DÖNEM: 22 CİLT: 147 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
66’ncı Birleşim
21
Şubat 2007 Çarşamba
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir'in, Azerbaycan'ın
Hocalı kentinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen katliamın
15'inci yıl dönümü münasebetiyle, birçok Ermeni kuruluşu ve lobi
örgütünün tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltmalarının önlenmesi
için, üyesi olduğumuz Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
Minsk Grubunda konunun çözümlenmesinin önemine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın aynı konuya
ilişkin açıklaması
2.- Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin'in, Osmanlı
İmparatorluğu'nun 34'üncü Padişahı Abdülhamid Han'ın ölümünün
89'uncu yıl dönümü münasebetiyle, dönemindeki siyasi gelişmelere
ve yaptırdığı eserlere ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın
düşman işgalinden kurtarılışının 86'ncı yıl dönümünde, ilde, tarım
ve hayvancılıkla uğraşan kesimin sorunlarına ve alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Yozgat Milletvekili Emin Koç ve 84 milletvekilinin,
siyaset ve medya ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/424)
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İngiltere
ve Amerika Birleşik Devletleri'ne yaptığı resmî ziyaretlere Afyonkarahisar
Milletvekili Sait Açba'nın da iştirak etmesinin uygun bulunduğuna
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1206)
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1148) (S. Sayısı: 1159)
4.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı: 1308)
5.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı:
1023)
V. - OYLAMALAR
1.- Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının açık
oylaması
VI. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'deki
bir ilköğretim okulunda yapıldığı iddia edilen bir uygulamaya
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/19953)
2.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Diyarbakır
İl Millî Eğitim Müdürlüğünün bir özel eğitim kurum ile ilgili yazısına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/19954)
3.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Diyarbakır
İl Millî Eğitim Müdürlüğü yemekhanesinden yararlanan, personel olmayan
kişilere ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/19957)
4.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Diyarbakır
İl Millî Eğitim Müdürlüğü idarecilerinin aldıkları bazı ücret ve
ödenekler ile çalışılan bankaya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı
Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/19958)
5.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Diyarbakır'daki
öğretmenlerin geçici görevlendirilmelerine ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/19959)
6.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki
bir köy ilköğretim okulunun ihtiyaçlarına ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/19961)
7.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, siyasi
partilere yapılan Hazine yardımı ile ilgili iddialara ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/19966)
8.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, TÜPRAŞ hisselerinin
satışına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın
cevabı (7/19992)
9.- İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın,
bir özel ilköğretim okulu müdürünün görevine son verilmesine ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/20022)
10.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa
Pamuklu Mensucat Fabrikasının özelleştirilmesine ilişkin sorusu
ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/20089)
11.- İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun,
Şanlıurfa-Siverek'te köy öğretmenleriyle yapıldığı iddia edilen
bir toplantıya ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in
cevabı (7/20094)
12.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Eğitim
Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmenliğine
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/20097)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak üç oturum yaptı.
Devlet Bakanı Ali Babacan, Avrupa Birliği Komisyonunun
2007 yılı yasama ve çalışma programı hakkında üye ve aday ülkelerin
parlamentolarıyla yapmış olduğu değerlendirmeler ile Avrupa Birliğine
katılım süreciyle ilgili yürütülen çalışmalara ilişkin Genel Kurula
bilgi verdi; Anavatan Partisi Bitlis Milletvekili Edip Safder Gaydalı,
CHP İstanbul Milletvekili Onur Öymen, AK Parti Aksaray Milletvekili
Ali Rıza Alaboyun grupları adına, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan
da şahsı adına aynı konuda görüşlerini belirttiler.
Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık ve 25 milletvekilinin,
İznik, Manyas ve Uluabat göllerindeki çevre sorunlarının araştırılarak
bölgede sürdürülebilir gelişme sağlanması için alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/423) Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergenin
gündemdeki yerini alacağı ve ön görüşmesinin, sırası geldiğinde
yapılacağı,
Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve 60 milletvekilinin,
kamu yönetiminde vasıfsız kadrolaşmaya giderek yürütme yetkisini
hukuka aykırı kullandığı, İçişleri Bakanlığı üzerindeki gözetme
ve düzeltici önlemleri alma yükümlülüğünü yerine getirmeyerek
görevinin gereklerine aykırı hareket ettiği, bazı asayiş olaylarındaki
tutumuyla suç delilleri ve adil yargılamaya yönelik hükümlere muhalefet
ettiği iddiasıyla Başbakan Recep Tayyip Erdoğan hakkında; Emniyet
Teşkilatında hukuk dışı gizli kadrolaşmaya göz yumarak keyfî uygulamalara
yol açtığı, görevinin gereklerini yerine getirmeyerek asayiş
olaylarına neden olduğu ve yönetim zafiyeti oluşturduğu, bazı
asayiş olaylarıyla ilgili soruşturma ve kovuşturmalarda suç delillerine
ve adil yargılamaya yönelik hükümlere muhalefet ettiği iddiasıyla
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında; bu eylemlerinin Türk Ceza
Kanunu'nun 257, 281 ve 288'inci maddelerine uyduğu iddiasıyla Meclis
soruşturması açılmasına ilişkin önergesi (9/13) Genel Kurulun bilgisine
sunuldu; Meclis soruşturması önergesi için, Anayasa'nın 100'üncü
maddesine göre, en geç bir ay içinde olmak üzere, Danışma Kurulunca
tespit edilecek görüşme gününün Genel Kurulun onayına sunulacağı,
Açıklandı.
Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanı M. Hilmi Güler'in
Gürcistan'a yaptığı resmî ziyarete Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in
de katılmasının uygun görüldüğüne ilişkin Başbakanlık tezkeresi,
kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 13'üncü sırasında yer alan 1159 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın bu kısmın 3'üncü, 343'üncü sırasında yer
alan 1150 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 4'üncü, 406'ncı sırasında
yer alan 1326 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 5'inci sırasına alınmasına;
Genel Kurulun 20/2/2007 Salı günü saat 20.00'ye kadar çalışmasını
sürdürmesine ilişkin CHP Grubu önerisi, yapılan görüşmelerden sonra,
kabul edilmedi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının 13'üncü sırasında yer alan 1159 sıra
sayılı Kanun Tasarısı'nın bu kısmın 6'ncı, 421'inci sırasında yer
alan 1341 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 7'nci, 406'ncı sırasında yer
alan 1326 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 8'inci, 422'nci sırasında
yer alan 1342 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 9'uncu, 293'üncü sırasında
yer alan 1022 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 10'uncu, 418'inci sırasında
yer alan 1338 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 11'inci, 417'nci sırasında
yer alan 1337 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 12'nci, 420'nci sırasında
yer alan 1340 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 13'üncü, 389'uncu sırasında
yer alan 1261 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 14'üncü, 394'üncü sırasında
yer alan 1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 15'inci, 399'uncu sırasında
yer alan 1317 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin 16'ncı sırasına alınmasına
ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine;
20/2/2007 tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve Genel Kurulun
65'inci Birleşiminde okunan Başbakan Recep Tayyip Erdoğan ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir Aksu hakkındaki (9/13) esas numaralı Meclis soruşturması
önergesinin, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmının
1'inci sırasında yer almasına ve soruşturma açılıp açılmayacağı
hususundaki ön görüşmelerinin 27/2/2007 Salı günkü birleşimde yapılmasına;
20/2/2007 tarihinde dağıtılan ve aynı tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan
(10/254, 258) esas numaralı Meclis araştırması komisyonunun 1273 sıra
sayılı raporu ile (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis araştırması
komisyonunun 1260 sıra sayılı raporunun, gündemin "Özel Gündemde
Yer Alacak İşler" kısmının 2 ve 3'üncü sırasında yer almasına
ve ön görüşmelerinin 27/2/2007 Salı günkü birleşimde yapılmasına;
Genel Kurulun 20/2/2007 Salı günü ile 21/2/2007 ve 28/2/2007 Çarşamba
günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesine, 20/2/2007 Salı günkü birleşimde kanun tasarı ve
tekliflerinin görüşülmesine; 20/2/2007 Salı günü saat 22.00'ye kadar,
27/2/2007 Salı günü ise 1260 sıra sayılı Meclis araştırması komisyonu
raporunun ön görüşmelerin bitimine kadar, 21/2/2007, 28/2/2007 Çarşamba
günleri 14.00-22.00 saatleri arasında ve 22/2/2007, 1/3/2007 Perşembe
günleri ise 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesine;
1326, 1261, 1275 sıra sayılı Kanun Tasarılarının İç Tüzük'ün 91'inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve bölümlerinin,
1326 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın;
1 ila 15'inci maddelerinin (15 madde) birinci bölüm,
16 ila 22'nci maddelerinin (7madde) ile geçici 1
ila 7'nci maddelerinin (7 madde) ikinci bölüm (toplam 29 madde),
1275 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın;
1 ila 16'ncı maddelerinin (16 madde) birinci bölüm,
17 ila 27'nci maddelerinin (11 madde) ile geçici 1
ila 4'üncü maddelerinin (4 madde) ikinci bölüm (toplam 31 madde),
1261 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın;
1 ila 14'üncü maddelerinin (14 madde) birinci bölüm,
15 ila 22'nci maddelerinin (8 madde) ile geçici
1'inci maddesinin (1 madde) ikinci bölüm (toplam 23 madde),
Hâlinde görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi,
yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Geçen oturumda Meclisin çalışma saati tamamlandıktan
sonra da çalışmalara devam edildiği ve İç Tüzük ihlali yapıldığı
iddiasıyla açılan usul tartışması sonucunda, Oturum Başkanı, uygulamanın,
İç Tüzük'ün 55'inci maddesinin ikinci fıkrası uyarınca onaylandığını,
bu konuda Genel Kurulun kararının da tebeyyün ettiğini ve tutumunda
bir değişiklik olmadığını açıkladı.
Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın, 3837 Sayılı
Kanunun Ek 9'uncu Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'nin (2/895) İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul
edilmedi.
Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu'nun,
Refik Saydam Aşı-Serum Enstitüsünün Kuruluşuna Dair Kanun Teklifi'nin
(2/67) İç Tüzük'ün 37'nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına
ilişkin önergesi, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden,
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3'üncü sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1235) (S. Sayısı: 1308),
4'üncü sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair (1/1077) (S. Sayısı: 1023),
5'inci
sırasında bulunan, Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Eğitim Enstitüsü
Kurucu Belgesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1026)
(S. Sayısı: 965),
Kanun
Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
6'ncı
sırasına alınan ve İç Tüzük'ün 91'inci maddesi kapsamında değerlendirilerek
temel kanun olarak bölümler hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış
olan Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'nın (1/1148) (S. Sayısı: 1159) tümü
üzerinde bir süre görüşüldü.
21 Şubat 2007 Çarşamba günü, alınan karar gereğince
saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.00'de son verildi.
Nevzat PAKDİL |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Bayram ÖZÇELİK |
Türkân MİÇOOĞULLARI |
|
Burdur |
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
Ahmet KÜÇÜK |
|
|
Çanakkale |
|
|
Kâtip
Üye |
|
|
No.: 88
II. - GELEN KÂĞITLAR
21 Şubat 2007 Çarşamba
Rapor
1.-
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerin
Emniyet Genel Müdürlüğüne Ait Bölümünde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1249) (S. Sayısı: 1344) (Dağıtma tarihi: 21.2.2007) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması
Önergesi
1.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇ ve 84 Milletvekilinin, siyaset ve medya
ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün
104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/424) (Başkanlığa geliş tarihi: 19/2/2007)
21 Şubat 2007 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
14.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK(Burdur), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'ni
açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere
başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Konuşma süreleri beşer dakikadır. Hükûmet bu konuşmalara cevap verebilir. Hükûmetin cevap süresi yirmi dakikadır.
Gündem dışı ilk söz, Hocalı katliamının
15'inci yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'e aittir.
Sayın
Akdemir, buyurun efendim.
III. - BAŞKANLIĞIN
GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Iğdır Milletvekili
Dursun Akdemir'in, Azerbaycan'ın Hocalı kentinde Ermeniler tarafından
gerçekleştirilen katliamın 15'inci yıl dönümü münasebetiyle, birçok
Ermeni kuruluşu ve lobi örgütünün tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltmalarının
önlenmesi için, üyesi olduğumuz Avrupa Güvenlik ve İşbirliği Teşkilatı
Minsk Grubunda konunun çözümlenmesinin önemine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş'ın aynı konuya ilişkin
açıklaması
DURSUN
AKDEMİR (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Azerbaycan
Cumhuriyeti'nin Hocalı kentinde Ermeniler tarafından gerçekleştirilen
katliamın 15'inci yıl dönümü münasebetiyle söz almış bulunuyorum.
Sözlerime başlamadan önce yüce Meclisi, Türk ve
Azerbaycan milletini saygıyla selamlıyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bugün burada 26 Şubatın 15'inci yılını
seslendirmenin bir anlamı var, bu yüce Meclisin milletvekillerine
hitap etmenin de bir anlamı var. O nedenle, dikkatlerinizi, beş dakika
da olsa, bana çevirmenizi önemle bekliyorum, rica ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, 26 Şubat, Türk dünyası ve Azerbaycan için acılı günlerden
biri olmanın yanında, aynı zamanda, insanlık tarihi için kelimenin
tam manasıyla kara bir sayfadır. Ermenilerin,
Azerbaycan'ın Hocalı kentinde yaptıkları ve insanlık tarihine kara bir leke olarak geçen bu katliam, bundan on beş
yıl önce gerçekleştirildi, yani 26 Şubat 1992 tarihinde.
Ermenilerin, Karabağ Bölgesi'nde yaptıkları
terör hareketleri ve bu hareketler sırasında Azeri Türklerine yönelik
yapılan hunharca işlenmiş katliamları unutmak ve hele bu katliamlara
tanık olanların hafızalarından silmeleri asla mümkün olmamıştır,
olamayacaktır da.
Ermeniler
tarafından insanlık tarihine düşürülmüş olan bu kocaman kara leke, insanlık adına bir şanssızlık olmuştur. Bu durum, demokrasi
savunucusu devletleri çok düşündürmeli ve hatta utandırmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, Hocalı katliamında her
türlü vahşet yaşandı. Ermeniler, insafsızca ve acımasız bir şekilde,
şehitlerin, gözlerini oydular, kafataslarının derilerini soydular,
vücutlarının değişik organlarını kestiler, diri diri canları
toprağa gömdüler, hamile kadınların karınlarını deştiler; şehitlerin
penisleri kesilerek ağızlarına verildi. Bu durumları Fransız Gazeteci
Jan Iv Yunet, Rus İzvestia gazetesi Muhabiri Vladimir Belih, Adli
Tıp Kurumunda profesör olan Yusifov, belgeleriyle o gün dünyaya
ulaştırmıştır.
Değerli arkadaşlarım, Ermeniler Hocalı'da bu
katliamı yaptıktan sonra Dağlık Karabağ Bölgesini ve çevresini
böylece işgal ettiler.
Ermenilerin, Azerbaycan Türklerine yaptıkları
katliamın boyutları çok büyük olmasına rağmen, dünya kamuoyundan
gelen tepki çok yetersiz kaldı o gün. Azerbaycan topraklarının yüzde
20'si işgal altına girdi, 1 milyondan fazla insan yaşadığı yerinden
edildi, yersiz yurtsuz kaldı ve "kaçkın" adını aldılar. O nedenle
bu bölgeye dikkatler yeniden çekilmelidir değerli arkadaşlarım.
Ermeniler, halen Yukarı Karabağ ve altı Azeri
bölgesini işgale devam ediyorlar. Bu şekilde Ermeniler, Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin kararlarını ve uluslararası hukuk
kurallarını çiğnemeye devam ediyorlar yani.
Ermenistan'ın Azerbaycanlı Türklere yaptığı katliam,
insanlık tarihinin karanlık sayfalarında yerini aldı. Bu katliamı
yapan Ermeniler, evrensel bilincin en müstesna yerinde korunan insanlık
onur ve itibarını da katlettiler.
Aradan geçen yıllar boyunca Ermeni politikaları,
yalanlar ve saptırmalarla yaşananları unutturmaya ve gerçekleri
örtmeye çalıştılar. Bugün, Amerika Birleşik Devletleri'nde olduğu
gibi, dünyanın birçok ülkesinde Ermeni kuruluşları ve lobi örgütleri
kendi çıkarları doğrultusunda saptırılmış bilgilerle kitleleri
ve tüm dünyayı Türklük aleyhine yanıltıyorlar, ama gerçek, balçıkla
sıvanamaz bir güneştir. Bu sayede, bu suçu işleyenler tarih önünde
mutlaka hesap verecekler ve insanlık vicdanında mahkûm duruma geleceklerdir.
Bu durum, Türkiye'nin de üyesi olduğu Avrupa Güvenlik
ve İşbirliği Teşkilatı bünyesindeki Minsk Grubunda çözümlenmelidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akdemir, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
DURSUN AKDEMİR (Devamla) - Olur Sayın Başkanım.
Birleşmiş Milletlere üye olan tüm ülkeler, gerçekten
barış istiyorlarsa, üzerlerine düşeni yapmalıdırlar. Aksi takdirde,
bu mezalimin ortağı konumuna geleceklerdir.
Karşılıklı öldürmeleri "soykırım" olarak
dünyaya yaymaya ve milletimizin soylu tarihini karartmaya kimsenin
hakkı yoktur.
Değerli arkadaşlar, bir millet iki devlet politikası
olarak, biz de bir konsorsiyum oluşturmak durumundayız. Bu konsorsiyum,
her iki devletin yüce meclisinin, siyasi partilerinin ve sivil toplum
örgütlerinin ve isteyen herkesin katılacağı bir platform hâline
dönmeledir. Bu platform, Ermenilerin, Türklere yaptığı mezalimi
ve Azerbaycan'ın Karabağ topraklarını işgal altında tuttuğunu tüm
dünyaya anlatmalıyız.
Tarihî gerçeklerin anlatılmasına yönelik programların
geliştirilmesi, kendi gençliğimizin yanı sıra, yabancı ülkelerin
gençliğinin de bu konuda aydınlatılması, her türlü iletişim yönteminin
ve medya aracının kullanılması artık zorunlu hâle gelmiştir.
Bunun için, Türkiye ve Azerbaycan'ın yanı sıra,
Fransa, Almanya, İngiltere, ABD gibi birçok ülkede yaşayan gençler
için de eğitim programları hazırlanabilir. Bu bilimsel toplantılarda
eğitilmiş olan gençler, doğruyu öğrenen gençler hakikati görüp Türkiye'nin
ve Türklük aleyhine olan konularda yanımızda olabilirler. Bu çalışmaların
sonucunda, Azerbaycan'ın kaybedilmiş Karabağ toprağı ve Türkiye
aleyhine Ermenilerin yaymaya çalıştığı yalanlar ortadan böylece
kalkmış olur.
Özet olarak, değerli arkadaşlar, Yukarı Karabağ
sorunu, Ermenistan'ın, uluslararası hukukun, sınırların kuvvet
yoluyla değiştirilmezliği ve toprak bütünlüğüne saygı ilkelerini
ihlalinden kaynaklanan ve bütün uluslararası toplumu ilgilendiren
bir sorundur. Ermeniler, hâlen uluslararası hukuku ihlal ederek Yukarı
Karabağ ve diğer altı Azeri bölgesini işgalleri altında tutmaya,
her şeye rağmen, devam ediyorlar.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Azerbaycan
halkının kabul edeceği barışçı bir çözüme Türkiye'nin destek vermeye
hazır olduğu bilinen bir gerçektir. Milletvekilleri olarak bizler
-Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak- bu konuda daha aktif bir konum
almamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, totaliter yönetimlerin
yerine demokratik yönetimlerin geçmesini isteyen, demokrasiyi
korumaya çalışan tüm devletleri Karabağ sorununun adil bir şekilde
çözülmesine destek vermeye ve bölgede demokrasinin yerleştirilmesine
katkı yapmaya bu yüce kürsüden davet ediyorum.
Sözlerimi tamamlarken, Allah, Azerbaycan milletine
ve dünyadaki tüm Türk milletlerine ve insanlığa bir daha böyle bir
katliam yaşatmasın diyor, yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Aynı konuyla ilgili olarak, yerinden Iğdır Milletvekili
Sayın Yücel Artantaş'a söz vereceğim.
Buyurun Sayın Artantaş.
YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar;
biraz önce aynı konu üzerinde Sayın Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir
Bey de konuştu.
Değerli arkadaşlar, şimdi, Hocalı katliamı, gerçekten
21'inci yüzyılın bana göre yüz karasıdır. Bu tarihten bugüne kadar
ne biz ne başka devletler bu konuda ciddi bir tepki göstermemiştir.
Gerçekler ortada, yani, aynı olay başka bir Avrupa ülkesinde, başka
bir ülkede olsaydı, acaba Avrupa'nın veya başka ülkelerin tepkisi
bu mu olurdu? Yıllardan beri o topraklar işgal altında. Şimdi, 21'inci
yüzyıla girdiğimizde, baktığımız zaman, iki ülkenin toprakları
işgal altında: Birisi Filistin, birisi Azerbaycan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, tarihe baktığımız
zaman, karşılıklı, aynı faturayı hem Türkiye'ye hem Azerbaycan'a
belli ülkeler çıkarmak üzere. Burada yapılacak iş, bana göre, Türkiye
diasporası ve Azerbaycan diasporası bu konuda ciddi bir çalışma
yapması gerekli. Zaten, yıllardan beri, zamana bırakarak, Ermeni
olayıyla ilgili en ağır faturayı ödemeye başladık Türk devleti olarak
da. Burada, bizim Hükûmetimize ve Dışişlerimize ciddi görevler düşüyor.
Görüştükleri yabancı heyetlerle… Mesela, geçen gün İran Meclis Başkanı
gelmişti, ben de oradaydım, hiçbirisinde bu Hocalı katliamı ve Azerbaycan
topraklarının işgali gündeme gelmiyor, ama, yılda bir sefer burada
birkaç kelime konuşarak geçiştiriyoruz. Bizim için en önemli olanı,
Azerbaycan için de en önemli olanı, bu tip heyetlerle görüşmemizde
bu olayı gündeme getirerek önemli ölçüde Türk devletinin tepkisini
göstermek. Maalesef, bugüne kadar bunlar olmadı. Bu katliamın gerçekten
kınanması ve gerekirse Türkiye Parlamentosunda ciddi bir şekilde
tartışılarak, farklı bir şekilde gündeme alınarak görüşülmesi lazım.
Beşer dakikalık konuşmalarla, yani, yılda bir sefer, tamam, böyle
bir olay olmuş gibi… Ermenilerin de bu konuda hiç tındıkları yok.
Yüzde 25 toprağı, bir ülkenin, işgal altında ve
bu ülke, bizim en yakın dostumuz, kardeş dediğimiz bir ülke, ama maalesef,
bugüne kadar ne komşularımızdan ne de bizden bu konuda ciddi bir
tepki gelmemiştir ve bu olaylardan faydalanan Ermenistan da, hem
Türkiye üzerinde belli haklar iddia etmekte hem de Azerbaycan üzerinde.
Onun için, benim söylemek istediğim olay şudur: Hocalı katliamı, geçiştirilecek
bir olay değil. Özellikle Türkiye Parlamentosu bu konuda bir çalışma
yaparak, belli kararlar almak durumunda.
Teşekkür ederim, sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Artantaş.
Biz de, Hocalı şehitlerini rahmetle ve minnetle
anıyoruz ve katliamı nefretle telin ediyoruz.
Gündem dışı ikinci söz, İkinci Abdülhamid Han'ın
ölüm yıl dönümü münasebetiyle söz isteyen Eskişehir Milletvekili
Fahri Keskin'e aittir.
Sayın Keskin, buyurun efendim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
2.- Eskişehir Milletvekili Fahri Keskin'in, Osmanlı İmparatorluğu'nun
34'üncü Padişahı Abdülhamid Han'ın ölümünün 89'uncu yıl dönümü münasebetiyle,
dönemindeki siyasi gelişmelere ve yaptırdığı eserlere lişkin
gündem dışı konuşması
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üç kıtaya nam salmış Osmanlı İmparatorluğu'nun
34'üncü Padişahı cennetmekân Abdülhamid Han'ın ahirete intikalinin
89'uncu yılı münasebetiyle gündem dışı söz almış bulunuyorum.
1918 senesinde aramızdan ayrılan Abdülhamid
Han, iktidarda kaldığı otuz üç sene boyunca adaletli, dirayetli,
vatanperver yönetimiyle derin izler bırakmıştır. 39'uncu İslam Halifesi
olan Ulu Hakan'ın tahta çıkışı 1876'dır. Babası Abdülmecit Han, annesi Tirimüjgan Hanımefendi'dir.
Abdülhamid Han, 21 Eylül 1842'de doğmuş, 10 Şubat 1918'de vefat etmiştir.
Kabri, İstanbul Çemberlitaş'ta, dedesi İkinci Mahmut Han'ın türbesindedir.
Devrinin şartlarında çok iyi bir eğitim ve öğrenim görmüş, zamanın
en büyük hocalarından ders almış, Arapça, Farsça, Fransızca, tefsir
ve hadis, fıkıh öğrenimi görmüş, din ve fen ilimlerinde üstat hocalardan
ders almıştır. Ata binmeyi, silah kullanmayı iyi bilirdi. Usta bir
nakkaştı. Çok zeki, hayret verecek derecede hafızaya sahip olduğu
düşmanları tarafından bile kabul edilmiştir. Çok dindardı. İsraftan
kaçınır, düşmanlarını bile korur, şefaatle muamele ederdi. Kan
dökmekten hoşlanmazdı. Amcası Sultan Abdülaziz'i katledenler idama
mahkûm edilmişken, onları bile sadece sürgüne göndermekle yetindi
ve ceplerine de cep harçlığı koydu; bir süre sonra da onları affetti.
Bunların içerisinde Midhat Paşa da yer alıyordu. Merhamet timsali
bir kişiydi.
Ulu Hakan Abdülhamid Han, cihan imparatorluğu
Osmanlı Devleti'nin düşmanları tarafından parçalanıp yok edilme,
tarihe gömülme çalışmalarının son aşamaya getirildiği bir dönemde
tahta geçmiştir. Dönem, siyonistlerin, Ermenilerin, masonların
en üst devlet kademelerine sızdıkları bir dönemdir. Bu dönemde siyonist
grupların Filistin'de devlet kurabilme özlemine en büyük engel Abdülhamid
Han olmuştur. Siyonistler, Filistin'den toprak almak istediler, Osmanlı'nın
bütün borçlarının ödenmesi dâhil olmak üzere, çok sayıda teklifler
sundular. Ancak, Abdülhamid Han, bu tekliflere "bu topraklar,
Filistin ceddimizin kanıyla alındı, ancak kanla terk edilir"
karşılığını verdi. Filistin'de Yahudilere toprak satışını önledi.
Bu şekilde İsrail Devleti'nin kuruluşunu uzun süre önlemiş olduğu
için, Yahudiler kendisini düşman ilan ettiler.
Aynı yıllarda, İngilizler, bir taraftan Ulu Hakan'ın
aleyhine faaliyette bulunan grupları desteklerken, diğer taraftan
Arabistan Yarımadası'nda bedevi kabilelerini, Doğu Anadolu'da
Ermenileri Osmanlı aleyhine kışkırtmaya başladılar. Böyle bir dönemde
devletin başında bulunan Abdülhamid Han, Batı'da bazı devlet adamları
tarafından "zamanın en büyük diplomatı" olarak ifade ediliyor.
Alman İmparatoru II. Wilhelm Kayzer "Bildiğim siyasetin yüzde
99'u Abdülhamid'ten, 1'i de diğerlerinden sağlanmıştır" demektedir.
31 Martçılarla hiçbir ilgisi olmadığı, tersine,
olayların büyümesini önlemeye çalıştığı hâlde, ülkede kan dökülmesine
mani olmak için emrinde Osmanlı Devleti'nin en kuvvetli gücü olan 1.
Orduyu kullanmadı. Kendisini hal için gelen çapulculara karşı,
alay muhafızının "İzin verin hepsini geberteyim." sözüne
karşı "Kan dökülmesine rıza gösteremem." diyerek karşı
çıkması, belki de Abdülhamid Han'ın iktidarının en yanlış hareketiydi.
"Biz yalnız padişah değil, bütün Müslümanların halifesiyiz.
Onları Allah'a emanet ediyorum." dedi ve tahttan çekildi. Tahtan
indirilip Selanik'e, Alatini Köşkü'ne hapsedildi. Balkan Savaşı
çıkınca, 8 Ekim 1912'de İstanbul'a nakledildi. İstanbul'da Beylerbeyi
Sarayı'nda, izbe denilebilecek rutubetli bir odasında, mangalla
ısıtılan bir ortamda zatürreden öldü.
İttihatçılar, zaman zaman, memleketin içine düştüğü
bu durumlardan nasıl kurtulacağını kendisine sormuşlar, ama bunu
iş işten geçtikten sonra yapmışlardır. Abdülhamid Han "Bu zavallı
devlet Birinci Dünya Savaşı'na sürüklendiği gün yıkılmıştır. Sizi bana gönderenler bu çılgınlığı yapmadan
önce göndermeliydiler. Bütün dünya denizlerine hâkim olan devletlere
karşı, Avusturya, Almanya gibi kara hudutları içerisinde mahpus
yaşayan iki devletle ateşe atılmak tarihin en büyük aptallığıdır."
şeklinde, gelen elçilere cevap vermiştir. 10 Şubat 1918'de Beylerbeyi'nde
öldüğünde, herkes, onu geç anlamanın ıstırabında idi. Gerçekten,
hıçkıra hıçkıra herkes ağlıyordu.
Abdülhamid Han'dan bahsederken, yaptıklarını
birkaç cümleyle de ifade etmek isterim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Keskin, konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
FAHRİ KESKİN (Devamla) - Batı'nın kültürünü değil,
teknolojisini yakından takip etmesini iyi biliyordu. Abdülhamid
Han, Paris'e elektriğin gelişinden beş yıl sonra Silahtarağa Santrali'ni
yaptırarak İstanbul'u elektriğe kavuşturdu. İlk metro onun zamanında
Tünel'de işletmeye açıldı. Demir yollarıyla Bağdat ve Medine arasını
İstanbul'la bağladı, Hicaz demir yolunu kurdu. Viyana'dan başka bir
yerde örneği bulunmayan modern tıp fakültesini İstanbul'da açtırdı.
1876'da Mektebi Mülkiyeyi açtırdı. Hukuk mektebini, Divanı Muhasebatı
(Sayıştayı) o kurdu. 1886'da Terkos suyunu İstanbul'a o getirdi. Küçüksu
Barajı'nı ve Manastır-Selanik demir yolunu o yaptırdı. Kendi parasıyla
Darülaceze'yi yaptırdı. İstanbul Şişli Etfal Hastanesini yine o,
kendi parasıyla yaptırdı. 1900 yılında Medine-i Münevvere'ye kadar
telgraf hattını o çektirdi, 1902'de Hamidiye suyunu İstanbul'a getirdi...
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Heykelini dikelim.
FAHRİ KESKİN (Devamla) - 1903'te Askerî Tıbbiye
Mektebi Şahanesini kurdu. Vilayetlere lise, kazalara ortaokul,
köylere ilkokul yaptırdı, öğretmen okullarını o açtı...
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Akrabalığın var mı?
FAHRİ KESKİN (Devamla) - Galatasaray, Kabataş
ve Haydarpaşa liselerini o açtı. Kısacası, Avrupa'da yapılan yeniliklerin
aynısını İstanbul'a taşıdı.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Hep sevaplarını sayıyorsun!
YÜCEL ARTANTAŞ (Iğdır) - Değerli arkadaşım, onun
zamanında toprak kaybettik.
ERDAL KARADEMİR (Karabük) - Balkanlar toprak kaybetti
onun zamanında.
FAHRİ KESKİN (Devamla) - Zamanında, sizin gibi
geç anlayan filozof Rıza Tevfik Bölükbaşı'nın, ölümünün ardından
pişman olup nedametlerini dile getiren mısralarıyla sözlerime
son veriyorum:
"Tarihler ismini andığı zaman
Sana hak verecek ey koca Sultan
Bizdik utanmadan iftira atan
Devrin en siyasi padişahına
Divane sen değil meğer bizmişiz
Bir çürük ipliğe hülya dizmişiz,
Sade deli değil edepsizmişiz
Tükürdük atalar kalbigâhına"
Sultanın ruhu şad olsun.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Keskin.
Gündem dışı üçüncü söz Ardahan'ın kurtuluş günü
hakkında söz isteyen Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'e aittir.
Sayın Öğüt, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Ardahan'ın düşman işgalinden
kurtarılışının 86'ncı yıl dönümünde, ilde, tarım ve hayvancılıkla
uğraşan kesimin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere lişkin
gündem dışı konuşması
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sözlerime başlamadan önce, Hocalı katliamını kınıyorum,
Hocalı katliamının beş dakikaya sığdırılamayacağını, bu Büyük
Millet Meclisinin, Hocalı katliamının soykırımı kararı almasını
diliyorum.
Değerli hemşehrilerim, değerli arkadaşlar, beni
izleyen değerli hemşehrilerim; Ardahan'ın düşman işgalinin 86'ncı
yıl dönümü, ama Ardahan bugün de işgal altında, çünkü, her sene sekiz
ay karlar altında.
Evet, 1877-1878 Osmanlı-Rus Savaşında, Ardahan,
kırk üç yıl işgal altında kaldı, böyle bir zulüm görmedi. Bir defa daha,
Ardahan, Osmanlıların topraklarını garanti etmek için tazminat
olarak verildi, ama, Ardahanlı, özgürlüğe ve bağımsızlığına kavuşmak
için, 3 Ocak 1919'da, Halit Paşa başkanlığında Millî Şûra Hükümetini
kurdu. Erzurum'da Atatürk'e destek verdi, cumhuriyeti kurdu. Ama,
cumhuriyet hükümetleri Ardahan'a hiçbir yatırım yapmadı, Ardahanlıya
hiçbir şekilde katkı sunmadı, Ardahanlı göç etti, Ardahan boşaldı,
kalan insanlar da, orada, şu anda, mağdur, perişan bir durumda yaşıyorlar.
Ardahan'ın yüzde 95'i tarım ve hayvancılıkla geçinen
toplum. Bu yüzde 95 insan, şu ana kadar, yem bitkilerinin ödenmesini
bekliyor. 2006 yılında ödenecek yem bitkileri hâlen ödenmedi,
"25 Şubattan sonra ödenecek" dendi, ödenmedi.
Şimdi, çok dikkat edin lütfen: Yem bitkilerinin Doğu
ve Güneydoğu'daki illere ödenmemesi için 10 tane müfettiş gönderiliyor.
10 tane müfettiş, yem bitkilerinin ekilip ekilmediğini soracak,
kontrol edecek, 1 metre karın altında yem bitkilerini kontrol edecek!
Arkadaşlar, buna dikkatinizi çekiyorum. Ben dün müfettişlerle görüştüm:
"Erzurum'da ne yapıyorsunuz?" "Efendim, Bakanlıktan verilen
talimata göre, geldik, burada, yem bitkileri ekildi mi ekilmedi mi
ona bakacağız." dediler. "Kardeşim, yem bitkileri mayısta
ekildi. Niye o zaman kontrol etmediniz? İl ve ilçe tarım müdürlüklerine
güven duymuyor musunuz? Şu anda 1 metre kar var, karın altında nasıl
bakacaksınız yem bitkilerine?" dedim. "Efendim, ekibimiz
var, 10 kişi geldik. Karı temizleyeceğiz, bakacağız, yem bitkileri
ekilmişse o çiftçiye parasını ödeyeceğiz, yoksa ödemeyeceğiz."
dediler. Böyle bir mantık olabilir mi değerli arkadaşlar? Bizim orada,
kışın, şu anda, tilkiler, karı eşeleyip, fare bulmaya çalışıp, kendisini
geçindirmeye çalışıyor. Böyle bir şey olabilir mi değerli arkadaşlar?
Bu Hükûmetin, lütfen, rica ediyorum Sayın Bakandan
da, Sayın Başbakandan da, Doğu ve Güneydoğu'daki müfettişler derhâl
geri çekilsin ve derhâl oradaki çiftçilerimizin yem parası ödensin.
Bu ayıptır! Aralık ayında saman 150 bin liraydı, şu anda 400 bin lira olmuş. Yüzde 200, yüzde 300 artan bir yem bitkisi altında,
maalesef, Ardahanlı -hâlen daha- veya Doğu Anadolulu, güneydoğulu
çiftçilerimiz eziliyor. Zaten insanlar göç etti, köylerde genç kalmadı.
Yaşlı insanlar da orada perişan bir durumda. Bırakırsak, bu, hem
Hükûmetin ayıbıdır hem Büyük Millet Meclisinin ayıbıdır değerli arkadaşlar.
Ben, Sayın Bakandan rica ediyorum, buna derhâl, hemen
çözüm bulsun, arasın ve müfettişler geri gelsin. Bütün icmaller tamamdır,
hesaplar tamamdır, her şey kontrol edilmiştir. Çiftçilerimizin parası
bir an evvel ödensin, rica ediyorum.
Değerli arkadaşlar, yine Ardahan'ımızın kurtuluşu
olan Kars-Tiflis-Bakû demir yolu Ardahan'dan geçmesi gerekirken, maalesef,
Ermenistan'ın sınırına paralel bir şekilde, Gürcistan'dan geçip gidiyor.
Yani, Ardahan'a hiçbir faydası yok. Bunu, çeşitli defalarda ben kürsülerden
izah ettim, soru önergeleri verdim, Sayın Başbakanla birlikte Gürcistan'a
gittim, izah ettim ama "Uluslararası bir proje; yolun kısa olması
nedeniyle oradan geçirdik." dediler. Peki, buna da eyvallah,
olabilir. Ama, gümrüklemenin, gümrükleme istasyonunun Ardahan il
sınırına kurulmasını istirham ediyoruz. Sayın Bakan söz verdi
ama, ben projede baktım, Ardahan'da "Canbaz İstasyonu" adı
altında kurulacak istasyon gümrükleme istasyonu değil, küçük bir
istasyon projede. Bu projenin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlıyorum.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Öğüt.
ENSAR ÖĞÜT (Devamla) - Bu Kars-Tiflis-Bakû demir yolunun,
geçen, Ardahan'da kurulacak istasyonun büyük istasyon olmasını,
gümrükleme istasyonu olmasını ve antreponun kurulmasını ben istiyorum
ve Ardahanlılar istiyor. Şu anda, bütün Ardahanlılar ayakta.
Zaten, arkadaşlar, sınır ticaretinden faydalanamıyoruz.
Posof-Türkgözü Kapısı şu anda kapalı durumda neredeyse. "Bir
iç gümrükleme Posof'un içine kurulsun" diye, ben, soru önergesi
verdim, Sayın Bakana rica ettim. Şimdi, o çalışmaları yapıyoruz.
Posof Kapısı kapanmak üzere arkadaşlar. Aktaş Kapısı'nın zaten yolu
açılmadı, Gürcistan tarafından yapılması lazım, onun çalışmaları
yapılıyor, ama Kars-Tiflis demir yolu bizim hayat damarımızdır. Bu
tarihî ipek yolu madem bizden geçiyor, riskini taşıyoruz, gümrükleme
sınırının da Ardahan sınırlarında kurulması lazım.
Değerli arkadaşlar, seksen altı yıl önce, Ardahan
halkı, kırk üç yıl Rus işgalinde kaldı, Rusya'ya savaş tazminatı olarak
verildi; ama yılmadı, vatanına, milletine, devletine bağlı bir
toplum.
Böyle bir topluma hizmet etmek en büyük ibadet diyor,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Sayın milletvekilleri, Genel Kurulun 20/2/2007
tarihli 65'inci Birleşimi'nde alınan karar gereğince, Başbakan Recep
Tayyip Erdoğan ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu hakkında verilen
(9/13) esas numaralı Meclis soruşturması önergesinin görüşmeleri
27/2/2007 Salı günü yapılacaktır. Bu konuda yedi sayın milletvekili
aynı anda söz istemiştir. Bu görüşmelerde üç sayın üye konuşabileceğinden
söz sırasını belirlemek amacıyla şimdi kura çekilecektir.
1'inci sıra, Recep Garip, Adana.
2'nci sıra, Ayhan Sefer Üstün, Sakarya.
3'üncü sıra, Mustafa Nuri Akbulut, Erzurum.
Bu arkadaşlarımızın konuşmama ihtimaline, Genel
Kurulda bulunmama ihtimaline binaen diğerlerini okuyorum:
4'üncü sıra, Bekir Bozdağ, Yozgat.
5'inci sıra, Selami Uzun, Sivas.
6'ncı sıra, Ramazan Can, Kırıkkale.
7'nci sıra, Muzaffer Kurtulmuşoğlu, Ankara.
Evet, sıraları sizlere okudum. Böylece belirlenmiş
oldu.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin bir önerge
vardır, önergeyi okutuyorum:
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Yozgat Milletvekili Emin Koç ve 84 milletvekilinin, siyaset
ve medya ilişkileri ile basın sektöründeki sorunların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/424)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Medya ve siyasi iktidar ilişkilerini, siyasi
iktidarın yasal olmayan yöntemlerle basın üzerinde kurduğu baskıları,
basın sektörünün ve çalışanlarının sorunlarını tespit etmek ve
alınması gerekli önlemleri belirlemek amacıyla, Anayasa'nın 98'inci,
TBMM İçtüzüğü'nün 104 ve 105. maddeleri uyarınca Meclis araştırması
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1) Emin Koç (Yozgat)
2) Haluk Koç (Samsun)
3) Uğur Aksöz (Adana)
4) N.Gaye Erbatur (Adana)
5) Kemal Sağ (Adana)
6) Tacidar Seyhan (Adana)
7) Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
8) Oya Araslı (Ankara)
9) A. İsmet Çanakcı (Ankara)
10) İsmail Değerli (Ankara)
11) Yakup Kepenek (Ankara)
12) Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
13) Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
14) Tuncay Ercenk (Antalya)
15) Nail Kamacı (Antalya)
16) Osman Kaptan (Antalya)
17) Osman Özcan (Antalya)
18) Ensar Öğüt (Ardahan)
19) Mehmet Boztaş (Aydın)
20) Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
21) Mehmet Semerci (Aydın)
22) Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
23) Sedat Pekel (Balıkesir)
24) Orhan Sür (Balıkesir)
25) Yaşar Tüzün (Bilecik)
26) Mustafa Özyurt (Bursa)
27) Ahmet Küçük (Çanakkale)
28) Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
29) Mustafa Gazalcı (Denizli)
30) Ahmet Yılmazkaya (Gaziantep)
31) Mehmet Işık (Giresun)
32) Fuat Çay (Hatay)
33) Abdulaziz Yazar (Hatay)
34) Halil Akyüz (İstanbul)
35) Hasan Fehmi Güneş (İstanbul)
36) Algan Hacaloğlu (İstanbul)
37) Birgen Keleş (İstanbul)
38) Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
39) Onur Öymen (İstanbul)
40) Ahmet Sırrı Özbek (İstanbul)
41) Mehmet Ali Özpolat (İstanbul)
42) Sıdıka Sarıbekir (İstanbul)
43) Ali Topuz (İstanbul)
44) K. Kemal Anadol (İzmir)
45) Ali Rıza Bodur (İzmir)
46) Ahmet Ersin (İzmir)
47) Abdurrezzak Erten (İzmir)
48) Yılmaz Kaya (İzmir)
49) Türkân Miçooğulları (İzmir)
50) Enver Öktem (İzmir)
51) Muharrem Toprak (İzmir)
52) Hakkı Ülkü (İzmir)
53) Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
54) Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
55) Halil Tiryaki (Kırıkkale)
56) Yavuz Altınorak (Kırklareli)
57) Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
58) Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
59) İzzet Çetin (Kocaeli)
60) Mehmet Sefa Sirmen (Kocaeli)
61) Atilla Kart (Konya)
62) Muharrem Kılıç (Malatya)
63) Hasan Ören (Manisa)
64) Mustafa Erdoğan
Yetenç (Manisa)
65) Ali Oksal (Mersin)
66) Gürol Ergin (Muğla)
67) Mehmet Şerif Ertuğrul (Muş)
68) Orhan Eraslan (Niğde)
69) Necati Uzdil (Osmaniye)
70) İlyas Sezai Önder (Samsun)
71) Engin Altay (Sinop)
72) Nurettin Sözen (Sivas)
73) Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
74) Erdoğan Kaplan (Tekirdağ)
75) Enis Tütüncü (Tekirdağ)
76) Orhan Ziya Diren (Tokat)
77) Feramus Şahin (Tokat)
78) Şevket Arz (
79) M. Akif Hamzaçebi (
80) Hasan Güyüldar (Tunceli)
81) V. Sinan Yerlikaya (Tunceli)
82) Osman Coşkunoğlu (Uşak)
83) Mehmet Kartal (Van)
84) Muharrem İnce (Yalova)
85) Nadir Saraç (Zonguldak)
Gerekçe:
Anayasanın 26. maddesinde düşünceyi açıklama
ve yayma özgürlüğü güvence altına alınmış ve "Basın hürriyeti"
başlıklı 28 inci madde ile de basın hürdür, sansür edilemez hükmüne
yer verilmiştir. Bu açıdan Anayasamız devlete, basın ve haber alma
hürriyetlerini sağlayacak tedbirleri alma ödevini yüklemiştir.
Basın özgürlüğünün korunması devletin olduğu
kadar medya kuruluşlarının da görevidir. Ancak bugün içinden geçilen
süreçte, halkın gerçekleri öğrenme hakkına ilişkin sorumluluk her
iki aktör tarafından da yerine getirilmemekte ve basın özgürlüğü
ihlal edilmektedir.
2000 yılında yaşanan ekonomik krizin ardından
medya-siyaset-ticaret ilişkileri yeni bir eksene oturmuş, basın
sektöründe büyük el değiştirmeler ve yabancılaştırma süreci başlamıştır.
Ekonomik kriz medya kuruluşlarını ve onların ortağı olduğu ekonomik
girişimleri siyasi iktidarın kararlarına bağımlı kılmıştır.
Siyasi iktidarın ilk yıllarında, medya kuruluşlarının
yönetimlerinin borçlarından dolayı TMSF'na devredilmesi sonucunda
devlet güdümünde bir medya ortaya çıkarılmış ve büyük gazeteci kıyımları
yaşanmıştır.
Bu durum medya meslek mensuplarının kendi içlerinde
oto sansür uygulamalarını beraberinde getirmiştir.
Medya-siyaset-ticaret ilişkilerinde yaşanan dönüşüm,
oto sansürle de sınırlı kalmamış, iktidar yanlısı olmayan gazetecilerin
köşeleri, televizyoncuların ise programlarının ellerinden alındığı;
siyasi iktidarın baskıları ile gazete köşe yazarlarının belirlendiği
bir süreç yaşanmıştır.
Başbakan 3 Nisan 2005 tarihli Hürriyet Gazetesinde
yayınlanan demecinde "…Benden gazeteci gibi randevu alıp gelen,
geldikten sonra başka işler için konuşanlar var, aracılık yapanlar
var." ifadelerinde bulunmuştur.
Yine Sayın Başbakan 1 Mart 2006 tarihinde Maliye
Bakanı ile ilişkili olarak basında çıkan haberler için yaptığı açıklamada
ise, "Medya bu konuda da kendini fazla yormasın. Medyanın ileri
gelenleri de kendilerini yormasınlar. Köşe yazarları da kendilerini
yormasın. Attıkları birçok iftiranın yalan olduğu ortaya çıkıyor.
Ve bunun bir şeyler karşılığında olduğunun biz farkındayız. Bakın
bu konuda bu kadar ağır söylüyorum." demiştir.
Sayın Başbakan aslında medya ile kurduğu ilişkileri
deşifre eden bu sözlerine daha fazla açıklık getirmeyerek, kamu
olanaklarını basın sektörü üzerinde bir şantaj unsuru olarak kullanmaya
devam etmiştir.
18.2.2007 tarihinde ortaya çıkarılan ve bir Maliye
Elemanının Kanaltürk Televizyonu ve onun çalışanları hakkında
başlattığı incelemeye ilişkin belge, özgür basına yapılan baskıları
göstermesi açısından yeni bir baskıcı döneme girildiğini ortaya
koymaktadır.
Siyasi iktidara yakın medya gruplarına halkın
parasını gasp eden holdinglerden para aktarıldığına ilişkin belgeler
olmasına karşın inceleme başlatılmazken, siyasi iktidarın yaptıklarını
eleştiren medya grupları üzerinde baskı kurulması yaklaşan Cumhurbaşkanlığı
ve milletvekili genel seçimlerini etkilemeye yönelik girişimlerdir.
Bu açıdan kamu olanakları kullanılarak üzerinde
baskı kurulan medya kuruluşları ile gazetecilerin belirlenmesi
ve bu ilişkiler yumağının günığışına çıkarılması demokrasimiz
açısından son derece önemli hale gelmiştir.
Basındaki el değiştirme, yabancılaştırma süreci
ile siyasi iktidarın baskıları basın meslek mensuplarının işsiz
kalmasını beraberinde getirdiği gibi özlük hakları açısından kazanımlarını
yitirdiği bir dönem yaşanmasını da beraberinde getirmiştir. İlkelerinden
taviz vermeyen deneyimli gazeteciler işsiz kalırken, yeterli formasyona
sahip olmayanların mesleğe alındığı bir süreç yaşanmaktadır. Bu
süreç basın sektörünün yüzde 90'ının sendikasızlaştırılmasını da
beraberinde getirmiştir.
Bu nedenlerle, basın sektörünün ve çalışanlarının
sorunları ile siyasi iktidar tarafından basına kamu olanakları
kullanılarak yapılan baskıların ortaya çıkarılması konularının
TBMM'de ele alınmasını demokrasinin gereği olarak görmekteyiz.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki ön görüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Başbakanlığın Anayasa'nın
82'nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır, okutup oylarınıza
sunacağım:
C) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın İngiltere ve Amerika Birleşik
Devletleri'ne yaptığı resmî ziyaretlere Afyonkarahisar Milletvekili Sait
Açba'nın da iştirak etmesinin uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1206)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Maliye Bakanı Kemal Unakıtan'ın, yabancı yatırımcılara
yönelik Türkiye Sermaye Piyasası ile ilgili bilgilendirme toplantılarına
katılmak üzere bir heyetle birlikte 15-17 Ocak 2007 tarihlerinde İngiltere'ye
ve 18-20 Ocak 2007 tarihlerinde de Amerika Birleşik Devletleri'ne
yaptığı resmi ziyarete, Afyonkarahisar Milletvekili Sait Açba'nın
da iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz
ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon
raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1148) (S. Sayısı: 1159) (x)
BAŞKAN - Komisyon? Burada.
Hükûmet?
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.42
(x) 1159 S. Sayılı Basmayazı 20/2/2007 tarihli 65'inci
Birleşim Tutanağına eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.46
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin İkinci Oturumu'nu
açıyorum.
Kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmeye devam edeceğiz.
3'üncü sırada yer
alan, Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun
görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde, tasarının
tümü üzerinde, gruplar ve Hükûmet adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi söz sırası, şahsı
adına Samsun Milletvekili Ahmet Yeni'ye aittir.
Sayın Yeni, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) -
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; sosyal devlet anlayışıyla, dar gelirli yoksul vatandaşlarımızı
konut sahibi yapabilmek ve Türkiye'mizi hak ettiği sağlıklı alt ve
üstyapı donatılarıyla modern şehirlere kavuşturmak için başlattığımız
konut üretim seferberliği, ülkemizin dört bir yanında benzeri görülmemiş
bir hızla sürmektedir ve sürecektir. Bu kapsamda, ülkemizde ilk kez
orta ve dar gelirli vatandaşlarımız on-on beş yıl vadelerle kira
öder gibi ev sahibi olmaya başlamışlardır. Hükûmetimizce uygulamaya
sokulan planlı kentleşme ve konut üretim programı kapsamında 1 Ocak
2003-1 Ocak 2007 tarihleri arasındaki dört yıllık dönemimizde 81 il,
267 ilçede 628 şantiyede toplam 225 bin konut inşaatına başlanmış
olup, bunlardan 100 bini sosyal donatıları ve çevre düzenlemeleriyle
birlikte tamamlanmış ve hak sahiplerine teslim edilmiştir. 225 bin
konut, nüfusu 100 bini aşkın on şehir demektir. Böylelikle, çağdaş
kentlerde, çağdaş konutlarda Türkiye'nin geleceğini kuruyoruz.
Samsun, Çorum, Batman, İstanbul, Muğla ve diğer şehirlerimizin çağdaş
kentleşme uygulamalarımızın birer mührünü taşıdığını mutlaka
göreceksiniz; tabii ki, bunları görmek ve bakmak isteyenler için.
Sayın Başkan, değerli
üyeler; Adalet ve Kalkınma Partisinin Acil Eylem Planı'nda da yer aldığı
ve sözümüz olduğu üzere partimizin ve Hükûmetimizin konut politikasını
kısaca özetledikten sonra, bugün, burada gündemimizi belirleyen
ve ülkemiz için fevkalade önemli açılımlar sunacağına inandığım
mortgage uygulamasının felsefesi, kazanımları ve sonuçlarına
değinmek istiyorum.
Mortgage, konut satın
almak için konut finansmanı, kredi kuruluşlarından ipotek karşılığı
ödünç para alınması işlemine denilmektedir. Bununla birlikte, para,
faiziyle birlikte belirli miktarlarda aylık taksitler hâlinde belirli
bir dönem içerisinde geri ödenir, bu her iki husus da birincil piyasa
unsurlarıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kredilerin diğer konut kredilerinden temel
farkı, kaynak sağlayabilmek amacıyla kredi veren kuruluşların ipotekli
kredileri karşılığında menkul kıymet ihraç ederek, kredilerini
menkul kıymetleri satın alan yatırımcılar aracılığıyla finanse
ediyor olmalarıdır ki, bu da ikincil piyasa olarak karşımıza çıkmaktadır.
Sistemin fayda ve sonuçlarıyla
ilgili olarak da şu bilgileri ifade etmek istiyorum. İpoteğe dayalı
konut kredileri uzun vadeli ve düşük faizli krediler olduğundan,
birikimi olmayan çok sayıda insanın, özellikle genç hane halklarının
ve orta gelirlilerin konut sahibi olmasına imkân sağlayacaktır.
Konut alım gücünü ve dolayısıyla talebini artırıcı bir etki yapan
bu krediler, konut sektörünün ve konut kredilerinin hacimlerinin
büyümesine yol açacak ve dolayısıyla ekonomik büyümeyi de artıracaktır.
Yeni finansal araçlar getirilmesi nedeniyle finansal piyasaların
derinleşmesini sağlayacak, derinleşen finansal piyasalar ise tasarrufların
ve yatırımların artırılmasını destekleyecektir. Kredilerin, gerek
konut sektörüne gerekse ekonomiye yapacağı olumlu etkiler, üretimin,
ticaretin ve istihdamın da artmasına katkı sağlayacaktır. Ülkeye
giren dolaylı yabancı sermaye yatırımları da bu şekilde artmış
olacaktır. Artan konut sahipliği sayısı nedeniyle artan emlak vergisi gelirleri,
devletin vergi gelirlerini de bir taraftan artıracaktır. Devletin
birincil ve ikincil piyasalardaki aktörlerden ve işlemlerden alacağı
vergi gelirleri de bu şekilde artmış olacaktır.
TÜİK'in hane halkı sayımı
ve tahminlerine göre, 2000-2015 döneminde kentsel nüfus artışı
10.970.493 olarak öngörülmektedir. Bu durumda, hane halkı büyüklükleri
ve nüfusa bağlı olarak bu sistemle, 2.860.343 konut sahibi olmak istenilebileceği
hesaplanmaktadır.
Bugün konut kredisi
stoku, hâlihazırda 15 milyar YTL düzeyindedir. Bu kanun çıkmadan önce
uygulanan konut kredi sisteminde kredi geri ödemelerinde sorun
yoktur. Dolayısıyla, Türkiye'de de, bu konuda sorunsuz bir piyasa
ve yüksek talep meydana gelmiştir.
Son bir buçuk, iki yıl
içinde inşaat sektörü ortalama yüzde 20 büyüdü. Bu veri ve hane
halkı konut ihtiyacı, Türkiye'de konut sektöründe önemli bir genişleme
imkânını ortaya koymaktadır. Sermaye Piyasası Kurulu ve inşaat
sektörü, sivil toplum kuruluşlarının ortak projeksiyonlarında
2015 yılına kadar 77,5 milyar dolarlık ipotekli konut kredisi kullanılabileceği
tahmin edilmektedir.
Bu miktarda sermayenin
inşaat sektörüne, dolayısıyla reel ekonomiye aktarılması, üretim
ve istihdamı önemli artıracaktır. Bu sistemin ülkemize kazandırılmasıyla,
sigortacılık sektörü de önemli ölçüde genişleyecektir.
Kanun tasarısı, kredi
kuruluşu ile tüketici haklarını da temin edecektir.
Ayrıca, bu sistemin
devreye girmesiyle, yaklaşık iki yüz-iki yüz elli kalem inşaat malzemesi
fabrikalarının da tekrar hızlı bir şekilde canlanmasını ortaya
koyacaktır ve yine, modern kentleşme örnekleri de, Toplu Konut İdaresinin
başlattığı sistem içerisinde görüldüğü gibi, mortgage sistemi
çerçevesinde de şehirlerimiz modern görünümleri bu şekilde de kazanmış
olacaklardır.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; mortgage uygulaması, sadece bu yılda değil, önümüzdeki
on yıl da değil, hayatın akışına paralel olarak varlığını devam ettirecek
bir uygulamadır. Sadece konut ihtiyacı olan insanlarımızın değil,
aynı zamanda devletimizin de yararına olacağına yürekten inandığım
böylesine önemli bir uygulamayı başlatabilmek, adalet ve kalkınmayı
ismiyle özdeşleştirmiş partimize ve Hükûmetimize nasip oluyor.
Uygulamanın hayırlara
vesile olmasını diliyor, sözlerime son verirken, yüce heyetinizi
bir kez daha saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına ikinci konuşmacı,
Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş.
Sayın Elitaş, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı hakkında şahsım adına söz almış bulunuyorum. Öncelikle,
bu tasarının, tüm milletimize, faydalanacak insanlara hayırlı,
uğurlu olmasını temenni ediyorum.
Bu tasarı, yaklaşık
üç yıl önce Türkiye'nin gündemine girmeye başladı. Yabancı bir deyim
olan "mortgage" olarak ifade edilip, esas anlamıyla, dar gelirli,
sabit gelirli insanların peşin olarak ya da eş dosttan imkân sağlayamadan
temin edemedikleri paralar çerçevesinde konut sahibi olamamalarının
neticesinde, konut sahibi olma imkânı sağlama amacıyla düşünülmüş
bir yasa tasarısı.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Zenginler için…
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Üç yıl önce Türkiye'nin gündemine girmesiyle birlikte ve finans sektörlerinin
58'inci, 59'uncu Hükûmete duydukları güven, 22'nci Dönem Parlamentosunun
Türkiye'nin ihtiyaçları doğrultusunda yaptığı yasaların inandırıcılığı
noktasındaki ortaya çıkan güven ve istikrar noktasında, bir buçuk-iki
sene önce, Toplu Konut İdaresinin bugüne kadarki yaptığı faaliyetlerin
en uygun şekilde ve kuruluş amacına en yatkın bir şekilde yaptıkları
faaliyet neticesinde konut finansmanı işi iki yıl önce Türkiye'de
resmen faaliyete geçmiş durumda.
Bu yasa tasarısındaki
esas itibarıyla İcra İflas Kanunu'nda değişiklik yapılıyor, Sermaye
Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapılıyor ve Tüketicinin Korunması
Yasası'nda değişiklik yapılarak hem finans sağlayan kurumların bu
konudaki yapacakları faaliyetler noktasında ortaya çıkacak
olumsuzlukları gidermek hem de sermaye piyasasında yeni bir enstrüman
ortaya çıkarıp banka sektöründeki fazla finansı olan kesimlerin
finansmanlarını değerlendirme imkânlarını sağlamak. Esas anlamıyla
baktığımızda, uluslararası piyasalardaki finansmanın, birikmiş
artık değerlerin Türkiye'de konut finansmanıyla ilgili olan kurumlara
ve kuruluşlara buradaki talep çerçevesinde akışını sağlayabilmek.
Değerli arkadaşlar,
biraz önce değerli milletvekillerimizin de ifade ettiği gibi,
eğer, konut finansmanı ile ilgili ipoteğe dayalı menkul kıymet çıkarılması
ve bu menkul kıymetlerin piyasada arz edilmesi, piyasada, sermaye
piyasasında kabul görmesi ve hatta uluslararası piyasalarda bunların
hedge edilerek, banka noktasında, bankaların üstlerine olan krizlerin,
bankaların üstlerindeki edimlerin, yükümlülüklerin başka piyasalara
transfer edilmesi noktasında önemli bir gelişme.
Aslında, bundan önceki
dönemlerde bir gayrimenkulün değerlendirilmesiyle ilgili yapılan
işlemlerde bankalar kendi ekspertizleriyle gayrimenkullerini değerlendirirler,
bu değerlendirme çerçevesinde belirli oranlar dâhilinde gayrimenkul
ipoteği karşılığı kredi verebilirlerdi. Yasanın en temel maddelerinden
birisi gayrimenkul değerleme kuruluşlarının da yasayla güvence
altına alınması ve sorumluluklarının yüklenmesi. Bankalar, kendi
eksperleri, değerleme uzmanları vasıtasıyla değil, gayrimenkul
değerleme uzmanları vasıtasıyla konutların gerçeğe yakın oranda
değerleme imkânlarını sağlayabilmek. Bu ölçüde bankalar, gayrimenkul
değerleme kurumları tarafından değerlendirilen gayrimenkulün,
konut ise yüzde 75'ine kadar kısmına kredi imkânı sağlıyorlar, konut
dışındaki gayrimenkulleri ise iskân raporu almak kaydıyla yüzde
50'sine kadar kredi imkânı sağlıyorlar. Bu şekilde, bankalar, gerçeğe
yakın bir şekilde, gerçek diyebileceğimiz bir şekilde değerlendirilen
gayrimenkullerinin tüketicinin herhangi bir şekilde ödeyememe
noktasında zor duruma düşmesi hâlinde konutlarını o günkü piyasa
koşullarında paraya tahvil edilme imkânlarını sağlama noktasında
bankalara bir güvence sağlanmış oluyor. Bu noktada, sermaye piyasasında
da en azından ipoteğe dayalı tahvillerin, menkul kıymetlerin ortaya
çıkarılmasıyla birlikte ipotek havuzlarının oluşturulması ve bu
havuzların da özel bir hesapta tutularak haczedilememesi, iflas
masasına dâhil edilememesi, hatta kamu alacakları noktasında da
korunması maksadıyla yapılan düzenlemeyle sermaye piyasasındaki
bu konuya güvenen vatandaşlarımızın da fonla, konut finansmanı
fonuyla ilgili ortaya çıkacak olumsuzluklardan etkilenmemesini
sağlamak amacıyla da böyle bir düzenleme yapılmış.
Yine, önemli düzenlemelerden
biri, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Yasası'ndaki yapılan değişiklik.
Tüketicinin Korunması Yasası'yla ilgili kanunda yapılan düzenlemeyle,
konut finansmanıyla ilgili yapılan sözleşmelerin nasıl yapılacağıyla
ilgili tarif edilmiş. Tüketici bu noktada korunurken, bankalar,
hazırladıkları konut finansmanı sözleşmelerini bir gün önceden
tüketicilere verecektir. Tüketicilerle yapılan sözleşme yirmi
dört saat geçmeden imzalandığı takdirde geçersiz sayılacak. Bu manada
şu anlam ifade edilmeye çalışılıyor: Tüketici incelesin, incelettirilsin,
sözleşmenin en ince detaylarıyla kendisinin kâr ve zarar noktasında
değerlendirmesini yapıp ona göre sözleşmesini imzalasın. Tüketici
de bu noktada korunma amacı güdülüyor.
Değerli arkadaşlar,
bu yasanın en önemli etkenlerinden birisi de ekonomik kalkınmaya
ve kayıt dışıyla yapılan mücadeleye yapacağı katkı da çok önemli
olacak. Dün, Değerli Bakanımız bu konuyla ilgili açıklamalarda bulundular.
Bir kişinin, ücretli veya kâr elde eden, kurumlar vergisine, gelir
vergisine tabi olan kişinin elde ettiği kazançlarının gösterilmemesi
noktasında "vergiden kaçınma" olarak ifade edebileceğimiz
vergilendirilmemiş kazançlarını servet hâline dönüştürmesinin
çeşitli yolları vardı. Bundan önceki dönemlerde, otomobil alıp otomobille
ilgili vergilendirilmemiş kazançlarını servet unsurlarına dönüştürme
imkânları vardı, fakat Maliye Bakanlığının bu noktadaki aldığı
tedbir, kasko değerleriyle ilgili alım satım ve vergi noktasındaki
değerleme ile otomobil piyasasındaki bu kayıt dışı elde edilmiş
kazançların vergiden kaçınma noktası, vergi dışı veya servete dönüştürme
noktası engellendi. Son zamanlarda ve uzun yıllardır devam eden konut
sektöründen kayıt dışı elde edilmiş kazançların servete dönüştürülmesi
noktasında, hepimizin de yakından bildiği gibi ve kamuoyunun da
gündeminde olduğu gibi, konut fiyatları gerçek fiyatlarla tapu
kayıtları arasındaki çok büyük farklılıklar vardı. Bu da kayıt dışı
kazançların bir manada servete dönüştürülürken sistem içerisinden,
denetleme kurumlarının gözünden kaçırmasına büyük imkânlar veriyordu.
İki yıldır başlayan bankaların konut finansmanına verdikleri destekler
çerçevesinde sistem, konut alıcısıyla konut satıcısı arasında
üçüncü kredi sağlayan kuruluş olarak banka, müteahhide parayı veriyor,
şahsa parayı teslim etmiyor, doğrudan doğruya satıcıya parayı veriyor,
satıcı "bu kadar parayı şu konut karşılığında teslim aldım"
diye imza altına alıyor. İşte, buradan satıcı ile alıcı arasındaki
yapılan sözleşmenin en basit bir inceleme esnasında ortaya çıkacak
durum, hem alıcı yönünden cezai müeyyideyle karşı karşıya kalmasına
sebebiyet veriyor hem de satıcı yönünden cezai müeyyideyle karşı
karşıya kalmasına sebebiyet veriyor.
İşte, bununla birlikte,
konut sektöründeki ortaya çıkan -ki, maliye teşkilatı muhakkak
bunu da düzenleyecektir- konut sistemini, konut inşaat sektörünün
kayıt altına girmesindeki bazı teknik meseleleri de düzenlemeyle
birlikte, konut sektörünün de kayıt altına girmesiyle birlikte,
Türkiye'de kayıt dışıyla ilgili mücadeleye çok büyük katkı yapacağına
inanıyorum.
Bizim bu yasadaki en
önemli koyduğumuz meselelerden birisi, konut finansmanını sağlayacak
kuruluşların maliyetlerinin en alt düzeye çekilebilmesiyle ilgili
yapılan faaliyetler. Uzun vadelerde uluslararası fonların Türkiye'ye
getirilebilmesiyle birlikte, bu fonlar Türkiye'deki ihtiyaç sahiplerine
çeşitli kredi kurum ve kuruluşlarıyla…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- Başkanım, bitiriyorum.
BAŞKAN - Sayın Elitaş,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (Devamla)
- …devredilerek kredi faiz oranlarının düşürülmesi noktasında
önemli katkı sağlayacaktır diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarımızın
kafalarında bazı soru işaretleri olabilir. Bankalar vasıtasıyla
konulan bağlı krediler neticesinde değerli arkadaşlarımızın
koyduğu bir muhalefet şerhi vardı. Bu, beş yıl bankanın da finans sağlayan
kurumun da aynı şekilde malın ayıbından sorumlu olmasıyla ilgiliydi,
fakat, bunu eğer beş yıl finans sağlayan kurumun da bağlı kredilerle
ilgili ayıplı mala karşı sorumluluklarının devam etmesi, bir anlamda,
konut finansmanını sağlayacak tüketicilerin maliyetlerini artırıcı
bir unsur olması noktasında büyük tereddütlerimiz var. Bankalar
Birliğinin de bu konuda tereddütleri var.
Ben, inanıyorum ki,
bankaların bağlı kredilerle ilgili bir yıllık süreyle ayıplı maldan
sorumlu olması, zaten tüketici finansmanı kanununda da, tüketici
hakları korunma kanununda da beş yıl süreyle konutun ayıbına karşı
satıcının ya da müteahhit firmanın sorumluluğunun devam ettiğini
ortaya koyarsak, bu düzenlemenin bu şekliyle doğru olduğunu düşünüyorum.
Bu yasanın, ülkemize,
milletimize hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Elitaş.
Sayın milletvekilleri,
yirmi dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Sayın Ekmekcioğlu,
buyurun.
Sayın Özyurt…
MUSTAFA ÖZYURT (Bursa)
- Sayın Başkan, aracılığınızla, bir soru yöneltmek istiyorum Sayın
Bakanıma.
Yabancı dilde
"mortgage" olarak geçen konut finansman sistemine ilişkin
kanun tasarısı, açık anlatımla Türkçede "ipotek" anlamına
gelmektedir. Bu tasarıyla dar gelirli halkımıza konut edindirmek
mi amaçlanmakta, yoksa, bu dar gelirli vatandaşlarımız ipotek kıskacında
sıkıştırılmak mı istenmektedir? Bunu açıklıkla sizden öğrenmek istiyorum.
Sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Özyurt.
Sayın Baloğlu…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Mortgage uygulaması
ilk gündeme geldiği günlerde kamuoyunda bir heyecan uyanmıştı. Şimdi,
ben manzaraya bakıyorum, bu umudun yerini bir umutsuzluk ya da şüpheli
bekleyiş aldı.
Ben, Sayın Bakana şunu
sormak istiyorum: Mortgage uygulamasının çok yaygın olduğu ülkelerde,
örneğin Amerika'da bu sistemin getirdiği çok ciddi sorunlar var.
Çünkü, zamana yayılmış uzun vadeli ödemeler söz konusu ve bunlardan
bir ikisinin kaçırılması ciddi sonuçlar doğuruyor. Türkiye'nin
özel koşulları, halkımızın ödeme güçlükleri dikkate alınırsa bu
uygulamanın sorunlar yaratabileceği biçiminde ciddi saptamalar
var. Bugün iki büyük gazetemiz bu konuyu manşete taşıdılar ve bunu
eleştiren, dikkat çeken hususları dikkate getirdiler.
Ben Sayın Bakandan şunu
öğrenmek istiyorum: Bu sistemi getirirken muhtemel olumsuzlukları
dikkate alan kapsamlı bir araştırma yapılmış mıdır? Halkın ödeme gücüne
ilişkin ciddi bir araştırma yapılmış mıdır ve niye bu kadar çok gecikmiştir?
Çünkü benim bildiğim kadarıyla on beş, on altı aydan beri komisyonlarda
bekliyordu, sonuçlanmıştı, bugüne kadar getirilmedi.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Durgun… Yok.
Sayın Parlakyiğit…
MEHMET PARLAKYİĞİT
(Kahramanmaraş) - Sayın Bakanım, dar gelirlilerin konut sahibi yapılmasına
ilişkin 1970'li yıllardan itibaren yerel yönetimlerin öncülüğünde
ve kooperatif örgütlenmelerine dayalı olarak Ankara Batıkent
ile başlayan toplu konut uygulamaları yüz binlerce aileyi konut
sahibi yapmıştır. Bu tarihten sonra yapılan yasal düzenlemelerle
kentler yağma alanı, konutlar ise kâr aracı olarak gösterilmiştir.
Konut sorununun çözümünü piyasaya terk etmek yerine, yaşadığımız
gerçeklerden yola çıkarak sosyal gereksinimleri öne çıkaran yasal
düzenlemeler yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Parlakyiğit.
Sayın Akdemir…
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- Sayın Başkan, teşekkür ediyorum. Aracılığınızla, Sayın Bakana
soru sormak istedim. Şöyle sorularım:
2005 yılında ve
2006'nın ilk aylarında konut fiyatları, düşen faizler nedeniyle
yükseldi. Tüketiciler düşen faizlere aldanıp talebi artırdıkça
faiz avantajını yükselen konut fiyatlarıyla peşin ödemiş oldular.
Bankaların aylık konut kredisi faizleri yüzde 1 sınırına gerilemişti,
ancak bu durum 2006 yılının ortalarına kadar sürdü. Mayıs ve haziran aylarından
sonra konut kredisi faizleri birdenbire aylık yüzde 1,5 seviyesine
yükseldi ve bu daha sonra 2'yi de geçmişti. Bugün konut kredi faizleri
yüzde 1,55 ile yüzde 2,1 civarındadır. Yaşadığımız bu öğretici süreç,
konut sorununun çözümünün piyasa koşullarına bırakıldığında,
ekonominin kendi kurallarının devreye gireceğini göstermektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu,
buyurun.
KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın Bakana iki sorum
olacak.
Birincisi, gerekçesinde
şöyle bir ifade var yasanın: "Enflasyon ve reel faiz oranları gelişmiş
ülkelerin oldukça üzerinde olan gelişmekte olan ekonomilerde başarılı
konut finansman işlemlerinin kurulabildiği ve geliştirilebildiği
örnekler mevcuttur." Sayın Bakandan, gerekçeye koyduğu bu cümle
dolayısıyla örnek istiyorum. Acaba hangi ülkelerde bu örnekler
var? Ülkelerin ismini sayarsa mutlu olacağım.
Bir diğeri de, bugün
hazine yüzde 20'den ancak borçlanabiliyor, devlet tahvili, hazine
bonosu satabiliyor. Acaba, hangi dar gelirli bu yasa çıktıktan sonra
çıkarılacak olan tahvillerin yüzde 20'nin üstünde olan faizlerini
ödeyebilir? Sayın Bakanın dar gelirli tanımı nedir? O konudaki görüşlerini
almak istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- Sayın Başkanım, benim sözümü kestiniz.
BAŞKAN - Sayın Ayvazoğlu…
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana şunu arz etmek
istiyorum.
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- Sorumu sormadan neden sözümü kestiniz Sayın Başkan?
BAŞKAN - Ben kimsenin
sözünü kesmedim. Otomatik olarak mikrofon kesiyor.
Buyurun efendim. Sayın
Ayvazoğlu, devam ediniz.
FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Anlaşılıyor ki bu yasanın amacı, belirli şartları yerine getirebilen
vatandaşlarımıza ev, konut olanağı sağlamaktır.
Dört yıldır büyük şehirler,
başta İstanbul olmak üzere, çarpık altyapısıyla, çarpık trafiğiyle,
çarpık göçlerle korkunç boyutlara ulaşan çarpık kentleşmelere çare
bulamadan, böyle bir yasayla, içinden çıkılamaz yeni yeni sorunları
şehirlere taşımış olmayacak mıyız? Bunlara somut çözümleriniz
nelerdir?
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Sayın Işık…
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, vergi
kanunlarında yapılacak değişikliklerle, sistemin işleyişinin
gerektirdiği faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ortaya ek vergilerin
çıkması önlenmektedir getirilen tasarıyla. Getirilen teşvikler,
vergi kaybına ne oranda etki edecektir?
Bir diğer sorum: Diğer
ülke düzenlemeleriyle uyumlu olabilmesi için alt düzenlemeler yeterli
olabilecek midir?
Kişilerin konut sahibi
olabilmeleri için kullandıkları finansman kaynaklarından yüzde
kaçı kamusal finansman yöntemiyle finanse edilmekte, bunun dışında
kalıp da konut sahibi olmak isteyen kişilerin konut alımlarını nasıl
finanse etmektedirler?
Son sorum: Konut finansman
sistemini temel alarak tasarruf sahiplerinden sağlanan kaynakların
konut alıcılarına aktarılmasını sağlayacak mekanizmanın sağlıklı
çalışabilmesindeki ön koşullar nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, özellikle dar gelirlilerin konut edinmesi
için ve de peşinat miktarının finansmanı açısından Toplu Konut İdaresi
tarafından bir konut finansman kurumu, kuracağımız finansman kurumlarının
birine, Toplu Konut İdaresi tarafından kurulup özellikle dar gelirlilerin
peşinat miktarını finanse edip o bittikten sonra ilgili kişiye
mortgage yapılabilir mi, peşinat miktarını finanse etmek açısından?
İkincisi ise özellikle
gayrimenkul değerlendirmesinde getirilen birlik ve eksperlerle
ilgili hiçbir cezai şart görmüyorum. Türkiye'de, işini dürüst yapan
ve yapmayan insanlar hep aynı kefeye konuyor. Yıllarca hep bu uygulanmıştır.
Özellikle gayrimenkul değerlendirme şirketlerine, tüketicinin
kaybı açısından, uğrayacağı zararları mutlaka gidermek açısından
çok daha ağır koşullar getirilmesi düşüncesindeyim.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Ekmekcioğlu…
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana bir sorum
var: İpotek karşılığı konut finansmanı sisteminin, başta ABD olmak
üzere kapitalist sistemin gelişmiş merkezlerinin bir ürünü olduğu,
bu sistemin, düşük enflasyon, düşük faiz ve uzun yıllar istikrarlı
ödeme gücünü koruyabilen geniş bir ücretli orta sınıfın varlığını
ön koşul kabul ettiği bilinir. Bu koşullara sahip olmadığımız
için, bu sorunlar çözülmeden mortgage sisteminin işlemesi mümkün
müdür?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana şu soruyu
yöneltiyorum: Tasarının tümüyle ilgili olduğu için, ben 20'nci maddesiyle
ilgili bir soru soracağım, çünkü, ayrı bir soru sorma hakkımız olmayacak
20'nci maddede. 20'nci maddesiyle 2499 sayılı Kanun'a eklenen geçici
11'inci maddeye göre, tüketiciler bu maddenin yürürlüğe girmesinden
önce düzenlenmiş olan ipotekli konut kredisi sözleşmelerinin, maddenin
yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içerisinde başvuruda bulunarak
bu Kanun kapsamı dışında tutulmasını talep etmedikleri takdirde
söz konusu sözleşmeler bu Kanun kapsamında değerlendirilecek ve
böyle bir durumda da konutun ayıplı mal olması hâlinde, hâlen Borçlar
ve Tüketiciyi Koruma Kanunu çerçevesinde müteahhitlerin tüketiciye
karşı beş yıl olan sorumluluğu bu hükümle bir yıla inmiş olacaktır.
Sizce, böyle bir düzenleme,
bu söylediğim bağlamda, kazanılmış haklara ve tüketici haklarına
aykırı bir düzenleme değil midir? Bu konudaki görüşlerinizi öğrenmek
istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Koç.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Ekmekcioğlu
"Dar gelirli vatandaşlarımız konut mu edinecekler, yoksa ipotek
kıskacı içerisine mi girecekler diyor?" Her şeyden önce, böyle
bir sistemin yürürlüğe girmesiyle birlikte, tüketicilerin davranışlarının
da rasyonelleşmesi lazım. Yani, ödeme planını yapacaktır ilgili,
konut fiyatlarına bakacaktır, aldığı kredinin maliyetine bakacaktır,
aylık taksitlerine bakacaktır ve bununla ilgili ödeme planında
bir sorun olmadığı takdirde kararını verip krediyi alıp konut sahibi
olacaktır. Eğer, burada, kredi var diye rastgele krediler alınır, ödeme
koşulları dikkate alınmazsa, elbette ki, almış olduğu konut, üzerinde
ipotek olduğundan, sonra nakde dönüşecektir, bankanın alacağı karşılığı
hâline gelecektir. Burada önemli olan, tüketicilerin rasyonel davranma
alışkanlığı kazanmalarıdır. Bunu sağlamak maksadıyla zaten, bir
bankaya gidip de "ben kredi istiyorum" dediği zaman, bankanın,
ayrıntılı, detay ödeme planları ve faizlerle ilgili, kişiye bir
kitapçık, bilgilendirme formu vermesi gerekmektedir. Tüketici,
bunu inceledikten sonra tekrar kredi almaya gelecektir. Dolayısıyla,
uygulamanın sıkı bir şekilde takip edilmesi ve bununla ilgili güvenli
mekanizmaların kurulmasına da ihtiyaç olduğu kanaatindeyim.
Sayın Baloğlu
"Bu sistemin muhtemel olumsuzlukları araştırıldı mı?" dediler.
Konuyla ilgili çok yönlü, çok boyutlu araştırmalar yapılmıştır.
Amerika Birleşik Devletleri'ndeki sistem, Avrupa Birliği ülkelerindeki
sistem, diğer, pek çok gelişmekte olan ülkedeki sistem üzerinde incelemeler
yapılmıştır. Sermaye Piyasası Kuruluyla, ilgili ülke temsilcileri
arasında paneller, ortak çalışmalar düzenlenmiştir ve neticede,
bizdeki sistem, Türkiye'nin koşullarına özgü, farklı bir yapı olarak
ortaya çıkmıştır.
"Bu yasa mayısta
komisyonda görüşüldüğü hâlde Genel Kurulda gündeme alınması niçin
geciktirildi?" deniliyor. Takdir edersiniz ki, Meclis gündemini,
Danışma Kurulu toplantılarıyla siyasi parti grupları belirlemektedir,
ama, siyasi parti grupları arasında görüş birliği oluşmadığı takdirde
de gruplar öneri olarak Genel Kurul gündemine getirebilmektedirler.
Meclis gündeminin yoğunluğu nedeniyle, başka gündem maddelerinin
ön sıraya girmiş olması nedeniyle bugüne kalmıştır, ama, en azından
gündeme alınmıştır ve görüşmelerimiz devam ediyor. Ben, mortgage
yasa tasarısının Genel Kurul gündemine girmesini sağlayan grubu
bulunan tüm partilerimize katkılarından dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın Parlakyiğit
"Konut sorunu piyasaya bırakılıyor, halbuki piyasa mekanizmasına
bırakılmak yerine, bir kamu mantığı içerisinde düzenlenseydi daha
faydalı olmaz mıydı?" diyorlar. Çünkü, geçmişte belediyeler
veya benzeri kamu kuruluşları -TOKİ gibi- bir kamusal mantık içerisinde
konut üretmiştir ve ürettiği konutlarla vatandaşları ev sahibi
yapmaya çalışmıştır. Şimdi mortgage sistemi ise piyasa mekanizması
içerisinde konutların yapılmasına imkân sağlamakta ve bunu kredilendirmektedir.
"Bu tercihte bir yanlışlık yok mu, bir kamusal mantıkla yapılmalı
değil mi?" gibi anladım. Ama, ikisi birbirini tamamlayan sistemlerdir.
Birinin var olması diğerini ortadan kaldırmaz. Birinin varlığı
Türkiye'deki konut sorununu da tamamıyla çözmez. Mortgage sisteminin
de kısa vadede Türkiye'deki konut sorununu çözeceği düşünülüyorsa,
bu da doğru bir yaklaşım tarzı olmaz. Ama, gerek belediyeler gerek
özellikle Toplu Konut İdaresi konut üretirken, sosyal amaçlı, insanlarımızı
konut sahibi ederken, aynı zamanda mortgage sisteminin işlemesiyle
birbirini tamamlayacak iki mekanizmayı bulacağı… Zaten yasada
TOKİ'nin yararlanacağı maddeler var. Bunlar da TOKİ'nin daha fazla
konut üretmesini ve vatandaşlarımızı daha fazla konut sahibi etmesini
sağlayacak özelliktedir.
Sayın Akdemir
"Mayıs ve haziranda konut kredileri yükseldi, şu anda yüzde
2,1 düzeyine kadar faizler çıkmıştır. Bu hâliyle konut sorunu piyasaya
bırakılır mı, bırakılabilir mi?" diyorlar. Gerçekten şu anda
bankalar konut kredisi veriyorlar. Konut kredisi veriş biçimi,
kullandırılış biçimi dikkate alındığında mortgage kredileriyle
de çok büyük bir farkı yok gibi görünüyor. Ancak, durum dikkatli bir
şekilde değerlendirildiğinde, bankalar konut kredilerini, topladıkları
mevduatları kaynak göstermek suretiyle verebiliyorlar. İkincisi
ise, yurt dışından aldıkları sendikasyon kredileriyle, swap işlemleriyle
elde ettikleri kaynaklarla ödeyebiliyorlar. Ekonomik küresel
dalgalanmaların olduğu dönemlerde yabancı sermayede, dışarıda
kaynak bulma imkânlarında daralma olduğu için dışarıda faizler yükseliyor
ve aynı zamanda bu dalgalanmalar içerideki mevduatın maliyetlerini
de artırdığı için, mayıs-haziranda yaşandığı gibi, küçük bir dalgalanma
neticesinde faiz oranları çok yükselmiştir ve tekrar mayıs-haziran
dönemi öncesine inmemiştir.
Mortgage'ta ise, bir
yeni finansman kaynağı ortaya çıkmaktadır. Bankalar, verdikleri
kredi karşılığında yeni bir kaynak edineceklerdir. Bu da göstermektedir
ki, mayıs-haziran dalgalanmaları da dikkate alındığında göstermektedir
ki, mortgage sistemine, bu yeni finansman yöntemine Türkiye'nin ihtiyacı
vardır. Bu yeni ek finansman imkânıyla birlikte dalgalanmalardan da
mümkün olduğunca az etkilenilmiş olunacaktır.
Sayın Kılıçdaroğlu
"Faiz ve enflasyon yüksekken bu sistemin başarıyla uygulandığı
ülkeler hangileridir?" diyor. Malezya, Şili, Meksika, Macaristan
gibi ülkelerde, gelişmiş ülke ekonomileri dışında, yüksek faiz
ve enflasyon ortamlarında sistem işlemiştir, ama, enflasyon ve faiz
yüksek olduğu sürece mortgage kredi hacminin düşebileceğini kabul
etmek gerekir.
İkincisi: "Hangi
dar gelirli bu faizleri ödeyebilir, faizler yükseldiği takdirde?"
deniliyor. Bir kere bu sistemin ödeme gücü olmayanlara hitap etmediğini
kabul etmek gerekir. Yani, ödeme gücü olmadığı hâlde insanlar, bu
sistemden yararlanarak konut kredisi alacaklar ve konut sahibi
olacaklardır diye düşünürsek, bu doğru bir şey olmaz, gerçekçi bir
yaklaşım tarzı sergilemiş olamayız. Eğer ödeme gücü varsa, ödeme kabiliyeti
varsa ilgililerin, bu krediyi alır ve konut sahibi olurlar.
Ben bir örnek yaptım,
mesela 50 bin YTL kredi alan biri, sabit faizi seçmişse ve faiz oranı
yüzde 1'se, almış olduğu kredi yirmi yıl vadeli ise ve bu 50 milyar lirayla
bir konut edinebilmişse, aylık ödeyeceği miktar 551 yeni Türk lirasıdır.
Bu, aşağı yukarı, şu andaki piyasa koşullarına baktığımızda… Bu
hesabı ben mayıs-haziran öncesi çıkarmıştım. O dönemde faiz oranları
yüzde 1 civarına inmişti, o varsayım altında değerlendirilmişti.
Demek ki, ayda 551 yeni Türk lirası o koşullarda bile ödeyebilecek
kabiliyeti yoksa birinin, bu krediyi alıp kullanamaz. Dolayısıyla,
dar gelirli, eğer asgari ücretliyse, başka geliri yoksa bu kredi mekanizmasından
yararlanabilmesini zor görüyoruz, başka bir birikimi yoksa, kırsal
kesimden veya yakınlarından ek bir desteği yoksa.
Sayın Ayvazoğlu,
"Çarpık kentleşmeye yol açmayacak mı, bu konut sorununu çözüm
piyasaya bırakıldığına göre bu çarpık kentleşmeye yol açmaz
mı?" dediler. Hayır; kanun bunun çözümünü getirmiştir. Kanun
diyor ki: "Eğer, konut, imar planına aykırıysa, bu mortgage kredisinden
yararlanamaz." Şu anda konut kredilerinde böyle bir sınırlama
yok, ama bu kanuna koyduk bunu.
İkincisi: İmar mevzuatına
aykırıysa, yine mortgage kredisinden yararlanamaz. Dolayısıyla,
bu kanunla birlikte kentler çarpık hâle gelmeyecek, aksine çarpık
bir yapılaşma olan Türkiye'deki kentleşmede düzen ortaya çıkacak,
düzenli bir kentleşme ortaya çıkacaktır.
Gayrimenkul değerleme
uzmanları dediğimiz bir yeni meslek grubunun statüsü belirlenmektedir.
Bunlar, aynı zamanda sorumluluk taşıyan kişiler olacaklardır ve
kredi alacak konutların imar planlarına uygun olup olmadığını, aynı
zamanda imar mevzuatına uygun yapılıp yapılmadığını rapor edecekler,
bu rapora göre bu konuta ya kredi verilecek veya verilmeyecektir.
Diğer taraftan, Sayın
Işık'ın soruları var. Bu kanunda pek çok değişiklik yapılmıştır ve
Sayın Ahmet Işık da çok sayıda soru sormuştur. Doğrusu, soruları yazmakta
biraz yetişemedim soruların temposuna. Yazılı olarak alıp yazılı
olarak cevabını bildireceğimizi hemen buradan ifade etmek istiyorum.
Sayın Aslanoğlu,
"Dar gelirlilerin peşinatları finanse edilerek, konut kredisi
verilebilir mi? Yani, örneğin, 100 bin yeni Türk lirası değerindeki
bir konutu alacaksa, bunun ortalama yüzde 25'ini, ilgilinin, peşin,
kendisinin yatırması lazım, yani kendi öz kaynağıyla karşılaması
lazım. Bu öz kaynağını, acaba, bir yerlerden desteklemek suretiyle,
ilgili dar gelirli insanları ev sahibi yapmak için aldığı krediyle
baş başa bırakamaz mıyız?" diyor.
Bu, sosyal bir politikadır.
Şu andaki yasada böyle bir düzenleme yoktur. Ama, herhangi bir yıl,
herhangi bir dönemde böyle bir sosyal politikaya ihtiyaç duyulursa,
bununla ilgili düzenleme yapılabilir, ayrı kanun çıkarılmasına
da gerek olmaz. O yıl yapılacak bütçe kanununa ilave bir madde koymak
suretiyle, buna benzer sosyal politikalar, bu kanundan yararlanmak
suretiyle, geçici bazı dönemler için her zaman devreye sokulabilir.
Sayın Aslanoğlu'nun
ikinci sorusu soru niteliğinde değildi, bir temenni niteliğindeydi.
Kendisine teşekkür ediyoruz.
Sayın Ekmekcioğlu'nun
yarım kalan sorusu: "Gelişmiş ülkelerin bir ürünüdür bu, geniş
ve yaygın bir orta sınıf oluşmadan mortgage işleyebilir mi?" deniliyor.
Ama, pek çok şey, gelişmiş ülkelerin bir ürünü olarak ortaya çıkmıştır
böyle değerlendirecek olursak. Fakat, bugün, bu müessese -mortgage
sistemi- hem gelişmiş ekonomilerde uygulanıyor hem de gelişmekte
olan ekonomilerde uygulanıyor. Dolayısıyla, sadece şu anda gelişmiş
ekonomilerin malıdır, onlara özgüdür diye değerlendiremeyiz,
tıpkı demokrasi gibi. Demokrasi de gelişmiş Batı ülkelerinin bir
ürünüdür, onların malıdır, başka yerde uygulanamaz denilemezse,
demokrasi artık insanlığın bir ürünüyse, insanlığa ait bir değerse,
aynı şekilde bu tip kurumlar da tüm ülkelerde uygulanabilmektedir,
demin ismini verdiğim gelişmekte olan ülkelerde uygulanabilmektedir.
Türkiye'nin konumu da, demin örnek olarak verdiğim ülkelerden daha
olumsuz değildir.
Sayın Koç, 20'nci maddeye
yönelik eleştiride bulundular. "Üç ay içerisinde konut kredileri
otomatik olarak mortgage kredisine dönüşecektir ilgili tüketicinin
rızası aranmaksızın. Bu, tüketici haklarına uygun mudur? Tüketici
haklarına, Tüketicinin Korunmasıyla İlgili Kanun hükümlerine
uygun olduğunu söyleyebilmek doğru olmaz. O hâlde ne olacak?"
diyorsunuz.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Teşekkür ederim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Önerinizi alabiliriz o konuda,
o konuda önerinizi alabiliriz.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yani, öneri vermek için o kadar şey ki…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Evet, galiba bu kadardı.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
süremiz doldu, teşekkür ediyorum cevaplarınız için.
Evet, tasarının tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Karar yeter
sayısı istiyorsunuz, tamam.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Maddelerine geçilmesini
kabul edenler…
Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı yoktur. Birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.34
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.48
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1159 sıra sayılı Tasarı'nın
görüşmelerine devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının maddelerine
geçilmesinde karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi maddelerine
geçilmesini tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım.
Tasarının maddelerine
geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir, karar yeter sayısı vardır.
Şimdi birinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 12'nci
maddeye bağlı 38/A, 38/B ve 38/C maddeleri dâhil 1 ila 19'uncu maddeleri
kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde
Anavatan Partisi Grubu adına Diyarbakır Milletvekili Muhsin Koçyiğit.
Sayın Koçyiğit, buyurun
efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapan Yasa Tasarısı'nın birinci bölümünü içeren 1 ila
19'uncu maddeleri üzerinde Anavatan Partisinin görüşlerini açıklamak
üzere söz almış bulunuyorum. Bu vesileyle yüce Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepimizin bildiği gibi, ülkemiz, hızlı nüfus artışıyla
birlikte, kentleşme olgusunu da yaşamaktadır. Ülkemizde genel nüfus
artışı yüzde 1,3; şehirleşme oranı ise yüzde 3,2'dir. Bu da göstermektedir
ki, şehirleşme olgusu mevcut konut açığıyla birleşince, konut talebinden
dolayı, konut açığı gittikçe artmaktadır. Tabii, bu konut açığını
artıran etmenlerin başında köyden kente göçler de gelmektedir. Köyden
kente göçler olduğu zaman büyük şehirlerin etrafında imar ve iskâna
aykırı yapılaşmalar, gecekondulaşmalar artmaktadır. Biz istediğimiz
kadar kentsel dönüşüm projeleriyle gecekonduları yıkıp buraya
sağlıklı konutlar yapsak da, eğer köyden kente göçü durduramazsak,
bu konut açığı gittikçe artar ve konut sorunu müzmin şekilde devam
eder.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Sayın Başkan, uğultu var.
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit,
birkaç saniyenizi rica edeyim.
Sayın milletvekilleri,
saygıdeğer arkadaşlarım; lütfen sükûneti muhafaza eyleyelim.
Buyurun.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla)
- Devlet Planlama Teşkilatının verilerine göre bugün ülkemizde
600 bin konut açığı vardır. Eğer önlem alınmazsa bu konut açığı 2015 yılında
1 milyona çıkacaktır. Bu bakımdan diyorum ki, konut sorununun çözümü
tarım sektörünün çözümüyle orantılıdır. Bu bakımdan, tarım sektöründeki
iş gücü fazlası belli bir plan, program ve eğitim çerçevesinde kentlere
yerleştirilmedikten, sanayiye, hizmet sektörüne getirilmedikten
sonra konut sorunu gecekondular vasıtasıyla devamlı artmaya devam
edecektir.
Aslında, konut sektörü
ülkemizde değil, yurt dışında da sorundur. Yurt dışında konut almak
isteyen bir kişi, o günkü gelirini değil, gelecekteki gelirlerini
de toplayarak, otuz yıl, kırk yıl vadeyle konut almakta ve konut kredisinin
taksitlerini ödemektedir. Bu bakımdan, ülkemizde de buna benzer
sistemlerin geliştirilebilmesi için öncelikle bir konut finansman
sistemi kurumlarının yaygınlaştırılması ve daha da önemlisi, konutu
alacak kişilere bir satın alma gücü kazandırılması gerekmektedir.
Özellikle ülkemizde yoksulluk sınırının 1 milyar 800 milyon, açlık
sınırının 580 milyon, ortalama memur maaşının 800 milyon, ortalama
emekli maaşının 600 milyon ve asgari ücretin 403 milyon olduğu bir
yerde insanların konut almasını bekleyemeyiz. Çünkü, bir insanın,
bir gelir sahibinin konut alabilmesi için gelirinin en fazla üçte
1'ini ödeyebilir. Bu bakımdan, bu veriler karşısında -demin Bakanımız
da bahsetti- dar ve orta gelirlilerin, maalesef, bugünkü gelirleri
karşısında konut sahibi olması mümkün değildir. Bu bakımdan, mortgage
sistemi dediğimiz konut sisteminin geliştirilmesi yerindedir,
Anavatan Partisi olarak da destekliyoruz. Ancak, sistemin tüm kurumlarıyla
oturması lazım. Bugünkü yapısıyla mortgage sistemi ölü doğmaktadır.
Öncelikle bu
"mortgage"ın üç tane ayağı vardır. Mortgage sisteminde,
bir: Kredi faizlerinin gelir vergisi matrahından indirilmesi lazım.
Bu sadece bugünkü yapısıyla, 1/1/2008 tarihinden itibaren ücretlere
değil, Gelir Vergisi Kanunu'nun 89'uncu maddesine göre, yıllık gelir
vergisi beyannamesi veren tüm gelir vergisi mükelleflerinin aldıkları
kredilerin faizlerinin gelir vergisi matrahlarından düşülmesi
lazım.
Bunun dışında,
"mortgage"la ilgili olarak, mortgage sisteminde tahvil çıkarıp
fon yaratan firmaların, kuruluşların bu tahvillerine devlet garantisinin
verilmesi lazım. Eğer bir devlet garantisi yoksa, tahvil çıkarıp bu
tahvillerin konut alıcılarına ve finansman kurumlarına, kuruluşlara
verilmesi mümkün değildir. Bu bakımdan, sistemin bu ayağının da yer
alması…
Üçüncüsü: Sistemde
konut alıcılığına aday olan mükelleflerin, tüketicilerin, müşterilerin
satın alma gücünün, gelirlerinin yükseltilmesi lazım.
Ancak bunların hepsi
birlikte olursa bu mortgage sistemi yerli yerine oturur ve işlerlik
kazanır.
Aslında, mortgage
sistemi, ilk uygulamaya geçileceği zaman, Genel Kurula geleceği zaman ertelendi. O zaman konuta olan
aşırı talepten dolayı konut fiyatları fiktif bir şekilde artmaya
başladı. O tarihlerde 40 milyar lira olan bir konutun fiyatı, fiktif
bir şekilde maliyetlere baskı yaparak 40 milyarlık konut fiyatı
100 milyar liraya çıktı. Yani, o günlerde çıkarılsaydı, kişiler,
40 milyara alacağı konutu, 40 milyar liralık krediye ödeyecekleri
parayla bugün sadece yükselen maliyetler üzerinde, gizlenen faizler
şeklinde, en azından konut başına 60 milyarlık faiz değil, sadece
fiktif fiyat farkı ödemek zorunda kalmışlardı. Bu, zamanında çıkmamasından
dolayıdır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; elbette konut sektöründe kredi verecek kuruluşlar
başta bankalardır. Ancak, bankalar bugünkü yapısıyla konut sektörüne
kredi veremez durumdadırlar. Çünkü, bankalarımızın yapısı sığdır.
Bankalar üzerlerinde çok fazla riskler taşımaktadır.
Risklerden birincisi:
Kredinin vadesiyle mevduatın vadesi arasındaki risk, faiz riski,
yapısal riskler gibi çok fazla risk vardır. Bütün bu riskler, bankalar
üzerinde taşıdığı zaman, konut sektöründe bir krize neden olabilir.
Bu bakımdan, öncelikle, bankaların üzerinde taşıdıkları bu risklerin
tümünün, bankalar -kendi- üzerinde, tüketiciler üzerinde ve konut
sektöründeki finansman kuruluşları arasında dağıtılması gerekir.
İşte, konut sektöründe çıkaracağımız finansman sisteminin, ipotekli
kredi sisteminin, yani "mortgage"ın bu riskleri bertaraf
etmesi lazım. Ancak, bugünkü yapısıyla -demin de bahsettim- mortgage
sisteminin bu riskleri bölüştürmesi, bertaraf etmesi mümkün değildir.
Çünkü, Maliye Bakanlığınca, IMF'in direktifleri doğrultusunda,
bütçede gelir kaybı olur korkusuyla, öncelikle faizler indirimi
kabul edilmemiş; ikincisi, mortgage sistemindeki kuruluşların
tahvillerinde devlet garantisi kaldırılmamıştır. Bu kuruluşlar,
doğal olarak, tahvil çıkaramayıp, devlet garantisinde satamayınca,
sistemin bu ayağı boş kalmıştır. Bu da sistemi olumsuz bir şekilde etkilemektedir.
Yine mortgage kanununun
22'nci maddesinde, ayıplı mallarla ilgili, Anavatan Partisi olarak,
bir düzeltme talebinde bulunuyoruz. Hepimizin bildiği gibi, ayıplı
mallar konusunda, Borçlar Kanunu'na ve Tüketiciyi Koruma Kanunu'na
göre, müteahhitlerin sorumluluğu beş yıldır. Oysa, bu kanunun
22'nci maddesinde, bankaların, finans kuruluşlarının verdikleri
kredilerden dolayı sorumlulukları bir yılla sınırlandırılmıştır
ve bu bir yılın, istiyoruz ki, diğer kanunlarda olduğu gibi, beş yıla
çıkarılması gerekir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; mortgage kanununun işlerlik kazanabilmesi, için
öncelikle, sadece ücretlilere getirilmekte olan indirimin bütün
gelir vergisi mükelleflerine teşmil edilmesi, yaygınlaştırılması
gerekir, bunun bir an önce yapılması gerekir. Bunun dışında, aslında,
bugüne kadar, konut sektöründe kredi veren kuruluşlar, bankalar
vardı. Bu, Tüketici Kanunu'na göre veriliyordu, hep tüketici kredisi
kapsamında veriliyordu bu. Bugün ise, bu Yasa değiştirilerek,
uzun vadeli ipotekli kredi olarak verilmekte. Ancak, bu yapısıyla
mortgage sistemi, tüketici kredisinin daha arkasındadır. Çünkü,
tüketici kredisinde, tüketici, krediyi aldığı zaman, istediği
zaman krediyi kapatıp -herhangi bir faiz, ücret ödemeden kapatıp-
yeni bir kredi alabilmekte. Oysa, bu yasa kapsamında, bir tüketicinin,
faizler düştüğü zaman, yüksek aldığı faizi kapatıp düşük faiz alabilmesi
için, bu tüketicilerden, yüzde 2'lik "erken ödeme ücreti",
"erken ödeme masrafı" adı altında bir masraf alınmaktadır,
bu da bunun maliyetini artırmaktadır. Maliyeti artırdığından dolayı,
tüketici, gidip, konut kredisi talebinde bulunmayacaktır. Bu bakımdan,
bu sistemin işlerliğinin kazandırılması için, tüm ayaklarının, aynı
anda, sağlam bir şekilde yere basması gerekir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; mortgage sisteminde, bir örnek vermek istersem, 100
milyarlık bir kredi kullanmak isteyen alıcının, öncelikle, bunun
yüzde 25'ini peşin ödemesi gerekiyor. Yani, 25 milyarı yoksa, 100
milyarlık krediyi alamaz, 75 milyarlık krediyi alamaz.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Koçyiğit, konuşmanızı tamamlayınız.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
100 milyarlık kredinin
25 milyarını peşin verdiğini düşünürsek, 75 milyarlık kredi aldığı
zaman, buna ayda 1 milyar 401 milyon para ödeyecektir. Bugün -demin
bahsettim- açlık sınırını, yoksulluk sınırını, asgari ücreti dikkate
aldığımız zaman, hiçbir tüketici, bugünkü şartlar altında, 1,5 milyarı
verip bir konut kredisi alamaz ve konut sahibi de olamaz. Bu bakımdan,
gerçekçi olalım, dar gelirlileri, fakirleri fukaraları gereksiz
yere hayale kaptırıp, onların konut almalarını hüsrana uğratmayalım.
Bu bakımdan, yasanın
daha gerçekçi tartışılması, daha gerçekçi verilerle desteklenmesi
ve daha işler duruma getirilmesi için, burada verilecek önergeler
doğrultusunda, bunun sağlam bir şekilde çıkarılması gerekir. Biz,
Anavatan Partisi olarak, bu konuda, maddeler üzerinde gerekli değişiklik
önergelerini vererek, yasanın en iyi şekilde çıkması, en iyi uygulanan
şekilde çıkması için gerekli katkıları sağlayacağız.
Bu vesileyle, bu finansman
kanununun bundan sonra kredi alacak tüm tüketicilerimize hayırlı
uğurlu olmasını diler, tüm yüce Genel Kurulumuzu saygıyla selamlarım.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Koçyiğit.
Birinci bölüm üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Bülent Baratalı.
Sayın Baratalı, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Baratalı, şahsınız
adına da söz talebiniz varmış. Onunla birlikte birleştiriyorum.
Buyurun.
CHP GRUBU ADINA BÜLENT
BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve şahsım adına görüşlerimi ileteceğim. Bu nedenle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dünden itibaren ve daha önce komisyonlarda, bilinen
isimle mortgage, bizim bulduğumuz bir isimle de Konut Finansmanı
Hakkındaki Kanun konusunda bütün konuşmacıları dinledim. Bu konudaki
teknik konularda, özellikle bu kanunun değiştireceği İcra İflas
Kanunu'nda, Borçlar Kanunu'nda, vergi kanunlarındaki değişiklikleri
burada görüştük.
Şimdi, bu yasanın işleyebilmesi
için çok önemli koşulların bir araya gelmesi gerekiyor. Bu yasa şimdi
keşfedilmiş bir yasa değil; özellikle Amerika Birleşik Devletleri'nde
uzun süredir uygulanan bir sistem, daha doğrusu. Bu sistemle, Amerikalıların
yüzde 65'i ev sahibi olmuşlar. Yalnız, bu süreç içinde, çoğu kez burada
sistem çökmüş, olağan üstü durumlarda facialar da yaşanmış ama, rakamsal
olarak yüzde 65 civarında, bu sistemle ev sahibi olmuş Amerikalılar.
Ancak, oradaki faiz oranlarına bakarsak yüzde 4,4'le yüzde 5 gibi
senelik bir faiz söz konusu.
Peki, daha önce, bu
sistemden önce konut yapılmadı mı Türkiye'de? Elbette yapıldı.
1947 yılından başlayan, Sosyal Sigortalar Kurumunun konut yapma girişimleri
var, MEYAK'ın var, Emlak Kredi Bankasının var, OYAK'ın var. Yine, 775 sayılı
gecekondu önleme belgesine göre yapılmış olan konutlar var, Toplu
Konut İdaresinin yaptığı konutlar var, yerel yönetimlerin, yerel
yönetimler, kooperatifler, şirketler ve Toplu Konut İdaresiyle
yaptığı konutlar var.
Türkiye'de konut açığının
679 bin olduğu ifade ediliyor. Konut sahipliği sayısı da yüzde
68'le 70 arasında değişiyor.
Toplu Konut İdaresi,
1985 yılından beri, 43.145 konutu kendisi yapmış, 944 bin konuta da
önemli krediler vermiş.
Peki, bitmiş konuta,
ipotek karşılığı, uzun vadeli, düşük faizli kredi bugüne kadar veriliyor
muydu? Evet, veriliyordu. Bu "mortgage" demek değil. Mortgage,
gayrimenkulün değerini sermaye piyasasında menkul değer olarak
bir sermaye piyasası aracı olarak kullanmak, yani gayrimenkulün
değerini menkule döndürmektir. Şimdi görüşmekte olduğumuz tasarıda
yalnız konut ipotek edilmektedir, başka hiçbir güvenceye, çeke, senede,
kefile ihtiyaç bulunmamaktadır. Yine, görüştüğümüz sistemde konut
dışı herhangi bir şeye sahip olmak mümkün değildir. Çünkü, iş yerlerini
bu sistem örtmemektedir. Yine, yalnız kişilere olanak verilmektedir,
kooperatifler bundan yararlanmamaktadır.
Bu sistemin geçerli
olabilmesi için, bence üç altın kural var. Türkiye'de var mı yok mu bu
kurallar, hep beraber bakmalıyız: Birincisi istikrar, diğeri düşük
faiz, diğeri de düşük enflasyon. Dün, sanıyorum, hazinenin yaptığı
ihalelerde nominal faiz yüzde 18 ile 19 aralığında gerçekleşti.
Dün, yine İş Bankasıyla yaptığımız görüşmelerde -en düşük kredi faizi
veren İş Bankasıydı- aylık 1,58'le kredi vereceğini söylüyor. Yani,
şimdi, bu kadar yüksek bir faiz ortamında bu sistem olur mu olmaz mı,
tartışmalıyız. Türkiye'nin istikrarı var mı yok mu, bunları da tartışmalıyız.
İkincisi, kredi faizlerine baktığımızda, kredi faizlerinin her
konuda yüksek olduğunu görüyoruz ve bu Hükûmet döneminde de başka
bir ilk olduğunu görüyoruz. 2002'de enflasyon yüzde 69 iken kredi faizlerinin
yüzde 59 olduğunu görüyoruz. Bu yıl 15-16'larda dolaşan faiz var;
ama, enflasyon hedefi de yüzde 4. Bunlar büyük bir çelişki, büyük bir
tenakuz. Biz de genel hatlarıyla beraber bu yasaya destek veriyoruz,
ama bunları da söylemek durumundayız.
Ben, Sayın Bakana iki
konuda bir teşekkür etmek istiyorum. Çünkü, burada bence doğruları
söyledi. Sayın Bakan "dar gelirlinin bu sistemle konut sahibi
olamayacağını" burada söyledi. Biz de aynı görüşteyiz. Çünkü,
dar gelirlinin bu sistemle konut sahibi olması mümkün değildir. Biraz
sonra neden olmadığını açıklamak istiyorum. O nedenle… Gazetelerde
"ev sahibi olma hayali kuran milyonlarca dar gelirlinin umutla
beklediği Mortgage Yasası yarın Mecliste görüşülmeye başlayacak"
deniyor. Sayın Başbakanın da bir demeci var: "Kira öder gibi ev
alma yasası çıkıyor" deniyor.
Değerli arkadaşlar,
görüyorum ki dünden beri, Sayın Bakanın konuşmaları daha doğru,
ama Sayın Başbakanın konuşması en azından doğru değil. O nedenle,
Sayın Başbakanın verdiği demeçlerde, halka verdiği umutlarda çok
dikkatli olması gerekir. Çünkü, insanlarımız birden umutlanır, müracaat
ederler, başaramazlar ve dolayısıyla, az önce yine bir soruya verdiği
cevapta olduğu gibi Sayın Bakanın, burada bankerzedeleri görürüz,
batık bankaları görürüz. O nedenle, dar gelirli bu modelle konut
sahibi olacak demek yanlıştır. Sayın Başbakanın, söylediklerini,
kendisinden, düzeltmesini rica ediyorum. En azından, Sayın Bakan
bu konuda aracılık yaparsa da çok mutlu olacağımı ifade ediyorum.
Şimdi, neden dar gelirli
bu sistemden yararlanamaz? Elimde, aldığım TÜİK rakamları var. Şimdi,
beş dilim olarak bölersek Türkiye'deki yaşayan insanlarımızı, birinci
dilim yüzde 20 en fakirler, millî gelirden aldığı pay 6,8; bunların
yararlanması mümkün değil. İkinci dilimde yüzde 20 fakirlerimiz
var, -ki, bunlara konut olanağı tanıyacağımızı söylüyoruz- bunların
da millî gelirden aldığı pay yüzde 11,3; yararlanamazlar değerli arkadaşlar.
Üçüncü dilimdeki yüzde 20 "orta direk" dediğimiz grubun
-varsa eğer, kaldıysa- onların millî gelirden aldığı pay yüzde 15,4;
yararlanıp yararlanamayacaklarını tartışırız; ama, iki tane
önemli gelir dilimi var ki, bunlar bu yasadan yararlanır değerli arkadaşlar.
Bunlar zenginlerimiz, millî gelirden aldığı pay 21,4; yararlanırlar.
Beşinci yüzde 20, en zenginlerimiz millî gelirden aldıkları pay
45,1; bunlar da yararlanırlar.
Yani, bu sistemi şöyle
belki savunmak mümkündür: "Bu bir reformdur." diyor Sayın Bakan.
Bu bir sermaye aracı, bir finansman aracı olarak belki savunulabilir,
ama dar gelirlinin bu yasadan yararlanacağını kimse savunamaz,
rakamlar ortada. O nedenle, belki şöyle söylemek gerekir değerli
arkadaşlar: Bu yasadan zenginler ile en zenginler yararlanabilir
demek daha doğrudur diye düşünüyorum.
Şimdi, Türkiye'de ortalama
memur maaşları 1.000 YTL civarında dolaşıyor. Demek ki, Türkiye'de
2 milyon 800 bin kamu görevlisi olduğunu düşünürsek, eğer bir miras
yoluyla bir şey kalmadıysa, büyük bir olanakları yoksa, 1.000 YTL maaş
alan 2 milyon 800 bin kamu görevlisi bu yasadan yararlanamaz. Zaten
dar gelirlilerin, hiç geliri olmayanların bu yasadan yararlanmaları
mümkün değildir. Çünkü, sistemin yürüyebilmesi için, konut sahibi
olmak isteyenin gelirinin en az 1/3'ünü bu sisteme ayırması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım
da söyledi, bizim de Plan Bütçeden geçerken ayrışık oylarda söylediğimiz
gibi, sistemin, kazanılmış hakları da geri alan yönleri var. Nedir
bunlar?
Bunlardan bir tanesi,
4077 sayılı Tüketiciyi Koruma Kanunu ve genel bir kanun olarak Borçlar
Kanunu'ndaki ayıplı malda hak düşümü süreleridir. Borçlar Kanunu'nda
ve az önce söylediğim Tüketiciyi Koruma Kanunu'nda ayıplı malda
rücu etme süresi -burada da bankaya diyelim, rücu edilecektir-beş
yıldır, ama bu yasa bunu bir yıla indirmektedir. Bunu da doğru bulmuyoruz.
Ayrışık oyda yazdığımız gibi, bugüne kadar olan sistemi altüst
eden, kazanılmış hakları ortadan kaldıran bir sistemdir.
Diğeri: Değişken ve
sabit faizde, şimdiye kadar olan sistemlerde erken ödemede herhangi
bir karşılık istenmiyordu, herhangi bir katkı istenmiyordu. Bu sistemde,
sisteme girdiniz, elinize bir para geçti, hemen ödemek istediniz,
o zaman, yüzde 2 ceza ödemeniz gerekmektedir. Bunun da, değerli arkadaşlar, düzelmesi gerekmektedir.
Diğeri, daha önceki,
kurumlardan kredi almış, şu anda ilişkiyi devam ettirenler arasında
bir sıkıntı olacaktır bu yasa yürürlüğe
girdiği zaman. Bu da -ki, üç ay içinde bunların bir tercih hakları olacaktır-
eğer, diğer sistemden yararlanan insanlar, bu yasa yürürlüğe girdiğinden
itibaren üç ay içinde "ben bu yasadan yararlanmak istemiyorum"
diye bir dilekçe vermezlerse, bu yasaya tabi olacaklardır. Bu da büyük
bir, önemli ölçüde bir hak kaybına ve verilmiş olan hakların geri
alınmasına neden olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
sistemin bu şekilde düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum. Belki,
sistem, aynen TOKİ'ye yapıldığı gibi, değişik katkılarla düzeltilebilir
diye düşünüyorum. Toplu Konut İdaresine biz önemli yetkiler verdik.
Toplu Konut İdaresi kendi imar planlarını kendi yapıyor, devlet,
Toplu Konut İdaresine bedava arsalar veriyor ve yan bir destekle
bunları yapmaya çalışıyor; ama, sosyal devletin bir görevi var, zenginlere
ve en zenginlere ev yapma görevi yok bence; onlar, zaten, her türlü
modelden kendini kurtaran değerli yurttaşlarımız ve kurtarıyorlar
da. Size bir örnek vereyim: Ankara'nın çok önemli, konut stokuna destek
veren önemli şirketlerinden birinin bugüne kadar yaptığı konut sayısı
20 bin. Genel kabulde, bu konutu 20 bin kişinin alması gerekir diye
düşünüyor insanlar, ama, bu konutu 8 bin kişi almış değerli arkadaşlar.
Varlıklı olan 8 bin kişi gitmiş, kişi başına iki buçuk konut almış,
dar gelirlilere bir şey kalmamış.
Eğer dar gelirliye
bir konut yapmak istiyorsa Hükûmet, bence, Batıkent modelini izlemelidir,
Türkiye Kent Kooperatifleri Merkez Birliğinin yaptığı konutları
izlemelidir ve onlara da destek vermelidir.
Elbette, yeni bir model
olarak gelmiş olan bu sistemin sakıncaları vardır, değişecek noktaları
vardır. Biz buna karşı değiliz. Ayrışık oyda söylediğimiz konular
da düzeltilirse... Bu kanun, zengin ve en zengini konut sahibi yapacaktır.
Bunun dışında kalanları da, umuyorum, diliyorum, önümüzdeki Cumhuriyet
Halk Parti iktidarında, örneklerimizden de görüleceği gibi, Cumhuriyet
Halk Partisi...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Baratalı, konuşmanızı tamamlayınız.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
1970'li yıllardan beri,
altyapısı yapılmış arsalar, ucuz konut gibi önemli projelere imza
atan Cumhuriyet Halk Partisi ve onların yerel yönetimleri, bu iktidarın
zengin ve en zengini dışında kalan kesime de konutlarını yapacaklardır.
Sonuç olarak, genel
bir kabulle, yasayı, söylediğimiz konuların düzeltilmesi şartıyla,
bir finansman sistemi olarak uygun bulduğumuzu ifade ediyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Baratalı.
Şahsı adına Samsun
Milletvekili Ahmet Yeni.
Sayın Yeni, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Konut Finansman Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Tasarısı üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz evvelki konuşmamda
mortgage sisteminin nasıl çalışacağını sizlere arz etmiştim. Şimdi
ise daha çok finansmanla ilgili kısımdan bahsetmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu işin esası uzun vadeli ve ucuz finansmandır. Bunu bulduğumuz takdirde
-ki, yöntemler bunu içeriyor- bu sistemin Türkiye'mizde de gayet iyi
bir şekilde çalışacağı söz konusudur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ülkemizde konut sektörüyle ilgili olarak yaşanan
önemli sorunların başında kaçak yapılaşma, niteliksiz konut üretimi,
plansız kentleşme, kayıt dışılık, kiraların yüksekliği gibi konular
gelmektedir. Bu sorunları besleyen en önemli faktör ise, köyden kente
göçle birlikte kentsel nüfus artışının yüksekliği nedeniyle bu
kentlerde konuta olan talebin artmasıdır. Hızlı nüfus artışı ve
kentleşmeyle birlikte, her yıl yeni konutlara olan ihtiyacın artması
ve özellikle deprem tehlikesinin getirdiği riskler dikkate alındığında,
zayıf durumdaki konutların güçlendirilerek nitelikli konutlarla
değiştirilmesi ve yeni ortaya çıkan konut ihtiyacının karşılanması
gerekliliği ifade edilmektedir.
Konut sorununa ilave
olarak, ülkemizde konut edinilmesinin mali piyasalardan yeterince
istifade edilmeksizin, kişinin kendi kaynaklarını kullanarak
gerçekleştirmesi bugüne kadar olmuştur.
Konut kredilerinin
genel seyrine bakıldığında, makroekonomik göstergelerin iyileşmesi
ve beklentilerin olumlu seyrinin katkısıyla bankacılık sektörünün
kullandırdığı konut kredilerindeki artışın devam ettiği görülmektedir.
Konut kredilerinde, 2004 yılının sonlarında belirgin olarak görülen
artış 2005 yılında ve 2006'nın ilk yarısında devam etmiş, ancak, daha
sonra kredi faizlerinin yükselmesiyle bu sistem yavaşlamıştır.
Sayın Başkan, değerli
üyeler; ülkemizde, mukayeseli olarak konut kredilerinin millî gelire
olan oranı son derece düşüktür. Özellikle 2005 ve 2006 yılları içinde
konut kredisi miktarlarında yaşanan artış dikkat çekici boyutta
olsa da, 2004 sonu itibarıyla yaklaşık binde 6 olan konut kredisi
miktarının millî gelire oranı 2005 yılı sonu itibarıyla yüzde
2,5'tur. Yaşanan artışa rağmen, bu oran birçok ülkeye göre oldukça
düşük seviyededir. 2005 sonu itibarıyla bakıldığında, konut kredilerinin
millî gelire oranı ABD'de yüzde 65, Avrupa Birliği ülkelerinde yüzde
46, Kanada'da yüzde 40 civarındadır.
Özellikle son yıllarda
Türkiye'de konut kredisi piyasasında hızlı bir gelişme yaşanıyor
olmasına rağmen, daha kurumsal ve modern finansman yöntemlerinin
kullanılabilmesine olanak sağlayacak düzenlemelerin yapılmasıyla,
bu piyasanın derinleşmesi ve yabancı ülkelerle karşılaştırılabilir
düzeye gelmesi mümkün olacaktır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; aynı çalışmaya göre, Türk bankacılık sektöründe
kullandırılan konut kredilerinin vade yapısı ise önceki dönemlere
göre uzamıştır. Sektörün 2005 yılı Eylül ayı itibarıyla kullandırdığı
beş yıla kadar vadeli konut kredilerinin toplamı 6,2 milyar YTL tutarındadır.
Bu tutar, toplam konut kredisi hacminin yüzde 63'ünü oluşturmaktadır.
Beş-on yıl vadeli krediler toplamı ise 3,1 milyar YTL olup, toplam pay
içindeki oranı yüzde 31,7 seviyesindedir.
Mevduat, genel olarak
diğer yöntemlere kıyasla daha ucuz bir finansman sağlamakla birlikte,
vadelerin kısalığı, uzun vadeli konut kredilerinin finansmanından
kaynaklanan risklerin yönetimini zorlaştırmaktadır.
Özetle ifade etmek gerekirse,
konut finansmanı konusunda Türkiye'de ciddi bir sıkıntı bulunması,
kredi kuruluşlarının karşılaştığı bu sıkıntılara paralel olarak
konut kredisi hacminin istenilen seviyelere ulaşamıyor olması,
dolayısıyla da ev sahibi olmak isteyenlerin dışarıdan kaynak sağlayamamaları
nedeniyle konut alımında zorlandıkları görülmektedir. Bu durumda
ise, konut sektörünün sağlıklı gelişimi için öncelikle finansman
sorununun sağlıklı bir çözüme kavuşması gerekmektedir.
Tüm bu gerekliliklerden
yola çıkılarak hazırlanmış olan Konut Finansmanı Sistemine İlişkin
Çeşitli…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yeni,
konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
AHMET YENİ (Devamla)
- …Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı'yla
gerekli yasal düzenlemelerin gerçekleştirilerek konut finansmanı
önündeki yasal engellerin kaldırılması ve uygun bir altyapının hazırlanması
amaçlanmıştır. Konut finansman sistemiyle, tasarruf fazlası olup
bunu değerlendirmek isteyen tasarruf sahiplerinin ellerindeki
paraların kredi kuruluşları aracılığı ile konut sahibi olmak isteyenlere
finansman sağlaması uygundur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu kanun tasarısına muhalefetin de desteği oldukça
yüksektir. Kendilerine teşekkür ediyoruz. İnşallah, topyekûn bir
şekilde, bu desteği sağlamak suretiyle, bu mortgage sistemi kanun
tasarımız da geçmiş olacak.
Sözlerime son verirken,
bir kez daha, tasarının hayırlara vesile olmasını temenni ediyor,
yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yeni.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bölüm üzerinde on beş dakika süreyle soru-cevap işlemi
gerçekleştireceğiz.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, konut
finansman sisteminin hayata geçmesiyle birlikte konut talebinde
oluşacak artışın ve inşaat sektöründeki canlanmanın kaçak yapılaşmaya
ve kayıt dışılığa etkisi ne olacaktır?
Bir diğer sorum: Ülkemizde
banka konut kredilerinin vadeleri kaç yıla kadar uzamaktadır? Yıllık
bileşik maliyetleri hangi oranlara ulaşmakta ve ödedikleri reel
faizler ne kadar olmaktadır? Konut kredilerinin hacminin diğer ülkelere göre
son derece düşük olmasının sebebi nedir?
Son sorum: Görüşmekte
olduğumuz tasarının hayata geçmesiyle birlikte, bir kısım ikincil
düzenlemelere de ihtiyaç duyulacaktır. İkincil düzenlemelerle
birlikte sistemin tam olarak hayata geçmesindeki öngördüğünüz süre
ne kadardır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın Ekmekcioğlu...
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Bakana iki soru
yöneltmek istiyorum:
Tasarının 24'üncü
maddesinde, faiz oranlarının sabit olarak belirlenmesi hâlinde,
sözleşmede yer verilmek suretiyle, bir ya da birden fazla ödemenin
vadesinden önce yapılması durumunda, konut finansmanı kuruluşu
tarafından, tüketiciden, erken ödeme tutarının yüzde 2'sini geçmeyecek
miktarda erken ödeme ücreti talep edildiği öngörülmektedir.
Böyle bir durum, borcunu
vadesinden önce ödeyen kişinin cezalandırılması anlamına gelmiyor
mu?
İkinci sorum: Bu tasarıda,
sabit ve değişken faiz kotası konusunda kredi kuruluşlarının tamamen
serbest bırakılması sizce yerinde bir davranış mıdır?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ekmekcioğlu.
Sayın Ayvazoğlu…
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Bütün dünyada, bankalar kullandırdıkları konut kredilerini
tahvile çevirip "mortgage fonları" denilen şirketlere
satmaktadır. Bu tahviller her yerde devlet garantisi altında olduğu
hâlde, tasarıda, fon kurucularının
ipoteğe dayalı menkul kıymete garanti verebilecekleri öngörülmüş,
ancak, hazine garantisine yer verilmemiştir. Böyle bir durum, sizce,
Türkiye'ye gelecek yabancı fonların ilgisini azaltmayacak mıdır?
Bir de, Sayın Bakan,
uygulanan ülkelerde bunun başarı oranı nedir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Ayvazoğlu.
Sayın Durgun…
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- İpotek karşılığı konut finansmanı sisteminde, konut kredisi veren
bankaların, kendi kaynakları yanında ipotekli kredi için tahvil çıkarması
da söz konusudur. Böylelikle, konut alanına daha çok kaynak ayrılabileceği
varsayılmaktadır. Oysa, bu tahvilleri satın alacakların, tahvillerin
vadesine ve faiz tutarına göre karar vereceği açıktır. Ülkemizde,
hazinemiz hâlen yüzde 20'ler civarında faizle bono ve tahvil satabilmektedir.
İpotekli kredi karşılığı çıkarılacak tahvillerin faizi, ancak hazine
tahvilleri faizinden yüksek olması hâlinde satılabilecektir. İpotek
karşılığı konut finansmanı sisteminin konut kredisini ucuzlatmayacağı,
tersine, bir miktar pahalı hâle getireceği ve sadece faiz yükü kaldırılabilenlerin
konut kredisi almalarını sağlayacağı açık iken, "krediler
ucuzlayacak, herkes ev sahibi olacak" şeklinde umut tacirliği
yapılmasına neden izin veriyorsunuz?
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Durgun.
Sayın Emek…
ATİLA EMEK (Antalya)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Tasarının 22'nci maddesine
göre, teslim edilemeyen ya da kusurlu teslim edilen konut için, müteahhit
ve kredi veren kuruluş, kredi kullanan kişinin toplam zararı kadar
değil, sadece kredi miktarı kadar sorumlu tutuluyor. Böyle bir düzenleme
sizce adil ve hakkaniyete uygun bir düzenleme midir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Emek.
Sayın Akdemir…
VEZİR AKDEMİR (İzmir)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkanım, aracılığınızla
Sayın Bakana soru sormak istiyorum: Mortgage sisteminin uygulandığı
bütün ülkelerde ilk kez konut alanlar teşvik edilmektedir. Kanun taslağının
ilk hazırlanmasında bir kereye mahsus olmak üzere 100 bin YTL'ye kadar
olan kısım için gelir vergisinden muaf tutulacaklardı. Serbest meslek
mensupları bu kısmı vergilerinden mahsup edecekti, kredi kullanan
kişi bordrolu ise muaf tutulan kısım kişinin maaşına eklenecekti.
IMF'nin direktifiyle bu düzenleme tasarıdan çıkarılarak vergi
teşviki gerçekleştirilemedi. Düşük gelirli insanlar sistemden
yararlanamıyorlar. Sizce bu hâliyle mortgage sisteminin şu anda
bankalardan kullanılan konut kredisinden ne farkı vardır? Bu farkı
izah edebilir misiniz?
Bir başka sorum daha
olacaktır: Şu anki Toplu Konut İdaresinin hazineden aldığı arazilerin
bir kısmını…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Baloğlu…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Konut kredisi bugünkü
uygulamada sabit faiz olarak uygulanıyor. Faizlerin yükselmesi
söz konusu olsa bile, bu, kredi alana yansıtılmıyor. Bu yeni getirilen düzenlemede
ise sabit faiz yerine bir seçenek getiriliyor, değişken faiz seçeneğine
de yer veriliyor. Kredi kullanan kişi bu seçim aşamasına geldiği
zaman -yani, sabit faiz seçeneği ile değişken faiz seçeneğine-
bankaların "sabit faiz kotamız doldu, size ancak değişken faizli
kredi verebileceğiz" biçiminde bir yanıtı yaygınlaşırsa, bunun
önüne nasıl geçilecek? Bu konuda niye bir düzenlemeye tasarıda
yer verilmiyor ve bankaların baskıları mı bu tür bir düzenlemeye
neden oldu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Baloğlu.
Sayın Koçyiğit…
MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır)
- Teşekkürler Sayın Başkanım.
Sorumu yöneltiyorum:
Sayın Bakanım, eski konutlar ve babadan kalma arsası üzerine konut
yapanların, bitirenlerin bu konutları için kredi alma imkânları
var mı, bu yasa kapsamı içerisinde?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Bakanım, tahvil ihraç eden, içeriden tahvil satın
alan, kredi veren bir konut finansman kuruluşu içeriden tahvil ihraç
ettiyse yerli sermaye bunlara vergi verecek. Ama, aynı kurum dışarıdan
kredi alırsa bir şekilde vergi vermeyecek. Bu açıdan, dışarıdan kendini
fonlayan kurum yüzde 10 daha ucuz fonlayacak, içeriden kendini fonlayan
kurum ise yüzde 10 daha fazla bir maliyetle karşılaşacak. Bu, hak mıdır?
Yani, her iki kurum da konut fonluyor. Dışarıdan fonlama ile içeriden
fonlama arasındaki bu maliyet farkı hakikaten yarın büyük sorun
açacaktır.
İkincisi, bu kurulacak
finansman kurumlarında, konut finansman kuruluşlarında bunun iznini
BDDK mı verecektir? Yani, burada kuruluş koşulları nedir?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sorulara Sayın Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcımız cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Ahmet Işık'ın
dört sorusu var. Bu sorulardan birincisi, "mortgage"ın kayıt
dışılığa etkisi diyorlar. Gerçekten, kayıt dışılığı ortadan kaldıracak
bir yapısı vardır. Çünkü, mortgage kredileri ilgili gayrimenkulün
veya konutun satış değeri için referans olacaktır. İnşaatı yapanların
satış hasılatları zaten bu kredi mekanizmasıyla ortaya çıkmış
olacağı için bu inşaatı yapanların giderlerini de doğru göstermeleri
gerekecektir. Dolayısıyla, kullandıkları demir, çimento ve diğer
malzemeleri belgeli olarak alacaklardır, belgeli olarak kaydedeceklerdir.
Aksi takdirde, giderlerini ne kadar belgesiz yaparlarsa, yani,
malzeme dönüşü ne kadar çok belge dışında cereyan ederse ilgili kişinin
geliri fazla olacağından daha yüksek vergi ödeyecektir. Bunu caydırmak
için sistem, tüm sektörleri kayda alıyor, başta inşaat sektörü olmak
üzere, zincirleme olarak diğer sektörleri de bu kapsam içerisine
çekiyor.
Diğer taraftan
"Vade ve faiz oranları ne kadar iner?" deniliyor. Yeni bir finansman
kaynağı oluştuğu için vadelerin bu sistemle uzayacağı, faizlerin
de düşeceği varsayılabilir. Çünkü, bankalar şu anda kullandırdıkları
kredilerin kaynağı olarak ya mevduata başvuruyorlar veya yurt dışı
kredilerine başvuruyorlar. Mevduatta vade çok kısa olduğu için
kredi vadesiyle mevduat vadesi arasında uyumsuzluk oluyor. Dışarıdan
kredi bulduklarında da kur riski ortaya çıkıyor. Bu sistemde, menkul
kıymete dönüştürme ve oradan kaynak temin etme imkânları ortaya çıkacağı
için, hem vadeler uzayacaktır hem faizler düşecektir. Ancak, bunun
kısa dönemli bir etki olduğunu düşünmemek lazım. Mortgage sadece
2007 yılının bir düzenlemesi değildir, Türkiye'nin on yıllar, yirmi
yıllar boyunca uygulayacağı bir sistemdir ve bu ülkede yaşayan
herkesin hayatının bir parçası olacaktır. Bunun etkileri de zamanla
yerleşecek ve zamanla oluşacaktır.
Konut kredi hacmi,
evet gelişmiş ekonomilerde daha yüksek. Mortgage kredisi uygulayan
ülkelerde konut kredi hacmi çok yüksektir. Türkiye'de de son dört yıldır
artmaktadır. 460 milyon yeni Türk lirasıyken dört yıl önceki konut
kredileri, şimdi 23 milyar yeni Türk lirasını aşmış durumdadır, ancak
bu da gayrisafi millî hasılanın sadece yüzde 4,5'u yapmaktadır ki,
"mortgage"ı uygulayan ülkelere göre bu kredi hacmi çok düşüktür.
Biz de bu yasa yürürlüğe girdikten sonra kredi hacminin zamanla artacağını
düşünebiliriz.
"İkincil düzenlemeler
ne zaman tamamlanacak?" diyor. İkincil düzenlemeler zaten şu
an itibarıyla hazır durumdadır. İlgili kurumlar hazırlıklarını
zaten yapmışlardır tasarı Plan Bütçe Komisyonundan geçtikten sonra.
Hemen bu ikincil mevzuat yayınlanabilecek durumdadır.
Sayın Ekmekcioğlu,
sabit faiz, erken ödeme ücretinden söz ettiler. Erken ödeme ücretinin
varlığı, aslına bakarsanız, erken, sistemde faiz oranlarının daha
düşük uygulanmasına imkân sağlayacaktır, çünkü, bankalar krediyi
verdikten sonra, bu kredinin kaynağını temin edebilmek maksadıyla,
ellerindeki ipoteklere dayalı olarak tahvil ihraç edeceklerdir.
Verdikleri kredinin vadesine göre tahvil ihraç ettikleri için, bu
sefer ihraç ettikleri tahvillerle verdikleri kredinin vadesinde
erken ödeme dolayısıyla öngörülmeyen bir sonuç çıktığında, bankalar
açısından ilave maliyetler ortaya çıkacaktır. Böyle bir durumda
erken ödeme ücretinin oluşması, bankaların bu riskten kurtulmalarını
ve erken ödemeyen tüketiciler de dâhil piyasadaki genel faiz oranının
düşmesine etki yapacaktır. Erken ödemenin maliyetini de sadece
erken ödeyenler üzerinde bırakacaktır.
"Sabit-serbest faizde
kredi kuruluşlarının serbest bırakılması doğru mudur?" deniliyor.
Yani "Sistemde hem serbest faiz oranı var hem sabit faiz oranı
var. Bu durumda, bankaları kendi başına bırakmamak, belli sınırlar
içerisinde hareket etmesine imkân sağlamak doğru olmaz mı?" deniliyor.
Aslında burada hareket serbestliği bankaya verilmemiştir, hareket
serbestisi aslında krediyi alacak tüketiciye verilmiştir, yani,
krediyi sabit faizli mi kullanacağını, serbest faizli mi kullanacağını
seçecek olan banka değildir, doğrudan doğruya tüketicinin, konut
alacak kişinin kendisidir. Ancak, fiilî durumlar nedeniyle bankalarda
bir olumsuzluk çıkar mı? Bu konularla ilgili zaten hem Sermaye Piyasası
Kurulu hem Bankacılık Denetleme Düzenleme Kurulu gerekli denetimleri
ve kontrolleri yapacaktır. Bankacılık sisteminde olumsuz gelişmeler
ortaya çıkma eğilimi gösterirse, bununla ilgili denetleme ve düzenleme
görevleri, rolleri vardır. Bunu ikincil mevzuatlarda da, diğer idari
denetim yollarıyla da yapabilirler.
Sayın Ayvazoğlu
"Hazine garantisi yok, yabancı fonların ilgisini azaltmaz
mı?" diyor. Aslına bakarsanız bu sistem pek çok ülkede uygulanıyor,
ama, hazine garantisi sadece Amerika Birleşik Devletleri'nde var,
onun dışında hiçbir ülkede yoktur. Yani, hazine garantisinin olmadığı ülkelerde
de sistem işlemektedir ve yabancı fonlar da yoğun ilgi göstermektedirler.
Bizce sistemin yapısı zaten kendi garantisini oluşturmaktadır.
İlave, ek olarak hazine garantisi sağlayıp her riski hazinenin üzerine
yıkarak bir yeni yapının ortaya çıkarılması ileride sorunlar
oluşturabilir. Onun için, hazine garantisinin dışında duralım diye
düşündük. Doğrusu budur.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - "Başarı oranı" demiştim. Başarı oranı var mı?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Bütün ülkelerde başarılı.
Mesela, Avrupa'da hiçbir ülkede hazine garantisi yok ve başarıyla
uygulanıyor.
Sayın Durgun "Bankalar
tahvil çıkaracaklar, hazine yüzde 20'yle bono, tahvil çıkarıyor,
konut kredisi, böylece tahvil piyasasıyla ilgili belli bir talep
hacmini varsayarak bunu söylüyorsunuz, dolayısıyla, hazinenin
tahvil ihracıyla bağlantılı olarak, aslında konutlarla bağlı bir
tahvil ihracı da piyasayı daraltacaktır veya ihracın miktarını
artıracağı için faizleri yükseltmez mi?" deniliyor.
Uzun vadeli fonların
gelmesi burada sağlanacaktır. Yani, bu sistem, "mortgage"a
dayalı tahvil sisteminin dünyada ayrı bir müşteri portföyü vardır.
Buna özel ilgi duyan, hazine tahvili dışında, diğer borsa enstrümanları
dışında, özellikle mortgage sistemi bünyesinde çıkarılan tahvillere
ilgi duyan ve buna yatırım yapan kurumsal yatırımcılar vardır dünyada.
Özellikle de emeklilik fonları her ülkede bu tahvillerden ararlar.
Dolayısıyla, birbirine tam rakip, birbirinin piyasasını daraltacak,
buna göre faiz yarışına işi sokacakmış gibi düşünmemek gerektiği
kanaatindeyim. Nitekim, bu yasalaşma süreci içerisinde de çok sayıda
uluslararası kurumsal yatırımcı Türkiye'ye gelmiştir, değişik görüşmeler
yapmıştır, Türkiye piyasasını yakından takip etmektedirler.
Sayın Emek, "Bankalar
sadece kredi verdikleri miktarlarla sorumlu oluyorlar. Yani, eğer
bankalar şu konuttan alırsan mortgage kredisi vereceğim diye yönlendirme
yaparlarsa, bu takdirde bankaların da kusur sorumluluğu ortaya
çıkıyor. Bankalar da sorumluluk üstlenmiş oluyorlar, ama bu sorumluluğun
sınırı verdikleri kredi kadardır. Dolayısıyla neden konutun tamamından,
değerin tamamından sorumlu olmuyorlar da, verdikleri kredi kadar sorumlu oluyorlar. Bu adil mi?" diyor.
Bence bu adildir, çünkü, müteahhidin bu inşaatın tamamıyla ilgili
sorumluluğu zaten devam ediyor, ama banka yönlendirme yaptığı zaman
ikinci bir sorumluluk da bankaya yüklüyoruz, yani müteselsil bir
sorumluluk var hem bankanın hem de müteahhidin. Müteahhidin sorumluluğu
tam bir şekilde devam ederken, bankalara sadece verdiği krediyle
orantılı bir sorumluluk yüklüyoruz ki, bu, tüketicinin haklarının
kaybolmasını da engelleyecek hem de adalete de uygun düşecek bir
düzenlemedir.
Sayın Akdemir,
"her ülkede ilk kez konut alanlar teşvik ediliyor. Bu vergi teşvikiyle
ilgili madde, işte IMF talimatıyla çıkıyor" gibi bir ifade kullandılar.
Ancak, şu anda tasarının içerisinde o madde var. Ücretlilere yönelik
madde devam ediyor. Bu maddenin daha önce değişik zeminlerde, piyasada
tartışmaları oldu. Bu madde, tasarı metninde kalacak mı, çıkacak
mı diye tartışmalar oldu, ama, takdir Meclisin olduğu için, yani sizlerin
olduğu için o konuda ben bir şey söylemeyeceğim.
Mevcut konut kredisinden
farkı nedir? Bir kere kredinin finansmanı açısından mevcut konut
kredilerinden büyük bir farklılık taşıyor. Mevcut konut kredilerinde
bankalar topladıkları mevduatla veriyorlar veya dışarıdan aldıkları
kredilerle veriyorlar. Şimdi ise konuta ipotek koyuyorlar ve bu
ipotekler menkul kıymete dönüştürülüyor, tahvile dönüştürülüyor,
borsada işlem yapıyor, oradan finanse ediyorlar. Yani, ikincil bir
piyasa ortaya çıkıyor. Bu ikincil piyasanın doğuşu açısından, işleyiş
biçimi açısından konut kredisinde olmayan yeni bir finansman modeli
ortaya çıkıyor.
Tüketici açısından
ne fark eder, derseniz, benim şahsi kanaatim, piyasalarda, bankalarda,
kredi kuruluşlarında eğer bu mortgage sistemiyle ilgili bu düzenlemenin,
yasanın çıkacağıyla ilgili bir umut, hatta çıkacağıyla ilgili
beklenti kesin olmasaydı, konut kredilerinin bu hacimde yükselmesi
de mümkün değildi. Bu sistemin devreye gireceğiyle ilgili beklentiler
ve umutlar nedeniyledir ki, bankacılık sektörü konut kredisi vermeye,
konut kredisi hacmini yükseltmeye devam etmektedir, çünkü, şu andaki
kaynak yapısına göre, öyle 400 milyarlık bir konut kredisini 23 katrilyon
liraya çıkarması mümkün olamazdı bankaların. Yani, sistemin, Türkiye'de
kalıcı olarak bir konut kredisi sisteminin var olmasını sağlayan
bir mekanizmadır bu. On yıl sonra da, yirmi yıl sonra da Türkiye'de konut
kredisi sistemi, yüksek oranlarda, yüksek hacimlerde, hatta kredi
portföyü içerisinde en büyük ağırlığı teşkil edecek boyutta işlemeye
devam edecektir, var olacaktır. Bu, bu sistemin devrede oluşu sayesinde
gerçekleşecektir.
Evet, Sayın Baloğlu…
"Sabit-değişken faiz bağlantısında, bankalar, değişken faiz
kotamız doldu derse, ne olur? Düzenleme yapılmalı değil mi?" Bu
konularla ilgili ikincil düzenlemeler zaten kurum tarafından,
Sermaye Piyasası Kurulu tarafından yapılacaktır.
Sayın Koçyiğit,
"kendi arsasına…" Öyle anladım sorunuzu.
MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır)
- Evet.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - "Kendi arsasına konut
yapmak isteyenler de mortgage kredisi alabilecekler mi?" Yani,
arsası var, ama, kendisi arsasına konut yapmak istiyor. Evet, mortgage
kredisi alacaklar. Aldıkları krediyle arsalarına konut yapabilirler.
Sayın Aslanoğlu,
"İçeriden alınan fonlarda vergi, dışarıdan alınan fonlarda vergi
yoktur. Bu, adaletsizlik oluşturmayacak mı?" Vergi mekanizmasının
eşit işlemesinin her zaman adil bir yöntem olduğunu söyleyebiliriz.
Ancak, bu sistem açısından, kredilerin kaynağı açısından olaya baktığımızda,
evet, içeridekilerde vergi maliyeti var, ama, bankaların dışarıdan
alacağı fonlarda da kredilerde de kur riski vardır her zaman için,
ama, vergileme açısından, doğrudur, yerli, yabancı, vergi karşısında
eşit olmalıdır.
Evet, teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
açıklamalarınız için teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci madde üzerinde iki adet önerge
vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekten
olan, "Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 1. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk
Çelik |
Mehmet
Özlek |
Cemal
Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 1.
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından
kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının
takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir
veya haciz yoluna başvurulabilir."
BAŞKAN - Diğer
önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1159 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 1. maddesinin metinden
çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Süleyman
Sarıbaş |
Hüseyin
Güler |
İbrahim
Özdoğan |
|
Malatya |
Mersin |
Erzurum |
|
Muharrem Doğan |
Dursun Akdemir |
Hüseyin Özcan |
|
Mardin |
Iğdır |
Mersin |
|
Selami Yiğit |
Hasan Özyer |
|
|
Kars |
Muğla |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Güler
buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekili
arkadaşlar, önergem üzerine söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Aslında, uzun zamandan
beri kulağa çok hoş gelen bu mortgage, kamuoyunun dahi bilgi sahibi
olmadan, ama, sömürüye de son derece müsait olan mortgage kanunu
üzerinde değişiklik önergesi üzerine söz aldık.
Biz diyoruz ki, Türkiye'nin
bu kadar temel sorunları varken, gelir dağılımı sorunu varken, bu
mortgage kanunu, pratikte sosyal devlete uygun olmayan, sadece
alım gücü yüksek olan insanlara yaranacak bir sistem. Halbuki, Türkiye'nin
temel sorunu konut sorunu değil, barınma sorunu. Mülkiyetçilik
açısından baktığımızda, Türkiye'nin, daha doğrusu Türk toplumunun
temel öğelerinden bir tanesi barınma, ikincisi ulaşım dediğimiz
araba. Bunlar, mülkiyetçilik açısından, Türk toplumu açısından çok
değer verilen bir kavram, ama, hepimiz çok iyi biliyoruz, bu sistemin
pratik hayatta yürümeyeceğini, pratik hayatta Türk toplumunun
yüzde 20'si diyebileceğimiz 13 milyon insanı yeşil karta bağımlı
olan, geriye kalan yüzde 40'ının da, hep söylediğimiz burada
"Türk'üz, doğruyuz, borçluyuz." denilen bir unsurda, bu sistem
içerisinde borçlu olan büyük bir kitleye baktığımızda, bu mortgage
kanunu kendisini ne kadar ilgilendirecek, düşünüyorum, ama, siz,
siyaseten, bu konut sorununu çözmek gibi bir siyasi argüman olarak
kamuoyunda paylaşacaksınız. Nihayetinde, bu yıl seçim dönemi.
Türk halkına vereceğiniz mesaj da net. Gerçi, Sayın Bakan, kısmen,
bunu bir derece, herkese konut değil de, daha çok yüzde 25 tasarrufu
olan ve bundan sonra bu faizi ve anaparayı ödeyebilecek sürekli geliri…
Böyle baktığımızda, Türkiye'deki çalışma hayatına baktığımızda
süreklilik açısından, gelecek korkusu olan bir toplumun, bu sistemde
uzun vadeli borcunu ödeyebilecek bir gelirinin yoksunluğunu görüyoruz.
Bu yüzden, buradan Türk halkına şunu seslenmek istiyoruz. Kulağa
hoş gelse de, kamuoyunca, sakın, bu konut sorununun çözümlenmesinden
dolayı, siyaseten, iç malzeme olarak kullanılmaktan öteye gitmeyecektir.
Biz de diyoruz ki, Türkiye'nin temel sorunu, bir, nüfus planlaması;
iki, Türkiye'deki nüfus hareketlerini göz önünde bulundurduğumuzda,
Türkiye'nin konut değil, tam tersine, Türkiye'nin yeniden yapılanma
dediğimiz şehirleşmeye ihtiyacı var. Böyle bir, sadece, bu
"mortgage"ın belirli, kamuoyunda, daha doğrusu büyük illerde,
arsa sorunu olan yerlerde sadece ranttan öteye gitmeyecek bir anlam
ifade etmeyecektir, ama, eğer biz bu yaraların sarılmasını istiyorsak,
Türkiye'ye yeniden şehirleşme planını dayatmak zorundayız, yapılandırmak
zorundayız. Nihayetinde, bakıyoruz, İstanbul büyük bir sorun, her
geçen gün, işte üç dönemdir de AKP anlayışı içerisinde bir siyasi
iradeye, yerel birimler arasında siyasi bir iradeye sahip, ama, bugün,
Sayın Başbakan yasaklamayı önermekte. O zaman bu neyi çözecek? Birkaç
kişinin ikinci konut edinmekten başka ne elde edebilecek? Çünkü, bu
kadar gelir dağılımının bozuk olduğu bir yerde, bu kadar nüfusun
hareketli olduğu bir coğrafyada yaşıyoruz. Tabii ki, Türkiye'de
temel sorunlar açlık ve yoksulluk. Bu doğrultuda, yaratılacak bu
duygunun, halk tarafından, inanıyorum ki, bireysel anlamda düşünmeyecek,
toplumsal olarak değerlendirilmesi gerekmekte.
Biz önergeyle şunu
söylüyoruz Anavatan dönemi olarak, bu ülkenin, yeniden önünü görebilecek
beş yıl veya on yıllık yeniden planlar dediğimiz şehirleşme. İkincisi, Türkiye'deki
gelir dağılımının düzeltilmesi. Üçüncüsü, devletin, sosyal
devlet anlayışı içerisinde, konut sorunundan çok barınma sorunu
var. Nihayetinde, Mersin'den örnek vermek istersek, öyle ciddi bir
beton yığınına, o güzelim, böyle limon bahçeleri
ve portakal bahçeleri, bugün ise, sadece, o rantın kurbanı dediğimiz
beton yığınlarıyla doldu. Herkesin ikinci, üçüncü konutunun olduğu yerde
yüzde 30 fazlalık var Mersin'de. Ama, buna rağmen hâlâ ciddi anlamda
beton yığınlarıyla Mersin yok edilmekte. Biz de diyoruz ki: Türkiye'nin
eğer şehirleşme planı yapılırken yeniden mezrasını, köyünü ve
özellikle büyük megapol dediğimiz İstanbul, Ankara, İzmir gibi şehirlerde
yeniden bir şehirleşmenin altyapısı yaratılmalı. Bu süreç içerisinde
kamu hizmeti topyekûn gitme şansını yakalar. Gerek özellikle bizim
Çukurova'da verimli araziler dediğimiz arazilerin dahi korunması
bu vesileyle korunmuş olur.
Kamuoyuna hoş gelen
ve kulağa da hoş gelen bu konut sorununun şu andaki çıkan…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Tamamlıyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Kısaca, bu mortgage
kanununun ülkenin konut sorununun çözülmesi için bir vesile olmayacağını
düşünüyoruz. Ama, uluslararası fonların -Sayın Bakan da burada
itiraf ediyor- eğilimi, yani, kısaca, çayın taşıyla çayın kuşunu
vurma misali, Türkiye'deki yaratılacak potansiyel ranttan yine
çok uluslu firmaların burada ülkemin rantından faydalanacağı görülmektedir.
Biz, Anavatan olarak,
mortgage kanununun yine de toplumun sorununa kısmen de olsa çözüm
getireceğini biliyoruz; ama, yeterli olmadığını görüyoruz. Bu
vesileyle, ülkede yaşanılacak bu süreçte, konut sorunundan çok
sistem olarak bakmakta fayda var diye düşünüyoruz. Bu ülkedeki yaşanılan
sıkıntıları da göz önünde bulundurduğumuzda bu kanunun yine de sizin
çoğunluğunuza istinaden çıkacağını biliyoruz.
Hayırlı uğurlu olmasını
diliyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 1. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik (Bursa) ve arkadaşları
Madde 1. 9/6/1932 tarihli
ve 2004 sayılı İcra ve İflas Kanununun 45 inci maddesine birinci
fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan
konut finansmanından kaynaklanan rehinle temin edilmiş alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının
takibinde, rehnin paraya çevrilmesi yoluyla takip yapılabilir
veya haciz yoluna başvurulabilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu Kanun
Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan
alacaklarının söz konusu finansman sistem içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa,
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun
Tasarısında "yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 1'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2'nci madde üzerinde
bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 2. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mehmet Özlek |
Cemal Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 2. 2004 sayılı Kanunun
128 inci maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"İcra dairesi, 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan
konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının takibinde, satışı
istenen taşınmaz için kıymet takdirini, aynı Kanunun 22 nci maddesinin
birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki verilmiş kişi veya kurumlara
yaptırır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT
AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının "yapı
kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin edilmiş
alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma izni alınma"
şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur.
Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 2'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3'üncü madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılmasına Hakkında Kanun Tasarısı"nın 3. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mehmet Özlek |
Cemal Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 3. 2004 sayılı Kanunun
128/a maddesine birinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından
kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, birinci fıkra uyarınca yaptırılmasına
karar verilen bilirkişi incelemesi, aynı Kanunun 22 nci maddesinin
birinci fıkrasının (r) bendi uyarınca yetki verilmiş kişi veya kurumlara
yaptırılır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT
AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun tasarısının bahsi geçen
maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin edilmiş alacakları
ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının söz
konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkân verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma izni alınma"
şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur.
Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 3'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4'üncü madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 4. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Resul Tosun |
M. Kerim Yıldız |
Cemal Uysal |
|
Tokat |
Ağrı |
Ordu |
|
Mehmet
Özlek |
Faruk
Çelik |
|
|
Şanlıurfa |
|
|
Madde 4. 2004 sayılı Kanunun
134 üncü maddesine ikinci fıkrasından sonra gelmek üzere aşağıdaki
fıkra eklenmiştir.
"2499 Sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından
kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacakların takibinde, ikinci
fıkrada yer alan
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT
AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun Tasarısının bahsi geçen
maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının "yapı kullanma
izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin edilmiş alacakları
ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının söz
konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkân verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma izni alınma"
şartı yoktur.
Dolayısıyla,
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur.
Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 4'üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5'inci madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 5. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Mehmet Özlek |
Cemal Uysal |
|
|
Şanlıurfa |
Ordu |
|
M.
Kerim Yıldız |
Resul
Tosun |
|
|
Ağrı |
Tokat |
|
Madde 5. 2004 sayılı Kanunun
149/a maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun
38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından
kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, ikinci
fıkrada yer alan
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT
AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu
Kanun Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan
alacaklarının söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkân verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa, varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki
varlıklar için Kanun Tasarısında "yapı kullanma izni alınma"
şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur.
Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yeter sayısı istiyorum.
BAŞKAN - Kabul edilen
önerge istikametinde 5'inci maddeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısını arayacağım.
5'inci maddeyi kabul
edilen önerge istikametinde kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar
yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.05
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.15
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1159 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 5'inci maddesinin
oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı. Şimdi 5'inci maddeyi
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
5'inci maddeyi kabul
edilen önerge istikametinde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler...
Kabul etmeyenler... Karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
6'ncı madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 6. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
A. Yüksel Kavuştu |
|
Bursa |
Konya |
Çorum |
|
Murat Yılmazer |
Fehmi Uyanık |
|
|
Kırıkkale |
Diyarbakır |
|
Madde 6. 2004 sayılı
Kanuna aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.
"Geçici Madde 8-
Bu Kanunun 128 inci maddesinin üçüncü fıkrası ile 128/a maddesinin
ikinci fıkrasının yürürlüğe girmesini izleyen üçüncü yılın sonuna
kadar 2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesi birinci
fıkrasında tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar
ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının
takibinde, taşınmaz için kıymet takdiri veya bilirkişi incelemesi,
Sermaye Piyasası Kanununun 22 nci maddesinin birinci fıkrasının
(r) bendi uyarınca gayrimenkul değerleme faaliyeti konusunda yetki
verilmiş kişi veya kurumların yanı sıra diğer uzman bilirkişiler
marifetiyle de yapılabilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının "yapı
kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin edilmiş
alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa,
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun
Tasarısında "yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 6'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
7'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
8'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9'uncu madde üzerinde
bir önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 2499 sayılı Kanunun
13/A maddesinden sonra gelmek üzere 13/B maddesini ekleyen 9 uncu
maddesinin, (son fıkrasının) birinci cümlesinin Kanun Tasarısı'ndan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe
2499 sayılı Kanunun
13/A maddesinden sonra gelmek üzere 13/B maddesini ekleyen 9 uncu
maddesinin üçüncü fıkrasında, Sermaye Piyasası Kurulunun, ihraççının
bir teminat sorumlusu belirlemesini zorunlu tutabileceği hükmü
yer almakta iken yedinci fıkrasında ihraççının, Kurulun onayını
almak suretiyle bir teminat sorumlusu belirlemesinin zorunlu olduğu
hükmüne yer verilmektedir. Birbirleriyle çelişen bu iki hükmün ortadan
kaldırılması ve varlık teminatlı menkul kıymetlerin, ipotek teminatlı
menkul kıymetlerden daha esnek düzenlemelere tabi olan bir sermaye
piyasası aracı olması ve çok çeşitli varlık türlerinin teminatı
karşılığında ihraç edilebilecek bu aracın ihraç maliyetlerinin
azaltılması amacıyla, (7) numaralı fıkranın birinci cümlesini,
yani teminat sorumlusu belirlenmesi zorunluluğunu ortadan kaldıran
Önerge'nin kabul edilmesini arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 9'uncu maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10'uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çerçeve 12'nci maddeye bağlı 38/A'yı oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12'nci maddeye bağlı
38/B'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
12'nci maddeye bağlı
38/C'yi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
çerçeve 12'nci maddeyi, bağlı 38/A, 38/B ve 38/C ile birlikte oylarınıza
arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
14'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15'inci maddede bir
önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1159 Sıra Sayılı Kanun
Tasarısının Çerçeve 15 inci maddesiyle düzenlenen 2499 sayılı Kanuna
40/C maddesinden sonra gelmek üzere eklenen 40/D maddesinin 1. fıkrasından
sonra gelmek üzere aşağıdaki cümlenin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Züheyir Amber |
İbrahim Özdoğan |
Dursun Akdemir |
|
Hatay |
Erzurum |
Iğdır |
|
Süleyman Sarıbaş |
Hüseyin Güler |
Serpil Yıldız |
|
Malatya |
Mersin |
İzmir |
|
E. Safder Gaydalı |
Reyhan Balandı |
Hüseyin Özcan |
|
Bitlis |
Afyon |
Mersin |
"Hazineye ait taşınmazlara
ilişkin işlemlerde Türkiye genelinde denetim ve bedel tespiti yapma
yetkisine sahip Maliye Bakanlığı merkez denetim elemanları meslekte
10 yıllık sürelerini tamamladıklarında, sınav şartı aranmaksızın
gayrimenkul değerleme uzmanlığı lisansını almaya ve Türkiye Değerleme
Uzmanları Birliğine üye olmaya hak kazanırlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Amber,
buyurun efendim.
ZÜHEYİR AMBER (Hatay)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; teklifte anapara
faiz ödemelerinin gelir vergisi matrahından indirilmesini öngören
düzenlemenin tasarıdan çıkarılması sabit gelirlilerin sistemden
yararlanmasını önleyecektir. İki yıldan bu yana, ev sahibi olamayan
dar gelirli vatandaşlarımıza "kira öder gibi ev sahibi olacaksınız"
tasarısı, maalesef, üst gelir grubu ve konut finans sektörünün işine
yarayacağı bir tasarı hâline dönüşmüştür.
IMF'nin vergi gelirlerinde
azalmaya yol açacağı gerekçesiyle karşı çıktığı söz konusu düzenlemeye,
IMF ile sürekli görüşen Devlet Bakanı Sayın Ali Babacan'ın vergi indiriminin
kaldırılması yönünde verdiği önerge manidardır. Bu durum, öncelikle
mortgage sisteminden yararlanacak kişi sayısını azaltacak ve konut
kredisi piyasasını daraltacaktır, özellikle sabit gelirlilerin
sistemden yararlanmasını önleyecektir.
Ayrıca, tasarıyla,
daha önce konut kredisi kullananlar aleyhine getirilen düzenlemelerden
de vazgeçilmelidir. Her konuşmada söylediğim gibi, buradan çıkacak
kanunlar toplumun tüm kesimlerini adil bir şekilde kapsamalıdır.
Yine, konut finansmanında,
önceki yüksek faizle konut kredisi kullanan vatandaşlara da kolaylık
sağlanmasını beklerdim. Oysa, tasarıya baktığımızda bu durumdaki
vatandaşlarımızın aleyhine hükümler bulunmaktadır. Konut kredisi
kullananların, otomatik olarak, konut finansmanı sistemiyle ilgili
yasanın olumsuz hükümlerine tabi olacağı görülmektedir. Oysa, bu
tasarıda, borcunu erken ödemek isteyenden yüzde 2 ceza alınması
adaletle bağdaşmamaktadır. Bunun mantıklı bir izahı olamaz. Konut
finansmanı kullanmış bir vatandaşımız, ileriki yıllarda eline toplu
para geçtiğinde, kendisini ve konutunu bu ipotekten kurtarmak istediğinde
alacağı cevap "önce yüzde 2 ceza öde, sonra ipotekten kurtul"
mantığı olmamalıdır. Tam tersine, borcunu erken kapatmak isteyen
vatandaşımıza bu borcundan erken ödeme indirimi yapılmalıdır.
Yapılmalıdır ki, bu finansmanı kullanan insanlarımız borcunu erken
kapatmaya teşvik edilebilsin.
Şu anki uygulamada,
bankalara konut kredisi borcu bulunanlar, isterlerse, hiçbir ceza
ödemeden borçlarını erken ödeyebilme hakkına sahip bulunmaktadırlar.
Konuyla ilgili uzmanların, vergi teşvikinin yasada yer alması
hâlinde sistemden yararlanacakların sayısının yüzde 10 artacağını
hesapladıklarını hepimiz okumuşuzdur. Yasa bu hâliyle çıkarsa ev
sahibi olmayı hayal eden geniş bir
kesim hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Evet, bu vergi teşviki
gelir vergisi kaybına yol açabilecektir. Ancak, sistemin inşaat
sektörüne getireceği canlılık ve istihdam ile elde edilecek artı
vergi geliri bu yaşanacak kaybı katbekat karşılayacaktır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, iskânı alınmamış konutlar da görüşmekte olduğumuz
bu yasaya dâhil edilmelidir. Konut finansmanı kapsamında, sadece
yapı kullanım izni alınmış konutlar üzerinde ipotek tesis edilerek
kredi kullandırılması hedeflenmiştir. Oysa, kredilendirmenin inşaat
aşamasından başlatılması gerekmektedir. İskânı henüz alınmamış konutlara,
sistem kapsamında, inşaat aşamasına göre kredi verilebilirlik
sağlanmalıdır.
Tasarıda gözlemlediğimiz
bir başka olumsuzluk da, sistem kapsamında çıkarılacak tahvillerden
gelir vergisi stopajı yapılmak istenmesidir ve bu tahvillere hazine
garantisi verilmeyecektir. Konut finansmanı sisteminin uygulandığı
tüm ülkelerde, devletler, sistem kapsamında çıkarılan tahvillere
garanti vermektedir. Her iki düzenleme de bu tahvillerin alınıp satılacağı
ikincil piyasaların gelişimini engelleyecek ve derinleşmesini
önleyecektir. Bu alandaki yatırımcıları Türk konut finansmanı piyasasından
uzaklaştıracak ve uzun vadeli konut kredileri için gereken likiditasyon
olumsuz etkilenecektir.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, altı yıldan bu yana Sermaye Piyasası Kurulunda görev
yapan, 657'ye tabi olan 450 çalışanımıza maaş artışı yapılmamaktadır.
Oysa bu memurlarımızın emsalleri olan TMSF, BDDK gibi kurum çalışanları,
bugün görüşmekte olduğumuz yasalara eklenen ek bir maddeyle bu maaş
artışlarını almışlardır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ZÜHEYİR AMBER (Devamla)
- Bitirmek üzereyim.
Şu anda kurum içi maaş
farkları çok büyük olmuş, emsal kurumlar arasında ise düşük maaş
alan çalışanlarımız olmuştur. Öyle ki, sermaye piyasasının tüm
idari, teknik, personel işlerini yürüten bu çalışanlarımız sahipsiz
kalmışlar, âdeta unutulmuşlardır.
Anavatan Partisi olarak,
Sayın Bakan da buradayken, teklifimiz: Gelin, bu yasaya da bir ek
madde koyarak, bu 450 çalışanımızın ücretlerini artıralım, diğer
emsal özerk kuruluşların seviyesine çıkartarak, bu haksızlığı,
unutulmuşluğu giderelim.
Hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
16'ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
17'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
18'inci madde üzerinde
önerge vardır.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 2499 sayılı Kanun'un 47.
maddesinde değişiklik yapan 18. maddesi ile değiştirilen (C) bendinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Recep Koral |
Yahya Baş |
Yüksel Çavuşoğlu |
|
İstanbul |
İstanbul |
Karaman |
C) Bu Kanunun 6 ncı
maddesinin ikinci fıkrasına, 7, 9, 10, 10/A, 11, 12 nci maddelerine,
13 üncü maddesinin beşinci fıkrasına 13/A maddesinin ikinci, üçüncü,
dördüncü, beşinci, altıncı, sekizinci, dokuzuncu, onuncu, onbirinci,
onikinci, onüçüncü, ondördüncü ve onbeşinci fıkralarına, 13/B maddesinin
üçüncü, dördüncü ve beşinci fıkralarına, 14 üncü maddesinin üçüncü
fıkrasına, 15 inci maddesinin birinci, ikinci, üçüncü, dördüncü ve
beşinci fıkralarına, 16, 16/A maddelerine, 25 inci maddesinin (a)
bendine, 28 inci maddesinin (b) bendine, 34 üncü maddesine, 38 inci
maddesine, 38/A maddesine, 38/B maddesinin üçüncü, dördüncü, yedinci,
dokuzuncu, onuncu ve onikinci fıkralarına, 38/C maddesi kapsamında
38/B maddesinin üçüncü, dördüncü, yedinci, dokuzuncu, onuncu ve onikinci
fıkralarına, 39/A maddesine, 40/B ve 40/D maddelerine, 45 inci maddesine,
46 ncı maddesinin ikinci ve beşinci fıkralarına, 46/A, 46/B ve 46/C maddelerine
aykırı hareket edenler binikiyüzelli gün adli para cezası ile cezalandırılırlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Takdire bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarı'ya bu maddenin
konulması ile Sermaye Piyasası Kanununa eklenen madde hükümlerine
aykırılığa ilişkin cezai sorumluluğun belirlenmesi amacıyla Sermaye
Piyasası Kanunu'nun adli para cezası öngören 47. maddesinin
1. fıkrasının (C) bendinin kapsamı genişletilmiş
olup, konuya ilişkin önergemizle bu defa, Kanun Tasarısında Plan ve
Bütçe Komisyonu'nda yapılan değişikliklere paralel olarak Sermaye
Piyasası Kanununa eklenen madde hükümlerine aykırılığa ilişkin
cezai sorumluluğunun belirlendiği 47. maddesinin
1. fıkrasının (C) bendinde yer alan atıfların
yukarıdaki şekilde düzeltilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 18'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
19'uncu maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, 20'nci
maddeye bağlı geçici 10, 11 ve 12'nci maddeler dâhil, 20 ila 40'ıncı
maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde,
Anavatan Partisi Grubu adına, Kars Milletvekili Selami Yiğit.
Sayın Yiğit, buyurun.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kamuoyunda "mortgage" olarak bilinen Konut Finansmanı Yasa
Tasarısı'nın ikinci bölümünde söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
görüştüğümüz tasarı, AKP Hükûmeti tarafından iki buçuk yıldır, ekonomik
büyümenin temel bir enstrümanı olarak her fırsatta önümüze sürülmektedir.
Üstelik, Hükûmet, tasarının gerekçesinde de belirtildiği gibi, kaçak
yapılaşma ve çarpık kentleşmeye dur denilmesi, yıllık 500 bine ulaşan
konut açığının kapatılması ve dar gelirlilerin kira öder gibi ev
sahibi olmaları gibi, son derece masum gerekçelerin arkasına sığınmaktadır.
Gerçekten bu tasarı,
deprem kuşağında bulunan ülkemizde çarpık kentleşmenin önüne geçebilecek
midir? Dar gelirli vatandaşlar, gerçekten, kira öder gibi konut sahibi
olabilecekler midir? Bu soruların yanıtları, genel ekonomik göstergelerle
yakından ilgilidir. AKP Hükûmetinin göreve gelmesinden itibaren
uygulanan ekonomik politikalar, ülkeye büyük miktarlarda sıcak
yabancı sermaye girişini sağlamıştır. 2005 yılında, her sektörde
beklenenin üzerinde bir büyüme gerçekleşmiştir. 2005 yılında inşaat
sektöründeki büyüme de dikkat çekicidir. Daha tasarı Bakanlar Kurulunda
görüşülmeden, aylar önce, "Düşük gelirlilerin kira öder gibi
ev sahibi olabilecekleri" propagandası yapılarak, vatandaş,
bankalardan kredi almaya âdeta özendirilmiştir. Hükümet ve emlak
piyasalarının pompaladığı bu hava bankaları harekete geçirmiş,
daha yasa Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmadan, 1,07'ye düşen
aylık faiz oranlarıyla, tasarruf sahipleri orta ve uzun vadeli
borçlandırılmıştır. Bankaların kullandırdığı banka kredilerinin
geri ödemesinde daha şimdiden yüzde 20 oranında aksamalar meydana
gelmiştir.
Elinde biraz birikimi
olanlar orta vadede borçlanarak, yüksek fiyatlardan konut satın almışlardır.
Ankara, İstanbul ve İzmir gibi büyük kentlerde konut fiyatları ikiye,
üçe katlanmıştır. 2006 yılında inşaat sektörü, 2005'e göre, yüzde 19
büyümüştür. Kamu yatırımları da kısıldığına göre, aslında büyüyen
inşaat sektörü değil konut sektörüdür. Bu hava geçtiğimiz yılın
mayıs ayına kadar sürdürülmüştür; ancak, mayıs ve haziran aylarında
piyasalarda yaşanan dalgalanma Hükûmetin bu yasayı rafa kaldırmasına
yol açmıştır.
Değerli milletvekilleri,
2006 Mayıs ve Haziranında neler olduğunun hatırlanmasında, bu yasa
tasarısının geleceği açısından önemi vardır. Dalgalanmanın ilk
vurduğu sektör inşaat sektörü olmuştur. Bankalar, dalgalanma öncesi
aylık 1,07'ye kadar indirdikleri konut kredi faiz oranlarını mayıs
ayında 1,3'e, haziran ayında 2'ye, temmuz ayında ise 2,5'a yükseltmişlerdir.
Bununla da yetinmemişler, on yıllık vadeleri de yedi yıla indirmişlerdir.
Bir balon gibi büyüyen konut sektörü patlamış, müteahhitlerin
ürettiği konutlar elde kalmıştır. Bu ortam içerisinde Hükûmet, bu yasa
tasarısını rafa kaldırmak zorunda kalmıştır. Fiyatı düşmesine
rağmen satılamayan binlerce konut müteahhitlerin elinde kalmıştır.
Değerli milletvekilleri,
şimdi sormak gerekir: Geçen yıla göre ekonomik tabloda olumlu yönde
ne gibi değişiklikler olmuştur? Artan cari açık ve borçlanma, yüzde
10'lara yaklaşan enflasyon, önlenemeyen işsizlik, kısıtlanan yatırımlar,
kritik dış gelişmeler ve bu yıl yaşayacağımız iki önemli seçim, ekonominin
her an bıçak sırtında olabileceğinin göstergesidir. Oysa, konut
finansman sisteminin uygulanabilmesi ekonomik istikrara bağlıdır.
Bu noktada, bu yasanın
çıkmasına bel bağlayarak kira öder gibi ev sahibi olma hayallerini
kuran vatandaşlarımızı buradan uyarmak istiyorum. Geçen yıl, Başbakan
Yardımcısı Sayın Şener, tasarının uygulamaya konulmasıyla birlikte
konut kredisi faiz oranlarının orta vadede yüzde 1'lere düşeceğinin
beklentisinde olduğunu açıkladı. Bankaların on yıl vadeli konut
kredisi faizi şu anda yüzde 1,54'tür. Bu sistemle ev sahibi olmak isteyenler
kredi kartı mağdurlarının durumuna düşmemelidirler, hesaplarını
buna göre yapsınlar.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarıyla, iki ay süresince kredi borcunuzu aksattığınız takdirde
eviniz elinizden çıkacaktır. Banka, bu konuda, bu tasarıyla değiştirilen
icra iflas hükümleri gereği el koyacak ve haczedebilecektir.
İşin bir de bankalar
boyutu vardır. Orta vadede şişirilmiş
fiyatlardan konut alanlar ödeme güçlüğüne düştüklerinde ne olacak?
Konut kredi borçlarının geri ödenmesinde yaşanacak sıkıntı, bankaların
elinde çok sayıda ipotekli veya hacizli konutun birikmesine yol
açacaktır. Bu sistemle, dar gelirlilerin, hatta orta gelirlilerin
ev sahibi olma imkânları yoktur. Bu sistemden, aylık 3 bin YTL civarında
düzenli gelir garantisi bulunan gelir grupları yararlanabilecektir.
Yani "kira öder gibi ev sahibi olacaksınız" diye basında
da dile getirilen konut finansman sistemi, üst gelir grubunun, zaten
elinde bulunan konut veya iş yeri sayısını daha da artırmalarını
sağlayacak, yeni rant kapıları oluşacaktır.
Sistemin yasalaşması
hâlinde, 2006 Mayıs ve Haziran dalgalanmalarının ardından düşüşe
geçen konut piyasası yeniden hareketlenecek, müteahhitlerin
elinde kalan konutların fiyatları yeniden yükselişe geçecektir.
Nitekim, tasarının, Hükûmet yetkilileri tarafından, Mecliste görüşüleceği
açıklanır açıklanmaz, bazı bankalar konut kredi faizlerini birkaç
puan düşürme yoluna gitmişlerdir. Bu tasarı Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülürken de çekincelerimizi bir karşı oy yazısıyla bildirdik.
Değerli milletvekilleri,
bilindiği üzere, konut kredileri, ilk kez bu tasarının getirdiği
düzenlemelerle tüketici kredileri kapsamından çıkarılmıştır.
Aslında, bu tasarıyla, bankalar koruma altına alınmıştır. Örneğin,
Tüketiciyi Koruma Kanunu çerçevesinde, müteahhitler ayıplı maldan
beş yıl süreyle sorumlu tutulurken, bu yasa tasarısının 22'nci maddesiyle,
kredi verecek bankalar, ayıplı maldan bir yıl süreyle sorumlu tutulmuşlardır.
Bu sürenin beş yıla çıkarılması, tüketicinin korunması açısından
önemli ve gereklidir.
Tasarıyı Tüketiciyi
Koruma Yasası'yla karşılaştırdığımızda, bir başka sıkıntı da, sabit
faizle kredi kullanacak olanların aldıkları krediyi vadesinden
önce kapatmaları durumunda ek bir maliyet ödeme durumunda kalmalarıdır.
Yani, borcunu vadesinden önce kapatan, yüzde 2 oranında ceza
ödemek zorunda kalacaktır. Oysa, vatandaş, üç yıldır konut kredisi
kullanmaktadır. Bu yasa çıkmadan
konut kredisi alanlar, borçlarını kapattıkları takdirde böyle bir
ceza uygulamasından muaf olacaklardır. Oysa, Tüketiciyi Koruma
Yasası'na göre, tüketici kredisi kullananların, vadesi ne olursa
olsun, ödeyecekleri faiz sabittir ve borçlarını vadesinden önce
kapatmaları durumunda hiçbir ek külfet yüklenmemektedirler. Tasarıdaki
bu düzenleme, Anayasa'nın eşitlik ilkesine de aykırıdır. Hatta, bu
yasanın veto edilmesine yol açabilecek bir unsurdur. Kredi borcunun
erken kapatılması hâlinde getirilen ceza uygulamasının madde
metninden çıkarılması gerekmektedir.
Tasarıyla bankalara
sağlanan esnekliklerden biri de faiz seçeneklerine ilişkindir.
Bu yasaya göre, müşteri sabit veya değişken faiz seçenekleri arasında
tercih yapmakta serbest bırakılıyor. Ancak, bankalar, sabit faiz
seçeneği yerine, müşteriyi değişken faiz seçeneğini tercih etmeye
zorlarlarsa ne olacak? Bankaların bu keyfî uygulamasına imkân vermeyecek
düzenlemeler tasarıda getirilmemiştir ve bu tüketici aleyhine
işlenebilecek bir unsurdur.
Tüketici açısından
sakıncalı bir başka düzenleme de, ayıplı maldan müteahhit veya kredi
veren bankaların toplam zarardan değil, verilen kredi miktarı kadar
sorumlu tutulmasıdır.
Diğer bir nokta da, bu
yasa çıkmadan önce konut kredisi alan ve hâlen geri ödemeleri sürenlerin
karşı karşıya kalacakları durumdur. Daha önceden konut kredisi
alanlar, bu yasa çıkınca kendilerine sorulmaksızın bu yasanın kapsamına
alınacaklardır. Yani, önceden kredi alanlar, bu yasayla getirilen,
tüketici aleyhine olan hükümlere doğrudan tabi olacaklardır. Oysa,
aleyhte olan hükümlerin işletilmemesi hukukun temel prensibidir.
İlk kez ev alanlara getirilen
gelir vergisi muafiyeti, maalesef, tasarıdan çıkarılmıştır.
Konut kredisi veren
bankaların çıkaracakları tahviller hazine garantisi dışında tutulmuştur.
Böylece, sistemi orta gelir grubuna yayacak teşvikten vazgeçilmiştir.
Tasarının sosyal yönü de böylelikle budanmıştır.
Olumsuzluklardan biri
de, 100 bin YTL'ye kadar olan konutların kredi borç faizlerinin gelir
vergisi matrahından düşürülmesi uygulamasının 1 Ocak 2008 tarihine
ertelenmesidir. Hükûmet, neden konut sahibi olacak vatandaşlara
sağlanan bu küçük avantajı 2008 yılına erteliyor? Hükûmet, topu gelecek
iktidarların üzerine atmaktadır.
Tasarıyı iki buçuk
yıldır gündemde tutan Hükûmetin beklentileri açısından konuya baktığımızda,
aslında, hak vermemek de mümkün değildir. Enflasyon bugün yüzde
10'lara dayanmıştır, cari açık 2006 yılında 31 milyar doların üzerine
çıkmıştır. Cari açık ve borç artarken büyüme hızı kesilmiştir. 2005
yılında, büyümenin lokomotifi olan inşaat sektörü hız kesmiştir.
Hükûmet, yatırımlar ve ihracatı artıracak köklü çözümler yerine
sıcak para girişini teşvik etmektedir. Hükûmet, bu yasa tasarısını
cari açığı finanse edecek enstrüman olarak görmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
SELAMİ YİĞİT (Devamla)
- Buradaki beklenti, gayrimenkul piyasasına yatırım yapmayı hedefleyen
uluslararası fonların piyasaya girerek yeni kaynaklar getirmesidir.
Bu, elbette ekonomiyi görünüşte canlandıracaktır, ancak hiçbir
ekonomi salt inşaat sektörünün büyümesine dayanarak istikrarlı
ve sürdürülebilir bir büyüme yakalayamaz. Bu yasa çıktığında da
kısa vadede geçici bir hareketlilik sağlanacak ve mortgage, bir
seçim yatırımı yasası olmaktan öteye gidemeyecektir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıdaki tüketici aleyhine düzenlemelerin Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda giderilmesi dileklerimle, hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İkinci bölüm üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
Şahsınız adına söz talebinizi
de ilave ettim, buyurun.
CHP GRUBU ADINA FERİT
MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Teşekkür ederim.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
bu yasa, özellikle yeni bir finansman modeli. Bu yasaya asla hiçbirimiz
karşı çıkmıyoruz, ama yasanın bazı yönlerinde bazı düzenlemelerin
yapılmasına karşı çıkıyoruz; yoksa, modern bir finansman yönetimi,
uzun vadeli bir borçlanma, uzun vadeli bir fonlama yönetimi. Bu, dünyanın
her tarafında uygulanıyor. Ancak, bazı konular var ki bu yasada,
ileride sorunlar yaratacak; ben bunu bugünden uyarmaya çalışıyorum.
Örneğin, Komisyondaki arkadaşlarımın çekince oyu verdiği ve ayrışık
oyu verdiği bazı, bir iki konuyu dikkatinize sunacağım.
Bu yasayla, İstanbul'daki
Beykoz'da son günlerde yaşanan olaylarda… Birisi ev aldı, üç dört yıldır
da oturuyor orada, "mortgage"la aldı, konut finansmanıyla
aldı. Şimdi, bunları yıkıyorsunuz. İşte, Danıştay kararı diyorsunuz,
Yargıtay, bilmem, mahkeme kararı, Beykoz Belediyesi diyorsunuz.
Şimdi, bunları yıkıyorsunuz.
Sorumluluğu bir yıla
indirerek… Sorumluluğu bir yıla indiriyorsunuz -çok açık örnek veriyorum-
peki, orada, "mortgage"la dört yıl önce birisi yer aldı, bir
yıla indiriyorsunuz sorumluluğu… Peki, bunun hesabını kim verecek
arkadaşlar? Şimdi yıkıyorsunuz... Aradan dört yıl geçmiş, mortgage
yapmış bunu, konut finansmanı uygulamışsınız. Onun için, o bir yıllık,
arkadaşlarımın çekince oyu verdiği bir yıllık süreyi, lütfen, beş
yıla tekrar çıkarın. Bakın, çok açık ve net örnek veriyorum size.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu yasanın temel amacı, kirada oturan, konut sahibi olmayan
ve yaşamı boyu bir evi olmayan insanlara, sosyal devlet anlayışıyla
hizmet vermektir benim anlayışım, ama bu yasa, maalesef, sosyal devlet
anlayışıyla, kirada oturan, kira öder gibi ev alacak insanlara çok
da cevap vermiyor.
Şimdi, bir kere, burada,
Komisyonda, tüm milletvekilleri vergi indiriminin uygulanmasına,
yürekten, herkes "evet" dedi arkadaşlar, ama, duyuyorum ki,
biraz sonra gelecek bir önergeyle, iktidar partisi tarafından, bu uygulanan
vergi indirimi geri alınıyor. Değerli milletvekilleri, böyle bir
şey olmaz. Şimdi, burada, biliyorsunuz, faiz ve faiz üzerinden bir
vergi… Artı iki şey alınıyor faiz üzerinden; bir gider vergisi alınıyor,
yani, yüzde 11'i kadar, faizin yüzde 11'i kadar vergi alınıyor. Şimdi,
bugünkü uygulanan sistemde, baktığımız zaman, bankaların uyguladığı
faiz minimum aylık 1,50; maksimumu da aylık 1,70. Aylık faiz, yani
100 milyarlık yahut 100 bin liralık bir kredide 1.900 ile 2 bin lira arasında
aylık taksit geliyor ve bunların içinde yüzde 11 de, faizin yüzde
11'i kadar da vergi var.
Şimdi, ayda 500-600
milyon kirasını dahi ödeyemeyen insanları, en azından faizin yüzde
11'i kadar bir vergiden muaf tutmak... Bu ne yapar biliyor musunuz?
Faiz eğer -değişken faizse, belli olmaz- yüzde 15'se, yüzde 15'in yüzde
11'i 1,6 yapar arkadaşlar. Lütfen, bunu bu insanlardan esirgemeyin,
yüzde 1,6'yı. Mevcut sistemde, çok geri gitmeyin, geçen yıl 0,96'lara
indi arkadaşlar, biliyorsunuz, konut kredi faizleri bankacılık
sisteminde 0,96'lara indi. Dönüp örnek alalım. Bir sürü insan heveslendi,
0,96'larla ev alanlar oldu. Ama, Türk bankacılığında herkes ürkerek
aldı. Çok geri gitmeyin, 94 krizi ve 2001 krizi... 94 ve 2001 krizlerinde,
özellikle dövizle ev sahibi olan bir sürü insan, ocakları yıkıldı. Dolar 11 bin lira
iken... Dönüp ders alalım, 11 bin lira iken ev alan insanların, arkadaşlar,
45 bin, 47 bin, 50 bin liradan... Evlerini, dolar 10 bin lira iken satmaya
kalktılar, bırakın doların 45 bin lira olmasını, diyelim dolar 11
bin lira iken ev alan adam, dolar 5 bin lira dahi olsa, o evi para etmedi.
Yani, dönüp ders alalım, Türkiye bunları yaşadı. Biz, hiç, ders almıyoruz.
Aynı şekilde, çok geri
gitmeyin, geçen mayıs ayı, 0,96'ya düştü arkadaşlar. 0,96; 1'in altına
inmişti aylık. Ama, mayısta yaşanan kaos yüzde 2'lere çıkardı.
Şimdi, Türkiye'de bir
şey yapıyoruz arkadaşlar, suni bir şey yaratıyoruz. Şimdi, bu yasa
çıkıyor diye, Meclise indi diye -etrafınıza bakın- gayrimenkul
fiyatları, dünden beri -ben birkaç komisyoncu arkadaşımla konuştum-
belli yörelerde yüzde 20 artmış, dünden itibaren. Ben, size nerede
arttığını söyleyeyim: Değerli arkadaşlarım, tabii, hep lüks yerlerde
artıyor, halkın, dar gelirlinin alacağı yerde daha bir hareket yok,
çünkü, yüzde 25 peşinat var arkadaşlar. Yani, artık bugün, bir insanın,
çağdaş bir insanın, dört kişilik bir ailenin oturacağı, Türkiye'nin
her tarafında, yani, İstanbul'u, Ankara'yı bırakalım, Malatya'da
dahi en minimum fiyatlar 100 milyar; minimum, yani, minimum. Şimdi, Trabzon'da da
100 milyara ev bulmak çok zor. O zaman, arkadaşlar, 25 milyar, bu insanlar
peşin vermek zorunda. Sayın Bakanım, ikinci bir kriz yaratacağız.
Bunu açık söylüyorum.
Bu insanlar ne yapacak?
Ev aşkı, ev alma aşkı. Nasıl olsa böyle bir yasa çıkmış, yirmi yıl vadeli
bir konut edinme kredisi çıkmış, ben gideyim, bir bankadan tüketici
kredisi alayım, bir yerden borç alayım, özellikle tüketici kredisi
alarak, getirip yüzde 25 peşinatı yatıracaklar. Yeni bir kriz yaratacağız.
Bunun illa… Bunun bu şekilde… Bu yasa çıksın, bu yasanın bu ülkedeki
insanlar için çok faydalı yönleri var. Ancak, bu ülkenin gerçekleriyle
bazı önlemler almamız lazım. Özellikle, peşinat kısmını, ev alacak
insanlara, peşinatlarını yatırmak için Toplu Konut'un mutlaka,
bir finansal kurum, yani, konut edindirecek bir finansal kurum kurması
lazım arkadaşlar. Yani, Toplu Konut da tahvil satarak, Toplu Konut
İdaresinin sahip olacağı bir kurum mutlaka olmalı kurulacak bu kurumlardan,
o da tahvil ihraç ederek, kendi fonlamasını kendi yaratarak, mutlak
Toplu Konuta bu görevi verdirmemiz lazım, özellikle dar gelirlilerin
peşinatı açısından. İlk aşamada, fakir insana, peşinat kısmını tamamlayana
kadar, -mortgage yasal sürecini tamamlamaz- bir taahhütnameyle,
ne zaman "mortgage"daki yüzde 25'lik kısmını, peşinat kısmını
tamamladıktan sonra o zaman ikinci bölüme geçer arkadaşlar. Yani,
birtakım koşulları değiştirmemiz lazım. Aksi hâlde, motamot bu yasayı
uyguladığımız zaman, ben size söylüyorum, vergi yasasını uygulamamamız
nedeniyle, bu yasadan özellikle sosyal devlet olarak beklediğimiz
verimi alamayacağız. Ben yine söylüyorum, lüks semtlerdeki daire
fiyatları, konut fiyatları çok yükselecek ve bu yasa, onların konut
edinmesine, onların ikinci konut edinmesine yarayacak.
Arkadaşlar, en azından,
eğer bir insan bir evini gelir amaçlı, irat amaçlı alıyorsa, buna bu
vergi şeyini uygulamayalım, ama ilk defa ev alacak, hiç evi olmayan
insanlara bunu uygulayalım.
MUZAFFER BAŞTOPÇU
(Kocaeli) - TOKİ yapıyor onlara!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Hayır.
Değerli milletvekilleri,
tabii bu yasanın yürümesi için, ülkede enflasyon, faiz ve reel faiz
üçleminin aynı anda yürümesi lazım.
Şimdi, bakıyorum, burada,
hâlâ biz ülke olarak reel faiz ödüyoruz. Yani bunu tüketiciye yansıtacağız,
bunu tüketicinin sırtından alacağız.
Yine söylüyorum, dünyanın
hiçbir yerinde… Örneğin, bir meşhur Kredi Kartları Yasası var biliyorsunuz.
Hâlâ daha bu bir yaradır arkadaşlar. Dünyanın hiçbir yerinde, enflasyonun
yüzde 10, faizin yüzde 17 olduğu yerde yüzde 75 kredi faizi yoktur arkadaşlar.
Hâlâ o bir temel yaradır, devam ediyor, bu yara büyüyerek devam ediyor.
Hâlâ biz seyirci kalıyoruz arkadaşlar.
Tabii, şimdi, burada
ise özellikle dar gelirli kesim çok zor durumda kalacaktır. Çünkü,
Türk insanı ev alma yönünde çok heveslidir arkadaşlar. Onları zor
durumda bırakacağımızı ve onların konut edinemeyeceğini, edinse
bile, yarın önemli sorunlar doğacağını bir kez daha size iletiyorum.
Değerli milletvekilleri,
burada bir başka konuya geçiyorum; içeriden ve dışarıdan fonlama.
Şimdi, değişik kurumlar gerek bankalar kuracak konut edindirme finansman
kurumlarını gerekse banka dışında, yurt dışındaki bazı fonlar Türkiye'de
konut kredisi satmak için belli kurumlar oluşturacak. Tabii, yasa
buna elveriyor.
Tabii, burada dikkat
çekmek istiyorum. Bu kurulacak konut edindirme kredisi verecek kurumların,
mutlaka iznini BDDK vermelidir. Bunu bir sistem dâhilinde vermelidir.
Her önüne gelene bu izin verildiği zaman, yarın bunların tahvil ihraç
etme izinleri olacaktır. Bir şekilde, bir zamanlar, 80'li yıllar öncesinde
Sirkeci bankerleri vardı. Çoğu, bir şekilde, biliyorsunuz, o dönemde
-isim vermek istemiyorum- neler yaptığını biliyorsunuz. Onun için,
özellikle, ipotek finansmanı yapacak veya konut finansmanı yapacak
kurumların iznini, mutlaka, BDDK vermelidir. Aksi hâlde, önümüze
yarın başka sorunlar doğacaktır. Çünkü, bunlara tahvil ihraç etme
izni veriyorsunuz. Halktan para toplama izni veriyorsunuz. Bu hassas
konunun altını çizmek istiyorum arkadaşlar.
Şimdi, burada, Türkiye'de
tahvil ihraç eden insanlar, eğer bu tahvillerini borsa kanalıyla
Türkler aldığı zaman, elde edeceği gelirin yüzde 10'unu gelir vergisi
olarak verecek. Ama, yine, borsa kanalıyla bu ihraç edilen tahvillerin,
yine bir Türk, yabancı bir fon aracılığıyla sahip olduğu zaman hiçbir
vergi vermeyecek.
Değerli milletvekilleri,
birbirimizi kandırmayalım. Objektif olmalıyız. Her ikisini de
alan bir Türk; biri, dışarıdaki yabancı bir fona talimat veriyor,
yabancı fon kanalıyla alıyor, kendi ismi geçmiyor. Kimin adına? Yabancı
fon aldı. Hâlbuki, talimatla kendisi almış. Burada ise gidiyor vatandaş
Ahmet Ağa tahvil alıyor -herhangi bir konut edindirme finansman kurumunun-
bunun gelir vergisini veriyor. Yani, hakikaten, ben bunu garipsiyorum,
hakikaten garipsiyorum. Yani, bir yerde iki farklı tarz uygulanmaz
arkadaşlar. Ben, bir kez daha bunun altını çiziyorum. Ya bunların
hepsini… Yabancıya uyguladığınız vergi istisnasını benden niye
esirgiyorsunuz? O zaman, herkese bunu yapın. Yabancı hak ediyor,
ben hak etmiyor muyum? Herkese yapın arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
bu yasada…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
ERDAL KARADEMİR (İzmir)
- Başkan, bir beş dakika daha ver.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Nasıl dolduracak beş dakikayı?
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ben nasıl dolduracağımı bilirim, size kalmadı.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Biz oradaki arkadaşla konuşuyoruz, sizinle konuşmuyoruz ki.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Size kalmadı.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Sizinle konuşmuyoruz ki, arkadaşla konuşuyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ne için söylediğini biliyorum beyefendi.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Ben de biliyorum, arkasındayım da, arkadaşla konuşuyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - O hâlde, o zaman hiç konuşmayacaksın.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Niye? O sordu, ben cevap verdim. Ona söyle.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Recep ağabey, size yakıştıramadım, onun için. Özür diliyorum.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Ama, o arkadaşımız söyledi, ben de ona cevap verdim.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karşılıklı konuşmayalım.
Sayın Aslanoğlu, konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun efendim.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Değerli milletvekilleri, bu yasa, özellikle belli konuları
disipline etme açısından, özellikle Türkiye'deki yeni oluşacak
çağdaş kentleşme, plansız büyümenin önüne geçmesi açısından, kiraları
disipline etme açısından son derece yararlı bir yasa. Tüm arkadaşlarım
Komisyonda da destek verdiler, ama, özellikle dar gelirlilerin konut
edindirilmesine çare olmayacaktır. Bunun altını bir kere daha çiziyorum.
Özellikle ilk defa ev sahibi olacak, kendi oturacak insanlar, kiraya
vermeyecek insanlar açısından vergi istisnasını bir kez daha vicdanlarınıza
sunuyorum. Hiç evi yok. Bu insanlar çok zor koşullarda. Artı, bunların
peşinat kısmında Toplu Konut İdaresiyle birlikte müştereken yeni
bir model kurulup hiç geliri olmayan insanlar yeni bir modelle ev
sahibi yapılabilir. Benim sizden istirhamım, bir kez daha, gelecek
önergeye -komisyondan geçen şekliyle kanuna "evet" diyelim-
vergi istisnasını kaldıran bu önergeye, ne olursunuz -dar gelirliler
açısından söylüyorum- "hayır" diyelim.
Hepinize saygılar
sunuyorum, teşekkür ederim. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Şahsı adına, Tokat
Milletvekili İbrahim Çakmak.
Sayın Çakmak, buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM ÇAKMAK (Tokat)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Konut Finansmanı Sistemine
İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun
Tasarısı'nın ikinci bölümünde şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Mortgage olarak bilinen
bu sistem sayesinde, vatandaşlarımız, düşük faizle ve uzun vadeli
ödemeyle kredi alma imkânına kavuşacaklardır. Üç senedir gündemde
olan, fakat yeni olgunlaşan bu tasarı ülkemizde uygulanabilir
bir duruma gelmiştir. Bu sistemi çıkarmak bir cesaret işidir. Bu sistemi
çalıştırmak bir istikrar işidir. Türkiye, düşen enflasyonla, inen
faizle, yatırım ve üretimle kavuştuğu bugünkü güven ortamında,
bu sistem, rahatça hayata geçecek ve canlı olan inşaat sektörü daha
da artarak canlanacaktır.
Türkiye, inşaatta
kullanılan malzemelerin üretiminde büyük bir imkâna, birikime ve
altyapıya sahiptir. Bu sayede iki yüze yakın kalemde üretim yapan
büyük bir kesime iş imkânı doğacak, piyasanın canlanmasına vesile
olacaktır.
Toplu Konut İdaresinin
başarısını hep beraber izliyoruz. İnşaat alanında 800 bin insanın
istihdamı sağlanmıştır. Bu sistemin hayata geçmesiyle en az bir o
kadar istihdam alanı sağlanacaktır. Yüz binlerce insanın iş edinebilmeleri
için bir fırsat doğmuştur. Ev sahibi olmayı akıllarına bile getiremeyenlere
kira öder gibi bir ev sahibi olma imkânı meydana gelmiştir. Ülke ekonomisinin
finansman kurumlarının meydana getireceği büyümeyi ve canlılığı
elbette önemsiyoruz. Bunun dalga dalga büyük bir kesimi etkileyeceğini
biliyoruz. Daha da önemlisi, istihdamdaki ve ev sahibi olmasından
dolayı vatandaşlarımızın umudunu ve beklentisini çok önemsiyoruz.
Sayın milletvekilleri,
ülkemizde, maalesef, çarpık kentleşme, bozuk imarlı bir yapılanma
ile karşı karşıyayız. Mevcut konutların en az yarısı depreme dayanıklı
değildir. İnsanların, güvenle alabileceği, rahatça oturabilecekleri,
inşaat yönetmeliğine uygun, yaşanabilir bir mekâna sahip olmaları
en tabii haklarıdır. Bu yasayla bu kontrol rahatça sağlanacak, kalite
artacak, güven sağlanacak, kaçak yapılanma önlenmiş olacaktır. Ayrıca,
bu sistemle kayıt dışının önüne geçilecektir. Bu sistem sayesinde
ekonomimiz artık kayıt dışı bir ekonomi olmaktan çıkacak, kayıtlı
bir ekonomiye dönmeye imkân verecektir.
Sayın milletvekilleri,
birçok açıdan faydası görülecek olan bu sistemin ülkemiz şartlarına
uygun olduğunda genelde bir fikir birliği vardır. Milyonlarca vatandaşımızın
heyecanla ve merakla beklediği bu kanunun ülkemize ve vatandaşlarımıza
hayırlı olmasını diliyorum. Böylesine önemli bir yasanın çıkmasında
başta Hükûmetimiz, Başbakan Yardımcımız Sayın Abdüllatif Şener
Bey'e ve katkısı olan herkese şükranlarımı sunuyorum. Ülkemiz, bir
dönüşümü, bir gelişimi beraber gerçekleştirmektedir. Bu, bir reform
olarak gördüğümüz bu sistem sayesinde canlanan inşaat sektörü, büyüyen
bir ekonomi, insanca yaşanabilir bir konut sahibi olma imkânı sağlayacaktır.
Bu vesileyle, bu kanunun
ülkemize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi soru-cevap işlemi
yapacağız on beş dakika süreyle.
Sayın Emek…
ATİLA EMEK (Antalya)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
2005 yılında konut talebinde
yaşanan artış yanında arzın yetersiz olması nedeniyle oldukça
yükselmiş olan konut fiyatları, bu tasarının yasalaşmasıyla birlikte
talepte oluşacak ilave artışla birlikte daha da yükselecektir. Bu
durum, tasarının kamuoyunca algılanış biçimi olan "kira öder
gibi taksit ödeyerek ev sahibi olma"yı tüketiciler için ulaşılmaz
kılacaktır. Bu ise dar ve orta gelirlilerin ev sahibi olma hayalini
söndürecek ve umutsuzluğa neden olacaktır. Tasarıyı bekleyen en
büyük tehlike budur. Sayın Bakan, bu durumu nasıl değerlendirmektesiniz?
Bu sakıncalar nasıl giderilecektir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Emek
Sayın Ekmekcioğlu…
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana bir soru
yöneltmek istiyorum.
Tasarının 29'uncu
maddesine göre, Türkiye'de tapuda adına kayıtlı konutu olmayan
ücretlilerin satın alacakları konut nedeniyle kullanacakları
kredi faizi, ücret geliri üzerinden hesaplanan gelir vergisinden
düşülebilecektir. Bu olanağı, tapuda adına kayıtlı evi olmayan
esnaf ve serbest meslek sahipleri başta olmak üzere, gelir vergisi
mükelleflerinin tamamına sağlamayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Baloğlu... Sayın
Baloğlu yok.
Sayın Ercenk…
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Vatandaşlara ev sahibi
olması amacıyla verilecek olan ipotekli kredinin faiz oranı, gelişmiş
ülkelerde genellikle hazinenin piyasadan yapmış olduğu borçlanmanın
üstündedir. Türkiye'de ipotekli kredi uygulamasına geçildiğinde,
hazine faiz oranları ile bankaların açacağı ipotekli kredi faiz
oranları arasındaki farkın ne düzeyde olacağını bekliyorsunuz?
Özellikle mevcut konut kredi faizlerinin yükselmiş olduğu noktayı
da dikkate alarak bu sorunun yanıtlanmasını arz ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Kaya…
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye kamuoyu,
özel sektör borç yüküyle, ekonomisinde 60 milyar doları aşan sıcak
para hareketleriyle, finansal piyasalar açısından oldukça riskli
bir döneme girmektedir. Bu risklerin yakın gelecekte realize olmaya
başlamasıyla birlikte, bu risklerin bankacılık sistemine ve dolayısıyla
ipotekli kredi uygulamasına olan yansımaları ne şekilde yönetilecektir?
Burada üç temel risk
bağlamında sorunun yanıtlanmasını istiyorum. Birincisi, faizlerin
uygulama sürecinde artması nedeniyle ortaya çıkacak faiz riski.
İkincisi, kaynak ihtiyacı nedeniyle yaşanacak likidite riski.
Üçüncüsü ise, krediyi alanların yükümlülüğünü yerine getirememesi
anlamında ödeyememe riski.
Sürem varsa bir soru
daha sormak istiyorum. Mevcut yasalarda satıcının kefaleti ayıplı
mal dolayısıyla beş yılken, bu yasada niye bir yıldır?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Işık…
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakanım, vergi
kanunlarında yapılacak değişikliklerle sistemin işleyişinin
gerektirdiği faaliyetlerin yürütülmesi sırasında ortaya ek vergilerin
çıkması önlenmektedir. Getirilen teşvikler vergi kaybını olumsuz
yönde etkileyecek midir?
Son sorum: Konut finansman
sistemini temel alarak tasarruf sahiplerinden sağlanan kaynakların
konut alıcılarına aktarılmasını sağlayacak mekanizmanın sağlıklı
çalışabilmesindeki ön koşullar nelerdir?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Elitaş…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanım, 20'nci
maddeye bağlı geçici 11'inci maddede, tüketiciler üç ay içerisinde
müracaat ettikleri takdirde sistem dışı kalma imkânları mevcut. Bu
müracaat esnasında tüketicinin ne gibi faydası… Veya tüketicinin
aleyhine olan durumlar nelerdir? Müracaat etmeyip de sistem içerisine
resen giren kişiler erken ödeme noktasında yüzde 2'lik faiz ödemesiyle
karşı karşıya kalacaklar mı?
Yine, 24'üncü maddeye
bağlı erken ödeme talebinde bulunan kişiler, erken ödedikleri yüzde
2'lik kısmı anapara üzerinden mi, yoksa, kalan bakiye üzerinden mi
ödeyecekler?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Ekmekcioğlu…
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Sayın Bakana bir soru
yöneltmek istiyorum.
İpotekli kredi uygulamasına
yönelik olarak vatandaşlara vergi kolaylığı, bu tasarı ile, benzer
ülke deneyimlerinin aksine getirilmemektedir. Bu, başta asgari
geçim indirimi olmak üzere getirilmekte olan vergi teşviki uygulamalarının
genel mantığına da aykırıdır. İpotekli kredi yoluyla kredi kullanan
vatandaşların ödemiş olduğu faizlerin gelir vergisinden düşürülmemesini
hangi gerekçeyle açıklamaktasınız?
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Emek, tekrar soru
mu soracaksınız siz?
Evet, bir dakikalık
süremiz var, buyurun.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Türkiye'de hazine
borçlanmalarının yıllık bileşik faiz oranı, bugün yıl sonu için hedeflenen
enflasyon oranının ortalama on dört-on beş puan üzerindedir. Bunun
anlamı, hazinenin çok yüksek bir reel faizle piyasalardan borçlanmasıdır.
Özellikle uygulanan kur politikasıyla birlikte düşünüldüğünde,
hazine, dünyanın hiçbir yerinde olmayan bir reel faiz yükü altındadır.
Hazinenin bu düzeyde bir reel faiz yükü altında olduğu bir ortamda,
ipotekli kredi uygulamasının sonucunda vatandaşlar daha çok yüksek
bir reel faiz ödemek yükümlülüğüyle karşı karşıya kalmayacaklar
mıdır? Bu düzeyde reel faiz ödenen bir ortamda ipotekli kredi uygulaması
mümkün müdür?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Bakanım, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Evet, teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Sayın Emek, 2005 yılında
konut kredileri artamaya başlayınca konut talebinin arttığını,
arzın buna yetişemediğini, şimdi mortgage sistemiyle birlikte
aynı şekilde talep artışının yeni bir ivme kazanacağını ve buna
bağlı olarak arzın da kısa dönemde talep artışına intibak sağlayamayacağı
için fiyat artışı etkisi yapabileceğini söylediler. Böyle bir durumda kira
öder gibi taksit nasıl gerçekleşebilir dediler.
Bir kere, bu sistemi
kısa dönem düşünürseniz, yani 2007 yılında, 2008 yılında yürürlükte
olacak ve dengeleri ona göre oluşturacak bir sistem olarak düşündüğünüzde
bu yaklaşım tarzı doğru olabilir, yani bu tür mekanizmalar kısa dönemde
talep artışı ortaya çıkarır, ama uzun dönemde arz artışı ortaya çıkarırlar.
Dolayısıyla "mortgage"la birlikte talep artışı tekrar körüklenmiş
olmaz mı, sorusu teorik olarak baktığımızda "evet" şeklinde
cevaplandırılabilir, ama, konut kredisindeki artış son üç dört yıldır
sürekli devam etmekte, buna bağlı olarak da piyasada sürekli talep
baskısı oluştuğu için, müteahhitlik sektöründe de sürekli konut
üretimiyle ilgili faaliyetler devam etmektedir. Nitekim, 2004 yılına
kadar Türkiye'de ekonomi büyümekte olduğu hâlde, inşaat sektörü
hep eksi vermiştir, küçülmüştür. 2004'ten sonra ise inşaat sektörü
büyümeye başlamıştır, hatta 2005 ve 2006'da genel ekonomik büyümeden
daha fazla bir büyüme göstermiştir. Son iki yılda inşaat sektöründeki
yıllık büyüme yüzde 20'nin üzerindedir. Dolayısıyla, talebin devamı,
arzı sürekli talep düzeyine çekmektedir. Mortgage sistemiyle birlikte
de arzdaki artış da, iki üç yıl öncesinden devam eden inşaat sektörü
faaliyetleri de devam edeceği için çok büyük yeni bir uyumsuzluk dalgası
ortaya çıkarmayacaktır kanaatindeyim. Ancak, bununla birlikte,
sistemin kısa dönem içinde değerlendirilmemesi, mutlaka Türkiye'nin
bu mortgage uygulamasına geçişi sağlaması gerektiğine inanıyorum.
Onun için, hayatımızın her döneminde bir parçası olmalıdır diye düşünüyorum
ve bu yasa tasarısını da uzun dönemli Türkiye'de olup bitecekleri
değerlendirerek, doğru bir şey olarak kabul etmek gerekir diye düşünüyorum.
Sayın Ekmekcioğlu,
29'uncu maddeyle bağlantılı olarak, faiz giderlerinin, mortgage
kredisindeki faiz giderlerinin ücretliler açısından bir vergi
teşvikiyle desteklendiğini -tasarıda 29'uncu maddeyle- ama, diğer
gelir sahiplerinin, diğer gelir unsurlarının bu teşvikten yararlanmadığını,
hepsinin yararlanmasının faydalı olacağını ifade ettiler, ama,
öyle zannediyorum, Sayın Hamzaçebi'nin bu konuda farklı bir görüşü
vardır. Bu konuda, akışı sırasında görüşmelerimizin, herhâlde farklı
birtakım öneriler de gelecektir, oluşacaktır. Ancak, şunu düşünmek
lazım: Sistemin kendisi zaten öncelikle bir yerleşmelidir. Sistem
yerleştikten sonra bunun şöyle bir özelliği var: Herhangi bir yıl, bu
sistem uygulanırken, devam ederken, herhangi bir yıl, sisteme, yeni
büyük yasal düzenlemeler dahi yapmadan, bütçe kanunlarında getirilecek
yeni maddelerle sosyal amaçlı teşvikler yerleştirilebilir. Örneğin,
(x) yılında diyebilirsiniz ki, bu sistemden yararlananlar şu teşviklere
ulaşırlar diye bir düzenleme getirebilirsiniz, yani, tüm gelir unsurları
itibarıyla teşvik getirebilirsiniz veya daha önceki madde görüşülürken
arkadaşlarımızdan biri sormuştu, örneğin, sosyal bir politika
amacı olarak, aracı olarak devlet diyebilir ki, konut sahibi olmayan
tüm dar gelirlilerin peşinatını ben veriyorum, sistemden yararlansınlar
da diyebilir. Buna benzer farklı ve alternatif, sosyal boyutlu mekanizmaları,
sistemin içerisine, bu yasa devam ederken, uygulanırken, belli yıllarda,
belli dönemlerde her zaman adapte etmek mümkündür, ama, öncelikle
bu yasanın çıkması ve sistemin sağlıklı bir şekilde işlemeye başlaması
lazım. İşlemeye başlarken çok ayrıntılı ve yaygın teşvikler yaptığımızda
da başka sorunlar ortaya çıkar. Önce, sistemin işlemesini görmemiz
lazım diye düşünürüm.
Sayın Ercenk, "Hazine
faizleri yüksek, konut kredi faizleriyle arasında fark var, yani,
farklı faiz türleri arasında aslında faiz oranları itibarıyla
farklar var, bunu neye bağlıyorsunuz?" dediler. Bu, doğrudan
doğruya bankacılık sektörü, kredilendirme yapan kuruluşların,
daha doğrusu, bakış açılarına, kârlılık hesaplarına, piyasa koşullarında
değerlendirmelerine göre değişen bir hadisedir, yani, faizler
piyasada belirlenmektedir. Piyasalarda, konut kredisi dediğinizde
buna kreditörlerin bakışı farklıdır. Ticari kredi dediğinizde,
ticari krediye bankaların bakışı, kendileri açısından risk algılamaları
ve maliyet algılamaları farklıdır. Her bir kredi türüne göre bankaların
risk ve maliyet algılamalarındaki, hesaplarındaki farklılıklara
göre farklı faiz oranları ortaya çıkmaktadır. Bu bahsettiğiniz konut
kredilerindeki faiz farklılığı da bundan kaynaklanmaktadır, ama,
şu anda konut kredilerindeki faizi yukarıya çeken hadise, bankalar
dış kaynak bulduklarında kur riskinin faizleri yukarıya doğru çekmesidir;
mevduattan kaynaklanan bir kredilendirmeye gittiklerinde de vade
farkından kaynaklanan, vade uyumsuzluğundan kaynaklanan nedenlerle
bankaların faizi yukarıda belirleme istekleridir. Sistem devreye
girdiğinde daha sağlıklı bir kaynağa ulaşacakları için, krediler
üzerinde aşağıya inici bir baskı oluşturacağını düşünüyorum,
ama, yine de piyasada belli olacaktır faizler.
Sayın Kaya, "sıcak
para girişi artıyor, bunun ipotekli konut finansmanıyla birlikte
değerlendirilmesi hâlinde faiz riski, likidite riski, kredi ödememe
riski gibi etkileri olacaktır, bununla ilgili nasıl değerlendirme
yapıyorsunuz?" dediler. Bu, tabii, çok analize dayalı bir cevabı gerektiren
bir sorudur. Yani, onun için, burada vereceğim cevabın eksikleri
olacağını peşinen kabul etmek isterim, ama, faiz riski çok daha tecrübeli
olan kurumsal yatırımcılar tarafından yüklenileceği için, üstlenileceği
için, çok önemli ve büyük bir risk kapısının orada olduğunu düşünmemeliyiz
diye düşünüyorum, çünkü, mortgage nedeniyle ortaya çıkacak tahvillere
ilgi duyacaklar, bunları satın alacaklar kurumsal yatırımcılardır,
özellikle de yurt dışındaki ve yurt içindeki emeklilik fonları büyük
ölçüde bu tür tahvillere, menkul kıymetlere ilgi duymaktadırlar.
Onlarınsa, risk hesapları çok daha güçlüdür, analizleri yaptırabilecek
yetenektedirler, buradan dolayı daha güvende kendimizi hissedebiliriz.
Likidite riski: Bu
sistemin en önemli özelliği, ikincil piyasalar oluşturmasıdır.
İkincil piyasalar ise likiditeyi artırmaya yönelik bir etki yaparlar.
Dolayısıyla, şu andaki yapıya göre, likidite açısından daha rahat
bir döneme gireceğimizi bu sistemle birlikte söyleyebiliriz.
Krediyi ödeyememe
riski her zaman Türkiye'de yaşanan sorunlara benzer yeni bir sorun
ortaya çıkarır mı acaba diye düşünüyoruz. Ancak, burada sürekli
ifade ettiğimiz şey, krediyi alanların, bu krediyi ödeme kabiliyetlerinin
olup olmadığını iyi hesaplamaları lazım. Ancak şu da var: Eğer krediyi…
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
konuşmanızı tamamlar mısınız, süremizi aştık.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Belli bir süre sonra krediyi
ödememe durumuna düşerler de konutları satılırsa, kredi borçları
üzerinde kalan paraya ulaşacakları için zararlarının yine de sınırlı
olacağını düşünebiliriz.
Diğer taraftan, Sayın
Elitaş'ın sorusunu cevaplandırmak istiyorum. "Daha önce konut
kredisi alanlar mortgage kredisine dönüş sağladıklarında ne avantajları
olur?" Tüketicilerin avantajları şudur: Konut kredisine göre,
her ay faizi öderken, banka ve sigorta muameleleri vergisi ödedikleri
hâlde, "mortgage"a dönüş sağladığı zaman bu krediler, daha
önceden alınan konut kredileri "mortgage"a dönüştüğü an,
her ay geri ödenen faiz tutarının yüzde 5'i olan banka ve sigorta muameleleri
vergilerini artık ödemeyeceklerdir; yani, taksit miktarları banka
ve sigorta muameleleri vergisi kadar düşecektir. İkincisi, mortgage
sisteminde yüzde 2'lik erken ödeme zorunluluğu vardır, ama, konut
kredisinden "mortgage"a dönüşenlerde bu yüzde 2'lik erken
ödeme ücreti alınmayacaktır, çünkü, bu tasarının 20'nci maddesinin
geçici 11'inci maddesinde bu düzenlenmiştir.
Tüketicinin dezavantajları
olabilecek bazı hususlar var. İcra-iflas prosedürü daha hızlı işleyecektir
ve ayıplı maldan bankaların sorumluluğu bir yıl olarak belirlenmiştir
ama, müteahhitlerin sorumluluğu beş yıl olarak devam edeceği için
bunu da bir kayıp olarak değerlendirmemek gerekir. Birlikte bunları
değerlendirdiğimizde tüketiciler açısından daha olumlu bir görüntü
vardır konut kredilerinin mortgage kredilerine dönüşmesinde.
Ve normal mortgage
kredilerindeki yüzde 2'lik geri ödeme ücreti hesabı anaparanın
tamamına değil, kalan anaparaya uygulanacaktır.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Anaparaya faizli mi?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Hayır, faizsiz. Sadece kalan
anapara üzerinden hesaplanacaktır.
Sayın Ekmekcioğlu
"Vergi kolaylığı getirilmiyor. Gerekçe nedir?" dediler.
Aslında burada bir vergi kolaylığı var, bazı vergi avantajları
var. Yani, banka ve sigorta muameleleri vergisi bir avantajdır, bankayla
yapılan sözleşmelerde, tapuda yapılan ipotek vesair benzeri işlemlerde
tapu harçlarının alınmaması bir vergi avantajıdır. Kaynak Kullanımı
Destekleme Fonu alınmamasına devam edilecek; ama, evraklardan alınan
damga resmi burada uygulanmayacak. Bunların tamamı avantajdır.
Ama, çok büyük, sistemde önemli bir teşvik sağlayacak vergi avantajı
bulunmadığı söylenebilirse de, öncelikle biz sistemin sağlıklı
bir şekilde işlemesinin çok önemli olduğunu düşünüyoruz. Sistem
uygulandıktan sonra bu daha sonraki dönemlerde düşünülebilir.
Sayın Emek, "Hazine
faizleri yüksektir, hazine dünyanın en yüksek reel faizlerini
ödüyor. Mortgage sistemiyle birlikte faizler daha yüksek olmayacak
mı?" dediler. Burada şunu ifade edebiliriz: Devamlı söylediğim
için daha fazla tekrar etmeyeceğim. Mortgage sisteminin var oluşu
kaynak sorununu daha mantıklı bir şekilde çözmüş olduğu için faizler
üzerinde aşağıya doğru inmesi yönünde bir etki yapacaktır. Ama, kısa
dönem değil, bunu uzun dönem ve sistemin yerleşmesiyle birlikte değerlendirmeliyiz.
Asıl kalıcı faiz inişlerinin sistem yerleştikten sonra olacağını
söyleyebiliriz.
Bu arada, vergi teşvikleriyle
ilgili yapılan değerlendirmeler var. Bunları daha başka sorularda
ele alabiliriz.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.28
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 18.38
BAŞKAN : Başkan Vekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Ahmet KÜÇÜK
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 66'ncı Birleşimi'nin Beşinci Oturumu'nu
açıyorum.
1159 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştı.
20'nci maddeye bağlı
geçici 10'u oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul
edilmiştir.
20'nci maddeye bağlı geçici
11'i oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
20'nci maddeye bağlı
geçici 12'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Çerçeve 20'nci maddeyi
geçici 10, 11, 12'nci maddelerle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
21'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
22'nci madde üzerinde
bir önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1159 Sıra Sayılı Tasarının 22 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi Bülent Baratalı
Trabzon İzmir
Madde 22 - 4077 sayılı
Kanunun 4 üncü maddesinin üçüncü fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir.
"İmalatçı-üretici,
satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına
veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı
maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı
müteselsilen sorumludur. 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre
kredi veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu teslim tarihinden
itibaren 5 yıl süre ve kullandırdığı kredi miktarı ile sınırlıdır.
Konut finansmanı kuruluşları tarafından 10/B maddesinin dokuzuncu
fıkrasına göre verilen kredilerin devrolması hâlinde dahi, kredi
veren konut finansmanı kuruluşunun sorumluluğu devam eder. Krediyi
devralan kuruluş bu madde kapsamında sorumlu olmaz. Ayıplı malın
neden olduğu zarardan dolayı birden fazla kimse sorumlu olduğu
takdirde bunlar müteselsilen sorumludurlar. Satılan malın ayıplı
olduğunun bilinmemesi bu sorumluluğu ortadan kaldırmaz."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Hamzaçebi, buyurun
efendim.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim, önergeyle
teklif ettiğimiz konu şudur: Dün tasarının tümü üzerindeki görüşlerimizi
ifade ederken açıklamıştım. Bağlı kredi uygulamasında, yani bir
bankanın belirli bir projeyi tüketiciye göstermek suretiyle bu
projeden ev alınması, konut satın alınması hâlinde, "uygun faiz
oranlarıyla kredi vereceğim" şeklindeki yönlendirmesi sonucu
tüketicinin bankadan kredi alması hâlinde ve bu krediyle evin satın
alınması hâlinde, bugünkü uygulamaya göre şu sonuç ortaya çıkıyor:
İleride bu konut herhangi bir şekilde ayıplı çıkarsa bankanın burada
sorumluluğu, imalatçı ve satıcıyla birlikte, müteahhit ve satıcıyla
birlikte beş yıl süredir. Beş yıl süreyle banka, satıcı ve müteahhitle
birlikte sorumludur. Kime karşı? Evi satın alana karşı. Tüketiciyi
Koruma Yasası ve Borçlar Yasası bu hükmü böyle düzenlemiştir. Tasarı
ise bu süreyi bir yıla indirmek suretiyle bugünkü düzenlemenin gerisinde
bir düzenleme getirmektedir. Bunu doğru bulmuyoruz. Banka demek
güven kurumu demektir. Bankanın, tüketiciyi, vatandaşı yönlendirmesi
sonucu vatandaş bir projeden ev alıyorsa, banka, burada, satıcı ve
müteahhitle birlikte, bugün olduğu gibi yasanın yürürlüğe girmesinden
sonra da beş yıl süreyle sorumlu olsun diyoruz. Önergem bunu teklif
ediyor.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; mortgage yasa tasarısına ilişkin olarak dünden
bu yana görüşmelerimizi sürdürüyoruz. Bu tasarının yasalaşması
sonucunda düşük ve orta gelirliler değil, ama ortanın üstü diyebileceğimiz
düzeyden itibaren daha yukarı kesimde olan vatandaşlarımız daha
rahat ev sahibi olabilecekler. Belli bir birikimi olan vatandaşlarımız
kredi kullanmak suretiyle ev sahibi olma olanağına kavuşacaklar.
Bu olanak esasen bugün de var, bugün de kredi alınabiliyor. Yine, ifade etmiştim:
Bugünkü faiz oranlarıyla kredi kullanmak son derece pahalıdır. Yasanın
başarıyla uygulanabilmesi için faiz oranlarının mutlaka ve mutlaka
çok aşağılara, yüzde 7-8'lere düşmesi gerekir. Yıllık olarak söylüyorum.
Ancak bu düzeyde bir faiz oranıyla böyle bir yasanın başarı şansı
olabilir.
Bunların yanında şunu
da söylemek istiyorum: Bu her şey demek değil. Faiz oranları ideal
bir seviyeye düştü, Türkiye tek haneli enflasyonu kalıcı bir şekilde
yakaladı, ekonomide istikrarı yakaladı. Bütün bunların olduğunu
varsayalım, her şey yolunda gidiyor diyelim. Bu uygulamanın, mortgage
uygulamasının olduğu ülkelere baktığımızda, her şey yolunda giderken
birden bu piyasada işlerin tersine döndüğü dönemler olduğunu görüyoruz:
Ekonomideki kriz dönemleri, bunalım dönemleri veya dalgalanma
dönemleri. Bu nasıl oluyor? Gelişmiş ülkelerde bunun örnekleri yaşanmış
ve buna, yaşanan krize, bu piyasada, konut piyasasında yaşanan
krize "mortgage krizi" demiş bu ülkeler.
Genel ekonomik kriz
sonucu önemli ölçüde iş kayıpları oluşuyor tabii ki. Vatandaşlarımız
işsiz kalabilirler diğer ülkelerde işsiz kaldıkları gibi. İşsiz
kalan vatandaş, almış olduğu konut kredisini geri ödeyemiyor. Böyle
bir durumda bankalar, ödenemeyen konut kredisi nedeniyle konuta
el koyuyor, ipotekli konutu satışa çıkarıyor. Zaten, kriz nedeniyle
düşmüş olan talep ev fiyatlarını aşağıya çekmiş durumdadır. Öte taraftan,
bu şekilde bankaların ödenmeyen krediler nedeniyle satışa çıkardıkları
konutlar nedeniyle de fiyatlar ikinci kez, bir kez daha aşağıya düşüyor.
Böyle bir ortamın yarattığı kriz sonucu çeşitli ülkelerde konut
piyasasında olağanüstü bir kriz yaşanmıştır. Konut fiyatları aşağı
yukarı yüzde 50'ler mertebesinde aşağıya düşmüştür, bundan hem konut
sahipleri zarar görmüştür hem finans kesimi zarar görmüştür ve…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Hamzaçebi, konuşmanızı tamamlayınız.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
…hem de ekonomide yer
alan bütün aktörler, ekonomideki bütün ilgili kesimler bundan zarar
görmüştür.
Bunu şunun için söylüyorum:
Mortgage yasası çıkıyor, artık her şey çok güzel olacak diye düşünmemek
gerekir. Şüphesiz olumlu bir adımdır. Bunun olumlu yanlarının olduğunu
dün de ifade ettim. Bununla birlikte yapılması gereken bir iş daha
var, o da, gelişmiş ülke tecrübelerini dikkate alarak, ekonomideki
bu tür kriz dönemlerinde alınabilecek önlemlere ilişkin olarak peşinen
bir erken uyarı sistemini kurmak gerekir. Ekonomide görev alan ilgili
kurumların bu konuda mutlaka bir çalışma yapması gerektiğini düşünüyorum.
Sözlerimi burada bitiriyorum,
hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge kabul edilmemiştir.
22'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
23'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
24'üncü madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1159 Sıra Sayılı Tasarının çerçeve 24 üncü maddesi ile 4077 sayılı
Kanuna eklenmesi öngörülen 10/B maddesinin ondördüncü fıkrasının
madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
M. Akif Hamzaçebi |
Bülent Baratalı |
Kemal Kılıçdaroğlu |
|
Trabzon |
İzmir |
İstanbul |
|
Ali Kemal Deveciler |
Yılmaz Kaya |
|
|
Balıkesir |
İzmir |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Hamzaçebi.
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; tasarının bir
hükmü, kredi borcunun vadesinden önce ödenecek olması hâlinde, borcunu
erken ödeyecek olan kredi borçlusu, yani ev alacak olan vatandaşımıza
yüzde 2'yi aşmamak üzere bankanın belirleyeceği bir oranda erken
ödeme ücreti ödemesi yükümlülüğünü getirmektedir. Şu andaki uygulamada,
mevcut yasalara göre ipotekli konut kredisi uygulamasında herhangi
bir şekilde "erken ödeme ücreti" veya "cezası" adı
altında bir yükümlülük yoktur. Kredi borçlusu, konut satın alan vatandaşımız
borcunu erken ödemek istediğinde bankayla, gider, görüşür, anlaşır
ve borcunu erken kapatabilir, herhangi bir şekilde bir ücret veya
ceza ödemez.
Tasarının bir geçici
maddesi, hâlen kredi borçlusu olan vatandaşlarımız açısından da bu
olanağı getiriyor. Hâlen kredi kullanmış olan vatandaşlarımız bu
yasanın yürürlüğe girmesinden sonra da kredi borcunu erken ödemek
isterse, yine, erken ödeme ücreti ödemeyeceklerdir. Hükûmet tasarısında
olmayan bu hususu, Plan ve Bütçe Komisyonu görüşmeleri sırasında
tasarıya ilave ettik. Ancak, bundan sonrası için erken ödeme ücreti
alınması yönündeki hükmün çok gerekli olmadığı kanaatindeyim. Bunun
teknik açıklamaları yapılabilir. İşte, banka, bir fon planlaması
yapmıştır. Bu fon planlaması gereği, işte, kredi sözleşmesinde öngörülen
vade borçlu tarafından bozulmak isteniyorsa, banka, muhtemel bir
gelirinden yoksun kalır, fon planı aksamış olur, o nedenle böyle bir
erken ödeme ücreti veya ceza olsun şeklindeki bir yaklaşımla konmuştur.
Kaldırılmasının sorun yaratacağı kanaatinde değilim. Bir ekonomide,
konut kredilerinde ne kadarlık bir erken ödemenin gerçekleşeceği
sektör tarafından, bankalar tarafından bilinir. Fon planlaması buna
göre yapılabilir, kredi fiyatlandırması buna göre yapılabilir.
Bu nedenle, tüketici haklarına da uygun bulmadığımız, yüzde 2'yi
aşmamak üzere erken ödeme ücreti ödenmesi yönündeki bu hükmün tasarıdan
çıkarılması gerektiğini düşünüyoruz. Önerge bu amaçla verilmiştir.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Hamzaçebi.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
24'üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
25'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
26'ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
27'nci madde üzerinde
bir önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 27. maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
A. Yüksel Kavuştu |
|
Bursa |
Konya |
Çorum |
|
Murat Yılmazer |
Fehmi Uyanık |
|
|
Kırıkkale |
Diyarbakır |
|
Madde 27. 2/3/1984 tarihli
ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununa aşağıdaki ek madde eklenmiştir.
"Ek Madde 10.- Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışından kaynaklanan ipotekli
veya ipoteksiz alacakları, ipotek finansmanı kuruluşları tarafından
devralınabilir ve devredilebilir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu
Kanun Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan
alacaklarının söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa,
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun
Tasarısında "yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacaklar için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 27'nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
28'inci madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Tasarısının 28 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
ve müteakip maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Maddeyle öngörülen
düzenlemeye 13.6.2006 tarihli ve 5520 sayılı Kurumlar Vergisi Kanununun
5 inci maddesinin birinci fıkrasının (d) bendinin 6 numaralı altbendinde
yer verilmiş olduğundan madde tasarı metninden çıkarılmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
29'uncu maddeyi 28'inci
madde olarak değerlendireceğiz.
Madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1159 Sıra Sayılı "Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın
28 inci Maddesi'nin Kanun Tasarısı metninden çıkarılmasını ve sonraki
maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Çorum |
Konya |
Diyarbakır |
|
Murat Yılmazer |
T. Ziyaeddin Akbulut |
|
|
Kırıkkale |
Tekirdağ |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Takdire bırakıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Takdire bırakıyorum.
SADULLAH ERGİN (Hatay)
- Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Kapsamlı bir Gelir
Vergisi Reformu'na ilişkin çalışmalar Maliye Bakanlığı tarafından
yürütülmektedir. Bu kapsamda gelir vergisine ilişkin olarak yukarıda
öngörülen düzenlemenin yürütülen çalışmalarda sistem bütünlüğünün
korunması ve reformun sıhhati açısından Gelir Vergisi Reformu'na
ilişkin hazırlıklarla birlikte değerlendirilmesinin daha uygun
olacağı düşünülmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Karar yeter sayısı…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Karar yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Bir sonrakinde…
Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir. (CHP sıralarından gürültüler)
MEHMET AKİF HAMZAÇEBİ
(Trabzon) - Sayın Başkan…
ORHAN ERASLAN (Niğde)
- Bir dakika!.. Karar yeter sayısı istemiştik. Olur mu öyle şey?
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, peş peşe devam ediyoruz.
Sayın Eraslan, lütfen…
ORHAN ERASLAN (Niğde)
- Hayır ama… Buradayız yani. Öyle şey mi olur?
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Sayın Başkan, hukuk, İç Tüzük… Aklına gelen şekilde yapma!
BAŞKAN - Saygıdeğer
arkadaşlarım, bakınız…
ORHAN ERASLAN (Niğde)
- Yani, öyle şey mi olur Sayın Başkan?
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen oturur musunuz.
Buyurun.
28 ve 29'uncu maddeler
metinden çıkarıldığı için…
ORHAN ERASLAN (Niğde)
- Hep karar yeter sayısı isteyeceğiz.
GÖKHAN DURGUN (Hatay)
- Her maddede karar yeter sayısı isteyeceğiz.
BAŞKAN -…30'uncu maddeyi
28'inci madde olarak oylarınıza sunuyorum…
ORHAN ERASLAN (Niğde)
- Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Heyecanlanmayın,
tamam...
30'uncu maddeyi 28'inci
madde olarak oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
28'inci maddeyi, yani,
yeni 28'inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Sayın milletvekilleri,
kâtip üyeler arasında ihtilaf vardır, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için iki dakikalık
süre veriyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
31'inci maddeyi 29'uncu
madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Kabul edilmiştir.
Eski 32'nci madde, şimdi
30'uncu madde üzerinde bir adet önerge vardır, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Bazı Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 193 sayılı Kanunun Geçici
67 nci maddesinin (1) numaralı fıkrasının altıncı paragrafı ile
(8) numaralı fıkrasında değişiklik yapan 30. maddesinin Kanun Tasarısı'ndan
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
27.06.2006 tarih ve
5527 sayılı "Gelir Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun" ile Gelir Vergisi Kanunu'nun Geçici 67. maddesinde
yapılan değişiklikler ile Geçici 67. maddede tanınan yetki çerçevesinde
alınan 22.07.2006 tarih ve 2006/10731 sayılı Bakanlar Kurulu Kararı
ile getirilen yeni düzenlemenin, madde değişikliği ile yapılması
amaçlanan değişiklikleri karşılar nitelikte olması nedeniyle,
Tasarı'da söz konusu maddenin yer almasına gerek kalmamıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, 32'nci madde de metinden çıkarılmıştır.
Eski 33'üncü, yeni
30'uncu madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
tasarısının 30 uncu maddesi ile 6802 sayılı Kanunun 29 uncu maddesinin
değiştirilen (i) bendi ile aynı maddeye eklenen (y) bendinde yer
alan "konut finansmanı kapsamında" ibarelerinden önce gelmek
üzere "2499 sayılı Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin
birinci fıkrasında tanımlanan" ibaresinin eklenmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Sadullah Ergin |
Ayhan Sefer Üstün |
Mustafa Nuri Akbulut |
|
Hatay |
Sakarya |
Erzurum |
|
Yüksel Çavuşoğlu |
Yahya Baş |
Recep Koral |
|
Karaman |
İstanbul |
İstanbul |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: "2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan" ibaresinin madde metnine ilave edilmesiyle uygulamada
doğabilecek tereddütlerin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 33'üncü maddeyi 30'uncu madde olarak oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yeni 31'inci madde
üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 31. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Bursa |
Konya |
Diyarbakır |
|
Ali Yüksek Kavuştu |
Murat Yılmazer |
|
|
Çorum |
Kırıkkale |
|
Madde 31. 2/7/1964 tarihli
ve 492 sayılı Harçlar Kanununun 59 uncu maddesinin birinci fıkrasına
aşağıdaki bentler eklenmiştir.
"o) Konut finansmanı
kuruluşları ve ipotek finansmanı kuruluşları tarafından 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı
kapsamında tesis olunacak ipotek işlemleri,
p) 2499 sayılı Sermaye
Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı
amacıyla yapılacak finansal kiralamalarda kiralanan konutların
kiracıya devri,
r) Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı tarafından konut satışları nedeniyle tesis olunacak
ipotek işlemleri."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar)- Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının "yapı
kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin edilmiş
alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa,
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun
Tasarısında "yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
34'üncü maddeyi 31'inci
madde olarak oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Eski 35, yeni 32'nci
madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 32. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Murat Yılmazer |
|
Bursa |
Konya |
Kırıkkale |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Fehmi Uyanık |
|
|
Çorum |
Diyarbakır |
|
Madde 32. A) 492 sayılı
Kanuna bağlı (1) sayılı tarifenin "(A) Mahkeme Harçları"
başlıklı bölümünün "III-Karar ve ilam harcı" başlıklı fıkrasının
"1. Nispi harç" başlıklı bendinin, (e) alt bendinden sonra
gelmek üzere aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
"f) Konusu belli
bir değerle ilgili bulunan davalarda ve 2499 sayılı Sermaye Piyasası
Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında tanımlanan konut finansmanından
kaynaklanan alacaklar ile Toplu Konut İdaresi Başkanlığının rehinle
temin edilmiş alacaklarının takibinde, ihalenin feshi talepleri
ile ilgili olarak esas hakkında karar verilmesi halinde hüküm altına
alınan anlaşmazlık konusu değer üzerinden binde 54
Bakanlar Kurulu, dava
çeşitleri itibarıyla birlikte veya ayrı ayrı olmak üzere bu alt
bentte yazılı nispeti binde 10'a kadar indirmeye veya Kanunda yazılı
nispete kadar çıkarmaya yetkilidir."
B) 492 sayılı Kanuna
bağlı (1) sayılı tarifenin "(B) İcra ve iflas harçları" bölümünün
"I-İcra harçları" başlıklı fıkrasının "3. Değeri belli
olan icra takiplerinde tahsil harcı, değer üzerinden:" başlıklı
bendinin sonuna aşağıdaki alt bent eklenmiştir.
"h) 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinin birinci fıkrasında
tanımlanan konut finansmanından kaynaklanan alacaklar ile Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının rehinle temin edilmiş alacaklarının
takibinde, bu bentte belirtilen tahsil harçları dörtte biri oranında
uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Söz konusu Kanun Tasarısının
bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının "yapı
kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin edilmiş
alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında Toplu Konut
İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan alacaklarının
söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa,
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun
Tasarısında "yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
istikametinde 35'inci maddeyi 32'nci madde olarak oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
36'ncı maddeyi 33'üncü
madde olarak oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Eski 37'nci madde yeni
34'üncü madde üzerindeki önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan,
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 34. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Bursa |
Konya |
Diyarbakır |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Murat Yılmazer |
|
|
Çorum |
Kırıkkale |
|
Madde 34. 1/7/1964 tarihli
ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa bağlı (2) Sayılı Tablonun
"IV-Ticari ve medeni işlerle ilgili kağıtlar" başlıklı bölümüne
aşağıdaki (36) numaralı fıkra, "V-Kurumlarla ilgili kağıtlar"
başlıklı bölümüne ise aşağıdaki (23) ve (24) numaralı fıkralar eklenmiştir.
"36. Sermaye piyasası
araçlarının ihracına ilişkin olarak düzenlenen makbuz ve kağıtlar,
konut finansmanı kuruluşlarının konut finansmanı işlemleri ve
bu kuruluşların ipotekli sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı
menkul kıymetler ve varlık finansmanı fonlarını temsilen menkul
kıymet ihracı ve bu ihraca konu teminatlarla ilgili olarak düzenlenen
makbuz ve kağıtlar."
"23. İpotek finansmanı
kuruluşları ile konut finansmanı fonlarının kuruluş ve ipotekli
sermaye piyasası araçları, varlık teminatlı menkul kıymetler ve
varlık finansmanı fonlarını temsil eden menkul kıymetlerin ihracı
ve ihraca konu teminatlardan kaynaklananlar dahil her türlü işlemleri
ile ilgili olarak düzenlenen ve damga vergisi bu kuruluşlar veya
fonlar tarafından ödenmesi gereken makbuz ve kağıtlar.
24. Toplu Konut İdaresi
Başkanlığının menkul kıymet ihracı ve ihraca konu teminatlardan
kaynaklananlar dahil her türlü işlemleri ile ilgili olarak düzenlenen
ve damga vergisi bu kuruluş tarafından ödenmesi gereken makbuz ve
kağıtlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Söz konusu
Kanun Tasarısının bahsi geçen maddesinde, Toplu Konut İdaresi Başkanlığının
"yapı kullanma izni alınmış konutlara ilişkin" rehinle temin
edilmiş alacakları ifadesinin kullanılması, bu kanun kapsamında
Toplu Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından kaynaklanan
alacaklarının söz konusu finansman sistemi içinde menkul kıymetleştirilmesine
imkan verilmesi gereğine rağmen, İdare alacaklarının varlık teminatlı
menkul kıymetler kapsamında yer alamamasına sebep olmaktadır. Oysa,
varlık teminatlı menkul kıymetler kapsamındaki varlıklar için Kanun
Tasarısında "yapı kullanma izni alınma" şartı yoktur.
Dolayısıyla, Toplu
Konut İdaresi Başkanlığının konut satışlarından doğan alacakları
için "yapı kullanma izni alınma" şartı ibaresi eklenmesine
gerek yoktur. Bu ibarenin tasarıda İdare alacakları için eklenmesi,
varlık teminatlı menkul kıymet işlemlerinde finansman kuruluşları
bakımından aranmayan ek bir şartın Toplu Konut İdaresi alacakları
için aranması anlamına gelmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, eski 37, yeni 34'üncü maddeyi değişiklik önergesiyle
birlikte oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
35'inci madde üzerindeki
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Konut Finansman Sistemine İlişkin Çeşitli Kanunlarda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın 35. Maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk Çelik |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Bursa |
Konya |
Diyarbakır |
|
Ali Yüksel Kavuştu |
Murat Yılmazer |
|
|
Çorum |
Kırıkkale |
|
Madde 35.- 25/10/1984
tarihli ve 3065 sayılı Katma Değer Vergisi Kanununun 17 nci maddesinin
(4) numaralı fıkrasına aşağıdaki bent eklenmiştir.
"ş) 2499 sayılı
Sermaye Piyasası Kanununun 38/A maddesinde tanımlanan konut finansmanı
amacıyla teminat gösterilen veya ipotek konulan konutun, konut finansman
kuruluşları, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, ipotek finansmanı
kuruluşları ya da üçüncü kişilere teslimi (müzayede mahallinde
yapılan satışlar dahil) ile bu şekilde alınan konutun, konut finansman
kuruluşları, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı veya ipotek finansmanı
kuruluşları tarafından teslimi (müzayede mahallinde yapılan satışı
dahil)."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Konut finansmanına
konu taşınmazların icra yoluyla satışı ve teslimine dair bu hükmün
Toplu Konut İdaresi Başkanlığı bakımından da geçerli olabilmesi
için gerekli değişiklik yapılmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Eski 38, yeni 35'inci
maddeyi değişiklik önergesiyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
39'uncu madde 36'ncı
madde olarak değişmişti. Şimdi, 36'ncı madde üzerindeki önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1159 Sıra Sayılı "Konut Finansmanı Sistemine İlişkin Çeşitli
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı"nın
36. Maddesinde yer alan "29 uncu maddesi 01/01/2008 tarihinden geçerli
olmak üzere, diğer maddeleri ise" ifadesinin 36. Madde metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
A.Yüksel Kavuştu |
Ahmet Işık |
Fehmi Uyanık |
|
Çorum |
Konya |
Diyarbakır |
|
Murat Yılmazer |
T. Ziyaeddin Akbulut |
|
|
Kırıkkale |
Tekirdağ |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kanun Tasarısının
29. Maddesinin metinden çıkartılması sonrasında yürürlük maddesinin
yukarıdaki şekilde değiştirilmesi gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Eski 39, yeni 36'ncı
maddeyi değişiklik önergesiyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Eski 40, yeni 37'nci
maddeyi oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
İkinci bölümdeki maddeler
üzerindeki oylama işlemleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümünün
oylamasından önce, oyunun rengini belirtmek üzere Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan, lehte.
Buyurun Sayın Kandoğan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
kanun tasarısı üzerinde oyumun renginin olumlu olduğunu öncelikle
ifade etmek istiyorum ve bu kanunla birlikte Türkiye'de konutların
imar planlarına uygun olacağını, konutların sağlam ve kaliteli
olacağını, inşaat sektörünün canlanacağını, ekonominin kayıt
altına alınacağını, tapuda ve emlak beyannamelerinde gerçek rakamların
ortaya çıkacağını, müteahhitlik hizmetleri yapanların harcamalarını,
masraflarını gerçek kayıtlar içerisinde tutacaklarını, kayıt dışının
azalacağını, ekonominin canlanacağını, finans sektörünün gelişeceğini
ve dolayısıyla, ileride borsanın da canlanacağıyla ilgili görüşlerim
son derece olumlu, müspet. Yalnız, bu kanunla ilgili olarak kamuoyunda
çok değişik bir beklenti vardı ve kamuoyundaki beklenti, bu kanunla
beraber dar gelirlilere konut sahibi olabilmenin yollarının açılacağı
kamuoyunda yaygın bir beklentiydi ve iktidar çevreleri kamuoyunda
böyle bir beklentiyi yaydılar, ama bu kanunla ilgili olarak biraz
önce saymış olduğum o müspet gelişmelerin yanında, peşin ödeyebilecek
imkânları olmayanların -bu, Sayın
Bakanın ifadesiyle yaklaşık yüzde 25'lere tekabül eden bir rakamdır-
konut sahibi olamayacakları ortaya çıkıyor. Siz, gerçek konut bedelinin
en az yüzde 25'i civarındaki bir ödemeyi peşin olarak yapabilirseniz,
böyle bir imkândan faydalanabileceksiniz.
Dar ve orta gelirlilerle
ilgili olarak bu kanunun onlar lehine çok şey getirmediğinin de altını
çizmek istiyorum. Bunu nereden çıkarıyorum? TOKİ, konut
sektöründe çok önemli bir yere sahip olan TOKİ yetkilileri,
bu kanun komisyonda görüşülürken aynen şu ifadeleri kullanıyorlar:
"Konut fiyatları ve kredi faiz oranları göz önüne alındığında,
en düşük aylık ödemenin bile dar gelirlinin ödeme gücünün çok üstünde
olacağı, bu nedenle, konut finansmanı sisteminden esas olarak orta
ve üst gelir gruplarının yararlanabileceği…" Konut sektöründe
en önemli paya ve yere sahip olan TOKİ'nin yetkilileri bile, bu sistemle
orta ve dar gelirlilerin Türkiye'de konut sahibi olabilme yönünde
bir imkân sağlayamayacağı açık bir şekilde ilgililerce ifade edilmiştir
ve yine bu kanunla kısa vadede Türkiye'de konut sistemine de bir çözüm
getirilemeyeceği, yine biraz önce Sayın Bakanın bir soruya vermiş
olduğu cevaptan anladığımız kadarıyla Sayın Bakan da konut sektörüne
kısa vadede bir çözüm getirilemeyeceği inancında ve yine, Türkiye'deki
bu faiz oranlarıyla, yüzde 20'lere yaklaşan faiz oranlarıyla, bu
sistemin Türkiye'de sağlıklı konut edinme yolunda ciddi katkılar
sağlayamayacağı da yine çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Eğer, kısa sürede yeterli
konut arzı olmaz ise, Türkiye'deki konut fiyatlarının aşırı ölçüde
şişeceği ve yine konut sahibi olabilme yönünde ciddi engeller ortaya
çıkarabileceği -yine, şahsi görüş olarak ifade ediyorum- ve yine,
keşke vergi teşvikini bu kanun içerisine yerleştirebilseydik. Ancak,
iktidar partisi grup başkan vekilinin vermiş olduğu bir önergeyle,
bu imkânı da maalesef, dar gelirli, orta gelirlilerinin önünde…
SADULLAH ERGİN (Hatay)
- Benim değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Faruk Çelik'in. O da Grup Başkan Vekiliniz.
SADULLAH ERGİN (Hatay)
- Onun da değil, milletvekillerinin.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Faruk Çelik'in. Benim elimdeki değişiklik önergesinde Sayın Faruk
Çelik'in imzası var, ama bilemiyorum.
Keşke bu saydığım hususları
da bu kanun metni içerisine yerleştirebilseydik, ama, bütün bunlara
rağmen bir ilk adımdır, bir başlangıçtır. Eksiklikleriyle beraber,
bu kanuna olumlu oy vereceğimi ifade ediyor, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Kandoğan.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açık
oylamaya tabidir.
Açık oylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık oylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oylama için dört dakika süre vereceğim.
Bu süre içerisinde
sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini,
bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan
oy pusulasını, yine oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Konut Finansmanı Sistemine İlişkin
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
(sıra sayısı 1159)'nın açık oylama sonucu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 250
Kabul : 245
Ret :
3
Çekimser :
2(x)
(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo
Tutanağın sonuna eklidir.
Böylece, tasarı kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; bütün milletimiz için hayırlar getirmesini
diliyorum ve teşekkür konuşması yapmak üzere Sayın Bakanımı kürsüye
davet ediyorum.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
biraz önce yasalaşmış olan Kanun ile Türk mali sisteminin en büyük reformlarından
biri gerçekleştirilmiştir. Bu düzenlemeyle birlikte, önemli değişikliklere
imza atılmış olmaktadır. Yeni bir konut finansman sistemi ülkemizde
uygulamaya girmiştir ve artık hayatımızın bir parçası hâline dönüşecektir.
Bu Kanun'da her şeyden
önce "konut finansmanı" kavramı getirilmiş ve belli durumlarda
finansman imkânları sağlanmıştır.
Birincisi, tamamlanmış
konutlar için verilen krediler için bu kavram kullanılmaktadır. Bitmiş,
tamamlanmış, yapı kullanma izni olan konutların satın alınması sırasında
kredilendirmeye imkân sağlayacaktır.
İkincisi, tamamlanmış
konutların finansal kiralanmasına imkân sağlanacaktır.
Üçüncüsü, proje ve inşaat
hâlindeki konutlar yine bu sistemden yararlanacak ve kredilendirilecektir.
Dördüncüsü, konut sahibi
olan, hâlihazırda konutu bulunan kişilerin konutlarını yenilemek
ve güçlendirmek ihtiyacı duymaları hâlinde, sahip oldukları konutu
teminat göstermek suretiyle yine krediye ulaşabileceklerdir. Ülkemizde
depreme dayanıklı konut sorunu vardır. Mevcut konutların depreme
dayanıklı hâle getirilmesi sorunu vardır. Buna önemli ölçüde finansman
sağlayacak bir mekanizmayı da böylece devreye koymuş bulunmaktadır.
Yeniden finansman
kredileri söz konusudur. Bir konutu alırken kredi alan, daha sonraki
yıllarda faiz oranlarının düşmesiyle önceki aldığı yüksek faizli
krediyi ödemek istemeyenler yeniden kredi alabileceklerdir ve eski
kredilerini kapatabileceklerdir.
Ve altıncısı da, Kanun'un
yürürlüğe girmesinden önce açılmış olan konut kredilerini, ilgililer,
mortgage kredisine, bu yeni konut finansman sistemine göre yenileyebilme
imkânına sahip olacaklardır.
"Konut finansman"
tanımı kapsamında bulunmamakla birlikte, tasarının yasalaşmasından
sonra, bu Kanun'un Resmî Gazete'de yayımlanmasından sonra menkul kıymetlendirme
yapılabilecek başka krediler de var. Örneğin, ticari amaçlı gayrimenkullere
verilen krediler, o iş yeri teminat gösterilmek suretiyle menkul
kıymetlendirmeye konu olacaktır. Hatta şunu söyleyebiliriz: Kamunun
altyapı yatırımlarına verilen krediler de aynı şekilde menkul
kıymete dönüştürülmek suretiyle borsada işlem görebilecektir;
yani, kamu yatırımlarına da yeni bir finansman imkânı bu Kanun'la
birlikte ortaya çıkmış olacaktır.
Bu boyutları itibarıyla
değerlendirdiğimizde, gerçekten, Türk mali sistemindeki büyük reformlardan
biri olarak bunu kabul etmemiz, nitelendirmemiz mümkündür.
Bu tasarıyla birlikte,
öncelikle konut edinme kolaylaşacaktır. Ev sahibi olmayan, konutu
bulunmayan veya bulunduğu hâlde yeni konut sahibi olmak isteyen
insanlar, konut sahibi olabileceklerdir.
Buradaki müzakerelerde
kürsüye gelen arkadaşlarımız sık sık "dar gelirliler konut sahibi
olacaklar mı, çok kıt imkânlarda yaşayan insanlarımız konut sahibi
olabilecekler mi" diye haklı olarak sordular; ama, belli bir düzenlemenin
neyi içerdiğini, neyi içermediğini de doğru belirlememiz lazım.
Toplu Konut İdaresinin,
yani TOKİ'nin yapmış olduğu konutlarla hiç imkân sahibi olmayan vatandaşlarımız
da ev sahibi hâline dönüştürülmektedir ve Hükûmetimiz buna da öncelik
ve önem vermektedir ve hâlen bu projeler de yürümektedir. Ancak, mortgage
sistemiyle birlikte, hiç parası olmayanlar veya çok az parası olanlar
-bunun miktarını koymayalım elbette- konut sahibi olamayacaklardır;
ama, şunu da bilmemiz lazım ki, belli bir gelir düzeyine sahip olanlar,
ancak konut alabilecek birikimi olmayanlar ve bu nedenle de sürekli
kira ödemeye mahkûm olan birtakım vatandaşlarımız bu sistemden yararlanmak
suretiyle, hiç umut edemez durumda oldukları hâlde konut sahibi olabileceklerdir.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
"Bu sistemle bir
borçluluk artımı ortaya çıkacak" diye değerlendirmeler yapıldı.
Buna da katılmak mümkün değil; çünkü, borçsuz ve umutsuz yaşamaktansa,
borçsuz veya heyecansız yaşamaktansa, borçlu ve umutlu olmak, borçlu
ve heyecanlı olmak daha fazla tercih edilecek bir durumdur. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Elbette, bu sistemin
devreye girmesiyle birlikte, tüketici davranışları rasyonelleşecektir
-ikinci bir faydası, konut edinme kolaylığının ötesinde- ve de insanımızın
önünde bir hedef olacaktır; bir ev sahibi olma, konut sahibi olma hedefi
olacaktır. Bu hedef doğrultusunda bütçesini planlamayı öğrenecektir.
Bu hedef doğrultusunda gelirini düzenlemeyi ve buna ulaşmak için
gerekli mekanizmaları canlandırma ihtiyacı içerisinde olacaktır.
Hatta, bu bir heyecan verecek, bu bir umut verecek ve buna bağlı olarak
da sürekli ev sahibi olabilmesi için alternatif gelir kaynaklarını
da araştıracaktır, zorlayacaktır. Belki, bu, insanımıza dinamizm
kazandırması açısından, insanımıza yaşama heyecanı vermesi açısından
da son derece önemli, çok önemli temel noktalardan biridir.
Üçüncüsü, inşaat sektörü
canlanacaktır, ekonomi büyüyecektir ve istihdama da katkı sağlayacaktır;
çünkü, bu kredilendirme mekanizmasıyla inşaat, konut talebi artacağı
için ve -demin söyledim- bazı inşaatların finansmanında yardımcı
bir nitelik taşıyacağı için, inşaat sektöründe canlanma ortaya
çıkacaktır, buna bağlı olarak ekonomi büyüyecektir. Nitekim, son
yıllarda ekonominin yüksek bir oranda büyümesi inşaat sektörünün
büyüme oranının yüksek oluşundan kaynaklanmaktadır ki, mortgage
sistemiyle birlikte hep inşaat sektörü artıda olacak ve de ekonomik
büyümeye hep artı katkı sağlayacaktır.
Diğer taraftan, inşaat
sektörü 200'ün üzerinde girdi kullanmaktadır. Sadece demir, sadece
çimento, sadece cam ve kereste değil, kiremitten fayanslara kadar,
mutfak malzemelerinden banyo malzemelerine kadar 200'ün üzerinde
malzeme kullanmaktadır ve inşaat sektörünün kullandığı malzemelerin
hemen hemen tamamı Türkiye'de üretilmektedir. Dolayısıyla, inşaat
sektöründe bu malzemelere talep canlanacağı için, bu sektörlerde
de hareketlilik meydana gelecektir, topyekûn ekonomi büyüyecektir.
Diğer taraftan, inşaat
sektörü, bizde, istihdam kat sayısı en yüksek olan sektördür. İstihdam
kat sayısı 4'tür ve de inşaat sektörünün canlanması demek, işsizlikle
mücadele demektir, işsizlik oranının aşağıya doğru düşmesi demektir.
Tüm bunlar, ekonomimizin genel performansına önemli ölçüde katkı
sağlayacak bir sistemi yasalaştırdığımızı göstermektedir.
Ayrıca, dördüncü bir
nokta, gayrimenkul sektöründen başlamak üzere ekonomimiz kayıt altına
alınacaktır. Çünkü, konutlar krediden yararlandıkları için, konutların
değeri ve konutları satanların hasılatı için verilen kredi miktarı
referans olacağı için, hiçbir zaman, inşaatları yapanlar, inşaat
sektörüyle uğraşanlar gelirini daha düşük gösteremeyeceklerdir.
Hasılatlarını düşük gösteremeyecekleri için de, kullandıkları
malzemeyi kayıtsız kullanamayacaklardır, belgesiz kullanamayacaklardır,
belge ve kayıt düzeni devreye girecektir. Kayıtsız, belgesiz kullandıkları
takdirde kârları daha yüksek görüleceği için daha fazla vergi ödeyeceklerdir.
Onun için, gelirleri gibi giderlerini de kayıtlı göstermek zorunda
olacakları için ekonomi kayıt altına alınmış olacaktır.
İnşaat sektörü kayıt
altına girerken, inşaat sektörüne malzeme veren tüm sektörler de
buna bağlı olarak kayıtlı işlem yapmaya başlayacaklardır ki, bu,
ekonomimizin temel sorunlarından biri olan kayıt dışılıkla da mücadelenin
en temel mekanizmalarından birini devreye sokmuş olacaktır.
Diğer taraftan, ruhsatlı,
depreme dayanıklı konut üretiminin artması, planlı kentleşmenin
desteklenmesi bu tasarıyla birlikte ortaya çıkacaktır; çünkü,
mortgage kredisinden yararlanabilmek için inşaatların imar planlarına
uygun olması lazım, inşaatların inşaat mevzuatına uygun olması
lazım. Çürük binalar, imar planına uygun olmayan binalar mortgage
kredisiyle desteklenmeyecektir.
Bu Kanun'la yeni bir
meslek grubunu yeniden düzenledik. Bu, bildiğiniz gibi, gayrimenkul
değerleme uzmanlarıdır; kredi verilecek konutun incelemesini
yapacaklardır, imara, imar mevzuatına uygun olup olmadığına bakacaklardır.
Bu bağımsız kuruluşların sorumlulukları da yüksektir ve buna bağlı
olarak verdikleri rapora göre konut kredisinden yararlanma imkânı
ortaya çıkacaktır. Bu da doğrudan doğruya iyi bir kentleşme, düzgün
bir kentleşme ve depreme dayanıklı sağlıklı konutların inşa edilmesi
anlamına gelecektir ki, bu, bizim en önemli sorunlarımızdan biridir.
Bu, gerçekleştirmek zorunda olduğumuz bir düzenlemedir. Artık, inşaata
başlayanlar, mortgage kredisiyle alacak müşterilerimi kaybetmeyim
diye zorunlu olarak inşaat mevzuatına uygun konutlar yapacaklardır;
ama, tüm bunların ötesinde, finans sektörümüzün sağlıklı bir şekilde
gelişmesi de bu düzenlemeyle gerçekleşmiş olacaktır.
Dünkü konuşmamda da
söyledim, bir ekonominin büyüyebilmesi için kullandığı sermayenin
büyümesi lazımdır. Sermayesini büyütemeyen, kredi hacmini büyütemeyen
hiçbir ekonominin büyük ekonomi olması, güçlü ekonomi olması mümkün
değildir. Amerika Birleşik Devletleri'ndeki ekonominin 10-12 trilyon
dolarlık bir üretim gerçekleştirdiğini biliyoruz; çünkü, kredi
hacmi büyüktür, sermaye hacmi büyüktür, ama kullanmış olduğu sermayenin,
kredinin yüzde 60'ı, konutları teminat olarak gösteren, gayrimenkulü
teminat olarak göstererek ortaya çıkan kredi hacmidir. İşte, mortgage sistemiyle
birlikte gayrimenkullerin teminat gösterilebileceği, konutların
teminat gösterilebileceği, bu teminatların menkul kıymete dönüştürülebileceği,
tahvile dönüştürülebileceği ve ikinci piyasalarda, yani borsalarda
işlem görebileceği bir yeni finansman modeli de ortaya çıkmaktadır.
Bunun anlamı şudur: Türkiye'de sermaye büyüyecek demektir.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
on dört dakika oldu; lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI ABDÜLLATİF ŞENER (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkan.
Türkiye, sermayesini
büyütebilen bir ülke olacak demektir, kredi hacmini büyüten bir ülke
olacak demektir. Eğer, sizin kullandığınız para büyüdüyse, harcadığınız
para büyüdüyse, ekonominiz iyi yoldadır, büyüme yolundadır, gelişmiş
ekonomi olma yolundadır demektir.
Topyekûn faydalı bir
düzenlemedir ve ilk cümlemi -dün olduğu gibi- tekrar ediyorum: Türk
mali sistemindeki en büyük reformlardan birine, bu Kanun'la Türkiye
Büyük Millet Meclisi imzasını atmış bulunmaktadır.
Bir hükûmet tasarısı
olarak Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmiştir, hem komisyonlardaki
görüşmeler sırasında hem Genel Kuruldaki görüşmeler sırasında
iktidar partimiz sonuna kadar destek olmuştur, muhalefet partilerimiz
destek olmuşlardır. Buna katkı sağlayan, destek olan, bunun yasalaşmasına
emeğini, enerjisini, bilgi birikimini aktaran tüm Türkiye Büyük
Millet Meclisi üyelerine teşekkürlerimi sunuyorum.
Ancak, ayrı bir teşekkürümü
de Sermaye Piyasası Kurulunun Değerli Başkanına ve mensuplarına
sunmak istiyorum. Çünkü, bu Kanun'un yasalaşmasından önce, taslak
hâlinde oluşturulabilmesi için, gece gündüz tüm uzmanlarıyla, personeliyle
birlikte yoğun mesai harcamışlardır, uluslararası görüşmeler yapmışlardır,
uluslararası nitelikte toplantılar yapmışlardır, yuvarlak masa
toplantıları yapmışlardır, ayrıntılı karşılaştırmalı incelemeler
yapmışlardır ve bu tasarının mükemmel bir şekilde hazırlanabilmesi
için emek sarf etmişlerdir, enerji sarf etmişlerdir. Sermaye Piyasası
Kurulumuzun tüm mensuplarına teşekkürlerimi sunuyorum ve bu Kanun'un
ülkemize, milletimize hayırlı olmasını diliyor, hepinize saygılarımı
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Her derde deva bir kanun çıkardınız!
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, görüşmelere devam edeceğiz.
Ekonomik İşbirliği
Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
başlıyoruz.
4.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Ticaret Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ile Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1235) (S. Sayısı: 1308)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
5'inci sırada bulunan,
Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma Çerçeve Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları Raporları'nın
görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Ekonomik İşbirliği Teşkilatı Transit Taşıma
Çerçeve Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonları
Raporları (1/1077) (S. Sayısı: 1023)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, diğer tasarı ve tekliflerin görüşülmesi için de komisyonların
hazır bulunamayacağı anlaşıldığından ve gruplarımızın da mutabakatıyla,
kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 22 Şubat
2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak
üzere birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 19.46