DÖNEM: 22 CİLT:
144 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
50’nci Birleşim
16 Ocak 2007 Salı
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMA
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, İslam
Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği heyeti olarak Sudan ve
Etiyopya'ya yaptıkları çalışma ziyaretlerindeki izlenimlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Verem
Eğitim ve Propaganda Haftası münasebetiyle, verem hastalığıyla
mücadelede zamanında ve kesintisiz tedavinin önemine ilişkin
gündem dışı konuşması
3.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu'nun, Türkiye-Filistin
Dostluk Grubu Başkanı başkanlığında bir heyetle Filistin'e yaptıkları
ziyaretteki gözlemlerine ilişkin gündem dışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Sudan Millî Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim Al
Taher'in davetlisi olarak Sudan'a resmî ziyarette bulunacak olan
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki
parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)
2.- Bazı milletvekillerinin, belirtilen sebep
ve sürelerle izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1186)
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun,
Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin
(2/84) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/428)
4.- Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın, Zonguldak
İlinde Kozlu ve Kilimli Adında Yeni İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun
Teklifi'nin (2/419) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/429)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 29 milletvekilinin,
Irak'taki gelişmeler ile ülkemizin ve uluslararası toplumun bu ülkenin
sorunlarının çözümüne yapabileceği katkılar konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/36)
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanı
Antalya Milletvekili Deniz Baykal ve Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki
faaliyetleri ve Kerkük'ün durumu başta olmak üzere Irak'taki son gelişmeler
konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37)
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/798) (S. Sayısı: 1279)
2.- İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi
ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/991) (S. Sayısı: 1280)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
6.- Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret,
Enerji, Tabii Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/835)
(S. Sayısı: 1041)
VI. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin
yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisi
VII. - SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısının yeğeni hakkındaki iddialara
ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un
cevabı (7/19164)
2.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
üniversitelerin ödeneklerindeki kesintiye ilişkin Başbakandan
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/19180)
3.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, işsizliğe
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/19205)
4.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari
kadrolara yapılan atamalara,
Statülerine göre personel sayısına,
İlişkin soruları
ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU'nun cevabı (7/19289, 19290)
5.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun,
bazı konferanslardaki oturma düzenine ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/19296)
6.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun,
hizmet içi eğitimlerde görev alan bir öğretim üyesine ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/19301)
7.- İstanbul Milletvekili Ali Rıza GÜLÇİÇEK'in,
yurt dışındaki bazı derneklere yapılan yardımlara ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/19303)
8.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, lojman satışlarına,
- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, milletvekili
lojmanları satış ihalesine,
İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın
cevabı (7/19309, 19313)
9.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, idari
kadrolara yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret
Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/19339)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, statülerine
göre personel sayısına ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı
Ali COŞKUN'un cevabı (7/19340)
11.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, İzmir'e
yapılan yatırımlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/19591)
12.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, emeklilerin
maaşlarından yapılacak kesintiye ilişkin sorusu ve Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun cevabı (7/19690)
13.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Özürlüler
Yüksek Kurulu toplantılarına,
- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, özürlülerin
bakım yardımından yararlanmasına,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun
cevabı (7/19701, 19702)
14.- Eskişehir Milletvekili Cevdet SELVİ'nin, İŞKUR
bünyesindeki özürlülerle ilgili bir fona ilişkin sorusu ve Çalışma
ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU'nun
cevabı (7/19735)
15.- Malatya Milletvekili Muharrem KILIÇ'ın,
İtalya'ya gerçekleştirilen bir ziyarete ve yurt dışı seyahatlerine
ilişkin sorusu ve Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail
ALPTEKİN'in cevabı (7/19738)
16.- Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Genel
Kurul gündemindeki bir uluslararası anlaşmaya ilişkin sorusu ve
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN'in cevabı
(7/19795)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum
yaptı.
İzmir Milletvekili Canan Arıtman, kadınların politik
yaşama eşit katılımlarının, ülkenin ilerlemesine, demokratikleşme
ve çağdaşlaşma hedeflerine ulaşmaya ve sürdürülebilir kalkınmaya
sağlayacağı yararlara,
Batman Milletvekili Afif Demirkıran, dünyada ve
Türkiye'de yatırım yapmakta olan uluslararası sermayenin gelişiminin
ve Türkiye'ye daha fazla uluslararası sermaye çekebilmek için yatırımcının
önündeki engellerin kaldırılmasına ilişkin çalışmalara,
Kütahya Milletvekili Alaettin Güven, Kültür ve
Turizm Bakanlığı tarafından 2006 Yılı Kültür ve Sanat Büyük Ödülü'ne
layık görülen şair ve düşünür Sezai Karakoç'un edebî kişiliğine ve
eserlerine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmının:
1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3'üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4'üncü sırasında bulunan ve Cumhurbaşkanınca
bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderilen, 15/11/2006 Tarihli ve
5556 Sayılı Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim
Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78
ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun'un (1/1268) (S.
Sayısı: 1276) görüşmeleri tamamlanarak, kabul edilip kanunlaştığı
açıklandı.
5'inci sırasında bulunan ve İç Tüzük'ün 91'inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
hâlinde görüşülmesi kararlaştırılmış olan Petrol Kanunu Tasarısı'nın
(1/835) (S. Sayısı: 1041) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak
bölümlerine geçilmesi kabul edildi; birinci bölüm üzerinde bir süre
görüşüldü.
16 Ocak 2007 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere,
birleşime 19.58'de son verildi.
Nevzat Pakdil |
|
|
TBMM
Başkanı Vekili |
|
|
|
Yaşar Tüzün |
Harun Tüfekci |
|
Bilecik
|
|
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No.: 62
II. - GELEN KÂĞITLAR
12 Ocak 2007 Cuma
Tasarılar
1.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Yunanistan Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında İpsala-Kipi Sınır Geçiş Bölgesinde İki Ülke Arasında İkinci
Bir Karayolu Sınır Geçiş Köprüsü İnşa Edilmesine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1292) (Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 9.1.2007)
2.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Karadeniz Ekonomik İşbirliği
Örgütü Arasında Merkez Anlaşmasına Yeni Hükümler Derceden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1293)
(Plan ve Bütçe ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.1.2007)
3.-
Güney Doğu Avrupada Yüksek Performanslı Bir Demiryolu Ağının Kurulması
Konusunda Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı (1/1294) (Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2007)
Teklifler
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik'in; Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünde Değişiklik
Yapılması Hakkında İçtüzük Teklifi (2/925) (Anayasa Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.1.2007)
2.-
Kütahya Milletvekili Abdullah Erdem Cantimur ve 6 Milletvekilinin;
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/926) (Plan ve Bütçe Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.1.2007)
Yazılı Soru Önergeleri
1.-
İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, personel alımına ilişkin Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanından yazılı soru önergesi (7/19794)
(Başkanlığa geliş tarihi:
2.-
Uşak Milletvekili Osman COŞKUNOĞLU'nun, Genel Kurul gündemindeki
bir uluslararası anlaşmaya ilişkin Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanından yazılı soru önergesi (7/19795) (Başkanlığa geliş tarihi:
3.-
Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, tabii afet nedeniyle ödenek
gönderilen belediyelere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19796) (Başkanlığa geliş tarihi:
4.-
Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Mevlana törenlerinde yapılan
sunuşa ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19797) (Başkanlığa
geliş tarihi:
5.-
Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Kocaeli'nin Gebze İlçesinin sorunlarına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19798) (Başkanlığa geliş
tarihi:
6.-
Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Karadeniz Sahil Yolundaki
bir tünelin adına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19799) (Başkanlığa geliş tarihi:
7.-
Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun, Rize Bezi üretimine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19800) (Başkanlığa geliş
tarihi:
8.-
Aydın Milletvekili Mehmet Mesut ÖZAKCAN'ın, Çine Barajı inşaatına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19801) (Başkanlığa geliş
tarihi:
9.-
İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Hizbullah örgütünün faaliyetlerine
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19802) (Başkanlığa geliş
tarihi:
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oto yedek
parçası ithalatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19803) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in,
Tek Tek Dağlarının iskana açılacağı iddialarına ilişkin Başbakandan
yazılı soru önergesi (7/19804) (Başkanlığa geliş tarihi:
12.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, İstanbul-Eyüp'te
bir ormanlık alandaki yapılaşmaya ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19805) (Başkanlığa geliş tarihi:
13.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, KÖYDES
için ayrılan ödeneğe ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/19806) (Başkanlığa geliş tarihi:
14.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, yeni kurulan
üniversitelerin ihtiyaçlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/19807) (Başkanlığa geliş tarihi:
15.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun-Havza-Belalan
Pansiyonlu İlköğretim Okulu binasının depreme dayanıklılığına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/19808) (Başkanlığa geliş
tarihi:
16.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, F tipi cezaevlerini
protesto eylemlerine ilişkin Adalet Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19809) (Başkanlığa geliş tarihi:
17.- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, icra-iflas
dairelerinin çalıştığı bankalara ilişkin Adalet Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19810) (Başkanlığa geliş tarihi:
18.- Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa'daki
bazı karayolu çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19811) (Başkanlığa geliş tarihi:
19.- Çanakkale Milletvekili Ahmet KÜÇÜK'ün, bölünmüş
yollara ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19812) (Başkanlığa geliş tarihi:
20.- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik'teki
bir istimlak çalışmasına ilişkin Bayındırlık ve İskan Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19813) (Başkanlığa geliş tarihi:
21.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN'ın, Kırgızistan'dan
yapılacak olan fasulye ithalatına ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad
TÜZMEN) yazılı soru önergesi (7/19814) (Başkanlığa geliş tarihi:
22.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, oyuncak ihracatına
ilişkin Devlet Bakanından (Kürşad TÜZMEN) yazılı soru önergesi
(7/19815) (Başkanlığa geliş tarihi:
23.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, suça eğimli
veya suç işleyen çocukların rehabilitasyonuna ilişkin Devlet Bakanından
(Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/19816) (Başkanlığa geliş tarihi:
24.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in,
özürlülerin istihdamına ve sosyal güvencelerine ilişkin Devlet
Bakanından (Nimet ÇUBUKÇU) yazılı soru önergesi (7/19817) (Başkanlığa
geliş tarihi:
25.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, Muğla'daki
termik santrallerde istihdam edilecek işçilere ilişkin Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19818) (Başkanlığa
geliş tarihi:
26.- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik-Osmaneli'deki
bir köprünün yapımına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19819) (Başkanlığa geliş tarihi:
27.- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN'ün, Bilecik'teki
enerji nakil hatları çalışmalarına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19820) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Nilüfer Barajı
inşaatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19821) (Başkanlığa geliş tarihi:
29.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Boğazköy
Barajı inşaatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19822) (Başkanlığa geliş tarihi:
30.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Babasultan
Barajı inşaatına ilişkin Enerji ve Tabii Kaynaklar Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19823) (Başkanlığa geliş tarihi:
31.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin,
ülkemizin platin grubu element potansiyeline ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/19824) (Başkanlığa geliş
tarihi:
32.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yüklenici
firma yetkilisinin Yuvacık Barajıyla ilgili iddialarına ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19825) (Başkanlığa geliş
tarihi:
33.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, İstanbul
ve Kocaeli Büyükşehir Belediyelerine devredilen Köy Hizmetleri
personeline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19826) (Başkanlığa geliş tarihi:
34.- Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, Isparta
Belediye Başkanının yurt dışı seyahatlerine ve bir ödemeye ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/19827) (Başkanlığa geliş
tarihi:
35.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Başbakan
hakkındaki İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanlığı sırasındaki
inceleme ve soruşturmalara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19828) (Başkanlığa geliş tarihi:
36.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhangazi-Yukarıgürle
Köyünün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19829) (Başkanlığa geliş tarihi:
37.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhangazi-Yenigürle
Köyünün çeşitli sorunlarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19830) (Başkanlığa geliş tarihi:
38.- Isparta Milletvekili Mehmet Sait ARMAĞAN'ın, Isparta
İlindeki yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19831) (Başkanlığa geliş tarihi:
39.- Isparta Milletvekili Mehmet Sait ARMAĞAN'ın, Bolu
İlindeki yatırımlara ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19832) (Başkanlığa geliş tarihi:
40.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, İmar Bankası
mudilerine yönelik bazı işlemlere ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19833) (Başkanlığa geliş tarihi:
41.- Tunceli Milletvekili Hasan GÜYÜLDAR'ın, bir yatılı
bölge ilköğretim okulunda meydana gelen olaya ilişkin Milli Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19834) (Başkanlığa geliş tarihi:
42.- Tunceli Milletvekili V. Sinan YERLİKAYA'nın,
bir yatılı bölge ilköğretim okulunda meydana gelen olaya ilişkin
Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19835) (Başkanlığa
geliş tarihi:
43.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
şiddet olaylarına karışan öğrencilere ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesi (7/19836) (Başkanlığa geliş tarihi:
44.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, sözleşmeli
öğretmenlerin özlük haklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19837) (Başkanlığa geliş tarihi:
45.- Kırşehir Milletvekili Hüseyin BAYINDIR'ın, öğretmenlerin
yolluklarına ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19838) (Başkanlığa geliş tarihi:
46.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Osmangazi
İlçesindeki okullarda kültürel etkinliklerin yasaklandığı iddiasına
ilişkin Milli Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/19839) (Başkanlığa
geliş tarihi:
47.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Mudanya-Zeytinbağı
Sağlık Ocağının personel ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19840) (Başkanlığa geliş tarihi:
48.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, Bursa-Orhangazi-Gürle
Sağlık Ocağının doktor ihtiyacına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19841) (Başkanlığa geliş tarihi:
49.- Afyonkarahisar Milletvekili Halil ÜNLÜTEPE'nin,
Sinanpaşa Devlet Hastanesi ek binasının yapımına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19842) (Başkanlığa geliş tarihi:
50.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU'nun,
verem hastalığına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19843) (Başkanlığa geliş tarihi:
51.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Ardahan Devlet
Hastanesi yoğun bakım ünitesinin bölündüğü iddiasına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19844) (Başkanlığa geliş tarihi:
52.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, Mersin'de
görevli sağlık personelinin döner sermaye primlerinin ödenmediği
iddiasına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19845)
(Başkanlığa geliş tarihi:
53.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, Ardahan
Devlet Hastanesi yoğun bakım ünitesinin bölündüğü iddiasına ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19846) (Başkanlığa geliş
tarihi:
54.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, saha
koordinatörlerine ve Dünya Bankası kredili projelere ilişkin
Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/19847) (Başkanlığa geliş
tarihi:
55.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, ilaçların
alan dışı kullanımına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi
(7/19848) (Başkanlığa geliş tarihi:
56.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, kalorifer
kazanlarının denetimine ilişkin Sanayi ve Ticaret Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19849) (Başkanlığa geliş tarihi:
57.- Bursa Milletvekili Mehmet Emin TUTAN'ın, CHP ve
TESK'in düzenlediği esnaf kurultayına ilişkin Sanayi ve Ticaret
Bakanından yazılı soru önergesi (7/19850) (Başkanlığa geliş tarihi:
58.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, bazı demiryolu
hatlarının yenilenmesinde kullanılan rayların kalite kontrolüne
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/19851) (Başkanlığa
geliş tarihi:
59.- Malatya Milletvekili Miraç AKDOĞAN'ın, ülkemizdeki
internet altyapısına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19852) (Başkanlığa geliş tarihi:
60.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yüklenici
firma yetkilisinin Yuvacık Barajıyla ilgili iddialarına ilişkin
Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/19853) (Başkanlığa
geliş tarihi:
61.- Kocaeli Milletvekili Salih GÜN'ün, Yalova'daki
deniz dolgusu çalışmalarına ilişkin Çevre ve Orman Bakanından yazılı
soru önergesi (7/19854) (Başkanlığa geliş tarihi:
62.- Yozgat Milletvekili Emin KOÇ'un, TRT yönetimi ile
ilgili bazı iddialara ilişkin Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı
soru önergesi (7/19855) (Başkanlığa geliş tarihi:
63.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, TMO'nun
alım merkezlerine ilişkin Tarım ve Köyişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/19856) (Başkanlığa geliş tarihi:
No.: 63
15 Ocak 2007 Pazartesi
Tasarılar
1.-
Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Tasarısı (1/1295) (İçişleri ile Plan ve Bütçe Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 9.1.2007)
2.-
Irak'a Komşu Devletler Hükümetleri ile Irak Cumhuriyeti Hükümeti
Arasında Terörizm, Sınırlardan Yasadışı Sızmalar ve Örgütlü Suçlarla
Mücadele Konularında Güvenlik İşbirliğine İlişkin Protokolün
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı (1/1296)
(İçişleri ve Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
9.1.2007)
3.-
Yargıtay Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1297) (Plan ve Bütçe ile Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş
tarihi: 11.1.2007)
Teklif
1.-
Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez ile Afyonkarahisar Milletvekili
İbrahim Hakkı Aşkar'ın; Terörle Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi (2/927) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 10.1.2007)
Rapor
1.-
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili Bursa Milletvekili
Faruk Çelik ve 3 Milletvekilinin; Büyükşehir Belediyesi Kanunu,
Belediye Kanunu, İl Özel İdaresi Kanunu ve Mahalli İdare Birlikleri
Kanunlarında Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile
İçişleri Komisyonu Raporu (2/911) (S. Sayısı: 1317) (Dağıtma tarihi:
15.1.2007) (GÜNDEME)
Geri Alınan Yazılı
Soru Önergesi
1.-
İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA, bir endüstri meslek lisesinin atölye
binasının kiraya verildiği iddiasına ilişkin Milli Eğitim Bakanından
yazılı soru önergesini
No.: 64
16 Ocak 2007 Salı
Genel Görüşme Önergeleri
1.- Ankara Milletvekili Faruk KOCA ve 29 milletvekilinin,
Irak'taki gelişmeler ile ülkemizin ve uluslar arası toplumun bu ülkenin
sorunlarının çözümüne yapabileceği katkılar konusunda Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme
açılmasına ilişkin önergesi (8/36) (Başkanlığa geliş tarihi:
15/1/2007)
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanı
Antalya Milletvekili Deniz BAYKAL ile Grup Başkanvekilleri, İstanbul
Milletvekili Ali TOPUZ, İzmir Milletvekili K. Kemal ANADOL ve Samsun
Milletvekili Haluk KOÇ'un, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki
faaliyetleri ve Kerkük'ün durumu başta olmak üzere Irak'taki son gelişmeler
konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/1/2007)
16 Ocak 2007 Salı
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.03
BAŞKAN: Başkan Vekili
Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN
- Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'ni
açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika
süre veriyorum. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin salonda hazır
bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme
giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel
aracılığıyla, beş dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Sudan ve Etiyopya'ya gerçekleştirdiği ziyaretlerde edindiği izlenimleri
aktarmak üzere isteyen Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'ya
aittir.
Buyurun Sayın Kavuştu.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Çorum Milletvekili Ali Yüksel Kavuştu'nun, İslam
Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği heyeti olarak Sudan ve
Etiyopya'ya yaptıkları çalışma ziyaretlerindeki izlenimlerine
ilişkin gündem dışı konuşması
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; İslam Dünyası Sivil
Toplum Kuruluşları Birliği Heyeti olarak yakın zamanda Sudan ve
Etiyopya'ya gerçekleştirdiğimiz çalışma ziyaretimizle ilgili
olarak izlenimlerimi aktarmak üzere gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
1 Mayıs 2005 tarihinde İstanbul'da 39 ülkeden 100'ü aşkın sivil toplum
kuruluşları katılımıyla "Değişen Dünyada Yeni Bir Vizyon Arayışı"
başlıklı uluslararası İslam dünyası sivil toplum kuruluşları konferansı
düzenlenmiş ve konferans sonucunda kısa adı "İDSB" olan İslam
Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinin kurulmasına karar
verilmiştir.
Başkanı olduğum Ankara
Kültür ve Eğitim Vakfı olarak, kurucusu, üyesi olduğum İslam Dünyası
Sivil Toplum Kuruluşları Birliğinin resmî kuruluş süreci 30 Aralık
2005 yılında, Bakanlar Kurulu kararı ve Cumhurbaşkanımızın onayıyla
tamamlanmıştır.
İDSB, İslam dünyası
sivil toplum kuruluşları arasında sürdürülebilir gelişim ve birliği
temin etmek, tüm dünyada adalet, barış ve istikrar ortamının gerçekleşmesine
katkıda bulunmak, fertlerin ve toplumların temel hak ve özgürlüklerini
korumak, sivil toplum kuruluşlarının katılımcı ve çoğulcu ilkelere
dayalı olarak daha da geliştirilmesi için karşılıklı iş birliği
çerçevesinde teknik ve sosyal çalışmalar yapmak, İslam kültür ve değerlerinin
tanıtılması yönündeki faaliyetlerde bulunmak gayesiyle kurulmuştur.
Birliğin konsey üyeleri
ülkeler şunlardır: Türkiye, Kuveyt, Mısır, Malezya, Amerika, Sudan,
Azerbaycan, Suriye, Yemen, İngiltere, İran, Endonezya, Bosna, Somali,
Suudi Arabistan, Bahreyn, Etiyopya, Pakistan, Bangladeş ve Filistin'dir.
Değerli milletvekilleri,
Sudan'da yaptığımız temaslar çok etkin ve üst düzeyde gerçekleşmiştir.
Sudan'da yapılan temaslarımızın tüm altyapı hazırlıklarını, İslam
Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları Birliği Sudan Temsilcisi olan Munazzamat
Dawa İslami isimli Sudan'ın en büyük sivil toplum kuruluşu gerçekleştirmiştir.
Bu kuruluşun başta
Başkanı, İslam dünyasının çok yakından tanıdığı bir isim olan ve Sudan'ın
eski Cumhurbaşkanı Swar ez-Zehep'tir. Sudan ziyaretinin esas amacı
olan İDSB Yönetim Kurulu toplantısının açılış oturumuna başkanlık
yapan eski Cumhurbaşkanı Swar ez-Zehep, bu birliğin öneminden ve son
dönemde Türkiye'nin lider rolünden bahsetmiştir. Türkiye'nin dünyaya
açılmasının ve çok yönlü diplomasi uygulamasının, İslam dünyasının
önünü açıcı ve yaşamakta olduğu sıkıntılara çözüm bulma konusunda
ciddi kazanımlar getireceğine inandığını bildirmiştir. Bu çerçevede,
bu yeni kurulan birlik merkezinin de İstanbul olmasının anlamlı
olduğunu ve Türkiye merkezli inisiyatiflere ümitle baktıklarını
dile getirmiştir. Sudan'ın son dönemde yaşamakta olduğu uluslararası
kıskaç konusunda desteğe ihtiyacı olduğunu belirterek, çeşitli
entrikalarla Darfur'un Sudan'dan ayrılmasını istediklerini ifade
etmiştir. Bilindiği gibi Darfur, Sudan'ın zengin petrol kaynakları
olan bir eyaletidir, yüzölçümü Fransa'dan büyüktür.
Değerli milletvekilleri,
Sudan Barolar Birliği ve Sudan Ticaret Odasıyla görüşmelerimiz
oldu. Heyetimiz, Sudan'daki iş adamlarıyla, ekonomik gelişmeler
üzerinde görüş alışverişinde bulundu. Diğer yandan, Darfur'da kabile
çatışmalarından mağdur olmuş, çoğunluğu çocuk ve kadın olarak 4
bin insanın sığındığı bir çöl kampını ziyaret ettik. Gerçekten, içler
açısı ve fakirliğin zirvede olduğu bir ortamla karşılaştık.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kavuştu,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Devamla) - Sudan'da devlet yetkilileri, kabilelerin, içinde bulundukları
sıkıntıdan da etkilenmesiyle, amaçsız bir fitne ortamının içine
girdiklerini belirterek, acilen, İslam dünyasındaki Müslüman insanların
yardım kuruluşlarının Darfur'a yönelmeleri gerektiğini belirttiler.
Darfur bölgesinde yıllarca birbiriyle savaşan dört kabilenin barış
imzalanması üzerinde de iştirak edildi. Diğer yandan, Sudan İnsani
Yardım Bakanlığı, dış işlerinden sorumlu Devlet Bakanlığı, Savunma
Bakanlığı, Afrika Mushaf Basımevi, Afrika Üniversitesi Eğitim
Merkezi, Afrika Üniversitesi Rektörü ve Türkiye Hartum Büyükelçimiz
de ziyaret edildi.
Değerli milletvekilleri,
beş günlük Sudan ziyaretinden sonra üç günlük bir Etiyopya ziyareti
gerçekleştirdik. İslam Dünyası Sivil Toplum Kuruluşları ADRA isimli
Etiyopya temsilciliği ev sahipliği yaptı. Türk Hava Yollarının
haftada iki kez gerçekleştirdiği uçuşlar sonunda, ekonomik ve siyasi
anlamda çok iyi ilişkiler kurulmuştur.
Değerli milletvekilleri,
hem İslam dünyası sivil toplum kuruluşlarından ve hem de ziyaretlerden
edindiğimiz izlenimlerden, İslam dünyasının Türkiye'yi lider ülke
olarak gördüğünü, Türkiye'den çok şeyler beklediklerini ve özellikle
Türkiye'de son dört yılda meydana gelen güzel gelişmeleri ve Türkiye'nin
dünyada oynadığı rolün kendilerine umut kaynağı olduğunu net olarak
ifade etmek mümkündür.
İslam Dünyası Sivil
Toplum Kuruluşları Birliğinin bir umut ve heyecan meydana getirdiğini
müşahede ettik. Bu Birlik'in gecikmiş bir ihtiyaç olduğunu söylediler.
Ayrıca, Türkiye Gönüllü Teşekküller Vakfının bu konuda üstlendiği
rolün takdire şayan olduğu dile getirildi.
Değerli milletvekilleri,
bundan sonraki İslam dünyası sivil toplum kuruluşları toplantıları
diğer ülkelerde de devam edecektir.
Beni sabırla dinlediğiniz
için hepinize teşekkür ediyor, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kavuştu.
Gündem dışı ikinci
söz, Verem Savaş Haftası ile ilgili söz isteyen Ankara Milletvekili
İsmail Değerli'ye aittir.
Sayın Değerli, buyurun.
2.- Ankara Milletvekili İsmail Değerli'nin, Verem
Eğitim ve Propaganda Haftası münasebetiyle, verem hastalığıyla
mücadelede zamanında ve kesintisiz tedavinin önemine ilişkin
gündem dışı konuşması
İSMAİL DEĞERLİ (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Verem Eğitim Propaganda Haftası'nın
altmışıncı yılı nedeniyle şahsım adına söz almış bulunuyorum. Yüce
Meclisi saygıyla selamlarım
Konuya girmeden önce
biraz geriye gitmek lazım. İlk defa 1918 yılında İstanbul'da "Osmanlı
Verem Mücadele Cemiyeti" adı altında bir cemiyet kurulmuştur,
fakat, savaş nedeniyle kısa bir süre sonra ara vermiş. Kurtuluş Savaşı'ndan
sonra, 1923 yılında İzmir ve Balıkesir, 1927 yılında ise İstanbul'da
bu dernekler kurulmuştur. İlk defa, 1947 yılında Verem Eğitim Propaganda
Haftası resmen kabul edilmiş ve bugüne kadar bu kutlamalar devam etmektedir.
Değerli arkadaşlar,
bugüne kadar ülkemizde 248 adet verem dispanseri kurulmuş, 596 doktoru
mevcuttur. Ne yazık ki, sadece 75 tanesi uzman, diğerleri uzman değildir.
Buna rağmen, başarı oranı yüzde 83'tür.
Yüz yıldan beridir bu
hastalığın ne olduğu bilinmektedir; teşhisi kolay, ucuz, ama tedavisi
gerçekten uzun sürmektedir.
Değerli arkadaşlar,
dünyada her yıl 8-9 milyon kişi bu hastalığa yakalanmaktadır. Bunların
içinde 3-4 milyonu ise gerçekten ölmektedir. Bu nedenle, ölüm sebebi
olan hastalıklar içerisinde, ilk 10 içerisinde tüberküloz da bulunmaktadır.
Hastaların yüzde 3'ü ölüyor, yüzde 5'i tedaviyi terk ediyor, yüzde
5'inde ise rezistans kazanıyor; ülkemizde yüz binde 24 oranında bulunmaktadır.
Bunların yüzde 44'ü Marmara Bölgesi'nde, yüzde 25'i ise Karadeniz
Bölgesi'nde bulunmaktadır. Bu da gösteriyor ki, nüfus yoğunluğunun
çok olduğu yerde bu hastalık kendisini göstermektedir.
Tedavisi, altı ay düzenli
bir şekilde yapıldığı takdirde çok ucuza mal olmaktadır, 100 milyon
TL gibi bir fiyata mal olmaktadır, ancak, eğer iyi tedavi edilemez
ise, direnç kazanırsa, bir hastanın tedavisi 12 milyar lirayı bulmaktadır.
Dünya Sağlık Örgütü direkt gözetim altında tedaviyi önermektedir.
Birçok ülkede ise bu tedaviler devlet tarafından zorunlu hâle getirilmiştir.
Ülkemizde de bu tedavinin mecburi olması için çalışmalar devam
ediyor. Hastaların direnç testleri mutlaka yapılmalıdır. Direnç
testleri eğer yapılamazsa, biraz önce de verdiğim istatistikler
doğrultusunda, bu hastalık gerçekten hızlı bir şekilde yayılmaktadır.
Yalnız, Sağlıkta Dönüşüm Projesi, Türkiye'de başarılı olamadığı
gibi, direkt gözetim altında tedaviyi de baltalamaktadır. Bu program,
sağlığı ticari metaya, sağlık kuruluşlarını da ticari işletmeye
çevirmiştir. Performans anlayışı yüzünden, verem savaş dispanserlerinde
çalışan doktorların büyük çoğunluğu başka kurumlara geçmekte veyahut
da başka yerlere tayin edilmiş durumdadır. Bu nedenle, şu anda vereme
yakalanan hastaların büyük çoğunluğu büyük sıkıntı çekmektedir.
Sağlıkta Dönüşüm Projesi
hastaneleri ticari işletmeye çevirdiği için, verem savaş hastanelerinde
yatak sayısı düşürülmüştür. Hastalar çok kısa süre yatırılmaktadır.
Kısa süre yatan hasta eğer düzenli tedavi görmez ise direnç gelişmektedir.
Bu direnç de yeni hastaların ortaya çıkmasına sebep olmaktadır.
Hastaların yüzde
44'ünün Marmara Bölgesi'nde olmasına rağmen, Haydarpaşa Verem Savaş
Dispanseri kapatılmıştır. Hâlbuki, bu hastane, hem akciğer hastalıklarında
hem de akciğer cerrahisi yönünden büyük faydaları olan bir hastane
idi. Bu hastanede yatan hastalar ayrıca meslek sahibi oluyordu ve
bunların çoğu başka yerlerde de istihdam edilebiliyordu. Ne yazık
ki bu hastane kapatıldı.
Değerli arkadaşlar,
tüberküloz hastaları ne istiyor, kısaca ben bir özetlemek istiyorum:
Her şeyden önce yaşamak, ciğerleri harap olmadan tedavi olmak, hastanede
yatak bulmak, toplum tarafından itilmemek, hastalıklarını başkalarına
bulaştırmamak, negatif basınçlı odalarda yatmak, hastanede yatarken
ve çalışana kadar ailesi için sosyal yardım, iyileşmek üzere iken yeni
gelen aktif veremli bir hastadan mikrop almamak, bu hastalığın kökünün
kazınmasını istiyor hastalar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Değerli,
buyurun.
İSMAİL DEĞERLİ (Devamla)
- Bilim adamları ne istiyor? İlaçların eczanelerde serbestçe satılmamasını,
bakteriyolojik tanı ve takipte eksikliklerin giderilmesini,
her ilde güvenilir bakteriyoloji laboratuvarları olmasını,
hastaların erken teşhis ve etkili tedavi edilmesini, dirençli hastaların
negatif basınçlı odalarda tedavi edilmesini, göğüs hastanelerinin
sanatoryuma dönüştürülmesini; kâr etmiyoruz, ulaşım zor, poliklinik
sayısı az diye hastanelerin kapatılmamasını; ülkemizin yurt dışında,
tüberküloz mücadelesinde 70'li yıllarda yakaladığı başarıyı yeniden
yakalamasını, hasta odalarının en fazla iki kişilik olmasını ve
basil müspet hastaların önce izole edilmesini istiyor. Göğüs hastalıkları
hastanelerinin işletme mantığından ayrı tutulmasını, antitüberküloz
ilaçların ve laboratuvar malzemelerinin düzenli ve kesintisiz
sağlanmasını, sağlıkta yeniden yapılanma projesi kapsamında verem
savaş dispanserlerinin veremle mücadeledeki yerini öğrenmek istiyor.
Dirençli tüberküloz hastalarının en az altı ay hastanede yatmalarını
ve ilaç yan etkileri açısından yakından takip edilmelerini; döner
sermayede performans uygulamasından dolayı, tüberkülozlulara
kazanç getirmeyen hastalar gözüyle bakılmamasını; verem savaştaki
organizasyon sorununun, personel ve donanım eksikliğinin giderilmesini;
ilaç içmeyi reddeden hastalara yasal uygulamaların olmasını,
hastane ve dispanser ortamında enfekte olmayı önleyecek şekilde
tedbirler alınmasını, Heybeliada Sanatoryumunun dirençli tüberküloz
hastalıkları hastanesine dönüştürülmesini istiyor.
Değerli arkadaşlar,
sağlıkta dönüşüm değil, sağlıkta çöküş projesinden bir an önce vazgeçilmelidir.
Sağlık konusunda halkımızın
gerçek sorunlarıyla ilgilenilmesi dileğiyle, yeni yılın tüm dünyaya
barış, sağlık, mutluluk getirmesi dileğiyle, yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Değerli.
Gündem dışı üçüncü
söz, Filistin'deki son durum hakkında söz isteyen İstanbul Milletvekili
Hüseyin Kansu'ya aittir.
Sayın Kansu, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- İstanbul Milletvekili Hüseyin Kansu'nun, Türkiye-Filistin
Dostluk Grubu Başkanı başkanlığında bir heyetle Filistin'e yaptıkları
ziyaretteki gözlemlerine ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN KANSU (İstanbul)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 29 Aralık 2006 ile 2 Ocak 2007
tarihleri arasında Türkiye-Filistin Dostluk Grubu Başkanı Manisa
Milletvekilimiz Sayın Hüseyin Tanrıverdi'nin başkanlığında bir
grup milletvekili arkadaşımızla birlikte, TİKA ve bazı gönüllü
kuruluşların iştirakiyle, Kurban Bayramı münasebetiyle, bir dizi
etkinliğe katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere Filistin'e kısa
bir ziyaret yapma imkânı bulduk. Orada bulunduğumuz süre içerisinde
gözlemlerimi paylaşmak üzere şahsım adına gündem dışı söz almış bulunuyorum.
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bugün Filistin'in karşı
karşıya kaldığı en büyük sorun, sosyal, ekonomik ve siyasal alanlarda
istikrardan yoksun olmasıdır. Düşük gelir, işsizlik, altyapı, şiddet,
emniyetsizlik gibi birçok sorunla aynı anda yüz yüze kalan ülkenin
bu sarmaldan kurtulması, söz konusu alanlarda istikrarın gerçekleştirilmesiyle
ancak mümkündür. Bu amaçla, Filistin'de 25 Ocak 2006 tarihinde, yasalara
uygun, demokratik bir şekilde yapılan ilk seçim, ülkedeki istikrar
için atılmış önemli bir adımdı. Ancak, sonuçları başta İsrail ve ABD
olmak üzere bazı ülkeler tarafından kabul edilmeyen seçim, bugün,
âdeta, Filistin'in siyasi geleceğine karşı bir kampanyaya dönüştü.
Maalesef, merkezî parlamento bugün sağlıklı bir şekilde toplanamıyor.
Hâlen HAMAS Partisine mensup 40 milletvekili ile 4 bakan ve aynı partiden
Meclis Başkanı sudan bahanelerle İsrail tarafından cezaevinde
tutuluyor. 132 üyelik Filistin Meclisinde HAMAS Partisinin 78 üyesinden
sadece 38'i, gerektiğinde güvenlik ve benzeri sorunlardan ötürü
ancak dijital ortamlarda görüşebilmektedirler. Hâlen sürdürülen
politika, ülkedeki siyasi istikrarsızlığı artırmak ve bölgede
İsrail'in tezlerini güçlendirmekten başka bir sonuç doğurmamaktadır.
Yapılmak istenen, öyle görünüyor ki, Filistin'de partiler arasında
silahlı bir çatışma çıkarmak ve böylelikle demokratik yollardan
elde edemedikleri sonuçları olağanüstü araçlarla elde etmektir.
Bölgeden son gelen haberler, barış adına kaygı duyan herkesi endişeye
sevk edecek özelliktedir.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bugün, artık, geri dönüşü olmayan her adımdan kaçınılması
gereken önemli bir aşamadayız. Her şeyden önce HAMAS ve El Fetih Partileri
arasındaki silahlı çatışmalara varan çekişmelerin durdurulması
gerekmektedir. Kardeş kavgasının Filistin sorununa hiçbir katkısı
yoktur ve nihayet de gelişmeleri kötüleştirmekten başka hiçbir şeye
yaramamaktadır. Ülke içindeki sosyal barış, sorunların çözümü
için gerekli olan enerjiyi sağlayacaktır. Taraflar, el birliğiyle
Filistin'in karşı karşıya bırakıldığı ekonomik ve geri kalmışlık,
istikrarsızlık, güvensizlik gibi sorunlarla mücadele etmeli; müreffeh,
kalkınmış bir Filistin için güç birliği yapılmalıdır.
Mevcut Filistin liderliğine
bu anlamda önemli görevler düştüğünü bir kez daha buradan yinelemek
isterim. Tüm dünyanın gözü önünde cereyan eden bu kardeş çekişmesi
Filistin'e dönük insanlığın iyi niyet duygularını zedelemekte ve
atılabilecek somut adımları güçleştirmektedir.
Filistin sorunu,
birçok niteliğiyle bugün sınırlarını çoktan aşmış bölgesel ve küresel
bir sorundur.
Bu itibarla, bölge ülkelerinin dâhil olduğu bir inisiyatif
başlatılarak, sorunun geniş müzakere zeminine yatırılarak uluslararası
çözüm mekanizmalarının harekete geçirilmesi yönüne gidilmelidir.
Dış devletlerin tek taraflı müdahaleci ve yanlı tavırları
sorunu çözmekten oldukça uzaktır. Meşruiyet
üzerine kurulmayan güç politikalarıyla durum daha kronik bir hâle
dönüştürülmektedir. Seçimle kurulan HAMAS
Hükûmetini hiçe sayan, dolayısıyla Filistin halkının tercihlerini
dikkate almayan herhangi bir girişim akim kalmaya mahkûmdur.
Bu itibarla, ABD'nin son yardım teklifiyle İsrail'in bloke ettiği
dış yardımları şartlı serbest bırakma teklifi,
samimiyeti sorgulanması gereken teşebbüslerdir. Tüm olup bitenler
karşısında metanetini koruyan Filistin halkının ülkelerinde
var olma ve yaşama hakları tüm uluslararası camia tarafından
Filistin halkı,
bugün, temel ekonomik ve güvenlik ihtiyaçlarından mahrum bırakılmaktadır. Batı Şeria ve Gazze Şeridi'nde zaman
zaman İsrail ordusu tank destekli saldırılar düzenlemekte, bu saldırılarla
binalar, camiler, sanayi tesisleri yıkılmakta, çok sayıda sivil
hayatını kaybetmekte ve yegâne gelir kaynağı olan portakal, zeytin
ve narenciye bahçelerindeki ağaçlar kökten kesilmektedir.
Filistin için önemli
olan Erez Sanayi Bölgesi yerle bir edilmiştir. Üretimin yeniden canlandırılması
ve yaklaşık 10 bin kişiye istihdam imkânı sağlamak için Türkiye Ticaret
ve Sanayi Odalar Birliğinin başlattığı samimi teşebbüs…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kansu,
buyurun.
HÜSEYİN KANSU (Devamla)
- …İsrail tarafından engellenmesi nedeniyle gerçekleşememektedir.
Yüzyıllardır özgürlük
ve barış içinde yaşayan ve bu değerleri yaşatan Filistin halkı, İsrail
tarafından birbirinden izole edilmiş kentlerde, sayıları 70'i bulan
değişik kamplarda, açık cezaevi şartlarında yaşamaya mahkûm edilmiştir.
Filistin halkına, bağımsız bir devlet altında örgütlenme hakkı tanınmalıdır.
Öyle görünüyor ki,
İsrail, sınırları belirsiz, ordusu olmayan, tam egemenliğe sahip
olmayan, her bakımdan kendisine bağlı ve muhtaç, teknik ve hukuki
olarak devlet olmaktan uzak, işgal politikasını meşrulaştıran bir
Filistin yönetimi arzulamaktadır. Temelinde uluslararası hukukun
ve kabullerin yer almadığı reel politikayla dayatılan, konjonktüre
göre sürekli olarak değişen, samimiyetten uzak gibi planların, Filistin
coğrafyasına barış ve istikrar getirmesi asla mümkün görünmemektedir.
1948'lerde İsrail'in
kurulması için gayret gösteren başta İngiltere ve ABD gibi birtakım
ülkelerin, bugün, Filistin'in tam bağımsız bir devlet olması için en
az o kadar çaba göstermeleri gerekmektedir. İsrail'in yakın tarihinde
birçok siyasi anlayış denenmiş, fakat, bunların hiçbirisi esasta
sorunu çözmede başarılı olamamıştır. Özellikle barışın önündeki
en önemli sorun olan şiddet, katlanarak büyümektedir. Unutulmamalı
ki, uygulanan orantısız güç kullanımı ve başvurulan şiddet, karşı
şiddeti doğuracaktır. İsrail, uluslararası hukuku hiçe sayan uygulamalardan
vazgeçmedikçe, alınan kararlara uymadıkça, bölgede barıştan söz
etmek mümkün değildir.
Dünyanın halklar arasındaki
duvarları kaldırdığı bir dönemde, İsrail'in yeni bir duvar inşa etmesi
savunulamaz. İsrail, sorunu çözmede katkısı beklenmeyen bu duvar
inşaatını derhâl durdurmalı, 1967'den sonra işgal ettiği topraklarda
illegal bir biçimde oluşturduğu Yahudi yerleşim bölgelerini boşaltmalıdır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Filistin meselesi, sadece bir Orta Doğu meselesi
değil, bir dünya meselesidir. İnsanlığın ortak vicdanını temsil
etmektedir. Tarihin bölge ve dünya barışının bir gereği olarak önümüze
getirdiği bu meselenin çözümünde aktif ve ön alıcı politikamız
yoğunlaştırılmalı ve sorunun üzerine gidilmelidir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kansu.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında iki adet raporu vardır; sırasıyla
okutup, bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/798) (S.
Sayısı: 1279) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yapı ruhsatında değişiklik
yapmak suçunu işlediği iddia olunan Çanakkale Milletvekili İbrahim
Köşdere hakkında düzenlenen Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına
Dair Başbakanlık Tezkeresi ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu
Raporu, Karma Komisyonumuzun 29 Kasım 2006 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
(x) 1279 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz,
isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Çanakkale Milletvekili
İbrahim Köşdere hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının
sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü
maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama
dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız
kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz
yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan
farklı olarak dokunulmazlık, nispi ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve
kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama
dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline
gelmiştir.
Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği
tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel
bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde
ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine
sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken
Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması
karşısında başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen
milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine
de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya
Araslı |
Mehmet
Küçükaşık |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
Atilla
Kart |
Muharrem
Kılıç |
Yüksel
Çorbacıoğlu |
|
|
|
Artvin |
|
Yılmaz
Kaya |
Tuncay
Ercenk |
Uğur
Aksöz |
|
İzmir |
Antalya |
Adana |
|
|
Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2.-
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'nın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/991) (S.
Sayısı: 1280) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
İhaleye fesat karıştırmak suçunu işlediği
iddia olunan İzmir Milletvekili Bülent Baratalı hakkında düzenlenen
Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılmasına Dair Başbakanlık Tezkeresi
ve eki dosya hakkında Hazırlık Komisyonu Raporu, Karma Komisyonumuzun
29 Kasım 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x)
1280 S. Sayılı Basmayazı Tutanağa eklidir.
İzmir Milletvekili
Bülent Baratalı Komisyonumuza yazılı olarak dokunulmazlığının
kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz, isnat olunan eylemin
niteliğini dikkate alarak İzmir Milletvekili Bülent Baratalı
hakkındaki kovuşturmanın Milletvekilliği sıfatının sona ermesine
kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile
sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü
maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama
dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız
kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz
yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan
farklı olarak dokunulmazlık, nispi ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve
kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama
dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline
gelmiştir.
Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği
tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel
bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde
ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine
sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken
Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması
karşısında başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının
kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının
TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen
milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine
de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya
Araslı |
Mehmet
Küçükaşık |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
Atilla
Kart |
Muharrem
Kılıç |
Yüksel
Çorbacıoğlu |
|
|
|
Artvin |
|
Yılmaz
Kaya |
Tuncay
Ercenk |
Uğur
Aksöz |
|
İzmir |
Antalya |
Adana |
|
|
Sezai Önder |
|
|
|
Samsun |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup, bilgilerinize
sunacağım.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Sudan Millî Meclisi Başkanı Ahmed İbrahim Al Taher'in davetlisi
olarak Sudan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki parlamento heyetini
oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1185)
9 Ocak 2007
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Sudan Millî Meclisi Başkanı Ahmed
İbrahim Al Taher'in davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle, Sudan'a resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet
Meclisi'nin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 Sayılı
Kanun'un 6. Maddesi uyarınca, Genel Kurul'un 26 Aralık 2006 tarihindeki
44. Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Kanun'un 2. Maddesi
uyarınca, Heyetimizi oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca
bildirilen isimler Genel Kurul'un bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı: Seçim Çevresi
Mesut Değer Diyarbakır
Musa Sıvacıoğlu Kastamonu
Şükrü Ünal Osmaniye
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Genel görüşme açılmasına
ilişkin iki önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Ankara Milletvekili Faruk Koca ve 29 milletvekilinin,
Irak'taki gelişmeler ile ülkemizin ve uluslararası toplumun bu ülkenin
sorunlarının çözümüne yapabileceği katkılar konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/36)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Uzun bir süreden beri
komşumuz Irak'ta çok olumsuz gelişmeler yaşanmakta, bu gelişmeler
Irak'ın bütünlüğünü ve Irak halkının geleceğini tehlikeye düşürecek
seviyelere ulaşmış bulunmaktadır. Bölge ve uluslararası camia
açısından giderek daha ciddi bir istikrarsızlık kaynağı haline dönüşmekte
olan Irak'taki bu olumsuz gelişmeler, Türkiye ve diğer komşularını
da menfi şekilde etkilemektedir.
Türkiye bugüne kadar
Irak'ın bu sıkıntılı dönemi geride bırakarak, siyasi birliğini
ve toprak bütünlüğünü koruyan, güvenli, istikrarlı, müreffeh bir
ülke haline gelmesi için elinden gelen katkıyı sağlamaya çalışmıştır.
Türkiye'nin, komşusu Irak'taki bu gelişmelerle yakından ilgilenerek
Irak'taki siyasi süreç ile uzlaşı çabalarına katkı sağlama yönünde
çaba sarf etmesi gerektiği esasen ortadadır.
Bu çerçevede, Irak'taki
gelişmeleri ve bu ülkenin içinde bulunduğu durumu ele alarak,
Irak'ın sorunlarını geride bırakmasını teminen ülkemizin ve uluslararası
toplumun Irak halkına ve yönetimine yapabileceği katkıları değerlendirmek
üzere Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 101, 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca bir genel görüşme açılmasını arz ederiz.
1- Faruk Koca (Ankara)
2- Adem Tatlı (Giresun)
3- Fahrettin Poyraz (Bilecik)
4- Ahmet Ertürk (Aydın)
5- Ahmet Çağlayan (Uşak)
6- Alaettin Güven (Kütahya)
7- Tevhit Karakaya (Erzincan)
8- İsmail Özgün (Balıkesir)
9- Bekir Bozdağ (Yozgat)
10- Ramazan Can (Kırıkkale)
11- Selami Uzun (Sivas)
12- Faruk Anbarcıoğlu (Bursa)
13- Alim Tunç (Uşak)
14- Hacı İbrahim Kabarık (Bartın)
15- Taner Yıldız (Kayseri)
16- Niyazi Özcan (Kayseri)
17- Öner Gülyeşil (Siirt)
18- Abdulkadir Kart (Rize)
19- Talip Kaban (Erzincan)
20- Mehmet Ceylan (Karabük)
21- Hamit Taşcı (Ordu)
22- Azmi Ateş (İstanbul)
23- Ali Temür (Giresun)
24- Aydın Dumanoğlu (Trabzon)
25- Erol Aslan Cebeci (Sakarya)
26- Hüseyin Tanrıverdi (Manisa)
27- İbrahim Hakkı Birlik (Şırnak)
28- Ahmet Koca (Afyonkarahisar)
29- Kerim Özkul (Konya)
30- Zeynep Karahan Uslu (İstanbul)
Gerekçe:
Ülkemizin içinde
bulunduğu coğrafyada çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır.
Özellikle komşumuz
Irak'ta meydana gelen olaylar Türkiye'yi yakından ilgilendirmektedir.
Irak'ın toprak bütünlüğünün
ve siyasal birliğinin korunması, Irak halkı, Irak'ın komşuları ve
bölgenin tamamı için hayati önem taşımaktadır.
Esasen, Türkiye'nin
de Irak'a yönelik politikaları Irak'ın toprak bütünlüğünün ve siyasal
birliğinin mutlaka korunması üzerine kuruludur.
Türkiye, bu çerçevede
Irak'taki siyasi geçiş sürecini desteklemiştir.
Ancak son dönemde yaşanan
gelişmeler Irak'taki siyasi sürecin istenilen sonuçları vermediğini,
aksine ülkenin mezhepsel ve etnik hatlar üzerinde bölünmesi tehlikesinin
güçlendiğini göstermiştir.
Irak hükümetinin bir
an önce ülkedeki istikrar ve düzeni sağlamakta ilerleme kaydetmesi,
derinleşmekte olan ayrışmaların ve bölünme sakıncasının giderilmesi
konusunda süratli adımlar atması gerekmektedir.
Bu hedefe yönelik
olarak tüm Irak'a komşu ülkelerin ve uluslararası toplumun Irak hükümetine
yardımcı olması ayrıca önem taşımaktadır.
Irak'ın siyasi birliğinin
ve toprak bütünlüğünün korunması, güvenliğin ve istikrarın tesisi,
gruplar arasında bozulan dengenin yeniden kurulması, mezhep çatışmalarının
önlenmesi, Iraklı grupların Iraklılık bilincinin gerektirdiği asgari
paydalarda buluşabilmesi, Irak'ın petrol gelirlerinin paylaşımında
merkezi hükümetin ağırlığının korunması, Irak anayasasının bölücü
hususlardan temizlenmesi, Kerkük sorununun uzlaşı ile çözülmesi,
terör örgütünün Irak'taki varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi,
Irak'taki Türkmen varlığının korunması, Türkiye ile Irak arasındaki
ticari ve ekonomik işbirliğinin geliştirilmesi başından beri
Türkiye'nin Irak'a yönelik izlediği politikanın temel unsurları
olmuştur.
Türkiye, Irak'taki durumun
normale dönebilmesi için Irak'taki tüm grupların, mezhep ve etnik temelde
oluşturdukları dar siyasi gündemlerini bir yana bırakarak uzlaşı
yoluyla varacakları bir Irak millî gündemi etrafında birleşmelerini
zorunlu görmektedir.
Türkiye Irak'taki tüm
gruplarla yürütülen temaslarda bu hususu ön plana çıkarmıştır.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer önergeyi okutuyorum:
2.- Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Grup Başkanı Antalya Milletvekili
Deniz Baykal ve Grup Başkanvekilleri İstanbul Milletvekili Ali Topuz,
İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun Milletvekili Haluk
Koç'un, bölücü terör örgütünün Kuzey Irak'taki faaliyetleri ve Kerkük'ün
durumu başta olmak üzere Irak'taki son gelişmeler konusunda genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/37)
16/01/2007
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Irak'taki son gelişmeler
bir iç savaş olasılığını yakın bir tehlike olarak ortaya çıkartmaktadır.
Mezhepler arası çatışmalar her gün yüze yakın insanın hayatına mal
olmaktadır. Amerika'nın ve Koalisyon Güçlerinin müdahalesinden
sonra yüz binlerce insanın hayatını kaybettiği ifade edilmektedir.
Irak vatandaşlarının can güvenliği kalmamıştır. Amerika'nın son
olarak ilan ettiği Yeni Irak Stratejisinin bu vahim gelişmelere çare
oluşturamayacağı görülmektedir. Bu gelişmelerin bir iç savaşa
dönüşmesi halinde bunun, başta komşu ülkeler olarak üzere, bütün
bölgeye yayılması ihtimali kuvvetlidir.
Bu arada, 2005 tarihinde
kabul edilen Irak Anayasasında 2007 yılında Kerkük'ün geleceği konusunda
bir referandum yapılmasının öngörülmüş olması Kuzey Irak'ta yaşayan
Türkmenler açısından çok ciddi kaygılar yaratmaktadır. Üst düzeydeki
Amerikan siyaset adamlarının bile bu referandumdan kaygı duydukları
ve bunun ertelenmesini önerdikleri hazırladıkları raporlardan
anlaşılmaktadır. Buna rağmen ABD Başkanı tarafından son olarak
ilan edilen Yeni Irak Stratejisinde bu referandumun ertelenebileceğine
dair herhangi bir ifade yer almamaktadır.
Son zamanlarda gerçekleştirilen
sistemli göç hareketleriyle Kerkük'ün yüzyıllardan beri oluşmuş bulunan
demografik yapısı köklü biçimde değiştirilmiştir. Bu koşullarda
yapılacak bir referandumun Kerkük'te ve genel olarak Kuzey Irak'ta
ciddi gerginliklere ve çatışmalara yol açması ihtimali kuvvetlidir.
Kuzey Irak'taki PKK terörist
faaliyetleri de maalesef hâlâ önlenememiştir ve ülkemizin güvenliği
açısından ciddi bir tehdit oluşturmaktadır. Hükümetin bu konuda
şimdiye kadar Amerika Birleşik Devletleri ve Irak nezdinde yaptığı
girişimler sonuç vermemiştir. Atanan özel temsilcilerin çalışmaları
da terörist faaliyetlerin engellenmesine katkı sağlayamamıştır.
Bütün bu konuların
Türkiye Büyük Millet Meclisinde kapsamlı biçimde ele alınması zorunlu
hale gelmiştir. Bu nedenle, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde Irak'taki
gelişmeler ve özellikle Kerkük'ün durumuna ilişkin bir genel görüşme
açılmasını arz ve teklif ederiz.
Deniz
Baykal
Antalya
Grup
Başkanı
|
Ali Topuz |
Kemal Anadol |
Haluk Koç |
|
İstanbul |
İzmir |
Samsun |
|
Grup Başkan Vekili |
Grup Başkan Vekili |
Grup Başkan Vekili |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemde
yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki ön
görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının, bazı sayın milletvekillerinin izinli sayılmalarına
dair bir tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Bazı milletvekillerinin, belirtilen sebep ve sürelerle
izinli sayılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1186)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Aşağıda adları yazılı
sayın milletvekillerinin hastalıkları nedeniyle hizalarında
gösterilen sürelerde izinli sayılmaları Başkanlık Divanının 13
Aralık 2006 tarihli toplantısında uygun görülmüştür.
Genel Kurulun onayına
sunulur.
Sadık
Yakut
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Vekili
Ağrı Milletvekili
Naci Aslan, 16/10/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 13 gün.
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diyarbakır Milletvekili
Mehmet Fehmi Uyanık, 03/10/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 20
gün.
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İstanbul Milletvekili
İbrahim Reyhan Özal, 21/11/2006 tarihinden geçerli olmak üzere 11
gün.
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun İç Tüzük'ün 19'uncu maddesine göre verilmiş bir
önerisi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralama ile çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grubu önerisi
16/01/2007
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu
16.01.2007 Salı günü (bugün) toplanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun
onayına sunulmasını arz ederim.
Sadullah
Ergin
Hatay
AK
Parti Grubu Başkan Vekili
Öneri
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler Kısmının; 361 inci
sırasında yer alan 1230 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 5
inci sırasına, 8 inci sırasında yer alan 1314 sıra sayılı Kanun Teklifinin
bu kısmın 6 ncı sırasına, 385 inci sırasında yer alan 1247 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 7 nci sırasında yer
alan 922 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına,
395 inci sırasında yer alan 1266 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 9 uncu sırasına, 33 üncü sırasında yer alan 852 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 265 inci sırasında
yer alan 1012 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına,
345 inci sırasında yer alan 1182 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu
kısmın 12 nci sırasına, 400 üncü sırasında yer alan 1306 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 13 üncü sırasına, 402 nci sırasında
yer alan 1308 sıra sayılı Kanun Tasarısının bu kısmın 14 üncü sırasına,
396 ncı sırasında yer alan 1272 sıra sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın
15 inci sırasına, 360 ncı sırasında yer alan 1225 sıra sayılı Kanun
Tasarısının bu kısmın 16 ncı sırasına alınmasının ve diğer işlerin
sırasının buna göre teselsül ettirilmesi;
16.1.2007 tarihli (bugünkü) Gelen Kağıtlarda yayımlanan ve
okunmuş bulunan Irak'taki Gelişmeler konulu (8/36) ve (8/37) esas numaralı
Genel Görüşme Önergelerinin öngörüşmelerinin 18.1.2007 Perşembe
günkü Birleşimde ve birlikte yapılmasının ve görüşmelerinin tamamlanmasından
sonra kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine devam olunması;
Genel Kurulun;
16.1.2007 Salı ve 17.1.2007 Çarşamba günkü Birleşimlerinde sözlü sorular
ile diğer denetim konularının görüşülmemesinin, 16.1.2007 Salı
günkü Birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesinin;
16.1.2007 Salı günü 15.00-20.00, 17.1.2007 Çarşamba ve 18.1.2007 Perşembe
günleri 14.00-20.00 saatleri arasında çalışmalarını sürdürmesi;
Önerilmiştir.
BAŞKAN - Önerinin lehinde
söz isteyen Faruk Koca, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Koca.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Koca, süreniz
on dakikadır.
FARUK KOCA (Ankara)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Irak'ta yaşanan olumsuz gelişmelerin
bir genel görüşmeyle görüşülmesi üzerinde vermiş olduğumuz genel
görüşme teklifinin gündeme alınması yönündeki Danışma Kurulu
önerisi üzerine önerinin lehinde söz almış bulunmaktayım. Bu vesileyle
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizin içinde bulunduğu
coğrafyada çok önemli gelişmeler yaşanmaktadır. Komşumuz Irak'ta
meydana gelen olaylar özellikle Türkiye'yi yakından ilgilendirmektedir.
Eğer komşunun evi yanarsa, sizin duvarlarınız ısınır; hâl böyleyken,
gerek bölge ülkeleri ve gerekse dünya devletleri bu konuda bigâne
kalamazlar, Türkiye hiç kalamaz, kalmamalıdır.
Değerli arkadaşlar,
Türkiye için esas olan, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunmasıdır. Zira, ancak bu şekilde,
hem Irak'ta hem de bölgede istikrarın yeniden temin edilmesi mümkün
olabilecektir. Irak'ta devam edegelen karmaşayla birlikte yaşanan
iç savaş tehlikeli boyutlara ulaşmıştır. Bugüne kadar 650 bin kişinin
öldüğü kaydedilmektedir. Bir etnik ve mezhep çatışmasının önlenmesi
bütün dünyanın görevi olmalıdır. Dünyanın Irak'ta yaşananlara seyirci
kalması onarılmaz tahribatlar doğuracaktır. Irak'a müdahale tarihinden
bugüne kadar geçen süre içinde güney komşumuz, gün geçtikçe içinden
çıkılmaz bir iç savaşın eşiğine sürüklenmiştir. Bu duruma dünya
milletlerinin bir an önce ortak tavır geliştirmesi gerekmektedir.
Aksi hâlde, Irak'ın bölünmeye sahne olması, küresel barış açısından
tamiri güç sonuçlar doğuracaktır.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Türkiye olarak biz, Irak'ın siyasi ve toprak bütünlüğünün
korunması, güvenliğin ve istikrarın tesisi, gruplar arasında bozulan
dengenin yeniden kurulması, mezhep çatışmalarının önlenmesi,
Iraklı grupların Iraklılık bilincinin gerektirdiği asgari paydalarda
buluşabilmesi, Irak'ın petrol gelirlerinin paylaşımında merkezî
hükûmetin ağırlığının korunması, Irak Anayasası'nın bölücü hususlardan
temizlenmesi, Kerkük sorununun uzlaşı ile çözülmesi, terör örgütünün
Irak'taki varlığının ve etkinliğinin sona erdirilmesi, Irak'taki
Türkmen varlığının korunması, Türkiye ile Irak arasında ticari ve
ekonomik iş birliğinin geliştirilmesini Irak'ta sağlanacak normalleşmenin
vazgeçilmez koşulu olarak görüyoruz. Bütün bu olumsuz gidişatın
düzeltilmesi, Irak'ın toprak bütünlüğünün korunması ve yürüyen iç
savaşın durdurulması, bölgede istikrarın sağlanması önem arz etmektedir.
Bu konunun bir genel
görüşmeyle Türkiye Büyük Millet Meclisince ele alınması, bu vesileyle
Hükûmetimizin devlet politikasını Türkiye Büyük Millet Meclisi
üyelerine ve milletimize anlatma fırsatı doğacaktır. Öte yandan,
dünya parlamentolarının ve hükûmetlerinin bu konuya dikkatlerini
çekmiş olacağız.
Bu duygu ve düşüncelerle,
genel görüşme önerimizin lehinde oy kullanacağınızı ümit eder, hepinizi
saygıyla selamlarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Koca.
Önerinin lehinde söz
isteyen Şükrü Elekdağ, İstanbul Milletvekili.
Buyurun Sayın Elekdağ.
(CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz on dakikadır.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(İstanbul) - Değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi tarafından
Irak'taki gelişmelere ve Kerkük'ün durumuna ilişkin genel görüşme
açılması hakkındaki önergeyle ilgili olarak konuşacağım. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Irak'ta Amerikan askerî müdahalesi maalesef bu ülkeyi bir kan gölüne
çevirdi. Bunu hepimiz üzüntüyle gördük, görüyoruz. Hâlen Irak'taki
durum son derece kritiktir, son derece vahimdir.
Bugün açıklanan bir
rapordan bahsedeceğim size. Bu, Birleşmiş Milletler Mülteciler
Yüksek Komiserinin raporudur. Bu resmî raporda, son derece önemli
resmî raporda Irak'ta her ay 5 bin kişinin öldüğü ve aynı zamanda
Irak'ta her ay 100 bin kişinin zorunlu yer değiştirmek durumunda kaldığı
belirtiliyor. Tabiatıyla, bu durumu, ister istemez bir iç savaştan
başka şekilde değerlendirmek imkânı var mı acaba? Evet, hem bir iç savaş
var hem de mezhep savaşı var.
Şimdi, bu konuyla ilgili
olarak, Amerika'da bir çalışma grubu sekiz ay çalıştıktan sonra, son
derece önemli bir rapor hazırladı. Bunun başında bir eski cumhuriyetçi
dışişleri bakanı, bir de eski, yine çok tanınmış olan bir devlet adamı
niteliğindeki demokrat, Kongredeki Dış İlişkiler Komisyonu Başkanı
olan Hamilton vardı. Bunlar sekiz ay çalıştıktan sonra bir rapor hazırladılar,
10 akil adam; fakat, bunların arkasında, gayet kuvvetli, askerlerden
ve aynı zamanda diplomatlardan, siyaset bilimcilerden, akademisyenlerden
mürekkep de bir heyet vardı. Bu heyetin hazırlamış olduğu rapor,
Irak'taki durumun silahla hâlledilemeyeceğini ortaya koyuyordu.
Muhakkak ki, buraya bir siyasi çözüm getirmek lazım ve bu raporda,
Irak'taki Amerikan askerlerinin 2008'in ilk çeyreğinde muharip olan
bölümünün tamamen çekilmesi öngörülüyordu. Aynı zamanda, bir
uluslararası konferans çerçevesinde bu konunun görüşülmesi ve
bu konferansın İran ve Suriye'yi de kapsaması tabiatıyla öngörülmüştü.
Fakat, Başkan Bush bu raporu kabul etmedi, bunun yerine kendisi başka
bir strateji öngördü. Bu öngörmüş olduğu stratejiyle, bildiğiniz
gibi 21.500 asker gönderiliyor ve bununla sorunun çözülebileceği
tahmin ve tasavvur ediliyor.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, son seçimlerden sonra, demokratlar Amerikan Kongresinde
hâkim durumdalar ve demokratların hepsi buna tamamen karşı, bunun
yanında cumhuriyetçilerin de büyük bir bölümü karşı. Mesela, yine,
tanınmış bir kişi olan John Warner -bu kişi, bütün cumhuriyetçilerin
döneminde Silahlı Kuvvetler Komitesinin Başkanlığını yapmıştır-
şunu söylüyor: "Aman, Sayın Bush'un önerdiği şekildeki bir stratejiye
gitmeyelim. Çünkü, bu strateji bizi Irak'taki iç savaşın bir tarafı
hâline getirecektir."
Amerikan kamuoyunun
yüzde 61'i de Irak'a asker gönderilmesine karşı.
Şimdi, netice itibarıyla,
değerli arkadaşlarım, olayların gidişi Irak'ın çözülmenin eşiğine
geldiğini gösteriyor. Yani, bu durumda Türkiye'nin yaşamsal çıkarları
açısından iki konu öncelikle ortaya çıkıyor: Birincisi Kuzey
Irak'ta PKK varlığıdır değerli arkadaşlarım.
2003'ün başında PKK terörünün,
Türkiye'de, bastırıldığı izlenimi vardı. Bakın, hakikaten de, Güneydoğu'da
tam anlamıyla bir sükûn ve istikrar ortamı hüküm sürüyordu, hepinizin
bildiği gibi. Kandil Dağı'na çekilmiş olan PKK teröristleri de çaresizlik
içinde kaderlerini bekliyorlardı.
Peki, ne oldu? Birdenbire
bu durum değişti. Birdenbire, biz, PKK terörüne can üflendiğini
gördük. PKK terörü canlandı, silah, malzeme, patlayıcı madde ele geçirdi
ve Türkiye'ye karşı saldırılara geçti. Bunun sebebi nedir değerli
arkadaşlarım? Bunu aradığınız takdirde, bunun arkasında Türkiye
Büyük Millet Meclisi tarafından 1 Mart Tezkeresi'nin reddedildiğini
göreceksiniz. Çünkü, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kararından
sonra şöyle bir gelişmeyle karşı karşıya kaldık: Amerikan askerî makamları,
Irak'ta, PKK'yı hedef listesinden çıkardılar. Tabiatıyla, bu da, muazzam
bir rahatlık sağladı PKK örgütüne. Kandil Dağı'ndaki yerleşim bölgelerini
tam anlamıyla bir üs hâline çevirdiler. Aynı zamanda, maalesef, Kuzey
Iraklı Kürt liderlerden de gördükleri destek sonucunda istedikleri
malzemeyi, istedikleri her türlü lojistik imkânı ellerine geçirerek,
Türkiye'ye karşı saldırılara geçtiler. Bildiğiniz gibi, bu, bizim
çok adette, hem polisimizin, güvenlik görevlilerimizin ve masum
insanlarımızın da kaybına yol açtı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tabiatıyla, burada Amerika'ya çok büyük bir sorumluluk düşüyordu;
çünkü, Amerika, terörün bölünmez olduğunu, terörün dinine, imanına
bakılmadığını, söyleyen ülkeydi. Amerika "senin teröristin
benim özgürlük savaşçım olmaz" diyordu. Türkiye de, bu görüşle,
Amerika'yı NATO içinde destekledi; Türkiye, bu görüşle, ISAF'a kuvvet
tahsis etti. İki kere, bildiğiniz gibi, ISAF çerçevesinde komutanlığı
üstlendi Afganistan'da ve Türkiye, hakikaten, global terör savaşında,
Amerika'nın tam anlamıyla yanında oldu. Fakat, Amerika Türkiye'ye
vermiş olduğu sözleri, maalesef, unutmayı yeğledi.
Şimdi, ilk önce bize
söyledikleri şuydu: "Bizim buraya tahsis edecek kuvvetimiz
yok." Bu şekilde, Türkiye'yi, uzun süre oyaladılar. "Biz bir
mücadele içindeyiz, büyük bir savaş içindeyiz, kuvvetimiz
yok." Fakat, netice itibarıyla, tabiatıyla, artık, Türk kamuoyu
buna inanmamaya başladı, Türk medyası da. Çünkü, bildiğiniz gibi,
PKK terörüne giden lojistik yol Irak toprakları içinde ve Irak topraklarındaki
asayişin ve güvenliğin temininden sorumlu olan, tabiatıyla, Amerika.
O bakımdan, herkes biliyor ki, eğer PKK terörüne imkân veren, imkân
sağlayan lojistik şah damarı kesilirse -ki, bu lojistik yoldan PKK
terörüne gıda maddeleri, cephane, silah, para, her şey gidiyor- o
zaman, ister istemez, PKK terörünün de, tabiatıyla, üstesinden gelinmesi
son derece kolaylaşacaktır. Fakat, Amerika bunu yapmadı. Bunun yanında,
aynı zamanda, Sayın Dışişleri Bakanı Gül'ün de bundan altı ay önce
belirtmiş olduğu gibi, Kuzey Irak'taki Kürt liderler resmen PKK'ya
yardım ediyorlar. Onlara sadece orada melce sağlamakla kalmıyorlar,
aynı zamanda, onlara, silah, cephane veriyorlar. Bu, Sayın Gül tarafından
da ifade edilmiştir. Şimdi, bu bakımdan, artık, Amerika'nın bu işi savsaklamasına
imkân yoktur. Sayın Amerikan Dışişleri Bakanı Condoleezza Rice
Türkiye'ye geldiği zaman dedi ki: "Doğru, haklısınız. Biz, terörle
mücadelede, PKK terörüyle mücadeledeki gayretlerimizi, çabamızı
iki misli yapacağız." Fakat, bunun arkasından bir şey çıkmadı
bildiğiniz gibi. Arkadan sadece bu koordinatör meselesi gündeme
geldi ki, Sayın Başbakan da koordinatörden pek fazla bir sonuç alınmadığını
açıkladı.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
tabiatıyla, bu, Türkiye için, son derece güç bir durum ortaya çıkarıyor.
Çünkü "Amerika'nın ve Kuzey Irak'taki Kürt liderlerin PKK'ya kol
kanat germeleri ve onları himayeleri altına almalarının arkasındaki
neden nedir" diye Türk kamuoyu, Türk medyası soruyor devamlı
olarak. Kuzey Irak'ta bağımsız bir devlet oluşumu gerçekleşirken, tabiatıyla,
bu konuya bizim el atmamız son derece önemli.
Değerli arkadaşlarım,
bakınız, konu etnik bir sorun değildir. Konu etnik bir sorun
değildir Türkiye için. Türkiye için, tamamen bir terör sorunudur. Bunu
böyle görelim. Irak'taki mezhep ve etnik savaşın Türkiye'ye yansımasının
önlenmesi meselesidir konu Türkiye için. Bunları burada görüşmemiz
lazım. Maazallah, bu etnik savaş, bu mezhep savaşı, bunlar bölgeye
yayılırlarsa, bunların Türkiye üzerinde yansımaları olduğu takdirde,
bunun, tabiatıyla, bizim hem iç hem dış güvenliğimiz açısından son
derece önemli sorunları olacaktır. O bakımdan, bu konuyu muhakkak
ki ele almak durumundayız değerli arkadaşlarım.
Şimdi, ikinci konumuz
Kerkük konusudur. Şimdi, Amerika'nın Irak'a müdahalesinden sonra,
Kuzey Irak'lı Kürt liderler, maalesef, hemen harekete geçtiler ve
Kerkük'ün demografisini değiştirmek için her şeyi yaptılar. Para
vererek buraya insanları göç ettirdiler, onlara birtakım imkânlar
sağladılar, her türlü teşvik tedbirini aldılar ve 2005'e gelindiğinde,
Kerkük, hakikaten, bir barut fıçısına dönüşmüştü.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Fakat, arada iki gelişme
daha oldu. Bunlar şunlardır değerli arkadaşlarım: Irak'ın idari yasasında,
Kerkük için, esas itibarıyla, son derece tutarlı, son derece dengeli
bir yaklaşım öngörülmüştü. Bu yaklaşım şu şekildeydi: Kerkük'ün
özel bir durumu vardır. Bu bakımdan, Kerkük özerk bir bölge olmalıdır,
doğrudan doğruya merkezî yönetime bağlı olmalıdır ve aynı zamanda
Kerkük'ün enerji zenginliği, Irak'taki bütün unsurlar arasında adilane
bir şekilde paylaşılmalıdır. Yaklaşım buydu.
Fakat, ne oldu? Sonradan,
yeni anayasa ile bu değiştirildi ve bunun yerine şöyle bir yeni yaklaşım
getirildi Irak'ın yeni anayasasında, bunun 140'ıncı maddesinde: Bu
yeni yaklaşım, Irak'ta, 2007 yılının Kasım ayında bir referandum yapılmasını
öngörüyor. Tabii, üç merhale var buraya gelinceye kadar, fakat zamanımız
imkân vermediği için bunlardan bahsetmiyorum. 2007 yılında bir referandum
yapılacak.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
Irak'ta, demografi değiştirildikten sonra, tam anlamıyla, oradaki
Türkmenlerin aleyhine, oradaki Arapların aleyhine, Irak'ta tamamen
Kürt kökenli Irak vatandaşlarına çoğunluk sağlayan, orada demografik
bir yapı oluşturduktan sonra referandum yapılması Kerkük'te, ister
istemez, doğrudan doğruya bu bölgenin Kürt otonom bölgesine bağlanmasına
yol açacaktır.
Şimdi, tabiatıyla bu
durumu izleyen, çok yakından izleyen bir uluslararası kuruluş
var: International Crisis Group, yani Uluslararası Kriz Grubu. Bu,
isim yapmış ve aynı zamanda saygın bir uluslararası kuruluş.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
buyurun.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Teşekkür ederim.
Bu kuruluşun söylediği
şu: Kerkük bir barut fıçısına dönmüştür. Bu durumda, burada
bir referandum yapılması son derece kritik, son derece tehlikeli
sonuçlar doğurur. Bu bütün Irak'a sirayet edebilir, bütün bölgeye
sirayet edebilir. Onun için, referandum on yıl süreyle ertelenmelidir.
Buraya aynı zamanda Birleşmiş Milletler temsilcisi gönderilmelidir,
staf’ıyla birlikte, kurmaylarıyla birlikte ve bu burada bu şekilde
bir uzlaşı aranmalıdır.
Şimdi, 2005 senesinde
yayınlandı bu rapor. Tabiatıyla, bu raporu, eğer, biz o zaman ele
alıp bunun arkasından gitseydik, bugün daha iyi durumda olurduk değerli
arkadaşlarım. Fakat, maalesef, burada bir ihmal oldu. Bu rapor, bize,
bunun için gerekli uluslararası zemini sağlıyordu, bu rapordan yararlanamadık.
Şimdi, netice itibarıyla,
bugün ortaya çıkan durum son derece vahimdir değerli arkadaşlarım.
Dün Ankara'da Hilton Oteli'nde, Irak'ın, muhtelif partilerine ait,
muhtelif görüşlere sahip olan temsilcileri geldiler. Bunlar Iraklılar,
gelenler. Irak'taki bütün, aşağı yukarı, hizipleri, bütün grupları
temsil eden kişiler. Sadece, Kuzey Irak'tan KDP, yani Kürdistan Demokratik
Partisi ve KYB, yani Kürdistan Yurtseverler Birliği temsilcileri
katılmadılar, fakat, Irak Cumhurbaşkanının, yani Talabani'nin birinci
yardımcısının vekili veyahut yardımcısı da katıldı.
Ortaya çıkan durum
şudur değerli arkadaşlarım, hepsinin söylediği şey şudur: Burada,
eğer bugün, demografik yapının durumu nedeniyle bir referandum yapıldığı
takdirde bunun sonucu bellidir, bu Kürt bölgesine intikal edecektir.
Bu, Irak'ı huzura kavuşturmaz, Irak'ı karmakarışık eder. O bakımdan,
her hâlükârda Anayasa'nın…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Sayın Başkan, çok rica ediyorum…
BAŞKAN - Sayın Elekdağ,
lütfen, teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Evet, Sayın Başkan.
Irak'ın Anayasası'nın
bir de 111'inci maddesi vardır. Bu 111'inci maddede, Irak'taki petrol
zenginliğinin, Irak'taki zenginliğin, bütün Irak'ı oluşturan unsurlar
arasında adilane bir şekilde paylaşımı da öngörülmektedir. O bakımdan,
burada, dünkü bu toplantıda ortaya çıkan ortak görüş şöyle oldu
-ki, bu, gayet makul, ortak aklı yaklaştıran bir görüş- o da şudur:
Kerkük'te yapılacak bir referandum bütün Irak'ı ilgilendirir, sadece
Kerkük'ü değil. Çünkü, bu zenginlik bütün Iraklılarındır. Kerkük'te,
Irak petrollerinin rezervlerinin yüzde 40'ı yatıyor. O bakımdan,
yapılacak olan referandum tüm Irak'ı kapsamalıdır ve tüm Iraklılar
bu konuda karar vermelidirler.
Gördüğünüz gibi, değerli
arkadaşlarım, bunlar son derece önemli konular. Ben hatırlıyorum,
bundan bir yıl veya iki yıl önce, Genelkurmay İkinci Başkanı Sayın
Başbuğ şöyle bir açıklama yapmıştı: "Kerkük'ün Kürt otonom bölgesine
katılması Kuzey Irak'ta bir Kürt bağımsız devletinin oluşmasının en
önemli aşamasını teşkil eder." Bunlar son derece önemli konular.
Bu bakımdan, çok değerli
arkadaşlarım, sizlere sunmuş olduğumuz bu önergeyi kapsamlı bir
şekilde burada görüşelim, ele alalım; bunlar önemli konular. Bildiğiniz
gibi, Türkiye'nin bu konularda kırmızı çizgileri vardır, bunlar
tam anlamıyla ortadan kalkmıştır. Tabiatıyla, bu, ister istemez
Türk dış politikasının caydırıcılık görevini ifa etmesine imkân
vermemektedir. Mümkün olduğu ölçüde burada konuşarak bu kırmızı
çizgilerimizi yeni baştan oluşturalım, olmayacak durumlarla sonradan
karşılaşmayalım.
O bakımdan, ben, sunmuş
olduğumuz önergenin kabul edilmesini rica ediyorum. Fakat, son derece
memnunuz tabiatıyla, AK Parti de aynı yolda bir önerge vermiştir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurunuz.
ŞÜKRÜ MUSTAFA ELEKDAĞ
(Devamla) - Bir saniye rica ediyorum Sayın Başkan…
AK Partinin de bu konuda
bir önerge verdiğini gördük, tabiatıyla bundan son derece memnunuz;
fakat, umudumuz, AK Partinin bu önergesi aleyhine sonradan oy vermemesidir.
Böyle bir durum oldu. Lütfen, bu tekrarlanmasın bu konuda. Çünkü, konu
Türkiye açısından yaşamsal önemdedir.
Teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Elekdağ.
Önerinin aleyhinde
söz isteyen Süleyman Sarıbaş, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Sarıbaş.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, haftalık
gündemi belirleyen AK Parti Grubu önerisi aleyhine Anavatan Partisi
Grubu adına söz aldım. Yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Yalnız, bu aleyhe olmam,
biraz önce Sayın Elekdağ'ın ve daha önce AK Parti adına konuşan arkadaşın
söylediği gibi, Irak konusunda bir tartışma açılmasının aleyhinde
değilim. Elbette, bir genel görüşme… Zamanı geçmiş bir genel görüşmedir.
Yıllar önce, bir yıl, iki yıl önce yapılması gereken bir genel görüşmeydi.
Bugüne kalması bile hatadır. Benim aleyhe söz aldığım şey haftalık
gündemin tayin ve tespitidir.
Değerli arkadaşlar,
haftalık gündeme baktığımız zaman, Petrol Yasası, Petrol Piyasası
Yasası, sözleşmeler var. Bu arada bir tane de tabii, Kuzey Irak'la,
Irak'la ilgili genel görüşme talebi var.
Biraz önce konuşan
Sayın Elekdağ'ın da AK Partiden konuşan arkadaşımızın da sözlerinin
altına imza atıyorum. Hakikaten, bugün, Irak'ta, her ay 5 bin Irak vatandaşı
öldürülmekte. Hakikaten, Irak'ta Türkmenler çok acı çekmekte. Daha
geçen hafta bir Türkmen profesör odama geldi, hüngür hüngür ağladı. Dedi
ki: "Biz Musul'u boşaltmak zorunda kaldık. Türkmenler Musul'u boşalttı,
köylere çekildik. Ancak, köylerde bir çalı çırpı dahi bulamıyoruz,
ekmek pişirecek. Bize yardım edin, ne olursunuz."
Değerli arkadaşlar,
geçmişte Halepçe'de yapılan katliamları nasıl kınamışsak, Halepçe'de
insanların üzerine kimyasal silahların atılmasını nasıl kınamışsak,
bugün, yine, Irak'ta bir insanlık dramıyla, Türkmenlere karşı yapılan
bir insanlık dramıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, dün o insani
tavrımız neyse, bugün de devlet olarak, bırakın soydaşımız olmayı,
bırakın bir tarihsel bütünlüğümüzü, insani olarak Türkmenlere
yardım etmek durumundayız. Kerkük'ün statüsü değiştirilmek isteniyor.
Irak Anayasası'nda referandumlar öngörülmüş. Peki, bütün bunlar
olurken, Türkiye Cumhuriyeti neredeydi? Yani, Irak'ta bir anayasa
yapılır iken, hemen dibimizde bir devlet bölünmeye, parçalanmaya,
işgal edilmeye çalışılırken, Türkiye neredeydi, ne yapıyordu? Yani,
bu Hükûmet dâhil oldu, müdahil oldu, o Anayasa'nın yazılmasında taraf
oldu da bu ülkenin muhalefeti karşı mı çıktı? Bakın, açık ve net söylüyorum:
Bu iktidar dış politika konusunda, millî menfaatlerimizi koruma
noktasında ne getirirse sonuna kadar arkasındayız.
Daha bugün Başbakan
"müdahale ederiz ha..." Et!.. Et!.. Biz mi koymuyoruz? Ama, yapamayacağın
şeyleri söyleyip Türkiye'yi maceralı alanlara sürükleme, yapman
gerekenleri yap. Kapat Habur'u diyoruz, aç Ovaköy'ü. Aç bakayım Ovaköy'den
Telafer-Musul hattını aç. Açamazsınız, çünkü o kapıdan komisyon
alanlar var. Ben "Irak'la ticari ilişkilerimiz donsun" demiyorum.
10 kilometre berisinde Ovaköy sınır kapısı var. Bu bizim kendi egemenlik
alanımız, istediğimiz kapıyı kapatır istediğimiz kapıyı açarız.
Öyle, savaş mavaş ilan etmeyin, asker falan göndermeyin, ama, onu yapın,
yapacaklarınızı söyleyin.
Şimdi, Kuzey Irak'ta
-ben daha evvel Kerkük'le ilgili gündem dışı da birçok konuşmuşum-
iki aşiret reisi, Türkiye Cumhuriyeti'nin Başbakanına, bin yıllık
devletin Başbakanına laf söylüyor. Halilzad Iraklılarla görüşürken
diyor ki: "Ya, siz Tayyip Erdoğan'ın sözlerini ciddiye almayın."
Türkiye ne zaman ciddiye alınmayan bir ülke oldu? Şu dış politikayı
getirdiğiniz noktayı görüyor musunuz ve bunun bir sorumlusu olmayacak
mı? Bunun bir hesabı sorulmayacak mı?
Avrupa Birliğinde
duvara çarptınız. Türki cumhuriyetler politikanız hiç yok. Enerji
koridorlarına küresel güçler elli yıllık uzun vadeli planlar yapıyor;
siz, sadece turistik seyahatlerden ibaret, hiçbir stratejisi olmayan
bir politika götürüyorsunuz. Kıbrıs konusu, herkesin bildiği.
Referanduma götürdünüz.
Referanduma götürdüğünüz şeyi, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi
kararına niye bağlatmadan referanduma götürdünüz? Eğer, Annan
Planı Güvenlik Konseyi kararına bağlanarak referanduma gitseydi,
Kıbrıs'ı Rumların temsil ettiğine dair Birleşmiş Milletler 647 sayılı
Kararı ortadan kalkmış olacaktı veya Avrupa'nın birincil hukuk meselesi
yaparak referanduma götürseydiniz, bugün Kıbrıs'la ilgili Avrupa
Birliğinde karşılaştığınız sorunların hiçbiri karşınıza gelmeyecekti.
Bu ülkenin bir Dışişleri Bakanı var, ama dış işleri politikası
yok. Kıbrıs'ta bir olay oluyor, Dışişleri Bakanı diyor ki: "Kıbrıs'ın
iç işleri meselesi"; Avrupa Birliğinde birtakım laflar oluyor,
"o Avrupa'nın iç işleri meselesi"; Irak'ta hadiseler var,
"o da Irak'ın iç işleri meselesi" diyor. Peki, Sayın Dışişleri
Bakanı, sen hangi işlere bakarsın? Türkiye'nin içindeki işlere mi?
O zaman, adın "İçişleri Bakanı" olurdu. Seni Dışişleri Bakanı
yapmış bu ülke, ki, bu ülkenin dışında, bu ülkenin millî menfaatlerine
hangi noktada zarar geliyorsa tepki gösteresin. Ne oldu, Fransa Parlamentosunun
aldığı karara karşı ne yaptık? Var mı bir yaptırımımız? Ben bilmiyorum,
duymadım.
Şimdi, Türkiye bu noktaya
geldi ve bir bürokrat isyan ediyor, diyor ki: "Türkiye, millî bütünlüğünü
kaybetme noktasına gelmiştir, tehlike kapıdadır." Kim bunu diyen?
Bütün istihbaratı elinde toplayan, yorumlayan ve Hükûmetin önüne
dosya olarak koyan Başbakana bağlı bir bürokrat. Millî Güvenlik Kuruluna
da katılıyor, orada da bu dosyaları koyuyor. Peki, niye kamuoyuyla
paylaşmak ihtiyacı hissetti? Çünkü, bu gerçeklerin karşısında siyasi
iradeyi göremedi ve döndü millete dedi ki: Ey millet, biz bunların
farkındayız, bu iktidarın önüne de koyuyoruz. Ancak, bu iktidar,
bu millî bütünlüğü sağlayıcı vasıflardan uzak, siyasi duruşu yok. Bize
günah atmayın. Böyle bir şey olursa, neredeydi bu ülkenin istihbarat
kuruluşları, daha önce bu milleti niye uyarmadılar... Çünkü, bu
millet, asker bir millet; hükûmetine falan bakmaz, tehlikeyi gördüğü
an… Damat Ferit Paşa Hükûmetine bakmamıştır, Anadolu'da, Anadolu'yu
kurtaracak, Kuvayımilliye ruhunu canlandıracak kendi iradesini
ortaya koymuştur. Hükûmetine falan bakmaz, tehlikeyi gördüğü an,
kendi iradesine, kendi kaderine sahip olacak güce sahiptir. Geldiğimiz
durum bu.
Şimdi, dönüp dönüp babalanarak
"ne güzel de dış politika yaptık" diyebiliyor musunuz? Vicdanınız
kan ağlamıyor mu? Ben uyuyamıyorum, ben uyuyamıyorum; ülkemin
millî bütünlüğünün, millî menfaatlerinin bu derece zarar gördüğü
bir dönemde, bu ülkenin sorumlu bir milletvekili olarak uyuyamıyorum.
Ya ben paranoyağım ya sizin hassasiyetleriniz yok. Böyle bir şey
olur mu?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Estağfurullah…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- Böyle bir şey olur mu?
Efendim, genel görüşme
açalım... Açalım, açmamız gerekir, bir sene evvel açmamız gerekirdi.
Ne konuşacağız? Muhalefete bilgi mi vereceksiniz, yoksa, bu Parlamento
bu politikalara el koyup, bir devlet politikasını, bir millî stratejiyi
ortaya koyacak geniş bir müzakere zemini mi hazırlayacaksınız? Diyorsanız
ki, biz muhalefete bilgi veririz, kamuoyu da böylece tatmin olmuş
olur; Anavatan Partisinin, Dışişleri Bakanı hakkında vereceği
gensoruyu da, böylece, canım, zaten Mecliste tartıştık, buna da gerek
yok, etkisizleştiririz diyorsanız, bunda, siz kaybedersiniz; çünkü,
hakikaten, bu Meclisin, artık, bu konuya ciddi manada, millî bir
strateji, millî bir dış politika belirleme konusunda bir müzakere
zemini hazırlayıp ve devlet ne yapacaksa, millet ne yapacaksa, millete
önayak olmasının zamanı gelmiş, geçiyor; zamanı gelmiş, geçiyor. Böyle,
dış politika konularını, iç siyasetin malzemesi, iç siyasetin
getirisi olarak kullanamazsınız. Kaba milliyetçiliklerle, kaba
söylemlerle, yıllara dayanan stratejik ilişkilerinizi heba edip
atamazsınız.
Bakın, elli yıl soğuk
savaş dönemi yaşadık. Adı üstünde: Savaş! Tank, top kullanılmadı,
ama, tanka, topa çok paralar harcandı. Bir savaş sona erdi; biz, Batı
medeniyetinin ve Batı'nın muhafızlığını yaptık elli yıl; hak talep
etme, savaş sonrası hak talep etme hakkına sahip iken ve bu savaşın
galibi Batı ise biz de onun muhafızlığını yapmış iken, bu savaşı kaybedenler
Avrupa Birliği üyesi oldu, bu savaşın bedelini ödeyen bu millet,
masada yok, yok sayıldı, kenar ülkesi, kıyı ülkesi, dışlanmış bir
ülke oldu. Örnek mi?.. İsrail'e gitti Condoleezza
Rice, Filistin'e gitti, Suudi Arabistan'a gitti, Kuveyt'e gitti…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Sarıbaş.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla)
- İngiltere'ye gidiyor, Türkiye yok programında; çünkü, Türkiye'nin
sözlerinin ciddiye alınmayacağını, Amerika'nın Irak'taki temsilcisi
Halilzad söylüyor. Şimdi, ciddiye alınmayan, muhatap kabul edilmeyen,
masada olmayan bir Türkiye fotoğrafı yakışıyor mu arkadaşlar? Böyle
bir şey var mı? Hani diyordu ki: "Seni selamlamadan uçan kuşun yuvasını
bozarım." Bu bölgede selam veren kimse kalmadı. Sayenizde bu
oldu, sayenizde bu oldu. Yazıktır! Zaman varken, bu meseleye bu Meclis
el koysun.
Bakın, 5 Ocak 80, Hayrettin
Erkmen Dışişleri Bakanı, bu kürsüde, o günkü Millî Selamet Partisinin
gensorusuyla düşürülmüş. Üç tane gerekçesi var:
Hayrettin Erkmen Türkiye'yi
Avrupa Birliğine sokmak istiyor. Gerekçelerden biri bu.
İki: Efendim, İsrail
Kudüs'te varken, Türkiye'nin İsrail ile büyükelçilik ilişkisi devam
ediyor.
Üç: Rusya Afganistan'ı
işgal etmiş, Afganlı kardeşlerimize askerî yardımda bulunmuyoruz.
Hayrettin Erkmen bunları
yapmıyor, gensoru verilmiş ve düşürülmüş.
Şimdi, geriye baktığınız
zaman, yani şu Hükûmetin dış politikasına baktığınız zaman, bin defa
bu Bakanın istifa etmesi lazım! Bin defa istifa etmesi lazım!
Saygılar sunuyorum.
(Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Sarıbaş.
Önerinin aleyhinde
söz isteyen Mehmet Eraslan, Hatay Milletvekili.
Buyurun Sayın Eraslan.
Süreniz on dakikadır.
MEHMET ERASLAN (Hatay)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Konuşmacıların da
ifade ettikleri gibi, Irak'ta ve Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmeler,
Türkiye'yi, bölge ülkesi olarak yakından ilgilendiren çok önemli
gelişmeler olmasına rağmen, ben, bu Grup önerisinde, bu görüşmelerin
bugün yapılmasını ister idim. Bugün yapılması beklentisi içerisindeyken,
bu kadar önemli bir mevzunun, bu kadar önemli bir konunun bugün değil,
yarın da değil, ama, haftalık, Türkiye Büyük Millet Meclisinin son
çalışma günü olan perşembe gününe aktarılması konusunu özellikle
eleştiriyorum. Neden? Irak'ta ve Kuzey Irak'ta yaşanan gelişmeler ve
Türkiye'yle ilişkileri yaklaşık bir haftadır, on gündür sürekli siyasi
parti liderleri tarafından gündeme getirilir iken ve bu önemli konuyla
ilgili köşe yazarlarımız bir dizi yazılar yazıyor olmasına karşın,
televizyon programları yapılıyor olmasına karşın ve Türkiye'de
konuşulan, gündemde var olan ulusal bütünlüğümüzü, ulusal çıkarlarımızı
ve gelecekteki ülke menfaatlerimizi çok yakından ilgilendirdiği
için çok önemli olan bir mevzunun ötelenerek görüşülmesini gerçekten
çok samimi ve üzerinde durulması gerektiği kadarıyla durulmayan
bir konu olduğunu tekrar burada yenilemek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye Cumhuriyeti devleti, hemen hemen bin yıldan fazla devlet
tecrübesi ve millet tecrübesine sahip bir ülkedir. Bölgede her zaman
tek demokratik, hukukun üstün olduğu, sosyal devletin bütün haşmetiyle,
bütün varlığıyla ve 73 milyon ülke insanıyla dimdik ayakta olduğu
Türkiye örneğini sürekli veriyoruz. Evet, güçlü bir devletiz, güçlü
bir milletiz, dinamik ve genç bir milletiz, ama, bölgedeki gelişmeler,
sınırda, hemen yanı başımızda yaşanan gelişmeler ve özellikle Kuzey
Irak'ta, Kerkük'teki Türkmen soydaşlarımıza yönelik yapılan birtakım
müdahaleler, demografik yapının, nüfus yapısının değiştirilmesine
ilişkin çalışmalar, Musul'un ve Musul'da yaşayan yine soydaşlarımızın
içinde bulunduğu sıkıntılar, bütün varlığıyla, bütün hızıyla devam
ediyor olmasına rağmen, Türkiye Cumhuriyeti devleti adına ülkeyi
ve bölge politikasını sevk ve idare edecek olan siyasi iktidarın,
dört yıldan beri bu meselelere sadece seyirci kalması ve son seçim
yılında, sadece bu yıl seçim yılına girildiği için sanki -öyle zannediyorum-
Türkiye'nin gündemine yeniden taşınılmasını, ben, büyük bir siyasi
basiretsizlik ve büyük bir siyasi acziyetsizlik olarak değerlendiriyorum.
Kuzey Irak'taki meseleler,
bugün var olan mesele değil. Kerkük meselesi bugün yeni oluşmuş bir
mesele değil. Musul meselesi bugün yeni oluşmuş bir mesele değil. Dört
yıldan beri var olan bu sorunlar Türkiye kamuoyu önünde ve dünya kamuoyu
önünde cereyan eder iken, bugüne kadar somut hiçbir adım, ama somut
hiçbir adım atılmamıştır.
Geçen yıl ve ondan bir
önceki yıl, yine Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu kürsüsünde şunu
ifade etmiştim: Evet, terörle mücadele sadece Türk Silahlı Kuvvetlerine
verilecek bir hadise değil, sadece Türk Silahlı Kuvvetlerinin öne
sürülerek yapılacağı, halledileceği ve Türkiye'nin üstesinden
gelineceği bir konu değildir. Evet, öncelik Türk Silahlı Kuvvetlerinindir
ama, siyasi iktidarın kesinlikle sınır ötesi operasyon yapmak suretiyle,
Kuzey Irak'ta konuşlanmış olan PKK terör örgütü mevzilerinin imha
edilmesi gerekmektedir.
Türkiye Cumhuriyeti
devleti, daha önce Kuzey Irak'a ve Kuzey Irak bölgesine sınır ötesi
operasyonlar yapabilir iken, 2002 yılından bugüne kadar sınır ötesine
operasyon yapamamıştır, yapılmamıştır veya yaptırılmamıştır ve
dört yıllık bir süre geçmiştir, beşinci yıla gelinmiştir. İki yıl önce
konuştuğumuz, üç yıl önce konuştuğumuz konuları, yine bugün, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde ne yazık ki, hiçbir somut adım atmaksızın konuşuyoruz
ve konuşmaya devam ediyoruz. Konuşmakla bir şey halledilmeyecektir.
Sadece sınır ötesi operasyon yapmakla terör örgütünü imha etmek
de mümkün değildir. O zaman şunu da ifade ettik Terörle Mücadele Kanunu
görüşülür iken: "Kesinlikle siyasi iktidarın, bölgede, doğu
ve güneydoğu bölgelerinde yaşayan insanlarımızın daha iyi bir
eğitim almasını temin etmelidir. Daha iyi bir sağlık hizmeti alınması
noktasında gereken her türlü çalışmanın yapılması gereklidir"
dedik ve "bölge halkının sosyoekonomik şartları iyileştirilmedir"
dedik. "Sosyopsikolojik şartlarının iyileştirilmesi gereklidir"
dedik. "Bu mücadele Türk Silahlı Kuvvetleri, aziz milletimiz
ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin el birliğiyle somut adımlar atarak,
makul, akıllı kararlar alarak çözülecek bir meseledir" dedik. Bunu
defalarca bu kürsüden bizler konuşur iken, burada sadece bu telkin
ve tavsiyelerde bulunur iken, birileri ya dinlemedi ya da dinlemek
istemedi ya da dinledi, gereğini yapmadı. Ama, aradan dört yıl geçmiştir.
Dört yıl geçtikten sonra, şimdi gelmişiz "ee, Irak'taki meseleler
bizi çok ilgilendiren meselelerdir." Evet, bizleri ilgilendiren
meselelerdir, ama bu dört yıllık süre içerisinde neden hiçbir şey yapılmamıştır
ve müttefikimiz olan ülkeler bu noktada neden ikna edilememiştir?
O zaman bu kürsüden şunu demiştim ben: "Biz, güçlü bir milletiz,
güçlü bir devletiz, güçlü bir Türk Silahlı Kuvvetlerine sahibiz. Eğer
müttefiklerimiz terörle mücadele konusunda ve Kuzey Irak'ta yaşayan
soydaşlarımızın hak ve hukukunun korunması noktasında üzerine
düşeni yapmaz ise, onu biz yaparız. O zaman bıraksınlar, gereğini
biz yapalım" demiştik. Ama sınır ötesi operasyon noktasında da
bir şey yapılamamıştır. Musul ve Kerkük'te yaşayan Türkmen soydaşlarımızın
hak ve hukukunun korunması noktasında da bugüne kadar bir şey yapılamamıştır.
Bölgede sosyoekonomik, sosyopsikolojik tedbirlerin hiçbirisi
de alınmamıştır. Beşinci yılda, seçim yılına girildiği için mi acaba
bilmiyorum, ama -inşallah yanılıyorumdur, inşallah öyle değildir-
bugün gelmişiz, maalesef, yine, sanki dış politika stratejilerimizi,
dış politikamızı sanki de iç politika malzemesi olarak kullanır
hâle gelmiş bir ortam içerisine girmişiz.
Değerli arkadaşlar,
bu sorunlar, evet, milletimizin sorunudur, Türkiye'nin sorunudur
ve Türkiye'nin gelecekteki çıkarları, menfaatleri, ulusal birlik
ve beraberliğini yakından ilgilendiren sorunlardır, ama, bu sorunlar,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde sadece görüşülerek halledilemez.
Daha önce, terör meselesinin görüşülmesine ilişkin, bir, Cumhuriyet
Halk Partisi önerge vermişti. Ben, oturdum, burada hayretle izledim.
Grubu olanlar genel görüşme önergesi verebiliyor ve genel görüşme
önergesi oylandığı zaman, milletvekillerimiz dışarıda beklediler,
çoğunluk sağlanmasın diye, bu konu görüşülmesin diye.
Bakın, bu meseleler
siyasetüstü meselelerdir, bu meseleler büyük meselelerdir. Bu,
(A) partisinin, (B) partisinin, (C) partisinin meselesi değildir,
Türkiye Cumhuriyeti Devletinin ve 73 milyon ülke insanının meselesidir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
MEHMET ERASLAN (Devamla)
- Muhalefetten de gelse, iktidardan da gelse, hangi partiden gelirse
gelsin, Türkiye'nin ulusal çıkarlarını, birliğini ve beraberliğini,
bütünlüğünü, menfaatini ilgilendiren konular Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülmesin diye dışarıda bekleyen bir milletvekili
portresi cumhuriyet tarihi boyunca olmamıştır ve sadece Türkiye
Büyük Millet Meclisinde de konuşularak, görüşülerek ve somut hiçbir
adım geliştirmeden, stratejiler geliştirmeden, somut hiçbir adım
atmadan meselelerin çözülmesi de mümkün olmayacaktır. Terörle
mücadele meselesi, Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından genel
görüşme çerçevesinde görüşüldü. Peki, terörle mücadele konusunda
ne yaptık, ne yapıldı ve somut, olumlu adımlar temin edilebildi mi?
Ben, bunu sizlerin ve milletimizin takdirine sunuyorum. Şu açıdan
takdirine sunuyorum: Siyasi iradenin, mutlak surette, sosyoekonomik
ve sosyopsikolojik tedbirleri alması gerekmektedir. Bölgeye demokrasi
götürmektedir, özgürlük götürmektedir, götürmelidir, insan hakları
götürmelidir. İstihdam alanları geliştirilmelidir. Özellikle o
bölgedeki kamu iktisadi teşebbüsleri satılmamalıdır, özelleştirilmemelidir.
İstihdam alanları oluşturulmalıdır ve her geçen gün artan genç nüfus
istihdamla buluşturulmalıdır.
Bunlar, Türkiye'nin
alması gereken, siyasi iradenin alması gereken en önemli tedbirleridir
diyorum ve bu haftaki görüşmelerimizin ülkemize ve milletimize
hayırlar getirmesini temenni ediyorum ve yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Eraslan.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İç Tüzük'ün 37'nci maddesine
göre verilmiş iki adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır, ayrı
ayrı okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu'nun, Türk Ticaret
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi'nin (2/84)
doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/428)
20 Eylül 2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
2/84 Esas Numarasıyla
18.02.2003 tarihinde Türk Ticaret Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkındaki Kanun Teklifi 45 gün içerisinde Komisyonlarda görüşülmediğinden,
İç tüzük hükümlerinin 37. maddesi uyarınca doğrudan Genel Kurul'da
gündeme alınmasını arz ederim.
Saygılarımla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu
Malatya
BAŞKAN - Önerge üzerinde
şahsı adına söz isteyen Muharrem Kılıç, Malatya Milletvekili.
Buyurun Sayın Kılıç.
Sayın Kılıç, süreniz
beş dakikadır.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Meclise geldikten sonra ilk
verdiğim kanun teklifi Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesinin değiştirilmesine
yönelikti, çünkü, bu maddede bence yanlış bir düzenleme vardı. Borçlar
Kanunu'nun 104, sonuncu maddesinde, yine 3095 sayılı Faizleri Düzenleyen
Kanun'un 3'üncü maddesinde "Kanuni faiz ve temerrüt faizi hesaplanırken
mürekkep faiz yürütülemez." denilmesine rağmen Ticaret Kanunu'nun
hükümleri, Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesi hükümleri saklı tutulmuştu.
Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesinde faizin anaparaya eklenerek
yeniden faiz uygulamasında ödünç para verme işlerinde, bankalarda,
tasarruf sandıklarında ve tarım kredi kooperatiflerinde faize faiz
yürütülebileceği belirtiliyordu.
Oysa değerli arkadaşlar,
Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesinin başlığı "Ticari işlerde
faiz"dir. Oysa, tarım kredi kooperatiflerini ve bunların üyelerini
ticari işle uğraştıklarını varsaymak çok yanlış bir değerlendirme
olsa gerek. Yani, Yasa'nın, hem içeriği itibarıyla hem uygulaması
itibarıyla bu Yasa'nın 8'inci maddesindeki düzenleme yerinde değildi.
Zira, tarım kredi kooperatifi üyeleri ticaretle uğraşmıyorlar.
Bunlar tüccar değiller, bunlar sanayici değiller; bunlar köylüler,
çiftçiler. Bunlar, dar gelirli köylüler, çiftçiler bir araya geliyorlar
kendi katkılarıyla bir kooperatif kuruyorlar. Bu kooperatif neticesinde
de kendi ihtiyaçlarını, kendi girdilerini karşılamaya çalışıyorlar.
Yani, bunların ilişkilerini, bunların alacak-verecek ilişkilerini
tüccarla, sanayiciyle kıyaslamak, banka ilişkileriyle kıyaslamak
yerinde değildir diye düşünüyoruz. Bu yapılan düzenleme, Anayasa'mızın
sosyal devlet ilkesine de aykırıdır. Çünkü, kooperatifler, bir anlamda
dar gelirli kişilerin çıkarlarını sağlamaya yönelik birliklerdir.
Bu birliklere Ticaret Kanunu'nun hükümlerinin uygulanması yerinde
değildir. Bu nedenle, Ticaret Kanunu'nun 8'inci maddesi mutlaka değiştirilmeli,
8'inci maddesinin son fıkrasındaki "tarım kredi kooperatifleri"
ibaresi bu metinden çıkartılmalıydı.
Değerli arkadaşlarım,
köylere gittiğimizde, tarım kredi kooperatifi borçlularının aldıkları
borçlara önemli ölçüde faiz bindiğini ve artık bu borçların ödenemez
duruma geldiğini görüyorduk. Bu borçlar öyle duruma gelmişti ki
çiftçiler, bu borçları ödeyemiyorlardı ve artık bunlar icraya intikal
ediyordu; çiftçi kendi mal varlığını, traktörünü da kaybetme noktasına
gelmişti.
Bu nedenle, bu vermiş
olduğumuz kanun teklifinin, iktidarıyla muhalefetiyle tüm milletvekillerimizin
desteğiyle gündeme alınması yönünde tüm arkadaşlarımdan istirhamda
bulunacağım. Çünkü, özellikle AKP İktidarı döneminde çiftçiler
çok büyük mağduriyet içine girdi. Özellikle Malatya çiftçisi bu dönemde
çok mağdur oldu. Zira, Malatya çiftçisinin ana gelir kaynakları kayısıydı,
tütündü, pancar idi, hububattı. Sayenizde, kayısı şu anda dibe vurmuş durumda,
Kayısı Birlik kapanma noktasında. Kayısı Birlik bu sene kayısı
alamadı, fiyatta dengeyi sağlayamadı. Tütün üretimi Malatya'da
bitti değerli arkadaşlar. Çünkü, tütün alım merkezlerini kapattınız.
Pancarda kota uyguluyorsunuz. Hububatta da tarım girdileri, hububattan
gelen ürünün bedelini karşılamıyor. Bu nedenle Malatya çiftçisi
çok perişan oldu. Geçmişte, Malatya çiftçisi, elini şalvarının cebine
attığında, çok rahatlıkla evini geçindirebilecek bir para bulabiliyordu.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kılıç,
lütfen toparlayınız.
Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
- Ancak, emin olunuz, Malatya çiftçisi şu anda çok mağdur durumda değerli
arkadaşlarım. Geçen gün, bir petrol ofisi istasyonunda, çiftçimizin,
eve alacak tüp gazını gidip tüp gazcıdan alamadığını, ancak, tüp gaz
olarak 5 YTL'lik gaz aldığını gördüm. Emin olun, bu beni çok üzdü. Bu nedenle,
bu, tüm Türkiye'deki çiftçilere yapılmış olan bir iyilik olacak. Ticaret
Kanunu gerçi önümüze gelecektir, ancak, Ticaret Kanunu, şu anda,
önümüzdeki döneme ötelendi. Zira, iktidarınız, dört yılı geçtiği
hâlde, şimdiye kadar Ticaret Kanunu'nu bir bütün olarak getirme
imkânını bulamadılar.
Bu nedenle, bu yasaya
destek vereceğinizi umuyor, yüce heyeti saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Önerge sahibi, Malatya
Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Türk Ticaret Kanunu'yla ilgili yasal çalışmalar… Geçen haftaya kadar,
biz, bu yasayı getirmedik, çünkü, Adalet Komisyonumuzda bu yasayla
ilgili bir çalışma vardı. Fakat, Adalet Komisyonumuzdaki çalışmalar
dönem sonuna ertelendiği için, biz, Malatya Milletvekilimiz Sayın
Kılıç'la birlikte verdiğimiz önergeyi getirmek istedik.
Burada şunu söylüyoruz
arkadaşlar: Şimdi, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi kılmış tarım
kredi kooperatiflerini. Yani, Borçlar Kanunu'nun 104'üncü maddesi
ve burada kanuni faiz ve temerrüt faizine ilişkin hükümlerini diyorlar
ki, mürekkep faiz yürütülmemesi saklıdır. Ancak 3095 sayılı Kanun'un
3'üncü maddesinin ikinci fıkrasında ise "Bu konuya ilişkin Türk
Ticaret Kanunu hükümleri saklıdır." diyor. Yani, tarım kredi
kooperatiflerinin işlemlerini Türk Ticaret Kanunu hükümlerine
tabi tutuyor. Tabii, tarım kredi kooperatifleri kimdir? Bunlar ticaret
mi yapıyor arkadaşlar? Ticaret yapmayan bir kurumun ödenmeyen faizi
veya bu işlerle ilgili Türk Ticaret Kanunu hükümlerine tabi tutuyorsunuz.
Dediğimiz çok basit.
Tarım kredi kooperatiflerine verilen krediler ve bunların verdiği
krediler bir zirai kredidir, yani, Türk Ticaret Kanunu hükümlerine
tabi olmaması lazım. Bunu söylüyoruz değerli arkadaşlar. Fakat,
geçen hafta bu yasa dönem sonuna kaldığı için, benim ricam, biz, burada…
Tarım kredi kooperatiflerinin üyeleri kesinlikle ticaret yapmıyor.
Bunlar tamamen kendi bölgelerinde kendi küçük imkânlarıyla ürünlerini
değerlendiriyorlar veya çok küçük olanaklarla bunlar bir savaş veriyor.
Köylünün hangi durumda olduğunu siz çok iyi biliyorsunuz. Şu anda
köylü çok zor durumda. Bir de, bunların eğer faizlerini Türk Ticaret
Kanunu hükümlerine tabi tutarsanız, bu insanlara yazık ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
biliyorsunuz, daha önce zirai kredilerinin taksitlendirilmesinde
yine bu insanlar mağdur oldu. Şimdi, temerrüt faizi kavramı hakikaten
bir tarafta bu çok önemli bir olay. Kamudan alacağı olan bir sürü kurum
var, kamudan alacağı var. Örneğin eczacıların. Eczacılar eylem yapıyor.
Kamudan alacakları var bu insanların, bir tarafta da kamuya sigorta
borcu var, vergi borcu var. Bir sürü alacağı olmasına rağmen, siz, dönüp,
sigorta borcuna ve vergi borcuna temerrüt faizi yürütüyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
bu hak değildir, bu hak değildir. Defalarca burada dile getirdim.
Kamu bir küldür, bir kurumdur, bir devlettir, karşımızda bir tek kişi
vardır. Kamunun değişik kurumları olabilir, ama, kamudan alacağı
varsa bir kurumun, bunun borçlarına temerrüt faizi yürütmek hakkaniyete
aykırıdır. Tabii, diğer taraftan, örneğin, bazı kamu kurum ve kuruluşları…
Enflasyon yüzde 10 diyoruz, ama, hâlâ aylık yüzde 3, yani, basit faizle
yıllık yüzde 36, bunun mürekkebi, yani bileşiği ise yıllık yüzde 42
yapar arkadaşlar. Hâlâ faizin, hâlâ enflasyonun yüzde 10 olduğu bir ülkede
siz yüzde 42-45 oranında bir temerrüt faizi yürütüyorsanız, biz kamu
olarak bu insanlara zulmediyoruz değerli milletvekilleri. Kamu,
insanına zalimlik yapmaz, zulmetmez. Yüzde 3 aylık temerrüt faiz
uyguluyorsunuz.
Değerli arkadaşlar,
temerrüt faizi, enflasyonla, faizle oluşan yıllarca o oranlarda
bir şekilde borcunu ödemeyenlere borcunu ödemeleri için zorlayıcı
bir kavramdır, ama onu yok edici, onu bitirici bir temerrüt faizi… Hakikaten
bu ülke insanına yazık ediyoruz.
Değerli milletvekilleri,
tarım kesimine yönelik.. Hepinizin bölgesinde
var bu tarım kredi kooperatifleri. Hakikaten bu insanlar Türk Ticaret
Kanunu'na tabi olduğu zaman çok yüksek miktarda temerrüt faizi ödüyorlar.
1 maddelik kanun değerli milletvekilleri. Yani diyoruz ki, tarım
kredi kooperatifleri, Türk Ticaret Kanunu hükmü içerisinde olmazlar.
Başka bir şey söylemiyoruz. Bu bir zirai kredidir, zirai kredi kavramına
girer diyoruz. Söylediğimiz bu. Gelin, bu insanlara yardım edelim.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Toparlıyorum Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ben tüm milletvekillerimizin, özellikle tarımsal kalkınma
kooperatifleri, tarım özellikle, bu Türk Ticaret Kanunu hükümleri
içerisinde olan tarımsal kalkınma kooperatiflerinin bu Kanun'un
dışında bırakılmasında… Çünkü hepiniz de biliyorsunuz, ticari
bir kavram değil bu. Tarıma yönelik bir iş yapıyorlar, kâr amaçları
yok bu insanların. Ben hepinizden -çok basit bir kanun ama, birçok kooperatifi
ilgilendiriyor- destek bekliyorum.
Teşekkür ederim, saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
İkinci önergeyi okutuyorum:
4.- Zonguldak Milletvekili Harun Akın'ın, Zonguldak İlinde Kozlu
ve Kilimli Adında Yeni İki İlçe Kurulmasına Dair Kanun Teklifi'nin
(2/419) doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/429)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
29.03.2005 tarihinde
Başkanlığınıza vermiş olduğum Zonguldak ilinde Kozlu ve Kilimli
adında iki yeni ilçe kurulması hakkındaki kanun teklifim, 2/419
esas no ile ilgili komisyona intikal etmiş olup, hâlen komisyonda
beklemektedir.
Kanun teklifinin yirmi
ayı aşan bir süreden bu yana komisyon gündeminde beklemesi karşısında,
"Tasarı ve Tekliflerin Esas Komisyonlara havale gününden itibaren
en geç kırk beş gün içinde sonuçlandırılması gerekir" denilen
TBMM iç tüzüğünün 37. maddesi gereği adı geçen
kanun teklifimin doğrudan genel kurul gündemine alınmasını arz ve
talep ederim.
Harun
Akın
Zonguldak
BAŞKAN - Önerge üzerinde
söz isteyen, önerge sahibi Harun Akın, Zonguldak Milletvekili.
Buyurun Sayın Akın.
Süreniz beş dakikadır
Sayın Akın.
HARUN AKIN (Zonguldak)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ilinde merkez
ilçemizin en büyük iki beldesi, Kozlu ve Kilimli beldelerinin ilçe
yapılmasıyla ilgili hazırlamış olduğumuz kanun teklifinin doğrudan
Meclis Genel Kurulunda gündeme alınmasıyla ilgili söz almış bulunuyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Zonguldak ili, Karadeniz kıyısında taş kömürünün bulunmasıyla ortaya
çıkan yerleşim sonucu, cumhuriyetin kurulan ilk ilidir. Madenler
sayesinde Türkiye'nin her yerinden göç almış, aş ve iş kapısı hâline
gelmiştir. Kozlu ve Kilimli beldeleri, merkez ilçemizin en büyük
beldeleri olmuşlar ve bir kasaba iken, zengin taş kömürü yatakları
nedeniyle hızla göç alıp gelişmişlerdir. Kozlu beldesi, şehir merkezine
deniz mesafesiyle yakın gibi gözükmesine rağmen, kara yolu ulaşımı,
yakın zamana kadar yüksek tepelerden açılan yollardan yapılmaktaydı.
Daha sonra, demir yoluyla bağlantı kurulmuş, Kozlu-Zonguldak arası
sahilden kara yolu yapılarak İstanbul-Zonguldak devlet kara yolu
oluşturulmuştur.
Kilimli ile şehir merkezi
arasındaki yol ise hâlâ tepelerden keskin virajlı yollarla yapılmakta,
her gün büyük tonajlı kamyonlar tehlike içinde bu yollardan gidip
gelmektedir. Kilimli Belediyesi ve hayırsever Kilimlili vatandaşların
dayanışmasıyla sahilden yeni bir yol yapılmaktadır. Hükûmet desteği
almadan yapılan bu yolun bir an önce bitmesi gerekiyor. Ben, buradan,
konusu geçmişken, Kilimli Belediye Başkanını ve kendisine destek
olan kişi ve kuruluşları yürekten kutluyorum.
Türkiye'de birçok yerde,
yerleşim merkezlerinde belediye teşkilatı yokken Kozlu ve Kilimli'de,
1940'lı yıllarda belediye kurulmuştur. Kozlu'nun nüfusu, köyleriyle
birlikte 50 bin dolaylarındadır. Nüfusun 35 bini belde merkezinde
ikamet etmektedir. Beldeye bağlı 22 köy vardır. Yine beldeye bağlı
Sivriler köyü belde olup belediye teşkilatını kurmuştur. İçinden
belde çıkararak belde olmuştur Kozlu.
Kozlu merkezinde, değerli
arkadaşlar, dört büyük lise, on iki ilköğretim okulu, pratik kız sanat
okulu ve Karaelmas Üniversitesinin İncir Harmanı kampüsü bulunmaktadır
ve bu kampüste 2.500 öğrenci eğitimlerini görmektedir. Abaz mevkisinde,
tıp fakültesi ve ona ait araştırma ve uygulama hastanesi bulunmaktadır.
Bu eğitim kurumları, her geçen gün gelişerek büyümektedirler. Bunun
yanında, 2.800 kişinin çalıştığı TTK Kozlu Müessesesi ve birçok kamu
kuruluşu halka hizmet vermektedir. 1941 yılında kurulan belediye
250 çalışanıyla ve üç adet sağlık ocağı beldenin hizmetindedir. Ayrıca,
2.500 üyeli esnaf ve sanatkârlar odası da hizmet vermektedir. Belde
merkezinde on sekiz büyük caminin bulunması nüfus yoğunluğunu ortaya
koyan önemli bir gerçektir. Ülkemizde birçok ilçeden büyük bir beldedir.
Kozlu, birçok ilçeden büyük, yedi mahalle muhtarlığı olan bir beldedir.
Değerli arkadaşlar,
Kilimli beldesi, Kozlu'ya benzer yapısıyla, Zonguldak'a 10 kilometre
mesafede kurulmuş olsa da, dağlık arazi yapısı nedeniyle, bu mesafe
yarım saate ulaşan zamanda katedilmektedir. Kilimli, 2000 yılı nüfus
sayımına göre 25.400'ü merkezinde yaşayan, köy ve beldeleriyle
45.758 nüfusa sahiptir. 1926 yılında nahiye olan Kilimli'de belediye
teşkilatı 1952 yılında kurulmuştur. Kilimli'ye bağlı üç köy, dokuz
mahalle bulunmaktadır. Ayrıca, çok büyük bir belde olan Çatalağzı
ve Gelik beldeleri de, coğrafi yapısıyla, Kilimli sınırları içindedir.
Kilimli'de TTK Karadon Müessese Müdürlüğüyle birlikte birçok kamu
kuruluşu da vardır, esnaf ve sanatkârlar odası da ayrıca hizmet vermektedir.
Ayrıca, beldede üç büyük lise, on ilköğretim okulu, pratik kız sanat
okulu ve Karaelmas Üniversitesine bağlı yüksekokul inşaatı devam
etmektedir. Sağlık hizmetleri bakımından üç sağlık ocağı ve bir dispanser
bulunmaktadır.
Köyleriyle birlikte,
ayrı ayrı, yaklaşık ellişer bin nüfusa sahip Kozlu ve Kilimli beldelerinde
noterin, nüfus memurluğunun, vergi dairesinin, mahkemelerin,
millî eğitimle ilgili birimlerin bulunmaması yöre halkını sıkıntıya
sokmaktadır, çünkü, bu yoğun nüfus, kamu hizmetleri için her gün şehir
merkezine gidip gelmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Akın,
lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
HARUN AKIN (Devamla)
- Kozlu beldesinden il merkezine, değerli arkadaşlar, her gün 12
bin, Kilimli beldesinden il merkezine her gün en az 7 bin insan gidip
gelmektedir. Bu beldelerimizdeki mahalleler tepelere kurulduğu
için, evinden il merkezine ulaşmaya çalışan vatandaşlarımız en az
iki veya üç araç değiştirerek ulaşım sağlamaktadırlar.
Değerli arkadaşlar,
Zonguldak ilinin merkez ilçesinin tek bir yerel televizyonu vardır
-ki, ilin tamamına yayın yapıyordur- bu televizyonumuz Kanal Z'nin
bile stüdyoları Kilimli beldesinde yer almaktadır.
Kozlu ve Kilimli'nin
ilçe olmayı çoktan hak ettiği ortada bir gerçektir. Değerli arkadaşlar,
Kozlu ve Kilimli ilçe olursa Zonguldak il merkezi de çok rahatlayacaktır;
bu beldelerimizde yaşayan insanlar, kamu hizmetlerine daha kısa
sürede kavuşacaktır; Kozlu ve Kilimli'den şehir merkezine akan insan
ve araç sayısı azalacağından, Kozlu şehir merkezi, Zonguldak şehir
merkezi rahatlayacak ve millî servetimiz de boşa gitmeyecektir.
Değerli arkadaşlar,
Kozlu ve Kilimli beldelerimizin talep ettikleri ilçe olma haklarını,
bu yüce çatı altında, bu insanlara, Zonguldak insanına, Kilimli,
Kozlu halkına armağan edelim.
Sizlere, bu yerleşim
merkezlerini ucuz siyaset yapmak adına anlatmıyorum, sizlere, kazanılmış
bir hakkın teslim edilmesi gerçeğini anlatıyorum. Kozlu ve Kilimli'de
yaşayan ve nüfusları 100 bine yaklaşan vatandaşlarımızın, kamu
hizmetlerini daha kısa sürede alarak huzurlu bir yaşama kavuşacaklarını
düşünüyoruz. Gönülden inanıyorum ki, AKP'li Zonguldak milletvekili
arkadaşlarım da Kozlu ve Kilimli'nin ilçe olmasını, en az benim kadar,
bizler kadar istiyorlardır.
Bugün, gönüllerde
olan bu güzel duyguyu eyleme geçirelim diyorum. Kilimli ve Kozlu,
bugün, bizlerden güzel haberler bekliyor. Hep birlikte, bu önemli tarihî
kararı alalım, 22'nci Dönemin bu son yasama yılında Zonguldak'ı sevindirelim.
Tüm milletvekili arkadaşlarımın
desteğini beklediğimi ifade ediyorum, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Akın.
Önerge üzerinde, şahsı
adına söz isteyen, Zonguldak Milletvekili Nadir Saraç.
Sayın Saraç, buyurun.
NADİR SARAÇ (Zonguldak)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Zonguldak ilinde merkez
ilçeye bağlı Kozlu ve Kilimli beldelerimizin ilçe olmasına yönelik
kanun teklifi üzerinde söz almış bulunuyorum. Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Zonguldak denince, aklımıza, madencilik, ama özelde taş kömürüyle
özdeşleşen, emeğin başkenti olarak algılanan kent gelmektedir. Zonguldak,
özellikle taş kömürü üretimine başlandıktan bugüne yerli sanayimizin
odağı hâline gelmiş, Erdemir, Kardemir, ÇATES'in oluşumuna katkı
vermiştir.
Kömür ve demir-çeliğe
bağlı olarak gelişen bu bölge, bu sektördeki daralma nedeniyle ekonomik
açmaza düşmüş, cumhuriyetin kuruluşundan itibaren ülkede sanayileşmeyi
başlatan ve yönlendiren bu kent, artık, Türk İstatistik Enstitüsü
Kurumu verilerine göre, Türkiye'nin en fazla göç veren ve işsizlikte
de ilk sıralarda yer alan bir kent hâline gelmiştir. Sadece Zonguldak
İş ve İşçi Bulma Kurumuna resmî müracaat edenlerin sayısının 45
bin rakamının üzerine çıkması, kentte, göç yanında işsizliğin hangi
noktada olduğunun somut bir göstergesidir.
Değerli milletvekilleri,
Batı Karadeniz kıyısında yer alan Zonguldak, coğrafik olarak düz
alanı oldukça az olan ve genelde koyların dışında dağ ve engebeli
bir arazi yapısına sahiptir. Bugün ilçe yapılmasını önerdiğimiz
Kozlu ve Kilimli beldeleri de bu özelliklere sahip olup jeolojisi
tektonik olarak çok kırıklı ve karmaşık bir yapıya sahip olan bu beldelerimizde,
zamanımızdan yaklaşık 300 milyon yıl önce oluşmuş, koklaşabilir nitelikli
kömür damarları mevcuttur. Bu yapı nedeniyle yerleşim de sağlıklı
olamamış, kısmi düz alan yanında, engebeli olan yapı içinde de daha
çok gecekondu tipine yakın, yönelik yapılaşmalar ortaya çıkmıştır.
Bu beldelerimizden
Kilimli, her ne kadar, 2000 nüfus sayımlarına göre yaklaşık 25 bin
görünüyorsa da bugün merkezin gerçek nüfusunun 45 bini aşkın olduğu
bilinmektedir.
Eğitim, sağlık ve çeşitli
meslek gruplarının oldukça gelişmiş olduğu ve taş kömürü havzasının
350 milyon tonluk rezervini bünyesinde bulundurmakla, hâlen işletilen
yirmi dört ocak taş kömürü damarıyla Zonguldak ekonomisinin temel
girdilerinden birini oluşturmaktadır.
Elli beş yıllık belediye
olan ve 3 köy, 9 mahallesi ve birçok beldeye göre onların ilçe statüsüne
erişmesi, Çatalağzı ve Gelik beldelerimize sahip olan Kilimli
için, hemen her açıdan ilçe olmayı çoktan hak etmiş noktadadır.
İlçe olmasına yönelik
önerge verdiğimiz Zonguldak-İstanbul kara yolu üzerinde yer alan
Kozlu beldesi de benzer özelliklere sahiptir, hatta 35 bini aşan merkez
ve köyleriyle birlikte 50 bini aşan nüfusu, 7 mahalle muhtarlığı,
22 köy ve Sirler beldesiyle altmış yılı aşkın zamandır belediye
olan bu güzide beldemiz, eğitim birimleri, Türkiye Taşkömürü Kurumu
Kozlu müessesi ve çeşitli kamu kurumlarıyla birçok ilimizin, ilçemizin
önünde görülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
sizlere bilgilerini sunduğum bu iki güzide beldemiz, hemen her iktidar
döneminde yıllardır bu haklı istemlerinin yaşama geçmesini beklemektedir.
Yaptığım çalışmada şu istatistiki bilgilere ulaştım: İlçe olma
adına kanun teklifi verdiğimiz Kozlu ve Kilimli beldeleri, başta
nüfus bazı olmak üzere, toplam 846 ilçemizden 615 ilçenin önünde yer
almaktadır; hatta, bu istatistiklere göre bu beldelerimizin nüfusları
81 ilimizden nüfusu 24 binin altında olan 2 ilimiz ve nüfusu 35 binin
altında olan 6 ilimizin de önündedir. Bu veriler doğrultusunda, umarım,
Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı, bu haklı isteme olumlu yaklaşır,
dört yılı aşkın zaman içinde, âdeta, Zonguldak'ı yok sayan, hiçbir beklentisini
yaşama geçiremeyen, göç ve işsizliğin Türkiye genelinde de üst sıralara
tırmanmasına, Türkiye Taşkömürü Kurumunun üretiminin gerilemesine
ve bu sözünü ettiğimiz politikalarla bu iki beldemizin ilçe olmalarına
vereceği katkıyla son vermesini, beldelerimizde yaşayan insanımıza,
kısmi de olsa, bir moral ve motivasyon takviyesi yapmalarını beklemekteyiz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
NADİR SARAÇ (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Saraç.
NADİR SARAÇ (Devamla)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
göç, işsizlik ve ekonomik olumsuzlukların çok yoğun yaşandığı, taş
kömürü ve demir-çeliğiyle emek ve alın teri kokan bu kentin ve tüm bölgenin
yeni açılımlar yapmasına yönelik desteklerin artmasını beklediğimiz
bu süreçte, Kozlu ve Kilimli beldelerimizin ilçe yapılmasına yönelik
teklifimize, başta iktidar partisine mensup bölge milletvekillerimiz
-ki, burada, sadece Fazlı Bey'i görüyorum- ve diğer tüm milletvekillerimizin
katkı vermesini diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Saraç.
Sayın Erdoğan, kısa
bir açıklama talebiniz var.
Tüzük'ün 60'ıncı maddesi
gereğince, yerinizden, çok kısa olmak şartıyla, buyurun.
FAZLI ERDOĞAN (Zonguldak)
- Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tüzük'ün 60'ıncı maddesi
gereğince Zonguldak Milletvekillerimizin önergesi doğrultusunda
katıldığımız görüşleri var. Tabii ki, Zonguldak için atılan her adımda
biz de yanlarında, desteklerinde olmak isteriz. Yalnız, düşüncelerinde,
biraz daha baktığımız zaman, Zonguldak, bu dönemde, gerçekten gerek
TTK'sıyla gerek diğer açılımlarıyla büyüyen, gelişen bir konumdadır.
Bu iki beldemiz, gerçekten, Zonguldak'ımıza mesafe olarak iç içe girmiş
ve bundan dolayı biz Zonguldak'ı büyükşehir hedefliyoruz. Bu beldeler
ilçe olduğu zaman büyükşehir konumunda Zonguldak'ı düşünmek biraz
zorlaşır. İki ilçemiz Zonguldak'tan ayrıldı, Bartın ve Karabük, bunlar
il oldu. Bu iki beldemiz de ilçe olduğu zaman, Zonguldak'ın diğer ilçeleriyle
yeni iller hedeflenirse Zonguldak küçülür. O nedenle, biz, bir bütün
olarak, geçmişten beri birçok yerde talepler var. Bu talepleri de
gerçekten, AK Parti Hükûmeti, bugüne kadar, yeni iller, yeni ilçeler,
yeni beldeler ortaya koymadı. Bunun bir popülizm politikası olarak
görülmesine açıkça engel olmak adına, belki, yaklaşım budur.
Ben, arkadaşlarımın
bu yaklaşımını, Türkiye'deki diğer oranlarla eşit olarak gündeme
alacak AK Parti Hükûmeti, zannediyorum, Zonguldak'ı büyükşehir belediyesi
kapsamına almakla bir bütünlük içerisinde çözeceğini düşünüyor,
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Erdoğan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Alınan karar gereğince,
sözlü soru önergeleriyle, diğer denetim konularını görüşmüyor
ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1'inci sırada
yer alan kanun teklifinin, geri alınan maddeleri ile ilgili komisyon
raporu gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2'nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız
yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı:
904)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
3'üncü sırada yer
alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükûmeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım
Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım
Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN - Komisyon?
Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.12
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.32
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli),
Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin İkinci Oturumu'nu
açıyorum.
Şimdi, 4'üncü sırada
yer alan, Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu'nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Petrol Kanunu Tasarısı ile Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabii
Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu Raporu (1/835) (S. Sayısı:
1041) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Birinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştı.
Şimdi, birinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
1'inci madde üzerinde
üç adet önerge vardır. Ancak her madde üzerinde İç Tüzük'ün 91'inci maddesine
göre milletvekillerince sadece iki önerge verilebildiğinden, önce
geliş sırasına göre ilk iki önergeyi okutacağım, sonra bu önergeleri
aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
PETROL KANUNU İLE BAZI KANUNLARDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI
HAKKINDA
KANUN TASARISI
BİRİNCİ KISIM
Genel Hükümler
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç, Kapsam ve Tanımlar
Amaç ve kapsam
MADDE 1.-
BAŞKAN - İlk önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 1. maddesinde
yer alan "teşvik edilmesi" ifadesinin "desteklenmesi"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
(x) 1041 S. Sayılı Basmayazı 11/1/2007 tarihli 49’uncu
Birleşim Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Gürol Ergin |
M. Akif Hamzaçebi |
Tacidar Seyhan |
|
Muğla |
Trabzon |
Adana |
|
Mustafa Özyürek |
Fahrettin Üstün |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Mersin |
Muğla |
İstanbul |
Amaç ve kapsam
Madde1.- Bu Kanunun
amacı, ülke petrol kaynaklarının hızlı, sürekli ve maliyet etkili
bir şekilde aranmasını, geliştirilmesini ve üretilmesini sağlamaktır.
Bu Kanun, Türkiye'de petrol arama ve üretim faaliyetlerinin düzenlenmesi,
yönlendirilmesi, teşvik edilmesi, denetlenmesi, arama ve üretim
için gerekli bilgilerin ve verilerin toplanması, değerlendirilmesi
ve kullanıma sunulmasına ilişkin usul ve esasları kapsar.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, geçen perşembe
günü bu kanun tasarısı üzerinde görüşmeler yapılırken eleştirilerimizi
dile getirmiştik ve Sayın Bakan da bu eleştirileri cevapladı. Fakat,
ben, Sayın Bakana sizler önünde bir öneride bulunmak istiyorum; takdir
kendisinindir; bütçede de aynı üslup vardı, şimdi de aynı üslup
var. Birincisi, Sayın Bakan, siz, Türkiye Cumhuriyeti'nin Enerji Bakanısınız…
Sanıyorum, Bakan diğer
kulağıyla dinliyor bizi, arkadaşlar meşgul etmezlerse; çünkü, bu
konu direkt kendisini ilgilendiriyor. Enerji Bakanısınız siz.
Siz, bu Genel Kurulda size yöneltilen eleştirilere direkt cevap verin.
Lütfen, bu ülkeyi seviyorsanız eleştirileri ciddiye alın. Bu eleştiriler
karşısında çözüm önerilerinizi burada gelip sıralayın. Hiçbir
milletvekiline, hiçbir gruba "Yalan veya yanlış ifadelerle
halkı kandırıyorsunuz." demeyin. Ben, şahsen, söylenen bu lafı
reddederim. Cumhuriyet Halk Partisinin hiçbir mensubu, yalanın arkasına
sığınarak muhalefet yapmayacak kadar erdemlidir. Biz, sizden, varsa
yanlışlık kamuoyuna bunu açıklamanızı bekliyoruz, sorularımıza
direkt muhatap olmanızı bekliyoruz ve cevap verirken, lütfen, o
alaycı üslubunuzu bırakınız. Enerjiyi, enerji politikasını sadece
siz biliyormuş edasıyla muhalefetin katkılarını görmezden gelmekten
vazgeçin.
Sayın Bakan, şimdi, o
yalan yanlış dediğiniz ifadeleri, size, ben, bir daha soruyorum ve
söylüyorum: Şahdeniz'den söz ettiniz Sayın Bakan; Şahdeniz'den bize
petrol gelmiyor, ama, o ülke ürettiği petrolü bir başka ülkeye vermeye
başladı mı başlamadı mı? Siz, bana onu söyleyin.
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Başlamadı.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- "Kömür üretiyoruz" dediniz. Kömür ürettiğiniz… "Santraller
açtık" dediniz.
Elbistan B'yi Başbakana
açtırdı. Elbistan B'yi, yine iddia ediyorum, Elbistan A'dan iki ünite
kapatıp rehabilitasyona alarak, Elbistan B'yi ödünç kömürle açmadınız
mı? Dört üniteden ikisini A'da, ikisini B'de yedek bırakmadınız mı?
Sayın Bakan, sizin döneminizde değil mi dört yılda Çöllolar'daki
ihale yapılamadı? Bunların hepsi mi yalan?
Bakın, ben, size, birtakım
gerçeklerle… Siz, bir yandan söylenen iddialara yalan derken, bir
yandan gerçekleri saptırıyorsunuz.
"Kömür çıkardık"
diyorsunuz. Bakın, kömürü nasıl çıkarmışsınız; bu, Denetleme Kurulu
raporu. Denetleme Kurulu raporunda diyor ki: "350 bin ton programa
karşılık, şirketten 1 milyon 203 bin 996 ton kömür alınmıştır zorunlu
olunmamasına rağmen." Ve kamunun ürettiği kömürden daha düşük
graviteli kömürü aldığınız yazıyor burada. Ve o yıl sonunda devleti,
kamuyu 4 milyon 900 bin 42 YTL, yani, aşağı yukarı, geçmiş dilimde
söylersek, 5 trilyon lira zarara uğrattığı söyleniliyor bu uygulamanın.
Siz, Enerji Bakanı olarak ne görev yaptınız bunun hakkında? Oradaki
kamu üretimini niye yavaşlattınız, özel sektörden 350 bin ton yerine
1 milyon 200 bin tonluk kalitesiz kömürü hangi mantıkla aldınız, gelin,
burada onun cevabını verin.
Sayın Bakan, yine size
soruyorum… Bakın, önerilerimizi dikkate almıyorsunuz, ama, TÜPRAŞ'ta,
biz, burada, parti olarak bağırdık: "Yapmayın." dedik,
"Bu işin içerisinde siyasi sorumluluğunuz var." dedik; Danıştay
iptal etti. Danıştay, kamu zararının 300 milyon YTL olduğunu açıkladı.
Değerli arkadaşlar,
bu zarar kimden tazmin edilecek? Bu işin sorumluları, Maliye Bakanı,
uçakla, Oferlerin oraya, ziyarete ve görüşmeye gidiyordu. Bunlar
konuşuldu, reddedildi, inkâr edildi; ama, Cumhuriyet Halk Partisinin
ısrarıyla bunlar açığa çıktı. Siyasi sorumluluğunuz var.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
Siyasi sorumluluğunuz
var. Bu işin müsebbipleri, bu işin muhatapları, ülkeyi uğrattıkları
bu zararı tazmin etmek zorundalar.
Bakû-Tiflis-Ceyhan diyorsunuz;
o boru hattına hiç kimsenin bir itirazı yok. Ama, o boru hattında yüzde
6,5 hissemiz olacağına yüzde 25 hissemiz olsun, diyen milletvekillerinin
önerilerini ve eleştirilerini yok sayamazsınız. Bir taraftan,
koskoca boru hattında, 300 milyon dolar, bu ülke, bir yılda para kazanıyor,
siz, TÜPRAŞ ihalesinde, bir çırpıda, 300 milyon doları, kamu zararını,
dikkat etmediğiniz için, Türkiye'ye çektiriyorsunuz. Bunlar hep fakir
fukaranın cebinden gidiyor Sayın Bakan.
Bakın…
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Sayın Başkan, bunların maddeyle
ne alakası var?
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Sayın Bakan, niye rahatsız oldunuz? Alakasız olabilir. Niye rahatsız
oldunuz? Petrolle alakalı değil mi? Ben size petrolle alakalı şey
söylüyorum. Lütfen cevap verin diye söylüyorum.
Sayın Bakan, siz dediniz
ki: "Mavi Akım'da -ben söyleyeyim, her söylediğinizin tersini
söylüyorum- ikinci formül yok, imzalamadım." Peki, sözleşmenin
7'nci maddesi ne demek oluyor? 7'nci maddede diyor ki: "Bu anlaşmalardaki
fiyat ile eski fiyat arasındaki bedel farkı hesaplanır, bir hafta
içinde satıcıya ödenir." Eski bir sözleşme, eski bir anlaşma
yoksa, eski bir formül yoksa, hangi fiyat farkını ödüyorsunuz? Bunları
konuşmayacak mıyız? Bunları Türkiye Büyük Millet Meclisindeki arkadaşlarımız
bilmeyecek mi? Elbette, müsaade edin, rahatsız olmayın, önergede
de olsa bunları söyleyelim. Türkiye bunları konuşmalı. Bundan niye
rahatsızlık duyuyorsunuz?
Ben, beni dinleyen arkadaşlarıma
teşekkür ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 1. maddesinde
yer alan "teşvik edilmesi" ifadesinin "desteklenmesi"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Yapılan değişiklikle
anlamın güçlendirilmesi sağlanmaktadır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç, niye
acele ediyorsunuz, yani, oylamaya sunmadım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Aynı zamanda karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.45
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.55
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER : Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli),
Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin Üçüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1041 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 1'inci maddesi
üzerindeki Kütahya Milletvekili Alaettin Güven'in önergesinin oylamasına
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, önergeyi tekrar
oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı vardır, önerge reddedilmiştir.
1'inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 2.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
iki adet önerge vardır; önergeleri, önce geliş sırasına göre okutacağım,
sonra, aykırılık sırasına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 2. maddesinin
8. başlığında yer alan "Petrollü arazinin"
"Petrol bulunan arazinin" ifadesiyle değiştirilmesini,
tasarının diğer maddelerindeki aynı ifadenin de benzer şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısının ikinci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
Gürol Ergin |
M. Akif Hamzaçebi |
|
İstanbul |
Muğla |
Trabzon |
|
Tacidar Seyhan |
Mustafa Özyürek |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
Adana |
Mersin |
Malatya |
|
|
Fahrettin Üstün |
|
|
|
Muğla |
|
Tanımlar
Madde 2.- Bu Kanunun
uygulanmasında;
1.- Devlet: Türkiye
Cumhuriyeti Devletini,
2.- Bakanlık: Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanlığını,
3.- Bakan: Enerji ve
Tabii Kaynaklar Bakanını,
4.- Genel Müdürlük:
Petrol İşleri Genel Müdürlüğünü,
5.- Genel Müdür: Petrol
İşleri Genel Müdürünü,
6.- Şahıs: Gerçek veya
tüzel kişileri,
7.- a) Ham petrol: Yerden
çıkan veya çıkarılabilen sıvı haldeki doğal hidrokarbonları,
b) Doğal gaz: Yerden
çıkan veya çıkarılabilen gaz halindeki doğal hidrokarbonları,
c) Gaz hidrat: Yerden
çıkan veya çıkarılabilen metan gazını hapseden su buzundan oluşan
doğal hidrokarbonları,
ç) Petrol: (a), (b) ve (c) alt bentlerinde tanımlanan doğal hidrokarbonları,
8.- Petrollü arazi:
İşletmeye elverişli miktarda bir petrol varlığının belirlendiği
arz parçasını,
9.- a) Petrol bulgusu:
Yapılan arama faaliyetleri sırasında bir petrol varlığının tespit
edilmesini,
b) Keşif: İşletmeye
elverişli bir petrol birikiminin bulunmasını,
10.- a) Araştırma: Petrol
aramak üzere arazinin, yerden ve havadan topografik, jeolojik, jeofizik,
jeokimyasal ve benzer yöntemlerle veri toplanarak incelenmesi,
arama sondajları hariç jeolojik bilgi edinmek için sondajlar yapılması
işlemlerini,
b) Arama sondajı: Petrol
bulmak amacıyla yapılan sondajları,
c) Tespit sondajı:
Petrollü arazinin boyutunu tespit etmek üzere sınırlı sayıda yapılan
sondajları,
ç) Arama: (a), (b) ve (c) alt bentlerindeki faaliyetlerin tümünü,
11.- Geliştirme: Petrollü
arazinin değerlendirilmesi için gerektiği kadar kuyu açılmasını,
yer üstü tesislerinin, taşıma hatlarının ve yer üstü depolarının
kurulmasını,
12.- a) Üretim sondajı:
Petrollü arazide üretim amacıyla yapılan sondajları,
b) Atık su kuyusu: Petrollü
araziden yapılan üretim sırasında ortaya çıkan atık suyun rezervuara
basılması için açılan veya bu amaçla kullanılan kuyuları,
c) Enjeksiyon kuyusu:
Petrollü araziden yapılan üretimi artırmak üzere rezervuara gaz
veya sıvı basılması için açılan veya bu amaçla kullanılan kuyuları,
ç) Üretim: Üretim sondajı,
atık su kuyusu, enjeksiyon kuyusu ile geliştirme faaliyetlerini
ve petrolün çıkarılmasını, ön işlenmesi ile saha dahilinde veya
civarında bulunan depolara, iletim hattına veya rafineriye boru
hattı ve diğer vasıtalarla taşınmasını ve depolanmasını,
13.- Üretim artırma
yöntemi: Üretim yapılan bir sahada, rezervuardaki petrolün akışkanlığını
artırmak ve/veya, azalmakta olan rezervuar enerjisinin artırılması
maksadıyla itim desteği sağlanarak ek üretim elde etmek üzere kullanılan
metotları,
14.- Petrol birimi:
15,5 santigrat derecede ve 1 atmosfer basınç altında ölçülen
158.984 litre ham petrolü veya 15,5 santigrat derecede ve 1 atmosfer
basınç altında ölçülen 1 metreküp doğal gazı,
15.- Petrol işlemi:
Arama, üretim ile yurt içinde üretilen petrolün satılmasını, bu işlemlerden
herhangi biri için lüzumlu enerji ve su tesisleri ile üretilen petrolün
saha içinde veya ana iletim hattı veya yakınındaki rafineriye veya
doğal gazın serbest tüketiciye teslimine kadar taşınmasını sağlayan
boru hatlarının, bina, kamp ve diğer tüm tesislerle teçhizatın inşasını,
kurulmasını ve işletilmesini ve bu faaliyetlere ilişkin malî, ticarî
ve idarî faaliyetleri,
16.- Araştırma izni:
Sınırları belli bir alanda araştırma yapmak üzere Genel Müdürlükçe
verilen izni,
17.- a) Arama ruhsatnamesi:
Bu Kanuna göre verilen petrol arama ruhsatnamesini,
b) Arama sahası: Bir
arama ruhsatnamesinin kapsadığı sahayı,
18.- a) İşletme ruhsatnamesi:
Bu Kanuna göre verilen petrol üretim ruhsatnamesini,
b) İşletme sahası:
Bir işletme ruhsatnamesinin kapsadığı sahayı,
c) Üretim sahası: İşletme
sahası içindeki petrollü araziyi,
19.- Kullanma hakkı:
Bir petrol işlemi ile ilgili araziyi kiralama ve bu arazi üzerinde
tesisi mümkün olan intifa ve irtifak haklarını,
20.- Araştırıcı: Araştırma
izni sahibini,
21.- Arayıcı: Arama
ruhsatnamesi sahibini,
22.- İşletmeci: İşletme
ruhsatnamesi sahibini,
23.- Operatör: Bir arama
ruhsatnamesi veya işletme ruhsatnamesinde müştereken petrol hakkı
sahibi olan şirketlerin aralarında yapacakları ve Genel Müdürlük
tarafından da onaylanan bir anlaşmaya göre bu şirketlerden petrol
işlemi yürütecek şirketi,
24.- Müşterek temsilci:
Petrol hakkı sahibi şirketlerin birlikte göstereceği temsilciyi,
25.- Petrol hakkı: Bir
araştırma izninden veya arama ruhsatnamesinden veya işletme ruhsatnamesinden
doğan haklardan herhangi birini,
26.- Bölge: Bu Kanuna
göre belirlenmiş bir petrol bölgesini,
27.- Açık saha: Bu Kanunun
hükümleri çerçevesinde aramaya, işletmeye veya bunlar için başvuruya
açık bulundurulan ve aramaya uygun bir sahayı, ifade eder.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesi
hakkında, açıklamak üzere söz isteyen Tacidar Seyhan, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, Petrol Kanunundaki
en büyük hassasiyetimiz ulusal kaynakların kamu yararı düşünülerek
değerlendirilmemesi. Biz, kamunun, kamu yararının, giderek kaybolduğunu
söylüyoruz. Hatta, bu ülkenin, sürdürülebilir ekonomi, sürdürülebilir
yaşam anlayışını, kanun bu şekliyle çıkarsa, bu yasanın tehdit edeceğini
düşünüyoruz. Bu nedenle, önergelerimiz içerisinde, özellikle
4'üncü maddede, biz, kaldırılan, yani, önceki yasada var olan 12'nci
ve 13'üncü maddelerin, millî menfaatlerin korunması maddelerinin
bu yasaya eklenmesini zaruri olarak görüyoruz.
Sayın Bakanım, lütfen
hassasiyet gösterin. Bakın, Adalet ve Kalkınma Partili arkadaşlara
da sesleniyorum: Zamanında biz buradan uyarımızı yaptık, ama bugün
tam tersini yaşıyoruz. Yenilenebilir Enerji Kanunu'nda, sağ olun,
sizler de oy verdiniz. Ben, 5 euro senti, 5,5 euro senti önerdiğimde,
Sayın Bakan bu kürsüden "hayır" dedi. Ama, bugün, Sayın Bakan
o önergeyi kendisi getirdi, "Türkiye için bu gerekli." dedi.
Ne oldu? Ne değişti? İki yıl sektöre niye zaman kaybettirdik biz? Kontrat
devrinde -siz de hatırlıyorsunuz- bir gece yarısı önerge geldi. "Yeterlilik
almak koşuluyla kontrat devri vereceğiz." dedi. Şimdi, aynı
Enerji Bakanı bize diyor ki: "Doğal gaz ithalatını serbest bıraktık."
Ne oldu arkadaşlar? Bir yıl içerisinde ne değişti Allah aşkına? İşte,
bundan kaynaklanıyor. Biz buradan söylüyoruz, dikkate alınmıyor.
Benim itirazım, Enerji Bakanlığı önemli bir bakanlık, keyfiyetle
yönetilmez. Devlet yönetimindeki anlayış budur.
Bakın, BOTAŞ… BOTAŞ'ın
uygulamaları konusunda söylediği çok üzüyor beni, diyor ki:
"Gazınız geliyor, suyunuz akıyor, elektriğiniz yanıyor, daha
Allah'ınızdan ne istiyorsunuz, ne konuşuyorsunuz siz!" diyor
Enerji Bakanı bize. Bize, onun geldiği kadar bundan sonra gelip gelmeyeceği
önemli, nasıl getirildiği önemli, hangi fiyattan getirildiği önemli.
Burada bir aksaklık var, ben dile getiriyorsam, Enerji Bakanından
sadece teşekkür etmesini beklerim.
Bakın, doğal gazda ne
yapıyor biliyor musunuz vatandaşa? Doğal gazda, Sayın Bakan gitmiş,
sözleşme imzalamış. Sözleşmede diyor ki: "1 Ocak, 1 Nisan, 1 Temmuz,
1 Ekimde mevcut formüle göre hesaplanır. Satıcı firmaya, fiyat,
geçmiş dönemdeki altı ay baz alınarak üç ayda bir tespit edilir."
diyor. Ne zaman tespit edilecek? Ocak, nisan, temmuz ve ekim aylarında.
Sayın Bakan ne yaptı biliyor musunuz, kendi emrindeki kurum?
"Dövize bağlı bu işler." diye buradan cevap veriyordu.
1/10/2004 ile 31/12/2004 arasındaki üç aylık süre içerisinde dolar
1.500'den 1.300'e düşmüş, ama bu süre içerisinde, bakın arkadaşlar, 1
Temmuzda zam yapılması gerekirken 1 Ağustosta yapmış. Şimdi, diyecek
ki, bir ay sonra yapmışım, ne olmuş? O sözleşme dönemi değil ki! Eğer,
fiyat farklı olduysa, temmuzda artırdılarsa temmuzda yap. Daha sonra,
arkadaşlar, 1 Ekimde yapmış, 1 Kasımda yapmış, 1 Aralıkta yapmış. Yine
bununla yetinmemiş, 2006'da da sürüyor. 2006'da, değerli arkadaşlar,
bakın, 1 Nisan 2006 yerine 1 Martta zam yapmış.
Sayın Bakan, bu zamları
neye göre yapıyorsunuz? Ben, size 2005'ten bir dolu örnek veriyorum. Eğer,
siz, üç ayda bir hesaplanır, ona göre zam yapılır diyorsanız, zammı
size satıcı firmanın uyguladığı ayda zam yapın. Dolara bağlıyorsanız,
dolar düşmüş, siz yine zam yapmışsınız. Dökümleriniz burada.
Bununla da yetinmemişler,
diyorlar ki: "Varil başına petrol fiyatları yükseldi." Ee,
siz, petrol fiyatı düştüğünde, fiyatta farklılık olmadığı dönemlerde
de zam yapmışsınız, bunu nasıl açıklayacaksınız?
Sonra da, sanki kesesinden
veriyormuş gibi diyor ki Sayın Bakan: "Bakın, bu kurum zorda değildir.
BOTAŞ'ın, belediyelerden, EÜAŞ'tan 8 milyar dolar alacağı vardır."
Değerli arkadaşlar,
bakın, bu da bir yönetim zafiyetidir, yapmayın ne olur!
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, lütfen… Buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkan.
Siz de hassas bakın.
Bu, bir yönetim zafiyetidir. Eğer, belediyelerin… Bir de, Sayın Bakan,
bu kürsüden soruları cevaplarken diyor ki: "Ee, canım, belediyeler
de yol yapıyor, su yapıyor, bahçe yapıyor." Sayın Bakan, senin
görevin enerji, enerjiyi düzeltmek. Yerel yönetimler var… Kamu,
eğer belediyelerin böyle ihtiyacı varsa, tedbirini alsın, yerel
yönetimleri kredilendirsin, önünü açsın. Sizin göreviniz değil
yerel yönetimleri vatandaşın cebinden gelen parayla tedbir almaya
yönlendirmek. Böyle bir şeyi Bakan söylediği zaman büyük üzüntü duyuyorum.
Sizin göreviniz, kurumlarınız arasındaki eş güdümdür, kurumlarınız
arasındaki o para transferinin sağlanması ve bu kurumların yaşatılmasıdır.
Eğer, bu kurumu böyle devam ettirirseniz, bu sıkıntı devam ederse,
işin içinden çıkamazsınız. Hiçbir şey yapamıyorsanız, BOTAŞ'ı yönetemiyorsanız
-Gasprom'u nasıl halka arz ediyorlar- açın, halka arz edin bakayım; o
zaman, belediyelerden 1 milyar dolar alacak askıya alınıyor mu
alınmıyor mu? Bu devlet keyfiyetle yönetilmez değerli arkadaşlarım.
Devlet yönetimine, bu yönetimde keyfiyet girmiştir, maalesef, söylüyorum
değerli arkadaşlar; bunun, kısa sürede giderilmesi lazım.
Şimdi, bakıyorsunuz
çelişkiye, yine, Sayın Bakan dedi ki: "Biz elektrik ihraç ediyoruz."
Ne olursunuz -biz yanıltmıyoruz Sayın Bakan- siz, Genel Kurulu yanıltmayın.
Doğru, ihraç ediyorsunuz, ama, ne kadar elektrik ihraç ediyorsunuz?
Yıllar öncesinden gelen 200 megavatı, 50 megavat enerjiyi, 20 megavat,
ithal ettiğiniz, enerjiyi, Genel Kurulda, büyük bir işmiş gibi gösterip,
Türkiye'nin enerji politikası hakkında insanları yanıltmak doğru
mudur? Sanayi Bakanı "Enerji açığımız var." diyor, Enerji Bakanı
da "Bizim elektrik fazlamız var, ihraç ediyoruz." diyor. Kim
doğru arkadaşlar? Bir tek doğru var arkadaşlar: Bu ülke karanlığa
gidiyor. Biz de Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bunu engelleyeceğiz.
Saygılar sunuyorum
Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 2. maddesinin
8. başlığında yer alan "Petrollü arazinin"
"Petrol bulunan arazinin" ifadesiyle değiştirilmesini,
tasarının diğer maddelerindeki aynı ifadenin de benzer şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle,
Türk Dil Kurumu Sözlüğünde bulunmayan ifadenin değiştirilmesi
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
2'nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir
2'nci madde.
3'üncü maddenin başlığını
okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Mülkiyet ve Takdire
Esas Olan Kıstaslar ile Yasaklar ve Özel Hükümler
Mülkiyet ve takdire esas olan kıstaslar
MADDE 3.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
iki adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 3. maddesinde
yer alan "dikkate alınır" ifadesinin "göz önünde bulundurulur"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısının üçüncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Gürol Ergin |
M. Akif Hamzaçebi |
|
İstanbul |
Muğla |
Trabzon |
|
Mustafa Özyürek |
Fahrettin Üstün |
Tacidar Seyhan |
|
Mersin |
Muğla |
Adana |
Madde 3- Türkiye'deki
petrol kaynakları Devletin hüküm ve tasarrufu altındadır.
Bir petrol hakkının
elde edilmesi için yapılan başvurunun değerlendirilmesinde, başvurunun
mevzuata uygunluğu, başvuranın malî yeterliliği, taahhüt edilen
iş ve yatırım programının Kanunun amacını diğer başvurulara nazaran
daha kısa sürede yerine getirme özelliği dikkate alınır. İş ve yatırım
programı ile maliyet etkin projeler Kanunun amacını en kısa sürede
yerine getirmeyi taahhüt eden başvuru kabul edilir.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere, Ferit Mevlüt Aslanoğlu, Malatya Milletvekili.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinize saygılar
sunuyorum.
Tabii, burada, ülkenin
kaynaklarından bahsediliyor. Tabii, bir başka konu da doğal gaz.
Değerli milletvekilleri,
her defasında, Sayın Bakanım burada "seksen bir ilimizi doğal
gaza kavuşturacağız" diyor. Çok güzel, halkımız için her şey yapılmalı.
Ancak, geçen hafta Sayın Bakan da söyledi "dışa bağımlılık"
kavramı var. Yani, bu ülke insanının doğal gaz kullanması, tüm illerimizin
kullanması kadar doğal bir şey yok, ama, acaba, bizler 2007'de, 2010'da
ve daha sonra ödeyeceğimiz doğal gaz faturasının rakamını biliyor
muyuz? Dışa bağımlılığın ta kendisi.
Arkadaşlar, ekonomik
özgürlük yoksa bir ülkede, eğer birilerine bağlıysa, yarın önüne
hep bir şeyler sürerler. Bu ülkenin kullanılabilir enerji kaynakları
var. Eğer her şeyimizle bu ülke insanının tüm ısınmasını, tüm kullanımını
bir tek doğal gaza bağlarsak, bugün İran, yarın Rusya, öbür gün başka
bir ülke keser arkadaşlar. Onun için, ülkenin geleceğini bu kadar
dışa bağımlı hâle getirmeye kimsenin hakkı yok değerli arkadaşlar.
Tabii, diğer bir konu,
değerli milletvekilleri, doğal gaz dağıtım ihaleleri yapıyoruz.
İnanın, bu işin kontrolü yok. İhale ettik, iş bitti! Kamu adına bunun
sahibi yoktur. Ben size örnek vereceğim.
İki: Serbest rekabet…
Serbest rekabet güzel de, bir ilde 5 dolara ihale ediyor abone bedelini,
başka bir ilde 200 dolara ihale ediyor değerli milletvekilleri. Böyle
bir serbest rekabet olur mu arkadaşlar? Aynen… Benim ilimdeki insanlar
"biz doğal kaz mıyız?" diyorlar. Malatya'daki insanlara bunu
yaşatmaya kimsenin hakkı yoktur. Bir başka ilimizde 5 dolar.
İki: Bağlama bedelleri,
abone bedelleri… Abone bedellerini Türk lirası üzerinden alıyor. Diyelim
ki, yirmi yıl, otuz yıl bu abone bedeli kalacak. Hayır arkadaşlar,
hiç kimsenin parasını enflasyona ezdirmeye hakkınız yoktur. Abone
bedelini döviz bazında veya hazine bonosu bazında bu kurum alır,
öderken de, abonelikten ayrılırken de o insanın… Çünkü, depozito
olarak aldığı para, yarın ödemezsen, bu insanlar adına depozito parasını
enflasyona ezdirmeye veya bu insanların parasını kullanmaya kimsenin
hakkı yok arkadaşlar. Depozito diye alıyor ve Türk parasıyla alıyor.
Diyelim ki, bunlar genelde on yıl, yirmi yıl, otuz yıl devam ediyor arkadaşlar
ve bu kurumlar, arkadaşlarım, ihale edilen kurumlar halka saygısızlık
yapıyor. Ne plan var ne program var, "Ben yaptım, oldu." diyorlar.
Söylüyorum, işte Enerji Bakanlığı, işte EPDK! Altı aydır bağırıyoruz,
bir tek kere sahip çıkmadı arkadaşlar. Gelip kimse kontrol etmedi.
Halkın günlük yaşamını altüst ettiler. "Ben yaptım, oldu."
diyorlar. Dayatmacı politikayla bu ihaleler yapılmaz arkadaşlar.
Bu ihale edilen kurumların sahibi yok. Kamu adına halkı kimse denetlemiyor
arkadaşlar. Bu, sorumsuzluk örneği değerli milletvekilleri. Bu
ülke insanının günlük yaşamını kimsenin yok etmeye hakkı yoktur.
İki: Yapılan bu işler
acaba sağlıklı mı yapılıyor sağlıksız mı yapılıyor -bu bir enerji
işi, doğal gaz hat bedeli- kimsenin kontrol ettiği yoktur arkadaşlar.
Ancak, her yazdığımız mektuba, gerek Enerji Bakanlığı gerek EPDK
"İhale koşulları böyledir." cevabını vermekten başka bir
şey yapmadı arkadaşlar. Siz kamusunuz, halkın sorununu, halkın güvenini,
halkın geleceğini, halkın günlük yaşamını kontrol etmek sizin en
temel görevinizdir, ama, maalesef -diğer illeri bilmiyorum- Malatya'da
yaşanan bu drama Bakanlık da seyirci kaldı, EPDK da.
Arkadaşlar, bu doğal
gaz dağıtım ihalelerinde bu dağıtım şirketlerini kontrol eden, bu
dağıtım şirketlerini kamu adına denetleyen bir kurum yoktur arkadaşlar.
Denetliyorsa kâğıtla denetliyor.
Ben, buradan, gerek
EPDK gerek Enerji Bakanlığı, Malatya'da yaşanan, son altı-yedi aydır,
duyarsız kalan her iki kuruma da Malatya halkı adına üzüntülerimi
belirtiyorum.
Hepinize saygılar
sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 3. maddesinde
yer alan "dikkate alınır" ifadesinin "göz önünde bulundurulur"
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Yapılan değişiklikle
daha anlaşılır bir ifade kullanılması sağlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
4'üncü maddenin başlığını
okutuyorum:
Yasaklar ve özel hükümler
MADDE 4.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup,
aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 4. maddesinin
3. paragrafında yer alan "üç ay" ifadesinin
"altı ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Petrol Kanununun ikinci bölümünde yer alan Yasaklar
ve Özel Hükümleri kapsayan bölümün Madde 4'ün 1 nci fıkrasından sonra
aşağıdaki metnin eklenmesini teklif ve arz ederiz.
"Yabancı devletlerin
doğrudan doğruya veya dolayısiyle idaresinde müessir olabilecekleri
mikyasta veya şekilde mali ilgileri veya menfaatleri bulunan
hükmü şahıslarla yabancı bir devlet için veya yabancı bir devlet namına
hareket eden şahıslar
a) Petrol hakkına sahip olamazlar ve
petrol ameliyatı yapamazlar;
b) Petrol ameliyatına lüzumlu menkul
ve gayrimenkul emvali satın alamazlar, bunlara sahip olamazlar veya
bunlar üzerinde hak veya menfaat tesis edemezler;
c) Bir petrol ameliyatına müteferri
veya onun bir kısmını teşkil
Bakanlar Kurulu kararıyla
bu hükme istisna tanınabilir. Bu karar aleyhine 1 inci fıkradaki
şahıslar tarafından adli ve idari kaza mercilerine müracaat olunamaz
Petrol hakkı sahipleri,
1 Ocak 2007 tarihinden sonra keşfettikleri petrol sahalarında ürettikleri
ham petrol ve tabii gazın tamamı üzerinden, kara sahalarında % 35
ini ve deniz sahalarında % 45 ini ham veya mahsul olarak ihraç etmek
hakkına sahiptirler, geri kalan kısım ile 1 Ocak 1980 tarihinden önce
bulunmuş sahalardan üretilen ham petrol ve tabii gazın tamamı ve
bunlardan elde edilen petrol mahsulleri memleket ihtiyacına ayrılır.
Petrol hakkı sahiplerinin
ürettikleri ham petrol ve tabii gazdan memleket ihtiyacını karşılamak
üzere ayrılan kısmına piyasa fiyatı uygulanır. Piyasa fiyatının
teşekkülüne esas olan uygulama esaslarını tespite Bakanlar Kurulu
yetkilidir. Bakanlar Kurulu bu yetkiyi gerektiğinde Bakana devredebilir.
Petrol hakkı sahibince
kendi petrolü için talep ettiği piyasa fiyatına esas olan serbest
rekabet fiyatı Bakanlıkça bu esaslar dahilinde değerlendirilerek
onaylanır. Dünya serbest rekabet fiyatları değiştikçe bu işlem tekrarlanır.
Ülkede petrol mahsullerinin
fiyatlarının teşekkülüne esas olan unsurların ve uygulama esaslarının
belirlenmesine Bakanlar Kurulu yetkilidir.
Bakan mevcut kuyulardan
kafi miktarda petrol istihsal etmelerini petrol hakkı sahiplerinden
isteyebilir. Bununla beraber hiçbir petrol hakkı sahibi;
a) Kuyulardan en iyi
verimle azami istihsal nispetinden fazla istihsal yapmakla,
b) Diğer petrol müstahsillerinden
istenilenden daha büyük nispette istihsalini artırmakla mükellef
tutulamaz.
Ancak, millî emniyet
veya hakkaniyetin gerektirdiği veya israfı önlemenin emrettiği
nispette, Bakanlar Kurulu kararıyla, bu kaideden inhiraf edilebilir."
|
M. Vedat Yücesan |
Sedat Uzunbay |
Tacidar Seyhan |
|
Eskişehir |
İzmir |
Adana |
|
Nuri Çilingir |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
Manisa |
Çorum |
|
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere Vedat Yücesan, Eskişehir Milletvekili.
Buyurun Sayın Yücesan.
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1041 sıra sayılı
Petrol Kanunu'nun 4'üncü maddesi üzerinde verilen önerge hakkında
görüşlerimi belirtmek üzere söz almış bulunuyorum. Konuşmama başlamadan
önce, yüce heyetinizi şahsım adına saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Petrol Kanunu Tasarısı millî menfaatlerimizi koruyan bir tasarı
değildir değerli arkadaşlarım. Yapılan değişikliklerle, ülke yararını
ve sektördeki kamu kuruluşlarını önceleyen korumacı yasa maddelerinin
mevcut yasadan çıkartılması amaçlanmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
yabancı şirketlere, uluslararası tekellere avantaj sağlayan bir
dizi kolaylıklar getirilmektedir. Öncelikle, mevcut yasadaki
13'üncü madde tasarıyla kaldırılarak, çıkarılan petrolün tamamının
ihraç edilmesine olanak sağlanmaktadır. Yani, memleket ihtiyacı
için daha önceden ayrılan pay olmayacaktır.
Diğer taraftan, Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı pasifize edilmektedir. Türkiye'de
petrol arama ve çıkarma zor ve risklidir. Diğer koşullar da dikkate
alındığında, özel şirketlerin büyük yatırım yapmalarını beklemek
pek gerçekçi olmayacaktır. Bu durum, TPAO'nun önemini artırmaktadır.
Ancak, Meclis çatısının altında görüştüğümüz bu tasarıyla
TPAO'nun ülke içi ve dışında devlet adına hareket etmesi devre dışı
bırakılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
millî kuruluşumuz Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının elli
bir yıllık petrol sektöründeki faaliyetleri, bilgi birikimi, tecrübesi,
personeli, arşivi bir kenara bırakılarak bu şekilde pasifize
edilmesi kabul edilemez değerli arkadaşlarım. Ülke yararını gözetme
anlayışını terk eden, ulusal kuruluşlarımızı devre dışı bırakarak,
atıl bırakarak uluslararası şirketlere avantaj sağlayan bu kanun
tasarısı ileride çok büyük sıkıntılara yol açacaktır. Petrol kaynaklarımız,
ulus ötesi tekellerin kâr-zarar hesabına terk edilmektedir. Petrol
kaynaklarımız, teşvik adı altında uluslararası şirketlere devredilmektedir.
Tasarıyla, ülkemizde
üretilen ham petrolden alınan yüzde 12,8'lik devlet hissesi oranlarında
büyük indirimler yapılarak, buradan sağlanan mevcut gelirler, şirketler
lehine yüzde 75 oranında düşürülerek, ülke, büyük bir gelir kaybına
uğratılmaktadır. Kara ve denizlerde petrol ve doğal gazın günlük
üretimine bağlı olarak kademeli olarak düşürülmektedir. Su derinliği
0-500 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden yüzde 5;
501-1.000 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden yüzde 10;
1.001 metre ile 1.500 metre arasındaki sahalardan yapılan üretimden
yüzde 20; 1.500 metreden fazla olan sahalarda yapılan üretimden yüzde
30 oranında daha az devlet hissesi alınmaktadır. Çıkarılan petrolün
az olması durumunda yüzde 50 oranında ikinci bir indirim olarak devlet
hissesi neredeyse ortadan kaldırılmaktadır.
Denizlerimiz, petrol
aramacılığı açısından en bakir alanlarımızdır. Denizlerimizde,
çeşitli nedenlerden dolayı önemli ölçüde arama faaliyeti yapılmamıştır.
Özellikle, Karadeniz'de petrol çıkma umudu oldukça yüksektir. Karadeniz'in
derinliği 1.500 metreden daha fazladır. Karadeniz'de petrol çıkması
durumunda, tasarıdaki abartılı indirim oranlarının yasalaşması
hâlinde devletimiz önemli bir gelirden mahrum kalmış olacaktır. Devletin
gelir kaybı yılda yüzlerce milyon doları bulacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
şimdi, petrol arama fiyatları yüksek, teknoloji hızla gelişiyor. Petrol
çıkarma maliyetleri çok arttı. Bu indirimlere gerekli denilebilir,
ama, bu derece indirim yapılması, ucu açık indirim öngörülmesi doğru
değildir. Tasarıdaki devlet hissesi oranlarının dünya örneklerinden
hareketle yeniden düzenlenmesine ihtiyaç vardır. Bütün petrol ülkelerinde
devlet hakkı yüzde 50 üzerindedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yücesan,
lütfen toparlayınız.
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu hususların dikkate alınmasını
temenni ediyorum. Aksi hâlde, tasarıyla, kamu yararından vazgeçilmektedir
ki, bunu kabul etmemiz mümkün değildir.
Değerli arkadaşlarım,
bu kanun tasarısının Meclis Genel Kurulundan çekilerek ülke menfaatleri
gözeten tarzda düzeltilmesi gerekmektedir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Yücesan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 4. maddesinin
3. paragrafında yer alan "üç ay" ifadesinin
"altı ay" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven (Kütahya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle
hak sahibinin mağduriyetinin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Görevler, Gelirler,
Bütçe ve Mal Varlığı ile Koordinasyon
Görevler
MADDE 5.
BAŞKAN - Madde üzerinde
iki adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sırasına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının "Görevler" başlıklı
5. maddesinin "ç" bendinde yer alan
"istikrarlı" kelimesinden sonra "adil" kelimesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum ve işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısının beşinci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Gürol Ergin |
M. Akif Hamzaçebi |
|
İstanbul |
Muğla |
Trabzon |
|
Tacidar Seyhan |
Mustafa Özyürek |
Fahrettin Üstün |
|
Adana |
Mersin |
Muğla |
Görevler
Madde 5.- Bu Kanunda
belirtilen görevler, Bu Kanunla yürürlükten kaldırılan 6326 sayılı
Petrol Kanunu ile kurulmuş olan ve 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve
Kontrol Kanununda yapılan düzenleme ile genel bütçeli bir idare
olarak belirlenen Petrol işleri Genel Müdürlüğü tarafından yürütülür.
Genel Müdürlüğün merkezi Ankara'dadır.
Genel Müdürlüğün görevleri
şunlardır:
a) Petrol faaliyetleri
ile ilgili konularda ülke stratejisi ve politikalarını belirlemek
için gerekli çalışmaları yapmak.
b) Bu Kanunda amaçlandığı şekilde ülkemiz petrol kaynaklarının
ortaya çıkarılarak hızlı, sürekli ve etkili bir şekilde değerlendirilmesini
sağlamak, petrol arama ve üretimi ile ilgili bilgileri toplamak,
tanıtım ve pazarlama faaliyetlerinde bulunmak.
c) Yerli ve yabancı
girişimcilerin yatırım yapmalarını özendirecek ortamı sağlamak.
ç) Yerli ve yabancı
yatırımcıların petrol arama ve üretim yatırımlarını, bir program
dahilinde, rekabetçi, şeffaf, güvenli ve istikrarlı bir ortam içerisinde
yapmalarını temin etmek.
d) Petrol açısından
potansiyel olarak tespit ettiği sahaları ilanla açık artırmaya çıkarıp
arama ruhsatı vermek.
e) Ülkemizin üye ve
taraf olduğu uluslararası örgüt ve organizasyonların getirdiği
yükümlülüklere ilişkin, Genel Müdürlüğün faaliyet alanına giren
konulardaki işlemleri yürütmek.
f) Şirketlerin petrol
hakkı sahibi olmak için yapmış oldukları başvuruları incelemek.
g) Araştırma izni,
arama ve işletme ruhsatnamesi vermek ve bunlarla ilgili diğer işlemleri
yapmak.
ğ) Petrol hakları ile
ilgili petrol sicil kayıtlarını tutmak.
h) Petrol arama ve üretim
faaliyetlerinin takip ve kontrolü ile denetimini yapmak.
ı) Petrol hakkı sahibi
şirketlerin faaliyetleri ile ilgili her türlü bilgi ve verilerin
Genel Müdürlük arşivlerine intikalini sağlayarak kullanıma açmak.
i) Devlet hakkı ve hissesi
ile ilgili işlemleri yapmak.
j) Petrol hakkı sahibi
şirketlerin petrol işlemlerinde kullandıkları malzeme ile ilgili
ithalat, ihracat ve devir işlemlerini gerçekleştirmek.
k) Petrol hakkı sahipleri
ile diğer kamu kurum ve kuruluşları arasında koordinasyonu sağlamak.
l) Bu Kanun kapsamındaki diğer görevleri yapmak,
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere, Adana Milletvekili Sayın Tacidar Seyhan, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Küçük bir eleştirimin
arkasından öneriler de yapmak istiyorum tabii. Yani, bu kadar eleştiriyi
neden yaptığımızı, çözümün nerede olduğunu birlikte bulmaya çalışacağız
değerli arkadaşlar. E tabii, özellikle Enerji Bakanlığı popülist
politikayı kaldırmaz değerli arkadaşlar.
Bakın, biz burada maden
aramalarını da teşvik ettik, öyle bir kanun da çıkardık. Biz de o kanuna
taraf olmuştuk. Sayın Bakan da arama sonucunda Türkiye'de çok ciddi
artışlar olduğunu burada her defasında ifade etti.
Değerli arkadaşlar,
arama ruhsatı verince bir şey olmuyor. Bakın, 11.456 arama ruhsatı
vermişiz. Bunların içerisinde kumu, çakılı, mermeri… Hepsi bunun
içerisinde, hepsi bunun içinde. Yüzde 50'den fazlası onlar. 1.525'i
işletme ruhsatı, başka yok. Yani, bunun oranına bakıyorum -bunu
ben söylemiyorum, bu site yanlış yazmışsa bilmiyorum, Maden İşleri
Genel Müdürlüğünün sitesinden aldım ben bunları- yüzde 11 oranında.
Bunların üretimine bakıyorsunuz, bazılarında yüzde 30-35 kapasite,
bazılarında yüzde 70 kapasite.
Şimdi, arama ruhsatı
üzerinden ben Türkiye'de niye politika yapayım? Yani, bana ne -arama
ruhsatları şu kadar arttı- sonuca gidemiyorsa. Alıyor ruhsatı,
bir yeri kapatıyor. Önemli olan bunları işletmek. "Tamam, petrolde
işletiyoruz işte, niye karşı çıkıyorsunuz?" Arkadaşlar, petrolde
karşı çıktığımız şu: Bu teşvik, arama teşvikinden çıktı, üretim teşvikine
girdi. İki: Siz millî menfaatlerin korunması maddesini kaldırınca,
başka bir ülkenin bu ülkedeki yerli, yabancı şirketler üzerinde monopolü
uygulamasının önünü açtınız. Bizim şikâyetimiz ve sıkıntımız bu.
Eğer böyle olursa, Türkiye'deki piyasayı iki tröste teslim edersiniz.
Eğer bir kamu şirketi burada sahiplenmek isterse, onun da önü açılır.
Bakın, size bir örnek
vereyim. Hani İsrail bizim bu 500 metrelik sınırda "Organik tarım
yapacağız, mayın temizleyelim." dedi ya. Fizibldır değildir,
grafitesi yüksektir düşüktür. Gitti bizim kamu şirketimiz, oraya
sondajını yaptı ve petrolü çıkardı. Nereye vurduysa kuyudan aldı
ürününü. Orası bir petrol bölgesi. Daha önce de söylemiştim, o bölgenin
büyük bir bölümü bazalt. Orada bazalt varken o bazaltın kazılıp -çok
küçük bir bölgede baraj suluyor- organik tarım yapılması mümkün değil,
niyet belli. Şimdi, bu kanunu buradan böyle çıkardığınız zaman
-orayı da onlara verdiniz kullanın diye, organik tarım, şu bu nedenle-
bir gerekçeyle sizden arama ruhsatı aldı mı o bölgenin tamamını kapatır,
dokunamazsınız. Devlet kapatır, kamu kapatır.
Peki, diyeceksiniz
ki, ya, Bakanlar Kurulu da istisnai olarak izin verebiliyor idi. Bakanlar
Kurulunun, stratejik olarak bir kamu şirketi Türkiye'de üretim yapacaksa,
mal mülk edinecekse, izin veriyor olmasından niye imtina ediyorsunuz?
İktidar sizseniz, bunda ne anormallik görüyorsunuz? Böyle stratejik
bir konuda "Bakanlar Kurulu karar verir" ibaresini niye
kaldırıyorsunuz? Ben, Sayın Müsteşara sorduğumda, biraz latifeyle
karışık söyledi ama, "Bakanlar Kurulu zaten gelenleri imzalıyor."
dedi. Canım sizin döneminizde öyle olabilir, ama, bir başka dönemde
başka türlü olur. Bu tür gerekçelerle Bakanlar Kurulunun işlevini
küçümsemek, yok saymak mümkün mü?
Peki, Bakanlar Kurulunun
iradesi olmadan diğer müdürlüklerden böyle şeyler verilir mi? Verilir
tabii. Serbest piyasada yasal hakkını verirsen, o yasal hakkını
kullandığı zaman adamın önüne çıkamazsın. Onun için, sen kendi Bakanlar
Kuruluna… Yani, stratejik konularda siyasi iradeyi bu işin içine
almak zorundasınız.
Değerli arkadaşlar,
şimdi sorun nereden kaynaklanıyor peki? Sorun, artık, kamu, yani
bu Enerji Bakanlığının politikası tıkanmıştır. Yeni bir enerji finansman
modeli geliştirmek zorundadır. Özellikle altını çiziyorum arkadaşlar.
Yeni bir yatırım ve finansman modelini, Sayın Bakanım, harfiyen ortaya
koymak zorundasınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
lütfen…
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Eğer Türkiye'nin önüne yeni yatırımları mümkün kılacak özel sektör
ve kamu müşterek çalışmasını, serbest rekabet sistemini, ikisi
arasında dengeleyecek bir finansman ve yatırım modelini bulamazsanız,
Türkiye'de, Avrupa'da olduğu gibi enerji krizi yaşarız ve yaşamaya
devam ederiz. Zaten, dört yıldır bu enerjide finansman ve yatırım modeli
geliştiremediğiniz için biz bunları bugün burada konuşuyoruz. Geliştirmiş
olsaydınız sorun olmayacaktı, geliştirmiş olsaydınız biz başka
ülkelerden enerji ithal etmeyi düşünmeyecektik ve geliştirmiş olsaydınız
bugün yerli kaynaklara dönmemiz gerekiyor idraki içerisine dört
yıl sonra gelmiş olmayacaktınız, zamanında gelmiş olacaktınız. "Bunun
hepsi sağlıklı bir yatırım ve finansman modeli." Nasıl bir finansman
modeli? Sayın Bakanın kafasında bile açıkça, gelsin, Genel Kurula
açıklasın. Bu finansman modeli belli değil. Strateji belgeniz
tutmadı, işlemedi Sayın Bakan. Strateji belgesinde "TEDAŞ
özelleştirilecek" dediniz, yapamadınız. "Kontrat devirleri"
dediniz, olmadı. Doğal gaz serbestleşmesi orada bekliyor. Yani,
siz kendi yatırım modelinizi uygulayamadınız ve bunun dışında
"enerjide yerli kaynakları dengeleyeceğiz" dediniz, ama
yerli kaynakların oranını yabancı kaynaklar karşısında artırmayı
başaramadınız. O zaman, şimdiye kadar izlenen enerji politikanızı
önünüze koyup, 4628 sayılı Kanun'u temelden ele alıp yeniden düzenlemeniz
lazım.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
teşekkür ediyorum.
Teşekkür için, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Teşekkür ediyor, saygıyla selamlıyorum Genel Kurulu.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanunu Tasarısının "Görevler" başlıklı
5. maddesinin "ç" bendinde yer alan
"istikrarlı" kelimesinden sonra "adil" kelimesinin
eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Petrol yatırımcıların
lehinde bir düzenlemeyle, yatırımcının sektöre ilgisinin arttırılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
6'ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Gelirler, bütçe ve
mal varlığı
MADDE 6.-
BAŞKAN - Madde üzerinde,
milletvekilleri tarafından verilmiş ilk iki önergeyle, Hükûmet tarafından
verilmiş bir önergeyi sırasıyla okutup, işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısının 6'ncı maddesinin
"c" fıkrasında yer alan "benzeri" ifadesinden sonra
"bilimsel" kelimesinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Petrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı"nın 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
M.
Hilmi Güler
"Madde 6.- Gelirler ve Giderler
a) Petrol Araştırma Merkezi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu ve benzeri araştırma ve test kurumlarıyla yapılan ortak çalışmalardan
elde edilen gelirler,
b) Üretim, arama ve
tespit kuyuları verileri ile jeofizik, detay jeolojik ve laboratuvar
verileri ve 11 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açık hale gelen
verilerin satış gelirleri,
c) Açık sahaların ruhsatlarının
satış gelirleri,
ç) Araştırma izni gelirleri,
d) İrat kaydedilen teminatlar,
Genel bütçeye gelir
kaydedilir. Petrol arama ve üretim faaliyetlerine ilişkin araştırma,
geliştirme ve denetim faaliyetlerinin yürütülebilmesi için, Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü bütçesinde gerekli ödenek öngörülür.
Petrol faaliyetlerinin
incelenmesi ve denetimleri için görevlendirilen personele 6245
sayılı Harcırah Kanununa göre hak ettikleri gündelikleri iki kat
olarak ödenir."
BAŞKAN - En aykırı
önergeyi okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısının altıncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
Tacidar Seyhan |
|
İstanbul |
Trabzon |
Adana |
|
Mustafa Özyürek |
Fahrettin Üstün |
Gürol Ergin |
|
Mersin |
Muğla |
Muğla |
Gelirler, bütçe ve
malvarlığı
Madde 6.- Genel Müdürlüğün
gelirleri şunlardır:
a) Bakanlık bütçesine
bu amaçla konulacak ve Genel Müdürlüğe verilecek olan ödenek.
b) Enerji Piyasası Düzenleme Kurumunun petrol piyasası faaliyetleri
ile ilgili katılım payı ve lisanslandırma işlemlerinden elde ettiği
yıllık gelirin yüzde beşi.
c) Petrol Araştırma Merkezi, Türkiye Bilimsel ve Teknik Araştırma
Kurumu ve benzeri araştırma ve test kurumlarıyla yapılan ortak çalışmalardan
elde edilen gelirler.
ç) Üretim, arama ve
tespit kuyuları verileri ile jeofizik, detay jeolojik ve laboratuvar
verileri ve 11 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açık hale gelen
verilerin satış gelirleri.
d) Açık sahaların ruhsatlarının
satış gelirleri.
e) Araştırma izni gelirleri.
f) Petrol şirketlerinin,
ürettikleri ham petrol üzerinden Genel Müdürlükçe yapılan tahakkuka
istinaden ödedikleri ve genel bütçeye gelir kaydedilmek üzere genel
bütçe saymanlıklarına aktarılan meblağdan, Genel Müdürlükçe petrol
arama ve üretim faaliyetlerinin artırılması için yapılacak araştırma
ve geliştirme projelerinin yürütülmesi ile petrol arama ve üretim
faaliyetlerinin denetimi için, 4629 sayılı Bazı Fonların Tasfiyesi
Hakkında Kanunun geçici 1 inci maddesinin (A) fıkrasının (c) bendi
gereğince Genel Müdürlüğün bütçesinde açılacak özel tertiplere
Maliye Bakanlığınca kaydedilecek özel ödenek tutarı.
g) Petrol sektörünün
gelişimine dair etüt ve proje çalışmalarının finansmanında kullanılmak
üzere kurum ve kuruluşlar tarafından verilen hibeler.
ğ) İrat kaydedilen teminatlar.
h) Genel Müdürlüğün mevcutlarının faiz ve iratları.
Yukarıda (b), (c),
(ç), (d), (e), (f), (g), (ğ) ve (h) bentlerinde sayılan gelirler, Genel
Müdürlüğün özel gelirleri olup özel ödenek olarak kullanılır.
Genel Müdürlüğün gelirlerinin,
giderlerini karşılaması esas olmakla birlikte gelirlerin yeterli
olmadığı durumlarda kurum ilave kaynak talebinde öncelikle bulunur.
Genel Müdürlüğün mal ve varlıkları Devlet malı sayılır, haczedilemez
ve rehnedilemez.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere Sayın Seyhan, buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Şimdi, tabii, bu
Hükûmet döneminde ya da değil, fark etmez, bu ülke bir doğal gaz ithalatı
sorunu yaşadı, ancak, önlem almak şimdiki Hükûmetin görevi. Sayın
Bakan her sözünde bunu ifade ediyor ve biz de, tabii, bu konudaki çalışmaları
izliyoruz. Doğrudur, 2010 yılına kadar 40 milyar metre küplük bir doğal
gaz ihtiyacımız olduğu söyleniyor, 2020'ye kadar 45 ya da 50 milyar
metre küp. Şimdi, yapılması gereken şudur, bakın burada bir daha
söylüyorum: Avrupa ülkelerinin büyük bir bölümünde, kullanılan
doğal gaz kapasitesinin yüzde 10'u oranında mutlaka bir depolama
kapasitesi vardır ve bizim de 4,5 milyar metre küplük bir kapasite
ihtiyacımız var. Bu kapasiteyi mutlaka sağlamamız lazım. Silivri'deki
depo 1,6 milyar metre küp demiştik. Sayın Bakan "Bunu haziran sonuna
kadar bitireceğiz." dedi geçen yıl bu kürsüden, bitmedi; hatta
"Biz, bunu 2,5 milyar metre küpe kadar da yükselteceğiz…" Ee,
sonuç nedir? Bekliyor, yatıyor. Ben neyi konuşacağım, neyi eleştirmeyeceğim?
Buradan bas bas bağırdı, milletvekilleri olarak siz de alkışladınız:
"Tuz Gölü'nün altına da depo yapacağız, projesini yaptık, yakında
harekete geçecek." dedi. Ne oldu Tuz Gölü deposu? O da yok ortada
ve sonuçta, gittik, Ege'de, mevcut kapasitemizin dörtte 1'i oranında
bir depo kiralamak zorunda kaldık bu yıl için. Kiralasın, yapacak
bir şeyi yok çünkü. Bir şey demiyorum, eleştirdiğimden söylemiyorum.
Onu da kullanın. Kullanın, bu ülke sıkıntıya düştüğünde oradaki doğal
gazı hiç değilse sanayicimize, konutlara dağıtalım. Ama, siz, kamu
kaynaklarını harekete geçirmekle yükümlüsünüz, bunu sağlayacaksınız.
O size yetmez. Öncelikle, Türkiye'de hedeflediğiniz kaynakları
bir an önce harekete geçirmelisiniz. Israr ediyorum, ciddi soğuklar
olduğunda Rusya'dan gelen gazda da sıkıntı yaşayacağız biz. O gazda
ciddi kesilmeler olduğu zaman biz, Türkiye'ye yanaştırdığımız tankerlerle,
Cezayir, Nijerya'dan ithal ettiğimiz gazla bu açığı kapatamayız,
bu ülke sıkıntı çeker. Bunun önüne geçmek için siz bizim önümüze tedbir
getirin, biz de o tedbirin yasalaşması için size yardım edelim. Ama,
ne olur, bir kez de çıkın, "Bunun da burası eksik. Arkadaşlar, ben
de sizden destek bekliyorum." deyin. Siz bardağın bir tarafını
anlatıyorsunuz, ben bardağın başka bir tarafını anlatıyorum. Ama,
ben dolu tarafını görüyorsam, lütfen şu boş tarafını bir de siz görün.
Lütfen, ne olur…
Bu milletvekili sıralarından
Adalet ve Kalkınma Partili milletvekilleri de bu ülkenin elektrik
enerjisi konusunda sıkıntı yaşayacağı konusunda ciddi endişeler
taşıyor. Bu, bu ülkenin müşterek endişesi hâline gelmiştir. Bunu
ortadan kaldırmak hepimizin görevi. Bunu duygusallıkla, bunu reflekslerle,
bunu popülist politikalarla çözemeyiz. Çözüm belli: Yerli kaynaklarınızın
oranını, şimdi yaptığınız gibi, yenilenebilir enerjide ve diğerlerinde
artırmak, maksimum kapasiteyi öncelikli olarak kullanmaktır. Ulusal
kaynakları kullandıktan sonra diğer ekonomik ve finansman modellerini
birlikte deneyelim.
Biz size şunu ifade
etmiyoruz: Bir tek kaynaktan Türkiye'nin sorununu çözmek mümkündür
demiyoruz. Kaynak çeşitliliği konusunda gösterdiğiniz hassasiyetin
hepsine katılıyoruz. Ama, mademki kaynak çeşitliliğine inanıyorsunuz,
öncelikle, doğal gaz dengesi kaynak çeşitliliğinde bu ülkenin sırtına
kamburdur. Gelin, bu doğal gazın oranını düşürebilmek için Türkiye'de
ciddi tedbirler alalım, ama yerli kaynaklardan alalım. Yerli kaynaklar
dururken, yakıt teknolojisi ve atık teknolojisi, dışa bağımlı bir
teknolojiyi yerli teknoloji diye ve yerli kaynaklara oran artıracağım
diye Türkiye'ye dayatmaya kalkarsanız, biz bu kürsüden yine itirazımızı,
yine muhalefetimizi yaparız. Bu çelişkiyi anlatamazsınız topluma,
bu çelişkinin altında kalırsınız.
Sayın Bakan, bakın…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
lütfen, toparlayınız.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Toparlıyorum Sayın Başkan.
…Mavi Akım Anlaşması
yapıldı. Oradaki tercih şuydu: O anlaşmayı imzalamakla zamanında
Türkiye, Türkmenistan, Kazakistan ve Hazar'ı göz ardı etmiştir, geri
plana atmıştır ve bugün -Sayın Bakan da inkâr etmeyecektir- Rusya'nın
Türkiye'ye verdiği doğal gazın bir kısmı Türkmenistan'dan daha ucuz
fiyatla aldığı doğal gazdır. Biz -bunu Bakan yaptı diye söylemedim,
ama bu bir gerçek- bugünlerde bu dengesizliği ortadan kaldıracak
politikaları burada geliştirmezsek -Türkiye'nin gelebileceği
noktayı nerede göreceksiniz arkadaşlar- bu ülke karanlığa gider
ve biz tedbir alamayız. Kaldı ki bu ülkenin, değerli arkadaşlar, artık
on yıl-on beş yıl süreli yatırımlara tahammülü kalmamıştır, üç
yıl-dört yıl içerisinde sonuç verecek yatırımlara ihtiyacı vardır.
Bunun için de nasıl bir ekonomik finansman model geliştirilmesi gerekiyorsa
Enerji Bakanlığı buna kafa yormalıdır.
Biz, bu milletin menfaati
için bu önerilere varız. Sizin de dikkate alacağınızı umuyor, hepinizi,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
"Petrol Kanunu ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısı"nın 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
M.
Hilmi Güler
"Madde 6.- Gelirler
ve Giderler
a) Petrol Araştırma Merkezi, Türkiye Bilimsel ve Teknolojik Araştırma
Kurumu ve benzeri araştırma ve test kurumlarıyla yapılan ortak çalışmalardan
elde edilen gelirler,
b) Üretim, arama ve
tespit kuyuları verileri ile jeofizik, detay jeolojik ve laboratuvar
verileri ve 11 inci maddenin üçüncü fıkrasına göre açık hale gelen
verilerin satış gelirleri,
c) Açık sahaların ruhsatlarının
satış gelirleri,
ç) Araştırma izni gelirleri,
ç) Araştırma izni gelirleri,
d) İrat kaydedilen teminatlar,
Genel bütçeye gelir
kaydedilir. Petrol arama ve üretim faaliyetlerine ilişkin araştırma,
geliştirme ve denetim faaliyetlerinin yürütülebilmesi için, Petrol
İşleri Genel Müdürlüğü bütçesinde gerekli ödenek öngörülür.
Petrol faaliyetlerinin
incelenmesi ve denetimleri için görevlendirilen personele 6245
sayılı Harcırah Kanununa göre hak ettikleri gündelikleri iki kat
olarak ödenir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 6326 sayılı
Kanun ile kurulan ve katma bütçeli bir kurum olan Petrol İşleri Genel
Müdürlüğü 5018 sayılı Kamu Malî Yönetimi ve Kontrol Kanununa ekli
(1) sayılı cetvelde yer alan kuruluşlar arasında yer alarak Genel
Bütçeli bir kurum haline gelmiştir. Bu nedenle elde ettiği tüm gelirlerin
bütçe geliri olarak sayılması gerekmekte olup, hizmetleri için gerekli
olan ödenek yılı bütçe kanunları ile belirlenecektir.
Petrol arama ve üretim
çalışmalarının niteliği ve bu faaliyetlerin gerçekleştirildiği
yerler de göz önüne alındığında, faaliyetlerin denetlenmesinde ve
incelenmesinde Petrol İşleri Genel Müdürlüğü personeline ödenecek
gündeliklerin sektördeki şartların gerektirdiği asgari ihtiyaçları
karşılayacak şekilde yeniden düzenlenmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Karar yeter sayısının aranmasını talep ediyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN - "Kabul
edenler" dedikten sonra söylediniz, bundan sonrakinde…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Olur mu Sayın Başkan, tam zamanında talep etti.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
biraz önce kabul edilen Hükûmetin önergesiyle 6'ncı madde tümüyle değiştiğinden,
madde üzerindeki Kütahya Milletvekili Alaettin Güven tarafından
verilen önergeyi işlemden kaldırıyorum.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Karar yeter sayısının aranmasını talep ediyorum.
BAŞKAN - Arayacağım.
Sayın milletvekilleri,
Kâtip Üyeler arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik cihazla oylama
yapacağız.
Üç dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.57
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 19.07
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli),
Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin Dördüncü Oturumu'nu
açıyorum.
1041 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 7'nci maddesinin
başlığını okutuyorum:
Koordinasyon
MADDE 7.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
iki önerge vardır. Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısı'nın 7'nci maddesinde yer
alan "hususu içeriyorsa" ifadesinin "husus taşıyorsa"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısının yedinci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Kumkumoğlu |
M. Akif Hamzaçebi |
Tacidar Seyhan |
|
İstanbul |
Trabzon |
Adana |
|
Mustafa Özyürek |
Fahrettin Üstün |
Gürol Ergin |
|
Mersin |
Muğla |
Muğla |
Koordinasyon
Madde 7.- Genel Müdürlüğe
yapılan bir başvuru, diğer bir kamu kurumunun yetki alanına giren
bir hususu içeriyor ise, başvuru hakkında karar alınmadan önce ilgili
kurumun onayı alınır. İlgili kurumlar, bu talepleri öncelik ve ivedilikle
inceleyerek otuz gün içinde sonuçlandırırlar. Bu süre içerisinde
sonuçlandırılmayan taleplere muvafakat verilmiş sayılır. Ancak
uygulamada çıkabilecek sair sorunların çözümü için ilgili bakanlıkların
temsilcileri, Bakanlık Müsteşarı başkanlığında toplanarak 1 inci
maddede yazılı amacı sağlamak için gerekli tedbirleri alır.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Önergenin gerekçesini
açıklamak üzere Adana Milletvekili Tacidar Seyhan söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Seyhan.
TACİDAR SEYHAN (Adana)
- Evet, değerli arkadaşlar, genel politika üzerindeki önerim yarım
kalmıştı ama ben bu konuşmamda da tamamlamaya çalışacağım. Ancak
her iki siyasi partiden milletvekili arkadaşlarımın belirttiği
rahatsızlık yaratan bir hususu da dile getirmek istiyorum.
Sayın Bakanım, biz bu
madencilikte yeni kanun çıkardık. Evet, merkezî idare bu ruhsatları,
ruhsatlandırmayı yapıyor ama, bölgelerimizde çok ciddi sorunlarımız
var. Adana'da, Antalya'da, Türkiye'nin her yerinde ciddi şekilde doğa
tahrip ediliyor ve maden alanları çok sorumsuz bir şekilde, oralardan,
kum, çakıl, hafriyat, her neyse, çıkarılarak, kamuoyunu rahatsız
edecek şekilde kullanılıyor. Buna mutlaka çare bulmalıyız. Ancak,
sizin arkadaşlarınız da bunu kabul ettiler; fakat, komisyona bir
öneri getirdiler. Öneri şuymuş; yani, komisyona teklif edilen kanun
tasarısı şu, Sayın Faruk Çelik teklif ediyor, diyor ki: Merkezî idare
bu işi beceremiyor, Maden İşleri Genel Müdürlüğü ruhsat vermeyi
bıraksın, bunu yerel idarelere bırakın, bu iş çözülür. O zaman yandık işte.
Bir de onu yaparsanız, bu ülke felaketin eşiğine gelir. Ben, sizi,
buradan, denetleme görevinizi yapın diye uyarıyorum, bu işi daha
sulandırın diye uyarmıyorum. Eğer bunu yaparsak, Türkiye'de, iş,
işin içinden çıkılmaz hâl alır.
Bir de, biz, o kanunda
madenleri gruplandırdık. Şimdi o gruplandırdığımız madenlerden sanayi
ham maddelerini de valiliğin emrine vermeye çalışıyor o kanun. Eğer,
siz, kili, marnı, vesaire, getirir, kum, çakılla eş değer tutarsanız,
Türkiye ciddi bir sıkıntıya daha girer.
Siz Maden Kanunu'nu
getirdiğinizde dediniz ki bize: "Biz, geçmişte var olan uygulamayı
ortadan kaldırmak ve bugünün şartlarına uyarlamak için bu gruplamaları
yaptık. Taş Ocakları Nizamnamesi'ni kaldırıyoruz artık." Ne oldu
Sayın Bakan, bugün, Taş Ocakları Nizamnamesi'ne geri mi döneceksiniz?
Maden Kanunu'nun ruhu üzerinde oynarsınız, bundan lütfen imtina
edin.
İkincisi, dedim ki,
yeni bir yatırım ve finansman modeli uygulayın. Ama, onu söylerken,
bir yere açıklık getirmek istiyorum. Yine, doğal gazın Türkiye'de
elektrik üretimindeki payı çok yüksek. Mutlaka, bu doğal gazın payını,
yüzde 30'lara, yapamıyorsanız yüzde 35'lere kadar indirmek zorundasınız.
Ancak, az önce söylediğim öneri şuydu: Biz, Türkiye'deki kaynakları
dengeli kullanalım. Türkiye'de, siz, hidrolik kaynaklarınızın kapasitesini
artırın, yenilenebilir enerjideki katılımı çoğaltın, Türkiye'deki
linyitleri filtresini makul bir çerçevede ve kül depolama tesislerini
ciddi mühendislik çalışmaları yaparak harekete geçirin. Türkiye'nin
kaynaklarını değerlendirin, ama, siz, bunların yerine nükleer
enerjiyi koymayın.
Bakın, Türkiye'nin
elektrik ihtiyacı var. Bu ihtiyaç, önümüzdeki üç dört yıl için. Sizin
nükleer enerjide ısrar etmeniz… Bugün o yasa çıksa, kanunlaşması
iki yıl, yapım süresi yedi yıl, etti dokuz yıl, uygulamasına gelinceye
kadar on yıl. Siz, 2020'de üretime girecek bir nükleer santral için bugün
enerjide dengeleme yapıyorum derseniz Türkiye'yi karanlığa götürürsünüz.
Projeniz iki, üç, dört yılda harekete geçebilecek kaynaklar olmalı.
Ama, bu kaynaklar, kesinlikle doğal gaz olmamalıdır. Yine doğal gaz
yaparsanız, bu ülkede doğal gazın payını artırırsınız ve enerjideki
çeşitliliğin dengesini bozarsınız. Yerli kaynaklarınızı kullanın,
rehabilite edin, özellikle hidroliğini, rüzgârını bu ülkenin sonuna
kadar kullanın.
Ve kaynak verimliliği
konusunda… Nasıl enerji verimliliği kanunu getiriyorsunuz -çok
doğru bir kanundur- bundan sonra Türkiye'nin düşünmesi gereken en
büyük şey tasarruftur arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- Eğer, siz, tasarrufu gündeme getirmezseniz, ekonomik kullanımı
gündeme getirmezseniz, biz bu enerji yoksulluğunu bu ülkeye yaşatacağız
demektir.
"Kayıpları ortadan
kaldırmanın tek çaresi TEDAŞ'ın özelleştirilmesi." dediniz,
şimdi "Kamu buraya yatırım yapmalı." diyorsunuz. Yerin altına
almalı, o kayıplar giderilmeli. Doğru, Güneydoğu'da da, İstanbul'da
da bu kayıplar giderilmeli. Siz, lütfen, kamu kaynaklarını çarçur
edeceğinize, altyapıya yatırım yapın, kamuyu bu işte sorumlu kılın
ve bu altyapıdaki kayıpları giderin, kaçakları giderin. Bu mümkün,
bu, sağlıklı, sağlam bir siyasi iradenin yapabileceği şeydir. Biz
bunun arkasındayız. Ama, iletim ile dağıtım arasında mantalite açısından
bir fark yokken, günübirlik olarak, siz, tanımladığınız bölgelere
bakarak, "şu bölgeyi özelleştirelim" diyerek Türkiye'nin
batısını, sanayileşmiş bölgelerini özel sektöre verip Türkiye'nin
güneydoğusunda yeniden altyapı sıkıntısı çektirirseniz bu ülkeye,
bu işin altından kalkamayız değerli arkadaşlarım. Kamu mutlaka olmalıdır,
özel sektör de olmalıdır; ama, ortaya koyacağınız finansman yapısı
içerisinde bu dengeyi doğru belirlemelisiniz ve mutlaka Türkiye'de
istikrarsız olarak enerji üretiminde faaliyet gösteren doğal gaz
sektörünün büyümesinin önüne geçmelisiniz.
Hepinizi bu duygularla
selamlıyor, yüce kurula saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Seyhan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Petrol Kanunu Tasarısı'nın 7'inci maddesinde yer
alan "hususu içeriyorsa" ifadesinin "husus taşıyorsa"
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Alaettin
Güven
Kütahya
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Yapılan değişiklikle
hak sahibinin mağduriyetinin önlenmesi amaçlanmaktadır.
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
8'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
İtiraz, Tahkikat Usulleri,
Tescil ve İlan
İtiraz ve tahkikat
usulleri
MADDE 8.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
bir adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 sıra sayılı Kanun Tasarısı'nın 8. maddesinin
metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Süleyman Sarıbaş |
Hüseyin Güler |
İbrahim Özdoğan |
|
Malatya |
Mersin |
Erzurum |
|
Hüseyin Özcan |
Dursun Akdemir |
Muharrem Doğan |
|
Mersin |
Iğdır |
Mardin |
|
Selami Yiğit |
Hasan Özyer |
|
|
Kars |
Muğla |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Böyle bir
maddeye gerek duyulmadığından ve bu maddenin teknik açıdan kanun
bütünlüğünü bozduğundan maddenin metinden çıkartılması gerekir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
madde 8'deki "…bu karar en çok onbeş gün içinde ilgililere tebliğ
edilir." Bu "en çok" mu, "en geç" mi olacak?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - "En geç" olacak efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Komisyon. Bu şekilde not alınmıştır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
9'uncu maddenin başlığını
okutuyorum:
Tescil ve ilan
MADDE 9.-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
10'uncu maddenin başlığını
okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Tebligat, Kayıtlar,
Raporlar ve Faaliyetlerin Denetimi, Bölgeler ve Açık Sahalar
Tebligat
MADDE 10.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
11'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
Kayıtlar, raporlar
ve faaliyetlerin denetimi
MADDE 11.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
Bölgeler ve açık sahalar
MADDE 12.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
13'üncü maddenin başlığını
okutuyorum:
İKİNCİ KISIM
Arama ve Üretim
BİRİNCİ BÖLÜM
Araştırma İzni, Arama
Ruhsatnamesi, İşletme Ruhsatnamesi ile Devlet Hakkı
Araştırma izni
MADDE 13.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
BAŞKAN - 14'üncü maddenin
başlığını okutuyorum:
Arama ruhsatnamesi
MADDE 14.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
15'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
Arşiv bilgileri
MADDE 15.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
16'ncı maddenin başlığını
okutuyorum:
Başvuru ve ruhsatlandırma
usulü
MADDE 16.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
17'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
İşletme ruhsatnamesi
MADDE 17.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
18'inci maddenin başlığını
okutuyorum:
Devlet hakkı
MADDE 18.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.22
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.30
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet Gökhan SARIÇAM (Kırklareli),
Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 50'nci Birleşimi'nin Beşinci Oturumu'nu
açıyorum.
1041 sıra sayılı Kanun
Tasarısı'nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının 19'uncu
maddesinin başlığını okutuyorum:
İKİNCİ BÖLÜM
Devlet Hissesi, Yüzey
ve Su Hakları
Devlet hissesi
MADDE 19.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
iki adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Petrol Kanunu Tasarısının 19 uncu maddesinin yedinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Hilmi Güler
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
"Petrol üreticinin
ödeyeceği Devlet hissesi, kuyubaşı fiyatı üzerinden hesaplanır.
Devlet hakkı ve hissesi, ilgililerin beyanları üzerine tahakkuk
ettirilir ve Genel Müdürlüğün bulunduğu yer vergi dairesine nakden
ödenir. Devlet hakkı ve hissesinin beyan edilmemesi veya eksik beyan
edilmesi halinde, maddi delillere veya kanuni ölçülere dayanılarak
tespit olunan farklar üzerinden ikmalen Devlet hakkı ve hissesi tarhiyatı
yapmaya Genel Müdürlük yetkilidir. İkmal tarhiyatına ilişkin ilgililerin Bakan
nezdinde yapacakları itiraz ihtilaflı kısmın tahsilini durdurur.
Bakan kararının taraflara tebliğinden sonra bu karar gereğince
tahsil edilecek miktar Genel Müdürlükçe ilgiliye tebliğ olunur. İkmalen
tarh edilen Devlet hakkı ve hissesi yüzde yüz fazlası ile alınır. Devlet
hakkı ve hissesi tahakkukun ilgili bulunduğu takvim yılını takibeden
yıldan itibaren 5 yıl içinde tarh ve tebliğ olunmadığı takdirde zamanaşımına
uğrar. Devlet hakkı ve hissesinin beyan, tarh, tahakkuk, ödeme usulü,
şekil ve zamanı ile ikmalen tarhiyata ait diğer hususlar yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1041 Sıra Sayılı Petrol Kanununun 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Madde: 19 - Bir Arayıcı
veya işletmeci tek rezervuar olarak tanımlanmış üretim sahasından
ürettiği petrolden, aşağıda belirlenen dilimler arasında aylık
net üretiminin gün sayısına bölünmesiyle bulunan günlük üretim
miktarlarına göre tespit edilen oranlarda devlet hissesi ödemekle
yükümlüdür. Devlet hissesi aşağıda belirlenen oranlardadır.
Karalarda
Üretim sahası bazında
ham petrol üretimi varil/gün
500'e kadar % 4
501-2000 % 6
2001-10.000 % 8
5.001-10.000 % 10
10.000'den fazla için %
12
Üretim sahası bazında
doğal gaz üretimi metre küp/gün
85.000'e kadar % 5
85.001-350.000 için % 8
350.000 fazla için % 12
Denizlerde
Üretim sahası bazında
ham petrol üretimi varil/gün
20.000'e kadar % 4
20.001-50.000 için % 6
50.001-100.000 için % 8
100.001-150.000 için %
10
150.000'den fazla
Üretim sahası bazında
doğal gaz üretimi metreküp/gün
3.300.000'e kadar % 6
3.300.001-8.200.000 % 8
8.200.001-16.400.000 %
10
16.400.000'den fazla
için % 12
|
Osman Özcan |
Hasan Ören |
Osman Kaptan |
|
Antalya |
Manisa |
Antalya |
|
Tacidar Seyhan |
R. Kerim Özkan |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Adana |
Burdur |
Antalya |
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET,
ENERJİ, TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER
AKSOY (Kütahya) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılmıyoruz.
HASAN ÖREN (Manisa) -
Gerekçe.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: Kamu yararı
gözeterek millî menfaatleri korumak amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
Petrol Kanunu Tasarısının 19'uncu maddesinin yedinci fıkrasının
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Hilmi Güler
Enerji
ve Tabii Kaynaklar Bakanı
"Petrol üreticinin
ödeyeceği Devlet hissesi, kuyubaşı fiyatı üzerinden hesaplanır.
Devlet hakkı ve hissesi, ilgililerin beyanları üzerine tahakkuk
ettirilir ve Genel Müdürlüğün bulunduğu yer vergi dairesine nakden
ödenir. Devlet hakkı ve hissesinin beyan edilmemesi veya eksik beyan
edilmesi halinde, maddi delillere veya kanuni ölçülere dayanılarak
tespit olunan farklar üzerinden ikmalen Devlet hakkı ve hissesi tarhiyatı
yapmaya Genel Müdürlük yetkilidir. İkmal tarhiyatına karşı ilgililerin
Bakan nezdinde yapacakları itiraz ihtilaflı kısmın tahsilini durdurur.
Bakan kararının taraflara tebliğinden sonra bu karar gereğince
tahsil edilecek miktar Genel Müdürlükçe ilgiliye tebliğ olunur. İkmalen tarh edilen
devlet hakkı ve hissesi yüzde yüz fazlasıyla alınır. Devlet hakkı ve
hissesi tahakkukun ilgili bulunduğu takvim yılını takibeden yıldan
itibaren 5 yıl içinde tarh ve tebliğ olunmadığı takdirde zamanaşımına
uğrar. Devlet hakkı ve hissesinin beyan, tarh, tahakkuk, ödeme usulü,
şekil ve zamanı ile ikmalen tarhiyata ait diğer hususlar yönetmelikle
belirlenir."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
SANAYİ, TİCARET, ENERJİ,
TABİİ KAYNAKLAR, BİLGİ VE TEKNOLOJİ KOMİSYONU BAŞKANI SONER AKSOY
(Kütahya) - Takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükûmet katılıyor
mu?
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR
BAKANI MEHMET HİLMİ GÜLER (Ordu) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Önerilen değişiklikle;
Devlet hakkı ve hissesini ödemekle mükellef olan kişilerin bu tutarları
Genel Müdürlüğe beyan etmeleri gereği ile beyannamenin verilmemesi
veya eksik beyan edilmesi halinde, maddi delillere veya kanuni ölçülere
dayanılarak tespit olunan farklar üzerinden ikmalen Devlet hakkı
ve hissesi tarhiyatı yapmaya Genel Müdürlüğün yetkili olduğu hususu
düzenlenmektedir. Ayrıca, ikmal tarhiyatın ne kadar süre içerisinde
yapılacağına ilişkin zamanaşımı süresi, yapılan tarhiyata itiraz
müessesi ile süresinde beyan edilmemenin cezasına ilişkin hususların
mevcut Petrol Kanununda yer alan düzenlemeye paralel olarak tasarıya
eklenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge doğrultusunda
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
20'nci maddenin başlığını
okutuyorum:
Yüzey ve su hakları
MADDE 20.-
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birinci bölümde yer
alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm geçici
1 ila 5'inci maddeler dâhil 21 ila 41'inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Hasan Ören, Manisa
Milletvekili.
Buyurun Sayın Ören.
Sayın Ören, süreniz
on dakikadır.
CHP GRUBU ADINA HASAN
ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Petrol Kanunu
Tasarısı hakkında Grubum adına söz almış bulunuyorum. Hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde yeni bir
petrol kanununa ihtiyaç olduğu artık kuşkusuzdur. Cumhuriyet
Halk Partisi olarak, uygulanabilir, işlevsel, kamu yararını gözeten,
ülke çıkarlarını birilerinin menfaatinden üstün tutan, uluslararası
petrol piyasasında rekabet şansını artırıcı, sürdürülebilir
bir enerji politikasını ortaya koyan yeni bir petrol kanununun çıkarılmasına
olumlu bakıyoruz. Ancak, bu yasa istediğimiz şartları taşımıyor.
Enerji kaynakları ve
özellikle petrol, yeni dünya düzeninin belirleyicisidir. Artık
savaşlar, petrol kaynaklarına sahip olmak, enerjide söz sahibi olmak,
enerji kaynaklarını da elinde bulunduran, bu kaynakları yönetenler
dünyada söz sahibi olmaktadırlar.
Örneğin, kimyasal silahları
bahane ederek ABD Irak'ı işgal etmiştir. Ne yazık ki, sonucunda kimyasal
silahların bulunamamış olması, Irak'taki olayın petrol üzerine kurulduğu
belli olmuştur.
Tasarıdaki bir diğer
önemli konu da Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığının durumudur.
Devlet adına arama ve üretim faaliyetinde bulunan Türkiye Petrolleri
Anonim Ortaklığı, herhangi bir şirket gibi uluslararası petrol şirketleri
ile aynı statüye oturtulmak istenmektedir. Türkiye Petrolleri Anonim
Ortaklığının devlet adına petrol arama ve üretim faaliyetlerinde
bulunma hakkı kaldırılmaktadır. Yani, artık Türkiye'nin ulusal bir
petrol şirketi bulunmayacaktır.
Türkiye Petrolleri,
elli bir yıldır ülkemizde petrol arama ve üretme faaliyeti yapmaktadır.
Bilgi birikimi, tecrübesi, personeli, arşivi ve makine parkıyla
yurt içinde ve yurt dışında faaliyetlerini sürdürmektedir. Türkiye
Petrolleri Anonim Ortaklığı bünyesindeki TÜPRAŞ, BOTAŞ, POAŞ, PETKİM,
İpragaz ve DİTAŞ bilinçli olarak ortaklık dışına çıkarılmış ve bazıları
da özelleştirilerek Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı parçalanmıştır.
Gelirlerinden Türkiye Petrollerine pay aktaran bu kurumların ayrılmasıyla,
Türkiye Petrolleri Anonim Ortaklığı sadece bütçeden gelecek kaynağa
mahkûm edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
bu tasarıyla, ülkemizde üretilen ham petrolden alınan yüzde
12,5'luk devlet hissesi oranının kademeli olarak yüzde 2'lere kadar
düşürüldüğünü görüyoruz. Denizlerde bulunacak petrol üretiminden
alınacak devlet hissesine, su derinliğine bağlı olarak, yüzde 40'a
varan indirimler getirilmektedir.
Bir arama sahası karalarda
100 bin, denizlerde 1 milyon hektardan fazla olamaz. Bu durumda, Karadeniz
Bölgesi'nde 8 ruhsat ancak verilebilecektir.
Arama ruhsatlarının
süresi karalarda beş, denizlerde sekiz yıldır. Bu süre karalarda
iki, denizlerde üç yılı aşmamak üzere uzatılabilir.
İşletme ruhsatı süresi
otuz yıldır. Üretim programında uygun görülmesi hâlinde, her seferinde
on yılı geçmemek üzere uzatılabilir.
Bir arayıcı veya işletmecinin,
tek rezervuar olarak tanımlanmış üretim sahasından ürettiği petrollerden
devlete ödeyeceği hisseler aşağıdadır…
Değerli arkadaşlarım,
bu tasarının belki de en can alıcı noktalarından birisi burası. Yani,
denizlerde, Karadeniz'de, Sayın Bakanımızın da söylediği gibi,
petrolün ve doğal gazın büyük bir olasılıkla büyük miktarda olduğunu
söylüyor. Eğer, gerçekten Karadeniz'de böyle petrol var ise, doğal
gaz var ise, 1.500 metrenin altında doğal gazı ve petrolü bulmamız
mümkün ise, o zaman bu devlet hisselerine baktığımızda, gerçekten,
Sayın Bakanımız Bakanlığı bıraktığında veya sivil hayatına döndüğünde,
bu hisse oranlarıyla ilgili, çocukları bile kendisini eleştirecektir.
Bakınız, Karadeniz'de aranan petrollerden, 20 bin varile kadar günlük
petrol çıkarıldığında, yüzde 2 devlet hissesi alınacaktır; 50 bine
kadar olandan yüzde 6, 100 bine kadar olan, yani 100 bin varil petrol
çıkarıldığında, yüzde 8, devlet hisse alacaktır; 150 bin varil için
yüzde 10, 150 binden yukarısı için de yüzde 12.
Bundan önce, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu, ortaya bir yol haritası atmıştı. Demişti
ki: "2/B orman kanunu… Eğer, 2/B'yle ilgili bu Meclisten bu yasayı
çıkarırsak, bununla, Türkiye bütçesine, Türkiye devletine 20 milyar
dolarlık kaynak sağlarız." Tartışmalı; sağlarsınız, sağlayamazsınız.
Şimdi, burada, böyle
bir, yabancı şirketlere, petrol aramayla ilgili bir taviz söz konusu.
Yani, acaba, Sayın Bakanımız, olası, Karadeniz'de 1.500 metrenin altında
günde 150 bin varil petrol çıktığını düşündüğümüzde, bu para Türkiye
bütçesine ne kadar ilaç olacak? Yani, siz, yüzde 88'ini, Shell'e, BP'ye
veya uluslararası şirketlere Türkiye'de çıkan petrolü verdiğinizde,
bu, inanın, gelecek çocuklarımızın haklarını, gelecek çocuklarımızın
zor durumda kalacağı bir yasa olarak önümüze geliyor.
Değerli arkadaşlarım,
bu alınacak paylarla Türkiye'nin bütçesinde çok büyük değişiklikler
olmayacak. Burada arama yapacak olan petrol şirketleri de, eğer 20 bin
varil günde petrol çıkaracaklar ise, kesinlikle buraya gelmeyecekler;
yani, onların da fizibilite çalışmaları, burada petrolün olduğunu,
bu petrolü de çıkarıp yurt dışına tamamen satmayı gerektiriyor.
Şimdi, Türkiye'de böyle,
peki dışarıda da aynı mı acaba? Mesela, Azerbaycan'da böyle mi? Mesela,
Mısır'da böyle mi? Ahmet Bey, şimdi, oradan kafasını salladı; efendim,
orada 16 dolara petrol çıkacak diyecek, onu da biliyorum.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) - 5 dolar…
HASAN ÖREN (Devamla)
- 4 dolara da diyecek.
AHMET RIZA ACAR (Aydın) - Maliyet…
HASAN ÖREN (Devamla) - Peki, buradan çıkardığımız
petrol... Mısır'da yüzde 50'nin altında devlet
hissesi yok, Azerbaycan'da yüzde 50'nin altında devlet hissesi yok,
dünyanın petrol üreten ülkelerinin hiçbirinde yüzde 50'nin altında
devlet hissesi yok.
Efendim, Karadeniz'de 1.500 metreden
arama pahalıdır, pahalı olduğu için de bu teknolojiyi getirene
çıkardığının yüzde 90'ını verelim... Neden verelim?
Bırakın, duracaksa dursun. Eğer o verdiğimizde,
çıkacak petrol Türkiye'nin insanlarına, Türkiye'nin
bütçesine -açık veren bütçesine- bir merhem olacaksa, sizinle beraberiz.
Ama, aldığınız yüzde 2'yle, aldığınız yüzde 6'yla bunun
olması mümkün değil. Eğer böyle bir şey gerçekleşmiyor ise, Türkiye'nin bütçesine belirli oranda katkı yapmayacak
ise bunun adı nedir? Bunun adı, ancak, dışarıdaki petrol arayan şirketlere
Türkiye'nin gelirlerini, rezervlerini peşkeş
çekmektir.
Değerli arkadaşlarım, inanın, bu yasa
gerçekten çıkar ise, bu yasa çıktıktan sonra... Yine tekrarlıyorum,
Sevgili Bakanım geçenlerde bir şey söyledi konuşmasında: "Benim
açığımı bulursanız, canıma okursunuz." Sayın Bakanım, şimdi,
kimse sizin açığınızı bulmaz, çünkü Bakansınız, çünkü iktidarsınız.
Ama, yarın bu iktidardan düştüğünüzde, yarın bu Bakanlıktan
düştüğünüzde, bilin ki, sizden öncekilerin başına gelen sizin de
başınıza muhakkak gelecektir. Ben istemiyorum
gelmesini, muhalefet milletvekili olarak görevimiz uyarmak.
Bu petrol yasası, bilin ki, gelecekte sizi ve çocuklarınızı
rahatsız edecek bir yasadır. Bu ülkenin gelirlerini, bu ülkenin
rezervlerini bu kadar kolay harcamaya, bu kadar
kolay dışarıya peşkeş çekmeye hiçbir hakkımız yok. Yeri
geldiğinde devletçi oluyorsunuz, yeri geldiğinde özel sektörü savunuyorsunuz.
Sayın Bakanım, geçen gün konuşmanızda,
Soma'yla da ilgili bir şey söylediniz. Soma'ya gidip
bakalım, kömürleri nasıl satıyoruz, nasıl kazanıyoruz. TKİ devletin bir işletmesi. Burada
Türk Petrolleri Anonim Ortaklığıyla ilgili bütün ortaklığın içerisindeki
şirketleri özelleştiriyorsunuz, Türk Petrolleri Anonim Ortaklığını
güçsüz durumda bırakıyorsunuz ve onun petrol arama, onun bu derinlikteki
teknolojiyle, bu derinliğe inip petrolü çıkarmasıyla ilgili elini
kolunu bağlıyorsunuz.
Soma'ya gitmediniz. Tahmin ediyorum, gittiğinizde
de yanıltıcı bilgilerle karşılaşıyorsunuz. Şimdi, o 4,5 milyon ton dağıttığınız kömür var ya, hani o 4.200
kalori diye söylediğiniz kömür, toz kömürden şimdi briket yapıyorsunuz.
Gönderdiğiniz briketi ise kimse yakmıyor. Niye? Isınamıyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Millet briket istiyor bizden.
BAŞKAN - Sayın Ören, buyurun.
HASAN ÖREN (Devamla) - Ama, ısınamadığından
dolayı da siz üretimin arttığını söylüyorsunuz.
Şimdi, Sayın Bakanım, Soma Kömür İşletmelerinde
parça kömürü almak için 1.000'e yakın bayiniz var. Bayiler aylık bildirim
yaparlar, yani, bu ay 300 ton alacağız derler ve 300 tonun parasını 1
Ocakta yatırırlar. Bu ne demektir? 300 tonu Hilmi Güler almış demektir, parasını da yatırmış.
Ayın 15'i gelir ay içerisinde, yüzde 12 zam yaptık, 300
tonunuz 270'e düştü. Ee, parasını yatırmışım! Böyle uygulama
yapar iseniz, tabii ki TKİ kâr eder. Dünyanın neresinde var böyle bir uygulama? 300 tonun
parasını yatıracağım…
ENERJİ VE TABİİ KAYNAKLAR BAKANI MEHMET
HİLMİ GÜLER (Ordu) - Onlar fazla yatırıp az alıyorlar.
HASAN ÖREN (Devamla)
- Efendim, biraz evvel… Dilim de varmıyor, ama, yani deve kuşu misali,
yeri geldiğinde deve olurum, yeri geldiğinde kuş olurum… Böyle bir
şey olmaz. Lütfen, bu tasarıyı geriye çekin. Bu tasarı, Türkiye Cumhuriyeti'nde
yaşayan yurttaşlarımızın yararına olan bir tasarı değildir. Bu tasarı,
gelecek günlerde, gelecek yıllarda Enerji Bakanı Sayın Hilmi Güler'in
başını ağrıtır. Ben, bunu dikkate almasını ve muhalefet partisinin
bir milletvekili olarak uyarı görevimi yapıyorum.
Hepinize teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ören.
Bölüm üzerinde,
Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan, Erzurum
Milletvekili.
Sayın Özdoğan, buyurun.
Süreniz on dakikadır
Sayın Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1041 sıra sayılı Petrol Yasa Tasarısı üzerine Anavatan Partisi
Grubunun görüşlerini açıklamak üzere huzurlarınızda bulunuyorum.
Bu vesileyle hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle şunu belirtmek isterim ki, bu yasa tasarısının hakkı verilmeden,
yasak savar bir biçimde ve alelacele, derinliğine ele alabilecek
hiçbir vakit verilmeden Genel Kuruldan geçirilmesini içim ve vicdanım
maalesef almıyor.
Enerji ve petrol
öylesine bir konu ki, bir avuç petrol için dünyada fırtınalar kopmakta,
savaşlar çıkmaktadır.
Türkiye'nin petrol meselesi 1954'te çıkan bir kanundan sonra hiçbir
köklü değişime uğramamış hâldeyken, petrolle ilgili ele alınması
gereken bin bir türlü mesele varken ve bu son derece millî, stratejik
bir konuyken, petrolle ilgili kanun tasarısını alelacele yüce
Meclisin elinden kaçırmaya çalışmanın vicdani sorumluluğunu taşımayı
Allah hiç kimseye nasip etmesin.
AK Parti Hükûmetinin
Meclisi artık rölantiye aldığını görüyoruz, anlıyoruz. Artık gözünü seçimden
başka bir şeyin görmediğini de izliyoruz, ama yine de Petrol Kanun
Tasarısı'nın ele alınış şeklinin bu düzeye düşürülmesine el insaf
diyoruz.
Sayın Başbakan
ve Hükûmet, cumhuriyet tarihinin en uzun hükûmeti olmakla övünüyor
sıklıkla.
Beş seneyi tamamlamanın muradına ermenin sevinci sık sık ifade
ediliyor. İyi de, siz hangi beşinci seneden bahsediyorsunuz? Hangi,
adı var kendi yok beşinci seneden söz ediyorsunuz? Beşinci seneyi
neyle dolduruyorsunuz ki Sayın Hükûmet üyeleri? Cumhurbaşkanlığı
seçimi oyalamacası, genel seçim anketleri, ana muhalefetle söz
düellosu dışında, beşinci senenin içine koyduğunuz bir şey var mı
ki? Sizin beşinci seneniz bu milleti neden ilgilendirsin? Hangi sebeple
bu millet sizin beşinci sene gururunuzu paylaşsın?
2007'ye nasıl başladığınızı
görüyoruz. Bu memleket için çok önemli bir petrol yasasını daha doğmadan
boğuyorsunuz. Genel Kuruldan geçirdiğiniz yasalar birer birer geri
dönüyor Sayın Cumhurbaşkanından. İşte Vakıflar Yasası gibi ve övünürken
gurur duyduğunuz, gerindiğiniz Sosyal Güvenlik Yasası gibi. Bunların
hepsi Cumhurbaşkanından geri döndü. Vatandaşa "bekle, asrın
sosyal devrimini yapıyoruz" diyordunuz. Vatandaş ocak ayında
ne olacak diye bekliyordu. Belki daha kolay hastaneye giderim diye
cılız da olsa bir ümidi vardı. Ne oldu peki?
Petrol yasası çıkıyor
şimdi değil mi? Dağ bir fare daha doğuracak ve siz beşinci yıl oyununuza
devam edecek, benliğinizi şişireceksiniz ki, çok şişen benliklere
ne olduğu konusunda çok sayıda La Fontaine masalı vardır ve altıncı
senede okuyacak vakit bulacağınızı sanıyorum La Fontaine masallarını.
Şimdi, Petrol Kanun
Tasarısı'na geliyorum değerli arkadaşlar. Senede 30 milyon tona
yakın petrol tüketen Türkiye'nin kendi topraklarından çıkardığı
petrol miktarı, senelik 2,5 milyon ton civarındadır. Petrol tüketimi
hızla artan Türkiye'nin yabancı petrol şirketlerine bağımlılığı
giderek artmaktadır. Geçtiğimiz sene içerisinde, kışın tam ortasında
Ukrayna ile Rusya arasındaki gaz kriziyle de iyice belli olan Türkiye'nin
enerji kıtlığı, bugün yer altı kaynaklarımızı ortaya çıkarmanın
gerekliliğini ortaya koymuştur. Cumhuriyetimizin ilk dönemlerinde
yer altı kaynaklarıyla ilgili ciddi çalışmalar yapılmasına karşın,
sonraki dönemlerde cumhuriyetin bu atağı kesintiye uğramış ve
hatta neredeyse durmuştur.
Türkiye'nin öncelikli
enerji tüketiminde yüzde 43'lük payla ilk sırayı alan petrol, dünya
enerji ihtiyacının karşılanmasında yüzde 37 gibi önemli bir paya
sahiptir. Enerji tüketiminde petrole bağımlı olan Türkiye, petrol
ihtiyacının sadece yüzde 8,7'sini yerli üretimle karşılayabilmektedir
ve bu kanun tasarısı, petrol ve doğal gazda dışa bağımlılığı her geçen
gün artan ülkemizde yerli maden kaynaklarını harekete geçirip,
kendine yeten bir ülke hâline gelmesi yönünde aktive edici hiçbir
dişliye sahip değildir. Hükûmetin uzunluğuyla sürekli övündüğü iktidarı
sürecinde hazırlaya hazırlaya hazırladığı ve neredeyse yirmi
dört saatte Genel Kurulda elden çıkardığı petrol tasarısıyla Türkiye'nin
enerji geleceğine katkısı, sadece ve sadece, 2020 yılında enerji
alanında yüzde 100 dışa bağımlı hâle gelecek Türkiye'nin temellerinden
başka bir şey değildir.
Şu anda çıkarılmakta
olan mevcut rezervler on beş yıl içinde tükenecektir zira, değil mi
Sayın Enerji Bakanı? Ki, Bakan olduğunuzdan beri, devamlı, enerji
projelerinden söz etmektesiniz. Proje sözlerinizi çok duydum,
ama, gözlerimle gerçekleşmiş bir projenizi görme mutluluğunu ihsan
edemediniz Sayın Bakan ve ben, bunu, ülkem adına çok hazin buluyorum.
Türkiye, sahip olduğu
petrolü neden çıkaramamaktadır Sayın Bakan? Hâlihazırda Türkiye'nin
petrol bulunabilecek sahalarının ancak yüzde 20'si aranmıştır ki,
sanırım, bu da sizin bilginiz dâhilindedir. Bu petrolü çıkarmanızı
engelleyen husus nedir, bunu buradan sormak istiyorum. Yabancı
petrol şirketlerinin baskısı mıdır bunun sebebi?
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, şurası açıktır ki, Hükûmetin hazırlamış olduğu bu
Petrol Kanunu Tasarısı Türkiye'nin petrol rezervlerini Türkiye'nin
millî yararına harekete geçirecek özelliklere haiz değildir. Petrol
Kanunu Tasarısı'yla kamu yararından vazgeçilmekte ve petrol kaynaklarımız
"teşvik" adı altında uluslararası şirketlere devredilmektedir.
Bu tasarıyla ülke çıkarlarının korunmasından vazgeçilirken, kamu
adına petrol arama ve üretim faaliyetleri yok edilmekte ve uluslararası
şirketler lehine yeni düzenlemeler getirilmektedir. Bu tasarıyla,
ülkemizde üretilen ham petrolden alınan yüzde 12,5'luk devlet hissesi
oranlarında büyük indirimler yapılarak, buradan sağlanan mevcut
gelirler, şirketler lehine yüzde 75 civarında düşürülerek, ülke
büyük bir gelir kaybına uğratılmaktadır.
Hükûmet bu yasa tasarısına
gerekçe olarak, AB'ye uyum sürecini sebep göstermektedir ve bu, bilhassa
çok komik bir durumdur. Çünkü, AB'nin bütün çekirdek ülkelerinde kamu
ağırlığının sektörden kaldırılması ve özelleştirmeler ya hiç yapılmamış
ya minimum seviyede tutulmuş ya da ileriki dönemlere ertelenmiştir.
Hükûmet, AB'yi bahane
göstererek ülke yararını, maalesef çiğnemektedir. Türkiye'nin AB
hedefi, bu Hükûmetin yanlış işlerinin payandası değildir ve bu millet
buna müsaade etmeyecektir. AB ülkeleri, AB üyeliklerine rağmen
millî çıkarlarını çatır çatır korurken, AB bahanesiyle bu milletin
çıkarları ve geleceğiyle oynamak hiçbir hükûmetin haddi olamaz.
Enerji alanında hiçbir
mahir adımın sahibi olmayan bu Hükûmet, işine geldiği gibi şirket cezalandırmada
pek de mahirdir. EPDK'nın, bürokratik işleri gecikmeden ve yığılmadan
dolayı zamanında yapmaması nedeniyle mağdur olan akaryakıt şirketlerine
kestiği ağır ve adil olmayan cezalara sürekli olarak yenileri eklenmektedir.
POAŞ'ta inceleme yapan bir gelirler kontrolörünün, Maliye Bakanlığının
daha önce "kur farkı zararı gider yazdırılabilir" yönünde
verdiği muktezaların tersi bir rapor yazması üzerine POAŞ kıskaca
alınmış ve yüksek bir ceza kesilmiştir. Maliye Bakanlığının şimdi,
daha önceden kendisinin beyan ettiği bir görüşün aksine davranması
ve POAŞ'a ceza kesmesinin ardında, acaba diyorum, POAŞ'ın, Doğan
Medya Grubunun sahibiyle alakasının olması ve Maliye Bakanının
hoşlanmadığı medya gruplarına karşı bir tutumu olabilir mi? Maliye
Bakanlığı, önceden beyan ettiği görüşlerin aksine davranmayı,
Türkiye Cumhuriyeti'nin bakanlık makamının yüce duvarına sığdırabiliyor
mu? Bunu da doğrusu merak ediyorum.
Değinmek istediğim
bir diğer husus, bir türlü rayına oturmamış olan ulusal marker konusudur.
Hükûmet, ulusal marker ihalesini önce bir İsrail şirketine defalarca
verip, defalarca iptal ederek uzayan bir yılan hikâyesine döndürmüş,
sonra bu işle TÜBİTAK'ı görevlendirmiş, şimdi de ulusal markerin dağıtımının
ve muhafazasının nasıl olacağı konusunda şirketlerin aklını karıştırmış
ve zora sokmuştur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özdoğan.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Zırhlı araçlarla taşınmak
durumunda olan ulusal markerlerin kaybolması hâlinde şirketlere
çok büyük cezalar geleceğini beyan eden Hükûmetin, akaryakıt kaçakçılığının
en yaygın ve bu nedenle de ulusal markerin en lüzumlu olduğu Doğu ve
Güneydoğu'muzda ulusal marker dağıtımını ve muhafazasını nasıl
organize edeceği de meçhuldür.
Akaryakıt şirketleri,
sigorta kurumlarının ulusal markerleri sigorta etmeye yanaşmadığını
söylemektedirler. Hâl böyleyken ve ulusal markerin dağıtımı ve muhafazası
bu kadar sorunluyken, Hükûmetin, ulusal marker sisteminden ne kadar
efektif bir sonuç alacağı da müphemdir.
Bunun yanı sıra, bir
de, ulusal marker dağıtımının başladığı bugünlerde, ulusal markerin
benzine karışmayıp kristalize olduğunu iddia eden TÜPRAŞ ile
"sorun TÜPRAŞ'ın kaplarından kaynaklanıyor" diyen EPDK arasında
çıkan sorun kafaları iyice karıştırmıştır. Bu durum, bu Hükûmet için
çok tipik bir durumdur. Sürekli olarak kafa karıştırmak, sorun çözmek
yerine sorun çıkarmak ve kafa karıştırmak bu Hükûmetin maalesef
hâlidir. Kafa karışıklığını yine kaldırabilirdik belki, ama, Petrol
Kanun Tasarısı'nın millî çıkarlarımıza büyük bir çizik atan bu hâlini
kaldırmak ve yutabilmek mümkün değildir.
Değerli arkadaşlar,
bu düşüncelerle hepinizi en derin saygılarımla tekrar selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Özdoğan.
Sayın milletvekilleri,
çalışma süremiz tamamlandığı için, alınan karar gereğince, kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 17 Ocak 2007 Çarşamba
günü saat 14.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.