DÖNEM: 22 CİLT: 145 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
55’inci
Birleşim
25 Ocak 2007 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L E R
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN
GENEL KURU
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.-
Kahramanmaraş Milletvekili Fatih Arıkan'ın, Türk İşbirliği ve Kalkınma
İdaresi Başkanlığının kuruluş amacı ve faaliyetlerine ilişkin
gündem dışı konuşması ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın cevabı
2.-
Bayburt Milletvekili Ülkü Gökalp Güney'in, İnternet üzerinden işlenen
suçların önlenmesinde ve gençlerimizin zararlı sitelerden korunmasında
İnternet kafelerin denetlenmesinin önemine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı ve Adana
Milletvekili Tacidar Seyhan'ın, aynı konuda açıklaması
3.-
Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, gençlerimizin sorunlarına,
onların yararlı faaliyetlere yönlendirilmelerinin önemine ve
bu konuda yapılması gerekenlere ilişkin gündem dışı konuşması ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in cevabı
IV. - KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
3.-
Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
ve İçişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve
Teknoloji Komisyonları Raporları (1/1215) (S. Sayısı: 1230)
4.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar'ın;
Devlet İhale Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/902)
(S. Sayısı: 1314)
5.-
Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve
Çalışma Esaslarına Dair Kanun ile Tababet ve Şuabatı San'atlarının
Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu
(1/1226) (S. Sayısı: 1247)
6.- Darülaceze Müessesesi Genel Müdürlüğü
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonları Raporları (1/988) (S. Sayısı:
922)
V. - OYLAMALAR
1.-
1230 Sıra Sayılı Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısına verilen oyların sonucu
TBMM
Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak on oturum yaptı.
23/1/2007
tarihli 53'üncü Birleşimde yapılan kapalı oturuma ait tutanak özetinin
okunabilmesi için, Başkanlıkça, İç Tüzük'ün 71'inci maddesi uyarınca
kapalı oturuma geçilmesi gerektiği açıklandı; açık oturuma saat
14.06'da son verildi.
(İkinci
Oturum Kapalıdır)
Oturum
Başkanı ve TBMM Başkan Vekili İsmail Alptekin, eski Dışişleri Bakanlarından
İsmail Cem'in vefatı dolayısıyla ailesine, siyaset camiasına ve
Genel Kurula başsağlığı dileyen bir açıklamada bulundu.
Aynı
konuda:
CHP
Grubu adına İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,
AK
Parti Grubu adına Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
Anavatan
Partisi Grubu adına Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu,
Birer
açıklamada bulundular.
Erzurum
Milletvekili Mücahit Daloğlu'nun, Üniversiteler Arası Kış Oyunları'nın
2011 yılında Erzurum'da yapılacak olmasının önemine ve olimpiyatların,
bölgenin gelişmesine yapacağı katkılara ilişkin gündem dışı konuşmasına
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin cevap verdi.
Şanlıurfa
Milletvekili Mehmet Vedat Melik, hâlen kapalı olan Akçakale Sınır
Kapısı'nın yeniden hizmete açılmasının, yüksek ihracat ve ithalat
potansiyeli olan bölgeye sağlayacağı yararlara,
Sivas
Milletvekili Osman Kılıç, Osmanlı İmparatorluğu'nun kuruluş yıldönümü
münasebetiyle, üç kıtada en uzun süre hâkimiyet kurmuş olan Türk devleti
olarak siyaset ve medeniyet açısından dünya tarihine doğrudan etkilerine,
İlişkin
gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Genel
Kurulu ziyaret
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmının:
1'inci
sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce
geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2'nci
sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı'nın (1/1030) (S. Sayısı: 904) görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
3'üncü
sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik
Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı'nın (1/1115) (S. Sayısı: 1147) görüşmeleri tamamlandı;
elektronik cihazla yapılan açık oylama sonucunda kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
İstanbul
Milletvekili Onur Öymen, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet
Ali Şahin'in, konuşmasında, ileri sürmüş olduğu görüşlerden farklı
görüşleri kendisine atfetmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.
4'üncü
sırasında bulunan, Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın (1/1215) (S. Sayısı: 1230) görüşmelerine devam
olunarak 2'nci maddesine kadar
25
Ocak 2007 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak
üzere birleşime 19.02'de son verildi.
İsmail Alptekin
Başkan
Vekili
Bayram Özçelik Yaşar
Tüzün
Burdur
Bilecik
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
Harun Tüfekci Türkân
Miçooğulları
Kâtip
Üye Kâtip
Üye
No.: 71
II. - GELEN KÂĞITLAR
25 Ocak 2007 Perşembe
Tasarı
1.-
Futbol Müsabakalarında Müşterek Bahisler Tertibi Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1299) (Plan ve Bütçe ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 23.1.2007)
Teklif
1.-
Sakarya Milletvekili Ayhan Sefer Üstün ve 19 Milletvekilinin; Siyasi
Etik Komisyonu Kurulması ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/935) (Adalet; Avrupa Birliği Uyum Komisyonu
ve Anayasa Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 19.1.2007)
Raporlar
1.-
Milletlerarası Özel Hukuk ve Usul Hukuku Hakkında Kanun Tasarısı
ile Adalet Komisyonu Raporu (1/1231) (S. Sayısı: 1324) (Dağıtma tarihi:
25.1.2007) (GÜNDEME)
2.-
Uygulama İmkanı Kalmamış Bazı Kanunların Yürürlükten Kaldırılmasına
Dair Kanun Tasarısı ile Adalet Komisyonu Raporu (1/1239) (S. Sayısı:
1325) (Dağıtma tarihi: 25.1.2007) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan
Yazılı Soru Önergeleri
1.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Ankara-Atatürk Bulvarındaki yol yapım
çalışmasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/18616)
2.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, hastanelerdeki bazı hizmetlere
yönelik bir genelgeye ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19156)
3.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, depreme yönelik çalışmalara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19158)
4.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Başbakanlık personeli
maaşlarının yatırıldığı bankadan araçlar alındığı iddiasına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19161)
5.-
Kocaeli Milletvekili Mehmet Sefa SİRMEN'in, Yuvacık Barajı ile ilgili
bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19162)
6.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, sel felaketlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19165)
7.-
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Şanlıurfa'daki DSİ
Sondaj Şubesinin kapatılacağı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19166)
8.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, AB'nin parasal yardım yaptığı
dernek ve vakıflara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19167)
9.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın, İstanbul'un trafik sorununa
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19169)
10.-
İzmir Milletvekili Türkan MİÇOOĞULLARI'nın, Kaz ve Marda Dağlarındaki
madencilik faaliyetlerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19170)
11.-
Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın,
12.-
Ankara Milletvekili Yakup KEPENEK'in, orman ve tarım arazilerindeki
kaçak yapılaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19174)
13.-
Konya Milletvekili Atil
14.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, belediye şirketlerine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19182)
15.-
Muğ
16.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, BOTAŞ'ın doğalgaz zammına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19184)
17.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'in deprem riskine ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19185)
18.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'deki hastanelerin açtığı
ihalelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19186)
19.-
Samsun Milletvekili İlyas Sezai ÖNDER'in, Samsun Hafif Raylı Sistem
Projesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19187)
20.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, eczanelerin alacaklarına
ve Sosyal Güvenlik Kurumunun borçlarına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19188)
21.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İstanbul-Beykoz'da bir ormanlık
alandaki yapılaşmanın soruşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı
soru önergesi (7/19189)
22.-
Mersin Milletvekili Şefik ZENGİN'in, Mersin-Mut Devlet Hastanesi
Başhekiminin astırdığı afişlere ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19190)
23.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bölünmüş yol projesine ilişkin
Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/19196)
24.-
Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta-Eğirdir bölünmüş
yol çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19197)
25.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19198)
26.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19199)
27.-
Trabzon Milletvekili Asım AYKAN'ın, deprem konusunda yapılan açıklamalara
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19200)
28.-
Sinop Milletvekili Engin ALTAY'ın, Ayancık-Boyabat karayoluna
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19201)
29.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19203)
30.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19204)
31.-
Samsun Milletvekili Mustafa ÇAKIR'ın, prim alacaklarının tevkifat
yoluyla tahsiline ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19207)
32.-
İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, İstanbul-Beykoz'da ormanlık
alandaki usulsüz yapılaşmaya ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19225)
33.-
Giresun Milletvekili Mehmet IŞIK'ın, bir yerleşim yerindeki mülk sahiplerine
ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi (7/19229)
34.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, Papa'nın Türkiye ziyaretinde
gazetecilerin akreditasyon işlemlerine ilişkin Dışişleri Bakanı
ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/19234)
35.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, AB tarama sürecinin sonuçlarına
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru
önergesi (7/19236)
36.-
Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Eskişehir Büyükşehir
Belediyesi Hastanesine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
(Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/19246)
37.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, futboldaki şike iddialarına
ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN)
yazılı soru önergesi (7/19247)
38.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/19254)
39.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi
(7/19255)
40.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, TRT çalışanlarına ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/19256)
41.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/19257)
42.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi
(7/19258)
43.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir köyün sulama göleti
ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19265)
44.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir köyün sulama suyu
ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19266)
45.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir köyün sulama suyu
ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19267)
46.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir kasabanın sulama
suyu ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19268)
47.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir köyün sulama suyu
ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19269)
48.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir kasabanın sulama
göleti ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19270)
49.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir köyün sulama göleti
ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19271)
50.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir sulama göletine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19272)
51.-
Niğde Milletvekili Orhan ERASLAN'ın, Niğde'deki bir kasabaya yapılacak
olan sulama göletine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19273)
52.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19275)
53.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19276)
54.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, elektrik enerjisi ihtiyacına
ve enerji açığına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19277)
55.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, intihar
56.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, BOTAŞ'la ilgili bazı
iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19279)
57.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, EGO'nun BOTAŞ'a olan borcuna
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19280)
58.-
Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Garp Linyitleri Müessesesine
yönelik bazı iddialara ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19281)
59.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, Türkiye Kömür İşletmeleri
Kurumunun finansal durumuna ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19282)
60.-
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, TPAO'nun mühendis alımına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19284)
61.-
Diyarbakır Milletvekili Mesut DEĞER'in, TPAO'nun mühendis alımına
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19285)
62.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'daki bir mahallenin su
sorununa ve ulaşım ücretleri ile afet planlamasına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19286)
63.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, asayiş olaylarındaki artışa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19287)
64.-
Antalya Milletvekili Osman ÖZCAN'ın,
65.-
Tekirdağ Milletvekili Mehmet Nuri SAYGUN'un, Ankara Büyükşehir Belediyesinin
vatandaşlara yaptığı yardımlara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19291)
66.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kırklareli-Lüleburgaz-Kırıkköy
Beldesindeki derenin ıslahına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19292)
67.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, kaçırılan yabancı uyruklu
kişilere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19293)
68.-
Samsun Milletvekili İlyas Sezai ÖNDER'in, Samsun Büyükşehir Belediyesinde
bazı personelin görev yerlerinin değiştirilmesine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19294)
69.-
Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, Ankara'da bir sulama göletinde balık
çiftliği kurulacağı iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19295)
70.-
İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul'daki bir orman arazisine
yapılan kaçak yapılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19297)
71.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Havacılık Dairesi Başkanlığının
faaliyetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19299)
72.-
İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, personele ek ödeme yaparak yargılanan ya da takibata uğrayan belediye yöneticilerine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19300)
73.-
İstanbul Milletvekili Kemal KILIÇDAROĞLU'nun, Boğaziçi'ndeki kaçak
yapılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19302)
74.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi (7/19304)
75.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19305)
76.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, alışverişlerde
belge düzeninin denetimine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19317)
77.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, zorunlu istihdamla
ilgili sorunlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19318)
78.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, eczanelerin yeşil kartlılara
verilen ilaç bedeli alacaklarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19319)
79.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19331)
80.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19332)
81.-
Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, kolestrol ilaçlarının
kısıtlanmasına ve sağlık harcamalarına ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19333)
82.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, yeşilkartlıların ilaç bedellerinin
eczanelere ödenmesinde yaşanan gecikmelere ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19334)
83.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, bir sağlık ocağının personel
ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19337)
84.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Van-Başkale'de görev yapan
bir doktorun tayin talebine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19338)
85.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari kadrolara yapılan atamalara
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19347)
86.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine göre personel
sayısına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19348)
87.-
Antalya Milletvekili Ati
88.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'daki tarihi çeşmelere
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19649)
89.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Kıbrıs konusunda bir danışmanının
görüşmelerde bulunduğu iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19650)
90.-
Konya Milletvekili Atil
91.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Atatürk Hava Limanında deve
kesilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19654)
92.-
İstanbul Milletvekili Ahmet Sırrı ÖZBEK'in, vatandaşlara yapılan
nakdi ve ayni yardımlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19655)
93.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, Ağrı'ya doğalgaz verilmesine
ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19659)
94.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, Antalya-Elmalı'daki
Avlan ve Baranda göllerindeki su kaçaklarına ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19660)
95.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyünün sulama
kanalı ihtiyacına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19661)
96.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'ın bir köyündeki yol ve
su çalışmalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19662)
97.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, bir kargo firmasının dolandırıldığı
iddiasına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19663)
98.-
İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in, İstanbul'daki bir ilköğretim
okulunda gerçekleştirilen yıkıma ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19664)
99.-
Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin
verdiği bir inşaat iznine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19665)
100.-
Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, İskenderun'da meydana gelen
saldırılara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19666)
101.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, kaçak yabancı işçilere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19667)
102.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya-Doyran Belediye
Başkanının kullandığı makam aracına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19668)
103.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
104.-
Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, görme engellilere eğitim veren
okullara ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19672)
105.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, hastanelerdeki otomasyon
sistemlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19675)
106.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Borçka Devlet Hastanesi
yönetimiyle ilgili iddialara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19676)
107.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik İlindeki sağlık personeli
açığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19677)
108.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın, İstanbul'daki bir dispanserin
kapatılacağı iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19678)
109.-
Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, ilaç kaplı stenlere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19679)
110.-
Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, Denizli'de aile hekimliği
pilot uygulamasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19680)
111.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, SSK'nın Akdeniz Üniversitesi
Hastanesine olan borcuna ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19681)
112.-
İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, AB sürecinde Kıbrıs konusundaki
gelişmelere ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından
yazılı soru önergesi (7/19685)
113.-
Antalya Milletvekili Hüseyin EKMEKÇİOĞLU'nun, yapı denetim sistemine
ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19686)
114.-
Artvin Milletvekili Yüksel ÇORBACIOĞLU'nun, Borçka'daki fındık üreticisinin
ürün bedelini İlçedeki bankalardan almasının sağlanmasına ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/19687)
115.-
Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik'teki kamu personeli
atama ve yer değiştirmelerine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Mehmet Ali ŞAHİN) yazılı soru önergesi (7/19688)
116.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'da kalitesiz
kömür dağıtıldığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19691)
117.-
Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Kırklareli'deki
Devlet hastanelerinin sözleşmeli çalışanlarının bir siyasi partiye
üye olmaya zorlandıkları iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19693)
118.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, TÜBİTAK'la ilgili yargı kararlarının
uygulanmadığı iddialarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19694)
119.-
Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, bir Danışmanın masraflarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19695)
120.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, TBMM Gündemindeki bir uluslararası
anlaşmaya ve bir konferansa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19696)
121.-
Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, TÜBİTAK'a ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19697)
122.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün yol sorununa
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19703)
123.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köyün altyapı
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19704)
124.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bazı köylerin yol
sorununa ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19705)
125.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köprünün bakım
ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19706)
126.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köprünün bakım
ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19707)
127.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Kent Konseyi Yönetmeliğine
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19708)
128.-
Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın, Tekirdağ'da kapatılan
bir taş ocağının faaliyetlerini sürdürmesine ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19709)
129.-
Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
130.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, arazi toplulaştırması çalışmalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19711)
131.-
Denizli Miletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, taksi şoförlerinin can ve
mal güvenliğine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19712)
132.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Antalya'da kış sezonunda
kapanan işletmelere ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19713)
133.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, turizm rehberlerinin
mesleki örgütlenmesine ve sorunlarına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19714)
134.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Ankara Vergi Dairesi Başkanlığının
taksicilere yönelik uygulamalarına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19715)
135.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, özürlü aylıklarına ilişkin
Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/19717)
136.-
Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, bazı il millî eğitim müdürlerinin
aldığı makam araçlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19721)
137.-
Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, özürlülerin eğitimlerine
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19722)
138.-
Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, Konya Numune
Hastanesinde yaşandığı iddia edilen bir olaya ilişkin Sağlık Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19723)
139.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, bir ilacın temininde
yaşanan sorunlara ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19724)
140.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy sağlık ocağının
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19725)
141.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy sağlık ocağının
ihtiyaçlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19726)
142.-
Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan'daki bir köy sağlık ocağının
personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19727)
143.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Şırnak İlindeki Devlet hastanelerinde
göz doktoru bulunup bulunmadığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19728)
144.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, hastanelerdeki oda sistemine
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19729)
145.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir'de kurulacak bir kırma-eleme
tesisine ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19732)
146.-
Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN'ın, Tekirdağ'da kapatılan
bir taş ocağının faaliyetlerini sürdürmesine ilişkin Enerji ve
Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19733)
147.-
İstanbul Milletvekili Mehmet Ali ÖZPOLAT'ın, Atatürk Havalimanındaki
bir pistin uzatılması projesine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19737)
25 Ocak 2007 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
14.06
BAŞKAN: Başkan Vekili
İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşimi'ni açıyorum.
Toplantı
yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme
geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem
dışı ilk söz, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı (TİKA)nın
yaptığı faaliyetlerle ilgili olmak üzere, Kahramanmaraş Milletvekili
Sayın Fatih Arıkan'a aittir.
Buyurun
Sayın Arıkan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakika.
III. - BAŞKANLIĞIN
GENEL KURU
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Kahramanmaraş
Milletvekili Fatih Arıkan'ın, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi
Başkanlığının kuruluş amacı ve faaliyetlerine ilişkin gündem dışı
konuşması ve Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın cevabı
FATİH
ARIKAN (Kahramanmaraş) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugün,
Türkiye'nin önemli bir kuruluşu olan Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi,
kısaca TİKA Başkanlığının faaliyetleriyle ilgili konuşma yapmak
üzere söz almış bulunuyorum.
Özellikle
Orta Asya, Kafkaslar ve Balkanlar'da bulunan ülkelere seyahat
Sayın
milletvekilleri, bu taleplerin sistemli bir şekilde karşılanması
amacıyla 1992 yılında, Dışişleri Bakanlığına bağlı olarak, 480 sayılı
Kanun Hükmünde Kararname'yle TİKA kurulmuş ve 1999 yılında Cumhurbaşkanlığı
tezkeresiyle Başbakanlığa bağlanmıştır. 12 Mayıs 2001 tarihinde,
4668 sayılı Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanun yayımlanmıştır. TİKA hâlen Devlet Bakanlığına
bağlı olarak çalışmalarını sürdürmektedir.
Sayın
milletvekilleri, TİKA'nın kuruluş amacı, başta Türk dilinin konuşulduğu
ülkeler ve Türkiye'ye komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki
ülkelerin kalkınmalarına yardımcı olmak, bu ülkelerle, ekonomik,
ticari, teknik, sosyal, kültürel ve eğitim alanlarında iş birliğini
projeler ve programlar aracılığıyla geliştirmektir. TİKA, başlangıçta
altı yedi ülkede faaliyet gerçekleştirirken, bugün itibarıyla on
sekiz ülkede koordinasyon ofisi bulunmakta ve faaliyetlerinden
doksan civarında ülke faydalanmaktadır.
Hükûmetimiz
döneminde TİKA faaliyetlerine yeni bir içerik kazandırılmış, Balkanlar
ve Afrika başta olmak üzere, yeni coğrafyalara açılınmış ve kalkınma
yardımlarının etkinliği artırılarak Hükûmetimize yurt dışında
ve içinde ciddi bir prestij kazandırılmıştır.
Başkanlığın
yayımladığı raporlardan öğrendiğimize göre 1992-2003 yılları arasında
toplam 2.506 proje ve faaliyet gerçekleştirilmiş iken, 2004 yılında
486, 2005 yılında 562 faaliyet ve proje gerçekleştirilerek, Başkanlığın
çalışmaları bir ivme kazanmıştır. 2006 yılında da bu sayı 931'e ulaşmıştır.
Bu projelerin siyasi, ekonomik ve kültürel açıdan önemli geri dönüşümleri
olduğu inancındayım. Bu nedenle, TİKA projelerinin giderek artması
gerektiğine inanıyorum. Ayrıca, bu projelerin hayata geçirilmesi
için gerekli olan insan kaynakları, bütçe ve organizasyonel altyapı
konusunda da ciddi desteklemelerin yapılması gerektiğine inanmaktayım.
Hükûmet
olarak Balkanlar'a büyük önem vermekteyiz. Balkanlar'da bulunan Türk
ve akraba topluluklara ve devletlere yapılan önemli yardımların
artarak devam etmesi gerektiği inancındayım.
TİKA'nın
özellikle Makedonya, Bosna-Hersek, Arnavutluk ve Kosova'da yürütülen
projelerinin de çok önemli olduğunu düşünüyorum.
Ayrıca,
Filistin gibi tarihimizde önemli bir yeri olan ve günümüz uluslararası
ilişkilerinin odak noktasında olan bir coğrafyayla da teknik iş birliği
açısından yakından ilgilenilmesi gerekmektedir. Bu amaçla, Kudüs'te,
Ramallah'ta açılan TİKA ofislerinin giderek daha önemli roller oynayacağına
inanıyorum.
Sayın
milletvekilleri, Türk dünyasının ana omurgasını teşkil eden Türk
cumhuriyetleriyle de ilişkilerimizin geliştirilmesinde, TİKA'nın
uyguladığı projelerin önemli roller ifa ettiğini görmekteyiz. Bu
projelerin insan odaklı ve toplumlar arası iletişimi artırıcı mahiyette
olması, ileriye yönelik ümitlerimizi artırmaktadır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun efendim.
FATİH
ARIKAN (Devamla) - Sayın milletvekilleri, geçenlerde Türkmenistan'a
yaptığım bir seyahat esnasında gördüklerimi de sizlerle paylaşmak
istiyorum. TİKA'nın orada hayata geçirdiği birçok projenin içerisinde
özellikle Sultan Sencer Türbesi'nin restorasyonu, ortak kültür mirasımızın
korunması açısından büyük önem taşımaktadır. TİKA'nın ortak kültür
mirasımıza sahip çıkan bu tür projelerinin, Orta Asya ve Balkanlar'da
daha da artması gerektiğine inanıyorum. TİKA projelerinin seçiminde
ve hayata geçirilmesinde belirlenecek kriterlerin çok önemli olduğunu
düşünüyorum. Günümüzde rekabet ortamının giderek kızıştığı teknik
işbirliği konularında diğer ülkelerle alanda rekabet edebilmenin
önemli yollarından birinin de bu kriterlere gereken hassasiyetin
gösterilmesi olduğunu düşünüyorum.
Sayın
milletvekilleri, yeni coğrafyalara açılırken en önemli diplomasi
araçlarımızdan birini de şüphesiz TİKA'nın projeleri oluşturmaktadır.
Bu sayede ilgili ülkelerin bürokratları Türkiye'ye çeşitli amaçlarla
getirilip eğitilmekte, yapılan sosyal projelerle insanların kalpleri
kazanılmakta ve iş adamlarımızın faaliyetlerine destek verilmektedir.
Bu yöntemle geliştirilen Afrika'ya açılım programının yaygınlaştırılmasını
ve derinleştirilmesini dilemekteyiz. Afrika'ya yönelik çalışmalar
ve genişleme politikası nasıl yürüyor, onu da gerçekten merak ediyorum.
Konuşmamı
bitirirken, Sayın Devlet Bakanımız Beşir Atalay'ı ve TİKA'yı kutluyor,
yürüttüğü projelerin artarak devam etmesini diliyorum.
Bu
duygu ve düşüncelerle yüce Meclisi selamlar, teşekkür ederim. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın Arıkan.
Sayın
milletvekilleri, Sayın Devlet Bakanımız Beşir Atalay Bey cevap verecekler.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET
BAKANI BEŞİR ATALAY (
Bildiğiniz
gibi, Türk İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı Türkiye'nin
yegâne teknik yardım kuruluşudur. Uluslararası ilişkilerde, özellikle
İkinci Dünya Savaşı sonrası dönemde büyük ülkeler teknik yardım
diplomasisine çok önem vermişlerdir ve bu, o ülkelere epey geri dönüş
sağlamıştır. Bugün de bölgesel ve küresel sorumluluk taşıyan bütün
devletlerin teknik yardım kuruluşları vardır. Japonya'nın JICA'sı,
Almanya'nın GTZ'si gibi kuruluşlar
buna örnek olarak verilebilir. İşte, Türkiye'nin de uluslararası
alanda teknik işbirliği projelerini yürüten kuruluşunun adı Türk
İşbirliği ve Kalkınma İdaresi Başkanlığı, kısa ismiyle TİKA'dır.
Teknik
yardım kuruluşları, ülkelerin prestijlerine, lobi ve tanıtım gücüne
katkılar sağlar. Aynı zamanda, proje uygulanan alanlarda yardım
alan ve yardım veren ülkelerin kamu ve özel sektörleri arasında ilişkilerin
geliştirilmesine destek verir. Söz konusu yardımların kamu veya
doğrudan halka ulaştırılması, bilenen dış politika geliştirme biçiminin
yanında, kamu diplomasisi yoluyla ekonomik, sosyal, kültürel ve
psikolojik alanlarda ilave bir enstrüman oluşturur. Kalkınma yardımları
klasik diplomasiye ekonomik, sosyal, kültürel ve insani alanlarda
yeni açılım imkânı sağlayan önemli bir enstrümandır ve teknik yardım,
kalkınma yardımları, dış politikaya gerçekten çok önemli ve somut
destek sağlar. Esasen, bu faaliyet, her ülkenin dış politikasının
bir parçasıdır ve Türkiye'de de o şeklide yürümektedir.
TİKA'nın
kuruluş amacı, başta Türk dilinin konuşulduğu ülkeler ve Türkiye'ye
komşu ülkeler olmak üzere, gelişme yolundaki ülkelerin kalkınmalarına
yardımcı olmak, bu ülkelerle ekonomik, ticari, teknik, sosyal, kültürel
ve eğitim alanında işbirliğini, projeler ve programlar aracılığıyla
geliştirmektir.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; TİKA halen merkez teşkilatına
ilaveten, Arnavutluk, Azerbaycan, Bosna-Hersek, Gürcistan, Kazakistan,
Kırgızistan, Moğolistan, Moldova, Özbekistan, Tacikistan, Türkmenistan,
Ukrayna, Kırım, Afganistan, Filistin, Makedonya, Kosova, Etiyopya
ve Sudan olmak üzere on sekiz program koordinasyonu ile faaliyetlerini
sürdürmektedir. Ayrıca, program koordinasyon ofisi olmayan ülkelerde
de merkezden planlanan proje ve faaliyetler uygulanmaktadır. Böylece,
alanda faaliyet gösteren ülke sayısı daha da artmaktadır.
İçinde
bulunduğu bölgenin, siyasi, ekonomik ve güvenlik eksenli ciddi
problemler yaşıyor olması, istikrarlı ve güçlü Türkiye'yi bölgesinde
çok daha önemli hâle getirmektedir. Bu nedenle, Hükûmetimiz döneminde
Türkiye, Avrupa Birliği ağırlık merkezini muhafaza ederken, bölgesel
meselelerde en etkili aktör, küresel ilişkilerde ise işbirliği
tercih edilen güçlü bir partner olma yolunda çok yönlü, problem çözücü,
diyalog eksenli ve uluslararası ilişkilerde ağırlığını artıran
ve mümkün olan bütün ülkelerle iyi ilişkiler geliştirme temel prensibiyle
hareket eden bir politika izlemektedir. Bu dış politika perspektifimiz
çerçevesinde, teknik ve dış yardım politikaları da revize edilmiştir.
Hükûmetimiz, yapılan yardımları dış politikamızın önemli ve ayrılmaz
bir parçası hâline getirmiştir. Bu yolla elde edilecek birçok dış politika
hedefi olduğuna da inanmaktayız. Türk cumhuriyetleriyle ilişkilerin
geliştirilmesi, Türk ve akraba toplulukların taleplerine cevap
verilmesi, dünyanın ortak sorunu hâline gelmiş krizlere uluslararası
toplum içerisinde rol alarak müdahale edilmesi, beklenmedik zamanlarda
ortaya çıkan doğal afet, savaş ve kriz mağdurlarına yardım edilmesi,
hep, dış politikamızın öncelikleri arasında yer almıştır.
Hükûmetimiz,
artan dış politika hedeflerine paralel olarak TİKA'nın faaliyetlerine
de büyük önem vermiştir. Gelişmiş ülkeler tarafından uluslararası
ilişkilerde kullanılan en etkili araçlardan biri olan teknik kalkınma
yardımı işbirliği teşkilatlarının bu ülkelerle rekabet edebilecek
seviyede ülkemiz tarafından da kullanılması hedeflenmiştir. Doğrusu,
güçlü bir teknik yardım kuruluşu oluşturulması, Hükûmetimizin kurulduğu
günden beri en önemli önceliklerimizden birisi olmuştur. Tabiî,
güçlü bir teknik yardım kuruluşuna sahip olmak, her şeyden önce, bu
alanda iyi yetişmiş, profesyonel elemanlar ve tutumlarla oluyor ve
ayrıca uluslararası standartlarda faaliyet göstermek gerekiyor.
Bu çerçevede özel olarak kendimin büyük çabam olmuştur; Başbakanımızın,
Dışişleri Bakanımızın ve Hükûmetimizin de bu konuda çok büyük desteğini
almışızdır.
Bu
çerçevede, TİKA'da neler yapıldı kurumsallaşma açısından, kısaca
şunları ifade edebilirim ana başlıklar olarak: Bir defa, kurumsallaşması
güçlendirilmiştir. Hükûmetimiz göreve geldiğinde TİKA çok zayıf
bir durumdaydı değerli arkadaşlar. Kuruluş yıllarında işe alınan
personelden nitelikli olanların da çoğu kurumdan ayrılmış durumdaydı.
Yurt dışı ve kurum içi atamaları liyakatle yapılmamıştı. Kurumun
yeni proje bulma ve uygulama yeteneği çok zayıflamıştı. Kurum
içinde hızlı bir yeniden yapılandırma stratejisi başlatılmış, nitelikli,
iyi sınavlarla uzman yardımcıları alınmış, kurumun, hem merkezde
hem de alanında bulunan fiziki mekânları da daha temsil kabiliyeti
özelliğine kavuşturulmuştur.
Ankara'da,
bildiğiniz gibi, her şeyden önce, TİKA'nın binası çok elverişsiz durumdaydı,
ofisi. Hâlbuki, TİKA, uluslararası çalışan bir kuruluştur. Genelde
ziyaretçileri ve muhatapları, ya bu ülkelerin ülkemizdeki büyükelçileridir
veya yurt dışından gelen konuklardır. Onun için, Ulus'ta eski bir banka
binası satın alınmış, iyi şekilde donatılmış ve prestijli bir temsil
merkezine kavuşturulmuştur. Ülkelerdeki koordinasyon ofislerimizde
de aynı prensip uygulanmış ve tamamının çalışma merkezleri yenilenmiştir.
Bunlar, Tabiî, teknik yardım kuruluşları için önemli göstergelerdir.
Bütçesi
artırılmıştır TİKA'nın. Son dört yılda her yıl yapılan artışlarla ve
bütçe dışı desteklerle TİKA'nın alanında rahat çalışması sağlanmıştır.
Yani, her yıl ciddi şekilde artışlar olmuştur. Ayrıca, Başbakanlık,
Dışişleri Bakanlığı ve Tanıtma Fonu'ndan da, TİKA'nın bazı projeleri
destek görmüştür. Mesela, ülkemizin, biliyorsunuz, uluslararası
platformlarda hibe taahhütleri olmaktadır donörler toplantılarında.
Hükûmetimiz bir karar almış ve bu taahhütlerimizin de proje tabanlı
olarak TİKA tarafından alanında gerçekleştirilmesi kararlaştırılmış
ve dolayısıyla, TİKA bütçesi böylece artmıştır. Mesela, Afganistan'daki
çalışmalar tamamen Dışişleri Bakanlığımızdan aktarılan bu hibe
kaynaklarla yürütülmektedir. Demek ki, kaynağında, bir, TİKA'nın
kendi bütçesi; iki, Türkiye'nin dış hibe taahhütleri ve bir de Tanıtma
Fonu'ndan Türkoloji Projesi gibi destekler, kaynaklar söz konusudur.
Hükûmetimiz
döneminde bir şey daha yapılmıştır TİKA'yla ilgili ve teknik yardım
çalışmasıyla ilgili: TİKA'ya koordinasyon görevi verilmiştir.
Değerli
milletvekillerimiz, Türkiye, aslında, her dönem dışarıya, dost,
kardeş, komşu ülkelere yardım yapmıştır. Bu, teknik yardım olabilir,
insani yardım olabilir, uzmanlık desteği olabilir, çok çeşitli
alanlarda. Ama, elimizde bunun ne bir koordinasyonu vardı ne de bir
envanteri vardı. Mesela donörler toplantısında, OECD'nin organize
ettiği yardım
Ve
Hükûmetimiz döneminde TİKA'nın faaliyet alanı genişletilmiştir.
Özellikle Balkan politikasına Tabiî ağırlık verilmiştir bu dönemde.
Bu çerçevede Makedonya ve Kosova'ya koordinasyon ofisleri açılmıştır
ve yine sürüp gelen, süreklilik arz
Tabiî
Afrika çok önemli. Afrika'da, Sayın Başkan, değerli milletvekillerimiz,
53 ülke var, büyük bir kıta ve uluslararası alanda, özellikle Birleşmiş
Milletler gibi uluslararası platformlarda Afrika önemli bir kıta
ve Afrika şu anda gelişiyor. Özellikle yatırım potansiyeli olarak
çok fazla. Onun için de, Afrika'da biraz daha yer alınması gerekiyor.
Dışişleri Bakanlığımızın da bu konuda çalışmaları var. Doğrusu,
biz de teknik yardım faaliyeti olarak
Afrika'ya daha fazla açılacağız. Hatta, geçen ay içinde ben Senegal'e
gitmiştim Karma Ekonomik Komisyonu toplantısını organize etmek
ve bir başka toplantıya katılmak için. Afrika'daki büyükelçilerimizi
oraya davet ettim Dışişleri Bakanlığımızın aracılığıyla ve onlar
Tabiî
teknik yardım çalışmalarında sadece kamu kurumlarının değil,
özel teşebbüsün de koordinasyonu önemli. Onun için o konuda da ciddi
mesafeler alınmıştır. Başta Kızılay olmak üzere, TOBB olmak üzere
diğer sivil toplum kuruluşlarıyla da işbirliği yapılmaktadır ve
bu dönemde, yine belirtmem gereken bir nokta, bugün, TİKA -bütün güvenimle
ve kesin olarak şunu ifade ediyorum- uluslararası platformda Türkiye'nin
önemli bir kuruluşu olarak yer almaktadır. Yani, hem Birleşmiş Milletler
örgütleri içinde hem OECD'de de, UNIDO, UNDP gibi kuruluşlarda yer almakta,
yani uluslararası teknik yardım platformunda Türkiye masada artık
yer almaktadır bu profesyonel yaklaşımlarla ve tabiî, başta da belirttiğim
gibi, teknik işbirliği dış politikanın parçasıdır ve Dışişleri
Bakanlığımızla da çok yakın irtibat içinde çalışılmaktadır.
Bu
dönemde proje yaklaşımında da şu özellikleri, şu ilkeleri getirdik,
onları da kısaca arz etmek isterim. Belki sonunda vaktim kalırsa
somut proje örneklerine de değineceğim. Bir defa, devletleşme aşamasını
tamamlamış soydaş ve akraba ülkelerin kurumsallaşması ve bağımsızlıklarının
güçlendirilmesine baştan beri çok önem verilmiş, gine önem veriliyor.
Azınlık
durumunda olan Türk ve akraba toplulukların kimliklerinin muhafaza
edilmesi ve bulundukları yerlerde sosyal ve ekonomik anlamda güçlendirilmeleri
öncelik taşımaktadır ki bu çok yerde vardır; Moldova'da, Ukrayna'da,
Kosova'da, Makedonya'da ve değişik ülkelerde.
Müşterek
kültür coğrafyasındaki ortak kültürel değerlerin, dil başta olmak
üzere, korunması ve yaygınlaştırılması çalışmaları da temel ilkelerdendir.
Afganistan,
Kosova ve Bosna-Hersek gibi, Türk Silahlı Kuvvetlerinin barışı yapılandırma
çerçevesinde kuvvet görevlendirdiği kriz bölgelerinde güvenliğin
sağlanması yanında barışı korumaya hizmet edecek kalkınma yardımı
çalışmalarıy
Uluslararası
donör kuruluşlarla iş birliğine gidilerek, ilave kaynağın Türkiye'nin
öncelik verdiği ülkelerde kullanılmasına zemin oluşturulması.
Doğrudan
para hibesi yerine proje tabanlı yardım anlaşması ve anlayışına
geçilmesi.
Projenin,
Türkiye'nin alanda görünürlüğünü artırıcı yapıda olanlarına öncelik
verilmesi. Yani, oradaki vatandaşlar şunu diyecekler: Türkiye
Cumhuriyeti gelmiş ve bize burada bu hizmeti getirmiş. Bunu da çok
önemsiyoruz bunun bilinirliğini orada sağlamak için.
Ve
iş adamları ve sivil toplum örgütlerinin kalkınma yardımlarında
rol alması amacıyla iş birliğinin geliştirilmesi.
Bu
çerçevede, bir de Hükûmetimizin döneminden önce taahhütlerde bulunulmuş.
Bizzat Cumhurbaşkanlığı seviyesinde bazı ülkelerde taahhütlerde
bulunulmuş. Bu, tabiî, çok önemliydi. Bu projeleri de öncelikle ele
aldık. İşte, Kırım'da bin konut projesi, efendim, Moldova'da-Gökoğuz
bölgesinin su altyapısı, gene Orhon Vadisi'ndeki yolun yapılması
gibi bazı projeleri de burada zikredebilirim.
Çalışma
alanları ve projeler olarak 2006 yılına baktığımızda, çok ciddi bir
proje artışı var. Kafkasya ve Orta Asya'da en yüksek Tabiî, yüzde
50'si. Yani, toplam 900 civarı projenin 466'sı bu bölgede. Balkanlar
ve Doğu Avrupa'da, yüzde 30,7'si, Afrika ve Orta Doğu'da ise yüzde
15'i gerçekleştirilmiştir ve buna göre, 2006 yılı çalışmalarında
sektörel yaklaşımda şu öncelikleri arz edebilirim: Sosyal altyapıların
geliştirilmesinde, eğitim, sağlık, barınma, su temini, su hijyeni
gibi konular başta gelmektedir. Bunların sayıları var, onları vakit
almasın diye vermiyorum. Ekonomik altyapıların geliştirilmesi
projeleri, ulaştırma, iletişim teknolojileri, enerji, bankacılık
gibi; üretim sektörlerinin geliştirilmesi, tarım, ormancılık,
hayvancılık, balıkçılık gibi alanlar; kültürel işbirliği ve iletişimin
geliştirilmesi, burada da medya kuruluşlarına destek ve ortak
kültür varlıklarının korunması ve ayrıca insani yardımlar, küçük
miktarda.
Ben,
konuşmanın sonunda -vaktim de bitiyor ama, Başkanımız müsaade ederlerse-
sadece örnek bazı projelerden de kısa kısa bilgi sunmak istiyorum.
Örnek projeler, yani, daha somut ifade etmek için.
Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri; bir defa uzman eğitimi çok geniş
yelpaze içinde yürütülüyor. Uzman eğitimi dediğimiz şu: Bu ülkelerden
ülkemize değişik alanlarda çalışan -kamu kurumlarında, özel teşebbüste-
insanlar geliyor. Bunlar, çoğu, değişik alanlarda uzmanlardır. Ülkemizin
tecrübe birikimini paylaşıyor ve kendilerine burada eğitim veriliyor.
Bunun sayısı, yılda yaklaşık 2 bin kişidir ve gerçekten, biz, bu alanı
çok verimli görüyoruz. Çünkü, gelip gittikten sonra bu insanların
Türkiye'ye bakışı da değişiyor ve kendi alanlarında da ülkelerine
katkıları daha da artıyor ve bu konuda Türkiye'nin birikimi çok
fazla. Kamu kurumlarımız değişik alanlarda çok güzel, verimli eğitim
programları yürütüyorlar. Bütün bakanlıklarımız için ve kurumlarımız
için bu geçerli, hatta özel teşebbüsümüz için.
Afganistan'ın
yeniden imarına özel olarak değinmek isterim. Şu anda, değerli milletvekilleri,
belki, Afganistan'da alanda en fazla var olan ülke Türkiye'dir. Başka
ülkeler güvenlik ve siyasi olarak olabilir, ama, topluma destek,
toplumun sağlık hizmetini yürütme, okulların yeniden açılması ve
çocukların okula gitmesi gibi…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
DEVLET
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Sayın Başkan, birkaç dakika…
BAŞKAN
- Buyurun.
DEVLET
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Bu
konularda çoğunlukla projeleri Türkiye yürütüyor ve şöyle sayayım
ben: 2006 yılında sadece, 15 okul yapımı, 2 okul tadilatı, 3 hastane,
2 ana çocuk sağlığı kliniği, 2 gezici kliniğin işletilmesi, 7 klinik
yapımı, 3 hastaneye ekipman yardımı, sağlık taramaları, aşı kampanyaları,
29 adet su kuyusu açılması gibi. Bizim Afganistan'a taahhüdümüz…
Biliyorsunuz, 100 milyon dolarlık Türkiye'nin taahhüdü vardır. İşte
bunun 15 milyon doları 2006 yılında kullanılmıştır ve bu verimli çalışmalar
yapılmıştır. Dikkat edilirse projelere, tamamı Afgan toplumunun
faydalanacağı, çocuklarının eğitim göreceği veya o acı günlerden
gelen toplumun sağlık hizmeti göreceği tesislerdir. Böyle verimli
çalışmalar yürütülmektedir.
Ayrıca,
Kırım
projeleri vardır. Kırım Tatarları, tabiî, çok acı bir tarihten gelmektedir
ve Kırım Tatarları şu anda Ukrayna'da Kırım Özerk Bölgesi'nde yaşamaktadır.
İşte burada 1.000 konut projesi 2006 yılı sonu itibarıyla tamamlanmıştır.
Yine -birkaç hafta önce gidip açılışını bizzat yaptım- 3 tane millî
mektebin açılışı yapılmıştır. Ana dillerinde eğitim veren mekteplerdir
bunlar ve buna benzer çok sayıda proje orada yürütülmektedir.
Tacikistan'da,
yine, bir şehrin tamamının su altyapısı -bir önemli tarihî şehirlerinin-
sağlanmıştır.
Ve
Moldova'da Gökoğuz bölgesi. Bizzat Cumhurbaşkanlığı seviyesinde
taahhüt edilmiş ve bunun krediyle yapılması aslında o zaman görüşülmüş.
Sonradan Hükûmetimiz döneminde bunun yürümediği görülünce hibe
şeklinde bitirildi ve şu anda suya kavuştu. Gökoğuz bölgesi orada
önemli bir bölgedir.
Kırgızistan.
Tabiî, Kırgızistan'da kemik iliği nakli merkezi. Ben, önemlilerini
söylüyorum. Kırgızistan'da elli tane proje yürüyorsa, bunlar içinden
belki en önemli gördüklerimizi… Türk ve Kırgız doktorların işbirliğiyle,
Hacettepe Üniversitesiyle de işbirliğiyle kemik iliği nakil yöntemi
ciddi bir tesis olarak başkentte kurulmuştur.
Bugün
Azerbaycan'ın ilk organize sanayi bölgesi, Bakü'ye, başkente yakın
organize sanayi bölgesi kuruluyor. Bunun fizibilitesi ve projesi
TİKA tarafından ve Türkiye tarafından yürütülüyor.
Bunlar,
tabiî, çok sembolik değeri de olan, o ülkelerde de çok ses getiren çalışmalardır.
Ve
Türkoloji projesi, yani, Türkiye Türkçesinin bölgede yaygınlaştırılması.
Buna çok önem veriyoruz. Şu anda otuza ulaşan Türkoloji ve Türk dili
ve kültür merkezlerinde 2.150 öğrenci eğitim görüyor ve 24 öğretim
elemanımız da buralarda, Türkiye'den oraya gitmiş, ders veriyor.
Üniversitelerle
irtibat kuruluyor değişik ülkelerde. Türkoloji bölümü açın, buraya
Türkiye hem öğretim üyesi gönderecek hem o bölümün bütün altyapısı,
laboratuvarı, sınıfları, kütüphanesi Türkiye tarafından oluşturulacak
şeklinde bu anlaşmalar yapılıyor ve bu bölümler öyle açılıyor.
Tabiî,
ortak tarihî mirasın korunmasına çok önem veriyor ve TİKA burada
büyük rol alıyor. Biraz önce zikredildi, Sultan Sencer Türbesi'nin
aslına uygun tekrar restorasyonu ve hizmete açılması Merv'de, Türkmenistan'da
çok önemlidir.
Moğolistan'da
Türk Anıtları Projesi önemlidir.
Kırım'da
Zincirli Medrese, yine Gaspıralı'nın ünlü medresesi tarihimiz
açısından önemlidir. Bu devam ediyor.
Üsküp'te
bulunan Mimar Sinan eseri Kocamustafapaşa Camii'nin restorasyonu
devam ediyor.
Bosna'daki,
yine Osmanlı dönemi eserlerden Drina Köprüsü üzerinde şu anda TİKA
çalışıyor. O köprü de uluslararası bir üne sahip, bilindiği gibi.
Moğolistan
Türk Anıtları Projesi. Tabiî, ilkbaharda açılışı yapılacak. Yolun
büyük kısmı bitti, ama, bir de müze ihalesi yapıldı. Orası sadece
Türk tarihi açısından değil, Tabiî, UNESCO'nun da tarihî miras listesine
aldığı bir alandır. Bunu Türkiye yapıyor ve müzenin de ihalesi yapıldı;
orası müzeleştiriliyor, çok önemli bir eser olarak ortaya çıkıyor.
Ve
tabiî, son olarak da medya iletişim alanında, başta da ifade ettiğim
gibi, özellikle değişik ülkelerdeki Türk azınlıkların dilini, kültürünü,
hayatını, geleneğini sürdürmesi yönünde önemli çalışmalar yapılıyor.
Özellikle de orada Türkçe yayın yapan medya kuruluşlarına destek
veriliyor. Bazısının tamamı Türkiye tarafından finanse ediliyor.
Mesela, Kosova'da geçen yıl yayına başlayan Yeni Dönem Televizyonu
Türkçe yayın yapıyor. Tamamen Türkiye tarafından, TİKA tarafından
organize edilmiştir.
Moldova'da
Gökoğuz Radyo Televizyonu, Makedonya'daki yazılı basından bazısı,
Sancak'ta bunlara örnekler verilebilir.
BAŞKAN
- Sayın Bakan, toparlar mısınız lütfen.
DEVLET
BAKANI BEŞİR ATALAY (Devamla) - Son olarak da şunu arz ediyorum:
Tabiî, Türk devlet ve topluluklarına verilen önemi Türkiye olarak
hepimiz biliyoruz, Meclisimiz bunu biliyor. Bu konuda yıllarca
yürütülen duygusal ilişkiler ortaya çok şey koymamıştır. Bakın, vakit
olsa, bunlar daha uzun size bilgi olarak sunulabilir. Ama, şu anda somut, gerçekçi ve alanda görülen
çalışmalar yapılıyor. Yani, yine o toplantılar yapılıyor. Geçen
sonbaharda, yıllardan sonra ve kamu eliyle, Hükûmetimiz tarafından,
Başbakanımızın himayesinde Türk Dünyası Kurultayı yapıldı ve
devlet başkanları katıldı; bu, çok üst seviyede; daha önce sivil
toplum çerçevesinde yürürken. Ama, bunun ötesinde, hem Türkoloji
Projesi hem diğer alandaki kalkınma projeleri olarak bütün ağırlığıyla
-başta da arz ettiğim gibi- yine TİKA'nın çalışmalarının büyük kısmı
Türk cumhuriyetlerindedir. Zaten, yüzde 50'si, bütün bu açılıma rağmen
şu anda orada görülmektedir.
Sayın
Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Değerli
milletvekilleri, Tabiî, sözlerime son verirken değerli devlet adamı,
siyasetçi, TRT Genel Müdürlüğü yapmış rahmetli İsmail Cem'i de burada
saygıyla anıyorum ve hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Gündem
dışı ikinci söz isteği, İnternet kafelerle ilgili söz isteyen Bayburt
Milletvekili Sayın Ülkü Gökalp Güney'e aittir.
Buyurun
Sayın Güney.
2.- Bayburt Milletvekili
Ülkü Gökalp Güney'in, İnternet üzerinden işlenen suçların önlenmesinde
ve gençlerimizin zararlı sitelerden korunmasında İnternet kafelerin
denetlenmesinin önemine ilişkin gündem dışı konuşması ve Ulaştırma
Bakanı Binali Yıldırım'ın cevabı ve Adana Milletvekili Tacidar
Seyhan'ın, aynı konuda açıklaması
ÜLKÜ
GÖKALP GÜNEY (Bayburt) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sözlerime
başlamadan önce, birkaç gün önce kaybettiğimiz değerli devlet adamı
İsmail Cem'e huzurlarınızda Cenabı Allah'tan rahmet diliyorum, kederli
ailesine de başsağlığı diliyorum.
Bugün,
burada, hepinizi, hepimizi çok yakından ilgilendiren bir konu
üzerinde konuşmak istiyorum. Bu konu, İnternet kafeler, şu anda ülkemizdeki
İnternet kafeler. Buna geçmeden önce, bir canlı misalle konuyu bağlayacağım.
Biliyorsunuz,
bir hafta önce, değerli bir araştırmacı gazeteci yazarımız hunharca
bir cinayete kurban gitti -Hrant Dink- ve biz, bunun arkasından, gerek
medya olarak gerekse ulus olarak büyük bir üzüntü duyduk ve bunu her
yerde, her şekilde belirttik ve kendisine de layık olan bir cenaze
töreni yapıldı. Güzel şeyler yazıldı, çizildi, ama, işte bitti, bunları
yaptık ve bitti. Tabiî, bu, ülkemize de büyük bir itibar zedelemesi,
itibar kaybı da getirdi kendisiyle birlikte.
Peki,
değerli arkadaşlarım, değerli milletvekilleri, biz, milletin temsilcisi
olarak suç bataklığını, Türkiye'deki suç bataklığını kurutmak
için ne yaptık, ne yapıyoruz, ne yapmalıyız? Eğer, biz, işin temeline,
suç bataklığının kurutulması temeline inmezsek, daha çok Hrant cinayetleri,
daha çok suçlar, ülkemizin itibarını zedeleyen çok vahim olaylar
başımıza gelir. Ben, bunlara, çok kısa, satır başları olarak değinmek
istiyorum.
Muhterem
milletvekilleri, ülkemizdeki suçların niteliği, dikkat edin, son
yıllarda değişmiştir. Bundan otuz yıl önce, yirmi yıl önce kapkaç,
gasp, Türkiye'nin gündeminde yoktu. Vardı, ama, bugün, artık, vakayı
adiyeden olan büyük şehirlerimizdeki kapkaç, gasp ve onların da şimdi
önüne tamamen geçen hırsızlık suçları, boyutları çok genişlemiş
ve artmıştır. Biz, bunları araştırmalıyız, bunların nedenlerini
araştırmalıyız. Acaba, niçin on yedi yaşındaki bir çocuk böyle bir
cinayeti işleyebiliyor? Biz bunu araştırmalıyız. Bunu bu suça
teşvik
Muhterem
milletvekilleri, bizim, bu suç bataklığını kurutabilmemiz için,
kanımca, bir işsizlikle ilgili seferberlik ilan etmemiz lazım ülkemizde.
Bunda iktidar muhalefet hep birlikte hareket etmeliyiz. Yoksa, iktidarlar,
şimdi, geliyor, "efendim, işsizlik oranlarında bu sene geçen seneye
göre binde 1 oranında…" Bunlar
laf değil. Bunlardan bir şey çıkmıyor, çıkmadı da. Her yıl 700 bin gencimiz,
iş için, yeniden artarak, kapımıza geliyor. Öyleyse bu bataklığın
temelinde işsizlik var ve bizim görevimiz, milletin temsilcilerinin
görevi, buna birlikte, ama acilen bir tedbir almamız ve bunun için
yapmamız gerekenleri yapmaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun efendim.
ÜLKÜ
GÖKALP GÜNEY (Devamla) - Bunun yanında, bunu hepinizin ıttılasına
arz ediyorum. Bunu, biz, birlikte, genel görüşme mi veya hangi yöntemse,
bu Meclise getirip bunları konuşmalıyız. Biraz evvel burada Sayın
Bakan, uzun uzadıya Türkiye teknik iş birliği hakkında bilgi verdi.
Teşekkür ederiz, çok güzeldi, ama, bizim ana sorunumuz bu. Ana sorunumuz
bizim, işsizlik ve açlık. İnsanlarımızın kötü yola, gençlerimizin
kötü yola düşmesinin temel nedeni bu. Biz bunu araştırmalıyız, biz
bu vebalin altındayız arkadaşlar, biz bunu araştırmak mecburiyetindeyiz.
Televizyonlar,
basın ve İnternet kafeler… Televizyonları akşamları seyrediyorsunuz,
o cıvık cıvık programları. İnsanları başka yönlere yönelten…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Efendim, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
ÜLKÜ
GÖKALP GÜNEY (Devamla) - Çocuklarımızı, gençlerimizi başka kötü
yönlere yönlendiren programları görüyoruz. Ben soruyorum Sayın
Bakana, bunların denetimi… Tabiî demokratik bir ülkeyiz, Tabiî ki
Türkiye demokrasinin kuralları içerisinde yaptırımlarını yapacaktır.
Peki, soruyorum Sayın Bakana: Bu yayınlarla ilgili ne gibi yaptırımlar
yapılıyor? RTÜK ne yapıyor?
Şimdi,
arkadaşlarım, İnternet kafelerine bir bakın. Ben, çok küçük bir vilayetin
milletvekiliyim. Benim vilayetimde, merkezde elliye yakın İnternet
kafe var. Geçende, doğuda çok küçük bir vilayetin milletvekili arkadaşım
bana dedi ki: "Bizim köyde üç tane İnternet kafe var. Bilgi çağındayız."
Tabiî bilgi çağındayız, İnternet kafeler olacak. İnsanlarımız bu
bilgi ağından çok şey öğrenecek, bundan soyutlanmamız mümkün değildir,
ama, biz bunları denetlemezsek, biz bu İnternet kafeleri ve İnternet
kafelerden elde edilecek bilgilerin olumlularını bizim gençlerimize,
çocuklarımıza veremezsek, bunlar tamamen tersine teper şimdi olduğu
gibi. Peki, ne yapmalıyız? Türkiye'deki İnternet kafeleri büyük
bir kısmı ruhsatsızdır, Türkiye'deki İnternet kafelerin denetimi
kim tarafından yapılacağı net bir şekilde belli değildir. Belediyeler
"ben yapıyorum güya" diyor, emniyet "ben yapıyorum"
diyor, ortada kalmıştır. İnternet kafelerdeki programları zaten
araştırmak mümkün değildir. Oraya giren çıkan çocukların yaşları
ciddi bir şekilde kontrol edilememektedir, edilmemektedir.
Değerli
arkadaşlarım, oradaki yüzlerce, binlerce çocuğumuzu, gidin İnternet
kafeleri görün, ağzına kadar doluyor bunlar. Onlar acaba literatür
mü tarıyorlar? Acaba onlar bilimsel eksikliklerini tamamlamak
için mi gidiyorlar? Gidin, bakın. Ben çok gezdim, gördüm. Onların hepsi,
bizim daha bilmediğimiz şey, şat mı, chat mi, onu yapıyorlar, bunun
yanında pornografik birtakım kanallara giriyorlar, zararlı kanallara
giriyorlar. Ama bunun çaresi var. Çok ülkede bunlar süzgeçleme usulüyle
verilmiyor. İşte bizim bunu yapmamız lazım.
BAŞKAN
- Sayın Güney, lütfen konuşmanızı bitirin efendim.
ÜLKÜ
GÖKALP GÜNEY (Devamla) - Sayın Başkan, müsamahanıza teşekkür ediyorum,
sözlerimi toparlayacağım, ama, şunu söylüyorum: Bu kafeleri mutlaka
denetlememiz lazım. Bu kim ise, bunun sahibi kimse, hangi bakansa,
gelsin, burada, çıksın konuşsun, bizler de katkıda bulunalım.
Beyler,
bu, bizim geleceğimizdir. Bizim çocuklarımızdır bunlar. Bunları
biz işsiz bıraktığımız müddetçe, bu zararlı yayınlarla baş başa bıraktığımız
müddetçe her gün Hrant cinayetleri, her gün aklımıza gelen gelmeyen
olaylarla karşılaşacağız. Ne yapacağız en sonunda? İşte efendim,
bu cinayet işlendi, otuz iki saat sonra yakalandı. İyi, Allah razı
olsun, emniyet güçlerine teşekkür ederiz. Yani, bu mu yani? Bütün
tesellimiz bu mu olmalı? Bizim bunlardan birtakım dersler çıkarmamız
lazım ve bunun için de Yüce Meclisteki bütün milletvekili arkadaşlarımı,
ben de kendim, karınca kararınca her türlü katkıda bulunmak üzere,
bir genel görüşme açalım, bunu gündeme getirelim, tartışalım. Ülkemiz
için en acil konu budur diyorum.
Hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın Güney.
Efendim,
Ulaştırma Bakanımız Sayın Binali Yıldırım bu konuda söz istemiştir.
Buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ULAŞTIRMA
BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Sayın Başkan, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin değerli üyeleri; sözlerime başlarken, değerli
siyaset adamı, eski Dışişleri Bakanı İsmail Cem'e Allah'tan rahmet
diliyorum, ailesine sabırlar ve başsağlığı diliyorum.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri; az önce İnternet kafeler ve bunlarla
ilgili tehlikelere dikkati çeken Değerli Milletvekilimiz Ülkü
Güney Bey'e teşekkür ediyorum.
İnternet
kafeler hakkında Hükûmetimizin yaptığı çalışmalar ve alınan önlemlerle
ilgili birkaç hususu sizlerin bilgisine arz etmek istiyorum.
Malumunuz,
bilgi toplumu çağına girmiş bulunuyoruz. Bilgi toplumunda, artık,
bilgiye erişimin zamandan ve mekândan münezzeh hâle geldiğini ve bunu
da bilgi iletişim teknolojilerinin gelişmesine borçlu olduğumuzu
biliyoruz. Bugün, artık, "bilgisayar" dediğimiz bir araçla,
"İnternet" dediğimiz bir otoyoluyla, her türlü bilgiye,
dünyanın her tarafındaki bilgiye anında ulaşma imkânımız var.
Tabiî,
insan hayatını kolaylaştıran, bilgilenmede çok önemli bir hızlanmayı
beraberinde getiren bu önemli araç, bazen, bir ilacın bir derde deva
olduğu gibi yan tesirleri de olabiliyor. Bunu doğru dürüst, yerinde
kullandığımız zaman sorun yok. Ama, böyle bir imkânın bazen toplumumuzu,
gençlerimizi ve çocuklarımızı yozlaştıracak amaçla da kullanıldığını,
bunun küresel bir sorun hâline geldiğini bugün biliyoruz. Bilhassa
bu teknolojinin geliştiği ülkelerden başlamak üzere, âdeta dünyanın
bütün ülkelerine SPC bir virüs olarak süratle bu olumsuz tarafı yansımaktadır.
Bugün sadece çocuk istismarı içerikli kırk binin üzerinde, dünyada,
profesyonel olarak faaliyet gösteren site var ve dünya bununla mücadele
etmektedir. İşte, teknolojinin, bazen, insan yararına geliştirilen
teknolojinin dönüp insanlığın geleceğini tehdit eder hâle gelmesinin
en tipik örneklerinden biri de budur.
Peki,
bu durumda ne yapacağız? Bu durumda yapmamız gereken, bu teknolojiye,
bu imkâna kapılarımızı kapatmak elbette ki olamaz, bunu kullanacağız,
çünkü bilgiye ihtiyacımız var; ülkemizde bilgiye ihtiyaç var, dünyada
bilgiye ihtiyacımız var, hem de hemen ihtiyacımız var. Eskiden
"Bilgiyi almak için Çin'e kadar gidin, bilgiyi öğrenin." diye
tavsiye edilirdi, şimdi Çin'e gitmemize gerek yok, bilgi elimizin
altında. İşte, bilgiyi alırken abur cuburlardan ayıklayarak, temiz,
faydalı, üretime yönelik, eğitime yönelik, toplumu, bireyi aydınlatmaya
yönelik, aile birliğini korumaya yönelik bir altyapıyı da kurmak,
idare olarak, devlet olarak bizlerin görevi.
Değerli
arkadaşlar, Tabiî, İnternet kafeler hayatımızın bir gerçeği. Bilgi
toplumuna dönüşmede temel esas bilgisayar okuryazarlığının artmasıdır.
Türkiye Cumhuriyeti, kuruluşundan bu tarafa, başta Büyük Atatürk
olmak üzere, toplumun bireylerini okuryazar yapmak için yıllarca
didindi durdu ve sonunda, Allah'a şükür, bu noktada, yüzde 92 okuryazarlığa
erişti. Tam, biz, işi tamamladık, her şey bitti derken, bir baktık, bir
başka alan bizim gelişmişliğimizi ölçer hale geldi. O da nedir? Bilgisayar
okuryazarlığı. Çünkü, bu öyle bir şey ki, eğer bu alanda okuryazarlığımızı
geliştiremezsek, tekrar cahil hâle düşüyoruz. Eskiden büyükler küçükleri
eğitirdi. Bu bilgi iletişim teknolojisi devrinde, bu çağda, artık,
bu görevi küçükler yapmaya başladı. Yani, bizleri çocuklarımız
eğitecekler. Çünkü, onlar bu teknolojiyi daha çok anlıyor, daha çabuk
anlıyor, daha çabuk öğreniyor. Bizim neslimiz, bir anlamda, bu teknolojinin
dışında kaldı. Bizi tekrar bu sahaya çekmek, bilgi toplumunun parçası
haline getirmek, gençlerimizin işi. O yüzden, gençlerimizin, doğru
bilgilerle, doğru içeriklerle teçhiz edilmesi gerekiyor.
Peki,
bu alanda ne yapıldı? 2002 yılında, ülkemizde, değerli milletvekilleri,
23 milyon cep telefonu abonesi vardı. Bugün bu sayı 53 milyonu aşmıştır,
2,5 katı aşmıştır. Üç sene sonra, bu ülkede, nüfus kadar cep telefonu
olacaktır. Cep telefonu başlangıçta haberleşme amaçlı kullanılmaya
başlamış, ancak, zaman içerisinde, bizim her türlü ihtiyacımızı
gören, yanımızda yardımcımız hâline gelmiştir ve bu içerik artarak
devam edecektir. Bundan beş yıl sonra, eğer, cep telefonunuzla, evinizin
kapısını açarsanız, mutfaktaki fırındaki yemeğin pişip pişmediğini
kontrol ederseniz, arabanızın kapısının açık kalıp kalmadığını anlamak
isterseniz, her türlü alışverişinizi yaparsanız şaşmayın. Çünkü,
dünya bu tarafa gidiyor. Onun için, Türkiye de gelişmelerden geri
kalamaz, bilgi ve iletişime yatırım yapmak zorunda. Bunun bilincinde
olarak bu yatırımları yapıyoruz.
Peki,
İnternet kullanımında nereye geldik? 2002'de 4 milyon İnternet kullanıcısı
varken, bugün ulaştığımız sayı 19 milyon. Gelişmenin hızını takdirlerinize
sunuyorum. Çok hızlı gelişen bir sektör. Diğer taraftan, Türkiye'de,
bilişim alanında geniş bant erişim 2002'de mevcut değildi. İnternet
telefon numaralarını çevirmek suretiyle yapılırken, bugün, ADSL
veya geniş, hızlı İnternet erişimi de 2 milyon 950 bin aboneye ulaşmıştır.
Dolayısıyla,
bu gelişmeler karşısında İnternete veya bilgiye erişimde iki tane
yolumuz var: Bir tanesi, bireysel olarak bilgisayar sahibi oluyorsunuz,
abone olarak münferit erişiminiz var. Ama, bütün toplum kesimlerinin,
bütün gelir gruplarının birdenbire buna erişme şansı yok, bu bir zaman
alacak. O hâlde, toplu erişim merkezleri hayatın kaçınılmaz bir ihtiyacı
olarak önümüze geliyor. Bunlar da İnternet kafelerdir, servis sağlayıcılardır,
yer sağlayıcılardır.
İşte,
sorunun başladığı nokta buradır. Burada, ülkemizde 20 bin civarında
internet erişim merkezi, diğer adıyla, halk arasında, İnternet kafe
mevcuttur. Bu İnternet kafelerin, bugün, çalışması İçişleri Bakanlığının
bir genelgesi çerçevesinde gerçekleşmektedir, yani buranın çalışma
usulleri, buraya girecek çıkacak çocukların yaşları, evsafıyla
ilgili; efendim, çalışma şartları, bulunduğu yerin dış mekâna açıklığı,
aydınlatması vesairesi, içeride sigara içilip içilmemesi gibi
birçok düzenlemeler olmasına rağmen, buradaki içerikle ilgili,
maalesef, bir düzenleme mevcut değildir.
O
hâlde, gençlerimiz, bu ülkenin geleceğidir değerli arkadaşlar.
Gençlerimizi, hatta gençlerimizden öte yavrularımızı, topyekûn
insanımızı, teknolojinin getirdiği nimetlerden yararlanırken,
onların zararlı yan etkilerinden de korumak, bizim en temel görevimizdir.
Burada
yapmamız gereken iş, bir keyfiyetten öte, bir mecburiyettir. Bunu
neden söylüyorum; bakınız, Anayasa'mızın 41'inci maddesi ne diyor:
"Aile,
Türk toplumunun temelidir ve eşler arasında eşitliğe dayanır.
Devlet,
ailenin huzur ve refahı ile özellikle ananın ve çocukların korunması
ve aile planlamasının öğretimi ile uygulanmasını sağlamak için
gerekli tedbirleri alır, teşkilâtı kurar." Ayrıca, 58'inci madde
de gençliğin korunmasıyla ilgili:
"Devlet,
istiklâl ve Cumhuriyetimizin emanet edildiği gençlerin müspet ilmin
ışığında, Atatürk ilke ve inkılâpları doğrultusunda ve Devletin ülkesi
ve milletiyle bölünmez bütünlüğünü ortadan kaldırmayı amaç edinen
görüşlere karşı yetiştirme ve gelişmelerini sağlayıcı tedbirleri
alır.
Devlet,
gençleri alkol düşkünlüğünden, uyuşturucu maddelerden, suçluluk,
kumar ve benzeri kötü alışkanlıklardan ve cehaletten korumak için
gerekli tedbirleri alır."
Demek
ki, devletin, toplumu topyekûn, özellikle de gençleri ve aileyi korumak
gibi temel bir ödevi vardır.
O
hâlde, İnternet kafelerdeki bu boşluğu ortadan kaldırmak için bir
düzenleme zaruri hâle gelmiştir. Bugün yapılan düzenleme, buraların
gayrisıhhi müessese ruhsatı ve işleyişiyle ilgili, asayiş bakımından,
kolluk kuvvetlerinin görev ve yetkileri bakımından bir genelgedir.
Ancak, buraların içerik olarak lisanslaşması, ruhsatlanması apayrı
bir konudur, bir uzmanlık meseledir. Onun için de son zamanlarda büyük
oranda yurt dışı kaynaklı olarak gündeme gelen İnternet üzerinden
suç oluşan bazı hususların tedbirinin alınması, suçun önlenmesine
yönelik bir kanun tasarısı çalışmamız mevcuttur. Bu tasarı hazırlıkları
tamamlanmış ve Meclise gönderilmiştir. Öyle ümit ediyorum ki, toplam
-yürürlük ve yürütme maddeleriyle- sekiz maddeden oluşan bu tasarı,
en kısa zamanda, komisyonlarda, Genel Kurulumuzda görüşülecek
ve yakın gelecekte, büyük tehdit oluşturan bu alanın kontrol edilmesi
imkânı sağlanmış olacaktır.
Bu
tasarıyla neleri öngörüyoruz? Bu tasarının tam adı, elektronik ortamda
işlenebilecek suçların önlenmesine dair bir kanun tasarısıdır.
Burada üç tane temel işi yerine getiriyoruz:
Bir
tanesi, yüzde 98 oranında dış kaynaklı olan bu zararlı neşriyatın,
bilişim ortamıyla ülkemize gelen bu zararlı neşriyatın kaynağında
kontrol edilmesidir; filtrelenerek tertemiz bilgilerin Türkiye'ye
gelmesi, halkımızın, gençlerimizin, çocuklarımızın kullanımına
sunulmasıdır.
İkinci
olarak, yurt içinde oluşturulabilecek, her türlü elektronik ortamda
kullanılacak cinsel istismar, çocuk istismarı ve Türk Ceza Kanunu'na
göre suç teşkil edebilecek, sanal ortamda işlenmesi mümkün konuları
tarayıp gerekli tedbirleri alacaktır. Bunu nasıl, hangi yollarla
yapacak? Bunun için Telekomünikasyon Kurumu Başkanlığında bir birim
oluşturuluyor. Bu birim, aynen Telekomünikasyon İletişim Başkanlığı
gibi, bütün bu alanı izleyen, gerekli koruyucu tedbirleri alan, buna
rağmen bilişim ortamında suç oluşmuş ise bunu da Türk Ceza Kanunu'nda
tanımlanan şekilde takibatı için kolluk kuvvetlerine, yargı mensuplarına
rapor eden, takibini yapan bir sistemdir. Bunu sağlamakla, çok hızlı
gelişen bu alanın toplum yararına, kamu yararına, gençlerimizi
ve çocuklarımızı, aile bütünlüğünü korumaya yönelik önemli bir
yasal boşluğu doldurmuş olacağız ve böylece, teknolojinin bize
bahşettiği bu güzel imkânı yasaklamak yerine, onu yine toplum ve geleceğimiz
adına faydalı olarak kullanmanın önünü açmış olacağız.
Değerli
arkadaşlar, bu konuda, gerek kamuoyumuzda gerek Meclisimizde muhalefet
ve iktidar partisinin tam bir mutabakatı vardır. Çünkü, toplumu
her türlü potansiyel tehlikeden, suçtan korumak, gençlerimizi en
iyi şekilde yetiştirip bu ülkeyi onlara emanet etmek, bizim asli
görevlerimizden bir tanesidir. İşsizlik gibi, genç yaşta olmanın
getirdiği duygu karmaşıklığı gibi önemli nedenleri kullanarak
bu zararlı yayınlardan gayrimeşru kazanç elde eden çevrelere karşı
savaşımda hep birlikte hareket etmemiz gerekiyor ve bu konuda tam
bir anlayış birliğini görmüş olmaktan da büyük mutluluk duyuyoruz
ve bu şekilde hazırladığımız çok kısa, net, özlü bu düzenlemenin
kısa sürede Meclisimizden geçmek suretiyle yasalaşacağına inancımı
ifade ediyor ve bu konuda toplumumuzun acil beklentisinin bir an önce
karşılanması için sizlerden gerekli katkıyı bekliyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Sayın
Seyhan, bir isteğiniz mi var?
TACİDAR
SEYHAN (
BAŞKAN
- Buyurun.
TACİDAR
SEYHAN (
Türkiye
için İnternet suçları büyük sorun. Yalnız, ben, meseleye biraz daha
farklı merkezden hem Sayın Bakanın hem ilgili kurumların bakabilmesi
için…
BAŞKAN
- Sayın Seyhan, bir dakikanızı rica ediyorum.
Yani,
bu konuya katkınızı…
TACİDAR
SEYHAN (
BAŞKAN
- Ama, kısa rica ediyorum efendim, İç Tüzük'ümüz müsait değil.
Buyurun.
TACİDAR
SEYHAN (
Bunun
dışında, bir de İnternet adresleri verilirken, "com",
"com.tr" vesaire gibi İnternet adresleri verilirken, servis
sağlayıcılarına da ciddi yükümlülükler getirilmektedir. Bu Meclis
açıldığından beri, en az 20 milletvekilinin adına "com" eklenerek
sahte açılmış ve onları karalamaya yönelik, yüz kızartıcı yayınlara
ben şahit oldum, İnternet'ten yayınlanmasını bir kısmının ben önlemeye
çalıştım. Bunun önüne geçebilmek için eş güdüm lazım. Servis sağlayıcılarının
sorumluluğunu ve cezai müeyyidelerini, son kullanıcının cezai
müeyyidelerini ve sorumluluğunu ayrı ayrı düzenlemedikten sonra,
biz Türkiye'de İnternet suçlarının önüne geçemeyiz.
İkinci
söyleyeceğim şudur: Servis sağlayıcılarının önemi buradan açığa
çıkıyor. Sadece İnternet kafeler değil, artık dershanelerde, alışveriş
merkezlerinde, marketlerde bile, keyboard İnternet'e bağlı olarak
bulunduruluyor. Eğer, biz, servis sağlayıcı kontrolünde filtre sistemini
getirirsek, cezai ve denetim yükümlülüğünü de onların üzerine verirsek,
eminim ki, bu suçların işlenme oranını yüzde 50 oranında azaltırız.
Söz
verdiğiniz için çok teşekkür ediyorum, Sayın Başkan.
BAŞKAN
- Ben de teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.
Üçüncü
gündem dışı söz isteği, gençliğin sorunları ve çözüm önerileriyle
ilgili olmak üzere, Samsun Milletvekili Sayın Musa Uzunkaya'ya aittir.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Buyurun
Sayın Uzunkaya.
3.- Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'nın, gençlerimizin sorunlarına, onların yararlı faaliyetlere
yönlendirilmelerinin önemine ve bu konuda yapılması gerekenlere
ilişkin gündem dışı konuşması ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik'in
cevabı
MUSA
UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; ben
de sözlerime başlamadan önce, değerli siyaset, fikir adamı, eski
Kültür ve Dışişleri Bakanlarımızdan merhum İsmail Cem'e Cenabıhak'tan
sonsuz rahmet diliyor, ailesine, sevenlerine ve son olarak da bildiğim
kadarıy
Değerli
arkadaşlar, ben de, bugün, tevafuk, hemen hemen, özellikle Sayın eski
İçişleri Bakanlarımızdan Ülkü Güney Bey'in de İnternet kafeler üzerinde
temas ettiği konuda olduğu gibi, gençlik sorunları ve çözümleriyle
alakalı bir kısım önerilerimi gündem dışı konuşmamla sizlerle paylaşmak
istiyorum. Bu vesileyle, yüce heyetinizi tekrar saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum.
Değerli
milletvekilleri, bizim değerlerimize göre beş şeyin kıymetinin
bilinmesi ısrarla tavsiye edilmiştir ve bu Yüce Peygamberimizin
bize çok önemli bir tavsiyesidir. Yani, bunlar: Meşguliyet gelmeden
boş vaktin, hastalık gelmeden sıhhatin, ihtiyarlık gelmeden gençliğin,
ölüm gelmeden hayatın ve fakirlik gelmeden zenginliğin, varlığın
kıymetini bilmektir. Gençlik, bizim için de, bizim evlatlarımız
olan yavrularımız için de çok önemli bir hazine. Belki burada bulunanlar,
büyük bir kısmını tükettiğimiz bu gençlik sermayesinin, yeni bir enerji ve aksiyon
olarak yavrularımızda, nesillerimizde var olduğunu görmemiz, bizi
elbette mutlu kılacak, ama, az önce temas edilen ve hakikaten, her
birimizin, âdeta, tüylerini ürperten tablolar içerisinde, eğer
bir gençliği kıyıma, yok olmaya sevk edeceksek, bu, bizim geleceğimiz
açısından, sadece gençleri ferden ferda değil, ülke olarak kaybetme
açısından, ciddi bir felaket olarak değerlendirilmeli ve yorumlanmalıdır.
Değerli
arkadaşlar, ülkemizin geleceği, yarınlarımızın güvencesi, evlerimizin
temel taşı, neşesi, sesi, sadası, hülasa, insanlık adına her şeyimiz,
bir güzel ifadeyle reyyanet'ül-cenne (cennet kokusu) ve Vediatullah,
Allah'ın bizlere birer emaneti olan yavrularımızın, geleceğin sahipleri
olma itibarıyla, onların karşı karşıya bulundukları sorunları
çok yakinen bilmek, ailevi, ulusal ve uluslararası karşılaştıkları
sorunların çözümüne katkı sağlamak, her alanda olduğu gibi, yüce
Parlamentonun temel görevidir.
Az
önce Sayın Ulaştırma Bakanımızın Anayasa'nın 58'inci maddesine
atıfta bulunduğu gençliğin korunması, 59'uncu maddedeki sporun geliştirilmesi,
41'inci maddedeki ailenin korunması gibi hükümler, Anayasa tarafından,
devletimize, yani, anayasal tüm kurum ve kuruluşlara tevdi edilmiştir.
Burada, Ulaştırma Bakanlığının da, İçişleri Bakanlığının da, gençlik
ve sporla ilgili Bakanlığımızın da, özellikle gençliğin yetiştirilmesinden
birinci derecede sorumlu olan Millî Eğitim Bakanlığımızın da, yüce
Parlamentonun da, yasamanın, yürütmenin ve tüm kurum ve kuruluşlarıyla
devletin bütününü oluşturan varlıkların kurumsal olarak, birey
olarak da, fert olarak da ailenin sorumluluğu var. Tabiî, ülkemizde,
biliyorsunuz -yanlış hatırlamıyorsam- 1985 yılı, UNESCO tarafından
Dünya Gençlik Yılı olarak ilan edilmişti, bundan tam yirmi yedi yıl evvel.
Hatırlıyorum, o dönemde çeşitli programlar yapılmış, uluslararası
zeminde ve Türkiye'mizde de gençliğin sorunları belli ölçekte tartışılmıştı
ve içinde bulunduğumuz yıl, 2007, yine UNESCO tarafından Mevlânâ Yılı
olarak ilan edilmiştir.
Mevlânâ,
bütün değerleriyle Anadolu'dur, Anadolu'nun ruhunu taşıyan, onda
tecessüm
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Buyurun, konuşmanızı tamamlayın.
MUSA
UZUNKAYA (Devamla) - …bütün insanlığa tanıtılmış olacaktır. Ama,
ne garip tecellidir ki, yine onun sözüyle, "ol mahiler ki, derya
içredir, deryayı bilmezler."
Yani, ol balıklar ki, denizin içindedirler ama, denizin ne olduğunun
farkında değiller. Bu kadar zenginliğe ve kültüre, güzelliğe sahip
olan insanımız, ne garip tecellidir ki, ne Mevlânâlardan ne Yunuslardan
ne Hacı Bektaş Velilerden ne o tarihî değerlerimizden gerekli dersi
alma imkânına sahip değildir.
Az
önce Sayın Bakanımız söylediler: Çocuk ve çocuk istismarına dönük
kırk binden fazla sitenin İnternet'te bulunduğu bir dünya konjonktüründe
içinde hiçbir tane, Mevlânâ'yı, Yunus'u, Hacı Bektaş'ı, Ahi Evran'ı anlatan,
tanıtan bir şuur abidesini bulmanız mümkün değil.
Bunlar,
değerli arkadaşlar, bizim gençlik yıllarımızda cemiyetleri değerlendiren,
sorgulayan, yönlendiren bir kısım gençlik teşkilatları, kuruluşları
vardı.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
- Sayın Uzunkaya, konuşmanızı tamamlayın efendim lütfen.
MUSA
UZUNKAYA (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.
Şimdi,
"karanlık oda yönetimi" diye geçmişte tarif edilen bir şey
vardı, artık bir kutuyla gençler yönlendiriliyor, beyinler belli
bir fırtınaya esir ediliyor. İnternettir, televizyon ekranlarıdır,
televizyon yayıncılığıdır; üzülerek söylüyorum, matbuat ve neşriyatımız
da bu konuda üzerine düşeni sorumluluk şuuruyla maalesef yerine
getirememektedir, üzülerek söylüyorum getirmemektedir.
Şimdi,
ben, sözlerimi toparlarken bir önerimi yüce Parlamentoyla ve değerli
bakanlarımla, sizlerle, iktidar ve muhalefetiyle paylaşmak istiyorum,
o da şudur: Bilindiği gibi, dünyada gençlikle ilgili bir bayramı
bize armağan eden, Millî Mücadele'nin başlangıç noktası olan 19 Mayıs
1919, Gazi Mustafa Kemal'in Samsun'a çıkışıdır. Dolayısıyla, biz,
bugünü, 1920'lerden beri hep Gençlik ve Spor Bayramı, sonradan değişik
isimler aldı ama, bu şekilde idrak ettik ve kutluyoruz. Üzülerek ifade
etmek gerekir ki, Gençlik ve Spor Bayramlarımızı sadece bir sportif
aktivite, bir kısım egzersizler, bir iki şiir ve bir iki seremonik
konuşmanın ötesine götürebilmiş değiliz. Bugüne kadar gençlik sorunlarının
19 Mayıs arifesinde, önünde, arkasında tartışıldığı, ele alındığı
bir programı ben şahsen hatırlamıyorum elli beş yıllık hayatım içerisinde.
Tabiatıyla
benim önerim şudur: Bu yıl, yani 2007, 19 Mayıs arifesi, örneğin 16 Mayıs
Çarşamba, Perşembe ve Cuma günleri, üç gün sürebilecek bir gençlik
şûrasının, bir gençlik kurultayının, Millî Mücadele'ye, cumhuriyete
ve Meclise giden yolun başlangıç noktası olan Samsun'da ev sahipliği
yapmak -o ilin bir milletvekili olarak da bunu arz ediyorum- üzere,
81 ilimizin gençlik temsilcileri, üniversitelerimizin, akademisyenlerin,
gençlik ve gençliğin karşılaştığı sorunları, sadece burada çeşitli
yönleriyle -tabiri bağışlayın, hoş görülürse- filin tarifi gibi,
kimisi İnternet'ten, kimisi televizyondan, kimisi işsizlikten,
kimisi eğitimden, kimisi iktisadi ve ahlaki nedenlerle konuyu
ortaya getirdiği, bu mevzuyu bir bütün olarak bir kurultayda, üç
gün sürebilecek, 16-17-18 ve hatta 19 Mayıs Bayramı'nı da, Hükûmetimizin,
Samsun'da icra edebileceği bir Bakanlar Kuruluyla taçlandırarak,
böyle bir değerlendirmenin yapılması, 2007'de, artık küreselleşen
gençlik sorunlarının bir gençlik şûrasıyla 19 Mayıs arifesinde, ismine
muvafık olan bir il ve bayram döneminde icra edilmesinin doğru olabileceği
kanaatindeyim. Aksi takdirde, gençlik, zaten yaşanan yapısıyla
ciddi bir sıkıntıyla felakete doğru sürükleniyor.
Bunun
önlenmesi konusunda önerimin Hükûmet tarafından değerlendirileceğine
inanıyor, gençliğimizin sorunsuz, sıkıntısız, geleceğe umutla bakan
bir yapıya sahip olması umuduyla hepinizi saygıyla, muhabbetle
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunkaya.
Sayın
Hükûmet adına Millî Eğitim Bakanımız Sayın Hüseyin Çelik söz istemiştir.
Buyurun
Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MİLLÎ
EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Samsun Milletvekilimiz Sayın Musa Uzunkaya Bey'in,
gençliğin karşı karşıya bulunduğu problemler ve gençlikle ilgili
yapılması gerekenlerle ilgili gündem dışı konuşmasına Hükûmet
adına cevap vermek üzere huzurunuzdayım. Yüce heyetinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bildiğiniz gibi, gençlik, bütün toplumlar
için çok önemlidir. Gençlik, bütün toplumların geleceğidir. Ancak,
bizim ülkemiz gibi genç potansiyeli ve genç nüfusu nüfusunun yüzde
63'ünü oluşturan bir toplum için bu, çok çok daha önemli, çok çok daha
üzerinde durulması gereken hassas bir konudur. 0-14 yaş arasındaki
nüfusumuzun oranı yüzde 26'dır. Bu, Türkiye Cumhuriyeti devletinin
sahip olduğu en büyük servet, en büyük zenginliktir. 0-14 yaş arasındaki
nüfusumuzun oranı yüzde 26'dır. 15 yaş ilâ 34 yaş arasındaki nüfusumuzun
oranı da yüzde 37'dir. Dolayısıyla, çocuk ve genç oranını topladığımız
zaman, nüfusumuzun yüzde 63'ü 34 yaşın altındaki bir kitleden, büyük
bir insan servetinden oluşmaktadır. Hâl böyle olunca, bizim gençlerle
ilgili etkinliklerimiz, bizim gençliğimize vermemiz gereken
önem, diğer toplumlarla, Avrupa Birliği ülkeleriyle veya kalkınmış
diğer ülkelerle mukayese kabul edilmeyecek bir düzeyde olumlu olmalıdır.Bundan
dolayıdır ki, değerli milletvekili arkadaşlarım, gerek Millî Eğitim
Bakanlığı olarak bizim Bakanlığımız gerekse Gençlik ve Spor Genel
Müdürlüğünün bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı; öte taraftan, biraz
önce Değerli Ulaştırma Bakanımız, özellikle Türkiye'deki İnternet
yayınları, İnternet'le, Türkiye'de, maalesef bulaşan suçlar, yayılan
suçlar, gençliğimizin İnternet kanalıyla karşı karşıya bulunduğu
problemlerle ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığımız; uyuşturucu
müptelası olmuş, zararlı madde kullanan gençlerimizin tedavisiyle
ilgili olarak Sağlık Bakanlığımız; devletin himayesi altına alınması
gereken, sokakta yaşamaya mahkûm olmuş veya sokakta çalışmak zorunda
olan gençlerle ilgili, himaye edilmesi gereken çocuk ve gençlerle
ilgili olarak SHÇEK'in bağlı bulunduğu Devlet Bakanlığı; öte taraftan,
gençlere yönelik olarak, özellikle polisi ilgilendiren tehdit unsurlarını
ortadan kaldırmak üzere İçişleri Bakanlığımız üzerine düşeni yapmaktadır,
yapmaya çalışmaktadır ve bütün bu alanlarda, bakanlıklar arası, bizatihi
Sayın Başbakanımızın talimatlarıyla bir koordinasyon mevcuttur.
Çocuklarımızın karşı karşıya bulunduğu problemler, gençlerimizin
karşı karşıya bulunduğu problemlerle ilgili, mevzuatımızda, yasalarımızda
bir problem varsa, bunların giderilmesiyle ilgili de Adalet Bakanlığımız
bu sürecin içerisindedir. Kültür ve Turizm Bakanlığımız, gençlerin
sanata ve kültüre yöneltilmesi ve gençliğin bu ihtiyacının giderilmesiyle
ilgili olarak, yine, dediğim gibi, devrededir.
Değerli
arkadaşlarım, Gençlik ve Spor Genel Müdürlüğüne bağlı, 81 vilayette
ve 49 ilçede gençlik merkezleri bulunmaktadır. Hükûmetimiz döneminde
bunların sayısı her geçen gün artırılmaktadır. Başta İstanbul'daki
belediyeler, Kayseri Belediyesi ve diğer birçok belediye olmak
üzere, belediyelerimiz de kendi bünyelerinde, kendi sorumluluk
alanları içerisinde, sınırları içerisinde gençlerin olumlu işler
yapmaları, sanata yönelmeleri, kültürel aktivitelere yönelmeleri,
spor yapma ihtiyaçlarını karşılamaları için, Ankara Büyükşehir
Belediyesinin, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin, Kayseri Büyükşehir
Belediyesinin, Samsun Büyükşehir Belediyesinin ve diğer daha
birçok büyükşehir belediyesinin ve alt kademe belediyelerinin
bu anlamda çok ciddi faaliyetleri var, kurmuş oldukları gençlik merkezleri
var.
Tabiî
ki, bütün bunlar, değerli arkadaşlarım, gençlerimizin daha iyi yetişmesi,
gençlerimizin zararlı alışkanlıklar edinmemesi, olumlu alışkanlıklar
edinmeleri ve okul dışında geçirecekleri zamanlarda çok daha olumlu,
çok daha müspet eğilimlerle karşı karşıya gelmeleri için yapılanlardır.
Millî
Eğitim Bakanlığı olarak, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle
"Okul Meclisleri ve Demokrasi Eğitimi" adı altında bir program,
bir proje başlattık. Her okulun bir okul meclisi var. Öğrenciler propaganda
yapıyorlar, başkanlarını ve buradaki heyeti seçiyorlar, meclisi
seçiyorlar. Öğrenciler, farklılıklara rağmen birbirini sevmenin,
birbirine tahammül etmenin, birbirlerini tolere etmenin, hoşgörü
içerisinde yaşamanın ne olduğunu küçük yaşlardan itibaren öğrenmeye
çalışıyorlar, biz bu projeyle bunları öğrencilerimize, gençlerimize
aşılamaya çalışıyoruz.
Bildiğiniz
gibi, Millî Eğitim Bakanlığının yeni hazırlamış olduğu müfredat,
bizatihi öğrencilerin paylaşımcı olmasını, toplum hizmeti denen
hizmeti bizatihi yaşayarak öğrenmeleri, hissetmelerini esas
alan bir programdır. Bir yaşlılar evine giderek yaşlı hastalara kitap
okuma, onların halini hatırını sorma, bir SHÇEK'e, bir yetiştirme
yurduna giderek oradaki çocuklarla arkadaşlık kurma, onların bazı
ihtiyaçlarını giderme gibi konular da dâhil olmak üzere, sosyal sorumluluk
bilincine sahip, diğergam olan, başkasının derdiyle dertlenen, başkasının
kederiyle kederlenen, sevinciyle sevinmesini bilen bir gençlik
yetiştirilmesi için bir müfredat değişikliği yapılmıştır. Kitaplar
bu paralelde hazırlanmıştır değerli arkadaşlarım. Bazı gözü açıkların,
özellikle bazı istismarcıların, anonim bazı eserlerle ilgili olarak,
Türk mânileri, Türk masalları, Türk atasözleri, deyimleriyle ilgili
bazı derlemeler yaparak "Millî Eğitim Bakanlığı tarafından
tavsiye edilmiştir" deyip de içine çok uygunsuz bazı ifadeler
koymaları, bazı çevrelerde, bu bizim tespit ettiğimiz 100 Temel
Eser'le ilgili bazı soru işaretlerine yol açtı değerli arkadaşlarım.
Ancak, bu 100 Temel Eser çok özenle seçilmiştir; öğrencilerimizin
dolu dolu kitap okuma alışkanlığını elde etmek, bilgiyle, kültürle
donanmalarını sağlamak için özenle
seçilmiş ve Türkiye'nin birikimi diyebileceğimiz kültür adamları,
sanat adamları, bilim adamları, pedagoglar, eğitimciler tarafından
seçilmiştir. Bunlar arasında Doğu klasikleri var, Batı klasikleri
var, kendi klasiklerimiz var ve öğrencilerimizin bütün vakitlerini
televizyon başında, İnternet kafelerde uygun olmayan ortamlarda
harcamamaları için onların kitap okumaya yöneltilmesi özellikle
teşvik edilmiştir.
Değerli
milletvekili arkadaşlarım, bir öğrencimiz, Millî Eğitim Bakanlığının yaptığı araştırmaya
göre günde üç buçuk saat ortalama televizyon seyretmektedir. Ortalama
üç buçuk saat. Sekiz saat, on saat televizyon seyrettiğini söyleyen
insanlar bile, maalesef, mevcuttur. Üç buçuk saatten aldığınız zaman,
bir öğrenci, yedi gün üzerinden hesap yaptığınız zaman, bir haftada
yirmi dört buçuk saat vaktini televizyon başında geçiriyor demektir.
Buna bir de İnterneti dâhil edin, bilgisayar başında sadece bilgi
edinmek için değil, oyun oynamak, eğlenmek için, chat'leşmek için geçirdiği
süreyi buna dâhil ettiğiniz zaman, bir öğrencinin okulda geçirdiği
süreden çok daha uzun bir sürenin bilgisayar başında veya televizyon
karşısında geçtiğini tespit etmiş bulunuyoruz. Dolayısıyla,
"ben çocuğumu okula gönderdim, okul müdürü, öğretmenler, müdür
muavini ilgilensin, benim oğlumu şekle soksunlar, yanlış yola yönelmemesini
temin etsinler, kötü alışkanlıklar elde etmemesi için gayret göstersinler"
demek, yeterli değilmiş değerli arkadaşlarım.
Bakın,
ben buradan velilerimize sesleniyorum. Hepimiz babayız, anneyiz.
Velilerimize sesleniyorum: Lütfen, otomobilimizle ilgilendiğimiz
kadar, en azından, çocuklarımızla ilgilenelim. Bizim için değerli
eşya kabul ettiğimiz şeylere gösterdiğimiz, hiç olmazsa, ilgi kadar,
yavrularımıza ilgi gösterelim: Arabamızdan ses geldiği zaman
derhâl onu götürüyoruz, tamirciye gösteriyoruz: "Arabamdan
bir ses geliyor." Ama, çocuklarımızdan ses geldiği zaman buna aldırmıyoruz.
Ne zaman SOS verseler, SOS verdikten sonra çocuklarımızla ilgilenmeye
başlıyoruz; o zaman da çok geç oluyor. Dolayısıyla, haftada bir öğrenci
otuz saatini okulda geçiriyor. Değerli arkadaşlarım, bu, şu demektir:
Bir öğrenci günde on sekiz saatini okulun dışında geçiriyor. Velinin
burada sorumluluğu var. Şüphesiz, okulun, müdürün, müdür muavinin,
okuldaki yardımcı çalışanların, okul aile birliklerinin sorumluğu
var; ama sokağın sorumluğu var, ama televizyonların, medyanın sorumluğu
var. Bütün bu sorumlulukları göz önünde bulundurarak herkes kendi
üzerine düşeni yapmalıdır.
Değerli
Başkan, değerli milletvekilleri, öğrencilere en az etki yapan şey
kuru nasihattır. Eskiler hep derler, sözlü dil, hiçbir zaman için davranış
dili kadar etkili değildir. Öğretmen öğrencisine örnek olacak, anne-baba
çocuğuna örnek olacak. Evde hiç kitap okunmuyorsa, anne-baba eline
kitap almıyorsa, anne-baba bütün vakitlerinde televizyon seyrediyorsa
veya gereksiz başka işlerle uğraşıyorsa, kendi çocuklarına
"yavrum, kitap oku, bak, iyidir, sen kitap oku" dediği zaman
ne kadar etkili olur değerli arkadaşlarım? Biz okullarda öğrencilerin
görebileceği yerlerde sigara içmeyi yasakladığımız zaman bazıları
dediler ki: "Sayın Bakan IV. Murat rolüne soyunuyor." Bizim
IV. Murat falan olmak gibi bir niyetimiz yok. Ama, orada yapılması
gereken şey şuydu: Öğretmen öğrenciye "yavrum, sigara içme, sigara
zararlıdır" diyor, fakat öğretmen elinde sigarayla koridorları
arşınlıyorsa, okul bahçesinde sigarayla dolaşıyorsa, bu, öğrencisine
kötü örnek oluyor demektir. Bunu yasakladık. Belli, gizli yerlerde…
Öğretmen sigara içmemeli. Bana göre de hiç kimse sigara içmemeli.
Sigara firmaları bundan hoşlanmayacak ama. Ama, eğer ille de içecekse
öğrencisinin gözü önünde bunu kesinlikle yapmamalıdır. Okulun sorumluluğu
kadar velinin sorumluğu, İnternet kafenin sorumluluğu, medyanın
sorumluluğu, sokağın sorumluluğu, siyaset dünyasının sorumluluğu
vardır değerli arkadaşlarım. Biz öğrencilerimizin şiddetten uzak
olmasını istiyoruz. Biz öğrencilerimizin birbirlerine karşı kibar
ve nazik olmalarını istiyoruz. Tartışmalarını, münazara yapmalarını,
münakaşa yapmalarını, ama asla kavga etmemelerini istiyoruz;
ama, politikacı ağabeylerine baktıkları zaman -bunun, tabiî, olumlularını
tenzih ediyorum- ama olumsuz örneklere baktıkları zaman, şu kürsüye
gelip, "değerli arkadaşlarım" diye söze başlayıp, ondan
sonra ağzına geleni karşıdaki insana söyleyenlere baktığı zaman
oradan yanlış telkinler alıyor. Hepimiz, geleceğimizin teminatı
olan, istikbalimiz olan yavrularımız konusunda bu hassasiyeti,
kesinlikle, değerli arkadaşlarım, göstermek zorundayız.
Bir
başka şey: Bildiğiniz gibi, biz, bizi biz yapan, bizi başkalarından
farklı kılan, bize has özellikleri ve güzellikleri çocuklarımıza
anlatmak zorundayız. 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Yasası'nın bize
yüklemiş olduğu mükellefiyetlerden, sorumluluklardan birisi de
budur. Millî ve manevi değerlere sahip olan, onları özümsemiş, geçmişiyle,
içinde bulunduğu toplumla barışık olan, geleceğe yönelik hedefleri
ve hayalleri olan bir gençlik yetiştirmek zorundayız.
Biraz
önce değerli milletvekilimiz ifade etti, bu yıl, UNESCO tarafından
"Mevlânâ yılı" ilan edildi. Büyük düşünürümüz Mevlânâ diyor
ki: "Pergel niçin daima düzgün halkalar, daireler çizer? Çünkü,
pergelin bir ayağı daima sabittir de onun için." Bizim gençliğimizin,
bizim yavrularımızın bir ayağı kendi ülkesinin topraklarına basacak,
biraz önce dediğim gibi, bize has özelliklere ve güzelliklerin üstüne
basacak. Bu bizim eksenimizdir, varlık sebebimizdir. Öte yandan,
antenleri dünyaya açık olacak. Küreselleşmenin farkında olacak.
Küreselleşen dünyada neyin ne olduğunu, Türkiye'nin nerede olması
gerektiğini öğrenecek değerli arkadaşlarım. Bana zaman zaman,
gittiğim illerde, görüştüğüm lise öğrencileri bunu soruyorlar:
"Sayın Bakanım, bu küreselleşme de neyin nesidir? Tutturmuşlar
bir küreselleşme! Biz bunları atalım bir tarafa. Biz bize yeteriz."
Sevgili
arkadaşlarım, "küreselleşme iyi midir kötü müdür, doğru mudur
yanlış mıdır, faydalı mıdır zararlı mıdır” tartışması artık çok geride
kalmıştır. Bu, kış ortasında eksi 30 derece soğukta Erzurum'da havuz
başında bekleyen bir insanın "ben soğuktan nefret ediyorum"
diye kendi kendisiyle kavga etmesine benzer. İstediğiniz kadar
soğuktan nefret ettiğinizi söyleyin veya Diyarbakır'da artı 40 derece
sıcakta, sıcaktan nefret ettiğinizi söyleyin, sizin ondan nefret
etmeniz, hoşlanmanız veya hoşlanmamanız sizi soğuğun veya sıcağın
etki alanı dışına çıkarmaz.
Biz,
bugün "küreselleşme" denen bir olguyla karşı karşıyayız.
Gençlerimiz şu şuurda yetişmelidir: Türkiye, bu küreselleşme sürecinin
pasif, yönlendirilen, yönetilen bir objesi mi olacak, bir nesnesi
mi olacak, yoksa Türkiye, Türk milleti, bu küreselleşme sürecinin
yöneten ve yönlendiren iradesinin bir parçası mı olacak? Bu şuuru
çocuklarımıza vermeliyiz.
Biz
onlara, kesinlikle, etnik milliyetçilikten uzak, soy sop milliyetçiliğinden
uzak, ancak, ona vatanını sevmesini öğreten, ona toprağına bağlı
olmasını öğreten, ona değerlerine sahip çıkmasını öğreten, bütün
vatandaşını kucaklayan bir anlayış vermeliyiz. Bunun için gayret
göstermek, muhalefetiyle iktidarıyla bütün siyasetin görevidir,
medyanın görevidir, ailenin görevidir ve bütün gençler üzerinde
etkili olan, onlara tesir yapan bütün unsurların ve çevrelerin görevidir.
Din
eğitimi meselesinde çocuklarımızın ihtiyaçları, mutlaka, olması
gerektiği şekilde karşılanmalıdır. Bakın, değerli arkadaşlarım,
bidalardan ve hurafelerden kesinlikle uzaklaştırılmış, her türlü
israiliyatı bir tarafa itmiş, gerçek manada dinin güzelliğini çocuklarımıza,
sahip oldukları dinin güzelliğini onlara anlatmalıyız, onlara
bunu eğitim olarak mutlaka vermeliyiz.
Biliyorsunuz,
din eğitimi ve din öğretimi Millî Eğitim Bakanlığının sorumluluğunda
yapılıyor. Anayasa'mız, Türkiye Cumhuriyeti devleti laik bir devlettir…
Anayasa'mızın zikrettiği, ifade ettiği dört olmazsa olmaz unsurdan,
prensipten, özellikten birisi kesinlikle laiklik vasfıdır. Laiklikten
hiçbir şekilde taviz vermeden, ama Anayasa'nın 24'üncü maddesinde
de güvence altına alınan din eğitimini, toplumumuzun, insanımızın
din eğitimi ihtiyacını karşılamak da laik devletin görevidir. İşte,
o zaman, biz bunu yaptığımız zaman, misyoner faaliyetlerden, misyonerlerin
yıkıcı etkilerinden -boş yere- korkmamış oluruz. Biz, kendi çocuklarımıza,
dediğim gibi, kendi çocuklarımıza, onların değerlerini, onların
tarihini sevdirecek, mutlak surette bir yaklaşımla yaklaşmalıyız.
Bu da hepimizin üzerinde kesinlikle mutabık olduğu unsurlardır.
Değerli
arkadaşlarım, biraz önce, Musa Bey'in yapmış olduğu bir teklif var.
19 Mayısta, Samsun'da, Atatürk'ün Samsun'a çıkışı dolayısıyla da bu
bir çıkış noktası yapılarak bir şûra toplanmalıdır, bir gençlik kurultayı
toplanmalıdır diye ifade etti. Gençlikle ilgili bu tür faaliyetler
Devlet Bakanlığımızın yetki alanı içerisindedir. Bunu, Sayın Bakanımızla
da paylaşacağız. Böyle bir organizasyon olursa, Millî Eğitim Bakanlığı
olarak da biz de bu işin içerisinde olacağız, gerekli katkıyı ve desteği
vereceğiz. Bunu bir tarafa bırakalım, Millî Eğitim Bakanlığı olarak
biz, Atatürk'ün doğumunun 125'inci yılı sebebiyle, bir cumhuriyet
gezileri projesi yaptık. Samsun'dan başlayarak,
Okullarımızda
satrancı seçmeli ders hâline getirdik, bildiğiniz gibi. Satranç Federasyonuyla
beraber okullarımıza satranç sınıfları, satranç kulüpleri kurduk.
Bu ve benzeri faaliyetler devam ediyor.
Kültür
ve Turizm Bakanlığıyla yaptığımız bir protokolle, kültür ve sanat
eğitimini okullarda yaygınlaştırmaya çalışıyoruz.
Biraz
önce, Değerli Bakanımız, Ulaştırma Bakanımız Binali Yıldırım
Bey, İnternet dolayısıy
Gençliğimizin
problemlerinin asgariye indirildiği bir Türkiye özlemi içerisinde
olduğumuzu ifade ediyorum ve bu vesileyle, eski Kültür Bakanı olması
hasebiyle selefim olan, eski Dışişleri Bakanımız, değerli düşünce
adamı, kalem erbabı, değerli politikacılarımızdan İsmail Cem'in
vefatı dolayısıyla duyduğum üzüntüyü ifade etmek istiyorum; kendisine
Allah'tan rahmet diliyorum, ailesine ve sevenlerine başsağlığı
diliyorum. Hepinize en derin sevgilerimi, saygılarımı sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
- Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Birleşime
beş dakika ara veriyoruz.
Kapanma Saati:
15.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
16.01
BAŞKAN: Başkan Vekili
İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Bayram
ÖZÇELİK (Burdur), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)
BAŞKAN
- Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 55'inci
Birleşimi'nin İkinci Oturumu'nu açıyorum.
Gündem
dışı konuşmalar tamamlanmıştı. Şimdi gündeme geçiyoruz.
Gündemin
"Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler"
kısmına geçiyoruz.
IV. - KANUN TASARI
VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale
Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası
Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN
- Birinci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle
ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
İkinci
sırada yer alan Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN
- Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Üçüncü
sırada yer alan, Petrol Piyasası Kanunu'nda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları Raporları'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Petrol Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve İçişleri
ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonları
Raporları (1/1215) (S. Sayısı: 1230) (x)
BAŞKAN
- Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen
birleşimde tasarının 2'nci maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasında
kalınmıştı.
Hükûmetin
ve Komisyonun takdire bıraktığı önergeyi tekrar okutup oylarınıza
sunacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/1215) esas sayılı
Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının
2'nci maddesinin tasarıdan çıkartılmasını arz ve teklif ederiz.
Sadullah
Ergin |
Selami
Uzun |
Zülfü
Demirbağ |
|
Hatay |
|
Elazığ |
|
|
Alaettin
Güven |
Ejder
Arvas |
|
|
Kütahya |
Van |
|
|
|
|
|
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum:
(x)
1230 S.Sayılı Basmayazı 17/01/2007 tarihli 51'inci Birleşim Tutanağına eklidir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
3'üncü madde ek madde 2'yi okutuyorum:
MADDE 3- 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanununa aşağıdaki maddeler eklenmiştir.
"Kaçak petrolün tespiti ve tasfiyesi
EK MADDE 2- Kaçak petrolün; bu Kanun hükümleri
dışında satışa arzedilmesi, satılması, bulundurulması, bu özelliğini
bilerek ticarî amaçla satın alınması, taşınması veya saklanması
yasaktır.
Kaçak petrol yakalandığında, kaçak
petrole derhal el konulur ve yakalandığı ildeki il özel idaresine
miktarını, cinsini ve özelliklerini gösterir bir tutanakla teslim
edilir.
Kaçak petrol hakkında tasfiye kararı,
soruşturma evresinde hâkim tarafından verilir. Bu karar, kaçak petrole
el konulduğu tarihten itibaren onbeş gün içinde, eşyadan numune
alınmasının mümkün olduğu durumlarda numune alınarak, mümkün olmaması
hâlinde ise gerekli tespitler yaptırılarak verilir.
Kaçak petrolden alınacak numunelere
ilişkin usul ve esaslar Kurum tarafından çıkarılacak yönetmelikle
düzenlenir. Kaçak petrolün teknik düzenlemelere uygunluğunun
tespiti, Kurum tarafından belirlenen akredite laboratuvarlar
tarafından yapılır. Bu çerçevede gönderilen numunelerin tetkik
ve tahlil giderleri Kurumca karşılanır. Laboratuvarlar, bunlara
ilişkin tetkik ve tahlil işlemlerini öncelikle ve ivedilikle sonuçlandırır.
Kaçak petrolün tasfiyesi ilgili il
özel idaresi tarafından bu Kanun hükümlerine göre yapılır.
Kaçak petrolden teknik düzenlemelere
uygun olanlar, Kurum tarafından belirlenen usul ve esaslara göre ilgili
il özel idaresi tarafından, teknik düzenlemelere uygunluğunun
tespiti tarihinden itibaren en geç bir ay içinde açık artırma suretiyle
satışı yapılarak veya yaptırılarak tasfiye edilir. Bir ay içinde
satılamayan kaçak petrol, pazarlık usulü ile satışı yapılarak tasfiye
edilir.
Kaçak petrolden teknik düzenlemelere
uygun olmayanlar, Kurum tarafından belirlenen usul ve esaslara göre
ilgili il özel idaresi tarafından, teknik düzenlemelere uygun olmadığının
tespiti tarihinden itibaren en geç bir ay içinde, satılmak üzere Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredilir
ve Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğü tarafından
satışa ilişkin masraflar düşüldükten sonra bakiye bedel ilgili il
özel idaresine aktarılır.
İlgili il özel idaresi tarafından, kaçak
petrolün satışından elde edilen gelirden, kaçak petrole ilişkin
vergiler ilgili vergi dairesine yatırıldıktan sonra, kalan para
bankada açılacak bir emanet hesaba yatırılır.
Kaçak petrolün tasfiyesine ilişkin bu
maddede düzenlenmeyen diğer usul ve esaslar Maliye Bakanlığının
ve Gümrük Müsteşarlığının görüşü alınarak Kurumca yürürlüğe konulacak
yönetmelikle düzenlenir.
Yargılamanın, tasfiye edilen kaçak
petrolün sahiplerinin lehine sonuçlanması hâlinde; toplam satış
bedelinden vergiler düşüldükten sonra kalan tutar, satış tarihinden
kararın kesinleştiği tarihe kadar geçen süre için kanunî temerrüt
faizi oranında hesaplanan faiz de ilave edilerek hak sahibine ödenir.
Emanet hesabında bulunan tutarın hak sahibine yapılacak ödemeyi
karşılamaması hâlinde, aradaki fark Maliye Bakanlığınca genel
bütçeden karşılanır. Kaçak petrole ilişkin mahkumiyet hükmünün veya
müsadere kararının kesinleşmesinden sonra emanet hesaptaki tutar
genel bütçeye gelir olarak yatırılır.
Kaçak petrole ilişkin mahkumiyet hükmü
veya müsadere kararı kesinleşenler, Kurum tarafından, varsa lisansları
iptal edilerek kamuoyuna ilan edilir, ayrıca bu Kanun kapsamında
bu kişilere hiçbir şekilde yeniden lisans verilmez.
Bu madde kapsamında teminatla iade hükümleri
uygulanmaz.
Kaçak petrole ilişkin olarak bu Kanunda
yer almayan hususlarda, 4926 sayılı Kaçakçılık
Bu madde kapsamında veya kaçak petrol
ile mücadele konusunda; Kurumca, Tasfiye İşleri Döner Sermaye İşletmeleri
Genel Müdürlüğünce, il özel idarelerince yapılacak her türlü mal,
araç-gereç ve hizmet alımlarında 4/1/2002 tarihli ve 4734 sayılı Kamu
İhale Kanunu, kaçak petrolün satışında 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu hükümleri uygulanmaz.
İkramiyeler
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına İzmir Milletvekili Sayın Sedat Uzunbay.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA SEDAT UZUNBAY (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1230 sıra sayıyla
bastırılarak dağıtılan Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı'nın 3 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, bastırılıp dağıtılan
ve Komisyon Raporu'nun da içeriğinin bulunduğu elimizdeki dokümanlarda,
Meclis Başkanlığımıza sunulan bu tasarının öncelikle esas komisyon
olarak Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonuna, tali komisyon olarak da İçişleri, Adalet ve Plan ve Bütçe
Komisyonlarına havale edildiğini biliyoruz. Ancak, Komisyonumuzdaki
görüşmeler sırasında bu komisyonlardan, yani, tali komisyonlardan
sadece İçişleri Komisyonunun raporunu verdiği ve esas komisyonun
da bu görüşü de dikkate alarak kararını verdiğini hepimiz biliyoruz.
Burada Plan ve Bütçe Komisyonunun ve
Adalet Komisyonlarının raporunu almadan Komisyonumuzun bunu değerlendirmiş
olması bu kanunun taşıdığı özellikler itibarıyla çok önemliydi;
çünkü, kaçak olarak yakalanacak akaryakıtın bedelinin yaklaşık
yarısı ikramiye olarak dağıtılacaktı. Yarısının ikramiye olarak
dağıtılacağı bir tasarıda Adalet Komisyonunun ve Plan ve Bütçe Komisyonunun
mutlaka ve mutlaka görüşünün alınması
gerekiyordu. Bunu ciddi bir eksiklik olarak değerlendiriyorum.
Hepinizin bildiği gibi, akaryakıt kaçakçılığında
devletin vergi kaybı, PETDER verilerine göre 5,1 katrilyon lira civarında.
Bu tasarıyla getirilen ikramiye bedelinin bu sistemde kendisini,
ama, ihbarcı, ihbar edilen noktasında değerlendirecek insanlarda
yaratacağı olumsuz etkileri, yani insani değerleri, hukuki ve
sosyal, ekonomik sorunları mutlaka öngörmek durumundayız, bunları
değerlendirmek durumundayız. Burada daha önceki konuşmalardan
dikkate aldığımızda, 10 katrilyon liralık bir kaçak olduğu ve bunun
5 katrilyon lirasının da ikramiye olarak dağıtılacağı ifade ediliyor.
Bu kanun yürürlüğe girdikten kısa bir süre sonra, bu kaçak akaryakıt
bedelinin yarısının dağıtılması konusunda da çok kısa süre içinde
pis kokular çıkmaya başlayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu tasarı yasalaştığında
mutlaka caydırıcı bir etkisi olacak ve bu rakamlar daha düşük gerçekleştirilecektir,
ama, buna rağmen ciddi rakamların ikramiye olarak dağıtılması söz
konusu olacak. Dağıtılacak ikramiye konusunda mutlaka ciddi bir
araştırma yapılması, yeniden değerlendirilmesi ve yeni bir bakış
açısı ve politikanın belirlenmesi mutlaka gerekiyor.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bu tasarı yasalaştığında, akaryakıt kaçakçılığıyla mücadelenin
altyapısı ne olacak? Yakalanan kaçak akaryakıtların depolanması
ve satışıyla ilgili hukuki ve fiziki altyapı yok. Kaçak akaryakıt
yakalandığında nerede depolanacak? Satış bir ayda nasıl gerçekleştirilecek?
Mahkeme süreci nasıl hızlandırılacak? İl özel idareleri yakıtı
ne yapacak? Yakalanan kaçak akaryakıtın veya petrolün yeniden kaçırılması,
yeni rüşvet ağları oluşturması, kaçak yakıtın israf edilmesi, dürüst
ithalatçının mağdur edilmesi gibi hukuki ve fiilî sorunlar oluşması
nasıl önlenecek?
Kaçak yakıtın, kolluk güçleri gözetiminde
yedieminde durması hâlinde yeni bazı büyük sorunlar çıkabilecektir.
İl özel idarelerinin yakalanan yakıtları depolama kapasitesi
yok denecek kadar azdır, Türkiye'de çok ciddi bir depo sorunu yaşanacaktır.
Akaryakıt kaçakçılığını izlemek ve
önlemek için alınacak tedbirleri ve yapılacakları tekrar hatırlatmak
açısından kısa kısa birkaç değerlendirme yapmak istiyorum.
Enerji Piyasası Düzenleme Kurulunun,
kaçak yakıt kontrolleri için alımı planlanan mobil araçların durumu
nedir, araçlar alındı mı?
Kara sularımızdaki tekne ya da gemi
yoluyla yapılan kaçakçılığın engellenmesi için deniz aracı alınması
işleri ne aşamada?
Gemi trafik yönetimi sistemlerinin,
yakıt naklinin yoğun olduğu İzmit, İzmir,
Fizibilite ve proje çalışmaları tamamlanan
otomatik takip sistemi ile ilgili çalışmalar ne aşamada, tamamlandı
mı?
Türk bayraklı gemilere, 300 grostonu
aşmaları hâlinde otomatik takip sistemi cihazı takılmasıyla ilgili
çalışmalar ne durumda?
Akaryakıt kaçakçılığında, gemiden gemiye
akaryakıt kaçırma olaylarını izlemek ve önlemek için, gemileri uydu
üzerinden denizde izlemek için telsiz baz istasyonlarının kurulması
çalışmalarında son durum nedir?
Kara ayağında yapılacak işlerle ilgili
olarak Gümrük Müsteşarlığının çalışmaları ne âlemde?
Akaryakıt taşıyan tankerlerin izlenmesi
nasıl yapılacak?
Değerli milletvekilleri, bu konular
yasanın uygulanması aşamasında yaşanacak sorunlar ve karşılaşılacak
güçlüklerdir. Bunların da en kısa süre içinde çözümlenmesi mutlaka
gerekecektir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
bu tasarıya göre yakalanan yakıtın bir ay içinde satışı öngörülüyor.
Mahkeme kararı kesinleşmeden önce yakalayan ya da ihbar
Kaçak yakıt depolanırken kalitesi bozuk
benzin ve motorinler mevcut yakıtlara karışınca yeni bir karmaşa
da oluşacak, bunun önlenmesi için ayrı depolama yapılması şarttır.
Ulusal marker sistemi ciddiyetle uygulanmaz
ise hangi yakıtın kaçak olduğunu anlamak, depolamak ve mahkeme sürecinde
sorunları çözmek de mümkün olamayacaktır. Ulusal marker sisteminin
tartışmaya meydan vermeyecek, tereddüt ve şüphe oluşturmayacak
ciddiyette uygulanması gerekir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
Devlet Bakanımız ve Başbakan Yardımcımız Sayın Abdüllatif Şener'in
açıklamalarından, bugüne kadar bu konuda yapılan tek çalışmanın
Başbakanlığımızın 1 Mayıs 2006 tarihli genelgesiyle kendilerinin
başkanlığında ilgili bakanlarla ve Başbakanlık Müsteşarından
oluşan Akaryakıt Kaçakçılığı Mücadele Kurulunun kurulması olduğunu
öğrendik. Bu Başbakanlık genelgesiyle birçok talimat veriliyor
ve petrolün ithal, ihraç veya transit olarak ulaştığı yerlerden teyitler
alınmasını, kayıtların kontrol edilmesini, araştırmalar yapılmasını
ve yapılan çalışmaların sonucunda Bakanlar Kuruluna üçer aylık
genel rapor verilmesi isteniyor. Bu genelge doğrultusunda 1 Mayıs
2006 gününden bu yana elde edilen gelişmeler ile ilgili bir açıklama
aradan yedi ay geçmesine rağmen henüz yapılamadı. Niye yapılamadı?
Bunu da bilemiyoruz.
Değerli milletvekilleri, tasarıyla
kaçak petrol hakkında tasfiye kararı hâkim tarafından soruşturma
aşamasında kaçak petrole el konulduğu tarihten itibaren on beş gün
içinde verilecek.
Kaçak petrolden teknik yönden uygun
olanlar, bir ay içinde, il özel idareleri tarafından, açık artırma yoluyla,
bunun mümkün olmaması hâlinde pazarlık usulüyle satılarak tasfiye
edilecek, teknik yönden uygun olmayanlar ise satılmak üzere Tasfiye
İşleri Döner Sermaye İşletmeleri Genel Müdürlüğüne devredilecek.
Teknik yönden uygun olmayan kaçak petrol ya da yakıtı TASİŞ ne yapacak,
nasıl imha edecek? Burada bu açıklık da yok.
Kaçak petrole ilişkin mahkûmiyet hükmü
veya müsadere kararı kesinleşenlerin, kurum tarafından, varsa
lisansları iptal edilerek kamuoyuna ilan edilecek, bu kişilere
hiçbir şekilde yeniden lisans verilmeyecek.
Kaçak petrolün, ihbarlı ya da ihbar olmadan,
sahipli yakalanması durumunda ihbar edene ve kaçak petrolün yakalanması
eylemine bizzat ve fiilen katılan kamu görevlilerine ikramiye
verilecek, mahkeme kararlarından sonra da ilave ikramiye ödenecektir.
Petrolün sahipli olmaması hâlinde bu ikramiyelerin yarısı ödenecektir.
Kaçak petrolü satışa sunan, satan, bulunduran,
bu özelliğini bilerek ticari amaçla satın alan, taşıyan veya saklayanlar
hapis ve adli para cezasına çarptırılacak. Aynı şekilde, ulusal
marker'ı yetkisiz olarak üreten, satışa sunan, satan, yetkisiz kişilerden
satın alan,
Bu tasarıda, kaçak ulusal marker üretenler
ya da yetkisiz ulusal marker üretenler için uygulanacak cezaların
kaçak akaryakıt işiyle uğraşanlar için uygulanacak cezalarla aynı
tutulması doğru değildir. Bu konuda mutlaka yeni bir değerlendirme
yapılması ve ulusal marker'la ilgili cezaların artırılması gereklidir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
SEDAT UZUNBAY (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
akaryakıt kaçakçılığında, bu yeni getirilen tasarıyla, yeni bir
aşamaya geliyoruz. Elbette çok önemli. Ancak, bu konuda gerekli mücadelenin
bu yaptığımız değişikliklerle sağlanabileceği kanaatinde değilim.
Çok kısa bir süre sonra, yine, Hükûmetimiz, gerek 5015 sayılı Petrol
Piyasası Kanunu'nda gerekse diğer bazı yasalarda değişiklik yapılmasına
ilişkin yeni yasa tasarılarıyla karşımıza çıkacaktır. Ama, ben yine
de, tasarının bu hâliyle yasalaştığında ülkemize hayırlı ve uğurlu
olmasını diliyorum. İnşallah beklediklerimizi gerçekleştirme
noktasında ciddi veriler elde ederiz.
Bu düşüncelerle yüce Meclisimizi tekrar
saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Uzunbay.
Anavatan Partisi Grubu adına Erzurum
Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
Buyurun efendim.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM
ÖZDOĞAN (
Değerli arkadaşlarım, bu görüştüğümüz
kanun tasarısı, adı üstünde, Petrol Piyasası Kanunu Tasarısı, yani,
bir piyasayı düzenleme kanun tasarısı. Ancak, AK Parti Hükûmetinin
el attığı bir alanda, piyasaların veya kurumların vatandaşın hayatını
düzeltecek şekilde başarılı bir düzenlemeyle hâlihazırda hiç karşılaşmamış
olduğumuz, ayrıca da enerji piyasasının nasıl allak bullak edildiğini
bildiğimiz için bu kanun tasarısının isminin Hükûmetin tarzına hiç
uymadığını öncelikle belirtmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, hafızayı beşer
nisyan ile maluldür. Onun için, isterseniz önce TÜPRAŞ'tan bahsedelim
ve Hükûmetin TÜPRAŞ'ı nasıl düzenlediğine bir bakalım.
Bundan iki yıl önce TÜPRAŞ'ın yüzde
14,76'lık hissesi, kapalı kapılar ardında ve kamuoyundan gizli bir
şekilde paketlenerek, kara gözlüklü fotoğraflarıyla her Türk evine
giren ve "Avrupa Yakası"nın "Gaffur"undan daha meşhur
hâle gelen İsrailli iş adamı Sami Ofer'e satıldı. TÜPRAŞ satışı çok
büyük bir işlem olması ve buna paralel olarak satışının bilhassa
şeffaf olması gerekliyken, Hükûmet, tam tersine, bilhassa bu satışın
öncesindeki dönemi çok gizli tuttu. TÜPRAŞ'a talip olabilecek başka
alıcılar için de kapalı tutuldu satış süreci ve Hükûmet el altı bir
operasyonla, tüm Türkiye'ye dudak uçurttu. Bu öylesine bir satış süreciydi
ki, ihaleye katılan bir iş adamıyla ihaleden bir gün önce görüşmekten
dolayı eski başbakanların kalemini kıran bu Hükûmetin çifte standartlı
adaletinin sayfalarında iz sürücü bir mürekkebe dönüştü. Hükûmet,
bu gizli kapaklı satıştan kimsenin haberi olmayacağını ve yağdan
kıl çeker gibi bağlayacağını düşünse de, kazın ayağı öyle olmadı.
İz sürüldü Türkiye'de ve Hükûmet yakalandı. Sami Ofer'in Hükûmet tarafından
ayrıcalıklı bir korumaya tabi tutulduğu gün ışığına çıktı. Sami
Ofer, Davos'ta, Başbakanın sevgili abisi Maliye Bakanı Unakıtan'la,
daha sonra da bir otelde Başbakan Sayın Erdoğan'la baş başa görüşmüştü.
Sami Ofer oyuna yüksek bir avantajla girmişti. Ayrıcalıklı oyuncuydu,
torpili çok yüksek yerdendi. Sami Ofer, bu ayrıcalıkla, TÜPRAŞ'ın
yüzde 14,76'lık hissesine 446 milyon dolara sahip oldu ve bu hisse,
TÜPRAŞ'ı Koç'un satın almasından sonra, kâğıt üzerinde 1,2 milyar dolara
yükseldi. Bu hissenin şu andaki borsa değeri 621 milyon dolar ve Sami
Ofer bu işten iki yılda 233 milyon dolar kâr etti. Bunun adına "ballı
AK Parti böreği" denir. Hamuru, suyu, işçiliği Türkiye'den,
servisi Maliye Bakanı ve onun Hükûmetinden.
Peki, sonra ne oldu? Türkiye'de bir de
bir yargı olduğu için, çok şükür ki, Hükûmetin TÜPRAŞ satışı yargının
terazisine düştü. Petrol-İş Sendikasının,
13 Ocak 2007'de Danıştay davayı esastan
sonuçlandırıp, Özelleştirme İdaresi Başkanlığının temyiz istemini
reddetti. Danıştay, İdare Mahkemesinin gerekçelerini paylaşarak,
ayrıca, TÜPRAŞ özelleştirmesinde Özelleştirme İdaresi Başkanlığının
değil Özelleştirme Yüksek Kurulunun karar vermesi gerektiğine
işaret edip, burada da hukuka aykırılık tespit etti. Yani, Yüce Meclisin
değerli üyeleri, Danıştay, TÜPRAŞ'ın yüzde 14,76'lık hissesinin satışına
iptal kararını kesinleştirdi. Acaba, Hükûmet şimdi ne yapacak?
Yargıda yüzü kızaran Hükûmetin, Özelleştirme
İdaresi Başkanlığı yoluyla, olağanüstü kanun yolu olarak bilinen
"karar düzeltme" isteminde bulunma hakkı da var Tabiî. Bu
yoldan Hükûmeti sevindirecek ne çıkabileceğini hep beraber göreceğiz
inşallah, ama, buraya kadar olanlar bu Hükûmete yeter, artar bile. Aslında,
her hükûmete yeter arkasına bakmadan gitmesi için, ama, biliyorsunuz,
bizdeki koltuklar tutkallıdır. Tutkalın malzemesi ihtiras, korunağı,
markası da dokunulmazlıktır değerli arkadaşlar.
AK Parti Hükûmetinin sevdikleri ve korudukları
için olan piyasayı nasıl düzenlediğini TÜPRAŞ örneğinde gördük.
Dilerseniz, şimdi, Hükûmetin sevmediklerinin olduğu piyasaları
nasıl düzenlediğine bakalım. POAŞ'a gelelim ve AK Parti Hükûmetinin,
seçimler öncesi dönemde, siyasi çıkarlarını korumak için, enerji
piyasasını düzenlemek yerine, bu piyasada kendisi için tehlike
gördüklerini hizaya getirme düzenlemelerine bir göz atalım.
Önce, POAŞ hakkında bir inceleme raporu
basına sızdırıldı. Gizli tutulması gereken bu rapor basına sızdırıldı
ve basına sızdırılan raporda, Türkiye'nin en büyük dağıtım şirketi
olan Petrol Ofisinin 2001 yılında 1,2 milyar YTL'lik kur farkını gider
yazdığı ve son beş senede bu yolla 3 milyar YTL'lik bir vergi kaybına
yol açtığı ileri sürülüyor. Raporun basına sızdırılmasından sonra
Petrol Ofisi yöneticileri vergi kaçağı iddialarını yalanladı,
söz konusu incelemenin Petrol Ofisinin 2002'nin Haziran ayında, Maliye
Bakanlığından 1,2 milyon YTL'lik vergi iadesi talebinde bulunmasıyla
başladığını söyleyen Petrol Ofisi yöneticileri, kur farkının gidere
yazılabileceğine ilişkin, ellerinde, iki, Maliye Bakanlığı yazısı
olduğunu ifade ettiler.
Petrol Ofisi yöneticilerinin Hükûmet
açısından vahim iddiasına göre, söz konusu inceleme raporu, Petrol
Ofisine ulaşmadan bir gazeteye sızdırılmıştı. Hükûmet, Petrol Ofisi
yöneticilerinin bu iddiasını açıklığa kavuşturmakla mükelleftir,
çünkü şirketlerin vergi durumlarıyla ilgili raporları basına
sızdırmak vergi mahremiyetini çiğnemek demektir.
Bu konuda sorulması ve cevabı alınması
gereken soru şudur: Hükûmet, kendi siyasi çıkarları açısından yola
getirmeye çalıştığı şirket sahiplerine gözdağı vermek için kural
ihlali mi yapmaktadır? Hükûmet şantajcılık mı yapmaktadır? Bunlar
vahim ve bir hukuk devletinde olmayacak şeylerdir.
Değerli milletvekili arkadaşlarım,
ele almak istediğim bir diğer konu da, ülkemizin ekonomik ana damarlarından
birinden sürekli
Kaçakçılık, ülkemizde uzun yıllardır
süregelen ve devleti büyük zararlara uğratan bir sorun durumundadır.
Emniyet Genel Müdürlüğü verileri, Türkiye'de akaryakıt piyasasındaki
potansiyelin yüzde 18'inin kaçak yolla yurda giriş yaptığını ortaya
koymaktadır. Yıllık 8 milyar dolara varan bu kaçak pazarında, devletimizin
vergi kaybı, tam 2,5 milyar dolara ulaşmaktadır. Bir başka deyişle,
yıllık satılan petrol miktarı 17 milyon ton, ama bunun 3 milyon tonu
kaçaktır. 2003 yılında, sadece, yakalanan motorin miktarı 1 milyon
245 bin ton olarak tespit edilmiştir.
Konunun devletimizi ilgilendiren boyutunun
yanı sıra, vatandaşımızı doğrudan ilgilendiren boyutu da vardır.
Çok basit kimyasallarla elde edilen kalitesiz yakıt, herhangi bir
arındırma ünitesinden geçmediğinden, standart yakıtlar gibi olmamakta
ve bu durum da birçok otomobilin yolda kalıp araçların arızalanmasına
neden olmaktadır.
Yurdumuzda trafiğe kayıtlı 10 milyonun
üstünde taşıt vardır. Bu rakamlar, her ne kadar dünya ortalamasının
altında bir seyir izlese de kolay kazanç peşindeki organize suç örgütlerinin
iştahını kabartmaktadır. Kamyondan otomobile irili ufaklı birçok
araç yakıt deposunu büyüterek yurda kaçak akaryakıtın sokulmasını
sağlamaktadır. İran'dan 70-80 litrelik plastik bidonlarla katır sırtında
gelen akaryakıt, ne yazık ki, Yüksekova'da, Başkale'de satılmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkanım.
Konunun, ülke ekonomisi, sağlanamayan
vergi geliri, araç sahiplerinin otomobillerine verdiği zararın
yanında, barındırdığı yüksek orandaki kükürt nedeniyle de insan
sağlığına ve çevreye verdiği zarar da göz ardı edilmemelidir. Kaçak
akaryakıtın kullanılmasının sebep olduğu çevre kirliliği, vergi
ve döviz kayıplarıyla, üretim-tüketim dengesinin bozulması gibi
zararların yanı sıra, içerdiği uçucu petrol elementleri nedeniyle,
kamyonlarda kullanıldığında, muhtemel kazalarda kullanıcı ve
çevredeki insanların hayatını riske sokan yanıcı ve patlayıcı
bir ortam doğurması gibi sakıncaları da vardır.
Hükûmetin, kaçak akaryakıt tespitinde
kullanılacak ulusal marker'ı piyasaya sürdüğü ilk günde daha ortaya
çıkan tablo ise, bizde, akaryakıt kaçakçılığının kontrolü sürecinin
başarıya ulaşamayacağı yönünde endişe uyandırmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan, selamlama için
açıyorum, ek süre verdim size.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür
ederim Sayın Başkanım. Birazdan, hemen bitireceğim.
BAŞKAN - Efendim, ek sürenizi verdim.
Lütfen, konuşmanızı tamamlayın efendim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür
ederim, hemen bitiriyorum Sayın Başkanım.
Ulusal marker'ların muhafazası, dağıtımı
ve sigortalanmasında büyük sorunlar vardır ve Hükûmetin, bu işin detaylarını
iyi hazırlamadığı, piyasayla koordineli çalışmadığı ortaya
çıkmıştır. Ulusal marker sisteminin iyi işlemesi, ülkemiz açısından
çok önemli bir meseledir ve Hükûmet, bu önemin sorumluluğunu taşımaktan
çok uzak bir faaliyet tablosu arz etmektedir.
Genel Kurulumuz, bu yasa tasarısını
da detaylıca mütalaa edecek ve detayları sorgulayacak bir vakte,
maalesef, sahip olamamıştır. Hükûmet, yasa çıkarmanın, dostlar alışverişte
görsün değil, bir ülkenin işlerini yoluna koymanın temeli olduğunu,
icraatının beşinci senesinde de maalesef, anlamamıştır ve anlamadan
da süreyi tamamlayacağı malumdur.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Özdoğan.
Şahsı adına, Sakarya Milletvekili Sayın
Hasan Ali Çelik.
HASAN ALİ ÇELİK (Sakarya) - Vazgeçtim.
BAŞKAN - Şahsı adına, Konya Milletvekili
Hasan Anğı.
HASAN ANĞI (
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Üçüncü sıradaki konuşmacı… Yok.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın
Başkan…
BAŞKAN - Komisyonun bir talebi var.
Buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Bir
redaksiyon efendim.
Bu ek madde 2 ek madde 3 olacak efendim,
bu 2'yi 3 yapacağız, diğerleri de teselsül edecek efendim.
BAŞKAN - Ek madde 3 olarak düzelterek
oylarınıza sunuyorum:
Ek madde 4'ü okutuyorum:
İkramiyeler
EK MADDE 4- Kaçak petrolün yakalanması
hâlinde, ihbar edenlere ve yakalayan kamu görevlilerine aşağıdaki
usul ve esaslara göre ikramiye ödenir:
a) Bir ihbar sonucunda kaçak petrolün
sahipli yakalanması hâlinde; kaçak petrolün satışından sonra vergiler
dâhil elde edilen toplam gelirin yüzde onu tutarında ihbar edene,
yüzde onu tutarında kaçak petrolün yakalanması eylemine bizzat
ve fiilen katılan kamu görevlilerine ikramiye ödenir. Kaçak petrole
ilişkin mahkumiyet hükmünün veya müsadere kararının kesinleşmesini
takip
b) Bir ihbar olmadan kaçak petrolün sahipli
yakalanması hâlinde; kaçak petrolün satışından sonra vergiler
dâhil elde edilen toplam gelirin yüzde onu tutarında kaçak petrolün
yakalanması eylemine bizzat ve fiilen katılan kamu görevlilerine
ikramiye ödenir. Kaçak petrole ilişkin mahkumiyet hükmünün veya
müsadere kararının kesinleşmesini takip
c) Yakalanan kaçak petrolün sahipli
olmaması hâlinde; bu maddede ihbar edenlere ve yakalayan kamu görevlilerine
ödenecek ikramiyeler yüzde elli eksik ödenir.
ç) Bu maddeye göre yapılacak ikramiye
ödemeleri, ilgili il özel idaresi tarafından öncelikle emanet hesaptan
karşılanır, emanet hesaptaki paranın ikramiye ödemelerine yetmemesi
hâlinde aradaki fark derhal Maliye Bakanlığınca ilgili il özel idaresine
aktarılır.
d) Kaçak petrole ilişkin mahkumiyet
hükmünün veya müsadere kararının kesinleşmesini takip
Bu maddeye göre ödenecek ikramiyeler
damga vergisi hariç vergi, resim ve harca tâbi değildir.
İhbar edenlerin kimlikleri izinleri
olmadıkça veya ihbarın niteliği haklarında suç oluşturmadıkça
açıklanamaz.
Bu madde kapsamında dağıtılacak ikramiye
ödemelerine ilişkin usul ve esaslar ile bu maddenin uygulanmasına
ilişkin diğer hususlar, Maliye Bakanlığının görüşü alınarak, İçişleri
Bakanlığınca çıkarılacak bir yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
CHP GRUBU ADINA FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(
Şimdi, bir yasa çıkarken, o yasa da toplumun
tüm katmanlarını içermelidir. Bir önceki maddede -tutanaklara
geçsin diye söylüyorum- sadece ticari amaçla satın alanlar için ceza
uygulanıyor. Bunu, ticari amacı olmayan, örneğin otobüs aldığı
zaman ticari amaç, kamyon aldığı zaman ticari amaç, ama, bir özel vasıta
aldığı zaman ticari amaç sayılmıyor, bir kere bunu ileteyim. Yani,
tüm kaçak petrol kullananların hepsi bu yasa hükmüne tabi olmalı,
ister ticari olsun ister ticari olmasın. Bir kere, bunu, açık ve net
söylüyorum. Burada hususi bir otomobil kaçak benzin aldığı zaman,
bu yasa hükmüyle ona ceza veremezsiniz. "Ticari" diyor.
Bir kere bunu belirteyim.
İkincisi, Tabiî, kamu kurum ve kuruluşları.
Şimdi, düşünün, bir malın rafineri fiyatı belli. Kamu kurum ve kuruluşları
ihale açıyorlar, ister kullanım amaçlı isterse de yakıt amaçlı; yani,
bir şekilde, ihtiyaçlarına istinaden ihale açıyorlar. Bu ihalelerde,
rafineri fiyatı belli olan, bayi kârı belli, nakliyat fiyatı, az
çok, yani rafineriye olan uzaklığıyla belli. Peki, tüm bunlar belli
olacak, siz, yüzde 12, yüzde 13, yüzde 15 kırımla ihale yapacaksınız.
Yani, bunun adını ben bulamıyorum. Bunun iki türlü adı vardır, başka
bir ad bulamıyorum: Bir, arkadaş,
bana kaçak yakıt verebilirsin; iki, veya verdiğin yakıtı çalabilirsin.
Hangi kişi, rafineri fiyatı belli olan, nakliyesi belli olan ve bayi
kârı belli olan bir üründe kazancının 2 katı kadar eğer ihalede bir kırım
yapıyorsa, bunu, sizin takdirlerinize bırakıyorum. Önce, kamu
kurumlarına, bunu… Mutlaka ihale usulünü, özellikle petroldeki
ihale usulünü değiştirmek zorundayız arkadaşlar.
Yine, bir önceki maddede, kamu kurum
ve kuruluşları eğer bunu kullanırsa, yine, onlara da ceza yoktur,
çünkü, ticari amaç taşımıyor arkadaşlar. Ben, takdirlerinize sunuyorum.
Yani, bu kadar açık, net.
O açıdan, ben, Bakanlığın, önümüzdeki
süreçte çıkaracağı bir yönetmelikle, özellikle Devlet İhale Kurumuyla
görüşüp özellikle petrol ürünlerinde kaçak petrolü özendirmeme
açısından, önce, kamu kurum ve kuruluşlarını disipline etmeliyiz.
Bunu da tutanaklara geçmesi açısından, ben, söylemek zorundaydım
arkadaşlar.
Diğer bir konu: Değerli milletvekilleri,
bir köy düşünün, 2 bin nüfuslu, 1.000 nüfuslu belde, ilçeye uzaklığı
50 kilometre. Burada 15-20 kişi bir araya gelmiş, bir tane depo yapmışlar,
bir de pompa yapmışlar daha lisans
Değerli milletvekilleri, biz bu ülkede,
insanlara ceza vermekle mi acaba bu ülkeyi yöneteceğiz? Gelin, bunun
çözümü… O köyde bulunan 100 tane traktörü, her gün, mazot almak için
acaba ilçeye göndermek bizim için bir çözüm mü arkadaşlar? Yolda giderken
de bir sürü trafik cezası veriyorlar. Değerli milletvekilleri, bunun
çözümü bu değildir. Gelin, lisans almış bir bayiye, bayinin bir alt
bayisi gibi, tüm sorumluluğu lisans almış bayinin sorumluluğuna
verelim. Ama, bu küçük beldelerimizdeki, küçük yerlerimizdeki insanları
mazot almak için ilçelere göndermek, hakikaten, hepimizin bir vicdan
azabıdır; hem yüktür bu insanlara, 50 kilometre gittiği zaman bu insanın
harcayacağı mazotu siz düşünün. Gelin, buna, bir başka çözüm bulalım,
başka bir yol bulalım. Yani, o ilçedeki, o ildeki bir bayinin sorumluluğunda,
gözetiminde, buna bir çözüm getirelim arkadaşlar.
Bir de, yaklaşık 2 bin kişiye ceza verdiniz,
mühürle Resmî Gazete'de ilan tarihi arasında. Gelin... Bu insanların,
zaten -satsanız- her şeylerine haciz kondu. 12-13 kişi bir araya gelmiş,
kâr amacı yok bu insanların. Tüm sattığı mazot, yılda beş tanker arkadaşlar.
Dikkatinizi çekiyorum, sattığı mazot, yılda beş tanker, maksimum.
Yani, biz, bu insanlara, 67 milyar, 70 milyar, 100 milyar cezayı uygulayarak,
bunların her şeylerini haczederek... Bu 2 bin kişi, bu toplumun bir
yarasıdır arkadaşlar. Bu yasayı geçirirken, ben, Komisyondan da,
Sayın Bakanımdan da, özellikle EPDK'dan, bu insanların sorunlarını...
Bu, bir ceza affı değildir. Bu, insanların en Tabiî hakkıdır. Bana ihbar
etmeden, bana herhangi bir şey yapmadan, Resmî Gazete'deki ilanı ihbar
Değerli milletvekilleri, bizim halkımızı
üzmeye hakkımız yoktur. Ben, özellikle Sayın Bakanımdan ve Komisyondan
rica ediyorum: Bu 2 bin kişinin sorununa mutlak çözüm getirmeliyiz.
Bu 2 bin kişi… Hakikaten, bir pompa, bir tank; satsanız bu parayı etmez.
Bu insanlar kâr etmediler. Bu insanlar, sırf, köyündeki traktörlerine
hizmet etmek istediler, köylüye hizmet etmek istediler, amatör bir
kurum, ticari hiçbir amacı yok.
Değerli milletvekilleri, bilemiyorum,
bu konuda, bu yasa çıkarken veya -bu tamamen EPDK'nın bir uygulamasıdır-
EPDK bu kararını yeniden gözden geçirir mi ve -bu yasada herhangi
bir maddeye- bununla ilgili bir önlem alabilir miyiz? Ben, dünden beri
çaba sarf ediyorum, bir sonuç alamadım.
Ben, hepinizden rica ediyorum. Bu 2 bin
tane köylerimizde... Bak dikkatinizi çekiyorum, ben örnek vereyim:
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Bitiriyorum
Başkan.
Hiçbir bayi… Tabiî, tüketimi çok olmadığı
için 5 tankere, 6 tankere bayilik vermiyor. Ama, bu köydeki bu soruna,
bu traktörlerimizin sorununa, o ilçedeki bir bayi kanalıyla -bir
alt- onun kontrolünde, her türlü sorumluluk onun olmak üzere, belli
yerlerde, belli nüfusun üstündeki yerlerde, bir pompa, bir tank açmasına
izin verelim arkadaşlar. Yani, köylüye çözümü biz getirelim. Aksi
hâlde, o köylülerimiz, her gün, her traktörü 50 kilometre git, al… Sabahın
beşinde tarlasını sürmeye giden insana bu cezayı vermeyelim değerli
arkadaşlar.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Aslanoğlu.
Ek madde 4 üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Ek madde 5'i okuyorum:
Kaçak petrol ile ilgili ceza hükümleri
EK MADDE 5- Kaçak petrolü satışa arz
eden, satan, bulunduran, bu özelliğini bilerek ticarî amaçla satın
alan, taşıyan veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası
ve yirmibin güne kadar adlî para cezası ile cezalandırılır. Kaçak
petrolün müsaderesine de hükmolunur.
Ulusal markeri yetkisiz olarak üreten,
satışa arzeden, satan, yetkisiz kişilerden satın alan,
Kanunen daha ağır cezayı gerektirmeyen
hâllerde; Kurum tarafından, ek 3 üncü maddenin birinci fıkrasına aykırı
hareket edenlere, tasfiye edilen kaçak petrolün vergiler dâhil satış
bedelinin üç katı tutarında ayrıca idarî para cezası verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği yok.
Madde üzerinde bir önerge var, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının çerçeve 2 nci maddesine bağlı
EK 5 inci Maddenin 1. fıkrasının aşağıdaki gibi değiştirilmesini
teklif ve arz ederiz.
Saygılarımızla.
Faruk
Çelik |
|
Tevfik
Akbak |
|
Ahmet
Rıza Acar |
|
|
Çankırı |
|
Aydın |
Ayhan
Sefer Üstün |
Ünal
Kacır |
Fahri
Keskin |
|
|
Sakarya |
İstanbul |
Eskişehir |
|
|
Kaçak petrolü satışa arz eden, satan,
bulunduran, bu özelliğini bilerek ticari amaçla satın alan, taşıyan
veya saklayan kişi, iki yıldan beş yıla kadar hapis cezası ve yirmibin
güne kadar adli para cezası ile cezalandırılır. Kaçak petrolün ve
kaçakçılıkta kullanılan suç araç ve gereçlerinin müsaderesine
de hükmolunur.
BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Hükûmet katılıyor mu efendim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Petrol ve petrol ürünleri kaçakçılığı
ile daha etkin mücadele etmek hedeflenmiştir.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Şimdi, ek 5'inci maddeyi
Şimdi, çerçeve 3'üncü maddenin tümünü
oylamadan önce, Komisyonun ek 4'üncü maddeyle ilgili bir düzeltme
talebi var.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Evet,
ek 4'üncü maddenin (c) fıkrasında "bu maddede" ibaresi
"bu madde kapsamında" olarak düzeltilecek efendim.
BAŞKAN - Hükûmet, bu düzeltmeye katılıyor
mu efendim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Şimdi, çerçeve 3 üncü maddeyi
bu düzeltme doğrultusunda oylarınıza sunuyorum:
4'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 4- 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanununa aşağıdaki geçici maddeler eklenmiştir.
"Yönetmeliklerin ve düzenlemelerin
yürürlüğe konulması
GEÇİCİ MADDE 4- Ek 3, 3 üncü ve ek 4 üncü
maddelerde belirtilen yönetmelikler ve düzenlemeler bu Kanunun
yayımı tarihinden itibaren iki ay içinde yürürlüğe konulur.
BAŞKAN - Geçici madde 4 üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Malatya Milletvekili Sayın Ferit Mevlüt
Aslanoğlu.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Konuşmayacak.
BAŞKAN- Teşekkür ederim.
Şimdi, geçici madde 4'ü oylarınıza sunuyorum:
Geçici madde 5'i okutuyorum:
Ulusal marker uygulaması
GEÇİCİ MADDE 5- Bu Kanunda yer alan ulusal
markere ilişkin hükümler, Kurum tarafından ulusal marker uygulamasının
başlatıldığı tarihten itibaren uygulanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde söz isteği?..
Yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
Zaten, şu anda ulusal marker yürürlükte
olduğu için, yayımı tarihinde yürürlüğe girmiş olacak.
BAŞKAN - Efendim, önerge bizde yok.
Var mı öyle bir önerge?.. Yok.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Metinden çıkarılması
gerekir.
FARUK ÇELİK (
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.55
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.06
BAŞKAN:
Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Harun TÜFEKCİ (
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 55'inci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu açıyorum.
1230 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Hükûmet ve komisyon yerinde.
Geçici madde 5'le ilgili bir önerge vardır,
önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1230 S. Sayılı kanun
tasarısının çerçeve 4'üncü maddesi ile 5015 sayılı Kanuna eklenen
Geçici 5'inci maddenin metinden çıkarılmasını ve madde çerçevesinin
buna göre düzeltilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Faruk
Çelik |
Özkan
Öksüz |
Fatih
Arıkan |
|
|
|
Kahramanmaraş |
|
İsmail
Özay |
Kemal
Anadol |
Fahri
Keskin |
|
Çanakkale |
İzmir |
Eskişehir |
BAŞKAN - Komisyon katılıyor mu efendim?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Olumlu
görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Hükûmet katılıyor mu efendim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Ulusal Marker 1-1-2007'de yürürlüğe girdiği
için bu maddeye gerek kalmamıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum:
4'üncü maddeyi…
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Sayın
Başkan, bir redaksiyon var geçici 4'üncü
maddeyle ilgili.
BAŞKAN - Evet, buyurun.
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ, TABİÎ KAYNAKLAR,
BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY (Kütahya) - Ek 2 ve ek 3 demişiz.
BAŞKAN - Düzelttik onu.
Madde 4'ü oylarınıza sunuyorum:
Madde 5'i okutuyorum:
MADDE 5- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
6'ncı maddeyi okutuyorum:
MADDE 6- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına, Çorum Milletvekili Sayın Feridun Ayvazoğlu.
Buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA FERİDUN AYVAZOĞLU (Çorum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
1230 sıra sayılı Kanun Tasarısı'yla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum. Bu nedenle, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Öncelikle, dün kaybettiğimiz, ülkemize,
politikacı olarak, yazar olarak önemli değerler veren, değerler bırakan
Sayın İsmail Cem'in ölümü nedeniyle kendisine Allah'tan rahmet diliyoruz,
ailesine ve yakınlarına başsağlığı diliyorum.
Yine on dört yıl önce katledilen, doğruluğun,
cesaretin timsali olan, aydınlığın timsali olan Uğur Mumcu'nun anısı
önünde de saygıyla eğiliyorum.
Değerli milletvekilleri, görüşülen
bu tasarıda ulusal marker'dan tutalım, bayilerin ruhsat iptaline
ilişkin ve verilebilecek, petrolün kaçakçılığıyla ilgili, akaryakıtın
kaçakçılığıyla ilgili verilebilecek olan hürriyeti bağlayıcı
cezalarına kadar alınan, alınması önerilen tedbir ve önlemleri
olumlu buluyoruz; bunların olumlu olduğunu ifade etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri, petrol dediğimizde,
işte, türevleri olan akaryakıtından bütün diğer yan ürünlerine kadar
sayıldığında gerçekten büyük bir enerjinin ve bu enerji üzerinde bütün
dünyanın gözünün olduğunu da hepimiz biliyoruz. Öyle bir enerji
kaynağı ki, gerçekten, bakıldığında bir tarafta karasıyla, havasıyla,
deniziyle ulaşımda yürüdüğümüz yollarda, tüten fabrika bacalarında,
evlerimizde, iş yerlerimizde, ısınmada, giydiğimiz her şeyde, velhasıl
yaşamın bütün vazgeçilemezi olan petrol. Ama, bir bakıyoruz, diğer
tarafta, yaşamları yok
Peki, değerli arkadaşlar, şimdiye kadar
buna neden çözüm bulunamadı, dört yılı aşkın süredir ne yapıldı?
Elbette, buna verilecek cevabın "Meclis araştırmasının açıldığı,
buna ilişkin raporların düzenlendiği, büyük bir çalışma yapıldığı"
şeklinde cevap olacağını biliyoruz, ama, sonuca baktığımızda,
herhangi bir çözümün şimdiye kadar olumlu bir sonuç verdiğini göremiyoruz.
Elbette, değerli milletvekilleri, tasarının
gerekçesindeki rakamlara inanıyoruz. Kayıt dışı milyonlarca ton
petrol olduğunu, akaryakıtın kaçakçılığının devam ettiğini, yine
buna bağlı olarak devletin kaybının milyar dolarlarla ifade edilen
düzeylerde olduğunu hepimiz
Peki, bunlara göre ne yapılacak, ne yapılması
gerekir, kesin çözüm yok mudur, nedir, ne olmalıdır dediğimizde,
tek bir cevapla, değerli milletvekilleri, dışa bağımlılıktan kurtulmanın
üretim yollarını ve enerjinin seçeneklerini bulabilmenin de ve
aynı zamanda denetimin de hemen yanı başında verilebilecek cevaplar
olduğunu hepimiz bilmeliyiz.
Değerli arkadaşlarım, çare nasıl olacak?
Ülkemizin yer altı enerji kaynakları var, ama, bu kaynaklarımızın
varlığı ne şekilde, nasıl araştırılıyor? Bilimsel şekilde, bilim
kuruluşlarımızla, TÜBİTAK'ıyla, MTA'sıyla, TPAO'suyla, EPDK'sıyla,
üniversitelerimizle araştırılıp, haritasının, envanterlerinin
çıkarıltılması ve var olanların üretimine geçilebilmesi için ciddi,
somut adımların mutlaka atılması gerekir. İnanıyoruz ki, bu adımların
atılabilmesi için de çok zor koşullar olmadığını bilebilmeliyiz,
bilmeliyiz.
Çare, toplumun kimyasına 1980 sonrası
yerleşen lüks tüketim hastalığına çözüm bulmak adına şu olamaz mı?
En azından, toplu taşıma araçlarını kullanma seferberliğini teşvik
ve ilan etmek bir çare olamaz mı diye basit bir şekilde düşünülmesi
gereken çaredir.
Yine, bunun aksine, Sayın Başbakanımızın
önerisi olan, anayasal özgürlüğün kısıtlanarak İstanbul'a vize konulmasının
ne trafiğe ne de petrolün, akaryakıtın kaçakçılığına çare olmadığını
hepimiz bilmeliyiz.
Değerli milletvekilleri, bugün petrole
bağlı karşımızdaki sorunların başında ısınmasından şehirlerimiz,
dükkânını açabilen esnafımız, üretimde sanayicimiz, petrolü traktöründe
mazot olarak kullanmak zorunda olan köylümüz, çiftçimiz ve üreticimiz
durumu yer almaktadır. Bu sorunları inkâr etmemiz mümkün değildir.
Yine, sorunlardan biri de, Ulaştırma
Bakanlığınca K1 ve benzeri çeşitli adlar altında alınan belgeler
ile ruhsat parasından tutalım nakliyeciliğini her türlü zorluklara
rağmen var olma noktasında ayakta tutmaya çalışan kamyoncularımızın
ve buna bağlı esnaflarımızın durumunun olduğunu inkâr edemeyiz.
Değerli milletvekilleri, kısacası,
petrol dediğimizde, petrolün, bireyinden toplumun tüm kesimlerine
kadar bizlerin, insanların can suyu olduğu gibi, bu gerçekle, sahtesiyle,
kaçağıyla yanı başımızda ve hemen karşımızda aşılması gereken sorunlar
yumağı koca bir dağ olarak durduğu ve durmaya devam ettiği de ortadadır.
Değerli milletvekilleri, elbette, şimdilik,
bizlere düşen görevin, bu aşamada alınacak tedbir ve önlemler olduğunu
biliyoruz. Bu yönde de olmak üzere, gelen bu tasarının, petrol piyasasını
düzenleme kanunuyla ilgili değişiklik tasarısını destekleyeceğimizi,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak destekleyeceğimizi ifade ettik,
fakat, bu desteği verirken de, aynı düşüncelerle, bundan sonra bu
kaçakçılığın gerçekten önlenebilmesi adına bu değişikliğin yeterli
olup olmadığını kendi kendimize ciddi bir şekilde tartışmalıyız.
O doğrultuda olmak üzere, bu tasarının,
öncelikle bütün ülkemize iyilikler getirmesini diliyoruz ve aynı
düşüncelerle de tasarının ülkeye hayırlı ve uğurlu olması dileğiyle,
yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ayvazoğlu.
6'ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Şimdi, tasarının tümünü oylamadan önce
lehte ve aleyhte konuşma talebi var.
Lehte olmak üzere, Ordu Milletvekili
Sayın Cemal Uysal… Yok.
Hatay Milletvekili Sayın Mehmet Eraslan…
Yok.
Aleyhte olmak üzere, Şırnak Milletvekili
Sayın İbrahim Hakkı Birlik… Yok.
Mardin Milletvekili Sayın Süleyman Bölünmez…
Yok.
Sayın milletvekilleri, tasarının tümü
açık oylamaya tabidir.
Açık oylamanın elektronik oylama cihazıyla
yapılmasını oylarınıza sunuyorum:
Sayın milletvekilleri, oylama için
dört dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen
dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica
ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın
bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini
ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını,
yine, oylama için öngörülen dört dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Petrol
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı'nın
yapılan açık oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı : 260
Ret: : 2
(x)
Böylece, tasarı
Sayın Bakan bir teşekkür konuşması yapacaklardır.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
ABDÜLLATİF ŞENER (Sivas) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Petrol Piyasası Kanunu'nda değişiklik yapan Kanun Tasarısı Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görüşmeler tamamlandıktan sonra yasalaşmıştır.
Bu yasalaşma sürecine katkı sağlayan herkese teşekkür ediyorum.
Özellikle Enerji Komisyonumuz bu yasayla ilgili uzun mesai harcamıştır,
Sayın Başkanına ve tüm üyelerimize teşekkür ediyorum. İktidarıyla
muhalefetiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinde grubu bulunan bulunmayan
tüm partilerimiz bu yasanın yasalaşması için katkı sağlamışlardır,
destek vermişlerdir, mesai harcamışlardır, tüm partilerimize teşekkürlerimi
sunuyorum.
Gerçekten, bu kanunla birlikte, Türkiye'de
yeni bir dönemin başladığını rahatlıkla ifade edebiliriz.
Petrol piyasası dediğimiz piyasa,
Türkiye'de 50 milyar yeni Türk liralık yıllık cirosu olan bir piyasadır.
Yani, 50 katrilyon liralık bir piyasayı düzenlemeye çalışmışızdır
bu yasayla ve de böylece piyasanın daha sağlıklı ve düzenli işleyebilmesi
için gerekli mekanizmalar kurulmuştur.
Bu kanun, her şeyden önce, petrol piyasasındaki
kaçakçılığı önlemeye yöneliktir; özel bir niteliğe sahiptir.
Uzunca süredir petrol piyasamızda yoğun bir kaçakçılığın bulunduğuna
dair kanaatler değişik vesilelerle, değişik göstergelerle ifade
edilmiştir. Bu konuda Türkiye Büyük Millet Meclisi de, kurmuş olduğu
komisyonla uzun mesai harcamıştır. Araştırma Komisyonu raporuna
göre, 10 milyar doların üzerinde -iki yıllık süre için- vergi kaybı
olduğu ifade edilmiştir. Daha sonra yaptırmış olduğumuz çalışmalar
Bu rakam, vergisiz fiyatları ifade etmektedir.
Piyasada satılan değerle bunun ne anlam ifade ettiğini bulabilmek
için 3 veya 4'le çarpılması gerekmektedir.
O hâlde, önümüzdeki veriler bu görüntüleri
ortaya çıkarırken, hiçbir düzenleme yapmamak, piyasanın böyle,
bu şekilde işlemesine rıza göstermek, sorumlu hiçbir siyasal iktidarın,
yasama yetkisine sahip bulunan hiçbir Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyesinin kabul edebileceği, kabullenebileceği bir durum değildi.
Onun için, bu, kaçakçılıkla mücadeleyi içeren kanun Meclise gönderilmiştir,
bir hükûmet tasarısı olarak gönderilmiştir; tüm grupların katkılarıyla
bu düzenleme yapılmıştır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren Tablo Tutanağın sonuna eklidir.
Bu düzenleme özet itibarıyla şunu getirmektedir:
Katı kurallar yerleştirilmektedir, ama herkese eşit ve eş zamanlı
bir uygulamayla kaçakçılığı ortadan kaldırmayı hedeflemektedir.
Yani, yasa, eşitlikçi bir mantığa göre hazırlanmıştır, sektörde faaliyet
gösteren herkes bu yasadan eşit olarak etkilenecektir.
İkincisi: Sektörde faaliyette bulunan
herkes, bu yasadan eş zamanlı olarak etkilenecektir. Dolayısıyla,
haksızlığa elverişli değildir, subjektif inisiyatiflere açık değildir,
objektiftir ve geneldir. Bence, yasanın en önemli tarafı da budur.
Böylesine önemli ve sektördeki kaçakçılığı
ortadan kaldıracak olan, kayıt dışı ekonomiye önemli ölçüde darbe
vuracak olan bu Yasa'nın, Meclisteki görüşmeler sırasında, yasalaşmasına
katkı sağlayan, emek sarf
BAŞKAN - Sayın Bakana teşekkür ediyoruz.
Sayın milletvekilleri, 4'üncü sırada
yer alan, İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar'ın, Devlet İhale Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
4.- İstanbul Milletvekili Nusret Bayraktar'ın;
Devlet İhale Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/902)
(S. Sayısı: 1314) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 1314 sıra sayıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET YILDIRIM (Kastamonu)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Devlet İhale Kanunu'nun, 2886'nın 40'ıncı
maddesinde bir değişiklik yapılmasını, yine 2'nci, 3'üncü madde
olarak, yani kanunda, teklif olarak getirilmesini ve 42'nci maddenin
de kaldırılmasını, Sayın İstanbul Milletvekilimiz, Komisyon üyemiz
Nusret Bayraktar'ın teklif olarak getirdiği kanun tasarısına, Bayındırlık,
İmar Komisyonunda, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilleri arkadaşlarımızla
tümümüz birlikte, doğru bir yasa olduğu için, 4734 sayılı Yasa'yla
kamunun elindeki malların veya mal ve hizmet alımlarında kamunun
aleyhine teklif almalarda yeni bir teklif usulü yapılamadığı
için, 2886 sayılı Yasa'nın 40'ıncı maddesini değiştirerek burada
bir madde ve teklif alma usulünü yerine getiriyoruz.
Değerli arkadaşlar, bu madde, 8/9/1983
tarihli ve 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 40'ıncı maddesinin
başlığı "İç zarfların açılması ve son tekliflerin alınması"
şeklinde değiştirilmektedir. Ne demektir son tekliflerin alınması
ve iç zarfların açılması? Örneğin: Karayolları Genel Müdürlüğünün
İstanbul 17'nci Bölge Müdürlüğü, Zincirlikuyu arsalarını, belirli
komisyon kararlarıyla tespit edilen fiyatı artırmaya sunacaktır.
Nasıl sunacaktır? Teklif almayla sunacaktır.
Bir örnek vermek için söylüyorum: İhale
komisyonu, örneğin, metre kare fiyatını 500 bin lira veya 5 milyon
liradan yaptıysa, bu değerin üstünde artırmak üzere ihaleye girenlerden
yeni teklif almayı yasal hâle dönüştürmektedir. Kanunun kapsamı
budur.
Şimdi, Malatya Milletvekili sevgili
ağabeyimiz Sayın Mevlüt Aslanoğlu'nun telefonuna bir ihbar geldi,
tam bu kanun görüşülürken geldi. Siirt-Kurtalan'da Devlet Demiryollarının
10 dönümlük bir arsası var. Komisyon, önce, 118 milyona, daha sonra
116'ya ve ihalede 26'ya satılmış mıdır? Böyle bir bilgi doğru mudur?
İşte, bu anlayışta bir yapının bu kanunla önleneceği kararıyla,
biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak buna olumlu oy veriyoruz ve buna,
Komisyonda da, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak, Sayın Parlakyiğit
-koordinatörümüz, Kahramanmaraş Milletvekilimiz Sayın Parlakyiğit-
ben ve diğer arkadaşlarımız
(x)
1314 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Bakın, böyle bir muhalefeti, biz iktidara
geldikten sonra bize de Allah nasip etsin; çünkü, biz, doğru kararlara,
doğru anlayışlara, doğru kanun tekliflerine oy veriyoruz.
Bakın, Petrol Yasası az önce gitti, hepimiz
destek verdik, ama, tedirgin olduğumuz maddelerdeki birtakım sıkıntıları
önergelerle değiştirdik. Gruplar anlaştı, açık oylamada, Sayın Kemal
Anadol, Grup Başkan Vekilimiz, gruba döndü "
FARUK ÇELİK (
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Çok zor. Geçmişinize
baktığımız zaman hiç öyle değilsiniz. Yani, geçmişte, geçmişe baktığımız
zaman hiç böyle değilsiniz, tam bir şahinsiniz, tam bir şahinsiniz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bu kanuna olumlu oy verdiğimizi söylüyoruz, ama, bununla ilgili
de fazla söyleyecek bir söz yok.
Bakın, 4734 sayılı Yasa var Bayındırlık
Bakanının çok sıkıntı duyduğu. Türkiye'de yatırım yapan kurumların,
Karayolları, Devlet Su İşleri ve bütün kurumların, yatırım yapan,
inşaat yapan, mal alan, hizmet satan bütün kurumların bu Yasa'daki
sürelerden şikâyeti var. İhale süreleri çok uzun tutulmuştur. Altyapı,
teknik eleman yetersizliğinden, bu yasanın hükmüne göre ödenekten
tutun da… Ödenek zorunlu hâldedir bu Yasa'da, doğrudur. Ödeneği olmayan
iş, parası olmayan iş, yatırımda, programda olmayan iş kesinlikle
siyasi birtakım kararlarla ihaleye çıkması mümkün değildir ve doğrudur,
ama projeler yapılması için, projelerin gerçekleşmesi için, kesin
hesaba kadar birtakım rakamların, kesin
Bayındırlık Bakanlığı, Karayolları
Genel Müdürlüğü ve bütün kurumlarda teknik eleman yetersizliği
vardır. Teknik elemanlar çalıştırılmaktadır, ama hakkı verilmemektedir.
Bakarsınız, teknik elemanlar, başka kurumlarda, (A) kurumunda, bugün
Karayollarında olan mühendisin, teknik elemanın 2,5 katını ücret
olarak almaktadır. Bakarsınız, Bayındırlık il müdürlüklerinde
2,5 katı olarak ücret almaktadır. Bakarsınız, Köy Hizmetleri, KÖYDES
projesinin tatbikatında çalışan, Köy Hizmetlerinin kapatılmasıyla
özel idare il müdürlüklerine devredilen teknik eleman arkadaşlarımız
çok düşük ücret almaktadır, 900 bin ile 1 milyon 100 bin lira arasında
değişmektedir. Açlık sınırının altındadır. Türkiye'de, teknik elemanlarımıza
gerekli desteği vermeden, onların ücretlerini insanca yaşayacağı
noktaya taşımadan yatırımların rantabl bir şekilde uygulanmasını
ve zamanında gerçekleşmesini beklememiz hayal olur.
İşte, İhale Kanunu'nda 4734'te -açıkça
söylüyoruz, Grubumuzdan destek alarak da söylüyoruz- şu anda tespit
ettiğimiz konularda yasa teklifini Sayın Bakan getirsin, biz destek
vereceğimizi açık olarak ilan ediyoruz. Nedir bunlar? Kamu İhale Kurulu
kararları, değerli arkadaşlar, çok çelişkili. Örneğin, bir (A) ihalesinde
idare lehine karar alırken, bir başka ihalede müteahhit veya yüklenici
lehinde karar alabilmekte, bir başka ihalede başka şekilde görülmektedir.
Burada akla başka çelişkiler gelmektedir. Adamına göre iş mi? Başa
göre tarak mı? Saça göre tarak mı? Yani, yanlış çağrışımlar alınmaktadır.
Değerli arkadaşlar, onun için, Kamu İhale
Kurumu kararları da Yargıtayın içtihat kararlarına dönüştürülmelidir.
Siyasi baskılara ve adamına göre değil, kamu, 4734 sayılı Yasa'nın
kendisine verdiği yetkiye göre karar almalıdır ve bu kararlar hiçbir
zaman değiştirilmemelidir. Kişilere göre, ikiye üç, üçe dört kararlar
insanlarda şüpheler yaratmaktadır.
Gene, Kamu İhale Kurumu, idarelerin
kamu kurumlarındaki ihalelerin kapsamı içerisinde yeterli eğitimi
vermelidir. Kamu komisyonlarında görev alan mühendis arkadaşlarımıza,
ihale komisyonu üyelerimize Kamu İhale Kurumu bir eğitim vermelidir.
Kamu İhale Kurumunda ihaleye itiraz
etme süreleri çok uzun süreç almaktadır ve bir ihalenin başlangıcından
yapılmasına kadar dört ay süre geçmektedir. Düşünün ki Kastamonu'da
bir ihale yapılacak ve kış şartları var, nisandan… Sekiz ay çalışma
süremiz var, mayısta ihale yapacağız, dokuzuncu ayda ihalenin neticesi
alınacak. O yatırım yapılabilir mi? Yapılması mümkün değil, ödenekler
tenkis edilmektedir. Bu süreler azaltılmalıdır.
Ayrıca Kamu İhale Kurumu kapsamında
ihaleyle bazı yapım işlerinin yapılması imkânsızlık hâlindedir. Örneğin
kayak pisti, telesiyej tesisleri. Örnek: Ilgaz Kayak Tesisleri.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili
bir sistem getirilmelidir. Örneğin, daha sadece Kastamonu diyeceğim
için kızacaksınız, Ilgaz Kayak Tesisi, Kayak Merkezi, Isparta-Davras
Kayak Merkezi, Muğla, Ağrı, Erzurum, Bitlis gibi illerdeki telesiyej
tesislerinin 4734'e göre yapılması neredeyse mümkün olmamaktadır.
Ayrıca, kamu ihalelerinde alt değer
var. Örnek: Bir ihalede en düşük teklif veriliyor. En düşük tekliften
sonra müteahhitten savunma isteniyor. Müteahhit savunmayı yapmıyor,
kendisi, sonra, önceki bir ihale müteahhidiyle görüşmeler yapıyor,
işi satıyor. Bunların ihale dışı kalması lazım. Ali Diboların yaşanmaması
lazım.
Değerli arkadaşlar, bunlarla da bitmiyor.
Şahsım adına da söz aldığım için vaktimiz de var. Bakın, devlet şeffaf
olmalı, taraf tutmamalı, sayın bakanlar taraf tutmamalı. Devletin
kurumları açısından… Kastamonu'da, Abana'da bir ihale gerçekleşti.
Bu ihale, limanın boşaltılması işi. Bakıyorsunuz, Abana'daki liman
ağzına kadar, 55 bin metre küp kumla dolmuş. Limanın içine girmek mümkün
değil, içine giren kayıkların dışarı çıkması mümkün değil. Abana
Belediye Başkanıyla beraber Ulaştırma Bakanlığına geldik. Ulaştırma
Bakanlığı, Bölge'ye yazdı, bu limanın temizlenmesini istedi. Bu
limanın temizlenmesi işi, Kaymakamlık ve Millî Emlak Müdürlüğü kanalıyla
ihale edildi. Millî Emlak Müdürlüğü ihalesi neticesinde Abana Belediyesi
ihaleyi aldı 70 milyara. Gel gör, Abana Belediyesi Cumhuriyet Halk
Partili. AK Partili milletvekili arkadaşlarımız, örgüt ayağa
kalktı, Sayın Maliye Bakanına geldiler, ihaleyi iptal ettiler.
Adaleti var mı bu işin? Yakınında, 30 kilometrede,
diğer belediyeler bu işi yapacaklar, onlar AK Partili diye yapacaklar,
Abana Belediyesi Cumhuriyet Halk Partili olduğu için ihaleye uygun
görülmeyecek. Sayın Bakana da, Maliye Bakanına, Kemal Unakıtan'a
da burada geldim, söyledim: Sayın Bakan, lütfen, bu doğru değildir.
Burada insanlarımız, kim yaparsa yapsın, ihaleyi aç, kim boşaltırsa
boşaltsın, isterse... Bu Abana'nın limanının içinin boşaltılmasını
istedik biz, gördüğünüz gibi resimde. Burada, balıkçılarımız, deniz,
dalga yaptığı zaman, dalga olduğu zaman, azgınlaştığı zaman, sığınacak
yer arıyorlar ve sığınacak yer bulamıyorlar. Bakın, bugün, Abana'nın
açıklarında, yabancı bandıralı bir gemi batmıştır. Eğer, inanıyorum
ki, Abana Limanı'na sığınma imkânı olsaydı, bu gemi batmayacak, Abana
Limanı'na sığınacaktı. Oradaki kayıkçılarımız dışarı çıkamıyor,
dışarı çıkan kayıkçılarımız denize attıkları ağları almak için
tek tek çıkıyorlar, bin bir meşakkatle çıkıyorlar. Eğer denizin büyük
bir dalga yapması noktasında, denize gelmek için, limana sığınmak
isterler, mümkün olacak. Peki, eğer böyle bir şey olursa, Abana'daki
denizciler ve oradaki balıkçılar, orada, denizde boğulurlarsa,
bunun hesabını Unakıtan nasıl verecek; bunun hesabını, bu işe müdahale
Değerli arkadaşlar, başka bir konunun
da üzerinde durmak istiyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Karanlıkta ne
yapacaksınız?
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Efendim?..
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ampul patlarsa,
karanlıkta ne yapacaksınız?
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Karanlıkta
altı ok ışıtacak, altı ok.
Mustafa Kemal'in ışığı ışıtacak, aydınlatacak
Türkiye'yi.
Değerli arkadaşlar, bakın, Türkiye
çok sıcak noktalarda, Türkiye'nin gündemi değiştirilmek isteniyor.
Basın yazıyor, insanlar yürüyor. İnsanlarımız öldürülüyor. Hepsi
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı. Sayın Hrant Dink öldürüldü, insanlar
yürüdü. Orada yürüyen insanlar, bayrak elinde "Ben Kürt'üm, ben
Ermeni'yim." diyor. Türkler nerede? Niye? Bunlar Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşı değil mi? Biz Türkler azınlık mıyız, azınlığa mı düştük? Bu
ırkçılık değil mi değerli arkadaşlar? Sayın Başbakan, bu konuda,
önemli noktada açıklamalar yapıyor: "Milliyetçilik" diyor,
"milliyetçilik, kafatası milliyetçiliği katilliktir, zalimliktir"
vesaire diyor.
Değerli arkadaşlar, ben Türk milliyetçisiyim,
Atatürk milliyetçisiyim. Ben bunu üstüme almıyorum, almam da mümkün
değil. Ama, cinayet işleyen herkes canidir, zalimdir ve onun tedbirlerini
almayan Hükûmet de ihanet içindedir. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FATİH ARIKAN (Kahramanmaraş) - Ağır ol!
Ağır ol Mehmet Bey, böyle olmaz!
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - İhanet içindedir.
FARUK ÇELİK (
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - İstanbul'da
Emniyet Müdürüne şilt veriyorsunuz zamanında…
BAŞKAN - Sayın Yıldırım…
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Efendim?
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen konunuza
dönün efendim, konunuza dönün.
MEHMET YILDIRIM (Devamla) - Bitiriyorum
efendim.
Değerli arkadaşlar, bunları konuşmamız
lazım.
Şimdi, Türkiye'nin sorunları arttıkça
artıyor. Artık, bu sorunların üstesinden gelmemiz gerekiyor,
millî konuları tartışmamız gerekiyor.
Milliyetçiliği kimse tartışmamalı,
dindarlığı kimse tartışmamalı diyorum.
Sözlerimi Büyük Atatürk'ün sözüyle bitirmek
istiyorum. Hepinize iyi akşamlar diliyorum, saygılar sunuyorum.
Ne mutlu Türk'üm diyene! (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yıldırım.
AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili
Sayın Nusret Bayraktar.
Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 1314 sıra
sayılı, Devlet İhale Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi'm ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonumuzun
bu konudaki (2/902) sayılı Raporu hakkında AK Parti Grubu adına söz
almış bulunuyorum. Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum
ve sözlerime başlamadan önce, başta Komisyon çalışmalarımızda
olmak üzere, şu anda da, Grubu adına konuşan ve Bayındırlık, İmar Komisyonu
Cumhuriyet Halk Partisi Koordinatörü Sayın Mehmet Parlakyiğit ve
Mehmet Yıldırım Bey başta olmak üzere, tüm, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma
ve Turizm Komisyonu üyelerine göstermiş oldukları nezaket, ilgi
ve katkılarından dolayı şahsım ve Grubum adına teşekkürlerimi sunmayı
borç biliyorum.
Biraz önce de, muhalefet partisi adına
konuşan arkadaşımın belirttiği gibi, aslında, bu kanun maddesine,
teklifle bir değişiklik getirme zarureti neden doğmuştur, kısaca
özetlemek ve vakti doldurmadan, huzurunuzu işgal etmemek istiyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri;
kanun teklifimin özetinde 8/9/1983 tarihli 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu'nun "İç zarfların açılması" başlığındaki 40'ıncı
maddesi ve "Tekliflerin aynı olması" başlığındaki 42'nci
maddelerinin değiştirilmesini kapsamakta.
2886 sayılı Devlet İhale Kanunu kapsamına
giren, gider gerektiren yapım, mal alımı ve hizmet alımı işleri de
yer aldığından, mevcut düzenleme gelir getirici işlerde, tekliflerin
aşırı düşük olmasını engelleme amacını taşımakta ve böylece mevcut
kapalı teklif usulü, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun yürürlüğe
girdiği 1/1/2003 tarihine kadar idarenin yararını sağlamakta idi.
1/1/2003 tarihinden sonra gider gerektiren yapım, mal alımı ve hizmet
alımı işleri, 4734 sayılı Kamu İhale Kanunu'nun kapsamında yer aldığı,
diğer bir deyişle, 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'na tabi olmadığından,
bu teklifle, isteklilere yeni teklif sunmaları için imkân verilmesi,
artık, idarenin yararına olacaktır. Çünkü, bu Kanun kapsamındaki
ihaleler, 2003 tarihinden itibaren, sadece, gelir getirici işler
için yapılabilmekte. 2886 sayılı Devlet İhale Kanunu'nun 36'ncı maddesine
göre, bu Kanun'un 1'inci maddesinde yazılı hükümler bu işlere ilişkin
ihalelerde tekliflerin gizli olarak verilmesini sağlayan kapalı
teklif usulü esastır.
Kapalı teklif usulündeki sistemlere
bakıldığı zaman, Kanun'un 37'nci maddesinde tekliflerin hazırlanması,
38'inci maddesinde tekliflerin verilmesi, 39'uncu maddesinde dış
zarfların açılması, 40'ıncı maddesinde iç zarfların açılması, 41'inci
maddesinde ihale sonucunun karara bağlanması, 42'nci maddesinde
tekliflerin aynı olması, 43'üncü maddesinde ise ihalenin yapılamaması
hâlleri düzenlenmekte.
41'inci maddeye göre, 40'ıncı madde gereğince
a) İhalenin yapıldığı; ancak, ita amirinin
onayına bağlı kalındığı,
b) Tekliflerin daha ayrıntılı bir şekilde
incelenmesi için süreye ihtiyaç duyulduğu ve şartnamelerde daha
uzun bir süre öngörülmemiş ise, ihalenin, on beş günü geçmemek üzere
başka bir güne bırakıldığı,
c) İhalenin yapılmadığı hususlarından
birine karar verilir.
42'nci maddeye göre, birkaç istekli tarafından
aynı fiyat teklif edildiği ve bunlar da uygun bedel olduğu anlaşıldığı
takdirde, bu oturumda aynı teklifte bulunan isteklilerin hazır olması
hâlinde, bu isteklilerden ikinci bir yazılı teklif alınır ve bunlardan
en uygun bedeli teklif edene, ihale yapılır. Şayet, aynı fiyatı teklif
1) İstekli çıkmadığı takdirde ihale
yapılamamakta,
2)
3)
4)
Görüldüğü üzere, mevcut kapalı teklif
usulünde ihale en yüksek teklif sahibine yapılmakta, sadece birkaç
istekli tarafından aynı fiyat teklif edildiği ve bunların da en yüksek
bedel olması hâlinde ikinci bir yazılı teklif alınarak ihale sonuçlandırılabilmekte
idi; ancak, bu husus, 1/1/2003 tarihinde yürürlüğe giren 4734 sayılı
Kamu İhale Kanunu yürürlüğe girinceye kadar geçerliydi. Bu tarihten
sonra "kapalı teklif usulünde verilen tekliflerin sonradan değiştirilememesi"
hükmü getirilmiştir. Yani, bir kere teklif verildi mi o teklifin
içinde, saydığımız hususlara göre ihale ya yapılamamakta ya en
üst teklif verene ihale yapılabilmekteydi. Yeni bir değişiklik,
yeni bir pazarlık, yeni bir artırım, yeni bir kamu menfaati hususunda
görüşme yapabilme imkânı yoktu. O hâlde, özellikle, gelir getirici
ihalelerde isteklilerin ilk teklifinin artırılma imkânı olmadığını
gördüğümüze göre bir teklifle kanun değişikliğini önermiş bulunduk.
Bu durum dikkate alınarak, kapalı teklif usulüyle idarenin ihalede
gelirini azami miktara çıkarabilmesi için, 2886 sayılı Devlet İhale
Kanunu'nun 40'ıncı ve 42'nci maddelerinin başlıkları birleştirilerek
40'ıncı madde yeniden düzenlenmiş, 42'nci maddeye de gerek kalmadığı
için komisyonumuzda yapmış olduğumuz son çalışmalar çerçevesinde
ittifakla bu madde hükmünden kaldırılması ve 40'ıncı maddenin düzenlenmesi
şekliyle dört maddelik bir kanun teklifi önümüze gelmiştir. Burada,
Tabiî, Maliye Bakanlığının yetkililerinin de ilgili diğer kurumların
yetkililerinin de görüşleri alınarak bu noktaya varılmış. Teklif
edilen değişiklikle, kapalı teklif usulü, gelir getirici ihalelerde
geçerli görülen en yüksek üç teklifle sınırlı olmak ve muhammen bedelin
altında olmamak üzere yeni tekliflerle sözlü veya yazılı olarak
bir artırma pazarlığı yapma imkânı getirilmekte ve bu yolla kapalı
zarflar açıldığında ortaya çıkan en yüksek teklifin de üzerinde,
onun da üzerinde bir fiyat oluşturularak idarenin lehine bir sonuç
elde edilmesi amaçlanmaktadır. Böylece, kamu idareleri yazılı ve
sözlü son teklifleri almak suretiyle, istenildiği anda ihaleyi
sonuçlandırarak bir zabıtla kamu menfaatini tutanağa geçirme
şansı doğacaktır.
Komisyonumuzda olduğu gibi burada
da aynı şekilde destekleneceği ümidiyle, sözlerimi bitirirken,
hayata veda ederek ebedi âleme göçen bütün rahmet bekleyenlere rahmet
ve özellikle eski Dışişleri Bakanı Sayın İsmail Cem'e de Allah'tan
rahmet diliyorum, başta ailesine ve Cumhuriyet Halk Partisi camiasına
ve sevenlerine başsağlığı diliyor, kanuna vereceğiniz destekten
dolayı şimdiden şükranlarımı arz ediyor, hepinize saygılar sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Bayraktar.
Şahısları adına, Ordu Milletvekili
Sayın Cemal Uysal… Yok.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Devlet İhale Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki 1314 sıra sayılı Kanun Teklifi'nin geneli üzerine şahsım
adına söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Eski Dışişleri Bakanımız İsmail
Cem'e Allah'tan rahmet diliyorum. Hrant Dink'in katledilmesini de lanetliyorum.
Ayrıca, dün altıncı ve on dördüncü katledilme yıl dönümleri olan Diyarbakır
eski Emniyet Müdürü Gaffar Okkan'a ve gazeteci yazar Uğur Mumcu'ya
Allah'tan rahmet diliyorum. Bu vesileyle, Çetin Emeç'i, Ahmet Taner
Kışlalı'yı, Bahriye Üçok'u ve Abdi İpekçi'yi de anmak istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
dünyada kamu yönetiminde hızlı değişim ve dönüşümler yaşanırken,
maalesef, Türkiye aynı hızda istenilen kaliteyi yakalayamamıştır.
Kaynakların geliştirilmesi ve güçlendirilmesi, daha az kaynakla
daha fazla ve daha kaliteli hizmet üretecek şekilde etkinlikleri
artırılarak ve enerjilerin öncelikli alanlara yoğunlaştırılması
esas olmalıdır.
Değerli milletvekilleri, bilindiği
üzere, kamunun hizmet ve mal alımları ile yapım işlerinin ihalesi,
4734 sayılı Kamu İhale Yasası'na tabi olarak yürütülmektedir. Bu
Kanun'da, kamu kaynağını kullanarak alınacak bir hizmet, mal veya
yaptırılacak bir iş konusunda verilen teklif mektuplarının yanında,
ihalenin yapıldığı aşamada komisyonca katılımcılardan açık eksiltme
talebi imkânı getirilmiştir. Bu durum, kamu kaynaklarını kullanırken,
kamuya en iyi işi en ucuz fiyata yaptırma sonucunu doğurmuştur.
4734 sayılı Kamu İhale Kanunu, mal ve
hizmet alımlarıyla yapım işlerini hükme bağlamaktadır. 2886 sayılı
Devlet İhale Kanunu ise genel bütçeye dâhil dairelerle katma bütçeli
idarelerin, özel idare ve belediyelerin alım, satım, hizmet, yapım,
kira, trampa, mülkiyetin gayri-ayni hak tesisi ve taşıma işlerinin
ihale edilmesini hükme bağlamıştır. Bu Yasa'nın 40'ıncı maddesinin
uygulanmasında yazılı ve kapalı zarf usulü teklif üzerinden değerlendirme
yapılıp, ihale sonuçlandırılmaktaydı. Bu durum, kamu kaynağını
kullanan kurum ve kuruluşlar tarafından yapılan artırma ihalelerinde
kamu lehine bir artırma imkânı getirmemektedir. Dolayısıyla, kamunun
ilgili mal ve hizmetin satımında maksimum gelir elde edebilme
imkânı bulunmamaktadır.
Değerli milletvekilleri, getirilen
teklif ile Devlet İhale Yasası'nın 40'ıncı maddesinde yapılan değişiklikle,
kapalı teklif usulüyle yapılan artırma ihalelerinde, geçerli en
yüksek teklifin altında olmamak üzere, oturumda hazır bulunan isteklilerden
sözlü veya yazılı teklif alınmak suretiyle ihale sonuçlandırılacak,
ancak, geçerli teklif sayısının üçten fazla olması durumunda bu
işlem, geçerli en yüksek teklif üzerinden, oturumda hazır bulunan
en yüksek üç teklif sahibi istekliyle, bu üç teklif ile aynı olan birden
fazla teklifin bulunması hâlinde ise, bu istekliler dâhil edilmek suretiyle
yapılacak, komisyon uygun gördüğü her aşamada oturumda hazır bulunan
isteklilerden yazılı son tekliflerini alarak ihaleyi sonuçlandırabilecektir.
Değerli milletvekilleri, işbu teklif
ile, kamu kaynağı kullanan kurum ve kuruluşlar, ürettikleri mal ve
hizmet ya da hak devri, kiralama gibi işlerde kamunun en yüksek geliri
temin edebilmesi sağlanmaktadır. Teklif, kamu yararının sağlanması
amacıyla, kapalı teklif usulünde ihalenin daha verimli yapılabilmesi
ve ihaleye katılanların son bir kez daha düşünebilmelerine imkân
sağlamaktadır. Diğer taraftan, bu teklifle, alan ve satan tarafların
karşılıklı aleniyetten doğan güven, şeffaflık sonucunu doğuracak,
bundan sonra hizmet satım ihaleleri kamunun yüksek gelir elde etmesine,
şeffaflık sonucunu doğuracağı için de yolsuzluk gibi kamunun zan
altında bulunmasını engelleyecektir.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte
olduğumuz işbu yasa teklifinin hayırlı olmasını diliyor, tekrar
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.
Tümü üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, maddelerine geçilmesini oylarınıza
sunuyorum:
1'inci maddeyi okutuyorum:
DEVLET
İHALE KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA
KANUN
TEKLİFİ
MADDE 1- 8/9/1983 tarihli ve 2886 sayılı
Devlet İhale Kanununun 40 ıncı maddesinin başlığı "İç zarfların
açılması ve son tekliflerin alınması" şeklinde değiştirilmiş
ve maddenin sonuna aşağıdaki fıkralar eklenmiştir.
"Kapalı teklif usulü ile yapılan
artırma ihalelerinde; geçerli en yüksek teklifin altında olmamak
üzere, oturumda hazır bulunan isteklilerden sözlü veya yazılı teklif
alınmak suretiyle ihale sonuçlandırılır.
Ancak, geçerli teklif sayısının üçten
fazla olması durumunda bu işlem, geçerli en yüksek teklif üzerinden,
oturumda hazır bulunan en yüksek üç teklif sahibi istekliyle, bu üç
teklif ile aynı olan birden fazla teklifin bulunması halinde ise, bu
istekliler dahil edilmek suretiyle yapılır.
Komisyon, uygun gördüğü her aşamada
oturumda hazır bulunan isteklilerden yazılı son tekliflerini alarak
ihaleyi sonuçlandırabilir. Bu husus, ihale komisyonunca ikinci
bir tutanakla tespit edilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına,
Ordu Milletvekili Sayın Cemal Uysal… Yok.
Yine şahsı adına, Konya Milletvekili
Orhan Erdem… Yok.
Madde üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
2'nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2- 2886 sayılı Kanunun 42 nci maddesi
yürürlükten kaldırılmıştır.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
3'üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum
:
4'üncü maddeyi okutuyorum :
MADDE 4- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Sayın milletvekilleri, teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum:
Sayın Bakan, hayırlı olsun.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ
ÖZAK (
BAŞKAN - 5'inci sırada yer alan, Sağlık Hizmetleri Temel Kanunu, Sağlık
Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına Dair Kanun ile Tababet
ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine başlıyoruz.
5.- Sağlık Hizmetleri
Temel Kanunu, Sağlık Personelinin Tazminat ve Çalışma Esaslarına
Dair Kanun ile Tababet ve Şuabatı San'atlarının Tarzı İcrasına Dair
Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonu Raporu (1/1226) (S. Sayısı:
1247)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
6'ncı sırada yer alan, Darülaceze Müessesesi
Genel Müdürlüğü Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile
Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonları Raporu'nun
görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Darülaceze Müessesesi Genel Müdürlüğü
Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Tasarısı ile Sağlık, Aile, Çalışma
ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonları Raporları (1/988) (S. Sayısı:
922)
BAŞKAN - Komisyon? Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, diğer işlerde
de komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından, sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için
30 Ocak 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum,
iyi akşamlar diliyorum, iyi tatiller diliyorum.
Kapanma
Saati: 18.12