Normal deneme 2 3 2007-02-27T10:15:00Z 2007-02-27T10:15:00Z 1 40445 230542 Türkiye Büyük Millet Meclisi 1921 540 270447 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

             DÖ­NEM: 22         CİLT: 145            YA­SA­MA YI­LI: 5

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

58’in­ci Bir­le­şim

1 Şubat 2007 Per­şem­be

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ek­rem Er­dem'in, ta­rihî eser­le­ri­mi­zin ko­run­ma­sı­nın, kül­tür ve kül­tü­rel var­lık­la­rı­mız ile res­to­ras­yon ça­lış­ma­la­rı­nın ehil el­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la Koç'un ce­va­bı

2.- Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Öz­yol­cu'nun, Ağ­rı ili Tu­tak il­çe­sin­de mey­da­na ge­len dep­rem son­ra­sın­da ya­şa­nan­la­ra ve ya­pı­lan ça­lış­ma­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Na­ci As­lan'ın ay­nı ko­nu­da açık­la­ma­sı

3.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Vah­det Si­nan Yer­li­ka­ya'nın, mu­har­rem ayı­nın öne­mi­ne ve Aşu­re Gü­nü'ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

B) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın Türk­me­nis­tan'a yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1198)

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212)      (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247)

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Lok­man Ay­va'nın; 2828 Sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ek 7 nci Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler  Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/855) (S. Sa­yı­sı: 1251)

5.- 26/9/2006 Ta­rih­li ve 5545 Sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1251) (S. Sa­yı­sı: 1253)

6.- Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Ti­ca­ret An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1235) (S. Sa­yı­sı: 1308)

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 14.00'te açı­la­rak beş otu­rum yap­tı.

Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür, ya­kın­da resmî ola­rak hiz­me­te açı­la­cak olan Ka­ra­de­niz sa­hil yo­lu­nun böl­ge­ye sağ­la­ya­ca­ğı ya­rar­la­ra,

Yoz­gat Mil­let­ve­ki­li Meh­met Çi­çek, mü­ba­rek Mu­har­rem Ayı ve Aşu­re Gü­nü'ne,

Van Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kar­tal, Van-Ka­pı­köy Güm­rü­ğün­de­ki iç güm­rük­le­me için ge­rek­li ha­zır­lık­la­rın ta­mam­la­na­ma­mış ol­ma­sın­dan ve sı­nır ti­ca­ret mer­ke­zin­de­ki alt­ya­pı ve fi­zi­ki şart­la­rın ye­ter­siz­li­ğin­den kay­nak­la­nan sı­kın­tı­lar ile alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­le­re,

İliş­kin gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Dur­sun Ak­de­mir, Mu­har­rem Ayı ve Aşu­re Gü­nü'ne iliş­kin bir açık­la­ma­da bu­lun­du.

Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül baş­kan­lı­ğın­da Ar­na­vut­luk'a ya­pı­la­cak resmî zi­ya­re­te re­fa­kat ede­cek Par­la­men­to he­ye­ti­ni oluş­tur­mak üze­re grup­la­rın­ca isim­le­ri bil­di­ri­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si ka­bul edil­di.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den,

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904) gö­rüş­me­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan,

Er­te­len­di.

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si İç­tü­zü­ğün­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da İç­tü­zük Tek­li­fi'nin (2/925) (S. Sa­yı­sı: 1321) gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­na­rak,

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len 23/11/2006 Ta­rih­li ve 5557 Sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­nun (1/1278) (S. Sa­yı­sı: 1313) ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra,

Ka­bul edi­lip ka­nun­laş­tık­la­rı açık­lan­dı.

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1226) (S. Sa­yı­sı: 1247) tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­la­na­rak mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­di; 1'in­ci mad­de­ye bağ­lı ek mad­de 9 üze­rin­de bir sü­re gö­rü­şül­dü.

1 Şu­bat 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 19.53'te son ve­ril­di.

Nev­zat Pakdil

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Ah­met Küçük

Meh­met Daniş

 

Ça­nak­ka­le

Ça­nak­ka­le

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Bay­ram Özçelik

 

 

Bur­dur

 

 

Kâtip Üye

 

 

1 Şu­bat 2007 Per­şem­be

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.04

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le), Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 58'in­ci Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim. Ko­nuş­ma sü­re­le­ri be­şer da­ki­ka­dır. Hükûmet bu ko­nuş­ma­la­ra ce­vap ve­re­bi­lir. Hükûme­tin ce­vap sü­re­si yir­mi da­ki­ka­dır.

Gün­dem dı­şı ilk söz, ül­ke­miz­de­ki ta­rihî eser­le­rin ko­run­ma­sıy­la il­gi­li söz is­te­yen İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ek­rem Er­dem'e ait­tir.

Sa­yın Er­dem, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

II. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ek­rem Er­dem'in, ta­rihî eser­le­ri­mi­zin ko­run­ma­sı­nın, kül­tür ve kül­tü­rel var­lık­la­rı­mız ile res­to­ras­yon ça­lış­ma­la­rı­nın ehil el­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı­nın öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la Koç'un ce­va­bı

EK­REM ER­DEM (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; kül­tür ve kül­tü­rel var­lık­la­rı­mı­zın öne­mi üze­rin­de gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Kül­tür, bir mil­le­tin ya­şa­yış ve dü­şü­nüş tar­zı­dır. Mil­le­tin kim­li­ği­ni oluş­tu­ran ve onu di­ğer mil­let­ler­den ayı­ran en önem­li un­sur o mil­le­tin ken­di kül­tü­rü­dür. Her mil­le­tin ta­rih bo­yun­ca üret­ti­ği, ku­şak­tan ku­şa­ğa ak­tar­dı­ğı her tür­lü mad­di ve ma­ne­vi de­ğer­le­ri­nin bü­tü­nü o mil­le­tin kül­tü­rü­nü oluş­tu­rur.

Ül­ke­miz kül­tür ve ta­bi­at var­lık­la­rı açı­sın­dan son de­re­ce zen­gin po­tan­si­ye­le sa­hip na­dir ül­ke­ler­den bi­ri­dir. Mil­let­çe, ül­ke­mi­zin bin­ler­ce yıl­lık ta­rihî eser ve kül­tür bi­ri­kim­le­ri­ne sa­hip çık­mak ve bu zen­gin­lik­le­ri bi­lim­sel araş­tır­ma­lar­la or­ta­ya çı­kar­mak, ko­ru­mak, ta­nı­tı­mı­nı yap­mak ve in­san­lı­ğın hiz­me­ti­ne su­na­rak ge­le­cek ne­sil­le­re ak­tar­mak, in­san­lı­ğa ve ge­le­cek ne­sil­le­re kar­şı baş­ta ge­len ta­rihî bir gö­rev ol­du­ğu ka­dar, mil­le­ti­mi­zin bir­li­ği ve dir­li­ği açı­sın­dan da "ol­maz­sa ol­maz" gö­rev­le­ri­miz­den­dir.

Kül­tü­rü­ne sa­hip çı­ka­ma­yan mil­let­ler yok ol­ma­ya mahkûmdur. Gü­nü­müz­de sa­vaş­lar kül­tür yo­luy­la ya­pıl­mak­ta­dır. Si­lah yo­luy­la yok edi­le­me­yen mil­let­ler kül­tür is­ti­la­la­rıy­la or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­ta­dır. Kül­tü­rel is­ti­la­lar so­nuç­la­rı iti­ba­rıy­la si­lah­lı iş­gal­ler­den çok da­ha et­ki­li ve ka­lı­cı ol­muş, ta­rih­te bü­yük me­de­ni­yet kur­muş bir­çok mil­let bu yüz­den yok ol­muş­tur.

Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­ru­cu­su Ulu Ön­der Ata­türk, "Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin te­me­li kül­tür­dür. Re­isi­cum­hur ol­ma­say­dım Kül­tür Ba­ka­nı olur­dum." söz­le­riy­le kül­tü­rün bir mil­let için öne­mi­ni vur­gu­la­mış ol­ma­sı­na rağ­men, ken­di­sin­den son­ra millî de­ğer­le­ri­miz cid­di bir eroz­yo­na uğ­ra­mış, ta­rihî eser­le­ri­mi­zin önem­li bir kıs­mı ya yok olup git­miş ya da yok ol­ma teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya kal­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; kül­tür var­lık­la­rı­mı­zın yok ol­ma­sıy­la il­gi­li ola­rak, baş­ta kül­tü­rel mi­ra­sa sa­hip çık­ma bi­lin­ci­nin ge­liş­ti­ri­le­me­me­si ol­mak üze­re, ide­olo­jik sap­lan­tı­lar­la kül­tü­rel de­ğer­le­re kar­şı sa­vaş açıl­ma­sı, kül­tür var­lık­la­rı­mı­zın, bi­lim­sel amaç ve yön­tem­ler­den uzak ola­rak, ka­çak ka­zı­lar ve soy­gun­lar­la ele ge­çi­ri­le­rek yurt için­de ve yurt dı­şın­da pa­zar­la­nıp, üze­rin­den mad­di çı­kar sağ­lan­ma­sı gi­bi se­bep­ler sa­yı­la­bi­lir.

Bir baş­ka önem­li se­bep ise, res­to­ras­yon ça­lış­ma­la­rı­nın ehil ku­rum ve ku­ru­luş­lar­ca ya­pıl­ma­ma­sı­dır. Bu yüz­den, hoy­rat­ça ya­pı­lan res­to­ras­yon ça­lış­ma­la­rıy­la bir­çok na­di­de ese­ri­miz ya yok olup git­miş ya da İs­hak Pa­şa Sa­ra­yı, Div­ri­ği Ulu Ca­mi, Er­zu­rum­lu İb­ra­him Hak­kı Haz­ret­le­ri­nin Tür­be­si'nin res­to­ras­yo­nun­da ol­du­ğu gi­bi bir­çok özel­li­ği­ni ve es­te­ti­ği­ni kay­bet­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bü­tün bu olum­suz­luk­la­ra rağ­men, 58'in­ci ve 59'un­cu Cum­hu­ri­yet Hükûmet­le­ri dö­ne­min­de ya­pı­lan ye­ni ya­sal dü­zen­le­me­ler­le kül­tü­rel var­lı­ğı­mı­zın ko­run­ma­sı ve ona­rı­mı­na yö­ne­lik, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­nın ya­nı sı­ra Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, il özel ida­re­le­ri, be­le­di­ye ve si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ne bu ko­nu­da ça­lış­ma yap­ma imkânı ve­ril­miş­tir.

Ger­çek­ten, her  sa­ha­da ol­du­ğu gi­bi ta­rihî eser­le­rin ko­run­ma­sı, ba­kı­mı ve ona­rı­mı ko­nu­sun­da da he­ye­can ve­ri­ci ça­lış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır. Bu sa­ye­de yurt için­de ve yurt dı­şın­da bin­ler­ce kül­tür ese­ri res­to­re edil­mek­te­dir. Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­mız bün­ye­sin­de, ül­ke­miz ge­ne­lin­de, ko­ru­ma amaç­lı imar plan­la­rı, so­kak dü­zen­le­me ve res­to­ras­yon ça­lış­ma­la­rı yü­rü­tül­mek­te­dir. Di­ğer ta­raf­tan, ye­rel yö­ne­tim­ler­ce de İs­tan­bul Sü­ley­ma­ni­ye ve Tar­la­ba­şı gi­bi bir­çok ta­rihî yer­le­şim ala­nı, ye­ni­den, ge­le­nek­sel kent do­ku­la­rı­na uy­gun ola­rak, so­kak ve mey­dan­la­rı, öz­gün de­ğer­le­ri ko­run­mak su­re­tiy­le, gü­nü­müz ih­ti­yaç­la­rı­na ce­vap ve­re­cek şe­kil­de do­na­tı­la­rak bir ne­vi açık ha­va mü­ze­si hâli­ne ge­ti­ril­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me son ve­rir­ken, ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rın­dan do­la­yı, baş­ta De­ğer­li Ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re eme­ği ge­çen her­ke­se çok te­şek­kür edi­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Er­dem.

Gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­ya Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Sa­yın Atil­la Koç ce­vap ve­re­cek­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KÜL­TÜR VE TU­RİZM BA­KA­NI ATİL­LA KOÇ (Ay­dın) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­rim; ön­ce­lik­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Av­ru­pa Bir­li­ği mü­za­ke­re sü­re­ci­nin res­men baş­la­ma­sıy­la, Tür­ki­ye, bu­gün, ye­ni bir dö­ne­me gir­miş ol­mak­ta­dır. Kül­tür, ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye­lik sü­re­cin­de sa­vun­ma stra­te­ji­si­ni in­şa ede­bi­le­ce­ği en et­kin alan­lar­dan bi­ri­si­dir. Zi­ra, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin kül­tür po­li­ti­ka­sı, or­tak bir kül­tü­re de­ğil, kül­tü­rel çe­şit­li­lik te­me­li­ne da­yan­dı­rıl­ma­lı­dır. Dün­ya­nın en zen­gin kül­tür mi­ra­sı­nın üre­til­di­ği ve de­ğer­le­ri­nin ya­şa­tıl­dı­ğı bu top­rak­lar, sa­hip ol­du­ğu eş­siz zen­gin­lik­le, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ve dün­ya­nın kül­tü­rel çe­şit­li­li­ği­ne de cid­di kat­kı­lar sağ­la­ya­cak­tır. Bu bir fır­sat­tır.

Tür­ki­ye de­rin bir kül­tür ve ta­rih bi­ri­ki­mi­nin ül­ke­si­dir. Bu bi­ri­kim için­de dil, inanç ve kö­ken fark­lı­lık­la­rı ise kül­tür ala­nı­mı­zın ger­çek­ten zen­gin­li­ği­dir. Tür­ki­ye, ulu­sal kül­tü­rü­mü­zün tüm bu de­ğer­le­ri­ne sa­hip çık­ma du­yar­lı­lı­ğı­nı her za­man ko­ru­muş­tur. Çağ­daş, yü­zü­nü ge­le­ce­ğe dön­müş, gü­cü­nü in­san­lı­ğın or­tak de­ğer­le­rin­den alan bir yak­la­şım için­de ol­muş­tur.

Bü­tün bu du­yar­lı­lı­ğın te­me­lin­de, Tür­ki­ye'nin çağ­daş­laş­ma­sı­nı sa­nat­sal ve kül­tü­rel alan­da­ki ge­liş­me­ler­den ay­rı dü­şün­me­nin imkânsız ol­du­ğu­nun bi­lin­ci var­dır. Ba­kan­lı­ğı­mız, kül­tür ala­nın­da, den­ge­li kal­kın­ma an­la­yı­şı çer­çe­ve­sin­de ide­al bir top­lu­ma ulaş­mak için, top­lu­mun kül­tü­rel üre­ti­mi­ni des­tek­le­yi­ci ve özen­di­ri­ci, çağ­daş bir kül­tür prog­ra­mı­nı be­nim­se­miş­tir. Kül­tü­rün top­lum ha­ya­tın­da­ki öne­mi dik­ka­te alı­na­rak, Ba­kan­lı­ğı­mız kül­tü­rü top­lu­mun her ke­si­mi­ne ve her yaş gru­bu­na yay­ma­yı amaç bil­miş­tir.

Bu se­bep­le, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı, ül­ke­mi­zin sa­hip ol­du­ğu bü­tün kül­tü­rel zen­gin­lik­le­ri or­ta­ya çı­ka­ra­cak bir kül­tür ve sa­nat or­ta­mı oluş­tur­ma­yı he­def­le­miş­tir. Kül­tür, in­san bil­gi­si­nin, an­la­yı­şı­nın ve de­ğer­le­ri­nin ge­li­şi­min­de te­mel un­sur­dur ve tat­minkâr bir ha­yat için önem­li bir de­ğer ni­te­li­ği­ni de ta­şı­mak­ta­dır.

Bu dü­şün­ce­den ha­re­ket­le, Ba­kan­lı­ğı­mı­zın kül­tür an­la­yı­şın­da öne çı­kar­dı­ğı yak­la­şım, kül­tü­rü her­ke­sin ula­şa­bil­di­ği bir nes­ne hâli­ne ge­tir­mek ol­muş­tur. Bu amaç­la, sa­nat ku­rum­la­rı­mı­zın sa­de­ce bü­yük şe­hir­ler­de et­kin­lik gös­te­ren bir ya­pı­lan­ma­dan çı­ka­rı­la­rak, "her yer­de ve her za­man sa­nat" slo­ga­nıy­la tüm yurt ge­ne­li­ne ya­yıl­ma­sı sağ­lan­mış­tır.

Kül­tür po­li­ti­ka­mı­zın bir di­ğer he­de­fi, top­lum­da oku­ma alış­kan­lı­ğı­nın, ya­yın­la­rın ve kü­tüp­ha­ne­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si ol­muş­tur. Bu amaç­la, bil­gi­ye eri­şi­mi ko­lay­laş­tır­mak ve kü­tüp­ha­ne­le­ri ge­li­şen tek­no­lo­ji­le­re adap­te et­mek ama­cıy­la, tüm il kü­tüp­ha­ne­le­ri ve önem­li il­çe kü­tüp­ha­ne­le­ri bil­gi­sa­yar alt­ya­pı­sıy­la do­na­tıl­dı. Ül­ke­mi­zin kül­tür ta­ri­hi­nin bi­rin­ci el­den kay­na­ğı du­ru­mun­da olan ve kü­tüp­ha­ne­le­ri­mi­zin bil­gi bi­ri­ki­mi­ni oluş­tu­ran el yaz­ma­sı eser­le­rin bir ara­ya top­lan­ma­sı da bu dev­re­de müm­kün ol­muş­tur. Ay­rı­ca, TE­DA (Türk Ede­bi­ya­tı­nı Dı­şa Açı­lım Pro­je­si) kap­sa­mın­da, 25 fark­lı dil­den, 29 ül­ke­de 108 ese­re des­tek ve­ril­miş­tir.

Ba­kan­lık ola­rak kül­tü­rel bi­ri­ki­mi­mi­zi tüm top­lum ha­ya­tı­na yay­mak ve ta­nıt­mak ama­cıy­la, sah­ne sa­nat­la­rı, si­ne­ma ve gör­sel sa­nat­lar baş­ta ol­mak üze­re, tüm kül­tü­rel fa­ali­yet­le­ri­mi­zin ge­liş­ti­ril­me­si he­def­len­di. Bu amaç­la, Ba­kan­lı­ğı­mız, bel­ge­sel film­le­re, si­ne­ma film­le­ri­ne, fes­ti­val­le­re ya­pı­lan mad­di des­te­ği iki ka­tı­na çı­kar­mış­tır. 2006 yı­lın­da, Ba­kan­lı­ğı­mız­ca, 248 si­ne­ma ve bel­ge­sel film pro­je­si des­tek­len­miş ve bu film­le­rin önem­li bö­lü­mü ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı plat­form­da ödü­le la­yık gö­rül­müş­tür.

Ay­rı­ca, kül­tü­rel ha­yat­ta, her va­tan­da­şın ka­tı­lı­mı­nın müm­kün kı­lın­ma­sı ama­cıy­la yo­ğun ve et­ki­li ça­lış­ma­lar yü­rü­tül­dü. 2006 yı­lın­da "Ti­yat­ro Her Yer­de Pro­je­si" kap­sa­mın­da, dev­let ti­yat­ro­la­rı­mız, 81 il­de 850 de­fa per­de aç­mış­tır.

Kül­tü­rel ha­ya­ta eşit ka­tı­lı­mın sağ­lan­ma­sı ve kül­tü­rel fa­ali­yet­le­re top­lu­mun ge­ne­lin­de eri­şi­mi­nin ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı için, ön­ce­lik­le, mekân bo­yu­tun­da­ki so­run­la­rın çö­zü­mü yo­lu­na gi­dil­miş ve yurt ge­ne­lin­de her il­de ve ba­zı il­çe­ler­de kül­tür mer­kez­le­ri in­şa­at­la­rı ta­mam­lan­mış­tır. Bu mer­kez­le­rin fa­ali­ye­te geç­me­siy­le bir­lik­te, bu­gün, Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de dü­zen­li ola­rak kül­tür sa­nat per­for­mans­la­rı ser­gi­len­mek­te­dir.

Bu çer­çe­ve­de, 2006 yı­lın­da 18 kül­tür mer­ke­zi fa­ali­ye­te geç­miş, 2007 yı­lın­da ise, 13 adet kül­tür mer­ke­zi açı­lı­şa ha­zır hâle ge­ti­ril­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, bir di­ğer ön­ce­li­ği­miz olan kül­tü­rel çe­şit­li­li­ğin des­tek­len­me­si ko­nu­sun­da en önem­li araç­lar­dan bi­ri­si, ye­rel dü­zey­de ger­çek­leş­ti­ri­len fes­ti­val­ler­dir. Ül­ke­miz­de­ki kül­tü­rel çe­şit­li­li­ğin, bir zen­gin­lik un­su­ru ola­rak top­lum­sal kay­naş­ma­ya kat­kı­da bu­lun­du­ğu fik­rin­den ha­re­ket­le, şen­lik, fes­ti­val, sem­poz­yum gi­bi et­kin­lik­ler Ba­kan­lı­ğı­mız­ca des­tek­len­mek­te­dir. Bu alan­da ye­rel yö­ne­tim­ler­le müm­kün olan en ge­niş öl­çek­te iş bir­li­ği için­de ha­re­ket edi­yo­ruz.

Ül­ke­mi­zin sa­hip ol­du­ğu bü­tün kül­tü­rel zen­gin­lik­le­ri or­ta­ya çı­ka­ra­cak bir kül­tür ve sa­nat or­ta­mı oluş­tur­ma­ya ça­lış­mak­ta­yız. Bu sü­reç­te, kü­re­sel et­ki­le­şim­le­rin ro­lü­nü ve kat­kı­sı­nı göz ar­dı et­mek­si­zin, her tür­lü bi­lim­sel ve tek­no­lo­jik ge­liş­me­den ya­rar­lan­mak su­re­tiy­le, in­san­la­rın ar­zu et­tik­le­ri kül­tü­rel eri­şim­le­ri­ni ko­lay­laş­tı­ra­cak ve kül­tü­rü top­lu­mun her ke­si­mi­ne ya­ya­cak bir kül­tür prog­ra­mı­nı be­nim­se­ye­rek tat­bik et­mek­te­yiz.

Av­ru­pa Bir­li­ği üye­lik sü­re­cin­de, dün­ya­nın en zen­gin kül­tü­rel mi­ra­sı­nın üre­til­di­ği ve ya­şa­tıl­dı­ğı bu top­rak­lar, sa­hip ol­du­ğu eş­siz zen­gin­lik ile Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ve dün­ya­nın kül­tü­rel çe­şit­li­li­ği­ne cid­di kat­kı­lar sağ­la­ya­bi­le­cek ka­pa­si­te­de­dir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye, do­ğu ile ba­tı­nın, ge­le­nek­sel­lik­le mo­dern­li­ğin ve bir­bi­rin­den ol­duk­ça fark­lı kül­tür­le­rin kay­na­şa­rak âde­ta iç içe geç­ti­ği, bu iliş­ki­le­rin kü­re­sel öl­çek­te can­lı­lık ve di­na­mizm ka­zan­dır­dı­ğı bir kül­tür coğ­raf­ya­sın­da yer al­mak­ta­dır. Fark­lı kül­tür­ler­le sü­rek­li ve di­na­mik bir iliş­ki içe­ri­sin­de Ana­do­lu'da ye­ni bir açı­lım ka­za­nan Türk kül­tü­rü, top­lu­ma zen­gin­lik ge­ti­ren ye­ni­lik­le­re açık ol­ma ye­te­ne­ği­nin ya­nı sı­ra kül­tü­rel fark­lı­lık­la­ra yö­ne­lik iç­sel­leş­ti­ril­miş bir say­gı ve hoş­gö­rü gös­ter­me ye­te­ne­ği­ni de çok şü­kür ge­liş­tir­miş­tir.

Ta­rih­sel sü­reç içe­ri­sin­de sü­rek­li sen­tez­ler üre­te­rek ken­di­ni ge­liş­tir­miş ve ye­ni­le­miş olan Ana­do­lu'da­ki Türk kül­tü­rü, bün­ye­sin­de­ki fark­lı kül­tür­le­rin, dil­le­rin ve din­le­rin ba­rış içe­ri­sin­de bir ara­da ya­şa­ma­sı­na ola­nak ver­miş, ba­rın­dır­dı­ğı fark­lı­lık­la­rın, ye­ni sen­tez­ler üre­te­rek, can­lı­lı­ğı­nı gü­nü­mü­ze ka­dar ta­şı­mış­tır. Bu­nu, gü­zel di­li­miz bi­ze imkân sağ­la­ya­rak ya­rat­ma­mız­da çok bü­yük kat­kı sağ­la­mış­tır. Çün­kü, bi­zim di­li­mi­zin ik­ti­dar an­la­tı­mı bil­mek­le baş­lar: "Ya­pa­bil­mek, ede­bil­mek, söy­le­ye­bil­mek" gi­bi.

Kül­tü­rel zen­gin­lik nok­ta­sın­da önem ver­di­ği­miz il­le­rin ba­şın­da ge­len İs­tan­bul'umuz "2010 yı­lı Av­ru­pa kül­tür baş­ken­ti" sta­tü­sü­nü el­de et­miş ol­ma­sıy­la da­ha da bir önem ka­zan­mış­tır. Ta­ri­hin en uzun ömür­lü iki im­pa­ra­tor­lu­ğu­na baş­kent­lik yap­mış ve her dö­nem­de gi­zem­li, güç­lü, ki­şi­lik­li bir du­ruş ser­gi­le­miş İs­tan­bul bi­zim açı­mız­dan bü­yük bir ön­ce­lik arz et­mek­te­dir. Bu doğ­rul­tu­da, hem Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı hem Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si hem de Va­li­lik İs­tan­bul'a yö­ne­lik çok önem­li ça­lış­ma­lar ger­çek­leş­tir­mek­te­dir. Emi­nim ki, bu ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­sin­de, 2010 yı­lı İs­tan­bul'u, Av­ru­pa kül­tür baş­kent­le­ri­nin en çok dik­ka­ti çe­ke­ni ola­cak­tır. İs­tan­bul'a yö­ne­lik il­gi­yi ulus­la­ra­ra­sı plat­for­ma ta­şı­mak mak­sa­dıy­la, mü­ze kent baş­ta ol­mak üze­re, bir di­zi ça­lış­ma sü­rat­le sür­dü­rül­mek­te­dir. Ay­rı­ca, Top­ka­pı Sa­ra­yı'mı­za yö­ne­lik rö­le­ve, res­to­ras­yon, res­ti­tis­yon pro­je ça­lış­ma­la­rı yü­rü­tül­mek­te­dir. Bu kap­sam­da, Top­ka­pı Sa­ra­yı, Bağ­dat Köş­kü ve Re­van Köş­kü rö­le­ve, res­to­ras­yon ve res­ti­tis­yon pro­je­le­ri ta­mam­lan­mış­tır. Bel­ki ta­ri­hin­de ilk de­fa bi­zim dö­ne­mi­miz­de Top­ka­pı'ya bu ka­dar önem ve­ril­mek­te­dir. Bu se­ne ve ge­le­cek se­ne har­ca­ya­ca­ğı­mız pa­ra­lar Top­ka­pı için 70 tril­yo­nu aşa­cak­tır.

Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­mız bün­ye­sin­de, ül­ke­miz ge­ne­lin­de ko­ru­ma amaç­lı imar pla­nı, so­kak sağ­lık­laş­tır­ma ve res­to­ras­yon iş­le­ri de bu ara­da yü­rü­tül­mek­te­dir. 2001 yı­lın­da 1 adet, 2004 yı­lın­da 1 adet, 2005-2006 yıl­la­rın­da 5 adet ko­ru­ma amaç­lı imar pla­nı ile 2005-2006 yıl­la­rın­da 20 adet so­kak sağ­lık­laş­tı­rıl­ma­sı­nın ön etüt­le­ri ya­pıl­mış­tır. 2006 yı­lın­da, 2 adet ko­ru­ma amaç­lı imar pla­nı ile 2 adet so­kak sağ­lık­laş­tır­ma pro­je­si ta­mam­lan­mış, 3 adet so­kak sağ­lık­laş­tır­ma pro­je­si­nin de iha­le­si bit­miş­tir. Bu ça­lış­ma­lar kap­sa­mın­da, so­kak sağ­lık­laş­tır­ma ve çev­re dü­zen­le­me pro­je ve uy­gu­la­ma iş­le­ri için, 2006 yı­lın­da, Ba­kan­lı­ğı­mız, Af­yon­ka­ra­hi­sar So­kak Sağ­lık­laş­tır­ma Uy­gu­la­ma­sı, Es­ki­şe­hir Odun­pa­za­rı So­kak Sağ­lık­laş­tır­ma Uy­gu­la­ma­sı, Kon­ya Ak­şe­hir So­kak Sağ­lık­laş­tır­ma Uy­gu­la­ma­sı, Mer­sin Tar­sus So­kak Sağ­lık­laş­tır­ma Uy­gu­la­ma­sı, Bo­lu Mu­dur­nu So­kak Sağ­lık­laş­tır­ma Uy­gu­la­ma­sı ça­lış­ma­la­rı­nı yü­rüt­müş­tür.

2005 yı­lın­da 246 tes­cil­li ta­şın­ma­zın rö­le­ve, res­to­ras­yon ve res­ti­tis­yon pro­je be­del­le­ri ile 2 adet ya­pı­nın pro­je uy­gu­la­ma­sı­na, 2006 yı­lın­da 416 adet ya­pı­nın rö­le­ve, res­to­ras­yon pro­je be­del­le­ri ile 40 adet ya­pı­nın da pro­je uy­gu­la­ma­sı­na kar­şı­lık­sız yar­dım yap­tık. 2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da top­lam 1.189 adet ya­pı­nın res­to­ras­yon pro­je ve uy­gu­la­ma fa­ali­yet­le­ri ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Res­to­ras­yo­nu ta­mam­la­nan Van Ak­da­mar Ki­li­se­si, Kay­se­ri-Ağır­nas Mi­mar Si­nan Evi açı­lı­şa ha­zır hâle gel­miş­tir. Bü­tün dün­ya­yı ve özel­lik­le Er­me­ni di­as­po­ra­sı­nı da­vet ede­rek, 15 Ni­san­da Van Ak­da­mar Ki­li­se­si'ni aça­ca­ğız.

Mü­ze­le­ri­mi­zin mo­der­ni­ze edi­le­rek ye­ni­den dü­zen­le­me­le­ri ko­nu­sun­da baş­la­tı­lan ça­lış­ma­lar­la, 2005 yı­lın­da 23 adet, 2006 yı­lın­da ise 12 adet mü­ze­nin açı­lış­la­rı sağ­lan­mış­tır. 25 mü­ze­mi­ze gü­ven­lik sis­te­mi ku­rul­muş olup, 21.494 adet eser alı­mı ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.

Ba­kan­lı­ğı­mı­zın be­nim­se­miş ol­du­ğu kül­tür an­la­yı­şı çer­çe­ve­sin­de, tüm uy­gar­lık­la­ra ait, gü­nü­mü­ze de­ğen kül­tü­rel mi­ra­sın tüm bo­yut­la­rıy­la ko­run­ma­sı ve ge­liş­ti­ril­me­si, yurt içi ve yurt dı­şın­da ta­nı­tıl­ma­sı da amaç­lan­mış­tır. Tür­ki­ye'nin kül­tür prog­ram­la­rı uy­gu­la­ma­la­rın­da, ça­lın­mış ve­ya ya­sa dı­şı yol­lar­la Tür­ki­ye'den çı­ka­rıl­mış eser­le­rin ia­de­si ko­nu­su­na bü­yük önem ve­ril­mek­te­dir. Bu me­yan­da, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde ve Av­ru­pa'da açı­lan da­va­lar ile ya­pı­lan si­ya­si te­mas­lar so­nun­da, son de­re­ce­de de­ğer­li kül­tür var­lık­la­rı­nın ia­de­si sağ­lan­mış­tır.

Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı, kül­tür an­la­yı­şı­nı, kü­re­sel­leş­me ve Tür­ki­ye'nin AB üye­li­ği pers­pek­ti­fi çer­çe­ve­sin­de ye­ni­den, millî de­ğer­le­ri unut­ma­dan ele al­mış­tır. Bu me­yan­da, ül­ke­de ye­ni bir yak­la­şım­la şe­kil­len­mek­te olan kül­tür ta­nı­mı, dün­ya ge­ne­lin­de ka­bul gör­mek­te olan ve kül­tü­rü, bir ara­da ya­şa­yan top­lu­luk­la­rın en­te­lek­tü­el, ya­pı­sal ve mo­ral özel­lik­le­ri­nin bir ara­ya gel­me­siy­le olu­şan bir bü­tün ola­rak al­gı­la­yan ve be­ra­ber ya­şa­ma bi­lin­ci­ni sağ­la­yan bir çer­çe­ve­ye ta­şı­mış­tır.

Bu ye­ni an­la­yış kap­sa­mın­da, için­de bu­lu­nu­lan kal­kın­ma sü­re­ci­nin salt eko­no­mik bir et­kin­lik ve bü­yü­me ola­rak de­ğil, sos­yal aya­ğı da bu­lu­nan bir ol­gu ve ay­nı za­man­da in­san­la­rın en­te­lek­tü­el, ya­pı­sal ve mo­ral var­lık­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­me­le­ri­nin bir ara­cı ola­rak gö­rül­me­si yö­nün­de bir eği­lim ola­rak or­ta­ya çık­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2006 yı­lı­nın son gü­nü ve son otu­rum­da, bü­tün par­ti­le­ri­mi­zin des­te­ğiy­le bir ka­nun çı­kar­dık ve 13 Ocak gü­nü de Sa­yın Re­isi­cum­hu­ru­muz bu Ka­nun'u onay­la­dı. Bu Ka­nun'un çık­ma­sın­da Mec­li­si­mi­zin bü­tün par­ti­le­ri­nin gös­ter­di­ği des­te­ğe o gün te­şek­kür ede­me­miş­tim, bu­gün iç­ten­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum. Çı­kar­dı­ğı­mız bu Ka­nun'la, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­nın bir­çok ih­ti­ya­cı kar­şı­lan­mak­ta­dır.

Söz­le­ri­mi bu­ra­da bi­ti­rir­ken, ça­lış­ma­la­rı­mı­za kat­kı­sı olan, baş­ta za­tı­ali­le­ri ol­mak üze­re, he­pi­ni­ze çok çok te­şek­kür eder ve iç­ten say­gı­la­rı­mı su­na­rım. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, Ağ­rı ili Tu­tak il­çe­sin­de mey­da­na ge­len dep­rem ile il­gi­li söz is­te­yen Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Öz­yol­cu'ya ait­tir.

Sa­yın Öz­yol­cu, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

2.- Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Öz­yol­cu'nun, Ağ­rı ili Tu­tak il­çe­sin­de mey­da­na ge­len dep­rem son­ra­sın­da ya­şa­nan­la­ra ve ya­pı­lan ça­lış­ma­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Na­ci As­lan'ın ay­nı ko­nu­da açık­la­ma­sı

HA­LİL ÖZ­YOL­CU (Ağ­rı) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ağ­rı ili­mi­zin Tu­tak il­çe­sin­de 21/01/2007 Pa­zar gü­nü sa­at 09.38'de mey­da­na ge­len 5 bü­yük­lü­ğün­de­ki dep­rem ve son­ra­sın­da ya­şa­nan­la­rı, ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rı yü­ce he­ye­ti­niz­le pay­laş­mak için söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dep­rem­den he­men son­ra, baş­ta Ağ­rı Va­li­miz ol­mak üze­re il­gi­li tüm da­ire­ler alarm du­ru­mu­na ge­çe­rek, en hız­lı bir şe­kil­de dep­rem böl­ge­si­ne mü­da­ha­le­de bu­lu­nul­muş­tur. Ay­nı gün, ge­rek Sa­yın Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­mız ve Afet İş­le­ri Ge­nel Mü­dü­rü­müz ve Ağ­rı Va­li­miz­le yap­tı­ğı­mız gö­rüş­me­de ekip­le­rin dep­rem böl­ge­sin­de ol­du­ğu bil­gi­si­ni al­dık.

Ta­bii ki, en se­vin­di­ri­ci ve te­sel­li ve­ri­ci olay da şu­dur ki, ya­şa­nan dep­rem­de Ağ­rı­lı, Tu­tak­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­zin can kay­bı­nın ol­ma­ma­sı­dır.

Ha­mur il­çe­miz­dey­se, özel­lik­le mer­kez­de be­le­di­ye hiz­met bi­na­sı ve alt­ya­pı çok cid­di ha­sar gör­müş­tür.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dep­re­min, kış şart­la­rı­nın en çe­tin ol­du­ğu ocak ve şu­bat ay­la­rın­da mey­da­na gel­me­si, Tu­tak il­çe­mi­zin mer­ke­zin­de, özel­lik­le köy­le­rin­de ya­şa­yan hal­kı­mı­zı ger­çek­ten ca­ne­vin­den vur­muş­tur. Tu­tak­lı köy­lü hem­şeh­ri­le­ri­miz, ço­luk ço­cuk, ka­dın, yaş­lı pe­ri­şan ol­muş­lar­dır. Kı­şın ek­si 20-30'a va­ran olum­suz ha­va şart­la­rın­da, dı­şa­rı­da, ça­dır­lar­da ha­yat sür­dür­mek­te­dir­ler.

El­bet­te ki, AK Par­ti Hükûme­ti­miz, baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­mız ve Afet İş­le­ri Ge­nel Mü­dü­rü­müz, he­men ilk sa­at­ler­de il­gi ve ala­ka­la­rı­nı esir­ge­me­di­ler. Ben de, tüm Ağ­rı­lı­lar adı­na, özel­lik­le dep­re­min acı­sı­nı, ıs­tı­ra­bı­nı, üzün­tü­sü­nü çe­ken Tu­tak­lı­lar adı­na Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­za ve Ba­ka­nı­mı­za te­şek­kür eder ve şük­ran­la­rı­mı su­na­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­mı­za dep­re­min ol­du­ğu ha­be­ri­ni ve­rir ver­mez Sa­yın Ba­ka­nı­mız da biz­zat il­gi­le­ne­rek, dep­rem­den he­men son­ra, ya­rım sa­at içe­ri­sin­de Kı­zı­lay Er­zu­rum de­po­sun­dan yar­dım mal­ze­me­le­ri yo­la çık­tı ve ay­nı gün ikin­di vak­ti, dep­re­min ya­şan­dı­ğı Tu­tak il­çe­mi­zin köy­le­ri­nin bü­yük bö­lü­mü­ne Ağ­rı Va­li­mi­zin or­ga­ni­zas­yo­nuy­la ça­dır ve bat­ta­ni­ye yar­dı­mı ya­pıl­mış ve Tu­tak­lı­la­rın acil olan ih­ti­yaç­la­rı gi­de­ril­miş­tir. Top­lam 330 ça­dır, 300 ka­ta­li­tik so­ba, 200 mut­fak se­ti, 3 bin bat­ta­ni­ye ve 900 gı­da pa­ke­ti yir­mi dört sa­at için­de ih­ti­yaç sa­hip­le­ri­ne da­ğı­tıl­mış, ça­dır­lar da Ağ­rı Va­li­li­ği­mi­zin ele­man­la­rın­ca ku­rul­muş­tur. An­cak şu­nu da göz ar­dı et­me­me­miz la­zım, Ağ­rı ili­miz mev­si­min en so­ğuk ay­la­rı­nı ya­şa­mak­ta­dır. Dep­rem­den son­ra da ya­şa­nan art­çı sar­sın­tı­lar Tu­tak­lı­la­rı en­di­şe­len­dir­mek­te. Do­la­yı­sıy­la, halk ev­le­ri­ne gir­mi­yor. Çün­kü, ev­le­rin bir­ço­ğu ya yı­kık ya çok ağır ha­sar­lı ya da ha­sar­lı­dır. Hal­kın bu ev­le­re gir­me­si de müm­kün de­ğil­dir.

Dep­re­min ya­şan­dı­ğı ve za­rar ver­di­ği köy­le­rin ta­ma­mı­nı, Ağ­rı Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız Sa­yın Ek­rem Ak­taş'la ve Tu­tak İl­çe Baş­ka­nı­mız Sa­yın Zül­fe­kar Çift­çi'yle, AK Par­ti teş­ki­lat­la­rı­mız­la bir­lik­te bi­za­ti­hi do­laş­tım, ev­le­ri tek tek gez­dik. Ya­yık­lı, Yu­ka­rı­köşk, Ot­lu­ca, Ekin­ci, Su­var ve di­ğer köy­le­ri­ni do­laş­tım, hem­şeh­ri­le­ri­mi­zin zor du­rum­da ol­duk­la­rı­nı mü­şa­he­de et­tim. Çün­kü, tak­dir eder­si­niz ki, kı­şın ek­si 20-30 ha­va şart­la­rın­da, Kı­zı­lay ta­ra­fın­dan ve­ri­len ça­dır­lar­da dı­şa­rı­da ya­şam sür­mek çok ama çok zor. Kı­zı­lay ça­dır­la­rı 16 met­re ka­re­lik ça­dır­lar­dır. Ai­le fert­le­ri­nin or­ta­la­ma 10 ki­şi ol­du­ğu­nu ve ço­ğun­lu­ğun ço­cuk­lar­dan oluş­tu­ğu­nu ve bir de ay­nı ai­le­de bir­den faz­la ki­şi­nin ev­li ol­du­ğu­nu dü­şü­nür­sek, şart­la­rın va­him ol­du­ğu­nu söy­le­me­me ge­rek kal­ma­ya­cak.

Dep­rem son­ra­sı Ağ­rı'ya yap­tı­ğım üç gün­lük zi­ya­re­tim­de ve dep­rem­ze­de­ler­le yap­tı­ğım gö­rüş­me­ler­de, hal­kı­mız, baş­ta Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ve Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı­mı­zın, AK Par­ti Hükûme­ti­mi­zin il­gi­sin­den mem­nun­dur­lar ve mü­te­şek­kir­dir­ler. Acil ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­der­mek için ken­di­le­ri­ne ulaş­tır­dı­ğı­mız bü­tün ola­nak­la­rın, ça­dır­la­rın, ka­ta­li­tik so­ba­la­rın, gı­da pa­ket­le­ri­nin ve di­ğer yar­dım­la­rın Hükûme­ti­mi­zin yar­dım­la­rı ol­du­ğu­nu bi­lir­ler ve ba­na da zi­ya­ret­le­rim­de "Ta­lep ve is­tek­le­ri­mi­zi Mec­lis kür­sü­sün­de di­le ge­ti­rin." de­di­ler. Söz ver­dim; şim­di, Ağ­rı­lı­la­rın ta­lep­le­ri­ni siz­ler­le, Mec­li­si­miz­le ve il­gi­li ba­kan­la­rı­mız­la pay­la­şı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, da­ha üç ay ka­dar sür­me­si bek­le­nen çe­tin kış şart­la­rı ne­de­niy­le, kü­çü­cük ça­dır­lar­da ya­şa­mak zo­run­da ka­lan ai­le­ler, bu se­fer de şid­det­li so­ğuk ve has­ta­lık­lar­la mü­ca­de­le et­me­me­le­ri için, her bir ai­le­ye bü­yük kon­tey­ner ev­le­rin bir an ön­ce ve­ril­me­si ge­re­kir ya da ki­ra yar­dı­mı adı al­tın­da ba­rın­ma ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­de­re­cek şe­kil­de pa­ra yar­dı­mı ya­pıl­ma­sı ge­re­kir. Bun­lar, çok ama çok acil çö­züm ola­rak ye­ri­ne ge­ti­ril­me­li.

Bu­gün Sa­yın Ba­ka­nı­mız­la yap­tı­ğım gö­rüş­me­de "Ba­rın­ma ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­de­re­cek şe­kil­de pa­ra yar­dı­mı en kı­sa sü­re­de ya­pı­la­cak­tır. Şu an ha­sar tes­pit­le­ri ya­pı­lı­yor ve bit­mek üze­re. Bu ha­sar tes­pi­ti ra­por­la­rı çık­tık­tan son­ra, ev­le­ri yı­kı­lan­lar ve ağır ha­sar gö­ren­le­re in­şal­lah ev ya­pa­ca­ğız, az ha­sar­lı olan­la­ra da ge­rek­li yar­dım­la­rı ulaş­tı­ra­ca­ğız." 

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dep­rem­ze­de Ağ­rı­lı, özel­lik­le Tu­tak­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­zin ala­ca­ğı ka­ba yem bit­ki­le­ri pa­ra­sı­nın; ya­ni, yon­ca, fiğ ve ben­ze­ri ürün­le­rin des­tek pa­ra­la­rı­nın da dep­rem afe­ti ne­de­niy­le bir an ön­ce öden­me­si, dep­rem­ze­de­le­rin ya­ra­la­rı­nı sar­ma­da bü­yük bir kat­kı ola­cak­tır. Hal­kı­mız adı­na ve on­la­rın ta­lep­le­ri ola­rak, Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı­mız­dan bu ko­nu­da yar­dım­la­rı­nı bek­le­riz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yol­cu, bu­yu­run ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

HA­LİL ÖZ­YOL­CU (De­vam­la) - Dep­rem­ze­de hem­şeh­ri­le­ri­miz bil­sin­ler ki, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ve AK Par­ti Hükûme­ti­mi­zin şef­kat­li eli, des­te­ği ve yar­dım­la­rı ken­di­le­riy­le be­ra­ber­dir. Şim­di­ye ka­dar, na­sıl ki, acil ih­ti­yaç­la­rı­na ko­şuş­tur­duy­sak, bun­dan son­ra da yan­la­rın­da ola­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da şu­nu da ifa­de et­mem ge­re­kir: Kış şart­la­rın­da il­çem Tu­tak'ta gör­dü­ğüm dep­rem man­za­ra­sı ve gör­dü­ğüm dep­rem man­za­ra­sıy­la be­ra­ber ço­cuk­la­rın, ka­dın­la­rın in­san man­za­ra­la­rı ba­na Irak'ı, Fi­lis­tin'i, Af­ga­nis­tan'ı, Lüb­nan'ı da ha­tır­lat­tı. Çün­kü, Irak'ta, baş­ta ABD ol­mak üze­re, koa­lis­yon güç­le­ri­nin iş­ga­li, yı­kı­mı, zul­mü var. Irak'ta yok olan köy­ler, ev­siz ka­lan, kat­le­di­len ma­sum in­san­lar, ço­cuk­lar, ka­dın­lar, her gün ya­şa­nan kat­li­am­lar, he­le he­le bir de ah­lak dı­şı, in­san­lık dı­şı mu­ame­le­le­re ve iğ­renç iş­ken­ce­le­re ma­ruz ka­lan Irak­lı Müs­lü­man­lar var.

Ay­nı şe­yi İs­ra­il Fi­lis­tin'de yap­mak­ta. Lüb­nan'da da da­ha dün ay­nı şey­ler ya­şan­dı. Bu­ra­lar­da ya­şa­nan­lar, hem fi­zik­sel im­ha hem de kül­tü­rel im­ha­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Al­lah'tan ge­len se­ma­vi afet olan dep­re­mi ya­şa­yan Ağ­rı­lı­la­rın sa­hip­le­ri var, yar­dım eli­ni uza­tan dev­let­le­ri var. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız var, AK Par­ti Hükûme­ti var, biz va­rız, siz var­sı­nız, he­pi­miz va­rız. Keş­ke, koa­lis­yon güç­le­ri­nin bom­bar­dı­man­la­rı al­tın­da, iş­gal­le­ri ve zu­lüm­le­ri al­tın­da ya­şa­yan Irak­lı­lar, Irak­lı ço­cuk­lar ve ka­dın­lar da bu şan­sa sa­hip ola­bil­se­ler­di ve iğ­renç, in­san­lık dı­şı mu­ame­le­ler­le kar­şı kar­şı­ya kal­ma­sa­lar­dı. Keş­ke, on­la­ra da yar­dım eli uza­tı­la­bil­sey­di ve on­la­rı da sa­hip­le­nen ol­say­dı. Keş­ke, kom­şu­luk iliş­ki­le­rin­den do­la­yı, bu Mec­lis de bir şey ya­pa­bil­sey­di. An­cak, dün­ya sa­ğır­laş­mış, dün­ya ül­ke­le­ri­nin ta­ma­mı sa­ğır­laş­mış, İs­lam âle­mi sa­ğır­laş­mış, dün­ya­da­ki tüm in­san hak­la­rı ör­güt­le­ri sa­ğır­laş­mış, Bir­leş­miş Mil­let­ler sa­ğır­laş­mış, do­la­yı­sıy­la, in­san­lık sa­ğır­laş­mış ve du­yar­sız­laş­mış­tır. So­run, dün­ya­yı de­mok­ra­si için gü­ven­ce al­tı­na al­mak de­ğil, so­run, dün­ya­yı zen­gin ulus­lar için gü­ven­ce al­tı­na al­mak­tır.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yol­cu, iki da­ki­ka­lık sü­re­niz geç­ti, bağ­la­yın.

HA­LİL ÖZ­YOL­CU (De­vam­la) - Bağ­lı­yo­rum.

Bu­ra­da­ki si­ya­si prog­ram, sa­vaş, şid­det ve dev­let te­rö­rü­dür. Sü­rek­li sa­vaş, as­kerî pa­zar­la­rın aza­mi­si­ni te­min al­tı­na al­mak için­dir.

Dik­kat eder­se­niz, as­kerî ha­rekâtlar hep ül­ke­le­ri­nin çok uzak­la­rın­da mey­da­na ge­lir, ama, bom­bar­dı­man uçak­la­rı ül­ke­le­rin için­de üre­ti­li­yor ve ka­zanç­lar sağ­la­nı­yor. Bun­lar, sa­vaş eko­no­mi­si ve bu eko­no­mi­ler için ba­rış en bü­yük teh­dit­tir.

Bu ve­si­le­ler­le, söz­le­ri­me son ve­rir­ken, dep­rem­ze­de Ağ­rı­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­ze geç­miş ol­sun di­yor ve he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın As­lan, si­zin de bir söz ta­le­bi­niz var­dı, ama, 3 ki­şi­ye sa­de­ce söz ve­re­bil­di­ğim için, söz ve­re­me­miş­tim. Ye­ri­niz­den kı­sa bir açık­la­ma yap­mak için mik­ro­fo­nu­nu­zu aç­tım, bu­yu­run.

NA­Cİ AS­LAN (Ağ­rı) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

De­ğer­li kar­de­şim Ağ­rı'da­ki Tu­tak il­çe­miz­de mey­da­na ge­len 5.0 şid­de­tin­de­ki dep­rem do­la­yı­sıy­la dev­le­ti­mi­zin ve Hükûme­ti­mi­zin, Va­li­miz baş­ta ol­mak üze­re, il­gi­li ba­kan­la­rı­mı­zın, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ver­miş ol­du­ğu Kı­zıl­ca­ha­mam'da­ki ta­li­mat­la, derhâl ge­rek­li ted­bir­le­ri al­dık­la­rı­nı za­ten ifa­de et­ti. Ben de ikin­ci gün derhâl böl­ge­ye git­tim ve ge­ce sa­at do­kuz­la­ra ka­dar bü­tün köy­le­ri­mi­zi tek tek ge­ze­rek, ha­sar tes­pi­ti­nin anın­da ya­pıl­dı­ğı­nı ve ko­mis­yon­la­rın ku­rul­du­ğu­nu gör­dük. Ni­te­kim, en son ola­rak, 113 evi­mi­zin ağır ha­sar­lı, di­ğer­le­ri­nin ha­fif ha­sar­lı ol­du­ğu tes­pit edil­di. Dev­le­ti­miz bu ko­nu­da, Ba­ka­nı­mız baş­ta ol­mak üze­re, Baş­ba­ka­nı­mız du­yar­lı ve tüm yar­dım ya­pıl­mış, en son, ki­ra be­del­le­ri gön­de­ril­mek üze­re­dir. Do­la­yı­sıy­la, ben de Ağ­rı mil­let­ve­ki­li ola­rak, ül­ke­miz­de mey­da­na ge­len ta­bii afet­ler­den za­rar gö­ren her­ke­se geç­miş ol­sun di­yo­rum. De­ğer­li yurt­taş­la­rı­mı­za, Ağ­rı­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­ze bu ha­sa­rı can kay­bı ol­ma­dan, ham­dol­sun, mal kay­bı ol­ma­dan at­lat­tık­la­rı için Al­lah'a şük­re­di­yor, hep­si­ne geç­miş ol­sun di­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum, te­şek­kür edi­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Biz de Ağ­rı­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­ze geç­miş ol­sun di­lek­le­ri­mi­zi ile­ti­yo­ruz. Al­lah baş­ka ke­der gös­ter­me­sin.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, Aşu­re Gü­nü mü­na­se­be­tiy­le söz is­te­yen Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Si­nan Yer­li­ka­ya'ya ait­tir.

Sa­yın Yer­li­ka­ya, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Vah­det Si­nan Yer­li­ka­ya'nın, mu­har­rem ayı­nın öne­mi­ne ve Aşu­re Gü­nü'ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

VAH­DET Sİ­NAN YER­Lİ­KA­YA (Tun­ce­li) - Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; söz­le­ri­min ba­şın­da yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ağ­rı ili­miz­de vu­ku bu­lan, Tu­tak'ta mey­da­na ge­len dep­rem­den do­la­yı hem­şeh­ri­le­ri­me geç­miş ol­sun di­yo­rum. Yi­ne, yıl­lar­dır, te­rör için­de, dep­rem­ler için­de kıv­ra­nan, bir tür­lü yü­zü gül­me­yen Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu hal­kı­na geç­miş ol­sun di­lek­le­ri­mi su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mu­har­rem ayı do­la­yı­sıy­la ke­si­len kur­ban­la­rı­mı­zın, tu­tu­lan oruç­la­rı­mı­zın ve da­ğı­tı­lan aşu­re­le­ri­mi­zin Ce­na­bı­hak'tan ka­bul bu­yur­ma­sı­nı ni­yaz edi­yo­rum. Hic­ri tak­vi­min bi­rin­ci ayı olan mu­har­rem ayı, Ana­do­lu Ale­vi­le­ri dı­şın­da da bir­çok inanç ve kül­tür top­lu­luk­la­rı için de kut­sal ve fa­zi­let­li bir ay­dır. Ay­nı za­man­da, Haz­re­ti Hü­se­yin'in ve 72 ak­ra­ba­sı­nın, ar­ka­da­şı­nın Ye­zit ta­ra­fın­dan kat­le­dil­me­sin­den do­la­yı da bir ma­tem ayı­dır. Bu ayın onun­cu gü­nü de Aşu­re Gü­nü'dür. Bu ay­da tu­tu­lan mu­har­rem oruç­la­rı­nın en üs­tü­nü ol­du­ğu Pey­gam­ber Efen­di­mi­zin ha­di­sin­de mev­cut­tur.

İb­ra­ni­ce "aşûr" söz­cü­ğün­den ge­len Aşu­re Gü­nü'nde önem­li olay­la­rın mey­da­na gel­di­ği­ni de göz­lem­li­yo­ruz. Az ön­ce be­lirt­ti­ğim gi­bi, bu ay­da en önem­li olan, Pey­gam­ber Efen­di­mi­zin to­ru­nu Haz­re­ti Hü­se­yin'le bir­lik­te 72 ki­şi­nin Ye­zit ta­ra­fın­dan kat­le­dil­me­si­dir. Bu Ker­be­la ola­yı, ger­çek­ten de İs­la­mi­yet'in için­de de­rin acı­lar ve bü­yük ya­ra­lar aç­mış­tır. Bu olay  do­la­yı­sıy­la, Ale­vi ke­si­mi on iki gün bo­yun­ca yas­ta­dır, oruç­lu­dur, tep­ki­li­dir, hak­sız­lı­ğa ve ada­let­siz­li­ğe kar­şı is­yan için­de­dir. Ge­rek Ker­be­la ola­yı ge­rek Aşu­re Gü­nü ko­nu­sun­da ya­pı­lan ya­yın­la­rın çok ye­ter­siz ol­du­ğu­nu üzü­le­rek iz­li­yo­ruz. He­le TRT'nin, ne Ker­be­la ola­yı­nı ne de Aşu­re Gü­nü'nü gör­me­me­si ve gör­me­mek­te de ıs­rar et­me­si­ni an­la­mak müm­kün de­ğil­dir. Gör­dü­ğü­müz, yal­nız­ca Şi­ile­rin İs­tan­bul'da Hal­ka­lı'da yap­tık­la­rı zin­cir­li töv­be gös­te­ri­si­dir.

Yi­ne Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­na ba­kı­yo­ruz, tık yok ar­ka­daş­lar, bir yo­rum yok. On­la­rın nez­din­de san­ki böy­le bir olay hiç yok. Bu ne çif­te stan­dart­lık­tır, bu ne ay­rım­cı­lık­tır, bu na­sıl bir din ku­ru­mu­dur. Haz­re­ti Pey­gam­be­rin to­ru­nu Haz­re­ti Hü­se­yin ve ya­kın­la­rı şe­hit olu­yor, hem de İs­la­mi­yet'i zor­la ka­bul eden Mu­avi­ye'nin oğ­lu Ye­zit ta­ra­fın­dan. Sen suç­lu­sun, sen gör­mü­yor­sun, ku­la­ğın mı sa­ğır ar­ka­daş, ne­den gör­mü­yor­sun, ne­den duy­mu­yor­sun? Unut­ma ki, kul­lan­dı­ğın büt­çe­de Ale­vi va­tan­daş­la­rı­mı­zın ver­gi­le­ri var, emek­le­ri var, on­la­rın pa­ra­la­rı var. Sa­na da ge­li­yor bu pa­ra­lar, on­la­rı he­lal et­me­li­sin Sa­yın Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ale­vi­li­ğe kar­şı olum­suz ba­kış­lar de­ğiş­me­di. Ale­vi­le­rin iba­det ye­ri olan ce­mev­le­ri ya­sal­laş­tı­rıl­ma­dı. Bı­ra­kın ca­mi­le­ri, ki­li­se­le­re, si­na­gog­la­ra, Ata­türk'e ha­ka­ret et­me­yi ma­ri­fet sa­yan ka­çak Kur'an kurs­la­rı­na sağ­la­nan imkânlar ce­mev­le­ri­ne sağ­lan­ma­dı. Bu ko­nu­da ver­di­ği­miz ya­sa tek­lif­le­ri ik­ti­dar par­ti­si­nin sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan red­de­dil­di. On­dan son­ra bir ba­ka­nı­nız çık­tı "He­pi­miz Ale­vi­yiz, he­pi­miz Haz­re­ti Ali'nin mez­he­bin­de­niz." di­ye nu­tuk at­tı. Böy­le şey olur mu?

Ar­ka­daş­lar, is­ter ka­bul edin is­ter et­me­yin, Tür­ki­ye nü­fu­su­nun üç­te 1'i Ale­vi­dir. Bun­lar, Türk di­li­ne ve kül­tü­rü­ne bağ­lı­dır­lar. Bun­lar, İs­lam di­ni­nin özü­ne bağ­lı­dır­lar. Bun­lar, Tür­ki­ye'nin bü­tün­lü­ğü­ne, bir­lik ve be­ra­ber­li­ği­ne, Ata­türk dev­rim­le­ri­ne, cum­hu­ri­ye­te iç­ten ve gö­nül­den bağ­lı­dır­lar; ay­nı za­man­da sa­hi­bi­dir­ler ve sa­vu­nu­cu­su­dur­lar. Bun­lar, ay­nı za­man­da, bi­li­min, bi­lim­sel dü­şün­ce­nin de­ğe­ri­ni or­ta­ya ko­yan­lar­dır ve sa­vu­nan­lar­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ale­vi­ler, so­run­la­rın ül­ke için­de çö­zül­me­si­ni, dev­le­ti yö­ne­ten­le­rin de du­yar­sız kal­ma­ma­sı­nı is­te­mek­te­dir­ler. İs­tek­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da bun­lar çok ma­su­ma­ne ve ka­bul edi­lir is­tek­ler­dir. Bun­la­rın için­de önem­li­le­ri şun­lar­dır: Ce­mev­le­ri ya­sal sta­tü­ye ka­vuş­tu­rul­ma­lı­dır, di­ğer inanç ku­rum­la­rı­na ta­nı­nan imkânlar bun­la­ra da ta­nın­ma­lı­dır. Zo­run­lu din ders­le­ri ter­cih hâli­ne ge­ti­ril­me­li­dir. Ale­vi­ler hak­kın­da­ki ön yar­gı­la­rın de­ğiş­me­si için, Ale­vi­ler­ce önem­li olan gün­ler, baş­ta TRT Rad­yo ve Te­le­viz­yo­nu ol­mak üze­re di­ğer med­ya­da ba­zı ya­yın­la­ra yer ve­ril­me­li­dir. Ale­vi­li­ğin ne ol­du­ğu din ders­le­ri ki­tap­la­rın­da gös­ter­me­lik ola­rak de­ğil, esas­tan yer al­ma­lı ve öğ­re­til­me­li­dir. Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı Ale­vi­le­rin se­si­ni duy­ma­lı ve Ale­vi­le­re ait bir bi­rim ku­ru­la­rak bu eşit­siz­lik mut­la­ka gi­de­ril­me­li­dir. Kı­sa­ca­sı is­tek­ler bun­lar de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu is­tek­le­rin hiç­bi­ri­si ül­ke­mi­zi böl­mez, re­jim so­ru­nu ya­rat­maz; ter­si­ne, bir­li­ği­mi­zi, ba­rı­şı­mı­zı, sev­gi ve say­gı­mı­zı da­ha da ar­tı­rır.

Sev­gi­li, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bun­dan 1.325 yıl ön­ce Haz­re­ti Hü­se­yin'i ve ai­le­si­ni yok eden…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

VAH­DET Sİ­NAN YER­Lİ­KA­YA (De­vam­la) - Bağ­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Yer­li­ka­ya, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

VAH­DET Sİ­NAN YER­Lİ­KA­YA (De­vam­la) - Bun­dan 1.325 yıl ön­ce Haz­re­ti Hü­se­yin'i ve ai­le­si­ni yok eden, kat­le­den­le­ri nef­ret­le kı­nı­yo­rum, la­net­li­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN -  Te­şek­kür ede­rim.

Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Baş­ba­kan­lı­ğın Ana­ya­sa'nın 82'nci mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir tez­ke­re­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Bu­yu­run.

B) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın Türk­me­nis­tan'a yap­tı­ğı resmî zi­ya­re­te ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­si (3/1198)

30/01/2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Türk­me­nis­tan Cum­hur­baş­ka­nı Sa­par­mu­rat Türk­men­ba­şı'nın ce­na­ze tö­re­ni­ne ka­tıl­mak üze­re bir he­yet­le bir­lik­te 23-24 Ara­lık 2006 ta­rih­le­rin­de Türk­me­nis­tan'a yap­tı­ğım resmî zi­ya­re­te, ek­li lis­te­de ad­la­rı ya­zı­lı mil­let­ve­kil­le­ri­nin de iş­ti­rak et­me­si uy­gun gö­rül­müş ve bu ko­nu­da­ki Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı­nın su­re­ti ili­şik­te gön­de­ril­miş­tir.

Ana­ya­sa­nın 82 nci mad­de­si­ne gö­re ge­re­ği­ni arz ede­rim.

                                                                                                    Re­cep Tay­yip Er­do­ğan

                                                                                                               Baş­ba­kan

                          Lis­te

Ali Kü­çü­kay­dın                      Ada­na Mil­let­ve­ki­li

Şev­ket Gür­soy                       Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li

Ze­ke­ri­ya Akın­cı                      An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li

Ha­luk İpek                             An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li

Er­sön­mez Yar­bay                   An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li

Meh­met Dül­ger                      An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li

Or­han Yıl­dız                          Art­vin Mil­let­ve­ki­li

Edip Saf­der Gay­da­lı               Bit­lis Mil­let­ve­ki­li

İs­ma­il Eri­cek­li                        Çan­kı­rı Mil­let­ve­ki­li

Meh­met Eras­lan                     Ha­tay Mil­let­ve­ki­li

Yü­cel Ar­tan­taş                       Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li

İs­met Ata­lay                           İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

Meh­met Ali Öz­po­lat               İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

İd­ris Na­im Şa­hin                    İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

Nev­zat Yal­çın­taş                    İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li

Se­la­mi Yi­ğit                           Kars Mil­let­ve­ki­li

Ha­lil Tir­ya­ki                           Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li

Hü­se­yin Ba­yın­dır                   Kır­şe­hir Mil­let­ve­ki­li

Mi­raç Ak­do­ğan                      Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li

Fah­ret­tin Üs­tün                      Muğ­la Mil­let­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den, tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun'da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1226)       (S. Sa­yı­sı: 1247) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

Şim­di, 1'in­ci mad­de­ye bağ­lı ek 9'un­cu mad­de üze­rin­de söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan'a ait­tir.

Sa­yın Öz­do­ğan, bu­yu­run efen­dim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) -  Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­mu­da dok­tor­luk ya­pan­la­ra zo­run­lu si­gor­ta sis­te­mi ge­ti­ri­li­yor Hükûmet ta­ra­fın­dan ve Sağ­lık Ba­ka­nı da çok iyi bi­li­yor ki, Tür­ki­ye'de sağ­lık sis­te­mi­nin has­ta için ne ka­dar risk­li ol­du­ğun­dan çok iyi ha­ber­dar­dır. He­kim ar­ka­daş­la­rım ve he­kim­le­rin so­run­la­rıy­la il­gi­li ak­tif bir fa­ali­yet için­de olan­lar, ba­na, he­kim­le­rin sağ­lık sis­te­mi­nin kö­tü­lü­ğü ne­de­niy­le ar­tık has­ta bak­mak­tan çe­ki­nir hâle gel­dik­le­ri­ni an­lat­mak­ta­dır­lar. Siz, bu si­gor­ta sis­te­miy­le Türk he­ki­mi­ni ko­ru­ya­ma­ya­cak­sı­nız.

Ba­kın, gel­di­ği­niz nok­ta iti­ba­rıy­la ba­zı ke­sit­ler sun­mak is­ti­yo­rum yü­ce he­ye­ti­ni­ze.

(x) 1247 S. Sayılı Basmayazı 31/1/2007 tarihli 57'nci Birleşim Tutanağına eklidir.

Tür­ki­ye'de te­mel sağ­lık hiz­met­le­ri hâlâ öy­le­si­ne bir emek­le­me du­ru­mun­da ki, bu­nu en iyi an­la­tan da Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ta ken­di­si­dir. Ha­tır­lar­sı­nız, Sağ­lık Ba­ka­nı 19 Ara­lık­ta bu kür­sü­de ce­va­bi bir ko­nuş­ma yap­mış­tı. O gün, ya­ni, 19 Ara­lık 2006'da Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nı din­ler­ken, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı yıl­la­rın­da ko­nu­şan bir ba­ka­nı iz­li­yor gi­biy­dim. Sa­yın Ba­kan dört yıl­lık ça­lış­ma­la­rın­da­ki ba­şa­rı­ya ör­nek ola­rak sıt­may­la mü­ca­de­le­yi ve­ri­yor­du. Sıt­ma, bi­li­yor­su­nuz, Bi­rin­ci ve İkin­ci Dün­ya Sa­vaş­la­rın­da ve son­ra­sın­da çok yay­gın­dı, mü­ca­de­le­si de ilaç et­kin­li­ği­nin he­nüz za­yıf ol­ma­sı se­be­biy­le çok zor­du. Bu yıl­lar­da kür­sü­ye çı­kan bir sağ­lık ba­ka­nı­nın ken­di ba­şa­rı­sı­nı is­pat için sıt­may­la mü­ca­de­le­de­ki et­kin­li­ği­ni an­lat­ma­sı o gü­nün şart­la­rı­na çok uy­gun ve çok an­la­şı­lır, man­tık­lı bir du­rum­du, an­cak, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nın 2007 Tür­ki­ye'sin­de ic­ra an­la­tı­mı­nın ana ek­se­ni­ni sıt­may­la mü­ca­de­le­ye ve be­bek, ço­cuk aşı­la­ma­ya ayır­ma­sı doğ­ru­su çok ga­ri­bi­me git­miş­ti.

Sa­yın Ba­ka­nın bu an­la­tı­mı ben­de şu çağ­rı­şı­mı yap­tı o gün: Bir evi te­miz­len­me­si üze­re bi­ri­ne tes­lim edi­yor­su­nuz ve ak­şa­ma ka­dar te­miz­li­ği bi­tir­me­si­ni söy­le­ye­rek ev­den ay­rı­lı­yor­su­nuz. Ak­şam eve dö­nüp bak­tı­ğı­nız­da evin te­miz­len­miş ol­du­ğu­na da­ir hiç­bir be­lir­ti gö­re­mi­yor­su­nuz. Bu du­ru­mu sor­du­ğu­nuz­da ise şöy­le bir ce­vap alı­yor­su­nuz: "Örüm­cek ağ­la­rı­nı te­miz­le­dim ya." Sağ­lık Ba­ka­nı­nın sağ­lık ala­nın­da­ki ic­ra­atı­nı sıt­may­la sa­vaş ve aşı­la­ma­da­ki ba­şa­rıy­la an­lat­ma­sı, iş­te, tıp­kı böy­le bir şey. Sıt­may­la mü­ca­de­le ve te­mel be­bek, ço­cuk aşı­la­rı gü­nü­müz­de örüm­cek ağı te­miz­le­me hi­za­sın­da­ki iş­le­re ör­nek­tir. Sağ­lık ala­nın­da­ki ic­ra­at­lar­da ba­şa­rı­dan söz et­mek için evi çok da­ha faz­la te­miz­le­me­yi ba­şar­mış ol­ma­nız ge­re­ki­yor.

Te­mel sağ­lık hiz­met­le­ri­nin iyi­leş­ti­ril­me­si ve git­gi­de yük­sek stan­dart­lı tam bir kap­sa­yı­cı­lı­ğa ulaş­ma­sı, ül­ke­mi­zin sağ­lık ala­nın­da­ki en bi­rin­cil so­ru­nu ol­ma­ya hâlâ de­vam edi­yor. Ge­liş­miş­li­ği ve va­tan­daş re­fa­hı­nı, ge­liş­me­miş­lik ve va­tan­daş ıs­tı­ra­bın­dan ayı­ran  en te­mel ko­nu­la­rın ba­şın­da ge­li­yor sağ­lık hiz­met­le­ri.

Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı ba­şa­rı­dan söz eder­ken, sa­nı­rım, bu ül­ke­de va­tan­da­şın ka­fa­sın­da bir 112 acil am­bu­lans ser­vi­si mef­hu­mu ve bek­len­ti­si­nin bi­le ol­ma­dı­ğı­nı unu­ta­rak ko­nu­şu­yor. Hâlbu­ki, gün­lük ga­ze­te oku­yan her­kes, am­bu­lans gel­me­di­ği için ölen ve­ya o has­ta­ne­ye bu has­ta­ne­ye do­laş­tı­rı­lır­ken son ne­fe­si­ni ve­ren va­tan­daş­la­rın var­lı­ğın­dan ha­ber­dar­dır.

Sağ­lık­ta ba­şa­rı­dan söz eden Ba­kan, has­ta­ya has­ta­ne gi­bi çok te­mel bir ol­gu­nun ül­ke­miz­de­ki ye­ter­siz­lik de­re­ce­sin­den mu­hak­kak ki ha­ber­dar­dır. Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ic­ra­atı­nın be­şin­ci se­ne­sin­de has­ta­lar te­da­vi gö­re­bil­mek için hâlâ Ana­do­lu'dan İs­tan­bul'a ve di­ğer bü­yük şe­hir­le­ri­mi­ze gel­mek­te­dir­ler. Bu­nun se­be­bi, Ana­do­lu il­le­ri­mi­zin bir­ço­ğun­da va­tan­daş­la­rı­mı­zın uz­man­lık ve has­ta­ne alt­ya­pı­sı ge­rek­ti­ren du­rum­lar­da ça­re­yi ya­şa­dık­la­rı il­çe ve­ya şe­hir­ler­de bu­la­ma­ma­sı­dır. Öy­le­si­ne du­rum­lar bi­li­yo­ruz ki kır­sal alan­da ka­dın­lar has­ta­lan­dık­la­rın­da, tar­la ve bah­çe­le­ri­nin ba­şın­da dur­mak zo­run­da olan eş­le­ri­ni, ev­le­ri­ni ve ai­le­le­ri­ni bı­ra­ka­rak bü­yük şeh­re te­da­vi ol­mak için git­mek­te ve ai­le ay­rı­lı­ğı­nın stre­siy­le çok bü­yük bir ek stres fak­tö­rü­ne ma­ruz kal­mak­ta­dır­lar.

Ana­do­lu'nun du­ru­mu böy­le­dir de, ül­ke ge­ne­lin­de­ki şe­hir­le­ri­mi­zin du­ru­mu da­ha mı iyi­dir? Bu­nun ce­va­bı­nı al­mak is­te­yen her­ke­sin İs­tan­bul baş­ta ol­mak üze­re tüm bü­yük şe­hir­le­ri­mi­zin dev­let has­ta­ne­le­ri­nin ka­pı­sın­dan bir sa­bah vak­ti gir­me­le­ri ye­ter­li ola­cak­tır. En il­kel şek­liy­le sa­ba­hın kö­rün­de nu­ma­ra al­mak, sa­at­ler­ce bek­le­mek, has­ta ano­ni­mi­te ve mah­re­mi­ye­ti­nin çiğ­nen­di­ği, ay­nı an­da 3-4 has­ta­ya ba­kı­lan çok kü­çük oda­lar­da dok­to­ra der­di­ni an­lat­ma, ağır has­ta­lık­lar­da ve­ri­len ilaç­la­rın bir kıs­mı­nı Sağ­lık  Ba­kan­lı­ğı­nın Bi­lim Ku­ru­lu si­gor­ta kap­sa­mın­dan çı­kar­ma­yı uy­gun bul­du­ğu için bu ha­ya­ti ilaç­la­rı ala­ma­ma gi­bi va­him du­rum­lar.

Bi­zim va­tan­da­şı­mı­zın gün­lük sağ­lık iş­le­ri de iş­te hâlâ da­ha böy­le yü­rü­yor. Ye­ter­li dok­to­run, uz­man dok­to­run, hat­ta has­ta­ya has­ta­ne­nin ol­ma­dı­ğı bir yer­de Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ak­lı­na da ta­bii ki İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nın sıt­ma­lı yıl­la­rı ge­li­yor. Hükûme­tin ha­zır­la­dı­ğı Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun'da ül­ke­de ye­ter­li dok­tor ol­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le, ya­ban­cı dok­tor it­ha­li­ni müm­kün kı­la­cak bir dü­zen­le­me­ye git­ti. Al­lah aş­kı­na, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ban­cı dok­tor ne­re­ye ge­le­cek? Or­ta­la­ma ola­rak üç ya­ban­cı dil bi­len  hal­kı­mı­zı (!) tu­va­le­tin­de sa­bu­nu ol­ma­yan dev­let has­ta­ne­le­rin­de te­da­vi­ye mi ge­le­cek?

Sağ­lık Ba­ka­nı ve Hükûmet de pekâlâ bi­li­yor­lar ve o ni­yet­le ha­re­ket edi­yor­lar ki, bu dok­tor­lar özel has­ta­ne­le­re ge­le­cek­ler ve bu ka­nu­nun çı­ka­rıl­ma ne­de­ni de za­ten özel has­ta­ne­le­rin bir ta­le­bi­dir. Dok­tor açı­ğı­nı ka­pat­mak­tan söz eden Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ak­lı­na Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı Ka­nu­nu de­yin­ce, özel has­ta­ne­ler için ya­ban­cı dok­tor gel­miş­tir zan­ne­di­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, he­kim­lik, ay­nı za­man­da sos­yop­si­ko­lo­jik ve kül­tü­rel bir ol­gu­dur. Ay­rı­ca da sos­yal imkânla­rın dar ol­du­ğu ke­sim­ler­de, ya­ban­cı dok­tor za­ten müm­kün ola­cak bir olay de­ğil­dir. Ül­ke­mi­zin çok ge­niş bir genç ke­si­mi var­dır. Bun­la­rın tıp eği­ti­mi­ne ka­tıl­ma­sı, tıp eği­ti­mi son­ra­sı uz­man­lık eği­ti­mi kad­ro­la­rı­nın ge­niş­le­til­me­si, tıp öğ­re­ni­mi al­mak is­te­yen Ana­do­lu­lu genç­le­rin tıp eği­ti­mi­ne imkân oluş­tu­rul­ma­sı, az ge­liş­miş böl­ge­le­ri­miz­de­ki genç­le­re da­ha dü­şük pu­an­la tıp fa­kül­te­le­ri­ne gi­re­bi­le­cek kon­ten­jan­lar ay­rıl­ma­sı, Tür­ki­ye'nin Sağ­lık Ba­ka­nı­nın ak­lı­na gel­me­si, ya­ban­cı dok­tor pla­nın­dan ön­ce ak­lı­na gel­me­si ge­re­ken fi­kir­ler­den ol­ma­lıy­dı.

Ül­ke­miz­de dok­tor ve has­ta­ne az­lı­ğı­nın en çar­pı­cı ve acı gös­ter­ge­si hâlâ an­ne-be­bek ölüm­le­ri­dir. Sağ­lık Ba­ka­nı sıt­ma­dan söz ede­ce­ği­ne, bu ko­nu­ya ha­ki­ka­ten bir ağır­lık ver­miş ol­say­dı, dört se­ne­de an­ne-be­bek ölüm­le­ri­nin gel­di­ği nok­ta, mu­hak­kak, şu gün­kün­den çok da­ha fark­lı olur­du.

Av­ru­pa Bir­li­ği des­te­ğin­de yü­rü­tü­len bir araş­tır­ma­nın so­nuç­la­rı­na gö­re, ül­ke ge­ne­lin­de ge­be­li­ğe bağ­lı ölüm ora­nı 100 bin can­lı do­ğum­da 38,3 ora­nın­da ve bu oran şe­hir­ler­de yüz­de 28,2; kır­sal ke­sim­de ise yüz­de 53,7 se­vi­ye­sin­de bu­lu­nu­yor.

Du­dak uçuk­la­tı­cı de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum. Bu oran­lar Av­ru­pa'da yüz­de 0 me­sa­be­sin­de­dir. Ana sa­ha ça­lış­ma­sı­nın Ha­zi­ran 2005 ile Ma­yıs 2006 ara­sı dö­nem­de ya­pı­lan, top­lam 39 mil­yon nü­fu­sa sa­hip 29 il­de­ki 16.139 yer­le­şim ye­ri­ni kap­sa­yan araş­tır­ma­da, 15-49 yaş ara­sın­da­ki ka­dın ölüm­le­ri ile ge­be­li­ğe bağ­lı ölüm­le­rin te­mel özel­lik­le­ri, an­ne ölüm­le­ri­nin se­vi­ye­si, ne­den­le­ri, do­ğu­mun ve ölü­mün ger­çek­leş­ti­ği yer­ler ve ön­le­ne­bi­lir fak­tör­le­rin or­ta­ya kon­du­ğu bu araş­tır­ma, an­ne-be­bek ölüm­le­rin­de­ki du­ru­mu­mu­zu net bir şe­kil­de gös­ter­mek­te­dir. Bu araş­tır­ma bo­yun­ca, 15-49 yaş ara­sın­da 6.887 ka­dın ölü­mü tes­pit edil­miş­tir. Ge­be­li­ğe bağ­lı ölüm ora­nı­nın, ül­ke ge­ne­li için 100 bin can­lı do­ğum­da 38,3 ola­rak be­lir­len­di­ği bir araş­tır­ma, ül­ke­miz böl­ge­le­ri ara­sın­da önem­li fark­lı­lık­lar ol­du­ğu­nu da or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Bu­na gö­re, An­ka­ra ve Ka­ra­man il­le­ri­ni kap­sa­yan ba­tı böl­ge­sin­de, 100 bin can­lı do­ğum­da 12,4'le en dü­şük, Ağ­rı ve Er­zu­rum il­le­ri­ni kap­sa­yan Ku­zey­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'nde ise 93,3 ile en yük­sek se­vi­ye­de­dir. Gö­rül­dü­ğü gi­bi, Sa­yın Ba­ka­nın se­çim ili Er­zu­rum'a hâlâ da­ha bir fay­da­sı ol­ma­mış gö­rü­nü­yor bu ra­kam­lar­la.

Araş­tır­ma­dan de­vam edi­yo­rum, çün­kü, sa­yı­lar son de­re­ce can alı­cı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run, bir da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum si­ze.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Tür­ki­ye'de, an­ne­le­rin yüz­de 37'sin­de, ölüm, do­ğum­dan ön­ce­ki dö­nem­de mey­da­na ge­li­yor. Bu dö­nem­de­ki ölüm­le­rin ya­rı­sı 22'nci haf­ta­dan ön­ce, di­ğer ya­rı­sı da bu dö­nem­den son­ra ger­çek­le­şi­yor. Ge­be­li­ğe bağ­lı ölüm­le­rin yüz­de 9'u do­ğum sı­ra­sın­da, yüz­de 54,1'i do­ğum son­ra­sı dö­nem­de mey­da­na ge­li­yor. An­ne ölüm­le­ri­nin yak­la­şık yüz­de 32'si ikin­ci ba­sa­mak, yüz­de 28,3'ü bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık ku­ru­luş­la­rın­da, yüz­de 21'i ev­de, yüz­de 10'u sağ­lık ku­ru­luş­la­rı­na gi­der­ken ve­ya sevk edi­lir­ken yol­da, yüz­de 7,8'i ev dı­şın­da ka­za sı­ra­sın­da mey­da­na ge­li­yor. An­ne ölüm­le­rin­de, ge­be­lik sü­re­sin­ce var olan ve ge­be­li­ğin olum­suz­luk­la so­nuç­lan­ma­sı ris­ki­ni ar­tı­ran bi­yo­me­di­kal fak­tör­ler de et­ki­li ol­mak­ta­dır. Bu­na gö­re, an­ne ölüm­le­ri­nin yak­la­şık yüz­de 65'in­de en az bir bi­yo­me­di­kal risk fak­tö­rü gö­rü­lür­ken, yüz­de 35'in­de bu­na rast­lan­mı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu an­lat­tık­la­rım Tür­ki­ye'de te­mel sağ­lık hiz­met­le­ri­nin yü­rü­me­di­ği­ne da­ir en bü­yük ka­nıt­lar­dan bi­ri­si­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, bir son­ra­ki mad­de­de de­vam eder­si­niz, ümit edi­yo­rum.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Di­ğer mad­de­ler­de gö­rüş­le­ri­mi an­lat­ma­ya de­vam ede­ce­ğim. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim, sağ olun, ne­za­ke­ti­ni­ze de.

Şah­sı adı­na Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür.

Sa­yın Te­mür bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ TE­MÜR (Gi­re­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1247 sı­ra sa­yı­lı Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si­nin ek 9'un­cu mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­sin­de, dok­tor­lu­ğun doğ­ru­dan in­san ha­ya­tı­nı ko­nu alan bir mes­lek ol­du­ğu için dik­kat ve öz­ve­ri ge­rek­tir­di­ği vur­gu­lan­mak­ta, ta­nı ve te­da­vi­nin öne­mi­ne dik­kat çe­kil­mek­te­dir. Ay­rı­ca, dok­tor­la­rın ça­lış­ma şart­la­rı­nın yo­ğun­lu­ğu, tıb­bi iş­lem­ler­de kul­la­nı­lan mal­ze­me­le­rin ka­li­te­si gi­bi hu­sus­lar vur­gu­la­na­rak, dok­tor­lu­ğun risk­li mes­lek­ler­den bi­ri ol­du­ğu ifa­de edil­mek­te­dir.

Ger­çek­ten, dok­tor­luk çok önem­li, an­cak, risk­li mes­lek­ler­den bi­ri­dir. He­men her tür tıb­bi uy­gu­la­ma­nın bir­ta­kım risk­le­ri var­dır. Uy­gu­la­ma bu risk­ler göz önü­ne alı­na­rak, ya­rar ve za­rar den­ge­si gö­ze­ti­le­rek ya­pı­lır. Dok­tor­la­rı­mı­zın has­ta­ya mü­da­ha­le­sin­de de­ği­şik ne­den­ler­den do­la­yı ha­ta­lar or­ta­ya çı­ka­bil­mek­te, has­ta­lar za­rar gö­re­bil­mek­te­dir. İs­tem dı­şı ha­ta­lar, dok­tor­la­rı­mı­zı da dok­tor ha­ta­sı di­ye gün­de­me ta­şı­mak­ta, ba­zen hak­sız eleş­ti­ri­le­re ma­ruz bı­rak­mak­ta­dır. Dok­tor ha­ta­la­rı ül­ke­miz­de de çok sık duy­ma­ya baş­la­dı­ğı­mız bir kav­ram hâli­ne gel­miş­tir, med­ya ve ka­mu­oyun­da "Dok­tor fa­ci­ası, sağ­lık skan­da­lı!" gi­bi san­sas­yo­nel baş­lık­lar­la gün­de­me ta­şın­mış­tır. Ül­ke­miz­de dok­tor ha­ta­sı ola­rak gün­de­me ge­len ko­nu, son yıl­lar­da tüm dün­ya­da tıb­bi, hu­ku­ki, ah­la­ki, eği­tim­sel ve yö­ne­tim­sel yön­le­riy­le tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Yan­lış teş­his ve te­da­vi, özen ek­sik­li­ği, tek­nik do­na­nım ek­sik­li­ği ve bu­nun gi­bi ne­den­ler­den do­la­yı dok­tor ha­ta­sı olu­şa­bil­mek­te ve has­ta­lar za­rar gö­re­bil­mek­te­dir; an­cak şu­nu unut­ma­mak ge­re­kir ki, dok­tor­lar da bir in­san ve is­tem­le­ri dı­şın­da ha­ta ya­pa­bil­me ola­sı­lık­la­rı var­dır. Dün­ya Ta­bip­le­ri Bir­li­ği de, 1992 yı­lın­da 44'ün­cü Ge­nel Ku­ru­lun­da "Tıp­ta Yan­lış Uy­gu­la­ma" ko­nu­lu du­yu­ru­sun­da, tıb­bi uy­gu­la­ma ha­ta­la­rı­nı, dok­to­run te­da­vi sı­ra­sın­da stan­dart uy­gu­la­ma­yı yap­ma­ma­sı, be­ce­ri ek­sik­li­ği ve­ya has­ta­ya te­da­vi ver­me­me­siy­le olu­şan za­rar ola­rak ta­nım­la­mış­tır.

Dok­tor ha­ta­sın­dan do­ğan za­rar­la­rın te­la­fi­si, ma­ne­vi ola­rak zor­dur. Zi­ra, in­sa­nın ca­nı­na ve­ya vü­cu­du­nun her­han­gi bir or­ga­nı­na ve­ri­len za­ra­rı hiç­bir şey­le te­la­fi ede­me­yiz. An­cak, za­rar gö­ren bir has­ta­ya ve has­ta ya­kı­nı­na da "ku­su­ra bak­ma­yın, bu bir dok­tor ha­ta­sı­dır" de­yip ge­çe­me­yiz. Ya­pı­lan her yan­lış uy­gu­la­ma­nın, mut­la­ka bir kar­şı­lı­ğı ol­ma­lı­dır. Dok­tor ha­ta­sı­na ma­ruz kal­dık­la­rı­nı dü­şü­nen has­ta­la­rı­mız ve has­ta ya­kın­la­rı, pek çok ko­nu­da ad­li mer­ci­le­re suç du­yu­ru­sun­da bu­lun­muş­lar ve hak­la­rı­nı ara­mış­lar­dır. Bu baş­vu­ru­la­rın bir kıs­mı hak­lı bu­lun­muş, dok­tor­lar taz­mi­nat öde­me­ye mahkûm edil­miş, bir kıs­mı­nın da yer­siz baş­vu­ru­lar ol­du­ğu or­ta­ya çık­mış­tır. Ya­pı­lan araş­tır­ma­la­ra gö­re, ül­ke­miz­de, her 30 dok­tor­dan 1'inin dok­tor ha­ta­sı id­di­asıy­la şikâyet edil­di­ği ifa­de edil­mek­te­dir. Bu du­rum, dok­tor­la­rı­mı­zı ra­hat­sız et­mek­te, risk­li tıb­bi uy­gu­la­ma­lar­dan ka­çın­ma­la­rı­na ne­den ol­mak­ta­dır. Ar­zu et­ti­ği­miz hu­sus, yan­lış teş­his ve te­da­vi ve tıb­bi uy­gu­la­ma­dan kay­nak­la­nan dok­tor ha­ta­la­rı­nın ol­ma­ma­sı, has­ta ve­ya dok­tor hiç kim­se­nin za­rar gör­me­me­si­dir; an­cak, dok­tor ha­ta­la­rı­nın da ol­du­ğu bir ger­çek­tir.

Bu ka­nun ta­sa­rı­sı, tıb­bi hiz­met­ler­den kay­nak­la­nan her tür­lü taz­mi­nat ta­lep­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­sı için zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı­nı ge­tir­mek­te­dir. Si­gor­ta­nın he­de­fi, has­ta­ya ve­ri­le­cek za­ra­rın te­mi­nat al­tı­na alın­ma­sı, ka­mu­nun, has­ta­nın ve has­ta ya­kın­la­rı­nın ko­run­ma­sı­dır. Ge­liş­miş ül­ke­ler­de so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı­nın he­men hep­si zo­run­lu­dur, hat­ta, si­gor­ta yap­tır­ma­dan ça­lış­ma iz­ni bi­le ve­ril­me­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Te­mür, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu ta­sa­rı­nın ka­nun­laş­ma­sıy­la Av­ru­pa'da, Ame­ri­ka'da ol­du­ğu gi­bi, bi­zim dok­tor­la­rı­mız da zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı yap­tı­ra­cak­lar. Bu sa­ye­de, hem sağ­lık hiz­met­le­rin­den is­ti­fa­de eden­ler hem de hiz­met ve­ren­le­rin so­rum­lu­luk­la­rı te­mi­nat al­tı­na alın­mış ola­cak­tır. Böy­le­ce, dok­tor­la­rı­mız, ken­di tıb­bi bil­gi­le­ri ve de­ne­yim­le­ri doğ­rul­tu­sun­da risk­li tıb­bi uy­gu­la­ma­lar­dan ka­çın­ma­ya­cak, has­ta için ge­rek­li te­da­vi­le­rin ih­mal edil­me­si en­gel­le­ne­cek­tir.

Di­le­ği­miz, za­man­la, bu si­gor­ta­nın kap­sa­mı­nın ge­niş­le­ti­le­rek tıb­bi hiz­met ve­ren ku­rum­lar ile ebe, hem­şi­re, anes­te­zi tek­nis­yen­le­ri, acil tıp tek­nis­yen­le­ri, ilaç ve kim­ya­sal ürün­ler üre­ten­le­ri de kap­sa­ma­sı­dır.

Ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Rem­zi­ye Öz­top­rak.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­top­rak. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

REM­Zİ­YE ÖZ­TOP­RAK (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si­nin ek 9'un­cu mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Bu ek mad­de ile ka­mu­ya ait sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev ya­pan ta­bip­le­rin ge­lir­le­rin­de azal­ma­ya se­be­bi­yet ver­me­den, bu ka­nun ile zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı ge­ti­ril­mek­te­dir. Bu si­gor­ta, öde­ne­cek pri­min yüz­de 50'si ku­ru­ma ait dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­sin­den, di­ğer yüz­de 50'si ise ta­bi­be dü­şen dö­ner ser­ma­ye ge­li­rin­den kar­şı­lan­ma­sı ile ta­bip­le­rin ge­lir­le­rin­de azal­ma sağ­lan­ma­dan ya­pı­la­cak­tır.

Bu ta­sa­rı­da, hiç­bir ku­rum ve ku­ru­luş ve­ya sağ­lık ku­ru­mu­nu ku­ran, bu ta­bip­le­ri is­tih­dam eden­ler, bu öde­nen pri­mi si­gor­ta­lı­nın ma­aş ve di­ğer hak­la­rın­dan ke­se­me­ye­ce­ği hu­su­sun­da hü­küm ko­nul­mak­ta­dır.

Ay­rı­ca, ta­bip ku­su­ru ile mey­da­na çı­kan has­ta za­rar­la­rı­nı öde­mek için ke­si­len si­gor­ta pri­mi em­sal­le­rin­den da­ha yük­sek ola­cak ve ara­da­ki fark ta­bip­ten ke­si­le­cek. Bu da ta­bi­bin da­ha dik­kat­li ça­lış­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır. Ya­ni, komp­li­kas­yon­la mal­prak­tis ara­sın­da­ki prim far­kı­nın ku­sur­lu he­kim­den alın­ma­sı ile de eşit­siz­lik or­ta­dan kal­ka­cak­tır.

He­kim­le­ri­mi­zin, ül­ke ge­ne­lin­de, sa­yı­sı­nın ye­ter­li ol­ma­ma­sı ve den­ge­siz da­ğı­lı­mı, hal­kı­mı­zın hiz­met alı­mı­nı ak­sat­mak­ta ol­du­ğu gi­bi -ki bu sa­yı 106 bin ci­va­rın­da ve AB ül­ke­le­rin­de so­nun­cu, ya­ni 52'nci sı­ra­da­yız- he­kim­le­ri­mi­zin de haf­ta­da 45 sa­at ça­lış­ma­sı ge­re­kir­ken nö­bet sı­ra­sın­da 36 sa­at sü­ren sü­rek­li ça­lış­ma ile dik­kat ve kuv­vet­le­ri düş­mek­te, psi­ko­lo­ji­le­ri bo­zul­mak­ta­dır. Gün­de 20 ye­ri­ne 100 has­ta ba­kan he­ki­min, ha­ta yap­ma ih­ti­ma­li de art­mak­ta­dır. Bu da, he­ki­min ça­lış­ma şev­ki­ni kır­dı­ğı gi­bi, te­da­vi­de ba­zı uy­gu­la­ma­la­rı yap­mak­tan da çe­ki­nir hâle gel­me­si­ne se­bep ol­mak­ta­dır. Teş­his ve te­da­vi­de ka­nı­ta da­ya­lı uy­gu­la­ma­la­ra rağ­men ke­sin bi­lim­sel ve­ri­ler bi­le de­ği­şik­lik gös­ter­mek­te ve komp­li­kas­yon­lar or­ta­ya çı­ka­bil­mek­te­dir. Ay­rı­ca, te­da­vi­de kul­la­nı­lan mal­ze­me ve ilaç­lar da her has­ta­da ay­nı so­nu­cu ver­me­mek­te­dir. Ay­rı­ca, has­ta­la­rı­mız da bu­nun komp­li­kas­yon mu, mal­prak­tis ne­ti­ce­si mi ba­şı­na gel­di­ği­ni ayırt ede­me­ye­rek has­ta-he­kim ara­sın­da, pek çok is­ten­me­yen va­ka­lar ya­şan­mak­ta­dır. Ne­ti­ce­de, has­ta hak­la­rı­na da­ya­na­rak taz­mi­nat da­va­la­rı or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Ka­mu gö­re­vi ya­pan­lar için, bu da­va­lar, ha­ta­yı ya­pa­na rü­cu edil­mek üze­re, ida­re aley­hi­ne açı­la­bil­mek­te­dir; oy­sa, ka­mu­da gö­rev yap­ma­yan­la­rın ha­ta­la­rı, şa­hıs­la­rı adı­na, ad­li yar­gı­da ol­mak­ta­dır. Bu taz­mi­nat da­va­la­rın­da hük­mo­lu­nan mik­tar yük­sek olun­ca da ki­şi­nin öde­ye­cek gü­cü ol­ma­ya­bi­li­yor ve tah­si­lat­ta güç­lük çe­ki­le­bi­li­yor. İş­te, bu yüz­den, prob­lem­le­rin çö­züm­len­me­si için, ta­bip­le­rin de bir si­gor­ta şem­si­ye­si al­tı­na alın­ma­sı ve ken­di­le­ri­ni gü­ven­de his­se­de­rek mo­ti­vas­yon­la­rı­nın art­ma­sı­nın sağ­lan­ma­sı ge­re­ki­yor. Sa­yın Ali Ars­lan'ın dün­kü ko­nuş­ma­sın­da söy­le­di­ği gi­bi "Sen, ucuz ilaç, ucuz mal­ze­me ver, ha­ta ya­par­san pri­min­den öde­nir." di­yor. Ucuz ilaç ile pa­ha­lı ila­cın ara­sın­da­ki far­kın yal­nız isim far­kı ol­du­ğu­nu, biz­de ol­du­ğu gi­bi, bü­tün…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­top­rak, ek bir da­ki­ka­lık sü­re­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

REM­Zİ­YE ÖZ­TOP­RAK (De­vam­la) - …ül­ke­ler­de de Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın, "Ay­nı et­ki­yi ve­ren ilaç­la­rın pa­ha­lı­sı­nı kul­la­nır­sa­nız da iyi ne­ti­ce alır­sı­nız." de­me­di­ği­ni ve ba­kan­lık büt­çe­si­nin ül­ke ge­le­ce­ği için ge­rek­siz ye­re çar­çur edil­me­ye­ce­ği­ni siz de çok iyi bi­li­yor­su­nuz, ama, mu­ha­le­fet söy­le­mi ge­re­ğin­ce böy­le söy­lü­yor­su­nuz. İk­ti­dar­da ol­muş ol­sa­nız, bu söy­lem­le­ri ağ­zı­nı­za bi­le al­maz­dı­nız. Çün­kü, mey­ve­li ağa­cı taş­la­mak ko­lay, mey­ve­si­ni ise ye­tiş­tir­mek zor­dur.

Ay­rı­ca, he­kim­le­rin, ay­nı sta­tü­de­ki di­ğer mes­lek grup­la­rı­nın al­dı­ğı üc­re­tin ya­rı­sı­nı al­dı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz. Oy­sa, yi­ne, hu­ku­ken bu­nun böy­le ola­ma­ya­ca­ğı­nı siz de bi­li­yor­su­nuz, bil­di­ği­niz bir şe­yi gö­zar­dı edi­yor­su­nuz. He­kim­ler, bu Hükûme­tin ge­tir­di­ği dö­ner ser­ma­ye pa­yı ile şim­di­ye ka­dar al­ma­dık­la­rı üc­re­ti al­mak­ta­dır­lar. Ay­rı­ca, tıb­bi ha­ta­da, ta­bip dı­şın­da per­so­ne­lin bir­lik­te dö­ner ser­ma­ye oluş­tur­duk­la­rı­nı ve ser­ma­ye­den, yal­nız, he­ki­min si­gor­ta­sı­nın öden­di­ği­ni söy­lü­yor­su­nuz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

REM­Zİ­YE ÖZ­TOP­RAK (De­vam­la) - Çok az kal­dı Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­top­rak, lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

REM­Zİ­YE ÖZ­TOP­RAK (De­vam­la) - Oy­sa, yar­dım­cı per­so­nel de ka­mu gö­re­vin­de ol­du­ğun­dan do­la­yı di­rekt taz­mi­nat da­va­sı açı­la­ma­mak­ta­dır. Ha­ta­lı te­da­vi­den za­rar gö­ren has­ta ya­kın­la­rı, ta­bi­bi so­rum­lu tu­tup yar­dım­cı per­so­ne­lin ya­ka­sı­na ya­pış­ma­mak­ta­dır. Gör­dü­ğü­nüz gi­bi, ta­bip ve yar­dım­cı per­so­nel dö­ner ser­ma­ye­yi bir­lik­te oluş­tu­ru­yor, ama, yal­nız, ta­bi­bin so­rum­lu tu­tul­du­ğu yer­de ta­bi­bin si­gor­ta­sı öde­ni­yor.

Böy­le­ce, has­ta hak­la­rı da bu si­gor­ta sis­te­miy­le gü­ven­li­ğe ka­vuş­tu­ru­la­rak, sağ­lık hiz­met­le­ri­nin ka­li­te­si yük­sel­ti­le­cek­tir. Bu si­gor­ta sis­te­mi -Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın- si­gor­ta şir­ket­le­ri ara­sın­da iha­le aça­rak en uy­gun şart­la­rı sağ­la­yan şir­ket­le­rin bir yıl­lık an­laş­ma­sı ya­pı­la­rak iş­ler hâle ge­ti­ri­le­cek­tir.

Bu ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de, so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run efen­dim.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Bu ya­sa ta­sa­rı­sın­dan ya­rar­la­na­rak, ben, Sa­yın Ba­ka­nı­ma, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­nin du­ru­muy­la il­gi­li iki so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Tıp fa­kül­te­le­ri­nin ka­mu­dan ala­cak­la­rı ne­den öde­ne­me­mek­te­dir? Bu du­rum, gi­de­rek, tıp fa­kül­te­le­ri­ni hiz­met üre­te­mez bir nok­ta­ya ta­şı­mış­tır, ta­şı­mak­ta­dır. Şu an­da, kırk ye­di tıp fa­kül­te­si­nin ala­ca­ğı­nın 1 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı­nı geç­ti­ği ifa­de edil­mek­te­dir. Tıp fa­kül­te­le­ri­nin bu du­ru­ma dü­şü­rül­me­si­nin eği­tim ve hiz­met üre­til­me­si açı­sın­dan ne gi­bi sı­kın­tı­lar do­ğur­muş ol­du­ğu­nu, şu an­da­ki tab­lo­yu…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Tan­doğ­du, bu­yu­run efen­dim.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­rum var.

Ken­di gö­rev­le­ri sü­re­sin­de, dün­kü ko­nuş­ma­sın­da, ruh­sat­sız has­ta­ne kal­ma­dı­ğı­nı, rad­yo­lo­ji ruh­sat­la­rı­nı Atom Ener­ji­siy­le be­ra­ber ver­dik­le­ri­ni söy­le­di­ler. Aca­ba, ken­di­le­ri, ba­na… Bu­gün, Or­du'da on se­kiz ta­ne dev­let has­ta­ne­si hiz­met ver­mek­te­dir. Bu­ra­da, kaç ta­ne­si­nin rad­yo­lo­ji la­bo­ra­tu­var­la­rı­nın ruh­sa­tı var­dır? Bu bil­gi­yi ra­ka­mıy­la ve­re­bi­lir­se çok mem­nun ola­ca­ğım.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ga­zal­cı, bu­yu­run.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­na şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: De­niz­li, ai­le he­kim­li­ği pi­lot uy­gu­la­ma­sı içe­ri­si­ne alın­dı ve ora­da, pu­an­lar­da bir sü­rü yan­lış­lık­lar ya­pıl­mış, yıl­la­rı­nı ve­ren dok­tor­lar, ka­bul et­me­yin­ce uzak yer­le­re sü­rül­dü. Şim­di, 3.500 ki­şi­ye bir dok­tor dü­şü­yor ora­da, De­niz­li'de. Bu, na­sıl ola­cak da bun­la­ra bir ni­te­lik­li sağ­lık hiz­me­ti gö­tü­re­cek? Da­ha ön­ce pi­lot ola­rak uy­gu­la­nan Düz­ce'de, Bo­lu'da, Es­ki­şe­hir'de iyi so­nuç­lar alı­na­ma­dı­ğı, dün­ya­da iyi so­nuç­lar alı­na­ma­dı­ğı­nı, bu­ra­da, ar­ka­daş­la­rım da söy­lü­yor­lar. Ya­ni, siz­de, hiç­bir göz­den ge­çir­me, da­ha ön­ce­ki ek­sik­le­ri dü­zelt­me, ora­da­ki he­kim­le­rin dü­şün­ce­si­ni al­ma, oda­la­rın dü­şün­ce­si­ni al­ma gi­bi bir dü­şün­ce oluş­ma­dı mı?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Koç, bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Kı­sa iki so­rum var.

Bir ta­ne­si, bu, zo­run­lu ma­li si­gor­ta uy­gu­la­ma­sı Av­ru­pa Bir­li­ği üye­le­rin­den han­gi­le­rin­de zo­run­lu, han­gi­le­rin­de gö­nül­lü?

İkin­ci so­ru da, eğer, bu ya­sa yü­rür­lü­ğe gi­rer­se, yıl­lık, bir yıl­da si­gor­ta po­li­çe­le­ri çer­çe­ve­sin­de si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne ak­ta­rı­la­cak prim mik­ta­rı yak­la­şık ne ka­dar ola­rak fi­nans­man bo­yu­tuy­la he­sap edi­li­yor ve bu­nun ne ka­da­rı da he­kim ha­ta­sı ne­de­niy­le ma­ruz ka­lı­na­bi­le­cek taz­mi­nat mik­ta­rı ola­rak ge­ri öde­ne­cek? Böy­le bir fi­zi­bi­li­te ça­lış­ma­nız var mı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Koç.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­ka­nım te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Tü­tün­cü'nün sor­du­ğu su­ale ce­vap ola­rak, ya­ni üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­nin, tıp fa­kül­te­si has­ta­ne­le­ri­nin ala­cak­la­rıy­la il­gi­li ola­rak şu­nu ifa­de ede­bi­li­rim: As­lın­da, biz de, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ola­rak, hiz­met su­nan, fa­tu­ra ta­hak­kuk et­ti­ren ve ge­ri öde­me ku­rum­la­rın­dan tah­si­lat ya­pan ku­rum­la­rız. Hem 2005, hem 2006 yıl­la­rın­da ta­hak­kuk/tah­si­lat oran­la­rı­mız yüz­de 70'ler ci­va­rın­da ol­muş­tur ve biz, bu yüz­de 70'ler­le hiz­me­ti, hem de ge­liş­ti­re­rek de­vam et­ti­re­bi­li­yo­ruz. Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zin ta­hak­kuk tah­si­lat oran­la­rı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı has­ta­ne­le­rin ta­hak­kuk/tah­si­lat oran­la­rın­dan da­ha yük­sek­tir.

As­lın­da, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zin bir ve­rim­li­lik so­ru­nu var. Bu, bel­ki, tek ba­şı­na üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zin yö­ne­ti­min­den de kay­nak­lan­mı­yor, ama, bel­li bir sis­te­ma­tik ya­pı var ve bu ve­rim­siz­lik, asıl bu has­ta­ne­le­rin işi­ni zo­ra sok­mak­ta­dır.

Sa­yın Tü­tün­cü, bi­zim, has­ta­ne­le­ri­miz­de­ki uz­man he­kim sa­yı­sı ve asis­tan­la­rı­mız­la bir­lik­te top­lam sa­yı­mız, ya­ni, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı has­ta­ne­ler­de­ki top­lam he­kim sa­yı­sı üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de­ki top­lam he­kim sa­yı­sıy­la kı­yas­lan­dı­ğın­da, iş yü­kü­müz, aşa­ğı yu­ka­rı 5 mis­li­ne çık­mak­ta­dır, eği­tim has­ta­ne­le­ri­ni de kat­mak kay­dıy­la. Do­la­yı­sıy­la, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­nin bir ve­rim­li­lik so­ru­nu var. Bu­ra­da, çok kı­sa sü­re içe­ri­sin­de bu­nu izah et­mek güç, ama, asıl biz bu­nu çö­züm­le­me­li­yiz.

Sa­yın Tan­doğ­du, be­nim, dün­kü ko­nuş­mam­da, ruh­sat­sız has­ta­ne kal­ma­dı de­di­ğim­den bah­set­ti­ler, be­nim böy­le bir ifa­dem yok, ruh­sat­sız rad­yo­lo­ji bö­lü­mü üni­te­si... Be­nim böy­le bir ifa­dem yok. Tür­ki­ye'de­ki rad­yo­lo­ji bö­lüm­le­ri­nin yüz­de 70'i ruh­sat­lan­dı di­ye ifa­de et­tim ve bu yüz­de 70'in de…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Yüz­de 84…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Tu­ta­nak­la­ra ba­ka­bi­li­riz.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Yüz­de 84 efen­dim. İfa­de­niz o.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li mil­let­ve­ki­lim, ben ne söy­le­di­ği­mi çok iyi bi­len bir ki­şi­yim.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Biz de ya­zı­yo­ruz efen­dim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Bu yüz­de 70'in, yüz­de 70'lik kıs­mın yüz­de 84'ü, son dört yıl içe­ri­sin­de, 58'in­ci ve 59'un­cu cum­hu­ri­yet hükûmet­le­ri içe­ri­sin­de ruh­sat­lan­mış­tır. Ya­ni, da­ha ön­ce, Tür­ki­ye'de, ruh­sat­lı bir rad­yo­lo­ji üni­te­si he­men he­men hiç yok­tu. Dört yı­la bun­la­rı sığ­dır­mış du­rum­da­yız. Be­nim ifa­de et­ti­ğim bu­dur.

Bah­set­ti­ği­niz, Or­du'yla il­gi­li en­van­te­ri de si­ze ya­zı­lı ola­rak ifa­de ede­yim. Tak­dir eder­si­niz ki, şu an­da o ra­kam­lar elim­de yok.

De­niz­li'de­ki ai­le he­kim­li­ği pi­lot uy­gu­la­ma­sı… Düz­ce'de ba­şa­rı­sız­lık­tan, Bo­lu'da ba­şa­rı­sız­lık­tan bah­set­ti­niz.

Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, bu­nu, han­gi ve­ri­le­re gö­re söy­lü­yor­su­nuz?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Oda­nın ve­ri­le­ri­ne gö­re.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Han­gi oda­nın?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - De­niz­li Oda­sı­nın.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ha­yır, De­niz­li'de za­ten ba­şa­rı­sız­lık­tan bah­se­de­me­yiz de, eğer, biz, Düz­ce ve Bo­lu'dan bah­se­di­yor­sak…

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Siz, 50 halk sağ­lı­ğı ho­ca­sın­dan da­ha iyi mi bi­li­yor­su­nuz? 50 ta­ne halk sağ­lı­ğı ho­ca­sı var ora­da.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­rim, siz, fa­lan­ca der­ne­ğin, fa­lan­ca mu­ha­le­fet eden der­ne­ğin ve­ri­le­riy­le Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın ve­ri­le­ri­ni kı­yas­la­dı­ğı­nız­da han­gi­si­ni da­ha gü­ven­li bul­ma­nız ge­re­kir?

Ba­kın, biz -hem de ol­duk­ça önem­li bir po­pü­las­yo­na- Düz­ce'de an­ket­ler yap­tır­dık. Son­ra, me­se­le­yi çok ya­ki­nen ta­kip edi­yo­ruz; bir ta­raf­tan sağ­lık har­ca­ma­la­rıy­la il­gi­li kıs­mı­nı, bir ta­raf­tan va­tan­daş mem­nu­ni­ye­tiy­le il­gi­li kıs­mı­nı. Sis­tem, geç­miş­te­ki sis­tem­den çok da­ha iyi yü­rü­yor ve mem­nu­ni­yet de çok da­ha iyi bir se­vi­ye­ye gel­miş­tir. Kuş­ku­suz, pi­lot ça­lış­ma­lar ya­pı­yo­ruz, ta­dil edi­le­cek hu­sus­lar var. Bir ta­raf­tan da bun­la­rı ta­dil ede­rek yo­lu­muz­da yü­rü­yo­ruz.

De­niz­li'de­ki olay şu­dur: Siz he­kim­si­niz, yük­sek pu­anı­nız var, ai­le he­ki­mi ol­ma şan­sı­nız var. Söz­leş­me­li ol­ma­yı ka­bul et­mi­yor­su­nuz. Do­la­yı­sıy­la, ya­sa­ya gö­re, si­ze gö­rev­len­dir­me ya­pı­lı­yor. Ya­ni, bun­lar, ta­ma­men, il­gi­li ka­nun ve bu ka­nun çer­çe­ve­sin­de­ki ikin­cil mev­zu­at­la ya­pı­lan iş­ler­dir. İs­ter is­te­mez, şe­hir içe­ri­sin­de faz­la per­so­nel olu­şun­ca, biz, si­zi, gö­rev­len­dir­mey­le -yap­tı­ğı­mız mev­zu­at çer­çe­ve­sin­de- o ai­le he­kim­li­ği böl­ge­le­ri­ne gön­de­ri­yo­ruz. Yal­nız­ca De­niz­li'de ol­mak üze­re, po­zis­yon­la­rın yüz­de 25'ine ya­kı­nı böy­le dol­du­rul­du -di­ğer şe­hir­ler­de, za­ten, yüz­de 5'ini bi­le geç­mi­yor- ora­da­ki ge­çi­ci gö­rev­len­dir­me­ler de sü­rek­li de­ğil; ai­le he­kim­li­ği po­zis­yon­la­rı dol­duk­ça, bu ar­ka­daş­la­rı­mız o gö­rev­len­dir­me­ler­den de çe­ki­le­cek­ler.

Dün­ya­da iyi so­nuç­lar ver­me­di­ğin­den bah­set­ti­niz. Lüt­fen, bu­nu söy­le­me­ye­lim.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Yi­ne, o oda­la­rın…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Bu­gün, bü­tün ge­liş­miş ül­ke­ler­de, fark­lı mo­del­ler­de ol­mak üze­re ai­le he­kim­li­ği uy­gu­la­nı­yor. Ai­le he­kim­li­ği­ni uy­gu­la­ma­yan Av­ru­pa ül­ke­le­ri, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri de -sa­yı­la­rı çok az, bun­lar, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne de son­ra­dan ge­len ül­ke­ler- ai­le he­kim­li­ği­ne ge­çiş sü­re­ci içe­ri­sin­de­ler. Ya­ni, git­ti­ği­miz yol, bu an­lam­da çağ­daş olan yol­dur. Kal­dı ki, sos­ya­li­zas­yo­nun -bu­nu de­fa­lar­ca söy­le­dim Mec­lis­te- Tür­ki­ye'ye ge­ti­ri­ci­si olan rah­met­li Prof. Dr. Nus­ret Fi­şek'in de 1985'te yaz­dı­ğı me­tin­le­re ba­kar­sak, o da, ai­le he­kim­li­ği­nin ar­tık da­ha uy­gun bir mo­del ol­du­ğu­nu çok açık bi­çim­de ifa­de edi­yor.

Sa­yın Koç, zo­run­lu ma­li si­gor­ta Av­ru­pa'nın han­gi ül­ke­le­rin­de zo­run­lu, han­gi ül­ke­le­rin­de gö­nül­lü; bir de ne ka­dar pa­ra ak­ta­rı­la­cak, bu­nu sor­du­nuz. Bun­la­rı ar­ka­daş­la­rım şim­di ba­na ve­re­me­di­ler, si­ze ya­zı­lı ola­rak ve­re­ce­ğim. Yal­nız, şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Bu­ra­da bir sa­yın ko­nuş­ma­cı da bah­set­ti­ler. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da, sis­tem şöy­le iş­li­yor: Bir he­kim ha­ta yap­tı­ğın­da ve bir taz­mi­na­ta mahkûm ol­du­ğun­da, ida­re, bu ida­re bu pa­ra­yı ödü­yor ve he­ki­me rü­cu et­ti­ri­yor. Ya­ni, siz, he­kim ola­rak yap­tı­ğı­nız ha­ta­yı so­nuç­ta ida­re­ye ödü­yor­su­nuz. Bu ra­kam 10 bin YTL ola­bi­lir, 20 bin ola­bi­lir, 50 bin ola­bi­lir. Biz, he­kim­le­ri, bu sı­kın­tı­dan kur­tar­ma­nın pe­şin­de­yiz. Çok cü­zi mik­tar­lar­la, top­lam mik­ta­rı he­sap­la­mak ge­re­ke­bi­lir, ama, muh­te­me­len, yıl­lık 200 YTL gi­bi ra­kam­lar­la -ki, bu­nun ya­rı­sı­nı da ka­mu öde­ye­cek­tir- bu si­gor­ta­la­rı yap­mak müm­kün. Bun­lar, çok kü­çük ra­kam­lar. Böy­le­ce, biz, bü­tün he­kim­le­ri­mi­zi bir ga­ran­ti­ye al­mış olu­yo­ruz. He­kim­le­ri­mi­zi, çok yük­sek meb­lağ­lar­la ken­di­le­ri­ne rü­cu ede­cek taz­mi­nat­lar­dan kur­tar­mış olu­yo­ruz. As­lın­da, çok olum­lu bir iş ya­pı­yo­ruz.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır. Öner­ge­yi oku­tup, iş­le­me ala­ca­ğım.

Bu­yu­run:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 1. mad­de­si­ne bağ­lı "Zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı" baş­lık­lı ek 9. mad­de­si­nin Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı­lı­ğı ne­de­niy­le Ta­sa­rı met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Ha­luk Koç

İs­ma­il De­ğer­li

Ali Ars­lan

 

Sam­sun

An­ka­ra

Muğ­la

 

Nu­ret­tin Sö­zen

Meh­met Uğur Neş­şar

Sa­mi Tan­doğ­du

 

Si­vas

De­niz­li

Or­du

 

 

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

 

 

Bur­sa

 

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1'in­ci mad­de­nin ek 9 bö­lü­mü için ve­ri­len öner­ge üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Bu­ra­da, Sa­yın Ba­ka­na da yö­nelt­ti­ği­miz so­ru­da, Tür­ki­ye'de or­ta­la­ma 100 bin he­kim için bu zo­run­lu si­gor­ta iş­le­mi ge­ti­ril­di­ğin­de, ya­nıl­mı­yor­sam "yıl­da 200 YTL" de­di, "ya­rı­sı­nı he­kim ken­di­si öde­ye­cek, ya­rı­sı ku­ru­mu ta­ra­fın­dan öde­ne­cek" de­di, bağ­lı bu­lun­du­ğu dö­ner ser­ma­ye ta­ra­fın­dan. Ya­ni, o he­sa­ba gö­re, 20 mil­yon YTL si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne bir prim ak­ta­rı­mı söz ko­nu­su olu­yor. Fa­kat, he­kim­lik mes­le­ği, risk ta­şı­ma ba­kı­mın­dan çok fark­lı uz­man­lık alan­la­rın­dan olu­şu­yor. Ya­ni, öy­le dal­lar var ki, hiç­bir cid­di risk un­su­ru­nun, te­da­vi bo­yu­tuy­la, ta­nı bo­yu­tuy­la, has­ta ve he­kim iliş­ki­sin­de ya­şan­ma­ya­ca­ğı dal­lar var ve­ya dü­şük risk grup­la­rı var. Ör­nek ola­rak ba­zı şey­le­ri söy­le­mek ge­re­kir­se, me­se­la fi­zik te­da­vi bö­lü­mü, me­se­la ro­ma­to­lo­ji bö­lü­mü gi­bi, der­ma­to­lo­ji bö­lü­mü gi­bi, cilt has­ta­lık­la­rı gi­bi, ak­lı­ma ge­len. Fa­kat, çok da­ha cid­di risk, ha­ta ya­pı­la­bi­le­cek olan dal­lar var. Aca­ba bun­lar ara­sın­da bir fark­lı­lık ola­cak mı prim öde­me­si ba­kı­mın­dan? Bun­lar önem­li. Ya­ni, 1980 mo­del bir Şa­hin ara­bay­la 2004 mo­del bir BMW'nin si­gor­ta pri­mi ay­nı de­ğil, kas­ko pri­mi ay­nı de­ğil. Ben­zet­me uy­gun de­ğil, ama, ör­nek ola­rak söy­le­mek is­ti­yo­rum, risk fak­tö­rü ba­kı­mın­dan da söy­le­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bu­ra­da, bu ola­yın… Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler çer­çe­ve­sin­de, bi­li­yor­su­nuz, her yap­tı­ğı­mız işi bir mük­te­se­bat bo­yu­tuy­la ele alı­yo­ruz. Şim­di, bu­ra­da, bu bil­gi­le­rin Sa­yın Ba­kan­da ol­ma­sı ge­re­kir; edi­ne­ce­ği­ni söy­le­di, ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ği­ni söy­le­di. Ama, han­gi Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de, şu an­da, mev­zu­at ba­kı­mın­dan bu zo­run­lu­dur, han­gi­le­rin­de gö­nül­lü­dür? Bu­nu, bu tar­tış­ma bo­yu­tun­da -da­ha, üç ta­ne da­ha ek mad­de var bu kap­sam­da- on­la­rı bil­me­miz ge­re­ki­yor. Ben­de ba­zı bil­gi­ler var, ama, Sa­yın Ba­ka­nın da bun­la­rı açık­la­ma­sı ge­re­ki­yor, bun­lar hak­kın­da  si­zin de bil­gi­li ol­ma­nız ge­re­ki­yor bu mad­de­le­ri oy­lar­ken.

Şim­di, bu­ra­da, bi­zim, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lık id­di­amız: 125'in­ci mad­de­sin­de Ana­ya­sa'nın "İda­re­nin her tür­lü ey­lem ve iş­lem­le­ri­ne kar­şı yar­gı yo­lu açık­tır." den­dik­ten son­ra "İda­re, ken­di ey­lem ve iş­lem­le­rin­den do­ğan za­ra­rı öde­mek­le yü­küm­lü­dür." hük­mü­ne yer ve­ri­li­yor bi­li­yor­su­nuz.

Yi­ne, Ana­ya­sa'nın 129'un­cu mad­de­sin­de "Me­mur­lar ve di­ğer ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin yet­ki­le­ri­ni kul­la­nır­ken iş­le­dik­le­ri ku­sur­lar­dan do­ğan taz­mi­nat da­va­la­rı, ken­di­le­ri­ne rü­cu edil­mek kay­dıy­la ve ka­nu­nun gös­ter­di­ği şe­kil ve şart­la­ra uy­gun ola­rak, an­cak ida­re aley­hi­ne açı­la­bi­lir." den­miş­tir.

Ek 9'un­cu mad­de­dey­se, bu mad­de­dey­se, Ana­ya­sa'nın, be­lirt­ti­ğim 129'un­cu mad­de­sin­de ön­gö­rü­len so­rum­lu­luk hu­ku­ku­nun esas­la­rı de­ğiş­ti­ril­mek­te ve he­kim­le­rin ey­lem ve iş­lem­le­rin­den do­ğan za­ra­rın ida­re ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­ma­sı il­ke­si or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­ta, bu­nun ye­ri­ne, do­ğan za­ra­rın si­gor­ta şir­ket­le­rin­ce kar­şı­lan­ma­sı ön­gö­rül­mek­te. Do­la­yı­sıy­la, ek 9'un­cu mad­de, za­rar­dan, ida­re­nin so­rum­lu­lu­ğu ye­ri­ne, si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin so­rum­lu­lu­ğu­nu ge­tir­mek­te­dir.

Bu­nun­la bir­lik­te, bu 129'un­cu mad­de­de dü­zen­le­nen rü­cu mü­es­se­se­si­ne de mad­de met­nin­de yer ve­ril­me­mek­te­dir. Bu ba­kım­dan ay­kı­rı­lık id­di­amı­zı or­ta­ya koy­duk.

Tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­yo­ruz.

Say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Koç.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Ek 9'un­cu mad­de­yi…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ek 9'un­cu mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nup ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.26

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.36

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 58'in­ci  Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­ye bağ­lı ek 9'un­cu mad­de­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, ek 9'un­cu mad­de­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, ek 9'un­cu mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Ek 10'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Si­gor­ta prim­le­ri ve ta­ri­fe­ler

EK MAD­DE 10-  Ka­mu­ya ait dö­ner ser­ma­ye­li sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev ya­pan ta­bip­le­rin bu Ka­nun ile ge­ti­ri­len zo­run­lu malî so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı prim­le­ri­nin yüz­de el­li­si ku­rum ve ku­ru­lu­şa ait dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­den; yüz­de el­li­si ise biz­zat si­gor­ta­lı­nın dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­si pa­yın­dan kar­şı­la­nır.

Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı dı­şın­da­ki ku­rum ve ku­ru­luş­lar­ca is­tih­dam edi­len ta­bip­le­rin si­gor­ta prim­le­ri is­tih­dam eden ve­ya iş­ve­ren­ce kar­şı­la­nır. Bu mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki yüz­de el­li­lik pay ve üçün­cü fık­ra­sın­da­ki hâl is­tis­na ol­mak üze­re, si­gor­ta­lı­lar için öde­nen si­gor­ta pri­mi hiç­bir isim al­tın­da ve hiç­bir şe­kil­de si­gor­ta­lı­nın ma­aş ve sa­ir malî hak­la­rın­dan ke­si­le­mez, bu yol­da hü­küm ih­ti­va eden söz­leş­me ya­pı­la­maz.

Bir ta­bi­bin ku­su­ru se­be­biy­le, o ta­bip için  em­sal­le­ri­ne gö­re da­ha yük­sek prim öden­me­si hâlin­de, ara­da­ki fark il­gi­li ta­bi­bin dö­ner ser­ma­ye ge­li­rin­den ke­sil­mek su­re­tiy­le kar­şı­la­nır.

Zo­run­lu malî so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı­na iliş­kin ge­nel şart­lar Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğın­ca, ta­ri­fe ve ta­li­mat­lar ise Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın bağ­lı ol­du­ğu ba­kan­lık­ça, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın gö­rü­şü alı­na­rak be­lir­le­nir ve Res­mi Ga­ze­te­de ya­yım­la­nır.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li İs­ma­il De­ğer­li.

Sa­yın De­ğer­li, bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu'nun 1'in­ci mad­de­si­ne ek 10'un­cu mad­de üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mev­cut ba­kan­la­rı­mız ve AKP mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız, her kür­sü­ye çık­tık­la­rı za­man sos­yal dev­let an­la­yı­şın­dan bah­set­mek­te­dir.

Mad­de­ye geç­me­den ön­ce, bu­gün sa­bah An­ka­ra'da, Dik­men'de, sa­ba­hın kö­rün­de, halk ile em­ni­yet güç­le­ri kar­şı kar­şı­ya ge­ti­ril­miş­tir. Bu kar­da kış­ta, bu so­ğuk­ta, bin­ler­ce ge­ce­kon­du­ya yı­kım ka­ra­rı ve­ril­miş, yı­kıl­mak­ta­dır. Bu yı­kım ka­ra­rı… Ye­ni ya­pı­lan ge­ce­kon­du de­ğil, yir­mi se­ne­dir ger­çek­ten bu­ra­da otu­ran in­san­la­rın, emek ver­di­ği, için­de otur­du­ğu yer­dir.

Bir pro­je ge­liş­ti­ri­li­yor­sa, eğer ya­sal ola­rak da bun­la­rın yı­kıl­ma­sı ge­re­ki­yor­sa, bu kar­da kış­ta ev­le­ri na­sıl yı­kar­sı­nız? Sos­yal dev­let an­la­yı­şı aca­ba bu mu­dur? Böy­le bir şey ola­bi­lir mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Şu an­da, em­ni­yet güç­le­ri ile ora­da­ki in­san­lar kar­şı kar­şı­ya, in­san­lar bir ye­re hap­se­dil­miş, dı­şa­rı bi­le bı­ra­kıl­mı­yor. Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ar­ka­da­şı­mız da, İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nı da ya­nıl­ta­rak… Şu an, o in­san­lar sı­kın­tı çek­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Türk-İş'in yap­tı­ğı bir araş­tır­ma­da nü­fu­sun dört­te 3'ü yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da bir ge­li­re sa­hip­tir ve yok­sul­luk sı­nı­rı ise, ya­pı­lan he­sap­la­ma­la­ra gö­re 2.013 YTL'dir. Şim­di, dok­tor­la­rı­mı­zın bü­yük ço­ğun­lu­ğu bu sı­nı­rın al­tın­da ma­aş al­mak­ta­dır.

Bi­raz ön­ce AKP'li dok­tor ar­ka­daş­la­rı­mız­dan bi­ri­si, bu­ra­da dö­ner ser­ma­ye­den bü­yük pa­ra­lar alın­dı­ğı­nı söy­le­di. Bu yan­lış, de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­gün eği­tim has­ta­ne­le­rin­de ça­lı­şan kli­nik şef­le­ri ala­bi­lir; ama, her ser­vis­te 10 ta­ne, 20 ta­ne asis­tan var­sa, bun­lar 1,5 mil­ya­rın al­tın­da ma­aş al­mak­ta­dır. Bu risk bu ar­ka­daş­la­ra da gel­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­de, ger­çek­ten -yok­sul­luk sı­nı­rı­nı söy­le­dim- aç­lık sı­nı­rı 618 mil­yon ci­va­rın­da­dır; ama, as­ga­ri üc­ret, Tür­ki­ye'de, 478 mil­yon­dur. Şim­di, nü­fu­sun dört­te 3'ü yok­sul­luk sı­nı­rın­da; 54 mil­yon eder. 18 mil­yo­nu ise, yok­sul­luk sı­nı­rı­nın üs­tün­de bir pay al­mak­ta­dır. Bu da, mil­li ge­li­rin yüz­de 80'inin yüz­de 90'ını bu gru­bun yüz­de 5'i gö­tü­rü­yor; yüz­de 95'i de, ka­lan yüz­de 20'si­ni gö­tü­rü­yor. Bu na­sıl sos­yal dev­let an­la­yı­şı?

Şu an dok­tor­la­rın al­dı­ğı ma­aş ger­çek­ten or­ta­da. Ka­mu­da ça­lı­şan dok­tor­lar yüz­de 50'si­ni ken­di­si öde­ye­cek bu zo­run­lu si­gor­ta­nın, yüz­de 50'si­ni de dö­ner ser­ma­ye, eğer yok­sa, di­ğer, dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­la­na­cak­tır. Pe­ki, tam gün has­ta­ne­de ça­lış­ma­yan, ya­rım gün ça­lı­şan ar­ka­daş eğer ser­best ça­lı­şı­yor­sa ikin­ci bir si­gor­ta mı yap­tı­ra­cak? Bu dok­tor ar­ka­daş, gi­dip bir si­gor­ta da­ha mı ya­pa­cak aca­ba? Böy­le bir şey ola­bi­lir mi, iki ta­ne si­gor­ta ola­bi­lir mi? Bu­ra­da, bü­tün or­ta­ya çı­kan taz­mi­na­tı ka­mu öde­ye­cek, ka­mu­nun dı­şın­da, ar­ka­sın­dan tu­ta­cak, dok­to­ra rü­cu ede­cek. Dün de söy­le­miş­tim, bu taz­mi­nat­lar çok yük­sek ge­li­yor. Ya­ni, özel­lik­le, ma­ne­vi taz­mi­nat­lar­da bü­yük yük­ler ge­ti­ri­li­yor dok­to­ra. Mad­di taz­mi­nat­ta  bir for­mü­le gö­re he­sap edi­lir, ku­sur ora­nı­na gö­re he­sap edi­le­rek öde­nir; ama, ma­ne­vi taz­mi­nat­lar­la il­gi­li ola­rak hiç­bir şey ya­pa­maz­sı­nız. Bir dok­to­ra öy­le taz­mi­nat­lar ge­li­yor ki, 200 mil­yar, 300 mil­yar, 500 mil­yar. Hiç­bir dok­tor, is­te­ye­rek, bi­le­rek has­ta­sı­na za­rar ver­mez, hiç kim­se ver­mez.

Pe­ki, is­ten­me­yen ha­di­se­ler­de çı­kan bu so­ru­nu ne ya­pa­cak­sı­nız? Her za­man he­kim ku­su­ru göz önü­ne alı­nı­yor. Pe­ki, alt­ya­pı ek­sik­li­ği ne ola­cak? Per­so­nel ye­ter­siz­li­ği ne ola­cak? Uy­gun ol­ma­yan ça­lış­ma ko­şul­la­rı­na ne der­si­niz? Ye­ter­li ol­ma­yan mal­ze­me­ler ne ola­cak? Ye­ni­len­me­yen eği­tim ek­sik­lik­le­ri ne ola­cak? Has­ta­ne­le­rin ka­mu ku­ru­luş­la­rın­dan, üni­ver­si­te­le­rin ka­mu ku­ru­luş­la­rın­dan dün­ya ka­dar ala­ca­ğı var, ec­za­ne­le­rin dün­ya ka­dar ala­ca­ğı var. Sa­yın Ba­kan bu­ra­ya çık­tı­ğı za­man "Ec­za­ne­le­rin bü­tün pa­ra­la­rı öden­miş­tir." di­ye söy­lü­yor. Ne­re­de öden­miş? Her gün bi­ze yüz­ler­ce ec­za­cı mü­ra­ca­at edi­yor. Doğ­ru, bir kıs­mı­nın pa­ra­sı öde­ni­yor. Ama, kim bun­lar? AKP'den ya il baş­ka­nı­nı dev­re­ye so­ku­yor ya il­çe baş­ka­nı­nı dev­re­ye so­ku­yor ya ta­nı­dı­ğı mil­let­ve­ki­li­ni dev­re­ye so­ku­yor, pa­ra­sı­nı ala­bi­li­yor; ama, di­ğer ta­raf­ta­ki in­san pa­ra­sı­nı ala­mı­yor. Ec­za­ne­le­rin bü­yük ço­ğun­lu­ğu ec­za­ne­yi ka­pat­mak zo­run­da ka­lı­yor. Şu an dev­let has­ta­ne­le­ri­nin, ka­mu­dan, mil­yar­lar­ca li­ra ala­ca­ğı var. Siz, eğer, o has­ta­ne­nin pa­ra­sı­nı öde­mez­se­niz, ye­ter­li mal­ze­me­yi ala­maz­sa, eğer, ame­li­yat­ha­ne­si­ni uy­gun şart­lar­da di­zayn et­me­miş­se, ale­ti, ede­va­tı ye­ter­li de­ğil­se, ame­li­yat­ta kul­lan­dı­ğı mal­ze­me ka­li­te­li mal­ze­me de­ğil­se, or­ta­ya çı­kan komp­li­kas­yon­dan, siz he­ki­mi na­sıl so­rum­lu tu­ta­bi­lir­si­niz? Böy­le bir şey dün­ya­nın ne­re­sin­de gö­rül­müş­tür?

Bi­raz ön­ce de söy­len­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, yıl­da 200 mil­yon bi­le ke­sil­se, yıl­da 20 mil­yon YTL, ya­ni 20 tril­yon li­ra ya­par. Hâlbu­ki, risk­li branş­lar­da or­ta­ya çı­kan komp­li­kas­yon yüz­de 2'dir, yüz­de 3'tür, en faz­la. Pe­ki, bu faz­la ke­si­len pa­ra­lar ne ola­cak? Ben­ce, bu uy­gu­la­ma yan­lış bir uy­gu­la­ma­dır. Dev­let, bu­nun­la il­gi­li bir fon oluş­tur­ma­lıy­dı. Bu fon oluş­tu­ru­lup, or­ta­ya çı­kan za­rar­la­rın bu fon­dan kar­şı­lan­ma­sı la­zım­dı. Eğer, siz he­ki­mi dü­şü­nü­yor­sa­nız, eğer, siz he­ki­mi ga­ran­ti al­tı­na al­mak is­ti­yor­sa­nız risk­ler­den, o za­man ta­ma­mı­nı öder­si­niz.

Di­ğer branş­lar­da ne ola­cak? Bi­raz ön­ce de söy­len­di; öy­le branş­lar var ki, hiç­bir risk yok. Bu risk, sa­de­ce cer­rah­lar­da var­dır, onun dı­şın­da­ki­ler­de yok. Pe­ki, hiç­bir sı­kın­tı yok, prim öde­ye­cek.     O za­man, bu prim ni­ye si­gor­ta­la­rın ce­bi­ne gir­sin? O za­man, bu pri­mi bir fon­da top­la­yın, ta­ma­mı­nı o fon­dan kar­şı­la­yın. Hiç ol­maz­sa, dok­tor ar­ka­daş­la­rın ver­miş ol­du­ğu, öde­miş ol­du­ğu pa­ra o fo­na gi­der, tek­rar bir ar­ka­da­şı için ke­si­lir. Ama, bu­ra­da öy­le de­ğil, 100 mil­yar­lar­ca li­ra top­la­na­cak­tır bu mah­ke­me­ler so­nuç­la­na­na ka­dar. O za­man bu sı­kın­tı ne ola­cak de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Bu ya­sa, si­gor­ta şir­ket­le­ri­ni ko­ru­yor. Bu ya­sa, ger­çek­ten bü­yük sı­kın­tı ya­ra­ta­cak­tır. Bu ya­sa, risk­li mü­da­ha­le­ler­den dok­to­ru alı­ko­ya­cak­tır, dok­tor öy­le gö­zü ka­pa­lı bu iş­le­re gi­re­me­ye­cek­tir. Da­ha ön­ce CMUK Ya­sa­sı'nı çı­kar­dı­nız, Ce­za Ya­sa­sı'nı, o Ce­za Ya­sa­sı'nda dok­tor­la­ra bü­yük taz­mi­nat­lar, bü­yük ce­za­lar ge­tir­di­niz ve o sı­kın­tı, dok­tor­la­rı mü­da­ha­le­ler­den yok­sun bı­ra­kı­yor. Ne ola­cak şim­di? Fu­zu­li tet­kik, tah­lil ya­pı­la­cak­tır, her tür­lü ris­ki or­ta­dan kal­dır­mak için dün­ya­nın tet­ki­ki, tah­li­li ya­pı­la­cak­tır. Bu, dev­le­te, has­ta­ya bü­yük yük ge­ti­re­cek­tir. Sağ­lık gü­ven­ce­si ol­ma­yan in­san­la­ra, fu­zu­li tet­kik, tah­lil yap­tı­ra­cak­sı­nız; gü­ven­ce­si olan­la­ra da dev­let bo­şu bo­şu­na pa­ra har­ca­mış ola­cak.

Bu ya­sa­nın alt­ya­pı­sı­nı ha­zır­la­ma­dan, sa­de­ce so­nuç­la­rıy­la uğ­raş­ma­yı gün­de­me ge­ti­ri­yor­su­nuz. Bu, doğ­ru bir şey de­ğil­dir. Yar­dım­cı per­so­nel has­ta­la­rı­nın sı­kın­tı­la­rı­nı da dok­to­ra yük­lü­yor­su­nuz, çün­kü, per­so­ne­lin si­gor­ta­sı yok.

Tam gün ça­lış­ma­yan he­ki­me ikin­ci bir si­gor­ta ge­ti­ri­yor­su­nuz, bir sı­kın­tı­sı bu­ra­da. Bir stan­dar­di­zas­yon yok bu ya­sa­da. Ku­sur ora­nı art­tık­ça prim ora­nı da ar­tı­yor. Bu, he­ki­me yük­le­ni­yor. Dö­ner ser­ma­ye prim­le­ri yet­me­di­ği gi­bi, taz­mi­nat­lar­da, dok­to­run ma­aşı da bu­na yet­me­ye­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­di­ğim gi­bi, ma­ne­vi taz­mi­nat­lar bü­yük oran­lar­da ola­cak­tır. Uz­laş­ma ku­ru­lu ba­şa­rı­lı ola­maz­sa ne ola­cak?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ğer­li, bu­yu­run efen­dim, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (De­vam­la) - Uz­laş­ma ku­ru­lu oluş­tu­ru­lu­yor. Uz­laş­ma ku­ru­lu ile an­la­şa­ma­dı has­ta sa­hi­bi, o za­man ne ola­cak­tır? Yi­ne, mah­ke­me­ye gi­de­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nu­nun ge­rek­çe­sin­de, za­ra­ra uğ­ra­yan­lar ve he­kim, gü­ven­ce al­tı­na alın­dı­ğı söy­len­mek­te­dir. Böy­le bir gü­ven­ce olur mu? Na­sıl bir gü­ven­ce? Bı­ra­kın gü­ven­ce­yi, dok­to­run tüm hak­la­rı elin­den alın­mak­ta­dır. Dün de söy­le­miş­tim, ger­çek­ten bu yap­tık­la­rı­nız -çı­kıp, bu­ra­da "Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si" adı al­tın­da ge­tir­di­ği­niz uy­gu­la­ma­lar- ha­ki­ka­ten, sağ­lık­ta çö­kü­şü ge­ti­ri­yor, çö­kü­şü. Sa­yın Ba­kan, has­ta­ne­ler­de kuy­ruk­lar ala­bil­di­ği­ne gi­di­yor. Bun­la­rı gör­mü­yor mu­su­nuz? Si­gor­ta has­ta­ne­si­ne gi­din ba­ka­lım, şu an, Dış­ka­pı'ya gi­din. Söy­lü­yo­rum me­se­la si­ze, gün­ler­ce te­le­fon­la uğ­ra­şı­yor­su­nuz, ran­de­vu ala­mı­yor­su­nuz. Na­sıl olu­yor bu?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, te­mel­den ele al­mak la­zım sağ­lı­ğı, te­mel­den dü­ze­ne koy­mak la­zım.

Ben, bu dü­şün­ce­ler­le…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın De­ğer­li, te­şek­kür edin.

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu duy­gu­la­rım­la, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Bu ya­sa­nın, di­ğer ya­sa­lar­da ol­du­ğu gi­bi, bir­kaç se­ne son­ra if­las ede­ce­ği­ne de ina­nı­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür.

Sa­yın Te­mür, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ TE­MÜR (Gi­re­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1247 sı­ra sa­yı­lı Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu, Sağ­lık Per­so­ne­li­nin Taz­mi­nat ve Ça­lış­ma Esas­la­rı­na Da­ir Ka­nun ile Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si­nin "Si­gor­ta prim­le­ri ve ta­ri­fe­ler" baş­lı­ğı al­tın­da ek 10'un­cu mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış  bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

"Si­gor­ta prim­le­ri ve ta­ri­fe­ler" baş­lı­ğı al­tın­da su­nu­lan ek 10'un­cu mad­de­de, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile bun­la­rın dı­şın­da ku­rum ve ku­ru­luş­lar­da gö­rev ya­pan dok­tor­la­rın si­gor­ta prim­le­ri­nin na­sıl öde­ne­ce­ği dü­zen­len­mek­te­dir.

Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da ça­lı­şan dok­tor­lar için yap­tı­rı­lan zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı prim­le­ri­nin ya­rı­sı, o dok­to­run ça­lış­tı­ğı ku­rum ve ku­ru­lu­şa ait dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­den, di­ğer ya­rı­sı da biz­zat si­gor­ta yap­tı­ran dok­to­run dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­si pa­yın­dan kar­şı­la­na­cak­tır.

Bu dü­zen­le­mey­le, si­gor­ta prim­le­ri­nin öden­me­sin­de dok­tor­la­rı­mı­za faz­la bir yük ge­ti­ril­me­si en­gel­len­mek­te­dir. Ay­rı­ca, si­gor­ta prim­le­ri­ne öde­me ya­pa­cak ku­rum­da dö­ner ser­ma­ye yok­sa ya da ye­ter­li de­ğil­se, si­gor­ta prim­le­ri­nin ku­rum büt­çe­sin­den kar­şı­la­na­ca­ğı ka­yıt al­tı­na alın­mak­ta­dır.

Yi­ne, si­gor­ta yap­tı­ran­la­rın si­gor­ta prim­le­ri­nin hiç­bir isim al­tın­da ve hiç­bir şe­kil­de dok­to­run ma­aş ve sa­ir ma­li hak­la­rın­dan ke­si­le­rek öde­me ya­pıl­ma­ya­ca­ğı hük­mü ge­ti­ril­mek­te­dir.

Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı dı­şın­da özel sek­tör­de ça­lı­şan dok­tor­la­rın si­gor­ta prim­le­ri, özel bir ku­rum­da ça­lı­şı­yor­lar­sa ça­lış­tık­la­rı ku­rum ve­ya iş­ve­ren ta­ra­fın­dan, ken­di­le­ri özel ça­lı­şı­yor­sa biz­zat ken­di­le­ri ta­ra­fın­dan öde­ne­cek­tir.

Ek 10'un­cu mad­de bir dü­zen­le­me da­ha ge­ti­re­rek, dok­tor ha­ta­sı ne­de­niy­le ku­sur­lu bu­lu­nan ve bu ku­sur­dan do­la­yı taz­mi­nat öde­mek zo­run­da ka­lan bir dok­to­run si­gor­ta prim­le­ri­nin yük­se­le­bi­le­ce­ği, em­sal­le­rin­den yük­sek olan prim tu­ta­rı­nın dok­to­run ken­di dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­den kar­şı­la­na­ca­ğı ka­yıt al­tı­na alın­mak­ta­dır. Bu du­ru­mun dok­tor­la­rı­mı­zın dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­de azal­ma­ya yol aça­ca­ğı dü­şü­nü­le­bi­lir. An­cak, bu ko­nu­ya ön yar­gıy­la yak­laş­ma­mak ge­re­kir. Zi­ra, mad­de­de dok­tor ha­ta­sı ne­de­niy­le taz­mi­nat öde­mek zo­run­da ka­lan bir dok­to­run si­gor­ta pri­mi­nin na­sıl öde­ne­ce­ği ifa­de edil­mek­te­dir.

Ül­ke­miz­de­ki dok­tor­la­rı­mı­zın ço­ğu­nun, dok­tor ha­ta­sı yü­zün­den taz­mi­nat öde­mek zo­run­da ka­la­ca­ğı­nı ve dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­de düş­me ola­ca­ğı­nı dü­şün­mek ha­ta­lı bir yak­la­şım olur. Zi­ra, dok­tor ha­ta­sı ne­de­niy­le şikâyet edi­len bir dok­to­run ha­ta­lı olup ol­ma­dı­ğı­na ala­nın­da yet­kin­leş­miş, yi­ne dok­tor­la­rı­mız­dan olu­şan bir bi­lir­ki­şi he­ye­ti ka­rar ve­re­cek­tir.

Biz, dok­tor­la­rı­mı­zın alan­la­rın­da yet­kin ol­duk­la­rı­na ina­nı­yo­ruz; an­cak, on­lar da ro­bot de­ğil, bi­zim gi­bi in­san­dır. Ya­pıl­ma­ma­sı te­men­ni­miz­dir; ama, is­tem dı­şı da ol­sa ha­ta ya­pı­la­bil­mek­te­dir. İş­te, zo­run­lu so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı, is­tem dı­şı ya­pı­lan bu ha­ta­la­rın has­ta­ya ve dok­to­ra ge­ti­re­ce­ği za­ra­rın kar­şı­lan­ma­sı­nı ka­yıt al­tı­na al­mak­ta ve gü­ven­ce ge­tir­mek­te­dir.

Ek mad­de, si­gor­ta­ya iliş­kin ge­nel dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sın­da ko­or­di­ne­li ça­lı­şa­cak ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ifa­de et­mek­te, ta­ri­fe ve ta­li­mat­la­rı mad­de­de be­lir­ti­len ku­ru­luş­la­rın iş bir­li­ği ile be­lir­le­ne­ce­ği­ni hük­me bağ­la­mak­ta­dır.

Ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Te­mür.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Kars Mil­let­ve­ki­li Yu­suf Se­la­hat­tin Bey­ri­bey. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Bey­ri­bey.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (Kars) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1247 sı­ra sa­yı­lı Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu'nda ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le il­gi­li ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­si­nin 10'un­cu ek mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın bağ­lı ol­du­ğu Ba­kan­lık­ça, il­gi­li dal­da ruh­sat ve­ril­miş şir­ket­ler ta­ra­fın­dan ya­pı­lır. Ya­ni, Hükûme­tin Ha­zi­ne­si­nin gü­ven­ce­si al­tın­da yü­rü­tü­len, Hükûme­tin kon­tro­lü al­tın­da yü­rü­tü­len, iha­le ya­pı­lan, iha­le yo­luy­la ve­ril­miş si­gor­ta şir­ket­le­ri ta­ra­fın­dan ya­pı­lı­yor, açık, şef­faf hâlde ya­pı­lı­yor.

Şim­di, bi­raz ev­vel çı­kan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ko­nuş­ma­la­rın­dan, ben bir he­kim ola­rak, he­le he­kim ar­ka­daş­la­rı­mın ko­nuş­ma­la­rın­dan, san­ki has­ta­ne­ler­de hiç ça­lış­ma­mış­lar, da­ha ön­ce hiç hiz­met ver­me­miş­ler, sı­kın­tı­lar ya­şa­ma­mış­lar gi­bi his­se­di­yo­rum ve an­la­ya­mı­yo­rum bir kı­sım he­kim ar­ka­daş­la­rı­mı­zı.

Şim­di, mal­prak­tis (mal­prac­ti­ce) ile komp­li­kas­yon­lar fark­lı, bu­nu top­lu­mun her ke­si­mi bil­mi­yor, bil­me­di­ği için de yo­rum­lar­la ve­ya ba­zen usul­lü usul­süz he­kim­ler hak­kın­da da­va­lar açı­lı­yor. Ba­zen hak­lı ola­rak, he­kim­ler ha­yat­la­rı bo­yun­ca bi­le ça­lış­sa­lar al­tın­dan kal­ka­ma­ya­cak­la­rı taz­mi­nat­lar ödü­yor­lar, mad­di ma­ne­vi taz­mi­nat­lar ödü­yor­lar. Bu he­kim­le­ri ko­ru­ma­nın yo­lu ne­dir ar­ka­daş­lar? Bu­nun bir yo­lu ol­ma­lı­dır. Bu ko­ru­ma­nın yo­lu da si­gor­ta ol­mak­tır. Si­gor­ta ol­ma­dan na­sıl ya­pa­cak­sı­nız? Na­sıl al­tın­dan kal­ka­cak­sı­nız?

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - İs­te­ğe bağ­lı ya­pın.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Kal­ka­ma­dı­ğı­mız için ve­ya kal­kı­la­ma­dı­ğı için­dir ki, he­kim­ler, taş­ra­da, baş­ka yer­ler­de, hat­ta kü­çük şe­hir­ler­de me­se­la, has­ta çok risk­liy­se, öle­cek­se, has­ta­sı öl­dü di­ye, o dok­to­ra has­ta gel­mez di­ye, o has­ta­yı he­men sevk eder­ler. Bak­maz­lar bi­le.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Biz yap­ma­dık!

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Ben, efen­dim, Tür­ki­ye'yi bi­li­yo­rum. Siz yap­ma­dı­nız, doğ­ru­dur, Sa­yın Ve­ki­lim, siz yap­ma­mış ola­bi­lir­si­niz; ama, bun­lar ger­çek­tir. Kü­çük yer­ler­de bir he­ki­min has­ta­sı ölür­se, ora­da­ki dok­tor ko­lay ko­lay ora­da du­ra­mı­yor. Onun için de, ba­şın­dan sevk et­me, baş­ka yer­le­re gön­der­me usu­lü­nü se­çi­yor. Bu, ger­çek­tir. Ba­zı he­kim ar­ka­daş­la­rı­mız iti­raz ede­bi­lir, ben gön­der­me­dim di­ye­bi­lir, gön­der­mi­yo­rum di­ye­bi­lir.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Ve­ki­lim, bu, et­ti­ği­miz ye­mi­ne uy­maz.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Bun­lar, şe­hir mer­kez­le­ri­ne ge­lin­ce, şe­hir mer­kez­le­rin­de, ba­zen şe­hir mer­kez­le­rin­de de ay­nı usul var.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir)- Et­ti­ği­miz ye­mi­ne uy­maz.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Ben, An­ka­ra Nu­mu­ne Has­ta­ne­sin­de ça­lı­şır­ken gör­dük­le­ri­mi söy­lü­yo­rum. Tür­ki­ye'nin her kö­şe­sin­den el­de ka­lan, uğ­ra­şı­la­ma­yan, prob­lem­le­ri olan, ayak­ta zor du­ra­bi­len, bü­tün has­ta­ne­ler­de, üni­ver­si­te­ler de dâhil, sevk edil­miş sa­hip­siz has­ta­lar var­dı. Bun­la­ra kim­se do­kun­mu­yor­du. Komp­li­kas­yo­nun­dan do­la­yı do­kun­mu­yor­du, el­le­rin­de ka­la­cak di­ye do­kun­mu­yor­lar­dı. Bu­gün bi­le var­dır bun­lar.

Pe­ki, bu­ra­dan çı­kış yo­lu, he­ki­me gü­ven ka­zan­dır­mak­tır. He­ki­me gü­ven ka­zan­dır­ma­nın yo­lu da, onu si­gor­tay­la gü­ven­ce al­tı­na al­mak­tır. Şim­di­ye ka­dar yok­tu, bu­ra­da tar­tı­şı­yo­ruz da, as­lın­da, bu Hükûme­te he­kim­le­rin, sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­nın te­şek­kür et­me­si la­zım. On­la­rı gü­ven­ce al­tı­na...

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Gö­nül­lü ol­sun.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Gü­le­bi­lir­si­niz… On­la­rı gü­ven­ce al­tı­na alı­yor, siz inan­ma­ya­bi­lir­si­niz.

Ben he­kim ol­say­dım şu an­da -ar­ka­daş­la­rım­la pay­laş­tı­ğı­mı si­zin­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum- bu si­gor­ta çık­ma­sa bi­le, ben şah­sım adı­na si­gor­ta ol­ma­yı dü­şü­nü­yor­dum. Mut­la­ka yap­tır­ma­lıy­dım di­ye dü­şü­nü­yor­dum, mut­la­ka.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Siz, şah­sı­nız adı­na yap­tı­rın.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Efen­dim, be­nim dü­şün­cem oy­du.

Şim­di, bu­ra­da, dev­let, dö­ner ser­ma­ye ka­na­lıy­la, ki, dev­le­tin büt­çe­si­ne de yük ol­ma­dan bu­nun yo­lu­nu bul­muş ve uy­gu­la­ma­ya koy­muş. Ben, bu uy­gu­la­ma­nın he­kim­ler açı­sın­dan, has­ta­lar açı­sın­dan, has­ta­ne­ye gi­de­cek­ler açı­sın­dan çok fay­da­lı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. Çün­kü, bu­nu yap­maz­sak, bu­nu mey­da­na koy­maz­sak, he­kim­le­ri­miz, risk­li has­ta gru­bu di­ye has­ta­ya yak­laş­mak is­te­me­mek­te ve has­ta­lar mağ­dur ol­mak­ta, ka­pı ka­pı do­laş­mak­ta­dır­lar.

Za­man za­man, bel­ki te­le­fon açı­yo­ruz, siz­ler de şa­hit olu­yor­su­nuz, ol­mu­yor­su­nuz, efen­dim, bu­ra­da iş­te, anes­te­zi­de şöy­le ek­sik­lik­ler ola­bi­lir ve­ya şu ek­si­ği­miz var… Bu ek­sik­lik­le­rin hep­si geç­miş­te de var­dı. Geç­miş­te anes­te­zi uz­ma­nı bi­le yok­ken, ben cer­ra­hım, ame­li­yat ya­par­dık. Tek­nis­yen­ler uyu­tur­lar­dı, biz ame­li­yat ya­par­dık. Bir kı­sım lo­kal anes­te­zi­le­ri, spi­nal anes­te­zi de­di­ği­miz anes­te­zi­le­ri ken­di­miz ya­par­dık. Cer­rah­la­rın hep­si bi­lir­ler…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Bey­ri­bey, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. Bu­yu­run.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (De­vam­la) - Ama, şim­di, bun­la­rın hep­si­ni, ar­tık, kor­ku­muz­dan do­la­yı baş­ka­la­rı­na ha­va­le et­mek du­ru­mun­da ka­lı­yo­ruz. Ben, Tür­ki­ye'de -ki, geç kal­dı­ğı­mı­zı da dü­şü­nü­yo­rum- he­kim­le­rin hep­si­nin, hat­ta, bu­nun pe­şin­den, da­ha son­ra­dan da -ki, bu­nu da gör­dük­ten son­ra- sağ­lık ça­lı­şan­la­rı­nın, risk gru­bu olan her­ke­sin, mut­la­ka si­gor­ta ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Hükûme­ti­miz he­kim­le­re bu bo­yut­ta sa­hip çık­tı­ğı için de, baş­ta Ba­ka­nı­mız ol­mak üze­re, bü­tün il­gi­li­le­re te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bey­ri­bey.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run efen­dim.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Tıp fa­kül­te­le­ri­nin ala­cak­la­rı­nın öden­me­siy­le il­gi­li az ön­ce sor­du­ğum so­ru­ya Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan ya­nıt ala­ma­dım.

Yi­ne so­ru­yo­rum: Tıp fa­kül­te­le­ri­nin top­lam­da 1 kat­ril­yon ye­ni Türk li­ra­sı­nı aşan ala­cak­la­rı ne za­man öde­ne­cek­tir?

İkin­ci so­rum: Tıp fa­kül­te­le­ri, has­ta­ne­le­riy­le ger­çek­ten bir çö­küş sü­re­ci­ne so­kul­muş­tur. Tıp fa­kül­te­si de­kan­la­rı Sa­yın Baş­ba­kan­dan ran­de­vu ta­lep et­miş­ler­dir, du­rum­la­rı­nı arz et­mek için. Ne­den, Baş­ba­kan­dan, de­ğer­li ho­ca­la­rı­mız ran­de­vu ta­lep et­me…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru yö­nel­te­ce­ğim: Bu­gü­ne ka­dar açı­lan taz­mi­nat da­va­la­rı ne ka­dar­dır ve ka­mu bu­gü­ne ka­dar ne ka­dar taz­mi­nat öde­miş­tir? Yak­la­şık yıl­lık mi­ni­mum 20 mil­yar­lık bir pri­mi si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne öde­ye­ce­ğiz. Aca­ba, ha­ki­ka­ten, biz, bu­gü­ne ka­dar yıl­da 20 tril­yon taz­mi­nat öde­dik mi? Son­ra, bu si­gor­ta şir­ket­le­ri, bi­li­yor­su­nuz, ço­ğu ya­ban­cı­laş­tı ve dö­viz ola­rak da bun­la­rın 20 tril­yo­nu da yurt dı­şı­na gi­de­cek Sa­yın Ba­ka­nım. Bu­nu da bil­gi­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Yıl­dı­rım…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Baş­ka­nım, si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na ba­zı so­ru­lar sor­mak is­ti­yo­rum.

Sağ­lık hiz­me­ti­ni ko­nu­şu­yo­ruz. Sağ­lık hiz­me­ti­ni ala­bil­mek için sağ­lık­lı bir mekâna ih­ti­yaç var­dır. Ağus­tos 2006'da Kas­ta­mo­nu'da yap­tı­ğı­mız ve be­nim de ka­tıl­dı­ğım, Kas­ta­mo­nu mil­let­ve­ki­li ola­rak ka­tıl­dı­ğım top­lan­tı­da, ya­tı­rım prog­ra­mın­da olan yir­mi beş ya­tak­lı dev­let has­ta­ne­si in­şa­at­la­rın­dan Kas­ta­mo­nu-Da­day, Kas­ta­mo­nu-Sey­di­ler, Kas­ta­mo­nu-Ha­nö­nü, Kas­ta­mo­nu-Şen­pa­zar, Kas­ta­mo­nu-Ağ­lı has­ta­ne in­şa­at­la­rı­nı 2007'de bi­tir­me­nin sö­zü­nü ora­da ver­miş­ti­niz. Bu in­şa­at­la­rın öde­nek­le­ri­ni 2007'de ve­re­rek bu has­ta­ne­le­ri hiz­me­te sok­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Ay­rı­ca…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­pe­nek…

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım. Üç so­rum var, ara­cı­lı­ğı­nız­la.

Ka­le­cik il­çe­miz­de­ki ruh ve si­nir has­ta­lık­la­rı has­ta­ne­si­nin in­şa­sın­da­ki son du­rum ne­dir?

İkin­ci­si: İk­ti­da­rı­nız nü­fus ar­tı­şı­nın da­ha hız­lı ol­ma­sı­nı is­ti­yor. Bu du­rum sağ­lık hiz­met­le­ri­ni ak­sat­mı­yor mu?

Üçün­cü so­rum da: Ül­ke­miz­de top­lam sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nın yüz­de ka­çı özel ke­sim­ce, yüz­de ka­çı da ka­mu ke­si­min­ce üst­le­nil­mek­te­dir ve bun­la­rın da­ğı­lı­mın­da­ki son beş yı­lın eği­lim­le­ri na­sıl­dır?

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN -  Sa­yın Neş­şar, bu­yu­run.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Şim­di, ben, ön­ce Enis Bey'in, Enis Tü­tün­cü'nün so­ru­su­na bir ila­ve ya­pa­yım üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­nin ma­li du­ru­muy­la il­gi­li. Çok da sı­cak bir sap­ta­ma. Bu­gün İb­ni Si­na Has­ta­ne­sin­de ame­li­yat ya­pa­ma­dı­lar, çün­kü, ame­li­yat­ha­ne­de ça­lı­şan söz­leş­me­li per­so­ne­le öde­ye­cek ka­sa­da pa­ra­la­rı yok­tu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın. Sa­yın Ba­ka­nın dik­ka­ti­ne su­nu­lur.

İkin­ci­si: Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­riy­le il­gi­li Sa­yın Ba­ka­nın bir sü­re­dir di­le ge­tir­di­ği bir ve­rim­li­lik söy­le­mi var. Şim­di, aca­ba, üni­ver­si­te has­ta­ne­sin­de­ki eği­tim ile bir Ba­kan­lık eği­tim has­ta­ne­si eği­ti­mi ara­sın­da­ki far­kı Sa­yın Ba­kan bi­li­yor mu? Aca­ba, öğ­ren­ci eği­ti­mi ile asis­tan eği­ti­mi ara­sın­da­ki far­kı Sa­yın Ba­kan bi­li­yor mu? Aca­ba, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri has­ta ba­kı­lan mu­aye­ne­ha­ne­ler mi­dir, yok­sa…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­yurt…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım. Ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­ma iki so­ru sor­mak is­ti­yo­rum:

Bi­raz son­ra­ki mad­de­ler­de ge­le­cek, anes­te­zi tek­nis­ye­ni­nin ve­re­ce­ği anes­te­zi sı­ra­sın­da ame­li­ya­tı ya­pan he­kim so­rum­lu ola­cak­tır. Aca­ba, bu­nu na­sıl si­gor­ta et­me­yi dü­şü­nü­yor­su­nuz? Anes­te­zi­yi ve­ren tek­nis­yen, ame­li­ya­tı ya­pan he­kim, han­gi­si zo­run­lu si­gor­ta ola­cak­tır, bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

İkin­ci­si de: He­kim­le­re zo­run­lu si­gor­ta ge­tir­me­ni­zin ne­de­ni, yi­ne bi­raz son­ra ge­le­cek olan mad­de­ler­de ya­ban­cı he­kim­le­ri ko­ru­mak di­ye bir dü­şün­ce­niz var mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın De­ğer­li, siz de kı­sa so­rar­sa­nız… Bir tek siz kal­dı­nız, si­zi at­la­mak is­te­me­dim.

Bu­yu­run.

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­ka­nım, Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si'nden ön­ce sağ­lık ku­rum­la­rı­nın açı­ğı ne ka­dar­dı? Şu an sağ­lık ku­rum­la­rı­nın, ku­ru­luş­la­rı­nın açı­ğı ne ka­dar­dır?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­ğer­li.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Tü­tün­cü bir ön­ce­ki mad­de­de sor­du­ğu so­ru­nun aşa­ğı yu­ka­rı ay­nı­sı­nı sor­du­lar, tıp fa­kül­te­le­ri­nin bir çö­küş sü­re­ci­ne so­kul­du­ğun­dan bah­set­ti­ler. San­ki ka­sıt­lı bir şey­miş gi­bi bu­nu özel­lik­le ifa­de edi­yor­lar. Ben bu­na ke­sin­lik­le ka­tıl­mı­yo­rum.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Pa­ra­sı­nı öde­mez­sen ta­bii ki çö­ker.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Kuş­ku­suz, bu hu­sus­ta Hükûme­ti­mi­zin hiç­bir olum­suz dü­şün­ce­si yok­tur ve ola­maz da.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız Sa­yın Baş­ba­kan­dan ran­de­vu is­te­miş ola­bi­lir­ler, biz­den de is­te­di­ler, de­fa­at­la gö­rüş­tük, yi­ne gö­rü­şü­rüz. Ken­di­le­ri­nin prob­lem­le­ri­ne yar­dım­cı ol­mak açı­sın­dan ben bu­gü­ne ka­dar elim­den ge­len her şe­yi yap­tım, bun­dan son­ra da yap­ma­ya de­vam ede­ce­ğim, ül­ke­nin Sağ­lık Ba­ka­nı ola­rak.

An­cak -da­ha son­ra Sa­yın Neş­şar da bah­set­ti­ler- ger­çek­ten bir ve­rim­li­lik prob­le­mi var. Tek­rar ifa­de edi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­nu üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zi ve on­la­rın çok de­ğer­li yö­ne­ti­ci­le­ri­ni eleş­tir­mek için söy­le­mi­yo­rum. Ba­kı­nız, üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­miz­de bir yıl­da mu­aye­ne edi­len has­ta sa­yı­sı ve ya­pı­lan hiz­met sa­yı­sı çok az. "Aca­ba eği­tim has­ta­ne­le­ri­miz­le kı­yas­la­ya­bi­lir mi­yiz, bu­ra­lar­da öğ­ren­ci var." Ben yıl­la­rı­mı üni­ver­si­te­de ge­çir­miş bir üni­ver­si­te ho­ca­sıy­dım si­ya­set­le hiz­me­te baş­la­yın­ca­ya ka­dar. Ta­bii ki ila­ve­ten öğ­ren­ci eği­ti­mi de var, ama as­lın­da bu her iki ku­rum­da­ki eği­tim ve araş­tır­ma fa­ali­yet­le­ri bir­bi­ri­ne çok ben­zer. Sa­de­ce öğ­ren­ci­yi, ila­ve­ten tıp fa­kül­te­si öğ­ren­ci sa­yı­sı­nı san­ki bu has­ta­ne­le­rin hiz­met yü­kü­nü çok faz­la ar­tı­rı­yor­muş gi­bi… Has­ta­ne­ler­den bah­se­di­yo­rum dik­kat eder­se­niz.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Bir öğ­ren­ciy­le bir asis­ta­nın mu­aye­ne­si ara­sın­da­ki fark…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ay­rı­ca, bu has­ta­ne­le­rin hiz­met yü­kü­nü çok ar­tı­rı­yor­muş gi­bi -al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum, hiz­met yü­kün­den bah­se­di­yo­rum- ve­ya bu­ra­la­rın mas­ra­fı­nı çok ar­tı­rı­yor­muş gi­bi sun­mak yan­lış­tır. Kuş­ku­suz bir et­ki­si ola­cak­tır. An­cak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Türk ka­mu­oyu­nu doğ­ru bil­gi­len­dir­me­miz la­zım. Ba­kın, bu­gün Al­man­ya'da, öğ­ren­ci sa­yı­sıy­la kı­yas­la­dı­ğı­mız­da, Tür­ki­ye'de­ki­nin beş­te 1'i ka­dar, al­tı­da 1'i ka­dar tıp fa­kül­te­si öğ­re­tim üye­si var. Biz bu­ra­da öğ­re­tim üye­si ar­ka­daş­la­rı­mı­za da hak­sız­lık yap­ma­ya­lım. Sis­te­mi ne şe­kil­de ta­dil ede­cek­sek üni­ver­si­te­le­ri­miz­le be­ra­ber ta­dil et­me­li­yiz ve mut­la­ka üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zi da­ha ve­rim­li hâle ge­tir­me­li­yiz, hiz­met yö­ne­ti­mi ve iş­let­me yö­ne­ti­mi açı­sın­dan.

Açı­lan taz­mi­nat da­va­la­rı­nın or­ta­la­ma ra­ka­mı­nı, ar­ka­daş­la­rım, 5 ila 7 tril­yon ara­sın­da ver­di­ler geç­ti­ği­miz yıl­lar­da. An­cak, ye­ni Türk Ce­za Ya­sa­sı'ndan do­la­yı bu son ay­lar­da bir ar­tış eği­li­mi gös­ter­miş du­rum­da. Ay­rı­ca, si­gor­ta­cı­lık man­tı­ğın­da, bi­li­yor­su­nuz -bi­raz ön­ce, ben, ba­zı ra­kam­lar ifa­de et­tim, yu­var­lak ra­kam­lar, ama, bun­la­rı tah­minî ra­kam­lar ola­rak ifa­de et­tim- si­gor­ta­cı­lık man­tı­ğın­da, risk ile bu ris­kin kar­şı­lı­ğın­da bir si­gor­ta­la­ma ya­pı­lır. Eğer risk dü­şük­se, kuş­ku­suz ki, si­gor­ta­la­ma­lar da o oran­da da­ha dü­şük meb­lağ­da ola­cak­tır. Ya­ni, bu­ra­da, si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne faz­la­dan bir pa­ra ak­ta­rıl­ma­sı gi­bi bir hu­sus ke­sin­lik­le söz ko­nu­su ola­maz.

Dik­kat eder­se­niz, za­ten, ka­nu­nun met­nin­de, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın, özel­lik­le ken­di has­ta­ne­le­ri için, bu işin iha­le sü­re­ci­ne dâhil ol­ma­sı­nı da bu se­bep­le is­ti­yo­ruz. Biz, he­kim­le­ri­mi­zi sa­de­ce si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin şah­si ta­sar­ruf­la­rı­nın ini­si­ya­ti­fi­ne de böy­le­ce bı­rak­ma­mış olu­yo­ruz.

Bir ön­ce­ki mad­de­de Sa­yın Koç sor­muş­lar­dı, şim­di ar­ka­daş­la­rım ce­vap­la­rı ge­tir­di­ler. Şu an­da, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin 15 üye­si, mev­zu­atı­nı, si­gor­ta yap­tır­ma­yan ta­bip ve sağ­lık ku­ru­luş­la­rı ile ge­ri öde­me ku­rum­la­rı ara­sın­da­ki iliş­ki­yi, söz­leş­me­yi kur­ma­mak şek­lin­de ge­liş­tir­miş du­rum­da­lar. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­lar­da eğer bir ta­bip…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - 15…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - 15 Av­ru­pa ül­ke­si.

...söz­leş­me yap­ma­mış­sa ve­ya bir ku­ru­luş söz­leş­me yap­ma­mış­sa si­gor­ta şir­ket­le­riy­le, ge­ri öde­me ku­rum­la­rıy­la on­lar söz­leş­me yap­mı­yor­lar. Do­la­yı­sıy­la, si­gor­ta bu şe­kil­de bu ül­ke­ler­de zo­run­lu hâle ge­ti­ril­miş du­rum­da. Di­ğer ül­ke­le­rin bir­ço­ğu da bu pa­ra­lel­de ça­lış­ma­lar yü­rüt­mek­te­ler.

Sa­yın Yıl­dı­rım, sağ­lık­lı mekâna ih­ti­yaç­tan bah­set­ti, Kas­ta­mo­nu için. Şu an­da bü­tün has­ta­ne­le­rin sa­yı­sı­nı ve­re­mem, ama, yıl­lar­dır baş­lan­mış ve atıl bi­çim­de bek­le­ti­len in­şa­at­la­rı Kas­ta­mo­nu'da, bi­li­yor­su­nuz, biz, bun­la­rın önem­li bir kıs­mı­nı hiz­me­te aç­tık. Bu se­ne de önem­li bir sa­yı­da has­ta­ne­yi hiz­me­te aça­ca­ğız. Bun­la­rın isim­le­ri­ni si­ze bi­la­ha­re ve­re­lim.

Ay­rı­ca, iki yüz el­li ya­tak­lı has­ta­ne­nin bir an ön­ce bi­ti­ril­me­si için de in­şa­at sü­re­ci­ni… Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı­mız iha­le sü­re­cin­de bi­li­yor­su­nuz.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - İha­le edil­di efen­dim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Bir an ön­ce bi­tir­me­nin pe­şin­de­yiz ya­ni. Bir öde­nek sı­kın­tı­mız da yok. İha­le sü­reç­le­ri­nin sü­rat­len­me­siy­le il­gi­li bir hu­sus.

Sa­yın Ke­pe­nek'in Ka­le­cik'te­ki bi­nay­la il­gi­li so­ru­su­na ce­va­ben… De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğıy­la bu bi­na­yı gö­rü­şü­yo­ruz. Bu bi­na­yı bir şe­kil­de mut­la­ka kul­la­na­ca­ğız. Bir yurt yap­ma dü­şün­ce­le­ri var.

Şim­di, bir şey söy­le­di­niz "Nü­fus ar­tı­şı­nın hız­lı ol­ma­sı­nı Hükûmet ola­rak is­ti­yor­su­nuz." di­ye.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Po­li­ti­ka­nız öy­le.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim, ba­kın, ta­bii, bu­ra­da çok ge­niş açık­la­ma­lar yap­mak bir mad­de­nin so­ru­la­rı­na ce­vap ve­rir­ken müm­kün de­ğil.

Biz nü­fus sa­yı­sı­nın -si­zin ifa­de­niz­le, tır­nak için­de söy­lü­yo­rum- da­ha hız­lı ol­ma­sı­nı ar­zu et­mi­yo­ruz, sa­de­ce bel­li bir ora­nın al­tı­na düş­me­me­si­ni ar­zu edi­yo­ruz. Dün­ya­nın ger­çe­ği bu­dur. Do­ğur­gan­lık hı­zı, şu an­da, Tür­ki­ye'de 2,2'dir, do­ğur­gan­lık ça­ğın­da­ki ba­yan­lar için. Bu ora­nın 2,1'in al­tı­na düş­me­si du­ru­mun­da, 2'nin al­tı­na düş­me­si du­ru­mun­da nü­fu­sun yaş­lan­ma­ya baş­la­ya­ca­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Bun­lar bi­lim­sel ger­çek­ler. Nü­fus­la uğ­ra­şan ki­şi­ler bu­nu çok iyi bi­li­yor­lar. Bir­çok Av­ru­pa ül­ke­si, Rus­ya ve bu­na ben­zer dün­ya­da­ki ge­liş­miş ül­ke­ler bu sı­kın­tı­yı şu an­da çok ağır bi­çim­de ya­şı­yor­lar ve gö­ğüs­le­mek­te de çok zor­la­nı­yor­lar. Do­la­yı­sıy­la biz bir sı­nır­da­yız. Biz, bu hu­sus­ta, üre­me sağ­lı­ğıy­la il­gi­li prog­ram­la­rı­mı­zı ge­liş­ti­rir­ken, han­gi böl­ge­ler­de da­ha çok ih­ti­yaç var­sa, -ül­ke­nin da­ha çok do­ğu­sun­da, ül­ke­nin kır­sa­lın­da bu ih­ti­yaç var- bü­tün ça­lış­ma­la­rı­mı­zı bu an­lam­da, bu alan­lar­da yo­ğun­laş­tı­rı­yo­ruz ve bir ön­ce­ki hükûme­tin dö­ne­mi­ne gö­re de bi­zim dö­ne­mi­miz­de bu hiz­met­ler­den ya­rar­la­nan va­tan­daş sa­yı­mız 12 mil­yon­dan 18 mil­yo­na çık­mış­tır. Ger­çek­le­ri bu şe­kil­de şu yü­ce Mec­li­sin ça­tı­sı al­tın­da ifa­de et­mek la­zım.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Ai­le plan­la­ma­sı…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ar­tık ai­le plan­la­ma­sı kav­ra­mı üre­me sağ­lı­ğı kav­ra­mı­nın al­tın­da­dır bu­gün. Mo­dern dün­ya "üre­me sağ­lı­ğı" ifa­de­si­ni kul­la­nı­yor. İn­san­la­ra, zor­la, sen ço­cuk yap­ma­ya­cak­sın fa­lan de­ne­mez.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Öy­le bir şey söy­le­me­dim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Tür­ki­ye'de şun­lar da tar­tı­şı­lı­yor ba­kı­nız: Di­ye­lim ki, yok­sul ço­cuk­la­rın, me­se­la, as­ga­ri üc­ret­li ai­le­le­rin ço­cuk­la­rıy­la il­gi­li bir dü­zen­le­me ya­pı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, to­par­lar­sa­nız… Sü­re­mi­zi çok aş­tık.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim. He­men bi­ti­ri­yo­rum.

Bu dü­zen­le­me­yi ya­par­ken, de­ni­li­yor ki: "Siz, nü­fu­su faz­la olan ai­le­le­re avan­taj ge­ti­ri­yor­su­nuz." Biz do­ğan ço­cuk­la­rı ce­za­lan­dı­ra­cak mı­yız Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim?

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Öy­le bir şey de­me­dim.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ya­ni üre­me sağ­lı­ğı man­tı­ğı­nı do­ğan ço­cuk­la­rı ce­za­lan­dır­mak gi­bi de al­gı­la­ma­mak la­zım.

He­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­ka­nım üçün­cü so­rum kal­dı.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Za­ma­nım bit­ti, ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­yim si­ze.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de üç adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­tup, son­ra ay­kı­rı­lık du­rum­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın Çer­çe­ve 1 in­ci mad­de­si ile ek­len­me­si ön­gö­rü­len 3359 sa­yı­lı Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu­nun Ek 10 un­cu mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki "yüz­de el­li­si ise biz­zat si­gor­ta­lı­nın dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­si pa­yın­dan kar­şı­la­nır." iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re "As­ke­ri sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev­li ta­bip­le­re dö­ner ser­ma­ye­den ek öde­me ya­pı­lın­ca­ya ka­dar prim­le­ri­nin ta­ma­mı, dö­ner ser­ma­ye­den kar­şı­la­nır." iba­re­si­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Sa­lih Ka­pu­suz

Sey­fi Ter­zi­ba­şı­oğ­lu

Tev­hit Ka­ra­ka­ya

 

 

An­ka­ra

Muğ­la

Er­zin­can

 

 

 

Ek­rem Er­dem

 

Yek­ta Hay­da­roğ­lu

 

 

İs­tan­bul

 

Van

BAŞ­KAN - Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın Çer­çe­ve 1. mad­de­si­nin Ek mad­de 10'un bi­rin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

İs­ma­il De­ğer­li

 

Ya­kup Ke­pe­nek

 

Ha­san Gü­yül­dar

 

An­ka­ra

 

An­ka­ra

 

Tun­ce­li

 

 

Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu

 

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

 

 

 

İs­tan­bul

 

Ma­lat­ya

 

"Ka­mu­ya ait dö­ner ser­ma­ye­li sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev ya­pan ta­bip­le­rin bu Ka­nun ile ge­ti­ri­len zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk prim­le­ri­nin yüz­de 50'si Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­sin­den; yüz­de 50'si ise ku­rum ve ku­ru­lu­şa ait dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­den kar­şı­la­nır."

BAŞ­KAN - Üçün­cü öner­ge­yi oku­tup, iş­le­me ala­ca­ğım:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun  Ta­sa­rı­sı­nın 1. mad­de­si­ne bağ­lı "Si­gor­ta prim­le­ri ve ta­ri­fe­ler" baş­lık­lı ek 10.  mad­de­si­nin Ta­sa­rı met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz. 

 

Ha­luk Koç

 

Ali Ars­lan

 

Nu­ret­tin Sö­zen

 

Sam­sun

 

Muğ­la

 

Si­vas

 

İs­ma­il De­ğer­li

 

Meh­met Neş­şar

 

İ.Sa­mi Tan­doğ­du

 

An­ka­ra

 

De­niz­li

 

Or­du

 

 

 

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

 

 

 

 

Bur­sa

 

 

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Son öner­ge­ye mi, ilk öner­ge­ye mi Sa­yın Baş­ka­nım?

BAŞ­KAN - Son öner­ge­ye.

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Son öner­ge­ye ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Neş­şar.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; öner­gey­le il­gi­li ko­nu­ya geç­me­den ön­ce, bir hay­re­ti­mi di­le ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Bi­raz ön­ce Sa­yın Bey­ri­bey, bu­ra­da, çık­tı, bu anes­te­zi ko­nu­sun­da ko­nu­şur­ken ay­nen şu­nu söy­le­di -ben bu­ra­ya yaz­dım, tu­ta­nak­tan bul­ma­ya ge­rek yok- "Kor­ku­nuz­dan anes­te­zi­ye işi ha­va­le edi­yor­su­nuz." di­ye bir ifa­de kul­lan­dı. Ya­ni, kos­ko­ca bir bi­lim da­lı­nı, anes­te­zi­yi yok farz et­ti ve de­di ki: "Ben za­ma­nın­da anes­te­zi­si­ni ve­rip, çok ame­li­yat yap­tım." Ben de yap­tım Sa­yın Bey­ri­bey -eğer bu­ra­day­sa­nız- ame­li­ya­tın ya­rı­sı­nı bı­ra­kıp, çı­kıp has­ta­yı can­lan­dır­dım ge­ri dön­düm, en­tü­be et­tim, ame­li­ya­ta gir­dim, ama, on­lar otuz se­ne ön­cey­di.

Şim­di, siz Av­ru­pa Bir­li­ği­nin önü­ne gi­di­yor­su­nuz, çağ­daş­laş­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nı­zı di­le ge­ti­ri­yor­su­nuz, ama, kar­şı­lı­ğın­da, anes­te­zi­yi ar­ka­sı­na sı­ğı­nı­la­cak, kor­ku­sun­dan, kor­ku­nuz­dan ar­ka­sı­na sı­ğı­nı­la­cak bir iş­lem ola­rak gö­rü­yor­su­nuz.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (Kars) - Bu­nu ne­re­den çı­ka­rı­yor­su­nuz?

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Ay­nen, de­di­niz bu­nu.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - Öy­le de­me­di.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Ay­nen, de­di­niz.

Bu de­vir­de… Bu de­vir­de…

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (Kars) - Bu de­vir­de…

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Bu de­vir­de, eli­niz­de­ki tek­no­lo­ji… Dün Sa­yın Ba­kan de­di "Dün­ya ka­dar anes­te­zi uz­ma­nı ye­tiş­tir­dik." de­di. Bu­gün ka­nun çı­kar­tıp, ar­tık anes­te­zi uz­ma­nı ol­ma­yan yer­de ame­li­yat ya­pıl­maz de­me­niz ge­re­kir­ken, Av­ru­pa'nın önü­ne gi­der­ken Av­ru­pa'nın bu­nu siz­den is­te­ye­ce­ği­ni bi­le bi­le, bu ka­nu­nu hâlâ çı­kar­mak­ta ıs­rar eder­ken, siz ne­den in­san­la­rın si­ze "ge­ri­ci" de­di­ği­ni an­la­mak­ta güç­lük çe­ki­yor­su­nuz.

Şim­di, bu­ra­dan ko­nu­mu­za ge­çe­lim.

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (Kars) - An­la­ya­ma­dım, şe­yi an­la­ya­ma­dım…

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Ba­kan son za­man­lar­da bel­ki bi­raz te­la­şın­dan, bel­ki bi­raz bu­ra­da söy­le­dik­le­ri­nin top­lum ta­ra­fın­dan onay­lan­ma­mış ol­du­ğu­nu his­set­mek­ten ha­ta­lar ya­pı­yor. Ör­ne­ğin dün di­le ge­tir­dim, ka­nu­nun met­ni­ne ya­zı­lır­ken, risk­li mal­ze­me kul­la­nıl­ma­sı­nın, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ha­zır­la­dı­ğı ge­ri öde­me lis­te­le­ri­nin ha­zır­la­nı­şıy­la il­gi­li ol­du­ğu­nu, dok­tor­la­rı ris­kin al­tı­na sok­tu­ğu­nu söy­le­di. Ken­di­si­nin risk­li di­ye ilan et­ti­ği ilaç­la­ra ruh­sat ver­di­ği­ni iti­raf et­ti. Bu­gün de, bu ka­nun­da çok en­te­re­san bir şey var, di­yor­su­nuz ki ek mad­de 10'da: "Öde­ne­cek pri­min yüz­de 50'si biz­zat si­gor­ta­lı­nın dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­si pa­yın­dan kar­şı­la­nır." Dö­ner ser­ma­ye ek öde­me pa­yı, herhâlde, ki­şi­nin ma­li hak­la­rın­dan bir ta­ne­si­dir Sa­yın Ba­kan. Ay­nı mad­de­nin aşa­ğı­sın­da da di­yor­su­nuz ki: "Prim, hiç­bir isim al­tın­da ve hiç­bir şe­kil­de si­gor­ta­lı­nın ma­aş ve sa­ir ma­li hak­la­rın­dan ke­si­le­mez." Şim­di, han­gi­si­ne ina­na­ca­ğız? Ki­şi­nin al­dı­ğı dö­ner ser­ma­ye, ki­şi­nin ma­li hak­kı mı­dır de­ğil mi­dir? Ma­li hak­kıy­sa, ilk, ba­şı­na baş­ka tür­lü ya­zı­yor­su­nuz, so­nu­na baş­ka tür­lü ya­zı­yor­su­nuz. Bu, bir da­ğı­nık­lı­ğı gös­te­ri­yor. Bu da­ğı­nık­lık, za­ten ıs­rar­la sağ­lık ala­nın­da his­se­di­li­yor.

Bu­gü­ne ka­dar, Par­la­men­to­da, sağ­lık ko­nu­sun­da çok faz­la bil­gi­li, çok faz­la yet­kin kad­ro­la­rın bel­ki de ol­ma­ma­sın­dan ol­sa ge­rek, ilk baş­ta çık­tı­ğı­nız za­man, si­zin de, çok tak­dir et­ti­ğim, be­ğen­di­ği­niz o ko­nuş­ma üs­lu­bu­nuz­la va­tan­da­şı ik­na ede­bi­li­yor­du­nuz, ama, ar­tık, si­zin ko­nuş­ma­la­rı­nı­za va­tan­da­şın inan­ma­dı­ğı­nı ve tep­ki gös­ter­di­ği­ni bi­li­yor­su­nuz. De­niz­li'de söy­le­dik­le­ri­ni­zin hiç­bi­ri­si­nin doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı, bu­ra­dan dü­zelt­mek, kür­sü­den, be­nim va­zi­fem. De­niz­li'de kim­se mem­nun de­ğil, yer ye­rin­den oy­nu­yor. Ka­pa­tı­lan her sağ­lık oca­ğı­nın ol­du­ğu böl­ge­den ba­na te­le­fon ge­li­yor. Her sağ­lık oca­ğı­nın ya­nın­dan ec­za­ne­ler ka­pa­tı­lı­yor. Ai­le he­kim­li­ği­ne kar­şı çı­kan he­kim­ler sür­gü­ne uğ­ru­yor­lar. Bun­lar, ga­ze­te­de, re­sim­le­ri ve sür­gün edil­dik­le­ri yer­ler­le ga­ze­te­ler­de ilan edil­di. Bu in­san­lar si­ze baş­vur­du­lar. Siz, mü­fet­tiş di­ye, bu işi yap­mak­la yet­ki­li, gö­rev­li in­san­la­rı De­niz­li'ye yol­la­dı­nız ve o gi­den in­san­lar da öy­le, sa­bah­tan ak­şa­ma ka­dar du­rup ge­ri dön­dü­ler ve biz bu­nu ya­pa­ca­ğız kar­de­şim di­ye­rek ge­ri dön­dü­ler.

Çok en­te­re­san bir şey, ba­kın, sa­yın AKP mil­let­ve­kil­le­ri, si­ze söy­lü­yo­rum, çok il­ginç: De­niz­li'nin İl Sağ­lık Mü­dü­rü, Ta­bip Oda­sı­na mek­tup ya­za­rak, Ta­bip Oda­sı Baş­ka­nı hak­kın­da so­ruş­tur­ma açı­yor. Ya­ni, san­ki, Türk Ta­bip­le­ri Bir­li­ği ve ona bağ­lı olan teş­ki­lat Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın uzan­tı­sıy­mış gi­bi, bir il sağ­lık mü­dü­rü gi­dip, ta­bip oda­sı­na mek­tup ya­za­rak, resmî ev­rak gön­de­re­rek ta­bip oda­sı baş­ka­nı hak­kın­da so­ruş­tur­ma açı­yor. Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, ma­ale­sef, bu du­rum­da­dır, ak­set­ti­ril­di­ği gi­bi de­ğil­dir. Siz­ler de he­kim ol­ma­dı­ğı­nız için ba­zı ko­nu­lar­da ye­te­rin­ce olay­la­rı an­la­mı­yor­su­nuz gi­bi ge­li­yor. Va­tan­daş bu­nun far­kın­da­dır

YU­SUF SE­LA­HAT­TİN BEY­Rİ­BEY (Kars) - Siz he­kim­si­niz!

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­vam­la) - Siz­le­re say­gıy­la ile­ti­yo­rum efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın Çer­çe­ve 1. mad­de­si­nin Ek Mad­de 10'un bi­rin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                          İs­ma­il De­ğer­li (An­ka­ra) ve ar­ka­daş­la­rı

"Ka­mu­ya ait dö­ner ser­ma­ye­li sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev ya­pan ta­bip­le­rin bu Ka­nun ile ge­ti­ri­len zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk prim­le­ri­nin yüz­de 50'si Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­sin­den; yüz­de 50'si ise ku­rum ve ku­ru­lu­şa ait dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­den kar­şı­la­nır."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu.(CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de­ye bak­tı­ğı­nız­da, bu ka­nu­nun ne ka­dar ale­la­ce­le ha­zır­lan­dı­ğı, üze­rin­de sağ­lık­lı dü­şü­nül­me­di­ği, en azın­dan bir ma­li­ye­ci­nin göz­lü­ğün­den geç­me­di­ği gö­rü­lü­yor.

Şim­di, ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, mad­de­de şöy­le di­yor, Sa­yın Ba­ka­nı­mız da lüt­fe­der din­ler­se: Ma­li so­rum­lu­luk­la il­gi­li, "…yüz­de el­li­si ise -yüz­de 50'si­ni dö­ner ser­ma­ye öde­ye­cek- biz­zat si­gor­ta­lı­nın dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­si pa­yın­dan kar­şı­la­nır." Ya­ni, be­nim, dö­ner ser­ma­ye­den bir hak­kım var, yüz­de 50'si de o dö­ner ser­ma­ye­de­ki hak­kım­dan kar­şı­lan­mış ola­cak.

Ge­li­yo­ruz mad­de­nin bir son­ra­ki cüm­le­si­ne, da­ha son­ra­ki cüm­le­si­ne: "…öde­nen si­gor­ta pri­mi hiç­bir isim al­tın­da ve hiç­bir şe­kil­de si­gor­ta­lı­nın ma­aş ve sa­ir ma­li hak­la­rın­dan ke­si­le­mez..." Pe­ki Sa­yın Ba­ka­nım, bu ne per­hiz, bu ne la­ha­na tur­şu­su! Üst­te di­yor­su­nuz ki: "He­ki­min dö­ner ser­ma­ye­sin­de­ki ek hak­kın­dan ke­si­le­cek." Alt­ta da di­yor­su­nuz ki: "Maa­şın­dan ve ma­li hak­la­rın­dan ke­sin­lik­le ke­sin­ti ya­pı­la­maz." Bu çe­liş­ki­yi pe­ki na­sıl gi­de­re­cek­si­niz? Biz si­ze bir iyi­lik yap­tık ve bir öner­ge ver­dik. Öner­ge­de di­yo­ruz ki, ma­dem­ki siz dok­to­run ay­lı­ğın­dan ve onun ma­li hak­la­rın­dan hiç­bir ke­sin­ti yap­ma­ya­ca­ğız di­yor­sa­nız, o yüz­de 50'si­ni mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­sin­den kar­şı­la­yın, bu ka­dar do­ğal bir tek­lif yap­tık; ama, siz bu tek­li­fe sı­cak bak­ma­dı­ğı­nı­zı, bu­nu ka­bul et­me­di­ği­ni­zi söy­lü­yor­su­nuz.

Bir baş­ka önem­li nok­ta de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­kan "Türk ka­mu­oyu­nu doğ­ru bil­gi­len­dir­me­miz la­zım." de­di. Doğ­ru­dur; Türk ka­mu­oyu­nu doğ­ru bil­gi­len­dir­me­miz için doğ­ru söy­le­me­miz la­zım; ama, Sa­yın Ba­kan so­ru­la­ra ya­nıt ve­rir­ken şu ifa­de­yi kul­lan­dı: "Sa­yın Neş­şar'ın söy­le­di­ği gi­bi, tıp fa­kül­te­le­rin­de bir ve­rim­li­lik so­ru­nu var." Oy­sa, Sa­yın Neş­şar hiç de böy­le bir şey söy­le­me­di; ama, Sa­yın Ba­ka­na gö­re, CHP mil­let­ve­ki­li tıp­kı Sa­yın Ba­kan gi­bi dü­şü­nü­yor ve "tıp fa­kül­te­le­rin­de bir ve­rim­li­lik so­ru­nu var" di­ye söy­lü­yor. Ee, Sa­yın Ba­ka­nım, si­zin, Sa­yın Neş­şar adı­na bu şe­kil­de bir be­yan­da bu­lun­ma­ya hak­kı­nız var mı? Hem di­yor­su­nuz ki: "Bi­zim, Türk ka­mu­oyu­nu doğ­ru bil­gi­len­dir­me­miz la­zım." hem de ar­ka­dan do­la­nıp, aca­ba, CHP mil­let­ve­ki­li de ba­na ar­ka çık­tı, be­nim bu söy­le­dik­le­rim doğ­ru­dur gi­bi bir ima­jı ka­mu­oyu­nun bil­gi­si­ne su­nu­yor­su­nuz. Bu­na hak­kı­nız var mı? Hak­kı­nı­zın ol­ma­ma­sı la­zım.

Bi­zim öner­ge­miz, gö­rü­şü­len bu ta­sa­rı­da­ki bir ga­ra­be­ti gi­der­me­ye yö­ne­lik­tir, eğer bu ga­ra­be­ti gi­de­rir­se­niz mut­lu olu­ruz.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın Çer­çe­ve 1 in­ci mad­de­si ile ek­len­me­si ön­gö­rü­len 3359 sa­yı­lı Sağ­lık Hiz­met­le­ri Te­mel Ka­nu­nu­nun Ek 10 un­cu mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da­ki "yüz­de el­li­si ise biz­zat si­gor­ta­lı­nın dö­ner ser­ma­ye ek öde­me­si pa­yın­dan kar­şı­la­nır." iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re "As­ke­ri sağ­lık ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da gö­rev­li ta­bip­le­re dö­ner ser­ma­ye­den ek öde­me ya­pı­lın­ca­ya ka­dar prim­le­ri­nin ta­ma­mı, dö­ner ser­ma­ye­den kar­şı­la­nır." iba­re­si­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                          Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) ve ar­ka­daş­la­rı

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: As­ke­ri has­ta­ne­le­rin mev­cut dö­ner ser­ma­ye­le­rin­den as­ke­ri ta­bip­le­re pay ve­ril­me­di­ğin­den söz ko­nu­su per­so­ne­lin zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı prim­le­ri­nin ta­ma­mı­nın dö­ner ser­ma­ye ge­lir­le­rin­den kar­şı­lan­ma­sı uy­gun ola­cak­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.28

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.44

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le), Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 58'in­ci Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­si­ne bağ­lı ek 10'un­cu mad­de­si­nin üze­rin­de An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz ve ar­ka­daş­la­rı ta­ra­fın­dan ve­ri­len öner­ge­nin oy­lan­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di öner­ge­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­nup ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, ka­bul edil­miş­tir.

Ek mad­de10'u ka­bul edi­len öner­ge is­ti­ka­me­tin­de oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ek mad­de 11'i oku­tu­yo­rum:

EK MAD­DE 11-  Bu Ka­nun ile ge­ti­ri­len zo­run­lu malî so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın bağ­lı ol­du­ğu ba­kan­lık­ça il­gi­li dal­da ruh­sat ve­ril­miş si­gor­ta şir­ket­le­ri ta­ra­fın­dan ya­pı­lır.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, ka­mu­da gö­rev­li ta­bip­le­rin en uy­gun şart­lar­da si­gor­ta­la­na­bil­me­si­ni te­mi­nen, bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len si­gor­ta şir­ket­le­ri ara­sın­dan prim ve te­mi­nat kap­sa­mı ba­kı­mın­dan en uy­gun ta­ah­hüt­te bu­lu­nan bir ve­ya bir­den faz­la si­gor­ta şir­ke­ti­ni bir yıl­lık sü­re ile yet­ki­li kıl­mak için ka­mu iha­le mev­zu­atı­na gö­re iha­le­ye çı­ka­bi­lir. Bu du­rum­da, ka­mu­da ça­lı­şan ta­bip­le­rin zo­run­lu malî so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı, sa­de­ce bu iha­le ne­ti­ce­sin­de tes­pit olu­na­cak si­gor­ta şir­ke­tin­ce ya­pı­la­bi­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; az ön­ce bir öner­ge üze­rin­de söz al­mış ve bir mad­de­de­ki yan­lış­lı­ğa dik­ka­ti­ni­zi çek­miş­tim. As­lın­da, mad­de­nin tü­müy­le çı­ka­rıl­ma­sı is­te­ni­yor­du, ama o red­de­di­lin­ce mad­de­de­ki bir yan­lış­lı­ğın gi­de­ril­me­si ve mad­de­nin ken­di için­de tu­tar­lı ol­ma­sı­nı sağ­la­ya­bi­le­cek bir öner­ge ver­miş­tik, ama o öner­ge de, an­la­ya­ma­dı­ğı­mız bir ne­den­le, sırf öner­ge mu­ha­le­fet­ten gel­di di­ye red­de­dil­di. Eğer, her, mu­ha­le­fet­ten ge­le­cek öner­ge red­de­di­le­cek­se, ben me­rak edi­yo­rum, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si eğer bir yan­lış­lık yap­tıy­sa, ya­ni bu yan­lış­lı­ğın dü­zel­til­me­si yö­nün­de­ki tek­lif mu­ha­le­fet­ten gel­di di­ye yan­lış­lık­ta ıs­rar mı edi­le­cek? Bu­nun man­tı­ğı­nı ger­çek­ten de an­la­mak müm­kün de­ğil.

Sa­yın Ba­kan bu­ra­ya ge­lip ge­ne­li üze­rin­de ko­nuş­ma­sı­nı ya­par­ken, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­yın Ha­luk Koç bu­nun ma­li por­tre­si­ni sor­du: Zo­run­lu ma­li si­gor­ta­nın ma­li por­tre­si ne­dir? Sa­yın Ba­kan, şu ana ka­dar bu so­ru­ya ya­nıt ver­miş de­ğil.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Ba­kan din­le­mi­yor za­ten.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, siz bir si­gor­ta da­lı ih­das edi­yor­su­nuz. Bir si­gor­ta, zo­run­lu bir si­gor­ta­yı uy­gu­la­ma yö­nün­de bir ya­sa çı­ka­rı­yor­su­nuz. Na­sıl olur da bir ba­kan, üs­te­lik bir Sağ­lık Ba­ka­nı, üs­te­lik de bir aka­de­mis­yen, bu­ra­ya ge­tir­di­ği ya­sa­nın ma­li por­tre­sin­den ha­ber­siz olur? Na­sıl olur da bu kür­sü­ye çı­kıp, evet, biz zo­run­lu ma­li si­gor­ta ge­ti­ri­yo­ruz, bu­nun ra­ka­mı şu­dur, dev­le­te ma­li­ye­ti şu ola­cak ve­ya ki­şi­ye ma­li­ye­ti şu ola­cak di­ye bir ra­kam ve­re­mez?

Sa­yın Ba­kan ne di­yor, ba­kın: "Efen­dim, bun­lar çok kü­çük ra­kam­lar­dır. Var­sa­ya­lım ki 200 YTL ola­cak­tır." Ne de­mek Sa­yın Ba­ka­nım var­sa­ya­lım? Biz, var­sa­yım üze­ri­ne ne za­man­dan be­ri Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ya­sa çı­kar­ma­ya baş­la­dık? Var­sa­yım üze­rin­den ne za­man­dan be­ri ha­re­ket et­me­ye, dü­şün­ce oluş­tur­ma­ya baş­la­dık Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de? Siz, eğer so­rum­lu­lu­ğu­nu­zu bi­li­yor­sa­nız, ge­lir­si­niz, bu­ra­da, bu ya­sa­nın Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'ne ma­li­ye­ti şu­dur der­si­niz, bu ya­sa­nın ma­li por­tre­si bu­dur der­si­niz. Biz de de­riz ki, evet, doğ­ru­dur, ma­li por­tre­si bu­dur. Siz bu­nu söy­le­mek­ten bi­le ka­çı­nı­yor­su­nuz, çün­kü siz de bil­mi­yor­su­nuz.

Ba­kın, Sa­yın Ba­ka­nım, ben si­ze bir ör­nek ve­re­ce­ğim: İş­siz­lik si­gor­ta­sı de­nen bir uy­gu­la­ma var. Ne­dir iş­siz­lik si­gor­ta­sı­nın ora­nı, bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? As­ga­ri üc­re­tin yüz­de 1'i, ya­ni 5 YTL. İş­siz­lik si­gor­ta­sın­da bi­ri­ken fon­dan ha­be­ri­niz var mı Sa­yın Ba­kan? 25 kat­ril­yon li­ra. Üs­te­lik iş­siz kal­dı­ğı za­man he­men ki­şi­ye iş­siz­lik si­gor­ta­sın­dan öde­nek ve­ri­lir. Bu har­ca­ma­ya rağ­men iş­siz­lik si­gor­ta­sın­da bi­ri­ken pa­ra 25 mil­yar YTL. Şim­di, siz, özel si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne ak­ta­rıl­mak üze­re, di­bi, ucu, kı­yı­sı bel­li ol­ma­yan bir ya­sa­yı ge­ti­rip AKP Gru­bu­nun oy­la­rıy­la bu­ra­dan ge­çir­mek is­ti­yor­su­nuz. Şim­di, ben me­rak edi­yo­rum: Sa­yın Ba­kan, siz ger­çek­ten ki­me hiz­met edi­yor­su­nuz?

Ba­kın, siz he­kim­si­niz, kul­lan­dı­ğı­nız cüm­le­yi ben, iz­ni­niz­le, ay­nen oku­mak is­ti­yo­rum: "He­kim­lik ya­par­ken ku­sur­lu dav­ran­ma­mak müm­kün de­ğil­dir." İn­saf Sa­yın Ba­kan, kim si­ze bu yet­ki­yi ver­di? Han­gi he­kim, evet, ben baş­tan ku­sur­lu ola­ca­ğım der? Bir da­ha oku­ya­yım si­ze cüm­le­ni­zi: "He­kim­lik ya­par­ken ku­sur­lu dav­ran­ma­mak müm­kün de­ğil­dir."

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Evet, doğ­ru.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Doğ­ru.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ne de­mek doğ­ru? Her he­kim de­mek ki an­ne­sin­den do­ğar­ken ku­sur­lu do­ğu­yor. Ne de­mek efen­dim? Ben he­ki­mim, mut­la­ka ku­sur iş­le­ye­ce­ğim di­ye bir ku­ral var mı? Böy­le bir ku­ral yok­tur.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Bir da­ha oku.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Oku­ya­yım: "He­kim­lik ya­par­ken ku­sur­lu dav­ran­ma­mak müm­kün de­ğil­dir."

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Ya­par­ken, ya­ni ya­pa­bi­lir di­yor.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, olur mu? Ba­kın, "…müm­kün de­ğil­dir." Her he­kim ku­sur­lu olur di­ye­bi­lir mi­si­niz? He­kim­lik mes­le­ğin­de ku­sur ola­bi­lir, yan­lış­lık ola­bi­lir di­ye­bi­lir­si­niz, ama, ri­ca ede­rim, he­kim­lik ya­par­ken ku­sur­lu dav­ran­ma­mak müm­kün de­ğil­dir di­yor­su­nuz, siz ke­sip atı­yor­su­nuz. Böy­le bir an­la­yış ola­maz.

RIT­VAN KÖY­BA­ŞI (Nev­şe­hir) - Yan­lış.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Yan­lış ta­bii, doğ­ru­dur.

RIT­VAN KÖY­BA­ŞI (Nev­şe­hir) - Siz yan­lış an­lı­yor­su­nuz.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Yan­lış­tır, söy­lü­yo­ruz. Yan­lış­ta da Sa­yın Ba­kan ıs­rar et­me­me­li. Sa­yın ba­kan­la­rın so­rum­lu­luk­la­rı var­dır ar­ka­daş­lar, o so­rum­lu­luk­la­ra dik­kat et­mek zo­run­da­dır­lar, ko­nu­şur­ken de o öze­ni gös­ter­mek zo­run­da­dır­lar.

Ba­kın, Sa­yın Ba­kan, kli­nik şef ve şef yar­dım­cı­la­rıy­la il­gi­li ola­rak da ko­nuş­ma­sın­da şöy­le söy­lü­yor: "Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın bu yü­rüt­me­yi dur­dur­ma için Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­der­ken or­ta­ya koy­du­ğu ba­zı ge­rek­çe­ler var­dı. Şim­di, biz bu ge­rek­çe­le­ri de dik­ka­te ala­rak pra­tik an­lam­da Ka­nun'u ye­ni­den dü­zen­li­yo­ruz." Pe­ki, sor­maz­lar mı Sa­yın Ba­kan: Bu Ka­nun'u Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ge­ri gön­der­di­ği za­man o ge­rek­çe­le­re ni­çin bak­ma ih­ti­ya­cı­nı duy­ma­dı­nız da, il­la Ana­ya­sa Mah­ke­me­si yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı ver­dik­ten son­ra siz bu ge­rek­çe­le­re bak­ma ih­ti­ya­cı du­yu­yor­su­nuz? Ya­ni, si­zin eli­niz­de du­ran, tu­tan ney­di? Çün­kü, si­zin ama­cı­nız baş­kay­dı Sa­yın Ba­kan. Si­zin ama­cı­nız: Ben bil­di­ği­mi oku­ya­ca­ğım, kli­nik şe­fi­ni ta­yin ede­ce­ğim, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si yü­rür­lü­ğü dur­dur­ma ka­ra­rı ve­rin­ce­ye ka­dar da ya­pa­ca­ğım. Dev­let an­la­yı­şın­da var mı­dır bu? Böy­le bir an­la­yış ola­bi­lir mi? Siz, yö­net­me­lik ya­pı­yor­su­nuz ip­tal edi­li­yor, tü­zük de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz ip­tal edi­li­yor, ya­sa çı­ka­rı­yor­su­nuz o da ip­tal edi­li­yor ve şim­di de ge­lip di­yor­su­nuz ki: "Ben, efen­dim, bu­nu dü­zel­te­ce­ğim." Ne­yi dü­zel­ti­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan siz, ne­yi dü­zel­ti­yor­su­nuz? Her şe­yi ber­bat et­tik­ten son­ra bir şe­yi dü­zel­te­mez­si­niz.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan, CHP Gru­bu­na dö­ne­rek di­yor ki: "1930'lar­da­ki bir ka­nu­na ta­kı­lıp kal­ma­yı doğ­ru­su ya­dır­gı­yo­rum." Şu­ra­da si­zin Hükûme­ti­ni­zin Acil Ey­lem Pla­nı var ar­ka­daş­lar. Bel­ki Sa­yın Ba­ka­nın da Acil Ey­lem Pla­nı'ndan bil­gi­si var­dır. Acil Ey­lem Pla­nı'nın sağ­lık­la il­gi­li bö­lü­mün­de, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın en geç bir yıl için­de ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rı­la­ca­ğı ifa­de edi­li­yor­du. En geç bir yıl için­de. Çün­kü, Sa­yın Ba­kan, 1930'la­rın ya­sa­sı­na ta­kı­lıp kal­mak is­te­mi­yor­du.

Pe­ki, Sa­yın Ba­kan, ge­tir­di­niz mi böy­le bir de­ği­şik­lik? Si­zin eli­ni­zi tu­tan ne, ni­çin ge­tir­mi­yor­su­nuz? Üs­te­lik, Acil Ey­lem Pla­nı, si­zin Hükûme­ti­ni­zin ey­lem pla­nı. Çün­kü, si­zin ama­cı­nız baş­ka. Siz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin sağ­lık so­run­la­rı­nı çöz­mek is­te­mi­yor­su­nuz. Si­zin ama­cı­nız, ben sağ­lık ola­yı­nı ala­yım, bir ucun­dan tu­ta­yım, söy­le­dik­le­ri­mi söy­le­ye­yim, or­ta­lı­ğı ka­rış­tı­ra­yım, Da­nış­tay ip­tal eder­miş, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal eder­miş… Siz, el yor­da­mıy­la sağ­lık so­run­la­rı­nı çöz­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. El yor­da­mıy­la ha­re­ket eder­se­niz yan­lış ya­par­sı­nız. Oy­sa, sağ­lık­lı bir plan­la­ma ya­pa­bi­lir­di­niz, bel­li ko­nu­lar­da üze­rin­de dü­şü­ne­bi­lir­di­niz, uz­man­lar­la be­ra­ber ça­lı­şa­bi­lir­di­niz, bel­li bir dü­zen­le­me­den son­ra bun­la­rı ge­ti­rip Par­la­men­to­nun gün­de­mi­ne ge­ti­re­bi­lir­di­niz. Yap­tı­nız mı? Yap­ma­dı­nız.

Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir baş­ka şey da­ha var. Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "Bi­zim Hükûme­ti­mi­zin za­ma­nın­da -hat­ta bu­ra­da bir de gra­fik gös­ter­di- uz­man he­kim da­ğı­lı­mın­da bi­raz da­ha olum­lu bir ge­liş­me ol­du." Ak­si­ni söy­le­yen yok za­ten bu­nun. Ne­den ol­du? Çün­kü, mec­bu­ri hiz­me­ti ge­tir­di­niz de onun için ol­du. Mec­bu­ri hiz­me­te gi­dip baş­la­ma­sa, ol­mu­yor za­ten bu. Ama, Sa­yın Ba­kan, bu­nu söy­ler­ken, mec­bu­ri hiz­me­ti ken­di­si­nin kal­dır­dı­ğı­nı ni­ye söy­le­mi­yor? Ni­çin el yor­da­mıy­la di­yo­rum? Gel­di, bu kür­sü­den, mec­bu­ri hiz­me­tin ne ka­dar in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı ol­du­ğu­nu söy­le­di, ya­sa­la­ra, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu­nu söy­le­di; siz­ler de oy ver­di­niz, kalk­tı. Son­ra, ay­nı ba­kan, yi­ne bu kür­sü­ye gel­di, bu se­fer de, mec­bu­ri hiz­me­tin fa­zi­let­le­rin­den söz et­ti. Şim­di de, kalk­mış, Sa­yın Ba­kan "Uz­man he­kim da­ğı­lı­mı bi­zim za­ma­nı­mız­da iyi ol­du." di­yor. Ne di­yo­ruz biz si­ze Sa­yın Ba­kan? Siz, sağ­lık so­run­la­rı­nı el yor­da­mıy­la çöz­me­ye ça­lı­şan bir ba­kan­sı­nız. Bu, si­zin aka­de­mik kim­li­ği­niz­le bağ­daş­mı­yor, doğ­ru ol­mu­yor.

Bir baş­ka şey da­ha söy­le­ye­ce­ğim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Sa­yın Ba­kan de­di ki, ai­le he­kim­li­ğin­den söz et­ti, ora­da üc­ret al­mı­yo­ruz di­ye ifa­de et­ti. Sa­yın Ba­ka­nın çı­kar­dı­ğı ya­sa­dan herhâlde ha­be­ri yok. Ne­den ha­be­ri yok? Biz Ai­le He­kim­li­ği Ya­sa­sı'nın iki mad­de­si do­la­yı­sıy­la Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­tik. Sa­yın Ba­kan da bil­sin di­ye söy­lü­yo­rum. Bi­rin­ci­si şu: Ai­le he­ki­mi­ne ya­pı­la­cak baş­vu­ru­lar­da alı­na­cak üc­re­ti Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı müş­te­rek be­lir­li­yor­lar. Biz de söy­le­dik ki: Ne­dir bu üc­ret? Üçü bir­leş­ti, de­di ki: Ai­le he­kim­li­ği üc­re­ti 1 mil­yar­dır. Ya­sal en­gel var mı? Yok. De­dik ki: Bu böy­le ol­maz, bir ra­kam ko­yun bu­ra­ya.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Bu­ra­ya bir ra­kam ko­yun söy­le­dik ve bu­nun için Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­tik. Şim­di Sa­yın Ba­kan ne di­yor? "Üc­ret­siz ola­cak" di­yor. Pe­ki -siz üc­ret­siz de ya­pa­bi­lir­si­niz, 2 mil­yar da ya­pa­bi­lir­si­niz- böy­le bir ya­sal dü­zen­le­me ola­bi­lir mi? Böy­le bir şe­ye hak­lı­lık pa­yı ka­zan­dı­ra­bi­lir mi­si­niz siz?

Bir baş­ka önem­li nok­ta ai­le he­kim­li­ğiy­le il­gi­li: Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ai­le he­kim­li­ği, bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­me­ti sun­mak için ku­rul­du. Ya­sa'da şöy­le bir dü­zen­le­me var: Eğer ai­le he­ki­mi ken­di­si­ne ya­pı­la­cak baş­vu­ru­lar­dan bel­li bir sü­re için­de has­ta­la­rın yüz­de 20'sin­den faz­la­sı­nı bir üst ba­sa­ma­ğa gön­de­rir­se ai­le he­ki­mi­nin ay­lı­ğın­da ke­sin­ti ola­cak.

Şim­di eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yup dü­şü­nün ar­ka­daş­lar. Siz ai­le he­ki­mi­si­niz, bir has­ta gel­di, has­ta­yı ger­çek­ten bir üst sağ­lık ku­ru­mu­na sevk et­mek zo­run­da­sı­nız, ama tam yüz­de 20'lik li­mit­te­si­niz. Sevk eder­se­niz ma­aşı­nız dü­şe­cek, sevk et­mez­se­niz vic­dan aza­bı çe­ke­cek­si­niz. Böy­le bir ka­nun ola­bi­lir mi ar­ka­daş­lar?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı) 

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Böy­le bir ka­nun ola­maz ar­ka­daş­lar. Biz onun için de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­tik.

Te­şek­kür edi­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1247 sa­yı­lı Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dok­tor­lar­dan kay­nak­lan­ma­yan, an­cak, sağ­lık alt­ya­pı­sı ye­ter­siz­li­ğin­den do­la­yı, ül­ke­miz­de, dok­tor ha­ta­la­rı ve bu­nun has­ta ve he­kim açı­sın­dan so­nuç­la­rı va­him bir du­rum­da­dır. Ka­sıt­sız da ol­sa, ağır ih­mal ne­ti­ce­sin­de or­ta­ya çık­sa da, he­kim­le­re, yap­tık­la­rı tıb­bi ha­ta­lar­dan do­ğan ma­ne­vi ve mad­di za­rar­la­rı bir neb­ze ol­sun gi­de­re­bil­me­le­ri için, si­gor­ta sis­te­mi­nin oluş­tu­rul­ma­sı, el­bet­te, olum­lu yak­la­şa­ca­ğı­mız bir hu­su­si­yet­tir. An­cak, bu si­gor­ta sis­te­mi­ni, bir yan­dan al­tı­na sü­rek­li odun atı­la­rak ale­vi har­lar­ken, bir yan­dan da el­de sön­dür­me ale­tiy­le yan­gın sön­dür­me­ye ben­ze­ti­yo­rum ben. Bu ben­zet­me­mim se­be­bi, sağ­lık sis­te­mi­mi­zin, bi­za­ti­hi, has­ta hak­la­rı­nı her aşa­ma çiğ­ne­yen ya­pı­sı­dır.

Türk va­tan­daş­la­rı, bu­gün, acil bir has­ta­lık du­ru­mun­da ko­ru­yu­cu bir dev­let ça­tı­sı­na sa­hip ol­ma­dık­la­rı­nı biz­zat ya­şa­mak­ta­dır­lar. Ba­kı­nız, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın bir Acil Sağ­lık Hiz­met­le­ri Yö­net­me­li­ği var. Bu­na gö­re, Tür­ki­ye'de, her­han­gi bir ku­rum­dan, si­gor­ta­lı ve­ya ye­şil kart­lı hiç­bir has­ta -özel ve­ya de­ğil- acil du­rum­lar­da hiç­bir has­ta­ne­den ge­ri çev­ril­mez. Has­ta­nın du­ru­mun­da ke­sin bir sta­bi­li­zas­yon, ya­ni, ha­ya­ti teh­li­ke du­ru­mu­nun ta­ma­men ber­ta­raf edil­me­si hâli sağ­la­na­na ka­dar has­ta ser­vis­te tu­tu­lur. Bu es­na­da baş­ka bir uz­man ser­vi­se nak­li ge­re­kir­se, bu na­kil has­ta­ne ta­ra­fın­dan sağ­la­nır. Ya­ni, has­ta, ya­kın­la­rı­nın eli­ne ve­ri­lip, ka­pı­nın önü­ne ko­nul­maz. Yö­net­me­li­ğe gö­re böy­le, ama, va­tan­da­şı­mı­zın ya­şa­dı­ğı böy­le de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Va­tan­da­şın ya­şa­dık­la­rı­na her gün bin­ler­ce ör­nek var, ama, biz sa­de­ce bir iki ta­ne­si­ni ha­tır­la­ta­lım. Ha­tır­la­nır­sa, ge­çen se­ne, İTÜ'de bir öğ­re­tim üye­si, kalp kri­zi ge­çir­dik­ten son­ra uz­man tıb­bi yar­dım ala­bi­le­ce­ği bir mer­ke­ze ulaş­ma­sı müm­kün ol­ma­dı­ğı için ha­ya­tı­nı kay­bet­miş­ti. Ya­kı­nın­da­ki özel bir has­ta­ne­ye has­ta­ne özel ol­du­ğu için gö­tü­rül­me­miş, özel ol­ma­yan­lar ise yer ol­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le has­ta­yı ka­bul et­me­miş­ti.

Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın id­di­ası­na gö­re, acil bir du­rum­da özel bir has­ta­ne­den hiz­met alan has­ta­nın bu mas­raf­la­rı­nın özel has­ta­ne­ye ki­min ta­ra­fın­dan öde­ne­ce­ği hu­su­su, me­se­la Al­man Has­ta­ne­si­ne kal­dı­rı­lan en­fark­tüs­lü bir has­ta­nın iki gün­lük sta­bi­li­zas­yon üc­re­ti 7 mil­yar tu­tu­yor­sa bu fa­tu­ra­yı ki­min öde­ye­ce­ği­ne da­ir id­di­ası­na gö­re, bu mas­raf­lar has­ta­nın bağ­lı ol­du­ğu si­gor­ta ku­ru­mu, SSK, Bağ-Kur ve­sa­ire ve­ya has­ta­nın si­gor­ta­sı yok­sa ye­şil kart çer­çe­ve­sin­de dev­let ta­ra­fın­dan öden­mek­te. Bu, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın id­di­ası, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ama ka­zın aya­ğı böy­le de­ğil.

Ka­zın aya­ğı şöy­le: Geç­ti­ği­miz se­ne, ha­tır­lar­sa­nız, Sa­yın Baş­ba­ka­nın da ka­tıl­dı­ğı bir Mec­lis gö­rüş­me­sin­de bir be­bek söz ko­nu­su edil­di. An­tal­ya'da, ye­ni do­ğan bir be­bek, özel bir has­ta­ne­de, ai­le­si mas­raf­la­rı­nı öde­ye­me­di­ği için re­hin tu­tul­muş­tu. Sa­yın Baş­ba­kan, Mec­lis gö­rüş­me­le­ri es­na­sın­da Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­na "Tez araş­tı­rın ko­nu­yu, bu­ra­dan çık­ma­dan so­nu­cu eli­me ge­ti­rin." ta­li­ma­tı ver­miş­ti. Biz, böy­le an­la­mış­tık, ama, ak­şam 19.00 sı­ra­la­rın­da Sa­yın Baş­ba­ka­nın eli­ne bir not ve­ril­di, be­bek re­hin de­ğil­di, dev­let has­ta­ne­si­ne nak­le­dil­miş­ti. Sa­yın Baş­ba­kan da "Yok­muş böy­le bir şey. Be­bek, dev­let has­ta­ne­si­ne nak­le­dil­mek üze­re ta­bur­cu edil­miş." de­di Mec­lis­te.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Baş­ba­ka­nın o gün Mec­lis­te söy­le­dik­le­ri­ne şüp­hey­le yak­laş­tı­ğı­mız için, er­te­si gün söz ko­nu­su özel has­ta­ne üze­rin­de bir araş­tır­ma yap­tırt­tım. Araş­tır­ma­nın so­nu­cu­na gö­re du­rum şuy­du: Er­ken do­ğan be­bek özel Ana­do­lu Has­ta­ne­sin­de üç gün ka­dar bı­ra­kıl­dık­tan son­ra, ba­ba­ya, 4,5 mil­yar li­ra­lık bir mas­raf oluş­tu­ğu söy­len­miş­ti. Ba­ba bu mik­ta­rı öde­ye­me­ye­ce­ği­ni söy­le­yin­ce so­run çık­mış­tı ve be­bek da­ha faz­la mas­raf çık­ma­ma­sı için dev­let has­ta­ne­si­ne nak­le­dil­me­den ba­ba­dan bir se­net im­za­la­ma­sı ta­lep edil­miş­ti. Bu se­net im­za­lan­ma­dan be­bek ta­bur­cu edi­le­mez­di. Bu ara­da, olay­dan ba­ba ta­ra­fın­dan ha­ber­dar edi­len CHP Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ati­la Emek has­ta­ne­yi ara­yıp, has­ta­ne yö­ne­ti­miy­le tar­tı­şıp, so­nuç ala­ma­yın­ca, ko­nu­yu o gün­kü Mec­lis gö­rüş­me­sin­de gün­de­me ge­ti­rin­ce, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ta­li­ma­tı üze­ri­ne Sağ­lık Ba­ka­nı dev­re­ye gir­miş ve has­ta­ne­yi ara­ya­rak, be­be­ği hiç­bir pa­ra ta­lep et­me­den bı­rak­ma­la­rı­nı ta­lep et­miş­ti. Bu özel has­ta­ne­nin bi­ze ver­di­ği bil­gi bu.

Ba­kı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­nın bu­ra­da yap­tı­ğı, si­ya­sal du­rum­la­rı­nı kur­tar­ma amaç­lı bir mü­da­ha­le­dir ve üs­te­lik, Sağ­lık Ba­ka­nı­nın bu mü­da­ha­le­yi yap­ma­ya hu­ku­ken de hak­kı yok­tur. Çün­kü, söz ko­nu­su has­ta­ne özel bir has­ta­ne­dir.

Bu­ra­da olan şu­dur: Bir olay ol­muş­tur. Bu olay Sa­yın Ba­ka­na si­ya­si ola­rak za­rar ve­re­cek­tir. Sa­yın Ba­kan has­ta­ne­yi ara­mış­tır. Ara­yan Ba­kan ol­du­ğu için de has­ta­ne ta­bii ki ha­yır di­ye­me­miş­tir. Bu­ra­da, acil sağ­lık hiz­met­le­ri çer­çe­ve­sin­de bir uy­gu­la­ma de­ğil, ba­kan ri­ca­sı üze­ri­ne is­tis­nai bir uy­gu­la­ma söz ko­nu­su­dur.

Ni­te­kim "Be­be­ğe, Acil Sağ­lık Hiz­met­le­ri Yö­net­me­li­ği çer­çe­ve­sin­de ba­kıl­ma­sı ge­rek­mez mi?" so­ru­mu­za şu ce­vap ve­ril­miş­tir: "Hiç duy­ma­dık val­la­hi, SSK da ka­bul et­mi­yor." Ki, ger­çek du­rum da şu­dur ar­ka­daş­lar: SSK ve­ya Bağ-Kur bu du­rum­lar­da sa­de­ce ken­di­le­ri­ne bağ­lı ku­rum­la­ra öde­dik­le­ri ka­dar bir pa­ra öde­mek­te­dir­ler. Bu be­be­ğin de 4,5 mil­yar­lık mas­ra­fı­nın 1 mil­ya­rı­nı ka­bul et­miş­tir SSK. So­run da za­ten ora­dan çık­mış­tır.

Bu olay­da da­ha son­ra­dan ak­lı­ma ge­len bir baş­ka nok­ta da var­dır. Be­bek ma­dem er­ken doğ­muş­tu, ne­den ana­sı­nın, ba­ba­sı­nın elin­de gel­miş­ti has­ta­ne­ye de doğ­du­ğu yer­de kal­ma­mış­tı ve­ya doğ­du­ğu yer nak­let­me­miş­ti? Öy­le ya, bu bir er­ken do­ğum­sa 1 ki­lo, 1,5 ki­lo bir şey­dir ve el­de ora­dan ora­ya da do­laş­tı­rıl­maz ta­bii ki. Bu so­ru­nun da ce­va­bı gel­di: An­tal­ya'da sa­de­ce do­kuz ta­ne pre­ma­tü­re be­bek ya­ta­ğı var­dı ve er­ken do­ğan be­bek­ler sa­pır sa­pır yol­lar­da ölü­yor­lar­dı. Bu be­bek de Ga­zi­pa­şa Has­ta­ne­sin­de doğ­muş­tu. Ga­zi­pa­şa An­tal­ya'ya 300 ki­lo­met­re uzak­lık­tay­dı ve pre­ma­tü­re ser­vi­si yok­tu. An­tal­ya'da yer bu­la­ma­mış olan an­ne ba­ba o yüz­den bu özel has­ta­ne­ye gel­miş­ler­di. Ya­ni, an­ne ba­ba, be­bek­le­ri­ni ya ölü­me terk ede­cek­ler­di ve­ya için­de pre­ma­tü­re be­bek ya­ta­ğı olan özel bir has­ta­ne­ye ya­tı­ra­cak­lar­dı be­bek­le­ri­ni.

Mec­lis­te, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı ve Sa­yın Baş­ba­ka­nın va­tan­da­şa bı­rak­tı­ğı iki ta­ne ter­cih var­dır: Ya be­be­ği­nin ölü­mü­nü sey­ret ya da özel bir has­ta­ne­ye re­hin ol.

İş­te, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu be­be­ğe Acil Sağ­lık Hiz­met­le­ri Yö­net­me­li­ği çer­çe­ve­sin­de ba­kıl­ma­mış­tır, bu be­bek Mec­li­sin içi­ne ka­dar in­ti­kal et­me­yi ba­şar­dı­ğı için bir si­ya­si ta­lep çer­çe­ve­sin­de has­ta­ne­den bı­ra­kıl­mış ve an­ne ba­ba­sın­dan pa­ra ta­lep edil­me­miş­tir. Bu be­be­ğe bu Hü­kü­met ta­ra­fın­dan nor­mal şart­lar­da ta­nı­nan hak ise, bu du­ru­ma gö­re, ölüm­den baş­ka bir şey de­ğil­dir. Bu be­bek, 1 ki­lo 700 gram­mış de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; üç sa­at yol­cu­luk yap­mış, ar­dın­dan da An­tal­ya için­de sa­at­ler­ce do­laş­mış an­ne ba­ba­sıy­la.

Hükûmet ve Sağ­lık Ba­ka­nı, va­tan­da­şın so­run­la­rı­nı çöz­mek is­ti­yor­lar­sa, gün­lük si­ya­si du­rum­la­rı­nı kur­tar­ma ta­lep­le­ri­nin öte­sin­de, hal­kın gün­de­lik ve göz­ler­den uzak ya­şa­mın­da ih­ti­yaç­la­rı­nı gi­de­ri­ci bir sağ­lık sis­te­mi­ni oluş­tur­ma gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­le­ri, ye­ri­ne ge­ti­re­mi­yor­lar­sa, "biz bu iş­le­ri ya­pa­mı­yo­ruz, ya­pa­cak bi­ri­le­ri gel­sin" de­me­yi bil­me­le­ri ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sağ­lık sis­te­mi­mi­zin çok iyi iş­le­me­di­ği­ne da­ir, bir iki gün ön­ce ve bu­gün de ba­sın­da yer alan bir ola­yı an­lat­mak is­ti­yo­rum siz­le­re.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Er­zu­rum'un Tek­man il­çe­si­ne bağ­lı Kar­lı­ca kö­yün­de, 4 ço­cuk za­tür­re­den öl­müş­tür. İlk ölüm, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ocak 15'te ölü­yor, bir ya­şın­da bu ço­cuk; da­ha son­ra, ayın 24'ün­de, yi­ne bir ya­şın­da; 26'sın­da, bir ya­şın­da ve 30'un­da, üç ya­şın­da. Par­don, 26'sın­da­ki ye­di ay­lık de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kı­nız, 15'in­de za­tür­re­den ölen ço­cuk­tan Er­zu­rum Sağ­lık Mü­dü­rü­nün ha­be­ri yok ve hâlâ da­ha bu Sağ­lık Mü­dü­rü ye­rin­de otu­ru­yor. Bu bir skan­dal­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yö­ne­ti­ci­ler ar­ka­daş­lık­la­rı uğ­ru­na kit­le­le­rin ölü­mü­ne se­be­bi­yet ver­mez­ler.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız efen­dim.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün ga­ze­te­ler­de var, Kar­lı­ca kö­yü­nün muh­ta­rı açık­la­ma ya­pı­yor. Ge­çen se­ne ben Sa­yın Baş­ba­ka­na di­lek­çe ver­dim: "Bu­ra­ya bir hem­şi­re gön­de­rin." Gön­de­ril­me­di. Bu­ra­dan şu­nu da an­lı­yo­ruz: De­mek ki, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­na da, ta­bii, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li ol­du­ğu için ri­ca et­miş­tir, fa­kat, hem­şi­re gön­de­ril­me­miş­tir. Üs­te­lik, bu köy­de es­ki­den ya­pıl­ma bir sağ­lık oca­ğı da var­dır ve ka­pa­tıl­mış­tır. Bu köy, bin ki­şi­lik, dok­san ha­ne­li bir köy­dür. Bu va­him bir du­rum­dur. Bu­nun, mut­lak su­ret­te, bir şe­kil­de te­la­fi edil­me­si ve ora­da­ki Sağ­lık Mü­dü­rü­nün Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu da apay­rı bir ör­nek­tir. Ya­ni, bu olum­suz ör­nek­ler ye­rin­de du­rur­ken, hiç bi­zim hak et­me­di­ği­miz, Hükûmet ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­yan, ulus­la­ra­ra­sı bir ör­gü­tün Er­zu­rum'a ver­di­ği  2011 Kış Olim­pi­yat­la­rı­nın rek­la­mı­nın Er­zu­rum'da ya­pıl­ma­sı ne ka­dar va­him bir du­rum­dur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­bi­lir mi­yim.

Bu­yu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, el­bet­te ki, 2011 Kış Olim­pi­yat­la­rı­nın Er­zu­rum'da ya­pıl­ma­sı Er­zu­rum'umu­zun eko­no­mi­si için çok iyi bir du­rum­dur, fa­kat, bun­da Hükûme­tin hiç­bir kat­kı­sı yok­tur. Bir ya­tı­rım da yok­tur. Sa­de­ce, ulus­la­ra­ra­sı bir ör­güt kâğıt üze­rin­de ver­miş­tir. Za­ten…

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Ya­zık­lar ol­sun!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ya­zık­lar sa­na ol­sun!

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Ya­zık­lar ol­sun!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ya­zık­lar sa­na ol­sun! Sus ve din­le! Sus ve din­le! Ya­zık­lar sa­na ol­sun!

Bu, ulus­la­ra­ra­sı bir ör­gü­tün kâğıt üze­rin­de al­dı­ğı bir ka­rar­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Vic­dan­la ko­nuş! Vic­da­nı­nız yok si­zin!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben se­ni vic­da­na da­vet edi­yo­rum!

BAŞ­KAN - Hükûmet adı­na, Sağ­lık Ba­ka­nı Sa­yın Re­cep Ak­dağ.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Say­gı­de­ğer Baş­ka­nım, yü­ce Mec­li­si­mi­zin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir kıs­mı mad­dey­le il­gi­si olan, bir kıs­mı mad­dey­le hiç il­gi­si ol­ma­yan hu­sus­lar ko­nu­şul­du Mec­lis kür­sü­sün­de bi­raz ön­ce. Kı­sa­ca, bun­la­ra te­mas et­mek is­ti­yo­rum.

As­lın­da, ya­ni umu­lur ki, bir ka­nun gö­rü­şü­lür­ken, o ka­nun­la il­gi­li hu­sus­lar bu­ra­da ko­nu­şul­sun. Mec­li­sin kür­sü­sü­nü bir şe­kil­de, İç Tü­zük'ün ver­di­ği imkânlar­dan ya­rar­la­na­rak, bu­ra­da, Mec­li­sin kür­sü­sü­ne çı­kıp, o mad­dey­le hiç ala­ka­sı ol­ma­yan iş­le­rin ko­nu­şul­ma­sı­nı bir de­fa çok doğ­ru bul­ma­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­te­rim.

Şim­di, as­lın­da, şu­nu ifa­de et­me­miz la­zım ki, Tür­ki­ye'de Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Prog­ra­mı'yla çer­çe­ve­ler çi­zil­miş­tir. Bu çer­çe­ve­le­rin dı­şı­na hiç çı­kıl­maz mı; çı­kı­la­bi­lir. Bu çer­çe­ve­le­rin dı­şı­na kim çık­mış­sa, önem­li olan, Hükûme­tin ve Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın, bu me­se­le­le­rin üs­tü­ne git­me­si, bun­la­rı ta­kip et­me­si ve me­se­le­le­ri dü­zelt­mek için gay­ret­le­ri­ne de­vam et­me­si­dir.

Dün­ya­nın ne­re­si­ne gi­der­se­niz gi­din, ku­ral ih­la­li ya­pan, yan­lış­lık ya­pan, işi­ni iyi yap­ma­yan ku­rum­la­ra, ku­ru­luş­la­ra, ki­şi­le­re rast­la­ya­bi­lir­si­niz. Öy­le, mün­fe­rit ör­nek­ler­le bu­ra­da ko­nuş­ma­nın hiç­bir an­la­mı yok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Ba­kı­nız, bir tek ör­nek ve­re­ce­ğim, bir tek ör­nek: Ül­ke­miz­de 1998 yı­lın­da ya­pı­lan araş­tır­ma­lar­da, has­ta­ne­ler­de ya­pı­lan araş­tır­ma­lar­da, has­ta­ne­ler­de­ki an­ne ölü­mü ora­nı yüz bin­de 40'tır. 1998 çok uzak bir za­man de­ğil. Bu­nu bü­tün do­ğum­lar­la bir ara­da mü­ta­laa edip de pro­jek­si­yon ya­pıl­dı­ğın­da, yüz bin­de 60'a, 70'e çı­kan oran­lar­da an­ne ölüm­le­ri var­dı. Geç­ti­ği­miz yıl, 2005-2006 yıl­la­rın­da çok kap­sam­lı bir an­ne ölüm­le­ri araş­tır­ma­sı yap­tık. Ül­ke­miz­de an­ne ölüm­le­ri ora­nı yüz bin­de 28,5'a düş­tü. Ha­cet­te­pe Üni­ver­si­te­si nü­fus etüt­le­riy­le bir­lik­te yap­tık bu ça­lış­ma­yı ve yüz bin­de 28,5'a düş­tü. Bu­nu ko­nuş­mak la­zım, ya­ni yüz bin­de 70 ol­du­ğu za­man ül­ke­miz­de ha­ya­tı­nı kay­be­den ha­mi­le an­ne­le­rin sa­yı­sı, bu­gün, dik­kat edin, ya­rı­sın­dan da­ha aşa­ğı­ya düş­müş. Pe­ki, Av­ru­pa or­ta­la­ma­sı kaç?

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan, öy­le bir araş­tır­ma yok.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Av­ru­pa or­ta­la­ma­sı da yüz bin­de 24. Bu­nu ko­nuş­mak la­zım, bun­la­rı ko­nuş­mak la­zım. Yok­sa, Mec­li­sin kür­sü­sü­ne çı­kıp da, mün­fe­rit ola­rak, ben şu­nu araş­tır­dım, ben bu­nu araş­tır­dım… Se­nin ne­yi araş­tır­dı­ğı­nı, ne­yi araş­tır­ma­dı­ğı­nı ben ne­re­den bi­le­ce­ğim? Ben bu me­se­le­le­ri, elim­de­ki mü­fet­tiş­ler­le, dev­le­tin mü­fet­tiş­le­riy­le araş­tı­rı­yo­rum ve ge­rek­li olan­la­rı ya­pı­yo­rum.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan, 98'de ya­pıl­mış öy­le bir araş­tır­ma yok.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Ki­min ku­su­ru var­sa, bu ku­sur için de ge­re­ken­le­ri el­bet­te or­ta­ya ko­yu­yo­ruz, or­ta­ya ko­ya­ca­ğız.

Da­ha ön­ce de ko­nu­şul­du bu kür­sü­den, o ka­dar en­te­re­san ifa­de­ler söy­len­di ki: "Efen­dim, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nın Tür­ki­ye'sin­den bah­set­mi­yor­mu­şuz, onun için, ni­çin sıt­ma­dan bah­se­de­cek­mi­şiz?"  Ee, iyi de, bu­nu ko­nu­şan sa­yın mil­let­ve­ki­li­nin par­ti­si, 2000 yıl­la­rın­da, 2000'li yıl­lar­da ik­ti­dar­day­dı, Tür­ki­ye'de 11 bin ta­ne sıt­ma var­dı. Biz, iş­te, o 2000'li yıl­lar­da ol­ma­mı­za rağ­men, ik­ti­dar­da olan­la­rın İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı şart­la­rın­dan kur­ta­ra­ma­dı­ğı Tür­ki­ye'de sıt­ma­yı 11 bin­ler­den 700'le­re in­dir­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Bun­la­rı unut­ma­mak la­zım.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Za­tür­re… 60 bin ki­şi öl­dü za­tür­re­den.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Kı­za­mık sa­yı­sı, kı­za­mık­lı ço­cuk sa­yı­sı, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim, çok de­ğil, şun­dan beş se­ne ön­ce, 2001 yı­lın­da, 25 bi­nin üs­tün­dey­di Tür­ki­ye'de.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - 60 bin ki­şi öl­dü ya!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Ba­kın, 2006 yı­lın­da kı­za­mık­lı va­ka sa­yı­sı sa­de­ce 35'tir, yan­lış duy­ma­dı­nız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ha­yalî ra­kam­lar söy­lü­yor­su­nuz.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - 25 bin­den 35'e in­miş du­rum­da­yız.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Er­zu­rum'da 7 ta­ne... Ayıp­tır ya!

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­rin­den bah­se­der­ken de bun­dan bah­set­mek la­zım. Tek­man'ımız­da 4 yav­ru­muz ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. Bu­nun üze­rin­den si­ya­set yap­ma­yı fa­lan çok ya­kı­şık­sız bu­lu­yo­rum.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sen ya­kı­şık­sız bu­lu­yor­sun da…

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (De­vam­la) - Kö­yün muh­ta­rı ayın 30'un­da bir bil­di­rim­de bu­lu­nu­yor -bu­ra­lar­da­ki kış şart­la­rı be­lir­li­dir- ayın 15 ile 30'u ara­sın­da, yav­ru­la­rı­mı­zın ha­yat­la­rı­nı kay­bet­tik­le­ri­ni bil­di­ri­yor. Derhâl, bu­ra­ya il­gi­li sağ­lık ekip­le­ri git­ti­ler. Üs­te­lik, il­gi­li uz­man­lar, halk sağ­lı­ğı uz­ma­nı, en­fek­si­yon has­ta­lık­la­rı uz­ma­nı ve ge­re­ken hiz­met, bu an­lam­da da ne ge­re­ki­yor­sa, ne ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor­sa, en uy­gun bi­çim­de ve­ri­li­yor. Onun için, mün­fe­rit ör­nek­ler üze­rin­den si­ya­set yap­ma­yı son de­re­ce yan­lış bu­lu­yo­rum.

Bir ufak cüm­ley­le ko­nuş­ma­mı bi­ti­re­ce­ğim. 2006'da ka­mu­nun sağ­lık har­ca­ma­la­rı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si ha­riç, ya­ni Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu­nun sağ­lık har­ca­ma­la­rı 22 mil­yar 811 mil­yon YTL ol­muş­tur. Bun­la­rın için­den te­da­vi­ye har­ca­nan kı­sım, has­ta­ne­ler­de ve­ya tıp mer­kez­le­ri­ne, po­lik­li­nik­le­re öde­nen mik­tar 12 mil­yar 787 mil­yon­dur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­rim, dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­te­rim, bu mik­tar içe­ri­sin­de, 900'e ya­kın has­ta­ne­si olan, 6 bi­nin üze­rin­de sağ­lık oca­ğı olan, sağ­lı­kev­le­ri olan bir Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın bu mik­tar­lar­dan al­dı­ğı kı­sım 7 mil­yar 659 mil­yon YTL'dir. Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zin al­dı­ğı ise 2 mil­yar 375 mil­yon YTL'dir. Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­miz, bi­li­yor­su­nuz, 40'ın üze­rin­de has­ta­ne var. Ba­kın, bi­raz ön­ce 800'e ya­kın has­ta­ne­den bah­set­miş­tim. 900'e ya­kın sağ­lık iş­let­me­si­dir Sağ­lık Ba­kan­lı­ğın­da olan­lar. 12 mil­yon has­ta­ya ba­kan üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­ze 2 mil­yar 375 mil­yon YTL öden­miş­tir, 300 mil­yo­nun üs­tün­de has­tay­la kar­şı­la­şan Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na öde­nen mik­tar 7 mil­yar 659 mil­yon YTL'dir. Özel sek­tör de ko­nu­şul­du. Özel sek­tö­re öde­nen pa­ra da 1 mil­yar 900 mil­yon YTL ci­va­rın­da­dır. Ya­ni, Tür­ki­ye'de sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nın ne ka­da­rı­nı üni­ver­si­te­ler alı­yor, ne ka­da­rı­nı Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı alı­yor, bu­nu da ben, yü­ce Mec­li­si­mi­zin dik­ka­ti­ne ve ka­mu­oyu­mu­zun da in­sa­fı­na arz et­miş olu­yo­rum.

He­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Şah­sı adı­na, Gi­re­sun Mil­let­ve­ki­li Ali Te­mür.

Sa­yın Te­mür, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ TE­MÜR (Gi­re­sun) - Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si­nin ek 11'in­ci mad­de­siy­le il­gi­li şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ge­rek Ana­ya­sa'mı­zın 129'un­cu mad­de­si­nin be­şin­ci ben­di hük­mü ge­rek­se 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu'nun 13'ün­cü mad­de hük­mü­nün ge­tir­di­ği te­mel il­ke, ka­mu hu­ku­ku­na ta­bi gö­rev­ler­le il­gi­li ola­rak or­ta­ya çı­kan za­rar­lar, bu gö­re­vi ye­ri­ne ge­ti­ren per­so­ne­lin ku­sur­lu tu­tum ve dav­ra­nış­la­rın­dan kay­nak­lan­sa bi­le, açı­la­cak taz­mi­nat da­va­sın­da hu­su­met, anı­lan gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­ti­ren per­so­ne­le de­ğil il­gi­li ida­re­ye yö­nel­ti­lir, şek­lin­de­dir. Ya­sa'nın bu hük­mü­ne gö­re, ka­mu­da gö­rev­li sağ­lık per­so­ne­li­nin fi­il­le­riy­le or­ta­ya çı­kan za­rar­lar­dan do­la­yı taz­mi­nat ta­lep­le­ri da­va­la­rı an­cak ida­re aley­hi­ne açı­la­bil­mek­te­dir. Ka­mu dı­şın­da gö­rev ya­pan sağ­lık per­so­ne­li­nin hiz­met ku­sur­la­rı se­be­biy­le ver­dik­le­ri za­rar­la­rın taz­mi­ni için ise, borç­lar hu­ku­ku­nun ge­nel il­ke­le­ri ge­re­ğin­ce, ad­li yar­gı­da taz­mi­nat da­va­la­rı açı­la­bil­mek­te­dir. An­cak, uy­gu­la­ma­da, hük­mo­lu­nan taz­mi­nat­la­rın öden­me­sin­de güç­lük­ler or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Ger­çek­ten, hük­mo­lu­nan taz­mi­nat mik­ta­rı­nın yük­sek ol­ma­sı du­ru­mun­da, ku­sur­lu ki­şi­nin bu taz­mi­na­tı öde­me­ye gü­cü­nün yet­me­di­ği hâller sık­ça gün­de­me gel­mek­te­dir. Bu se­bep­le, taz­mi­nat öden­me­sin­de ya­şa­nan zor­luk­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­rak il­gi­li­le­rin hak­la­rı­na da­ha ça­buk ve tam ola­rak ka­vuş­ma­la­rı­nı sağ­la­mak, or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek so­run­la­rın as­ga­ri­ye in­di­ril­me­si ve çö­züm­le­rin hız­lan­dı­rıl­ma­sı, il­gi­li­le­rin hak­la­rı­nın te­mi­nat al­tı­na alın­ma­sı zo­run­lu­luk­la­rı bu­lun­mak­ta­dır.

Di­ğer ta­raf­tan, dok­tor­la­rın da, böy­le bir si­gor­ta şem­si­ye­si al­tın­da ken­di­le­ri­ni da­ha gü­ven­de his­se­de­cek­le­ri ve hiz­met mo­ti­vas­yon­la­rı­nın ar­ta­ca­ğı açık­tır. Bu mo­ti­vas­yon­la bir­lik­te si­gor­ta sis­te­mi­nin bü­tün ku­ral­la­rıy­la yü­rü­me­ye baş­la­ma­sı, oto­kon­tro­lü de be­ra­be­rin­de ge­ti­re­cek ve böy­le­ce, bir yan­dan va­tan­daş­la­rı­mı­zın ve dok­tor­la­rı­mı­zın gü­ven­ce se­vi­ye­le­ri yük­se­lir­ken, bir yan­dan da sağ­lık hiz­met­le­rin­de ka­li­te­nin yük­sel­me­si sağ­la­na­cak­tır. Ön­gö­rü­len si­gor­ta sis­te­mi­nin ül­ke­miz açı­sın­dan ye­ni bir sis­tem ol­ma­sı açı­sın­dan prim tes­pit sis­te­mi­nin na­sıl ça­lı­şa­ca­ğı­nın tam ola­rak tah­min edil­me­me­si ya­nın­da, ka­mu­da ça­lı­şan ta­bip­le­rin en uy­gun şart­lar­da si­gor­ta yap­tı­ra­bil­me­si­nin te­mi­ni için, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın, si­gor­ta şir­ket­le­ri ara­sın­da bir iha­le aça­rak prim ve te­mi­nat kap­sa­mı ba­kı­mın­dan en uy­gun ta­ah­hüt­te bu­lu­nan bir ve­ya bir­den faz­la si­gor­ta şir­ke­ti­ni bir yıl­lık sü­rey­le yet­ki­li kıl­ma­sı, hem sis­te­min iş­le­yi­şi­nin ye­ri­ne otur­ma­sı­nı hem de ka­mu per­so­ne­li­nin ma­li hak­la­rı­nın ko­run­ma­sı­nı be­ra­be­rin­de ge­ti­re­cek­tir.

"Si­gor­ta prim­le­ri ve ta­ri­fe­le­ri" baş­lı­ğı al­tın­da su­nu­lan ek 11'in­ci mad­de, zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı­nı ya­pa­cak ku­rum­la­rın na­sıl be­lir­le­ne­ce­ği hu­su­su­nu hük­me bağ­la­mak­ta­dır. Dok­tor­la­ra zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı ge­ti­ril­me­sin­de­ki amaç, sağ­lık hiz­me­ti su­nu­mun­da za­rar gö­ren­le­rin za­rar­la­rı­nı hız­lı bir bi­çim­de, yıl­lar­ca sü­ren da­va­la­ra ge­rek kal­mak­sı­zın en kı­sa sü­re­de, dok­tor ile has­ta­yı kar­şı kar­şı­ya ge­tir­mek­si­zin ulu­sal öl­çek­te bir or­ga­ni­zas­yon­la kar­şı­la­mak­tır. Zo­run­lu ma­li so­rum­lu­luk si­gor­ta­sı­nın iş­le­yi­şi­nin dü­zen­li ol­ma­sı için, bu işi yük­le­ne­cek si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin prim ve te­mi­nat kap­sa­mı da bü­yük önem arz et­mek­te­dir. Bu ne­den­le, si­gor­ta­yı yük­le­ne­cek şir­ket­le­rin ta­ah­hüt­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­bi­le­cek dü­zey­de güç­lü ol­ma zo­run­lu­lu­ğu var­dır. Ek 11'in­ci mad­de, ka­mu­da gö­rev­li dok­tor­la­rın en uy­gun şart­lar­da si­gor­ta­lan­ma­sı­nı he­def­le­mek­te­dir. Si­gor­ta ya­pa­cak şir­ket­le­rin Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­mı­zın bağ­lı ol­du­ğu ba­kan­lık ta­ra­fın­dan ruh­sat ve­ril­miş şir­ket­ler ara­sın­dan se­çi­le­ce­ği, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ka­mu iha­le mev­zu­atı­na gö­re ya­pa­ca­ğı iha­ley­le be­lir­le­ne­cek bir ve­ya bir­den faz­la si­gor­ta şir­ke­ti ta­ra­fın­dan ya­pı­la­ca­ğı hük­me bağ­lan­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Te­mür, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ALİ TE­MÜR (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım.

Bu hü­küm ge­ti­ri­le­rek, si­gor­ta­la­ma­da da­ğı­nık­lı­ğın önü­ne ge­çil­me­si, en iyi prim ve te­mi­nat kap­sa­mı­na sa­hip şir­ket­le­rin be­lir­len­me­si, prim öde­me­de ve za­rar­la­rın kar­şı­lan­ma­sın­da so­run ya­şan­ma­ma­sı he­def­len­mek­te­dir. Zi­ra, te­mi­nat yö­nün­den za­yıf bir si­gor­ta şir­ke­ti­ne yap­tı­rı­la­cak si­gor­ta, dok­tor ha­ta­sı ne­de­niy­le yük­sek mik­tar­da bir taz­mi­na­ta hük­mo­lun­ma­sı du­ru­mun­da, si­gor­ta şir­ke­ti­nin öde­me­de güç­lük çek­me­si, za­ra­rı gö­ren ta­ra­fın hak­kı­nı kı­sa sü­re­de ve tam ola­rak al­ma­sı­nı en­gel­le­ye­cek­tir. Ek 11'in­ci mad­de, bu en­ge­li or­ta­dan kal­dı­ra­rak, si­gor­ta­nın dü­zen­li bir şe­kil­de iş­le­yi­şi­ni sağ­la­ya­cak­tır.

Ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Te­mür.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Or­han Sey­fi Ter­zi­ba­şı­oğ­lu.

Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1247 sa­yı­lı ka­nu­nun 11'in­ci ek mad­de­sin­de, şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sağ­lı­ğın ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu, her işin ba­şı sağ­lık ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Ka­nun mad­de­le­ri­nin son de­re­ce olum­lu ol­du­ğu­nun da, ben, ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın, mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın far­kın­da ol­du­ğu­nun far­kın­da­yım, ama, ta­bii ki, mu­ha­le­fet­te­ki ar­ka­daş­la­rım, ge­rek­li olan eleş­ti­ri­le­ri­ni ya­pa­cak­lar, bu da ge­rek­li za­ten.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­kim­le­re ve in­sa­na hiz­met et­ti­ği­mi­zi çok iyi bi­li­yo­ruz, çün­kü, bi­raz ön­ce bir ar­ka­da­şı­mız "Siz ki­me hiz­met edi­yor­su­nuz?" de­di. Bir de, bi­raz ön­ce, ge­ne bir ko­nuş­ma­cı ar­ka­da­şım, ec­za­cı­la­rın, pa­ra­la­rı­nı ay­lar­dır ala­ma­dık­la­rı­nı, yüz­ler­ce te­le­fon al­dık­la­rı­nı söy­le­di. Zan­ne­de­rim bu­ra­da bir yan­lış­lık var, yan­lış an­la­ma var, çün­kü, ben bi­raz ön­ce, Muğ­la Ec­za­cı Oda­sı Baş­ka­nı­nı ara­dım; or­ta­la­ma kırk beş gün­de üc­ret­le­ri­ni alı­yor­lar, fa­tu­ra be­del­le­ri­ni. Bun­da da ak­sa­ma, çok bü­yük ak­sa­ma ol­mu­yor.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) - İs­tan­bul'da var, İs­tan­bul'da.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, tak­dir eder­si­niz ki, ba­zen, Tür­ki­ye'de ak­sa­ma­lar olu­yor, on­la­rı da gi­de­ri­yo­ruz. Ya­ni bu, (A) par­ti­si­nin, (B) par­ti­si­nin ik­ti­dar ol­ma­sı me­se­le­si de­ğil. Siz de ik­ti­dar­da ol­sa­nız, si­zin de bu tip ak­sa­ma­la­ra ma­ruz ka­la­bi­le­ce­ği­ni­zi biz bi­li­yo­ruz.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Ala­ca­ğı­nı tah­sil ede­me­yip if­las eden­le­re ne di­yor­su­nuz?

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, ba­kın, bu mad­de­nin as­lı şu: Han­gi si­gor­ta şir­ket­le­ri bu kap­sam al­tı­na alı­na­bi­lir? As­lın­da, ka­nun mad­de­si bu.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, evin si­gor­ta­sı var, dükkânın si­gor­ta­sı var, ara­ba­nın zo­run­lu si­gor­ta­sı var, kas­ko­su var, ama bu­gü­ne ka­dar, dok­to­run si­gor­ta­sı yok.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - İs­te­yen yap­tı­rı­yor, mâni du­rum yok.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Ha­ni biz he­kim­ler ola­rak de­mi­yor muy­duk: Has­ta hak­la­rı var, dok­tor hak­la­rı yok mu? İş­te bu­nu ge­ti­ri­yo­ruz. Siz de bu­nun far­kın­da­sı­nız, iyi bir şey yap­tı­ğı­mı­zın far­kın­da­sı­nız. Çok iyi bir iş ve bir şe­ye, bir yer­den baş­la­mak la­zım, bu­ra­dan baş­lı­yo­ruz.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Dok­tor­lar ni­ye so­kak­ta?

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Son­ra, yıl­da or­ta­la­ma dok­to­ra ge­ti­ri­le­cek olan yü­küm­lü­lük çok faz­la bir şey de­ğil; ya­ni 100 mil­yon li­ra ge­tir­se ay­da 10 mil­yon li­ra eder, 200 mil­yon li­ra ge­tir­se ay­da 20 mil­yon li­ra eder, de­ğer­li kar­deş­le­rim, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ya­ni, bu­nu bu­ra­da di­le ge­ti­rip, ucun­dan çe­kip mu­ha­le­fet et­mek, ben­ce çok doğ­ru de­ğil.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Dok­tor­lar ni­ye ey­lem­de?

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Siz de, ne­ti­ce ola­rak bu­nun ya­nın­da­sı­nız. Ben bu­na ina­nı­yo­rum.

Ta­sa­rı­nın ka­nun­laş­ma­sı­nı di­li­yo­rum, mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın da des­te­ğiy­le, ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la tek­rar se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu.

Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Arıt­man, bu­yu­run.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Ba­ka­nım, ai­le he­kim­li­ği sü­re­ci­ne ay­rı­lan pa­ra­nın kay­na­ğı ne­dir? Yüz­de kaç fa­iz­le, ne­re­den pa­ra alın­mış­tır? Pa­ra­yı ve­ren­ler ne amaç­la ver­miş­ler­dir? Ai­le he­kim­li­ği, han­gi beş yıl­dız­lı otel­ler­de ya­pıl­mış­tır? Bu otel­le­re ne ka­dar pa­ra öden­miş­tir? Ai­le he­kim­li­ği eği­ti­mi için Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ve­ya di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­nın te­sis­le­ri ne­den kul­la­nıl­ma­mış­tır? Eği­ti­ci­le­rin hem pa­ra al­dı­ğı hem de eği­tim ba­şı­na pu­an ala­rak -ki, bu 10 bin pu­ana ka­dar çı­kı­yor- di­ğer eş du­rum­da ve­ya baş­ka alan­lar­da eği­tim al­mış he­kim ar­ka­daş­la­rın önü­ne ge­çi­ril­me­si­ni han­gi hu­kuk ve vic­da­na uy­gun bu­lu­yor­su­nuz?

Sa­yın Ba­ka­nım, dün­kü ko­nuş­ma­nız­da dö­ner ser­ma­ye­nin or­ta­la­ma ola­rak he­kim ba­şı­na 5 bin YTL ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti­niz. Bi­rin­ci ba­sa­mak­ta­ki mes­lek­taş­la­rı­mız en faz­la, or­ta­la­ma ola­rak 100 ila bin YTL alı­yor. Has­ta­ne­ler­de­ki uz­man he­kim­le­ri­miz de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run efen­dim.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Trak­ya'da, se­çim yö­rem­de­ki bir tıp fa­kül­te­si­nin du­ru­mu­nu be­lir­te­rek so­ru­mu so­ra­ca­ğım.

Trak­ya Üni­ver­si­te­si Tıp Fa­kül­te­si, son po­zis­yo­nu şu du­rum­da­dır: Ye­şil kart­ta 6 mil­yon YTL ala­ca­ğı var. SSK'dan 12 mil­yon YTL ala­ca­ğı var. Emek­li San­dı­ğın­dan 5 mil­yon YTL ala­ca­ğı var. Di­ğer resmî ku­rum­lar­dan 9 mil­yon YTL ala­ca­ğı var. Top­lam 32 mil­yon YTL ala­cak, ya­ni, 32 tril­yon ala­cak.

Şim­di, so­ru­yo­rum: Dö­ner ser­ma­ye ye­te­rin­ce ça­lış­mı­yor. Fa­tu­ra­lar­da, fa­tu­ra­la­rın yüz­de 70'le­ri za­ma­nın­da öden­mi­yor. Ya­tı­rım büt­çe­le­ri bü­tün üni­ver­si­te has­ta­ne­le­rin­de sı­fır­lan­mış du­rum­da.

So­ru­mu so­ru­yo­rum: Bu tıp fa­kül­te­si…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Tan­doğ­du, bu­yu­run.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Ba­ka­nım, bi­raz ev­vel­ki içe­rik­li açık­la­ma­nız üze­ri­ne bu so­ru­yu so­ru­yo­rum, yok­sa, so­rum da yok­tu ve siz­den de so­ru öner­ge­sin­de bu­nun ce­va­bı­nı is­te­miş­tim. Tat­min edi­ci ce­vap ala­ma­dım.

Şu an­da, da­ha Tür­ki­ye'de, şu or­tam­da, za­tür­re­den yıl­da 60 bin ta­ne in­san ölü­yor. Bu­nun­la il­gi­li ne gi­bi ted­bir alı­yor­su­nuz ve al­dı­nız mı da?

Şim­di, bu ya­sa­yı ge­çi­re­ce­ği­ni­zi söy­lü­yor­su­nuz ve ge­çir­di­ği­niz tak­dir­de, bu rad­yo­lo­ji tek­nis­yen­le­ri­nin eği­tim sü­re­le­ri­ni li­sans dü­ze­yi­ne çı­kar­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Ya­ni, iki yıl­lık eği­tim­le­ri­ni dört yı­la çı­kar­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bu­nun­la il­gi­li bir ka­nun tek­li­fi ha­zır­la­dı­nız mı? Ya­ni, bu işin alt­ya­pı­sı­nı ha­zır­la­dı­nız mı? Beş sa­at­lik ça­lış­ma sü­re­si­ni ye­di bu­çuk sa­ate çı­ka­ra­cak­sı­nız; bu in­san­la­rın ala­ca­ğı ma­aş­la­rın­da bir ha­zır­lık yap­tı­nız mı?

Ay­rı­ye­ten, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı bün­ye­sin­de rad­yas­yon gü­ven­li­ği bi­ri­mi ku­ru­la­cak mı­dır, ku­rul­ma­ya­cak mı­dır? Bu çok önem­li bir ko­nu­dur. Bu­nun da alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı­nı yap­tı­nız mı?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Neş­şar, bu­yu­run.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, yi­ne, yıl­lar­la il­gi­li, ba­na gö­re ba­zı ya­nıl­gı­lar içe­ri­sin­de. Hep 30'lar­dan, geç­miş­ten, geç­miş­te bi­zim ne ka­dar kö­tü ol­du­ğu­muz­dan fa­lan bah­se­di­yor. Geç­miş ya­sa­la­ra atıf yap­ma­mı­za kı­zı­yor, ama, ken­di­si, 1930'lar­da­ki ya­sa­lar­la, 1960'lar­da Nus­ret Fi­şek'in çı­kar­dı­ğı ya­sa­da­ki "ai­le he­kim­li­ği" ta­nı­mı­nın ar­ka­sı­na sak­lan­ma­ya ça­lı­şı­yor.

Şim­di, be­nim Ba­ka­na sor­mak is­te­di­ğim so­ru şu: Yi­ne, bu ta­rih­ler­le il­gi­li. 1930'lar­da çı­kan ya­sa di­ye kas­tet­ti­ği, bu­gün ko­nuş­tu­ğu­muz Ta­ba­bet ve Şu­aba­tı San'at­la­rı­nın Tar­zı İc­ra­sı­na Da­ir Ka­nun. Şim­di, Sa­yın Ba­kan, aca­ba bu Ka­nun'un 5'in­ci ve 7'nci mad­de­le­riy­le 1982 Ana­ya­sa­sı'nı del­me­ye mi ça­lı­şı­yor? Ya­ni, 1980…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Son ola­rak Sa­yın De­ğer­li, bu­yu­run efen­dim.

Sü­re­miz do­lu­yor, be­şin­ci da­ki­ka­mız…

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­kan, bi­raz ön­ce sor­du­ğum so­ru­ma ce­vap ala­ma­dım, ye­ni­li­yo­rum. Sağ­lık­ta Dö­nü­şüm Pro­je­si'nden ön­ce­ki sağ­lık ku­rum­la­rı­nın açı­ğı ne ka­dar­dı? Bu­gün açık ne ka­dar­dır?

İki: Dö­ner ser­ma­ye­den yük­sek pay alan bö­lüm­ler­de­ki dok­tor­lar ya ta­yin edi­li­yor ve­ya gö­rev­le­rin­den alı­nı­yor ve yer­le­ri­ne de ken­di yan­daş­la­rı­nı­zın atan­dı­ğı söy­le­ni­yor. Bu doğ­ru mu­dur?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­ğer­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

"Ai­le he­kim­li­ği top­lan­tı­la­rı için ay­rı­lan kay­nak­lar ne ka­dar­dır?" Bun­la­rı, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li­miz tak­dir eder­ler ki, şu an­da ra­kam ola­rak ve­re­mem. Bun­la­rı si­ze ya­zı­lı ola­rak ve­re­yim.

Yal­nız, şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Bun­lar, çok yük­sek ra­kam­lar de­ğil Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim. So­nuç­ta, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun ön­gör­dü­ğü şe­kil­de, ge­rek­li ki­şi­le­rin eği­tim­le­ri­nin ya­pıl­ma­sı için bu top­lan­tı­lar ya­pı­lı­yor ve bu hu­sus­ta da biz, eli­miz­den gel­di­ği ka­dar eko­no­mik dav­ra­nı­yo­ruz. Hiç en­di­şe­niz ol­ma­sın, si­ze ya­zı­lı ola­rak ge­rek­li ra­kam­la­rı, is­te­di­ği­niz ra­kam­la­rı da ve­re­ce­ğim.

Şim­di, be­nim ifa­de­le­rim dik­kat­le, zan­ne­di­yo­rum, ta­kip edil­mi­yor. Ben, ör­nek­ler ve­ri­yo­rum. Me­se­la, uz­man he­kim­le­ri­mi­zin ka­zanç­la­rıy­la, tam gün ça­lı­şan uz­man he­kim­le­ri­mi­zin ka­zanç­la­rıy­la il­gi­li ör­nek­ler ver­dim.

2006 or­ta­la­ma­sı­nı tek­rar­lı­yo­rum. Bu, bü­tün uz­man he­kim­le­ri­miz için, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğın­da ça­lı­şan bü­tün uz­man he­kim­le­ri­miz için or­ta­la­ma ra­kam­dır: 3.800 li­ra ek öde­me, 1.500 li­ra­ya ya­kın da di­ğer ge­lir­le­riy­le top­la­dı­ğı­nız­da, aşa­ğı yu­ka­rı 5 bin li­ra­yı bu­lu­yor.

Ta­bii, bu, he­kim­den he­ki­me de­ği­şe­bi­lir. Da­ha faz­la alan da var, da­ha faz­la ve­ren de var.

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - 500 alan da var.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, ben ko­nu­şur­ken siz iti­raz edi­yor­su­nuz ama, lüt­fen, bu­yu­run, bir gün ge­lin, de­tay­la­rı ben si­ze ta­ma­men an­la­ta­yım. Ya­ni, bun­la­rın al­dı­ğı pa­ra­la­rı da ko­nu­şa­bi­li­riz. Or­ta­la­ma ra­kam­la­rı ko­nu­şu­yo­rum. 2 bin li­ra alan var ek öde­me ola­rak, 2.500 alan var, 4 bin alan var, 5 bin alan var.

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - 500 alan da var.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Eğer ye­te­rin­ce hiz­met ede­me­miş­se 500 de alır, çok hak­lı­sı­nız. Ma­aşı­nı alır, öte­den de 500 li­ra alır.

Ta­bii ki or­ta­la­ma­la­rı ko­nu­şa­rak an­cak şu­ra­da tar­tı­şa­bi­li­riz. Bir uz­man he­ki­min eli­ne, maa­şıy­la be­ra­ber or­ta­la­ma 5 bin li­ra geç­mek­te­dir.

Da­ha ön­ce de baş­ka ra­kam­lar ifa­de et­tim. Söz­leş­me­li ça­lı­şan uz­man he­kim­le­ri­miz var, sa­yı­la­rı az bun­la­rın. Bir ka­nun yap­tık si­zin­le bir­lik­te, bi­li­yor­su­nuz, mu­ha­le­fe­ti­miz­le ik­ti­da­rı­mız­la. İh­ti­yaç olan böl­ge­ler­de ça­lı­şan söz­leş­me­li uz­man he­kim­le­ri­mi­zin ay­lık ka­zanç­la­rı da, 2006 yı­lın­da 7.500 li­ra­yı geç­miş­tir. Da­ha ön­ce de söy­le­dim, ana­la­rı­nın ak sü­tü gi­bi de ken­di­le­ri­ne he­lal ol­sun.

Siz di­yor­su­nuz ki "Bun­la­rı alıp baş­ka ye­re gön­de­ri­yor­su­nuz." Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, biz, de­ğil ki, böy­le yük­sek ek öde­me alan bir he­ki­mi, hiç­bir he­ki­mi bir yer­den alıp baş­ka bir ye­re gön­der­mi­yo­ruz. Bu hu­sus­ta çok ka­tı ku­ral­lar ge­tir­dik, yö­net­me­lik­te çok ka­tı ku­ral­lar ge­tir­dik. Bir he­ki­min bir yer­den baş­ka bir ye­re ta­yi­niy­le il­gi­li ola­rak, be­nim hiç­bir ta­sar­ru­fum yok. Sağ­lık Ba­ka­nı ola­rak be­nim ve Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ola­rak bi­zim, bu yö­net­me­li­ğin amir hü­küm­le­ri dı­şın­da hiç­bir ta­sar­ru­fu­muz yok. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız bu yö­net­me­li­ğin amir hü­küm­le­ri­ne gö­re, bir yer­den bir baş­ka ye­re gi­der­ler.

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - Bö­lüm için­de ye­ri­ni de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz, hiç­bir şey yap­ma­sa­nız.

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Sa­yın Tü­tün­cü Trak­ya Tıp Fa­kül­te­si­nin ala­cak­la­rın­dan bah­set­ti. Bu­nu in­ce­le­mek la­zım ta­bii. An­cak, tek­rar­lı­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim, ba­kı­nız, 2006 yı­lın­da 800'e ya­kın has­ta­ne­nin, bin­ler­ce sağ­lık oca­ğı­nın hiz­met­le­ri kar­şı­lı­ğın­da al­dı­ğı mik­tar 7 mil­yar 659 mil­yon YTL'dir. Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­mi­zin al­dı­ğı mik­tar­sa, 2 mil­yar 375 mil­yon YTL'dir. Bu ra­kam­la­rı bir kı­yas­lar­sa­nız, as­lın­da ki­me ne ve­ri­li­yor ki­me ne ve­ril­mi­yor, bu­nu çok net ola­rak gör­müş olur­su­nuz.

Rad­yas­yon gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li, Sa­yın Tan­doğ­du bir so­ru sor­du­lar. Sa­yın Tan­doğ­du, rad­yas­yon gü­ven­li­ği, Tür­ki­ye Atom Ener­ji­si Ku­ru­mu­nun yet­ki­si ve so­rum­lu­lu­ğu al­tın­da olan bir hu­sus­tur. Böy­le ol­ma­sı da çok doğ­ru­dur. Ge­rek Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ge­rek­se di­ğer ku­ru­luş­lar, bu açı­dan ken­di ken­di­le­ri­ni de­net­le­me­mek­te­dir­ler. Bu de­net­le­me­yi, bu hu­sus­ta­ki ruh­sat­lan­dır­ma­la­rı ve de­net­le­me­le­ri Tür­ki­ye Atom Ener­ji­si Ku­ru­mu yap­mak­ta­dır, bun­dan son­ra da yap­ma­ya de­vam ede­cek­tir.

Yıl­da, za­tür­re­eden ölen… Bir sa­yı­dan bah­set­ti­niz. Sa­yı ger­çek­ten bu mu­dur, bil­mi­yo­rum, ama şu­nu an­la­tı­yo­rum ben: Ko­ru­yu­cu sağ­lık hiz­met­le­ri­ne ver­di­ği­miz önem­le, aşı­la­ma­la­rı­mız­la, di­ğer ta­kip­le­ri­miz­le, Tür­ki­ye'de bu hu­sus­ta son dört yıl­da çok cid­di me­sa­fe al­dık. Bun­dan son­ra da bu cid­di me­sa­fe­le­ri Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ala­ca­ğı­na ben ina­nı­yo­rum.

Rad­yas­yon tek­nis­yen­le­ri­nin eği­ti­miy­le il­gi­li ola­rak "İki yıl­lık eği­tim dört yı­la çı­ka­rı­la­cak mı?" de­di­niz. Ya­ni, zo­run­lu ola­rak dört yı­la çı­ka­rıl­sın di­yor­su­nuz zan­ne­di­yo­rum. Bu­nu da mü­ta­laa et­mek la­zım, tek­li­fi­ni­zi de­ğer­len­di­ri­riz.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Mad­de üze­rin­de iki adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­tup ay­kı­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın Ek 11. mad­de­si­nin ikin­ci pa­rag­ra­fın­da yer alan "ka­mu iha­le mev­zu­atı­na gö­re iha­le­ye çı­ka­bi­lir" ifa­de­si ye­ri­ne "iha­le­ye çı­kar" ifa­de­si­nin kul­la­nıl­ma­sı­nı arz ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

 

Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

İz­zet Çe­tin

 

İs­ma­il De­ğer­li

 

 

Ma­lat­ya

 

Ko­ca­eli

 

An­ka­ra

 

 

Şev­ket Arz

 

Sa­mi Tan­doğ­du

 

 

 

Trab­zon

 

Or­du

 

BAŞ­KAN - Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 Sı­ra Sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 1. mad­de­si­ne bağ­lı "Si­gor­ta yap­ma yet­ki­si" baş­lık­lı ek 11. mad­de­si­nin Ta­sa­rı met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Ha­luk Koç

 

İs­ma­il De­ğer­li

 

Ali Ars­lan

 

Sam­sun

 

An­ka­ra

 

Muğ­la

 

Sa­mi Tan­doğ­du

 

Nu­ret­tin Sö­zen

 

Meh­met Neş­şar

 

Or­du

 

Si­vas

 

De­niz­li

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Neş­şar.

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

MEH­MET UĞUR NEŞ­ŞAR (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, bu mad­de­de be­nim ak­lı­ma yat­ma­yan bir şey var. Onun için bu öner­ge hak­kın­da ko­nuş­mak için söz al­dım. Şim­di, di­yor ki Sa­yın Ba­kan, ka­nu­nu ha­zır­lar­ken: Bu iha­le, ya­ni, kim­le­rin, han­gi si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin yet­ki­li ol­du­ğu­na iha­ley­le ben ka­rar ve­re­ce­ğim ve in­san­lar, dok­tor­lar gi­dip, bu şir­ket­ler­den baş­ka­sı­na yap­tır­ma­mak ko­şu­luy­la si­gor­ta­la­rı­nı yap­tı­ra­cak­lar. Şim­di, Sa­yın Ba­kan, şu­nu an­lı­yo­rum: Ya­ni, bir­ta­kım si­gor­ta şir­ket­le­ri için bir fon ya­ra­tı­yor­su­nuz ve bu­nu bel­ki şim­di­den de be­lir­le­miş­si­niz­dir, han­gi si­gor­ta şir­ket­le­ri ol­du­ğu­nu. Bun­la­ra bel­ki yıl­da ha­zır­la­dı­ğı­nız fo­nu da bel­ki şim­di­den he­sap­la­mış­sı­nız­dır. Tıp­kı, ec­za­cı­la­ra öde­me­di­ği­niz pa­ra­lar ne­de­niy­le, borç­la­nan ec­za­cı­la­rın, ec­za­ne­le­ri­nin borç­la­rı­nı öde­ye­bil­mek için al­dık­la­rı kre­di­le­re öde­dik­le­ri fai­zin oluş­tur­du­ğu yüz tril­yon­lar­ca li­ra­yı bu­lan kay­nak­tan kim­ler -bi­ri­le­ri- ya­rar­la­nı­yor… Bun­lar aca­ba kim­ler, onu hiç dü­şün­dü­nüz mü?

Şim­di, bu­nu an­la­dım da, ya­ni, bu, AKP İk­ti­da­rı­nın bir kla­si­ği, mut­la­ka bi­ri­le­ri­ne bir fon ya­ra­tı­lı­yor, pa­ra ka­zan­dı­rı­lı­yor da… Şim­di, bu­ra­ya ge­li­yor­su­nuz, bü­tün AKP söz­cü­le­ri, hep­si son de­re­ce post­mo­dern, ile­ri­ci, biz çok ge­ri­ci­yiz, ulu­sal­cı kal­mı­şız, 30'lar­da kal­mı­şız, siz öz­gür­lük­ler­den fa­lan ya­na­sı­nız da, ne­den bu in­san­la­ra bı­rak­mı­yor­su­nuz, git­sin­ler, is­te­dik­le­ri si­gor­ta şir­ke­ti­ne ken­di­le­ri­ni si­gor­ta­lat­sın­lar? Ne­re­de kal­dı in­san hak­la­rı, bi­rey­sel öz­gür­lük­ler? Haa, di­ye­cek­si­niz ki: "Biz, bu­nu, bu şe­kil­de ya­pın­ca, top­lu, da­ha ucu­za mal ede­ce­ğiz." Bu­ra­da her­ke­sin bu tür iş­le­ri mut­la­ka ol­muş­tur. Ko­ope­ra­tif­ler­de, or­tak iş ya­pı­lan yer­ler­de bu tür ola­nak­lar in­san­la­rın önü­ne se­çe­nek di­ye ko­nur. De­nir ki: "Biz fa­lan­ca şir­ket­ler­le ko­nuş­tuk, top­lu­ca, mut­fa­ğı­nı­zı Ali Bey'e 5 li­ra­ya yap­tı­ra­bi­lir­si­niz, ama is­ter­se­niz de gi­der is­te­di­ği­niz ye­re yap­tı­rır­sı­nız." Siz ni­ye bu­nu de­mi­yor­su­nuz da, "ta­mam, ben si­ze da­ha ucuz fi­yat­la, top­lu iha­ley­le si­gor­ta yap­tı­ra­bi­le­ce­ği­niz şir­ket­ler bu­la­ca­ğım, ama is­ter­se­niz gi­dip baş­ka bir si­gor­ta şir­ke­ti­ne de yap­tı­ra­bi­lir­si­niz" ni­ye de­mi­yor­su­nuz? La­fa ge­lin­ce post­mo­dern­si­niz, la­fa ge­lin­ce bi­rey­sel öz­gür­lük­ler­den ya­na­sı­nız, li­be­ra­lizm­le bi­rey­sel öz­gür­lük­le­rin ne ka­dar gü­zel bağ­daş­tı­ğı­nı an­la­tı­yor­su­nuz da, bu ka­nu­nu ha­zır­lar­ken 30'lar­dan kal­ma bir ko­mü­nist gi­bi ha­zır­lı­yor­su­nuz. Sa­yın Ba­kan, siz ko­mü­nist de­ğil­si­niz, de­ğil mi? Siz, da­ha çağ­daş, da­ha mo­dern dü­şün­me­niz la­zım. Ama, in­san­la­rı bu­ra­da kı­sıt­la­yıp bağ­lı­yor­su­nuz.

Ben, bu­na iti­raz edi­yo­rum. Bu­nu dik­ka­te al­ma­nı­zı di­li­yo­rum. Bel­ki bu si­gor­ta yap­tı­ra­cak he­kim­le­rin da­ha öz­gür­ce dav­ran­ma­la­rı­nın önü­nü aça­bi­lir­si­niz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Neş­şar.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1247 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın Ek 11. mad­de­si­nin ikin­ci pa­rag­ra­fın­da yer alan "ka­mu iha­le mev­zu­atı­na gö­re iha­le­ye çı­ka­bi­lir" ifa­de­si ye­ri­ne "iha­le­ye çı­kar" ifa­de­si­nin kul­la­nıl­ma­sı­nı arz ede­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

                                                                          Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu (Ma­lat­ya) ve ar­ka­daş­la­rı

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

SAĞ­LIK BA­KA­NI RE­CEP AK­DAĞ (Er­zu­rum) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Bi­raz ön­ce Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, ec­za­cı­la­rın pa­ra­la­rı­nın kırk beş gün­de öden­di­ği­ni söy­le­di. Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, bi­raz ön­ce, siz­den son­ra me­rak et­tim, sor­dum Ma­lat­ya'da­ki ec­za­cı­la­rı­ma.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ben Muğ­la'yı ara­dım yal­nız.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ben Ma­lat­ya'yı ara­dım.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ben sek­sen bir ili ara­ya­mam ya!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - İş­te onu di­yo­rum, onu söy­lü­yo­rum efen­dim. Ta­bii, "kırk beş gün" de­di­niz. Keş­ke kırk beş gün… Al­tın­cı ay, 2006 yı­lı­nın al­tın­cı ayı. De­mek ki, si­zin de ik­ti­da­rı­nız­da ba­zı il­le­re üvey, ba­zı il­le­re öz ola­rak mı aca­ba ba­kı­yor­su­nuz? 2006 yı­lı­nın Ha­zi­ran ayı di­yo­rum.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Muğ­la'da 4 CHP mil­let­ve­ki­li var ya.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, 2006 yı­lı­nın Ha­zi­ran ayın­dan be­ri bu in­san­lar ala­mı­yor­sa, bu­ra­da çı­kıp da, ba­ğış­lar­sa­nız, "ec­za­cı­lar pa­ra­sı­nı kırk beş gün­de alı­yor" lüt­fen de­me­yin.

Söy­lü­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım: Dev­let has­ta­ne­le­ri­nin, do­ku­zun­cu ay­dan be­ri öde­ye­mi­yor­lar. Yi­ne, gö­rün­tü­le­me mer­kez­le­ri­nin pa­ra­sı al­tın­cı ay­dan be­ri öden­mi­yor. Sa­de­ce si­zin bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum. Siz söy­le­di­niz de. De­mek ki Muğ­la öz il, Ma­lat­ya üvey il.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - 4 mil­let­ve­ki­li­niz var ya, onun için…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Ha­yır efen­dim. Onu söy­le­mek is­te­dim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin yüz­de 50'si­nin herhâlde ya­ban­cı­la­ra geç­ti­ği­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Bu­nu bil­me­yen var­sa ben ilan edi­yo­rum. He­men he­men si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin yüz­de 50'si ya­ban­cı si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin eli­ne geç­ti. Şim­di, Tür­ki­ye'de bir he­ki­min yol aç­tı­ğı za­ra­rın ne ka­dar sü­re­de ya­sal ola­rak… Tür­ki­ye'de, mah­ke­me­ler­de, iş­te, bi­lir­ki­şi­si, Yar­gı­ta­yı, herhâlde en az iki ve­ya üç yıl ge­çi­yor. Sa­de­ce vic­da­nı­nı­za su­nu­yo­rum. "Yak­la­şık 20 mil­yar" de­ni­li­yor, yıl­da, ya­ni bu ül­ke­den çı­ka­cak pa­ra. 20 mil­yar, üç yıl bir ke­re, eğer bu si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne ve­ri­len pa­ra mı ol­ma­lıy­dı, fon mu ol­ma­lıy­dı? Bu­gü­ne ka­dar aca­ba dok­tor­la­ra açı­lan, ne ka­dar taz­mi­nat, ne ka­dar­dı bu­nun mik­ta­rı? Çok ha­zır­lık­sız… Eğer bu ra­kam üç yıl­da bir fon ol­say­dı, üç yıl­da da­ha… Bir dok­to­run ha­ta­sın­dan do­la­yı açı­la­cak da­va­nın mi­ni­mum ne­ti­ce­len­me­si üç yıl ar­ka­daş­lar. Üç yıl­da yak­la­şık 60 mil­yar bir fon olu­şa­cak­tı. Ya­zık edi­yo­ruz… Ya­zık edi­yor… Her yıl, yüz­de 50'si ya­ban­cı­ya ait olan si­gor­ta şir­ket­le­ri­nin ce­bi­ne ko­yu­yo­ruz bu­nu. Ben, bu­nu söy­lü­yo­rum. Bu ül­ke­nin ulu­sal eko­no­mi­sin­den çı­kan bir kay­nak.

Bu ka­dar pa­ra, bu ka­dar taz­mi­nat, bu­gü­ne ka­dar öden­di mi? Bu­nu so­ru­yo­rum. Her yıl yak­la­şık 20 mil­yar­dan bah­se­di­yo­rum. Tür­ki­ye'de­ki has­ta psi­ko­lo­ji­si­nin he­ki­mi­ne kar­şı ne ka­dar da­va aç­tı­ğı­nın ra­kam­la­rı­nı bir ge­tir­sin­ler. Kaç he­ki­me da­va açıl­mış aca­ba? Ama, siz, bu­nu mec­bu­ri kı­lı­yor­su­nuz, her yıl 20 mil­ya­rı si­gor­ta şir­ket­le­ri­ne ödü­yor­su­nuz. Ma­dem ıs­rar edi­yor­su­nuz, lüt­fen bu­nu ge­ri çe­kin. Bu, ül­ke­de ka­la­cak, en azın­dan üç yıl öden­me­ye­cek ar­ka­daş­lar, üç yıl! Tür­ki­ye'de­ki bir mah­ke­me­nin ne­ti­ce­si­nin ne ka­dar sü­re­de so­na er­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Üç yıl, her yıl 20 mil­yar öde­ye­ce­ğiz. Hâlbu­ki üçün­cü yıl­da 60 mil­yar­lık bir fon ola­cak ora­da ar­ka­daş­lar, bir de fo­nun ge­ti­ri­si ola­cak. Ben, he­pi­ni­zin tak­di­ri­ne su­nu­yo­rum bu­nu.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben dün de sor­dum Sa­yın Ba­ka­nı­ma, aca­ba, bu ül­ke­de tıb­bi alet ve sarf mal­ze­me­si için dı­şa­rı­ya ne ka­dar­lık dö­viz ödü­yo­ruz? Ha­ki­ka­ten bu­nu me­rak edi­yo­rum. Be­nim bil­di­ğim, has­ta­ne­ler­de kul­la­nı­lan, özel­lik­le ame­li­yat­lar­da ve te­da­vi­de çok önem­li kıs­mı -tıb­bi alet­le­ri say­mı­yo­rum, bun­la­rın yüz­de 100'ü ya­ban­cı- ama, aca­ba, biz, Tür­ki­ye'de ne ka­dar­lık bir pa­ra­yı ödü­yo­ruz ya­ban­cı­la­rın ce­bi­ne ar­ka­daş­lar? Aca­ba, bu ra­ka­mı, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nım he­sap­la­dı mı? Ya­ban­cı ilaç şir­ket­le­ri­ni bir ta­ra­fa bı­ra­kı­yo­rum, sırf sarf mal­ze­me­sin­den bah­se­di­yo­rum, sırf ekip­man­dan bah­se­di­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­rın yüz­de 80'i ya­ban­cı. Hep ya­ban­cı­la­ra ödü­yo­ruz. Bu ül­ke­de, her za­man bah­set­ti­ğim, özel­lik­le bel­li teş­vik­le­rin ge­ti­ri­lip aca­ba bu ya­ban­cı sarf mal­ze­me­le­ri bu ül­ke­de üret­ti­ri­le­mez mi?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sa­de­ce ulu­sal eko­no­mi­si­ni söy­lü­yo­rum. He­pi­miz bu ül­ke­nin bir ne­fe­ri­yiz, ama, bu ül­ke eko­no­mi­sin­den her çı­kan pa­ra­yı eğer biz he­sap­la­maz­sak, ya­rın ne has­ta­mız ne baş­ka­sı… Onun için, ge­lin, özel­lik­le Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın ulu­sal sa­na­yi­ci ya­rat­ma­da ge­nel teş­vik­ler ko­nu­sun­da çok da­ha ça­lış­ma­sı ge­re­ki­yor. Biz it­hal et­ti­ği­miz tıb­bi mal­ze­me ve sarf mal­ze­me­le­ri­ni, bu ül­ke­nin bi­rer bi­re­yi ola­rak, bu ül­ke­nin sa­na­yi­ci­si­ne, biz, bel­li imkânla­rı ve­rip aca­ba yap­tı­ra­maz mı­yız? Bu­nu dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­me­miş­tir.

Ek mad­de 11'i…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ta­mam, ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ek mad­de 11'i oy­la­rı­nı­za su­nup ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ek mad­de 11'i oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.48

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 18.05

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 58'in­ci Bir­le­şi­mi'nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1247 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 4'ün­cü sı­ra­da yer alan, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Lok­man Ay­va'nın, 2828 Sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ek 7 nci Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Lok­man Ay­va'nın; 2828 Sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ek 7 nci Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Sağ­lık,   Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler  Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/855) (S. Sa­yı­sı: 1251) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 1251 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali Ars­lan.

Sa­yın Ars­lan, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - AK Par­ti Gru­bu adı­na Lok­man Ay­va, Sa­yın Baş­ka­nım.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Sa­yın Lok­man Ay­va'nın, 2828 Sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ek 7 nci Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bil­di­ği­niz gi­bi 2002 yı­lın­da Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü­nün 97 bin ha­ne üze­rin­de yap­tı­ğı bir ça­lış­ma so­nuç­la­rı­na gö­re, Tür­ki­ye'de yüz­de 12,28 ora­nın­da özür­lü­müz var. Özür­lü yurt­taş­la­rı­mı­zın -yi­ne bu araş­tır­ma­ya gö­re- eği­tim­de, sağ­lık­ta, re­ha­bi­li­tas­yon­da, is­tih­dam­da bü­yük so­run­la­rı var. Özür­lü yurt­taş­la­rı­mı­zın üç­te 1'in­den faz­la­sı okur­ya­zar de­ğil. Özür­lü yurt­taş­la­rı­mı­zın ya­rı­sı öz­rüy­le il­gi­li hiç sağ­lık mu­aye­ne­si gör­me­miş. Özür­lü­le­ri­mi­zin yüz­de 80'i iş­siz. Bu ko­nu da geç­ti­ği­miz gün­ler­de çok sık gün­de­me gel­di, ye­ri gel­miş­ken be­lirt­mek is­ti­yo­rum: Bil­di­ği­niz gi­bi İş Ya­sa­mız­da özür­lü is­tih­da­mıy­la il­gi­li yü­küm­lü­lük­ler var. İs­tih­da­mın yüz­de 3'ü ora­nın­da özür­lü ça­lış­tır­mak zo­run­da iş yer­le­ri­miz, ama, ne ha­zin­dir ki, bı­ra­kın özel sek­tö­rü, bı­ra­kın ka­mu­nun di­ğer sek­tör­le­ri­ni, bu Ya­sa'nın ta­ki­bi­ni yap­ma­sı ge­re­ken, uy­gu­la­nıp uy­gu­lan­ma­dı­ğı ko­nu­su­nu ta­kip et­me­si ge­re­ken ka­mu ku­rum­la­rın­da bi­le yüz­de 3 is­tih­dam ora­nı yok.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne bu araş­tır­ma­ya gö­re özür­lü­le­ri­mi­zin yüz­de 61,22'si ken­di­si­ne eko­no­mik des­tek olun­ma­sı­nı is­ti­yor. Ya­şa­mı­mız­dan bi­li­yo­ruz, ken­di ai­le­miz­de ola­bi­lir, çev­re­miz­de ola­bi­lir, bir­çok özür­lü ai­le­ler var, ger­çek­ten özür­lü ço­cuk­la­rı­nın ba­kı­mı ko­nu­sun­da bü­yük mad­di sı­kın­tı için­de­ler. Nor­mal, sağ­lık­lı bir ço­cu­ğa gö­re özür­lü ço­cu­ğun ba­kı­mı ai­le­ye ol­duk­ça faz­la, bı­ra­kın ruh­sal, psi­ko­lo­jik yük­le­ri­ni, eko­no­mik de bü­yük prob­lem­ler ge­ti­ri­yor. O açı­dan, bu yurt­taş­la­rı­mı­zın eko­no­mik ta­lep­le­ri­nin de mut­la­ka kar­şı­lan­ma­sı ge­re­ki­yor.

(x) 1251 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özür­lü­ler ko­nu­su özel­lik­le son on beş-yir­mi yıl­dan be­ri bü­tün dün­ya­da ve Tür­ki­ye'de, özel­lik­le bu ko­nu­da­ki si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin gay­ret­li ça­ba­la­rı so­nu­cu, bü­yük bas­kı­la­rı so­nu­cu, bi­li­yo­rum bu ko­nu­da me­se­la Tür­ki­ye'de bir özür­lü der­ne­ği ge­nel baş­ka­nı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu önün­de ken­di­si­ni ağa­ca zin­ci­re bağ­la­mış­tı "Hak­kı­mı­zı is­ti­yo­ruz, ya­sa­mı­zı is­ti­yo­ruz." di­ye. Ger­çek­ten çok bü­yük ça­ba­lar var ve bu ça­ba­lar so­nu­cu, hep bir­lik­te bu Mec­lis­te, se­vinç­le kar­şı­la­dı­ğı­mız -o dö­nem­de de böy­le ace­le bir dö­ne­me gel­miş­ti- bir Özür­lü­ler Ya­sa­sı çı­kar­dık. "Bir yıl için­de yö­net­me­lik­le­ri çı­ka­cak" di­ye bir hü­küm var­dı. Bir yıl bek­le­dik yö­net­me­lik­ler çık­sın di­ye, Ya­sa pra­tik­te uy­gu­la­ma­ya baş­la­yın­ca, Ya­sa'nın bi­zim o dö­nem di­le ge­tir­di­ği­miz, bi­zim o dö­nem, bu Ya­sa'nın bu hâliy­le çık­ma­ma­sı­nı is­te­di­ği­miz, dü­zelt­me­ler ya­pıl­ma­sı­nı is­te­di­ği­miz alan­lar­da sı­kın­tı­lar bir bir or­ta­ya çık­ma­ya baş­la­dı. Me­se­la, biz, o dö­nem­de, özür­lü­le­re ma­aş bağ­lan­ma­sıy­la il­gi­li çı­kan Özür­lü­ler Ya­sa­sı'nın özür­lü ol­du­ğu­nu söy­le­miş­tik, dü­zel­til­me­si ge­rek­ti­ği­ni söy­le­miş­tik, ko­mis­yon­lar­da di­le ge­tir­miş­tik. Bi­ze de­di­ler o za­man, ik­ti­dar par­ti­si­nin bi­ze söy­le­di­ği, ya, ace­le et­me­yin, bi­li­yor­su­nuz, ya­kın bir za­man­da Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı çı­ka­cak ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sıy­la bir­lik­te, bu ta­lep­le­ri­ni­zi o ya­sa­nın için­de yer­leş­ti­ri­riz, özür­lü­le­rin böy­le ta­lep­le­ri­ni gi­de­ri­riz. Bir baş­ka şey, bu­gün Sa­yın Ay­va'nın ka­nun tek­li­fiy­le dü­zelt­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız ba­kım üc­ret­le­riy­le il­gi­li.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Özür­lü­ler Ya­sa­sı çık­ma­dan ön­ce, bi­li­yor­su­nuz, ka­rar­na­mey­le bir­ta­kım alan­lar dü­zen­len­miş­ti özür­lü­lük ko­nu­sun­da. Me­se­la, o ka­rar­na­me­de ve­ri­len bir hak­kı, çı­kan Özür­lü­ler Ya­sa­sı'yla, bu Mec­lis ge­ri al­dı. Ben, Özür­lü­ler Ya­sa­sı çı­kar­ken de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­cıy­dım. Ba­kın, o gün­kü ko­nuş­ma­mın tu­ta­nak­la­rı­nı si­ze oku­yo­rum, bu­nu di­le ge­tir­miş­tik. Ba­kın, Mec­li­si na­sıl, ay­nı ya­sa­yı de­fa­lar­ca, de­fa­lar­ca gö­rü­şe­rek na­sıl oya­lı­yo­ruz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mu­ha­le­fe­te kı­zı­yor, bi­raz ön­ce, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı, çok hid­det­len­di mu­ha­le­fe­te. Sa­nı­yo­rum, yap­tı­ğı­mız mu­ha­le­fet­ten de ra­hat­sız ola­rak gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa ya­rım kal­dı. Di­le­rim, bu ya­rım kal­mak­tan da is­ti­fa­de et­miş olu­ruz. Hep bir­lik­te, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin, bu ko­nu­da­ki si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin eleş­ti­ri­le­ri­ni dik­ka­te alan, ye­ni­den bu ya­sa­nın Cum­hur­baş­kan­lı­ğın­dan ya da baş­ka ma­kam­lar­dan dön­me­si­ni en­gel­le­ye­cek ted­bir­le­ri hep bir­lik­te alı­rız ve Mec­li­si, bo­şu bo­şu­na, mü­ker­rer bir şe­kil­de ay­nı ya­sa­yı gö­rü­şe gö­rü­şe, mü­ker­rer bir şe­kil­de meş­gul et­me­yen bir hâle ge­ti­ri­riz. Di­le­rim, o yö­nüy­le, sağ­lık ala­nın­da­ki o ya­sa­nın ya­rım kal­ma­sı isa­bet­li ol­muş­tur. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bu öne­ri­si­ne, di­le­rim, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ku­lak­la­rı­nı tı­ka­maz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Özür­lü­ler Ya­sa­sı çı­kar­ken, bu­gün gö­rü­şül­mek­te olan bu ya­sa­nın ek­sik­li­ği­ni ben bu kür­sü­den di­le ge­tir­miş­tim. Tu­ta­nak­lar­dan ay­nen oku­yo­rum: "De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, me­se­la, çok en­te­re­san, bu ta­sa­rı­nın 30'un­cu mad­de­sin­de -Sa­yın Ay­va'nın ver­di­ği bu öner­gey­le Özür­lü­ler Ya­sa­sı'nın 30'un­cu mad­de­si üze­rin­de de­ği­şik­lik ya­pı­yo­ruz- sos­yal gü­ven­lik kap­sa­mı dı­şın­da ka­lan kim­se­siz ve ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­rin ev­de ve ku­rum­la­rın­da­ki ba­kım­la­rı­nın ya­pı­la­bil­me­si için, Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan bu iş için bir ay­lık ba­kım üc­re­ti ola­rak iki ay­lık as­ga­ri üc­ret tu­ta­rın­da bir ma­aş bağ­lı­yo­ruz özür­lü­le­re." di­yo­rum. Ya­sa onu öne­ri­yor. Ek­sik olan ne? Ek­sik olan, sos­yal gü­ven­ce­si olan, an­cak, sos­yal gü­ven­ce­si ol­du­ğu hâlde, ger­çek­ten ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız­da çok yok­sul olan, as­ga­ri üc­re­ti bi­le ala­ma­yan, kâğıt üze­rin­de as­ga­ri üc­re­ti alan yurt­taş­la­rı­mız var; sos­yal gü­ven­ce­si var gi­bi gö­rü­nü­yor, ama, biz bun­la­ra ba­kım üc­re­ti ve­re­mi­yor­duk. O eleş­ti­ri­mi ya­pı­yo­rum ve de­vam edi­yo­rum o za­man ko­nuş­tu­ğu­ma: "An­cak, sos­yal gü­ven­li­ğe sa­hip­se, söz ge­li­mi 150 bin li­ra ci­va­rın­da ölüm ay­lı­ğı alı­yor­sa, bir sos­yal gü­ven­lik kap­sa­mın­da ise, bu özür­lü -o za­man için as­ga­ri üc­re­tin 2 ka­tı 700 mil­yon ya­pı­yor- 700 mil­yon­luk SHÇEK'in ve­re­ce­ği yar­dı­mı ala­mı­yor. Ya­ni, da­ha ön­ce­ki ka­rar­na­mey­le ver­di­ği­mi­zi bu ya­say­la ge­ri alı­yo­ruz." di­ye bir eleş­ti­ri ge­ti­ri­yo­rum.

Ma­ale­sef, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rı ta­ra­fın­dan, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin yap­tı­ğı bu eleş­ti­ri, bu öne­ri dik­ka­te alın­mı­yor, ne za­man uy­gu­la­ma­ya ge­çil­di­ğin­de özür­lü ai­le­le­ri bü­yük fer­yat­lar çı­kar­ma­ya baş­lı­yor -ger­çek­ten, bü­yük sı­kın­tı için­de bu in­san­la­rı­mız; aç, yok­sul, as­ga­ri üc­ret­le zar zor ge­çin­me­ye ça­lı­şı­yor, ama, dü­şü­nün, bir de özür­lü olan ço­cu­ğu­nun ek mas­raf­la­rı var, özür­lü ço­cu­ğa bak­mak ko­lay de­ğil, nor­mal bir ço­cuk gi­bi de­ğil- ne za­man fer­yat et­me­ye baş­lı­yor­lar, o za­man Hükûmet di­yor ki, ya dur bir… Hükûmet de de­ğil, Sa­yın Ay­va bu yan­lı­şı dü­zelt­mek için bu ta­sa­rı­yı ver­miş, iyi de yap­mış. Ger­çek­ten, bi­zim de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, bu ko­nu­da… Bu Ya­sa'nın baş­ka ek­sik­lik­le­ri var; me­se­la, ma­aş bağ­lan­ma­sı ko­nu­sun­da da bir ek­sik­li­ği var. Ba­kın, bir ai­le­de bir ki­şi ça­lı­şı­yor­sa -mev­cut hâliy­le- ba­kım üc­re­tin­den ya­rar­la­na­mı­yor­du bu ai­le. As­ga­ri üc­ret­ten bir ta­ne ça­lı­şan er­kek kar­de­şi var­sa özür­lü­nün, dört-beş ki­şi­lik de bir ai­ley­se "se­nin ai­len­de sos­yal gü­ven­ce kap­sa­mın­da olan bir şa­hıs var, sa­na ba­kım üc­re­ti ve­re­me­yiz." Ola­cak iş de­ğil. O za­man bu­nu di­le ge­tir­miş­tik, keş­ke o za­man dü­zel­til­sey­di, ama, ne ya­pa­lım, bi­raz geç kal­sa da bu şey dü­zel­til­miş ola­cak.

Ma­aş bağ­lan­ma­sıy­la il­gi­li var önü­müz­de­ki gün­ler­de, bu­nun­la il­gi­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ha­zır­lık­la­rı var, di­le­rim o ek­sik­li­ği de hep be­ra­ber gi­der­miş olu­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa­nın şöy­le bir geç­mi­şi­ne bak­tı­ğı­mız­da, bun­dan üç dört yıl ka­dar ön­ce, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin de bü­yük bas­kı­sıy­la, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu ta­ra­fın­dan 90 kü­sur mad­de­lik -94 mad­dey­di ya­nıl­mı­yor­sam, 91 mad­dey­di- bir ka­nun tek­li­fi ve­ril­di. Ya­sa çı­kı­yor di­ye hep be­ra­ber se­vin­dik, özür­lü­le­rin so­run­la­rı çö­zü­le­cek di­ye bay­ram et­tik ne­re­dey­se. Son­ra, ya­sa ge­ri çe­kil­di. Ay­nı ya­sa, tek­rar 54 mad­de hâlin­de ge­ri gel­di. Ne­ler çı­ka­rıl­mış di­ye bak­tık; Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın çe­kin­ce­le­riy­le, özür­lü­le­re eko­no­mik hak­lar sağ­la­yan, eko­no­mik des­tek sağ­la­yan mad­de­ler alın­mış. Sa­yın Ay­va, o za­man, ken­di­si de bi­raz­cık da­ha bu­nu dü­zel­ten baş­ka bir tek­lif ver­di. Biz de, de­ğer­li grup baş­kan ve­kil­le­ri­mi­zin im­za­sıy­la, 91 mad­de­lik baş­ka bir ka­nun tek­li­fi ver­dik. Ko­mis­yon sı­ra­sın­da, mu­ha­le­fet ola­rak kat­kı­la­rı­mı­zı koy­ma­ya ça­lış­tık. O dö­ne­mi ha­tır­la­yan ar­ka­daş­la­rı­nız ola­bi­lir, Mec­lis­te ger­gin gün­ler ge­çi­yor­du, ya­nıl­mı­yor­sam bu tor­ba ya­say­la il­gi­li tar­tış­ma­lar­dı, bu özür­lü­ler ya­sa­sı­nın gün­de­me alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı bel­li ol­ma­dı. "Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si mu­ha­le­fet ya­pı­yor, iş­te bu özür­lü­ler ya­sa­sı­nı biz gün­de­me ge­ti­rir­sek, bu çok mad­de­li bir ya­sa, her mad­de­de mu­ha­le­fet koy­ma­ya kal­kar­sa­nız biz pe­ri­şan olu­ruz, o ne­den­le, sa­kın ha her mad­de­sin­de ko­nuş­ma­yın, her mad­de­sin­de Mec­li­si tı­ka­ma­ya ça­lış­ma­yın -bü­yük bas­kıy­la- bir an ön­ce bu­nu çı­ka­ra­lım." de­di­ler. Özür­lü­le­rin bü­yük bek­len­ti­si var­dı bir an ön­ce çık­sın di­ye. Biz de, ta­mam de­dik, ye­ter ki bu ya­sa çık­sın, na­sıl ol­sa ek­sik­lik­le­ri… Biz­de bir söz var: "Ker­van yo­la çı­kar, on­dan son­ra ek­sik­le­ri ta­mam­la­nır." Ha­di de­dik, öy­le ol­sun. Ni­te­kim bu­gün o ek­sik­ler­den bir ta­ne­si­ni ta­mam­lı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa dü­zen­le­me­si hak­kın­da bir öner­ge­miz var. Sa­yın Ay­va'nın ver­di­ği tek­li­fe gö­re, bü­tün ai­le için­de fert ba­şı­na dü­şen ge­lir as­ga­ri üc­re­tin üç­te 2'sin­den da­ha az­sa ba­kım ay­lı­ğı­nı öy­le ve­re­bi­le­ce­ğiz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­ga­ri üc­ret net 403 bin li­ra. Ba­kın, bi­zim ya­sa­la­rı­mı­za gö­re, yok­sul­lu­ğu ta­rif eden ya­sa­la­rı­mı­za gö­re, as­ga­ri üc­ret… Ya­ni, siz da­ha yok­sul ola­rak as­ga­ri üc­re­ti be­lir­le­miş­ken, as­ga­ri üc­ret di­ye bir kav­ra­mı yok­sul­lu­ğun sı­nı­rı hâli­ne ge­tir­miş­ken bu­nun üç­te 2'si­ne ge­tir­mek, üç­te 2'si­ni an­cak özür­lü­ye ba­kım üc­re­ti ve­re­bil­mek için şart hâli­ne ge­tir­mek, da­ha ön­ce çı­kar­dı­ğı­nız o muh­taç­lık, "Muh­taç olan kim­dir?" ta­nım­la­ma­sı­nı de­ğiş­tir­mek an­la­mı­na ge­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Türk-İş'in yap­tı­ğı araş­tır­ma­la­ra gö­re, za­ten as­ga­ri üc­ret­li­ler aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şı­yor. O açı­dan, ver­di­ği­miz öner­ge­ye des­tek bek­li­yo­ruz siz­den. Bu as­ga­ri üc­re­tin üç­te 2'sin­den da­ha az… Ai­le için­de fert ba­şı­na dü­şen ge­li­rin en az as­ga­ri üc­ret dü­ze­yin­de ol­ma­sı, da­ha çok özür­lü yurt­taş­la­rın, da­ha çok özür­lü ai­le­le­rin ya­rar­la­na­bil­me­si için ge­çi­ril­me­si ge­re­ki­yor. Bu ko­nu­da siz­ler­den, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­rin­den de des­tek bek­li­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­sa­nın bir an ön­ce geç­me­si için ben sö­zü­mü çok da­ha faz­la uzat­mak is­te­mi­yo­rum.

Özür­lü yurt­taş­la­rı­mı­zın çok bü­yük so­run­la­rı var. Her bir ai­le bü­yük pe­ri­şan­lık için­de. Ben öl­dük­ten son­ra ço­cu­ğum ne ola­cak kay­gı­la­rı için­de he­pi­miz…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ça­buk geç­sin Ali Bey. Ma­li­ye Ba­ka­nı gel­di, dur­du­rur son­ra! Ça­buk geç­sin.

ALİ ARS­LAN (De­vam­la) - Sa­yın Ba­kan sa­nı­yo­rum bu ya­sa­yı gör­müş­tür. Okey ver­me­se gel­mez­di herhâlde. An­cak IMF yet­ki­li­le­ri gör­dü mü gör­me­di mi, bil­mi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, her bi­ri­miz özür­lü ola­bi­li­riz. Tür­ki­ye tra­fik ka­za­la­rı yö­nün­den sa­bı­ka­lı bir ül­ke, ya­rın ne ola­ca­ğı bel­li de­ğil. Bu ya­sa üze­rin­de oy kul­la­nır­ken ne olur­su­nuz her bi­ri­mi­zin, en azın­dan ken­di­miz özür­lüy­mü­şüz gi­bi ol­ma­sa bi­le ai­le­miz­den bi­ri­si özür­lüy­müş gi­bi dü­şü­ne­rek oy kul­lan­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

Bir dep­rem ku­şa­ğın­da ya­şı­yo­ruz, bir tra­fik ka­za­la­rı keş­me­keş­li­ği için­de ya­şı­yo­ruz. Geç­ti­ği­miz gün­ler­de bi­li­yor­su­nuz iki çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zı tra­fik ka­za­sın­da kay­bet­tik. Sa­kat ka­lan­lar ölen­ler­den çok da­ha faz­la, ba­sı­na yan­sı­yan­lar, yan­sı­ma­yan­lar. O açı­dan, bu du­yar­lı­lık için­de he­pi­ni­zin Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ve­re­ce­ği o öner­ge­ye des­tek ver­me­si­ni siz­ler­den ta­lep edi­yo­rum.

Özür­lü yurt­taş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nın çö­zü­mü ko­nu­sun­da bu ya­sa­nın bir neb­ze ol­sun so­run­la­rı­nı çö­ze­bi­le­ce­ği inan­cıy­la yü­ce Mec­li­si say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ars­lan.

AK Par­ti Gru­bu adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Lok­man Ay­va.

Sa­yın Ay­va, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA LOK­MAN AY­VA (İs­tan­bul) - Kıy­met­li Baş­ka­nım, azim mil­le­ti­min muh­te­rem ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Tür­ki­ye'de­ki özür­lü­ler adı­na, bü­yük de­ği­şi­min ön­cü­lü­ğü­nü ya­pan AK Par­ti Gru­bu­muz adı­na bu tek­lif­le il­gi­li gö­rüş­le­ri­mi­zi be­yan et­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

2002 yı­lın­dan bu­gü­ne ka­dar, ya­ni 22'nci Dö­nem'de özür­lü­ler ola­rak muh­te­şem bir ge­liş­me ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Bu de­ği­şim­de, bu re­form­da bü­tün par­ti­le­ri­miz el ele ver­miş ve âde­ta millî mu­ta­ba­kat şek­lin­de Par­la­men­to­da ve ay­nı şe­kil­de Cum­hur­baş­ka­nı­mız ve ku­rum­la­rıy­la be­ra­ber el ele ve­ril­miş ve bü­yük de­ği­şim, in­san­lık adı­na ve bu de­ği­şi­me ih­ti­ya­cı olan, in­sa­ni de­ğer­ler adı­na, ih­ti­ya­cı olan in­san­lar adı­na ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Bu an­lam­da şük­ran­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

Evet, Tür­ki­ye, özür­lü­ler an­la­mın­da bü­yük bir zih­ni­yet de­ği­şi­mi­ne baş­la­mış­tır. Bu de­ği­şi­min tek ta­ri­fi bel­ki de şöy­le­dir: İn­san­lı­ğın ku­rul­du­ğun­dan be­ri -bel­li dö­nem­ler ha­riç- özür­lü­ler­le il­gi­li al­gı­la­ma­lar, ma­ale­sef âde­ta in­sa­nın te­pe­tak­la ol­du­ğu gi­bi ters bir şe­kil­dey­di. Ya­ni özür­lü­ler, bel­ki söz­de de­ni­yor­du ki, eği­tim gö­re­bi­lir. Ama, uy­gu­la­ma­da ba­kı­yor­du­nuz, eği­tim gö­re­mez bir şe­kil­de uy­gu­la­ma­lar­la kar­şı­la­şı­yor­duk. Özür­lü­ler ça­lı­şa­bi­lir gö­züy­le, bel­ki söz­de söy­le­ni­yor, fa­kat uy­gu­la­ma­da özür­lü­ler ça­lı­şa­maz mu­ame­le­si ya­pı­lı­yor­du, özür­lü­ler top­lum­sal ha­ya­ta ka­tı­la­maz mu­ame­le­si ya­pı­lı­yor­du. Baş­ta Baş­ba­ka­nı­mı­zın ön­der­li­ğin­de bu de­ği­şim ger­çek­leş­miş, re­sim ters­ken, ya­ni ba­şı aşa­ğı­day­ken, ta­bi­ri ca­iz­se, tak­la­te­pe bir hâle gel­miş­tir, ya­ni re­sim dü­zel­til­miş­tir ve Tür­ki­ye'de özür­lü­ler eği­tim gö­re­bi­lir, Tür­ki­ye'de özür­lü­ler üre­te­bi­lir, ça­lı­şa­bi­lir, top­lum­sal ha­ya­ta ka­tı­la­bi­lir, ev­le­nip yu­va ku­ra­bi­lir, ço­luk ço­cuk sa­hi­bi ola­bi­lir hâle gel­miş­tir. Ba­kı­nız, be­ra­ber ger­çek­leş­tir­di­ği­miz bir­kaç de­ği­şi­mi siz­le­re ak­tar­mak is­ti­yo­rum. Şu an­da özür­lü­le­rin eği­ti­mi ala­nın­da bü­yük re­form ger­çek­leş­ti­ril­di. Ne­ler me­se­la? 388,88 YTL, şu an için ge­çer­li olan ra­kam­lar­la, bü­tün ço­cuk­lar, özür­lü ço­cu­ğun eği­ti­me ih­ti­ya­cı var­sa, bun­lar ge­rek­li ku­rul­lar ta­ra­fın­dan uy­gun gö­rü­lü­yor­sa her ço­cu­ğa ve­ri­le­bil­mek­te­dir. Es­ki­den sa­de­ce SSK ve Emek­li San­dı­ğı men­sup­la­rı­na ve­ri­le­bi­li­yor­du. Ya­ni in­san­la­ra, ço­cu­ğun eği­ti­me ih­ti­ya­cı var­sa, "Se­nin an­nen ba­ban SSK'ya mı, Emek­li San­dı­ğı­na mı ta­bi?" di­ye so­ru­lu­yor idi. Ama, şu an­da bun­lar ar­tık kalk­tı ve özür­lü ço­cu­ğun eği­ti­me ih­ti­ya­cı olup ol­ma­ma­sı tek ye­ter­li cüm­le. Ben­ze­ri pek çok ge­liş­me­ler ya­pıl­dı. Me­se­la, bir ço­cu­ğu Kı­zıl­ca­ha­mam'dan alı­yor ser­vis sa­bah­le­yin -için­de ge­rek­li reh­ber öğ­ret­me­ni fi­lan da var- An­ka­ra mer­kez­de, Çan­ka­ya'da oku­la ge­ti­ri­yor, ak­şam da ge­ri evi­ne bı­ra­kı­yor. Bu ser­vi­sin ai­le­ye ma­li­ye­ti, üc­re­ti ne ka­dar bi­li­yor mu­su­nuz? Sı­fır li­ra. Ar­tık, bu de­ği­şim­ler sa­de­ce Av­ru­pa'da, Ame­ri­ka'da olu­yor de­ğil, Tür­ki­ye'de bu ger­çek­ler ya­şa­nı­yor. İn­san­lar ba­zen ina­na­mı­yor­lar ama, bun­lar olu­yor.

Yi­ne, okul sa­yı­la­rın­da­ki ar­tış, mev­cut, ya­pı­lan okul­la­rın özür­lü­le­re uy­gun hâle gel­me­si.

İs­tih­dam­da baş­ka bir ba­şa­rı ef­sa­ne­si ya­şa­nı­yor Tür­ki­ye'de. Şöy­le ki de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim: Son dört yıl­da işe yer­leş­ti­ri­len özür­lü sa­yı­sı ina­nıl­maz oran­da bir yük­sel­me kay­det­ti. Me­se­la: 2001 yı­lın­da 7 bin kü­sur ki­şi işe yer­leş­ti­ri­lir­ken, 2002 yı­lı se­çim yı­lı ol­ma­sı­na rağ­men, 10 bin kü­sur ci­va­rın­da özür­lü işe yer­leş­ti­ril­di, 2003'te 13 bin­den faz­la, 2004'te 17 bin­den faz­la, 2005'te 23 bin­den faz­la. Bu yı­lın da tah­minî ra­kam­lar­la top­lam 80 bin ci­va­rın­da özür­lü dört yıl için­de işe yer­leş­ti­ril­miş du­rum­da ar­ka­daş­lar. Bun­la­rın bü­yük ço­ğun­lu­ğu özel sek­tör­de, ka­mu sek­tö­rü de şu an­da açık­la­rı­nı bü­yük oran­da ka­pat­mış iş­çi ka­te­go­ri­sin­de.

Me­mur­lar­la il­gi­li bir yan­lış al­gı­la­ma var, o ko­nu­da da bil­gi arz et­mek is­ti­yo­rum he­ye­ti­ni­ze: As­lın­da ben de öğ­ret­men ola­rak ça­lış­tı­ğım­da -me­mur ola­rak- özür­lü kad­ro­sun­da de­ğil­dim. Şu an­da özür­lü ola­rak ça­lış­tı­ğı hâlde özür­lü kad­ro­sun­da ol­ma­yan, do­la­yı­sıy­la özür­lü ola­rak yok sa­yı­lan pek çok me­mur ar­ka­da­şı­mız var. İn­şal­lah, bun­la­rın da, kâğıt üze­rin­de­ki dü­zelt­me­ler­le, bu, bü­yük, de­va­sa gi­bi gö­rü­nen açık rea­lis­tik bir du­ru­ma ge­le­cek. İş­te, bu şe­kil­de bü­yük ba­şa­rı­lar ger­çek­leş­ti­ri­li­yor.

Top­lum­sal ha­ya­ta ka­tı­lım­da so­ka­ğa çı­kan özür­lü sa­yı­sın­da bir ar­tış var. Bu­nun, in­sa­ni de­ği­şi­min ger­çek­leş­me­sin­de ta­bii ki sı­kın­tı­lar da olu­yor za­man za­man. Ne­dir me­se­la? O ka­dar önem­li de­ği­şik­lik­ler ol­du ki, me­se­la, kör­le­rin im­za me­se­le­si hâlâ ba­zı no­ter­le­ri­miz­de, ban­ka­la­rı­mız­da an­la­şı­la­bil­miş de­ğil. Hâlbu­ki, 2005 yı­lı­na ka­dar be­nim im­zam ge­çer­siz­di ve 2005 yı­lın­dan ön­ce at­tı­ğım, bu­ra­da da at­tı­ğım her im­za ge­çer­siz du­rum­day­dı. 2005 yı­lı­nın 1 Tem­mu­zun­dan son­ra, ya­ni, he­ye­ti­ni­zin ka­bul et­ti­ği ka­nun­dan son­ra, ben de, ar­tık, ra­hat ra­hat im­za ata­bi­li­yor ve şah­sen ba­ğım­sız­lı­ğı­mı, eko­no­mik ve top­lum­sal ha­ya­ta ka­tı­lım­da­ki ba­ğım­sız­lı­ğı­mı el­de et­miş du­rum­da­yım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim, bu de­ği­şi­min sa­de­ce top­lum­sal ha­ya­ta ka­tı­lım, sa­de­ce eği­tim, sa­de­ce is­tih­dam ala­nın­da kal­ma­dı­ğı o ka­dar ba­riz bir ger­çek ki, in­şal­lah bu de­ği­şi­mi bü­tün va­tan­daş­la­rı­mız öğ­re­ne­cek­ler. Bu ko­nu­da özel­lik­le her par­ti­den özel gay­ret ta­lep edi­yo­rum. Ya­ni, bu Özür­lü­ler Ka­nu­nu'yla ger­çek­leş­ti­ril­miş pek çok imkân var.

Ba­kı­nız, sos­yal gü­ven­ce­si ol­ma­yan­lar­la il­gi­li ba­kım hak­la­rı ve­ril­me­si­ne rağ­men, bu nok­ta­da Hükûme­ti­mi­ze özel bir te­şek­kür edi­yo­rum ve özel­lik­le Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın 1,5 kat­ril­yon­luk ila­ve kat­kı­la­rıy­la önem­li bir nok­ta­ya ge­le­cek 2007 iti­ba­rıy­la bu özür­lü hiz­met­le­ri, fa­kat, va­tan­daş­la­rı­mı­zın sa­de­ce yüz­de 24'ü ha­ber­dar. Ha­ber­dar ol­ma­dık­la­rı için de hiz­met­ler­den ya­rar­la­na­mı­yor. Me­se­la, şu ana ka­dar İs­tan­bul'da ba­kım için baş­vu­ran özür­lü sa­yı­sı 500 ci­va­rın­da. Hâl­bu­ki, sırf bu yıl, 2007'de, 65 bin ki­şi­yi he­def­le­mi­şiz, ama, top­lam baş­vu­ru 500. O nok­ta­da cid­di bir ta­nı­tım des­te­ği ge­re­ki­yor. Bu, in­san­lık na­mı­na ola­cak bir şey ve bü­tün par­ti­le­ri­mi­zin teş­ki­lat­la­rı da bun­la­rı ya­par­lar­sa önem­li bir ge­li­şim kay­de­de­ce­ğiz.

Evet, ge­le­lim bu­gün­kü tek­lif ne­le­re yol aça­cak de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri: Yıl­lar­dır her an­ne­nin, her ba­ba­nın, an­ne ba­ba olan her­ke­sin an­la­ya­ca­ğı bir duy­gu­su var­dı, ben, ye­ni kör ol­du­ğum­da da, on bir ya­şın­da, an­ne­min, ba­ba­mın or­tak duy­gu­su şuy­du: "Be­nim ço­cu­ğum ben öl­dük­ten son­ra ne ola­cak? Ağa­be­yi­nin ya­nın­da mı ka­la­cak, ab­la­sı­nın ya­nın­da mı ka­la­cak? Kim ba­ka­cak ço­cu­ğu­mu­za?" Hat­ta bir an­ne de­miş­tir ki: "Ben, aya­ğı­mı uza­ta uza­ta, ra­hat ra­hat öle­mi­yo­rum bi­le." İş­te bu acı­yı şu an­ki oy­la­ma­dan son­ra in­şal­lah de­ğiş­tir­miş ola­ca­ğız. Bu acı ar­tık or­ta­dan kal­ka­cak ta­ma­men, kıs­men sos­yal gü­ven­ce­siz­le­re kalk­mış olan bu acı bü­tün va­tan­daş­la­rı­mız için kalk­mış ola­cak.

Pe­ki, uy­gu­la­ma na­sıl ola­cak? Özel­lik­le bi­zi iz­le­yen va­tan­daş­la­rı­mız­dan da önem­le ri­ca edi­yo­rum, baş­ka in­san­la­ra lüt­fen du­yur­sun­lar, bu çok ha­yır­lı bir iş­tir. Ya­ni, evin­de ba­kı­ma muh­taç özür­lü­sü olan her ai­le Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­na baş­vu­ra­cak. Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu­na be­yan edi­len sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ruy­la -ba­kı­ma muh­taç ra­po­ruy­la- ve yi­ne o Ku­rum bün­ye­sin­de­ki ko­mis­yon ne­ti­ce­sin­de ba­kı­ma muh­taç ka­ra­rı alın­dık­tan son­ra her ay, eğer ai­le­de ba­kı­lı­yor­sa 403,03 YTL, ya­ni as­ga­ri üc­ret ka­dar, eğer ya­tı­lı bir ba­kı­ma ve­ril­miş­se de 806,06 YTL des­tek ve­ri­le­cek. O yüz­den, bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­zın bu gü­zel hiz­met­ten ha­ber­dar edil­me­sin­de fay­da var.

Pe­ki, her eko­no­mik du­ru­mu, zen­gin de ol­sa, fa­kir de ol­sa ola­cak mı? Ha­yır, şu an­da, eko­no­mik du­ru­mu bel­li bir se­vi­ye­de olan va­tan­daş­la­rı­mı­za ön­ce­lik ta­nı­mak du­ru­mun­da­yız ül­ke eko­no­mi­si­nin de ge­re­ği bel­ki de. Şu yüz­den, şöy­le bir stan­dart var bu­ra­da da bu tek­lif iti­ba­rıy­la: Bir ai­le­nin top­lam ge­lir­le­ri, resmî ge­lir­le­ri, ai­le fert­le­ri­ne bö­lü­nün­ce, me­se­la, bir ai­le­de 5 ki­şi ya­şı­yor ve o ai­le­nin ge­li­ri 1.000 YTL di­ye­lim, 5'e bö­le­ce­ğiz, 200 YTL çı­kı­yor. Bu üc­ret, 200 YTL ra­ka­mı as­ga­ri üc­re­tin üç­te 2'sin­den az­sa, bu ai­le, bu hiz­met­ten, bu ba­kım des­te­ğin­den al­ma­yı hak edi­yor. Üç­te 2'si yak­la­şık 268 YTL ol­du­ğu­na gö­re, de­mek ki, bu ai­le, bu ba­kım hiz­me­tin­den, şu an­da ya­rar­la­na­bi­le­cek du­rum­da bu ka­nu­nu siz­ler ka­bul et­ti­ği­niz tak­dir­de.

Bu an­lam­da, çok önem­li bu de­ği­şi­mi ger­çek­leş­tir­mek üze­re bu­ra­da özel va­kit ayır­ma­nız­dan, teş­rif­le­ri­niz­den do­la­yı mü­te­şek­ki­riz.

Ben, yal­nız, bu ko­nu­da çok önem­li bir des­te­ği de, Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz'a, ver­di­ğin­den do­la­yı şük­ran­la­rı­mı sun­mak is­ti­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ben de te­şek­kür ede­rim.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Bra­vo eniş­te!

LOK­MAN AY­VA (De­vam­la) - Her ne ka­dar, so­ya­dı Ka­pu­suz da ol­sa, ka­pı­yı sı­kı tut­tu ve bu ka­nu­nun ge­çi­şi­ni de ocak ayın­da bi­tir­di. Ken­di­si­ne de te­şek­kür edi­yo­ruz özel ola­rak.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ay­va, bü­tün grup baş­kan ve­kil­le­ri­ne te­şek­kür et­me­yi unut­ma­ya­lım.

LOK­MAN AY­VA (De­vam­la) - Evet.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Bu, özel bir gay­ret Sa­yın Baş­kan.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - CHP Gru­bu­nu unut­ma.

LOK­MAN AY­VA (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, ta­bii, bü­tün grup­la­rı­mız, AK Par­ti, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, Ana­va­tan Par­ti­si, ba­ğım­sız mil­let­ve­kil­le­ri­miz ve bü­tün tem­sil edi­len par­ti­le­ri­mi­ze te­şek­kür edi­yo­ruz. (Al­kış­lar)

İn­şal­lah, Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın da tas­vi­bin­den son­ra, bu, yü­rür­lü­ğe ge­çe­cek ve muh­te­şem bir dö­nem da­ha, ba­kı­ma muh­taç özür­lü­ler için ger­çek­leş­miş ola­cak.

Ge­çen­de, Ay­şe Ar­man'ın kö­şe­sin­de, yü­rek­le­ri­mi­zi ya­kan bir ya­zı var­dı. İn­şal­lah, o an­ne­nin de der­di­nin, ben, böy­le­lik­le bi­te­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Bu an­lam­da, Baş­kan­lık Di­va­nı­mız­dan bü­tün üye­le­ri­mi­ze, Baş­ba­ka­nı­mız­dan, -bü­tün, bu ko­nu­da- bu Par­la­men­to­yu se­çen ve­ya seç­me­yen bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­za, âde­ta, bir di­lim ek­me­ği­ni pay­laş­tı­ğı için özür­lü kar­deş­le­riy­le, şük­ran­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

He­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum efen­dim. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Biz de bu tek­li­fi gün­de­me ge­tir­di­ği­niz için siz­le­re te­şek­kür edi­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.33

 

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 18.36

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Meh­met DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 58'in­ci Bir­le­şi­mi'nin Be­şin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1251 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi'nin gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de, söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu'na ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Asıl te­şek­kü­rüm, bu ya­sa­yı ha­zır­la­yan, bu­ra­da sağ­lık ya­sa­sı gö­rü­şü­lür­ken ara­ya gi­rip bu­nu ha­zır­la­yan sa­yın grup baş­kan ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma, Lok­man Ay­va'ya çok te­şek­kür edi­yo­rum 8 mil­yon özür­lü­ler na­mı­na. Ge­cik­miş ya­sa­dır, ama, gel­me­si çok iyi­dir.

İş­te, ik­ti­da­ra di­yo­ruz ki, böy­le, ara­da gü­zel ya­sa­la­rı da ge­ti­rin, hep bir­lik­te çı­ka­ra­lım. Kö­tü mü söy­lü­yo­ruz? Ta­bii, ek­sik­le­ri var, bu ek­sik­ler de ta­mam­la­nır.

Ge­çen, ta­bii, bu Ya­sa çık­tı­ğın­da "Ev­de olan­lar ne ola­cak, ev­de kim ba­ka­cak bu özür­lü­le­re, na­sıl ba­ka­cak­lar? Her­ke­sin mad­di gü­cü ol­ma­ya­bi­lir." di­ye söy­le­miş­tik bu­ra­da. Ta­bii, ek­sik çık­tı. Ek­si­ğin de ta­mam­lan­ma­sı, yi­ne, bir er­dem­li­lik­tir.

Ben, hep bu kür­sü­den söy­lü­yo­rum ik­ti­da­ra: İl­la ik­ti­dar ge­tir­di di­ye mu­ha­le­fet et­me di­ye bir şey yok. Mu­ha­le­fet de ge­tir­di di­ye, ik­ti­da­rın da, mu­ha­le­fe­tin söz­le­ri­ni gün­de­me al­ma­ma­sı, önem­se­me­me­si di­ye bir şey yok. Ama, ik­ti­dar, ta­bii, bun­lar­da, bi­raz sı­nıf­ta ka­lı­yor.

Ne olur­sa ol­sun, bu ya­sa 8 mil­yon özür­lü­yü il­gi­len­dir­di­ği için, ha­zır­la­yan, bi­ze su­nan, ya­sa­nın çık­ma­sın­da eme­ği olan her­ke­si kut­lu­yo­rum. Yal­nız, bu sağ­lık mer­kez­le­ri­nin, re­ha­bi­li­tas­yon mer­kez­le­ri­nin, bir an ev­vel ya­pıl­ma­sı­nı ve ça­lı­şır va­zi­yet­te ol­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bir şe­yi söy­ler­ken ve­ya bir şey ya­pı­lır­ken "Ya­rın bi­zim de ba­şı­mı­za ge­le­bi­lir mi?" di­ye dü­şü­ne­bi­lir­sek -biz, ona, tıp­ta, em­pa­ti de­riz- çok şe­yi da­ha ko­lay hal­le­de­riz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu ara­da, bü­yük şe­hir­ler­de bil­has­sa, top­lu ta­şı­ma araç­la­rın­da -öne­ri­yo­rum, söy­lü­yo­rum- bu özür­lü­le­rin ra­hat bi­nip in­me­le­ri için bir ön­lem alın­ma­sı la­zım di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Yi­ne, bu­ra­da, ka­nu­nu çı­ka­rır­sak, be­le­di­ye­le­ri mec­bur eder­sek, hiç de­ğil­se çor­ba­da bir tu­zu­muz olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak.

Ay­rı­ca, ya­ya yü­rü­yüş­le­ri özür­lü­ler için ya­pıl­ma­sı la­zım di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Çün­kü, bu özür­lü­ler is­te­ye­rek özür­lü ol­ma­dı, hiç kim­se özür­lü ol­mak is­te­mez­di. Her­kes bu­nu do­ğal ola­rak duy­du­ğu an, için­de ya­şa­dı­ğı an… Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li, bu yi­ne se­nin va­zi­fen, söy­le­di­ğim öne­ri… Bir şey öner­mi­yo­rum, di­yo­rum ki: Bü­yük şe­hir­ler­de bu özür­lü­le­rin top­lu ta­şım araç­la­rı­na ko­lay­ca inip bin­me­le­ri için, mer­di­ven­ler­den inip bin­me­le­ri için, ye­ni bir ya­sa ha­zır­lar­sa­nız ve­ya be­le­di­ye baş­kan­la­rı­na na­sıl bu­nu öne­re­bi­lir­sek, biz, Ana­va­tan Gru­bu ola­rak ya­nı­nız­da olu­ruz. Ay­rı­ca, ya­ya yü­rü­yüş­le­rin­de de özür­lü­le­re ay­rı bir ya­ya yü­rü­yüş ye­ri ya­pı­la­bi­lir­se, onun için de yi­ne, ik­ti­da­rın ya­nın­da özür­lü­ler için yer ala­bi­li­riz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ye­ter mi bu pa­ra, üç­te 1'i, üç­te 2'si as­ga­ri üc­re­tin? Ya­ni, ne eder? Şu an­da as­ga­ri üc­ret çok ya­nıl­mı­yor­sam 403 mil­yon fi­lan, 268 mil­yon ve "As­ga­ri üc­re­tin 2 ka­tı­nı, bir ay­da ge­çe­mez." de­ni­yor. Ta­bii, ilk ba­kış­ta, hiç yok­tan iyi­dir; ya­ni, dün yok­tu, bu­gün bu var. Ama, da­ha ile­ri­de, yi­ne, bu­nun da dü­zel­til­me­si la­zım di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu­ra­da, bu ya­sa­nın geç­me­si için çok faz­la laf söy­le­me­ye lü­zum yok, bel­li­dir.

Özür­lü va­tan­daş­la­rı­ma bu ya­sa­nın ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, eme­ği ge­çen her­ke­se te­şek­kür edi­yo­rum, sa­bır­la be­ni din­le­di­ği­niz için de ay­rı­ca si­ze de te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Tü­mü üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Fa­ruk Ko­ca, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li... Yok.

Ay­han Se­fer Üs­tün, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li...

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) - Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Üs­tün.

Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li mil­let­ve­ki­li...

Meh­met Eras­lan, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li...

Tek­li­fin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de 1'i oku­tu­yo­rum:

SOS­YAL HİZ­MET­LER VE ÇO­CUK ESİR­GE­ME KU­RU­MU KA­NU­NUN­DA

DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI HAK­KIN­DA KA­NUN TEK­Lİ­Fİ

MAD­DE 1- 24/5/1983 ta­rih­li ve 2828 sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­nin f ben­di­ne 11 in­ci alt ben­din­den son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki alt bent­ler ek­len­miş­tir.

"12. "Yaş­lı Hiz­met Mer­ke­zi"; Yaş­lı bi­rey­le­rin ya­şam ka­li­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la gün­düz­lü ba­kım ve ev­de ba­kım hiz­me­ti sun­mak üze­re açı­lan ve fa­ali­yet gös­te­ren yaş­lı hiz­met mer­ke­zi­ni,

13. "Ko­ru­ma Ba­kım ve Re­ha­bi­li­tas­yon Mer­ke­zi"; Su­ça yö­nel­dik­le­ri tes­pit edi­len ço­cuk­la­rın dav­ra­nış bo­zuk­luk­la­rı­nı gi­der­mek ama­cıy­la re­ha­bi­li­tas­yon sü­re­ci ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar ge­çi­ci sü­re ba­kım ve ko­run­ma­la­rı­nın sağ­lan­dı­ğı bu sü­re içe­ri­sin­de ai­le, ya­kın çev­re ve top­lum ile iliş­ki­le­ri­nin dü­zen­len­me­si­ne yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rın yü­rü­tül­dü­ğü, 7-18 yaş kız ve er­kek ço­cuk­la­ra yö­ne­lik ay­rı ay­rı ya­pı­lan­dı­rı­lan ya­tı­lı sos­yal hiz­met ku­ru­luş­la­rı­nı,

14. "Ba­kım ve Sos­yal Re­ha­bi­li­tas­yon Mer­ke­zi"; Duy­gu­sal, cin­sel ve/ve­ya fi­zik­sel is­tis­ma­ra uğ­ra­mış ço­cuk­la­rın olum­suz ya­şam de­ne­yim­le­rin­den kay­nak­la­nan trav­ma ve/ve­ya dav­ra­nış bo­zuk­luk­la­rı­nı gi­der­me ama­cıy­la re­ha­bi­li­tas­yon sü­re­ci ta­mam­la­nın­ca­ya ka­dar ge­çi­ci sü­re ba­kım ve ko­run­ma­la­rı­nın sağ­lan­dı­ğı bu sü­re içe­ri­sin­de ai­le, ya­kın çev­re ve top­lum ile iliş­ki­le­ri­nin dü­zen­len­me­si­ne yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rın yü­rü­tül­dü­ğü kız ve er­kek ço­cuk­la­ra yö­ne­lik ay­rı ay­rı ya­pı­lan­dı­rı­la­cak ya­tı­lı sos­yal hiz­met ku­ru­luş­la­rı­nı,

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mus­ta­fa Ga­zal­cı, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Ga­zal­cı, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2828 sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu'nun ek 7'nci mad­de­sin­de de­ği­şik­lik öne­ren İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Lok­man Ay­va'nın ya­sa öne­ri­si­nin 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de söz al­dım Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na. Tü­mü­nü­zü say­gıy­la se­lam­la­rım.

Ön­ce, ben de ar­ka­da­şı­mı­za bu ya­sa öne­ri­si­ni ha­zır­la­yıp ge­tir­di­ği için te­şek­kür edi­yo­rum Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na. Bu dü­zen­le­me­yi des­tek­li­yo­ruz, ay­nen, 1 Tem­muz 2005 ta­ri­hin­de 5378 sa­yı­lı Özür­lü­ler Ya­sa­sı'nı des­tek­le­di­ği­miz gi­bi. Bir kez da­ha gö­rül­müş­tür ki, bu ça­tı al­tın­da bu­lu­nan bü­tün par­ti­ler, sos­yal dev­let adı­na olum­lu bir iş gel­di­ği za­man onu des­tek­le­mek­te­dir. Ek­sik­le­ri­ni söy­le­mek, öne­ri­ler­de bu­lun­mak, kat­kı­da bu­lun­mak kay­dıy­la, bu des­te­ği, geç­miş­te biz ver­dik, bu­gün de ve­ri­yo­ruz ve te­şek­kür de edi­yo­ruz bol­ca; eleş­tir­di­ği­miz gi­bi, ki­mi yan­lış­lar­da, ek­sik­ler­de, bu­gün de bir te­şek­kür su­nu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­sa öne­ri­si­nin ge­rek­çe­sin­de de açık­ça be­lir­til­di­ği gi­bi, bu, Ana­ya­sa­mız­da­ki eşit­lik il­ke­si­ne ay­kı­rı da­ha ön­ce­ki ya­sal dü­zen­le­me­nin bir ek­sik­li­ği dü­zel­til­miş olu­yor. Çün­kü, o za­man, en­gel­li yurt­taş­la­rın ba­kım ge­rek­si­nim­le­rin­de bir ka­yıt var­dı, her­han­gi bir sos­yal gü­ven­li­ğe bağ­lı ol­ma­mak kay­dı­nı ge­ti­ri­yor­du ai­le­nin. Do­la­yı­sıy­la, bu sa­kın­ca­lı idi, sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mu­na ai­le­den bi­ri­nin gir­me­si, prim öde­me­si, o ai­le­de bu­lu­nan özür­lü­nün ki­mi yar­dım hak­la­rı­nı al­ma­sı­na en­gel bir du­rum var­dı; ya­ni, hem eşit­li­ğe ay­kı­rı idi hem de en do­ğal hak­kı olan, bi­rin­ci de­re­ce­de ya­rar­lan­ma­sı ge­re­ken ki­şi­ye, biz, "ha­yır sen ya­rar­la­na­mı­yor­sun" di­yor­duk. İş­te, bu dü­zen­le­me ile şim­di bu hak­sız­lık gi­de­ri­li­yor. Ama, bu kez de bir­ta­kım ka­yıt­lar ko­nu­yor; iş­te, as­ga­ri üc­re­tin üç­te 2'si…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, za­ten, as­ga­ri üc­ret aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da, 403 mil­yon ci­va­rın­da bir pa­ra. Şim­di, biz, bir öner­ge ve­ri­yo­ruz. Bu­nu, en azın­dan, as­ga­ri üc­ret dü­ze­yi­ne çe­ki­yo­ruz. Yi­ne, bir işi ek­sik yap­ma­ya­lım, ile­ri­de, keş­ke öy­le ol­ma­say­dı, de­me­ye­lim; ya­ni, yap­mış­ken tam ya­pa­lım, doğ­ru ya­pa­lım. Çün­kü, bu Ya­sa çı­kar­ken de ki­mi ek­sik­lik­ler vur­gu­lan­mış­tı.

Şim­di, ba­kın, 2005'in 1 Tem­mu­zun­dan bu ya­na, en­gel­li­ler­le il­gi­li ya­sa­nın uy­gu­lan­ma­sın­dan do­ğan bir­ta­kım ek­sik­lik­ler var. Ben, bu ya­sa ta­sa­rı­sı üze­ri­ne ko­nu­şa­ca­ğı­mı be­lir­le­yin­ce, ki­mi yer­ler­le ko­nuş­tum -bu, özel­lik­le, özür­lü­le­rin ba­kım ve eği­ti­miy­le uy­gu­la­nan- ki­mi ku­rum­lar­la da ko­nuş­tum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, ba­zen, bu­ra­da gü­zel ya­sa­lar ya­pı­lır, içi dol­du­rul­maz­sa ya da ek­sik­lik­ler gi­de­ril­mez­se, o, ya­pıl­dı­ğı gi­bi ka­lır.

Şim­di, Tür­ki­ye'de -az ön­ce de söy­len­di- 8 mil­yon ci­va­rın­da bir özür­lü, en­gel­li ki­şi var. Biz bun­la­rı top­lu­ma ka­zan­mak is­ti­yo­ruz, biz bun­la­rı üre­ti­ci kıl­mak is­ti­yo­ruz, biz bun­la­rı en do­ğal in­san hak­la­rın­dan ya­rar­lan­dır­mak is­ti­yo­ruz baş­ta eği­tim ol­mak üze­re.

Bun­la­rın ço­ğu, be­den­sel ve zi­hin­sel özür­lü olan ço­cuk­la­rı­mız, genç­le­ri­miz, in­sa­nı­mız, bir psi­ko­lo­jik te­da­vi­ye ge­rek­si­ni­mi var de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bun­la­rı siz alıp "İş­te, ay­da on sa­at­lik bir eği­tim­le, ben gö­re­vi­mi yap­tım, bu iş bit­ti; ha­di, sen evi­ne git­tin, ben de sos­yal dev­let ola­rak bi­raz­cık ra­hat­la­dım. Sa­na şim­di­ye ka­dar bir şey ya­pa­mı­yor­dum, şim­di, bir yer aç­tım, se­nin eği­ti­mi­ni üst­le­ni­yo­rum; iş­te, evin­de ba­kım, her­han­gi bir yer­de ba­kı­mı üst­le­ni­yo­rum…" Yet­mez.

Ba­kın, bir psi­ko­log, ora­da bu­lun­ma­sı da yet­mi­yor, o ku­rum­la­rı açan ki­şi­ler­le ko­nu­şur­sa­nız. Bu ço­cuk­la­ra ve genç­le­re, psi­ko­lo­ğun, en azın­dan der­se gir­me­si, haf­ta­da bir sa­at­lik der­se gir­me­si bel­ki ön­gö­rü­le­bi­lir. Yal­nız, otis­tik du­rum­da olan özür­lü­le­re der­se gi­re­bi­li­yor, ama, öte­ki en­gel­li­le­rin der­si­ne, psi­ko­log, o kat­kı­yı, o yar­dı­mı ya­pa­cak in­san­lar gir­mi­yor. Ör­ne­ğin, bu ek­sik­lik gi­de­ri­le­bi­lir.

Yi­ne, ana ba­ba­lar, ço­ğu özür­lü­le­rin ana ba­ba­la­rı da, as­lın­da, ay­dın­lan­ma­ya, özür­lü­le­re olan, efen­dim, yak­la­şım­da, eği­til­me­ye muh­taç in­san­lar­dır. On­la­rın da hiç ol­maz­sa haf­ta­da bir sa­at, ana ba­ba­la­rın, ço­cuk­la­rı­nın eği­til­di­ği mer­kez­ler­de bir eği­tim­den geç­me­si ge­re­kir. Ya­ni, bir psi­ko­lo­ğun ya da on­la­rı ay­dın­la­ta­cak in­san­la­rın bu işi yap­ma­sı ge­re­kir.

Ay­da on sa­at­lik gi­bi bir sü­re­nin az ol­du­ğu da or­ta­da. Ya­ni, pa­ra bel­ki dü­şü­rü­le­bi­lir, ama, ders sa­yı­sı mut­la­ka ar­tı­rıl­ma­lı­dır. Pa­ra dü­şü­rül­me­li­dir der­ken, ora­da, bu işi, eği­tim ola­rak ya­pan, ba­kım ola­rak ya­pan ku­ru­luş­la­rı dü­şün­dü­ğüm­den söy­le­mi­yo­rum. Ya­ni, ar­ka­daş­lar, ay­da on sa­at­lik bir sü­re­nin ye­ter­li ol­ma­dı­ğı­nı, tek­rar, yaz­gı­sıy­la baş ba­şa bı­ra­kıl­ma­dı­ğı­nı söy­le­mek is­ti­yo­rum. Bu­nun, en azın­dan, bir haf­ta­da, dört-beş sa­ate çı­ka­rı­la­rak on beş sa­at ya da on dört sa­at­lik bir sü­re ola­bi­lir di­yo­rum ve bu psi­ko­lo­ğun der­se gir­me­si­nin çok önem­li ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, o özür­lü genç­ler ve ço­cuk­lar -hep ko­nu­şu­lu­yor- acı­na­cak ki­şi­ler de­ğil­dir. Tür­ki­ye'de, özel­lik­le eği­tim açı­sın­dan, bun­la­rın ya­rar­lan­ma­sı son de­re­ce sı­nır­lı­dır ba­kın. Ya­ni, her tür­lü en­gel­li ço­cu­ğun oran ola­rak eği­tim­den ya­rar­lan­dı­ğı pay çok çok çok dü­şük­tür.

Şim­di, bir, kay­naş­ma­lı nor­mal sı­nıf­lar­da bun­la­rın eği­ti­mi ya­pı­lı­yor, di­ye ken­di­mi­zi, Ba­tı'da ge­liş­ti­ri­len bir mo­de­li bu­ra­da da be­nim­se­ye­rek kur­ta­ra­ca­ğı­mı­zı sa­nı­yo­ruz. Ama, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu en­gel­li­le­rin eği­til­me­si için alt­ya­pı, okul­lar­da, ba­kım mer­kez­le­rin­de yok­sa hat­ta on­lar için ye­ter­li bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­me­miş­se bu kay­naş­mış eği­ti­min, ya­ni, nor­mal du­rum­da­ki in­san­lar­la bir ara­da ya­pı­la­cak eği­ti­min de çok iyi so­nuç ver­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Biz, so­nuç ola­rak şu­nu öne­ri­yo­ruz: Bu 5378 sa­yı­lı Ya­sa, o gün de bir­ta­kım ek­sik­lik­ler ta­şı­yor­du, ama, bu sü­re için­de uy­gu­la­ma­dan do­la­yı ya­şa­nan ek­sik­lik­ler var. Bu, bir ra­po­ra, bir in­ce­le­me­ye ta­bi tu­tul­ma­lı­dır. Çün­kü, çı­ka­rı­lan yö­net­me­lik­ler, Ya­sa'yı, bi­re bir, da­ha ge­niş oran­da uy­gu­lan­ma­sı­nı sağ­la­ya­ca­ğı yer­de da­ralt­mış­tır. O yö­net­me­lik­le­rin, bel­ki, Ya­sa'nın ru­hu­na uy­gun ola­rak da­ha iyi bir şek­le ge­ti­ril­me­si ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz. Çün­kü, her en­gel­li­nin hem fi­zik­sel hem de top­lum­sal, du­yu­sal ge­rek­si­ni­mi açı­sın­dan, ke­sin ola­rak, bir sos­yal dev­let an­la­yı­şıy­la ba­kı­ma ge­rek­si­ni­mi var­dır. Bu sağ­lan­ma­lı­dır di­ye dü­şü­nü­yo­ruz ve bu ya­sa­nın bü­tün en­gel­li in­san­la­rı­mı­za ya­rar­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Tek­rar, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, bu ya­sa­da kat­kı­sı olan ar­ka­da­şı­mı­za te­şek­kür edi­yo­ruz.

Say­gı­lar su­nu­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Mad­de üze­rin­de baş­ka söz ta­le­bi yok.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ger­çek­ten, ulu­sal sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sı açı­sın­dan çok ile­ri bir adım bu­gün atıl­mak­ta; an­cak, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin ikin­ci aya­ğıy­la il­gi­li bir ya­sa, sos­yal hiz­met ve sos­yal yar­dım prog­ram­la­rıy­la il­gi­li bir ya­sa. Sos­yal si­gor­ta prog­ram­la­rıy­la il­gi­li, ya­sa­da, tek ça­tı ve ulu­sal si­gor­ta prog­ram­la­rı­na dö­nük bir açı­lım ya­pıl­dı.

Şim­di, ben, Sa­yın Ba­kan­dan sor­mak is­ti­yo­rum: İle­ri bir adım bu. Ama, sos­yal yar­dım ve sos­yal hiz­met­ler­le il­gi­li, alan­da­ki da­ğı­nık­lı­ğın ön­len­me­si için, tek ça­tı­nın o alan­da da sağ­lan­ma­sı için, ne za­man ha­re­ke­te ge­çe­cek­si­niz ve ulu­sal sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin prim­siz aya­ğı olan sos­yal yar­dım ve sos­yal hiz­met­ler­de ulu­sal ör­güt­le­me­yi ne za­man ya­pa­cak­sı­nız? Bu ko­nuy­la il­gi­li ya­sal ça­lış­ma­la­rı­nız han­gi nok­ta­da­dır? 

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­tün­cü.

Sa­yın Ak­de­mir…

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) - Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za, ara­cı­lı­ğı­nız­la bir so­ru so­ra­ca­ğım.

Ta­bii, bu­gün ge­ti­ri­len bu ya­sa­nın, ger­çek an­lam­da bü­yük bir açı­ğı kar­şı­la­ya­cak, özür­lü­ler do­la­yı­sıy­la, önem­li bir trav­ma­yı or­ta­dan kal­dı­ra­cak şe­kil­de dü­zen­len­miş ol­ma­sı, bi­zim de par­ti ola­rak ta­ra­fı­mız­dan des­tek­len­me­si açı­sın­dan çok önem­li­lik arz edi­yor ve bir he­kim ola­rak, ben, tak­dir­le kar­şı­la­mak is­ti­yo­rum.

An­cak, Tür­ki­ye'nin önem­li bir sos­yal ya­ra­sı var, bu ve­si­ley­le Sa­yın Ba­ka­nı­ma sor­mak is­ti­yo­rum: Yaş­lı, ai­le­nin bü­tün­lü­ğü­nü teş­kil eden ai­le­de bü­yük ki­şi­ler, özel­lik­le yaş­lı­lar, ge­ri­at­rik has­ta­lar, Tür­ki­ye'de, ba­kı­mı yö­nün­den bü­yük sı­kın­tı çı­ka­ran has­ta­lar­dır. Özel­lik­le has­ta ol­ma­yan yaş­lı­la­rın ba­kı­mı­nın sür­dü­rül­me­si, za­man za­man ai­le­ye yük ol­mak­ta ve özel­lik­le met­ro­pol kent­ler­de yaş­lı­la­rın ge­ri­at­rik ba­kı­mı so­run teş­kil et­mek­te­dir. Bu ça­lış­ma sü­re­niz içe­ri­sin­de, ge­ri­at­ri mer­kez­le­ri­nin ku­rul­ma­sı­nı plan­la­dı­nız mı? Plan­la­dı­nız­sa bu ko­nu han­gi aşa­ma­da­dır?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Ön­ce­lik­le, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi, sos­yal yar­dım ve prim­siz öde­me­ler ko­nu­sun­da bir ya­sa ta­sa­rı­sı­nın ha­zır­lı­ğı çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de olun­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­li­rim.

Sos­yal Hiz­met­ler Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu'nda bu­gün ya­pı­lan bu de­ği­şik­lik, sos­yal hiz­met­le­rin, bir an­lam­da, da­ha ku­şa­tı­cı ve sos­yal yar­dım ta­nı­mın­dan çı­ka­ra­rak, ilk kez, muh­taç­lık kav­ra­mı­nı, ih­ti­yaç kav­ra­mı­nı fark­lı bir şe­kil­de ta­nım­la­mak­ta­dır. Ön­ce­lik­le, sos­yal gü­ven­li­ğe ta­bi ol­ma­sı­na rağ­men özür­lü ço­cuk­la­rı­nın ve­ya ai­le­sin­de­ki özür­lü bi­rey­le­rin gi­der­le­ri­ni kar­şı­la­mak­ta son de­re­ce güç­lük çe­ken ai­le­le­re, çok önem­li bir des­tek ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz.

Sa­yın Dur­sun Ak­de­mir'in so­ru­su çer­çe­ve­sin­de de bi­lin­di­ği üze­re, ge­ri­at­ri, sa­de­ce, sos­yal hiz­met ta­nı­mı içe­ri­sin­de yer alan bir kav­ram de­ğil, tıb­bi bir kav­ram­dır ve Tür­ki­ye'de has­ta­ne­le­ri­mi­zin bir­ço­ğun­da, ar­tık, ge­ri­at­ri kli­nik­le­ri ku­ru­lu­yor. Bu mad­de­de, özel­lik­le 1'in­ci mad­de ola­rak de­ği­şik­lik ön­gö­rü­len yaş­lı hiz­met mer­kez­le­ri­miz­le de yaş­lı bi­rey­le­rin, hem ya­şam ka­li­te­si­ni ar­tır­mak hem de gün­düz­lü ba­kım ve ev­de ba­kım hiz­me­ti sun­mak üze­re açı­lan ve fa­ali­yet gös­te­ren yaş­lı hiz­met mer­kez­le­ri­ni ta­nım­lı­yo­ruz.

Şim­di, bu­ra­da ne­yi he­def­li­yo­ruz: Özel­lik­le ai­le bi­rey­le­ri içe­ri­sin­de ço­cuk­la­rı ta­ra­fın­dan ba­kı­lan, ama, ay­nı za­man­da ma­li kül­fet oluş­tu­ran, bir şe­kil­de hu­zu­rev­le­ri­ne bı­rak­ma­yı da ai­le bi­rey­le­ri ola­rak ken­di­le­ri­ne ya­kış­tır­ma­yan du­rum­lar­da, mad­di bir des­tek sağ­la­ya­rak -as­ga­ri üc­ret tu­ta­rın­da- ev­de ba­kım­la­rı­nı sağ­la­ya­rak, on­la­rı, ken­di sos­yal çev­re­le­rin­den, ai­le bi­rey­le­rin­den ko­par­ma­dan, des­tek ola­rak, bak­ma­yı he­def­li­yo­ruz. Bu­ra­da, hem Türk top­lu­mu­nun ai­le ya­pı­sı­nı ko­ru­ma hem de yaş­lı­la­rı­na ev­de ba­kan ai­le bi­rey­le­ri­ni bu an­lam­da des­tek­le­mek ama­cı gü­dü­yo­ruz. El­bet­te ki, ge­ri­at­ri dü­ze­yin­de ba­kım hiz­me­ti al­ma­sı ge­re­ken­le­rin de bir kli­nik or­tam­da, en azın­dan bir has­ta­ne or­ta­mın­da te­da­vi ve ba­kım­la­rı ge­re­ki­yor. Bu za­ten, sos­yal hiz­met kap­sa­mı içe­ri­sin­de kar­şı­la­nı­yor.

Bi­zim bu­ra­da bu dü­zen­le­mey­le ge­tir­di­ği­miz ça­lış­ma, ilk kez, Tür­ki­ye'de, ev­de ba­kım hiz­met­le­ri­ni ta­nım­lı­yor. Bu, hem Ya­sa'nın bir zo­run­lu­lu­ğu, Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­rum Ka­nu­nu'nda yap­tı­ğı­mız de­ği­şik­lik, şu an­da, 2005 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren Özür­lü­ler Ya­sa­sı'yla da, bir an­lam­da, pa­ra­lel bir dü­zen­le­me. İlk kez, ar­tık, ai­le­le­re, hem ev­de ba­kım yö­nün­den özür­lü ço­cuk­lar için des­tek ve­ri­yo­ruz hem yaş­lı­la­rı için hem de bi­zim, ben öl­dü­ğüm za­man be­nim ço­cu­ğu­ma ne ola­cak, kay­gı­sı­nı gi­de­ren, on­la­rın bir ku­rum ba­kı­mı al­tın­da, dev­let ta­ra­fın­dan hi­ma­ye edi­le­rek ba­kıl­ma­sı­nı ve­ya özel sek­tör ta­ra­fın­dan ve­ri­len hiz­me­tin dev­let ta­ra­fın­dan sa­tın alın­ma­sıy­la, çok önem­li bir sos­yal acı­yı, sos­yal sı­kın­tı­yı gi­der­miş ola­ca­ğız.

Ben, hem ka­nun tek­li­fi sa­hi­bi Sa­yın Lok­man Ay­va'ya hem de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ve Ana­va­tan Par­ti­si­ne, il­gi­li Ba­kan ola­rak, bu ya­sa­ya ver­dik­le­ri son de­re­ce gü­zel des­tek­le­rin­den do­la­yı te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

Sağ olun.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 2828 sa­yı­lı Ka­nu­nun Ek 7 nci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

"EK MAD­DE 7.- Her ne ad al­tın­da olur­sa ol­sun her tür­lü ge­lir­le­ri top­la­mı esas alın­mak su­re­tiy­le; ken­di­le­ri­ne ait ve­ya bak­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu bi­rey sa­yı­sı­na gö­re ken­di­le­ri­ne dü­şen or­ta­la­ma ay­lık ge­lir tu­ta­rı bir ay­lık net as­ga­ri üc­ret tu­ta­rı­nın 2/3'ün­den da­ha az olan ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, res­mi ve­ya özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ya da ika­met­gah­la­rın­da ba­kım hiz­me­ti ve­ril­me­si sağ­la­nır.

Ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re su­nu­la­cak ba­kım hiz­met­le­ri­nin kap­sa­mı­na, ba­kım hiz­me­tin­den ya­rar­la­na­bi­le­cek­le­rin baş­vu­ru şek­li­ne ve bu hiz­met­le­ri ve­re­cek olan ger­çek ve tü­zel ki­şi­le­rin izin, ça­lış­ma, de­ne­tim, üc­ret­len­dir­me ile ba­kım hiz­me­ti kar­şı­lı­ğı ya­pı­la­cak öde­me­le­re iliş­kin usul ve esas­lar; Ku­ru­mun ko­or­di­na­tör­lü­ğün­de, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı ve Özür­lü­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca müş­te­re­ken çı­ka­rı­la­cak yö­net­me­lik­le be­lir­le­nir.

Ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re su­nu­la­cak ba­kım hiz­me­ti­nin kar­şı­lı­ğı ola­rak be­lir­le­ne­cek ki­şi ba­şı­na ay­lık ba­kım üc­re­ti tu­ta­rı, iki ay­lık net as­ga­ri üc­ret­ten faz­la ola­maz.

Ba­kı­ma muh­taç özür­lü­ler­den Ku­rum­ca ve di­ğer res­mi ku­rum­lar­ca ba­kı­lan­lar dı­şın­da ka­lan­la­ra iliş­kin ba­kım üc­re­ti, bu amaç­la Ku­rum büt­çe­si­ne ko­nu­la­cak öde­nek­ler­den kar­şı­la­nır.

Ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, üc­ret­le­ri Ku­rum büt­çe­sin­den kar­şı­lan­mak su­re­tiy­le sağ­la­na­cak ba­kım hiz­met­le­ri 4/1/2003 ta­rih­li ve 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne ta­bi ol­mak­sı­zın te­min edi­lir."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ve­dat Me­lik, Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Me­lik.

Sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET VE­DAT ME­LİK (Şan­lı­ur­fa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2828 Sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ek 7 nci Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin 2'nci mad­de­si üze­rin­de gö­rüş­le­ri­mi ifa­de et­mek üze­re, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ön­ce­lik­le he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­ma­ma, Sa­yın Lok­man Ay­va'ya, en­gel­li yurt­taş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nı bir kez da­ha Par­la­men­to­da tar­tış­ma fır­sa­tı ve­ren ve kıs­men de ol­sa so­run­la­rı­na çö­züm bul­ma­ya dö­nük ola­rak ha­zır­la­dı­ğı bu ka­nun tek­li­fin­den ötü­rü te­şek­kür ede­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, en­gel­li yurt­taş­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nın çö­zü­mü için ka­lı­cı ve doğ­ru po­li­ti­ka­lar ge­liş­ti­re­bil­mek için, özel­lik­le özür­lü­lük hâli­nin ne ol­du­ğu­nun iyi bi­lin­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ta­bii, bu­nun bi­lin­me­si yet­mez, bu­nun ay­nı za­man­da cid­di bir top­lum­sal so­run ol­du­ğu­nun da kav­ran­ma­sı ge­re­kir. En­gel­li­lik hâli, çe­şit­li şe­kil­ler­de, çe­şit­le hâller­de ola­bi­lir.

Üze­rin­de gö­rüş­tü­ğü­müz 2828 sa­yı­lı Ya­sa, do­ğuş­tan ve­ya son­ra­dan her­han­gi bir has­ta­lık ve­ya ka­za so­nu­cu be­den­sel, zi­hin­sel, ruh­sal, duy­gu­sal ve sos­yal ye­te­nek­le­ri­ni çe­şit­li de­re­ce­ler­de kay­bet­me­si ne­de­niy­le nor­mal ya­şa­mın ge­rek­le­ri­ne uy­ma­ma du­ru­mun­da olup, ko­run­ma, ba­kım, re­ha­bi­li­tas­yon, da­nış­man­lık ve des­tek hiz­met­le­ri­ne ih­ti­ya­cı olan ki­şi­yi özür­lü ola­rak ta­nım­la­mak­ta­dır. Resmî sağ­lık ku­ru­lu ra­po­ru ile ağır özür­lü ol­du­ğu bel­ge­len­di­ri­len­ler­den gün­lük ha­ya­tın alı­şıl­mış, tek­rar eden ge­rek­le­ri­ni önem­li öl­çü­de ye­ri­ne ge­ti­re­me­me­si ne­de­niy­le ha­ya­tı­nı baş­ka­sı­nın yar­dı­mı ve ba­kı­mı ol­ma­dan de­vam et­ti­re­me­ye­cek de­re­ce­de düş­kün olan ki­şi­yi ise "ba­kı­ma muh­taç özür­lü" ola­rak sı­nıf­lan­dır­mak­ta­dır. Hiç şüp­he­siz ki, bun­la­rın için­de du­ru­mu en ağır olan gru­bu ba­kı­ma muh­taç özür­lü­ler oluş­tur­mak­ta­dır. Bu yurt­taş­la­rı­mı­zın, bu yav­ru­la­rı­mı­zın bü­tün ih­ti­yaç­la­rı ai­le­le­ri ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­mak­ta­dır. Bu ai­le­ler, bir­çok fe­dakârlı­ğa kat­lan­mak­ta, hem mad­di ola­rak yıp­ran­mak­ta hem de psi­ko­lo­jik ola­rak çev­re­sel et­men­ler­le mü­ca­de­le et­mek­te ve ço­ğu za­man, ço­cuk­la­rı­nın en­gel­li­lik hâli­nin sü­rek­li­li­ğin­den ötü­rü, ça­lış­ma ya­şa­mın­dan kop­mak­ta ve eko­no­mik ola­rak da yok ol­mak­ta­dır­lar. İş­te bu ne­den­le, en­gel­li so­run­la­rı ir­de­le­nir­ken, en­gel­li ve ai­le­si bir bü­tün ola­rak ele alın­ma­lı, bü­tün top­lu­mun da en­gel­li bi­re­yi olan ai­le­le­ri ku­cak­la­ma­sı ve her tür­lü mad­di ma­ne­vi yar­dı­mı yap­mak­tan ka­çın­ma­ma­sı ge­re­kir. An­cak üzü­le­rek ifa­de et­me­li­yim ki, ül­ke­miz­de her alan­da cid­di bir sa­vur­gan­lık ve gös­te­riş­li, lüks har­ca­ma­lar alış­kan­lık hâli­ne gel­miş­tir. Za­man za­man da, il­gi­li il­gi­siz bir­çok ül­ke­ye mil­yon­lar­ca do­lar tu­ta­rın­da yar­dım ya­pıl­mak­ta, fa­kat ko­nu yurt için­de ya­şa­yan ken­di yurt­taş­la­rı­mı­zın so­ru­nu olun­ca he­pi­miz çok ha­sis dav­ran­mak­ta, ba­zen yok say­mak­ta ve hat­ta gör­mez­den gel­mek­te­yiz. Ken­di ai­le­miz­de en­gel­li yok­sa, bu ko­nu­ya ta­ma­men du­yar­sız kal­mak­ta­yız. Oy­sa­ki Tür­ki­ye'de ya­şa­yan en­gel­li­ler sa­de­ce on­la­rın ebe­veyn­le­ri­nin so­ru­nu de­ğil, he­pi­mi­zin bir­lik­te aş­ma­sı ge­re­ken bir prob­lem­dir. En azın­dan en­gel­li ai­le­le­rin ya­şa­dı­ğı zor­lu­ğa, kat­lan­mak du­ru­mun­da kal­dı­ğı acı­ya or­tak ol­mak du­ru­mun­da­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­pı­lan her har­ca­ma­nın bir al­ter­na­tif ma­li­ye­ti ol­du­ğu, üni­ver­si­te­le­rin da­ha bi­rin­ci sı­nıf­la­rın­da ik­ti­sat der­si ola­rak öğ­re­ti­lir. Sa­nı­yo­rum ara­mız­da hiç kim­se yok­tur ki, en­gel­li yurt­taş­la­rı­mı­zın le­hi­ne ya­pı­la­cak ya­tı­rım ve sos­yal des­tek pro­je­le­ri­ne ay­rı­la­cak mad­di kay­na­ğın ya­ra­ta­ca­ğı al­ter­na­tif ma­li­ye­te kat­la­na­ma­ya­ca­ğı­mı­zı söy­le­ye­bil­sin.

Gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz ka­nun mad­de­si­ne gö­re, bir en­gel­li ai­le­si­nin ba­kım hiz­met­le­rin­den ya­rar­la­na­bil­me­si için "Her ne ad al­tın­da olur­sa ol­sun her tür­lü ge­lir­le­ri top­la­mı esas alın­mak su­re­tiy­le; ken­di­le­ri­ne ait ve­ya bak­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu bi­rey sa­yı­sı­na gö­re ken­di­le­ri­ne dü­şen or­ta­la­ma ay­lık ge­lir tu­ta­rı bir ay­lık net as­ga­ri üc­ret tu­ta­rı­nın 2/3'ün­den da­ha az olan ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, resmî ve­ya özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ya da ika­met­gah­la­rın­da ba­kım hiz­me­ti ve­ril­me­si sağ­la­nır." den­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce bir­çok ko­nuş­ma­cı­nın söy­le­di­ği gi­bi, ül­ke nü­fu­su­mu­zun yüz­de 12'si çe­şit­li de­re­ce­ler­de en­gel­li­dir. An­cak bu­nun 250 bi­ni ba­kı­ma muh­taç özür­lü du­ru­mun­da­dır. Bu ta­sa­rıy­la, ba­kım hiz­met­le­rin­den fay­da­lan­ma ko­nu­sun­da­ki kı­sıt­la­ma­lar tam ola­rak kal­dı­rıl­mı­yor, sa­de­ce fay­da­la­nan yurt­taş­la­rı­mı­zın sa­yı­sı bi­raz da­ha ar­tı­rı­lı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ül­ke­nin nü­fu­su 75 mil­yon­dur. Ba­kı­ma muh­taç en­gel­li sa­yı­sı 250 bin­dir. Bu da, ül­ke nü­fu­su­nun üç yüz­de 1'ini oluş­tur­mak­ta­dır. Bu ül­ke, ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­ri­ne ba­ka­ma­ya­cak den­li fa­kir bir ül­ke mi­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Bu tek­li­fin bu hâliy­le ya­sa­laş­ma­sı du­ru­mun­da, ha­ne ge­li­ri 1.100 YTL olan bir ai­le, eğer iki ta­ne özür­lü ço­cu­ğu ol­sa bi­le, bu hak­tan fay­da­la­na­ma­ya­cak­tır. Çün­kü, ai­le fert­le­ri ba­şı­na dü­şen ge­lir as­ga­ri üc­re­tin 2/3'ünü aş­ma­mak­ta­dır bu ver­di­ğim ör­nek­te. As­ga­ri üc­re­tin, çün­kü 2/3'ü 268 YTL'ye te­ka­bül et­mek­te­dir. 1.100 YTL ge­li­ri olan bir ai­le­de fert ba­şı­na dü­şen ge­lir 275 YTL ol­mak­ta ve bu ne­den­le, bu ai­le bu ya­sa­dan fay­da­la­na­ma­mak­ta­dır. Ya­sa bu hâliy­le çı­kar­sa, ül­ke­miz­de­ki ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­rin yak­la­şık yüz­de 60'ı bu yar­dım­dan fay­da­la­na­ma­ya­cak­tır. Bu da, açık bir ay­rım­cı­lık­tır. Tür­ki­ye, ba­kı­ma muh­taç en­gel­li­le­ri­ne bu ba­kım hiz­me­ti­ni ve­re­bi­le­cek güç­te­dir ve bu­nu da yap­mak zo­run­da­dır.

Yi­ne, üze­rin­de gö­rüş­tü­ğü­müz de­ği­şik­lik tek­li­fin­de yer al­ma­ma­sı­na rağ­men, en­gel­li ai­le­le­ri­ni mağ­dur eden ve önem­li bir so­ru­nu teş­kil eden bir mad­de de, 5378 sa­yı­lı Ya­sa'yla dü­zen­le­nen ve 2022 sa­yı­lı Ya­sa'da de­ği­şik­lik ya­pan 25'in­ci mad­de­de ya­şan­mak­ta­dır.

Bu mad­de­de, on se­kiz ya­şı­nı dol­du­ran bir en­gel­li, an­ne ve ba­ba­sı­nın ya­nın­da bu­lun­du­ğu du­rum­lar­da, ai­le­si ona bak­mak­la mü­kel­lef ol­du­ğu için bu ya­sa­dan fay­da­la­na­mı­yor ve bu ma­aşı ala­ma­mak­ta­dır. Ya­ni, ai­le­si­nin du­ru­mu, ma­li du­ru­mu kay­ma­kam­lık ve­ya Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Vak­fı öl­çüt­le­ri­ne gö­re hâlli va­kit­li, zen­gin sa­yı­lı­yor­sa, on se­kiz ya­şı­nı ge­çen özür­lü­le­re ma­aş bağ­la­na­ma­mak­ta­dır. Eğer, on se­kiz ya­şın­dan kü­çük ise, ai­le­nin ay­lık 70 ye­ni Türk li­ra­sı ge­li­ri bi­le var­sa, yi­ne bu ya­sa­dan fay­da­lan­ma­sı müm­kün ol­mu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ör­ne­ğin, ay­da 1.400 YTL ma­aş alan, 2 ta­ne spas­tik ağır en­gel­li ço­cu­ğu olan bir ai­le, ay­da, en­gel­li ço­cuk ba­şı­na 155 YTL ma­aş ve ba­kım hiz­me­ti ve­ri­lir­se, bu ül­ke büt­çe­si­nin den­ge­le­ri ka­pa­tı­la­ma­ya­cak öl­çü­le­re mi va­ra­cak­tır? 250 bin en­gel­li­nin ai­le­si­ne dev­le­tin ve­re­ce­ği bu ma­aş, ba­sit bir he­sap­la, ya­ni, 155 YTL x 250.000 ki­şi­yi sa­yar­sak, ay­da 3,8 mil­yon YTL'dir. Bu­na, ba­kım hiz­met­le­ri­ni de ek­ler­sek, bu da, be­nim he­sap­la­rı­ma gö­re, ay­da yak­la­şık 350 YTL x 250.000 ki­şi­dir ki, bu da ay­da 8,7 mil­yon YTL eder. Ya­ni, büt­çe­ye ge­ti­re­ce­ği ek yük, top­lam, ay­da 12 mil­yon YTL'yi geç­me­ye­cek­tir. Mil­yar­lar­ca YTL'yi bo­şu­na har­ca­yan bir ül­ke­de, yıl­da 1,5 mil­yar YTL'nin aca­ba bir öne­mi var mı­dır? Yurt dı­şı­na gi­den on­lar­ca bü­rok­ra­tı­na, mil­let­ve­ki­li­ne gün­lük 200-300 do­lar har­cı­rah ve­ren, ma­kam oto­mo­bil­le­ri­ne mil­yon­lar­ca YTL har­ca­yan bir ül­ke­de, ba­kı­ma muh­taç en­gel­li­si­ne ve ai­le­si­ne ay­da 300 YTL ver­mek aca­ba çok mu­dur?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ger­çek­le­rin, ön­ce­lik­le biz mil­let­ve­kil­le­ri ve son­ra da, de­di­ğim gi­bi, bü­tün top­lum ke­sim­le­ri ta­ra­fın­dan ka­bul edil­me­si ge­re­kir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­lik, bu­yu­run.

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (De­vam­la) - Onun için, bu ya­sa, Sa­yın Ay­va ta­ra­fın­dan -ha­ki­ka­ten önem­li bir ya­sa- emek ve­ri­le­rek ha­zır­lan­mış bir ya­sa. Fır­sat gel­miş­ken, bi­raz son­ra bu ka­nu­nun 2'nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sıy­la il­gi­li ve­re­ce­ği­miz de­ği­şik­lik öner­ge­si ka­bul edi­lir­se, herhâlde, ya­kın bir za­man­da, bir da­ha bu ko­nu­da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı ama­cıy­la bir ya­sa tek­li­fi ve­ya ta­sa­rı­sı gel­me­ye­cek­tir. Bi­raz son­ra ve­re­ce­ği­miz de­ği­şik­lik öner­ge­si­nin he­pi­niz ta­ra­fın­dan ka­bul edil­me­si dü­şün­ce­siy­le yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­la­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Me­lik.

Mad­de üze­rin­de baş­ka söz ta­le­bi yok, an­cak iki adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­sı­na gö­re oku­tup ay­kı­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1251 sı­ra sa­yı­lı Ta­sa­rı­nın çer­çe­ve 2. mad­de­sin­de yer alan Ek mad­de 7'nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Ali Ars­lan

 

M. Ve­dat Me­lik

 

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

 

Muğ­la

 

Ur­fa

 

De­niz­li

 

Fe­ra­mus Şa­hin

 

Al­gan Ha­ca­loğ­lu

 

Bü­lent Ba­ra­ta­lı

 

To­kat

 

İs­tan­bul

 

İz­mir

"Ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, resmî ve­ya özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ya da ika­metgâhla­rın­da ba­kım hiz­me­ti ve­ril­me­si sağ­la­nır."

BAŞ­KAN - Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1251 sı­ra sa­yı­lı Ta­sa­rı­nın çer­çe­ve 2. mad­de­sin­de yer alan Ek Mad­de 7'nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Ali Ars­lan

 

Ha­luk Koç

 

Mev­lüt Coş­ku­ner

 

Muğ­la

 

Sam­sun

 

Is­par­ta

 

Ati­la Emek

 

Sa­mi Tan­doğ­du

 

Ca­nan Arıt­man

 

An­tal­ya

 

Or­du

 

İz­mir

"Her ne ad al­tın­da olur­sa ol­sun, her tür­lü ge­lir­le­ri top­la­mı esas alın­mak su­re­tiy­le; ken­di­le­ri­ne ait ve­ya bak­mak­la yü­küm­lü ol­du­ğu bi­rey sa­yı­sı­na gö­re ken­di­le­ri­ne dü­şen or­ta­la­ma ay­lık ge­lir tu­ta­rı bir ay­lık net as­ga­ri üc­ret­ten da­ha az olan ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, resmî ve­ya özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ya da ika­metgâhla­rın­da ba­kım hiz­me­ti ve­ril­me­si sağ­la­nır."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - İkin­ci öner­ge­yi mi söy­lü­yor­su­nuz Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN - Son oku­du­ğu­muz öner­ge Sa­yın Ko­mis­yon.

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: Da­ha çok özür­lü­nün da­ha uy­gun ko­şul­lar­da ba­kım hiz­me­ti al­ma­sı amaç­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1251 sı­ra sa­yı­lı Ta­sa­rı­nın çer­çe­ve 2. mad­de­sin­de yer alan Ek mad­de 7'nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                             Ali Ars­lan (Muğ­la) ve ar­ka­daş­la­rı

"Ba­kı­ma muh­taç özür­lü­le­re, resmî ve­ya özel ba­kım mer­kez­le­rin­de ya da ika­metgâhla­rın­da ba­kım hiz­me­ti ve­ril­me­si sağ­la­nır."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SAĞ­LIK, Aİ­LE, ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL İŞ­LER KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI CEV­DET ER­DÖL (Trab­zon) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hü­kü­met ka­tı­lı­yor mu?

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Özür­lü bi­rey­ler ko­şul­suz ola­rak ba­kım hiz­me­ti ala­bil­me­li­dir.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 4- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Tek­li­fin tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Tek­lif ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır.

5'in­ci sı­ra­da yer alan, 26/9/2006 Ta­rih­li ve 5545 Sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu ve Ana­ya­sa­nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

5.- 26/9/2006 Ta­rih­li ve 5545 Sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1251) (S. Sa­yı­sı: 1253)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

6'ncı sı­ra­da yer alan, Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Ti­ca­ret An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

6.- Eko­no­mik İş­bir­li­ği Teş­ki­la­tı Ti­ca­ret An­laş­ma­sı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1235) (S. Sa­yı­sı: 1308)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, di­ğer iş­ler­de de ko­mis­yon ye­rin­de ol­ma­dı­ğı için, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 6 Şu­bat 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.20