Normal deneme 2 2 2007-03-14T08:44:00Z 2007-03-14T08:44:00Z 1 31855 181575 Türkiye Büyük Millet Meclisi 1513 426 213004 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 145       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

54’üncü Bir­le­şim

24 Ocak 2007 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                 Say­fa       I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOKLAMALAR

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il Alp­te­kin'in, es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­kan­la­rın­dan İs­ma­il Cem'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la ai­le­si­ne, si­ya­set ca­mi­ası­na ve Ge­nel Ku­ru­la baş­sağ­lı­ğı di­le­yen ko­nuş­ma­sı

B) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Mü­ca­hit Da­loğ­lu'nun, Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Kış Oyun­la­rı­nın 2011 yı­lın­da Er­zu­rum'da ya­pı­la­cak ol­ma­sı­nın öne­mi­ne ve olim­pi­yat­la­rın, böl­ge­nin ge­liş­me­si­ne ya­pa­ca­ğı kat­kı­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin'in ce­va­bı

2.- Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat Me­lik'in, hâlen ka­pa­lı olan Ak­ça­ka­le Sı­nır Ka­pı­sı'nın ye­ni­den hiz­me­te açıl­ma­sı­nın, yük­sek ih­ra­cat ve it­ha­lat po­tan­si­ye­li olan böl­ge­ye sağ­la­ya­ca­ğı ya­rar­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Os­man Kı­lıç'ın, Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nun ku­ru­luş yıl­dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, üç kı­ta­da en uzun sü­re hâki­mi­yet kur­muş olan Türk dev­le­ti ola­rak si­ya­set ve me­de­ni­yet açı­sın­dan dün­ya ta­ri­hi­ne doğ­ru­dan et­ki­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

C) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Ge­nel Ku­ru­lu zi­ya­ret eden Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti Mec­lis Baş­ka­nı Fat­ma Eke­noğ­lu'na Baş­kan­lık­ça "Hoş gel­di­niz" de­nil­me­si

V. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­kan­la­rın­dan İs­ma­il Cem'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu'nun grup­la­rı adı­na açık­la­ma­la­rı

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Onur Öy­men'in, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin'in, ko­nuş­ma­sın­da, ile­ri sür­müş ol­du­ğu gö­rüş­ler­den fark­lı gö­rüş­le­ri ken­di­si­ne at­fet­me­si ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147)

 

4.- Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1215) (S. Sa­yı­sı: 1230)

VII. - OY­LA­MA­LAR

1.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­na ve­ri­len oy­la­rın so­nu­cu

VI­II. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK'ın, hay­van­cı­lık sek­tö­rün­de ener­ji fi­yat­la­rın­da­ki fark­lı uy­gu­la­ma­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/18549)

2.- Bur­dur Mil­let­ve­ki­li Ra­ma­zan Ke­rim ÖZ­KAN'ın, ka­mu per­so­ne­li­nin ma­aş öde­me­le­ri­ni ya­pan ban­ka­la­rın pro­mos­yon­la­rı­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ali BA­BA­CAN'ın ce­va­bı (7/19181)

3.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, ida­ri kad­ro­la­ra ya­pı­lan ata­ma­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı M. Vec­di GÖ­NÜL'ün ce­va­bı (7/19328)

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, sta­tü­le­ri­ne gö­re per­so­nel sa­yı­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı M. Vec­di GÖ­NÜL'ün ce­va­bı (7/19329)

 

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 15.00'te açı­la­rak do­kuz otu­rum yap­tı.

Bi­rin­ci, İkin­ci, Üçün­cü ve Dör­dün­cü Otu­rum­lar

Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş'ın,

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ah­met Sır­rı Öz­bek'in,

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Baş'ın,

Ga­ze­te­ci-ya­zar Hrant Dink'in öl­dü­rül­me­si ne­de­niy­le gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­la­rı­na Dev­let Ba­ka­nı Be­şir Ata­lay ce­vap ver­di.

Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Ay­va­zoğ­lu ve 39 mil­let­ve­ki­li­nin, or­man var­lı­ğı­mı­za yö­ne­lik so­run­la­rın araş­tı­rı­la­rak, or­man alan­la­rı­nın ko­run­ma­sı ve ge­liş­ti­ril­me­si için (10/415),

Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk An­bar­cı­oğ­lu ve 27 mil­let­ve­ki­li­nin, Ulu­abat Gö­lü'nde­ki çev­re so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak (10/416),

Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Fat­ma Şa­hin ve 19 mil­let­ve­ki­li­nin, kü­re­sel ısın­ma­nın ne­den ol­du­ğu so­run­la­rın ve oluş­tur­du­ğu ris­kin araş­tı­rı­la­rak (10/417),

Alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­le­ri Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du; öner­ge­le­rin gün­dem­de­ki yer­le­ri­ni ala­cak­la­rı ve ön gö­rüş­me­le­ri­nin, sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­ca­ğı açık­lan­dı.

Ge­nel Ku­ru­lu zi­ya­ret eden Po­lon­ya Cum­hur­baş­ka­nı Leh Kaczy­nski'ye Baş­kan­lık­ça "Hoş gel­di­niz" de­nil­di.

Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ali Arı­kan'ın (3/1003) (S.Sa­yı­sı: 1283),

Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Tir­ya­ki'nin (3/1016) (S. Sa­yı­sı: 1284),

Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç'un (3/1023) (S.Sa­yı­sı: 1285),

To­kat Mil­let­ve­ki­li Fe­ra­mus Şa­hin'in (3/1024) (S.Sa­yı­sı: 1286),

Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Ça­kır'ın (3/1025) (S. Sa­yı­sı: 1287),

İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver Ök­tem'in (3/1026, 3/1097, 3/1131) (S.Sa­yı­sı: 1288, 1294,1303,)

Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Den­gir Mir Meh­met Fı­rat'ın (3/1027) (S.Sa­yı­sı: 1289),

Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa'nın (3/1055) (S. Sa­yı­sı: 1290),

Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ta­tar'ın (3/1056) (S.Sa­yı­sı: 1291),

Ha­tay Mil­let­ve­ki­li İs­ma­il Soy­lu'nun (3/1057) (S.Sa­yı­sı:1292),

Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Ali Ok­sal'ın (3/1061) (S.Sa­yı­sı: 1293),

Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Ürün'ün (3/1098) (S.Sa­yı­sı: 1295),

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Meh­met Se­vi­gen'in (3/1099) (S.Sa­yı­sı: 1296),

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şi­rin'in (3/1100) (S.Sa­yı­sı: 1297),

Si­nop Mil­let­ve­ki­li Ca­hit Can'ın (3/1101) (S.Sa­yı­sı: 1298),

Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Mah­mut Yıl­dız'ın (3/1102) (S.Sa­yı­sı: 1299),

Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Rey­han Ba­lan­dı'nın (3/1103) (S.Sa­yı­sı: 1300),

Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Ya­vuz Al­tı­no­rak'ın (3/1106) (S.Sa­yı­sı: 1301),

Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Mah­mut Yıl­dız'ın (3/1113) (S.Sa­yı­sı: 1302),

Kas­ta­mo­nu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Yıl­dı­rım'ın (3/1110) (S.Sa­yı­sı: 1304),

Ya­sa­ma do­ku­nul­maz­lık­la­rı­nın kal­dı­rıl­ma­sı­na ge­rek bu­lun­ma­dı­ğı hak­kın­da Ana­ya­sa ve Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Üye­le­rin­den Ku­ru­lu Kar­ma Ko­mis­yon Ra­por­la­rı Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du.

Baş­ba­kan Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın Su­ri­ye'ye,

Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la Koç'un Ür­dün'e,

Yap­tık­la­rı resmî zi­ya­ret­le­re ka­tı­la­cak mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­ba­kan­lık tez­ke­re­le­ri­nin;

18/1/2007 ta­rih­li 52'nci Bir­le­şim­de açıl­ma­sı ka­bul edi­len Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ko­nu­sun­da­ki ge­nel gö­rüş­me­nin, gün­de­min "Özel Gün­dem­de Yer Ala­cak İş­ler" kıs­mın­da yer al­ma­sı­na; ge­nel gö­rüş­me­nin 23/1/2007 Sa­lı gün­kü bir­le­şim­de ya­pıl­ma­sı­na ve gö­rüş­me­le­rin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­na iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra;

Ka­bul edil­dik­le­ri açık­lan­dı.

Sa­at 19.15'te top­lan­mak üze­re, dör­dün­cü otu­ru­ma 18.04'te son ve­ril­di.

İs­ma­il Alptekin

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Bay­ram Özçelik

Ya­şar Tüzün

 

Bur­dur

Bi­le­cik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Be­şin­ci Otu­rum

An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Ko­ca ve 29 mil­let­ve­ki­li­nin, Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ile ül­ke­mi­zin ve ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­ne ya­pa­bi­le­ce­ği kat­kı­lar (8/36),

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­ka­nı An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li De­niz Bay­kal ile Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali To­puz, İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç'un, bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nün Ku­zey Irak'ta­ki fa­ali­yet­le­ri ve Ker­kük'ün du­ru­mu baş­ta ol­mak üze­re, Irak'ta­ki son ge­liş­me­ler (8/37),

Ko­nu­la­rın­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­le­ri­nin bir­leş­ti­ri­le­rek gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lan­dı.

Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül ta­ra­fın­dan ve­ri­len, Irak'la il­gi­li ge­liş­me­le­ri ve için­de bu­lun­du­ğu du­ru­mu ele al­mak üze­re ve­ri­len ge­nel gö­rüş­me öner­ge­le­ri­nin İç Tü­zük'ün 70'in­ci mad­de­si­ne gö­re, ka­pa­lı otu­rum­da gö­rü­şül­me­si­ne da­ir öner­ge­si okun­du.

Ka­pa­lı otu­rum­da:

Ye­min­li ste­nog­raf­lar ile ye­min­li gö­rev­li­le­rin sa­lon­da kal­ma­la­rı hu­su­su ile,

Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül'ün, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nı tem­si­len lis­te­de ad­la­rı bil­di­ri­len gö­rev­li­le­rin de otu­ru­ma ka­tıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge,

Ka­bul edil­di.

Sa­at 19.26'da açık otu­ru­ma son ve­ril­di.

Al­tın­cı, Ye­din­ci ve Se­ki­zin­ci Otu­rum­lar

(Ka­pa­lı­dır)

Do­ku­zun­cu Otu­rum

Ka­pa­lı otu­rum ko­nu­su gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış ol­du­ğun­dan, 24 Ocak 2007 Çar­şam­ba gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me sa­at 00.15'te son ve­ril­di.

Bü­lent Arınç

 

 

TBMM Baş­ka­nı

 

 

 

Bay­ram Özçelik

Ya­şar Tüzün

 

Bur­dur

Bi­le­cik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No.: 70

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

24 Ocak 2007 Çar­şam­ba

Ra­por­lar

1.- Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı ve Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1269, 1/1248) (S. Sa­yı­sı: 1322) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 24.1.2007) (GÜN­DE­ME)

2.- Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Bes­le­me Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Mil­li Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1285) (S. Sa­yı­sı: 1323) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 24.1.2007) (GÜN­DE­ME)

 

 

 

24 Ocak 2007 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.05

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rüş­me­le­re baş­la­ma­dan ön­ce, 23 Ocak 2007 ta­rih­li 53'ün­cü Bir­le­şim'de ya­pı­lan ka­pa­lı otu­ru­ma ait tu­ta­nak öze­ti­nin İç Tü­zük'ün 71'in­ci mad­de­si­ne gö­re oku­tu­la­bil­me­si için ka­pa­lı otu­ru­ma geç­me­miz ge­rek­mek­te­dir. Bu ne­den­le, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri ile Ge­nel Ku­rul sa­lo­nun­da bu­lu­na­bi­le­cek ye­min­li ste­nog­raf­lar ve ye­min­li gö­rev­li­ler dı­şın­da­ki­le­rin sa­lo­nu bo­şalt­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Tu­ta­nak öze­ti okun­duk­tan son­ra açık otu­ru­ma ge­çi­le­cek ve gö­rüş­me­le­re de­vam edi­le­cek­tir.

Sa­yın ida­re amir­le­ri­nin bu ko­nu­da yar­dım­cı ol­ma­la­rı­nı ve sa­lo­nu bo­şalt­tık­tan son­ra Baş­kan­lı­ğa ha­ber ver­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Ka­pa­lı otu­ru­ma geç­mek üze­re Bi­rin­ci Otu­rum'u ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 14.06

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

(Ka­pa­lı­dır)

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.22

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin ka­pa­lı otu­ru­mun­dan son­ra­ki Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) OTU­RUM BAŞ­KAN­LA­RI­NIN KO­NUŞ­MA­LA­RI

1.- TBMM Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il Alp­te­kin'in, es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­kan­la­rın­dan İs­ma­il Cem'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la ai­le­si­ne, si­ya­set ca­mi­ası­na ve Ge­nel Ku­ru­la baş­sağ­lı­ğı di­le­yen ko­nuş­ma­sı

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Türk si­ya­si ha­ya­tı­mı­zın önem­li si­ma­la­rın­dan, es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­kan­la­rın­dan İs­ma­il Cem, mer­hum, ve­fat et­miş­tir, Al­lah'ın rah­me­ti­ne ka­vuş­muş­tur. Ken­di­nin, ül­ke­miz­de önem­li hiz­met­le­ri var­dır. Ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, si­ya­set ca­mi­ası­na ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum ve bu ko­nu­da, zan­ne­di­yo­rum ki, grup­la­rı­mız his­si­yat­la­rı­nı kı­sa bir şe­kil­de açık­la­ya­cak­lar­dır.

Ön­ce, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ana­dol'a, ye­rin­den, kı­sa bir söz ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run.

V. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­kan­la­rın­dan İs­ma­il Cem'in ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu'nun grup­la­rı adı­na açık­la­ma­la­rı

CHP GRU­BU ADI­NA K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, yü­ce Mec­li­sin say­gı­de­ğer üye­le­ri, bu­gün ger­çek­ten, şah­sım ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na çok bü­yük üzün­tü için­de ol­du­ğu­mu­zu yü­ce Mec­li­se arz et­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Baş­ka­na da, bu his­si­ya­tı­mı­zı di­le ge­tir­mek için bi­ze ola­nak ta­nı­dı­ğı için te­şek­kür edi­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri, bil­di­ği­niz gi­bi, mer­hum İs­ma­il Cem, Par­la­men­to­da uzun yıl­lar hiz­met eden, ço­ğu­muz­la ay­nı sı­ra­la­rı pay­laş­tı­ğı­mız bir ar­ka­da­şı­mız­dı. Kül­tür es­ki Ba­ka­nı ve Dı­şiş­le­ri es­ki Ba­ka­nı ola­rak da, dev­le­ti­mi­ze, hal­kı­mı­za bü­yük hiz­met­ler­de bu­lu­nan çok de­ğer­li bir dev­let ada­mıy­dı. Bu kim­li­ğin­den ön­ce, Türk ba­sın ca­mi­ası­na da baş­sağ­lı­ğı di­le­mek du­ru­mun­da­yım; Türk ba­sın ya­şa­mı­nın çok seç­kin bir si­ma­sıy­dı. De­ğer­li bir hu­kuk­çu, özel­lik­le ka­mu hu­ku­ku da­lın­da Tür­ki­ye dı­şın­da eği­tim ya­pan, de­ğer­li eser­le­ri bu­lu­nan bir ki­şi ol­ma­sı­na kar­şın, genç yaş­lar­da âşık ol­du­ğu ga­ze­te­ci­lik mes­le­ği­ni hiç bı­rak­ma­dan sür­dür­dü. Hat­ta, ba­kan­lık sı­fa­tı­nı ta­şı­dı­ğı, mil­let­ve­ki­li kim­li­ği­ni ta­şı­dı­ğı dö­nem­ler­de bi­le ba­sın­dan ko­pa­ma­dı, sü­rek­li ya­zar­lı­ğı­nı sür­dür­dü. Do­la­yı­sıy­la, ba­sın ya­şa­mı da ger­çek­ten çok önem­li bir de­ğe­ri­ni kay­bet­ti.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne ge­lin­ce: Bi­zim, Ye­ni Tür­ki­ye Par­ti­si­nin Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne ka­tıl­ma aşa­ma­sın­dan son­ra Bi­lim Plat­for­mu­mu­zun ba­şın­day­dı, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin önü­müz­de­ki se­çim için önem­li ha­zır­lık­la­rın­dan so­rum­luy­du. ken­di­si gi­bi çok de­ğer­li bi­lim adam­la­rıy­la, Plat­for­mun de­ğer­li üye­le­riy­le ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dü­rü­yor­du ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, ay­rı­ca, çok önem­li bir dev­let ada­mı­nı, par­ti üye­mi­zi kay­bet­me­nin üzün­tü­sü için­de­yiz. Ken­di­si­ne Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, ke­der­li ai­le­si­ne, tüm Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­le­re, tüm mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma -par­ti far­kı gö­zet­mek­si­zin- ve hal­kı­mı­za baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, tek­rar Al­lah rah­met ey­le­sin di­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ana­dol.

Sa­yın Çe­lik, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na, bu­yu­run efen­dim.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Türk si­ya­se­ti­nin renk­li si­ma­sı, di­ya­log ada­mı, be­ye­fen­di, dü­şü­nen, ya­zan, top­lu­ma fay­da­lı ol­ma­yı esas alan bir si­ya­set­çi­yi, Sa­yın İs­ma­il Cem'i, es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zı kay­bet­tik. AK Par­ti Gru­bu ola­rak, ba­sın ca­mi­ası­na ve özel­lik­le ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi­zi ile­ti­yo­ruz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi­zi ile­ti­yo­ruz ve ken­di­si­ne Al­lah'tan rah­met di­lek­le­ri­mi­zi gön­de­ri­yo­ruz.

Genç­lik yıl­la­rı­mız­da "İs­ma­il Cem" de­di­ği­miz za­man "Tür­ki­ye'de Ge­ri Kal­mış­lı­ğın Ta­ri­hi" ese­ri hep eli­miz­dey­di, on­dan çok şey is­ti­fa­de et­tik. O ki­tap, o eser, Türk genç­li­ği­ne, ge­le­cek açı­sın­dan, ufuk açı­sın­dan, Tür­ki­ye'nin ge­ri kal­mış­lık ta­ri­hi­ni or­ta­ya ko­ya­rak, Tür­ki­ye'nin mü­ref­feh ve kal­kın­mış Tür­ki­ye he­de­fi doğ­rul­tu­sun­da Türk genç­li­ği­ne çok şey­ler kat­tı­ğı­na ben ina­nı­yo­rum.

Bu duy­gu­lar çer­çe­ve­sin­de, mer­hu­ma tek­rar Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, tüm se­ven­le­ri­ne ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ca­mi­ası­na tek­rar baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi­zi ifa­de edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­lik.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Abu­şoğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Abu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Türk si­ya­se­ti son ay­lar­da önem­li si­ma­la­rı­nı kay­bet­ti. Bi­rer si­ya­set­çi ola­rak bun­dan de­rin bir üzün­tü du­yu­yo­ruz. El­bet­te, in­san­lar ba­ki kal­mak üze­re bu dün­ya­ya gel­mi­yor­lar. Ge­liş­le­ri­nin ga­ye­siy­le bir­lik­te için­de ya­şa­dık­la­rı top­lu­ma da bir neb­ze­cik ol­sun hiz­met et­me imkânı bu­la­bi­le­rek gi­di­yor­lar­sa, bun­dan hem top­lum hem ken­di­le­ri kârlı çı­kı­yor­dur.

Sa­yın İs­ma­il Cem de bu tür in­san­lar­dan bi­ri­si. İçin­de ya­şa­dı­ğı top­lu­ma en üst dü­zey­de bir­ta­kım hiz­met­le­ri ya­pa­bil­miş ve top­lu­ma hiz­met et­mek nok­ta­sın­da de­ğil sa­de­ce, ay­nı za­man­da top­lu­mu yön­len­di­re­cek, fi­kir ha­ya­tın­da bir­ta­kım üret­ken­lik­ler ve bir­ta­kım kat­kı­lar­da bu­lu­na­rak da bu gö­re­vi­ni faz­la­sıy­la ye­ri­ne ge­ti­re­bil­miş­tir.

"Sa­yın İs­ma­il Cem" de­yin­ce, be­nim gö­züm­de­ki si­ya­set­çi pro­fi­li, sa­kin, din­gin bir in­san, bir pro­fil; sa­de­ce, me­se­le­le­ri ken­di çer­çe­ve­sin­de de­ğer­len­di­ren, fa­kat, bu­nun öte­sin­de po­le­mi­ğe kaç­ma­dan bir si­ya­set tar­zı iz­le­yen bir si­ya­set­çi can­la­nır. Bu çer­çe­ve­de, Sa­yın İs­ma­il Cem'in bu özel­li­ği­nin tüm si­ya­set­çi­le­ri­mi­ze de ör­nek teş­kil et­me­si, be­nim bir di­le­ğim­dir, bir ar­zum­dur.

Sa­yın Cem, sa­de­ce bir si­ya­set­çi ola­rak anıl­ma­ya­cak bun­dan son­ra. Ay­nı za­man­da, bir ya­zar, bir dü­şün­ce ada­mı, bir fi­kir ada­mı ola­rak da ha­tır­la­na­cak­tır. Bu özel­li­ği do­la­yı­sıy­la, ver­di­ği eser­ler, bu top­lu­ma yap­tı­ğı kat­kı­lar, bun­dan son­ra da de­vam­lı ola­rak ha­tır­la­na­cak, bun­dan son­ra­ki ne­sil­le­re de ba­zı ışık­lar tu­ta­bi­le­cek­tir. Bu yö­nüy­le dik­ka­te alın­dı­ğın­da, kay­bı­mı­zın öne­mi, bü­yük­lü­ğü da­ha da or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

Sa­yın Cem'in ke­der­li ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Ölüm el­bet­te acı bir olay­dır, ko­lay ka­bul­le­ni­le­cek bir olay de­ğil­dir. Ka­lan­la­ra sa­bır, bu me­yan­da, ait ol­du­ğu, uzun yıl­lar si­ya­set yap­tı­ğı Sa­yın Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si çev­re­si­ne de baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Mekânı cen­net ol­sun di­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Abu­şoğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­de­me geç­me­den ön­ce üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

İlk söz, 2011 yı­lın­da Dün­ya Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Kış Olim­pi­yat­la­rı­nın Er­zu­rum'da ya­pıl­ma­sı ile il­gi­li ol­mak üze­re, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mü­ca­hit Da­loğ­lu'na ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Da­loğ­lu.(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI (Devam)

B) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Mü­ca­hit Da­loğ­lu'nun, Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Kış Oyun­la­rı­nın 2011 yı­lın­da Er­zu­rum'da ya­pı­la­cak ol­ma­sı­nın öne­mi­ne ve olim­pi­yat­la­rın, böl­ge­nin ge­liş­me­si­ne ya­pa­ca­ğı kat­kı­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin'in ce­va­bı

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2011 yı­lın­da ya­pıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rı­lan Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Kış Oyun­la­rı­nın Er­zu­rum'un ev sa­hip­li­ğin­de ger­çek­leş­ti­ri­le­cek ol­ma­sı üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi tek­rar say­gıy­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de önü­müz­de­ki yıl­lar­da, ulus­la­ra­ra­sı olim­pi­yat ve Av­ru­pa şam­pi­yo­na­sı çer­çe­ve­sin­de bir­çok oyun ya­pı­la­cak­tır. Bun­lar­dan ba­zı­la­rı­nı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

2007 Ka­ra­de­niz Spor Oyun­la­rı, 2008 ve 2009 UE­FA Ku­pa­sı fi­na­li Tür­ki­ye'de ya­pı­la­cak­tır. 2008 yı­lın­da On Ye­di Yaş Al­tı Av­ru­pa Fut­bol Şam­pi­yo­na­sı, 2009 Dün­ya Li­se­ler Ara­sı Fut­bol Şam­pi­yo­na­sı, 2010 Dün­ya Bas­ket­bol Şam­pi­yo­na­sı ve 2011 Uni­ver­si­ade Kış Oyun­la­rı Er­zu­rum'da ya­pı­la­cak­tır.

Kı­sa adı "FI­SU" olan Ulus­la­ra­ra­sı Üni­ver­si­te Spor­la­rı Fe­de­ras­yo­nu, dün­ya ça­pın­da çe­şit­li spor dal­la­rı­nı bün­ye­sin­de ba­rın­dı­ran, olim­pi­yat­lar­dan son­ra dün­ya­nın en bü­yük, en pres­tij­li ulus­la­ra­ra­sı spor or­ga­ni­zas­yo­nu­nu ya­pan bir ku­rul­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Ku­rul, 1949 yı­lın­da ku­rul­muş ve 1959 yı­lın­dan be­ri Üni­ver­si­te Spor Oyun­la­rı ola­rak ad­lan­dı­rı­lan spor olim­pi­yat­la­rı­nı dü­zen­le­mek­te­dir. Ha­tır­lar­sı­nız, 2005 yı­lın­da da Yaz Oyun­la­rı İz­mir'de ya­pıl­dı. Şim­di, Er­zu­rum'da ya­pı­la­cak olan bu oyun­la­rın öne­mi, Er­zu­rum şeh­ri için ve Tür­ki­ye için ger­çek­ten çok bü­yük önem arz et­mek­te­dir. Şöy­le şu fo­toğ­raf­ta da gör­dü­ğü­nüz gi­bi, üç mev­sim be­yaz Pa­lan­dö­ken, ger­çek­ten, bu­gün dün­ya stan­dart­la­rın­da pist­le­re sa­hip, me­ka­nik te­sis­le­ri bü­yük öl­çü­de ta­mam­lan­mış -bil­gi­le­ri­ni bi­raz son­ra arz ede­ce­ğim- ve Tür­ki­ye'nin göz be­be­ği, kış spor­la­rı­na ha­zır, ek­sik­le­ri­ni de önü­müz­de­ki dört yıl­da fev­ka­la­de bir du­ru­ma ge­ti­re­ce­ği­miz bir spor mer­ke­zi ola­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, böl­ge­de­ki, ya­ni Pa­lan­dö­ken Da­ğı'nda­ki 20 pis­te bu yıl 2 ta­ne da­ha ek­le­ne­rek, 22 ta­ne pist oluş­tu­rul­muş­tur. Pist­le­rin 7'si ko­lay  -ka­yak spo­ru­nu bi­len ar­ka­daş­la­rı­mız bu­nu bi­lir­ler- 8'i or­ta dü­zey­de, 2'si zor, an­cak pro­fes­yo­nel­le­rin ka­ya­bil­di­ği ve 6'sı ise do­ğal pist­tir. Böl­ge­nin 2.500 met­re­lik Ej­der Te­pe­si ve Ka­pı­ka­ya Te­pe­si'nden de­ği­şik al­tı böl­ge­den ka­yı­la­rak, zor, ko­lay, or­ta ve pro­fes­yo­nel­le­rin kay­dı­ğı de­ği­şik pist­ler­den ka­yıp aşa­ğı­da ay­nı nok­ta­da bir­leş­me ve bu­luş­ma gi­bi bir do­ğal gü­zel­li­ğe ve avan­ta­ja da sa­hip bir pist­tir. Bu pist­le­rin top­lam uzun­lu­ğu, ara pist­ler, ana pist­ler, 40 ki­lo­met­re­dir. Baş­lı ba­şı­na tek bir pis­tin uzun­lu­ğu 13 ki­lo­met­re­dir. Her bi­ri ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da 8 te­le­si­yej, 1 te­les­ki, 1 gon­dol ve 2 baby lift'ten olu­şan me­ka­nik te­sis­le­ri var­dır ve sa­at­te 9.500 ki­şi ta­şı­na­bil­mek­te­dir ve bu se­ne de Pa­lan­dö­ken Da­ğı'nda bir do­ğal göl ya­pıl­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu kış oyun­la­rı­nın Er­zu­rum'a alın­ma­sı­nın da ger­çek­ten uzun bir ta­rih­çe­si var. 2005 yı­lın­da Avus­tur­ya'da ya­pı­lan FI­SU'nun se­çi­min­de Çin'in Har­bin şeh­ri ka­zan­mış ve Er­zu­rum kay­bet­miş­ti. Biz, o gün­ler­de çok üzül­mek­le be­ra­ber, Er­zu­rum si­vil top­lu­mu ve Er­zu­rum ye­rel yö­ne­ti­ci­le­riy­le be­ra­ber, bu işin bu­ra­da bit­me­ye­ce­ği­ni, azim­le, ka­rar­lı­lık­la ça­lış­ma­mız ge­rek­ti­ği­ne inan­mış­tık, ama, her şe­yin üs­tün­de -bu­nu siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum- bir min­net ve şük­ran bor­cu­muz var­dır. Er­zu­rum'u bu ko­nu­da mo­ti­ve eden Er­zu­rum Va­li­li­ği­ni, Ata­türk Üni­ver­si­te­si Rek­tör­lü­ğü­nü, Er­zu­rum Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­ni mo­ti­ve eden, baş­ta Baş­ba­ka­nı­mı­za, şeh­rim adı­na, şah­sım adı­na, ül­kem adı­na te­şek­kür edi­yo­ruz. Ger­çek­ten ge­ri kal­mış­lık ka­de­ri­ni, in­şal­lah, bu oyun­lar ve bu iv­mey­le aşa­ca­ğı­mı­za ina­nı­yo­ruz. Çok bü­yük des­tek ver­di ve "Gi­din, ça­lı­şın, Hükûmet ola­rak her tür­lü ya­tı­rı­mı yap­ma­ya, kaç li­ra olur­sa ol­sun, ha­zı­rız…" Ve na­sip olur­sa in­şal­lah, 300 mil­yon eu­ro­luk bir ya­tı­rım­la, Hükûme­ti­miz, bu işe so­yun­muş­tur.

Yi­ne, bu ko­nu­da, hem 2005 yı­lın­da hem 2007 yı­lın­da, bi­zi yal­nız bı­rak­ma­mak bir ta­ra­fa , mad­di ma­ne­vi…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

…her ko­nu­da biz­le­ri des­tek­le­yen ve bu olim­pi­yat­la­rın, o kış oyun­la­rı­nın ya­pı­la­ca­ğı ye­re ka­dar teş­rif eden Dev­let Ba­ka­nı­mız ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­mız Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin Bey'e de te­şek­kür edi­yo­rum.

İz­ni­niz­le, bu­ra­da, bu ko­nu­da bi­ze des­tek ve­ren ku­rum ve ku­ru­luş­la­ra bir te­şek­kü­rü borç bil­di­ğim­den do­la­yı… Baş­ba­kan­lık Ta­nıt­ma Fo­nu, bu oyun­la­rın ta­nı­tı­mın­da biz­le­re bü­yük des­tek, mad­di des­tek ver­di­ler, ma­ne­vi des­tek ver­di­ler ve biz bun­la­rı ta­nıt­ma fır­sa­tı bul­duk ki, bu so­nu­cu ya­ka­la­mış ol­duk. Bu ko­nu­da, Dev­let Ba­ka­nı­mız Sa­yın Be­şir Ata­lay'a ve özel da­nış­ma­nı Ne­şat Kır­ca­lı'ya ve bu ko­nu­da, Sağ­lık Ba­ka­nı­mı­za, Er­zu­rum mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma, İs­tan­bul Ti­ca­ret Oda­sı Baş­ka­nı­na, Mu­rat Yal­çın­taş Be­ye­fen­di'ye ve eki­bi­ne, Er­zu­rum Va­li­li­ği­ne, Er­zu­rum Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­na, Ata­türk Üni­ver­si­te­si Rek­tör­lü­ğü­ne, Pa­lan­dö­ken Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mı­za, İs­tan­bul'da­ki Er­zu­rum­lu­lar Vak­fı ve onun baş­kan­la­rı­na, has­sa­ten te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum, bu ko­nu­da biz­le­ri yal­nız bı­rak­ma­dık­la­rı için.

Za­ma­nı­nı­zı faz­la al­ma­ya­yım, za­ma­nı­mız da bit­ti. İn­şal­lah bu dört yıl içe­ri­sin­de, 2011 yı­lı­na ka­dar... Ta­bii Er­zu­rum kış ol­du­ğu için -ben dün de Er­zu­rum'day­dım, ek­si 20'le­ri ya­şı­yo­ruz ora­da- al­tı ay in­şa­at ya­pıl­mı­yor. Bu dört yı­lı biz -Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cım da bu­ra­da- iki yıl ola­rak de­ğer­len­di­ri­yo­ruz, ya­ni iki yıl­lık bir ça­lış­ma za­ma­nı var­dır. İn­şal­lah, Hükûme­ti­mi­zin ma­ne­vi ve mad­di des­tek­le­riy­le, biz­le­rin de gay­ret­li ça­lış­ma­la­rıy­la, iki yıl­dan da­ha er­ken bir za­man­da ve­ya dört yıl­dan da­ha er­ken bir za­man­da bu te­sis­le­ri­mi­zi kış oyun­la­rı stan­dart­la­rı­na uy­gun hâle ge­ti­rip, 2011 yı­lın­da, in­şal­lah ha­yat­tay­sak he­pi­miz -bu­ra­da olu­ruz ve­ya ol­ma­yız- Er­zu­rum'a da da­vet edi­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la, mu­hab­bet­le se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Da­loğ­lu.

Hükûme­tin söz is­te­ği var.

Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Da­loğ­lu'na te­şek­kür edi­yo­rum, Tür­ki­ye'nin ve Ba­kan­lı­ğı­mın, özel­lik­le son yıl­lar­da ulus­la­ra­ra­sı or­ga­ni­zas­yon­lar­la il­gi­li han­gi adım­la­rı at­tı­ğı­nı ve bun­dan son­ra da han­gi adım­la­rı ata­ca­ğı­nı kı­sa­ca siz­le­re izah imkânı sağ­la­mış ol­du­lar.

An­cak, ko­nuş­ma­mın ba­şın­da, bu sa­ba­ha kar­şı kay­bet­ti­ği­miz de­ğer­li dev­let ada­mı, bu Par­la­men­to­da bir­lik­te de ça­lış­tı­ğı­mız Sa­yın İs­ma­il Cem'in ve­fa­tı ne­de­niy­le duy­du­ğum üzün­tü­yü hu­zu­ru­nuz­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Ken­di­si­ne Ce­na­bı­hak'tan rah­met­ler di­li­yo­rum, ai­le­si­ne, ya­kın­la­rı­na ve men­su­bu bu­lun­du­ğu Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ca­mi­ası­na ve aziz mil­le­ti­mi­ze de baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Bi­raz ön­ce his­si­yat­la­rı­nı bi­zim­le pay­la­şan grup baş­kan ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da his­si­yat­la­rı­na, de­ğer­len­dir­me­le­ri­ne Hükûme­tin bir üye­si ola­rak ay­nen ka­tıl­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Genç sa­yı­la­bi­le­cek bir yaş­ta kay­bet­ti­ği­mi­zi dü­şü­nü­yo­rum Sa­yın Cem'i. Ta­bii ki tak­di­ri­ila­hi. Bir­çok yö­nüy­le ger­çek­ten ül­ke­mi­ze, in­sa­nı­mı­za hiz­met et­me­ye gay­ret et­miş, ça­lış­mış bir ar­ka­da­şı­mız­dı. Mekânı cen­net ol­sun.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yı­lı aş­kın bir sü­re­dir spor­dan so­rum­lu bir ba­kan ar­ka­da­şı­nız ola­rak -bir­çok or­ga­ni­zas­yo­na ta­lip ol­duk, ba­zı­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­dik- bir tes­pi­ti­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­te­rim. Bir spor or­ga­ni­zas­yo­nu­nun ken­di­le­ri­ne ve­ril­me­si do­la­yı­sıy­la bir ken­tin, bir kent hal­kı­nın bu ka­dar bu or­ga­ni­zas­yo­nu be­nim­se­di­ği­ne ilk de­fa ta­nık olu­yo­rum. Er­zu­rum­lu­lar ve Er­zu­rum hal­kı, ger­çek­ten 2011 yı­lın­da Er­zu­rum'da ya­pı­la­cak olan Uni­ver­si­ade Kış Oyun­la­rı do­la­yı­sıy­la öy­le­si­ne des­tek ver­di­ler ve bu oyun­la­rın Er­zu­rum'a ve­ril­me­si do­la­yı­sıy­la öy­le­si­ne bir he­ye­can duy­du­lar ki, doğ­ru­su bu he­ye­ca­nı ben de san­ki bir Er­zu­rum­luy­muş gi­bi yü­rek­ten his­se­tim. Hâlâ bu he­ye­can bü­yük sı­cak­lı­ğıy­la, bü­tün sı­cak­lı­ğıy­la de­vam edi­yor.

Pe­ki, ne­dir bu­nun se­be­bi?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir­çok ül­ke ulus­la­ra­ra­sı bu tür or­ga­ni­zas­yon­la­ra ta­lip olu­yor. Bu­nun ne­den­le­ri­nin ba­şın­da, ar­tık ça­ğı­mız­da gö­rül­müş­tür ki, spor yo­luy­la ta­nı­tım en et­ki­li ta­nı­tım yo­lu­dur. Ül­ke­ler büt­çe­le­rin­den ta­nıt­ma için pa­ra­lar ayı­rır­lar. Hat­ta, ta­nıt­ma fon­la­rı­na çok yük­sek meb­lağ­lı pa­ra­lar ko­yar­lar. Ama, bun­la­rın bir bö­lü­mü dış ül­ke­ler­de ga­ze­te ve der­gi­ler­de o ül­ke­yi ta­nıt­mak için ilan­lar için kul­la­nı­lır. Ama, bu­nun çok azı bir pa­ray­la spor­da gös­ter­miş ol­du­ğu­nuz bir ba­şa­rı, bir spor­cu­nu­zun ulus­la­ra­ra­sı bir ya­rış­ta, olim­pi­yat­lar­da, dün­ya şam­pi­yo­na­sın­da gös­ter­di­ği bir ba­şa­rı, bu­ra­ya koy­du­ğu­nuz pa­ra­la­rın fev­kin­de o ül­ke­ye ta­nı­tım açı­sın­dan fay­da­lar sağ­lar. O ne­den­le, ar­tık ça­ğı­mız­da ül­ke­ler spor yo­luy­la ta­nı­tı­ma bü­yük önem ve­ri­yor­lar. Biz de doğ­ru­su, Hükûmet ola­rak spor yo­luy­la ta­nı­tı­mı ve ulus­la­ra­ra­sı or­ga­ni­zas­yon­la­ra ta­lip ol­ma­yı ül­ke­mi­zin ta­nı­tı­mı için ya­rar­lı gör­dük ve bu ko­nu­da çok cid­di adım­lar at­tık. Bi­raz ön­ce Sa­yın Da­loğ­lu bun­la­rın bir kıs­mı­nı say­dı­lar.

Ay­rı­ca, spor yo­luy­la ta­nı­tım sa­de­ce o ül­ke­nin ta­nı­tı­mı­nı sağ­la­mı­yor, o or­ga­ni­zas­yo­nu üst­le­nen kent ve­ya böl­ge cid­di bir te­sis ka­zan­ma imkânı el­de edi­yor, bir­çok te­si­si ka­za­nı­yor. Me­se­la en can­lı ör­ne­ği İz­mir'dir. 2005 yı­lın­da İz­mir'de ya­pı­lan Uni­ver­si­ade Yaz Oyun­la­rı ve­si­le­siy­le, alt­mış ci­va­rın­da ye­ni te­si­se ka­vuş­muş­tur, spor te­si­si­ne ka­vuş­muş­tur İz­mir.

Pe­ki, son­ra ne ol­muş­tur? Ba­kın, sa­de­ce bu yıl, sa­de­ce bu yıl, ya­ni 2007 yı­lın­da ya­pı­la­cak dün­ya ça­pın­da bir­çok or­ga­ni­zas­yon -bir­çok or­ga­ni­zas­yon der­sem abart­mış ola­bi­li­rim- dört ta­ne or­ga­ni­zas­yon, İz­mir'de­ki bu po­tan­si­yel ne­de­niy­le İz­mir'e ve­ril­miş, ulus­la­ra­ra­sı fe­de­ras­yon­lar ta­ra­fın­dan.

Me­se­la ne­dir bun­lar? İş­te, bu yı­lın şu­bat ayın­da Av­ru­pa Ümit­ler ve Genç­ler Ka­ra­te Şam­pi­yo­na­sı İz­mir'e ve­ril­miş. Yi­ne, bu yı­lın mart ayın­da Dün­ya Bü­yük­ler ve Genç­ler Ok­çu­luk Şam­pi­yo­na­sı İz­mir'e ve­ril­miş. Ni­san ayın­da Av­ru­pa Genç­ler ve Yıl­dız­lar Es­krim Şam­pi­yo­na­sı İz­mir'e ve­ril­miş. Av­ru­pa Genç Ba­yan­lar Hent­bol Şam­pi­yo­na­sı ağus­tos ayın­da İz­mir'e ve­ril­miş.

Pe­ki, baş­ka kent­le­ri­miz­de yok mu? Ta­bii ki ora­lar­da da var. İş­te İs­tan­bul'da var. Bi­li­yor­su­nuz, For­mu­la 1 ve Mo­to GP ya­rış­ma­la­rı hâlâ İs­tan­bul'da de­vam edi­yor ve ekim ayın­da da, İs­tan­bul'da, Dün­ya Ümit­ler ve Genç­ler Ka­ra­te Şam­pi­yo­na­sı.

Ay­rı­ca, şim­di, çok ya­kın bir za­man­da, tıp­kı Er­zu­rum gi­bi ba­şa­rı­lı bir or­ga­ni­zas­yo­nu al­dı­ğı­mı­zı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. O ne­dir? Av­ru­pa Genç­lik Olim­pi­yat­la­rı­nı Trab­zon'da yap­ma­yı ba­şar­dık, ya­ni ya­pa­cak ol­ma­yı, bu or­ga­ni­zas­yo­nu al­ma­yı ba­şar­dık. Bu da çok cid­di bir or­ga­ni­zas­yon­dur, bu da 2011'de ya­pı­la­cak­tır. Kırk se­kiz ül­ke ka­tı­la­cak­tır. 5 bin ci­va­rın­da spor­cu ve iş­te, tek­nik kad­ro Trab­zon'da ola­cak­tır. Ta­bii ki, Trab­zon da, te­sis açı­sın­dan, sa­nı­yo­rum, İz­mir gi­bi bir­çok, ye­ni te­si­se de bu or­ga­ni­zas­yon se­be­biy­le sa­hip ola­cak­tır. Hat­ta bu yıl, yi­ne Trab­zon 1'in­ci Ka­ra­de­niz Oyun­la­rı­na ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak­tır.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Da­ha ne ol­sun.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - On bir ta­ne Ka­ra­de­niz Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü üye­si ül­ke­nin spor­cu­la­rı…

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - On iki…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - Şu an­da ka­tı­la­ca­ğı­nı bil­di­ren on bir de, onun için di­yo­rum. İn­şal­lah, on ikin­ci­si de olur. On bir ül­ke ka­tı­la­ca­ğı­nı söy­le­di­ği için söy­lü­yo­rum. 3 bin ci­va­rın­da da spor­cu, ida­re­ci ve tek­nik kad­ro ka­tı­la­cak.

Ne za­man ola­cak bu? İş­te, bu yı­lın ağus­tos ayın­da ger­çek­le­şe­cek. De­mek ki, bu tür or­ga­ni­zas­yon­lar, ar­tık Tür­ki­ye'ye ve­ril­me­ye baş­lan­dı. Bu­nun ne­de­ni ne­dir? Çün­kü, Tür­ki­ye'nin dış dün­ya­da iti­ba­rı git­tik­çe ar­tı­yor. Ba­kın, bun­la­rı al­mak öy­le ko­lay bir şey de­ğil, çün­kü, bir­çok ül­ke ta­lip olu­yor.

2010 Dün­ya Bas­ket­bol Şam­pi­yo­na­sı fi­nal­le­ri Tür­ki­ye'de ya­pı­la­cak. İs­tan­bul'da, An­ka­ra'da, İz­mir'de ve An­tal­ya'da. Ta­bii, fi­nal­ler İs­tan­bul'da ola­cak. En son fi­nal­de 1 oy fark­la Fran­sa'yı ge­çe­rek al­dık. Çok cid­di bir ya­rış­tı. Bas­ket­bol de­yin­ce dün­ya­da ilk sı­ra­lar­da yer alan Sır­bis­tan'ı da­hi -on­lar da ta­lip­ti- ele­dik, fi­nal­de Fran­sa ile ya­rış­tık ve 1 oy fark­la al­dık. An­cak, bu­nu al­mak öy­le ko­lay ol­mu­yor. He­men ifa­de ede­yim: Bu­nun alın­ma­sın­da, de­min say­dı­ğım or­ga­ni­zas­yo­nun alın­ma­sın­da dip­lo­ma­tik te­mas­la­rın ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu ya­ki­nen bi­li­yo­rum. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız dev­re­ye gir­miş­tir, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız dev­re­ye gir­miş­tir. Er­zu­rum'la il­gi­li de böy­le ol­muş­tur. Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­za da ben ay­rı­ca te­şek­kür edi­yo­rum. Çün­kü, bu­nun alın­ma­sın­da -ben ya­ki­nen bi­li­yo­rum, her­kes bil­me­ye­bi­lir- Sa­yın Ab­dul­lah Gül'ün de bü­yük kat­kı­la­rı var­dır.

Şim­di, ta­bii, bu or­ga­ni­zas­yon­la­rı al­mak­la iş bit­mi­yor, ba­na gö­re baş­lı­yor. Çün­kü, şim­di Er­zu­rum'dan bah­se­di­yo­ruz. Biz, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ola­rak, iş­te, buz pa­te­ni sa­lo­nu­nu prog­ra­mı­mı­za al­dık, iha­le­si ya­pıl­dı, iha­le sü­re­ci bit­ti, te­mel ata­ca­ğız ama, ta­bii mev­sim mü­sa­it de­ğil. Bel­ki, he­men kar kalk­tı­ğın­da Er­zu­rum'da ilk te­si­si­mi­zin te­me­li­ni ata­ca­ğız.

At­la­ma ku­le­si­ni prog­ra­mı­mı­za al­dık. Sa­nı­yo­rum bu yı­lın or­ta­la­rı­na doğ­ru -at­la­ma ku­le­si, bu kış olim­pi­yat­la­rı­nın ve kış oyun­la­rı­nın en önem­li te­sis­le­rin­den bir ta­ne­si­dir- onun da te­me­li­ni ata­ca­ğız. Dört ta­ne da­ha sa­lo­na ih­ti­ya­cı­mız var, baş­ka te­sis­le­re ih­ti­ya­cı­mız var; ta­bii, bir de oyun­lar kö­yü­ne ih­ti­ya­cı­mız var. Er­zu­rum Ata­türk Üni­ver­si­te­si­nin kam­pü­sü içe­ri­sin­de, ay­rı­ca bir de, ile­ri­de öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin de ya­rar­la­na­bi­le­cek­le­ri bir oyun­lar kö­yü­nü ya­pa­ca­ğız. Ora­sı da ta­bii, ile­ri­de yurt ola­rak kul­la­nı­la­cak. Aşa­ğı yu­ka­rı biz FI­SU'ya 128 mil­yon do­lar ola­rak bir büt­çe sun­muş­tuk, ama, 150 mil­yon do­la­rı ge­çe­ce­ği­ni tah­min edi­yo­rum. Ta­bii ki bu­nu dev­let ola­rak, Hükûmet ola­rak biz­ler üst­le­ni­yo­ruz.

Bu or­ga­ni­zas­yo­nun alın­ma­sın­da, bi­raz ön­ce Sa­yın Da­loğ­lu da, Mü­ca­hit Bey de ifa­de et­ti, ta­bii, ye­rel yö­ne­ti­ci­le­ri­mi­zin önem­li pa­yı ol­du. Sa­yın Va­li­mi­zin, Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mı­zın, Rek­tö­rü­mü­zün, oda baş­kan­la­rı­mı­zın, İl­çe Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın ve üs­te­lik, İs­tan­bul'da fa­ali­yet­te bu­lu­nan Er­zu­rum­lu­lar Vak­fı­nın Baş­ka­nı­nın ve yö­ne­ti­ci­le­ri­nin, fe­de­ras­yon baş­kan­la­rı­mı­zın çok önem­li rol­le­ri ol­du­lar.

Ger­çek­ten, bir ekip ça­lış­ma­sı so­nu­cun­da bu ba­şa­rı­yı ya­ka­la­dı­ğı­mı­zı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Ya­pa­ca­ğı­mız te­sis­le­ri bir plan da­hi­lin­de ne za­man ya­pa­ca­ğız, han­gi öde­nek­le ya­pa­ca­ğız, bu­nun bir ça­lış­ma­sı ge­re­ki­yor. Bu ça­lış­ma­yı ya­pa­cak da bir eki­be ih­ti­yaç var. Biz, bu­na "Ha­zır­lık ve Dü­zen­le­me Ku­ru­lu" di­yo­ruz. Ha­zır­lık ve Dü­zen­le­me Ku­ru­lun­da, in­şal­lah, önü­müz­de­ki haf­ta, ya­ni, 2 Şu­bat Cu­ma gü­nü, Sa­yın Da­loğ­lu, in­şal­lah Er­zu­rum'da ola­ca­ğım. Bu­nun ilk ça­lış­ma­sı­nı Er­zu­rum Va­li­li­ğin­de ya­pa­ca­ğız, Ha­zır­lık ve Dü­zen­le­me Ku­ru­lu­nu da ku­ra­ca­ğız, her­kes ne ya­pa­ca­ğı­nı bi­le­cek. 2011 yı­lı­na ka­dar ne­yi, na­sıl, ne za­man ya­pa­ca­ğı­mı­zı ora­da be­lir­le­ye­ce­ğiz ve tak­vi­mi or­ta­ya koy­muş ola­ca­ğız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Söz­le­ri­mi, izin ve­rir­se­niz şöy­le ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum: Bir­kaç gün­dür, ga­ze­te­ler­de tam say­fa, Er­zu­rum'da­ki sa­na­yi ve ti­ca­ret oda­la­rı baş­kan­la­rı ol­mak üze­re, di­ğer si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin te­şek­kür ilan­la­rı­nı gö­rü­yo­rum. Da­ha bir şey yap­ma­dık, ya­ni, bu te­şek­kü­rü hak ede­cek bir şey yap­tı­ğı­mız ka­na­atin­de de­ği­lim. Bi­raz da, ta­bii, ga­ze­te­ler de bu ilan­lar­dan do­la­yı pa­ra ka­za­na­cak­lar, on­la­rın rız­kı­na da mâni ol­mak is­te­mem, ama, bu ko­nu­yu bi­raz abar­tı­yo­ruz gi­bi ge­li­yor ba­na, bir tek ilan ye­ter­di. Şim­di, ba­kın, üç dört gün­dür sü­rek­li, bu­gün ga­ze­te­le­re bak­tım, yi­ne bu ilan­lar var. Eğer bu ka­dar pa­ra­la­rı var­sa, bu pa­ra­lar bi­ze la­zım, ora­da te­sis­le­rin ya­pı­mın­da da kul­la­na­bi­li­riz, ya­ni, he­nüz da­ha te­şek­kü­rü hak et­me­dik. Ne za­man ki bu te­sis­ler bi­ter, ne za­man ki İz­mir'de ol­du­ğu gi­bi ba­şa­rıy­la bu or­ga­ni­zas­yo­nun üs­te­sin­den ge­li­riz, il­gi­li Ulus­la­ra­ra­sı Fe­de­ras­yon FI­SU bi­ze te­şek­kür eder, ger­çek­ten İz­mir'de bü­yük ba­şa­rı sağ­la­dık. İz­mir Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı Aziz Bey ve ar­ka­daş­la­rı hep bir­lik­te bir ekip ça­lış­ma­sı­nı or­ta­ya koy­duk.

Şim­di, FI­SU Baş­ka­nı Sa­yın Kil­li­an en son To­ri­no'da­ki top­lan­tı­da da de­di ki: "İz­mir'de­ki ba­şa­rı­nız bu­nun alın­ma­sın­da en et­ken ro­lü oy­na­mış­tır, çün­kü, Türk­ler bir söz ver­di­ğin­de ye­ri­ne ge­ti­ri­yor­lar, bu­nu gör­dük." (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İki yüz on gün­de Hal­ka­pı­nar Spor Sa­lo­nu bit­ti, ye­di ay­da. 10 bin ki­şi­lik, şu an­da Tür­ki­ye'nin en bü­yük spor sa­lo­nu­dur. İki yüz on gün­de bit­ti. Ba­na gel­dik­le­rin­de bu­nun bi­te­ce­ği­ni as­la dü­şün­mü­yor­lar­dı. Ben de­dim ki, biz ge­ce­li gün­düz­lü ça­lı­şı­rız, be­le­di­yey­le ik­ti­dar he­pi­miz el ele ve­ri­riz, bun­la­rı ba­şa­rı­rız, de­dim. Ni­te­kim, ba­şar­dık. Hâlâ ör­nek ola­rak gös­te­ri­yor­lar. İn­şal­lah di­ğer or­ga­ni­zas­yon­lar­da da ay­nı ba­şa­rı­yı gös­te­ri­riz.

Söz­le­ri­mi şöy­le ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Kil­li­an'a şu­nu söy­le­miş­tim: İz­mir bi­zim çı­rak­lık or­ga­ni­zas­yo­nu­muz­du, Er­zu­rum in­şal­lah us­ta­lık or­ga­ni­zas­yo­nu­muz ola­cak de­miş­tim. İn­şal­lah bu­nu ba­şa­rı­rız. Ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ba­ka­na.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, Şan­lı­ur­fa Ak­ça­ka­le Sı­nır Ka­pı­sın­da­ki so­run­lar­la il­gi­li ol­mak üze­re, Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Ve­dat Me­lik, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

2.- Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat Me­lik'in, hâlen ka­pa­lı olan Ak­ça­ka­le Sı­nır Ka­pı­sı'nın ye­ni­den hiz­me­te açıl­ma­sı­nın, yük­sek ih­ra­cat ve it­ha­lat po­tan­si­ye­li olan böl­ge­ye sağ­la­ya­ca­ğı ya­rar­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (Şan­lı­ur­fa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Şan­lı­ur­fa'nın Ak­ça­ka­le il­çe­sin­de üç yıl­dır açı­la­ma­yan sı­nır ka­pı­sıy­la il­gi­li ola­rak gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lar­ken, bu sa­bah kay­bet­ti­ği­miz de­ğer­li si­ya­set­çi-ga­ze­te­ci Sa­yın İs­ma­il Cem'e Al­lah'tan rah­met, he­pi­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum. Bu ara­da, on dört yıl ön­ce ha­in bir sal­dı­rı so­nu­cu kat­le­di­len çok de­ğer­li ga­ze­te­ci Uğur Mum­cu'yla, önü­müz­de­ki gün­ler­de bi­rin­ci ölüm yıl dö­nü­mün­de ana­ca­ğı­mız es­ki ge­nel baş­kan­la­rı­mız­dan Sa­yın Ay­dın Gü­ven Gür­kan'ı da rah­met­le anı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Şan­lı­ur­fa ili, Su­ri­ye ile en uzun sı­nı­rı olan ili­miz­dir. GAP Pro­je­si kap­sa­mın­da­ki su­la­ma­la­rın 188 bin hek­tar­lık bö­lü­mü, ya­ni yüz­de 85'i de yi­ne bu ili­miz­de­dir. Şan­lı­ur­fa'nın Tür­ki­ye-Su­ri­ye sı­nı­rı­nı teş­kil eden Bağ­dat de­mir yo­lu üze­rin­de­ki il­çe­si Ak­ça­ka­le'dir. Ak­ça­ka­le, Şan­lı­ur­fa il mer­ke­zi­ne 52 ki­lo­met­re uzak­lık­ta ve as­lın­da GAP Pro­je­si kap­sa­mın­da­ki Har­ran Ova­sı su­la­ma­la­rı­nın da ida­ri mer­ke­zi­dir. AK Par­ti Hükûme­ti ka­bul et­se de et­me­se de cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en önem­li ve en fay­da­lı pro­je­si GAP Pro­je­si­dir. Bu pro­je­den de el­de edi­len de­ğer­ler bu­gü­ne ka­dar hiç­bir pro­je­den el­de edi­le­me­miş­tir. GAP Pro­je­si çok kap­sam­lı bir pro­je­dir, ama, en önem­li aya­ğı su­la­ma­dır. Çün­kü, su­la­ma­dan amaç­la­nan, kı­sa­ca, ka­li­te­li, yük­sek ürün­ler el­de ede­rek, hem Türk sa­na­yi­si­nin ham mad­de ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mak hem de bu ürün­le­ri böl­ge­de, ye­rin­de iş­le­ye­rek ya­nı ba­şın­da­ki Or­ta Do­ğu pa­za­rı­na bu mal­la­rı sat­mak­tır. Bu­nun için de, ön­ce­lik­le, cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­luş yıl­la­rın­dan be­ri var olan, an­cak da­ha çok pa­sa­van ge­çiş­le­rin ve­ya son yıl­lar­da sı­nır ti­ca­re­ti­nin ya­pıl­dı­ğı Ak­ça­ka­le Güm­rük Ka­pı­sı­nın (A) gru­bu güm­rük ida­re­si­ne dö­nüş­tü­rül­me­si ge­rek­mek­te, do­la­yı­sıy­la da, ön­ce­lik­li ola­rak bu hiz­met­le­ri ve­re­bi­le­cek bir ida­ri bi­na­nın ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Bu amaç­la, 600 mil­yar Türk li­ra­sı­na güm­rük bi­na­sı ve bu fa­ali­yet­le­rin yü­rü­tü­le­bil­me­si için ge­rek­li sa­ha dü­zen­le­me­si ya­pı­la­rak 31 Ara­lık 2003 ta­ri­hin­de bi­na­nın ge­çi­ci ka­bu­lü ya­pıl­mış ve Güm­rük Müs­te­şar­lı­ğı­na dev­re­dil­miş­tir. An­cak, ara­dan üç ko­ca yıl geç­me­si­ne rağ­men çe­şit­li ba­ha­ne­ler ile­ri sü­rü­le­rek bu ka­pı, bu güm­rük bi­na­sı hiz­me­te ha­zır ol­ma­sı­na rağ­men bir tür­lü açı­la­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, güm­rük bi­na­la­rı­nı kim­ler ya­par? El­bet­te ki, dev­let ve il­gi­li ba­kan­lık ya­par, ama, Ak­ça­ka­le Sı­nır Ka­pı­sı bu şe­kil­de yap­tı­rıl­ma­mış­tır. 600 mil­yar­lık ya­tı­rım be­de­li­nin ya­rı­sı Güm­rük Müs­te­şar­lı­ğın­ca öde­nir­ken di­ğer ya­rı­sı Şan­lı­ur­fa Ti­ca­ret ve Sa­na­yi Oda­sıy­la bir­lik­te Şan­lı­ur­fa Ti­ca­ret Bor­sa­sı ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­mış­tır. Ya­ni, 660 mil­ya­rın 360 mil­yar li­ra­sı Ur­fa tüc­ca­rı­nın, es­na­fı­nın ve çift­çi­si­nin kat­kı­la­rıy­la ger­çek­leş­miş­tir. Ül­ke­miz­de böy­le bir ör­nek da­ha yok­tur. Resmî ol­ma­yan ku­rum­lar ta­ra­fın­dan yap­tı­rı­lan güm­rük bi­na­la­rı var­dır şu an­da ül­ke­miz­de, ama bun­la­rın hep­si yap-iş­let-dev­ret mo­de­liy­le yap­tı­rıl­mak­ta­dır, ya­ni amaç hiz­met­le bir­lik­te kâr et­mek­tir. An­cak, Ak­ça­ka­le Sı­nır Ka­pı­sı'nın ta­ma­men hiz­met ama­cıy­la yap­tı­rı­la­rak Ba­kan­lı­ğın em­ri­ne ve­ril­miş ol­ma­sı­na rağ­men bir tür­lü açı­la­ma­ma­sı­nın ger­çek ne­den­le­ri­ni bü­tün Ur­fa­lı­lar gi­bi ben de an­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ye­ni ya­pı­lan güm­rük bi­na­sı ile Su­ri­ye ta­ra­fı ara­sın­da ye­ni bir yol ya­pıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bi­rin­ci so­run bu­dur. Bu yo­lun uzun­lu­ğu sa­de­ce 250 met­re­dir, eni de 40 met­re­den faz­la de­ğil­dir. An­cak, bu yol iki ül­ke ara­sın­da­ki ma­yın­lı alan­dan geç­mek­te­dir. Ya­ni, bu yo­lun ya­pı­la­bil­me­si için ön­ce­lik­le 250 met­re­lik me­sa­fe için­de­ki ma­yın­la­rın te­miz­len­me­si ge­rek­mek­te­dir. Pe­ki, ma­yın­lı ala­nı kim te­miz­le­ye­cek­tir? Onu da el­bet­te ki dev­let te­miz­le­ye­cek­tir. Ama, ni­çin bu­gü­ne ka­dar te­miz­le­til­me­miş­tir? Son bir ay­da, Şan­lı­ur­fa Va­li­li­ği­nin, Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğıy­la bir pro­to­kol im­za­la­ya­rak bu ko­nu­da bir aşa­ma kay­det­ti­ği­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz, ama il­gi­li ba­kan­lık, ya­ni güm­rük­ler­den so­rum­lu Ba­kan­lık bu ko­nu­yu ta­kip ede­rek or­ta­ya çı­ka­cak so­run­la­rı çöz­me­li ve bu ka­pı­yı hiç ol­maz­sa 2007 yı­lı için­de hiz­me­te aç­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Ba­kan büt­çe gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da ken­di­si­ne bu ko­nuy­la il­gi­li…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Lüt­fen ta­mam­la­yın efen­dim.

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (De­vam­la) - Ta­mam.

Sa­yın Ba­kan, büt­çe gö­rüş­me­le­ri sı­ra­sın­da bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak yö­nelt­ti­ğim so­ru­ya ce­vap ve­rir­ken Ak­ça­ka­le'de güm­rük ka­pı­sı ol­du­ğu­nu ve çi­men­to ih­ra­ca­tı ya­pıl­dı­ğı­nı söy­le­ye­rek san­ki önem­li bir so­run yok­muş ima­jı­nı ver­di gi­bi.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ak­ça­ka­le'de şu an­da bir sı­nır ka­pı­sı var­dır, ezel­den be­ri var­dır, ama na­sıl bir ka­pı­dır? Me­rak eden mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, yet­ki­li­le­ri ara­ya­rak du­ru­mu öğ­re­ne­bi­lir­ler. Yak­la­şık bir yıl­dır özel izin­le çi­men­to ih­ra­ca­tı ya­pıl­mak­ta­dır bu ka­pı­da, ama, bu ka­pı­dan tır­lar ge­çiş ya­pa­maz, çün­kü, ge­çe­mez, ka­pı­ya sığ­maz. Çi­men­to kam­yon­la­rı ise, an­cak ma­nev­ra ya­pa­rak ve­ya ço­ğu kez ka­pı­ya sür­tü­ne­rek geç­mek­te­dir­ler. Ka­pı, ay­rı­ca, ak­şam sa­at 17.00'de ka­pan­mak­ta­dır. Per­so­nel sa­yı­sı da gün­de 40 ara­cın mu­ame­le­si­ni da­hi yap­ma­ya ye­ter­li de­ğil­dir.

GAP böl­ge­si­nin ve Şan­lı­ur­fa'nın it­ha­lat ve ih­ra­cat po­tan­si­ye­li göz önün­de bu­lun­du­rul­du­ğun­da, Ak­ça­ka­le Güm­rük Ka­pı­sı'nın, bir an ön­ce, her tür­lü it­ha­lat, ih­ra­cat ve tran­sit iş­lem­le­ri­ni gör­me­ye yet­ki­li güm­rük ida­re­le­ri­nin kap­sa­mı­na alı­na­rak hiz­met ver­me­ye baş­la­ma­sı sağ­lan­ma­lı­dır.

Sa­yın Ba­kan­dan, ko­nu­yu ive­di­lik­le ele ala­rak, en azın­dan 2007 yı­lı or­ta­la­rın­da bu so­ru­nu ne­ti­ce­len­dir­me­si­ni bek­li­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Efen­dim, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız, sü­re­niz geç­ti.

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum… İki cüm­le…

Sa­yın Ba­kan, Şan­lı­ur­fa'ya pas­ta­ne açı­lı­şı yap­mak için de­ğil, Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı bir hiz­met bi­ri­mi­ni aç­mak için ge­lir­se, hem Şan­lı­ur­fa­lı hem­şeh­ri­le­ri­mi­zi mut­lu et­miş olur hem de işi­ni yap­mış ol­ma­nın hu­zu­ru­nu ya­şar di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Me­lik.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz is­te­ği, Os­man­lı Dev­le­ti'nin ku­ru­luş yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, Si­vas Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Os­man Kı­lıç.

Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç.

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

3.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Os­man Kı­lıç'ın, Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nun ku­ru­luş yıl­dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, üç kı­ta­da en uzun sü­re hâki­mi­yet kur­muş olan Türk dev­le­ti ola­rak si­ya­set ve me­de­ni­yet açı­sın­dan dün­ya ta­ri­hi­ne doğ­ru­dan et­ki­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

OS­MAN KI­LIÇ (Si­vas) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 27 Ocak 1299, Türk ta­ri­hi­nin al­tın say­fa­la­rı­nı teş­kil eden Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nun ku­ru­luş yıl dö­nü­mü do­la­yı­sıy­la söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, dün ve­fat eden es­ki Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız ve TRT Ge­nel Mü­dür­lü­ğü yap­mış, ga­ze­te­ci-ya­zar İs­ma­il Cem'e Ce­na­bı­hak'tan rah­met, ke­der­li ai­le­le­ri­ne, dost ve ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum ve bu ve­si­ley­le he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Dün­ya ta­ri­hi­ne yön ve­ren mil­let­le­rin bi­ri hiç şüp­he­siz Türk mil­le­ti­dir. Mil­le­ti­miz, ta­ri­hin her dev­rin­de, As­ya'dan Av­ru­pa iç­le­ri­ne, Ka­ra­de­niz'in ku­ze­yin­den Ye­men'e, Af­ri­ka'ya ka­dar ge­niş bir coğ­raf­ya­da var­lık gös­ter­miş, dev­let­ler kur­muş ve dün­ya si­ya­se­ti­ni yön­len­dir­miş­ler­dir. Ba­ğım­sız­lık ru­hu, kül­tü­rü­ne, ör­fü­ne bağ­lı­lık his­si, ta­rih­ten ge­len bir ül­ke ile Türk mil­le­ti, her de­vir­de, bu­lun­duk­la­rı yer­ler­de si­ya­se­tin için­de ol­muş ve si­ya­se­ti yön­len­di­re­rek dev­let ol­ma be­ce­ri­si­ni gös­ter­miş­tir.

1071 Ma­laz­girt za­fe­rin­den son­ra, Bi­zans ha­ra­be­le­ri üze­rin­de Ana­do­lu Sel­çuk­lu Dev­le­ti ve uy­gar­lı­ğı doğ­muş­tur. Sel­çuk­lu­lar za­ma­nın­da re­fah ve is­tik­rar­lı bir ha­yat sü­ren Ana­do­lu'nun hu­zur dö­ne­mi Mo­ğol is­ti­la­sı­na ka­dar sür­müş­tür. Mo­ğol is­ti­la­sıy­la bir­lik­te si­ya­si is­tik­rar or­ta­dan kalk­mış, halk, ağır ver­gi­ler ve zu­lüm­ler al­tın­da ezil­me­ye baş­la­mış­tır.

Ba­tı Ana­do­lu sı­nır­la­rın­da te­şek­kül eden bey­lik­ler Mo­ğol hâki­mi­ye­ti­ne kar­şı dur­muş­lar­dır. Bu bey­lik­le­rin ba­şın­da Os­man­lı Bey­li­ği gel­mek­te­dir. Baş­ta Er­tuğ­rul Ga­zi, ar­dın­dan oğ­lu Os­man Ga­zi ile bey­lik­ler ge­niş­le­me­ye baş­la­mış­tır. 1302 yı­lın­da Os­man Bey, Bi­zans kuv­vet­le­ri­ni Ko­yun­hi­sar'da mağ­lup ede­rek adı­nı du­yur­du. Bun­dan son­ra Türk­men bey­lik­le­ri Os­man Ga­zi'nin et­ra­fın­da top­lan­dı­lar. So­rum­lu­lu­ğu üst­le­nen Os­man Ga­zi is­tik­la­li­ni ilan et­ti. Böy­le­ce dev­let­leş­me ger­çek­leş­ti. Ar­tık, aşi­ret­ten bey­li­ğe ge­çen Os­man­lı Dev­le­ti im­pa­ra­tor­lu­ğa ha­zır­la­nı­yor­du.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dev­let­ler fa­zi­let­ler­le ku­ru­lur. Os­man­lı Dev­le­ti'nin ku­rul­du­ğu bu dö­nem, ge­rek top­lu­mu ida­re eden­le­rin ge­rek­se top­lu­mu mey­da­na ge­ti­ren fert­le­rin kah­ra­man­lık, yi­ğit­lik, dü­rüst­lük, ilim, kül­tür, din ve fa­zi­let sa­ha­sın­da bir­bir­le­riy­le ya­rış et­tik­le­ri de­vir­dir.

Da­ha dev­le­tin ku­ru­luş aşa­ma­sın­da Bü­yük Âlim Şeyh Ede­ba­li, da­ma­dı Os­man Ga­zi'ye va­si­ye­tin­de, "Bi­zim da­va­mız, ku­ru ci­han­gir­lik da­va­sı de­ğil­dir." di­ye­rek he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi:

"Ey Oğul, bey­sin… Bun­dan son­ra, öf­ke bi­ze, uy­sal­lık sa­na; gü­ce­nik­lik bi­ze, gö­nül al­mak sa­na; suç­la­mak bi­ze, kat­lan­mak sa­na; âciz­lik bi­ze, ya­nıl­gı bi­ze, hoş gör­mek sa­na; ge­çim­siz­lik­ler, ça­tış­ma­lar, an­laş­maz­lık­lar bi­ze, ada­let sa­na; kö­tü göz, şom ağız, hak­sız yo­rum bi­ze, ba­ğış­la­ma sa­na.

Ey Oğul! Bun­dan son­ra böl­mek bi­ze, bü­tün­le­mek sa­na; üşen­geç­lik bi­ze, uyar­mak, gay­ret­len­dir­mek, şe­kil­len­dir­mek sa­na.

Ey Oğul! Sab­ret­me­si­ni bil, vak­tin­den ön­ce çi­çek aç­maz. Şu­nu da unut­ma: İn­sa­nı ya­şat ki, dev­let ya­şa­sın.

Ey Oğul! Yü­kün ağır, işin çe­tin, gü­cün kı­la bağ­lı. Al­lah cel­le celâlu­hu yar­dım­cın ol­sun."

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; üç kı­ta­da en uzun hâki­mi­yet  sü­ren bir Türk dev­le­ti ola­rak Os­man­lı­lar, si­ya­set ve me­de­ni­yet açı­sın­dan dün­ya ta­ri­hi­ni doğ­ru­dan et­ki­le­yen bir dev­let­tir. Din, dil, ırk…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz  ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

C) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Ge­nel Ku­ru­lu zi­ya­ret eden Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti Mec­lis Baş­ka­nı Fat­ma Eke­noğ­lu'na Baş­kan­lık­ça "Hoş gel­di­niz" de­nil­me­si

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Sa­yın Bü­lent Arınç'ın ko­nu­ğu ola­rak ül­ke­miz­de bu­la­nan Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti Mec­lis Baş­ka­nı Sa­yın Fat­ma Eke­noğ­lu Ge­nel Ku­ru­lu­mu­zu teş­rif et­miş­ler­dir.

Ken­di­le­ri­ne, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si adı­na hoş gel­di­niz di­yo­rum.  (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, bir da­ki­ka içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­ma­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

Bu­yu­run.

B) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR (Devam)

3.- Si­vas Mil­let­ve­ki­li Os­man Kı­lıç'ın, Os­man­lı İm­pa­ra­tor­lu­ğu'nun ku­ru­luş yıl­dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le, üç kı­ta­da en uzun sü­re hâki­mi­yet kur­muş olan Türk dev­le­ti ola­rak si­ya­set ve me­de­ni­yet açı­sın­dan dün­ya ta­ri­hi­ne doğ­ru­dan et­ki­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı (Devam)

OS­MAN KI­LIÇ (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; üç kı­ta­da en uzun hâki­mi­yet sür­dü­ren bir Türk dev­le­ti ola­rak Os­man­lı­lar, si­ya­set ve me­de­ni­yet açı­sın­dan dün­ya ta­ri­hi­ni doğ­ru­dan et­ki­le­yen bir dev­let­tir. Din, dil, ırk, mez­hep ay­rı­mı gö­zet­me­den bü­tün in­san­la­rı ka­bu­le ha­zır bir dev­let, do­ğal ola­rak ida­re bi­çi­mi­ni, ay­rım gö­zet­mek­si­zin, in­sa­nı­nın mut­lu­lu­ğu ve re­fa­hı üze­ri­ne kur­muş­tur. "İn­sa­nı ya­şat ki, dev­let ya­şa­sın" düs­tu­ruy­la ha­re­ket eden Os­man­lı sul­tan­la­rı, in­san onu­ru­na ya­kış­ma­yan her tür­lü uy­gu­la­ma­ya son ve­re­rek, gay­ri­müs­lim in­san­la­rın des­te­ği­ni ka­zan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir za­man­lar Os­man­lı'nın hâki­mi­ye­ti al­tın­da­ki bir­çok coğ­raf­ya­da, bu­gün, kan var, göz­ya­şı var. Hâlbu­ki, asır­lar­ca bu coğ­raf­ya­nın in­sa­nı, Os­man­lı şem­si­ye­si­nin al­tın­da, fark­lı din ve mez­hep inan­cı­na sa­hip ola­rak hu­zur içe­ri­sin­de ya­şa­mış­lar­dır. Os­man­lı kül­tür ve me­de­ni­ye­ti­ni eleş­ti­ren zih­ni­yet­ler, bu­gü­nün in­sa­nı­na, sa­de­ce göz­ya­şı ve zu­lüm ge­tir­miş­tir.

Ku­ru­luş yıl dö­nü­mü mü­na­se­be­tiy­le Os­man­lı'yı ye­ni­den dü­şün­me­li­yiz. Türk dev­le­ti, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, bay­ra­ğıy­la ila­ni­ha­ye de­vam ede­cek­tir. Bu­gün yap­ma­mız ge­re­ken, Os­man­lı'nın ka­za­nım­la­rı­na, ba­şa­rı­la­rı­na ba­ka­rak ders çı­kar­ma­lı ve bu bi­ri­ki­mi tek­rar yo­rum­la­ya­rak ona sa­hip çık­ma­lı­yız.

Bu ve­si­ley­le, bu­gün, gu­rur duy­du­ğu­muz bir me­de­ni­yet bı­ra­kan ec­da­dı­mı­zı rah­met­le anar­ken, on­la­rın bı­rak­tı­ğı mi­ras­la ya­rın­la­ra da­ha emin ulaş­ma­yı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın Ba­kan, söz is­ti­yor mu­su­nuz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Ha­yır efen­dim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.07

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.32

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Şim­di, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, söz­lü so­ru öner­ge­le­ri­ni gö­rüş­mü­yor ve gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hükûme­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tı.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı efen­dim…

BAŞ­KAN - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım ve mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati : 15.35

(x) 1147 S. Sayılı Basmayazı 25/5/2006 tarihli 107'nci Birleşim Tutanağına eklidir.

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.46

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Be­şin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1147 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, mad­de­le­re ge­çil­me­si­ni tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Efen­dim, kâtip üye­ler ara­sın­da an­laş­maz­lık ol­du­ğun­dan, oy­la­ma­yı elek­tro­nik ci­haz­la ya­pa­ca­ğım ve beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan var­sa, ki­min adı­na kul­la­na­ca­ğı­nı da açık­ça be­lir­te­rek, im­za­sıy­la Baş­kan­lı­ğa gön­der­me­si­ni ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır ve mad­de­le­re ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜR­Kİ­YE CUM­HU­Rİ­YE­Tİ HÜ­KÜ­ME­Tİ İLE AME­Rİ­KA BİR­LE­ŞİK DEV­LET­LE­Rİ

HÜ­KÜ­ME­Tİ ARA­SIN­DA KİT­LE İM­HA Sİ­LAH­LA­RI­NIN YA­YIL­MA­SI­NIN ÖN­LEN­ME­Sİ

AMAÇ­LA­RI­NA YÖ­NE­LİK YAR­DIM SAĞ­LAN­MA­SI­NIN KO­LAY­LAŞ­TI­RIL­MA­SI İÇİN

İŞ­BİR­Lİ­Ğİ­NE İLİŞ­KİN AN­LAŞ­MA­NIN ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA

DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1- 14 Ha­zi­ran 2005 ta­ri­hin­de An­ka­ra'da im­za­la­nan ''Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Kit­le İm­ha Si­lah­la­rı­nın Ya­yıl­ma­sı­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma"nın onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ci­haz­da bir prob­lem ol­du­ğun­dan ci­ha­zı aça­mı­yo­ruz, kür­sü­yü.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.55

 

 

 

AL­TIN­CI OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.03

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Al­tın­cı Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1147 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

1'in­ci mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­san Ören.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, şah­sım adı­na da ko­nu­şa­ca­ğım, iki­si­ni bir­leş­ti­rir mi­si­niz

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Dı­şiş­le­ri es­ki Ba­ka­nı­mız ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin par­ti mec­li­si üye­si de­ğer­li si­ya­set ada­mı, dev­let ada­mı İs­ma­il Cem'i kay­bet­me­nin üzün­tü­sü içe­ri­sin­de­yiz. Tür­ki­ye'nin ba­rış­çı dış po­li­ti­ka­sı­na ve sol si­ya­se­ti­ne yap­tı­ğı kat­kı­lar­la sos­yal de­mok­rat­la­rın ve hal­kı­mı­zın gön­lün­de taht ku­ran İs­ma­il Cem'i her za­man say­gıy­la ana­ca­ğız, ru­hu şad ol­sun.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu an­laş­ma­nın ama­cı, ta­sa­rı ge­rek­çe­sin­de, iş bir­li­ği­nin güç­len­me­si, kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın ve sis­tem­le­ri­nin ya­sa dı­şı ti­ca­re­ti­nin en­gel­len­me­si, cay­dı­rıl­ma­sı, gü­ven­li­ğin des­tek­len­me­si ola­rak be­lir­til­miş­tir.

İki­li an­laş­ma­lar, ül­ke­ler ara­sın­da eko­no­mik, sos­yal, ti­ca­ri ve si­ya­si iş bir­li­ği­ni ge­liş­ti­ren önem­li araç­lar­dır. Bu dö­nem­de ya­pı­lan an­laş­ma­lar­da, Tür­ki­ye'nin, po­li­ti­ka­da­ki, özel­lik­le mü­za­ke­re­ler­de­ki ba­şa­rı­sı­na göl­ge düş­müş­tür. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si dö­ne­min­de dış po­li­ti­ka­da­ki çiz­gi­miz sap­mış ve dış po­li­ti­ka­mız za­afa uğ­ra­mış­tır. Tür­ki­ye, iki­li an­laş­ma­lar­da hep kay­be­den ta­raf ol­ma­ya baş­la­mış­tır.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, 11 Ey­lül­den son­ra te­rö­rizm­le mü­ca­de­le­ye gi­riş­miş, 11 Ey­lül sal­dı­rı­la­rın­dan son­ra da, ABD, bir­çok ül­key­le bu iki­li an­laş­ma­la­rı yap­ma­ya baş­la­mış­tır. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, an­laş­ma­lar­da ken­di çı­kar­la­rı­nı ko­rur­ken, bi­zim ve di­ğer ül­ke­le­rin te­rör­den gör­dü­ğü za­ra­rı yok say­mış­tır.

ABD, te­rör ör­gü­tü olan PKK ko­nu­sun­da hiç­bir za­man eli­ni ta­şın al­tı­na koy­ma­mış­tır. PKK, hâlâ, Ku­zey Irak'ta, Kan­dil Da­ğı'nda, Tür­ki­ye'ye kar­şı te­rör ey­lem­le­ri­ni sür­dür­mek­te­dir ve Irak ve ABD, bu ko­nu­da hâlâ da­ha göz­le­ri­ni yu­mup, bu te­rö­re se­yir­ci kal­mak­ta­dır.

Dik­kat eder­se­niz, ge­çen­ler­de, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri yet­ki­li­si "Irak'tan çı­kar­sak Tür­ki­ye gi­rer." di­yor­du. As­lın­da bu sö­zü söy­ler­ken, Tür­ki­ye'nin, Irak top­rak­la­rı­nın bü­tün­lü­ğüy­le il­gi­li, Mu­sul'da, Ker­kük'te bir yer kap­ma, bir yer edin­mey­le il­gi­li dü­şün­ce­si­nin ol­ma­dı­ğı­nı Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri çok iyi bi­li­yor­du, çün­kü bi­zim, müt­te­fi­ki ol­du­ğu­muz ABD'yle il­gi­li, en önem­li­si Irak'la il­gi­li, Irak top­rak­la­rıy­la il­gi­li hiç­bir za­man ora­ya gi­dip, ora­da, kom­şu ül­ke­mi­zin top­rak­la­rı üze­rin­de söz sa­hi­bi ol­ma­yı is­te­me­mi­şiz­dir. Ne­dir is­te­di­ği­miz? İs­te­di­ği­miz en önem­li iki ko­nu var­dır: Bi­rin­ci­si, yıl­lar­dan bu ya­na Tür­ki­ye'de te­rör ey­lem­le­ri­ne de­vam eden PKK'nın Irak top­rak­la­rın­da ba­rın­dı­rıl­ma­sı­nın son bul­ma­sı; ikin­ci­si ise, Ker­kük'te­ki bu­gün iş­le­nen yan­lış asi­mi­le et­me po­li­ti­ka­sı­nın bir an ön­ce dur­du­rul­ma­sı. Ama ne ya­zık ki bu her iki ko­nu­da da bi­ze vad edi­len, bi­ze söy­le­nen bü­tün söz­le­rin hep­si­nin de ye­ri­ne ge­ti­ril­me­yi­şi ve ge­ti­ril­me­me­si­ne rağ­men Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin dik du­ruş ser­gi­le­ye­me­ye­rek bi­zi bu ko­nu­da mağ­dur et­me­si.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­li­yor­su­nuz ki, Irak'a mü­da­ha­ley­le il­gi­li ABD'nin söy­le­di­ği ve ora­ya mü­da­ha­le et­mey­le il­gi­li ken­di­si­ni hak­lı gör­dü­ğü ko­nu, Sad­dam Hü­se­yin'in ba­şın­da ol­du­ğu Irak'ta dün­ya­yı ve çev­re­sin­de­ki ül­ke­le­ri ra­hat­sız ede­cek bo­yut­ta kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın ol­du­ğu söy­len­miş­ti. Ya­ni ora­ya mü­da­ha­le­yi meş­ru kıl­mak için, kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın ol­du­ğu ve kit­le im­ha si­lah­la­rın­dan do­la­yı da Ame­ri­kan as­ke­ri­nin Irak'a gi­rip de­mok­ra­si ge­tir­me­siy­le il­gi­li bir söy­lem­le Irak'a gi­ril­miş­ti. Ama ne ya­zık ki gör­dü­ğü­müz ka­da­rıy­la Irak'ta kit­le im­ha si­lah­la­rıy­la il­gi­li hiç­bir şe­ye rast­lan­ma­dı. Amaç ney­di? Amaç, Irak'ta­ki ge­le­ce­ğe dö­nük ABD'nin çı­kar­la­rıy­dı, pet­rol­dü. Bu pet­rol­le il­gi­li ge­rek­li olan çı­kar­ma ya­pıl­mış ve Irak'ta şu an iç sa­vaş de­vam et­mek­te­dir. Ta­bii, bu­nun di­bin­de olan Tür­ki­ye bu­na se­yir­ci mi ka­la­cak­tı? Ba­kı­nız, 2003 Mart­ta­ki, 1 Mart tez­ke­re­si­ne dön­dü­ğü­müz­de, iş­te ora­da çok önem­li bir şey var­dı. Onun içe­ri­si­ne Tür­ki­ye'nin çe­kil­me­si, Tür­ki­ye top­rak­la­rı­nın Ame­ri­kan üs­sü ola­rak kul­la­nıl­ma­sı, 62 bin Ame­ri­kan as­ke­ri­nin Şır­nak'a, Ciz­re'ye, Si­lo­pi'ye, Mar­din'e yer­leş­ti­ril­me­si, he­li­kop­ter­le­rin bu­ra­ya gel­me­si… O gü­nün Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li mil­let­ve­kil­le­ri ve içi­niz­de­ki de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız­la 1 Mart tez­ke­re­si­ni red­det­tik. Ne ol­du?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iki yıl ben Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu üye­li­ği yap­tım. 2003 yı­lı­nın Tem­muz ayın­da Mec­lis ta­ti­le gi­rer­ken 58'in­ci Hükûme­tin Baş­ba­ka­nı Sa­yın Ab­dul­lah Gül, da­ha son­ra da Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız Sa­yın Ab­dul­lah Gül bi­ze bir ye­mek ver­miş­ti. Mart 2003, Ha­zi­ran so­nu 2003. Ben, ora­da, o sa­mi­mi top­lan­tı içe­ri­sin­de ken­di­si­ne bir şey sor­muş­tum. "Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nım, si­zi, 1 Mart tez­ke­re­si geç­me­di­ğin­de çok üzün­tü­lü gör­müş­tüm. Ger­çek­ten, 1 Mart tez­ke­re­si­ni ol­maz­sa ol­maz, söz ve­ril­miş gi­bi dü­şün­dü­nüz ve su­ra­tı­nız an­lam yük­le­ye­me­ye­ce­ğim ka­dar kö­tüy­dü. Ay­nı dü­şün­ce­le­ri­ni­zi de­vam et­ti­ri­yor mu­su­nuz? 1 Mart­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­niz Mec­lis­ten geç­me­si ge­rek­li miy­di, bu dü­şün­ce­ni­zi de­vam et­ti­ri­yor mu­su­nuz?" de­di­ğim­de, aşa­ğı yu­ka­rı 20-25 ki­şi va­rız, bi­ze söy­le­di­ği şuy­du: "Ha­yır, mut­lu ol­dum." Ge­rek­çe­si… Ge­rek­çe­si "Ben yurt dı­şı­na git­ti­ğim­de be­nim­le dev­let baş­kan­la­rı ko­nuş­maz­dı ve­ya ko­nuş­mak için ben on­la­rın ya­nı­na gi­der­dim; ama, 1 Mart tez­ke­re­sin­den son­ra Av­ru­pa'ya git­ti­ğim­de bü­tün li­der­le­rin hep­si bir­bir­le­ri­nin omuz­la­rı­na vu­ra­rak be­nim­le ko­nuş­ma­ya baş­la­dı­lar 'Tür­ki­ye bu­nu na­sıl ba­şar­dı? Na­sıl yap­tı? Bu ka­dar, dı­şa­rı­dan Ame­ri­ka'ya ba­ğım­lı olan Tür­ki­ye bu­nu na­sıl ger­çek­leş­tir­di' di­ye." Tür­ki­ye'nin iti­ba­rı­nın ve de­ğe­ri­nin art­tı­ğı­nı söy­le­di. Hat­ta, bir şey da­ha ila­ve et­ti: Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li, Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­me­siy­le il­gi­li ya­pı­lan ka­mu­oyu araş­tır­ma­la­rın­da yüz­de 15 ol­du­ğu­nu; ama, 1 Mart tez­ke­re­sin­den son­ra bu ora­nın yüz­de 39'a çık­tı­ğı­nı, bu iki ola­yın da Tür­ki­ye'nin dik du­ru­şun­dan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Par­la­men­to­su­nun dik du­ru­şun­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı ve Tür­ki­ye'nin bir onu­ru ola­rak Av­ru­pa ül­ke­le­ri ara­sın­da say­gın­lık ka­zan­dı­ğı­nı söy­le­miş­ti.

Ne ya­zık ki, o say­gın­lı­ğı, is­te­ni­len dü­zey­de, is­te­ni­len za­man di­li­mi içe­ri­sin­de, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si de­vam et­ti­re­me­di. Şu an gel­di­ği­miz nok­ta­da, üzü­le­rek söy­lü­yo­rum, Ame­ri­ka'da­ki ya­pı­lan top­lan­tı­da, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin si­ya­se­ti­ne da­nış­man­lık ya­pa­rak yön ve­ren bir za­tın, o top­lan­tı­da­ki, AKP'den vaz­geç­me nok­ta­sın­da olan Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin yet­ki­li­le­ri­ne "Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ı sü­pü­rüp de­lik­ten at­ma­yın, ya­rın ih­ti­ya­cı­nız olur, kul­la­nır­sı­nız." ke­li­me­si­nin tek­zip edil­me­me­si… Bu­nun söy­len­me­di­ği­ni ba­sın­da oku­ma­dım. Bu ka­dar, 1 Mart­la il­gi­li say­gın­lık ko­nu­mu­na, Tür­ki­ye'yi say­gın nok­ta­ya ge­ti­ren bu Mec­lis. Ama, o say­gın­lık nok­ta­sın­dan, de­lik­ten sü­pü­rül­me­si, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Baş­ba­ka­nı­nın kul­la­nıl­ma­sıy­la il­gi­li söy­le­nen­le­ri haz­met­me­yi ise bu Mec­lis­te otu­ran mil­let­ve­kil­le­ri­nin hiç­bi­ri­nin haz­me­de­ce­ği­ne inan­mı­yo­rum. Ama, ne ya­zık ki, bu­nun­la il­gi­li de bir açık­la­ma ya­pıl­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye, dış po­li­ti­ka­da, ger­çek­ten, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin dört bu­çuk yıl­lık ik­ti­da­rı dö­ne­min­de za­fi­yet içe­ri­sin­de­dir. Her za­man, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li, Kıb­rıs'la il­gi­li, Irak'la il­gi­li ya­pı­lan­la­rın Tür­ki­ye'nin iti­ba­rı­nı ve Tür­ki­ye'nin onu­ru­nu ze­de­le­di­ği­ni ise he­pi­miz iz­le­mek­te­yiz ve gör­mek­te­yiz.

Di­bi­miz­de olan, Irak'ta olan bu olay­la­ra mü­da­hil ola­ma­ma, ne söy­le­nir­se onu yap­ma alış­kan­lı­ğın­dan Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si vaz­geç­miş de­ğil­dir. Geç­miş hükûmet­le­rin dış po­li­ti­kay­la il­gi­li iz­le­dik­le­ri o düz çiz­gi, o doğ­ru çiz­gi, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin onu­ru­na, say­gın­lı­ğı­na ya­kı­şan çiz­gi terk edil­miş­tir ar­ka­daş­lar. Önem­li olan, şim­di sa­de­ce müt­te­fik ol­du­ğu­muz güç­ler ile bu ko­nu üze­rin­de bir­lik­te­li­ği de­vam et­tir­mek ve bu güç­ler ne söy­ler ise Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti AKP'nin ay­nen bun­la­rı ye­ri­ne ge­tir­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu kol­tuk­lar hiç kim­se­ye mülk de­ğil. Bu kol­tuk­lar­da kim­ler gel­di kim­ler geç­ti. Ama, bi­lin ki, bu kol­tuk­lar­dan dü­şül­dük­ten son­ra, bu kol­tuk­lar terk edil­dik­ten son­ra ger­çek­le­ri in­san­lar siz­le­re söy­lü­yor­lar. Şu an­ki dış po­li­ti­ka­da­ki kır­gın­lık, dış po­li­ti­ka­da­ki bu vur­dum­duy­maz­lık Tür­ki­ye'ye bir be­del öde­ti­yor. Tür­ki­ye bu be­de­li öde­me­yi hak et­mi­yor. Tür­ki­ye'nin bu be­de­li si­zin sa­ye­niz­de öde­me­me­si ge­rek­li. Kıb­rıs ko­nu­sun­da da ay­nı, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de de ay­nı. Ne za­man Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka­sıy­la il­gi­li bir gö­rüş, bir tar­tış­ma or­ta­ya çık­mış ol­sa, he­men, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin ılım­lı, bi­at eden ve ne söy­le­nir­se yap­ma­ya ça­lı­şan dü­şün­ce­siy­le kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yo­ruz. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin Irak'ta­ki ola­yı bel­li, Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­su bel­li ve en son Kıb­rıs ola­yı bel­li. Ya­ni, Kıb­rıs'ta da ay­nı ya­nıl­gı içe­ri­sin­de de­vam et­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tah­min edi­yo­rum bu ya­sa iki üç ol­du, ge­ri­ye çe­kil­di. Bu ya­say­la il­gi­li dü­zen­le­me ya­pı­la­cak­tı. Ama, bu ya­say­la il­gi­li dü­zen­le­me ne­den­se, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ara­sın­da­ki bu iki­li an­laş­may­la il­gi­li dü­zen­le­me ne­den­se ya­pıl­ma­dı, yi­ne ay­nı şek­liy­le ge­ri­ye gel­di. Pe­ki, ay­nı şek­liy­le ge­ri­ye ge­le­cek­ti, bir aya ya­kın za­man içe­ri­sin­de ne­den bu ya­sa de­vam­lı er­te­len­di? Ni­ye -bu ya­sa­yı ay­nı şek­liy­le ge­ti­re­cek­ti­niz de- bir ay ön­ce çı­ka­rıl­ma­dı?

Bu ya­sa ko­nu­sun­da mu­ha­le­fet­le iş bir­li­ği­ne gi­dip ya­sa­yı dü­zel­te­rek ya­sa­yı da­ha doğ­ru bir şek­liy­le çı­kar­mak, ben­ce ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­ler ola­rak uy­gun gö­rül­müş­tür. Dış po­li­ti­ka­da­ki iti­ba­rı­mı­zı ve onu­ru­mu­zu, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin dört yıl­lık ic­ra­atı içe­ri­sin­de, is­te­ni­len dü­zey­de, Tür­ki­ye'nin dik du­ru­şu­nu ser­gi­le­ye­me­miş­tir. Tah­min edi­yo­rum, ya­pı­la­cak er­ken se­çim ve­ya 2007'nin Ka­sım ayın­da­ki se­çim­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde ya­şa­yan yurt­taş­la­rı­mı­zın san­dık­ta ge­rek­li he­sa­bı so­ra­cak­la­rı­na ina­nı­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı ve sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ören.

Şah­sı adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­san Ay­dın… Yok.

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ünal Ka­cır…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Efen­dim, ben fe­ra­gat et­tim.

BAŞ­KAN - Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hak­kı Bir­lik… Yok.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Yok­la­ma is­ti­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Yok­la­ma is­ti­yor­su­nuz.

20 mil­let­ve­ki­li­ni be­lir­le­ye­ce­ğiz: Sa­yın Ana­dol, Sa­yın Ata­lay, Sa­yın Yıl­dı­rım, Sa­yın De­ve­ci­ler, Sa­yın Ören, Sa­yın Di­ren, Sa­yın Ars­lan, Sa­yın Ka­ra­de­mir, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Çi­lin­gir, Sa­yın Ke­si­moğ­lu, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Işık, Sa­yın Boz­taş, Sa­yın Ay­va­zoğ­lu, Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Arz, Sa­yın Tir­ya­ki, Sa­yın Yer­gök.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - 20 ol­ma­dı mı? Faz­la yaz­ma­yın.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan.

Evet, bu de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz ka­tıl­ma­ya­cak­lar.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­ta­ca­ğım ve dört da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147) (Devam)

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2.- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Ke­si­moğ­lu.

Şah­sı adı­na olan sü­re­yi de ek­li­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ke­si­moğ­lu.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET S. KE­Sİ­MOĞ­LU (Kırk­la­re­li) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 1147 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 2'nci mad­de­si üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, dün top­ra­ğa ver­di­ği­miz ga­ze­te­ci Hrant'ı hun­har­ca bir ci­na­ye­te kur­ban ver­dik. Ay­rı­ca, Tür­ki­ye'nin de­mok­ra­tik­leş­me sü­re­cin­de bir ki­lo­met­re ta­şı olan Sa­yın İs­ma­il Cem'i bu­gün kay­bet­tik ve bu­gün 24 Ocak. Tür­ki­ye'nin ce­sur ka­le­mi, de­mok­rat ka­le­mi Uğur Mum­cu'nun ölüm yıl dö­nü­mü. Bu ne­den­le, her üçü­ne ve Tür­ki­ye'nin de­mok­ra­tik­leş­me­si için ca­nı­nı kay­bet­miş tüm de­mok­ra­si şe­hit­le­ri­ne rah­met di­li­yo­rum. Umu­yo­rum ve di­li­yo­rum, bu ci­na­yet son ola­cak­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün, 11 Ey­lül­den son­ra te­rö­rizm ve te­rö­rizm­le mü­ca­de­le tüm dün­ya si­ya­se­ti­nin or­tak nok­ta­sı­dır ve dün­ya­nın en önem­li gün­dem mad­de­le­rin­den bi­ri hâli­ne gel­miş­tir. Ül­ke­miz, te­rör be­la­sı­nı en iyi bi­len ül­ke­ler­den bi­ri­dir. Ama, he­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, her ül­ke­nin te­rö­re ba­kı­şı, onu kav­ra­yı­şı fark­lı fark­lı­dır. Te­rör an­la­yı­şı ve do­la­yı­sıy­la, te­rör­le mü­ca­de­le de o ül­ke­nin çı­kar­la­rı­na gö­re şe­kil­len­mek­te­dir.

Ba­kın, 11 Ey­lül­den son­ra dün­ya­nın çe­şit­li yer­le­rin­de bom­ba­lar pat­lı­yor: Mad­rid'de, Lon­dra'da ve İs­tan­bul'da. Bu sal­dı­rı­lar Av­ru­pa ga­ze­te­le­rin­de ya­yım­la­nı­yor, te­rör sal­dı­rı­la­rı­nın lis­te­le­ri ya­yın­la­nı­yor, an­cak, o lis­te­ler­de, İs­tan­bul'da ger­çek­leş­ti­ri­len bom­ba­la­ma­lar yok. San­ki, ül­ke­miz­de böy­le bir sal­dı­rı ola­yı ya­şan­ma­mış. Çe­şit­li ül­ke­le­rin gü­ven­lik ra­por­la­rın­da te­rör ör­güt­le­ri ya­yım­la­nı­yor, PKK, dü­ne ka­dar o lis­te­ler­de bi­le yer al­mı­yor­du. San­ki, PKK te­rör ör­gü­tü de­ğil, san­ki, yap­tı­ğı ey­lem­ler te­rör ey­le­mi de­ğil.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­li­yor­su­nuz, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri so­nun­da PKK'yı te­rör ör­güt­le­ri lis­te­si­ne al­dı. Al­dı; ama, al­mak yet­mi­yor, bu­nun ge­rek­le­ri­ni de ye­ri­ne ge­tir­mek la­zım. Ame­ri­ka bu­nu yap­tı mı, ya­pı­yor mu? Ha­yır. Yap­ma­dı­ğı gi­bi, ak­si­ne, te­rö­rist ey­lem­ler­de de pay sa­hi­bi. Ku­zey Irak'ta­ki tu­tu­muy­la PKK'nın ül­ke­miz­de­ki fa­ali­yet­le­ri­ni ar­tır­ma­sın­da pay sa­hi­bi.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, eğer bu doğ­ru de­ğil­se, Ame­ri­ka'nın, Irak'ı iş­ga­lin­den son­ra Ku­zey Irak'ta­ki PKK var­lı­ğı­na iliş­kin hiç­bir şey yap­ma­ma­sı­nı na­sıl açık­la­ya­bi­li­riz? Evet, Ame­ri­ka, bi­zim NA­TO'da müt­te­fi­ki­miz, ya­ni dost bir ül­ke. Bu­na bir sö­zü­müz el­bet­te­ki yok, ola­maz da, ama, Irak'ta PKK bü­ro­suy­la ABD Tem­sil­ci­li­ği yan ya­na, her iki bay­rak yan ya­na dal­ga­la­nı­yor. Bu na­sıl müt­te­fik­lik, na­sıl bir dost­luk bu?

Ay­rı­ca, Ame­ri­ka'nın, or­du­mu­zun böl­ge­ye mü­da­ha­le­si­ne sı­cak bak­ma­dı­ğı­nı sık sık du­yu­yo­ruz, bi­li­yo­ruz. Ama, oto­ri­te­nin bu­lun­ma­dı­ğı bir böl­ge­nin oluş­ma­sı­na ve ora­da ül­ke­mi­zin bü­tün­lü­ğü­ne yö­ne­lik bir teh­di­din or­ta­ya çık­ma­sı­na da ses­siz ve se­yir­ci kal­dı­ğı­nı, hat­ta pay sa­hi­bi ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle or­tak­lı­ğı­mı­zın te­rör ko­nu­sun­da­ki tek so­mut adı­mı ko­or­di­na­tör­lük ku­ru­mu­nun oluş­tu­rul­ma­sı ol­muş­tur. Onun da na­sıl so­nuç ver­di­ği or­ta­da­dır. Ağus­tos ayın­da "özel ko­or­di­na­tör­lük" di­ye bir şey oluş­tu­rul­du, ar­dın­dan, bü­tün dün­ya­da, te­rör­le mü­ca­de­le­de bü­yük bir adım atıl­mış gi­bi su­nul­du; ama, ka­mu­oyu yan­lış yön­len­di­ril­miş ol­du, üze­rin­den dört ay geç­me­den de bu­nun işe ya­ra­maz bir ku­rum ol­du­ğu açık­la­ma­sı ya­pıl­dı.

İş­te, te­rör ko­nu­sun­da, ABD ile ül­ke­miz ara­sın­da­ki tek so­mut atı­lan adım olan ku­ru­mun gel­di­ği nok­ta bu­dur. İyi ki bu nok­ta­da kal­dı. Böy­le ol­ma­mış ol­say­dı, bir dev­let ola­rak, te­rör ör­gü­tüy­le ma­sa­ya otur­ma­ya ve te­rör ör­gü­tü­nü ta­raf ola­rak ka­bul et­me­ye gö­tü­re­cek bir ku­rum da ola­bi­lir­di. ABD'nin te­rör­le mü­ca­de­le­ye ba­kış açı­sı bu ve bu ba­kış açı­sı çe­liş­ki­li ve çif­te stan­dart­çı­dır sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

Müt­te­fi­ki­miz Ame­ri­ka, bi­zim ve ora­da ya­şa­yan Türk­men­ler için va­him so­nuç­lar do­ğu­ra­bi­le­cek 2007 Ker­kük re­fe­ran­du­mu­nun er­te­len­me­si is­te­ği­mi­zi des­tek­le­mi­yor. Bu na­sıl müt­te­fik­lik­tir sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri? Ame­ri­ka­lı yet­ki­li­ler, sık sık, Tür­ki­ye'nin Ku­zey Irak'a mü­da­ha­le ola­sı­lı­ğın­dan ve bu­nun ne ka­dar za­rar­lı ola­bi­le­ce­ğin­den dem vu­ru­yor­lar. Ül­ke­miz, ken­di­si­ne ve ulu­sal bü­tün­lü­ğü­ne yö­nel­miş bü­yük bir teh­dit­le kar­şı kar­şı­ya­dır sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri. Ken­di ulu­sal çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da te­rö­rün acı de­ne­yim­le­ri­ni en acı şe­kil­de ya­şa­mış bir ül­ke ola­rak, bu ko­nu­da ira­de­mi­zi gös­ter­mek ve ge­re­ken adım­la­rı at­mak du­ru­mun­da­yız. Ama, te­rö­riz­me, da­ha doğ­ru­su baş­ka ül­ke­le­rin te­rö­rist ilan et­tik­le­ri­ne kar­şı mü­ca­de­le için, Hükûmet, gö­rüş­tü­ğü­müz an­laş­ma­ya onay ve­ri­yor. Pe­ki, bi­zim te­rö­riz­me, hal­kı­mı­zın, ül­ke­mi­zin ca­nı­nı ya­kan, acı­tan PKK te­rö­rü­ne kar­şı mü­ca­de­le­miz ne ola­cak? O za­man, müt­te­fik ka­bul et­tik­le­ri­miz bi­ze "dur" di­ye­cek­ler. Bu na­sıl müt­te­fik­lik­tir? Şim­di, bu nok­ta­da, te­rö­re kar­şı Ame­ri­ka ile or­tak bir mü­ca­de­le­ye gi­ri­şi­le­bi­lir mi? Gi­ri­şi­lir­se, bu­nun ne ka­da­rı bi­zim ya­ra­rı­mı­za bir or­tak­lık­tır? Bu­nun iyi bir or­tak­lık ola­ca­ğı söy­le­ne­bi­lir mi? Ben­ce ha­yır.

Sa­yın  mil­let­ve­kil­le­ri, te­rö­rün her ül­ke­nin ken­di çı­kar­la­rı­na gö­re al­gı­la­na­ca­ğı­nı ifa­de et­miş­tim. Bu ko­nu­da, yi­ne, Ame­ri­ka'nın Irak'ı iş­ga­li­ni ör­nek ve­re­bi­li­riz. Ame­ri­ka ne de­miş­ti? "Irak'ta nük­le­er si­lah­lar var, kit­le im­ha si­lah­la­rı var. Bu, tüm dün­ya ba­rı­şı için teh­li­ke ge­ti­rir. Bu teh­dit, ön­ce­lik­le Ba­tı uy­gar­lı­ğı için söz ko­nu­su­dur. Bu si­lah­lar te­rör ey­lem­le­rin­de kul­la­nı­la­cak­tır." de­di. De­di mi? De­di. Ar­dın­dan ne yap­tı? Irak'ı vur­du ve iş­gal et­ti, ulus­la­ra­ra­sı ka­mu­oyu­nu ik­na et­me­den ve Bir­leş­miş Mil­let­ler ka­rar­la­rı­na ay­kı­rı ola­rak. Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, o za­man bun­la­rı sık sık söy­le­dik. Ame­ri­ka'nın Irak'ı iş­gal et­me­si­nin ah­la­ki, hu­ku­ki ve si­ya­si bir te­me­li yok­tur, de­dik. Ama, so­nuç­ta, kom­şu­muz olan Irak kan gö­lü­ne dön­dü. Son­ra­dan da an­la­şıl­dı ki, Irak'ta bir tek da­hi nük­le­er si­lah ya da kit­le im­ha si­la­hı yok. Ame­ri­ka açı­sın­dan bu­nun bir öne­mi yok sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri. Bu­nu ne­re­den an­lı­yo­ruz? Ame­ri­kan Baş­ka­nı­nın açık­la­ma­sın­dan. Pe­ki ne di­yor Ame­ri­kan Baş­ka­nı? "Kit­le­sel im­ha si­la­hı bu­lun­ma­sa da, Irak'a mü­da­ha­le et­miş ol­mak­tan do­la­yı piş­man de­ği­lim." O hâlde, or­ta­ya bir baş­ka ger­çek çı­kı­yor: Ame­ri­ka Irak'ı iş­ga­lin­de­ki id­di­asın­da sa­mi­mi de­ğil, böl­ge­de­ki çı­kar­la­rı için te­rö­riz­mi ba­ha­ne et­miş­tir.

Bu­nun bir baş­ka ka­nı­tı da­ha var sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri: Irak'ta var ol­du­ğu id­dia edi­len ve as­la bu­lu­na­ma­yan si­lah­lar baş­ka bir ül­ke­de var, İs­ra­il'de var. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, siz, Ame­ri­ka'nın, İs­ra­il'in elin­de bu­lu­nan bu si­lah­la­ra iliş­kin bir tep­ki­si­ni duy­du­nuz mu? Ha­yır. O hâlde, or­ta­da bü­yük bir çif­te stan­dart uy­gu­la­ma­sı söz ko­nu­su­dur. Irak'ta ol­ma­yan kit­le im­ha si­lah­la­rı teh­li­ke oluş­tu­ru­yor da İs­ra­il'de var olan­lar teh­li­ke oluş­tur­mu­yor mu? Irak'ta ol­ma­ya­nı gö­ren Ame­ri­ka, İs­ra­il'e ge­lin­ce: Gör­me­dim, duy­ma­dım, söy­le­me­dim. Kla­sik ola­rak bi­li­nen üç may­mun hikâye­si.

Şim­di, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ne ya­pı­lı­yor? İran'da nük­le­er si­lah var id­di­ala­rı güç­len­di­ri­li­yor. Do­la­yı­sıy­la, ka­mu­oyu ısın­dı­rıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor. Ne için? Ame­ri­ka'nın İran'a mü­da­ha­le­si için, bu mü­da­ha­le­nin meş­ru gö­rül­me­si için.

İran, Irak, Su­ri­ye bi­zim kom­şu­la­rı­mız. On­la­ra ya­pı­la­cak olan mü­da­ha­le­ler doğ­ru­dan biz­le­ri de et­ki­le­ye­cek­tir. Bi­zim o ül­ke­ler­le iliş­ki­le­ri­mi­zi sağ­lık­lı bir bi­çim­de ko­ru­ma­mız ve ge­liş­tir­me­miz ge­re­kir. Ama, biz bu­gün ne ya­pı­yo­ruz? Böl­ge çı­kar­la­rı için bi­ri­le­ri­ni te­rö­rist ilan edip sal­dı­ran Ame­ri­ka ile çok cid­di so­nuç­lar do­ğu­ra­cak iş bir­li­ği an­laş­ma­sı­nı tar­tı­şı­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu, doğ­ru ol­ma­yan bir an­laş­ma­dır. Ame­ri­ka, ne­za­ket­li bir bi­çim­de, çe­liş­ki­li di­ye­bi­le­ce­ğim çif­te stan­dart­çı po­li­ti­ka­sı­nı bu an­la­yış­la ve bu an­laş­may­la bi­ze ka­bul et­tir­me­ye ça­lı­şı­yor.

Ba­kın, ta­sa­rı­nın ge­rek­çe­sin­de ne di­yor: Kit­le im­ha si­lah­la­rı ile kas­te­di­len nük­le­er si­lah­lar, kim­ya­sal si­lah­lar, bi­yo­lo­jik ve rad­yo­lo­jik si­lah­lar ve fü­ze fır­lat­ma sis­tem­le­riy­le bağ­lan­tı­lı çift kul­la­nım­lı mal­ze­me ve tek­no­lo­ji­nin en­di­şe ve­ri­ci ve kö­tü ni­yet­li son kul­la­nı­cı­la­rın eli­ne geç­me­si ve do­la­yı­sıy­la yay­gın­laş­ma­sı­na kar­şı iş bir­li­ği­nin ül­ke­mi­zin ya­ra­rı­na ol­du­ğu dü­şü­nül­mek­te­dir. Pe­ki, bu du­rum­da İs­ra­il ne olu­yor, en­di­şe ve­ri­ci ve kö­tü ni­yet­li de­ğil mi? O hâlde, İs­ra­il, en­di­şe ver­mi­yor, hu­zur ve­ri­yor ve iyi ni­yet­li(!)

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı­da sa­kın­ca­lı olan ve ra­hat­sız­lık ya­ra­tan nok­ta­lar var. Me­se­la, de­ne­tim ko­nu­su. Ta­sa­rı­ya gö­re de­ne­tim, Tür­ki­ye'ye mal­ze­me ve teç­hi­zat sağ­la­yan Ame­ri­ka'ya bı­ra­kı­lı­yor. Ne di­yor An­laş­ma'nın 1'in­ci mad­de­si­nin (d) ben­di: ABD ta­ra­fın­dan sağ­la­na­cak yar­dı­mın mik­ta­rı ve tü­rü, Tür­ki­ye'nin ih­ti­yaç ve ge­rek­si­nim­le­ri göz önün­de bu­lun­du­ru­la­rak Bir­leş­miş Mil­let­ler ta­ra­fın­dan be­lir­le­nir. Ay­rı­ca 3'ün­cü mad­de­de, Bir­le­şik Dev­let­ler tem­sil­ci­le­ri­ne, yar­dı­mın sağ­lan­dı­ğı ve kul­la­nıl­dı­ğı yer­de iz­le­me ola­na­ğı ve­ri­li­yor. Bu yö­ne­tim me­ka­niz­ma­sı, Ame­ri­kan bir­lik­le­ri­ne, bu­lun­duk­la­rı yer­ler­de de­net­le­me yet­ki­si ve­ri­yor.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ra­rım siz­le­re: Bu­nun ka­bul edi­le­bi­lir bir ta­ra­fı var mı? Ha­yır, ha­yır, ha­yır. Ken­di top­rak­la­rı­mız üze­rin­de­ki ege­men­lik hak­la­rı­mı­zı pay­laş­ma­yı bı­ra­kın, baş­ka bir ül­ke­ye terk et­mek ka­bul edi­le­bi­lir mi? As­la ve as­la ka­bul edi­le­mez. Ben­ce An­laş­ma'nın bu Mec­lis­te ka­bul edil­me­me­si için da­hi, bu ko­nu tek ba­şı­na ye­ter­li­dir. Bu An­laş­ma, Ame­ri­kan ma­kam­la­rı­na, Tür­ki­ye'nin dev­let an­la­yı­şıy­la bağ­daş­ma­ya­cak öl­çü­de yet­ki ver­mek­te­dir. Bi­zi kay­gı­lan­dı­ran en önem­li nok­ta­lar­dan bi­ri de bu­dur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, biz, şüp­he­siz, tüm dün­ya­da­ki nük­le­er si­lah­lan­ma­ya, kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın yay­gın­laş­ma­sı­na kar­şı­yız; İran için de, İs­ra­il için de, bir baş­ka ül­ke için de. Bu­na kar­şı bir ta­vır alı­rız. Ama, bu, böl­ge­miz­de Ame­ri­ka'nın çı­kar­la­rı­nı ger­çek­leş­tir­me­si­ne, Ame­ri­kan ida­re­si­ni oluş­tur­ma­sı­na yol aça­cak­sa, bu nok­ta­da çok dik­kat­li dav­ran­mak zo­run­da­yız. Bu, ulu­sal bir ko­nu­dur sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri. Bu­nun ik­ti­da­rı mu­ha­le­fe­ti ol­maz ve bu ko­nu iç po­li­ti­ka­ya mal­ze­me ol­ma­ya­cak ka­dar önem­li ve de­rin bir ko­nu­dur. Ge­lin, hep bir­lik­te, tek ta­raf­lı ira­de­yi or­ta­ya ko­yan bu an­laş­ma­yı bu­gün red­de­de­lim. Bir an­laş­ma, ta­raf­la­rın hak­la­rı­nı eşit ola­rak ga­ran­ti al­tı­na alan bir an­laş­ma ol­ma­lı­dır, ama bu­ra­da böy­le bir şey yok. Bu­na fır­sat ver­me­ye­lim. Bu Mec­lis, 1 Mart tez­ke­re­si­ne kar­şı çık­mış bir Mec­lis­tir.

Son bir nok­ta­yı da dik­kat­le­ri­ni­ze su­na­rak söz­le­ri­mi ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

İran'la il­gi­li ge­liş­me­ler ve bü­tün Or­ta Do­ğu'da, Irak, İran, Lüb­nan, çok teh­li­ke­li bir nok­ta­ya doğ­ru gi­di­yor. Tür­ki­ye ola­rak, bu ko­nu­da çok dik­kat­li ve den­ge­li bir po­li­ti­ka iz­le­me­miz ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­sin güç­lü ira­de­si­ni or­ta­ya ko­ya­rak bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı red­de­de­ce­ği­ne olan inan­cım­la yü­ce he­ye­ti­ni­zi bir kez da­ha say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ke­si­moğ­lu.

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ay­dın… Yok.

Şır­nak Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Bir­lik… Yok.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Yok­la­ma ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Yok­la­ma…

Şim­di, yok­la­ma ta­lep eden 20 üye­yi tes­pit ede­ce­ğiz:

Sa­yın Ana­dol, Sa­yın Ata­lay, Sa­yın Yıl­dı­rım, Sa­yın Tir­ya­ki, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Ça­kır, Sa­yın Ok­sal, Sa­yın Çi­lin­gir, Sa­yın Ya­zar, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Ka­ra­de­mir, Sa­yın Er­ba­tur, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Ke­si­moğ­lu, Sa­yın Yer­gök, Sa­yın Uzun­bay, Sa­yın Işık, Sa­yın Sö­zen, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Sa­yın Aras­lı, Sa­yın Ay­va­zoğ­lu.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147) (Devam)

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ayak­ta olan sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Kül­tür Ba­ka­nım, otu­rur mu­su­nuz. Si­zin çok il­gi ala­nı­nız var mil­let­ve­kil­le­rin­den, ama otur­du­ğu­nuz an­da si­zin­le gö­rüş­sün­ler.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… Sa­yın ida­re ami­ri, ar­ka­daş­la­rı­mız otur­sun­lar, si­zin gö­re­vi­niz, ar­ka­daş­la­rı­mız otur­sun­lar.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Onur Öy­men.

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ara­sın­da nük­le­er si­lah­la­rın ya­yıl­ma­sı­nın ön­len­me­siy­le il­gi­li an­laş­ma hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu­da si­ze ba­zı bil­gi­ler ver­mek is­ti­yo­rum ön­ce. Nük­le­er si­lah­la­rın ya­yıl­ma­sı­nın ön­len­me­si ko­nu­sun­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ne ka­dar ka­rar­lı ve is­tik­rar­lı bir tu­tum iz­le­di­ği­ni bi­li­yor­su­nuz. Ama, bu an­laş­ma­da bi­zim dik­ka­ti­mi­zi çe­ken ba­zı nok­ta­lar ol­du. Bu­nu bil­gi­ni­ze ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, ön­ce, an­laş­ma­nın ge­rek­çe­si­ne ba­kı­yo­ruz. An­laş­ma­nın ge­rek­çe­sin­de, Tür­ki­ye ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ara­sın­da, gü­nü­mü­zün ko­şul­la­rı­nın do­ğur­du­ğu çı­kar ve amaç bir­li­ğin­den bah­se­di­li­yor. Ga­yet ta­bii ki, Ame­ri­ka Tür­ki­ye'nin müt­te­fi­ki­dir, ga­yet ta­bii ki, çı­kar ve amaç bir­li­ği ol­ma­sı do­ğal­dır, ama, son gün­ler­de Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın de­meç­le­ri­ni oku­yo­ruz, te­le­viz­yon­lar­da din­li­yo­ruz ve çok cid­di eleş­ti­ri­le­ri­ne ta­nık olu­yo­ruz. "Gü­ya stra­te­jik or­tak ola­cak­tık" di­yor, "Ame­ri­ka'yı eleş­ti­ri­yo­rum" di­yor. Bü­tün bun­la­rın ay­rın­tı­sı­na gir­me­ye ge­rek yok, ama, bel­li ki, ora­da cid­di ba­zı so­run­la­rı­mız var Ame­ri­ka'yla. Böy­le me­tin­le­ri ya­zar­ken, ar­ka­daş­la­rı­mız­dan ri­ca edi­yo­ruz, bi­raz da­ha dik­kat­li ve gü­nün ko­şul­la­rı­na uy­gun bir üs­lup kul­lan­sın­lar.

Şim­di, da­ha önem­li bir nok­ta var, o da şu­dur: Bu gi­bi me­tin­ler önü­mü­ze gel­di­ği za­man biz is­te­riz ki, bu me­tin­ler­de­ki bil­gi­ler doğ­ru ol­sun. Eğer bir me­tin­de yan­lış bir bil­gi var­sa, o za­man bu­nun mut­la­ka dü­zel­til­me­si la­zım, dü­zel­til­me­si için de ko­mis­yo­na çe­kil­me­si la­zım.

Şim­di, Mec­li­se su­nu­lan met­ne ba­kı­yo­ruz -Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu ra­po­run­da da var, bi­ze, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da yet­ki­li­le­rin ver­dik­le­ri bil­gi de bu doğ­rul­tu­da­dır- ay­nen şöy­le di­yor: "Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ile NA­TO üye­si di­ğer ül­ke­ler ara­sın­da ya­pıl­mış bu tip bir an­laş­ma­nın bu­lun­ma­dı­ğı…" Ya­ni, sa­de­ce Tür­ki­ye'yle böy­le bir an­laş­ma ya­pı­lı­yor NA­TO ül­ke­le­ri ara­sın­da, baş­ka NA­TO ül­ke­le­riy­le ya­pıl­mı­yor. Şim­di, Ame­ri­kan Bü­yü­kel­çi­li­ği yet­ki­li­le­ri bi­zi zi­ya­ret et­ti­ler. Biz bu­nu çün­kü mu­ha­le­fet şer­hi­mi­ze de koy­duk, bu­na işa­ret et­tik, bu na­sıl iş de­dik. Ya­ni, ni­çin bir tek Tür­ki­ye'yle ya­pı­lı­yor da, baş­ka­sıy­la ya­pıl­mı­yor? Bu­na işa­ret et­tik. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri yet­ki­li­le­ri bi­zi zi­ya­ret et­ti­ler ve biz bu­nu söy­le­di­ği­miz za­man hay­ret­ler için­de kal­dı­lar. "Kim söy­le­di si­ze bu­nu?" de­di­ler. Biz de­dik: "Dev­le­ti­mi­zin yet­ki­li­le­ri söy­le­di." "Ha­yır" de­di­ler, "Ala­ka­sı yok, biz baş­ka NA­TO ül­ke­le­riy­le de yap­tık." Ya­ni, eğer öy­ley­se, o za­man bu me­tin­de yer alan ifa­de­ler ger­çe­ği yan­sıt­mı­yor, bi­zim mu­ha­le­fet şer­hi­miz­de de bu bil­gi­le­re da­ya­na­rak ifa­de et­ti­ği­miz ba­zı gö­rüş­le­rin de göz­den ge­çi­ril­me­si ge­re­ki­yor, ama, bu şu­nu gös­te­ri­yor: Eğer Ame­ri­ka­lı­la­rın de­di­ği gi­bi ger­çek­ten baş­ka ül­ke­ler­le im­za­lan­mış­sa, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na yan­lış bil­gi ve­ril­miş­tir ve Mec­li­se su­nu­lan met­nin mut­la­ka dü­zel­til­me­si la­zım­dır, çün­kü, biz, Mec­lis ar­şiv­le­ri­ne, ta­ri­he yan­lış bil­gi­le­re da­ya­lı bir me­tin koy­du­ra­ma­yız. O ba­kım­dan, bu ge­rek­çey­le bu met­nin ge­ri çe­kil­me­si­ni ri­ca edi­yo­ruz ko­mis­yon ta­ra­fın­dan ve bu yan­lış­lı­ğın dü­zel­til­me­si­ni ri­ca edi­yo­ruz.

Bir baş­ka nok­ta da­ha var, o da son de­re­ce önem­li­dir. Şim­di, biz bu gi­bi me­tin­le­rin gö­rü­şül­me­si sı­ra­sın­da Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da bir şe­ye çok dik­kat edi­yo­ruz. Tür­ki­ye ile an­laş­ma im­za­la­dı­ğı­mız ül­ke­ler ara­sın­da tam bir eşit­lik ol­ma­lı­dır. Baş­ka bir ül­ke­nin Türk ma­kam­la­rı­nı ikin­ci plan­da bı­ra­ka­rak ka­rar ve­re­ce­ği, on­la­rın ter­cih­le­ri­ne Tür­ki­ye'nin ria­yet ede­ce­ği, son ka­ra­rın hep ya­ban­cı­la­ra ait ola­ca­ğı gi­bi ifa­de­ler bi­zim dev­let an­la­yı­şı­mı­za uy­gun de­ğil­dir, an­laş­ma tek­ni­ği­ne de uy­gun de­ğil­dir. Ga­yet ta­bii ki, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de bir ül­ke yar­dım ve­ri­yor­sa onun da bir söz hak­kı ola­cak­tır, onun da gö­rü­şü ola­cak­tır, bu­nu ma­kul kar­şı­la­rız; ama, hep on­lar ka­rar ve­re­cek, hep biz ka­bul ede­ce­ğiz an­la­mı­nı ve­rir­sek Tür­ki­ye'yi ikin­ci sı­nıf bir dev­let du­ru­mu­na dü­şü­rü­rüz.

Bak­tık, bu me­tin­de, özel­lik­le met­nin 1/d mad­de­sin­de ve 3'ün­cü mad­de­sin­de bu­na ben­zer ifa­de­ler var. Bu­nu Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da di­le ge­tir­dik ve Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne men­sup de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mız da bu­nu ma­kul kar­şı­la­dı­lar ve bu­nun iyi­leş­ti­ril­me­si için bir­lik­te gay­ret sarf et­tik, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, hat­ta biz­zat Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­na bu ko­nu­da­ki gö­rüş­le­ri­mi­zi an­lat­tık. Bi­zi zi­ya­ret eden Ame­ri­ka­lı yet­ki­li­le­re de bu­nu bah­set­tik, bu­nu söy­le­dik. De­dik ki, bu nük­le­er si­lah­la­ra kar­şı, bu si­lah­la­rın ya­yıl­ma­sı­na kar­şı iş bir­li­ği­ne biz il­ke ola­rak kar­şı de­ği­liz. Ga­yet ta­bii ki, bi­zim öze iliş­kin ba­zı gö­rüş­le­ri­miz var. De­min ar­ka­daş­la­rı­mız da an­lat­tı. Mev­cut Nük­le­er Si­lah­la­rın Ya­yıl­ma­sı­nın Ön­len­me­si An­laş­ma­sı­na gö­re, as­lın­da Bir­leş­miş Mil­let­ler Gü­ven­lik Kon­se­yi­nin da­imi üye­le­ri ha­riç, baş­ka ül­ke­le­rin bu si­lah­la­ra sa­hip ol­ma­ma­sı la­zım, ama gö­rü­yo­ruz ki, Ame­ri­ka, ma­ale­sef, ba­zı ül­ke­le­rin bu si­lah­la­ra sa­hip ol­ma­sı­na göz yu­mu­yor. Bu­na iti­raz et­tik. Me­se­la, Pa­kis­tan ile Hin­dis­tan'ın bu si­lah­la­rı üret­me­si­ne kar­şıy­dı Ame­ri­ka, fa­kat, son­ra bak­tık, her iki ül­ke de nük­le­er de­ne­me­ler ya­pın­ca Ame­ri­ka­lı­lar git­ti­ler, bun­lar­la an­laş­ma im­za­la­dı­lar. Hin­dis­tan'la an­laş­ma im­za­la­dı­lar. Pa­kis­tan'ın bu si­lah­la­rı üret­me­si­ni içi­ne sin­dir­di Ame­ri­ka. Ku­zey Ko­re bu si­lah­lar­la il­gi­li de­ne­me yap­tı. Ame­ri­ka "Bir da­ha ya­par­sa­nız çok kö­tü olur." fi­lan di­ye­rek bi­rin­ci de­ne­me­yi içi­ne sin­dir­di. De­dik: Bun­lar yan­lış şey­ler. Bu si­lah­la­ra sa­hip baş­ka ül­ke­ler var Or­ta Do­ğu'da -ar­ka­daş­la­rım söy­le­di- onu da içi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz. Ya­ni, bu ko­nu­da biz Ame­ri­ka'dan il­ke­li bir tu­tum bek­li­yo­ruz ve Nük­le­er Si­lah­la­rın Ya­yıl­ma­sı­nın Ön­len­me­si An­laş­ma­sı­na uy­gun bir tu­tum bek­li­yo­ruz, de­dik ve de­min söy­le­di­ği­mi­zi söy­le­dik. Bu an­laş­ma­nın met­nin­de Tür­ki­ye'yi böy­le den­ge­siz, ikin­ci sı­nıf, hep Ame­ri­ka ka­rar ve­re­cek, Tür­ki­ye ka­bul ede­cek tar­zın­da bir du­ru­ma dü­şür­me­yin, de­dik. Ame­ri­ka­lı­lar bu­nu ma­kul kar­şı­la­dı­lar. "Eğer" de­di­ler, "Me­se­le buy­sa bu­nu dü­zel­te­bi­li­riz." ve bi­ze, ya­zı­lı ola­rak, bi­zim is­te­di­ği­miz doğ­rul­tu­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da ifa­de et­ti­ği­miz doğ­rul­tu­da na­sıl dü­zelt­me­ler ya­pı­la­bi­le­ce­ği­ni bil­dir­di­ler. Met­ni eli­miz­de. Ame­ri­ka­lı­lar ta­ra­fın­dan bu met­ne na­za­ran ya­pı­la­bi­le­cek iyi­leş­tir­me öne­ri­le­ri eli­miz­de. Şim­di, bu­nu Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na söy­le­dik, de­dik: Ame­ri­ka ha­zır, bi­zim is­te­di­ği­miz doğ­rul­tu­da bu met­ni iyi­leş­tir­me­ye ha­zır. Ve iki top­lan­tı üst üs­te, bu­ra­da, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­mu­zun Baş­ka­nı­nın da gay­ret­le­riy­le Mec­lis­te bu­nu gö­rüş­me­dik, sırf bu iyi­leş­tir­me­ye imkân ver­mek için. Şim­di, ba­kı­yo­ruz, es­ki me­tin, ya­ni dü­zel­til­me­miş met­nin bu­ra­da ka­bu­lü için Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ıs­rar edi­yor. İna­nı­lır gi­bi bir şey de­ğil. Ya­ni, ak­la ay­kı­rı. Hiç bu­nun ör­ne­ği­ni gör­me­dik. Biz bu­na ta­raf­ta­rız. Mec­lis­te Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız da bi­zim­le ay­nı gö­rüş­te ol­duk­la­rı­nı ifa­de et­ti­ler, Ame­ri­ka­lı­lar da ay­nı gö­rüş­te, iyi­leş­tir­me ya­pa­ca­ğız, iyi­leş­tir­me­ye izin ver­mi­yor Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, "Ha­yır" di­yor, "Biz es­ki ve si­zin sa­kın­ca­lı bul­du­ğu­nuz met­ni ge­çi­re­ce­ğiz." Şu an­da hu­zu­ru­nu­za ge­len me­tin iyi­leş­ti­ril­me­miş es­ki me­tin­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu söz­le­ri­mi za­bıt­la­ra ge­çi­ri­yo­rum. Bu­nun baş­ka bir ör­ne­ği­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ta­ri­hin­de bu­la­maz­sı­nız. Böy­le bir du­rum hiç ya­şan­ma­dı. Ben­ze­ri bir du­rum ol­du, Ja­pon­ya'yla bir an­laş­ma­da ay­nı ör­nek ya­şan­dı, ri­ca et­tik dü­zel­til­me­si için, Dı­şiş­le­ri de ka­bul et­ti, Ja­pon­ya da ka­bul et­ti, met­nin dü­zel­til­miş şek­li gel­di, öy­le ge­çir­dik Mec­lis­ten. Şim­di, met­nin dü­zel­til­me­si­ne izin ver­mi­yor Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı. Böy­le bir şey olur mu? Ve biz, bel­ki de olum­lu oy ve­re­ce­ği­miz bir an­laş­ma­ya, şim­di sırf bu inat yü­zün­den olum­suz oy ver­mek zo­run­da ka­lı­yo­ruz. Böy­le şey olur mu? Lüt­fen… Ri­ca edi­yo­rum Hükûmet yet­ki­li­si­ne, Ko­mis­yon yet­ki­li­si­ne: Lüt­fen bu an­laş­ma­yı ge­ri çe­ki­niz, bu Mec­li­sin ta­ri­hi­ne böy­le kö­tü bir ör­nek yap­ma­ya­lım, ge­çir­me­ye­lim, lüt­fen ge­ri çe­ki­niz. Ya­ni, "bi­zim ço­ğun­lu­ğu­muz var, ak­la ay­kı­rı da ol­sa, Tür­ki­ye'nin çı­kar­la­rı­nı ye­te­rin­ce göz önü­ne al­ma­sa bi­le, biz ne is­ter­sek Mec­lis gru­bu­muz­da ge­çi­ri­riz onu."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, siz bir oy ma­ki­ne­si mi­si­niz? Ya­ni, siz man­tı­ğı­nız­la ha­re­ket eden in­san­lar de­ğil mi­si­niz? Biz si­zi öy­le gö­rü­yo­ruz. Böy­le bir şe­ye, lüt­fen, oy ver­me­yi­niz bu met­ne. Hükûme­te de bu ders ol­sun. Si­zi de böy­le bir oy ma­ki­ne­si gi­bi gör­me­sin­ler. İş­te me­tin or­ta­da. Me­rak eden ar­ka­daş­la­rı­mı­za te­ker te­ker oku­ta­bi­li­rim. Me­tin bu­ra­da, Ame­ri­ka­lı­la­rın ver­di­ği me­tin bu­ra­da, bi­zim Mec­lis­te yap­tı­ğı­mız gö­rüş­me­ler bu­ra­da. Sırf bir inat uğ­ru­na, "Biz Hükûmet ola­rak her is­te­di­ği­mi­zi ge­çi­ri­riz, en ma­kul ta­le­bi bi­le ol­sa mu­ha­le­fe­tin, red­de­de­riz…" İş­te ar­ka­daş­lar, hod­ri mey­dan! Hod­ri mey­dan! Bu­yu­run, oy ve­rin. Bun­la­rı bi­le bi­le -Mec­lis za­bıt­la­rın­da ya­rın oku­ya­cak in­san­lar bu­nu- bu­nu bi­le bi­le bu­yu­run, oy ve­rin. Eğer Hükûmet de bu ka­dar… 

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öy­men, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca ede­bi­lir mi­yim.

Şim­di, şah­sı adı­na, siz­den ön­ce, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­san Ay­dın var. Ge­nel Ku­rul­da gö­re­mi­yo­rum, yok. Si­zin şah­sı­nız adı­na söz hak­kı­nız var. Onun için, ben…

Bu­yu­run.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bir da­ki­ka da faz­la ver­miş ol­dum, lüt­fen to­par­la­yın efen­dim.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Lüt­fet­ti­niz, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin fark­lı gö­rüş­ler­de ol­ma­sı do­ğal­dır, ama, si­ze şu­nu ifa­de edi­yo­rum ki, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da biz tam bir uyum için­de ça­lı­şı­yo­ruz. Baş­ka ko­nu­lar­da ih­ti­la­fı­mız ola­bi­lir, ama, Tür­ki­ye'nin te­mel çı­kar­la­rı­nın söz ko­nu­su ol­du­ğu dış po­li­ti­ka alan­la­rın­da, yurt için­de ol­sun yurt dı­şın­da ol­sun, çok ya­kın bir da­ya­nış­ma için­de ça­lı­şı­yo­ruz, ay­nı şe­kil­de Av­ru­pa Uyum Ko­mis­yo­nun­da da öy­le ça­lı­şı­yo­ruz, Kar­ma Par­la­men­to Ko­mis­yo­nun­da da o şe­kil­de ça­lı­şı­yo­ruz.

Şim­di, iş bir­li­ği yap­ma imkânı­mız olan alan­lar­da, he­le ko­mis­yon­la bir­lik­te ça­lış­mış­sak, gö­rüş bir­li­ği­ne var­mış­sak, il­la Hükûme­tin ak­si yön­de bir ter­ci­hi var­dır di­ye, lüt­fen, bu uyu­mu boz­ma­ya­lım, bu uyum ha­va­sı­nı boz­ma­ya­lım, iç po­li­ti­ka­yı dış po­li­ti­ka me­se­le­le­ri­ne ta­şı­ma­ya­lım. Ya­ni, bu ka­dar ak­la ay­kı­rı bir du­rum ola­maz. Si­ze açık­ça ifa­de edi­yo­rum. Ya­ni, nük­le­er si­lah­la­rın ya­yıl­ma­sı­nın ne ka­dar bü­yük bir fe­la­ket ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz, için­de ya­şa­dı­ğı­mız böl­ge­de bu­nun ne ka­dar bü­yük sı­kın­tı­lar ya­ra­ta­ca­ğı­nı biz de bi­li­yo­ruz, bu­nun ön­len­me­si­ni, ih­ti­ya­cı­nı biz de ka­bul edi­yo­ruz, bu­nun için Tür­ki­ye'nin sı­nır böl­ge­le­ri­ne, sı­nır­la­rı­na, sı­nır ka­pı­la­rı­na has­sas ba­zı alet­ler ko­nu­la­rak ge­çe­cek mad­de­le­rin de­net­len­me­si ge­re­ği­ni biz de ka­bul edi­yo­ruz. Ya­ni, bu ka­dar çok ko­nu­da mu­ta­ba­ka­ta var­mış­ken ve oy bir­li­ğiy­le bir an­laş­ma­yı ge­çir­me imkânı var­ken ve mu­ha­ta­bı­mız olan Ame­ri­ka'yı da ik­na et­miş­ken, şim­di ıs­rar­la, inat­la bu­na kar­şı va­zi­yet al­mak doğ­ru bir iş mi­dir, akıl­lı bir iş mi­dir? Si­zin in­sa­fı­nı­za ve sağ­du­yu­nu­za hi­tap edi­yo­rum.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ko­nu­da ger­çek­ten çok sı­kın­tı­lı bir du­rum­da­yız böl­ge ola­rak ve Tür­ki­ye ola­rak. Ba­zı ül­ke­le­rin böl­ge­de, ye­ni ba­zı ül­ke­le­rin, bu­gü­ne ka­dar bu si­lah­la­ra sa­hip ol­ma­yan ül­ke­le­rin bu si­lah­la­ra sa­hip ol­ma­la­rı ve ken­di nü­fuz böl­ge­le­ri­ne de bu si­lah­la­rı ta­şı­ma­la­rı, si­ra­yet et­tir­me­le­ri, bel­ki de ba­zı te­rör ör­güt­le­ri­nin bu si­lah­la­rın sa­hi­bi ol­ma­la­rı­na yol aça­cak ge­liş­me­le­rin ol­ma­sı, he­pi­miz için çok cid­di bir kay­gı ko­nu­su­dur ve bu ko­nu­da iş bir­li­ği yap­mak zo­run­da­yız Mec­lis­te, en azın­dan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ola­rak tam bir bir­lik, da­ya­nış­ma ve gö­rüş bir­li­ği için­de ol­du­ğu­mu­zu dün­ya­ya ka­nıt­la­ma­lı­yız. Ya­ni, bu ka­dar has­sas bir ko­nu­da ik­ti­dar­la mu­ha­le­fe­tin fark­lı çiz­gi­ler­de ol­du­ğu­nu ko­lay ko­lay dün­ya­ya an­la­ta­ma­yız, ama, bi­ze ve­ri­len me­saj, ya bi­zim ver­di­ği­miz met­ni ke­li­me ke­li­me ka­bul eder­si­niz ve­ya biz si­zin en ma­kul öne­ri­le­ri­ni­zi bi­le red­de­de­riz. Bu doğ­ru bir me­saj de­ğil­dir. Mec­lis­te­ki ço­ğun­lu­ğu­nu, ri­ca edi­yo­ruz Hükûmet­ten, lüt­fen, is­tis­mar et­me­sin, ak­la ay­kı­rı bi­çim­de kul­lan­ma­sın, ül­ke ger­çek­le­ri­ne, ül­ke çı­kar­la­rı­na ay­kı­rı bi­çim­de kul­lan­ma­sın. Biz bu ka­dar ba­sit bir ko­nu­da an­la­şa­maz­sak, ül­ke­mi­zin çı­kar­la­rı­nı il­gi­len­di­ren da­ha önem­li ko­nu­lur­da na­sıl an­la­şa­ca­ğız?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­kan, lüt­fet­ti, bir­kaç da­ki­ka ba­na mü­sa­ade et­ti, ben de söz­le­ri­mi, bu ko­nuy­la il­gi­li söz­le­ri­mi bu­ra­da nok­ta­la­dık­tan son­ra, mü­sa­ade bu­yu­rur­sa­nız, çok de­ğer­li dev­let ada­mı­mız Sa­yın İs­ma­il Cem'in kay­bın­dan duy­du­ğu­muz de­rin üzün­tü­yü de di­le ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Cem, ger­çek­ten, Tür­ki­ye'nin övünç duy­du­ğu, Türk dev­le­ti­ne Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ola­rak, par­ti li­de­ri ola­rak, ga­ze­te­ci ola­rak, TRT Ge­nel Mü­dü­rü ola­rak çok bü­yük hiz­met­ler yap­mış, araş­tı­rı­cı ola­rak, sa­nat­çı ola­rak bü­yük kat­kı­lar­da bu­lun­muş çok müm­taz bir şah­si­yet­ti. Onun ek­sik­li­ği­ni her za­man his­se­de­ce­ğiz. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­sin hu­zu­run­da ai­le­si­ne, ya­kın­la­rı­na, ça­lış­ma ar­ka­daş­la­rı­na, par­ti­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za ve bü­tün mil­le­ti­mi­ze baş­sağ­lı­ğı di­lek­le­ri­mi­zi sun­mak is­ti­yo­rum ve şu­nu da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ki, ba­zı ölüm­ler çok dü­şün­dü­rü­cü­dür. Dün ce­na­ze­si kal­dı­rı­lan Hrant Dink'in ölü­mü de çok dü­şün­dü­rü­cü­dür. Çok bü­yük bir tep­ki gös­ter­dik o ci­na­ye­te, fa­kat ay­nı şe­kil­de baş­ka si­ya­si ci­na­yet­le­re de ay­nı ka­rar­lı­lık­la tep­ki gös­ter­dik.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ve­si­ley­le si­ze ha­tır­la­ta­yım, biz Dı­şiş­le­ri ca­mi­ası ola­rak 40 dip­lo­ma­tı­mı­zı Er­me­ni te­rö­rist­le­rin kur­ba­nı ola­rak ver­dik ve o ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ba­zı­la­rı­nın ka­til­le­ri hâlâ bu­lu­na­ma­mış­tır. Rah­met­li ar­ka­da­şı­mız Ga­lip Bal­kar'ın, bir Er­me­ni ci­na­ye­ti­ne uğ­ra­yan Ga­lip Bal­kar'ın ce­na­ze­si Tür­ki­ye'ye ge­ti­ril­di­ğin­de on bin­ler­ce ki­şi yok­tu so­kak­lar­da, sa­de­ce ai­le­si ve Dı­şiş­le­ri men­sup­la­rı var­dı. Di­ğer­le­ri­ne her tür­lü say­gı­yı gös­te­re­lim, her tür­lü tep­ki­yi de gös­te­re­lim ci­na­ye­ti iş­le­yen­le­re, ama baş­ka in­san­la­ra, ge­ne ci­na­ye­tin kur­ba­nı olan baş­ka in­san­la­ra da say­gı gös­ter­mek­te ku­sur et­me­ye­lim ve yük­sek ses­le hep bir­lik­te “he­pi­miz Ga­lip Bal­kar'ız”, “he­pi­miz İs­ma­il Erez'iz” di­ye ba­ğır­ma­sı­nı da bi­le­lim.

O ba­kım­dan bu ko­nu­lar tek ta­raf­lı ha­re­ket et­me­ye­ce­ği­miz ko­nu­lar­dır. Bu ko­nu­da ba­sın­da ba­zı emek­li bü­yü­kel­çi­le­ri he­def alan, on­la­rı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum, son cüm­le­mi söy­lü­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, son cüm­le­ni­zi ri­ca ede­yim.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la)  - …bu ci­na­ye­tin ma­ne­vi me­sul­le­ri gi­bi gös­te­ren ya­zı­la­rı yü­ce Mec­li­sin hu­zu­run­da şid­det­le kı­nı­yo­ruz ve si­zin hu­zu­ru­nuz­da bir ke­re da­ha ifa­de edi­yo­ruz ki, bu­nun he­sa­bı­nı so­ra­ca­ğız.

Tür­ki­ye'nin ca­nı­nı teh­li­ke­ye ata­rak gö­rev yap­mış bü­yü­kel­çi­le­ri­ni te­rör suç­lu­la­rıy­la ay­nı ke­fe­ye ko­yan zih­ni­yet yar­gı önün­de he­sap ve­re­cek­tir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ba­sın hür­ri­ye­ti bu ka­dar so­rum­suz­luk­la kul­la­nı­la­maz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ka­dar so­rum­suz­ca kul­la­na­maz­sı­nız. Bu­na kar­şı çok cid­di tep­ki gös­te­ri­yo­ruz ve nef­ret­le red­de­di­yo­ruz bu id­di­ala­rı.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Öy­men.

3'ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Oy­la­ma­ya ge­çil­di.

BAŞ­KAN - Evet, Hükûme­tin açık­la­ma yap­ma ta­le­bi var.

Bu­yu­run efen­dim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bi­raz ön­ce ken­di­le­ri­ni din­le­di­ği­miz Sa­yın Öy­men, Hükûme­ti­mi­ze çağ­rı­da bu­lu­na­rak, bu ulus­la­ra­ra­sı an­laş­may­la il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sı­nı ge­ri çek­me­mi­zi is­te­di­ler. Ge­rek­çe ola­rak da bu an­laş­ma­nın Tür­ki­ye'nin çı­kar­la­rıy­la bağ­daş­ma­dı­ğı­nı ve Tür­ki­ye'nin çı­kar­la­rı­nı göz ar­dı et­ti­ği­ni ifa­de et­ti­ler. Ni­çin? Bu­nu da bir­kaç cüm­ley­le, bu cüm­le­yi söy­ler­ken ge­rek­çe­le­ri­ni de bir­kaç cüm­ley­le or­ta­ya koy­du­lar. De­di­ler ki: "Bu an­laş­ma, ya­ni Ame­ri­ka'yla im­za­la­nan söz­leş­me­de Tür­ki­ye'nin bu ko­nu­da­ki te­mel yak­la­şı­mı açık­ça ifa­de edil­me­mek­te­dir. Bu­nu bir ek­sik­lik ola­rak gö­rü­yo­ruz." Son­ra ne de­di­ler? De­di­ler ki: "Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri NA­TO üye­si ül­ke­ler­den sa­de­ce Tür­ki­ye'yle böy­le bir an­laş­ma yap­mış­tır." Bu­nu söy­le­di­ler. Bir baş­ka şey da­ha söy­le­di­ler.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Mad­de­de­ki ifa­de­yi tek­rar­la­dı­lar.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - Bu söz­leş­me çer­çe­ve­sin­de Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin ve­re­ce­ği mal­ze­me ve teç­hi­za­tın de­ne­ti­min­de Ame­ri­kan ma­kam­la­rı­na Tür­ki­ye'nin ge­nel dev­let an­la­yı­şıy­la bağ­daş­ma­ya­cak öl­çü­de yet­ki ve­ril­di­ği ile­ri sü­rül­mek­te­dir.

Şim­di, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ön­ce, bu an­laş­ma ne­dir, ne­yi dü­zen­le­mek­te­dir, izin ve­rir­se­niz kı­sa­ca özet­le­mek is­ti­yo­rum. Bu an­laş­ma, nük­le­er si­lah­lar ko­nu­sun­da ül­ke­le­rin tu­tum­la­rı­nı be­lir­le­yen ge­nel bir an­laş­ma de­ğil­dir. Bu an­laş­ma, ül­ke­mi­zin, nük­le­er si­lah­la­rın ya­nı sı­ra di­ğer nük­le­er pat­la­yı­cı ay­gıt­lar, kim­ya­sal si­lah­lar, bi­yo­lo­jik si­lah­lar ve rad­yo­lo­jik si­lah­la­rın, fü­ze fır­lat­ma sis­tem­le­ri­nin ve bağ­lan­tı­lı çift kul­la­nım­lı mal­ze­me ve tek­no­lo­ji­nin ya­sa dı­şı ti­ca­re­ti­nin en­gel­len­me­si­ni amaç­la­mak­ta­dır. Cay­dı­rıl­ma­sı­nı, tes­pit edil­me­si ve ön­len­me­si­ne yö­ne­lik ola­rak ulu­sal ih­ra­cat kon­trol sis­te­mi­ni, kol­luk uy­gu­la­ma­la­rı­nı ve sı­nır gü­ven­li­ği­ni tak­vi­ye­ye yö­ne­lik ça­ba­la­rı­nın des­tek­len­me­si­ni amaç­la­mak­ta­dır. Bu özel­li­ğiy­le tek­nik bir an­laş­ma­dır.

Tür­ki­ye, nük­le­er si­lah­sız­lan­ma ko­nu­sun­da­ki tüm ulus­la­ra­ra­sı dü­zen­le­me­le­re ta­raf­tır. Bu si­lah­la­rın, ba­his ko­nu­su dü­zen­le­me­ler­de ta­nı­nan ül­ke­le­rin dı­şın­da hiç­bir ül­ke ta­ra­fın­dan edi­nil­me­si­ni Tür­ki­ye ar­zu et­me­mek­te­dir. Di­ğer yan­dan, ül­ke­miz, dün­ya­nın çe­şit­li böl­ge­le­rin­de, böl­ge ül­ke­le­ri­nin nük­le­er si­lah­la­rın­dan arın­dı­rıl­mış böl­ge oluş­tur­ma yo­lun­da­ki gi­ri­şim­le­ri­ni des­tek­le­mek­te­dir.

En son ola­rak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Or­ta Do­ğu böl­ge­sin­de nük­le­er si­lah­lar­dan arın­dı­rıl­mış böl­ge oluş­tu­rul­ma­sı, ya­ni, böl­ge­de­ki hiç­bir ül­ke­nin nük­le­er si­lah sa­hi­bi ol­ma­ma­sı yo­lun­da­ki bir ka­rar ta­sa­rı­sı, bi­zim de des­te­ği­miz­le, Bir­leş­miş Mil­let­ler Bi­rin­ci Ko­mi­te­sin­ce ka­bul edil­miş­tir. Tür­ki­ye'nin bu ko­nu­da­ki po­li­ti­ka­sı il­ke­li­dir ve be­yan edil­me­si ge­rek­li olan her yer­de bu açık­ça be­yan edil­mek­te­dir. Bu an­laş­ma, de­min de ifa­de et­ti­ğim gi­bi, tek­nik bir yar­dım­laş­ma an­laş­ma­sı­dır. De­ni­yor ki, "Sa­de­ce, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, NA­TO üye­si ola­rak bu­nu si­zin­le im­za­la­mış­tır." Ne­re­ye da­ya­na­rak söy­lü­yor Sa­yın Öy­men bu­nu? Şu eli­miz­de­ki ra­po­ra da­yan­dı bi­raz ön­ce. Ben Ko­mis­yon­da yok­tum, siz Ko­mis­yon üye­si­si­niz. Şim­di, ben de oku­dum bu­nu bi­raz ön­ce. Bu­nu kim söy­le­miş? Bu­nu kim söy­le­miş?

ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Dı­şiş­le­ri…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - Ha­yır, ba­kın oku­yo­rum…

ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Evet efen­dim...

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - "Ko­mis­yon üye­le­ri ta­ra­fın­dan, şu şu şu hu­sus­lar ye­ri­ne ge­ti­ril­miş­tir. Ay­rı­ca, ko­mis­yon üye­le­ri ta­ra­fın­dan, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ile NA­TO üye­si di­ğer ül­ke­ler ara­sın­da ya­pıl­mış bu tip bir an­laş­ma da bu­lun­ma­dı­ğı…"

ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Evet…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - Bu­nu, ora­da Hükûme­ti tem­sil eden bir ba­kan söy­le­me­miş, Dı­şiş­le­rin­den ge­len ar­ka­daş­lar da söy­le­me­miş.

ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - On­lar söy­le­di…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - Ko­mis­yon üye­si ar­ka­daş­la­rım­dan kim söy­le­di, bi­le­mi­yo­rum. Onu Ko­mis­yon Baş­ka­nı­na, Ko­mis­yon tu­ta­nak­la­rı­na bak­mak la­zım.

Pe­ki, ger­çek ne­dir? Ger­çek şu­dur ar­ka­daş­lar: Sa­yın Öy­men, ma­ale­sef, Par­la­men­to­yu ve hal­kı­mı­zı ya­nılt­mak­ta­dır. Ger­çek şu­dur: Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, NA­TO üye­si ül­ke­ler­den Bul­ga­ris­tan, Ro­man­ya, Slo­ven­ya, Slo­vak­ya, Es­ton­ya, Lit­van­ya ve Le­ton­ya'yla da bu an­laş­ma­yı yap­mış­tır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Sa­yın Öy­men'in es­ki bir Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı men­su­bu ola­rak bun­la­rı bi­li­yor ol­ma­sı la­zım. Ben, bil­di­ği ka­na­atin­de­yim. Bi­le bi­le, bu­ra­ya ge­lip sırf Hükûme­ti eleş­ti­re­bil­mek için bun­la­rı söy­le­mek­te­dir. Son de­re­ce üz­gü­nüm bu ifa­de­le­ri kul­lan­dı­ğım için.

Ay­rı­ca, de­ni­yor ki, "Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri bu an­laş­ma­yı tek ta­raf­lı uy­gu­la­ya­cak, hiç Tür­ki­ye'ye sor­ma­ya­cak." De­ğer­li ar­ka­daş­lar, lüt­fen, siz de tet­kik edin. Lüt­fen, siz de tet­kik edin, in­ce­le­yin.

Ba­kın, "Ta­raf­lar ne tür bir yar­dı­ma ih­ti­yaç du­yul­du­ğu­nu iş bir­li­ği hâlin­de tes­pit ede­cek ve bu yar­dı­mın uy­gu­lan­ma­sı­nı ko­lay­laş­tı­ra­cak­lar­dır."

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - "Ta­raf­lar…" di­yor.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) - "Ta­raf­lar…" Lüt­fen… Ni­ye ka­mu­oyu­nu yan­lış yön­len­dir­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz Sa­yın Öy­men? Eli­ni­ze ne ge­çi­yor?

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin men­fa­at­le­ri­ni, bu ül­ke­nin men­fa­at­le­ri­ni, bu hal­kın men­fa­at­le­ri­ni ko­ru­ma­da siz ne ka­dar ti­tiz­se­niz, biz siz­den 1 mis­li da­ha faz­la ti­ti­ziz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) O ne­den­le, bu an­laş­ma­nın ül­ke­mi­zin men­fa­at­le­ri­ne ay­kı­rı hiç­bir yö­nü bu­lun­ma­mak­ta­dır. De­min ya­pı­lan ko­nuş­ma sa­de­ce po­li­tik amaç­lar­la ya­pıl­mış bir ko­nuş­ma­dır.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ayıp!

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Ya­zık­lar ol­sun Sa­yın Ba­kan!

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­ka­nım, İç Tü­zük'ün 69'un­cu mad­de­si­ne gö­re Sa­yın Onur Öy­men'e söz hak­kı doğ­muş­tur, çün­kü, ile­ri sür­müş ol­du­ğu gö­rüş­ten baş­ka bir gö­rüş ken­di­si­ne iza­fe edil­miş­tir; açık­la­ma hak­kı var­dır, sa­taş­ma de­ğil, açık­la­ma.

Çok te­şek­kür ede­rim.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Böy­le bir hak­kı yok Sa­yın Baş­kan.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ol­maz olur mu! Açın 69'u oku­yun.

ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Be­nim söy­le­di­ği­min tam ter­si­ni söy­lü­yor. Ben ne de­diy­sem tam ter­si­ni söy­lü­yor. Bu ka­dar ol­maz ki!

BAŞ­KAN - İç Tü­zük'ün 69'un­cu mad­de­si­ne gö­re, Sa­yın Öy­men'e, kür­sü­den kı­sa bir açık­la­ma için söz hak­kı ve­ri­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

V. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR (Devam)

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Onur Öy­men'in, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin'in, ko­nuş­ma­sın­da, ile­ri sür­müş ol­du­ğu gö­rüş­ler­den fark­lı gö­rüş­le­ri ken­di­si­ne at­fet­me­si ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

ONUR  ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ger­çek­ten çok de­rin bir üzün­tü için­de­yim. Sa­yın Ba­ka­nın be­nim söy­le­dik­le­ri­mi ya hiç din­le­me­di­ği ya an­la­ma­dı­ğı ve­ya bi­le bi­le çar­pıt­tı­ğı­nı gö­rü­yo­rum. Deh­şe­te ka­pıl­dım. Ben, onun ba­na at­fet­ti­ği­nin tam ter­si­ni söy­le­dim bu kür­sü­de. Biz, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da, dev­le­ti tem­si­len ora­ya ge­len gö­rev­li­le­re şu­nu sor­duk, de­dik ki: "Bu an­laş­ma­yı, biz­den baş­ka, Ame­ri­ka han­gi NA­TO ül­ke­siy­le im­za­la­dı?" Bi­ze ver­dik­le­ri ce­vap: "Hiç­bir NA­TO ül­ke­siy­le im­za­la­ma­mış­tır." Ar­ka­daş­lar bi­ze bu­nu söy­le­di­ler. Ve biz onun üze­ri­ne… Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne men­sup üye­le­ri­nin Mec­li­se gön­der­dik­le­ri ra­por­da -iş­te şu­ra­da, 4'ün­cü say­fa­yı oku­yun- on­la­rın im­za­sıy­la gi­den ra­por­da, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ile NA­TO üye­si di­ğer ül­ke­ler ara­sın­da ya­pıl­mış bu tip bir an­laş­ma bu­lun­ma­dı­ğı­nı ya­zı­yor. Kim di­yor? AKP'li­ler.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan oku­ma­mış ora­yı.

ONUR  ÖY­MEN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu biz mi icat et­tik, biz mi söy­le­dik si­ze? Biz, Ame­ri­ka­lı­la­ra sor­duk, de­dik ki: "Böy­le di­yor­lar bi­ze, dev­le­tin yet­ki­li­le­ri bi­ze bu bil­gi­yi ve­ri­yor. Bu bil­gi doğ­ru mu?" De­min onu an­lat­tım. Sa­yın Ba­kan bel­ki baş­ka bir iş­le meş­gul­dü. Ame­ri­ka­lı­lar, "Ha­yır, doğ­ru de­ğil­dir, baş­ka NA­TO ül­ke­le­riy­le im­za­la­dık." de­di­ler. Ben de­min si­ze bu­nu an­lat­tım. Sa­yın Ba­kan şim­di ge­li­yor, "Hiç­bir dev­let yet­ki­li­si bu­nu söy­le­me­miş…" Biz mi uy­dur­duk bu­nu, biz mi çı­kart­tık bu­nu? Bi­ze ve­ri­len resmî bil­gi buy­du. Ame­ri­ka­lı­lar "Ha­yır, doğ­ru de­ğil, baş­ka NA­TO ül­ke­le­riy­le im­za­lan­dı." de­di­ler. Biz de bu kür­sü­den de­dik ki: Dev­le­tin ar­şi­vi­ne yan­lış bil­gi­yi sok­ma­ya­lım, doğ­ru­su­nu ya­za­lım. Onun için, ge­ri çe­kin.

Ne di­yor? Vay efen­dim, iç po­li­ti­ka ya­pı­yor­muş da, bil­mem ne ya­pı­yor­muş da, ya­nıl­tı­yor­muş da!.. Bu ka­dar ola­maz! Ya­ni, is­te­di­ği­niz gi­bi po­le­mik ya­pa­bi­lir­si­niz ama, ger­çek­le­ri bu ka­dar sap­tı­ra­maz­sı­nız. Beş da­ki­ka ön­ce söy­le­di­ğim söz­le­rin tam ter­si­ni söy­le­mi­şim gi­bi ya­pa­maz­sı­nız. Sa­yın Ba­kan, hükûmet ol­mak so­rum­lu­luk ge­rek­ti­rir. Bu ka­da­rı­nı ya­pa­maz­sı­nız. Bu ka­dar in­sa­nı, şu yü­ce Mec­lis­te bu­lu­nan bu ka­dar in­sa­nı akıl­sız ye­ri­ne ko­ya­maz­sı­nız. Her­kes be­nim beş da­ki­ka ön­ce ne de­di­ği­mi duy­du; si­zin söy­le­di­ği­ni­zin tam ter­si­ni söy­le­di­ği­mi duy­du. Na­sıl ge­lip de ba­na, söy­le­me­di­ğim laf­la­rı at­fe­de­bi­lir­si­niz? Herhâlde din­le­mi­yor­du­nuz. Ya­nı­nız­da­ki Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun Baş­kan Yar­dım­cı­sı­na so­ru­nuz ba­ka­lım, NA­TO'nun baş­ka ül­ke­siy­le Ame­ri­ka'nın bu­nu im­za­la­ma­dı­ğı­nı biz mi söy­le­mi­şiz ora­da, dev­let yet­ki­li­le­ri mi söy­le­miş? Bel­ge­de ya­zı­yor.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ko­mis­yon Baş­ka­nı söy­le­sin.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Ko­mis­yon Baş­ka­nı çık­sın, söy­le­sin. De­ğer­li ar­ka­da­şı­mız­dır, çok dü­rüst bir ar­ka­da­şı­mız­dır. Söy­le­sin ba­ka­lım, biz mi bu­nu ora­da icat et­mi­şiz, yok­sa dev­let yet­ki­li­le­ri mi bi­ze söy­le­miş? Si­zin gön­lü­nüz el­ve­ri­yor mu dev­le­tin ar­şi­vin­de yan­lış bil­gi­nin yer al­ma­sı­nı?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan işa­ret et­ti.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - İş­te, Ko­mis­yo­nun Baş­kan Yar­dım­cı­sı bu­ra­da, çok de­ğer­li ar­ka­da­şım­dır. O eğer der­se ki: "Bu­nu dev­let yet­ki­li­le­ri söy­le­me­di, mu­ha­le­fet icat et­ti." Ben ger­çek­ten de­rin bir ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­ra­rım. Se­ne­ler­dir be­ra­ber ça­lı­şı­yo­ruz. Bir­bi­ri­mi­zi hiç al­dat­ma­dık, bir­bi­ri­mi­ze at­fen hiç ya­lan laf söy­le­me­dik. Ben ken­di­si­ne iti­mat ede­rim. Çok dü­rüst bir ar­ka­da­şı­mız­dır, dev­let tec­rü­be­si var­dır. On­dan ri­ca edi­yo­rum, lüt­fen, çı­kın, Ba­ka­nın bu­ra­da ger­çek­le­ri söy­le­me­di­ği­ni açık­la­yın. Bu­ra­sı cid­di bir yer, bu­ra­sı yü­ce Mec­li­sin kür­sü­sü. Bu­ra­da kim­se kim­se­ye yan­lış bil­gi at­fe­de­mez.

BAŞ­KAN - Ta­mam Sa­yın Öy­men, an­la­şıl­mış­tır.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Ve he­le he­le, böy­le bi­zim iç po­li­ti­ka… Ya­ni, mu­ha­le­fet ağ­zı­nı aç­sa, "Dev­let le­hi­ne hiç­bir şey söy­le­ye­mez, ne der­se iç po­li­ti­ka­ya yö­ne­lik…" Bu ka­dar ol­maz! Bu ka­dar ol­maz! Lüt­fen, hi­za­ya ge­lin! Lüt­fen, hi­za­ya ge­lin ve mu­ha­le­fe­te say­gı gös­ter­me­si­ni öğ­re­nin!

Yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öy­men.

Sa­yın Ba­kan, Ko­mis­yon Baş­ka­nı söz is­te­di, ge­re­kir­se açık­lar­sı­nız. Ko­mis­yon Baş­ka­nı­na şim­di söz ve­re­yim, onun açık­la­ma­la­rı ye­ter­li ol­maz­sa, el­bet­te ki açık­lar­sı­nız Hükûmet ola­rak.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147) (Devam)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, Ko­mis­yon adı­na Sa­yın Ey­yüp Sa­nay, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (An­ka­ra) - De­ğer­li Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da epey­den be­ri gün­dem­de olan, ama en son ma­yıs ayı son­la­rın­da Mec­lis­te­ki ye­ter sa­yı se­be­biy­le oy­la­na­ma­yıp bu­gü­ne ka­lan bir ta­sa­rı üze­rin­de gö­rü­şü­yo­ruz. An­cak, bu­ra­da ön­ce­lik­li ola­rak ifa­de et­mek is­te­di­ğim hu­sus­lar var idi, bu hu­sus­lar­dan iki­si­ni Sa­yın Ba­ka­nı­mız açık­la­dı. Özel­lik­le Tür­ki­ye'nin, bu mal­ze­me­nin gi­ri­şin­de ve­ya tes­pi­tin­de mü­da­hil ol­ma­ya­ca­ğı yo­lun­da­ki dü­şün­ce yan­lış, çün­kü ta­raf­la­rın ne tür bir yar­dım ih­ti­ya­cı du­ya­ca­ğı­nı bir­lik­te ka­ra­ra bağ­la­ya­cak­la­rı, söz­leş­me­nin 1'in­ci mad­de­si­nin (c) ben­din­de ifa­de edil­mek­te­dir.

İti­raz edi­len hu­sus­lar­dan bir di­ğe­ri de, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin ve­ya uz­man­la­rı­nın, yar­dım ola­rak ve­ri­len bu mal­ze­me­le­ri de­net­le­me­si hu­su­su­dur. Me­tin­ler­de, "de­net­le­me ve­ya tef­tiş" kav­ra­mı geç­mi­yor "iz­le­me" kav­ra­mı geç­mek­te­dir. Bu da şu amaç­la ko­nu­lan bir hu­sus­tur: Ben bu mal­ze­me­le­ri ver­dim, aca­ba, siz, bu mal­ze­me­ler­le ger­çek­ten kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın ya­pı­mın­da kul­la­nı­la­cak mal­ze­me­le­rin ge­çi­şi­ni mi de­net­li­yor­su­nuz ya da bu mal­ze­me­ler baş­ka amaç­la mı kul­la­nı­lı­yor ve­ya tadîd edi­li­yor mu? Bu ma­na­da bir iz­le­me­dir, doğ­ru­dan doğ­ru­ya ge­lip bi­zim ora­da ça­lı­şan Türk me­mur­la­rı­na bir mü­da­ha­le de­ğil­dir. An­cak, eği­tim­le­ri, ora­da­ki me­mur­la­rı­mı­zın eği­tim­le­ri, bu alet­le­rin kul­la­nı­mıy­la il­gi­li eği­tim­le­ri ABD uz­man­la­rı ta­ra­fın­dan ya­pı­la­cak­tır.

Di­ğer hu­su­sa ge­lin­ce, Sa­yın Öy­men'in ve bi­zim me­tin­de ge­çen hu­su­sa ge­lin­ce: Biz, ge­nel­lik­le, bu gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da hep me­rak ede­riz, de­riz ki: Bu tür, bi­raz kri­tik olur­sa, han­gi ül­ke­ler bu­nun al­tı­na im­za koy­muş ve­ya baş­ka ül­ke­ler­le bu ya­pıl­mış mı, di­ye so­ra­rız. Ar­ka­daş­la­rı­mız, il­gi­li, yet­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız, o ko­nu­da bi­zi bil­gi­len­di­rir­ler. Bu­ra­da­ki bil­gi­len­dir­me de bu yön­de bir bil­gi­len­dir­me­dir. Ama, biz, da­ha son­ra yap­mış ol­du­ğu­muz in­ce bir sor­gu­dan son­ra, ar­ka­daş­la­rı­mız ye­ni­den bil­gi­len­dir­di­ler. Sa­yın Ba­ka­nım da bi­raz ön­ce ifa­de et­ti­ler. NA­TO ül­ke­le­rin­den Rus­ya, Le­ton­ya gi­bi ül­ke­ler­de böy­le bir tip an­laş­ma ya­pıl­dı­ğı­na da­ir bi­ze bil­gi­ler ulaş­tı.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ya­ni ya­lan mı söy­lü­yor?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - O za­man ni­ye mil­let­ve­kil­le­ri­ni kan­dı­rı­yor­su­nuz? Ko­mis­yon met­ni­ne ni­ye yaz­ma­dı­nız? Ni­ye bi­zi kan­dı­rı­yor­su­nuz?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Efen­dim, Ko­mis­yon­da bu bil­gi­le­ri biz söy­le­me­dik.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - O za­man öy­le söy­le.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Ve biz ora­da sa­de­ce…

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­nay, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, si­zin, ye­ri­niz­den he­sap sor­mak gi­bi bir hak­kı­nız yok. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Var. Var. Var."  ses­le­ri)

Ha­yır, yok. Çı­kar­sı­nız ko­nu­şur­su­nuz. Otu­run lüt­fen ye­ri­niz­de.

Sa­yın Kı­lıç…

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben si­zi bil­gi­len­di­ri­yo­rum. Ama, siz din­le­me­yi hâlâ öğ­re­ne­me­diy­se­niz, o za­man be­nim di­ye­ce­ğim bir şey yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­nay, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Bu­gü­ne ka­dar din­le­me­si­ni öğ­ren­me­niz la­zım­dı. Top­lu­ma say­gı ne­dir, bu­nu bil­me­niz la­zım. Bu­nun der­si­ni ver­me­ye kal­kar­sam, acı ve­ri­rim! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ben sa­de­ce bil­gi­len­di­ri­yo­rum. De­dim ki, biz bu tür an­laş­ma­lar­da, söz­leş­me­ler­de so­ra­rız bi­zim önü­mü­ze ge­ti­ren Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı men­su­bu ar­ka­daş­la­rı­mı­za ve­ya ba­zen baş­ka ba­kan­lık­lar­dan da ge­lir. De­riz ki: "Bu an­laş­ma baş­ka ül­ke­ler­de de ya­pıl­mış mı?" ve bu söz­leş­me eğer  mil­let­le­ra­ra­sıy­sa "Kim­ler bu­na im­za koy­muş?" de­riz. Zi­ra, o gün bi­ze ve­ril­miş olan bil­gi bu. Ama, da­ha son­ra gö­rü­yo­ruz ki, bu bil­gi, o gün­kü o bil­gi doğ­ru de­ğil, pek çok ül­key­le de bu tip an­laş­ma ya­pıl­mış, NA­TO ül­ke­siy­le. Ben bu­nu ifa­de edi­yo­rum.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Bu­ra­da im­zan var mı Sa­yın Baş­kan Ve­ki­li?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Ben bu­nu ifa­de edi­yo­rum.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - O za­man öy­le söy­le.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Ama, ni­ye mü­da­ha­le edi­yor­su­nuz?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ni­ye "Ya­lan söy­lü­yor." di­yor­su­nuz?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Ben "Ya­lan söy­lü­yor." de­dim mi?

BAŞ­KAN - Sa­yın As­la­noğ­lu, öy­le bir şey söy­le­me­di.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Ba­na bak! Ben öy­le bir şey söy­le­me­dim.

BAŞ­KAN - Hiç­bir şey söy­le­me­di, Sa­yın As­la­noğ­lu.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Had­di­ni bil! Had­di­ni bil, din­le­me­si­ni de öğ­ren!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - "Ya­lan söy­lü­yor." di­yor.

BAŞ­KAN - Ha­yır efen­dim.

Siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin Sa­yın Sa­nay.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­kan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne…

BAŞ­KAN - Efen­dim, bu­ra­da ko­nu­şan Sa­yın Ba­kan de­ğil, Sa­yın Ko­mis­yon İkin­ci Baş­ka­nı. Bu, Ba­kan­la il­gi­li kı­sım ay­rı.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ba­kan söy­le­di.

ER­DAL KA­RA­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den özür di­le­sin.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) - Ben Ko­mis­yon­da olup bi­te­ni söy­lü­yo­rum si­ze.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu söz­leş­me, üç yıl­lı­ğı­na ya­pı­lan bir söz­leş­me­dir. Özel­lik­le bi­zim ül­ke­miz, Or­ta Do­ğu'da­ki ha­di­se­ler, bir ne­vi tran­sit gi­bi kul­la­nıl­mak­ta­dır ve za­man za­man da ül­ke­miz töh­met al­tın­da bı­ra­kıl­mak­ta­dır. Bi­zim ül­ke­miz­den geç­me­di­ği hâlde ba­zı mal­ze­me­ler ve mal­lar san­ki biz­den ge­çil­miş gi­bi dün­ya ka­mu­oyu­na yan­sı­tıl­mak­ta­dır. Biz, böy­le­ce, bu­nu sı­kı bir de­ne­tim al­tı­na al­mak su­re­tiy­le, hem bun­la­rın ül­ke­miz­den geç­me­si en­gel­le­ne­cek hem de di­ğer yan­dan ül­ke­miz bun­dan böy­le bu tip it­ham­lar­dan da kur­tul­muş ola­cak. Böy­le bir fay­da­sı da var, böy­le bir ya­nı da var.

Di­ğer yan­dan, bu söz­leş­me, üç se­ne so­nun­da, al­tı ay ka­la bit­me­si­ne, ta­raf­lar­dan her­han­gi bi­ri, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ve­ya Tür­ki­ye, al­tı ay ka­la bu söz­leş­me­yi fes­het­ti­ği­ni ya­zı­lı bil­di­rir­se an­laş­ma so­na eri­yor, ak­si tak­dir­de ken­di­li­ğin­den oto­ma­tik bir yıl da­ha uza­mış olu­yor. Bu, fev­ka­la­de çok faz­la­ca tar­tı­şı­la­cak hu­sus de­ğil.

Bu­ra­da üze­rin­de dur­du­ğu­muz nok­ta şuy­du bi­zim: Ya­ni, tef­tiş, de­ne­tim me­ka­niz­ma­sıy­dı. Bir de, efen­dim, bu­ra­da mal­ze­me­ler oluş­tu­ru­lur­ken sa­de­ce Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri mi ih­ti­yaç­la­rı oluş­tu­ra­cak, bi­zim­le is­ti­şa­re ede­cek mi? Biz, me­tin­de bun­la­rın her iki­si­nin de sağ­lık­lı ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz, Türk dip­lo­mat­la­rı­nın ve­ya bu ko­nu­da ça­lı­şa­cak uz­man­la­rın Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri uz­man­la­rıy­la bir­lik­te otu­rup müş­te­re­ken ka­rar ve­re­cek­le­ri ka­na­ati ha­sıl ol­du, çün­kü, me­tin­ler bu­nu ifa­de edi­yor.

Ben, bu açık­la­ma­dan son­ra yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Sa­nay.

ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Ba­kan özür di­le­sin.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Ye­rim­den kı­sa bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan ye­rin­den kı­sa bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yor.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Şu an­da, Sa­yın Baş­ka­nım, ko­mis­yon sı­ra­la­rın­da bu­lu­nan Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li­si ar­ka­daş­la­rı­mız, Ko­mis­yon aşa­ma­sın­da Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin Tür­ki­ye'den baş­ka bir ül­key­le böy­le bir an­laş­ma yap­ma­dı­ğı, şek­lin­de bir be­yan­la­rı ol­ma­dı­ğı­nı, an­cak il­gi­li ar­ka­daş­la­rın "Bu ko­nu­yu araş­tı­ra­lım son­ra ce­vap ve­ri­riz." de­dik­le­ri­ni ba­na bi­raz ön­ce ifa­de et­ti.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Bu me­tin ne bu­ra­da­ki Sa­yın Ba­kan?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) - Bu­nu, za­bıt­la­ra geç­sin ve ko­nu­yu ta­kip eden ar­ka­daş­la­rı­mız bil­gi sa­hi­bi ol­sun­lar di­ye açık­la­ma ih­ti­ya­cı­nı duy­dum.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Bir de özür di­ler­se­niz çok iyi ola­cak Sa­yın Ba­kan.

BAŞ­KAN - O za­man, me­se­le Ko­mis­yo­na ka­lı­yor, da­ha dik­kat­li ol­ma­la­rı ge­re­ki­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Al­tın­da im­za­la­rı var.

BAŞ­KAN - Ra­po­ra geç­ti­ği­ne gö­re da­ha dik­kat­li ol­ma­la­rı mut­la­ka ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz Baş­kan­lık ola­rak.

Evet, şim­di, ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Yok­la­ma is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - 3'ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Yok­la­ma is­te­ği var, an­cak Sa­yın Ana­dol, da­ha ön­ce­ki yok­la­ma is­tek­le­rin­de de bu kür­sü­de bu­lun­du­ğum za­man­lar­da, İç Tü­zük'ümüz­de çok açık net bir şey yok ama, uzun uy­gu­la­ma­lar­dan gö­rü­len şu ki; ar­ka ar­ka­ya is­te­nen yok­la­ma­da, Baş­kan, Ge­nel Ku­rul­da yok­la­ma is­ten­di­ği şe­kil­de bir ço­ğun­lu­ğun var ol­du­ğu ka­na­atin­de ol­du­ğu tak­dir­de ve de açık oy­la­ma ya­pa­ca­ğı­mı­za gö­re, yok­la­ma is­te­ği, bir hak­kın çok da iyi kul­la­nıl­ma­dı­ğı ka­na­atin­de ol­du­ğum­dan, yok­la­ma is­te­ği­ni­zi iş­le­me koy­mu­yo­rum. Açık oy­la­ma ya­pa­ca­ğım za­ten.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Boş sı­ra­la­rı gör­mü­yor mu­su­nuz Sa­yın Baş­kan?

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Tu­tu­mu­nuz hak­kın­da söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim?

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Tu­tu­mu­nuz hak­kın­da söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, be­nim tu­tu­mum, uy­gu­la­ma­lar­la ve dip­not­lar­la il­gi­li.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ha­yır, ha­yır; tak­di­re bağ­lı de­ğil. Şu iş­le­mi­niz, şu uy­gu­la­ma­nız üze­rin­de söz is­ti­yo­rum.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Açık İç Tü­zük, tak­dir hak­kı­nız yok.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, ya­pa­ca­ğı­nız iş­lem za­ten yok­la­ma hük­mün­de­dir. İkin­ci kez bir da­ha yok­la­ma…

BAŞ­KAN - Efen­dim, Sa­yın Ka­pu­suz, onu ben za­ten açık­la­dım.

Efen­dim, ön­ce mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ha­yır efen­dim, yok­la­ma is­te­dik.

BAŞ­KAN - Efen­dim, be­nim tu­tu­mum­da hiç­bir hu­ku­ka ay­kı­rı yön yok Sa­yın Ana­dol, lüt­fen… Ben, mu­ha­le­fe­ti son­suz bir şe­kil­de de­ğer­len­di­ri­yo­rum, ta­lep­le­ri­ni…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Efen­dim, ina­nı­yo­rum. Ba­kın…

BAŞ­KAN - …ama, bu­ra­da, Baş­kan­lı­ğı da, gö­re gö­re, bak, gö­re gö­re, her­ke­sin gör­dü­ğü bir şe­kil­de zor­la­ma­nın bir es­pri­si yok, lüt­fen.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, bir da­ki­ka… Bu, si­zin, za­tı­ali­ni­zin ki­şi­sel dü­şün­ce­si. Ben Grup Baş­kan Ve­ki­li ola­rak bu uy­gu­la­may­la il­gi­li tu­tu­mu­nuz hak­kın­da söz is­te­yin­ce, za­tı­ali­niz ver­mek du­ru­mun­da­sı­nız, tak­dir hak­kı­nız yok, İç Tü­zük açık. Eğer böy­le ola­cak­sa, bi­zim bu­ra­da dur­ma­mı­za lü­zum yok, Mec­lis ye­ri­ne AKP Gru­bu ka­rar alır, hiç ge­rek yok Mec­li­sin top­lan­ma­sı­na, o za­man bı­ra­kır gi­de­riz.

ME­TİN KA­ŞI­KOĞ­LU (Düz­ce) - Da­ha iyi olur as­lın­da.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ne za­man gi­de­cek­si­niz Ke­mal Ağa­bey?

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Böy­le bir şey yok. Ha, işi­ni­ze ge­li­yor; o za­man Mec­lis sa­lo­nu­na lü­zum yok, Grup­ta ka­rar ve­rin.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Açık oy­la­ma­da yok­la­ma is­ten­mez Ke­mal Bey. Açık oy­la­ma, yok­la­ma de­mek­tir.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Mad­de­ler üze­rin­de yok­la­ma ya­pı­lı­yor şu an­da, tü­mü üze­rin­de de­ğil.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - 3'ün­cü mad­de­de, tü­mü de­ğil.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Açık oy­la­ma…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Tü­mü­nü oy­la­mı­yo­ruz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - 3'ün­cü mad­de oy­la­nı­yor.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ko­nuş­ma yok, mü­za­ke­re yok…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ni­ye? Mü­za­ke­re ol­du şim­di.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Bit­ti iş­te, ba­kın iş­lem bit­ti. Oy­la­ma peş pe­şe ya­pı­lır.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ana­dol, ben si­zin yok­la­ma ta­le­bi­ni­zi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğim ama si­zin tak­di­ri­ni­ze de bı­ra­kı­yo­rum, be­nim tu­tu­mum­da bir hak­sız­lık, ada­let­siz­lik yok.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Yok­la­ma ya­pı­yo­ruz de­ğil mi?

BAŞ­KAN - Lüt­fen he­men tes­pit­le­ri ya­pa­lım.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ta­mam.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ana­dol, Sa­yın Öy­men, Sa­yın Yıl­dı­rım, Sa­yın Öz­kan, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Kü­çü­ka­şık, Sa­yın Kı­lıç, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Ak­yüz, Sa­yın Dur­gun, Sa­yın Işık, Sa­yın As­la­noğ­lu, Sa­yın Çi­lin­gir, Sa­yın Ka­ra­de­mir, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Üs­tün, Sa­yın Ke­si­moğ­lu, Sa­yın Özay, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Ka­ya, Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu, Sa­yın Ke­pe­nek, Sa­yın Sö­zen.

Şim­di, yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147) (Devam)

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için iki da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu yar­dı­ma rağ­men de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin, oy pu­su­la­la­rı­nı, oy­la­ma için ön­gö­rü­len iki da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Ay­rı­ca, vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan­lar var ise, han­gi ba­ka­na vekâle­ten oy kul­lan­dı­ğı­nı, oyu­nun ren­gi­ni ve ken­di­si­nin ad ve so­ya­dı ile im­za­sı­nı da ta­şı­yan oy pu­su­la­sı­nı, yi­ne, oy­la­ma için ön­gö­rü­len iki da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın açık oy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı    :             280

Ka­bul                         :             231

Ret                              :              49 (x)

Böy­le­ce, ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır. Ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.38

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

(x) Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo Tutanağın sonuna eklidir.

YE­DİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.53

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Ye­din­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni gö­rüş­me­ye de­vam ede­ce­ğiz.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

4.- Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve İçiş­le­ri ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1215) (S. Sa­yı­sı: 1230) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Ye­rin­de.

Hükûmet? Ye­rin­de.

Ge­çen bir­le­şim­de ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­miş­ti.

Şim­di, 1'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

PET­ROL Pİ­YA­SA­SI KA­NU­NUN­DA DE­Ğİ­ŞİK­LİK YA­PIL­MA­SI­NA DA­İR

 KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1-  4/12/2003 ta­rih­li ve 5015 sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu­nun 2 nci mad­de­si­ne (20) nu­ma­ra­lı bent­ten son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki (21) nu­ma­ra­lı, (40) nu­ma­ra­lı bent­ten son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki (41) nu­ma­ra­lı bent­ler ek­len­miş ve mev­cut bent­ler te­sel­sül et­ti­ril­miş­tir.

"21) Ka­çak pet­rol;

a) Ku­rum­ca be­lir­le­nen se­vi­ye­de ulu­sal mar­ker içer­me­yen akar­ya­kı­tı,

b) Ya­sal yol­lar­la Tür­ki­ye'de ser­best do­la­şı­ma gir­di­ği bel­ge­len­di­ri­le­me­yen ve­ya men­şei bel­li ol­ma­yan pet­ro­lü ve pet­rol ürün­le­ri­ni,

c) Ku­rum­dan izin alın­ma­dan; akar­ya­kıt ha­ri­cin­de ka­lan sol­vent, ma­denî ve baz yağ, as­falt, sol­vent naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­rin­den el­de edi­len akar­ya­kı­tı ya da akar­ya­kı­ta dö­nüş­tür­mek mak­sa­dıy­la kul­la­nı­lan ve­ya bu­lun­du­ru­lan akar­ya­kıt ha­ri­cin­de ka­lan sol­vent, ma­denî ve baz yağ, as­falt, sol­vent naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­ri­ni,

d) 10/7/2003 ta­rih­li ve 4926 sa­yı­lı Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nu­na gö­re ka­çak olan pet­ro­lü ve pet­rol ürün­le­ri­ni,

e) Sı­vı ve­ya gaz ha­lin­de­ki hid­ro­kar­bon­lar­la, hid­ro­kar­bon tü­re­vi olan ya­kıt­la­rı nak­le­den bo­ru hat­la­rın­dan (her tür­lü üre­tim, ile­tim ve da­ğı­tım hat­la­rı da­hil) ve­ya bun­la­rın de­po­la­rın­dan ve­ya ku­yu­lar­dan ya­sa­la­ra ay­kı­rı şe­kil­de alı­nan pet­ro­lü ve pet­rol ürün­le­ri­ni,"

"41) Tek­nik dü­zen­le­me: Pet­ro­lün ve ma­denî ya­ğın, il­gi­li idarî hü­küm­ler de dâhil ol­mak üze­re, stan­dart­la­rı, öl­çü­le­ri, özel­lik­le­ri, iş­le­me ve üre­tim yön­tem­le­ri, bun­lar­la il­gi­li ter­mi­no­lo­ji, sem­bol, am­ba­laj­la­ma, işa­ret­le­me, eti­ket­le­me ve uy­gun­luk de­ğer­len­dir­me­si iş­lem­le­ri hu­sus­la­rın­dan bi­ri ve­ya bir­ka­çı­nı be­lir­ten ve uyul­ma­sı zo­run­lu olan her tür­lü dü­zen­le­me­yi,"

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı­nın bir is­te­ği mi var efen­dim?

(x) 1230 S. Sayılı  Basmayazı 17/01/2007 tarihli 51'inci Birleşim Tutanağına eklidir.

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Efen­dim, re­dak­si­yon­la ala­ka­lı bir not düş­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Efen­dim, bu­ra­da, "…(20) nu­ma­ra­lı bent­ten son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki (21) nu­ma­ra­lı…" di­ye ifa­de var ve on­dan son­ra te­sel­sül edi­li­yor ve (40) nu­ma­ra­ya at­lı­yo­ruz. O (40) nu­ma­ra­nın önü­ne, "mev­cut (40) nu­ma­ra­lı bent­ten" de­mek la­zım. O "mev­cut" ke­li­me­si­ni, ora­ya ila­ve ede­lim müm­kün­se.

BAŞ­KAN - Ta­mam, not alın­mış­tır.

Te­şek­kür ede­rim.

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Se­dat Uzun­bay.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA SE­DAT UZUN­BAY (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1230  sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­la­rak da­ğı­tı­lan Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ya­sa­sı'na iliş­kin, bun­da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı­na iliş­kin ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 1'in­ci mad­de­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­mak üze­re söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­nı bu­gü­ne ka­dar ca­zip hâle ge­ti­ren, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, yük­sek oran­lı ver­gi­ler. Akar­ya­kı­tın lit­re fi­ya­tı için­de­ki ver­gi ora­nı yak­la­şık yüz­de 67 ci­va­rın­da ve akar­ya­kıt­tan top­la­nan ver­gi de top­lam ver­gi ge­lir­le­ri­mi­zin yak­la­şık yüz­de 25'ini oluş­tu­ru­yor. Araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­mu­zun tes­pit et­ti­ği yıl­lık or­ta­la­ma ka­çak akar­ya­kıt mik­ta­rı yak­la­şık 4-4,5 mil­yon ton ci­va­rın­da. Bu mik­tar­da­ki ka­çak akar­ya­kıt­tan do­la­yı dev­le­tin yıl­lık ver­gi kay­bı, PET­DER ve­ri­le­rin­den ha­re­ket­le, 5,1 kat­ril­yon li­ra­yı, di­ğer bir de­yiş­le 3,6 mil­yar do­la­rı bul­mak­ta­dır. Kı­sa­ca, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı so­ru­nu­nun üze­ri­ne gi­di­le­me­me­si ne­de­niy­le Tür­ki­ye her gün 14 tril­yon li­ra, di­ğer bir de­yiş­le, yak­la­şık 10 mil­yon do­lar kay­ba uğ­ru­yor. Ay­rı­ca, stan­dart dı­şı ka­çak akar­ya­kı­tın araç­la­ra ver­di­ği za­rar da en az 400 tril­yon ci­va­rın­da.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ran­tın yük­sek ol­du­ğu her alan­da ka­çak­çı­lık var­dır. Ran­tı, ül­ke­miz­de de ol­du­ğu gi­bi, ba­zen dev­le­tin ken­di­si ya­ra­tır. Si­ga­ra­dan, akar­ya­kıt­tan alı­nan ver­gi­le­ri öl­çü­süz ar­tı­rır­sa­nız ka­çak­çı­lı­ğı ca­zip hâle ge­ti­rir­si­niz.

Akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı ko­nu­sun­da dört yıl­dır hiç­bir şey yap­ma­yan, do­lay­lı ver­gi­le­ri sü­rek­li ar­tı­ra­rak büt­çe açık­la­rı­nı ka­pa­ma­ya ça­lı­şan AKP İk­ti­da­rı ön­ce­ki ik­ti­dar­lar­dan da­ha faz­la so­rum­lu­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­miz­de, 20 mil­yon yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şa­yan ve 1 mil­yon da aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şa­yan in­sa­nı­mız var. Va­tan­da­şı­mız, Av­ru­pa'nın ve böl­ge­nin en pa­ha­lı akar­ya­kı­tı­nı tü­ke­ti­yor, va­tan­da­şı­mız çok mağ­dur. Tür­ki­ye, her gün, tes­pit edil­di­ği ka­da­rıy­la, 14 tril­yon li­ra ver­gi kay­bı­na uğ­ru­yor. Ha­zi­ne­miz de mağ­dur. Va­tan­da­şı­mı­zın en cid­di so­ru­nu ha­yat pa­ha­lı­lı­ğı ve ge­çim sı­kın­tı­sı­dır. Bu­na se­bep olan en te­mel ne­den­ler­den bi­ri de pa­ha­lı akar­ya­kıt­tır. Kö­tü yö­ne­ti­len bir eko­no­mi­nin fa­tu­ra­sı­nı, bu­gü­ne ka­dar, ma­ale­sef, hal­kı­mız öde­mek du­ru­mun­da bı­ra­kıl­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­mis­yo­nu­muz ta­ra­fın­dan tes­pit edi­le­bil­di­ği ka­da­rıy­la, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nın yüz­de 74,5'i Irak'a ka­ra yo­luy­la ya­pı­lan tran­sit iş­lem­le­rin­de, yüz­de 15'i da­ğı­tım şir­ket­le­rin­ce, yüz­de 9'u sı­nır ti­ca­re­ti yo­luy­la, yüz­de 1'i sol­vent ve baz ya­ğı it­ha­lin­de bin­de 5'i de dâhilî ka­bo­taj kap­sa­mın­da ya­pı­lan ka­çak­çı­lık bi­çim­le­rin­den oluş­mak­ta­dır.

Ül­ke­miz­de, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğın­da baş­vu­ru­lan yön­tem­le­ri ise şu şe­kil­de sı­nıf­lan­dı­ra­bi­li­riz: Ül­ke­miz­den tran­sit ge­çen ge­mi­ler­den ya­pı­lan ka­çak­çı­lık, ser­vis hiz­me­ti ve­ren tek­ne ve barç­lar­la ya­pı­lan ka­çak­çı­lık, sin­ti­ne yo­luy­la ya­pı­lan ka­çak­çı­lık, ih­raç amaç­lı pet­ro­lün çe­şit­li yön­tem­ler­le iç pi­ya­sa­ya sü­rül­me­si şek­lin­de ya­pı­lan ka­çak­çı­lık, sol­vent, baz yağ ve ma­denî yağ­la­rın akar­ya­kı­ta ka­rış­tı­rıl­ma­sı ya da bun­la­rın bir­bir­le­riy­le ka­rış­tı­rıl­ma­sı su­re­tiy­le ta­ma­men sah­te akar­ya­kıt oluş­tu­rul­ma­sı ve pi­ya­sa­ya sü­rül­me­siy­le ya­pı­lan ka­çak­çı­lık­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mec­li­si­miz­de ku­ru­lan araş­tır­ma ko­mis­yo­nu ve bu ko­mis­yo­na bil­gi ve­ren uz­man­lar, ko­nu­nun cid­di­ye­ti­ni en in­ce ay­rın­tı­la­rı­na ka­dar or­ta­ya koy­ma­ya ça­lış­tı­lar ve so­nuç ola­rak de­ne­tim ya­pan­la­rın da mut­la­ka de­net­len­me­si ge­rek­ti­ği­ni, işin kon­trol­den çık­ma­ya baş­la­dı­ğı­nı be­lir­te­rek, cid­di ön­lem­ler alın­ma­sı ge­rek­ti­ği öne­ri­sin­de bu­lun­du­lar. Ya­sa ta­sa­rı­sın­da, bu ko­mis­yon ra­po­run­dan ba­zı öne­ri­le­rin dik­ka­te alın­dı­ğı­nı, de­ğer­len­di­ril­di­ği­ni mem­nu­ni­yet­le gör­mek­te­yiz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ta­sa­rı ya­sa­laş­tı­ğın­da, 1'in­ci mad­dey­le ge­ti­ri­len ye­ni ta­nım­lar­la, Ener­ji Pi­ya­sa­sı  Dü­zen­le­me Ku­ru­mun­ca be­lir­le­nen se­vi­ye­de ulu­sal mar­ker içer­me­yen akar­ya­kıt ile akar­ya­kıt dı­şın­da ka­lan sol­vent, ma­denî ve baz yağ, as­falt, sol­vent, naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­rin­den el­de edi­len akar­ya­kıt da ka­çak pet­rol kap­sa­mı­na alı­na­cak.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gü­ne ka­dar tü­ke­ti­len akar­ya­kı­tın için­de beş­te 1 ora­nın­da kat­kı mad­de­le­ri­nin ol­du­ğu üni­ver­si­te ra­por­la­rıy­la tes­pit edil­miş­tir. Bu­gü­ne ka­dar ben­zin ve ma­zo­ta kat­kı mad­de­si ka­tıl­ma­sı ka­çak­çı­lık su­çu sa­yıl­mı­yor­du. Bu olay, sa­de­ce ti­ca­re­te hi­le ka­rış­tır­mak su­çu­nu oluş­tu­ru­yor­du ve bu yol­lar­da tril­yon­lar­ca li­ra pa­ra el­de eden­ler ya ba­sit bir ce­zay­la ya da ba­sit bir pa­ra ce­za­sıy­la at­la­tı­yor­lar­dı.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğıy­la uğ­ra­şan­lar, ge­nel­lik­le pa­ra­van ki­şi ve­ya şir­ket­ler­dir. Bun­la­rın ço­ğu da güm­rük­süz akar­ya­kıt işiy­le il­gi­len­mek­te­dir. Ya­ka­lan­dık­la­rın­da tril­yon­lar­ca li­ra­lık ce­za­lar ke­sil­me­si­ne rağ­men, sa­hip­le­ri­nin iş­siz güç­süz ya da ha­mal­lık ve çay­cı­lık gi­bi iş­ler­le uğ­ra­şan ve üze­ri­ne ka­yıt­lı hiç mal ve mülk ol­ma­yan ki­şi­ler ol­du­ğu be­lir­le­ni­yor, do­la­yı­sıy­la bu ce­za­la­rın tah­si­li de müm­kün ola­mı­yor­du.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dört yı­lı aşan AKP İk­ti­da­rı­nın ka­çak akar­ya­kıt­la il­gi­li 2005 so­nu iti­ba­rıy­la, 2005 yı­lı so­nu­na ka­dar olan dö­ne­mi­ni ve bu dö­nem­de ger­çek­le­şen ve­ri­le­ri siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Bu de­ğer­len­dir­me­le­ri­mi, mo­to­sik­let­ler ha­riç, tüm mo­tor­lu ta­şıt­la­rı, ra­fi­ne­ri­le­ri­miz­de üre­ti­len pet­ro­lü, it­hal edi­len pet­ro­lü ve ih­raç edi­len pet­ro­lü de dik­ka­te ala­rak ben­zin ve mo­to­rin de­ğer­le­ri üze­ri­ne yap­tım. Ön­ce, 2002 yı­lı­na ka­dar ge­len sü­reç için­de, 2001 ve 2002 yı­lı ve­ri­le­ri­ni siz­le­re ak­tar­mak is­ti­yo­rum.

2001 kriz dö­ne­min­de ta­şıt sa­yı­sı yüz­de 2,5 ar­tar­ken akar­ya­kıt tü­ke­ti­mi yüz­de 4,8 aza­lı­yor. 2002 yı­lın­da ise ta­şıt sa­yı­sı yüz­de 1,6 ar­tar­ken tü­ke­tim yüz­de 3,5 ora­nın­da ar­tı­yor. Kriz son­ra­sın­da­ki 2000 yı­lın­da ta­şıt sa­yı­sı 1,6 ar­tı­yor, ama akar­ya­kıt tü­ke­ti­mi­miz 3,5 ar­tı­yor. Bun­dan son­ra her şey de­ğiş­me­ye baş­lı­yor. 2003 yı­lın­da ta­şıt sa­yı­sı yüz­de 2,9 ar­tı­yor, tü­ke­tim ise sa­de­ce bin­de 3 ar­tı­yor. 2004 yı­lın­da ta­şıt sa­yı­sı yüz­de 15,2 ar­tar­ken, tü­ke­tim ise sa­de­ce 10,9 ar­tı­yor. 2005 yı­lın­da ta­şıt sa­yı­sı 7,62 ar­tar­ken, tü­ke­tim ise sa­de­ce 2,3 ar­tı­yor. 2006 yı­lıy­la il­gi­li ve­ri­le­ri he­nüz top­lan­ma­dı­ğı için bun­la­rı si­ze ve­re­mi­yo­rum, an­cak ge­liş­me­ler, da­ha ön­ce­ki 2003-2004-2005 yıl­la­rın­da­ki iv­me­den çok fark­lı ol­ma­dı­ğı, gi­de­rek art­tı­ğı şek­lin­de­dir.

Özet ola­rak, 2003-2004-2005 yıl­la­rı­na kı­yas­la ta­şıt sa­yı­sı yüz­de 27,6 ar­tar­ken, tü­ke­ti­len akar­ya­kıt ise sa­de­ce 13,9 ar­tı­yor. AKP'nin ik­ti­da­rı­nı kap­sa­yan bu otuz al­tı ay­lık sü­re­nin so­nun­da ta­şıt sa­yı­la­rı ve tü­ke­tim de­ğer­le­ri te­mel alı­na­rak ya­pı­lan he­sa­ba gö­re, yak­la­şık  1 mil­yon ta­şıt ya­kı­tı­nın ka­çak akar­ya­kıt­tan te­min edil­di­ği bir nok­ta­ya ge­lin­miş­tir.

Bu­ra­dan çı­kan acı ama ger­çek so­nuç­lar şun­lar­dır ar­ka­daş­lar:

Ül­ke­miz­de ka­çak akar­ya­kıt kul­la­nı­mı AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de sü­rek­li ve da­ha faz­la ar­ta­rak de­vam et­mek­te­dir.

AKP İk­ti­da­rı, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nın art­ma­sı­na se­yir­ci kal­mış, bu­gü­ne ka­dar cid­di hiç­bir ön­lem al­ma­mış­tır.

AKP'nin ilk üç yıl­lık dö­ne­min­de sis­te­me gi­ren 2 ta­şıt­tan 1'i ya­kı­tı­nı ka­çak akar­ya­kıt­tan kar­şı­lar du­ru­ma gel­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mec­li­si­miz ka­ra­rıy­la ku­ru­lan ve yak­la­şık on dört ay ön­ce ra­po­ru­nu ve­ren, kı­sa adıy­la akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı araş­tır­ma ko­mis­yo­nu­na üye olan bir ar­ka­da­şı­mız, bu ko­mis­yon ra­po­ruy­la il­gi­li ola­rak Mec­lis­te ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de özet ola­rak şöy­le di­yor: Ko­mis­yon, ba­zı es­ki ba­kan­lar hak­kın­da gö­re­vi­ni su­is­ti­mal, ki­şi ve fir­ma­la­ra çı­kar sağ­la­mak suç­la­ma­sıy­la Mec­lis so­ruş­tur­ma­sı açıl­ma­sı­nı ta­lep et­miş­tir. Bu­ra­da dik­kat çe­ken du­rum, ra­por­da açık ola­rak be­lir­til­me­me­si­ne kar­şın, dö­ne­min Dış Ti­ca­ret Müs­te­şa­rı, şim­di dış ti­ca­ret ve güm­rük­ler­den so­rum­lu Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Kür­şad Tüz­men hak­kın­da da ay­nı id­di­ay­la ko­vuş­tur­ma ta­lep edil­me­si­dir, di­yor bu ar­ka­da­şı­mız.

Bu ko­mis­yo­nun baş­ka­nı olan mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız ise "Bu iş or­ga­ni­ze mi­dir? Bu iş or­ga­ni­ze­dir ar­ka­daş­lar, hem de çok bü­yük bir or­ga­ni­ze­dir. Bu iş kü­çük bir or­ga­ni­zas­yon de­ğil, işin için­de bü­yük oyun­cu­lar var ve ne ya­zık ki, bu or­ga­ni­zas­yon için­de ka­mu­da ça­lı­şan in­san­lar da var. Bu­nu da üzü­le­rek söy­lü­yo­rum." di­yor.

AKP İk­ti­da­rı­nın akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nın üze­ri­ne bu­gü­ne ka­dar ni­ye, ne­den ve ni­çin gi­de­me­di­ği­nin se­be­bi Ko­mis­yon Baş­ka­nı­nın bu söy­le­dik­le­ri ol­sa ge­rek. Çün­kü, bu­gü­ne ka­dar, bu ra­por­la il­gi­li ola­rak cid­di ya­pı­lan hiç­bir ge­liş­me, bir ça­lış­ma da yok.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 30 ton­luk bir tır ka­çak akar­ya­kıt­ta dev­le­tin ver­gi kay­bı 40 mil­yar li­ra.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SE­DAT UZUN­BAY (De­vam­la) - Bü­tün bun­lar bi­li­ni­yor, ama, bir tür­lü çö­züm üre­ti­le­mi­yor.

Hor­tum­la­rı kes­ti­ği­ni id­dia eden ve fa­kir fu­ka­ra, ga­rip gu­re­ba ede­bi­ya­tı ya­pan AKP İk­ti­da­rı, böy­le bü­yük bir olay kar­şı­sın­da bu­gü­ne ka­dar so­nuç alı­cı hiç­bir ça­lış­ma yap­ma­mış­tır ve ya­pa­ma­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, grup ola­rak des­tek­le­di­ği­miz bu ya­sa ta­sa­rı­sı ya­sa­laş­tı­ğın­da AKP İk­ti­da­rı­nın cid­di­ye­ti­ni, ka­rar­lı­lı­ğı­nı ve uy­gu­la­ma­la­rı­nı dik­kat­le iz­le­me­ye de­vam ede­ce­ği­mi­zi be­lir­ti­yor, yü­ce Mec­li­si­mi­zi tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Uzun­bay.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Öz­can.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­can.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1230 sı­ra sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si hak­kın­da Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; özel­lik­le, bu­gün kay­bet­ti­ği­miz, TRT Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­den çok iyi ta­nı­dı­ğı­mız, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız, bü­yük in­san, ya­zar ve si­ya­set­çi İs­ma­il Cem'i kay­bet­me­nin üzün­tü­sü içe­ri­sin­de­yiz. Bü­tün ai­le­si­nin, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ca­mi­ası­nın ve bü­tün Tür­ki­ye'nin ba­şı sağ ol­sun ve Al­lah rah­met et­sin di­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün kay­be­di­şi­mi­zin on dör­dün­cü yı­lı olan bü­yük ya­zar hiç­bir za­man unu­ta­ma­ya­ca­ğı­mız Uğur Mum­cu'nun ölüm yıl dö­nü­mü do­la­yı­sıy­la say­gı­la­rı­mı­zı su­nu­yo­ruz, ru­hu şad ol­sun. Bü­tün ai­le­si­nin ve ül­ke­nin acı­sı­nı pay­la­şı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün top­ra­ğa ve­ri­len ve Türk hal­kı­nın ger­çek­ten bir­lik­te ve da­ya­nış­ma içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu gös­te­ren ve ba­sı­na bü­yük kat­kı­la­rı olan ya­zar Hrant Dink'i rah­met­le anı­yo­ruz ve Türk in­sa­nı­nın, ar­tık, bir­lik­te, ba­rış içe­ri­sin­de, kar­deş­lik içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı­nın gü­zel bir tab­lo­su­nu hep bir­lik­te gör­dük.

Eli kan­lı ka­til­ler, ha­tır­lar­sa­nız ta geç­miş­ten be­ri bir sü­rü olay­lar gö­rül­dü, ama 1900'lü yıl­la­rın ba­şın­dan bu­gü­ne ka­dar 62 ta­ne bi­lim ada­mı­nı, ya­za­rı ma­ale­sef hun­har­ca kat­le­den ka­til­ler, bu­gün hâlâ o gün­kü şev­ki­ni ko­ru­yor ve bu­nu, Tür­ki­ye'nin bir­li­ği­ne, dir­li­ği­ne, in­san­la­rın kar­deş­li­ği­ne sı­kıl­mış kur­şun ola­rak ka­bul edi­yo­ruz. Bu ara­da, bü­tün şe­hit­le­ri­mi­zi, bö­lü­cü te­rör ör­güt­le­ri kar­şı­sın­da şe­hit olan ve el­çi­lik­le­ri­miz­de şe­hit edi­len, ASA­LA ta­ra­fın­dan şe­hit edi­len bü­yü­kel­çi­le­ri­mi­zi, ya­zar ve çi­zer­le­ri­mi­zi, ay­rı­ca Mus­ta­fa Öz­bil­gin, Ab­di İpek­çi, Mu­am­mer Ak­soy gi­bi, Çe­tin Emeç gi­bi ya­zar­la­rı­mı­zı kat­le­den­le­ri bir da­ha la­net­le kı­nı­yor, bir­lik­te ol­du­ğu­mu­zun, Türk mil­le­ti­nin ar­tık tek­rar bir Ma­raş, Ço­rum, Si­vas olay­la­rı­nı ya­şat­ma­ya­ca­ğın­dan ders al­ma­la­rı ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yor, tüm şe­hit­le­ri­mi­zi tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce­lik­le pet­rol dün­ya­nın en önem­li ko­nu­la­rın­dan bi­ri­dir, çün­kü ener­ji ih­ti­ya­cı ve ta­bii kay­nak­lar ola­rak pet­rol­le yan ürün­le­ri ya­şa­mın her ala­nın­da bu­lun­mak­ta ve gör­dü­ğü­müz ka­da­rıy­la da Tür­ki­ye'mi­zin ta­ma­men dı­şa­rı­dan ba­ğım­lı ola­rak ta­şın­mak­ta olan pet­ro­lün ka­çak­çı­lı­ğıy­la il­gi­li ko­nu­la­rı göz­den ge­çir­me­miz ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün, pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı de­nil­di­ğin­de, en bü­yük ka­çak­çı­lık de­niz yo­luy­la ya­pı­lır, yüz­de 70'e ya­kı­nı de­niz yo­luy­la ya­pı­lı­yor ka­çak­çı­lı­ğın. Bel­ki de bu ra­kam, çe­şit­li şey­le­re gö­re de­ği­şi­yor, ama yüz­de 90'ı da bu­lur.

Ka­çak­çı­lı­ğın önü­ne geç­me­nin yo­lu, sa­de­ce ya­sa­lar ve ce­za­lar­la, ya­sa de­ğiş­ti­re­rek de­ğil, kay­na­ğı­na git­mek la­zım. Ba­kan­la­rı­mı­zın ve hükûmet­le­ri­mi­zin da­ha du­yar­lı ve asa­yiş kuv­vet­le­ri­mi­zin da­ha güç­lü, da­ha kon­tro­lü al­tın­da bu­lun­dur­ma­sı ge­re­kir. Biz "ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­ye­ce­ğiz" di­yo­ruz ama, ka­çak­çı­lık ya­pan­lar bel­li. Ge­mi­le­ri kim­le­rin ge­tir­dik­le­ri bel­li. Kim­ler ta­ra­fın­dan bu­gün Tür­ki­ye'nin 5 kat­ril­yon pa­ra­sı­nın çar­çur edil­di­ği, pet­rol ko­nu­sun­da çar­çur edil­di­ği bel­li. O hâlde ya­pı­la­cak şey, ön­ce­lik­le ya­sa­lar ko­nu­sun­da ve bu­nun uy­gu­lan­ma­sı önem­li, ya­sa­la­rı çı­kar­mak de­ğil. Eğer biz ya­sa­la­rı çı­ka­ra­cak­sak, bu­nun uy­gu­la­ma­sı­nı da ha­ya­ta ge­çir­me­miz la­zım. Si­zin, bi­zim, ya­ni, ger­çek­ten 73 mil­yon in­sa­nın bi­ri­kim­le­rin­den ça­lan bu in­san­la­rın kim­ler ol­du­ğu ka­yıt­lar­da tes­pit­li­dir. O hâlde üze­ri­ne gi­dil­me­li­dir.

Eğer ge­mi­ler­le ge­ti­rip ka­çak­çı­lık ya­pı­lı­yor­sa, se­ne­de 10 mil­yar do­lar, yak­la­şık 10 kat­ril­yon ci­va­rın­da eğer ka­çak­çı­lık var­sa, bu­nun her yıl 5 mil­yar do­la­ra ya­kın, hat­ta 3,5 mil­yar ara­sın­da de­ği­şen bir, Tür­ki­ye'ye ma­li­ye­ti var­sa, ne­den bu­gü­ne ka­dar bek­le­ti­li­yor? Ne­den göz yu­mu­lu­yor? Her gün gö­rü­yo­ruz ki, in­san­lar, ar­tık so­kak­lar­da sı­kın­tı içe­ri­sin­de, pe­ri­şan­lık içe­ri­sin­de, kat­ril­yon­lar­ca pa­ra­mız ka­çak­çı­la­rın ce­bin­de.

Sa­de­ce pet­rol­de de­ğil ka­çak­çı­lık. İş­te tü­tün­de, iş­te si­ga­ra­da, da­ha de­ği­şik ko­nu­lar­da. Ül­ke­miz­de, ma­ale­sef mil­yar­lar­ca do­lar fa­kir fu­ka­ra­nın ce­bin­den pa­ra git­mek­te­dir. Bu pa­ra­la­rın önü­ne geç­me­nin yo­lu ger­çek yö­ne­tim­den, du­yar­lı yö­ne­tim­den ge­çer ve olay­la­rın üze­ri­ne gi­de­bi­le­cek bir ira­de­nin hâkim ol­ma­sı ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, se­ne­de 25 mil­yon to­na ya­kın bir ya­kıt it­hal edi­yo­ruz, har­ca­nı­yor ve so­nuç­ta, 11-12 mil­yar do­la­ra ya­kın ise bu­ra­la­ra pa­ra­lar öde­ni­yor. Bu pa­ra­la­rın ya­rı­sı ka­çak­çı­la­rın ce­bi­ne gi­di­yor ve ma­ale­sef, de­ne­tim al­tın­da tu­ta­mı­yo­ruz. Eğer ka­yıt dı­şı eko­no­mi­nin üze­ri­ne gi­de­cek­sek, bun­la­rı göz önün­de bu­lun­du­ra­cak­sak, bir kam­yo­nun ye­dek de­po­sun­da ge­len ka­çak pet­rol­ler­le uğ­raş­ma­ya­lım, ge­mi­ler­le ge­len, ger­çek­ten, bu, ar­ma­tö­rü ol­sun, bu işin ti­ca­re­ti­ni ya­pan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ger­çek­ten ka­nı­nı emen bu kay­nak­la­rın üze­ri­ne git­mek zo­run­da­yız.

Bu­gün, pet­rol için öde­di­ği­miz pa­ra­yı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, en faz­la kul­la­nan­lar­dan, bi­li­yor­su­nuz, köy­lü­ler ve çift­çi­ler, nak­li­yat­çı­lar ge­li­yor ak­lı­mı­za. Eğer bu­gün en faz­la kul­la­nan­lar ve hat­ta, geç­mi­şe gö­re bu oran­lar dü­şü­yor­sa, Tür­ki­ye'de ka­çak­çı­lık yüz­de 90'a da tır­man­dıy­sa, vay hâli­mi­ze. Eğer bu­gün bu pet­rol­de yüz­de 74 ci­va­rın­da do­lay­lı ver­gi ödü­yor­sak, so­nuç­ta, bu bi­zim ce­bi­mi­ze ve dün­ya­nın en pa­ha­lı pet­rol kul­la­nan ve pa­ra öde­yen bir ül­ke­si du­ru­mun­da­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­me­nin yo­lu ya­sa­lar­la de­ğil, bir an ön­ce bu ya­sa­la­rın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­siy­le, bu ira­de­yi, hükûmet­le­ri­miz… Geç­miş­te de ha­ta­lar ol­muş­tur, bu­gün­kü­nün de ha­ta­sı var­dır, ge­le­cek­te de ha­ta­lar ol­ma­ma­sı için, bir an ön­ce bu ka­çak­çı­lı­ğın önü­ne geç­me­li, her yö­nüy­le ka­çak­çı­lı­ğın önü­ne geç­me­li­yiz. Si­ga­ra­sın­dan, sı­nır ti­ca­re­tin­den, pet­ro­lün­den -da­ha çe­şit­li- ila­cın­dan, güb­re­sin­den, bu ko­nu­lar­da du­yar­lı ol­mak zo­run­da­yız. Eğer pet­rol ko­nu­sun­da bir an ön­ce bu ya­sa­nın çı­ka­rıl­ma­sı ge­re­ki­yor­sa, özel­lik­le üre­ti­ci­le­rin, it­hal eden­le­rin ve bu mar­ker ko­nu­sun­da özel­lik­le pet­rol da­ğı­tı­cı­la­rıy­la il­gi­li da­ha de­ne­tim al­tın­da bu­lun­du­ru­la­rak bu­na da­ha dik­kat et­me­li­yiz. Bu mar­ker ko­nu­su­nu ba­ha­ne ede­rek ba­zı pet­rol­cü­ler eğer ey­lem ya­par­lar­sa Tür­ki­ye'de de, bel­ki, sı­kın­tı­lar, pet­rol sı­kın­tı­sı do­ğa­bi­lir, çün­kü, ba­zı­la­rı­nın ka­zanç­la­rı eğer aza­lı­yor­sa, hâliy­le di­renç gös­te­re­cek­ler­dir, bir ba­ha­ne ara­ya­cak­lar­dır. Bun­la­ra fır­sat ve­ril­me­me­si la­zım. Ge­rek TÜ­Bİ­TAK ge­rek­se Ener­ji Pi­ya­sa­sıy­la il­gi­li ge­rek­se bu da­ğı­tım ya­pan şir­ket­le­rin da­ha du­yar­lı ol­ma­sı ge­re­kir, da­ha ko­or­di­ne­li ça­lış­ma­sı ge­re­kir ve bir an ön­ce de bu ya­sa­nın da, çı­kan ya­sa­nın ku­ral­la­rı­na uy­mak zo­run­da­lar. Za­man ka­za­na­rak, ka­çak­çı­lı­ğı, her ge­çen gün bir şey­ler da­ha ka­za­na­lım man­tı­ğı içe­ri­sin­de olan bu fir­ma­la­rın üze­ri­ne, it­ha­lat ya­pan ve ka­çak­çı­lık ya­pan­la­rın üze­ri­ne git­ti­ği­miz­de, inan edin ki, bun­lar, ar­tık, sus­mak zo­run­da ka­la­cak­tır. Eğer -çok sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­mu­zu gö­rü­yo­ruz- Ha­bur'sa, ikin­ci bir ka­pı aça­lım. Ha­bur Ka­pı­sı'nın dı­şın­da da ka­pı aça­rak bu it­ha­lat­la il­gi­li, dı­şa­rı­dan ge­len ka­çak­çı­lı­ğı da ön­le­ye­rek so­run­la­rı da­ha ya­kın bir za­man içe­ri­sin­de çö­ze­ce­ği­mi­ze ina­nı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­çak­çı­lık her yö­nüy­le sı­kın­tı içe­ri­sin­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - …bu ül­ke­yi sı­kın­tı içe­ri­sin­de koy­du­ğu ve yok­sul­la­rı­mı­zın, ye­tim­le­ri­mi­zin, fa­kir­le­ri­mi­zin ce­bin­den çal­dık­la­rı­na göz yum­ma­ya­lım. Ar­tık, so­kak­lar­da in­san­lar gas­be­di­li­yor­sa, öl­dü­rü­lü­yor­sa, bin­ler­ce gen­ci­miz suç­lu ola­rak ve on­la­rı su­ça iti­li­yor­sa yö­ne­tim­le­rin ve yet­ki­li­le­rin da­ha du­yar­lı ol­ma­sı ge­re­kir. Biz, tek­rar, ya­zar­la­rı­mı­zı, çi­zer­le­ri­mi­zi, ay­dın­la­rı­mı­zı, in­san­la­rı­mı­zı kat­le­den bir an­la­yı­şa, eğer, bun­la­rı da gör­me­mez­lik­ten gel­di­ği­miz­de ta­viz ver­miş olu­ruz. Bun­la­rın önü­nü kes­me­nin yo­lu bun­la­ra iş ve aş ara­mak­tan ge­çer. Eğer, ka­çak­çı­lık ve bu­nun gi­bi ka­çak­çı­lık­la il­gi­li bu ül­ke­nin çı­kar­la­rı­nı peş­keş çe­ken an­la­yış­lar eğer de­vam ede­cek­se bu yok­sul­lu­ğun, bu pe­ri­şan­lı­ğın, bu ka­til­le­rin önün­de du­ra­ma­yız di­yo­ruz. Ama, biz­ler, bu ko­nu­da da­ha du­yar­lı ol­ma­lı­yız Mec­lis ola­rak. Bu ka­til­le­rin, bu ka­til ye­ti­şen ve onun ar­ka­sın­da­ki güç­le­rin üze­ri­ne git­me­miz için da­ha hep bir­bi­ri­miz­le, mu­ha­le­fe­tiy­le ik­ti­da­rıy­la hal­kı­mız…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, son cüm­le­ni­zi, se­lam­la­ma­nız için açı­yo­rum. Lüt­fen…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…hep bir­lik­te hay­kı­ra­lım. Biz bir­lik­te­yiz, kar­de­şiz. Bu ül­ke­nin ve üni­ter ya­pı­sın­dan ödü­nü­müz yok­tur di­yo­ruz.

Şe­hit­le­ri­mi­zi say­gıy­la anı­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Şa­hıs­la­rı adı­na, Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Se­mi­ha Öyüş. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öyüş, sü­re­niz beş da­ki­ka.

SE­Mİ­HA ÖYÜŞ (Ay­dın) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı ül­ke­miz­de uzun yıl­lar­dır sü­re­ge­len ve dev­le­ti bü­yük za­rar­la­ra uğ­ra­tan bir so­run du­ru­mun­da­dır. Yak­la­şık son el­li yıl­dır sı­nır boy­la­rın­dan ve de­niz yo­luy­la ül­ke­mi­ze so­ku­lan ve ya­sa dı­şı ol­du­ğu gi­bi ka­yıt dı­şı ol­du­ğu için de za­rar­la­rı tar­tı­şı­la­ma­ya­cak ka­dar bü­yük olan ka­çak­çı­lık son yir­mi se­ne için­de da­ha or­ga­ni­ze bir şe­kil­de ya­pıl­mak­ta­dır.

Ül­ke­miz­de önem­li mik­tar­da pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­nın ya­pıl­dı­ğı­na iliş­kin bil­gi­ler bu­lun­mak­ta­dır. Bu cüm­le­mi bi­raz aç­mak is­ti­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si­miz­de ku­ru­lan ko­mis­yo­nun ça­lış­ma­la­rı so­nun­da ra­kam­lar­la ifa­de edi­len ka­çak pet­rol mik­ta­rı 2004 yı­lın­da 581 olay­da 83.111 ton, 2005 yı­lın­da 704 olay­da 35.217 ton, 2006 yı­lı­nın ilk üç ayın­da 8.235 ton ola­rak tes­pit edil­miş­tir. Ay­rı­ca, ra­por­da, iki yıl­da tes­pit edi­len ka­ça­ğın dev­le­ti­mi­ze olan za­ra­rı­nın fa­tu­ra­sı 10,7 mil­yar YTL ola­rak be­lir­len­miş­tir. Yi­ne ül­ke­miz­de­ki araç sa­yı­sın­da­ki ar­tış ora­nı 1990-2006 yıl­la­rı ara­sın­da yüz­de 157 iken, oto gaz­lı araç sa­yı­sı ha­riç ola­rak, top­lam akar­ya­kıt sa­tış­la­rın­da­ki ar­tış yüz­de 33 se­vi­ye­sin­de kal­mış­tır. El­de­ki ve­ri­ler­den de an­la­şı­la­ca­ğı gi­bi ra­kam­lar ara­sın­da­ki oran­lar akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nı net bir şe­kil­de or­ta­ya çı­kar­mak­ta­dır. Üni­ver­si­te­ler­de ya­pı­lan ana­liz araş­tır­ma­la­rı­na gö­re pi­ya­sa­da sa­tı­lan akar­ya­kı­tın 1/6'sı bo­zuk ol­du­ğu için, ko­nu­nun dev­le­ti­mi­zi il­gi­len­di­ren bo­yu­tu­nun ya­nı sı­ra va­tan­da­şı­mı­zı doğ­ru­dan il­gi­len­di­ren bo­yu­tu da var­dır. Çok ba­sit kim­ya­sal­lar­la el­de edi­len ka­li­te­siz ya­kıt, her­han­gi bir arın­dır­ma üni­te­sin­den geç­me­di­ğin­den stan­dart ya­kıt­lar ka­li­te­sin­de ol­mu­yor ve bu du­rum­da bir­çok oto­mo­bi­lin yol­da ka­lıp arı­za­lan­ma­sı­na ne­den olu­yor. Ko­nu­nun, ül­ke eko­no­mi­si, sağ­la­na­ma­yan ver­gi ge­li­ri, araç sa­hip­le­ri­nin oto­mo­bil­le­ri­ne ver­di­ği za­ra­rın ya­nın­da ba­rın­dır­dı­ğı yük­sek oran­da­ki kü­kürt ne­de­niy­le de in­san sağ­lı­ğı­na ve çev­re­ye ver­di­ği za­rar göz ar­dı edil­me­me­li­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; pet­rol pi­ya­sa­sı­nın iş­le­ye­bil­me­si için pet­rol ka­çak­çı­lı­ğın­dan kay­nak­la­nan hak­sız re­ka­be­tin ön­le­ne­rek adil bir re­ka­bet or­ta­mı­nın ve ürün gü­ven­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin ne ka­dar önem­li ol­du­ğu or­ta­da­dır. Ül­ke­miz­de dü­rüst­çe ti­ca­re­ti­ni ya­pıp ge­çi­mi­ni sağ­la­yan ti­ca­ret er­ba­bı ki­şi­le­rin hak­la­rı­nı ko­ru­mak, on­la­rı bu ka­çak­çı­lık iş­le­riy­le uğ­ra­şan­lar kar­şı­sın­da za­yıf bir ko­nu­ma dü­şür­me­mek, dev­le­tin ve mil­le­tin hak­kı­nı ko­ru­mak için bu ka­nu­nun aci­len ya­sa­laş­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. He­pi­mi­zin bu gö­re­vi­ni hak­kıy­la ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ği­ne emi­nim.

Bu ka­nu­nun 1'in­ci mad­de­sin­de ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler ile ta­nım­la­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır. Bu ba­kım­dan (a) ben­din­de ka­çak pet­rol ta­nı­mıy­la ku­rum­ca be­lir­le­nen se­vi­ye­de ulu­sal mar­ker içer­me­yen akar­ya­kıt, (b) ben­din­de ya­sal yol­lar­la Tür­ki­ye'de ser­best do­la­şı­ma gir­di­ği bel­ge­len­di­ri­le­me­yen ve­ya men­şe­si bel­li ol­ma­yan pet­ro­lü ve pet­rol ürün­le­ri­ni, (c) ben­din­de ku­rum­dan izin alın­ma­dan; akar­ya­kıt ha­ri­cin­de ka­lan sol­vet, ma­denî ve baz yağ, as­falt, sol­vent, naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­rin­den el­de edi­len akar­ya­kı­tı ya da akar­ya­kı­ta dö­nüş­tür­mek mak­sa­dıy­la kul­la­nı­lan ve­ya bu­lun­du­ru­lan akar­ya­kıt ha­ri­cin­de ka­lan sol­vent, ma­denî ve baz yağ, as­falt, sol­vent naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­ri, (d) ben­din­de 10 Tem­muz 2003 ta­rih ve 4926 sa­yı­lı Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nu'na gö­re ka­çak olan pet­rol ve pet­rol ürün­le­ri, (e) ben­din­de sı­vı ve­ya gaz hâlin­de­ki hid­ro­kar­bon­lar­la, hid­ro­kar­bon tü­re­vi olan ya­kıt­la­rı nak­le­den bo­ru hat­la­rın­dan (her tür­lü üre­tim, ile­tim ve da­ğı­tım hat­la­rı dâhil) ve­ya bun­la­rın de­po­la­rın­dan ve­ya ku­yu­lar­dan ya­sa­la­ra ay­kı­rı şe­kil­de alı­nan pet­rol ve pet­rol ürün­le­ri dü­zen­len­mek­te­dir.

Bu tek­nik dü­zen­le­mey­le, pet­ro­lün ve ma­denî ya­ğın, il­gi­li ida­ri hü­küm­ler de dâhil ol­mak üze­re, stan­dart­la­rı, öl­çü­le­ri, özel­lik­le­ri, iş­le­me ve üre­tim yön­tem­le­ri, bun­lar­la il­gi­li ter­mi­no­lo­ji, sem­bol, am­ba­laj­la­ma, işa­ret­le­me, eti­ket­le­me ve uy­gun­luk de­ğer­len­dir­me­si iş­lem­le­ri hu­sus­la­rın­dan bi­ri ve­ya bir­ka­çı­nı be­lir­ten ve uyul­ma­sı zo­run­lu olan her tür­lü dü­zen­le­me bu ya­say­la be­lir­len­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

SE­Mİ­HA ÖYÜŞ (De­vam­la) - Ka­bul ede­ce­ği­miz ya­say­la, ka­yıt dı­şı­lık or­ta­dan kal­ka­cak, hak­sız ka­zanç el­de eden­le­re fır­sat ta­nın­ma­ya­cak­tır.

Biz AK Par­ti Gru­bu ola­rak, her za­man ada­let­ten, şef­faf­lık­tan, eşit­lik­ten, dü­rüst­lük­ten, dev­le­ti­miz­den ve mil­le­ti­miz­den ya­na ol­du­ğu­mu­zu ifa­de edi­yo­ruz.

Bu dü­zen­le­me­nin, ül­ke­miz­de önem­li bir ek­sik­li­ği gi­de­re­ce­ği inan­cıy­la, ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor ve he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öyüş.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Bur­dur Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Alp. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET ALP (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1230 sı­ra sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

Ül­ke­miz­de önem­li mik­tar­da pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­nın ya­pıl­dı­ğı­na iliş­kin tes­pit­ler, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı hak­kın­da ku­ru­lan Mec­lis araş­tır­ma­sı ko­mis­yo­nu­muz­da da gö­rül­müş­tür. Akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nın ül­ke­miz eko­no­mi­si­ne, in­san ve çev­re sağ­lı­ğı­na ver­di­ği za­rar­lar araş­tı­rıl­mış ve ge­re­ken ön­lem­le­rin alın­ma­sı ama­cıy­la ko­mis­yo­nu­muz bu ko­nu­da ay­rın­tı­lı bir araş­tır­ma yap­mış­tır. Bu­gün ise ener­ji sek­tö­rü­müz­de önem­li bir ra­hat­la­ma mey­da­na ge­ti­re­cek ve ül­ke­miz eko­no­mi­si­ne bü­yük bir kat­kı sağ­la­ya­cak ya­sa üze­rin­de gö­rüş­me yap­mak­ta­yız.

Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'na ih­ti­yaç du­yul­ma­sı­nın en önem­li ne­de­ni, ül­ke­miz­de pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­nın çok bü­yük bo­yut­la­ra ulaş­tı­ğı var­sa­yıl­mak­ta­dır. Bun­dan do­la­yı pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı ve­ya ka­yıt dı­şı tüm iş­lem­ler eko­no­mik so­nuç­la­ra se­bep olup, hu­ku­ki ve ah­la­ki yön­den bü­yük so­nuç­lar çı­kar­mak­ta­dır. Ka­yıt dı­şı­lık bir baş­ka ka­yıt dı­şı sek­tö­rün oluş­ma­sı­na yol aç­mak­ta, so­nu­cun­da ise hak­sız re­ka­be­te ne­den ol­mak­ta­dır. Ka­çak­çı­lık­la il­gi­li tüm ko­nu­la­rın ya­sal boş­lu­ğu­nun gi­de­ril­me­si ve re­ka­bet eşit­siz­li­ği­ni, hak­sız re­ka­be­ti or­ta­dan kal­dı­ra­bil­mek açı­sın­dan önem­li­dir. Ül­ke­miz­de uy­gun fa­ali­yet ya­pan, hu­kuk dü­ze­ni­ne uy­gun fa­ali­yet gös­te­ren iş­let­me­ler mağ­dur ol­mak­ta ve za­rar gör­mek­te­dir­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­miz­de ka­çak pet­rol­le mü­ca­de­le ye­ter­siz kal­mak­ta­dır. Bu­nun için de Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı tüm un­sur­la­rı kap­sa­ya­cak şe­kil­de ya­pıl­mış­tır.

1'in­ci mad­de­ye bak­tı­ğı­mız za­man, Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen öl­çü­de ulu­sal mar­ker içer­me­yen akar­ya­kıt "ka­çak akar­ya­kıt" sa­yı­la­cak­tır. Ku­rum­dan izin al­ma­dan, akar­ya­kıt ha­ri­cin­de ka­lan sol­vent, ma­denî ve baz yağ, as­falt, naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­rin­den el­de edi­len akar­ya­kıt ve­ya akar­ya­kı­ta dö­nüş­tü­rül­mek ama­cıy­la kul­la­nı­lan ya da bu­lun­du­ru­lan akar­ya­kıt ha­ri­cin­de ka­lan sol­vent, ma­denî ve baz yağ, as­falt, naf­ta ve ben­ze­ri pet­rol ürün­le­ri­ni kap­sa­mak­ta­dır. Ya­sal yol­lar­la Tür­ki­ye'de ser­best do­la­şı­ma gir­di­ği bel­ge­len­di­ri­le­me­yen ve­ya men­şe­si bel­li ol­ma­yan pet­rol ve pet­rol ürü­nü ay­nı şe­kil­de ka­çak pet­rol sa­yı­la­cak­tır. Ay­rı­ca, 4926 sa­yı­lı Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nu'na gö­re, ka­çak olan pet­ro­lü ve pet­rol ürün­le­ri­ni de ka­çak pet­rol ola­rak ta­nım­la­mak­ta­yız.

Kı­sa­ca­sı, da­ğı­tı­cı li­sans sa­hip­le­ri­ne bağ­lı ba­yi­le­rin­de­ki iş­lem­ler so­rum­lu­luk ge­ti­ri­yor, ya­ka­la­nan pet­ro­lün tas­fi­ye­si hız­la­nı­yor, ka­çak pet­rol­le mü­ca­de­le­de et­kin bir teş­vik sis­te­mi dü­zen­le­me­si ge­li­yor. Böy­le bir ya­sal dü­zen­le­me ge­rek­çe­le­ri­nin ba­şın­da ol­ma­sı ge­re­ken hu­sus da bu ko­nu­da Hükûme­ti­mi­zin ka­rar­lı ol­ma­sı­dır.

Ay­rı­ca, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de, tüm par­ti­le­rin ve mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin pet­rol ka­çak­çı­lı­ğıy­la mü­ca­de­le ko­nu­sun­da gös­ter­miş ol­duk­la­rı ka­rar­lı­lık için te­şek­kür edi­yor, ta­sa­rı­nın tüm mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Alp.

Mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı Sa­yın Baş­kan.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Mad­de­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati : 18.32

SE­Kİ­ZİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 18.46

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Se­ki­zin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1230 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 1'in­ci mad­de­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, 1'in­ci mad­de­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

1'in­ci mad­de­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- 5015 sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu­nun 7 nci mad­de­si­ne be­şin­ci fık­ra­sın­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki fık­ra ek­len­miş­tir.

"Da­ğı­tı­cı li­san­sı sa­hip­le­ri, Ku­rum ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen esas­la­ra uy­gun ola­rak ba­yi­le­rin­de ka­çak pet­rol sa­tı­şı­nın ya­pıl­ma­sı­nı ön­le­yen tek­no­lo­jik yön­tem­le­ri de içe­ren bir de­ne­tim sis­te­mi ku­rar ve uy­gu­lar."

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ta­ci­dar Sey­han.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim de ka­tıl­dı­ğı­mız, Tür­ki­ye'nin…

BAŞ­KAN - Sa­yın Sey­han, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca ede­bi­lir mi­yim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ge­nel Ku­rul­da bir uğul­tu var, Baş­kan­lık Di­va­nı ola­rak ha­ti­bi ta­kip­te zor­la­nı­yo­ruz. Ar­ka­daş­la­rı­mız, lüt­fen yer­le­ri­ne otur­sun­lar ve ha­ti­bi din­le­ye­lim be­ra­ber­ce.

Bu­yu­run.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ge­nel­de ka­tıl­dı­ğı­mız bir ka­nun. Da­ha ön­ce, ge­çen haf­ta içe­ri­sin­de ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eğer, bu ka­nun ge­çen haf­ta geç­miş ol­say­dı fark­lı bir bi­çim­de ge­çe­cek­ti. Önem­li bir ka­nun ha­zır­la­dık, bu­gü­ne ge­tir­dik, ama, bu­gü­ne ka­dar, ka­nu­nun, man­tık­sal açı­dan bir çö­züm­le­me­ye ka­vuş­tu­rul­muş ol­ma­ma­sı da cid­di bir ek­sik­lik. Bu, ne­yin ek­sik­li­ği bi­li­yor mu­su­nuz: Bu, ku­rum­lar ara­sın­da ile­ti­şim ek­sik­li­ği, gö­rev ve so­rum­lu­luk ala­nın­da li­ya­kat sa­hi­bi ol­ma­yan in­san­la­rın gö­rev­len­di­ril­miş ol­ma­sı, za­ma­nın­da iha­le edi­le­me­me­si, iha­le edil­dik­ten son­ra TÜ­Bİ­TAK'ın bu araş­tır­ma sü­re­sin­ce ye­ter­li ih­ti­ma­mı gös­ter­miş ol­ma­ma­sı­nın… Hep bir­lik­te, bu ku­rum­la­rın sı­kın­tı­sı­nı bu­gün çe­ki­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, baş­tan be­ri söy­lü­yor­dum, bu ka­nun­da ka­çak­çı­lı­ğın bir tek mar­ker ek­sik­li­ği­ne bağ­lan­ma­sı yan­lış ola­bi­lir, ama, ta­nım­la­ma­da siz ye­ter­li açık­lık ge­ti­re­cek­si­niz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, mar­ker, da­ha ön­ce de an­lat­tım, bir bar­dak pet­ro­lün içe­ri­si­ne dam­la­ta­bi­le­ce­ği­niz, bel­li oran­da, için­de DNA mo­le­kül­le­ri olan çift kom­po­nent­li bir bi­le­şim­dir. Bu bi­le­şim ora­nı, her lit­re­ye gö­re bel­li­dir. Mar­ker, TÜ­Bİ­TAK ta­ra­fın­dan üre­ti­li­yor ve da­ğı­tı­lı­yor. Şim­di, Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu "Mar­ker'da hiç­bir so­run yok, mar­ker'ı biz iki yer­de uy­gu­la­ya­ca­ğız." di­yor. Dik­kat edin ar­ka­daş­lar, eğer bir de­ği­şik­lik ya­pa­cak­sa­nız da bun­la­rı gö­ze ala­rak ya­pın. "İki yer­de uy­gu­la­ya­ca­ğız: Bi­rin­ci­si an­tre­po­lar­da, pet­ro­lün gel­di­ği, çe­kil­di­ği an­tre­po­lar­da, ikin­ci­si de ra­fi­ne­ri­de uy­gu­la­ya­ca­ğım. Ya­ni, ben, mar­ker'ı gö­tü­rüp ben­zin is­tas­yo­nu­nun de­po­sun­da uy­gu­la­ma­ya­ca­ğım. Bu­ra­lar­da uy­gu­la­dı­ğım için, ora­ya dö­kü­le­cek mar­ker bel­li, ora­dan ala­ca­ğım öl­çüm­le­rin so­nu­cu da tam ola­cak­tır, an­cak, in­san­la­rın elin­de iki üç ay­lık bir de­po var, de­po­la­rın­da mal var. Bu mar­ker, kam­yon­lar­la ta­şı­nıp de­po­ya dö­kül­dü­ğü za­man, de­po­da­ki mal mar­ker'sız ol­du­ğu için, ka­de­me­li ola­rak mar­ker'ı yük­se­le­cek, ben de za­man içe­ri­sin­de bu­nu kon­trol ede­ce­ğim." di­yor. Bu, işin bir ya­nı. Ne­re­si di­yor? Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu, Baş­ka­nıy­la be­ra­ber; o gün, Sa­yın Gü­nay bu­ra­da bu­nu söy­le­di. Sek­tör "Bu­ra­da kris­ta­li­ze ol­ma var." di­yor. Ama, yi­ne, il­gi­li ar­ka­daş­lar di­yor ki: "Bu­ra­da­ki kris­ta­li­ze ol­ma; ko­ru­yu­cu mad­de­yi süz­me­den ver­di­ği için bu mar­ker kris­ta­li­ze olu­yor­du. Şim­di, sü­zü­yor, bu da or­ta­dan kalk­tı."

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, çe­liş­ki şu: Bir yan­dan TÜ­Bİ­TAK "Tut­tu­ra­ma­dık" di­yor. Ya, bir iha­le 3 de­fa ip­tal edi­lir mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Böy­le bir şey olur mu! 3 de­fa ip­tal edil­di. TÜ­Bİ­TAK'a git­ti, se­kiz ay­dır uy­gu­la­nı­yor, ka­nun çı­ka­cak, per­şem­be çık­sa böy­le çı­ka­cak­tı. Şim­di de­ni­li­yor ki "Bu­ra­da­ki in­san­la­rın yüz­de 90'ı ka­çak­çı olur."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, uy­gu­la­ma­da bir sı­kın­tı ola­ca­ğı ke­sin, ama, bu an­la­yış­la, biz, bu işi bir yıl­da da çö­ze­me­yiz. Mar­ker uy­gu­la­ma­sı bu ka­dar ko­lay bir şey de­ğil. Mar­ker'ı en üc­ra kö­şe­ye ka­dar uy­gu­la­ya­cak­sa­nız, bir ke­re, sis­tem ola­rak he­pi­miz bir şey­de hem­fi­kir ola­lım: Ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­mek sa­de­ce ka­nun­lar­la ya­pıl­maz. Özel­lik­le, pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı or­ga­ni­ze bir iş­tir. Siz, Güm­rü­ğü, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nı ve Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­nı or­ga­ni­ze ça­lış­tı­ra­maz­sa­nız, ye­ni bir dev­let po­li­ti­ka­sı or­ta­ya koy­maz­sa­nız ve bu­nun üze­rin­de­ki ver­gi­le­ri nor­mal dü­zey­le­re çe­ke­mez­se­niz Tür­ki­ye'de siz bu ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­ye­mez­si­niz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ba­kın, bir de, ce­za­la­ra yö­ne­lik cid­di çe­liş­ki­ler ya­şı­yo­ruz. Bi­ri­nin elin­de bir ma­zot var. Bu ma­zot di­ğer ma­zot­la ay­nı, ay­nı bi­le­şim­de, fa­kat, mar­ker'ı ek­sik. Va­tan­da­şa di­yor­su­nuz ki, "Siz ka­çak pet­rol kul­la­nı­yor­su­nuz, al­tı ay­dan üç yı­la ka­dar hap­si­niz var, şu ka­dar pa­ra ce­za­sı…" Ne­dir? İçin­de­ki mar­ker ek­sik. Ama, bir di­ğer yan­dan, elin­de ma­zot var, ma­zo­tun içe­ri­sin­de atık yağ var, sol­vent var, hem kul­lan­dı­ğı ma­ki­ne­yi hem in­san ha­ya­tı­nı teh­dit ede­cek cid­di ka­rı­şım­lar var. Eğer siz bu iki­si­ni de ay­nı ka­çak pet­rol an­la­yı­şıy­la ce­za­lan­dı­rır­sa­nız cid­di bir ada­let­siz­lik yap­mış olur­su­nuz. Ba­na gö­re, eğer ce­za ve­re­cek­se­niz, "Mar­ker'ı ol­ma­ya­na şu ka­dar ce­za ve­ri­lir." de­dik­ten son­ra, "Bi­le­şim­de her­han­gi bir ka­rı­şım kul­la­na­rak pet­ro­lün ya­pı­sı­nı de­ğiş­ti­rip pi­ya­sa­ya su­na­nın ce­za­sı yüz­de 25 ora­nın­da ar­tı­rı­lır." di­ye­bil­me­li­si­niz. Ak­si tak­dir­de, bu ada­let­siz­li­ği na­sıl or­ta­dan kal­dı­ra­cak­sı­nız? Adam, ka­çak ma­zot ge­tir­mey­le ay­nı ce­za ala­cak­sa, ya­rı­sı­nın içe­ri­si­ne sol­ven­ti ba­sar gö­tü­rür, "Ni­ye ben bu ris­ki al­ma­ya­yım?" der. Ka­çak­çı­nın ka­fa­sı­na koy­du­ğu şey faz­la pa­ra ka­zan­mak de­ğil mi? Bir de­po­nun ya­rı­sı­nı sol­vent dol­du­rur, ya­rı­sı­nı ma­zot dol­du­rur. Siz ka­nu­na ko­yun, "Bi­le­şi­min­de her­han­gi bir fark­lı­lık gö­rü­lür­se, her­han­gi bir kim­ya­sal mad­de­ye rast­la­nır­sa ce­za­sı yüz­de 25 ola­rak ar­tı­rı­lır." de­yin.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ge­çiş sü­re­si dü­şü­nü­yor­sa­nız da­hi, bu bir yıl çok uzun bir sü­re­dir. Sek­tö­rü ra­hat­la­ta­lım, ama, ta­nım­lar­da da ra­hat­la­ta­lım. Sek­tör­de, bir ke­re, siz ku­rum­lar ara­sın­da eş gü­dü­mü sağ­la­ma­dık­tan son­ra Tür­ki­ye'de bu so­ru­nu çöz­me­niz müm­kün de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di ba­kın, bir de "Ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­ye­ce­ğiz." di­yor­su­nuz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­na ku­lak ve­rir­se­niz, si­ze, bi­raz da na­sıl ön­le­ye­me­ye­ce­ği­ni­zi bir baş­ka yö­nüy­le an­la­ta­yım. Şim­di, kim de­net­le­ye­cek bu­nu? Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu. EPDK yet­ki­li­le­ri­ne so­run, ida­ri-ma­li özerk­li­ği yok, bir. De­ne­tim da­ire­sin­de sa­de­ce 30 ki­şi ça­lı­şı­yor. Siz, 30 ki­şiy­le Tür­ki­ye'de ka­çak akar­ya­kı­tı, pet­ro­lü de­net­le­ye­bi­le­ce­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz Al­lah aş­kı­na! Böy­le bir şey müm­kün mü? 30 per­so­nel­le Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu­nun Tür­ki­ye'de akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı de­ne­ti­mi yap­ma­sı müm­kün mü? Böy­le bir şey olur mu, o bi­na­da, o ça­lış­ma ko­şul­la­rın­da? Müm­kün mü böy­le bir şey?

Eğer, du­rum böy­le ka­la­cak­sa, biz, uy­gu­la­ma açı­sın­dan, bun­lar­la mü­ca­de­le et­me­me­yi baş­tan ka­bul­len­miş sa­yı­lı­rız. Ben is­ter­dim ki, bu ka­nun ge­ti­ril­di­ğin­de, onun ye­dek cet­ve­lin­de, is­tih­dam edi­le­cek tek­nik ele­man­la­rın da lis­te­si be­ra­be­rin­de ge­ti­ril­sin, uy­gu­la­yı­cı per­so­nel­le­rin lis­te­si be­ra­ber ge­ti­ril­sin. Siz, bu ko­şul­lar­da, bu ka­pa­si­tey­le, bu EPDK'yla, bu ka­çak akar­ya­kıt ta­nı­mıy­la Tür­ki­ye'de, ar­ka­daş­lar, ka­ça­ğı ön­le­ye­mez­si­niz. Ku­rum­la­rın eş gü­dü­mü­nü eğer siz -iki bu­çuk yıl ol­du Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu çık­tı­ğın­da, iki bu­çuk yıl ol­du- iki bu­çuk yıl, TÜ­Bİ­TAK, Hükûmet ve Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu ara­sın­da bir eş gü­düm sağ­la­ya­ma­dı ise­niz, 30 de­ne­tim ele­ma­nıy­la EPDK'da, de­ne­tim da­ire­sin­den siz bu de­ne­ti­mi or­ga­ni­ze bir bi­çim­de çı­ka­ra­maz, ya­pa­maz­sı­nız. TÜ­Bİ­TAK'ta bir­ta­kım in­san­la­rı eği­tip bu ala­na se­fer­ber et­me­niz de yet­mez de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Biz, Ka­çak­çı­lık­la Mü­ca­de­le Ka­nu­nu'nun çık­ma­sın­dan ya­na­yız, ama, ka­mu­oyu­nun ve si­zin dik­kat­le­ri­ni­zi çe­ki­yo­ruz: Ka­çak akar­ya­kıt ta­nı­mın­dan ce­za­la­ra ka­dar, hem sek­tör­de hem de ku­rum­sal ya­pı­da so­run ya­ra­ta­bi­le­cek cid­di ek­sik­lik­ler var. Ba­na kal­sa, bu ka­nu­nu ge­ri çe­ker, bir haf­ta üze­rin­de ça­lı­şır, son­ra Ge­nel Ku­ru­lun önü­ne ye­ni­den ge­ti­rir­dim. Ama, de­di­ğim gi­bi ar­ka­daş­lar, eğer per­şem­be gü­nü çı­kar­say­dı­nız siz bu ka­nu­nu… Sa­yın Ba­kan da bu­ra­da, "hiç­bir de­ği­şik­lik ol­ma­sın" di­yor­du. Eğer, per­şem­be­den bu çar­şam­ba­ya ka­dar ka­nun­da de­ği­şik­lik yap­ma ih­ti­ya­cı ha­sıl ol­muş­sa, bu ka­nu­nun te­mel­den ek­sik­lik­le­ri var de­mek­tir. Bu­nu, il­gi­li ku­rum­lar­la de­tay­lı ko­nu­şup bu­ra­lar­dan za­rar gö­re­cek sek­tö­rü de ra­hat­sız et­me­ye­cek…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…na­mus­lu in­san­la­rı da hır­sız ko­nu­mu­na sok­ma­ya­cak, an­cak, Tür­ki­ye'de akar­ya­kıt tü­ke­ti­mi­ni de sis­tem­li bir ko­nu­ma otur­ta­cak bir öne­riy­le ka­mu­oyu­nun ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin önü­ne çık­mak zo­run­da­yız.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yor, ka­nu­nun şim­di­den ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Sey­han.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı üze­ri­ne, Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da, işin özü­ne bak­tı­ğı­mız­da, bu, sis­te­min te­mel bir so­ru­nu. Ta­ma­mıy­la bir ad­li va­ka ola­rak al­gı­la­nır­sa, sa­de­ce ka­çak­çı­lık dü­ze­yiy­le de­ğer­len­di­ri­lir­se, bu işin so­nu­cu­nun ol­ma­ya­ca­ğı­nı bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum.

Ta­bii ki, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, baş­ta İs­ma­il Cem'in ai­le­si­ne baş­sağ­lı­ğı, ken­di­si­ne Al­lah'tan rah­met ve geç­ti­ği­miz haf­ta kay­bet­ti­ği­miz Hrant Dink'in de ai­le­si­ne ve Er­me­ni ca­mi­amı­za, dost­la­rı­mı­za, bu­ra­dan baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

Şim­di, te­mel so­run ne­dir di­ye bak­tı­ğı­mız­da, sis­te­min ta ken­di­si. Bu­gün, sis­te­min üç bo­yu­tu var. Pet­rol, bi­li­yo­ruz ki, çok ulus­lu fir­ma­la­rın ci­rit at­tı­ğı alan­lar­dan bir ta­ne­si. Tür­ki­ye'de, üre­ti­min çok zor ol­du­ğu bir dö­nem­de da­ğı­tı­mın da­ha kârlı ol­du­ğu bir sü­reç ya­şı­yo­ruz. Ge­rek çok ulus­lu ve ge­rek­se içi­miz­de­ki ulu­sal bir ser­ma­ye­nin çı­kar­la­rı­nın or­tak­laş­tı­ğı bir nok­ta. Biz di­yo­ruz ki, sis­tem­de so­ru­nu ce­za­lar­la cay­dır­mak de­ğil, işin eko­no­mik bo­yu­tuy­la ya­ni, ya­şam kay­na­ğı­na bak­mak la­zım.

Ka­çak­çı­lık ne­den? Ne­den AKP dö­ne­min­de ka­çak­çı­lık bir sek­tör hâli­ne gel­di? Bir dü­şü­nün, es­rar ka­çak­çı­lı­ğı, si­ga­ra ka­çak­çı­lı­ğı gi­bi bir­çok ka­çak­çı­lı­ğı dü­şün­dü­ğü­müz­de, bi­raz, pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı ar­tık bu işin ki­bar­ca­sı, be­ye­fen­di­li­ği olu­yor. Bu yüz­den, di­ğer ka­çak­çı­lık­tan çok pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­na doğ­ru dön­me­ye baş­la­dı. Çün­kü, Tür­ki­ye'de, do­lay­lı ver­gi­le­rin yüz­de 80 dü­ze­yin­de ol­du­ğu bir yer­de, en bü­yük ka­lem­ler­den bir ta­ne­si de pet­rol. Ka­çak­çı­lı­ğın teş­vik bo­yu­tu eko­no­mik bo­yu­tun­dan çı­kar. Bu­nun yüz­de 80'i ver­gi olan bir ül­ke­de, böy­le bir kâr mar­jı­nı dü­şü­nün, yüz­de 80 bey­ler. Böy­le bir sek­tör ne­re­de var? Pa­za­rı da açık, müş­te­ri­si de ha­zır. Pa­zar so­ru­nu ol­ma­yan ve Tür­ki­ye'de de, ka­çak­çı­lık sek­tö­rü­nün yüz­de 30'a var­dı­ğı bir ül­ke­de ya­şı­yo­ruz. Dört bu­çuk yıl­da -övün­dü­ğü­nüz nok­ta- AKP dö­ne­min­de ka­çak­çı­lık sek­tö­rü­nü ge­liş­tir­di­niz. Pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı da bun­la­rın baş­la­rın­da. Böy­le, kü­çük sı­nır ka­pı­la­rın­da­ki te­ne­ke­ler­le eşek sırt­la­rın­da­ki ya­pı­lan ka­çak­çı­lık­tan bah­set­mi­yo­ruz. Res­men tan­ker­ler­le ya­pıl­dı, ma­ale­sef de, Mer­sin'in bu ko­nu­da da yüz­de 30 pay al­dı­ğı bir ül­ke­miz­den bah­se­di­yo­ruz. İşin bu bo­yu­tun­da eğer siz ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­mek is­ti­yor­sa­nız, işin eko­no­mik bo­yut­la­rı­nı da göz ar­dı et­me­ye­cek­si­niz.

Siz, Tür­ki­ye'de ge­lir da­ğı­lı­mı­nı ku­rum­lar ver­gi­sin­den çok do­lay­lı ver­gi­le­re yö­nel­tir­se­niz, işe de sü­rek­li ver­gi yük­ler­se­niz, övün­dü­ğü­nüz nok­ta bu. Ka­çak­çı­lık da her ge­çen gün hız­la yük­se­len bir pa­zar ve bu top­lu­mu ka­çak­çı­lık gi­bi bir im­ti­yaz­lı grup­lar oluş­tur­du­nuz. Bi­raz ön­ce ka­çak­çı­lık sek­tö­rün­den he­men bir te­le­fon gel­di, de­di­ler ki, Tür­ki­ye'de­ki si­ga­ra ka­çak­çı­lı­ğı… "Em­ni­ye­tin önün­de sa­tı­lı­yor" de­di­ler. Dü­şü­nün bu ka­dar va­ha­me­tin bo­yu­tu­nu. Ya­ni, üret­me­den tü­ket­mek. Üret­me­nin zor­lu­ğu­nu, gir­di­le­rin re­ka­bet­te­ki sı­kın­tı­sı­nı hep be­ra­ber bi­li­yo­ruz. O za­man ha­zır lok­ma­dan im­ti­yaz­lı grup­lar el­de edil­mek.

Bu ül­ke­de ka­çak­çı­lı­ğın resmî bo­yut­lar­da­ki ra­ka­mı bel­li, 10 mil­yar do­lar ci­va­rın­da­ki bir pas­ta­dan bah­se­di­yo­ruz, kü­çük, bir­kaç ki­şi­nin yap­tı­ğı bir iş­ten de­ğil, 10 mil­yar do­lar. Bu ka­dar tat­lı bir lok­ma­nın ol­du­ğu yer­de ta­bii ki, ge­rek kü­re­sel ve ge­rek­se ulu­sal öl­çek­li bü­yük fir­ma­la­rın da işin içe­ri­sin­de ol­du­ğu bir sü­reç ya­şa­nı­yor. Bu­nun çö­zü­mü son de­re­ce ba­sit: Ulu­sal mar­ker. Bu, işin sa­de­ce bir bo­yu­tu. Ulu­sal mar­ker'ı dört bu­çuk yıl­da ma­ale­sef pra­tik ha­ya­ta dö­ke­me­di­niz. Üç de­fa iha­le ya­pıl­dı, iha­le ip­tal edil­di ve ar­ka­sın­dan da­ha çok TÜ­Bİ­TAK gi­bi bir bi­lim­sel bir ku­rum­da, bu­nu da be­ce­re­me­di­niz.

Pe­ki, böy­le bir or­tam­da, söy­ler mi­si­niz, ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­ye­ce­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Siz de inan­mı­yor­su­nuz, ama, bu­na kar­şın bir şey­ler yap­mak için mü­ca­de­le edi­yor­su­nuz. Çı­kar­la­rın ça­tış­tı­ğı yer­de, ta­vır­lar, bu ül­ke­nin millî men­fa­at­le­ri doğ­rul­tu­sun­da alı­nır ve Tür­ki­ye'de­ki tüm ener­ji kay­nak­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da dün­ya­nın en pa­ha­lı pet­ro­lü­nü tü­ket­me­mi­zin kay­nak­la­rın­dan bir ta­ne­si de pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­dır. Ge­rek ta­rım­da ve ge­rek­se en­düs­tri­yel alan­da, sa­na­yi­de re­ka­be­tin ya­pı­la­ma­dı­ğı bir dö­nem ya­şı­yo­ruz. Ha, kü­çük bir azın­lık, bir züm­re ya­rat­tı­nız pet­rol zen­gi­ni. Da­ha doğ­ru­su, pet­rol zen­gi­ni, üre­ti­ci­si olur, ama, do­la­şım­dan do­la­yı pet­rol sü­re­cin­de zen­gin­le­şen bir sek­tör ya­rat­tı­nız. Yak­la­şık 28 da­ğı­tım fir­ma­sı ve 5 bi­ne ya­kın bir ba­yi­nin ol­du­ğu bir pa­zar pa­yı­nı dü­şü­nün, böy­le bir or­tam­da, de­ne­tim­den yok­sun. Ni­ye? Ener­ji Pi­ya­sa­sı Üst Ku­ru­mu 30 ta­ne ele­ma­nıy­la de­net­le­ye­cek. Ada­ma gü­ler­ler "na­sıl be­ce­re­cek­sin" di­ye.

İkin­ci­si: Ya­sal ze­min­de ya­ra­tı­lan ener­ji da­ğı­tı­mı­nın üze­rin­de­ki özel­lik­le bu ce­za­lar -bir de­re­ce­de se­çim dö­ne­min­de­yiz- be­lir­li med­ya de­vi­nin önün­de si­lah ola­rak kul­la­nı­lı­yor. Bu da si­zin ese­ri­niz. Ba­kı­yor­sun, dört bu­çuk yıl­dır ha­ya­ta ge­çir­me­di­ği­niz, ver­gi ka­çak­çı­lı­ğıy­la suç­la­dı­ğı­nız ve da­ğı­tım­da­ki ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­nuz­da, ce­za kıs­mı se­çim dö­ne­mi­ne denk ge­li­yor, bu ne te­sa­düf! Bas­kı ara­cı ola­rak kul­la­nı­yor­su­nuz ya­sa­la­rı, ken­di amaç­la­rı­nız doğ­rul­tu­sun­da. Böy­le olun­ca da, si­zin ener­ji pi­ya­sa­sın­da­ki at­tı­ğı­nız bu adım­la­rın al­tın­da sa­de­ce gü­nü ko­tar­mak ve ma­ale­sef bas­kı ara­cı ola­rak kul­lan­mak… Bun­la­rı si­lah ola­rak kul­la­nı­yor­su­nuz. Bu yüz­den de, ener­ji sek­tö­rü­nün… Bu ka­dar, sı­kın­tı ya­ra­tı­lan bu ül­ke­miz­de, re­ka­bet­ten ve ve­rim­li­lik­ten yok­sun, da­ha çok tü­ke­ten bir pa­zar­da, ha­zır alı­cı­sı olan bir ko­num­da… Da­ha çok yüz­de 80 ver­gi­le­rin ka­çak ola­rak top­lan­dı­ğı bir pa­zar. Ya­ni, re­ka­be­tin ol­ma­dı­ğı as­lın­da, ve­rim­li­li­ğin ol­ma­dı­ğı bir sek­tör.

Bu­na kar­şın, çö­züm öne­ri­le­ri çok ba­sit. Ge­lin, Tür­ki­ye'de­ki ver­gi dü­zen­le­me­si­ni ye­ni­den ya­pın. O za­man, ka­çak­çı­lık, ca­zip ko­şul­dan, as­garî dü­ze­ye iner.

İkin­ci­si, ta­bii ki, pet­rol de­ne­ti­mi ve da­ğı­tı­mı es­na­sın­da­ki me­ka­niz­ma­la­rı­nı­zı ar­tı­rın. Ce­za­lar uy­gu­la­na­cak şe­kil­de ol­sun, si­lah ola­rak kul­la­nıl­ma­sın. Böy­le bir or­tam­da, Tür­ki­ye'de­ki pet­ro­lün ya­şat­tı­ğı sı­kın­tı, ül­ke eko­no­mi­si­ne kay­bı bel­li, bu tüm top­lu­mun sır­tın­da bi­rer kam­bur ve bu­nun fa­tu­ra­sı­nı Türk hal­kı öde­mek­te, 73 mil­yon in­san. Bu­ra­da­ki top­la­nan ver­gi­ler de Tür­ki­ye'nin yi­ne sır­tın­da bir kam­bur, çok ulus­lu fir­ma­la­ra, ma­ale­sef, sö­mü­rü­len bir ül­ke ko­nu­mun­da fa­ize gi­den pa­ra. Böy­le bir kı­sır dön­gü, böy­le bir ucu­be.

Dört bu­çuk yıl­da yap­tı­ğı­nız ne­dir, ge­lin, bu­ra­da açık­la­yı­nız.

Si­zin, Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek bir ço­ğun­luk­ta ol­ma­nı­za kar­şın, AKP ik­ti­da­rı­na ba­kı­yo­rum; bu­ra­da sa­de­ce Mec­li­si ça­lış­tı­ra­cak ço­ğun­lu­ğu bul­mak­ta zor­la­nı­yor­su­nuz. Bir de ka­mu­oyu­na, iş­te, biz Mec­li­sin sü­re­si­ni beş yıl uzat­tık gi­bi… Ba­zen ar­ka­daş­la­ra so­ru­yo­rum: AKP, yo­rul­du­nuz mu? Am­pul mü pat­la­dı?

RE­CEP KO­RAL (İs­tan­bul) - Yok­la­ma yap­tık her mad­de­de.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Hep yok­la­ma. İş­te, bu­na ni­te­lik de­ğil, ni­ce­lik de­nir, sa­yı­sal var­lı­ğı­nız. Bu­na rağ­men bul­mak­ta zor­la­nı­yor­su­nuz ve bu ül­ke­de, Tür­ki­ye'nin te­mel so­run­la­rı­nı çöz­me­niz ge­re­ken bir dö­nem­de, bu ül­ke­de…

RE­CEP KO­RAL (İs­tan­bul) - Mec­lis ka­pan­say­dı ko­nu­şa­ma­ya­cak­tın sen.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Mec­lis ka­pa­na­cak ve bu halk se­çim gü­nü­nü dört göz­le me­rak edi­yor. Ar­tık, her ge­çen gün ıs­tı­rap içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı gün­le­rin he­sa­bı­nı dört göz­le… Ya­ni, ge­ri­ye sa­yış dö­ne­mi baş­la­dı. AKP'li yıl­lar­dan kur­tu­luş dö­ne­mi baş­la­dı ve bu hal­kın sağ­du­yu­su­na, sab­rı­na min­net­ta­rız. İna­nı­yo­ruz ki, bu ül­ke­miz­de, sı­kın­tı­lar­dan çok, her ge­çen gün can ve mal gü­ven­li­ği­nin ol­ma­dı­ğı, re­ka­be­tin ve ve­rim­li­li­ğin ol­ma­dı­ğı bir ül­ke­de gü­nü ko­tar­mak ve evi­ne sa­de­ce git­mek­te bi­le sı­kın­tı du­yan bir top­lum­sal psi­ko­lo­ji­yi dü­şü­nü­yo­rum, top­lum­sal has­ta­lık se­vi­ye­sin­de. Top­lu­mun yüz­de 70'i stres­te, yüz­de 30'u dep­res­yon­da. Ese­ri­niz bu.

13 mil­yon ye­şil kart ba­ğım­lı­sıy­la övün­dü­ğü­nüz, bu­nun ba­na gö­re resmî adı "resmî di­len­ci bel­ge­si" di­ye­bi­le­ce­ği­miz bir bel­ge. 13 mil­yon… Her ge­çen gün de sa­yı­sı ar­tan bir sü­reç­te. Ama bu­na kar­şın, Türk top­lu­mu­nu her ge­çen gün ia­şe­ye ba­ğım­lı bir kit­le­ler hâlin­de ye­tiş­tir­di­niz.

Ben bu­ra­dan hal­kı­ma ses­len­mek is­ti­yo­rum: Umut­la­rı­nız bit­me­sin, ha­yal­le­ri­niz sön­me­sin. Ya­pı­la­cak sü­reç­te AKP'ye he­sap so­ra­ca­ğı­nız gü­nü dört göz­le bek­le­di­ği­ni­zi bi­li­yo­ruz, çok kı­sa kal­dı ve se­çim san­dı­ğın­dan he­sa­bı­nı so­ra­ca­ğı­nı­zı da bi­li­yo­ruz. Ama çö­zü­mün ise, ad­re­sin Ana­va­tan ol­du­ğu­nu hal­kı­mız sağ­du­yuy­la de­ğer­len­dir­sin. Baş­ta Ge­nel Baş­kan Er­kan Mum­cu'yla baş­la­yan bir Ana­va­tan si­ya­si po­li­ti­ka­la­rın­da ve eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rın­da ya­pa­ca­ğı ic­ra­at­la­rı net­tir. Böy­le olun­ca, Pet­rol Ka­nu­nu da dâhil ol­mak üze­re, Tür­ki­ye'nin te­mel ener­ji so­ru­nu­nu, böy­le gü­nü ya­par­mış gi­bi gö­rü­nü­yor­su­nuz. Dört bu­çuk yıl­da ya­şa­nı­lan sı­kın­tı­nın Tür­ki­ye'ye ma­li­ye­ti ma­ale­sef 20 mil­yar do­la­rın üze­rin­de. Böy­le bir ra­ka­mı Türk hal­kı­na ödet­me­ye hak­kı­nız yok.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Kı­sa­ca, umut­la­rın bit­me­di­ği, evi­mi­ze ra­hat­lık­la, hu­zur içe­ri­sin­de gi­de­bi­le­ce­ği­miz, sev­gi­nin, kar­deş­li­ğin, ba­rı­şın öz­le­mi içe­ri­sin­de olan bir Tür­ki­ye'nin öz­le­mi çok kı­sa sü­re­de ger­çek­le­şe­cek ve ina­nı­yo­rum ki, bu AKP'den kur­tu­luş gü­nü­nü bu ül­ke bay­ram ilan ede­cek. Te­men­ni­miz o. Bu hal­kın ara­sı­na gi­rip so­run, in­şal­lah siz­den mem­nun­dur­lar da oy ve­re­cek­ler­dir. Ama ayak­la­rı­nız ye­re bas­mı­yor. Bu­na hal­kı­mız ge­re­ken he­sa­bı so­ra­cak­tır. Te­men­ni­miz, bu ül­ke­nin çö­züm­süz ol­ma­dı­ğı, al­ter­na­tif­siz ol­ma­dı­ğı, umut­la­rın sön­me­di­ği bir ül­ke öz­le­miy­le, bu ka­nu­nun kıs­men de ol­sa so­ru­nu çöz­me­si­ne kat­kı gös­te­re­ce­ği­ni dü­şü­nü­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Gü­ler.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na Zon­gul­dak Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Faz­lı Er­do­ğan…

Şah­sı adı­na, Düz­ce Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fah­ri Ça­kır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Ça­kır.

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 2'nci mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­tu­ğu­muz me­se­le, hiç şüp­he­siz, pet­rol me­se­le­si, Tür­ki­ye'de ve dün­ya­da bir­çok olay­la­ra se­bep olan ve yük­sek ra­kam­la­ra sâri bu sek­tör, hiç şüp­he­siz, ül­ke­miz­de de, ka­çak­çı­lık nok­ta­sın­da ol­duk­ça dik­kat­le­ri çek­mek­te.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­lin­di­ği gi­bi, ül­ke­miz­de tü­ket­ti­ği­miz pet­ro­lün yüz­de 92'si­ni dı­şa­rı­dan it­hal edi­yo­ruz, yüz­de 8'ini an­cak üre­te­bi­li­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la, bir yıl­da bu ül­ke pet­ro­le 29 mil­yar do­lar pa­ra ödü­yor. An­cak, böy­le de­va­sa bir sek­tö­rün, hiç şüp­he­siz, ka­çak­çı­lı­ğı da ol­duk­ça yük­sek ra­kam­la­ra sâri. 5 kat­ril­yon me­sa­be­sin­de, bu ül­ke­de, yıl­da, ka­çak­çı­lık ya­pıl­dı­ğı, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğın­dan ül­ke­nin pa­ra kay­bet­ti­ğin­de her­kes hem­fi­kir. An­cak, ön­len­me­si­ne iliş­kin bir­ta­kım ka­nu­ni dü­zen­le­me­le­ri de sü­rat­le yap­ma du­ru­mun­da­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, hiç şüp­he­siz, ko­nu­şul­du­ğu üze­re, mar­ker uy­gu­la­ma­sı, ulu­sal mar­ker uy­gu­la­ma­sı, ka­çak­çı­lı­ğı uy­gu­la­mak adı­na bel­ki en önem­li et­ken­ler­den bir ta­ne­si. An­cak, tek ba­şı­na mar­ker uy­gu­la­ma­sı­nın yet­me­ye­ce­ği­ni de hiç şüp­he­siz bil­me­miz la­zım. Çün­kü, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nı ön­le­mek için ne­re­den gel­di­ği­mi­zi de bil­mek la­zım. Eğer, ha­fı­za­la­rı­mı­zı şöy­le bir yok­lar­sak, ya­kın geç­miş­te, 1997, 1998, 1999, 2000, 2001 hat­ta 2002'le­rin ya­rı­la­rı­na ka­dar, bu ül­ke­de, ka­çak ma­zot, ucuz ma­zot gi­bi, ne­re­dey­se resmî li­te­ra­tür­de yer al­mış­tı. Bu da ga­yet ma­sum ve ma­kul bir ze­min üze­ri­ne otur­tul­muş, sı­nır ti­ca­re­ti kav­ra­mı ve kap­sa­mı içe­ri­sin­de, o sı­nır ti­ca­re­ti sı­nır­la­rı aş­mış, sı­nır­la­rın öte­si­ne, hat­ta, As­ya'dan Av­ru­pa'ya, Trak­ya'dan Ana­do­lu ya­ka­sı­na da­hi ge­çer hâle gel­miş idi. Do­la­yı­sıy­la, o gün­ler­den bu­gün­le­re gel­di­ği­miz­de, bu ka­çak­çı­lı­ğın mut­la­ka ön­len­me­si­ne iliş­kin ted­bir­le­ri de al­mak hiç şüp­he­siz ka­çı­nıl­maz ol­du. An­cak, bak­tı­ğı­mız­da, ka­çak­çı­lı­ğı na­sıl ön­le­ye­lim, kim bu­nun so­rum­lu­su de­nil­di­ğin­de, ne­re­dey­se beş-al­tı ta­ne ba­kan­lık kar­şı­mı­za çı­kı­yor. Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı, Ener­ji Ba­kan­lı­ğı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Ha­zi­ne ve Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğı hiç şüp­he­siz bun­la­rın te­mel resmî bi­rim­le­ri. An­cak, bu kon­trol­le­ri ki­min ya­pa­ca­ğı­na iliş­kin bu ka­nu­ni dü­zen­le­me­le­ri bir an ev­vel ha­ya­ta ge­çir­mek de Hükûme­ti­mi­zin gö­re­vi.

Bu kür­sü­den, hiç­bir şey ya­pıl­ma­dı­ğı­na iliş­kin de çok­ça şey­ler söy­len­di. An­cak, bir­çok şey bu Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da ya­pıl­dı, bu­nu ka­bul ede­lim. Bel­ki za­man­la­ma­sı, za­man geç iş­le­di, an­cak, tak­dir eder­si­niz ki, li­sans me­se­le­si… Bu ül­ke­de yak­la­şık 12.500 ba­yi, ya­ni is­tas­yon var. Be­yaz bay­rak­lı di­ye ta­bir edi­len ba­yi­ler var­dı. Ka­çak­çı­lı­ğın de­va­sa kıs­mı, il­gi­li ar­ka­daş­lar bi­lir, be­yaz bay­rak­lı di­ye ta­nım­la­dı­ğı­mız, hiç ba­ğım­lı­lı­ğı ol­ma­yan, da­ha doğ­ru­su her­han­gi bir da­ğı­tım şir­ke­ti­nin ba­yi­si ol­ma­yan bu 2.500 ba­yi üze­rin­den pekâlâ ya­pı­la­bil­mek­tey­di. İş­te, li­sans me­se­le­siy­le, li­sans mec­bu­ri­ye­tiy­le, bu ya­sal dü­zen­le­mey­le tüm ba­yi­le­rin li­sans al­ma, da­ğı­tım şir­ket­le­ri­nin li­sans al­ma mec­bu­ri­ye­ti­ni ge­tir­dik. Bu da cid­di bir adım­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, onun da ta­mam­lan­ma­dı­ğı­nı ma­ale­sef gör­mek­te­yiz. An­cak, li­sans me­se­le­si, bi­li­yor­su­nuz, da­ğı­tı­cı şir­ke­tin ba­yi­si ol­ma­sı, ba­yi­li­ği ol­ma­sı me­se­le­si. O ne­den­le, bir de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı da za­ten sis­te­min ve sek­tö­rün ken­di için­de var. Her da­ğı­tım şir­ke­ti ken­di ma­lı­nı ta­nı­ya­bil­mek­te. Ken­di ba­yi­si­ni de ken­di ara­la­rın­da­ki ti­ca­ri söz­leş­me­ler… İs­tas­yon sa­hi­bi­nin ta­pu ver­me­siy­le bir­lik­te, in­ti­fa hak­la­rıy­la bir­lik­te bel­li bir açı­dan za­ten da­ğı­tım şir­ket­le­ri ba­yi­le­ri­ni bel­li bir öl­çü­de de­net­le­ye­bi­li­yor. An­cak, ulu­sal mar­ker bu de­ne­ti­mi ben­ce çok da­ha kuv­vet­li hâle ge­ti­re­cek.

An­cak, şu­na da dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar bu kı­sa za­man di­li­min­de: Bi­li­yor­su­nuz, al­dı­ğı­mız tüm bu ted­bir­ler, bir şe­kil­de yurt içi­ne gir­miş, de­ği­şik yol­lar­dan gir­miş akar­ya­kı­tın na­sıl ya­sak­lı hâlden kur­tul­ma­sı­na iliş­kin. Önem­li olan me­se­le, ben­ce te­mel me­se­le­ler­den bir ta­ne­si şu: Ka­çak akar­ya­kıt, yurt içi­ne, yurt dı­şın­dan ev­ve­la o nok­ta­lar­dan gir­me­me­li. Çün­kü, gir­dik­ten son­ra bu ka­dar çok bin­ler­ce ton akar­ya­kıt herhâlde ban­yo yap­mak için, duş al­mak için kul­la­nıl­maz. Bu akar­ya­kıt bir şe­kil­de sek­tö­rü zor­la­ya­ca­ğı için, ev­ve­la sı­nır­lar­dan gir­me­me­si la­zım.

Bir: Ka­ra­dan gi­ri­yor. An­cak, na­sıl gi­ri­yor? Ka­ra­dan Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'da özel­lik­le -şim­di bu pek mo­da ol­ma­dı- at ve ka­tır sır­tın­da­ki yük­ler­le ge­li­yor­du. An­cak, şim­di da­ha faz­la kam­yon de­po­la­rıy­la, yük­sek ha­cim­li kam­yon de­po­la­rıy­la bir şe­kil­de, ya­ni…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

FAH­Rİ ÇA­KIR (De­vam­la) - …yük­sek ha­cim­li kam­yon de­po­la­rıy­la gi­ri­yor. Ama, en önem­li gi­riş şek­li de­niz yo­luy­la de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bin­ler­ce ton, de­niz yo­luy­la gi­ri­yor. Bi­li­yor­su­nuz, de­niz yol­la­rın­dan gir­me­si, çok yük­sek to­naj­lı ge­mi­ler­le gir­me­si, ta­bii ki ran­tı da çok yük­sek… An­cak, bu­ra­da, hiç şüp­he­siz, kol­luk kuv­vet­le­ri­nin, de­niz­de ka­ra su­la­rı­nın gü­ven­li­ği, sı­nır ge­çiş­le­ri, hiç şüp­he­siz ka­ra­dan da sı­nır ge­çiş­le­riy­le ala­ka­lı kon­trol me­ka­niz­ma­la­rı­nın çok et­kin bir şe­kil­de ça­lış­ma­sı mec­bu­ri­ye­ti var­dır.

Bin­ler­ce ton, bu ge­mi­ler­le tran­sit gö­tür­me­si ge­rek­ti­ği yük­le­ri, ÖTV'den mu­af ken­di de­po­la­rı­na al­dık­la­rı ma­zot­la­rı da bir şe­kil­de sat­ma­la­rı ne­ti­ce­sin­de, o ka­ra­dan ge­çiş­le­ri göl­ge­de bı­ra­ka­cak bü­yük bo­yut­ta­ki ka­çak­çı­lık ma­ale­sef de­niz yo­luy­la ya­pıl­mak­ta. O ne­den­le de­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı her hâliy­le, az ev­vel isim­le­ri­ni say­dı­ğım tüm baş­lık­la­rı ih­ti­va eden resmî ku­rum­lar ta­ra­fın­dan et­kin bir bi­çim­de ya­pıl­ma­lı. Uy­gu­lan­ma­sı için hiç şüp­he­siz in­san un­su­ru çok önem­li. Mut­la­ka ka­nun­lar ge­rek­ti­ği şe­kil­de uy­gu­lan­ma­lı ve ka­çak­çı­lık mi­ni­mum se­vi­ye­ye in­di­ril­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ça­kır, son cüm­le­le­ri­niz için aç­tım.

FAH­Rİ ÇA­KIR (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ko­nu­ya da bir cüm­ley­le işa­ret et­mek is­ti­yo­rum. Bun­la­rın öte­sin­de, en teh­li­ke­li bir yo­lu da var ki, sol­vent de­di­ği­miz, bo­ya sa­na­yi­sin­de kul­la­nı­lan o mad­de­nin baz ih­ti­va eden baz yağ­la­rı­nın ve ma­den­sel yağ­lar­dan üre­ti­len pet­rol­dür ki, en teh­li­ke­li­si de bu­dur. Çün­kü, bu­nun pat­la­yı­cı ve par­la­yı­cı özel­li­ği var­dır. Mo­tor­la­rın ca­nı­na okur, en teh­li­ke­li­si de bu­dur. Do­la­yı­sıy­la, bun­la­rın it­ha­la­tı­na iliş­kin yap­tı­rım­lar et­kin hâle ge­ti­ril­me­li sek­tö­rün de ca­nı­nı yak­ma­dan.

Ama, dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum: Bu ih­ti­yaç mad­de­le­ri­nin 3-3,5 kat it­hal edil­di­ği­ni de mut­la­ka bil­mek ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ça­kır.

Şah­sı adı­na Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Eras­lan.

Bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si kür­sü­sün­den, de­fa­lar­ca, Mec­lis İç Tü­zü­ğü'nün za­man za­man su­is­ti­ma­li­ne iliş­kin ifa­de­ler söy­len­di. Ta­bii ki, ben, hiç­bir mil­let­ve­ki­li­nin, Mec­lis İç Tü­zü­ğü'ne sı­ğı­na­rak Mec­lis İç Tü­zü­ğü'nü su­is­ti­mal ede­ce­ği­ni dü­şün­mü­yo­rum; ama, ik­ti­dar gru­bu­nun grup adı­na da­ha uzun bir sü­re ko­nuş­ma imkânı var iken, ka­nu­nun tü­mü üze­rin­de yir­mi da­ki­ka ve ka­nu­nun mad­de­le­ri üze­rin­de onar da­ki­ka gru­bu adı­na ko­nuş­ma imkânı var iken, ama, bü­tün ka­nun tek­lif­le­ri, ka­nun ta­sa­rı­la­rı gö­rü­şü­lür iken, ik­ti­dar gru­bu söz­cü­le­ri­nin, mil­let­ve­kil­le­ri­nin, gru­bu adı­na de­ğil de, şah­sı adı­na söz al­ma­la­rı­nı ve gru­bu ol­ma­yan mil­let­ve­kil­le­ri­nin ve­ya ba­ğım­sız olan mil­let­ve­kil­le­ri­nin ka­nun­la il­gi­li fi­kir­le­ri­ni, dü­şün­ce­le­ri­ni bu­ra­da ifa­de et­me­me­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ya­pı­lan bu en­gel­le­me­nin çok de­mok­ra­tik ve çok hak­ka­ni­yet öl­çü­le­ri­ne bağ­da­şır bir ta­vır ol­ma­dı­ğı­nı ön­ce­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Da­ha ön­ce, şa­hıs­la­rı adı­na ko­nuş­ma­la­rı ba­ğım­sız mil­let­ve­kil­le­ri­ne ve­ya gru­bu ol­ma­yan mil­let­ve­kil­le­ri­ne bı­ra­kır­lar idi si­ya­set­çi­ler. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin böy­le bir te­amü­lü var idi. Fa­kat, bir tek ses­li­lik ol­sun, fark­lı gö­rüş­ler ifa­de edil­me­sin ama­cıy­la bu en­gel­le­me­le­rin bun­dan son­ra ol­ma­ya­ca­ğı­nı, ol­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni en azın­dan, bu­ra­dan ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Evet, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı hep be­ra­ber des­tek­li­yo­ruz. Ben de, şah­sım adı­na, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­na olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi, ka­bul oyu ve­re­ce­ği­mi ön­ce­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve ger­çek­ten, ge­rek ver­gi ka­çak­çı­lı­ğı ve eko­no­mi­ye et­ki­le­ri ge­rek­se çev­re­ye ver­di­ği za­rar göz önün­de bu­lun­du­rul­du­ğun­da, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nın Türk eko­no­mi­si­ne, ma­li­ye­mi­ze ve top­lu­mu­mu­za ne ka­dar bü­yük za­rar­lar ge­tir­di­ği­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz.

Ka­nun­da ise, han­gi yıl kaç fi­il iş­len­miş ve han­gi yıl­da kaç ton, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğıy­la mü­ca­de­le­de ya­ka­lan­dı­ğı ifa­de edil­miş­tir. Ta­bii ki, bu ra­kam­lar önem­li ra­kam­lar­dır ve bu ra­kam­lar­la be­ra­ber, özel­lik­le ül­ke­miz­de 1990 yı­lın­dan 2005 yı­lı­na ka­dar -her ge­çen gün- araç sa­yı­sı­nın yüz­de 157 ora­nın­da art­mış ol­ma­sı­na kar­şın, 2005 yı­lın­da­ki top­lam ben­zin sa­tış­la­rı­nın 1990 yı­lı­na gö­re da­ha ge­ri­ler­de ol­du­ğu ger­çe­ği­ni önü­mü­ze koy­du­ğu­muz za­man, akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nın ge­rek de­niz yo­luy­la ge­rek güm­rük­ler, güm­rük ka­pı­la­rı­mız ara­cı­lı­ğıy­la sü­rek­li de­vam et­ti­ği ger­çe­ği­ni ka­nu­nun ge­rek­çe­sin­de gö­rü­yo­ruz.

Şim­di, bu ka­dar önem­li bir mev­zu, çev­re­ye et­ki­le­ri var, ma­li­ye­ye et­ki­le­ri var, eko­no­mi­ye et­ki­le­ri var, Tür­ki­ye'ye et­ki­le­ri var, hak­sız bir ka­zanç ve hak­sız bir re­ka­be­te yol açan bir fi­ili be­şin­ci yıl­da iz­le­mi­şiz. Sa­de­ce iz­le­mek su­re­tiy­le, ye­tin­mi­şiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­nun ta­sa­rı­sı 25/6/2006 ta­ri­hin­de, ya­ni, bun­dan se­kiz ay ön­ce Baş­ba­kan­lık ta­ra­fın­dan, Baş­ba­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gön­de­ril­miş bir ta­sa­rı­dır ve bu ta­sa­rı, Tür­ki­ye eko­no­mi­si ve Tür­ki­ye açı­sın­dan çok önem­li bir ta­sa­rı ol­du­ğu hâlde, se­kiz ay­dan be­ri Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ne­den bek­le­di, ni­çin bek­le­di? Bu önem­li bir ko­nu­dur. Evet…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - Bu ka­nun ta­sa­rı­sı akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­na cid­di ce­zai mü­ey­yi­de­ler ge­tir­mek­te­dir, pa­ra ce­za­la­rı ge­tir­mek­te­dir; ama, bu­nun­la be­ra­ber yi­ne akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı nok­ta­sın­da alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­ler var­dır. Ulu­sal mar­ker yön­te­mi doğ­ru bir yön­tem­dir ve uy­gu­lan­ma­lı­dır; ama, onun dı­şın­da, akar­ya­kıt­tan yüz­de 75 ora­nın­da alı­nan ver­gi­ler dü­şü­nül­me­li­dir. Hem yurt içi hem de ulus­la­ra­ra­sı ta­şı­ma­cı­lık ya­pan hem de ta­rım sek­tö­rü­nün, özel­lik­le en önem­li gir­di ka­le­mi olan akar­ya­kıt fi­yat­la­rı ve sa­na­yi­de kul­la­nıl­dı­ğı­nı da dü­şü­nür isek, sa­na­yi de çok cid­di ma­na­da ya­tı­rım­cı­yı da, üre­ti­ci­yi de, cid­di ma­na­da il­gi­len­di­ren bu akar­ya­kıt fi­yat­la­rı­nın ye­ni­den göz­den ge­çi­ril­me­si ve yüz­de 75'e va­ran ver­gi­le­rin in­di­ril­me­si su­re­tiy­le ka­çak­çı­lı­ğı ca­zip hâlden çı­kar­ma me­to­du­nu uy­gu­la­mak ge­rek­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca ede­ce­ğim.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum.

Ak­si tak­dir­de, bu fi­yat­lar var ol­du­ğu müd­det­çe, bu ver­gi oran­la­rı­nın yük­sek­li­ği ve akar­ya­kıt fi­yat­la­rın­da­ki, Av­ru­pa Bir­li­ği ve ABD'nin 4 mis­li, 5 mis­li da­ha pa­ha­lı olan bu fi­yat­lar var ol­du­ğu müd­det­çe, bu ka­çak­çı­lık de­vam ede­cek­tir ve et­kin bir şe­kil­de mü­ca­de­le­nin, fi­yat­la­rın aşa­ğı in­di­ril­me­siy­le müm­kün ola­ca­ğı­nı ifa­de edi­yo­rum, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eras­lan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de­ki ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­dey­le il­gi­li bir öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1/1215 esas sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 2 in­ci mad­de­si­nin Ta­sa­rı­dan çı­kar­tıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

                             

Sa­dul­lah Er­gin

 

Se­la­mi Uzun

 

Zül­fü De­mir­bağ

 

 

Ha­tay

 

Si­vas

 

Elâzığ

 

 

Ala­et­tin Gü­ven

 

Ma­li­ki Ej­der Ar­vas

 

 

 

Kü­tah­ya

 

Van

 

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DÜL­LA­TİF ŞE­NER (Si­vas) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum efen­dim.

Ge­rek­çe:

1/1215 esas sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si, da­ğı­tım şir­ket­le­ri­ne ba­yi­le­ri­ni de­net­le­me ko­nu­sun­da ka­mu­sal gö­rev­ler yük­le­mek­te­dir. Oy­sa, ka­mu­sal de­ne­tim an­cak ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ta­ra­fın­dan ya­pı­la­bi­lir. Bu ne­den­le, söz ko­nu­su dü­zen­le­me­nin Ta­sa­rı­dan çı­kar­tıl­ma­sı tek­lif edil­miş­tir.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.27

 

 

DO­KU­ZUN­CU OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 19.36

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Do­ku­zun­cu Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1230 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 2'nci mad­de­si üze­rin­de­ki öner­ge­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, öner­ge­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.37

 

 

ONUN­CU OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 19.41

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 54'ün­cü Bir­le­şi­mi'nin Onun­cu Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1230 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 2'nci mad­de­si üze­rin­de­ki öner­ge­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, öner­ge­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, üçün­cü kez ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tır.  Bu ne­den­le, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 25 Ocak 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum, iyi ak­şam­lar di­li­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati:19.42