koordinasyon Kurulu
MADDE 4-
BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yetkilendirmeler
MADDE 5-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Eğitim, Bilinçlendirme ve Uygulamalar
Eğitim ve bilinçlendirme
MADDE 6-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Uygulamalar
MADDE 7-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Destekler ve Diğer Uygulamalar
Destekler
MADDE 8-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer uygulamalar
MADDE 9-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
İdarî Yaptırımlar ve Çeşitli Hükümler
İdarî yaptırımlar ve uygulama
MADDE 10-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Bakanlığın yetkileri
MADDE 11-
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
İstisnalar
MADDE 12-
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.19
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 19.22
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
67'nci Birleşim'in Altıncı Oturumu'nu açıyorum.
1326 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
13'üncü madde üzerinde
bir adet önerge vardır. Önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1368 sıra sayılı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın 13 üncü
maddesi ile 2918 sayılı Elektrik İşleri Etüt İdaresi Teşkiline Dair
Kanunun 2 nci maddesinde değişiklik yapan bu maddenin birinci fıkrasına
(j) bendinin eklenmesini, ikinci fıkrasının (c) bendinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin |
Ekrem Erdem |
Mustafa Duru |
|
|
Hatay |
İstanbul |
Kayseri |
|
Mehmet Çiçek |
Ünal Kacır |
Fatma Şahin |
|
Yozgat |
İstanbul |
Gaziantep |
j) 20.02.2001 tarihli
ve 4628 sayılı Elektrik Piyasası Kanunu ve bu Kanuna istinaden çıkarılmış
olan Elektrik Piyasası Lisans Yönetmeliğine göre rüzgar enerjisine
dayalı lisans almak maksadı ile yapılan başvurulara ilişkin olarak,
Bakanlık tarafından çıkarılacak yönetmelik çerçevesinde görüş
oluşturmak.
c) EİE İdaresi Genel Müdürlüğü bu görevlerini
yerine getirirken Hidrometrik Ölçüm İstasyonları kurar, işletir
ve sondajlar yapar. Merkezde Strateji Geliştirme Daire Başkanlığı
ihdas edilir. Bu daire başkanlığı 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi
ve Kontrol Kanununun 60 ıncı maddesine sayılan görevleri yürütür.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor
mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Bir
düzeltme var efendim, "maddesinde" olacak.
BAŞKAN - Tamam, gerekli not alınmıştır.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Biz
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Değişiklik önergesi ile;
-Türkiye'deki rüzgar enerjisi alanlarının
etkin ve verimli kullanılmasının sağlanması,
- Elektrik İşleri Etüt İdaresi Genel Müdürlüğünün
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
14'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum:
15'inci madde üzerinde bir adet önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1326 sıra numaralı
Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın 15 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Yüksel Çavuşoğlu |
Alaettin Güven |
|
Hatay |
Karaman |
Kütahya |
|
Ünal Kacır |
Fatma Şahin |
Ekrem Erdem |
|
İstanbul |
Gaziantep |
İstanbul |
Madde 15- 4628 sayılı
Kanunun 3 üncü maddesinin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Yalnızca kendi
ihtiyaçlarını karşılamak amacıyla, Bakanlık tarafından yürürlüğe
konulacak yönetmelikte tanımlanan değerin üzerinde verimi olan
kojenerasyon tesisi kuran gerçek ve tüzel kişilerden lisans alma
ve şirket kurma yükümlülüğünden muaf tutulacaklar, ilgili yönetmelikte
düzenlenir.
Yalnızca kendi ihtiyaçlarını
karşılamak amacıyla; yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı,
kurulu gücü azami ikiyüz kilovatlık üretim tesisi ile mikro kojenerasyon
tesisi kuran gerçek ve tüzel kişiler, lisans alma ve şirket kurma yükümlülüğünden
muaftır.
Kurum, mevcut üretim
lisanslarında ve lisans başvurularında teminat ister. Teminat
alınması ve irat kaydedilmesine ilişkin hususlar ilgili yönetmelikle
düzenlenir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
4628 sayılı Kanunda
yapılan değişikliklerin sistematize edilerek tek madde altında
toplanması ve kanun tekniğine uygunluğun sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 15'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz. İkinci bölüm, geçici 1 ila 7'nci maddeler
dâhil 16 ila 22'nci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde,
Sayın Seyhan, konuşacak mısınız efendim?
TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Konuşacağım efendim.
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Adana Milletvekili Tacidar Seyhan.
Buyurun Sayın Seyhan.
CHP GRUBU ADINA TACİDAR
SEYHAN (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; birinci bölümde
bazı çekincelerim vardı. İletim hatlarında alınan bedellerden yenilenebilir
enerji kullanan, bu enerjiyi üreten firmalara indirim yapılmasının
doğru olacağını, bu sektörü teşvik edeceğini söylemiştim. Zaten,
bu, daha önceki kanunda, yüzde 50 indirim uygulanıyordu. Şimdi
yaptığımız değişiklikle yüzde 85'e çıkardık bu indirim oranlarını.
Amacımız, iletimde firmalara binen mali yükü hafifletmek. Bu nedenle,
kreditörleri de etkileyeceğinden, yatırımı da artıracağından
böyle bir şeyi doğru bulduk.
Bir diğer sıkıntımız
da, 5 euro sentin altında olamaz satış bedeli. Devlet bir alım garantisi
veriyor. Bu, Türkiye ortalama fiyatı üzerinden EPDK tarafından belirleniyor
idi. Ama, önceki teklifimizde "5 euro sentten az olamaz, 5,5 euro
sentten fazla olamaz." dedik. Fakat, eğer bir dağıtıcı ya da üretici
firma Türkiye'de üretim yapar ve serbest piyasada 5,5 euro sentin üstünde
bir alıcı bulursa bunu satma imkânı olmuyordu. Ancak, arkadaşlarımızı
mağduriyetten kurtarmak için biz "5 euro sentten az olamaz, 5,5
euro sentten çok olamaz." dedik, ama serbest piyasaya sattığında,
burada bir üst sınır getirmedik. Çünkü, eğer Türkiye'de enerji fiyatları
yukarı doğru çekilirse, iletim hatlarına yük binerse sektör sıkıntıya
düşmesin diye böyle bir düzenleme yapma gereği duyduk.
Ben, bunun için anlayış
gösteren yetkilileri de kutluyor, hayırlı, uğurlu olsun diyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
MADDE 16-
BAŞKAN - 16'ncı maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE 17-
BAŞKAN - 17'nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - 16'yı kaldırmak için önerge var orada.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.31
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.43
BAŞKAN: Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
67'nci Birleşim'in Yedinci Oturumu'nu açıyorum.
1326 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
18'inci madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1326 sıra numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın 18'inci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Nuri Çilingir |
|
|
Hatay |
Antalya |
Manisa |
|
Tuncay Ercenk |
Tacidar Seyhan |
İzzet Çetin |
|
Antalya |
Adana |
Kocaeli |
|
|
Ramazan Kerim
Özkan |
|
|
|
Burdur |
|
Madde 18- 10/5/2005 tarihli ve 5346 sayılı
Yenilenebilir Enerji Kaynaklarının Elektrik Enerjisi Üretimi
Amaçlı Kullanımına İlişkin Kanunun 6 ncı maddesi aşağıdaki şekilde
değiştirilmiştir.
Madde 6- Bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir
enerji kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi ve ticaretinde,
lisans sahibi tüzel kişiler aşağıdaki uygulama esaslarına tabidirler:
a) Perakende satış lisansı sahibi tüzel
kişiler, bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji kaynaklarından
elektrik enerjisi üreten YEK Belgeli tesislerin işletmede on yılını
tamamlamamış olanlarından, bu maddede belirlenen esaslara göre
elektrik enerjisi satın alırlar.
b) Bu Kanun kapsamındaki uygulamalardan
yararlanabilecek YEK Belgeli elektrik enerjisi miktarına ilişkin
bilgiler her yıl EPDK tarafından yayınlanır. Perakende satış lisansı
sahibi tüzel kişilerin her biri, bir önceki takvim yılında sattıkları
elektrik enerjisi miktarının ülkede sattıkları toplam elektrik
enerjisi miktarına oranı kadar, YEK Belgeli elektrik enerjisinden
satın alırlar.
c) Bu Kanun kapsamında satın alınacak
elektrik enerjisi için uygulanacak fiyat; her yıl için EPDK'nın belirlediği
bir önceki yıla ait Türkiye ortalama elektrik toptan satış fiyatıdır.
Ancak uygulanacak bu fiyat 5 Euro Cent/kWh karşılığı Türk Lirasından
az, 5,5 Euro Cent/kWh karşılığı Türk Lirasından fazla olamaz. Ancak,
5,5 Euro Cent/kWh sınırının üzerinde serbest piyasada satış imkânı
bulan yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisans sahibi tüzel
kişiler bu imkândan yararlanırlar.
Bu madde kapsamındaki
uygulamalar 31/12/2011 tarihinden önce işletmeye giren tesisleri
kapsar. Ancak Bakanlar Kurulu uygulamanın sona ereceği tarihi,
31/12/2009 tarihine kadar Resmî Gazete'de yayınlanmak şartıyla, en
fazla 2 yıl süreyle uzatabilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİÎ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Ülkemizde perakende
lisans sahibi tüzel kişilerin dışında toptan satış şirketleri serbest
üreticilerle elektrik enerjisi satmaktadırlar. Dolayısıyla ülkede
satılan elektrik enerjisi miktarı perakende lisans sahibi tüzel
kişilerin sattıklarından daha fazladır. Bu durum nedeniyle
"ülkede satılan" ifadesinin kullanılması halinde yenilenebilir
enerji kaynaklarından alım zorunluluğu olan perakende satış lisansı
sahibi tüzel kişilerin yükümlülükleri ve yenilenebilir enerji
kaynaklarından üretilen elektrik enerjisinin satış imkânı azalmaktadır.
6 ncı maddenin birinci fıkrasının (b) bendindeki "ülkede satılan"
ifadesi "Perakende satış lisansı sahibi tüzel kişilerin ülkede
sattıkları" şeklinde değiştirilmiş ve perakende lisans sahibi
tüzel kişilerin alım yükümlülüğünün 5346 sayılı Kanunun mevcut halindeki
durumunun korunması ve yenilenebilir enerji kaynaklarının kullanımının
desteklenmesi amaçlanmaktadır.
6 ncı maddenin birinci
fıkrasının (c) bendine eklenen ifadeyle yatırımcılardan oluşacak
tereddütlerin önüne geçmek ve yenilenebilir enerji kaynaklarına dayalı lisans sahibi tüzel kişilere
5,5 Euro Cent/kWh sınırının üzerinde serbest piyasada satış imkânına
sahip olduklarının açıkça ifadelendirilmesi sağlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 18'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekilleri,
Hükûmetin, görüşülmekte olan kanun tasarısının 16'ncı maddesinin
yeniden görüşülmesine ilişkin İç Tüzük'ün 89'uncu maddesine göre
bir talebi vardır. Başkanlık bu talebin gereğini yerine getirecektir.
19'uncu madde üzerinde
bir adet önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1326 sıra numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın 19'uncu
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Tuncay Ercenk |
|
|
Hatay |
Antalya |
Antalya |
|
Tacidar Seyhan |
Muharrem Kılıç |
Metin Kaşıkoğlu |
|
Adana |
Malatya |
Düzce |
Madde 19 - 5346 Sayılı
Kanunun 8'inci maddesi aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"Madde 8- Orman veya Hazinenin özel
mülkiyetinde ya da Devletin hüküm ve tasarrufu altında bulunan
her türlü taşınmazın bu Kanun kapsamındaki yenilenebilir enerji
kaynaklarından elektrik enerjisi üretimi yapmak amacıyla kullanılması
halinde, tesis, ulaşım yolları ve şebekeye bağlantı noktasına kadarki
enerji nakil hattı için kullanılacak arazilere ilişkin olarak Çevre
ve Orman Bakanlığı veya Maliye Bakanlığı tarafından bedeli karşılığında
izin verilir, kiralama yapılır, irtifak hakkı tesis edilir veya
kullanma izni verilir. 2011 yılı sonuna kadar devreye alınacak bu
tesislerden ulaşım yollarından ve şebekeye bağlantı noktasına kadarki
enerji nakil hatlarından yatırım ve işletme dönemlerinin ilk on yılında
izin, kira, irtifak hakkı ve kullanma izni bedellerine yüzde seksenbeş
indirim uygulanır. Orman arazilerinde ORKÖY ve Ağaçlandırma Özel
Ödenek Gelirleri alınmaz."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Tesisler tamamlanmadan
YEK Belgesi alınamadığından madde mevcut hali ile amacına ulaşamamaktadır.
Bu nedenle 8 inci maddedeki "YEK belgeli" ifadesi çıkarılmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Değiştirilen önerge
istikametinde 19'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
20'nci madde üzerinde
bir adet önerge vardır, okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1326 sıra numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın 20 nci
maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin |
Nuri Çilingir |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
|
Hatay |
Manisa |
Antalya |
|
İzzet Çetin |
Osman Kaptan |
Ramazan Kerim
Özkan |
|
Kocaeli |
Antalya |
Burdur |
|
|
Muharrem Kılıç |
|
|
|
Malatya |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 15 inci madde
kapsamında konu ile ilgili gerekli düzenleme yapıldığından bu
maddeye ihtiyaç kalmamıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 1'i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 2'yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 3'ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 4'ü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 5'i oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 6'yı oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Geçici madde 7'yi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
21'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
22'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
Danışma Kurulunun, Hükûmetin görüşülmekte olan kanun tasarısının
16'ncı maddesinin yeniden görüşülmesine ilişkin talebi hakkındaki
görüşünü okutuyorum:
Danışma Kurulu Önerisi
1326 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının 16 ncı maddesinin İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre
yeniden görüşülmesinin Genel Kurulun onayına sunulması önerilmiştir.
Bülent
Arınç
TBMM
Başkanı
Sadullah Ergin Haluk
Koç
AK Parti Grubu Başkan Vekili CHP Grubu Başkan Vekili
Muzaffer Kurtulmuşoğlu
Anavatan Grubu
Başkan Vekili
BAŞKAN - Danışma Kurulunun
görüşü bilgilerinize sunulur.
Şimdi Hükûmetin istemini
okutup oylarınıza sunacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1326 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı maddesinin teknik düzeltme
amacıyla yeniden görüşülmesini İçtüzüğün 89 uncu maddesine göre
arz ve teklif ederim.
Saygılarımla.
Hilmi
Güler
Enerji
ve Tabii Kaynaklar
Bakanı
BAŞKAN - Hükûmetin istemini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Bu durumda tasarının
16'ncı maddesini yeniden müzakereye açıyorum.
Madde üzerinde söz talebi?
Yok.
Madde üzerinde bir
önerge vardır, okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1326 sıra numaralı Enerji Verimliliği Kanunu Tasarısı'nın 16 ncı
maddesinin Tasarı metninden çıkarılmasını ve sonraki maddelerin
buna göre sıralanmasını arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin Cüneyit
Karabıyık Recep Garip
Hatay Van Adana
Ünal Kacır Alaettin Güven
İstanbul Kütahya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
15 inci madde kapsamında
konu ile ilgili gerekli düzenleme yapıldığından, bu maddeye ihtiyaç
kalmamıştır.
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16'ncı madde metinden
çıktığı için diğer maddeler buna göre sıralandırılacaktır, teselsül
ettirilecektir, onu bilgilerinize arz ediyorum.
Evet, tasarının tümünün
oylamasından önce oyunun rengini belirtmek üzere Samsun Milletvekili
Haluk Koç, lehte.
Buyurun Sayın Koç.
(CHP sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, çalışma süremiz de sona erecek. Ben, sadece bir örnek
teşkil etmesi için çok kısa konuşacağım.
Başından beri söyledim,
belki, siyasi kutuplaşma içerisinde bir muhalefet partisinin
grup başkan vekilinin ifadeleri belki bir karşı siyasi irade olarak
size yansıdığından, hep farklı algıladınız. Toplumsal boyutu
olan, sosyal boyutu olan ve bir uzlaşma zemininde bir siyasi inatlaşmanın
dışında bir yasama görevi yapmaya, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, her zaman hazır olduğumuzu söyledim. Ama, yani, "bizim
gündemimiz bu, sizin bize vereceğiniz fikrin hiçbir önemi yok, önerilerinizin
hiçbir önemi yok, bizim 354 kişimiz var, biz buna göre bunu çıkartırız"
dediğiniz zaman, Mecliste, hem yasama görevi yavaşlıyor hem verim
azalıyor hem de gereksiz siyasi sürtüşmeler ortaya çıkıyor.
Bu çalışma gününün
bir örnek teşkil etmesi için, kanunun lehinde oy kullanacağımızı
ifade ediyorum.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, teşekkür etmek için
söz istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
süremiz çok az, sadece üç dakikamız var; buyurun teşekkür edin, sonrasında
da ben kapatayım.
Emeği geçen bütün arkadaşlarımıza
ve anlayış gösteren grup başkan vekillerine, iktidar-muhalefet
hepsine teşekkür ediyorum.
Buyurun. (Alkışlar)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
gerçekten, bugün, Türkiye Büyük Millet Meclisi örnek bir oturumu izledi,
aynı zamanda kamuoyumuz, milletimiz. Ben, bütün milletvekillerine,
gerek muhalefet milletvekillerine, grup başkan vekillerine, hepinize,
bürokrat arkadaşlara, emeği geçen sivil toplum örgütlerine ve Başkanlık
Divanına, Sayın Başkanımıza, Enerji Komisyonunun Başkanına, Cumhuriyet
Halk Partisine, Anavatan Partisine ve bütün partilere, özellikle
başta bizim partimiz de olmak üzere, teşekkür ediyorum.
Bugün 22 Şubat, hakikaten,
önemli bir tarih. Aynı zamanda, nükleer enerji konusu da bugün komisyondan
ayrıca geçti. Bir Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı olarak en mutlu
günüm. Bu mutluluğu birlikte oluşturduğunuz için hepinize teşekkür
ederim, saygılar sunarım. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, alınan karar gereğince, Başbakan Recep Tayyip Erdoğan
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu haklarındaki (9/13) esas numaralı
Meclis soruşturması önergesi ile Kocaeli'nin Gebze ilçesinin Dilovası
beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki
etkilerini araştırmak amacıyla kurulan Meclis araştırması komisyonunun
1273 sıra sayılı ve yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile narenciye üretimindeki
ve ihracatındaki sorunların araştırılması amacıyla kurulan Meclis
araştırması komisyonunun 1260 sıra sayılı raporlarını görüşmek
için 27 Şubat 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi
kapatıyorum.
Sizlere ve ekranları
başında bizi izleyen vatandaşlarımıza hayırlı geceler diliyorum.