deneme 3 3 2007-03-14T13:02:00Z 2007-03-14T13:03:00Z 1 52828 301121 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2509 706 353243 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 146       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

64’üncü Bir­le­şim

15 Şubat 2007 Per­şem­be

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                                                Say­fa    

 

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Van Mil­let­ve­ki­li Yek­ta Hay­da­roğ­lu'nun, dün­ya­da ve ül­ke­miz­de­ki iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri­nin ku­ru­luş amaç­la­rı ile Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na sun­muş ol­du­ğu İş Ge­liş­tir­me Mer­kez­le­ri Ka­nun Ta­sa­rı­sı'na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li N. Ga­ye Er­ba­tur'un, Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'nun ka­bul edi­li­şi­nin yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, sağ­lık­lı bir top­lu­mun ön ko­şu­lu olan ka­dın-er­kek eşit­li­ği­ne ve bu eşit­li­ğin sağ­lan­ma­sı için bir ko­mis­yon ku­rul­ma­sı­nın ya­rar­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür'ün, dev­let des­tek­li ta­rım si­gor­ta­sı­nın fın­dık üre­ti­ci­si açı­sın­dan öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­dağ'ın ce­va­bı

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

2.- 1260 sı­ra sa­yı­lı (10/81, 10/234, 10/286) esas nu­ma­ra­lı Mec­lis araş­tır­ma­sı ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nun Ge­nel Ku­ru­lun 20/2/2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şi­min­de gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu öne­ri­si

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247)

VII. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li V. Si­nan YER­Lİ­KA­YA'nın, bir ya­tı­lı il­köğ­re­tim böl­ge oku­lun­da mey­da­na ge­len ola­ya iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19835)

2.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, şid­det olay­la­rı­na ka­rı­şan öğ­ren­ci­le­re iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19836)

3.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, yük­le­ni­ci fir­ma yet­ki­li­si­nin Yu­va­cık Ba­ra­jıy­la il­gi­li id­di­ala­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ali BA­BA­CAN'ın ce­va­bı (7/19853)

4.- Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt COŞ­KU­NER'in, iş­ten çı­ka­rı­lan Is­par­ta ha­lı ve ip­lik fab­ri­ka­sı iş­çi­le­ri­ne iliş­kin so­ru­su ve Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Ali COŞ­KUN'un ce­va­bı (7/20102)

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 14.00'te açı­la­rak dört otu­rum yap­tı.

Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Meh­met Yıl­maz­can, Kah­ra­man­ma­raş'ın düş­man iş­ga­lin­den kur­ta­rı­lı­şı­nın 87'nci yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, ilin, millî mü­ca­de­le dö­ne­min­de gös­ter­di­ği ba­şa­rı­ya,

Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Şe­rif Bi­rinç, Rus iş­ga­li­ne kar­şı mü­ca­de­le eden Kaf­kas hal­kı­nın li­de­ri İmam Şa­mil'in ölü­mü­nün 136'ncı yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le,

Gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat Me­lik'in, Şan­lı­ur­fa'nın Cey­lan­pı­nar il­çe­sin­de­ki ta­rım iş­let­me­sin­de ça­lı­şan iş­çi­le­ri ta­şı­yan kam­yo­nun dev­ril­me­si so­nu­cu on ki­şi­nin de­re­de bo­ğu­la­rak ölü­mü­ne ne­den olan ka­za­ya ve ge­çi­ci ta­rım iş­çi­le­ri­nin so­run­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı­na Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di Eker ce­vap ver­di.

Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Yah­ya Ak­man, Cey­lan­pı­nar ta­rım iş­let­me­sin­de ça­lı­şan on ki­şi­nin ölü­müy­le so­nuç­la­nan ka­za­ya iliş­kin bir açık­la­ma­da bu­lun­du.

Ko­ca­eli Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Vec­di Gö­nül, Os­man Pe­pe, Nev­zat Do­ğan ve Mu­zaf­fer Baş­top­çu hak­la­rın­da­ki so­ruş­tur­ma dos­ya­sı­nın ia­de­si­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du; gün­de­min 141'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan dos­ya­nın Hü­kü­me­te ge­ri ve­ril­di­ği bil­di­ril­di.

1273 sı­ra sa­yı­lı araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nun, Ge­nel Ku­ru­lun 20/2/2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şi­min­de gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si­nin, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra ka­bul edil­me­di­ği açık­lan­dı.

Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Gün, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa'nın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­tı­ğı id­di­asıy­la bir açık­la­ma­da bu­lun­du.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den,

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904) gö­rüş­me­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan,

Er­te­len­di.

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247), gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam olu­na­rak 12'nci mad­de­si­ne ka­dar ka­bul edil­di, 12'nci mad­de­si üze­rin­de bir sü­re gö­rü­şül­dü; is­tem üze­ri­ne ya­pı­lan yok­la­ma­lar­da Ge­nel Ku­rul­da top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lun­ma­dı­ğı an­la­şıl­dı­ğın­dan;

15 Şu­bat 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 19.42'de son ve­ril­di.

Sa­dık Yakut

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Ah­met Gök­han Sarıçam

Ya­şar Tüzün

 

Kırk­la­re­li

Bi­le­cik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No.: 84

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

15 Şu­bat 2007 Per­şem­be

Söz­lü So­ru Öner­ge­si

1.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Er­zu­rum'da­ki köy yol­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan söz­lü so­ru öner­ge­si (6/2526) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

Ya­zı­lı So­ru Öner­ge­le­ri

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, şe­ker ih­ra­ca­tı­na iliş­kin Dev­let Ba­ka­nın­dan (Kür­şad TÜZ­MEN) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20379) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

2.- Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Se­dat PE­KEL'in, Bo­lu Da­ğı Tü­ne­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20380) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

3.- Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Emin KOÇ'un, Yoz­gat şe­hir mer­ke­zin­de ya­pı­lan köp­rü­lü kav­şa­ğa iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20381) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

4.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, tıb­bi ci­haz ve sağ­lık mal­ze­me­si it­ha­li­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20382) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

5.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­sa UZUN­KA­YA'nın, Cum­hur­baş­ka­nın­ca ce­za­sı kal­dı­rı­lan ki­şi­le­re iliş­kin Ada­let Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20383) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

6.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Tun­cay ER­CENK'in, avu­kat­la­rın zo­run­lu mü­da­fi­lik ve hu­ku­ki yar­dım ala­cak­la­rı­na iliş­kin Ada­let Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20384) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

7.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, ço­cuk suç­lu­lu­ğu­na iliş­kin Ada­let Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20385) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

8.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ser­pil YIL­DIZ'ın, Bo­lu Da­ğı Tü­ne­li ile İz­mir Çev­re Yo­lu­na iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20386) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

9.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20387) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

10.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Er­zu­rum'un yol şe­be­ke­si­nin du­ru­mu­na iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20388) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

11.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za GÜL­Çİ­ÇEK'in, Bo­lu Da­ğı Tü­ne­li­ne iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20389) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

12.- Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt COŞ­KU­NER'in, Is­par­ta'da­ki ha­va kir­li­li­ği­ne iliş­kin Çev­re ve Or­man Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20390) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

13.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Çev­re ve Or­man Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20391) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

14.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Meh­met S. KE­Sİ­MOĞ­LU'nun, Hı­zır­bey Ca­mii ve Kül­li­ye­sin­de­ki ağaç­la­rın ke­sil­me­si­ne iliş­kin Çev­re ve Or­man Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20392) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

15.- Nev­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Os­man SEY­Fİ'nin, "VIP" uy­gu­la­ma­sı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20393) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 25/1/2007)

16.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Cev­det SEL­Vİ'nin, kay­ma­kam ata­ma­la­rı­na ve gö­rev sü­re­le­ri­ne iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20394) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

17.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Os­man ÖZ­CAN'ın, Oto­park Yö­net­me­li­ği­nin uy­gu­lan­ma­sın­da­ki so­run­la­ra iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20395) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

18.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Meh­met Zi­ya YER­GÖK'ün, bir öğ­re­tim üye­si­nin ko­ru­ma ta­le­bi­ne iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20396) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

19.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20397) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

20.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­sa UZUN­KA­YA'nın, si­lah ruh­sat­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20398) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

21.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Meh­met S. KE­Sİ­MOĞ­LU'nun, Fes­ha­ne iş­let­me hak­kı­nı DÖ­SİM'e sa­tan şir­ke­te iliş­kin Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20399) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

22.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20400) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

23.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Meh­met S. KE­Sİ­MOĞ­LU'nun, Al­pul­lu Şe­ker Fab­ri­ka­sı­nın özel­leş-ti­ril­me­si­ne iliş­kin Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20401) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

24.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20402) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

25.- Or­du Mil­let­ve­ki­li Ka­zım TÜRK­MEN'in, Or­du'da yı­kı­la­ca­ğı id­dia edi­len bir okul bi­na­sı­na iliş­kin Mil­li Eği­tim Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20403) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

26.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Mil­li Eği­tim Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20404) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

27.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Er­zu­rum'un sağ­lık do­na­nı­mı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20405) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

28.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Er­zu­rum'da­ki sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ye­ter­li­li­ği­ne iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20406) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

29.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı ile ya­ban­cı dok­tor is­tih­da­mı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20407) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

30.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20408) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

31.- Or­du Mil­let­ve­ki­li Ka­zım TÜRK­MEN'in, Kum­ru Be­le­di­ye Baş­ka­nı hak­kın­da­ki bir id­di­aya iliş­kin Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20409) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

32.- Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Emin KOÇ'un, TRT'nin "AB Viz­yon" ad­lı ye­ni ka­na­lı­na iliş­kin Dev­let Ba­ka­nın­dan (Be­şir ATA­LAY) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20410) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

33.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za BO­DUR'un, Ka­sım­pa­şa Or­du­evi­ne iliş­kin Mil­li Sa­vun­ma Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20411) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

34.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, Tür­ki­ye'ye gi­ren pet­rol ve pet­rol ürün­le­ri­ne iliş­kin Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sın­dan (Ab­dül­la­tif ŞE­NER) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20412) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

35.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ha­san ÖZ­YER'in, şe­ker üre­ti­mi ve ih­ra­ca­tı ile pan­car ko­ta­la­rı­na iliş­kin Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20413) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 1/2/2007)

36.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20414) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

37.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Ulaş­tır­ma Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20415) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

38.- Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him KA­BA­RIK'ın, 2006 yı­lın­da Bar­tın'a ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20416) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

39.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­sa UZUN­KA­YA'nın, 19 Ma­yıs et­kin­lik­le­ri kap­sa­mın­da ba­zı ka­rar­lar alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı­na iliş­kin Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sın­dan (Meh­met Ali ŞA­HİN) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20417) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

40.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mu­sa UZUN­KA­YA'nın, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de ya­şa­yan Türk­le­re dil zo­run­lu­lu­ğu ge­ti­ril­me­si­ne iliş­kin Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20418) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

41.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Na­il KA­MA­CI'nın, Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğın­ca bas­tı­rı­lan bir ki­tap­ta­ki bir ma­ka­le­ye iliş­kin Dev­let Ba­ka­nın­dan (Meh­met AY­DIN) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20419) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

42.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Tür­kan Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI'nın, be­le­di­ye­le­rin ka­dın­la­ra yö­ne­lik sos­yal et­kin­lik­le­ri­ne iliş­kin Dev­let Ba­ka­nın­dan (Ni­met ÇU­BUK­ÇU) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/20420) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 2/2/2007)

Sü­re­si İçin­de Ce­vap­lan­dı­rıl­ma­yan Ya­zı­lı So­ru Öner­ge­le­ri

1.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, aç­lık sı­nı­rı­na ve aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şa­yan­la­ra ya­pı­lan yar­dım­la­ra iliş­kin Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19202)

2.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, ta­bii afet ne­de­niy­le öde­nek gön­de­ri­len be­le­di­ye­le­re iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19796)

3.- Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Atil­la KART'ın, Mev­la­na tö­ren­le­rin­de ya­pı­lan su­nu­şa iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19797)

4.- Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Sa­lih GÜN'ün, Ko­ca­eli'nin Geb­ze İl­çe­si­nin so­run­la­rı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19798)

5.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li N. Ga­ye ER­BA­TUR'un, Ka­ra­de­niz Sa­hil Yo­lun­da­ki bir tü­ne­lin adı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19799)

6.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Ri­ze Be­zi üre­ti­mi­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19800)

7.- Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Meh­met Me­sut ÖZAK­CAN'ın, Çi­ne Ba­ra­jı in­şa­atı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19801)

8.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, Hiz­bul­lah ör­gü­tü­nün fa­ali­yet­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19802)

9.- Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat ME­LİK'in, Tek Tek Dağ­la­rı­nın is­ka­na açı­la­ca­ğı id­di­ala­rı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19804)

10.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Er­dal KA­RA­DE­MİR'in, İs­tan­bul-Eyüp'te bir or­man­lık alan­da­ki ya­pı­laş­ma­ya iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19805)

11.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, KÖY­DES için ay­rı­lan öde­ne­ğe iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19806)

12.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk KOÇ'un, Sam­sun-Hav­za-Be­la­lan Pan­si­yon­lu İl­köğ­re­tim Oku­lu bi­na­sı­nın dep­re­me da­ya­nık­lı­lı­ğı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19808)

13.- Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Nu­ri Çİ­LİN­GİR'in, Ma­ni­sa'da­ki ba­zı ka­ra­yo­lu ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19811)

14.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li Ah­met KÜ­ÇÜK'ün, bö­lün­müş yol­la­ra iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19812)

15.- Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Ya­şar TÜ­ZÜN'ün, Bi­le­cik'te­ki bir is­tim­lak ça­lış­ma­sı­na iliş­kin Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19813)

16.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Fah­ret­tin ÜS­TÜN'ün, Muğ­la'da­ki ter­mik san­tral­ler­de is­tih­dam edi­le­cek iş­çi­le­re iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19818)

17.- Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Ya­şar TÜ­ZÜN'ün, Bi­le­cik-Os­ma­ne­li'de­ki bir köp­rü­nün ya­pı­mı­na iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19819)

18.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Ni­lü­fer Ba­ra­jı in­şa­atı­na iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19821)

19.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bo­ğaz­köy Ba­ra­jı in­şa­atı­na iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19822)

20.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Ba­ba­sul­tan Ba­ra­jı in­şa­atı­na iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19823)

21.- Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ha­lil ÜN­LÜ­TE­PE'nin, ül­ke­mi­zin pla­tin gru­bu ele­ment po­tan­si­ye­li­ne iliş­kin Ener­ji ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19824)

22.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN'in, yük­le­ni­ci fir­ma yet­ki­li­si­nin Yu­va­cık Ba­ra­jıy­la il­gi­li id­di­ala­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19825)

23.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, İs­tan­bul ve Ko­ca­eli Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­le­ri­ne dev­re­di­len Köy Hiz­met­le­ri per­so­ne­li­ne iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19826)

24.- Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt COŞ­KU­NER'in, Is­par­ta Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın yurt dı­şı se­ya­hat­le­ri­ne ve bir öde­me­ye iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19827)

25.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Er­dal KA­RA­DE­MİR'in, Baş­ba­kan hak­kın­da­ki İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı sı­ra­sın­da­ki in­ce­le­me ve so­ruş­tur­ma­la­ra iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19828)

26.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bur­sa-Or­han­ga­zi-Yu­ka­rı­gür­le Kö­yü­nün çe­şit­li so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19829)

27.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bur­sa-Or­han­ga­zi-Ye­ni­gür­le Kö­yü­nün çe­şit­li so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19830)

28.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin GÜ­LER'in, İmar Ban­ka­sı mu­di­le­ri­ne yö­ne­lik ba­zı iş­lem­le­re iliş­kin Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19833)

29.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bur­sa-Mu­dan­ya-Zey­tin­ba­ğı Sağ­lık Oca­ğı­nın per­so­nel ih­ti­ya­cı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19840)

30.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, Bur­sa-Or­han­ga­zi-Gür­le Sağ­lık Oca­ğı­nın dok­tor ih­ti­ya­cı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19841)

31.- Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ha­lil ÜN­LÜ­TE­PE'nin, Si­nan­pa­şa Dev­let Has­ta­ne­si ek bi­na­sı­nın ya­pı­mı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19842)

32.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han Dev­let Has­ta­ne­si yo­ğun ba­kım üni­te­si­nin bö­lün­dü­ğü id­di­ası­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19844)

33.- Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin GÜ­LER'in, Mer­sin'de gö­rev­li sağ­lık per­so­ne­li­nin dö­ner ser­ma­ye prim­le­ri­nin öden­me­di­ği id­di­ası­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19845)

34.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, Ar­da­han Dev­let Has­ta­ne­si yo­ğun ba­kım üni­te­si­nin bö­lün­dü­ğü id­di­ası­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19846)

35.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, sa­ha ko­or­di­na­tör­le­ri­ne ve Dün­ya Ban­ka­sı kre­di­li pro­je­le­re iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19847)

36.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, ilaç­la­rın alan dı­şı kul­la­nı­mı­na iliş­kin Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19848)

37.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Emin TU­TAN'ın, CHP ve TESK'in dü­zen­le­di­ği es­naf ku­rul­ta­yı­na iliş­kin Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19850)

38.- Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Or­han SÜR'ün, ba­zı de­mir­yo­lu hat­la­rı­nın ye­ni­len­me­sin­de kul­la­nı­lan ray­la­rın ka­li­te kon­tro­lü­ne iliş­kin Ulaş­tır­ma Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19851)

39.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mi­raç AK­DO­ĞAN'ın, ül­ke­miz­de­ki in­ter­net alt­ya­pı­sı­na iliş­kin Ulaş­tır­ma Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19852)

40.- Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Emin KOÇ'un, TRT yö­ne­ti­mi ile il­gi­li ba­zı id­di­ala­ra iliş­kin Dev­let Ba­ka­nın­dan (Be­şir ATA­LAY) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19855)

 

 

 

15 Şu­bat 2007 Per­şem­be

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.03

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 64'ün­cü Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

III. -Y O K L A M A

BAŞ­KAN - Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı, gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la, beş da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sis­tem­de­ki arı­za ne­de­niy­le beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 14.10

 

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.18

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 64'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gündem­ dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Gün­dem dı­şı ilk söz, iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri ko­nu­sun­da söz is­te­yen Van Mil­let­ve­ki­li Yek­ta Hay­da­roğ­lu'na ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Hay­da­roğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Van Mil­let­ve­ki­li Yek­ta Hay­da­roğ­lu'nun, dün­ya­da ve ül­ke­miz­de­ki iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri­nin ku­ru­luş amaç­la­rı ile Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na sun­muş ol­du­ğu İş Ge­liş­tir­me Mer­kez­le­ri Ka­nun Ta­sa­rı­sı'na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dün­ya­da ve ül­ke­miz­de ku­rul­muş olan iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri­nin ku­ru­luş amaç­la­rı ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na sun­muş ol­du­ğum İş Ge­liş­tir­me Mer­kez­le­ri Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da gö­rüş­le­ri­mi bil­dir­mek üze­re gün­dem­dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri kav­ra­mı, ilk de­fa ge­liş­miş Ba­tı ül­ke­le­rin­de or­ta­ya çık­mış, or­ta­ya çı­kı­şın esas ne­de­ni ise, 1970'li yıl­la­rın so­nun­da, 1980'li yıl­la­rın ba­şın­da, bu ül­ke­ler­de ku­ru­lu bu­lu­nan ge­le­nek­sel sa­na­yi ku­ru­luş­la­rı­nın if­la­sıy­la or­ta­ya çı­kan bü­yük oran­lar­da­ki iş­siz­li­ğin ön­len­me­si ara­yış­la­rı­dır.

Kri­ze dü­şen sek­tör­le­re, böl­ge­le­re ya da top­lu­luk­la­ra yar­dım et­mek için ye­ni bir po­li­ti­ka­ya ih­ti­yaç du­yul­du­ğu, Ame­ri­ka ve Av­ru­pa'da ay­nı za­man­da fark edil­miş­tir.

Ken­di işi­ni kur­mak is­te­yen kü­çük gi­ri­şim­ci­le­rin işi­ni kur­ma­sı­nı, ge­liş­tir­me­si­ni des­tek­le­yen, yol gös­te­ren ve da­ha açık­ça, elin­den tu­tup işi­ni kur­du­ran, ku­ru­lan bu iş­let­me­le­rin bü­yü­me­le­ri­ni sağ­la­yan mer­kez­ler­dir.

Tek mer­kez­den yö­ne­ti­mi ve mev­cut alt­ya­pı­nın or­tak kul­la­nı­mı gi­bi mas­raf­la­rın azal­tıl­ma­sı ile kü­çük ya­tı­rım­cı­la­rın ger­çek­ten ha­yat bu­la­ca­ğı ve ile­ri­ki dö­nem­ler­de ge­li­şip ser­pi­le­cek­le­ri uy­gun mekânlar­dır.

Esa­sen, "iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri" ve­ya "ku­luç­ka­lık" ta­bi­ri, işi­ni kur­mak is­te­yen, fi­kir­le­ri­ni ti­ca­ri­leş­tir­mek ar­zu­sun­da olan gi­ri­şim­ci­le­re yar­dım eden, çok fark­lı ya­pı­lar­da oluş­tu­ru­lan ku­ru­luş­lar­dır. Doğ­ru ku­ru­lan bu iş­let­me­ler, is­tih­dam sağ­la­ya­rak, ül­ke­mi­zin çö­züm ara­yan iş­siz­lik so­ru­nu­na bü­yük des­tek sağ­la­mak­ta­dır.

Ül­ke­miz­de iş­siz­li­ğe çö­züm sağ­la­ya­cak pro­je­ler­den bi­ri­si iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri­dir. Bu pro­je­nin ül­ke­mi­zin ta­ma­mın­da yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ile bir yan­dan iş­siz­lik­le mü­ca­de­le edi­le­cek, bir yan­dan da gi­ri­şim­ci sa­yı­sı ar­tı­rı­la­rak da­ha re­ka­bet­çi bir ül­ke ol­ma yo­lun­da iler­le­me­mi­ze hız ka­ta­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye İŞ­GEM'ler Bir­li­ği, ken­di işi­ni kur­mak is­te­yen kü­çük gi­ri­şim­ci­le­rin işi­ni kur­ma­sı­nı ve ge­liş­tir­me­si­ni des­tek­le­yen, yol gös­te­ren, da­ha net bir ifa­dey­le, elin­den tu­ta­rak işi­ni kur­du­ran, ku­ru­lan bu iş­let­me­le­rin bü­yü­me­le­ri­ni sağ­la­yan iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri­nin ku­rul­ma­sı­nı sağ­la­mak, ge­liş­me­le­ri­nin sür­dü­rü­le­bil­me­si­ne des­tek ver­mek ama­cıy­la ku­rul­muş­tur.

İŞ­GEM'ler, kü­çük gi­ri­şim­ci­le­rin ye­ni iş­let­me kur­ma­sı­nı ve ge­liş­tir­me­si­ni des­tek­le­mek­le, ko­lay­laş­tır­mak, ha­yat­ta kal­ma ve bü­yü­me ola­nak­la­rı­nı ar­tır­mak, ye­rel kal­kın­ma­ya kat­kı­da bu­lun­mak­tır. Ye­ni is­tih­dam ola­nak­la­rı ya­rat­mak, ye­ni iş­let­me­le­ri bes­le­yen ve kı­rıl­gan ol­duk­la­rı iş kur­ma aşa­ma­sı­nı sağ­lık­lı bir şe­kil­de aş­ma­la­rı­nı ve bü­yü­me­le­ri­ni sağ­la­mak­ta­dır.

İş­let­me­le­re bu dö­nem­de, mekânsal des­tek, yö­ne­tim des­te­ği, or­tak per­so­nel ofis hiz­met­le­ri, or­tak kul­la­nı­ma yö­ne­lik ofis ekip­ma­nı, or­tak kul­la­nı­ma yö­ne­lik özel ekip­man, eği­tim, da­nış­man­lık, fi­nan­sal des­tek me­ka­niz­ma­la­rı­na eri­şim, koç­luk ve ağ me­ka­niz­ma­la­rı­na eri­şim ko­nu­la­rın­da ön­cü­lük ede­bil­mek­te ve des­tek ve­ril­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dün­ya­da iş ge­liş­tir­me mer­kez­le­ri sa­yı­la­rı, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde 800, Ba­tı Av­ru­pa'da 600, Çin'de 200, Do­ğu Av­ru­pa'da 210, Hin­dis­tan'da 100, Avus­tral­ya'da 50, Tür­ki­ye de ise 6 ta­ne­dir.

Tür­ki­ye'de İŞ­GEM'ler: Özel­leş­tir­me Sos­yal Des­tek Pro­je­si kap­sa­mın­da ön­ce­lik­li ola­rak özel­leş­tir­me ya­pı­lan böl­ge­ler­de özel­leş­tir­me­den et­ki­le­nen ki­şi­le­re yö­ne­lik ol­mak üze­re 6 İŞ­GEM ku­rul­muş­tur. Bi­lin­di­ği üze­re, söz ko­nu­su pro­je­de, Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ve KOS­GEB Baş­kan­lı­ğı or­tak bir ça­lış­ma yü­rüt­mek­te­dir.

Özel­leş­tir­me Sos­yal Des­tek Pro­je­si-2 kap­sa­mın­da ise 6 ve­ya 7 İŞ­GEM da­ha ku­ru­la­rak top­lam 12 ve­ya 13 İŞ­GEM sa­yı­sı­na ula­şı­la­cak­tır. Bu İŞ­GEM'ler­den 3 ade­di­nin bi­na­sı -Van, Es­ki­şe­hir, Tar­sus 2- Özel­leş­tir­me Yük­sek Ku­ru­lu ka­ra­rı ile özel­leş­tir­me port­fö­yün­de yer alan iş­let­me­ler­den tah­sis edil­miş­tir.

Ül­ke­miz­de, Tar­sus, Es­ki­şe­hir, Ka­ra­de­niz Ereğ­li, Mer­sin, Ada­na, Van ol­mak üze­re bu­gün iti­ba­rıy­la ül­ke ge­ne­lin­de top­lam iş­lik sa­yı­sı 190, is­tih­dam ise 909 sa­yı­sı­na ulaş­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Hay­da­roğ­lu.

YEK­TA HAY­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ye­rel yö­ne­tim ve KOS­GEB des­tek­le­ri dı­şın­da her­han­gi bir fo­na ih­ti­yaç du­yul­mak­sı­zın her ile bir İŞ­GEM ku­ru­la­rak bir yıl­da 10 bin is­tih­dam oluş­tu­ru­la­bi­lir. Bir­çok ili­miz­de ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın kul­la­nıl­ma­yan bi­na­la­rı­nın bu amaç­la tah­si­si du­ru­mun­da söz ko­nu­su İŞ­GEM'le­rin sür­dü­rü­le­bi­lir­li­ği sağ­la­na­cak­tır.

Dün­ya Ban­ka­sı­nın, Özel­leş­tir­me Sos­yal Des­tek Pro­je­si'ne yö­ne­lik ola­rak yap­mış ol­du­ğu son de­ğer­len­dir­me­de ül­ke­miz­de­ki İŞ­GEM uy­gu­la­ma­la­rı ba­şa­rı­lı ola­rak de­ğer­len­di­ril­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İŞ­GEM'le­rin ül­ke­miz­de ku­rul­ma­sı­na ön­cü­lük eden, baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­za, de­ğer­li ba­kan­la­rı­mı­za, Sa­yın Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­ka­nı­na, Sa­yın KOS­GEB Baş­ka­nı­na, ay­rı­ca bu olu­şum­da eme­ği ge­çen İŞ­GEM'ler Bir­li­ği Baş­ka­nı ve ay­nı za­man­da Tar­sus İŞ­GEM Ge­nel Mü­dü­rü Sa­yın Adem Gül'e ve Van İŞ­GEM olu­şu­mun­da hiz­me­ti ge­çen VAN­Sİ­AD Baş­kan­lı­ğı­na ve Van İŞ­GEM Mü­dü­rü Mah­mut Ge­dik'e kat­kı­la­rın­dan do­la­yı te­şek­kür edi­yor, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na sun­du­ğum ve Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da bek­le­mek­te olan, İŞ­GEM'le­rin so­run­la­rı­na çö­züm bul­mak ama­cıy­la ha­zır­la­dı­ğım ka­nun tek­li­fi­min bir an ön­ce ya­sa­laş­ma­sı için Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­na gel­me­si­ni te­men­ni edi­yor, Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Hay­da­roğ­lu.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'nun ka­bul edi­li­şi­nin yıl­dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le söz is­te­yen Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ne­vin Ga­ye Er­ba­tur'a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Er­ba­tur.

2.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li N. Ga­ye Er­ba­tur'un, Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'nun ka­bul edi­li­şi­nin yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, sağ­lık­lı bir top­lu­mun ön ko­şu­lu olan ka­dın-er­kek eşit­li­ği­ne ve bu eşit­li­ğin sağ­lan­ma­sı için bir ko­mis­yon ku­rul­ma­sı­nın ya­rar­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

N. GA­YE ER­BA­TUR (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 17 Şu­bat Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'nun ka­bul edi­li­şi­nin yıl­dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ku­ru­lu­şu aşa­ma­sın­da yok­tan var ol­ma­ya ça­lı­şan bir ulu­sun top­lum­sal ha­ya­tı­na iliş­kin dü­zen­le­me­ler ge­ti­ren Türk Me­de­ni Ka­nu­nu, Ata­türk dev­rim­le­ri­nin te­me­li, din­sel hu­kuk dü­ze­nin­den la­ik hu­kuk dü­ze­ni­ne ge­çi­şin sim­ge­si ve ev­ren­sel hu­kuk an­la­yı­şı­nın Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'ne ge­ti­ril­me­si­nin baş­lan­gı­cı ola­rak, Türk me­de­ni ha­ya­tın­da ve Türk ka­dı­nı­nın ya­şa­mın­da önem­li bir dö­nüm nok­ta­sı­dır. Türk Me­de­ni Ka­nu­nu, Ata­türk'ün, bir­çok ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi, ile­ri gö­rüş­lü­lü­ğü­nün bir sim­ge­si ola­rak sağ­lık­lı bir top­lu­mun ön ko­şu­lu olan ka­dın-er­kek eşit­li­ği­ni ge­tir­miş ve bu yol­la ka­dı­nın top­lum­sal ha­yat­ta yer al­ma­sı­nı sağ­la­mış­tır. An­cak, 1926 yı­lı için dev­rim ni­te­li­ğin­de de­ği­şik­lik­ler ge­ti­ren Türk Me­de­ni Ka­nu­nu, gü­nü­mü­ze uyar­lan­dı­ğın­da, ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı ko­nu­sun­da ek­sik kal­mak­tay­dı. Bu ek­sik­lik­ler, 2002 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren 4722 sa­yı­lı Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'yla bir­lik­te kıs­men gi­de­ril­miş ol­sa da, önem­li bir so­run ye­ni Me­de­ni Ka­nun'da da yer al­mış­tır. Ye­ni  Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'nun yü­rür­lük 10'un­cu mad­de­si­ne gö­re, ev­li­lik­le­rin ba­şın­dan iti­ba­ren edi­nil­miş mal­la­ra ka­tıl­ma re­ji­mi, 2002'den ön­ce­ki ev­li­lik­ler için ge­çer­li de­ğil­dir. 1 Ocak 2002'ye ka­dar olan ev­li­lik­ler­de, 2002 ön­ce­si edi­ni­len mal­lar için es­ki ka­nun­da­ki gi­bi mal ay­rı­lı­ğı re­ji­mi, 2002 son­ra­sı edi­ni­len mal­lar için ise edi­ni­len mal­la­ra ka­tı­lım re­ji­mi ge­çer­li­dir. Ka­nun'un yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten son­ra ya­pıl­mış olan ev­li­lik­ler­de ise edi­nil­miş mal­la­ra ka­tı­lım re­ji­mi, var­sa­yı­lan mal pay­la­şım re­ji­mi ola­rak be­lir­len­miş­tir. Bu yak­la­şım, 2002 ön­ce­si ve son­ra­sı ol­mak üze­re ev­li­lik­ler ara­sın­da ay­rım­cı­lık yap­mak­ta­dır. Bu ay­rım­cı­lı­ğın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı için, Türk Me­de­ni Ka­nu­nu'nun yü­rür­lük 10'un­cu mad­de­si­nin 2002 ön­ce­si ev­li­lik­le­ri de kap­sa­ya­cak bi­çim­de de­ğiş­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı ge­rek­li­lik de­ğil, zo­run­lu­luk­tur. An­cak, bu eşit­li­ğin sağ­lan­ma­sı yo­ğun emek ge­rek­ti­rir ve bu­nu sağ­la­mak için atı­la­cak her adım, top­lu­mun te­mel di­na­mi­ği­ni de­ğiş­ti­re­cek ni­te­lik­te ve bo­yut­ta­dır. Ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı için atı­la­cak her adım, her olum­lu ge­liş­me, ka­dın­la­rın in­san hak­la­rın­dan er­kek­ler ka­dar fay­da­lan­ma­la­rı­nı sağ­la­ya­cak­tır. Bu nok­ta­da ise acil ola­rak bu eşit­li­ğin sağ­lan­ma­sı için po­li­ti­ka­lar ge­liş­tir­mek ge­rek­mek­te­dir.

Bu kap­sam­da iz­len­me­si ge­re­ken en et­ki­li yol, par­la­men­to­lar bün­ye­sin­de ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yon­la­rı oluş­tu­rul­ma­sı­dır. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si böy­le bir ko­mis­yo­nun ku­rul­ma­sı için 2003 yı­lın­da ya­sa tek­li­fi­ni Par­la­men­to­ya sun­muş­tur. Za­ten, ulus­la­ra­ra­sı bo­yut­ta da ko­nu­nun öne­mi an­la­şıl­dı­ğı için ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yon­la­rı ku­rul­mak­ta, ulus­la­ra­ra­sı bel­ge­ler­de bu yön­de ka­rar­lar yer al­mak­ta ve ben­ze­ri bir ko­mis­yon oluş­tur­ma­mış ül­ke­le­re tel­kin­de bu­lu­nul­mak­ta­dır.

Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye­lik sü­re­cin­de de, ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sı yö­nün­de tav­si­ye ka­rar­la­rı alın­mak­ta­dır. Son ola­rak Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da ka­bul edi­len "Tür­ki­ye'de Ka­dı­nın Sos­yal, Eko­no­mik ve Si­ya­si Ha­yat­ta­ki Ro­lü" ad­lı ra­por­da da bu tarz bir ko­mis­yo­nun ku­rul­ma­sı­nın, ya­sal dü­zen­le­me­le­rin top­lum­sal cin­si­yet pers­pek­ti­fin­den in­ce­len­me­si ve uy­gu­lan­ma­ya kon­ma­sı açı­sın­dan ge­re­ği be­lir­til­miş­tir.

Bu ve bu­nun gi­bi bir­çok plat­form­da, Tür­ki­ye'de ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sı is­te­ği ve ge­rek­li­ği di­le ge­ti­ril­mek­te­dir. Hat­ta, öy­le ki, Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter­ler Asamb­le­si bün­ye­sin­de­ki Ka­dın-Er­kek Fır­sat Eşit­li­ği Ko­mis­yo­nu­na, bir Türk ka­dın par­la­men­ter, Ay­şe Gül­sün Bil­ge­han Baş­kan se­çil­miş­tir. Bu son de­re­ce se­vin­di­ri­ci bir ge­liş­mey­ken, Tür­ki­ye'de bu Ko­mis­yo­nun kar­şı­lı­ğı­nın ol­ma­ma­sı her ba­kım­dan an­la­şıl­ma­sı güç bir du­rum­dur. Ko­mis­yon ça­lış­ma­la­rı­na bir Türk Baş­kan­lık eder­ken, ken­di ül­ke­sin­de böy­le bir ko­mis­yo­nun ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­me­si, son de­re­ce zor ve üzü­cü ola­cak­tır. Tür­ki­ye'nin bu ek­sik­li­ği­ni bir an ön­ce gi­der­me­si ve ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sı ça­lış­ma­sı­na baş­la­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

2006 yı­lın­da ha­zır­lan­mış olan ve tö­re ve na­mus ci­na­yet­le­ri ile ka­dı­na ve ço­cuk­la­ra yö­ne­lik şid­de­tin se­bep­le­ri­nin araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la ku­ru­lan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Araş­tır­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nda da ka­dı­na kar­şı şid­de­tin ön­len­me­si, top­lum­da ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı için ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu­nun ive­di­lik­le ku­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği be­lir­til­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­ba­tur, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

N. GA­YE ER­BA­TUR (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ay­nı za­man­da, Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın 4 Tem­muz 2006 ta­ri­hin­de ya­yın­la­dı­ğı 26218 sa­yı­lı Ço­cuk ve Ka­dın­la­ra Yö­ne­lik Şid­det Ha­re­ket­le­ri ile Tö­re ve Na­mus Ci­na­yet­le­ri­nin Ön­len­me­si İçin Alı­na­cak Ted­bir­ler Ge­nel­ge­si'nde de "Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si bün­ye­sin­de 'Ka­dın-Er­kek Eşit­li­ği Ko­mis­yo­nu" adıy­la da­imî bir ko­mis­yon oluş­tu­rul­ma­lı­dır" de­nil­mek­te­dir. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si bün­ye­sin­de alı­nan bu ka­rar, as­lın­da ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sı yö­nün­de­ki par­la­men­ter is­te­ği­ni ve Baş­ba­ka­nın bu is­tek üze­ri­ne ta­le­bi­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Bu­nun­la bir­lik­te, ko­mis­yo­nun ku­rul­ma­sı için ira­de or­ta­ya ko­nu­la­ma­mak­ta­dır. Her­kes is­tek be­yan et­mek­le bir­lik­te, an­la­ya­ma­dı­ğım bir se­bep­ten bu ko­mis­yon ku­ru­la­ma­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; par­la­men­to­lar bün­ye­sin­de ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu bu­lun­ma­sı, ya­sa­lar çı­kar­ken top­lum­sal cin­si­yet eşit­li­ği ba­kış açı­sın­dan dü­zen­le­me­ler ya­pıl­ma­sı için önem­li bir fır­sat­tır. Şa­yet Mec­li­si­miz­de böy­le bir ko­mis­yon ol­say­dı, ko­mis­yon, Me­de­ni Ka­nun'un yü­rür­lük 10'un­cu mad­de­si dü­zen­le­me­le­ri sı­ra­sın­da sü­re­ce mü­da­hil ola­rak, şu an­da or­ta­ya çık­mış olan ay­rım­cı­lı­ğı en­gel­le­ye­bi­lir­di. Bu ve ben­ze­ri, ka­dı­nın top­lum­sal ha­yat­ta­ki ikin­cil ko­nu­mu­nu pe­kiş­ti­ren ya­sa­la­rın en­gel­le­ne­bil­me­si için ve Ana­ya­sa'yla ko­ru­nan ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin uy­gu­la­ma­da ger­çe­ğe dö­nü­şüp he­pi­mi­zin ha­ya­tı­na do­ku­na­bil­me­si için, ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu­nun ive­di­lik­le ku­rul­ma­sı ko­nu­sun­da tüm ta­raf­la­rı ça­lış­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

Ka­dın-er­kek eşit­li­ği ko­mis­yo­nu, ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı­na iliş­kin si­ya­si ira­de­nin en güç­lü ifa­de­si ola­cak­tır. Bu ko­mis­yon­la, bun­dan son­ra­ki tüm ya­sa­lar­da, top­lum­sal cin­si­yet eşit­li­ği pers­pek­ti­fiy­le sa­de­ce ka­dı­na at­fe­di­len, ai­le, üre­me sağ­lı­ğı ve üre­me hak­la­rı, ev­li­lik gi­bi alan ve ko­nu­lar­da de­ğil, ka­dı­nı her alan­da ba­ğım­sız bir bi­rey ola­rak de­ğer­len­di­ren bir yak­la­şım­la tüm ya­sa­lar­da ka­dın­lar da gö­ze­ti­le­bi­le­cek­tir.

Gö­re­vi­mi­zin, ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı için ge­rek­li öze­ni gös­ter­mek, hem ya­sa­la­rı­mı­zı hem de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'ni en çağ­daş dü­ze­ye ge­ti­re­rek top­lum­sal iler­le­me­ye kat­kı­da bu­lun­mak ol­du­ğu­nu bir kez da­ha ha­tır­lat­mak is­te­rim.

Bu ve­si­ley­le, cum­hu­ri­ye­ti ku­ran­la­rı say­gıy­la anı­yor, yü­ce Mec­li­si­mi­ze te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­ba­tur.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, dev­let des­tek­li ta­rım si­gor­ta­sı­nın fın­dık üre­ti­ci­si açı­sın­dan öne­mi hak­kın­da söz is­te­yen Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür'e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Te­mür. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür'ün, dev­let des­tek­li ta­rım si­gor­ta­sı­nın fın­dık üre­ti­ci­si açı­sın­dan öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­dağ'ın ce­va­bı

ALİ TE­MÜR (Gi­re­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dev­let des­tek­li ta­rım si­gor­ta­sı­nın fın­dık üre­ti­ci­si açı­sın­dan öne­miy­le il­gi­li, şah­sım adı­na gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ül­ke­miz için mak­ro­eko­no­mik açı­dan stra­te­jik bir öne­me sa­hip olan ta­rım sek­tö­rü­nün des­tek­len­me­si ve uzun va­de­li is­tik­rar­lı po­li­ti­ka­lar­la yön­len­di­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu sek­tör, uzun yıl­lar bo­yun­ca po­pü­list po­li­ti­ka­lar­la ida­re edil­miş, ar­zu edi­len he­de­fe ula­şa­ma­mış­tır.

Ta­rım sek­tö­rün­de uzun sü­re ih­mal edi­len hu­sus­la­rın ba­şın­da ta­rım si­gor­ta­sı gel­mek­te­dir. Öy­le ki, üs­tü açık fab­ri­ka ola­rak ni­te­len­di­ri­len ta­rım sek­tö­rü, di­ğer sek­tör­ler için­de do­ğal, eko­no­mik, sos­yal ve po­li­tik risk­ler­den en çok et­ki­le­nen sek­tör ol­muş­tur. Do­ğal afet­ler, bit­ki­sel ve hay­van­sal üre­ti­mi teh­dit eden risk­le­rin ba­şın­da gel­mek­te­dir. Bu risk­le­rin tek­nik ted­bir­ler­le ön­len­me­si müm­kün de­ğil­dir. Bu gi­bi risk­le­re bağ­lı ola­rak ve­rim ve fi­yat­lar­da den­ge­siz­lik ol­mak­ta, üre­ti­ci­le­ri­miz za­rar et­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­de son yıl­lar­da ya­şa­nan don, do­lu ve bu­nun gi­bi do­ğal olay­la­rın so­nu­cu, pek çok ta­rım ürü­nün­de za­rar mey­da­na gel­miş, çift­çi­le­ri­miz mağ­dur ol­muş­tur. Hükûme­ti­miz, ül­ke­mi­zin ne­re­sin­de olur­sa ol­sun do­ğal afet­ler so­nu­cu za­rar gö­ren çift­çi­le­ri­mi­zi des­tek­le­me yö­nün­de ka­rar­lı­lı­ğı­nı gös­ter­miş, ge­rek­li yar­dım eli­ni uzat­mış­tır.

Ül­ke­mi­zin coğ­ra­fi ve ik­lim ya­pı­sı ge­re­ği ta­rım sek­tö­rü­nün her an do­ğal afet­le­rin teh­di­di al­tın­da ol­du­ğu­nu bi­len Hükûme­ti­miz, ta­rım sek­tö­rün­de or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek ve ta­rım ürün­le­ri­ne za­rar ve­re­bi­le­cek fe­la­ket­ler kar­şı­sın­da çift­çi­mi­zin gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak Ta­rım Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu çı­kar­ta­rak yü­rür­lü­ğe koy­muş­tur.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Fe­la­ke­ti AKP yap­tı.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen...

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) - Hal­kın duy­gu­la­rı­nı ile­ti­yo­ruz.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dev­let des­tek­li ta­rım si­gor­ta­sı 2005 yı­lı­nın Ha­zi­ran ayın­da ka­nun­laş­mış, 2006 yı­lın­da uy­gu­la­ma­ya gir­miş­tir.

Ta­rım si­gor­ta­sı, fın­dık üre­ti­ci­miz açı­sın­dan da çok bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Me­se­la...

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) -  Zi­ra, 2004 yı­lı Ni­san ayı­nın ilk haf­ta­sın­da Do­ğu Ka­ra­de­niz'de mey­da­na ge­len don ola­yı fın­dık müs­tah­si­li­ni ve fın­dı­ğı et­ki­le­miş...

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Pe­ki, siz ne­re­dey­di­niz? Don fe­la­ke­tin­de ne­re­dey­di­niz?

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - ...Gi­re­sun, Or­du, Trab­zon il­le­ri­miz­de, yük­sek ke­sim­ler­de yüz­de 100'e va­ran, alt ve or­ta ke­sim­ler­de yüz­de 70-80'ler ci­va­rın­da mah­su­lü­müz za­rar gör­müş­tür.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ne­re­dey­di­niz?.. Ne­re­dey­di­niz?..

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Söz ver­di­niz...

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - 252 tril­yon bor­cu­nuz var.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - 400 bi­ni aş­kın ai­le­mi­zin fın­dık üre­ti­min­den ge­çim...

BAŞ­KAN - Sa­yın Tan­doğ­du, lüt­fen...

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, yan­lış söy­lü­yor.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, lüt­fen din­le­yin! Hükûme­ti­miz çok önem­li bir ka­nun çı­kar­dı.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Tan­doğ­du.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - Din­le­yin ve üre­ti­ci­le­ri...

BAŞ­KAN - Sa­yın ha­ti­bi din­le­me ne­za­ke­tin­de bu­lu­na­lım lüt­fen.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - ...bu si­gor­ta­dan is­ti­fa­de et­me­ye be­ra­ber da­vet ede­lim, lüt­fen.

BAŞ­KAN - Sa­yın Te­mür... Sa­yın Te­mür, siz bu­yu­run.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Don fe­la­ke­tin­de ne­re­dey­di­niz?

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - 252 tril­yon 2004'ten bor­cu­nuz var.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 400 bi­ni aş­kın ai­le­mi­zin…

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - 252 tril­yon bor­cu­nuz var, hâlâ fın­dık üre­ti­ci­si­ne öde­me­di­niz 2004'ten olan bor­cu­nu­zu.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ayıp­tır ya!

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Don afe­tin­den ötü­rü 252 tril­yon bor­cu­nuz var.

BAŞ­KAN - Sa­yın Te­mür, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz lüt­fen.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - Ta­mam Baş­ka­nım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 400 bi­ni aş­kın ai­le­mi­zin fın­dık üre­ti­min­den ge­çim­le­ri­ni te­min et­tik­le­ri­ni dü­şü­nür­sek, fın­dık­ta­ki don ola­yı yak­la­şık 5-6 mil­yon va­tan­da­şı­mı­zı doğ­ru­dan et­ki­le­miş, eko­no­mik sı­kın­tı­ya sok­muş­tur.

Don ola­yı­nın fın­dı­ğa ver­di­ği za­ra­rın kar­şı­lan­ma­sı ko­nu­sun­da Hükûme­ti­miz du­yar­lı ol­muş, za­ra­rın bir bö­lü­mü­nü kar­şı­la­mış­tır. An­cak, ül­ke­mi­zin ge­ne­li ve ürün çe­şit­li­li­ği dik­ka­te alın­dı­ğın­da, ta­rım ke­si­min­de­ki za­rar­la­rın ha­zi­ne­ye bü­yük yük ge­tir­di­ği bi­li­nen bir ger­çek­tir. Bu ne­den­le, za­rar­la­rın kar­şı­lan­ma­sın­da ha­zi­ne­nin yü­kü­nün azal­tıl­ma­sı, tüm be­lir­siz­lik­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ve üre­ti­ci­mi­zin gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı an­cak ta­rım si­gor­ta­sıy­la müm­kün ola­cak­tır.

Tüm ta­rım ke­si­mi­ni kap­sa­yan ta­rım si­gor­ta­sı­nı ka­nun­laş­tı­ran Hükûme­ti­miz, ta­rım sek­tö­rün­de fa­ali­yet gös­te­ren va­tan­daş­la­rı­mı­zın si­gor­ta yap­tır­ma­la­rı­nı özen­dir­mek için çe­şit­li ko­lay­lık­lar ge­tir­miş­tir. Bit­ki­sel ürün­ler için don si­gor­ta­sı te­mi­nat­lı si­gor­ta uy­gu­la­ma­sı, il­çe­le­ri­mi­zin sos­yo­eko­no­mik ge­liş­miş­lik dü­zey­le­ri dik­ka­te alı­na­rak, 2006 yı­lın­da 90 il­çe­de pi­lot uy­gu­la­ma ola­rak baş­la­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Te­mür.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - Ge­cik­me­le­ri de dik­ka­te ala­lım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­muz 30/11/2006 ta­ri­hin­de al­dı­ğı ka­rar­la, bü­yük za­rar­la­ra yol açan don afe­ti­ni, yüz­de 50 prim des­te­ğiy­le, 22/01/2007 ta­ri­hin­de, tüm il­ler­de is­te­ğe bağ­lı ta­rım si­gor­ta­sı kap­sa­mı­na al­mış­tır. Bu dü­zen­le­mey­le, çe­şit­li mey­ve­ler­de ve fın­dık ürü­nün­de yan­gın, fır­tı­na, hor­tum, he­ye­lan, ila­ve ola­rak eko­no­mik ka­yıp­lar açı­sın­dan çok cid­di bir teh­li­ke oluş­tu­ran don afe­ti de yüz­de 50 ora­nın­da dev­let prim des­te­ğiy­le te­mi­nat al­tı­na alın­mış­tır. Bu kap­sam dâhi­lin­de si­gor­ta yap­tı­ran üre­ti­ci­le­re, don ha­sa­rı mey­da­na gel­di­ğin­de, ha­sar mik­ta­rı­nın yüz­de 50'si, ya­rı­sı te­mi­nat ola­rak öde­ne­cek­tir.

Fın­dık üre­ti­miy­le uğ­ra­şan va­tan­daş­la­rı­mız, don afe­ti­nin fın­dık bah­çe­le­ri­ne ve fın­dık ürü­nü­ne ve­re­ce­ği za­rar­dan ko­run­ma­la­rı için mut­la­ka ta­rım si­gor­ta­sı yap­tır­ma­lı­dır­lar. Si­gor­ta prim tu­ta­rı, si­gor­ta­la­na­cak ara­zi­nin yük­sek­li­ği­ne gö­re bir mik­tar de­ğiş­mek­te­dir, an­cak, ya­pı­la­cak si­gor­ta be­de­li­nin yüz­de 50'si­nin dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­la­na­ca­ğı, üre­ti­ci­le­ri­mi­zin öde­ye­ce­ği mik­ta­rın yüz­de 10'unun pe­şin, yüz­de 90'ının ha­sat mev­si­min­den son­ra öde­ne­ce­ği unu­tul­ma­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu si­gor­ta iş­le­mi, fın­dık üre­ti­ci­miz açı­sın­dan Hükûme­ti­mi­zin at­tı­ğı önem­li bir adım­dır. Zi­ra, fın­dık üre­ti­ci­miz, he­men he­men her yıl Mart ve Ni­san ay­la­rın­da, don ola­yı mey­da­na ge­lip fın­dık mah­su­lüm za­rar gö­re­cek mi di­ye en­di­şe içe­ri­si­ne düş­mek­tey­di. Hükûme­ti­mi­zin yap­tı­ğı bu dü­zen­le­me on­la­rın mağ­du­ri­ye­ti­ni ön­le­ye­cek, ürün­le­ri­nin gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır. Bu ka­dar önem­li olan bu uy­gu­la­ma­dan tüm fın­dık üre­ti­ci­le­ri­mi­zin ya­rar­lan­ma­sı en bü­yük ar­zu­muz­dur. Üre­ti­ci­le­ri­miz bu ko­nu­ya ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı gös­ter­me­li, za­ma­nın­da si­gor­ta­sı­nı yap­tır­ma­lı­dır. Fın­dık üre­ti­ci­le­ri­miz için son de­re­ce önem­li olan bu si­gor­ta­nın yap­tır­ma ta­ri­hi 28 Şu­bat 2007 ta­ri­hin­de so­na er­mek­te­dir.

Ta­rım sek­tö­rü­müz için bü­yük önem ta­şı­yan böy­le gü­zel bir dü­zen­le­me yap­tı­ğın­dan do­la­yı, Sa­yın Hükûme­ti­mi­ze ve Ta­rım Ba­ka­nı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum.

Gi­re­sun Ta­rım İl Mü­dür­lü­ğü­mü­ze ka­yıt­lı 49.188 çift­çi­miz bu­lun­mak­ta­dır. Bu­gün iti­ba­rıy­la, bu üre­ti­ci­le­ri­miz­den sa­de­ce 950 ta­ne­si si­gor­ta yap­tır­mış­tır. Fın­dık üre­ti­mi ya­pı­lan Trab­zon ili­miz­de 211, Or­du ili­miz­de ise 1.064 ci­va­rın­da müs­tah­si­li­miz si­gor­ta yap­tır­mış­tır. Bu ra­kam­lar­dan ka­tı­lı­mın çok dü­şük ol­du­ğu an­la­şıl­mak­ta­dır.

Yi­ne, fın­dık bah­çe­le­rin­de 1.000 ra­kım­la il­gi­li sı­kın­tı aşıl­mış, 1.000 ra­kı­mın üze­rin­de­ki fın­dık bah­çe­le­ri de si­gor­ta yap­tı­rı­la­bi­le­cek­tir. Fın­dık üre­ti­ci­le­ri­mi­zin don te­mi­nat­lı ta­rım si­gor­ta­sı yap­tır­ma­la­rı için on dört gün­lük bir sü­re kal­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. 28 Şu­bat ta­ri­hin­de so­na ere­cek bu sü­re­ye ka­dar tüm fın­dık üre­ti­ci­le­ri­mi­zin si­gor­ta­la­rı­nı yap­tır­ma­la­rı ko­nu­sun­da ta­rım il ve il­çe mü­dür­lük­le­ri­mi­zin, köy muh­tar­lık­la­rı­mı­zın, zi­ra­at oda­la­rı­mı­zın, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­mı­zın du­yar­lı ol­ma­la­rı çift­çi­le­ri­mi­zin za­ra­rı­nın ön­len­me­si açı­sın­dan çok önem­li­dir.

Ben, üre­ti­ci­le­ri­mi­zin ta­rım si­gor­ta­sı yap­tır­ma ko­nu­sun­da du­yar­lı ol­ma­la­rı­nı bek­li­yo­rum, on­la­rı si­gor­ta yap­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­si say­gı ve hür­met­le se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Te­mür.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Ali Bey, 2004 fın­dık pa­ra­la­rı­nı öde­yin.

ALİ TE­MÜR (Gi­re­sun) - Üre­ti­ci­le­ri da­vet ede­lim, hep be­ra­ber si­gor­ta­la­rı­nı yap­tı­ra­lım, gö­re­vi­miz bu ol­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, bir söz ta­le­bi­niz var, ama, çok kı­sa, ye­ri­niz­den.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür ede­rim.

Ta­bii, in­san­la­rın ken­di­ni gü­ven­de his­set­me­le­ri çok gü­zel, ama biz, ka­yı­sı üre­ti­ci­le­ri ola­rak ken­di­mi­zi gü­ven­de his­set­mi­yo­ruz. Çün­kü, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı, yap­tı­ğı uy­gu­la­ma­da çi­çek son­ra­sı­na si­gor­ta ve­ri­yor. Ka­yı­sı çi­çek dö­ne­min­de do­nar, çi­çek­ten son­ra ka­yı­sı don­maz.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Onun için ben Ta­rım Ba­ka­nı­ma ses­le­ni­yo­rum ve TAR­SİM'e ses­le­ni­yo­rum: Eğer ka­yı­sı­ya don te­mi­na­tı ve­re­cek­se­niz, çi­çek dö­ne­mi dâhil ve­rin. Ak­si hâlde hiç­bir işe ya­ra­maz efen­dim.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya Hükûmet adı­na Sağ­lık Ba­ka­nı Re­cep Ak­dağ ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li Baş­ka­nım, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Te­mür'ün dev­let des­tek­li ta­rım si­gor­ta­sı­nın fın­dık üre­ti­ci­si açı­sın­dan öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı­na ben de, mü­sa­ade­niz­le ba­zı kat­kı­lar­da bu­lun­mak is­ti­yo­rum.

Hükûme­ti­miz, bil­di­ği­niz gi­bi, 2005 yı­lın­da Ta­rım Si­gor­ta­la­rı Ka­nu­nu'nu çı­kar­mış ve da­ha son­ra da bu­nun­la il­gi­li ikin­cil mev­zu­atı ha­zır­la­mış du­rum­da­dır. Bu mev­zu­at­la, 2007 yı­lın­da yüz­de 50 prim des­te­ği ve­ril­me­si, bit­ki­sel ürün­ler ve se­ra­lar­da do­lu ris­ki ana te­mi­na­tı­na ek ola­rak, pa­ket hâlin­de yan­gın, he­ye­lan, fır­tı­na ve hor­tum te­mi­nat­la­rı­nın ve ay­rı­ca, açık alan­da ye­tiş­ti­ri­len mey­ve­ler için ila­ve ola­rak is­te­ğe bağ­lı don ris­ki te­mi­na­tı, ka­yıt­lı süt sı­ğır­la­rın­da ölüm ris­ki te­mi­na­tı, bi­yo­gü­ven­lik ve hij­yen ted­bir­le­ri alın­mış kü­mes hay­van­la­rın­da ölüm ris­ki te­mi­na­tı gi­bi bir­ta­kım des­tek­ler ge­ti­ril­miş du­rum­da­dır ve uy­gu­la­ma­nın ge­niş­le­til­me­si ama­cıy­la, 2006 yı­lı risk­le­ri­ne ila­ve ola­rak, 2007 yı­lın­da te­mi­nat kap­sa­mı­na alı­nan ye­ni risk grup­la­rı ol­muş­tur. Bun­lar da, açık alan­lar­da ye­tiş­ti­ri­len mey­ve­ler için is­te­ğe bağ­lı don ris­ki te­mi­na­tı ve de­niz­ler­de ve iç su­lar­da ye­tiş­ti­ri­len su ürün­le­ri­ne ölüm ris­ki te­mi­nat­la­rı ge­ti­ril­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu hu­sus­ta uy­gu­la­ma­da gö­rev ala­cak eks­per­ler için eği­tim­ler ya­pıl­mış du­rum­da­dır. 473 kur­si­ye­re eks­per­lik eği­ti­mi ve­ril­miş­tir ve po­li­çe­ler de 1 Ha­zi­ran 2006 ta­ri­hin­den iti­ba­ren ke­sil­me­ye baş­lan­mış du­rum­da­dır.

Bu­ra­da, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Te­mür'ün ko­nuş­ma­sı­nın ve ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­me­si­nin öne­mi ka­na­atim­ce şu­ra­da­dır: Va­tan­daş­la­rı­mı­zın bu hu­sus­ta bil­gi­len­di­ril­me­si ge­re­ki­yor. As­lın­da, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mız, uy­gu­la­ma­nın ül­ke ge­ne­lin­de du­yu­rul­ma­sı ama­cıy­la ta­nı­tım kam­pan­ya­la­rı baş­lat­mış du­rum­da­dır. Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­mı­zın il ve il­çe teş­ki­lat­la­rıy­la ve si­gor­ta sek­tö­rü­ne iliş­kin ta­raf­la­rın ka­tı­lı­mıy­la bu kam­pan­ya­lar ya­pıl­mak­ta­dır. Te­kir­dağ, Ba­lı­ke­sir, Ma­ni­sa, An­tal­ya, Kon­ya, Ada­na, Kay­se­ri il­le­ri ve bu mer­kez­le­re kom­şu il­le­rin ka­tı­lı­mıy­la bu ta­nı­tım­lar ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Ma­lat­ya mer­kez­li top­lan­tı da 19-20 Şu­bat 2007 ta­ri­hin­de ya­pı­la­cak­tır.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ama, hiç­bir işe ya­ra­mı­yor Ba­ka­nım.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Sa­yın mil­let­ve­ki­li­mi­zin bu hu­sus­ta ver­di­ği bil­gi­yi de ben Ta­rım Ba­ka­nı­mı­za ile­te­ce­ğim.

Bu kam­pan­ya­la­ra de­vam edi­le­cek­tir. Bu ara­da, fın­dık ürün si­gor­ta­sı da bu kap­sam­da or­ta­ya kon­muş ol­mak­ta­dır. Açık alan­da ye­tiş­ti­ri­len tüm mey­ve­ler­de don te­mi­na­tı ve­ril­me­ye baş­lan­dı­ğın­dan bu ya­na, fın­dık için de bu imkân ge­ti­ril­miş ol­mak­ta­dır. Fın­dık­ta don si­gor­ta­sı, do­lu ana si­gor­ta­sı te­mi­na­tıy­la bir­lik­te bir pa­ket hâlin­de uy­gu­lan­mak­ta­dır. Bu pa­ket­te do­lu, yan­gın, fır­tı­na, hor­tum, he­ye­lan gi­bi bir­ta­kım te­mi­nat­lar bir­lik­te­dir. Ay­rı­ca, üre­ti­ci­le­ri­miz ta­ra­fın­dan ta­lep edil­me­si hâlin­de mey­ve ve seb­ze­ler­de ka­li­te kay­bı te­mi­na­tı da ve­ril­mek­te­dir. Bu amaç­la, ta­rım si­gor­ta­sı yap­tı­ra­cak çift­çi­le­ri­mi­zin, si­gor­ta prim­le­ri­nin yüz­de 50'si­nin dev­let prim des­te­ği ola­rak kar­şı­lan­ma­sıy­la, az bir mas­raf­la, do­ğa­cak za­rar­la­rı­nı gi­der­me­le­ri ve ih­ti­yaç duy­duk­la­rı eko­no­mik gü­ven­ce­ye ka­vuş­ma­la­rı sağ­lan­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ger­çek­ten, top­lu­mu­muz­da si­gor­ta­cı­lık kül­tü­rü­nü ge­liş­tir­me­miz ge­re­ki­yor. Bu an­lam­da, Hükûme­ti­mi­zin ta­rım si­gor­ta­sıy­la bir­lik­te çift­çi­le­ri­miz­de de bu kül­tü­rün ge­liş­me­siy­le, önü­müz­de­ki yıl­lar­da çift­çi­le­ri­mi­zin bu an­lam­da eko­no­mik ve sos­yal gü­ven­ce­le­ri­nin ar­ta­ca­ğı­nı bir ke­re da­ha ifa­de edi­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun İç Tü­zük'ün 19'un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım:

V. - ÖNERİLER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

15.02.2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu'nun, 15.02.2007 Per­şem­be gü­nü (Bu­gün) yap­tı­ğı top­lan­tı­sın­da, si­ya­si par­ti grup­la­rı ara­sın­da oy bir­li­ği sağ­la­na­ma­dı­ğın­dan, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin, İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­rul'un ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı say­gı­la­rım­la arz ede­rim.

                                                                                                         Prof. Dr. Ha­luk Koç

                                                                                                                   Sam­sun

                                                                                                      CHP Grup Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Gün­de­mi­nin, Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler Kıs­mı­nın 24 ün­cü sı­ra­sın­da yer alan, 735 Sı­ra Sa­yı­sı­nın bu kıs­mın 4 ün­cü sı­ra­sı­na alın­ma­sı öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup öne­ri­si­nin le­hin­de söz is­te­yen Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­yın ha­tip­le­rin söz­le­ri­ni ta­mam­la­ya­bil­me­le­ri için ek bir da­ki­ka­lık sü­re ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ver­di­ği­miz tek­lif ne­dir bi­li­yor mu­su­nuz? Tür­ki­ye'de­ki yak­la­şık 52 bin muh­ta­rı­mı­zı il­gi­len­di­ren, 52 bin muh­ta­rı­mı­zın ek­me­ği için... Bu in­san­lar ken­di­le­ri­ni fe­da edi­yor­lar. Bu in­san­lar, muh­tar olun­ca -bir da­ha söy­lü­yo­rum- zo­run­lu ola­rak Bağ-Kur'lu olu­yor­lar. Her se­çi­len muh­tar, mut­la­ka, ya­sa ge­re­ği Bağ-Kur'lu olu­yor ve ilk ba­sa­mak­tan baş­la­tı­la­rak her yıl bun­la­rın ba­sa­mak­la­rı yük­sel­ti­li­yor.

Yak­la­şık 2003 yı­lın­dan be­ri, zan­ne­di­yo­rum ki be­nim bu ko­nu­yu bu­ra­ya ge­tir­mem, ye­din­ci kez ge­ti­ri­yo­rum. Yü­ce Mec­li­sin hep­si, lüt­fen, bu ka­nu­nu ge­ti­rin de­di, bu ka­nu­nu gün­de­me al­dır­dı, ama, her se­fe­rin­de bu­nu bir şe­kil­de ge­tir­mi­yor­su­nuz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu in­san­la­ra 240 mil­yon pa­ra ve­ri­yor­su­nuz, ama, ilk ba­sa­mak­tan Bağ-Kur pri­mi 263 mil­yon. Şu an­da, yak­la­şık, muh­tar­la­rın yüz­de 50'si ic­ra­lık. Bir ic­ra, bir Bağ-Kur af­fı ge­tir­di­niz. Lüt­fen, dö­nün ba­kın, ri­ca edi­yo­rum, Bağ-Kur af­fın­da kaç muh­tar mü­ra­ca­at et­ti, kaç muh­tar aca­ba mü­ra­ca­at et­ti, pri­mi­ni öde­ye­bil­di. Bi­rin­ci tak­sit­ten son­ra, hep­si yi­ne pes et­ti ar­ka­daş­lar. Şu an­da, en dü­şük, en az, 20 mil­yar, 25 mil­yar, bir muh­ta­rı­mız Bağ-Kur'la ic­ra­lık.

Baş­ka bir şey söy­le­ye­ce­ğim de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri: Muh­ta­rı­mız, kö­yün­de­ki bir in­sa­na ye­şil kart ve­ril­me­si için ara­cı­lık ya­pı­yor. Kö­yün­de ih­ti­ya­cı olan… Di­yor ki, bu in­sa­nın ih­ti­ya­cı var­dır. İl­çe kay­ma­ka­mıy­la be­ra­ber öne­ri gö­tü­rü­yor, on­la­ra ye­şil kart ver­dir­mek için im­za ve­ri­yor. An­cak, muh­ta­rın bak­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu ço­cu­ğu ve­ya eşi… Eğer Bağ-Kur'a prim bor­cu var­sa, bu muh­tar has­ta­ne­ye gi­de­mi­yor, bu muh­tar ilaç ala­mı­yor, bu muh­ta­rın ço­cuk­la­rı ve eşi­ni ke­sin­lik­le hiç­bir has­ta­ne ka­bul et­mi­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ola­ya in­sa­ni bo­yut­la ba­ka­lım. Ben, si­ze, en az, Ma­lat­ya'dan 15 ta­ne muh­ta­rı­mın, şu an­da, ver­di­ği se­net­ler­den do­la­yı… Eşi öl­müş… İsim ve­ri­yo­rum: He­kim­han Sa­ray­lı Muh­ta­rı. Has­ta­ne­ye git­miş, eşi öl­müş, se­net ver­miş. Şu an­da, bu in­san bu se­ne­di… Yak­la­şık 7 mil­yar, se­net, has­ta­ne­ye bor­cu var.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, in­sa­ni bo­yu­tuy­la ba­kın. Bu­ra­da, bu ya­sa­yı ge­tir­di­ği­miz­de, 2003 yı­lın­da, tüm mil­let­ve­kil­le­ri des­tek ver­mek üze­re, hep­si el kal­dır­dı "Gün­de­me alın." de­di­ler, ama, o gün­den bu ya­na, her se­fer ge­tir­di­ği­miz­de, her büt­çe gö­rüş­me­sin­de "5.000 gös­ter­ge­ye çı­ka­rı­yo­ruz, 3.000 gös­ter­ge­ye çı­ka­rı­yo­ruz, ya­rın ge­ti­ri­yo­ruz, öbür gün ge­ti­ri­yo­ruz, her tür­lü ha­zır­lık­la­rı­mız bit­ti." Ta­bii, ama, so­nuç­ta bir hiç, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, biz, bu in­san­la­ra bu Mec­lis­te ya­lan söy­le­dik, bu in­san­la­rı kan­dır­dık. Ben, bir ke­re, bu Mec­li­sin bir üye­si ola­rak uta­nı­yo­rum, uta­nı­yo­rum bu in­san­lar­dan ben. Her se­fe­rin­de, ha bu­gün ha ya­rın de­dik ta 2003 yı­lı­nın ba­şın­dan iti­ba­ren de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Bu in­san­lar bu­nu hak edi­yor mu? Bu in­san­la­ra her şe­kil­de gi­di­yo­ruz "Muh­tar Em­mi" di­yo­ruz. Aca­ba, bu in­san­lar bu­nu hak edi­yor mu? Bu­gün, lüt­fen, bir ba­kın, kaç muh­tar ic­ra­lık.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ya­sa­yı yü­ce Mec­li­sin tüm üye­le­ri bir an ev­vel… İs­te­di­ği­miz bir şey yok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Bu­ra­da, ver­di­ği­miz ya­sa­da… Siz ya­pın ge­ti­rin, siz ha­zır­la­yın, al­kış­la­ya­lım. Me­se­le… Be­nim ka­nun tek­li­fi­mi gö­rüş­me­yin, siz ha­zır­la­yın, ama, ye­ter ki bu in­san­la­rın so­run­la­rı­nı çö­ze­lim ar­ka­daş­lar. Ar­tık bı­çak ke­mi­ğe da­yan­dı de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ha­ki­ka­ten pe­ri­şan­lar. Tür­ki­ye, sos­yal hu­kuk dev­le­ti di­yo­ruz. Sos­yal hu­kuk dev­le­tin­de, o ki­şi­nin, en azın­dan sağ­lık… Top­lu­mun… 13 mil­yon ye­şil kart ve­ri­yo­ruz, ama, bu in­san­lar hiç­bir şey­den fay­da­la­na­mı­yor. Hak mı, re­va mı sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri?

Ben he­pi­niz­den bir kez da­ha ri­ca edi­yo­rum. Ge­lin, bu ya­sa­yı… 6 Ara­lık­ta ge­tir­mi­şiz. Bu­ra­da -isim ver­me­ye­ce­ğim- İk­ti­dar Par­ti­si­nin Grup Baş­kan Ve­ki­li ay­nen şu ke­li­me­yi et­ti "biz ocak so­nun­da mut­la­ka bu ya­sa­yı ge­ti­re­ce­ğiz ve ocak so­nu­na ka­dar mut­la­ka bu ya­sa­yı çı­ka­ra­ca­ğız" de­di­ler. Ben de dö­nüp "te­şek­kür ede­rim" de­dim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu, bir tür­lü 21'in­ci sı­ra­dan aşa­ğı­ya gel­mi­yor. Her ne hik­met­se, hep… Bir ara 5'in­ci sı­ra­ya gel­di, 5'ten 24'e kay­dı. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bun­lar bi­zim in­san­la­rı­mız, bun­lar bi­zim emek­tar­la­rı­mız. Bu in­san­la­rın ne­ler yap­tı­ğı­nı, bu in­san­la­rın han­gi tür fe­dakârlık yap­tık­la­rı­nı he­pi­niz çok iyi bi­li­yor­su­nuz, ama, ne hik­met­se… Ni­ye esir­gi­yo­ruz, kim­den esir­gi­yo­ruz? Yi­ne ay­nı şey, ben de­fa­lar­ca söy­le­dim. Ben, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin, ana­ya­sal hu­kuk dev­le­ti­nin, in­san­la­rın ko­ru­nup kol­lan­ma­sı­nın, dev­le­tin kol­luk kuv­vet­le­ri ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nan bir in­sa­nım, an­cak, 70.000 ta­ne köy ko­ru­cu­su ya­ra­tıl­dı. Eğer bun­lar ya­ra­tıl­dıy­sa… Bu in­san­lar, bu ül­ke­nin bir in­sa­nı. Bu in­san­lar, köy ko­ru­cu­la­rı yir­mi yıl­dır ça­lı­şı­yor ar­ka­daş­lar, yir­mi yıl­dır bun­la­rın hiç­bir sos­yal gü­ven­ce­si yok­tur. Biz sos­yal hu­kuk dev­le­ti­yiz ar­ka­daş­lar. Ben, bu­ra­da, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de Sa­yın Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı­na, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı hak­kın­da de­dim ki "ih­bar edi­yo­rum, Tür­ki­ye'de ka­çak iş­çi ça­lış­tı­rı­yor." Yi­ne, ay­nı şe­yi bir da­ha söy­lü­yo­rum. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde ve dün­ya­da, ma­aş ve­ri­len, üc­ret öde­nen hiç­bir ki­şi sos­yal gü­ven­lik­ten yok­sun de­ğil­dir, ya­sa ge­re­ği­dir. Ben yi­ne ih­bar edi­yo­rum: İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, köy ko­ru­cu­la­rıy­la il­gi­li ka­çak adam ça­lış­tı­rı­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, in­sa­ni bo­yu­tuy­la ba­kın, bun­lar bi­zim in­san­la­rı­mız. Ama, her ne hik­met­se, ne­den ge­ti­ril­mi­yor?

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, her git­ti­ğim­de… Ma­lat­ya'da­ki iki ta­ne muh­tar­lar der­ne­ğim ve Tür­ki­ye Muh­tar­lar Fe­de­ras­yo­nu ge­çen gö­rüş­me­de bu­ra­day­dı. Sa­yın İk­ti­dar Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li­min ver­di­ği sö­zü ben ken­di­si­ne bu­ra­da ilet­tim.  

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ar­tık ya bu iş­ten vaz­ge­çe­lim. Di­ye­lim ki, ar­tık bir da­ha bu ko­nu­yu ge­tir­me­yin, bu dö­nem çı­kar­ma­ya­ca­ğız. O za­man dö­nüp her­ke­se, bu Mec­lis ya­lan söy­le­mez, Mec­lis ira­de­si bu­nu ge­rek­ti­ri­yor de­riz, biz de bu­nu ya­pa­rız ar­ka­daş­lar. Ama, hep kan­dı­rıl­mak­tan… Hep ge­tir­dik… Tüm tu­ta­nak­lar bu­ra­da ar­ka­daş­lar. Tüm ba­kan­la­rı­mın, -İçiş­le­ri Ba­ka­nı dâhil, Ma­li­ye Ba­ka­nım dâhil- tüm ba­kan­la­rın, her se­fe­rin­de ge­tir­di­ği­miz­de, üç gün, üç ay, beş ay… Ar­tık kim­se­yi bu ko­nu­da ren­ci­de et­me­mi­ze ge­rek yok ar­ka­daş­lar. Yi­ne söy­lü­yo­rum. Ben bu ko­nuş­ma­la­rı yap­tık­tan son­ra, siz­den al­dı­ğım fe­ed­back'ler­le ken­di­le­ri­ne bir şey ilet­tiy­sem, on­la­ra ya­lan söy­le­mek­ten do­la­yı uta­nı­yo­rum, tüm muh­tar­la­rım­dan özür di­li­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım, te­şek­kür ede­rim. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Grup öne­ri­si­nin le­hin­de söz is­te­yen Hü­se­yin Ba­yın­dır, Kır­şe­hir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­yın­dır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; 2108 sı­ra sa­yı­lı muh­tar­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li Ka­nun Tek­li­fi'mi­zi, bu kez de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup öne­ri­si ola­rak önü­nü­ze ge­tir­dik. Ben de, ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Muh­tar­lar, yö­re­si­nin se­çil­miş­le­ri­nin te­mel ta­şı­dır. Ba­zı böl­ge­ler­de muh­tar­la­ra "kâhya" da de­nir. Muh­tar, bu­lun­du­ğu yer­de dev­le­tin adı­na ilk ev sa­hip­li­ği ya­pan, yön­len­di­ri­ci, önem­li bir tem­sil gö­re­vi olan ve bu tem­sil gö­re­vi­ni üst­le­nen, bu­nu ye­ri­ne ge­ti­rir­ken de va­tan­da­şıy­la dev­let ara­sın­da köp­rü gö­re­vi ku­ran, de­mok­ra­si­mi­zin te­mel ta­şı­dır. Köy­le­re ge­len ka­ra­kol gö­rev­li­le­ri ön­ce muh­tar­lar­la gö­rü­şür­ler, on­lar­dan kö­yün du­ru­muy­la il­gi­li ya da o olay­la il­gi­li bil­gi­le­ri alır­lar, o bil­gi­ler­den son­ra di­ğer köy­lü­le­re ula­şır­lar.

Muh­tar­la­rın, özel­lik­le köy­ler­de, ha­nım­la­rı­nın hiç boş de­ğil­dir el­le­ri, sü­rek­li mut­fak­la­rı kay­nar; ge­len mi­sa­fir­le­re ye­mek ha­zır­lı­ğı var­dır, çay ha­zır­lı­ğı var­dır. On­la­rı köy adı­na ev­le­rin­de mi­sa­fir eder­ler ve bu muh­tar­la­rı­mı­zın da al­dı­ğı ma­aş da, ma­ale­sef, 250 YTL'dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün de, se­kiz ay son­ra ya­pı­la­cak se­çi­min ha­zır­lık­la­rı­nın bü­yük ço­ğun­lu­ğu da muh­tar­la­rı­mı­zın omuz­la­rın­da­dır. Şu an­da, ben bu ko­nuş­ma­yı ya­par­ken bi­le, muh­tar­la­rı­mı­zın ba­şın­da bin­ler­ce in­sa­nı­mız var­dır. Seç­men ka­yıt­la­rı­nı kon­trol eder­ler, yer de­ğiş­ti­rir­ler ya da bir ma­hal­le­den bir baş­ka ma­hal­le­ye bir va­tan­da­şı­mız göç ge­tir­di­ğin­de o va­tan­da­şı­mı­za ilk ev sa­hip­li­ği ya­pan, ma­hal­le­de kar­şı­la­yan muh­tar­dır, ilk "hoş gel­di­niz"i o der ken­di­si­ne. Ama, bu ka­dar say­dı­ğım -da­ha da bu­ra­da sa­ya­ma­dı­ğım ama- ger­çek an­lam­da de­mok­ra­si­mi­zin de vaz­ge­çil­mez un­sur­la­rın­dan ya da de­mok­ra­si­mi­zin en çe­kir­dek se­çil­miş in­sa­nı olan muh­ta­rı­mı­za öde­di­ği­miz pa­ray­la so­rum­lu­lu­ğun ay­nı oran­tı­da ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

Bi­li­yor­su­nuz, muh­tar­la­rı­mız, muh­tar se­çil­dik­le­ri gün de ay­nı za­man­da Bağ-Kur'lu olur­lar, ya­ni, Bağ-Kur prim­le­ri­ni ya­tı­rır­lar. Bi­raz ev­vel Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­lim Mev­lüt Ağa­be­yim de söy­le­di, muh­tar­la­rı­mı­zın çok bü­yük bir ke­si­mi Bağ-Kur prim­le­rin­den do­la­yı ic­ra­lık­tır, ev­le­ri­ne ha­ciz gel­miş­tir. Kı­sa­ca­sı, muh­tar zor­da­dır ar­ka­daş­lar. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ver­miş ol­du­ğu bu ka­nun tek­li­fi­ni, hep bir­lik­te, si­zin­le bir­lik­te çı­kar­ma­yı be­ce­re­bi­lir­sek, di­ren­ci­ni­zi bir ye­re bı­ra­ka­bi­lir­se­niz, bü­tün sa­yı­la­rı yak­la­şık 51 bin ci­va­rın­da olan muh­tar­la­rı­mı­zın Bağ-Kur prim­le­ri­nin İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın büt­çe­si­ne ko­nu­la­cak öde­nek­ten kar­şı­lan­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, muh­tar­lar­la il­gi­li ger­çek­ten çok faz­la so­run var. Ba­kın, şöy­le dü­şü­nün: Bir muh­tar kö­yün yo­lu­nu yap­tır­mak için köy­lü ken­di­si­ne der ki: "Yo­lum kö­tü, bu­nu ilet." Muh­tar il­çe­ye ge­lir, il­çe­de sö­zü­nü tut­tu­ra­maz­sa muh­tar, ile gi­der. Ora­da tut­tu­ra­maz­sa sö­zü­nü, siz­le­re ge­lir. İk­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, siz­le­re ge­lir muh­tar­lar, der­ler ki: "Yo­lum yok." Der­ler ki: "Su­yum yok." Der­ler ki: "Elek­tri­ğim her gün ke­sil­mek­te." Der­ler ki: "Te­le­fon kö­yü­müz­de gi­dip gel­mek­te, ça­re." der­ler. İş­te, bu­ra­ya ge­lip gi­der­ken bi­le o muh­tar­lar, bü­tün bun­la­rı cep­le­rin­den kar­şı­lar­lar.

Be­nim an­la­ma­dı­ğım bir şey, an­la­ma­dı­ğım bir hu­sus: Bu mem­le­ket­te Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız Re­cep Tay­yip Er­do­ğan çı­kı­yor di­yor ki: "Millî ge­lir 2006 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la 5.310 do­lar ol­du." Sa­yın Baş­ba­kan, ben, he­sap yap­ma­yı bil­mi­yo­rum, 5.310 do­lar aca­ba ki­min? Bi­raz ev­vel an­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğım muh­tar­la­rı­mın, se­çil­miş in­san­la­rın yıl­lık ge­li­ri 2 bin do­lar, iş­si­zin yıl­lık ge­li­ri hiç yok, köy­lü­nün yıl­lık ge­li­ri 5 bin do­la­rın beş­te 1'i de­ğil, me­mu­run yıl­lık ge­li­ri 5.310 do­la­rın ya­rı­sı de­ğil, iş­çi­nin­ki ay­nı şe­kil­de, du­lun, emek­li­nin, ye­ti­min millî ge­lir­den al­dı­ğı pay yok­tur. Aca­ba Sa­yın Baş­ba­ka­nın he­sa­bı fark­lı mı­dır? Ben, si­ze şim­di bir şey an­la­ta­ca­ğım ve di­ye­ce­ğim ki si­ze: Sa­yın Baş­ba­ka­nın ka­fa­sın­da­ki he­sap yap­ma şek­li, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, fark­lı. Sa­yın Baş­ba­kan…

CA­HİT CAN (Si­nop) - Se­nin ka­fa­na uy­maz.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Be­nim ka­fa­ma uyar, uyar, me­rak et­me. Sen muh­ta­rın ka­fa­sı­na uy.

Şim­di, 5.310 do­la­rı Sa­yın Baş­ba­kan herhâlde şöy­le he­sap­lı­yor ola­bi­lir: Sa­yın Baş­ba­kan, genç­lik yıl­la­rın­da be­nim gi­bi si­mit sat­mış, ama, Sa­yın Baş­ba­kan si­mit sa­tar­ken, si­mi­di, sa­ba­hın er­ken saa­tin­de gi­dip fı­rın­dan sı­cak alıp hal­ka ilet­me­miş. Sa­yın Baş­ba­kan na­sıl sa­tı­yor­muş bi­li­yor mu­su­nuz si­mi­di?

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) - Ba­yat­la­mış si­mit.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ba­kan, si­mi­di, ak­şam saa­tin­de gi­di­yor, el­de ka­lan ba­yat si­mit­le­ri üç­te 1 fi­ya­tı­na alı­yor­muş. Eve gö­tü­rü­yor, ak­şam bu­nu suy­la ıs­la­tı­yor, sa­bah da ısı­tıp hal­ka sa­tı­yor­muş. Kim bu? Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan. Sa­nı­yo­rum, Sa­yın Baş­ba­ka­nın do­lar­da­ki millî ge­lir he­sa­bı da herhâlde bu. Isı­tıp ısı­tıp sat­ma­ya ça­lı­şı­yor. Öy­le de­ğil Sa­yın Baş­ba­kan.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - Mil­let gü­lü­yor sa­na, çok ba­sit.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Çok ayıp edi­yor­sun.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Ba­kın si­ze bir şey söy­le­ye­yim: Bu bil­gi, ki­tap hâlin­de bü­tün ki­tap­çı­lar­da var. Bi­raz son­ra, ko­nuş­mam bit­tik­ten son­ra ba­na ge­lir­si­niz, ki­ta­bın say­fa­sı­na ka­dar si­ze ve­ri­rim, siz­ler de Sa­yın Baş­ba­ka­nı­nı­zı ta­nı­mış olur­su­nuz.

Şim­di, yi­ne, Sa­yın Baş­ba­kan çık­tı, hu­bu­bat fi­yat­la­rı­nı açık­lar­ken, "Köy­lü­ye prim." de­di Ta­rım Ba­ka­nıy­la bir­lik­te, buğ­day ve ar­pa­ya. Şu an­da be­ni iz­le­yen köy­lü­le­ri­me so­ru­yo­rum, açın te­le­fon­la­rı­nı­zı, siz de so­run köy­lü­le­ri­ni­ze. Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı­nı bu­ra­da de­fa­lar­ca uyar­dık, en so­nun­da "Bay­ram­dan ön­ce öde­ye­ce­ğim." de­di. Han­gi bay­ram? Kur­ban Bay­ra­mı. Ne ka­dar ol­du? İki ay geç­ti.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Bay­ram bi­ter mi? Bu se­ne de bay­ram var.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Prim­ler ki­me öden­di bi­li­yor mu­su­nuz? Prim­ler üç­te 1'ine öden­di, ya­ni 100 ki­şi var­sa, 30 ki­şi pri­mi­ni al­dı, ge­ri­ye ka­lan 70 ki­şi bek­li­yor. Dev­let­te böy­le bir öde­me şek­li yok­tur. Bu, AKP'nin zih­ni­ye­tin­de var, siz­de var bu kap­kaç­çı an­la­yış, ya­nıl­tı­cı kur­naz­lık, ama ta­nın­dı­nız, ben si­ze bu­nu söy­le­ye­yim. Ar­tık bi­li­ni­yor­su­nuz. AKP de­yin­ce dü­şü­nü­yor va­tan­daş, göz­lem­li­yor si­zi. Ne­re­den göz­lem­li­yor? İc­ra­at­la­rın­dan göz­lem­li­yor. Ki­min? AKP'nin.

CA­HİT CAN (Si­nop) - De­mek ki ic­ra­at yap­mı­şız, siz onu da yap­ma­mış­sı­nız.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Bi­zim ic­ra­atı­mız ilk se­çim­de.

Şim­di, bu ya­sa­yı biz 2003'ten bu ya­na ge­tir­dik. Di­yo­ruz ki, muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li bu ya­sa geç­sin, muh­tar­la­rı­mız zor­da. On­la­rın için­de bu­lun­du­ğu or­ta­mı dü­zel­te­lim is­ti­yo­ruz. Beş yıl­dır ka­çı­yor­su­nuz, beş yıl­dır bu ya­sa­yı çı­kar­ma­mak için ka­çı­yor­su­nuz. Ka­çın ba­ka­lım, ne­re­ye ka­ça­cak­sı­nız? Ne­re­ye ka­ça­cak­sı­nız?

AH­MET YA­ŞAR (Ak­sa­ray) - San­dı­ğa…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - İlk ge­nel se­çi­me ka­dar ka­ça­cak­sı­nız. On­dan son­ra ki­me gi­de­cek­si­niz?

AH­MET YA­ŞAR (Ak­sa­ray) - San­dı­ğa, san­dı­ğa…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - San­dı­ğa.

Kim var san­dı­ğın ba­şın­da?

YAH­YA BAŞ (İs­tan­bul) - Muh­tar…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Muh­tar var.

Na­sıl ba­ka­cak­sı­nız muh­ta­rın yü­zü­ne? Ne di­ye­cek­si­niz? Na­sıl oy is­te­ye­cek­si­niz?

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - AK Par­ti­ye oy ve­re­cek­ler.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Ge­çen se­çim­ler­de di­yor­du­nuz ki muh­tar­la­ra…

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Ge­çen se­ne biz ver­dik, ora­yı öğ­re­ne­me­miş­sin!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Ben de se­nin ka­dar bi­li­rim, hiç me­rak et­me.

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Muh­tar­lar si­ze ha­yır du­ası edi­yor, me­rak et­me!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Şim­di, gi­de­cek­si­niz…

BAŞ­KAN - Sa­yın Dağ­cı­oğ­lu…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Gi­de­cek­si­niz…

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Yüz­de 100 ver­di­ği­mi­zi öğ­re­ne­me­miş da­ha.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Ben öğ­ret­me­ye ça­lı­şı­yo­rum si­ze. İyi din­ler­se­niz an­lar­sı­nız.

Gi­de­cek­si­niz ora­la­ra, ge­çen se­çim­de de­di­niz ki: Aman muh­ta­rım, ben bu kö­ye bir kez gel­dim, bir da­ha ge­le­mem, aman bu kö­yün seç­me­ni sa­na ema­net, di­yor­du­nuz. Ema­net et­ti­ği­niz köy­ler­de oy da al­dı­nız. Muh­tar­lar sö­zü­nün eri­dir. Her bi­ri de se­çil­miş adam gi­bi adam­dır muh­tar­lar. Ama, şim­di… Şim­di bu­nu söy­let­me­ye­cek­ler si­ze. Şim­di bun­lar­dan si­zin oy is­te­me şan­sı­nız fi­lan da yok.

Ba­kın, bü­tün muh­tar­la­ra ses­le­ni­yo­rum: Sev­gi­li muh­tar­la­rım, beş yı­lı aş­kın­dır Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin Grup öne­ri­si­nin… Baş­ta bu ta­sa­rı­yı ha­zır­la­yan Sa­yın Mev­lüt Ağa­be­yi­me ve bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yo­rum. Ama beş yıl­dır bu ya­sa­yı red­de­den, bu ya­sa­nın çık­ma­sı­na emek har­ca­ma­yan, her şe­ye par­mak kal­dı­ran AKP'nin, aca­ba, ak­lı­ma şu ge­li­yor, bu ya­sa­yı Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin Gru­bu de­ğil de Av­ru­pa Bir­li­ği, ABD, IMF si­ze di­rek­tif ola­rak ver­sey­di herhâlde çok­tan ge­çer­di. Ama unut­ma­yın, muh­tar­lar on­lar­dan da­ha güç­lü. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ben si­ze di­yo­rum ki, bi­raz son­ra oy­la­rı­nı­zı muh­tar­la­rı­mı­zın le­hi­ne kul­la­nın. On­lar, bi­raz ev­vel say­dı­ğım ge­rek­çe­ler­le çok­tan hem üc­ret ar­tış­la­rı­nı hak edi­yor­lar hem yol­luk­la­rı­nı hak edi­yor­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen, söz­le­ri­ni­zi to­par­la­yı­nız. Bir da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Bi­zim ko­nuş­ma­mız­dan kes, ona beş da­ki­ka ver Sa­yın Baş­kan.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) - Hem de Bağ-Kur prim­le­ri­nin İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­ca öden­me­si­ni hak et­tik­le­ri­ni söy­lü­yo­rum.

Eğer bu­nu bi­raz son­ra par­mak­la­rı­nız­la red­de­der­se­niz, ben de di­yo­rum ki, ey 51 bin muh­ta­rım, siz gü­cü­nü­zü or­ta­ya ko­yun, AKP'den he­sap so­run, mü­hür siz­de di­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­yın­dır.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen Eyüp Fat­sa, Or­du Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Fat­sa, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun grup öne­ri­si­nin aley­hin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, Baş­kan­lık Di­va­nı­nı ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün de ifa­de et­miş ol­du­ğum gi­bi, biz, son iki haf­ta­nın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ça­lış­ma sa­at­le­ri­ni ve gün­de­mi­ni ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet grup­la­rıy­la be­ra­ber, an­la­şa­rak tan­zim et­tik. Ya­ni, bu haf­ta­nın gün­de­min­de ne­ler ola­ca­ğı­nı, ön­ce­ki haf­ta­dan, ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet par­ti­si­nin grup yet­ki­li­le­riy­le bir­lik­te ka­rar­laş­tır­dık. Biz, ar­ka­daş­la­rı­mız­la var­mış ol­du­ğu­muz bu mu­ta­ba­ka­tın ar­ka­sın­da da so­nu­na ka­dar dur­duk.

An­cak, mu­ha­le­fet grup­la­rı, ma­ale­sef, da­ha ön­ce bir­lik­te ka­ra­ra var­mış ol­du­ğu­muz bu ça­lış­ma tak­vi­mi ve prog­ra­mı­na sa­da­kat gös­ter­me­ye­rek, iki gün­den be­ri, gün­de­mi de­ğiş­tir­me nok­ta­sın­da ki, bun­lar nok­ta­sın­da da yi­ne an­laş­ma­mız var­dır, özel­lik­le dün gö­rü­şü­len ko­nuy­la ala­ka­lı. Bi­raz son­ra, yi­ne, ay­nı şe­kil­de, Ana­va­tan Gru­bu­nun ver­miş ol­du­ğu grup öne­ri­si de ge­le­cek. Ora­da da yi­ne dü­şün­ce ve gö­rüş­le­ri­mi­zi ifa­de ede­ce­ğiz.

Ba­kın, üze­rin­de mu­ta­ba­ka­ta var­dı­ğı­mız ça­lış­ma sa­at­le­ri ve prog­ram­la­rı­nın, mu­ta­ba­kat ol­ma­sı­na rağ­men, ıs­rar­la de­ğiş­ti­ril­me­ye ve Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı­nı en­gel­le­me­ye yö­ne­lik mu­ha­le­fe­tin gay­ret­le­ri­ni, ben, siz­le­rin id­ra­ki­ne ve ka­mu­oyu­nun bil­gi­le­ri­ne arz et­mek is­ti­yo­rum. Bu­nun ne ma­na­ya gel­di­ği­ni, herhâlde, bi­zi din­le­yen­ler ra­hat­lık­la an­la­ya­cak­lar­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu'nun ver­miş ol­du­ğu ka­nun tek­li­fi­nin gün­de­me alın­ma­sıy­la ala­ka­lı, içe­rik iti­ba­rıy­la da muh­tar­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rı­nın ve imkânla­rı­nın dü­zel­til­me­siy­le, iyi­leş­ti­ril­me­siy­le ala­ka­lı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti sek­sen üç ya­şı­nı dol­dur­mak üze­re­dir. Muh­tar­lık mü­es­se­si de bir asır­dan faz­la bir sü­re­dir ku­rum­sal ola­rak var olan bir mü­es­se­se­dir.

Şim­di, eğer muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li, ger­çek­ten, ar­ka­daş­la­rı­mız, id­dia et­ti­ği ko­nu­lar­da… Ki, ben, ne­ler yap­tı­ğı­mı­zı da bu­ra­da an­la­ta­ca­ğım. Bun­la­rı da muh­tar­lar­la na­sıl mu­ta­ba­ka­ta va­ra­rak yap­tı­ğı­mı­zı da an­la­ta­ca­ğım. Muh­tar­la­rı­mız, Muh­tar­lar Der­ne­ği ve on­la­rın mer­kez yö­ne­ti­ci­le­ri de bi­zi iz­li­yor­lar. Ken­di ara­la­rın­da ve­ya ken­di ara­mız­da ko­nu­şa­rak mu­ta­ba­ka­ta var­mış ol­du­ğu­muz me­se­le­le­rin doğ­ru­lu­ğu­nu da bi­zi din­le­yen muh­tar­la­rı­mız tas­dik ede­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün muh­tar­lar­la il­gi­li bu ka­dar id­di­alı ko­nu­şan ar­ka­daş­lar ve on­la­rın için­de bu­lun­du­ğu si­ya­si par­ti­ler de yıl­lar­ca bu ül­ke­de ik­ti­dar ol­du­lar ve muh­tar­lık da bir mü­es­se­se ola­rak var­dı. Bi­ze sek­sen üç yıl son­ra bu­gün ko­nu­şan­la­rın ve­ya muh­tar­lar adı­na söz söy­le­yen­le­rin, ta­lep­te bu­lu­nan­la­rın dev­ret­miş ol­duk­la­rı muh­tar­lık mü­es­se­se­si, kö­yü­nün su­yu­nu ve­ya ma­hal­le­si­nin yo­lu­nu yap­tı­ra­bil­mek için ba­kan­lık ve ge­nel mü­dür ka­pı­la­rın­da gün­ler­ce ya­tan muh­tar­lar­dır. Al­mış ol­duk­la­rı üc­ret­ler­le bı­ra­kın bir­ta­kım ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­der­mek, şim­di ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da id­dia et­ti­ği gi­bi, Bağ-Kur prim­le­ri­ni bi­le öde­ye­mi­yor­lar­dı. Hiç­bir şe­kil­de, ye­rel­de ya­pı­la­cak hiz­met­le­rin hiç­bir ta­ra­fı de­ğil­di muh­tar­lar; ne be­le­di­ye­ler­de ne il özel ida­re­le­rin­de ne de il ge­nel mec­lis­le­rin­de ne de şim­di KÖY­DES çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan hiz­met­le­rin hiç­bi­ri­sin­de muh­tar­lar yok­tu.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, muh­tar­la­rı­mız­la, 3 Ka­sım se­çim­le­ri ön­ce­si siz­ler gi­bi biz de ko­nuş­tuk. Muh­tar­lar der­ne­ği ve fe­de­ras­yon­la­rı­nın mer­kez yet­ki­li­le­ri dâhil, taş­ra­da­ki il­çe ve il yet­ki­li­le­ri, der­nek yet­ki­li­le­ri dâhil, muh­tar­la­rı­mız­la yap­mış ol­du­ğu­muz bü­tün top­lan­tı­lar­da biz­den bir şey ta­lep et­ti­ler, de­di­ler ki: "Bi­zim al­mış ol­du­ğu­muz muh­tar­lık üc­ret­le­ri bi­zim Bağ-Kur prim­le­ri­mi­zi bi­le öde­ye­mi­yor. Faz­la bir şey is­te­mi­yo­ruz. Biz bu şart­la­rı bi­le­rek muh­tar ol­duk, ama, hiç ol­maz­sa -siz­den, AK Par­ti Hükûme­tin­den ve yö­ne­ti­min­den- Bağ-Kur prim­le­ri­mi­zi öde­ye­bi­le­cek bir imkânı bi­ze ve­rin." Ta­lep buy­du ve 98 ye­ni Türk li­ra­sı da üc­ret alı­yor­lar­dı. İk­ti­dar ol­duk, muh­tar­la­rın yet­ki­li­le­ri bi­ze gel­di, mer­kez yet­ki­le­ri gel­di, de­di ki: "Se­çim ön­ce­si ko­nuş­tu­ğu­muz me­se­le­le­ri bir an ön­ce ha­ya­ta ge­çi­rin." De­dik ki: "Bir ya­sal dü­zen­le­me ya­pa­lım." De­di­ler ki: "Ace­le­miz var. 5319 sa­yı­lı Ya­sa çer­çe­ve­sin­de -Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me çer­çe­ve­sin­de- Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun bu­nu 1 kat ar­tır­ma yet­ki­si var­dır. Biz, bir an ön­ce, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la üc­ret­le­ri­mi­zin 1 kat ar­tı­rıl­ma­sı­nı ta­lep edi­yo­ruz. Ya­ni, ya­pı­la­cak ka­nu­ni dü­zen­le­me bel­ki uzun bir sü­re ala­bi­lir, bi­zim bu­nu bek­le­ye­bi­le­cek ta­ham­mü­lü­müz ve sab­rı­mız kal­ma­dı." Pe­ki. "5319 sa­yı­lı Ya­sa çer­çe­ve­sin­de -ki, Ka­nun'un ver­di­ği şey­dir- 1 kat ar­tı­rın." Ne ka­dar ar­tı­rıl­mış? 2 kat, 2 kat ar­tı­rıl­mış. Ne ka­dar? Yüz­de 174. Muh­tar­la­rı­mı­zın taş­ra ve mer­kez teş­ki­la­tın­da­ki bü­tün yö­ne­ti­ci­le­ri ge­le­rek, baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­za, il­gi­li ba­kan­la­ra, ko­mis­yon­la­ra ve mil­let­ve­kil­le­ri­ne, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ve par­ti grup­la­rı­na, ken­di­le­ri için yap­mış ol­du­ğu­muz bu dü­zen­le­me­den do­la­yı te­şek­kür et­miş­ler­dir. Te­şek­kür et­miş­ler­dir, pla­ket ver­miş­ler­dir, te­şek­kür tel­graf­la­rı, bel­ge­le­ri gön­der­miş­ler­dir. Bun­la­rın hep­si eli­miz­de mev­cut.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, sa­de­ce biz bu­nu yap­ma­dık, sa­de­ce biz bu­nu yap­ma­dık. Ben, bu­ra­da, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­zın… Bi­zi muh­tar­la­rı­mız iz­li­yor. Son bir bu­çuk se­ne­den be­ri, kö­yü­nün su­yu için, kö­yü­nün yo­lu için, köp­rü­sü için, alt­ya­pı­sı için, sa­nat ya­pı­sı, ka­na­lı için, Al­lah aş­kı­na, ba­kan­lık ka­pı­la­rın­da, ge­nel mü­dür­lük ka­pı­la­rın­da, mil­let­ve­ki­li ka­pı­la­rın­da gün­ler­ce sı­ra­da bek­le­yen muh­tar gör­dü­nüz mü siz hiç? Ni­ye? Çün­kü, biz, ye­rel­de, KÖY­DES pro­je­siy­le be­ra­ber bu hiz­met­le­rin ta­ma­mı­nı muh­tar­la­rı­mı­za ver­dik ve ola­yın ta­ra­fı hâli­ne ge­tir­dik. Ola­yın ta­ra­fı hâli­ne ge­tir­dik. Si­zin de­di­ği­niz gi­bi de­ğil. Biz de Tür­ki­ye'yi ge­zi­yo­ruz, biz de muh­tar­la­rı­mız­la her haf­ta so­nu bir ara­ya ge­li­yo­ruz, ko­nu­şu­yo­ruz, gö­rü­şü­yo­ruz, ama, muh­tar­la­rı­mız, bi­ze, özel­lik­le KÖY­DES çer­çe­ve­sin­de ken­di­le­ri­ne sağ­la­nan imkânlar ve hiz­met­ler­den do­la­yı, ay­rı­ca, öz­lük hak­la­rın­da yap­mış ol­du­ğu­muz dü­zen­le­me­ler­den do­la­yı te­şek­kür edi­yor­lar, te­şek­kür edi­yor­lar.

Ar­ka­daş­lar, ba­zı şey­ler, böy­le is­tis­mar edi­le­cek ko­nu­lar de­ğil­dir. Ya­ni, tem­cit pi­la­vı gi­bi ısı­tıp ısı­tıp tek­rar bun­la­rı ge­tir­mek su­re­tiy­le bu in­san­la­rın ko­nu­mu­nu ve du­ru­mu­nu tar­tış­ma­ya aç­mak bu in­san­la­ra kar­şı ne­za­ket­siz­lik ve say­gı­sız­lık­tır. Ya­ni, biz bu in­san­lar­la an­la­şa­rak yap­tık bü­tün bun­la­rın hep­si­ni. Bu da yet­me­di, ma­hal­le muh­tar­la­rı­mı­zı be­le­di­ye mec­li­si­nin üye­le­ri hâli­ne ge­tir­dik. Köy muh­tar­la­rı­mı­zı, il ge­nel mec­li­si­nin üye­le­ri ve so­rum­lu­la­rı hâli­ne ge­tir­mek su­re­tiy­le, ye­rel­de­ki bü­tün hiz­met­le­rin ta­ra­fı yap­tık, KÖY­DES eki­bi­nin, özel­lik­le kay­ma­kam, il ge­nel mec­li­si üye­si ve muh­tar­lar­dan olu­şan eki­bin ta­ra­fı hâli­ne ge­tir­dik. Şim­di, muh­tar­la­rı­mız, köy yol­la­rı­nı, iç­me su­la­rı­nı, köp­rü­le­ri­ni, ne var­sa hep­si­ni ken­di­le­ri prog­ra­ma alı­yor, ken­di­le­ri pro­je­le­ri­ni yap­tı­rı­yor, ken­di­le­ri iha­le edi­yor ve ta­ki­bi­ni de ken­di ya­pı­yor.

Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, muh­tar­la­rı­mız biz­den ne is­te­diy­se onu ver­dik biz on­la­ra. Muh­tar­la­rı­mı­zın, si­zin id­dia et­ti­ği­niz gi­bi, öy­le bir şe­yi de yok. Efen­dim, Hü­se­yin Bey di­yor ki…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Siz, "Ocak so­nu bi­ti­re­ce­ğiz." de­me­di­niz mi? Söz ver­me­di­niz mi? "Ocak so­nu bi­ti­re­ce­ğiz." de­me­di­niz mi?

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Mü­sa­ade edin… Ba­ğır­ma­yın…

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen…

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sa­yın As­la­noğ­lu…

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, lüt­fen, siz, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Siz, "Ocak so­nu bi­ti­re­ce­ğiz." di­ye söz ver­me­di­niz mi? Siz söz ver­di­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - Sa­yın As­la­noğ­lu…

Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, Sa­yın Ba­yın­dır'ın da ifa­de et­ti­ği gi­bi -ben bi­raz ön­ce hay­ret­le iz­le­dim- san­dık­la­rın ba­şın­da muh­tar­lar ola­cak, gi­bi…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu çok teh­li­ke­li bir söz­dür. Muh­tar­la­rı­mız san­dık­la­rın ba­şın­da, sa­de­ce san­dık­la­rın gü­ven­ce ve em­ni­ye­ti, se­çi­min sağ­lık­lı bir or­tam­da ya­pıl­ma­sı için bu­lun­du­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, lüt­fen to­par­lar­mı­sı­nız. Bir da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

EYÜP FAT­SA (De­vam­la) - He­men bi­ti­ri­yo­rum.

Baş­ka ge­rek­çe­ler­le muh­tar­la­rı­mı­zı san­dık ba­şın­da bek­let­me alış­kan­lı­ğı geç­miş­te var­dır, muh­tar­la­ra şap­ka, pal­to ve çiz­me giy­dir­mek su­re­tiy­le bel­li si­ya­si par­ti­le­rin tem­sil­ci­le­ri gi­bi is­tih­dam et­me alış­kan­lık­la­rın­dan ge­li­yor ola­bi­lir bu.

Ar­tık, Tür­ki­ye çok de­ğiş­ti. Muh­tar­la­rı­mız da ken­di hür ira­de­le­riy­le si­ya­si ter­cih­le­ri­ni ya­pa­bi­le­cek, bu tür tel­kin­le­rin te­si­rin­de kal­ma­ya­cak ka­dar va­sıf­lı, bil­gi­li ve bi­ri­kim­li­dir. Muh­tar­la­rı­mı­zı lüt­fen bu ko­nu­da ren­ci­de et­me­ye­lim. Bu hak­sız­lık­tır.  Bu­nu ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil­dir.

İlk de­fa, id­dia edi­yo­rum, ilk de­fa -iş­te sek­sen üç yıl­lık ta­rih, yüz yıl­lık muh­tar­lık mü­es­se­se­si, bir asır­lık muh­tar­lık mü­es­se­se­si- AK Par­ti dö­ne­min­de muh­tar­la­ra sağ­la­nan imkân, hiz­met nok­ta­sın­da sağ­la­nan imkân ve hiz­met­le­rin ya­pıl­ma­sı nok­ta­sın­da sağ­la­nan imkân, han­gi si­ya­si ik­ti­dar dö­ne­min­de ve­ril­miş­tir? Doğ­ru­su­nu is­ter­sen, bu­nun ak­si­ni id­dia eden­ler, gel­sin bu­ra­da bu­nu da söy­le­sin­ler. Ayıp­tır. Muh­tar­la­rı­mı­zı bu ka­dar ren­ci­de et­me­ye kim­se­nin hak­kı yok­tur.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Kaç muh­tar ic­ra­lık?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Muh­tar­lar ic­ra­da.

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, te­şek­kür edi­yo­rum.

Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Fat­sa'yı öy­le bü­yük bir üzün­tüy­le din­le­dim ki. Sa­yın Fat­sa ay­rı­lı­yor­lar.

Sa­yın Fat­sa, o söz­le­ri­ni­ze bir ce­vap ver­mek is­ti­yor­dum ama, sa­lon dı­şı­na çı­kı­yor­su­nuz, âdet hâli­ne ge­tir­di­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ko­nu­şu­yor­su­nuz, Üm­met Kan­do­ğan çı­kın­ca…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) -…Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­nu terk edip gi­di­yor­su­nuz. Siz de baş­la­dı­nız.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye Sa­yın Kan­do­ğan.

Bu­ra­da hiç­bir sa­yın mil­let­ve­ki­li, Ge­nel Ku­ru­lu terk eder­ken si­ze sor­ma­ya­cak­tır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, ona…

BAŞ­KAN - Öne­ri üze­rin­de söz is­te­di­niz.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Onun ka­ra­rı­nı da lüt­fe­din de biz ve­re­lim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Siz ve­re­mez­si­niz Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet.

BAŞ­KAN - Her sa­yın mil­let­ve­ki­li ken­di­si ve­rir. Lüt­fen...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Eğer bu­ra­da ko­nu­şan mil­let­ve­ki­li, eğer ko­nuş­ma­sı­nın ar­ka­sın­da ay­nı ko­nuy­la il­gi­li bir baş­ka mil­let­ve­ki­li ko­nu­şa­cak­sa…

BAŞ­KAN - Hiç­bir sa­yın mil­let­ve­ki­li­ni tah­kir et­me­ye, tez­yif et­me­ye hak­kı­nız yok­tur si­zin.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …o mil­let­ve­ki­li­nin bu sı­ra­lar­da otur­ma­sı la­zım, din­le­me­si la­zım. Biz onu din­le­dik.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Doğ­ru.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Kaç de­fa…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kı­nız de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri…

BAŞ­KAN - Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz lüt­fen Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Fat­sa, bir suç­lu­luk komp­lek­si içe­ri­sin­de ol­du­ğu için ka­çı­yor. Elim­de tu­ta­nak­lar var, elim­de tu­ta­nak­lar var. Ba­kı­nız, Sa­yın Fat­sa ne söy­le­miş, bu­ra­da not­lar var. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Gel­di Sa­yın Fat­sa. Üm­met Bey, Sa­yın Fat­sa'yı ge­tirt­tin. Bra­vo!

BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye Sa­yın Kan­do­ğan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­nun bir ne­za­ke­ti, bir za­ra­fe­ti var­dır.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Al­kış­la­dık Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın ha­tip ko­nu­şur­ken tüm sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin din­le­me zo­run­lu­lu­ğu var­dır.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ya­sak mı al­kış? Al­kış yap­mak ya­sak mı?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) -  Şim­di, Sa­yın Fat­sa, 5 Ma­yıs 2005'te bu kür­sü­ye gel­miş. Sa­yın Fat­sa bu kür­sü­ye gel­miş, muh­tar­lar­la il­gi­li bir ka­nun tek­li­fi üze­rin­de ko­nuş­ma yap­mış. İş­te bu­ra­da ko­nuş­ma­sı. Sa­yın Fat­sa di­yor ki: "Muh­tar­la­rı­mı­zın öz­lük hak­la­rı­nı dü­zen­le­yen ka­nun ta­sa­rı­sı Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun im­za­sın­da­dır ve önün­de­dir. Hükûme­ti­miz bu­nun­la il­gi­li bir ça­lış­ma yap­mış, da­ha ön­ce de ifa­de et­ti­ğim gi­bi, en az as­ga­ri üc­ret esas alın­mak su­re­tiy­le…"

Şim­di, Sa­yın Fat­sa di­yor ki, 5 Ma­yıs 2005'te, gel­miş bu­ra­dan de­miş ki, muh­tar­la­ra söz ver­miş: "En az as­ga­ri üc­ret se­vi­ye­sin­de bir ça­lış­ma­yı Ba­kan­lar Ku­ru­lu ya­pı­yor." ve de­vam edi­yor…

CA­HİT CAN (Si­nop) - O za­man as­ga­ri üc­ret oy­du.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …"Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun gün­de­mi­ne ge­ti­ril­miş. İna­nı­yo­rum ki, önü­müz­de­ki ilk Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­la­rın­dan bi­rin­de, bu, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­dan ge­çe­rek Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ne ge­le­cek­tir." Bu si­zin söz­le­ri­niz­dir Sa­yın Fat­sa. Pe­ki, bu­gün ne söy­le­di­niz, bu­gün ne söy­le­di­niz? Bu­gün çok fark­lı şey­ler söy­lü­yor­su­nuz. O gün as­ga­ri üc­ret­ten bah­se­den Sa­yın Fat­sa git­miş bu­gün fark­lı şey söy­lü­yor.

Da­ha ön­ce de mu­ha­le­fet sı­ra­la­rın­day­ken Sa­yın Fa­ruk Çe­lik de bah­set­miş, bir ko­nuş­ma yap­mış. Sa­yın Çe­lik de 18 Ha­zi­ran 2002'de ay­nı şe­yi söy­lü­yor: "As­ga­ri üc­ret se­vi­ye­si­ne ge­ti­ril­me­li­dir." Kim söy­lü­yor? Bu­gün AK Par­ti Grup Baş­kan Ve­ki­li olan Sa­yın Fa­ruk Çe­lik söy­lü­yor. Tu­ta­nak­lar bu­ra­da de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Ama, bu­gün bu­ra­ya ge­li­yor­su­nuz…

Bu ka­nun tek­li­fi 24'ün­cü sı­ra­ya alın­mış za­ten, bu, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­min­de. Ge­ti­ri­len tek­lif ne? "Bu­nu 24'ün­cü sı­ra­dan ala­lım 4'ün­cü sı­ra­ya ge­ti­re­lim." Tek­lif bu. Bu­ra­da za­ten oy­lan­mış, ka­bul edil­miş. Ee, şim­di Sa­yın Fat­sa di­yor ki böy­le öne­ri ve­ri­lin­ce: "Mec­lis ça­lış­ma­la­rı­nı sa­bo­te edi­yor­su­nuz mu­ha­le­fet." Ya, muh­tar ma­aş­la­rıy­la, muh­tar­lar­la il­gi­li bir ka­nun tek­li­fi­nin, Mec­lis gün­de­mi­ne alı­nan bir tek­li­fin, 4'ün­cü sı­ra­sı­na alın­ma­sıy­la il­gi­li bir öne­ri­nin Mec­li­si sa­bo­te et­mek­le ne ala­ka­sı var Al­lah aş­kı­na, ne ala­ka­sı var? Ama, si­zin, bu ko­nuy­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­niz, gö­rüş­le­ri­niz bel­li.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kın, he­men bu­ra­da, si­ze oku­mak is­ti­yo­rum. 11 Ocak 2005'te bu­ra­da oy­lan­mış, gün­de­me alın­ma­sı ka­bul edil­miş; an­cak, o gün bu­ra­da Grup Baş­kan Ve­ki­li olan Sa­lih Ka­pu­suz, oy­la­ma ya­pı­lın­ca ba­kın ne di­yor:

"Baş­kan - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)"

Sa­lih Ka­pu­suz dev­re­ye gi­ri­yor:

"Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan…

Baş­kan - Açık, net bir şe­kil­de gö­rü­lü­yor.

Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, is­ter­se­niz bir da­ha oy­la­yın.

Baş­kan - Gün­de­min en son sı­ra­sı­na gi­ri­yor, gün­dem­de ye­ri­ni al­dı, sı­ra­sı gel­di­ği za­man gö­rü­şü­le­cek.

Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan…

Baş­kan - Sa­yın Ka­pu­suz, çok açık, net bir şe­kil­de ka­bul far­kı gö­zük­tü, o yüz­den 'ka­bul edil­miş­tir' de­dik.

Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, zan­ne­der­sem Di­van­da mu­ta­ba­kat yok

Baş­kan - Ha­yır, ha­yır, bak­tım ar­ka­daş­la­ra ve ar­ka­daş­lar da iti­raz et­me­di­ler.

Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) - Di­van­da mu­ta­ba­kat yok Sa­yın Baş­kan. Ama, bir ka­rar ver­di­niz."

Ba­kı­nız, gün­de­me alın­ma­sıy­la il­gi­li bu­ra­da oy­la­ma ya­pı­lı­yor, AK Par­ti Grup Baş­kan Ve­ki­li, gün­de­me alın­dı di­ye ne ka­dar üzü­lü­yor. Sa­yın Baş­ka­nı bir kez da­ha oy­la­ma yap­ma­ya da­vet edi­yor. Ee, si­zin muh­tar­la­ra ba­kış açı­nız bu, bu! Ha­yır, bu ka­nun tek­li­fin­de be­ğen­me­di­ği­niz yer­ler var­sa, bu­ra­da hep be­ra­ber dü­zel­te­lim. Ça­lı­şa­lım, dü­zel­te­lim. Muh­tar­la­rı­mız­la il­gi­li, en iyi şe­kil­de na­sıl çı­ka­cak­sa bu ka­nun tek­li­fi, hep be­ra­ber çı­ka­ra­lım. 24'ün­cü sı­ra­da da za­ten du­ru­yor. Ge­lin 4'ün­cü sı­ra­ya ala­lım ve muh­tar­la­rı­mı­za bu imkânla­rı­mı­zı ve­re­lim.

Şim­di, şim­di Sa­yın Fat­sa di­yor ki: "Ar­tık, muh­tar­la­rı­mız, An­ka­ra'ya gel­mi­yor­lar. Ba­kan­lık­lar­da, yol, su için muh­tar­la­rı gö­re­mez­si­niz."

Şim­di, Sa­yın Fat­sa, ben, yir­mi üç yıl kay­ma­kam­lık, va­li yar­dım­cı­lı­ğı yap­tım. Bu, yol ve suy­la il­gi­li ola­rak, Köy Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­den de çok kü­çük bir prog­ram çı­kar­dı. Ama, prog­ra­mın asıl önem­li kıs­mı, il­ler­de il ge­nel mec­lis­le­ri, il özel ida­re­le­ri ta­ra­fın­dan prog­ram ha­zır­la­nır, o prog­ram çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de yol, su ça­lış­ma­la­rı ya­pı­lır­dı. O za­man da muh­tar­la­rı­mız za­ten An­ka­ra'ya gel­mez­di. İle, va­li be­yin yan­la­rı­na gi­der­ler­di, kay­ma­ka­mın ya­nı­na gi­der­ler­di. An­ka­ra'ya gi­den -1 ki­lo­met­re, 2 ki­lo­met­re- muh­tar yok­tu. Yok­tu Sa­yın Tunç. Siz bil­mez­si­niz on­la­rı, bil­mez­si­niz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ben bi­li­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yok­tu. Çün­kü, il ge­nel mec­lis­le­rin­de bun­lar ha­zır­la­nır, pro­je­si, prog­ra­mı, öde­ne­ği ora­ya ko­nur ve o yol­lar ya­pı­lır­dı.

Şim­di, şim­di bir de KÖY­DES pro­je­sin­den bah­se­di­li­yor. Şim­di, Tür­ki­ye'de yıl­lar­dan be­ri bu hiz­met­ler köy­le­re git­miş­tir. Bu­nun ak­si­ni söy­le­ye­cek bir kim­se çı­kar­sa…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Kaç ki­lo­met­re git­miş­tir? Kaç ki­lo­met­re git­miş­tir?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di ge­le­ce­ğim Sa­yın Tunç. Şim­di ge­le­ce­ğim, me­rak et­me, bak, ra­kam­lar elim­de. Şim­di ge­le­ce­ğim, şim­di ge­le­ce­ğim.

Şim­di, bun­lar, bir isim bul­du­lar: KÖY­DES pro­je­si. Es­ki­den, bu, za­ten ya­pı­lan hiz­met­ler­di.  İs­mi­ni de­ğiş­tir­di­ler…(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ALİM TUNÇ (Uşak) - İn­sa­fın ku­ru­sun!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, ge­li­yo­rum şim­di, ge­li­yo­rum. Ace­le et­me­yin. Ba­kın, ba­kın, ra­kam­lar elim­de.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Üm­met, hiç ala­ka­sı yok!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, şim­di, ta­rım…  

ALİM TUNÇ (Uşak) - İn­sa­fın ku­ru­sun be, in­sa­fın ku­ru­sun!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, ve­ri­yo­rum ra­kam­la­rı.

ALİM TUNÇ (Uşak) - İn­sa­fın ku­ru­sun!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın 2003 yı­lın­da, ba­kı­nız, si­zin ik­ti­da­rı­nız ol­du­ğu, si­zin ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de ya­yın­la­dı­ğı ki­tap var elim­de.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Böy­le söy­le­dik­ten son­ra…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Si­zin ik­ti­da­rı­nız baş­la­mış, si­zin ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de ya­yın­la­nan ra­kam­lar. Ba­kın, oku­yo­rum; bu ra­kam­la­rı si­zin dö­ne­mi­niz­de­ki Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın ki­ta­bın­dan al­dım.

Tür­ki­ye'de siz gel­di­ği­niz­de, ba­kı­nız, çok açık bir ra­kam: 875 kö­yün su­yu yok. Tür­ki­ye'de kaç bin köy var? 35 bin köy var. Geç­miş hükûmet­ler dö­ne­min­de, o köy­ler­den sa­de­ce 875'inin su­yu yok Sa­yın Tunç. İş­te, ra­kam­lar bu­ra­da. Ak­si­ni id­dia eden var­sa, AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri, kür­sü si­zin, ge­lin. İş­te bun­lar resmî ra­kam­lar de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Mil­le­ti kan­dır­ma­yın!

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Mil­le­ti sen kan­dı­rı­yor­sun!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kı­nız, ra­kam ve­re­yim: Top­lam yol, siz ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz gü­ne ka­dar 291 bin ki­lo­met­re bu ül­ke­de yol ya­pıl­mış, 291 bin ki­lo­met­re ve bun­la­rın 90 bin ki­lo­met­re­si as­falt. 90 bin ki­lo­met­re, siz ik­ti­da­ra ge­lin­ce­ye ka­dar bu ül­ke­de as­falt yol ya­pıl­mış.

ALİM TUNÇ (Uşak) - 90 bin mi bü­yük, 191 bin mi bü­yük? 191 bi­ni de biz ya­pı­yo­ruz şim­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, ba­kı­nız, ge­li­niz o ra­kam­la­rı bu­ra­dan, kür­sü­den söy­le­yi­niz.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de kim yap­mış?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu ra­kam­lar iş­te elim­de: 875 köy su­suz. 34 bin kü­sur kö­ye su git­miş. Na­sıl git­miş bu su­lar? 291 bin ki­lo­met­re yol ya­pıl­mış. Na­sıl ya­pıl­mış bu yol­lar? Na­sıl ya­pıl­mış?

İş­te, ara­mız­da va­li var, Sa­yın Ak­bu­lut bu­ra­da. Şim­di, Sa­yın Ak­bu­lut'a so­ra­lım: Ken­di dö­ne­min­de, va­li­lik dö­ne­min­de, geç­miş dö­nem­ler­de, ken­di imkânla­rı­nı da kul­la­na­rak, va­tan­daş­la­rın imkânla­rı­nı da se­fer­ber ede­rek kaç yüz ki­lo­met­re yol yap­mış­tır? İş­te bu­ra­da ken­di­si. Çık­sın, de­sin ki, "yap­ma­dım" de­sin Sa­yın Ak­bu­lut, bu­ra­da, va­li.

ALİM TUNÇ (Uşak) - O za­man ne ka­dar ya­pıl­mış, şim­di ne ka­dar ya­pıl­mış?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Geç­miş dö­nem­ler­de va­li­lik ya­pan Sa­yın Ak­bu­lut bu­ra­da. Onun için, her şe­yi ken­di dö­ne­mi­niz­den baş­la­tır­sa­nız, bu mil­le­te en bü­yük nan­kör­lü­ğü yap­mış olur­su­nuz. Bu mil­let kim ken­di­ne hiz­met yap­mış­sa, onu baş ta­cı ya­par. Si­zin dö­ne­mi­niz­de de ya­pı­lan ça­lış­ma­lar var, el­bet­te ola­cak­tır, mil­let on­la­rı da tak­dir eder, te­şek­kür eder; ama, sa­de­ce Tür­ki­ye'yi 2002 yı­lın­dan baş­la­tır­sa­nız yan­lış olur.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Rü­yan­da gör­dün mü sen onu?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Bi­len, bak, ben Ma­ni­sa Göl­mar­ma­ra'da kay­ma­kam­lık yap­tım. Kay­ma­kam­lık yap­tı­ğım dö­nem 1992…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Kay­ma­kam­lık yap­tı­ğım dö­nem 1992-95.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Hâlâ ora­da kal­dın, mil­let­ve­ki­li ola­ma­dın bir tür­lü!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ka­yıt­la­ra ba­ka­bi­lir­sin. 1992-95 yıl­la­rı ara­sın­da, Göl­mar­ma­ra il­çe­sin­de, ma­hallî imkânla­rı da se­fer­ber eden bir kay­ma­kam ola­rak ne ka­dar as­falt yap­tı­ğı­mı, Sa­yın Ma­ni­sa Va­li­si Çe­tin­ka­ya'ya, o dö­ne­min va­li­si, mil­let­ve­ki­li­niz, Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­nı­za so­run. Sa­yın Çe­tin­ka­ya, be­nim o ça­lış­ma­la­rım­dan do­la­yı, köy­le­re gi­den hiz­met­ler­den do­la­yı ba­na bir tak­dir­na­me gön­der­miş­tir.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Da­ha hâlâ ora­da­sın!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Onun için, ben, Sa­yın Çe­tin­ka­ya'ya da te­şek­kür edi­yo­rum, köy­le­re gi­den hiz­met­ler­de ha­ki­ka­ten gay­ret­li ça­lış­mış­tır, onun da hak­kı­nı ye­me­ye­yim, te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, muh­tar­la­rı­mı­zın hak­kı­na, hu­ku­ku­na lüt­fen sa­hip çı­ka­lım. Bu ka­nun tek­li­fi­nin, 24'ün­cü sı­ra­da olan bu ka­nun tek­li­fi­nin 4'ün­cü sı­ra­ya alın­ma­sıy­la il­gi­li öne­ri­yi des­tek­li­yo­rum ve siz­le­rin de des­te­ği­ni bek­li­yor, muh­tar­la­rı­mı­za da say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - O za­man ak­lı­nız ne­re­dey­di? İk­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de ni­ye ha­tır­la­ma­dı­nız bu­nu?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Fat­sa.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Ko­nuş­ma­cı, sü­rek­li is­mi­mi zik­re­de­rek Ge­nel Ku­rul­da bu­lun­ma­dı­ğım, ken­di­si­nin ko­nuş­ma­sı­na ta­ham­mül ede­me­di­ğim ve­ya bir­ta­kım ve­ri­len söz­le­ri ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­ğim nok­ta­la­rın­da şah­sı­mı he­def alan it­ham­lar­da bu­lun­muş­tur. Ben, mü­sa­ade eder­se­niz, İç Tü­zük'ün ba­na ver­di­ği yet­ki­yi kul­la­na­rak bu id­di­ala­ra ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Sa­taş­ma de­ğil ki o Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, siz ka­rar ve­re­cek de­ğil­si­niz.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Biz de ot de­ği­liz herhâlde!

BAŞ­KAN - Sa­yın Fat­sa, söy­le­dik­le­ri­niz tu­ta­nak­la­ra ge­çi­ril­di, si­zin de Ge­nel Ku­rul­da ol­du­ğu­nu­zu tüm sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri bi­li­yor­lar.

Te­şek­kür ede­rim.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Ana­dol.

Ka­bul eden­ler…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, bu tu­ta­nak Eyüp Bey'in söy­le­di­ği de­ğil mi?

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

Ka­bul et­me­yen­ler…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Muh­tar­lar gö­rü­yor si­zi, muh­tar­lar! Kal­dır­ma­yın eli­ni­zi! Her şe­ye el kal­dı­rı­yor­su­nuz. Ya­zık, ya­zık, çok ya­zık!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.36

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.50

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 64'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup öne­ri­si­nin oy­lan­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di öne­ri­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­nup ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, öne­ri red­de­dil­miş­tir.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun İç  Tü­zük'ün 19'un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

2.-1260 sıra sayılı (10/81, 10/234, 10/286) esas numaralı Meclis araştırması komisyonu raporunun Genel Kurulun 20/2/2007 Salı günkü birleşiminde görüşülmesine ilişkin Anavatan Partisi Grubu önerisi

15.02.2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun 15.02.2007 Per­şem­be gü­nü (bu­gün) yap­tı­ğı top­lan­tı­da, si­ya­si par­ti grup­la­rı ara­sın­da oy­bir­li­ği sağ­la­na­ma­dı­ğın­dan, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si uya­rın­ca Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı arz ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

                                                                                                     Prof. Dr. Ömer Abu­şoğ­lu

                                                                                                          Grup Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri:

Ge­nel Ku­rul gün­de­mi­nin "Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler" kıs­mı­nın 1260 sı­ra sa­yı­lı 10/81, 10/234, 10/286 Esas Nu­ma­ra­lı yaş seb­ze mey­ve ve kes­me çi­çek ile na­ren­ci­ye üre­ti­min­de­ki ve ih­ra­ca­tın­da­ki so­run­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la açı­lan Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru­nun Ge­nel Ku­ru­lun 20.02.2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şi­min­de gö­rü­şül­me­si öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Ana­va­tan Par­ti­si Grup öne­ri­si le­hin­de söz is­te­yen Ömer Abu­şoğ­lu, Ana­va­tan Par­ti­si Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Abu­şoğ­lu.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şah­sım ve Gru­bum adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­gün, Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak biz, Mec­lis Ge­nel Ku­rul gün­de­mi­ne çok önem­li bir ko­nu­nun alı­nıp, bu ko­nu­nun mü­za­ke­re edil­me­si tek­li­fiy­le gel­dik, ama, ma­ale­sef, bu tek­li­fi­miz Da­nış­ma Ku­ru­lun­da ka­bul edil­me­di İk­ti­dar Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li ta­ra­fın­dan.

Ge­tir­di­ği­miz öne­ri şuy­du: Da­ha ön­ce, ge­rek AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri ve ge­rek­se mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nu­nun öne­mi­ne bi­na­en, üze­rin­de Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı ve araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li ta­lep üze­ri­ne, Mec­li­sin, bu ta­le­bi uy­gun gö­re­rek kur­muş ol­du­ğu bir ko­mis­yon var­dı, yaş mey­ve, seb­ze, na­ren­ci­ye üre­tim ve ih­ra­ca­tıy­la il­gi­li so­run­la­rın araş­tı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik bir ko­mis­yon. Bu Ko­mis­yo­na her üç par­ti de üye ver­di ve Ko­mis­yon uzun bir ça­lış­ma dö­ne­min­den son­ra ça­lış­ma­la­rı­nı ta­mam­la­dı ve ger­çek­ten ko­nu üze­rin­de, ge­rek ko­nu­nun yet­ki­li­si ki­şi­le­re, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­na, ko­nuy­la il­gi­li di­ğer tüm ka­mu­oyu­na yan­sı­tıl­mak ve sa­de­ce yan­sı­tıl­mak üze­re de de­ğil, bun­la­rın dik­ka­te alı­na­rak ko­nuy­la il­gi­li prob­lem­le­rin çö­zü­mün­de kul­la­nıl­ma­sı­na yö­ne­lik ola­rak cid­di bir ça­lış­ma yap­tı ve bu ça­lış­ma­sı­nı da ra­por hâli­ne ge­tir­di. Ama, uzun bir ta­rih­ten be­ri bu ra­por ol­du­ğu yer­de du­ru­yor, toz­lu raf­lar­da bek­le­ti­li­yor.

Her­han­gi bir ko­mis­yo­nun ku­rul­ma­sı, araş­tır­ma­nın ya­pıl­ma­sı, ra­po­run ya­zıl­ma­sı tek ba­şı­na bir iş ol­ma­sı­na rağ­men, ne­ti­ce ola­rak faz­la fay­da­sı ol­ma­yan, ka­mu­oyu­na faz­la bir ifa­de­si ol­ma­yan ve ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın bir yer­de atıl hâlde bek­le­til­me­sin­den öte bir ye­re git­me­yen bir so­nuç mey­da­na ge­ti­ri­yor, eğer bu ra­por­lar raf­ta ye­ri­ni mu­ha­fa­za eder­se.

Bi­zim gön­lü­müz bu­na ra­zı ol­ma­dı; ya­pı­lan bun­ca mas­raf, çe­ki­len bun­ca zah­me­te ve ve­ri­len bun­ca eme­ğe kar­şı­lık, bu ra­po­run Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lun­da gö­rü­şül­me­si, ge­rek­le­ri­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si, ka­mu­oyu­na ve il­gi­li­le­re açık­lan­ma­sı ve dek­la­re edil­me­siy­le il­gi­li son bir gö­re­vi­mi­zi de ye­ri­ne ge­ti­re­lim di­ye, sa­lı gün­kü -de­ne­tim gü­nü ol­ma­sı ha­se­biy­le- Mec­lis Ge­nel Ku­rul gün­de­mi­ne alın­ma­sıy­la il­gi­li bir öner­ge ver­dik.

Bu­ra­dan ama­cı­mız, çift­çi­le­ri­mi­zin hâli bel­li, çift­çi­le­ri­mi­zin çek­ti­ği sı­kın­tı­lar bel­li. Özel­lik­le ko­nu­nun kap­sa­mı iti­ba­rıy­la, yaş mey­ve, seb­ze, na­ren­ci­ye, bu­nun­la il­gi­li üre­tim ve bu­nun­la il­gi­li ih­ra­ca­tın so­run­la­rı­nı içe­ren çok kap­sam­lı bir ko­nu­ya sa­hip. Mev­zu iti­ba­rıy­la top­lu­mu­mu­zun, çift­çi­mi­zin bü­yük bir ke­si­mi­ni il­gi­len­di­ri­yor. Coğ­ra­fi böl­ge iti­ba­rıy­la bak­tı­ğı­mız­da, ge­rek Mar­ma­ra Böl­ge­si ge­rek Ege Böl­ge­si ge­rek Çu­ku­ro­va, hat­ta Ana­do­lu'nun iç­le­rin­de da­hi ko­nuy­la doğ­ru­dan ala­ka­lı bir­ta­kım böl­ge­le­ri­miz ve bu ürün­ler­le il­gi­li, ya­kın­dan il­gi­li çift­çi­le­ri­miz var. Ko­nu­nun bu ge­niş­le­me­si­ne ve top­lu­mu­mu­zun ve ta­rım ke­si­mi­nin ge­niş öl­çü­de et­ki­len­me­si­ni de dik­ka­te ala­rak, biz, bu ko­nu­nun üze­rin­de Mec­li­sin ne ka­dar has­sa­si­yet­le dur­du­ğu­nu vur­gu­la­mak ve ko­nuy­la il­gi­li ki­şi­le­rin de bu has­sa­si­ye­ti dik­ka­te ala­rak, ge­rek sek­tö­rün ve ge­rek­se de çift­çi­le­ri­mi­zin prob­lem­le­ri­ni çö­ze­cek ye­ni adım­lar at­ma nok­ta­sın­da ge­rek­li has­sa­si­ye­ti, ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı aca­ba gös­te­rir­ler mi di­ye, bu ko­nu­yu Mec­lis gün­de­mi­ne ge­tir­dik, ama, ma­ale­sef İk­ti­dar Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li, Da­nış­ma Ku­ru­lun­da ve­ya ik­ti­dar par­ti­si adı­na Da­nış­ma Ku­ru­lun­da bu­lu­nan üye, bu ko­nu­ya sı­cak bak­ma­dık­la­rı­nı, bu ko­nu­nun Mec­lis­te gö­rü­şül­me­si­nin ge­rek­me­di­ği nok­ta­sın­da bir tez­den ha­re­ket ede­rek, gün­de­me alın­ma­sı­nı red­det­ti­ler.

Biz de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu ola­rak, bu­nu tek­rar, bir ke­re da­ha, sa­yın he­ye­tin, sa­yın Ge­nel Ku­ru­lun gün­de­mi­ne ge­ti­ri­yo­ruz ki, bu ko­nu önem­li­dir, bu ko­nu­nun öne­mi­ne bi­na­en, Par­ti Gru­bu­mu­zun tek­li­fi­ni gün­de­me ala­lım ve sa­lı gü­nü bu ra­po­ru mü­za­ke­re ede­lim.

Böy­le­lik­le, AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri­nin ve AK Par­ti Gru­bu­nun ta­rım ke­si­mi­ne ve çift­çi­ye yö­ne­lik bu­gü­ne ka­dar tu­tun­duk­la­rı, tu­tu­mu aca­ba te­la­fi et­mek gi­bi bir dav­ra­nış içe­ri­si­ne gi­rer­ler mi? Çift­çi­ye yap­tık­la­rı­nı ve çift­çi­ye ver­dik­le­ri zah­me­ti aca­ba af­fet­ti­re­cek her­han­gi bir adı­mı at­mak gi­bi bir ça­ba içe­ri­si­ne gi­rer­ler mi? Bu­gün bu­nu test ede­ce­ğiz, bu­gün bu­nu de­ne­ye­ce­ğiz; ama, bun­dan ön­ce CHP Grup öne­ri­si na­sıl red­de­dil­diy­se, muh­te­me­len, bi­zim bu öne­ri­miz de si­zin Gru­bu­nuz­ca red­de­di­le­cek ve çift­çi­miz de, köy­lü­müz de, ko­nuy­la il­gi­li sa­de­ce üre­ti­ci çift­çi de­ğil, ay­nı za­man­da, ko­nu­nun ti­ca­re­tiy­le uğ­ra­şan ge­niş bir kit­le de si­zin bu yön­de­ki ter­cih­le­ri­ni­zin ne ol­du­ğu­nu net ve açık bir şe­kil­de gö­re­cek.

Ger­çek­ten, AK Par­ti, çift­çi­ye hiz­met et­mek nok­ta­sın­da, top­lu­mu­mu­zun üre­ti­ci her ke­si­mi­ne hiz­met et­mek nok­ta­sın­da çok cid­di ve­ril­miş söz­ler ve va­at­ler­le iş­ba­şı­na gel­di. Ama, ne ya­zık ki, bu­gü­ne ka­dar çift­çi, ar­tık, Türk si­ya­se­ti­ne bir te­ker­le­me hâli­ne gi­ren ifa­de­ler­le Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan azar­lan­dı. Çift­çi­nin AK Par­ti kar­şı­sın­da­ki öne­mi­ni ve de­ğe­ri­ni çift­çi ga­yet ya­kın­dan bi­li­yor; ama, biz is­ti­yo­ruz ki, "za­man ge­çi­ril­me­den çift­çi­nin prob­lem­le­ri­ne eği­le­cek bir yet­ki­li aca­ba or­ta­ya çı­kar mı, yet­ki­li­ler aca­ba ha­re­ke­te ge­çi­ri­le­bi­lir mi" nok­ta­sın­da bir son ça­ba ve gay­ret içe­ri­si­ne gi­re­rek bu Ko­mis­yon Ra­po­ru'nun Ge­nel Ku­rul gün­de­mi­ne alı­nıp gö­rü­şül­me­si­ni is­ti­yo­ruz. Böy­le­lik­le, azar­la­nan, ye­ri gel­di­ğin­de ağır ha­ka­ret­le­re uğ­ra­yan çift­çi­nin, bı­ra­kı­nız gön­lü­nün alın­ma­sı, aca­ba prob­lem­le­ri­ne ça­re bu Mec­lis­ten bir şe­kil­de çı­ka­rı­la­bi­lir mi; biz bu­nun pe­şin­de­yiz.

Bi­lin­di­ği gi­bi, sa­de­ce yaş mey­ve seb­ze­de de­ğil, ay­nı za­man­da, ta­ze mey­ve­de de, yaş mey­ve­de de üre­ti­ci­nin cid­di sı­kın­tı­la­rı var. Bi­raz ön­ce ko­nu edil­di: AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ge­ti­ri­len ta­rı­ma yö­ne­lik si­gor­ta, çift­çi­nin ta­ma­mı­nın prob­lem­le­ri­ni çöz­mek­te ye­ter­li de­ğil, bu­ra­da cid­di ek­sik­lik­ler var. Böy­le­lik­le, çift­çi­nin, ürü­nü da­lın­da gör­me­si­ne rağ­men içi­nin ra­hat et­me­di­ği bir­çok üre­tim da­lı var. Na­ren­ci­ye­yi ör­nek ve­re­lim: Mey­ve tu­tar, çift­çi, da­lın­da mey­ve­yi gö­rür, ama, bir ge­ce­lik, bir sa­at­lik bir don, çift­çi­nin bir yıl­lık ça­lış­ma­sı­nı ve ça­ba­sı­nı bir an­da alır gö­tü­rür. Ay­nı şe­kil­de, ba­har ay­la­rın­da bir­çok mey­ve çi­çek açar, fa­kat, bir an­lık, bir sa­at­lik don, tüm mey­ve­yi, âde­ta böl­ge­nin tü­müy­le sı­fı­ra er­me­si nok­ta­sın­da cid­di za­rar­la­ra se­bep olur.

Bu doğ­rul­tu­da alın­ma­sı ge­re­ken çok cid­di ted­bir­ler var. Ay­rı­ca, sa­de­ce me­se­le bu­nun­la bit­mi­yor. Çift­çi ma­lı­nı pa­za­ra in­di­rir, çift­çi ma­lı­nı ha­le in­di­rir, bin bir prob­lem­le kar­şı kar­şı­ya ka­lır. Bı­ra­kı­nız, ma­lı­nın pa­ra edip et­me­di­ği­nin üze­rin­de dur­mu­yo­ruz. Ma­lı pa­ra edi­yor ol­sa bi­le, bu ko­nu­da cid­di mağ­du­ri­yet­ler söz ko­nu­su olur, ama, bu­gün, ne ya­zık ki, bir­çok üre­tim ala­nın­da, özel­lik­le ta­rı­mı ge­niş bir böl­ge­de ya­pı­lan na­ren­ci­ye gi­bi ürün­ler­de çift­çi­nin çok cid­di sı­kın­tı­la­rı var­dır. Na­ren­ci­ye, da­lın­da âde­ta top­la­mak için ya­pı­la­cak mas­raf­la­rı kar­şı­la­ya­ma­ya­cak bir fi­yat­tan pi­ya­sa­ya in­di­ri­le­bil­mek­te­dir. Böy­le­lik­le çift­çi, ila­ve ma­li­yet­le­re kat­la­na­rak ma­lı­nı pa­za­ra in­dir­mek ye­ri­ne, bah­çe­sin­de top­la­ma­dan, öy­le­ce bı­rak­mak­ta­dır. Bu ba­kım­dan, çift­çi­nin ger­çek­ten bu ko­nu­da­ki mağ­du­ri­yet­le­ri­nin çok cid­di bir göz­le, çok cid­di bir ba­kış açı­sıy­la araş­tı­rıl­ma­sı, ki, Mec­lis araş­tır­ma­sı ko­mis­yo­nu­muz bu va­zi­fe­yi ger­çek­ten ye­ri­ne ge­tir­di, bi­hak­kın ye­ri­ne ge­tir­di, ama, ra­por­da, sa­de­ce ya­zı­da kal­ma­ma­sı, bun­la­rın yet­ki­li­le­re de du­yu­rul­ma­sı, ko­nuy­la il­gi­li ted­bir al­ma­sı ge­re­ken ke­sim­le­rin de bu ra­po­run içe­ri­ğin­den is­ti­fa­de ede­cek tarz­da bir so­rum­lu­luk duy­gu­su içe­ri­sin­de ha­re­ket et­me­le­ri ge­rek­mek­te­dir.

Bu­nun için de yet­ki­li­le­ri ha­re­ke­te ge­çir­mek nok­ta­sın­da sa­yın Mec­li­sin Ge­nel Ku­ru­lu­nun ala­ca­ğı ta­vır, tu­tu­na­ca­ğı ta­kım ve bu ra­po­run sa­lı gü­nü gün­de­me alı­na­rak gö­rü­şül­me­si de çok önem­li bir aşa­ma­sı­dır bu işin. Ge­lin, bu işi hep bir­lik­te ya­pa­lım. Çift­çi­nin mağ­du­ri­ye­ti­ni bir neb­ze ol­sun gi­de­re­cek ted­bir­ler aca­ba ney­miş, en azın­dan il­gi­li mes­lek ku­ru­luş­la­rı, il­gi­li bi­rim­ler, çift­çi biz­zat ken­di­si öğ­ren­sin, ken­di­si duy­sun. Me­se­le­le­ri­nin ve prob­lem­le­ri­nin, biz­zat ken­di eliy­le se­çip gön­der­di­ği -bı­ra­kı­nız Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın ve­ya il­gi­li ku­ru­luş­la­rın bü­rok­rat­la­rı­nın de­ğil- biz­zat ken­di tem­sil­ci­le­ri ta­ra­fın­dan prob­lem­le­ri­nin has­sa­si­yet­le ve cid­di­yet­le ta­kip edil­di­ği­nin gö­rül­me­siy­le kal­bi bi­raz fe­rah­la­ya­bil­sin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Abu­şoğ­lu, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ama, ne ya­zık ki siz sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin bu has­sa­si­ye­ti gös­te­re­ce­ğin­den faz­la emin de­ği­lim. Ni­te­kim, her bu­na ben­zer öner­ge­de gös­ter­di­ği­niz ta­vır gi­bi, mu­ha­le­fet­ten ge­len her­han­gi bir tek­li­fi red­det­mek­ten baş­ka bu­gü­ne ka­dar her­han­gi bir şey yap­ma­dı­nız. Muh­te­me­len bun­da da ay­nı şe­kil­de dav­ra­na­cak­sı­nız. Eğer, dav­ra­nı­şı­nı­zı de­ğiş­ti­re­cek olur­sa­nız Türk çift­çi­si ve köy­lü­sü adı­na çok önem­li bir adım at­mış ola­cak­sı­nız. Bu so­rum­lu­luk duy­gu­su içe­ri­sin­de ha­re­ket ede­ce­ği­ni­zi bek­li­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Abu­şoğ­lu.

Grup öne­ri­si le­hin­de söz is­te­yen Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, Grup öne­ri­si le­hin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da gü­zel, ti­pik bir söz var Tür­ki­ye'de. Bir işi hal­let­mek is­te­mi­yor­sa­nız, çö­züm­len­me­si­ni is­te­mi­yor­sa­nız ko­mis­yon­la­ra ha­va­le ede­cek­sin. İş­te ti­pik ör­nek ve bu ko­mis­yon ra­po­ru­nu da is­te­yen Mer­sin Mil­let­ve­ki­li­miz Mus­ta­fa Eyi­ce­oğ­lu ve 23 mil­let­ve­ki­li -ne­re­de­ler ken­di­le­ri, on­la­rı da bil­mi­yo­rum- ve Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali Ars­lan ve 48 mil­let­ve­ki­li, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Os­man Kap­tan ve ar­ka­daş­la­rı. Bi­raz ma­ce­ra­sı­na, ge­ri­ye dö­nük bir bak­tı­ğı­mız­da, bu ola­yın ne­re­den çık­tı­ğı­nı, 30 Ma­yıs 2005 ta­ri­hin­de Rus­ya'nın Tür­ki­ye'de­ki yaş seb­ze ve çi­çek­le­rin it­ha­la­tı­na ya­sak koy­ma­sın­dan iti­ba­ren bir şey­ler ya­pa­lım di­ye yo­la çı­kı­lan bir sü­reç ve bak­tı­ğı­mız­da da ko­mis­yon ku­rul­ma ka­ra­rı 15 Mart 2006 ve ra­por 10'un­cu ayın 11'i 2006. Şu ana ka­dar ne­den ya­yın­lan­maz?

De­riz ya, par­la­men­te­rin gö­re­vi sa­de­ce bu­ra­da "Ka­bul eden­ler… Et­me­yen­ler…" mi? Ne­re­de de­ne­tim, ne­re­de araş­tır­ma, ne­re­de çö­züm öne­ri­le­ri? Ama, gö­rü­yo­ruz ki, na­ren­ci­ye­nin so­run­la­rı si­zi pek il­gi­len­dir­mi­yor, ya­ni, na­ren­ci­ye so­ru­nu mu var di­ye­cek­si­niz?  Bi­raz ön­ce bir ar­ka­da­şı­mız öy­le söy­le­di "biz, o so­run­la­rı çok­tan çöz­dük" de­di. Doğ­ru ya, çö­züm şek­li­niz de bel­li, ala­na al gö­tür de­di­niz. Çö­züm an­la­yı­şı­nız bu. Siz­le­ri bu ko­nu­da kut­lu­yo­ruz, ama, ken­di­ni­ze ge­lin ar­ka­daş­lar, na­ren­ci­ye, ya­ni ta­rım çift­çi­si, es­na­fı, köy­lü­sü bu ül­ke­de bit­ti, bit­mek üze­re. Da­ha na­sıl is­ya­nı­nı di­le ge­ti­re­cek ve tek bek­len­ti­si var, bu ül­ke­de çö­züm bul­mak, par­la­men­ter re­jim içe­ri­sin­de çö­züm bul­mak. Si­zin ise yap­tı­ğı­nız tek şey var, ma­ze­ret üret­me­ye de­vam et­ti­niz. Ön­ce­li­ği­niz­de yok, çün­kü, ne­den yok ön­ce­li­ği­niz­de? Çün­kü, si­ze böy­le bir IMF ta­ra­fın­dan gö­rev ve­ril­me­di­ği için, si­zi ka­le ve­ya si­zin için böy­le bir so­run il­gi­len­dir­mi­yor gö­rü­nü­yor.

Biz de di­yo­ruz ki, Tür­ki­ye'nin yüz­de 35 nü­fu­su­nu et­ki­le­yen bir ta­rım çift­çi­si­nin hâli pe­ri­şan ve yaş seb­ze ve özel­lik­le, ben, na­ren­ci­ye­den bah­se­de­ce­ğim bu­gün ve yak­la­şık 200 bin ai­le, en az 5 ki­şiy­le çar­par­sa­nız, 1 mil­yon in­sa­nın ge­çi­mi­ni sağ­la­dı­ğı na­ren­ci­ye ve bü­yük bir kıs­mı da be­nim Mer­sin çift­çi­min, Mer­sin na­ren­ci­ye üre­ti­ci­min so­run­la­rı.

As­lın­da, Mer­sin­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım iyi bi­lir, Ko­mis­yon Baş­ka­nı da Sa­yın Ali Er -ne­re­de bi­le­mi­yo­rum- ni­ye ta­kip­çi­si ol­maz bu işin? Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­nız Sa­yın Den­gir Mir Fı­rat der ki za­man za­man: "Ben de na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si­yim, ya ben de za­rar et­tim, ne ya­pa­yım?"

Ar­ka­daş­lar, gü­nah çı­kar­mak de­ğil, ma­ze­ret üret­mek de­ğil. Sen za­rar ede­bi­lir­sin, ama, bu ül­ke­nin çift­çi­si­ne za­rar et­tir­me­ye hak­kı­nız yok; çün­kü, siz ik­ti­dar­sı­nız, ken­di­ni­ze ge­lin ve bu ik­ti­da­rın ge­rek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­rin. Çift­çi­yi yok say­dı­nız, köy­lü­yü yok say­dı­nız, ya­ni, ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­tı­nız. Ne de­di­ler si­ze Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci içe­ri­sin­de? Yüz­de 35 ta­rım­la ge­çi­nen çift­çi nü­fus ora­nı çok yük­sek. Ee, ne ya­pa­lım o za­man? Yüz­de 15'e in­di­re­cek­si­niz. Pe­ki, hay­hay, em­re­der­si­niz de­di­niz ve yap­tı­ğı­nız tek şey var, ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­tı­nız ve her ge­çen gün, özel­lik­le na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin -Mer­sin'de gö­rü­yo­ruz, sü­rek­li iç içe­yiz- sü­rek­li kan ağ­la­dık­la­rı­nı bi­li­yo­ruz, so­run­la­rı­nın hiç­bir şe­kil­de çö­züm­len­me­di­ği­ni de bi­li­yo­ruz.

2004 yı­lı ka­yıp yı­lı na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si için, 2005 yı­lı ka­yıp yı­lı, 2006 yı­lı ge­ne ka­yıp yı­lı, bel­ki bu yıl, de­dik de, bu so­ru­na bir de­re­ce se­çim dö­ne­min­de ya­ra­ya mer­hem olur mu­su­nuz di­ye, si­ze ha­tır­lat­mak is­ti­yo­ruz.

Bu öne­ri siz­le­rin ar­ka­daş­lar, ken­di öne­ri­ni­ze sa­hip çı­kın, ama, böy­le bir der­di­niz de yok. Bi­raz­dan ve­re­ce­ği­niz oy­lar­la red­de­de­cek­si­niz. Ni­ye? Çün­kü Hükûmet­ten öy­le bir ta­li­mat yok. Bu ka­dar, yü­rüt­me­nin ya­sa­ma üze­rin­de­ki ipo­te­ği­ne evet mi di­ye­cek­si­niz? Hiç mi ini­si­ya­tif kul­lan­ma­ya­cak­sı­nız, ken­di da­va­nı­za da­hi sa­hip çı­ka­ma­ya­cak­sı­nız? Ama, bu çift­çi ya­pa­ca­ğı­nı da bi­li­yor, si­ze na­sıl ders ve­re­ce­ği­ni de iyi bi­li­yor. San­dık­ta he­sap so­ra­cak siz­den. Ya­pa­ca­ğı tek şey o. Hep ka­de­riy­le bı­ra­kıl­mış.

Es­ki­den, bi­zim o Çu­ku­ro­va'nın gü­zel bir de­yi­mi var­dı, Çu­ku­ro­va. "Pa­muk ağa­sı" di­ye, ya­ni, zen­gin­li­ğin sem­bo­lüy­dü, bu­gün ise yok­sul­lu­ğun ad­re­si ol­du Çu­ku­ro­va. Be­re­ket fış­kı­ran yer­ler­de yok­sul­luk fış­kı­rı­yor bu­gün. Bu da si­zin sa­ye­niz­de. Ül­ke­nin ya­şa­dı­ğı, san­ki ka­der­miş gi­bi al­gı­la­nan, her ge­çen gün yok­sul­luk, se­fa­let, ye­şil kart ba­ğım­lı­sı ya da ia­şe­ye ba­ğım­lı kit­le­ler. Övün­dü­ğü­nüz nok­ta­lar bun­lar ve bu sü­rek­li bu sa­yı­lar mil­yon­la­rın üze­rin­de, mil­yon­la­rın.

He­pi­miz iyi bi­li­yo­ruz ki, her yıl çift­çi, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si özel­lik­le son­ba­har­da ço­cuk­la­rı­nın mü­rüv­ve­ti, ya­ni, ha­yal­le­ri olan o gü­zel dün­ya­sı­na ço­cuk­la­rı­nın mü­rüv­ve­ti­ni gör­mek is­ter, bu yıl gö­re­me­di, ge­çen yıl da gö­re­me­di. Ha, bun­dan son­ra da gö­re­me­ye­cek. Ni­ye? Tar­la­sı­nı sa­tar hâle gel­di.

Pe­ki, Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı -yok bu­ra­da ken­di­si- za­man za­man şu­nu söy­ler: "Ne ya­pa­lım, ka­li­te­li üret­se­ler." Pe­ki, Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı, siz ora­da ne iş ya­par­sı­nız, söy­ler mi­si­niz? Bir ta­rım çift­çi­si sa­de­ce ken­di bil­gi­siy­le mi üre­te­cek? Üs­te­lik de üre­ti­yor. Üret­mi­yor gi­bi so­run yok. Bu ül­ke­de üret­mek so­run ol­du. Bu ül­ke­de, ta­bii ki üret­me­nin, alın te­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı al­mak is­te­mek suç ol­du. Bu­gün ül­ke­de ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey var: Üre­ti­min, alın te­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı ver­me­niz. Bir ta­raf­tan gir­di­le­re ba­kı­yor­su­nuz, dün­ya stan­dart­la­rı­nın ola­ğa­nüs­tü üs­tün­de, ma­zot, güb­re, ilaç, bir sü­rü, su­la­ma dâhil ol­mak üze­re, kul­lan­dı­ğı elek­trik dâhil ol­mak üze­re ola­ğa­nüs­tü yük­sek ve dün­ya­da en pa­ha­lı kul­la­nı­lan un­sur­ken, ar­ka­sın­dan bir de dö­viz­de­ki çift­çi pa­yı de­di­ği­miz, dö­vi­zin sü­rek­li dü­şük tu­tu­la­rak dün­ya ti­ca­re­tin­de re­ka­bet… Ka­de­riy­le baş ba­şa!

Bun­la­rın, bi­li­yor­su­nuz ki, ba­şar­ma­sı müm­kün de­ğil. Bu bir dev­let po­li­ti­ka­sı­dır. Bu çift­çi­ler, bu­gün ül­ke­nin te­mel di­rek­le­ri, ül­ke­nin ya­rın­la­rı­nın te­me­li ve te­mi­na­tı. Ama, he­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, aç in­sa­nın, va­ta­nı, mil­le­ti, di­ni, di­li ol­maz. Her ge­çen gün, kay­gı ve kor­ku­lar­la ya­şa­mı­nı ida­me eden bir çift­çi­le­ri­miz, sa­de­ce çift­çi­le­ri­miz mi, dev­let me­mu­ru, sa­ya­ca­ğı­mız bir sü­rü un­sur­lar… Ni­ha­ye­tin­de, Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı Ame­ri­ka'da ses­li dü­şün­me­ye baş­la­dı. Tür­ki­ye'de her­kes­te bir kay­gı ve kor­ku. Ye­ter ar­tık! Si­zin ba­şar­dı­ğı­nız tek bir şey var, top­lu­ma kay­gı ya­rat­mak ve kor­ku da­yat­mak, ke­mik ili­ği­ne ka­dar sin­di­ril­mek. Bu yüz­den, top­lum her ge­çen gün gü­nü­bir­lik ya­şar hâle gel­di. Biz de di­yo­ruz ki, ge­lin, bu ka­der bi­zim de­ğil, bi­zim ka­de­ri­miz acı de­ğil, yok­sul­luk de­ğil, se­fa­let de­ğil. Bu Ana­do­lu'mda her dö­nem ba­şa­rı­lan, be­re­ke­tin ad­re­si olan Ana­do­lu'mdan, Tür­ki­ye'mden in­san man­za­ra­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, on bir ya­şı­na ka­dar uyuş­tu­ru­cu alış­kan­lık­la­rı, on üç ya­şı­na ka­dar fu­huş, bil­mem bir sü­rü olum­suz fak­tör­ler ve bu top­lum sü­rek­li suç üre­ti­yor ve top­lu­mun te­mel di­re­ği olan bu ta­rım­la ge­çi­mi­ni sağ­la­yan, baş­ta na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­ni ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­ma­yın. Ken­di­niz öner­di­ği­niz araş­tır­ma öner­ge­si­ne sa­hip çı­kın. Çift­çi bu­ra­da ta­kip edi­yor. Biz de, za­ten, kay­gı­mız, si­ze an­lat­mak de­ğil, bu­ra­da se­si­mi­zi ulaş­tı­ra­bil­di­ği­miz ka­dar na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si­ne, ta­rım­la ge­çi­mi­ni sağ­la­yan, alın te­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı is­te­yen çift­çi­le­ri­mi­ze ses­le­ni­yo­ruz. Ta­bii ki, bu­ra­da sa­de­ce is­yan et­mek de­ğil, çö­züm var. Çö­züm öne­ri­le­ri, kıs­men de ol­sa al­tı­na im­za ata­ca­ğı­mız, ko­mis­yo­nun araş­tır­ma öne­ri­le­ri var, des­tek ve­re­ce­ğiz, hat­ta ken­di olum­lu kat­kı­la­rı­mı­zı da su­na­ca­ğız. Bi­zim de öne­ri­le­ri­miz var. Ni­ha­ye­tin­de, Mer­sin'de, Sa­yın Ba­ka­nın za­man za­man tek­rar­la­dı­ğı, iş­te, ya ace­le et­me­yin, ton ba­şı­na 100 do­lar ve­re­bi­le­ce­ği­miz na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­ne bu­ra­dan sor­mak is­ti­yo­rum: Ha­yal­le­ri­ni­zi sö­mür­mek­ten baş­ka ne yap­tı­lar? 100 do­lar ne­re­de? Üre­ti­ci­yi teş­vik ne­re­de? Ye­şil ma­zot ne­re­de?

MEH­MET ER­GÜN DAĞ­CI­OĞ­LU (To­kat) - Yüz­de 35 des­tek ver­dik.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ha­ni bun­lar hep si­zin pro­je­le­ri­niz­di? Ama, gör­dü­ğüm ka­dar ken­di da­va­nı­za da­hi, ver­di­ği­niz söz­le­re da­hi sa­hip çık­ma­mak­ta­sı­nız. Ee, ta­bii, bu­nu da çift­çi unut­ma­ya­cak. Çift­çi unut­ma­ya­cak ya­pı­lan­la­rı. Ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki bo­zuk­luk her ge­çen gün had saf­ha­da. Eği­tim ora­nı yüz­de 4 de­di­ği­miz, ya­ni il­köğ­re­tim dör­dün­cü sı­nıf de­di­ği­miz bir sü­reç­te olan ül­kem­de na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı da çö­züm­len­me­ye­cek. Kos­ko­ca bir beş yıl, bu ül­ke için ka­yıp yıl­la­rı ol­du. Ma­ale­sef, şans­sız bir si­ya­si ta­ri­he ta­nık ol­du bu ül­ke. Eğer, AKP, bu­gün Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğa sa­hip­ken, ba­kı­yo­rum, ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı bu­la­mı­yor­su­nuz. Övün­dü­ğü­nüz beş yıl­lık sü­reç içe­ri­sin­de bu­ra­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı bu­la­mı­yor­su­nuz. Ne yap­tı­nız? He­ye­ca­nı­nı­zı yi­tir­di­niz. Am­pul pat­la­dı herhâlde ya da ay­dın­lat­tı­ğı­nız, mum ka­dar, ken­di di­bi­niz ol­du. Ama, ya­rın­la­rın bi­rey­sel kor­ku­la­rı­nı ya­şa­ma­yın. Bu­ra­da, hal­kın so­run­la­rı­na ge­lin çö­züm bu­lun. Bi­zim öne­ri­miz açık ve net. Bu, sa­lı gü­nü tar­tı­şıl­sın. Biz, çö­züm öne­ri­le­ri­mi­zi Ana­va­tan Gru­bu ola­rak ver­me­ye ha­zı­rız, çün­kü, çö­züm çok ba­sit. Ta­rı­mın top­lu­laş­tı­rıl­ma­sı ve mi­ras ka­nu­nu­nun ye­ni­den ele alın­ma­sı, zi­rai ta­rı­mın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ve üre­ti­min teş­vik edil­di­ği, plan­lı ve dün­ya ti­ca­re­ti­ne, ya­ni ta­le­be gö­re de plan­lı ya­pı­lan­ma de­di­ği­miz bir sü­re­ce kat­kı­mız…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bi­zim çö­züm öne­ri­le­ri­miz ha­zır, ama, eğer bu­nu ka­bul eder­se­niz, ina­nı­yo­rum ki, çift­çi bu olum­lu adı­mı gö­re­cek, ama, ha­yır der­se­niz, çift­çi bu­nu da gö­re­cek, unut­ma­ya­cak. Zan­ne­di­yor mu­su­nuz ki, na­sıl fın­dık üre­ti­ci­si­nin kar­şı­sı­na çı­ka­ma­dı­ğı­nız gi­bi, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin de kar­şı­sı­na çı­ka­ma­ya­cak­sı­nız. Yaş seb­ze, mey­ve üre­ten çift­çi­le­ri­mi­zin kar­şı­sı­na da çı­ka­ma­ya­cak­sı­nız. Çık­tı­ğı­nız bu se­çim dö­ne­mi, yı­lın­da, bu ül­ke­nin ka­der yı­lı as­lın­da bu yıl. Ben bu­ra­da hal­kı­ma ses­len­mek is­ti­yo­rum: 2007 yı­lı bu Tür­ki­ye'nin ka­der yı­lı ve lüt­fen, oy­la­rı­nı­za sa­hip çı­kın. AKP'nin yap­tı­ğı ve da­ha doğ­ru­su ya­pa­ma­dı­ğı, be­ce­re­me­di­ği; sa­de­ce be­cer­di­ği ma­ze­ret üret­mek­ten baş­ka bir şey yap­ma­dı­ğı, bir beş yı­lın he­sa­bı­nı lüt­fen so­run. Biz Ana­va­tan ola­rak, çö­züm öne­ri­le­ri­miz­le ve bu ül­ke­nin sağ­du­yu­nun, ak­lın, man­tı­ğın öne çı­ka­ra­ca­ğı bir si­ya­si ira­dey­le Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nı çö­ze­bi­le­ce­ği inan­cıy­la he­pi­ni­ze sev­gi­ler, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Ana­va­tan Par­ti­si Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen Gü­rol Er­gin, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Er­gin, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun, bu Mec­li­sin da­ha ön­ce oluş­tur­du­ğu na­ren­ci­ye ve yaş seb­ze, mey­ve üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­na iliş­kin Mec­lis araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nun gö­rü­şül­me­si hak­kın­da ver­miş ol­du­ğu öne­ri ko­nu­sun­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­lar­ken, Sa­yın Baş­ka­nı, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­ni ve yü­ce Türk ulu­su­nu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­ti­ği­miz gün­ler­de ya­pı­lan bir top­lan­tı­da Sa­yın Baş­ba­kan "ta­rı­mı kal­kın­dır­ma­dan Tür­ki­ye'yi kal­kın­dı­ra­ma­yız" de­di, son de­re­ce doğ­ru bir sap­ta­may­dı. O top­lan­tı­ya, da­ha ön­ce ben bu kür­sü­den yi­ne söy­le­miş­tim, ma­ale­sef, in­san­lar zor­la­may­la top­la­na­rak ge­ti­ril­di, bas­kıy­la top­la­na­rak ge­ti­ril­di. Bü­tün üre­ti­ci ko­ope­ra­tif­le­ri­ne bas­kı ya­pıl­dı, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı­nın tüm ör­gü­tü­ne bas­kı ya­pıl­dı ve o in­san­lar ora­ya zor­la­may­la gö­tü­rül­dü ve ora­da Sa­yın Baş­ba­kan, bel­ki de ya­şa­mı­nın en doğ­ru ta­nım­la­rın­dan bi­ri­ni ya­pa­rak "ta­rı­mı kal­kın­dır­ma­dan Tür­ki­ye'yi kal­kın­dı­ra­ma­yız" de­di. Ee, şim­di, ta­rım bat­tı­ğı­na gö­re, Tür­ki­ye'nin du­ru­mu­nu han­gi söz­cük­le ni­te­len­di­re­ce­ğiz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Kal­kın­ma kav­ra­mıy­la açık­la­ya­ma­ya­ca­ğı­mı­za gö­re, Tür­ki­ye'nin du­ru­mu­nu han­gi söz­cük­le açık­la­ya­ca­ğız? Bu­nu siz­le­re sor­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu söy­le­yen Baş­ba­kan ve onun Hükûme­ti, ma­ale­sef, ya­sa­da "ta­rım des­te­ği­nin gay­ri­sa­fi millî ge­li­ri­nin yüz­de 1'in­den az ol­ma­ma­sı" şek­lin­de bir ka­rar ol­ma­sı­na kar­şın, bu des­te­ği yüz­de 1'in al­tın­da ve­re­rek ya­sa­ya da ay­kı­rı bir tu­tu­mun içe­ri­sin­de ol­muş­tur. Bu Hükûmet dö­ne­min­de baş­lı­ca dört yön­tem kul­la­nı­la­rak Türk ta­rı­mı, söz­cü­ğün tam an­la­mıy­la ba­tı­rıl­mış­tır. Ne­dir bu yön­tem­ler? Bi­rin­ci­si, ko­ta yön­te­mi.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­ta yön­te­mi ge­ti­ri­le­rek Türk çift­çi­si tü­tün ve şe­ker pan­ca­rı­nı eke­mez du­ru­ma ge­ti­ril­miş­tir. Ama, o in­san­la­rın ney­le ge­çi­ne­ce­ği dü­şü­nü­le­me­miş­tir.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Bu Hükûmet mi ge­tir­di?

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li kar­şım­da, AKP Grup Baş­kan Ve­ki­li "Da­ha ön­ce­ki hükûmet za­ma­nın­day­dı" di­yor. Ni­ye sür­dü­rü­yor­su­nuz? Mey­dan­lar­da söz ver­di­niz, "Tü­tün ko­ta­sı­nı kal­dı­ra­ca­ğız" de­di­niz, "pan­car ko­ta­sı­nı kal­dı­ra­ca­ğız" de­di­niz, si­zin için ve­ri­len sö­zün hiç mi öne­mi yok­tu?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, bir ko­ta ola­yı.

İki: Dü­şük fi­yat ve­re­rek bu se­fer buğ­day ve hu­bu­bat üre­ti­ci­si­ni pe­ri­şan et­ti­niz. Bu­nun­la da ye­tin­me­di­niz, buğ­day üre­ti­ci­si­nin, ar­pa üre­ti­ci­si­nin ürü­nü­nü al­ma­mak için bin bir yön­tem uy­gu­la­dı­nız, Ofi­si ça­lış­tır­ma­dı­nız, Ofi­sin bir­çok bü­ro­su­nu ka­pat­tı­nız, ka­pan­ma­yan­la­rın önün­de de kam­yon­la­rı yı­ğın yı­ğın bek­let­ti­niz. Baş­ka ne yap­tı­nız? Bir kı­sım ürün­ler­de de özel­lik­le dü­şük prim ve­re­rek, ay­çi­çe­ğin­de, pa­muk­ta, zey­tin­ya­ğın­da dü­şük prim ve­re­rek o ürü­nü üre­ten­le­ri pe­ri­şan et­ti­niz. Bu­gün, Tür­ki­ye'de in­san­lar pa­muk ek­mi­yor. Tür­ki­ye, üret­ti­ği pa­muk ka­dar pa­mu­ğu -si­zin za­ma­nı­nız­da- dı­şa­rı­dan alır hâle gel­di. Zey­tin­de ye­ni bir yön­tem uy­gu­lu­yor­su­nuz. Onun­la da, Tür­ki­ye'de zey­tin üre­ti­ci­le­ri bü­yük pe­ri­şan­lık ya­şa­ya­cak. Bir yıl ön­ce zey­tin­ya­ğı pa­ra et­ti di­ye 250 bin li­ra olan pri­mi 100 bin li­ra­ya dü­şür­dü­nüz. Bu se­ne fi­yat ya­rı ya­rı­ya düş­tü -6 mil­yon­dan 3 mil­yo­na düş­tü- siz ge­tir­di­niz 100 li­ra­lık pri­mi, çift­çiy­le alay eder gi­bi, 110 bin li­ra ola­rak be­lir­le­di­niz ve çift­çi ne de­di -bir ön­ce­ki ko­nuş­mam­da bu­ra­da yi­ne söy­le­dim- çift­çi, bu se­fer, Sa­yın Baş­ba­ka­na "Al pri­mi­ni git." de­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ay­nı şe­yi çay­da da yap­tı­nız.

Ay­rı­ca bir baş­ka yön­te­mi­niz var -ka­bul edi­le­mez bir yön­tem- ka­ça­ğa göz yum­ma yön­te­mi. Şe­ker pan­ca­rı­nı ek­tir­mi­yor­su­nuz; yıl­lık 2 mil­yon ton şe­ker üre­ten Tür­ki­ye'ye 1 mil­yon ton şe­ke­rin ka­çak gir­me­si­ne res­men göz yu­mu­yor­su­nuz. 200 bin ton çay üre­ten Tür­ki­ye'de 50 bin ton ça­yın sı­nır­lar­dan ka­çak gir­me­si­ne göz yu­mu­yor­su­nuz. Beş se­ne ön­ce 9 mil­yon li­ra­ya ke­si­len hay­van bu­gün 8,5 mil­yon li­ra­ya ke­si­li­yor ve siz, özel­lik­le İran üze­rin­den has­ta­lık­lı hay­van­la­rın bu ül­ke­ye gir­me­si­ne göz yu­mu­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu dört yön­tem­le Türk ta­rı­mı­nı, Türk çift­çi­si­ni pe­ri­şan et­ti­niz. On­dan son­ra da Sa­yın Baş­ba­kan kal­kı­yor "Ta­rı­mı kal­kın­dır­ma­dan Tür­ki­ye'yi kal­kın­dı­ra­ma­yız" di­yor. Val­la­hi ma­şal­lah! Çok iyi bi­li­yor, ya­ni ger­çek­ten doğ­ru söy­lü­yor, bu ka­dar olur­muş ve çok gü­zel bir söy­le­mi­niz var: "Ne­re­den ne­re­ye gel­dik." Evet, ar­ka­daş­lar, köy­lü ne­re­den ne­re­ye gel­di! Köy­lü, evin­den kah­ve­ye çı­ka­maz hâle gel­di. Köy­lü, kö­yün­den ka­sa­ba­ya ine­mez hâle gel­di. Köy­lü, bir dos­tu­na se­lam ve­re­mez hâle gel­di. Ni­ye? Bel­ki se­lam ve­rir­se ona bir ye­mek ye­dir­me­si, hiç ol­maz­sa bir çay içir­me­si ge­re­kir, ama, ney­le? Çift­çi bu­nu dü­şü­ne­cek hâle gel­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, "çift­çi­le­rin bor­cu­nun fa­izi­ni si­li­yo­ruz" de­di­ği­niz­de de­dik ki: "Siz hal­kı al­da­tı­yor­su­nuz, fa­iz fa­lan sil­di­ği­niz yok." Siz "Fa­izi si­li­yo­ruz" der­ken, ta­rım­sal TE­FE ora­nın­da o fa­izi iş­let­ti­niz. Şim­di ge­li­nen nok­ta­da ne­yi gö­rü­yo­ruz? Tür­ki­ye'nin dört bir ya­nın­da bü­tün çift­çi­ler ic­ra­lık.

Yal­nız­ca su­la­ma ko­ope­ra­tif­le­ri­nin TE­DAŞ'a bor­cu, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 1 mil­yar 100 mil­yon ye­ni Türk li­ra­sı, ya­ni 1 kat­ril­yon 100 tril­yon. Ney­le öde­ye­cek­ler? Bir ki­şi, üret­ti­ğiy­le ge­çi­mi­ni bi­le sağ­la­ya­ma­ya­cak du­ru­ma düş­müş­se, geç­miş­ten ge­len bor­cu­nu, üs­te­lik fai­ziy­le na­sıl öde­ye­cek? De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu­da da ye­ni dü­zen­le­me­le­re ke­sin­lik­le ge­rek ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Bi­raz ön­ce bu­ra­da Ana­va­tan Par­ti­si söz­cü­sü ko­nu­şur­ken bir ar­ka­da­şım "yüz­de 35 ma­zot des­te­ği ver­dik" de­di. 2006 yı­lın­da bir tek ku­ruş ma­zot des­te­ği ve­ril­me­miş­tir, güb­re des­te­ği ve­ril­me­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­rı ve­re­ce­ğiz di­ye, siz, o çift­çi­nin tar­la pa­ra­sı de­di­ği dö­nü­me 16 mil­yo­nu 10 mil­yo­na dü­şür­dü­nüz. Ney­miş? "Güb­re, ma­zot des­te­ği ve­re­ce­ğiz." Onu da ver­me­di­niz, onu da yap­tı­nız. Ama, siz bir şe­yi iyi bi­li­yor­su­nuz: İn­san­la­rı bir­bi­ri­ne dü­şür­mek için eli­niz­den ge­len gay­re­ti gös­te­ri­yor­su­nuz. Şim­di, Arı Ye­tiş­ti­ri­ci­le­ri Bir­li­ği, Hükûme­ti des­tek­le­mi­yor di­ye "Bal Üre­ti­ci­le­ri Bir­li­ği" di­ye bir şey uy­dur­du­nuz, onun ba­şı­na da bir AKP il­çe baş­ka­nı­nı ge­tir­di­niz ve­ya ge­ti­ri­yor­su­nuz ve bu­nun­la arı ye­tiş­ti­ri­ci­le­ri­ni sin­dir­mek is­ti­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bal üre­ti­mi­ni ar­tır­ma­ya ba­kın. Sah­te bal de­di­ği­miz o imi­tas­yon ba­lı or­ta­dan kal­dır­ma­ya ba­kın. Çin'den Tür­ki­ye'ye ka­çak bal gi­ri­şi­ni ön­le­me­ye ba­kın ve be­nim bal­la­rı­mın yurt dı­şı­na git­tik­ten son­ra yurt içi­ne ge­ri dön­me­si­ni ön­le­me­ye ba­kın. Siz bun­la­rı ya­pın, in­san­la­rı bir­bi­ri­ne dü­şür­me­yin.

Ko­ope­ra­tif­ler kar­şı­sı­na bir­lik­le­ri çı­kar­dı­nız, uy­du­ruk bir­lik­ler kur­du­nuz. Şim­di, o ku­ru­lan bü­tün bir­lik­ler şu­nu söy­lü­yor: "Biz, bir­li­ği kur­duk da ne ya­pa­ca­ğız? Hiç­bir yet­ki­miz yok." Bir­lik ku­ru­yor­su­nuz sa­tış yap­ma yet­ki­si, hak­kı yok, ama siz di­yor­su­nuz ki: "Se­ni ver­gi­den mu­af tut­tuk." Sa­tış ya­pa­ma­ya­nın ver­gi­den mu­afi­ye­ti ne olur­muş de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bü­tün bu ko­nu­lar­da ta­ma­men gös­ter­me­lik ça­lış­ma­lar içe­ri­sin­de­si­niz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, na­ren­ci­ye­de, özel­lik­le Ak­de­niz mey­ve si­ne­ğiy­le hâlâ cid­di bir mü­ca­de­le ya­pıl­mı­yor bu Tür­ki­ye'de. Bu­nun, yo­lu, yön­te­mi var, ama, ma­ale­sef, uy­gu­la­ma ye­te­ne­ği­niz yok.

İh­ra­cat prim­le­ri­ni, söy­le­dik, söy­le­dik, son za­man­da ar­tır­dı­nız, ama öy­le bir ar­tır­ma yap­tı­nız ki, bu­ra­da, mey­ve cins­le­ri ara­sın­da bir ayı­rım yap­ma­dı­ğı­nız için, sa­tı­lan, sa­tıl­ma­yan bü­tün mey­ve­ye ay­nı ih­ra­cat des­te­ği­ni ge­tir­di­niz ve siz, Do­ku­zun­cu Kal­kın­ma Pla­nın­da, ÇAY­KUR'un çay fab­ri­ka­la­rı­nı, Te­kel'in si­ga­ra fab­ri­ka­la­rı­nı, TÜRK­ŞE­KER'in şe­ker fab­ri­ka­la­rı­nı özel­leş­ti­re­ce­ği­ni­zi söy­lü­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Te­kel'in iç­ki fab­ri­ka­la­rı­nı özel­leş­tir­di­niz, ne ol­du? 290 mil­yon do­la­ra özel­leş­tir­di­niz, adam 900 mil­yon do­la­ra ya­ban­cı­ya sat­tı. Ya­ni, in­san­da Al­lah kor­ku­su ol­maz mı ar­ka­daş­lar, bu mil­le­tin ma­lı be­da­va­ya ve­ri­lir mi? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­gin lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Şim­di, yet­me­di, Zi­ra­at Ban­ka­sı­nı da özel­leş­ti­re­ce­ğiz. On­dan son­ra da, "ta­rı­mı kal­kın­dır­ma­dan Tür­ki­ye kal­kın­maz" di­ye­cek­si­niz ve bu halk da o ka­dar saf ve si­ze ina­na­cak, bu­nu bek­le­ye­cek­si­niz! Hay­ret edi­le­cek bir du­ru­mu­nuz var. Şe­ker Şir­ke­ti­nin şe­ker fab­ri­ka­la­rı­nı özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz, ÇAY­KUR'un çay fab­ri­ka­la­rı­nı özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz. Ar­ka­daş­lar, o fab­ri­ka­la­rın, o mil­le­tin ma­lı­nın si­ze ne za­ra­rı var? Ne kârı­nız ola­cak, ne kârı­nız? Ne kârı­nız ola­cak?

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Özel­leş­me yok.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Özel­leş­me yok olur mu, Do­ku­zun­cu Kal­kın­ma Pla­nı'nı oku­yun. En kı­sa za­man­da, bu, hem TÜRK­ŞE­KER'in hem ÇAY­KUR'un hem Te­kel'in özel­leş­ti­ril­me­miş fab­ri­ka­la­rı özel­leş­ti­ri­le­cek di­yen siz­si­niz. Lüt­fen oku­yun. Zi­ra­at Ban­ka­sı özel­leş­ti­ril­me­si hak­kın­da ya­sa, sü­re­nin uza­tıl­ma ya­sa­sı, da­ha çok kı­sa bir sü­re ön­ce bu­ra­dan geç­ti.

Söz­le­ri­mi to­par­lı­yo­rum. Ne söy­ler­se­niz söy­le­yin, hal­kı bir ye­re ka­dar kan­dı­ra­bi­lir­si­niz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­gin.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Bir te­şek­kür ede­yim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Er­gin, baş­tan söy­le­dim.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Bir te­şek­kür ede­yim.

BAŞ­KAN - Ha­yır, ben du­yu­ru­yu yap­tım. Lüt­fen Sa­yın Er­gin…

Te­şek­kür edi­yo­rum.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Ya bir te­şek­kür et­sin, ne ola­cak?

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - Bir tek te­şek­kür cüm­le­si Sa­yın Baş­kan.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Çok yan­lış Sa­yın Baş­kan.

GÜ­ROL ER­GİN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, be­ni din­le­di­ği­niz için he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Si­zi ve yü­ce Türk ulu­su­nu bir kez da­ha say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Si­ze de te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen İs­ma­il Soy­lu, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Soy­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İS­MA­İL SOY­LU (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ANAP Gru­bu­nun gö­rü­şü hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Aleyh­te de di­ye­lim ama!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Aleyh­te ol­du­ğu­nu­zu be­lir­tin.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ben­den ön­ce çı­kan ANAP Grup Baş­kan­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu "çift­çi­yi re­zil eden Baş­ba­kan" di­ye söy­le­di. "Çift­çi­yi re­zil eden Baş­ba­kan" di­ye söy­le­nen ar­ka­daş, Mer­sin­li Ke­mal di­ye bir ar­ka­daş. Bu ar­ka­da­şı­mız, biz, ya­zın, Ada­na'da Na­ren­ci­ye Bir­li­ğiy­le il­gi­li bir top­lan­tı yap­tık, o top­lan­tı­da da olay çı­ka­rıp ge­zen bir va­tan­daş bu va­tan­daş. Ya­ni rast­ge­le bir adam de­ğil, bu adam git­ti­ği yer­de olay çı­ka­ran bir adam ve çift­çi bir­li­ği top­lan­tı­sın­da bu ada­mı, çift­çi bir­li­ği top­lan­tı­sın­dan, Ada­na'da­ki çift­çi bir­lik­le­ri dı­şa­rı­ya çı­kar­dı­lar. Bu­nu da şu­ra­da si­ze be­lir­te­yim.

Ve ANAP Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler ar­ka­da­şı­mız de­di ki, na­ren­ci­ye­ye 100 do­lar teş­vik ver­me­di­niz, söz ver­di­niz de­di, ve­ril­me­di de­di. Ama, Hü­se­yin Gü­ler, zan­ne­di­yo­rum, bu­nu ez­be­re ko­nu­şu­yor ve­ya bil­me­den ko­nu­şu­yor. Şu an­da eğer Mer­sin'de­ki ih­ra­cat­çı­la­ra Hü­se­yin Gü­ler so­rar­sa, na­ren­ci­ye­nin ton ba­şı­na kaç do­lar ve­ril­di­ği­ni ken­di­si­ne çok gü­zel söy­le­ye­cek­ler ve­ya…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ama ne za­man ver­di­niz?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Mil­le­tin elin­de na­ren­ci­ye mi kal­dı?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ne za­man ver­di­niz?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Bak, bak, üre­ti­ci­ye de­dim, üre­ti­ci­ye. Na­ren­ci­ye ki­min elin­de şu an­da?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, ben…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Na­ren­ci­ye mi kal­dı?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ben hem na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si­yim hem na­ren­ci­ye alım sa­tı­cı­sı­yım hem na­ren­ci­ye sa­na­yi­ci­si­yim, ben bu­nun için­den ge­len, ya­ni ço­cuk­lu­ğum bu­nun için­de geç­ti, bu­nu ben­den iyi bi­le­mez­sin Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Tüc­car ola­rak ko­nu­şu­yor­sun o za­man.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Tüc­car ola­rak ko­nuş o za­man.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Bak, şim­di Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ne za­man 100 do­lar ol­du?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ben…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ne za­man 100 do­lar ol­du?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - …12'nci ayın 15'in­den iti­ba­ren…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kal­dı mı va­tan­daş­ta na­ren­ci­ye?

BAŞ­KAN - Sa­yın Soy­lu, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Na­ren­ci­ye mi kal­dı va­tan­daş­ta?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Üm­met Kan­do­ğan, Üm­met Kan­do­ğan, ben, bu araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­nun da için­dey­dim ve ben bu­ra­ya gel­me­den ön­ce…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - 2003'te ver­miş­si­niz, 2003'te. Ne­re­de dört yıl­dır…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Bak, din­le, ben, araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­nun da için­dey­dim, na­ren­ci­ye araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­nun.

Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Soy­lu, lüt­fen, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - …ben se­ni sa­bır­la din­le­dim, sen de be­ni sa­bır­la din­le ya.

Eğer yok­sa be­nim ko­nuş­tuk­la­rım, bil­gi­yi, bel­ge­yi al, kar­şı­ma çık.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Dört yıl ön­ce ve­ril­miş bu ra­por.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Dört yıl ön­ce de­ğil. Bak, dört yıl ön­ce­ki ve­ri­len­den çok faz­la ver­dik, se­nin ha­be­rin yok ki. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Se­nin ha­be­rin yok ki.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - 2003'te ve­ril­miş bu ra­por.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­kın, o ve­ril­me­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Araş­tır­ma ko­mis­yo­nu 2003'te…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Eğer onu ve­ril­di di­ye…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ko­mis­yon ku­ra­lım de­miş­si­niz 2003'te

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­kın…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Al­tın­da se­nin de im­zan var. Al­lah Al­lah!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Üm­met Bey, din­le şim­di. Bi­zim İk­ti­da­rı­mız, 2002'den çok faz­la ih­ra­cat­çı­la­ra des­tek­le­me ver­miş­tir yaş seb­ze ve mey­ve­ye. Alın bu­nu şey­ler…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bu mil­let ni­ye ağ­lı­yor o za­man?

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen ha­ti­bi din­ler mi­si­niz.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­kın, din­le­yin. Ben, bu­nu, bu­ra­ya gel­me­den ön­ce, ih­ra­cat­çı bir­lik­le­rin­den de do­kü­man­la­rı al­dım da gel­dim bu­ra­ya. Ge­lir­ken, bu­ra­ya boş gel­me­dim.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Bu ta­ra­fa an­lat sen, din­le­me o ta­ra­fı.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­la­rı­mız ez­be­re çı­kıp ko­nu­şu­yor­lar, ya­ni bil­gi­le­ri, do­kü­man­la­rı al­ma­dan ko­nu­şu­yor­lar.

Ba­kın, por­ta­kal 189 bin ton ih­raç edil­miş 2002'de, por­ta­kal bu­gün 246 bin ton ih­raç edil­miş.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kaç pa­ray­dı 2002'de?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ya 2002'de, ba­kın…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Do­lar ola­rak da, ül­ke­ye yüz­de 25 faz­la do­lar gir­miş­tir ar­ka­daş­lar.

BAŞ­KAN - Sa­yın Soy­lu…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Siz, ama bun­la­rı ta­kip et­mi­yor­su­nuz ki. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Çift­çi­nin eli­ne kaç pa­ra ge­çi­yor?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) -Ya, şim­di bak, ben sa­na çift­çi­nin…

BAŞ­KAN - Lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz Sa­yın Soy­lu.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan, Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li'de por­ta­kal ol­maz, De­niz­li'de… Bu por­ta­ka­lın mer­ke­zi Çu­ku­ro­va, Çu­ku­ro­va, Ada­na bu­nun mer­ke­zi. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ben, Ha­tay'da kay­ma­kam­lık yap­tım, se­nin ilin­de kay­ma­kam­lık yap­tım.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Sen, be­nim ilim­de, ba­kın…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ben tüc­car­lık yap­mı­yo­rum. Ben, se­nin ilin­de kay­ma­kam­lık yap­tım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Be­nim ilim­de kay­ma­kam­lık yap­tın, be­nim ilim­de kay­ma­kam­lık yap­tı­ğın yer­de por­ta­kal ol­maz, zey­tin olur; sen, por­ta­ka­lı bil­mez­sin, zey­ti­ni bil­mez­sin, por­ta­kal ile zey­ti­ni bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­ran adam­sın.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, ba­na ba­ka­rak ko­nu­şa­maz.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Sen Yay­la­da­ğı'nda kay­ma­kam­lık yap­tın. Yay­la­da­ğı'nda por­ta­kal ol­maz ki, por­ta­ka­lı bil­mez­sin ki. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ya öy­le mi!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - On­dan son­ra, şim­di, por­ta­ka­lın fi­yat­la­rı­nın ne ol­du­ğu­nu bil­mez­sin ki.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kaç pa­ra, söy­le ba­ka­lım.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Gün­lük pi­ya­sa­yı, bor­sa­yı ta­kip eden be­nim, ben bi­li­rim bu­nun ne ol­du­ğu­nu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Söy­le, ka­ça sa­tı­lı­yor?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu­gün, Was­hing­ton por­ta­ka­lı da­lın­da 400 bin li­ra.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, por­ta­kal ağa­cı na­sıl bir şey bi­li­yor mu?

BAŞ­KAN - Sa­yın Soy­lu, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - On­dan son­ra, mi­no­la man­da­li­na 350-400 bin li­ra.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Mah­vet­ti­niz por­ta­ka­lı.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Por­ta­kal mı kal­dı? Çift­çi pe­ri­şan.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Grey­furt, bu­gün, 450 bin li­ra.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - An­tal­ya'yı mah­vet­ti­niz.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Li­mon, bu­gün için 400 bin li­ra da­lın­da.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Al­lah, Al­lah!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, siz, pi­ya­sa­yı bil­me­den, bu­ra­da çı­kıp ez­be­re ko­nu­şu­yor­su­nuz: Çift­çi bat­tı, çift­çi öl­dü, çift­çi yan­dı… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sen An­tal­ya'nın köy­le­ri­ne gel, çift­çi pe­ri­şan.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Pe­ki, çift­çi­ye bu Hükûme­tin ver­miş ol­du­ğu des­tek­le­ri ni­ye söy­le­mi­yor­su­nuz?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ya­lan­dan kim öl­müş, söy­le.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - An­tal­ya'ya gel An­tal­ya'ya, çift­çi pe­ri­şan An­tal­ya'da.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­kın,  biz ik­ti­da­ra gel­me­den ön­ce ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­ri, yüz­de 59 fa­iz­le, çift­çi­ye fa­iz­le pa­ra ve­ri­yor­du; ama, şim­di, yüz­de 15'le­re dü­şün­ce, çift­çi­ler el­le­rin­de­ki o kö­tü trak­tör­le­rin hep­si­ni sat­tı­lar, hep­si çift çe­ker trak­tör al­dı.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Bor­cun­dan, bor­cun­dan…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Hep­sin­de, şim­di, çift çe­ker trak­tör­ler var. (AK par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kaç bin trak­tör sat­tın?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, siz, çift­çi­nin ne ol­du­ğu­nu bil­mez­si­niz ki!

Şim­di, Tür­ki­ye'de­ki çift­çi­le­re, İs­ma­il Soy­lu kim der­se­niz, on­lar çok iyi bi­lir be­ni; çün­kü, ben, sa­de­ce Ha­tay'da de­ğil, Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de çift­çi­lik ya­pı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ma­zo­tu tan­ker­le alı­yor­lar­dı, ama şim­di pet şi­şey­le alı­yor­lar.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­kın, bur­nu­mu­zun di­bin­de Po­lat­lı il­çe­si var. Po­lat­lı'da buğ­day bu­gün 470-500 bin li­ra­ya sa­tı­lı­yor. Bu­nu söy­le­mi­yor­lar.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ya, va­tan­daş­ta buğ­day kal­dı mı Al­lah aş­kı­na? Ya va­tan­daş­ta buğ­day mı var Al­lah aş­kı­na?

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Po­lat­lı'da so­ğa­nın ki­lo­su bu­gün 400 bin li­ra.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Hay­ret ya! Va­tan­daş­ta buğ­day mı kal­dı ya!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Çift­çi, 400 bin li­ra­ya so­ğan sa­tı­yor. 400-450 bin li­ra­ya pa­ta­tes sa­tı­yor. Bu­nu hiç söy­le­mi­yor­lar, ge­li­yor, di­yor ki, çift­çi öl­dü, bit­ti. Ya­hu, 1 dö­nüm­den kaç ki­lo so­ğan alı­nır, kaç ki­lo pa­ta­tes alı­nır, kaç ki­lo buğ­day alı­nır, bil­dik­le­ri yok ki.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - An­lat­tık­la­rı­nın bir ta­ne­si doğ­ru de­ğil.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Adam­lar çı­kı­yor bu­ra­da… Adam kay­ma­kam­lık yap­mış, so­ğan­dan bah­se­di­yor. Kay­ma­kam ne an­lar so­ğan­dan ar­ka­daş? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Çok an­lar, çok…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Şim­di, çift­çi­nin di­lin­den çift­çi an­lar.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sen tüc­car ola­rak mı ko­nu­şu­yor­sun,  köy­lü ola­rak mı ko­nu­şu­yor­sun?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ben doğ­dum por­ta­kal bah­çe­si­nin için­de, evim hâlen por­ta­kal bah­çe­si­nin için­de. Por­ta­ka­lı ba­na söy­le, gel. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Tüc­car­sın tüc­car.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­na sor por­ta­ka­lı. Sen por­ta­ka­lı ma­nav­dan alıp yi­yor­sun, por­ta­ka­lın ne ol­du­ğu­nu…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Çift­çi­ler arı­yor, li­mo­nu 200 bin li­ra­ya sa­ta­mı­yor­lar­mış.

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ler, lüt­fen…

 İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, ben, bah­çe­ye gi­de­ne ka­dar ağa­cı­nın yap­ra­ğın­dan bi­li­rim ne ol­du­ğu­nu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Sen hâlâ por­ta­kal bah­çe­sin­de­sin, bu­ra­sı Mec­lis, Mec­lis!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ya sen tüc­car adı­na mı ko­nu­şu­yor­sun, köy­lü adı­na mı ko­nu­şu­yor­sun?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, ba­kın… Ba­kın ar­ka­daş­lar, biz, çift­çi­ye ma­zot des­te­ği ver­dik, çift­çi­ye güb­re des­te­ği ver­dik, fa­iz­le­ri­ni dü­şür­dük.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Bak, çift­çi arı­yor, doğ­ru­la­rı söy­le­sin di­yor.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - 350 mil­yar li­ra­ya ka­dar olan ya­tı­rım­la­ra yüz­de 50 hi­be ve­ri­yor bi­zim Hükûme­ti­miz ve çift­çi­ye en bü­yük des­te­ği… Bu yü­ce Mec­lis bir ya­sa çı­kar­dı… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Çift­çi kö­mür yar­dı­mı alı­yor. Ya­zık­lar ol­sun!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - …gay­ri sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 1'den aşa­ğı ol­ma­mak kay­dıy­la çift­çi­ye des­tek ve­ri­le­cek di­ye. Bu, en bü­yük, çift­çi­ye ya­pı­lan ya­sal iş­lem bu­dur bu­ra­da.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ya­zık­lar ol­sun! Çift­çi­yi aç­lı­ğa mahkûm et­ti­niz.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Mil­let­ve­ki­li…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Bu­nu, bu­gü­ne ka­dar hiç­bir hükûmet yap­ma­mış­tı, bi­zim Hükûme­ti­miz  yap­tı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Bun­la­rı ni­ye söy­le­mi­yor­su­nuz?

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ya­zık­lar ol­sun si­ze!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Bu önü­müz­de­ki yıl, 2007'de…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Hükûme­ti­ni al da ba­şı­na çal! (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan kar­şı­lık­lı laf at­ma­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - 5 kat­ril­yon 300 tril­yon des­tek ve­ri­le­cek, bun­la­rı söy­le­mi­yor­lar.

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Otur!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Otur ye­ri­ne!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır lüt­fen…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - İs­ma­il Bey, bak, üre­ti­ci te­le­fon aç­tı, üre­ti­ci.

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Otur ye­ri­ne!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Za­val­lı, ko­nuş­ma ora­dan! Otur ye­ri­ne!

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - He­lal ol­sun sa­na!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, çift­çi ih­ra­cat­ta her ka­lem­de… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Bu kür­sü­den doğ­ru­lar söy­le­nir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen…

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, böy­le bir ko­nuş­ma şek­li var mı?

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - Böy­le ida­re ol­maz ya!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ben bu­ra­ya gel­me­den ön­ce 2002'nin lis­te­si­ni de al­dım, 2006'nın lis­te­si­ni de al­dım, lis­te­ler bu­ra­da.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Doğ­ru­la­rı söy­le…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır lüt­fen…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - 2002'den be­ri, 2006'da ih­ra­cat­ta hem ki­log­ram ba­şı­na ar­tış var hem de do­lar ba­zın­da ar­tış var. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - Mec­lis böy­le ida­re edil­mez!

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş, otu­rur mu­su­nuz lüt­fen ye­ri­ni­ze.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Çün­kü, bi­zim Baş­ba­ka­nı­mız, ka­pı ka­pı do­lan­dı, ül­ke ül­ke do­lan­dı, bu ül­ke­de ih­ra­ca­tı ar­tır­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - Uyar­mı­yor­su­nuz…

BAŞ­KAN - Uya­rı­yo­ruz Sa­yın Baş, otu­rur mu­su­nuz lüt­fen.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Bu kür­sü­yü mil­le­ti kan­dır­mak için kul­la­na­maz­sın. Ya­zık­lar ol­sun!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, ne­den bu ih­ra­cat da­ha ön­ce­den art­mı­yor­du? Bu­nu hiç söy­le­mi­yor­lar. Bu­ra­ya çı­kan adam ec­za­cı, ilaç­tan bah­set­me­yip na­ren­ci­ye­den, çift­çi­den… Ulan ec­za­cı ne an­lar bu­nu? Bu­nu çift­çi­ye sor­mak la­zım, çift­çi bi­lir bu ko­nu­yu.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Siz de­ğil mi­si­niz çift­çi­ye "al ana­nı git" di­ye ko­nu­şan.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, bu­nu… Çift­çi­nin için­den ge­len bi­ziz, alım sa­tı­mı­nı ya­pan bi­ziz, bu­nun sa­na­yi­sin­den tut, it­ha­la­tın­dan tut hep­si­ni ya­pan bi­ziz.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Siz de­ğil mi­si­niz çift­çi­ye "al ana­nı git" di­yen?

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, ar­ka­daş­lar çık­mış, baş­la­mış­lar, çift­çi öl­dü, çift­çi yan­dı…

BAŞ­KAN - Sa­yın Soy­lu bir sa­ni­ye… Sa­yın Soy­lu…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, çift­çi hâlin­den mem­nun, çift­çi şu an­da "Al­lah ra­zı ol­sun bu Hükûmet­ten" di­yor. Biz çift­çiy­le de gö­rü­şü­yo­ruz. [(CHP sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar (!)]

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Se­çim­de gö­re­ce­ğiz se­çim­de.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bra­vo ya­ni!

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Ha­tı­rı­nı so­ru­yor­lar­dır şim­di.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Köy­le­re de gi­di­yo­ruz, hep­si­ni gö­rü­yo­ruz. Ama, ar­ka­daş­lar baş­ka bir şey bu­la­ma­dı­ğı için baş­lı­yor­lar, çı­kan kür­sü­ye, baş­ka bir ya­sa da ol­sa çift­çi­lik­ten bah­se­di­yor. Ol­maz bu ka­dar ar­ka­daş­lar!

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Çift­çi pe­ri­şan… Pe­ri­şan çift­çi…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Çift­çi­lik­ten an­la­yan, çift­çi­lik­ten bi­len adam çık­sın ko­nuş­sun bu­ra­da; fi­yat­la­rı bi­len adam, fi­yat­la­rı ta­kip eden, yurt için­de ne ka­dar üre­tim var…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - An­tal­ya çift­çi­si arı­yor Sa­yın Ve­ki­lim…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - …bu­nun ne ka­da­rı yurt için­de tü­ke­ti­li­yor, ne ka­da­rı yurt dı­şı­na ih­raç edi­li­yor, ih­ra­ca­tın önü­nü aç­mak için ne yap­mak la­zım, na­sıl ha­re­ket edi­lir? Bun­la­rı bi­len adam çık­sın ko­nuş­sun ya­hu!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ka­yı­sı­ya yap­tı­ğı­nız gi­bi…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Soy­lu, çift­çi arı­yor, çift­çi. Çift­çi­nin sa­na se­lam­la­rı var!

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ler…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ben ba­kı­yo­rum, bi­len de çı­kıp ko­nu­şu­yor, bil­me­yen de çı­kıp ko­nu­şu­yor. Böy­le ol­maz ki! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, ar­ka­daş­lar, bi­zim Hükûme­ti­miz  sa­de­ce bir ko­nu­da de­ğil. Ba­kın…

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Ora­sı cid­di bir yer, ora­sı cid­di bir kür­sü, gay­ri cid­di ko­nu­şu­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­gin, lüt­fen… Sab­re­der mi­si­niz bi­raz.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, ya­lan söy­lü­yor.

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Ora­sı cid­di bir kür­sü. Gay­ri cid­di ko­nu­şu­yor. Gay­ri cid­di adam!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Çift­çiy­le dal­ga geç­me.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ba­kın, CHP söz­cü­sü de­di ki "Pa­mu­ğa des­tek ver­me­di­niz." 2002'de pa­muk des­te­ği ki­log­ram ba­şı­na 80 bin li­ra, bi­zim Hü­kü­me­ti­miz bu se­ne 348 bin li­ra ve­ri­yor. Biz na­sıl des­tek ver­me­dik de, kim ver­di bu des­te­ği? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Kaç pa­ray­dı pa­muk, kaç pa­ray­dı?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Pa­muk mu kal­dı? Pa­muk üre­ti­ci­si mi kal­dı? Mah­vet­ti­niz pa­mu­ğu.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Soy­lu, bu ta­ra­fa bak, çift­çi arı­yor...

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ya, şim­di "Des­tek ver­me­di­niz." di­yor. Ya, 2002'de 80  bin li­ra, şim­di 348 bin li­ra. Ar­ka­daş­lar, han­gi­si faz­la, 80 bin li­ra mı faz­la, 348 bin li­ra mı faz­la? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Çift­çi­ler te­le­fon edi­yor…

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Ama, ar­ka­daş­lar, bil­gi­le­ri fa­lan eli­ne al­ma­dan çı­kı­yor­lar bu­ra­ya, rast­ge­le ko­nu­şu­yor­lar.

Ba­kın, bi­zim ver­di­ği­miz des­tek­le­ri Ta­rım Ba­kan­lı­ğı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Bak, köy­lü­ler arı­yor, köy­lü­ler…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Köy­lü­ler arı­yor…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Köy­lü­ler ne di­yor ya?

BAŞ­KAN - Sa­yın Soy­lu, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, köy­lü­ler bir şey söy­lü­yor.

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - İs­ta­tis­tik­ler­den ta­kip edin…

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Pa­lav­ra, baş­tan so­na pa­lav­ra.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ma­lat­ya­lı çift­çi ne di­yor bak…

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu… Sa­yın As­la­noğ­lu…

Lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Soy­lu, or­ta oyun­cu­su gi­bi­sin!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Çift­çi­ler ne di­yor sa­na, bak…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ayıp ya!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ar­ka­daş­lar, ben, bu dü­şün­ce ve gö­rüş­ler­le…

GÜ­ROL ER­GİN (Muğ­la) - Han­gi gö­rüş­le? Pa­lav­ra!

İS­MA­İL SOY­LU (De­vam­la) - … yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yor, he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yor, ha­yır­lı ça­lış­ma­lar di­li­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Soy­lu.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Otu­rur mu­su­nuz lüt­fen Sa­yın Öz­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ta­rı­mı bir ko­mis­yon­cu an­la­tı­yor, he­lal ol­sun val­la ya! He­lal ol­sun, ta­rı­mı an­la­tı­yor! He­lal ol­sun!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz… Otu­rur mu­su­nuz lüt­fen…

Ana­va­tan Par­ti­si Grup öne­ri­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­te­dik Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, öne­ri red­de­dil­miş­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, az ön­ce, bu­ra­da Ha­tay Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın İs­ma­il Soy­lu ko­nu­şur­ken de­di ki… (Gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

An­la­şıl­mı­yor Sa­yın Öz­do­ğan.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Soy­lu ko­nu­şur­ken de­di ki: "Ec­za­cı çık­mış, çift­çi­den, köy­lü­den bah­se­di­yor." Ben, ec­za­cı ola­rak, çift­çi­den ve köy­lü­den, köy­lü bir mil­let­ve­ki­li ola­rak çok bah­set­tim. Söz al­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Lüt­fen otu­run Sa­yın Öz­do­ğan, söz ala­ca­ğı­nız her­han­gi bir ko­nu yok.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Eğer söz ver­mez­se­niz ben de şu­nu söy­lü­yo­rum: Kı­rı­ğı için­de mi kal­dı İs­ma­il Soy­lu, be­nim söy­le­dik­le­ri­min kı­rı­ğı için­de mi kal­dı?

BAŞ­KAN - Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den, tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ge­çen bir­le­şim­de, 12'nci mad­de üze­rin­de Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu ve ar­ka­daş­la­rı ta­ra­fın­dan ve­ril­miş öner­ge­nin oy­la­ma­sın­da ka­lın­mış­tı.

Şim­di, Ko­mis­yo­nun ve Hükûme­tin ka­tıl­ma­dı­ğı öner­ge­yi ha­tır­lat­mak için tek­rar oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

(x) 1247 S. Sayılı Basmayazı 31/1/2007 tarihli 57'nci Birleşim Tutanağına eklidir.

TBMM Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın 12. mad­de­si­nin so­nun­da­ki "şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir" ifa­de­sin­den ön­ce aşa­ğı­da­ki ifa­de­nin ek­len­me­si­ni arz ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

                           

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

Ca­nan Arıt­man

Nu­ret­tin Sö­zen

 

 

Ma­lat­ya

İz­mir

Si­vas

 

Sı­dı­ka Sa­rı­be­kir

Sa­mi Tan­doğ­du

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

İs­tan­bul

Or­du

Bur­sa

"Mad­de 12.- Ken­di­si, eşi ve ço­cuk­la­rı­nın sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru ile tes­pit edi­len ra­hat­sız­lık­la­rı­nın bu­lun­du­ğu yer­de te­da­vi imkânla­rı yok­sa te­da­vi­si ya­pı­la­bi­le­cek mer­kez­ler­de gö­rev­len­di­ri­lir."

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi…

III. -Y O K L A M A

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Yok­la­ma ta­le­bin­de bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rın isim­le­ri­ni tes­pit ede­ce­ğim: Sa­yın Er­gin, Sa­yın Öz­yurt, Sa­yın Koç, Sa­yın Öz­di­lek, Sa­yın Emek, Sa­yın De­ve­ci­ler, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Kart, Sa­yın Ha­cı­oğ­lu, Sa­yın Di­ren, Sa­yın Ba­yın­dır, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Neş­şar, Sa­yın Kü­çü­ka­şık, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Gün, Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, Sa­yın Al­tı­no­rak, Sa­yın Işık, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Sa­yın Ars­lan.

Yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Ad­la­rı­nı oku­du­ğum sa­yın üye­le­rin yok­la­ma için elek­tro­nik ci­ha­za gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

3.- Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247) (Devam)

BAŞ­KAN - öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 12. mad­de­sin­de yer alan "gö­rev­len­di­ri­le­bi­lir" iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki cüm­le­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Ha­luk Koç

Nu­ret­tin Sö­zen

Ali Ars­lan

 

Sam­sun

Si­vas

Muğ­la

 

Sa­mi Tan­doğ­du

Mus­ta­fa Öz­yurt

İs­ma­il De­ğer­li

 

Or­du

Bur­sa

An­ka­ra

 

 

Meh­met Neş­şar

 

 

 

De­niz­li

 

"Eş du­ru­mun­dan ta­yin­ler, 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne ta­bi­dir."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz de­ğer­li Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni açık­la­mak üze­re, Ali Ars­lan, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ars­lan.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; öner­ge üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

As­lın­da öner­ge, bu tor­ba ya­sa­nın içi­ne, bel­ki, çı­ka­rıl­ma­sı hâlin­de -sağ­lık ala­nın­da ça­lı­şan, bü­tün ça­lı­şan­la­rın iti­ra­zı olan di­ğer mad­de­le­re bak­tı­ğı­mız­da- ka­bul edil­me­si hâlin­de, bel­ki bu tor­ba­yı bi­raz­cık se­vim­li hâle ge­ti­re­bi­le­cek, tor­ba üze­rin­de­ki tar­tış­ma­la­rı bel­ki bi­raz azal­ta­bi­le­cek, as­lın­da Hükûme­tin de çok ih­ti­ya­cı ol­du­ğu bu tor­ba ya­sa­nın olum­suz­luk­la­rı­nı bel­ki bi­raz­cık ör­te­bi­le­cek bir öner­ge. An­cak, her ne­den­se, bu ko­nu­da hak­lı ta­lep­le­ri­mi­zi, ken­di­le­ri­ne da­ha ön­ce… Sa­de­ce bi­zim de­ğil, bu alan­da ça­lı­şan­la­rın hak­lı ta­lep­le­ri­ni bil­dik­le­ri hâlde, hem de­ğer­li Ko­mis­yon hem de Hükûme­ti­miz bu öner­ge­ye ka­tıl­ma­dı­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ney­di öner­ge­miz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, bir sa­ni­ye.

Ko­mis­yon sı­ra­sın­da te­le­fon­la ko­nu­şan sa­yın bü­rok­rat, lüt­fen dı­şa­rı çı­kar mı­sı­nız! Lüt­fen!.. Dı­şa­rı çı­kar mı­sı­nız!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ya­ni, me­mur­lar da ar­tık te­le­fon­la ko­nu­şu­yor!

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Sa­nı­yo­rum, siz­le­re de bu ko­nu­da en az bi­ze gel­di­ği ka­dar elek­tro­nik pos­ta ge­li­yor ya da şah­sen mü­ra­ca­at­lar var.

Bil­di­ği­niz gi­bi, 2003 yı­lın­da ele­man te­mi­nin­de güç­lük çe­ki­len yer­ler­de ebe, hem­şi­re, dok­tor ça­lış­tı­ra­bil­mek için bir ya­sa çı­kar­dık. As­lın­da, bu ya­sa­ya, o za­man da biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak iti­raz­la­rı­mı­zı söy­le­miş­tik. Bu ya­sa, adı son­ra­dan, ar­go hâliy­le "ça­kı­lı per­so­nel ya­sa­sı" hâli­ne gel­di. Ger­çek­ten ça­kı­lı bun­lar. Öy­le bir çak­tık ki bu per­so­ne­li "aman ora­la­rı bo­şalt­ma­sın­lar, ya­rın, bir si­ya­si tor­pil­le za­ten zor ele­man bul­du­ğu­muz bu yer­ler­den ay­rıl­ma­sın­lar" di­ye öy­le bir ka­nun çı­kar­dık ki, son­ra­dan ar­go de­yi­miy­le "ça­kı­lı per­so­nel" hâli­ne gel­di isim­le­ri. Ge­rek­çe­sin­de ka­nu­nun ya­zı­yor: "Sa­vaş da çık­sa, yan­gın da çık­sa, dep­rem de çık­sa, as­la bu per­so­nel bu ye­rin­den ay­rı­la­maz. An­cak, iş­te, bir ay­lık hiz­met içi gö­rev­len­dir­me­ler­le il­gi­li bir­ta­kım ko­şul­la­ra bağ­la­ya­rak gö­rev­den ay­rı­lır­sa iş­te, ona ila­ve­ten 3 kat da­ha faz­la hiz­met et­mek zo­run­da ka­la­cak" gi­bi, san­ki bir yer­le­re ka­ça­cak­mış bu in­san­lar gi­bi, bağ­la­dık­ça bağ­la­dık.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da, bu, Ana­ya­sa'ya da ay­kı­rı olan bir mad­de, Ana­ya­sa'da­ki dü­zen­le­me­le­re de ay­kı­rı olan bir hâl. Bu in­san­lar, eş du­ru­mu ta­yin­le­rin­den ya­rar­la­na­mı­yor. Ana­ya­sa'nın 41'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı. Hep­si fer­yat edi­yor. Ba­na -geç­ti­ği­miz gün­ler­de, bu ya­sa­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­mem sı­ra­sın­da, bu yurt­taş­la­rı­mı­zın, bu ça­lı­şan­la­rın eş du­ru­mu ta­yin­le­rin­den ya­rar­la­na­bil­me­si için bir cüm­le söy­le­dim- yüz­ler­ce elek­tro­nik pos­ta gel­di. Sa­nı­yo­rum siz­le­re de ge­li­yor­dur. Bir­kaç ta­ne­si­ni oku­mak is­ti­yo­rum. Bu in­san­lar bü­yük ezi­yet çe­ki­yor, bü­yük sı­kın­tı çe­ki­yor. Ba­kın, bir­kaç ta­ne, ge­len yüz­ler­ce elek­tro­nik pos­ta­dan bir­kaç ta­ne­si­ni oku­mak is­ti­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, is­ter­se­niz, si­ze, ço­ğal­tıp gön­de­re­bi­li­rim de bun­la­rı. Ba­kın, elek­tro­nik pos­ta­lar­dan bir ta­ne­sin­de -ay­rı bir so­run da ev­li­lik ko­nu­su­dur.  Bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın baş­ka so­run­la­rı da var- "he­men ta­ma­mı genç kız­lar­dan ve genç er­kek­ler­den olu­şan bu in­san­lar, hiç­bir şe­kil­de -eş du­ru­mu dâhil- baş­ka ye­re ta­yin ola­ma­ya­cak­lar­dır. Üs­te­lik, bu­nun sü­re kı­sıt­la­ma­sı da yok­tur. Ya­ni, bir­kaç se­ne son­ra ev­le­nip yu­va kur­mak is­te­dik­le­rin­de, bu du­rum bir du­var gi­bi kar­şı­la­rı­na çık­mak­ta­dır. Ki­mi­si ev­len­miş­ler, ev­len­me­yi gö­ze al­mış­lar, ki­mi­si sev­di­ğin­den, ge­lin ol­ma ha­yal­le­rin­den vaz­geç­miş­tir" di­yor. Ba­zı­la­rı ev­le­nip yu­va kur­mak uğ­ru­na yıl­lar­ca oku­yup ka­zan­dık­la­rı mes­lek­le­rin­den ve iş­le­rin­den is­ti­fa­de et­mek zo­run­da kal­mış­lar­dır. Ger­çek­ten, bü­yük ıs­tı­rap çe­ki­yor bu in­san­lar. Bu in­san­la­rın so­ru­nu­na bu Mec­lis bir çö­züm bul­mak zo­run­da. Bu so­ru­nu Sa­yın Ba­kan da bi­li­yor, bü­rok­rat ar­ka­daş­la­rı­mız da bi­li­yor, Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız da bi­li­yor. Ama, ne­den­se, bir çö­züm bul­mak ko­nu­sun­da par­mak­la­rı­nı oy­nat­mı­yor­lar. Bu so­ru­na bu Mec­lis bir çö­züm bul­mak zo­run­da­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

"Siz, bu şart­la­rı ka­bul ede­rek baş­la­dı­nız" di­ye teh­dit edi­yor Sa­yın Ba­kan. "Dı­şa­rı­da sı­ra bek­le­yen çok." De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ar­ka­daş­la­rı­mız uzun­ca bir dö­nem ka­mu gö­re­vi­ne sağ­lık per­so­ne­li alın­ma­dı­ğı için, böy­le bir ya­sa çık­tı­ğın­da, bi­le bi­le, ger­çek­ten, gö­re­vi ka­bul et­ti­ler. Kırk ka­tır mı kırk sa­tır mı, di­ye ön­le­ri­ne bir ya­sa kon­du. Ya bu ko­şul­lar­da ça­lı­şır­sı­nız ya da iş­siz ge­zer­si­niz ve bu in­san­lar, bel­ki, son­ra­dan Mec­lis bu­na, bu kö­le­lik ya­sa­sı­na bir çö­züm bu­lur di­ye gö­rev ka­bul et­ti­ler. Git­tik­le­ri yer­ler­de inim inim in­li­yor­lar. Bi­raz­cık faz­la pa­ra ver­mi­şiz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Ço­ğu di­yor ki: "Aman, biz bu faz­la pa­ra­dan da vaz­geç­tik. Ne olur­su­nuz bi­ze eş du­ru­mu ta­yin hak­kı ve­rin." Böy­le bir öner­ge­yi ver­dik. Ama, ma­ale­sef, gö­rü­yo­rum ki, Hükûmet ve Ko­mis­yon bu öner­ge­ye ka­tıl­mı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, elek­tro­nik pos­ta­lar­dan bir­kaç ta­ne­si­ni hız­lı­ca oku­mak is­ti­yo­rum si­ze. Çok faz­la sa­yı­da var.

Ba­kın, bir yurt­ta­şı­mız "Ben, 4924, söz­leş­me­li per­so­ne­lim. İki yıl­dır Er­zu­rum'un bir il­çe­sin­de­yim. Ben ve sağ­lık oca­ğı­mız­da­ki 25 söz­leş­me­li per­so­ne­lin hiç­bi­ri­nin psi­ko­lo­ji­si iyi de­ğil, ki­mi eşin­den ay­rı ki­mi ço­cu­ğun­dan; bir­ka­çı is­ti­fa et­ti, bir­ço­ğun­da da ağır psi­ko­lo­jik so­run­lar var." di­yor.

Baş­ka bi­ri­si "Bun­ca zor­lu­ğa kat­lan­ma­mın se­be­bi iyi bir ya­şam. Ço­cu­ğu­ma iyi bir ge­le­cek ha­zır­la­mak is­ti­yo­rum ve kı­zı­mı öz­lü­yo­rum." di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­lin, ba­kın dün "Sev­gi­li­ler Gü­nü"ydü, duy­gu yük­lü gün­ler ge­çi­ri­yo­ruz. Bu sü­reç için­de, şu in­san­la­rı, eş­le­rin­den, ço­cuk­la­rın­dan, ai­le­sin­den ay­rı kal­mak zo­run­da ka­lan, sırf iş bu­la­ma­dık­la­rı için böy­le bir ya­sa­yı ka­bul ede­rek, ya­sa­nın hü­küm­le­ri­ni ka­bul ede­rek iş ta­lep eden ve yer­le­şen bu in­san­la­rı­mı­zın, hiç ol­maz­sa, eş du­ru­mu ta­yin­le­ri­ni ger­çek­leş­tir­me­le­ri­ne bu Mec­lis çö­züm bul­sun.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­vam edi­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, te­şek­kür edi­yo­rum.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Te­şek­kür için açar mı­sı­nız Sa­yın Baş­ka­nım?

Ar­ka­daş­la­rım, oku oku bit­me­ye­cek, ger­çek­ten çok sa­yı­da elek­tro­nik pos­ta var.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, te­şek­kür için aç­tım.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Çok te­şek­kür ede­rim, sağ olun. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

Ay­nı za­man­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.55

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.09

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 64'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 12'nci mad­de­si üze­rin­de, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç ve ar­ka­daş­la­rı­nın öner­ge­si­nin oy­lan­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, öner­ge­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler…Ka­bul et­me­yen­ler… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ye­ni mad­de ih­da­sı­na da­ir, içe­ri­ği ay­nı olan iki öner­ge var­dır.

Ma­lum­la­rı ol­du­ğu üze­re, gö­rü­şül­mek­te olan ta­sa­rı ve­ya tek­li­fe ko­nu ka­nu­nun ko­mis­yon met­nin­de bu­lun­ma­yan, an­cak ta­sa­rı ve­ya tek­lif ile çok ya­kın il­gi­si bu­lu­nan bir mad­de­si­nin de­ğiş­ti­ril­me­si­ni is­te­yen ve ko­mis­yo­nun salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­dı­ğı öner­ge­ler üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me açı­la­ca­ğı, İç Tü­zük'ün 87'nci mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sı hük­mü­dür. Bu ne­den­le, öner­ge­yi oku­tup Ko­mis­yo­na so­ra­ca­ğım. Ko­mis­yon öner­ge­ye salt ço­ğun­luk­la, en az 13 üye­siy­le ka­tı­lır­sa, öner­ge üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me aça­ca­ğım. Ko­mis­yo­nun salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­ma­ma­sı hâlin­de ise öner­ge­yi iş­lem­den kal­dı­ra­ca­ğım.

Şim­di öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­na, 12 nci mad­de­sin­den son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki mad­de­nin ek­len­me­si­ni ve di­ğer mad­de­le­rin bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Agâh Kaf­kas

Meh­met Çer­çi

Me­tin Ka­şı­koğ­lu

 

Ço­rum

Ma­ni­sa

Düz­ce

 

Eyüp Ayar

İs­ma­il Bi­len

M. Ke­rim Yıl­dız

 

Ko­ca­eli

Ma­ni­sa

Ağ­rı

 

Re­cep Yıl­dı­rım

Ah­met Gök­han Sa­rı­çam

 

 

Sa­kar­ya

Kırk­la­re­li

 

 "Mad­de 13- 4924 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı­nın son cüm­le­si 'Bir söz­leş­me­li per­so­nel po­zis­yon un­va­nın­dan sı­nav­la atan­ma­sı ön­gö­rü­len di­ğer bir po­zis­yon un­va­nı­na na­kil­ler mer­ke­zi sı­nav pu­anı­na gö­re ya­pı­lır. Söz­leş­me­li per­so­ne­lin ay­nı po­zis­yon un­va­nı ile bu Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si ge­re­ğin­ce ha­zır­la­nan Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rın­da gös­te­ri­len hiz­met bi­rim­le­ri ara­sın­da­ki ay­nı un­van­lı sı­nav­la atan­ma­sı ön­gö­rü­len boş di­ğer po­zis­yon­la­ra na­kil­le­rin­de hiz­met pu­anı esas alı­nır.' şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­miş, üçün­cü fık­ra­sın­da yer alan 'boş di­ğer po­zis­yo­na na­kil­le­ri' iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re 've hiz­met pu­anı' iba­re­si ek­len­miş­tir."

BAŞ­KAN - Di­ğer öner­ge­nin im­za sa­hip­le­ri­ni oku­tu­yo­rum:

 

Ömer Abu­şoğ­lu

Dr. Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu

Dr.Hü­se­yin Gü­ler

 

Ga­zi­an­tep

An­ka­ra

Mer­sin

 

Hü­se­yin Öz­can

Prof.Dr.Dur­sun Ak­de­mir

Rey­han Ba­lan­dı

 

Mer­sin

Iğ­dır

Af­yon­ka­ra­hi­sar

BAŞ­KAN - Her iki öner­ge­nin iş­le­mi­ni bir­lik­te ya­pa­ca­ğım.

Sa­yın Ko­mis­yon, öner­ge­le­re salt ço­ğun­luk­la ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon, öner­ge­le­re salt ço­ğun­luk­la ka­tıl­mış ol­du­ğun­dan, öner­ge­ler üze­rin­de ye­ni bir mad­de ola­rak gö­rüş­me açı­yo­rum.

Söz is­te­yen, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Meh­met Neş­şar, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Neş­şar. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­ma baş­lar­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ta­bii ki, ye­ni­den, ani­den Ko­mis­yon top­la­na­rak ge­ti­ri­len -bu, bu ka­nun sü­re­sin­ce bir­kaç de­fa, ma­ale­sef, kar­şı­mı­za çık­tı- bir ek mad­de. Bu mad­de­yi ne doğ­ru dü­rüst oku­ma­ya vak­ti­miz ol­du ne Ko­mis­yon­da gö­rü­şül­me şan­sı ol­du ne al­tı­na im­za ve­ren Ko­mis­yon üye­le­ri­nin na­sıl bir mad­de­nin al­tı­na im­za at­tık­la­rın­dan ha­be­ri var. Çok şü­kür, bu­gün, hiç ol­maz­sa, Ba­kan Bey bu­ra­da.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu mad­de­nin içe­ri­ği, bu ka­dar kı­sa za­man­da edi­ne­bil­di­ği­miz bil­gi­le­re gö­re, söz­leş­mey­le ça­lı­şan sağ­lık per­so­ne­li­nin yer de­ği­şik­lik­le­ri sı­ra­sın­da ba­zı ko­lay­lık­lar ge­ti­ri­yor. Ne ko­lay­lık ge­tir­di­ği hak­kın­da çok faz­la bir bil­gim yok, çün­kü, de­di­ğim gi­bi, öner­ge­nin ne ol­du­ğu­nu oku­ma­ya bi­le doğ­ru dü­rüst vak­ti­miz ol­ma­dı. Ama, şu­nu bi­li­yo­rum ki, söz­leş­mey­le ça­lı­şan per­so­ne­lin eş du­ru­mun­dan do­la­yı çek­tik­le­ri zul­me bir çö­züm ge­tir­mi­yor. Bu ko­nu­yu, de­min di­ğer ar­ka­da­şım da di­le ge­tir­di, biz de de­fa­lar­ca di­le ge­tir­dik. İs­te­dik­le­ri ka­dar, söz­leş­me­li ola­rak ça­lı­şan in­san­lar, eş du­ru­mu ta­yi­ni ta­lep et­me­ye­cek­le­ri­ne da­ir söz­leş­me ya­par­ken im­za ver­miş bi­le ol­sa­lar, za­ten böy­le bir söz­leş­me­nin ya­pıl­ma­sı, da­ya­tıl­ma­sı, ya­ni, iş ne­de­niy­le, ek­mek pa­ra­sı için zo­run­lu ola­rak böy­le bir söz­leş­me­nin al­tı­na im­za at­mış ki­şi­le­rin bu mu­ame­le­ye ma­ruz bı­ra­kıl­ma­la­rı bi­le, esa­sen in­san hak­la­rı­na, ai­le hu­ku­ku­na, sos­yal ya­şan­tı­ya ay­kı­rı. Do­la­yı­sıy­la, işin bu ta­ra­fı­nı bir ke­na­ra bı­ra­kı­yo­rum, yal­nız bu ya­sa mad­de­si­nin bu şe­kil­de apar to­par ge­tir­til­me­si­nin usu­lü­ne iti­raz et­mek is­ti­yo­rum. Bu usul içe­ri­sin­de de ba­zı de­tay­la­ra gi­re­ce­ğim.

Bir ke­re, biz, bi­li­yor­su­nuz tor­ba ya­sa fik­ri­ne de kar­şı­yız. Ya­ni, nor­mal­de Mec­li­sin bir iş­le­yi­şi var­dır, nor­mal­de bir ya­sa­ma tek­ni­ği var­dır. Şim­di, bu AKP dö­ne­min­de, "tor­ba ya­sa" is­mi al­tın­da, ora­dan bu­ra­dan top­la­nan mad­de­le­rin de­ğiş­ti­ril­me­si, bun­lar ya­pı­lır­ken de bil­di­ği­niz gi­bi, ço­ğun­luk­la ara­ya ba­zı mad­de­le­rin so­kuş­tu­ru­lu­ver­me­si için or­ta­ya atı­lan bir yön­tem. Bu, hiç­bir şe­kil­de Par­la­men­to man­tı­ğıy­la bağ­daş­ma­yan, hu­kuk, ya­sa­ma man­tı­ğıy­la bağ­daş­ma­yan bir yak­la­şım.

Ta­bii bu doğ­rul­tu­da, iki say­fa­lık, mad­de­yi tü­müy­le de­ğiş­ti­ren öner­ge­ler, ani­den ek­le­nen mad­de­ler, bun­lar Par­la­men­to­nun ve Par­la­men­to ko­mis­yon­la­rı­nın ça­lış­ma man­tı­ğı­nı dış­la­mak ama­cıy­la ya­pıl­mış, doğ­ru­dan doğ­ru­ya otok­ra­tik bir ka­fay­la ya­pıl­mış, be­nim de­di­ğim doğ­ru­dur zih­ni­ye­tiy­le ya­pıl­mış ya da bu böy­le em­re­dil­di, bu­nu da ge­çi­re­ce­ğiz an­la­yı­şıy­la ya­pıl­mış ve de­di­ğim gi­bi, ka­tı­lım­cı de­mok­ra­siy­le, Par­la­men­to ko­mis­yon­la­rı­nın ça­lış­ma man­tı­ğıy­la hiç uy­ma­yan yak­la­şım­lar. Bu ya­kış­mı­yor; da­ha ön­ce de ya­kış­ma­dı, bun­dan son­ra ya­pıl­dı­ğı za­man da ya­kış­ma­ya­cak.

Şim­di, ko­mis­yo­na bir mad­de­yi ge­tir­me­nin ya da bir ko­nu­da tar­tış­ma aç­ma­nın, bu­nu ge­ti­ren, uy­gu­la­ma­ya ko­ya­cak ki­şi­le­re de kuş­ku­suz fay­da­la­rı var. Gün olur gö­zü­nüz­den ka­çan bir ha­ta, gün olur bir ek­si­ği­niz or­ta­ya çı­kar, gün olur da­ha iyi bir ya­sa­ma fa­ali­ye­ti yap­mış ol­ma şan­sı­nı­zı ya­ka­la­mış olur­su­nuz, bu­nun so­nun­da, bu­nun kre­di­si de yi­ne si­ze çı­kar, ama yan­lış ya­pı­yor­sa­nız da, bel­ki yan­lış­tan dön­me şan­sı­nı da bul­muş olur­su­nuz. Şim­di, ko­mis­yon­la­rın gö­re­vi bu­dur. Za­ten, bu­ra­da ya­pı­lan bir­çok tar­tış­ma­nın as­lın­da ko­mis­yon­lar­da bi­ti­ril­miş ol­ma­sı la­zım. Ya­ni, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı bir ya­sa eğer bu Mec­li­se gel­me­miş ol­sa, o za­man, bu kür­sü­den gün­ler­ce de­vam eden, bu son iki dö­nem­dir ya da son AKP ik­ti­da­rı sü­re­sin­ce bu Mec­li­si gün­ler­ce, haf­ta­lar­ca iş­gal eden Ana­ya­sa'ya uy­gun­suz­luk tar­tış­ma­la­rı­nın hiç­bi­ri­si­nin ol­ma­ma­sı­na yol aça­bi­lir­di. As­lın­da, Ana­ya­sa'ya uy­gun ol­ma­dı­ğı, da­ha Ko­mis­yo­na bi­le gel­me­den ön­ce il­gi­li ba­kan­lık­la­rın hu­kuk da­ire­le­rin­de or­ta­ya atı­lıp, ora­lar­da en­gel­len­me­si ge­re­kir­di. Ama, biz, bü­tün bun­la­rı yok edi­yo­ruz. Bü­tün bun­la­rı yok sa­yı­yo­ruz. Ko­mis­yon­la­rı yok sa­yı­yo­ruz. Tar­tış­ma or­ta­mı­nı yok sa­yı­yo­ruz. Bu, çok ti­pik bir otok­ra­tik, dog­ma­tik ka­fa ve an­la­yı­şı or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Ta­bii, üzün­tü ve­ri­ci­dir. Ne ka­dar söy­ler­sek söy­le­ye­lim, çok faz­la, ik­ti­dar ta­ra­fın­dan al­gı­lan­ma­ya­ca­ğı­nı da ga­yet cid­di bil­di­ği­miz bir ko­nu­dur.

Şim­di, bir cid­di­yet­siz­lik­tir gi­di­yor. Sağ­lık­la il­gi­li çok önem­li bir ya­sa, üç haf­ta­dır Mec­lis­te gö­rü­şü­lü­yor. Sağ­lık Ba­ka­nı, ca­nı is­ter­se bu­ra­da, ca­nı is­te­mez­se bu­ra­da de­ğil. Sağ­lık Ba­ka­nı, fın­dık için ko­nuş­mak üze­re eli­ne ve­ri­len met­ni oku­mak için kür­sü­ye ge­li­yor, ama, sağ­lık ya­sa­sıy­la il­gi­li ken­di­si­ne yö­nel­ti­len so­ru­la­rı ya­nıt­la­mak için aran­dı­ğı za­man, onun kol­tu­ğun­da ya "so­ru­la­ra ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğim" di­yen Millî Eği­tim Ba­ka­nı var ya da "Ben bu so­ru­la­ra ce­vap ve­re­mem" di­yen Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı var. Bu, iç açı­cı bir du­rum de­ğil­dir. Ba­na gö­re, bir hükûme­tin, bir ba­ka­nın içi­ne düş­me­me­si ge­re­ken bir du­rum­dur.

Dün, bu­na ila­ve­ten çok da­ha ağır bir tab­lo ya­şa­dık. Bu­nun için, bu ya­şa­nan ola­yı, ben, bu Par­la­men­to­nun bir üye­si ola­rak ve Türk mil­le­ti­nin de bir ev­la­dı ola­rak, ken­di­me de ha­ka­ret say­dı­ğım için, di­le ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, dün ak­şam, bi­li­yor­su­nuz, Mec­lis, bu­ra­da ol­ma­yan otuz beş-kırk ta­ne AKP mil­let­ve­ki­li ye­ri­ne sah­te pu­su­la­la­rın Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­na gön­de­ril­miş ol­ma­sı­nın tes­pit edil­me­si üze­ri­ne ka­pa­tıl­dı. Ya­ni, il­ko­kul ço­cuk­la­rı­nın yap­tı­ğı­na ben­zer bir­ta­kım sah­te pu­su­la­lar çek­me­ce­ler­den çı­ka­rıl­dı, il­gi­li mil­let­ve­kil­le­ri gö­rev­le­ri­nin ba­şın­da, ya­ni, Mec­lis­te ol­ma­la­rı ge­re­kir­ken Fe­ner­bah­çe ma­çı­nı sey­ret­tik­le­ri için, ken­di­le­ri­ni bu­ra­da sah­te pu­su­la­lar­la tem­sil et­tir­me­ye ça­lış­tı­lar ve Mec­lis ka­pan­mak zo­run­da kal­dı bu tes­pi­tin ya­pıl­mış ol­ma­sı üze­ri­ne. Ba­na gö­re, bu, utanç ve­ri­ci bir du­rum­dur. Şim­di, bu mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ço­cuk­la­rı ken­di­le­ri­ne sah­te ra­por ge­ti­rir­ler­se ya da bu mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ço­cuk­la­rı kar­ne­le­rin­de­ki not­la­rı­nı de­ğiş­ti­rip de ge­ti­rir­ler­se, aca­ba, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın on­la­ra "yav­rum, sen ne ya­pı­yor­sun, bu yap­tı­ğın yan­lış­tır" di­ye­bil­me hak­kı ola­cak mı, ol­ma­ya­cak mı? Bu­nu, hu­zu­ru­nuz­da, Türk mil­le­ti­nin tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum. Bu, son de­re­ce cid­di bir mo­ral dü­şük­lü­ğü­nü, son de­re­ce cid­di bir Par­la­men­to cid­di­yet­siz­li­ği­ni or­ta­ya ko­yan bir an­la­yış­tır ve Par­la­men­to­yu sa­de­ce bir­ta­kım men­fa­at­le­rin ve sa­de­ce bir­ta­kım mad­di he­sap­la­rın ya­pıl­dı­ğı, mo­ral de­ğer­le­ri­nin ih­mal edil­di­ği, yok sa­yıl­dı­ğı bir ku­rum hâli­ne dü­şür­müş­tür. Bun­dan utanç du­yu­yo­rum -tek­rar edi­yo­rum- ken­di­me ya­pıl­mış bir ha­ka­ret sa­yı­yo­rum ve bir ke­re da­ha oluş­ma­ma­sı için, ar­ka­daş­la­rı­ma dü­şün­ce­le­ri­mi ilet­mek is­ti­yo­rum.

Ta­bii, Sa­yın Ba­kan bu­gün gel­di­ler, de­min ken­di­si­ne ilet­tik­le­ri­mi söy­le­dim.

Şim­di, bir de, bir ko­nu­yu da­ha eleş­tir­mek is­ti­yo­rum, Sa­yın Ba­kan bu­ra­day­ken eleş­tir­miş ol­mak da işi­me ge­li­yor, hiç ol­maz­sa ye­ri­ne gi­der. Bu ya­sa üç haf­ta­dır gö­rü­şü­lür­ken, bu sü­reç bo­yun­ca, hep, bir baş­ka uy­gu­la­ma­yı da iz­le­me ola­na­ğı bul­duk. Tıp­kı, fın­dık­ta­ki söy­le­ye­ce­ği ifa­de­ler ken­di­si­ne ya­zı­lıp eli­ne ve­ril­di­ği gi­bi ya da Sa­yın Ba­ka­nın oku­ma­sı için ken­di­si­ne ile­til­di­ği gi­bi -ki, ol­du­ğu gi­bi- bir­çok AKP söz­cü­le­ri­nin, mu­ha­le­fe­tin şah­sı adı­na söz al­ma imkânı­nı elin­den al­mak ama­cıy­la, ken­di mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan dol­du­rul­du­ğu ki­şi­sel söz ta­lep­le­rin­de, hep, ko­nu­dan çok faz­la ha­ber­dar ol­ma­dı­ğı an­la­şı­lan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bir­ta­kım me­tin­le­ri oku­duk­la­rı­nı gör­dük.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Mu­ha­le­fet ay­nı­sı­nı yap­mı­yor mu?

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Bi­zim, bu ko­nu­da, he­le he­le sağ­lık ko­nu­sun­da, di­ğer ko­nu­lar­da ol­du­ğu gi­bi, son de­re­ce yet­kin ve ak­lı ba­şın­da söy­lem­ler içe­ri­sin­de ol­du­ğu­mu­zu bi­li­yor­su­nuz. Bu ko­nu­da hiç­bir şey söy­le­me hak­kı­nız yok.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Ge­nel an­lam­da söy­le­dim.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Ama, bu­ra­da üç haf­ta bo­yun­ca bir­ta­kım kâğıt­la­rı oku­yan ba­zı AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın cid­di bir de­zen­for­mas­yon, ya­ni, top­lu­mu yan­lış bil­gi­len­dir­me ça­ba­sı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu Türk hal­kı, sağ­lık ça­lı­şan­la­rı ve bu…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Neş­şar, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bu­nu çok net bir şe­kil­de Türk hal­kı gör­dü.

Şu­nu or­ta­ya koy­ma­mız la­zım: De­zen­for­mas­yon­la top­lum­la­rı bel­li bir nok­ta­ya ka­dar yön­len­di­ri­le­bi­lir­si­niz, top­lum­lar bel­li bir nok­ta­ya ka­dar yan­lış bil­gi­len­dir­me­nin et­ki­si al­tın­da ka­la­bi­lir­ler. Bu bir yön­tem­dir, bu yön­tem uy­gu­la­nır, fa­kat, bu de­zen­for­mas­yo­nun et­ki­si, top­lu­mun olay­la­rı al­gı­la­dı­ğı an­dan iti­ba­ren bi­ter. Onun için, son üç haf­ta­dır sağ­lık­la il­gi­li bu ya­sa et­ra­fın­da ya­pı­lan de­zen­for­mas­yo­nun (yan­lış bil­gi­len­dir­me­nin) bir işe ya­ra­ma­dı­ğı­nı da en son bu­ra­da di­le ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Çok ya­kın­dan ta­kip edil­di­ği­ni bi­li­yo­rum bu ya­sa­nın. So­nuç­la­rı iti­ba­rıy­la da top­lu­ma bir şey ge­tir­me­ye­ce­ği­ni, tıp­kı sağ­lık­ta dö­nü­şüm, tıp­kı ec­za­ne­ler­den her­ke­sin ya­rar­lan­ma­sı ya da tıp­kı, di­ğer ai­le he­kim­li­ği ko­nu­sun­da ol­du­ğu gi­bi, gös­te­ri­len­le ya­pı­la­nın ay­nı ol­ma­dı­ğı­nı va­tan­daş bi­li­yor, me­rak et­me­yin.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Uzay­da mı ya­şı­yor­sun?

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sen gez­mi­yor mu­sun ho­cam so­kak­ta ya?

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Şim­di, siz bu­ra­da, ec­za­ne­le­re pa­ra­la­rı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Neş­şar, te­şek­kür edi­yo­rum.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dört se­ne­dir bu­ra­da ne söy­lü­yo­rum? İk­ti­dar, mu­ha­le­fet de­me­den, ge­rek­ti­ğin­de hal­kın le­hi­ne ola­bi­le­cek ya­sa­la­rı bir­lik­te tar­tı­şa­lım, bu­ra­ya ge­ti­re­lim di­ye söy­lü­yor­dum. Ama, ne­den ise ya­sa­lar çok ça­buk çı­kar­mak için ek­sik­ler­le ge­li­yor. İş­te, bu ek­sik­ler­den bir ta­ne­si de bu­gün bu­ra­ya ge­len ek mad­de, ye­ni­den akıl­la­rı ba­şı­na gel­di­ği için bu­ra­da. Ora­ya im­za at­tım ve bu­ra­da­yım şim­di. Ni­ye? Doğ­ru. Doğ­ru­ya yan­lış mı di­ye­ce­ğim ben?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Bra­vo!

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Na­sıl doğ­ru? Ça­kı­lı per­so­ne­lin ta­yin­le­rin­de ne ol­du? "Hiç­bir ye­re ır­ga­na­maz­sın" de­nil­di. Pu­an­la­rı­na gö­re ta­yin ya­pıl­dı, An­ka­ra 100 pu­an­sa, farz ede­lim Si­irt'in bir kö­yün­de pu­an 60'a düş­tü, 70'e düş­tü. Ora­lar boş ol­du­ğu için, farz ede­lim ar­ka­daş­lar ora­ya git­ti. Ee, şim­di tek­rar bu nak­li baş­la­dı­ğın­da, o Do­ğu'da ça­lı­şan, imkânla­rı kıt olan hiç­bir ar­ka­da­şı­mın mer­kez­le­re gel­me­si ola­sı­lı­ğı yok. Bu hak­sız­lı­ğı gi­der­mek için ne ol­du? De­dik ki: Efen­dim, hiz­met pu­anı­nın esas alın­ma­sı hu­su­sun­da bir mad­de ek­le­ye­lim. Evet, ça­lış­ma şart­la­rı­na gö­re ge­rek­ti­ğin­de ora­da­ki al­dı­ğı, ça­lış­tı­ğı yer­den, An­ka­ra'dan, da­ha ev­vel, da­ha iyi bir ye­re o dok­to­ru­mun ve o per­so­ne­li­min hak­kı var­dır. İş­te onun için ben, hem Ko­mis­yon­da "evet" de­dim hem de öner­ge­yi ver­dim

De­mek ki, Sa­yın İk­ti­dar, doğ­ru olan da iş­le­nir­se, doğ­ru­da bir­le­şi­le­bi­le­cek. "Ben yap­tım" yok… "Ben yap­tım" yok… 

Şim­di, Sa­yın Ba­kan, ar­ka­daş­la­rım bir öne­ri ver­di, mu­ha­le­fet par­ti­si. Ne de­di 11'in­ci mad­de­de? Ken­di­si, eşi ve ço­cuk­la­rı­nın sağ­lık ra­po­ru alı­na­rak du­rum­la­rı­nı be­lirt­ti­ğin­de, tes­pit edi­len, ra­hat­sız­lık­la­rın bu­lun­du­ğu tes­pit edil­di­ğin­de "Te­da­vi imkânla­rı ol­ma­yan yer­den te­da­vi imkânla­rı olan bir ye­re nak­le­dil­me­si, ai­le du­ru­mun­dan" de­nil­di­ğin­de, bu­ra­da ne ek­sik var­dı da bu­ra­dan red­de­dil­di bu da? Ya­ni, bu­ra­dan bu ek­sik­li­ği söy­ler mi­si­niz ba­na?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ra­por ko­lay­ca alı­nı­yor Ho­cam?

MUZ­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sen gel de Nu­mu­ne Has­ta­ne­sin­den bir ra­por al da gö­re­yim se­ni, ko­lay­sa öy­le. O çok ko­lay öy­le de­mek, ama, düş­tü­ğün­de gö­rü­rüz. Öy­le şey yok, dok­tor­la­rı bu­ra­dan ka­ra­la­ma, otur­du­ğun yer­den. Ayıp! Yan­lış­tır, şık de­ğil…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Çek fır­ça­yı ağa­bey, çek fır­ça­yı! 

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ra­po­ru ve­ri­le­re da­yan­dı­ra­lım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı, lüt­fen…

MUZ­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, onun için, bu da yan­lış­tır Sa­yın Ba­kan, bu da yan­lış­tır. Ben, bu­gü­ne ka­dar hep söy­lü­yo­rum, doğ­ru­lar­da bir­le­şe­ce­ğiz, yan­lı­şa da yan­lış di­ye­ce­ğiz. İş­te, bu yap­tı­ğı­nız, bu­nu red­det­me­niz, Sa­yın Ba­kan, yan­lış­tır… Yan­lış­tır… O mağ­du­ri­ye­te bu­gün siz düş­me­ye­bi­lir­si­niz, ama, ya­rın ço­lu­ğu­nu­zun ço­cu­ğu­nu­zun, ak­ra­ba­la­rı­nı­zın bi­ri­nin düş­me­ye­ce­ği­ni ne­re­den ga­ran­ti edi­yor­su­nuz? Eğer öy­le bir şey var­sa, da­ima şu­nu unut­ma­yı­nız: Ya­sa­lar ya­pı­lır­ken de bu­gü­ne gö­re de­ğil, "ben ol­say­dım na­sıl olur" di­ye dü­şü­ne­bi­lir­se­niz eğer, çok şe­yi da­ha çok ra­hat­ça hal­le­de­bi­lir­si­niz. Onun için bu­nun da yan­lış ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum.

Şim­di, bir ar­ka­da­şım kalk­tı, bu­ra­da, sa­yın ik­ti­dar söz­cü­sü İs­ma­il Soy­lu Bey ko­nuş­ma­sın­da, na­ren­ci­ye çift­çi­le­ri­nin o ka­dar mut­lu ol­du­ğu­nu söy­le­di ki, aca­ba de­dim, ben de şa­şır­dım, aca­ba ben bu ül­ke­de yok mu­yum di­ye, ken­di ken­di­me ben bu­ra­da ya­şa­mı­yor mu­yum aca­ba di­ye dü­şün­me­ye baş­la­dım. Ne ka­dar mem­nun­muş çift­çi ik­ti­dar­dan da be­nim hiç ha­be­rim yok­muş, hiç an­la­ma­dım. Her şe­yi­ni pa­zar­da sat­mış, de­ğe­riy­le sat­mış, çü­rüt­me­miş, do­ma­te­si­ni, man­da­li­na­sı­nı, por­ta­ka­lı­nı, li­mo­nu­nu ga­yet gü­zel sat­mış da bu­nu ben mi gör­me­dim, onu bi­le­mi­yo­rum, ama, be­nim bir gör­dü­ğüm yer var. Fın­dık üre­ti­ci­le­ri­ne ba­kı­yo­rum, fın­dık üre­ti­ci­le­ri­ni bi­li­yo­rum, çay üre­ti­ci­le­ri­ni bi­li­yo­rum. On­la­rın du­rum­la­rı­nın na­sıl ol­du­ğu­nu çok iyi bi­len bir ada­mım, ama, bak, on­lar da pe­ri­şan, on­lar da tüc­ca­ra mı fın­dık ve­re­cek­le­ri­ni şa­şır­dı­lar, FİS­KO­BİR­LİK'e mi ve­re­ce­ği­ni şa­şır­dı­lar, TMO'ya mı ve­re­ce­ği­ni şa­şır­dı­lar.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, lüt­fen, mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şur mu­su­nuz.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ko­nu­şu­yo­rum… Bun­lar… Ül­ke için ko­nu­şu­yo­rum…

Şim­di, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ba­zen doğ­ru­lar ada­mı in­ci­tir, yan­lış yo­la sap­tı­rır, ama, doğ­ru doğ­ru­dur, baş­ka tür­lü­sü yok­tur. Onun için, her şe­yi toz pem­be gös­ter­mek şık da de­ğil­dir.

Ai­le he­kim­li­ğin­den söy­lü­yo­rum Sa­yın Ba­kan. Şim­di, bir ai­le he­ki­mi­ne şey ve­ril­miş, şu ka­dar has­ta ba­ka­cak­sın, me­se­la 4 bin has­ta ba­ka­cak­sın de­nil­miş, maa­şın da bu ola­cak. Eğer bu­nun yüz­de 20'si­ni sevk eder­sen, da­ha aşa­ğı­sı­nı, se­nin maa­şın­dan dü­şe­ce­ğim de­miş. Şim­di, va­tan­daş da ge­li­yor, di­yor ki, be­nim şöy­le şöy­le bir der­dim var ey pra­tis­yen ar­ka­da­şım, ey ai­le he­ki­mi ar­ka­da­şım, se­nin be­ni bu­ra­da te­da­vi et­me imkânın yok. Be­ni, cer­ra­hi uz­ma­nı­na, üro­lo­ji uz­ma­nı­na, ka­dın-do­ğum uz­ma­nı­na gön­der­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­sin. Dok­tor di­yor ki: "Ya­pa­mam." "Ni­ye ya­pa­mı­yor­sun?" "Ol­maz, ben ba­ka­rım." di­yor. Ama sen ba­kar­sın da, ku­su­ra bak­ma ama, gö­zün­le ba­kar­sın, bir cer­ra­hın ya­pa­ca­ğı işi ya­pa­maz­sın.

Şim­di, bu­nu sevk et­se dok­tor, maa­şın­dan ola­cak, sevk et­me­se has­ta mağ­dur ola­cak. Pe­ki, ara­da ki­me olu­yor şim­di? İki ara­da ka­lan yi­ne has­ta. Bu­na bir ça­re bu­lun Sa­yın Ba­kan. Bu da yan­lış. De­mek ki, uy­gu­la­ma­lar­la, siz yan­lı­şı uy­gu­lan­dık­ça gö­re­bi­li­yor­su­nuz, ba­ğış­la­yın, hep de siz­de de­ğil ka­ba­hat. Ya­sa­yı ha­zır­lar­ken, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, ge­tir­dik­le­ri ya­sa­yı ça­la­ça­buk ko­mis­yon­lar­dan ge­çi­rip bir Mec­lis gün­de­mi­ne in­dir­mek için her tür­lü gay­ret sarf edi­lir­se ta­bii böy­le çı­kar ya­sa­lar. Ya­sa­lar böy­le çık­tı­ğın­da da ek­sik­lik­ler da­ha çok gö­rü­lür.

Ben ya­sa ha­zır­la­nır­ken ko­mis­yon­lar­da iyi­ce in­ce­len­me­si­ni is­ti­yo­rum, araş­tı­rıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Ya­sa­la­rın bu­ra­ya gel­me­den ev­vel, on gün ev­ve­lin­den, on beş gün ev­ve­lin­den mil­let­ve­kil­le­ri­ne gön­de­ril­me­si­ni is­ti­yo­rum. On­lar da ders­le­ri­ne ça­lı­şa­rak bu kür­sü­ye çık­sın­lar, gör­sün­ler, bi­ha­ber ol­ma­sın­lar. Ka­nu­nu, ne ko­şul­du­ğu­nu ne ya­pı­la­ca­ğı­nı bil­me­den par­mak kal­dır­ma­sın hiç­bir ar­ka­da­şım di­yo­rum ve bu te­men­ni­ler­le he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Hoş­ça ka­lı­nız. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Üç haf­ta­dan be­ri gö­rüş­tü­ğü­müz ve hâlâ bi­ti­re­me­di­ği­miz bir ka­nun ta­sa­rı­sı­nı gö­rü­şü­yo­ruz ve bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın da bu bö­lü­mün­de ye­ni bir ek mad­de kar­şı­mı­za gel­di, ama, ben he­men şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ki, bu ka­dar önem­li ol­du­ğu Sa­yın Ba­kan ve Ko­mis­yon Baş­ka­nı ta­ra­fın­dan söy­le­ni­len ve on­lar­ca kez zik­re­di­len bir me­se­le­de, AK Par­ti sı­ra­la­rı­nın böy­le ol­ma­sı­nı, ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­ma­sı­nı, he­le, dün ak­şam he­pi­mi­zin yü­re­ği­ni sız­la­tan ve Mec­lis­te ol­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni he­pi­mi­zin ka­bul et­ti­ği bir yan­lış uy­gu­la­ma­yı bu­ra­da gör­müş ol­mam­dan do­la­yı ak­lı­ma şöy­le bir so­ru ge­li­yor ki, AK Par­ti­li­ler bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın herhâlde bu­ra­dan geç­me­si­ni is­te­mi­yor­lar. Be­nim şah­si inan­cım ve ka­na­atim o.

Şim­di, bu ka­nun­la il­gi­li ola­rak ka­fa­lar çok ka­rı­şık. Şim­di, dün Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız gel­di, bu­ra­da ifa­de et­ti­ler ki, ya­ban­cı dok­tor­lar ka­mu­da ça­lış­ma­ya­cak­lar. An­cak, bu be­yan üze­ri­ne dün ak­şam ba­zı te­le­viz­yon ka­nal­la­rın­da bu ha­ber ol­du, Sa­yın Baş­ba­ka­nın bu ko­nuy­la il­gi­li da­ha ön­ce yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma­la­rı ek­ra­na yan­sıt­tı­lar ve ora­da Sa­yın Baş­ba­kan, çok teh­ditkâr bir üs­lup­la, Türk dok­tor­la­rı­nı teh­dit ede­rek "Siz şöy­le yap­maz­sa­nız, böy­le yap­maz­sa­nız, biz de 100-150 do­la­ra dok­tor ge­ti­ri­riz, ça­lış­tı­rı­rız." şek­lin­de bir ifa­de­si, dün ak­şam te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­da tek­rar gös­te­ril­di.

Şim­di, bü­yük bir çe­liş­ki var or­ta­da. Ya­ni, bu dok­tor­la­rın ka­mu­da ça­lış­ma­ya­ca­ğı söy­le­ni­yor Ko­mis­yon Baş­ka­nı ta­ra­fın­dan, an­cak, Sa­yın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan bu­nun gün­de­me ge­ti­ri­li­şi çok fark­lı ol­du. Ön­ce­lik­le bu fark­lı­lı­ğın mut­la­ka, ka­fa­lar­da­ki, zi­hin­ler­de­ki so­ru işa­re­ti­nin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı la­zım ve ön­ce­lik­le Tür­ki­ye'de he­kim ih­ti­ya­cı var ise -var ol­du­ğu söy­le­ni­yor- bu­nun­la il­gi­li dört bu­çuk yıl­lık AK Par­ti ik­ti­da­rı dö­ne­min­de ne­ler ya­pıl­dı­ğı­nın da bu­ra­da or­ta­ya ko­nul­ma­sı la­zım. Kaç il­de ye­ni tıp fa­kül­te­si aç­tı­nız? Kaç fa­kül­te­yi ha­ya­ta ge­çir­di­niz? Si­zin dö­ne­mi­niz­de ne­re­ler­de ye­ni tıp fa­kül­te­le­ri açıl­dı? Var mı böy­le bir ic­ra­atı­nız? Var mı böy­le bir ça­lış­ma­nız? Ee, yok. Bu ko­nu­da bir ça­lış­ma yap­mı­yor­su­nuz, ama, yurt dı­şın­dan, özel sek­tör­de ça­lış­mak üze­re dok­tor ge­ti­re­ce­ği­ni­zi söy­lü­yor­su­nuz. Özel sek­tör­de dok­tor açı­ğı var mı ar­ka­daş­lar? Var mı?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Var!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Var mı? Var. Ta­mam, o za­man, siz, sağ­lı­ğa han­gi zih­ni­yet­le yak­laş­tı­ğı­nı­zı gös­te­ri­yor­su­nuz.

Bi­raz ön­ce, Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, bu­ra­da ifa­de et­ti­ler. Sa­yın Ha­tay Mil­let­ve­ki­li İs­ma­il Soy­lu'yu din­le­yin­ce, çok üzül­dü­ğü­nü, çok şa­şır­dı­ğı­nı söy­le­di Kur­tul­mu­şoğ­lu. Şim­di, ül­kem adı­na bir şey­ler söy­le­ye­yim de­di. Ben de mü­sa­ade­niz olur­sa, Sa­yın Mec­lis Baş­ka­nı­mı­za, ül­kem adı­na bu nok­ta­da bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın İs­ma­il Soy­lu, üre­ti­ci adı­na bu­ra­da ko­nuş­ma yap­ma­dı. Din­le­yen­ler, he­pi­niz gör­dü­nüz, Sa­yın Soy­lu, san­ki bu işin ti­ca­re­ti­ni ya­pı­yor­muş­ça­sı­na, üre­ti­ci le­hi­ne ol­ma­yan bir ko­nuş­ma yap­tı. El­bet­te Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu da, el­bet­te bu­nu din­le­yen va­tan­daş­la­rı­mız da çok üzül­dü­ler ve kür­sü­de ko­nu­şur­ken "Siz kay­ma­kam­sı­nız, so­ğan­dan, pa­ta­tes­ten, na­ren­ci­ye­den ne an­lar­sı­nız?" de­di. Ben an­la­mam, ola­bi­lir, ama, ben, bu işin ko­mis­yo­nun­dan an­la­mam, ko­mis­yo­nun­dan an­la­mam ben. Ama, üre­ti­ci de­di­niz mi, ben ora­da va­rım, üre­ti­ci­nin di­lin­den an­la­rım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Üre­ti­ci­nin nab­zı­nı çok iyi tu­ta­rım. Üre­ti­ci­nin…

BAŞ­KAN - Mad­de­ye gi­re­lim lüt­fen Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu'na mü­sa­ma­ha gös­ter­di­niz, bir iki cüm­ley­le…

Ben, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si olan böl­ge­le­re çok git­tim, Ada­na'ya on kez git­tim, Mer­sin'e, Ha­tay'a ye­di­şer, se­ki­zer kez git­tim. Ora­da ürün­ler ağaç­la­rın dal­la­rın­da du­ru­yor de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Şim­di çık­mış, tüc­car zih­ni­ye­tiy­le, tüc­car ağ­zıy­la, buğ­day 465 bin li­ray­mış şim­di! Ki­min elin­de buğ­day kal­dı? Var mı üre­ti­ci­nin elin­de bir ki­lo buğ­day? Pe­ki, üre­ti­ci­nin elin­de buğ­day ol­du­ğun­da buğ­day ka­ça sa­tıl­dı Tür­ki­ye'de? Şim­di ge­li­yor­su­nuz, tüc­car zih­ni­ye­tiy­le, tüc­car man­tı­ğıy­la, "buğ­day 465 bin." Si­zin eli­niz­de var, tüc­ca­rın elin­de var şu an­da buğ­day, tüc­ca­rın elin­de var na­ren­ci­ye, tüc­ca­rın elin­de var so­ğan, üre­ti­ci­nin elin­de kal­ma­dı, kal­ma­dı…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sağ­lı­ğı ko­nuş sen!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sağ­lı­ğı da ko­nu­şa­ca­ğım.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, sağ­lı­ğı ko­nuş­sun.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, va­tan­da­şın bun­dan do­la­yı sağ­lı­ğı bo­zul­du. Bak, sağ­lı­ğı bo­zul­du.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Se­nin sağ­lı­ğın bo­zul­du!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Va­tan­da­şın, üre­ti­ci­nin sağ­lı­ğı bo­zuk, pe­ri­şan va­zi­yet­te.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sağ­lı­ğı­na dik­kat et,  sağ­lı­ğı­na!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Onun için, bu ka­nu­nu gö­rü­şür­ken üre­ti­ci­nin sağ­lı­ğı­nı da göz önü­ne al­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Siz, gi­din hal­kın ara­sı­na…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sen sağ­lı­ğı­na dik­kat et!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­lim, 100 bin ki­şi Ma­ni­sa Mey­da­nı'nda ni­ye top­lan­dı?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen, to­par­la­yı­nız ve mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şu­nuz.

Bu­yu­run.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ne 100 bin ki­şi­si? Bun­lar hep pa­lav­ra! Dur­ma­dan atı­yor­sun! Atı­yor­sun!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben onun te­le­viz­yon gö­rün­tü­le­ri­ni, ka­set­le­ri­ni si­ze tak­dim ede­yim.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ben bi­li­yo­rum. At­ma, at­ma!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ma­ni­sa Mey­da­nı'nda ne ka­dar in­san top­lan­mış, Or­du Mey­da­nı'nda ne ka­dar in­san top­lan­mış…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sağ­lı­ğı­na dik­kat et!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bun­lar, hep ger­çek çift­çi, üre­ti­ci; tüc­car de­ğil on­lar, ko­mis­yon­cu de­ğil ora­ya top­la­nan­lar…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - At­ma, at­ma!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …halk, köy­lü, çift­çi, ürü­nü pa­ra et­me­yen in­san­lar. Ma­ni­sa­lı­lar si­zi gö­rü­yor­sa şu an­da…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sağ­lı­ğı­na dik­kat et…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Si­zi gö­rü­yor­sa Ma­ni­sa­lı­lar…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …çift­çi­ler, köy­lü­ler, si­zin­le il­gi­li de­ğer­len­dir­me de ya­pa­cak­lar.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Boş ko­nuş­ma! Boş ko­nuş­ma!

BAŞ­KAN - Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­yın lüt­fen.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, bir öner­ge gel­di, ye­ni bir mad­de ih­da­sı söz ko­nu­su. Biz is­ti­yo­ruz ki, böy­le öner­ge­ler gel­di­ğin­de, Sa­yın Mec­lis Baş­ka­nı­mız, bir beş on da­ki­ka, ya­rım sa­at, bu öner­ge ne­dir, ne de­ğil­dir, ne ge­ti­ri­yor, ne gö­tü­rü­yor, bu­nun üze­rin­de bir dü­şü­ne­lim, bir araş­tı­ra­lım, bir ça­lı­şa­lım, bir in­ce­le­ye­lim. 

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ge­rek yok se­nin in­ce­le­me­ne!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di gel­di, ek mad­de, zor­luk­la ora­dan bul­dum ge­tir­dim, oku­ma­ya ça­lış­tım, in­ce­le­me­ye ça­lış­tım. Ya­ni, bun­la­rı, bi­raz da­ha sağ­lık­lı ol­sun… Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu des­tek­le­di­ği­ni ifa­de et­ti, ga­yet gü­zel, ama, ya­par­ken bun­la­rı, ne olur… Ba­kı­nız, bu ka­nu­nu biz üç haf­ta­dır gö­rü­şü­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Mad­dey­le il­gi­li ko­nuş!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür edi­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben te­şek­kür edi­yo­rum. Sağ olun.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Sa­mi Tan­doğ­du, Or­du Mil­let­ve­ki­li. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, ta­bii, Sa­yın Ba­ka­nı­mı da se­lam­la­ya­ca­ğım, ama, Sa­yın Ba­ka­nı­mın gö­re­vi­ni ya­pan Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nı, Sa­na­yi Ba­ka­nı­nı, İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nı ve Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı­mı se­lam­la­dık­tan son­ra Sağ­lık Ba­ka­nı­nı se­lam­lı­yo­rum. Ati­na'dan,  Kıb­rıs'tan bi­ze se­lam­la­rı­nı da ge­tir­miş­tir herhâlde! Çün­kü, 2002 yı­lın­dan bu ya­na yap­tı­ğı hiz­met­le­ri­ni an­la­tır­ken "ne­re­den ne­re­ye gel­dik" der­ken "be­nim za­ma­nım­da, bü­tün has­ta­ne­ler­de ve özel te­şeb­büs­ler­de rad­yo­lo­ji kli­nik­le­ri­nin ruh­sat­la­rı ta­mam­lan­mış­tır yüz­de 74 ile yüz­de 83 ara­sın­da, yüz­de 84 ara­sın­da" de­di. Ben, Atom Ener­ji­si Ku­ru­mun­dan, Tür­ki­ye'de­ki resmî üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri de dâhil, dev­let has­ta­ne­le­ri de dâhil, kim­le­re ruh­sat ver­dik­le­ri­ni araş­tır­dım; ri­ca et­tim ken­di­le­rin­den, özel te­şeb­büs­te­ki rad­yo­lo­ji kli­nik­le­ri­nin ve özel te­şeb­büs­te­ki ve resmî ku­ru­luş­lar­da­ki rad­yo­te­ra­pi mer­kez­le­rin­den han­gi­le­ri­nin ruh­sat­lı ol­duk­la­rı­nı araş­tır­dım, in­ce­le­dik. Ne­ti­ce, hiç, Sa­yın Ba­ka­nın de­di­ği gi­bi de­ğil, Sa­yın Ba­ka­nın ver­di­ği ra­kam­lar­la ala­ka­lı de­ğil; özel la­bo­ra­tu­var­lar­da yüz­de 50 ruh­sat­lı, yüz­de 50 ruh­sat­sız, resmîler­de yüz­de 40 ruh­sat­lı.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, dün ak­şam Mec­lis­te ya­şa­nan dra­mı ar­ka­daş­la­rı­mız bu­ra­da ga­yet gü­zel bir şe­kil­de açık­la­dı­lar, ben o ko­nu­ya gir­mek is­te­mi­yo­rum. Ne­den her şey yan­lış söy­le­ni­yor, yan­lış an­la­tı­lı­yor? Ya­ni, baş­ka ke­li­me kul­lan­ma­ya da si­ya­si ah­la­kım ve ken­di ah­la­kım el­ver­mi­yor. Lüt­fen, bu­ra­da ko­nu­şu­la­cak­sa, doğ­ru şey­ler ko­nu­şul­sun ve doğ­ru şey­ler an­la­tıl­sın.

Şim­di, bir rad­yo­lo­ji uz­ma­nı ola­rak, bir kan­ser mü­te­has­sı­sı ola­rak, rad­yo­lo­ji tek­nis­yen­le­ri­nin du­rum­la­rı­nı bu­ra­da di­le ge­ti­rir­ken yü­re­ğim par­ça­la­nı­yor. Ben şim­di Sa­yın Ba­ka­nı­ma so­ru­yo­rum: Şim­di, bu­ra­da bir rönt­gen ci­ha­zı dü­şü­nün. Bu­ra­da bir ak­ci­ğer fil­mi çe­ke­cek­si­niz. Bu rönt­gen ci­ha­zın­dan çı­kan rad­yas­yon mik­ta­rıy­la has­ta­ya gi­den rad­yas­yon mik­ta­rı ara­sın­da fark var, bu, do­zi­met­re­de çık­maz, bu çok önem­li bir ko­nu­dur. Ben Al­man­ya'da -rad­yo­lo­ji ih­ti­sa­sı­mı bi­tir­dik­ten son­ra- has­ta­ne­ye git­ti­ğim­de -30x40'lık ka­set­ler var­dır biz­de bel film­le­ri çek­mek için- ora­ya git­ti­ğim­de 40x50'lik ka­set­ler var. Bun­lar ne­ye ya­rı­yor de­di­ğim­de, ba­na de­di­ler ki: "Her il­ko­ku­la baş­la­yan ço­cuk­ta biz skol­yoz tet­ki­ki ya­pı­yo­ruz, ya­ni, bel ke­mik­le­rin­de bir eğ­ri­lik olup ol­ma­dı­ğı­nı araş­tı­ran ka­set­ler­dir bun­lar." Ar­ka­daş­lar, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, oku­la ye­ni baş­la­yan ço­cuk­la­rı­mı­zın bu skol­yoz tet­ki­ki­ni ya­pa­cak ka­set­le­ri da­ha has­ta­ne­ler­de bu­lun­dur­mu­yor. Bu çok önem­li bir ko­nu. O yav­ru­la­rı­mı­zın iki bük­lüm ol­ma­la­rı­nı or­ta­dan kal­dı­ra­cak olan bu ka­set­le­ri bir an ev­vel o has­ta­ne­ler­de bu­lun­dur­ma­sı­nı ken­di­sin­den bu­ra­da has­sa­ten ri­ca edi­yo­rum. Şu an­da ben, iki gün ev­vel Fat­sa'dan ge­len on al­tı ya­şın­da bir kız ço­cu­ğu­nu, sağ ol­sun, SSK Dış­ka­pı Has­ta­ne­sin­de Doç. Dr. Ser­dar Bey'e ame­li­yat et­tir­dim. Bu­nun gi­bi da­ha çok va­ka­lar var.

Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken şey­le­ri yap­ma­yan Sağ­lık Ba­ka­nı bu­ra­ya çı­kı­yor, aşı­da­ki ha­re­ket­le­ri­ni an­la­tı­yor. Aşı!.. Tü­ber­kü­loz aşı­sı, kı­za­mık aşı­sı ve sağ­lık hiz­me­ti bi­ti­yor! Sağ­lık ev­le­rin­den bah­se­di­yor­su­nuz. Bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­met­le­ri­ni hal­let­me­den has­ta­ne­de­ki yı­ğın­tı­la­rı kay­be­de­mez­si­niz di­yo­rum, o sağ­lık ocak­la­rı­nı gü­ven ve­ren bir hâle ge­tir­me­niz la­zım di­yo­ruz; hiç ol­maz­sa bir rönt­gen ci­ha­zı, hiç ol­maz­sa bir la­bo­ra­tu­var tet­ki­ki… Ama, Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ce­vap: "Biz, dok­tor­la­rın mu­aye­ne­le­ri­ni ya­pa­cak­la­rı oda­la­rı sağ­la­dık, oda sa­yı­sı­nı ar­tır­dık, am­bu­lans sa­yı­sı­nı ar­tır­dık." Ya­hu, kar­de­şim, am­bu­lans sa­yı­sı­nı ar­tı­rı­yor­sun, am­bu­lan­sın şo­fö­rü yok. Am­bu­lans ka­za ya­pı­yor, am­bu­lan­sı gö­tü­ren ki­şi­nin üze­ri­ne yı­kı­lı­yor mas­ra­fı, kas­ko­su yok. Ya­ni, sağ­lık hiz­me­tin­de ne yap­tı­ğı­nı lüt­fen şu­ra­da doğ­ru­la­rıy­la an­lat­ma­nı is­ti­yo­rum.

Şim­di, elim­de­ki not­la­ra bak­tı­ğım­da… Sa­yın Baş­ka­nı­mın ba­na za­man ve­re­ce­ği dü­şün­ce­siy­le… Ki, pek ver­mi­yor ama, bu­gün is­te­ye­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Ver­me­ye­ce­ğim Sa­yın Tan­doğ­du.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) -Di­yor­su­nuz ki: "Ul­tra­son­da ça­lı­şan rönt­gen mü­te­has­sı­sı rad­yas­yon al­mı­yor." Pe­ki, ul­tra­son ne­re­de ya­pı­lı­yor? Rad­yo­lo­ji kli­ni­ği­nin için­de ya­pı­lı­yor. Rad­yo­lo­ji kli­ni­ğin­de ul­tra­so­nu ya­pan dok­to­run gö­re­vi bit­ti­ğin­de ve­ya­hut da öbür dok­tor ol­ma­dı­ğı za­man, kal­kı­yor, to­mog­ra­fi­nin, rönt­ge­nin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tan­doğ­du, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Sa­yın Ba­ka­nım, eğer bu kol­tu­ğu­nuz­da…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Özel sek­tör­de ya­pı­yor­lar.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, özel te­şeb­bü­se it­me­nin özel­lik­le­ri­ni, ya­ni, sağ­lık hiz­me­ti­ni has­ta­ne­den, resmî ku­rum­dan alıp öze­le at­ma­nı­zı bir tür­lü an­la­mış de­ği­lim. Otuz beş yıl­lık dok­to­rum ve bu işi çö­ze­ce­ğim di­ye gel­dim. Bu, mem­le­ke­tim­de­ki çek­ti­ğim, Or­du'da­ki çek­ti­ğim fın­dık­ta­ki sı­kın­tı­yı, sağ­lık­ta­ki sı­kın­tı­yı çö­ze­ce­ğim di­ye bu mil­le­te söz ver­dim. Ba­kın, fın­dık ko­nu­su­nu söy­le­ye­mi­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Söy­le, söy­le…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Söy­le­ye­mi­yo­rum, çün­kü ar­tık o ka­dar yan­lış yön­len­di­ri­li­yor­su­nuz ki siz­ler, si­zi o ka­dar yan­lış yön­len­di­ri­yor­lar ki sağ­lık po­li­ti­ka­sın­da, ik­na et­mek de müm­kün ol­mu­yor. Bu­gün fın­dık 3 mil­yon li­ra. TMO'nun ki­min fın­dı­ğı­nı al­dı­ğı­nı her­kes bi­li­yor. TMO'nun ne şart­lar­da fın­dık al­dı­ğı­nı her­kes bi­li­yor. Lüt­fen, Al­lah'ını­zı se­ver­se­niz, ki­ta­bı­nı­zı se­ver­se­niz doğ­ru­yu ko­nu­şun. 8 mil­yon in­sa­nın mağ­du­ri­ye­ti­ni or­ta­dan kal­dır­mak için ne ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor­sa yap­ma­nız ge­rek­ti­ği­ni si­ze de­fa­lar­ca söy­lü­yo­rum. Bu in­san­la­rı mağ­dur et­ti­niz, bir ki­şi­ye mağ­dur et­ti­niz. Ya­ni, bu­ra­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tan­doğ­du.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­yim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­de­ce te­şek­kür için…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Bu ko­nuş­ma­ma, Sağ­lık Ba­ka­nı­mın, tek tek bü­tün mad­de­le­re de­ği­ne­rek, açık bir şe­kil­de açık­lık ge­tir­me­si -si­zi ya­nıl­ta­rak de­ğil- umu­duy­la he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ana­dol. Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­te­ye­cek­si­niz ga­li­ba, ama so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pa­ca­ğız biz.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Pe­şin, tak­sit yok biz­de.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Neş­şar bu­yu­run.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­nı bul­muş­ken… Şim­di, çok tar­tı­şıl­dı bu, Tür­ki­ye'de­ki dok­tor açı­ğı, ama, hep ya­ban­cı ül­ke­ler­de­ki dok­tor sa­yı­la­rı­nı ve­rir­ken Sa­yın Ba­kan, o ül­ke­ler­de­ki nü­fu­sa dü­şen has­ta­ne ya­ta­ğı­nı, has­ta ya­ta­ğı­nı, dok­tor ba­şı­na dü­şen yar­dım­cı per­so­nel sa­yı­sı­nı, dok­to­ra yıl­da baş­vu­ru sa­yı­sı­nı ve sağ­lı­ğa ay­rı­lan kay­na­ğı hiç söy­le­me­di. Do­la­yı­sıy­la, siz, bu­gün, has­ta­ne­ler­de ame­li­yat edi­len in­san­la­ra ya­tak bu­la­maz­ken, ye­ni dok­tor ge­tir­se­niz ne­ye ya­ra­ya­cak, ge­tir­me­se­niz ne­ye ya­ra­ya­cak.

Övü­ne­rek söy­lü­yor AKP, "Sağ­lık ocak­la­rın­da mu­aye­ne oda sa­yı­sı­nı ar­tır­dık" di­ye. Siz, da­ha pra­tis­yen he­ki­me ye­te­cek mu­aye­ne oda­sı­nı bu­la­mı­yor­su­nuz, sağ­dan sol­dan it­hal dok­tor ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Bu dok­tor­lar han­gi hem­şi­rey­le, han­gi has­ta­ne ya­ta­ğıy­la, han­gi ça­lış­ma ko­şul­la­rıy­la, ne­re­de ça­lı­şa­cak­lar­dır ve bu mem­le­ke­tin sağ­lı­ğı­na ne gi­bi kat­kı sağ­la­ya­cak­lar?

Sa­yın Ba­kan, bir de "2.500 ta­ne dok­tor her yıl emek­li olu­yor" di­yor; ar­ka­sın­dan da, it­hal edi­len dok­tor…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Neş­şar, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

So­rum şu: Ül­ke­miz­de geç­miş dö­nem­ler­de­ki si­ya­si is­tik­rar­sız­lık, enf­las­yon ve dö­viz ku­ru­nun çok yük­sek ol­ma­sı, ka­mu kay­nak­la­rı­nın ras­yo­nel ve ve­rim­li kul­la­nı­la­ma­ma­sı bü­yük bir za­man ve pa­ra kay­bı­na ne­den ol­muş­tur. Bu kap­sam­da, 1999-2002 yıl­la­rı ara­sın­da ka­mu sağ­lık har­ca­ma­la­rı re­el ola­rak yüz­de kaç art­mış­tır?

İkin­ci so­rum: Ba­kan­lı­ğın Tür­ki­ye sağ­lık en­van­te­ri ça­lış­ma­sı han­gi aşa­ma­da­dır?

Ya­tı­rım­la­rın fi­nan­sal, tıb­bi ve tek­nik ana­liz­le­rin­de­ki te­mel kri­ter­le­ri­niz ne­dir?

2003-2006 ara­sı top­lam, ila­ve has­ta­ne ve ek bi­na ol­mak üze­re, kaç sağ­lık ya­tı­rı­mı hiz­me­te açıl­mış­tır?

Son ola­rak: Ka­mu sağ­lık har­ca­ma­la­rı son dört yıl­da yüz­de kaç art­mış­tır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu Ya­sa'nın adı "Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun." 1928'de, dil dev­ri­mi ol­ma­dan ön­ce çık­mış bir ya­sa. Biz bu­ra­da iki gün ön­ce Türk­çe­nin bo­zul­ma­sı­nı ön­le­mek için bir araş­tır­ma öner­ge­si­ni ka­bul et­tik. Şim­di siz içe­ri­ği­ni de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz, Türk he­kim­le­ri ye­ri­ne ya­ban­cı he­kim­ler ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz.

Bu adı ben araş­tır­dım bi­raz. Ör­ne­ğin, "he­kim­lik ve tıp dal­la­rıy­la il­gi­li mes­lek­le­rin ça­lış­ma tarz­la­rı­na da­ir ka­nun" ol­sa, her­kes an­la­sa ya­ni… Bir iki kez ele alın­dı. Bir ke­re, adı­nı Türk­çe yap­mak ge­re­kir. İna­nı­yo­rum ki, 1928'de bu Ya­sa'yı çı­ka­ran­lar bu­nu an­la­şı­lır ya­par­lar­dı, ya­ni hal­kı­mız an­la­sın. Siz ne dü­şü­nü­yor­su­nuz?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Tan­doğ­du…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Evet, Sa­yın Ba­ka­nı­ma has­sas ve in­ce bir so­ru: Ce­be­ci'de­ki An­ka­ra Has­ta­ne­sin­de 4 ta­ne baş­he­kim yar­dım­cı­sı­nı gö­rev­den al­dı­nız. Üç bu­çuk-dört yıl gö­rev ya­pan bu ki­şi­le­ri gö­rev­den alış ne­de­ni­niz ne­dir? Yol­suz­luk­tan mı­dır? Böy­le bir du­yum alı­yo­rum, 18 tril­yon li­ra­lık bir yol­suz­luk ola­yı­nı. Bu 4 baş­he­kim mu­avi­ni­ni alır­ken baş­he­kim hâlâ gö­re­vin­de dur­mak­ta, bu­nun ne­den­le­ri­ni açık­lar­sa­nız çok mem­nun ola­ca­ğım.

Yi­ne, ay­nı şe­kil­de, Te­da­vi Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dü­rü Ve­kil­li­ği­ni ya­pan ar­ka­da­şı­mız, gö­rev es­na­sın­da yi­ne An­ka­ra Has­ta­ne­sin­den dö­ner ser­ma­ye­den pay alı­yor­du. Son­ra tek­rar onu al­dı­nız, baş­he­kim yar­dım­cı­sı ola­rak An­ka­ra Has­ta­ne­si­ne gö­re­ve dön­dür­dü­nüz. Aca­ba bun­la­rın ne­de­ni ne­dir? Du­yum­la­rı­mı­zı bu­ra­da an­lat­mak is­te­mi­yo­rum, çün­kü ar­ka­daş­la­rım he­men is­yan ede­cek­ler­dir AKP sı­ra­la­rın­dan. Siz ne de­mek is­te­di­ği­mi an­la­dı­nız, lüt­fen açık­lar­sa­nız mem­nun ola­ca­ğım.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tan­doğ­du.

So­ru sor­ma sü­re­si ta­mam­lan­mış­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, on sa­ni­ye var, be­nim so­ru­mu ni­ye yi­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - On sa­ni­ye­de bir da­ki­ka­lık sü­re ve­ril­mez Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ol­sun Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Neş­şar, "Has­ta­ne­ler­de ame­li­yat edi­len has­ta­la­ra ya­tak bu­lu­na­maz­ken, ne­den aca­ba dok­tor sa­yı­sı­nı ar­tır­mak ge­re­kir di­yor­su­nuz?" di­ye bir so­ru sor­du. Ta­bii, bu so­ru­nun man­tı­ğı­nı an­la­mak bi­raz güç, ama, ben, yi­ne de ce­vap ver­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - "Yar­dım­cı per­so­nel" de­dim Sa­yın Ba­kan.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ora­ya da ge­le­ce­ğim Sa­yın Neş­şar.

Çün­kü, Tür­ki­ye'de şu an­da ya­tak do­lu­luk oran­la­rın­da cid­di bir sı­kın­tı­mız yok, sa­de­ce ya­tak ka­li­te­si­ni ar­tır­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz ve ya­tak ka­li­te­si­ni ar­tır­ma hu­su­sun­da da ol­duk­ça önem­li me­sa­fe al­dık. Ya­tak do­lu­luk oran­la­rı­mız yüz­de 70'le­ri aş­mı­yor. Bu ara­da, yo­ğun ba­kım ya­tak­la­rı­nın sa­yı­sı­nı ar­tır­mak ge­re­ki­yor­du. Bu sa­yı­yı aşa­ğı yu­ka­rı 2,5 mis­li­ne çı­kar­mı­şız, ye­ni do­ğan yo­ğun ba­kım ya­tak­la­rı ko­nu­sun­da da ay­nı şey söz ko­nu­su. Tür­ki­ye'de, ay­rı­ca da 17 bin ye­ni ya­tak ek­le­dik dö­ne­mi­miz­de, biz­den ön­ce­ki dört se­ne­de 5 bin ye­ni ya­tak ek­le­ne­bil­miş­ken, biz dört se­ne­de 17 bin ye­ni ya­tak ek­le­mi­şiz. Ta­bii, bun­lar da­ha ka­li­te­li ya­tak­lar.

Tür­ki­ye'de hem­şi­re ek­sik­li­ği de var. Ba­kın, ya­rın da, hem­şi­re­lik okul­la­rın­da kon­ten­jan ar­tı­rı­mı­nı ta­lep ede­ce­ğiz, lüt­fen, bu hu­sus­ta, ana mu­ha­le­fet par­ti­si ola­rak siz bi­ze yar­dım­cı olun. Hem­şi­re­lik Ya­sa­sı'nı de­ğiş­tir­mek üze­re, ko­mis­yo­nu­muz­dan, bir tek­lif­le Ge­nel Ku­ru­lu­mu­zun önü­ne ge­li­yo­ruz, ora­da, hem­şi­re­li­ğin ar­tık bir yük­se­ko­kul mes­le­ği ol­ma­sı or­ta­ya çı­ka­cak, ama mut­la­ka, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin, bu hu­sus­ta, hem­şi­re­lik kon­ten­jan­la­rı­nı, hem­şi­re­lik okul­la­rın­da­ki kon­ten­jan­la­rı ar­tır­ma­sı ge­re­ki­yor. Biz gö­re­ve ilk gel­di­ği­miz­de, git­ti­ği­miz her şe­hir­de, hem­şi­re­ler, ebe­ler biz­den iş is­ti­yor­lar­dı. Ar­tık, bu şe­kil­de iş is­te­yen hem­şi­re ve ebe bu­la­mı­yo­ruz. Şöy­le olu­yor ama: Biz, ih­ti­ya­cı­mız olan bir köy­de, bel­de­de ve­ya ne bi­le­yim, Do­ğu Ana­do­lu'nun, Ka­ra­de­niz'in bir bel­de­sin­de hem­şi­re­yi ça­lış­tır­mak is­ti­yo­ruz, kad­ro­yu ora­da açı­yo­ruz, ora­da­ki per­so­nel, ora­da ça­lı­şa­bi­le­cek, iş bu­la­bi­le­cek per­so­nel, bir bü­yük şe­hir­de ça­lış­mak is­ter­se, iş bu­la­mı­yor gi­bi ge­li­yor ken­di­si­ne. Ama, Tür­ki­ye'de dok­tor açı­ğı ol­du­ğu gi­bi hem­şi­re açı­ğı da var, bu­na ka­tı­lı­yo­rum. Üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin, bu hu­sus­ta da üs­tü­ne dü­şen gö­re­vi yap­ma­sı ge­re­kir.

Sa­yın Işık'ın so­ru­su­na ce­va­ben şu­nu ifa­de et­mek is­te­rim: Ger­çek­ten, bu ka­dar önem­li bir sağ­lık dö­nü­şü­mü­nün ya­pıl­dı­ğı dört yıl­lık bir dö­nem­de, bir ye­ni­den ya­pı­lan­ma dö­ne­min­de -ki, bi­li­yor­su­nuz, va­tan­daş­la­rı­mız bü­tün has­ta­ne­ler­den ya­rar­lan­ma imkânı­nı bul­du­lar, ilaç­la­rı­nı ec­za­ne­ler­den al­ma imkânı­nı bul­du­lar- bu ko­nu çok tar­tı­şıl­dı, sağ­lık har­ca­ma­la­rı pat­la­ya­cak, çok ar­ta­cak fa­lan di­ye. Biz­den ön­ce­ki dört yıl­la dö­ne­mi­miz­de­ki dört yı­lı kı­yas­la­dı­ğı­mız­da şu­nu gö­rü­yo­ruz: Ka­mu sağ­lık har­ca­ma­la­rı, 1999-2002 yıl­la­rı ara­sın­da kü­mü­la­tif ola­rak, re­el ola­rak yüz­de 55,6 art­mış­tır, bi­zim dö­ne­mi­miz­de dört yıl­lık ar­tış kü­mü­la­tif ola­rak yal­nız­ca yüz­de 41'dir. Ta­bii, bü­yü­me oran­la­rı­mı­zı da dik­ka­te alır­sak, as­lın­da bu ar­tış­la­rın son de­re­ce ta­bii ar­tış­lar ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­riz.

Sa­yın Ga­zal­cı'nın Ka­nun'un adıy­la il­gi­li öne­ri­si­ni çok olum­lu kar­şı­la­dım. Bu­nu mut­la­ka ça­lı­şıp bir an ön­ce dü­zelt­me­li­yiz di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve ken­di­si­ne te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Tan­doğ­du, biz­de yö­ne­ti­ci­lik­ler ikin­ci gö­rev­dir. Ya­ni he­kim­ler ay­rı­ca ikin­ci gö­rev­le yö­ne­ti­ci­lik ya­par­lar. Do­la­yı­sıy­la, ba­zı baş­he­kim yar­dım­cı­la­rı­nın gö­re­vin­den alın­ma­la­rı, yer­le­ri­ne baş­ka­la­rı­nın kon­ma­sı; baş­he­kim­le­rin gö­rev­den alın­ma­sı, yer­le­ri­ne baş­ka­la­rı­nın kon­ma­sı son de­re­ce ta­bii bir sü­reç­tir. Bu­nu ta­bii kar­şı­la­mak la­zım. Hiz­me­tin ge­re­ği ola­rak mev­cut ka­nun­lar ve mev­zu­at çer­çe­ve­sin­de bu de­ği­şik­lik­ler ya­pı­la­bi­lir, ya­pı­la­gel­mek­te­dir. Ama so­ru­nuz, "Bir yol­suz­luk­tan do­la­yı mı al­dı­nız?" Ha­yır, bir yol­suz­luk­tan do­la­yı al­ma­dık.

Te­da­vi Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dü­rü­nün dö­ner ser­ma­ye­den pay al­ma­sı da yi­ne Dö­ner Ser­ma­ye Ka­nu­nu'muz­la il­gi­li mev­zu­at ge­re­ği­dir, ala­bi­lir.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ça­lış­mı­yor ki, na­sıl alı­yor?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li mil­let­ve­ki­lim, mev­zu­at ne­yi yet­ki­li kı­lar­sa siz yö­ne­ti­ci ola­rak bu­nu ya­par­sı­nız.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Ba­ka­nım, yö­net­me­lik­te de­ğiş­ti­rin.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Do­la­yı­sıy­la bu ar­ka­da­şı­mız mev­zu­atın ge­rek­tir­di­ği bi­çim­de ken­di hak­kı olan ek öde­me­le­ri al­mış­tır.

Yü­ce Mec­li­se te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Ana­dol.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur, bir­le­şi­me 10 da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.59

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 18.15

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 64'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Be­şin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 13'ün­cü mad­de­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di, mad­de­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım. Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

14'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 14- Bu Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­siy­le 7/5/1987 ta­rih­li ve 3359 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen mad­de­ler, ek 10 un­cu mad­de­nin son fık­ra­sı ha­riç ol­mak üze­re 1/1/2007 ta­ri­hin­de, di­ğer mad­de­le­ri ise ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ca­nan Arıt­man.

Bu­yu­run Sa­yın Arıt­man.

CHP GRU­BU ADI­NA CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1247 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın 13'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım. (Gü­rül­tü­ler)

Sa­yın Baş­ka­nım, yo­ğun bir uğul­tu var Mec­lis­te, yar­dı­mı­nı­za ih­ti­ya­cım var.

BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye Sa­yın Arıt­man.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ge­nel Ku­rul­da bü­yük bir uğul­tu var, Sa­yın Ha­ti­bin ko­nuş­ma­sı an­la­şı­la­ma­mak­ta­dır.

Bu­yu­run Sa­yın Arıt­man.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de met­ni okun­du. Sa­nı­yo­rum dik­ka­ti­ni­zi çek­miş­tir. Bu ya­sa­nın bir çok mad­de­si 1/1/2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren yü­rür­lük­te ola­cak­tır. Bu­gün 15 Şu­bat 2007. Ge­ri­ye dö­nük bir ya­sal dü­zen­le­me. Böy­le bir şe­yin ol­ma­sı müm­kün de­ğil. Bu bir hu­kuk ga­ra­be­ti­dir, dik­ka­ti­ni­ze su­nu­yo­ruz.

Ta­bii, biz, en ba­şın­dan be­ri -üç haf­ta­dır bu ya­sa­yı gö­rü­şü­yo­ruz- bu­nun hep ale­la­ce­le ha­zır­lan­mış, özen­siz bir ya­sa ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­ruz. Bu da bu­nun ör­nek­le­rin­den bi­ri­dir. Ge­ri­ye dö­nük bir ya­sal uy­gu­la­ma­yı ge­ti­ri­yor­su­nuz bu­ra­ya.

Ay­rı­ca, bu ya­sa ta­sa­rı­sın­da iki ta­ne ye­ni mad­de ge­tir­di­niz. Hâlbu­ki, ko­mis­yon­da uzun uza­dı­ya gö­rü­şül­müş­tür, üç haf­ta­dır da bu­ra­da­dır, ye­ni mad­de­ler ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ha­ni, öner­ge fa­lan ol­sa ka­bul edi­le­cek, ama ye­ni mad­de ge­tir­mek bu ya­sa ça­lış­ma­sın­da­ki özen­siz­li­ğin bir be­lir­ti­si. Ben­ce Mec­li­se kar­şı da say­gı­lı ol­ma­yan bir tu­tum­dur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

İki de­fa, bu ka­nun gö­rü­şü­lür­ken mü­za­ke­re­le­re ara ve­ril­di, iki otu­rum­da Sa­yın Ba­kan yok­tu. Bel­ki bun­lar İç Tü­zük'e uy­gun ola­bi­lir, ama şık ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, evet, özen­siz bir ya­say­la kar­şı kar­şı­ya­yız, ga­ra­bet bir ya­say­la kar­şı kar­şı­ya­yız ve bir tor­ba ya­say­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Bu tor­ba ya­sa­nın içi­ne ne bu­lur­sa­nız atı­yor­su­nuz. Hâlbu­ki, Sağ­lık Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şül­dü, ko­ta­rıl­dı. Ta­bii, sa­de­ce AKP'li ko­mis­yon üye­le­ri­nin oy­la­rıy­la bu­ra­ya ge­ti­ril­di. Üç haf­ta­dır Ge­nel Ku­rul­da gö­rü­şü­lü­yor. Ama, ak­lı­nı­za bir şey­ler ge­li­yor, tor­ba­ya atı­ve­ri­yor­su­nuz. Ne is­ter­se­niz var bu ya­sa­nın için­de, ama bir tek şey yok. Sağ­lık­la il­gi­li bir ya­sa ol­ma­sı­na rağ­men bu ya­sa­nın içe­ri­sin­de in­san yok, in­san sev­gi­si yok, in­sa­na say­gı yok. Hâlbu­ki, sağ­lık hiz­met­le­ri­nin mer­ke­zi de in­san­dır, ama­cı da in­san­dır, in­sa­nın ön­ce­li­ği­dir. Ama, bu ya­sa­da, bu tor­ba ya­sa­da "ön­ce in­san" kav­ra­mın­dan eser yok.

Şim­di, bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın esas ama­cı ne­dir? Bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nın esas ama­cı, Tür­ki­ye'de­ki yak­la­şık 20 mil­yar do­lar­lık sağ­lık sek­tö­rü­nü ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin em­ri­ne, hiz­me­ti­ne sun­mak­tır.

AKP'nin an­la­yı­şı, Baş­ba­ka­nı­mı­zın da ağ­zın­dan açık­ça ifa­de edil­di­ği gi­bi, sağ­lık hiz­me­ti­ni bir yük, dev­le­tin sır­tın­da bir kam­bur ola­rak gö­rüp, bu yük­ten, bu kam­bur­dan kur­tar­mak, kur­tul­mak, sağ­lı­ğı da özel ser­ma­ye­nin sö­mü­rü­sü­ne bı­rak­mak­tır. Si­zin an­la­yı­şı­nız­da, ne ya­zık ki, sağ­lık­ta, va­tan­daş, hiz­met edil­me­si, hiz­met ve­ril­me­si ge­re­ken ke­sim de­ğil, müş­te­ri­dir ve hal­ka da "pa­ran var­sa pa­ran ka­dar sağ­lık alır­sın" de­nil­mek­te­dir.

Baş­ba­kan, "Ya­ban­cı ser­ma­ye ge­le­cek, sağ­lık te­sis­le­ri ku­ra­cak, on­lar ka­za­na­cak, biz de ya­tı­rım yap­mak­tan  kur­tu­la­ca­ğız." de­miş­ti. İş­te, tüc­car si­ya­set an­la­yı­şı bu. Ama, sağ­lık­ta tüc­car si­ya­set an­la­yı­şı, va­tan­da­şı­mı­zı, hal­kı­mı­zı pe­ri­şan eder de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ki­tap oku­ma­yı sev­me­di­ği­ni bi­li­yo­ruz, ga­ze­te de oku­ma­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Ama, Sa­yın  Baş­ba­ka­nın Ana­ya­sa ki­tap­çı­ğı­nı bi­le oku­ma­dı­ğı an­la­şı­lı­yor. Çün­kü, Ana­ya­sa ki­ta­bı­mız di­yor ki: "Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti sos­yal bir dev­let­tir." Ay­rı­ca, Ana­ya­sa'mı­zın il­gi­li mad­de­le­ri di­yor ki: "Sağ­lık Ana­ya­sal bir hak­tır." An­la­şı­lan, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız Ana­ya­sa'nın sa­de­ce cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­ni dü­zen­le­yen mad­de­le­riy­le il­gi­li, di­ğer mad­de­le­ri­ne hiç­bir il­gi­si yok.

Evet, bu tor­ba ya­sa­nın bi­rin­ci ama­cı, ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin sağ­lı­ğı­mı­zı da sö­mür­me­si­nin önü­nü aç­mak. İş­te, bu­nun için de dı­şa­rı­dan si­pa­riş bir ya­sal dü­zen­le­me önü­müz­de­dir ve sa­nı­yo­rum AKP'li­le­rin oy­la­rıy­la ge­çe­cek­tir. Ama, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun bu­na hiç­bir dah­li ol­ma­ya­cak­tır. Va­tan­da­şın da içi­ne sin­me­yen bir ya­sa­dır. Si­zi oy kul­lan­ma­dan ön­ce bir kez da­ha uya­rı­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

Evet, bu ya­sa­nın ikin­ci ama­cı da si­ya­si kad­ro­laş­ma­yı sağ­la­ya­bil­mek, AKP'nin kad­ro­laş­ma­sı­nı sağ­la­ya­bil­mek. Bu kad­ro­laş­ma an­la­yı­şı­nız -ki, ben bu­na "vah­şi kad­ro­laş­ma" di­yo­rum- sağ­lık­ta da bu hak­sız, vah­şi kad­ro­laş­ma gi­ri­şi­mi­niz, ta­bii, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den, Da­nış­tay­dan, ya­ni yük­sek yar­gı­dan dö­nün­ce ça­re­yi de ya­sa yap­mak­ta bul­du­nuz. Bu şef ve şef yar­dım­cı­la­rı il­la da biz­den ol­sun di­ye, il­la siz­den bi­ri­le­ri­ni ata­mak için, bi­lim­sel ye­ter­li­lik var mıy­mış yok muy­muş, li­ya­ka­ti var mıy­mış yok muy­muş, bü­tün bun­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­kıp üni­ver­si­te­le­ri, aka­de­mis­yen­le­ri, mes­lek ör­güt­le­ri­ni dış­la­yıp, sa­de­ce Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nı yet­ki­li kı­la­cak ya­sal dü­zen­le­me­le­ri ge­tir­di­niz. Ama, bu­nun, sağ­lı­ğa, sağ­lık eği­ti­mi­ne, hal­ka ne­le­re mal ola­ca­ğı­nı hiç önem­se­me­di­niz. Böy­le bir uy­gu­la­ma­nın ül­ke­miz­de sağ­lık eği­ti­mi­nin ka­li­te­si­ni dü­şü­re­ce­ği­ni umur­sa­mı­yor­su­nuz. Ba­kın, sa­de­ce siz­den olan­la­rın hem ida­ri hem de eği­ti­ci kad­ro­la­ra yer­leş­ti­ril­me­le­riy­le eği­tim araş­tır­ma has­ta­ne­le­rin­de tıp eği­ti­mi­nin ka­li­te­si dü­şe­cek­tir. Has­ta­ya ba­kın­ca sa­de­ce am­pul gö­ren­ler­le uz­man ye­tiş­ti­ril­mez, tıp­ta uz­man ye­tiş­ti­ril­mez, va­tan­da­şa da ka­li­te­li sağ­lık hiz­me­ti ve­ri­le­mez.

Ay­rı­ca, mil­le­tin ce­bin­den, dev­le­tin ke­se­sin­den ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne tril­yon­lar ak­ta­rı­la­cak, ama be­nim ga­ri­ban va­tan­da­şı­ma anes­te­zi tek­nis­ye­niy­le ame­li­yat re­va gö­rü­le­cek.

Bu tor­ba ya­sa­nız, ina­nın, in­sa­nın içi­ni acı­tı­yor, he­le he­kim ola­rak çok da­ha faz­la acı­tı­yor. Bu ya­sa üze­rin­de ko­nu­şan, gö­rüş bil­di­ren AKP mil­let­ve­kil­le­ri, de­ğer­li ko­nuş­ma­cı­la­rı, özel­lik­le Sağ­lık Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı ve Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­mız, bu ya­sa­nın Ge­nel Ku­rul tu­ta­nak­la­rı­nı, sa­nı­yo­rum, ço­cuk­la­rı­na ve to­run­la­rı­na gös­te­re­me­ye­cek­ler­dir. Çün­kü, ben­ce bun­lar bi­rer utanç ve­si­ka­sı ar­ka­daş­lar. İn­sa­nı, in­san sağ­lı­ğı­nı yok farz eden, mil­le­ti­ne sev­gi­siz, he­ki­mi­ne say­gı­sız, tıp bi­li­mi­ne ve tıp eti­ği­ne ay­kı­rı, ya­sa ve ana­ya­sa­la­ra ay­kı­rı bu ya­sa­yı, bu tu­ta­nak­la­rı, sa­nı­yo­rum, her­kes­ten, ama ön­ce ken­di ço­cuk­la­rı­nız­dan sak­la­mak ça­ba­sın­da ola­cak­sı­nız.

Sağ­lık Ba­ka­nı­mız, ken­di ge­tir­di­ği ya­sa­yı mil­let­ve­kil­le­ri­nin önün­de, özel­lik­le de dok­tor ve­kil­le­rin önün­de sa­vu­na­ma­ma­nın sı­kın­tı­sı­nı ya­şı­yor, ha bi­re ol­ma­ma­ya gay­ret edi­yor. Ko­mis­yon­da gö­rü­şü­lür­ken bir ba­ha­ne bul­du, git­ti. Üç haf­ta­dır gö­rü­şü­yo­ruz, 4 ta­ne nö­bet­çi ba­kan­la ça­lış­tık, Ba­ka­nı­mı­zı ikin­ci de­fa gö­re­bi­li­yo­ruz bu­ra­da. Bun­lar da, ta­bii, dik­kat çe­ki­ci.

Ta­bii, Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız ise çok da­ha en­te­re­san. O bu­ra­da ol­mak zo­run­da olu­yor, ama sı­kı­şın­ca da iti­raf­la­ra baş­la­dı. Dün Ge­nel Ku­rul­da­ki ko­nuş­ma­sın­da da önem­li bir iti­raf var­dı. Ne de­di Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız Sa­yın Er­döl? De­di ki: "İş­te, bu it­hal dok­tor­lar ka­mu­da ça­lış­ma­ya­cak, özel has­ta­ne­ler­de ça­lı­şa­cak." Evet. Ya­ni, der­di­niz, ka­mu­ya, ka­mu has­ta­ne­le­ri­ne, va­tan­da­şa dok­tor bul­mak de­ğil, özel has­ta­ne­le­re dok­tor bul­mak. Bu özel has­ta­ne­le­rin, ül­ke­miz­de­ki özel has­ta­ne­le­rin yüz­de 70'inin An­ka­ra, İs­tan­bul, İz­mir gi­bi bü­yük şe­hir­ler­de ol­du­ğu­nu ha­tır­lat­mak is­te­rim.

Evet, şim­di, bu it­hal dok­tor­lar ne­re­ye ge­le­cek? Ya­ban­cı ser­ma­ye­nin beş yıl­dız­lı özel has­ta­ne­le­ri­ne ge­le­cek o pa­ha­lı ve iyi olan­la­rı. Ta­bii, an­cak, zen­gin­le­re, var­sıl­la­ra sağ­lık hiz­me­ti ve­re­cek, bi­zim sa­de va­tan­da­şı­mı­zın bu dok­tor­la­rı gör­me imkânı bi­le ol­ma­ya­cak, tüm var­lı­ğı­nı sat­sa, çif­ti­ni çu­bu­ğu­nu sat­sa o dok­tor­la­ra ula­şa­ma­ya­cak. Ge­ri ka­lan it­hal dok­tor­lar, iş­te, on­lar da, Baş­ba­ka­nı­mı­zın de­yi­miy­le, 100 do­lar­lık, it­hal, ucuz dok­tor­lar. On­lar da… Yi­ne bir özel has­ta­ne ke­si­mi var: Va­kıf, ta­ri­kat has­ta­ne­le­ri. On­lar da sa­de­ce kâr ama­cı gü­dü­yor­lar. Bu it­hal, ucuz, 100 do­lar­lık dok­tor­lar­la ma­li­ye­ti dü­şü­rüp kârlı­lık­la­rı­nı ar­tır­ma­ya ba­ka­cak­lar. Amaç bu.

Ta­bii, biz üç haf­ta­dır bu­nu an­la­tı­yo­ruz, bu ama­cı an­la­tı­yo­ruz. Ama, dün Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mı­zın iti­ra­fı­nın, bu ko­nu­da­ki iti­ra­fı­nın tu­ta­nak­la­ra geç­me­sin­de çok ya­rar ol­du ve ta­ri­he de önem­li bir ka­yıt dü­şül­müş ol­du.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Bir­kaç da­ki­ka da­ha Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Şim­di, dün Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı­na sor­dum. O so­ru­yu, esas, ta­bii, Sağ­lık Ba­ka­nı­mız ol­ma­dı­ğı için ona sor­muş­tum. Ben Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­za sor­mak is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, bir ye­ni be­be­ği­niz var. Al­lah uzun ömür­ler ver­sin di­yo­rum. Ama, ge­lin, mil­le­ti­mi­ze re­va gör­dü­ğü­nü­zü ken­di ev­la­dı­nı­za re­va gö­rür mü­sü­nüz? Bu­nu mil­le­tin önün­de bir test ede­lim. Ül­ke­miz­de, çok sa­yı­da, anes­te­zi uz­ma­nı­nın ol­ma­dı­ğı has­ta­ne var. No­ter hu­zu­run­da bir çe­ki­liş ya­pa­lım, çı­ka­cak has­ta­ne­ye gö­tü­re­lim ve ora­da­ki anes­te­zi tek­nis­ye­ni­miz anes­te­zi ver­sin. Ame­li­yat fi­lan ol­ma­sın, ya­ni bir ame­li­yat ris­ki al­ma­sın, sa­de­ce anes­te­zi al­sın, uyu­sun uyan­sın. Var mı­sı­nız Sa­yın Ba­ka­nım? Var­sa­nız, eğer var­sa­nız, eğer bu­nu ya­par­sa­nız, tüm söz­le­ri­mi­zi ge­ri alı­rız, ama, eğer bu­nu ya­pa­maz­sa­nız, o za­man, ken­di ço­cu­ğu­nu­za re­va gör­me­di­ği­ni­zi mil­le­te re­va gör­dü­ğü­nü­zü de mil­le­te bu şe­kil­de is­pat­la­mış olu­ruz. Bu ko­nu­da "hod­ri mey­dan" di­yo­rum. Ta­bii, bu ko­nu­da ce­vap ver­me­me­niz de bu­nu ya­pa­ma­ya­ca­ğı­nız an­la­mı­na ge­li­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için açı­yo­rum Sa­yın Arıt­man. Lüt­fen…

Bu­yu­run.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Ha­ki­ka­ten, bu ya­sa, hal­kı­mı­zın sağ­lı­ğı­nı il­gi­len­di­ren, ama için­de in­sa­nın ol­ma­dı­ğı bir ya­sa. Bir­kaç da­ki­ka to­le­rans is­tir­ham edi­yo­rum siz­den.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Arıt­man, ben te­şek­kür için aç­tım.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Pe­ki, bir­kaç cüm­le. Pe­ki, son­ra ko­nu­şu­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Bu ya­sa­nın, mil­le­tin içi­ne sin­me­di­ği­ni söy­le­ye­rek ve mil­le­tin sağ­lı­ğı­na, onun ha­ya­tı­na mal ola­bi­le­cek bir ya­sal dü­zen­le­me ol­du­ğu­nu ha­tır­la­ta­rak şu­nu söy­lü­yo­rum:

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kın, si­zin için söy­le­ne­bi­le­cek tek söz var: "Yol­cu­dur ab­bas, bağ­la­san dur­maz." Ya­ni, ge­lin, git­me­den, mil­le­te bu kö­tü­lü­ğü yap­ma­yın.

Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, mil­le­ti­mi­ze za­rar ver­me­me­niz için, ül­ke­mi­ze za­rar ver­me­me­niz için bu tür ya­sal dü­zen­le­me­le­ri var gü­cü­müz­le ön­le­me­ye gay­ret ede­ce­ğiz.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum ve son bir kez, lüt­fen, eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yu­nuz di­yo­rum. O anes­te­zi tek­nis­ye­ni­nin anes­te­zi ve­re­ce­ği ço­cuk, si­zin ço­cu­ğu­nuz ola­bi­lir, bu­nu dü­şü­nüp, öy­le oy kul­la­nın di­yo­rum.

Say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Arıt­man.

Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Dur­sun Ak­de­mir, Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­de­mir.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ana­va­tan Par­ti­si adı­na gö­rü­şül­mek­te olan Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu'nun 14'ün­cü mad­de­si üze­rin­de söz al­dım. Yü­ce Mec­li­si ve siz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­ni say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ben, Tür­ki­ye'de sağ­lı­ğın bu nok­ta­da olu­şu­nun bu­gün oluş­ma­dı­ğı­nı, yıl­la­rın bir so­ru­nu ol­du­ğu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum. An­cak, bu­gü­ne ka­dar, dört yıl­lık ik­ti­dar dö­ne­min­de, AKP'nin, gel­miş ol­du­ğu nok­ta­da ar­zu edi­len so­nu­ca ulaş­ma­dı­ğı­nı gör­me­nin üzün­tü­sü ve sı­kın­tı­sı­nı siz­le­re ak­tar­mak is­ti­yo­rum. Ül­ke adı­na sı­kın­tı­lı­yız. Me­se­la, dün bu­ra­dan, SSK'yla Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­ri­nin bir­leş­ti­ril­me­si­nin çok fay­da­lı ol­du­ğu­nu, önem­li bir dev­rim ol­du­ğu­nu söy­le­yen­ler ol­du. Bu ko­nu­da mü­da­ha­le edil­me­si ge­re­ken bir ko­nu ol­du­ğu­nu ka­bul edi­yo­rum. An­cak, ar­zu edi­len so­nu­ca ulaş­ma­dı­ğı­nı, ula­şa­ma­ya­ca­ğı­nı, bun­dan son­ra, ne gay­ret gös­te­ri­lir­se gös­te­ril­sin, sı­kın­tı­la­rın yi­ne de­vam ede­ce­ği­ni tek­rar­la­mak is­ti­yo­rum.

Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mun­dan si­gor­ta­lı olan iş­çi­le­ri­miz da­ha ön­ce ken­di has­ta­ne­le­rin­de, ya­ni, Sos­yal Si­gor­ta has­ta­ne­le­rin­de ça­lı­şır­lar­ken ve­ya ça­lış­tık­la­rı ku­rum­lar ka­na­lıy­la has­ta­ne­ye gön­de­ri­lir­ken, te­da­vi ol­du­ğu ku­rum­la­ra "be­nim has­ta­nem­dir" di­ye sa­hip çı­kı­yor­lar­dı. Ama, şu an­da si­gor­ta­lı has­ta­lar, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­ri ile Si­gor­ta has­ta­ne­le­ri bir­leş­tik­ten son­ra, tek­rar, en son­dan ge­len va­tan­daş­lar du­ru­mu­na düş­tü­ler. Çün­kü, ar­tık, id­dia ede­mi­yor­lar "Bu has­ta­ne be­nim has­ta­nem­dir." Do­la­yı­sıy­la, sağ­lık or­ta­mı­nın ver­miş ol­du­ğu olum­suz­luk­lar, kuy­ruk­lar gi­de­rek art­ma­sa bi­le ho­mo­jen­lik oluş­tur­du. Es­ki­den Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu has­ta­ne­le­rin­de faz­la kuy­ruk var­dı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­ri­nin ya­tak­la­rı ve po­lik­li­nik­le­ri bi­raz da­ha ra­hat­tı. Ama, şim­di, ay­nı taş­kın­lık ora­lar­da olun­ca, Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mun­dan fay­da­la­nan si­gor­ta­lı has­ta ve ya­kın­la­rı ay­nı sı­kın­tı­ya tek­rar düş­tü­ler, kuy­ru­ğun so­nu­na düş­tü­ler ge­ne.

Bu­ra­dan ses­len­mek is­ti­yo­rum: Si­gor­ta­lı has­ta­la­rı­mı­zın bu şe­kil­de sı­kın­tı için­de ol­ma­dı­ğı­nı eğer dü­şü­nen si­gor­ta­lı iş­çi­le­ri­miz var­sa, mü­ra­ca­at et­sin­ler, ben la­fı­mı ge­ri ala­ca­ğım.

Ve yi­ne, Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­za, -dün, Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı­na öne­ril­di- ken­di­si­ne ben bu­ra­dan öner­mek is­ti­yo­rum: Teb­di­li kı­ya­fet yap­sın­lar, Tür­ki­ye'de­ki özel­lik­le met­ro­pol has­ta­ne­le­ri­ni gez­sin­ler, gö­re­cek­ler ki, iyi ni­yet­le ge­ti­ri­len ka­nun so­nuç ver­me­di ve şa­hit ola­cak­lar. Ken­di­le­riy­le İs­tan­bul'da pre­ma­tü­re bir ikiz be­be­ğin özel has­ta­ne­de te­da­vi­si­ni gö­rüş­tüm, bu­ra­da ce­vap ve­re­cek­ler ba­na, ken­di­le­ri ko­nu­yu iyi ha­tır­la­ya­cak­lar­dır. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­rin­de ku­vöz bu­lu­na­rak Ba­kan­lık has­ta­ne­le­ri­ne ge­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni ken­di­le­ri de söy­le­di, ben de yar­dım et­me­ye ça­lış­tım, bir haf­ta son­ra ikin­ci be­be­ği, o has­ta­ne­de te­da­vi­nin de­vam et­tir­mek zo­run­da ol­du­ğu için ye­şil kart­lı has­ta­nın ba­ba­sı, pre­ma­tü­re be­be­ği, ya­ni er­ken do­ğan pre­ma­tü­re be­be­ği evi­ne gö­tür­mek -gö­zün­den çı­kar­dı, bi­ri­ni evi­ne gö­tür­dü- di­ğe­ri­nin mas­ra­fı­nı kar­şı­la­mak üze­re ve ikin­ci be­be­ği de Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­si­ne, Ba­kan Bey'in ken­di il­gi­len­me­si­ne rağ­men ge­tir­te­me­dik, ge­ti­ri­le­me­di. Bu ne­yi gös­te­ri­yor? Ba­ka­nın özel ye­te­nek­siz­li­ği­ni de­ğil. Tür­ki­ye'de­ki sağ­lık sis­te­mi­nin iş­le­mez du­rum­da ol­du­ğu­nun çok özel ve önem­li bir ka­nı­tı­dır. Bu ne­den­le bu özel ör­ne­ği an­lat­mak du­ru­mun­da kal­dım. Ken­di­le­ri açık­lık ge­ti­re­cek­ler­dir.

Yi­ne, ay­rı­ca, ben bu­ra­dan, yurt dı­şın­dan ge­ti­ri­le­cek dok­tor­la­rın, eğer, Tür­ki­ye'de ger­çek an­lam­da Türk dok­tor­la­rı­na eş de­ğer bir dok­tor­luk ya­pa­cak­la­rı­na ina­nı­yor­sak, ina­na­cak­sak ve öy­le ola­cak­sak, na­sıl ki Av­ru­pa'ya ya da Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne gi­den bir Türk he­ki­mi­nin ora­da he­kim­lik ya­pa­bil­me­si için, bir de­fa, git­ti­ği ül­ke­nin di­li­ni bil­me­si ge­re­ki­yor, İn­gi­liz­ce­yi o ül­ke­nin dok­to­ru ka­dar bil­me­si ge­re­ke­cek ki dok­tor­luk yap­sın. O ül­ke­de dok­tor­luk sı­na­vı­nı ba­şa­ra­rak dok­tor­luk ya­pan bir İn­gi­liz ya da Ame­ri­kan ka­dar, Ame­ri­kan dok­to­ru ka­dar İn­gi­liz tıp bil­gi­si ola­cak ki, o sı­nav­dan ge­çe­cek ki uy­gu­la­ya­bil­sin. Za­ten bu şe­kil­de ba­şa­rı­lı bir Türk he­ki­mi dün­ya­nın her ta­ra­fın­da ken­di­ni ka­nıt­la­ya­cak.

İş­te, di­yo­rum ki, yurt dı­şın­dan it­hal dok­tor ge­tir­mek is­ti­yor­sa­nız, Tür­ki­ye'de o dü­zey­de bir sı­nav­dan geç­me­si, tıb­bi sı­nav­dan geç­me­si ge­re­ki­yor.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ola­cak ta­bii.

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - "Ola­cak" di­yor­su­nuz.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ola­cak za­ten.

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - Evet, öy­le ol­ma­ya­cak. Na­sıl ola­cak bi­li­yor mu­su­nuz?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ya­pa­ma­ya­cak…

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - Efen­dim?

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, lüt­fen.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Dil sı­na­vın­dan ge­çe­cek, ye­ter­li­lik sı­na­vın­dan ge­çe­cek.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­de­mir, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz efen­dim.

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - Tür­ki­ye'de onu ger­çek­leş­tir­mek müm­kün ol­ma­ya­cak.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ni­ye ol­ma­ya­cak?

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - Türk cum­hu­ri­yet­le­rin­den ve da­ha çok biz­den ge­liş­miş­li­ği ge­ri olan ül­ke­ler­den dok­tor­la­rı Tür­ki­ye'de ucuz ça­lış­tır­mak müm­kün ola­ca­ğı için,  o tür dok­tor­lar ge­le­cek.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Denk­lik, denk­lik…

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - Ve do­la­yı­sıy­la, Ame­ri­ka'dan, Av­ru­pa'dan, Tür­ki­ye'ye, ye­ter­li üc­ret ve­re­me­di­ği­miz için ge­le­me­ye­cek. Çün­kü, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde ye­tiş­miş olan bir dok­to­run, o şart­la­ra ha­iz olan dok­to­run bir yıl­lık ka­zan­cı 120 bin do­lar­dır or­ta­la­ma ola­rak, 100 ile 120 bin do­lar. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'de ve­ri­len ma­aş­la öy­le bir dok­to­ru ge­tir­te­me­ye­cek­si­niz ve ka­li­te­si biz­den çok da­ha ge­ri­ler­de olan dok­tor­lar­la hiz­met et­tir­mek du­ru­mun­da ka­la­cak­sı­nız. Türk in­sa­nı böy­le bir dok­tor­la te­da­vi edil­me­yi hak et­mi­yor. O ne­den­le ka­bul et­mi­yo­rum. Yok­sa, dok­tor­luk mes­le­ği, ulus­la­ra­ra­sı bir mes­lek­tir. Her yer­de bu mes­lek uy­gu­lan­ma­lı mil­li­ye­ti ne olur­sa ol­sun.

Bir di­ğer ta­raf­tan, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­na, bu­ra­dan, tek­rar, Tür­ki­ye'nin önem­li bir acil du­ru­mu­nu vur­gu­la­ya­rak… Ken­di­si dün bu­ra­da yok­tu, so­ruy­la sor­dum. Özel­lik­le İs­tan­bul, İz­mir ve An­ka­ra'da, has­ta­ne­ler ara­sın­da, acil kli­nik­le­ri­nin, ser­vis­le­ri­nin bir ko­or­di­nas­yo­nu yok. Has­ta, tra­ke­os­to­mi­li has­ta, Elâzığ'dan İs­tan­bul'a ge­li­yor, Cer­rah­pa­şa'da bir acil po­lik­li­ni­ğin­de, yo­ğun ba­kım ol­ma­dı­ğı için, has­ta sed­ye­de bek­le­ti­li­yor. Has­ta sa­hip­le­ri, has­ta­ne yo­ğun ba­kım­la­rı­nı do­la­şı­yor, ir­ti­bat ku­ra­mı­yor. Ben, ar­ka­daş­lık iliş­ki­mi dev­re­ye so­ka­rak, bir yo­ğun ba­kı­mın ya da bir acil kli­nik şe­fi­nin yar­dı­mı­na muh­taç olu­yo­rum, bu­na rağ­men "Yer yok." ce­va­bı­nı alı­yo­rum. Tam dört gün İs­tan­bul'da do­la­şa­rak tra­ke­os­to­mi­li bir has­ta has­ta­ne has­ta­ne do­laş­tı­rıl­dı. Bu çağ­da, tek­no­lo­ji­nin bu ka­dar ge­liş­miş ol­du­ğu bir or­tam­da, bir has­ta bu ka­dar gez­di­ri­le­bi­lir mi? O ne­den­le, bu­ra­dan bir öne­ri ge­ti­ri­yo­rum: Has­ta­ne­le­rin acil kli­nik­le­ri ara­sın­da, hem İn­ter­net ka­na­lıy­la, te­le­fon ka­na­lıy­la, faks ka­na­lıy­la bir ağ ku­rul­sun, ne­re­de boş ya­tak var­sa, o has­ta o ya­ta­ğa en kı­sa za­man­da, en kes­tir­me yol­dan ve en iyi or­tam­da nak­le­di­le­bil­sin. Han­gi çağ­da ya­şı­yo­ruz efen­dim?

Do­la­yı­sıy­la, ba­şa­rı­sız­lık­la­rı an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. Olum­lu yan­lar ola­bi­le­cek­tir, ge­çi­ci bir sü­re için tat­min ola­cak­lar­dır has­ta­la­rın bel­ki bir kıs­mı, ama bel­li bir sü­re son­ra ıs­tı­ra­ba dö­nüş­tü­ğü­nün ör­nek­le­ri­dir bun­lar.

Yi­ne, bu­ra­dan, he­ma­to­lo­ji has­ta­la­rı­nın sı­kın­tı­la­rı­nı ak­tar­mak is­ti­yo­rum. Ar­ka­daş­lar, ben he­kim ol­du­ğum için, ida­re­ci­lik de yap­tı­ğım­dan  ge­nel­lik­le arı­yor­lar has­ta sa­hip­le­ri, he­kim­ler bi­le arı­yor. Tür­ki­ye'de he­ma­to­lo­ji has­ta­la­rı­nın özel bir ko­num­da te­da­vi edil­me­si ge­rek­ti­ği, im­mün sis­te­mi­nin bo­zul­ma­ma­sı ve en­fek­si­yo­nun yer­leş­me­me­si için. Ama, hiç­bir has­ta­ne­de, mo­dern an­lam­da he­ma­to­lo­ji kli­ni­ği ol­ma­dı­ğı hâlde, bir dâhi­li­ye kli­ni­ği­nin bel­li ya­ta­ğı çev­ri­li­yor, bu­ra­sı he­ma­to­lo­ji kli­ni­ği ve ora­da da yer yok. Bu tür has­ta­la­rın sa­yı­sı çok ol­du­ğun­dan, ay­nı şe­kil­de bun­lar da sı­kın­tı için­de­dir.

De­ğer­li Ba­ka­nım, bu ko­nu­da özel ko­mis­yon­lar ku­ra­rak -he­ma­to­lo­ji has­ta­la­rı ko­nu­sun­da, yo­ğun ba­kım ko­nu­sun­da ve pre­ma­tü­re be­bek­le­rin çek­ti­ği sı­kın­tı­lar ko­nu­sun­da- özel ön­lem­le çö­zü­le­bi­li­nir.

Bir ör­nek ve­re­rek ko­nuş­ma­mı ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum. Hükûme­tin özel­lik­le si­gor­ta­lı iş­çi­le­re yap­mış ol­du­ğu hak gas­bı­nın tek­rar­lan­ma­sı­nı bu­ra­dan tek­rar ya­pa­ca­ğım.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir da­ki­kay­la ta­mam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ak­de­mir.

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu­nun ya­sal ola­rak hak­kı gas­be­di­le­rek dev­re­dil­di Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na. O za­man bir öne­ri ge­tir­miş­tik. O öne­ri, hâlâ, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­ri­nin de ken­di­si­ni dü­zelt­me­si için ge­çer­li ola­bi­lir. Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu­nun has­ta­ne­le­ri -ya da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı has­ta­ne­le­ri ol­du şim­di- iş­çi ve iş­ve­ren­le­rin prim­le­riy­le ku­rul­muş­tur. Bun­la­rın or­tak yö­ne­ti­miy­le, özerk özel bir şir­ket­le yö­ne­ti­le­bi­li­nir. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, gö­rev ta­nı­mı­nı ye­ni­den yap­ma­lı, ken­di­si ar­tık has­ta­ne iş­let­me­ci­li­ği­ni bı­ra­kıp, de­ne­tim, stan­dart koy­ma, de­net­le­me ve tıb­bi stan­dart­la­rı dün­ya­nın ge­liş­miş­lik dü­ze­yi­ne çı­kar­mak üze­re uğ­raş­ma­lı ve ken­di şem­si­ye­si­ni bü­tün sağ­lık ku­rum­la­rı­nın üze­rin­de tut­ma­lı­dır. Eğer bu şe­kil­de has­ta­ne iş­let­me­ci­li­ği­ne de­vam eder­se, ba­şa­rı­la­rı­nın de­vam et­me­si müm­kün ol­ma­ya­cak­tır, ba­şa­rı­sız­lık­la so­nuç­la­na­cak­tır re­form di­ye ta­nım­la­dık­la­rı Acil Ey­lem Pla­nı.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ke­rim Yıl­dız, Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET KE­RİM YIL­DIZ (Ağ­rı) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 14'ün­cü mad­de­si üze­rin­de, şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Bu ka­nun ta­sa­rı­sıy­la, sağ­lık sis­te­mi­mi­zin iş­le­yi­şin­de gö­rü­len ba­zı ak­sak­lık­la­rın gi­de­ril­me­si he­def­len­miş­tir. Bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı özet­ler­sek; he­kim­le­re zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı ge­ti­ril­me­si, ya­ban­cı he­kim­le­re ül­ke­miz­de ça­lış­ma imkânı sağ­lan­ma­sı, rad­yas­yon­la ça­lı­şı­lan iş­ler­de Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bi­lim­sel stan­dart­la­rı­na ula­şıl­ma­sı, tıp­ta uz­man­lık eği­ti­miy­le il­gi­li ola­rak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ve Da­nış­ta­yın ka­rar­la­rı ve gö­rüş­le­ri dik­ka­te alı­na­rak ye­ni­den dü­zen­le­me ya­pıl­ma­sı, Yük­sek Sağ­lık Şûra­sı­nın ad­li iş­le­ri­nin ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı su­re­tiy­le yar­gı sü­re­ci­nin kı­sal­tıl­ma­sı, söz­leş­me­li sağ­lık per­so­ne­li­nin ça­lış­ma­la­rın­da gö­rü­len ki­mi ak­sak­lık­la­rın gi­de­ril­me­si, hâlle­dil­me­si; anes­te­zi uz­ma­nı­nın bu­lun­ma­dı­ğı hâller­de, anes­te­zi tek­nis­yen­le­ri­nin, il­gi­li ta­bi­bin so­rum­lu­lu­ğun­da anes­te­zi iş­lem­le­ri­ni ya­pa­bil­me­le­ri ön­gö­rül­müş­tür.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; va­tan­daş­la­rı­mı­zın gü­ven­li bir or­tam­da sağ­lık hiz­met­le­rin­den fay­da­lan­ma hak­la­rı var­dır. Su­nu­la­cak sağ­lık hiz­met­le­ri­nin, hak­ka­ni­yet ve ve­rim­li­lik esa­sı­na uy­gun ola­rak, ko­lay eri­şi­lir, hız­lı ve ka­li­te­li ol­ma­sı­nı sağ­la­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir.

Se­çim böl­gem Ağ­rı ilin­de sağ­lık ala­nın­da baş­lat­tı­ğı­mız, ay­nı ko­şul­la­rı ya­şa­yan di­ğer il­le­ri­mi­zin de ör­nek ala­bi­le­ce­ği bir pro­je­den bah­set­mek is­ti­yo­rum. Kış ay­la­rı, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­le­ri­miz­de, ya­şam ko­şul­la­rı­nın, özel­lik­le de ula­şı­mın zor­laş­tı­ğı ay­lar­dır. İli­miz Ağ­rı'da, Sa­yın Va­li­mi­zin ön­cü­lü­ğün­de ve İl Sağ­lık Mü­dür­lü­ğü­mü­zün ko­or­di­nas­yo­nun­da "kı­zak­ta do­ğum ka­de­ri­miz ol­ma­ma­lı" adıy­la bir pro­je baş­la­tıl­mış­tır. Pro­jey­le, olum­suz ha­va ko­şul­la­rı­na bağ­lı ola­rak ula­şım­da zor­luk çe­ki­len köy ve mez­ra­lar­da do­ğum ya­pa­cak an­ne aday­la­rı­nın tes­pi­ti ya­pı­la­rak, gü­ven­li ve sağ­lık­lı bir şe­kil­de, hij­ye­nik has­ta­ne or­ta­mın­da do­ğum yap­ma­la­rı plan­lan­mış­tır. Pro­je kap­sa­mın­da ku­ru­lan ko­mis­yon­la, bek­le­nen do­ğum ta­rih­le­ri 1 Ocak-30 Ni­san ara­sı olan 526 ge­be tes­pit edil­miş­tir. Pro­jey­le, ha­va ve yol du­ru­mu­na gö­re, ge­be­le­rin, bek­le­nen do­ğum ta­ri­hin­den bir iki haf­ta ön­ce ika­met et­tik­le­ri ad­res­ten alı­na­rak, da­ha ön­ce be­lir­le­nen il ve­ya il­çe mer­kez­le­rin­de mi­sa­fir edil­me­si, böy­le­lik­le has­ta­ne­de do­ğum yap­ma­la­rı he­def­len­miş­tir. Kış ko­şul­la­rı­nın ağır ya­şan­dı­ğı bir­çok ili­miz­de ay­nı yön­de ça­lış­ma­lar ya­pıl­ma­sı, ili­miz­de uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan bu pro­je­den is­ti­fa­de edil­me­si, va­tan­daş­la­rı­mı­zın kış ay­la­rın­da has­ta­ne­le­re ulaş­ma­da çek­ti­ği sı­kın­tı­la­ra son ve­ri­le­cek­tir. Bu pro­je kap­sa­mın­da, ocak ayın­da ilk be­be­ği­miz doğ­muş­tur. Bir er­kek ço­cuk doğ­muş, is­mi­ni de ai­le "Re­cep" koy­muş­tur. Al­lah uzun ömür­ler, mut­lu ömür­ler ver­sin.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AK Par­ti ola­rak hal­kı­mı­za hiz­met et­me­ye de­vam ede­ce­ğiz; fa­kir fu­ka­ra­nın, ga­rip gu­re­ba­nın, mah­ru­mun, mağ­du­run, maz­lu­mun ya­nın­da yer al­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz; ses­siz ço­ğun­lu­ğun se­si, kim­se­siz­le­rin kim­se­si ol­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, bu ka­nu­nun hal­kı­mı­za ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yor, he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yıl­dız.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Meh­met Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çer­çi. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. 1247 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nın 14'ün­cü mad­de­si üze­ri­ne, şah­sım adı­na hu­zur­la­rı­nız­da­yım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yak­la­şık üç haf­ta­dır bu ka­nu­nu ko­nu­şu­yo­ruz,  tar­tı­şı­yo­ruz; çok çe­şit­li gö­rüş­le­ri din­le­dik, mu­ha­le­fet par­ti­le­rin­den ve ik­ti­dar par­ti­sin­den (bi­zim par­ti­miz­den) ar­ka­daş­la­rın dü­şün­ce­le­ri­ni din­le­dik.

Ben şim­di şöy­le, mil­let­ve­ki­li ola­rak, sağ­lık­çı ol­ma­yan ar­ka­daş­la­rı­mız, hem mu­ha­le­fet­ten hem ik­ti­dar par­ti­sin­den ar­ka­daş­la­rı­mız, ya bu ka­nun ne­yi ge­ti­ri­yor, ne­ler var bu­nun içe­ri­sin­de di­ye bir özet­le­mek is­ti­yo­rum beş da­ki­ka için­de. On­dan son­ra, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu ka­dar söy­le­dik­le­ri -iş­te, in­sa­na iha­net edi­yor­su­nuz, bu ka­nun­da in­san yok, Tür­ki­ye'ye yan­lış ya­pı­yor­su­nuz- aca­ba doğ­ru mu yan­lış mı, bir tar­ta­lım.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Si­zin­ki doğ­ru mu ya­ni?

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bir; şim­di se­kiz on ta­ne, bu­ra­da, te­mel mad­de var. Bir ta­ne­si, bi­zim, tıp­ta mal­prak­tis de­di­ği­miz, ya­ni, he­kim­le­rin tıb­bi uy­gu­la­ma­la­rı sı­ra­sın­da ya­pı­lan ba­zı yan­lış te­da­vi­le­rin ya da yan et­ki­le­rin ne­ti­ce­sin­de, bi­li­yor­su­nuz, Türk Ce­za Ka­nu­nu'nda ağır­laş­tı­rıl­mış ce­za­lar ge­tir­dik. İşin bir ta­ra­fı buy­du. Ta­bii has­ta­la­rı­mız da, bun­dan et­ki­le­nen­ler, mağ­dur olan­lar, mah­ke­me­ye gi­dip cid­di taz­mi­nat da­va­la­rı açı­yor­lar ve bu­nun kar­şı­lı­ğın­da, bü­tün dün­ya­da, ge­liş­miş dün­ya­da bir stan­dart var. Ne­dir o? Mal­prak­tis ya­sa­sı, ya­ni, he­kim­le­rin de ken­di­le­ri­ni bu an­lam­da si­gor­ta­la­ma­la­rı. İş­te, bu­nu ge­ti­ri­yor. Bir ta­raf­tan, yan­lış ya­pı­lır­sa ce­za­sı var, bir ta­raf­tan da he­kim­le­rin de ken­di­le­ri­ni gü­ven­ce­ye al­ma­la­rı ve böy­le­ce risk­li has­ta­la­ra, risk­li va­ka­la­ra da­ha ra­hat, da­ha hu­zur­lu şe­kil­de mü­da­ha­le ede­bil­me­le­ri var.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - He­kim­ler böy­le bir şey is­te­mi­yor.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Baş­ka ne var? İş­te, bu ya­ban­cı he­kim de­dik­le­ri… Bir mad­de var, Tür­ki­ye'de, ya­sa­lar­da bir mad­de "Tür­ki­ye'de he­kim­lik yap­mak için Türk ol­mak" di­ye bir mad­de. Evet, bu mad­de yan­lış bir mad­de, bu za­man­da bu­nun de­ğiş­me­si ge­re­ki­yor.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Türk ola­cak ta­bii.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bu­nu de­ğiş­ti­ri­yo­ruz.

Ka­mu­da ça­lış­mak için, dev­let me­mu­ru ol­mak için…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ya­ban­cı avu­kat ola­bi­li­yor mu?

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Din­le­yin de öğ­re­nin.

Dev­let me­mu­ru ol­mak için Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı ol­mak ge­re­ki­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ya­ban­cı avu­kat ola­bi­li­yor mu?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ana­dol, lüt­fen.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bu­ra­da bir prob­lem yok. Ya­ni, siz stan­dart­la­rı­nı­zı ko­yar­sı­nız.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Hem­şi­re­yi ni­ye dâhil et­mi­yor­su­nuz? Ebe yok. Ebe­yi ni­ye dâhil et­mi­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man…

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Ye­ter­li denk­lik sı­nav­la­rı­nı ya­par­sı­nız, dil sı­na­vın­dan ge­çi­rir­si­niz, na­sıl Ame­ri­ka ya­pı­yor­sa. İn­gil­te­re'de bu­gün he­kim­le­rin yüz­de 20'si Hint kö­ken­li­dir. İn­gil­te­re'de, gi­din ba­kın. Bu­nu ge­ti­ri­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Bu­ra­sı İn­gil­te­re mi ya?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Ora­da be­yin gö­çü var, be­yin gö­çü.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Baş­ka ne ge­ti­ri­yor? Şef, şef ata­ma­la­rı. Ar­ka­daş­lar di­yor ki, şu­nu söy­lü­yor, ben, bu­ra­da gün­ler­dir din­li­yo­rum, ay­nen böy­le, "Do­çent ve pro­fe­sör olan­la­rı siz sı­nav­sız şef ya­pa­cak­sı­nız." Ben, bu­nu do­çent ve prof'lar için zül sa­ya­rım. Adam do­çent ol­muş, pro­fe­sör ol­muş, ta­bii ki, sı­nav­sız ge­le­cek ora­ya, ama, bu­nun bir aka­de­mik jü­ri­si ku­ru­la­cak, bu­nun­la il­gi­li bir ku­rul ku­ru­la­cak.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - İn­gil­te­re'de var mı böy­le bir uy­gu­la­ma? Yok.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Aka­de­mik jü­ri­de, na­sıl do­çent­lik sı­na­vın­da bu jü­ri­ler ku­ru­lu­yor­sa, bu­ra­da jü­ri­ler ku­ru­la­cak, jü­ri­nin ver­di­ği ne­ti­ce­de on­la­rın ata­ma­sı ya­pı­la­cak.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Bak, ör­nek ver­di­ğin İn­gil­te­re'de yok böy­le bir uy­gu­la­ma. Sı­na­va gi­ri­yor­lar, sı­nav­la olu­yor­lar.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bir di­ğer mad­de, tıp­ta uz­man­lık ku­ru­lu. Tür­ki­ye'de yıl­lar­dır uz­man­lar çı­kı­yor, bu­nun­la il­gi­li bir ku­rul ku­rul­ma­sı ge­re­ki­yor. Bu ek­sik, bu­nu ge­ti­ri­yor.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Vah­şi kad­ro­laş­ma!

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bir baş­ka mad­de, baş­he­kim­le­rin sta­tü­le­ri. Ar­ka­daş­lar, ben si­zin vic­da­nı­nı­za ve ak­lı­nı­za so­ru­yo­rum: Ka­nun di­yor ki: Baş­he­kim ol­mak için il­gi­li dal­da uz­man ya da bir baş­ka dal­da dok­to­ra yap­mış ol­mak, bu şar­tı ge­ti­ri­yor, ya­hut da bir dok­tor, yi­ne, baş­he­kim ola­bil­me­si için bir ikin­ci alan­da li­sans, li­san­süs­tü eği­tim, mas­ter ya­hut dok­to­ra yap­mış ol­mak. Ya, bun­dan siz ra­hat­sız mı olu­yor­su­nuz? Baş­he­kim­le­rin sta­tü­le­ri­ni, ka­li­te­le­ri­ni yük­sel­ten bir şey. Bu­ra­da bir in­san ta­nım­la­ma­sı yok, ge­nel bir hü­küm ge­ti­ri­yor. Bu yan­lış mı­dır? Tür­ki­ye'nin stan­dar­dı­nı yük­sel­ti­yor, Tür­ki­ye'yi ça­ğa ta­şı­yor.

Bir baş­ka mad­de anes­te­zi tek­nis­yen­le­riy­le il­gi­li. He­kim olan­lar bi­li­yor, siz de bi­li­yor­su­nuz. Tür­ki­ye'de bu­gün 800-900 ta­ne has­ta­ne var. Ana­do­lu'nun üc­ra yer­le­rin­de, el­li yıl­dır, bel­ki yüz yıl­dır anes­te­zi tek­nis­yen­le­ri, anes­te­zi uz­ma­nı ol­ma­dı­ğı için in­san­la­ra uyu­tu­cu ilaç ve­ri­yor ve uyu­tu­yor­lar, öy­le ame­li­yat ya­pı­lı­yor. Bu hâlâ ya­pı­lı­yor, AK Par­tiy­le gel­me­di. Yüz yıl­dır, iki yüz yıl­dır bu ya­pı­lı­yor.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Ya­ni bu bir iti­raf! Beş yıl­dır be­ce­re­me­di­niz ya­ni!

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Biz, bu­na bir ya­sa ge­ti­ri­yo­ruz. Di­yo­ruz ki, eğer o il­çe­de, taş­ra­da anes­te­zi uz­ma­nı yok­sa, tek­nis­yen anes­te­zi nar­ko­zu ve­ri­yor­sa, bu­nun, bir, hu­kuk nez­din­de, so­rum­lu­su ol­ma­sı la­zım.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - İki yüz se­ne ev­vel anes­te­zi var mıy­dı?

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bu­nun so­rum­lu­su kim­dir? Cer­ra­hi ame­li­ya­tı ya­pan dok­tor­dur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, ya­ni, şim­di, hu­kuk­ta bir boş­luk var. Tek­nis­yen nar­koz ve­ri­yor, hu­ku­ki so­rum­lu­su yok. Tür­ki­ye'nin ger­çe­ği bu. El­li yıl­dır, anes­te­zi uz­ma­nı ol­ma­yan yer­ler­de anes­te­zi ve­ril­me­si AK Par­tiy­le baş­la­ma­dı ar­ka­daş­lar.

Şim­di, sağ­lık, yi­ne rad­yo­lo­ji tek­nis­yen­le­riy­le ve uz­man­la­rıy­la il­gi­li bir şey ge­tir­di. Çağ­daş bir stan­dart, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin stan­dar­dı. Ka­bul edin ya da et­me­yin. Bu çağ­daş­lık­tır. Bu, Tür­ki­ye'nin yö­nü­nü çağ­daş dün­ya­ya aç­ma­sı­dır, sağ­lık­ta­ki stan­dart­la­rı ta­şı­mak.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ka­li­te dü­şük­lü­ğü ne za­man stan­dart ol­du?

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, Ber­lin Du­va­rı yı­kıl­dı.

Bi­ri­le­ri gel­miş, de­min bir ar­ka­da­şım, dok­tor, SSK'la­rın fa­zi­let­le­rin­den bah­se­di­yor, SSK has­ta­ne­le­ri­nin.

Ar­ka­daş­lar, Ber­lin Du­va­rı'nı tek­rar in­şa ede­mez­si­niz. Bu de­ği­şim dal­ga­sı si­zi de alır gö­tü­rür.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Yap­ma ya!

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bir baş­ka ar­ka­daş, kay­ma­kam­lık yap­mış, bu­ra­ya çı­kı­yor, sağ­lık­la il­gi­li ko­nu­şu­yor. Buğ­day­dan bah­se­di­yor, her şey­den bah­se­di­yor.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ko­nu­şa­ca­ğım ta­bii!

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Bu ar­ka­da­şı bu­ra­ya…

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, lüt­fen mad­de­den bah­se­din.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Her gün bu­ra­da çı­kıp Baş­ba­ka­nın aley­hi­ne ko­nu­şu­yor, o Baş­ba­kan bu ar­ka­da­şı Mec­li­se ta­şı­mış.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Öy­le mi?

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Ya, in­san­da bir ve­fa olur. Baş­ka par­ti­ye gi­de­bi­lir­sin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, te­şek­kür edi­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Ya­ni, sö­zün ya­la­ma ol­du­ğu, her gün, her şe­yi…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çer­çi.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­ce­ğim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için ama sa­de­ce.

Bu­yu­run.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Her gün her şe­yi ko­nuş­mak ma­ze­ret mi­dir, fa­zi­let mi­dir? Ben, çı­ka­rım bu­ra­dan tıp­tan ko­nu­şu­rum, bi­lim­den ko­nu­şu­rum, eği­tim­den ko­nu­şu­rum, ta­rım­dan… Ben, ener­ji­den an­la­mam. Her­ke­sin bir hu­du­du var, had­di var.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, te­şek­kür eder mi­si­niz.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) - Ka­nun ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kan­do­ğan.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sa­taş­ma var Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Din­li­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, açık­ça isim ve­re­rek…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ben isim ver­me­dim, isim ver­me­dim.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Çer­çi, otu­rur mu­su­nuz ye­ri­ni­ze.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - İsim ver­me­dim ben.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, lüt­fen otu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ni­ye kor­ku­yor­sun?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - İsim ver­me­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bu­ra­da bah­se­di­len kay­ma­kam be­nim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kork­ma, de­li­kan­lı ol!

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sen de­li­kan­lı ol!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Be­nim hak­kım­da ko­nuş­tun, kı­vırt­ma! Kı­vırt­ma!

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Had­di­ni bil! Had­di­ni bil!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, bir: Ha­tip kür­sü­ye ge­le­rek, be­nim bel­li bir mes­le­ğin tem­sil­ci­si ola­rak bu­ra­da bu­lun­ma­mı, hem mes­le­ği­me ha­ka­ret ede­rek "Her ko­nu­da bil­gi sa­hi­biy­miş şek­lin­de kür­sü­ye ge­lip bu­ra­da bu hu­sus­la­rı be­lir­ti­yor." şek­lin­de bir it­ham­da bu­lun­ma­sı.

İki: Sa­yın Baş­ba­ka­nın be­ni Mec­li­se ta­şı­dı­ğı me­se­le­si.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ya­lan mı?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Eğer ben de bir AK Par­ti­li ola­rak o dö­nem­de, AK Par­ti­yi ik­ti­da­ra ta­şı­mak için ge­ce­mi gün­dü­zü­mü fe­da ede­rek ve Sa­yın Baş­ba­ka­nın…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, ne an­la­tı­yor?

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Çer­çi, bir sa­ni­ye.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­ba­ka­nın Si­irt'te­ki se­çim­le­ri­ne se­kiz gün, ora­da 52 köy­de ça­mu­run içe­ri­sin­de ça­lı­şa­rak mil­let­ve­ki­li olup gel­me­si için ben de gay­ret sarf et­tim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, söz­le­ri­niz tu­ta­na­ğa ge­çi­ril­miş­tir.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ben de gay­ret sarf et­tim. Siz onu yap­ma­dıy­sa­nız bil­mem. Ço­rum se­çim­le­ri­ne ben git­tim, Si­irt se­çim­le­ri­ne ben git­tim.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Otur ye­ri­ne!

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Evet, 52 köy do­laş­tım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, otu­rur mu­su­nuz lüt­fen.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ha­ta et­miş­sin kar­de­şim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man, bu­yu­run.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bu ka­dar ko­nuş­ma­dan son­ra söz ve­ril­mez mi Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man… Yok.

Sa­yın Yıl­dı­rım, bu­yu­run.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Baş­ka­nım, Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir­kaç so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, çok ya­kın­da An­ka­ra Nu­mu­ne Has­ta­ne­si­nin acil ser­vi­si­ni hiç zi­ya­ret et­ti­niz mi? Ana­do­lu'dan ge­len in­san­la­rı­mı­zın mekân ek­sik­li­ği ne­de­niy­le -sağ­lık per­so­ne­li de­mi­yo­rum; on­lar, ve­fakâr bir şe­kil­de, ce­fakâr bir şe­kil­de ça­lı­şı­yor­lar, on­la­ra te­şek­kür edi­yo­rum- o mekânsal du­ru­mu ne za­man dü­zel­te­cek­si­niz? Ye­ni bir acil ser­vi­si in­şa et­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Kas­ta­mo­nu Mü­nif İs­la­moğ­lu Dev­let Has­ta­ne­sin­de ve Şe­ri­fe Ba­cı Has­ta­ne­sin­de, do­kuz ya­şın­da, on ya­şın­da am­bu­lans­lar­la in­san­la­rı­mız bu­ra­ya ta­şı­nı­yor. Ye­ni am­bu­lans­la­rı Kas­ta­mo­nu'ya ne za­man ve­re­cek­si­niz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yıl­dı­rım.

Sa­yın Tunç… Yok.

Sa­yın Kan­do­ğan...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Bir kay­ma­kam ola­rak so­ru­yo­rum, il­çe­de sağ­lık hiz­met­le­rin­den bi­rin­ci de­re­ce­de so­rum­lu olan ve il­çe­de­ki dok­tor­la­rın bağ­lı ola­rak ça­lış­tık­la­rı bir ki­şi ola­rak so­ru­yo­rum: İz­mir'de, bu­gün ba­sın­da yer alan bir ha­ber "ai­le he­kim­li­ği­ne ba­ğış­çı­lar­dan tep­ki." şek­lin­de. Geç­miş­te sağ­lık oca­ğı yap­tı­ra­rak bu mil­le­tin hiz­me­ti­ne bu ocak­la­rı ve­ren in­san­lar, 1/1/2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren ai­le he­kim­li­ği­ne ge­çil­me­si aşa­ma­sı­na ge­li­ne­ce­ği için, bu ba­ğış­la­rı­nı ge­ri ala­cak­la­rı­nı söy­le­yen bir ha­ber bu­gün ga­ze­te­ler­de yer al­mış­tır. Bu ko­nuy­la il­gi­li Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın dü­şün­ce­le­ri­ni al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, 2002 yı­lın­da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı eği­tim has­ta­ne­le­rin­de ça­lı­şan bir he­ki­me gün­lük 6,9 has­ta dü­şer­ken, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de ça­lı­şan bir he­ki­me 2,3 has­ta düş­mek­tey­di. 2005 yı­lın­da ise eği­tim has­ta­ne­le­ri için bu ra­kam 9,7'ye yük­sel­miş­ken, üni­ver­si­te­ler­de­ki has­ta­ne­ler­de sa­de­ce 2,7 ol­muş­tur. Ay­nı hiz­me­ti ve­ren iki has­ta­ne gru­bu ara­sın­da­ki ve­rim­li­lik ba­kı­mın­dan ma­ka­sın açıl­ma­sı­nı na­sıl yo­rum­lu­yor­su­nuz?

İki: Dört yıl­da ak­tif di­ya­liz sa­yı­sın­da­ki ar­tış ne ka­dar­dır? Şu an­da il­çe­le­ri­mi­zin yüz­de ka­çın­da, ye­rin­de ya da ta­şı­ma­lı di­ya­liz hiz­me­ti ve­ril­mek­te­dir?

Üç: Müs­ta­hak ol­du­ğu hâlde ye­şil kart ala­ma­dan has­ta­la­nan va­tan­daş­la­rı­mı­zın sağ­lık gi­der­le­ri kar­şı­lan­mak­ta mı­dır? Son ola­rak, ye­şil kart har­ca­ma­la­rı­nın ge­nel büt­çe için­de­ki pa­yı 2002'de ne ka­dar­dı, 2006 so­nun­da ne ka­dar ol­muş­tur?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ün­lü­te­pe…

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Sa­yın Ba­kan, Af­yon­ka­ra­hi­sar ili Si­nan­pa­şa il­çe­si dev­let has­ta­ne­si­ne ra­hat­sız­lık­la­rı ne­de­niy­le baş­vu­ran ba­zı has­ta­la­ra bo­zul­muş ku­duz aşı­sı ya­pıl­dı­ğı ba­sın­da yer al­mış­tır. Tak­dir eder­si­niz ki bu olay va­him ve teh­li­ke­li­dir. Bu olay doğ­ru mu­dur? Kaç ki­şi­ye bo­zul­muş ku­duz aşı­sı ya­pıl­mış­tır? Doğ­ruy­sa bu bir re­za­let de­ğil mi? De­ne­tim ek­sik­li­ği ne­de­niy­le so­rum­lu­luk his­se­di­yor mu­su­nuz? Va­tan­daş­la­rı­mı­zın sağ­lık ku­rum­la­rı­na aza­lan gü­ve­ni­ni na­sıl yük­sel­te­bi­le­cek­si­niz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ün­lü­te­pe.

Sa­yın Koç…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben, Sağ­lık Ba­ka­nı­na bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum. Sağ­lık Ba­ka­nı ge­çen gün­kü ko­nuş­ma­la­rın­dan bir ta­ne­sin­de, san­ki, bü­tün he­kim­le­rin dö­ner ser­ma­ye­den çok yük­sek mik­tar­da pay al­dı­ğı ko­nu­sun­da, ben­ce, hal­kı yan­lış bil­gi­len­dir­di ve he­kim­le­rin hep­si­nin bel­li bir se­vi­ye­nin üze­rin­de dö­ner ser­ma­ye­den pay al­dı­ğı gi­bi yan­lış bir ka­nı­ya yol aç­tı. Şim­di, or­ta­la­ma ola­rak he­kim ba­şı­na 5 bin YTL öden­di­ği­ni ifa­de et­ti­niz. Bi­rin­ci ba­sa­mak­ta he­kim­le­rin en faz­la or­ta­la­ma ola­rak 200-1.000 YTL ara­sın­da al­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Ay­rı­ca, has­ta­ne­ler­de 200-300 YTL alan çok mik­tar­da uz­man he­kim ol­du­ğu­nu da bi­li­yo­ruz. Bu du­rum­da, açık­la­ma­nı­zın ger­çek­çi ol­ma­dı­ğı­nı bir ke­re de mik­ro­fon­dan ifa­de eder­se­niz hal­kı­mız da he­kim­le­rin al­dı­ğı üc­ret­ler ko­nu­sun­da yan­lış bil­gi­len­me du­ru­mun­dan çık­mış olur.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

Sa­yın Tür­koğ­lu…

AB­DUL­BA­Kİ TÜR­KOĞ­LU (Elâzığ) - Sa­yın Ba­ka­nım, bil­di­ği­miz gi­bi, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı'nın üç bi­le­şe­ni var­dır. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si ai­le he­kim­li­ği, ikin­ci­si sağ­lık bi­rim­le­ri­nin tek ça­tı al­tın­da top­la­na­rak et­ki­li bir şe­kil­de iş­let­me­le­re dö­nüş­tü­rül­me­si ve üçün­cü­sü ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı. Bun­lar­dan ilk iki­si ger­çek­leş­ti­ril­di. Özel­lik­le ai­le he­kim­li­ği­nin et­ki­li bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ve­ril­me­si ba­kı­mın­dan ya­ra­rı­nı, ken­di se­çim çev­rem Elâzığ ilin­de de gö­rü­yo­rum. Bun­lar, on ili­miz­de, özel­lik­le pe­ri­fe­rik böl­ge­ler­de pra­tis­yen he­kim açı­ğı­nın ol­du­ğu­nu da yi­ne göz­lem­le­dik. Eğer bu ta­sa­rı bu­gün ka­nun­la­şır­sa, ge­le­cek olan ya­ban­cı dok­tor­la­rın ön­ce­lik­le bu ai­le he­kim­li­ği­nin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tür­koğ­lu.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run. 

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li Baş­ka­nım, Sa­yın Arıt­man so­ru için sı­ra al­mış­tı, so­ru­su­nu sor­ma­mış­tı, ama ba­na baş­ka bir so­ru sor­du kür­sü­den. So­ru­su­nu sor­ma­dan ön­ce de bi­zim için utanç ve­ri­ci iş­ler yap­tı­ğı­mı­zı, mil­le­te sev­gi­siz ol­du­ğu­mu­zu, söy­le­di. Bu hu­sus­ta be­nim bir âde­tim var bi­li­yor­su­nuz, bu söz­le­ri si­ze, Sa­yın Arıt­man, ia­de edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - İa­de et­mek­le ol­mu­yor Sa­yın Ba­kan. 

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - İkin­ci­si: "Siz ken­di ço­cu­ğu­nu­za bir anes­te­zi tek­nis­ye­niy­le anes­te­zi ver­di­rir mi­si­niz? Hat­ta, ver­di­rin. Bir no­ter tu­tun, gö­tü­rün, ver­di­rin; ame­li­yat fa­lan da yap­tır­ma­yın, bir gö­re­lim." de­di­niz. Siz, be­nim ço­cu­ğum üze­rin­de is­te­di­ğim ta­sar­ru­fu ya­pa­bi­le­ce­ği­mi mi zan­ne­di­yor­su­nuz?

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - O za­man si­ze ver­sin­ler. 

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Böy­le­si­ne ak­la, man­tı­ğa, bi­li­me, tıp ah­la­kı­na, in­sa­fa ay­kı­rı bir tek­lif­te na­sıl bu­lu­na­bi­li­yor­su­nuz? Sa­yın Arıt­man, si­ze esef edi­yo­rum. Siz­den, he­kim­lik mes­le­ği adı­na utan­dım. Siz­den, in­san hak­la­rı adı­na, ço­cuk hak­la­rı adı­na, has­ta hak­la­rı adı­na utan­dım. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Ço­cu­ğu­nuz ame­li­yat ola­cak­sa siz ka­rar ver­me­ye­cek mi­si­niz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen… So­ru­la­ra ce­vap ve­rir mi­si­niz Sa­yın Ba­kan.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Arıt­man…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Siz kür­sü­den ce­vap ve­rin, ora­dan de­ğil.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ge­li­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Ama, si­ze bu tar­zı çok ta­bii gö­rü­yo­rum, si­ze bu hak­kı çok ta­bii gö­rü­yo­rum, bu tar­zı çok ta­bii gö­rü­yo­rum; çün­kü bu­na ben­zer baş­ka tarz­la­rı­nı­za da da­ha ön­ce rast­la­dım.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - So­ru sor­ma­dı ki Sa­yın Baş­kan!

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ayıp olu­yor Sa­yın Ba­kan.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - So­ru de­ğil ki bu Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma­da bu­lu­nu­yor. 

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Siz var mı­sı­nız, yok mu­su­nuz, onu söy­le­yin.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen so­ru­la­ra ce­vap ve­rin.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Yıl­dı­rım, An­ka­ra Nu­mu­ne Has­ta­ne­si Acil Ser­vi­si­ni zi­ya­ret et­mem için ba­na bir tek­lif­te bu­lun­du­lar.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Baş­ka­la­rı­na re­va gör­dü­ğü­nü­zü ken­di­ni­ze re­va gö­rü­yor mu­su­nuz, onu söy­le­yin. Yü­re­ği­niz ye­ti­yor­sa…

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man, lüt­fen…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Yıl­dı­rım, cu­ma gü­nü sa­at 19.15'le 22.00 sa­at­le­ri ara­sın­da An­ka­ra Nu­mu­ne Has­ta­ne­si­nin aci­lin­dey­dim, ar­ka­daş­la­rım­la be­ra­ber. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Ko­ru­may­la fa­lan gi­de­cek­si­niz…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ora­da ya­pıl­mış olan iyi­leş­tir­me­le­ri, iler­le­me­le­ri gör­düm, ek­sik­le­ri ar­ka­daş­la­rı­ma ifa­de et­tim.

"Sağ­lık­ta dö­nü­şüm prog­ra­mı" bir sü­re­cin adı­dır, di­na­mik bir iyi­leş­tir­me­nin adı­dır. Ba­kı­nız, biz, yap­tı­ğı­mız iyi­leş­tir­me­ler­le, hal­kı­mı­za sun­du­ğu­muz da­ha ka­li­te­li hiz­met­ler­le bir­lik­te ne­le­rin ek­sik ol­du­ğu­nu da, sa­ha­da, çok iyi bi­li­yo­ruz, on­la­rın da ta­kip­çi­si­yiz ve ge­ce gün­düz bu ek­sik­lik­le­ri de ta­mam­la­mak için gay­ret­le­ri­mi­ze de­vam ede­ce­ğiz.

Kas­ta­mo­nu'ya ye­ni am­bu­lans­tan bah­set­ti­niz. Ta­bii, Kas­ta­mo­nu'da­ki am­bu­lans sa­yı­sı­nın, ye­ni am­bu­lans sa­yı­sı­nın kaç­tan ka­ça çık­tı­ğın­dan bah­set­me­di­niz ama, onu da ta­bii gö­rü­yo­rum, ya­ni mu­ha­le­fe­tin tar­zı bu ola­bi­lir. Bu se­ne de çok cid­di sa­yı­da am­bu­lans ala­ca­ğız, Kas­ta­mo­nu'mu­za da mut­la­ka bu ye­ni am­bu­lans­lar­dan ve­re­ce­ğiz.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Te­şek­kür ede­rim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Kan­do­ğan, İz­mir'de ai­le he­kim­li­ği­ne ba­ğış­çı­lar­dan tep­ki ola­rak sağ­lık ocak­la­rı­nı ge­ri is­te­yen­ler ol­du­ğu­nu söy­le­di. Ba­na böy­le bir şey gel­me­di. Ola­bi­lir, bel­ki, çok na­di­ren böy­le bir ta­lep­te bu­lu­nan ki­şi­ler ola­bi­lir; mev­zu­at ney­se onun ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­ti­ri­riz.

Sa­yın Işık, eği­tim has­ta­ne­le­riy­le üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri ara­sın­da­ki ve­rim­li­lik far­kı­nı işa­ret ede­rek, "Aca­ba bu­nun se­be­bi ne?" de­di­niz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Sa­yın Işık ora­da.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Işık, evet…

Bu­na, ta­bii, bu­ra­da kı­sa sü­re içe­ri­sin­de ce­vap ver­mek zor; an­cak, şu­nu ifa­de ede­yim ki, ger­çek­ten, sağ­lık­ta dö­nü­şüm prog­ra­mı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın bü­tün has­ta­ne­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi, eği­tim has­ta­ne­le­rin­de de cid­di bir ve­rim­li­lik ar­tı­şı­na yol aç­tı. Bu­na, önü­müz­de­ki sü­reç içe­ri­sin­de üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zin de mut­la­ka bir ve­rim­li­lik­le ka­tı­la­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum.

Ye­şil kart­lı has­ta­la­ra har­ca­dı­ğı­mız mik­tar­lar geç­miş­te har­ca­dı­ğı­mız mik­ta­rın yak­la­şık ola­rak 2,5 ka­tı ka­dar­dır. Sağ­lık har­ca­ma­la­rı­na ge­nel büt­çe içe­ri­sin­de yüz­de 1,8 ci­va­rın­da ye­şil kart­lı­lar için şim­di har­ca­ma ya­pı­yo­ruz. Ger­çek­ten bu mik­tar­lar­la ye­şil kart­lı­la­rı­mız çok ra­hat­la­dı­lar. Ay­rı­ca, bir yok­sul va­tan­da­şı­mız ye­şil kar­tı ol­ma­dı­ğı hâlde, eğer ye­şil kart al­ma­ya müs­ta­hak­sa bu te­da­vi­le­ri­ni gö­rü­yo­ruz -bu hu­sus­ta da bi­li­yor­su­nuz ge­rek­li de­ği­şik­li­ği yap­tık- ve üç ay içe­ri­sin­de de onun ye­şil kar­tı­nı ken­di­si­ne ve­ri­yo­ruz.

Sa­yın Ün­lü­te­pe, Af­yon­ka­ra­hi­sar'da uy­gun ol­ma­yan ku­duz aşı­la­rı­nın bir mer­kez­de kul­la­nıl­dı­ğın­dan bah­set­ti. Bu­nu araş­tı­ra­ca­ğım, böy­le bir şey var­sa, bu­nun için, bu gi­bi me­se­le­ler­de gös­ter­di­ği­miz has­sa­si­ye­ti mut­la­ka bu me­se­le için de gös­te­re­ce­ğim.

Sa­yın Koç, dö­ner ser­ma­ye­ler­le il­gi­li hu­sus­lar­da muh­te­me­len Mec­lis kür­sü­sün­den ver­di­ğim bil­gi­le­ri ye­te­rin­ce ta­kip et­mi­yor­su­nuz. Ba­kın, ver­di­ğim bil­gi­le­ri tek­rar­lı­yo­rum si­ze: Uz­man he­kim­le­ri­miz, mu­aye­ne­ha­ne­si ol­ma­yan uz­man he­kim­le­ri­miz or­ta­la­ma 3.800 li­ra dö­ner ser­ma­ye al­mış­lar­dır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - 100-200 YTL alan­lar var…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Or­ta­la­ma­dan bah­se­de­ce­ğim ta­bii ki, faz­la alan­lar var, ek­sik alan­lar var. Mu­aye­ne­ha­ne­si ol­ma­yan uz­man he­kim­ler 3.800 li­ra ek öde­me al­mış­lar­dır, 2006 or­ta­la­ma­sı ola­rak; ma­aş­la­rıy­la bir­lik­te ay­lık ge­lir­le­ri 5.000 YTL'nin üze­ri­ne çık­mış­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - 100-300 YTL alan­lar var…

BAŞ­KAN - Sü­re ta­mam­lan­mış­tır Sa­yın Ba­kan.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Pra­tis­yen he­kim­le­ri­miz has­ta­ne­ler­de 1.600 YTL, sa­ha­da da 900 YTL ma­aş­la­rı dı­şın­da ek öde­me al­mış­lar­dır. Ma­aş­la­rıy­la be­ra­ber bu ra­kam­lar 2.000 li­ra­ya ve 2.500 li­ra­la­ra yak­laş­mak­ta­dır.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ge­nel­le­me­yin.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ge­nel­li­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma ol­du.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Arıt­man.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Baş­ka­nım, ben, sa­de­ce Sa­yın Ba­ka­na so­ru sor­dum. Ba­na ha­ka­ret et­miş­ler­dir. Ben de ay­nen ken­di­si­ne ia­de edi­yo­rum. Sa­de­ce "evet" ve­ya "ha­yır" di­ye­cek­ti; ay­nen ia­de edi­yo­rum ha­ka­ret­le­ri­ni.

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man, ben ko­nuş­ma­yı din­le­dim. Si­zin mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar sı­ra­sın­da söy­le­di­ği­niz söz­le­ri Sa­yın Ba­kan si­ze ia­de et­ti, her­han­gi bir ha­ka­ret kas­tı da yok­tu.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Ben de ay­nen ken­di­si­ne ia­de edi­yo­rum. Kat­la­ya­rak ia­de edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - So­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ana­dol, mad­de üze­rin­de üç adet öner­ge var­dır, ön­ce öner­ge­le­ri oku­ta­ca­ğım…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - O za­man öner­ge­de is­te­riz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Öner­ge­yi okut­tu­ğu­nuz­da is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­sı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, son­ra ay­kı­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 14. mad­de­si­nin so­nu­na "7. mad­de­nin uy­gu­lan­ma­sı 3 yıl (Üç Yıl) son­ra yü­rür­lük­ten kal­kar" cüm­le­si­nin ek­len­me­si­ni öne­ri­yo­ruz. Say­gı­la­rı­mız­la.

 

Nu­ret­tin Sö­zen

Ha­luk Koç

Sa­mi Tan­doğ­du

 

Si­vas

Sam­sun

Or­du

 

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

Meh­met Neş­şar

Ca­nan Arıt­man

 

Ma­lat­ya

De­niz­li

İz­mir

 

 

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

 

 

Bur­sa

 

BAŞ­KAN - İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın yü­rür­lü­ğe iliş­kin 14 ün­cü mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                           

İs­ma­il Bi­len

Me­tin Ka­şı­koğ­lu

Meh­met Çer­çi

 

 

Ma­ni­sa

Düz­ce

Ma­ni­sa

 

İr­fan Gün­düz

Re­cep Yıl­dı­rım

Nus­ret Bay­rak­tar

 

İs­tan­bul

Sa­kar­ya

İs­tan­bul

"Mad­de 14- Bu Ka­nu­nun;

a) 1 in­ci mad­de­siy­le 3359 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen ek 10 un­cu mad­de­nin son fık­ra­sı ha­riç ol­mak üze­re, 1 in­ci ve 4 ün­cü mad­de­le­ri ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren al­tı ay son­ra,

b) 1 in­ci mad­de­siy­le 3359 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ek 10 un­cu mad­de­nin son fık­ra­sı ile di­ğer mad­de­le­ri ya­yı­mı ta­ri­hin­de,

yü­rür­lü­ğe gi­rer.

7 nci mad­de­si ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren ye­di yıl son­ra yü­rür­lük­ten kal­kar."

BAŞ­KAN - En ay­kı­rı öner­ge­yi oku­tup, iş­le­me alı­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 14 ün­cü mad­de­si­nin ta­sa­rı met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Nu­ret­tin Sö­zen

Meh­met Neş­şar

İd­ris Sa­mi Tan­doğ­du

 

Si­vas

De­niz­li

Or­du

 

Ha­lil Tir­ya­ki

Ca­nan Arıt­man

İz­zet Çe­tin

 

Kı­rık­ka­le

İz­mir

Ko­ca­eli

 

 

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

 

 

Bur­sa

 

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz De­ğer­li Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni açık­la­mak üze­re Or­du Mil­let­ve­ki­li Sa­mi Tan­doğ­du.

Bu­yu­run Sa­yın Tan­doğ­du.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; rad­yo­lo­ji tek­nis­yen­le­riy­le il­gi­li bir ev­vel­ki ko­nuş­mam­da ya­rım ka­lan bö­lü­me bu­ra­da de­vam et­mek is­ti­yo­rum.

Rad­yo­lo­ji tek­nis­yen­le­ri, sağ­lık­ta dö­nü­şüm ve bu AKP Hükûme­ti es­na­sın­da çı­kar­tı­lan ya­sa­lar­la, dö­ner ser­ma­ye ve per­for­mans­ta en çok yük alan, en çok ça­lış­ma­yı gös­te­ren bö­lüm­dür. Ya­ni, ça­lış­ma­la­rı yüz­de 200 ar­tış gös­ter­miş­tir. Bi­raz ev­vel­ki dok­tor ar­ka­da­şı­mın bu ko­nu­yu çok ha­fi­fe ala­rak "AB uyum­la­rı­na gö­re ayar­la­na­cak." sö­zü çok yan­lış­tır. Biz AB uyum­la­rı­nın çok şey­le­ri­ne uyu­yo­ruz, do­zi­met­re ola­yı­na uyu­yo­ruz; ama, do­zi­met­re ola­yın­da -ge­çen­ki ko­nuş­mam­da açık­la­dım- hiç kul­la­nıl­ma­yan bir do­zi­met­re ile kul­la­nı­lan do­zi­met­re­yi ci­ha­za sok­tu­ğu­nuz­da, kul­la­nıl­ma­yan do­zi­met­re­de en yük­sek doz çık­mış­tır. Bir ke­re, Atom Ener­ji Ku­ru­mu­nun bu sis­te­mi oturt­tur­ma­sı la­zım.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Biz sor­duk. Prob­lem yok di­yor­lar.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - O ne­den­le, bu sis­tem­le­rin dü­zel­til­me­sin­den son­ra bu ya­sa­nın çık­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz biz.

Ai­le he­kim­li­ğin­de­ki ola­yı da dün­kü ko­nuş­mam­da söy­le­miş­tim. Sağ­lık ocak­la­rı­nın mik­ta­rı Av­ru­pa'da­ki­ler­le çok fark­lı. Al­man­ya'da 70 bin ta­ne sağ­lık oca­ğı var, Fran­sa'da 68 bin ta­ne var, biz­de ise 7 bin ta­ne var. Bu bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­me­ti­ni tam ma­na­sıy­la ve­re­me­di­ği za­man has­ta­ne­de­ki do­lum­la­rı dur­du­ra­bi­lir mi­si­niz? Dur­dur­mak müm­kün de­ğil. Ama ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li­le­ri­nin ba­na ver­di­ği ce­vap: 24 bi­ne dü­şü­nü­yo­ruz. 24 bi­ne çı­kart­tı­ğı­nız za­man sağ­lık bi­rin­ci ba­sa­mak hiz­met­le­ri­ni, ya­sa­yı o za­man çı­kar­ta­lım. An­la­şa­ma­dı­ğı­mız ko­nu yok. As­lın­da bir tıp men­su­bu ola­rak as­ga­ri müş­te­rek­ler­de bir­leş­me­mek müm­kün de­ğil. İn­san sağ­lı­ğıy­la il­gi­le­ni­yo­ruz ve bu­nun en iyi şe­kil­de ol­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. Her iki­mi­zin ay­nı ko­nu üze­rin­de bir­le­şe­bil­me­si için Hükûme­tin bu ko­nu­da has­sas dav­ran­ma­sı la­zım ve ya­sa­yı ace­le­ye, ol­du­bit­ti­ye ge­ti­rip çı­kart­ma­ma­sı ge­re­kir.

Şim­di, me­se­la, be­nim il­ko­kul çağ­la­rım­da, Fat­sa'da -şu an­da sağ­lık­lı­lar iki­si de- iki ta­ne dok­tor ağa­be­yi­miz var­dı. Bi­ri­si Dok­tor Ha­san Erk­men, bi­ri­si de ge­ne Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız Ab­dul­lah Gül'ün da­yı­sı Pro­fe­sör Dok­tor Ah­met Sa­toğ­lu-ki, be­nim ta­bi­at bil­gi­si öğ­ret­me­nim­di- Fat­sa'da pra­tis­yen he­kim­lik yap­tı­lar. Bun­la­rın içe­ri­sin­den Dok­tor Ha­san Erk­men'in ay­na­sı var­dı. Ya­ni, sko­pi ci­ha­zı­na, si­zin de bil­di­ği­niz, duy­du­ğu­nuz gi­bi ay­na de­nir­di. O ço­cuk­la­rı o ay­na­ya so­ka­rak ak­ci­ğer­le­rin­de­ki il­ti­ha­bi ola­yı, ak­ci­ğe­rin­de­ki ra­hat­sız­lık­la­rı or­ta­ya çı­kar­tan, kı­rık-çı­kık­la­rı or­ta­ya çı­kar­tan ve eliy­le, o Ha­san am­ca, Dok­tor Ha­san Bey -hâlâ sağ­dır, ken­di­si­ni say­gıy­la anı­yo­rum- o kı­rık­la­rı eliy­le o sko­pi ci­ha­zı­nın al­tın­da bir­leş­ti­rir­di; ama ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz ar­ka­daş­lar? Dok­tor Ha­san Erk­men'in on par­ma­ğı da ke­sil­di. Rad­yas­yo­nun komp­li­kas­yo­nu bun­lar. Lüt­fen… Üze­rin­de dur­du­ğu­muz ko­nu ço­cuk oyun­ca­ğı de­ğil. Ya­ni, ko­nu­nun has­sa­si­ye­ti­ni, bir rad­yo­log dok­tor ola­rak ya­şa­mış ve ya­şa­mak­ta­yım.

Şim­di, bü­tün rad­yo­lo­ji kli­nik­le­ri­ni, özel­de ve resmî ku­rum­lar­da­ki rad­yo­lo­ji kli­nik­le­ri­ni de, tam ma­na­sıy­la, rad­yas­yon­dan izo­le ede­lim, ayı­ra­lım, tam ma­na­sıy­la, 10 san­tim­lik tuğ­la­lar­la o bö­lüm­le­ri ayı­ra­lım ve­ya­hut da 3 mi­lim­lik kur­şun­lar­la öre­lim ve ora­da rad­yas­yon sı­zın­tı­sı ol­maz. Ora­da­ki ar­ka­da­şı­mız ye­di bu­çuk sa­at ça­lış­sın. Ora­da­ki ar­ka­da­şı­mız…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Za­ten ay­rı.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Lüt­fen, bil­me­di­ği­niz ko­nu­yu ko­nuş­ma­yın.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Za­ten ay­rı.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Lüt­fen… Lüt­fen…

…ye­di bu­çuk sa­at ça­lış­sın, ben ona ra­zı­yım; ama, Sa­yın Ba­ka­nım, "be­nim za­ma­nım­da bu ka­dar ruh­sat ve­ril­di" di­yor.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Za­ten ay­rı.

BAŞ­KAN - Hak­kı­nız var mı Sa­yın Çer­çi?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Pe­ki, ben so­ru­yo­rum: O ruh­sat ve­ri­len has­ta­ne­nin ko­ri­dor­la­rın­da ya­zı­yor, "ha­mi­le­ler ve ha­mi­le şüp­he­si olan ki­şi­ler bu­ra­dan ge­çe­mez" di­yor. De­mek ki, ko­ri­dor­da da hâlâ sı­zın­tı var. Lüt­fen ar­ka­daş­lar, bun­la­rı has­ta­ne­ye git­ti­ği­niz za­man gö­rü­yor­su­nuz. Pe­ki, bun­la­rı hal­let­me­den bu ya­sa­yı na­sıl çı­ka­ra­cak­sı­nız? Ben, Sa­yın Ba­ka­nı­mı in­sa­fa da­vet edi­yo­rum.

Bir de, son za­man­lar­da özel has­ta­ne­ler­de olan an­ji­yo­lar, an­ji­yo­lar­da­ki komp­li­kas­yon­lar ve an­ji­yo­nun özel­li­ği… Her has­ta­ya an­ji­yo is­te­ni­yor. Dev­let has­ta­ne­si­ne gi­di­yor -he­pi­miz ya­şı­yo­ruz bun­la­rı, mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak siz­ler de ya­şı­yor­su­nuz- an­ji­yo is­te­ni­yor. An­ji­yo için gi­di­yor özel has­ta­ne­ye. Stent ta­kı­lı­yor. 200 do­lar­lık stent, 4.500 do­lar­lık stent… Ar­ka­sın­dan, bay­pas ame­li­ya­tı. Dev­le­te ka­ça mal olu­yor, bi­li­yor mu­su­nuz ar­ka­daş­lar? En aşa­ğı 25 mil­yar li­ra­ya mal olu­yor. Bu dev­le­tin pa­ra­sı­na ya­zık, o va­tan­da­şa da ya­zık. Ge­rek­li ge­rek­siz bu şe­kil­de­ki ame­li­yat­la­rın bir an ev­vel dur­du­rul­ma­sı ge­re­kir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tan­doğ­du, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

Lüt­fen, bu ko­nu­da­ki has­sa­si­ye­ti­miz, dok­tor­lar ola­rak bi­zi çok üz­mek­te­dir. Bu ko­nu­da­ki yan­lış­lık­la­rı, Ba­kan­lık, biz­le­rin de fi­kir­le­ri­ni ala­rak, si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın ve Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği­nin gö­rüş­le­ri­ni ala­rak, bir an ev­vel ön­le­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu ko­nu­da, biz, ken­di­le­ri­ne -şah­sen ve Gru­bum ola­rak- yar­dım et­me­ye ha­zı­rız. Lüt­fen, bu vur­du kaç­tı­lı­ğa son ver­me­miz ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Son­ra, Sa­yın Ba­kan­dan şu­nu is­ti­yo­rum: Fın­dık kri­zin­den, fın­dık eko­no­mik kri­zin­den do­la­yı Ka­ra­de­niz'de­ki in­san­lar psi­ko­lo­jik trav­ma­ya gir­miş­ler­dir. Psi­ko­lo­jik trav­ma­nın ne­ti­ce­si eko­no­mik te­rö­rün oluş­ma­sı­na ne­den ola­cak­tır. O ne­den­le, böl­gem­de­ki psi­ki­yat­ri mü­te­has­sıs­la­rı­nın -her böl­gem­de, Or­du, Gi­re­sun, Trab­zon, Sam­sun'da- psi­ki­yat­ri dok­tor­la­rı­nın sa­yı­sı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

Ay­nı za­man­da, Or­du Dev­let Has­ta­ne­si, Gi­re­sun Dev­let Has­ta­ne­sin­de rad­yas­yon komp­li­kas­yon­la­rı­nın çok art­tı­ğı­nı gör­mek­te­yiz ve ya­şa­mak­ta­yız. O ne­den­le, her iki has­ta­ne­ye de on­ko­lo­ji mü­te­has­sı­sı, rad­yo­te­ra­pi ve­ya­hut da me­di­kal on­ko­lo­ji uz­man­la­rı gön­de­ril­me­si­ni…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tan­doğ­du, te­şek­kür edi­yo­rum.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Bağ­la­ya­ca­ğım te­şek­kür ede­rek.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Tan­doğ­du…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - He­men bağ­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Tan­doğ­du…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - He­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

III. - YOK­LA­MA

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım; an­cak, öner­ge­nin oy­la­ma­sın­dan ön­ce bir yok­la­ma ta­le­bi var­dır. Şim­di bu ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğim.

An­cak, yok­la­ma ta­le­bi­ni iş­le­me ko­ya­bil­mem için, ayak­ta olup yok­la­ma ta­lep eden mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­yı­sı­nın 20 olup ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit ede­ce­ğim.

Sa­yın Ana­dol, Sa­yın Tan­doğ­du, Sa­yın Ar­tan­taş, Sa­yın Öz­yü­rek, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Neş­şar, Sa­yın Arıt­man, Sa­yın Koç, Sa­yın Arz, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Öz­yurt, Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, Sa­yın Coş­ku­noğ­lu, Sa­yın Ars­lan, Sa­yın Ham­za­çe­bi, Sa­yın Yıl­dı­rım, Sa­yın Ba­ra­ta­lı, Sa­yın De­ve­ci­ler, Sa­yın Öz­men, Sa­yın Çi­lin­gir, Sa­yın Ün­lü­te­pe, Sa­yın Kü­çük, Sa­yın Yü­ce­san ve Sa­yın Al­tı­no­rak.

Yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Ad­la­rı­nı oku­du­ğum sa­yın üye­le­rin yok­la­ma için elek­tro­nik ci­ha­za gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

3.- Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247) (Devam)

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın yü­rür­lü­ğe iliş­kin 14 ün­cü mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                           İr­fan Gün­düz (İs­tan­bul) ve ar­ka­daş­la­rı

Mad­de 14- Bu Ka­nu­nun;

a) 1 in­ci mad­de­siy­le 3359 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen ek 10 un­cu mad­de­nin son fık­ra­sı ha­riç ol­mak üze­re, 1 in­ci ve 4 ün­cü mad­de­le­ri ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren al­tı ay son­ra,

b) 1 in­ci mad­de­siy­le 3359 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­le­nen Ek 10 un­cu mad­de­nin son fık­ra­sı ile di­ğer mad­de­le­ri ya­yı­mı ta­ri­hin­de,

yü­rür­lü­ğe gi­rer.

7 nci mad­de­si ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren ye­di yıl son­ra yü­rür­lük­ten kal­kar.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tı­lı­yo­ruz De­ğer­li Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı ile rad­yo­lo­ji­de ça­lış­ma usul ve esas­la­rı­na iliş­kin ge­rek­li alt dü­zen­le­me­le­rin ve ha­zır­lık­la­rın ya­pıl­ma­sı ama­cıy­la, bun­la­ra iliş­kin hü­küm­le­rin ka­nu­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­den iti­ba­ren al­tı ay son­ra yü­rür­lü­ğe gir­me­si ön­gö­rül­müş­tür.

Di­ğer ta­raf­tan anes­te­zi uz­ma­nı­nın bu­lun­ma­dı­ğı hal­ler­de, anes­te­zi tek­nis­yen­le­ri­nin ame­li­yat­la­ra gi­re­bi­le­cek­le­ri­ne izin ve­ren ye­din­ci mad­de­si için, anes­te­zi uz­ma­nı ih­ti­ya­cı­nın za­man için­de kar­şı­lan­ma­sı dü­şün­ce­si ile ye­di yıl­lık yü­rür­lük sü­re­si ko­nul­muş­tur.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce ka­bul edi­len öner­gey­le 14'ün­cü mad­de tü­müy­le de­ğiş­ti­ril­di­ğin­den Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç ve ar­ka­daş­la­rı­nın öner­ge­si­ni iş­lem­den kal­dı­rı­yo­rum.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

15'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 15.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. 1247 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üç haf­ta­dır bu 1247 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı üze­rin­de bu Mec­lis­te ge­ce gün­düz ça­lış­mak­ta­yız. Ar­tık, hi­ta­mı­na gel­miş bu­lun­mak­ta­yız. Bu­ra­da, bu ya­sa ta­sa­rı­sı üze­rin­de çok şey söy­len­di ve mu­ha­le­fet­le ik­ti­dar par­ti­si ara­sın­da fikrî mü­ca­de­le­ler ol­du. Fa­kat, bu­ra­da bir şe­yi be­lirt­mek is­ti­yo­rum ben. Be­şin­ci yı­lın so­nu­na doğ­ru gel­mek üze­re­yiz, se­çim­le­re çok az bir za­man kal­dı. Bu­gün Ana­va­tan Par­ti­si­nin ver­di­ği Grup öne­ri­si üze­rin­de­ki -ki, bu Grup öne­ri­si na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı hak­kın­da idi- gö­rüş­me­ler­de, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İs­ma­il Soy­lu bu­ra­ya çık­tı ve bir şey­ler söy­le­di. Ha­ki­ka­ten, onun ko­nuş­ma­la­rı üze­ri­ne ben hi­cap duy­dum, utan­dım. Bu­nu bil­has­sa be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Ne­den de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Hâlâ da­ha... (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Tu­ta­nak­la­rı alır okur İs­ma­il Bey, tu­ta­nak­la­rı alır okur. Bu­ra­da şu­nu söy­le­di: "Ec­za­cı çı­kı­yor, kay­ma­kam çı­kı­yor, va­li çı­kı­yor, köy­lü ve çift­çi üze­ri­ne ko­nuş­ma­lar ya­pı­yor."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu, ce­ha­let­lik­ten baş­ka bir şey de­ğil­dir. Biz bu­ra­da herhâlde ih­ti­sas ko­mis­yon­la­rı ola­rak ça­lış­mı­yo­ruz, biz bu­ra­da bü­rok­rat­lar de­ği­liz, biz bu­ra­da ül­ke­mi­zin, mil­le­ti­mi­zin bü­tün me­se­le­le­ri üze­ri­ne si­ya­set yap­mak için gel­dik, si­ya­set yap­mak için gel­dik. Fa­kat, Sa­yın İs­ma­il Soy­lu, bu­ra­da, be­şin­ci se­ne içe­ri­sin­de, hâlâ da­ha, zan­ne­di­yo­rum ki, ken­di­si ko­mis­yon­cu­luk ya­pı­yor hâlde, hâlâ da­ha iş­le­ri­ni -zan­ne­di­yo­rum- ta­kip edi­yor gi­bi­me ge­li­yor. Bir de­fa, bu­nu bu­ra­dan be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Bu­nun adı­na ne der­ler? Türk­çe­miz­de gü­zel bir ata­sö­zü var­dır: "Ko­yu­nu sal­dım ba­yı­ra, ge­ri­si­ni Al­lah ka­yı­ra." De­mek ki, beş se­ne içe­ri­sin­de ya­pı­lan si­ya­se­tin adı buy­muş. Ben baş­ka bir şey de­mek is­te­mi­yo­rum, ge­ri­si­ni aziz mil­le­ti­mi­zin gö­rüş­le­ri­ne ha­va­le edi­yo­rum ve biz, mil­le­ti­mi­zin, mem­le­ke­ti­mi­zin me­se­le­le­ri üze­rin­de, her ne ka­dar bir kı­sım mes­lek­ler­den gel­me­sek bi­le, si­ya­set yap­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz. Si­ya­set bir mes­lek de­ğil­dir. Sa­yın İs­ma­il Soy­lu'ya bu­ra­dan bu­nu be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ha­ki­ka­ten, bu kür­sü­de, son de­re­ce çe­liş­ki­li fi­kir­ler söy­len­di. Bi­raz ön­ce bu­ra­da ko­nu­şan Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Meh­met Çer­çi, ko­nu­şur­ken, baş­he­kim­li­ğin ka­li­te­si­nin ar­tı­şın­dan bah­set­ti­ler. Çok doğ­ru, ay­nen ka­tı­lı­yo­rum, ay­nen ka­tı­lı­yo­rum; eğer dok­to­ra yap­mış­sa, baş­ka bir üst ih­ti­sas yap­mış­sa, gel­sin baş­he­kim­li­ğe. Fa­kat, bu­nun zıd­dı bir şey da­ha söy­le­di ve de­di­ler ki: "Biz anes­te­zi tek­nis­yen­le­ri­ni de ya­sa­laş­tır­dık." Pe­ki, bu­nun adı­na ne de­nir? Bu­nu adı­na da, Sa­yın Meh­met Çer­çi, ge­ri­ye git­mek de­nir. Bu fi­kir­le­ri­niz ça­tış­mı­yor mu bir­bir­le­riy­le?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Na­sıl ge­ri­ye git­mek? Ya­pı­yor za­ten adam.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Na­sıl ge­ri­ye git­mek? O za­man şu fi­kir­le­ri söy­le­ye­lim…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Adam ya­pı­yor za­ten, tek­nis­yen nar­ko­zu ve­ri­yor.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bı­ra­kın, bir man­tık kul­la­na­lım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bir man­tık kul­la­na­lım…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Nar­ko­zu ve­ri­yor adam.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Diş he­kim­le­ri­nin bu­lun­ma­dı­ğı yer­de, sah­te diş he­kim­le­ri­ne ya­sal ola­rak yet­ki ve­re­lim, diş te­da­vi­si yap­sın­lar!..

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Nar­ko­zu ve­ri­yor za­ten adam.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi… Sa­yın Çer­çi…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Yet­ki­siz yap­ma­sı da­ha mı doğ­ru?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ka­dın-do­ğum mü­te­has­sıs­la­rı­nın ol­ma­dı­ğı yer­de, ebe­le­rin ol­ma­dı­ğı yer­de köy ebe­le­ri­ne ya­sal ola­rak mü­sa­ade ve­re­lim, izin ve­re­lim, ka­nun çı­ka­ra­lım, ebe­lik yap­sın­lar, hem­şi­re­lik yap­sın­lar. Böy­le bir çe­liş­ki ola­bi­lir mi?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Adam ka­nun­suz ya­pı­yor di­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi… Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz Sa­yın Çer­çi.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, lüt­fen çe­liş­ki­li ko­nuş­ma­ya­lım.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ka­nun­suz ya­pı­yor adam o za­man.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­çen haf­ta ben bu ya­sa ta­sa­rı­sı­nı eleş­ti­rir­ken, Hükûme­tin ka­fa­sın­da, geç­miş­te­ki bir­ta­kım ko­nuş­ma­lar­dan do­la­yı, iş­te, bil­has­sa bü­yük şe­hir­le­ri­miz­de­ki ba­zı has­ta­ne­le­rin şe­hir dı­şı­na çı­ka­rıl­ma­sın­dan bah­set­miş­tim ve bu­ra­la­rın özel­leş­ti­ril­me­sin­den bah­set­miş­tim. Bu­ra­da bu­lu­nan­lar ha­tır­lar­lar bu­nu.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, "bir şeh­rin ka­mu­ya ait has­ta­ne­si­ni şe­hir dı­şı­na ta­şı ve has­ta­ne­nin ye­ri­ne alış­ve­riş mer­ke­zi yap" fik­ri, ha­ki­ka­ten, sağ­lık şart­la­rıy­la, sağ­lık fik­riy­le -ha­ki­ka­ten- uyum sağ­la­ma­ya­cak bir ko­nu­dur. Do­la­yı­sıy­la, bu dü­şün­ce­ler­den do­la­yı "el in­saf" de­mek­ten baş­ka bir şey de­me­ye ce­sa­ret ede­mi­yo­rum.

Ve bu an­lat­tı­ğım ken­di­me şu­nu bir kez da­ha gös­te­ri­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Sa­de­ce bu ne­den­le bi­le, sa­de­ce bu ne­den­le bi­le -ki, Hükûmet sağ­lı­ğı­mı­zı özel el­le­re tes­lim et­mek is­ti­yor sa­de­ce- Hükûme­tin bu işi bı­ra­kıp git­me­si bir an ön­ce, la­zım­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, son bir nok­ta ola­rak, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ön­ce­ki haf­ta içe­ri­sin­de Ge­nel Ku­rul­da an­ne ölüm­le­riy­le il­gi­li ola­rak söy­le­dik­le­ri­ne de de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı, Av­ru­pa ve Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sın­dan bah­se­der­ken, Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin sos­yal ya­pı­sı ile Tür­ki­ye'nin sos­yal ya­pı­sı ara­sın­da­ki çok önem­li bir far­kı es ge­çe­rek bü­yük bir isa­bet­siz­li­ğin tam üze­ri­ne bas­mış­tır. Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de bir an­lam ifa­de ede­bi­len ül­ke or­ta­la­ma­sı, bi­zim ül­ke­miz­de bir an­lam ifa­de et­mez de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bi­zim ül­ke­miz, böl­ge­ler ve sos­yal ke­sim­ler ara­sın­da­ki bü­yük uçu­rum­lar­la be­lir­len­miş bir tab­lo arz et­mek­te­dir. Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de an­ne ölüm­le­ri şe­hir­den şeh­re, böl­ge­den böl­ge­ye, bir sos­yal ke­sim­den di­ğe­ri­ne çok bü­yük fark­lı­lık­lar gös­ter­mez iken, biz­de, bir yer­den öte­ki­ne, bir ke­sim­den di­ğe­ri­ne çağ fark­la­rıy­la bü­yük fark­lı­lık­lar gös­ter­mek­te­dir. Ör­ne­ğin, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı, ev­vel­ki haf­ta içe­ri­sin­de, yi­ne, Ge­nel Ku­rul­da, Tür­ki­ye'de­ki do­ğur­gan­lık or­ta­la­ma­sı­nı yüz­de 2,2 ile ifa­de et­miş­ler­di. Tür­ki­ye'nin Sağ­lık Ba­ka­nı­nın, sa­yı­la­rı, bu şek­liy­le, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, kul­lan­ma­ya hak­kı yok­tur. Tür­ki­ye'de do­ğum oran­la­rı, do­ğu­su ile ba­tı­sı ara­sın­da bir or­ta­la­ma ile açık­lan­ma­ya­cak ka­dar çok bü­yük fark­lı­lık­lar arz et­mek­te­dir. İz­mir'de 1,4 olan bu oran, Hakkâri'de kaç­tır? Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­na bu­ra­dan sor­mak is­ti­yo­rum. İş­te, re­ali­te bu­ra­da­dır, ger­çek bu­ra­da­dır.

Tür­ki­ye'nin Sağ­lık Ba­ka­nı­nın, bir­ta­kım or­ta­la­ma­lar­la ne ka­dar da Av­ru­pa sa­yı­la­rı­na yak­laş­tık avun­tu­suy­la de­ğil, ya­kı­cı so­run­la­rı kork­ma­dan te­laf­fuz et­mey­le baş­la­ma­sı ge­re­kir­di her işe di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sı de­ğil, ül­ke­mi­zin mah­ru­mi­yet böl­ge­le­rin­de­ki an­ne ölüm­le­ri ol­ma­lı­dır Tür­ki­ye'nin Sağ­lık Ba­ka­nı­nın me­se­le­si. Biz sa­yı or­ta­la­ma­la­rıy­la de­ğil, sa­yı­la­rın ger­çek­le­riy­le uğ­raş­ma­mız ge­rek­mek­te­dir Hükûmet ola­rak, Mec­lis ola­rak.

Böl­ge­ler, şe­hir­ler, sos­yal ke­sim­ler ara­sın­da­ki fark­la­rın ger­çe­ği­ni es ge­çen bir Ba­kan­la, bu uçu­rum­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­bil­me­miz müm­kün de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir di­ğer ko­nu­ya de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Mev­cut sağ­lık sis­te­mi, bi­za­ti­hi, has­ta hak­la­rı­nı her aşa­ma­da çiğ­ne­yen bir ya­pı­ya sa­hip­tir. Bu­nun ne­den­le­ri­ni an­lat­ma­ya de­vam et­mek için, şim­di, 1 Ağus­tos 1998 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te­de ya­yım­la­nan Has­ta Hak­la­rı Yö­net­me­li­ği'ne de­ğin­mek is­ti­yo­rum.

1998 yı­lın­da ya­yım­la­nan Has­ta Hak­la­rı Yö­net­me­li­ği, ikin­ci bö­lü­mün­de sağ­lık hiz­met­le­rin­den fay­da­lan­mak hak­kı­na de­ği­ni­yor ve şöy­le di­yor: "Has­ta, ada­let ve hak­ka­ni­yet il­ke­le­ri çer­çe­ve­sin­de, sağ­lık­lı ya­şa­mın teş­vik edil­me­si­ne yö­ne­lik fa­ali­yet­ler ve ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri de dâhil ol­mak üze­re sağ­lık hiz­met­le­rin­den ih­ti­yaç­la­rı­na uy­gun ola­rak fay­da­lan­ma hak­kı­na sa­hip­tir. Bu hak, sağ­lık hiz­me­ti ve­ren bü­tün ku­rum ve ku­ru­luş­lar ile sağ­lık hiz­met­le­rin­de gö­rev alan per­so­ne­lin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

…ada­let ve hak­ka­ni­yet il­ke­le­ri­ne uy­gun ola­rak hiz­met ver­me yü­küm­lü­lük­le­ri­ni de içe­rir. Has­ta, sağ­lık hiz­met­le­rin­den na­sıl fay­da­la­na­ca­ğı ko­nu­sun­da bil­gi is­te­ye­bi­lir. Bu hak, han­gi sağ­lık ku­ru­lu­şun­dan, han­gi şart­la­ra gö­re fay­da­la­na­bi­le­ce­ği­ni, sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ta­ra­fın­dan ve­ri­len her tür­lü hiz­met ve imkânın ne­ler ol­du­ğu­nu ve mü­ra­ca­at edi­len ku­ru­luş­ta ve­ri­len sağ­lık hiz­met­le­rin­den fay­da­lan­ma usu­lü­nü öğ­ren­me hak­la­rı­nı da kap­sar."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu me­se­le uzun­dur, vak­tim de do­lu­yor. Ben şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mız, hal­kı­mı­zı bu ko­nu­lar­da bil­gi­len­dir­miş mi­dir şu ana ka­dar? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum. Hal­kı­mı­zın bu ko­nu­lar­dan ha­be­ri var mı­dır? Yok­sa, sağ­lık sis­te­mi­mi­zin çok bü­yük me­se­le­le­ri var­dır, bu da önem­li bir me­se­le­dir.

Ka­mu­oyu­nun gün­de­mi­ne bu­nu ak­set­tir­mek is­ti­yo­rum ve he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ali Ars­lan, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ars­lan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; uzun­ca sü­re Mec­li­si­mi­zi iş­gal eden bir tor­ba ya­sa­nın ar­tık son mad­de­si­ni gö­rü­şü­yo­ruz. Ba­şın­dan be­ri bu tor­ba ya­sa­nın Tür­ki­ye'de­ki sağ­lık sis­te­mi­ne ya­rar­lar ge­tir­me­ye­ce­ği­ni, tam ter­si­ne, özel­lik­le ça­lı­şan­lar üze­rin­de bü­yük olum­suz­luk­lar ge­ti­re­ce­ği­ni id­dia et­miş­tik. Tü­mü üze­rin­den baş­la­ya­rak yap­tı­ğı­mız bü­tün ko­nuş­ma­lar­da bil­dik­le­ri­mi­zi bu kür­sü­den an­lat­ma­ya ça­lış­tık, et­ki­li olan­lar ol­du, ol­ma­yan­lar ol­du. Me­se­la, rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nın ça­lış­ma şart­la­rı­nı dü­zen­le­yen, ça­lış­ma sa­at­le­ri­ni dü­zen­le­yen mad­de­nin, rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nın sa­de­ce bu­gün­le­ri­ni de­ğil, ge­le­cek ku­şak­la­rı­nın da sağ­lık­la­rı­nı teh­dit al­tın­da tut­tu­ğu­nu söy­le­dik. Av­ru­pa'da böy­le bir uy­gu­la­ma var, evet, me­sai sa­at­le­riy­le il­gi­li de­ğil rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nı dü­zen­le­yen mad­de, al­dık­la­rı iyo­ni­zan rad­yas­yon mik­ta­rıy­la il­gi­li. An­cak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri bu­nu ya­par­ken 1997 yı­lı­nın Ma­yı­sın­dan 2000 yı­lı­nın Ha­zi­ra­nı­na ka­dar, üç yıl, rad­yo­lo­ji ala­nın­da hiz­met ya­pan ci­haz­la­rın, ışın yay­ma­yan, sağ­lık ko­şul­la­rı­na el­ve­riş­li hâle ge­ti­ri­lir; ha­va­lan­dır­ma­la­rı­nın dü­zen­len­di­ği bir sü­re ta­nı­mış, üç yıl. Bu ko­nu­da Av­ru­pa Bir­li­ğin­de­ki ül­ke­ler ha­zır­lık yap­tık­tan son­ra an­cak bu alan­da ça­lı­şan­la­rın, iş­te, yıl­lık 50 mi­li­si­vert, beş yıl üst üs­te de 100 mi­li­si­vert rad­yas­yon ala­bi­le­cek­le­ri­ni be­lir­le­miş­ler ve me­sai sa­at­le­riy­le il­gi­li dü­zen­le­me­den vaz­geç­miş­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bi­zim eleş­ti­ri­le­ri­miz so­nu­cu -öne­ri­miz de oy­du- "ge­lin, bu ko­nu­da tek­nik alt­ya­pı­yı oluş­tu­ra­lım, on­dan son­ra rad­yo­lo­ji ça­lı­şan­la­rı­nın me­sai sa­at­le­riy­le il­gi­li böy­le bir dü­zen­le­me ya­pa­lım" di­ye eleş­ti­ri­ler ge­tir­miş­tik. Al­tı ayı­nı kur­ta­ra­bil­dik de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ba­kın, Av­ru­pa'da­ki ci­haz­lar bi­rin­ci el, son mo­del ci­haz­lar ol­ma­sı­na rağ­men, üç yıl bu tek­nik alt­ya­pı­yı ha­zır­la­mak için uğ­raş­mış­lar. Biz, şim­di, bu alan­da, sa­de­ce al­tı ay­lık bir sü­re­yi ye­ter­li gö­rü­yo­ruz. Bel­ki bir ka­zanç­tır, ama as­la ye­ter­li ol­ma­ya­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, anes­te­zi tek­nis­yen­le­riy­le il­gi­li ar­ka­daş­la­rı­mız iti­raz­la­rı­nı di­le ge­tir­di­ler. Sa­nı­yo­rum, onu da on yıl­lık bir sü­re so­nun­da, ar­tık, o alan­da sa­de­ce anes­te­zi uz­man­la­rı ame­li­yat­lar­da gö­rev ala­bi­le­cek. On yıl, ben, Tür­ki­ye'ye, Tür­ki­ye'de­ki yurt­taş­la­rı­mı­za, ame­li­yat ola­cak has­ta­lık­lar­dan ka­çın­ma­la­rı­nı öne­ri­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa gö­rü­şü­lür­ken, tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­rin­de, bu tor­ba ya­sa­nın için­de çok kö­tü mad­de­ler ol­du­ğu­nu, bu tor­ba ya­sa­nın bu Mec­lis ta­ra­fın­dan red­de­dil­me­si ge­rek­ti­ği­ni söy­le­miş­tim. Yet­me­di, bu tor­ba­ya baş­ka tor­ba­lar kon­du. Me­se­la, bir ya­sa­yı, şef, şef yar­dım­cı­la­rı­nı, Tıp­ta Uz­man­lık Ku­ru­lu­nu, gün­ler­ce, sa­at­ler­ce tar­tış­tık bu­ra­da. Tar­tış­ma bit­ti. O mad­de kal­dı­rıl­dı. Ye­ri­ne, es­ki mad­de­yi mum­la ara­ta­cak baş­ka bir mad­de ih­da­sı ya­pıl­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şef ve şef yar­dım­cı­la­rı -bu kür­sü­den tek­rar söy­lü­yo­rum- sa­da­ka­ti­ne de­ğil li­ya­ka­ti­ne ba­kı­la­rak ata­na­cak. Li­ya­ka­ti­ne ba­kı­la­rak, o işi yap­ma­ya ye­ter­li bil­gi­si, in­san­la­rı yö­net­me­ye ye­ter­li de­ne­yi­mi var mı­dır, yok mu­dur? Bu ko­nu­da da­ha ön­ce­ki ça­lış­ma­la­rı ne­dir? Si­ya­se­ten ba­na bağ­lı olup ol­ma­ma­sı önem­li de­ğil. O işi ya­pıp ya­pa­ma­ya­ca­ğı­nın önem­li ol­du­ğu­nu söy­le­miş­tik. Çün­kü, bu in­san­lar, ge­le­cek­te, Tür­ki­ye'de­ki sağ­lık sis­te­mi­ne hiz­met­ler ve­re­cek olan dok­tor­la­rı­mı­zın, yar­dım­cı sağ­lık per­so­ne­li­miz ve öğ­ret­men­le­ri­dir, on­la­rı ye­tiş­ti­ren­ler­dir. Eğer, siz, o in­san­la­rın bil­gi­si­ne de­ğil, si­ya­si yan­da­şı­nız olup ol­ma­dı­ğı­na gö­re ata­ma­lar ya­par­sa­nız, Tür­ki­ye'nin sağ­lık sis­te­mi­ni al­tüst eder­si­niz; bu id­di­ada bu­lun­muş­tuk. Hat­ta, bu ko­nu­da, geç­ti­ği­miz yıl­lar­da yar­gı­da önem­li ka­rar­lar alın­mış. "YÖK, mut­la­ka bu Tıp­ta Uz­man­lık Ku­ru­lu­nun için­de ol­ma­sı ge­re­kir, üni­ver­si­te­le­rin bu Uz­man­lık Ku­ru­lu­nun için­de ol­ma­sı ge­re­kir" de­miş­ler­di. Ha­zır­la­dı­ğı­nız ta­sa­rı­da var­dı az da ol­sa, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ağır­lı­ğı olan sa­yı­da tem­sil edi­li­yor­du, ona iti­raz edi­yor­duk, onu da eli­miz­den ka­çır­dı­nız. Tü­müy­le bu alan­da­ki dü­zen­le­me­yi eği­tim has­ta­ne­le­ri­ne ver­di­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­li­yor­su­nuz, za­ten, eği­tim has­ta­ne­le­riy­le il­gi­li çı­kar­dı­ğı­nız bu ya­sa da, da­ha ön­ce­ki ya­sa­lar gi­bi Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dö­ne­cek, ama o önem­li de­ğil. Ama­cı­nız, za­ten, bu alan­da bir dü­zen­le­me yap­mak de­ğil. Ken­di si­ya­sal yan­daş­la­rı­nı­zı, ar­ka bah­çe­niz hâli­ne ge­tir­me­ye ça­lış­tı­ğı­nız eği­tim has­ta­ne­le­rin­de şef, şef yar­dım­cı­sı yap­mak. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal ede­ne ka­dar yap­tık­la­rı­nı­zı ya­pa­cak­sı­nız. Za­ten, da­ha ön­ce  ya­nıl­mı­yor­sam 176 ci­va­rın­da şef, şef yar­dım­cı­sı­nı ata­mış­tı­nız. İçi­niz­de ken­di me­sai ar­ka­daş­la­rı­nız da var, müs­te­şa­rı­nız, müs­te­şar yar­dım­cı­la­rı­nız da şef, şef yar­dım­cı­sı. Keş­ke, Sa­yın Ba­kan ken­di­si­ne de bir şef kad­ro­su ata­say­dı di­ye dü­şü­nü­yo­ruz. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal ede­ne ka­dar, yi­ne, bel­li sa­yı­da si­ya­sal yan­da­şı­nı­zı bu ku­rum­lar­da, bu has­ta­ne­ler­de, bu çok önem­li, tıp eği­ti­mi açı­sın­dan çok önem­li has­ta­ne­ler­de, tıp hiz­me­ti açı­sın­dan çok önem­li olan bu has­ta­ne­ler­de şef, şef yar­dım­cı­sı ata­ya­cak­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­ra iti­ra­zı­mız var. Ba­kın, baş­ka bir şey yap­tı­nız, bu ilk baş­ta yok­tu. De­niz­li'de ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­ma­sı­na kar­şı çı­kan he­kim­le­ri âde­ta ce­za­lan­dı­rır­ca­sı­na "ma­dem git­mi­yor­sun, ben de se­ni zor­la gön­de­ri­rim" di­ye bir ka­nun çı­kar­dı­nız bu­ra­da.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Zu­lüm! Zu­lüm!

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten bir zu­lüm. Bu in­san­lar ai­le he­kim­li­ği­nin -ki, sek­tö­rün için­de olan in­san­lar- Tür­ki­ye'de­ki sağ­lık hiz­me­ti­ne yar­dım et­me­ye­ce­ği­ni, tam ter­si­ne, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­niz­de­ki, sağ­lı­ğı ti­ca­ri hâle ge­tir­me ama­cı­nız­da­ki, bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­met­le­ri mo­de­li olan ai­le he­kim­li­ği­ne kar­şı ol­duk­la­rı için bu gö­re­vi ka­bul et­me­di­ler. Siz şim­di on­la­rı zor­la gön­de­ri­yor­su­nuz, son­ra kür­sü­ye çı­kıp ai­le he­kim­li­ği… Efen­dim ai­le he­kim­li­ği­nin Sos­ya­li­zas­yon Ya­sa­sı'ndan bir far­kı var, ney­miş? He­kim seç­me öz­gür­lü­ğü. Zor­la gön­der­di­ği­niz dok­tor­la­rı yurt­taş­la­ra he­kim seç­ti­re­cek­si­niz, on­dan son­ra, ne gü­zel, biz, ai­le he­kim­li­ğiy­le yurt­taş­la­rı­mı­za dok­tor seç­me öz­gür­lü­ğü ge­tir­dik di­ye ca­ka sa­ta­cak­sı­nız. Ol­maz böy­le bir şey de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım!

Ba­kın, ai­le he­kim­li­ğiy­le il­gi­li uy­gu­la­ma­la­rı­nı­za, sa­de­ce Türk Ta­bip­ler Bir­li­ği, sa­de­ce Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ya da sa­de­ce ko­nuy­la il­gi­si olan SES, di­ğer baş­ka si­vil top­lum ör­güt­le­ri kar­şı çık­mı­yor. Bu­gün, Ye­ni Asır ga­ze­te­sin­de bir ha­ber var, bel­ki oku­yan ar­ka­daş­la­rı­mız ol­muş­tur. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ga­ze­te ha­be­ri şöy­le: "Ai­le he­kim­li­ği­ne ha­yır­se­ver is­ya­nı." Ar­ka­daş­lar, is­yan et­tir­dik­le­ri­niz kim bi­li­yor mu­su­nuz? Ha­yır­se­ver ola­rak bu dev­let­ten ma­dal­ya al­mış in­san­lar. Kim o ha­yır­se­ver­ler? Bu ha­yır­se­ver­ler, sağ­lık ocak­la­rı yap­mış­lar za­ma­nın­da. Şim­di di­yor­lar ki: "Si­zin ge­tir­di­ği­niz mo­del, ai­le he­kim­li­ği mo­de­li ti­ca­ri bir mo­del­dir." Kav­ra­mış­lar, siz­den da­ha çok on­lar kav­ra­mış­lar. Biz, bu kür­sü­den de­fa­lar­ca söy­le­dik. Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı bir şe­yin dö­nü­şü­mü­dür. Ne­dir dö­nü­şüm? Sağ­lı­ğı ti­ca­ri bir me­ta hâli­ne ge­tir­me­nin dö­nü­şü­mü­dür, dö­nü­şüm odur. Biz, bu kür­sü­den de­fa­lar­ca an­lat­ma­ya ça­lış­tık, "yap­ma­yın" de­dik, "sağ­lık­ta dö­nü­şüm, kü­re­sel ser­ma­ye­nin Tür­ki­ye'de­ki bü­yük sağ­lık pas­ta­sı­na göz dik­me­si­nin so­nu­cu olu­şu­yor" de­dik, an­la­ma­dı­nız, uya­rı­la­rı­mı­zı dik­ka­te al­ma­dı­nız, ama ha­yır­se­ver yurt­taş­la­rı­mız an­la­mış, di­yor­lar ki: "Eğer, ai­le he­kim­li­ği­ne ge­çer­se­niz, bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­met­le­ri­ni ti­ca­ri bir hiz­met hâli­ne ge­ti­rir­se­niz, biz, siz­den bu sağ­lık ocak­la­rı­nı ge­ri alı­rız. Biz, si­ze bu­ra­da ti­ca­ret ya­pın di­ye bun­la­rı yap­ma­dık. Hat­ta, ar­tık bun­dan son­ra hiç kim­se si­ze sağ­lık oca­ğı ya­pın di­ye yar­dım da et­mez." Böy­le bir uya­rı da yap­mış bu yurt­taş­la­rı­mız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­yük iti­raz­lar var bu tor­ba ya­sa­da. Ba­kın en bü­yük iti­raz da, da­ha ön­ce de di­le ge­tir­dik, Tür­ki­ye'de ya­ban­cı he­kim­le­re ça­lış­ma iz­ni­nin ve­ril­me­si. De­fa­lar­ca di­le ge­tir­dik, an­la­ma­dı­nız. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın -bu­ra­da olan ar­ka­daş­la­rı­mız var­dır- tü­mü üze­rin­de­ki yap­tı­ğım ko­nuş­ma­da, Tür­ki­ye'de, Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ifa­de­siy­le, 330 mil­yon has­ta ol­du­ğu­nu, bir yıl­da, 2006 yı­lın­da, bu­nu 70 bin dok­to­run -106 bin dok­tor sa­yı­mız bi­li­yor­su­nuz- 70 bin kli­nis­yen dok­to­run mu­aye­ne et­ti­ği­ni, dok­tor ba­şı­na bir yıl­da 4.714 has­ta düş­tü­ğü­nü, 230 gün­lük ça­lış­ma gü­nün­den de bir gün­de bir dok­to­ra 20 has­ta düş­tü­ğü­nü, bu­ra­da, ra­kam­la­rıy­la ka­nıt­la­mış­tım. Za­ten, mad­de­nin ge­rek­çe­sin­de de 20 dok­to­run ge­rek­li ol­du­ğu söy­le­ni­yor. Bir dok­to­run bir gün­de 20 has­ta­ya ba­ka­bi­le­ce­ği söy­le­ni­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan iti­raz et­ti, ben in­dik­ten son­ra kür­sü­ye çık­tı, de­di ki: "Sa­yın ar­ka­da­şı­mız Ali Ars­lan he­sap yap­ma­yı bil­mi­yor." de­di. Ay­nen oku­yo­rum tu­ta­nak­tan: "70 bin kli­nis­ye­nin, ya­ni, has­ta mu­aye­ne eden he­ki­min has­ta mu­aye­ne et­ti­ğin­den ve top­lam mu­aye­ne eden sa­yı­yı da bu­na bö­lün­ce, gün­de 20 ki­şi­nin, or­ta­la­ma has­ta ba­ka­ca­ğın­dan bah­se­dil­di. Şim­di, bu he­sa­bı ya­pan ar­ka­da­şım, bel­ki ha­ya­tın­da çok faz­la he­sap yap­ma­mış­tır…"

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - "…70 bin ki­şi­nin, 70 bin kli­nis­ye­nin, baş­ka hiç­bir şey yap­ma­dan sa­de­ce has­ta mu­aye­ne et­ti­ği­ni zan­ne­di­yor." Ken­di­si de di­yor ki: "Tür­ki­ye'de bu iş­le il­gi­le­nen he­kim sa­yı­sı 50 bin­dir." di­yor. Tu­ta­nak­lar­dan oku­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ba­kın, si­ze baş­ka bir tu­ta­nak oku­yo­rum ben. 2006 yı­lın­da Türk Ec­za­cı­lar Bir­li­ği­nin kon­gre­si. Ben de ora­da­yım, Sa­yın Ba­kan da ora­da, bir ko­nuş­ma yap­tı, içi­niz­den baş­ka ar­ka­daş­lar da var­dır. Ba­kın Sa­yın Ba­kan ora­da di­yor ki… Ben Sa­yın Ba­ka­nın ver­di­ği laf­la­ra gü­ve­ne­rek, bu kür­sü­den Sa­yın Ba­ka­na te­şek­kür de et­tim. "Tür­ki­ye'de kı­za­mık va­ka­la­rı­nı azalt­tık." de­di, is­ta­tis­tik­ler ver­di. Bu kür­sü­den, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin tü­mü üze­rin­de yap­tı­ğım gö­rüş­me­ler­de te­şek­kür et­tim, Sa­yın Ba­ka­na gü­ven­di­ğim için. Ben de Sa­yın Ba­ka­na gü­ve­ne­rek, 70 bin sa­yı­sı­nı bul­muş­tum. Sa­yın Ba­kan di­yor ki 2006 yı­lın­da: "300 mil­yon, yak­la­şık 60 bin uy­gu­la­ma­cı he­kim, 300 mil­yon ki­şi­yi mu­aye­ne edi­yor." di­yor. 60 bi­ni, Sa­yın Ba­kan, bun­dan bir yıl ön­ce ve­ri­yor, bir yıl son­ra, sırf bi­zim he­sap­la­rı yan­lış çı­kar­mak için, 60 bi­ni 50 bi­ne dü­şü­rü­yor. Sa­yın Ba­kan, si­zin ver­di­ği­niz ra­kam­la­ra biz na­sıl gü­ve­ne­ce­ğiz?..

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - He­sap bil­mi­yor­lar…

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Na­sıl he­sap ki­tap ya­pa­ca­ğız?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ars­lan, te­şek­kür edi­yo­rum.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­ce­ğim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için Sa­yın Ars­lan…

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - He­sap ki­tap bil­me­yen ben mi­yim, Sa­yın Ba­kan mı­dır, onu yü­ce Mec­lis tak­dir et­sin.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - "Al­lah bir" de­dik­le­rin­den baş­ka­sı­na inan­ma­ya­cak­sın!

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu tor­ba ya­sa, Tür­ki­ye'de­ki sağ­lık sis­te­mi­ni dü­zen­le­me­nin öte­sin­de, çok bü­yük tah­ri­bat­lar ya­pa­cak­tır. O açı­dan, yü­ce Mec­li­sin, bu ko­nu­da oy kul­la­nır­ken, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bir kez da­ha, bir kez da­ha, bir kez da­ha dü­şün­me­si­ni ri­ca edi­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ars­lan.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ab­dul­ba­ki Tür­koğ­lu, Elâzığ Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Tür­koğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AB­DUL­BA­Kİ TÜR­KOĞ­LU (Elâzığ) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa­nın 15'in­ci mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Kaç gün­dür bu ta­sa­rı­yı gö­rü­şü­yo­ruz. Yal­nız, bu­ra­da önem­se­di­ğim iki mad­de­den bah­set­mek is­ti­yo­rum. Özel­lik­le, Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü­nün ön­gör­dü­ğü, Av­ru­pa böl­ge­sin­de­ki ül­ke­ler­de 100 bin ki­şi­ye dü­şen he­kim sa­yı­sı ba­kı­mın­dan, Tür­ki­ye'nin di­ğer ül­ke­ler­le kı­yas­lan­dı­ğın­da ne du­rum­da ol­du­ğu­nun çar­pı­cı ra­kam­la­rı var­dır: İtal­ya 100 bin ki­şi­ye dü­şen he­kim sa­yı­sı ba­kı­mın­dan 567 ile bi­rin­ci sı­ra­da, Tür­ki­ye ise 140 he­kim­le son­dan ikin­ci sı­ra­da. Bu, Tür­ki­ye'de he­kim sa­yı­sı­nın az­lı­ğı­nı ifa­de et­mek­te­dir.

Tür­ki­ye'de, on yıl ön­ce tıp fa­kül­te­le­rin­de­ki öğ­re­tim üye­si sa­yı­sı 1.875, on yıl geç­miş, on yıl son­ra 9.020; ama tıp fa­kül­te­le­ri­ne ka­bul edi­len ye­ni öğ­ren­ci sa­yı­sı on yıl ön­ce 5.200, bu­gün, on yıl son­ra 4.700. Ya­ni, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ye­ni öğ­ren­ci al­ma­mış­tır. Bu ne de­mek­tir? Bu, Tür­ki­ye'de önü­müz­de­ki yıl­lar­da da, he­kim sa­yı­sı ba­kı­mın­dan fa­kir ola­ca­ğı­mı­zın en açık ifa­de­si­dir.

Öğ­re­tim üye­si­ne dü­şen öğ­ren­ci sa­yı­sı ba­kı­mın­dan Al­man­ya yüz­de 22,4; İs­pan­ya 14,4; Tür­ki­ye ise 3,6; ya­ni, 1 öğ­re­tim üye­si­ne dü­şen öğ­ren­ci sa­yı­sı. Bu, tıp fa­kül­te­le­ri­ne ye­ni öğ­ren­ci ka­bul ede­ce­ği­mi­zin de ay­nı za­man­da resmî bel­ge­si. Ül­ke­miz­de öğ­re­tim üye­si sa­yı­sı 9.020 iken, tıp fa­kül­te­le­rin­de öğ­ren­ci sa­yı­sı da 32 bin ve bir he­kim gün­de 40-50 has­ta­ya bak­mak zo­run­da. He­kim sa­yı­sı­nı ar­tır­ma­mak, ül­ke­nin sağ­lık ge­le­ce­ği­ne ya­pı­la­bi­le­cek olan en bü­yük kö­tü­lük ol­du­ğu­nu bu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Yi­ne, önem­se­di­ğim, pro­fe­sör ve do­çent­ler­le il­gi­li bu­ra­da ifa­de edil­di. Pro­fe­sör ve do­çent olu­nur­ken han­gi kıs­tas­la­ra ta­bi ol­du­ğu Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu Ka­nu­nu'nda bel­li­dir. Bu­ra­da, şef ve şef yar­dım­cı­lık­la­rı­na ata­na­cak olan do­çent ve pro­fe­sör­ler… İl­gi­li ana bi­lim da­lın­da 3 ta­ne eği­tim ve araş­tır­ma has­ta­ne­sin­den şef, 2 ta­ne de yi­ne il­gi­li üni­ver­si­te­de ana bi­lim dal­la­rın­dan ho­ca ola­cak­tır. Ya­ni, 5 ki­şi­lik bir jü­ri oluş­tu­ru­la­cak, eser­le­ri­ni, ya­yın­la­rı­nı, bi­lim­sel ça­lış­ma­la­rı­nı de­ğer­len­di­re­cek olan bu ko­mis­yon, uy­gun gö­rü­len ki­şi­le­rin ata­ma­sı­nı ya­pa­cak­tır. Bu­ra­da, el­bet­te li­ya­kat esas alı­na­cak­tır.

Özel­lik­le 11 ta­ne eği­tim ve araş­tır­ma has­ta­ne­si Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mız ta­ra­fın­dan açıl­dı. Elâzığ'da da aç­tı­lar, sağ ol­sun­lar, te­şek­kür edi­yo­rum ken­di­le­ri­ne. Fa­kat, ne ha­zin­dir ki -bel­ki di­ğer il­ler­de­ki ar­ka­daş­la­rı­mız da bu ko­nu­da müş­te­ki­dir­ler- Elâzığ Eği­tim ve Araş­tır­ma Has­ta­ne­si­ne, ka­nun çık­ma­dı­ğın­dan do­la­yı, şef ve şef yar­dım­cı­sı ata­ma­sı­nı ya­pa­ma­mak­ta­yız. Ya­ni, bi­zim Elâzığ'da eği­tim ve araş­tır­ma has­ta­ne­si ya­pıl­mış, ama, şef ve şef yar­dım­cı­sı ata­ya­ma­mı­şız, bu ka­nu­nu bek­li­yo­ruz. Bel­ki ko­nuş­mu­şuz. Me­se­la rad­yo­lo­jiy­le ko­nuş­tuk, kar­di­yo­lo­jiy­le, ar­ka­daş­lar­la ko­nuş­mu­şuz, an­laş­mı­şız, göz­de­ki ar­ka­daş­lar­la da an­laş­mı­şız; ya­ni, açıl­dı­ğı za­man, bu ar­ka­daş­lar ge­le­cek­tir. Bu­ra­da kad­ro­laş­ma söz ko­nu­su de­ğil. Özel­lik­le, eğer kad­ro­laş­ma var­dır de­ni­li­yor­sa, ben o ar­ka­daş­lar­dan ek­sik olan ana bi­lim dal­la­rın­da­ki ho­ca­la­rı da ken­di­le­ri­nin tav­si­ye et­me­le­ri­ni bek­li­yo­rum.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Yok öy­le bir an­laş­ma.

AB­DUL­BA­Kİ TÜR­KOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ze söy­le­sin­ler, mü­ra­ca­at et­sin­ler. Me­se­la ka­dın-do­ğum­cu bu­la­mı­yo­ruz.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Yok öy­le bir an­laş­ma!

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Ömer Din­çer'den ge­çe­bi­le­cek mi?

AB­DUL­BA­Kİ TÜR­KOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın ve­ki­li­miz bi­ze ka­dın-do­ğum­cu söy­ler­se, do­çent ve pro­fe­sör söy­ler­ler­se, ina­nın, eğer jü­ri de uy­gun gö­rür­se, ça­lış­ma­la­rı ye­ter­liy­se, bu ata­ma ya­pıl­sın.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Pur­sak­lar'dan ge­çe­bi­le­cek mi? Onu söy­le!

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - YÖK'le öy­le bir an­laş­ma­nız yok! Doğ­ru­la­rı ko­nu­şun!

AB­DUL­BA­Kİ TÜR­KOĞ­LU (De­vam­la) - Ben, bu ka­nu­nun, bi­zim özel­lik­le ül­ke­mi­ze ve baş­ta sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­na ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tür­koğ­lu.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Fa­tih Arı­kan, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FA­TİH ARI­KAN (Kah­ra­man­ma­raş) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Ta­bii, sü­re­nin so­nu­na gel­dik, çok ace­le eden ar­ka­daş­la­rı­mız var ama, ben, yi­ne de bi­raz­cık ko­nuş­mak is­ti­yo­rum. Te­şek­kür ede­rim.

Tıp bi­li­min­de­ki ge­liş­me­le­rin git­tik­çe komp­li­ke bir hâl al­ma­sı, ta­nı ve te­da­vi uy­gu­la­ma­la­rı­nın içer­di­ği risk­ler, mal­prak­tis, ya­ni uy­gu­la­ma ha­ta­sıy­la komp­li­kas­yon ara­sın­da­ki fark­lı­lı­ğın ye­te­rin­ce bi­lin­me­me­si, ta­ba­bet ic­ra­sı­nın gü­nü­müz­de­ki zor­luk­la­rın­dan bel­li baş­lı­la­rı­dır.

Bu zor­luk­lar, ta­bip­le­rin risk­li tıb­bi uy­gu­la­ma­lar­dan ka­çın­ma­sı­na, böy­le­ce, esas ge­rek­li olan te­da­vi­le­rin ya­pıl­ma­ma­sı­na yol aça­bil­mek­te ve bu da, ta­bip­le­rin ça­lış­ma per­for­mans­la­rı­nı ve sağ­lık hiz­met­le­ri­ni ve do­la­yı­sıy­la halk sağ­lı­ğı­nı olum­suz et­ki­le­ye­bil­mek­te­dir.

Ta­bip­le­rin bir si­gor­ta şem­si­ye­si al­tın­da ken­di­le­ri­ni da­ha gü­ven­de his­set­me­le­ri ve hiz­met mo­ti­vas­yon­la­rı­nın yük­sel­til­me­si, bu olum­suz­luk­la­rı gi­de­re­cek­tir. Bu amaç­lar­la, he­kim­ler için ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı sis­te­mi ge­ti­ril­me­si ge­rek­li gö­rül­müş­tür.

Ana­ya­sa'nın 129'un­cu mad­de­si­nin be­şin­ci fık­ra­sın­da, ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin yet­ki­le­ri­ni kul­la­nır­ken iş­le­dik­le­ri ku­sur­lar­dan do­ğan taz­mi­nat da­va­la­rı, ken­di­le­ri­ne rü­cu edil­mek kay­dıy­la ve ka­nu­nun gös­ter­di­ği şe­kil ve şart­la­ra uy­gun ola­rak, an­cak ida­re aley­hi­ne açı­la­bi­le­ce­ği hük­mü bu­lun­mak­ta­dır.

Bu ta­sa­rı­nın ka­nun­laş­ma­sı hâlin­de, ka­mu gö­rev­li­si olan ta­bip­le­rin hiz­met ku­sur­la­rın­dan do­ğan taz­mi­nat da­va­la­rı, yi­ne ida­re aley­hi­ne açı­la­cak ve ida­re aley­hi­ne hü­küm ve­ri­le­cek­tir. Böy­le­ce, ida­re­nin öde­me­ye mahkûm ol­du­ğu ve so­rum­lu per­so­ne­le rü­cu ede­ce­ği taz­mi­nat si­gor­ta şir­ke­tin­ce kar­şı­la­na­cak­tır. Do­la­yı­sıy­la, or­ta­da Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı bir du­rum yok­tur.

Hu­ku­ku­mu­za gö­re, has­ta mu­aye­ne ve te­da­vi­sin­de tek so­rum­lu ve yet­ki­li ta­bip­ler­dir. Ge­nel­lik­le, Yük­sek Sağ­lık Şûra­sı­na ge­len mal­prak­tis dos­ya­la­rı­nın ta­ma­mı ta­bip­le­re iliş­kin­dir. Do­la­yı­sıy­la, ye­ni ge­ti­ri­len bu si­gor­ta sis­te­mi­ne hiz­me­tin ek­se­nin­de bu­lu­nan ta­bip­ler­le baş­la­mak ve za­man içe­ri­sin­de, ge­rek­li gö­rül­dük­çe di­ğer sağ­lık per­so­ne­li­ne de yay­gın­laş­tır­mak uy­gun gö­rül­müş­tür.

5413 sa­yı­lı Ka­nun'la Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın eği­tim ve araş­tır­ma has­ta­ne­le­rin­de­ki kli­nik şe­fi ve şef yar­dım­cı­sı un­van­lı kad­ro­la­ra ya­pı­la­cak ata­ma­lar­la il­gi­li dü­zen­le­me­nin Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce yü­rüt­me­si dur­du­rul­muş­tu. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin yü­rür­lü­ğü dur­dur­ma ka­ra­rın­da­ki ge­rek­çe­le­ri de dik­ka­te alı­na­rak, bu hu­su­sun ob­jek­tif kri­ter­le­re bağ­lan­ma­sı ge­rek­li gö­rül­müş­tür. Böy­le­ce, eği­tim has­ta­ne­le­ri­mi­zin tıp­ta uz­man­lık eği­ti­min­de sü­rek­li ola­rak bi­lim­sel ka­li­te­nin sağ­lan­ma­sı ve sür­dü­rül­me­si sağ­la­na­cak­tır.

Sü­re­miz var­ken, ko­nuş­ma­mı, Hükûme­ti­mi­zin sağ­lık hiz­met­le­rin­de yap­tı­ğı iyi­leş­tir­me­ler­den ba­zı­la­rı­na de­ği­ne­rek de bi­tir­mek is­ti­yo­rum.

Bir: Re­hi­ne­ler kur­tul­du. Has­ta­ne­ler­de has­ta­la­rı­mı­zın, morg­lar­da da ce­na­ze­le­rin re­hin tu­tul­du­ğu gün­ler so­na er­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İki: Tüm sağ­lık ku­ru­luş­la­rın­da acil baş­vu­ru­lar­da si­gor­ta ve­ya öde­me iş­lem­le­rin­den do­la­yı bek­le­me­ye ve ge­ri çev­ril­me­ye son ver­dik.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Kuy­ru­ğa de­vam… Kuy­ru­ğa de­vam. Sa­ba­hın 3'ün­de kuy­ru­ğa gi­ri­yor va­tan­daş.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Üç: Va­tan­da­şı­mız­dan am­bu­lans hiz­met­le­ri için üc­ret alın­ma­sı­nı kal­dır­dık.

Dört: Sağ­lık ocak­la­rın­da mu­aye­ne oda­sı sa­yı­sı 6.300'den, bu ya­sa­nın baş­la­dı­ğın­da çok da­ha az bir ra­kam ama, şu sa­at­te 15 bin ol­muş­tur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Çün­kü, üç haf­ta­dan be­ri biz bu ya­sa­nın pe­şin­de ko­şu­yo­ruz. Mu­ha­le­fe­tin en­gel­le­me­le­ri­ne rağ­men, Al­lah'a şü­kür so­nu­na gel­dik.

65 mil­yon olan mu­aye­ne sa­yı­sı, be­nim bu ya­say­la il­gi­li ko­nuş­ma­yı ha­zır­la­dı­ğım­da 110 mil­yon­du, şu sa­at­te 118 mil­yo­na çık­tı, he­kim ba­şı­na 50 olan has­ta sa­yı­sı ise 40'a düş­müş­tür.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Gel de va­tan­da­şa sor.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - 112 acil hiz­met­le­rin­de 618 olan am­bu­lans sa­yı­sı­nı 1.468'e, acil is­tas­yon sa­yı­sı­nı da 481'den 1.175'e çı­kart­tık.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Mil­le­ti çi­le­den çı­kart­tı­nız.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Acil hiz­met­le­rin­den ya­rar­la­nan ki­şi sa­yı­sı 2002 yı­lın­da 381 bin iken, 2006 yı­lın­da 900 bin ki­şi ol­du.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Bak, de­dim ben. Psi­ko­lo­jik trav­ma ya­şı­yor bu halk. Fın­dık­ta ya­şı­yor, ka­yı­sı da ya­şı­yor, üzüm­de ya­şı­yor.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Sağ­lık hiz­met­le­ri­ni en üc­ra kö­şe­le­re gö­tür­mek için ge­zi­ci sağ­lık hiz­met­le­ri­ni kur­duk.

2002 yı­lın­da yurt ge­ne­lin­de yüz­de 78 olan aşı­la­ma oran­la­rı­nı yüz­de 90'ın üze­ri­ne, 14 mil­yon YTL olan aşı büt­çe­si­ni ise 113 mil­yon YTL'ye çı­kart­tık. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Av­ru­pa'nın en bü­yük aşı kam­pan­ya­sı­nı ya­pa­rak, 18 mil­yon 217 bin ço­cu­ğu­mu­zu aşı­la­dık.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Arı­kan, bu­yu­run.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

An­ne sü­tü­nün kul­la­nıl­ma­sı­nı teş­vik et­mek ama­cıy­la kam­pan­ya­lar dü­zen­le­dik. Be­bek dos­tu has­ta­ne sa­yı­sı­nı 2002'de 141'den, 2006 yı­lın­da ise 546'ya çı­kart­tık.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ne­re­den ne­re­ye gel­dik!

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Bi­raz ön­ce, he­kim olan bir mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li "ai­le he­kim­li­ği­ne baş­la­dı mı ki?" di­ye so­ru­yor­du. Ba­kın, ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­ma­sı hâlen do­kuz il­de de­vam et­mek­te­dir.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Kom­bas­san'la, Yim­paş'la baş­lat­tı­nız.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Bun­dan son­ra, bu yıl, on bir ili­miz­de da­ha uy­gu­la­ma­ya de­vam edi­le­cek­tir.

Yi­ne, sıt­may­la sa­vaş­ta bü­yük bir ba­şa­rı kay­det­tik. 2002'de 10.224 olan sıt­ma va­ka sa­yı­sı­nı, 2006 yı­lın­da sa­de­ce 786'ya dü­şür­dük.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Za­tür­re ne ol­du?

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) - Kan­ser­siz ya­şam pro­je­si kap­sa­mın­da, 2002 yı­lı­na ka­dar ku­ru­lan 11 adet kan­ser ta­ra­ma ve eği­tim mer­kez­le­ri­ne 38 ta­ne da­ha ila­ve ede­rek, 2006 yı­lın­da 49'a yük­selt­tik.

Tüm ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri­ne ay­rı­lan büt­çe 2002 yı­lın­da 961 mil­yon iken, 2006 yı­lın­da 2,101 mil­yon YTL'ye yük­sel­di.

Da­ha sa­ya­cak çok şey var, an­cak, sab­rı­nı­zı zor­la­mak is­te­mi­yo­rum.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Bu gü­zel ko­nuş­ma için te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Arı­kan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ne­re­den çık­tı Sa­yın Baş­kan!

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen otu­run.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Baş­kan ta­raf­sız­lı­ğı­nı yi­tir­di.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi­ne baş­la­ya­ca­ğız on da­ki­ka sü­rey­le, an­cak ça­lış­ma sü­re­miz ta­mam­lan­mak üze­re. Ya­sa­nın bi­ti­mi­ne ka­dar ça­lış­ma sü­re­mi­zin de­vam et­me­si ko­nu­su­nu oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Ana­dol.

Ka­bul eden­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, elek­tro­nik sis­tem­le oy­la­ma ya­pa­ca­ğım.

İki da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya baş­lan­dı)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, sa­at se­ki­zi geç­miş olu­yor, oy­la­ma ge­çer­siz.

Se­kiz ol­du mu bi­ter, sa­at se­kiz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (Kay­se­ri) - Se­ki­ze da­ha se­kiz var.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­at se­kiz. Uzat­ma ka­ra­rı ge­çer­siz, İç Tü­zük'e ay­kı­rı du­rum.

(Ak Par­ti sı­ra­la­rın­dan "iki da­ki­ka var" ses­le­ri)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ora­da­ki sa­ate gö­re iki da­ki­ka var, var, ta­mam.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya de­vam edil­di)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, sü­re uza­tıl­mış­tır.

So­ru-ce­vap iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum:

Sa­yın Işık, Sa­yın Tunç, Sa­yın Yıl­dız, Sa­yın Arıt­man ve Sa­yın Neş­şar, sis­te­me gi­rer mi­si­niz tek­rar.

Bu­yu­run Sa­yın Işık.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

So­rum şu: İlaç­ta ge­ri öde­me sis­te­min­de se­pe­tin dı­şın­da ka­lan bir kı­sım ilaç fir­ma­la­rı ka­mu öde­me kap­sa­mı­na gi­re­bil­mek için fi­yat­la­rı­nı, bir­den faz­la dü­şür­müş­ler­dir. Bu kap­sam­da ka­mu ma­li­ye­sin­de ya­pı­lan ta­sar­ruf ne ka­dar ol­muş­tur?

Son so­rum: Has­ta­ne­le­rin özerk iş­let­me­le­re dö­nüş­me­si için  ge­rek­li ya­sal ha­zır­lık­lar han­gi aşa­ma­da­dır? So­nuç­ta hiz­met ka­li­te­sin­de­ki bek­le­di­ği­niz de­ği­şik­lik ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Tunç…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nım, özel­lik­le rönt­gen tek­nis­yen­le­riy­le il­gi­li ça­lış­ma şart­la­rı­nın stan­dart­la­rı­nın ge­liş­me­si ve bu­nun­la il­gi­li acil­de ça­lış­ma şart­la­rı ve nö­bet tut­ma­la­rıy­la il­gi­li mev­zu­at­ta ek­sik­lik­ler ol­du­ğu söy­le­ni­yor, bu doğ­ru mu­dur?

Bu­nun dü­zel­til­me­siy­le il­gi­li ve şu an­da çı­kar­dı­ğı­mız ka­nun­la be­ra­ber, bu tek­nis­yen ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ça­lış­ma şart­la­rın­da­ki ek­sik­lik­le­ri ne za­man ta­mam­la­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tunç.

Sa­yın Yıl­dız…

MEH­MET KE­RİM YIL­DIZ (Ağ­rı) - Sa­yın Ba­ka­nım, Ağ­rı ili­miz­de baş­lat­tı­ğı­nız Kı­zak­ta Do­ğum Ka­de­ri­miz Ol­ma­ma­lı Pro­je­si'ni, kış şart­la­rı­nın ula­şı­mı zor­laş­tır­dı­ğı di­ğer il­le­ri­miz­de de uy­gu­la­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bu ko­nu­da bi­zi ay­dın­la­tır­sa­nız çok se­vi­ni­riz.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yıl­dız.

Sa­yın Arıt­man…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan, mes­lek­ta­şı­nız bir ba­yan mil­let­ve­ki­li­ne ha­ka­ret ede­rek be­ğen­me­di­ği­niz bir so­ru­dan kur­tul­du­ğu­nu­zu dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Se­vi­ye­nin bu ka­dar düş­me­si­ni ya­kı­şık bu­lu­yor mu­su­nuz?

Si­zin için has­ta hak­la­rı mı önem­li­dir, yok­sa ya­ban­cı ser­ma­ye­nin hak­la­rı mı önem­li­dir? Çün­kü, it­hal dok­tor uy­gu­la­ma­sın­da, mes­le­ği­ni bil­mez, dil bil­mez dok­tor­lar­la has­ta mah­re­mi­ye­ti, has­ta­nın giz­li­lik il­ke­si olan has­ta hak­kı ih­lal ola­cak­tır. Has­ta hak­la­rı­nı önem­si­yor­sa­nız na­sıl böy­le bir uy­gu­la­ma­yı sa­vu­na­bi­lir­si­niz?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Arıt­man.

Sa­yın Neş­şar…

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ba­ka­na şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: Ken­di­si­ne bir so­ru öner­ge­si yö­nelt­miş­tim bu De­niz­li'de­ki ve­rem sa­vaş dis­pan­ser­le­riy­le il­gi­li. Ve­rem sa­vaş iş­le­ri­nin bun­dan son­ra ai­le he­kim­le­ri ta­ra­fın­dan  gö­rü­le­ce­ği­ni söy­le­di. Ta­la­se­mi­de gö­rev alan dok­tor­la­rın da ora­dan ora­ya nak­le­dil­me­le­ri­ne ben­zer bir ce­vap ver­di. Di­ya­bet mer­kez­le­ri var, De­niz­li'de de bir di­ya­bet mer­ke­zi var, sü­rek­li dev­le­tin dış­la­dı­ğı ve hak­la­rı­nı kı­sıt­la­dı­ğı bir mer­kez. Şim­di, an­la­dı­ğım ka­da­rıy­la di­ya­bet mer­kez­le­ri­ni de ka­pat­ma­yı dü­şü­nü­yor.

Şim­di, bir ai­le he­ki­mi­ne 3.500 ta­ne has­ta ver­di­niz, ve­rem sa­vaş iş­le­ri­ni ver­di­niz, Ta­la­se­mi­yi ver­di­niz… Şim­di, bu, es­ki­den de böy­ley­di, ön­ce, dok­tor­lar ay­rıl­ma­dan ön­ce, mes­lek branş­la­rı ay­rıl­ma­dan ön­ce bü­tün iş­le­ri ay­nı dok­tor­lar ya­par­dı. Bu, ge­ri­ye doğ­ru gi­diş de­ğil mi­dir? Sa­yın Ba­kan bu ko­nu­da aca­ba ne dü­şü­nü­yor­lar?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Neş­şar.

Sa­yın Tan­doğ­du…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Diş he­kim­li­ği­nin bir he­kim­lik mes­le­ği ol­du­ğu ka­bul edil­miş­se ne­den Diş He­kim­li­ği İh­ti­sas Tü­zük'ü hâlen yü­rür­lü­ğe kon­ma­mak­ta­dır; ne­den has­ta­ne­ler­de has­ta­ne­le­rin dı­şı­na atıl­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta ve atıl­mak­ta­dır­lar. Ör­ne­ği­ni is­ter­se­niz, An­ka­ra Ata­türk Araş­tır­ma Has­ta­ne­sin­de­ki diş he­kim­le­ri, ne­den has­ta­ne­ler­den bo­şal­tı­lıp po­lik­li­nik­le­re sevk et­ti­ri­li­yor.

Böl­gem olan Or­du'da, Me­su­di­ye, Göl­köy, Gür­gen­te­pe, Ak­kuş, Kor­gan, Kum­ru, Ay­bas­tı, Çay­ba­şı, İkiz­ce il­çe­le­rin­de uz­man he­kim ve açık olan pra­tis­yen he­kim­lik kad­ro­la­rı­nı dol­dur­ma­yı ne za­man dü­şü­ne­cek­si­niz, de­ğer­len­di­re­cek­si­niz?

Bir de, Sa­yın  Ba­ka­nım, bir te­le­viz­yon prog­ra­mın­da "Ben bir has­ta hak­la­rı uz­ma­nı ola­rak" di­ye bir ko­nuş­ma­ya baş­la­mış­tı­nız. Si­zi gö­rün­ce ha­tır­la­dım. Aca­ba böy­le bir ih­ti­sas da­lı var mı?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Yok­sa, siz bir Sağ­lık Ba­ka­nı ola­rak, bu hak­kı ken­di­niz­de ola­ğan ola­rak gö­rü­yor mu­su­nuz?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tan­doğ­du.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li Baş­ka­nım, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Işık'ın so­ru­su­na ce­va­ben şun­la­rı söy­le­ye­ce­ğim: Bu ge­ri öde­me ku­rum­la­rı­nın, ge­ri öde­me ku­ral­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, ilaç hu­su­sun­da­ki ku­ral­lar­la il­gi­li ola­rak se­pet dı­şın­da ka­lan ilaç­la­rın çok önem­li bir bö­lü­mü, ger­çek­ten, ken­di­le­ri gö­nül­lü ola­rak ka­mu­ya in­di­rim yap­mak su­re­tiy­le fi­yat­la­rı­nı 1 ke­re dü­şür­dü­ler ka­rar­na­me dı­şın­da. Ama, bun­dan ne ka­dar bir ek ta­sar­ruf ya­pıl­dı, doğ­ru­su, onu he­sap­la­yıp si­ze o şe­kil­de ver­me­miz la­zım, çün­kü her bir ge­ri öde­me ku­ru­mu­nun ay­rı ay­rı ta­sar­ruf­la­rı var.

Ka­mu­ya ait özerk sağ­lık iş­let­me­le­riy­le il­gi­li ka­nu­nu­muz şu an­da Baş­ba­kan­lık­ta in­ce­le­me­ler­de­dir. Ümit edi­yo­rum ki, onu da yü­ce Mec­li­sin önü­ne en kı­sa za­man­da ge­ti­re­rek ka­li­te­yi ar­tır­ma hu­su­sun­da bir adım da­ha at­mış ola­ca­ğız.

Sa­yın Tunç'un rönt­gen tek­nis­yen­le­ri­nin ça­lış­ma stan­dart­la­rıy­la il­gi­li sor­du­ğu so­ru­ya ce­va­ben şu­nu söy­le­ye­bi­li­rim: Bu ka­nun­la, şu an­da bir­lik­te Mec­li­si­miz­de üze­rin­de ça­lış­tı­ğı­mız ka­nun­la bir­lik­te, bu ka­nun ya­sa­laş­tık­tan son­ra, di­ğer ikin­cil mev­zu­atı da tek­rar göz­den ge­çi­re­rek ye­ni­lik­ler üze­rin­de ça­lı­şa­ca­ğız.

Sa­yın Yıl­dız'ın, kış şart­la­rın­da, ha­mi­le ba­yan­la­rı­mı­zın, an­ne­le­ri­mi­zin, yol­la­rı ka­pan­ma ris­ki olan köy­ler­den alı­na­rak şeh­re ge­ti­ril­me­siy­le il­gi­li, ön­ce­den şeh­re ge­ti­ril­me­si ve bu­ra­da do­ğu­mu­nun bek­len­me­siy­le il­gi­li gü­zel bir ör­ne­ğe işa­ret et­ti­ği bir so­ru­su var. Evet, Ağ­rı'da bu­nu Ağ­rı Va­li­mi­zin tek­li­fiy­le baş­lat­tık, bir pi­lot ça­lış­ma şek­lin­de bu kış yü­rüt­tük ve ilk bul­gu­la­rı­mız, ger­çek­ten çok ya­rar­lı ol­du­ğu yö­nün­de. So­nuç­la­rı de­ğer­len­di­re­rek eğer uy­gun bir so­nuç el­de ede­bil­miş­sek, et­miş­sek, di­ğer il­le­ri­miz­de de kı­şın ağır geç­ti­ği il­le­ri­miz­de de bu uy­gu­la­ma­yı ge­liş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Arıt­man'ın, ta­bii ki, şah­sı­na hiç ha­ka­ret et­me­dim, bun­dan son­ra da et­me­ye­ce­ğim. An­cak, bi­rey her kim olur­sa ol­sun, o bi­re­yin -he­le bun­lar be­bek­ler­se- hak­la­rıy­la il­gi­li bir şey söy­len­miş­se, ya­ni hak­la­rı­nı ih­lal ede­cek bir şey söy­len­miş­se, el­bet­te ki, ona ge­re­ken ce­va­bı bu­gün ver­di­ğim gi­bi da­ha son­ra da ve­re­ce­ğim.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Ne ala­ka!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Şu­nu özel­lik­le ifa­de et­mek is­te­rim ki: Ben Do­ğu Ana­do­lu'da yir­mi se­ne ça­lış­tım. Ora­da­ki bü­tün yav­ru­la­rı­mın can­la­rı, sıh­hat­le­ri be­nim ken­di yav­ru­la­rı­mın can­la­rı ve sıh­hat­le­ri ka­dar be­nim için önem­li­dir ve kut­sal­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Laf­la ol­mu­yor Sa­yın Ba­kan.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Neş­şar, biz, as­lın­da, ve­rem sa­vaş dis­pan­ser­le­ri­ni, ta­la­se­mi mer­kez­le­ri­ni, bu­na ben­zer ana ço­cuk sağ­lı­ğı mer­kez­le­ri­ni, ai­le he­kim­li­ği­ne geç­ti­ği­miz il­ler­de top­lum sağ­lı­ğı mer­kez­le­ri­nin ça­tı­sı al­tı­na alı­yo­ruz -ki ol­ma­sı ge­re­ken de bu­dur- ve bu­ra­lar­da, as­lın­da, hem eği­tim ya­pan hem me­se­le­yi ta­kip eden bi­rim­ler oluş­tu­ru­yo­ruz. Ai­le he­kim­le­ri de ken­di has­ta­la­rı­nı, ken­di dos­ya­la­rıy­la bir­lik­te ge­rek­ti­ğin­de kon­sül­tas­yon­la­rı­nı ya­pa­rak -na­sıl ki uz­man­lar­la kon­sül­te edi­yor­lar­sa, bu­ra­lar­la da kon­sül­te ede­rek- ta­kip ede­cek­ler. Dün­ya­nın her ye­rin­de, her ge­liş­miş ül­ke­sin­de bu­nun böy­le ya­pıl­ma­sı ge­re­kir, biz de bu şe­kil­de ya­pı­yo­ruz.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Top­lum sağ­lı­ğı mer­kez­le­rin­de 260 he­kim mi var Sa­yın Ba­kan? Öy­le yaz­mış­sı­nız.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Tan­doğ­du, diş he­kim­le­ri­ni biz has­ta­ne­le­rin dı­şı­na fa­lan it­mi­yo­ruz. Diş he­kim­le­ri­nin ra­hat hiz­met ve­re­bi­le­cek­le­ri özel ağız-diş sağ­lı­ğı mer­kez­le­ri ku­ru­yo­ruz. Ba­kı­nız, ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, ka­mu­ya ait has­ta­ne­ler­de ve­ya ağız- diş sağ­lı­ğı mer­kez­le­rin­de, geç­mi­şe kı­yas­la, on­lar­ca kat da­ha faz­la hiz­met edil­di­ği­ni gö­re­cek­si­niz; dol­gu açı­sın­dan bu böy­le, te­da­vi açı­sın­dan böy­le, pro­tez açı­sın­dan böy­le. Çok bü­yük me­sa­fe al­dı­ğı­mız bir ko­nu­dan bah­se­di­yor­su­nuz. Bun­dan böy­le de özel tıp mer­kez­le­ri oluş­tu­ra­rak, ağız-diş sağ­lı­ğı mer­kez­le­ri oluş­tu­ra­rak bu hiz­me­tin çer­çe­ve­si­ni ge­niş­le­te­ce­ğiz.

Or­du'nun il­çe­le­ri­ne el­bet­te ki uz­man he­kim ve­ri­yo­ruz, bun­dan son­ra da ve­re­ce­ğiz. Ama, bu hu­sus­ta, siz, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz ola­rak, Tür­ki­ye'de he­kim sa­yı­sı­nın ar­tı­rıl­ma­sı yö­nün­de gö­rüş bil­di­rir­se­niz, kat­kı ve­rir­se­niz, bu iş­ten so­rum­lu olan or­gan­la­rı bu hu­sus­ta siz de mo­ti­ve eder­se­niz, bi­ze yar­dım­cı ol­muş ola­cak­sı­nız.

Zan­ne­di­yo­rum, so­ru­la­rın hep­si bun­lar­dı.

Çok te­şek­kür edi­yo­rum yü­ce Mec­li­si­mi­ze.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

İç Tü­zük'ün 86'ncı mad­de­si­ne gö­re, ta­sa­rı­nın tü­mü­nün oy­lan­ma­sın­dan ön­ce, oyu­nun ren­gi­ni bel­li et­mek üze­re ve aleyh­te ol­mak üze­re, Meh­met Neş­şar, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li, söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Neş­şar. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­raz ön­ce çık­tı­ğım­da, de­zen­for­mas­yon­dan bah­set­miş­tim. En son şah­sı adı­na ko­nu­şan bir ar­ka­da­şı­mız AKP sı­ra­la­rın­dan -ora­da otu­ru­yor, ba­na ba­kı­yor- de­di ki: "Bu ya­sa gö­rü­şül­me­ye baş­la­dı­ğı za­man 1 he­ki­me 50 has­ta dü­şü­yor­du, şim­di 1 he­ki­me 40 has­ta dü­şü­yor." Ya­ni, üç haf­ta­da, siz, he­kim ba­şı­na dü­şen has­ta­yı 50'den 40'a dü­şür­düy­se­niz, bu­na, va­tan­daş "at­ma Re­cep, din kar­de­şi­yiz" der ve bu­nu, ben, bü­tün Re­cep­le­re teş­mil ede­rek si­ze söy­le­mek is­ti­yo­rum ve bu, de­zen­for­mas­yo­nun ta ken­di­si­dir. Ya­ni, sa­yın mil­let­ve­kil­le­rin­den öte, de­ğer­li yurt­taş­la­rım, bu­nu lüt­fen de­ğer­len­di­ri­niz di­yo­rum. Doğ­ru de­ğil­dir, 50'den 40'a düş­me­miş­tir. Tür­ki­ye'de he­kim ba­şı­na dü­şen has­ta sa­yı­sı bel­ki hâlâ or­ta­la­ma­nın üs­tün­de­dir doğ­ru­yu söy­le­ye­cek­sek. Ama, bu­nu çöz­me­nin yo­lu da sağ­lı­ğı bil­me­yen in­san­la­rı Tür­ki­ye'ye he­kim di­ye dol­dur­mak da de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, bir ko­nu­ya da­ha de­ğin­mek is­ti­yo­rum, çok önem­li. Bir ar­ka­da­şı­mız, İn­gil­te­re'de ça­lı­şan Hint­li dok­tor­lar­dan söz et­ti. İn­gil­te­re'de ça­lı­şan Hint­li dok­tor­la­rın, ya­ni, ba­zı ül­ke­le­rin, sö­mür­ge­le­rin­den alıp ge­tir­dik­le­ri in­san­la­rı, yıl­lar son­ra, be­lir­li nok­ta­la­ra ka­dar ge­tir­di­ği­ni her­kes bil­mek­te­dir. Ama, sö­mür­ge­ler­den ge­len in­san­la­rın han­gi be­del­ler öde­ye­rek ne­re­ye ka­dar ge­le­bil­di­ği­ni de dü­şün­me­niz ge­re­kir; bir.

İki: Sö­mür­ge­ler­den ge­len in­san­lar, hiç­bir za­man… İn­gil­te­re'yi bi­li­yor­sa ar­ka­da­şım git­sin, o Hint­li dok­tor­la­rı so­kak­lar­da gö­rür­sü­nüz; ama, şef­ler İn­gi­liz­ler­dir ve ge­nel­lik­le de on­la­rın ku­lüp­le­ri­ne Hint­li­le­ri al­maz­lar. Bu­nun için Ke­ma­lizm -is­ter­se­niz Ata­türk­çü­lük de­yi­niz- sö­mür­ge­ci­li­ğin her tür­lü­sü­ne kar­şı­dır, sö­mü­re­ne de kar­şı­dır, sö­mür­te­ne de kar­şı­dır. Bu­nu da be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Ka­lan kı­sa sü­re­de, bu ya­sa­yı bağ­lar­ken, son nok­ta­yı ko­yar­ken şu­nu söy­le­ye­ce­ğiz: Bu ya­sa, sağ­lı­ğın pi­ya­sa­lan­dır­ma­ya, özel­leş­ti­ril­me­ye doğ­ru dö­nüş­tü­rül­me­si­nin ye­ni bir adı­mı­dır. Bu­nu söy­ler­ken, özel­leş­tir­mey­le, özel sağ­lık hiz­me­ti sun­ma­nın ya da özel sağ­lık hiz­me­tin­den ya­rar­lan­ma­nın ay­nı şey ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­mek is­ti­yo­rum. Özel­leş­ti­rir­ken ve de bu şe­kil­de özel­leş­ti­rir­ken, siz, sağ­lı­ğı­nı­zın pi­ya­sa­sı­nı, ya­ban­cı bü­yük ser­ma­ye­nin, çok ulus­lu ser­ma­ye­nin sö­mü­rü­sü­ne açı­yor­su­nuz, ya­ban­cı­laş­tı­rı­yor­su­nuz ve bir an­lam­da da bu sö­mü­rü­ye iş­bir­lik­çi­li­ği ya­pı­yor­su­nuz. Biz, bu­nun için bu­na kar­şı­yız. Yok­sa, Türk özel sek­tö­rü­nün sağ­lık hiz­met­le­ri­nin su­nu­mun­da son de­re­ce kıy­met­li ro­lü ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Ama, o kıy­met­li rol, yir­mi beş se­ne­dir, ne ka­dar des­tek­le­nir­se des­tek­len­sin, dev­let eliy­le, yüz­de 5'i, yüz­de 8'i ge­çe­me­miş­tir. Ge­çe­me­di­ği için ve ana­ya­sal ola­rak da sağ­lı­ğın ko­run­ma­sı ka­mu­nun gö­re­vi ol­du­ğu için, biz, ka­mu­da, ka­mu sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ön­ce­len­me­si­ne ağır­lık ve­ri­yo­ruz, ön­ce­lik ve­ri­yo­ruz.

Ge­çen gün de söy­le­dim, özel sağ­lık hiz­met­le­ri­ni sa­de­ce bü­yük mer­kez­ler­de ve­ri­yor­su­nuz. O ne­den­le, özel­leş­mey­le Ana­do­lu'ya sağ­lık hiz­me­ti gi­de­me­ye­ce­ği­ni, sağ­lık­ta mağ­dur olan ke­sim­le­rin, mah­rum olan ke­sim­le­rin sağ­lık­tan bek­le­dik­le­ri­ni özel­leş­tir­mey­le ve­re­me­ye­ce­ği­mi­zi onun için söy­le­mek is­ti­yo­ruz.

Bel­li bir ke­sim… Bu­nu eko­no­mik ola­rak da sı­nır­lan­dır­ma­yın. Ba­kan, ge­lip şim­di di­ye­cek ki "Her­ke­se aç­tık has­ta­ne­le­ri." An­ka­ra'da ya­şı­yor­sa bel­ki açı­yor­su­nuz, İs­tan­bul'da ya­şı­yor­sa açı­yor­su­nuz, ama Er­zu­rum'da da­ha aça­mı­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan. İs­te­di­ği­niz ka­dar söy­le­yin, aça­ma­ya­cak­sı­nız da.

Do­la­yı­sıy­la, hak­ka­ni­ye­te uy­gun ol­ma­yan, va­tan­da­şın tü­mü­ne hiz­met gö­tür­me­yen, Ana­do­lu'nun makûs ta­li­hi­ne bir ça­re ge­tir­me­yen ve san­ki de, Sa­yın Ba­ka­nın, son­su­za ka­dar o Ba­kan­lık kol­tu­ğun­da otu­ra­cak­mış­ça­sı­na, bü­yük bir ki­bir­le sun­ma­ya de­vam et­ti­ği bu dö­nü­şüm, sağ­lık hiz­met­le­ri­ni, an­cak ve yal­nız, Tür­ki­ye'de, son beş yıl­da ge­ri gö­tür­müş­tür. Bu ge­ri gö­tür­me­ye de in­şal­lah, en er­ken za­man­da se­çim­ler­le ve de­mok­ra­siy­le son ver­mek boy­nu­mu­zun bor­cu­dur.

He­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

Sağ olun. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Neş­şar.

İç Tü­zük'ün 86'ncı mad­de­si­ne gö­re leh­te söz is­te­yen Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

El­bet­te, tas­vip et­ti­ğim, ka­bul et­ti­ğim bir­çok mad­de var. An­cak, be­nim­se­me­di­ğim, ka­bul et­me­di­ğim de bir­çok mad­de ol­du­ğu­nu söz­le­ri­min ba­şın­da ila­ve et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben çok faz­la bir şey söy­le­me­ye­ce­ğim. Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın, bu ka­nu­nun ge­nel ge­rek­çe­si­nin al­tın­da im­za­sı var, Baş­ba­ka­nı­mı­zın, bu­ra­dan ba­zı bö­lüm­ler oku­ya­ca­ğım.

Şim­di, Sa­yın Baş­ba­kan di­yor ki, ba­kı­nız: "Ta­bip­le­rin haf­ta­lık ça­lış­ma sü­re­si kırk beş sa­at­tir ve sık­lık­la, nö­bet­ler­de, hiç din­len­me­den otuz al­tı sa­at ça­lış­mak zo­run­da kal­mak­ta­dır­lar. Bu ça­lış­ma tem­po­su ta­bip­le­rin ha­ta yap­ma ih­ti­ma­li­ni ar­tır­mak­ta­dır. Ke­za, ge­nel ola­rak, bir ta­bip için ka­bul edi­len gün­lük has­ta sa­yı­sı 20'dir. An­cak, ül­ke­miz­de, has­ta yo­ğun­lu­ğu ve ta­bip ye­ter­siz­li­ği se­be­biy­le, bir­çok ta­bip, gün­de 100 ve da­ha üze­ri has­ta­ya bak­ma mec­bu­ri­ye­tin­de­dir." Bun­la­rı kim söy­lü­yor? Bu­nu söy­le­yen Sa­yın Baş­ba­kan. Şim­di, mil­let­ve­kil­le­ri­miz de ge­li­yor­lar, çağ at­la­mak­tan, sağ­lık­ta dev­rim­den, dö­nü­şüm­den bah­se­di­yor­lar. Baş­ba­kan di­yor ki: "Dok­tor­la­rı­mız 100'ün üze­rin­de has­ta ba­kı­yor­lar." Bu­nu ne za­man söy­lü­yor? Dört bu­çuk yıl son­ra söy­lü­yor de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri Sa­yın Baş­ba­kan. Ha­ni dö­nü­şüm? Ha­ni dö­nü­şüm? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Da­ha de­vam edi­yor: "Bu ka­dar has­ta­ya tıb­bi ve etik ku­ral­la­rı dik­ka­te ala­rak kâmi­len bak­mak müm­kün de­ğil­dir." Di­yor ki: "Ey has­ta­lar, bir dok­tor bu ka­dar çok has­ta­ya bak­tı­ğı için si­zi kâmi­len mu­aye­ne ede­mi­yor" di­yor. Kim söy­lü­yor? Sa­yın Baş­ba­kan söy­lü­yor, ben söy­le­mi­yo­rum. İş­te bu­ra­da, iş­te bu­ra­da. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li, ge­li­yo­rum, ge­li­yo­rum.

"Ül­ke­miz­de­ki ta­bip sa­yı­sı­nın ve da­ğı­lı­mı­nın is­te­ni­len şe­kil­de sağ­lık hiz­me­ti ve­ril­me­si­ne kâfi gel­me­di­ği bi­li­nen bir ger­çek­tir." Kim söy­lü­yor? Baş­ba­kan. Ne di­yor? "Ta­bip da­ğı­lı­mı doğ­ru bir şe­kil­de ya­pıl­mı­yor." di­yor. Bu­nu Sa­yın Baş­ba­kan söy­lü­yor, si­zin Baş­ba­ka­nı­nız, he­pi­mi­zin Baş­ba­ka­nı söy­lü­yor. Di­yor ki: "Ta­bip da­ğı­lı­mı den­ge­li de­ğil." Dü­zelt, dü­zel­tin efen­dim! Dört bu­çuk yıl son­ra, bir Baş­ba­kan böy­le bir met­nin al­tı­na im­za atıp Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne... (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­vam edi­yor, de­vam edi­yor: "Av­ru­pa böl­ge­sin­de­ki 52 ül­ke ara­sın­da so­nun­cu sı­ra­da­yız." Pe­ki, so­ru­yo­rum Sa­yın Baş­ba­ka­na, si­ze: Dört bu­çuk yıl­dan be­ri Tür­ki­ye'nin han­gi ilin­de bir tıp fa­kül­te­si açıp ha­ya­ta ge­çir­di­niz? Var mı? Ni­ye dört bu­çuk yıl­dan be­ri yap­ma­dı­nız? Ni­çin yap­ma­dı­nız? Ni­çin yap­ma­dı­nız? Di­yor ki...

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Da­ha ön­ce da­ha mı iyiy­di? Da­ha mı iyiy­di o za­man? Si­zin ik­ti­da­rı­nız­da da­ha mı iyiy­di?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kın, Sa­yın Baş­ba­kan di­yor ki…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, leh­te mi ko­nu­şu­yor, aleyh­te mi ko­nu­şu­yor?

BAŞ­KAN - Otu­rur mu­sun Sa­yın Çer­çi, lüt­fen.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Leh­te mi ko­nu­şu­yor?

BAŞ­KAN - Otu­rur mu­sun Sa­yın Çer­çi.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Na­sıl leh­te ko­nu­şu­yor bu?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Çer­çi, lüt­fen otu­rur mu­sun.

İ.SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Böy­le bir usul var mı ya!

BAŞ­KAN - Lüt­fen otu­run Sa­yın Çer­çi.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Aleyh­te ko­nu­şu­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi, lüt­fen otu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …"Ser­best do­la­şı­mın önü­nü açı­yo­ruz." Ya­ni, Türk­le­rin ser­best do­la­şı­mı­nı sağ­la­ya­mı­yo­ruz, hiç ol­maz­sa, Av­ru­pa­lı­la­rın, di­ğer ül­ke­le­rin Tür­ki­ye'de ser­best do­la­şı­mı­nın önü­nü aça­lım di­yor Sa­yın Baş­ba­kan. E, böy­le bir an­la­yı­şı ka­bul et­mek müm­kün de­ğil.

İş­te, dört bu­çuk yıl­lık ic­ra­atın, Baş­ba­kan im­za­sıy­la, Tür­ki­ye'de sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ne­re­ye gel­di­ği­nin açık bir gös­ter­ge­si­dir. Bu­nu, si­zin vic­dan­la­rı­nı­za ve Türk mil­le­ti­nin tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri)

Sa­yın Çer­çi, bi­raz ön­ce de ko­nuş­tun. Şim­di, be­nim her ko­nu­da ko­nuş­tu­ğu­mu söy­le­din.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Leh­te ko­nuş, leh­te!

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Leh­te de söy­lü­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Leh­te di­ye çık­tın ora­ya.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çer­çi...

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Leh­te di­ye çık­ma­dı mı? Leh­te di­ye çık­tı.

BAŞ­KAN - Otu­rur mu­sun lüt­fen.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, ni­ye mü­da­ha­le et­mi­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Ne ya­pa­lım?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Leh­te mi ko­nu­şu­yor şim­di? Uya­rın, uya­rın!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Fa­tih Arı­kan bi­raz ön­ce ko­nuş­tu. Sa­yın Fa­tih Arı­kan dok­tor mu? De­ğil, dok­tor de­ğil. Dok­tor ol­ma­yan Fa­tih Arı­kan bu­ra­da ge­lip ko­nu­şu­yor­sa, Üm­met Kan­do­ğan da ge­lir bu­ra­da ko­nu­şur. Be­nim, Fa­tih Arı­kan'dan bir faz­lam var. Ni­ye bir faz­lam var bi­li­yor mu­su­nuz? Sa­yın Çe­tin­ka­ya bu­ra­da, Sa­yın Çe­tin­ka­ya, bak, bu­ra­da -es­ki kay­ma­kam­la­rı­mız­dan­dır, va­li­le­ri­miz­den- şim­di, çı­kar, sağ­lık üze­rin­de, iki sa­at, ir­ti­ca­len ko­nu­şur, millî eği­tim üze­rin­de ko­nu­şur, ta­rım üze­rin­de ko­nu­şur. Ni­ye? Çün­kü, işi­dir.

Sa­yın Çer­çi, eğer si­zin­le biz ay­nı il­çe­de be­ra­ber ça­lış­mış ol­say­dık, iz­ni­ni ben ve­re­cek­tim, si­ci­li­ni ben dol­du­ra­cak­tım…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Kay­ma­kam baş­ba­ka­na bağ­lı­dır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - … sağ­lık­la il­gi­li bir prob­lem var­sa ba­na ge­le­cek­tin, sağ­lık ocak­la­rıy­la il­gi­li bir me­se­le var­sa ba­na ge­le­cek­tin, per­so­nel prob­le­mi­niz var­sa ba­na ge­le­cek­tin.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Kay­ma­kam baş­ba­ka­na bağ­lı­dır, hükûme­tin kay­ma­ka­mı­dır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ya­ni, bu işin çö­züm mer­ci­si, kay­ma­kam ola­rak ba­na ge­le­cek­tin Sa­yın Çer­çi.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Kay­ma­kam­lar hükûme­te bağ­lı­dır, baş­ba­ka­na bağ­lı­dır, bu­nu da öğ­ren!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Baş­ba­ka­nın be­ni mil­let­ve­ki­li seç­tir­di­ğiy­le il­gi­li, ona da bir ce­vap ve­re­yim.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Kay­ma­kam­lar hükûme­te bağ­lı­dır, bu­nu da öğ­ren!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben, te­ma­yül yok­la­ma­sın­da, 28 ki­şi ara­sın­da dör­dün­cü ol­dum ve mil­let­ve­ki­li sı­ra­la­ma­sın­da dör­dün­cü sı­ra­day­dım. Be­nim önüm­de olan ar­ka­daş­lar se­çi­le­me­ye­cek en­di­şe­siy­le er­te­si gün o top­lan­tı­ya gel­me­miş­ken, ben, o gün­den iti­ba­ren, se­çim ak­şa­mı­na ka­dar, ge­ce­mi gün­dü­zü­me ka­ta­rak ça­lış­tım, ben de bu par­ti­ye kat­kı ver­dim. Sa­yın Er­do­ğan'ın Si­irt se­çim­le­rin­de, git­tim, el­li iki kö­yü, diz­le­ri­me ka­dar ça­mur içe­ri­sin­de do­laş­tım ve Si­irt'te, be­nim kay­ma­kam­lık yap­tı­ğım, be­nim ça­lış­tı­ğım il­çe­de yüz­de 92 oy al­dı, yüz­de 92…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ta­mam, te­şek­kür ede­ce­ğim.

BAŞ­KAN - 86'ncı mad­de­ye gö­re söz is­te­di­niz Sa­yın Kan­do­ğan,

Te­şek­kür edi­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Dü­rüst ol, dü­rüst! Mec­li­si ya­nılt­ma!

BAŞ­KAN - Ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

Söz­lü so­ru öner­ge­le­ri ile di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nı sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 20 Şu­bat 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 20.21