deneme 2 3 2007-02-16T13:41:00Z 2007-02-16T13:41:00Z 1 52174 297396 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2478 697 348873 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 144       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

52’n­ci Bir­le­şim

18 Ocak 2007 Per­şem­be

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOKLAMA

IV. - ÖNERİLER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- (11/7) esas nu­ma­ra­lı gen­so­ru, (8/36) ve (8/37) esas nu­ma­ra­lı ge­nel gö­rüş­me öner­ge­le­ri­nin ön­gö­rüş­me­le­ri­nin bir­leş­ti­ri­le­rek bir­lik­te ya­pıl­ma­sı ve gö­rüş­me gü­nü ile ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si

V. - GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI

A) ÖN GÖ­RÜŞ­ME­LER

1.- Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu'nun, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­lik sü­re­ci, söz­de Er­me­ni id­di­ala­rı ve Kıb­rıs ko­nu­la­rı ile Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ve ABD'yle iliş­ki­ler­de et­ki­li bir dış po­li­ti­ka iz­len­me­sin­de gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği id­di­asıy­la Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül hak­kın­da gen­so­ru açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (11/7)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Ko­ca ve 29 mil­let­ve­ki­li­nin, Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ile ül­ke­mi­zin ve ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­ne ya­pa­bi­le­ce­ği kat­kı­lar hak­kın­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (8/36)

3.- Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­ka­nı An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li De­niz Bay­kal ile Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali To­puz, İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç'un, bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nün Ku­zey Irak'ta­ki fa­ali­yet­le­ri ve Ker­kük'ün du­ru­mu baş­ta ol­mak üze­re Irak'ta­ki son ge­liş­me­ler hak­kın­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (8/37)

VI. - SE­ÇİM­LER

A) KO­MİS­YON­LAR­DA AÇIK BU­LU­NAN ÜYE­LİK­LE­RE SE­ÇİM

1.- Ba­yın­dır­lık, İmar, Uaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nun­da açık bu­lu­nan üye­li­ğe se­çim

VII. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han ŞİM­ŞEK'in, mil­let­ve­kil­le­ri­nin bil­gi ta­lep­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­dı­ğı id­di­ası­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/14588)

2.- Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ah­met KO­CA'nın, Af­yon­ka­ra­hi­sar'a ya­pı­lan ya­tı­rım­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil Çİ­ÇEK'in ce­va­bı (7/18699)

3.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, yap­tı­ğı id­dia edi­len bir gö­rüş­me­ye iliş­kin so­ru­su ve Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil Çİ­ÇEK'in ce­va­bı (7/19194)

4.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali ARS­LAN'ın, Muğ­la-Fet­hi­ye-Eren­da­ğı Ka­yak Mer­ke­zi­ne iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/19308)

5.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver ÖK­TEM'in, tas­fi­ye ha­lin­de­ki İh­las Fi­nans Ku­ru­mu­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dül­la­tif ŞE­NER'in ce­va­bı (7/19592)

6.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver ÖK­TEM'in, Gü­zel Sa­nat­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün mal ve hiz­met alım­la­rın­da yol­suz­luk ya­pıl­dı­ğı id­di­ası­na iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/19644)

7.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı ÜL­KÜ'nün, Dev­let Ti­yat­ro­la­rı Ça­lış­ma Yö­ner­ge­si ve per­so­nel alı­mı­na iliş­kin so­ru­su ve Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la KOÇ'un ce­va­bı (7/19670)

 

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 14.00'te açı­la­rak beş otu­rum yap­tı.

Bir ila Dör­dün­cü Otu­rum­lar

Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eyi­ce­oğ­lu, Mer­sin-Ak­ku­yu'da ya­pı­mı plan­la­nan nük­le­er ener­ji san­tra­li­nin ku­ru­lum ça­lış­ma­la­rı­na; te­miz ve sü­rek­li ener­ji te­min et­mek için al­ter­na­tif kay­nak­la­rın ül­ke­miz eko­no­mi­si­ne ve çev­re­ye sağ­la­ya­ca­ğı fay­da­ya,

İz­mir Mil­let­ve­ki­li Hak­kı Ül­kü, Dev­let Ti­yat­ro­la­rın­da­ki kad­ro­laş­ma ve kö­tü yö­ne­tim id­di­ala­rı­na,

İliş­kin gün­dem dı­şı bi­rer ko­nuş­ma yap­tı­lar.

Kars Mil­let­ve­ki­li Yu­suf Se­la­hat­tin Bey­ri­bey'in, ya­ban­cı­la­ra gay­ri­men­kul sa­tı­şı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı­na Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Özak ce­vap ver­di.

İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver Ök­tem'in (3/992) (S. Sa­yı­sı: 1281),

Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Gün'ün (3/993) (S. Sa­yı­sı: 1282),

Ya­sa­ma do­ku­nul­maz­lık­la­rı­nın kal­dı­rıl­ma­sı­na ge­rek bu­lun­ma­dı­ğı hak­kın­da Ana­ya­sa ve Ada­let Ko­mis­yon­la­rı üye­le­rin­den ku­ru­lu kar­ma ko­mis­yon ra­por­la­rı;

De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Ga­zal­cı ve 40 mil­let­ve­ki­li­nin, açık öğ­re­tim­de ya­şa­nan so­run­lar ile Eği­tim Tek­no­lo­ji­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğüy­le il­gi­li id­di­ala­rın araş­tı­rıl­ma­sı (10/413),

Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­ka­dir Ateş ve 35 mil­let­ve­ki­li­nin, tu­rizm sek­tö­rün­de­ki so­run­la­rın araş­tı­rı­la­rak alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si (10/414),

Ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­le­ri;

Ge­nel Ku­ru­lun bil­gi­si­ne su­nul­du; Mec­lis araş­tır­ma­sı öner­ge­le­ri­nin gün­dem­de­ki yer­le­ri­ni ala­ca­ğı ve ön gö­rüş­me­le­ri­nin, sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­ca­ğı açık­lan­dı.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın:

1'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305) gö­rüş­me­le­ri, da­ha ön­ce ge­ri alı­nan mad­de­le­re iliş­kin ko­mis­yon ra­po­ru he­nüz gel­me­di­ğin­den;

2'nci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904),

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147),

Ka­nun Ta­sa­rı­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri, il­gi­li ko­mis­yon yet­ki­li­le­ri Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­dı­ğın­dan;

Er­te­len­di.

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve İç Tü­zük'ün 91'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­le­rek te­mel ka­nun ola­rak bö­lüm­ler hâlin­de gö­rü­şül­me­si ka­rar­laş­tı­rıl­mış olan Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın (1/835) (S. Sa­yı­sı: 1041) gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­na­rak, elek­tro­nik ci­haz­la ya­pı­lan açık oy­la­ma­dan son­ra, ka­bul edi­lip ka­nun­laş­tı­ğı açık­lan­dı.

Sa­at 18.05'te top­lan­mak üze­re, dör­dün­cü otu­ru­ma 17.48'de son ve­ril­di.

Sa­dık Yakut

TBMM Baş­ka­nı Ve­ki­li

 

Ah­met Gök­han Sarıçam

Türkân Miçooğulları

 

Kırk­la­re­li

İz­mir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Be­şin­ci Otu­rum

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın 5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın (1/1215) (S. Sa­yı­sı: 1230) tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­la­na­rak, mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­di.

18 Ocak 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 19.50'de son ve­ril­di.

İs­ma­il Alptekin

Baş­kan Ve­ki­li

 

Ah­met Gök­han Sarıçam

Türkân Miçooğulları

 

Kırk­la­re­li

İz­mir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

No.: 66

II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

18 Ocak 2007 Per­şem­be

Tek­lif­ler

1.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar Öğüt ve 40 Mil­let­ve­ki­li­nin; 05.01.1961 Ta­rih­li ve 222 Sa­yı­lı İl­köğ­re­tim Ka­nu­nu­nun Bir Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/931) (Mil­li Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor; Plan ve Büt­çe ile İçiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 12.1.2007)

2.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver Ök­tem ve 17 Mil­let­ve­ki­li­nin; Hem­şi­re­lik Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/932) (Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 12.1.2007)

Ra­por­lar

1.- Ai­le­nin Ko­run­ma­sı­na Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/1272) (S. Sa­yı­sı: 1318) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 18.1.2007) (GÜN­DE­ME)

2.- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­dul­lah Er­gin, Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li İr­fan Gün­düz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Çe­lik'in; Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si İç­tü­zü­ğün­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da İç­tü­zük Tek­li­fi ve Ana­ya­sa Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/925) (S. Sa­yı­sı: 1321) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 18.1.2007) (GÜN­DE­ME)

Gen­so­ru Öner­ge­si

1.- Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu Adı­na Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man SA­RI­BAŞ ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer ABU­ŞOĞ­LU'nun, Av­ru­pa Bir­li­ği Üye­lik Sü­re­ci, Söz­de Er­me­ni İd­di­ala­rı ve Kıb­rıs Ko­nu­la­rı ile Irak'ta­ki Ge­liş­me­ler ve ABD'yle İliş­ki­ler­de Et­ki­li Bir Dış Po­li­ti­ka İz­len­me­sin­de Gö­rev ve So­rum­lu­luk­la­rı­nı Ye­ri­ne Ge­tir­me­di­ği İd­di­asıy­la, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah GÜL Hak­kın­da Ana­ya­sa­nın 99 un­cu ve İç­tü­zü­ğün 106 ncı Mad­de­le­ri Uya­rın­ca Bir Gen­so­ru Açıl­ma­sı­na İliş­kin Öner­ge­si (11/7) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 16/1/2007) (Da­ğıt­ma ta­ri­hi: 17/1/2007)

Sü­re­si İçin­de Ce­vap­lan­dı­rıl­ma­yan Ya­zı­lı So­ru Öner­ge­le­ri

1.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Meh­met S. KE­Sİ­MOĞ­LU'nun, ca­mi­le­rin yö­ne­tim ve de­ne­ti­mi­ne iliş­kin Dev­let Ba­ka­nın­dan (Meh­met AY­DIN) ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/18724)

2.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19350)

3.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19351)

4.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19352)

5.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19353)

6.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19354)

7.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19355)

8.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19356)

9.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19357)

10.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19358)

11.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19359)

12.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19360)

13.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19361)

14.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19362)

15.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19363)

16.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19364)

17.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19365)

18.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19366)

19.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19367)

20.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19368)

21.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19369)

22.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19370)

23.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19371)

24.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19372)

25.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19373)

26.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19374)

27.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19375)

28.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19376)

29.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19377)

30.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19378)

31.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19379)

32.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19380)

33.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19381)

34.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19382)

35.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19383)

36.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19384)

37.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19385)

38.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19386)

39.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19387)

40.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19388)

41.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19389)

42.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19390)

43.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19391)

44.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19392)

45.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19393)

46.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19394)

47.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19395)

48.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19396)

49.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19397)

50.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19398)

51.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19399)

52.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19400)

53.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19401)

54.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19402)

55.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19403)

56.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19404)

57.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19405)

58.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19406)

59.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19407)

60.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19408)

61.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19409)

62.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19410)

63.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19411)

64.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19412)

65.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19413)

66.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19414)

67.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19415)

68.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19416)

69.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19417)

70.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19418)

71.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19419)

72.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19420)

73.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19421)

74.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19422)

75.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19423)

76.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19424)

77.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19425)

78.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19426)

79.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19427)

80.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19428)

81.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19429)

82.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19430)

83.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19431)

84.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19432)

85.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19433)

86.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19434)

87.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19435)

88.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19436)

89.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19437)

90.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19438)

91.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19439)

92.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19440)

93.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19441)

94.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19442)

95.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19443)

96.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19444)

97.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19445)

98.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19446)

99.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19447)

100.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19448)

101.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19449)

102.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19450)

103.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19451)

104.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19452)

105.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19453)

106.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19454)

107.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19455)

108.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19456)

109.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19457)

110.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19458)

111.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19459)

112.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19460)

113.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19461)

114.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19462)

115.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19463)

116.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19464)

117.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19465)

118.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19466)

119.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19467)

120.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19468)

121.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19469)

122.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19470)

123.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19471)

124.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19472)

125.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19473)

126.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19474)

127.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19475)

128.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19476)

129.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19477)

130.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19478)

131.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19479)

132.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19480)

133.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19481)

134.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19482)

135.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19483)

136.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19484)

137.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19485)

138.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19486)

139.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19487)

140.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19488)

141.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19489)

142.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19490)

143.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19491)

144.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19492)

145.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19493)

146.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19494)

147.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19495)

148.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19496)

149.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19497)

150.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19498)

151.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19499)

152.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19500)

153.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19501)

154.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19502)

155.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19503)

156.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19504)

157.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19505)

158.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19506)

159.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19507)

160.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19508)

161.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19509)

162.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19510)

163.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19511)

164.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19512)

165.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19513)

166.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19514)

167.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19515)

168.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19516)

169.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19517)

170.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19518)

171.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19519)

172.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19520)

173.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19521)

174.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19522)

175.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19523)

176.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19524)

177.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19525)

178.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19526)

179.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19527)

180.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19528)

181.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19529)

182.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19530)

183.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19531)

184.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19532)

185.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19533)

186.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19534)

187.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19535)

188.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19536)

189.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19537)

190.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19538)

191.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19539)

192.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19540)

193.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19541)

194.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19542)

195.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19543)

196.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19544)

197.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19545)

198.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19546)

199.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19547)

200.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19548)

201.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19549)

202.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19550)

203.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19551)

204.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19552)

205.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19553)

206.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19554)

207.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19555)

208.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19556)

209.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19557)

210.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19558)

211.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19559)

212.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19560)

213.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19561)

214.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19562)

215.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19563)

216.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19564)

217.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19565)

218.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19566)

219.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19567)

220.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19568)

221.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19569)

222.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19570)

223.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19571)

224.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19572)

225.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19573)

226.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19574)

227.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19575)

228.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19576)

229.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19577)

230.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19578)

231.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19579)

232.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19580)

233.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19581)

234.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19582)

235.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19583)

236.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han İli­nin bir kö­yü­nün yol ve su so­run­la­rı­na iliş­kin İçiş­le­ri Ba­ka­nın­dan ya­zı­lı so­ru öner­ge­si (7/19584)

 

 

18 Ocak 2007 Per­şem­be

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.05

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 52'nci Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

III. - Y O K L A M A

BAŞ­KAN - Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için üç da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise, yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı, gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la, üç da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır; gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Baş­kan­lı­ğın Ge­nel Ku­ru­la su­nuş­la­rı var­dır.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu­nun İç Tü­zük'ün 19'un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Oku­tu­yo­rum:

IV. - ÖNERİLER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- (11/7) esas nu­ma­ra­lı gen­so­ru, (8/36) ve (8/37) esas nu­ma­ra­lı ge­nel gö­rüş­me öner­ge­le­ri­nin ön­gö­rüş­me­le­ri­nin bir­leş­ti­ri­le­rek bir­lik­te ya­pıl­ma­sı ve gö­rüş­me gü­nü ile ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si

18/01/2007

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu 18.01.2007 Per­şem­be gü­nü (bu­gün) top­la­na­ma­dı­ğın­dan, İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı arz ede­rim.

                                                                                                   Sa­dul­lah Er­gin

                                                                                                          Ha­tay

                                                                                        AK Par­ti Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri

17.1.2007 ta­ri­hin­de bas­tı­rı­la­rak da­ğı­tı­lan ve 18.1.2007 ta­rih­li (bu­gün­kü) Ge­len Kâğıt­lar Lis­te­sin­de ya­yım­la­nan, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül hak­kın­da­ki (11/7) esas nu­ma­ra­lı Gen­so­ru Öner­ge­si­nin Gün­de­min "Özel Gün­dem­de Yer Ala­cak İş­ler" kıs­mı­na alın­ma­sı ve Gün­de­me alı­nıp alın­ma­ma­sı hu­su­sun­da­ki gö­rüş­me­le­ri­nin Ge­nel Ku­ru­lun 18.1.2007 Per­şem­be gün­kü (bu­gün­kü) Bir­le­şi­min­de ya­pıl­ma­sı­nın, bu Bir­le­şim­de ça­lış­ma sü­re­si­nin ön­gö­rüş­me­le­ri bir­lik­te ya­pı­la­cak olan (8/36) ve (8/37) esas nu­ma­ra­lı Ge­nel Gö­rüş­me Öner­ge­le­ri­nin ön­gö­rüş­me­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar uza­tıl­ma­sı;

Ge­nel Ku­ru­lun; 23.1.2007 Sa­lı ve 24.1.2007 Çar­şam­ba gün­kü Bir­le­şim­le­rin­de söz­lü so­ru­lar ile di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nın gö­rü­şül­me­me­si, 23.01.2007 Sa­lı gün­kü Bir­le­şi­min­de ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­nin gö­rü­şül­me­si; 23.01.2007 Sa­lı gü­nü 15.00-20.00, 24.01.2007 Çar­şam­ba ve 25.01.2007 Per­şem­be gün­le­ri 14.00-20.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dür­me­si;

Öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup öne­ri­sin­de, le­hin­de söz is­te­yen Eyüp Fat­sa, Or­du Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Fat­sa. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Fat­sa, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Grup öne­ri­mi­zin le­hin­de söz al­dım. Bu ve­si­ley­le, Baş­kan­lık Di­va­nı­nı ve Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Grup öne­ri­mi­zin ana hat­la­rıy­la içe­ri­ği, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin bu­gün­kü ça­lış­ma prog­ra­mı­nı dü­zen­le­mek ve ay­rı­ca, önü­müz­de­ki haf­ta­nın da Mec­lis­te­ki ça­lış­ma sa­at­le­ri­ni dü­zen­le­mek­ten iba­ret­tir. Bu­gün­kü prog­ram, da­ha ön­ce açık­lan­dı­ğı gi­bi, bir ge­nel gö­rüş­me, özel­lik­le Irak ve Ku­zey Irak'ta ya­şa­nan son ge­liş­me­le­rin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bir ge­nel gö­rüş­me ya­pı­lıp ya­pıl­ma­ma­sıy­la ala­ka­lı ön gö­rüş­me­si­nin ya­pıl­ma­sı ve nor­mal Mec­li­sin di­ğer ya­sa­ma fa­ali­yet­le­ri­ne de­vam et­me­siy­di. An­cak, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­mız Sa­yın Ab­dul­lah Gül'le ala­ka­lı ver­miş ol­du­ğu gen­so­ru­nun da bu­gün gün­de­me alın­ma­sı­dır esas Grup öne­ri­mi­zin içe­ri­ği. Şim­di, ta­bii, özel­lik­le gen­so­ru­yu ve­ren Ana­va­tan Gru­bu, ni­ye bu­gün, di­ye so­ra­bi­lir. Ya­ni, önü­müz­de sü­re var­dı, önü­müz­de­ki haf­ta da bu­nu gö­rü­şe­bi­li­riz, gi­bi bir sa­ik­le, bir dü­şün­cey­le ola­ya yak­la­şa­bi­lir. An­cak, gen­so­ru­la­rın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gö­rüş­me usu­lü de var­dır. Üç gün içe­ri­sin­de gen­so­ruy­la il­gi­li ta­lep ba­sı­lır ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğın­ca da üye­le­re da­ğı­tı­lır; bu da­ğı­tım işi ya­pıl­mış ve bu ba­sı­lıp da­ğıt­ma iş­le­min­den son­ra da önün­de­ki ge­le­cek on gün içe­ri­sin­de de gen­so­ru­nun gö­rüş­me­le­ri, ön gö­rüş­me­le­ri ya­pı­lır, di­yor İç Tü­zük 106'ncı mad­de. Yi­ne, il­gi­li Ana­ya­sa mad­de­si ola­yı bu şe­kil­de dü­zen­li­yor.

Ta­bii söz ko­nu­su Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı olun­ca, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın önü­müz­de­ki haf­ta içe­ri­sin­de, özel­lik­le sa­lı gü­nün­den son­ra­ki sü­reç­te yurt dı­şı prog­ram­la­rı var. Sü­reç on gün­le sı­nır­lı. Sü­reç on gün­le sı­nır­lı, do­la­yı­sıy­la bir Ba­kan­la il­gi­li ve­ril­miş gen­so­ru­nun gö­rü­şül­me­sin­de il­gi­li Ba­ka­nın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu­lu­na­ma­yı­şı­nın ne şe­kil­de an­la­şı­la­ca­ğı­nı, ben ar­ka­daş­la­rın tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum. Do­la­yı­sıy­la, bu, ta­ma­men bir has­sa­si­yet­ten do­la­yı ve bu gen­so­ru­nun nor­mal İç Tü­zük ve Ana­ya­sa pro­se­dü­rü içe­ri­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gö­rü­şü­lür­ken il­gi­li Ba­ka­nın da Ge­nel Ku­rul­da ha­zır bu­lun­ma­sı­na yö­ne­lik ve ken­di­siy­le il­gi­li it­ham­la­ra ce­vap ver­me­si­ne bir fır­sat ve­ril­me­si­ne yö­ne­lik bir uy­gu­la­ma­dır. Do­la­yı­sıy­la, ya­pı­lan uy­gu­la­ma ta­ma­men İç Tü­zük'e ve yi­ne gen­so­ruy­la ala­ka­lı Ana­ya­sa mad­de­si­ne uy­gun bir dü­zen­le­me­dir. Bu­nun fark­lı bir şe­kil­de ifa­de edi­li­yor, an­la­şı­lı­yor ve an­la­tı­lı­yor ol­ma­sı­nın da, doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz, iyi ni­yet­le bağ­da­şır bir ta­ra­fı ol­ma­dı­ğı ka­na­atin­de­yim.

Ha, şöy­le so­ru­la­bi­lir: Ya, önü­müz­de­ki haf­ta bu­nun ön gö­rüş­me­si ya­pıl­say­dı. Pe­ki, ben de o za­man bu ar­ka­daş­la­rı­mı­za şu­nu sor­mak du­rum­da ka­lı­rım: Ya­ni, önü­müz­de­ki haf­ta da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ve­ya on­dan son­ra­ki haf­ta da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ça­lış­ma­la­rı de­vam edi­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu­gün, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de si­ya­si par­ti grup­la­rı ta­ra­fın­dan ve­ril­miş ve ger­çek­ten ka­mu­oyu­nun da ya­ki­nen ta­kip et­ti­ği, dik­kat­le, iti­nay­la ta­kip et­ti­ği bir ge­nel gö­rüş­me­nin ön gö­rüş­me­si­nin ya­pıl­dı­ğı bir haf­ta­da bu gen­so­ru­nun ve­ril­miş ol­ma­sı da ay­rı­ca çok dü­şü­nül­me­si, üze­rin­de dü­şü­nül­me­si ge­re­ken bir ko­nu­dur di­ye ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Bu dü­şün­ce­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­tık­tan son­ra, ya­ni, gen­so­ruy­la il­gi­li uy­gu­la­ya­ca­ğı­mız pro­se­dü­rü -ki, İç Tü­zük'e ve Ana­ya­sa'ya uy­gun­dur- do­la­yı­sıy­la, bu­nu siz­ler­le pay­laş­tık­tan son­ra, Grup öne­ri­mi­zin le­hin­de oy kul­la­na­ca­ğı­nız dü­şün­ce­siy­le, Ge­nel Ku­ru­lu ve Baş­kan­lık ma­ka­mı­nı say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum ve Sa­yın Baş­ka­na da te­şek­kür edi­yo­rum.

Sağ olun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Fat­sa.

Grup öne­ri­si aley­hin­de söz is­te­yen, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Sa­rı­baş, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ana­va­tan Par­ti­si­nin ver­miş ol­du­ğu gen­so­ru­nun bu­gün gün­de­me alın­ma­sı el­bet­te bi­zi se­vin­dir­di, ya­ni, bir an ön­ce cid­di­ye alı­na­rak tar­tı­şıl­ma­sı bi­zi se­vin­dir­di. Bi­zim iti­ra­zı­mız bu de­ğil. Bu­gün bir ge­nel gö­rüş­me gün­de­mi be­lir­len­miş­ti -sa­lı gü­nün­den iti­ba­ren- ve bu ge­nel gö­rüş­me, Tür­ki­ye'nin Irak po­li­ti­ka­sın­da, Ku­zey Irak po­li­ti­ka­sın­da millî bir mu­ta­ba­ka­tın bu Mec­lis­te mü­za­ke­re ze­mi­ni içe­ri­sin­de tar­tı­şıl­ma­sı ve ik­ti­da­rın ha­ki­ka­ten mu­ha­le­fe­tin des­te­ği­ne ih­ti­ya­cı var ise bu nok­ta­da, o des­te­ğin de so­nu­na ka­dar ve­ril­me­si için, or­tak millî çı­kar­la­rı­mı­zın be­lir­le­ye­ce­ği bir tar­tış­ma ze­mi­ni ol­ma­sı­nı is­ti­yor­duk ge­nel gö­rüş­me­nin. Onun için gen­so­ru­nun bu­gü­nün me­ha­be­ti­ne uy­gun ol­ma­dı­ğı­nı, ya­rın, öbür gün, cu­ma, cu­mar­te­si, pa­zar, pa­zar­te­si, Sa­yın Ba­kan ma­dem­ki sa­lı gü­nü gi­di­yor, gen­so­ru­lar özel gün­dem­dir, özel gün­dem­le Mec­lis top­lan­ma ka­ra­rı alır, tar­tı­şa­bi­lir­dik. Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka­sı… Kal­dı ki, bun­lar bir­bi­rin­den ay­rı ko­nu­lar, ya­ni, Ku­zey Irak ko­nu­sun­da ül­ke­mi­zin Mec­li­si­nin bir ge­nel gö­rüş­me­yi yap­ma­sı ay­rı bir şey, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın ik­ti­da­ra gel­di­ği gün­den bu­gü­ne dış po­li­ti­ka­sı­nı bu­ra­da ma­sa­ya ya­tır­mak ay­rı bir şey­di. Ay­nı gü­ne ka­rış­tı­rıl­mış ol­ma­sı, Hükûme­tin, bu ge­nel gö­rüş­me­de as­lın­da Mec­li­se bil­gi ver­mek­ten öte bir ama­cı­nın ol­ma­dı­ğı­nı da or­ta­ya ko­yu­yor.

Na­sıl ve­ril­di bu ge­nel gö­rüş­me? Ben ge­çen per­şem­be gü­nü ba­sın top­lan­tı­sın­da, Sa­yın Ab­dul­lah Gül hak­kın­da bir gen­so­ru ve­re­ce­ği­mi­zi dek­la­re et­tim ve ça­lış­tı­ğı­mı­zı, sa­lı gü­nü ve­re­ce­ği­mi­zi söy­le­dim. Hükûmet apar to­par, üç se­ne­dir yap­ma­dı­ğı, ba­kın, üç se­ne­dir Ku­zey Irak'ta, Irak'ta ha­di­se­ler ge­li­şir­ken yap­ma­dı­ğı bir ola­yı, sırf bu gen­so­ru­yu, sa­lı gü­nü ve­re­ce­ği­mi­zi du­yur­du­ğu­muz gen­so­ru­yu et­ki­siz­leş­tir­mek için bir ge­nel gö­rüş­me ha­va­sı içe­ri­sin­de ola­yı so­ğut­ma­ya ve gen­so­ru­nun so­rum­lu­la­rı hak­kın­da bu­ra­da bil­gi­len­dir­me­den, he­sap ver­me­den kaç­ma tak­ti­ği­ne dön­dür­dü, onun için ay­nı gün gö­rü­şül­me­si­ni is­te­di; yok­sa, el­bet­te, er­ken gö­rü­şül­me­si bi­zim için çok önem­li.

İkin­ci bir şey da­ha var, hep söy­le­ni­yor, efen­dim, Sa­yın Ba­kan sa­lı gü­nü gi­di­yor da… Sa­yın ba­kan­la­rın prog­ram­la­rı­na gö­re mi Mec­lis ça­lı­şır? Ya­ni, mec­lis­ler ba­kan­la­rın prog­ram­la­rı­na gö­re gün­dem be­lir­le­yen bir ku­rum mu­dur, yok­sa, sa­yın ba­kan­lar gün­dem­le­ri­ni Mec­li­se gö­re, prog­ram­la­rı­nı Mec­li­se gö­re mi? Pe­ki, ya­rın bir baş­ka gru­bu­muz, par­ti gru­bu­muz Sa­yın Ba­kan hak­kın­da baş­ka bir gen­so­ru ver­se, bu­nu gö­rü­şe­me­yiz, Sa­yın Ba­kan yurt dı­şın­da mı di­ye­cek­si­niz ve­ya Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı bir yıl Tür­ki­ye'ye gel­me­se, Tür­ki­ye dış ge­zi prog­ram­la­rı yap­sa bir yıl, biz, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­na gen­so­ru ver­me hak­kı­mı­zı, hu­ku­ku­mu­zu ko­ru­ya­ma­ya­cak mı­yız? Böy­le bir man­tık ola­bi­lir mi? Onun için gen­so­ru­nun gö­rü­şül­me­si­ne evet, er­ken gö­rü­şül­me­si­ne evet, an­cak ge­nel gö­rüş­me­de­ki Tür­ki­ye'nin millî po­li­ti­ka­la­rı­nı be­lir­le­me ze­mi­ni ya­ka­la­yan Mec­li­sin, he­sap ver­me mü­es­se­se­si olan gen­so­ruy­la ay­nı gü­ne ta­kış­tı­rıl­ma­sı­nın doğ­ru ol­ma­dı­ğı için mu­ha­le­fet et­tik.

Bü­tün me­se­le bu­dur. Çok uzat­mak is­te­mi­yo­rum. Ha­di­se an­la­şıl­mış­tır. Ha­di­se, AK Par­ti­nin gen­so­ru­yu et­ki­siz­leş­tir­mek ve he­sap ver­mek­ten kaç­mak için millî bir ko­nu­da ge­nel gö­rüş­mey­le sı­kış­tı­rıp, gün­de­mi bir gün­de ka­pat­mak ve mil­le­ti uyut­ma­ya de­vam et­mek po­li­ti­ka­sı­dır. Ha­yır­lı uğur­lu ol­sun, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­rı­baş.

Öne­ri­nin le­hin­de söz is­te­yen Sa­lih Ka­pu­suz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­pu­suz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

AK Par­ti Gru­bu­nun ver­miş ol­du­ğu, gün­de­min resmî ola­rak ka­rar­laş­tı­rıl­mış olan, Ana­ya­sa ge­re­ği de be­lir­li bir tak­vi­me bağ­lan­mış olan gen­so­ru ve ge­nel gö­rüş­mey­le il­gi­li ola­rak tes­pi­tiy­le ala­ka­lı bir öne­ri­dir. Bi­zim gön­lü­müz, evet, bir si­ya­si par­ti gru­bu bir ko­nu­da gen­so­ru ver­mek is­te­ye­bi­lir -el­bet­te bi­zim, on­la­ra tak­vim ve­re­cek hâli­miz yok- an­cak ve­ril­miş olan bir gen­so­ru­nun Ana­ya­sa çer­çe­ve­sin­de de gün­de­me alın­ma­sı ko­nu­su hem Ana­ya­sa'da hem İç Tü­zük'te be­lir­len­miş­tir. O gün içe­ri­sin­de ya­pıl­mış ol­ma­sı­na, gen­so­ru­yu ver­miş olan bir gru­bun kar­şı çı­kı­yor ol­ma­sı ne ka­dar tu­tar­lı­dır, ken­di­le­ri­ne ha­va­le edi­yo­rum.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Kar­şı çık­mı­yo­rum, sap­tır­ma, kar­şı çık­mı­yo­rum!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Çok açık bir dil­le ifa­de et­mek is­te­rim ki, biz bu ko­nu­yu… Evet, gün­dem­de olan, tar­tı­şı­lan bir ko­nu­nun gün­cel ol­ma­sı, gün­cel­li­ği­ni kay­bet­me­den ko­nu­şul­ma­sı herhâlde ve­ren­le­rin de ter­ci­hi ol­ma­sı la­zım; ama, bu­nu bi­le al­gı­la­mak­ta ar­ka­daş­la­rı­mız zor­la­nı­yor­lar.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Üç se­ne­dir gün­dem­de Ku­zey Irak. Üç se­ne­dir gün­dem­de, bu­gün de­ğil.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Bir di­ğer hu­sus: Efen­dim, Ku­zey Irak, üç yıl­lık müç yıl­lık de­ğil, beş yıl­lık de­ğil, yıl­lar­dır, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi, Lo­zan ön­ce­sin­de var olan bir prob­lem­dir.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ne­re­dey­din şim­di­ye ka­dar? Ge­nel gö­rüş­me yap­ma­dın.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Ya­ni, her şe­yi dön­dü­rüp do­laş­tı­rıp da bu­gü­ne gö­re ta­şı­mak…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Pe­ki, üç yıl­dır ni­ye yap­ma­dın bir ge­nel gö­rüş­me?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - …bir de­fa, si­zin gi­bi ar­ka­daş­la­rı­mı­za ya­kı­şa­cak hu­sus­lar­dır.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım. Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­ka­nın prog­ra­mı el­bet­te olur.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Çok ba­şa­rı­lı ya, tu­ris­tik se­ya­hat­le­re, ge­zi­le­re ba­yı­lı­yor!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Ulus­la­ra­ra­sı top­lan­tı­lar, prog­ram­lar, ran­de­vu­lar, el­bet­te dev­let ge­le­ne­ğin­de önem­li ye­ri olan hu­sus­lar­dır, ama, önü­mü­ze gel­miş olan bir hu­su­sun özel­lik­le Ana­ya­sa çer­çe­ve­sin­de ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ne kar­şı çık­ma­yı doğ­ru bul­mu­yo­ruz.

Bir di­ğer hu­sus, "millî me­se­le­le­ri bir ge­nel gö­rüş­me­ye sı­kış­tır­mak" ta­bi­ri. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, millî me­se­le­ler, el­bet­te Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Han­gi millî me­se­le ya? Millî me­se­le mi bı­rak­tı­nız!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - El­bet­te Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne be­lir­li yön­tem­ler­le ta­şı­nır.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Han­gi millî me­se­le­den bah­se­di­yor­sun? Ayıp ya! Millî me­se­le­yi ağ­zı­nı­za al­ma­yın, ya­kış­mı­yor!

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı­baş, lüt­fen…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Eğer, bir ya­sal dü­zen­le­me­ye ih­ti­yaç var­sa, ya­sal dü­zen­le­me; de­ne­tim ola­rak ya­pıl­ma­sı ge­re­kir­se, bir de­ne­tim ola­rak… De­ne­tim ko­nu­la­rın­dan bir ta­ne­si de ko­nuş­ma ze­mi­nin­de tar­tı­şıl­ma­sı ge­rek­li olan bir hu­sus­sa, ki, bu­nun da en ge­niş yer al­dı­ğı yer ge­nel gö­rüş­me­dir. Ge­nel gö­rüş­me­nin bir ön gö­rüş­me­si bir de asıl gö­rüş­me­si ya­pı­lı­yor.

Pe­ki, bu­nun dı­şın­da böy­le bir tar­tış­ma­yı, siz Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de han­gi ze­min­de, han­gi usul­le ya­pa­cak­sı­nız? Aca­ba, bir millî me­se­le­yi po­li­tik bir me­se­le ya­pıp, gen­so­ru yap­mak­la mı hâlle­de­cek­si­niz? Yok böy­le bir şey!

Do­la­yı­sıy­la, siz, ken­di­ni­ze gö­re, ken­di­ni­zi bağ­la­yan açık­la­ma­la­ra gö­re adım atı­yor­su­nuz, po­zis­yo­nu­nu­zu da bu­na alet edi­yor­su­nuz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Gü­nah­la­rı­nı­zın he­sa­bı­nı ver­me­ye­cek mi­si­niz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - 20 ta­ne mil­let­ve­ki­li­nin im­za­sı ve­ya­hut da grup­la­rın ve­re­bi­le­ce­ği bir ta­lep­tir gen­so­ru. Siz 20 ki­şi de­ğil, grup ola­rak… Bel­ki de 20 ki­şi­den kar­şı çı­kan ar­ka­daş­la­rı­nız var­dır, onu da bil­mi­yo­ruz ama, grup ola­rak ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ge­tir­di­ği­ni­ze biz say­gı gös­te­ri­yo­ruz. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu­gün gen­so­ru­nun ön gö­rüş­me­si­ni, ge­nel gö­rüş­me­nin ilk gö­rüş­me­si­ni ger­çek­leş­tir­mek üze­re tak­vi­mi be­lir­li­yo­ruz.

So­nuç ola­rak şu­nu söy­lü­yo­rum, sö­zü uzat­ma­ya ge­rek yok: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, in­san­lar el­de et­tik­le­ri şey­le­rin emek­le­ri ka­dar de­ğe­ri­ni bi­lir­ler. Eğer siz, el­de et­ti­ği­niz şe­yin, eme­ği­niz­le öl­çe­cek olur­sa­nız, po­zis­yo­nu­nuz bu­na pek mu­ha­sır, çok uy­gun da düş­mü­yor, düş­me­di­ği için de kıy­me­ti yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ama, unu­tul­ma­sın ki, biz, AK Par­ti ola­rak…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Tıp­kı, Tür­ki­ye'yi ida­re et­ti­ği­niz gi­bi!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - …İç Tü­zük ve Ana­ya­sa ge­re­ği ya­pıl­ma­sı ge­rek­li olan uy­gu­la­ma­la­rı ya­pı­yo­ruz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Tıp­kı, Tür­ki­ye'nin yö­ne­ti­mi­ni si­ze ema­net et­tik­le­ri gi­bi!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - An­la­ya­ma­dım?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Tıp­kı, Tür­ki­ye'yi si­ze ema­net et­tik­le­ri gi­bi!

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı­baş, lüt­fen…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Tıp­kı, Tür­ki­ye'yi si­ze ema­net et­tik­le­ri gi­bi!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­yın.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Mil­le­tin ema­net et­me­di­ği, se­çim­le­re gi­rip ver­me­di­ği…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Po­zis­yo­nu­nu­za hiç uy­mu­yor!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - …grup hak­kı­nı ve par­ti ol­ma hak­kı­nı, Mec­lis­te tem­sil et­me hak­kı­nı siz, do­lan­dı­ra­rak, ar­ka ta­raf­tan ge­çe­rek eğer el­de et­miş­se­niz…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Tür­ki­ye'yi yö­net­mek po­zis­yo­nu­nu­za hiç uy­mu­yor.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - …an­cak ve an­cak bu şe­kil­de ko­nu­şa­bi­lir­si­niz, baş­ka şey söy­le­me­ye ge­rek yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Hiç uy­mu­yor po­zis­yo­nu­nu­za.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - Mil­le­tin tem­sil­ci­le­ri bu­ra­da­dır. Mil­le­tin tem­sil­ci­le­ri­nin Mec­li­si…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Biz, gâvur­la­rın tem­sil­ci­si mi­yiz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - …her tür­lü gö­re­vi­ni bu­ra­da ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Biz, gâvu­run tem­sil­ci­si mi­yiz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - İk­ti­dar iş ba­şın­da­dır. İş ba­şın­da, ik­ti­dar, gö­re­vi­nin bi­lin­cin­de­dir…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ter­bi­ye­siz adam! San­ki, ben, gâvur tem­sil­ci­si­yim. Böy­le bir şey var mı ya­hu?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) - …üze­rin­de­ki dur­ma­sı ge­rek­li olan her ko­nu­yu en uy­gun şek­liy­le ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

Do­la­yı­sıy­la, evet, gen­so­ru ver­di­niz, Ge­nel Ku­rul da si­ze ce­va­bı­nı ve­rir.

Arz edi­yor, te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­pu­suz.

Öne­ri­nin aley­hin­de söz is­te­yen, Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ana­va­tan Par­ti­si­nin ver­miş ol­du­ğu bir gen­so­ru öner­ge­si ve ik­ti­dar par­ti­si ile ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin ver­miş ol­duk­la­rı bir ge­nel gö­rüş­me is­te­ği­nin ya­pı­la­ca­ğı ola­ğa­nüs­tü gün­ler­den bi­ri­ni ya­şı­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­nül is­ter­di ki, bu­gün, sa­de­ce, millî bir me­se­le hâli­ne ge­len Irak me­se­le­si­ni bu­ra­da tar­tı­şa­bil­sey­dik. Bir gen­so­ru öner­ge­si­nin bu­gün çok önem­li olan Irak me­se­le­si­nin göl­ge­sin­de kal­mak­tan­sa onu ay­rı bir gün­dem mad­de­si ya­pa­rak bu­gün me­sa­imi­zi, me­se­le­mi­zi sa­de­ce Irak'a yön­len­di­re­rek Irak'ta­ki son ge­liş­me­le­ri de­ğer­len­di­re­bil­sey­dik.

Şim­di, bu­na geç­me­den ön­ce, Sa­yın Ka­pu­suz, bu kür­sü­ler­de, iki­de bir "Mil­le­tin ver­me­di­ği yet­ki­yi, do­la­na­rak baş­ka yer­ler­den al­dı­nız." şek­lin­de ba­zı yo­rum­lar­da bu­lu­nu­yor. Şim­di, ben de, bu­ra­dan Sa­yın Ka­pu­suz'a ses­len­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ka­pu­suz, siz, AK Par­ti ola­rak, bir ara, Mec­lis­te 370 ki­şi­lik bir ço­ğun­lu­ğa sa­hip ol­du­nuz, ya­ni Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek bir ço­ğun­lu­ğa sa­hip ol­du­nuz. Pe­ki, mil­let si­ze Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğu ver­di mi ver­me­di mi? Ver­di mi? Ver­me­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Mil­let si­ze Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğu ver­me­me­si­ne rağ­men, bu ta­raf­tan ge­çen mil­let­ve­kil­le­riy­le Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğa sa­hip ol­du­nuz. Mil­le­tin ver­me­di­ği bir yet­ki­yi, Sa­yın Ka­pu­suz, na­sıl kul­lan­mak is­ti­yor­du­nuz? Na­sıl kul­lan­mak is­ti­yor­du­nuz? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Onun için, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­ya­cak­sı­nız. Mil­le­tin ver­me­di­ği bir yet­ki­yi siz kul­la­nır­ken iyi, bir baş­ka par­ti kul­la­nır­ken kö­tü. Yok böy­le bir şey! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sen­de vic­dan var mı, vic­dan!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ve bu Mec­lis­te bu­nun ilk çı­ğı­rı­nı da siz aç­tı­nız. İlk de­fa, bu ta­raf­tan bu ta­ra­fa mil­let­ve­kil­le­ri geç­ti de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. AK Par­ti kon­gre­sin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den ge­çen bir mil­let­ve­ki­li­ni Sa­yın Baş­ba­kan üç se­fer ku­cak­la­ya­rak, öpe­rek par­ti­ye al­dı.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sen de al­kış­lı­yor­dun o za­man!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - O za­man iyi, Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğa sa­hip ol­du­ğu­nuz za­man mil­le­tin ver­me­di­ği yet­ki­yi kul­la­nır­ken hiç­bir prob­lem yok, ama, şim­di, 20 ki­şi­lik bir grup gen­so­ru öner­ge­si ve­rin­ce, mil­le­tin ver­me­di­ği yet­ki­yi kö­tü­ye kul­la­nı­yo­ruz! Böy­le bir an­la­yı­şı ka­bul et­me­nin müm­kün ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Irak me­se­le­si son de­re­ce önem­li bir ko­nu. Keş­ke, bu­gü­ne ka­dar, ik­ti­dar par­ti­si bu ko­nu­da so­mut bir adım ata­bil­sey­di, bir di­ya­log içe­ri­sin­de Mec­lis­te olan ve ol­ma­yan par­ti­ler­le Irak'ta­ki son ge­liş­me­le­ri pay­la­şa­bi­le­ce­ği bir top­lan­tı yap­mış ol­say­dı, ama, ne za­man ki, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si bu me­se­le­yi Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­ne ta­şı­mak için bir adım at­tı, apar to­par ik­ti­dar par­ti­si de, Irak'la il­gi­li bir ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sıy­la il­gi­li bir ta­lep­te bu­lun­du.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, Tür­ki­ye, özel­lik­le dış po­li­ti­ka nok­ta­sın­da çok cid­di teh­li­ke­ler içe­ri­sin­de. Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li ge­li­nen nok­ta­da, ma­ale­sef, Hükûme­tin at­mış ol­du­ğu adım­la­rın ba­şa­rı­sız ve ba­si­ret­siz ol­ma­sın­dan do­la­yı, bu­gün bir­çok dos­ya­nın açıl­ma­sı bi­le söz ko­nu­su ol­ma­mış­tır ve Sa­yın Baş­ba­ka­nın Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li ola­rak "den­ge­li ve olum­lu" ol­du­ğu­nu bah­set­ti­ği ra­po­run ya­yın­lan­ma­sın­dan dört gün son­ra Av­ru­pa Bir­li­ği­ne no­ta ver­mek mec­bu­ri­ye­tin­de ka­lın­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, te­rör me­se­le­si Tür­ki­ye'nin en ön­ce­lik­li me­se­le­le­ri­nin ba­şın­da gel­me­ye de­vam et­mek­te­dir. Ba­kı­nız, ge­çen se­ne te­rör­le il­gi­li bir ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı is­te­ği ma­ale­sef AK Par­ti oy­la­rıy­la red­de­dil­di. Ni­çin red­de­dil­di? Te­rör me­se­le­si, ba­kın, bu­gün ge­li­nen nok­ta­da Tür­ki­ye için ha­ya­ti öne­mi ha­iz olan bir ko­nu ol­ma­ya de­vam edi­yor.

Ko­or­di­na­tör­lük me­se­le­si ilk gün­de­me gel­di­ğin­de, biz, Doğ­ru Yol Par­ti­si ola­rak bu sis­te­min yan­lış ol­du­ğu­nu, Doğ­ru Yol Par­ti­si ik­ti­da­rın­da ko­or­di­na­tör­lük me­se­le­si­nin çö­pe atı­la­ca­ğı­nı çok net ve açık bir şe­kil­de di­le ge­tir­dik ve bu­gün, al­tı ay son­ra ge­li­nen nok­ta­da ko­or­di­na­tör­lük me­se­le­si­nin hiç­bir olum­lu ne­ti­ce ver­me­di­ği biz­zat Sa­yın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan ifa­de edil­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ha­ni Ku­zey Irak'ta­ki PKK bü­ro­la­rı ka­pa­tıl­mış­tı? Ha­ni mad­di kay­nak­la­rıy­la il­gi­li ted­bir­ler alın­mış­tı? Bu­nu Sa­yın Baş­ba­kan söy­le­miş­ti. Ama, on beş gün ön­ce, PKK bü­ro­la­rı­nın hâlâ açık ol­du­ğu­nu ve bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nün pa­ra kay­nak­la­rı­nın ku­ru­tu­la­ma­dı­ğı­nı biz­zat Sa­yın Baş­ba­kan, ken­di­le­ri ifa­de et­miş­ler­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, Irak me­se­le­si son de­re­ce önem­li. Sa­yın Baş­ba­kan Grup ko­nuş­ma­la­rın­da, Irak'la il­gi­li, Ker­kük'le il­gi­li bü­yük laf­lar edi­yor; ama, o ko­nuş­ma­nın er­te­si gü­nü, Irak'ta hiç de bir baş­ba­ka­na mu­ha­tap ola­ma­ya­cak du­rum­da olan in­san­lar, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ko­nuş­ma­la­rı kar­şı­sın­da "bu me­se­le Irak'ın bir iç me­se­le­si­dir, Tür­ki­ye Baş­ba­ka­nı­nı il­gi­len­di­ren bir ko­nu de­ğil­dir" di­ye Sa­yın Baş­ba­ka­na ce­vap­lar ve­ri­yor ve Sa­yın Baş­ba­kan, bi­li­yor­su­nuz, yi­ne, se­kiz ay ön­ce bir Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­sın­dan ön­ce, "Bu Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­sı çok şe­ye ge­be. Bu Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­sın­dan son­ra te­rör­le il­gi­li na­sıl so­mut adım­lar at­tı­ğı­mı­zı her­kes gö­re­cek." di­ye ifa­de­de bu­lun­muş­tu; an­cak, o Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­sı­nın üze­rin­den se­kiz ay geç­miş ol­ma­sı­na rağ­men, te­rör­le il­gi­li, bu Hükûme­tin at­tı­ğı bir tek so­mut adı­mın ol­ma­dı­ğı da bü­tün dün­ya ta­ra­fın­dan bi­lin­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yi­ne, Sa­yın Baş­ba­kan sa­lı gün­kü Grup ko­nuş­ma­sın­da, Irak'ta­ki, Ker­kük'te­ki se­çim­le­rin er­te­len­me­siy­le il­gi­li yap­mış ol­du­ğu açık­la­ma­lar­dan son­ra Ame­ri­ka­lı bir yet­ki­li­nin ce­va­bı bu­gün ba­sın­da ve ga­ze­te­ler­de yer al­dı ve Ker­kük'te­ki se­çim­le­rin za­ma­nın­da ya­pı­la­ca­ğı ve bu­nun Irak'ın bir iç me­se­le­si ol­du­ğu ifa­de edil­di. Onun için, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Hükûme­tin, özel­lik­le Sa­yın Baş­ba­ka­nın ko­nuş­ma­la­rı­na çok dik­kat et­me­si ge­rek­ti­ği­nin al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. Si­zin her ko­nuş­ma­nız­dan son­ra si­ze ve­ri­len ce­vap­lar kar­şı­sın­da Hükûme­tin gü­cü­nün ve bu olay­la­ra ba­kış açı­sı­nın za­yıf­la­mak­ta ol­du­ğu­nun siz­ler ta­ra­fın­dan bi­lin­me­si ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, yi­ne dış po­li­ti­ka nok­ta­sın­da, söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mıy­la il­gi­li ola­rak bu­nu par­la­men­to­sun­da ka­bul eden ül­ke­ler sa­fı­na ma­ale­sef Ar­jan­tin de ka­tıl­dı. Ar­jan­tin, 24 Ni­san'ı, Par­la­men­to­sun­da ka­bul et­ti­ği bir ka­rar­la Ar­jan­tin'de­ki Er­me­ni kö­ken­li öğ­ren­ci­le­rin o gün okul­la­ra git­me­me­si­ni ve o gün ka­mu ku­rum­la­rın­da ta­til ol­ma me­se­le­si­ni de yi­ne ka­bul et­ti. Ha­ni bu nok­ta­da Tür­ki­ye çok et­ki­li bir dış po­li­ti­ka uy­gu­lu­yor­du? Ha­ni Sa­yın Baş­ba­kan dün­ya­nın bir­çok ül­ke­si­ni adım adım ge­ze­rek Tür­ki­ye'nin tez­le­ri­ni ora­lar­da an­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nı ifa­de edi­yor­du? Ne ol­du? Bu Hükûmet dö­ne­min­de, söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı ile il­gi­li ola­rak ka­rar alan ül­ke­le­rin sa­yı­sı, geç­miş­te­ki ül­ke­le­re gö­re 3 kat art­tı de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Onun için, Irak'la il­gi­li me­se­le­yi biz çok önem­si­yo­ruz. Irak'la il­gi­li ola­rak, Sa­lı gü­nü özel­lik­le Mec­li­sin ya­pa­ca­ğı giz­li top­lan­tı­da, Hükûme­tin bu nok­ta­da ve­re­ce­ği açık­la­ma­la­rı da me­rak­la bek­le­di­ği­mi­zi ifa­de et­mek is­ti­yo­ruz ve şun­la­rı da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Tür­ki­ye, hiç­bir za­man "bek­le, gör" po­li­ti­ka­sı uy­gu­la­yan bir ül­ke ko­nu­mun­da ol­ma­mış­tır. Tür­ki­ye, her za­man ken­di coğ­raf­ya­sın­da ve dün­ya coğ­raf­ya­sın­da ko­nu­la­ra hâkim olan, gün­de­mi ta­yin eden ve dün­ya­nın çe­şit­li po­li­ti­ka­la­rıy­la il­gi­li ko­nu­la­rın gö­rü­şül­dü­ğü or­tam­lar­da gö­rü­şü­ne baş­vu­ru­lan ve iti­bar edi­len bir ül­ke ko­nu­mun­dan, ma­ale­sef bu ko­nu­da en ya­kı­nın­da­ki ül­ke­de bi­le olup bi­ten­le­re çok uzak ko­num­da olan bir ül­ke ko­nu­mu­na dü­şü­rül­müş­tür. Bi­zim ka­bul ede­me­di­ği­miz, red­det­ti­ği­miz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, biz, kı­sa dö­nem ön­ce, Doğ­ru Yol Par­ti­si ola­rak, özel­lik­le bu böl­ge­de, bu coğ­raf­ya­da Be­ne­lüks mo­de­li bir mo­de­lin uy­gu­lan­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni bun­dan yak­la­şık iki ay ön­ce Tür­ki­ye'nin gün­de­mi­ne koy­duk. Ney­di bu mo­del? Bu mo­del, Tür­ki­ye coğ­raf­ya­sın­da önü­müz­de­ki gün­ler­de ve Or­ta Do­ğu coğ­raf­ya­sın­da önü­müz­de­ki gün­ler­de de­ği­şe­bi­le­cek, ge­li­şe­bi­le­cek ye­ni şart­la­ra Tür­ki­ye'nin ön­der­lik et­me­si, bu nok­ta­da ön­cü rol oy­na­ma­sı­dır. Çev­re­miz­de Su­ri­ye'yle, Irak'la, Azer­bay­can'la, Gür­cis­tan'la, hat­ta Er­me­nis­tan'la or­tak gi­ri­şim­ler­le, atı­la­bi­le­cek so­mut adım­lar­la, o ül­ke­ler­le ti­ca­ri, eko­no­mik ve sos­yal iliş­ki­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si­ni bir mo­del ola­rak Tür­ki­ye'nin önü­ne koy­duk, ama    o ül­ke­ler­le ti­ca­ri, eko­no­mik ve sos­yal iliş­ki­le­rin ge­liş­ti­ril­me­si­ni bir mo­del ola­rak Tür­ki­ye'nin önü­ne koy­duk. Ama, ma­ale­sef, özel­lik­le ik­ti­dar ka­na­dı, bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, siz ne yap­mak is­ti­yor­su­nuz, ne dü­şü­nü­yor­su­nuz şek­lin­de en kü­çük bir so­ru­da bi­le bu­lun­ma­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, Ba­tı Trak­ya'yla il­gi­li bir ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı is­te­ği bi­le bu­ra­da, ma­ale­sef, AK Par­ti oy­la­rıy­la red­de­dil­miş­tir. Siz, han­gi po­li­ti­ka­nız­la, han­gi dış po­li­ti­ka­nız­la, hem çev­re­niz­de hem de dün­ya üze­rin­de Tür­ki­ye'nin et­kin bir dış po­li­ti­ka­sı­nı or­ta­ya ko­ya­bil­di­ği­ni­zi, ge­li­niz, bu kür­sü­ler­den bü­tün mil­le­ti­mi­ze ifa­de edi­niz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben, keş­ke, bu­gün sa­de­ce ge­nel gö­rüş­me­yi ya­pa­bi­lip, bu nok­ta­da, Mec­li­sin bir­lik ve be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu - bir gen­so­ru ve­si­le­siy­le iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si ol­mak­tan bu­nu çı­kar­tıp- sa­de­ce Irak'a yö­ne­lik bir Mec­lis ça­lış­ma­sı ya­pıl­ma­sı­nı ar­zu edi­yor­dum ama, ol­ma­dı.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Kâtip Üye­ler ara­sın­da an­laş­maz­lık ol­du­ğu için elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğım.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Şim­di gel­di­ler!

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ya­rım sa­at de sü­re ver!

BAŞ­KAN - Üç da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum ve baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öne­ri ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 14.45

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.52

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 52'nci Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, gün­de­min "Özel Gün­dem­de Yer Ala­cak İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

Bu kıs­ma alı­nan, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu'nun, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­lik sü­re­ci, söz­de Er­me­ni id­di­ala­rı ve Kıb­rıs ko­nu­la­rı ile Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ve ABD'yle iliş­ki­ler­de et­ki­li bir dış po­li­ti­ka iz­len­me­sin­de gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği id­di­asıy­la, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül hak­kın­da Ana­ya­sa'nın 99'un­cu ve İç Tü­zük'ün 106'ncı mad­de­le­ri uya­rın­ca bir gen­so­ru açıl­ma­sı­na iliş­kin (11/7) esas nu­ma­ra­lı gen­so­ru öner­ge­si­nin gün­de­me alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı hu­su­sun­da­ki gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

V. - GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE

MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI

A) ÖN GÖ­RÜŞ­ME­LER

1.- Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş ve Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu'nun, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­lik sü­re­ci, söz­de Er­me­ni id­di­ala­rı ve Kıb­rıs ko­nu­la­rı ile Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ve ABD'yle iliş­ki­ler­de et­ki­li bir dış po­li­ti­ka iz­len­me­sin­de gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği id­di­asıy­la Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül hak­kın­da gen­so­ru açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (11/7)

BAŞ­KAN - Hükûmet? Ye­rin­de.

Öner­ge, da­ha ön­ce bas­tı­rı­lıp sa­yın üye­le­re da­ğı­tıl­mış­tır.

Şim­di, öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

59. Hü­kü­met Dö­ne­min­de yü­rü­tü­len dış po­li­ti­ka ne­ti­ce­sin­de Tür­ki­ye'nin AB-Irak-Kıb­rıs-ABD ve Türk Cum­hu­ri­yet­le­ri po­li­ti­ka­la­rın­da hiç de hak et­me­di­ği so­nuç­la­rın ya­şan­dı­ğı ve bu po­li­ti­ka­la­rın so­nu­cu Tür­ki­ye'nin millî bü­tün­lü­ğü­nü teh­dit nok­ta­sı­na ta­şı­ya­rak, gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı­nı bi­hak­kın ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği ge­rek­çe­si ile Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dul­lah Gül hak­kın­da, Ana­ya­sa­nın 99'un­cu, Mec­lis İç­tü­zü­ğü­nün 106'ncı mad­de­le­ri uya­rın­ca Gen­so­ru açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­riz.

 

Sü­ley­man Sa­rı­baş

Ömer Abu­şoğ­lu

 

Ma­lat­ya

Ga­zi­an­tep

 

Ana­va­tan Grup Baş­kan­ve­ki­li

Ana­va­tan Grup Baş­kan­ve­ki­li

Ge­rek­çe

Ül­ke­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu je­opo­li­tik ve je­os­tra­te­jik ko­num iti­ba­riy­le, Cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­lu­şun­dan be­ri ba­ğım­sız ve böl­ge po­li­ti­ka­la­rın­da et­kin bir ül­ke ola­rak ül­ke­miz çı­kar­la­rı­nı ön plan­da tu­tan ve tar­tış­ma­sız böl­ge­nin li­der ül­ke ol­ma ko­nu­mu­nu dış po­li­ti­ka­nın ana un­su­ru ola­rak ka­bul eden ge­le­nek­sel dev­let po­li­ti­ka­sı, AKP ik­ti­da­rı dö­ne­min­de ma­ale­sef yön de­ğiş­tir­miş­tir. Yıl­lar­dır böl­ge­de ak­si­yo­ner bir po­li­ti­ka iz­le­me tar­zı­nı be­nim­se­miş olan Türk dış po­li­ti­ka­sı, üzü­le­rek be­lirt­me­miz ge­re­kir ki AKP dö­ne­min­de sa­vun­ma­ya ge­çen "ka­bul­cü" bir tarz­da Tür­ki­ye'nin ko­nu­muy­la ör­tüş­me­yen bir ya­pı­ya dö­nüş­tü­rül­müş­tür.

Bu kap­sam­da, Türk dış po­li­ti­ka­sı­nı 5 te­mel dos­ya­da özet­le­mek müm­kün­dür:

1. Av­ru­pa Bir­li­ği Po­li­ti­ka­sı: Tür­ki­ye, AKP ik­ti­da­rı ile bir­lik­te yak­la­şık 40 yıl­lık bir sü­re­ce da­ya­lı ola­rak yü­rü­tü­len "AB'ye tam üye­lik" pers­pek­ti­fi­ni kay­bet­miş­tir. Tür­ki­ye'nin önü­ne, di­ğer aday ül­ke­le­rin ta­bi ol­ma­dık­la­rı kri­ter­ler ge­ti­ril­miş­tir. AKP Hü­kü­me­ti, AB sü­re­ci­ne "İç po­li­ti­ka­ya tah­vil ede­bi­le­cek" bir iliş­ki man­tı­ğı ile yak­laş­mış­tır. Si­ya­si mal­ze­me ola­rak kul­la­nı­lan mü­za­ke­re sü­re­cin­de, or­ta­ya ko­nu­lan ola­ğan dı­şı ko­şul­la­rı ka­bul eden AKP Hü­kü­me­ti­nin aç­tı­ğı kul­var­dan gi­den Tür­ki­ye'nin yo­lu çık­ma­za gir­miş­tir. "Mü­za­ke­re baş­lık­la­rın­dan se­ki­zi açıl­mı­yor, ge­ri ka­la­nı da ka­pan­mı­yor" de­mek, sü­re­cin as­kı­ya alın­dı­ğı­nın gös­ter­ge­si­dir ve bu bir ba­şa­rı­sız­lık­tır. Tür­ki­ye 50 yıl­lık it­ti­fak için­de bu­lun­du­ğu ba­tı blo­kun­dan dış­la­nır­ken, so­ğuk sa­va­şın mağ­lup­la­rı Bul­ga­ris­tan ve Ro­man­ya AB'ye tam üye ola­bil­miş­ler­dir. İyi yö­ne­ti­le­me­yen bu sü­re­cin so­nu­cun­da, va­tan­da­şın AB üye­li­ği­ne olan des­te­ği gün geç­tik­çe azal­mış­tır.

2. Ku­zey Irak ve Irak Po­li­ti­ka­sı: Or­ta­do­ğu'da ya­şa­nan olay­lar çer­çe­ve­sin­de; ar­tık Tür­ki­ye Irak'ta ye­ni olu­şan du­ru­ma mü­da­hil ola­ma­mak­ta, sı­nır öte­si ope­ras­yon ya­pa­ma­mak­ta, Ker­kük'ün sta­tü­sün­de ba­rış ve gü­ven­li­ği sağ­la­yı­cı bir kat­kı su­na­ma­mak­ta ve cid­di­ye alın­ma­mak­ta­dır. Irak ko­nu­sun­da ger­çek­leş­ti­ri­le­me­ye­cek va­at­ler­de bu­lu­nul­muş, böl­ge­ye yö­ne­lik ken­di dı­şın­da üre­ti­len po­li­ti­ka­la­ra ka­tıl­ma­ya mah­kum edil­miş, ken­di gü­ven­li­ği­ni baş­ka­la­rı­na iha­le eden bir du­ru­ma ge­ti­ril­miş­tir. Tür­ki­ye'nin, ken­di iç gü­ven­lik so­ru­nu olan te­rör, ulus­la­ra­ra­sı bir gün­dem, bir me­se­le ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir.

3. Kıb­rıs: Kıb­rıs ko­nu­sun­da­ki ge­liş­me­le­rin tak­dim edi­liş bi­çi­min­de ger­çek­le­rin çok dı­şın­da bir al­gı­la­ma ya­ra­tıl­mış ve Tür­ki­ye ken­di po­li­ti­ka­la­rıy­la bir yön­de iler­le­mek ye­ri­ne, şan­taj­lar­la, bas­kı­lar­la ve ta­viz­ler­le bir ye­re doğ­ru sü­rük­len­me­ye baş­la­mış­tır. An­nan Pla­nı Gü­ven­lik Kon­se­yi ka­ra­rı ha­li­ne gel­me­den ya­pı­lan re­fe­ran­dum­la bek­le­nen ne­ti­ce alı­na­ma­dı­ğı gi­bi, ne izo­las­yon­lar kalk­mış, ne de KKTC'nin var­lı­ğı dün­ya­ya ka­bul et­ti­ril­miş­tir. Bu me­se­le Bir­leş­miş Mil­let­ler plat­for­mun­dan çı­kar­tı­lıp, AB ile mü­za­ke­re­le­rin ön şar­tı ha­li­ne ge­ti­ril­miş, Kıb­rıs Türk­le­ri­nin hak­la­rı Rum­la­rın in­sa­fı­na terk edil­miş ve Tür­ki­ye mev­zi kay­bet­miş­tir.

4. ABD Po­li­ti­ka­sı: Hü­kü­met, ABD ile iliş­ki­le­rin de­ğe­ri­nin bi­lin­cin­de, ama bu iliş­ki­le­rin­de Tür­ki­ye'nin kat­kı­sı­nın ve ro­lü­nün de ha­ya­ti ol­du­ğu­nun far­kın­da olan bir du­ruş ser­gi­le­ye­me­miş­tir. Si­ya­si ve as­ke­ri müt­te­fi­ki­miz olan ABD ile iliş­ki­ler, ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­yen va­at­ler­le ra­yın­dan çı­ka­rıl­mış­tır. Hü­kü­met ABD ile iliş­ki­ler­de ken­di çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da bir po­zis­yon al­mış, bu­nu bir halk­la iliş­ki­ler kam­pan­ya­sı­na dö­nüş­tür­müş, bu da it­ti­fak iliş­ki­le­rin­de ola­ğa­nüs­tü bir gü­ven­siz­lik oluş­tur­muş­tur. Stra­te­jik or­tak­lık­tan, bu­gün Baş­ba­kan'ın söz­le­ri­nin bi­le cid­di­ye alın­ma­dı­ğı­nın be­yan edil­di­ği bir nok­ta­ya ge­lin­miş­tir. Tür­ki­ye, bu stra­te­jik or­tak­lı­ğın be­de­li­ni öde­miş­tir, ama bu­gün Tür­ki­ye san­ki so­ğuk sa­vaş­ta kay­be­den bir ta­raf­mış gi­bi ça­re­siz bir ha­le so­kul­muş­tur.

5. Söz­de Er­me­ni Soy­kı­rı­mı Po­li­ti­ka­sı: Söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı­na iliş­kin ta­sa­rı­lar yıl­lar­dır gün­de­me ge­ti­ril­miş, an­cak bu­gü­ne ka­dar ül­ke se­na­to­la­rı ta­ra­fın­dan ka­bu­lü Tür­ki­ye ta­ra­fın­dan hep en­gel­len­miş­tir. AKP Hü­kü­me­ti dö­ne­min­de Fran­sa ve Ar­jan­tin ta­ra­fın­dan bu ta­sa­rı­nın ka­bul edil­miş ol­ma­sı, hü­kü­me­tin ba­şa­rı­sız­lı­ğı­dır. Öte yan­dan 24 Ni­sa­na ka­dar ge­çe­cek sü­reç­te bu ta­sa­rı­nın ABD Kon­gre­sin­den çık­ma ih­ti­ma­li güç ka­za­nır­ken, hü­kü­met hiç­bir şey yap­ma­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa'nın 99'un­cu mad­de­si­ne gö­re, bu gö­rüş­me­de, öner­ge sa­hip­le­rin­den bir üye­ye, si­ya­si par­ti grup­la­rı adı­na bi­rer mil­let­ve­ki­li­ne ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu adı­na Baş­ba­kan ve­ya bir ba­ka­na söz ve­ri­le­cek­tir.

Ko­nuş­ma sü­re­le­ri, öner­ge sa­hi­bi için on da­ki­ka, grup­lar ve Hükûmet için yir­mi­şer da­ki­ka­dır.

Şim­di, söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

Öner­ge sa­hi­bi: Sü­ley­man Sa­rı­baş, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Grup­lar adı­na: Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Sü­ley­man Sa­rı­baş, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Onur Öy­men, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; AK Par­ti Gru­bu adı­na Fa­ruk Çe­lik, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li.

Hükûmet adı­na: Ab­dul­lah Gül, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı.

İlk söz, öner­ge sa­hi­bi ola­rak, Sa­yın Sü­ley­man Sa­rı­baş, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Sa­rı­baş, sü­re­niz, öner­ge sa­hi­bi ola­rak on da­ki­ka, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na yir­mi da­ki­ka, do­la­yı­sıy­la, otuz da­ki­ka­dır.

Bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Par­ti Gru­bu­muz ta­ra­fın­dan Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı aley­hi­ne ver­di­ği­miz gen­so­ru üze­rin­de Gru­bu­muz adı­na ve öner­ge sa­hi­bi ola­rak söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi, yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak, iki yıl­dır, iki yı­la ya­kın bir sü­re­dir, bu Mec­lis­te, si­ya­si par­ti gru­bu ola­rak bu­lu­nu­yo­ruz. İlk de­fa, Mec­li­sin hu­zu­ru­na bir gen­so­ru öner­ge­siy­le gel­dik. Pe­ki, iki se­ne­lik sü­reç­te bu Hükûme­tin, bu Hükûme­tin ba­kan­la­rı­nın, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın hiç so­rum­lu­lu­ğu yok muy­du da bir gen­so­ruy­la gel­me­dik? Çün­kü, dış po­li­ti­ka, ha­ki­ka­ten, iç po­li­ti­ka­ya mal­ze­me edi­le­me­ye­cek ka­dar önem­li bir ha­di­se ol­du­ğu için, dış po­li­ti­ka­da­ki hu­sus­la­rı bir ge­nel gö­rüş­me, bir mü­za­ke­re­ci ze­min al­tın­da, ya­ni, Mec­li­si mü­za­ke­re­ci bir ze­mi­ne ta­şı­ya­rak hal­le­de­bi­li­riz duy­gu­suy­la, ge­rek Irak ko­nu­sun­da ge­rek Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da ge­rek Kıb­rıs ko­nu­sun­da de­ği­şik za­man­lar­da ver­di­ği­miz ge­nel gö­rüş­me ta­lep­le­ri­miz, ma­ale­sef, gün­de­me alın­ma­dı­ğı için, ka­bul gör­me­di­ği için, gel­di­ği­miz bu nok­ta­da, ar­tık…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, gü­rül­tü var, an­la­şıl­mı­yor. Mü­da­ha­le eder mi­si­niz.

BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye Sa­yın Sa­rı­baş…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ge­nel Ku­rul­da bü­yük bir uğul­tu var, sa­yın ha­ti­bin ko­nuş­ma­sı an­la­şı­la­ma­mak­ta­dır.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - …Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka­sı, bir de­ğer­li bü­rok­ra­tı­mı­zın da söy­le­di­ği gi­bi, ül­ke­nin millî bü­tün­lü­ğü­nü teh­dit eder nok­ta­ya gel­di­ği ve ar­tık, ger­çek­ten -ger­çek­ten- so­rum­lu Hükûmet­ten he­sap sor­ma­nın za­ma­nı­nın gel­di­ği duy­gu­suy­la önü­nü­ze gel­miş­tir. Yok­sa, bi­raz ön­ce Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz'un söy­le­di­ği gi­bi, bir hak­kın kö­tü­ye kul­la­nıl­ma­sı fa­lan de­ğil­dir. Eğer öy­le ol­say­dı, biz, her haf­ta, iki yıl­dır, gen­so­ru ve­rir­dik. İlk de­fa bir gen­so­ru ve­ri­yo­ruz. Bu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce bir tes­pit yap­mak la­zım: Tür­ki­ye dış po­li­ti­ka­da ne­re­den ne­re­ye gel­di? Ya­ni, dış po­li­ti­ka de­yin­ce, dış iş­le­ri de­yin­ce, Ugan­da'yla yap­tı­ğı­mız el­çi­lik an­laş­ma­la­rı fa­lan an­la­şıl­ma­ma­lı. Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka­sı, Ab­dül­ha­mid dö­ne­min­den iti­ba­ren -ha­ni var­dır ya, Ab­dül­ha­mid'in Kurt­lar­la Dan­sı- ya­ni, Os­man­lı'nın Av­ru­pa'dan sa­vaş­lar­la ge­ri­le­me­ye baş­la­dı­ğı dö­nem­den bu­gü­ne, bir stra­te­jik kı­zak üze­rin­de çok önem­li, ti­tiz, do­ku­na­rak, iş­le­ne­rek ve ne­ti­ce­sin­de Lo­zan'da or­ta­ya çı­kan bir hu­kuk­sal var­lık­la ne­ti­ce­len­miş ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ku­ru­luş fel­se­fe­si­nin de özü­nü oluş­tur­mak­ta­dır. Bir dev­le­tin dev­let ola­bil­me­si için, ön­ce ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk­ta, ulus­la­ra­ra­sı alan­da ta­nın­ma­sın­dan tu­tun, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki ze­mi­nin­de ne­ler­le mu­ha­tap ol­du­ğu­nun öz­ne­si­dir dev­let ol­mak.

Do­la­yı­sıy­la, Lo­zan'da hü­küm ifa­de eden Tür­ki­ye dev­le­ti­nin ku­ru­luş fel­se­fe­si, o gün­den bu­gü­ne, Türk Dı­şiş­le­ri­nin çok ti­tiz ça­lış­ma­la­rıy­la beş te­mel dos­ya üze­rin­de net­leş­miş­tir.

Bun­lar­dan bir ta­ne­si, bil­di­ği­niz gi­bi, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­dir. Kırk yıl­dır bu mil­le­tin ha­ya­li olan, bu mil­le­tin ar­zu­su olan bir sü­reç­tir. Kırk yı­lı da boş ve­rin, beş yüz yıl­dır Av­ru­pa'nın için­de olan bir Tür­ki­ye var­dır, Os­man­lı var­dır, Os­man­lı'nın mi­ra­sı ola­rak Tür­ki­ye var­dır. Ya­ni, biz, beş yüz yıl­dır bü­tün iliş­ki­le­ri­mi­zi, ti­ca­re­ti­mi­zi, sa­vaş­la­rı­mı­zı, ba­rış­la­rı­mı­zı Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le yü­rüt­mü­şüz.

Tür­ki­ye, bir Or­ta Do­ğu ül­ke­si­dir ay­nı za­man­da. Or­ta Do­ğu Böl­ge­si Os­man­lı'nın coğ­raf­ya­sı­dır, dört yüz yıl yü­rüt­tü­ğü bir böl­ge­nin coğ­raf­ya­sı­dır. Do­la­yı­sıy­la, Türk dış po­li­ti­ka­sı­nın önem­li dos­ya­la­rın­dan bi­ri de, Or­ta Do­ğu dos­ya­sı­dır. Or­ta Do­ğu dos­ya­sı­nın için­de Irak dos­ya­sı da var­dır.

Bir baş­ka önem­li dos­ya­mız, stra­te­jik müt­te­fik de­di­ği­miz ve so­ğuk sa­vaş dö­ne­min­de, el­li yıl­lık sü­reç­te ol­gun­la­şan ve so­ğuk sa­va­şın bir kı­yı ül­ke­si, bir ke­nar, bir sı­nır ül­ke­si ola­rak, Ba­tı de­mok­ra­si­si­nin, Ba­tı uy­gar­lı­ğı­nın var­lı­ğı­nı de­vam et­ti­re­bil­me­si için, hu­zur içe­ri­sin­de uyu­ya­bil­me­si için be­del­ler öde­di­ği­miz ve bu be­del­le­rin kar­şı­sın­da oluş­tur­du­ğu­muz Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle bir stra­te­jik iliş­ki­ler dos­ya­mız var­dır.

Bir te­mel dos­ya­mız da, el­bet­te ki, Kıb­rıs'tır. Çün­kü, Kıb­rıs, iki yüz yıl­lık top­rak ka­yıp­la­rı so­nun­da, ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, 1974'te, bu ül­ke­nin, bu mil­le­tin, ilk de­fa bir top­rak par­ça­sı­nı ka­zan­dı­ğı ye­rin adı­dır Kıb­rıs.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dev­let­ler ku­ru­lur, dev­let­ler yı­kı­lır. Ta­rih bun­la­rı, me­se­la, Al­tın Or­du Dev­le­ti fa­lan ta­rih­te ku­rul­du, fa­lan ta­rih­te yı­kıl­dı der, bir sa­tır­lık cüm­ley­le ge­çer.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Han­gi ta­rih?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - An­cak, o dev­let­le­rin ku­ru­lu­şun­da, ya­şa­yı­şın­da ve yı­kı­lı­şın­da in­san­lar var­dır, dev­let­le­ri ku­ran kah­ra­man­lar, ya­şa­tan kah­ra­man­lar, yı­kan ha­in­le­ri var­dır. On­la­rı yaz­maz ta­rih. Ta­rih "ku­rul­du ve yı­kıl­dı" ya­zar.

Kıb­rıs'ta bir dev­let ku­rul­muş­tur. Ama, bu dev­let, yı­kıl­may­la yüz yü­ze gel­miş­tir. Bu dev­let, yı­kıl­may­la uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar ne­ti­ce­sin­de, he­le he­le, bir adım ön­de po­li­ti­ka­la­rıy­la, bu­gün, var olan bir dev­le­tin tas­fi­ye edil­di­ği­ni gör­mek­te­yiz.

Baş­ka ne gör­mek­te­yiz? Bu dev­let yı­kı­lır­ken, ay­nı böl­ge­de, gü­ne­yi­miz­de, bir baş­ka et­nik ya­pı­lı dev­le­tin ku­ru­lu­şu adım adım ger­çek­leş­mek­te, fii­len de ger­çek­leş­miş bu­lun­mak­ta­dır.

Şim­di, eli­ni vic­da­nı­na ko­yan, bu ül­ke­nin kâğıt oku­yan, kâğıt ya­zan bü­tün ay­dın­la­rı­na, bu ül­ke için ka­fa yo­ran bü­tün dü­şü­nür­le­ri­ne, eme­ği­ni, alın te­ri­ni bu ül­ke­ye be­del ola­rak öde­yen, ver­gi ola­rak öde­yen bu ül­ke­nin bü­tün in­san­la­rı­na so­ru­yo­rum: Tür­ki­ye, dış po­li­ti­ka­da, dört se­ne ön­ce­ki du­ru­mun­da mı­dır? Tür­ki­ye ne­ler kay­bet­miş­tir ve bu kay­bet­tik­le­ri­nin bir he­sa­bı, bir be­de­li, bir so­rum­lu­su aran­ma­ya­cak mı­dır, ara­ma­ya­lım mı? (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Tür­ki­ye, ha­ki­ka­ten, bu­gün Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle stra­te­jik iliş­ki­le­ri de­vam mı edi­yor? Ma­dem­ki de­vam edi­yor ise, da­ha bu­gün­kü ba­sın­da, Ker­kük'te bir re­fe­ran­du­mun ya­pı­la­ca­ğı­nı, bu­nun Ana­ya­sa'yla be­lir­len­di­ği­ni ve Tür­ki­ye Baş­ba­ka­nı­nın söy­le­dik­le­ri­nin cid­di­ye alın­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­yen bir Ame­ri­ka ne ka­dar müt­te­fi­ki­miz, bir sor­ma­nız la­zım. Ha­ki­ka­ten, Tür­ki­ye'nin, bir Av­ru­pa Bir­li­ği po­li­ti­ka­sı, bu­gün, 1999'da Hel­sin­ki'de alı­nan "Tür­ki­ye'nin tam üye­li­ği­ne yö­ne­lik ve Tür­ki­ye'nin, di­ğer aday ül­ke­le­re uy­gu­la­nan şart­la­rın dı­şın­da şart­la­rın uy­gu­lan­ma­ya­ca­ğı" sö­zün­den, ta­ah­hü­dün­den, ya­zı­lı me­tin­den, ka­ra­rın­dan sap­mış mı­dır sap­ma­mış mı­dır? "Kıb­rıs me­se­le­si­ni Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ön şar­tı yap­ma­ya­ca­ğız." di­ye ge­ce uçak­la An­ka­ra'ya ge­lip o gü­nün Baş­ba­ka­nı­na söz ve­ren­ler, ta­ah­hüt eden­ler bu söz­le­rin­den ca­yar­ken, bu söz­ler­den cay­ma­yı bir ta­ra­fa bı­ra­kın, ya­zı­lı ta­ah­hüt alır­ken "Kıb­rıs'ı ta­nı­ma­nız ge­re­kir, Kıb­rıs'a güm­rük bir­li­ği­ni uy­gu­la­ma­nız ge­re­kir." di­ye ya­zı­lı ta­ah­hüt alır­ken hâlâ 1999'da alı­nan ka­ra­rın nok­ta­sın­da ol­du­ğu­mu­zu söy­le­ye­bi­lir mi­yiz?

Er­me­ni me­se­le­sin­de bu Hükûmet­ten ön­ce­ki du­rum­la bu­gün­kü du­rum ay­nı nok­ta­da mı­dır? En son on do­kuz ül­ke ol­muş par­la­men­to­sun­da, se­na­to­sun­da Er­me­ni soy­kı­rı­mı ka­ra­rı­nı alan. İsim­le­ri­ni tek tek say­ma­ya­ca­ğım sü­rem çok az ve ni­ha­yet Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde de 24 Ni­sa­na odak­lan­mış bir Er­me­ni soy­kı­rı­mı ta­sa­rı­sı gün­dem­de.

Bü­tün bun­lar olur­ken Tür­ki­ye'nin Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ne yap­mış? Ne yap­mış? Kıb­rıs ko­nu­sun­da bir ha­di­se ol­muş "O, Kıb­rıs'ın iç iş­le­ri" de­miş. Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bir sü­rü ko­mis­yon ka­rar­la­rı, bir sü­rü par­la­men­to ka­rar­la­rı alın­mış "O, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin me­se­le­si" de­miş. Ee, böl­ge­miz­de Irak ya­nı­yor, 5 bin in­san ölü­yor, her gün, can­lar var, bun­lar, et­nik ay­rım­la­rı­nı bir ta­ra­fa bı­ra­kın, mez­hep­sel ay­rım­la­rı­nı bir ta­ra­fa bı­ra­kın, in­san ola­rak 5 bin in­san ölü­yor "O da Irak'ın iç iş­le­ri me­se­le­si…"

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Her gün mü 5 bin ki­şi ölü­yor?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ee şim­di, bü­tün bu dı­şı­mız­da ge­li­şen ha­di­se­ler o ül­ke­le­rin iç iş­le­ri me­se­le­si ise Sa­yın Ba­kan, siz han­gi ül­ke­nin Dı­şiş­le­ri ba­ka­nı­sı­nız? Sa­de­ce Tür­ki­ye'nin sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de­ki iş­ler­le uğ­ra­şı­yor­sa­nız si­zin adı­nız Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ola­bi­lir mi? Ola­bi­lir mi, böy­le bir şey var mı? (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, ba­ba­la­na­rak söy­lü­yor­su­nuz "Ker­kük'e mü­sa­ade et­me­yiz." Gü­nay­dın! Gü­nay­dın Sa­yın Ba­kan. İki yıl­dır, bu kür­sü­ler­de "Kır­mı­zı çiz­gi­le­ri yok et­ti­niz. Ker­kük'ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı de­ği­şi­yor. Ker­kük'e in­san­lar gö­çe zor­la­nı­yor. Bir kı­rım­la, bir soy­kı­rım­la kar­şı kar­şı­ya­lar, ted­bir alın. Tür­ki­ye bu ted­bi­ri ala­cak güç­te." de­dik. "Ge­lin, bu­nu, bir ge­nel gö­rüş­me­nin ko­nu­su ya­pa­lım" de­dik. Kıb­rıs'ta re­fe­ran­dum ya­pıl­dı. Ana­ya­sa re­fe­ran­du­mu ya­pıl­dı. Ana­ya­sa re­fe­ran­du­mu­nun mad­de­sin­de Ker­kük'ün sta­tü­sü­ne da­ir re­fe­ran­dum ön­gö­rü­len Ana­ya­sa oy­lan­dı. "Olum­lu bir ge­liş­me" de­di­niz, "de­mok­ra­si adı­na olum­lu bir ge­liş­me." E, "de­mok­ra­si adı­na olum­lu bir ge­liş­me" der­se­niz, bu Ana­ya­sa'yı ha­zır­la­yan­lar, bu Ana­ya­sa'yı kur­gu­la­yan­lar, bu­gün si­zin söy­le­dik­le­ri­ni­zi cid­di­ye al­maz­lar. O gün ni­ye iti­raz et­me­di­niz bu Ana­ya­sa'yı ka­bul ede­me­yiz. Ge­lin bu kür­sü­ye, söy­le­yin: "Ker­kük'te kır­mı­zı çiz­gi­le­ri­miz var­dır. Ker­kük Türk'tür. Ora­da baş­ka et­nik in­san­la­rın da ya­şa­ma­sı el­bet­te do­ğal­dır. Ama, Tür­ki­ye, Ker­kük'ün bir Türk şeh­ri ol­ma te­zin­den as­la vaz­ge­çe­mez. Çiz­gi­le­ri­miz de­vam edi­yor." de­yin. De­yin, al­nı­nız­dan öpe­yim si­zin. De­yin! (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) De­yin "Ame­ri­ka'da Er­me­ni soy­kı­rı­mı ta­sa­rı­sı ka­bul edil­me­ye­cek. Edi­lir­se, iliş­ki­le­ri­mi­zi don­du­ru­ruz. Stra­te­jik iliş­ki­le­ri­miz son bu­lur. Ben, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­yım Pa­ta­gon­ya'nın de­ğil" de­yin. De­yin! Aya­ğa kal­kın! Ama, böy­le bir şey yok. O Sa­yın Gül, hiç­bir yer­de gö­rün­me­mek, hiç­bir ko­nu­da ko­nuş­ma­mak, ke­nar­da dur­mak ve ken­di­ni Baş­ba­kan­lı­ğa ha­zır­la­yan bir prens ola­rak, Tür­ki­ye'nin hiç­bir dış po­li­ti­ka­sı­na mü­da­hil ola­ma­yan, bı­ra­kın dış po­li­ti­ka­sı­na mü­da­hil ol­ma­yı, Baş­ba­kan­la ya­pı­lan dış ge­zi­ler­de he­yet­le­rin için­de da­hi ol­ma­yan bir Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nıy­la kar­şı kar­şı­ya­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 1 Mart va­ka­sı… 1 Mart tez­ke­re­si­nin red­di­ni-ka­bu­lü­nü ko­nuş­mu­yo­rum, va­ka­sı­nı ko­nu­şu­yo­rum, ön­ce­si­ni ve son­ra­sı­nı. Çün­kü, ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, 1 Mart­ta alı­nan ka­rar Par­la­men­to­nun de­mok­ra­tik ka­ra­rı­dır. Her­ke­sin say­gı duy­ma­sı ge­re­kir. An­cak, 1 Mart va­ka­sı ni­ye ya­şan­dı? Han­gi sü­reç­ler­den geç­ti de o tez­ke­re bu Mec­li­sin önü­ne gel­miş ol­du? Mu­ha­tap­la­rı­mı­za, Irak'ın bi­zim kom­şu­muz ol­du­ğu­nu, kar­deş­lik iliş­ki­le­ri­miz bu­lun­du­ğu­nu, böy­le bir ge­çi­şe, Tür­ki­ye'de as­ker ko­num­lan­dır­ma­sı­na mü­sa­ade ede­me­ye­ce­ği­mi­zi, böy­le bir tez­ke­re­yi Mec­li­se gö­tü­re­me­ye­ce­ği­mi­zi ni­ye söy­le­me­dik de o va­ka­la­rı ya­şa­dık?

O gün si­ze, ge­lin bu Irak'ı ye­ni­den dü­zen­le­ye­lim, ana­ya­sa­sı­nı ye­ni­den ya­pa­lım, ora­da­ki bü­tün halk­la­rın hu­zu­ru ve re­fa­hı için, ora­da­ki bü­tün halk­la­rın adil tem­si­li için. Çün­kü, Tür­ki­ye ne is­ter? Tür­ki­ye ken­di­si­ne ne is­ti­yor­sa, kom­şu­la­rı­na da onu is­te­yen bir ül­ke der­ken, biz bun­da yo­kuz. Hat­ta, da­nış­man­la­rı­nız "Tür­ki­ye ka­bul et­mez­se, Tür­ki­ye bu­na dâhil ol­maz­sa, Ame­ri­ka bu ha­rekâtı ya­pa­maz." di­ye öğüt ve­ren­ler, biz o gün "Duy­gu­la­rı­nız­la ha­re­ket et­me­yin, re­el po­li­tik­le ha­re­ket edin, Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri­ne ba­kın, Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri ne­re­dey­se öy­le dav­ra­nın, öy­le ko­nu­şun, öy­le dik du­run." de­dik­çe, siz "Ben ve­bal ala­mam." de­di­niz, Baş­ba­kan­dı­nız ve "ben ve­bal ala­mam" de­di­niz. Pe­ki, bu ül­ke­nin ve­ba­li­ni al­ma­ya­cak­sı­nız, bu ül­ke­nin so­rum­lu­lu­ğu­nu al­ma­ya­cak­sı­nız, bu ül­ke­nin dış po­li­ti­ka­sı­nı gö­tür­me­ye­cek­si­niz, ama bu ül­ke­de bir Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ola­cak! Böy­le bir şey var mı?

İş­te, Av­ru­pa Bir­li­ği. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de ne­re­de­yiz? Ben, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de Sa­yın Ba­ka­na sor­dum "Av­ru­pa Bir­li­ği mun­dar ol­muş mu­dur?" Evet, ol­muş­tur. Her­kes kur­ban ke­ser, ama her­ke­sin kes­ti­ği kur­ban bis­mil ol­maz. Bu ül­ke­de bü­tün hükûmet­ler, bü­tün par­ti­ler, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­nin doğ­ru bir sü­reç ol­du­ğu­nu, Tür­ki­ye'nin bun­da emin adım­lar­la iler­le­me­si ge­rek­ti­ği nok­ta­sın­da her­kes sa­vu­nu­yor. Ama, bu, si­zin eli­niz­de mun­dar ol­du, si­zin eli­niz­de mun­dar et­ti­niz, ye­nil­mez du­ru­ma ge­tir­di­niz. Mil­let bu­nun far­kı­na var­dı ve mil­let de Av­ru­pa Bir­li­ği aleyh­tar­lı­ğı gün gün, adım adım yük­sel­me­ye baş­la­dı.

Ne yap­tı­nız? Ne yap­tı­ğı­nı­zı bi­li­yor­su­nuz. 6 Ekim İler­le­me Ra­po­ru ya­yın­lan­dı. 6 Ekim İler­le­me Ra­po­ru'nda sa­tır ara­la­rın­da yüz­ler­ce tu­zak var­dı. Mu­ha­le­fet par­ti­le­ri bu­ra­da açık açık bun­la­rı söy­le­di­ler. Siz da­ha ra­po­ru oku­ma­dan "bu ra­por olum­lu" de­di­niz. Siz "olum­lu" der­si­niz de, adam­lar is­tek­le­ri­ne is­tek ila­ve et­mek­ten vaz­ge­çer­ler mi? Siz "Er­me­ni soy­kı­rı­mı ka­bul edil­me­li­dir." di­yen Av­ru­pa Par­la­men­to­su ka­ra­rı­na "olum­lu" der­si­niz de, adam­lar bun­dan vaz­ge­çer­ler mi? Siz, Tür­ki­ye'de­ki sı­nır aşan su­la­rın bir ko­mis­yo­na dev­ri­ne "olum­lu" der­si­niz de, adam­lar bun­dan vaz­ge­çer­ler mi? Siz, güm­rük bir­li­ği­ni Gü­ney Kıb­rıs Rum yö­ne­ti­mi­ni de içi­ne ala­cak şe­kil­de teş­mil ede­ce­ği­ni­zi ya­zı­lı ola­rak be­yan eder­si­niz de, adam­lar si­ze "açın li­man­la­rı­nı­zı, açın ha­va­alan­la­rı­nı­zı" de­mez­ler mi? Der­ler. Ama, o gün, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bu çık­maz so­ka­ğa gir­mek Tür­ki­ye'nin için­de prim ya­pı­yor­du, gün­düz gö­zü­ne ha­vai fi­şek­ler fır­lat­mak, Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ta­şı­yan Hükûmet ca­ka­sıy­la gez­mek gü­zel­di. Ne ol­du? Ne ol­du? Git­ti, git­ti, git­ti gümm… Du­va­ra tos­la­dı­nız, se­kiz baş­lık ka­pan­dı, di­ğer­le­ri açıl­sa ne ola­cak? Ka­pan­mı­yor ki! Ön şar­tı bel­li, ön şar­tı "Kıb­rıs'ı ta­nı", "Kıb­rıs Rum dev­le­ti­ni ta­nı." Ca­nım biz ta­nı­ma de­ğil, dek­la­ras­yon ya­yın­la­dık, ka­bul et­me­ye­ce­ği­mi­zi söy­le­dik… Adam da kar­şı dek­la­ras­yon ya­yın­la­dı, "hiç­bir ge­çer­li­li­ği yok" de­di, "tek ta­raf­lı" de­di, "im­zam be­ni bağ­lar" de­di.

Tür­ki­ye'yi bu sı­kın­tı­la­ra ni­ye sok­tu­nuz Sa­yın Ba­kan? Biz, si­zin Ba­kan­lık­tan düş­me­ni­zi, bu sa­yı­sal ço­ğun­lu­ğu­nuz­la bu gen­so­ru­nun ka­bul edil­me­si­ni dü­şün­mü­yo­ruz. Biz, si­zin, bu Mec­li­se he­sap ver­me­ni­zi, bu sı­kın­tı­la­ra ne­den sok­tu­ğu­nu­zu izah et­me­ni­zi is­ti­yo­ruz. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Di­yor ki: "Biz mil­le­tin ve­kil­le­ri ola­rak ço­ğun­luk­ta­yız, ya­pa­rız." Biz ne­yin ve­ki­li­yiz? Biz bu mil­le­tin ve­ki­li de­ğil mi­yiz? Baş­ka bir ül­ke­nin ve­ki­li mi­yiz? Bu­nun he­sa­bı­nı mil­let adı­na sor­ma yet­ki­si­ni, so­rum­lu­lu­ğu­nu, Ana­ya­sa'ya sa­da­kat ye­mi­ni­miz­le or­ta­ya koy­ma­dık mı? Siz de koy­du­nuz, "bu ül­ke­yi böl­dürt­me­ye­ce­ğiz" de­di­niz, ye­mi­ni­niz var. Pe­ki, ni­ye bü­rok­ra­tı­nız "Tür­ki­ye bö­lün­me teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya gel­miş­tir, teh­li­ke ka­pı­da­dır." di­yor? Ni­ye de­ğiş­tir­me­di­niz o bü­rok­ra­tı? Ni­ye de­me­di­niz ki "ya­lan söy­lü­yor­sun kar­de­şim, bi­zim po­li­ti­ka­la­rı­mız­la Tür­ki­ye çağ at­lı­yor" ni­ye de­me­di­niz? Di­ye­mez­si­niz, di­ye­mez­si­niz, çün­kü siz bir adım ile­ri, iki adım ge­ri­ye meh­ter ta­kı­mı gi­bi yü­rü­me­ye şim­di de­ğil Akın­cı­lar Der­ne­ği Baş­ka­nıy­ken alış­tı­nız siz Sa­yın Ba­kan, o gün alış­tı­nız, o gün alış­tı­nız. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Tür­ki­ye si­ze bü­yük ge­li­yor, 72 mil­yon bü­yük ge­li­yor. 72 mil­yo­nun so­rum­lu­lu­ğu­nu ta­şı­mak, yü­rek is­ter, vic­dan is­ter, ah­lak is­ter.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - Ayıp olu­yor ama!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Tür­ki­ye böy­le bir ül­ke...

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - "Ah­lak is­ter" ne de­mek?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Onu gös­te­rin di­yo­rum. Öy­le de­ğil­si­niz de­mi­yo­rum, onu gös­te­rin. Onu gös­te­rin. (AKP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) - Ay­na­ya bak!..

BAŞ­KAN - Lüt­fen…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Onu gös­te­rin…

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı­baş, lüt­fen.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - İs­te­mez mi?.. Ah­lak­sız­lık mı is­ter Tür­ki­ye'yi yö­net­mek, ah­lak­sız­lık mı is­ter?

CA­HİT CAN (Si­nop) - Ah­lak­lı olan böy­le ko­nuş­maz!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ah­lak is­ter ta­bii. Ta­bii ki ah­lak is­te­ye­cek.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) - Ay­na­ya bak! En son ko­nu­şa­cak adam­sın!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ben mil­le­te ko­nu­şu­yo­rum, si­ze ko­nuş­mu­yo­rum. Mil­let be­ni din­li­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Mil­let be­ni din­li­yor… Ba­kın, bu ba­ğır­ma­lar­la, çı­ğır­ma­lar­la, bu laf at­ma­lar­la, bu Mec­li­si ger­me­ler­le bir ye­re va­ra­maz­sı­nız.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) - Bir par­ti­den se­çi­lip, baş­ka bir par­ti­ye…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Eli­ni­zi sa­de­ce vic­da­nı­nı­za ko­yun. Eli­ni­zi sa­de­ce vic­da­nı­nı­za ko­yun ve bu­gün Ku­zey Irak'ta gel­di­ği­niz nok­ta­nın he­sa­bı­nı, bu mil­le­te, bu­ra­da ve­rin. Eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yun, ah­lak­lı dav­ra­nın, ah­lak­sız dav­ra­nın de­mi­yo­rum, ah­lak­lı dav­ra­nın… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

KE­RİM ÖZ­KUL (Kon­ya) - Ge­ri al!..

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - …Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de gel­di­ği­miz nok­ta­nın he­sa­bı­nı bu­ra­da ve­rin.

KE­RİM ÖZ­KUL (Kon­ya) - Ge­nel Baş­ka­nı­nız ka­dar…

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ba­kın ar­ka­daş­lar, mil­le­te "ana­nı­zı alın, gi­din" di­ye­bi­lir­si­niz, ama, ba­na öy­le de­me­ye hak­kı­nız yok.

ALİ YÜK­SEL KA­VUŞ­TU (Ço­rum) - Ha­di ca­nım sen de!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Bu­ra­da otu­ra­ca­ğım ve bun­la­rın he­sa­bı­nı so­ra­ca­ğım. Bu mil­let ba­na, se­çi­mi yap­tı­ğı­nız gü­ne ka­dar, bu­nun he­sa­bı­nı sor­mak için bu­ra­da­yım, git­me­ye­ce­ğim ve…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ver­me­di sa­na!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Sa­na ne ka­dar ver­diy­se ba­na da o ka­dar ver­di.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ver­me­di sa­na!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ve ge­le­lim Kıb­rıs po­li­ti­ka­sı­na. Ne yap­tı­nız Kıb­rıs po­li­ti­ka­sın­da? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı­baş, bir sa­ni­ye.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­yın ha­tip ko­nuş­ma­sı­nı bi­tir­dik­ten son­ra, grup baş­kan ve­ki­li­nin söz ta­le­bi var. AK Par­ti Gru­bu adı­na, bu­ra­da, ge­re­ken ce­va­bı ve­re­cek­tir. Siz ni­ye mü­da­ha­le edi­yor­su­nuz? Lüt­fen…

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ge­le­lim Kıb­rıs ko­nu­su­na…

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, kür­sü­ye ya­kış­mı­yor.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Kıb­rıs'ta bir köp­rü me­se­le­si var. Köp­rü yı­kı­la­bi­lir, yı­kıl­ma­ya­bi­lir, çok önem­li bir şey de­ğil. Bir köp­rü­nün yı­kıl­ma­sı­nı bi­le, dün­ya­ya, ele gü­ne re­zil ede­cek bir du­ru­ma ge­tir­di­niz. En kü­çük me­se­le­dir bu, en kü­çük me­se­le… Şim­di, bi­raz ön­ce söy­le­di­ğim söz­le­ri, şu kü­çük me­se­le­yi çö­züş tar­zı­nız­la bir mu­ka­ye­se edin de dav­ra­nış tar­zı­nı­zı bir gö­rün lüt­fen. Ni­ye gör­me­mek­te ıs­rar edi­yor­su­nuz? Şim­di, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, Al­lah aş­kı­na ar­ka­daş­lar, iler­le­di­ği­mi­zi, yol al­dı­ğı­mı­zı, mü­za­ke­re­le­ri al­dı­ğı­mı­zı, mü­za­ke­re et­ti­ği­mi­zi söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz? Ha­ni o 3 Ekim gü­nü uçak kalk­tı kalk­ma­dı, kalk­tı kalk­ma­dı; Kı­zıl­ca­ha­mam'da­ki top­lan­tı bit­ti bit­me­di, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı bin­di bin­me­di şa­ta­fa­tı­nız bu­gün var mı? Ya­ni, bu mü­za­ke­re­ler de­vam edi­yor. Ya­ni, mü­za­ke­re­ler­den so­rum­lu Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve mü­za­ke­re­ler­den so­rum­lu Ba­kan bu mü­za­ke­re­yi de­vam et­ti­ri­yor da, Türk mil­le­ti­nin, biz­le­rin hiç ha­be­ri yok mu? Adam­lar ka­rar al­dı­lar, ol­ma­ya­cak bu de­di­ler ve şart­lar koş­tu­lar, şun­la­rı, şun­la­rı, şun­la­rı ya­par­sa­nız... Ya­ni, Tür­ki­ye'yi içi­ne ka­pa­lı, me­se­le­le­ri­ni çö­ze­me­yen, ulus­la­ra­ra­sı it­ti­fak­la­rı­nı bi­rer bi­rer he­ba et­miş, yi­tir­miş, yal­nız­lı­ğa mahkûm edil­miş ve sö­zü din­len­me­yen bir du­ru­ma gel­di­ği­ni hâlâ ka­bul et­mi­yor­sa­nız, bu mil­let, val­la­hi ka­bul edi­yor.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) - Sen gör­mek is­te­mi­yor­sun...

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Mil­let ka­bul edi­yor.

Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ni­ye git­mi­yor­su­nuz al­tı ay­dır? Ha­ni es­ki­den her haf­ta uçak­la Brük­sel'dey­di­niz, her haf­ta İn­gil­te­re'dey­di­niz; 10 de­fa git­miş­si­niz İn­gil­te­re'ye, 5 de­fa git­miş­si­niz Yu­na­nis­tan'a, 20 de­fa git­miş­si­niz Bel­çi­ka'ya. Ni­ye al­tı ay­dır Av­ru­pa tu­ris­tik se­ya­hat­le­rin­den vaz­geç­ti­niz? Çün­kü, la­fı­nı­zın pa­ra et­me­di­ği­ni gör­dü­ler. Siz ne der­se­niz de­yin, dün­ya­da si­zin Hükûme­ti­ni­ze ba­kış açı­sı şu: Bu Hükûmet, ül­ke­de ku­rum­la­rıy­la an­laş­mış, stra­te­jik bir dış po­li­ti­ka­da an­la­şa­ma­mış ve bü­tün­le­şe­me­miş bir ik­ti­dar gö­rün­tü­sü ve­ri­yor­su­nuz ve kar­şı­nız­da­ki mu­ha­tap­la­rı­nız da si­zi, si­ze da­ir al­gı­la­ma­la­rı­nı, si­zin bu kor­ku­la­rı­nız üze­rin­den kul­la­na­rak et­ki­siz­leş­ti­ren, yal­nız­lık­laş­tı­ran ve ke­nar­laş­tı­ran, kı­yı­laş­tı­ran bir po­li­ti­ka­yı si­ze da­ya­tı­yor­lar. Siz de bu­nu ka­bul et­me­yi, bu tes­li­mi­yet­çi­li­ği, bü­yük bir dış po­li­ti­ka mi­ma­rıy­mış gi­bi, san­ki Or­ta Do­ğu şe­kil­le­ni­yor -evet, şe­kil­le­ni­yor, Con­do­le­ez­za Ri­ce söy­le­di- siz de için­dey­miş­si­niz, dâhil­miş­si­niz gi­bi, bu ga­rip mil­le­te, bu fu­ka­ra mil­le­te an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz ve mil­let de bu­na ina­na­cak zan­ne­di­yor­su­nuz! Or­ta Do­ğu'da var mı­yız ar­ka­daş­lar? Biz­den bir şey is­te­ni­yor, sa­de­ce bir şey is­te­ni­yor; Af­ga­nis­tan'da bir şey is­te­ni­yor, Lüb­nan'da bir şey is­te­ni­yor, baş­ka yer­ler­de... Di­yor ki: Siz şu as­ker­le­ri­ni­zi bir gön­de­rin baş­ka bir şe­ye ka­rış­ma­yın. Ya­ni, ha­ri­ta­la­rın şe­kil­len­me­si­ni ko­nuş­ma­yın. Ya­ni, ana­ya­sa­la­rın ye­ni­den ku­ru­la­cak Irak'ın sta­tü­sü­ne da­ir ge­tir­di­ği hü­küm­le­ri si­zin­le tar­tış­ma­yız. Ya­ni, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de 1999 Hel­sin­ki Ka­ra­rı'nın dı­şın­da yüz­ler­ce şart ko­ya­rız, bun­la­rı da ka­bul et­mez­se­niz si­ze ikin­cil bir or­tak­lık, ke­nar or­tak­lık, kı­yı or­tak­lık ön­gö­rü­rüz, si­zi de ken­di­miz­den ko­part­ma­yız, çün­kü, ken­di çı­ka­rı­mız var bun­da; siz de bun­la­rı ka­bul edin. Tür­ki­ye'de bu­gün­kü Hükûmet ka­na­lıy­la bü­tün bun­la­rı ka­bul­len­miş, sö­zü­nü ge­çi­re­me­yen, tes­li­mi­yet bay­ra­ğı­nı çek­miş, ru­hu­nu tes­lim et­miş bir man­za­ray­la kar­şı kar­şı­ya­yız. O ru­hu tes­lim et­me man­za­ra­sı içe­ri­sin­de, çı­kı­yor­su­nuz "ayı­na yıl­dı­zı­na kur­ban ol­du­ğum." Evet, he­pi­miz kur­ban ola­ca­ğız, ama, bu mil­let kur­ban eder. Bu mil­let, ken­di­si için ça­lış­ma­ya­nı aya, yıl­dı­za val­la­hi kur­ban eder, kur­ban ede­cek­tir. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Tür­ki­ye… Hep söy­le­dik bu­ra­da, Tür­ki­ye'yi de­dik, ro­ta­sı­nı yi­tir­miş, kap­ta­nı ol­ma­yan bir ge­mi gi­bi açık de­niz­ler­de han­gi li­ma­na sı­ğı­na­ca­ğı­nı bil­me­yen bir ko­nu­ma dü­şür­dü­nüz. Ama, bu­gün, dal­ga­lar Tür­ki­ye'yi bir gir­da­ba doğ­ru sü­rük­le­di. İş­te, bü­rok­rat açık­lı­yor, ar­tık gir­dap­ta­yız, teh­li­ke ka­pı­da, bö­lün­me teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya­yız.

Bir PKK te­rö­rü­dür, onu kul­la­nan­lar, onu ya­ra­tan­lar, bü­tün it­ti­fak iliş­ki­le­rin­den do­ğan hak ve hu­ku­ku­nu­zu ta­lep et­me­me­niz adı­na "bak bö­lü­nür­sü­nüz haa" teh­di­diy­le si­zi kar­şı kar­şı­ya bı­rak­tı­lar ve siz de o teh­di­din te­si­ri al­tın­da, aca­ba bö­lü­nür mü­yüz, dev­le­tin için­de­ki ku­rum­lar­la da za­ten an­la­şa­mı­yo­ruz, böy­le bir teh­li­ke ge­lir de ik­ti­da­rı­mı­zı ka­yıp mı ede­riz en­di­şey­le müt­te­fik­le­ri­ni­ze, dost­la­rı­nı­za ko­nuş­ma­la­rı­nı­zı sa­de­ce o ek­sen­de an­lat­tı­nız. Irak de­ni­len ha­di­se­nin sa­de­ce bir te­rör ha­di­se­si ol­ma­dı­ğı­nı, Irak de­ni­len ha­di­se­nin te­rör­den de öte fark­lı bir şey, an­lam ifa­de et­ti­ği­ni, Or­ta Do­ğu'nun ye­ni­den şe­kil­len­di­ril­me­si­ni ifa­de et­ti­ği­ni an­la­ya­ma­dı­nız, kav­ra­ya­ma­dı­nız. Kav­ra­say­dı­nız, Tür­ki­ye bu­gün bu nok­ta­da ol­maz­dı. Tür­ki­ye, bu­gün hak ve hu­ku­ku­nu ko­ru­yan, Tür­ki­ye, bu­gün mil­le­ti­nin bö­lün­mez bü­tün­lü­ğü­nü bü­tün dün­ya­ya tes­cil et­miş, Tür­ki­ye, Lo­zan'ı tar­tış­ma­yan bir nok­ta­ya ge­lir­di. Şim­di Lo­zan'ı tar­tış­tı­rır hâle gel­dik. Bu­na hak­kı­mız yok. Bu dev­let, bu mil­let, bu ül­ke si­zin ba­ba­nı­zın çift­li­ği fa­lan de­ğil Sa­yın Ba­ka­nım. Bu ül­ke, 72 mil­yo­nun ka­nıy­la ya­zıl­mış ve o ka­nın ren­gi­ni al bay­ra­ğa ver­miş bir mil­le­tin ül­ke­si. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve bu ül­ke, bin yıl­lık ta­ri­hin­de, böl­ge­si­ne hak, hu­kuk, in­san­lık, me­de­ni­yet öğ­ret­miş bir ül­ke­nin tem­sil­ci­si­si­niz, Ba­ka­nı­sı­nız.

Şim­di, tut­tur­du­nuz me­de­ni­yet­ler it­ti­fa­kı. Siz han­gi me­de­ni­yet­ten ya­na­sı­nız? Ba­tı me­de­ni­ye­ti­nin tem­sil­ci­si mi­si­niz, Do­ğu me­de­ni­ye­ti­nin mi? Si­ze gö­re, ka­fa­nı­za gö­re, siz Do­ğu me­de­ni­ye­ti­nin tem­sil­ci­si­si­niz, Ba­tı me­de­ni­ye­tiy­le bir it­ti­fak ya­ra­ta­rak dün­ya li­de­ri ola­cak­sı­nız. Yok böy­le bir şey. Tür­ki­ye, beş yüz yıl­dır Ba­tı me­de­ni­ye­ti­nin için­de ya­şa­mış ve Ba­tı me­de­ni­ye­ti­ni tem­sil et­ti­ği­ni Bü­yük Ata­türk'ün söz­le­riy­le dün­ya­ya tes­cil et­tir­miş bir ül­ke. Av­ru­pa Bir­li­ği me­de­ni­yet­ler it­ti­fa­kı bir­li­ği fa­lan de­ğil, me­de­ni­ye­tin ta ken­di­si ve Tür­ki­ye'nin ora­da ol­ma­sı la­zım­dı, ama bu po­li­ti­ka­lar­la -bi­raz ön­ce söy­le­dim- mun­dar et­ti­niz, ye­nil­mez et­ti­niz. Mil­let ar­tık tik­sin­me­ye baş­la­dı Av­ru­pa Bir­li­ğin­den. Oy­sa, ger­çek­le­ri… Aca­ba di­yo­rum, aca­ba, aca­ba, aca­ba, Tür­ki­ye'yi bu yıl­la­ra sü­ren it­ti­fak iliş­ki­le­rin­den bu tür çık­maz­lar­la so­yut­la­ya­rak, Tür­ki­ye'yi yal­nız­laş­tı­ra­rak, ka­fa­nız­da­ki mo­del­ler­le bir it­ti­fak kur­mak gi­bi bir pla­nı­nız var­sa, onu da, açık, dü­rüst, sa­mi­mi­yet­le ge­lin bu­ra­da söy­le­yin. O da ka­bul. Bu Hükûme­tin bir pla­nı var, evet, bu de­riz. Ama iki adım ge­ri, bir adım ge­ri, sa­de­ce iç po­li­ti­ka­da mal­ze­me top­la­yan bir an­la­yış­la Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka­sı­nın git­me­ye­ce­ği­ni, yü­rü­me­ye­ce­ği­ni, bu­gün ak­lı ba­şın­da her­kes gör­dü.

İş­te, ba­kın, Con­do­le­ez­za Ri­ce, İs­ra­il'e git­ti, Fi­lis­tin'e git­ti, Su­udi Ara­bis­tan'a git­ti, Ku­veyt'e git­ti, o böl­ge­de ha­ri­ta­la­rın de­ği­şe­ce­ği­ni söy­lü­yor Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Ame­ri­ka'nın. Tür­ki­ye'ye da­nış­ma fır­sa­tı, Tür­ki­ye'ye gel­me ne­za­ke­ti­ni da­hi gös­ter­mi­yor. Siz bu­ra­da ko­nu­şu­yor­su­nuz, on­lar ora­da ya­lan­lı­yor. Böy­le bir it­ti­fak iliş­ki­si içe­ri­sin­de, sa­mi­mi dav­ra­nıl­ma­yan, dü­rüst ko­nu­şul­ma­yan "ey Ame­ri­ka, gel kar­de­şim, se­nin bu Irak'ta ya­pa­ca­ğın iş ne, ne ön­gö­rü­yor­sun? Bu mez­hep ça­tış­ma­la­rı­nı kö­rük­le­ye­rek, 20 bin as­ker da­ha gön­de­rip, 100 bin­ler­ce Irak­lı­nın ölü­mü­ne se­bep ola­rak, ora­da et­nik bir dev­let kur­mak ama­cıy­la dav­ra­na­rak, Tür­ki­ye'yi yok sa­ya­rak bir ye­re va­ra­ca­ğı­nı, bu böl­ge­nin şe­kil­len­me­si­ne kat­kı sağ­la­ya­ca­ğı­nı mı sa­nı­yor­sun? Biz ora­yı dört yüz yıl yö­net­tik, bi­zim gö­zü­müz­le bir ba­kın" de­me ce­sa­re­ti­niz, de­me yü­rek­li­li­ği­niz yok. Adam­lar ko­nuş­mu­yor­lar. Ko­nuş­ma­yın­ca da di­yor­su­nuz ki, biz göz­le­rin­den an­la­dık ka­rar­lı­lı­ğı. Şu­nu ko­nu­şa­rak an­la­sa­nız da, bu mil­le­te de ge­lip dek­la­re et­se­niz çok mu kö­tü olur?

Ba­kın, bu­gün ge­tir­di­ği­niz ge­nel gö­rüş­me… O ko­nu­da faz­la ko­nuş­mak is­te­mi­yo­rum, de­ğer­li Ge­nel Baş­ka­nım ko­nu­şa­cak. An­cak, bü­tün bun­lar ni­ye? Üç yıl­dır bu böl­ge­de, ya­ni Irak böl­ge­sin­de ateş var, ateş to­pu ya­nı­yor. Tür­ki­ye'nin millî men­fa­at­le­ri, kır­mı­zı çiz­gi­le­ri yok edil­miş. Biz, di­ğer mu­ha­le­fet, ana mu­ha­le­fet par­ti­miz on de­fa ge­nel gö­rüş­me ge­tir­dik, hiç bi­ri­ni ka­bul et­me­di­niz, ama bu­gün, ge­lin bu­nu bir ge­nel gö­rüş­me ya­pa­lım. On­dan ön­ce söy­lem­le­ri­niz­de, mil­li­yet­çi­lik söy­lem­le­ri­niz­de al bay­ra­ğa kur­ban­dan, Ker­kük'te­ki kır­mı­zı çiz­gi­le­ri­mi­ze ka­dar ha­tır­lat­tı­nız mil­le­te. Aca­ba, mu­ha­tap­la­rı­nı­za "ya, se­çim yı­lı, içi­miz­de böy­le söy­lü­yo­ruz, bir de cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi var. Siz bi­zi cid­di­ye al­ma­yın" de­di­ği­niz için mi adam di­yor ki "bı­ra­kın, Baş­ba­kan Ta­yyip Er­do­ğan'ın söz­le­ri­ni cid­di­ye al­ma­yın." Böy­le bir söz mü ver­di­niz di­ye de en­di­şe­le­ni­yo­rum.

Ha, bu gen­so­ru­nun ama­cı bu. Bu so­ru­la­rı­ma ce­vap ve­re­si­niz, ka­fa­nız­da­ki ger­çek ni­ye­ti­ni­zi, sa­mi­mi ni­ye­ti­ni­zi gö­re­lim di­ye bu gen­so­ru­yu ve­ri­yo­ruz. Me­se­la, bi­ze bir Av­ru­pa Bir­li­ği…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı­baş, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN - To­par­la­ma­nız için beş da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ba­kın, Ra­di­kal ga­ze­te­si. “Gül: BOP için­de ABD ile bir­lik­te ha­re­ket edi­yo­ruz."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da 550 mil­let­ve­ki­li var, BOP'un ne ol­du­ğu­nu ya­ni, Bü­yük Or­ta Do­ğu Pro­je­si'nin, han­gi ya­zı­lı me­tin­ler­le ve han­gi ön­gö­rüy­le, ne­re­ye gö­tü­rü­le­ce­ği­ni, sı­nır­la­rı ne­re­ye gö­tü­re­ce­ği­ni bi­len bir ar­ka­da­şı­mız var mı? Biz, bu­ra­nın eş baş­ka­nı­yız. Bu Mec­lis­te bi­len bi­ri gel­sin, BOP'ta şun­lar, şun­lar, şun­lar ön­gö­rül­mek­te, biz de bun­la­rı ta­sar­la­dık, plan­la­dık, müt­te­fi­ki­miz­le ko­nuş­tuk, o nok­ta­ya doğ­ru da gi­di­yo­ruz, di­ye­cek bir ar­ka­da­şı­mız var mı? Yok böy­le bir şey. Ha­yalî eş baş­kan, sa­nal eş baş­kan… İş­te, ga­ze­te bu­ra­da.

Yi­ne, MİT Müs­te­şa­rı­nın açık­la­ma­sı ha­zin­dir, cid­di­ye alın­ma­sı ge­re­kir. Ha­ki­ka­ten, Tür­ki­ye bö­lün­me teh­di­diy­le kar­şı kar­şı­ya­dır, teh­li­ke ka­pı­da­dır. Biz, bu­gün, bun­la­rı ko­nu­şa­cak­tık ge­nel gö­rüş­me­de. Siz ne yap­tı­nız? Gen­so­ru­yu da bu­gün gö­rüş­mek su­re­tiy­le, millî mu­ta­ba­kat­ta çı­ka­cak bir mü­za­ke­re­ci an­la­yı­şı, sırf, he­sap ver­me­mek adı­na, uy­gu­la­dı­ğı­nız dış po­li­ti­ka­nın so­rum­lu­lu­ğu­nu ta­şı­ma­mak adı­na ve işi su­lan­dır­mak adı­na, ge­tir­di­niz, bir­leş­tir­di­niz. Şim­di, ben, Irak'ta han­gi po­li­ti­ka­la­rı güt­me­miz ge­rek­ti­ği­ni mi an­la­ta­yım, yok­sa, şim­di­ye ka­dar uy­gu­la­dı­ğı­nız dış po­li­ti­ka­lar­la Tür­ki­ye'yi sü­rük­le­di­ği­niz gir­da­bın so­rum­lu­su ola­rak he­sap mı so­ra­yım?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Er­me­ni me­se­le­si çok cid­di. Ba­kın, Ame­ri­ka da ka­bul eder­se -ki, o tür ça­lış­ma­lar var, bir ay­dır var, ama, Sa­yın Ba­kan­dan o ko­nu­da han­gi gi­ri­şim­ler ol­du, han­gi te­mas­la­rı ol­du bil­mi­yo­rum- eğer Ame­ri­ka Kon­gre­si de Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ka­bul eder ise -on do­kuz ül­ke ka­bul et­miş- Tür­ki­ye, ay­nen Ku­zey Irak'ta­ki gi­bi bir teh­dit­le, he­men, do­ğu­da da, Er­me­ni böl­ge­sin­de de böy­le bir teh­dit­le kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak. Bu ko­nu­lar­da, "ta­rihî ar­şiv­le­ri aça­lım…" Aça­lım ta­rihî ar­şiv­le­ri de, dev­let ola­rak da bir şey­ler ya­pa­lım. Bu­nu ka­bul eden ül­ke­ler­le, şim­di­ye ka­dar ni­ye iliş­ki­le­ri­mi­zi kes­me­dik, ni­ye bu­nun he­sa­bı­nı sor­ma­dık? Ni­ye de­me­dik ki, biz Lo­zan'da bu he­sa­bı ver­mi­şiz, bi­zim kim­se­ye ve­ri­le­cek he­sa­bı­mız yok, di­ye dim­dik du­ra­ma­dık? "Ar­şiv­le­ri aça­lım…" Ar­şiv­ler­de, pe­ki, böy­le bir şey çı­kar­sa, ar­şiv­ler sap­tı­rı­lır­sa, on­la­rın ka­mu­oyu gü­cüy­le, par­la­men­to ka­rar­la­rıy­la, Tür­ki­ye'nin soy­kı­rım yap­tı­ğı -iş­te, on do­kuz ül­ke ka­bul et­miş- ka­bul edi­lir­se bu­nu ka­bul mu ede­ce­ğiz? Ar­şiv­ler böy­le söy­le­di mi di­ye­ce­ğiz? Yok­sa, dev­let ola­rak, yok­sa, mil­let ola­rak dim­dik du­ra­cak mı­yız?

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ar­şiv­ler­den kor­kun mu var?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ar­şiv­ler­den kor­kum yok, ar­şiv­le­rin sap­tı­rıl­ma­sın­dan kor­kum var.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ni­ye sap­tı­rıl­sın ki? Ar­şiv­ler elin­de. Ni­ye sap­tı­rıl­sın?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Pe­ki, sap­tı­rıl­mı­yor da, bu ka­dar ar­şiv­le­re rağ­men, bu par­la­men­to­lar, bu ka­ra­rı ni­ye alı­yor de­ğer­li kar­de­şim?

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ala­bi­lir... Se­nin sap­tır­dı­ğın gi­bi.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ala­bi­lir mi!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… Sa­yın To­run…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - İş­te, man­tık bu; iş­te, man­tık bu! Ala­bi­lir, ya­pa­bi­lir, ede­bi­lir…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ama, biz, dim­dik du­ru­yo­ruz. Hiç­bir kor­ku­muz yok.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Siz de bir şey ya­pın da al­nı­nız­dan öpe­yim. Siz de bir şey ya­pın da si­zin de…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Biz dim­dik du­ru­yo­ruz, siz kor­ku­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın To­run, lüt­fen…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Siz, ya­pa­maz­sı­nız, ede­mez­si­niz, ala­maz­sı­nız. Si­zin Hükûme­ti­niz bu.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Bi­zim hiç­bir şey­den kor­ku­muz yok. Sen kor­ku­yor­sun, sen her şey­den kor­ku­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın To­run, lüt­fen…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Sen be­nim mu­ha­ta­bım de­ğil­sin. Se­ni se­ve­rim.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ben de se­ni se­vi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­rı­baş.

Öner­ge üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Onur Öy­men, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öy­men, sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı hak­kın­da Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun ver­di­ği gen­so­ru öner­ge­siy­le il­gi­li ola­rak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni arz et­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Türk dip­lo­ma­si­si, çok uzun yıl­lar­dan be­ri, dün­ya­nın, en kök­lü, en tec­rü­be­li, en say­gın dip­lo­ma­si­le­rin­den bi­ri­dir, çok bü­yük ba­şa­rı­la­ra im­za at­mış­tır. Özel­lik­le, cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­lu­şun­dan bu ya­na, Türk dip­lo­ma­si­si, en zor şart­lar­da, en bü­yük dev­let­le­re kar­şı çok ba­şa­rı­lı sı­nav­lar ver­miş­tir ve bu, Tür­ki­ye için gu­rur kay­na­ğı ol­muş­tur. Tür­ki­ye'nin, en zor ko­şul­lar­da, tez­le­ri­ni, hak­la­rı­nı, çı­kar­la­rı­nı, Türk dip­lo­mat­la­rı, us­ta­lık­la, azim­le sa­vun­muş­lar­dır. Fa­kat, ne ol­muş­tur da son üç dört yıl­dan be­ri, Tür­ki­ye, dış po­li­ti­ka ala­nın­da üst üs­te dar­be­ler al­mak­ta, hak et­me­di­ği mu­ame­le­le­re ma­ruz kal­mak­ta, hat­ta, ma­ale­sef, ye­nil­gi­le­re uğ­ra­mak­ta­dır. Ne ol­du da bu hâle gel­dik?

Sa­yın Baş­ba­ka­nın çok sev­di­ği bir söz var: "Ne­re­den ne­re­ye gel­dik." di­yor. Dış po­li­ti­ka­da ne­re­den ne­re­ye gel­dik ar­ka­daş­lar.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ik­ti­da­ra geç­ti­ğin­de, 2002 yı­lın­da, biz on­la­ra Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak tam des­tek ver­dik, ka­mu­oyu­na da açık­la­dık. He­def ney­di? He­def, 2003 yı­lın­da Tür­ki­ye'yi tam üye­lik mü­za­ke­re ma­sa­sı­na oturt­mak. Bu­nun için git­ti­ler 2002 yı­lı­nın Ara­lı­ğın­da­ki zir­ve top­lan­tı­sı­na. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız ba­sı­nın önün­de açık­la­dı, de­di ki: "Biz, Sa­yın Baş­ba­ka­na söy­le­dik, tam des­te­ği­miz var, bi­zim adı­mı­za da ko­nu­şa­bi­lir­ler ora­da." Açık­ça des­tek ver­dik ve bi­ze de­di­ler ki Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si yö­ne­ti­ci­le­ri, sa­yın ba­kan­lar: "Biz ora­ya 2003 yı­lın­da üye­lik mü­za­ke­re­le­ri­ne otur­ma ka­ra­rı al­mak için gi­di­yo­ruz." Ne ol­du? Bir de bak­tık ki, git­ti­ler, bu ka­ra­rı ala­ma­dık­la­rı gi­bi, ora­dan şöy­le bir ka­rar çık­tı: 2004 yı­lı­nın so­nun­da ne za­man mü­za­ke­re edi­le­ce­ği­ne da­ir ka­rar alı­na­cak. Ya­ni, bu ka­dar bi­zim açı­mız­dan be­lir­siz, müp­hem, gü­ve­nil­mez, so­nu­cu bel­li ol­ma­yan bir ka­rar. Şim­di, bu, ola­bi­lir. Bi­zim ka­ra­rı­mız de­ğil, on­la­rın ka­ra­rı. Ama, bir de bak­tık ki, De­ğer­li Ba­kan, Sa­yın Ba­kan ora­da de­meç ve­ri­yor, "Bu, bü­yük bir ba­şa­rı­dır." di­yor. İş­te, bu­ra­sı kı­rıl­ma nok­ta­sı. Siz, he­de­fi­ni­zin bu ka­dar al­tın­da, bu ka­dar be­lir­siz bir so­nuç al­mış­sı­nız, bu­nu bir övünç ve­si­le­si ya­pı­yor­su­nuz. İş­te, bu yan­lış. Eğer, siz, her ko­şu­lu bir  za­fer gi­bi taç­lan­dır­ma­ya kal­kı­şır­sa­nız, so­nun­da uğ­ra­ya­ca­ğı­nız ye­nil­gi ka­çı­nıl­maz olur. Tür­ki­ye de, ma­ale­sef, bu nok­ta­ya gel­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­ze so­ru­yo­rum: 2002 yı­lın­da, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ik­ti­dar ol­du­ğun­da Av­ru­pa'da her­han­gi bir si­ya­set­çi Tür­ki­ye'ye özel sta­tü ve­ril­me­sin­den bah­se­di­yor muy­du? Av­ru­pa Bir­li­ği için Tür­ki­ye'ye özel sta­tü ve­ril­me­si gün­dem­de var mıy­dı? Bu­gün, ba­kı­yo­ruz, bir­çok Av­ru­pa li­de­ri, baş­ba­kan­lar, par­ti li­der­le­ri, pek ço­ğu Tür­ki­ye'ye özel sta­tü ve­ril­me­sin­den bah­se­di­yor. Si­zin dü­ze­yi­ni­zi dü­şür­dü­ler. Na­sıl ol­du bu? Na­sıl ol­du bu? Bu şöy­le ol­du: 2004 yı­lı­nın 6 Ara­lı­ğın­da, meş­hur Av­ru­pa Bir­li­ği­nin İler­le­me Ra­po­ru, şim­di­ye ka­dar hiç­bir aday ül­ke için kul­la­nıl­ma­yan ifa­de­le­ri kul­lan­dı. Si­ze "ucu açık mü­za­ke­re­ler" de­di­ler, "in­san do­la­şı­mı­na sü­rek­li kı­sıt­la­ma ge­ti­re­ce­ğiz" de­di­ler "ta­rım­da, sos­yal po­li­ti­ka­lar­da" ve siz, o za­man, Sa­yın Baş­ba­kan çık­tı, de­di ki: "Bu çok olum­lu ve den­ge­li bir ra­por­dur." İş­te, bu nok­ta ikin­ci kı­rıl­ma nok­ta­sı.

Pe­ki, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın bun­dan ha­be­ri yok muy­du? Sa­yın Baş­ba­kan Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­na sor­ma­dan mı bu­nu söy­le­di? Sor­ma­dan söy­le­diy­se va­him. So­ra­rak söy­le­diy­se, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı da bu­nu olum­lu kar­şı­la­dıy­sa da­ha da va­him. Ya­ni, bu sı­kın­tı­lar­dan ge­çe­rek biz bu gün­le­re gel­dik. Bu­gün kar­şı­laş­tı­ğı­mız güç­lük­ler, ma­ale­sef o de­vir­de­ki sı­kın­tı­la­rın ürü­nü.

Kal­kı­yor, açık­ça ra­po­ra ya­zı­yor: "Fı­rat ve Dic­le ne­hir­le­ri­nin üze­rin­de­ki ba­raj­la­rın ve su­la­ma sis­tem­le­ri­nin -efen­dim- yö­ne­ti­mi ulus­la­ra­ra­sı bir ku­ru­la ve­ri­le­bi­lir, ulus­la­ra­ra­sı yö­ne­ti­me ve­ri­le­bi­lir." Ni­çin? Al­tın­da yaz­mış: "Çün­kü" di­yor, "bun­lar İs­ra­il'in stra­te­jik çı­kar­la­rı­nı il­gi­len­di­rir." Siz ne di­yor­su­nuz böy­le bir ra­po­ra: "Olum­lu ve den­ge­li­dir." İş­te, bu yan­lış. Ya­ni, bu sı­kın­tı­lar, Tür­ki­ye'yi, adım adım, ma­ale­sef, bu­gün­kü du­ru­ma ge­tir­di.

Şim­di, 17 Ara­lık­ta Kıb­rıs'la il­gi­li bir me­tin koy­du­lar içi­ne. Kıb­rıs'ı, ay­nen, di­ğer Av­ru­pa ül­ke­le­ri gi­bi ta­nı­ma­mı­za yol aça­cak bir me­tin koy­dur­ma­ya ça­lış­tı­lar. Biz iti­raz et­tik. Ma­ale­sef, Sa­yın Be­şir Ata­lay im­za­sıy­la, Hükûmet, ya­zı­lı ta­ah­hüt­te bu­lun­du. Pe­ki, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ne­re­dey­di? Ni­çin o im­za at­ma­dı? O da mı aca­ba far­kı­na var­dı bu­nun yan­lış bir iş ol­du­ğu­na, at­ma­dı? Sa­yın Be­şir Ata­lay, dış po­li­ti­kay­la doğ­ru­dan ala­ka­sı yok, ona ver­dir­di­ler bu ta­ah­hü­dü. Son­ra ne ol­du? 29 Tem­muz­da, biz­zat Dı­şiş­le­ri­nin ta­li­ma­tıy­la Ek Pro­to­kol im­za­lan­dı. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu da üçün­cü kı­rıl­ma nok­ta­sı. Adım adım ge­ri­li­yo­ruz.

O pro­to­ko­lü im­za­lar­ken, hiç de­ğil­se, bir re­zerv ko­ya­cak­tı­nız, di­ye­cek­ti­niz ki: "Biz, bu pro­to­ko­lü im­za­lı­yo­ruz, ama, bu, Kıb­rıs'ı ta­nı­ma an­la­mı­na gel­mez, Kıb­rıs'la il­gi­li po­li­ti­ka­mız de­ğiş­me­miş­tir." Re­zerv ko­ya­cak­tı­nız ve ben, bu şart­la im­za­lı­yo­rum, ya­ni, do­kuz ül­ke için uy­gu­la­ya­ca­ğım, Kıb­rıs için, Kıb­rıs me­se­le­si çö­zü­lün­ce uy­gu­la­ya­ca­ğım. Ko­ya­ma­dı­lar bu re­zer­vi, ko­ya­ma­dı­lar; ya güç­le­ri yet­me­di ve­ya akıl­la­rı­na gel­me­di, ko­ya­ma­dı­lar. Onun ye­ri­ne, tek ta­raf­lı dek­la­ras­yon ya­yın­la­dı­lar. Bu, kim­se­yi bağ­la­maz­dı. Biz, onu o gün söy­le­dik; tek ta­raf­lı dek­la­ras­yon kim­se­yi bağ­la­maz, bağ­la­ma­sı­nı is­ti­yor­san re­zerv ko­ya­cak­sın, ya­ni, re­zer­vi ko­ya­ma­dık. Bu da bi­zim en önem­li ha­ta­la­rı­mız­dan bi­ri ol­du. Şim­di, o gün­den son­ra, bi­ze her gün bu­nu ha­tır­la­tı­yor­lar "ta­ah­hüt­te bu­lun­du­nuz, he­men uy­gu­la­ya­cak­sı­nız, li­man­la­rı­nı­zı açın, ha­va­alan­la­rı­nı­zı açın." Hiç­bir şey di­ye­mi­yo­ruz. Yaz­mı­şız…

Pe­ki, ni­ye Mec­li­se ge­tir­me­di­niz bu­gü­ne ka­dar onay için? Sa­yın Baş­ba­kan çok doğ­ru bir şey söy­lü­yor, di­yor ki: "Mec­lis­te onay­lan­ma­dı­ğı için ge­çer­li­li­ği yok­tur." Doğ­ru­dur. Mec­li­se ni­ye ge­tir­mi­yor­su­nuz? Siz de bi­li­yor­su­nuz ki, yan­lış bir iş­tir, yan­lış bir iş­tir.

Sa­yın Baş­ba­kan di­yor ki, Sa­yın Ba­kan da onu des­tek­li­yor, di­yor­lar ki: "Efen­dim, eğer siz Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'ne izo­las­yon­la­rı kal­dı­rır­sa­nız, biz de li­man­la­rı ve ha­va­alan­la­rı aça­rız." Han­gi yet­kiy­le bu­nu söy­lü­yor­lar? Siz böy­le bir yet­ki ver­di­niz mi Mec­lis­te? Mec­li­se ge­ti­ril­di mi bu me­tin, Ek Pro­to­kol onay­lan­dı mı ki bu­nu söy­lü­yor­su­nuz? Yet­ki­niz yok ve Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı da bu­nun so­rum­lu­lu­ğu­nu pay­la­şı­yor. Yet­ki­si ol­ma­yan bir ko­nu­da, Hükûmet, Mec­lis adı­na ta­ah­hüt­te bu­lu­nu­yor. İş­te, bun­lar, son de­re­ce va­him ge­liş­me­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir şey da­ha söy­lü­yor­lar bi­ze, di­yor­lar ki bu me­tin­ler­de: "Biz, he­pi­miz, Gü­ney Kıb­rıs'ı bü­tün Kıb­rıs'ın meş­ru hükûme­ti ola­rak ta­nı­yo­ruz, siz de ta­nı­ya­cak­sı­nız, siz de ta­nı­ya­cak­sı­nız."

Şim­di, bun­la­rı içe­ren me­tin­ler ge­li­yor önü­mü­ze ve ne di­yor Dı­şiş­le­ri­nin resmî açık­la­ma­sı: "Bu ra­por­lar, son de­re­ce ob­jek­tif­tir". Ob­jek­tif­miş… Şim­di, bun­lar ola­cak şey­ler de­ğil! Da­ha ön­ce de söy­le­dik si­ze, bir ke­re da­ha ha­tır­la­ta­yım: Şim­di, bu olum­suz me­tin­ler çık­tı­ğı za­man 17 Ara­lık zir­ve­sin­de, ön­ce, An­ka­ra'da bay­ram yap­tık Sıh­hi­ye Mey­da­nı'nda, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız bu bay­ra­ma ka­tıl­dı, ora­dan Bal­gat'a git­ti Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, ora­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne bir no­ta yaz­dı. No­ta 23 Ara­lık ta­rih­li­dir, 2004. No­ta iki say­fa. No­ta­da di­yor ki, ya­ni, böy­le, sü­rek­li kı­sıt­la­ma­lar fi­lan ge­ti­rir­se­niz biz üye ola­ma­yız di­yor, şikâyet edi­yor, dü­zel­tin bun­la­rı di­yor. Şim­di, bun­lar dü­zel­til­mi­yor; bun­la­rın hiç­bi­rin­de, bir tek ke­li­me, bu­gü­ne ka­dar dü­zel­til­miş de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ona rağ­men, bu me­tin­le­re da­ya­lı ola­rak 3 Ekim­de çı­kan ka­ra­rı Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı çı­kı­yor "Ta­ri­he kar­şı bir he­di­ye­dir." di­yor. Bu ka­dar olur mu! Bu ka­dar olur mu! Ya­ni, siz ba­şı­nı­za ge­le­cek­le­ri gö­re­mi­yor mu­su­nuz? De­fa­lar­ca uya­rı­yo­ruz, bu kür­sü­de söy­le­dik, her yer­de söy­lü­yo­ruz. Bu sı­kın­tı­la­rı gö­re­mi­yor mu­su­nuz? Her şey çok iyi­dir, çok olum­lu­dur, ba­şa­rı­lı­dır, yo­lun­da­dır ve­sa­ire fi­lan di­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, var­dı­ğı­mız nok­ta şu: 14-15 Ara­lık 2006 ta­rih­li AB zir­ve­sin­de alı­nan ka­ra­rın öze­ti bir cüm­le­dir: Ya Kıb­rıs'ı fe­da ede­cek­si­niz ve­ya Av­ru­pa Bir­li­ğin­den vaz­ge­çe­cek­si­niz. Bu­nu baş­ka tür­lü an­la­mak ka­bil de­ğil. Se­kiz mad­de­yi don­dur­muş, ge­ri ka­lan bü­tün mad­de­le­rin ge­çi­ci aşa­ma nok­ta­sı­na bi­le gel­me­sin­den ön­ce, Kıb­rıs ko­nu­sun­da, Tür­ki­ye'nin o is­te­dik­le­ri ta­viz­le­ri ver­me­si­ni şart koş­muş; ya­ni, Tür­ki­ye-AB iliş­ki­le­ri ta­ma­men Kıb­rıs me­se­le­si­ne bağ­lan­mış. Gel­di­ği­miz nok­ta bu. İş­te, Sa­yın Baş­ba­kan so­ru­yor: "Ne­re­den ne­re­ye gel­dik?" İş­te, bu­ra­ya gel­dik. Gel­di­ği­miz nok­ta bu. Bu çok ha­zin ve üzün­tü ve­ri­ci bir du­rum.

Şim­di, Kıb­rıs'ta bun­lar­dan iba­ret de­ğil me­se­le­ler. Kıb­rıs'ta bir hükûmet de­ği­şik­li­ği ol­du. Bu­nun ay­rın­tı­sı­na bu­ra­da gir­mek is­te­mi­yo­rum, bu, bi­ze kuv­vet ka­zan­dır­maz, bi­zi za­yıf­la­tır. Yal­nız dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum, bu iş­te söz sa­hi­bi ol­du­ğu an­la­şı­lan, ara bu­lu­cu­luk yap­tı­ğı an­la­şı­lan Din İş­le­ri Da­ire­si Baş­ka­nı var. Ne yap­mış bu zat? Bu zat, Gü­ney Kıb­rıs'ta­ki Pat­rik II. Hri­sos­to­mos'u Ku­zey Kıb­rıs'a da­vet et­miş. Ne di­yor bu Pat­rik? Di­yor ki: "Tür­ki­ye, Kıb­rıs­lı Tür­le­rin ve Rum­la­rın or­tak düş­ma­nı­dır." Bi­zim ül­ke­mi­ze, Tür­ki­ye'ye, Kıb­rıs­lı Türk­le­rin ana va­tan say­dı­ğı Tür­ki­ye'ye "düş­man" di­yen bir ada­mı da­vet edi­yor­su­nuz. Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın bun­dan ha­be­ri yok mu? Bü­tün bu iş­ler Dı­şiş­le­rin­den ha­ber­siz mi olu­yor? Bu­nu na­sıl ya­pı­yor­su­nuz? Üs­te­lik, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bi­ze bu ka­dar kö­tü mu­ame­le yap­mış­lar Rum­la­rın bas­kı­sıy­la, et­ki­siy­le, komp­lo­la­rıy­la. On­dan son­ra Ku­zey Kıb­rıs'tan bek­le­nen ne? Tür­ki­ye'yle da­ya­nış­ma içi­ne gi­re­cek­si­niz, Rum­la­ra me­sa­fe ko­ya­cak­sı­nız. Ne olu­yor? Tür­ki­ye'yle ih­ti­laf çı­kı­yor. Sa­yın Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı­mız­la, Rum­la­ra ya­naş­mak için for­mül üze­ri­ne for­mül arı­yo­ruz, ba­ri­kat­lar yı­kıl­sın içi­mi­ze da­ha çok Rum gir­sin di­ye. Bun­lar, Tür­ki­ye Hükûme­ti­nin bil­gi­si dı­şın­da mı olu­yor, ona­yı dı­şın­da mı olu­yor? Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı di­yor ki: "Bun­lar Ku­zey Kıb­rıs'ın iç işi­dir." Öy­le mi­dir? Öy­le mi­dir? Di­yor­lar ki: "Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı uzak­ta­dır, biz, bu­ra­da, ye­rin­de­yiz, bu işi biz bi­li­riz, o bil­mez." Bun­lar şim­di­ye ka­dar söy­len­miş söz­ler mi­dir ar­ka­daş­lar? Si­zin içi­ni­ze si­ni­yor mu? Siz bi­li­yor mu­su­nuz, ge­çen se­ne şu­bat ayın­da, Kıb­rıs Rum Cum­hur­baş­ka­nı Bir­leş­miş Mil­let­ler Ge­nel Sek­re­te­riy­le Pa­ris'te bir top­lan­tı yap­tı? Amaç ne? Amaç, Lef­ko­şa'nın as­ker­siz­leş­ti­ril­me­si. İş­te, bü­tün bu olup bi­ten­ler bu oyu­nun bir par­ça­sı. Bu­nu gö­re­mi­yor mu­yuz biz? Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız bu­nu gör­mü­yor mu? Bu­nun far­kın­da de­ğil mi­yiz biz? On­dan son­ra, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı da ka­tı­lı­yor Ge­nel­kur­may Baş­ka­nıy­la top­lan­tı­ya, top­lan­tı­da ko­nu­şu­lan­lar ta­ma­men yan­lış bir şe­kil­de dı­şa­rı­ya yan­sı­tı­lı­yor, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız dü­zelt­me yo­lu­na git­mi­yor, "Onu, Ge­nel­kur­may dü­zelt­sin." di­yor, Ge­nel­kur­may dü­zel­ti­yor. Bun­lar üst üs­te ya­pı­lan ha­ta­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş bu­ra­da bit­mi­yor. Ame­ri­ka'yla iliş­ki­le­ri­miz de, ma­ale­sef, çok kö­tü bir mec­ra­ya gir­miş­tir. Ame­ri­ka'yla iliş­ki­le­ri­miz, ger­çek­ten, son de­re­ce sı­kın­tı ve­ri­ci bir mec­ra­ya gir­miş. 1 Mart tez­ke­re­sin­den ön­ce, Mec­lis­ten ka­rar al­ma­dan, Mec­li­sin nab­zı­nı tut­ma­dan Ame­ri­ka'ya söz ve­ri­yor­su­nuz. Ge­li­yor Ame­ri­ka­lı­lar, bu­ra­da üs­ler in­şa edi­yor­lar. As­ker­le­ri­ni ge­mi­ye ko­yu­yor­lar, Türk ka­ra su­la­rı­na ge­ti­ri­yor­lar. On­dan son­ra ne ya­pı­yor­su­nuz siz? On­dan son­ra, ba­kı­yor­su­nuz ki, Mec­lis­te olum­suz bir ka­rar çı­kı­yor, tez­ke­re red­de­di­li­yor, Türk-Ame­ri­kan iliş­ki­le­ri çok kö­tü du­ru­ma gi­ri­yor. Baş­tan Mec­li­sin gö­rü­şü­nü al­sa­nız, Ame­ri­ka'ya söz ver­me­se­niz bu ka­dar sı­kın­tı çek­me­ye­cek­si­niz ve Ame­ri­ka, hiç hak et­me­di­ği­miz söz­le­ri söy­lü­yor Tür­ki­ye için, Türk ku­rum­la­rı için, as­ke­ri­mi­zin ba­şı­na çu­val ge­çi­ri­yor. Şim­di, so­ru­yo­rum Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­na: Sa­yın Ba­kan, böy­le bir olay kar­şı­sın­da ni­çin bir pro­tes­to no­ta­sı da­hi gön­der­me­ye ce­sa­ret ede­me­di­niz? Bu­nu na­sıl içi­ni­ze sin­di­rir­si­niz! Na­sıl içi­ni­ze sin­di­rir­si­niz!

Şim­di, baş­ka ne olu­yor: Ku­zey Irak'ta te­rö­rist­ler var, bun­la­rı tas­fi­ye et­mek için gi­ri­şim­de bu­lu­nu­yo­ruz Ame­ri­ka nez­din­de, hat­ta, Mec­lis­ten iki ke­re yet­ki alı­yor Hükûmet "As­ker gön­de­re­ce­ğiz, Ku­zey Irak'ta te­rö­rist­le­ri tas­fi­ye ede­ce­ğiz." Bi­ri 20 Mart 2003, bi­ri 7 Ekim 2003. İki­si­ni de kul­la­na­mı­yor iki yet­ki­yi de kul­la­na­mı­yor, yet­ki­nin sü­re­si bi­ti­yor.

Şu an­da, Baş­ba­kan, tep­ki­ler gös­te­ri­yor, kuv­vet­li açık­la­ma­lar ya­pı­yor, bi­zim söz­le­ri­mi­zi ne­re­dey­se ke­li­me ke­li­me tek­rar­lı­yor -onun için ken­di­si­ne te­şek­kür edi­yo­ruz- fa­kat, bi­li­niz ki, bu söy­le­dik­le­ri­ni uy­gu­la­ya­cak yet­ki­si yok, yet­ki­si bit­miş; 7 Ekim 2004 ta­ri­hin­de Hükûme­tin yet­ki­si bit­miş, Mec­li­se ge­le­cek, yet­ki is­te­ye­cek. Yet­ki­si yok. Ne­si var? Ame­ri­ka'yla yap­tı­ğı bir an­laş­ma var Du­bai'de. O an­laş­ma­da, 8,5 mil­yar do­lar­lık kre­di kar­şı­lı­ğın­da Ku­zey Irak'a as­ker gön­der­me­me­yi ta­ah­hüt edi­yor. Bun­lar çok va­him şey­ler.

Ame­ri­ka'yla, bir­çok ko­nu­da gö­rüş ay­rı­lı­ğı­mız var. Ame­ri­ka "İran'a as­kerî mü­da­ha­le ya­pa­bi­li­rim" di­yor, biz "ha­yır" di­yo­ruz. Irak ko­nu­sun­da­ki tu­tu­mu­muz bel­li, Ebu Gu­reyb Ha­pis­ha­ne­si'nde, Gu­an­ta­na­mo'da bu­lu­nan­lar hak­kın­da Tür­ki­ye'nin sı­kın­tı­la­rı bel­li; efen­dim, Lüb­nan'da Hiz­bul­lah'ı Ame­ri­ka te­rör ör­gü­tü sa­yı­yor, bi­zim Hükûmet say­mı­yor; Gü­ney Kıb­rıs'ı bü­tün Kıb­rıs'ın meş­ru hükûme­ti sa­yı­yor Ame­ri­ka, biz say­mı­yo­ruz. Bü­tün bu fark­lı­lık­lar or­ta­day­ken, or­tak stra­te­jik bel­ge im­za­lı­yo­ruz. On­dan son­ra da Baş­ba­kan kal­kı­yor, ge­çen gün, ge­ne hak­lı ola­rak "gü­ya stra­te­jik or­tak­tık" di­yor. Ee bu­nu söy­le­yen siz­si­niz, biz söy­le­me­dik ki. Hem "stra­te­jik or­ta­ğız" di­ye­cek­si­niz hem de di­ye­cek­si­niz ki "bu na­sıl stra­te­jik or­tak­lık!" İş­te, böy­le or­tak­lık. Öy­le ya­par­sa­nız, böy­le so­nuç alır­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, bu­ra­da can alı­cı bir me­se­le var, bi­zi çok ra­hat­sız eden. Bu­nu hu­zu­ru­nuz­da di­le ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Şim­di, bu iş­ler na­sıl olu­yor? Bu ka­dar tec­rü­be­li Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı böy­le ha­ta­lar yap­maz, fa­kat, gö­rü­yo­ruz ki, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın dı­şın­da ka­nal­lar oluş­muş. Bir da­nış­ma­nı kal­kı­yor Sa­yın Baş­ba­ka­nın, Ame­ri­ka'da, ba­sı­nın önün­de di­yor ki: "Biz, al­tı ye­di yıl da­ha ik­ti­dar­da kal­mak is­ti­yo­ruz, sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zı de­lik­ten sü­pür­me­yin, kul­la­nın." Bu, hiç­bir ül­ke­de, hiç­bir dö­nem­de söy­len­me­miş bir söz­dür. Biz, şu­nu bek­le­dik: He­men de­dik, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı gi­de­cek Baş­ba­ka­na "bu ne bi­çim söz, böy­le söz söy­len­mez, siz, dış po­li­ti­ka­yı on­lar­la mı ya­pa­cak­sa­nız be­nim­le mi ya­pa­cak­sı­nız; on­lar­la ya­pa­cak­sa­nız, ben bu iş­te yo­kum, is­ti­fa edi­yo­rum." Biz de al­kış­la­ya­cak­tık. Ya­pa­mı­yor­su­nuz, ce­sa­re­ti­niz yok, her şe­yi si­ne­ye çe­ki­yor­su­nuz, her şe­yi içi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz. Bi­zi ra­hat­sız eden bu­dur.

Bu da­nış­man if­ti­har edi­yor, Ame­ri­kan Bü­yü­kel­çi­siy­le 52 ke­re gö­rüş­müş, İn­gi­liz Bü­yü­kel­çi­siy­le 58 ke­re gö­rüş­müş. De­mek ki, bir ka­nal oluş­tur­muş. Siz bü­yü­kel­çi ol­sa­nız, bir da­ha Dı­şiş­le­rin­den cid­di bir iş ta­kip eder mi­si­niz? Her işi­ni­zi bu da­nış­man va­sı­ta­sıy­la ya­par­sı­nız. Pe­ki, Ba­kan o za­man ne işe ya­rar? Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ne işe ya­rar, siz her işi da­nış­man­lar­la ya­pa­cak­sı­nız? Ulus­la­ra­ra­sı ko­nuş­ma­la­ra Dı­şiş­le­ri yet­ki­li­le­ri ka­tıl­ma­ya­cak, ter­cü­me­le­ri da­nış­man ya­pa­cak, her işi da­nış­man­lar yü­rü­te­cek! Bun­lar yan­lış şey­ler.

Son­ra ne olu­yor: Res­men bir te­rör ör­gü­tü say­dı­ğı­nız Ha­mas'ın Li­de­ri­ni An­ka­ra'ya da­vet edi­yor­su­nuz, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ola­rak ken­di­siy­le ma­sa­ya otu­ru­yor­su­nuz. Son de­re­ce yan­lış bir iş, bi­zim hiç yap­ma­dı­ğı­mız bir iş. Bu­nu na­sıl içi­ni­ze sin­dir­di­niz? Bu­nun­la da ye­tin­me­di­niz, me­ğer­se, İs­pan­ya ile ETA te­rö­rist­le­ri­nin mü­za­ke­re­si de Tür­ki­ye'de ol­muş. Biz Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, ETA te­rö­rist­le­ri­ne ev sa­hip­li­ği yap­mı­şız! Ha­be­ri­niz var mıy­dı si­zin bun­dan? On­dan son­ra ne olu­yor? Si­zin ül­ke­niz­de gö­rü­şen te­rö­rist­ler, Mad­rid Ha­va­ala­nı­na bom­ba ko­yu­yor, in­san­lar ölü­yor, ya­ra­la­nı­yor, İs­pan­ya Baş­ba­ka­nı, Mec­lis kür­sü­sü­ne çı­kı­yor, İs­pan­yol hal­kın­dan özür di­li­yor on­lar­la ma­sa­ya otur­du­ğu için, bir da­ha ol­ma­ya­cak di­yor bu. Si­zin gö­rüş­tü­ğü­nüz Ha­mas da, or­ta­lı­ğı ka­na bo­yu­yor şu sı­ra­da Fi­lis­tin'de, kal­kıp Mec­lis kür­sü­sün­den özür di­li­yor mu­su­nuz? Yan­lış bir iş yap­mı­şız bun­lar­la gö­rüş­mek­le di­yor mu­su­nuz? ETA te­rö­rist­le­ri­ne ev sa­hip­li­ği yap­mak­la ha­ta et­tik di­ye mil­let­ten özür di­li­yor mu­su­nuz? Ha­yır, di­le­mi­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Pat­rik, önü­müz­de­ki haf­ta, 22 Ocak­ta, Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter­ler Mec­li­sin­de "Ekü­me­nik Pat­rik" sı­fa­tıy­la ko­nuş­ma ya­pa­cak. Si­zin bun­dan ha­be­ri­niz var mıy­dı? Ona­yı­nı­zı ver­di­niz mi? Tep­ki­niz ne ol­du? Mec­lis­te bu­nu di­le ge­tir­dik. Lo­zan'dan be­ri ka­bul et­me­di­ği­miz "ekü­me­nik" sı­fa­tı­nı kul­la­nı­yor, siz ne di­yor­su­nuz? Hükûme­tin tep­ki­si­ni hiç duy­ma­dık.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Em­ma­nu­el Ada­ma­kis di­ye bir isim hiç duy­du­nuz mu siz? Em­ma­nu­el Ada­ma­kis, Pat­rik­ha­ne­nin, Or­to­doks Ki­li­se­si­nin Av­ru­pa Bir­li­ği nez­din­de­ki tem­sil­ci­si­dir, ha­be­ri­niz var mı? Pa­pa­lık gi­bi, yurt dı­şı­na tem­sil­ci ta­yin edi­yor. Lo­zan'a gö­re, Fe­ner Rum Pat­ri­ği, bü­tün gö­re­vi, İs­tan­bul'da­ki Rum­la­rın din iş­le­ri­ne bak­mak. Si­zin bu­na tep­ki­niz ne­dir? Tep­ki­niz yok. Her şe­yi içi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu bi­ze ger­çek­ten bü­yük bir ıs­tı­rap ve­ri­yor. Fran­sa Cum­hur­baş­ka­nı kal­kı­yor, Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­ri­yor, Tür­ki­ye'nin üye­li­ği­ni re­fe­ran­du­ma su­nu­yor, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın, Baş­ba­ka­nı­mı­zın bir cüm­ley­le tep­ki­si yok. Ge­ne, Chi­rac, gi­di­yor Er­me­nis­tan'a "Tür­ki­ye Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nı ka­bul et­me­den Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ola­maz." di­yor, bir cüm­le­lik tep­ki­niz yok. Her şe­yi içi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz. Bi­zi en çok üzen bu­dur. İçi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz. Her şe­yi içi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sin­di­rel­la bun­lar, Sin­di­rel­la!

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir­kaç cüm­le da­ha söy­le­ye­ce­ğim si­ze. Ba­kı­nız, ne­ler­le uğ­ra­şı­yo­ruz:

Şim­di, İs­lam Kal­kın­ma Ban­ka­sıy­la bu Hükûmet bir an­laş­ma im­za­lı­yor. Ne di­yor bu an­laş­ma? "Tür­ki­ye'de sa­de­ce İs­la­mi usul­le ça­lı­şan fir­ma­la­ra des­tek ol­mak üze­re fon ku­ru­yo­ruz." İh­ti­laf hâlin­de ne ola­cak? Mek­ke'de­ki İs­lam Ada­let Di­va­nı ka­rar ve­re­cek. Bu­nun al­tı­na im­za at­mış­sı­nız. Na­sıl im­za­lar­sı­nız böy­le bir an­laş­ma­yı di­yo­ruz, şim­di, bir se­ne­yi geç­ti, ken­di­le­ri de an­la­dı­lar yan­lış iş yap­tık­la­rı­nı, Mec­li­se onay için ge­ti­re­mi­yor­lar. Ama, bu va­him bir ha­ta. Ya­ni, Dı­şiş­le­ri böy­le bir ha­ta ya­par mı? Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı böy­le bir ha­ta ya­par mı?

Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le bir an­laş­ma im­za­lı­yor­su­nuz, bu an­laş­ma­dan ala­ca­ğı­nız pa­ray­la…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öy­men, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

Beş da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Şim­di, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le bir an­laş­ma im­za­lı­yor­su­nuz, Av­ru­pa Bir­li­ğin­den al­dı­ğı­nız pa­ray­la ya­pı­la­cak iş­ler için ora­da bir hü­küm var: Eğer bu iş­le­ri ya­ban­cı fir­ma­lar ya­par­sa hiç ver­gi öde­me­ye­cek, Türk fir­ma­la­rı ya­par­sa ver­gi öde­ye­cek. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Sor­duk ko­mis­yon­da, de­dik, böy­le bir an­laş­ma ya­pan biz­den baş­ka bir aday ül­ke hiç ol­du mu şim­di­ye ka­dar? Hiç ol­ma­mış, bir tek biz ya­pı­yo­ruz. Ken­di fir­ma­la­rı­na ver­gi yük­le­yen, Av­ru­pa Bir­li­ği fir­ma­la­rı­nı ver­gi­den mu­af tu­tan bir an­laş­ma­yı ilk de­fa Tür­ki­ye ya­pı­yor. Bü­tün bun­lar bu de­vir­de olu­yor.

Ba­tı Trak­ya so­run­la­rı var, bu­ra­da an­lat­tık. 60 bin va­tan­da­şı­mı­zı va­tan­daş­lık­tan at­mış­lar, ge­ri al­mı­yor­lar. Ne gi­ri­şi­mi ya­pı­yor­su­nuz bu­nu sağ­la­mak için? Hiç. Bir ke­re gi­dip Av­ru­pa Kon­se­yin­de, Bir­leş­miş Mil­let­ler­de, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bu­nu an­lat­tı­nız mı? Ha­yır, an­lat­ma­dı­nız.

Lo­izi­dou da­va­sı. Açık­ça Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si di­yor ki: "Ku­zey Kıb­rıs'ta si­ya­si so­rum­lu­luk Tür­ki­ye'ye ait­tir." San­ki, Tür­ki­ye'nin par­ça­sıy­mış gi­bi, bü­tün so­rum­lu­luk bi­ze ait! Siz­den ön­ce­ki bü­tün hükûmet­ler bu­nu red­de­di­yor, siz ka­bul edi­yor­su­nuz.

Ares­tis da­va­sı çı­kı­yor or­ta­ya. Ora­da bir hu­kuk or­ga­nı ni­te­li­ğin­de bir taz­mi­nat ko­mis­yo­nu ku­ru­lu­yor, si­ze dış bas­kı ya­pı­yor­lar" 2 ta­ne ya­ban­cı hâkim ko­ya­cak­sı­nız." di­ye, onu da içi­ni­ze sin­di­ri­yor­su­nuz. 2 ta­ne ya­ban­cı hâkim ko­yu­yor­su­nuz ve şu an­da, bu ko­mis­yon Tür­ki­ye'ye ce­za ve­ri­yor bi­li­yor mu­su­nuz. Al­dı­ğı ka­rar­lar, ken­di­le­ri­ne mü­ra­ca­at eden Kıb­rıs'lı Rum­la­ra taz­mi­nat ka­ra­rı ve­ri­yor. Kim öde­ye­cek? Tür­ki­ye öde­ye­cek. Bir ta­ne­si­ne ver­di­ler 855 bin eu­ro, ya­ni, Kıb­rıs Türk mah­ke­me­si­nin ce­za­sı­nı Tür­ki­ye öde­ye­cek. Ya­ni, Tür­ki­ye, ora­ya git­mek­le yan­lış bir iş yap­tı san­ki, Kıb­rıs'lı Türk­ler bi­ze ce­za ve­ri­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­tün, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne aday ül­ke­ler üye­lik mü­za­ke­re­le­ri­ne baş­la­dı­ğı za­man, va­tan­daş­la­rı­na, vi­ze­siz Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne se­ya­hat hak­kı ta­nı­yor­lar. Biz bu­nu el­de ede­me­dik. Her­ke­sin va­tan­da­şı, Bul­gar'ı, Ro­men'i, Ma­car'ı, Po­lon­ya­lı­sı bi­zim bu­gün­kü du­ru­mu­muz­da ol­du­ğu za­man, ser­best­çe, vi­ze­siz ha­re­ket edi­yor­lar, se­ya­hat edi­yor­lar. Biz bu­nu sağ­la­ya­ma­dık. Bu­gün, Türk va­tan­daş­la­rı ge­ne en ağır ko­şul­lar­da vi­ze­ye ta­bi. Üs­te­lik, herhâlde Sa­yın Baş­ba­kan bu­nu çok be­ğen­miş ola­cak ki, bir de "İs­tan­bul'a ge­le­cek­le­re vi­ze ko­ya­lım." di­yor. Na­sıl ko­ya­cak­sı­nız? İs­tan­bul'un et­ra­fı­nı sur­lar­la çe­vi­re­ce­ğiz, bir­kaç ka­pı ola­cak, bü­tün vi­la­yet­le­ri­miz­de bir İs­tan­bul kon­so­los­lu­ğu ola­cak, vi­ze ve­re­cek. Ya­ni, bu gö­rüş­ler ar­tık cid­di­ye­ti­ni kay­bet­ti. Ama, şu­ra­sı mu­hak­kak ki -Av­ru­pa Bir­li­ğin­den bah­se­der­ken söy­le­ye­yim- bü­tün ül­ke­ler vi­ze­siz se­ya­hat ede­cek, Türk­ler ha­riç.

Şim­di, Tür­ki­ye aley­hi­ne çok ağır de­meç­ler ve­ri­li­yor. Fran­sa'da Cum­hur­baş­ka­nı aday­lı­ğı­na res­men se­çi­len Sar­kozy (İk­ti­dar Par­ti­si UNP'nin li­de­ri) se­çi­lir se­çil­mez ilk ver­di­ği de­meç­te, Tür­ki­ye'nin AB üye­li­ği­ne ke­sin­lik­le kar­şı ol­du­ğu­nu, Tür­ki­ye'nin hiç­bir za­man üye ya­pıl­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­di. Pe­ki, siz bu­na bir tep­ki gös­ter­di­niz mi Sa­yın Ba­kan? Bu ne bi­çim de­meç­tir? "Bi­zim an­laş­ma­lar­dan kay­nak­la­nan hak­la­rı­mız var, bi­zim­le oyun mu oy­nu­yor­su­nuz?" Bun­la­rı söy­le­mek ge­rek­mi­yor muy­du? Si­zin, Tür­ki­ye'nin Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ola­rak böy­le tep­ki­ler gös­ter­me hak­kı­nız yok mu? Ol­maz olur mu? Ama, her şe­yi, ma­ale­sef, si­ne­ye çe­ki­yor­su­nuz, alt­tan alı­yor­su­nuz. Bi­zi en çok üzen bu­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­ze açık­lık­la söy­le­ye­yim: Bü­tün bun­la­rı si­ne­ye çe­ken bir dı­şiş­le­ri ba­ka­nı­nı biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­ler ola­rak si­ne­ye çe­ke­mi­yo­ruz, Türk mil­le­ti si­ne­ye çe­ke­mi­yor. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Tür­ki­ye, ger­çek­ten, bu ka­dar alt­tan alı­cı bir yö­ne­tim an­la­yı­şı­na, bir ba­kan­lık an­la­yı­şı­na, bir hükûmet an­la­yı­şı­na müs­ta­hak de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz bu­nu de­fa­lar­ca di­le ge­tir­dik. Tür­ki­ye aley­hin­de­ki bü­tün bu dav­ra­nış­la­ra, hak et­ti­ği ce­va­bı anın­da ve­re­cek­si­niz. Türk mil­le­ti­nin Türk Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nın­dan bek­le­di­ği bu­dur.

On­dan son­ra, Ba­kan çı­kı­yor, Mec­lis­te di­yor ki: "Eko­no­mik ko­nu­lar­da şu ka­dar ba­şa­rı­lı ol­duk, şu alan­da bu ka­dar ba­şa­rı­lı ol­duk." Bun­la­rın hep­si­nin ce­va­bı var. Şu an­da sü­rem bit­ti­ği için tek tek söy­le­ye­mi­yo­rum, ama, bir tek şe­yi söy­le­ye­yim si­ze: Eco­no­mist der­gi­si­ni alın, son say­fa­sı­nı çe­vi­rin, gö­re­cek­si­niz ki, Tür­ki­ye'nin ko­nu­mun­da­ki yir­mi ye­di ül­ke ara­sın­da, Tür­ki­ye, he­men he­men her ka­lem­de so­nun­cu­dur. Sa­yın Baş­ba­kan: "Ne­re­den ne­re­ye gel­di?" di­yor. Tav­si­ye ede­rim, bir ar­ka­daş ter­cü­me et­sin, ora­da gö­re­cek­si­niz, bü­tün ka­lem­ler­de -ca­ri açık, dış ti­ca­ret açı­ğı, fa­iz had­le­ri­nin yük­sek­li­ği, bor­sa de­ğe­ri­nin dü­şük­lü­ğü- ya en son sı­ra­da­dır ya en son­dan bir ön­ce­ki sı­ra­da­dır. Ne­re­den ne­re­ye gel­dik? İş­te bu­ra­dan bu­ra­ya gel­dik.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öy­men, te­şek­kür için açı­yo­rum, lüt­fen…

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Çok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te, bü­tün bu dü­şün­ce­ler­le, biz, Ana­va­tan Par­ti­si­nin gen­so­ru öner­ge­si­ni des­tek­li­yo­ruz ve ümit edi­yo­ruz ki, en ya­kın za­man­da, Tür­ki­ye, hak et­ti­ği, la­yık ol­du­ğu bir hükûme­te ve bir dı­şiş­le­ri ba­ka­nı­na ka­vu­şa­cak­tır.

Yü­ce Mec­li­si say­gı­lar­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öy­men.

Öner­ge üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen Fa­ruk Çe­lik, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Çe­lik, sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız Sa­yın Ab­dul­lah Gül hak­kın­da ver­di­ği gen­so­ru öner­ge­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu­mu­zun gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, mu­ha­le­fe­tin gen­so­ru ver­di­ği­ni ve mu­ha­le­fe­tin gen­so­ru üze­rin­de­ki de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni hep bir­lik­te din­le­dik. Öte­den be­ri mu­ha­le­fet­ten bek­le­di­ği­miz şey­ler var. Ne­dir bu? Ta­bii ki, ik­ti­dar­la­rın eleş­ti­ri­le­cek yön­le­ri var­dır, ek­sik­le­ri var­dır, ha­ta­la­rı var­dır, eleş­ti­ril­me­si de ge­re­kir, ama eleş­ti­ri­le­ri­ni­zi yap­tık­tan son­ra mut­la­ka, mu­ha­le­fet so­rum­lu­lu­ğu içe­ri­sin­de, çö­züm öne­ri­le­ri­ni­zi de or­ta­ya koy­ma­nız ge­re­ki­yor. Bu­gün, mu­ha­le­fet­ten bir çö­züm, ne mil­le­ti­miz ne de yü­ce Par­la­men­to, ma­ale­sef du­ya­ma­dı. Böy­le bir tek cüm­le­yi sa­tır ara­la­rın­da, ko­nuş­ma­la­rın­da ara­dık; ama, ne ya­zık ki, bir tek cüm­le da­hi bu­la­ma­dık. Bul­du­ğu­muz şey­ler var­dı. Me­se­la, de­nil­di ki: "Bü­tün ül­ke­ler­le iliş­ki­ler ke­sil­sin." Ya­ni, Tür­ki­ye'yi izo­le et­me­ye dö­nük bir çö­züm öne­ri­si bu­ra­da söy­len­di. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ve Av­ru­pa Bir­li­ği ile il­gi­li bu­ra­da çok en­te­re­san ifa­de­ler kul­la­nıl­dı; ama, bir ta­raf­tan da, beş da­ki­ka geç­tik­ten son­ra da, ay­nı ko­nuş­ma içe­ri­sin­de "Mut­la­ka Av­ru­pa Bir­li­ği içe­ri­sin­de ol­ma­mız ge­re­kir." di­ye ifa­de edil­di. Ya­ni, tüm bu ko­nuş­ma­la­rı din­le­di­ği­niz za­man ağır­lık­lı ola­rak, ken­di­le­ri­ne gö­re, dört yıl­da AK Par­ti­nin dış po­li­ti­ka­da iz­le­di­ği sü­re­cin bir hikâye­si­ni oku­mak­tan, hikâye­si­ni bu­ra­da  an­lat­mak­tan baş­ka bir şey yap­ma­dık­la­rı­nı açık­ça ifa­de et­me­miz ge­re­ki­yor ko­nuş­ma­nın ba­şın­da ve şu­nu söy­lü­yo­rum: Bu an­la­yış, bu ba­kış açı­sı, ben, hep mu­ha­le­fet­te­yim, hep mu­ha­le­fet­te ka­la­ca­ğım de­mek­tir ki, ha­yır­lı ol­sun, gü­le gü­le mu­ha­le­fet­te kal­ma­ya de­vam edin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gen­so­ru mü­es­se­se­si, Ana­ya­sa ve İç Tü­zük açı­sın­dan önem­li de­ne­tim me­ka­niz­ma­la­rı­mız­dan­dır, si­ya­si so­nuç­la­rı olan bir de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­dır. Onun için, laf ol­sun di­ye bu de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı kul­la­nıl­ma­ma­lı­dır. Cid­di tes­pit­le­ri ve ge­rek­çe­le­ri içer­di­ğin­de, ta­bii ki, bu me­ka­niz­ma kul­la­nıl­ma­lı­dır. Cid­di tes­pit ve ge­rek­çe­le­ri­niz yok­sa kul­la­na­bi­lir mi­si­niz? Yi­ne kul­la­na­bi­lir­si­niz. İş­te, bu­gün ol­du­ğu gi­bi, yi­ne de kul­la­na­bi­lir­si­niz; ama, bu­nun adı de­ne­tim de­ğil, bu mü­es­se­se­yi is­tis­mar edi­yor­su­nuz de­mek­tir. İş­te, gün­de­me geç­me­den ön­ce Grup öne­ri­miz üze­rin­de ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar­da… Gen­so­ru­yu siz ve­ri­yor­su­nuz; bu­yu­run ko­nu­şa­lım, bu­yu­run tar­tı­şa­lım; bi­zim­le il­gi­li, bir ba­ka­nı­mız­la il­gi­li ve­ri­yor­su­nuz, ge­lin bu­nu bu­ra­da ko­nu­şa­lım di­yo­ruz. Bu­gün gö­rü­şül­me­me­si ko­nu­sun­da bir di­renç de gös­te­ri­li­yor. O za­man gen­so­ru­yu ni­ye ve­ri­yor­su­nuz? İç Tü­zük'e ay­kı­rı bir du­rum mu var? Yok. O hâlde, iyi ya, ta­lep edi­yor­su­nuz, ik­ti­dar da bu­nu ka­bul edi­yor. Ya­pa­ca­ğı­nız şey ne­dir? Bir an ön­ce bu­nun gö­rü­şül­me­si­ni sağ­la­mak­tır. Ama, ne yap­tı­ğı­nı bil­mez bir mu­ha­le­fet an­la­yı­şı, her ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi bu ko­nu­da da kar­şı­mı­za çık­mış­tır.

Bu­gün gö­rü­şe­ce­ği­miz gen­so­ru öner­ge­si si­ya­si de­ne­yim­siz­li­ğin ifa­de­si­dir. Bir baş­ka ifa­dey­le, mil­le­tin 3 Ka­sım­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de var et­me­di­ği an­la­yı­şı meş­ru­laş­tır­ma ça­ba­sı­dır. Ya­ni "Ne olur bi­zi de gö­rün, bak biz de bu­ra­da­yız, par­ti ol­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz" ça­ba­la­rı­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu öner­ge­nin, AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın dış po­li­ti­ka viz­yo­nu­nu kav­ra­ma ac­zi içe­ri­sin­de olan söz­de mu­ha­le­fet et­me ça­ba­la­rı­nın bir ürü­nü ol­du­ğu­nun da bi­lin­me­si ge­re­ki­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le AK Par­ti­nin, par­ti­mi­zin dış po­li­ti­kay­la il­gi­li prog­ra­mı­na koy­du­ğu bir­kaç il­ke­yi bu­ra­da tek­rar­la­mak is­ti­yo­rum. Yıl 2002, par­ti­miz ku­rul­duk­tan son­ra prog­ra­mı­nı oluş­tu­ru­yor, prog­ra­mı­nı ya­zı­yor ve prog­ra­mı­na şu il­ke­le­ri ko­yu­yor: "So­ğuk sa­vaş son­ra­sı dö­ne­min ge­tir­di­ği di­na­mik sü­reç çok al­ter­na­tif­li bir dış po­li­ti­ka­yı ge­rek­li kıl­mak­ta­dır." de­mi­şiz. Ne za­man? 2002 yı­lın­da par­ti­nin Prog­ra­mı'nı ya­zar­ken bu­nu söy­le­mi­şiz ve ik­ti­dar ol­duk­tan son­ra da prog­ra­ma yaz­dı­ğı­mı­zı ay­nen ger­çek­leş­tir­mi­şiz, o ko­nu­da ön­gö­rü­le­ri­miz doğ­rul­tu­sun­da yaz­dı­ğı­mız prog­ra­mı uy­gu­la­ma­ya koy­mu­şuz. Av­ru­pa Bir­li­ğin­den Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­ne, Uzak Do­ğu'dan Af­ri­ka'ya, dün­ya­nın her ye­rin­de var ol­ma mü­ca­de­le­si çer­çe­ve­sin­de dış po­li­ti­ka­mı­zı sür­dü­rü­yo­ruz, sür­dür­dük.

Yi­ne, prog­ra­mı­mı­za yaz­dı­ğı­mız önem­li cüm­le ve il­ke­ler­den bi­ri­si de şu: Dev­let­ler ara­sı iliş­ki­ler­de as­kerî it­ti­fak­la­rın ge­ri plan­da kal­dı­ğı, iş bir­li­ği pro­je­le­ri­nin öne çık­tı­ğı bir sü­re­ci ya­şa­dı­ğı­mı­zı söy­le­mi­şiz. O za­man ne yaz­mış­sak bu­gün de ay­nı şey­le­ri ya­pı­yo­ruz, ay­nı ko­nu­lar et­ra­fın­da ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dü­rü­yo­ruz. Dün­yay­la iş bir­li­ği, dün­ya­da­ki tüm ül­ke­ler­le iş bir­li­ği çer­çe­ve­sin­de yo­ğun bir şe­kil­de, Hükûme­ti­miz, adım­la­rı­nı at­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

Yi­ne, o gün dün­ya­da var olan eko­no­mik, si­ya­si, as­kerî güç mer­kez­le­riy­le al­ter­na­tif­li, es­nek ve çok ek­sen­li bir dış po­li­ti­ka iz­len­me­si­ni yaz­mı­şız, ay­nı yaz­dık­la­rı­mı­zı ay­nen uy­gu­la­mı­şız. Par­ti­miz, de­ği­şen böl­ge­sel ve kü­re­sel ger­çek­ler kar­şı­sın­da Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka ön­ce­lik­le­ri­nin ye­ni­den ta­nım­lan­ma­sı ve bu­na gö­re po­li­ti­ka­lar üre­til­me­si­ni ta 2002 yı­lın­da prog­ra­mı­mı­za koy­mu­şuz ve bun­la­rı bir bir uy­gu­lu­yo­ruz.

Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın "Dış po­li­ti­ka­da Irak AB'nin önü­ne geç­miş­tir." ifa­de­si, bir­çok ke­sim­ler ta­ra­fın­dan ve mu­ha­le­fet par­ti­le­ri ta­ra­fın­dan da al­gı­lan­mak­ta, an­la­şıl­mak­ta zor­la­nıl­dı. Fa­kat, 2002 yı­lın­da -az ön­ce oku­du­ğum- ya­ni, böl­ge­sel ve kü­re­sel ger­çek­ler kar­şı­sın­da Tür­ki­ye'nin dış po­li­ti­ka ön­ce­lik­le­ri­ni göz­den ge­çi­re­ce­ği, ifa­de­si bu nok­ta­da ce­va­bı­nı bul­mak­ta­dır. Ya­ni, Sa­yın Baş­ba­kan bu­nu söy­ler­ken, 2002'de yo­la çı­kış nok­ta­sın­da­ki fel­se­fe doğ­rul­tu­sun­da söy­le­dik­le­ri­ni yap­ma­ya ve ger­çek­leş­tir­me ama­cıy­la bun­la­rı söy­le­mek­te­dir.

Eğer, gen­so­ru­yu ve­ren ar­ka­daş­lar, az ön­ce oku­du­ğum Prog­ram'ımız­da­ki dış po­li­ti­kay­la il­gi­li dört say­fa­lık bö­lü­mü oku­sa­lar­dı bu yan­lı­şa düş­me­ye­cek­ler­di. Çün­kü, AK Par­ti ola­rak biz, her ve­si­ley­le ifa­de edi­yo­ruz: Al­da­nan da de­ği­liz, al­da­tan da de­ği­liz; ne yaz­dıy­sak, ne söy­le­diy­sek, han­gi he­def­ler doğ­rul­tu­sun­da yo­la çık­tıy­sak, o doğ­rul­tu­da mil­le­ti­mi­ze, mem­le­ke­ti­mi­ze hiz­met et­me­yi he­def edin­miş bir si­ya­si kad­ro­yuz. Onun için, mut­la­ka, bu, dört say­fa­lık dış po­li­ti­kay­la il­gi­li Prog­ram'ımız­da­ki bö­lüm okun­ma­lıy­dı, ona gö­re de bu gen­so­ru öner­ge­si ve­ril­me­liy­di. He­le he­le, gen­so­ru öner­ge­si­ne bak­tı­ğı­mız za­man, AK Par­ti kon­ten­jan­la­rın­dan se­çi­lip, is­ti­fa edip, bu gen­so­ru öner­ge­si­ne im­za atan ar­ka­daş­la­rın du­rum­la­rı da­ha da va­him bir du­rum­dur. Şu­nun için da­ha va­him­dir: Şim­di, siz, AK Par­ti­ye gel­di­ği­niz za­man -bu­gün gen­so­ru­ya im­za atan­lar için söy­lü­yo­rum- AK Par­ti­ye ka­tıl­dı­ğı­nız za­man, AK Par­ti­nin Prog­ra­mı'nı oku­ma­dan AK Par­ti­ye ka­tıl­dıy­sa­nız, o za­man, bu­gün de bu­lun­du­ğu­nuz yer­de­ki ko­nu­mu­nuz ger­çek­ten tar­tı­şı­lır ve­ya ne­yi sey­re­de­ce­ği bi­lin­mez bir nok­ta­da­dır. Eğer, oku­yup bu gen­so­ru­yu ver­diy­se­niz, o za­man da bir ka­rak­ter so­ru­nuy­la kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­mu­zu bu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti İk­ti­da­rı Tür­ki­ye'nin uf­ku­nu aç­mış­tır. AK Par­ti, Tür­ki­ye'yi ka­bu­ğun­dan çı­kar­mış­tır. Türk dış po­li­ti­ka­sı, ak­tif, di­na­mik bir ya­pı­ya ka­vuş­muş­tur. Tür­ki­ye, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, dış po­li­ti­ka­da si­ya­si nes­ne ol­mak­tan çık­mış, si­ya­si öz­ne hâli­ne gel­miş­tir. AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de Türk dış po­li­ti­ka­mız, ge­li­şen olay­la­rı tek cep­he­den de­ğil dört bir yan­dan gö­ren bir ba­kış açı­sı­na ka­vuş­tu­rul­muş­tur. Dış po­li­ti­ka­da ak­tör­ler be­lir­ler, biz yer alır­dık. Gel­di­ği­miz nok­ta­da, po­li­ti­ka be­lir­le­me­de ve uy­gu­la­ma­da da ak­tör ola­rak biz­ler va­rız.

Kom­şu ül­ke­ler­le sı­fır prob­lem ve çok bo­yut­lu iliş­ki he­de­fiy­le yo­la çık­tık ve çok me­sa­fe al­dık, çok me­sa­fe kat et­tik. Kom­şu ül­ke­ler­le ko­pan iliş­ki­yi ye­ni­den ge­liş­tir­me, var olan iliş­ki­le­re de de­rin­lik ka­zan­dır­ma nok­ta­sın­da ba­şa­rı­lı ol­du­ğu­mu­zu bü­tün ka­mu­oyu da bi­li­yor, bü­tün dün­ya da bil­mek­te­dir. Ya­nı ba­şı­mız­da­ki sa­va­şa rağ­men kom­şu ül­ke­ler­le ti­ca­ret hac­mi­mi­zi 22 mil­yar do­lar­dan 68 mil­yar do­la­ra çı­kar­dık. 2002 yı­lın­da kom­şu ül­ke­le­ri­mi­ze 9,2 mil­yar do­lar ih­ra­cat ya­par­ken, 2006 yı­lın­da bu ra­kam 26 mil­yar do­la­ra çık­mış­tır. Türk Ha­va Yol­la­rı 2003 yı­lı­na ka­dar yüz dört nok­ta­ya uçuş ger­çek­leş­ti­rir­ken, bu­gün bu ra­kam yüz otuz bir nok­ta­ya uçuş şek­lin­de or­ta­ya çık­mış­tır. Tüm bu ra­kam­lar dış po­li­ti­kay­la dış ti­ca­ret ara­sın­da­ki ba­ğın açık gös­ter­ge­le­ri­dir. An­ka­ra'da otu­rur­sa­nız bu ra­kam­lar da si­zin­le be­ra­ber An­ka­ra'da otu­rur, ama, ko­şar­sa­nız, bu ra­kam­la­rın da si­zin­le be­ra­ber koş­tu­ğu­nu el­bet­te gö­rür­sü­nüz.

Kom­şu ül­ke­ler­le iliş­ki­le­ri de­rin­leş­ti­rir­ken, dün­ya­da da et­kin dip­lo­ma­si tra­fi­ği­ni yü­rü­te­rek ül­ke­mi­zin kü­re­sel an­lam­da et­kin­li­ği­ni ar­tır­dık. Dış po­li­ti­ka an­la­yı­şı­mız çer­çe­ve­sin­de Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız yet­miş üç ül­ke­ye tam yüz el­li zi­ya­ret ger­çek­leş­tir­di. Siz otur­du­ğu­nuz yer­de, bu öner­ge­yi ha­zır­la­yan­la­ra otur­duk­la­rı yer­de yet­miş üç ül­ke­yi say de­se­niz, sa­ya­maz­lar, ya­zıp ver­se­niz, oku­ya­maz­lar, ya­rı­da bı­ra­kıp gi­der­ler. Bu, bu ka­dar açık bir olay­dır, sı­ra­dan bir olay de­ğil­dir ar­ka­daş­lar. Ya­ni ta­ka­ti ol­ma­yıp Ka­pı­ku­le'nin dı­şı­na çı­ka­ma­yan bir po­li­ti­ka an­la­yı­şın­dan, dün­ya­yı kü­çül­tüp dün­ya­nın her ye­rin­de Tür­ki­ye'yi var eden bir dış po­li­ti­ka an­la­yı­şı­nı, ka­mu­oyu­nun, mil­le­ti­mi­zin gör­me­di­ği­ni mi zan­ne­di­yor­su­nuz?

Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın ka­tet­ti­ği me­sa­fe­yi ise, si­zin uf­ku­nu­zun al­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Son­ra, bu ge­zi­ler, yan­lış an­la­şıl­ma­sın, Tay­land ge­zi­le­ri fi­lan de­ğil; bu ge­zi­ler, ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ni il­gi­len­di­ren, mil­le­ti­mi­zin ge­le­ce­ği­ni il­gi­len­di­ren ge­zi­ler­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bü­tün bu ça­ba­la­rın, bu yo­ru­cu tra­fi­ğin he­de­fi, ül­ke­mi­zin yük­sel­me­si, yü­cel­til­me­si, iti­ba­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­dır. Te­şek­kür edil­me­si ge­re­kir­ken, ma­ale­sef, gen­so­ru öner­ge­le­riy­le yü­ce Mec­lis meş­gul edil­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gen­so­ru­nun içer­di­ği ko­nu­lar­la il­gi­li de bir de­ğer­len­dir­me yap­mak is­ti­yo­rum. Gen­so­ru­nun baş­vu­ru­sun­da yer alan ko­nu baş­lık­la­rın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği, Kıb­rıs, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Türk cum­hu­ri­yet­le­ri yer alır­ken, gen­so­ru­nun ge­rek­çe met­ni­ne ba­kı­yo­ruz, ge­rek­çe met­nin­de Türk cum­hu­ri­yet­le­ri yok. Ne var onun ye­ri­ne? Söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı var. Bu da, gen­so­ru­nun, tır­nak için­de söy­lü­yo­rum, han­gi özen­le ha­zır­lan­dı­ğı­nın, ne ka­dar özen­le ha­zır­lan­dı­ğı­nın açık bir gös­ter­ge­si­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 1959 yı­lın­da baş­la­yan Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci, bil­di­ği­niz gi­bi, 2002 Ka­sı­mı­na ka­dar ağır ak­sak ve dü­şe kal­ka bir çiz­gi­de yü­rü­dü ve 2002'ye ka­dar aday ül­ke ko­nu­mu­nu an­cak el­de ede­bil­dik. 2002'den bu­gü­ne mü­za­ke­re ta­ri­hi­ni al­dık, ta­nı­tı­cı ta­ra­ma sü­re­ci­ni ta­mam­la­dık, fa­sıl­la­rın gö­rü­şül­me­si­ne baş­la­dık; bir fas­lı aç­tık, ka­pat­tık, se­kiz fas­lın dı­şın­da­ki­le­rin gö­rüş­me­le­ri­ne ise de­vam edi­li­yor şu an­da. Kırk yı­lın so­nun­da Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li gel­di­ği­miz nok­ta or­ta­da­dır, bu­na kar­şı, dört yı­lın so­nun­da var­dı­ğı­mız nok­ta da or­ta­da­dır. Bu mu­ka­ye­se­yi de, öy­le ina­nı­yo­rum ki, her­kes çok sağ­lık­lı bir şe­kil­de yap­mak­ta­dır.

Bu­gün, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li ya­şa­nan­lar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin kri­ter­ler çer­çe­ve­sin­de yü­küm­lü­lük­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­me­me­sin­den kay­nak­lan­ma­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ak­si­ne, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın ifa­de­siy­le, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ka­fa ka­rı­şık­lı­ğın­dan kay­nak­la­nan so­run­lar­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Se­kiz fas­lın as­kı­ya alın­ma­sı sü­re­ciy­le il­gi­li ya­şa­nan­la­ra bak­tı­ğı­mız­da ise, ma­ale­sef, mu­ha­le­fet iyi bir sı­nav ve­re­me­miş­tir. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin hak­sız ve çif­te stan­dart, kon­jonk­tü­rel uy­gu­la­ma­la­rı­na dö­nük eleş­ti­ri­ler yö­nel­te­ce­ği­ni­ze, bu millî me­se­le­yi iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si yap­ma­yı ter­cih et­ti­niz. Bel­ki de, far­kı­na var­ma­dan, Av­ru­pa Bir­li­ği için­de­ki Tür­ki­ye mu­ha­lif­le­riy­le ay­nı çiz­gi­ye gel­di­niz, ama far­kın­da mı­sı­nız de­ğil mi­si­niz onu bi­le­mi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne kon­jonk­tü­rel ge­liş­me­ler çer­çe­ve­sin­de ba­ka­ma­yız, bu kon­jonk­tü­rel du­rum­lar de­ği­şe­bi­lir. De­ğiş­ti­ğin­de de bi­zim han­gi nok­ta­da ol­du­ğu­muz son de­re­ce önem­li­dir. Ama, bu, şu an­la­ma da gel­mez: Kon­jonk­tü­rel sü­reç­te ya­şa­nan so­run­lar ha­fı­za­la­ra kay­de­dil­mi­yor an­la­mı­nı da ta­şı­maz. Bun­lar mut­la­ka ha­fı­za­la­ra kay­de­di­lir, ama, biz, kon­jonk­tü­rel ge­liş­me­ler çer­çe­ve­sin­de Tür­ki­ye'nin dev­let po­li­ti­ka­sı olan Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ni ve po­li­ti­ka­sı­nı de­ğer­len­di­re­me­yiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, 20'nci yüz­yıl mo­der­nizm, çağ­daş­lık, de­mok­ra­si, in­san hak­la­rı, hü­ma­nizm kav­ram­la­rı­nın or­ta­ya atıl­dı­ğı, fa­kat en çok in­san ka­nı­nın akı­tıl­dı­ğı, en çok kat­li­am­la­rın ya­şan­dı­ğı, çev­re ve ta­bi­atın en çok kat­le­dil­di­ği bir yüz yıl ola­rak ta­ri­he geç­miş­tir. İki dün­ya sa­va­şı, atom bom­ba­la­rı, nük­le­er si­lah­lan­ma­lar, böl­ge­sel sa­vaş­lar, fa­şizm, na­zi­zim, ko­mü­nizm… Tüm bu bo­yut­la­rıy­la bak­tı­ğı­mız za­man, 20'nci yüz­yıl bir vah­şet yüz­yı­lı ola­rak ge­ri­de kal­mış­tır ve kar­şı­mız­da­dır.

AK Par­ti İk­ti­da­rı ola­rak, biz, 20'nci yüz­yıl­dan ge­rek­li ders­le­ri çı­ka­ran ve dün­ya ba­rı­şı için Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le bü­tün­leş­me­yi me­de­ni­yet­ler it­ti­fa­kı pro­je­si ola­rak gö­ren bir si­ya­si kad­ro­yuz. Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği üye­li­ği­ni, yal­nız­ca, eko­no­mik açı­dan güç­lü ABD'ye da­yan­ma an­la­yı­şın­dan, kan ak­ma­sın, göz­yaş­la­rı dur­sun, din­sin, dün­ya ba­rı­şı sağ­lan­sın di­ye, me­de­ni­yet­ler it­ti­fa­kı an­la­yı­şı­na ta­şı­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Bu ça­ba, ba­kış viz­yo­nu­mu­zu, AB'ye, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ka­zan­dır­ma ça­ba­sı­dır.

Her şe­ye rağ­men Av­ru­pa Bir­li­ği mi? Ta­bii ki, ha­yır. Onu­ru­muz­la Av­ru­pa Bir­li­ği di­yo­ruz, kül­tü­rel de­ğer­le­ri­miz­le Av­ru­pa Bir­li­ği di­yo­ruz; çün­kü, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­ri­şi, yal­nız, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin AB'ye gi­ri­şi ola­rak al­gı­lan­ma­ma­lı­dır. Böy­le bir al­gı­la­ma, yü­zey­sel dü­şün­ce bi­le de­ğil­dir. Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye­lik sü­re­ci­ni, Ro­man­ya, Bul­ga­ris­tan ve mü­za­ke­re sü­re­ci de­vam eden Hır­va­tis­tan sü­reç­le­riy­le mu­ka­ye­se eder­se­niz ve bu­nun için, bu­nu da iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si yap­ma­ya kal­kar­sa­nız, o za­man şu söy­le­nir; ki, gen­so­ru öner­ge­sin­de bu var­dır: Sen, ken­di­ni bil­mi­yor­sun, ken­di gü­cü­nü bil­mi­yor­sun, ken­di po­tan­si­ye­li­ni bil­mi­yor­sun, ül­ke­ni ta­nı­mı­yor­sun de­mek­tir. Bu da, ta­bii, AK Par­ti­nin so­ru­nu de­ğil, ik­ti­da­rın so­ru­nu de­ğil, Ba­kan­lı­ğın so­ru­nu de­ğil, gen­so­ru­yu ve­ren­le­rin so­ru­nu­dur.

Tür­ki­ye'nin AB'ye gi­ri­şi, on beş asır­dır öz­le­nen me­de­ni­yet­ler it­ti­fa­kı­nın mi­la­dı ola­cak­tır. Dün­ya ba­rı­şı­na bu mi­lat cid­di kat­kı sağ­la­ya­cak­tır. Av­ru­pa Bir­li­ği böy­le ba­kar­sa, ya­ni, kü­re­sel ak­tör ol­ma yo­lun­da bir ba­kış açı­sı or­ta­ya ko­yar­sa, bir he­def or­ta­ya ko­yar­sa, dün­ya ba­rı­şı ya­kın­dır de­mek­tir. Ak­si tak­dir­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın ifa­de et­tik­le­ri gi­bi, An­ka­ra ve İs­tan­bul kri­ter­le­ri ola­rak, bu kri­ter­ler­le, biz, bu böl­ge­de, onur­lu bir dev­let ola­rak ya­şa­mı­mı­zı sür­dü­rü­rüz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Kıb­rıs ko­nu­su­na ge­lin­ce, âde­ta sa­kız çiğ­ner gi­bi, Kıb­rıs'ta ta­viz ver­di­ği­mi­zi id­dia eden­le­re, se­çim yı­lı do­la­yı­sıy­la Kıb­rıs'ı iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si ya­pan­la­ra, han­gi ko­nu­da ta­viz ver­mi­şiz, de­fa­lar­ca sor­ma­mı­za rağ­men bu ko­nu­da ce­vap ve­re­me­yen­le­re bir kez da­ha ses­le­ni­yo­ruz: Bir as­ke­ri mi ge­ri çek­tik? Bir ka­rış top­rak mı kay­bet­tik, ver­dik? Kıb­rıs'ta han­gi sa­ha­da ge­ri gi­diş ol­du? Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'nin ta­nı­tı­mın­da ve hak­la­rı­nın her plat­form­da aran­ma­sın­da bir ih­mal mi var? Ce­vap? Ce­vap, bu­gü­ne ka­dar, "yok" ola­rak kar­şı­mı­za çık­mış­tır. Ak­si­ne, Kıb­rıs'ı dün­ya gün­de­mi­ne ta­şı­dık, mü­za­ke­re gü­cü­mü­zü ar­tır­dık.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­lik, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Beş da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) - An­nan Pla­nı çer­çe­ve­sin­de ya­pı­lan re­fe­ran­dum son­ra­sı Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin, ABD'nin, İs­lam ül­ke­le­ri­nin Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'yle il­gi­li be­yan­la­rı­nı gör­me­di­niz mi, oku­ma­dı­nız mı? Zım­nen, as­lın­da, her­kes Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'ni ta­nı­dı. Bu na­sıl ba­şa­rı­sız­lık ola­rak or­ta­ya ko­na­bi­lir? Bu­nun iza­hı var mı­dır?

İs­lam Kon­fe­ran­sı Ör­gü­tün­de, top­lu­luk an­la­yı­şın­dan Kıb­rıs Türk dev­le­ti an­la­yı­şı­na biz ge­tir­dik. Bu da mı yan­lış ol­du? Bu­nun­la il­gi­li bir şey mi söy­lü­yor­su­nuz? Çı­kın, bu­ra­da, mil­le­tin kar­şı­sın­da söy­le­yin. Per­de ar­ka­sın­da ko­nu­şa­ca­ğı­nı­za, bü­tün me­se­le­le­ri bu­ra­da açık­lık­la or­ta­ya koy­ma­nı­zı is­ti­yo­ruz. Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti yet­ki­li­le­ri­nin resmî te­mas­la­rı­nı, ti­ca­ri ve si­ya­si he­yet­le­rin gi­diş ge­liş­le­ri­ni, ya­şa­nan yo­ğun tra­fi­ği gör­mü­yor mu­su­nuz? Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'ne ve­ri­len eko­no­mik des­tek­ler  dü­ne gö­re mu­ka­ye­se edi­le­cek ra­kam­lar mı­dır? Dü­nün çok çok üs­tün­de­dir, 3 ka­tı­dır.

Dev­let­te so­rum­lu­luk al­mak, so­run­dan bes­len­me­yi de­ğil, so­ru­nu çöz­me­yi ge­rek­ti­rir. Biz, iş­te, bu­nu ya­pı­yo­ruz. Ku­zey Kıb­rıs'ta­ki tüm ça­lış­ma­la­ra ilk kar­şı çı­kan -çok en­te­re­san­dır, Türk Cum­hu­ri­ye­ti bir açı­lım ger­çek­leş­ti­ri­yor, ger­çek­leş­tir­di­ği açı­lı­ma ilk kar­şı çı­kan- Rum­lar­dır, he­men ar­ka­sın­dan, sa­bah olur ol­maz, ar­ka­sın­dan kar­şı çı­kan­lar da bi­zim mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­miz­dir. Ya­ni, bu pa­ra­lel­lik ne an­la­ma ge­li­yor, herhâlde, mu­ha­le­fe­tin de ken­di­si­ne sor­ma­sı ge­re­ki­yor.

Dost düş­man her­kes bil­sin ki, AK Par­ti İk­ti­da­rı, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­na kar­şı olan yü­küm­lü­lük­le­ri­ne kar­şı her za­man sa­hip çı­ka­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı­na ge­lin­ce: Biz­den ön­ce, bu söz­de soy­kı­rım id­di­ala­rı gün­de­me gel­di­ğin­de "yok öy­le bir şey" po­li­ti­ka­sı var­dı. Böy­le yak­la­şım, di­as­po­ra­nın ar­zu­la­dı­ğı or­ta­ma bel­ki de kat­kı sağ­la­dı. İk­ti­da­rı­mız da, ta­ri­hi­mi­ze ve ec­da­dı­mı­za gü­ve­nin bir ese­ri ola­rak so­mut adım­lar at­tı. Bu ko­nu­da Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın, ana mu­ha­le­fet li­de­riy­le bir­lik­te, or­tak im­za­la­rıy­la -ki, o za­man, Ana­va­tan Par­ti­si yok­tu- 1915'te­ki olay­la­rı araş­tır­mak üze­re bir ta­rih ko­mis­yo­nu ku­rul­ma­sı çağ­rı­sın­da bu­lu­nul­du. Da­ha son­ra 13 Ni­san 2005'te de, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si bir bil­di­riy­le bu çağ­rı­yı des­tek­le­di.

Tür­ki­ye, bu ko­nu­da da çö­züm­den ya­na­dır. Mü­za­ke­re­ler­de Tür­ki­ye'nin eli da­ha da güç­len­miş­tir. Di­as­po­ra­nın bu if­ti­ra kam­pan­ya­la­rı­na kar­şı ar­şiv­le­ri­mi­zi dün­ya­ya aça­rak, ge­re­kir­se tah­kim ve ulus­la­ra­ra­sı yar­gı çer­çe­ve­sin­de de şan­lı ta­ri­hi­mi­ze atıl­ma­ya ça­lı­şı­lan ça­mur­la­rı, if­ti­ra­la­rı te­miz­le­me­ye ka­rar­lı­yız. Bu ko­nu­da, Türk mil­le­ti­nin bir fer­di­yim di­ye­nin, bir ih­ma­li­nin ol­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, böl­ge­miz­de ce­re­yan eden ha­di­se­ler, böl­ge­nin ge­le­ce­ği açı­sın­dan kay­gı ve­ri­ci­dir. Tür­ki­ye ta­rihî ve kül­tü­rel bağ­la­rı do­la­yı­sıy­la böl­ge­de so­rum­lu­lu­ğu olan bir ül­ke­dir. Bu çer­çe­ve­de, bir ta­raf­tan Bir­leş­miş Mil­let­ler nez­din­de, di­ğer ta­raf­ta baş­lat­tı­ğı­mız Kom­şu Ül­ke­ler Plat­for­mu'nda, Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nü sağ­la­mak ve böl­ge­de ba­rış ve hu­zu­run te­si­si için ça­ba­la­rı­mı­zı, ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dü­rü­yo­ruz.

Tür­ki­ye, tüm böl­ge ül­ke­le­riy­le ve bü­tün di­na­mik­le­riy­le ir­ti­ba­tı olan tek ül­ke­dir. Bu özel­lik, AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın, yo­ğun, he­de­fi bel­li dip­lo­ma­si tra­fi­ği­nin ne­ti­ce­sin­de ger­çek­leş­miş­tir. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın "Irak bi­ze ırak de­ğil­dir." ifa­de­si, 70 mil­yon­luk Tür­ki­ye'nin duy­gu­la­rı­nın ifa­de­si­dir. Irak'ta top­rak bü­tün­lü­ğü, Ker­kük'ün sta­tü­sü, te­rö­rün so­na er­di­ril­me­si, yer al­tı kay­nak­la­rı­nın tüm Irak­lı­la­ra ait ol­du­ğu gi­bi ko­nu­lar, has­sa­si­yet­le ta­kip et­ti­ği­miz ko­nu­lar­dır. Bu kri­tik ko­nu­lar­la il­gi­li Baş­ba­ka­nı­mı­zın ve Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın açık­la­ma­la­rı uma­rım ki, tüm il­gi­li­le­rin ku­lak­la­rın­da çın­la­ma­ya de­vam eder.

Böl­ge­de bu kor­kunç tab­lo­nun olu­şa­ca­ğı­nı gö­ren Tür­ki­ye, 2003 yı­lı­nın ba­şın­da, böl­ge ül­ke tem­sil­ci­le­riy­le İs­tan­bul'da top­lan­dı. Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın Baş­ba­kan­lı­ğı dö­ne­min­de "Irak'a Kom­şu Ül­ke­ler Plat­for­mu" oluş­tu­rul­du. Bu­gü­ne ka­dar on resmî top­lan­tı ger­çek­leş­ti­ril­di. Tür­ki­ye ta­ra­fın­dan, böl­ge ül­ke­le­riy­le te­mas­lar hep sü­re­gel­di. Tüm bu gay­ret­le­rin ama­cı, Irak'ta­ki yan­gı­nın ya­yıl­ma­dan bir an ön­ce sön­dü­rül­me­si­dir. Tüm bu ça­ba­la­rın ar­ka­sın­da AK Par­ti İk­ti­da­rı ve onun çok de­ğer­li Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Sa­yın Ab­dul­lah Gül var­dır. Gay­ret­le­ri na­sıl gör­me­mez­lik­ten ge­lir­si­niz, bu­nu an­la­mak­ta zor­la­nı­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­su, dün­ya­nın, uzun­ca yıl­dır ül­ke­mi­zin ön­ce­lik­li gün­dem­le­rin­den­dir. Te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da za­fi­yet hiç­bir za­man söz ko­nu­su ola­maz. Bu has­sas ko­nu­da so­rum­suz­ca be­yan­lar­da bu­lu­nan­la­rın, te­rö­ris­ti ova­ya da­vet eden­le­rin ve te­rö­ris­ti "ge­ril­la" ola­rak ta­nım­la­yan bir an­la­yı­şın, bi­zim­le, te­rör­le mü­ca­de­le po­li­ti­ka­sı­nı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­lik, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız.

Te­şek­kür için açı­yo­rum; bu­yu­run.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

Te­rö­ris­ti "ge­ril­la" ola­rak ta­nım­la­yan bir an­la­yı­şın, bi­zim, te­rö­rist­le, te­rör­le mü­ca­de­le po­li­ti­ka­mı­zı sor­gu­la­ma­ya hak­kı ola­maz. (AK Par­ti  sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Dış po­li­ti­ka ko­nu­la­rın­da, so­rum­suz­lu­ğun ge­tir­di­ği bir ra­hat­lık içe­ri­sin­de ko­nu­şa­bi­lir­si­niz; ama, as­lo­lan, mu­ha­le­fet, mu­ha­le­fe­ti so­rum­lu­luk bi­lin­ci için­de yap­mak­tır. Eğer, "Biz, ik­ti­dar al­ter­na­ti­fi­yiz" fi­lan di­ye dü­şün­mek is­ti­yor­sa­nız, mu­ha­le­fe­ti de so­rum­lu­luk bi­lin­ci için­de yap­ma­nız ge­rek­mek­te­dir. Çağ­daş mu­ha­le­fet an­la­yı­şı bu şe­kil­de ya­pıl­mak­ta­dır, çağ­daş mu­ha­le­fet bu­dur.

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) - Bu po­li­ti­ka si­ze kal­dıy­sa yan­dık.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, gen­so­ru­ya ko­nu olan, tüm dış po­li­ti­ka ko­nu­la­rın­da ola­ğa­nüs­tü per­for­mans gös­te­ren, Türk dış po­li­ti­ka­sı­na ye­ni viz­yon ge­ti­ren…

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) - Al­lah Al­lah!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) - …di­na­mizm ka­tan Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zı, iç po­li­ti­ka­ya mal­ze­me ol­sun di­ye gen­so­ru­ya mu­ha­tap kıl­mak, Türk dış po­li­ti­ka­sı­na ya­pı­la­bi­le­cek en bü­yük hak­sız­lık­tır, en bü­yük kö­tü­lük­tür.

Bu zor ve çe­tin sü­reç­te ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, Sa­yın Ba­kan ve me­sai ar­ka­daş­la­rı­nın, Dı­şiş­le­ri­mi­zin fe­dakâr men­sup­la­rı­nın, mo­ral ve mo­ti­vas­yon­la­rı­nı yük­sel­te­cek Par­la­men­to des­te­ği­ni sağ­la­mak­tır. Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın ve de­ğer­li dip­lo­mat­la­rı­mı­zın, bu yer­siz ve cı­lız mu­ha­le­fet ses­le­ri­ne ku­lak as­ma­dan din­le­ye­cek­le­ri­ni dü­şü­nü­yo­rum ve öner­ge­ye kar­şı oy ve­re­ce­ği­mi­zi ilan edi­yo­rum. Yo­lu­nuz açık ol­sun Sa­yın Gül di­yo­rum; Al­lah si­zi ve gay­ret­le­ri­niz­le mil­le­ti­mi­zi da­ima gül­dür­sün Sa­yın Ba­ka­nım di­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­lik.

Şim­di, Hükûmet adı­na söz is­te­yen Ab­dul­lah Gül, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ba­kan, sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

Bu­yu­run.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (Kay­se­ri) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; şüp­he­siz ki gen­so­ru­lar de­ne­ti­min bir par­ça­sı­dır ve ana­ya­sal me­ka­niz­ma­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la, her­han­gi bir grup ve­ya her­han­gi bir mil­let­ve­ki­li sa­yı­sıy­la bir gen­so­ru ve­ril­miş­se, şüp­he­siz ki bu­nu ga­yet cid­di bir şe­kil­de kar­şı­la­rız ve bu­nun­la il­gi­li ge­rek­li dik­ka­ti gös­te­ri­riz. Ta­bii, biz bu ge­rek­li dik­ka­ti gös­te­rir­ken, gen­so­ru­yu ve­ren­le­rin de ay­nı dik­kat içe­ri­sin­de ol­ma­la­rı­nı şüp­he­siz ki bek­le­riz. O ba­kım­dan, ben bu­ra­da ko­nuş­ma­mı ya­par­ken ar­ka­daş­lar­la bir ha­ma­set ya­rı­şı içe­ri­si­ne gir­me­ye­ce­ğim, ön­ce onu söy­le­ye­yim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Çün­kü, bu­ra­da ko­nuş­tu­ğu­muz ko­nu­lar şa­ka ko­nu­lar de­ğil­dir. Bu­ra­da ko­nuş­tu­ğu­muz ko­nu­lar mil­le­ti­mi­zin ge­le­ce­ğiy­le il­gi­li ko­nu­lar­dır. Bu­ra­da bü­yük bir so­rum­lu­luk duy­gu­su içe­ri­sin­de ha­re­ket et­me­miz ge­re­kir. Ama, ta­bii ki böy­le bir hak kul­la­nıl­mış­tır; bu­nu say­gıy­la kar­şı­la­rım ve ken­dim için, par­tim için, Hükûme­ti­miz için bu­nu bir fır­sat ola­rak da gö­rü­rüm. Şu açı­dan fır­sat ola­rak gö­rü­rüm: Yap­tık­la­rı­mı­zı da­ha iyi an­lat­ma açı­sın­dan. Bun­dan çok az bir sü­re ön­ce, 2007 yı­lı büt­çe­si gö­rü­şü­lür­ken, bu­ra­da, ge­niş bir şe­kil­de, Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bü­tün ko­nu­la­rı­nı, dış po­li­ti­ka ko­nu­la­rı­nı göz­den ge­çir­miş­tik. Bu­ra­da de­min ko­nu­şu­lan ko­nu­la­rı hep ar­ka­daş­lar an­lat­mış­lar­dı. Hat­ta, onun yor­gun­lu­ğu­nu bi­raz ön­ce his­set­tim ve çok iyi ha­zır­lık­sız gel­dik­le­ri­ni gör­düm. Çün­kü, bun­dan bir­kaç haf­ta ön­ce bü­tün bun­la­rı ko­nuş­muş­lar­dı. Ama, ora­dan, ken­di­miz açı­sın­dan bir pay çı­kart­tım ki, de­mek ki an­lat­tık­la­rı­mız­la ye­te­ri ka­dar ik­na ede­me­mi­şiz. Do­la­yı­sıy­la, bu, bi­zim için bir fır­sat­tır ve bu fır­sa­tı de­ğer­len­dir­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu gen­so­ru­da, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le, Irak'la, Kıb­rıs'la, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle, Türk cum­hu­ri­yet­le­riy­le iliş­ki­le­ri­miz­de çok ge­ri­ye gi­di­şin ol­du­ğu, es­ki­ye gö­re bu­gün çok da­ha kö­tü bir du­ru­mun ol­du­ğu, do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'nin çı­kar­la­rı­nın ve men­fa­at­le­ri­nin he­ba edil­di­ği an­la­tıl­mak­ta, Tür­ki­ye'nin li­der­lik gös­te­re­me­di­ği ve do­la­yı­sıy­la dış po­li­ti­ka­nın ba­şın­da olan bir ki­şi ola­rak so­rum­lu ol­du­ğum gös­te­ril­mek­te. Er­me­ni ko­nu­sun­da ön­ce­den da­ha iyi bir du­rum­day­dık, san­ki kö­tü bir du­ru­ma gel­dik; bun­lar an­la­tıl­mak­ta ve spe­si­fik ko­nu­la­ra de­ği­nil­mek­te­dir. Bun­la­ra tek tek gi­re­ce­ğim ve de­tay­lar ver­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım si­ze. Ama, on­dan ön­ce şu­nu söy­le­mek is­te­rim: Ben, bu­ra­da, bü­yük res­mi gö­zü­nü­zün önü­ne ge­ti­re­ce­ğim. Ya­ni, or­ma­na bak­ma­nı­zı is­te­ye­ce­ğim. Or­ma­nın içe­ri­sin­de, siz­le­ri, tek tek ba­zı ağaç­lar­la meş­gul et­me­ye çok faz­la ça­lış­ma­ya­ca­ğım. Onun için, bu­nu özel­lik­le bil­me­ni­zi ri­ca edi­yo­rum ve ay­rı­ca şu­nu da ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Dört se­ne, beş se­ne ön­ce­ki Tür­ki­ye'nin dün­ya­da­ki pro­fi­li, Tür­ki­ye al­gı­la­ma­sıy­la, bu­gün­kü Tür­ki­ye al­gı­la­ma­sı­nın ve Tür­ki­ye gö­rün­tü­sü­nün ne ol­du­ğu­nu da her­ke­sin ha­tır­la­ma­sı­nı is­te­rim. Bel­ki içe­ri­de bu­nu gö­re­me­ye­bi­lir­si­niz ama, dı­şa­rı­da mu­hak­kak ki, eş­le­ri­niz dost­la­rı­nız var­dır. Mu­hak­kak ki, ara­da sı­ra­da dı­şa­rı gi­di­yor­su­nuz, te­mas­lar ya­pı­yor­su­nuz. Ora­lar­da, Tür­ki­ye'yle il­gi­li ne­ler söy­le­ni­yor, bun­la­rı ha­tır­la­ma­nı­zı is­te­rim.

Tür­ki­ye, da­ha ön­ce, Av­ru­pa'da, Ame­ri­ka'da ga­ze­te­le­re ne­le­riy­le ko­nu olur­du, te­le­viz­yon­la­ra ne­ler­le ge­lir­di; ki, bun­la­rı çok iyi bi­lir­si­niz, kriz­ler­le, ka­ra tab­lo­lar­la, ka­ram­sar­lık­lar­la gün­de­me ge­lir­ken, bu­gün Av­ru­pa'da, Ame­ri­ka'da, dün­ya­nın bü­tün te­le­viz­yon­la­rın­da Tür­ki­ye ba­şa­rı­la­rıy­la gün­de­me ge­li­yor. Tür­ki­ye'yle il­gi­li ya­zı­lan ra­por­lar, es­ki­den ol­du­ğu gi­bi kâbus, kriz se­nar­yo­la­rı de­ğil, Tür­ki­ye'yle il­gi­li ge­le­ce­ğin par­lak ol­du­ğu­nu, bü­tün bun­la­rı ta­bii ki an­la­tı­yor.

Baş­ka bir gös­ter­ge, Tür­ki­ye'ye ge­lip gi­den­ler es­ki­den kim­ler­di, şim­di kim­ler? Es­ki­den Tür­ki­ye'ye gel­dik­le­rin­den mu­ha­tap bu­la­maz­lar­dı, bel­ki onun için ge­le­mez­ler­di. Tür­ki­ye'ye, dö­ne­mi­miz­de ilk de­fa, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­den bu ya­na ilk de­fa ba­zı zi­ya­ret­ler ol­muş­tur. Rus­ya'dan ilk de­fa bir dev­let baş­ka­nı, ilk de­fa -Sov­yet­le­ri de dâhil edi­yo­ruz- Tür­ki­ye'ye gel­miş­tir. Av­ru­pa Bir­li­ğin­den ilk de­fa bir ko­mis­yon baş­ka­nı Tür­ki­ye'ye gel­miş­tir. Su­udi Ara­bis­tan'dan ilk de­fa bir dev­let baş­ka­nı -kral- Tür­ki­ye'ye gel­miş­tir. Kom­şu­muz Su­ri­ye'den bi­le ilk de­fa bi­ri­si, dev­let baş­ka­nı Tür­ki­ye'ye gel­miş­tir. Tür­ki­ye'den de dı­şa­rı ilk zi­ya­ret­ler ya­pıl­mış­tır. Öy­le ol­muş­tur ki, ta Aceh'ten Dar­fur'a ka­dar Tür­ki­ye ko­nu­şul­ma­ya baş­lan­mış­tır, Türk Bay­ra­ğı dal­ga­lan­ma­ya baş­la­mış­tır ve Tür­ki­ye'yle il­gi­li her­kes mu­hab­bet duy­ma­ya baş­la­mış­tır (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) ve bu mu­hab­bet­ler gi­de­rek de­rin­leş­miş­tir, ha­tı­ra­lar tek­rar can­lan­mış­tır, Mağ­rip'ten ta Bal­tık ül­ke­le­ri­ne ka­dar. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın, be­nim, ba­kan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın dı­şa­rı­da na­sıl ka­bul gör­dük­le­ri her­ke­sin di­lin­de des­tan­dır.

Yi­ne, bu dö­nem içe­ri­sin­de, bü­yük res­min bir par­ça­sı ola­rak si­ze söy­le­mek is­te­rim, Tür­ki­ye'de çok bü­yük top­lan­tı­lar ya­pıl­mış­tır. Hem de iliş­ki­le­ri­mi­zin bi­raz sar­sın­tı­lı ol­du­ğu dö­nem­de bi­le Tür­ki­ye'de NA­TO Zir­ve­si ya­pıl­mış­tır. El­li­nin üze­rin­de dev­let baş­ka­nı, hükûmet baş­ka­nı, dı­şiş­le­ri ba­kan­la­rı, sa­vun­ma ba­kan­la­rı, ge­nel­kur­may baş­kan­la­rı, bun­lar Tür­ki­ye'de top­lan­mış­lar­dır ve hâlâ o top­lan­tı­lar, NA­TO top­lan­tı­la­rın­da re­fe­rans ve­ri­len top­lan­tı­lar hâli­ne dön­müş­tür. 5 bi­nin üze­rin­de ga­ze­te­ci gel­miş­tir, iz­le­miş­tir. Tür­ki­ye'nin pro­pa­gan­da­sı, hiç­bir dö­nem­de ol­ma­dı­ğı ka­dar, dün­ya­ya ya­pıl­mış­tır. Ame­ri­kan Baş­ka­nı bi­le ge­lip, Dol­ma­bah­çe'de, ca­mi­nin önün­de dur­ma ih­ti­ya­cı his­set­miş­tir ve bu gü­zel gö­rün­tü­yü bü­tün dün­ya­ya yan­sıt­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­tün bun­lar bü­yük res­min as­lı­dır, ama bü­tün bun­lar olur­ken Tür­ki­ye kriz­ler için­de yü­zü­yor ol­say­dı, Tür­ki­ye ger­çek­ten iti­bar­sız bir ül­ke ol­say­dı, kim­se ko­şa­rak bu­ra­ya gel­mek is­te­mez­di. Her­kes, bu­gün, Tür­ki­ye'yle be­ra­ber ol­ma­ya gay­ret sarf edi­yor. İs­lam Kon­fe­ran­sı Teş­ki­la­tın­da, dö­ne­mi­miz­de, ilk de­fa Ge­nel Sek­re­ter se­çil­miş­tir. Biz, aday gös­ter­me­ye ce­sa­ret ede­me­di­ği­miz bir ye­rin Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­ni seç­tir­dik Tür­ki­ye'den. Me­de­ni­yet­le­ra­ra­sı it­ti­fak dü­şü­nül­dü­ğün­de, İs­pan­ya ile Tür­ki­ye ak­la gel­miş­tir. Bü­tün bun­la­rı ya­pı­yor­sa Tür­ki­ye, bü­tün bu ça­lış­ma­la­rın içe­ri­sin­de Tür­ki­ye olu­yor­sa, bu, Tür­ki­ye'nin mu­hak­kak ki ar­tan iti­ba­rın­dan­dır, ge­li­şen gü­cün­den­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­la­rı ya­pa­bil­mek için hey­be­mi­zin do­lu ol­ma­sı ge­re­kir, Tür­ki­ye'nin güç­len­me­si ge­re­kir. Dört se­ne içe­ri­sin­de Türk eko­no­mi­si­nin gi­de­rek güç­len­me­si, kom­şu­la­rıy­la iliş­ki­le­ri, dış ti­ca­re­ti­nin gi­de­rek bü­yü­me­si, dev­ral­dı­ğı­mız­da 35 mil­yar olan ih­ra­ca­tın bu se­ne 100 mil­yar do­la­rı aşa­cak ol­ma­sı, bun­lar, iş­te bü­yük res­min ay­rı ay­rı say­fa­la­rı­dır. Böy­le bir Tür­ki­ye'nin, şüp­he­siz ki, dış po­li­ti­ka­sı­nı dı­şa­rı­da iti­bar­lı bir şe­kil­de gö­tü­re­bil­mek de es­ki­ye gö­re da­ha ko­lay­dır. Bu­nu da, bu­ra­da iti­raf et­mek is­te­rim.

Şim­di, çok spe­si­fik ko­nu­la­ra ge­lir­sem, ön­ce Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li… Ba­zen öy­le man­za­ra­lar çi­zi­li­yor ki, san­ki Av­ru­pa Bir­li­ği ile biz mü­za­ke­re­le­re baş­la­dık, san­ki bir­çok fas­lı aç­tık, ka­pat­tık, AK Par­ti gel­di, iş­le­ri ge­ri­ye gö­tü­rü­yor. Şöy­le bir ha­tır­la­yın… Biz­den ön­ce, Tür­ki­ye, sa­de­ce aday­dı. Aday­dı, ama her şey sa­nal or­tam­day­dı, sa­nal. Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le ger­çek­ten ra­yı­na otur­muş, he­de­fi zap­tu­rapt al­tı­na alın­mış ve kar­şı­lık­lı onay­lan­mış bir iliş­ki yok­tu. Biz­den ön­ce, as­lın­da, çok bü­yük fır­sat­lar var­dı. Biz­den ön­ce­ki fır­sat­lar, ne ya­zık ki, par­ti­le­ri­niz ta­ra­fın­dan hep ka­çı­rıl­mış­tır. Av­ru­pa'da çok da­ha iyi kon­jonk­tü­rün ol­du­ğu, her­ke­sin, Tür­ki­ye gel­sey­di bu­gün­kü gi­bi zor­luk çı­kart­ma­ya­ca­ğı dev­re­ler­de, ne ya­zık ki, ev­de­ki, Tür­ki­ye için­de­ki gö­rev­le­ri­mi­zi yap­ma­dı­ğı­mız için, o fır­sat­la­rı hep ka­çır­dık.

Bu­gün, bu­ra­da, gen­so­ru­nuz­da "Bul­ga­ris­tan ve Ro­man­ya bi­le Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­ri­yor." di­yor­su­nuz. Ta­bii gi­ri­yor. Es­ki Do­ğu Av­ru­pa ül­ke­le­ri, ya­ni, bi­ze kar­şı olan ve Av­ru­pa'yı on­la­ra kar­şı mü­da­faa et­ti­ği­miz ül­ke­ler bi­le Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­di. Ni­çin? Si­zin ik­ti­da­rı­nız­da on­lar mü­za­ke­re­le­re baş­la­dı­lar. Si­zin ik­ti­da­rı­nız­da on­lar me­sa­fe al­dı­lar. Si­zin ik­ti­da­rı­nız­da, es­ki ko­mü­nist, sos­ya­list ül­ke­ler bi­le, ev­le­ri­nin içi­ni dü­ze­ne koy­du­lar, ül­ke­le­ri­ni da­ha çok de­mok­ra­tik yap­tı­lar.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ki­min ik­ti­da­rın­da Sa­yın Ba­kan?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Ama, ne za­man ki AK Par­ti ik­ti­da­ra gel­di, Av­ru­pa bi­le şok ol­du, Av­ru­pa bi­le bu­nu bek­le­mi­yor­du AK Par­ti­den; çün­kü, ya­pı­lan pro­pa­gan­da­lar ne­ti­ce­sin­de, zan­ne­di­yor­lar­dı ki, AK Par­ti, Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa'dan ala­cak, baş­ka yer­le­re gö­tü­re­cek. Tam ter­si ol­du, ha­tır­la­yın. O za­man­ki şart­lar içe­ri­sin­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, Par­ti Baş­ka­nı ola­rak, bü­tün Av­ru­pa ül­ke­le­ri­ni, AB ül­ke­le­ri­ni ilk de­fa ge­zen ki­şi ol­du. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ben­se o za­man kar­şı­nı­za, re­form pa­ket­le­ri­ni, da­ha ilk ay­dan iti­ba­ren, Hükûmet ola­rak, re­form pa­ket­le­ri­ni si­zin hu­zu­ru­nu­za ge­tir­dim ve hep bir­lik­te, on­la­rı ge­çir­dik. Evi­mi­zin içi­ni dü­ze­ne koy­ma­ya ça­lış­tık ve Av­ru­pa Bir­li­ği ku­lü­bü­nün ka­pı­sın­da ya­zı­lı olan şart­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me­ye baş­la­dık. Biz o şart­la­rı, ya­ni, de­mok­ra­tik kri­ter­le­ri ye­ri­ne ge­tir­me­den ka­pı­yı vu­ru­yor­duk si­zin dö­ne­mi­niz­de. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu söy­ler­ken, şüp­he­siz ki, biz­den ön­ce ya­pı­lan­la­rı inkâr et­me ve­ya gör­me­mez­ci­lik du­ru­mu­na düş­mek is­te­mem. Ben, bu­ra­da, so­rum­lu bir ki­şi ola­rak, o ya­pı­lan­la­rı da şüp­he­siz ki tak­dir ede­rim ve on­la­rın da her za­man hak­kı­nı ve­ri­rim; ama, bu tes­pi­ti yap­mam ge­re­kir­di.

Pe­ki, son­ra ne ol­du? Son­ra, ar­ka ar­ka­sı­na zir­ve­ler ol­du ve 17 Ara­lık 2004 ta­ri­hin­de, ilk de­fa, Tür­ki­ye'yle ka­tı­lım mü­za­ke­re­le­ri­ne baş­la­ma ka­ra­rı alın­dı.

Ka­tı­lım mü­za­ke­re­le­ri­ne baş­la­ma ka­ra­rı alır­ken… Pro­to­kolden fa­lan bah­se­di­yor­su­nuz. Ben bu­ra­da, ge­çen se­fer, o Pro­to­kolün as­lı­nı ve o Pro­to­kolü im­za­lar­ken, onay­lar­ken, Tür­ki­ye'nin na­sıl bir dek­la­ras­yon ya­yım­la­dı­ğı­nı oku­dum bu­ra­da. Bu­nu, an­la­şı­lan, bir kez da­ha oku­ma ih­ti­ya­cı var bu­ra­da.

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) - Ne işe ya­rı­yor?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Bi­li­yor­su­nuz, bu Pro­to­kolü, biz, mek­tup te­ati­siy­le yap­mış­tık.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Dek­la­ras­yon tek ta­raf­lı bir bel­ge, bağ­la­yı­cı bir yö­nü yok.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Çün­kü o za­man din­le­me­di­niz, çık­tı­nız, bi­li­yo­rum. Bir kez da­ha oku­mak ih­ti­ya­cı doğ­du.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Oku­duk...

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) -  Ba­kın na­sıl yap­tık?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ken­di­ni­zi tat­min için ya­yım­la­dı­nız!

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - İlk de­fa, bu, Tür­ki­ye ile Av­ru­pa Bir­li­ği iliş­ki­le­rin­de Kıb­rıs söz ko­nu­su ol­du­ğun­da ilk de­fa, Tür­ki­ye'nin hak ve hu­ku­ku ya­zı­lı ola­rak böy­le zap­tu­rapt al­tı­na alın­mış­tır.

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) - Kar­şı­dan ge­lir­se öy­le olur ta­bii.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Biz­den ön­ce fır­sat­lar var­dı. Hel­sin­ki'de aday olur­ken, böy­le zap­tu­rapt al­tı­na alı­nan, bi­zi bağ­la­yı­cı bir şey var mı, hu­ku­ki bel­ge? Yok. Da­ha ön­ce güm­rük bir­li­ği­ne gi­rer­ken Kıb­rıs Cum­hu­ri­ye­ti ola­rak gir­di bu­gün­kü Kıb­rıs Rum ke­si­mi. Var mı böy­le bir dek­la­ras­yon, hu­ku­ki bel­ge, bağ­la­yan? Yok.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, dek­la­ras­yon ya­yım­la­yan baş­ka ül­ke var mı?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - O za­man da bir şey­ler ya­pıl­dı.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Tek ta­raf­lı bir şe­ye im­za atı­yor­su­nuz...

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - O za­man da bir şey­ler ya­pıl­dı. O za­man ya­pı­lan­lar, şi­fa­hi açık­la­ma­lar­dı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, lüt­fen...

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Tek ta­raf­lı dek­la­ras­yon ya­yım­lı­yor­su­nuz. Müş­te­re­ken ne im­za­la­dı­nız, o önem­li.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Ulus­la­ra­ra­sı hu­ku­ku okur­sa­nız, bir ül­ke­nin ira­de­si na­sıl or­ta­ya çı­kar, onu bi­lir­si­niz. Onun için...

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Kar­şı dek­la­ras­yon ya­yım­lan­dı he­men...

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Be­ni din­le­yin lüt­fen. Tem­sil­ci­niz çık­tı, bu­ra­da ko­nuş­tu. Lüt­fen... Siz ba­na so­ru­lar sor­du­nuz, ben ce­vap ve­ri­yo­rum. Ba­kın, si­ze de dön­mü­yo­rum, dö­nün­ce alı­nı­yor­su­nuz. Onun için, lüt­fen... (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri...

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çok açık bir şe­kil­de bu ya­zı, dek­la­ras­yo­nu­muz­da, Kıb­rıs Rum­la­rı­nın sa­de­ce ken­di­le­ri­ni tem­sil et­tik­le­ri­ni, Tür­ki­ye'nin ga­ran­tör­lü­ğü­nün de­vam et­ti­ği­ni ve Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'yle iliş­ki­le­ri­mi­zin hiç ak­sa­ma­dan de­vam ede­ce­ği­ni, bü­tün bun­la­rı de­tay­lı bir şe­kil­de yaz­dık. Dö­nem Baş­ka­nı İn­gil­te­re de bun­la­rı ka­bul et­ti­ği­ni ve gör­dü­ğü­nü ya­zı­lı ola­rak bil­dir­di.

Şim­di, bun­lar bir re­fe­rans­tır. Bu­na kar­şı Av­ru­pa Bir­li­ği de dek­la­ras­yon ya­yım­la­mış. Siz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti­nin ya­yım­la­dı­ğı dek­la­ras­yo­nu, siz bi­le, eğer, ka­bul et­mi­yor­sa­nız, ya­ni, ka­bul et­mem di­yor­sa­nız, o za­man ken­di­ni­zi sor­gu­la­ma­nız ge­re­kir, ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk na­sıl olu­şu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da, şu­nu da söy­le­mek is­ti­yo­rum si­ze: 2004 yı­lın­da mü­za­ke­re ka­ra­rı alın­dık­tan son­ra, 3 Ekim 2005'te, mü­za­ke­re­ler fii­len baş­la­dı, res­men baş­la­dı. Hükûmet­le­ra­ra­sı kon­fe­rans top­lan­dı ve bir fa­sıl­da da mü­za­ke­re­yi aç­tık ve ge­çi­ci ola­rak ka­pat­tık.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Son­ra kaç ta­ne­si as­kı­ya alın­dı?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Tür­ki­ye, kırk yıl­lık Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le iliş­ki­le­rin­de böy­le bir nok­ta­ya gel­me­di ki. San­ki böy­le bir nok­ta­ya gel­di de Tür­ki­ye ge­ri gi­di­yor. Ha­yır, gel­me­di ve şu an­da Tür­ki­ye aday de­ğil, Tür­ki­ye mü­za­ke­re­le­re baş­la­mış ve mü­za­ke­re eden bir ül­ke sta­tü­sün­de­dir.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ama baş­lık­la­rı as­kı­ya alın­mış bir ül­ke.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, lüt­fen…

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Şim­di, ta­bii ki, ba­zı zor­luk­lar­la kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yo­ruz. Kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­mız zor­luk­lar…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Baş­lık­la­rı as­kı­ya alın­mış bir ül­ke.

BAŞ­KAN - Sab­re­din lüt­fen.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­mız zor­luk­lar şun­dan do­la­yı: İş­te, o ka­çır­dı­ğı­mız fır­sat­lar var ya, her za­man söy­le­di­ği­mi bu­ra­da bir kez da­ha söy­le­mek is­ti­yo­rum, yaz dö­ne­min­de in­şa­at yap­mak var­ken, kış dö­ne­mi­ne kal­mak. İş­te o yaz dö­ne­mi­ni ka­çır­dık. Şim­di Av­ru­pa'nın ken­di prob­lem­le­ri var. Av­ru­pa'nın…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Yaz dö­ne­min­de Ba­tı Ku­lü­bü di­yor­du­nuz Av­ru­pa Bir­li­ği­ne, Ba­tı Ku­lü­bü.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ana­dol, siz Grup Baş­kan Ve­ki­li­si­niz. Lüt­fen, Sa­yın Ana­dol..

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Ya­hu, kar­de­şim, sa­na söy­le­mi­yo­rum. Si­ze söy­le­mi­yo­rum. Si­zi ren­ci­de edi­ci bir şey söy­le­mi­yo­rum. Şu­ra­da der­di­mi an­la­tı­yo­rum. Ya­ni, mü­sa­ade edin de… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİN BÖ­RÜ (Ada­na) - Alış­kan­lık…

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - İn­si­cam bo­za­rak, eğer, be­ni göl­ge­le­mek is­ti­yor­sa­nız, ben si­nir­le­nin­ce da­ha iyi ko­nu­şu­rum, onu söy­le­ye­yim si­ze.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mü­za­ke­re­ler baş­la­dı ve mü­za­ke­re­ler baş­la­dık­tan son­ra da bir fa­sıl­da aç­tık ve bir fa­sıl­da ka­pat­tık. Ta­ra­ma sü­re­ci­ni, çok önem­li bir ta­ra­ma sü­re­ci­ni ge­çir­dik. Tür­ki­ye'nin fo­toğ­ra­fıy­la Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bü­tün stan­dart­la­rı­nı yan ya­na koy­duk. Yüz­ler­ce bü­rok­ra­tı­mız Brük­sel'e git­ti ve ora­da, on­la­rın se­vi­ye­si­ne çık­mak için ne­ler ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor, bü­tün bun­la­rı top­la­dık. Şim­di, bun­lar bi­zim eli­miz­de ve bun­lar­la il­gi­li ça­lış­ma­lar de­vam edi­yor. Brük­sel'e yi­ne he­yet­ler gi­di­yor, yi­ne ge­li­yor. Yal­nız, öy­le bir kon­jonk­tür var ki şu an­da, Av­ru­pa Bir­li­ği ken­di ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı içe­ri­sin­de. Ken­di­si bü­yük­lü­ğü­nün far­kın­da ol­ma­yan ve bu­na­lım­lar içe­ri­sin­de olan bir bir­lik hâlin­de. Ya­ni biz­den kay­nak­lan­mı­yor. Biz­den kay­nak­lan­mı­yor. On­lar şok ol­muş va­zi­yet­te. On­lar, bi­zim sü­ra­ti­mi­zi na­sıl ya­vaş­la­tı­rız di­ye bu ted­bir­le­ri alı­yor­lar. Ama, emi­nim ki bir gün on­la­rın bu ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı ge­çe­cek­tir, ama on­lar "ha­zı­rız" de­dik­le­rin­de Tür­ki­ye'nin ha­zır ol­ma­sı önem­li­dir.

Biz, bu bi­linç içe­ri­sin­de re­form sü­re­ci­ne de­vam ede­ce­ğiz de­dik ve re­form sü­re­ci­ne de­vam et­mek için de top­lan­tı­la­rı­mı­zı ya­pı­yo­ruz, ka­rar­la­rı­mı­zı alı­yo­ruz ve ne ge­re­kir­se Tür­ki­ye'yi o nok­ta­ya ge­tir­mek için uğ­ra­şı­yo­ruz.

ALİ RI­ZA BO­DUR (İz­mir) - Fran­sa'da Sar­kozy ka­za­nır­sa ne ya­pa­cak­sı­nız Sa­yın Ba­kan?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Ay­rı­ca, şu­nu da söy­le­mek is­te­rim: Av­ru­pa Bir­li­ği­ne tam üye olu­nur ve­ya olun­maz, he­def bu­dur ama…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Na­sıl olun­maz!

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - …Tür­ki­ye o nok­ta­ya gel­dik­ten son­ra tam üye ola­cak mı­dır ol­ma­ya­cak mı­dır, bu­na Türk hal­kı ka­rar ve­re­cek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nun ör­ne­ği var­dır: Nor­veç. Nor­veç bu­nun ör­ne­ği­dir. Mü­za­ke­re sü­re­ci­ni ta­mam­la­mış­tır, "Ben gir­mek is­te­mi­yo­rum si­ze." de­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, önem­li olan, re­form sü­re­ci­ni, eko­no­mik ve de­mok­ra­tik re­form sü­re­ci­ni güç­lü bir şe­kil­de de­vam et­ti­re­bil­mek­tir ki, Hükûme­ti­miz bu ko­nu­da ga­yet ted­bir­li­dir, ka­rar­lı­dır. Her haf­ta Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­mı­za yi­ne bu iş­ler­le baş­lı­yo­ruz. Bü­tün ba­kan ar­ka­daş­la­rı­mız, he­pi­miz, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­za bu iş­ler­le il­gi­li ra­por ve­ri­yo­ruz. Ne ya­pıl­dı Tür­ki­ye'de? Ne­ler ol­du? Biz, bun­la­rı, Av­ru­pa'yı tat­min et­mek için de­ğil ki, Türk hal­kı­nın çı­ka­rı­na ol­du­ğu için yap­tı­ğı­mı­zı gös­te­ri­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ko­nu­yu sa­at­ler­ce ko­nu­şa­bi­li­riz, ama di­ğer ba­zı yi­ne spe­si­fik ko­nu­lar ol­du­ğu için geç­mek is­ti­yo­rum.

Yi­ne, bu gen­so­ru­da, sö­züm ona, İt­ti­fak'la iliş­ki­le­ri­miz, bi­zim, za­yıf­la­mış ve el­li yıl son­ra ra­yın­dan çık­mış… Bu, bil­mi­yo­rum bi­linç­li mi ya­zıl­dı bil­me­ye­rek mi ya­zıl­dı, onun da açık­ça­sı far­kın­da de­ği­lim, çün­kü NA­TO it­ti­fa­kıy­la iliş­ki­le­ri­miz çok güç­lü bir şe­kil­de de­vam et­mek­te­dir. De­min söy­le­di­ğim gi­bi, zir­ve top­lan­tı­sı İs­tan­bul'da ya­pıl­mış­tır; hâlâ her­ke­sin di­lin­de­dir. ISAF'ta, ya­ni Af­ga­nis­tan'da, Tür­ki­ye iki kez li­der­lik yap­mış­tır. Şu an­da 800, ora­da, as­kerî per­so­ne­li­miz var. Her­ke­sin ger­çek­ten gıp­tay­la sey­ret­ti­ği bir du­rum­da­yız ve gö­rev yap­mak­ta­yız.

Ay­rı­ca, yi­ne, si­ze bu­ra­da övü­ne­rek söy­le­mek is­te­rim ki, Bal­tık ül­ke­le­ri­nin sı­nır­la­rı­nın ko­run­ma­sı NA­TO çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de ya­pıl­mak­ta­dır ve "Bal­tık ha­va po­lis­li­ği" de­di­ği­miz bu gö­re­vi Türk as­kerî per­so­ne­li NA­TO adı­na yap­mak­ta­dır ve F-16 uçak­la­rı, hem de ka­dın pi­lot­la­rı­mı­zın hâki­mi­ye­tin­de bü­tün bu böl­ge­nin yi­ne ha­va tra­fi­ği­ni Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri per­so­ne­li kar­şı­la­mak­ta­dır, yap­mak­ta­dır. Bun­lar, NA­TO'nun her­ke­se ema­net ede­me­di­ği önem­li iş­ler­dir. Do­la­yı­sıy­la, iliş­ki­le­ri­miz­de her­han­gi bir za­fi­yet söz ko­nu­su de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Irak'la il­gi­li bi­raz son­ra de­tay­lı ko­nu­şa­ca­ğız ve tah­min edi­yo­rum ki, ora­da da bir ka­rar alıp, onun da­ha da de­tay­la­rı­na de­vam ede­ce­ğiz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nü ko­ru­mak için, ora­da­ki si­ya­si bir­li­ği ko­ru­mak için ne­ler yap­tı­ğı­mı­zı ve han­gi ça­lış­ma­la­rın ol­du­ğu­nu bi­raz son­ra si­ze an­la­ta­ca­ğım. Ama, si­ze bu­ra­da sa­de­ce bir işa­ret ver­mek is­te­rim ki, Bağ­dat'ta açık olan bir­kaç bü­yü­kel­çi­lik var­sa, üs­tün­de hâlâ bay­ra­ğı­nı dal­ga­lan­dı­ra­bi­len bü­yü­kel­çi­lik var­sa, ora­da se­fir tu­ta­bi­len bir ül­ke var­sa o Tür­ki­ye'dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bir­çok Arap ül­ke­si­nin bi­le, ora­da se­fi­ri­ni tut­ma­ya ce­sa­ret ede­me­di­ği dö­nem­de ora­da se­fi­ri­miz var­dır. Mu­sul'da baş­kon­so­los­lu­ğu­mu­zu aç­mı­şız­dır ve yap­tı­ğı­mız iş­le­ri bi­raz son­ra si­ze an­la­ta­ca­ğım.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Çu­val­la mı?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - O ba­kım­dan, sü­re­ye dik­kat ede­rek bu­nu at­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Kıb­rıs ile il­gi­li öy­le bir man­za­ra çi­zil­di ki bu­ra­ya, san­ki, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, be­nim dö­ne­mim­de Kıb­rıs me­se­le­si mah­vol­muş, ge­ri­ye git­miş, ka­za­nıl­mış hak­la­rı­mız kay­be­dil­miş, Kıb­rıs za­yıf­la­mış. Doğ­ru­su, bu doğ­ru ol­ma­yan pro­pa­gan­da bü­tün yurt sat­hın­da ya­yı­lı­yor ve bun­dan çok üzü­lü­yo­rum.

Şim­di, si­zin önü­nü­ze iki man­za­ra ko­ya­ca­ğım. Bun­la­rın tam ter­si var­dır or­ta­da. Kıb­rıs ko­nu­sun­da mev­zi­ler da­ha kuv­vet­len­di­ril­miş­tir. Kıb­rıs Türk­le­ri­nin var­lı­ğı, si­ya­si var­lı­ğı, ağır­lı­ğı ve eko­no­mik güç­le­ri, dört se­ne­lik ik­ti­da­rı­mız­da gi­de­rek da­ha da pe­kiş­miş­tir, ama, bir fark var­dır Kıb­rıs po­li­ti­ka­mız­da: Da­ha ön­ce­ki hükûmet­ler Kıb­rıs po­li­ti­ka­sı­nı ta­kip eder­ken, 73 mil­yo­nun çı­ka­rı­na ve ge­le­ce­ği­ne hiç dik­kat et­me­den Kıb­rıs po­li­ti­ka­sı ta­kip et­miş­ler­dir. Bu­nun için­dir ki, Kıb­rıs Rum ke­si­mi bi­le, ik­ti­dar­da ol­du­ğu­nuz dö­nem­ler­de me­sa­fe al­mış, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le mü­za­ke­re et­miş, yol­la­rı, ön­le­ri ke­sil­me­miş ve on­lar Av­ru­pa Bir­li­ği­nin içe­ri­si­ne gir­miş­ler­dir. Sta­tü­ko­cu po­li­ti­ka­la­rın Tür­ki­ye'yi ge­tir­di­ği, Kıb­rıs'ı ge­tir­di­ği du­rum bu­dur. Biz, bu po­li­ti­ka­yı terk et­tik. Biz, bu­ra­da da ak­tif bir po­li­ti­ka iz­le­me­ye baş­la­dık; bu­ra­da da, Rum­la­rın oyu­nu­nu, Rum­la­rın ne dü­şün­dü­ğü­nü, An­nan Pla­nı'nda­ki re­fe­ran­dum­la dün­ya­ya de­şif­re et­tik. Şim­di­ye ka­dar, bü­tün yük Kıb­rıs Türk­le­ri­nin ve Tür­ki­ye'nin üze­rin­dey­ken, şim­di, yük ar­tık on­la­rın üze­ri­ne bin­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, ten­kit et­ti­ği­niz bu re­fe­ran­dum­dan son­ra, iki ger­çek bü­tün dün­ya­nın gö­zü­ne gir­miş­tir. Kıb­rıs'ta ay­rı iki ta­ne ırk var­dır, ay­rı iki ta­ne din var­dır, ay­rı iki ta­ne de­mok­ra­si var­dır, ay­rı iki ta­ne dil var­dır. Bu ger­çe­ğin ka­bul edil­me­sin­den, gö­rül­me­sin­den son­ra, gi­di­le­cek yol bel­li­dir, ama, bu, yi­ne ha­ma­set­le, küs­mek­le ve­ya­hut da evin­de otur­mak­la ol­maz. Bu sa­bır is­ter, da­ima dip­lo­ma­tik mü­ca­de­le is­ter ve bu, da­ima, hak­lı­lı­ğı­nı usan­ma­dan, yo­rul­ma­dan an­lat­mak is­ter. Bi­zim yap­tı­ğı­mız bu­dur.

Şim­di, bu­nun ne­ti­ce­sin­de, si­ze söy­le­ye­yim, si­ya­si ola­rak Kıb­rıs Türk­le­ri­nin ye­ri ne­re­ye gel­miş­tir; Kıb­rıs Türk­le­ri da­ha mı çok mu­ha­tap ka­bul edil­mek­te­dir, yok­sa da­ha mı az? Ön­ce, IKO, İs­lam Kon­fe­ran­sı Ör­gü­tün­de, es­ki­den, Sa­yın Ra­uf Denk­taş ora­da otu­rur­du yi­ne, ama, "Kıb­rıs Müs­lü­man Azın­lı­ğı" lev­ha­sı ar­ka­sın­da otu­rur­du. Şim­di, oğ­lu Ser­dar Denk­taş, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nıy­ken yi­ne ora­ya git­ti, ama "Kıb­rıs Türk Dev­le­ti" lev­ha­sı ar­ka­sın­da otur­ma­ya baş­la­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Kıb­rıs'a İs­lam Kon­fe­ran­sı üye­si ül­ke­ler­den ba­kan­lar git­ti, he­yet­ler git­ti, git­me­ye de de­vam edi­yor­lar. Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter­ler Mec­li­si 2005 yı­lın­da, Ocak ayın­da ka­rar al­dı, Kıb­rıs'ı, Kıb­rıs Türk­le­ri­ni iki mil­let­ve­ki­li tem­sil ede­cek­tir bu­ra­da di­ye ve bun­la­rın yet­ki­si­ni Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­to­su ver­di. Ön­ce­den -bi­li­rim, ora­da on se­ne ben de Türk de­le­gas­yo­nun­da ol­dum- Kıb­rıs­lı kar­deş­le­ri­miz gel­di­ğin­de ar­ka ka­pı­dan alır­dık, sa­de­ce ku­lis­ler­de on­la­rı biz in­san­lar­la, Av­ru­pa Kon­se­yi­nin üye­si mil­let­ve­kil­le­riy­le gö­rüş­tü­rür­dük. Şim­di, iki mil­let­ve­ki­li, Kıb­rıs Türk­le­ri­ni tem­si­len ora­da­dır, otu­rum­la­ra ka­tı­lır­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si… Da­ha ön­ce aley­hi­mi­ze sa­vun­ma­lar doğ­ru ya­pıl­ma­dı­ğı için, yi­ne, sta­tü­ko­cu du­rum­dan, biz si­zi ta­nı­mı­yo­ruz, gel­mi­yo­ruz ta­vır­la­rın­dan do­la­yı aley­hi­miz­de ve­ri­len ka­rar­lar var­ken, bu­gün, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si son da­va­da de­miş­tir ki 1.400 dos­ya­nın ta­kip­çi­si olan Rum­la­ra: "Git, ön­ce Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'nde ku­ru­lan taz­min ko­mis­yo­nun­da hak­kı­nı ara." de­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Bu, Kıb­rıs Rum­la­rı­nı "Git, ön­ce Türk ke­si­min­den, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'nden, ora­dan hak­kı­nı ara." de­me mec­bu­ri­ye­ti­ne ge­tir­mek ne de­mek­tir? Bu­nu en iyi kim bi­lir, bi­li­yor mu­su­nuz? Bu­nu en iyi Pa­pa­do­pu­los bi­lir, bu­nu en iyi Kıb­rıs Rum­la­rı bi­lir. Onun için "Ora­ya gi­de­ne ce­za ve­ri­rim." de­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, bun­lar bü­yük ka­za­nım­lar­dır. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Kon­gre­sin­den, yi­ne, uz­man­lar, ti­ca­ret he­yet­le­ri, ilk de­fa doğ­ru Er­can'a git­miş­ler­dir. Es­ki­den ne­re­ye gi­der­ler­di? Rum ke­si­mi­ne gi­der­ler­di, ora­dan ge­lir­ler­di. Ama ilk de­fa di­rekt Er­can'a git­miş­ler­dir ve Kıb­rıs Türk­le­riy­le bu şe­kil­de ko­nuş­muş­lar­dır.

Pe­ki, şim­di, si­ze yi­ne so­ru­yo­rum: Ha­ni, Kıb­rıs Türk­le­ri kö­tü­ye gi­di­yor­du! Da­ha ön­ce Sa­yın Ra­uf Denk­taş ne­re­le­re gi­de­bi­li­yor­du? Ne yap­sın? Çün­kü, o, şu­nu söy­lü­yor­du -doğ­ru­dur da- "Ben Tür­ki­ye'yle po­li­ti­ka­mı be­ra­ber gö­tür­düm, Tür­ki­ye ne der­se onu yap­tım." de­miş­tir ve doğ­ru­dur ger­çek­ten. Do­la­yı­sıy­la, yan­lış olan, bi­zim Kıb­rıs po­li­ti­ka­mız­dı. Ba­kın, sa­de­ce New York'a gi­dip Ge­nel Sek­re­ter­le gö­rü­şe­bi­lir­di. Şim­di, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'nin Cum­hur­baş­ka­nı, Baş­ba­ka­nı, Ame­ri­ka Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Ri­ce'la resmî gö­rüş­me, İn­gil­te­re Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Jack Straw'la gö­rüş­me ve Jack Straw gi­dip ilk de­fa, ma­ka­mın­da, otur­muş­tur ve gö­rüş­müş­tür Meh­met Ali Ta­lat'la. Fran­sa Ba­ka­nı, Al­man­ya Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Ste­in­me­ier, Rus­ya Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Lav­rov, Av­ru­pa Bir­li­ği Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Bar­ro­so, Hol­lan­da Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Bot… Bun­lar, ilk de­fa olan şey­ler­dir. Bun­lar, as­lın­da, iş­te o re­fe­ran­dum­dan son­ra Ada'da iki ay­rı ırk, iki ay­rı dil, iki ay­rı din, iki ay­rı de­mok­ra­si­nin her­ke­sin ka­fa­sı­na âde­ta so­kul­ma­sın­dan son­ra­ki ge­liş­me­ler­dir.

Mü­şer­ref…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - İki ay­rı dev­let…

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - O da ola­cak. Evet, ama, ona böy­le gi­di­lir.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Na­sıl ola­cak?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Ona ha­ma­set­le gi­dil­mez, ona sta­tü­koy­la gi­dil­mez. Ona böy­le gi­di­lir. Bu­nu gös­te­ri­yo­rum ben. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ve da­ha­sı var: İlk de­fa Pa­kis­tan Cum­hur­baş­ka­nı, Dev­let Baş­ka­nı Mü­şer­ref, Meh­met Ali Ta­lat'ı Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti'nin Cum­hur­baş­ka­nı ola­rak resmî da­vet yap­mış­tır ve resmî pro­to­kol uy­gu­lan­mış­tır.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Dev­let yok­sa na­sıl gi­der?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Pe­ki, eko­no­mik açı­dan za­yıf­lat­tık mı Kıb­rıs'ı biz? Bun­la­rın bi­lin­me­si la­zım. 1974'ten 96'ya ka­dar yir­mi  üç yıl­da se­ne­de 80 mil­yon do­lar ver­dik, 97'den 2002'ye ka­dar al­tı yıl­da, yıl­da 210 mil­yon do­lar ver­dik. AK Par­ti İk­ti­da­rın­da, ya­ni son dört se­ne­de, yıl­da 360 mil­yon do­lar ver­dik, bu se­ne de 420 mil­yon do­lar ve­ri­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, kim Kıb­rıs  da­va­sı­na da­ha çok sa­hip çı­kı­yor? Ha­ma­set­le, slo­gan­la de­ğil, iş­le sa­hip çık­mak la­zım, iş. Yap­tı­ğı­mız bu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, to­par­la­ya­ca­ğım, ama, suç­la­ma­la­ra kar­şı herhâlde gen­so­ru­da ce­vap ver­me hak­kım var.

Ba­kın, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti, AK Par­ti ik­ti­da­ra gel­me­den ön­ce fert ba­şı­na millî ge­lir 4.500 do­lar idi. Bu se­ne­nin so­nu ra­kam­la­rı or­ta­ya çık­tı, 11.270 do­la­ra çık­tı fert ba­şı­na millî ge­lir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Kıb­rıs bi­zim eli­miz­de çü­rü­dü, öy­le mi? Ge­ri­le­di, öy­le mi? Tu­rizm, ay­nı şe­kil­de. Eği­tim ay­nı şe­kil­de. Ra­kam­la­ra boğ­mak is­te­mi­yo­rum si­zi.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle iliş­ki­le­ri­miz önem­li­dir. Ya­rım asır­lık geç­mi­şi var­dır ve de­ğer­li­dir. Dış po­li­ti­ka­mı­zın önem­li ayak­la­rın­dan da bi­ri­si­dir. İliş­ki­le­ri­mi­zin kar­şı­lık­lı çı­kar, say­gı ve or­tak de­ğer­ler üze­rin­de ol­du­ğu­nu bu­ra­da siz­le­re söy­le­mek is­te­rim. Dış po­li­ti­ka gün­de­mi­mi­zin önem­li mad­de­le­ri, ay­nı za­man­da Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin de önem­li mad­de­le­ri­dir. Dün­ya­nın sü­per gü­cü­nün gün­dem mad­de­le­ri bi­zim de gün­dem mad­de­le­ri­miz­dir ve böy­le çok na­dir ül­ke var­dır, dün­ya­nın önem­li olay­la­rı et­ra­fı­mız­da ce­re­yan et­ti­ği için. Do­la­yı­sıy­la, bu müt­te­fik­lik an­la­yı­şı­na önem ve­ri­yo­ruz. Ara­mız­da­ki iş bir­li­ği­nin stra­te­jik bo­yut­ta ol­ma­sı­nın an­la­mı, bu me­se­le­ler­de ula­şıl­ma­sı ge­re­ken he­def­le­re iliş­kin gö­rüş­le­ri­mi­zin ör­tüş­me­si­dir. An­cak, bu or­tak he­def­le­rin ger­çek­leş­ti­ril­me­sin­de iz­le­ne­cek me­tot ko­nu­sun­da za­man za­man fi­kir ay­rı­lık­la­rı­mız ga­yet ta­bii ki ola­bi­lir ve ol­mak­ta­dır da. Ama, önem­li olan, bun­la­rı kar­şı­lık­lı gö­rüş, an­la­yış içe­ri­sin­de gi­de­re­bil­mek­tir. İş­te, bu çer­çe­ve içe­ri­sin­de, za­man za­man sı­kın­tı­la­rı­mız ol­duy­sa da bun­lar gi­de­ril­miş­tir ve za­man za­man da güç­lü iliş­ki­le­ri­miz ol­muş­tur. Ta­bii ki iki ay­rı ül­ke­nin her şe­yi bir­bi­ri­ne tam uya­cak de­ğil­dir, ta­bii ki bir­çok ko­nu­lar­da bek­len­ti­le­ri­miz çok da­ha faz­la­dır. Bu­nu bi­raz son­ra ko­nu­şa­ca­ğız, onun için gir­mek is­te­mi­yo­rum. Ama, şu önem­li­dir ki, şim­di­ye ka­dar, hep "iliş­ki­le­ri­miz stra­te­jik­tir, stra­te­jik­tir" sö­zü hep söz­de ol­muş­tur. Hiç­bir za­man kâğıt üze­ri­ne, AK Par­ti İk­ti­da­rın­dan ön­ce dö­kül­me­miş­tir. İlk de­fa, 5 Tem­muz 2006 ta­ri­hin­de, Was­hing­ton zi­ya­re­tim­de -o za­man- bun­lar or­ta­ya kon­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Er­me­ni ko­nu­suy­la il­gi­li, söz­de soy­kı­rım­la il­gi­li de bir­kaç cüm­le söy­le­yip, Sa­yın Baş­kan, söz­le­ri­mi bi­ti­re­ce­ğim.

Bu ko­nuy­la…

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Çok ba­şa­rı­lı ol­dun o ko­nu­da!

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Sen eğer bu ko­nuy­la il­gi­li dört yıl­lık AK Par­ti İk­ti­da­rı­nı ko­nu­şu­yor­san bu ko­nu­la­rı hiç bil­mi­yor­sun de­mek­tir.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Çok ba­şa­rı­lı ol­du­nuz!

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Bu ko­nu­la­rı hiç bil­mi­yor­sun de­mek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu ko­nu­da Er­me­ni pro­pa­gan­da­la­rı ne ya­zık ki…

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) - Çok ba­şa­rı­lı ol­du.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - …çok me­sa­fe al­mış­tır.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Ab­dul­lah Gül'den ma­sal­lar!

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Öy­le mi? San­ki çok se­vi­nir gi­bi söy­lü­yor­sun bun­la­rı. Ya­ni, bu­ra­da ko­nuş­tuk­la­rı­mı din­le, cid­di bir me­se­le ko­nu­şu­yo­ruz ve bi­raz son­ra kat­kı­la­rı­nız­dan bah­se­de­ce­ğim. Ya­ni, millî bir me­se­le ko­nu­şu­yo­ruz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­siy­le il­gi­li bir şey söy­le­me­dim, mu­ha­le­fet­le il­gi­li bir şey söy­le­me­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sek­sen yıl içe­ri­sin­de Er­me­ni me­se­le­si me­sa­fe alır­ken, Tür­ki­ye, ne ya­zık ki, ye­te­ri ka­dar üs­tü­ne dü­şen­le­ri ya­pa­ma­mış­tır.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ni­ye ya­pa­ma­mış­tır?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Bu­nun se­bep­le­ri var­dır. Söy­le­ye­yim din­le.

Cum­hu­ri­yet ku­rul­duk­tan son­ra, Ata­türk, şu­nu dü­şün­müş­tür: Ye­ni ne­sil­le­ri nef­ret­le ben yo­ğur­ma­ya­yım, ye­ni ne­sil­le­re ümit ve­re­yim, ışık ve­re­yim. Do­la­yı­sıy­la, ta­rih­te o olan­la­rı gün­dem­de tut­ma­mış­tır. Da­ha son­ra­ki ik­ti­dar­lar, ay­nı dü­şün­cey­le, ay­nı şe­kil­de de­vam et­miş­ler­dir, ama ilk de­fa, Er­me­ni pro­pa­gan­da­la­rı kar­şı­sın­da ilk de­fa, ilk cid­di ham­le bu Mec­lis­ten gel­miş­tir. Bun­da şüp­he­siz ki ik­ti­dar ve mu­ha­le­fe­tin be­ra­ber ha­re­ket et­me­si, ana mu­ha­le­fet par­ti­sin­de­ki de­ğer­li ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin de­ğer­li kat­kı­la­rı, par­ti­miz­de­ki de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin kat­kı­la­rı, be­ra­ber otur­ma, ça­lış­ma imkânı do­ğur­muş­tur. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ya­pı­lan top­lan­tıy­la önem­li bir ka­rar alın­mış­tır. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mı­zın, Sa­yın Bay­kal'ın müş­te­rek ha­re­ket­le­ri ve ne­ti­ce­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın Er­me­nis­tan Dev­let Baş­ka­nı­na yaz­dı­ğı mek­tup ve tek­lif et­ti­ği or­tak ta­rih ko­mis­yo­nu kur­ma tek­li­fi, ilk de­fa, Er­me­ni pro­pa­gan­da­la­rı­nın önü­ne ilk de­fa cid­di ta­şı koy­muş­tur ve ilk de­fa dar­be vur­muş­tur. Do­la­yı­sıy­la, şim­di­ye ka­dar ge­çen sü­re içe­ri­sin­de ilk cid­di ham­le bu ol­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­na ben­zer ham­le­le­ri mu­hak­kak ki yap­ma­mız la­zım ve bu yön­de ça­lış­ma­lar var­dır. Da­ha ön­ce de söy­le­di­ğim gi­bi, yar­gı yo­lu da açık ol­mak üze­re, bu ko­nu­da hükûme­ti­miz ne ge­re­kir­se bu­nu ya­pa­cak­tır, bu­nun­la il­gi­li ti­tiz bir ça­lış­ma de­vam et­mek­te­dir. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­rin­de­ki son ge­liş­me­le­ri göz önü­ne ala­rak, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun, Sa­vun­ma Ko­mis­yo­nu­nun, Or­tak Dost­luk Ko­mis­yo­nu­nun, he­yet­ler hâlin­de, Kon­gre üye­le­riy­le bir ara­ya ge­lip tez­le­ri­mi­zi on­la­ra an­lat­ma­la­rı­nı da plan­lı­yo­ruz. Bu ko­nu­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nıy­la, Sa­yın Baş­kan­la te­mas hâlin­de­yiz. Yaz­dı­ğı­mız ya­zı­lar var­dır. Ken­di­si yurt dı­şın­dan ye­ni dön­dü­ğü için bel­ki tam vâkıf ola­ma­mış ola­bi­lir.

Son ola­rak, Türk cum­hu­ri­yet­le­riy­le il­gi­li de gen­so­ru­da "iliş­ki­ler yok" den­di. Türk cum­hu­ri­yet­le­riy­le iliş­ki­ler di­ri­li­yor as­lın­da. Türk cum­hu­ri­yet­le­riy­le de­ğil sa­de­ce, bü­tün Türk dün­ya­sıy­la. İlk de­fa, unu­tu­lan, "Türk­çe Ko­nu­şan Ül­ke­ler Zir­ve­si" top­lan­tı­sı ya­pıl­dı An­tal­ya'da, bi­li­yor­su­nuz. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın, şüp­he­siz ki, baş­kan­lı­ğın­da ol­du. Ama, bü­tün ha­zır­lık­la­rı ve işi ha­re­ke­te ge­çi­ren, dos­ya­la­rı hep ha­zır­la­yan Ba­kan­lı­ğı­mın de­ğer­li men­sup­la­rı ol­muş­tur.

İlk de­fa, bu şe­kil­de "Türk Ku­rul­ta­yı" ya­pıl­mış­tır ve bü­tün Türk dün­ya­sın­dan, Bal­kan­lar­dan, Kaf­kas­lar­dan, her yer­den her­kes top­lan­mış­tır ve bü­tün dev­let ku­rum­la­rı­mı­zın da iş­ti­ra­kiy­le, sa­de­ce şov için de­ğil, iş yap­mak için on­lar­la bir ara­ya ge­lin­miş­tir.

Tİ­KA, san­ki ikin­ci bir Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı gi­bi gö­rev yap­ma­ya baş­la­mış­tır.

Ka­za­kis­tan'la, Türk­me­nis­tan'la, Azer­bay­can'la, Kır­gı­zis­tan'la çok özel iliş­ki­le­ri­miz ge­liş­me­ye baş­la­mış­tır.

Türk­me­nis­tan'da Dev­let Baş­ka­nı ve­fat et­tik­ten son­ra -ik­ti­dar mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri, hep be­ra­ber- ora­ya ilk gi­den uçak Türk uça­ğı ol­muş­tur. Te­le­viz­yon­lar­da sa­at­ler­ce gös­te­ri­len tek he­yet Türk he­ye­ti ol­muş­tur. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız gel­miş­tir, me­ra­sim­le­rin so­nu­na ka­dar hep be­ra­ber ka­tıl­mı­şız­dır. Bu­nun de­ğe­ri­ni ora­da­ki kar­deş­le­ri­miz­den, iş adam­la­rı­mız­dan öğ­re­ne­bi­lir­si­niz.

Ay­nı şe­kil­de, Kır­gı­zis­tan'da de­ği­şik­lik­ler ol­du­ğun­da ora­ya yi­ne ilk gi­den uçak Türk uça­ğı ol­muş­tur, ilk gi­den ba­kan ben ol­mu­şum­dur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Yi­ne, siz­ler­le be­ra­ber git­mi­şiz­dir.

Önem­li iki pro­je ger­çek­leş­miş­tir. Bun­lar ha­yal­dir, bun­lar "ayi­ne­si iş­tir ki­şi­nin, la­fa ba­kıl­maz" sö­zü­nü is­pat­la­yan iki adım­dır. Bi­ri, Bakû-Tif­lis-Cey­han bo­ru hat­tı, ik­ti­da­rı­mız ta­ra­fın­dan ta­mam­lan­mış­tır, açı­lı­şı ya­pıl­mış­tır ve bü­tün dün­ya­nın dik­ka­ti­ni çek­miş­tir. Ar­tık Do­ğu Ak­de­niz'de­ki hâki­mi­ye­ti­mi­zin, var­lı­ğı­mı­za ye­ni bir et­ken da­ha böy­le­lik­le ka­tıl­mış­tır.

Şah­de­niz gaz pro­je­si bi­ti­ril­mek üze­re­dir. Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­mız, Ba­ka­nı­mız ge­ce gün­düz ça­lış­mak­ta­dır. Şüp­he­siz ki, bu ener­ji pro­je­le­ri ay­nı za­man­da dış po­li­ti­ka­nın en önem­li par­ça­la­rın­dan bi­ri­si ol­du­ğu için hep ya­kın ta­kip et­mek­te­yiz. Ama, bu­gün si­ze bir müj­de ve­re­ce­ğim. Bu, yıl­lar­dır ko­nu­şu­lan, ama ne za­man ger­çek­le­şe­cek di­ye hep dü­şün­dü­ğü­müz iş­tir. Bu, Kars-Ahıl­ke­lek-Tif­lis-Bakû de­mir yo­lu­dur. 5 Şu­bat­ta bu­nun­la il­gi­li söz­leş­me, an­laş­ma­lar im­za­la­na­cak­tır (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) ve bu bü­yük pro­je de bu şe­kil­de ger­çek­leş­mek üze­re­dir.

Bu­nun­la il­gi­li her de­re­ce­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, ben, ar­ka­daş­la­rım, Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı­mız, he­pi­miz çok yo­ğun ça­lış­ma­lar yap­tık. Bü­tün bu yo­ğun ça­lış­ma­la­rın ne­ti­ce­si, şim­di iş­te böy­le bü­yük bir pro­je­nin ger­çek­leş­me­siy­le, in­şal­lah, kar­şı­mı­za çı­ka­cak­tır.

Bun­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­de­ce üç ül­ke, ya­ni Gür­cis­tan-Azer­bay­can-Tür­ki­ye ara­sın­da de­ğil, bun­lar bü­tün Or­ta As­ya'yı Tür­ki­ye'ye, Ba­tı'ya bağ­la­mak­ta­dır. Bakû-Tif­lis-Cey­han'a Ka­za­kis­tan pet­rol­le­ri de dâhil ol­muş­tur, an­laş­ma im­za­lan­mış­tır. Bu­nun için çok uğ­raş­tık her iki ta­raf ara­sın­da da.

Yi­ne, bu de­mir yo­lu ta Ka­za­kis­tan'a gi­de­cek­tir, ora­dan Çin'e ula­şa­cak­tır. Bu­nun­la il­gi­li çok top­lan­tı­lar yap­tık, çok zi­ya­ret­ler yap­tık. Ümit edi­yo­rum ki, bun­la­rı hal­kı­mız gör­mek­te­dir. Hal­kı­mız ka­dir­şi­nas­tır. Ba­zı­la­rı ol­ma­ya­bi­lir ara­nız­dan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ba­zı­la­rı bun­la­rı bu­ra­da çı­kar ha­ma­set­le an­la­ta­bi­lir, ama de­mok­ra­si­nin bir par­ça­sı­dır ta­bii bu. Ümit edi­yo­rum ki, bun­la­rı siz de vic­da­nı­nız­da as­lın­da ka­bul edi­yor­su­nuz. Her ne ka­dar po­li­ti­ka ge­re­ği, bun­lar­la il­gi­li…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Asıl siz ka­bul et­mi­yor­su­nuz bu söy­le­dik­le­ri­ni­zi!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ya­kı­şı­yor mu si­ze!

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - …ba­zı şey­ler söy­le­se­niz de.

Ben, he­pi­ni­ze tek­rar say­gı­lar su­nu­yo­rum…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Siz inan­mı­yor­su­nuz bu söy­le­dik­le­ri­ni­ze!

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­cenk…

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - …ve ka­ra­rın si­ze ait ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum.

Say­gı­lar su­na­rım. (AK Par­ti ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül hak­kın­da­ki  (11/7) esas nu­ma­ra­lı gen­so­ru öner­ge­si­nin gün­de­me alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı hu­su­sun­da­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, gen­so­ru öner­ge­si­nin gün­de­me alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı hu­su­su­nu oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Gen­so­ru öner­ge­si­nin gün­de­me alın­ma­sı­nı ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gen­so­ru öner­ge­si­nin gün­de­me alın­ma­sı ka­bul edil­me­miş­tir. (AK Par­ti ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.09

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.36

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 52'nci Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

Gün­de­min "Se­çim" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - SE­ÇİM­LER

A) KO­MİS­YON­LAR­DA AÇIK BU­LU­NAN ÜYE­LİK­LE­RE SE­ÇİM

1.- Ba­yın­dır­lık, İmar, Uaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nun­da açık bu­lu­nan üye­li­ğe se­çim

BAŞ­KAN - Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nun­da boş bu­lu­nan, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­na dü­şen bir üye­lik için Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ha­san Öz­yer aday gös­te­ril­miş­tir.

Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Gün­de­min "Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, 352'nci sı­ra­sın­da yer alan, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Ko­ca ve 29 mil­let­ve­ki­li­nin, Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ile ül­ke­mi­zin ve ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­ne ya­pa­bi­le­ce­ği kat­kı­lar ko­nu­sun­da; 353'ün­cü sı­ra­sın­da yer alan, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­ka­nı ve An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li De­niz Bay­kal ile Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali To­puz, İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ke­mal Ana­dol ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç'un, bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nün Ku­zey Irak'ta­ki fa­ali­yet­le­ri ve Ker­kük'ün du­ru­mu baş­ta ol­mak üze­re Irak'ta­ki son ge­liş­me­ler ko­nu­sun­da, Ana­ya­sa­nın 98'in­ci, İç Tü­zük'ün 102'nci ve 103'ün­cü mad­de­le­ri uya­rın­ca bir ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­le­ri­nin bir­lik­te ya­pı­la­cak ön gö­rüş­me­si­ne baş­lı­yo­ruz.

V. - GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE

MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI (Devam)

A) ÖN GÖ­RÜŞ­ME­LER (Devam)

2.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Fa­ruk Ko­ca ve 29 mil­let­ve­ki­li­nin, Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ile ül­ke­mi­zin ve ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü­ne ya­pa­bi­le­ce­ği kat­kı­lar hak­kın­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (8/36)

3.- Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Grup Baş­ka­nı An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li De­niz Bay­kal ile Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali To­puz, İz­mir Mil­let­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç'un, bö­lü­cü te­rör ör­gü­tü­nün Ku­zey Irak'ta­ki fa­ali­yet­le­ri ve Ker­kük'ün du­ru­mu baş­ta ol­mak üze­re Irak'ta­ki son ge­liş­me­ler hak­kın­da ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (8/37)

BAŞ­KAN - Hükûmet? Ye­rin­de.

Ge­nel gö­rüş­me öner­ge­le­ri Ge­nel Ku­ru­lun 16/1/2007 ta­rih­li 50'nci Bir­le­şi­mi'nde okun­duk­la­rın­dan tek­rar okut­mu­yo­rum.

İç Tü­zük'ümü­ze gö­re ge­nel gö­rüş­me açı­lıp açıl­ma­ma­sı hu­su­sun­da sı­ra­sıy­la, Hükûme­te, si­ya­si par­ti grup­la­rı­na ve öner­ge­ler­de­ki bi­rin­ci im­za sa­hip­le­ri­ne ve­ya on­la­rın gös­te­re­ce­ği bir di­ğer im­za sa­hi­bi­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Ko­nuş­ma sü­re­le­ri Hükûmet ve grup­lar için yir­mi­şer da­ki­ka, öner­ge sa­hip­le­ri için onar da­ki­ka­dır.

Şim­di, söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum: Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Onur Öy­men, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li. Ana­va­tan Par­ti­si Gu­ru­bu adı­na Er­kan Mum­cu, Ge­nel Baş­kan ve Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li. AK Par­ti Gru­bu adı­na Va­hit Er­dem, Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li. Öner­ge sa­hip­le­ri, Erol As­lan Ce­be­ci, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li; Şük­rü Elek­dağ, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

İlk söz, Hükûmet adı­na Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah Gül'e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; bu­gün ko­nu­şa­ca­ğı­mız ko­nu, şüp­he­siz ki Tür­ki­ye'yi de çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren önem­li bir mev­zu­dur ve Irak'ın ge­le­ce­ği he­pi­mi­zi ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir. Irak'ta olup bi­ten­ler sa­de­ce Irak­lı­la­rı il­gi­len­dir­me­mek­te, Irak'ın kom­şu­la­rı­nı, böl­ge­yi ve bü­tün dün­ya­yı il­gi­len­dir­mek­te­dir. Do­la­yı­sıy­la, olup bi­ten­ler­den sa­de­ce Irak­lı­lar et­ki­len­me­mek­te, sa­de­ce on­lar sı­kın­tı çek­me­mek­te, ta ba­şın­dan be­ri hem Irak­lı­lar hem ya­kın kom­şu­la­rı hem uzak kom­şu­la­rı bu sı­cak ateş­ten ne ya­zık ki et­ki­len­mek­te­dir­ler. Bu ba­kım­dan, bu ko­nu­nun Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ge­niş bir şe­kil­de is­ti­şa­re edil­me­si ve bir ge­nel gö­rüş­me çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de ele alın­ma­sı­nı Hükûmet ola­rak bü­yük bir sa­mi­mi­yet­le des­tek­le­dik ve des­tek­li­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, as­lın­da bu­gü­nün geç­mi­şi var­dır. Irak bu­gün­le­re bir­den­bi­re gel­me­miş­tir. Ne ya­zık ki yan­lış li­der­lik, ne ya­zık ki dik­ta­tör­lük, ne ya­zık ki sal­dır­gan­lık ar­zu­la­rı Irak'ı bu­gün bu hâle ge­tir­miş­tir. Hâlbu­ki Irak, hem in­san zen­gin­li­ği açı­sın­dan hem ta­bii kay­nak­lar, pet­rol zen­gin­li­ği açı­sın­dan na­dir ül­ke­ler­den bi­ri­si­dir. Eğer bu ül­ke düz­gün li­der­lik­le­rin yö­ne­ti­min­de ol­muş ol­say­dı, bü­yük bir re­fah ve bü­yük bir zen­gin­lik içe­ri­sin­de ola­bi­lir­di. Ama, ne ya­zık ki, yan­lış li­der­lik­ler, ma­ce­ra­cı dü­şün­ce­ler bir ül­ke­yi ne­re­den ne­re­ye ge­tir­miş­tir. An­lam­sız sa­vaş­la­rın içe­ri­si­ne gir­miş­tir, İran'la sa­vaş­mış­tır, Ku­veyt'i iş­gal et­miş­tir ve so­nun­da bü­tün ül­ke bu­gün­kü ha­rap hâle dö­nüş­müş­tür. Bu, şüp­he­siz ki, he­pi­mi­ze bü­yük bir üzün­tü ver­mek­te­dir ve he­pi­miz için de üzün­tü kay­na­ğı ol­mak­ta­dır.

Sa­vaş baş­la­ma­dan ön­ce, ne ya­zık ki, ba­rış­çı yön­tem­ler­le Irak'a bir çö­züm bul­mak müm­kün ol­ma­mış­tır. O za­man, ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, ye­ni Hükûmet ol­muş­tuk ve Hükûme­tin ilk cid­di dış fa­ali­ye­ti ola­rak önü­müz­de böy­le bir sı­cak ko­nuy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­mız için böl­ge ül­ke­le­ri­ni zi­ya­ret et­miş, da­ha son­ra da Irak'a Kom­şu Ül­ke­ler Plat­for­mu'nu oluş­tur­muş ve bu plat­form­da Irak'ın ba­rış­çı yol­lar­la hu­zu­ra ka­vuş­ma­sı için gay­ret sarf edil­miş; ama, her şey çok geç ol­du­ğu için, Irak li­der­li­ği de bu­nu ya­kın­dan an­la­ya­ma­dı­ğı için bu­gün­kü nok­ta­ya gel­miş­tir.

O gün, ha­tır­lı­yo­rum, Irak Baş­ba­ka­nı Ta­ha Ya­sin Ra­ma­zan'ı Tür­ki­ye'ye na­sıl ge­tir­di­ği­mi­zi, ken­di­siy­le ne­ler ko­nuş­tu­ğu­mu­zu, son fır­sat­la­rın kaç­mak üze­re ol­du­ğu­nu; bun­la­rı ken­di­si­ne o za­man çok açık bir şe­kil­de hep söy­le­miş­tim. Yi­ne, o za­ma­nın Hükûme­ti­nin Baş­ka­nı ola­rak Sad­dam Hü­se­yin'e De­ğer­li Ba­kan Ar­ka­da­şı­mız Kür­şad Tüz­men'le gön­der­di­ği­miz mek­tup -bir gün açık­la­nın­ca ta­rihî ni­te­lik­le­ri or­ta­ya çı­ka­cak­tır- bu­gün­kü du­ru­mu âde­ta gör­mü­şüz­dür.

Yi­ne, müt­te­fik­le­ri­mi­ze de hep şu­nu söy­le­miş­tik: "Bu­ra­sı pan­do­ra­nın ku­tu­su­dur. Bu­ra­sı açıl­dık­tan son­ra onun için­den çı­kan­lar­la na­sıl mü­ca­de­le edi­le­cek, bu­nu bil­me­den, bu çok zor iş­tir." di­ye gö­rüş­le­ri­mi­zi o za­man pay­laş­mış ve Irak gü­ven­lik güç­le­ri­nin mu­ha­fa­za edil­me­si, dev­let ya­pı­sı­nın ta­ma­men bo­zul­ma­ma­sı için de eli­miz­den ge­len her tür­lü tav­si­ye­yi yap­mış­tık.

Fa­kat, bu­gün bir ger­çek­le kar­şı kar­şı­ya­yız de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ger­çek şu­dur ki, Irak'ta her şey de­ğiş­miş­tir, bü­tün den­ge­ler de­ğiş­miş­tir. Irak'ta de­ği­şen bu den­ge­ler, sa­de­ce Irak'ı de­ğil, Irak'ın çev­re­si­ni de ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir.

Şüp­he­siz ki, bun­la­rı söy­ler­ken ben ön­ce ge­nel bir Irak por­tre­si çi­zi­yo­rum, bu­nun içe­ri­sin­de bi­zim­le il­gi­li da­ha özel olan Ku­zey Irak ve kom­şu­la­rı­mız­la iliş­ki­le­re de ay­rı­ca ge­le­ce­ğim.

Bu çer­çe­ve içe­ri­sin­de yi­ne şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum ki, sa­vaş­tan son­ra da Kom­şu Ül­ke­ler Plat­for­mu'nu top­la­ma­ya de­vam et­tik. Dı­şiş­le­ri ba­kan­la­rı do­kuz kez resmî, üç kez de gay­ri­resmî top­lan­dı. Yi­ne bu plat­form çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de de üç kez de içiş­le­ri ba­kan­la­rı top­lan­dı, hat­ta içiş­le­ri ba­kan­la­rı, "Te­rör­le Mü­ca­de­le Pro­to­ko­lü"nü Irak, İran, Su­ri­ye, Su­udi Ara­bis­tan, Ür­dün, Tür­ki­ye ve bü­tün kom­şu­lar­la ha­zır­la­dı­lar ve bu, Mec­lis­te de ona­yı­nı­za su­nul­muş­tur. Di­ğer ül­ke­ler de bu­nu pey­der­pey onay­la­mak­ta­dır­lar. Do­la­yı­sıy­la, bu plat­form önem­li bir plat­form ol­muş­tur. Bu­ra­ya Bir­leş­miş Mil­let­ler Ge­nel Sek­re­te­ri­nin Irak Özel Tem­sil­ci­si sü­rek­li ka­tıl­mak­ta ve kom­şu­la­rın bü­tün gay­ret­le­ri­ni ve kay­gı­la­rı­nı ya­kın­dan ta­kip et­mek­te­dir­ler. Yi­ne ay­nı şe­kil­de önem­li bir bu­luş­ma -ger­çek­ten- ol­muş­tur bu plat­form, çün­kü Irak'ın kom­şu­la­rı­nın hep­si, Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü ve si­ya­si bir­li­ği üze­rin­de mu­ta­ba­ka­ta var­mış­lar­dır. Dü­şü­nün ki, es­ki Yu­gos­lav­ya'da ol­du­ğu gi­bi, Irak'ın kom­şu­la­rın­dan her bi­ri bir par­ça­yı al­ma sev­da­sı­na düş­müş ol­say­dı, bu­gün çok da­ha fark­lı bir ka­os­la kar­şı kar­şı­ya ka­la­bi­lir­dik. Do­la­yı­sıy­la, bu plat­for­mu kuv­vet­li bir şe­kil­de de­ğer­len­dir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Bir­leş­miş Mil­let­le­rin çok dik­ka­ti­ni çek­mek­te­dir, hat­ta "beş" de­di­ği­miz, Bir­leş­miş Mil­let­le­rin beş da­imi üye­si ve kom­şu ül­ke­ler top­lan­tı­la­rı müş­te­rek ola­rak ya­pıl­ma­sı dü­şü­nül­mek­te­dir önü­müz­de­ki ay­lar içe­ri­sin­de.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne Tür­ki­ye ola­rak biz, Arap Bir­li­ği­ni, İs­lam Kon­fe­ran­sı Ör­gü­tü­nü, Irak'ta­ki prob­lem­le­rin çö­zü­mü­ne mü­da­hil ol­ma­sı için hep on­la­rı ik­na et­mek­te­yiz ve bu çer­çe­ve içe­ri­sin­de Arap li­gin­de, Ka­sım 2005'te Irak'ta millî uz­la­şı top­lan­tı­sı ya­pıl­dı, da­ha son­ra OIC'nin, İs­lam Kon­fe­ran­sı­nın ön­der­li­ğin­de de Mek­ke'de ay­rı bir kon­fe­rans ter­tip­len­di. Yal­nız, bü­tün bun­lar, ne ya­zık ki, bu­gün tam ne­ti­ce ver­miş du­rum­da de­ğil­dir. 2005 yı­lın­da si­ya­si sü­reç bu­gü­ne gö­re da­ha iyi iş­le­di, bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da ise, ne ya­zık ki, et­nik mez­hep ça­tış­ma­la­rı ina­nıl­maz bo­yu­ta ulaş­tı. Kor­ku­muz, et­nik ça­tış­ma­la­rın da baş­la­ma­sı­dır; ümit edi­yo­ruz ki, böy­le bir çık­ma­zın içe­ri­si­ne Irak gir­mez.

Bü­tün bun­la­rı ya­par­ken, Irak'ın önem­li bir kom­şu­su ola­rak, Irak'ta­ki bü­tün grup­lar­la ko­nu­şu­yo­ruz. Irak'ta­ki bü­tün grup­lar­la, ayırt et­me­den, Şii, Sün­ni, Arap, Kürt, Türk hiç ayırt et­me­den, bü­tün bu grup­la­rı sis­tem­li bir şe­kil­de Tür­ki­ye'ye da­vet et­tik, bü­tün bun­lar­la gö­rüş­le­ri­mi­zi pay­laş­tık ve bü­tün bun­la­rı Irak'ın bir­li­ği ve bü­tün­lü­ğü çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de ha­re­ket et­me­ye ik­na et­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz.

Şüp­he­siz ki, Bir­leş­miş Mil­let­le­ri ve Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ni özel­lik­le dü­şün­ce­le­ri­miz doğ­rul­tu­sun­da ik­na et­mek de önem­li bir me­se­le­dir. Yi­ne, or­ta­da bir re­ali­te var­dır ki, bu­nu bil­mek du­rum­da­yız. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin Irak'la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­ni pay­laş­mak ve ken­di gö­rüş­le­ri­mi­zi on­la­ra an­lat­mak ve or­tak gö­rüş­ler et­ra­fın­da müş­te­rek ha­re­ket et­mek, Irak'ın ge­le­ce­ğiy­le il­gi­li önem­li bir nok­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, Irak'ta se­çim­ler ya­pı­lıp, Ana­ya­sa ya­pıl­dık­tan son­ra si­ya­si sü­reç dev­re­ye gi­rin­ce, Irak'ın önem­li di­rek­le­rin­den bi­ri olan Arap Sün­ni­ler Irak'ta­ki bü­tün bu si­ya­si sü­re­cin dı­şın­da kal­mış­lar­dı. Hâlbu­ki, Irak'ın en önem­li te­mel di­rek­le­rin­den bi­ri­si on­lar, uzun yıl­lar Irak'ı ida­re et­ti­ler. Dı­şa­rı­da kal­dık­ça da gi­de­rek mar­ji­nal­leş­me, gi­de­rek da­ha çok şid­de­tin içe­ri­si­ne ka­tıl­ma ger­çe­ğiy­le kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yor­lar­dı. Da­ha son­ra Irak'ın bü­tün Sün­ni li­der­le­ri­ni, yi­ne, İs­tan­bul'da top­la­dık, on­lar­la uzun gö­rüş­tük ve so­nun­da on­la­rı ik­na et­tik. "Bu sü­re­cin içi­ne gir­me­niz ge­re­kir; Irak si­zin ül­ke­niz­dir. Si­zin dı­şı­nız­da, yok­sa, ka­rar­lar alır ve bun­dan son­ra siz de uzun yıl­lar her şe­yin dı­şın­da ka­lır­sı­nız. Bu ül­ke si­zin ül­ke­niz­dir. Ül­ke­nin ge­le­ce­ği ya­pı­lır­ken mu­hak­kak bu­ra­da si­zin sö­zü­nüz ol­ma­lı­dır." de­dik ve uzun top­lan­tı­la­rın ne­ti­ce­sin­de, ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, on­la­rı ik­na et­tik ve se­çim­le­re ka­tıl­dı­lar ve şim­di hükûmet­te­ler. Bun­la­rın ba­şı Ta­rık Ha­şi­mi, bu­gün Irak'ta Cum­hur­baş­ka­nı Yar­dım­cı­sı­dır.

Tür­ki­ye, tez­le­ri­ni iyi ni­yet­le or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Bi­zim Irak gö­rü­şü­müz, te­zi­miz ga­yet açık­tır ve ber­rak­tır: Si­ya­si bir­li­ği, top­rak bü­tün­lü­ğü­nü ko­ru­muş, de­mok­ra­tik bir ya­pı­ya ka­vuş­muş, ken­di hal­kıy­la ba­rı­şık ve kom­şu­la­rıy­la ba­rı­şık bir Irak. Ta­bii, bu­gün ge­li­nen nok­ta­da bu ar­zu et­ti­ği­miz man­za­ra­dan ne ya­zık ki çok uzak ol­du­ğu­mu­zu gö­rü­yo­ruz, ama, şu bir ger­çek­tir ki, bu yön­de yo­ğun dip­lo­ma­si ve yo­ğun gay­ret­le­ri­miz de­vam ede­cek­tir; çün­kü, Irak bi­ze uzak de­ğil­dir, bi­ze kom­şu­dur, olup bi­ten­ler de bi­zi ya­kın­dan il­gi­len­di­re­cek­tir. Bu çer­çe­ve içe­ri­sin­de bu ko­nu­la­rın de­rin­le­me­si­ne ko­nu­şul­ma­sı­na Hükûmet ola­rak ta­raf­ta­rız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ku­zey Irak söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, şüp­he­siz ki Tür­ki­ye, baş­ka bo­yut­la­rıy­la da bu me­se­ley­le ya­kın­dan il­gi­len­mek du­ru­mun­da­dır. Her şey­den ön­ce şu­nu söy­le­mek is­te­rim ki, bu­gün Irak'ın ku­ze­yin­de or­ta­ya çı­kan ya­pı­laş­ma bu­gü­nün işi fa­lan de­ğil­dir. 1990 yı­lın­da Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı'ndan son­ra 36'ncı pa­ra­lel çi­zil­di­ğin­de, ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, o za­man Irak za­ten fii­len bö­lün­müş­tü. O za­man Irak'ın ku­ze­yi­nin Bağ­dat'a ka­pı­sı yok­tu. Irak'ın ku­ze­yi­nin dün­ya­ya bir çı­kış yo­lu var­dı o za­man, o da Ha­bur'du, Tür­ki­ye'ydi. Do­la­yı­sıy­la, bu­gün­kü res­me ba­kıp da bu­gün­kü re­sim san­ki bir­den­bi­re bu­gün oluş­muş gi­bi bir yan­lı­şın içe­ri­si­ne gi­rer­sek, o za­man ha­ma­se­te ve re­to­ri­ğe ken­di­mi­zi kap­tı­rı­rız ve doğ­ru ana­liz­ler ya­pa­ma­yız. Bu­gün­kü du­rum, as­lın­da o gün­kü de fac­to du­rum­dan kay­nak­lan­mış­tır ve o, on se­ne sür­müş­tür. Çe­kiç Güç Ha­rekâtı, Hu­zur Ope­ras­yo­nu, Çe­vik Güç, bü­tün bun­lar da, bil­di­ği­niz gi­bi, Tür­ki­ye'den hep­si, ope­ras­yon­lar ya­pıl­mış­tır ve on se­ne bo­yun­ca Irak fii­len bö­lün­müş­tü. As­lın­da, bu­gün bak­tı­ğı­mız­da, bu bö­lün­müş olan Irak, 36'ncı pa­ra­lel­le üs­tü, 32'nci pa­ra­lel­le al­tı, Şii Bas­ra böl­ge­si; bu bö­lün­müş olan, fii­len bö­lün­müş olan Irak bu­gün âde­ta ya­pış­tı­rıl­ma­ya ve tek­rar bir bir­le­şik bir Irak or­ta­ya çı­kar­tıl­ma­ya ça­lı­şı­lı­yor. İlk de­fa ku­zey­de­ki Kürt li­der­ler Bağ­dat'a gi­di­yor­lar ve Bağ­dat'ta otur­ma­ya baş­lı­yor­lar. On se­ne bo­yun­ca ta­ma­men Irak'tan ay­rı bir dev­let ya­pı­sı içe­ri­sin­dey­di­ler.

Tür­ki­ye ola­rak biz, şu­nu ga­yet açık ve ra­hat bir şe­kil­de söy­le­mek du­ru­mun­da­yız ve bu bir ger­çek­tir de: Ku­zey Irak'ta­ki Kürt­ler de, Ku­zey Irak'ta­ki Türk­ler de bi­zim ak­ra­ba­la­rı­mız­dır. Do­la­yı­sıy­la, on­la­rın hep­si­nin ora­da hu­zur içe­ri­sin­de ol­ma­la­rı, ken­di ül­ke­le­rin­de ba­rı­şık ol­ma­la­rı bi­zim bi­rin­ci ar­zu­muz­dur. Ne za­man ki bi­ri­si bas­kı al­tın­da kal­dı, şüp­he­siz ki bu­nu biz kal­bi­miz­de his­set­mi­şiz­dir. Ha­tır­lar­sa­nız, o yıl­lar­da Ha­lep­çe'de kat­li­am­lar ol­du­ğun­da, baş­ka sal­dı­rı­lar ol­du­ğun­da, Ku­zey Irak'ta­ki Kürt nü­fu­sun kaç­tı­ğı, gel­di­ği ve sı­ğın­dı­ğı tek bir yer var­dı, o da Tür­ki­ye'ydi. İki ge­ce içe­ri­sin­de 500 bin in­san Tür­ki­ye'ye gel­miş­ti. Av­ru­pa­lı­lar o za­man çok il­gi­len­miş­ler­di, ama bi­ri­si 10 ki­şi, öbü­rü 20 ki­şi, öbü­rü 32 ki­şi alıp gö­tür­müş­tü, ama yüz bin­ler yi­ne Tür­ki­ye'de kal­mış­tı. Bu­gün şüp­he­siz ki, ay­nı şe­kil­de, baş­ka ak­ra­ba­la­rı­mız olan Türk­men­ler, eğer bas­kı al­tın­da olur­sa, eğer on­lar, da­ha çok de­mok­ra­tik hâle gel­di Irak de­di­ği­miz bir or­tam­da bas­kı al­tı­na gi­rer­ler­se, şüp­he­siz ki, on­lar­la çok ya­kın­dan il­gi­len­mek ve on­la­rı çok ya­kın­dan ta­kip et­mek de bi­zim…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, bir sa­ni­ye…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ge­nel Ku­rul­da bü­yük bir uğul­tu var. Lüt­fen, sa­yın ha­ti­bi dik­kat­le din­le­ye­lim.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - …şüp­he­siz ki, bu da bi­zim en ta­bii hak­kı­mız­dır. Bun­lar, ke­sin­lik­le Irak'ın iç iş­le­ri­ne ka­rış­mak şek­lin­de dü­şü­nül­me­me­si ge­re­kir. Irak ay­rı bir ül­ke­dir, sı­nır­la­rı ay­rı­dır, bir sı­nır kav­ga­mız da yok­tur. Ama, bu de­mek de­ğil­dir ki, ora­lar­da­ki ak­ra­ba­la­rı­mı­zın ge­le­cek­le­riy­le il­gi­li, il­gi­siz ka­la­ca­ğız an­la­mı ke­sin­lik­le çık­ma­ma­sı ge­re­kir.

Ker­kük Irak'ta kü­çük bir Irak'tır. Na­sıl Irak kü­çük bir Or­ta Do­ğu ise, Ker­kük de kü­çük bir Irak'tır. Do­la­yı­sıy­la, Irak'ın hu­zu­ra ka­vuş­ma­sı, Irak'ta bu­gün gör­dü­ğü­müz mez­hep ça­tış­ma­la­rı­nın et­nik bo­yu­tu­nun da or­ta­ya çık­ma­ma­sı ve hep­si­nin hu­zur­lu bir şe­kil­de ora­da, ken­di ül­ke­le­rin­de mut­lu ve zen­gin ola­bil­me­le­ri­nin yo­lu, bu prob­le­min de uz­laş­may­la, an­la­şa­rak çö­zü­mün­den ge­çer.

Bu ko­nuy­la il­gi­li ba­şın­dan be­ri biz ger­çek­le­ri Bir­leş­miş Mil­let­ler bel­ge­le­ri­ne koy­mu­şuz­dur, Irak'ta en önem­li güç olan ve ka­rar ve­ri­ci du­rum­da olan, açık­ça ko­nuş­mak du­ru­mun­da­yız, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne bu ger­çe­ği an­la­ta an­la­ta far­kı­na var­ma­la­rı­nı sağ­la­mı­şız­dır ve yi­ne Irak'ın içe­ri­sin­de­ki Irak­lı­lar­la da, hep­siy­le de ko­nu­şa­rak, hiç­bir ay­rım yap­ma­dan -Kürt, Türk, Arap, Şii, Sün­ni ay­rı­mı yap­ma­dan- on­lar­la da ko­nu­şa­rak bu ger­çe­ği an­lat­ma­ya baş­la­mı­şız­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Irak'ta, ta­bii, iş­ler ko­lay de­ğil­dir. Irak'la il­gi­li ko­nu­şa­ca­ğı­mız çok ko­nu­lar var­dır. Yal­nız bu­ra­da bü­yük bir sa­mi­mi­yet­le si­zin­le bir şe­yi pay­laş­mak is­te­rim ki, bu ko­nu­da eğer ha­ma­set ya­rı­şı­na, söy­lem ya­rı­şı­na, söy­lem re­ka­be­ti­ne gi­rer­sek is­ti­ka­me­ti­mi­zi şa­şı­rı­rız. Bu, as­la şu an­la­ma gel­mez: Biz olup bi­ten­le­ri gör­me­ye­lim an­la­mı­na de­ğil. Tam ter­si­ne, olup bi­ten­le­ri çok iyi gör­me­miz, ko­nuş­ma­mız, ana­liz et­me­miz ve ne­ler yap­tı­ğı­mı­zı da yü­ce Mec­li­se, siz­le­re an­lat­ma­mız ge­re­kir. Ama tak­dir ede­cek­si­niz­dir ki, böy­le bir ko­nu­da çok açık ko­nu­şa­ma­ya­ca­ğı­mız, ama bir­çok ger­çek­ler de var­dır. O ba­kım­dan, bu ko­nu gün­de­me gel­di­ğin­de, ge­rek ana mu­ha­le­fet par­ti­miz ge­rek­se bi­zim par­ti­miz ta­ra­fın­dan gün­de­me ge­ti­ril­di­ğin­de, Hükûmet­le, bu ko­nu­nun, eni­ne bo­yu­na Mec­lis­te tar­tı­şıl­ma­sı­nı, bu­nun­la il­gi­li bir ön gö­rüş­me ya­pıl­dık­tan son­ra, bir giz­li, ka­pa­lı gö­rüş­me ya­pıl­ma­sı­nı; ama, bu ka­pa­lı gö­rüş­me­nin, açık söy­le­ye­ce­ği­miz şey­le­ri ka­pa­lı gö­rüş­me­de söy­le­mek­ten ger­çek­ten uzak ol­ma­sı­nı… Bu­na, bu ül­ke­nin Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ola­rak sa­mi­mi­yet­le ina­nı­yo­rum ve bu­na ih­ti­yaç ol­du­ğu­nu bu­ra­da siz­ler­le pay­la­şı­yo­rum. Ama, lüt­fen, bu­ra­da, be­nim bu sö­zü­mü şöy­le an­la­yın: Bu sö­züm­de, ko­nu­şu­la­cak ko­nu­lar var­dır, bun­la­rı ko­nuş­ma­mız ge­re­kir, bun­la­rı pay­laş­ma­mız ge­re­kir; ama, bun­la­rı ra­hat­lık­la ko­nu­şa­bil­me­miz ge­re­kir.

Siz de tak­dir ede­cek­si­niz, bu ko­nu­la­rın bo­yut­la­rı, nü­ans­la­rı çok fark­lı fark­lı­dır; ama, ter­cih edi­lir­se ki, ha­yır, baş­ka amaç­lar için bu işi ya­pa­lım, gün­lük si­ya­se­te bu işi ka­rış­tı­ra­lım, o za­man yan­lış olur.

Ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin de­ğer­li tem­sil­ci­le­riy­le yap­tı­ğım gö­rüş­me­de on­la­rın da bu dü­şün­ce­de ol­du­ğu­nu gör­mek­ten bü­yük bir mem­nu­ni­yet duy­dum.

O ba­kım­dan, söy­le­ye­cek­le­rim çok­tur, siz­ler­le pay­la­şa­cak­la­rım çok­tur; bun­la­rı, ya­pa­ca­ğı­mız top­lan­tı­ya bı­ra­kı­yo­rum ve böy­le bir ge­nel gö­rüş­me­nin ya­pıl­ma­sı­nı Hükûmet ola­rak biz de des­tek­li­yo­ruz. Şüp­he­siz ki işin te­rör bo­yu­tu, şüp­he­siz ki işin ku­zey bo­yu­tu, Irak'ın ta­ma­mı, bü­tün bun­la­rı, ga­yet açık, net, ras­yo­nel bir şe­kil­de bu­ra­da ko­nuş­ma­yı fay­da­lı bu­lu­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Öner­ge üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Onur Öy­men, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öy­men, sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA ONUR ÖY­MEN (İs­tan­bul) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Irak'ta­ki ge­liş­me­ler, ger­çek­ten, ar­tık, bü­tün öl­çü­le­ri aşan bir va­ha­met ka­zan­mış­tır. Bu du­ru­mu yü­ce Mec­lis­te kap­sam­lı ola­rak ele al­mak zo­run­lu­lu­ğu­nu his­set­tik, par­ti mec­li­si­miz ge­çen pa­zar gü­nü bu ko­nu­da bir ge­nel gö­rüş­me öner­ge­si ve­ril­me­si­ni uy­gun bul­du, biz de bir ge­nel gö­rüş­me öner­ge­si ver­dik Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak, ik­ti­dar par­ti­si­nin de ay­nı gö­rü­şü pay­laş­ma­sın­dan mem­nun­luk duy­duk.

Sa­yın Ba­ka­nın, bu ko­nu­la­rı gö­rü­şür­ken, mu­ha­le­fe­tin, san­ki, böy­le, bir iç po­li­ti­ka dü­şün­ce­siy­le ha­re­ket ede­ce­ği, ha­ma­set nu­tuk­la­rı ve­re­ce­ği gi­bi bir en­di­şe­si­nin ola­ca­ğı iz­le­ni­mi­ni alı­yo­ruz. Müs­te­rih ol­sun, bi­zim böy­le bir ni­ye­ti­miz yok, ne Irak ko­nu­sun­da ne baş­ka bir ko­nu­da. Dış po­li­ti­ka ko­nu­la­rı­nı, her za­man söy­lü­yo­ruz, biz, iç po­li­ti­ka­dan ayı­rı­yo­ruz, millî me­se­le sa­yı­yo­ruz ve hiç­bir za­man par­ti çı­kar­la­rı­nı ül­ke çı­kar­la­rı­nın üze­rin­de gör­mü­yo­ruz.

Şim­di, Irak'ta du­rum ne­dir? Çok açık ko­nu­şa­lım, Irak'ın ger­çek­le­ri­ni söy­le­me­yi hiç kim­se bir iç po­li­ti­ka ifa­de­si ola­rak de­ğer­len­dir­me­sin.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Irak'ta ge­çen yıl, bir yıl için­de 34 bin ki­şi ha­ya­tı­nı kay­bet­ti. Ya­ra­la­nan­la­rın sa­yı­sı bi­lin­mi­yor. Son za­man­lar­da, her gün, ölen­le­rin or­ta­la­ma sa­yı­sı 94 ki­şi­dir. Irak bir kan gö­lü­ne dön­müş­tür ve ar­tık, bel­ki de Irak'ta adı ko­nul­ma­mış bir iç sa­va­şın var­lı­ğın­dan söz edi­le­bi­lir. Irak'ta du­rum bu. Irak'ta halk pe­ri­şan­dır. Pet­rol üre­ti­ci­si, dün­ya­nın en bü­yük ikin­ci bü­yük pet­rol üre­ti­ci­si olan Irak'ta bu­gün ki­şi ba­şı­na millî ge­lir 600 do­la­rın al­tı­na düş­müş­tür. Tür­ki­ye'nin on­da 1'inin al­tın­da­dır. Irak Tür­ki­ye'den elek­trik it­hal edi­yor. Irak Tür­ki­ye'den ma­zot it­hal edi­yor. Bu de­re­ce pe­ri­şan bir du­rum­da­dır, can gü­ven­li­ği kal­ma­mış­tır.

150 bin ci­va­rın­da Ame­ri­kan as­ke­ri var­dır. Bu Ame­ri­kan as­ker­le­ri gü­ven­li­ği sağ­la­ma­ya yet­mi­yor. Baş­kan Bush, son yap­tı­ğı açık­la­ma­da, bu­na ça­re ola­rak, du­ru­ma ça­re ola­rak 21 bin 500 Ame­ri­kan as­ke­ri­nin da­ha gön­de­ril­me­si­ni bu­lu­yor, baş­ka ça­re gö­re­mi­yor.

Irak'ın de­mok­ra­tik bir ül­ke ola­rak ge­liş­ti­ril­me­si dü­şün­ce­si de, ma­ale­sef, ba­şa­rı­ya ulaş­ma­mış­tır. Ma­ale­sef, bü­tün bu ge­liş­me­le­re rağ­men, Irak'ta, bir in­san-bir oy an­la­yı­şı­na da­ya­lı bir ulus dev­let oluş­tu­ru­la­ma­mış­tır. Irak, ço­ğu si­lah­lı, fark­lı et­nik ve dinî grup­la­rın bir koa­lis­yo­nu şek­lin­de yö­ne­til­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta­dır. De­mok­ra­tik ül­ke­ler­de, bir ül­ke­de bir or­du olur. Irak'ta, bu­gün -te­rö­rist­ler ha­riç, çe­te­ler ha­riç- üç ta­ne, meş­ru­iye­ti ka­bul edi­len or­du var­dır. İş­te, bu, Irak'ta­ki bü­tün den­ge­le­ri al­tüst et­mek­te­dir. Ame­ri­ka'nın mü­da­ha­le­sin­den son­ra, Irak'ın si­lah­sız­lan­dı­rıl­ma­sı yo­lun­da adım atıl­ma­mış­tır.

Bir ül­ke­ye "de­mok­ra­tik" de­mek, o ül­ke­yi de­mok­ra­tik yap­mı­yor. De­mok­ra­tik Al­man Cum­hu­ri­ye­ti'nin de adın­da de­mok­ra­si var­dı, ama de­mok­ra­tik de­ğil­di. Bu­gün, ma­ale­sef, Irak, ger­çek bir de­mok­ra­tik ül­ke ol­ma hü­vi­ye­ti­ne ka­vuş­ma­mış­tır. Bu ger­çek­le­ri bi­zim çok iyi gör­me­miz la­zım. Irak'ta, bir Müs­lü­man ül­ke­de ger­çek bir de­mok­ra­si ol­ma­sı­nın te­mel şart­la­rın­dan bi­ri yok­tur. Irak Ana­ya­sa­sı'nın 2'nci mad­de­si, Irak dev­le­ti­nin şe­ri­at esa­sı­na gö­re yö­ne­ti­le­ce­ği­ni söy­ler ve Irak'ta hiç­bir ka­nu­nun şe­ri­at ku­ral­la­rı­na ay­kı­rı ola­ma­ya­ca­ğı­nı söy­lü­yor. O yüz­den, Irak'ın ger­çek bir de­mok­ra­si ol­ma özel­li­ği­ni ka­zan­ma­dı­ğı­nı açık­ça ifa­de et­mek zo­run­da­yız.

Ül­ke­nin zen­gin pet­rol ya­tak­la­rı ba­zı ya­ban­cı şir­ket­ler ara­sın­da pay­laş­tı­rı­lı­yor. Bu ko­nu­da­ki ya­sa ta­sa­rı­sı Irak Mec­li­si­ne su­nul­muş­tur ve bu, Irak Ana­ya­sa­sı'na açık­ça ay­kı­rı­dır. Çün­kü, Irak Ana­ya­sa­sı'nın 111'in­ci mad­de­si, Irak'ta­ki pet­rol kay­nak­la­rı­nın Irak hal­kı­nın ma­lı ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Bu ku­ral­lar da, ma­ale­sef, ih­lal edi­li­yor.

Ker­kük'ten bah­set­ti Sa­yın Ba­kan. Ger­çek­ten, Ker­kük, son de­re­ce cid­di bir sı­kın­tıy­la kar­şı kar­şı­ya­dır, cid­di teh­li­ke­ler­le kar­şı kar­şı­ya­dır ve Sa­yın Ba­ka­nın söy­le­di­ğin­den, du­rum, da­ha cid­di­dir. Dün, Ker­kük'te ya­pı­lan bir bom­ba­lı sal­dı­rı so­nu­cun­da, 30 soy­da­şı­mız ha­ya­tı­nı kay­bet­miş­tir, 45 soy­da­şı­mız ya­ra­lan­mış­tır. Bu ilk de­fa ol­mu­yor, de­fa­lar­ca ol­du. Ma­ale­sef, Ker­kük, son de­re­ce teh­li­ke­li ko­şul­lar al­tın­da bu­lun­mak­ta­dır.

Ker­kük, bin yıl­dan be­ri, hal­kı­nın ço­ğun­lu­ğu Türk­men olan bir kent­tir. Ma­ale­sef, şim­di bu ken­tin de­mog­ra­fik ya­pı­sı de­ğiş­ti­ri­li­yor. Irak Ana­ya­sa­sı'nın 140'ın­cı mad­de­si üç aşa­ma­lı bir plan ön­gö­rü­yor Ker­kük için: Bi­rin­ci aşa­ma nor­mal­leş­tir­me, ikin­ci aşa­ma sa­yım, üçün­cü aşa­ma re­fe­ran­dum. Ne gö­rü­yo­ruz nor­mal­leş­tir­me bö­lü­mün­de? Irak'ta nü­fus da­ire­le­ri­ne hü­cum edil­miş­tir, nü­fus ka­yıt­la­rı ya­kıl­mış­tır, in­san­la­rın nü­fus kay­dı­nı ka­nıt­la­ma­sı imkânı kal­ma­mış­tır. Son­ra ne ol­muş­tur? 600 bin ki­şi kay­dı­rıl­mış­tır Ker­kük'e, Ker­kük'ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı al­tüst edil­miş­tir.

Şim­di, bu ko­şul­lar al­tın­da bir re­fe­ran­dum ya­pıl­ma­sı, Irak'ta, ger­çek­ten, mev­cut de­mog­ra­fik den­ge­le­ri büs­bü­tün de­ğiş­ti­re­cek­tir ve Ker­kük'te çok cid­di ça­tış­ma­la­rın işa­re­ti ola­cak­tır, ha­ber­ci­si ola­cak­tır, ön­cü­sü ola­cak­tır.

Ker­kük şeh­ri­ni yö­ne­ten 24 ki­şi­lik bir grup var, bir he­yet var. Bi­li­yor mu­su­nuz ki, Ker­kük'te bin yıl­dır ço­ğun­lu­ğu oluş­tu­ran Türk­men­ler bu he­yet­te sa­de­ce 1 ki­şiy­le tem­sil edi­li­yor. Türk­le­re sa­de­ce eği­tim bö­lü­mü baş­kan­lı­ğı ve­ril­miş­tir. Bu Türk­men de, se­çil­dik­ten kı­sa bir sü­re son­ra kat­le­dil­miş­tir. Şim­di onun ye­ri­ne bir baş­ka­sı atan­dı.

Şim­di, Ker­kük'te ko­şul­lar bun­lar. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ko­şul­la­rı gö­ren ya­ban­cı­lar bi­le ye­ni bir yak­la­şım öne­ri­yor­lar: Ame­ri­ka'da meş­hur Ba­ker-Ha­mil­ton Ra­po­ru'nda "Aman, Ker­kük'te­ki re­fe­ran­du­mu er­te­le­yin." di­yor. Türk Hükûme­ti de bu gö­rüş­te, Türk Hükûme­ti de bu­nu öner­di, fa­kat, Baş­kan Bush'un son açık­la­ma­sı­na ba­kı­yo­ruz, Ame­ri­ka'nın böy­le bir ni­ye­ti yok. Ga­ze­te­ci­le­re ce­va­ben Ame­ri­kan Hükûme­ti­nin söz­cü­le­ri di­yor­lar ki: "Bu re­fe­ran­dum za­ma­nın­da ya­pı­la­cak­tır, Irak Ana­ya­sa­sı'nda ne ya­zı­lı­yor­sa o ola­cak­tır." Irak Ana­ya­sa­sı'nda, 2007 yı­lın­da re­fe­ran­dum ya­pı­la­ca­ğı ya­zı­lı ve bu 2005 yı­lın­da ka­bul edil­miş­tir. Biz o za­man­dan be­ri bu­nu söy­lü­yo­ruz, hat­ta, Ana­ya­sa ha­zır­la­nır­ken de söy­lü­yo­ruz. Ne ya­zık ki, Hükûme­tin bu ko­nu­da­ki gö­rüş­le­ri­ni ye­ni ye­ni duy­ma­ya baş­la­dık, bu ko­nu­da­ki gö­rüş­le­ri­ni, tep­ki­le­ri­ni, en­di­şe­le­ri­ni şim­di du­yu­yo­ruz. Bi­raz geç ka­lın­mış­tır; bir hay­li geç ka­lın­mış­tır.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ker­kük'te du­rum bu­dur. Da­ha faz­la­sı var. Bü­tün bun­la­rı önü­müz­de­ki haf­ta için­de gö­rü­şe­ce­ğiz. Fa­kat, bu­ra­da, dik­kat çe­kil­me­si ge­re­ken bir du­rum, Ku­zey Irak'ta­ki baş­ka bir ge­liş­me­dir. O da, ora­da­ki te­rö­rist­le­rin mev­cu­di­ye­ti­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Bir­leş­miş Mil­let­le­rin bir ka­ra­rı var. Bu ka­rar 28 Ka­sım ta­rih­li­dir ve 1723 sa­yı­lı Ka­rar­dır. Bu ka­ra­rın bir mad­de­sin­de, bü­tün ül­ke­ler, yurt dı­şın­dan Irak'a, Irak'tan baş­ka ül­ke­le­re, kom­şu ül­ke­le­re te­rö­rist fa­ali­yet­le­rin yan­sı­ma­sı­nı, sız­ma­sı­nı ön­le­me yü­küm­lü­lü­ğün­de ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Ya­ni, bü­tün ül­ke­ler, şu an­da Irak'ta 150 bin ci­va­rın­da as­ker bu­lun­du­ran Ame­ri­ka dâhil, Irak'tan baş­ka ül­ke­le­re te­rö­rist sal­dı­rı­la­rı ön­le­me yü­küm­lü­lü­ğü al­tın­da­dır. Bir­leş­miş Mil­let­ler ka­ra­rı bu­nu ya­zı­yor. Bu uy­gu­lan­mı­yor, ma­ale­sef bu uy­gu­lan­mı­yor. Şim­di, biz, bu­nu di­le ge­tir­di­ği­miz za­man ba­zı­la­rı alı­na­bi­li­yor, ama on­lar alı­na­cak di­ye bu ger­çek­le­ri söy­le­me­mez­lik ede­me­yiz.

Her dev­le­tin iki ta­ne te­mel gö­re­vi var­dır:

1) Sı­nır­la­rı­nı­zın gü­ven­li­ği­ni ko­ru­ya­cak­sı­nız. Sı­nır­la­rı­nız­dan baş­ka ül­ke­le­re sal­dı­rı­la­rı ön­le­ye­cek­si­niz.

2) Ül­ke­niz­de­ki te­rör­le mü­ca­de­le ede­cek­si­niz. Te­rö­rist­le­rin kom­şu ül­ke­le­re gi­dip ey­lem yap­ma­sı­na mâni ola­cak­sı­nız.

Irak Hükûme­ti bu­nu ya­pa­mı­yor. Elin­de­ki güç ye­ter­li de­ğil­dir, imkânla­rı yok, ya­pa­mı­yor. Pe­ki, Irak'ta bu­lu­nan ve ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk ge­re­ğin­ce bu­nu yap­mak zo­run­da olan Ame­ri­ka ya­pa­bi­li­yor mu? O da yap­mı­yor. Pe­ki, kim ya­pa­cak bu­nu? Irak­lı­lar yap­ma­ya­cak, Ame­ri­ka­lı­lar yap­ma­ya­cak; bu­nu yap­mak gö­re­vi Tür­ki­ye'ye dü­şü­yor. Siz­den ön­ce­ki bü­tün hükûmet­ler bu­nu yap­tı. İh­ti­yaç olan her du­rum­da Ku­zey Irak'a as­ker ge­çir­di­ler ve siz de ay­nı amaç­la bu Mec­lis­ten 2 de­fa yet­ki al­dı­nız. Bu­nun ay­rın­tı­sı­na gir­mi­yo­rum, na­sıl alın­dı, han­gi ko­şul­lar­da öne­ril­di, biz ne de­dik; bu ay­rın­tı­la­rı ge­re­kir­se önü­müz­de­ki haf­ta gö­rü­şü­rüz, ama şu ger­çek ki, bi­ri 20 Mart 2003 ta­ri­hin­de, bir ta­ne­si de 7 Ekim 2003 ta­ri­hin­de, iki de­fa yet­ki al­dı­nız; ama, bu yet­ki­yi kul­la­na­ma­dı­nız, as­ker gön­de­re­me­di­niz. Gön­de­re­me­di­ği­niz için de sı­nı­rı­mı­zın gü­ven­li­ği­ni sağ­la­ya­ma­dık.

Siz bi­li­yor mu­su­nuz ki, bu sı­nır­lar­dan tam 1 ton C4 pat­la­yı­cı­sı ge­çi­ril­miş­tir. Bu sı­nır­lar­dan ge­çen te­rö­rist­ler, çok sa­yı­da as­ke­ri­mi­zi, si­vil va­tan­da­şı­mı­zı öl­dür­müş­ler­dir. Ni­çin bu du­rum olu­yor? Çün­kü, sı­nı­rı ko­ru­ya­mı­yor­su­nuz.

Türk ta­ra­fın­dan ko­ru­ya­lım… Ko­ru­ya­maz­sı­nız; çün­kü, Türk ta­ra­fın­dan bu sı­nır 3 bin met­re yük­sek­li­ğin­de­ki dağ­lar­dan ge­çi­yor. Mec­bur­su­nuz Irak ta­ra­fın­da­ki ya­maç­lar­dan ko­ru­ma­ya. Bi­ri­si ora­da ko­ru­ya­cak; ya Irak­lı­lar ya Ame­ri­ka­lı­lar ya biz ko­ru­ya­ca­ğız.

O ba­kım­dan, bu ko­nu­da, Mec­lis­ten Hükûme­tin yet­ki al­ma­sı­nı öne­ri­yo­ruz. Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı bu­nu söy­le­me­di bi­raz ön­ce yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da, biz bu­nun işa­re­ti­ni al­ma­dık. Ya­ni, Hükûme­tin, bu ve­si­ley­le Mec­lis­ten yet­ki is­te­ye­ce­ği­nin işa­re­ti­ni al­ma­dık. Eğer bu yet­ki­yi al­maz­sa­nız, Sa­yın Baş­ba­ka­nın söy­le­di­ği söz­le­rin hiç­bir kıy­me­ti kal­maz: "Ka­yıt­sız ka­la­ma­yız..." "Ge­re­ği­ni ya­pa­rız..." "İca­bın­da mü­da­ha­le ede­riz..." Bu söz­ler, Mec­lis­ten yet­ki alın­ma­dık­ça, ma­ale­sef, içi boş söz­ler­dir. Çün­kü, bu­nu ya­pa­cak eli­niz­de ana­ya­sal yet­ki yok da onun için boş­tur. Ge­le­cek­si­niz, Mec­lis­ten yet­ki is­te­ye­cek­si­niz. Biz si­ze Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak söz ve­ri­yo­ruz. İs­te­yin bu yet­ki­yi, baş­ka ko­şul­la­ra bağ­la­ma­dan -ge­çen de­fa­lar­da yap­tı­ğı­nız gi­bi- sa­de­ce bu yet­ki­yi is­te­yin, biz si­ze oy ve­re­ce­ğiz ve Mec­li­sin ta­ma­mı­nın ver­di­ği yet­kiy­le, siz, bu ko­nu­da ge­re­ke­ni ya­pa­cak­sı­nız.

"Efen­dim, Ker­kük'e as­ker mi gön­de­re­lim?.." Si­ze bu­nu söy­le­yen yok. Ker­kük, Türk sı­nı­rın­dan 460 ki­lo­met­re me­sa­fe­de­dir, bu­nu biz de bi­li­yo­ruz. Ama, si­ze söy­le­di­ği­miz şu: Di­yo­ruz ki, sı­nı­rı­mı­zın gü­ne­yin­de, bu sı­nı­rın gü­ven­li­ği­ni ko­ru­mak için as­ker bu­lun­dur­ma­mız la­zım, baş­ka ça­re­miz yok ve ora­da­ki te­rö­rist­ler­le mü­ca­de­le için as­ker bu­lun­dur­ma­mız la­zım.

Ba­kın, bu Hükûmet­ten ön­ce­ki bü­tün hü­kü­met­ler bu­nu ya­pı­yor­du. İlk de­fa bu Hükûmet za­ma­nın­da ya­pıl­mı­yor. Ora­da te­rör üs­le­ri­ne kar­şı tek bir ope­ras­yon ya­pıl­ma­mış­tır ve bu, ger­çek­ten en­di­şe ve­ri­ci­dir. Eğer ol­say­dı -Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız ge­çen gün açık­la­dı- Türk as­ke­ri ol­say­dı, emin olu­nuz, hiç kim­se, bi­zim as­ker­le­ri­mi­zin ba­şı­na çu­val ge­çir­me­ye ce­sa­ret ede­mez­di; hiç kim­se, Ker­kük'e 600 bin in­san kay­dır­ma­ya ce­sa­ret ede­mez­di; hiç kim­se, bu­gün yap­tık­la­rı gi­bi Tür­ki­ye hak­kın­da kü­çül­tü­cü, ha­ka­re­ta­miz be­ya­nat­lar ver­me­ye ce­sa­ret ede­mez­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, "Ora­da te­rör­le mü­ca­de­le et­mek için Ame­ri­ka­lı­lar­la iş bir­li­ği ya­pı­yo­ruz." di­yo­ruz. Ko­or­di­na­tör­lük mü­es­se­se­si kur­duk. Çok gü­zel. Ne ya­pa­cak bu ko­or­di­na­tör­ler? As­kerî bir mü­da­ha­le için ha­zır­lık mı ya­pa­cak­lar? Ha­yır. "As­kerî mü­da­ha­le son se­çe­nek." di­yor. As­kerî mü­da­ha­le son se­çe­nek­se, da­ha ön­ce­ki se­çe­nek­ler han­gi­le­ri? Si­ya­si se­çe­nek­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­ya­si se­çe­nek, hiç ken­di­mi­zi al­dat­ma­ya­lım, te­rö­rist­ler­le mü­za­ke­re de­mek­tir. Na­sıl mü­za­ke­re ola­cak? Siz Ame­ri­ka­lı ko­or­di­na­tö­re gö­rüş­le­ri­ni­zi, bek­len­ti­le­ri­ni­zi an­la­ta­cak­sı­nız, o gi­de­cek Irak Hükûme­ti­ne an­la­ta­cak, Bar­za­ni'ye an­la­ta­cak, on­lar gi­dip te­rö­rist­ler­le ko­nu­şa­cak­lar, te­rö­rist­le­rin ta­lep­le­ri­ni ay­nı yol­dan si­ze du­yu­ra­cak­lar. Bu­nun adı ne­dir? Bu­nun adı dip­lo­ma­si­de do­lay­lı mü­za­ke­re­dir. Ya­ni, hiç kim­se kuş­ku­ya ka­pıl­ma­sın, bu ko­or­di­na­tör­lük mü­es­se­se­si si­ya­si çö­zü­mü amaç­lı­yor­sa, si­ya­si çö­züm bu­dur. Ha­zır mı­sı­nız, ra­zı mı­sı­nız, te­rör­le do­lay­lı mü­za­ke­re­ye ha­zır mı­yız? De­ğil­sek bu yön­te­min bir so­nuç ver­me­ye­ce­ği­ni ka­bul et­mek la­zım. Sa­yın Baş­ba­kan ne di­yor: "Ba­şa­rı­lı ol­du­ğu sü­re­ce de­vam ede­cek­tir ko­or­di­na­tör­lük." Ken­di­si şikâyet et­miş bu sis­tem­den. Hem şikâyet ede­ce­ğiz hem de di­ye­ce­ğiz ki "bu sis­tem de­vam et­sin."

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu sis­te­min ne ka­dar ba­şa­rı­sız, ne ka­dar teh­li­ke­li ol­du­ğu ge­çen­ler­de Tür­ki­ye'de ya­şa­nan bir tec­rü­bey­le bir ke­re da­ha gö­rül­dü. Bi­raz ön­ce si­ze kı­sa­ca özet­le­me­ye ça­lış­tım. Öy­le an­la­şı­lı­yor ki, İs­pan­yol Hükûme­tiy­le İs­pan­yol te­rö­rist­le­ri Tür­ki­ye'de bu­luş­tu­lar, Tür­ki­ye'de mü­za­ke­re yap­tı­lar ve on­dan son­ra, bir­kaç gün son­ra bu te­rö­rist­ler Mad­rid Ba­ra­jas Ha­va­ala­nın­da bom­ba­la­rı pat­la­tıp in­san­la­rı öl­dü­rün­ce İs­pan­yol Hükûme­ti mü­za­ke­re­le­re son ver­di ve İs­pan­ya Baş­ba­ka­nı çı­kıp özür di­le­di. Pe­ki, biz bun­la­ra na­sıl izin ver­dik, Tür­ki­ye'de bu mü­za­ke­re­le­rin ya­pıl­ma­sı­na na­sıl ka­pı­yı aç­tık? Baş­ka­la­rı şim­di de­mez mi, Tür­ki­ye bu yön­te­mi be­nim­se­di­ği­ne gö­re -ABD- aca­ba ken­di­si de baş­ka bir ül­ke­de te­rö­rist­ler­le mü­za­ke­re et­me­yi dü­şü­nür mü? Bu­nu dü­şün­mez mi, bu kim­se­nin ak­lı­na gel­mez mi? Son de­re­ce va­him bir ha­ta ol­muş­tur.

"Efen­dim, biz as­ker gön­de­rir­sek Ame­ri­ka­lı­lar ne der?.." Ame­ri­kan Bü­yü­kel­çi­si, An­ka­ra'da "bu, iyi bir akıl de­ğil­dir" de­miş­ti. De­mek ki, çok ar­zu et­mi­yor­lar. Pe­ki, ne ya­pa­ca­ğız? Ya­ni, Ame­ri­ka izin ver­me­di­ği sü­re­ce sı­nı­rı­mı­zı ko­ru­ma­ya­cak mı­yız? Biz de Ame­ri­ka'yla iyi iliş­ki­ler is­te­riz, biz de dost­luk is­te­riz; ama, ön­ce ken­di gü­ven­li­ği­mi­zi dü­şü­nü­rüz. Ya­ni, baş­ka­la­rı üzü­le­cek di­ye ken­di gü­ven­lik çı­kar­la­rı­mız­dan vaz­ge­çe­bi­lir mi­yiz? Bun­la­rı fe­da ede­bi­lir mi­yiz?

Şim­di "Bu ko­nu­la­rı iç po­li­ti­ka­ya ka­rış­tır­ma­yın." di­yor Sa­yın Ba­kan, son de­re­ce hak­lı­dır. Ken­di­si­ni teb­rik edi­yo­rum, ta­ma­men tas­vip edi­yo­rum. Ümit edi­yo­rum ki, ay­nı gö­rüş­le­ri Sa­yın Baş­ba­ka­na da söy­le­miş­tir,  "sa­kın bu iş­le­ri iç po­li­ti­ka­ya ka­rış­tır­ma­yın" di­ye. Çün­kü, bir de ba­kı­yo­ruz ki, Sa­yın Baş­ba­kan, Ame­ri­ka'ya yap­tı­ğı bir zi­ya­ret sı­ra­sın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ni şikâyet edi­yor. Bu ko­nu­da, ki­şi­le­re, "Ame­ri­ka­lı­lar Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ni hiç be­ğen­mi­yor­lar" ve­sa­ire fa­lan di­yor. Ga­ze­te­ci­le­re, Ame­ri­ka'day­ken, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ni şikâyet edi­yor. Şim­di, biz mi ka­rış­tır­mış olu­yo­ruz iç po­li­ti­ka­yı bu işe? Biz mi ka­rış­tır­mış olu­yo­ruz? "Bu iş­le­ri iç po­li­ti­ka­nın dı­şın­da tu­ta­lım." di­yen bi­ziz ve ka­rış­tı­ran siz­si­niz. On­dan son­ra, kal­kıp, bi­ze bun­la­rı söy­lü­yor­su­nuz.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ame­ri­ka'nın gö­rüş­le­ri­ni dik­ka­te alı­rız ama, de­min de de­di­ğim gi­bi, gü­ven­lik çı­kar­la­rı­mı­zı fe­da et­me­mek kay­dıy­la. Şim­di, ba­kı­yor­su­nuz resmî açık­la­ma­la­ra, Tür­ki­ye 7 Ekim 2003'te yet­ki alı­yor Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den, tam bir ay son­ra, 6 Ka­sım­da Ame­ri­kan Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı te­le­fon edi­yor Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­za bu ko­nu­da ve o gün­den son­ra, er­te­si gün bir ba­sın açık­la­ma­sı ya­pı­yo­ruz; bu gö­rüş­me­den son­ra Tür­ki­ye, po­li­ti­ka­sı­nı de­ğiş­ti­ri­yor ve -bir yıl sü­rey­le yet­ki al­mış- bir yıl sü­rey­le bu yet­ki­yi kul­lan­mı­yor. Ya­ni, Ame­ri­ka "bu işi yap­ma­yın" de­yin­ce yap­mı­yo­ruz. Baş­ka ne ya­pı­yo­ruz? Ame­ri­ka'yla bir an­laş­ma im­za­lı­yo­ruz Du­bai'de -de­min de söy­le­dik- 8,5 mil­yar do­lar­lık kre­di kar­şı­lı­ğın­da Ku­zey Irak'a as­ker gön­der­me­me­yi res­men ka­bul edi­yo­ruz. Hükûmet, son­ra, ge­ti­re­me­di bu an­laş­ma­yı Mec­li­se, onay için ge­ti­re­me­di, ka­dük ol­du. Ni­çin böy­le olu­yor? Çün­kü, Ame­ri­kan Kon­gre­si­nin ka­ra­rı var. "Tür­ki­ye Ku­zey Irak'a as­ker gön­de­rir­se her tür­lü yar­dı­mı ke­se­rim" di­yor. Dü­şü­ne­bi­li­yor mu­su­nuz? Şim­di, bu­ra­da bir ka­rar ve­re­ce­ğiz. Ya­ni, eğer, sı­nır gü­ven­li­ği, ül­ke­mi­zin gü­ven­lik çı­kar­la­rı bi­zim için ger­çek­ten önem­liy­se, o za­man, "baş­ka ül­ke­ler ne der" di­ye en­di­şe­ye ka­pıl­ma­ya­ca­ğız, ce­sa­ret­le ge­rek­li adım­la­rı ala­ca­ğız.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­la­rı ni­ye söy­lü­yo­rum? 30 bin in­sa­nı­mız öl­dü bu te­rö­rizm yü­zün­den. Ba­kı­nız, bi­lir­si­niz bel­ki, 6 be­le­di­ye baş­ka­nı­mız öl­dü, 21 ga­ze­te­ci, 62 köy muh­ta­rı, 117 öğ­ret­men, 27  imam... Sa­de va­tan­daş­la­rın, as­ker­le­rin dı­şın­da. Bu ka­dar cid­di bir ko­nu bu. Şim­di, siz, bu ka­dar cid­di bir teh­dit kar­şı­sın­day­ken "aca­ba baş­ka ül­ke­ler ne der" di­ye sı­nır­la­rı­nı­zı ko­ru­mak­tan vaz­ge­çer mi­si­niz?

Sa­yın Baş­ba­kan di­yor ki: "NA­TO gel­sin, bu işi yap­sın." Res­men öne­ri­si var, 26 Tem­muz 2006 ta­ri­hin­de. NA­TO ge­le­cek, bi­zim sı­nır­la­rı­mı­zın gü­ven­li­ği­ni ko­ru­ya­cak, Irak ta­ra­fın­dan; te­rö­rist­ler­le mü­ca­de­le ede­cek. Siz, bu öne­ri­de bu­lun­ma­dan bir ta­ne NA­TO ül­ke­siy­le gö­rüş­tü­nüz mü? Bir ül­ke si­zi des­tek­le­ye­ce­ği­ni söy­le­di mi? Bir ön ze­min araş­tır­ma­sı yap­ma­dan böy­le bir öne­ri­yi na­sıl ya­par­sı­nız? Ve ni­te­kim, Baş­ba­ka­nın öne­ri­si­ni des­tek­le­yen tek bir ül­ke çık­ma­mış­tır ve biz bo­şu­na, böy­le -Sa­yın Baş­ba­ka­nın çok sev­di­ği bir ta­bir­le- ava­re kas­nak gi­bi bir gi­ri­şim yap­mı­şız­dır, hiç­bir işe ya­ra­ma­mış­tır.

Şim­di, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ne di­yor? 29 Ey­lül 2006… "Bi­zi kız­dır­ma­sın­lar. Ku­zey Irak'a ver­di­ği­miz elek­tri­ği, ma­zo­tu ke­se­riz." di­yor. Pe­ki, si­zi kız­dır­mak için da­ha ne yap­ma­la­rı la­zım? Ya­ni, şim­di­ye ka­dar yap­tık­la­rın­dan faz­la ne ya­par­lar­sa kı­za­cak­sı­nız? Bu sö­zü söy­le­di­ği­niz­den bu ya­na dört ay, beş ay ge­çi­yor, hiç­bir şey yap­tı­ğı­nız yok. En kü­çük bir ted­bir ala­mı­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Şim­di, bu­nun ay­rın­tı­la­rı­nı önü­müz­de­ki haf­ta için­de gö­rü­şe­ce­ği­miz için da­ha faz­la­sı­nı söy­le­mi­yo­rum.

Yal­nız, şu­nu bi­li­niz ki, ba­zı ko­nu­la­ra Tür­ki­ye'nin ta­ham­mül et­me­si müm­kün de­ğil­dir. Kom­şu bir ül­ke­nin cum­hur­baş­ka­nı­nın söz­cü­sü, "Biz dağ­da PKK'lı­lar­la gö­rüş­tük. İş­te, ya­kın­da ateş ke­se­cek­ler." di­yor. Şim­di, Pa­kis­tan Cum­hur­baş­ka­nı gi­dip Af­ga­nis­tan dağ­la­rın­da Usa­me Bin La­din'le gö­rüş­se Ame­ri­ka­lı­lar ne der? Ta­la­ba­ni gi­di­yor PKK'yla gö­rü­şü­yor, Tür­ki­ye'den tep­ki yok, ses yok. Bir tek biz tep­ki gös­te­ri­yo­ruz, kim­se bir şey de­mi­yor. Böy­le şey ola­bi­lir mi? Bun­la­rı açık­ça ko­nuş­mak la­zım. Ka­pa­lı top­lan­tı­da söy­le­ye­ce­ği­miz da­ha baş­ka şey­ler var. Ama, si­ze, şim­di­den şu ka­da­rı­nı söy­lü­yo­rum ki de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu gi­diş ül­ke­mi­zin gü­ven­lik çı­kar­la­rı açı­sın­dan son de­re­ce sa­kın­ca­lı­dır.

Mah­mur Kam­pı'na gös­ter­me­lik bir ara­ma yap­tı­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öy­men, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Üç da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ko­or­di­na­tö­rü­müz di­yor ki: "Bu, bir ara­ma de­ğil, ta­ra­ma­dır." O bi­le mem­nun kal­ma­mış, o bi­le ra­hat­sız ol­muş bu iş­ten. Ta­bii, ra­hat­sız ol­ma­sı nor­mal, biz de ra­hat­sı­zız. Mah­mur Kam­pı'na bu­gü­ne ka­dar kim­se uğ­ra­ma­mış, 12 bin Türk va­tan­da­şı ya­şı­yor ora­da. 12 bin Türk va­tan­da­şı bir te­rör ör­gü­tü­nün kon­tro­lü al­tın­da ya­şı­yor, bi­li­yor mu­su­nuz? Şim­di, Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: Mah­mur Kam­pı'ndan bu­gü­ne ka­dar her­han­gi bir yer­de bah­set­ti­niz mi? Bir­leş­miş Mil­let­ler­de yap­tı­ğı­nız bir ko­nuş­ma­da bah­set­ti­niz mi? Av­ru­pa Kon­se­yin­de bah­set­ti­niz mi? Bir ke­re, ya­ban­cı ba­sın­la bir top­lan­tı­da bah­set­ti­niz mi? Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin önün­de bir ke­re bah­set­ti­niz mi? Han­gi ül­ke, 12 bin va­tan­da­şı yurt dı­şın­da bir te­rör ör­gü­tü­nün bas­kı­sı al­tın­da ya­şar­ken böy­le ses­siz ka­la­bi­lir ar­ka­daş­lar? İlk de­fa Mah­mur Kam­pı'nın re­sim­le­ri­ni gör­dük dün ak­şam te­le­viz­yon­da. Aca­ba ni­çin bu­gü­ne ka­dar bu re­sim­le­ri gör­me­dik? Bir tek ga­ze­te­ci gi­dip ora­dan bir re­sim çe­kip ya­yın­la­ma­dı. Si­ze tu­haf gel­mi­yor mu bu?

Şim­di, ar­ka­daş­lar, bü­tün bun­la­rı şu­nun için söy­lü­yo­ruz: Biz, ora­da ya­şa­yan hiç kim­se­ye kar­şı de­ği­liz, Kürt­ler de bi­zim kar­de­şi­miz, Türk­men­ler de kar­de­şi­miz, Asu­ri­ler de, Arap­lar da, Şii­ler de, Sün­ni­ler de. Ama, ger­çek şu ki, bu­gün ora­da­ki ge­liş­me­ler çok bü­yük bir kri­ze ge­be­dir ve bi­zim, ora­da şu sı­ra­da bas­kı al­tın­da olan­la­ra des­tek ol­ma gö­re­vi­miz var­dır. Hem ken­di­mi­zi ko­ru­ya­ca­ğız hem de bas­kı al­tın­da olan­la­ra des­tek ve­re­ce­ğiz. Bu böl­ge­de Tür­ki­ye'den baş­ka bu­nu ya­pa­bi­le­cek tek bir ül­ke yok­tur. Tür­ki­ye, böl­ge­nin tek de­mok­ra­tik, la­ik ül­ke­si­dir, en bü­yük ül­ke­si­dir, en güç­lü ül­ke­si­dir. Bu­nu, an­cak biz ya­pa­bi­li­riz.

Baş­kan Bush di­yor ki: "Irak'a Pat­ri­ot fü­ze­le­ri yer­leş­ti­re­ce­ğiz." Bu ne de­mek? "Pat­ri­ot fü­ze­le­ri yer­leş­ti­re­ce­ğiz" de­mek, bir ül­ke­den fü­ze sal­dı­rı­sı bek­li­yo­ruz de­mek. Han­gi ül­ke­den? Bu­nu ya­pa­bi­le­cek tek ül­ke var: İran. Ya­ni, bu işin bir de İran bo­yu­tu­nu dü­şü­ne­cek­si­niz. Bir Şii ku­şa­ğı olu­şu­yor: İran, Irak'ta­ki Şii ço­ğun­luk, Su­ri­ye'de­ki Şii yö­ne­tim, Lüb­nan'da­ki Şii Hiz­bul­lah. Ya­ni, bir ta­raf­tan İran'dan Ak­de­niz'e ka­dar, bir ta­raf­tan İran'dan Bas­ra Kör­fe­zi'ne ka­dar. Tür­ki­ye'nin bü­tün bun­la­rı dü­şün­me­si la­zım, stra­te­jik bo­yu­tu­nu dü­şün­me­si la­zım, in­sa­ni bo­yu­tu­nu dü­şün­me­si la­zım. Sa­yın Baş­ba­kan ko­nu­şu­yor, "ne ka­rı­şı­yor­su­nuz" di­yor­lar, Ame­ri­kan bü­yü­kel­çi­si "ka­rış­ma­yın, bu Irak'ın iç işi­dir" di­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ker­kük'te olup bi­ten­ler bir in­san hak­la­rı ih­la­li de­ğil mi­dir? Ne za­man­dan be­ri in­san hak­la­rı bir iç me­se­le ol­du? Tür­ki­ye'de olup bi­ten­ler hak­kın­da ya­ban­cı­lar ko­nu­şur­ken, biz, "ka­rış­ma­yın, bu bi­zim iç işi­miz" di­yor mu­yuz? Hem di­ye­cek­si­niz ki, Irak bir de­mok­ra­tik ül­ke ol­muş­tur hem de ora­da en va­him in­san hak­la­rı ih­lal­le­ri olur­ken, kim­se ka­rış­ma­ya­cak, kim­se ko­nuş­ma­ya­cak!

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, Irak'ta olup bi­ten­le­ri, hem ül­ke gü­ven­li­ği açı­sın­dan hem de böl­ge­sel den­ge­ler açı­sın­dan son de­re­ce önem­li sa­yı­yo­ruz ve yü­ce Mec­li­sin, mut­la­ka, bu ko­nu­ya el at­ma­sı­nı bek­li­yo­ruz. Hükûme­tin ya­pa­ma­ya­ca­ğı­nı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öy­men, lüt­fen, te­şek­kür için açı­yo­rum.

Bu­yu­run.

ONUR ÖY­MEN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum.

Hükûme­tin ya­pa­ma­ya­ca­ğı­nı, ya­pa­ma­dı­ğı­nı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ya­pa­cak­tır. Mec­li­se bü­yük bir gü­ven du­yu­yo­ruz. Bu ko­nu­da, ger­çek­ten, önü­müz­de­ki haf­ta ya­pı­la­cak gö­rüş­me­de, gö­rüş­le­ri­mi­zi da­ha kap­sam­lı ola­rak di­le ge­ti­re­ce­ğiz.

Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si say­gı­lar­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (Kay­se­ri) - Bir ko­nu­da, bir dü­zelt­me yap­mak is­ti­yo­rum mü­sa­ade eder­se­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, kür­sü­ye bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Böy­le bir usul yok Sa­yın Baş­kan.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, bir ko­nu­da bir dü­zelt­me yap­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Öy­men, da­ha ön­ce­ki ko­nuş­ma­sın­da da söy­le­di­ler, İs­pan­ya ve ETA ara­sın­da, Tür­ki­ye'de, giz­li gö­rüş­me­le­rin ya­pıl­dı­ğı­nı ve bun­la­ra mü­sa­ade et­ti­ği­mi­zi. Bun­lar, ta­ma­men ba­sın ha­be­ri­dir, doğ­ru de­ğil­dir, böy­le bir şey ol­ma­mış­tır; bi­zim is­tih­ba­rat teş­ki­la­tı­mız da böy­le bir şe­yin ol­ma­dı­ğı­nı bi­ze söy­le­miş­tir. Ay­rı­ca, İs­pan­ya Hükûme­ti­nin de her­han­gi bir şe­kil­de, bi­ze, böy­le bir top­lan­tı ya­pıl­dı­ğıy­la il­gi­li her­han­gi bir ya­zı­sı ve­ya­hut da her­han­gi bir şikâye­ti ve­ya her­han­gi bir bil­di­ri­mi söz ko­nu­su de­ğil­dir. Do­la­yı­sıy­la, bun­la­rın hiç­bi­ri doğ­ru de­ğil­dir.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - So­ma­li he­ye­ti gi­bi ol­muş­tur.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Efen­dim?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - So­ma­li ti­ca­ri he­ye­ti gi­bi ol­muş­tur.

DI­ŞİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI AB­DUL­LAH GÜL (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la -çün­kü, bu sık sık tek­rar­la­nı­yor, ka­yıt­la­ra da ge­çi­yor- bu­nu sa­de­ce dü­zelt­mek için, bu­ra­da, söz al­mış ol­dum.

Sağ olun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

 Öner­ge üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Er­kan Mum­cu, Ge­nel Baş­kan ve Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ge­nel Baş­kan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Mum­cu, sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA ER­KAN MUM­CU (Is­par­ta) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­raz ön­ce bir gen­so­ru oy­la­ma­sı ya­pıl­dı ve ön­gö­rül­dü­ğü üze­re, ik­ti­dar gru­bu­nun oy­la­rıy­la gen­so­ru red­de­dil­di. Şim­di, ben­ce önem­li olan, gen­so­ru­nun ka­bul edi­lip red­de­dil­me­si de­ğil­di. Par­la­men­to­nun bi­li­nen arit­me­tik den­ge­le­ri için­de na­sıl bir so­nu­cun or­ta­ya çı­ka­ca­ğı her­kes ta­ra­fın­dan za­ten bi­lin­mek­tey­di. Önem­li olan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin tu­ta­nak­la­rı­na, Türk dış po­li­ti­ka­sı­nın için­de bu­lun­du­ğu dö­ne­meç­te, si­ya­si par­ti­le­rin gö­rüş­le­ri­nin, tu­tum­la­rı­nın ve si­ya­si par­ti­le­ri tem­sil eden mil­let­ve­kil­le­ri­nin tu­tum­la­rı­nın yan­sı­mış ol­ma­sıy­dı. Çün­kü, Tür­ki­ye, bi­ze gö­re ger­çek­ten ta­rih­sel bir dö­ne­meç­te­dir. Tür­ki­ye, ger­çek­ten ta­rih­sel bir dö­ne­meç­te, doğ­ru ya da yan­lış ka­rar­la­rıy­la, doğ­ru ya da yan­lış yön­de kur­tu­luş ya da fe­la­ke­te sü­rük­len­mek gi­bi bir dö­ne­meç­te­dir.

Ta­bii, bu bir ka­ra gün se­nar­yo­su ya da bir kor­ku ver­me, bir kay­gı­yı bü­yüt­me gi­ri­şi­mi, bir mu­ha­le­fet tav­rı gi­bi oku­na­bi­lir. İn­şal­lah, ta­rih bu­nu böy­le yaz­sın. İn­şal­lah, mil­le­ti­miz ge­le­cek­te, bu­ra­da kay­gıy­la ifa­de edi­len söz­le­rin ger­çek­ten çok de­ğer­siz ve önem­siz ol­du­ğu­nu kay­det­sin, bu kay­gı­la­rın hep­si­ni bo­şa çı­kar­sın. Ama, bu­nun böy­le ol­ma­ma­sı ih­ti­ma­li­ni biz bu­gün­den dik­ka­te alır­sak an­cak bu böy­le ola­cak­tır. Ge­le­cek de­di­ği­miz şey, bir yer­de şe­kil­len­miş bi­zi bek­le­yen bir şey de­ğil­dir. Ge­le­cek de­di­ği­miz şey, bi­zim bu­gün­den ge­le­ce­ğe iliş­kin ta­vır­la­rı­mız­la in­şa et­ti­ği­miz bir şey­dir. O ba­kım­dan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin, Tür­ki­ye'nin ge­le­ce­ği­ne iliş­kin na­sıl ka­rar­lar ala­ca­ğı ger­çek­ten son de­re­ce önem­li­dir.

Ben­ce bu­gün­kü gö­rüş­me­le­rin, ba­na gö­re bu­gün­kü gö­rüş­me­le­rin en önem­li cüm­le­si­ni, ik­ti­dar par­ti­si adı­na ko­nu­şan grup söz­cü­sü, sa­yın grup baş­kan ve­ki­li söy­le­miş­tir. De­miş­tir ki mu­ha­le­fe­te dö­nük eleş­ti­ri­siy­le: Özel­lik­le Hükûme­tin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne iliş­kin po­li­ti­ka­la­rı­nı eleş­ti­rir­ken Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­la­rıy­la ay­nı cep­he­ye düş­tü­ğü­nü­zü gör­mez­den ge­li­yor­su­nuz. Ya­ni, gen­so­ru öner­ge­siy­le Hükûme­ti Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da eleş­ti­ren Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­la­rıy­la ay­nı blo­ka düş­tü­ğü­nü, ay­nı ta­ra­fa düş­tü­ğü­nü açık­ça ifa­de et­miş­tir. Ben­ce, tam da söy­le­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız şe­yi iş­te o söy­le­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­la­rı yok­tur. O kar­şıt­lık-yan­daş­lık iliş­ki­si­ni ik­ti­dar par­ti­si ve bu Hükûmet ka­fa­sın­da ya­rat­mak­ta­dır. Tür­ki­ye'de Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şı­tı ola­rak bir siz var­dı­nız, siz de fi­kir de­ğiş­tir­di­niz ve Tür­ki­ye'de Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­lı­ğı kal­ma­dı. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Siz, bu Ge­nel Ku­rul­da Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ği­ne sok­ma ça­ba­sı gös­ter­di­ği için bir Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nı, gen­so­ru ve­re­rek gö­rev­den dü­şü­ren bir si­ya­si ge­le­ne­ği tem­sil edi­yor­su­nuz. Tür­ki­ye'de Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­lı­ğı var­mış gi­bi bir iz­le­nim, ka­fa­nız­da­ki bu iz­le­nim, as­lın­da tam da gen­so­ru­nun hak­lı­lık ge­rek­çe­si­dir. Çün­kü, gen­so­ru­mu­zun te­mel­de söy­le­di­ği söz şu­dur: Siz Tür­ki­ye'yi kamp­lar için­de gö­rü­yor ve dü­şü­nü­yor­su­nuz. Av­ru­pa Bir­li­ği yan­daş­la­rı-kar­şıt­la­rı, Hükûmet, Hükûme­tin yan­daş­la­rı-kar­şıt­la­rı… Biz de ba­şın­dan iti­ba­ren ay­nı şe­yi söy­lü­yo­ruz. Di­yo­ruz ki: Hükûmet, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­le­rin­de hak ve men­fa­at­le­ri­ni tem­sil eden, de­mok­ra­tik meş­ru­iyet için­de Tür­ki­ye'yi tem­sil eden var­lı­ğı­dır. Onun, yan­daş­lık-kar­şıt­lık gi­bi ba­kış açı­la­rı­na sa­hip ol­ma­ya hiç ih­ti­ya­cı yok, böy­le de dav­ran­ma­ma­lı­dır; ama, zih­ni­yet arı­za­lı ol­du­ğu için, bu ça­tış­ma­lar için­de, Tür­ki­ye-Av­ru­pa Bir­li­ği iliş­ki­le­rin­de siz Tür­ki­ye için­de­ki kamp­la­ra ba­kı­yor­su­nuz. Hâlbu­ki me­se­le şu­dur: Tür­ki­ye ile Av­ru­pa Bir­li­ği ara­sın­da bir tar­tış­ma var­dır. Tür­ki­ye'de Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gü­ven duy­ma­yan­lar var­dır. Tür­ki­ye ve Av­ru­pa Bir­li­ği ara­sın­da mü­za­ke­re edi­len, tar­tı­şı­lan, Tür­ki­ye'nin ve kar­şı ta­ra­fın men­fa­at­le­ri­ni il­gi­len­di­ren me­se­le­ler var­dır, ama, siz, bu­ra­da, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri aley­hi­ne, sö­züm ona Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­la­rı, bi­ze gö­re Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri­nin dik­kat­li, özen­li sa­vu­nu­cu­la­rı­nın kar­şı­sın­da po­zis­yon al­ma­yı seç­ti­ği­niz için, bu­gün, bu gen­so­ru, hak­lı bir gen­so­ru ola­rak bu Mec­li­sin gün­de­mi­ne gel­miş­tir ve ben­ce ta­ri­hin tu­ta­nak­la­rı­na geç­miş­tir.

Me­se­le şu­dur: Me­se­le, Tür­ki­ye'nin ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­le­rin­de siz ki­min ta­ra­fın­da­sı­nız me­se­le­si­dir. Zih­ni­niz­den Tür­ki­ye'yi kamp­la­ra ayır­mak­tan vaz­geç­me­dik­çe, Tür­ki­ye'de dev­let, as­ker­ler, ser­ma­ye ve ve­sa­ir ik­ti­dar-mu­ha­le­fet gi­bi kamp­la­rı si­lip top­yekûn bir Tür­ki­ye ta­sav­vu­ru kur­ma­dık­ça, Tür­ki­ye'nin ulus­la­ra­ra­sı po­li­ti­ka­lar­da hak ve men­fa­at­le­ri­ni sa­vu­na­maz­sı­nız. Sa­vu­na­ma­ya­ca­ğı­nı­zın en açık ka­nı­tı­nı bu­ra­da za­ten söz­le­ri­niz­le söy­le­di­niz. Bu­ra­da Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı di­yor ki: "Tür­ki­ye bu nok­ta­ya ko­lay­lık­la gel­me­di." Za­ten, Tür­ki­ye, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le mü­za­ke­re du­ru­mu­na hiç gel­me­miş­ti ki.

Ben, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­za sor­mak is­ti­yo­rum: Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız, Tür­ki­ye bu­ra­ya gök­ten zem­bil­le mi gel­di? Ya­ni, siz, Tür­ki­ye'yi uzay­dan bir yer­den mi ge­tir­di­niz Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le iliş­ki­ler sü­re­ci­ne?

Da­ha 1960'lar­da, 1950'le­rin so­nun­da, hat­ta da­ha ile­ri gi­de­ce­ğim, Yas­sı­ada mahkûmla­rı, bo­yun­la­rın­da­ki yaf­ta­la­rı, mahkûmi­yet yaf­ta­la­rı he­nüz bo­yun­la­rın­day­ken, Zor­lu, Po­lat­kan, Men­de­res, Ba­yar, ge­miy­le tu­tuk­lu bu­lun­du­rul­duk­la­rı ye­re doğ­ru gi­der­ler­ken, Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği ola­rak tar­tı­şı­lan pro­je için­de­ki du­ru­mu­nu, hak ve men­fa­at­le­ri­ni tar­tı­şı­yor­lar­dı, bo­yun­la­rın­da idam yaf­ta­sıy­la. Ya­ni, Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le iliş­ki­le­ri­ne siz ge­tir­di­niz öy­le mi? Ha­yır. Tür­ki­ye ve Av­ru­pa Bir­li­ği­nin kar­şı­lık­lı stra­te­jik iliş­ki­le­ri ve kar­şı­lık­lı bir men­fa­at ya­rış­ma­sı var­dı. Bu ya­rış­ma­da sü­re­gi­den bir sü­reç var­dı. Siz, bu­ra­da, ne ya­zık ki, Tür­ki­ye'ye stra­te­jik ola­rak de­za­van­taj­lar ge­ti­re­cek ter­cih­ler or­ta­ya koy­du­nuz.

Şim­di, söy­le­di­ği­niz şe­yin öze­ti­ni ben si­ze söy­le­ye­yim: Ya­ni, Tür­ki­ye açar da, ka­pa­tır da, ken­di ken­di­mi­ze aça­rız, ka­pa­tı­rız. Ön­ce, ka­fa­nız­da bir ka­rar ve­rin. "Nor­veç gi­bi ya­pa­rız." Siz, Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­me­si­ni is­ti­yor mu­su­nuz is­te­mi­yor mu­su­nuz? Bu, Tür­ki­ye için ya­rar­lı mı­dır de­ğil mi­dir, ön­ce siz ken­di ka­fa­nız­da ka­rar ve­rin ve bu­nu ber­rak bir bi­çim­de söy­le­yin. Tür­ki­ye, bu ka­ra­rı çok­tan ver­di. Bu ko­nu­da ka­rar­sız­lı­ğı olan ben­ce si­zin Hükûme­ti­niz. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye-Av­ru­pa Bir­li­ği iliş­ki­le­rin­de, bu iliş­ki­ler sü­re­cin­de Tür­ki­ye'nin hak ve men­fa­at­le­ri­ni özen­le, ti­tiz­lik­le sa­vu­nu­yor ol­mak ve bu mü­za­ke­re­le­ri bir pa­zar­lık cid­di­ye­ti için­de, bir ka­rar­lı­lık­la, ge­re­kir­se bu iliş­ki­le­ri ken­di ira­de­siy­le as­kı­ya ala­bi­le­cek bir ka­rar­lı­lık­la gö­tür­me­yi öner­mek­le, ken­di­si­ni iç po­li­ti­ka­da Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şı­tı ola­rak ni­te­le­dik­le­ri çev­re­ler kar­şı­sın­da avan­taj­lı bir ko­nu­ma yer­leş­tir­mek adı­na Tür­ki­ye'nin hak ve men­fa­at­le­rin­den vaz­geç­miş ol­mak, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ne bir kat­kı­da bu­lun­mak de­ğil­dir.

Onun için, ta­rih bun­la­rı hiç şüp­he­siz yar­gı­la­ya­cak­tır. Or­ta­da bir ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı var­sa, bu ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı bu Hükûme­tin ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı­dır. Tür­ki­ye ola­cak mı ol­ma­ya­cak mı? Du­rum net­tir. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ka­fa­sı fa­lan ka­rı­şık de­ğil. Bu kür­sü­den Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ka­fa­sı­nın ka­rı­şık ol­du­ğu­nu söy­lü­yor­su­nuz. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ka­fa­sı ka­rı­şık de­ğil. Av­ru­pa Bir­li­ği -dik­kat­le din­le­yin- Tür­ki­ye'yi içi­ne al­ma­dan ge­niş­le­mek is­ti­yor. Bir pa­ra­doks gi­bi gö­rü­nü­yor de­ğil mi? Bu­ra­dan ba­kın­ca evet, ger­çek bir pa­ra­doks. Ama Av­ru­pa Bir­li­ği, bu pa­ra­dok­su müm­kün kıl­mak is­ti­yor ve Av­ru­pa Bir­li­ği­ne bu ce­sa­re­ti ve­ren si­zin Hükûme­ti­niz. "Özel or­tak­lık" de­di­ği, bu­ra­da "im­ti­yaz­lı or­tak­lık" bi­çi­min­de sa­tıl­ma­ya ça­lı­şı­lan şey, esas iti­ba­rıy­la, Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ği­nin içi­ne al­ma­dan, Tür­ki­ye'yi Av­ru­pa Bir­li­ği için­de ini­si­ya­tif yap­ma­dan Av­ru­pa he­ge­mon­ya­sı­nın bir par­ça­sı hâli­ne ge­tir­me pro­je­si­dir ve gö­re­cek­si­niz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin tu­ta­nak­la­rı ta­nık ol­sun, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin de­ğer­li ve­kil­le­ri ta­nık ol­sun, Tür­ki­ye, önü­müz­de­ki bir­kaç yıl bo­yun­ca ne ya­zık ve ne ya­zık ki, sa­de­ce ve sa­de­ce özel or­tak­lık me­se­le­si­ni gö­rü­şe­bi­le­cek­tir. Tür­ki­ye'yi ge­tir­di­ği­niz nok­ta bu­ra­sı­dır. Tür­ki­ye'yi bu nok­ta­ya ge­tir­miş ol­ma­nı­zın ar­ka­sın­da­ki se­bep iç po­li­ti­ka­ya iliş­kin kor­ku­la­rı­nız­dır, za­af­la­rı­nız­dır. Ken­di­ni­zi Tür­ki­ye'nin ger­çek, de­mok­ra­tik, meş­ru tem­sil­ci­si ola­rak his­se­de­me­di­niz. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bir, tav­şa­na kaç, ta­zı­ya tut oyu­nu­nun için­de, ne ya­zık ki, tav­şa­nı ko­va­la­yan­la­rın ko­va­la­dık­la­rı yer­de, bi­ri­le­ri­nin oyun pla­nı­nın içi­ne düş­tü­nüz, ger­çek bu­dur. Bu ger­çek, ta­ri­hin bir­çok bel­ge­siy­le hiç şüp­he­siz or­ta­ya çı­ka­cak­tır. Bu­ra­da söy­le­di­ği­niz, bu­ra­da ge­lip, yu­mu­şak bir ses to­nuy­la, sö­züm ona ne­za­ket cüm­le­le­ri ifa­de eder­miş gi­bi söy­le­mek, ne­za­ket­li dav­ran­mış ol­mak an­la­mı­na gel­mi­yor.

RE­CEP ÖZEL (Is­par­ta) - Çok say­gı­sız…

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Söz­le­ri­ni­zin içe­ri­ği ile ses to­nu­nuz ve gö­rü­nü­şü­nüz ara­sın­da­ki fark -mü­sa­ade eder­se­niz, ben de hak­kı­mı sa­vu­na­yım- sa­de­ce ve sa­de­ce…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - An­la­dı­nız mı?

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - …içi­niz­le dı­şı­nı­zın ay­nı ol­ma­dı­ğı­nı, gö­rün­dü­ğü­nüz gi­bi ol­ma­dı­ğı­nı­zı bel­ge­ler, baş­ka hiç­bir şe­yi bel­ge­le­mez. Bun­dan baş­ka hiç­bir şe­yi bel­ge­le­mez.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Na­sıl da tes­pit et­tin, he­lal ol­sun!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ni­yet oku­yu­cu­lar ço­ğal­dı.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da, Türk dı­şiş­le­rin­de bü­yük bir ba­şa­rı­nın var ol­du­ğu­nu söy­lü­yor­su­nuz. Ben de si­ze sor­mak is­ti­yo­rum: Di­yor­su­nuz ki, iş­te "Ame­ri­kan Baş­ka­nı gel­di, ca­mi­nin önün­de fo­toğ­raf çek­tir­di." Ha­tır­la­dım, ben de ha­tır­la­dım, şim­di siz ha­tır­la­yın­ca, ha­tır­la­dım onu. Tür­ki­ye'nin ba­kan­la­rı­nın üst ara­ma­sıy­la ve el­le­ri­ni fi­lan kon­trol­den ge­çi­re­rek gi­de­bil­dik­le­ri bir top­lan­tıy­dı o, ha­tır­la­dım. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ame­ri­kan Baş­ka­nı­na… Ha­tır­la­dım onu. Ne ol­du? Ne ol­du? Sa­yın Baş­ba­kan ne di­yor­du? Di­yor­du ki: "Bush'un göz­le­rin­de PKK'yla mü­ca­de­le ka­rar­lı­lı­ğı­nı gör­düm." San­ki PKK'yla mü­ca­de­le Bush'un der­diy­di, san­ki onun der­diy­di. Ne ol­du o ka­rar­lı­lık? Göz gö­ze baş­lat­tı­ğı­nız mu­hab­bet­te, saç sa­ça baş ba­şa gel­di­niz, ne ol­du? Dış po­li­ti­ka­nın göz gö­ze, ro­man­tizm­le ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı­nı bil­mi­yor­du­nuz. Ni­ye siz, Türk-Ame­ri­kan iliş­ki­le­ri­nin mer­ke­zi­ne Tür­ki­ye'nin PKK so­ru­nu­nu koy­du­nuz? Bu­na ne hak­kı­nız var­dı? Tür­ki­ye Baş­ba­ka­nı ile Ame­ri­kan Baş­ka­nı­nın gö­rüş­me­si­nin mer­ke­zi­ne, Tür­ki­ye'nin PKK'ya iliş­kin so­run­la­rı­nı koy­ma­ya ne hak­kı­nız var­dı? Bu­ra­da bu­gü­ne ka­dar bah­se­di­len stra­te­jik or­tak­lık bel­ge­sin­de, stra­te­jik or­tak­lı­ğın bir bel­ge­ye sa­hip ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz. O za­man, ben, Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: Sa­yın Ba­kan, o bel­ge­de ne ya­zı­yor, o bel­ge­de ne ya­zı­yor? O bel­ge­den biz de bir ha­ber­dar ola­lım. Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nün ko­ru­na­ca­ğı ya­zı­yor mu? Eğer, Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nün ko­ru­na­ca­ğı ya­zı­yor ise bir so­ru da­ha so­ra­ca­ğım: Ker­kük'ün sta­tü­sü­nün özerk bir sta­tü ola­rak ko­run­ma­dı­ğı du­rum­da, ya­ni, Ker­kük'te, si­zin de kar­şı çık­tı­ğı­nız, ama, ka­le alın­ma­yan re­fe­ran­du­mun ya­pıl­ma­sı du­ru­mun­da, ya­ni, Ker­kük'ün Kür­dis­tan'ın bir par­ça­sı ola­rak tes­cil edil­di­ği bir du­rum­da Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nün ko­run­ma­sı müm­kün mü­dür? "Ca­nım, Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nün ko­run­ma­sı bi­zim de umu­ru­muz­da mı?" di­yen­ler ola­bi­lir. İş­te, bu­nun ce­va­bı çok va­him­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün, ar­tık, Irak'ın bü­tün­lü­ğü, Tür­ki­ye'nin bü­tün­lü­ğü me­se­le­si­dir. Ar­ka­nı­zı dö­ne­mez­si­niz. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin de­ğer­li üye­le­ri, Tür­ki­ye'nin ka­de­ri hak­kın­da ko­nu­şu­yo­ruz, Irak'ın ka­de­ri hak­kın­da ko­nuş­mu­yo­ruz, Tür­ki­ye'nin ka­de­ri hak­kın­da ko­nu­şu­yo­ruz. Bu­ra­dan di­yor­su­nuz ki, bir Türk Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı -bu ne­den­le Sa­yın Ba­kan is­ti­fa et­me­li­si­niz, bu ne­den­le. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Şim­di söy­le­ye­ce­ğim- di­yor­su­nuz ki: "Ker­kük kü­çük bir Irak'tır." Tür­ki­ye'nin ta­rih tez­le­ri­nin ta­ma­mı­nı çö­pe at­tı­nız bu sö­zü­nüz­le. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Hal­bu­ki, bu kür­sü­den ko­nu­şan ar­ka­da­şım de­miş­ti ki: "Ge­lin, 'Ker­kük bir Türk­men şeh­ri­dir.' de­yin, si­zi al­kış­la­ya­ca­ğız." Ni­ye di­ye­me­di­niz? Ker­kük bir Türk­men şeh­ri­dir, Za­ho'nun bir Kürt şeh­ri ol­du­ğu gi­bi. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nu söy­le­mek­ten ni­ye kor­ku­yor­su­nuz? Bu­gün Ker­kük'te ne ka­dar Kürt'ün ya­şa­dı­ğın­dan da ba­ğım­sız ola­rak, Ker­kük, bir Türk­men şeh­ri­dir, ta­rih­sel ola­rak bir Türk­men şeh­ri­dir ve bu, de­ğiş­ti­ri­le­me­ye­cek, as­la de­ğiş­ti­ril­me­ye­cek bir ger­çek­tir. Ker­kük, Irak'ın öze­ti fi­lan de­ğil­dir. Ker­kük, o ca­nım hoy­rat­la­rıy­la, o gü­zel ağıt­la­rıy­la bir Türk­men şeh­ri­dir Sa­yın Ba­kan, bir Türk­men şeh­ri­dir. Siz, Tür­ki­ye'nin ta­rihî po­li­ti­ka­la­rın­dan ha­ber­siz bir bi­linç­le o kol­tuk­ta otur­ma­yı hak et­mi­yor­su­nuz, is­ti­fa edin. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İs­ti­fa edin, is­ti­fa edin. En iyi­si bu­dur. Ker­kük bir Türk­men şeh­ri­dir. Eğer "Ker­kük bir Türk­men şeh­ri­dir" di­ye­mi­yor­sa­nız, bu­gün re­fe­ran­du­ma han­gi ge­rek­çey­le kar­şı çık­tı­ğı­nı­zı or­ta­ya ko­ya­maz­sı­nız, te­mel­len­di­re­mez­si­niz ve ge­le­lim, Irak bö­lü­nür­se Tür­ki­ye'nin san­ki bü­yü­ye­ce­ği yo­lun­da­ki se­nar­yo­la­rı Tür­ki­ye'ye bir kah­ra­man­lık ede­bi­ya­tı için­de sat­ma­ya ça­lı­şan­la­ra. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin tu­ta­nak­la­rı bu­na da şa­hit­tir.

Ey mil­let­ve­kil­le­ri, bu söz­le­ri duy­maz­dan ge­le­mez­si­niz. Duy­du­nuz ve so­rum­lu­su­nuz. Eğer Irak bö­lü­nür­se, Tür­ki­ye de bö­lü­ne­cek­tir. Irak'ın bö­lün­me­si, Tür­ki­ye'nin bü­yü­me­si an­la­mı­na as­la gel­me­ye­cek­tir. Efen­dim, Tür­ki­ye Ku­zey Irak'ta ku­ru­la­cak bir Kürt dev­le­ti­nin ha­mi­si ro­lü­ne bü­rü­nür­sey­miş, ha­mi­si olur­say­mış, Tür­ki­ye bü­yür­müş. De­niz­li ile Ker­kük'ün ka­de­ri­ni bir­leş­tir­mek müm­kün olur­muş. Bu, Tür­ki­ye'nin içi­ne sü­rük­len­mek is­ten­di­ği oyu­na ta­şe­ron­luk gi­ri­şi­min­den baş­ka hiç­bir şey de­ğil­dir. Her­kes mil­le­ti kar­şı­sın­da, her­kes, ama her­kes, he­le he­le mil­le­tin ver­di­ği ma­aş­la ço­lu­ğu­nu ço­cu­ğu­nu bes­le­yen­ler, mil­let kar­şı­sın­da na­mus­lu ve dik du­ruş gös­ter­mek zo­run­da­dır. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Bu, ar­ka­mı­zı dö­ne­bi­le­ce­ği­miz bir şey de­ğil­dir. Bu­gü­ne ka­dar Irak po­li­ti­ka­sın­da… Bu­gü­ne ka­dar "Av­ru­pa Bir­li­ği bi­rin­ci ön­ce­li­ği­miz." di­yor­du­nuz, dön­dü­nüz "Irak bi­rin­ci ön­ce­li­ği­miz­dir." de­di­niz. Pe­ki, ne­dir Irak po­li­ti­ka­nız? Ne­dir Irak po­li­ti­ka­nız? Irak'a da­ir po­li­ti­ka­nız ne­dir? Bu­ra­da söy­le­di­niz, Irak'ın bir­li­ği­nin ko­run­ma­sı ve­sa­ir. Gü­zel, doğ­ru. Tür­ki­ye bu me­se­le­de ken­di­si için ne is­ti­yor­sa, Irak hal­kı için de onu is­te­me­li­dir. Tür­ki­ye'nin ba­kış açı­sın­da ön­ce­li­ği, ne Türk­men­ler ne Kürt­ler ne Arap­lar ne Sün­ni­ler… Türk­ler, Tür­ki­ye, Irak hal­kı­nın ta­ma­mı­na bir kar­deş­lik bi­lin­ci için­de sa­hip çık­ma­lı, ken­di­si için ne is­ti­yor­sa, on­lar için de ay­nı­sı­nı is­te­me­li­dir. Biz, Tür­ki­ye için bir­lik is­ti­yo­ruz, Irak için de bir­lik is­ti­yo­ruz. Tür­ki­ye için dir­lik is­ti­yo­ruz, Irak için de dir­lik is­ti­yo­ruz. Tür­ki­ye için kar­deş­lik is­ti­yo­ruz, Irak için de kar­deş­lik is­ti­yo­ruz. Tür­ki­ye'nin de­rin mez­hep ça­tış­ma­la­rı­na sü­rük­len­me­si­ni na­sıl is­te­mi­yor­sak Irak'ın da ay­nı şe­kil­de is­te­mi­yo­ruz. Ama, bu­nun ar­ka­sı­na güç koy­mak la­zım. İki haf­ta­dır ben ba­ğı­rı­yo­rum, kim­se du­yar ve­ya duy­maz; Sa­yın Ba­kan, şim­di duy­du­nuz, bu­na ce­vap ver­me­ye mec­bur­su­nuz. Giz­li gö­rüş­me ta­lep­le­riy­le bu­nun ar­ka­sın­da sak­la­na­maz­sı­nız, giz­li gö­rüş­me­nin ar­ka­sın­da.

Ben, on beş gün­dür söy­lü­yo­rum, di­yo­rum ki bı­ra­kın bu ha­rekât na­ra­la­rı­nı bir ta­ra­fa, ger­çek­ten bir şey ya­pa­bi­le­ce­ği­ni­ze da­ir ka­rar­lı­lı­ğı­nı­zı doğ­ru araç­lar­la gös­te­rin. Ha­bur Sı­nır Ka­pı­sı­nın ye­ri­ni de­ğiş­ti­rin. Ba­kın, "ka­pa­tın" bi­le de­mi­yo­rum. "Ka­pa­tın" bi­le de­mi­yo­rum. Ha­bur Sı­nır Ka­pı­sı­nın ye­ri­ni de­ğiş­ti­rin.

Siz, Mer­sin Ser­best Ti­ca­ret Böl­ge­niz­de olup bi­ten­ler­den ha­ber­dar mı­sı­nız Sa­yın Ba­kan? Millî İs­tih­ba­rat Teş­ki­la­tı­nız si­ze bu­nu ra­por et­mi­yor mu? Mer­sin Ser­best Böl­ge­niz üze­rin­den Irak'a sağ­la­nan lo­jis­ti­ğin ve Irak'ta oluş­tu­ru­lan bir dev­le­tin lo­jis­ti­ği­nin, si­ya­si lo­jis­ti­ği­nin, ser­ma­ye lo­jis­ti­ği­nin bu­ra­dan yü­rü­dü­ğü­nü ve Sa­yın Baş­ba­ka­nın iş ada­mı da­nış­man­la­rı­nın da bu sü­re­ce se­yir­ci kal­ma­dı­ğı­nı bi­li­yor mu­su­nuz bil­mi­yor mu­su­nuz? Hak­sız­lık kar­şı­sın­da su­san, dil­siz şey­tan­dır. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) He­le he­le, he­le he­le mil­le­ti­nin akı­be­ti kar­şı­sın­da sa­de­ce sus­kun­lu­ğu yeğ­le­yen­ler şey­ta­nın en bü­yü­ğü­dür.

Tür­ki­ye'nin hu­zu­ru, Tür­ki­ye'nin kar­deş­le­ri­nin hu­zu­ru bir de­rin teh­dit­le kar­şı kar­şı­ya­dır. Mil­yon­lar­ca in­san, ya­ni bu­gün Irak iç sa­va­şın için­de­dir ve bu sü­reç bü­yük bir Or­ta Do­ğu iç sa­va­şı­na git­mek­te­dir ve bu­gün ya­şa­nan sü­reç, bu­gün ya­şan­mak­ta olan sü­reç, Tür­ki­ye'yi bu bü­yük Or­ta Do­ğu iç sa­va­şın­da ta­raf kıl­ma sü­re­ci­dir. Siz, iç po­li­ti­ka­da dış müt­te­fik­le­ri­ni­zi kay­bet­me­me te­la­şı­nı bir ke­na­ra bı­ra­kın. Müt­te­fik­le­ri­niz­le de ger­çek­ten müt­te­fik gi­bi ko­nu­şun, ger­çek­ten müt­te­fik gi­bi, gü­ve­ne gü­ve­ne, açık açık; at pa­zar­lı­ğı ya­pa­rak de­ğil. Eko­no­mi­den so­rum­lu Ba­ka­nı Irak me­se­le­sin­de mü­za­ke­re­ci kıl­dı­nız. Si­zin dış po­li­ti­ka cid­di­ye­ti­niz iş­te bu ka­dar. San­ki o mü­za­ke­re­de, ya­ni at pa­zar­lı­ğı yaf­ta­sıy­la dam­ga­la­nan o mü­za­ke­re­de çok ba­şa­rı­lı ol­muş gi­bi, üs­tü­ne bir de Av­ru­pa Bir­li­ğin­de Baş­mü­za­ke­re­ci yap­tı­nız. Ne ol­du, ne­re­ye gel­dik Av­ru­pa Bir­li­ğin­de? Se­kiz fa­sıl açıl­ma­ya­cak, ge­ri ka­lan ka­pan­ma­ya­cak.

Eğer, bu­ra­dan ye­min­le söy­lü­yo­rum, eğer bun­dan son­ra­ki sü­reç özel or­tak­lı­ğa ra­zı edil­mek için ya­ra­tı­lan bir ba­sın sü­re­ci ol­maz­sa, ge­lip, bu Mec­lis­ten her­kes­ten özür di­le­ye­ce­ğim, her­kes­ten özür di­le­ye­ce­ğim, he­pi­niz­den bin ke­re özür di­le­ye­ce­ğim, ama, bu böy­le ola­cak.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mum­cu, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız, üç da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, bu­nu beş da­ki­ka yap­ma­nı­zı is­tir­ham ede­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Mum­cu.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar… De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di çö­zü­mü ko­nu­şa­lım. As­lın­da, bir ge­nel gö­rüş­me is­te­yen Hükûme­tin, ken­di ta­le­bi­ne bir sa­mi­mi­yet ve sa­da­kat gös­ter­me­si ve bü­tün kad­ro­suy­la bu­ra­da ol­ma­sı ge­re­kir­di.

Hiç önem­li de­ğil, sü­rek­li ola­rak bu­ra­da Ana­va­tan Par­ti­si­ni de­ğer­siz­leş­tir­me­ye, önem­siz­leş­tir­me­ye ça­lış­tı­ğı­nı­zı gö­rü­yo­rum. Ca­nı­nız sağ ol­sun. Siz, ka­la­ba­lık çı­kan ses­le­rin hak­kı söy­le­ye­ce­ği­ni ve­ya­hut da bü­tün ses­le­ri bas­tı­ra­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yor ola­bi­lir­si­niz, ama, ba­zı şey­le­ri ha­tır­lat­mak is­te­rim, bi­lin bun­la­rı ar­ka­daş­lar. Bir ke­re, ana­ya­sal dü­zen -biz ana­ya­sal dü­ze­nin dı­şın­da var de­ği­liz bu­ra­da, biz ana­ya­sal imkânlar­la va­rız- Ana­ya­sa, mil­let­ve­ki­li­ne is­ti­fa hak­kı­nı ver­miş. Ni­ye? Par­ti yö­ne­tim­le­ri­nin, li­der­le­ri­nin kö­le­si ol­ma­sın mil­let­ve­ki­li, mil­le­ti tem­sil et­sin di­ye. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ni­te­kim, ay­nı şe­kil­de, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın ken­di­si de dâhil ol­mak üze­re, ge­çen dö­nem, baş­ka bir par­ti­den se­çi­len mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, gel­di­niz bu­ra­da AK Par­ti­yi kur­du­nuz.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - İs­ti­fa et­me­di ama…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Par­ti ka­pa­tıl­dı, par­ti…

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Her ne olur­sa ol­sun, si­zi, si­zin adı­nı­za, ha­ni di­yor­su­nuz ya, si­zin adı­nı­za va­tan­da­şın önü­ne çı­kan­lar, si­zin bu dav­ra­nı­şı­nı­za rı­za gös­ter­miş de­ğil­ler­di.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - İs­ti­fa et­me­di…

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Kal­dı ki, ben bu­nu yer­mi­yo­rum, ben bu­nun de­mok­ra­tik bir imkân ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum.

BAŞ­KAN - Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­yın ha­ti­bi din­le­ye­lim.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) - Yan­lış söy­lü­yor…

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Ben, bu­nun bir de­mok­ra­tik imkân ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum. Bu imkân ol­ma­say­dı eğer, bu imkân ol­ma­say­dı eğer, de­mok­ra­si­yi ya­şat­mak ve iş­let­mek müm­kün ol­maz­dı.

Geç­ti­ği­miz dö­nem, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı da ha­tır­la­ya­cak­tır, Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin de ko­mis­yon üye­siy­di o da ha­tır­la­ya­cak­tır, geç­ti­ği­miz dö­nem be­nim üye­si ol­du­ğum par­ti hükûmet or­ta­ğıy­dı ve hükûmet or­ta­ğı ola­rak, bu Mec­li­se 158, 159 ve 312'yle il­gi­li bir tek­lif ge­tir­di. Bu tek­lif, Ge­nel Baş­ka­nı­nı­zın, ya­ni bu­gün­kü Baş­ba­ka­nın si­ya­set yap­ma­sı­nı ya­sak­la­yan bir tek­lif­ti. Bu tek­lif kar­şı­sın­da "mil­let­ve­ki­li­nin mil­le­ti­ne kar­şı so­rum­lu ol­du­ğu" bi­lin­ci için­de kar­şı çı­kan Ana­va­tan Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri -ki, bun­lar­dan bir ta­ne­si de ben­dim- hükûme­ti boz­mak­la teh­dit et­ti­ği için­dir ki, ki­şi­lik­li bir du­ruş gös­ter­di­ği için­dir ki, bu­gün bir­çok ar­ka­da­şı­mız si­ya­set ya­sa­ğı ol­mak­sı­zın, da­ha doğ­ru­su o ya­sak­la­rı aş­mış ola­rak, ya­ni, hükûme­tin öne­ri­si­ni ge­ri çek­me­si yü­zün­den bu­gün bu­ra­da si­ya­set ya­pı­yor.

Ki­şi­lik la­zım­dır. O gün hükûmet or­ta­ğı par­ti mil­let­ve­kil­le­ri ba­na sor­muş­lar­dı, de­miş­ler­di ki: "Ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­niz mi; yok­sa, gru­bu­nu­zu mu tem­sil edi­yor­su­nuz?" Gü­ya be­ni kü­çüm­se­me­ye ça­lış­mış­lar­dı. Ben de­miş­tim ki: "Be­nim bir ki­şi­li­ğim var Al­lah'a şü­kür." Şim­di ay­nı şe­yi söy­lü­yo­rum. He­pi­mi­zin bir ki­şi­li­ği var Al­lah'a şü­kür ve ki­şi­lik­li du­ru­şun her za­man la­zım ola­ca­ğı­nı unut­ma­yın.

Bu­ra­da iki­de bir, ba­kı­yo­rum, çi­çek­ler alıp ve­ri­yor­su­nuz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­siy­le. Teb­rik edi­yo­rum. Za­man za­man yap­tı­nız bu­nu. Me­se­la RTÜK se­çim­le­rin­de yap­tı­nız, par­ti­le­re ha­zi­ne yar­dı­mın­da yap­tı­nız. Ha­yır­lı iş­ler. Giz­li gö­rüş­me ko­nu­sun­da da ya­pa­cak­sı­nız. Teb­rik edi­yo­rum.

Ba­kın, biz, si­zi baş ba­şa bı­ra­ka­bi­li­riz bu­ra­da is­ti­yor­sa­nız. Bu­nu ce­sa­ret­le çı­kın söy­le­yin bu­ra­da. Bu­ra­nın bir Mec­li­si Me­bu­san psi­ko­lo­ji­si için­de iş­le­me­si­ni is­ti­yor­sa­nız, söy­le­yin, biz, si­zi baş ba­şa bı­ra­kı­rız.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Siz za­ten yok­su­nuz.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Hah, iş­te, onu, par­ti adı­na yet­ki­li bi­ri gel­sin bu­ra­dan söy­le­sin, bu­nu söy­le­sin, bu­nu par­ti­nin mer­kez ka­rar or­ga­nı­na gö­tü­rüp ka­ra­ra bağ­la­ma­ya söz ve­ri­yo­rum, söz ve­ri­yo­rum… Ce­sa­re­ti­niz var­sa, çı­kın bu­ra­dan bu­nu söy­le­yin.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Hal­kı­mız söy­le­di.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Çı­kın, çı­kın bu­nu bu­ra­dan söy­le­yin. Ba­kın ba­ka­lım ne olu­yor? O za­man ki­şi­lik­li bir du­ru­şa, bu Mec­lis­te ki­şi­lik­li bir du­ru­şa, bi­ri­le­ri­nin da­ha ki­şi­lik­li du­ru­şu­na na­sıl ek­mek su ka­dar muh­taç ola­ca­ğı­nı­zı gö­re­cek­si­niz.

De­mok­ra­si­ye say­gı gös­te­rin. Sa­yın Bay­kal, siz çok iyi bi­lir­si­niz. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bu Mec­lis­te ol­ma­dı­ğı dö­nem­ler­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bu Mec­lis­te ol­ma­sı­nın ne ka­dar la­zım gel­di­ği­ni çok söy­le­dim ka­mu­oyu­na açık ola­rak. Ni­ye söy­le­dim? Çün­kü, be­nim inan­cı­ma gö­re, bir Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si bu Mec­lis­te ol­say­dı, 28 Şu­bat ol­ma­ya­cak­tı. De­mok­ra­si da­ha den­ge­ler için­de yü­rü­ye­cek­ti, iş­le­ye­cek­ti. Bu­gün, yi­ne de, ve­li­ni­me­ti­miz de­mok­ra­si­yi…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - 28 Şu­bat­ta Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Mec­lis­tey­di. Bu­nu bi­le bil­mi­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ök­süz, lüt­fen…

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - …bu­gün, yi­ne de, Tür­ki­ye'de mil­le­tin ira­de­si­ni müm­kün kı­lan de­mok­ra­si­yi ayak­ta tut­mak is­ti­yor­sak de­mok­ra­si­ye bü­tün ku­rum ve ku­ral­la­rıy­la say­gı gös­ter­mek zo­run­da­yız. İs­ti­fa da de­mok­ra­si­nin bir ku­ru­mu­dur, ona say­gı gös­te­rin, onu ko­ru­yun, o si­ze la­zım. De­mok­ra­si, en çok da si­ze la­zım, hu­kuk en çok da si­ze la­zım, en çok da he­sap ver­mek zo­run­da olan­la­ra la­zım.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - 28 Şu­bat­ta Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si var­dı.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Şim­di, si­ze Irak'la il­gi­li öne­ri­le­ri­mi­zi söy­le­ye­rek söz­le­ri­mi ka­pa­tı­yo­rum, çün­kü giz­li gö­rüş­me bağ­la­mın­da bu­ra­da hiç­bir şe­yin ger­çek­çi an­lam­da pay­la­şıl­ma­ya­ca­ğı­nı bi­le bi­le bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - 28 Şu­bat­ta var­dı CHP.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mum­cu lüt­fen… Te­şek­kür için açı­yo­rum. Ek sü­re­ni­zi beş da­ki­ka ola­rak ver­dim.

 Bu­yu­run.

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, he­men­ce­cik to­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için açı­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Ba­ka­na yir­mi da­ki­ka ver­di­niz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Ba­kan on da­ki­ka faz­la ko­nuş­tu.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Öz­can…

ER­KAN MUM­CU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nü, Irak'ın bü­tün­lü­ğü­nü ve hal­kı­nın kar­deş­li­ği­ni sa­vun­mak, Irak'ta halk­lar ara­sın­da ay­rım­cı­lık ve de­rin kan da­va­la­rı ya­ra­tı­cı sü­reç­le­rin kar­şı­sın­da dur­mak ve bu­nun için dip­lo­ma­tik, eko­no­mik ve as­kerî araç­la­rı­nı se­fer­ber et­mek bu­gün Tür­ki­ye'nin gö­re­vi­dir. Yal­nız bir şey söy­le­ye­ce­ğim: Mü­da­ha­le ko­nu­sun­da iki­de bir iç po­li­ti­ka­ya mal­ze­me kıl­mak için ağ­zı­nı­za "as­ker gön­der­mek" la­fı­nı alıp dur­ma­yın. Si­lah çek­mek, gös­ter­mek için ya­pıl­maz. Gös­ter­mek için si­lah çe­kil­mez ve ora­ya git­ti­ği­niz­de, eli­niz­de si­lah­la git­ti­ği­niz­de kar­şı­nı­za ki­min çı­ka­ca­ğı­nı da he­sap ede­rek gi­din.

Söy­le­ye­ce­ğim şey şu­dur: Tür­ki­ye, dip­lo­ma­tik, eko­no­mik, si­ya­si imkânla­rı­nı kul­lan­ma­dan, as­kerî imkânla­rı­nı ha­zır tut­ma­lı, ama kul­lan­ma­ma­lı­dır. As­kerî imkânla­rı­nı­zı ha­zır tu­tun ve as­kerî imkânla­rı­nı­za baş­vur­ma­nız ge­re­ki­yor­sa da bu­nu kul­lan­mak­tan as­la te­red­düt et­me­yin, çün­kü sa­vun­du­ğu­nuz, ar­tık, Tür­ki­ye'nin bü­tün­lü­ğü­dür. Bu, bu­gün Tür­ki­ye'nin gel­di­ği bir dö­nüm nok­ta­sın­da he­pi­mi­zin or­tak­la­şa gös­ter­me­miz ge­re­ken, ba­na gö­re, bir ba­si­ret­tir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. Sa­yın  Baş­ka­na to­le­ran­sı için te­şek­kür edi­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Mum­cu.

AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen, Va­hit Er­dem, Kı­rık­ka­le Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Er­dem. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Er­dem, sü­re­niz yir­mi da­ki­ka­dır.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA VA­HİT ER­DEM (Kı­rık­ka­le) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ve Ker­kük'ün du­ru­muy­la il­gi­li AK Par­ti­den 29 mil­let­ve­ki­li­nin ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­na da­ir tek­li­fi üze­rin­de ben de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­dım. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben bü­rok­ra­si­den gel­di­ğim için po­le­mik­ten çok faz­la an­la­mam, ama, bir­kaç cüm­le­yi bu­ra­da ifa­de et­mek mec­bu­ri­ye­tin­de kal­dım. Ana­va­tan Par­ti­si­nin De­ğer­li Ge­nel Baş­ka­nı bu­ra­da za­ma­nı­nın ya­rı­sı­nı, ta­bi­ri ca­iz­se, po­le­mi­ğe ayır­dı. Hâl­bu­ki ben de ANAP'tan gel­dim. ANAP bir viz­yon par­ti­si, ANAP bir fi­kir par­ti­si­dir.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Es­ki­den­di…

VA­HİT ER­DEM (De­vam­la) - Bu­ra­da de­ğer­li fi­kir­le­rin­den is­ti­fa­de ede­bi­lir­dik.

Ben­ce bir tu­tar­sız­lık ör­ne­ği gös­ter­di. AK Par­ti­nin geç­mi­şi­ni, ge­le­ce­ği­ni bi­le­rek ken­di­si de AK Par­ti­dey­di ve AK Par­ti­de mil­let­ve­ki­li olur ol­maz da ba­kan ol­du. Şim­di, bu şey­den son­ra, bu şe­kil­de ağır laf­lar, ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı gi­bi…

ER­KAN MUM­CU (Is­par­ta) - Va­hit Bey, bu ya­kış­tı mı sa­na?

VA­HİT ER­DEM (De­vam­la) - He­pi­mi­zi suç­lu­yor­su­nuz, ben de AK Par­ti­nin mil­let­ve­ki­li­yim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Ya­kış­tı, ya­kış­tı…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Ni­ye ya­kış­mı­yor?

VA­HİT ER­DEM (De­vam­la) - Ka­fa ka­rı­şık­lı­ğı gi­bi, böy­le zi­hin bu­lan­dı­rı­cı laf­lar­dan uzak dur­ma­mız la­zım.

Bu­gün cid­di bir ko­nu­yu gö­rü­şü­yo­ruz. Dış po­li­ti­ka­yı gö­rü­şü­yo­ruz, Irak'la il­gi­li du­rum­la­rı gö­rü­şü­yo­ruz. Bu­ra­da, cid­di şe­kil­de ifa­de­ler­de, cid­di ko­nu­lar üze­rin­de dur­ma­mız ge­rek­ti­ği ka­na­atin­de­yim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ER­KAN MUM­CU (Is­par­ta) - Bak, bu­nu söy­le­ye­cek pek çok ar­ka­da­şı­mız var.

VA­HİT ER­DEM (De­vam­la) - Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız­la il­gi­li ve­ril­miş olan gen­so­ru­yu gö­rüş­tük. Ben de dik­kat­le ko­nuş­ma­cı­la­rı ta­kip et­tim, din­le­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dış iş­le­ri po­li­ti­ka­sı, dış po­li­ti­ka, güç­lü bir eko­no­miy­le, içe­ri­de is­tik­rar ve gü­ven­le des­tek­len­me­dik­çe ba­şa­rı­lı ola­maz. 1990'lı yıl­la­rı dü­şü­nün…

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­dem, bir sa­ni­ye…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, içe­ri­de­ki gü­rül­tü se­be­biy­le, sa­yın ha­ti­bin ko­nuş­ma­sı an­la­şı­la­ma­mak­ta­dır. Lüt­fen…

Bu­yu­run Sa­yın Er­dem.

VA­HİT ER­DEM (De­vam­la) - İçe­ri­de güç­lü bir eko­no­mi, ge­li­şen, is­tik­rar­lı, gü­ven­li bir eko­no­mi ol­ma­dan, dış po­li­ti­ka­nın ba­şa­rı­lı ol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Onun için, 2002 yı­lın­dan iti­ba­ren, Tür­ki­ye'nin, iç po­li­ti­ka­sıy­la, eko­no­mik gü­cüy­le, dış po­li­ti­ka­sıy­la, de­ği­şen, ge­li­şen çok di­na­mik dün­ya şart­la­rın­da ge­rek­li her çe­şit ça­ba­yı gös­ter­di­ği­ni ben de şah­sen mü­şa­he­de edi­yo­rum. Ya­ni, Hükûme­tin bir ek­si­ğin­den, Hükûme­tin bir ih­ma­lin­den Tür­ki­ye'nin za­rar gör­dü­ğü­nü, Tür­ki­ye'nin za­ra­ra uğ­ra­tıl­dı­ğı­nı mü­şa­he­de et­me­di­ği­mi hu­zur­la­rı­nız­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün­kü ko­nu­muz, Irak ko­nu­su. Evet, Irak'ta, ma­ale­sef, du­rum kri­tik bir saf­ha­dan geç­mek­te­dir. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin Irak'a mü­da­ha­le he­def­le­ri ile bu­gün­kü ge­li­nen du­rum­da bü­yük bir çe­liş­ki mev­cut­tur. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Irak'ta kit­le im­ha si­lah­la­rı var ol­du­ğu dü­şün­ce­siy­le, kit­le im­ha si­lah­la­rı­nın te­miz­len­me­si, Irak'a de­mok­ra­si ge­tir­mek ve Irak hal­kı­na öz­gür­lük ge­tir­mek ama­cıy­la, re­fah ge­tir­mek ama­cıy­la Irak'a gir­miş idi. Ma­ale­sef, bu­gün­kü gel­di­ği­miz du­rum­da, ka­bul ede­lim ki, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri de ka­bul edi­yor ki, du­rum böy­le de­ğil­dir.

Mü­sa­ade eder­se­niz, ön­ce, Irak bu­gün­kü du­ru­ma ne­re­den ve na­sıl gel­miş­tir, kı­sa­ca ben de ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız bu­nun üze­rin­de dur­du, ben de de­ği­şik açı­dan bu ko­nu­da bi­raz fi­kir ser­det­mek is­ti­yo­rum.

He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, ge­çen as­rın en za­lim dik­ta­tör­le­rin­den olan Sad­dam Hü­se­yin, bil­has­sa 1970'li yıl­lar­da, dış güç­le­rin des­te­ğiy­le cid­di bir şe­kil­de si­lah­lan­dı­rıl­dı, aşı­rı de­re­ce­de si­lah­lan­dı­rıl­dı ve bu aşı­rı de­re­ce­de si­lah­lan­dı­rı­lan Irak, ev­ve­la, bu si­lah­la­rı İran'a çe­vir­di ve İran'la se­kiz yıl sü­ren bir sa­va­şa gir­di. Ma­ale­sef, sa­vaş so­nun­da de­ği­şen hiç­bir şey ol­ma­dı. Bir hiç uğ­ru­na yüz bin­ler­ce can kay­bı ve ge­ri­de, Irak'ta ve İran'da fa­kir, se­fa­let için­de olan bir top­lum bı­rak­tı.

Sad­dam yö­ne­ti­min­de­ki Irak, da­ha son­ra kom­şu­su Ku­veyt'i iş­gal et­ti. Bu ara­da, ken­di hal­kı­na, bil­has­sa Ku­zey Irak'ta, kim­ya­sal si­lah­lar da kul­la­na­rak zul­met­ti, kat­li­am­lar­da bu­lun­du. Böy­le­ce, Irak Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı'nın yo­lu­nu aç­mış ol­du. Bir­leş­miş Mil­let­ler Gü­ven­lik Kon­se­yi ka­ra­rıy­la, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ön­cü­lü­ğün­de, as­kerî mü­da­ha­ley­le Irak Ku­veyt'ten çı­ka­rıl­dı, es­ki sı­nır­la­rı içe­ri­si­ne dön­dü­rül­dü ve o za­ma­nın Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri yö­ne­ti­mi ken­di gö­rev­le­ri­nin bu­ra­da bit­ti­ği­ni ifa­de ede­rek Sad­dam re­ji­mi­ne do­kun­ma­dan ge­ri çe­kil­di. Fa­kat, bu ara­da önem­li ba­zı ge­liş­me­ler ol­du Irak'ta. Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı ola­rak ad­lan­dı­rı­lan bu dö­nem­de, Tür­ki­ye, Bir­leş­miş Mil­let­le­rin ka­ra­rı ge­re­ğin­ce am­bar­go­la­ra sa­dık kal­dı, Irak'a yi­ne in­sa­ni yar­dım­lar­da bu­lun­du, sa­vaş es­na­sın­da Sad­dam re­ji­min­den ka­çan yüz bin­ler­ce Peş­mer­ge'ye bağ­rı­nı aç­tı, ku­ca­ğı­nı aç­tı ve Ku­zey Irak hal­kı­na yar­dım et­ti, o dö­ne­min -yi­ne, bu­gün de mev­cut olan- Ku­zey Irak yö­ne­ti­ci­le­ri­ne, Ta­la­ba­ni'ye ve Bar­za­ni'ye bü­yük yar­dım­lar­da bu­lun­du. An­cak, Tür­ki­ye, bu sa­vaş­ta ulus­la­ra­ra­sı or­tam mü­sa­it ol­du­ğu hâlde as­kerî ola­rak var­lık gös­te­re­me­di. O za­ma­nın Cum­hur­baş­ka­nıy­la -ben de şah­sen bu dö­ne­mi ya­şa­dım- mer­hum, rah­met­li Tur­gut Özal'la cum­hu­ri­yet hükûme­ti ara­sın­da bir mu­ta­ba­kat sağ­la­na­ma­dı­ğı için, Tür­ki­ye Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı es­na­sın­da Ku­zey Irak'ta do­ğa­cak boş­luk­ta gö­rev ala­ma­dı, bu ris­ke gi­re­me­di. Böy­le­ce -Ku­zey Irak'ta­ki boş­lu­ğu- ulus­la­ra­ra­sı güç ola­rak "Çe­kiç Güç" adı­nı ver­di­ği­miz ulus­la­ra­ra­sı güç­le Ku­zey Irak'ta­ki gü­ven­lik sağ­lan­dı.

İş­te, Irak'ta ye­ni­den ya­pı­lan­ma­nın te­me­li Bi­rin­ci Kör­fez Sa­va­şı dö­ne­min­de atıl­mış bu­lu­nu­yor. Ta­bii ki, bu­ra­da, kim hak­lıy­dı kim hak­sız­dı, onu bi­le­mem. Bi­li­yo­rum da, bu­ra­da ifa­de et­me­nin faz­la bir fay­da­sı yok. Ben­ce, o za­man, Tür­ki­ye, Ku­zey Irak'ta­ki olu­şum­la­rı ön­le­ye­cek du­rum­day­dı; risk da­ha kü­çük­tü, ge­liş­me da­ha baş­la­ma­mış­tı. Tür­ki­ye'nin, ora­da, bi­rin­ci stra­te­jik kay­bı ya­şan­mış ol­du.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 11 Ey­lül 2001'de Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne ya­pı­lan te­rö­rist sal­dı­rı, dün­ya gü­ven­lik an­la­yı­şın­da de­ği­şik­li­ğin mi­la­dı­nı teş­kil et­mek­te­dir. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, sü­per güç an­la­yı­şıy­la, Or­ta Do­ğu'ya yö­ne­lik ye­ni gü­ven­lik stra­te­ji­si viz­yo­nu­nu or­ta­ya koy­du, ge­liş­tir­di, te­rö­riz­me kar­şı glo­bal sa­vaş ilan et­ti. 11 Ey­lül 2001 sal­dı­rı­sı­nın aka­bin­de Ku­zey At­lan­tik An­laş­ma­sı (Was­hing­ton An­laş­ma­sı)'nın 5'in­ci mad­de­si yü­rür­lü­ğe ko­na­rak -NA­TO it­ti­fa­kı- Ame­ri­ka'ya ya­pı­lan sal­dı­rı­nın mü­seb­bi­bi sa­yı­lan te­rö­rist­le­rin Af­ga­nis­tan'da ko­nuş­lan­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le Af­ga­nis­tan'a mü­da­ha­le­de bu­lu­nul­du. NA­TO it­ti­fa­kı­nın 5'in­ci mad­de­si -bu­ra­da ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum- "Müt­te­fik­ler­den bi­ri­ne ya­pı­lan sal­dı­rı, tüm müt­te­fik­le­re ya­pı­lır." ka­bu­lü­nü ön­gör­mek­te­dir. Bu se­bep­le, Tür­ki­ye de bu te­rö­riz­me kar­şı açı­lan glo­bal sa­vaş­ta ye­ri­ni al­dı ve Af­ga­nis­tan'a müt­te­fik­ler­le be­ra­ber gir­miş ol­du ve Af­ga­nis­tan'da iki de­fa ISAF (Ulus­la­ra­ra­sı Kuv­vet­ler)'ın ko­mu­tan­lı­ğı­nı üst­len­di. Hâlen, önem­li mik­tar­da teç­hi­za­tıy­la, as­ke­riy­le Af­ga­nis­tan'da­dır Tür­ki­ye.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri, Sad­dam re­ji­min­de­ki Irak'ı da te­rö­riz­mi des­tek­le­yen ve kit­le im­ha si­lah­la­rı­nı ba­rın­dı­ran bir dev­let ola­rak ilan et­ti ve Irak'a da bir as­kerî mü­da­ha­le­de bu­lun­ma­yı stra­te­ji ola­rak be­nim­se­di. An­cak, bu ko­nu­da ulus­la­ra­ra­sı mu­ta­ba­ka­tı sağ­la­ya­ma­dı. He­pi­niz bu­nu ha­tır­lı­yor­su­nuz.

Bu İkin­ci Kör­fez Sa­va­şı'nda, Tür­ki­ye'nin ABD ile iş bir­li­ği ko­nu­sun­da 1'in­ci Ak Par­ti Hükûme­tiy­le çe­tin mü­za­ke­re­ler ya­pıl­dı ve ne­ti­ce­de bir mu­ta­ba­kat sağ­lan­dı. Bu mu­ta­ba­ka­ta gö­re, ABD'nin Irak'a mü­da­ha­le­sin­de Ku­zey Irak'tan cep­he açı­la­cak, Ame­ri­kan as­ker­le­rin­den 62 bin bo­yu­tun­da­ki bir­li­ği, Tür­ki­ye'de, ge­çi­ci ola­rak, en faz­la al­tı ay, ko­nuş­la­na­cak ve ba­zı ha­va un­sur­la­rı Tür­ki­ye'de ko­nuş­lan­dı­rı­la­cak. Bu­na kar­şı­lık da Tür­ki­ye, Ku­zey Irak'ta be­lir­li de­rin­li­ğe ka­dar gir­me hak­kı­na sa­hip ola­cak. İşin öze­ti buy­du, bu tez­ke­re­nin.

Hükûmet, bu tez­ke­re­yi Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne sun­du, he­pi­ni­zin ha­tır­la­dı­ğı gi­bi ve tez­ke­re, 1 Mart 2003 ta­ri­hin­de tar­tı­şıl­dı ve ma­ale­sef di­yo­rum ben şah­sen, ka­bul edil­me­di.

Ka­bul edil­me­yiş se­be­bi, Sa­yın Onur Öy­men, bi­raz ev­vel, iş­te "as­ker gön­de­re­lim, as­ker gön­der­mi­yor­su­nuz…" de­vam­lı tek­rar­la­dı, dur­du. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, bil­has­sa Sa­yın Öy­men, "ulus­la­ra­ra­sı oy­daş­ma, ulus­la­ra­ra­sı mu­ta­ba­kat, ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk" gi­bi bir­ta­kım hu­ku­ki ar­gü­man­lar­la bu tez­ke­re­ye kar­şı çık­tı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ulus­la­ra­ra­sı sa­vaş hu­ku­ku di­ye bir hu­kuk yok, Bir­leş­miş Mil­let­ler var. Bir­leş­miş Mil­let­ler Gü­ven­lik Kon­se­yi ka­rar alır­sa bir meş­ru­iyet do­ğar, ama, al­maz­sa da ül­ke­le­rin millî men­fa­at­le­ri, stra­te­jik men­fa­at­le­ri, bu ulus­la­ra­ra­sı hu­ku­kun ve­ya ulus­la­ra­ra­sı mev­zu­atın da üze­rin­de­dir. O za­man, Tür­ki­ye'nin, be­nim ka­na­ati­me gö­re, stra­te­jik men­fa­ati bu tez­ke­re­nin çık­ma­sı­nı ge­rek­ti­ri­yor­du. Ta­bii, Hükûmet, bu ko­nu­da elin­den ge­le­ni yap­tı. Ka­ra­rı ve­ren Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si. Bu­nu da bu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Böy­le­ce İkin­ci Kör­fez Sa­va­şı'nda da Tür­ki­ye, in­sa­ni yar­dım­lar, di­ğer her çe­şit yar­dım­la­rın dı­şın­da, fii­len ola­yın dı­şın­da kal­mış­tır. Ba­na gö­re, Tür­ki­ye, her iki Kör­fez Sa­va­şı'nda da stra­te­jik kay­ba uğ­ra­mış­tır. Ben, sa­mi­mi fik­ri­mi bu­ra­da ifa­de edi­yo­rum. Söy­le­di­ğim gi­bi, bu, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ka­ra­rı­dır, say­gı duy­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz.

Ta­bii ki, bu tip bü­yük ka­rar­lar… AK Par­ti­den de ba­zı te­red­düt­ler oluş­tu, dev­le­tin ba­zı or­gan­la­rın­da ay­nı şe­kil­de oy­daş­ma ve­ya ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk an­la­yı­şıy­la; bu tez­ke­re­nin çık­ma­sı ko­nu­sun­da müs­pet bir tu­tum iz­len­me­di. Ta­bii ki, bü­yük ka­rar­lar, ta­ri­hi ka­rar­lar millî mu­ta­ba­kat­la alı­nır. Bu millî mu­ta­ba­kat bu dö­nem­de de sağ­la­na­ma­dı.

Bu ve­si­ley­le, bu tec­rü­be­le­rin de ışı­ğın­da, önü­müz­de­ki dö­nem­de Tür­ki­ye, Or­ta Do­ğu'da ola­bi­le­cek de­ği­şik­lik­ler­de da­ha ak­tif dav­ran­ma­lı­dır. Stra­te­jik men­fa­ati­miz ne­yi ge­rek­ti­ri­yor­sa öy­le ha­re­ket et­me­li­yiz. Bil­has­sa, Or­ta Do­ğu'da, Kaf­kas­ya'ya ve Or­ta As­ya'ya açı­lan coğ­raf­ya, bi­zim, si­ya­si, kül­tü­rel ve eko­no­mik ba­kım­dan il­gi alan­la­rı­mız­dır. Bu coğ­raf­ya­da ola­bi­le­cek ge­liş­me­ler­de, Tür­ki­ye, ak­tif rol üst­len­me­li­dir, bu olay­la­rın dı­şın­da kal­ma­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin, Irak'ta, dört yıl­dır, dört yı­la ya­kın­dır sür­dür­dü­ğü sa­vaş­ta ge­li­nen du­rum, ma­ale­sef, çok va­him, kri­tik ve teh­li­ke­li bo­yut­lar­da­dır. Irak'ta gü­ven­lik sağ­la­na­ma­mış­tır. sa­vaş­tan bu ya­na, yüz bin­ler­ce can kay­bı ve her ay, her gün on­lar­ca, yüz­ler­ce in­san te­lef ol­mak­ta­dır. Yi­ne, bin­ler­ce, ba­zen yüz bin­ler­ce ki­şi, Irak için­de ve Irak dı­şı­na göç et­mek du­ru­mun­da kal­mak­ta­dır. Bu gö­rüş­ler, bu bil­gi­ler ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­lar­dan alı­nan bil­gi­le­re da­yan­mak­ta­dır. İçe­ri­de, mez­hep­ler ve et­nik grup­lar ara­sın­da ay­rı­lık ve ça­tış­ma de­rin­leş­mek­te­dir.

Evet, Tür­ki­ye'yi ra­hat­sız eden Ku­zey Irak'ta­ki PKK var­lı­ğı, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin mü­da­ha­le­si so­nu­cun­da oluş­muş­tur. Bu bi­zi ra­hat­sız et­mek­te­dir. Bu ko­nu­da, Hükûme­ti­miz, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri nez­din­de, böl­ge ül­ke­le­riy­le her çe­şit gi­ri­şim­ler­de bu­lun­muş­tur, bu­lun­ma­ya da de­vam edi­le­cek­tir. Önü­müz­de­ki gün­ler­de, ümit ede­rim, bu ko­nu­da ye­ni ge­liş­me­le­ri gö­re­bi­le­lim.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde oluş­tu­ru­lan, bu­ra­da da bah­se­di­len, Ba­ker-Ha­mil­ton eş baş­kan­lı­ğın­da­ki ça­lış­ma gru­bu da du­ru­mu, İn­gi­liz­ce ta­bir­le "gra­ve" ya­ni "va­him" ola­rak tes­pit et­miş­tir. Söz ko­nu­su ra­por, ABD sa­vaş bir­lik­le­ri­nin 2008 yı­lı­na ka­dar ted­ri­cen çe­kil­me­si­ni, ye­ri­ni, yi­ne ted­ri­ci ola­rak Irak millî güç­le­ri­ne bı­rak­ma­sı­nı, kom­şu ül­ke­ler­le iş bir­li­ği ya­pıl­ma­sı­nı, Ker­kük re­fe­ran­du­mu­nun er­te­len­me­si­ni öner­mek­te­dir.

Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Baş­ka­nı Bush ise ye­ni stra­te­ji­si­ni, 10 Ocak 2006 ta­ri­hin­de yap­tı­ğı ko­nuş­may­la açık­la­mış­tır. Ye­ni stra­te­ji­de, Irak'ta kuv­vet ar­tı­rı­mı­na gi­dil­me­si ve kı­sa va­de­de, baş­ta Bağ­dat ol­mak üze­re, Irak'ta gü­ven­li­ğin sağ­lan­ma­sı ön­ce­lik al­mak­ta­dır. Plan­da, Irak'ın bü­tün­lü­ğü­nün ko­run­ma­sı­nın baş­lı­ca he­def ola­rak be­lir­len­me­si ve Ana­ya­sa'nın ta­di­li, pet­rol ge­lir­le­ri­nin adil pay­la­şı­mı gi­bi olum­lu un­sur­lar bu­lun­mak­ta­dır. Yal­nız, bu pla­nın da ba­şa­rı­lı ola­ca­ğı ko­nu­sun­da ulus­la­ra­ra­sı ba­sın­da ve çev­re­ler­de şüp­he­ler mev­cut­tur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­zim açı­mız­dan, Irak'ta ge­li­nen du­ru­ma bak­tı­ğı­nız­da: Mü­da­ha­le son­ra­sı Irak'ta et­nik ve mez­hep­ler ara­sı bö­lün­me, ma­ale­sef, de­rin­leş­miş­tir. Irak'ta, bir iç sa­va­şa dö­nü­şen Sün­ni ça­tış­ma göz­len­mek­te­dir. Ku­zey Irak'ta üs­le­nen PKK, al­dı­ğı lo­jis­tik des­tek ve si­lah­lar­la Tür­ki­ye'ye yö­ne­lik te­rö­rist fa­ali­yet­ler sür­dür­mek­te ve can kay­bı­na yol aç­mak­ta­dır. Ker­kük'te de­mog­ra­fik ya­pı de­ğiş­ti­ri­le­rek, 2007 Ka­sım ayın­da ya­pıl­ma­sı plan­la­nan re­fe­ran­dum­la, Ker­kük'ün Ku­zey Irak oto­nom Kürt böl­ge­si­ne bağ­lan­ma­sı he­def­len­mek­te­dir. Bü­tün bu ge­liş­me­ler ve or­ta­ya çı­kan du­rum, Tür­ki­ye'yi ve Tür­ki­ye'nin gü­ven­li­ği­ni ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir.

Bü­tün bun­la­ra ila­ve ola­rak, Irak'ta, Türk var­lı­ğı, Türk­men var­lı­ğı Ab­ba­si­ler dö­ne­min­de, ya­ni, se­ki­zin­ci as­ra ka­dar uzan­mak­ta­dır. Türk­ler, Irak hal­kıy­la, Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­min­de, bin yı­la ya­kın be­ra­ber ya­şa­mış­lar­dır. Bu ba­kım­dan da Irak'ta olup bi­ten her şey, Tür­ki­ye'yi, baş­ka dev­let­ler­den da­ha çok il­gi­len­dir­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, "dün­ya je­opo­li­ti­ği", "teh­dit ve gü­ven­lik" ve "sa­vun­ma" kav­ram­la­rı bü­yük bir de­ği­şim için­de­dir. Böy­le­si­ne hız­lı de­ği­şen bir or­tam­da, çok di­na­mik, es­nek bir dış po­li­ti­ka ta­kip et­mek mec­bu­ri­ye­tiy­le kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­muz ma­lum­la­rı­nız­dır. AK Par­ti Hükûme­ti, bu­gü­ne ka­dar, bu de­ği­şi­me ve es­nek­li­ğe uy­gun bir dış po­li­ti­ka iz­le­miş­tir. Özel­lik­le, Irak'la ve Or­ta Do­ğu'yla il­gi­li ola­rak böl­ge ül­ke­le­ri ve ABD'yle yo­ğun bir dip­lo­ma­si tra­fi­ği sür­dür­mek­te­dir. Mev­cut şart­lar­da, ih­mal edil­miş bir du­rum yok­tur, an­cak, kon­trol dı­şı ge­liş­me­ler mev­cut­tur. Tür­ki­ye, Irak'ta ne is­ti­yor? Dos­tu­muz, müt­te­fi­ki­miz Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nden ve Irak Hükûme­tin­den ne bek­li­yo­ruz? Bun­lar, net ola­rak, çe­şit­li ve­si­le­ler­le or­ta­ya kon­du, ben de or­ta­ya koy­mak is­ti­yo­rum:

1) Tür­ki­ye, her fır­sat­ta tek­rar­la­dı­ğı gi­bi, Irak'ın top­rak bü­tün­lü­ğü­nü ve si­ya­si bir­li­ği­nin ko­run­ma­sı­nı,

2) Irak ve Irak'ın yö­ne­ti­min­de­ki et­nik ve mez­hep grup­la­rı ara­sın­da­ki ay­rı­mın kal­dı­rıl­ma­sı­nı, azal­tıl­ma­sı­nı, bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan yan­lış­lı­ğın dü­zel­ti­le­rek grup­lar ara­sın­da den­ge­nin ye­ni­den ku­rul­ma­sı­nı,

3) Ker­kük'ün, et­nik kim­lik esa­sı­na gö­re oluş­tu­rul­muş her­han­gi bir gru­ba bağ­lan­ma­dan özel sta­tü­lü bir il ola­rak kal­ma­sı­nı,

4) Irak'ın, pet­rol ve di­ğer do­ğal kay­nak­la­rı­nın, tüm Irak hal­kı­nın fay­da­la­na­ca­ğı şe­kil­de mer­kezî hükûmet ta­ra­fın­dan ta­sar­ruf edil­me­si­ni,

5) Ku­zey Irak'ta üst­le­nen ve des­tek gö­ren PKK te­rör ör­gü­tü­nün te­miz­len­me­si­ni,

İs­te­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'nin son de­re­ce ma­kul ve hak­lı bu is­tek­le­ri, as­lın­da, ABD ta­ra­fın­dan da za­man za­man di­le ge­ti­ril­mek­te­dir. As­lın­da, Tür­ki­ye'nin has­sa­si­yet­le­ri ve Irak'ta bek­len­ti­le­ri, Irak'ın ka­lı­cı is­tik­ra­rı ve gü­ven­li­ği için de za­ru­ri­dir. An­cak, bu ko­nu­lar­da, ma­ale­sef, iler­le­me ye­ri­ne ge­ri­ye gi­diş za­man za­man göz­len­mek­te­dir. İş­te, en­di­şe de bu­ra­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Pe­ki, Tür­ki­ye'nin bu has­sa­si­yet­le­ri ve böl­ge gü­ven­li­ği için hak­lı ta­lep­le­ri na­sıl sağ­la­na­cak­tır? Kri­tik so­ru bu­dur, ge­nel gö­rüş­me­nin açıl­ma­sı­nın ge­rek­çe­si de bu­dur. Ge­nel gö­rüş­me­nin açıl­ma­sı hâlin­de, bu so­ru, eni­ne bo­yu­na, ta­bii ki tar­tı­şı­la­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­dem, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run, üç da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

VA­HİT ER­DEM (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Dış po­li­ti­ka, hissî iç po­li­ti­ka mü­la­ha­za­la­rın­dan ve ha­ma­set­ten uzak, ak­lı­se­lim­le yü­rü­tül­mek du­ru­mun­da­dır. Millî men­fa­at­le­rin ko­run­ma­sın­da ak­lı­se­lim da­ima ön plan­da tu­tul­mak du­ru­mun­da­dır. Ben, bu so­ru­ya ce­vap ve­rir­ken, bi­raz ön­ce sor­du­ğum so­ru­ya ce­vap arar­ken, ön­ce­lik­le, yi­ne, yo­ğun bir şe­kil­de si­vil ve as­kerî dip­lo­ma­si­nin kul­la­nıl­ma­sı­nın ma­kul yol ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim.

El­li yı­lı aş­kın sü­re­dir ay­nı it­ti­fak için­de ol­du­ğu­muz ve iki­li stra­te­jik iliş­ki­le­ri­miz olan ABD'yle, ye­ni bir viz­yon çer­çe­ve­sin­de, has­sa­si­yet­le üze­rin­de dur­du­ğu­muz ko­nu­lar ele alın­ma­lı­dır. Zan­ne­di­yo­rum, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin Irak stra­te­ji­si de, za­ma­na ve ge­liş­me­le­re gö­re de­ği­şim gös­ter­mek­te­dir. Bu­nu, Baş­kan Bush'un açık­la­ma­la­rın­dan -ki, ka­mu­oyu­na sı­zan, zan­ne­di­yo­rum sız­ma­yan kı­sım­la­rın­dan- an­la­mak müm­kün. Hâl böy­le olun­ca, ko­nu, ye­ni­den, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle ge­li­nen bu du­rum ve Ame­ri­ka'nın iç ka­mu­oyun­da olu­şan mu­ha­le­fet ve gö­rüş­le­rin de ışı­ğın­da Ame­ri­ka'da olu­şan ye­ni viz­yon çer­çe­ve­sin­de, ko­nu, ye­ni­den, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle mü­za­ke­re ma­sa­sı­na ge­ti­ril­me­li­dir. Dip­lo­ma­si, her hâlükârda, so­nu­na ka­dar kul­la­nıl­ma­lı­dır. Şu şart­lar­da, zan­ne­di­yo­rum, Tür­ki­ye, böl­ge ül­ke­le­riy­le, kom­şu ül­ke­ler­le, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'yle ya­pı­la­cak gö­rüş­me­ler yo­luy­la, yu­ka­rı­da­ki hak­lı ta­lep­le­ri­mi­zi de, Irak'ın da iyi­li­ği­ne olan ta­lep­le­ri, böl­ge­nin is­tik­ra­rı için za­ru­ri olan bu gö­rüş­le­ri pay­la­şa­cak­tır ve bel­li so­nu­ca doğ­ru gö­tür­me­ye gay­ret ede­cek­tir.

Ben -ta­bii, bu bir ön gö­rüş­me­dir- Tür­ki­ye'nin iz­le­ye­ce­ği ye­ni yol ha­ri­ta­sı­nın, Irak'ta­ki bu­gün­kü ge­liş­me­le­rin ışı­ğın­da ve Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde olan de­ği­şik­lik­le­rin ışı­ğın­da, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin stra­te­ji­sin­de ola­sı de­ği­şik­lik­le­rin ışı­ğın­da Tür­ki­ye'nin iz­le­ye­ce­ği yol ha­ri­ta­sı­nın, ala­ca­ğı ted­bir­le­rin, ge­le­cek sa­lı gü­nü ya­pı­la­cak ge­nel gö­rüş­me­de -giz­li bel­ki- eni­ne bo­yu­na tar­tı­şı­la­ca­ğı­na ve ge­rek mu­ha­le­fet­ten ge­rek ik­ti­dar­dan, yol ha­ri­ta­sı­na ışık tu­ta­cak fi­kir­le­rin olu­şa­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum ve ge­nel gö­rüş­me­yi AK Par­ti Gru­bu ola­rak des­tek­li­yo­ruz.

Bu duy­gu­lar­la yü­ce Mec­li­si, tek­rar, en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­dem.

Öner­ge üze­rin­de, öner­ge sa­hi­bi ola­rak söz is­te­yen, Erol As­lan Ce­be­ci, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ce­be­ci, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

Bu­yu­run.

EROL AS­LAN CE­BE­Cİ (Sa­kar­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ve bu ül­ke­nin için­de bu­lun­du­ğu du­ru­mu ele ala­rak Irak'ın so­run­la­rı­nı ge­ri­de bı­rak­ma­sı­nı te­mi­nen ül­ke­mi­zin ve ulus­la­ra­ra­sı top­lu­mun Irak hal­kı­na ve yö­ne­ti­mi­ne ya­pa­bi­le­ce­ği kat­kı­la­rı de­ğer­len­dir­mek üze­re ver­di­ği­miz ge­nel gö­rüş­me öner­ge­si üze­ri­ne, öner­ge sa­hi­bi ar­ka­daş­la­rım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­la­rım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; coğ­raf­ya ola­rak bu­lun­du­ğu­muz böl­ge, Tür­ki­ye'yi, dün­ya­nın he­men he­men her ko­nu­da en has­sas ve kri­tik gü­ven­lik ve dış po­li­ti­ka me­se­le­le­ri­nin mer­ke­zi­ne oturt­mak­ta­dır. Bu, uzun yıl­lar sü­ren so­ğuk sa­vaş dö­ne­min­de böy­ley­di. So­ğuk sa­vaş son­ra­sın­da da, Sov­yet­ler'in da­ğıl­ma­sı ve tek ku­tup­lu dün­ya­ya ge­çil­dik­ten son­ra da, Tür­ki­ye, hâlâ, dün­ya­nın en kri­tik me­se­le­le­ri­nin ya­şan­dı­ğı böl­ge­mi­zin en güç­lü, en önem­li ve en bü­yük ül­ke­si ol­ma özel­li­ği­ni ko­ru­yor.

Şu­nu da ifa­de et­me­miz ge­re­ki­yor ki, böl­ge­miz­de son yıl­lar­da ya­şa­nan­lar, özel­lik­le Irak'ta­ki ge­liş­me­ler, hem Tür­ki­ye'yi hem de Irak'ın di­ğer kom­şu­la­rı­nı olum­suz yön­de et­ki­le­mek­te­dir. El­li yıl­dır sü­ren Arap-İs­ra­il an­laş­maz­lı­ğı ve böl­ge­mi­zin ener­ji kay­nak­la­rı­na ev sa­hip­li­ği ya­pı­yor ol­ma­sı ne­de­niy­le is­tik­ra­rın ve ba­rı­şın za­ten zor bu­lun­du­ğu bu böl­ge­de - zor bu­lun­du­ğu gi­bi, is­tik­ra­rın ve ba­rı­şın ko­run­ma­sı­nın da ol­duk­ça zor ol­du­ğu bu böl­ge­de - 1980'li yıl­lar­dan baş­la­ya­rak bu­gü­ne ka­dar de­vam eden ve git­tik­çe de çö­zü­mü zor­la­şan Irak, bu­gün, ar­tık, ne­re­dey­se tam bir çö­züm­süz­lük için­de­dir.

Şu­nu bi­li­yo­ruz ki, Hükûme­ti­miz, 2003 yı­lın­da, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne, o za­man ya­pıl­ma­sı plan­la­nan as­kerî mü­da­ha­le­nin yan­lış ola­ca­ğı­nı, Irak'ta pan­do­ra­nın ku­tu­su bir açı­lır­sa, bu­nun, sa­de­ce Irak'ı de­ğil, bü­tün böl­ge ül­ke­le­ri­ni çok olum­suz yön­de et­ki­le­ye­ce­ği­ni ve bu­nun so­nuç­la­rı­nın bü­tün dün­ya­ya çok pa­ha­lı­ya mal ola­ca­ğı­nı açık­ça be­lirt­miş­tir. Bu­gün, dört yıl son­ra, yüz bin­ler­ce can kay­bı ve mil­yar­lar­ca do­lar­lık har­ca­ma­la­rın son­ra­sın­da, ar­tık, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri yö­ne­ti­mi de dâhil ol­mak üze­re, her­kes ka­bul edi­yor ki, Irak'ı iş­gal eden güç­ler bu­ra­da cid­di ha­ta­lar yap­mış­lar­dır.

Biz ina­nı­yo­ruz ki, Tür­ki­ye'nin Irak ko­nu­sun­da ba­şın­dan bu ya­na iz­le­di­ği po­li­ti­ka, Tür­ki­ye'nin millî men­fa­at­le­rin­den ve gü­ven­li­ği­miz­den hiç­bir ta­viz ver­me­ye­cek şe­kil­de, ya­pı­cı, ger­çek­çi ve tu­tar­lı bir po­li­ti­ka­dır.

Şu ana ka­dar iz­le­nen bu dış po­li­ti­ka­nın ana un­sur­la­rı şun­lar­dır:

Irak'ta top­rak bü­tün­lü­ğü mut­la­ka ko­run­ma­lı­dır.

Irak'ta si­ya­si bir­lik mut­la­ka te­sis edil­me­li ve ko­run­ma­lı­dır.

Her­han­gi bir et­nik ve­ya mez­hep­sel gru­bun di­ğer­le­ri üze­ri­ne ege­men­lik kur­ma­sı mut­la­ka en­gel­len­me­li­dir.

Irak'ta­ki tüm do­ğal ve eko­no­mik kay­nak­lar Irak hal­kı­nın ta­ma­mı­na ait­tir ve bu kay­nak­lar, an­cak tüm Irak hal­kı­nın kal­kın­ma­sı ve re­fa­hı için kul­la­nıl­ma­lı­dır.

Hükûme­ti­mi­zin en ba­şın­dan bu ya­na tu­tar­lı ola­rak söy­le­di­ği ve öne­mi­ne işa­ret et­ti­ği ko­nu­lar, Irak'ta her ge­çen gün ya­şa­nan­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, ne ka­dar da doğ­ru ve tu­tar­lı ol­du­ğu­mu­zu or­ta­ya çı­kar­tı­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Irak'la il­gi­li bu gö­rüş­le­ri­mi­zin dı­şın­da, Irak'ta, bi­zim için çok has­sas olan iki ana me­se­le­miz var: Bi­rin­ci­si, Ku­zey Irak'ta­ki PKK te­rör ör­gü­tü­nün var­lı­ğı ve fa­ali­yet­le­ri. İkin­ci­si de Ker­kük'ün bu­gün için­de bu­lun­du­ğu du­rum ve ge­le­ce­ği.

Bü­tün ta­raf­la­rın bil­me­si­ni is­ti­yo­ruz ki, Ker­kük so­ru­nu, bu so­ru­na ta­raf olan her gru­bu ve özel­lik­le ak­ra­ba­lık iliş­ki­le­ri­mi­zi cid­di­ye al­dı­ğı­mız ve önem­se­di­ği­miz Türk­men­le­ri mut­la­ka tat­min ede­cek bir şe­kil­de çö­zül­me­li­dir. Ker­kük'ün ge­le­ce­ği ve nü­fus ya­pı­sı, Irak'ın bü­tün ge­le­ce­ği açı­sın­dan em­sal teş­kil ede­cek­tir. Ker­kük'e yö­ne­lik dar ba­kış­lı ve tek ta­raf­lı po­li­ti­ka­lar sür­dü­ğü tak­dir­de, 2007 yı­lı­nın so­nun­da ya­pıl­ma­sı plan­la­nan re­fe­ran­dum çö­zü­me ulaş­ma­ya­cak, ak­si­ne, ge­ri dö­nü­şü ol­ma­ya­cak kı­rıl­ma­la­ra yol aça­cak­tır. Bu iti­bar­la, Ker­kük'te ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, Ker­kük'ü oluş­tu­ran grup­lar ara­sın­da uz­la­şı­ya da­ya­nan bir çö­züm üre­til­me­si­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ku­zey Irak'ta­ki ge­liş­me­ler ve var olan du­rum, hem o böl­ge­nin ge­le­ce­ği hem de ül­ke­miz­de şu an­da var olan ve ge­le­cek­te ola­bi­le­cek po­tan­si­yel gü­ven­lik prob­lem­le­ri ne­de­niy­le bi­zi ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir. Böl­ge­de, 350 ki­lo­met­re­yi aşan sı­nı­rı­mız ve PKK te­rör ör­gü­tü­nün sı­nı­rın he­men öbür ta­ra­fın­da ko­nuş­lan­mış ol­ma­sı ve bu böl­ge­de he­men he­men hiç­bir mü­da­ha­le­ye ma­ruz kal­ma­dan ha­re­ket ede­bil­me ra­hat­lı­ğı için­de ol­ma­sı, ül­ke­miz açı­sın­dan cid­di bir prob­lem­dir.

PKK te­rör ör­gü­tü­nün, ay­rı­ca, Ku­zey Irak'ta­ki ye­rel Kürt yö­ne­ti­min­den, sa­de­ce hoş­gö­rü de­ğil, des­tek gör­dü­ğü­nü de bi­li­yo­ruz. PKK'nın böl­ge­de­ki et­kin­li­ği­nin sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da Irak mer­kezî hükûme­ti­nin ver­di­ği söz­ler, ma­ale­sef, şu ana ka­dar tu­tul­ma­mış­tır.

Tür­ki­ye'nin çok hak­lı ol­du­ğu­nu her­ke­sin ka­bul et­ti­ği PKK te­rör ör­gü­tüy­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da, Irak'ı iş­gal eden güç­ler adı­na so­rum­lu­luk sa­hi­bi olan Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri de, üzü­le­rek be­lirt­mek zo­run­da­yız ki, şu ana ka­dar, bir müt­te­fik ül­ke ola­rak, bek­le­di­ği­miz adım­la­rı at­ma­mış­tır. Te­rör ve te­rör ör­güt­le­riy­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da cid­di bir tec­rü­be­si ol­du­ğu­nu dü­şün­dü­ğü­müz dost ve müt­te­fi­ki­miz Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne, bu ko­nu­da se­çi­ci ola­ma­ya­ca­ğı­nı ha­tır­lat­mak is­te­riz. Dün­ya­da, kı­sa va­de­li çı­kar­la­rı gö­zet­me­ye ve çif­te stan­dart kul­lan­ma­ya en son mü­sa­it olan ko­nu, te­rör ve te­rö­rizm­le mü­ca­de­le­dir.

Te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da, hiç kim­se­nin bi­zi yan­lış an­la­ma­sı­nı da is­te­mi­yo­ruz. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti bü­yük bir dev­let­tir ve ken­di yap­ma­sı ge­re­ken­le­ri, hiç­bir za­man ve hiç­bir şart­ta baş­ka­la­rı­nın yap­ma­sı­nı bek­le­mez. Tür­ki­ye'nin te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­sun­da­ki sab­rı ve tav­rı yan­lış de­ğer­len­di­ril­me­me­li­dir. Her za­man, te­rör­le mü­ca­de­le­de, ye­rin­de ve za­man­lı kul­la­na­bi­le­ce­ği­miz çok çe­şit­li imkân ve araç­la­rı­mız var­dır. Bu araç­la­rın kul­la­nıl­ma­sı ko­nu­sun­da da, hiç kim­se­nin, iz­ni­ne, ica­ze­ti­ne ya da yol gös­ter­me­si­ne ih­ti­ya­cı­mız yok­tur ve Hükûme­ti­mi­zin bu ko­nu­da­ki si­ya­si ka­rar­lı­lı­ğı­na ve ira­de­si­ne olan gü­ve­ni­miz de tam­dır.

Ker­kük ve Ku­zey Irak'ta­ki te­rör ko­nu­sun­da­ki tek en­di­şe­miz, bu me­se­le­le­rin bir iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si ola­rak su­is­ti­mal edil­me ih­ti­ma­li­dir. Ke­li­me­le­ri­mi dik­kat­le se­çe­rek ko­nu­şu­yo­rum. Bu ko­nu­da her­ke­si ön­ce­den uyar­mak is­ti­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; tam bu nok­ta­da, Ana­va­tan Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı­nın yap­tı­ğı ko­nuş­may­la il­gi­li de bir­kaç şey söy­le­mek is­ti­yo­rum. An­la­dı­ğım ka­da­rıy­la, bu ko­nu­lar­da, Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nın ka­fa­sı cid­di bir şe­kil­de ka­rı­şık­tır. Bu­nu, hem Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da­ki gö­rüş­le­ri, ge­le­ce­ğe yö­ne­lik ke­ha­ne­ti ve ni­yet oku­ma­la­rıy­la hem de Tür­ki­ye'nin Irak'la iliş­ki­li po­li­ti­ka­la­rıy­la il­gi­li ön­ce söy­le­dik­le­riy­le son­ra söy­le­dik­le­ri ara­sın­da­ki tu­tar­sız­lık­lar­dan çı­ka­rı­yo­rum. Ön­ce­lik­le, Hükûme­ti­mi­zin, içe­ri­de -ku­rum­lar ara­sın­da ve­ya mil­le­tin için­de- mil­le­ti, ka­te­go­rik ola­rak, Av­ru­pa Bir­li­ği yan­lı­sı ve­ya kar­şı­tı ola­rak sı­nıf­la­ma gay­re­ti için­de ol­du­ğu­muz id­di­ası ke­sin­lik­le te­mel­siz­dir. Tam ak­si­ne, biz, bu ko­nu­da, AK Par­ti İk­ti­da­rı­na kar­şı olan­la­rın, AK Par­ti İk­ti­da­rı­na kar­şı ol­mak tek ba­şı­na prim ge­tir­me­di­ği için, bu­nu, Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­lı­ğı­na dö­nüş­tür­me­le­rin­den en­di­şe­li­yiz. Eğer Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nın Av­ru­pa Bir­li­ği kar­şıt­lı­ğı ko­nu­sun­da var olan ulu­sal­cı top­lu­lu­ğa ka­tıl­mak gi­bi bir ni­yet­le­ri var­sa, bu­nu, açık açık söy­le­mek­le il­gi­li hiç­bir prob­le­mi ol­ma­ma­sı la­zım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ce­be­ci, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

EROL AS­LAN CE­BE­Cİ (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nın, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın du­ru­şu, üs­lu­bu ve içe­ri­ğiy­le il­gi­li söy­le­dik­le­ri­ne de ke­sin­lik­le ka­tıl­mı­yo­rum. Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız, sa­de­ce be­nim de­ğil, bu mil­le­tin ka­hir ek­se­ri­ye­ti­nin gö­rü­şü odur ki, bu ül­ke­de en­der ye­ti­şe­cek bir dev­let ada­mı­dır ve Sa­yın Ge­nel Baş­ka­na bu­nu ha­tır­lat­mak is­te­rim. Bu­nu sa­de­ce du­ru­şu ve üs­lu­buy­la de­ğil, söz­le­ri­nin içe­ri­ğiy­le de şu ana ka­dar ka­nıt­la­mış­tır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ge­nel Baş­ka­na ha­tır­lat­mak is­te­di­ğim en önem­li ko­nu da şu­dur: Dış po­li­ti­ka ko­nu­la­rı has­sas ko­nu­lar­dır ve bu ko­nu­lar­da ko­nu­şur­ken mil­le­tin men­fa­at­le­ri mut­la­ka göz önün­de bu­lun­du­rul­ma­lı­dır. Yok­sa, be­nim na­sıl ol­sa ik­ti­da­ra gel­mem ha­yal di­ye dü­şü­ne­rek ağ­zı­nı­za ge­le­ni söy­le­ye­ce­ği­niz ko­nu­lar de­ğil­ler­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz, Irak'ta, şu ana ka­dar, üs­tü­mü­ze dü­şen her şe­yi, özel­lik­le in­sa­ni yar­dım ve eko­no­mik yar­dım ko­nu­la­rın­da -ve de özel­lik­le de Irak'ın iç iş­le­ri di­ye dü­şün­dü­ğü­müz ko­nu­lar­da- mü­da­hil ol­ma­ma ko­nu­sun­da aza­mi has­sa­si­yet gös­ter­dik. Dost ve kar­deş Irak hal­kı­nın men­fa­at­le­ri­ne ola­ca­ğı­na dü­şün­dü­ğü­müz her ko­nu­da tam des­tek ver­dik. An­cak, ak­si­ni dü­şün­dü­ğü­müz ko­nu­lar­da, Hükûme­ti­miz, hiç eğip bük­me­den, gö­rüş­le­ri­ni, açık ve net bir şe­kil­de, bü­tün ta­raf­la­ra bil­dir­di. İna­nı­yo­ruz ki, yi­ne, hem Hükûme­ti­miz hem dev­le­ti­miz hem de mil­le­ti­miz, Irak hal­kı­nın için­de bu­lun­du­ğu şart­lar­dan kur­tul­ma­sı ve hu­zur için­de ya­şa­yan, re­fa­hı yük­sek, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne da­ya­lı, in­san hak­la­rı­na say­gı­lı, de­mok­ra­tik bir ül­ke ol­ma­sı için üze­ri­ne dü­şe­ni yap­ma­ya bun­dan son­ra da ha­zır­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, ge­nel gö­rüş­me öner­ge­mi­zin ka­bu­lü­nü arz eder, öner­ge sa­hi­bi ar­ka­daş­la­rım ve şah­sım adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ce­be­ci.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Abu­şoğ­lu.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ce­be­ci, ko­nuş­ma­sın­da, Ana­va­tan Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı­nı kas­te­de­rek, yan­lış it­ham­lar­da bu­lun­muş­tur, hak­sız it­ham­lar­da bu­lun­muş­tur. Ce­vap hak­kı­mı­zı kul­lan­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Abu­şoğ­lu, ben ko­nuş­ma­yı din­le­dim. Sa­yın Ce­be­ci'nin ko­nuş­ma­sın­da her­han­gi bir sa­taş­ma yok. Kal­dı ki…

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan, bu sa­taş­ma de­ğil­se, sa­taş­ma baş­ka na­sıl olur?

 BAŞ­KAN - Bir sa­ni­ye Sa­yın Abu­şoğ­lu…

Kal­dı ki, Sa­yın Mum­cu da, eleş­ti­ri sı­nır­la­rın­da kal­mak şar­tıy­la, da­ha faz­la­sı­nı söy­le­di. Ben sa­taş­ma gö­re­mi­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

Şim­di, öner­ge sa­hi­bi ola­rak, Şük­rü Elek­dağ, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Elek­dağ.

ŞÜK­RÜ MUS­TA­FA ELEK­DAĞ (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ver­miş ol­du­ğu öner­ge hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­mak üze­re hu­zu­ru­nu­za gel­miş bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Irak'a Ame­ri­ka ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış olan mü­da­ha­le tam bir fi­yas­koy­la so­nuç­lan­mış­tır. Bir­leş­miş Mil­let­ler Mül­te­ci­ler Yük­sek Ko­mi­se­ri ta­ra­fın­dan Irak'ta­ki du­rum hak­kın­da ha­zır­lan­mış olan bir ra­por üç gün ön­ce ya­yın­lan­dı. Bu­ra­da, Irak'ta du­ru­mun va­ha­me­ti tüm açık­lı­ğıy­la be­lir­ti­li­yor. Bir­leş­miş Mil­let­ler Mül­te­ci­ler Yük­sek Ko­mi­se­ri, her ay 5 bin Irak­lı­nın Irak'ta öl­dü­ğü­nü, her ay 100 bin -ay­nı za­man­da- Irak­lı­nın zo­run­lu ola­rak yer de­ğiş­tir­mek, ya­ni, gö­çe mec­bur et­mek du­ru­mun­da bı­ra­kıl­dı­ğı­nı be­lir­ti­yor. Mez­hep­sel bir iç sa­va­şın baş­la­dı­ğı gö­rü­lü­yor ve ay­nı za­man­da, et­nik te­miz­lik gi­ri­şim­le­ri git­tik­çe ya­yı­lı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, olay­lar, Irak'ın üni­ter ya­pı­sı­nı ko­ru­ya­ma­ya­ca­ğı­nı ve sü­rat­le bö­lün­me nok­ta­sı­na doğ­ru iler­le­di­ği­ni gös­te­ri­yor. Ta­bii, bu ge­liş­me­ler ül­ke­miz açı­sın­dan en­di­şe ve­ri­ci­dir. Irak ve Ku­zey Irak'ın is­tik­ra­rı Ana­do­lu'nun gü­ven­li­ği açı­sın­dan ya­şam­sal önem­de­dir. Bu du­rum­da, bu ge­liş­me­ler mu­va­ce­he­sin­de Tür­ki­ye açı­sın­dan iki so­run ön pla­na çı­kı­yor. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si PKK teh­di­di­dir, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. 2000 yı­lın­da can çe­ki­şen ve Kan­dil Da­ğı'na çe­ki­le­rek ça­re­siz­lik için­de ka­de­ri­ni bek­le­yen du­rum­da olan PKK, 2003'ten son­ra der­len­miş, to­par­lan­mış ve Tür­ki­ye'ye kar­şı sal­dı­rı­la­ra baş­la­mış­tır. Bu­nun ne­de­ni, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 1 Mart­ta al­mış ol­du­ğu ka­rar­dır. Bu ka­rar­dan son­ra, Ame­ri­kan as­kerî ma­kam­la­rı PKK'yı he­def lis­te­sin­den çı­kar­mış­lar­dır ve bu du­rum­da da Ku­zey Irak­lı Kürt li­der­ler PKK'ya her tür­lü lo­jis­tik imkânı sağ­la­ma­ya baş­la­mış­lar­dır. Esa­sen, bu hu­sus, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız Ab­dul­lah Gül ta­ra­fın­dan da bir sü­re ön­ce di­le ge­ti­ril­miş­ti. Fa­kat, du­ru­mun, ta­bi­atıy­la, esas so­rum­lu­su Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'dir. Çün­kü, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri fii­len iş­gal kuv­ve­ti­dir ve iş­gal kuv­ve­ti asa­yiş­ten so­rum­lu­dur bü­tün böl­ge­de. Ame­ri­ka'nın PKK'ya kar­şı hiç­bir ön­lem al­ma­ma­sı ve Tür­ki­ye'nin ope­ras­yon yap­ma­sı­nı da ön­le­me­si, Ame­ri­ka'nın PKK'yı bir an­lam­da hi­ma­ye­si­ne al­mış ol­ma­sı de­mek­tir. Ame­ri­ka ne­den böy­le bir tu­tum için­de­dir? Bar­za­ni ve Ta­la­ba­ni ne­den PKK'ya ıs­rar­la des­tek ve­ri­yor­lar?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu so­ru­la­rın ce­va­bı­nı ver­me­den ön­ce, bir nok­ta­yı dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Irak Fe­de­ral Kür­dis­tan Böl­ge­si -ki, Bar­za­ni bu­nun baş­ka­nı­dır- ken­di ana­ya­sa­sı­na sa­hip­tir. Irak'ın bir ana­ya­sa­sı var­ken, Irak Fe­de­ral Kür­dis­tan Böl­ge­si de ken­di ana­ya­sa­sı­nı ka­bul et­miş­tir. 2006 yı­lın­da bu Ana­ya­sa yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Ana­ya­sa'nın 62, 63, 64'ün­cü mad­de­le­ri Sevr Ant­laş­ma­sı'na atıf­ta bu­lun­mak­ta­dır. Bil­di­ği­niz gi­bi, bu mad­de­ler Sevr Ant­laş­ma­sı'nda Kür­dis­tan dev­le­ti­nin ku­rul­ma­sı ve bu­nun sı­nır­la­rı­nın ne ola­ca­ğıy­la il­gi­li­dir. 19'un­cu mad­de­sin­de de Ana­ya­sa'nın, baş­ka il­ginç bir hü­küm var­dır. Bu­ra­da da şu hu­sus be­lir­til­mek­te­dir: "Sı­ğın­ma­cı­lar tes­lim edil­me­ye­cek­tir." Ya­ni, PKK'ya de­vam­lı ola­rak Ku­zey Irak'ta mel­ce sağ­la­na­cak­tır de­mek bu.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Bar­za­ni, he­de­fi­nin ba­ğım­sız Kür­dis­tan ol­du­ğu­nu söy­le­mek­te­dir. Bu­nun­la be­ra­ber, bu­na pa­ra­lel ola­rak, hâlen Kür­dis­tan'ın Irak için­de ge­le­ce­ği­ni gör­dü­ğü­nü, fa­kat, Şii-Sün­ni ça­tış­ma­sı çık­tı­ğı tak­dir­de ba­ğım­sız­lık­la­rı­nı ilan ede­cek­le­ri­ni söy­le­mek­te­dir. İl­ginç olan şu­dur: Ame­ri­kan Bü­yü­kel­çi­si Zal­mai Ha­lil Zad, Bar­za­ni'yi te­yit et­miş­tir. Zal­mai Ha­lil Zad da, Bar­za­ni'ye tam an­la­mıy­la hak ve­rir şe­kil­de "Evet, Bar­za­ni, Kürt­ler hâlen ge­le­cek­le­ri­ni Irak top­rak­la­rı için­de ara­mak­ta­dır­lar, fa­kat bir iç sa­vaş du­ru­mun­da on­lar ken­di yol­la­rı­nı sap­ta­ya­cak­lar­dır." şek­lin­de bir açık­la­ma yap­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ha­lil Zad'ın bu ifa­de­le­ri, Ame­ri­ka'nın PKK'ya kol ka­nat ger­me­siy­le bir­lik­te ele alı­nın­ca il­ginç bir du­rum or­ta­ya çık­mak­ta­dır. PKK'nın, Tür­ki­ye'ye kar­şı bir pa­zar­lık un­su­ru ola­rak ye­dek­te tu­tul­du­ğu tam an­la­mıy­la an­la­şıl­mak­ta­dır. Ne­dir bu Tür­ki­ye'ye da­ya­tı­la­cak pa­zar­lık? Pa­zar­lık, Tür­ki­ye'nin Ku­zey Irak'ta ba­ğım­sız Kür­dis­tan ol­gu­su­nu ka­bul et­me­si ve bu dev­le­te iyi kom­şu gö­züy­le bak­ma­sı kar­şı­lı­ğın­da PKK'nın et­ki­siz bir hâle ge­ti­ri­le­bi­le­ce­ği üze­rin­de odak­lan­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, olay­la­rın sey­ri, çok ön­ce­den, Tür­ki­ye'ye böy­le bir pa­zar­lı­ğın da­ya­tı­la­ca­ğı­nı or­ta­ya ko­yu­yor­du. Ama, Hükûme­tin bu ko­nu­ya ge­rek­li bi­linç ve cid­di­yet­le yak­laş­tı­ğı hu­su­sun­da ba­zı kuş­ku­lar var­dır. Bu­nu söy­le­mek du­ru­mun­da­yım. Çün­kü, Stra­te­jik Viz­yon Bel­ge­si ka­bul edil­me­den ön­ce, Ame­ri­ka'dan her hâlükârda PKK te­rö­rist­le­ri­nin tas­fi­ye edil­me­si is­ten­me­si ge­rek­li idi ya­hut da Viz­yon Bel­ge­si­nin ka­bu­lün­den son­ra bu hu­sus ye­ri­ne ge­ti­ril­me­liy­di. Bun­lar ya­pı­la­ma­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da kar­şı­laş­tı­ğı­mız so­run Tür­ki­ye'nin be­ka­sıy­la doğ­ru­dan doğ­ru­ya il­gi­li­dir. Tür­ki­ye'nin üni­ter ya­pı­sı­nın ko­run­ma­sı, bü­yük öl­çü­de Ku­zey Irak'ta Tür­ki­ye'nin ya­şam­sal çı­kar­la­rı­na ters olu­şum­la­rın ön­len­me­si­ne bağ­lı­dır. Bu ko­nu­da bir za­fi­ye­ti­miz var, Hükûme­ti­mi­zin bir za­fi­ye­ti var; bu da Tür­ki­ye'nin bir stra­te­ji­ye sa­hip ol­ma­ma­sı­dır. Ka­pa­lı otu­rum­da, bu stra­te­ji­nin kö­şe taş­la­rı­nı sap­ta­ma­lı­yız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Önü­müz­de bir baş­ka so­run da­ha var, bu da Ker­kük so­ru­nu­dur. Ker­kük so­ru­nu, pat­la­ma­ya ha­zır bir so­run­dur. Bu­nu biz söy­le­mi­yo­ruz, bu­nu ya­ban­cı araş­tır­ma ku­ru­luş­la­rı söy­lü­yor.

Sa­yın Baş­ba­kan Er­do­ğan, 17 Ka­sım 2006'da Irak Baş­ba­ka­nı El Ma­li­ki'yle ba­sın top­lan­tı­sın­da bu ko­nu­yu ele al­dı ve ba­zı ikaz­lar­da bu­lun­du; fa­kat, bu ko­nu­da geç kal­dık de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çok geç kal­dık. Bu uya­rı­lar, Kürt li­der­le­rin Ker­kük'ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı­nı kit­le­sel bi­çim­de de­ğiş­tir­dik­le­ri za­man ya­pı­la­cak­tı. O za­man, Tür­ki­ye'nin bu­nu yük­sek ses­le yap­ma­sı ve ikaz­la­rı dik­ka­te alın­ma­dı­ğı tak­dir­de de ba­zı yap­tı­rım­la­ra yö­nel­me­si ge­re­kir­di.

Ame­ri­ka, Ker­kük'ün de­mog­ra­fik ya­pı­sı­nın de­ğiş­ti­ril­me­si­ne se­yir­ci kal­dı. Irak'ın ida­ri ya­sa­sı, ye­ni Ana­ya­sa'dan ön­ce ge­çer­li olan ida­ri ya­sa­sı, Ker­kük için özerk­lik ön­gö­rü­yor­du; Ker­kük özerk ola­cak­tı ve mer­kezî hükûme­te bağ­lı ola­cak­tı. Bu böl­ge­nin zen­gin­li­ği de, pet­rol zen­gin­li­ği de ada­let çer­çe­ve­sin­de, Irak'ı oluş­tu­ran, Irak ulu­su­nu oluş­tu­ran bü­tün un­sur­lar ara­sın­da pay­la­şı­la­cak­tı; fa­kat, ma­ale­sef, ye­ni Ana­ya­sa'nın 140'ın­cı mad­de­si bu­nu ön­gör­mü­yor. Bu hu­sus be­lir­til­di, tek­rar et­me­ye­ce­ğim, fa­kat, 140'ın­cı mad­de çer­çe­ve­sin­de, bil­di­ği­niz gi­bi, bu yı­lın ka­sım ayı­nın or­ta­sın­da bir re­fe­ran­dum ön­gö­rü­lü­yor. Ame­ri­ka, bu­nun bu şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ne de göz yum­du.

Şim­di, bil­di­ği­niz gi­bi, Ame­ri­kan Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı Söz­cü­sü Tom Ca­sey, iki gün ön­ce bir açık­la­ma yap­tı ve "re­fe­ran­dum mu­hak­kak ki ya­pı­la­cak­tır ön­gö­rü­len za­man­da" de­di. Bu du­rum­da, Kürt li­der­le­rin, Kürt özerk böl­ge­si top­rak­la­rı­na Ker­kük'ü kat­ma­la­rı için hiç­bir en­gel kal­mı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu hak­sız dü­zen­le­me­le­re, sa­de­ce Türk­men­ler de­ğil, Ker­kük böl­ge­sin­de­ki Arap­lar da, Sün­ni Arap­lar ve Şii Arap­la­rın bü­yük bir bö­lü­mü de kar­şı çı­kı­yor.

Ge­çen haf­ta An­ka­ra'da bir top­lan­tı ya­pıl­dı. Bu top­lan­tı­ya, Kürt böl­ge­si­nin tem­sil­ci­le­ri ha­riç, Irak'ta­ki tüm par­ti­le­ri ve eği­lim­le­ri tem­sil eden ki­şi­ler ka­tıl­dı­lar. Or­tak bir gö­rüş çık­tı bu­ra­da; bu da, "Ker­kük'ün ge­le­ce­ği­ni ta­yin ede­cek olan re­fe­ran­dum tüm Irak'ı kap­sa­ma­lı­dır" de­nil­di. Bu­nun da ne­de­ni Irak Ana­ya­sa­sı'nın 111'in­ci mad­de­sin­den kay­nak­la­nı­yor; çün­kü, 111'in­ci mad­de, Irak'ın zen­gin­li­ği­nin tüm Irak­lı­la­ra ait ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yor­du.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Elek­dağ, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

ŞÜK­RÜ MUS­TA­FA ELEK­DAĞ (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bu ba­kım­dan, top­lan­tı­da, Ker­kük için ya­pı­la­cak re­fe­ran­du­mun tüm Irak hal­kı­nı kap­sa­ma­sı ön­gö­rül­dü. Bu, son de­re­ce ma­kul bir hu­sus esas iti­ba­rıy­la ar­ka­daş­la­rım, man­tı­ğa uy­gun, ak­la uy­gun. Esas iti­ba­rıy­la, Irak Ça­lış­ma Gru­bu da -bil­di­ği­niz gi­bi, bir sü­re ön­ce açık­lan­dı, se­kiz do­kuz ay üze­rin­de ça­lış­ma ya­pıl­dık­tan son­ra akil adam­lar ta­ra­fın­dan ha­zır­lan­mış olan bir ra­por bu- bu ra­por­da da, ay­nı şe­kil­de, re­fe­ran­du­mun te­hir edil­me­si, te­hir edil­me­di­ği tak­dir­de bu­nun Irak için çok ila­ve ye­ni ça­tış­ma alan­la­rı or­ta­ya çı­ka­ra­ca­ğı be­lir­ti­li­yor­du.

McCa­in… Ame­ri­ka'nın Cum­hu­ri­yet­çi Par­ti­si­nin önü­müz­de­ki se­çim­ler­de Cum­hu­ri­yet­çi baş­kan ada­yı ola­rak gös­ter­di­ği Ari­zo­na Se­na­tö­rü­dür McCa­in. McCa­in de ay­nı yol­da gö­rüş be­yan et­ti. Ta­bi­atıy­la Hükûme­ti­mi­zin ve Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mı­zın, Ame­ri­ka'nın tu­tu­mun­da­ki bu de­ği­şik­li­ğin ne­den ile­ri gel­di­ği­ni Ame­ri­kan ta­ra­fın­dan sor­ma­sı mu­hak­kak ki ge­re­kir­di. Bel­ki so­ru­yor­lar, bel­ki bu ko­nu­yu ta­kip ede­cek­ler, fa­kat, bu­ra­da, Ame­ri­ka'nın al­mış ol­du­ğu bu tu­tum, ha­ki­ka­ten Ame­ri­ka'da­ki dü­şün­ce ku­ru­luş­la­rı­nın, Ame­ri­ka'da­ki akil adam­la­rın, bir Ame­ri­kan cum­hur­baş­ka­nı ada­yı­nın da gö­rüş­le­ri­ne ters düş­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ker­kük'ün hak­sız şe­kil­de Kürt grup­la­rın eli­ne geç­me­si, ba­ğım­sız Kürt dev­le­ti­nin ku­rul­ma­sı yö­nün­de kri­tik bir aşa­ma­yı oluş­tu­ra­cak­tır. Bu­nu böy­le bi­le­lim. Bu aşa­ma­dan son­ra Kürt ba­ğım­sız dev­le­ti­nin ila­nı için hiç­bir en­gel kal­ma­ya­cak­tır.

Ker­kük, Tür­ki­ye'nin dış gü­ven­lik po­li­ti­ka­sı­nın di­renç ve kı­rıl­ma nok­ta­sı­dır. Bu­nun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. Tür­ki­ye'nin bu di­ren­ci gös­te­re­me­me­si, Tür­ki­ye'nin top­rak bü­tün­lü­ğü­nü ve üni­ter ya­pı­sı­nı teh­li­ke­ye dü­şü­re­cek olay­la­rı te­tik­le­ye­cek­tir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Türk Hükûme­ti, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ve dev­le­tin tüm o imkânla­rı­nı ve kay­nak­la­rı­nı se­fer­ber ede­rek, Ker­kük'te va­ha­met ka­za­nan du­ru­ma ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar ta­ra­fın­dan el ko­nul­ma­sı­nı sağ­la­ma­lı­dır. Bu­nun za­ma­nı gel­miş geç­miş­tir. Bu amaç­la, Bir­leş­miş Mil­let­ler ve di­ğer ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar ve dev­let­ler nez­din­de ge­rek­li gi­ri­şim­le­re baş­lan­ma­lı­dır. Ay­rı­ca Hükûmet, Ame­ri­ka'ya, Ame­ri­ka'nın Ker­kük'e yö­ne­lik po­li­ti­ka­sı­nın Tür­ki­ye açı­sın­dan has­ma­ne ni­te­li­li­ği­ni tüm açık­lı­ğıy­la an­lat­ma­lı­dır. Ame­ri­ka'nın bu tu­tu­mu­nu sür­dür­me­si­nin, Irak'ta ila­ve bir ay­rış­ma ve ça­tış­ma ala­nı ya­rat­mak­tan da öte­ye, Türk ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan ke­sin­lik­le…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Elek­dağ, lüt­fen te­şek­kür için, bu­yu­run.

ŞÜK­RÜ MUS­TA­FA ELEK­DAĞ (De­vam­la) - …ka­bul edi­le­me­ye­ce­ği izah edil­me­li­dir. Türk ka­mu­oyu ta­ra­fın­dan ke­sin­lik­le ka­bul edil­me­ye­ce­ği yi­ne Ame­ri­kan ma­kam­la­rı­na, so­rum­lu­la­rı­na izah edil­me­li­dir.

Ay­rı­ca, Ku­zey Irak­lı Kürt li­der­le­re de ve­ri­le­cek önem­li me­saj­lar var­dır. On­la­ra da, gaf­let için­de ol­duk­la­rı, tu­tum­la­rın­da ıs­rar et­me­le­ri­nin sa­de­ce ken­di­le­ri­nin de­ğil, tüm böl­ge­yi fe­la­ke­te sü­rük­le­ye­ce­ği an­la­tıl­ma­lı­dır. Bu amaç­la, Tür­ki­ye'nin ka­rar­lı­lı­ğı­nı or­ta­ya ko­yan cay­dı­rı­cı yap­tı­rım­lar açık­lan­ma­lı­dır.

Önü­müz­de­ki sa­lı gü­nü ya­pa­ca­ğı­mız ka­pa­lı otu­rum ta­rih­sel bir ni­te­lik­te­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ka­pa­lı otu­rum­da Tür­ki­ye'nin Irak'a, Ku­zey Irak'a ve Ker­kük'e iliş­kin po­li­ti­ka­la­rı bü­tün­cül bir yak­la­şım­la ele alın­ma­lı ve Tür­ki­ye'nin bu alan­lar­da­ki stra­te­ji­si­nin ve kır­mı­zı çiz­gi­le­ri­nin  tüm un­sur­la­rı ta­nım­lan­ma­lı­dır.

Bu bağ­lam­da, ge­rek Ku­zey Irak­lı Kürt par­ti­le­rin ge­rek Ame­ri­ka'nın, Tür­ki­ye'nin bu ko­nu­da­ki ka­rar­lı­lı­ğı­nı an­la­ya­bil­me­le­ri için, Tür­ki­ye'nin ne gi­bi yap­tı­rım­la­ra baş­vu­ra­bi­le­ce­ği ay­rın­tı­lı bi­çim­de ele alın­ma­lı ve bir mu­ta­ba­kat oluş­tu­rul­ma­lı­dır. Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak bu ça­lış­ma­ya tam kat­kı ver­me­ye ha­zı­rız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, be­lirt­miş ol­du­ğum gi­bi, Ker­kük, Tür­ki­ye'nin gü­ven­lik po­li­ti­ka­sı­nın, Ana­do­lu'nun bir­lik ve bü­tün­lü­ğü­nün di­renç ve kı­rıl­ma nok­ta­sı­dır. Bu ba­kım­dan, Ker­kük'e Irak için­de özerk­lik ve­ril­me­siy­le, re­fe­ran­du­mun tüm Irak'ı kap­sa­ya­cak bir for­mül çer­çe­ve­sin­de ger­çek­leş­ti­ril­me­si için Tür­ki­ye tüm imkânla­rı­nı ve kay­nak­la­rı­nı se­fer­ber et­me­li­dir. Bu ya­pı­la­bi­lir. Bu­nun ya­pı­la­ma­ma­sı­nın so­rum­lu­lu­ğu ta­şı­na­ma­ya­cak ka­dar ağır­dır.

Ne­dir bu so­rum­lu­luk? Bu so­rum­lu­luk, Ker­kük'ün al­tın bir tep­si için­de Kürt oto­nom böl­ge­si­ne ik­ram edil­me­si de­mek­tir. Ne­dir bu so­rum­lu­luk? Bu so­rum­lu­luk, ba­ğım­sız Kürt dev­le­ti­nin ku­rul­ma­sı­na kat­kı­da bu­lun­mak­tır. Ne­dir bu so­rum­lu­luk? Bu so­rum­lu­luk, PKK'nın bü­yük Kür­dis­tan pro­je­si bağ­la­mın­da Tür­ki­ye'nin bö­lün­me­si­ne yö­ne­lik ola­rak kul­la­nıl­ma­sı­na ze­min ha­zır­la­mak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­mız Ab­dul­lah Gül bu ko­nu­da ha­ma­set ya­rı­şı­nın sa­kın­ca­la­rı­na işa­ret et­ti. Bu hu­sus­ta ken­di­si­ne ta­ma­men ka­tı­lı­yo­ruz. Ha­ma­set ya­rı­şı, Tür­ki­ye'nin kre­di­bi­li­te­si­ni yi­tir­me­si­ne yol açar bu ko­nu­da. Onun için bun­dan sa­kın­ma­lı­yız.

Ben bu gö­rüş­ler­le, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin öner­ge­si­nin ka­bul edil­me­si­ni di­li­yor, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Elek­dağ.

Ge­nel gö­rüş­me öner­ge­le­ri üze­rin­de­ki ön gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, ge­nel gö­rüş­me açı­lıp açıl­ma­ma­sı hu­su­su­nu oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı­nı ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ge­nel gö­rüş­me açıl­ma­sı ka­bul edil­miş­tir.

İç Tü­zük'ün 103'ün­cü mad­de­si ge­re­ğin­ce, ge­nel gö­rüş­me­nin gü­nü da­ha son­ra Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca tes­pit edi­le­rek, ona­yı­nı­za su­nu­la­cak­tır.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 23 Ocak 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.48