Normal deneme 2 2 2007-02-19T11:49:00Z 2007-02-19T11:49:00Z 1 47428 270340 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2252 634 317134 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22        CİLT: 144         YA­SA­MA YI­LI: 5

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

49’uncu Bir­le­şim

11 Ocak 2007 Per­şem­be

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - YOKLAMA

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ca­nan Arıt­man'ın, ka­dın­la­rın po­li­tik ya­şa­ma eşit ka­tı­lım­la­rı­nın, ül­ke­nin iler­le­me­si­ne, de­mok­ra­tik­leş­me ve çağ­daş­laş­ma he­def­le­ri­ne ulaş­ma­ya ve sür­dü­rü­le­bi­lir kal­kın­ma­ya sağ­la­ya­ca­ğı ya­rar­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- Bat­man Mil­let­ve­ki­li Afif De­mir­kı­ran'ın, dün­ya­da ve Tür­ki­ye'de ya­tı­rım yap­mak­ta olan ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin ge­li­şi­mi­nin ve Tür­ki­ye'ye da­ha faz­la ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye çe­ke­bil­mek için ya­tı­rım­cı­nın önün­de­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Ala­et­tin Gü­ven'in, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 2006 Yı­lı Kül­tür ve Sa­nat Bü­yük Ödü­lü'ne la­yık gö­rü­len şa­ir ve dü­şü­nür Se­zai Ka­ra­koç'un edebî ki­şi­li­ği­ne ve eser­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

IV. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212)      (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147)

4.- 15/11/2006 Ta­rih­li ve 5556 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1268) (S. Sa­yı­sı: 1276)

5.- Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/835) (S. Sa­yı­sı: 1041)

V. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li V. Si­nan YER­Lİ­KA­YA'nın, aran­dı­ğı id­dia edi­len YİM­PAŞ Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı­na iliş­kin so­ru­su ve  Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil  Çİ­ÇEK'in ce­va­bı (7/18698)

2.- Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Dur­sun AK­DE­MİR'in, Iğ­dır'da ve­rim­li­li­ği ar­tır­ma­ya yö­ne­lik ça­lış­ma­la­ra iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Ali COŞ­KUN'un ce­va­bı (7/19163)

3.- Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li Mev­lüt COŞ­KU­NER'in, TMSF'nin el koy­du­ğu bir ha­zır be­ton şir­ke­ti­nin yö­ne­ti­mi­ne,

TMSF yö­ne­ti­min­de­ki Göl­taş Ener­ji AŞ'nin yap­ma­yı plan­la­dı­ğı bir ya­tı­rı­ma,

TMSF'nin kon­tro­lün­de­ki ba­zı şir­ket­le­re ya­pı­lan yö­ne­ti­ci ata­ma­la­rı­na,

İliş­kin so­ru­la­rı  ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı  Ab­dül­la­tif ŞE­NER'in ce­va­bı (7/19241, 19242, 19243)

4.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa ÖZ­YURT'un, Bur­sa'da­ki okul­la­rın ba­zı so­run­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19320)

5.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, ida­ri kad­ro­la­ra ya­pı­lan ata­ma­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19321)

6.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, sta­tü­le­ri­ne gö­re per­so­nel sa­yı­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19322)

7.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za BO­DUR'un, Şan­lı­ur­fa'da bir der­ne­ğin dü­zen­le­di­ği öğ­ret­men­ler gü­nü et­kin­li­ği­ne iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19325) 

8.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa GA­ZAL­CI'nın, Şan­lı­ur­fa'da bir der­ne­ğin dü­zen­le­di­ği öğ­ret­men­ler gü­nü et­kin­li­ği­ne iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19327)

9.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Onur ÖY­MEN'in, okul­la­rın ısın­ma so­run­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19632)

10.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver ÖK­TEM'in, OKS'de ba­zı ter­cih form­la­rı­nın de­ğiş­ti­ril­di­ği id­di­ası­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19633)

11.- Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Ali Cum­hur YA­KA'nın, li­se son sı­nıf öğ­ren­ci­le­ri­ne ek sı­nav hak­kı­na ve OKS'ye iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19635)

12.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ah­met ER­SİN'in, İz­mir'de ya­şa­nan eği­tim so­run­la­rı­na ve ve­kil yö­ne­ti­ci­le­re iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (7/19636)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Bir ila Üçüncü Oturumlar

Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ha­lil Ün­lü­te­pe'nin, Af­yon­ka­ra­hi­sar çev­re yo­lu öde­ne­ği­nin ar­tı­rı­la­rak in­şa­atın bir an ön­ce ta­mam­lan­ma­sı­nın böl­ge­de­ki tra­fik ka­za­la­rı­nın azal­tıl­ma­sın­da­ki öne­mi­ne; il­de, ka­ra yol­la­rı böl­ge mü­dür­lü­ğü ku­rul­ma­sı­nın ya­rar­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı­na Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı Fa­ruk Na­fız Özak ce­vap ver­di.

Balıkesir Milletvekili Turhan Çömez, özellikle Irak'ın kuzeyinde yaşanan son siyasi gelişmeler ve Türkiye'nin bu konuda izleyeceği tutum,

Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu, Türkiye ile Suriye arasında yaşanan gelişmeler ve iş birliği,

Konusunda gündem dışı birer konuşma yaptılar.

İspanya Meclisi Dışişleri Komisyonu Başkanı ve beraberindeki parlamento heyetinin ülkemizi ziyaretinin TBMM Başkanlık Divanınca uygun bulunduğuna ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Bayındırlık ve İskân Bakanı Faruk Nafız Özak'ın Hindistan'a,

Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Letonya'ya,

Yaptıkları resmî ziyaretlere katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkereleri kabul edildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1'inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi'nin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2'nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030)             (S. Sayısı: 904),

3'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

4'ün­cü sı­ra­sın­da bu­lu­nan, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ye­ni'nin, 15/11/2000 Ta­rih­li ve 4603 Sa­yı­lı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Zi­ra­at Ban­ka­sı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti ve Tür­ki­ye Em­lak Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi'nin (2/901) (S. Sa­yı­sı: 1278) gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­na­rak, ka­bul edi­lip ka­nun­laş­tı­ğı açık­lan­dı.

5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len, 15/11/2006 Ta­rih­li ve 5556 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nu­nun (1/1268) (S. Sa­yı­sı: 1276) tü­mü üze­rin­de bir sü­re gö­rü­şül­dü.

Sa­at 19.06'da top­lan­mak üze­re, üçün­cü otu­ru­ma 19.01'de son ve­ril­di.

Nevzat Pakdil

 

 

TBMM Başkanı Vekili

 

 

 

Harun Tüfekci

Ahmet Küçük

 

Konya

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Dördüncü Oturum

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­nın 5'in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ge­ri gön­de­ri­len, 15/11/2006 Ta­rih­li ve 5556 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun'un (1/1268) (S. Sa­yı­sı: 1276), gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam olu­na­rak, 2'nci mad­de­si­ne ka­dar ka­bul edil­di.

11 Ocak 2007 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 19.53'te son ve­ril­di.

Sadık Yakut

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

Harun Tüfekci

Ahmet Küçük

 

Konya

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

11 Ocak 2007 Per­şem­be

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati : 14.00

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER : Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 49'un­cu Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce, üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Ko­nuş­ma sü­re­le­ri be­şer da­ki­ka­dır. Hükûmet bu ko­nuş­ma­la­ra ce­vap ve­re­bi­lir. Hükûme­tin ce­vap sü­re­si yir­mi da­ki­ka­dır.

Gün­dem dı­şı ilk söz, ül­ke­miz­de ka­dın­la­rın si­ya­se­te ka­tıl­ma­la­rıy­la il­gi­li söz is­te­yen İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ca­nan Arıt­man'a ait­tir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Arıt­man, bu­yu­run.

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ca­nan Arıt­man'ın, ka­dın­la­rın po­li­tik ya­şa­ma eşit ka­tı­lım­la­rı­nın, ül­ke­nin iler­le­me­si­ne, de­mok­ra­tik­leş­me ve çağ­daş­laş­ma he­def­le­ri­ne ulaş­ma­ya ve sür­dü­rü­le­bi­lir kal­kın­ma­ya sağ­la­ya­ca­ğı ya­rar­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; tüm dün­ya­da yüz­yıl­lar bo­yu sü­ren, uğ­run­da can ve­ri­len ka­dın hak­la­rı mü­ca­de­le­sin­de ilk ta­lep edi­len hak, da­ima si­ya­sal hak ol­muş­tur. Ya­ni, ken­di ge­le­ce­ği­ni ta­yin ede­bil­me, ken­di ge­le­ce­ği üze­rin­de söz söy­le­ye­bil­me hak­kı. Bu, ka­dı­nın bi­rin­cil in­san hak­kı­dır ve de­mok­ra­si ta­le­bi­dir.

Türk ka­dı­nı, bu­gün üye­si ol­ma­ya ça­lış­tı­ğı AB ül­ke­le­ri­nin pek ço­ğun­dan ön­ce ve on­la­ra ön­cü­lük ede­rek Ata­türk ve cum­hu­ri­yet dev­rim­le­ri sa­ye­sin­de 1934'te si­ya­sal hak­la­rı­nı ka­zan­dı­ğın­da, dün­ya­da sa­de­ce 17 ül­ke ka­dı­nı­nın bu hak­kı var­dı. Pe­ki, bun­ca yıl son­ra Türk ka­dı­nı ül­ke si­ya­se­ti­nin ne­re­sin­de? Si­ya­set bi­li­min­de ka­dı­nın ye­ri­nin gös­ter­ge­si, par­la­men­to­la­rın­da­ki ka­dın ora­nı­dır. Dün­ya par­la­men­to­la­rı sı­ra­la­ma­sın­da, ül­ke­miz, 189 ül­ke ara­sın­da 160'ın­cı sı­ra­da­dır. Av­ru­pa par­la­men­to­la­rın­da en son­da­yız. Mec­lis­te­ki ora­nı­mız yüz­de 4,4'tür. AKP'de ka­dın par­la­men­ter ora­nı yüz­de 3 iken, CHP'de yüz­de 7,14'tür. Sek­sen al­tı yıl bo­yun­ca an­cak 186 ka­dın mil­let­ve­ki­li se­çi­le­bil­miş­tir, or­ta­la­ma­sı yüz­de 2'dir. Bu ka­dın­la­rın yüz­de 45'i Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den se­çil­miş­tir. Cum­hu­ri­yet Se­na­to­su­na se­çi­len ka­dın­la­rın da yüz­de 50'si CHP'den se­çil­miş­tir.

Ka­dın aday­la­rın, lis­te­ler­de se­çi­le­bi­le­cek yer­ler­de ol­ma­la­rı çok önem­li­dir. Ka­dın­la­rın lis­te­ler­de ilk üç sı­ra­da aday gös­te­ril­me­si­ni baz alır­sak, son se­çim­ler­de AKP sa­de­ce tek 1 ka­dı­nı aday gös­ter­miş­tir, CHP ise 7 ka­dı­nı. Bu ko­nu­da­ki ge­nel oran yüz­de 3,7'dir.

Dün­ya par­la­men­to­la­rın­da ka­dın par­la­men­ter oran­la­rı­nın en yük­sek ol­du­ğu böl­ge Ku­zey Av­ru­pa'dır. Ge­nel or­ta­la­ma­sı yüz­de 40 olan Ku­zey Av­ru­pa ül­ke­le­rin­den İs­veç'te ka­dın par­la­men­ter ora­nı yüz­de 45,3'tür. Türk ka­dı­nı­nın ilk kez Par­la­men­to­ya gir­di­ği 1934'te oran biz­de yüz­de 4,6 iken İs­veç'te yüz­de 5 idi; bu­gün biz­de yüz­de 4,4, İs­veç'te yüz­de 45,3'tür. En dü­şük böl­ge­sel oran ise yüz­de 7,7 ile Arap ül­ke­le­ri­dir. Tür­ki­ye, Arap ül­ke­le­ri­nin bi­le ge­ri­sin­de­dir.

Ka­dın tem­si­li açı­sın­dan Ba­tı­lı ül­ke­ler­den çok ge­ri du­rum­da olan Tür­ki­ye, Müs­lü­man ül­ke­ler ve Tür­ki cum­hu­ri­yet­ler­le de mu­ka­ye­se edil­di­ğin­de ge­ri du­rum­da­dır. Tu­nus ve Pa­kis­tan'da ka­dın par­la­men­ter ora­nı bi­zim 5 ka­tı­mız­dır, Af­ga­nis­tan'da ise 6 ka­tı­mız­dır. Tür­ki cum­hu­ri­yet­le­rin ora­nı da bi­zim en az 4 ka­tı­mı­za çık­mak­ta­dır.

Türk ka­dı­nı­nı 21'in­ci yüz­yıl­da Tür­ki cum­hu­ri­yet­le­rin, Müs­lü­man ül­ke­le­rin bi­le ge­ri­si­ne gö­tü­ren, dün­ya­da en ge­ri du­rum­da olan Arap ül­ke­le­ri­nin bi­le ge­ri­sin­de bı­ra­kan­la­rın el­le­ri­ni vic­dan­la­rı­na koy­ma za­ma­nı gel­me­di mi der­si­niz?

Ge­le­lim ye­rel par­la­men­to­la­ra: Du­rum, ka­dın­lar açı­sın­dan da­ha da iç­ler acı­sı­dır. Be­le­di­ye baş­kan­lık­la­rın­da bin­de 5; be­le­di­ye mec­lis üye­lik­le­rin­de yüz­de 2,3; il ge­nel mec­li­si üye­lik­le­rin­de yüz­de 1,7; ye­rel par­la­men­to­la­rın or­ta­la­ma­sı yüz­de 1 olup, bir ön­ce­ki se­çim­le­re gö­re ka­dın­lar açı­sın­dan bir ge­ri­ye gi­diş söz ko­nu­su­dur. Bu oran­la da, Av­ru­pa'da so­nun­cu­yuz.

Son ye­rel se­çim­ler­de 3.225 be­le­di­ye baş­ka­nın­dan sa­de­ce 18'i ka­dın­dır, ço­ğu da an­cak bel­de baş­ka­nı­dır. Ye­rel se­çim­le­rin açık ara ga­li­bi AKP'den sa­de­ce 2 ka­dın be­le­di­ye baş­ka­nı se­çi­le­bil­miş­tir. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ise 5 ka­dın be­le­di­ye baş­ka­nı var­dır. 81 ili­mi­zin 54'ünün il ge­nel mec­li­sin­de hiç ka­dın üye yok­tur. Se­çi­le­bi­len il ge­nel mec­li­si üye­si ka­dın­la­rın par­ti­le­re gö­re da­ğı­lı­mın­da AKP'de oran sa­de­ce yüz­de 1,3'tür, CHP'li ka­dın üye­le­rin ora­nı AKP'nin 3 ka­tı­dır. AKP Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sı al­tın­da ka­lır­ken, CHP ül­ke or­ta­la­ma­sı­nın üs­tün­de­dir. Son ye­rel se­çim­ler­de 6 ili­miz­de­ki be­le­di­ye­le­rin, il­çe­le­ri da­hil hiç­bi­rin­de ka­dın be­le­di­ye mec­lis üye­si se­çil­me­miş­tir. Be­le­di­ye mec­lis üye­si se­çi­le­bi­len ka­dın­la­rın si­ya­si par­ti­le­re gö­re da­ğı­lı­mı­na ba­kar­sak, ül­ke or­ta­la­ma­sı­nın al­tın­da ka­lan AKP'de yüz­de 2,1'lik, or­ta­la­ma­nın üs­tün­de­ki CHP'de ise yüz­de 3,5'lik bir oran söz ko­nu­su­dur.

Sa­yın Ba­kan Ni­met Çu­buk­çu, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de, son se­çim­ler­de ka­dın sa­yı­sı­nı çok art­tır­dık­la­rı­nı, CHP'den çok ile­ri ol­duk­la­rı­nı id­dia et­miş­ti. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı Ma­hallî İda­re­ler Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­den alı­nan bu ger­çek ra­kam­la­rı, doğ­ru­la­rı Sa­yın Ba­ka­nın dik­ka­ti­ne su­na­rım. Büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de "La Fon­ta­ine'den ma­sal­lar an­la­tı­yor­su­nuz" de­di­ğim­de ne ka­dar hak­lı ol­du­ğu­mun bel­ge­le­ri, iş­te dev­le­tin bu ra­kam­la­rı­dır. O gün gü­len­ler bu­gün Mec­lis top­lan­tı­sı­na bi­le ge­le­me­mek­te­dir­ler.

Ül­ke­miz si­ya­se­tin­de ka­dı­nın ye­ri bu oran­lar­la an­cak sem­bo­lik­tir. Nü­fu­sun ve seç­men­le­rin ya­rı­sı­nı oluş­tu­ran ka­dın­la­rın tem­sil edil­me­di­ği, si­ya­si ka­tı­lım­la­rın an­cak gös­ter­me­lik ol­du­ğu par­la­men­to­la­rı­mız­la de­mok­ra­si­miz, ka­dın­sız de­mok­ra­si ve­ya er­kek de­mok­ra­si­si…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. Ek sü­re­ni­zi ve­ri­yo­rum. Bir da­ki­ka­lık sü­re için­de…

Bu­yu­run.

CA­NAT ARIT­MAN (De­vam­la) -  Evet.

…do­la­yı­sıy­la, ek­sik de­mok­ra­si ve­ya bir baş­ka de­yiş­le ayıp­lı de­mok­ra­si­dir. Ka­dı­nın si­ya­set­te tem­sil edi­le­me­me­si, on­la­rın eği­tim­den sağ­lı­ğa, iş ya­şa­mın­dan ai­le ya­şa­mı­na ve şid­de­te ma­ruz kal­ma­sı­na ka­dar bir di­zi ağır so­run­la­ra, eşit­siz­li­ğe ne­den ol­mak­ta­dır.

Ka­dın­la­rın po­li­tik ya­şa­ma eşit ka­tı­lı­mı, on­la­rın ve ül­ke­nin iler­le­me­sin­de, de­mok­ra­tik­leş­me ve çağ­daş­laş­ma he­def­le­ri­ne ulaş­ma­da ve sür­dü­rü­le­bi­lir kal­kın­ma­nın sağ­lan­ma­sın­da anah­tar ko­num­da­dır. Ka­dın­la­rın si­ya­se­te ka­tı­lı­mı­nın önün­de bir di­zi aşıl­ma­sı güç en­gel var­dır. Ben de şu an­da bir en­gel­le kar­şı kar­şı­ya­yım. Sa­yın Baş­kan, ila­ve bir da­ki­ka da­ha ri­ca edi­yo­rum. Za­ten bu par­la­men­to­lar­da çok azız. Bu ko­nu­da bi­raz olum­lu bir ay­rım­cı­lık ri­ca edi­yo­rum. İla­ve bir da­ki­ka da­ha.

Çö­züm, biz­den son­ra ge­lip bi­zi fer­sah fer­sah ge­çen çağ­daş, de­mok­ra­tik ül­ke­le­rin uy­gu­la­dı­ğı yol­dur. Bu ül­ke­ler, ka­dın­lar aley­hi­ne olu­şan si­ya­si tem­sil eşit­siz­li­ği­ni gi­der­mek için, ka­dın­lar le­hi­ne olum­lu ay­rım­cı­lık an­la­mı­na ge­len cin­si­yet ko­ta­sı­nı uy­gu­la­mış­lar­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Sa­de­ce bir da­ki­ka Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Arıt­man, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın.

Lüt­fen, ikin­ci de­fa uzat­ma­ya fır­sat ver­me­ye­lim.

Bu­yu­run.

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Cin­si­yet ko­ta­sı, ha­len dün­ya­da 81 ül­ke­nin ya­sa­la­rın­da yer alan ev­ren­sel bir des­tek po­li­ti­ka­sı­dır. Bi­zim de cin­si­yet ko­ta­sı­nı zo­run­lu ha­le ge­ti­re­cek ya­sal ön­lem­le­ri bir an ön­ce ger­çek­leş­tir­me­miz ge­re­kir.

Ka­dın­la­rın si­ya­si tem­sil­de eşit­li­ği­ni sağ­la­ya­cak ya­sal de­ği­şik­lik­le­rin ya­pıl­ma­sı, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin Par­ti Prog­ra­mı'nda yer al­mak­ta­dır ve ka­dın­la­rı­mı­za ver­di­ği­miz söz­dür. Bu sö­zü­mü­zü ger­çek­leş­tir­mek adı­na, bu dö­nem­de, Ana­ya­sa de­ği­şik­lik­le­ri çer­çe­ve­sin­de ge­rek­li ya­sal tek­li­fi yap­tık, ama ne ya­zık ki AKP ta­ra­fın­dan red­de­dil­di. Bu­nun için ka­dın­lar si­zi af­fet­me­ye­cek­tir ve bu­nu ha­ra­ret­le sa­vu­nan mil­let­ve­ki­li­ni de, san­ki ka­dın­la­ra inat ka­dın­dan so­rum­lu Ba­kan yap­ma­nı­zı da as­la unut­ma­ya­cak­lar­dır.

AKP'nin si­ya­sal an­la­yı­şın­da ka­dın­lar her açı­dan aşa­ğı­lan­mak­ta ve ge­ri gö­tü­rül­mek­te­dir. Ak­si­ni id­dia edi­yor­sa­nız, ka­dın­la­rın si­ya­set­te eşit tem­si­li­ni sağ­la­ya­cak ya­sal dü­zen­le­me­le­ri ge­ti­rin, CHP ola­rak tam des­tek ver­me­ye ha­zı­rız. Bu iş­ler laf­la, ni­yet­le, ta­li­mat­la ol­maz. Ya ya­sal dü­zen­le­me­le­ri ya­par­sı­nız ya da çağ­daş Tür­ki­ye'nin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

CA­NAN ARIT­MAN (De­vam­la) - …çağ­daş ka­dın ve er­kek­le­ri, genç­le­ri bu­nun he­sa­bı­nı san­dık­ta siz­den so­rar.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Efen­dim, ar­tık gün­dem dı­şı­nı geç­ti, bir kı­sım şey­le­ri eleş­tir­me­ye yö­ne­lik hâle gel­di.

Te­şek­kür ede­rim.

Evet, gün­dem dı­şı ikin­ci söz, Tür­ki­ye'de doğ­ru­dan kü­re­sel ser­ma­ye­nin ge­li­şi­miy­le il­gi­li söz is­te­yen, Bat­man Mil­let­ve­ki­li Afif De­mir­kı­ran'a ait­tir.

Sa­yın De­mir­kı­ran, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

2.- Bat­man Mil­let­ve­ki­li Afif De­mir­kı­ran'ın, dün­ya­da ve Tür­ki­ye'de ya­tı­rım yap­mak­ta olan ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin ge­li­şi­mi­nin ve Tür­ki­ye'ye da­ha faz­la ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye çe­ke­bil­mek için ya­tı­rım­cı­nın önün­de­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ça­lış­ma­la­rı­na iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

AFİF DE­MİR­KI­RAN (Bat­man) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün­kü gün­dem dı­şı ko­nuş­mam­da, dün­ya­da ve Tür­ki­ye'de ya­tı­rım yap­mak­ta olan ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin ge­li­şi­mi­ni ve Tür­ki­ye'ye da­ha faz­la ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye çe­ke­bil­mek için, ya­tı­rım­cı­nın önün­de­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik ça­lış­ma­lar­dan kı­sa­ca bah­se­de­ce­ğim. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lar­ken, bir­kaç gün ön­ce elim tra­fik ka­za­la­rın­da ve­fat eden Kon­ya Mil­let­ve­ki­li­miz Ne­zir Bü­yük­cen­giz ve es­ki ba­kan­la­rı­mız­dan Mus­ta­fa Ta­şar'a Al­lah'tan rah­met, ke­der­li ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı ve sa­bır di­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye ül­ke­le­ri se­çer iken, sa­de­ce o ül­ke­ler­de­ki üre­tim ar­tı­şı­nı, is­tih­dam ar­tı­şı­nı, ser­ma­ye ek­sik­li­ği­ni gi­der­mek­le kal­ma­mak­ta­dır. Ulus­la­ra­ra­sı re­ka­bet gü­cü el­de eden ül­ke­le­ri bir ana­liz et­ti­ği­miz­de, bun­la­rın ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­den çok cid­di şe­kil­de is­ti­fa­de et­tik­le­ri­ni gö­rü­yo­ruz.

Ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye, tek­no­lo­ji trans­fe­rin­den yö­ne­tim kül­tü­rü­ne, ve­rim­li­lik ar­tı­şın­dan ka­pa­si­te ar­tı­şı­na, üre­tim ve pa­zar­la­ma ağ­la­rı­na ula­şı­ma ve ar-ge ça­lış­ma­la­rı­na ka­dar bir­çok de­ği­şik ko­nu­da çe­şit­li ül­ke­le­re fay­da­lar sağ­la­mak­ta­dır. Bu ne­den­le­dir ki, ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­ni ve üre­tim ka­pa­si­te­si­ni ar­tır­mak is­te­yen ül­ke­ler, ya­tı­rım­cı­nın önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dır­mak için cid­di bir ça­ba için­de­dir­ler. Dün­ya­da is­tik­rar­lı bir li­man ve iyi bir, gü­ve­ni­lir bir ya­tı­rım or­ta­mı ara­yı­şın­da olan ya­ban­cı ser­ma­ye ve­ya ye­ni ta­bi­riy­le ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye, özel­lik­le 1990'lı yıl­lar­dan son­ra bü­yük bir ar­tış gös­ter­miş­tir ve 2000 yı­lın­da pe­ak ya­pa­rak 1,4 tril­yon do­la­ra ka­dar ulaş­mış­tır. Da­ha son­ra­ki yıl­lar­da, 2001, 2002, 2003 yıl­la­rın­da dü­şü­şe ge­çen ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye, 2003 yı­lın­da 550 mil­yar do­lar­la­ra ka­dar düş­müş, bi­la­ha­re 2004'te 700 mil­yar do­la­rın üs­tü­ne çı­ka­rak 2005 yı­lın­da 900 mil­yar do­la­rı aş­mış­tır ve en faz­la ya­ban­cı ser­ma­ye çe­ken ül­ke­le­re bak­tı­ğı­mız za­man, İn­gil­te­re'yi baş­ta gö­rü­yo­ruz 165 mil­yar do­lar­la. İn­gil­te­re'yi ABD, Çin ve Fran­sa iz­le­mek­te­dir. Tür­ki­ye 2005 yı­lın­da 22'nci sı­ra­day­dı, bir ön­ce­ki yıl 35'in­ci sı­ra­day­dı ve 2006'da Tür­ki­ye'nin çek­miş ol­du­ğu ya­ban­cı ser­ma­ye mik­ta­rı -bi­raz son­ra de­ği­ne­ce­ğim- dik­ka­te alın­dı­ğın­da, he­nüz ulus­la­ra­ra­sı is­ta­tis­tik­ler çık­ma­dı­ğı için sı­ra­sı­nı ve­re­mi­yo­rum, ama, cid­di bir şe­kil­de yu­ka­rı­la­ra doğ­ru çık­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz Tür­ki­ye'nin.

En faz­la ya­ban­cı ser­ma­ye ih­raç eden, ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye ih­raç eden ül­ke­le­re bak­tı­ğı­mız za­man, kar­şı­mı­za Hol­lan­da çı­kı­yor, 116 mil­yar do­lar­la; bu­nu Fran­sa, İn­gil­te­re ve Ja­pon­ya ta­kip et­mek­te­dir ve özel­lik­le Av­ru­pa­lı ül­ke­le­rin ter­cih et­ti­ği 7 ta­ne ül­ke­ye bak­tı­ğı­mız za­man, Çin, Hin­dis­tan, Bre­zil­ya, Rus­ya, En­do­nez­ya, Mek­si­ka ve Tür­ki­ye gel­mek­te­dir, an­cak, İtal­yan­lar, Çin'den ve Hin­dis­tan'dan da da­ha faz­la Tür­ki­ye'yi ter­cih et­mek­te­dir­ler. İtal­yan ser­ma­ye­si için, Tür­ki­ye bi­rin­ci sı­ra­da yer al­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­miz­de Ya­ban­cı Ser­ma­ye Ka­nu­nu 1954 yı­lın­da çı­ka­rıl­dı ve Ka­nun, esas iti­ba­rıy­la, o gü­nün şart­la­rı­na gö­re li­be­ral bir içe­rik­te ol­du­ğu hâlde, ma­ale­sef -çe­şit­li se­bep­ler­den do­la­yı, ge­rek eko­no­mik ge­rek po­li­tik ge­rek man­ta­li­te ola­rak- 1954'ten 1980 yı­lı­na ka­dar Tür­ki­ye'ye ge­len ya­ban­cı ser­ma­ye mik­ta­rı sa­de­ce 228 mil­yon do­lar ol­muş­tur. 1980 yı­lın­dan son­ra­ki Türk eko­no­mi­sin­de­ki ba­zı ya­pı­sal de­ği­şik­lik­ler, dı­şa açıl­ma so­nu­cun­da, bel­li bir trend­le bir ar­tış söz ko­nu­su ol­mak­la be­ra­ber, 2002 yı­lı­na ge­lin­ce­ye ka­dar (1980-2002) ya­ni, AK Par­ti İk­ti­da­rı­na ge­lin­ce­ye ka­dar, or­ta­la­ma 500 mil­yon do­la­rı aş­ma­mış­tır. An­cak, AK Par­ti İk­ti­da­rıy­la be­ra­ber Tür­ki­ye'nin el­de et­miş ol­du­ğu eko­no­mik ve po­li­tik is­tik­rar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­kı­ran, Sa­yın Arıt­man'a ver­di­ğim 2 da­ki­ka­lık sü­re­yi si­ze bir de­fa­da ve­re­yim de bir da­ha sö­zü­nü­zü kes­me­ye­yim.

Bu­yu­run, ta­mam­la­yın.

AFİF DE­MİR­KI­RAN (De­vam­la) - Pe­ki, ta­mam­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım Sa­yın Baş­kan.

Tür­ki­ye'nin ya­ka­la­mış ol­du­ğu eko­no­mik ve po­li­tik is­tik­rar ve çe­şit­li mak­ro­eko­no­mik gös­ter­ge­ler­de el­de edil­miş olan olum­lu ne­ti­ce­ler, bü­yü­me ve enf­las­yon­da­ki olum­lu ne­ti­ce­ler, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le ka­tı­lım mü­za­ke­re­le­ri­nin baş­la­ma­sı gi­bi bir­çok de­ği­şik et­ken­ler dik­ka­te alın­dı­ğın­da, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin, ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin bir ca­zi­be oda­ğı hâli­ne gel­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. 2005 yı­lın­da 9,8 mil­yar do­lar, 2006 yı­lın­da -he­nüz is­ta­tis­tik­ler net­leş­me­mek­le be­ra­ber- 18 mil­yar do­lar ci­va­rın­da bir ra­ka­ma ulaş­mış bu­lu­nu­yo­ruz ve bu da, 18 mil­yar do­lar da gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 4,6'sı ci­va­rın­da­dır. 80 ön­ce­si ve­ya bi­zim ik­ti­da­rı­mız­dan ön­ce­ki yıl­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın bin­de­le­ri se­vi­ye­sin­de öl­çü­len ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye, bu­gün, ar­tık, yüz­de 4-4,6'dır -ki, dün­ya or­ta­la­ma­sı­na yak­laş­mak­ta­dır- çok önem­li bir ge­liş­me­dir. Ta­bii, bun­lar du­rup du­rur­ken ol­mu­yor. Çe­şit­li ted­bir­ler so­nu­cu bü­tün bu ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­nin Tür­ki­ye'ye ge­li­şi sağ­la­na­bi­li­yor. Özel­lik­le ya­tı­rım or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik ya­pı­lan ça­lış­ma­lar ve Ya­tı­rım Da­nış­ma Kon­se­yi, çe­şit­li ulus­la­ra­ra­sı bü­yük fir­ma­la­rın üst se­vi­ye yö­ne­ti­ci­le­ri­nin yıl­da bir ke­re Tür­ki­ye'de bir ara­ya ge­le­rek Tür­ki­ye'nin önün­de­ki en­gel­le­rin aşıl­ma­sıy­la il­gi­li mü­za­ke­re­ler­de yap­ma­sıy­la olu­şan Ya­tı­rım Da­nış­ma Kon­se­yi, öte yan­dan, yi­ne, ma­lu­mu­nuz -bu Par­la­men­to­dan geç­ti- bir Ya­tı­rım Pro­mos­yon Ajan­sı ku­rul­du. İn­şal­lah, bun­dan son­ra da­ha faz­la da ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­yi çe­ke­bil­me imkânı­mız ola­bi­le­cek. Yet­miş ül­key­le çif­te ver­gi­len­dir­me­yi ön­le­me an­laş­ma­sı yap­mı­şız. Yet­miş beş ül­key­le ya­tı­rım­la­rın kar­şı­lık­lı teş­vi­ki ve ko­run­ma­sı an­laş­ma­sı yap­mı­şız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AFİF DE­MİR­KI­RAN (De­vam­la) - Bü­tün bun­lar hem Tür­ki­ye'ye ge­len ser­ma­ye­yi hem Tür­ki­ye'den yurt dı­şı­na gi­den ser­ma­ye­nin özen­di­ril­me­si ve bel­li bir gü­ven­ce­ye ka­vuş­ma­sı için alın­mış olan ted­bir­ler­dir.

Yü­ce Par­la­men­to­yu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­mir­kı­ran.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, kül­tür ve sa­nat bü­yük ödü­lü ve Se­zai Ka­ra­koç hak­kın­da söz is­te­yen Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Ala­et­tin Gü­ven'e ait­tir.

Sa­yın Gü­ven, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Ala­et­tin Gü­ven'in, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 2006 Yı­lı Kül­tür ve Sa­nat Bü­yük Ödü­lü'ne la­yık gö­rü­len şa­ir ve dü­şü­nür Se­zai Ka­ra­koç'un edebî ki­şi­li­ği­ne ve eser­le­ri­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 2006 yı­lı Kül­tür ve Sa­nat Bü­yük Ödü­lü'ne la­yık gö­rü­len bü­yük şa­ir ve dü­şü­nür Se­zai Ka­ra­koç hak­kın­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si ve yü­ce Türk mil­le­ti­ni say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 1979 yı­lın­dan be­ri ve­ril­mek­te olan Kül­tür ve Sa­nat Bü­yük Ödü­lü'nün, 2006 yı­lı, sa­hi­bi şa­ir, dü­şü­nür ve sa­nat­çı Se­zai Ka­ra­koç ol­du. Ba­kan­lı­ğın açık­la­ma­sı­na gö­re, bu ödül, Türk kül­tür ve sa­na­tı­nın ge­liş­me­si­ne, yurt ve dün­ya ça­pın­da­ki ça­lış­ma­la­rıy­la kül­tür ve sa­na­tı­mı­zın yü­cel­me­si­ne kat­kı­da bu­lu­nan şa­hıs, top­lu­luk ve mü­es­se­se­le­ri dev­let adı­na ödül­len­dir­me ga­ye­si­ni ta­şı­mak­ta­dır. Bu an­lam­da, "Se­zai Ka­ra­koç, in­san­da in­sa­ni duy­gu­la­rın can­lı al­gı­lar hâlin­de ya­şa­ya­rak git­ti­ği bü­yük şi­ir ya­ta­ğın­da ak­ma­sı, in­san­lık ma­ce­ra­sın­da, ru­hun ve mil­le­ti­miz öze­lin­de yük­sek bir ifa­de­ye ka­vuş­muş olan ta­ri­hi ye­ni­den ya­pı­lan­ma fır­tı­na­la­rı­nı şi­ir­le­rin­de yan­sıt­ma­sı se­be­biy­le ödü­le la­yık gö­rül­dü. Şi­ir­le­rin­de çar­pı­cı ben­zet­me ve im­ge­ler­le, da­ha ön­ce de­nen­me­miş sen­tez­le­re ula­şan bir sa­nat­çı ola­rak ta­nı­nan Ka­ra­koç, Türk ede­bi­yat dün­ya­sın­da müm­taz bir ye­re sa­hip bu­lun­mak­ta­dır." ifa­de­le­ri bir hak­kı tes­lim ve ka­dir­şi­nas­lı­ğın öze­ti ol­sa ge­rek.

Ka­ra­koç, 1933 Di­yar­ba­kır Er­ga­ni do­ğum­lu­dur. Nü­fus ka­yıt­la­rın­da adı Ah­met Se­zai. Er­ga­ni'de il­ko­kul, Ma­raş'ta or­ta­okul, Ga­zi­an­tep'te li­se öğ­re­ni­min­den son­ra Si­ya­sal Bil­gi­ler Ma­li­ye Bö­lü­mü'nden 1955'te me­zun ol­du. 1950'li yıl­la­rın ilk ya­rı­sın­da Mül­ki­ye­de öğ­ren­ciy­ken çı­kar­dı­ğı "Şi­ir Sa­na­tı" der­gi­siy­le ede­bi­yat dün­ya­sın­da adı­nı du­yu­ran Se­zai Ka­ra­koç, yi­ne ay­nı yıl­lar­da yaz­dı­ğı "Mo­na Ro­za" şii­riy­le dik­kat­le­ri üze­ri­ne çek­ti. 1960'lı yıl­lar­da "Di­ri­liş" der­gi­si­ni çı­kar­ma­ya baş­la­yan Se­zai Ka­ra­koç der­gi­de ve ya­yın­la­dı­ğı ki­tap­lar­da Do­ğu me­de­ni­ye­ti­nin ye­ni­den di­ri­li­şi­ni iş­le­di. O, ede­bi­ya­tın pek çok tü­rün­de yet­mi­şe ya­kın eser ver­di. Şi­ir­le­ri­nin ya­nı sı­ra hikâye­ler, pi­yes­ler, dü­şün­ce, de­ne­me, in­ce­le­me ve gün­lük ya­zı­lar yaz­dı.

Se­zai Ka­ra­koç, mo­dern şi­iri­miz­de bir­çok yö­nüy­le ilk­tir. Şi­iri­nin ge­le­ne­ğe bağ­la­nan da­ma­rı sü­rek­li­lik ve içe­rik pla­nın­da çok de­rin­dir. Çün­kü, şi­iri­mi­zin ev­ri­mi ilk de­fa onun­la cid­di bir me­ta­fi­zik açı­lım ka­za­nır ve taa Şeyh Ga­lip'e bağ­lan­ma imkânı bu­lur. Böy­le­ce mo­dern şi­iri­miz, bir öl­çü­de geç­mi­şiy­le ara­sın­da­ki me­sa­fe­yi ka­pa­mış olur.

Dü­şün­ce dün­ya­sı­nı "di­ri­liş" kav­ra­mı üze­rin­de in­şa eder ve di­ri­li­şi bir sev­gi dev­ri­mi ola­rak ta­nım­lar. Onun yak­la­şı­mıy­la di­ri­liş, ye­ni­den inan­mak, ye­ni­den dü­şün­mek ve ye­ni­den duy­mak­tır. Baş­ka bir ifa­dey­le, ken­di­ne dö­nüş ve ken­di uy­gar­lı­ğı­nı di­rilt­mek­tir. O, şi­iri, ya­şan­mış olan­dan ve ken­di ha­ya­tın­dan sü­zer. Po­pü­liz­me ve ide­olo­jik ala­na ka­pa­lı du­rur. Şi­ir­le kav­ga ver­mez, ama şi­iri, kav­ga­sı­nı yük­le­nir. So­nuç­ta in­san­lı­ğın or­tak tec­rü­be­si­ne bağ­la­na­bi­le­cek bir şi­iri or­ta­ya ko­yar.

Bir ya­za­rı­mı­zın be­lirt­ti­ği gi­bi, Se­zai Ka­ra­koç'un şi­ir­le­ri­ni han­gi dil­den okur­sa­nız oku­yun, öz­gün­lü­ğü­nü yi­tir­me­di­ği­ni, özün­de da­ima Do­ğu­lu bir so­lu­ğu sak­la­dı­ğı­nı gö­re­cek­si­niz. On­da, Mo­na Ro­za'dan Ley­la ile Mec­nun'a, be­şerî olan­dan ilahî ola­na doğ­ru bir eği­lim söz ko­nu­su­dur.

Ge­le­nek­ten bes­len­me, bir kül­tü­rün sta­tik un­sur­la­rı­nın ko­run­ma­sı de­ğil, di­na­mik un­sur­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­si­dir. Geç­miş­te ya­şan­mış tec­rü­be­yi dil­de ya­ka­la­mak ve ora­dan gü­nü­mü­ze bir açı­lım sağ­la­mak­tır. Ona gö­re sa­nat ese­ri, ya­ra­tı­şın tak­li­di­dir, ya­ra­tı­la­nın de­ğil. Bu gö­rü­şü­nü de, sa­nat­çı işi, Tan­rı'nın ya­ra­tı­şı­nı tak­li­de yel­ten­me cin­sin­den bir iş ol­mak­la bir­lik­te onun gi­bi yok­tan var edi­ci de­ğil­dir el­bet… Ona gö­re, ge­le­nek, şai­rin ilk dün­ya­sı­dır ve ye­te­ne­ği ilk uyan­dı­ran, bi­linç­len­di­ren, kı­mıl­da­tan, onu ha­re­ke­te ge­çi­ren ta­rihî, sos­yo­lo­jik bi­ri­kim­dir.

Se­zai Ka­ra­koç, kül­tür coğ­raf­ya­sı ve ik­li­mi­ne ya­ban­cı­laş­ma­mış saf bir Ana­do­lu­lu­dur. Psi­ko­lo­jik ya­pı­sı­nın te­me­lin­de Ana­do­lu ik­li­mi­nin et­ki­le­ri gö­rü­lür. Ço­cuk­lu­ğu Dic­le kı­yı­la­rın­da ge­çer, Ana­do­lu'nun yok­sul, ga­rip ve hü­zün­lü ha­va­sı için­de bü­yür. Bu­nun­la bir­lik­te, bir İs­tan­bul tut­ku­nu ve İs­tan­bul­lu­dur o. Göz­lem ve yo­rum­la­rıy­la dö­ne­mi­ne, ku­şa­ğı­na ve top­yekûn bir ta­ri­he ta­nık­lık eder.

Se­zai Ka­ra­koç, baş­tan son­ra öz­lem do­lu bir ara­yı­şın in­sa­nı­dır. Ara­yı­şı­nın inanç, in­san ve top­lum ol­mak üze­re üç ana bo­yu­tu var­dır. Se­zai Ka­ra­koç, şi­iri, dü­şün­ce dün­ya­sı ve ki­şi­li­ğiy­le yüz­yı­lı­mı­zın bil­ge­si­dir. Ta­nık­lık­la­rı, aç­tı­ğı ufuk­lar ve or­ta­ya koy­du­ğu ürün­ler da­ha bir­çok nes­le yol gös­te­re­cek özel­lik­te­dir. Bu yüz­den Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­nın ödü­lü ye­rin­de ve isa­bet­li bir ödül­dür. As­lın­da, Se­zai Ka­ra­koç, ödü­lü­nü oku­yu­cu­sun­dan al­mış ger­çek bir ay­dın ve sa­nat­çı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ven, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; so­nuç­ta, Se­zai Ka­ra­koç, son ya­rım yüz­yı­lın sü­rek­li di­ri, ana­for güç kay­nak­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Hak­kın­da bir­çok dok­to­ra, yük­sek li­sans ve aka­de­mik ça­lış­ma ya­pıl­ma­sı, bu­nu açık­ça gös­ter­mek­te­dir. İle­ri sür­dü­ğü dü­şün­ce­ler, in­sa­nı ve in­san­lı­ğı yü­celt­mek üze­ri­ne bi­na edil­miş­tir. Bu ödü­le ve­si­le olan her­ke­si say­gıy­la se­lam­la­mak ge­re­kir ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Son ola­rak, söz­le­ri­mi onun bir şii­riy­le siz­le­ri baş ba­şa bı­ra­ka­rak bi­tir­mek is­ti­yo­rum. O şöy­le di­yor:

"Sev­gi­li

En sev­gi­li

Ey sev­gi­li

Uzat­ma dün­ya sür­gü­nü­mü be­nim

Ül­ken­de­ki kuş­lar­dan ne ha­ber var­dır

Me­zar­lar­dan bi­le yük­se­len bir ba­har var­dır

Aşk cel­la­dın­dan ne çı­kar ma­dem­ki yar var­dır

Yok­tan da var­dan da öte­de bir Var var­dır

Hep suç ben­de de­ğil be­ni ya­kıp yı­kan bir na­zar var­dır

O şar­kı­ya öze­nip söy­le­ne­cek mıs­ra­lar var­dır

Sa­kın ka­der de­me ka­de­rin üs­tün­de bir ka­der var­dır

Ne yap­sa­lar boş gök­ler­den ge­len bir ka­rar var­dır

Gün bat­sa ne olur ge­ce­yi ona­ran bir mi­mar var­dır

Yan­mış­sam kü­lüm­den ya­pı­lan bir hi­sar var­dır

Ye­nil­gi ye­nil­gi bü­yü­yen bir za­fer var­dır

Sır­la­rın sır­rı­na er­mek için sen­de anah­tar var­dır

Göğ­sün­de sür­gü­nü­nü ge­ri ça­ğı­ran bir da­mar var­dır

Sen­den ümit kes­mem kal­bin­de mer­ha­met ad­lı bir çı­nar var­dır

Sev­gi­li

En sev­gi­li

Ey sev­gi­li" di­ye bi­ti­ri­yor.

Ben, bu mü­na­se­bet­le, tek­rar, siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­ven.

Biz de bü­yük şa­ir ve ya­zar Se­zai Ka­ra­koç'u teb­rik edi­yor, ken­di­si­ne ödül ve­ren Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­mı­za da te­şek­kür­le­ri­mi­zi su­nu­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Gün­de­min "Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler" kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

IV. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re'nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

BAŞ­KAN - 1'in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­riy­le il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2'nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3'ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hükûme­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4'ün­cü sı­ra­da yer alan, 15/11/2006 Ta­rih­li ve 5556 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Ana­ya­sa'nın 89 un­cu ve 104 ün­cü Mad­de­le­ri Ge­re­ğin­ce Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

4.- 15/11/2006 Ta­rih­li ve 5556 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1268) (S. Sa­yı­sı: 1276) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon? Bu­ra­da.

Hükûmet? Bu­ra­da.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ya­kup Ke­pe­nek.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­lat Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı ko­nu­sun­da­ki tek­li­fin 2'nci mad­de­si üze­ri­ne CHP Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum, ye­ni dö­nem­de iyi ça­lış­ma­lar di­li­yo­rum.

Ya­sa tek­li­fi, bil­di­ği­niz gi­bi, 30 Ara­lık 2005'te 5447 sa­yı­lı Ya­sa'yla ka­nun­laş­tı ve on beş ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­ye rek­tör atan­ma­sı­nı dü­zen­le­yen bir mad­de­dir.

Söz­le­ri­me baş­lar­ken, ben­den ön­ce ko­nu­şan ik­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­ri­nin ki­mi gö­rüş­le­ri­ne de­ğin­mek is­ti­yo­rum. İk­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­ri ön­ce 1992'de­ki uy­gu­la­ma­yı ör­nek gös­te­ri­yor­lar, di­yor­lar ki: "1992'de ben­zer bir uy­gu­la­ma­da Hükûmet bel­li bir tu­tum iz­le­di, şim­di ne­den biz bu­nu ya­pa­mı­yo­ruz?" Şim­di bu­ra­da bir önem­li ni­te­lik far­kı var. 1992'de­ki uy­gu­la­ma­da ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet tam bir gö­rüş bir­li­ği için­dey­di, uz­laş­ma için­dey­di. Ay­nı du­rum Cum­hur­baş­ka­nı için de ge­çer­liy­di. Bir baş­ka şey da­ha var. O uy­gu­la­ma su­imi­sal­dir, ya­ni yan­lış ör­nek­tir ve yan­lış ör­nek iz­len­mek du­ru­mun­da de­ğil­dir, ör­nek ol­maz. İk­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­ri, özel­lik­le Sa­yın Boz­dağ, Ana­ya­sa'dan ve YÖK'ten hak­lı ola­rak şikâyet et­ti.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 1982 Ana­ya­sa­sı'nın de­mok­ra­siy­le uyuş­ma­yan ve de­ğiş­ti­ril­me­si ge­re­ken çok mad­de­si var ve bi­zim dö­ne­mi­miz­de 3'ü bu dö­nem­de ol­mak üze­re, son on yıl­da 11 kez de­ğiş­ti­ril­me­si­ne kar­şın, 1982 Ana­ya­sa­sı'nın ni­te­lik­le­ri bas­kı­cı, tu­tu­cu, ya­sak­la­yı­cı, de­mok­ra­si dı­şı özel­lik­le­ri var­lı­ğı­nı, üzü­le­rek söy­le­ye­yim ki, sür­dü­rü­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da bir­kaç kez di­le ge­tir­dik, ge­ti­ril­di. Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği için si­zin ola­na­ğı­nız var, ye­ter­li mil­let­ve­ki­li sa­yı­nız var, ama do­ku­nul­maz­lık­lar­dan baş­la­ya­rak, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğın­dan gi­de­rek, bi­lim­sel özerk­lik, ça­lış­ma hak­kı, eko­no­mik ve sos­yal hak­lar ve ben­ze­ri ko­nu­lar­da kap­sam­lı bir Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği­ni gün­de­me ge­tir­me­de, üzü­le­rek be­lir­te­yim ki, ik­ti­dar par­ti­si, ma­ale­sef, Sa­yın Boz­dağ'ın gö­rüş­le­ri­nin ter­si­ne hiç de ba­şa­rı­lı bir sı­nav ver­me­di. Son yı­lı­mı­za gel­dik, ver­me­me­yi de sür­dü­rü­yor. 12 Ey­lü­lün uy­gu­la­ma­la­rı­nın üze­rin­de­ki sis per­de­si­nin kal­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da, Ana­ya­sa'da da­ha de­mok­ra­tik açı­lım ya­pıl­ma­sı ko­nu­sun­da ka­tı­lım­cı bir an­la­yış­la si­ya­si par­ti­ler ve se­çim ya­sa­la­rı­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si ko­nu­sun­da, ik­ti­dar, elin­de­ki gü­cü kul­lan­mı­yor, kul­la­na­mı­yor. Ne­den kul­la­na­mı­yor? Çün­kü, ik­ti­dar, de­mok­ra­si ha­va­ri­si ola­rak iş ba­şı­na ge­len bu par­ti, üzü­le­rek be­lir­te­yim ki, ken­di ni­te­li­ğin­den do­ğan, ken­di ya­pı­sın­dan, dü­şün­ce sis­te­min­den do­ğan ba­şa­rı­sız­lı­ğın, tu­tu­cu­lu­ğun et­ki­si al­tın­da ka­lı­yor. Uz­laş­ma­cı bir tu­tum iz­le­ye­mi­yor, cum­hu­ri­ye­tin te­mel ni­te­lik­le­ri­ni ve de­ğer­le­ri­ni ko­ru­ya­rak hak ve öz­gür­lük­le­rin ge­liş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği ko­nu­sun­da ikir­cik­li dav­ra­nı­yor, la­ik­lik il­ke­si­ni be­nim­se­ye­mi­yor, ka­dın-er­kek eşit­li­ği­ni esas ala­mı­yor ve eko­no­mi­de ne ka­dar li­be­ral, öz­gür­lük­çü, ser­best pi­ya­sa­cı gö­rü­nü­yor­sa da, si­ya­set­te tam ter­si­ne tu­tu­cu, bağ­naz, de­mok­ra­si­den uzak bir tu­tum iz­li­yor. Bu­gün­kü ko­nuş­tu­ğu­muz ko­nu, 15 rek­tör atan­ma­sı me­se­le­si, tü­müy­le bu­nun­la il­gi­li­dir. İşin dü­ğü­mü, Hükûme­tin, hak ve öz­gür­lük, bi­lim öz­gür­lü­ğü, aka­de­mik öz­gür­lük, üni­ver­si­te özerk­li­ği an­la­yı­şın­da­ki çağ dı­şı­lık­tır, ye­ter­siz­lik­tir, il­kel­lik­tir.

(x) 1276 S.Sayılı Basmayazı 10/1/2007 tarihli 48'inci Birleşim tutanağına eklidir.

Şim­di, mu­ha­fa­zakâr de­mok­rat olun­mu­yor. De­mok­rat ol­ma­nın bel­li ku­ral­la­rı var. Ma­ale­sef bu fır­sat beş yıl­dır ka­çı­rıl­dı. İk­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de baş­ka bir şey ol­du, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, top­lu­mun ya­pı­sı adım adım bi­lim­sel­lik­ten uzak­la­şı­yor. Ba­kın na­sıl uzak­la­şı­yor? Bu­ra­da ben ço­ğu kez di­le ge­tir­dim, ders ki­tap­la­rın­dan öz­gür­lük tab­lo­su­nun çı­ka­rıl­ma­sı­na va­rın­ca­ya ka­dar, ya­pı­lan ye­ni dü­zen­le­me­le­re ka­dar bir çok ko­nu­ya ye­ni­den de­ğin­me­ye­ce­ğim, ama, şun­la­ra, şu nok­ta­la­ra dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­yim: Ka­mu iha­le­le­rin­de­ki tek­nik şart­na­me­ler bi­lim­sel ku­ral­la­ra uy­gun ha­zır­lan­mı­yor. İha­le­ler için, çev­re­yi, do­ğa­yı, ya­sa­la­rı dik­ka­te alan dü­zen­le­me­ler ya­pı­la­mı­yor. Ay­rı­ca, ka­mu ku­rum­la­rı­nın ya­yım­la­dı­ğı sa­yı­sal ve­ri­ler, iş­siz­lik, enf­las­yon ve ben­ze­ri sa­yı­lar gü­ve­ni­lir bu­lun­mu­yor. Şim­di, ka­mu­oyu­nun gü­ven­me­di­ği bir ka­mu yö­ne­ti­mi ya­pı­sı do­ğu­yor. Bu, çok bü­yük bir ek­sik­lik­tir, yan­lış­tır.

AKP'li be­le­di­ye­ler, res­men cin­si­yet ayı­rım­cı­lı­ğı ya­pı­yor ki­mi­le­ri. Bu çer­çe­ve­de, ba­kın ne olu­yor: An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı, kal­kı­yor, bu­gün­ler­de, ça­ğı­mız­da, Al­man­ya'dan as­falt dök­mek için tek­nik yar­dım ta­lep ede­cek bir dü­zey­de ol­du­ğu­mu­zu ka­nıt­lı­yor. Bu, bü­yük bir ek­sik­lik­tir, ye­ter­siz­lik­tir. O öy­le ya­par­ken, bir pro­fe­sör ar­ka­da­şı­mız, tır­nak için­de, tren­ler­de kıb­le ara­ma­ya kal­kı­yor. Şim­di, bu du­rum ne­yi gös­te­ri­yor? Ha, son bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nı ön­le­mek için ge­ti­ri­len mar­ker ola­yın­da da uy­gu­la­ma hiç de ba­şa­rı­lı git­mi­yor. Top­lum, bü­tü­nüy­le, bi­lim­sel­lik­ten hız­la uzak­laş­tı­rı­lı­yor.

Ge­le­lim bu Ya­sa'ya.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Ya­sa'nın çek­tik­le­ri, herhâlde, piş­miş ta­vu­ğun ba­şı­na gel­me­di. Bu Ya­sa, çok çek­ti, dört kez git­ti, gel­di, ateş to­pu gi­bi, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı -Mec­lis- Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ara­sın­da do­la­şıp du­ru­yor. Bu tek­li­fin çek­tik­le­ri­nin bir­çok ne­de­ni var. Asıl ne­den­le­re gel­me­den şu­nu söy­le­ye­yim: Bu Ya­sa, sa­nı­yo­rum, ge­le­cek yıl­lar­da, hu­kuk fa­kül­te­le­rin­de, bu Ya­sa'yla il­gi­li gö­rüş­me­le­ri­miz, sa­nı­yo­rum, hu­kuk fa­kül­te­le­rin­de, yan­lış ya­sa yap­ma­nın, inat et­me­nin, ıs­rar et­me­nin so­mut, muh­te­şem, mü­ces­sem, mü­şah­has, mü­kem­mel bir ör­ne­ği ola­rak oku­tu­la­cak­tır. Bu, hiç de uy­gun ol­ma­yan bir du­rum­dur. Ay­rı­ca, yan­lış yö­ne­ti­min, kı­sır, kö­tü ve ba­şa­rı­sız bir yö­ne­ti­min, hu­kuk dı­şı­lı­ğın so­mut bir so­nu­cu­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ha­yat de­vam edi­yor. Bir yıl­dır, biz, bu Ya­sa'yı bir tür­lü dü­zen­le­ye­me­dik, on beş rek­tör na­sıl ata­na­cak ko­nu­su­nu çö­ze­me­dik. Ama, ha­yat de­vam edi­yor. YÖK bu üni­ver­si­te­le­re sa­hip çık­tı. Bu ye­ni üni­ver­si­te­le­ri ku­ran asıl üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri­ni ted­vi­ren ata­dı. Dün, ik­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­ri bu­na iti­raz et­ti­ler. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­mu bü­rok­ra­si­sin­de dört yü­ze ya­kın üst dü­zey yö­ne­tim ye­ri vekâlet­le yö­ne­ti­lir­ken hiç iti­raz  et­me­yen de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ken­di­le­ri­nin ku­ru­cu ol­du­ğu, ya­rat­tı­ğı, olu­şu­mu­na kat­kı yap­tı­ğı üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri­nin ted­vi­ren, kı­sa bir sü­re için bu gö­re­vi yap­ma­la­rı­na ne­den kar­şı çı­kı­yor, an­la­şı­lır gi­bi de­ğil ve tam bir çe­liş­ki du­ru­mu var.

Ay­rı­ca, bu­ra­da, bu kür­sü­de, ku­ru­lan on beş üni­ver­si­te­nin dör­dün­de, o za­man, bir yıl ön­ce, ye­ter­li öğ­re­tim üye­si var­dı ve öbür üni­ver­si­te­ler gi­bi ora­lar­da se­çim ya­pıl­sın öne­ri­si­ni ben bu­ra­dan yap­tım, ama, ma­ale­sef, o dört üni­ver­si­te dı­şa­rı­da tu­tul­du. Pe­ki, ne ol­du tu­tul­du da? Şöy­le ol­du: Si­ze bir ha­ber ve­re­yim. Düz­ce, Or­du, Te­kir­dağ, Uşak ve bir baş­ka üni­ver­si­te­miz, beş üni­ver­si­te­miz­de rek­tör­lük se­çim­le­ri ya­pıl­dı, lis­te­ler Cum­hur­baş­ka­nı­na su­nul­du. Bu­gün­ler­de bu ata­ma­lar ger­çek­le­şe­cek. Pe­ki, biz bu ka­dar bir­bi­ri­miz­den ha­ber­siz mi­yiz? Bu tek­lif bu­ra­ya gel­di­ği va­kit, bu tek­lif bu­ra­da gö­rü­şü­lür­ken Sa­yın Ba­kan, ne­den, bu cüm­le­den bu beş üni­ver­si­te­yi dı­şa­rı­da tu­ta­lım ar­ka­daş­lar di­ye­rek bir uz­laş­ma, bir iyi ni­yet tav­rı bi­le ser­gi­le­ye­mi­yor?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar ya­pı­lır­ken, baş­ka bir şey olu­yor. Bu ge­liş­me­ler yok sa­yı­lı­yor ve so­nuç, ül­ke­nin ve top­lu­mun gi­di­şi­ne…

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Mec­li­si yok sa­yan­lar var!

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Çok doğ­ru­dur. Yok sa­yıl­ma­yı hak et­ti­ği­niz za­man, yok sa­yı­lır­sı­nız.

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Biz mi?

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Yok sa­yıl­ma­yı hak et­me­ye­cek­si­niz.

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Biz mi hak edi­yo­ruz? Mec­lis mi hak edi­yor?

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Yok sa­yıl­ma­yı hak eder­se­niz, yok sa­yı­lır­sı­nız.

Ben, bu kür­sü­den…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si mi hak edi­yor?

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Öy­le bir şey de­me­dim. Lüt­fen…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­pe­nek ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım. Uma­rım, iki da­ki­ka hak et­tim.

BAŞ­KAN - Ver­dim, bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, bu kür­sü­den, hiç­bir za­man YÖK'ün yan­lış­la­rı­nı, ek­sik­le­ri­ni sa­vun­ma­dım, ama, her za­man, YÖK'ün var­lı­ğı­nın ne­de­ni­ni ve baş­ka nok­ta­la­rı­nın güç­len­me­si için Hükûme­tin ne­ler yap­ma­sı ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da olum­lu şey­ler söy­le­dim. Ama, bu Hükûmet hiç­bir za­man böy­le uz­laş­ma­cı, çö­züm ara­yı­cı bir yö­ne git­me­di. YÖK'ün son yük­se­köğ­re­tim ra­po­ru­nu da Hükûme­tin doğ­ru dü­rüst de­ğer­len­dir­di­ği­ni, bu­ra­da de­ğer­len­dir­di­ği­ni hiç san­mı­yo­rum. Pe­ki, ne­den bu böy­le olu­yor?

MEH­MET S. TE­KE­Lİ­OĞ­LU (İz­mir) - De­ğer­len­dir­dik Ho­cam, ko­nuş­tuk bu­ra­da.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Bu şu­nun için böy­le olu­yor: Hükûmet, üni­ver­si­te­le­rin bi­lim­sel ve yö­net­sel özerk­li­ği kav­ra­mı­nı bir tür­lü içi­ne sin­di­re­mi­yor. İşin özü, te­me­li bu­dur. İkin­ci bir nok­ta var: Hükûmet, bi­lim dün­ya­sı­nı si­ya­se­te ba­ğım­lı kıl­mak is­ti­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu çok bü­yük bir teh­li­ke­dir.

MEH­MET S. TE­KE­Lİ­OĞ­LU (İz­mir) - Ho­cam, siz­den bun­la­rı bek­le­mez­dim.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Dev­le­tin gö­re­vi, bi­lim­sel araş­tır­ma…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, bi­ti­ri­yor­su­nuz da, ar­ka­daş­lar, şim­di ko­nuş­ma­la­rı ön­ce­den…

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim, bi­ti­ri­yo­rum, son cüm­lem.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ho­cam, Sa­yın Ke­pe­nek, ön­ce­den ayar­la­yı­nız ve ona gö­re ya­pı­nız. Ya­ni, her de­fa­sın­da bü­tün ha­tip­le­re gö­re bir ko­nuş­ma üs­lu­bu be­lir­ler­sek ol­maz.

Bu­yu­run efen­dim, lüt­fen ta­mam­la­yı­nız.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Dev­le­tin gö­re­vi, bi­lim­sel ça­lış­ma ala­nı­na sal­dır­mak de­ğil, o ala­nı her tür­lü dış et­ki­den uzak tut­mak­tır; din­sel, si­ya­sal, eko­no­mik çı­kar ve baş­ka et­ki­ler­den uzak tut­mak­tır. Üzü­le­rek be­lir­te­yim ki, bu Hükûme­tin gün­de­min­de böy­le bir şey yok­tur ve bi­lim ala­nı­na, bi­lim­sel araş­tır­ma ala­nı­na sal­dı­rıl­mak­ta­dır. Bu, yan­lış bir gi­diş­tir, yan­lış bir sü­reç­tir. Bu­nun dü­zel­til­me­si­ni di­li­yo­rum ve bu an­la­yış­la top­lu­mu­mu­zun ge­liş­me­si­ne, bi­lim dün­ya­sı­na ve üni­ver­si­te­le­re za­rar ver­me­ye­cek açı­lım­la­rın ya­pıl­ma­sı umu­duy­la ve di­le­ğiy­le he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan Ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­la­rım.

Aşa­ğı yu­ka­rı bu Ka­nun ne za­man ka­nun­laş­tı? 30/12/2005'te Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ka­nun­laş­tı. 9/1/2006'da Cum­hur­baş­ka­nın­ca ve­to gör­dü, Mec­li­se gön­de­ril­di, 1/3/2006'da gö­rü­şü­le­rek Mec­lis­te ay­nen ka­bul edil­di. Ne­den Cum­hur­baş­ka­nı ve­to et­ti? Bir ek­si­ği var di­ye ve­to et­ti. Bu­ra­ya gel­di­ğin­de, ni­çin bu­ra­da bu ek­sik­ler ta­mam­lan­ma­dan tek­rar ay­nen ge­ri gön­de­ril­di? Son­ra, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ve si­yasî par­ti­ler Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne mü­ra­ca­at et­ti, Ana­ya­sa  Mah­ke­me­si tek­rar ip­tal et­ti.

Şim­di bir ka­nun üç de­fa ve­to yi­yor. Bu­gün bu­ra­da hiç­bir de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­ma­dan ay­nen ge­ri gön­de­ri­li­yor. Bu Mec­lis­te, hep, bu kür­sü­ye çık­tı­ğım­da söy­le­mi­yor mu­yum, bir kon­sen­süs ya­ra­tıl­sın, ek­sik­le­ri hep bir­lik­te gö­re­lim, "Ben yap­tım olur" de­me­den ya­pıl­sa idi… On beş ta­ne üni­ver­si­te şu an­da rek­tö­rü­nü bek­li­yor, kaç ay­dır sü­rün­ce­me­de.

Evet, dün, ik­ti­da­ra men­sup mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım Ha­san Ay­dın Bey de­di ki: "Ben, Gi­re­sun'da cad­de­ler­de yü­rür­ken 'bu Üni­ver­si­te Ka­nu­nu ni­ye çık­ma­dı?' di­yor­lar, ben de söy­lü­yo­rum, en­gel­le­yen­ler var di­yo­rum. On­lar san­dık­ta gö­rür­ler gü­nü­nü de­dim" de­di. Ha­ki­ka­ten doğ­ru, en­gel­le­yen­ler var, ama bir yan­lış­lık var, en­gel­le­yen ik­ti­dar. Doğ­ru, bu Ya­sa'nın bu­gü­ne ka­dar çık­ma­ma­sı­nın tek se­be­bi ik­ti­dar­dır ar­ka­daş­la­rım. Eğer ik­ti­dar, bir rek­tör se­çi­mi­ni kı­sa bir za­ma­na, bir ay gi­bi bir za­ma­na yay­ma­say­dı, bu­gün, YÖK Ya­sa­sı'nda­ki gö­rü­len gi­bi ha­re­ket et­sey­di, bu­gün­kü YÖK Ya­sa­sı'na gö­re ha­re­ket et­sey­di, çok­tan bu üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri atan­ma­mış mı ola­cak­tı? Çok­tan atan­mış ola­cak­tı, bu ka­dar kad­ro­su bek­le­me­ye­cek­ti, bu ka­dar in­san mağ­dur ol­ma­ya­cak­tı di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Kim olur­sa ol­sun doğ­ru­yu bul­mak, doğ­ru­yu söy­le­mek be­nim va­zi­fem. Ben bu­ra­ya çı­kıp da, ik­ti­da­rı kö­tü­le­mek­le hiç­bir şey ka­zan­mam. Şu­nu bi­li­rim: Hiç­bir kim­se­yi ayak­lar al­tı­na ala­rak bir kim­se yük­se­le­mez, bu­nu ben yap­mam, ama doğ­ru­yu söy­le­ye­ce­ğim. Doğ­ru bir ta­ne­dir, doğ­ru on ta­ne de­ğil­dir.

Sa­yın Ba­kan, çok in­ce ve za­rif ol­du­ğu­nu­zu bi­li­yo­rum, ama bu Ka­nun'da bu ka­dar di­ret­me­sey­di­niz, "il­la da be­nim de­di­ğim olur" de­me­sey­di­niz, ne olur­du ka­nun­la­rın de­di­ği ol­du­ğu­nu ka­bul et­sey­dik, Ana­ya­sa'nın de­di­ği­ni ka­bul et­sey­dik da­ha gü­zel de­ğil miy­di? Ne ka­za­na­ca­ğız söy­ler mi­si­niz bu­ra­da? Ne olur? Ne­den bu bir aya sı­kış­tı­rıp da rek­tör seç­me şe­yi­ni, se­çil­me­di­ğin­de, il­la Millî Eği­tim Ba­ka­nı ola­rak ben ata­ya­yım de­me­niz­de­ki se­be­be ne lü­zum var bu­na? YÖK ata­sın, ne olur, bu­gü­ne ka­dar ata­mış. 80'e ya­kın üni­ver­si­te rek­tör­le­ri bu­gün va­zi­fe­si­ni yap­mı­yor mu? Ek­sik mi ya­pı­yor? İl­la ik­ti­dar ta­ra­fın­dan ata­nan bir rek­tör mü ol­ma­sı la­zım?

Ay­rı­ca, şu­nu söy­lü­yo­rum: Ge­li­niz, ik­ti­dar­da­ki ar­ka­daş­la­rı­ma söy­lü­yo­rum, ku­rum ve ku­ru­luş­lar­la lüt­fen kav­ga et­me­yi­niz. Bu ku­rum ve ku­ru­luş­lar­la kav­ga ede­rek hiç­bir ye­re va­ra­ma­yız, va­ra­maz­sı­nız. Onun için, bu­gün YÖK, ya­rın Ana­ya­sa, ya­rın baş­ka bir yer, ya­rın baş­ka bir ku­rum… İk­ti­da­rın gö­re­vi, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ko­or­di­ne et­mek­tir, on­la­rın ko­or­di­ne­li bir şe­kil­de ça­lış­ma­sı­nı te­min et­mek­tir. İk­ti­da­rın gö­re­vi, ku­rum ve ku­ru­luş­lar­la kav­ga et­mek de­ğil­dir.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, yan­lı­şım var­sa söy­le­yin, lüt­fen çı­kın bu­ra­ya söy­le­yin, ama, ben, bu­gü­ne ka­dar bu ül­ke­de otuz kü­sur se­ne de yö­ne­ti­ci­lik yap­tım, her ik­ti­dar­la ça­lış­tım, ama ne­den­se bu ik­ti­dar­lar, bu­gü­ne gö­re de­ğil dün de öy­ley­di, ama, bu­gün bi­raz da­ha faz­la­laş­tı, ben­den ol­ma­yan ada­ma ya­şa­ma hak­kı yok. Şık de­ğil bu. Şık de­ğil ve yan­lış­tır. Ül­ke­nin te­mel ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı he­pi­mi­ze la­zım, 70 mil­yon in­sa­na la­zım, bu­gün de la­zım, ge­le­cek­te de la­zım; on­lar bi­zim te­mel taş­la­rı­mız­dır.

Ya­ni, ne olur 14 ço­ğun­luk ol­say­dı da, dört­te 3 de­ğil, 16 ola­ca­ğı­na, 14 olup 7'yle top­lan­say­dı, şim­di 8'le top­lan­dı, top­lan­sın de­ğil. Ne fark eder? Sa­na ne, ney­le top­la­nır­sa top­lan­sın, sen ada­mın ka­nu­nu­nu çı­kar. Sen ada­ma bi­lim­sel öğ­re­tim ya­pa­bil­me­si için kad­ro­yu çı­kar, kad­ro­la­rı­nı ver, özerk­li­ği­ni ver, eği­tim özerk­li­ği­ni ver. Per­so­nel alıp çı­kar­ma­lar­da, on­la­ra, eği­tim yap­tır­mak­ta, ye­tiş­tir­mek­te­ki yet­ki­yi ver. Ora­da ka­rış iş­te, ora­da ilim ya­pan ada­ma­la­rın kad­ro­la­rı­nı ver. Ne ka­dar kad­ro ek­sik­se on­la­rı ve­re­lim.

Ame­ri­ka'da bu­gün 3 bin ta­ne üni­ver­si­te var der­ken, biz­de da­ha 80'i bu­la­ma­dı­ğı­mız bir yer­de sa­yı­yı, bu­nu 100'e, 150'ye çı­kar­sak, ama on­la­rın işi­ne ka­rış­ma­dan, bi­lim­sel öz­gür­lü­ğü­nü kı­sıt­la­ma­dan, mad­di özerk­li­ği­ni kı­sıt­la­ma­dan ge­rek­li ma­li yar­dı­mı­nı ver­sek, bi­lim­sel özerk­li­ği­ni ver­sek, on­la­ra kad­ro­la­rı­nı ver­sek, iş­te, o za­man, Millî Eği­tim Ba­ka­nı, ben ba­ka­nım di­ye, çok da­ha ra­hat, çok da­ha hu­zur­lu, gö­ğüs ge­re­rek or­ta­lık­ta da­ha iyi do­la­şır di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ben öy­le dü­şü­nü­yo­rum, ama be­nim de yan­lı­şım ola­bi­lir, ama bu­nun yan­lış ol­du­ğu­nu zan­net­mi­yo­rum. Bir ül­ke­nin ge­liş­miş­li­ği, o ül­ke­nin eği­ti­miy­le öl­çü­lür, eği­tim se­vi­ye­siy­le öl­çü­lür.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bir ül­ke­nin ge­ri kal­mış­lı­ğı, eği­tim­siz­li­ğiy­le öl­çü­lür. İş­te eğer biz bu bi­lim ve ir­fan yu­va­la­rı­nı en­gel­ler isek, iş­te biz hiç­bir za­man ça­ğın ge­rek­le­ri­ne uya­ma­yız, ça­ğı ya­ka­la­ya­ma­yız. Ya­ka­la­ma­dı­ğı­mız­da da böy­le her şe­yi­miz­le dı­şa ba­ğım­lı ka­lı­rız. Bir ül­ke­nin dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı… Sa­de­ce si­ya­si ba­ğım­sız­lı­ğı yet­mez di­yor Yü­ce Ata­türk, eko­no­mik ba­ğım­sız­lı­ğın da ol­ma­sı la­zım di­yor. Ne za­man de­miş ta bu­nu? 1923'ler­de. Ya biz ora­dan be­ri ne yap­tık bu ül­ke­de? Hep ge­ri­ye git­tik. Ni­ye? Böy­le yan­lış yap­ma­lar­dan.

Ben, ik­ti­da­ra tek­rar bu­ra­dan bir uya­rı­da bu­lu­nu­yo­rum: Ku­rum ve ku­ru­luş­lar­la kav­ga et­mek hiç kim­se­ye iyi­lik ge­tir­mez.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - He­pi­ni­ze, iyi ola­bil­me­si için, ül­ke­nin mut­lu­lu­ğu he­pi­mi­zin mut­lu­lu­ğu, ül­ke­mi­zin ba­ğım­sız­lı­ğı he­pi­mi­zin mut­lu­lu­ğu, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği he­pi­mi­zin ge­le­ce­ği.

Ben sab­rı­nı­za te­şek­kür edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, Kas­ta­mo­nu Mil­let­ve­ki­li Si­nan Öz­kan.

Sa­yın Öz­kan, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sİ­NAN ÖZ­KAN (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir da­ha gö­rü­şül­mek üze­re Par­la­men­to­mu­za ia­de edi­len 5556 sa­yı­lı Ka­nun'un 2'nci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, 30/12/2005 ta­ri­hin­de 5447 sa­yı­lı Ka­nun­la 15 il­de 15 ye­ni üni­ver­si­te ku­rul­du. Bu­na da­ir Hükûme­ti­mi­zin  ta­sa­rı­sı, bu Par­la­men­to­da, 22'nci Par­la­men­to­da ka­bul edil­di ve ül­ke­mi­zin hay­rı­na bir ic­ra­at ger­çek­leş­ti­ril­miş ol­du. Bu üni­ver­si­te­le­rin ku­rul­ma­sıy­la ül­ke­mi­zin ve özel­lik­le bu üni­ver­si­te­le­rin ku­rul­du­ğu 15 ilin sos­yal, kül­tü­rel ve eko­no­mik yön­den kal­kın­ma­sı yo­lun­da önem­li bir adım atıl­mış ol­du.

Bu il­le­ri­miz, yıl­lar­dır has­re­ti­ni çek­tik­le­ri, ha­ya­li­ni kur­duk­la­rı üni­ver­si­te­le­ri­ne ka­vuş­ma­nın se­vin­ciy­le bir bay­ram coş­ku­su ya­şa­ma­ya baş­la­dı. Ne var ki, bu se­vinç ve coş­ku kı­sa bir sü­re son­ra ye­ri­ni en­di­şe­ye bı­rak­tı. Bu­nun ne­de­ni, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, Ka­nun'un ku­ru­cu rek­tör­le­rin atan­ma­sı usu­lü­nü be­lir­le­yen ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­si­nin Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ta­ra­fın­dan Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gö­tü­rül­me­si ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin, mad­de­yi "Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun ata­ma sü­re­ci dı­şın­da tu­tul­ma­sı" ge­rek­çe­siy­le ip­tal et­me­siy­di.

İş­te, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si de, bu ip­tal ka­ra­rı üze­ri­ne, ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­yi, ka­rar ge­rek­çe­sin­de be­lir­ti­len ek­sik­li­ği gi­de­re­rek ye­ni­den dü­zen­le­miş ve ka­bul et­miş­tir. Ya­ni, Yük­se­köğ­re­tim Ge­nel Ku­ru­lu da ku­ru­cu rek­tör­le­rin ata­ma sü­re­cin­de rol al­mış­tır.

Bu­na gö­re, Ka­nun'un yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren bir ay içe­ri­sin­de, Yük­se­köğ­re­tim Ge­nel Ku­ru­lu, üye tam­sa­yı­sı­nın 3/4 ço­ğun­lu­ğuy­la 6 pro­fe­sör rek­tör ada­yı be­lir­le­ye­cek, Millî Eği­tim Ba­ka­nı on beş gün için­de bu 6 aday­dan 3'ünü se­çip Cum­hur­baş­ka­nı­na su­na­cak ve rek­tör Cum­hur­baş­ka­nın­ca bu 3 aday için­den ata­na­cak­tır. Şa­yet, YÖK Ge­nel Ku­ru­lu bir ay için­de 6 ada­yı be­lir­le­nen usul­le se­çe­mez­se, Millî Eği­tim Ba­ka­nı doğ­ru­dan 3 ada­yın is­mi­ni Cum­hur­baş­ka­nı­na su­na­cak­tır.

İş­te, bu dü­zen­le­me­yi de tek­rar gö­rü­şül­mek üze­re Par­la­men­to­ya ia­de eden Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın iti­ra­zı bu nok­ta­da ol­mak­ta­dır. An­cak, bu iti­raz ta­ma­men süb­jek­tif, tah­mi­ne da­ya­nan bir yar­gıy­la ya­pıl­mış­tır. Zi­ra, YÖK Ge­nel Ku­ru­lu be­lir­le­nen ço­ğun­luk­la 6 ada­yı bir ay­lık sü­re­de se­çe­mez ve yet­ki doğ­ru­dan Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na ge­çer, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu dev­re dı­şı ka­lır dü­şün­ce­si ta­ma­men tah­mi­ne da­ya­lı bir dü­şün­ce­dir.

İkin­ci ola­rak: De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu dü­zen­le­me ya­sa­ma or­ga­nı­nın tak­dir yet­ki­sin­de olan bir dü­zen­le­me­dir. Zi­ra, Ana­ya­sa, rek­tör­le­rin atan­ma­sıy­la il­gi­li sa­de­ce "Cum­hur­baş­ka­nın­ca ata­na­ca­ğı" amir hük­mü­nü ge­tir­miş, se­çim usu­lü­nün ka­nun­la, ya­sa ko­yu­cu ta­ra­fın­dan be­lir­le­ne­ce­ği­ni ifa­de et­miş­tir. Ya­sa ko­yu­cu da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ek­sik gör­dü­ğü hu­su­su da gi­de­re­rek dü­zen­le­me­yi yap­mış, ya­ni, Ana­ya­sa'nın ta­nı­dı­ğı yet­ki­yi kul­lan­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın tah­mi­ne da­ya­lı dü­şün­ce­ler­le ve zor­la­yı­cı yo­rum­lar­la ya­sa­ma or­ga­nı­nın yet­ki ala­nı­nı be­lir­le­me ya da da­ralt­ma gi­bi bir hak­kı ve yet­ki­si ke­sin­lik­le yok­tur.

Bir di­ğer hu­sus, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, ge­ri gön­der­me tez­ke­re­sin­de, ku­ru­cu rek­tör­le­rin be­lir­len­me­si yet­ki­si­nin si­ya­sal ik­ti­da­rın ter­cih ve tak­di­ri­ne bı­ra­kıl­dı­ğı­nı ifa­de ede­rek, dü­zen­le­me­ye iti­raz et­mek­te­dir. An­cak, bak­tı­ğı­mız­da, Ana­ya­sa ko­yu­cu, yük­se­köğ­re­tim üst ku­ru­luş­la­rı­nı dü­zen­le­di­ği 131'in­ci mad­de­de, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu üye­le­ri­nin se­çi­min­de si­ya­sal ik­ti­da­ra, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na açık yet­ki ta­nı­mış­tır. Ya­ni, Ana­ya­sa bü­tün ola­rak de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de gö­rü­le­cek­tir ki, Ana­ya­sa ko­yu­cu si­ya­si ira­de­yi üni­ver­si­te­le­rin yö­ne­ti­min­de hiç­bir şe­kil­de söz sa­hi­bi ol­ma­ma­sı ge­re­ken bir or­gan ola­rak gör­me­miş­tir. Ana­ya­sa, bu yö­nüy­le, de­mok­ra­si, üni­ver­si­te özerk­li­ği yö­nün­den eleş­ti­ri­le­bi­lir. An­cak, be­ğe­ne­lim, be­ğen­me­ye­lim, yü­rür­lük­te­ki mev­cut Ana­ya­sa'nın ge­tir­di­ği dü­zen­le­me bu­dur. Do­la­yı­sıy­la, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın "rek­tör­le­rin be­lir­len­me­sin­de si­ya­sal ik­ti­da­rın tak­di­ri ve ter­ci­hi­nin ol­ma­sı Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­dır" iti­ra­zı hiç­bir şe­kil­de Ana­ya­sa ko­yu­cu­nun ira­de­si­ne uy­gun düş­me­mek­te­dir. Kal­dı ki, uy­gu­la­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız­da da, te­ori­de ta­raf­sız Cum­hur­baş­ka­nı­nın, yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­na ve ana­ya­sal ba­zı ku­rum­la­ra Ana­ya­sa'nın ken­di­si­ne yük­le­di­ği so­rum­lu­luk çer­çe­ve­sin­de yap­ma­sı ge­re­ken ata­ma­lar­da, za­man za­man, ma­ale­sef, si­ya­si ter­cih­ler yap­tı­ğı­na da şa­hit ol­duk. Ya­ni, si­ya­sal ik­ti­da­rın yap­tı­ğı ata­ma­lar mut­la­ka ta­raf­lı olur, li­ya­kat il­ke­si göz ar­dı edi­lir, ama, si­ya­sal ik­ti­da­rın da kat­kı­sıy­la se­çi­len Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun ya da biz­zat si­ya­sal bir or­gan ta­ra­fın­dan...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Öz­kan.

Sİ­NAN ÖZ­KAN (De­vam­la) - ...ya­ni, Par­la­men­to ta­ra­fın­dan se­çi­len Cum­hur­baş­ka­nı­nın yap­tı­ğı ata­ma­lar ta­raf­sız, li­ya­kat esa­sı­na gö­re olur dü­şün­ce­si ve an­la­yı­şı, uy­gu­la­ma­lar­la çok faz­la ör­tüş­me­mek­te­dir.

Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, bu­gün, bu­ra­da gö­rüş­tü­ğü­müz bu Ka­nun'a ge­ti­ri­len iti­raz­lar doğ­ru de­ğil­dir. Ana­ya­sa bü­tün hâlin­de de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de, dü­zen­le­me­nin Ana­ya­sa ile çe­li­şir bir ta­ra­fı yok­tur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Tek­rar, AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ku­ru­lan bu üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin, il­le­ri­mi­ze ve ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­kan.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Adı­ya­man Mil­let­ve­ki­li Ah­met Fa­ruk Ün­sal. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ün­sal, bu­yu­run.

AH­MET FA­RUK ÜN­SAL (Adı­ya­man) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ye­ni ku­rul­mak­ta olan üni­ver­si­te­le­rin ku­ru­cu rek­tör­le­ri­nin na­sıl ata­na­ca­ğı­na iliş­kin pro­se­dü­rü be­lir­le­mek üze­re ya­zıl­mış olan bir ka­nun met­ni­nin il­gi­li mad­de­sin­de, ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Geç­miş Kur­ban Bay­ra­mı'nın ve ye­ni yı­lın ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı ve bü­tün in­san­lı­ğa ha­yır ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum.

Bu ara­da, çok de­ğer­li, kıy­met­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li­miz Ne­zir Bey'i ve Mus­ta­fa Ta­şar Bey'i ve bay­ram­da ha­ya­tı­nı kay­be­den di­ğer va­tan­daş­la­rı­mı­zı ve ay­rı­ca, geç­ti­ği­miz gün Ku­zey Irak'ta, uçak ka­za­sın­da ha­ya­tı­nı kay­be­den va­tan­daş­la­rı­mı­zı rah­met­le anı­yo­rum ve ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Ka­nun, ben­den ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı­la­rın da de­fa­lar­ca ifa­de et­ti­ği gi­bi, dör­dün­cü kez Mec­li­sin gün­de­mi­ne gel­mek­te. Şim­di, ta­bii, kı­sa bir özet yap­mak ge­re­kir ise tıp­kı, 1992'de, o gün­kü Hükûme­tin 22 üni­ver­si­te kur­mak üze­re Mec­li­se ge­tir­miş ol­du­ğu ya­sa­da, rek­tö­rün na­sıl ata­na­ca­ğı­na, ku­ru­cu rek­tör­le­rin na­sıl ata­na­ca­ğı­na iliş­kin pro­se­dü­rün ay­nı­sı­nı, bu­gün­kü Hükûmet de, 2005 yı­lı­nın on ikin­ci ayın­da çı­kart­mış ol­du­ğu ya­sa­da, ay­nı­sıy­la be­lirt­miş idi. Ya­ni, ba­kın, ben şim­di 1992'de Mec­li­sin ka­bul et­ti­ği, Cum­hur­baş­ka­nı­nın, o gün­kü Cum­hur­baş­ka­nı­nın ka­bul et­ti­ği ya­sa met­ni­ni oku­yo­rum, di­yor ki bu­ra­da: "Ku­ru­la­cak olan üni­ver­si­te­le­rin ku­ru­cu rek­tör­le­ri­ni on beş gün içe­ri­sin­de iki yıl­lı­ğı­na ol­mak üze­re Millî Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan tek­lif eder ve Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı bun­lar­dan bi­ri­ni ata­ya­rak gö­re­ve ge­ti­rir."

Şim­di de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii ki, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­ra­rı­nı şu an­da tar­tış­ma­nın pra­tik hiç­bir ya­ra­rı yok. So­nuç iti­ba­rıy­la, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin bir ka­ra­rı var ve bu ka­ra­rı­na da­ya­lı ola­rak da Hükûmet, bir uz­la­şı met­ni ge­tir­mek su­re­tiy­le, rek­tör ata­ma­sın­da YÖK ku­ru­lu­nun da dev­re­ye gir­me­si­ni sağ­la­ya­cak bir dü­zen­le­me ge­tir­di.

Şim­di, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, bi­zim, şu an­da üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz ve ikin­ci de­fa ko­nuş­mak­ta ol­du­ğu­muz bu dü­zen­le­me­yi de doğ­ru­su Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı bul­du­ğu­nu ifa­de ede­rek, 130'un­cu ve 131'in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı bul­du­ğu­nu ifa­de ede­rek, bu­nu da, tek­rar, bir kez da­ha, Mec­li­se, gö­rü­şül­mek üze­re gön­der­di.

Şim­di, ta­bii ki, bu ikin­ci, şu an­da gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz me­tin­de or­ta­ya ko­nu­lan pro­se­dür, YÖK Ge­nel Ku­ru­lu­nun tes­pit ede­ce­ği 6 isim­den 3'ü Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mız­ca se­çi­le­cek ve bu 3'ten 1 ta­ne­si de ge­ne Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nın­ca atan­mak su­re­tiy­le ku­ru­cu rek­tör ola­cak.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız, ta­bii, ken­di­si de as­len bir si­ya­si ku­rul olan Mec­lis ta­ra­fın­dan se­çil­miş ve se­çi­mi de bir si­ya­si ta­sar­ruf olan, se­çi­mi­nin ken­di­si de si­ya­si bir ter­cih olan bir cum­hu­ri­yet, en üst cum­hu­ri­yet gö­rev­li­si­dir. O ba­kım­dan, ge­rek bu ya­sa­ya ge­rek­se da­ha ön­ce Hükûme­tin çı­kart­mış ol­du­ğu ya­sa­lar­da, mü­te­ad­dit de­fa­lar, si­ya­si ira­de­nin yer alı­yor ol­muş ol­ma­sı­nı bir ka­ba­hat gi­bi gös­ter­miş ol­ma­sı­nı, ger­çek­ten, ken­di ko­nu­muy­la, ken­di se­çi­miy­le iza­hı gay­ri ka­bi­li müm­kün olan, on­to­lo­jik ola­rak te­na­kuz arz eden bir du­rum ola­rak gör­dü­ğü­mü ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. O ba­kım­dan, mut­la­ka, si­ya­set, na­sıl, cum­hur­baş­ka­nı­nı da seç­me­ye muk­te­dir ise si­ya­set Tür­ki­ye'de bü­tün iş­le­ri na­sıl ted­vir ede­cek ise bu iş­le­ri de öy­le ya­pa­cak­tır. Kal­dı ki, bi­zim yap­tı­ğı­mız iş 1992'de ya­pı­lan­dan fark­lı de­ğil.

Ben, ay­rı­ca, bu­ra­da, ken­di­si de bir pro­fe­sör olan, ben­den ön­ce Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na ko­nu­şan Ya­kup Bey'i de cid­di an­lam­da hay­ret­le iz­le­di­ği­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Şim­di, dü­şü­ne­bi­li­yor mu­su­nuz, 1992 yı­lın­da çı­kar­tı­lan ka­nun mad­de­si­nin ay­nı­sı­nı 2005'te biz çı­kar­tı­yo­ruz; ama, Sa­yın Ke­pe­nek di­yor ki: "1992'de çı­kar­tı­lan ka­nun met­ni Ana­ya­sa­’ya ay­kı­rı de­ğil­di. Çün­kü, mu­ha­le­fet ve ik­ti­dar, bu ko­nu­da uz­la­şı içe­ri­sin­dey­di."

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AH­MET FA­RUK ÜN­SAL (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, bi­ti­ri­yo­rum, mü­sa­ade­niz­le.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ün­sal, bu­yu­run.

AH­MET FA­RUK ÜN­SAL (De­vam­la) - Ee şim­di, ar­ka­daş­lar, in­saf et­mek la­zım. Ya­ni, bir met­nin Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı­lı­ğı o me­tin üze­rin­de mu­ha­le­fe­tin ve ik­ti­da­rın mu­ta­bık ol­ma­sı­na bağ­lı ol­ma­sa ge­rek. Ana­ya­sa ba­ğım­sız bir me­tin­dir, si­zin ih­das et­ti­ği­niz, si­zin çı­kart­tı­ğı­nız ya­sa met­ni, mu­ha­le­fet ve ik­ti­dar ta­ra­fın­dan or­tak­la­şa ola­bi­lir ve­ya ol­ma­ya­bi­lir, bu me­tin Ana­ya­sa­nın özü­ne ay­kı­rı ve­ya ay­kı­rı ol­ma­ya­bi­lir. Bu iki­si, ta­ma­mıy­la fark­lı olan şey. O ba­kım­dan, bu kı­ya­sın ya­pıl­mış ol­ma­sı­nı, bu­ra­da, cid­di an­lam­da ya­dır­ga­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Za­ma­nı­mın bit­ti­ği­nin far­kın­da­yım.

Tek­rar, bu Ya­sa'nın çı­kar­tı­la­rak üni­ver­si­te­le­rin ku­rum­sal­laş­ma­sı önün­de­ki en bü­yük en­ge­lin or­ta­dan kalk­ma­sı­nı ve 15 il­de -Adı­ya­man'da da- bü­yük bir he­ye­can ve se­vinç uyan­dı­ran üni­ver­si­te­le­rin bir an ön­ce ku­rul­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ha­yır, so­ru-ce­vap yok.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ana­dol, var var, be­nim önüm­de­ki ek­ran­da var efen­dim.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ta­mam.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

An­tal­ya'nın Se­rik, Ma­nav­gat il­çe­le­rin­de kız ve er­kek öğ­ren­ci yur­du, El­ma­lı il­çe­miz­de de er­kek öğ­ren­ci yur­du yok­tur. Bu il­çe­le­ri­miz­de Ak­de­niz Üni­ver­si­te­si­ne bağ­lı mes­lek yük­se­ko­kul­la­rı bu­lun­mak­ta­dır. An­tal­ya'nın tu­ris­tik bir il ol­du­ğu dü­şü­nü­lür­se, öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin, ba­rın­ma­da bü­yük bir sı­kın­tı için­de ol­du­ğu or­ta­da­dır. Bu so­ru­nun çö­zül­me­si için Ba­kan­lık­ça bir ça­lış­ma yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Ay­rı­ca, Se­rik il­çe­miz­de Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı boş bir yur­du­muz bu­lun­mak­ta­dır. Bu yur­dun YURT­KUR'a dev­ri ya­pı­lıp bu so­ru­nun or­ta­dan kalk­ma­sı için dü­şün­ce­le­ri­ni­zi öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Işık.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tın­ca ha­zır­la­nan Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ve Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca onay­la­nan Do­ku­zun­cu Kal­kın­ma Pla­nın­da, YÖK'e yö­ne­lik ola­rak, mer­ke­zi­yet­çi ya­pı­nın üni­ver­si­te­ler­le da­ha alt aka­de­mik bi­rim­ler için öz­gür ve re­ka­bet ede­bi­lir bir or­ta­mı ya­rat­ma­dı­ğı, öğ­ren­ci­sin­den ça­lı­şa­nı­na, araş­tır­ma gö­rev­li­sin­den öğ­re­tim üye­le­ri­ne ka­dar tüm kat­man ve ka­de­me­le­riy­le üni­ver­si­te­le­rin ka­tı­lı­ma ve de­mok­ra­tik bir yö­ne­tim an­la­yı­şı­na ka­vu­şa­ma­dık­la­rı ifa­de edil­mek­te, yi­ne, 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ya­sa­sı'nda yer alan he­def­le­rin, sis­te­min fark­lı­lık­la­rı­na izin ver­me­me­sin­den do­la­yı aka­de­mik öz­gür­lü­ğü or­ta­dan kal­dır­dı­ğı ifa­de edil­mek­te­dir. İş­bu ra­por­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­ni­zi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Bi­rin­ci so­rum: Ku­ru­cu rek­tör aday­la­rı­nın se­çi­min­de dört­te 3'lük ka­rar ye­ter sa­yı­sı Türk hu­ku­kun­da hiç­bir ka­mu gö­rev­li­si için aran­mış de­ğil­dir, şu ana ka­dar aran­mış de­ğil­dir. Bu Ya­sa'da bu ıs­rar edi­li­yor, ıs­rar­la ge­ti­ri­li­yor. Bu­nun ger­çek ne­de­ni ne­dir? Bu­nun açık­lan­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

İkin­ci ola­rak: Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rın­da, Yük­se­köğ­re­nim Ku­ru­lu­nun, ku­ru­cu rek­tör aday­la­rı­nı be­lir­le­me sü­re­cin­den ke­sin­lik­le dış­la­na­ma­ya­ca­ğı açık bir şe­kil­de be­lir­til­miş­tir. Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın, bu Ya­sa'yı tek­rar ge­tir­mek­le ıs­rar et­ti­ği bu yön­te­mi, bu çer­çe­ve­de ne ka­dar doğ­ru­dur? Ya­ni, YÖK'ün dış­lan­ma­ma­sı için aca­ba ne­ler ya­pıl­ma­sı ge­re­kir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­yurt.

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Ya­sa met­ni­nin için­de, YÖK Ge­nel Ku­ru­lu­nun ku­ru­cu rek­tör­le­ri seç­me­sin­de dört­te 3 ço­ğun­luk is­te­ni­yor ve bu sağ­la­na­ma­dı­ğı tak­dir­de de bir ay içe­ri­sin­de YÖK'ün dev­re dı­şı ka­la­ca­ğı ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın oto­ma­tik ola­rak dev­re­ye gi­re­ce­ği açık­ça be­lir­ti­li­yor. Bir yıl­dan be­ri Ana­ya­sa Mah­ke­me­si-Cum­hur­baş­ka­nı-Par­la­men­to­ya gi­dip ge­len Ya­sa bir yıl­dan be­ri sü­rün­ce­me­de ka­lır­ken, bu ka­dar ıs­rar et­me­di­ği­niz hâlde Ya­sa'nın bir an ev­vel uy­gu­lan­ma­sı için, aca­ba, bu bir ay­lık sü­re için­de ge­re­ken se­çim ya­pı­la­maz­sa he­men dev­re­ye gir­me­ni­zi na­sıl açık­la­ya­cak­sı­nız? Onu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Sı­va­cı­oğ­lu, bu­yu­run.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­la­le­ti­niz­le Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za bir iki so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, 2003-2004 öğ­re­tim yı­lın­da Kas­ta­mo­nu Fen Li­se­si ve ay­nı ta­rih­ler­de Kas­ta­mo­nu Fen ve Ede­bi­yat Fa­kül­te­si açıl­dı. Onun için, Kas­ta­mo­nu hal­kı ola­rak siz­le­re mü­te­şek­ki­riz. Ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­mi­zin rek­tör­lük bi­na­sı­na da "Kas­ta­mo­nu Üni­ver­si­te­si Rek­tör­lü­ğü" ta­be­la­sı­nı da as­mış bu­lu­nu­yo­ruz. Yal­nız, o bi­na­nın, bü­yük bir ta­mir ve ona­rı­ma ih­ti­ya­cı var, yüz yir­mi yıl­lık bir ta­rihî bi­na­dır. O bi­na­nın ta­mi­ri için ne gi­bi kay­nak­la­rı­mız var ve­ya ne gi­bi kay­nak­lar ayır­dık? Bu, bi­rin­ci so­rum.

İkin­ci so­rum da: Ka­dı­da­ğı'nda da­ha ön­ce te­mel­le­ri atı­lan Eği­tim Fa­kül­te­si in­şa­at hâlin­de­dir. Yal­nız, ora­da, yan­lış bir­ta­kım ya­pı­lan­ma­dan do­la­yı, şu an­da da in­şa­atı de­vam et­mi­yor. 2006 yı­lın­da ay­rı­lan pa­ra­nın da baş­ka yer­le­re har­can­dı­ğı şek­lin­de bil­gi­le­ri­miz var. Bu bi­na­nın da bir an ön­ce eği­ti­me ka­zan­dı­rıl­ma­sı için ne gi­bi kay­nak­la­rı­mız mev­cut­tur?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sı­va­cı­oğ­lu te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­ka­nım, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru­la­rı­na ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğiz.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı...

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım: Ka­bul eden­ler... Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.13

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati : 15.27

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER :Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 49'un­cu Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1276 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun'un gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ka­nun'un 2'nci mad­de­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı.

Şim­di, 2'nci mad­de­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

2'nci mad­de­yi ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce.

Sa­yın İn­ce, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, gö­rüş­tü­ğü­müz ko­nu­nun iş­lem sı­ra­sı­na bir ba­ka­lım. Hükûmet 15 ye­ni üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı için 30 Ara­lık 2005'te ka­nun ta­sa­rı­sı ge­ti­ri­yor, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ia­de edi­yor. Bu se­fer…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… Lüt­fen ar­ka­daş­lar, uğul­tu­dan ses an­la­şıl­mı­yor.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bu ko­şul­lar­da ko­nuş­ma şan­sım yok di­ye sa­nı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Kim­se­nin din­le­di­ği yok Sa­yın Baş­kan.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ben din­li­yo­rum Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce bu­yu­run.

Böy­le­ce, ye­rin­den mü­da­ha­le­ler­le bu­ra­da­ki ha­ti­bin ne­ler çek­ti­ği­ni siz de ya­ki­nen gör­müş ol­du­nuz. Ba­zen kim­se­yi ko­nuş­tur­mu­yor­lar bu­ra­da bi­li­yor­su­nuz.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ba­zı­la­rı öy­le ya­pı­yor­lar ga­li­ba.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Evet. Me­se­la kür­sü­de­ki ar­ka­daş.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ya­nıl­mı­yor­sam, za­ma­nı­mı da ek­le­ye­cek­si­niz Sa­yın Baş­ka­nım.

1 Mart­ta, tek­rar, Mec­lis ay­nen ka­bul edi­yor. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ge­çi­ci 1'in­ci mad­de için Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­di­yor. 4 Ma­yıs­ta, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, bu mad­de­yi, Ana­ya­sa'nın 130 ve 131'in­ci mad­de­le­ri­ne ay­kı­rı bu­lu­yor. Ol­ma­dı ka­nun ta­sa­rı­sı, ye­ri­ne ka­nun tek­li­fi ve­re­lim olu­yor. Bu se­fer, ka­nun tek­li­fi ola­rak ge­li­yor. Ön­ce 6 aday, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı YÖK'e bil­di­re­cek, YÖK 3 ta­ne­si­ni Cum­hur­baş­ka­nı­na bil­di­re­cek. Ha­di, öner­gey­le vaz­geç­tik, böy­le ol­ma­sın, baş­ka tür­lü ol­sun…

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gel­di­ği­miz nok­ta­da, bu iş, ar­tık, va­ta­na, mil­le­te hiz­met bo­yu­tu­nu aş­tı; bu bir inat­laş­ma. Na­sıl bir kur­naz­lık­la bu­nu ge­çi­ri­riz… Ya­ni, böy­le bir şey ola­maz.

Ba­kı­nız, ben, fi­zik öğ­ret­men­li­ği dip­lo­ma­sıy­la, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­rek­çe­le­ri­ni oku­dum, ya­ni hu­kuk fa­kül­te­si bi­rin­ci sı­nı­fın­da oku­yan bi­ri­si, bu ge­rek­çe­le­ri oku­du­ğun­da an­la­ya­bi­lir. Di­yor ki: "YÖK Ge­nel Ku­ru­lu 21 ki­şi, 14 üyey­le top­la­nır, salt ço­ğun­luk­la ka­rar alır." Ya­ni, 8 ki­şiy­le YÖK Ge­nel Ku­ru­lu ka­rar ala­bi­li­yor. Ku­ru­cu rek­tör­ler için, siz, dört­te 3 ço­ğun­luk di­yor­su­nuz, ya­ni 16 üyey­le. Ee, 7 ta­ne­si­ni Hükûmet atı­yor, 21'den 7'yi çık­tı­ğı­nız­da 14. Böy­le bir ka­rar al­ma şans­la­rı var mı? Yok. Ve di­yor ki Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı: "Top­lam üye sa­yı­sı­na gö­re ge­ti­ri­len ka­rar ye­ter sa­yı­sı çok yük­sek­tir ve se­çi­min so­nuç­lan­ma­sı­nı ola­nak­sız kı­lar bu. Ay­rı­ca, ya­sa ko­yu­cu bu se­çi­min so­nuç­lan­ma­sı­nın ola­nak­sız ol­du­ğu­nu gör­dü­ğü için 'bir ay için­de ya­pa­maz­san, yet­ki Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na ge­çer' di­yor. Ya­sa ko­yu­cu da gö­rü­yor bu­nu ya­pa­ma­ya­ca­ğı­nı."

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - An­laş­sın­lar!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Ba­kan dün bu kür­sü­ye gel­di, Sa­yış­tay­dan ör­nek ver­di. Şim­di, Sa­yış­tay­la il­gi­li ka­nu­na ba­kı­yo­rum... Sa­yın Ba­kan, "Sa­yış­tay­da da var" de­di­niz; ha­di, bu Ka­nun'u Sa­yış­tay­da­ki gi­bi ya­pa­lım, he­pi­miz ka­bul ede­lim. Sa­yış­tay­da salt ço­ğun­luk var, bu­ra­da dört­te 3 ço­ğun­luk var. Sa­yış­ta­yı ör­nek ve­ri­yor­su­nuz, Sa­yış­tay­da­ki gi­bi ya­pa­lım, biz de ka­bul ede­lim. Yan­lış bil­gi­len­di­ri­yor­su­nuz. Bak­tım Sa­yış­tay­la il­gi­li ka­nu­na, hiç de öy­le de­ğil.

Yi­ne, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­rek­çe­sin­de di­yor ki: "Böy­le bir dü­zen­le­me, Türk hu­ku­kun­da hiç­bir ka­mu gö­rev­li­si için ya­pıl­ma­mış­tır. Ne yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın baş­kan­la­rı ve üye­le­ri ne ba­ğım­sız ku­rul­lar için hat­ta ne de cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi için." Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi için ilk iki tur­da ni­te­lik­li ço­ğun­luk, son­ra salt ço­ğun­luk ye­ti­yor.

Ba­kın, si­zin man­tı­ğı­nı­za gö­re, ku­ru­cu rek­tör­le­ri YÖK Ge­nel Ku­ru­lu bir ay için­de dört­te 3 ço­ğun­luk­la se­çe­cek ya, ya­ni, 21'de 16 oy. Ben he­sap yap­tım; 21'de 16 olur­sa, 550'de 416 ya­par. O za­man, bu Mec­li­sin de cum­hur­baş­ka­nı­nı 416 oy­la seç­me­si ge­re­kir. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ya­ni, siz di­yor­su­nuz ki, siz di­yor­su­nuz ki, biz, cum­hur­baş­ka­nı­nı salt ço­ğun­luk­la se­çe­riz, ku­ru­cu rek­tör­le­ri ise dört­te 3 ço­ğun­luk­la se­çe­riz.

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - Biz de­mi­yo­ruz, Ana­ya­sa di­yor.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ha­yır, ca­nım, iş­te, ka­nun ge­ti­ri­yor­su­nuz.

Si­zin bu­ra­da, bi­li­me ver­di­ği­niz öne­mi gös­te­ri­yor bu. Ya­ni, di­yor­su­nuz ki, rek­tör seç­mek cum­hur­baş­ka­nı seç­mek­ten bi­le önem­li­dir. Böy­le de­me­di­ği­ni­ze gö­re, kur­naz­lık ya­pı­yor­su­nuz. Bir dev­let kur­naz­lık­la yö­ne­til­mez. He­pi­miz bi­li­yo­ruz, bu ka­nun da Mah­ke­me­den dö­ne­cek.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hat­ta hat­ta rek­tör­ler salt ço­ğun­luk­la ata­nı­yor, ku­ru­cu rek­tör­ler ni­te­lik­li ço­ğun­luk­la ata­nı­yor ve hat­ta YÖK Ge­nel Ku­ru­lu, ku­ru­cu rek­tör ata­ma­sın­dan da­ha da önem­li ba­zı ko­nu­la­rı yi­ne dört­te 3 ço­ğun­luk­la yap­mı­yor ve di­yor ki, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ge­rek­çe­sin­de: "Bu yap­tı­ğı­nız dü­zen­le­me, bu ge­çi­ci 1'in­ci mad­de, bir; hu­kuk dev­le­ti il­ke­si­ne, Ana­ya­sa'nın 2'nci mad­de­si­ne ay­kı­rı­dır" di­yor. "İki;130 ve 131'in­ci mad­de­le­re ay­kı­rı­dır" di­yor. "Bu yet­ki YÖK'e ve­ril­miş. Siz 'bir ay için­de yap­maz­san alı­rım se­nin elin­den bu yet­ki­yi' di­ye­rek ana­ya­sal yet­ki­si­ni elin­den ala­maz­sı­nız." Son­ra di­yor ki, üçün­cü ola­rak da: "Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­rar­la­rı­nın bağ­la­yı­cı­lı­ğı­na iliş­kin 153'ün­cü mad­de­ye de ay­kı­rı­dır. Bu­ra­da ka­mu ya­ra­rı yok­tur. Hiz­me­tin ge­rek­le­riy­le bağ­daş­ma­mak­ta­dır." Bun­la­rı gö­re gö­re, tek­rar ge­ti­ri­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ya­pı­lan, kur­naz­lık. Ben bu­ra­da şu­nu yap­mak is­ter­dim as­lın­da, bu Mec­lis­te şun­la­rı tar­tış­mak is­ter­dim: Üni­ver­si­te­le­ri na­sıl ge­liş­ti­ri­riz, so­run­la­rı na­sıl çö­ze­riz, eği­ti­mi na­sıl ni­te­lik­li hâle ge­ti­ri­riz?

Üni­ver­si­te­le­rin dö­ner ser­ma­ye­le­ri­ne el ko­yu­yor­su­nuz, araş­tır­ma fon­la­rı­nı kal­dı­rı­yor­su­nuz, üni­ver­si­te­le­re asıl­sız so­ruş­tur­ma­lar açı­yor­su­nuz. Ama­cı­nız so­run çöz­mek de­ğil, ama­cı­nız bu­ra­da ger­gin­lik ya­ra­ta­rak, mi­li­tan ta­ba­nı­nı­za me­saj ve­rip, mi­li­tan ta­ba­nı­nı­zı di­ri tut­mak, "bak, biz ya­pı­yo­ruz, ama, bi­ri­le­ri en­gel olu­yor" de­dirt­mek. Bu­nu ya­pı­yor­su­nuz, top­lu­ma hiz­met et­mi­yor­su­nuz.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Çok doğ­ru ko­nu­şu­yor­sun Mu­har­rem.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bu tar­tış­ma, böy­le bir inat­laş­ma, ar­tık, ak­lın dı­şı­na taş­mış­tır bu, bi­li­min dı­şı­na taş­mış­tır.

Ben, si­ze, da­ha ön­ce bu Mec­li­sin kür­sü­sün­den, 1400 yı­lın­da Se­mer­kant Med­re­se­sin­den ör­nek ver­dim: Rek­tör yar­dım­cı­sı­nı za­ma­nın ha­ka­nı gö­rev­den al­dı di­ye, rek­tör is­ti­fa edi­yor, ha­kan özür di­li­yor, rek­tör yar­dım­cı­sı­nı ge­ri atı­yor. 1587 yı­lın­da, Bu­ha­ra Med­re­se­sin­de, giz­li oy­la rek­tör se­çi­mi ya­pı­lı­yor. Beş yüz yıl ge­ri­den ta­kip edi­yor­su­nuz dün­ya­yı, beş yüz yıl, al­tı yüz yıl ge­ri­den ta­kip edi­yor­su­nuz dün­ya­yı.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - O gü­nün rek­tö­rü­nü ge­tir de, biz de özür di­le­ye­lim.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Şim­di, ta­bii ki, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nıy­la il­gi­li, ba­zı şey­ler­de is­te­me­ye­bi­lir dev­re­ye gir­me­si­ni.

Ba­kın, ben si­ze ba­zı ya­zı­lar oku­ya­ca­ğım: "Ata­türk'ü sev­mek için bü­tün geç­mi­şi ayak­lar al­tı­na al­mak zo­run­da ol­ma­dı­ğı­mız gi­bi, bu ül­ke­de ya­şa­yan her­ke­si il­le de Ata­türk'ü sev­mek zo­run­da bı­rak­mak gi­bi bir mec­bu­ri­ye­ti­miz de yok­tur. Zor­la­dı­ğı­nız za­man, o in­san­la­rı mü­na­fık eder­si­niz."

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Kim de­miş bu­nu?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Oku­ya­ca­ğım da­ha.

"Fa­tih'e, Ya­vuz'a, Ab­dül­ha­mit'e, Vah­det­tin'e, hat­ta Mevlânâ'ya küf­ret­me­nin ser­best ol­du­ğu, hat­ta fa­zi­let sa­yıl­dı­ğı bir ül­ke­de, siz, in­san­la­ra 'Ata­türk'e küf­ret­me' de­di­ği­niz za­man sa­mi­mi­ye­ti­ni­ze inan­maz­lar."

Bu ül­ke­de Mevlânâ'ya, Fa­tih'e, Ya­vuz'a, bun­la­ra küf­re­den yok; yok bun­la­ra küf­re­den. Kim­se küf­ret­mez bu ül­ke­de Fa­tih'e. Bu ül­ke­de Mevlânâ'ya kim küf­re­der!

Ba­kın, çok il­ginç, oku­ya­ca­ğım şim­di: "Ata­türk, bir as­ker ve dev­let ada­mıy­dı. Onun al­tı ok­ta top­la­dı­ğı pren­sip­le­rin hiç­bi­ri ken­di ica­dı de­ğil­di. Bi­ze an­la­tıl­dı­ğı­na gö­re, bir za­man­lar kap­ka­ra bu­lut­lar ül­ke­mi­zi sar­mış­tı. Gök­ler gü­lüm­se­mek bil­mi­yor­du. Sam­sun'dan bir gü­neş doğ­muş­tu ve bu gü­neş bü­tün düş­man­la­rın gö­zü­nü ka­maş­tı­rıp ka­çır­dı­ğı gi­bi, pa­di­şa­hı ve ha­li­fe­yi de kov­muş­tu. Ço­cuk­lu­ğum­da, dü­me­ni kı­rık, pu­su­la­sız, sis­ten ya­rar­la­na­rak İn­gi­liz zırh­lı­la­rı­nı at­la­ta­cak ka­dar be­ce­rik­li olan Ban­dır­ma Va­pu­ru'nda kap­tan­la baş ba­şa so­ğuk­tan tit­re­yen bir Mus­ta­fa Ke­mal dü­şü­nür­düm; çün­kü, ba­na böy­le an­la­tıl­mış­tı. Ço­cuk­la­ra, ta­ri­hi, des­tan­laş­tı­ra­rak, ro­man­ti­ze ede­rek an­la­ta­bi­lir­si­niz; an­cak, ço­cuk, bü­yü­yün­ce an­la­tı­lan­la­rı sor­gu­la­ma­ya baş­lar -bak, dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­rim- İn­gi­liz­le­rin, Fran­sız­la­rın ve İtal­yan­la­rın, hiç de öy­le, or­du­lar­la, si­lah zo­ruy­la çı­ka­rıl­ma­dık­la­rı­nı öğ­ren­di­ği za­man ta­rih ki­tap­la­rın­da an­la­tı­lan millî mü­ca­de­le şa­ibe al­tı­na gir­mez mi? Ata­türk büst­le­ri­nin önün­de esas du­ru­şa ge­çip say­gı du­ru­şun­da bu­lu­nur­ken, özel def­ter­le­re yaz­dı­ğı­mız ya­zı­lar­da ne­re­dey­se onun ru­ha­ni­ye­tin­den yar­dım is­ter­ken, is­tim­dat eder­ken bi­zim yap­tı­ğı­mı­zın adı ne­dir Al­lah aş­kı­na?"

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. Ko­nuş­ma­dı­ğı­nız sü­re­yi de ila­ve et­tim. Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bu me­tin, Tür­ki­ye Gün­lü­ğü, 28 Ma­yıs 1994. Ya­za­rı Hü­se­yin Çe­lik.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Gaf­let ve da­la­let ve hat­ta hı­ya­net!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Pes doğ­ru­su, pes!

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Bra­vo!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Tak­dir­le­ri­ni­ze su­na­rım.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Ba­kan, ya­zık­lar ol­sun!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ta­bii ki rek­tör ata­ma­ya­cak. Ta­bii ki Millî Eği­tim Ba­ka­nı bu rek­tör ata­ma­la­rın­da gö­rev al­ma­ya­cak. Bun­dan da­ha doğ­ru­su ola­bi­lir mi? Bu ül­ke­nin mah­ke­me­le­ri de, bu ül­ke­nin Cum­hur­baş­ka­nı da en doğ­ru­su­nu ya­pı­yor.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Hü­se­yin Çe­lik, ya­zık­lar ol­sun!

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Türk pa­ra­sın­dan Ata­türk res­mi­ni kim kal­dır­dı, onu söy­le.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, ba­kın ya­sa­ya na­sıl ay­kı­rı iş ya­pı­yor­su­nuz: İs­tan­bul Millî Eği­tim Mü­dür­lü­ğü di­yor ki: "Okul­lar­da spor ku­lü­bü ku­run."

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Ba­kan, eğer söy­le­diy­sen is­ti­fa et, eğer bu­nu söy­le­miş­sen ya­zık­lar ol­sun!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, oy­sa, bu­ra­da, bi­li­yor­su­nuz ki, he­pi­miz Der­nek­ler Ka­nu­nu'nda "Ka­mu ku­rum­la­rı­nın adıy­la der­nek ya da va­kıf ku­ru­la­maz…" Bu ko­nu­da ce­za ge­tir­dik. Ne ya­zık ki, İs­tan­bul Millî Eği­tim Mü­dür­lü­ğü okul­la­ra ya­zı ya­zı­yor, "Der­nek sta­tü­sün­de spor ku­lü­bü ku­run." di­yor. Ya­ni…  Ve va­li­lik ona­yı var bu ko­nu­da, va­li­lik ona­yı var. Böy­le bir… Bü­tün bel­ge­ler elim­de. Bu Ba­kan­lık ilk kez böy­le yö­ne­ti­li­yor ar­ka­daş­lar.

Yi­ne, Vak­fı­ke­bir'de meş­hur "Ad­nan Ho­ca" ola­rak bi­li­nen… 5 ki­log­ram ki­ta­bın bir ta­ne­si, 5 ki­log­ram, bi­rin­ci ha­mur kâğı­da ba­sı­lı. Bun­la­rın pa­ra­sı ne­re­den ge­li­yor? Bi­lim­sel mi­dir, de­ğil mi­dir? Han­gi ba­kan­lı­ğın han­gi bi­ri­mi bu­na izin ver­miş­tir? Bü­tün öğ­ret­men­le­re her yer­de da­ğı­tı­lı­yor bun­lar, Tür­ki­ye'nin her ye­rin­de. Ama, Sa­yın Ba­ka­nın bun­lar­dan ha­be­ri var mı, yok mu, doğ­ru­su çok me­rak edi­yo­rum.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Var ta­bii…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­ti­ği­miz gün­ler­de, bu­ra­da, ba­kın Yü­zel­li­lik­ler'den bir şi­ir oku­du Sa­yın Ba­kan. Yü­zel­li­lik­ler'den ben de bir şey oku­ya­yım. On­lar­dan bi­ri­si de Re­fik Ha­lit Ka­ray'dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce, sü­re­niz ta­mam­lan­dı. Ek sü­re­yi de ver­miş­tim. Te­şek­kür ede­rim.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, dört cüm­le…

BAŞ­KAN - Baş­ka bir de­fa­sın­da oku­yun o za­man.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Dört cüm­le Sa­yın Baş­kan. Şu­nu oku­ya­bi­lir mi­yim?

BAŞ­KAN - Yok.

Evet…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, çok ek­sik ka­lı­yor. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce, ta­mam. Sü­re ta­mam­lan­dı, söy­le­miş­tim.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Te­şek­kür et­sin ba­ri Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet adı­na, Millî Eği­tim Ba­ka­nı Sa­yın Hü­se­yin Çe­lik.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce­lik­le, gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa ta­sa­rı­sı­nın ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si­ni­zi, he­ye­ti­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Se­nin ol­du­ğun yer­de ha­yır mı ka­lır?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce, ba­zı mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın "Bir­çok ka­rar salt ço­ğun­luk­la ve­ri­lir­ken, şu an­da iş ba­şın­da olan, da­ha doğ­ru­su ku­rul­muş olan üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri ata­nır­ken salt ço­ğun­luk­la Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ka­rar ve­ri­yor da ni­çin ku­ru­cu rek­tör­ler dört­te 3'lük bir ço­ğun­luk­la ata­nı­yor" so­ru­su­na mü­sa­ade eder­se­niz ce­vap ve­re­yim.

Bil­di­ği­niz gi­bi, şu an­da Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun 3'e in­di­re­rek Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na arz et­ti­ği 6 rek­tör ada­yı üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri ta­ra­fın­dan se­çi­le­rek ora­ya ge­li­yor. On­lar se­çi­me gi­ri­yor­lar, öğ­re­tim üye­le­ri­nin oy­la­rıy­la 6 ki­şi Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­na gön­de­ri­li­yor, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu salt ço­ğun­luk­la bun­la­rı 3'e in­di­ri­yor, 6 olan ade­di 3'e in­di­re­rek Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na arz edi­yor. An­cak, ku­ru­cu rek­tör­ler, ku­ru­cu, üni­ver­si­te­le­re rek­tör atan­mak üze­re be­lir­le­nen aday­lar hiç­bir şe­kil­de se­çi­me ta­bi tu­tul­ma­ya­ca­ğı için, ta­ma­men YÖK üye­le­ri ta­ra­fın­dan be­lir­le­ne­ce­ği için, on­la­rın ni­te­lik­li bir ço­ğun­luk­la se­çil­me­si ak­la, man­tı­ğa uy­gun olan bir, ke­sin­lik­le, uy­gu­la­ma­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Mil­let Mec­li­sin­de­ki mil­let­ve­kil­le­ri­nin, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin cum­hur­baş­ka­nı­nı seç­me­si­ni eğer bu­nun­la ka­rış­tı­rır­sa­nız yan­lış bir so­nu­ca va­rır­sı­nız. Bu­ra­da­ki 550 mil­let­ve­ki­li, te­sa­düf­ler so­nu­cu top­la­nıp bu­ra­ya gel­miş olan rast­ge­le bir ço­ğun­luk de­ğil­dir…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Pro­fe­sör­ler te­sa­dü­fen mi ge­li­yor Sa­yın Ba­ka­nım?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - …mil­le­tin oy­la­rıy­la se­çil­miş gel­miş in­san­lar­dır.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Herhâlde, herhâlde öy­le ge­li­yor ya­ni.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - YÖK na­sıl olu­şu­yor Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Mil­le­tin oy­la­rıy­la bu­ra­ya se­çil­miş gel­miş olan in­san­la­rın ni­te­lik­li ço­ğun­luk­la Cum­hur­baş­ka­nı­nı seç­me­sin­de de bir ga­rip­lik yok­tur.

Şim­di, bir ar­ka­da­şı­mız, bu­ra­da ko­nu­şu­lan mev­zu ne olur­sa ol­sun, üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz ya­sa ta­sa­rı­sı ve­ya tek­li­fi ne olur­sa ol­sun, bir yer­ler­den bir şey­ler bu­luş­tu­ra­rak bu­ra­ya ge­lip siz­le­re, siz­le­rin hu­zu­run­da bu­nu ifa­de edi­yor. Bu­na bir şey de­mi­yo­rum.

Sev­gi­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, sö­zü edi­len ma­ka­le, evet, be­nim ta­ra­fım­dan ya­zıl­mış, 1994 yı­lın­da Tür­ki­ye Gün­lü­ğü der­gi­sin­de ya­yım­lan­mış. Ben, do­çent­lik sı­na­vı­na gi­rer­ken, bu­nu bi­lim­sel bir eser ola­rak 5 üni­ver­si­te pro­fe­sö­rü­ne gön­der­mi­şim ve bu, bir bi­lim­sel ma­ka­le ola­rak ora­da de­ğer­len­di­ril­miş. Bü­tün ma­ka­le­nin -ma­dem­ki ar­ka­da­şı­mız al­mış- bü­tün de­tay­la­rı­nı da ben bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma şim­di da­ğıt­ma­ya ha­zı­rım, siz­le­re arz ede­ce­ğim.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ben de da­ğı­ta­ca­ğım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ba­kın, önü­nü ar­ka­sı­nı ke­se­rek, cüm­le­le­rin önü­nü ar­ka­sı­nı ke­se­rek eğer bir de­ğer­len­dir­me ya­par­sa­nız…

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben di­yo­rum ki, Ata­türk'e sal­dır­ma­nın, Ata­türk'ün Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin millî li­de­ri ol­du­ğu­nu inkâr et­me­nin, Ata­türk'ün, millî mü­ca­de­le­nin ko­mu­ta­nı ol­du­ğu­nu, baş­ko­mu­ta­nı ol­du­ğu­nu inkâr et­me­nin bü­yük bir den­siz­lik ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yo­rum o ya­zım­da. An­cak "sev­mek" fi­ili­nin ka­nun­lar­la müm­kün ol­ma­ya­ca­ğı­nı "sev­mek" fi­ili­nin gö­nül­le il­gi­li ol­du­ğu­nu, in­san­la­ra zor­la bir şe­yi sev­dir­me­ye kal­kış­tı­ğı­nız za­man, on­la­rı mas­ke­li, iki­yüz­lü hâle ge­ti­re­ce­ği­niz­den söz edi­yo­rum ve bu dün­ya­da­ki ba­zı uy­gu­la­ma­la­rı da bu­na ör­nek ve­ri­yo­rum ve ora­da şu­nu di­yo­rum: Ba­kın, sev­gi­nin ya­ta­ğı olan, sev­gi­nin mekânı olan gö­nül­ler, bü­tün ta­ri­hi­mi­zi ku­cak­la­mak için ye­ter­li­dir. Ata­türk'ü sev­mek adı­na geç­mi­şe ve ta­ri­he sal­dır­ma­nın ve­ya ta­ri­hi yük­selt­mek, yü­celt­mek adı­na Ata­türk'e sal­dır­ma­nın bü­yük bir yan­lış­lık ol­du­ğu­nu, ben, bu ma­ka­le­de or­ta­ya ko­yu­yo­rum.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ma­ka­le bu­ra­da ya!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Şim­di, be­nim an­lat­tı­ğım şey şu­dur: İl­ko­kul ço­cuk­la­rı­na, il­ko­kul ki­tap­la­rın­da ta­ri­hi ro­man­ti­ze ede­rek an­la­tır­sa­nız, üni­ver­si­te yıl­la­rı­na gel­dik­le­ri za­man, tam ma­na­sıy­la ger­çek­le­ri gör­dük­le­rin­de, eğer ger­çek tı­pa­tıp böy­le de­ğil­se -ba­kın, her mil­let, ken­di ta­ri­hi­ni sev­dir­mek için uğ­ra­şır- o za­man, ha­yal kı­rık­lı­ğı­na uğ­ra­ya­bi­lir­ler. Ata­türk'le bir­lik­te Sam­sun'a gi­den Ban­dır­ma Va­pu­ru içe­ri­sin­de bir­çok kur­may su­ba­yın ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz.

Şim­di, özel­lik­le ba­zı şa­ir­le­rin, ba­zı ya­zar­la­rın za­ma­nın­da me­se­le­yi ifa­de et­me bi­çi­mi­ni eleş­tir­mek üze­re yaz­dı­ğım bir ya­zı­dır. Bu­ra­da Ata­türk'le, Ata­türk­çü­lük­le il­gi­li bir sı­kın­tı­nın ol­ma­dı­ğı­nı ki­şi­nin ken­di­si de bi­li­yor as­lın­da. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­lar­dan…

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, tek­rar bir şe­yin al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum, bü­tün mil­le­tin hu­zu­run­da ifa­de edi­yo­rum: Ben, hep söy­le­dim ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, Ata­türk'ün dev­let ada­mı ki­şi­li­ği­ni, Ata­türk'ün ko­mu­tan ki­şi­li­ği­ni, Ata­türk'ün ger­çek­ten dün­ya li­der­le­ri ara­sın­da say­gın ye­re sa­hip olan bir in­san ola­rak ye­ri­ni, bu mil­le­tin men­sup­la­rı tak­dir eder, bu­nu bi­lir­ler; an­cak, da­ha ön­ce bu Mec­lis kür­sü­sün­den bir şey söy­le­miş­tim, de­miş­tim ki: Tür­ki­ye'de Ata­türk­çü­ler var, Ata­türk­çü ge­çi­nen­ler var, bir de Ata­türk'ten ge­çi­nen­ler var. Ata­türk'ten ge­çin­me­nin kim­se­ye fay­da­sı yok­tur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bı­rak! Bı­rak! Bı­rak bu laf­la­rı ya!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Din­dar­lar var, din­dar ge­çi­nen­ler var, bir de din­den ge­çi­nen­ler var.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Siz han­gi gru­ba gi­ri­yor­su­nuz?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bir şey da­ha söy­le­ye­yim…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bu tar­tış­ma, bir Sa­yın Ba­kan ola­rak…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Bir de din­dar ge­çi­nip ma­lı gö­tü­ren­ler var.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Tür­ki­ye'nin Millî Eği­tim Ba­ka­nı ola­rak…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Ya­kış­ma­dı Ba­kan, hiç ya­kış­ma­dı.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ha­yır, bun­dan…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ayıp, ayıp!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Ayıp ya!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Din­dar­lar var, din­dar ge­çi­nen­ler var, bir de din­den ge­çi­nen­ler var.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Şim­di, sev­gi­li ar­ka­daş­lar, bir da­ki­ka… Bir da­ki­ka ca­nım… Bir da­ki­ka…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ra­hat­sız ol­ma­nı­za ge­rek yok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ba­kın, sev­gi­li ar­ka­daş­lar, ben bir aka­de­mis­ye­nim. Aka­de­mis­yen ola­rak bir me­se­le­ye ba­kar­ken, siz or­ta­ya bir ba­kış açı­sı ko­ya­bi­lir­si­niz, bir şe­yi sor­gu­la­ya­bi­lir­si­niz, şu ta­raf­la­rı­nı da gö­rün di­ye­bi­lir­si­niz. 1994 yı­lın­da ben bu ma­ka­le­yi Tür­ki­ye Gün­lü­ğü der­gi­sin­de yaz­mı­şım. Bu­ra­da bir suç un­su­ru ol­sa, bir yan­lış ol­sa…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Suç var de­me­dim za­ten.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ba­kın, suç un­su­ru ol­sa…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Suç var de­me­dik.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - …bu mem­le­ke­tin sav­cı­la­rı var, bu mem­le­ke­tin hu­ku­ku var.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Hınç var, hınç.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Hınç var, suç yok.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ben bu­nu bi­lim­sel bir ma­ka­le ola­rak…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Kin var.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ba­kın, bi­lim­sel bir ma­ka­le ola­rak öğ­re­tim üye­le­ri­ne, YÖK ta­ra­fın­dan, Üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı Ku­rul ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen 5 öğ­re­tim üye­si­ne bu­nu bir bi­lim­sel ma­ka­le ola­rak gön­der­mi­şim, bun­lar, bu­nu bi­lim­sel bir ba­kış açı­sı ola­rak de­ğer­len­dir­miş ve ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, bu­ra­da her­han­gi bir iti­raz söz ko­nu­su ol­ma­mış.

He­pi­miz, ba­kın, al­tı ok…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, la­ik­lik pren­si­bi, bu­na is­ter la­ik­lik, la­isi­zim de­yin is­ter se­kü­la­rizm de­yin, se­kü­la­riz­min Tür­ki­ye'de icat edil­me­si ne Ata­türk'le bir­lik­te ol­muş­tur ne de Ata­türk'ten son­ra ol­muş­tur, bu, yer­yü­zün­de olan bir şey­dir. Be­nim üze­rin­de dur­du­ğum şey bu­dur. O al­tı ok il­ke­si de­di­ği­miz il­ke­ler ilk de­fa icat edil­miş şey­ler de­ğil­dir.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Biz icat et­tik de­mi­yo­ruz, bi­zim de­ğe­ri­miz, vaz­ge­çil­me­zi­miz di­yo­ruz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Be­nim söy­le­di­ğim bu, ama, siz bu­nu ka­bul et­mi­yor­sa­nız ka­bul et­me­ye­bi­lir­si­niz, be­nim her… Ba­kın, de­ğer­li CHP'li ar­ka­daş­lar, be­nim ve­ya bi­zim bü­tün fi­kir­le­ri­mi­ze, bü­tün fi­kir­le­ri­me şüp­he­siz ki ka­tıl­mak zo­run­da de­ğil­si­niz, biz de si­zin bü­tün fi­kir­le­ri­ni­ze, gö­rüş­le­ri­ni­ze ka­tıl­mak zo­run­da de­ği­liz. Za­ten me­se­le şu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Eğer he­pi­miz ay­nı fi­kir­de ol­say­dık, bü­tün he­pi­miz me­se­le­le­re ay­nı şe­kil­de bak­mış ol­say­dık, he­pi­miz ay­nı par­ti­de olur­duk. Biz si­zin­le fark­lı  par­ti­ler­de ol­du­ğu­mu­za gö­re...

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Atil­la Yay­la gi­bi dü­şü­nü­yor­su­nuz, Atil­la Yay­la gi­bi.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - … bu me­se­le­de fark­lı kul­var­lar­da ol­du­ğu­mu­za gö­re…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bi­raz da­ha açık ola­lım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - …biz fi­kir­le­ri­mi­zi söy­ler­ken siz­den izin fa­lan al­ma­ya­ca­ğız.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Herhâlde ya­ni.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Biz ya­zar­ken, çi­zer­ken de siz­den izin al­ma­ya­ca­ğız. Bu, giz­li sak­lı…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Biz de ya­zı­la­rı okur­ken siz­den izin al­ma­ya­ca­ğız.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ba­kın, bu, giz­li sak­lı ya­pıl­mış bir şey de­ğil.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Çar­pıt­ma­yın, ta­ki­ye yap­ma­yın.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Tür­ki­ye Gün­lü­ğü der­gi­si her­ke­sin bil­di­ği bir der­gi­dir. Me­se­le­nin bu şe­kil­de de­ğer­len­di­ril­me­si­ni arz edi­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın ta­ri­fi bu!

BAŞ­KAN - Şah­sı adı­na Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Mu­rat Yıl­dı­rım.

Sa­yın Yıl­dı­rım, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­RAT YIL­DI­RIM (Ço­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Ka­nun'un 3'ün­cü mad­de­si üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

15 ile üni­ver­si­te ku­rul­muş­tur; bun­lar­dan bi­ri­si de, be­nim se­çim böl­gem olan Ço­rum'da­ki Hi­tit Üni­ver­si­te­si­dir. Sa­bah­la­ra ka­dar ça­lı­şa­rak 15 ile üni­ver­si­te ku­ran Mec­li­se, mil­le­ti­mi­zin tak­di­ri­ni ka­zan­mış bu Mec­li­se te­şek­kür edi­yo­rum.

Ye­ni üni­ver­si­te­ler ku­rul­ma­sı­na iliş­kin ola­rak çı­kar­dı­ğı­mız ya­sa, mil­le­tin bek­len­ti­le­riy­le ör­tü­şen bir dü­zen­le­me idi. Bu il­le­ri­mi­ze üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı ko­nu­su her za­man bi­rin­ci ön­ce­lik­li me­se­le ol­muş­tur. Son yir­mi-yir­mi beş yıl­dır ge­lip ge­çen ik­ti­da­rın ta­ma­mı bu il­le­re üni­ver­si­te sö­zü ver­miş, an­cak AK Par­ti ik­ti­da­rı za­ma­nın­da ger­çek­leş­miş­tir. Mey­dan­lar­da ne söy­len­diy­se ge­re­ği ya­pıl­mış­tır; fa­kat, mil­le­ti­mi­zin üni­ver­si­te se­vin­ci âde­ta kur­sak­la­rın­da kal­mış­tır. Gel­git­ler, yap­boz­lar mil­le­ti­mi­ze üni­ver­si­te se­vin­ci­ni do­ya­sı­ya ya­şa­ta­ma­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nun mü­seb­bi­bi olan­lar mil­le­tin vic­da­nın­da yar­gı­la­na­cak­tır. Mil­le­ti­mi­zin tep­ki­si­ni çek­mek­te­dir­ler. Her plat­form­da bu ko­nu di­le ge­ti­ril­mek­te­dir. Öğ­re­tim üye­sin­den okut­ma­nı­na, hiz­met­li­sin­den tüm üni­ver­si­te per­so­ne­li­ne ve on bin­ler­ce öğ­ren­ci rek­tör se­çi­mi­ne iliş­kin bu ya­sa­yı dört göz­le bek­le­mek­te­dir.

Bi­ri­le­ri çı­kı­yor "Hükûmet rek­tör­le­ri atar­sa ta­raf olur, YÖK atar­sa ta­raf ol­maz." di­yor­lar. Otur­duk­la­rı kol­tuk­la­rı mil­le­tin aley­hi­ne, ken­di­le­ri­nin ve ide­olo­ji­le­ri­nin le­hi­ne kul­lan­ma has­ta­lı­ğın­dan vaz­geç­me­li­dir­ler.

"Ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir." sö­zü­nü ha­tır­lat­mak is­te­rim. Ege­men­li­ği ma­kam­la­ra, ku­rum­la­ra bı­rak­mak, mil­let ira­de­si­ne kar­şı ol­mak de­mek­tir. Ma­kam­la­rı­nı mil­le­tin aley­hi­ne kul­la­nan, ken­di­le­ri­ni kol­tuk­la­ra hap­se­den dü­şün­ce sa­hip­le­ri, mil­le­tin vic­da­nın­da yar­gı­lan­mak­tan kur­tu­la­ma­ya­cak­lar­dır. Hâlâ ken­di zi­hin­sel dü­şün­ce­le­ri­ni mil­let­ten üs­tün gö­ren­le­ri, mil­le­tin is­tek ve ar­zu­la­rı­na gö­re ha­re­ket et­me­ye da­vet edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu Mec­li­sin üni­ver­si­te kur­ma­sı­na kar­şı ol­ma­yan zih­ni­yet, o üni­ver­si­te­nin yö­ne­til­me­si­ne sı­ra ge­lin­ce ne­den şaş­mak­ta­dır­lar? "Rek­tö­rü YÖK ata­sın" di­yor­lar. As­lın­da bu­nu söy­le­yen­ler, ar­ka­la­rı­nı dön­dük­le­rin­de YÖK'e en bü­yük eleş­ti­ri­yi ge­ti­ren in­san­lar­dır. Sırf ide­olo­jik ba­kış­la­rı­nın ürü­nü ola­rak bu sö­zü söy­le­mek­te­dir­ler.

Mil­let YÖK'ü eği­ti­min önün­de­ki en bü­yük en­gel ve kam­bur ola­rak gör­mek­te­dir. Bı­ra­kın rek­tör­le­ri ata­ma­yı, mil­let, YÖK'ün bir an ön­ce kal­dı­rıl­ma­sı­nı ta­lep et­mek­te­dir. Bu­na rağ­men, bu ya­sa, YÖK'ün be­lir­le­ye­ce­ği 6 pro­fe­sör ara­sın­dan, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­ca se­çi­le­cek 3 ki­şi­den 1'inin Cum­hur­baş­ka­nın­ca atan­ma­sı­nı ön­gör­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; rek­tör­lük se­çi­min­de ya­şa­nan be­lir­siz­lik se­be­biy­le, üni­ver­si­te­ye des­tek ve­ren hal­kı­mı­zın şev­ki kı­rıl­mak­ta­dır. Mil­le­tin men­fa­at­le­ri bi­ri­le­ri­nin he­va ve he­ves­le­ri­ne gö­re şe­kil­len­me­me­li­dir. Ço­rum'da bu­gü­ne ka­dar açı­lan fa­kül­te ve yük­se­ko­kul­la­rın tüm iç do­na­nı­mı­nı mil­le­ti­miz sağ­la­mış­tır. Kam­püs ala­nı, ye­ni ya­tı­rım­lar ve ku­rum­sal­laş­ma gi­bi önem­li iş­ler rek­tö­rü bek­le­mek­te­dir. 600 bin nü­fus­lu Ço­rum hal­kı da, Mec­lis­ten ve il­gi­li ma­kam­lar­dan bu ya­sa­nın bir an ön­ce çı­ka­rıl­ma­sı ve onay­lan­ma­sı­nı is­te­mek­te­dir.

Ma­lum üni­ver­si­te ya­pı­sı ve sis­te­mi Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'ne ya­kış­ma­mak­ta­dır. Bu ya­pıy­la or­ta­öğ­re­tim­den me­zun olan yüz bin­le­rin üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­da yı­ğıl­ma­sı­nın önü­ne ge­çil­me­si müm­kün gö­zük­me­mek­te­dir. Yük­se­köğ­re­tim­de kro­nik­le­şen so­run­la­rın ba­şın­da bin­ler­ce gen­cin üni­ver­si­te eği­ti­mi­ne de­vam imkânı bu­la­ma­ma­sı gel­mek­te­dir. De­vam eden­ler ise ge­rek­li imkânlar sağ­lan­ma­dı­ğı için ye­ter­li eği­tim ala­ma­mak­ta­dır.

Ba­zı üni­ver­si­te­ler, bi­lim­sel ge­liş­me­nin ad­re­si ol­mak­tan çık­mış, kav­ga­la­rın ve hu­zur­suz­luk­la­rın mekânı hâli­ne gel­miş­tir. Yi­ne ba­zı üni­ver­si­te­le­ri­miz, iha­le­ye fe­sat ka­rış­tır­ma, yol­suz­luk, usul­süz­lük ve keyfî uy­gu­la­ma­lar­la ül­ke gün­de­mi­ni meş­gul et­mek­te­dir. Yan­daş, ak­ra­ba ve ide­olo­jik iliş­ki zin­cir­le­ri, ba­zı üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin is­miy­le bir­lik­te anı­lır ol­muş­tur.

Ge­le­cek­le­ri ve ko­num­la­rı rek­tör­le­rin iki du­da­ğı ara­sı­na sı­kış­mış in­san­lar­dan bi­lim üret­me­le­ri­ni bek­le­ye­me­yiz. Ma­ale­sef, bu den­li olum­suz gö­rün­tü­nün bi­rin­ci ne­de­ni, ola­ğa­nüs­tü bir dö­ne­min ürü­nü olan YÖK'tür. Mev­cut ya­pıy­la, öz­gür, çağ­daş üni­ver­si­te­ye ka­vuş­mak müm­kün gö­zük­me­mek­te­dir. YÖK, ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­lı­dır. Bi­li­me ve eme­ğe ön­ce­lik ve­re­cek bir dü­zen­le­mey­le üni­ver­si­te­ler öz­gür­leş­ti­ril­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Yıl­dı­rım, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MU­RAT YIL­DI­RIM (De­vam­la) - İn­san­la­rın kı­lık kı­ya­fet­le­ri, si­ya­si gö­rüş­le­ri, rek­tör­lük se­çim­le­rin­de ver­dik­le­ri oyun ren­gi, bi­lim üre­ti­mi­nin önün­de set ol­ma­ma­lı­dır. Mua­sır me­de­ni­yet ide­ali­ne ve he­de­fi­ne ulaş­mak için, ge­lin, hep bir­lik­te or­tak bir kon­sen­süs sağ­la­ya­lım, üni­ver­si­te re­for­mu­nu da ger­çek­leş­ti­re­lim. Bu Par­la­men­to, bu ira­de­yi gös­te­re­bi­le­cek du­rum­da­dır. Ta­rih, ta­ri­hin sey­ri­ni de­ğiş­ti­ren in­san­lar­la ya­zı­lır. Siz­le­ri, ta­ri­hin sey­ri­ni de­ğiş­tir­me­ye da­vet edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz, mil­le­ti­mi­ze ver­di­ği­miz sö­zü ye­ri­ne ge­tir­dik ve on beş üni­ver­si­te­yi kur­duk. Bu ko­nu­da mil­le­ti­mi­zin tak­dir ve te­vec­cüh­le­ri­ne maz­har olan Baş­ba­ka­nı­mız ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mı­za, eme­ği ge­çen­le­re tek­rar te­şek­kür edi­yo­rum. Rek­tör­ler­le il­gi­li ko­nu­nun bir da­ha Mec­lis gün­de­mi­ne gel­me­me­si di­le­ğiy­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Düz­ce Mil­let­ve­ki­li Me­tin Ka­şı­koğ­lu.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ME­TİN KA­ŞI­KOĞ­LU (Düz­ce) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; özü iti­ba­rıy­la, ye­ni ku­ru­la­cak, ye­ni ku­rul­muş olan 15 üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tör aday­la­rı­nın se­çim usul­le­ri­ni tan­zim eden 1276 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa'nın 3'ün­cü mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; AK Par­ti İk­ti­da­rı ola­rak eği­tim ve öğ­re­ti­me ver­di­ği­miz önem doğ­rul­tu­sun­da, dö­ne­mi­miz­de çağ­daş uy­gar­lı­ğın te­mel di­re­ği olan genç­le­ri­mi­zin eği­ti­mi için ger­çek­leş­tir­di­ği­miz re­form­lar or­ta­da­dır. Hükûme­ti­miz, 15 dev­let üni­ver­si­te­si, 2 va­kıf üni­ver­si­te­si ve mes­lek yük­se­ko­kul­la­rı ha­riç ol­mak üze­re, 145 yük­se­köğ­re­tim bi­ri­mi­nin ku­rul­ma­sı­na ve­si­le ol­muş­tur. 5 va­kıf üni­ver­si­te­si de ku­rul­ma aşa­ma­sı­na gel­miş bu­lun­mak­ta­dır. Bu­na ila­ve­ten, geç­miş ik­ti­dar dö­ne­mi­ne kı­yas­la yurt dı­şı burs ve kon­ten­jan­la­rı­nın sa­yı­sı çok yük­sek oran­da ar­tı­rıl­mış­tır. 2006 yı­lın­dan baş­la­mak üze­re, her yıl 1.000 öğ­ren­ci­nin yük­sek li­sans ve dok­to­ra öğ­re­nim­le­ri­ni gör­mek için yurt dı­şı­na git­me­si plan­lan­mış ve biz­zat uy­gu­la­ma­ya ge­çi­ril­miş­tir. Yi­ne, ön­ce­den yurt dı­şı eği­tim­le­ri alan öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin ve­ya dış ül­ke­ler­de aka­de­mik ha­yat­la­rı­nı de­vam et­ti­ren de­ğer­li bi­lim adam­la­rı­mı­zın ül­ke­le­ri­ne dön­me­le­ri için teş­vik ve­ril­miş, öde­me­de bü­yük zor­luk­lar için­de bu­lun­duk­la­rı burs mik­tar­la­rı­nın fa­iz borç­la­rı si­li­ne­rek bu so­run da çö­zü­me ka­vuş­tu­rul­muş­tur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye'de, hâlen 15 ye­ni ku­rul­muş üni­ver­si­te­yi ha­riç bı­ra­kır­sak, 53'ü dev­let, 24'ü va­kıf ol­mak üze­re top­lam 77 üni­ver­si­te­miz bu­lun­mak­ta­dır. 73 mil­yon nü­fu­sa sa­hip olan ül­ke­miz­de, her yıl 1 mil­yon 800 bin öğ­ren­ci­nin üni­ver­si­te sı­na­vı­na gir­di­ği­ni, an­cak bun­la­rın 1 mil­yon 500 bi­ni­nin üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­dan dön­mek zo­run­da kal­dı­ğı­nı dü­şü­ne­cek olur­sak, bü­yük bir öz­ve­ri ve gay­ret­le ça­lı­şa­rak 30/12/2005 ta­ri­hin­de, 5447 sa­yı­lı Ya­sa'yla, 15 ili­miz­de 15 ye­ni üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sı ve bu­nun ka­nun­laş­tı­rıl­ma­sı­nın ehem­mi­ye­ti­ni da­ha iyi id­rak et­miş olu­ruz. Ni­te­kim, va­at edi­len üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin in­şa­sı en kı­sa za­man di­li­mi içe­ri­sin­de ta­mam­lan­mış­tır. Bu sa­ye­de, bin­ler­ce gen­ci­mi­ze eği­tim ve öğ­re­tim­de gü­zel bir fır­sat doğ­muş­tur. Ken­di­le­ri­nin ge­le­ce­ği için bir umut ışı­ğı ufuk­ta be­lir­miş­tir. Yi­ne, ken­di­le­ri­nin ge­le­ce­ği için umut ışı­ğı ufuk­ta be­lir­miş­ken, ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­ri­miz­le bir­lik­te 20.305 aka­de­mik, 8.426 ida­ri ve 175 dö­ner ser­ma­ye ol­mak üze­re, top­lam 28.906 gen­ci­mi­zin ve va­tan­da­şı­mı­zın da üni­ver­si­te­le­ri­miz­de gö­rev yap­ma­sı­na imkân ta­nın­mış ol­mak­ta­dır. La­kin, genç­le­ri­miz­den, aka­de­mis­yen­le­ri­miz­den ve ka­mu­oyun­dan bü­yük tak­dir gö­ren ve se­vinç­le kar­şı­la­nan bu hu­sus, ma­ale­sef rek­tör ata­ma­la­rı­na ta­kıl­mış ve sek­te­ye uğ­ra­mış­tır. Böy­le, bir yıl­dır tar­tı­şı­lan 15 ye­ni üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tör atan­ma­sı­na iliş­kin dü­zen­le­me hük­me bağ­la­na­ma­mış ve üni­ver­si­te­le­rin fii­len ve res­men ku­rul­ma­la­rı­na rağ­men rek­tör ata­ma­la­rı ma­ale­sef bu­gü­ne ka­dar ger­çek­leş­ti­ri­le­me­miş­tir. Yük­se­köğ­re­ti­min ge­liş­ti­ril­me­si ve yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da ik­ti­da­rı­mı­zın bü­tün ça­lış­ma­la­rı­nın rek­tör se­çim­le­ri­ne ki­lit­len­me­si ger­çek­ten bü­yük bir ta­lih­siz­lik ve za­man kay­bı ol­muş­tur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1981'de çı­ka­rı­lan 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu'yla tüm yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı YÖK ça­tı­sı al­tın­da top­lan­mış­tır. Zi­ra, Ana­ya­sa'nın 131'in­ci mad­de­si açık ve net bir şe­kil­de üni­ver­si­te­le­rin plan­la­ma­sı­nı, de­net­len­me­si­ni ve ku­rul­ma­sı­nı YÖK ku­ru­mu­na dev­ret­miş­tir. An­cak, yir­mi al­tı yıl­dan bu ya­na fa­ali­yet gös­te­ren bu ku­ru­mun üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi ne ka­dar iyi dü­zen­le­di­ği ve de­net­le­di­ği ma­ale­sef be­lir­li de­ğil­dir.

YÖK'ün ken­di içe­ri­sin­de bi­le uz­la­şa­ma­ma­sı, iki­li stan­dart uy­gu­la­ma­sı, an­ti­de­mok­ra­tik bir ya­pı­ya sa­hip bu­lun­ma­sı, mev­cut YÖK Ka­nu­nu ve ya­pı­sı­nın üni­ver­si­te­le­rin bi­lim­sel ve ida­ri özerk­li­ği­ni kı­sıt­la­ma­sı gi­bi sert eleş­ti­ri­ler yal­nız bi­zim ik­ti­dar dö­ne­mi­mi­ze ait ol­ma­mış­tır. Bi­la­kis, uzun za­man­dan be­ri de­vam eden sis­tem ha­ta­sı ve YÖK'ün inat­la bu de­ği­şi­me di­ren­me­si bu­gün Tür­ki­ye'nin çağ­daş­laş­ma­sı­na ve iler­le­me­si­ne yö­ne­lik en bü­yük en­gel­ler­den bi­ri ola­rak al­gı­lan­mak­ta­dır. YÖK'ün sa­de­ce ye­ni üni­ver­si­te­le­rin rek­tör ata­ma­la­rı­na iliş­kin de­ğil, ken­di içe­ri­sin­de­ki ata­ma­la­rın­da ve de­kan­lar­la iliş­ki­le­rin­de bi­le kon­sen­süs sağ­la­ya­ma­ma­sı hay­ret ve­ri­ci­dir. Bi­lim adam­la­rı ve yö­ne­ti­ci­ler, baş­he­kim­ler, de­kan yar­dım­cı­la­rı, baş­he­kim yar­dım­cı­la­rı ve ben­ze­ri gö­rev­de bu­lu­nan­lar mü­ca­de­le et­mek­ten, ge­ri­lim­den bık­mış­lar­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­şı­koğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ME­TİN KA­ŞI­KOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Geç­ti­ği­miz gün­ler­de, he­pi­mi­zin ma­lu­mu ol­du­ğu üze­re, YÖK'ün ka­ra­rı­nı pro­tes­to ede­rek 20 yö­ne­ti­ci is­ti­fa et­miş, An­ka­ra Üni­ver­si­te­si Rek­tö­rü Nus­ret Aras, YÖK Baş­ka­nıy­la ara­sın­da­ki ge­ri­li­mi net bir şe­kil­de ka­mu­oyu­na du­yur­muş­tur. Gör­dü­ğü­müz üze­re, YÖK'ün ken­di içe­ri­sin­de bir iç sa­vaş ya­şan­dı­ğı her­ke­sin tak­di­rin­de­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; di­ğer bir hu­sus ise Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı Nec­det Se­zer'in ve­to­la­rı­dır. Ken­di­si­nin ve­to­la­rı­nı bi­zim Hükûmet dö­ne­mi­miz­de yo­ğun­laş­tır­dı­ğı ar­tık her­ke­sin ka­bul et­ti­ği bir ger­çek­tir. Ön­ce­ki dö­ne­me kı­yas­la bi­zim dö­ne­mi­miz­de bu sa­yı ne­re­dey­se 2'ye kat­lan­mış­tır. La­kin, Se­zer'in öne sür­dü­ğü mev­cut ve­to ge­rek­çe­le­ri­nin sağ­lam da­ya­nak­la­rı mev­cut de­ğil­dir. He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, bi­zim ha­zır­la­dı­ğı­mız ya­sa öne­ri­si ye­ni ol­ma­dı­ğı gi­bi, Ana­ya­sa­ya ve uy­gu­la­ma­ya ay­kı­rı bir ta­ra­fı da bu­lun­ma­mak­ta­dır.

Ev­vel­ce ku­ru­lan 22 üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tör ata­ma­la­rı, YÖK'ün dâhil edil­me­di­ği sis­tem­le atan­ma­sı­na rağ­men, ay­nı mev­zu­ata da­ya­lı ye­ni ku­ru­lan 15 üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tö­rü­nün atan­ma­sı­na iliş­kin ge­çi­ci 1'in­ci mad­de, ve­to­lar ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­ta­li ile uy­gu­la­na­ma­mış…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­şı­koğ­lu, met­ni de­ğil de… Lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kü­rü­nü­zü ala­yım. O hu­sus­lar izah edil­miş­ti bi­raz.

Bu­yu­run efen­dim, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

ME­TİN KA­ŞI­KOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, Ana­ya­sa'nın 2'nci mad­de­si uya­rın­ca, de­mok­ra­tik, la­ik, sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti ola­rak ta­nım­lan­dı­ğı­na gö­re ve bu ül­ke­de tüm ku­rum ve ku­ru­luş­lar da bü­tün mes­ne­di­ni ka­nun­dan alan dü­zen­le­me­le­ri ha­ya­ta ge­çir­mek­le gö­rev­li ol­duk­la­rı­na gö­re, bu­gün, YÖK'ün 4 üni­ver­si­te­nin se­çim­le­ri­ni ya­pıp, bu­ra­ya rek­tör ata­ma­sı­nın ka­nu­ni da­ya­na­ğı bu­lun­ma­dı­ğı­nı siz­ler­le pay­la­şı­yor, en kı­sa za­man­da ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin rek­tör­le­ri­nin atan­ma usul­le­ri­nin be­lir­len­di­ği bu Ya­sa'nın ha­ya­ta ge­çi­ri­le­rek 15 ye­ni üni­ver­si­te­mi­zin ge­liş­me­si­ne, kal­kın­ma­sı­na kat­kı sağ­la­ma­sı ama­cıy­la, bu Ya­sa'nın, ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze, üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le tüm yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yor, ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Ah­met Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, üni­ver­si­te­le­re özerk­lik ve­ren, bir öl­çü­de de ol­sa ku­rum­sal­laş­ma­yı ge­ti­ren re­form­lar­dan son­ra Ana­do­lu'ya ya­yıl­ma­ya baş­la­yan üni­ver­si­te­ler top­lum üze­rin­de çok olum­lu et­ki­ler bı­rak­mış, üni­ver­si­te bu­lun­ma­yan vi­la­yet­ler­de­ki halk, ken­di böl­ge­le­rin­de bir üni­ver­si­te ve­ya yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu­nun açıl­ma­sı­nı ta­lep et­me­ye baş­la­mış­lar, an­cak ül­ke in­sa­nı­nın çok bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nun yük­se­köğ­re­nim yap­ma­sı­nı he­def­le­yen po­li­ti­ka­lar so­nu­cun­da ar­tan üni­ver­si­te sa­yı­sı, bir da­ğı­nık­lı­ğı ve ka­li­te so­ru­nu­nu da be­ra­be­rin­de ge­tir­miş­tir. Bu da­ğı­nık­lı­ğı gi­der­mek, ka­li­te ve ve­rim­li­li­ği ar­tır­mak, ko­or­di­nas­yo­nu sağ­la­mak, eği­tim, öğ­re­tim, araş­tır­ma, bi­lim ada­mı ye­tiş­tir­me ko­nu­la­rın­da uzun va­de­li plan­lar yap­mak ve uy­gu­la­mak ama­cıy­la 1981 yı­lın­da 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu çı­ka­rıl­mış ve bü­tün bu gö­rev­ler Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­na ve­ril­miş­tir. Yir­mi al­tı yıl­lık bu sü­reç­te, Sa­yın Ba­ka­nım, he­def­ler han­gi oran­da tut­tu­rul­muş­tur? Bu­nun­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni­zi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Tü­tün­cü…

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Bu Ya­sa pra­tik­te ku­ru­cu rek­tör ata­ma­sı­nın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na dev­re­dil­me­si so­nu­cu­nu do­ğu­ra­cak­tır. Bu du­ru­mun, Ana­ya­sa'nın üni­ver­si­te­le­re ta­nı­dı­ğı bi­lim­sel özerk­li­ğin sağ­lan­ma­sı il­ke­siy­le bağ­da­şır bir yö­nü var mı­dır?

İkin­ci so­rum: Bu ya­sa ta­sa­rı­sı ile ge­ti­ri­len ye­ni dü­zen­le­me, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­tal ge­rek­çe­le­ri­ne, ne ya­zık ki, uy­gun de­ğil­dir. Bu ne­den­le, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce, bü­yük bir ola­sı­lık­la, ye­ni­den ip­tal edi­le­cek­tir. Bu du­rum­da, eğer ye­ni­den ip­tal edi­lir ise, Sa­yın Ba­ka­nı­mız bu­ra­ya ay­nı çer­çe­ve­de, ya­ni Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar­la­rı­na ay­kı­rı ye­ni bir ya­sa ge­tir­mek id­di­asın­da ola­cak mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ay­va­zoğ­lu…

FE­Rİ­DUN AY­VA­ZOĞ­LU (Ço­rum) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za şu so­ru­yu sor­mak is­ti­yo­rum: Şim­di, gö­rü­lü­yor ki, ara­la­rın­da Ço­rum ili­mi­zin de bu­lun­du­ğu 15 üni­ver­si­te­ye ku­ru­cu rek­tör ata­na­cak­tır. Bü­tün tar­tış­ma­lar, ku­ru­cu rek­tö­rün atan­ma­sı­na iliş­kin, Ana­ya­sa'ya da ay­kı­rı bir şe­kil­de ha­zır­lan­dı­ğı aşikâr olan böy­le bir Ya­sa'da Hükûme­tin ıs­rar et­me­si şek­lin­de­dir. Bu du­rum­da, di­ye­lim ki, iyi ni­yet­li ola­rak bu Ya­sa'nın da ge­çe­ce­ği­ni, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­me­ye­ce­ği­ni ka­bul et­sek -ama bi­ze so­rar­sa­nız, biz dö­ne­ce­ği id­di­ası­nı tek­rar­lı­yo­ruz- ger­çek­ten, di­ğer üni­ver­si­te­le­rin içe­ri­sin­de tıp fa­kül­te­si­nin de ol­ma­dı­ğı, Ço­rum'da tıp fa­kül­te­si­nin de açı­la­ca­ğı ve bü­yük bir alt­ya­pı ge­rek­si­ni­mi olan Ço­rum ilin­de­ki üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin yer ala­ca­ğı fa­kül­te­le­rin kam­püs­le­ri­nin alt­ya­pı şek­lin­de Ba­kan­lık ta­ra­fın­dan ne za­man ve ne­re­de ya­pı­la­ca­ğı ko­nu­sun­da so­mut bir ça­lış­ma­sı var mı­dır? Bu ko­nu­da Sa­yın Ba­kan­dan bil­gi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­yın­dır…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Ba­kan, siz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Millî Eği­tim Ba­ka­nı­sı­nız. Bi­raz ev­vel Sa­yın İn­ce, Ha­zi­ran 1994 ta­rih­li, si­zin bir ma­ka­le­ni­zi, ya­zı­nı­zı oku­du. Me­tin de şu an­da elim­de. Oku­du­ğum za­man tüy­le­rim di­ken di­ken ol­du. Ata­türk'e ve onun ta­ri­hi­ne, onun dev­ri­mi­ne bir Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın, bu ka­dar ha­ka­ret et­miş bir in­sa­nın, hâlâ si­zin o kol­tuk­ta otur­ma­nı­zı doğ­ru bul­mu­yo­rum. İs­ti­fa et­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

DUR­DU MEH­MET KAS­TAL (Os­ma­ni­ye) - O se­nin gö­rü­şün.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le şu hu­su­sa açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum: Bu­ra­da gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa ta­sa­rı­sı, ke­sin­lik­le bu yet­ki­yi Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na ve­ya Ba­kan­lı­ğı­na dev­ret­mi­yor. Eğer, bir ay içe­ri­sin­de YÖK Ge­nel Ku­ru­lu dört­te 3'lük bir ço­ğun­luk­la aday­la­rı be­lir­le­ye­mez­se o za­man yet­ki Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na ge­çi­yor.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Pra­tik­te öy­le ola­cak.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, YÖK Ge­nel Ku­ru­lu­nun 21 üye­si var. Bu­nun 7'si hükûmet ka­na­dın­dan, 7'si Üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı Ku­rul­dan, 7'si de Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ata­nı­yor. Eğer, Üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı Ku­rul ve­ya hükûmet on beş gün içe­ri­sin­de bir ki­şi­yi se­çip bil­dir­mez­se bu yet­ki Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na ge­çi­yor. Bu ve ben­ze­ri uy­gu­la­ma­lar ilk de­fa ol­muş bir şey de­ğil.

Bir de, ar­ka­daş­la­rı­mın şöy­le bir ke­ha­ne­ti var, onu da ya­dır­gı­yo­rum: San­ki YÖK Ge­nel Ku­ru­lun­da, hükûmet ka­na­dın­dan 7 ki­şi, on­lar bir blok, ke­sin­lik­le şaş­maz, her me­se­le­de ay­nı dü­şü­nü­yor­lar; Üni­ver­si­te­le­ra­ra­sı Ku­rul­dan se­çi­len 7 ki­şi, on­lar her me­se­le­de bir blok, bir pakt gi­bi ay­rı dü­şü­nü­yor­lar ve­ya Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan atan­mış olan 7 ki­şi ay­rı bir par­tiy­miş gi­bi ha­re­ket edi­yor­lar şek­lin­de­ki yak­la­şım, doğ­ru bir yak­la­şım de­ğil. Bu­gü­ne ka­dar gö­rü­len pra­tik odur ki, ma­kul…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Dört­te 3 ço­ğun­luk ne­re­de var Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - …man­tık­lı ve meş­ru her me­se­le­de…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Yük­sek yar­gı or­gan­la­rın­da var mı, ba­ğım­sız ku­rul­lar­da var mı, ne­re­de var dört­te 3?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, hükûmet ka­na­dın­dan se­çi­len 7 üye­den… Şim­di, bi­zim Hükûmet ta­ra­fın­dan bu­gü­ne ka­dar 6 üye ta­yin edil­di…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - 7 ta­ne as­ke­ri gön­der ora­ya, on­dan son­ra seç!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - …ma­kul bü­tün me­se­le­ler­de YÖK Ge­nel Ku­ru­luy­la bir­lik­te ha­re­ket edi­yor­lar, böy­le bir ay­rım ke­sin­lik­le söz ko­nu­su de­ğil, bu­nu siz üre­ti­yor­su­nuz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Öner­gey­le de­ğiş­ti­rin, salt ço­ğun­luk de­yin, biz de ka­bul ede­lim. Ni­ye salt ço­ğun­luk de­mi­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce, lüt­fen efen­dim, Sa­yın Ba­ka­nın ce­vap ver­me­si­ne fır­sat ve­ri­niz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ba­na da çok laf at­tı­lar Sa­yın Baş­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Bu­ra­da, de­di­ğim gi­bi, me­se­le­yi sa­ğa so­la çek­me­nin an­la­mı yok.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Siz de sa­ğa çe­ki­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Bu­ra­da­ki 21 ki­şi, bun­lar, ger­çek­ten ken­di alan­la­rın­da eh­li­yet sa­hi­bi olan in­san­lar­dır. Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri­ni gö­ze­te­rek bu ka­ra­rı ve­re­cek­ler­dir.

Di­ğer ar­ka­daş­la­rı­mın sor­muş ol­duk­la­rı so­ru­la­ra ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğim.

Ya­pı­lan yo­rum­lar­da ifa­de edi­len ba­zı ke­li­me­ler var, o ke­li­me­le­rin be­nim­le il­gi­si yok, o ar­ka­daş­la­rın ken­di­si­ne ait­tir.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

II. -YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­ka­nım, oy­la­ma­dan ev­vel yok­la­ma is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Kim is­ti­yor yok­la­ma­yı?

Tes­pit ede­lim ar­ka­daş­la­rı: Sa­yın Ana­dol, Sa­yın Öz­yü­rek, Sa­yın İn­ce, Sa­yın Ba­yın­dır, Sa­yın Kı­lıç, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Gül­çi­çek, Sa­yın Sö­zen, Sa­yın Arıt­man, Sa­yın Yü­ce­san, Sa­yın Sey­han, Sa­yın Ay­va­zoğ­lu, Sa­yın Kar­tal, Sa­yın Tü­tün­cü, Sa­yın Uzun­bay, Sa­yın Ak­yüz, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın De­ğer­li, Sa­yın As­la­noğ­lu, Sa­yın Ata­lay, Sa­yın Oral, Sa­yın Öz­bek.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ni­ye 4 ta­ne­si­ni ya­zı­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Ha­yır, aya­ğa kalk­mış olan 24 ar­ka­daş var­dı, 24 ar­ka­da­şı yaz­dım ben.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - 4 ta­ne faz­la­yı ni­ye ya­zı­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Yaz­dım efen­dim, 24 ar­ka­da­şı yaz­dım.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ni­ye 4 ta­ne­si­ni ya­zı­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Efen­dim, lüt­fen…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - 4 ta­ne faz­la­yı ni­ye ya­zı­yor­sun, 4'ü?

BAŞ­KAN - 4 ta­ne faz­la yaz­mı­yo­rum, ayak­ta olan mil­let­ve­kil­le­ri yok­la­ma is­te­di­ği için on­la­rı ya­zı­yo­rum. Bu nor­mal, İç Tü­zük'e uy­gun Sa­yın Ana­dol.

Evet, is­mi­ni oku­muş ol­du­ğum üye­le­rin yok­la­ma­ya gir­me­me­le­ri­ni is­tir­ham edi­yo­rum ve yok­la­ma için dört da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

IV. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

4.- 15/11/2006 Ta­rih­li ve 5556 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun ve Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Da­ha Gö­rü­şül­mek Üze­re Ge­ri Gön­der­me Tez­ke­re­si ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1268) (S. Sa­yı­sı: 1276) (Devam)

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı'nın tü­mü­nün oy­la­ma­sın­dan ön­ce, oyu­nun ren­gi­ni be­lirt­mek üze­re, aleyh­te iki söz ta­le­bi var­dır -Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li; Sa­yın Os­man Coş­ku­noğ­lu, Uşak Mil­let­ve­ki­li- ama, bir ki­şi­ye söz ve­re­ce­ğim.

Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dün­ya­da­ki hiç­bir par­la­men­to­da gö­rül­me­dik öl­çü­de, bir ka­nu­nu dör­dün­cü kez Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gö­rü­şü­yo­ruz.

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - Ne ka­dar ça­lış­tı­ğı­mı­zı an­la.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ve kuv­vet­le muh­te­mel, bu­ra­dan, bi­raz son­ra, siz­le­rin oy­la­rıy­la ge­çe­cek olan, ka­bul edi­le­cek olan bu Ka­nun, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan tek­rar Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne ve ora­dan da, kuv­vet­le muh­te­mel, tek­rar Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ri ge­le­cek.

Bu­nu ni­ye söy­lü­yo­rum? Bu­nu şu­nun için söy­lü­yo­rum: Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin da­ha ön­ce ka­bul et­miş ol­du­ğu­muz Ka­nun'la il­gi­li ola­rak, ge­ri gön­der­me, yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ve ip­tal et­me ge­rek­çe­sin­de, üni­ver­si­te­le­rin bi­lim­sel ve ida­ri özel­lik­le­ri­nin bir­lik­te dü­şü­nül­me­si ge­rek­ti­ği­ni ve yi­ne, YÖK'ün, rek­tör se­çim­le­rin­de, atan­ma­sın­da sü­reç dı­şı­na çı­ka­rıl­ma­ma­sı ge­rek­ti­ğin­den yo­la çı­ka­rak, ip­tal ge­rek­çe­si önü­müz­de.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir YÖK-Hükûmet ger­gin­li­ği, bir YÖK-Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ger­gin­li­ğin­den do­la­yı bir yıl­dan be­ri 15 üni­ver­si­te­yi ha­ya­ta ge­çi­re­me­dik. Şim­di, bu­ra­da de­ğer­li ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri de­di­ler ki: "YÖK, üni­ter ya­pı­yı teh­dit edi­yor. YÖK, eği­ti­min önün­de­ki en bü­yük en­gel." Ve da­ha bu­na ben­zer bir­çok söy­lem­de bu­lun­du­lar.

Şim­di, ben si­ze sor­mak is­ti­yo­rum: YÖK'e bu ka­dar kar­şı ise­niz, YÖK üni­ter ya­pı­yı teh­dit edi­yor­sa, eği­ti­min önün­de­ki en bü­yük en­gel ise, Acil Ey­lem Pla­nı'nız­da al­tı ve on iki ay içe­ri­sin­de YÖK'ün ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sıy­la il­gi­li, mil­le­te bir ta­ah­hüt­te bu­lun­du­nuz. Ge­li­niz, o ta­ah­hü­dü­nü­zün kar­şı­lı­ğı YÖK ile il­gi­li han­gi dü­zen­le­me­yi yap­mak is­ti­yor­sa­nız, bu­yu­run ge­ti­rin. Biz de, Doğ­ru Yol Par­ti­si ola­rak si­zi des­tek­le­ye­ce­ğiz. Di­ğer si­ya­si par­ti­ler de YÖK'ten şikâyet­çi ol­duk­la­rı­nı söy­le­di­ler, on­lar da des­tek­le­ye­cek­ler. Ge­li­niz, Ana­ya­sa­yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğu biz siz­le­re ve­re­ce­ğiz. Ge­li­yor­su­nuz, dört bu­çuk yıl son­ra hâlâ bu kür­sü­ler­den, YÖK'ten şikâyet­çi olu­yor­su­nuz. Siz, 355 ki­şi­lik bir Par­la­men­to ço­ğun­lu­ğu­na sa­hip­si­niz. Şim­di­ye ka­dar söy­le­mi­yor­du­nuz, ama, bu­gün "Bu Ka­nun'u AK Par­ti Hükûme­ti çı­kar­dı, bu üni­ver­si­te­le­ri AK Par­ti Hükûme­ti kur­du." di­ye onu da söy­le­me­ye baş­la­dı­nız. Ku­rar­ken siz ku­ru­yor­su­nuz da, bu Ka­nun'u ıs­rar­lı bu­ra­dan ge­çi­rip, son­ra da Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nın­dan ve­ya Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­me kar­şı­sın­da­ki so­rum­lu­lu­ğu ni­ye üze­ri­ni­ze al­mı­yor­su­nuz?

Tu­ta­nak­la­rı­mı ge­tir­dim. Her ge­ri dö­nüş­te ben ko­nuş­mu­şum, ikaz et­mi­şim, yal­var­mı­şım, ge­li­niz bu üni­ver­si­te­le­ri ha­ya­ta ge­çi­re­lim, bu üni­ver­si­te­le­rin, mil­le­ti­miz, dört göz­le, sa­bır­sız­lık­la, ha­ya­ta geç­me­si­ni bek­li­yor de­di­ği­miz hâlde, ma­ale­sef, ku­ru bir inat uğ­ru­na, hâlâ bu üni­ver­si­te­le­ri­miz ha­ya­ta geç­me­miş­tir. Efen­dim, YÖK Ka­nu­nu'nda yok­muş, Ana­ya­sa'da yok­muş, o ne­den­le hem Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın hem de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ge­ri gön­der­me ge­rek­çe­le­ri ha­va­da ka­lı­yor­muş.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, hu­ku­kun te­mel ku­ram­la­rı var­dır, ku­ral­la­rı var­dır. Bu­nu, hu­kuk fa­kül­te­le­ri­nin bi­rin­ci sı­nı­fın­da oku­tur­lar. Çı­ka­rı­lan ka­nun ob­jek­tif hu­kuk ku­ral­la­rı­na uy­gun ol­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­dir. Evet, biz ya­sa ko­yu­cu­yuz. Ama, ya­sa ko­yu­cu da ka­nun­la­rı ya­par­ken be­lir­li sı­nır­lar içe­ri­sin­de dav­ran­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­dir. O za­man ya­sa ko­yu­cu… Her şe­yi bu­ra­dan ge­çi­ri­yor­sak, ge­tir­sey­di­niz o za­man "21 ki­şi­nin oyuy­la ge­çi­ci rek­tör­ler se­çi­le­bi­lir" di­ye bir hü­küm ge­tir­sey­di­niz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şikâyet edi­yor­su­nuz "En çok ka­nun bu dö­nem­de, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­dü." di­ye. Ama, hep­sin­de çı­kıp söy­le­mi­şiz. Azı­cık hu­kuk bil­gi­si, nos­yo­nu olan her­kes bi­lir ki, bu Ka­nun da ora­lar­dan dö­ne­cek.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz son­ra par­mak­la­rı­nı­zı kal­dı­ra­cak­sı­nız, par­mak­la­rı­nı­zı in­di­re­cek­si­niz ve bu Ka­nun ha­ya­ta ge­çe­cek. Ama, ne ola­ca­ğı bel­li de­ğil. Vus­lat yi­ne bir baş­ka ba­ha­ra kal­ma­sın, bu il­ler­de ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın üni­ver­si­te öz­le­mi ve ar­zu­su bir baş­ka ba­ha­ra kal­ma­sın.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, YÖK'ün bun­dan çok da­ha önem­li ko­nu­lar­da ka­rar ver­me ye­ter sa­yı­sı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - YÖK'ün bun­dan çok da­ha önem­li ko­nu­lar­da ka­rar ver­mek için top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı 14 ve ço­ğun­luk sa­yı­sı 8. Ge­çi­ci rek­tör­ler dı­şın­da bun­la­rın çok önem­li gö­rev­le­ri var. O gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­ti­rir­ken is­te­me­di­ği­niz bir sa­yı­da­ki ora­nı, ni­çin sa­de­ce ge­çi­ci rek­tör­le­rin se­çi­min­de is­ti­yor­su­nuz?

Bu hu­sus, bu­ra­da Ka­nun gö­rü­şü­lür­ken Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li­nin bir öne­ri­si ola­rak gel­di ve 550 ki­şi­lik Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bi­raz son­ra, so­nu meç­hul olan, ne ola­ca­ğı bel­li ol­ma­yan bir ka­nu­nun ka­bu­lü yö­nün­de oy­la­rı­nı­zı kul­la­na­cak­sı­nız. Ama, ben bir mil­let­ve­ki­li ola­rak, bu­ra­dan bir kez da­ha siz­le­ri ikaz et­mek is­ti­yo­rum: Ge­li­niz, bu yan­lış­lık­tan dö­nü­nüz. Bu üni­ver­si­te­ler -id­dia edi­yo­rum ki tek­rar- ha­ya­ta geç­me­ye­cek. Çün­kü, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ge­rek­çe­li ka­ra­rı açık, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ge­ri gön­der­me ka­ra­rı açık ve Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ih­sa­sı rey­de bu­lun­duk­la­rı­na gö­re, bu Ka­nun da mut­la­ka di­ğer­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi ge­ri ge­le­cek.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Ka­nun'un tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­nun ka­bul edil­miş­tir; ha­yır­lı ve uğur­lu ol­ma­sı­nı, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 5'in­ci sı­ra­da yer alan, Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru'nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

5.- Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­bii Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/835) (S. Sa­yı­sı: 1041) (x)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon Ra­po­ru 1041 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce bu ta­sa­rı İç Tü­zük'ün 91'in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da gö­rü­şü­le­cek­tir. Bu ne­den­le, ta­sa­rı, tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­la­nıp mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si ka­bul edil­dik­ten son­ra bö­lüm­ler hâlin­de gö­rü­şü­le­cek ve bö­lüm­ler­de yer alan mad­de­ler ay­rı ay­rı oy­la­na­cak­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, şu ana ka­dar Baş­kan­lı­ğı­mı­za, AK Par­ti Gru­bu adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li So­ner Ak­soy, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ta­ci­dar Sey­han; şa­hıs­la­rı adı­na, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ha­san An­ğı, Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Ah­met Rı­za Acar, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ta­ci­dar Sey­han, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Meh­met Eras­lan, Düz­ce Mil­let­ve­ki­li Fah­ri Ça­kır ta­lep­te bu­lun­muş­lar­dır.

İlk söz, AK Par­ti Gru­bu adı­na Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li So­ner Ak­soy'un.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­soy.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Muh­te­rem Baş­ka­nım, çok kıy­met­li ar­ka­daş­la­rım; Pet­rol Ka­nu­nu -sı­ra sa­yı­sı 1041- hak­kın­da gru­bu­muz adı­na ko­nuş­mak için söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bu­mu­zun gö­rüş­le­ri­ni arz et­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım. Söz­le­ri­me baş­lar­ken, he­pi­ni­ze sev­gi­ler, say­gı­lar su­na­rım.

Muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, bi­li­yor­su­nuz ki, pet­rol dün­ya­da son de­re­ce önem­li, stra­te­jik bir ko­nu. Pek çok si­ya­si an­gaj­man­la­rın, si­ya­si ha­di­se­le­rin, ih­ti­laf­la­rın da an­laş­ma­la­rın da kay­na­ğın­da ya­tan çok önem­li bir mad­de. Ay­rı­ca, pet­ro­kim­ya sa­na­yi­inin, ya­kıt sa­na­yi­inin, ener­ji­nin ve dün­ya­da kul­lan­dı­ğı­mız pek çok sa­ha ve ala­nı iş­gal eden çok önem­li bir hid­ro­kar­bon. Pet­ro­lün ne ol­du­ğu hak­kın­da her­kes­te çok önem­li bil­gi­ler, şu­ur ve bi­lin­cin ol­du­ğu­na ina­nı­yo­ruz. Pek çok sa­vaş­la­rın da, pek çok ba­rış ve an­laş­ma­la­rın da al­tın­da pet­ro­lün yat­tı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Pet­rol sa­hi­bi ül­ke­le­rin zen­gin­li­ği hak­kın­da da bil­gi­miz var. Pet­ro­lü ol­ma­yan ül­ke­le­rin de ener­jiy­le ala­ka­lı sı­kın­tı­la­rı ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Pet­ro­lün yer­yü­zün­de da­ğı­lı­mı­nın fark­lı coğ­raf­ya­lar­da ol­ma­sı do­la­yı­sıy­la da…

(x) 1041 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­soy, bir­kaç sa­ni­ye­ni­zi ri­ca ede­yim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, Ge­nel Ku­rul­da­ki ko­nuş­ma­lar Sa­yın Ha­ti­bin ko­nuş­ma­sı­nın du­yul­ma­sı­nı en­gel­li­yor. Lüt­fen, is­tir­ham edi­yo­rum, sükûne­ti mu­ha­fa­za ede­lim.

Bu­yu­run.

SO­NER AK­SOY (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim De­ğer­li Baş­ka­nım.

Pet­ro­lün yer­yü­zü coğ­raf­ya­sı üze­rin­de fark­lı ola­rak da­ğıl­mış ol­ma­sı da, te­mi­ni nok­ta­sın­da, güç­lü ve güç­süz dev­let­ler ara­sın­da da çok önem­li as­kerî ve si­ya­si, sos­yal ve kül­tü­rel mü­na­se­bet­le­rin ol­ma­sı­na, ti­ca­ri mü­na­se­bet­le­rin ol­ma­sı­na se­bep olu­yor. Dün­ya­da­ki bü­tün ül­ke­le­rin ih­ti­ya­cı olan bir ener­ji kay­na­ğı ol­ma­sı do­la­yı­sıy­la da, ay­rı­ca çok önem­li bir ti­ca­ri me­ta du­ru­mun­da olup, dün­ya­nın her kö­şe­sin­de bu me­ta­nın ve bu­na ait, bu me­ta­nın tü­rev­le­riy­le ala­ka­lı pek çok, bin­ler­ce mal­ze­me­nin, bin­ler­ce me­ta­nın da sı­nai ve ti­ca­ri fa­ali­yet­le­ri olu­yor.

Do­la­yı­sıy­la, gün­lük ha­ya­tı­mız­da, ya­şan­tı­mız­da son de­re­ce önem­li olan pet­ro­lün, bu­gün, aran­ma­sıy­la, je­ofi­zik araş­tır­ma­la­rıy­la ve is­tih­ra­cıy­la, çı­kar­tıl­ma­sıy­la il­gi­li ola­rak, bu­nu teş­vik eden, yön­len­di­ren, de­ğer­len­di­ren çok önem­li bir ya­sa­yı gö­rü­şe­ce­ğiz. Bu da, Mec­li­si­miz için sa­nı­yo­rum çok önem­li, ta­rihî bir gö­rev. Bu­gü­ne ka­dar, böy­le önem­li bir, ener­jiy­le ala­ka­lı böy­le önem­li, çok de­ğer­li ya­sa­la­rı Mec­li­si­miz çı­kar­mış bu­lu­nu­yor. Bu da, Hükûme­ti­mi­zin ener­jiy­le ala­ka­lı po­li­ti­ka­sın­da top­lum­la en­teg­re ve ka­lı­cı ya­sa­la­rı çı­kar­mak su­re­tiy­le ener­ji po­li­ti­ka­sı­nı oturt­ma gi­ri­şi­mi­nin bir so­nu­cu ola­rak da de­ğer­len­di­ri­le­bi­lir. Çün­kü, eğer, ener­jiy­le ala­ka­lı ka­lı­cı ve en­teg­re po­li­ti­ka­la­rı oturt­mak is­ti­yor­sa­nız, bu­nun­la il­gi­li ya­sa­la­rı or­ta­ya koy­ma­nız ge­re­kir. Bun­dan ön­ce­ki dö­nem­ler­de ol­du­ğu gi­bi, bir­ta­kım ka­rar­na­me­ler­le, yö­net­me­lik­ler­le, teb­liğ­ler­le bir me­se­le­yi, özel­lik­le ener­ji gi­bi bir po­li­ti­ka­yı yü­rüt­me­ye kal­kar­sa­nız, bun­lar da, hükûmet­le­rin ve­ya­hut da ba­kan­la­rın ini­si­ya­ti­fin­de, sık sık de­ği­şen mev­zu­at­lar­la iler­le­me­si müm­kün ol­ma­yan bir ener­ji po­li­ti­ka­sı ola­rak ka­lır ve yi­ne, bu­gün, bun­dan ön­ce­ki dö­nem­de ol­du­ğu gi­bi, ül­ke­miz­de cid­di bir po­li­ti­ka or­ta­ya kon­ma­mış olur. Ama, dik­kat eder­se­niz, 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, ener­ji ko­nu­sun­da cid­di bir po­li­ti­ka or­ta­ya ko­ya­bil­mek için, ener­jiy­le ala­ka­lı bü­tün ya­sa­la­rı or­ta­ya koy­muş ve bu ya­sa­la­rı adım adım çı­kar­mış­tır. Bu ya­sa­lar, bi­li­yor­su­nuz, Elek­trik Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu, Do­ğal Gaz Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'ndan son­ra, Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu, Bor Ens­ti­tü­sü ku­ru­lu­şuy­la il­gi­li Ka­nun, Ma­den Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik, Ulus­la­ra­ra­sı Hid­ro­jen Ener­ji­si Tek­no­lo­ji Mer­ke­zi­nin ku­rul­ma­sı, LPG Pi­ya­sa­sı Ya­sa­sı, Ye­ni­le­ne­bi­lir Ener­ji Kay­nak­la­rı­nın Elek­trik Ener­ji­si Üre­ti­mi Amaç­lı Kul­la­nıl­ma­sıy­la İl­gi­li Ya­sa ve bu­gün gö­rüş­tü­ğü­müz pet­rol ya­sa­sı ve şu an­da Ko­mis­yo­nu­muz­da gö­rü­şül­mek­te olan ener­ji ve­rim­li­li­ği ya­sa­sı ve yi­ne, Mec­li­sin gün­de­min­de bek­le­yen jeo­ter­mal ener­ji ve mi­ne­ral­li su­lar ya­sa­sı ve yi­ne, Ko­mis­yo­nu­muz­da şu an­da bek­le­yen nük­le­er ener­ji ya­sa­sı. Bü­tün bun­la­rı, bir bü­tün ola­rak bak­tı­ğı­mız­da, Hükûme­ti­mi­zin, ger­çek­ten, ener­jiy­le ala­ka­lı bir po­li­ti­ka­yı or­ta­ya koy­mak is­te­di­ği­nin ve po­li­ti­kay­la ala­ka­lı da çok cid­di ya­sa­la­rı, de­ğer­li Mec­li­si­mi­zin kat­kı­la­rıy­la ya­sa­laş­tır­dı­ğı­nı gör­müş olu­yo­ruz. Bu, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa olan, bü­tün­cül bir ener­ji po­li­ti­ka­sı­nın, or­ta­ya, şef­faf, her­ke­se açık, hu­kukî bir me­tin ola­rak or­ta­ya kon­ma­sı an­la­mın­da, ger­çek­ten tak­di­re şa­yan bir olay­dır. Bu ba­kım­dan, Hükûme­ti­mi­ze ve bu or­ga­ni­zas­yo­nu ya­pan de­ğer­li Ba­kan­lı­ğı­mı­za te­şek­kür et­me­miz ge­re­kir.

Ener­ji po­li­ti­ka­sı­nın or­ta­ya kon­ma­sıy­la il­gi­li bu ya­sa­la­rın içe­ri­sin­de, hep­si, Tür­ki­ye içe­ri­sin­de uy­gu­la­na­cak ve­ya dün­yay­la olan mü­na­se­bet­le­ri­miz­de ener­jiy­le ala­ka­lı ka­lı­cı ve en­teg­re po­li­ti­ka­la­rı or­ta­ya ko­yan esas­lar­dır.

Ben, bu­ra­dan, bu­gün ko­nu­muz olan pet­rol ya­sa­sı­na ge­çiş ya­par­ken, bi­raz, pet­rol­le ala­ka­lı ta­rihî, kü­çük ba­zı bil­gi­ler de siz­le­re ak­tar­mak is­ti­yo­rum.

Pet­rol, in­san­lık ta­ri­hiy­le ala­ka­lı baş­lan­gı­cın ol­du­ğu gün­ler­den iti­ba­ren in­san­la­rın ya­ki­nen bil­di­ği ve gün­lük ha­yat­la­rın­da kul­lan­dık­la­rı, hat­ta sağ­lık­la ala­ka­lı hu­sus­lar­da kul­lan­dık­la­rı ilk do­ğal mal­ze­me­ler­den bi­ri­si. Hat­ta, ba­zı ka­yıt­lar­da da mev­cut­tur, Haz­re­ti Nuh'un ge­mi­si­nin ka­la­fat­lan­ma iş­le­min­de bu zif­tin kul­la­nıl­dı­ğı da ifa­de edil­mek­te­dir. O gün­den bu­gü­ne ya­kıt ola­rak, ilaç ola­rak, çe­şit­li şe­kil­ler­de ay­dın­lat­ma va­sı­ta­sı ola­rak kul­la­nıl­mış ve gü­nü­mü­ze ka­dar gel­miş­tir.

Bu sü­reç içe­ri­sin­de, Os­man­lı dö­ne­min­de (1512) Ya­vuz Sul­tan Se­lim'in tah­ta geç­ti­ği dö­nem­den iti­ba­ren de Os­man­lı sul­tan­la­rı­nın ni­zam­na­me­le­rin­de ve Os­man­lı sul­tan­la­rı­nın fet­va­la­rın­da "neft" adıy­la yer al­mış­tır. Neft, Os­man­lı­ca, bu­gün­kü kul­lan­dı­ğı­mız "pet­rol" an­la­mı­na­dır ve ka­yıt­lar­da, neft­le ala­ka­lı Os­man­lı ni­zam­na­me­le­rin­de pek çok esas­la­rın, la­yi­ha­la­rın, ka­yıt­la­rın ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

1512 yı­lın­dan iti­ba­ren gü­nü­mü­ze ka­dar, pet­rol­le ala­ka­lı dün­ya­da bü­yük ge­liş­me­ler ol­muş, pet­ro­lün kıy­me­ti ve ala­ka­sı her gün geç­tik­çe an­la­şıl­mış ve da­ha son­ra da in­san­lar, bu­nu, de­min arz et­ti­ğim şe­kil­de, ha­yat­la­rı­nın en önem­li un­su­ru ola­rak kay­det­miş­ler­dir.

Tür­ki­ye'de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ilk dö­nem­le­rin­de de pet­rol­le ala­ka­lı ya­sa­lar çı­kar­tıl­mış, öne­mi­ne bi­na­en ko­nu ele alın­mış­tır. İlk ya­sa 792 sa­yı­lı Ya­sa olup, 1926 yı­lın­da çı­kar­tıl­mış­tır ve Hükûme­te pet­rol­le ala­ka­lı yet­ki ve­ren, ara­may­la ala­ka­lı yet­ki ve­ren bir ya­sa­dır. Da­ha son­ra 20 Ma­yıs 1933'te Al­tın ve Pet­rol Ara­ma İda­re­si ku­rul­muş­tur 2189 sa­yı­lı Ka­nun'la. Bu, 1939 yı­lın­da MTA'nın ku­rul­ma­sı şek­lin­de de­vam et­miş, 2804 sa­yı­lı Ka­nun'la MTA ku­rul­muş ve Al­tın ve Pet­rol Ara­ma İda­re­si de MTA'nın em­ri­ne ve­ril­miş­tir. Da­ha son­ra, 14 Şu­bat 1941'de Pet­rol Ofi­si ku­rul­muş ve pet­rol­le ala­ka­lı iş­lem­ler Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı olan bu Pet­rol Ofi­siy­le be­ra­ber ya­pıl­ma­ya baş­lan­mış­tır. An­cak, bu ara­da, MTA son­daj iş­le­ri­ne ağır­lık ver­miş, Pet­rol Ofi­si de it­hal, da­ğı­tım, de­po­la­ma, ra­fi­naj ve sa­tış­la gö­rev­len­di­ril­miş­tir. Bu, ta­ma­men, gör­dü­ğü­nüz gi­bi, dev­le­tin o gün­kü imkânlar­la ele al­mış ol­du­ğu, özel sek­tö­rün pek yer al­ma­dı­ğı bir ey­lem­dir.

Da­ha son­ra, ta­bii, sa­vaş­la­rın ya­pı­lı­şı, pet­ro­lün oto­mo­tiv sa­na­yi­sin­de kul­la­nı­lır ol­ma­sı, ya­kıt sa­na­yi­sin­de, elek­trik üre­ti­min­de kul­la­nıl­mış ol­ma­sı ve pet­ro­kim­ya sa­na­yi­si­nin ge­liş­miş ol­ma­sı, pet­rol­le ala­ka­lı da­ha te­fer­ru­at­lı ya­sa­la­ra olan ih­ti­yaç ne­de­niy­le 1954 yı­lın­da 6326 sa­yı­lı Ya­sa çı­ka­rıl­mış ve bu Ya­sa'yla be­ra­ber Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı ku­rul­muş­tur. Ar­ka­sın­dan TÜP­RAŞ, Pet­rol Ofi­si, BO­TAŞ, Dİ­TAŞ, De­niz­ci­lik İş­let­me­le­ri ve İG­SAŞ gi­bi ku­rum­lar, bu sa­ha­da ta­şı­ma­dan üre­ti­me ka­dar çe­şit­li saf­ha­lar­da gö­rev al­mış­tır ve bun­lar bağ­lı or­tak­lık­lar hâlin­de ça­lış­mış­lar­dır. Da­ha son­ra­la­rı, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı sa­de­ce ara­ma ve son­daj iş­le­riy­le gö­rev­len­di­ril­miş, bağ­lı di­ğer or­tak­lık­lar da ra­fi­naj, ta­şı­ma, da­ğı­tım, pa­zar­la­ma gi­bi hiz­met­le­re yön­len­di­ril­miş­tir.

1954'te yü­rür­lü­ğe gi­ren 6326 sa­yı­lı Ya­sa, bu­gü­ne ka­dar 106 de­fa de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­mış­tır. Pek çok mad­de­le­ri de­fa­lar­ca de­ğiş­ti­ril­miş, 1957, 1973, 1983, 1994, 1995 ve en so­nun­da da 2003 yı­lın­da, bi­zim, bu­ra­da, Sa­yın Mec­li­si­miz­le be­ra­ber yap­mış ol­du­ğu­muz de­ği­şik­lik­le, 106 de­fa de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­mış­tır.

İş­te, bi­zim 2003 yı­lın­da yap­mış ol­du­ğu­muz de­ği­şik­lik­le, biz, 6326 sa­yı­lı Ya­sa'da­ki son nok­ta­yı koy­muş ve 6326 sa­yı­lı Ya­sa'yı ar­tık pet­rol ara­ma­ya ye­te­me­ye­cek bir nok­ta­ya ge­tir­miş ve onun içe­ri­sin­den ba­zı mad­de­le­ri de ala­rak, yep­ye­ni Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ya­sa­sı'nı 2003 yı­lın­da çı­kar­mış bu­lu­nu­yo­ruz.

Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ya­sa­sı, sa­de­ce ra­fi­naj, ta­şı­ma, nak­li­ye, da­ğı­tım, pa­zar­la­ma hiz­met­le­ri ve bun­lar­la ala­ka­lı pi­ya­sa hiz­met­le­ri­ni ya­pan çok önem­li bir sek­tö­rün ya­sa­sı ol­du­ğu için, esas pet­ro­lün ara­ma ve çı­kar­tıl­ma­sıy­la il­gi­li olan 6326 sa­yı­lı Ya­sa âde­ta ta­ma­men bo­şal­tıl­mış, içi bo­şal­tıl­mış bir hâlde kal­dı­ğın­dan do­la­yı, bu Ya­sa'ya ye­ni­den ha­ya­ti­yet ver­mek ve bu Ya­sa'yı ye­ni­den kul­la­nı­lır hâle ge­ti­re­bil­mek için biz, iş­te bu, bu­gün gün­de­mi­niz­de olan Pet­rol Ya­sa­sı­nı ge­ti­re­rek, pet­ro­lün aran­ma­sı­nı, pet­ro­lün çı­ka­rıl­ma­sı­nı göz önü­ne ge­tir­miş ve hu­zu­ru­nu­za ge­tir­miş bu­lu­nu­yo­ruz.

Pet­rol ara­ma ve üre­ti­mi yap­mak üze­re ül­ke­miz­de bu ara­da ya­pı­lan, ger­çek­leş­ti­ri­len bir­ta­kım ya­tı­rım­lar ve ge­liş­me­ler de ol­muş­tur. Bun­la­rın ara­sın­da 2002 yı­lı ile 2006 yıl­la­rı ara­sın­da ge­çen sü­reç­te şöy­le ba­zı fa­ali­yet­ler ya­pıl­mış­tır, kı­sa­ca bun­lar­dan bah­se­de­yim:

2002 yı­lın­da 21 adet ara­ma ve tes­pit ku­yu­su açıl­mış, 2006 yı­lın­da açı­lan pet­rol ara­ma ve tes­pit ku­yu­su sa­yı­sı yüz­de 257 ora­nın­da art­mış ve 75 adet ol­muş­tur. 2002 yı­lın­da 14 adet pet­rol ve do­ğal gaz üre­tim ku­yu­su açıl­mış­ken, 2006 yı­lın­da yüz­de 57 ar­tış­la 22 adet ku­yu açıl­mış­tır. Şir­ket­le­rin al­dık­la­rı ruh­sat sa­yı­la­rı dik­ka­te alı­na­cak olur­sa, 2002 so­nun­da 302 adet ara­ma ruh­sa­tı sa­yı­sı, 2006 so­nu iti­ba­rıy­la da yüz­de 24 ar­tış­la 324 ade­de ulaş­mış­tır.

Bu ve bu­na ben­zer, pet­rol ara­ma­la­rın­da bu nok­ta­da çok cid­di ve dik­ka­te de­ğer ar­tış­lar ol­muş­tur. An­cak, bü­tün bu ar­tış­lar is­te­nil­di­ği şe­kil­de ne­ti­ce ver­me­di­ği için, bu Pet­rol Ya­sa­sı'nda­ki ba­zı mad­de­le­re ih­ti­yaç ol­du­ğun­dan do­la­yı, böy­le önem­li bir ya­sa­yı ge­ti­re­rek Tür­ki­ye'de ye­ni­den pet­rol ara­ma­da bir pat­la­ma­ya, bir ge­liş­me­ye, önem­li bir ham­le­ye ve­si­le olur ümi­di içe­ri­sin­de bu ya­sa­yı hu­zu­ru­nu­za ge­tir­miş bu­lu­nu­yo­ruz.

Bun­dan ev­vel Ma­den Ya­sa­sı'nda­ki de­ği­şik­li­ği ge­tir­di­ği­miz­de de ay­nı şey­le­ri söy­le­miş, ma­den­ci­lik­te önem­li pat­la­ma­la­rın ola­ca­ğı­nı söy­le­miş­tik. Ha­ki­ka­ten, ma­den ara­ma­sın­da da şu an­da eli­miz­de­ki ra­kam­la­ra gö­re çok önem­li pat­la­ma­lar, çok önem­li ge­liş­me­ler ol­muş­tur.

Yu­ka­rı­da bah­set­ti­ğim bu kü­çük açık­la­ma­la­rın dı­şın­da, 2002 yı­lın­da 378 mil­yon met­re küp olan do­ğal gaz üre­ti­mi­miz de 2006 yı­lın­da yüz­de 140 ora­nın­da art­mış, 900 mil­yon met­re küp se­vi­ye­le­ri­ne çık­mış­tır. Bi­li­yor­su­nuz, pet­rol ve do­ğal gaz ba­zen ay­nı kay­nak­ta be­ra­ber ola­bi­li­yor. Trak­ya ve Ba­tı Ka­ra­de­niz'de dev­re­ye alı­na­cak ye­ni üre­tim sa­ha­la­rıy­la, do­ğal gaz­da­ki üre­ti­mi­miz bu­gün­ler­de 1,5 mil­yar met­re küp/yıl se­vi­ye­si­ne, bel­ki de bu yı­lın so­nu­na doğ­ru 2 mil­yar met­re küp/yıl se­vi­ye­si­ne ka­dar ken­di öz kay­nak­la­rı­mız­dan çı­ka­cak du­rum­da­dır.

Öte yan­dan, ül­ke­miz­de­ki pet­rol sa­ha­la­rın­da­ki üre­tim ma­li­yet­le­ri ile pet­rol üre­ti­ci ola­rak bi­li­nen ba­zı ül­ke­ler­de­ki üre­tim ma­li­yet­le­ri or­ta­la­ma­la­rı­nın kar­şı­laş­tı­rıl­ma­sı du­ru­mun­da da çar­pı­cı ra­kam­lar or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Şöy­le ki, 1 va­ril ham pet­ro­lün üre­tim ma­li­ye­ti, ulus­la­ra­ra­sın­da or­ta­la­ma 3 ile 6 do­lar ci­va­rın­da­dır. An­cak, bu­nun ba­zı ka­te­go­ri­le­ri ve sı­nıf­lan­dır­ma­la­rı var­dır. Me­se­la, bi­rin­ci ka­te­go­ri, İran'da, Su­udî Ara­bis­tan'da ve Lib­ya'da olan pet­rol ku­yu­la­rı­dır ki, bu­ra­da 1 va­ril pet­ro­lün çı­kart­ma ma­li­yet­le­ri 2 do­lar ci­va­rın­da­dır. İkin­ci ka­te­go­ri­de ise, Ve­ne­zu­ela gi­bi ve ül­ke­miz­de olan yer­de 6 ile 16 do­lar mer­te­be­le­rin­de­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2006 yı­lın­da top­lam 23,8 mil­yon ton ham pet­rol it­ha­la­tı yap­mış­tır Tür­ki­ye ve 2007 yı­lın­da bu mik­ta­ra ya­kın yi­ne bir ham pet­rol it­ha­la­tı ya­pı­la­cak ve bi­zim ken­di ra­fi­ne­ri imkânla­rı­mız­la da bel­ki 25 mil­yon ton ci­va­rın­da ham pet­rol iş­le­ne­rek kul­la­nı­ma ha­zır hâle ge­ti­ri­le­cek­tir. Ge­çen se­ne, 23,8 mil­yon ton ham pet­rol kar­şı­lı­ğı ola­rak da 11 mil­yar do­lar öden­miş­tir. Bu, pet­ro­le ver­miş ol­du­ğu­muz dö­viz mik­ta­rın­da­ki ar­tış­lar, son za­man­lar­da, bil­di­ği­niz gi­bi, çok bü­yük ra­kam­la­ra ulaş­mış…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­soy, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

SO­NER AK­SOY (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

…2002 yıl­la­rın­da 30 do­lar ci­va­rın­da olan pet­ro­lün, bil­di­ği­niz gi­bi, son za­man­lar­da 60 do­la­rın üs­tün­de ol­ma­sı, 65 do­la­rın üs­tü­ne çık­mış ol­ma­sı Tür­ki­ye'de­ki öde­me­ler den­ge­si ve ca­ri açık yö­nün­den önem­li mik­tar­da so­run­lar ya­rat­mış; bü­yü­me hı­zı­nı yüz­de 1 aşa­ğı­ya, enf­las­yo­nu yüz­de 1,5 yu­ka­rı­ya çek­me gi­bi bir özel­li­ğe sa­hip ve bu­nu da ba­şar­mış­tır. An­cak, sta­bil bir eko­no­mi, güç­lü bir eko­no­mi­nin ve ma­li di­sip­lin­le­re ria­yet eden bir eko­no­mi­nin bu­lun­du­ğu bir or­tam­da bu mer­te­be­ler yüz­de 1 mer­te­be­le­rin­de kal­mış ve da­ha faz­la bir et­kin­lik sağ­la­ya­ma­mış­tır. Pet­rol­de, biz, 2020 yı­lı­na ka­dar sa­de­ce pet­rol­de, ya­ni, önü­müz­de­ki on üç yıl içe­ri­sin­de tak­ri­ben 250 mil­yar do­lar ka­dar, do­ğal gaz­da da bel­ki 100 mil­yar do­lar ka­dar bir pa­ra­yı pet­ro­kim­ya­ya ver­mek du­ru­mun­da­yız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ak­soy, lüt­fen, te­şek­kü­rü­nü­zü ala­yım.

Bu­yu­run efen­dim.

SO­NER AK­SOY (De­vam­la) - Muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, bu de­ğer­li ham mad­de­yi ül­ke­miz­de ger­çek­ten da­ha faz­la ara­mak, da­ha faz­la ke­şif yap­mak, da­ha faz­la üre­tim yap­mak ve da­ha faz­la is­tih­dam sağ­la­mak is­ti­yor­sak bu ya­sa­yı çı­kart­ma­mız­da ya­rar var­dır. Ya­say­la bir­lik­te da­ha faz­la ya­tı­rım­cı­nın ül­ke­mi­ze gel­me­si­ni is­ti­yor­sak, bu ya­sa üze­rin­de Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin, di­ğer, ener­jiy­le ala­ka­lı ya­sa­la­ra kar­şı gös­ter­di­ği has­sa­si­ye­ti gös­te­re­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum. Bu ya­say­la be­ra­ber ül­ke­miz­de çok önem­li ge­liş­me­le­rin ola­ca­ğı­na ina­nı­yo­rum.

Ya­sa­nın ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­ler, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ta­ci­dar Sey­han.

Sa­yın Sey­han, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Tü­mü üze­rin­de. Af­fe­der­si­niz, dü­zel­ti­yo­rum.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Pet­rol Ka­nu­nu üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. An­cak, Pet­rol Ka­nu­nu üze­rin­de de­ğer­len­dir­me­le­re geç­me­den ön­ce, Irak'ta dü­şen, Ada­na'dan ha­va­la­nan An­to­nov ti­pi uçak­ta ha­ya­tı­nı kay­be­den tüm va­tan­daş­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, ai­le­le­ri­ne baş­sağ­lı­ğı di­li­yo­rum, sa­bır­lar di­li­yo­rum. Bu ko­nu­da­ki bir üzün­tü­mü de Mec­lis kür­sü­sün­den Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­na bil­dir­mek is­ti­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi, il­gi­li uçak­lar "An-26" di­ye açık­lan­dı. Mev­cut uça­ğın si­te­si­ne gi­re­bi­lir­se­niz, şir­ket si­te­si­ne, An-26'la­rın bir kar­go uça­ğı ol­du­ğu­nu gö­rür­sü­nüz. Kar­go uçak­la­rı, muh­te­lif dö­nem­ler­de yol­cu ka­pa­si­te­si be­lir­le­ne­rek yol­cu uça­ğı şek­lin­de dü­zen­len­miş, an­cak, beş tra­fik ku­ra­lı­na uy­ma­sı hu­su­si­ye­ti, has­sa­si­ye­ti aran­mış­tır. Ma­ale­sef, An­to­nov ti­pi bu uça­ğın beş tra­fik ku­ra­lı­na uy­du­ğu söy­le­ne­mez.

Da­ha ön­ce, Ada­na'dan va­li­li­ğin il­gi­li ami­ri ta­ra­fın­dan iki kez uça­ğın kal­kış ve iniş­le­ri sı­ra­sın­da -An­to­nov ti­pi uçak­la­rın- çat­la­ma­lar ve cam kı­rıl­ma­la­rı­na rast­lan­dı­ğı id­di­asıy­la ve tes­pi­tiy­le Si­vil Ha­va­cı­lık Ku­ru­mu­na baş­vu­ru ya­pıl­mış ol­ma­sı­na rağ­men, Si­vil Ha­va­cı­lık Ku­ru­mu bu ko­nu­da hiç­bir ge­rek­çe ile­ri sür­me­miş ve ön­lem al­ma­mış­tır. Bun­la­rın araş­tı­rıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve RJ-100 ti­pi uçak­la­rı uçuş öm­rü­nü dol­dur­du di­ye uçuş­tan kal­dı­ran ira­de­nin, uçuş öm­rü­nü ta­mam­la­mış di­ğer uçak­la­rın da Tür­ki­ye'de ti­ca­ri fa­ali­yet gös­ter­me­le­ri önün­de ge­rek­li en­ge­li koy­ma­la­rı­nı is­ti­yo­ruz. Top­lum adı­na bek­le­di­ği­miz bu­dur, va­tan­daş­la­rı­mız adı­na ve Mec­lis adı­na bek­le­di­ği­miz bu­dur. Tek­rar Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum.

Ka­nu­na ge­lin­ce de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­nun te­mel ya­sa ol­maz. Bir ke­re ka­nu­na bu yö­nüy­le kar­şı­yız. Bu bir ti­ca­ri ka­nun de­ğil, ti­ca­ret ka­nu­nu de­ğil, bu bir ce­za ka­nu­nu de­ğil. Tek­nik özel­lik içer­mek­te­dir. Her mad­de­nin de­tay­lı ola­rak ay­rı ay­rı gö­rü­şül­me­si ge­re­kir. Bu­na bir kap­sam çi­ze­rek, ge­nel bir şe­kil ve­re­rek ka­mu­oyu­nun önün­de, ka­nu­nu ge­çir­dik di­ye­mez­si­niz. Bu­ra­da­ki tar­tış­ma­la­rı, öne­ri­le­ri eni­ne bo­yu­na or­ta­ya koy­ma­nın çok cid­di fay­da­sı var­dır. Bu ne­den­le, biz, ka­nu­nun te­mel ya­sa ola­rak ge­ti­ril­me­sin­den bü­yük üzün­tü du­yu­yo­ruz.

Şim­di, ge­li­yo­ruz ka­nu­na. Ben si­ze ka­nun hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri­mi tek­nik ola­rak an­la­ta­yım de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Son­ra ener­ji­de­ki olum­suz­lu­ğu­nu an­la­ta­cak çok cid­di eleş­ti­ri­le­rim var.

Bi­rin­ci­si, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye pet­ro­le ba­kar­ken cum­hu­ri­yet­ten bu ya­na ulu­sal ti­ca­ret an­la­yı­şı­nı öne çı­kar­mak, ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nı ko­ru­mak, stra­te­jik var­lı­ğı­nı bun­la­rın sür­dü­re­bil­mek, ka­mu­sal re­ka­bet gü­cü­nü özel re­ka­bet gü­cüy­le eş­de­ğer hâle dö­nüş­tü­re­bil­mek için üre­tim, ta­şı­ma, ra­fi­naj ve da­ğı­tım­da ka­mu­nun ku­rum­la­rı­nı oluş­tur­muş ve yıl­lar­ca bu ku­rum­lar Tür­ki­ye'nin en kârlı ku­rum­la­rı ola­rak hiz­me­te de­vam et­miş­tir. Bun­lar­da ne var? BO­TAŞ var, PO­AŞ bu­nun bir par­ça­sı, Dİ­TAŞ var, PET­KİM var, TÜG­SAŞ var. Şim­di, siz za­ten bu ka­nun­da ya­pa­ca­ğı­nız de­ği­şik­li­ğin te­me­li­ni bir ön­ce­ki uy­gu­la­ma­lar­da at­mış­tı­nız. Bu ku­rum­lar içe­ri­sin­de bir tek özel­leş­ti­ril­me­yen BO­TAŞ kal­dı. Tür­ki­ye'de çı­ka­rı­lan pet­ro­lü ra­fi­ne eden te­si­si ka­pat­tı­nız, ka­pat­tı­nız, son­ra aç­tı­nız. Ka­pat­ma du­ru­mu­na gel­di­ği için öy­le di­yo­rum. Ve­ri­mi dü­şür­dü­ler, dü­şür­dü­ler, "bu te­sis kâr et­mi­yor" de­di­ler, özel­leş­tir­di­ler. Böy­le şey ol­maz!

Pet­rol Ofi­si özel­leş­ti, o tar­tı­şı­la­bi­lir, ama, di­ğer ku­rum­la­rı da özel­leş­ti­re­rek, Tür­ki­ye'de ka­mu­nun üre­tim­den baş­la­ya­rak da­ğı­tım, ta­şı­ma ve ra­fi­naj bö­lü­mün­de var ol­ma­sı­nın önü­ne geç­ti­niz. Şim­di, ka­mu, bu pet­ro­lü çı­ka­ra­cak, ra­fi­ne ede­cek. Dü­şük gra­vi­te­li ise za­ten ba­şı­na be­la. Bu so­run­la­rı he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz. Ra­fi­ne­ri bu­nu ala­cak, ra­fi­ne ede­cek, on­dan son­ra sa­tı­şa su­nu­la­cak. Bu işi yap­mak çok zor­laş­tı. Ser­best pi­ya­sa di­ye, ka­mu­nun eli­ni aya­ğı­nı bağ­la­dık. Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı, şim­di, ka­mu adı­na ara­ma ya­pı­yor. Bir çel­me de ona ta­kı­yo­ruz ar­ka­daş­lar.

Şim­di, geç­miş ka­nu­nun… Bun­dan bir ön­ce­ki ka­nu­nu­muz, sa­nı­yo­rum, 6326 sa­yı­lı Ka­nun. Bu Ka­nun'un 4'ün­cü mad­de­sin­de, "Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri ka­mu adı­na ha­re­ket eder," de­ni­li­yor­du. Bu iba­re­yi kal­dır­dı­ğı­nız za­man, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın önün­de, özel­leş­ti­ril­me­si önün­de bü­tün en­gel­le­ri kal­dır­mış olu­yor­su­nuz. Ya­ni, bu bir, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın ara­ma ve üre­tim fa­ali­yet­le­ri­nin önü­ne geç­mek için ha­zır­lan­mış bir ya­sa­dır. Bu, onun ça­lış­ma­sı­nı en­gel­ler. Hiç­bir TPAO yet­ki­li­si, bun­dan son­ra ben ra­hat ça­lı­şa­bi­li­rim, re­ka­bet ede­bi­li­rim, di­ye­mez. En bü­yük sı­kın­tı bu­dur.

İkin­ci­si, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, çok önem­li­dir: Ya­ban­cı ül­ke­ler­de üre­tim ya­pan bü­tün pet­rol şir­ket­le­ri, ken­di­le­ri­ni hal­ka arz et­miş­ler­dir çı­ka­ma­dık­la­rı yer­de, dev­let adı­na fa­ali­yet gös­te­ren ano­nim şir­ket­ler hal­ka arz edil­miş­tir, halk bu­nun sa­hi­bi ya­pıl­mış­tır. O nok­ta­da bir ça­ba gös­te­rir­se­niz, bu­nu tar­tı­şı­rız, ama, sa­de­ce özel­leş­tir­me­nin önü­nü aça­lım, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı da bir özel­leş­tir­me­ye git­sin di­ye bir ya­sa dü­zen­le­me­si ya­par­sa­nız, bu, Tür­ki­ye'ye fay­da ge­tir­mez.

Pe­ki, ka­mu çe­ki­lir­se ne olur? Ka­mu çe­kil­di, bit­mi­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Sa­yın Ba­ka­nım, bu­ra­ya dik­kat edin. Ha­di bu­ra­da­ki ak­sak­lı­ğı bir şe­kil­de çö­ze­bi­li­riz.

Ba­kın, ikin­ci bir şey da­ha yap­tı­nız siz bu­ra­da. Millî men­fa­at­le­rin ko­run­ma­sı ad­lı 12'nci mad­de­yi ve onun ar­dın­dan ge­len 13'ün­cü mad­de­yi ye­ni ka­nu­na koy­ma­dı­nız. Millî men­fa­at­le­rin ko­run­ma­sı mad­de­si, bir baş­ka ka­mu ku­ru­lu­şu­nun Tür­ki­ye'de ara­ma ve üre­tim ya­pa­bil­me­si için Ba­kan­lar Ku­ru­lu iz­ni­ne bağ­lı­yor­du üre­tim yap­ma­sı­nı. Ne­den ko­nul­muş­tu bu? Ba­kan­lar Ku­ru­lu, Tür­ki­ye'nin stra­te­jik üre­ti­mi­ni de­ğer­len­di­rir ve ge­rek­ti­ğin­de Tür­ki­ye'nin çı­kar­la­rı­na gö­re bir baş­ka ka­mu ku­ru­mu­nun mülk ve ara­ma yap­ma­sı­na izin ver­mez­di. Şim­di biz ne yap­tık? Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun yet­ki­sin­den bu­nu çı­kar­dık. Yet­ki ki­me kal­dı? Pet­rol İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne, PİGM'e kal­dı. Mü­ra­ca­at et­ti­ğin­de ar­tık his­se­si­nin bü­yük bir bö­lü­mü ka­mu elin­de olan şir­ket­ler de, ta­ma­mı ka­mu elin­de olan şir­ket­ler de, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­na ge­rek duy­mak­sı­zın, ge­lip, Tür­ki­ye'de ara­ma, üre­tim, mülk edin­me fa­ali­yet­le­rin­de bu­lu­na­bi­le­cek.

Pe­ki, bu­nun za­ra­rı ne? Sa­yın Ba­ka­nım, dün­ya­yı teh­dit eden en bü­yük şey, bü­yük ka­mu şir­ket­le­ri­nin -ka­mu şir­ket­le­rin­den bü­yük özel şir­ket­ler de var- bu şir­ket­le­rin di­ğer şir­ket­ler üze­rin­de mo­no­po­lü uy­gu­la­ma­sı­dır, sek­tö­rü tek ba­şı­na eli­ne ge­çi­rip pa­zar po­li­ti­ka­la­rı­nı be­lir­le­me­si­dir. Ben bü­tün ya­ban­cı şir­ket­le­rin tem­sil­ci­le­riy­le ko­nuş­tum, bu si­zi teh­dit eder, de­dim. En son ko­nuş­tu­ğum şir­ket yet­ki­li­si de­di ki: "Bu mad­de­le­rin çı­ka­rıl­ma­sı doğ­ru de­ğil­dir. Biz de bir baş­ka ül­ke­nin Tür­ki­ye'de mo­no­po­lü uy­gu­la­ma­sı­na kar­şı­yız." Bü­yük ulus­la­ra­ra­sı şir­ket­ler ra­hat­sız olu­yor da, siz bu ül­ke­yi yö­ne­ten si­ya­si ira­de ola­rak ni­ye ra­hat­sız ol­mu­yor­su­nuz? Ar­ka­daş­lar, ne Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri ka­lır ne bu­ra­da ulus­la­ra­ra­sı te­kel­le­rin, özel­lik­le ka­mu te­ke­li­nin yer­leş­me­si­nin önü­ne ge­çe­bi­lir­si­niz ne de böl­ge­de stra­te­jik bir du­ruş gös­te­re­bi­lir­si­niz.

Ge­ri­ye ka­lan üçün­cü eleş­ti­ri­miz, de­niz­de­ki sa­ha­lar. Tür­ki­ye'de­ki he­def de­niz­dir. "Ka­ra­da ma­li­yet dü­şük, de­niz­de faz­la." di­yor­lar, ama bu ka­nu­nun ama­cı da za­ten… Biz ka­nun­da çok di­ren­dik. Bu­ra­da ka­mu hak­kı yüz­de 12,5'tu. Ka­de­me­li ola­rak bu yüz­de 1'le­re ka­dar dü­şü­yor­du. Ko­mis­yon­da­ki iti­raz­la­rı­mız üze­ri­ne 1, 2'ye; 2, 4'e; 4, 6'ya çı­ka­rı­la­rak dev­let hak­kı bi­raz ar­tı­rıl­dı, ama bir teş­vik da­ha gel­di, o teş­vik de de­rin­lik­le­re gö­re gel­di. Bu­ra­da dev­le­tin ka­za­na­ca­ğı pa­ra­dan, ce­bin­den, hem dev­let his­se­sin­den kay­ba uğ­ra­dı ka­mu. Bu fay­da ya­tı­rım­cı şir­ket­ler adı­na yüz­de 50 ile yüz­de 80 ara­sın­da on­la­rın le­hi­ne bo­zul­muş­tur. Ka­mu aley­hi­ne bo­zul­muş­tur bu.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şöy­le dü­şü­nün: Bir ül­ke­de 1 mil­yon va­ril pet­rol üre­ti­yor­su­nuz 100 li­ra ka­za­nı­yor­su­nuz, 500 bin va­ril pet­rol üre­ti­yor­su­nuz yi­ne 100 li­ra ka­za­nı­yor­su­nuz. Pe­ki, ben ay­nı pa­ra­yı ka­za­na­cak­sam, bu ül­ke­den 2 ka­tı, 3 ka­tı, 5 ka­tı pet­ro­lü han­gi man­tık­la çı­ka­rıp yurt dı­şı­na ve­re­ce­ğim? Sür­dü­rü­le­bi­lir ya­şam an­la­yı­şı­nın, sür­dü­rü­le­bi­lir ener­ji alt­ya­pı­sı­nın var­lı­ğı­nı na­sıl ko­ru­ya­ca­ğım, na­sıl oluş­tu­ra­ca­ğım? Siz ka­mu ola­rak ne­re­de du­ra­cak­sı­nız? Ka­mu ya­ra­rı bu­ra­da ne­re­de?

Az son­ra an­la­ta­ca­ğım, de­ği­şik bö­lüm­ler­de KDV uy­gu­la­ma­la­rın­da in­di­rim de ge­ti­ri­yo­ruz. Bu bir ter­cih­tir ta­bii. "Ara­ma­lar­da teş­vik ede­ce­ğiz." Di­yor­su­nuz, sa­de­ce ara­ma­lar­da teş­vik et­mi­yor­su­nuz; o, iş­let­me saf­ha­sın­da da teş­vik de­mek­tir. Bu bir ara­ma teş­vi­ki de­ğil­dir. Ara­ma­da kul­lan­dı­ğı ci­ha­zı, ya­tı­rım be­del­le­ri­nin ta­ma­mı­nı teş­vik kap­sa­mı içe­ri­sin­de ge­ri öde­ye­lim üre­tim sı­ra­sın­da, ver­gi­den dü­şe­lim der­se­niz, biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak ka­tı­lı­rız bu­na. Bu bir ara­ma teş­vi­ki­dir, ama siz, ara­ma teş­vi­ki ve­re­ce­ğiz di­ye KDV in­di­ri­mi ya­pın, ku­rum­lar ver­gi­sin­de dev­let hak­kı­nı çık­tık­tan son­ra bu bö­lü­mü al­ma­ya­ca­ğız de­yin, on­dan son­ra da iş­let­me saf­ha­sın­da üret­ti­ği­niz pet­rol­den ala­ca­ğı­mız pa­yı yüz­de 12,5'tan yüz­de 2'ye in­di­re­ce­ğiz de­yin, de­rin­lik­le­re gö­re bir da­ha in­di­rim ya­pa­ca­ğız de­yin… Bü­tün ya­ban­cı şir­ket­ler can atı­yor. Şim­di, bu ka­nun çık­tı­ğın­da bay­ram ede­cek­ler. Ni­ye? Çok kâr ede­cek­ler.

"Ya­ban­cı şir­ke­te kar­şı mı­sı­nız?" Ha­yır. Tür­ki­ye'de ka­mu­sal ya­rar gös­te­ren, ka­mu­sal men­fa­at­le­ri ko­ru­yan, ulu­sal re­ka­bet gü­cü­mü­zü ayak­ta tu­tan Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri­ni, siz, bir baş­ka ül­ke­ye kar­şı, mo­no­pol uy­gu­la­ma­sı­nı or­ta­dan kal­dır­mak için ko­ru­yun, ya­pı­sı­nı ko­ru­yun, re­ka­bet gü­cü­nü ar­tı­rın, ara­ma fa­ali­yet­le­ri­ni ya­pa­bi­lir hâle ge­ti­rin, biz de o za­man, bu li­be­ral eko­no­mi­dir, ser­best pi­ya­sa­dır, bu­ra­da ka­mu­nun ye­ri de be­lir­len­miş­tir, biz de bu­ra­da bir yer­de du­ra­ca­ğız di­ye­bi­le­lim, ama, bu man­tık­la si­zin de du­ra­ca­ğı­nız yer bel­li de­ğil, ka­fa­nız ka­rı­şık.

Di­ğer uy­gu­la­ma­lar­da, ba­kın, bu kür­sü­den ne­yi, biz ne ko­nu­da uyar­dıy­sak, siz onu ge­ri çek­ti­niz. Bas bas ba­ğır­dım iki kez: Elek­trik da­ğı­tı­mı­nı özel­leş­ti­re­me­ye­cek­si­niz, çün­kü, ken­di doğ­rul­tu­nuz­da bir da­ğı­tım iha­le­si ya­pa­cak du­rum­da de­ğil; ya­sa­da de­ği­şik boş­luk­lar var, bu ya­sa si­zin ba­şı­nı­za iş açar de­dim. Siz Ba­kan ola­rak gel­di­niz, de­fa­lar­ca elek­trik da­ğı­tı­mı özel­leş­tir­me­si­ni bu­ra­da sa­vun­du­nuz, ama, Sa­yın Baş­ba­kan, bir ke­li­mey­le si­zin bü­tün sa­vun­ma­nı­zı yer­le bir et­ti: "Elek­trik da­ğı­tı­mı­nı özel­leş­tir­mi­yo­rum." Ve çok kö­tü bir üs­lup­la, sek­tö­rün de gül­dü­ğü Mec­li­sin de gül­dü­ğü va­tan­da­şın da gül­dü­ğü bir ge­rek­çey­le, se­çi­me gi­der­ken zam ya­par­lar, de­di­ler, de­nil­di. Siz, baş­ka bir ge­rek­çe­nin al­tı­na sı­ğın­dı­nız, ama, o ge­rek­çe­nin yan­lış ol­du­ğu­nu siz de bi­li­yor­su­nuz. To­pu, Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na at­tı­nız, sa­de­ce, bu, er­te­le­me­dir, de­di­niz. Siz, onun na­sıl ya­pı­lıp na­sıl ya­pıl­ma­ya­ca­ğı­nı ben­den iyi bi­li­yor­su­nuz. Ba­ri, bu ko­nu­da yan­lış yap­ma­yın, bu­nun ve­ba­li bü­yük­tür.

Sek­tör­le­re, siz, dev­let hak­kı yö­nün­den bir teş­vik ve­re­cek­se­niz ara­ma­da, kar­şı de­ği­liz. Bu­ra­da ge­tir­di­ği alet­le­ri, iş­let­me anın­da kul­lan­dı­ğı alet­le­ri, ci­haz­la­rı, ede­vat­la­rı ye­ni­den ara­ma­da kul­la­nı­yor­lar­sa, onu is­pat et­sin­ler, iş­let­me­de­ki araç­la­rı­nın ara­ma­da kul­la­nıl­dı­ğın­da har­ca­dı­ğı, yap­tı­ğı bü­tün mas­raf­la­rı­nı ver­gi­le­rin­den dü­şe­lim. Ama, siz, ara­ma­yı teş­vik et­mi­yor­su­nuz; siz, iş­let­me anın­da üre­ti­len bü­tün pet­ro­lü ve­ri­yor­su­nuz, sı­kın­tı bu­ra­da­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, önem­li bir mad­de da­ha kon­muş­tu, de­ni­li­yor­du ki, üre­ti­len pet­ro­lün ka­ra­da yüz­de 45'i, de­niz­de de yüz­de 35'i mem­le­ket ih­ti­yaç­la­rı­na ay­rı­lır. Siz, 13'ün­cü mad­de­yi kal­dır­mak­la, mem­le­ket ih­ti­yaç­la­rı­na ay­rı­lan mik­ta­rın da ih­raç edil­me­si­ni ser­best bı­rak­tı­nız. Pe­ki, off-sho­re pi­ya­sa­da siz ya­ban­cı şir­ket­le­ri kon­trol et­me­nin ko­lay ol­ma­dı­ğı­nı bil­mi­yor mu­su­nuz? En azın­dan, di­ğer bö­lüm­ler­de­ki ar­ka­daş­la­rı­mız bil­me­ye­bi­lir, ama, siz, Ener­ji Ba­ka­nı ola­rak bu­nu bil­me­li­si­niz. Sı­kın­tı ol­du­ğu an­da, bu ül­ke­de üre­ti­len pet­ro­lün yüz­de 45'ini ka­ra­da, yüz­de 35'ini de­niz­de, mem­le­ket men­fa­ati için iç pi­ya­sa­ya ver­me­sin­den ne­den ra­hat­sız­lık du­yu­yor­su­nuz? Na­sıl­sa dün­ya pi­ya­sa­la­rı üze­rin­den al­mı­yor mu­su­nuz bu­nu? Ee, pe­ki ne ola­cak Sa­yın Ba­ka­nım? Do­ğal gaz çı­kar­sa yüz­de 100'ünü on­lar ih­raç ede­cek, siz, bu­ra­dan, 1 met­re küp do­ğal gaz faz­la har­ca­nı­yor di­ye va­tan­da­şa üst üs­te iki ka­zak mı gi­yin di­ye­cek­si­niz? Gö­re­vi­ni­zi yap­ma­yın, on­dan son­ra va­tan­da­şa ka­zak öne­rin. Böy­le bir so­rum­lu­luk duy­gu­su, böy­le bir yö­ne­tim an­la­yı­şı olur mu! Ku­rum­la­rı­nız ya­vaş ya­vaş çö­ke­cek, ku­rum­la­rı bir­bi­ri içe­ri­si­ne so­ka­cak­sı­nız, hep­si­ni bir­bi­ri­ne borç­lan­dı­ra­cak­sı­nız, öde­me sı­kın­tı­sıy­la arz gü­ven­li­ği ya­şa­na­cak, siz ye­ri­niz­den "Ha­zi­ne­nin her tür gü­cü var, ben Ha­zi­ne­den pa­ra öde­rim." di­ye­cek­si­niz. Si­zin böy­le dü­şün­me­di­ği­niz bir­çok ko­nu var. Ama, ba­kın, ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji ge­li­yor; siz, ka­tıl­dı­ğı­nız ko­nu­lar­da da­hi si­ze hem Ha­zi­ne hem EPDK mü­da­ha­le edi­yor, bir tür­lü çı­ka­ra­mı­yor­su­nuz. "Da­ğı­tım iha­le­le­ri­ni özel­leş­ti­re­ce­ğim, ben ina­nı­yo­rum." di­yor­su­nuz -ki, özel­leş­ti­ril­me­di­ği çok iyi ol­du- ama, Baş­ba­ka­nın sö­züy­le ya­pa­mı­yor­su­nuz. Ee, pe­ki bu ka­dar mı önem­li bu kol­tuk? Ma­dem siz dü­şün­dü­ğü­nü­zü, inan­dı­ğı­nı­zı ya­pa­ma­ya­cak­sı­nız, o kol­tu­ğa ni­ye sa­rı­lı­yor­su­nuz? Si­zin bir ic­ra­nız yok mu?

HA­LİL AK­YÜZ (İs­tan­bul) - İni­si­ya­tif…

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - İni­si­ya­ti­fi­niz yok mu? Siz, ül­ke­nin en önem­li ba­kan­lık­la­rın­dan bi­rin­de­si­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­nun­da da böy­le. Göz gö­re gö­re yan­lı­şa gi­di­yo­ruz, stra­te­jik ola­rak. Sa­yın Ba­kan çı­kı­yor, ba­zen ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler­de önü ke­si­li­yor hiç­bir şey de­mi­yor, on­dan son­ra İs­ra­il'e gi­di­yor an­laş­ma im­za­lı­yor. Ora­da im­za­la­dı­ğı an­laş­ma, gö­re­cek­si­niz, ona gir­mek is­te­mi­yo­rum, yıl­lar­ca ba­şı­nı ağ­rı­ta­cak Tür­ki­ye'nin. Ba­zen, ar­tık, ener­ji po­li­ti­ka­sı öy­le bir ye­re gel­di ki de­ğer­li ar­ka­daş­lar, millî gü­ven­lik so­ru­nu­dur, ha­zi­ne so­ru­nu­dur, ener­ji po­li­ti­ka­sı so­ru­nu­dur, bun­lar­la en­teg­re dış po­li­ti­ka so­ru­nu­dur. Siz, ar­tık, ener­ji po­li­ti­ka­la­rı­nı­zı dış po­li­ti­ka­dan ayı­ra­maz­sı­nız. Bu­nu ya­par­sa­nız, bir yan­dan bir ül­ke­yi ka­za­na­ca­ğım di­ye, di­ğer yan­dan üç ta­ne ül­ke kay­be­der­si­niz. Ben, bu­ra­da, İran bu ga­zı ke­se­cek iç pi­ya­sa­ya yet­me­di­ğin­de de­di­ğim­de, siz "Ha­yır, ben ko­nuş­tum, ke­se­mez." de­di­niz. Ne ol­du Sa­yın Ba­kan? İç pi­ya­sa­ya yet­me­di­ğin­de Çin'in ga­zı­nı ke­se­mi­yor, ama, si­zin ga­zı­nı­zı ke­si­yor. Ya­ni, Çin mi çok ye­te­nek­li, biz mi çok ye­te­nek­si­ziz; bu­nu dü­şün­mek la­zım.

Ay­nı arz gü­ven­li­ği­ni Rus­ya'da ya­şa­ya­cak­sı­nız. Ba­ri Pet­rol Ka­nu­nu'nda, bu ül­ke­nin millî men­fa­at­le­ri­nin ko­ru­na­bil­me­si için sağ­du­yuy­la bi­ze an­la­yış gös­te­rin, hiç de­ğil­se bir­kaç mad­de­de, Tür­ki­ye'nin ayak­ta dur­ma­sı­nı, ken­di kay­nak­la­rı­nı ko­ru­ma­sı­nı, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın ayak­ta dur­ma­sı­nı sağ­la­ya­lım.

Ba­kın, ben si­ze, yi­ne bu kür­sü­den, bu EPDK, pet­rol pi­ya­sa­sı­nın ve do­ğal gaz pi­ya­sa­sı­nın, LPG pi­ya­sa­sı­nın al­tın­dan kal­ka­maz de­dim, branş­laş­tı­rın de­dim…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sey­han, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum efen­dim.

Şah­sım adı­na bö­lüm­de de­vam ede­ce­ğim ko­nuş­ma­ma, ama, bu bö­lü­mü ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum.

… Pet­rol Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu­nu ku­run de­dim, bu Ku­rum bu­nun al­tın­dan kal­ka­maz de­dim. Şim­di si­zin tem­sil­ci­le­ri­niz bu­nu söy­lü­yor.

Bu ül­ke­de doğ­ru bir şey yap­mak is­ti­yor­sa­nız, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin önü­ne, ka­mu ku­rum­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si ye­ri­ne, özel­lik­le stra­te­jik ko­nu­lar­da özerk­leş­tir­me­yi ge­ti­rin, so­nu­na ka­dar des­tek­le­ye­lim. Özerk­leş­ti­rin bu ku­rum­la­rı. Pet­rol Ba­kan­lı­ğı­nı kur­mak için gi­ri­şim­de bu­lu­nun. Ma­dem­ki yüz­yı­lın en bü­yük kay­na­ğı pet­rol, bu­nun için gay­ret gös­te­rin. Gös­te­re­ce­ği­niz gay­ret, ulu­sal çı­kar­la­rı­mı­zın ko­run­ma­sı ve ço­cuk­la­rı­mı­zın sür­dü­rü­le­bi­lir bir ener­ji po­li­ti­ka­sın­da ya­şa­ya­bil­me­si, ge­le­cek­ten bir şey­le­ri umut et­me­si için al­tın anah­tar ola­cak­tır. Bu­nu yap­ma­dı­ğı­nız sü­re­ce- di­ğer mad­de­ler­de­ki gö­rüş­le­ri­mi şah­sım üze­ri­ne ko­nuş­ma­da söy­le­ye­ce­ğim- Tür­ki­ye'yi sı­kın­tı­ya so­kar­sı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sey­han.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.12

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati : 17.30

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER : Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 49'un­cu Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1041 sı­ra sa­yı­lı Ta­sa­rı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Kars Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Yi­ğit.

Sa­yın Yi­ğit, bu­yu­run efen­dim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SE­LA­Mİ Yİ­ĞİT (Kars) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, Bağ­dat'ta dü­şen uçak­ta ha­ya­tı­nı kay­be­den yurt­taş­la­rı­mı­za Al­lah'tan rah­met di­li­yo­rum, ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı ve sa­bır­lar di­li­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­miz, je­opo­li­tik ko­nu­mu ne­de­niy­le ulus­la­ra­ra­sı ve böl­ge­sel pet­rol ve ener­ji po­li­ti­ka­la­rı­nın oda­ğı du­ru­mun­da­dır. Bu açı­dan, pet­rol ve do­ğal ga­zın ulus­la­ra­ra­sı pi­ya­sa­la­ra pa­zar­lan­ma­sın­da anah­tar rol oy­na­ma­sı­nın ya­nın­da, pet­rol re­zerv­le­ri­nin yük­sek ol­du­ğu Or­ta Do­ğu ile ba­zı Tür­ki cum­hu­ri­yet­le­re iliş­kin ulus­la­ra­ra­sı plat­form­lar­da oluş­tu­ru­lan stra­te­ji­ler, ül­ke­miz gü­ven­li­ği­ni ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın bir sü­re ön­ce açık­la­dı­ğı Or­ta Do­ğu'nun ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı pla­nı­nın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si yö­nün­de…

BAŞ­KAN - Sa­yın Yi­ğit, bir sa­ni­ye­ni­zi ri­ca ede­ce­ğim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­ka­nım, ar­ka­daş­lar, uy­gun bir yer­de ko­nuş­sa­nız, ya­hut… Ayak­ta şık ol­mu­yor.

Bu­yu­run Sa­yın Yi­ğit.

SE­LA­Mİ Yİ­ĞİT ((De­vam­la) - …bu­gün Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Baş­ka­nı­nın açık­la­dı­ğı ye­ni Irak stra­te­ji­siy­le il­gi­li bir adım da­ha atıl­mış­tır. Irak ha­rekâtı­nın ba­şa­rı­sız­lı­ğa uğ­ra­dı­ğı­nı be­lir­ten Bush, mez­hep ve et­nik ça­lış­ma­la­rın ku­ca­ğı­na iti­len Irak'ta çö­züm ola­rak sa­de­ce da­ha faz­la as­ker gön­der­me for­mü­lü­nü öne­re­rek İran ve Su­ri­ye'yi teh­dit et­mek­te­dir.

Sad­dam'ın ida­mıy­la bir­lik­te tır­ma­nan iç sa­vaş, da­ha da va­him ge­liş­me­le­rin baş­lan­gı­cı­dır. Irak, ar­tık fii­len or­ta­da yok­tur ve par­ça­lan­mış­tır. Sa­yın MİT Müs­te­şa­rı­nın da işa­ret et­ti­ği gi­bi, ül­ke­miz gü­ven­li­ği açı­sın­dan her za­man cid­di bir teh­dit oluş­tu­ran Ku­zey Irak'ta­ki ge­liş­me­ler, ül­ke gü­ven­li­ği­miz açı­sın­dan iyim­ser ol­ma­mı­zı imkânsız hâle ge­tir­mek­te­dir. Bu­gün­ler­de Irak Mec­li­sin­de de gö­rü­şül­me­si bek­le­nen pet­rol ya­sa­sıy­la gö­rül­mek­te­dir ki, ar­tık sa­vaş lo­bi­le­ri ye­ri­ne pet­rol lo­bi­le­ri dev­re­ye gir­miş­tir. Irak ope­ras­yo­nuy­la amaç­la­na­nın böl­ge­ye de­mok­ra­si ge­tir­mek ol­ma­dı­ğı, dev ulus­la­ra­ra­sı şir­ket­le­rin pet­rol üze­rin­de­ki çı­kar­la­rı­nı uzun va­de­de gü­ven­ce­ye al­mak ol­du­ğu an­la­şıl­mış­tır. Irak'ta çı­ka­rıl­ma­sı is­te­nen ya­say­la, Irak'tan pet­rol çı­kar­ma ruh­sa­tı alan şir­ket­ler, üret­ti­ği pet­rol­den Irak dev­le­ti­ne çok dü­şük oran­da pay ve­re­cek­ler, çı­ka­rı­lan pet­ro­lün yüz­de 70'ini ken­di­le­ri pay­la­şa­cak­lar­dır. Ya­ni, Irak pet­rol­le­rin­den sağ­la­nan yıl­lık 75 mil­yar do­lar, otuz yıl bo­yun­ca Bri­tish Pet­ro­le­um, Shell, Ex­xon gi­bi Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri ve İn­gi­liz pet­rol dev­le­ri­nin ka­sa­sı­na ak­ta­rı­la­cak­tır.

Pet­rol ko­nu­su bir ül­ke­nin ge­le­ce­ğin­de bu ka­dar önem­li­dir. Biz­ler, şim­di, böl­ge­miz­de­ki bu ge­liş­me­le­rin pa­ra­le­lin­de pet­rol ya­sa­sı­nı tar­tı­şı­yo­ruz, an­cak Hükûmet, bu ka­dar önem­li bir ya­sa gö­rü­şü­lür­ken böl­ge­miz ve dün­ya­da­ki bu ge­liş­me­le­ri dik­ka­te alıp de­ğer­len­di­re­bil­miş mi­dir? Doğ­ru­su Hükûme­tin Or­ta Do­ğu'da­ki bu ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma sü­re­ci­ni ge­re­ken cid­di­yet­le de­ğer­len­di­re­bi­le­ce­ği ve bu­na uy­gun stra­te­ji­ler ge­liş­ti­re­bi­le­ce­ği ka­nı­sın­da de­ği­lim.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ener­ji ala­nın­da dün­ya dev­le­ri­nin bir böl­ge coğ­raf­ya­sı­nı ken­di çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da ye­ni­den ya­pı­lan­dır­mak için, as­kerî mü­da­ha­le­ler dâhil her tür­lü stra­te­ji­yi uy­gu­la­ma­ya koy­du­ğu bir sü­re­ci ya­şı­yo­ruz. Gö­rüş­tü­ğü­müz pet­rol ya­sa­sı­nın ye­ni­den de­ğer­len­di­ril­me­si ge­rek­ti­ği ka­nı­sın­da­yım. Geç­ti­ği­miz ma­yıs ayın­da­ki dal­ga­lan­ma­lar son­ra­sı ül­ke­miz­den kaç­ma­sın­lar di­ye sto­pa­jı sı­fır­la­dı­ğı­mız ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar, 8 Ocak 2007'de, Sa­yın Şe­ner, Sa­yın Ba­ba­can ve Sa­yın Una­kı­tan'a teh­dit do­lu bi­rer mek­tup gön­de­re­rek, mu­kim­lik bel­ge­sin­den, ya­ni Tür­ki­ye'de otur­mak­ta ol­duk­la­rı­nı gös­te­ren ika­metgâh bel­ge­sin­den vaz­ge­çil­me­si­ni is­te­miş­ler­dir ve ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar di­yor­lar ki: "Sı­fır ver­gi­den ya­rar­lan­mak is­te­yen ya­tı­rım­cı­lar için mu­kim­lik bel­ge­si zo­run­lu­lu­ğu­nu kal­dır­maz­sa­nız, pi­ya­sa­lar ka­rı­şa­cak." Mek­tu­bun gön­de­ril­di­ği ta­ri­hin üze­rin­den da­ha üç gün geç­me­den, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız Sa­yın Una­kı­tan bir açık­la­ma ya­pı­yor ve di­yor ki: "Ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar­dan ika­metgâh bel­ge­si is­ten­me­ye­cek."

İş­le­ri­ne gel­di­ği za­man ser­ma­ye­nin ren­gi ol­maz sa­vun­ma­sı­na sı­ğı­nan Hükûme­tin ya­ban­cı ser­ma­ye­ye olan düş­kün­lü­ğü, Pet­rol Ya­sa Ta­sa­rı­sı ile il­gi­li kay­gı­la­rı­mı­zı da ar­tır­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­miz­de stra­te­jik ürün olan pet­rol fa­ali­yet­le­ri yıl­lar­dır ih­mal edil­miş­tir. Tü­ket­ti­ği­miz pet­ro­lün an­cak yüz­de 8'i, do­ğal ga­zın ise yüz­de 3'ü iç üre­ti­mi­miz­le kar­şı­lan­mak­ta­dır. Eğer ye­ni kay­nak­lar bu­lun­maz­sa, 2013 yı­lın­da pet­ro­lün yüz­de 99'unu, do­ğal ga­zın ise yüz­de 100'ünü it­ha­lat ile kar­şı­la­mak zo­run­da ka­la­ca­ğız. Ül­ke­miz ara­zi yü­ze­yi­nin yüz­de 83'ü pet­rol ba­kı­mın­dan ay­rın­tı­lı etüt edil­me­miş­tir. Ya­ni, top­rak­la­rı­mı­zın dört­te 3'ün­de pet­rol ara­ma­sı ya­pıl­ma­mış­tır. Ka­ra su­la­rı­mız pet­rol ara­ma fa­ali­yet­le­ri açı­sın­dan göz ar­dı edil­miş­tir. Bu­gü­ne ka­dar ka­ra su­la­rı­mız­da an­cak otuz do­kuz son­daj ya­pı­la­bil­miş­tir. Ül­ke­miz­de ara­ma yap­ma­sı ge­re­ken ku­rum­la­rın büt­çe­le­ri sü­rek­li kı­sıl­mış, 1954 yı­lın­da çı­ka­rı­lan Pet­rol Ka­nu­nu dı­şın­da, pet­rol ara­ma ve iş­let­me fa­ali­yet­le­ri­ni teş­vik ede­cek hiç­bir ya­sal dü­zen­le­me ya­pıl­ma­mış­tır.

Ül­ke­miz­de, ha­len, be­şi yer­li, on se­ki­zi ya­ban­cı, top­lam yir­mi üç pet­rol şir­ke­ti ara­ma ve üre­tim fa­ali­yet­le­rin­de bu­lun­mak­ta­dır. Bu pet­rol şir­ket­le­ri­nin aç­tık­la­rı ku­yu sa­yı­sı alt­mış iki­dir, ama bun­lar çok bü­yük re­zerv­ler içer­me­mek­te­dir. Ya­ban­cı şir­ket­ler, de­rin son­daj­la­ra ih­ti­yaç du­yul­ma­sı, ya­sal kı­sıt­la­ma­lar ve bık­tı­rı­cı bü­rok­ra­tik en­gel­ler ne­de­niy­le ül­ke­miz­de pet­rol ara­ma fa­ali­yet­le­ri­ne il­gi gös­ter­me­mek­te, aç­tık­la­rı ku­yu­la­rı da ka­pa­ma yo­lu­na git­mek­te­dir­ler. Bu şir­ket­ler ya­tı­rım­la­rı­nı pet­rol ara­ma ye­ri­ne, da­ha kârlı olan ra­fi­naj ve pa­zar­la­ma gi­bi alan­la­ra kay­dır­mış­lar­dır. Bu açı­dan bak­tı­ğı­mız­da, ül­ke­mi­zi pet­rol ara­ma­sın­da ya­ban­cı şir­ket­le­rin ca­zi­be mer­ke­zi hâli­ne ge­ti­ril­me­si­ne kat­kı sağ­la­ya­cak bir ya­sal dü­zen­le­me­ye ih­ti­yaç var­dır. An­cak bu ko­nu­da dü­zen­le­me ya­par­ken ül­ke­nin gü­ven­li­ği göz ar­dı edil­me­me­li­dir.

Böl­ge­miz­de ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği­ni çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren ge­liş­me­ler olur­ken, Hükûmet ne ya­zık ki bir ener­ji po­li­ti­ka­sı oluş­tu­ra­ma­mış­tır. Do­ğal gaz de­po­la­ma te­sis­le­ri ta­mam­la­na­ma­mış­tır. 2004'te ka­bul edi­len elek­trik ener­ji­si stra­te­ji­si bir tür­lü ha­ya­ta ge­çi­ri­le­me­miş­tir.

Ener­ji Ba­ka­nı Sa­yın Gü­ler bir ga­ze­te­ci­ye ver­di­ği de­meç­te şun­la­rı söy­lü­yor: "Ener­ji po­li­ti­ka­sı­na uy­gun stra­te­ji­le­ri uy­gu­la­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz, ama bel­ge so­ru­yor­sa­nız, böy­le bir bel­ge yok. Ama böy­le bir bel­ge­nin ha­zır­lan­ma­sı la­zım idi ve şu an­da da böy­le bir ça­lış­ma üze­rin­de gay­ret­le­ri­miz var." de­mek­te­dir.

Sa­yın Ba­ka­nın ifa­de­sin­den de an­la­şı­la­ca­ğı üze­re, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk kez tek ba­şı­na dört yı­lı­nı aşan AKP Hükûme­ti, ül­ke­miz gü­ven­li­ği­ni ve ge­le­ce­ği­ni ya­kın­dan il­gi­len­di­ren ener­ji ko­nu­sun­da he­nüz bir stra­te­ji oluş­tu­ra­ma­mış­tır.

Ener­ji ko­nu­sun­da ulu­sal bir stra­te­ji oluş­tur­ma­dan Pet­rol Ya­sa Ta­sa­rı­sı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­ne ge­ti­ril­miş­tir. Gi­de­rek ar­tan ca­ri açı­ğı ka­pat­ma­da ya­ban­cı ser­ma­ye gi­ri­şi­ni tek çı­kış yo­lu ola­rak gö­ren Hükûmet, Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nı da bu ba­kış açı­sıy­la ha­zır­la­mış­tır.

Ta­sa­rı, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ne uyum ile ge­rek­çe­len­di­ril­mek­te­dir. An­cak Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de ener­ji sek­tö­rü tü­müy­le o ül­ke­le­rin millî çı­kar­la­rı ve ka­mu ya­ra­rı gö­ze­ti­le­rek ya­pı­lan­dı­rıl­mak­ta­dır. Oy­sa, bir ulu­sal ener­ji stra­te­ji­si­nin bi­le he­nüz oluş­tu­ru­la­ma­dı­ğı ül­ke­miz­de, gö­rüş­tü­ğü­müz Pet­rol Ya­sa Ta­sa­rı­sı ile pet­rol sek­tö­rün­de­ki tek ka­mu ku­ru­lu­şu olan Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı et­ki­siz­leş­ti­ril­miş­tir. Bu ta­sa­rı ya­sa­laş­tı­ğın­da Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı, pet­rol ara­ma ve üret­me fa­ali­yet­le­rin­de ruh­sat için baş­vu­ran her­han­gi bir şir­ket ko­nu­mu­na gel­miş­tir. Mev­cut ya­sa­dan millî men­fa­at­le­re uy­gun­luk kri­te­ri çı­ka­rı­la­rak pet­rol ara­ma ve üret­me fa­ali­yet­le­rin­de, Irak sü­re­cin­de gö­rül­dü­ğü gi­bi, ulus­la­ra­ra­sı güç­le­rin et­ki­li ol­du­ğu pet­rol dev­le­ri­nin önü açıl­mış­tır. Ül­ke­miz­de üre­ti­le­cek ham pet­rol­den alı­nan dev­let his­se­si üre­tim du­ru­mu­na gö­re ka­de­me­li ola­rak dü­şü­rül­müş­tür.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ener­ji ko­nu­sun­da yıl­lar­dır bir keş­me­keş ya­şan­mak­ta­dır. Elek­trik da­ğı­tı­mı­nın özel­leş­ti­ril­me­si bu­na so­mut bir ör­nek­tir. Elek­trik da­ğı­tı­mı­nın özel­leş­ti­ril­me­si 1997'den be­ri gün­de­mi­miz­de­dir. On yıl ön­ce, da­ğı­tı­mın özel­leş­ti­ril­me­si için Tür­ki­ye yir­mi ye­di böl­ge­ye ay­rıl­mış, bü­yük bek­len­ti­ler­le elek­trik da­ğı­tı­mı­nın özel­leş­ti­ri­le­ce­ği du­yu­rul­muş, iha­le­ye çı­kıl­mış­tır. Ama, iha­le­ler, ge­rek Da­nış­ta­ya açı­lan da­va­lar ge­rek­se si­ya­si is­tik­rar­sız­lık­lar ne­de­niy­le bir tür­lü ya­pı­la­ma­mış­tır.

Ge­çen yıl, bu­ra­da, ba­zı nok­ta­la­rı­na mu­ha­le­fet et­me­mi­ze kar­şın, ik­ti­dar par­ti­si­nin oy­la­rıy­la Elek­trik Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu ya­sa­laş­tı. Hükûmet, ön­ce­lik­le, İs­tan­bul, An­ka­ra ve Ada­pa­za­rı'nda elek­trik da­ğı­tı­mı­nın özel­leş­ti­ri­le­ce­ği­ni du­yur­du, hat­ta, iha­le so­nuç­la­rı­nın 19 Ocak 2007'de açık­la­na­ca­ğı­nı ilan et­ti. Elek­trik da­ğı­tı­mıy­la il­gi­li yer­li ve ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar da ön tek­lif­le­ri­ni ver­di­ler. Ya­tı­rım­cı­lar 90 mil­yon do­la­ra ya­kın da te­mi­nat ya­tır­dı­lar. Dev­le­tin yıl­lar­dır ih­mal et­ti­ği elek­trik da­ğı­tım ala­nı­na özel sek­tö­rün 3 mil­yar do­la­ra ya­kın ya­tı­rım yap­ma­sı bek­le­nir­ken, Sa­yın Baş­ba­kan, elek­trik da­ğı­tım iha­le­le­ri­nin dur­du­rul­du­ğu­nu açık­la­dı. Sa­yın Baş­ba­ka­nın ge­rek­çe­si, böy­le­si­ne önem­li bir ko­nu­da ya­pı­lan si­ya­si he­sap­la­rı su üze­ri­ne çı­kar­ma­sı açı­sın­dan bir iti­raf ni­te­li­ğin­de­dir. Sa­yın Baş­ba­kan, elek­trik da­ğı­tı­mı­nın özel­leş­ti­ril­me­si hâlin­de iha­le­yi ka­za­na­cak şir­ket­le­rin elek­tri­ğe zam ya­pa­cak­la­rı­nı, bu­nun fa­tu­ra­sı­nın da AKP'nin üze­rin­de ka­la­ca­ğı­nı söy­le­mek­te­dir. Açık­ça Sa­yın Baş­ba­kan de­mek is­ti­yor ki, se­çim ön­ce­si elek­trik zam fa­tu­ra­sı­nın üze­ri­miz­de kal­ma­sı­nı gö­ze ala­ma­yız. O za­man, ne di­ye elek­trik da­ğı­tı­mı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ni se­çim bil­dir­ge­ni­ze ve acil ey­lem pla­nı­nı­za yaz­dı­nız? İha­le er­te­len­di­ği­ne gö­re, özel sek­tör­den elek­trik da­ğı­tım ala­nın­da ya­pıl­ma­sı bek­le­nen 3 mil­yar do­lar­lık ya­tı­rı­mı şim­di kim üst­le­ne­cek­tir? Elek­trik da­ğı­tım iha­le­le­ri­nin biz­zat Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan se­çim ge­rek­çe­siy­le sü­re­siz ola­rak don­du­ru­la­bil­di­ği bir ül­ke­ye, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­yı na­sıl çe­ke­cek­si­niz?

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu gö­rüş ve dü­şün­ce­ler­le yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yi­ğit.

Şah­sı adı­na Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ta­ci­dar Sey­han.

Sa­yın Sey­han, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Di­ğer öne­ri­le­ri­me geç­me­den ön­ce, ka­nun üze­rin­de­ki, mad­de­ler üze­rin­de­ki çe­kin­ce­le­ri­mi bu­ra­da ifa­de et­me­ye de­vam edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mev­cut ka­nu­nun 29'un­cu mad­de­si di­yor ki: "Ham pet­ro­lün ve­ya do­ğal ga­zın bir baş­ka ül­ke­ye tev­ci­hen bir mil­let­le­ra­ra­sı and­laş­ma­ya da­yan­mak­sı­zın Tür­ki­ye üze­rin­den tran­sit ge­çi­şi­ni ve­ya Tür­ki­ye'ye ge­li­şi­ni sağ­la­ya­cak bir bo­ru hat­tı ku­rul­ma­sı­na bu Ka­nu­nun 17 nci mad­de­sin­de be­lir­ti­len sü­re­ler­le Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca ka­rar ve­ri­lir."

Ne­ye gö­re ka­rar ve­ri­le­cek? Mil­let­le­ra­ra­sı bir an­laş­ma ol­mak­sı­zın.

Şim­di, bir pet­rol üre­ti­li­yor… Bu­ra­da bir açık­lık yok. Bu mad­de­ye bir açık­lık ha­zır­la­yın Sa­yın Ba­ka­nım. Üre­ti­len pet­ro­lü, Tür­ki­ye'den bir bo­ru hat­tı ge­çi­rip bir baş­ka yer­den ih­raç ede­ce­ğim di­ye­rek ken­di­ne öz­gü bir bo­ru hat­tı ku­ru­yor ol­ma­sı ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­la­ra gi­rer mi gir­mez mi? Bu­ra­da çok cid­di bir kar­ga­şa çı­ka­cak or­ta­ya. Ben, si­zi şim­di­den uya­rı­yo­rum. Bu­nun önü­ne ge­çe­mez­si­niz.

İkin­ci­si: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 20'nci mad­de­sin­de bir ay­kı­rı­lık var. Di­yor ki:

"Bir pet­rol hak­kı sa­hi­bi; ara­zi­nin kul­lan­ma hak­kı­nı, ara­zi özel mül­ki­yet ko­nu­su ise an­laş­ma ve­ya ka­mu­laş­tır­ma yo­luy­la, ara­zi Ha­zi­ne­ye ait ve­ya Dev­le­tin hü­küm ve ta­sar­ru­fu al­tın­da ise Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­dan be­de­li kar­şı­lı­ğın­da ki­ra­la­mak, ir­ti­fak ve­ya kul­lan­ma hak­kı al­mak ve ruh­sat­na­me­si­ne kay­de­dil­mek su­re­tiy­le el­de ede­bi­lir. An­laş­ma­ya da­ya­nan kul­lan­ma hak­kı üç yıl­dan faz­la sür­dü­ğü tak­dir­de özel mül­ki­yet ko­nu­su ara­zi­nin ka­mu­laş­tı­rıl­ma­sı, ara­zi sa­hi­bi ve­ya pet­rol hak­kı sa­hi­bi ta­ra­fın­dan is­te­ne­bi­lir.

Ka­mu ya­ra­rı ni­te­li­ğin­de­ki ka­mu­laş­tır­ma ka­ra­rı ta­lep üze­ri­ne Ge­nel Mü­dür­lük­çe ya­pı­lır."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da­ki ka­mu­laş­tır­ma­nın, ben, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum ve ar­ka­daş­la­rım öy­le dü­şü­nü­yor.

Ana­ya­sa'nın 35'in­ci mad­de­si:

"Her­kes, mül­ki­yet ve mi­ras hak­la­rı­na sa­hip­tir.

Bu hak­lar, an­cak ka­mu ya­ra­rı ama­cıy­la, ka­nun­la sı­nır­la­na­bi­lir.

Mül­ki­yet hak­kı­nın kul­la­nıl­ma­sı top­lum ya­ra­rı­na ay­kı­rı ola­maz." di­yor.

Yi­ne, bir di­ğer mad­de var ki, bu da 46'ncı mad­de:

"Dev­let ve ka­mu tü­zel­ki­şi­le­ri; ka­mu ya­ra­rı­nın ge­rek­tir­di­ği hal­ler­de, ger­çek kar­şı­lık­la­rı­nı pe­şin öde­mek şar­tıy­la, özel mül­ki­yet­te bu­lu­nan ta­şın­maz mal­la­rın ta­ma­mı­nı ve­ya bir kıs­mı­nı, ka­nun­la gös­te­ri­len esas ve usul­le­re gö­re, ka­mu­laş­tır­ma­ya ve bun­lar üze­rin­de idarî ir­ti­fak­lar kur­ma­ya yet­ki­li­dir."

Na­sıl bir ka­mu ya­ra­rı var­sa bu ka­nun­da ve bu pa­rag­raf­la na­sıl bir özel­leş­tir­me ya­pı­la­cak­sa, onun far­kın­da ol­mak la­zım.

Bu ka­nun, sa­de­ce bu mad­de­den do­la­yı, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dö­ner Sa­yın Ba­ka­nım; siz­le­ri bir kez da­ha uya­rı­yo­rum.

Şim­di ge­li­yo­rum po­li­ti­ka­lar içe­ri­sin­de­ki ye­ri­ne Sa­yın Ba­ka­nım.

Unut­ma­dan söy­le­mek is­ti­yo­rum, ma­dem­ki pet­rol sek­tö­rü­nü ko­nu­şu­yo­ruz: Bu ulu­sal mar­ker so­ru­nu çö­zül­me­di Sa­yın Ba­ka­nım, hâlâ Tür­ki­ye'nin önün­de so­run ol­ma­ya de­vam edi­yor. Ye­ter­li mar­ker ol­ma­ma­sı ve ka­li­te so­ru­nu olan mar­ker­la­rın no­ter ona­yıy­la TÜ­Bİ­TAK'a ia­de edil­me­si ve hat­ta mar­ker'ın ye­ter­li açık­lık ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le si­gor­ta­la­na­ma­ma­sı sek­tö­rün ba­şın­da bü­yük be­la. Lüt­fen, bu ko­nu­da -uy­gu­la­ma­da mı çö­ze­cek­si­niz, ya­sa­da ye­ni dü­zen­le­me­ler mi ya­pa­cak­sı­nız- bir öne­riy­le ge­lin. Yok­sa, Tür­ki­ye'de­ki bu mar­ker me­se­le­si ha­va­ya uç­muş­tur. Ma­dem mar­ker'ı ge­tir­di­niz, ma­dem ko­mis­yon­dan pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı ka­nu­nu­nu ge­çir­di­niz, lüt­fen o pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı ka­nu­nu­nu da ge­ti­rin, şu­ra­da gö­rü­şe­lim de, Tür­ki­ye'yi 6 mil­yar do­lar se­vi­ye­sin­de bir za­ra­ra uğ­ra­tan ka­çak­çı­lı­ğın önü­ne ge­çe­lim. O ya­sa hâlâ ni­ye bek­li­yor, an­la­mış de­ği­lim. Ya­ni, hem ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­mek is­te­ye­cek­si­niz hem Ko­mis­yon­da "Aman, iki sa­at­te çı­ka­ra­lım bu­nu." di­ye­cek­si­niz hem de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ti­rip ora­da bek­le­te­cek­si­niz!..

Sa­yın Ba­ka­nım, yok­sa, bu da­ğı­tım özel­leş­tir­me­le­ri­ne bir an­da böy­le en­gel olan zih­ni­yet akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­na da en­gel mi olu­yor? Bi­ze söy­le­yin bu­nun en­ge­li­nin ne ol­du­ğu­nu.

Hep da­ğı­tım özel­leş­tir­me­le­ri­ne ge­li­yo­rum, san­ki bu­na ta­raf­mı­şız gi­bi. Çok iyi ol­du. Böy­le özel­leş­ti­ril­me­si Tür­ki­ye'nin ba­şı­na be­lay­dı. Ta­raf­lı­ğım­dan söy­le­mi­yo­rum. Ama, onu si­ze yap­tır­ma­ya­cak­la­rı­nı ben bi­li­yo­rum, siz na­sıl far­kın­da ol­mu­yor­su­nuz? Pet­rol ka­çak­çı­lı­ğı­nın ne­den bek­le­di­ği­ni ben bi­li­yo­rum, siz na­sıl bi­le­mi­yor­su­nuz? Ba­ri Ko­mis­yon­da gö­rü­şüp bu­ra­ya in­dir­me­yin bun­la­rı ya da ya­sa­laş­tı­rıp, da­ha son­ra er­te­le­me yo­lu­na git­me­yin.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne bu kür­sü­den uyar­mak is­ti­yo­rum: Ha­ni, Sa­yın Ba­ka­nın, iş­te "Al ya da öde an­laş­ma­la­rın­da Tür­ki­ye'ye ser­vet ka­zan­dır­dık." fa­lan de­di­ği ba­tı hat­tı var ya, o ba­tı hat­tı da -sa­yın ki öy­le ol­sun; o öy­le de­ğil, ken­di­si de bi­li­yor. biz de bi­li­yo­ruz da- 2011'de bi­ti­yor ve ay­nı za­man­da Ce­za­yir An­laş­ma­sı da 2008'de bi­ti­yor. Bu­nun ye­ri­ne ne ko­ya­cak, me­rak edi­yo­rum.

Şah­de­niz Pro­je­si'ni öve öve bi­ti­re­me­di. Ora­dan al­dı­ğı gaz Tür­ki­ye'ye yet­mez. Bu an­laş­ma­la­rı ye­ni­le­ye­cek mi­si­niz, yok­sa fark­lı al­ter­na­tif­le­ri­niz mi var, bu­nu da or­ta­ya koy­mak zo­run­da­sı­nız.

Ge­le­lim Şah­de­niz'e: Şah­de­niz Pro­je­si'ni an­lat­tı­nız, bal­lan­dır­dı­nız. 278 do­la­ra biz Rus­ya'dan gaz alı­yo­ruz, 120 do­la­ra Şah­de­niz'den ge­len ga­zı, Ame­ri­ka'nın bas­kı­sıy­la, gö­tür­dü, baş­ka bir dev­le­te, bir yıl­lı­ğı­na dev­ret­ti. Ge­rek­çe­si de ne­dir, bi­li­yor mu­su­nuz? Biz kom­pre­sör­le­ri­mi­zi ta­mam­la­ya­ma­dık yurt için­de. Bir yer­den 120 do­la­ra alı­yor­su­nuz, bir yer­den 278 do­la­ra.

Şim­di, di­ye­cek ki… Ne di­ye­ce­ği­ni ken­di­si de bil­mi­yor. "Al ya öde an­laş­ma­sı var mı? Rus­ya'dan al­maz­sa­nız öde­ye­cek mi­si­niz?" di­yo­rum, "Bu­gü­ne ka­dar pa­ra öde­me­dik." di­yor. Ma­dem öde­ye­me­diy­se­niz, 120 do­la­ra ge­len ga­zı baş­ka bir ül­ke­ye ve­rip, 278 do­la­ra, bu ül­ke­ye, 2 ka­tın­dan faz­la bir ga­zı ne­den ge­ti­ri­yor­su­nuz? Bu çe­liş­ki­yi bir tür­lü an­la­ya­ma­dım.

Da­ha şu kart­la­rı bi­ti­re­me­dim, kart­la­rı! Önüm­de al­tı ta­ne dos­ya var. Hep­si çe­liş­ki. Bu ül­ke­nin, ger­çek­ten, ener­ji po­li­ti­ka­sı­nın tu­tar­lı hiç­bir ya­nı kal­ma­dı de­ğer­li ar­ka­daş­lar, her­kes el at­tı.

Sa­na­yi Ba­ka­nım da bu­ra­da. Ba­kan­lık, ku­rum­lar ken­di ara­sın­da an­la­şa­mı­yor. Sa­yın Ba­kan çı­kı­yor ama... Bir ta­raf di­yor ki: "8 mil­yar ki­lo­vat sa­at ener­ji açı­ğı var." Bir ba­kan di­yor ki: "Biz ener­ji ih­raç edi­yo­ruz."

Han­gi­si doğ­ru? Açı­ğı­nız mı var, yok­sa faz­la­nız mı var? Yok­sa, bir­bi­ri­niz­le te­le­fon­da mı ko­nuş­mu­yor­su­nuz? Ba­kan­lık­lar ay­rıl­dı mı, ne ol­du Sa­yın Ba­kan?

Bu­nun ar­ka­sın­dan bir­kaç şey da­ha ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Bun­lar, çok önem­li şey­ler de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. De­ni­li­yor ki: "Tür­ki­ye her şey­de çağ at­la­dı." Biz de Tür­ki­ye'nin çağ at­la­ma­sın­dan ya­na­yız. Ama, ma­dem­ki Tür­ki­ye çağ at­la­dı, siz, "Tür­ki­ye'de elek­trik ener­ji­si üre­ti­min­de do­ğal ga­zın ora­nı­nı dört yıl­dır dü­şü­re­ce­ğim" de­di­niz; dört yıl ön­ce söy­le­di­ği­niz şey bu­gün ne du­rum­da Sa­yın Ba­ka­nım? Bir şey de­ğiş­ti mi? Dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de yer­li kay­nak­la­rı ar­tı­rıp, elek­trik ener­ji­si­nin, do­ğal ga­zın pa­yı­nı ne ka­dar dü­şür­dü­nüz?

"Bir ül­ke­ye ba­ğım­lı­lı­ğı azal­ta­ca­ğım." de­di Sa­yın Ba­ka­nım, "Tek ül­ke­ye ba­ğım­lı­lı­ğı azal­ta­ca­ğım." de­di. Rus­ya'ya ba­ğım­lı­lı­ğı­nız düş­tü mü? En çok gu­rur duy­du­ğu­muz me­se­le, Bakû-Tif­lis-Cey­han bo­ru hat­tı­dır. Ora­da Tür­ki­ye'nin al­dı­ğı his­se ne, bi­li­yor mu­su­nuz ar­ka­daş­lar? Bir hat­tın üç­te 2'si Tür­ki­ye'den ge­çe­cek, si­zin gu­rur kay­na­ğı­nız ola­cak, ama, siz ora­dan yüz­de 6 ala­cak­sı­nız ve bu­nu ka­mu­oyu­na…

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Bu­çuk… Bu­çuk…

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - Bir bu­çuk da si­zin için ve­re­lim Sa­yın Acar. Si­zi kur­ta­rı­yor­sa biz ve­ri­riz. Bun­dan ra­hat­sız ol­ma­dan bu­nu "ba­şa­rı" di­ye su­na­cak­sı­nız! Evet, Tür­ki­ye'nin, stra­te­jik ola­rak, ken­di top­rak­la­rı­nı ener­ji­de bir en­teg­re akış sis­te­mi ola­rak kul­lan­ma­sı doğ­ru­dur. Ama, siz, bu hat­lar içe­ri­sin­de Tür­ki­ye'nin men­fa­at­le­ri­ni de ko­ru­yun. Ma­dem üç­te 2'si ben­de, Tür­ki­ye'nin ya­tı­rım gü­cü…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sey­han, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Çok es­ki­den ge­len bir an­laş­ma o.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­daz­lı, lüt­fen.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (De­vam­la) - Ta­bii ki, eğer, Sa­yın Ba­kan der­se ki, es­ki­den ge­len an­laş­ma içe­ri­sin­de bi­zim dö­ne­mi­miz­de bir azal­ma ol­ma­dı, bu­nu ay­rı ko­nu­şu­ruz. Ama, es­ki­den gel­me an­laş­ma içe­ri­sin­de bu dö­nem­de de bu his­se­ler­de azal­ma ol­muş­sa, hiç­bir şey­de bu söy­len­mi­yor­sa, Tür­ki­ye'nin bu pro­je­le­re ih­ti­ya­cı ol­du­ğu ve bu pro­je­ler­de ka­mu­nun tem­si­li­nin, eko­no­mik ola­rak, si­ya­si ola­rak üs­tün ve yük­sek oran­da ol­du­ğu­nun doğ­ru ol­du­ğu­nu be­yan ede­rek bu­nu ta­nıt­mış ol­sa­lar ben de al­kış­la­ya­ca­ğım. Onu da yap­mı­yor­lar.

Ar­ka­daş­lar, ba­kın, ri­ca edi­yo­rum, ne olur­su­nuz, Tür­ki­ye ener­ji prog­ra­mı­na bü­tün ba­kın. Bu ül­ke­yi ka­ran­lı­ğa gö­tü­rü­yor­su­nuz. İki üç yıl son­ra bu ül­ke­nin ener­ji so­ru­nu­nu çö­ze­me­ye­cek­si­niz, arz gü­ven­li­ği teh­di­di­ni or­ta­dan kal­dı­ra­ma­ya­cak­sı­nız.

Ben, bu duy­gu­lar­la, ve­re­ce­ği­miz öner­ge­le­re du­yar­lı­lık bek­li­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Hükûmet adı­na Ener­ji Ba­ka­nı Meh­met Hil­mi Gü­ler.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Nor­mal ola­rak, bir Ener­ji Ba­ka­nın­dan bek­le­nen şey, elek­tri­ği­niz var mı, do­ğal ga­zı­nız var mı, su­yu­nuz var mı, kö­mü­rü­nüz var mı­dır; bu dört so­ru­ya ce­vap­tır. Şu an­da, dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mız dâhil, dört se­ne­dir da­ğıt­tı­ğı­mız 4,5 mil­yon ton kö­mür bir ke­re her­ke­sin evin­de. So­ğuk kış gün­le­ri­ni sı­cak oda­la­rın­da ge­çi­ri­yor­lar. Bu, bir ke­re, bi­zim için mut­lu­luk ve­ren bir şey­dir. Bir Ener­ji Ba­ka­nı için da­ha ev­vel ya­pıl­ma­mış, şim­di ya­pı­lan bir uy­gu­la­ma­dır. Hükûme­ti­mi­zin bir uy­gu­la­ma­sı­dır. Sos­yal po­li­ti­ka­la­rı­mı­zın bir ge­re­ği­dir ve sos­yal po­li­ti­ka­la­rı sa­vu­nan bir Ba­kan­lık ola­rak, Hükûmet ola­rak, bir par­ti ola­rak da bun­dan mut­lu­luk du­yu­yo­ruz. Bi­rin­ci­si bu.

Elek­trik: Şu an­da, dört yıl­da yüz­de 35 elek­trik üre­ti­mi­ni ar­tır­mı­şız. Ya­ni, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­den gü­nü­mü­ze ka­dar ge­len elek­tri­ğin ne­re­dey­se üç­te 1'ini sa­de­ce şu dört yıl­da ar­tır­mı­şız. Bu bi­ze ye­ti­yor.

AH­MET ER­SİN (İz­mir) - Ka­çak­lar ne ol­du Sa­yın Ba­kan? Ka­yıp-ka­çak­lar…

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ka­çak­lar­la, hız­sız­lar­la da uğ­ra­şı­yo­ruz, sah­tekârlar­la da uğ­ra­şı­yo­ruz, o soy­suz­lar­la da uğ­ra­şı­yo­ruz, de­di­ği­niz gi­bi, on­la­rın hep­siy­le uğ­ra­şı­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ay­rı­ca, o da bi­zim gö­re­vi­miz. Ta­bii, sö­züm Mec­lis­ten dı­şa­rı

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - O soy­suz­lar­dan bi­ri­ni siz gö­re­ve ge­tir­di­niz Sa­yın Ba­ka­nım.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da,  şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: İş­te gör­dü­nüz, ya­ni, ce­sa­ret­le üze­ri­ne gi­di­yo­ruz, hep­si­nin ipi­ni ke­si­yo­ruz. Yap­tı­ğı­mız bu. Hor­tu­mu­nu ke­si­yo­ruz. Bir Ener­ji Ba­ka­nı, ay­nı za­man­da geç­mi­şin pis­lik­le­riy­le de uğ­ra­şı­yor. On­la­rı da te­miz­li­yo­ruz, fa­raş­la sü­pü­rüp sü­pü­rüp bir yer­le­re atı­yo­ruz on­la­rı.

Ay­rı­ca, do­ğal gaz: On ye­di se­ne­de, biz­den ön­ce, Tür­ki­ye, do­ğal gaz­la ta­nı­şa­lı, 9 vi­la­yet­te do­ğal gaz var­ken, biz dört yıl­da 43'e ulaş­tır­mı­şız. Bü­tün il­çe­ler, il­ler, do­ğal gaz al­mak için ya­rı­şı­yor­lar. Eğer bu pa­ha­lı ol­muş ol­say­dı, eğer si­zin id­di­anız gi­bi ol­say­dı, kim­se bu do­ğal ga­zı alır mıy­dı, ba­na bir söy­ler mi­si­niz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - İk­ti­da­rı­mız ne? Ne ala­ka­sı var?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Bun­lar la­fı gü­zaf, bun­lar boş şey­ler. Ben boş şey­le­re ce­vap ver­me­yi as­lın­da sev­mi­yo­rum ama, bun­la­rı da söy­le­mek du­ru­mun­da­yım. Çün­kü, bir Ener­ji Ba­ka­nı­nın, su ko­nu­sun­da da ga­yet iyi bir va­zi­ye­ti var, elek­trik ko­nu­sun­da da öy­le, do­ğal gaz­da da öy­le, kö­mür­de de öy­le. Ya­ni, bir Ener­ji Ba­ka­nın­dan bu­nun dı­şın­da baş­ka ne is­te­nir? Bun­la­rı, çok şü­kür, hep­si­ni ye­ri­ne ge­ti­ri­yo­ruz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Bi­zim ik­ti­da­rı­mız han­gi­si Sa­yın Ba­kan?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Onun dı­şın­da, ya­tı­rım­lar ya­pı­lı­yor. Üre­tim­de, sa­de­ce üre­tim­de ku­ru­lu güç ola­rak yüz­de 25 ar­tır­mı­şız. Do­ğal gaz­da, pet­rol­de ay­nı şe­kil­de. Hiç ya­pıl­ma­yan şey­ler ya­pı­lı­yor. Ka­ra­de­niz'de pet­rol ara­nı­yor. Bu, ola­cak şey de­ğil­di da­ha ev­vel­den. Ko­nu­muz pet­rol ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum, de­min her şey söy­len­di de.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Ci­de ne ol­du, Ci­de?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ve ora­da, bir ara dal­ga iki ta­ne di­re­ği de­vir­di di­ye, plat­form dev­ril­di, şöy­le ol­du, fa­cia ol­du, bat­tı, git­ti fi­lan di­ye bir sü­rü şey­ler söy­len­di. Çok şü­kür do­ğal ga­za ulaş­tık ora­da. İn­şal­lah, bu kış, ora­dan do­ğal ga­zı­mı­zı ala­ca­ğız. Biz so­nuç­la­rın ada­mı­yız, biz so­nuç­la­rın ada­mı­yız, biz yap­tık­tan son­ra ko­nu­şu­yo­ruz. Çok şü­kür Al­lah da bi­zi mah­cup et­mi­yor, çün­kü ge­ce gün­düz biz sa­mi­mi­yet­le ça­lı­şı­yo­ruz. İn­şal­lah, o gaz, bel­ki Kas­ta­mo­nu'ya da ge­le­cek, ora­ya da ge­le­cek

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Bek­li­yo­ruz Kas­ta­mo­nu'ya da.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Me­rak et­me, ge­le­cek, ge­le­cek. Evet, sa­rım­sak­la be­ra­ber, ora­da da bu­nu ko­nu­şa­ca­ğız.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­rım­sa­ğın fay­da­la­rı çok önem­li­dir.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Onu da bor­la ar­tır­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Bi­li­yor­su­nuz, bor­lu güb­re­yi kul­lan­ma­ya baş­la­ya­ca­ğız. İn­şal­lah, bor ek­sik­li­ği olan yer­de hem sa­rım­sa­ğı hem de do­ğal ga­zın mik­ta­rı­nı bir­lik­te ar­tı­ra­ca­ğız.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Bek­li­yo­ruz efen­dim.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Şim­di, so­nuç ola­rak şu­ra­ya gel­mek is­ti­yo­rum…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Pet­rol, pet­rol…

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Bir Ener­ji Ba­ka­nı dört ko­nu­da im­ti­han edi­lir: Elek­trik, su, do­ğal gaz, kö­mür. Çok şü­kür, bu­ra­lar­da va­zi­ye­ti­miz ga­yet iyi.

Di­ğer ta­raf­tan, ya­tı­rım­la­rı­mız yü­rü­yor ve biz, in­şal­lah, ara­ma­la­ra ver­di­ği­miz ağır­lık­la, sa­de­ce ken­di­miz için de­ğil, ço­cuk­la­rı­mı­za, to­run­la­rı­mı­za bir ge­le­cek ha­zır­lı­yo­ruz ve öy­le ümit edi­yo­rum ki, bu ka­nu­nun da hız­lan­dır­ma­sıy­la, pet­rol ve do­ğal gaz ara­ma­la­rı­mı­za ver­di­ği­miz ağır­lık­la, in­şal­lah, ço­cuk­la­rı­mı­za bu­gün­le­ri ya­şat­ma­ya­ca­ğız. Ya­ni, dı­şa ba­ğım­lı­lık nok­ta­sın­da öy­le bir ümi­di­miz var. Ama, bu ümi­di ger­çek­leş­tir­mek için mut­la­ka bu son­daj­lar­dan so­nuç al­ma­mız la­zım, ama gö­rü­nen o ki bu ka­dar ya­tı­rı­mı biz bo­şu­na yap­mı­yo­ruz.

Şu­ra­da, ben, si­ze ba­zı ra­kam­lar gös­te­re­yim. Çün­kü, de­min­den be­ri bir sü­rü yan­lış, çar­pık şey­ler söy­le­di. Şu gra­fik her şe­yi gös­te­ri­yor: Ba­kı­nız, da­ha ev­vel şu­ra­da olan bir ya­tı­rım şu­ra­ya ka­dar çık­mış, 7 kat art­mış. Bu 7 kat art­ma, bi­zim, pa­ra ko­nu­sun­da has­sas ol­du­ğu­muz, ya­tı­rım ko­nu­sun­da has­sas ol­du­ğu­muz bir nok­ta­da bu ka­dar na­sıl ar­tar? Ümit et­me­sek, so­nuç ala­ca­ğı­mı­za gü­ven­me­sek, biz, bu pa­ra­yı bo­şu­na atar mı­yız, son­daj­la­ra gö­mer mi­yiz? Göm­me­yiz. İn­şal­lah, hem Ka­ra­de­niz'de hem Gü­ney­do­ğu'da hem de bir­kaç yer da­ha var, on­la­rı, şu an­da etüt edi­yo­ruz, bu­ra­lar­dan, hem pet­rol hem do­ğal gaz ümi­di­miz var, ama, de­di­ğim gi­bi, mat­ka­bın ucu değ­me­dik­ten son­ra da, var ve­ya yok de­mi­yo­ruz, ama, ümit­li­yiz, ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dü­rü­yo­ruz. Bu pet­rol ka­nu­nu, in­şal­lah, bu­nu bi­raz da­ha ko­lay­laş­tı­ra­cak ve biz, bu ya­tı­rım­la­rı, sa­de­ce Tür­ki­ye'de de­ğil, yurt dı­şın­da da sür­dü­rü­yo­ruz. Hem Azer­bay­can'da hem de Ka­za­kis­tan'da ve bu­nun dı­şın­da, Mı­sır'da, Lib­ya'da, Irak'ta ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dü­re­ce­ğiz. Da­ha ye­ni, Ek­va­dor'la, bir ön an­laş­ma im­za­la­dık. Bi­zim yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­lar­da sa­de­ce kom­şu­la­rı­mız yok. Bun­la­rın için­de Bre­zil­ya var. Bre­zil­ya'nın fir­ma­sı Pet­rob­ras, Ka­ra­de­niz'de pet­rol arı­yor, do­ğal gaz arı­yor. Bun­la­rı, biz, gü­ven­me­sek, bun­la­rın al­tı­na im­za at­ma ce­sa­re­ti­ni gös­te­re­me­sek, bun­lar ger­çek­leş­mez.

Bun­la­rı çok şü­kür ya­pı­yo­ruz ve bu­nu ya­par­ken de, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri­nin ba­zı ra­kam­la­rı­nı si­ze ve­re­yim: 2002'de gö­re­ve baş­la­dı­ğı­mız­da gün­de 50 bin va­ril pet­rol üre­ti­li­yor­du, şim­di 70 bin va­ri­le ulaş­tı ve önü­müz­de­ki yıl­lar­da, bu­nu, 100 bin va­ri­le ulaş­tı­ra­ca­ğız ve ça­lı­şan sa­yı­sı da, 6 bin ki­şiy­ken 5 bin ki­şi­ye düş­tü. Ya­ni, bi­zim, bu, ça­lış­ma­lar­da ve­ri­mi­mi­zi de ay­nı za­man­da gös­te­ri­yor. Ya­ni, biz, yo­ğun bir ça­lış­ma için­de­yiz ve bu ça­lış­ma, Trak­ya'da özel­lik­le, do­ğal gaz ara­ma­la­rı, her ge­çen gün, ufak da ol­sa, ken­di kay­nak­la­rı­mı­zı bu­lu­yo­ruz. Ken­di kay­nak­la­rı­mı­zı kul­la­na­rak dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı­mı­zı azalt­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz.

Bi­raz ön­ce, ener­ji stra­te­ji­miz var mı di­ye bir şey­ler söy­len­di. Ga­yet ta­bii ki var. Kos­ko­ca bir dev­le­tin, hem de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti gi­bi güç­lü bir dev­le­tin hem de böy­le stra­te­jik bir böl­ge­de bu­lu­nan bir dev­le­tin ener­ji po­li­ti­ka­sı, stra­te­ji­si ol­maz mı? Ga­yet ta­bii ki var. En azın­dan, si­ze şu­nu söy­le­ye­yim: Mev­cut ka­nun­la­rı­mız var. O ka­nun­lar, za­ten, po­li­ti­ka­yı da oluş­tu­ran ka­nun­lar. Ay­rı­ca da, ga­yet ta­bii ki, hem Par­ti­mi­zin hem Hükûme­ti­mi­zin hem dev­le­ti­mi­zin, bu yü­ce dev­le­tin, ga­yet ta­bii ki bir po­li­ti­ka­sı var ve bu po­li­ti­ka­yı, biz ener­ji dip­lo­ma­si­siy­le, çok ba­şa­rı­lı bir ener­ji dip­lo­ma­si­si uy­gu­la­ya­rak, ül­ke­mi­zin ko­nu­mu­nu çok et­kin bir hâle ge­tir­dik; dış po­li­ti­ka­nın en önem­li un­sur­la­rın­dan bir ta­ne­si, ar­tık, Tür­ki­ye ol­ma­dan ener­ji ko­nu­şul­mu­yor...

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Çok abart­tı­nız Sa­yın Ba­kan, çok abart­tı­nız!

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - ...ve bu­nu da, siz­ler­le be­ra­ber biz­ler ge­tir­dik, ya­ni bu Mec­lis­le bir­lik­te ge­tir­dik. Siz­le­rin de kat­kı­sı ol­du, si­ze de te­şek­kür borç­lu­yuz.

Ama, bu dev­let güç­lü bir dev­let­tir. Bu dev­le­tin viz­yo­nu, bi­zi, çok ra­hat­lık­la, dün­ya­nın en bü­yük on eko­no­mi­si ara­sı­na so­ka­cak­tır ve bu­ra­da da, şu an­da ta­kip et­ti­ği­miz ener­ji po­li­ti­ka­sı­nın, siz, et­kin­li­ği­ni ve ve­rim­li­li­ği­ni, isa­bet­li­li­ği­ni, çok da­ha son­ra gö­re­cek­si­niz. Tıp­kı rah­met­li Özal'ın, dö­ne­min­de, Te­le­kom'da yap­tık­la­rı gi­bi, te­le­ko­mü­ni­kas­yon­da yap­tı­ğı gi­bi. Biz çok son­ra­dan gör­dük bun­la­rı. Bi­zim de yap­tı­ğı­mız... Kö­mür­de yap­tı­ğı­mı­zı, ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji­de yap­tı­ğı­mı­zı, su­da yap­tı­ğı­mı­zı, jeo­ter­mal­de yap­tı­ğı­mı­zı, bel­ki şim­di gö­re­me­se­niz, ile­ri­de gö­re­cek­si­niz.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, kö­mür­de ne yap­tı­nız?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Kö­mür­de şu an­da yok sa­tı­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) So­ma'ya gi­din, So­ma'ya be­ra­ber gi­de­lim; ya­nı­ma ala­yım, hem yol­da ko­nu­şu­ruz, si­ze bun­la­rı an­la­tı­rım hem de So­ma'da gö­rür­sü­nüz. So­ma'da şu an­da iş­siz adam kal­ma­dı kö­mür ko­nu­sun­da. Ay­nı şe­kil­de ara­ma­la­ra ağır­lık ver­dik. Sa­de­ce 800 bin ton kö­mür bul­duk, ye­ni, re­zerv bu, is­pat edil­miş kö­mür bul­duk. Ya­ni, bun­lar yer­li kay­nak­lar. Bun­lar ha­ki­ka­ten böy­le laf­la söz­le ol­mu­yor, ben ra­kam­la­rı ko­nuş­tu­ru­yo­rum si­ze. Ya­ni, ben öy­le yu­var­lak laf­lar söy­le­mi­yo­rum ve olan bi­te­ni söy­lü­yo­rum, öy­le "cek" "cak" da de­ğil, ya­ni ya­pı­la­cak, edi­le­cek de­ğil, biz bul­duk di­yo­rum, şu ka­dar te­si­si aç­tık di­yo­rum, şu şu şu ka­nun­la­rı yap­tık di­yo­rum. Rüzgâr ener­ji­si­ni dün gö­rüş­tük Sa­yın Sey­han, dün gö­rüş­tük si­zin­le be­ra­ber. Ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji­de yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma üç yı­lın bir ürü­nü­dür ve Tür­ki­ye'nin her nok­ta­sın­da han­gi hız­da rüzgâr var, bu­nun ka­pa­si­te­si ne­dir, ya­tı­rım imkânı ne­dir, bun­la­rı yap­tık.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan, bir yıl Mec­li­se ge­ti­re­me­di­niz ta­sa­rı­yı.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Şim­di gel­di iş­te, şim­di gel­di. Be­ra­ber dün de ko­nuş­tuk.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Bir yıl son­ra...

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Yi­ne gel­me­ye­cek!

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Şim­di ba­kı­nız, di­ğer­le­rin­de de… Ener­ji ve­rim­li­li­ği ya­sa­sı... Ener­ji ve­rim­li­li­ği ya­sa­sın­da bir dev­rim ola­cak. Bü­tün be­yaz eş­ya üre­ten fab­ri­ka­lar ken­di­ni bu­na ayar­la­ya­cak, bi­na, in­şa­at mal­ze­me­le­ri bu­na gö­re, mi­ma­ri­si bu­na gö­re ele alı­na­cak. Bun­lar dev­rim, bun­lar laf­la söz­le ol­mu­yor ki, ça­lış­may­la olu­yor. Bun­la­rın üze­rin­de bir sü­rü bü­rok­rat ar­ka­daş­la­rı­mız biz­ler­le be­ra­ber ça­lı­şı­yor­lar.

Şah­de­niz'den bah­set­ti­niz, Şah­de­niz ga­zı ucuz­muş da, ben onu bı­rak­mı­şım da, da­ha yük­sek gaz al­mı­şım da… Böy­le şey olur mu? Bu­na ço­cuk­lar bi­le gü­ler.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Ni­ye gel­mi­yor?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ya­ni, şu an­da bu ga­zı, bu ya­tı­rı­mı, Şah­de­niz Pro­je­si'ni dört­te 1 fi­ya­ta ger­çek­leş­tir­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Ne­re­de?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Bun­dan do­la­yı BO­TAŞ adı­na gu­rur­lu­yum ve bun­dan gu­rur du­yu­yo­rum böy­le bir ku­rum ba­na bağ­lı ol­du­ğu için. BO­TAŞ, şu an­da dün­ya­nın en ba­şa­rı­lı ku­ru­luş­la­rın­dan bir ta­ne­si­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Efen­dim, gaz gel­mi­yor. Ne­re­de ge­tir­dik di­yor­su­nuz?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Şu an­da kırk yer­de şan­ti­ye­si var­dır, dağ­la­rı, te­pe­le­ri aşa­rak, siz­ler böy­le sı­cak oda­lar­da otu­rur­ken, on­lar dağ­la­rı, kar­lı dağ­la­rı aşa­rak bo­ru­la­rı ge­çi­ri­yor, taa dağ­la­rı aşı­rı­yor, ır­mak­la­rın ye­ri­ni de­ğiş­ti­ri­yo­ruz.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Sa­yın Ba­kan ge­li­yor mu bu gaz?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Öbür ta­raf­ta, Bakû-Tif­lis-Cey­han gi­bi bir pro­je­yi bi­tir­dik. Bakû-Tif­lis-Cey­han Pro­je­si, sa­de­ce ha­zi­ne­ye kat­kı­mız 300 mil­yon do­lar­dır bi­li­yor mu­su­nuz?

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Onu mer­mer­ci­ler de ka­za­nı­yor.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - 300 mil­yon do­lar. Bu pa­ra­yı kul­lan­ma­dık biz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve ay­rı­ca, 338 mil­yon do­lar da cla­im al­dık biz mü­te­ah­hit­le­ri­mi­ze ila­ve ola­rak…

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Bu­nu kü­çük bir iş­let­me de ka­za­nı­yor.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ve bu­nu bi­tir­dik. Şu an­da tan­ker­ler yük­le­ni­yor. Bel­ki ora­da gö­re­mi­yor­su­nuz. Tan­ker­ler do­lup do­lup gi­di­yor. 60 tan­ker geç­ti şu an­da.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Pa­ra­sı baş­ka dev­let­le­re gi­di­yor.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Bun­lar, dün­ya­nın bü­tün yer­le­ri­ne Aze­ri pet­ro­lü­nü, o kar­deş Azer­bay­can ül­ke­si­nin pet­rol­le­ri­ni dağ­la­rı, te­pe­le­ri aşı­ra­rak Cey­han'a in­di­ri­yo­ruz, ora­dan da dün­ya­ya gön­de­ri­yo­ruz. Bun­dan da­ha bü­yük dip­lo­ma­tik atak olur mu ay­nı za­man­da? Bu, bi­zim je­os­tra­te­jik öne­mi­mi­zi ar­tır­mış olu­yor.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - 300 mil­yon do­lar bek­çi­li­ğin kar­şı­lı­ğı.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Öbür ta­raf­ta, Şah­de­niz Pro­je­si'ni an­la­tı­yo­rum. Şah­de­niz Pro­je­si bit­ti. Bo­ru­la­rın hep­si ta­mam­lan­dı, an­cak, Azer­bay­can'da­ki ku­yu­lar­da arı­za çık­tı­ğı için dur­du. Bi­zim ora­da­ki hak­kı­mız ba­ki. Bir yıl­lık, bi­zim, ora­dan ucuz gaz al­ma hak­kı­mız var. O an­laş­ma­yı da biz, kro­no­met­re ça­lış­ma­ya baş­la­yın­ca ala­ca­ğız. Kim­se­ye ne­yi ba­ğış­lı­yo­ruz? Böy­le bir şey olur mu? Ben bir ku­ru­şun he­sa­bı­nı ve­re­cek bir ada­mım. Ve bu­nu…

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Ba­ğış­la­dı­nız de­me­dim.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ha­yır öy­le bir şey yok, mil­le­ti ya­nılt­ma­yın. Ya­nılt­ma­yın mil­le­ti.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Baş­ka ül­ke­ye ve­ril­me­si­ne izin ver­di­niz.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Bu mil­let ya­lan ve­ya yan­lış ifa­de­ler­le al­da­tıl­ma­ya la­yık bir ül­ke de­ğil. Ben doğ­ru­yu söy­lü­yo­rum si­ze bu­ra­da.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Ya­lan yok efen­dim. Siz doğ­ru söy­le­mi­yor­su­nuz.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - İn­ce­ler­sin. Za­ten bü­tün bel­ge­ler eli­niz­de, her şe­yi­miz şef­faf. Bi­zim bil­gi­le­ri­miz, bel­ge­le­ri­miz za­ten el­le­ri­niz­de. De­ği­şik şe­kil­de eli­ni­ze geç­ti­ği­ni de bi­li­yo­rum.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Bi­li­yor­su­nuz ta­bii.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, öy­ley­se, bi­zim sak­la­ya­cak bir şe­yi­miz yok. Her şe­yi­miz açık bi­zim. Sak­la­ma­ya da ge­rek duy­mu­yo­ruz za­ten. Do­la­yı­sıy­la, do­ğal gaz­da yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­lar, pet­rol­de yap­tık­la­rı­mız, kö­mür­de yap­tık­la­rı­mız, jeo­ter­mal­de yap­tık­la­rı­mız, rüzgârda yap­tık­la­rı­mız, ha­ki­ka­ten, eğer şim­di an­la­şıl­mı­yor­sa ile­ri­de an­la­şı­la­cak. Ne­ti­ce­de, ger­çek­ler hiç­bir za­man giz­le­ne­mez.

Pet­rol Ya­sa­sı'nda da… Ba­kın, ar­ka­daş­lar, ko­nu­muz için­de ol­sun dı­şın­da ol­sun, ne­yi so­rar­sa­nız ben yir­mi dört sa­at si­zin em­ri­niz­de­yim. Ben, mu­ha­le­fet ve­ya ik­ti­dar ay­rı­mı yap­mı­yo­rum. Bu bir millî ko­nu. Pet­rol me­se­le­si he­pi­mi­zi il­gi­len­di­ri­yor, he­pi­mi­zin ge­le­ce­ği­ni il­gi­len­di­ri­yor. İs­ter­se­niz ar­ka­daş­la­rım­la is­ter­se­niz tek ge­lip ben si­ze an­la­ta­yım. Bu­ra­da, ben kla­sik bir po­li­ti­ka yap­mı­yo­rum, si­ze ger­çek­le­ri an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum.

Mev­cut ka­nun­lar­la il­gi­li ya­tı­rım­lar ko­nu­sun­da şöy­le bir du­ru­mu­muz var: Biz, da­ha ev­vel­ki yap-iş­let-dev­ret­ler­den, yap-iş­let­ler­den çok çek­ti­ği­miz için, şu an­da alım ga­ran­ti­si "ta­ke or pay" ve­ya "al ya da öde" gi­bi mad­de­le­ri gün­de­me ge­tir­me­mek için, biz ya­tı­rım­lar­da kı­lı kırk ya­rı­yo­ruz. Yok­sa alım ga­ran­ti­si al­sak, şu an­da üç ay için­de bü­tün ener­ji ya­tı­rım­la­rı­nı zıp­la­ta­bi­li­riz, ama ço­cuk­la­rı­mız, to­run­la­rı­mız bun­dan çe­ker, çün­kü ener­ji ya­tı­rım­la­rı yir­mi- yir­mi beş yı­lı kap­sı­yor, en azı otuz yı­lı kap­sı­yor. Bu­nun et­ki­le­ri var, ih­ra­ca­ta, sa­na­yi­ye, iş­siz­li­ğe et­ki­le­ri var. Bun­la­rı ya­pa­bi­lir­dik, ata­rım ben im­za­yı, alım ga­ran­ti­si de ko­ya­rım, al­ma­dı­ğım ga­zın da pa­ra­sı­nı ve­ri­rim, al­ma­dı­ğım elek­tri­ğin pa­ra­sı­nı da ve­ri­rim, böy­le bir ya­tı­rı­mı ya­pa­rız, bi­zim dö­ne­mi­miz­de de şun­lar şun­lar ya­pıl­dı di­ye de bal­lan­dı­ra bal­lan­dı­ra an­la­tı­rız, ama kim ina­nır bu­na? En azın­dan iki üç se­ne son­ra fo­ya­sı çı­kar, ama, biz, şu an­da ken­di yer­li kay­nak­la­rı­mı­za, öz kay­nak­la­rı­mı­za gi­re­rek bu­nu ya­pı­yo­ruz.

Kö­mür, şu an­da, si­zin, da­ha ev­vel­den, he­pi­miz ha­yat­tay­dık, he­pi­mi­zin ya­şa­dı­ğı dö­nem­ler­de bu kö­mür ma­den­le­ri ka­pa­tıl­mış. Za­rar edi­yor di­ye ka­pa­tıl­mış. Biz, bun­la­rı aç­tık, ça­lış­tır­dık. Kö­mü­rü çı­ka­rı­yo­ruz ye­rin al­tın­dan, kı­rı­yo­ruz, yı­kı­yo­ruz, pa­ket­li­yo­ruz, dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­za gö­tü­rüp ve­ri­yo­ruz. Ener­ji Ba­kan­lı­ğı ya­pı­yor bu­nu. Alı­yo­ruz So­ma'dan ta Van'a ka­dar, Ağ­rı'ya ka­dar gö­tü­rü­yo­ruz. Ora­da ev ev da­ğı­tı­lı­yor.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, An­tal­ya'da ha­va kir­li­li­ğin­den göz gö­zü gör­mü­yor!

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ev ev da­ğı­tı­lı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve bu­ra­da, fa­kir fu­ka­ra, dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mız da, Sos­yal Da­ya­nış­ma Yar­dım­laş­ma Fo­nu'ndan bu­nun pa­ra­sı da kar­şı­la­nı­yor, bu bi­ze mut­lu­luk ve­ri­yor. Bu pa­ra­la­rı da ne­re­den bu­lu­yo­ruz? Bu pa­ra­la­rı hor­tum­lar­dan ke­se­rek ve­ri­yo­ruz. Hor­tum­lar­dan kes­tik.

Ay­rı­ca, an­laş­ma­la­rı dü­zelt­tik. Bu­gün Rus an­laş­ma­sın­da, do­ğal gaz an­laş­ma­sın­da, 14 mil­yar do­lar, sa­de­ce "al ya da öde"den ka­zan­dı­ğı­mız bir ka­zanç bu. Ay­rı­ca, 700 mil­yon do­lar da he­sap far­kın­dan do­la­yı, ya­ni bu işi ya­pıp yap­ma­ma ara­sın­da­ki fark. Bun­lar ra­kam­la­rıy­la söy­lü­yor. Eğer bu­nu yap­ma­mış ol­say­dık, şu an­da TKİ fa­lan da za­rar edi­yor ola­cak­tı. Su­la­rı ha­re­ke­te ge­çir­me­miş ola­cak­tık. Su­yun yüz­de 35'ini kul­la­nı­yor­duk biz, şu an­da 9'u ha­re­ke­te geç­ti. Şu an­da su­yu, akan su­la­rı biz özel sek­tö­re ve­re­rek ya­tı­rım­la­ra geç­tik. Şu an­da her­kes su ya­tı­rı­mı ya­pı­yor, kö­mür ya­tı­rı­mı ya­pı­yor. Kö­mür bit­ti; bir tek Af­şin-El­bis­tan C ve D'nin iha­le­si kal­dı. Bu da bi­tin­ce kö­mür ko­nu­su da in­şal­lah bit­miş ola­cak, ye­ni sa­ha­lar, bu­la­cak­la­rı­mız ha­riç, bi­te­cek. Jeo­ter­ma­li ha­re­ke­te ge­çir­dik. Si­zin mil­let­ve­kil­le­ri­niz dâhil on­lar­la be­ra­ber otu­ru­yo­ruz, Ege Böl­ge­si'ne na­sıl do­ğal gaz, be­le­di­ye baş­ka­nı ay­rı­mı yap­ma­dan jeo­ter­ma­li na­sıl gö­tü­rü­rüz, dı­şa ba­ğım­lı­ğı­mı­zı azalt­mak için gi­di­yo­ruz. Ya­ni, bu, he­pi­mi­ze mut­lu­luk ve­ri­yor. Bu­nun ne­si yan­lış, ya­ni, ne­si­ni ten­kit edi­yor­su­nuz bu­ra­da? Ben, onu an­la­ya­mı­yo­rum ya­ni. Ya­ni, eğer, iş, ti­pik bir mu­ha­le­fet-ik­ti­dar me­se­le­siy­se otu­ra­lım onu ko­nu­şa­lım

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Böy­le bir şey yok.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Ama, ben si­ze ra­kam­lar­la ko­nu­şu­yo­rum. Ver­di­ğim ra­kam­lar bel­li. Üs­te­lik de­net­le­me­ler açık açık ya­pı­lı­yor. Üs­te­lik, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı, Baş­ba­ka­nı­mı­zın de­net­le­me ku­ru­lu da bi­zi de­net­li­yor, BO­TAŞ'ın TPAO'nun mü­fet­tiş­le­ri de bi­zi de­net­li­yor. Ya­ni, za­ten, biz bun­dan da ka­çın­mı­yo­ruz. Bu­nu da bir ya­dır­ga­yı­cı ola­rak söy­le­mi­yo­ruz, de­ne­tim de da­ima ola­cak. Bun­lar var­ken, siz­de de bü­tün bil­gi­ler eli­niz­de, siz­den de bir şey sak­la­mı­yo­ruz. De­ği­şik isim­ler al­tın­da za­ten bel­ge­ler, bil­gi­ler si­ze ge­li­yor. Her şey açık ol­duk­tan son­ra, za­ten, be­nim ufa­cık bir ha­tam ol­sa du­ma­nı­mı­zı atar­sı­nız, za­ten atar­sı­nız ya­ni.

Böy­le bir şey de, bu ka­nu­nu da şu­nun için ya­pı­yo­ruz. Bu ka­nu­nu çı­kar­ma­mı­zın ama­cı şu: Bi­zim Tür­ki­ye'miz­de de, de­niz­le­ri­miz­de de, biz, pet­ro­lün de do­ğal ga­zın da ol­du­ğu­na ina­nı­yo­ruz. Bu­nun çı­ka­rıl­ma­sı için ya­tı­rım­cı­nın gel­me­si la­zım. Bu­ra­ya son­da­jın vu­rul­ma­sı la­zım. Ama son­daj vu­ru­la­na ka­dar ne ka­dar var, ne ka­dar yok bu­nu söy­le­ye­mi­yo­ruz, ama ol­du­ğu­na ina­nı­yo­ruz, be­lir­ti­ler bu­nu gös­te­ri­yor. Onun için, şim­di, da­ha ev­vel gel­me­yen ya­tı­rım­cı­yı bu­ra­ya ge­ti­re­lim is­ti­yo­ruz. Bu­nun için­de de ya­ban­cı da var, yer­li de var. Ge­le­lim, bu­nu çı­ka­ra­lım, üze­rin­de şu an­da pet­ro­lün fi­ya­tı da, do­ğal ga­zın fi­ya­tı da bu ya­tı­rım­la­rı yap­ma­ya mü­sa­it. Bu­nun için bu­nu ya­pı­yo­ruz. Üs­te­lik siz­ler de bu ko­mis­yon­lar­da ça­lı­şı­yor­du­nuz; ya­ni, bu­ra­lar­da da kat­kı­la­rı­nız var. He­pi­ni­zin gü­zel kat­kı­la­rı da var.

Şim­di, bu ka­nu­nu çı­ka­rır­sak, ül­ke­miz dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı­nı azalt­mış ola­cak, dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı­mız aza­la­cak. Ne ka­dar yer­li ol­du­ğu­nu da söy­le­ye­yim si­ze: Bi­raz ön­ce elek­trik­le il­gi­li so­ru sor­du­nuz. Gel­di­ği­miz­de 38'e 62 idi, yer­li oran 38'di, it­hal oran 62'ydi elek­trik üre­ti­min­de. Biz bu­nu şim­di 45'e 55 yap­tık, 38'i 45'e çı­kar­dık. 62'yi de 55'e dü­şür­dük. Bu, gü­zel bir şey. Ne­ti­ce­de de dört yıl­dır elek­tri­ğe zam yap­ma­dan hem de ha­zi­ne­ye yük ol­ma­dan, tek­rar tek­rar söy­lü­yo­rum, ha­zi­ne­ye yük ol­ma­dan, hiç­bir süb­van­si­yon yap­ma­dan, gö­rev za­ra­rı yap­ma­dan, ver­gi­mi­zi de ça­tır ça­tır ve­re­rek ya­tı­rım­la­rı­mı­zı da ya­pı­yo­ruz, bu­nu da sür­dü­rü­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­ra­da 1 mil­yon 130 bin de elek­trik ka­ça­ğı ya­ka­la­dık, 1 mil­yon 130 bin abo­ne bu. Bu­nu da ya­ka­la­dık. Bu­nun da pa­ra­sı­nı yi­ne dü­rüst va­tan­da­şı­mı­za ak­tar­dık. Bu­nu yap­ma­ma­mı­zın sa­de­ce kat­kı­sı, o 300 ki­lo­vat/sa­at kul­la­nan her ai­le­ye gün­de beş ek­mek­tir. Gün­de beş ek­mek bu­nun kat­kı­sı var. Kö­mü­rü de bu şe­kil­de hal­le­di­yo­ruz. Da­ha ne is­ti­yor­su­nuz? Ya­ni, bu, Ener­ji Ba­kan­lı­ğı; su­yu ta­mam, elek­tri­ği ta­mam, do­ğal ga­zı ta­mam. İran gaz ke­si­yor, biz kriz ya­şa­mı­yo­ruz. Elek­trik­te biz ke­sin­ti­ye uğ­ra­mı­yo­ruz. Kö­mür­ler va­tan­da­şı­mı­zın evin­de, evi­ne tes­lim edi­yo­ruz. Ka­pı­sın­da, evi­ne ge­ti­ri­yo­ruz, im­za kar­şı­lı­ğın­da ve­ri­yo­ruz hiç­bir ayı­rım yap­ma­dan. Bun­lar sos­yal po­li­ti­ka­lar ay­nı za­man­da. Bu­nu ya­par­ken ya­tı­rım­la­rı­mı­zı da çok şü­kür sür­dü­rü­yo­ruz. Ser­vi­si, Ba­kan­lık ola­rak da, çok şü­kür, iyi bir nok­ta­ya gi­di­yor. Arı­za nok­ta­la­rı­nın da siz­le­re ra­kam­la­rı­nı ve­re­bi­li­rim. Bir yan­dan da iş­let­me­ci­lik ola­rak da ve­ri­mi yük­sek, ma­li­ye­ti dü­şük bir ça­lış­ma da sür­dü­rü­yo­ruz. Bir yan­dan da es­ki da­va­lar­la uğ­ra­şı­yo­ruz. On­la­rı da, çok şü­kür, ora­lar­da da fe­na de­ğil gi­di­şa­tı­mız. Dış po­li­ti­ka­da ener­ji­yi bir ener­ji dip­lo­ma­si­si pa­ra­met­re­si ola­rak kul­la­nı­yo­ruz. Bu­gün biz sa­de­ce ken­di­mi­ze de­ğil, Su­ri­ye'ye elek­trik ve­ri­yo­ruz, Nah­ci­van'a elek­trik ve­ri­yo­ruz.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Ne ka­dar ve­ri­yo­ruz Sa­yın Ba­kan?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Irak'a elek­trik ve­ri­yo­ruz ve bun­la­rı ya­pı­yo­ruz, ya­ni, şim­di bun­la­ra elek­trik ve­ri­yo­ruz. Üs­te­lik, Bul­ga­ris­tan'dan elek­trik alı­yor­duk gel­di­ği­miz­de, onu da kes­tik; ih­ra­cat ya­pı­yo­ruz, kom­şu­la­rı­mı­za da ve­ri­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (De­vam­la) - Bun­la­rı mut­la­ka göz önü­ne al­ma­nız la­zım. Bu yap­tı­ğı­mız ça­ba da, tıp­kı di­ğer­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi, yer­li kay­nak­la­rı­mı­za ağır­lık ve­re­rek sa­de­ce gü­nü­mü­zü de­ğil, ge­le­ce­ği­mi­zi de dü­zelt­me­ye ça­lış­mak­tır. Bu, sa­de­ce ener­ji­de. Ma­den­ler­de­ki kı­sım­la­rı za­ten bi­li­yor­su­nuz, bor­da yap­tık­la­rı­mı­zı, di­ğer­le­rin­de yap­tık­la­rı­mı­zı. On­la­rı da, ye­ri ge­lin­ce, in­şal­lah ifa­de et­me imkânı bu­lu­rum.

Ben, bu ya­sa­nın ül­ke­mi­ze, böl­ge­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ha­san An­ğı.

Sa­yın An­ğı, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) -  Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1041 sı­ra sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın tü­mü üze­rin­de ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­lin­di­ği üze­re, bu­gün bu­ra­da pet­rol pi­ya­sa­sın­da­ki ya­pı­lan­ma­nın son hal­ka­sı­nı oluş­tu­ran Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nı gö­rü­şü­yo­ruz. Eko­no­mi­mi­zin iyi­leş­ti­ril­me­si­ne doğ­ru­dan kat­kı sağ­la­ya­cak  un­sur­lar­dan bi­ri olan bu ya­sa ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li açık­la­ma­lar­da bu­lun­ma­dan ön­ce fo­sil ener­ji kay­nak­la­rıy­la il­gi­li ola­rak ya­pı­lan ya­sal dü­zen­le­me­le­ri kı­sa­ca ha­tır­lat­mak­ta ya­rar gö­rü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ma­lum­la­rı ol­du­ğu üze­re, ya­kın za­ma­na ka­dar ül­ke­mi­zin ener­ji po­li­ti­ka­la­rı ol­duk­ça ge­niş ve bir­bi­rin­den ko­puk bi­rin­cil ve ikin­cil mev­zu­at­lar­la yö­ne­til­mek­tey­di. Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­mek üze­re olan ül­ke­miz­de ulu­sal prog­ram ve ka­tı­lım or­tak­lı­ğı bel­ge­le­rin­de yer alan hu­sus­la­ra da uyum sağ­la­mak ama­cıy­la ener­ji­de sür­dü­rü­le­bi­lir arz gü­ven­li­ği, ta­sar­ruf, çev­re ve em­ni­yet kav­ram­la­rı­nın ya­nı sı­ra sek­tör­de­ki özel­leş­tir­me ve ye­ni­den ya­pı­lan­ma he­def­le­ri­mi­ze de uy­gun dü­şen, sek­tö­rü­mü­zün ve top­lu­mu­mu­zun bü­tün ku­rum­la­rı­nın da ona­yı alı­na­rak or­tak akıl ile ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­ler hız­la ta­mam­lan­mak­ta­dır.

Bu çer­çe­ve­de, 2001 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 4646 sa­yı­lı Do­ğal Gaz Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu'ndan son­ra 2003 yı­lın­dan be­ri de­vam eden pet­rol sek­tö­rü­nü ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma ça­lış­ma­la­rı kap­sa­mın­da bu­gün için yak­la­şık 40 mil­yar do­la­rı aşan ci­ro­ya sa­hip bu­lu­nan ra­fi­ne­ri, akar­ya­kıt, li­kit pet­rol ga­zı da­ğı­tım ve pa­zar­la­ma ile bun­la­ra iliş­kin ile­tim, de­po­la­ma, ih­ra­ki­ye ve ma­denî yağ ko­nu­la­rın­da­ki pi­ya­sa fa­ali­yet­le­ri­ni dü­zen­le­yen 5015 sa­yı­lı Pet­rol Pi­ya­sa­sı Ka­nu­nu 20 Ara­lık 2003 ta­ri­hin­de 5317 sa­yı­lı Sı­vı­laş­tı­rıl­mış Pet­rol Gaz­la­rı Ka­nu­nu ise 13 Mart 2005 ta­ri­hin­de çı­ka­rı­la­rak yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Ül­ke­miz, je­opo­li­tik ve je­os­tra­te­jik ko­nu­mu iti­ba­rıy­la kom­şu ül­ke­ler­le mev­cut olan önem­li mik­tar­da­ki pet­rol ve do­ğal gaz ar­zı­nın ulus­la­ra­ra­sı pa­za­ra ulaş­tı­rıl­ma­sın­da bir ener­ji ko­ri­do­ru ol­mak üze­re önü­müz­de­ki yir­mi yıl için po­li­ti­ka ve he­def­le­ri­ni be­lir­le­miş­tir. Bu gay­ret için­de­ki ül­ke­mi­zin son üç yıl içe­ri­sin­de ener­ji sek­tö­rü­nün ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sın­da gös­ter­di­ği per­for­mans çok ça­buk et­ki­si­ni gös­ter­miş, ulus­la­ra­ra­sı pet­rol pi­ya­sa­sı­nın yo­ğun il­gi oda­ğı hâli­ne gel­miş­tir. Bu­ra­da he­men bir ör­nek ver­mek ge­re­kir­se, 2005 yı­lın­da in­şa­atı bi­ti­ri­len Ba­kü-Tif­lis-Cey­han Ham Pet­rol Bo­ru Hat­tı'nın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­siy­le bir­lik­te özel­lik­le ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­rın ül­ke­miz­de pet­rol sek­tö­rü­nün her ala­nın­da­ki ya­tı­rım­la­ra olan il­gi­si­nin da­ha da art­ma­sı bek­len­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 1954 yı­lın­da çı­ka­rıl­mış olan ve ül­ke­miz­de uy­gu­la­nan eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rın ge­rek­le­ri­ne gö­re bu­gü­ne ka­dar bir­çok mad­de­si re­vi­ze edil­miş olan 6326 sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu'nda­ki do­ğal gaz ve pet­rol pi­ya­sa­sı­na iliş­kin hü­küm­le­rin ken­di mev­zu­at­la­rın­da dü­zen­len­miş ol­ma­sı ne­de­niy­le, ül­ke­miz­de­ki ham pet­rol ve do­ğal ga­zın aran­ma­sı, üre­til­me­siy­le kay­na­ğı yurt dı­şın­da olan pet­rol ve do­ğal gaz bo­ru hat­tı ile ge­rek ül­ke­mi­ze ge­li­şi­ni ge­rek­se ül­ke­miz üze­rin­den tran­sit ge­çi­şi­ni dü­zen­le­mek, yön­len­dir­mek,  de­net­le­mek ve sek­tö­rü di­sip­li­ne et­mek üze­re ye­ni­den ha­zır­la­nan ve yu­ka­rı­da kı­sa­ca de­ği­ni­len ye­ni­den ya­pı­lan­ma­nın son hal­ka­sı olan Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı, 30 Ka­sım 2005 ta­ri­hin­de, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar ve Bil­gi, Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu­muz­ca ka­bul edi­le­rek Ge­nel Ku­ru­la sevk edil­miş­tir. Böy­le­ce, Tür­ki­ye, kü­re­sel ge­liş­me­ler pa­ra­le­lin­de, or­ta ve uzun va­de için­de be­lir­le­di­ği ener­ji arz gü­ven­li­ği il­ke ve he­def­le­ri doğ­rul­tu­sun­da dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı­mı­zı da­ha da azal­ta­cak şe­kil­de, pet­rol sek­tö­rün­de ser­best pi­ya­sa il­ke­le­ri ve Av­ru­pa Bir­li­ği norm­la­rı­na uy­gun olan ya­sal ve ku­rum­sal alt­ya­pı­sı­nı ta­mam­la­mış ola­cak­tır.

Gü­nü­müz­de dün­ya­nın bi­rin­cil ener­ji ar­zı­nın kay­nak­la­ra gö­re da­ğı­lı­mın­dan ham pet­ro­lün yüz­de 37, kö­mü­rün yüz­de 27, do­ğal ga­zın yüz­de 24, hid­ro­lik ener­ji­nin yüz­de 6 ve nük­le­er ener­ji­nin de yüz­de 6 pay al­dı­ğı dik­ka­te alı­nır­sa, pet­ro­lün ve do­ğal ga­zın dün­ya eko­no­mi­le­ri için ge­rek gü­nü­müz­de ge­rek­se ge­le­cek­te ne den­li önem­li ol­du­ğu ko­lay­ca an­la­şıl­mak­ta­dır. Sı­nır­lı mik­tar­da olan dün­ya pet­rol kay­nak­la­rı, yo­ğun tü­ke­ti­me bağ­lı ola­rak gi­de­rek azal­mak­ta­dır. Bu du­rum, kul­la­nı­mı sa­de­ce ener­ji ham mad­de­si ol­mak­la kal­ma­yıp, gün­lük ha­ya­tı­mız­da kul­lan­dı­ğı­mız pek çok ürü­nün ana gir­di­si olan pet­ro­lün ve do­ğal ga­zın ül­ke­miz­de de ge­rek­ti­ği şe­kil­de aran­ma­sı ve üre­ti­mi­ni, do­la­yı­sıy­la Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nı da­ha da önem­li kıl­mak­ta­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın ha­zır­lan­ma­sın­da sek­tör, di­ğer il­gi­li mes­lek ve si­vil top­lum ör­güt­le­ri, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rıy­la  tam bir iş bir­li­ği için­de ça­lı­şıl­mış ve ni­hai me­tin üze­rin­de yü­ce Mec­li­si­miz­de alt ko­mis­yon ve esas ko­mis­yon­da, ge­rek sek­tö­rü­müz ge­rek­se millî men­fa­at­le­ri­miz üze­rin­de has­sa­si­yet­le du­ru­la­rak, her ke­si­min mu­ta­ba­ka­tı sağ­lan­mış­tır.

Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, söz ko­nu­su ta­sa­rıy­la, yer­li ya­ban­cı özel sek­tö­re pet­rol ve do­ğal gaz kay­nak­la­rı­mı­zın aran­ma­sın­da, üre­til­me­sin­de, ile­ti­min­de, mü­da­ha­le­ci­lik­ten uzak, ser­best eko­no­mi ku­ral­la­rı için­de ak­tif bir rol oy­na­ma öz­gür­lü­ğü ve­ren, bu alan­da ih­ti­yaç du­yu­lan ya­tı­rım­la­ra kat­kı­sı­nı ar­tı­ra­cak şe­kil­de şir­ket­ler için eşit ko­şul­lar­da re­ka­bet­çi, is­tik­rar­lı ve teş­vik edi­ci ted­bir­ler ge­ti­ril­miş­tir.

Böy­le­ce, da­ha faz­la ya­tı­rım, da­ha faz­la ara­ma ve ke­şif, da­ha faz­la üre­tim, da­ha faz­la is­tih­dam ya­ra­tıl­ma­sı so­nu­cu, bu­gün iti­ba­rıy­la it­hal ener­ji­ye öde­nen ve top­lam 29 mil­yar do­la­ra ula­şan dö­viz gi­de­ri­mi­zin cid­di an­lam­da aşa­ğı çe­kil­me­si müm­kün ola­bi­le­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben­den ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı­la­rın ta­sa­rı üze­rin­de­ki bir­ta­kım eleş­ti­ri­le­ri­ne açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Özel­lik­le 12'nci ve 13'ün­cü mad­de­de­ki "millî men­fa­at­ler" baş­lı­ğı­na bak­tı­ğı­mız za­man, 1954 yı­lın­da çı­kan ilk ya­sa­da ta­ma­men ya­ban­cı ka­mu his­se­si olan fir­ma­la­rın Tür­ki­ye'de ara­ma ve üre­tim iz­ni yok­ken, 1973 yı­lın­da bir dü­zen­le­me ya­pıl­mış ve yet­ki Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na ve­ril­miş, 1983 yı­lın­da di­ğer de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­mış ve bir­çok mad­de­si gü­nün ih­ti­yaç­la­rı­na gö­re dü­zen­len­miş. Bun­lar ya­pıl­mak­la Tür­ki­ye'nin ken­di millî ku­ru­lu­şu olan Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı -yüz­de 100 ka­mu ser­ma­ye­si- yurt dı­şı­na açıl­ma­sın­da bu­gün gel­di­ği ba­şa­rı­lı nok­ta or­ta­da. Yurt için­de gün­lük or­ta­la­ma 30 bin va­ril üre­tim ya­pan TPAO, yurt dı­şın­da ise 40 bin va­ril üre­tim ya­pa­bil­mek­te. Ya­ni, ser­ma­ye­si ka­mu­ya ait bir şir­ke­ti­miz yurt dı­şın­da ara­ma ve üre­tim fa­ali­yet­le­rin­de bu­lu­na­bi­lir­ken, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'ye gel­me­sin­de, iş­te, ser­ma­ye­si­nin ya­ban­cı ül­ke ka­mu ser­ma­ye­si mi de­ğil mi di­ye ba­ka­rak ne­re­ye gi­de­bi­le­ce­ği­mi­zi siz­le­rin tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum.

Tür­ki­ye'de­ki bu­gü­ne ka­dar ka­ra araş­tır­ma­la­rın­da ge­li­nen nok­ta, her ta­raf di­dik di­dik edil­miş, edil­me­yen yer­ler var­sa bun­la­rın teş­vik edil­me­si için de­niz-ka­ra, su araş­tır­ma­la­rıy­la ka­ra araş­tır­ma­la­rı­nı ayı­ra­rak bu­ra­da da araş­tır­ma­dık böl­ge kal­ma­sın, üre­ti­me ka­tı­la­bi­le­cek eğer çok zen­gin ol­ma­yan ku­yu­lar var­sa da, bun­la­rın da, yi­ne, ül­ke­mi­ze ge­rek do­ğal gaz ola­rak ge­rek­se ham pet­rol ola­rak ka­zan­dı­rıl­ma­sı nok­ta­sın­da cid­di dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın üze­rin­de­ki tüm ça­lış­ma­lar­da özel­lik­le Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­mız bü­rok­rat­la­rı­na, Sa­yın Ener­ji Ba­kan­lı­ğı Müs­te­şa­rı­na, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za ve Ko­mis­yon üye­si ar­ka­daş­la­rı­mı­za te­şek­kür edi­yo­ruz. Sek­tör tem­sil­ci­le­ri­nin de ge­lip gö­rüş­le­ri­ni bil­dir­di­ği, do­la­yı­sıy­la ta­sa­rı­nın da­ha ül­ke men­fa­at­le­ri­ne ve sek­tö­rün ge­li­şi­mi­ne uy­gun hâle ge­ti­ril­me­si yö­nün­de­ki kat­kı­la­rın­dan do­la­yı da her­ke­se te­şek­kür edi­yo­ruz ve şu an­da da hu­zu­ru­nu­za gel­miş du­rum­da ta­sa­rı.

Ta­sa­rı­nın ya­sa­laş­ma­sıy­la sek­tö­rün ge­li­şi­mi­nin da­ha hız­la­na­ca­ğı­na, do­la­yı­sıy­la ara­ma fa­ali­yet­le­ri­nin da­ha da ar­ta­rak üre­tim aşa­ma­sın­da öne çe­ki­le­bi­le­cek ya­tı­rım­la­rın bir an ön­ce sağ­lan­ma­sıy­la Tür­ki­ye'nin ener­ji­de­ki dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı­nın da­ha da azal­tı­la­ca­ğı ka­na­atin­de­yim.

Bu çer­çe­ve­de, ta­sa­rı­nın hem sek­tö­re hem de ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın An­ğı, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, ruh­sat­la­rın ve­ril­me­sin­de re­ka­bet ve şef­faf­lık sağ­la­na­bi­le­cek mi­dir?

Dev­let, üre­tim­den al­dı­ğı pay­dan vaz mı geç­mek­te­dir?

2002 ile 2006 yıl­la­rı ara­sın­da Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın yap­mış ol­du­ğu yurt içi ya­tı­rım­lar ne ka­dar­dır? Mik­tar ola­rak so­ru­yo­rum.

2006'da do­ğal gaz­da al­tı alım an­laş­ma­sı ya­pıl­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Ya­kın geç­miş­te İran do­ğal ga­zın­da ya­şa­nan sı­kın­tı­ya yö­ne­lik al­ter­na­tif plan­lar ne­ler­dir?

Tür­ki­ye, pet­rol ve do­ğal gaz re­zerv­le­ri­nin yak­la­şık dört­te 3'üne sa­hip böl­ge­le­rin kav­şa­ğın­da­dır. Ba­kü-Tif­lis-Cey­han bo­ru hat­tı­nın gün­lük ka­pa­si­te­si ne­dir? Bu du­rum, çev­re açı­sın­dan risk oluş­tu­ran pet­rol tan­ker­le­ri­nin bo­ğaz­lar­dan ge­çiş­te­ki ris­ki han­gi oran­da azal­ta­cak­tır?

Pet­ro­lün va­ri­lin­de­ki 10 do­lar­lık yük­sel­me­nin 2,5 mil­yar do­lar­lık yük ge­ti­re­ce­ği ifa­de edil­mek­te­dir. 2006'da­ki pet­rol, pet­rol ürün­le­ri ve do­ğal gaz­dan do­la­yı it­ha­la­ta öde­nen mik­tar ne ka­dar­dır? Bu mik­ta­rın ca­ri açı­ğa et­ki­si­ni yo­rum­lar mı­sı­nız?

Son ola­rak, Cey­han ter­mi­na­lin­den, Irak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na iki ta­ne so­rum var.

Pet­ro­lün ve do­ğal ga­zın stra­te­jik öne­mi­ni an­lat­ma­mı­za ge­rek yok dün­ya ka­mu­oyun­da­ki ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da. İran'ın do­ğal ga­zı kes­me­si­nin ikin­ci de­fa tek­ra­rı­nı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da bu­nu stra­te­jik bir si­lah ola­rak mı kul­lan­mak­ta, yok­sa sa­de­ce tek­nik bir arı­za gi­bi, bir de he­le he­le ka­mu­oyu­na si­zin yan­sıt­tı­ğı­nız gi­bi "iyi ki bay­ram­mış." Ya­ni, tü­ket­mi­yo­ruz an­la­mı çık­tı. Böy­le bir an­la­yış­la bu işin an­la­mı­nı göz ar­dı mı et­miş olu­yo­ruz?

İkin­ci so­rum: EPDK'nın kes­ti­ği ce­za­lar ko­nu­su­nu da göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, ge­rek pet­rol da­ğı­tım şir­ket­le­ri ve ge­rek­se hem pet­rol da­ğı­tım şir­ke­ti, ay­nı za­man­da da med­ya gi­bi bir de­vi içe­ren şir­ket­le­re, bu 2007 yı­lın­da se­çi­min söz ko­nu­su ol­du­ğu göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, bun­la­ra si­lah ola­rak mı kul­la­nıl­mak­ta­dır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Tü­tün­cü.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

İki so­rum var Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za.

Bi­rin­ci­si, çı­ka­rı­lan pet­rol­den bel­li bir bö­lü­mü­nün, ül­ke ih­ti­ya­cı için iç pi­ya­sa­ya sa­tıl­ma­sı ko­nu­su ta­sa­rı­da ne­den ön­gö­rül­mü­yor? Di­ğer ül­ke uy­gu­la­ma­la­rı söz ko­nu­su iken, gün­dem­dey­ken, aca­ba bu­nun ge­rek­çe­si ne­dir? Sa­yın Ba­kan­dan bu­nun, bu so­ru­nun ya­nı­tı­nı…

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Tam an­la­ya­ma­dım, bir ke­re da­ha tek­rar­lar mı­sı­nız?

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Çı­ka­rı­lan pet­ro­lün bel­li bir bö­lü­mü­nün yurt için­de, iç pi­ya­sa­da sa­tıl­ma­sı zo­run­lu­lu­ğu var ba­zı ül­ke­ler­de. Bu ya­sa ta­sa­rı­sı, Tür­ki­ye için bu zo­run­lu­lu­ğu or­ta­dan kal­dır­mış ya da ön­gör­mü­yor; bu­nun ge­rek­çe­si ne­dir?

İkin­ci so­rum: BO­TAŞ 2006 yı­lın­da dı­şa­rı­dan ucuz do­ğal gaz alıp, da­ha doğ­ru­su do­ğal ga­zı pa­ha­lı it­hal edip, yurt için­de dü­şük fi­yat­la sat­tı­ğı­na dö­nük ba­zı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Yıl­dı­rım…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Baş­ka­nım, Sa­yın Ba­ka­nı­ma iki so­ru so­ra­ca­ğım.

1- Kas­ta­mo­nu top­rak­la­rın­da pet­rol ol­du­ğu söy­len­mek­te­dir, siz de ifa­de edi­yor­su­nuz. Kas­ta­mo­nu'da pet­rol ara­ma­ya ne za­man ge­le­cek­si­niz?

2- Ka­ra­de­niz'de İne­bo­lu ve Ci­de açık­la­rın­da Türk Pet­rol­le­ri­nin ara­ma yap­tı­ğı­nı bi­li­yo­rum. Ora­da­ki ara­ma so­nuç­la­rı ne ol­du? Do­ğal ga­za rast­la­dık mı?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın As­la­noğ­lu…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, 2006'da do­ğal ga­za öde­di­ği­miz fa­tu­ra ne ol­du? 2007'den 2010'a ka­dar bu fa­tu­ra ne ola­cak? Ve bu ül­ke­nin çil çil dö­viz­le­ri­ni han­gi ül­ke­ye, ne ka­dar pa­ra ödü­yo­ruz ve 2010'da bu ne ola­cak? Bu­na ya­nıt ve­rir­se­niz te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Gü­ler, siz so­ru sor­muş­tu­nuz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Bir da­ha so­ra­bi­li­rim sor­ma­dık­la­rı za­man Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ha­yır, ön­ce di­ğer ar­ka­daş­la­ra, son­ra si­ze.

Sa­yın Tan­doğ­du.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Ba­ka­nım, Or­du ili­ne do­ğal­ga­zın ge­le­ce­ği­ni 2005 yı­lın­da müj­de­le­miş­ti­niz. Hâlen, bu fa­ali­yet­le­rin de­vam et­me­di­ği­ni ve bit­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Aca­ba, 2007 son­la­rın­da ve­ya­hut da or­ta­la­rın­da, Or­du­lu­lar, mut­fa­ğın­da do­ğal­gaz­la yağ­da yu­mur­ta ve­ya­hut da ke­pir­li pan­car pi­şi­re­bi­le­cek­ler mi?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Er­cenk.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­kan, bi­lin­di­ği gi­bi, An­tal­ya, Muğ­la, Ay­dın, Bod­rum gi­bi tu­rizm mer­kez­le­rin­de ve ül­ke­mi­zin her ke­si­min­de, hiç­bir kri­ter gö­ze­til­me­den ve­ri­len ma­den ve taş oca­ğı ruh­sat­la­rı, in­san sağ­lı­ğı­nı, çev­re­yi, do­ğa­yı, su hav­za­la­rı­nı, or­ma­nı ve üre­tim alan­la­rı­nı olum­suz yön­de et­ki­le­mek­te­dir. Bu ko­nu­da kök­lü ve ke­sin çö­züm­ler alın­ma­sı ko­nu­sun­da ne gi­bi ça­lış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Er­cenk.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ön­ce, son­dan ba­şa doğ­ru gi­de­yim. Sa­yın Er­cenk için söy­lü­yo­rum, bu taş ocak­la­rıy­la il­gi­li, ger­çek­ten, bir uy­gu­la­ma­da is­tis­mar var. As­lın­da ka­nun doğ­ru, yö­net­me­lik­ler var, ama, bu­ra­da is­tis­mar edi­li­yor. Çün­kü, ara­ma ruh­sa­tı ile iş­let­me ruh­sa­tı­nı fark­lı kul­la­nan böl­ge­ler var. Bu su­is­ti­ma­li gi­der­mek üze­re de­ği­şik­lik ya­pa­ca­ğız, ka­nu­ni de­ği­şik­lik ya­pa­ca­ğız.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Kı­sa sü­re­de olur­sa çok iyi olur, çün­kü, An­tal­ya pe­ri­şan ol­du.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ya­pa­ca­ğız, ama, iş­te, gün­dem ma­lum. Bu gün­de­me siz­ler de yar­dım­cı olur­sa­nız, bi­raz za­ma­nı iyi kul­la­nır­sak, bun­la­rı ge­ti­re­bi­li­riz.

Sa­yın Tan­doğ­du, ta­bii, hem yu­mur­ta pi­şi­re­ce­ğiz, hem pan­car çor­ba­sı ya­pa­ca­ğız, 2007'de ye­ti­şe­cek bu. Şu an­da, bo­ru hat­la­rı­nın kay­nak­la­rı­nın yüz­de 85'i bit­ti, hid­ros­ta­tik test­le­ri de ya­pı­lı­yor, ye­ti­şe­cek. Fat­sa'nın­ki de ay­nı şe­kil­de.

Sa­yın As­la­noğ­lu'nun so­ru­su­nu tam ha­tır­la­ya­ma­dım. Ra­kam­la­rı, 2010'la il­gi­li ra­kam­la­rı he­sap­la­dık­tan son­ra ya­zı­lı ola­rak si­ze gön­de­re­ce­ğim.

Kas­ta­mo­nu'yla il­gi­li ola­rak, ara­ma­lar de­niz­de de­vam edi­yor. O böl­ge­ler­de­ki blok­la­rın ay­rı ay­rı isim­le­ri var. Bu­ra­lar­da do­ğal gaz ara­ma­la­rı­mız sü­rü­yor, ümit­li­yiz. Ak­ça­ko­ca'dan, şu an­da, son aç­tı­ğı­mız son­daj­dan da gaz çık­tı. Ama, bu­nu der­ken çok ümit ve­ri­ci, bü­yük ra­kam­lar an­la­mın­da söy­le­mi­yo­rum; mü­ta­va­zı, ama eko­no­mik. Bun­la­rı bul­ma­ya baş­la­dık. İn­şal­lah, bü­yük­le­ri­ni de bu­lu­ruz di­ye ümit edi­yo­rum.

Bu ara­da, Sa­yın Ekin­ci'nin so­ru­su var, bu BO­TAŞ dı­şa­rı­dan pa­ha­lı alı­yor, içe­ri­de dü­şük ve­ri­yor şek­lin­de.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Tü­tün­cü…

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - . Böy­le bir şey söz ko­nu­su de­ğil. Bir ara, bir in­ter­val, bel­li bir­kaç ay bu ol­du, fa­kat, da­ha son­ra onu to­par­la­dık. Ya­ni, biz, dı­şa­rı­dan pa­ha­lı alıp ucuz sat­mı­yo­ruz ve BO­TAŞ, bu nok­ta­da, ger­çek­ten, ya­ni ba­na bağ­lı bir ku­ru­luş ol­du­ğu için söy­le­mi­yo­rum, çok fe­dakârca ve çok ba­şa­rı­lı bir ça­lış­ma ya­pı­yor, çok az adam­la ve çok ba­şa­rı­lı bir ça­lış­ma ya­pı­yor. Bu­nun hak­kı­nı, bir ku­rum ola­rak, ver­me­miz la­zım. Çok yıp­ra­tıl­dı, ama, bu ku­ru­mu­muz bi­zim ku­ru­mu­muz. Ya­ni, bu­nu bi­lin. Bakû-Tif­lis-Cey­han gi­bi, Şah­de­niz gi­bi, Na­bu­ko gi­bi, Yu­na­nis­tan hat­tı gi­bi de çok önem­li hat­la­rı ya­pı­yor ve çok iyi bir iş­let­me­ci. Bu­nu da özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ama, ala­cak­la­rı­mız var. Ala­cak­la­rı­mız da, borç­lu­lar ara­sın­da… Da­ha ev­vel­den de, bu­ra­da, yi­ne sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­miz söy­le­di­ler, ba­zı be­le­di­ye­ler­den tah­sil et­mek için gi­ri­şim­le­ri­miz var. On­la­rın özel­leş­ti­ril­me…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - An­ka­ra, An­ka­ra…

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - An­ka­ra'nın, evet var, EGO'nun var. O da özel­leş­ti­ri­le­cek. Ora­dan da pa­ra­mı­zı ala­ca­ğız.  Ya­ni, bi­zim ba­tak bor­cu­muz yok, hep­si­nin kar­şı­lı­ğı da ka­mu ku­ru­luş­la­rı. Ne­ti­ce­de, on­lar da si­ze hiz­met edi­yor­lar; alt ge­çit­le­rin­den ge­çi­yor­su­nuz, yol­la­rın­dan ge­çi­yor­su­nuz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ama, va­tan­daş­tan pe­şin alı­yor An­ka­ra'da.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Yok, yok. Ta­mam… Onu ona so­run. Ben si­ze he­sa­bı­mı ve­ri­yo­rum.

Onun dı­şın­da, bu EPDK… "İyi ki bay­ram­mış!" la­fı. Ha­ni, o İran me­se­le­si. İran bu ko­nu­yu si­ya­si ola­rak kul­lan­ma­dı, ben çok iyi bi­li­yo­rum. Ay­rı­ca, ora­da­ki el­çi­li­ği­miz­le de, BO­TAŞ'ın ora­da da ha­ber şey­le­ri var, gö­rüş­tük­le­ri var, ger­çek­ten çok so­ğuk… Dik­kat eder­se­niz, Tür­ki­ye'nin de ba­tı­sı sı­cak, do­ğu­su so­ğuk şu an­da; ya­ni, sı­kı bir kış ge­çi­ri­yor. İran ta­ra­fı da öy­ley­di. Ge­len gaz mik­ta­rın­da azal­ma ol­du. Fa­kat, bu, as­lın­da bir ay­dır sü­rü­yor­du. Biz, si­ze, bu­nu his­set­tir­me­dik. Öy­le, bay­ra­ma may­ra­ma rast­la­ma me­se­le­si ay­rı bir şey. Ama, biz, bay­ram ol­ma­dı­ğı za­man da ek­sik ge­lir­ken si­ze bu­nu ya­şat­ma­dık. Ge­çen se­ne, Rus­ya'dan ge­len, Uk­ray­na'dan ge­len bo­ru hat­tın­da da arı­za ol­du, hiç his­set­tir­me­dik si­ze al­dı­ğı­mız ted­bir­ler­le.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Bi­le­mi­yo­rum, o, si­zin açık­la­ma­nız.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Do­ğal gaz sa­de­ce ısın­ma­da kul­la­nıl­mı­yor, ay­nı za­man­da elek­trik üre­ti­min­de kul­la­nı­lı­yor. Biz, kö­mü­re ve su­ya ver­di­ği­miz ağır­lık­la bu­nu ön­le­dik, si­ze ya­şat­ma­dık, siz far­kın­da bi­le ol­ma­dı­nız. Mem­nu­ni­yet ve­ri­ci bir şey bu. Şim­di de, İran'dan ge­len gaz 27 ge­le­cek­ti, 15'e düş­tü, 12'ye düş­tü, 10'a düş­tü, 5'e, 2'ye düş­tü, sı­fır­la­dı. Bir haf­ta sı­fır ol­du. Ama, biz, al­dı­ğı­mız ted­bir­ler­le bu­nu yi­ne ya­şat­ma­dık. Şah­de­niz'den ge­len gaz -hat bit­ti­ği hâlde- ga­zı biz ala­ca­ğız, ga­zı al­ma­ya ha­zı­rız de­dik; ama, Azer­bay­can'da ku­yu­lar­da arı­za ol­du­ğu için şu­ba­tın or­ta­sı­na ka­dar ve­re­me­ye­cek.

As­lın­da biz, o ka­dar ba­şa­rı­lı bir ça­lış­ma ya­pı­yo­ruz ki -ba­kın, bu­nu, si­ze, millî bir ko­nu ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum- Tür­ki­ye'nin ya­rı­sı­na şu an­da do­ğal gaz gel­me­di­ği hâlde, ar­ka­daş­la­rı­mız, bu do­ğal gaz bo­ru hat­la­rı­nı o ka­dar iyi yö­ne­ti­yor ki, evi­niz­de bi­le, ben ken­di evim­de sı­cak su­yu aç­tı­ğım za­man mut­fak­ta­ki de­ği­şi­yor, oda­lar­da bi­le fark edi­yor, ban­yo­da fark edi­yor. Biz kos­ko­ca, Tür­ki­ye'nin do­ğal gaz den­ge­si­ni sür­dü­rü­yo­ruz; dağ­lar, te­pe­ler, 3 bin met­re yu­ka­rı­dan tu­tun de­niz ke­na­rı­na ka­dar; bu­nun, so­ğu­ğu var, sı­ca­ğı var, kar al­tın­da olan ye­ri var. Ya­ni, böy­le bir net­work'ü ça­lış­tır­mak ko­lay bir şey de­ğil ve İran'dan gaz gel­me­di­ği hâlde, Azer­bay­can'dan gaz gel­me­di­ği hâlde bu BO­TAŞ'ta­ki ar­ka­daş­la­rı­mız ga­yet ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de bu­nu sür­dü­rü­yor­lar. Ya­ni, her şe­yi­mi­zi kö­tü­le­me­miz ge­rek­mi­yor.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Sa­yın Ba­ka­nım, öy­le bir şey yap­mı­yo­ruz.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ya­ni, bu, bi­zim bir ku­ru­mu­muz. Ya­ni, bu­nun bay­ra­ma rast­la­ma­sı de­ğil, on­dan ön­ce de ke­sin­ti var­dı, biz yi­ne si­ze his­set­tir­me­dik. Bu­gün de yi­ne is­te­di­ği­miz oran­da de­ğil, yi­ne his­set­mi­yor­su­nuz. Bu, iyi bir şey as­lın­da.

Şim­di, İran da bu­nu po­li­tik bir şey ola­rak kul­lan­ma­dı. Biz, bu­nun ta­ki­bi­ni de yap­tık, ko­nuş­tuk da ken­di­le­riy­le. Ta­ma­men so­ğuk­tan, ya­tı­rım­la­rı­nın ba­zı­la­rı­nın da ye­tiş­me­me­sin­den ve arı­za­dan do­ğan bir şey bu. Biz­de de arı­za olu­yor. Ya­ni, böy­le bir şey söz ko­nu­su de­ğil.

Sa­yın Işık'ın…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - EPDK ce­za­la­rıy­la il­gi­li…

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - EPDK ni­ye si­lah ola­rak kul­lan­sın? Bun­lar ka­nu­ni uy­gu­la­ma­lar, EPDK ba­ğım­sız bir ku­ru­luş. Ne­ti­ce­de, ya­sa­yı bir­lik­te çı­kar­dık, hep be­ra­ber çı­kar­dık. Bu­nun uy­gu­la­ma­sı bu. Ya­ni, böy­le bir şe­yin söz ko­nu­su ol­du­ğu­nu zan­net­mi­yo­rum, böy­le bir şey ola­maz da, ya­ni böy­le bir şey ola­maz.

Sa­yın Işık'ın so­ru­la­rı­na ce­vap: Ger­çek­ten, şu an­da yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­lar­la Tür­ki­ye'yi bir ener­ji ko­ri­do­ru hâli­ne ge­tir­dik, ya­ni, Tür­ki­ye'nin kat­ma de­ğe­ri art­tı. Da­ha ev­vel­den, Tür­ki­ye'nin, bu gi­bi ko­nu­lar­da adı geç­mi­yor­du, sa­de­ce gaz kul­la­nan bir ül­key­di; ama, biz, kay­nak çe­şit­li­li­ği­ni de ar­tır­dık. Bi­raz ön­ce "kay­nak çe­şit­li­li­ği art­ma­dı" fi­lan den­di; art­tı, iş­te, Şah­de­niz Pro­je­si ge­le­cek ne­ti­ce­de, bir mik­tar ge­cik­ti. Biz­den do­la­yı de­ğil. Ama, Azer­bay­can'da­ki ku­yu­yu da ben yö­ne­te­cek de­ği­lim ya Sa­yın Sey­han. Ya­hut, gi­din siz açın ora­yı da ba­na yar­dım­cı olun bir mil­let­ve­ki­li ola­rak.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Sa­yın Ba­ka­nım, o söz­leş­me­nin mad­de­le­ri­ni doğ­ru koy­say­dı­nız. Gö­re­vi­ni­zi yap­ma­dı­nız.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ya­ni ne­ti­ce iti­ba­rıy­la bu ça­lış­ma­lar, ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­lar­la or­ta­ya ko­nan ça­lış­ma­lar; ama siz, ma­şal­lah… Ya­ni, bu kat­kı­nı­zı Aze­ri­le­re ya­pın da ba­na yar­dım­cı ol­sun­lar.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Efen­dim, o gö­rev si­zin. O gö­re­vi siz ya­pıp ge­ti­re­cek­si­niz.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ha­yır, ben si­ze ta­kı­lı­yo­rum. Ga­yet ta­bii ki be­nim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Sey­han…

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Şim­di böy­le, ama, siz, ma­şal­lah ona da ye­ti­şi­yor­su­nuz ya­ni.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, uya­ra­ca­ğı­nız ki­şi­yi ka­rış­tır­dı­nız. Sa­yın Ba­kan be­nim­le ko­nu­şu­yor, ben de ce­vap ve­ri­yo­rum. Adil dav­ra­nın lüt­fen.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ta­mam, hak­lı.

BAŞ­KAN - O za­man Sa­yın Ba­kan da si­zin­le ko­nuş­ma­sın, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap et­sin.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Adil dav­ra­nın!

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Şim­di, bu­ra­da­ki me­se­le şu: Tür­ki­ye, ger­çek­ten hem pet­rol­de hem do­ğal gaz­da hem de elek­trik­te UCT'ye de gi­ri­yor. Gir­di­ği tak­dir­de, ay­nı za­man­da bu ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji­den de, in­şal­lah, üre­ti­mi­miz faz­la mik­ta­ra ge­lir­se, sa­at far­kıy­la ora­ya bu­nu da sat­ma imkânı­mız ay­rı­ca ola­cak.

Öbür ta­raf­tan, ya­tı­rım­lar­la il­gi­li ra­ka­mı ve­re­yim si­ze: Sa­de­ce, biz 2002'de, gö­re­vi dev­ral­dı­ğı­mız­da 90 mil­yon do­lar­dı ya­tı­rım, 2006'da 562 mil­yon do­lar ol­du; yüz­de 524 art­tı bu, yüz­de 524 art­tı; Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri­nin, biz, ya­tı­rım­la­rı­nı yüz­de 524 ar­tır­mış bu­lu­nu­yo­ruz.

Onun dı­şın­da, di­ğer ko­nu­lar­da da ya­tı­rım­la­ra ağır­lık ve­ri­yo­ruz ve kay­nak çe­şit­li­li­ğiy­le bir­lik­te risk­le­ri azalt­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Bun­la­rın ba­şın­da da, en önem­li­si, Ba­kü-Tif­lis-Cey­han Pro­je­si'dir, Şah­de­niz Pro­je­si'dir.

Şim­di, Irak'la ya­kın­da gö­rüş­me­le­ri­miz ola­cak. Irak ga­zı­nın ve pet­ro­lü­nün… Pet­rol, za­ten Ker­kük-Yu­mur­ta­lık'la ge­li­yor.

Ay­rı­ca, Mı­sır ga­zıy­la il­gi­li önü­müz­de­ki haf­ta Mı­sır'a gi­de­ce­ğim, ba­kan­la­rıy­la gö­rü­şe­ce­ğim. Mı­sır ga­zı­nın gel­me­si­ni, onu da­ha hız­lan­dır­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz, Su­ri­ye'den hat bi­ze ge­le­cek -Ki­lis'e ka­dar uza­tıl­dık­tan son­ra- mi­li net­work o. Fa­kat, da­ha mü­hi­mi Cey­han pro­je­si, Cey­han Ener­ji Mer­ke­zi Pro­je­si­dir. Bu pro­je­yi, si­ze, de­tay­lı an­lat­ma fır­sa­tı­mız ol­ma­dı, ama, bu pro­je, Tür­ki­ye'nin bir dö­nü­şüm pro­je­si ola­cak ener­ji­de; bir viz­yon pro­je­si, 2020, 2050, 2060 yıl­la­rı­na ka­dar, Tür­ki­ye'yi, çok yıl­dız bir ül­ke hâli­ne ge­ti­re­cek. Şu an­da, böl­ge­miz­de, hat­ta Av­ru­pa'da, Tür­ki­ye­siz bir ener­ji dün­ya­sı dü­şü­nü­le­me­ye­cek ve baş­la­dı za­ten bu. Do­ğal gaz­da da, pet­rol­de de, elek­trik­te de, hat­ta bir mik­tar su­da da Tür­ki­ye çok et­kin bir nok­ta­da. Biz de bu­nun far­kın­da­yız ve bu kar­tı çok iyi oy­nu­yo­ruz. Ya­ni, özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da ve Bal­kan­lar­da bi­ze olan ih­ti­yaç çok art­tı, çün­kü, on­la­rın üçün­cü ka­na­lı, dör­dün­cü ka­na­lı ola­rak Tür­ki­ye ola­rak or­ta­ya çı­ka­cak. Bu­nun da bi­lin­cin­de ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dü­rü­yo­ruz.

Di­ğer­le­ri­ni de si­ze ya­zı­lı ola­rak arz ede­rim.

BAŞ­KAN - Ta­mam mı Sa­yın Ba­ka­nım?

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Di­ğer­le­ri­ni ya­zı­lı ola­rak arz ede­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Ta­mam­sa, sü­re­miz var, Sa­yın Ateş'e söz ve­re­ce­ğim.

Sa­yın Ateş, bu­yu­run efen­dim.

AB­DUL­KA­DİR ATEŞ (Ga­zi­an­tep) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­ka­na be­nim iki so­rum ola­cak:

Bir ta­ne­si, Av­ru­pa Bir­li­ği, dün bir ener­ji prog­ra­mı­nı açık­la­dı. Bu prog­ra­mın çe­şit­li grup­la­rı ara­sın­da, ör­ne­ğin ye­ni­le­ne­bi­lir ener­jiy­le nor­mal, bi­zim stan­dart ener­ji prog­ram­la­rı ara­sın­da bir­çok fark­lı­lık­lar var. Bu ko­nu­da ne dü­şü­nü­yor­su­nuz? Tür­ki­ye'nin bu prog­ram­da­ki ye­ri ne­dir?

Bir de, Mı­sır'la il­gi­li do­ğal gaz pro­je­sin­den söz et­ti­niz. Evet, Ki­lis'ten gi­re­cek, Ga­zi­an­tep top­rak­la­rın­dan ge­çe­cek. Bu, sa­de­ce, he­nüz da­ha gö­rüş­me aşa­ma­sın­da mı, bir plan var mı?

Üçün­cü so­rum da: Ga­zi­an­tep do­ğal gaz pro­je­si ta­mam­lan­dı, iha­le edil­di, ama bir tür­lü yü­rü­mü­yor. Bu ko­nu­da, bi­ze, bir bi­tiş ta­ri­hi ve­re­bi­lir mi­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ateş.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - An­tep'in do­ğal ga­zıy­la il­gi­li mü­te­ah­hit­le bir so­run ol­du. O çö­zül­dü ve bir prob­lem yok bun­dan son­ra. Ra­hat­lık­la bu­nu, bir prob­lem ol­ma­dan kul­la­na­bi­le­cek du­rum­da ola­cak­sı­nız.

Mı­sır'la bir prog­ra­mı­mız, tak­vi­mi­miz var. An­cak, bu Mı­sır ga­zı, gü­zergâh üze­rin­de Ür­dün'den de geç­tik­ten son­ra, Lüb­nan'dan geç­tik­ten son­ra Su­ri­ye'ye ge­li­yor; ora­da, Hu­mus böl­ge­sin­den Tür­ki­ye'ye ka­dar 350 ki­lo­met­re­lik bir hat var. Ora­da, kre­di­siy­le il­gi­li bir so­run var. Ya­ni, Su­ri­ye Hükûme­ti­nin "Arap ga­zı" adı al­tın­da­ki Mı­sır'la olan me­se­le­sin­de bir kre­di so­ru­nu var. Bu, bir par­ça ge­cik­ti. Biz, bu­nu 2007'nin so­nun­da ala­cak­tık, zan­ne­di­yo­rum 2008'e ta­şa­cak gi­bi gö­zü­kü­yor. Ben, bi­raz da bu­nu hız­lan­dır­mak için ora­ya gi­di­yo­rum ve bu gaz sa­de­ce An­tep'e de­ğil, ora­dan millî net­work'le Av­ru­pa'ya ka­dar da -ön­ce biz kul­la­na­ca­ğız- ora­ya da gi­de­cek. Hat­ta, bir şir­ket kur­ma ka­ra­rı da al­dık; bun­la­rı, bir or­tak şir­ket ku­ra­rak ya­pa­ca­ğız. Ora­dan da gaz ge­lir­se tam net­work'ü da­ha den­ge­li ça­lış­tır­ma imkânı­mız ola­cak.

Onun dı­şın­da, Ma­vi Akım'ın aşa­ğı in­di­ril­me­si var, onu sor­ma­dı­nız. Ben, ye­ni­le­ne­bi­lir ener­jiy­le il­gi­li ola­nı söy­le­ye­yim. Ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji­de­ki kay­nak­la­rı­mı­zın gi­de­rek art­tı­ğı­nı rüzgâr ha­ri­ta­sı­nı yap­tı­ğı­mız­da bi­raz da­ha iyi gör­dük. Da­ha ev­vel­ki yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma­la­rın üs­tün­de bir po­tan­si­yel ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz, ama, bu po­tan­si­ye­lin uy­gu­la­ma­ya dö­nüş­me­si o seç­ti­ği­miz yer­le­rin biz­zat in­ce­len­me­siy­le or­ta­ya çı­ka­cak ve bil­has­sa rüzgârda iyi bir imkânı­mız var ve bu imkânı, biz, Tür­ki­ye'de te­sis ku­ru­la­rak… Ya­ni, bu rüzgâr tür­bin­le­ri­ni de dı­şa­rı­ya pa­ra öde­ye­rek yap­tır­mak is­te­mi­yo­ruz. Aşa­ğı yu­ka­rı 10 mil­yar do­lar­lık bir pi­ya­sa ola­cak; ye­ni bir sek­tör do­ğu­yor ve bu­ra­da da in­san­lar ça­lı­şa­cak, do­ğal gaz gi­bi bir rüzgâr ener­ji­si sek­tö­rü do­ğa­cak.

Ay­nı şe­kil­de, ikin­ci bir id­di­alı ça­lış­ma­mız da -bu­nu gü­ve­ne­rek söy­lü­yo­rum- su ko­nu­sun­da. Bü­tün akar­su­la­ra tür­bin ko­ya­rak müm­kün olan dü­şü­ler­de elek­trik üret­mek üze­re. Bu­ra­da da yük­sek bir ka­pa­si­te­miz var, yak­la­şık 20 bin me­ga­vat­lık bir kay­nak bu­ra­da söz ko­nu­su. Bu­nu da, sü­rat­le biz özel sek­tö­re ve­ri­yo­ruz. Şu ana ka­dar 130 pro­je­yi özel sek­tö­re ver­dik üs­te pa­ra ala­rak. Ya­ni, iha­le­si­ne çı­kı­yo­ruz. Akan su­lar­dan, ufak da ol­sa… Bun­la­rın ba­zı­la­rı var, bir kam­yo­ne­tin ar­ka­sı­na ko­nu­la­cak ka­dar kü­çük, ba­zı­la­rı bir tı­rın ar­ka­sı­na ko­nu­la­cak ka­dar bü­yük. Bu tür­bin­ler­den de ye­di ay­rı ti­pi­ni üret­tik TEM­SAN'da. Şim­di, bu­nu, ba­sın top­lan­tı­sıy­la ka­mu­oyu­na du­yu­ra­ca­ğız. Her­kes bu işe gi­re­bi­lir. Ya­ni, bir ufak kö­yü de bu­nun­la ay­dın­la­ta­bi­lir­si­niz, elek­tri­ği­ni üre­te­bi­lir­si­niz, da­ha bü­yü­ğü­ne de gi­de­bi­lir­si­niz. Bu nok­ta­da, ga­yet iyi bir gi­di­şat var.

Rüzgâr ha­ri­ta­sıy­la da, bil­has­sa, Ege ve Mar­ma­ra Böl­ge­si'nde çok zen­gin bir kay­nak var; ama, bu­nun bağ­lan­tı yer­le­riy­le iliş­ki­le­ri­ni iyi kur­ma­mız la­zım. O de­di­ği­miz ra­kam­la­rı, he­men, bir sa­at­le çar­pıp şu ka­dar ener­ji üre­ti­le­cek di­ye de dü­şün­me­mek la­zım; çün­kü, bu­nun, es­me­di­ği dö­nem­de em­re ama­de­li­ği­ni de he­sap et­me­miz la­zım; ya­ni, es­me­di­ği za­man ye­de­ği­nin dev­re­ye gir­me­si ge­re­ki­yor. Ama, rüzgârda iyi bir imkânı­mız var.

Jeo­ter­mal­de de ben­zer bir du­rum var.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­niz dol­du.

ENER­Jİ VE TA­BİÎ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Şim­di, Av­ru­pa Bir­li­ği açı­sın­dan, bu, çok bü­yük bir avan­taj. On­la­rın pik sa­at­le­rin­de… Biz­de sa­at da­ha fark­lı ol­du­ğu için, o pik sa­at­le­re, biz, bu kıy­met­li ener­ji­yi da­ha yük­sek fi­yat­tan sa­ta­rak, ay­nı za­man­da ge­lir de el­de ede­bi­le­ce­ğiz. Biz, şu an­da,  Av­ru­pa Bir­li­ğin­den da­ha ile­ri­de bir nok­ta­da­yız. Ya­ni, ener­ji ko­nu­sun­da, bi­zim mev­zu­atı­mız, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin mev­zu­atın­dan ba­zı yer­ler­de da­ha ile­ri­de ve şu an­da, biz, yüz­de 90 da ödev­le­ri­mi­zi yap­tık. O ba­kım­dan, ile­ri bir du­rum­da­yız on­lar­dan.

Te­şek­kür ede­rim.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Ba­ka­nım, Ağ­rı'dan arı­yor­lar, "Ağ­rı'ya do­ğal gaz ne za­man ge­le­cek?" di­ye so­ru­yor­lar.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, te­şek­kür ede­rim.

Sü­re­miz ta­mam­lan­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nın ara­nıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım, ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.47

 

 

 

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati : 18.58

BAŞ­KAN : Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER : Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 49'un­cu Bir­le­şi­mi'nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1041 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, mad­de­le­re ge­çil­me­si­ni tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­rin­ci bö­lü­mün gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

Bi­rin­ci bö­lüm 1 ila 20'nci mad­de­le­ri kap­sa­mak­ta­dır.

Bi­rin­ci bö­lüm üze­rin­de; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Se­dat Uzun­bay, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler.

Şa­hıs­la­rı adı­na; Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Ve­dat Yü­ce­san ve Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Ah­met Rı­za Acar'ın söz ta­lep­le­ri var­dır.

Sa­yın Uzun­bay, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA SE­DAT UZUN­BAY (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1041 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­la­rak da­ğı­tı­lan Pet­rol Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nın bi­rin­ci bö­lü­mü üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, pet­rol sek­tö­rü dün­ya­mız­da en önem­li stra­te­jik ve ile­ri tek­no­lo­ji ge­rek­ti­ren bir sek­tör­dür.

Dün­ya ener­ji ih­ti­ya­cı­nın kar­şı­lan­ma­sın­da yüz­de 37 gi­bi önem­li bir pa­ya sa­hip olan pet­rol, ül­ke­miz­de de, yüz­de 43'lük ora­nıy­la ener­ji tü­ke­ti­min­de bi­rin­ci sı­ra­da gel­mek­te­dir.

Ener­ji tü­ke­ti­mi hız­la ar­tan Tür­ki­ye'nin ener­ji arz gü­ven­li­ği­ni te­min et­me­si en önem­li ön­ce­li­ği­dir. Eko­no­mi­nin te­mel gir­di­si olan ener­ji ve onun te­mel bi­le­şen­le­ri olan pet­rol ve do­ğal gaz arz gü­ven­li­ği, ül­ke­miz ener­ji po­li­ti­ka­sı­nın bel ke­mi­ği­ni oluş­tur­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2005 yı­lın­da top­lam ham pet­rol ih­ti­ya­cı­nın 2,3 mil­yon to­nu, ya­ni, yüz­de 7,1'i yer­li üre­tim­le kar­şı­lan­mış­tır. Ül­ke­miz­de 2005 yı­lın­da ham pet­rol üre­ti­min­de Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın pa­yı, 1,57 mil­yon ton ile yüz­de 69 olup, yıl so­nu iti­ba­rıy­la 752 ku­yu­dan üre­tim ya­pıl­mak­ta­dır.

Ener­ji Ba­kan­lı­ğı ve­ri­le­ri­ne gö­re, ül­ke­miz­de 946 mil­yon ton pet­rol re­zer­vi­miz var­dır. Bu­nun 163 mil­yon ton­luk bö­lü­mü iş­le­ti­le­bi­lir re­zerv ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir. Bu re­zerv­le­rin bu­gü­ne ka­dar yüz­de 75'i, ya­ni, 122 mil­yon to­nu kul­la­nıl­mış­tır. Bu du­rum, ye­ni re­zerv­le­rin bu­lu­na­ma­ma­sı hâlin­de, do­ğal ga­zın ya­nı sı­ra, pet­rol­de de ta­ma­men dı­şa ba­ğım­lı hâle ge­le­ce­ği­mi­zi gös­ter­mek­te­dir.

Yi­ne, Ener­ji Ba­kan­lı­ğı ve­ri­le­ri­ne gö­re, 1954 yı­lın­dan bu­gü­ne ka­dar ül­ke­miz­de açı­lan 3 097 adet ara­ma, tes­pit ve üre­tim ku­yu­sun­dan 2 100 ta­ne­si, ya­ni yüz­de 68'i Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı ta­ra­fın­dan açıl­mış­tır. Bu ra­kam­lar, yer­li ve ya­ban­cı pet­rol şir­ket­le­ri­nin il­gi­si­nin han­gi bo­yut­lar­da ol­du­ğu­nun bir gös­ter­ge­si­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nde yıl­da 20 bin ye­ni ku­yu açı­lı­yor­ken, ül­ke­miz ge­ne­lin­de, ma­ale­sef, yıl­da or­ta­la­ma sa­de­ce 60 pet­rol ku­yu­su açı­la­bil­mek­te­dir.

6326 sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu'nun ka­bul edil­di­ği 1954 yı­lın­dan bu­gü­ne ka­dar 196 ya­ban­cı ve 27 yer­li şir­ket ara­ma fa­ali­yet­le­ri­ne ka­tıl­mış­tır. Bu­gü­ne ka­dar, ya­ban­cı şir­ket­ler, bir­çok böl­ge­de ara­ma ve iş­let­me ruh­sat­la­rı ol­ma­sı­na rağ­men pet­rol ara­ma­yıp bu­lu­nan kay­nak­la­rı iş­let­me­yi de cid­di­ye al­ma­dık­la­rın­dan Tür­ki­ye'ye gel­me­miş­ler, pet­rol üre­ti­mi­mi­zin art­ma­sı­na de­ğil, ko­lay­ca bu­lu­nup iş­le­ti­le­bi­le­cek kay­nak­la­rın atıl kal­ma­sı­na se­bep ol­muş­lar­dır.

Pet­rol İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan ya­yım­la­nan ra­por­la­ra ba­kıl­dı­ğın­da, 2000 yı­lı iti­ba­rıy­la ya­ban­cı pet­rol şir­ket­le­ri­nin el­le­rin­de­ki top­lam ruh­sat sa­yı­sı 206'dır. Pet­rol sa­ha­la­rı­nın bü­yük bir bö­lü­mü­nü elin­de bu­lun­du­ran ya­ban­cı pet­rol şir­ket­le­ri­nin üre­tim­de­ki pa­yı ise sa­de­ce yüz­de 31'dir. Top­lam yurt içi üre­ti­min yüz­de 69'unu ger­çek­leş­ti­ren Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın elin­de ise sa­de­ce 126 ruh­sat var­dır.

Bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın bü­yük bir kıs­mı, dev­le­tin kıt kay­nak­la­rın­dan ayı­ra­bil­di­ği imkânlar­la Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ri­le­bil­miş­tir.

Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın 2004 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la sa­ha je­olo­ji­si etüt­le­rin­de­ki pa­yı yüz­de 68, je­ofi­zik etüt­ler­de­ki pa­yı yüz­de 73 ve or­tak sa­ha­lar ha­riç, son­daj fa­ali­ye­tin­de­ki pa­yı ku­yu ade­di ola­rak yüz­de 67'dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, pet­rol sek­tö­rün­de ül­ke­le­rin ara­ma fa­ali­yet­le­ri­ni ken­di ül­ke­le­ri­ne çek­mek için bir re­ka­bet or­ta­mı için­de ol­duk­la­rı bi­lin­mek­te­dir. Ara­ma ya­tı­rım­la­rı­nın ge­rek­tir­di­ği tek­no­lo­ji ve bil­gi bi­ri­ki­mi­ni ken­di ül­ke­le­ri­ne çe­ke­bil­mek için, ül­ke­ler, var olan po­li­tik risk­le­ri, hu­kuk dü­ze­ni­ne say­gın­lı­ğı, je­olo­jik risk­le­ri ve ya­tı­rım­cı­la­rın di­ğer bek­len­ti­le­ri­ni de göz önü­ne ala­rak, be­lir­li teş­vik­ler ge­tir­mek­te, be­lir­li ted­bir­le­ri al­mak­ta­dır­lar. Je­olo­jik risk ora­nı­nın azal­dı­ğı ül­ke­ler­de dev­le­tin pet­rol üre­ti­mi­nin al­dı­ğı pay ar­tı­rıl­mak­ta, ara­ma fa­ali­ye­ti­ni teş­vik et­mek is­te­yen ül­ke­ler­de ise pet­rol şir­ket­le­ri­ne da­ha faz­la pay ve­re­rek ül­ke­ler ara­sı re­ka­bet or­ta­mı ya­ra­tıl­ma­ya ça­lı­şıl­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, pet­rol­de dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğın azal­tı­la­rak, ih­ti­ya­cın ola­bil­di­ğin­ce ken­di do­ğal kay­nak­la­rı­mız­dan kar­şı­lan­ma­sı­nın tek yo­lu­nun pet­rol ara­ma fa­ali­yet­le­ri­ni ar­tı­ra­rak, ye­ni sa­ha­la­rın keş­fe­di­lip üre­ti­me alın­ma­sıy­la ola­ca­ğı açık­tır. Ül­ke­mi­zin bü­yük ih­ti­yaç duy­du­ğu önem­li ener­ji kay­nak­la­rın­dan olan pet­rol ve do­ğal ga­zın ken­di öz kay­nak­la­rı­mız­dan sağ­lan­ma­sı ön­ce­lik ol­ma­lı­dır. Pet­rol fi­yat­la­rın­da son za­man­lar­da göz­le­nen ar­tış­lar, Tür­ki­ye'nin pet­rol fa­tu­ra­sı­nın git­tik­çe ar­ta­ca­ğı­nın da bir gös­ter­ge­si­dir; an­cak, ko­nu­ya yük­sek pet­rol fi­yat­la­rı yö­nün­den ba­kıl­dı­ğın­da, yük­sek pet­rol fi­yat­la­rı­nın ca­zip­li­ği ne­de­niy­le, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­rın da­ha faz­la risk ala­rak, da­ha faz­la ara­ma ya­tı­rı­mı yap­ma­sı ola­sı­lı­ğı­nı da ar­tır­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­mi­zin ham pet­rol ve do­ğal gaz ara­ma ve üre­tim po­li­ti­ka­la­rı­nın be­lir­len­di­ği, kay­nak­la­rın de­ğer­len­di­ril­me­sin­de si­ya­si ter­cih­le­rin ya­pıl­dı­ğı bu ta­sa­rıy­la ge­ti­ri­len dü­zen­le­me­ler bu aşa­ma­da bü­yük önem ka­zan­mak­ta­dır. Bu ta­sa­rıy­la, sek­tö­re bir­çok teş­vik ge­ti­ril­mek­te ve Pet­rol İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ye­ni ve çok önem­li gö­rev­ler üst­len­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye, Av­ru­pa, As­ya ve Or­ta Do­ğu ara­sın­da­ki ko­nu­muy­la di­ğer böl­ge ül­ke­le­rin­den fark­lı di­na­mik­le­re sa­hip­tir. Tür­ki­ye, dün­ya top­lam pet­rol re­zer­vi­nin yüz­de 65'inin bu­lun­du­ğu bir böl­ge­de yer al­mak­ta­dır. Tür­ki­ye'nin ham pet­rol ve do­ğal gaz üre­ten ül­ke­ler ile tü­ke­ten ül­ke­ler ara­sın­da tran­sit ül­ke ko­nu­mun­da ol­du­ğu bi­lin­mek­te­dir. Bu ko­nu­mun ge­tir­di­ği avan­ta­jı çok iyi bir şe­kil­de kul­la­na­rak, Tür­ki­ye'nin bu en­düs­tri­de önem­li bir oyun­cu hâli­ne dö­nüş­me­si ge­rek­mek­te­dir. Tran­sit ül­ke ol­ma­nın avan­taj­la­rı ara­sın­da, tran­sit ta­şı­nan gaz ve­ya pet­rol­den Tür­ki­ye'nin ih­ti­ya­cı­nın da­ha ucuz ola­rak kar­şı­la­na­bil­me­si ola­sı­lı­ğı da var­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de pet­rol, Or­ta Do­ğu ül­ke­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi, yü­ze­ye ya­kın nok­ta­lar­da de­ğil, 3 ila 6 bin met­re de­rin­lik­ten çı­ka­rı­la­bi­li­yor ve bu iş cid­di bir ma­li­yet ve tek­no­lo­ji kul­la­nı­mı­nı ge­rek­ti­ri­yor.

Ül­ke­mi­zin üç ta­ra­fı­nın de­niz­ler­le çev­ri­li ol­ma­sı­na rağ­men, de­niz ara­ma­la­rı ko­nu­sun­da da cid­di bir ba­şa­rı el­de edi­le­me­miş­tir. Bu ba­şa­rı­sız­lı­ğın baş­lı­ca ne­de­ni ola­rak, de­niz ara­ma­la­rı­nın ka­ra ara­ma­la­rı­na kı­yas­la da­ha pa­ha­lı ol­ma­sı ve ile­ri tek­no­lo­ji ge­rek­tir­me­si­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile ka­ra ve de­niz alan­la­rı için fark­lı ruh­sat sü­re­le­ri be­lir­len­miş, ara­ma ruh­sat­la­rın­dan alı­nan dev­let hak­kı kal­dı­rıl­mış, üre­ti­len pet­rol­den alı­nan dev­let his­se­si mar­ji­nal sa­ha­la­rın, ağır pet­ro­lün ve de­niz­ler­de­ki üre­ti­min teş­vi­ki için ka­de­me­li hâle ge­ti­ril­miş­tir. Ay­rı­ca, KDV ve ÖTV mu­afi­yet­le­ri tüm ara­ma ve üre­tim fa­ali­yet­le­ri­ni kap­sa­ya­cak şe­kil­de ge­niş­le­til­miş, dam­ga ver­gi­si ve ku­rum­lar ver­gi­sin­de ba­zı dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. Ge­nel ola­rak, sek­tö­rün ko­nu­ya iliş­kin tüm öne­ri­le­ri dik­ka­te alın­mış­tır.

Pet­rol sek­tö­rün­de­ki ye­ni­den ya­pı­lan­ma ça­lış­ma­la­rı çer­çe­ve­sin­de, pi­ya­sa ka­nun­la­rıy­la ön­ce­den Pet­rol İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­len ba­zı gö­rev­ler Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu­na dev­re­dil­miş­tir. Bu Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'yla Pet­rol İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ek so­rum­lu­luk­lar ve gö­rev­ler ge­ti­ril­mek­te­dir. Olu­şa­cak bu ye­ni du­ru­ma uyum sağ­la­na­bil­me­si için Pet­rol İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü teş­ki­lat ya­pı­sı­nın ye­ni­den dü­zen­len­me­si ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu dö­nem­de, pet­rol ve do­ğal gaz üre­ten, tü­ke­ten ve tran­sit ül­ke­ler ara­sın­da kar­şı­lık­lı ba­ğım­lı­lık ve "ka­zan ka­zan" il­ke­le­ri­ne da­ya­lı bir sis­tem ge­liş­ti­ril­mek­te­dir. Av­ru­pa ve Uzak Do­ğu'da yer alan bü­yük tü­ke­ti­ci ül­ke­ler, Or­ta As­ya, Or­ta Do­ğu ve Af­ri­ka'da­ki kay­nak­la­rı ken­di böl­ge­le­ri­ne çek­mek için yo­ğun bir ça­ba için­de­dir. Bu kon­jonk­tür içe­ri­sin­de, ül­ke­miz, ar­tan tü­ke­ti­mi­ni kar­şı­la­ya­cak kay­nak­la­rın di­ğer tü­ke­ti­ci­le­re doğ­ru aka­ca­ğı gü­zergâh üze­rin­de­ki ko­nu­muy­la ta­rihî bir avan­taj ya­ka­la­mış­tır. Bu avan­taj­lı du­rum­dan en yük­sek kat­ma de­ğe­ri çı­kar­mak, ül­ke­miz ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın tam, ek­sik­siz, sü­rek­li bir ko­or­di­nas­yon ve iş bir­li­ği kur­ma­la­rıy­la müm­kün ola­bi­le­cek­tir.

Ül­ke­mi­zin tek, pay­la­şıl­mış ve or­tak bir ener­ji stra­te­ji­si­ne ih­ti­ya­cı var­dır. Bu amaç­la, Ener­ji Ve Ta­bii Kay­nak­lar Ba­kan­lı­ğı baş­kan­lı­ğın­da il­gi­li tüm ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın bir ara­ya ge­le­ce­ği ve te­mel viz­yo­na yö­ne­lik he­def­ler, stra­te­ji­ler ve uy­gu­la­ma­la­rın be­lir­le­ne­ce­ği ve ta­kip edi­le­ce­ği bir kon­sey mut­la­ka ku­rul­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'da ba­zı ara­ma fa­ali­yet­le­ri­ne ve öne­mi­ne de­ğin­mek is­ti­yo­rum.

Mar­din'in Nu­say­bin il­çe­sin­de yak­la­şık 3,5 mil­yon dö­nüm­lük ara­zi­de pet­rol ara­ma­ya baş­la­yan Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı, el­de et­ti­ği bul­gu­la­ra gö­re, böl­ge­de cid­di bir pet­rol re­zer­vi var­dır. Bu­nu iki tes­pit­le ör­nek­le­mek is­ti­yo­rum:

Bi­rin­ci tes­pit: Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın Mar­din-Nu­say­bin sa­ha­la­rı ile Su­ri­ye sı­nı­rı ci­va­rın­da açı­lan pet­rol ku­yu­la­rın­da­ki re­zer­vin yak­la­şık 87 mil­yon ton, ya­ni 561 mil­yon va­ril ol­du­ğu­nu açık­lı­yor ve bu alan­lar­da ara­ma ve son­daj fa­ali­yet­le­ri­nin de­vam et­ti­ği­ni ay­rı­ca be­lir­ti­yor.

Di­ğer bir tes­pit ise: Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'nde pet­rol çı­kar­tan bir özel şir­ke­tin ara­ma gru­bu baş­ka­nı ol­duk­ça id­di­alı ko­nu­şu­yor: "Mar­din'in gü­ne­yin­de, Cey­lan­pı­nar-Mar­din-Ciz­re üç­ge­nin­de, Su­udi Ara­bis­tan'da çı­kan pet­rol ka­li­te­sin­de re­zerv­ler ol­du­ğu­nu tes­pit et­tik. Bu­nu sis­mik ve…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Uzun­bay, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

SE­DAT UZUN­BAY (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, sü­re on beş da­ki­ka de­ğil miy­di?

BAŞ­KAN - On da­ki­ka.

SE­DAT UZUN­BAY (De­vam­la) - Grup adı­na on da­ki­ka mı?

BAŞ­KAN - Evet. Ney­se, ben si­ze bir da­ki­ka da­ha ila­ve ede­yim.

Bu­yu­run efen­dim.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - İki da­ki­ka da­ha ve­rin Sa­yın Baş­kan.

SE­DAT UZUN­BAY (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

"Mar­din'in gü­ne­yin­de, Cey­lan­pı­nar-Mar­din-Ciz­re üç­ge­nin­de, Su­udi Ara­bis­tan'da çı­kan pet­rol ka­li­te­sin­de re­zerv­ler ol­du­ğu­nu tes­pit et­tik ve bu­nu sis­mik ve gra­vi­te ça­lış­ma­la­rıy­la or­ta­ya koy­duk. Tes­pit­le­ri­mi­ze gö­re bu böl­ge­de gün­de 1 mil­yon va­ril pet­rol çı­kar­mak müm­kün." di­yor. Bun­lar, çok önem­li ve dik­kat çe­ki­ci tes­pit­ler.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın son bir se­ne­de 7 ku­yu aç­tı­ğı bu sı­nı­rın Su­ri­ye ta­ra­fın­da 100 ku­yu fa­ali­yet gös­te­ri­yor ve bun­lar­dan gün­de 600 bin va­ril pet­rol çı­ka­rı­lı­yor. Bu ra­kam, Tür­ki­ye'nin gün­lük tü­ke­ti­mi­nin yak­la­şık yüz­de 85'ine denk ge­li­yor. Bu ve­ri­ler­den ha­re­ket­le, bu böl­ge­nin çok önem­li bir böl­ge ol­du­ğu or­ta­da­dır. Bu böl­gey­le il­gi­li ola­rak son za­man­lar­da ya­şa­dı­ğı­mız bir­kaç önem­li olay var. Bun­la­rı siz­le­re tek­rar ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

Bun­lar­dan bi­rin­ci­si, bu pet­rol böl­ge­si için­de olan ma­yın­lı ara­zi­ler­le il­gi­li ola­rak, kı­sa bir sü­re ön­ce ma­yın­la­rın te­miz­len­me­si kar­şı­lı­ğın­da or­ga­nik ta­rım yap­mak için Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan iha­le­ye çı­kıl­mış­tı ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin et­kin mu­ha­le­fe­ti so­nu­cun­da, ka­mu­oyun­dan ge­len tep­ki­ler üze­ri­ne iha­le ip­tal edil­miş­ti; bu, önem­li bir olay­dı.

Di­ğer önem­li olay ise, AKP Hükûme­ti ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ti­ri­len 1 Mart Tez­ke­re­si'ne gö­re, Ame­ri­kan Or­du­su bu böl­ge­ye yer­le­şe­cek­ti; bu da çok önem­li baş­ka bir olay.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün­ler­de Irak'ta ya­şa­nan Ame­ri­kan ve İn­gi­liz fir­ma­la­rı­nın pet­rol pay­la­şım­la­rın­dan, in­sa­nın ak­lı­na, is­ter is­te­mez, he­men 1 Mart Tez­ke­re­si ve ma­yın­lı ara­zi­nin te­miz­len­me­si iha­le­le­ri ge­li­yor. 1 Mart Tez­ke­re­si'nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de red­de­dil­miş ol­ma­sı­nın ve ma­yın­lı ara­zi­le­rin te­miz­len­me­si iha­le­le­ri­nin ip­ta­li­nin ne ka­dar önem­li ve doğ­ru ka­rar­lar ol­du­ğu, bu yö­nüy­le de bir kez da­ha or­ta­ya çı­kı­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, pet­rol şir­ket­le­ri­nin men­fa­at­le­ri ge­re­ği bi­lim­sel ger­çek­le­ri na­sıl çar­pı­ta­bil­di­ği­ne iliş­kin bir­kaç ör­nek ver­mek is­ter­dim, ama, sü­rem çok sı­nır­lı. An­cak, bu­ra­lar­dan sa­de­ce ve son ör­ne­ğim olan Ba­kü-Tif­lis-Cey­han bo­ru hat­tıy­la il­gi­li ola­rak ya­şa­nan bir ör­ne­ği ak­tar­mak is­ti­yo­rum. Bu hat­tın ku­ru­lu­şu sı­ra­sın­da, İn­gi­liz Ulus­la­ra­ra­sı Stra­te­jik Araş­tır­ma­lar Ens­ti­tü­sü Mü­dü­rü, hat­tın ya­pı­mın­dan ön­ce Ha­zar böl­ge­sin­de­ki pet­rol re­zerv­le­ri­nin abar­tıl­dı­ğı­nı, böl­ge­de en faz­la 35 mil­yar va­ril pet­rol ol­du­ğu­nu söy­lü­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, bu­yu­run, ta­mam­la­yın ko­nuş­ma­nı­zı. Ma­dem on beş da­ki­ka­ya gö­re ayar­la­dı­nız ken­di­ni­zi, bu­yu­run efen­dim.

SE­DAT UZUN­BAY (De­vam­la) - Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ame­ri­ka Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­na gö­re ise, böl­ge­de­ki re­zerv­ler bu İn­gi­liz Mü­dü­rün söy­le­di­ği ra­ka­mın tam 7 ka­tı. İn­gi­liz­le­rin bi­lim­sel ve­ri­le­ri ne­den çar­pıt­tı­ğı kı­sa bir sü­re son­ra an­la­şı­lı­yor ve hat­tın ya­pı­mın­da bir İn­gi­liz pet­rol şir­ke­ti­nin li­der ko­nu­ma gel­me­si­nin he­men ar­dın­dan, söz­de bu yan­lış­lık da dü­zel­ti­li­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gü­ne ka­dar bu hikâye­le­re ben­zer bir­çok hikâye­yi ül­ke­miz için­de de din­le­dik. Bu hikâye­le­rin ne ka­dar doğ­ru ol­du­ğu­nu da bun­dan son­ra hep bir­lik­te ya­şa­yıp gö­re­ce­ğiz. Bu Pet­rol Ya­sa Ta­sa­rı­sı'yla, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de­ki ilk Pet­rol Ka­nu­nu olan 1926 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 725 sa­yı­lı Ka­nun'dan bu­gü­ne ka­dar sek­sen yıl­lık bir sü­re geç­miş­tir. Bu, Tür­ki­ye pet­rol sü­re­cin­de ye­ni bir aşa­ma­ya ge­lin­miş­tir, bir önem­li dö­nüm nok­ta­sı­dır. Bun­dan son­ra­ki ge­liş­me­le­ri ay­nı du­yar­lı­lık­la ta­kip ede­ce­ği­mi­zi be­lirt­mek is­ti­yo­rum ve Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın de­ği­şik ve­si­le­ler­le hid­ro­elek­trik po­tan­si­yel­le iliş­ki­li ola­rak söy­le­di­ği iş­te "Su­la­rı­mız şı­rıl şı­rıl akı­yor, akıp gi­di­yor, on­la­rı sey­re­di­yo­ruz." ifa­de­le­ri var­dı ve da­ha son­ra bu pro­je­le­rin, hid­ro­elek­trik po­tan­si­ye­lin de­ğer­len­di­ril­me­si için ha­zır­la­nan pro­je­le­rin ol­du­ğu­nu ifa­de et­miş­ti. Uma­rım, bu Pet­rol Ya­sa Ta­sa­rı­sı'yla ül­ke­miz­de çı­ka­rı­la­cak olan pet­ro­le de, su­la­ra bak­tı­ğı­mız gi­bi şı­rıl şı­rıl bak­ma­yız.

Bu dü­şün­ce­ler­le, ya­sa­mı­zın ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ve uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce Mec­li­si tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Uzun­bay.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler.

Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, Pet­rol Ka­nu­nu üze­ri­ne Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da, şu du­yar­sız­lı­ğa bak­tı­ğı­mız­da söy­le­ne­cek tek bir şey var: Ge­nel baş­kan­la­rın eş­le­ri tar­tı­şıl­sa, tür­ban ko­nu­su tar­tı­şıl­sa du­yar­lı olan bir AKP, bu ka­dar önem­li bir Pet­rol Ka­nu­nu tar­tı­şı­lır­ken pi­ya­sa­da ol­ma­ma­sı, sor­gu­la­ma­ma­sı­nı esef­le kar­şı­lı­yo­rum. Bu­ra­dan da ka­mu­oyu­na şikâyet edi­yo­rum ve bu ka­dar, dün­ya­da stra­te­jik öne­mi olan Pet­rol Ka­nu­nu tar­tı­şı­lır­ken -hem iç­te hem dış­ta- çok önem­li, al­tı­nı çiz­me­miz ge­re­ken iki üç un­sur var.

Tür­ki­ye'nin stra­te­jik öne­mi­ni bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­ka­nı din­le­yin­ce hay­ret­le kar­şı­la­dım. Ba­kü-Cey­han pet­rol bo­ru hat­tı­nı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, Sa­yın Ba­kan kat­ma de­ğer ola­rak 350 mil­yon do­lar­dan bah­set­ti. Sa­yın Ba­ka­na bu­ra­dan sor­mak is­ti­yo­rum: Bu fi­yat, bek­çi­li­ğin ta kar­şı­lı­ğı. 350 mil­yon do­lar de­di­ği­niz çok bü­yük bir ra­kam de­ğil. Dü­ne ka­dar da­ha ya­ban­cı… Tür­ki­ye'de fa­iz­den, rant­tan ge­çi­nen­ler­den 3 mil­yon YTL ge­ri ver­di­niz. Göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, bu ka­dar stra­te­jik öne­mi olan Ba­kü-Cey­han pet­rol bo­ru hat­tı­na bak­tı­ğı­mız­da, 350 mil­yon do­la­rın çok bü­yük pay ol­ma­dı­ğı­nı ka­mu­oyu as­lın­da tak­dir edi­yor. Asıl bu­ra­da en bü­yük has­sa­si­yet­ler­den bir ta­ne­si, Ba­kü-Cey­han bo­ru hat­tı­nın geç­ti­ği yer­ler. Ar­da­han'dan gi­ri­yor, Kars'tan ge­çi­yor, Er­zu­rum, Er­zin­can, Si­vas, Kay­se­ri, Kah­ra­man­ma­raş, Os­ma­ni­ye, Ada­na ve Cey­han; in­şal­lah, bu, ya­rın­lar­da Tür­ki­ye'nin sı­nı­rı ol­maz. Bu­nun al­tı­nı net çiz­me­miz ge­re­ki­yor. Ken­di­mi­ze ge­le­lim. Tür­ki­ye üze­rin­de oy­na­nan stra­te­ji­le­ri, Tür­ki­ye üze­rin­de oy­na­nan oyun­la­rın eğer al­tı­nı çi­ze­me­ye­cek­se­niz, o za­man bu­ra­da­ki var­lı­ğı­nı­zı lüt­fen sor­gu­la­yın.

İkin­ci­si, Pet­rol Ka­nu­nu sa­de­ce Tür­ki­ye'de mi so­run? Ay­nı za­man­da kom­şu­muz Irak'ta da pet­rol ka­nu­nu tar­tı­şıl­mak­ta. O ka­nun da­hi tar­tı­şıl­mı­yor. Bak­tı­ğı­mız­da, son gün­ler­de za­ten ka­mu­oyu­nun en önem­li, has­sas ol­du­ğu nok­ta­lar­da Tür­ki­ye'nin Or­ta Do­ğu'da­ki çı­kar­la­rı söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, biz hep yıl­lar­dır içe ka­pan­dı­ğı­mız gi­bi bu­gün de içe ka­pa­nı­yo­ruz. Bi­rin­ci so­run Cum­hur­baş­kan­lı­ğı so­ru­nu, ikin­ci­si ge­nel se­çim­ler ko­nu­su.

Evet, Or­ta Do­ğu'da­ki çı­kar­la­rı­mı­zı hep göz ar­dı et­tik ve et­me­ye de de­vam edi­yo­ruz ve bu­ra­da­ki Pet­rol Ya­sa­sı çık­tı­ğı za­man bel­ki bir de­re­ce Tür­ki­ye'nin ra­hat­la­ya­bi­le­ce­ği bir un­sur. Irak'ın bü­tün­lü­ğü açı­sın­dan bö­lün­me­ye­ce­ği gi­bi an­la­mı çı­kı­yor, Pet­rol Ya­sa­sı çı­kın­ca. Ge­rek peş­mer­ge­ler, ya­ni Kürt­ler ve ge­rek­se Şii­ler bu Pet­rol Ya­sa­sı'na olum­lu bak­mak­ta. O za­man Tür­ki­ye ola­rak şu­nu di­ye­bi­li­riz: Ya Irak bö­lün­mü­yor. Ne­den? Çok ulus­lu fir­ma­lar, ar­tık çı­kar­la­rı, Irak'ın bü­tün­lü­ğün­den ya­na ta­vır alı­yor.

Asıl bu­ra­da ikin­ci teh­li­ke, bi­zim çı­kar­la­rı­mız göz ar­dı edi­li­yor. En ufak bir şe­kil­de çı­kar­la­ra mü­da­ha­le ede­bi­le­cek en ufak bir imkân kal­mı­yor. Çün­kü, bu­nun ko­ru­ma­sı ta­ma­mıy­la çok ulus­lu fir­ma­la­rın gü­ven­ce­si al­tın­da. O za­man bu oy­na­nan se­nar­yo­la­ra, oy­na­nan oyun­la­ra lüt­fen gö­zü­nü­zü açın. Tür­ki­ye'nin tüm çı­kar­la­rı göz ar­dı edi­li­yor ve bu­gün Pet­rol Ka­nu­nu'nda çı­ka­cak un­sur­lar­dan, ge­rek Or­ta Do­ğu ve ge­rek stra­te­jik açı­sın­dan Tür­ki­ye'nin yap­mış ol­du­ğu tek şey var, sa­de­ce ko­ru­mak. O za­man, bir de ken­di yer al­tı kay­nak­la­rı­mız çı­ka­bi­le­cek; iş­te, pet­rol bul­ma. Çok ba­sit. Tür­ki­ye'de yıl­lar­dır ener­ji­de da­ha çok da­ğı­tım üze­ri­ne se­nar­yo­lar ya­zıl­dı. Da­ğı­tım, hem ko­lay hem de kâr mar­jı çok yük­sek. Çı­kar­mak, hem çok zor hem de ay­nı za­man­da pa­ha­lı bir un­sur. O za­man ya­pı­la­cak tek şey var: Da­ğı­tım. Tür­ki­ye'de de özel­leş­tir­me­nin önem­li­le­rin­den bir ta­ne­si da­ğı­tım fir­ma­la­rı üze­rin­de ol­du. Ne­den? 1954 yı­lın­dan iti­ba­ren Tür­ki­ye'nin böy­le bir li­be­ral bir ka­nu­nu var­ken dün­ya­da ya­tı­rım yap­ma­sı ge­re­ken un­sur­lar göz ar­dı edil­di. Hep pa­zar pa­yı... Bu­gün de ay­nı şe­kil­de oyun­lar de­vam edi­yor.

Bir de, bun­dan son­ra Sa­yın Ba­ka­nım bi­zi de ay­dın­la­tır­sa se­vi­ni­riz; stra­te­jik öne­mi olan Ba­kü-Cey­han pet­rol bo­ru hat­tı­nın, bun­dan son­ra Cey­han-Hay­fa ara­sın­da­ki pro­je­nin akı­be­ti hak­kın­da da bi­ze bil­gi ve­rir­se hem biz hem de ka­mu­oyu ay­dın­la­na­cak­tır. Çün­kü, eğer o da ya­pı­la­nır­sa stra­te­jik öne­mi­miz bir de­re­ce da­ha as­ga­ri­ye in­miş olur.

Tür­ki­ye'nin ve dün­ya­nın en önem­li so­ru­nu, as­lın­da pet­rol­de arz ve ta­lep so­ru­nu de­ğil. So­run, sa­de­ce böl­ge­sel so­run ve bu yüz­den de ge­rek Or­ta Do­ğu yüz­de 65'e va­ran dün­ya re­zerv­le­ri­nin bü­yük bir ora­nı… Hep Or­ta Do­ğu yıl­lar­dır çal­kan­tı­lı, yıl­lar­dır hep kan­lı sü­reç­ler de­vam edi­yor.

Bi­zim, böl­ge ola­rak, ge­rek do­ğal gaz ve ge­rek­se pet­rol ko­nu­sun­da, özel­lik­le fo­sil üre­ti­mi de­di­ği­miz bu pet­rol­le­rin en önem­li un­sur­la­rı de­niz­ler­dir. Yıl­lar­dır ge­rek böl­ge­miz­de ve ge­rek­se Ka­ra­de­niz... Üç ta­ra­fı de­niz­ler­le çev­ri­li olan Tür­ki­ye'de pet­rol ara­ma­nın bu ka­dar göz ar­dı edil­me­si, cid­di bir stra­te­jik oyu­nun par­ça­sı iken, Tür­ki­ye ola­rak, hep sa­de­ce se­yir­ci kal­dık. Bu­gün de, böl­ge­miz­de ve dün­ya­da ge­li­şen pet­rol ko­nu­sun­da da se­yir­ci kal­ma­ya de­vam edi­yo­ruz.

Sor­mak is­ti­yo­rum: Ge­rek Irak'ta­ki pet­ro­lün yüz­de 70'ini çok ulus­lu fir­ma­lar gö­tü­rür­ken, yüz­de 30'unu ne ora­da Irak hal­kı­nın bü­tün­lü­ğü içe­ri­sin­de ne Şii­ler ne Kürt­ler ne Sün­ni­ler ve ne Türk­men­ler fay­da­la­na­cak. Ta­ma­mıy­la çok ulus­lu fir­ma­lar de­di­ği­miz -bi­raz ön­ce isim­le­ri de sa­yıl­dı- ve on­la­rın çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da alt­ya­pı ha­zır­lan­mış ol­du ve bu Pet­rol Ka­nu­nu'yla da Tür­ki­ye'nin de ay­nı alt­ya­pı­sı ya­ra­tı­lı­yor. Hiç de­ği­şen bir şey yok. Tür­ki­ye'de, ne ge­rek kat­ma de­ğer üret­mek ne is­tih­dam ne çe­şit­li ya­tı­rım pro­je­le­ri­ne dö­nük un­sur­dan çok, çı­ka­cak yer al­tı kay­nak­la­rı­nın ha­zır re­zer­vi olan Tür­ki­ye'nin özel­lik­le re­zer­vi ko­nu­sun­da bak­tı­ğı­mız­da ve sü­reç ola­rak da Ame­ri­ka baş­ta ol­mak üze­re, Ba­tı­lı ül­ke­ler, ken­di yer al­tı kay­nak­la­rı­nı eko­no­mik ve uzun sü­re­li kul­lan­ma eği­li­min­dey­ken, Tür­ki­ye ise da­ha bun­la­rın far­kın­da de­ğil.

Böy­le bir sü­reç içe­ri­sin­de bak­tı­ğı­mız­da, Tür­ki­ye'nin üre­ti­le­bi­lir re­zerv­ler ko­nu­sun­da­ki kay­na­ğı bel­li; pet­rol 40,6, 2000 yı­lın­da, üre­tim ve tü­ke­tim ola­rak bak­tı­ğı­mız­da, do­ğal gaz 16 -her ge­çen gün de art­mak­ta- hid­ro­elek­trik 3, di­ğer­le­ri ise yüz­de 10.

Bu açı­dan bak­tı­ğı­mız­da, dün­ya pet­rol­den ya­vaş ya­vaş uzak­la­şır­ken, Tür­ki­ye'de­ki ya­tı­rım­la­rın bü­yük bir kıs­mı pet­ro­le da­ya­lı ve ba­ğım­lı­lık de­vam et­mek­te. Özel­lik­le ener­ji ko­nu­sun­da on-on beş yı­lı­nı ipo­tek al­tı­na al­mış bir Tür­ki­ye dü­şün­dü­ğü­müz­de, ge­le­ce­ği­mi­zin ne ka­dar ka­ran­lık ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­ruz.

Sa­yın Ba­ka­na so­ru sor­duk, İran'ın do­ğal ga­zı­nı stra­te­jik si­lah ola­rak kul­la­nıp kul­lan­ma­dı­ğı­nı. Sa­mi­mi­yet içe­ri­sin­de ifa­de et­ti ki "Al­dı­ğı­mız bil­gi­ler doğ­rul­tu­sun­da, iş­te, İran'da­ki tek­nik arı­za ve ha­va ko­şul­la­rın­dan do­la­yı." O za­man sor­mak la­zım Sa­yın Ba­ka­nım: Çin'e ni­ye kes­me­di İran? Ya­ni, ön­ce can, son­ra ca­nan. Biz ca­nan mı­yız bu ül­ke­de? Bun­ca bü­yük bir stra­te­jik, im­za al­tı­na al­mı­şız ve dev­let gü­ven­ce­si ol­ma­sı ge­re­ken bir yer­de, İran'ın ini­si­ya­ti­fi­ne mi bı­ra­ka­ca­ğız bu sü­re­ci?

Pe­ki, Tür­ki­ye'de ne ka­dar do­ğal gaz sto­ku ya­pa­bi­le­cek de­po­la­rı­mız var, söy­ler mi­si­niz? "İyi ki bay­ram de­ğil­di." İfa­de­si, Sa­yın Ba­ka­nın ta ken­di­si­nin. Bu yüz­den tü­ket­mek ye­ri­ne… Ta­bii ki, stra­te­jik olan si­lah­la­rı, İran ken­di açı­sın­dan kul­lan­mak­ta, o ken­di açı­sın­dan hak­lı; ama, biz­ler ise bir baş­ka ül­ke­nin ini­si­ya­ti­fi al­tın­da­yız. Sı­kın­tı bu­ra­da baş­lı­yor. Bu yüz­den, Tür­ki­ye'de ener­ji pro­fi­li­ni, ener­ji çe­şit­li­li­ği­ni ar­tır­mak zo­run­da­yız.

Bi­yo­di­zel ör­ne­ğin­den ver­mek is­ti­yo­rum. Tür­ki­ye'de ta­rı­ma da­ya­lı özel­lik­le de, çok cid­di an­lam­da, bi­yo­di­zel üre­ti­mi­ni da­ha doğ­ma­dan öl­dür­dük, çün­kü, pet­rol dev­le­ri de­di­ler ki: Kat­ma de­ğer koy, KDV koy. Evet, KDV'siz ol­maz, ama, da­ha bu sek­tö­rü ya­şa­ma­dan öl­dür­me­nin hiç­bir an­la­mı yok, ba­ğım­lı­lı­ğı da­ha da de­rin­leş­ti­rir ve bi­yo­di­zel üni­te­si açı­sın­dan Tür­ki­ye'de cid­di sı­kın­tı­lar baş­la­dı. Dü­ne ka­dar cid­di, her ge­çen gün ar­tan bir ka­pa­si­tey­le Tür­ki­ye'de bi­yo­di­zel ener­ji üre­ti­mi sağ­la­nır­ken, bu­gün yok ol­ma­ya mahkûm. Za­ten sek­tö­rel an­lam­da tek­no­lo­ji­yi dı­şa­rı­dan it­hal edi­yo­ruz, bir de KDV gi­bi üze­ri­ne çul­lan­dık ve boğ­duk­tan son­ra ya­pı­la­cak bir şey, o sek­tör­de ba­şı­mız sağ ol­sun, doğ­ma­dan öl­dü! Bu yüz­den, ener­ji po­li­ti­ka­la­rı­nı çok iyi be­lir­le­mek zo­run­da­yız ve gü­cü­mü­zün kıy­me­ti­nin far­kı­na va­ra­lım. Dün­ya üze­rin­de sa­de­ce ko­nu­mu­muz bek­çi­lik ol­ma­sın ve hep un­sur, bek­çi­lik ko­nu­mu­na gi­der­ken, eğer ener­ji­de­ki ba­ğım­lı­lık ve po­li­ti­ka­la­rı­mı­zı böl­ge­sel ve kü­re­sel an­lam­da göz ar­dı et­ti­ği­miz müd­det­çe, Tür­ki­ye sa­de­ce ka­de­riy­le baş ba­şa kal­mış olur ve bu ka­der de, ma­ale­sef, Tür­ki­ye'nin de­ğil baş­ka­la­rı­nın el­le­rin­de olur.

Si­ya­sal an­lam­da on beş-yir­mi yı­lı­nı ipo­tek al­tı­na al­mış bir ener­ji po­li­ti­ka­sıy­la git­mek müm­kün de­ğil. Eğer, ik­lim­sel ko­şul­la­ra, ya­ni, ha­va ko­şul­la­rı­na bağ­lı ola­rak ya­şa­cak­sak, o za­man­ki ge­rek ener­ji­de­ki ve ge­rek­se sa­na­yi­de­ki ba­ğım­lı­lı­ğı­mız her ge­çen gün art­mak­ta. Bu si­lah­lar iyi kul­la­nıl­ma­lı ve ya­şa­ma ge­çi­rir­ken de Tür­ki­ye'de ba­ğım­lı­lık­tan çok üre­ti­mi, üre­tim­le be­ra­ber li­be­ral sis­te­min ve­rim­li­li­ği­ni ve re­ka­bet ko­şul­la­rı­nı ya­rat­mak zo­run­da­yız.

Bu­ra­da, özel­leş­tir­me adı al­tın­da çok ulus­lu fir­ma­la­ra alt­ya­pı ve ze­min ya­ra­tıl­mak­ta. Bu­gün, Tür­ki­ye'de­ki bir ra­fi­ne­ri ko­nu­sun­da ATAŞ bi­le, geç­mi­şin­de BP'ye ait olan, Mer­sin'de­ki ATAŞ ra­fi­ne­ri­si bi­le ka­pa­tır­ken, bun­dan son­ra bu tür ya­tı­rım­lar ko­nu­sun­da­ki çok ulus­lu fir­ma­lar dı­şın­da Tür­ki­ye'de millî bur­ju­va­mı­zı da ya­ra­ta­ma­dı­ğı­mız­dan do­la­yı, ulu­sal ser­ma­ye­mi­ze…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Şim­di, ulu­sal ve millî ser­ma­ye­mi­zi ya­rat­ma­dı­ğı­mız müd­det­çe, bu re­ka­bet ko­şul­la­rın­da eşit ol­ma­yan çok ulus­lu ser­ma­ye­ler kar­şı­sın­da ya­pa­ca­ğı­mız tek şey var, o da tes­lim ol­mak. Ül­ke­nin çı­kar­la­rı­nı peş­keş çek­mek.

Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "Da­ğıt­tı­ğı­mız kö­mür fi­ya­tıy­la, biz sos­yal hu­kuk dev­le­ti­yiz, sos­yal dev­le­tiz. Onun ge­re­ği­ni kö­mür da­ğı­ta­rak sağ­la­dık." Al­lah aş­kı­na söy­ler mi­si­niz, kö­mür da­ğıt­ma­nın kar­şı­lı­ğı ne­dir? Bu ül­ke­de hiç kim­se aç­lı­ğıy­la, se­fa­le­tiy­le övün­mez. Sa­yın Ba­ka­nı­ma da bu­ra­da ha­tır­lat­mak is­te­rim. Yar­dı­ma muh­taç kit­ley­le de­ğil, re­fa­hıy­la, be­re­ke­tiy­le ve onu­ruy­la ya­şa­mış bir ül­ke öz­le­mi içe­ri­sin­de­yiz. Bu yüz­den top­lu­mu asa­lak­laş­tır­mak de­ğil, ba­ğım­lı hâle ge­tir­mek de­ğil, ia­şe­ye ba­ğım­lı hâle ge­tir­mek de­ğil, tam ter­si­ne, üre­te­bi­len, re­ka­bet eden ve dün­ya klas­ma­nın­da ge­rek be­yin ve ge­rek­se üret­tik­le­ri­miz­le ay­rı­ca­lık­lı bir Tür­ki­ye öz­le­mi  içe­ri­sin­de­yiz ve Sa­yın Ba­ka­nı­ma da bun­la­rı tav­si­ye ede­rim. Bu yüz­den, Tür­ki­ye'de­ki ge­lir da­ğı­lı­mı ve yok­sul­lu­ğu göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, her ge­çen gün ia­şe­ye ba­ğım­lı kit­le­ler sa­yı­sı hız­la art­mak­ta. Si­zin al­dı­ğı­nız…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) -  Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Si­zin ik­ti­dar dö­ne­mi­niz­de al­dı­ğı­nız ye­şil kart sa­yı­sıy­la bu­gün­kü ye­şil kart sa­yı­sı­nı lüt­fen bir tar­tın. Ara­da­ki fark, si­zin be­ce­ri­niz­dir. Olum­suz­luk­la­rı da be­cer­di­niz, ama ül­ke­nin tüm de­ğer­le­ri­nin ko­run­ma­sı­nı di­li­yo­ruz.

Biz, Ana­va­tan ola­rak, li­be­ral sis­te­min, ve­rim­li­li­ğin ve re­ka­be­tin önün­de­ki tüm ya­sal en­gel­le­rin aşıl­ma­sın­dan ya­na­yız; ama, gü­nü­mü­zün ko­şul­la­rı içe­ri­sin­de, kü­re­sel dün­ya­yı da göz önün­de bu­lun­du­ra­rak Tür­ki­ye'nin millî men­fa­at­le­ri­ni ko­ru­mak bi­zim gö­re­vi­miz­dir. Bu­ra­da­ki çı­ka­rıl­mış olu­nan ya­sa­yı çe­kin­ce­le­riy­le be­ra­ber siz­ler­le pay­laş­tık. Lüt­fen, öner­ge­ler­le bu fır­sat var­ken, ül­ke­nin te­me­li­ne, ül­ke­nin millî men­fa­at­le­ri­ni göz ar­dı et­me­yin di­yo­ruz. Bu ka­nu­nun, ül­ke­nin men­fa­atin­den çok, ül­ke­nin ya­rın­la­rı­na ipo­tek ko­ya­cak bir ka­nun ola­rak bi­lin­me­si­ni is­ti­yo­ruz.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şa­hıs­la­rı adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Ve­dat Yü­ce­san.

Bu­yu­run Sa­yın Yü­ce­san. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ha­tır­la­ta­yım Sa­yın Yü­ce­san, sü­re­niz beş da­ki­ka. Ba­zen ar­ka­daş­lar şa­şı­rı­yor sü­re­le­ri.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1041 sı­ra sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı üze­ri­ne gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 6326 sa­yı­lı mev­cut Pet­rol Ka­nu­nu'nda de­ği­şik­lik ya­pan 1041 sı­ra sa­yı­lı Ta­sa­rı, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği için son de­re­ce önem­li so­nuç­lar do­ğu­ra­cak bir ka­nun ta­sa­rı­sı­dır. Bu ta­sa­rı­nın ay­rın­tı­lı bir şe­kil­de ele alın­ma­sı, mad­de­ler üze­rin­de ay­rın­tı­lı ko­nuş­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı ge­re­kir. Ta­sa­rı­ya kat­kı­da bu­lun­mak is­te­yen mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za bu fır­sat ta­nın­ma­lı­dır; ta­sa­rı­nın ek­sik­le­ri­nin gi­de­ril­me­si, yan­lış­la­rın dü­zel­til­me­si­dir. An­cak, AKP'nin, ne­re­dey­se âdet hâli­ne ge­tir­di­ği, biz­le­rin hiç­bir şe­kil­de tas­vip et­me­di­ği­miz bir şe­kil­de, ta­sa­rı, te­mel ya­sa ola­rak gö­rü­şü­lü­yor. AKP, ne­re­dey­se 3 mad­de­lik ka­nun tek­lif­le­ri­nin bi­le te­mel ya­sa ola­rak Mec­lis­te gö­rü­şül­me­si­ni is­te­ye­cek. Ar­ka­daş­lar, bu yak­la­şım as­la ka­bul edi­lir bir cins­ten de­ğil­dir. Ül­ke­mi­zin pet­rol kay­nak­la­rı­nın du­ru­mu­nu, ül­ke­mi­zin ya­rın­la­rı­nı be­lir­le­ye­cek bu ka­nun, te­mel ya­sa ola­rak ele alın­ma­ma­lı­dır. Bu­nu doğ­ru bul­ma­dı­ğı­mı be­lirt­mek is­te­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Pet­rol Ka­nu­nu'yla ya­pıl­mak is­te­nen de­ği­şik­lik­ler ile sek­tör­de­ki ka­mu ku­ru­lu­şu­muz Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nı gö­zet­me an­la­yı­şı or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­ta­dır. Pet­rol kay­nak­la­rı­mı­zın, teş­vik adı al­tın­da ulus­la­ra­ra­sı te­kel­le­re su­nul­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır. Ül­ke çı­kar­la­rı­nın ko­run­ma­sın­dan vaz­ge­çi­lir­ken, ka­mu adı al­tın­da pet­rol ara­ma ve üre­tim fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rü­ten Tür­ki­ye Pet­rol Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­nin ilk adı­mı atıl­mak­ta, ulus­la­ra­ra­sı şir­ket­ler hâlin­de ye­ni bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­mek­te­dir. Baş­ka bir de­yiş­le, ka­mu ya­ra­rın­dan vaz­ge­çil­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 6326 sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu'nun 12'nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da, ya­ban­cı dev­let­le­rin doğ­ru­dan doğ­ru­ya ve­ya ida­re­si­ne hâkim ola­cak şe­kil­de ma­li il­gi­le­ri ve­ya men­fa­at­le­ri bu­lu­nan hük­mi şa­hıs­lar ile ya­ban­cı dev­let­ler adı­na ha­re­ket eden şa­hıs­la­rın pet­rol hak­kı­na sa­hip ol­ma­la­rı­nı, pet­rol ame­li­ya­tı yap­ma­la­rı­nı, bu­na is­ti­na­den men­kul ve gay­ri­men­kul sa­tın al­ma­la­rı­nı ya­sak­la­ya­rak, bu ya­sa­ğa is­tis­na ta­nı­ma hak­kı­nı da Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na ve­ren mad­de ta­sa­rı­dan çı­ka­rı­la­rak pet­rol ara­ma ve üre­tim fa­ali­yet­le­rin­de bu­lun­mak is­te­yen ya­ban­cı dev­let­le­rin ta­lep­le­ri­nin millî men­fa­at­le­re uy­gun ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­si imkânı or­ta­dan kal­dı­rıl­mış­tır.

Bu an­la­yış­la, ül­ke­miz­de pi­ya­sa de­ne­ti­mi yap­mak is­te­yen ve mev­cut re­zerv­le­rin önem­li ola­rak ken­di si­ya­sal an­la­yı­şı­na gö­re kon­trol al­tın­da tu­tul­ma­sı­nı sağ­la­mak, ar­zu eden ya­ban­cı dev­let­le­rin mü­ra­ca­atı­nın de­ğer­len­di­ril­me­si or­ta­dan kal­dı­rıl­mış, ül­ke ya­ra­rı­nı gö­zet­me an­la­yı­şı terk edil­miş­tir. Ya­ban­cı ül­ke­ler adı­na fa­ali­yet gös­te­ren şir­ket­le­rin ve şa­hıs­la­rın di­ğer şir­ket­ler üze­rin­de si­ya­sal ve eko­no­mik ola­rak et­kin bir po­li­ti­ka iz­le­me­si­nin önü açıl­mış­tır. Bu du­rum­da, ka­mu ve ül­ke men­fa­at­le­ri­ni gö­zet­mek an­la­yı­şın­dan vaz­ge­çil­di­ği açık­ça gö­rül­mek­te­dir. Ser­best re­ka­bet or­ta­mı­na ha­zır­la­ma al­tın­da tüm kı­sıt­la­ma­la­rı or­ta­dan kal­dır­mak, millî men­fa­at­le­ri­mi­zin ken­di ulu­sal sı­nır­la­rı­mız içe­ri­sin­de ya­ban­cı dev­let­le­rin men­fa­at­le­riy­le eş­de­ğer, hat­ta vaz­ge­çi­lir ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­si ka­bul edil­mez bir an­la­yış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­da, 6326 sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu'nun 13'ün­cü mad­de­si çı­ka­rıl­mak­ta­dır. 13'ün­cü mad­de, pet­rol hak­kı sa­hip­le­ri­nin üret­tik­le­ri ham pet­rol ve ta­bii gaz­dan, ta­ma­mı üze­rin­den ka­ra sa­ha­la­rın­da yüz­de 35'ini, de­niz sa­ha­la­rın­da da yüz­de 45'ini ham ve ma­mul ola­rak, mah­sul ola­rak ih­raç et­me hak­kı­nı ve­ri­yor­du, ge­ri ka­lan kı­sım mem­le­ket ih­ti­ya­cı­na ay­rı­lı­yor­du. Mev­cut Ya­sa'da­ki bu mad­de, 13'ün­cü mad­de kal­dı­rı­la­rak, çı­ka­rı­lan pet­ro­lün ta­ma­mı­nın ih­raç edil­me­si­ne ola­nak sağ­lan­mak­ta­dır. Bu sa­kın­ca­lı­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Eğer, çı­ka­rı­lan pet­ro­lün ta­ma­mı ih­raç edi­lir­se, ile­ri­de sı­kın­tı­lar ya­şan­ma­sı­na se­bep olur.

Kıb­rıs Ba­rış Ha­rekâtı sı­ra­sın­da ya­şa­nan­la­rı he­pi­miz bi­li­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Yü­ce­san, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (De­vam­la) - İle­ri­de ya­şa­na­bi­le­cek her­han­gi bir olum­suz­luk ve­ya Al­lah ko­ru­sun, çı­ka­bi­le­cek bir sa­vaş es­na­sın­da, mem­le­ket ih­ti­ya­cı için pay ay­rıl­ma­dı­ğı için, pet­ro­lün ta­ma­mı ih­raç edil­di­ği için, hiç de is­ten­me­yen so­run­lar ya­şan­ma­sı­na se­bep ola­cak­tır. Ta­sa­rı­nın 4'ün­cü mad­de­siy­le bu hak Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğın­dan alın­mak­ta­dır, ki­me ve­ril­di­ği be­lir­siz­dir. Şim­di, de­ni­yor ki, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­nın elin­de ruh­sat var, ama, on­lar kul­lan­mı­yor, hak­sız re­ka­bet ya­ra­tı­yor şek­lin­de id­di­alar var, çe­şit­li yo­rum­lar ya­pı­lı­yor. Bun­la­rın hiç­bi­ri­si doğ­ru de­ğil ar­ka­daş­la­rım. Bu­gün, pet­rol var­lı­ğı is­pat­lan­mış Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'nde ruh­sat­la­rın yüz­de 40'ı Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı­na, yüz­de 60'ı ise yer­li ve ya­ban­cı şir­ket­le­re ait­tir. Bun­la­ra kar­şı, 2004 yı­lı iti­ba­rıy­la söy­lü­yo­rum, son yir­mi yıl­da bu böl­ge­ler­de ya­pı­lan je­olo­jik ve je­ofi­zik ça­lış­ma­la­rın yüz­de 93'ü, son­daj fa­ali­yet­le­ri­nin yüz­de 81'i Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğın­ca ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Ek bir da­ki­ka da­ha ve­re­yim Sa­yın Yü­ce­san.

Bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (De­vam­la) - Di­ğer ta­raf­tan, bu iş­ler ko­lay de­ğil ar­ka­daş­lar. Ku­yu­yu aç­ma­dan ev­vel ya­pı­la­cak önem­li iş­ler var. Bir de, Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı kâr ama­cı güt­me­den ça­lış­tı­ğı için, millî men­fa­atin ol­du­ğu her ye­re git­ti­ği için, en faz­la ruh­sat alan TPAO'nun elin­de­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu du­rum çok önem­li­dir. An­cak, Mec­lis ça­tı­sı al­tın­da gö­rüş­tü­ğü­müz bu ta­sa­rıy­la TPAO'nun ül­ke için­de ve dı­şın­da dev­let adı­na ha­re­ket et­me­si dev­re dı­şı bı­ra­kıl­mış­tır.

Bu duy­gu­lar­la he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN -Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Ah­met Rı­za Acar.

Sa­yın Acar, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1041 sı­ra sa­yı­lı Pet­rol Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Pet­rol Ka­nu­nu, bun­dan ön­ce 1954 yı­lın­da ana hat­la­rıy­la çı­ka­rıl­mış olan bir ka­nun­du. O gün­den bu­gü­ne ka­dar ba­zı de­ği­şik­lik­ler ol­mak­la bir­lik­te, bu­gün gö­rüş­tü­ğü­müz ka­nun ye­ni bir ba­za, ye­ni bir an­la­yı­şı be­ra­be­rin­de ge­ti­rip otur­tan bir ka­nun ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. Ama, bü­tün bu­na rağ­men de şun­la­rı söy­le­me­den geç­mek is­te­mi­yo­rum.

Bu­gün dün­ya­da ne­ler ko­nu­şu­lu­yor aca­ba, he­le 1990'lı yıl­lar­dan son­ra? Ener­ji­nin gü­ven­li­ği, tü­ke­ti­mi, ar­zı, kar­bo­nu ve yir­mi yıl son­ra­sı ko­nu­şu­lu­yor bir­çok ku­rum­lar ve de bu ko­nu­yu ana­liz eden resmî ve özel sek­tör ku­rum­la­rı ta­ra­fın­dan. Ge­liş­miş ül­ke­ler ve ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler­de de tü­ke­ti­min iki kat ar­ta­ca­ğı ko­nu­şu­lu­yor. Çin'in ve ya­nın­da­ki Hin­dis­tan'ın her­ke­sin kay­gı­sı ol­du­ğu gö­rü­şü­lü­yor. Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin 2 ka­tı pet­ro­lü tü­ket­ti­ği ko­nu­şu­lu­yor. Çin'in yir­mi yıl içe­ri­sin­de bir nok­ta­ya ge­le­ce­ği, ku­tup­lar­da zor alan­lar­da pet­ro­lün bu­lu­na­bi­le­ce­ği ve da­ha çok ara­na­ca­ğı ko­nu­şu­lu­yor. Si­bir­ya'nın ener­ji kay­nak­la­rı üze­rin­de, Ja­pon­ya'yla Çin'in re­ka­be­ti ko­nu­şu­lu­yor. Ge­lir se­vi­ye­si art­tık­ça tü­ke­ti­min ço­ğal­dı­ğı ve ço­ğa­la­ca­ğı üze­rin­de he­sap­lar, ki­tap­lar, tar­tış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır; ay­nı za­man­da, dış po­li­ti­ka ara­cı ola­rak da kul­la­nı­la­ca­ğı, kul­la­nıl­mak is­ten­di­ği gö­rü­şül­mek­te­dir. Ma­li­yet­le­rin ar­ta­ca­ğı, Çin'le Hin­dis­tan'ın da­ha çok önem­li adım­lar atı­yor ol­du­ğu, Çin'in çok uzak­tan ener­ji al­dı­ğı, ener­ji it­ha­la­tı­na olan ih­ti­ya­cı gö­rü­şü­lü­yor. Af­ri­ka'da üre­ti­min ve ar­zın yüz­de 16'lar­dan yüz­de 25'le­re çı­ka­ca­ğı ko­nu­şu­lu­yor; bu ra­ka­mın Or­ta Do­ğu'da­ki ka­dar ol­du­ğu ifa­de edi­li­yor. Ni­jer­ya yet­ki­li­le­riy­le Ame­ri­kan Baş­ka­nı­nın gö­rüş­me­si­nin çok önem­li ol­du­ğu ko­nu­şu­lu­yor. 10 mil­yar in­sa­na ye­te­cek ye­ni­le­ne­bi­lir ener­ji kay­na­ğı­nın bu­lun­du­ğu ko­nu­şu­lu­yor. Ye­ni bo­ru hat­la­rı, Or­ta Do­ğu'da pet­rol ge­lir­le­ri­nin el de­ğiş­tir­me­siy­le il­gi­li ko­nu­la­rın ko­nu­şul­du­ğu; Rus­ya'nın önem­li bir ak­tör ol­du­ğu, onun ön­cü­lü­ğün­de OPEC'e üye ola­ca­ğı ko­nu­şu­lu­yor. Ge­le­cek­te güç di­na­mik­le­ri pet­rol, ulu­sal çı­kar­lar ve ih­ra­cat­çı ül­ke­ler için po­li­tik bas­kı ara­cı ola­ca­ğı ko­nu­şu­lu­yor.

Şim­di, dün­ya­da bun­lar ko­nu­şu­lur­ken, biz Tür­ki­ye'de bu­gün çı­kar­mak­ta ol­du­ğu­muz ka­nu­nun aca­ba kim­le­re rant­lar, kim­le­re ye­ni imkânlar sağ­la­ya­ca­ğı­nı ko­nu­şu­yo­ruz. Hal­bu­ki or­ta yer­de sof­ra yok, or­ta yer­de si­ni yok, or­ta yer­de si­ni­nin üze­rin­de ek­mek yok, ka­tık yok, azık yok pay­la­şa­ca­ğı­mız. Çün­kü, ne­dir? Üret­ti­ği­niz pet­ro­lün kö­kü 2 mil­yon 200 bin-2 mil­yon 300 bin ton­dur. Yer al­tın­da var­sa, eğer bu pet­ro­lü de dı­şa­rı­ya, ama biz ama bir baş­ka­sı çı­ka­ra­cak­sa, eli­miz­den ge­len imkânla­rı sağ­la­ma­lı­yız di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Bu ka­nun da de­ğiş­mez mad­de­le­ri ih­ti­va et­mi­yor ki. Beş yıl son­ra, üç yıl son­ra, se­kiz yıl son­ra bu­nu da ye­ni­ler­si­niz. He­le bir çı­kar­sın­lar da, he­le bir gel­sin­ler de, he­le bu ül­ke pet­rol yö­nüy­le ca­zip bir ko­nu­ma dön­sün de on­dan son­ra bir ba­ka­lım di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - An­laş­ma yir­mi beş yıl­lık!

AH­MET RI­ZA ACAR (De­vam­la) - Bu ka­nu­nun en önem­li he­de­fi, Ma­den Ka­nu­nu'nda ol­du­ğu gi­bi, bir pat­la­ma­yı mey­da­na ge­tir­mek­tir. Ma­den Ka­nu­nu'nda, ge­rek ara­ma­da ge­rek­se de iş­let­me­de ge­rek­se de üre­tim­de ge­rek­se de ih­ra­cat­ta çok önem­li nok­ta­la­ra tır­man­dı­ğı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz,  bu Pet­rol Ka­nu­nu'nun da he­de­fi bu­dur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ay­rı­ca, es­ki Ka­nun'un bil­has­sa 12'nci mad­de­sin­den bah­se­di­li­yor, mil­lî hak­la­rı­mı­zı ko­ru­ma­dı­ğı­nı... 12'nci mad­de, da­ha zi­ya­de bu­ra­da ya­tı­rım ya­pa­cak olan yer­li ve ya­ban­cı ser­ma­ye­yi ür­kü­ten dev­let­çi ve de bü­rok­rat­çı bir an­la­yı­şı ge­ti­ri­yor. Ne­dir? 1950'ler­de çı­kan bu Ka­nun, 1940'la­rın dü­şün­ce­siy­le çı­ka­rıl­mış­tır za­ten. Her ne ka­dar ser­best bir pi­ya­sa eko­no­mi­si­ni sa­vu­nan bir hükûmet de ol­sa, o gün­kü in­san­la­rın çı­kar­dı­ğı ka­nun­la­rın için­de­ki an­la­yış­la­rın bu ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Acar, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

AH­MET RI­ZA ACAR (De­vam­la) - Efen­dim, bu ka­nu­nun… O ka­dar çok söy­le­ne­cek söz var ki bu ka­nun­la il­gi­li, ge­tir­di­ği ye­ni­lik­ler­le il­gi­li. Bu ka­nun, açık, şef­faf, an­la­şı­la­bi­lir bir me­tin ola­rak kar­şı­mız­da­dır. Bu an­la­şı­la­bi­lir­li­ği, açık­lı­ğı, böy­le bir me­tin ol­ma­sı, bu ül­ke­de, öy­le zan­ne­di­yo­rum ki, yer­li ve ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar için ca­zi­be mer­ke­zi ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

Ben, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler içe­ri­sin­de…

Esas olan bir di­ğer hu­sus da, bi­yo­di­ze­lin bu ka­nun içe­ri­sin­de yer al­mış ol­ma­sı­dır ta­rı­mı des­tek­le­yen bir an­la­yış içe­ri­sin­de.

Ay­rı­ca, da­ğı­tım fir­ma­la­rıy­la ra­fi­ne­ri­le­rin de, bu­na yüz­de 2 ora­nın­da kat­kı ka­rış­tı­ra­bil­me imkânla­rı­nı ge­tir­me­si­ni, be­del­siz li­sans al­ma, üre­tim li­san­sı al­ma, ka­li­te ve stan­dart­ta bir üre­tim yap­ma gi­bi da­ha bir­çok şey­le­ri be­ra­be­rin­de ge­tir­di­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Ben, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler içe­ri­sin­de, ka­nu­nun ha­yır­lı ol­ma­sı­nı, Tür­ki­ye'de be­re­ket yağ­dır­ma­sı­nı di­li­yor, her­ke­si say­gı ve hür­met­le se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bö­lüm üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz on beş da­ki­ka sü­rey­le.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım te­le­fon­la ko­nu­şu­yor, bi­raz bek­le­ye­yim mü­sa­ade eder­se­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım…

Bu­yu­run efen­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, do­ğal gaz iha­le­le­ri ya­pı­yor­su­nuz il­ler­de. Bu iha­le­ler­de her il­de de­ği­şik fi­yat­lar çı­kı­yor: Bağ­la­ma be­de­li 180 do­lar, bağ­la­ma be­de­li 5 do­lar, abo­ne be­de­li 250 do­lar, abo­ne be­de­li 30 do­lar; de­ği­şik il­ler­de de­ği­şik. Şim­di, yük­sek fi­yat­lı il­le­rin in­san­la­rı "biz do­ğal ke­riz mi­yiz" di­yor­lar.

İki: Ka­mu adı­na, halk adı­na, in­san adı­na ora­da ya­pı­lan iş­le­ri aca­ba han­gi ku­rum ko­ru­yup kol­la­ya­cak hal­kı? Ben, şah­sı­nız dâhil, tüm Ener­ji Ba­kan­lı­ğı dâhil, EPDK dâhil, Ma­lat­ya'da­ki bu sü­reç­te ba­ğır­ma­dı­ğım yer kal­ma­dı. Tek bir kim­se sa­hip çık­ma­dı. Ge­lip, sen ne ya­pı­yor­sun… Hal­kın gün­lük ya­şa­mı al­tüst edil­di, da­yat­ma ya­pıl­dı ve ka­mu adı­na bu in­san­la­rın ya­şa­mı­na… Ay­lar­ca pe­ri­şan ol­du in­san­lar ve bu in­san­la­rın hak­kı­nı ko­ru­ya­cak ne bir ku­rum var…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Ba­kan arif­tir, an­la­mış­tır ne de­mek is­te­di­ği­ni­zi, ce­vap ve­re­cek­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim. Ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, do­ğal gaz, Ak­ça­ko­ca'da, çı­ka­ca­ğı­nı söy­le­di­niz. Ben de bi­li­yo­rum.

SA­NA­Yİ, Tİ­CA­RET, ENER­Jİ, TA­Bİİ KAY­NAK­LAR, BİL­Gİ VE TEK­NO­LO­Jİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Çık­tı za­ten.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Da­ğı­tı­ma ne za­man baş­la­ya­cak? Ar­tı, eş za­man­lı, Ak­ça­ko­ca'ya do­ğal gaz ve­ri­le­cek mi? Ve­ri­le­cek­se ne za­man ve­ri­le­cek?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, pet­rol, pet­rol ürün­le­ri ve do­ğal gaz­da it­ha­la­ta öde­nen mik­tar 2001'de 8,4 mil­yar do­lar, 2002'de 9,3 mil­yar do­lar, 2005'te 21,3 mil­yar do­lar, 2006'da ise yak­la­şık 29 mil­yar do­lar ola­rak açık­lan­dı. 2002'de­ki dış ti­ca­ret açı­ğı­mız 7,4 mil­yar do­lar, 2005'te­ki dış ti­ca­ret açı­ğı­mız ise 32,4 mil­yar do­lar ol­du­ğu­na gö­re, ara­da­ki açı­ğın 12 mil­yar­lık do­lar­lık kıs­mı, ener­ji­de­ki, ar­tış, it­ha­lat far­kın­dan gel­mek­te­dir. 2006'da­ki ener­ji­ye öde­nen ra­kam da 29 mil­yar do­lar ol­du­ğu­na gö­re, bu mik­ta­rı, çıp­lak ola­rak ca­ri açık ola­rak yo­rum­la­ya­bi­lir mi­yiz? Zi­ra, bu ener­ji­den üre­ti­me ve is­tih­da­ma yan­sı­yan kıs­mı­nı de­ğer­len­di­rir mi­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

İki so­rum var Sa­yın Ba­ka­na.

Bi­rin­ci­si: Te­kir­dağ'ın Şar­köy, Mal­ka­ra ve Hay­ra­bo­lu il­çe­le­rin­de ön­ce­ki yıl­lar­da ya­pı­lan do­ğal gaz son­daj­la­rın­da önem­li bul­gu­la­ra rast­lan­dı­ğı ifa­de edil­mek­te­dir. Bu üç il­çe­de­ki do­ğal gaz re­zerv­le­ri­nin ger­çek du­ru­mu ne­dir?

İkin­ci so­rum: Yi­ne, Te­kir­dağ'ın Mal­ka­ra ve Hay­ra­bo­lu il­çe­le­rin­de­ki or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­le­ri ta­mam­lan­mış du­rum­da­dır. Ne var ki, do­ğal ga­zın ol­ma­ma­sı bu­ra­la­ra ya­tı­rım ya­pa­cak olan sa­na­yi­ci­le­ri ge­ri it­mek­te­dir. Hay­ra­bo­lu ve Mal­ka­ra or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­le­ri­ne do­ğal gaz ge­ti­ril­me­si için Hükûme­ti­niz na­sıl bir ça­ba için­de ola­bi­lir?

Üçün­cü so­rum, bun­dan ön­ce­ki bö­lüm­de sor­du­ğum so­ru idi…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tü­tün­cü, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan şu so­ru­la­ra ya­nıt is­ti­yo­rum:

Bi­rin­ci­si: Kul­lan­dı­ğı­mız akar­ya­kıt­ta, ben­zin ve ma­zot fi­ya­tı için­de ver­gi pa­yı ne ka­dar­dır? Bu­nun dü­şü­rül­me­si için Ma­li­ye Ba­ka­nıy­la bir gö­rüş­me­niz ola­cak mı?

İkin­ci so­rum: Do­ğu Ka­ra­de­niz'de Fır­tı­na De­re­si üze­rin­de ye­ni bir hid­ro­elek­trik san­tra­li ya­pıl­ma­sı dü­şü­nül­mek­te mi­dir?

Üçün­cü­sü: Bü­rok­rat ata­ma­la­rın­da kaç bü­rok­rat ata­ma­sı öne­ri­niz Baş­ba­kan­lık­tan ge­ri çev­ril­miş­tir?

Dör­dün­cü­sü: Nük­le­er san­tral ko­nu­sun­da, ben kar­şı­yım ama siz ne ka­dar ıs­rar­lı­sı­nız? Bu­ra­da­ki son du­rum ne­dir?

Çok te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Yıl­dı­rım…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Ba­ka­nım, az ön­ce Ağ­rı es­ki İl Baş­ka­nı­mız Ce­mil Öz­men be­ni ara­dı, "Ağ­rı'dan do­ğal gaz bo­ru hat­tı ge­çi­yor, ama Ağ­rı hal­kı do­ğal gaz­dan is­ti­fa­de ede­mi­yor." de­di. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de ora­da mil­let­ve­ki­li ol­ma­dı­ğı için o sı­fa­tı ben kul­la­nı­yo­rum. Aca­ba Ağ­rı'ya do­ğal ga­zı ne za­man ge­ti­re­cek­si­niz?

İki: Kas­ta­mo­nu'ya iha­le­si ya­pıl­dı, 2007'de biz tar­ha­na çor­ba­sı­nı pi­şi­re­bi­le­cek mi­yiz? Or­du'da ol­du­ğu gi­bi Kas­ta­mo­nu'da ne za­man tar­ha­na çor­ba­sı­nı kay­na­ta­ca­ğız?

Ay­rı­ca, sa­rım­sak­la il­gi­li bir pro­je­ni­zin ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum. Bel­ki Pet­rol Ka­nu­nu'nda ye­ri de­ğil ama, Tür­ki­ye'de 100 bin to­nun üze­rin­de sa­rım­sak üre­ti­mi var, it­ha­lat­ta da önem­li en­gel­le­ri sağ­la­dık, üre­ti­mi yüz­de 20 ci­va­rın­da ar­tır­ma­yı dü­şün­dü­ğü­müz pro­jey­le il­gi­li dü­şün­ce­niz ne­dir?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yıl­dı­rım.

Pet­rol ile sa­rım­sak ara­sın­da na­sıl bir iliş­ki var?

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Do­ğal gaz­da kul­la­na­ca­ğız efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ören.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Ba­ka­nım, bi­raz ev­vel ko­nuş­ma­nız­da So­ma'dan Kars'a, Er­zu­rum'a kö­mür gön­der­di­ği­ni­zi söy­le­di­niz ve bu­nu övü­ne­rek söy­le­di­niz. So­ma'da çı­kan kö­mü­rün ka­lo­ri­si 4.200'dür. Er­zu­rum'da kış şart­la­rı ağır ol­du­ğun­dan do­la­yı 5.500 ka­lo­ri­lik kö­mür kul­la­nır­lar ve So­ma'dan gi­den kö­mür­ler bu ka­dar uzak me­sa­fe­de ol­ma­sı­na rağ­men, ya­ni 1.500 ki­lo­met­re ile­ri­ye gön­der­di­ği­niz­de Er­zu­rum'da kul­la­nıl­maz. Aca­ba bü­rok­rat­la­rı­nız bu ko­nu­da doğ­ru bil­gi ver­mi­yor mu? Bu­ra­da bun­la­rı söy­ler iken ger­çek­ten ko­nuy­la çok ya­kın­dan bil­gi­ni­zin ol­ma­dı­ğı­nı zan­ne­di­yo­rum. So­ma'dan 4.200 ka­lo­ri­lik kö­mür ke­sin­lik­le Er­zu­rum'da kul­la­nıl­maz. Bu ko­nu­da­ki dü­şün­ce­ni­zi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ören.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ben, za­ten, Er­zu­rum'a gön­der­dik de­me­dim.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Kars…

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Er­zu­rum'da za­ten Ol­tu kö­mür­le­ri var, ora­dan, Ol­tu'dan ge­li­yor.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Kars'a gön­de­ri­yor­su­nuz efen­dim.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ha­yır, ha­yır… O, sa­de­ce me­sa­fe­yi al­gı­la­ya­bil­me­niz için söy­le­dim. Er­zu­rum di­ye bir laf geç­me­di; Er­zu­rum'un kö­mü­rü Ol­tu'dan ge­li­yor. Ol­tu da da­ha ev­vel­den za­rar et­miş­ti, ora­yı da aç­tık.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Kars'a gön­der­di­niz efen­dim.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Hem adam ça­lı­şı­yor hem gi­di­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu­nu gön­de­rir­ken de sa­de­ce ka­lo­ri­si­ne bak­mı­yo­ruz, kü­kürt oran­la­rı­na da ba­kı­yo­ruz. İl Hıf­zıs­sıh­ha­nın stan­dart­la­rı için­de onu gön­de­ri­yo­ruz, ha­va kir­li­li­ği­ne de se­bep ol­ma­sın di­ye.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Kul­la­nıl­mı­yor efen­dim gön­der­di­ği­niz kö­mür.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - De­ğil. Do­la­yı­sıy­la, be­nim ar­ka­daş­la­rım be­ni al­dat­maz­lar, ben de, en az on­lar ka­dar ko­nu­yu bi­li­yo­rum.

İkin­ci ola­rak, si­ze şu­nu söy­le­ye­yim: Ma­dem ye­ri gel­di, Kas­ta­mo­nu'nun sa­rım­sa­ğı­na na­sıl kat­kı­da bu­lu­na­ca­ğız di­ye… Bor­lu mik­ro bes­le­yi­ci­ler yap­tık şu an­da. Bu mik­ro bes­le­yi­ci­ler eğer bor ek­sik­li­ği olan top­rak­lar­da olur­sa, sa­rım­sak üre­ti­mi­ne kat­kı­da bu­lu­nu­yor, bu­nu, üni­ver­si­tey­le yap­tı­ğı­mız test­ler­de çı­kar­dık. Eğer, Kas­ta­mo­nu'da, o top­rak­lar­da bor ek­sik­li­ği var­sa, o za­man bu­nu kat­tı­ğı­mız tak­dir­de üre­tim da­ha da ar­ta­bi­li­yor. Buğ­day­da da ay­nı şe­kil­de. Ama, faz­la olur­sa, o za­man da ters et­ki ya­pı­yor. Ya­ni, bu­nu iyi bir ana­liz­den son­ra… Ora­da­ki il ta­rım mü­dür­lü­ğün­den bil­gi­le­ri ala­lım. Siz de ta­kip edin. Eğer öy­le bir du­rum var­sa… Ar­tı­şa se­bep ol­du­ğu­nu bi­lim­sel ra­por­lar­la tes­pit et­tik.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Ba­kan, bir de, do­ğal gaz­da sa­rım­sa­ğın ko­ku­su­nu kul­lan­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Yok, onu fark­lı yer­ler­de kul­la­na­ca­ğız; onu ca­cık­ta kul­la­na­ca­ğız.

Şim­di, bu­ra­dan şu­na geç­mek is­ti­yo­rum: Ta­bii, şa­ka bir ta­ra­fa "Ağ­rı'ya do­ğal gaz ne za­man gi­de­cek." di­ye söy­le­di­niz. Sa­yın Yıl­dı­rım, Ağ­rı'ya do­ğal ga­zın gel­di­ği­ni siz cüm­le için­de za­ten kul­lan­dı­nız. Ağ­rı'nın için­den ge­çi­yor do­ğal gaz.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Ama halk kul­la­na­mı­yor.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Son­ra "Ne za­man do­ğal gaz ge­le­cek?" di­ye sor­du­nuz; gel­di­ği­ni de za­ten siz ken­di­niz söy­le­di­niz, so­ru­nu­zun ce­va­bı­nı ken­di­niz ver­di­niz. Da­ğı­tım iha­le­si ola­cak. Da­ğı­tım iha­le­si­ni EPDK ya­pı­yor. On­la­rın da bel­li bir prog­ra­mı var, o prog­ram dâhi­lin­de bu­nu yü­rü­te­cek­ler.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - İha­le­si ya­pıl­dı za­ten Sa­yın Ba­ka­nım.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ta­ma­men ser­best pi­ya­sa­ya gö­re olu­yor.

Baş­ba­kan­lık­tan…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Kas­ta­mo­nu'yu söy­le­me­di­niz.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Kas­ta­mo­nu bü­tün gü­zel­lik­le­re la­yık bir şeh­ri­miz. Ora­ya da do­ğal ga­zın etü­dü­nü ya­pı­yo­ruz. Bi­raz za­man ala­cak, çün­kü, eko­no­mik­li­ği, fi­zi­bi­li­te­si üze­rin­de ça­lış­ma ya­pı­lı­yor.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Ya­ni, bi­zim ik­ti­da­rı­mız­da mı na­sip ola­cak, si­ze mi?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - İn­şal­lah biz­de ola­cak.

Ara­da fark yok. Biz, ora­ya da ga­zı gö­tür­me­yi dü­şü­nü­yo­ruz.

Şim­di, Sa­yın Ke­pe­nek'in so­ru­su… Evet, bu pet­rol­de ver­gi ora­nı­nı bi­li­yor­su­nuz za­ten, ce­va­bı­nı bil­di­ği­niz bir so­ru. Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız bu ko­nu­da ça­lış­ma­sı­nı sür­dü­rü­yor. Biz­ler de gö­rü­şü­yo­ruz. Yal­nız, es­ki­den yük­sek­ti, ama, pet­rol fi­ya­tı yük­sel­di­ği için, ra­kam ola­rak ol­du­ğu için ora­nı düş­müş ol­du. Oran ola­rak düş­tü.

TA­Cİ­DAR SEY­HAN (Ada­na) - Kaç efen­dim?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ama, yi­ne de, di­ğer ül­ke­le­re gö­re, ba­zı­la­rı­na gö­re yük­sek, ba­zı­la­rı­na gö­re dü­şük.

Şim­di, bu­ra­da Fır­tı­na Va­di­si'yle il­gi­li ola­rak, ora­da çev­re­yi boz­ma­ya­cak şe­kil­de hid­ro­elek­trik­ten elek­trik üret­me­yi dü­şü­nü­yo­ruz. Ben de Ka­ra­de­niz­li­yim, ora­yı ben de çok se­vi­yo­rum, boz­ma­dan dü­şü­ne­ce­ğiz. Ama, de­di­ğim gi­bi, ne­ti­ce iti­ba­rıy­la ora­da ay­nı za­man­da da bir elek­trik üre­ti­mi ya­pı­yo­ruz. Üre­ti­mi siz de des­tek­ler­si­niz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Baş­ka yer­de üre­tin.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Üre­tim kut­sal­dır bi­li­yor­su­nuz. Çev­re­yi boz­ma­dan bu­nu yap­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğız.

Nük­le­er ener­ji ko­nu­sun­da… Bu­ra­ya gel­me­den ön­ce nük­le­er ener­jiy­le il­gi­li fir­ma­lar­la top­lan­tı yap­tık. Bu­ra­da çok ka­rar­lı­yız ve nük­le­er ener­ji­nin, he­le şu yük­se­len pet­rol ve do­ğal gaz fi­yat­la­rı kar­şı­sın­da dı­şa ba­ğım­lı­lı­ğı da azal­ta­cak, çev­re­yi az kir­le­te­cek bir ya­kıt ola­rak… Siz­le­rin de ka­na­ati­nin de­ğiş­ti­ği­ni ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız­dan mem­nu­ni­yet­le du­yu­yo­rum. Bu­nu da in­şal­lah ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz. Çün­kü, bu, bi­zim için ay­nı za­man­da bir nük­le­er ener­ji prog­ra­mı, sa­de­ce bir ener­ji me­se­le­si de­ğil, bir pres­tij me­se­le­si, bir eşik me­se­le­si. Bu­ra­da ka­rar­lı­yız, in­şal­lah bu­nu da kur­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğız.

Onun dı­şın­da, Sa­yın…

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Bü­rok­rat ata­ma­la­rıy­la il­gi­li bir so­rum var­dı?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Za­man za­man ge­li­yor, ge­ri ge­li­yor, ama, si­ze ra­kam ve­re­me­ye­ce­ğim şu an­da. Ya­ni, ez­be­re, hep­si­ni ak­lım­da tu­ta­cak…

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Ya­zı­lı ve­re­bi­lir mi­si­niz ile­ri­de?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ga­yet ta­bii ve­ri­rim. Ga­yet ta­bii.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Bu­ra­da Sa­yın Tü­tün­cü'nün Te­kir­dağ ve ha­va­li­siy­le il­gi­li, do­ğal gaz…

Ora­da, ger­çek­ten, ufak ufak da ol­sa bu­lu­yo­ruz. Hem özel sek­tör hem biz hem de Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri­nin or­tak­la­şa yap­tı­ğı son­daj­lar­da bu­lu­yo­ruz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, so­ru­la­ra so­nun­dan mı baş­lı­yor­su­nuz?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Sı­ca­ğı sı­ca­ğı­na ol­sun di­ye öy­le ya­pı­yo­rum, evet. Bu bir tarz. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler)

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ma­lat­ya'yı ya so­nu­na bı­ra­kı­yor­su­nuz  ya unu­tu­yor­su­nuz.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Yok, si­ze ce­vap ve­re­ce­ğim.

Do­ğal gaz ko­nu­sun­da, o böl­ge­ye ta­ma­mıy­la do­ğal gaz ver­me­yi dü­şü­nü­yo­ruz; ama, bu­ra­da fi­zi­bi­li­te çok önem­li ve özel sek­tör fir­ma­la­rıy­la iha­le ya­pıl­dı­ğı için da­ğı­tı­mı, on­la­rın ve­re­ce­ği fi­ya­ta bağ­lı ola­rak olu­yor bu.

Ma­lat­ya'yla il­gi­li, ha­ki­ka­ten -Sa­yın As­la­noğ­lu'nun so­ru­su­na ce­va­bım- il­den ile fark edi­yor bu do­ğal gaz iha­le­le­ri. Bu ta­ma­men bir arz ta­lep me­se­le­si. Bu­ra­da, il­le­rin özel­lik­le­ri­ne gö­re, ma­li­yet­le­ri­ne gö­re, ya­tı­rım ma­li­yet­le­ri­ne gö­re fark­lı fi­yat­lar ola­bi­li­yor. Bu ba­zen çok ya­kın il­ler­de de olu­yor. Bu, Bur­sa'da da me­se­la böy­le, dört ay­rı fi­yat var. Bu, ta­ma­men Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu­nun uy­gu­la­dı­ğı iha­le­le­rin ne­ti­ce­sin­de or­ta­ya çı­kan bir şey. Ama, bun­lar için­de çok dü­şük olan da var, bi­raz fark­lı olan da var. Yük­sek di­ye­mi­yo­rum; çün­kü, yük­sek di­ye­bil­mem için de bir kri­te­rin ol­ma­sı la­zım.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - 5 do­lar, 200 do­lar Sa­yın Ba­kan.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ama, de­mek ki, iha­ley­le çı­kan bir şey bu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Pe­ki, ka­mu­nun hak­kı­nı kim ko­ru­ya­cak? Ora­da ka­mu­yu kim ko­ru­ya­cak?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Siz, ben, he­pi­miz, he­pi­miz ko­ru­ya­ca­ğız.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ha­yır efen­dim, hiç ko­ru­ma­dı­nız, ko­ru­mu­yor­su­nuz.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Ko­ru­ya­lım.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - EPDK da öy­le.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - EPDK ba­ğım­sız bir ku­ru­luş. Bu­nun tar­tış­ma­sı­nı bu­ra­da yap­ma­ya­lım is­ter­se­niz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ama, ya­pı­lan işin sağ­lam olup ol­ma­dı­ğı­nı kim­se kon­trol et­mi­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, böy­le bir usul var mı?

BAŞ­KAN - Yok.

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - Şim­di, bu­nun dı­şın­da, "Ak­ça­ko­ca'ya do­ğal gaz ne za­man ge­le­cek?" di­ye Ho­cam sor­du­lar. Ora­da da, şu an­da, biz, bu se­ne, bir ay son­ra, kıs­met olur­sa, bir ters­lik ol­maz­sa, ilk ga­zı ala­ca­ğız. Nor­mal ola­rak, üç se­ne son­ra al­ma­mız ge­re­ki­yor­du; fa­kat, bu­nu, çok yo­ğun bir ça­lış­ma­sıy­la TPAO'nun, in­şal­lah, bu şey­de ala­ca­ğız.

Bir ile 1,5 mil­yon met­re küp gaz üre­ti­le­cek ve bu­ra­dan da üçün­cü plat­for­mu da kaz­ma­ya baş­la­dık, del­me­ye baş­la­dık. Hat­ta, iki­li, ka­yan, eğim­li iki son­daj ya­pı­yo­ruz. Bi­rin­de bul­duk, bi­rin­de de de­vam edi­yo­ruz. Eğer… İn­şal­lah, bu­nun da­ha bü­yük­le­ri­ni de bul­ma­yı, ta­bii, amaç­lı­yo­ruz.

Bu ara­da, ye­ri gel­miş­ken, şu­nu söy­le­ye­yim: Biz sa­de­ce de­niz­de, ka­ra­da, do­ğal gaz ve pet­rol ara­mı­yo­ruz, özel­lik­le pet­rol ara­mı­yo­ruz, ay­nı za­man­da…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Ha­va­da da arı­yor mu­yuz efen­dim?

ENER­Jİ VE TA­Bİİ KAY­NAK­LAR BA­KA­NI MEH­MET HİL­Mİ GÜ­LER (Or­du) - …ay­nı za­man­da, ener­ji ta­rı­mı di­ye, bi­yo­eta­nol ol­sun, bi­yo­di­zel ol­sun, bu ça­lış­ma­la­rı da ga­yet ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de sür­dü­rü­yo­ruz.

Da­ha ev­vel­den epey es­priy­le kar­şı­la­nan bir ya­tı­rım­dı. Bi­yo­di­zel ko­nu­su Tür­ki­ye'de tut­tu. Bu, ta­rım için de, in­şal­lah, bir dö­nü­şüm pro­je­si ola­cak. Bu­nu da özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­ka­nım, bir şey söy­le­ye­bi­lir mi­yim. Ak­ça­ko­ca'da ve­ril­me­den ön­ce…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­miz ta­mam­lan­dı.

Te­şek­kür ede­rim siz­le­re.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, so­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır. Şu an­da sü­re­mi­zin dol­ma­sı­na sa­de­ce iki da­ki­ka var­dır. Onun için, iz­ni­niz­le, bu­nu kâfi gö­re­lim. Kat­kı­la­rı­nız için bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yo­rum.

Söz­lü so­ru öner­ge­le­ri ile di­ğer de­ne­tim ko­nu­la­rı­nı sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 16 Ocak 2007 Sa­lı gü­nü sa­at 15.00'te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum. Siz­le­re ve biz­le­ri iz­le­yen va­tan­daş­la­rı­mı­za ha­yır­lı bir haf­ta so­nu di­li­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.58