Normal deneme 3 5 2007-02-12T15:24:00Z 2007-02-12T15:24:00Z 1 230994 1316669 Türkiye Büyük Millet Meclisi 10972 3089 1544574 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 142       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

42’nci Bir­le­şim

24 Ara­lık 2006 Pa­zar

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                                                Say­fa    

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271)

A) MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı  2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) KA­MU İHA­LE KU­RU­MU

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

C) GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) GE­LİR BÜT­ÇE­Sİ

III. - AÇIK­LA­MA­LAR VE  SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan'ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

2.- Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in, yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma­da, ba­zı söz­le­ri­nin yan­lış an­la­şıl­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le açık­la­ma­sı

3.- Niğ­de Mil­let­ve­ki­li Or­han Eras­lan'ın, Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

4.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş'ın, Or­du Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Uy­sal'ın, ko­nuş­ma­sın­da, par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

IV. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

V. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man SA­RI­BAŞ'ın, Ab­dul­lah Öca­lan'ın zi­ya­ret­çi­le­ri­ne ve sağ­la­nan im­kân­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil Çİ­ÇEK'in ce­va­bı (7/18559)

2.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT'ün, Ar­da­han'da İn­sa­ni Bi­lim­ler ve Ede­bi­yat Fa­kül­te­si­nin ku­rul­ma­sı için ko­nu­la­cak öde­ne­ğe iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN'ın ce­va­bı (7/18808)

3.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İ. Sa­mi TAN­DOĞ­DU'nun, ye­ni il ku­ru­lup ku­rul­ma­ya­ca­ğı­na iliş­kin so­ru­su ve İçiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dül­ka­dir AK­SU'nun ce­va­bı (7/18828)

4.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met KAN­DO­ĞAN'ın, Bi­li­şim Çı­rak­lı­ğı Pro­je­si­ne iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad TÜZ­MEN'in ce­va­bı (7/18893)

5.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, Türk iş­çi­le­rin Ka­za­kis­tan'da sal­dı­rı­ya uğ­ra­ma­sıy­la il­gi­li açık­la­ma­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad TÜZ­MEN'in ce­va­bı (7/18895)

6.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mustafa GAZALCI’nın, söz­leş­me­li öğ­ret­men­le­rin sta­tü­sü­ne iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (718981)

7.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Fik­ret BA­LOĞ­LU'nun, An­tal­ya Öğ­ret­me­ne­vi­nin kul­la­nı­mı­na yö­ne­lik bir id­di­aya iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (718982)

8.- Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Meh­met ERAS­LAN'ın, gö­rev­de yük­sel­me sı­na­vı­na ya­pı­lan baş­vu­ru­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK'in ce­va­bı (718984)

9.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, ida­ri kad­ro­la­ra ya­pı­lan ata­ma­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ni­met ÇU­BUK­ÇU'nun ce­va­bı (7/19249)

10.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL'in, sta­tü­le­ri­ne gö­re per­so­nel sa­yı­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ni­met ÇU­BUK­ÇU'nun ce­va­bı (7/19250)

I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 11.00'de açı­la­rak al­tı otu­rum yap­tı.

Bir ila Üçün­cü Otu­rum­lar

Türk­me­nis­tan Cum­hur­baş­ka­nı Sa­par­mu­rat Ni­ya­zov'un ce­na­ze tö­re­ni­ne ka­tıl­mak üze­re, Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Ab­dul­lah Gül baş­kan­lı­ğın­da TBMM üye­le­rin­den olu­şan he­ye­tin Türk­me­nis­tan'a ya­pa­cak­la­rı resmî zi­ya­re­te iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si ka­bul edil­di.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­li Da­ire­ler ve İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı­nın (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam olu­na­rak;

Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı,

Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu,

Üni­ver­si­te­ler (53 adet),

2007 yı­lı büt­çe­le­ri ve 2005 ma­li yı­lı ke­sin­ha­sap­la­rı ile;

Yük­se­köğ­re­nim Kre­di ve Yurt­lar Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü,

Öğ­ren­ci Seç­me ve Yer­leş­tir­me Mer­ke­zi,

Üni­ver­si­te­ler (15 adet),

2007 yı­lı büt­çe­le­ri;

Üze­rin­de bir sü­re gö­rü­şül­dü.

Or­du Mil­let­ve­ki­li Eyüp Fat­sa, Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce'nin, ko­nuş­ma­sın­da, Gru­bu­na sa­taş­tı­ğı id­di­asıy­la bir açık­la­ma­da bu­lun­du.

Sa­at 17.00'de top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 16.46'da ara ve­ril­di.

 

Nev­zat Pakdil

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Meh­met Daniş

Bay­ram Özçelik

 

Ça­nak­ka­le

Bur­dur

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

Dört ila Al­tın­cı Otu­rum­lar

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­li Da­ire­ler ve İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı­nın (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam olu­na­rak;

Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı,

Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu,

Üni­ver­si­te­ler (53 Adet),

2007 yı­lı büt­çe­le­ri ve 2005 ma­li yı­lı ke­sin­ha­sap­la­rı ile;

Yük­se­köğ­re­nim Kre­di ve Yurt­lar Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dür­lü­ğü,

Öğ­ren­ci Seç­me ve Yer­leş­tir­me Mer­ke­zi,

Üni­ver­si­te­ler (15 adet),

2007 yı­lı büt­çe­le­ri;

Ka­bul edil­di.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, 24 Ara­lık 2006 Pa­zar gü­nü sa­at 11.00'de top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 20.18'de son ve­ril­di.

Sa­dık Yakut

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

 

Bay­ram Özçelik

Ah­met Küçük

 

Bur­dur

Ça­nak­ka­le

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Meh­met Da­niş

 

 

Ça­nak­ka­le

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

24 Ara­lık 2006 Pa­zar

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 11.06

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li)

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

Prog­ram uya­rın­ca, bu­gün, on be­şin­ci tur gö­rüş­me­le­ri­ni ya­pa­ca­ğız. On be­şin­ci tur­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­riy­le Ge­lir Büt­çe­si yer al­mak­ta­dır.

II. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (x)

A) MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı  2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) KA­MU İHA­LE KU­RU­MU

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

C) GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) GE­LİR BÜT­ÇE­Sİ

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, tur­da yer alan büt­çe­ler­le il­gi­li ola­rak so­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin, gö­rüş­me­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar so­ru­la­rı­nı so­ra­bil­me­le­ri için şif­re­le­ri­ni ya­zıp par­mak iz­le­ri­ni ta­nıt­tık­tan son­ra ek­ran­da­ki söz is­te­me bu­to­nu­na bas­ma­la­rı ge­rek­mek­te­dir. Mik­ro­fon­la­rın­da­ki kır­mı­zı ışık­la­rı ya­nıp sön­me­ye baş­la­yan mil­let­ve­kil­le­ri­nin söz ta­lep­le­ri ka­bul edil­miş ola­cak­tır.

Tur üze­rin­de gö­rüş­me­ler bit­tik­ten son­ra so­ru sa­hip­le­ri ek­ran­da­ki sı­ra­ya gö­re so­ru­la­rı­nı ye­rin­den so­ra­cak­lar­dır. So­ru sor­ma iş­le­mi on da­ki­ka içe­ri­sin­de ta­mam­la­na­cak­tır. Ce­vap ver­me iş­le­mi için de on da­ki­ka sü­re ve­ri­le­cek­tir. Ce­vap iş­le­mi on da­ki­ka­dan ön­ce bi­ti­ril­di­ği tak­dir­de, ge­ri ka­lan sü­re için sı­ra­da­ki so­ru sa­hip­le­ri­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

 

(x) 1269, 1270, 1271 S. Sayılı Basmayazılar  ve Ödenek Cetvelleri  15/12/2006 tarihli 33'üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

Şim­di, ge­lir ve fi­nans­man ile il­gi­li 2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­lir  ve fi­nans­man

MAD­DE 2- (1) Ge­lir­ler:

Bu Ka­nu­na ek­li (B) işa­ret­li cet­vel­ler­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li;

a) (I) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan ge­nel büt­çe­nin ge­lir­le­ri 184.242.515.000 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

b) (II) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan özel büt­çe­li ida­re­le­rin ge­lir­le­ri 3.263.692.290 Ye­ni Türk Li­ra­sı öz ge­lir, 9.288.386.401 Ye­ni Türk Li­ra­sı Ha­zi­ne yar­dı­mı ol­mak üze­re top­lam 12.552.078.691 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

c) (III) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­rın ge­lir­le­ri 1.435.179.058 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

ola­rak tah­min edil­miş­tir.

(2) Fi­nans­man:

Bu Ka­nu­na ek­li (F) işa­ret­li cet­vel­ler­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li;

a) (II) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan özel büt­çe­li ida­re­le­rin net fi­nans­ma­nı 222.734.309 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

b) (III) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­rın net fi­nans­ma­nı 2.000.000 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

ola­rak tah­min edil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, on be­şin­ci tur­da, grup­la­rı ve şa­hıs­la­rı adı­na söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu: Mus­ta­fa Öz­yü­rek, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li; Al­gan Ha­ca­loğ­lu, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Oğuz Oyan, İz­mir Mil­let­ve­ki­li; Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Ali Ke­mal De­ve­ci­ler, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

AK Par­ti Gru­bu: Ab­dul­lah Er­dem Can­ti­mur, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li; Fah­ret­tin Poy­raz, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li; İl­han Al­bay­rak, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; Şem­set­tin Mu­rat, Ela­zığ Mil­let­ve­ki­li; Gül­se­ren To­puz, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu: Muh­sin Koç­yi­ğit, Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li; İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Şa­hıs­la­rı adı­na le­hin­de: Re­cep Ga­rip, Ada­na Mil­let­ve­ki­li; Ah­met Ye­ni, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li. Ta­bii, bu­ra­da, sa­de­ce bir ki­şi­ye söz ve­ri­le­cek­tir.

Aley­hin­de: Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün çok yo­ğun bir ça­lış­ma ola­ca­ğı için, di­ğer gün­ler­de yap­tı­ğı­mız uy­gu­la­ma­la­ra de­vam ede­ce­ğiz. Onun için, ar­ka­daş­la­rı­mın sü­re­le­ri­ni za­ma­nın­da bi­tir­me­le­ri­ni is­tir­ham edi­yo­rum. Lüt­fen, sa­de­ce bir da­ki­ka dı­şın­da ek sü­re ta­le­bin­de bu­lun­ma­sın­lar.

İlk ko­nuş­ma­cı, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Öz­yü­rek. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öz­yü­rek, bu­yu­run efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Sa­yın Baş­ka­nın pek faz­la mü­sa­ma­ha et­me­ye­ce­ği açık­la­ma­sı­nı da dik­ka­te ala­rak, hız­lı bir şe­kil­de bel­li ko­nu­la­ra de­ğin­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım. Ta­bii, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de söy­le­ne­cek çok faz­la söz var, ama on da­ki­ka­da ne­ler söy­le­ne­bi­lir di­ye şöy­le bir bak­tı­ğı­mız­da, ön­ce­lik­le bir iki ko­nu­nun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum.

Bun­lar­dan bi­rin­ci­si: Büt­çe, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, bir yıl­lık he­sap­la­rın gö­rül­dü­ğü ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin va­tan­daş­la­rı­mız adı­na ik­ti­dar­dan he­sap sor­du­ğu bir do­kü­man­dır. Onun için, biz de mu­ha­le­fet ola­rak, bu­ra­da, ik­ti­dar­dan bir an­lam­da he­sap so­ru­yo­ruz. Ya­ni, bi­zim bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı­mı­zı va­tan­daş adı­na, mil­le­ti­miz adı­na bir he­sap sor­ma ola­rak de­ğer­len­dir­me­ni­zi ri­ca edi­yo­rum. Şim­di, ta­bii he­sap so­ru­la­bil­me­si için, he­sap­la­rın düz­gün, tu­tar­lı bir şe­kil­de or­ta­ya ko­nul­ma­sı ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, büt­çe­nin ya­pıl­ma­sıy­la il­gi­li ve büt­çe­nin di­ğer ko­nu­la­rıy­la il­gi­li 5018 sa­yı­lı bir Ka­nun'u, bu dö­nem­de, hep be­ra­ber çı­kar­dık. Bu Ka­nun'a gö­re, bü­tün har­ca­ma­la­rın ve ge­lir­le­rin büt­çe için­de gös­te­ril­me­si ge­re­kir; ama, ne ya­zık ki ik­ti­dar, önem­li har­ca­ma­la­rı büt­çe dı­şı­na çı­kar­mak­ta­dır ve böy­le­ce, büt­çe­ye bak­tı­ğı­mız za­man, bir yıl­lık dö­ne­mi, hem önü­müz­de­ki dö­nem ola­rak hem geç­miş dö­nem ola­rak tam ola­rak gö­re­mi­yo­ruz. Ör­ne­ğin, çı­ka­rı­lan ba­zı tor­ba ya­sa­lar­la, önem­li har­ca­ma­lar büt­çe dı­şı­na çı­ka­rıl­mak­ta­dır ve böy­le­ce, ma­li say­dam­lık bir ke­na­ra itil­mek­te­dir. Ör­ne­ğin ma­hal­li ida­re­le­re ak­ta­rı­lan pay­lar gi­der­ler için­de gös­te­ril­me­mek su­re­tiy­le, her yıl 1,3-1,5 kat­ril­yon ci­va­rın­da har­ca­ma büt­çe dı­şı­na çı­ka­rıl­mak­ta ve böy­le­ce, her ay, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız yap­tı­ğı ba­sın top­lan­tı­la­rın­da "gör­dü­nüz mü, büt­çe­miz faz­la ve­ri­yor" di­ye­bil­mek­te­dir. Oy­sa, bü­tün har­ca­ma­lar büt­çe­de yer al­mış ol­say­dı, bir faz­la­dan bah­set­mek müm­kün de­ğil­di. Büt­çe he­sap­la­rın­da gös­te­ril­me­yen har­ca­ma­la­rın ba­zı­la­rı da, ec­za­ne­le­re ve te­da­vi ku­rum­la­rı­na olan borç­lar öden­me­ye­rek, er­te­si yı­la ak­ta­rıl­mak­ta­dır. Bu, hem büt­çe tek­ni­ği açı­sın­dan önem­li so­run­lar ya­ra­tı­yor hem de dev­let­ten ala­ca­ğı olan ku­ru­luş­la­rın, ki­şi­le­rin, fir­ma­la­rın ala­cak­la­rı­nı er­te­le­miş, on­la­rı güç du­rum­da bı­rak­mış olu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu an­lam­da mü­te­ah­hit­le­rin bü­yük meb­lağ­la­ra ula­şan ala­cak­la­rı öden­mi­yor, öden­me­mek su­re­tiy­le de büt­çe he­sap­la­rı­na gir­mi­yor.  Eğer, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­ra­ya gel­di­ğin­de, öden­me­yen ve ka­mu he­sap­la­rın­da gös­te­ril­me­yen ne ka­dar ha­zi­ne bor­cu, dev­let bor­cu ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­lir­se, mem­nun olu­ruz. Ge­ne bu çer­çe­ve­de, emek­li­le­re ya­pı­lan ver­gi ia­de­si 2006 yı­lın­dan iti­ba­ren büt­çe dı­şı­na çı­ka­rıl­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ve bu­na ben­zer pek çok uy­gu­la­may­la ma­li say­dam­lık or­ta­dan kal­dı­rıl­mak­ta­dır. Oy­sa 5018 sa­yı­lı Ka­nun'u, biz, da­ha say­dam, da­ha he­sap ve­ri­le­bi­lir, bü­tün har­ca­ma­la­rın ve ge­lir­le­rin yer al­dı­ğı bir büt­çe yap­mak için çı­kar­mış­tık.

Ge­ne Hükûme­tin çok övün­dü­ğü, üç yıl­lık büt­çe ya­pı­yo­ruz an­la­yı­şıy­la gün­de­me ge­tir­di­ği, üç yıl­lık Or­ta Va­de­li Prog­ram ve Or­ta Va­de­li Ma­li Plan ha­zır­lan­mış­tır. Ama ne ya­zık ki, bu­ra­da ön­gö­rü­len, bu­ra­da yer alan ra­kam­la­rın 2007 büt­çe­siy­le tu­tar­lı ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. 2007 yı­lı için Or­ta Va­de­li Ma­li Plan'da ön­gö­rü­len büt­çe açı­ğı 8,7 kat­ril­yon iken, 2007 yı­lı büt­çe­sin­de, gö­rüş­tü­ğü­müz büt­çe­de 16,7 kat­ril­yo­na çık­mış­tır. Ya­ni, üç yıl­lık büt­çe ya­pı­yo­ruz, ar­tık önü­mü­zü gö­rü­yo­ruz di­ye yo­la çık­tı­nız, ama da­ha baş­lar­ken, büt­çe açı­ğı gi­bi çok önem­li bir ka­le­mi yüz­de 100 ar­tır­mış olu­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Hükûme­tin, her ba­ka­nın, her ba­kan­lı­ğın büt­çe­sin­de övün­dü­ğü ve Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın da çe­şit­li ko­nuş­ma­la­rın­da yer alan KÖY­DES ve BEL­DES har­ca­ma­la­rı var. El­bet­te biz köy­le­re hiz­met gö­tü­rül­me­sin­den ya­na­yız. O ne­den­le Köy Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün kal­dı­rıl­ma­sı­na hep kar­şı çık­tık. Şim­di, köy­le­re da­ha ko­lay har­ca­ma yap­mak su­re­tiy­le hiz­met gö­tür­me­ye ça­lı­şı­yor Hükûmet. Hiz­met gö­tü­rül­me­si­ni tak­dir­le, te­şek­kür­le kar­şı­la­rız. Ama, bi­zim bu­ra­da üze­rin­de dur­du­ğu­muz, bu har­ca­ma­la­rın şef­faf bir şe­kil­de ya­pıl­ma­dı­ğı­dır, KÖY­DES ve BEL­DES iha­le­le­ri­nin eşe dos­ta, özel­lik­le AKP yö­ne­ti­ci­le­ri­ne keyfî bir şe­kil­de da­ğı­tıl­dı­ğı­dır. Bi­zim iti­ra­zı­mız har­ca­ma yön­te­mi­ne­dir, bi­zim iti­ra­zı­mız yol­suz­lu­ğa­dır, bi­zim iti­ra­zı­mız usul­süz­lü­ğe­dir, yok­sa hiz­met ya­pıl­ma­sı­na hiç kim­se iti­raz et­mez, biz de iti­raz et­mi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, önem­li ko­nu­lar­dan bi­ri de AKP'nin kad­ro­laş­ma­sı­dır. Nor­mal me­mur­la­rın sı­nav­la alın­ma­sı ne­de­niy­le öy­le bir uy­gu­la­ma ge­liş­ti­ril­di ki, ge­çi­ci iş­çi­ler, söz­leş­me­li per­so­nel alın­ma­sı­na bü­yük bir ağır­lık ve­ri­li­yor ve bu­ra­da, ne ya­zık ki cid­di şe­kil­de eş dost is­tih­da­mı yo­lu­na gi­di­li­yor.

Bu çer­çe­ve­de, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı gi­bi önem­li bir ba­kan­lı­ğın, vak­tiy­le hiz­met et­mek­ten onur duy­du­ğum bir ba­kan­lı­ğın ata­ma­la­rın­da bel­li bir cid­di­ye­tin ol­ma­sı­nı he­pi­miz bek­le­riz, is­te­riz, ama ba­sı­na da yan­sı­yan bir ata­ma ha­be­ri, he­pi­mi­zi ger­çek­ten üz­müş­tür. Dört yıl­lık hiz­me­ti olan, Ba­ka­nın bir özel da­nış­ma­nı, ön­ce De­mir Çe­lik İş­let­me­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne atan­mış, da­ha son­ra ora­da ye­ter­li hiz­me­ti ol­ma­dı­ğı için alın­mış, De­niz­ci­lik İş­let­me­si­ne ge­nel mü­dür ya­pıl­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yıl­lık hiz­me­ti olan, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­da da­ha ön­ce bir hiz­me­ti olan bir ki­şi­yi Ba­kan çok se­ve­bi­lir, Ba­kan çok tak­dir ede­bi­lir, ama keyfîlik, he­le Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­da keyfîlik ke­sin­lik­le ol­ma­ma­lı­dır, çün­kü Ba­sın Mü­şa­vi­ri bir açık­la­ma­sın­da "Ba­ka­nı­mı­zın tar­zı bu­dur. Ta­nı­dı­ğı, kim­ya­sı­nı bil­di­ği adam­la­rı bir ye­re ge­nel mü­dür ya­par. Ba­kan Be­yin tar­zı, ça­lış­ma üs­lu­bu bu." di­yor. Ee, şim­di, Sa­yın Baş­ba­kan da vü­cut di­lin­den an­la­yan­lar­la ça­lı­şı­yor. Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız kim­ya­sıy­la uyu­şan­dan an­lı­yor. Ee, pe­ki, nor­mal va­tan­daş­la­ra Sa­yın Ba­ka­nı­mız ve Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız­la kim­ya­sı uz­laş­ma­yan kim­se­le­re Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde ça­lış­ma ola­na­ğı ta­nın­ma­ya­cak mı­dır? Bun­lar doğ­ru de­ğil­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir de me­mur­lar­la il­gi­li bir ko­nu­ya iz­ni­niz­le de­ğin­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, me­mur­la­ra çok önem­li ar­tış­lar ya­pıl­dı­ğı hep söy­le­ne­gel­di. Ama ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da 1999 yı­lın­da­ki dü­ze­yi bi­le tut­tu­ra­ma­dı­ğı­mı­zı söy­le­ye­bi­li­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 1999 yı­lın­da net ele ge­çen fi­yat­lar­la bak­tı­ğı­mız­da, 123 pu­an­lık bir öde­me ya­pı­lı­yor­du. 2005 yı­lın­da 115 pu­an­lık öde­me ya­pı­lı­yor. Ya­ni, re­el, net ele ge­çen üc­ret­le­rin 1999 yı­lıy­la 2005, 2006'yı kı­yas­la­dı­ğı­nız­da cid­di şe­kil­de düş­tü­ğü­nü gö­rür­sü­nüz.

Şim­di, Hükûmet, işi­ne gel­di­ği za­man…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Hükûmet, işi­ne gel­di­ği za­man 2002 yı­lıy­la kı­yas­lı­yor. İşi­ne gel­di­ği za­man baş­ka yıl­lar­la kı­yas­lı­yor. Ama, kı­yas ya­pı­la­cak yıl nor­mal dö­nem­le­rin kı­yas­lan­ma­sı­dır. Çün­kü, 2002 yı­lı 2001 yı­lı kri­zi­nin et­ki­sin­de olan bir yıl­dır. 1999 yı­lı­nı, 98 yı­lı­nı al­dı­ğı­nız za­man iş­çi­le­rin, me­mur­la­rın eli­ne ge­çen üc­ret bu­gün o yıl­la­rın dü­ze­yi­ni he­nüz tut­ma­mış­tır. O ne­den­le, bu­ra­da ra­kam oyun­la­rıy­la me­se­le­ye bak­mak son de­re­ce yan­lış­tır.

Bir di­ğer önem­li nok­ta­ya da de­ğin­mek is­ti­yo­rum: Ka­mu ya­tı­rım­la­rı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP İk­ti­da­rın­da cid­di şe­kil­de düş­müş­tür. El­bet­te, enf­las­yon olan bir ül­ke­de mut­lak ra­kam ola­rak her har­ca­ma ar­tar, ama, bu­nun millî ge­li­re ora­nı­na bak­tı­ğı­nız za­man, 2002'de ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın millî ge­li­re ora­nı yüz­de 5,8'ken, 2006'da yüz­de 4,5'a, 2007'de de 4,6'ya düş­müş­tür.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

Bu­yu­run.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Bu da gös­te­ri­yor ki, AKP İk­ti­da­rı, dur­ma­dan ver­gi alı­nan, dur­ma­dan borç ya­pı­lan, bu­na kar­şı­lık ya­tı­rım ya­pıl­ma­yan, ca­ri har­ca­ma­lar­la gün­le­rin ge­çi­ril­di­ği, say­dam­lık­tan uzak bir büt­çe­nin gö­rü­şül­dü­ğü bir dö­nem ol­muş­tur.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

İkin­ci ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Al­gan Ha­ca­loğ­lu.

Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­da­şı­mın bı­rak­tı­ğı yer­den de­vam et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, AKP İk­ti­da­rı ola­rak, son dört yıl­da, her ka­de­me­de yol­suz­luk­lar­la, çı­kar ve iha­le lo­bi­le­riy­le ku­şa­tıl­dı­nız. Özel­leş­tir­me vur­gun­la­rı­na ku­cak aç­tı­nız. İş­siz­li­ği bu­na­lım nok­ta­la­rı­na ta­şı­dı­nız. İş­çi, me­mur ve emek­li­le­ri, sü­rün­me üc­ret­le­ri­ne mahkûm et­ti­niz. Ta­rı­mı çö­kert­ti­niz, üre­ti­mi, re­el sek­tö­rü, es­naf ve sa­natkârla­rı, KO­Bİ'le­ri dış­la­dı­nız. Yok­sul­luk ve eşit­siz­lik­le­ri de­rin­leş­tir­di­niz, sos­yal dev­le­ti ge­ri­let­ti­niz. IMF'ye, kent ve fa­iz rant­la­rın­dan bes­le­nen­le­re âde­ta tes­lim ol­du­nuz. Bu po­li­ti­ka­la­rı­nız­la, yurt­taş­la­rı­mı­zı âde­ta iki­ye böl­dü­nüz; bir yan­da bir avuç zen­gin mut­lu azın­lık, di­ğer yan­da gi­de­rek sa­yı­sı da­ha da ka­ba­ran bir yok­sul, mut­suz ço­ğun­luk ya­rat­tı­nız. Ül­ke­mi­zin eko­no­mi­si­nin te­mel is­tik­rar un­su­ru olan or­ta sı­nı­fı ise âde­ta sil­di­niz, erit­ti­niz, tü­ket­ti­niz. Bu­nun so­nuç­la­rı ola­rak bu­gün 20 mil­yon yurt­ta­şı­mız yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­ma tu­tun­ma­ya ça­lı­şır­ken 1 mil­yon yurt­ta­şı­mız ise aç­lık sı­nır­la­rı al­tın­da yok ol­ma­ma sa­va­şı ver­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Sa­yın Baş­ba­kan ge­çen­ler­de "Sa­tın al­ma gü­cü­nüz düş­tüy­se par­ti­me sa­kın oy ver­me­yin." di­ye âde­ta si­ya­si bir şov yap­ma­ya kalk­tı. De­ğer­li AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, dört yıl­lık ik­ti­da­rı­nız­da, eko­no­mi bü­yür­ken bun­dan sa­de­ce ran­ti­ye­ci ve var­lık­lı ke­sim­ler, üret­me­den pa­ra­dan pa­ra ka­za­nan­lar, yük­sek re­el fa­iz ve dü­şük kur po­li­ti­ka­la­rı ile bes­le­nen­ler ya­rar­lan­dı. Bu­na kar­şın, iş­çi­ler, çift­çi­ler, me­mur ve emek­li­ler her ge­çen gün da­ha çok yok­sul­laş­tı­lar. Sağ­la­nan eko­no­mik bü­yü­me is­tih­da­ma ve hal­kın re­fa­hı­na yan­sı­ma­dı, iş­siz­li­ğe ça­re ol­ma­dı.

Sa­yın Baş­ba­ka­na bu­ra­dan ses­len­mek is­ti­yo­rum, ken­di­si­ne ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Dört yıl­lık ik­ti­da­rı­nız­da üc­ret­li­le­rin millî ge­lir­den al­dı­ğı pay art­ma­dı, ak­si­ne, yüz­de 2,6 pu­an ge­ri­le­di. İk­ti­da­rı­nız­dan ön­ce­ki dört yıl­lık dö­nem­de üc­ret­li­le­rin millî ge­lir­den al­dı­ğı pay yıl­da or­ta­la­ma yüz­de 28,6 iken, ik­ti­dar ol­du­ğu­nuz dört yıl­lık dö­nem­de yıl­lık or­ta­la­ma yüz­de 26'ya ge­ri­le­di. Di­ğer yan­dan, İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü­nün, TÜ­İK'in resmî ra­kam­la­rı­na gö­re ima­lat sa­na­yi­si iş­çi­le­ri­nin üc­re­ti sa­bit fi­yat­lar­la 1997 yı­lın­da 100 iken, -ka­mu ke­si­min­de- 2002 yı­lın­da 123,3'e çık­tı. Si­zin ik­ti­da­rı­nız­da ise ar­tış dur­du ve 2006'da 122,2'ye ge­ri­le­di. Ke­za, özel ke­sim­de yok­sul­laş­ma da­ha da de­rin­leş­ti, de­rin ol­du. Özel sek­tör ima­lat sa­na­yi­si iş­çi­le­ri­nin üc­re­ti, sa­bit fi­yat­lar­la, 1997 yı­lın­da 100 iken, ik­ti­da­rı­nız ön­ce­si dört yıl­lık dö­nem­de, ya­ni, 1999-2002 dö­ne­min­de or­ta­la­ma 95,5'a, si­zin dö­ne­mi­niz­de, ya­ni 2003-2006 dö­ne­min­de ise 84,4'e bü­yü­dü.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu mu­dur top­lu­mun ezi­len ke­sim­le­rin, emek­çi­le­rin re­fah­tan pay al­ma­sı? Ya­ni, bu­nun tek bir ya­nı­tı var. IMF'nin eme­ği bas­tı­ran, eme­ğin üze­ri­ne, emek ge­lir­le­ri­ni kıs­ma­ya yö­ne­lik po­li­ti­ka­la­rı da­ya­tan emek­çi­ler öde­di bu dö­nem­de uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­la­rın, IMF ile im­za­la­dı­ğı­nız ni­yet mek­tup­la­rı­nın... Dört yıl­lık ik­ti­dar dö­ne­min­de emek­çi­le­rin yok­sul­laş­tı­ğı­nı, emek sö­mü­rü­sü­nün da­ha da de­rin­leş­ti­ği­ni or­ta­ya ko­yan bu tab­lo­yu, ben­ce, Sa­yın Baş­ba­kan çok de­rin­den in­ce­le­me­li, on­dan son­ra ko­nuş­ma­lı­dır.

Bu tab­lo, esa­sın­da, bü­yük ser­ma­ye­nin ne­den si­zin ik­ti­da­rı­nız­dan mem­nun ol­du­ğu­nu; hal­kı­mı­zı inim inim in­le­ten, ulu­sal çı­kar­la­rı­mı­za sır­tı­nı dö­nen ik­ti­da­rı­nız­dan hal­kı­mı­zın kur­tul­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak, er­ken se­çi­me bü­yük ser­ma­ye­nin ne­den kar­şı çık­tı­ğı­nı çok açık bir şe­kil­de or­ta­ya koy­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iş­siz­lik, bu­gün top­lu­mu­mu­zun en önem­li so­ru­nu­dur. İk­ti­da­rı­nız­da iş­siz­ler or­du­su yıl­da or­ta­la­ma 500 bin, dört yıl­da ise top­lam 2 mil­yon ki­şi art­tı. İk­ti­da­rı­nı­zın ilk gü­nün­den be­ri iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nı çar­pıt­mak­ta­sı­nız. Za­ma­nım ol­ma­dı­ğı için ay­rın­tı­la­ra in­mi­yo­rum. Fa­kat, bu­gün, ül­ke­miz­de iş­ba­şı yap­ma­ya ha­zır olup da iş ara­ma­yan­lar da dâhil edil­di­ği za­man, en son iki gün ev­vel ya­yın­la­nan ra­kam­la­ra gö­re ül­ke­miz­de ge­nel­de iş­siz­lik ora­nı yüz­de 16,2; top­lam iş­siz sa­yı­sı ise 4 mil­yon 460 bin­dir. Genç­ler ara­sın­da­ki iş­siz­lik ora­nı Tür­ki­ye ge­ne­lin­de bu­nun as­ga­ri 2 ka­tı. Di­yar­ba­kır, Bit­lis, Muş, Bay­burt, Kas­ta­mo­nu'da­ki genç­ler ara­sın­da iş­siz­lik ora­nı ise yüz­de 50'ye ya­kın­dır. Bu iş­siz­lik oran­la­rı, sa­de­ce ge­liş­miş ül­ke­le­rin de­ğil, tüm ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler ara­sın­da da re­kor ra­kam­lar­dır.

İş­siz­li­ğin bu ka­dar yay­gın ve yük­sek ol­du­ğu bir ül­ke­de hu­zur­dan, ge­le­ce­ğe umut­la bak­mak­tan, re­fah­tan söz ede­bil­mek müm­kün mü? Ama, ne­den­se, Sa­yın Baş­ba­kan söz ede­bi­li­yor. Ne­oli­be­ral iç ve dış des­tek­li ta­ri­kat­lar da­ya­nış­ma­sıy­la bu­gü­ne ka­dar sür­dür­dü­ğü ik­ti­da­rı­nı, bun­dan son­ra da boş laf­lar­la, kan­dır­ma­cay­la yü­rü­te­bi­le­ce­ği­ni zan­ne­di­yor.

Yağ­ma yok Sa­yın Baş­ba­kan, tes­ti­yi kır­dı­nız, yü­kü­nü­zü al­dı­nız, ya çe­kip gi­di­niz ya da er­ken se­çim ka­ra­rı alı­nız; hal­kı­mı­zı ve la­ik, de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­ti­mi­zi ra­hat­la­tı­nız. Ak­si hâlde, baş­ta genç­le­ri­miz ve emek­çi­le­ri­miz ol­mak üze­re, ez­di­ği­niz, umut­la­rı­nı tü­ket­ti­ği­niz, üret­me, iş kur­ma, ya­tı­rım yap­ma şevk­le­ri­ni kır­dı­ğı­nız tüm in­san­la­rı­mız, si­zi hay­ret­le ve ib­ret­le iz­le­mek­te olan cum­hu­ri­yet ka­dın­la­rı­mız, ya­ni Ana­do­lu ka­dın­la­rı­mız, bu­nun he­sa­bı­nı siz­den san­dık­ta el­bet so­ra­cak­tır.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Büt­çe mi ko­nu­şu­yo­ruz…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2007 yı­lı büt­çe­si kü­çük bir büt­çe­dir. Bu büt­çe, Tür­ki­ye'nin be­de­ni­ne dar olan bir büt­çe­dir. Bu büt­çe, ül­ke­mi­zin ya­ra­la­rı­nı sar­mak için, ül­ke­mi­zin eko­no­mi­si­ni düz­lü­ğe ta­şı­mak için, ya­rın­la­rın çağ­daş sos­yo­eko­no­mik alt­ya­pı­sı­nı kur­mak için, sos­yal dev­let so­rum­lu­luk­la­rı­nı ye­ri­ne ge­ti­re­bil­mek için ye­ter­siz bü­yük­lük­te olan bir büt­çe­dir. 2007 yı­lı büt­çe­si, hal­ka hiz­met an­la­yı­şı kı­sır olan, sos­yal dev­le­ti ge­ri­le­ten bir büt­çe­dir. 2007 yı­lı büt­çe­si, bun­dan ev­vel­ki dört büt­çe­niz­de ol­du­ğu gi­bi, ön­ce­lik­le hal­kı­mı­zı mem­nun et­mek için de­ğil, IMF'yi mem­nun et­mek için dü­zen­len­miş, be­lir­li iç ve dış odak­la­rın bek­len­ti­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me he­def­le­ri­ne ki­lit­len­miş bir büt­çe­dir.

İk­ti­da­rı­nız­da, top­lam dev­let har­ca­ma­la­rı kü­çül­müş­tür, ya­ni, büt­çe kav­ra­mı, en ge­niş ta­nı­mıy­la, kü­çül­müş­tür. Dev­let har­ca­ma­la­rı­nın gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la­ya ora­nı 2002 yı­lın­da, tüm har­ca­ma­lar dâhil edil­di­ği za­man, yüz­de 53,5 idi, 2007 büt­çe­sin­de ise yüz­de 46,9'dur. Oy­sa, bu oran, Fran­sa'da yüz­de 52,8; İs­veç'te yüz­de 56,5; Da­ni­mar­ka'da yüz­de 53'tür. Üs­te­lik bu ül­ke­ler Tür­ki­ye gi­bi ağır fa­iz yü­kü al­tın­da de­ğil­ler­dir.

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - Ora­lar­da enf­las­yon­la mü­ca­de­le var mı?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - Enf­las­yon­la mü­ca­de­le…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ora­lar­da yol­suz­luk da yok.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kars­lı, lüt­fen…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ali Di­bo­lar da yok ora­lar­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, CHP ola­rak he­de­fi­miz ve po­li­ti­ka­mız da­ha çok ya­tı­rım, da­ha çok ka­mu­sal hiz­met­tir. Da­ha çok ka­mu ya­tı­rı­mı ya­pıl­ma­dan, da­ha çok ka­mu ke­si­mi sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı için ge­rek­li eko­no­mik ko­şul­lar ya­ra­tıl­ma­dan, bu­nun için ge­rek­li si­ya­si ira­de or­ta­ya ko­nul­ma­dan, 21'in­ci yüz­yı­lın ile­ri ki­lit sek­tör­le­rin­de tek­no­lo­jik ya­pı­lan­ma­da atı­lım sağ­la­na­maz, çağ­daş, sos­yo­eko­no­mik alt­ya­pı ku­ru­la­maz, ül­ke­mi­zin kal­kın­ma­da ge­ri kal­mış yö­re­le­ri aya­ğa kal­dı­rı­la­maz. Bu amaç­la, bu ne­den­le, her yıl gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 6'sı ora­nın­da bir kay­na­ğın, bir ka­mu kay­na­ğı­nın eko­no­mik ve sos­yal ve kent­sel alt­ya­pı ve çev­re ya­tı­rım­la­rı ve tek­no­lo­jik ya­pı­lan­ma ama­cıy­la…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - …ya­tı­rım­la­ra, bu yö­ne tah­sis edil­me­si ge­rek­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son dört yıl­dır Ali Di­bo­lar, vur­gun­cu­lar, kap­kaç­çı­lar, üçkâğıt­çı­lar, çı­kar amaç­lı ör­güt­ler ve ta­ri­kat­lar ül­ke­si­ne dö­nüş­tük. Dört yıl­dır ka­mu iha­le­le­rin­de bir vur­gun rüzgârı es­mek­te. Bir bö­lüm AKP'li­ler ile mü­te­ah­hit­le­rin Ali Di­bo­lar ola­rak ta­nım­la­nan vur­gun iş bir­li­ği dal­ga dal­ga ül­ke­mi­ze ya­yıl­mak­ta­dır.

Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan ge­çen haf­ta bu kür­sü­de bir ga­ze­te gös­ter­di, "İş­te Ali Di­bo." de­di. An­cak bel­li ki bu söz­le­riy­le Tay­yip Bey, Ali Di­bo yok di­ye­mi­yor, ak­si­ne, bir an­lam­da Ali Di­bo­la­rı ik­rar edi­yor, ka­bul edi­yor.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Evet, siz­de ol­du­ğu gi­bi.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Mec­lis­te var.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, za­ma­nım  bit­ti. An­cak er geç, ik­ti­da­rı­mız­da, Ka­sım 2007'de do­ku­nul­maz­lık­la­rın kal­dı­rıl­ma­sı­nın sö­zü­nü bir kez da­ha bu­ra­dan ben ve­ri­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Bir da­ha bu­ra­da ol­ma­ya­cak­sı­nız ki.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, İz­mir Mil­let­ve­ki­li Oğuz Oyan.

Bu­yu­run Sa­yın Oyan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA OĞUZ OYAN (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Efen­dim, Ge­lir İda­re­si büt­çe­si­ni gö­rü­şü­yo­ruz. Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­mı­zın per­for­man­sı­nı herhâlde önü­müz­de­ki yıl da­ha iyi de­ğer­len­di­re­ce­ğiz, ama bu yıl­dan ba­zı de­ğer­len­dir­me­ler yap­ma imkânı­mız var.

Şim­di, ilk ön­ce, bir ke­re şu­na ba­ka­lım: Tür­ki­ye'de bir büt­çe ha­zır­la­nı­yor, bu büt­çe hal­kın han­gi ih­ti­yaç­la­rı­na ya­nıt ve­ri­yor? Bi­rin­ci ba­ka­ca­ğı­mız şey bu. Ya­ni, biz bu büt­çe­ler­le ger­çek­ten top­lu­mun ih­ti­yaç­la­rı­na ce­vap ve­re­bi­le­cek du­rum­da mı­yız? Top­lu­mun ih­ti­ya­cı ne, büt­çe­nin sun­du­ğu ne? Bak­ma­mız ge­re­ken bi­rin­ci pen­ce­re bu­dur. Bu­ra­dan  bak­tı­ğı­mız za­man gö­rü­yo­ruz ki, bu büt­çe­le­rin, IMF büt­çe­si ol­ma­ya de­vam eden bu büt­çe­le­rin hal­kın ta­lep­le­riy­le ör­tüş­me­si müm­kün de­ğil­dir. Bu­ra­da, be­şin­ci yıl­dır, be­şin­ci kez­dir IMF büt­çe­le­ri gö­rü­şü­yo­ruz. Bun­lar Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ih­ti­yaç­la­rı­na gö­re ha­zır­lan­mış büt­çe­ler de­ğil­ler­dir.

Tür­ki­ye, AKP İk­ti­da­rın­da, ge­çi­ci büt­çe­yi de ilk sa­yar­sak al­tın­cı IMF büt­çe­si­ni gö­rü­şü­yor, ilk üç ay­lık büt­çe­yi de sa­yar­sak. Pe­ki…

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - On be­şin­ci …

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Efen­dim?

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - On be­şin­ci, yir­mi be­şin­ci IMF büt­çe­si olu­yor, be­şin­ci fi­lan de­ğil.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kars­lı, lüt­fen…

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Ha, ta­mam, biz dö­ne­mi­niz­de­ki sı­ra­yı sa­yı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - En az yir­mi be­şin­ci büt­çe.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kars­lı, lüt­fen efen­dim.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Ya­ni, bu­nun­la if­ti­har edi­yor­sa­nız onu da söy­le­ye­yim, IMF  büt­çe­le­ri si­zin­le baş­la­ma­dı, çok ho­şu­nu­za gi­de­cek­se onu söy­le­ye­yim. Siz­den ön­ce baş­la­dı.

MU­HAR­REM KARS­LI (İs­tan­bul) - Ta­bii.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Siz­den ön­ce baş­la­dı, 98 yı­lın­da…

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Siz de var­dı­nız.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Biz yok­tuk ta­bii. Lüt­fen…

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Ke­mal Der­viş var­dı.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Lüt­fen, siz sı­ra­nız ge­lin­ce ko­nu­şun.

98 yı­lın­da ya­kın­dan iz­le­me an­laş­ma­sıy­la IMF'yle iliş­ki­ler baş­la­mış­tır. Siz ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz­de bun­lar 2004 yı­lın­da bi­te­cek idi, bu­nu 2008 yı­lı­na uzat­ma ba­şa­rı­sı­nı gös­ter­di­niz, si­zi kut­lu­yo­rum.

Tür­ki­ye 2000 yı­lın­dan iti­ba­ren IMF cen­de­re­si için­de büt­çe­ler yap­mak­ta­dır. Bu büt­çe­ler­de ka­mu ya­tı­rı­mı yok­tur, en çok kı­sıt­la­nan ka­lem ka­mu ya­tı­rı­mı­dır.

Bu büt­çe­ler­de ta­rı­ma des­tek yok­tur. Ba­kı­nız, bir ya­sa çı­kar­dı­nız, de­di­niz ki bu ya­sa­da ge­çen se­ne: "Ta­rı­ma des­tek yüz­de 1'in al­tı­na ol­ma­ya­cak." Ya­ni, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la yüz­de 1'in al­tı­na bir ta­rım­sal des­tek ol­ma­ya­cak di­ye ken­di ken­di­ni­zi de bağ­la­yan bir dü­zen­le­me çı­kar­dı­nız. Pe­ki ne gö­rü­yo­ruz? Dev­ri ik­ti­da­rı­nız­da ta­rı­ma olan des­tek­ler millî ge­li­rin or­ta­la­ma bin­de 7,5'u, ya­ni, yüz­de 0,75'i; ya­ni, yüz­de 1 ol­ma­mış­tır. Ha­zır­la­dı­ğı­nız 2007 büt­çe­sin­de yüz­de 1'i ge­ne tut­tu­ra­mı­yor­su­nuz ken­di ya­sa hük­mü­nü­ze rağ­men, yüz­de 0,83'te­si­niz. Ya­ni, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yüz­de 1'i ya­sa hük­mü hâli­ne ge­ti­ri­yor­su­nuz, ken­di çı­kar­dı­ğı­nız ya­sa si­ze dar ge­li­yor, gi­re­mi­yor­su­nuz içi­ne. Böy­le­si­ne bir an­la­yış­la bir ül­ke yö­ne­ti­le­bi­lir mi?

"Fa­iz­le­ri azal­tı­yo­ruz" de­di­niz. Ge­çen yı­lın, ya­ni bu için­de bu­lun­du­ğu­muz yı­lın bir­ta­kım uy­gun ko­şul­la­rıy­la bel­li bir nok­ta­ya ge­lin­di, fa­kat, ma­yıs ve ha­zi­ran­dan son­ra­ki o dış dün­ya­da olan kü­çük dal­ga­lan­ma­nın biz­de tsu­na­mi gi­bi bir kriz et­ki­si ya­rat­ma­sıy­la hâlâ Ha­zi­ne şu an or­ta­la­ma yüz­de 22-23'ler­den borç­la­nı­yor. Ya­ni, ni­san ayın­da biz yüz­de 14 ile borç­la­nır­ken, Ha­zi­ne borç­la­nır­ken, şim­di bu­nun yüz­de 50-55 faz­la­sıy­la yüz­de 22-23'ten borç­la­nı­yor. No­mi­nal fa­iz bun­lar. Re­el fa­iz ola­rak bak­tı­ğı­mız­da çok yük­sek re­el fa­iz­ler var. Şu an­ki borç­lan­ma­la­rın, şu an, bu yı­lın son ay­la­rın­da­ki borç­lan­ma­la­rın, önü­müz­de­ki yı­lın enf­las­yon bek­len­ti­le­ri­ne gö­re bak­tı­ğı­nız­da yüz­de 17'lik re­el fa­iz­ler­le borç­la­nı­yor­su­nuz. Yüz­de 17 re­el, ya­ni, enf­las­yon et­ki­sin­den arın­dı­rıl­mış yüz­de 17'lik re­el fa­iz­ler­le borç­la­nı­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'yi yıl­lar­dır IMF büt­çe­le­riy­le sık­tı­nız ve de­di­niz ki: "Biz bu­nun­la fa­iz­le­ri dü­şü­re­ce­ğiz, enf­las­yo­nu dü­şü­re­ce­ğiz." Pe­ki, ne ol­du? Ni­san ayın­da enf­las­yon bel­li bir nok­ta­day­ken, yüz­de 7'ler­dey­ken, bir­den­bi­re bu­nu yüz­de 10'la­ra ge­tir­di­niz. Ni­san ayın­da fa­iz­ler yüz­de 14 iken, yüz­de 22-23'le­re ge­tir­di­niz. Ya­ni, şim­di, so­ru­yo­rum: Bu büt­çey­le, eğer bu büt­çe­ler­le, enf­las­yon, sı­kı ma­li po­li­ti­ka enf­las­yo­nu dü­şü­re­cek­ti ise ni­ye düş­mü­yor? Bu büt­çe­ler­le da­ha dü­şük fa­iz­ler ve da­ha az fa­iz öde­ne­ği büt­çe­le­re ko­na­cak­sa ni­ye bu ger­çek­leş­mi­yor? İlk kez bu yıl, yıl­lar­dır bu cen­de­re için­de fa­iz­ler azal­mış­tı büt­çe­de ve şim­di ilk kez, be­şin­ci yı­lı­nız­da, fa­iz­le­rin tek­rar art­tı­ğı bir dö­ne­me gi­ri­yo­ruz, hem no­mi­nal ola­rak hem nis­pi ola­rak, oran­sal ola­rak. Ya­ni, si­zin büt­çe­niz­de, 46 kat­ril­yon­luk fa­iz öde­ne­ği, bu yıl, 2006 için, 2007'de 53 kat­ril­yon ola­rak açık­la­nı­yor. Üs­te­lik de 2007 için yüz­de 18-19 no­mi­nal fa­iz­ler­le borç­la­na­ca­ğı­nız he­sa­bıy­la. Eğer bu he­sap tut­maz da şu an­ki trend sü­rer, ya­ni, yüz­de 22-23 tren­di sü­rer­se, si­zin fa­iz he­sa­bı­nız, 2007'de 60 kat­ril­yo­nu bu­la­cak­tır. Şim­di, siz, bu büt­çey­le na­sıl if­ti­har edi­yor­su­nuz? Na­sıl böy­le bir büt­çe­yi, çok faz­la sı­kın­tı duy­ma­dan, sı­kıl­ma­dan di­ye­yim is­ter­se­niz, bu­ra­ya ge­ti­rip sa­vu­na­bi­li­yor­su­nuz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu büt­çe­de, ya­tı­rım ge­ne en az pay alan ka­lem­ler­den bi­ri. Tür­ki­ye'nin… Bir ma­ki­ne na­sıl yağ ol­ma­dan ça­lış­maz, na­sıl bi­sik­let pe­da­lı dön­dür­me­den git­mez­se, bir ül­ke de, bir şir­ket gi­bi, ya­tı­rım ol­ma­dan ha­yat bu­la­maz, ken­di­ni ge­liş­ti­re­mez. Siz, Tür­ki­ye'de, bir oto­yol, bir ko­nut dı­şın­da san­ki baş­ka ya­tı­rım ta­le­bi yok­muş gi­bi, bü­tün ya­tı­rım­la­rı dur­du­rup, gö­rü­nür, hal­kın gö­zü­ne so­ka­bi­le­ce­ği­niz bir iki şe­yi öne çı­kar­dı­nız. Onun dı­şın­da­ki bü­tün ya­tı­rım­la­rı dur­du­ru­yor­su­nuz. Böy­le, ül­ke yö­ne­til­mez. Eğer IMF'ye ema­net edi­yor­sa­nız ül­ke­yi, bu ül­ke­yi IMF'nin prog­ra­mıy­la yö­ne­te­cek­se­niz, siz ni­ye se­çi­li­yor­su­nuz ve ik­ti­da­ra ta­lip olu­yor­su­nuz? Bu­nu sor­mak hak­kı­mız­dır. Eğer Tür­ki­ye IMF ta­ra­fın­dan, Was­hing­ton üze­rin­den yö­ne­ti­le­cek­se, An­ka­ra Hükûme­ti­nin işi ne­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar, işi ne­dir?

Şim­di, do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da, bir büt­çe­nin ge­lir ve gi­der ra­kam­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man, bu­ra­da, bu büt­çe­nin 2006 yı­lı büt­çe­si­ne kı­yas­la 4 kat faz­la açık ve­ren büt­çe ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Ya­ni, açık­la­rı azalt­tık di­ye se­vin­di­ği­niz 2006 yı­lın­da 4 kat­ril­yo­na dü­şür­dük di­yor­su­nuz. Şim­di, 16 kat­ril­yon kü­sur­luk açık ilan ede­rek bir büt­çe önü­mü­ze ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ya­ni, her ba­kı­mın­dan, dört yı­lın, be­şin­ci yı­lın­da ba­şa­rı­sız­lı­ğın tes­ci­li­ni ya­pı­yor­su­nuz; bu ba­şa­rı­sız­lı­ğın, bu po­li­ti­ka­la­rın ye­ni­den çök­me­si­nin, 2001'de çök­müş­tü, si­zin eli­niz­de bir kez da­ha çök­me­si­nin tes­cil edil­me­si­dir.

Ge­lir büt­çe­si­ne bak­tı­ğı­mız za­man, 188 kat­ril­yon­luk ge­li­rin, iş­te, 184 ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri, bu­nun 158 kat­ril­yo­nu­nun da ver­gi ge­lir­le­ri ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu­ra­da ver­gi ge­li­rin­de cid­di bir ar­tış ola­ca­ğı he­sa­bı var. Üs­te­lik de, özel­lik­le ge­lir ver­gi­sin­de yüz­de 27'lik bir ar­tış ön­gö­rü­yor­su­nuz. Bu­nu na­sıl ya­pa­cak­sı­nız, so­ru­yo­ruz. Ya­ni, bu­nun ar­ka­sın­da, yurt­ta­şa, va­tan­da­şa han­gi ye­ni ver­gi yük­le­ri ge­li­yor? Do­lay­lı ver­gi­ler­de han­gi yük­ler ge­li­yor? Ba­kı­nız, 2006 yı­lı büt­çe­sin­de si­zin büt­çe açı­ğı­nı­zın düş­me­sin­de iki önem­li ne­den var­dı: Bun­lar­dan bir ta­ne­si Tür­ki­ye'de­ki bü­yü­me ve it­ha­lat tem­po­su; it­ha­la­tın da bü­yü­me­si do­la­yı­sıy­la tah­sil et­ti­ği­niz ver­gi­ler bek­le­di­ği­ni­zin üze­rin­de ol­du, özel­lik­le it­ha­lat üze­rin­den. İkin­ci­si, büt­çe­de ver­gi dı­şı bir­ta­kım ge­lir­ler bek­len­ti­nin dı­şın­da ol­du; ge­rek Te­le­kom­dan na­kit gi­riş­le­ri ge­rek­se de GSM sa­tış­la­rın­dan, özel­leş­tir­me gi­riş­le­ri ne­de­niy­le. Bu iki ne­den­le 13 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı ci­va­rın­da bir açık bek­len­ti­si 4 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı do­la­yı­na düş­tü. Ama, şim­di, bu­na se­vi­ne­bi­lir mi­yiz? Bun­lar bir ke­re­lik ge­lir ar­tış­la­rı. Bun­dan son­ra ne ola­cak? 2007'de va­tan­da­şa ön­gör­dü­ğü­nüz da­ha iyi bir ver­gi po­li­ti­ka­sı de­ğil. Ya­ni, Tür­ki­ye'de eğer ver­gi­ler it­ha­lat art­tı­ğı için ar­tı­yor­sa, ben so­ru­yo­rum, Ge­lir İda­re­si Baş­ka­nı­nın bun­da ba­şa­rı­sı ne­re­de? Eğer, Tür­ki­ye'de do­lay­lı ver­gi­ler yüz­de 70'le­re ulaş­mış­sa, ya­ni şir­ket­ler bir an­lam­da mül­te­zim gi­bi ver­gi top­lar du­ru­ma gel­miş­se, di­ğer yüz­de 30'luk doğ­ru­dan ge­lir­le­rin de önem­li bö­lü­mü za­ten ge­ne şir­ket­ler üze­rin­den ge­li­yor, ya­ni doğ­ru­dan be­yan­na­me üze­rin­den eli­ni­ze geç­mi­yor­sa, doğ­ru­dan be­yan­na­mey­le tah­sil et­tik­le­ri­niz yüz­de 5'in al­tı­na düş­müş­se, so­ru­yo­rum, bu Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın Tür­ki­ye'de düz­gün bir ver­gi ve ge­lir po­li­ti­ka­sı uy­gu­la­mak açı­sın­dan kat­kı­la­rı ne­re­de­dir? Ya­ni, eğer ül­ke böy­le yö­ne­ti­le­cek ise, ha­ni da­ha ön­ce söy­len­di­ği gi­bi, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na ne ge­rek var­dır?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'de çok cid­di bir ver­gi ada­let­siz­li­ği var­dır. Bu ver­gi ada­let­siz­li­ği­ni ar­tı­ran uy­gu­la­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır; çün­kü, tü­ke­tim üze­rin­den alı­nan ver­gi­ler, evi­ne tüp alan va­tan­da­şı, bak­kal­dan cik­let alan, gof­ret alan ço­cu­ğu ver­gi­len­dir­mek­te­dir. Gü­cü­nüz ye­ti­yor­sa, her­ke­si ma­li gü­cü­ne gö­re ver­gi­len­di­rin. Gü­cü­nüz ye­ti­yor­sa, öde­me gü­cü olan­lar­dan, ar­tan oran­lı ge­lir ver­gi­si­ni al­ma­ya gay­ret edin. Ku­rum­lar ver­gi­sin­de ye­ni bir oran in­di­ri­mi yap­tı­nız; bu­nun mat­ra­hı ge­niş­le­te­ce­ği var­sa­yı­lı­yor­du. Pe­ki, ge­liş­tir­di mi? Ba­kı­yor­su­nuz, ku­rum­lar ver­gi­sin­de önem­li aza­lış­lar gün­de­me ge­li­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Oyan, bu­yu­run, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - De­mek ki, bu­ra­da da bir önem­li ba­şa­rı­sız­lık söz ko­nu­su. Ya­ni, do­lay­lı de­di­ği­miz, tü­ke­tim üze­rin­den alı­nan ve en gay­ri­adil ver­gi tü­rü olan ver­gi­ler­le, yüz­de 70'le­re ulaş­mış bu tür ver­gi­ler­le yo­la de­vam ede­cek­si­niz ve bir Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın da bu­ra­da bir büt­çe­sin­den ve ba­şa­rı­sın­dan söz ede­ce­ğiz. Bu, ger­çek­ten, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin, önem­li ma­li­ye bi­ri­ki­mi­ne, ta Os­man­lı'dan dev­ral­dı­ğı­mız ve cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de ge­tir­di­ği­miz önem­li büt­çe­le­me ve ma­li­ye bi­ri­ki­mi­ne ya­kış­ma­yan bir büt­çe ve öde­nek tek­li­fi­dir. Do­la­yı­sıy­la, bu­na "ha­yır" oyu ve­re­ce­ği­mi­zi bu­ra­dan bir kez da­ha be­lir­ti­yo­rum.

Hal­kı­mı­zın ya­ra­rı­na ola­cak büt­çe­le­ri yap­mak üze­re, uma­rım, önü­müz­de­ki yıl ik­ti­dar­da biz ola­ca­ğız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Dör­dün­cü ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu.

Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Oyan Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı Ge­lir İda­re­si büt­çe­siy­le il­gi­li ko­nuş­ma­sı­nı ya­par­ken, Ge­lir İda­re­si­nin per­for­man­sın­dan söz et­ti. Ge­lir İda­re­si­nin per­for­man­sı­nı öl­çen tek bir öl­çü var de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Za­rar eden mü­kel­lef­ler be­yan­na­me ver­di­ği za­man, "Ni­çin za­rar edi­yor­sun?" di­ye ver­gi da­ire­si­ne çağ­rı­lıp, "Gö­tür bu be­yan­na­me­yi dü­zelt, be­ya­nı­nı ar­tır, on­dan son­ra tek­rar ye­ni be­yan­na­mey­le gel." di­yen ki­şi sa­yı­sı art­tık­ça Ge­lir İda­re­si­nin per­for­man­sı da art­mış olu­yor. Aca­ba -ben me­rak edi­yo­rum- Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­ne bu yön­de bir şikâyet gel­mi­yor mu? Eğer bu ül­ke­de de­mok­ra­si var­sa, ya­sa­lar uy­gu­la­nı­yor­sa -be­nim be­ya­nım ha­zır, ve­ri­yo­rum za­ten- is­te­di­ği­niz za­man in­ce­le­me ya­pa­bi­lir­si­niz. Ama, ni­çin be­ni ça­ğı­rıp da, "Bu be­ya­nı gö­tür. Yok­sa se­ni in­ce­le­ye­ce­ğiz. Eğer bu­nu ar­tır­maz­san ba­şı­na ge­le­cek­le­ri dü­şün…" Böy­le bir ma­li­ye yö­ne­ti­mi ola­bi­lir mi, böy­le bir an­la­yış ola­bi­lir mi? Ama, Tür­ki­ye'de ma­ale­sef bu ya­pı­lı­yor.

İkin­ci önem­li nok­ta, sı­cak pa­ra­ya tes­lim olan bir ida­re eko­no­mi yö­ne­ti­min­de ba­şa­rı­lı ola­maz. Siz­ler Te­le­ko­mu özel­leş­tir­di­niz. Ben me­rak edi­yo­rum, aca­ba bir Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­ki­li­miz… Te­le­kom özel­leş­ti­ril­di, bel­li bir pa­ra gel­di, son­ra bir mi­ni kriz çık­tı, fa­iz­ler yük­sel­di, Te­le­kom­dan ge­len pa­ra mis­liy­le tek­rar dı­şa­rı git­ti. Ne yap­tı­nız siz, ne yap­tı Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­mız? Bu Par­la­men­to­ya bir ka­nun ge­tir­di, "Ben sı­cak pa­ra­nın al­dı­ğı fa­iz­le­ri ver­gi­le­me­ye­ce­ğim." di­ye. Bu ne de­mek­tir? Sı­cak pa­ra­nın önün­de diz çö­ken bir hükûmet de­mek­tir. Bu an­la­yış ol­du­ğu sü­re­ce eko­no­mi­de ba­şa­rı­lı ola­ma­yız. Eko­no­mi­de ip­ler hep dı­şa­rı­nın elin­de ola­cak­tır. Şim­di ba­kın, hem Te­le­kom git­ti hem dün­ya­nın pa­ra­sı git­ti ve siz özel­leş­tir­me ya­pı­yor­su­nuz.

Şim­di, ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, İs­tan­bul'da bir de­ne­tim ele­ma­nı İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­nin -Park ve Bah­çe­ler- yap­tı­ğı iha­le­ler­le il­gi­li bir in­ce­le­me baş­la­tı­yor. İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­sin­den bil­gi­ler ge­li­yor. Tam in­ce­le­me­ye baş­la­ya­cak, ken­di­si­nin önü­ne bir ya­zı ge­li­yor: "Bu in­ce­le­me­yi tes­lim et, ge­ri ver." Böy­le bir an­la­yış ola­bi­lir mi? Ki­mi kim­den ko­ru­yor­su­nuz? Ya­ni, İs­tan­bul Be­le­di­ye­si­nin yap­tı­ğı ver­gi ka­çak­çı­lı­ğı id­di­ala­rı­nı ni­çin bir de­ne­tim ele­ma­nı­na in­ce­let­mi­yor­su­nuz? Bu­nu yap­ma­ya, aca­ba ki­min ne hak­kı var­dır? Ba­na, çı­kıp "şu ya­sa­ya da­ya­na­rak biz bu­nu ge­ri is­ti­yo­ruz" de­sin­ler ve­ya "is­te­dik" de­sin­ler. Bir film ya­pım­cı­sı, te­le­viz­yon­da­ki di­zi­le­ri rey­ting re­kor­la­rı kı­ran bir di­zi, bir ya­pım­cı, bu­nun he­sap­la­rı­nı in­ce­li­yor­lar, mil­yar­lar­ca li­ra­lık nay­lon fa­tu­ra tes­pit edi­li­yor, yi­ne bir ya­zı: "İn­ce­le­me­yi şu­ra­ya tes­lim et." Bu ar­ka­da­şı­mız ya­zı ya­zı­yor: "Ben da­ha işin  ba­şın­da­yım, mil­yar­lar­ca li­ra­lık nay­lon fa­tu­ra var -2 kat­ril­yon li­ra- be­nim bu in­ce­le­me­yi sür­dür­mem la­zım." Ya­zı ge­li­yor: "Ha­yır, sen bu in­ce­le­me­yi ia­de ede­cek­sin."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben me­rak edi­yo­rum: Aca­ba, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri bun­la­rı bil­mi­yor mu? Bu­nun he­sa­bı­nı sor­mu­yor mu­su­nuz? Ba­kın, ben, bu­ra­da söy­lü­yo­rum, Sa­yın Ba­kan is­ter­se bel­ge­le­ri ken­di­si­ne de ve­re­bi­li­rim: Na­sıl olu­yor da kim­ler, ni­çin, han­gi ge­rek­çey­le ko­ru­nu­yor? Ge­lir İda­re­si­nin ba­şa­rı­sın­dan söz edi­yo­ruz, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın ba­şa­rı­sın­dan söz edi­yo­ruz; bu olay­la­rın ol­du­ğu bir ül­ke­de ba­şa­rı­dan söz edi­le­mez, müm­kün de­ğil. Say­dam­lık­tan söz edi­yo­ruz…

Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­leş­tir­me­den söz et­tik. Özel­leş­tir­me Ka­nu­nu'nda bir mad­de var, ay­nen oku­yo­rum: "De­ğer tes­pit so­nuç­la­rı -ya­ni, özel­leş­tir­me so­nuç­la­rı- özel­leş­tir­me­den ön­ce ya­pı­lan de­ğer tes­pit so­nuç­la­rı, ku­ru­lu­şun özel­leş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin iha­le so­nuç­la­rı­nın onay­lan­ma­sı­nı mü­te­akip ka­mu­oyu­na du­yu­ru­lur." Özel­leş­tir­me iha­le­si onay­la­nın­ca de­ğer tes­pit so­nuç­la­rı ka­mu­oyu­na açık­la­na­cak. Ka­nun böy­le. Ben me­rak edi­yo­rum: Aca­ba içi­niz­den bir ki­şi, özel­leş­ti­ri­len bir ku­ru­lu­şun de­ğer tes­pit so­nuç­la­rı­nın ila­nı­nı gör­dü mü, duy­du mu? Böy­le bir şey yok, böy­le bir şey ya­pıl­ma­dı bi­le. Ama, ne yap­tı­nız bi­li­yor mu­su­nuz? Ba­kan­lık bu­ra­ya bir ka­nun ge­tir­di, bu­ra­ya ge­tir­di ve siz­le­rin oy­la­rıy­la geç­ti. Ne di­yor ora­da: "De­ğer tes­pit so­nuç­la­rı ku­ru­lu­şun özel­leş­tir­me iş­le­mi ta­mam­la­na­rak, de­vir söz­leş­me­sin­de yer alan yü­küm­lü­lük­le­rin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­sin­den son­ra ka­mu­oyu­na açık­la­nır." Bu ne de­mek­tir? Ben bu­nu ka­mu­oyu­na hiç açık­la­ma­ya­ca­ğım. Ha­ni, siz, şef­faf­lık­tan söz edi­yor­du­nuz ar­ka­daş­lar, dü­rüst­lük­ten söz edi­yor­du­nuz? Bu­nun ne­re­si dü­rüst­lük, ne­re­si şef­faf­lık de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Siz de­ğer tes­pit so­nuç­la­rı­nı ka­mu­oyu­na açık­la­mak­tan âciz bir Hükûmet­le ça­lı­şı­yor­su­nuz. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti böy­le bir Hükûme­te mu­ha­tap­tır şu an­da. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ba­kın, Te­ke­lin özel­leş­ti­ril­me­si­ni yap­tı­nız. Bir ka­nun var de­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2531 sa­yı­lı Ka­nun. Di­yor ki: "Ka­mu­da gö­rev ya­pan bir ki­şi, ay­nı işi ya­pan bir ku­ru­lu­şa üç yıl geç­me­dik­çe ge­çe­mez." İçi­niz­de say­gı­de­ğer de­ne­tim ele­man­la­rı var ve bun­lar bu ay­rın­tı­yı çok iyi bi­lir­ler. Te­ke­lin özel­leş­ti­ril­me­si sı­ra­sın­da, Al­kol­lü İç­ki­ler Ge­nel Mü­dü­rü özel­leş­tir­me­den he­men ön­ce özel­leş­tir­me­yi ala­cak ku­ru­ma ge­nel mü­dür ola­rak geç­ti. Bu ül­ke­de sav­cı­lar var mı? Var. Bu­nu so­ruş­tu­ran bir sav­cı var mı? Yok. Ni­çin? Yar­gı ba­ğım­sız de­ğil de onun için.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ne de­mek ya?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki, bu ka­nun ni­ye çık­tı, ni­ye bu ka­nu­nu uy­gu­la­mı­yor kim­se? Bu ka­nu­nu uy­gu­la­ya­bi­le­cek yü­rek­li­lik­te bir sav­cı yok mu bu ül­ke­de? Yok.

HA­LİL ÖZ­YOL­CU (Ağ­rı) - Yar­gı­ya ha­ka­ret edi­yor­sun.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ge­li­yo­rum baş­ka bir şe­ye. Te­ke­lin iç­ki bö­lü­mü­nü 292 mil­yon do­la­ra…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben bu­ra­da söy­lü­yo­rum. Eğer bir sav­cı ar­ka­da­şı­mız so­ruş­tur­ma açar­sa, bir mil­let­ve­ki­li, bir par­la­men­ter ola­rak bun­dan an­cak şe­ref du­ya­rım. Do­la­yı­sıy­la, biz yar­gı­yı eleş­ti­re­ce­ğiz, gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­yen her­ke­si eleş­ti­re­ce­ğiz. Hükûme­ti eleş­ti­ri­yor­sak, gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­me­yen ki­şi­ye de eleş­ti­re­ce­ğiz.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Eleş­tir­mek baş­ka, ha­ka­ret baş­ka şey. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Ne ha­ka­re­ti?" ses­le­ri)

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Ha­ka­ret de­ğil ar­ka­daş­lar, eleş­ti­ri­yo­ruz. Ha­ka­ret ay­rı… Ne be­nim ter­bi­yem ona ye­ter ne de be­nim gü­cüm ye­ter.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Te­ke­lin al­kol­lü iç­ki­ler bö­lü­mü­nü 292 mil­yon do­la­ra özel­leş­tir­di, 292 mil­yon do­lar. Kı­sa bir sü­re son­ra özel­leş­ti­ri­len bö­lü­mün yüz­de 90'ı 800 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. 600 mil­yon do­lar ar­ka­daş­lar, 600 mil­yon do­lar, ne di­ye­bi­li­riz biz bu­na? Eli­mi­zi vic­da­nı­mı­za ko­yup dü­şün­me­miz la­zım, doğ­ru mu ya­pı­yo­ruz biz aca­ba? TÜP­RAŞ…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum, ama bu büt­çe­de bun­la­rı söy­le­ye­mez­sek ne­re­de söy­le­ye­ce­ğiz.

Gem­lik Güb­re Fab­ri­ka­sı özel­leş­ti­ril­di. Hiç­bir şey oku­mu­yo­rum, Sa­yın Tur­han Çö­mez'in açık­la­ma­sı­nı oku­yo­rum, si­zin mil­let­ve­ki­li­niz: "Ön­ce Sa­yın Baş­ba­ka­na çok kap­sam­lı bir ra­por ha­zır­la­dım. Ne ya­zık ki, yak­la­şık bir yıl geç­me­si­ne rağ­men hiç­bir ge­ri dö­nüş ala­ma­dım ne Baş­ba­kan­lık da­nış­man­la­rın­dan ne de il­gi­li ba­kan­lık­tan. Da­ha son­ra bu dos­ya­yı bir ge­nel baş­kan yar­dım­cı­mı­za tak­dim et­tim. Ara­dan üç ay geç­ti, son­ra­dan öğ­ren­dim ki dos­ya Ge­nel Mer­kez­de kay­bol­muş. En so­nun­da ka­fam­da be­li­ren şüp­he­le­ri il­gi­li sa­yın ba­ka­na so­ru öner­ge­si ola­rak sor­dum, ama bu­gü­ne ka­dar on­dan da ce­vap ala­ma­dım."

Yol­suz­luk­la­rın üze­ri­ne in­şa edi­len bir özel­leş­tir­me po­li­ti­ka­sı ola­bi­lir mi ar­ka­daş­lar? Ka­pa­lı ka­pı­lar ar­dın­da bir özel­leş­tir­me po­li­ti­ka­sı ola­bi­lir mi? Tü­yü bit­me­miş ye­ti­min hak­kı­nı bu Par­la­men­to ko­ru­ma­ya­cak­sa kim ko­ru­ya­cak ar­ka­daş­lar? Şu­ra­ya ge­li­yo­ruz, eli­miz­de dün­ya ka­dar bel­ge var, do­kü­man var, ye­di bu­çuk da­ki­ka­da an­lat di­yor­lar. Ne­yi, na­sıl an­la­ta­cak­sı­nız? Halk, na­sıl, ne­yi bil­gi­le­ne­cek?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Tek ba­şı­nı­za siz ko­nu­şun!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) - He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Ali Ke­mal De­ve­ci­ler.

Sa­yın De­ve­ci­ler, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ar­tık, bir büt­çe ma­ra­to­nu­nun so­nu­na gel­dik. Bu, AKP'nin son büt­çe­si. İn­şal­lah bun­dan son­ra Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, in­san­la­rı­mız, AKP'ye bir da­ha ik­ti­dar na­sip et­mez, böy­le büt­çe­le­ri de AKP'nin ha­zır­la­ma­sı­na da za­man yet­mez.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Gül­dür­me Al­lah aş­kı­na, gül­dür­me!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­dan bu­gü­ne ka­dar aşa­ğı yu­ka­rı iki aya ya­kın bir za­man geç­ti ve bü­yük umut­lar­la ve yok­sul­laş­mak­ta olan ge­niş halk ke­sim­le­ri­nin der­di­ne der­man ola­bi­lir ümi­diy­le baş­la­dı­ğı­mız büt­çe ça­lış­ma­la­rı­nın bu yön­de hiç­bir ge­liş­me gös­ter­me­di­ği bu­gün ar­tık açık ve net ola­rak gö­rül­mek­te­dir.

Bu büt­çe­de dul ve ye­tim yok, bu büt­çe­de emek­li yok, iş­çi yok, me­mur yok, köy­lü yok, es­naf yok, çift­çi yok, bu büt­çe­de ya­tı­rım hiç yok. Pe­ki ne var ar­ka­daş­lar? Bu büt­çe­de, ran­ti­ye­ci­nin fa­iz öde­me­le­ri­nin ga­ran­ti­si var, ran­ti­ye­ye kay­nak ak­ta­rı­mı var, ge­lir da­ğı­lı­mı­nın dev­let eliy­le bi­raz da­ha bo­zul­ma­sı var, dar ge­lir­li­nin ye­ri­ne ran­ti­ye­nin ka­yı­rıl­ma­sı var. Bu büt­çe bu hâliy­le IMF ta­ra­fın­dan test edil­miş, onay­lan­mış ve Türk hal­kı­na su­nul­ma­sı­na izin ve­ril­miş bir büt­çe­dir. Bu büt­çe, ran­ti­ye­nin fa­iz öde­me­le­ri­ni ga­ran­ti al­tı­na alan, Türk hal­kı­na ver­gi­den baş­ka bir şey ge­tir­me­yen bir büt­çe­dir.

2007 yı­lı ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri, 184,2 mil­yar YTL ile mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri­nin yüz­de 97,9'unu oluş­tur­mak­ta­dır. Bu­na gö­re, 26,1 mil­yar li­ra olan ver­gi dı­şı ge­lir­ler, ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri­nin yüz­de 14,2'si­ni oluş­tu­rur­ken, 158,2 mil­yar YTL olan ver­gi ge­lir­le­ri­nin pa­yı yüz­de 85,8'dir. Ge­lir­ler için­de bu den­li önem­li pa­yı olan ver­gi ge­lir­le­ri­nin 2007 yı­lın­da­ki ar­tı­şı, 2006 ger­çek­leş­me he­def­le­ri­ne gö­re yüz­de 14,9 se­vi­ye­sin­de­dir. Bu ar­tı­şın, yüz­de 4 olan yıl so­nu TÜ­FE enf­las­yon de­ğe­ri, yüz­de 5 olan gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la bü­yü­me­si dü­şü­nül­dü­ğün­de, yüz­de 5,2 re­el bir ar­tı­şa te­ka­bül et­ti­ği gö­rül­mek­te­dir. Ver­gi ge­lir­le­rin­de he­def­le­nen bu re­el ar­tış ora­nı, çok ka­za­nan­dan çok, az ka­za­nan­dan az ver­gi tah­sil edi­le­bil­me il­ke­si­ne gö­re ol­say­dı, bu ar­tı­şı he­pi­miz be­ra­ber­ce des­tek­ler­dik. Oy­sa, ma­ale­sef, ver­gi­ler de­tay­lı ola­rak in­ce­len­di­ğin­de du­rum böy­le de­ğil­dir.

Sa­yın Ba­kan, Hükûme­ti­niz, 2007 yı­lın­da­ki enf­las­yon he­de­fi­ni yüz­de 4 ola­rak tah­min eder­ken, büt­çe­ye ko­nan 2007 yı­lı ver­gi­le­ri­ni ne­den 14,9 ora­nın­da ar­tır­dı­nız? Ne­den, he­def­le­nen enf­las­yon ora­nı­nın 4 ka­tı ora­nın­da, bu in­san­la­rı­mı­za, bu hal­kı­mı­zın sır­tı­na ver­gi sa­lı­yor­su­nuz? 2007 yı­lı ver­gi ge­lir­le­ri için­de yüz­de 28,7 ora­nın­da bir pa­ya sa­hip ol­ma­sı bek­le­nen ge­lir ve ka­zanç­lar üze­rin­den alı­nan ver­gi­ler için­de, ma­ale­sef, ku­rum­lar ver­gi­sin­de bir dü­şüş ola­ca­ğı­nı bi­ze gös­ter­mek­te­dir. Ni­te­kim, 2006 yı­lı büt­çe he­de­fin­de 12,9 mil­yar YTL ola­rak be­lir­ti­len bu mik­tar, 2007 yı­lı büt­çe­sin­de 11,9 mil­yar YTL ola­rak ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu du­rum, bi­ze, ku­rum­lar ver­gi­si oran­la­rı­nın yüz­de 10 dü­şü­rü­lür­ken bun­dan mu­rat edi­len ver­gi mat­ra­hı­nın ge­niş­le­me­si ama­cı­nın ger­çek­leş­me­di­ği­ni de açık ve net ola­rak gös­ter­mek­te­dir.

Bu ar­tı­şın ger­çek­leş­me­miş ol­ma­sı­na kar­şın ku­rum­lar ver­gi­si oran­la­rı­nın dü­şü­rül­me­si ne­de­niy­le ban­ka­cı­lık gi­bi fi­nans ke­si­mi­nin el­de et­ti­ği net ver­gi ka­zan­cı tam 2 mil­yar YTL'dir. Ya­ni, ku­rum­lar ver­gi­sin­de ya­pı­lan bu in­di­rim­den kim­ler fay­da­lan­mış­tır, bi­li­yor mu­su­nuz? Hükûme­ti­niz­ce ya­pı­lan özel­leş­tir­me­nin ne­ti­ce­si ya­ban­cı­la­ra peş­keş çe­ki­len ku­rum­lar, baş­ta Te­le­kom, Te­kel, Pet­rol Ofi­si, fi­nans sek­tö­rü ve ban­ka­lar fay­da­lan­mış­tır. Ya­ni, Ha­ri­ri­ler, Ofer­ler, ya­ban­cı fi­nans ku­ru­luş­la­rı, Yu­nan Al­fa Gru­bu ve Türk hol­din­gi Do­ğan Hol­ding fay­da­lan­mış­tır. O si­zi so­nu­na ka­dar des­tek­le­yen var ya, med­ya gru­bu, iş­te o fay­da­lan­mış­tır.

Öte yan­dan, geç­ti­ği­miz ma­yıs ve ha­zi­ran ay­la­rın­da ya­şa­nan mi­ni kri­zin önü­ne ge­çi­le­bil­me­si için sto­paj oran­la­rı­nın ya­pan­cı­lar için sı­fır­lan­ma­sı­nın ve yer­li­ler için de dü­şü­rül­me­si­nin fa­iz ka­zanç­la­rın­dan tah­sil edi­le­cek ver­gi ge­lir­le­rin­de sı­nır­lı ka­lı­na­ca­ğı ha­tır­la­tıl­dı­ğın­da, ge­lir ver­gi­sin­de ön­gö­rü­len yük­sek oran­lı ar­tı­şın, yi­ne, or­ta ge­lir­li me­mur, çift­çi, köy­lü, dul ve ye­tim, es­naf ve ran­ti­ye­ci ol­ma­yan ke­sim­ler ta­ra­fın­dan üst­le­ni­le­ce­ği bu­ra­da gö­zük­mek­te­dir.

Yi­ne, ge­lir­ler ve ka­zanç­lar üze­rin­den alı­nan ver­gi­ler gay­ri­adil bi­çim­de bir ge­liş­me gös­te­re­cek şe­kil­de ayar­la­na­rak bu­ra­dan tah­sil edil­me­si ön­gö­rü­len mik­tar­la­ra ait he­def üst li­mit­ler tes­pit edi­lin­ce, ge­lir­le­ri ar­tır­ma­nın hükûmet ta­ra­fın­dan en iyi yol­la­rın­dan bir ta­ne­si de top­lam ge­lir­ler için­de pa­yı yük­sek, 43,5 olan dâhil­de alı­nan mal ve hiz­met ver­gi­le­ri­ni re­el ola­rak ar­tır­mak ol­muş­tur.

Ni­te­kim, 2007 yı­lı­na ait ar­tış ora­nı 2006 ger­çek­leş­me he­de­fi­ne gö­re 12,7; 2006 büt­çe he­de­fi­ne gö­re de yüz­de 15,8'dir. Bu baş­lık adı al­tın­da yer alan en önem­li ka­lem­le­rin kat­ma de­ğer ver­gi­si ve özel tü­ke­tim ver­gi­si ol­du­ğu ha­tır­lan­dı­ğın­da, 2007 yı­lın­da da ver­gi­de ada­le­tin çar­pı­tıl­ma­sı an­la­yış­la­rı­na ta­ra­fı­nız­dan de­vam edi­le­ce­ği gö­rül­mek­te­dir.

Ni­te­kim, bu tür an­la­yış­la, 2002 yı­lın­da yüz­de 66 olan do­lay­lı ver­gi­le­rin top­lam ver­gi­ler için­de­ki ora­nı 2007 yı­lı büt­çe­sin­de yüz­de 69 se­vi­ye­si­ne çık­mış ola­cak­tır. İş­te, Hükûme­ti­ni­zin ver­gi­de­ki ada­le­ti ve kal­kın­ma an­la­yı­şı da bu­dur.

En önem­li ver­gi­ler­den bi­ri de, dâhil­de alı­nan mal ve hiz­met ver­gi­si­nin ka­lem­le­rin­den bi­ri olan özel ile­ti­şim ver­gi­si­dir. Söz ko­nu­su ver­gi­nin adı ge­çen baş­lık için­de 2007 yı­lı pa­yı­nın yüz­de 5,8 ol­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu­na gö­re, bu ver­gi­de­ki ar­tış ora­nı­nın, 2006 ger­çek­leş­me tah­mi­ni­ne gö­re yüz­de 9,9; 2006 büt­çe he­de­fi­ne gö­re ise yüz­de 10,2 ar­tış ol­ma­sı he­def­len­mek­te­dir.

Şu hâlde, bir yan­dan Hükûme­ti­ni­zin 2007 yı­lı prog­ra­mın­da ay­nen şöy­le di­yor: "Bil­gi ve ile­ti­şim tek­no­lo­ji­le­ri­nin yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ve et­kin kul­la­nı­mıy­la bil­gi top­lu­mu­na dö­nü­şüm sü­re­ci­nin hız­lan­dı­rıl­ma­sı ve bu yol­la ül­ke­mi­zin re­ka­bet gü­cü­nün ve re­fah dü­ze­yi­nin ar­tı­rıl­ma­sı­na kat­kı sağ­lan­ma­sı te­mel amaç­tır." Özel tü­ke­tim ver­gi­le­riy­le il­gi­li. Der­ken, di­ğer yan­dan da, özel ile­ti­şim ver­gi­sin­de re­el bir ar­tış yap­ma çe­liş­ki­si­ni ya­şa­yan bir AKP po­li­ti­ka­la­rı de­me­tiy­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Ama, da­ha da dik­kat çe­ken bir hu­sus, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­nun Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de, Sa­yın Ba­kan, 20/11/2006 ta­ri­hin­de ay­nen şu­nu di­yor: "İle­ti­şim­de­ki ver­gi­ler 1999 dep­re­min­den son­ra ar­tı­rıl­dı ve o sü­reç de­vam edi­yor. Ge­çen gün­ler­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, bi­zim yap­tı­ğı­mız bir ça­lış­ma­yı Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na da tak­dim et­tik. Önü­müz­de­ki 2007'den iti­ba­ren ile­ti­şim­de­ki ver­gi yü­kü­nü azal­ta­cak ça­lış­ma­la­ra fii­len baş­la­ya­ca­ğız." şek­lin­de ifa­de­nin 2007 yı­lı büt­çe­sin­de, şu an­da gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 2007 yı­lı büt­çe­sin­de­ki he­def­le­ri ya­lan­la­mak­ta ol­du­ğu açık ve net ola­rak gö­zük­mek­te­dir. Prog­ra­mı­nız­da ve Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı­nın ko­nuş­ma­la­rın­da "ar­tış yok" di­yor­su­nuz, ama 2007 yı­lı büt­çe­si­ne ile­ti­şim ver­gi­le­rin­de yüz­de 10,2 ci­va­rın­da bir ar­tış ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu te­zat de­ğil mi­dir ar­ka­daş­lar? Prog­ra­mı­nız­da baş­ka şey, Ba­ka­nın söy­le­di­ği baş­ka şey, ama 2007 yı­lı büt­çe­sin­de fark­lı şey­ler.

2007 yı­lın­da ver­gi ge­lir­le­ri­nin üre­ti­mi açı­sın­dan dar ge­lir­li­yi, emek­li­yi, üc­ret­li­yi, çift­çi­yi, es­na­fı, yok­su­lu da­ha da zor­la­ya­cak ve da­ha da yok­sul kı­la­cak bi­çim­de ha­zır­la­nan 2007 yı­lı büt­çe­sin­de ver­gi dı­şı ge­lir­le­rin 2006 ger­çek­leş­me tah­min­le­ri­ne gö­re yüz­de 14,3 ora­nın­da bir dü­şü­şe işa­ret et­mek­te­dir. Bu dü­şüş­te en önem­li ne­den, 2006 yı­lın­da bir de­fa­ya mah­sus ol­mak üze­re özel­leş­ti­ri­len ku­rum­lar­dan sağ­la­nan ge­lir­le­rin 2007 yı­lı için tah­sil edi­le­me­ye­cek ol­ma­sı­dır, ver­gi dı­şı ge­lir­le­rin dü­şü­şü.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Çün­kü, özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı­nı­zı 2006 yı­lın­da bi­tir­di­niz, 2007'de tah­sil ede­me­ye­cek­si­niz.

Tüm bu dü­şün­ce ve sap­ta­ma­la­rın ışı­ğı al­tın­da, 2007 yı­lı büt­çe­si, ge­lir­le­ri açı­sın­dan, ya sa­mi­mi ol­ma­yan ya da ge­niş dar ge­lir­li top­lum ke­sim­le­ri­ne çok cid­di ver­gi yü­küm­lü­lük­le­ri ge­tir­me­ye yö­ne­lik bir büt­çe­dir.

59'un­cu AKP Hükûme­ti­nin son büt­çe­si olan 2007 yı­lı büt­çe­si ar­ka­sın­da cid­di bir ge­lir da­ğı­lı­mı ih­ti­ya­cı bı­ra­ka­cak olan büt­çe­ler di­zi­si­nin so­nun­cu­su ola­cak­tır ve ol­ma­lı­dır. Ya­ni, bu büt­çe, eme­ğiy­le ge­çi­nen iş­çi­ye, emek­li­ye, çift­çi­ye, köy­lü­ye, es­na­fa, dul ve ye­ti­me, yok­su­la hiç­bir şey ver­me­di­ği gi­bi, tüm bu ke­sim­le­re yük ge­ti­ren, ver­giy­le elin­de­ki­ni avu­cun­da­ki­ni emen, bu ke­sim­le­ri da­ha da yok­sul­laş­tı­ran, sa­de­ce ve sa­de­ce -bu büt­çe- ran­ti­ye­ci­ye re­fah ge­ti­ren son büt­çe ol­ma özel­li­ğiy­le ta­rih­te­ki ye­ri­ni alan bir büt­çe ola­cak­tır.

2007 yı­lı büt­çe­si­ne oyum ret­tir, çün­kü, bu büt­çe­de hiç­bir top­lu­mun kat­man­la­rı­na yer ve­ril­me­miş­tir, aley­hi­ne dü­zen­le­me­ler var­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, he­men te­şek­kür edip bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, te­şek­kü­rü­nü­zü ala­yım.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Sa­de­ce ve sa­de­ce fa­iz öde­me büt­çe­si­dir. IMF'nin is­te­di­ği tarz­da bir büt­çe­dir. Onun için, oyum ret ola­cak­tır.

He­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­lah Er­dem Can­ti­mur.

Sa­yın Can­ti­mur, bu­yu­run.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AK Par­ti Gru­bu adı­na Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı büt­çe­si hak­kın­da söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, büt­çe­si­ni gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, ül­ke­miz­de, ma­li­ye po­li­ti­ka­sı­nın ha­zır­lan­ma­sı ve uy­gu­lan­ma­sın­da çok önem­li bir rol oy­na­mak­ta­dır. Söz ko­nu­su Ba­kan­lı­ğın ge­rek ma­li­ye po­li­ti­ka­sı­nın be­lir­len­me­sin­de ge­rek­se uy­gu­la­ma­sın­da gös­te­re­ce­ği per­for­mans, sağ­lam bir ma­li ya­pı­ya sa­hip ola­bil­mek açı­sın­dan ha­ya­ti önem ta­şı­mak­ta­dır.

Bu kap­sam­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin ha­zır­lan­ma­sı ve uy­gu­lan­ma­sı, har­ca­ma ve ge­lir po­li­ti­ka­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı, dev­le­te ait mal­la­rın yö­ne­ti­mi, ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri­nin mu­ha­se­be hiz­met­le­ri­nin yü­rü­tül­me­si, dev­le­tin hu­kuk da­nış­man­lı­ğı ve mu­ha­ke­mat hiz­met­le­ri­nin yü­rü­tül­me­si, ka­ra pa­ra ve yok­sul­luk­la mü­ca­de­le, ver­gi in­ce­le­me­le­ri, iç kon­trol ve mu­ha­se­be stan­dart­la­rı­nın be­lir­len­me­si gi­bi ka­mu sek­tö­rün­de çok önem­li gö­rev­le­ri ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Tür­ki­ye'nin yıl­lar­dır için­de bu­lun­du­ğu yük­sek enf­las­yon ve re­el fa­iz ora­nı so­ru­nun­dan kur­ta­rıl­ma­sı ve ka­mu borç sto­ku­nun ma­kul dü­zey­le­re çe­kil­me­si, mak­ro eko­no­mik ve büt­çe per­for­man­sı­nın is­te­nen yü­ze­ye çı­ka­rıl­ma­sı ama­cıy­la son yıl­lar­da çok önem­li ça­ba­lar gös­ter­mek­te­dir. Ge­li­nen nok­ta­da, eko­no­mik is­tik­ra­rın sağ­lan­ma­sı ve mak­ro eko­no­mik gös­ter­ge­le­rin iyi­leş­ti­ril­me­sin­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar önem­li rol oy­na­mış­tır. Bu çer­çe­ve­de, ma­li di­sip­li­nin sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la ge­re­ken bü­tün ted­bir­le­ri al­mış ve kay­nak har­ca­ma den­ge­si­nin ku­rul­ma­sı yö­nün­de önem­li iler­le­me kay­det­miş­tir.

Ni­te­kim, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe açı­ğı­nın dü­şü­rül­me­si ve et­kin bir borç yö­ne­ti­mi yü­rü­te­bil­me­si için, ge­rek­li fa­iz dı­şı faz­la­nın sağ­lan­ma­sı ko­nu­sun­da Tür­ki­ye, ta­ri­hi­nin en ba­şa­rı­lı dö­nem­le­rin­den bi­ri­ni ge­çir­miş­tir. 2003 yı­lın­dan bu ya­na, fa­iz dı­şı faz­la per­for­man­sı is­tik­rar­lı bir se­yir iz­le­miş ve prog­ram he­def­le­riy­le uyum­lu fa­iz dı­şı faz­la el­de edil­miş­tir.

Ay­nı ba­şa­rı, büt­çe açı­ğı­nın azal­tıl­ma­sın­da da ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. 2003 yı­lın­da büt­çe açı­ğı 45,2 mil­yar YTL ola­rak he­def­len­miş­ken, ger­çek­leş­me 40,2 mil­yar YTL ol­muş, 2004 yı­lın­da 45,8 mil­yar YTL ola­rak he­def­le­nen büt­çe açı­ğı, 30,3 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. 2005 yı­lın­da ise, büt­çe açı­ğı 29,1 mil­yar YTL ola­rak he­def­len­miş­ken, ger­çek­leş­me 8,1 mil­yar YTL ol­muş­tur.

Büt­çe açı­ğı­nın dü­şü­rül­me­si ko­nu­sun­da gös­te­ri­len olum­lu per­for­mans 2006 yı­lın­da da ar­ta­rak de­vam et­miş­tir. Ocak-Ka­sım dö­ne­mi iti­ba­rıy­la mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si, yir­mi üç yıl ara­dan son­ra ilk de­fa faz­la ver­miş­tir. 2006 yı­lın­da 14 mil­yar YTL ola­rak he­def­le­nen büt­çe açı­ğı­nın, yak­la­şık 3 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­leş­me­si bek­len­mek­te­dir.

Ay­nı şe­kil­de, 2006 yı­lın­da ka­mu ge­lir­le­ri­nin ka­mu har­ca­ma­la­rın­dan da­ha hız­lı art­ma­sı ve ma­li di­sip­lin il­ke­si­ne sı­kı sı­kı­ya bağ­lı ka­lın­ma­sı so­nu­cun­da, fa­iz dı­şı faz­la ger­çek­leş­me­si­nin he­de­fin ol­duk­ça üze­ri­ne çı­ka­rak 32,3 mil­yar YTL ye­ri­ne, yak­la­şık 43,2 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­le­şe­ce­ği tah­min edil­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı ge­lir büt­çe­si, gi­der büt­çe­si için tek­lif edi­len öde­nek tu­ta­rı 46 mil­yar YTL'dir. Bu öde­ne­ğin yak­la­şık yüz­de 2'si, söz ko­nu­su Ba­kan­lı­ğın ken­di ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­la­mak üze­re kul­la­nı­la­cak­tır. 2007 yı­lı öde­nek tek­li­fi­nin yak­la­şık yüz­de 98'i, di­ğer ka­mu hiz­met­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­sı ama­cıy­la ko­nul­muş­tur. Bu öde­nek­le­rin önem­li bir kıs­mı ma­lul­lük, yaş­lı­lık ve ölüm si­gor­ta­la­rı­na dev­let kat­kı­sı, ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı­na dev­let kat­kı­sı ve fa­tu­ra­lı öde­me­le­rin kar­şı­lan­ma­sı, kal­dı­rı­lan Köy Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü per­so­ne­lin­den il özel ida­re­le­ri­ne dev­re­di­len üc­ret öde­me­le­ri, köy­le­rin iç­me su­yu ve yol so­ru­nu­nun gi­de­ril­me­si ama­cıy­la baş­la­tı­lan KÖY­DES pro­je­si­ne, yi­ne be­le­di­ye­le­rin alt­ya­pı­sı­nın des­tek­len­me­si ama­cıy­la baş­la­tı­lan BEL­DES pro­je­si, ma­hallî ida­re ve fon­la­rın, fon pay­la­rı­nın öden­me­si, si­ya­si par­ti­le­re yar­dım ve yıl için­de or­ta­ya çı­ka­cak bek­len­me­dik ih­ti­yaç­la­rın kar­şı­lan­ma­sı ama­cıy­la kul­la­nı­la­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şim­di de 2007 ge­lir büt­çe­siy­le il­gi­li de­ğer­len­dir­me­ler yap­mak is­ti­yo­rum.

Ül­ke­le­rin sağ­lık­lı bir ka­mu ma­li ya­pı­sı­na sa­hip ola­bil­me­le­ri için ka­mu har­ca­ma­la­rı­nı sağ­lam ge­lir kay­nak­la­rıy­la fi­nan­se et­me­le­ri zo­run­lu­dur. Geç­miş­te, ka­mu ge­lir­le­ri­nin, ko­puk bir şe­kil­de iz­le­nen ka­mu har­ca­ma po­li­ti­ka­la­rı­nın Tür­ki­ye'yi han­gi nok­ta­la­ra ge­tir­di­ği he­pi­miz­ce ma­lum­dur.

Ül­ke­miz, ver­gi­le­me ala­nın­da kap­sam­lı bir ye­ni­den ya­pı­lan­ma sü­re­ci içe­ri­sin­de bu­lun­mak­ta­dır. Bu sü­reç içe­ri­sin­de, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, ka­yıt dı­şı eko­no­mi­nin ka­yıt al­tı­na alı­nıp ver­gi ta­ba­nı­nın ge­niş­le­til­me­si, ver­gi sis­te­mi­nin ba­sit­leş­ti­ril­me­si, ada­let­li, eko­no­mik ve sos­yal den­ge­le­ri gö­ze­ten, özel­lik­le ya­tı­rım­cı­lar için be­lir­siz­lik­le­ri or­ta­dan kal­dı­ran dü­şük oran­lı bir ver­gi sis­te­mi­ne sa­hip olun­ma­sı yo­lun­da ge­rek­li ça­lış­ma­la­rı bü­yük bir hız­la ger­çek­leş­tir­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri, ver­gi ia­de­le­ri ha­riç, 188,2 mil­yar YTL ola­rak tah­min edil­mek­te­dir. Bu­nun 158,2 mil­yar YTL'si ver­gi ge­lir­le­rin­den oluş­mak­ta­dır. Bu du­rum­da, 2006 yı­lı ger­çek­leş­me tah­mi­ni­ne gö­re, 2007 yı­lın­da mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri yak­la­şık yüz­de 9,3; ver­gi ge­lir­le­ri ise yak­la­şık yüz­de 15 ora­nın­da ar­tış gös­ter­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­mın bu bö­lü­mün­de, AK Par­ti hükûme­te gel­dik­ten son­ra Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca ger­çek­leş­ti­ri­len ba­zı önem­li fa­ali­yet­le­ri siz­le­re sun­mak is­ti­yo­rum.

2004 yı­lın­dan iti­ba­ren, mer­kezî yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki ida­re­ler­de, ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­la uyum­lu ana­li­tik büt­çe sı­nıf­lan­dı­rıl­ma­sı­na ge­çil­di. Ye­ni büt­çe sı­nıf­lan­dı­rıl­ma­sı, dev­let fa­ali­yet­le­ri­nin eko­no­mi içe­ri­sin­de­ki et­ki­si­nin ana­li­zi­ne ve ulus­la­ra­ra­sı ve­ri­ler­le kar­şı­laş­tır­ma ya­pıl­ma­sı­na imkân sağ­la­mak­ta­dır. Ye­ni büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sı ve ta­hak­kuk esas­lı mu­ha­se­be sis­te­mi, 2006 yı­lın­dan iti­ba­ren ma­hallî ida­re­le­ri de kap­sa­ya­cak bir şe­kil­de uy­gu­la­ma­ya baş­lan­dı.

14 Tem­muz 2004 ta­rih­li ve 5217 sa­yı­lı Ka­nun'la, büt­çe di­sip­li­ni­nin ve büt­çe hak­kı­nın güç­len­di­ril­me­si ama­cıy­la özel ge­lir, özel öde­nek uy­gu­la­ma­la­rı­na son ve­ril­di. Ka­mu ma­li yö­ne­tim sis­te­mi­mi­zi ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­ra uy­gun bir şe­kil­de ya­pı­lan­dı­ran 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­tim ve Kon­trol Ka­nu­nu, 2006 yı­lın­dan iti­ba­ren bü­tün mad­de­le­riy­le yü­rür­lü­ğe gir­di.

Büt­çe po­li­ti­ka­sı­nın ta­sar­lan­ma­sı ve uy­gu­lan­ma­sın­da ön­gö­rü­le­bi­lir­li­ği ar­tı­ra­cak ve ma­li di­sip­li­ni güç­len­di­re­cek çok yıl­lı büt­çe sis­te­mi 2006 yı­lın­dan iti­ba­ren uy­gu­la­ma­ya ko­nul­du.

OECD ör­nek­le­ri dik­ka­te alı­na­rak ge­lir po­li­ti­ka­la­rı­nın oluş­tu­rul­ma­sı ve be­lir­le­nen po­li­ti­ka­la­rın uy­gu­lan­ma­sı, fonk­si­yon­la­rın ay­rı bi­rim­ler ta­ra­fın­dan ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si, uy­gu­la­ma fonk­si­yo­nu­nun ye­ri­ne ge­ti­ril­me­sin­de da­ha faz­la es­nek­lik sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ve Ge­lir Po­li­ti­ka­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ku­rul­du ve ya­pı­lan­ma­la­rı bü­yük oran­da ta­mam­lan­dı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Can­ti­mur, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (De­vam­la) - Ver­gi de­ne­ti­mi­nin da­ha et­kin bir şe­kil­de yü­rü­tül­me­si ama­cıy­la, ver­gi in­ce­le­me bi­rim­le­ri­nin tek­no­lo­jik alt­ya­pı­sı güç­len­di­ril­di ve sek­tö­rel in­ce­le­me­le­re ağır­lık ve­ril­di. Ver­gi mev­zu­atı­nın mo­dern bir ya­pı­ya ka­vuş­tu­rul­ma­sı, ver­gi sis­te­mi­nin kal­kın­ma­yı ve is­tih­da­mı des­tek­le­yi­ci fonk­si­yo­nu­nun güç­len­di­ril­me­si ama­cıy­la ver­gi ka­nun­la­rın­da bir­çok de­ği­şik­lik ya­pıl­dı.

Ge­rek har­ca­ma ve ge­rek ver­gi sis­te­mi­nin et­kin­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı ge­rek­se gö­rev ve yet­ki ala­nı­na gi­ren po­li­ti­ka­la­rın ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de yü­rü­tü­le­bil­me­si ama­cıy­la gös­ter­miş ol­duk­la­rı öz­ve­ri­li ça­lış­ma­lar­dan do­la­yı Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ça­lı­şan­la­rı­na ve on­la­rın şah­sın­da Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za te­şek­kür eder, büt­çe­mi­zin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­ler, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Fah­ret­tin Poy­raz.

Sa­yın Poy­raz, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Say­gı­de­ğer Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun 2007 yı­lı büt­çe­si hak­kın­da AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si, şah­sım ve Gru­bum adı­na say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­lin­di­ği gi­bi, ka­mu alım­la­rı ko­nu­sun­da say­dam­lık, ve­rim­li­lik ve re­ka­be­ti ar­tı­ran, ay­nı za­man­da he­sap ve­ri­le­bi­lir­li­ği sağ­la­yan ye­ni ka­mu alım­la­rı sis­te­mi 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nda dü­zen­len­miş ve 2003 yı­lı ba­şın­dan be­ri de uy­gu­la­ma­ya ge­çil­miş, baş­lan­mış­tır.

Ben, bu ko­nuş­mam­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu'nun iş­le­yi­şiy­le il­gi­li ge­nel bir bil­gi ver­me­yi dü­şü­nü­yor­dum. Fa­kat, yi­ne, bek­le­di­ği­miz gi­bi, yi­ne, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu den­di­ği za­man ve­ya bu­ra­da bir ko­nu ko­nu­şul­du­ğu za­man mu­ha­le­fet­te­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, ko­nu­yu ge­ne dön­dü­rüp do­laş­tı­rıp "Ali Di­bo" me­se­le­si­ne ge­tir­di­ler. Ar­tık, bu­na bir nok­ta koy­ma­mız ge­rek­ti­ği ka­na­atin­de­yim. Bü­tün ko­nu­la­rı da ger­çek­li­ğiy­le tar­tış­mak ge­rek­ti­ği ka­na­atin­de­yim. Bu­nu ni­çin söy­lü­yo­rum? Çün­kü, ha­ki­ka­ten, bu iş­ten ar­tık, hiç­bir su­çu ol­ma­dı­ğı hâlde üzü­len, mağ­dur olan in­san­la­rı­mız var. Bu, si­ya­si is­tis­mar ara­cı hâli­ne gel­miş, ge­ti­ril­miş­tir.

Bi­lin­di­ği gi­bi, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun 53'ün­cü mad­de­sin­de, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun na­sıl iş­le­ye­ce­ği açık­ça or­ta­ya kon­muş. Ora­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun şikâyet üze­re iti­ra­zen baş­vu­ru­la­rı ka­ra­ra bağ­la­ya­ca­ğı, fa­kat, bu iti­raz­la­rın söz­leş­me ta­ri­hin­den, söz­leş­me im­za­lan­ma­sın­dan son­ra dik­ka­te alın­ma­ya­ca­ğı hük­mü or­ta­ya kon­muş. Her ne hik­met­se, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, ken­di­si­ne ya­pı­lan iti­raz­la­rı, sü­re­si geç­ti­ği hâlde, söz­leş­me ta­ri­hin­den son­ra ol­du­ğu hâlde, bi­raz ge­niş­le­ti­ci bir iç­ti­hat­la in­ce­le­me­ye al­mış ve so­nuç­ta da, ka­mu­oyun­da ma­lum ol­du­ğu üze­re, 145 ko­nu hak­kın­da da, il­gi­li ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na bil­di­ril­mek üze­re bir­ta­kım hu­sus­lar tes­pit et­miş. Fa­kat, bu 145 ko­nu gün­de­me gel­di­ği za­man ka­mu­oyun­da öy­le bir tar­tış­ma ya­pıl­dı ki, mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri bu kür­sü­ye ge­lip, bu 145 ko­nu­yu öy­le su­is­ti­mal et­ti­ler ki, zan­ne­der­si­niz ki, 145 ko­nu­nun 145'in­de de, ha­ki­ka­ten atı alan Üs­kü­dar'ı geç­miş, mil­le­tin, ga­rip gu­re­ba­nın hak­kı hu­ku­ku çiğ­nen­miş.

Ben si­ze bir­kaç ta­ne ör­nek ve­re­ce­ğim. Bu 145 ta­ne ko­nu ne­dir, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun al­dı­ğı ka­rar kap­sa­mın­da, is­ter­se­niz, en il­gin­cin­den baş­la­ya­yım.

Ko­nu şu, di­yor ki: "Ka­mu İha­le Bül­te­ni'nde iha­le ta­ri­hi 11/1/2006 iken, ida­ri şart­na­me­de 16/1/2006 ola­rak be­lir­til­miş. Bu çe­liş­ki gi­de­ril­me­den iha­le­nin so­nuç­lan­dı­rıl­ma­sı mev­zu­ata ay­kı­rı­dır." Ne de­mek bu? Şu de­mek ar­ka­daş­lar, kı­sa ve öz söy­lü­yo­rum, vak­ti­miz az: 11/1 ta­ri­hi da­ha ön­ce ça­lış­ma gü­nüy­ken, Kur­ban Bay­ra­mı'na denk gel­di­ği için, resmî ta­til ilan edil­di­ği için de ta­kip eden ilk iş gü­nü, iha­le, mec­bu­ren, yö­net­me­lik mad­de­si ge­re­ği ya­pıl­mış. Bu­na de­mi­şiz ki: Bu mev­zu­ata ay­kı­rı. Baş­ka? İha­le Yö­net­me­li­ği'nin 6'ncı bö­lü­mün­de… Ve­ya onu ge­çe­yim, da­ha en­te­re­san bir hu­su­su söy­le­ye­yim.

4734 sa­yı­lı Ka­nun'un 10'un­cu mad­de­sin­de is­te­nen bir­ta­kım bel­ge­ler var. Bu bel­ge­ler ne­dir? He­pi­miz bi­li­yo­ruz. Ya­ni, iha­le­yi ka­za­nan fir­ma, SSK'ya bor­cu ol­ma­dı­ğı­nı, ver­gi da­ire­si­ne bor­cu ol­ma­dı­ğı­nı, mes­lek­ten men edil­me­di­ği­ni, mes­lek oda­la­rın­dan bir­ta­kım bil­gi ve bel­ge­ler­le is­pat et­mek du­ru­mun­da. Ar­ka­daş­lar, bu­ra­da sırf ta­rih yan­lış­lı­ğın­dan ve­ya ta­ri­hin fark­lı yo­rum­lan­ma­sın­dan do­la­yı, 145 ko­nu­nun 101 ta­ne­si için den­miş ki: "Bun­lar, usu­le ay­kı­rı." Hâlbu­ki…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Pe­ki, iha­le­le­ri kim­ler ka­zan­mış?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Söy­le­ye­ce­ğim, onu da söy­le­ye­ce­ğim.

Hâlbu­ki, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu bu 145 ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ka­rar al­dık­tan bir haf­ta son­ra, Da­nış­ta­yın bir ka­ra­rı var. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun, An­ka­ra De­niz İk­mal Ko­mu­tan­lı­ğın­da SSK pri­miy­le il­gi­li ola­rak bor­cu ol­ma­dı­ğı bel­ge­si­ni ge­tir­me­di­ği için iha­le­yi ver­me­di­ği, söz­leş­me­yi ip­tal et­ti­ği ve bir yıl ya­sak­lı hâle ge­tir­di­ği fir­may­la il­gi­li Da­nış­tay "ha­yır, bu­nu bir yıl ya­sak­lı hâle de ge­ti­re­mez­sin, söz­leş­me­yi de im­za­la­man ge­re­kir" di­yor. Ya­ni, bı­ra­kın ta­ri­hi, bor­cu olan fir­ma­yı… Da­nış­tay "ha­yır, bu, iha­le­nin as­li un­su­ru de­ğil­dir" di­yor. Ba­kın, 101 ta­ne ko­nu­nun ney­le bağ­lan­tı­lı ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­ruz si­ze.

Pe­ki, baş­ka? Ad­li si­cil bel­ge­si­nin söz­leş­me ta­ri­hin­de ol­ma­sı ge­re­ki­yor­muş, beş gün ön­ce ha­zır­lan­mış, ya­ni muh­te­me­len beş gün için­de bu ar­ka­daş­la­rı­mız, iha­le­yi alan­lar suç iş­le­miş, ce­za al­mış ola­bi­lir­ler di­ye.

Baş­ka? Baş­ka bir ör­nek de, o ka­dar kü­çük ra­kam­la­ra gi­ril­miş ki: "155,25 YTL" ol­ma­sı ge­re­kir­ken, "155,22 YTL" ola­rak be­lir­len­miş. Son mad­de­si­ni oku­yo­rum: "Söz ko­nu­su ek­sik­li­ğin mik­ta­rı iti­ba­rıy­la az­lı­ğı dü­zel­til­miş hâliy­le de iha­le­nin so­nu­cu­nu et­ki­le­yen bir ay­kı­rı­lık ol­ma­dı­ğı be­lir­len­di­ğin­den, bu hu­su­sun bun­dan son­ra­ki uy­gu­la­ma­lar­da da­ha dik­kat­li dav­ra­nıl­ma­sı­nı te­mi­nen bil­di­ril­me­si­nin uy­gun ola­ca­ğı de­ğer­len­di­ril­miş­tir." Ya­ni, bir­kaç YTL'lik ra­kam için, biz, kos­ko­ca Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ve ku­rum­la­rı ça­lış­tı­rı­yo­ruz.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Bu bel­ge si­zin eli­ni­ze ne­re­den geç­ti?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Han­gi­si?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun...

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Eğer, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun web say­fa­sı­na gi­rer­se­niz, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ka­rar­la­rı­nın hep­si­nin ora­da, açık ol­du­ğu­nu gö­rür­sü­nüz, hep­si ora­da var, ora­dan te­min et­me­niz müm­kün, ad­res ora­sı.

So­nuç­ta, ar­ka­daş­lar, şu tab­lo çık­tı or­ta­ya. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nu suç­la­ma­ya­lım bu­ra­da, çün­kü dı­şa­rı­dan her­han­gi bir et­ki­ye, bas­kı­ya açık de­ğil, ba­ğım­sız bir ku­rum. Ka­mu­oyun­da bu ka­dar su­is­ti­mal edi­lin­ce, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu bir açık­la­ma yap­mak zo­run­da kal­dı. De­di ki ar­ka­daş­lar, ya­ni…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Yö­ne­tim ku­ru­lu­na rağ­men mi?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Efen­dim?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Yö­ne­tim ku­ru­lu ka­ra­rıy­la mı yap­mış o açık­la­ma­yı?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - İş­te, ba­kın, bu­ra­da. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun resmî açık­la­ma­sı­dır bu.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

Sa­yın Poy­raz, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Yö­ne­tim ku­ru­lu­nun ka­ra­rı yok.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - So­nuç­ta, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu şu­nu di­yor: "Ba­sın or­gan­la­rın­da in­ce­le­me ko­nu­su ya­pı­lan ba­zı hu­sus­lar­da, iha­le­nin ip­ta­li­ne ve ka­rar­la­rın ve­ri­liş şek­lin­de bir­ta­kım ha­ber­ler ya­yıl­mış­tır ve ay­rı­ca, bu iş­ler­le il­gi­li ola­rak, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun, cum­hu­ri­yet sav­cı­lık­la­rı­na bil­di­ril­me­si­ne ge­rek gör­dü­ğü her­han­gi bir suç tes­pi­ti ol­ma­mış­tır." di­yor.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Za­ten o öy­le ol­mu­yor, il­gi­li Ba­kan­lık­lar…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Şim­di, si­zin az ön­ce söy­le­di­ği­niz nok­ta­ya ge­le­ce­ğim. "Bu­ra­da­ki hu­sus­lar, bu ka­dar mev­zu­ata ay­kı­rı tes­pit edil­me­yen, bel­ge ek­sik­li­ğin­den ha­re­ket­le tes­pit edi­len bu hu­sus­lar da, ye­ter­li ve mes­net ol­mak­sı­zın be­lir­li ki­şi­le­ri zan al­tın­da bı­ra­ka­bi­le­cek yan­lış bir de­ğer­len­dir­me­dir." di­yor. Şu­nu söy­lü­yor: "Ne ka­dar, kaç ki­şi al­mış­tır?" di­yor. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu di­yor ki, ra­kam­la­rı da ve­ri­yor: "1/1/2003-17/2/2006 ta­rih­le­ri ara­sın­da 292 mil­yon 309 bin 141 YTL'lik alım ya­pıl­mış, söz ko­nu­su fir­ma­la­rın al­dık­la­rı tu­tar 11 mil­yon 655 bin 855 YTL." Ki, bu ra­ka­mın da top­lam alım­lar için­de­ki ora­nı sa­de­ce ve sa­de­ce yüz­de 4'tür ar­ka­daş­lar…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Za­ten ör­nek­le­me yap­mış­lar.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - …ki­şi ola­rak bak­tı­ğı­nız za­man. Fir­ma ola­rak bak­tı­ğı­nız za­man ise…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ge­ri­si­ni in­ce­le­me­di ki za­ten.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Hep­si­ni in­ce­le­me­di ki.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) -  Za­ten ek­sik­lik ora­da, biz de onu söy­lü­yo­ruz. Eğer bu iha­le ko­mis­yon­la­rı böy­le yan­lış­lık­lar ya­pı­yor­lar­sa, böy­le ha­ta­lar ya­pı­yor­lar­sa, za­ten ge­ri ka­lan bü­tün iş­ler­de de ha­ta yap­ma­sı la­zım. Ni­te­kim, az ön­ce bah­set­ti­ğim o SSK'yla il­gi­li hu­sus­lar, ver­gi prim bor­cuy­la il­gi­li hu­sus­lar, sa­de­ce Ha­tay'da de­ğil, tüm Tür­ki­ye'de­ki ko­mis­yon­la­rın yap­tı­ğı ge­nel ha­ta­lar.

Şim­di onu da geç­tik. Sa­yın Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu, Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da, bir fir­ma -is­mi­ni ver­me­ye­ce­ğim- esas ala­rak Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı­na so­ru so­ru­yor, di­yor ki: "Bu fir­may­la il­gi­li ola­rak her­han­gi bir yol­suz­luk, usul­süz­lük var mı­dır?" Sa­yış­tay Baş­ka­nı­nın Ke­mal Be­ye ver­di­ği ce­vap bu­ra­da, te­fer­ru­atı oku­ma­ya­ca­ğım, son cüm­le­yi oku­ya­ca­ğım: "Bi­zim de­ne­ti­miz ala­nı­mız olan hu­sus­lar­la il­gi­li ola­rak ya­pı­lan bu de­ne­tim­ler so­nu­cun­da, anı­lan ko­nu çer­çe­ve­sin­de de­ğer­len­di­ril­me­sin­de, söz ko­nu­su bu iş­ler­le il­gi­li sor­gu ve yar­gı ra­po­ru ko­nu­su ya­pıl­mış, taz­min hük­me­dil­miş ve­ya suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­muş her­han­gi bir iş­le­me rast­la­nıl­ma­mış­tır."

Ge­çi­yo­ruz. Bu bir fir­may­dı. Da­ha son­ra, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­dul­lah Bey, söz ko­nu­su bü­tün fir­ma­lar ve ki­şi­ler­le il­gi­li ola­rak, yir­mi­ye ya­kın is­mi Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı­na so­ru­yor, di­yor ki: "Bu ko­nu­lar­da siz ne yap­tı­nız, her­han­gi bir suç un­su­ru­na rast­la­dı­nız mı? " Ni­ye Sa­yış­ta­ya so­ru­yor? Çün­kü, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu sü­re­cin bel­li kıs­mı­nı in­ce­li­yor, Sa­yış­tay he­sap­la­rın tü­mü­nü, yıl iti­ba­rıy­la, yıl­lar iti­ba­rıy­la ve bü­tün şa­hıs­lar iti­ba­rıy­la, fir­ma­lar iti­ba­rıy­la in­ce­li­yor. Bu­ra­da "Ha­tay Def­ter­dar­lık Mu­ha­se­be Mü­dür­lü­ğü 2004-2005, Mer­kez Be­le­di­ye Say­man­lı­ğı 2003-2004-2005, İl Özel İda­re­si 2003-2004-2005..."

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - “...Sağ­lık Ku­rum­la­rı Say­man­lı­ğı 2004-2005, Mus­ta­fa Ke­mal Üni­ver­si­te­si Dö­ner Ser­ma­ye, Güm­rük Say­man­lı­ğı, İs­ken­de­run, Kı­rık­han Be­le­di­ye Baş­kan­lık­la­rı, Kı­rık­han Mal Mü­dür­lü­ğü, Pa­yas Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı 2003-2004-2005 yıl­la­rıy­la il­gi­li ola­rak her­han­gi bir suç un­su­ru­na rast­lan­mış mı­dır?” di­yor, so­ru­yor. El ce­vap, Ge­nel Sek­re­ter: "Aşa­ğı­da isim­le­ri ve yıl­la­rı ya­zı­lı say­man he­sap­la­rı­nın ge­nel de­ne­tim prog­ra­mı kap­sa­mın­da de­net­çi­le­ri­miz ta­ra­fın­dan ya­pı­lan de­ne­tim­le­ri so­nuç­la­rı­nın il­gi ya­zı ekin­de­ki öner­ge­de sö­zü edi­len hu­sus­lar çer­çe­ve­sin­de de­ğer­len­di­ril­me­si ne­ti­ce­sin­de, adı ge­çen bu ki­şi ve fir­ma­lar­la il­gi­li ola­rak taz­min hük­me­dil­me­miş ve­ya suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­muş her­han­gi bir ka­ra­ra rast­la­nıl­ma­mış­tır." Bu­yu­run, Sa­yış­ta­yın üze­ri­ne la­fı­nız var­sa, ko­nu­şun!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Pe­ki, bu iha­le­le­ri na­sıl pay­la­şı­yor­lar, şu­nu bir an­lat­sa­na.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, lüt­fen...

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Be­nim oğ­lum bi­na okur, dö­ner dö­ner ge­ne okur! Siz ko­nu­şun.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Esas o...

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ba­kın bu da mah­ke­me ka­ra­rı. Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li suç du­yu­ru­sun­da bu­lun­muş…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ha­tay­lı­lar ka­ra­rı­nı ver­di o ko­nu­da, halk ka­ra­rı­nı ver­di.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, lüt­fen efen­dim...

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bu ka­dar sa­taş­ma­ya…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Poy­raz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­muş ve Sü­ley­man Sa­rı­baş'ın suç du­yu­ru­sun­da, cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı ko­vuş­tur­ma­ya yer ol­ma­dı­ğı­na da­ir ka­rar ver­miş.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

Bu­yu­run.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, siz ge­lip bu­ra­da is­te­di­ği­niz ka­dar…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - So­nuç ne ol­muş?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Ne ol­muş? Efen­dim, an­la­ma­dık Sü­ley­man Sa­rı­baş'ı. 

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Söy­le­di, söy­le­di.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı ko­vuş­tur­ma­ya yer ol­ma­dı­ğı­na da­ir ka­rar ve­ri­yor. Hat­ta ve hat­ta di­yor ki: "Top­la­nan de­lil­le­rin de­ğer­len­di­ril­me­si, ce­za hu­ku­ku an­la­mın­da fe­sat ka­rış­tı­rıl­mış bir iha­le bu­lun­ma­ma­sı, hiç kim­se hak­kın­da ka­mu adı­na ko­vuş­tur­ma ya­pıl­ma­sı­na yer ol­ma­dı­ğı­na ve teb­liğ edi­le­cek kim­se ol­ma­dı­ğı için bu­nun da teb­li­ği­ne yer ol­ma­dı­ğı­na."

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ali Di­bo öl­müş, baş­la­rı sağ ol­sun!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ben şu­nu söy­le­ye­yim ar­ka­daş­lar: Siz, çı­kın, bu­ra­da ko­nu­şun. Siz çı­kın ko­nu­şun, ba­zı sağ­du­yu­lu ba­sın or­gan­la­rı­nın da yaz­dı­ğı gi­bi, biz si­ze bu­nun ce­va­bı­nı, bu­ra­da, hu­kuk çer­çe­ve­sin­de, ka­nun çer­çe­ve­sin­de tek tek ve­re­ce­ğiz ve Ali Di­bo da ay­nen bu ha­ber­de ol­du­ğu gi­bi de fos çık­ma­ya mahkûmdur.

Son cüm­lem şu­dur Baş­ka­nım, mü­sa­ma­ha­nız için te­şek­kür edi­yo­rum.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ku­ral­sız­lık bu­ra­da da or­ta­ya çık­tı!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, bi­zim ko­nuş­ma­la­rı he­men ke­si­yor­su­nuz!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ha­ki­ka­ten or­ta­da yan­lış­lar ya­pan var­sa, usul­süz­lük ya­pan var­sa, hep bir­lik­te bu­nun pe­şi­ne dü­şe­lim di­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum ve say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, çok ta­raf­lı dav­ra­nı­yor­su­nuz.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ku­ral­sız­lık bu­ra­da or­ta­ya çık­tı, bir da­ki­ka faz­la ko­nuş­tu! Sa­yın Baş­kan, ayıp et­ti­niz, ayıp!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın hep­si bu­ra­da, Ge­nel Ku­ru­lun için­de, öbür ar­ka­daş­lar da bu­ra­da. Lüt­fen ar­ka­daş­lar, ku­lis­le­re çı­kın ve­ya ar­ka ta­ra­fa ge­çin, el­de bel­ge­ler var, bir­bi­ri­niz­le ko­nu­şun. Ni­ye böy­le bir­bi­ri­mi­ze laf atı­yo­ruz ki! Bu­yu­run, ko­nu­şun. Bi­zim ya­pa­ca­ğı­mız bir şey yok, her­kes ko­nuş­sun.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, biz bir­bi­ri­miz­le ko­nuş­mu­yo­ruz ki, her­ke­se ay­nı sü­re­yi ve­rin di­yo­ruz, o ka­dar. 

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, ba­kı­nız, ben te­şek­kür cüm­le­si için aç­tım, ba­zı ar­ka­daş­lar te­şek­kür cüm­le­sin­de­ki o sü­re­yi ta­ma­men kul­lan­dı, ba­zı­la­rı kul­lan­ma­dı. Ada­let­li dav­ran­dı­ğı­ma vic­da­nen de müs­te­ri­him, bü­tün Ge­nel Ku­rul da bu­na şa­hit­tir. Ama, siz, sü­rek­li ola­rak çı­kan ar­ka­daş­la­ra laf atı­yor­su­nuz, o da si­zin tak­di­ri­niz.

AK Par­ti adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, Sa­yın İl­han Al­bay­rak. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run efen­dim.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA İL­HAN AL­BAY­RAK (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AK Par­ti ola­rak, ik­ti­da­ra ge­li­şi­mi­zin ilk gün­le­rin­den bu ya­na si­ya­set­te ve özel­lik­le eko­no­mi­de yurt için­de ve yurt dı­şın­da sağ­lam bir is­tik­rar prog­ra­mı yü­rüt­me azim, ira­de, ye­te­nek ve ka­rar­lı­lı­ğın­da ol­du­ğu­mu­zu yap­tı­ğı­mız ic­ra­at­lar­la or­ta­ya koy­muş bu­lun­mak­ta­yız.

Biz­den ön­ce alı­şıl­mış bir du­rum hâli­ne ge­len be­lir­siz­lik or­ta­mı, bi­zim ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de ye­ri­ni gü­ven, is­tik­rar ve umu­da bı­rak­mış­tır. Top­lum­da ve pi­ya­sa­lar­da sağ­la­nan gü­ven or­ta­mı eko­no­mik gös­ter­ge­le­re de yan­sı­mış­tır. Hükûme­ti­mi­zin bi­linç­li po­li­ti­ka ve ter­cih­le­ri, ka­rar­lı ic­ra­at­la­rı ül­ke­mi­zin ge­nel büt­çe per­for­man­sı­nı olum­lu bir şe­kil­de et­ki­le­miş­tir.

Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­ne geç­me­den ön­ce, 2006 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin ocak-ekim dö­ne­mi­ni kap­sa­yan on ay­lık uy­gu­la­ma so­nuç­la­rı­na kı­sa­ca de­ğin­mek is­ti­yo­rum:

2005 yı­lı­nın ilk on ayı ile 2006 yı­lı­nın ilk on ayı­nı mu­ka­ye­se eder­sek, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe açı­ğı ge­çen se­ne­ye gö­re yüz­de 52,1 ora­nın­da aza­la­rak 3,7 mil­yar YTL ol­muş­tur. Ocak-ekim dö­ne­mi iti­ba­rıy­la kon­so­li­de büt­çe açı­ğı­nın 2003'te 32,6; 2004'te 24,8; 2005'te ise 7,9 mil­yar YTL ol­du­ğu dik­ka­te alın­dı­ğın­da, 2006 yı­lın­da gös­te­ri­len büt­çe per­for­man­sın­da­ki iyi­leş­me çok da­ha net ola­rak gö­rü­le­cek­tir. Ocak-ekim dö­ne­mi büt­çe açı­ğı­nın yıl so­nu ger­çek­leş­me ora­nı açı­sın­dan 2006 yı­lı, 1984 yı­lın­dan bu ya­na en iyi per­for­man­sın gös­te­ril­di­ği yıl ol­muş­tur. Fa­iz dı­şı faz­la per­for­man­sın­da­ki iyi­leş­me de de­vam et­miş­tir. Ocak-ekim 2005 dö­ne­min­de­ki 30,8 mil­yar YTL olan fa­iz dı­şı faz­la tu­ta­rı bu yı­lın ay­nı dö­ne­min­de yüz­de 19,9 ora­nın­da bir ar­tış­la 37,1 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

Söz ko­nu­su dö­nem­de mer­kezî yö­ne­tim büt­çe gi­der­le­ri ge­çen yı­lın ay­nı dö­ne­mi­ne gö­re yüz­de 14,2, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri ise yüz­de 18,7 ora­nın­da ar­tış gös­ter­miş­tir. Bu du­rum, Hükûme­ti­miz­ce ka­mu har­ca­ma­la­rın­da ka­li­te ve ma­li di­sip­lin il­ke­le­ri ve be­lir­le­nen büt­çe he­def­le­ri­nin esas alı­na­rak büt­çe fa­ali­yet­le­ri­nin ger­çek­leş­ti­ril­di­ği­nin ka­nı­tı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2006 yı­lı­nın ilk on ayı­na ait mer­kezî yö­ne­tim büt­çe gi­der­le­ri­ni de kı­sa­ca in­ce­ler­sek, en yük­sek üç ka­le­min ca­ri trans­fer­ler, fa­iz gi­der­le­ri ve per­so­nel gi­der­le­ri ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir. Yi­ne, ay­nı dö­ne­min alt dü­zey har­ca­ma­la­rı­na ba­kar­sak, iç borç fa­iz öde­me­le­ri 34,7 mil­yar YTL, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­na ya­pı­lan trans­fer­ler 20,7 mil­yar YTL, ma­hallî ida­re­ler ve fon pay­la­rı 11,2 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

Mer­kezî yö­ne­tim büt­çe gi­der­le­ri­nin ger­çek­leş­me ora­nın­da ge­çen yı­la gö­re or­ta­ya çı­kan ar­tış, bü­yük oran­da, ye­şil kart gi­der­le­ri, SSK'ya ya­pı­lan trans­fer­ler, ta­rım­sal des­tek­le­me öde­me­le­ri ve ser­ma­ye trans­fer­le­ri ile Büt­çe Ka­nu­nu­nun 11 in­ci mad­de­si çer­çe­ve­sin­de tah­sil edi­len ka­mu ge­lir­le­ri kar­şı­lı­ğın­da ya­pı­lan har­ca­ma­lar­dan kay­nak­lan­mış­tır; an­cak, bu ge­liş­me­ler ek öde­nek ih­ti­ya­cı do­ğur­ma­ya­cak ve top­lam büt­çe öde­nek­le­ri için­de ka­lı­na­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; de­ğin­mek is­te­di­ğim di­ğer bir ko­nu ise mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri­dir. Yi­ne, ay­nı dö­nem­de 140,5 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­le­şen mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri­nin en yük­sek üç ka­le­mi ise, 112,5 mil­yar YTL'si ver­gi ge­lir­le­rin­den, 23,1 YTL'si ver­gi dı­şı ge­lir­ler­den, 2,7 mil­yar YTL'si de özel büt­çe ida­re­le­ri­nin öz ge­lir­le­rin­den oluş­mak­ta­dır. Ekim so­nu iti­ba­rıy­la mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri­ne ba­kıl­dı­ğın­da, yıl so­nu büt­çe he­de­fi­nin yüz­de 87,7'si­nin bu dö­nem­de tah­sil edil­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Ge­çen yı­lın ay­nı dö­ne­min­de söz ko­nu­su ora­nın yüz­de 77,6 ol­du­ğu dik­ka­te alın­dı­ğın­da, ge­lir per­for­man­sın­da dik­ka­te de­ğer bir ar­tış kay­de­dil­di­ği or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ver­gi ge­lir­le­rin­den bah­se­der­ken, el­li yıl­dır her­kes­çe ko­nu­şu­lan, fa­kat, ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı hu­su­sun­da kim­se­nin ce­sa­ret­le üs­tü­ne gi­de­me­di­ği et­kin bir ver­gi ida­re­si hak­kın­da da ko­nuş­mak is­ti­yo­rum; çün­kü, et­kin ver­gi top­la­ma işi, mo­dern, mü­kel­lef­le­riy­le ba­rı­şık, kı­sa­ca­sı et­kin bir ver­gi ida­re­si­nin işi­dir.

Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, ge­lir po­li­ti­ka­sı­nı ada­let ve ta­raf­sız­lık için­de uy­gu­la­mak, ver­gi ve di­ğer ge­lir­le­ri en az ma­li­yet­le top­la­mak, mü­kel­lef­le­rin ver­gi­ye gö­nül­lü uyu­mu­nu sağ­la­mak, mü­kel­lef hak­la­rı­nın ko­run­ma­sı ve mü­kel­lef ile Baş­kan­lık iliş­ki­le­ri­nin kar­şı­lık­lı gü­ven esa­sı­na da­yan­ma­sı ko­nu­sun­da ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mak, say­dam­lık, ka­tı­lım­cı­lık, ve­rim­li­lik ve mü­kel­lef odak­lı­lık te­mel il­ke­le­ri­ne gö­re gö­rev yap­mak üze­re 5345 sa­yı­lı Ka­nun'la 16/5/2005 ta­ri­hin­de ku­rul­muş­tur.

Ver­gi ge­lir­le­ri­ni ar­tır­ma­nın en önem­li araç­la­rın­dan bi­ri­si de ka­yıt dı­şı eko­no­miy­le mü­ca­de­le­dir. Bu­nun­la il­gi­li, sa­de­ce için­de bu­lun­du­ğu­muz bu dö­nem de­ğil, Hükûme­ti­miz­ce, gö­rev ba­şı­na gel­di­ği­miz­den bu ya­na önem­li ça­lış­ma­lar ya­pıl­mış ve yap­tı­rıl­mış­tır. Biz, ver­gi ba­rı­şı uy­gu­la­ma­sı­nı ge­tir­mek, enf­las­yon mu­ha­se­be­si­ni yü­rür­lü­ğe koy­mak ve ver­gi oran­la­rın­da­ki önem­li in­di­rim­le­ri yap­mak su­re­tiy­le mü­kel­lef­le­ri­mi­ze ka­yıt al­tı­na gir­me ko­nu­sun­da ge­rek­li or­ta­mı ha­zır­la­mış bu­lun­mak­ta­yız. Ar­tık, kim­se­nin ka­yıt dı­şı iş­lem yap­mak için hiç­bir ma­ze­re­ti kal­ma­mış­tır.

Ka­yıt dı­şı eko­no­miy­le mü­ca­de­le­de yap­tı­ğı­mız re­form­lar­dan bi­ri­si de TC kim­lik nu­ma­ra­sı­nın ay­nı za­man­da ver­gi nu­ma­ra­sı ola­rak kul­la­nıl­ma­sı­dır. Bu yıl Ka­sım 2006'dan iti­ba­ren, TC kim­lik nu­ma­ra­sı, ay­nı za­man­da ver­gi nu­ma­ra­sı ola­rak da kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış­tır. Geç­ti­ği­miz dört yıl içe­ri­sin­de, Hükûme­ti­miz, mü­kel­le­fi­ne et­kin ve ve­rim­li ça­lı­şa­bi­len bir ge­lir ida­re­si­nin ya­sal alt­ya­pı­sı­nı oluş­tur­muş­tur. Ge­lir İda­re­si­nin bil­gi tek­no­lo­ji­le­rin­den ya­rar­lan­mak, mü­kel­le­fe da­ha iyi hiz­met ede­bil­me ve mü­kel­le­fi­ni da­ha iyi ta­kip ede­bil­mek için, de­net­le­ye­bil­me­si için her tür­lü imkân sağ­lan­mak­ta­dır. Mü­kel­lef­le­re elek­tro­nik be­yan­na­me ver­me imkânı sağ­lan­mış­tır. Mü­kel­le­fe, ver­gi­si­ni, ver­gi da­ire­si­ne git­me­den ken­di ban­ka­sı ara­cı­lıy­la öde­me imkânı sağ­lan­mış­tır. Şu an­da be­yan­na­me­le­rin yüz­de 70'i elek­tro­nik ola­rak alın­mak­ta. Bu du­rum, bir­çok ge­liş­miş ül­ke­le­rin de ile­ri­sin­de­dir.

Mü­kel­lef odak­lı bir an­la­yış­la ye­ni­den ya­pı­la­nan Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı "mü­kel­lef hiz­met­le­ri" kav­ra­mı­nı Türk ver­gi sis­te­mi­ne ge­tir­mek, bu­nu ha­ya­ta ge­çir­mek su­re­tiy­le, geç­ti­ği­miz bir yıl içe­ri­sin­de önem­li fa­ali­yet­ler­de bu­lun­muş­tur. Bu fa­ali­yet­ler­den ba­zı­la­rı şun­lar­dır: Mü­kel­lef hak­la­rı­nı ga­ran­ti al­tı­na al­mak ama­cıy­la Mü­kel­lef Hak­la­rı Bil­dir­ge­si ya­yın­lan­mış, mü­kel­lef­le­rin bil­gi ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı ama­cıy­la İn­ter­net si­te­si mü­kel­le­fe bil­gi ak­ta­rım ka­na­lı hâli­ne gel­miş, en çok bil­gi ta­lep edi­len ya da uy­gu­la­ma­da en çok te­red­düt edi­len ko­nu­lar­da  bro­şür­ler ha­zır­lan­mış, e-pos­ta bil­gi­len­dir­me sis­te­miy­le ver­gi­sel de­ği­şik­lik­ler sis­te­me abo­ne olan mü­kel­lef­le­rin e-pos­ta ad­res­le­ri­ne gön­de­ril­me­ye baş­lan­mış­tır; be­yan­na­me dö­ne­min­de özür­lü­ler ve alt­mış beş yaş üs­tü ki­şi­le­rin ev­le­rin­de be­yan­na­me­le­ri­nin dol­du­rul­ma­sı ve alın­ma­sı ko­nu­sun­da yar­dım edil­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­lir İda­re­si mü­kel­le­fe hiz­met ka­pa­si­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı ya­nı sı­ra, mü­kel­le­fi­ni ta­nı­ma ve ta­kip et­me, de­net­le­me ka­pa­si­te­si­nin de ar­tı­rıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Bu­nun en ba­sit ör­ne­ği, mü­kel­lef­ler­den kim­den mal al­dı­ğı, ki­me mal sat­tı­ğıy­la il­gi­li ola­rak alı­nan Ba, Bs form­la­rı sa­ye­sin­de, nay­lon fa­tu­ra dü­zen­le­yen ve kul­la­nan mü­kel­lef­le­rin tes­pit edil­me­si­dir. Bu çer­çe­ve­de 5.800 sa­tı­cı, 22.500 alı­cı in­ce­le­me­ye alın­mış, 1.750 in­ce­le­me so­nuç­lan­mış, 1.300 mü­kel­le­fin sah­te bel­ge dü­zen­le­di­ği, 6.359 mü­kel­le­fin bu bel­ge­le­ri kul­la­na­rak ver­gi ka­çır­dı­ğı tes­pit edil­miş­tir. Bu şe­kil­de dü­zen­le­nip kul­la­nı­lan sah­te fa­tu­ra top­la­mı 1,7 mil­yar YTL ci­va­rın­da­dır.

Özet­le şun­la­rı söy­le­ye­bi­li­rim ki Ocak-Ekim 2006 dö­ne­min­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Al­bay­rak, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

İL­HAN AL­BAY­RAK (De­vam­la) - Ocak-Ekim 2006 dö­ne­min­de büt­çe gi­der­le­rin­de­ki ar­tış ora­nı­nın büt­çe ge­lir­le­rin­de­ki ar­tış ora­nı­nın al­tın­da kal­ma­sı, büt­çe açı­ğın­da­ki dü­şüş eği­li­mi­nin sür­me­si ve fa­iz dı­şı faz­la­da önem­li bir per­for­mans ar­tı­şı sağ­lan­ma­sı, Hükûme­ti­miz­ce ha­zır­la­nan büt­çe ya­pı­sın­da­ki iyi­leş­me­nin de­vam et­ti­ği­ni gös­ter­mek­te­dir. Tüm bu ger­çek­leş­me­le­rin te­me­lin­de güç­lü ve et­kin bir Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın yer al­dı­ğı­nı göz ar­dı et­me­mek ge­re­kir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le söz­le­ri­mi bu­ra­da nok­ta­lar­ken, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

AK Par­ti Gru­bu adı­na dör­dün­cü ko­nuş­ma­cı, Elâzığ Mil­let­ve­ki­li Şem­set­tin Mu­rat.

Bu­yu­run Sa­yın Mu­rat. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA ŞEM­SET­TİN MU­RAT (Elâzığ) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Özel­leş­tir­me dü­şün­ce­si ilk gün­de­me gel­di­ğin­de, önem­li tar­tış­ma­la­ra yol aç­mış ve bu tar­tış­ma­lar, o gün­den be­ri aza­la­rak da ol­sa de­vam et­mek­te­dir. Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ilk yıl­la­rın­da özel te­şeb­bü­sün ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­nin ol­duk­ça ye­ter­siz ol­ma­sı, o gün için dev­le­tin sa­na­yi­de ak­tif rol al­ma­sı­nı mec­bu­ri kıl­mak­tay­dı. Bun­dan do­la­yı da o yıl­lar­da önem­li sa­na­yi ku­ru­luş­la­rı dev­let ta­ra­fın­dan ku­rul­muş ve iş­le­til­miş­tir. An­cak, iler­le­yen ta­rih­ler­de, bu iş­let­me­le­rin önem­li bir kıs­mı, ge­li­şen tek­no­lo­ji­ye ayak uy­du­ra­ma­mış, ay­rı­ca ik­ti­dar­la­rın si­ya­si çı­kar­la­rı­na alet edil­miş, do­la­yı­sıy­la, eko­no­mi­miz üze­rin­de önem­li yük oluş­tur­ma­ya baş­la­mış­tır. Ge­li­şen dün­ya şart­la­rın­da dev­le­tin eko­no­mik ve sı­nai fa­ali­yet­ler­den çe­ki­le­rek, kay­nak­la­rı­nı as­li fonk­si­yo­nu olan ada­let, sa­vun­ma, sağ­lık ve eği­tim hiz­met­le­ri­ne ka­na­li­ze et­me­si ge­rek­mek­te­dir. İş­te bu dü­şün­ce­den ha­re­ket­le olu­şan özel­leş­tir­me fik­ri, ül­ke­miz­de ilk de­fa 1983 yı­lın­dan son­ra gün­de­me gel­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; özel­leş­tir­me­ye iliş­kin ilk hu­ku­ki dü­zen­le­me, 29/2/1984 ta­rih ve 2983 sa­yı­lı Ka­nun ile ya­pıl­mış­tır. Bu Ka­nun, özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı­na ait bir ha­re­ket ala­nı be­lir­le­miş ve özel­leş­tir­me­nin ku­rum­sal me­ka­niz­ma­sı­nı oluş­tur­muş­tur. Özel­leş­tir­me­nin ana ga­ye­si­ni şöy­le izah ede­bi­li­riz: Dev­le­tin eko­no­mi­de­ki sı­nai ve ti­ca­ri ro­lü­nün en aza in­di­ril­me­si, re­ka­be­te da­ya­lı pi­ya­sa eko­no­mi­si­nin oluş­tu­rul­ma­sı, dev­let büt­çe­si üze­rin­de­ki KİT fi­nans­man yü­kü­nün azal­tıl­ma­sı, ser­ma­ye pi­ya­sa­sı­nın ge­liş­ti­ril­me­si ve atıl ta­sar­ruf­la­rın eko­no­mi­ye ka­zan­dı­rıl­ma­sı, do­la­yı­sıy­la bu yol­la el­de edi­le­cek kay­nak­la­rın alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rı­na ka­na­li­ze edil­me­si ola­rak be­lir­len­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1984 yı­lın­dan bu­gü­ne ka­dar özel­leş­tir­mey­le il­gi­li bir­çok ka­nun ve ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­me­ler çı­ka­rıl­mış, za­man za­man Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­tal ka­rar­la­rı­nın ge­rek­çe­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ye­ni­den dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. Ay­rı­ca özel­leş­tir­me ko­nu­su kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­le­bi­le­cek 8/6/1994 ta­rih ve 3996 sa­yı­lı Ka­nun ile de yap-iş­let-dev­ret mo­de­li­nin uy­gu­la­na­bil­me­si­ne imkân oluş­tu­rul­muş­tur. 1986 yı­lın­dan iti­ba­ren hız ka­za­nan ve ta­ma­mı ka­mu­ya ait ve­ya ka­mu iş­ti­ra­ki olan ku­ru­luş­lar­da­ki ka­mu pay­la­rı­nın özel­leş­tir­me kap­sa­mı­na alın­ma­sı yo­luy­la, ida­re ta­ra­fın­dan bu­gü­ne ka­dar 195 ku­ru­luş­ta his­se se­ne­di ve­ya var­lık sa­tış iş­le­mi ya­pıl­mış ve bu ku­ru­luş­lar­dan 186'sın­da hiç ka­mu pa­yı kal­ma­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir hu­su­su dik­kat­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. 2002 yı­lı so­nu­na ka­dar ya­pı­lan özel­leş­tir­me­ler­den el­de edi­len top­lam ge­lir 7 mil­yar 996 mil­yon do­lar ol­muş­tur. AK Par­ti­nin ik­ti­da­ra gel­me­siy­le özel­leş­tir­me hız ka­zan­mış, özel­lik­le olu­şan gü­ven ve is­tik­rar or­ta­mı ne­de­niy­le de özel­leş­ti­ri­len var­lık­lar çok iyi fi­yat­lar­la de­ğer­len­di­ril­miş­tir. Son dört yıl­da el­de edi­len özel­leş­tir­me ge­li­ri 18 mil­yar do­lar ol­muş­tur. Özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı so­nu­cun­da el­de edi­len ge­lir­ler­den 2005 yı­lın­da 2 mil­yar 660 mil­yon do­lar, 2006 yı­lın­da ise 6 mil­yar 751 mil­yon do­lar ha­zi­ne he­sap­la­rı­na in­ti­kal et­ti­ril­miş­tir. Özel­leş­tir­me prog­ra­mın­da olup, an­cak, uzun yıl­lar özel­leş­ti­ri­le­me­yen Türk Te­le­kom, TÜP­RAŞ, Er­de­mir gi­bi önem­li ku­ru­luş­la­rın özel­leş­ti­ril­me­si de 2005 yı­lın­da, ya­ni AK Par­ti İk­ti­da­rın­da ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AK Par­ti İk­ti­da­rı, özel­leş­ti­ri­len ku­ru­luş­lar­da ça­lı­şan per­so­ne­lin ve ai­le­le­ri­nin mağ­dur edil­me­me­si­ne ve özel­leş­tir­me­le­rin top­lu­mun sos­yal den­ge­si üze­rin­de olum­suz et­ki­ler oluş­tur­ma­ma­sı­na dik­kat et­miş­tir. Bu amaç­la ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca ya­pı­lan bir dü­zen­le­mey­le, 1992 yı­lın­dan son­ra özel­leş­tir­me so­nu­cu işi­ne son ve­ri­len yak­la­şık 21 bin iş­çi işe yer­leş­ti­ri­le­rek mağ­du­ri­yet­le­ri gi­de­ril­miş­tir.

Bu­ra­da şu­nu  be­lirt­mek is­te­rim ki, bu 21 bin iş­çi, şu an­da mu­ha­le­fet­te bu­lu­nan par­ti­le­rin ik­ti­dar­la­rı dö­ne­min­de özel­leş­tir­me so­nu­cu iş­le­ri­ne son ve­ri­lip ka­pı­ya ko­nu­lan iş­çi­ler­dir. Ay­rı­ca, özel­leş­tir­me­nin is­tih­dam ve sos­yal bo­yu­tu­na iliş­kin ça­lış­ma­lar çer­çe­ve­sin­de Özel­leş­tir­me Sos­yal Des­tek Pro­je­si oluş­tu­rul­muş­tur. Bu kap­sam­da İŞ­KUR ile bir­lik­te uy­gu­la­nan prog­ram sa­ye­sin­de 25.634 ki­şi­ye eği­tim sağ­lan­mış ve 11.710 ki­şi ay­rı­ca işe yer­leş­ti­ril­miş­tir ve yi­ne bu pro­je kap­sa­mın­da KOS­GEB ile bir­lik­te yü­rü­tü­len prog­ram sa­ye­sin­de İş Ge­liş­tir­me Mer­ke­zi ku­rul­muş, 414 iş­let­me fa­ali­ye­te geç­miş ve 1.175 ki­şi­ye is­tih­dam imkânı sağ­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­ra­da her ve­si­ley­le özel­leş­tir­mey­le ala­ka­lı çok şey­ler ko­nu­şul­du, ko­nu­şu­lu­yor. Hat­ta, özel­leş­tir­me için bu­ra­da ifa­de et­mek­te zor­lan­dı­ğım "peş­keş" ifa­de­si kul­la­nı­lı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 1992-1997 yıl­la­rı ara­sın­da -ki, bu dö­nem­de hem Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si hem de Ana­va­tan Par­ti­si ik­ti­dar or­ta­ğı ol­muş­lar­dır- Çİ­TO­SAN'a ait se­kiz çi­men­to fab­ri­ka­sı top­lam 417 mil­yon 900 bin do­la­ra sa­tıl­mış­tır. Ay­nı fab­ri­ka­la­rın Uzan gru­bun­dan TMSF'ye in­ti­kal et­me­si so­nu­cu, TMSF ta­ra­fın­dan 2005 yı­lın­da 862 mil­yon 250 bin do­la­ra sa­tıl­mış­tır. İş­te, AK Par­ti far­kı bu­ra­da­dır. Bu­nu aziz mil­le­ti­mi­zin dik­ka­ti­ne su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da büt­çe üze­rin­de ko­nu­şan sa­yın mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri, 2002 yı­lın­da AK Par­ti İk­ti­da­rı­na bı­rak­mış ol­duk­la­rı­nı unut­muş gö­zü­kü­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, 50'nci Hükûmet, DYP-SHP-CHP koa­lis­yo­nu ve ül­ke eko­no­mik kriz­de, her­kes o yıl­lar­da ne ya­pa­ca­ğı­nı şa­şır­mış va­zi­yet­te. 57'nci Hükûmet, DSP-MHP-ANAP koa­lis­yo­nu, yi­ne eko­no­mik kriz. Bu­gün ge­li­nen nok­ta­da, Al­lah'a çok şü­kür, if­ti­har­la her eko­no­mik gös­ter­ge­de fark­lı üs­tün­lük­ler sağ­la­dı­ğı­mı­zı be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Re­fah ve Doğ­ru Yol'dan da bah­set, ma­dem SHP- DYP di­yor­sun.

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (De­vam­la) - On­dan da bah­se­de­ce­ğim.

Siz bu Hükûmet­te ba­kan­dı­nız Sa­yın Ha­ca­loğ­lu.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Evet, ama…

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (De­vam­la) - Siz bu Hükûmet­te ba­kan­dı­nız.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Siz Re­fah'tan bah­se­din. Evet, evet…

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (De­vam­la) - Ev­ve­li­ya­tı da­ha kö­tü, on­la­rı söy­le­mi­yo­rum.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Söy­le!

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (De­vam­la) - An­cak, 2002 yı­lın­da büt­çe açı­ğı­nın millî ge­li­rin yüz­de 17'si­ni oluş­tur­du­ğu­nu, ka­mu borç sto­ku­nun millî ge­li­rin yüz­de 100'ünü aş­tı­ğı­nı, sa­de­ce fa­iz öde­me­le­ri­nin millî ge­li­rin yüz­de 20'si ol­du­ğu­nu, enf­las­yo­nun yüz­de 70'ler­de, fa­iz­le­rin yüz­de 100'ler­de ol­du­ğu­nu in­sa­nı­mız ya­şa­dı. Bun­lar siz­le­rin ik­ti­dar ol­du­ğu­nuz dö­nem­ler­di ve…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Mu­rat, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

İn­sa­nı­mı­zın ak­şam ya­tıp, sa­bah ser­ve­ti­nin ya­rı­sı­nı kay­bet­ti­ği dö­nem­le­ri mil­le­ti­miz unut­ma­dı.

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - 57'nci Hükûme­tin ba­kan­la­rı, şu an­da si­zin ba­kan­la­rı­nız.

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (De­vam­la) - Siz­ler unut­tur­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz, an­cak, mil­le­ti­miz bun­la­rı unut­ma­dı.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; da­ha ko­nu­şa­cak çok hu­sus var, ama, za­ma­nım dol­du­ğu için faz­la ko­nu­şa­mı­yo­rum. O ba­kım­dan, bu büt­çe­mi­zin ha­zır­lan­ma­sın­da eme­ği ge­çen de­ğer­li ba­kan­la­rı­mız ve bü­rok­rat­lar, eme­ği ge­çen her­kes, Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­le­ri, her­ke­se te­şek­kür edi­yo­rum.

Büt­çe­mi­zin mil­le­ti­mi­ze, ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi tek­rar sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - 57'nci Hükûme­tin ba­kan­la­rı si­zin ba­kan­la­rı­nız, bi­ri­si şim­di bu­ra­da otu­ru­yor iş­te! 57'nci Hükûme­tin Ba­ka­nı Ce­mil Çi­çek, Ab­dül­ka­dir Ak­su… On­la­rı ni­ye söy­le­mi­yor­sun?

BAŞ­KAN - AK Par­ti Gru­bu adı­na be­şin­ci ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Gül­se­ren To­puz.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Mu­rat Ba­şes­gi­oğ­lu, hep­si… On­la­rı söy­le­ye­cek­sin.

BAŞ­KAN - Sa­yın To­puz, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nız, Ada­let Ba­ka­nı­nız, Ça­lış­ma Ba­ka­nı­nız…

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA GÜL­SE­REN TO­PUZ (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Re­fah­yol'u söy­le! Re­fah­yol'un ba­kan­la­rı siz­de yi­ne…

BAŞ­KAN - Sa­yın To­puz, de­vam edi­niz siz.

Sa­yın De­ve­ci­ler, lüt­fen…

GÜL­SE­REN TO­PUZ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı ge­lir büt­çe­si­ne iliş­kin, AK Par­ti Gru­bu adı­na ko­nuş­ma yap­mak üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ab­dul­lah Gül yok muy­du o za­man, ba­kan de­ğil miy­di Re­fah­yol'da? Ni­ye söy­le­mi­yor­su­nuz?

GÜL­SE­REN TO­PUZ (De­vam­la) - Yü­ce he­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le, mak­ro eko­no­mik is­tik­rar ve ka­mu ma­li­ye­si ala­nın­da ya­şa­nan ge­liş­me­le­re iliş­kin kı­sa bir de­ğer­len­dir­me ya­pıp ar­dın­dan da 2007 ge­lir büt­çe­si bağ­la­mın­da ver­gi po­li­ti­ka­la­rı ve ver­gi uy­gu­la­ma­la­rı hak­kın­da­ki gö­rüş­le­ri­mi siz­le­re ak­ta­ra­ca­ğım.

AK Par­ti hükûmet­le­rin­den ön­ce ve özel­lik­le de 2000 ve 2001 yıl­la­rın­da, ül­ke­miz­de si­ya­si is­tik­ra­rın sağ­la­na­ma­ma­sı, eko­no­mik is­tik­rar prog­ram­la­rı­nın uy­gu­lan­ma­sın­da­ki ak­sak­lık­lar ve ka­mu ma­li ya­pı­sın­da­ki bo­zuk­luk­lar gi­bi ne­den­ler­le, ül­ke­miz­de mak­ro eko­no­mik is­tik­rar­da be­lir­gin bir bo­zul­ma ol­muş ve bu şe­kil­de, büt­çe açık­la­rı, enf­las­yon, bü­yü­me, ta­sar­ruf açı­ğı, dış öde­me­ler den­ge­si açı­ğı gi­bi eko­no­mik gös­ter­ge­ler­de önem­li kö­tü­leş­me­ler gö­rül­müş­tür. 2001 yı­lın­da, gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la yüz­de 7,5 ora­nın­da kü­çül­müş, enf­las­yon yüz­de 68,5'a yük­sel­miş, büt­çe açı­ğı sür­dü­rü­le­bi­lir ol­mak­tan çık­mış­tır.

İş­te böy­le bir eko­no­mi dev­ra­lan AK Par­ti hükûmet­le­ri­nin ik­ti­dar­da ol­du­ğu son dört yı­la iliş­kin ola­rak özet bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­ğı­mız­da, geç­miş dört yıl içe­ri­sin­de uy­gu­lan­mış olan eko­no­mik prog­ram­la­rı sa­ye­sin­de, ka­mu sek­tö­rün­de ma­li di­sip­li­nin sağ­lan­mış, enf­las­yon tek ha­ne­li ra­kam­la­ra in­di­ril­miş, sür­dü­rü­le­bi­lir bir bü­yü­me or­ta­mı oluş­tu­rul­muş ve di­ğer eko­no­mik gös­ter­ge­ler­de de be­lir­gin bir iyi­leş­me­nin sağ­lan­mış ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir.

Bu bağ­lam­da, ba­zı mak­ro­eko­no­mik gös­ter­ge­ler­de­ki ge­liş­me­le­re de­ği­ne­cek olur­sak, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­da­ki bü­yü­me 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren is­tik­rar­lı bir şe­kil­de ar­ta­rak 2005 yı­lın­da he­def­le­nen bü­yü­me ra­ka­mı­nı da aş­mış ve yüz­de 7,5 dü­ze­yi­ne çık­mış­tır. Bu­nun so­nu­cun­da, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la 2001 yı­lın­da 176,5 mil­yar YTL iken, 2005 yı­lın­da 2001 yı­lı­na gö­re yak­la­şık 3 kat ar­ta­rak 486,4 mil­yar YTL'ye ulaş­mış­tır. Söz ko­nu­su mak­ro­eko­no­mik is­tik­ra­rın sağ­lan­ma­sın­da AK Par­ti hükûmet­le­ri­nin sağ­la­dı­ğı si­ya­si is­tik­rar­dan doğ­ru eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ne ka­dar çok sa­yı­da fak­tör et­ken ol­muş­tur. Bu­ra­da, ka­mu ma­li­ye­si ala­nın­da gös­te­ri­len per­for­man­sın bu mak­ro­eko­no­mik is­tik­ra­rın sağ­lan­ma­sın­da­ki ro­lü­nü özel­lik­le vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum. AK Par­ti hükûmet­le­ri dö­ne­min­de ti­tiz­lik­le uy­gu­la­nan ma­li di­sip­lin sa­ye­sin­de, 2001 yı­lın­da yüz­de 16,5 olan büt­çe açı­ğı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı 2005 yı­lın­da, yüz­de 3 ola­rak be­lir­le­nen Ma­as­tricht kri­te­ri­nin çok al­tın­da, yüz­de 1,7 ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Kuş­ku­suz, bu ge­liş­me­nin al­tın­da ya­tan en önem­li un­sur­lar­dan bi­ri­si ver­gi po­li­ti­ka­la­rı­na iliş­kin alı­nan ka­rar­lar­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; şim­di de si­ze 2007 ge­lir büt­çe­si kap­sa­mın­da, AK Par­ti hükûmet­le­ri dö­ne­min­de or­ta­ya ko­nu­lan ver­gi po­li­ti­ka­la­rı ve ver­gi uy­gu­la­ma­la­rı hak­kın­da bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum. Bil­di­ği­niz üze­re büt­çe­ler, dev­le­tin bir yıl içe­ri­sin­de top­la­ya­ca­ğı ge­lir­ler ve ya­pa­ca­ğı har­ca­ma­lar ara­cı­lı­ğıy­la na­sıl bir ye­ni­den da­ğı­tım plan­lan­dı­ğı­nı or­ta­ya ko­yan me­tin­ler­dir. Dev­let­le­rin te­mel fonk­si­yon­la­rı­nı ye­ri­ne ge­tir­mek için ge­li­re ih­ti­yaç duy­ma­la­rı ver­gi top­la­ma ge­rek­li­li­ği­ni do­ğur­muş­tur. Ver­gi­le­me, za­man için­de, ka­mu hiz­met­le­ri için ge­rek­li kay­na­ğı sağ­la­ma ya­nın­da, ta­sar­ruf, eko­no­mik bü­yü­me­yi teş­vik, ge­lir da­ğı­lı­mı­nı dü­zelt­me şek­lin­de, fis­kal ol­ma­yan di­ğer sos­yal ve eko­no­mik amaç­lar için de kul­la­nıl­ma­ya baş­lan­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la, ver­gi­nin öne­mi her dö­nem­de ye­ri­ni mu­ha­fa­za et­miş­tir. Ver­gi­le­me­ye iliş­kin ulus­la­ra­ra­sı ge­liş­me­le­re bir göz at­tı­ğı­mız­da, ço­ğun­luk­la ver­gi re­ka­be­ti kay­nak­lı ol­mak üze­re, ver­gi oran­la­rın­da bir azal­ma eği­li­mi göz­lem­len­mek­te­dir; an­cak, söz ko­nu­su azal­ma­ya rağ­men, ver­gi ge­lir­le­rin­de bir düş­me gö­rül­me­mek­te­dir. Bu du­rum, ver­gi sis­te­mi­nin ba­sit, ön­gö­rü­le­bi­lir ve ver­gi ta­ban­la­rı­nı ge­niş­le­te­cek şe­kil­de ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır.

Dün­ya­da ya­şa­nan bu ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak, AK Par­ti hükûmet­le­ri dö­ne­min­de ver­gi sis­te­mi­nin ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı ça­lış­ma­la­rı be­lir­li bir stra­te­ji çer­çe­ve­sin­de sür­dü­rü­le­rek ver­gi mev­zu­atı ile il­gi­li önem­li po­li­ti­ka de­ği­şik­lik­le­rin­de bu­lu­nul­muş­tur. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si, eko­no­mi­de gü­ven or­ta­mı­nı sağ­la­ya­cak ver­gi­sel dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­mış ol­ma­sı­dır. Bu çer­çe­ve­de, ön­ce­lik­le, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, 1998 yı­lın­da ya­sa­laş­ma­sı­na rağ­men, bu­gü­ne ka­dar eko­no­mik ge­rek­çe­ler­le uy­gu­la­ma imkânı bu­la­ma­yan ve uy­gu­lan­ma­sı da uy­gun gö­rül­me­yen ge­li­rin ta­nı­mıy­la il­gi­li dü­zen­le­me­ler, eko­no­mi­ye olan olum­suz et­ki­le­ri, ka­mu­oyun­da dü­zen­le­me­ye olan gü­ven­siz­lik ve dü­zen­le­me­den bek­le­nen olum­lu so­nuç­la­rın sağ­la­na­ma­ya­ca­ğı ko­nu­sun­da va­rı­lan ge­nel an­la­yış çer­çe­ve­sin­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

Öte yan­dan, uz­laş­ma or­ta­mı­nın oluş­tu­rul­ma­sı için, mü­kel­lef­ler ile ida­re ara­sın­da­ki ih­ti­laf­la­rı çöz­mek ve yıl­lar­dan be­ri bi­rik­miş borç tu­ta­rı­nı tah­sil edi­le­bi­lir hâle ge­tir­mek için ver­gi ba­rı­şı uy­gu­la­ma­sı ha­ya­ta ge­çi­ril­miş­tir. İş­te bu yol­la, gü­ven ve is­tik­rar or­ta­mı­nın oluş­ma­sı sağ­lan­mış ve ka­mu­nun da fi­nans­ma­nı açı­sın­dan önem­li ge­lir el­de edil­miş­tir.

Ay­rı­ca, Ku­rum­lar Ver­gi­si Ka­nu­nu sa­de­leş­ti­ri­le­rek ye­ni­den ya­zıl­mış ve ku­rum­lar ver­gi­si ora­nı yüz­de 30'dan yüz­de 20'ye in­di­ril­miş­tir. Böy­le­ce, tü­zel ki­şi­ler üze­rin­de­ki ver­gi yü­kü, yüz­de 65'ler se­vi­ye­sin­den, yüz­de 35'le­re in­di­ril­miş ve Ku­rum­lar Ver­gi­si Ka­nu­nu'na, ver­gi ka­yıp ve ka­çak­la­rın­da da­ha et­kin mü­ca­de­le için trans­fer fi­yat­lan­dır­ma­sı, kon­trol edi­len ya­ban­cı şir­ket, gi­bi hü­küm­ler ek­len­miş­tir.

Ge­lir Ver­gi­si Ka­nu­nu'nda, ge­lir ver­gi­si oran­la­rı ve ta­ri­fe ya­pı­sı ye­ni­den dü­zen­len­miş; böy­le­ce, ge­lir ver­gi­sin­de­ki di­lim sa­yı­sı azal­tıl­mış ve üst di­li­me iliş­kin oran yüz­de 40'tan yüz­de 35'e in­di­ri­le­rek ge­lir ver­gi­si mü­kel­lef­le­ri üze­rin­de­ki ver­gi yü­kü önem­li öl­çü­de azal­tıl­mış­tır. Bu­ra­da dik­ka­ti çe­ken hu­sus, do­lay­sız ver­gi­ler açı­sın­dan, sis­te­min sa­de­leş­ti­ril­me­si ve ba­sit­leş­ti­ril­me­si ve ya­tı­rım­cı­lar açı­sın­dan, dü­şük ve kat­la­nı­la­bi­lir bir ver­gi yü­kü­nün sağ­lan­ma­sı­dır.

Enf­las­yon mu­ha­se­be­si­ne ge­çil­me­si, ge­liş­miş­lik dü­ze­yi gö­re­ce­li ola­rak dü­şük il­le­ri­miz­de fa­ali­yet­te bu­lu­nan mü­kel­lef­le­re, ge­lir ver­gi­si in­di­ri­mi, si­gor­ta pri­mi des­te­ği, be­del­siz ya­tı­rım ara­zi­si tah­si­si, ener­ji des­te­ği gi­bi teş­vik­ler sağ­lan­ma­sı, kat­ma de­ğer ver­gi­siy­le il­gi­li ola­rak, teks­til, sağ­lık, eği­tim ve gı­da sek­tör­le­rin­de oran in­di­ri­mi­ne gi­dil­me­si gi­bi.

Sür­dü­rü­le­bi­lir bir bü­yü­me ve is­tih­dam ar­tı­şı için ya­tı­rım or­ta­mı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si­ni sağ­la­ya­cak dü­zen­le­me­ler de dö­ne­mi­miz­de ha­ya­ta ge­çi­ril­miş­tir. Dev­let ge­lir­le­ri po­li­ti­ka­sı­nın plan, prog­ram, ge­nel eko­no­mik po­li­ti­ka ve stra­te­ji­ler çer­çe­ve­sin­de oluş­tu­rul­ma­sı­na iliş­kin ça­lış­ma­lar yap­mak üze­re Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı bün­ye­sin­de ana hiz­met bi­ri­mi ola­rak Ge­lir Po­li­ti­ka­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ku­rul­muş­tur. Böy­le­ce, dev­let ge­lir­le­riy­le il­gi­li ola­rak uy­gu­la­ma ve po­li­ti­ka bi­rim­le­ri bir­bi­rin­den ay­rıl­mak su­re­tiy­le ge­lir po­li­ti­ka­la­rı­na iliş­kin ka­rar­la­rın alın­ma­sın­da uz­man­laş­mış bir ya­pı oluş­tu­rul­muş­tur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­ki dört yıl­da ol­du­ğu gi­bi, 2007 yı­lı ge­lir büt­çe­siy­le il­gi­li ver­gi ge­lir­le­ri­nin tah­min edil­me­si sı­ra­sın­da bir yan­dan uy­gu­lan­mak­ta olan eko­no­mik prog­ram doğ­rul­tu­sun­da ih­ti­yaç du­yu­lan fa­iz dı­şı faz­la he­de­fi­nin, di­ğer yan­dan da yu­ka­rı­da vur­gu­la­dı­ğım ver­gi ta­ban­la­rı­nın ge­niş­le­til­di­ği adil ve ön­gö­rü­le­bi­lir bir ver­gi sis­te­mi­ne iliş­kin yak­la­şı­mın dik­ka­te alın­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir.

2007 ge­lir büt­çe­si ka­lem­le­ri­ne de­tay­lı ola­rak ba­ka­cak olur­sak, ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri, ia­de­ler da­hil 200,1 mil­yar YTL ola­rak tah­min edil­miş­tir. 2006 yı­lın­da ise bu mik­ta­rın 182,4 mil­yar YTL ola­rak ger­çek­leş­me­si bek­len­mek­te­dir. 2006 yı­lın­da ger­çek­leş­me­si bek­le­ni­len bu tu­tar, 149,9 mil­yar YTL olan 2005 yı­lı ger­çek­leş­me ra­ka­mı­na gö­re yüz­de 21,72 ora­nın­da bir ar­tı­şı ifa­de et­mek­te­dir. 2007 yı­lı ge­lir büt­çe­sin­de tah­min edi­len ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri ise, 2006 yı­lı ger­çek­leş­me bek­len­ti­le­ri­ne gö­re yüz­de 9,7'lik bir ar­tı­şa te­ka­bül et­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın To­puz, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

GÜL­SE­REN TO­PUZ (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri­nin en önem­li kıs­mı­nı oluş­tu­ran, ia­de­ler dâhil ver­gi ge­lir­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, 2006 yı­lın­da 151,2 mil­yar YTL se­vi­ye­le­rin­de ger­çek­le­şe­ce­ği bek­len­mek­te olan bu ra­kam, 132 mil­yar YTL olan 2005 yı­lı ger­çek­leş­me ra­kam­la­rı­na gö­re yüz­de 14,6 ora­nın­da bir ar­tı­şa te­ka­bül et­mek­te­dir. Gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 2007 yı­lı ge­lir büt­çe­si içe­ri­sin­de ise, ver­gi ge­lir­le­ri­nin, ia­de­ler dâhil 173,8 mil­yar YTL ola­rak ön­gö­rül­dü­ğü dik­ka­te alın­dı­ğın­da, ver­gi ge­lir­le­ri­nin 2006 yı­lı­na gö­re 2006 yı­lı­na gö­re ar­tış ora­nı­nın yüz­de 14,97 ol­du­ğu an­la­şıl­mak­ta­dır. 2006 yı­lın­da ger­çek­leş­me­si bek­le­ni­len ba­zı önem­li ver­gi ka­lem­le­ri­ne göz at­tı­ğı­mız­da, ge­lir ver­gi­si­nin 31,2 mil­yar YTL, ku­rum­lar ver­gi­si­nin 12,6 mil­yar YTL, dâhil­de alı­nan KDV'nin 25,5 mil­yar YTL, it­hal­de alı­nan KDV'nin 25,3 mil­yar YTL ve özel tü­ke­tim ver­gi­si­nin de 37 mil­yar YTL ol­du­ğu; 2007 yı­lı için tah­min edi­len ver­gi ge­lir­le­ri ka­lem­le­ri ara­sın­da ise ge­lir ver­gi­si­nin 36,9 mil­yar YTL, ku­rum­lar ver­gi­si­nin 14,4 mil­yar YTL…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın To­puz, Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür­le ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

GÜL­SE­REN TO­PUZ (De­vam­la) -…dâhi­li­de alı­nan KDV'nin 29,6 mil­yar YTL, it­hal­de alı­nan KDV'nin de 29,5 mil­yar YTL ve özel tü­ke­tim ver­gi­si­nin 41,1 mil­yar YTL he­sap­lan­dı­ğı gö­rül­müş­tür.

So­nuç ola­rak, ka­mu ala­nın­da ya­pı­lan doğ­ru har­ca­ma­la­rın sağ­lam kay­nak­lar­la fi­nan­se edil­di­ği­ni ül­ke­miz AK Par­ti hükûmet­le­ri sa­ye­sin­de gör­müş ve alı­nan ya­pı­sal ted­bir­ler ve ka­mu ma­li­ye­si ala­nın­da sağ­la­nan di­sip­lin sa­ye­sin­de eko­no­mi­mi­zin kı­rıl­gan­lı­ğı önem­li öl­çü­de azal­mış­tır.

Ko­nuş­ma­ma bu­ra­da son ve­rir­ken, ge­lir büt­çe­si­nin dev­le­ti­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni eder, say­gı­la­rı­mı su­na­rım.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın To­puz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­at 14.00'te top­lan­mak üze­re bir­le­şi­me ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 13.01

 

 

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.03

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li),Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

On be­şin­ci tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon? Yok.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 14.04

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.14

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li),Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

On be­şin­ci tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

On be­şin­ci tur üze­rin­de şim­di söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Muh­sin Koç­yi­ğit'e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Koç­yi­ğit. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz yir­mi iki bu­çuk da­ki­ka. Efen­dim, ben, yir­mi üçe gö­re ayar­lı­yo­rum, siz, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ona gö­re de­ğer­len­di­rin.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­ma baş­lar­ken, bir du­ru­ma dik­ka­ti çek­mek is­ti­yo­rum: Bu­gün bu­ra­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın, dev­le­tin büt­çe­si gö­rü­şü­lü­yor, ma­ale­sef, Mec­lis ço­ğun­lu­ğu­nu elin­de bu­lun­du­ran AKP'nin şu an­da sa­lon­da 10 ta­ne üye­si bu­lu­nu­yor.

Nİ­YA­Zİ PAK­YÜ­REK (Bur­sa) - Hep­si bu­ra­da, yan ta­raf­ta.

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) - Do­lu, do­lu…

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (De­vam­la) - Bu da gös­te­ri­yor ki, ar­tık mil­let­ve­kil­le­ri ve halk da bu büt­çe­ler­den bir şey bek­le­mi­yor; ger­çek­ten de öy­le. Ben ha­tır­lı­yo­rum, es­ki­den büt­çe­ler gö­rü­şül­dü­ğü za­man kah­ve­ler tık­lım tık­lım do­lar­dı. Her­kes ev­le­rin­de te­le­viz­yon ba­şın­da olur­du, mil­let­ve­kil­le­ri Mec­lis­te olur­du. Çün­kü, bu büt­çe­ler va­sı­ta­sıy­la, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın en az yüz­de 35'inin da­ğı­tı­mı top­lu­mun çe­şit­li ke­sim­le­ri ara­sın­da da­ğı­tı­lır­dı ve top­lu­mun çe­şit­li ke­sim­le­ri de bu pas­ta­dan pay ala­bil­mek için mü­ca­de­le için­de olur­lar­dı. Şu an­da bu mü­ca­de­le­yi ve­ren de yok. Çün­kü, bu büt­çe­ler IMF büt­çe­le­ri, top­la­nan ge­lir­le­rin tü­mü IMF'e gi­di­yor, hal­ka da­ğı­tı­la­cak bir şey kal­mı­yor.

Bu­nu be­lirt­tik­ten son­ra, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­ri­ne, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­ri­ne Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz­le­ri­me baş­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, büt­çe­ler, par­la­men­to­lar ta­ra­fın­dan ba­kan­lar ku­ru­lu­na bir yıl sü­rey­le, ge­lir­le­rin top­la­nıl­ma­sı­na izin, gi­der­le­rin ya­pıl­ma­sı­na yet­ki ve­ren ka­nun­lar­dır. Bu ka­nun­lar bir yıl­lık sü­re­li olup, bu ka­nun­la­ra gö­re har­ca­ma­lar ya­pı­lır, gi­der­ler ya­pı­lır.

Ta­bii, büt­çe ka­nun­la­rı, eko­no­mik ve sos­yal bel­ge ola­rak, içe­ri­ğin­de bir­ta­kım te­mel il­ke­le­ri de içe­rir­ler. Bun­lar, ön­ce­lik­le büt­çe­le­rin doğ­ru ol­ma­sı, ina­nı­lır ol­ma­sı, açık, say­dam ve gü­ve­ni­lir ol­ma­sı la­zım, ama AKP büt­çe­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız za­man bun­la­rı söy­le­ye­me­yiz. Çün­kü, AKP'nin bu­gün be­şin­ci büt­çe­si ya­pı­lı­yor, bu­gü­ne ka­dar­ki tüm büt­çe­le­rin­de, baş­lan­gıç­ta­ki öde­nek ra­kam­la­rıy­la büt­çe so­nun­da­ki ger­çek­leş­me ra­kam­la­rı ara­sın­da ba­zen bin­de 3.000'le­ri bu­lan sap­ma­lar ol­muş­tur. Ör­ne­ğin, en faz­la sap­ma da, son dört yıl­da, ca­ri iş­lem­ler açı­ğın­da ol­muş­tur. Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı ko­nu­sun­da, AKP, is­tik­rar­sız­lı­ğın is­tik­ra­rı­nı ya­ka­la­mış­tır. Şöy­le ki: Ca­ri iş­lem­ler açı­ğın­da 2003 yı­lın­da yüz­de 29 sap­ma, 2004'te yüz­de 103, 2005'te yüz­de 101 sap­ma ol­muş­tur. 2006 yı­lın­da da 22 mil­yar do­lar ola­rak ön­gö­rü­len ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın şu an­da 33 mil­yar do­la­ra çı­ka­ca­ğı ke­sin­leş­miş olup, bu se­ne için de yüz­de 51 sap­ma ola­ca­ğı ke­sin du­rum­da­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sap­ma, sa­de­ce ca­ri iş­lem­ler açı­ğın­da, di­ğer ka­lem­ler­de de­ğil. Ge­çen yıl, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, 2006 yı­lı büt­çe­si gö­rü­şü­lür­ken "Bun­dan böy­le iş­ve­ren­ler, ku­rum­lar, her­kes önü­nü gö­re­cek." de­di. Çün­kü, bun­dan böy­le üç yıl­lık or­ta va­de­li ma­li pla­na ge­çil­di­ği­ni açık­la­dı, ya­ni 2006, 2007 ve 2008 yıl­la­rı­nı içe­ren üç yıl­lık or­ta va­de­li ma­li plan. Ama, ne gö­rü­yo­ruz? Üç yıl­lık ma­li pla­nın da­ha bi­rin­ci yı­lı dol­ma­dan bu plan­da sap­ma­lar ol­du. Ör­ne­ğin, bu plan­da, 2007 yı­lın­da­ki gi­der­le­rin, büt­çe­nin gi­der ka­lem­le­ri­nin 152 mil­yar YTL ola­ca­ğı açık­lan­mış­tı. Oy­sa, önü­mü­ze ge­len büt­çe­de yüz­de 35 sap­may­la, ya­ni 42 mil­yar YTL ar­ta­rak, gi­der bö­lü­mü 204,9 mil­yar do­lar YTL'ye çık­mış­tır.

Sap­ma, sa­de­ce or­ta va­de­li ma­li pla­nın gi­der bö­lü­mün­de de­ğil, ge­lir bö­lü­mün­de de ol­muş­tur. Şöy­le ki: 2007 yı­lı için ön­gö­rü­len gi­der­ler baş­lan­gıç­ta 156 mil­yar YTL idi, ama, 17 Ekim­de büt­çe gel­di­ği za­man Mec­lis gün­de­mi­ne, bak­tık ki, 17 mil­yar ar­tış­la, yüz­de 20 ar­tış­la, ge­lir bö­lü­mü 156 mil­yar YTL'den 173 mil­yar YTL'ye çık­mış bu­lun­mak­ta­dır.

De­mek ki, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, her ne ka­dar "bu se­ne ver­gi ar­tı­şı ol­ma­ya­cak" de­se de, da­ha büt­çe uy­gu­la­ma­sı­na ge­çil­me­den 17 kat­ril­yon li­ra­lık bir ar­tış gel­di.

Bu ar­tış ne­re­den ola­cak? Baş­ta harç­lar, dam­ga ver­gi­si, mo­tor­lu ta­şıt­lar ver­gi­si, do­lay­lı ver­gi­ler… Bun­la­rın hep­sin­de sı­ray­la ola­cak. En baş­ta da, AKP'nin hal­kı ÖTV üze­rin­den sö­mür­dü­ğü­nü söy­le­ye­lim ve ÖTV'nin hem mat­ra­hın­da, kap­sa­mın­da ar­tış ola­cak hem de ÖTV kap­sa­mın­da­ki ürün­le­rin ver­gi oran­la­rı ar­ta­cak­tır. Bu ba­kım­dan, bu büt­çe de ver­gi ar­tış­la­rı­na ge­be­dir, ver­gi ar­tış­la­rı ola­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sap­ma­lar ko­nu­sun­da bir di­ğer ör­ne­ği de, 2006 ve 2007 enf­las­yon he­def­le­rin­de gös­te­re­bi­li­riz. He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, 2006 yı­lın­da, Hükûmet, övü­ne­rek, bun­dan böy­le enf­las­yon he­def­le­me­si­ne ge­çi­le­ce­ği­ni açık­la­mış­tı ve 2006 yı­lın­da enf­las­yon he­def­le­me­si­ne ge­çil­di ve Hükûme­tin ön­gör­dü­ğü enf­las­yon mik­ta­rı da yüz­de 5'ti; ama, şu an­da ge­li­nen nok­ta o ki, da­ha bir yıl dol­ma­dan Hükûme­tin enf­las­yon he­def­le­me­si sap­mış, şaş­mış, yüz­de 150, yüz­de 100 art­may­la, yüz­de 5 ye­ri­ne yüz­de 10 ola­rak çı­ka­ca­ğı ke­sin­leş­miş bu­lun­mak­ta­dır. Za­ten, bu­nu da Hükûmet ka­bul et­ti­ği için, 2006 yı­lın­da ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na enf­las­yon far­kı ola­rak yüz­de 2,18 ora­nın­da zam yap­ma­yı ka­bul et­ti; çün­kü, ma­aş­lar­da eri­me ol­muş­tu, me­mur­la­rın, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın re­fah du­ru­mun­da ge­ri­le­me ol­muş­tu; en azın­dan bu eri­me­nin dur­du­ru­la­bil­me­si için bun­la­ra yüz­de 2,18'lik bir zam gel­me­si gün­de­me gel­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sap­ma 2007 yı­lın­da da ola­cak. 2007 yı­lın­da Hükûme­tin bu büt­çey­le önü­mü­ze ge­tir­di­ği enf­las­yon he­de­fi yüz­de 4 ve id­dia edi­yo­rum ki, ilk dört ayın so­nun­da bu yüz­de 4 enf­las­yon he­de­fi şa­şa­cak­tır ve be­şin­ci ay­dan son­ra tek­rar te­la­fi edi­ci ek zam­lar gün­de­me ge­le­cek­tir. Za­ten Hükûmet ne ka­dar "yüz­de 4" de de­se, IMF ken­di he­de­fin­de 2007'nin enf­las­yo­nu­nu yüz­de 7,1 ola­rak açık­la­mış bu­lu­na­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı­na iliş­kin ola­rak bu büt­çe­ye bak­tı­ğı­mız za­man, Hükûme­tin büt­çe yö­ne­te­bil­me ve yö­net­ti­ği büt­çey­le eko­no­mi­yi et­ki­le­me­si müm­kün de­ğil­dir; çün­kü, bu büt­çe es­nek bir büt­çe de­ğil­dir. Şöy­le ki: Bu büt­çe­de yüz­de 6,5 fa­iz dı­şı faz­la var, 36 kat­ril­yon li­ra. Fa­iz gi­der­le­ri için 53 kat­ril­yon, per­so­nel gi­der­le­ri için 43 kat­ril­yon, sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı­nın ka­pa­tıl­ma­sı için de 31 kat­ril­yon, top­lam 165 kat­ril­yon­luk bir gi­der ya­pıl­ma­sı gün­dem­de. Bun­la­rın hiç­bi­rin­de azalt­ma ya­pa­maz­sın, ak­tar­ma ya­pa­maz­sın, bun­la­rı yap­mak zo­run­da­sın. O za­man ne ka­lı­yor? Ge­ri­ye ya­tı­rım har­ca­ma­la­rı ka­lı­yor. De­mek ki, Hükûmet, ta­sar­ru­fu, yap­sa yap­sa, sa­de­ce ya­tı­rım har­ca­ma­la­rın­da -ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rın­da bir azalt­ma- ya­pa­cak­tır. Bu­nun da an­la­mı, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ğin­den fe­dakârlık yap­mak, ya­tı­rım­la­rın dur­ma­sı de­mek, iş­siz­li­ğin art­ma­sı de­mek­tir. Bu ba­kım­dan, bu büt­çe­nin es­nek ol­ma­ma­sı eko­no­mi­yi et­ki­le­me ba­kı­mın­dan bir za­af ola­rak or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 yı­lı büt­çe­sin­de per­so­nel gi­der­le­rin­de­ki ar­tış yüz­de 26 ora­nın­da­dır. Per­so­nel gi­der­le­rin­de ar­tış ol­ma­sı­na rağ­men per­so­nel gi­der­le­ri­nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı düş­mek­te­dir. Bu ne de­mek­tir? Per­so­nel gi­der­le­ri ar­tı­yor ama, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın ge­lir­le­ri aza­lı­yor, re­fah­la­rın­da azal­ma var. O hâlde bu ar­tış ne­den kay­nak­la­nı­yor? Da­ha ön­ce Ba­ka­nı­mı­zın da be­lirt­ti­ği gi­bi, önü­müz­de­ki gün­ler­de 208 bin ki­şi -ge­çi­ci kad­ro­da ça­lı­şan, söz­leş­me­li kad­ro­da ça­lı­şan­lar- asıl kad­ro­ya, dev­le­tin te­mel kad­ro­su­na ge­çi­ri­le­cek­ler­dir. İş­te, per­so­nel gi­der­le­rin­de­ki ar­tış bun­dan. Çün­kü, per­so­nel gi­der­le­rin­de ar­tış ol­ma­sı­na rağ­men per­so­nel gi­der­le­ri­nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nın­da düş­me var­dır, bu düş­me de ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın re­fa­hın­da ge­ri­le­me­ye ne­den ola­cak­tır.

KESK'in yap­tı­ğı araş­tır­ma­ya gö­re, yir­mi beş Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­sin­de ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­dan al­dı­ğı pay 2005'te yüz­de 10,84 iken, bu oran Tür­ki­ye'de yüz­de 6,5'tur, ya­ni, Av­ru­pa'da­ki­nin ya­rı­sı ka­dar.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; ya­tı­rım­lar­da da azal­ma­lar de­vam edi­yor. 2006 yı­lı­na gö­re 2007 yı­lın­da mal ve hiz­met alım­la­rı yüz­de 10,2'den 7,6'ya, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı da yüz­de 7,1'den 5,9'a düş­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­dan ön­ce­ki büt­çe­ler gi­bi, bu büt­çe de, IMF'nin gö­ze­tim, de­ne­tim ve yön­len­dir­me­si so­nu­cu ha­zır­la­na­rak yü­ce Ge­nel Ku­ru­lun önü­ne ge­ti­ril­miş­tir. Ya­ni, bu büt­çe de IMF'nin dam­ga­sı­nı ta­şı­mak­ta­dır.

IMF'nin dam­ga­sı­nı ta­şı­dı­ğı bu büt­çe­nin te­mel özel­lik­le­ri: Git­tik­çe yok­sul­la­şan, hal­ka yük­le­nen hak­sız ve ada­let­siz do­lay­lı ver­gi­ler, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­nın açık­la­rı­nın ka­pa­tıl­ma­sı­na ay­rı­lan de­va­sa ra­kam­lar, yüz­de 6,5'luk fa­iz dı­şı faz­la, ran­ti­ye­ye öde­nen fa­iz gi­der­le­ri, aza­lan eği­tim, sağ­lık ve ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı ve hep­sin­den de öte, IMF'nin ga­ran­tör­lü­ğün­de iç borç­la­rın çev­ri­le­bil­me­si, dış borç­la­rın ana­pa­ra ve fa­iz­le­riy­le bir­lik­te hız­lı ve gü­ve­ni­lir bir şe­kil­de tah­si­li­ne yö­ne­lik bir büt­çe­dir. Ya­ni, büt­çe­de amaç, iç ve dış borç­la­rın en iyi şe­kil­de öde­ne­bil­me­si, bu­nun için büt­çe­de faz­la­lık­lar ya­ra­tıl­ma­sı ve bu faz­la­lık­lar­la bu borç­la­rın ge­di­ği­nin ka­pa­tıl­ma­sı.

Bi­ze di­yor­lar ki: 1999'dan be­ri IMF prog­ram­la­rı uy­gu­la­nı­yor. Bu prog­ram­la­rı uy­gu­la­yın, bu­nun so­nun­da borç­la­rı­mız aza­la­cak­tır. Ba­ka­lım, ger­çek­ten de son ye­di yıl­da IMF prog­ram­la­rı uy­gu­lan­ma­sı­na rağ­men, borç­la­rı­mız art­mış mı azal­mış mı, ona ba­ka­lım. Çün­kü, bu dö­nem­de borç­la­rın ana pa­ra­sı­nın öde­ne­bil­me­si için büt­çe­de bir yüz­de 6,5'luk fa­iz dı­şı faz­la ya­ra­tı­lı­yor.

İkin­ci­si, borç­la­rın fa­iz gi­de­ri­nin öde­ne­bil­me­si için de yi­ne büt­çe­de "fa­iz öde­ne­ği" adı al­tın­da, ör­ne­ğin bu se­ne 53 kat­ril­yon li­ra pa­ra bı­ra­kıl­mış­tır. Ay­nı şe­kil­de, son dört yıl­da, özel­leş­tir­me ge­lir­le­ri 18 mil­yar do­la­rı bul­muş­tur ki, bu ge­çen yir­mi yıl­dan da­ha faz­la­dır. Ge­çen yir­mi yıl­da özel­leş­tir­me­den 8 mil­yar ge­lir el­de edil­me­si­ne rağ­men, dört yıl­lık AKP'li dö­nem­de, 18 mil­yar do­lar­lık bir özel­leş­tir­me ge­li­ri el­de edil­miş­tir. Bu ge­lir­ler de borç­la­rın ge­ri­ye ka­pa­tıl­ma­sın­da kul­la­nıl­mış­tır. Bu­na rağ­men, ba­ka­lım, borç­lar art­tı mı azal­dı mı, on­la­ra bir ba­ka­lım:

He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, 2002 yı­lın­da iç borç sto­ku 149 kat­ril­yon, dış borç sto­ku­muz ise 130 mil­yar do­lar­dır. Ge­li­nen sü­reç içe­ri­sin­de, top­lam borç sto­ku­nun -iç ve dış borç­la­rı bir­lik­te te­laf­fuz et­ti­ği­miz za­man- 148 mil­yar do­lar art­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz, iç borç­lar­la be­ra­ber. De­mek ki, IMF prog­ram­la­rı­nı uy­gu­la­ma­sı­na rağ­men, büt­çe­de fa­iz dı­şı faz­la ya­ra­tıl­ma­sı­na rağ­men, fa­iz öde­nek­le­ri kon­ma­sı­na rağ­men, özel­leş­tir­me ge­lir­le­ri­nin tü­mü borç­la­rın öden­me­sin­de kul­la­nıl­ma­sı­na rağ­men, borç­lar azal­ma­mış, ak­si­ne art­mış­tır. Çün­kü, bu ya­pıy­la, bu IMF prog­ram­la­rıy­la borç­la­rın azal­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. O hâlde, ar­tık, IMF prog­ram­la­rı­nın sor­gu­lan­ma­sı­nın za­ma­nı gel­miş, ge­çi­yor bi­le.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­lin­di­ği üze­re, bu­gün IMF, Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tüy­le bir­lik­te, ge­liş­miş Ba­tı eko­no­mi­le­ri­nin dış po­li­ti­ka­la­rı­nı uy­gu­la­ma ara­cı hâli­ne gel­miş­tir. IMF, de­ği­şik ya­pı­sal so­run­la­rı bu­lu­nan ül­ke­le­rin ay­nı ku­ram­sal prog­ra­mı uy­gu­la­mak­la, asıl ama­cı­nın so­run­la­rı çöz­mek ol­ma­dı­ğı­nı, ak­si­ne, ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler­den ge­liş­miş ül­ke­le­re doğ­ru kay­nak ak­tar­ma­sı ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, IMF po­li­ti­ka­sı­nı uy­gu­la­yan Türk eko­no­mi­si­nin baş­lı­ca iki­le­mi, bü­yü­me­nin sür­dü­rü­le­bil­me­si, yurt dı­şın­dan sü­rek­li sı­cak pa­ra akım­la­rı­nın gel­me­si­ne bağ­lı. Bu da yük­sek fa­iz sun­ma ge­rek­li­li­ği­ni do­ğur­mak­ta­dır. Yük­sek fa­iz­ler de ka­mu­nun borç yü­kü­nü ağır­laş­tır­mak­ta­dır. Bu ba­kım­dan, is­te­di­ği­miz ka­dar büt­çe­nin tü­mü­nü borç­la­rın öden­me­sin­de kul­la­na­lım, bu yük­sek re­el fa­iz­ler­den do­la­yı de­vam­lı borç­la­rı­mız art­mak­ta ve büt­çe, borç­la­ra tut­sak ol­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, it­ha­la­tı­mız ar­tı­yor, ih­ra­ca­tı­mız ar­tı­yor, Hükûmet, de­vam­lı, ih­ra­cat­ta­ki ar­tış­la övü­nü­yor. Ama, it­ha­lat­ta­ki ar­tış ih­ra­cat­ta­ki ar­tış­tan da­ha faz­la ol­du­ğun­dan, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı da gi­de­rek faz­la­laş­mak­ta ve kriz sin­yal­le­ri ver­mek­te­dir ve son dört yıl­da eko­no­mi­de bü­yü­me ol­du­ğu­nu söy­le­me­si­ne rağ­men Hükûmet, bu bü­yü­me, hal­kın ya­şam gü­cü­ne yan­sı­ma­mış­tır. Halk, hak­lı ola­rak so­ru­yor: "Evet, eko­no­mi bü­yü­yor da ben ne­den bü­yü­mü­yo­rum, be­nim re­fah dü­ze­yim ne­den ge­liş­mi­yor?" Çün­kü, Tür­ki­ye'de­ki bü­yü­me fa­kir­leş­ti­ren bü­yü­me­dir; çün­kü, bu bü­yü­me it­ha­la­ta da­ya­lı bir bü­yü­me­dir, dış mal­la­ra  ta­lep ya­ra­tan bü­yü­me­dir, dış ül­ke­ler­de­ki fab­ri­ka­la­rın ça­lış­ma­sı­nı sağ­la­yan, dış ül­ke­ler­de­ki iş­siz­le­rin iş bul­ma­sı­nı sağ­la­yan bir bü­yü­me­dir, içe­ri­de­ki üre­ti­mi, is­tih­da­mı, ya­tı­rı­mı, ih­ra­ca­tı ar­tır­ma­yan bir bü­yü­me­dir, ya­ni fa­kir­leş­ti­ren bü­yü­me­dir. Adı üze­rin­de, bü­yü­me "fa­kir­leş­tir­me" olun­ca bun­dan da kim­se­ye bir şey kal­maz, bö­lü­şe­cek bir şey ol­maz. Bu ba­kım­dan, iş­siz­lik, her ne ka­dar, TÜ­İK "9-10" de­se de bu­gün ger­çek iş­siz­lik ora­nı ge­nel ola­rak yüz­de 15 ci­va­rın­da. Eği­tim­li iş­siz­lik yüz­de 26'da, böl­ge­sel iş­siz­lik de yüz­de 40'lar ci­va­rın­da bu­lun­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bu­gün eko­no­mi­nin yö­ne­ti­mi dış di­na­mik­le­re bı­ra­kıl­mış­tır. Çün­kü, bor­sa­nın yüz­de 65'i, ha­zi­ne bo­no­su, dev­let tah­vil­le­ri­nin yüz­de 35'i, ban­ka­cı­lık sek­tö­rü­nün yüz­de 35'i dış di­na­mik­le­rin elin­de­dir. Ya­ni, dış di­na­mik­ler is­te­di­ği za­man Tür­ki­ye'de yir­mi dört sa­at içe­ri­sin­de kriz çı­ka­ra­bi­lir. Tür­ki­ye'den 10 mil­yar do­lar pa­ra­yı çek­ti­ği za­man bu kı­rıl­gan eko­no­mi bu­na da­ya­na­maz her an kri­ze gir­me du­ru­mu­na ge­lir. Bu ba­kım­dan, önem­li olan dış di­na­mik­ler de­ğil ül­ke­yi iç di­na­mik­le­rin yö­net­me­si, iç di­na­mik­le­rin eko­no­mi­ye fay­da sağ­la­ma­sı­dır, ona ege­men ol­ma­sı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; enf­las­yon far­kı me­mur­la­ra he­nüz ve­ril­me­di, herhâlde önü­müz­de­ki se­ne ve­ri­le­cek. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, 2007 yı­lın­da, me­mur­la­ra yüz­de 4+4 ve 3+3 ora­nın­da zam ya­pı­la­ca­ğı­nı söy­le­di, ya­ni yüz­de 7. Ama, açık­la­ma­sın­da, bu zam ora­nı­nı yüz­de 7 de­ğil de yüz­de 13 ola­rak dek­la­re et­ti. Ma­te­ma­tik ola­rak, ben, bir tür­lü, 4+4'ün na­sıl 12 et­ti­ği ya­hut da 3+3'ün na­sıl 12 et­ti­ği­ni bi­le­me­dim. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız bu­nu açık­lar­sa se­vi­ni­rim. Herhâlde, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, 2006 yı­lın­da me­mur­la­ra ve­ri­le­cek 2,18'lik te­la­fi edi­ci zam­mı, ya­ni 2006'ya iliş­kin ma­aş­lar­da­ki, te­la­fi et­mek için, ge­ti­ri­le­cek zam­mı da bir son­ra­ki yıl, 2007 üc­ret ar­tı­şı ola­rak, ma­aş ar­tı­şı ola­rak ön­gö­rü­yor, bun­dan do­la­yı böy­le yük­sek çı­kı­yor. Bu­nun ne­de­ni­ni öğ­ren­mek is­ti­yo­ruz?

Sa­yın Ba­ka­nım, emek­li­le­rin, iş­çi ve Emek­li San­dı­ğı emek­li­le­ri­nin 2002 yı­lın­dan ka­lan ma­aş fark­la­rı var­dı. Bun­lar mah­ke­me­le­re git­ti­ler, bun­la­rı ka­zan­dı­lar. Bu­gü­ne ka­dar emek­li iş­çi­le­rin bu ma­aş fark­la­rı öden­me­di. İn­şal­lah, bu büt­çey­le bu­nun öde­me­si­ni bu­lur­su­nuz. Ma­aş­lar­da­ki azal­ma 1999 yı­lı­na gö­re yüz­de 22'yi bul­muş­tur. Bu se­ne yüz­de 7 zam yap­sak bi­le, as­ga­ri yüz­de 15 yıp­ran­ma var­dır, ye­ni­den bir yüz­de 15 zam yap­mak ge­re­ki­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; AKP ik­ti­dar ol­duk­tan son­ra, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız üç yıl bir şey bek­le­me­yin, üç yıl­dan son­ra du­ru­mu­muz dü­ze­le­cek… Ama, şu an­da dör­dün­cü yı­la geç­tik. Ma­ale­sef hiç­bir şey ol­ma­dı. Sa­yın Baş­ba­ka­nın sev­di­ği çay ve si­mit he­sa­bı­nı ver­sek bi­le, bu­nun böy­le ol­du­ğu­nu gö­re­ce­ğiz. Çün­kü, 2002 yı­lın­dan 2006 yı­lı­na gö­re si­mit fi­yat­la­rı yüz­de 133, ça­ya da yüz­de 105 zam gel­di. Ya­ni, iki­si de zam­lan­dı. Oy­sa, ön­gö­rü­len enf­las­yon, bu dört yıl­da, ger­çek­le­şen 58, Hükûme­tin he­def­le­di­ği enf­las­yon­sa yüz­de 8'di. De­mek ki, çay ve si­mi­de gö­re de bu zam gel­miş­tir. Bu, re­fah ar­tı­şı ol­ma­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; halk, şu­nu söy­lü­yor: Hükûmet, enf­las­yon düş­tü di­yor. Fa­kat, bu dü­şük enf­las­yon­dan ben bir tür­lü fay­da­la­na­mı­yo­rum, be­nim sa­tın al­ma gü­cü­me yan­sı­mı­yor. Ya­ni, çar­şı pa­za­ra yan­sı­mı­yor. El­bet­te yan­sı­maz, çün­kü, enf­las­yon he­sap­la­ma yön­te­mi yan­lış­tır. İl­gi­li il­gi­siz 762 ta­ne ka­lem enf­las­yon he­sap­la­ma­sın­da dik­ka­te alı­nı­yor. Oy­sa, o ka­dar faz­la ka­le­mi bir ara­ya ge­tir­me­ye ge­rek yok. Sa­de­ce akar­ya­kıt gi­der­le­ri, te­mel gı­da, ener­ji gi­der­le­ri, ula­şım gi­der­le­ri, gi­yim ve ki­ra gi­der­le­ri gi­bi te­mel kıs­tas­la­rı esas alır­sak, çar­şı pa­zar enf­las­yo­nu doğ­ru çı­kar. Ama, siz, bu enf­las­yon he­sap­la­ma­sı­na hal­kın ha­ya­tın­da bir kez da­hi kul­lan­ma­dı­ğı tel ör­gü, at na­lı, kon­tak lens, ke­çi­boy­nu­zu, pin­pon to­pu, sön­müş ki­reç gi­bi un­sur­la­rı ek­ler­se­niz, hal­kın enf­las­yo­nu ile hükûme­tin enf­las­yo­nu bir­bi­ri­ni tut­maz. Bu­gün Tür­ki­ye'de iki ta­ne enf­las­yon var­dır: Bir, hal­kın ger­çek enf­las­yo­nu, ikin­ci­si, Hükûme­tin ci­ci enf­las­yo­nu. Hükûme­tin ci­ci enf­las­yo­nu, ke­çi­boy­nu­zu ve sön­müş ki­reç enf­las­yo­nu­dur. Hal­kın ger­çek enf­las­yo­nu ise, çar­şı pa­za­ra yan­sı­yan, te­mel gı­da­ya yan­sı­yan, ki­ra­la­ra yan­sı­yan, ma­zo­ta, güb­re­ye yan­sı­yan, ek­me­ğe, sü­te yan­sı­yan enf­las­yon ora­nı­dır. Bu ba­kım­dan, ina­nı­yo­ruz ki, bu ger­çek enf­las­yon he­sap­la­ma­la­rı ya­pı­la­rak, ma­aş­lar­da­ki, te­mel gı­da­lar­da­ki eri­me­ler gi­de­ri­lir ve hal­kın ya­şam gü­cü esas­lı bir şe­kil­de ar­tış ya­pı­la­rak iyi­leş­ti­ri­lir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; ta­bii, ge­lir bö­lü­mü­ne faz­la sü­re kal­ma­dı. Sa­de­ce ge­lir­le il­gi­li ola­rak şu­nu söy­le­ye­ce­ğim şu aşa­ma­da: Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, ge­çen se­ne "Ben ya­ban­cı-yer­li ta­nı­mam. Bü­tün men­kul ser­ma­ye irat­la­rın­dan, fa­iz ge­lir­le­rin­den yüz­de 15 ver­gi ala­ca­ğım." de­di. Ken­di­si­ni kut­la­dık, teb­rik et­tik, ger­çek­ten de ol­ma­sı ge­re­ken buy­du. Ama, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın er­kek­li­ği an­cak al­tı ay de­vam ede­bil­di. Al­tı ay son­ra, ma­ale­sef, bu sö­zün­den vaz­geç­ti. Çün­kü, ya­ban­cı­la­ra uy­gu­la­nan fa­iz oran­la­rı­nı sı­fı­ra in­dir­di, yer­li­ler­den ise yüz­de 10 al­ma­ya de­vam edi­yor. Ya­ni, al­tı ay içe­ri­sin­de ge­ri dö­nüş ol­muş­tur. İna­nı­yo­ruz ki, yer­li-ya­ban­cı de­me­den her­kes­ten ay­nı oran­da alın­sın ya­hut da hiç kim­se­den alın­ma­sın.

Bu­gün yıl­lık 4 mil­yar as­ga­ri üc­ret alan as­ga­ri üc­ret­li­den yüz­de 15 ora­nın­da ver­gi alı­yo­ruz, ama, 2005 yı­lın­da 304 mil­yar, 2006 yı­lın­da 407 mil­yar­lık fa­iz ge­lir­le­rin­den ver­gi al­mı­yo­ruz. Ada­let bu­nun ne­re­sin­de, si­ze sor­mak is­ti­yo­rum. Ya­ni, as­ga­ri üc­re­tin yıl­lık 4 mil­ya­rın­dan yüz­de 15 ver­gi al, ama, bir fa­iz ge­li­ri el­de eden ki­şi­nin 407 mil­yar li­ra­sı­nı ver­gi dı­şın­da tut. Bu­nun dü­zel­til­me­si ge­re­ki­yor ve as­ga­ri üc­ret­ten ver­gi alın­ma­ma­sı ge­re­ki­yor. As­lın­da, öy­le bir va­adi­niz de var­dı, ma­ale­sef, o va­adi­ni­zi ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­niz, as­ga­ri üc­ret­ten ver­gi al­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; es­naf­la­rı­mız zor du­rum­da­dır. Özel­lik­le is­tih­dam üze­rin­de­ki yüz­de 75'le­re va­ran aşı­rı yük­ler on­la­rı ca­nın­dan bez­dir­miş­tir. Bun­la­rı öde­ye­me­yen es­na­fın ço­ğu ke­penk­le­ri­ni ka­pat­mak­ta, ge­çen se­ne 2 mil­yon ki­şi, es­na­fı­mız dükkânı­nı ka­pa­ta­rak işi­ne son ver­miş­tir. De­vam eden­ler de se­net pro­tes­to­la­rıy­la uğ­raş­mak­ta­dır. Ör­nek al­dı­ğı­nız 2002 yı­lın­da ay­da 43.500 se­net pro­tes­to edi­lir­ken, bu­gün ay­da 93 bin se­net pro­tes­to edil­mek­te­dir. Ya­ni, pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sın­da yüz­de 90, yüz­de 100'ün üze­rin­de bir ar­tış var­dır.

Çift­çi­le­ri­mi­zin du­ru­mu da iyi de­ğil­dir. "Çift­çi­ler ver­gi öde­mi­yor" di­yen­ler ya­lan söy­lü­yor­lar, çün­kü çift­çi kul­lan­dı­ğı ma­zo­tun üze­rin­den yüz­de 70, güb­re­nin üze­rin­den yüz­de 70, ila­cın üze­rin­den yüz­de 70 ver­gi ödü­yor. On­dan son­ra, çift­çi­le­re di­yo­ruz ki: "Sen, gel, Av­ru­pa Bir­li­ği çift­çi­siy­le re­ka­bet et." Na­sıl re­ka­bet ede­cek? Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri, ken­di çift­çi­le­ri­ne ver­gi­siz te­mel ih­ti­yaç mad­de­le­ri­ni ve­ri­yor, güb­re­si­ni ve­ri­yor, ila­cı­nı ve­ri­yor ve bir de, ona, te­la­fi edi­ci "ga­ran­ti fi­yat" adı al­tın­da bel­li bir fi­yat ve­ri­yor. Tür­ki­ye'de ne bir ga­ran­ti edi­ci fi­yat var… Üs­tü­ne üst­lük, çift­çi­den bir de yüz­de 70 ora­nın­da ver­gi alı­nı­yor, bu­nun ia­de­si de ya­pıl­mı­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, herhâlde sü­rem yet­me­di. İn­şal­lah bun­dan son­ra­ki bö­lüm­ler­de, ge­re­kir­se mad­de­ler üze­rin­de açık­la­rız.

Söz­le­ri­me son ve­rir­ken, 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin baş­ta Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, ül­ke­miz ve tüm ulu­su­mu­za ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yor, yü­ce Ge­nel Ku­ru­lu­mu­zu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Koç­yi­ğit.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 yı­lı büt­çe­si Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ve Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun fi­kir­le­ri­ni, gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re hu­zur­la­rı­nız­da bu­lu­yo­rum. He­pi­ni­ze en de­rin say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, hükûmet­ler ve hükûmet­tik­le­ri dö­nem­ler, top­lum­lar üze­rin­de iz bı­ra­kır­lar. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir so­ru so­rul­sa ve de­nil­se ki: "58'in­ci ve 59'un­cu Cum­hu­ri­yet Hükûmet­le­ri­nin ic­ra­at­la­rı­na dam­ga­sı­nı vu­ran iz han­gi­si ol­muş­tur?" Bu so­ru­ya ve­ri­le­cek ce­vap­lar için­de en vu­ru­cu ola­nı şu ola­cak­tır ki, AK Par­ti Hükûme­ti, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­mi­zin en per­va­sız, en kon­trol­süz, göz­ler­den uzak ve giz­li ka­pak­lı özel­leş­tir­me­le­ri­ne im­za at­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­leş­tir­me öy­le­si­ne bir  si­ya­si me­se­le­dir ki, bu ko­nu­da is­tis­mar ya­pan ve ken­di­ni çok akıl­lı zan­ne­de­rek top­lu­mu ve onun ku­rum­la­rı­nı bay­pas eden hiç kim­se ve hiç­bir par­ti, bu­nun so­nuç­la­rın­dan do­la­yı he­sap ver­mek­ten ka­ça­ma­mış­tır ve bun­dan son­ra da ka­ça­ma­ya­cak­tır. Özel­leş­tir­me, çün­kü, bir ulu­sun eko­no­mik millî var­lı­ğı­nın, doğ­ru, açık, he­sap ve­re­bi­lir ve millî var­lık­ta stra­te­jik ka­yıp­la­ra yol aç­mak­tan şid­det­le im­ti­na eden bir so­rum­lu­luk duy­gu­su­nu ge­rek­tir­mek­te­dir. Ül­ke eko­no­mi­si­ni yö­net­mek ti­ca­ret de­ğil­dir. Ül­ke eko­no­mi­si, şir­ket­le­rin el de­ğiş­tir­me­si de­ğil­dir. Ül­ke eko­no­mi­si "ba­ba­lar gi­bi sa­ta­rım" be­zirgânlı­ğı ve dev­let ter­bi­ye­si gör­me­miş­li­ği de hiç de­ğil­dir.

Ka­mu­ya ait bir­ta­kım var­lık­lar­da özel­leş­tir­me ol­ma­sı ve­ya ba­zı alan­la­rın ya­ban­cı ser­ma­ye­ye açıl­ma­sı, üye­si ol­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız Av­ru­pa Bir­li­ği­nin de ser­best pi­ya­sa eko­no­mi­si pren­si­bi çer­çe­ve­sin­de, el­bet­te ki, iyi se­çil­mek ve an­lam­lı ol­mak kay­dıy­la müm­kün­dür. An­cak, yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri, siz­le­ri te­min ede­rim ki, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de, Türk Te­le­ko­mun mua­dil­le­ri olan ulu­sal te­le­ko­mü­ni­kas­yon şir­ket­le­ri­ni özel­leş­ti­ren pek kim­se­yi bu­la­maz­sı­nız. Al­man dev­le­ti Al­man te­le­ko­mü­ni­kas­yo­nu­nu as­la sat­maz, za­rar et­se de sat­maz; za­rar edi­yor­sa eh­li­leş­ti­rir, re­for­me eder, ye­ni eko­no­mi yön­tem­le­riy­le akıl­cı­laş­tı­rır, yö­ne­ti­mi re­vi­ze eder, ye­ni yö­ne­tim­ler bu­lur, ama as­la sat­maz. Fran­sa, Fran­sa'nın millî te­le­ko­mü­ni­kas­yo­nu­nu da as­la sat­maz. Te­le­ko­mü­ni­kas­yon ala­nın­da mev­cut ulu­sal bir sis­te­mi el­den çı­kar­mak an­cak ve an­cak be­zirgân ve dev­let ol­mak ne­dir, ül­ke ol­mak ne­dir bil­me­yen­le­re mah­sus bir özel­lik­tir, bu ne­den­le, ça­ğı­mız­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, be­zirgânlık­la dev­let ve mil­let ol­ma­nın ara­sın­da­ki sı­nı­rı baş­ka em­sal­ler­den iz­le­mek is­te­yen­le­re şim­di bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: 2005 se­ne­sin­de, Ame­ri­kan Pep­si Co fir­ma­sı Fran­sız Da­no­ne şir­ke­ti­ne ta­lip ol­du. Er­me­ni Soy­kı­rım Ya­sa­sı'ndan son­ra ço­cuk­la­rı­mı­za ve­ya to­run­la­rı­mı­za hâlâ bir Da­no­ne pu­din­gi alı­yor mu­yuz bu­nu bil­mem ama, Da­no­ne, bir­çok dün­ya ül­ke­le­rin­de tü­ke­ti­ci­nin ta­nı­dı­ğı bir süt ma­mul­le­ri şir­ke­ti­dir.

Ame­ri­kan Pep­si Co fir­ma­sı­nın Fran­sa'nın Da­no­ne­si­ne ta­lip ol­ma­sı üze­ri­ne, Fran­sız Hükûme­ti 2005'in Ey­lül ayın­da top­lan­dı ve bel­li stra­te­jik Fran­sız mar­ka­la­rı­nın ko­ru­ma­ya alın­ma­sı yö­nün­de si­ya­si bir adım atıl­ma­sı­na ka­rar ver­di.

Ame­ri­kan Pep­si Co fir­ma­sı Fran­sa'nın Da­no­ne­si­ni al­say­dı, Fran­sız hal­kı fa­kir­le­şe­cek miy­di? As­la. Ame­ri­kan Pep­si Co fir­ma­sı Fran­sa'yı is­ti­la mı ede­cek­ti? Yi­ne as­la.

Ama, yü­ce Türk Mec­li­si­nin üye­le­ri, şu­nu de­mek is­ti­yo­rum: Bir ül­ke­nin millî eko­no­mik var­lık­la­rı­na sa­de­ce pa­ra­sal fak­tör­le­rin göz­lü­ğüy­le ba­kı­la­maz. Mil­let­le­rin eko­no­mik var­lık­la­rı, hem stra­te­jik ola­rak top­lum­sal­lı­ğın mad­di te­me­li ama hem de bir mil­le­tin duy­gu bü­tün­lü­ğü­nün özel­li­ği­nin te­me­li­dir. Mil­le­ti­nin ve dev­le­ti­nin adı­na say­gı du­yan si­ya­set­çi­ler, eko­no­mik var­lık­la­rı­nı her şey­den ön­ce bu an­la­yış­la ele alır ve bu­na uy­gun dav­ra­nır­lar.

Yok­sa, her şe­yi sa­ta­bi­li­riz. İs­ti­yor­sa­nız İs­tan­bul Bo­ğa­zı köp­rü­le­ri­ni de sa­ta­bi­li­riz, alan­lar da iş­let­me­yi bi­lir. Dev­let De­mir­yol­la­rı­nı da sa­ta­bi­li­riz, bun­la­rı da alan­lar el­bet­te ki çok iyi iş­le­tir, ama, o za­man, bir Türk mil­le­ti ve dev­le­tin­den de­ğil, baş­ka bir şey­den bah­set­mek zo­run­da ka­lır­sı­nız bir gün. Her hükûmet için, eko­no­mi­de özel­leş­tir­me­ler­de ve­ri­le­cek ve­ya ve­ril­me­ye­cek vi­ze­nin kıs­ta­sı, yu­ka­rı­da an­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğım duy­gu­yu ta­şı­yor ol­ma­sı ve­ya ol­ma­ma­sın­da giz­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün­ya­da­ki bü­tün özel­leş­tir­me­ler in­ce­len­miş­tir. Şu inkâr edi­le­mez bir şe­kil­de gö­rül­mek­te­dir ki, ön­ce ser­best­leş­me ol­ma­dan özel­leş­tir­me ol­maz. Ser­best­leş­me de pi­ya­sa­da re­ka­be­tin ol­ma­sı için ye­ter­li de­ğil­dir. Pi­ya­sa dü­ze­ni­ni ko­ru­ya­bi­le­cek güç­te dü­zen­le­yi­ci bir ku­ru­luş ge­rek­li­dir. Tür­ki­ye'de ser­best­leş­me he­nüz ta­mam­lan­ma­mış­tır. Ser­best pi­ya­sa eko­no­mi­si­nin iş­ler­li­ği­nin önü­nü aç­mak­ta be­ce­ri gös­te­re­me­yen bu Hükûmet ise, özel­leş­tir­me adı­na ül­ke­nin te­mel stra­te­jik ku­rum­la­rı­nı el­den çı­kar­mak yo­lu­nu seç­miş­tir ma­ale­sef. Ya­ban­cı ser­ma­ye çek­mek­le meş­gul olan Hükûmet, ya­ban­cı ser­ma­ye­yi ye­ni ya­tı­rım alan­la­rı­na de­ğil, oluş­muş, bi­rik­miş millî ser­vet kay­nak­la­rı­na çek­me­yi bir ma­ri­fet say­mış­tır.

Bu­gün Tür­ki­ye'de, Türk Te­le­kom gi­bi ye­ni bir sis­te­min oluş­ma­sı için la­zım olan pa­ra en azın­dan 25 mil­yar do­lar ci­va­rın­da­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Oy­sa, Türk Te­le­kom, stra­te­jik bir var­lık­tı ve ile­ti­şim ağ­la­rı bir ül­ke eko­no­mi­si­nin de si­nir ağ­la­rı­dır. Bir ül­ke­nin bil­gi top­lu­mu stra­te­ji­si­nin ilk mad­de­le­rin­den bi­ri Te­le­kom sek­tö­rü hak­kın­da ol­mak zo­run­da­dır. Bir ül­ke tüm yurt­taş­la­rı­na, sa­de­ce bü­yük şe­hir­le­re de­ğil, üc­ra köy­le­ri­ne de ko­lay, ucuz ile­ti­şim imkânı sun­mak zo­run­da­dır. Te­le­kom, do­ğal te­kel ta­nı­mı­na uyan bir sek­tör­dür. Dü­zen­le­yi­ci ya­pı, do­ğal te­kel olan kay­nak­la­ra ra­kip­le­rin ko­lay ve ma­kul üc­ret­le eri­şi­mi­ni sağ­la­ya­rak, re­ka­be­tin ya­şa­ma­sı­na şans ver­me­li­dir. Te­le­kom sek­tö­rün­de ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bu özel­leş­tir­me de­ğil, ser­best­leş­me­nin sağ­lan­ma­sıy­dı oy­sa­ki. Ser­best pi­ya­sa eko­no­mi­si­ni ka­mu mal­la­rı­nı be­zirgân gi­bi sat­mak gi­bi zan­ne­den AK Par­ti Hükûme­ti­nin bu top­lum­da bı­rak­tı­ğı sa­de­ce bu be­zirgânlık po­li­ti­ka­sı de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ba­kı­nız, ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Ba­lı­ke­sir'de SE­KA'dan baş­la­ya­lım. Ba­lı­ke­sir SE­KA kâğıt fab­ri­ka­sı­nın bu Hükûmet ta­ra­fın­dan açı­lan iha­le­si­ne bir tek fir­ma ka­tıl­dı. Bu bir tek fir­ma ney­di, kim­di de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Sa­yın Baş­ba­ka­nın dü­nü­rü Sa­dık Al­bay­rak'ın ak­ra­ba­sı bir baş­ka Al­bay­rak.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, op­ti­ğe dik­kat­le ba­kar mı­sı­nız lüt­fen. Tür­ki­ye adı­na is­tir­ham edi­yo­rum, mut­la­ka bu­nu bey­ni­niz­de bir kon­trol edin. Bir ül­ke­de bir ka­mu ma­lı iha­le­ye açı­lı­yor, bu iha­le­de bir tek ta­lip var ve o ta­lip, Sa­yın Baş­ba­ka­nın, dü­nü­rü ta­ra­fın­dan ya­kı­nı.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Hiç il­gi­si yok.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bun­da, hu­ku­ken bir suç ol­ma­sı mı ge­rek­li il­la?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Yan­lış efen­dim, yan­lış bil­gi ve­ri­yor­su­nuz.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu, her tür­lü ka­nun mad­de­si­nin öte­sin­de, si­ya­si etik açı­sın­dan ye­te­rin­ce ber­bat bir op­tik de­ğil mi­dir?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - İb­ra­him Bey, yan­lış bil­gi ve­ri­yor­su­nuz.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ve de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu iha­le, Da­nış­tay ta­ra­fın­dan ip­tal edil­miş­tir.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Yan­lış bil­gi ve­ri­yor­sun İb­ra­him Bey, yan­lış.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­ka­nı, bu iha­le ne­de­niy­le, Hükûme­tin vi­ze ver­me­me­si­ne rağ­men, Da­nış­tay Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­sı­nın ıs­rar­lı ta­le­bi üze­ri­ne yar­gı­lan­mak­ta­dır ve baş­ka bir pen­ce­re açı­yo­rum, 59'un­cu Cum­hu­ri­yet Hükûme­tin­den ve AK Par­ti Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Va­hit Ki­ler'e ve Ki­ler Şir­ket­ler Gru­bu­na ge­li­yo­rum.

AK Par­ti Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Va­hit Ki­ler'in ve kar­deş­le­ri­nin şir­ke­ti At­las Alış­ve­riş Hiz­met­ler ve Gı­da Sa­na­yii Ti­ca­ret Li­mi­tet Şir­ke­ti, özel­leş­ti­ril­me­si­nin üze­rin­den se­kiz gün geç­tik­ten son­ra Kü­tah­ya Şe­ker Fab­ri­ka­sı­na or­tak ol­du. İha­le­ye gi­re­rek, Kü­tah­ya Şe­ker Fab­ri­ka­sı­nın yüz­de 56'sı­nı 21,4 mil­yon do­la­ra sa­tın alan To­run­lar Gı­da, Özel­leş­tir­me İda­re­siy­le söz­leş­me im­za­lan­dık­tan se­kiz gün son­ra his­se­le­ri­nin yüz­de 28'ini Ki­ler Gru­bu­na ait şir­ke­te dev­ret­ti. Bu bir Ali cam­baz oyu­nu de­ğil mi­dir?

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) - Yok…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AK Par­ti­li An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si, An­ka­ra'da ya­şa­yan 370 bin ai­le­ye yar­dım pa­ket­le­ri da­ğıt­mak için bir iha­le aç­tı. İha­le­yi kim al­dı? 28 tril­yon 300 mil­yar li­ra­ya, AK Par­ti Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in şir­ke­ti olan Ki­ler Gru­bu al­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, hâli­ha­zır­da, TCK'da ka­nun mad­de­le­ri­nin ala­nı­na gir­me­se de, si­ya­set mev­ki­si ve gü­cü­nün pa­ra ile bu kir­li ka­rı­şı­mı­na ge­çit ve­re­cek bir top­lum ah­la­kı var mı­dır? Bu tab­lo bir gün sor­gu­lan­ma­ya­cak mı­dır? AK Par­ti Hükûme­ti, men­sup­la­rı­nın kir­li op­ti­ği­nin ya­nı sı­ra, Türk yar­gı­sı­nı çok meş­gul eden hükûmet ola­rak da anı­la­cak­tır hep.

Bu­gün 24 Ara­lık Pa­zar ve bu Hükûmet son yar­gı ka­ra­rı­nı 22 Ara­lık Cu­ma gü­nü al­dı. Da­nış­tay, 22 Ara­lık Cu­ma gü­nü TCDD'ye ait İs­ken­de­run Li­ma­nı'nın otuz al­tı yıl özel­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la iha­le­ye çı­ka­rıl­ma­sı­na iliş­kin ka­rar ve iha­le­yi so­nuç­lan­dı­ran iha­le ko­mis­yo­nu ka­ra­rı­nı ip­tal et­ti. Bu Hükûme­tin al­dı­ğı iha­le ka­rar­la­rı yar­gı­nın çe­pe­ri­ne bu ka­dar sık­lık­la çar­pı­yor­sa, o Hükûme­tin si­ya­si ka­rar­la­rı­nın da çarp­ma­sı ge­re­ken top­lum­sal ve si­ya­si bir çe­pe­rin de ol­ma­ma­sı as­la ve ka­ti­yet­le dü­şü­nü­le­mez, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, özel­leş­tir­me­ler­den ve AK Par­ti Hükûme­tin­den söz edip de, Sa­yın Re­cep Er­do­ğan 3 Ka­sım 2002 se­çim­le­ri­ne ka­tı­la­ma­yın­ca, ye­ri­ne koy­du­ğu ve bu­nun üze­ri­ne yıl­lar­dır yü­zün­den ek­sik ol­ma­yan sa­ka­lı­nı bir ge­ce­de ke­sen Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal Una­kı­tan'dan bah­set­me­mek as­la ol­maz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ayıp de­ğil mi ya­ni?

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) - Ne­ler­le uğ­ra­şı­yor­sun ya!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Uğ­ra­şa­cak baş­ka bir şey bu­la­ma­dın, bun­la­ra mı tak­tın?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - "Ba­ba­lar gi­bi sa­ta­rım." sö­zü­nün şe­re­fi­ni al­nın­da ta­şı­mak­ta olan Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın oğ­lu Ab­dul­lah Una­kı­tan adı­na kur­du­ğu AB Gı­da Şir­ke­ti, ba­ba­sı Ba­kan ol­duk­tan son­ra hız­la pa­ra ka­zan­ma­ya baş­la­dı. Bi­rin­ci ham­le 2003 yı­lın­da ger­çek­leş­ti. Oğul Una­kı­tan 4.400 ton mı­sır ge­tirt­ti dı­şa­rı­dan. Bu sı­ra­da güm­rük ver­gi­si yüz­de 20'ydi. Oğul Una­kı­tan mı­sır al­dık­tan dört gün son­ra güm­rük ver­gi­si ön­ce yüz­de 45'e, son­ra yüz­de 70'e yük­sel­til­di. Böy­le­ce, güm­rük ver­gi­sin­de Ab­dul­lah Una­kı­tan yüz­de 50 do­la­yın­da bir avan­taj sağ­la­mış ol­du. Ne gü­zel bir te­sa­düf de­ğil mi? Di­ye­lim ki, bu iş te­sa­düf, fa­kat, baş­ka­la­rı da var. Ab­dul­lah Una­kı­tan, sı­vı yu­mur­ta di­ye bir yu­mur­ta icat et­ti ve işe ba­kın ki, bu yu­mur­ta­la­rın rek­la­mı te­le­viz­yon­la­ra gi­rin­ce, da­ha ön­ce yüz­de 18 olan kat­ma de­ğer ver­gi­si yüz­de 8'e dü­şü­rül­dü. Her şe­yin sı­vı­sı yüz­de 18'de kal­dı, ama, Una­kı­tan'ın oğ­lu Ab­dul­lah Bey'in imal et­ti­ği sı­vı yu­mur­ta yüz­de 8'e in­di. Top­lum­da bun­lar­dan bah­se­dil­me­ye baş­la­nın­ca da Ke­mal Bey'in ko­ru­yu­cu­su Sa­yın Baş­ba­kan Er­do­ğan öf­ke­le­ni­yor ve bu­nu ele alan­la­ra "edep­siz­ler" di­ye ko­nu­şu­yor. AK Par­ti­li mil­let­ve­kil­le­ri­ne de "Ke­mal Bey'e sa­hip çı­kın." di­ye emir ve­ri­yor.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ke­mal Abi, Ke­mal Abi'si o!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ga­la­ta­port iha­le­si­ni alan ve bu Hükûmet za­ma­nın­da Türk ka­mu­oyu­nun en çok ta­nı­dı­ğı si­ma­lar ara­sı­na gi­ren Sa­mi Ofer'le olan hikâye­si ise hiç si­lin­me­ye­cek iz­ler ha­ne­sin­de bu­lu­nu­yor Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın. Es­ki bir baş­ba­ka­nı iha­le­ye ka­tı­la­cak ki­şi­ler­le iha­le­den bir gün ön­ce gö­rüş­me­si se­be­biy­le Yü­ce Di­va­na yol­la­yan AK Par­ti Hükûme­ti­ne men­sup Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, Ga­la­ta­port iha­le­si­ni alan Sa­mi Ofer'le iha­le­den al­tı ay ön­ce gö­rü­şü­yor. Siz­ce ne gö­rü­şü­yor­lar­dı sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım? Ge­yik mu­hab­be­ti mi ya­pı­yor­lar­dı? Me­se­la, bir­lik­te İs­tan­bul'un meh­tap­lı bir ge­ce­sin­de gök­yü­zün­de­ki ku­tup yıl­dız­la­rı­na ba­kıp "ah azi­zim, şu şeh­rin gü­zel­li­ği­ne bak" mı di­yor­lar­dı bir­bir­le­ri­ne?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - As­lan hem­şeh­rim.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu me­se­le, de­rin­lik­li bir si­ya­si he­sap­laş­ma­nın me­se­le­si ol­ma­ya bu otu­rum­dan son­ra da el­bet­te de­vam ede­cek­tir.

Bu an­lat­tık­la­rım, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­de­ce ör­nek­tir.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Er­zu­rum se­nin­le gu­rur du­yu­yor, Er­zu­rum.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu Hükûme­tin ic­ra­cı ba­kan­la­rı­nın ço­ğu, ya­kın ge­le­cek­te el­bet­te ki mil­let na­mı­na Yü­ce Di­van­da yar­gı­la­na­cak­lar­dır. Hat­ta, bu me­se­le öy­le bir me­se­le­dir ki Hükûme­tin ne­re­dey­se…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Bi­raz yü­zü­nüz kı­zar­sın, Al­lah aş­kı­na! Ni­ye gü­lü­yor­su­nuz!

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) - Ay­na­ya bak, sen ken­di­ne bak!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Siz ken­di­ni­ze ba­kın!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Hat­ta, ar­ka­daş­lar, bu me­se­le öy­le bir me­se­le­si­dir ki Hükûme­tin ne­re­dey­se resmî ya­yın or­ga­nı ko­nu­mun­da olan bir ga­ze­te­nin kö­şe ya­zar­la­rın­dan Sa­yın Feh­mi Ko­ru, ba­kın, bu Hükûme­ti özel­leş­tir­me­ler ko­nu­sun­da na­sıl uyar­mış­tır? Ba­kın, Feh­mi Ko­ru'dan alın­tı­lar ya­pı­yo­rum. Feh­mi Ko­ru şöy­le an­la­tı­yor: "Özel­leş­tir­me­ye bü­tü­nüy­le kar­şı, ya da sa­tı­lan mal­la çı­kar iliş­ki­si bu­lu­nan ki­şi­le­rin ko­nu­ya olum­suz yak­la­şım­la­rı işit­mez­den ge­li­ne­bi­lir. An­cak, ba­zı gö­rüş­le­ri ön yar­gıy­la ge­çer­siz say­mak, ya da her eleş­ti­ri­ye bir kulp tak­mak da doğ­ru de­ğil­dir." De­vam edi­yor Sa­yın Feh­mi Ko­ru: "Ga­la­ta­port iha­le­si­ne bu açı­dan yak­laş­tı­ğı­mız­da, top­lu­mu ra­hat­sız ede­cek pek çok özel­lik­le kar­şı­la­şa­bi­li­yo­ruz. Rah­mi Koç'a, 'Öde­me pla­nı­nın bu ka­dar uzun va­de­li ol­du­ğu­nu bil­sey­dik, grup ola­rak biz de ka­tı­lır­dık' de­dir­ten iha­le şart­la­rın­da­ki be­lir­siz­lik ola­ğa­nüs­tü dik­kat çe­ki­ci." di­yor Feh­mi Ko­ru ve Feh­mi Ko­ru de­vam edi­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar: "Ka­mu ma­lı­nın üze­ri­ne tit­re­mek ve ya­pı­lan ta­sar­ruf­la­rın 'şa­ibe­siz' ol­ma­sı­na ti­tiz­len­mek çok­tan­dır has­ret kal­dı­ğı­mız özel­lik­ler. Ge­çen dö­nem­ler­de ya­pı­lan iha­le­le­re fe­sat ka­rış­tır­dık­la­rı id­di­asıy­la şu an­da Yü­ce Di­van­da bir baş­ba­kan ve bir­kaç ba­kan yar­gı­lan­mı­yor mu?" di­yor Sa­yın Feh­mi Ko­ru.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, için­den alın­tı­lar yap­tı­ğım Sa­yın Feh­mi Ko­ru'nun bu ya­zı­sı, bu Hükûme­te en ya­kın­la­rı eliy­le ya­pıl­mış bir Yü­ce Di­van uya­rı­sın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir. En ya­kın­la­rın­dan Yü­ce Di­van uya­rı­sı alan bu Hükûme­tin, uğ­raş­tı­ğı ku­rum­lar­dan bi­ri­si de Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­dur. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nu iha­le­le­ri zor­laş­tı­rı­cı me­ka­niz­ma­lar oluş­tur­mak­la ve ha­ki­ka­te hiç uy­ma­yan bir şe­kil­de, iha­le­ler­de sa­de­ce fi­ya­tı dik­ka­te al­mak, ka­li­te­ye önem at­fet­me­mek­le suç­la­yan bu Hükûme­tin Ha­tay'da­ki yol­suz­luk­la­rı ak­la­yan or­gan­la­rı­nın yü­zü­nü kı­zar­tan Ka­mu İha­le Ku­ru­mu ol­muş­tur.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Bak bak, bu­ra­da ya­zı­yor… Ez­be­re ko­nuş­ma!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­tay'da ger­çek­leş­miş iha­le­le­rin ağır­lık­lı kıs­mın­da usul­süz­lük sap­ta­yan Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, ay­nı za­man­da, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan açı­lan okul iha­le­le­rin­de­ki usul­süz­lük­le­ri 2005'in Ka­sım ayın­da bel­ge­le­yen ku­ru­lu­şu­muz, bir önem­li ku­ru­lu­şu­muz ol­muş­tur. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun bu tes­pi­ti ve Baş­ba­kan­lı­ğa gön­der­di­ği ra­por, Hükûmet ta­ra­fın­dan sü­men al­tı edil­miş ve 2005'in Ka­sım ayın­dan be­ri bu ko­nu­da hiç­bir ne­ti­ce alın­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, söz­le­ri­mi bi­raz­dan bi­ti­re­ce­ğim. Yal­nız, şu­nun al­tı­nı çiz­mek is­te­rim ki, bir hükûme­tin özel­leş­tir­me­ler ko­nu­sun­da doğ­ru bir çiz­gi­ye sa­hip ol­ma­sı için, ön­ce bir da­ma­rı­nın ol­ma­sı ge­re­kir. Bu Hükûmet­te ol­ma­yan iş­te bu da­mar­dır. Bu Hükûme­tin ar da­ma­rı çat­la­mış­tır. Ül­ke da­ma­rı, ül­ke için akan da­mar­dır. Ya­ni, bu­na ne de­nir? Millî da­mar de­nir.

MEH­MET CEY­LAN (Ka­ra­bük) - Ya­zık­lar ol­sun!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ya­zık­lar ol­sun ye­ti­min hak­kı­nı yi­ye­ne! (Ana­va­tan Par­ti­si ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ya­zık­lar ol­sun ye­ti­min hak­kı­nı yi­ye­rek ce­hen­nem ate­şi­ne gi­de­cek olan­la­ra! Ben bu­nun için uğ­ra­şı­yo­rum.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ca­yır ca­yır ya­na­cak­lar.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu Hükûmet yet­miş do­kuz ül­ke­den et it­ha­la­tı ya­pan bir hükûmet­tir.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Hep­si ce­hen­nem­de ya­na­cak.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Av­ru­pa­lı ül­ke halk­la­rı bı­ra­kın yet­miş do­kuz ül­ke­den et it­hal et­me­yi, kom­şu ül­ke­ler­den ge­len do­muz eti­ni da­hi ye­mez­ler.

MEH­MET CEY­LAN (Ka­ra­bük) - Ya­zık­lar ol­sun! Ya­zık­lar ol­sun!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - O ne­den­le, Al­man­ya, Fran­sa gi­bi ül­ke­ler­de­ki mar­ket­ler et sa­tı­şı pro­mos­yon­la­rın­da bu Fran­sa'nın do­muz eti ve­ya bu Al­man­ya'nın do­muz eti şek­lin­de rek­lam ya­par­lar ar­ka­daş­lar, çün­kü, et ay­nı za­man­da ulu­sal bir ta­dın adı­dır, çün­kü, ye­mek ye­mek ve et ye­mek de bir ül­ke­ye ait ol­ma­nın adı ve duy­gu­su­dur ay­nı za­man­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Al­lah bu duy­gu­yu biz­de­ki Hükûme­te de na­sip et­sin di­ye­rek, söz­le­ri­mi ta­mam­la­ma­dan ön­ce bir­kaç hu­su­sa da­ha de­ğin­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ma­ale­sef dör­dün­cü se­ne­yi geç­tik bu Hükûmet dö­ne­min­de, hâlâ Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı ye­rin­de otur­mak­ta­dır.

ME­DE­Nİ YIL­MAZ (Muş) - Ne­re­ye gi­de­cek?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Se­be­bi ne­dir? Se­be­bi Sa­yın Baş­ba­kan­dır. Çün­kü, ata­la­rı­mız bir şey de­miş­ler­dir: "Söy­le ar­ka­da­şı­nı ne ol­du­ğu­nu söy­le­ye­yim." de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

MAH­MUT GÖK­SU (Adı­ya­man) - Ni­ye sen AK Par­ti­den gel­din?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ey aziz mil­le­tim, ey aziz mil­le­ti­min fert­le­ri…

RE­CEP GA­RİP (Ada­na) - Er­zu­rum'a na­sıl gi­di­yor­sun, Er­zu­rum'a?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - …Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan si­ya­se­te sa­ka­lı­nı ke­se­rek adım at­tı.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ayıp, ayıp!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Kes­ti­ği nay­lon fa­tu­ra­la­rın he­sa­bı ka­pan­ma­dan Ma­li­ye Ba­ka­nı ol­du. Ba­kan­lı­ğı­nı il­gi­len­di­ren her ka­nu­na ken­di­si ve­ya ya­kın­la­rıy­la il­gi­li bir mad­de sı­kış­tır­may­la ün­len­di. "Her şe­yi sa­ta­rım.", "Sat­tıy­sam ben sat­tım. Ne var bun­da?", "Bi­zim ço­cuk­lar ne ye­sin?" gi­bi ve­ciz söz­le­ri ve özel af­la­rıy­la kı­sa za­man­da AK Par­ti­nin sem­bo­lü hâli­ne gel­di.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ço­cuk­la­rı mı­sır yi­yor, mı­sır.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Pat­la­mış mı­sır yi­yor.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ofer gö­rüş­me­le­rin­de­ki hü­ne­riy­le ünü­ne ün kat­tı. Sa­yın Baş­ba­ka­nın "Ke­mal Abi'si" tam da na­mı­na uy­gun ola­rak ko­ru­nup kol­lan­dı.

Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan, ka­çak vil­la­la­rı, oğ­lu­na kur­dur­du­ğu şir­ket­ler ve bu şir­ket­le­re sağ­la­nan özel ver­gi in­di­rim­le­ri bu ko­ru­ma ve kol­la­ma­nın do­ğal te­za­hür­le­ri sa­yıl­dı, çok cid­di söz­le­ri bi­le es­pri sa­yı­lıp gü­lüş­me­le­re ne­den ol­du. Ba­kan­lık gö­re­viy­le il­gi­li ül­ke ve mil­let fay­da­sı­na tek bir ke­la­mı du­yul­ma­mış, tek bir ic­ra­atı­na rast­lan­ma­mış­tır, ama muh­te­rem eş­le­ri ha­nı­me­fen­diy­le di­ya­log­la­rı, duy­gu­sal an­la­rı ve ro­man­tik gö­rün­tü­le­ri çok tak­dir top­la­dı.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ayıp edi­yor­sun ya!

MEH­MET CEY­LAN (Ka­ra­bük) - Ka­rış­tır­ma… Ya­kış­mı­yor sa­na, ya­kış­mı­yor!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ne ya­pa­lım, ka­ba­hat Sa­yın  Baş­ba­kan­da­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Utan, utan! Ha­nım­la­rı da sok­tun…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Asıl sen utan ve Al­lah'tan kork.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Sen utan!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Asıl sen utan ve Al­lah'tan kork.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Sen utan!

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Çün­kü, ye­ti­min hak­kı­nın ye­nil­me­si­ne, ora­da otur­du­ğun için se­bep olu­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ha­nım­lar üze­rin­den si­ya­set ya­pı­yor­sun, ayıp sa­na ayıp!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ben se­ni hiç ka­le bi­le al­mı­yo­rum.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ayıp, ayıp!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ayıp­tır. Bir de Sa­yış­tay­dan ge­li­yor­sun.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ayıp! Utan­maz!

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen mü­da­ha­le et­me­yin.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bil­mi­yor mu­sun, bu ül­ke­de usul­süz­lük ve yol­suz­luk ol­du­ğu­nu sen bil­mi­yor mu­sun?

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ha­yır, ko­nuş­ma! Bak, bak, bak…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yış­tay­cı de­ğil mi­sin sen? 

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Al bak. Al, al, al!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Utan! Al­lah'tan kork.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Al, al, al, al, al.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bir de na­ma­zı­nı kı­lı­yor­sun.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Al, al.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ya­zık­lar ol­sun, ye­ti­min ma­lı­nı ko­ru­ma­yan na­maz ka­lan­la­ra!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Da­va bu­ra­da!

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen otu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ya­zık­lar ol­sun!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Bu­ra­da, al, al.

BAŞ­KAN - Lüt­fen otu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Uta­nın ve Al­lah'tan kor­kun.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Bak, Sü­ley­man Sa­rı­baş… Da­va açan Sü­ley­man Sa­rı­baş, bak!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Çıl­gın ate­şe gi­re­cek­si­niz ye­tim hak­kı­nı ye­di­ği­niz için.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) -  Al…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Din­le… Din­le… Ce­hen­ne­me… Ce­hen­ne­me… Ce­hen­nem ate­şi­ne!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­riz Sa­yın Öz­do­ğan.

Grup­lar adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, şa­hıs­lar adı­na ko­nuş­ma ta­le­bi var.

Leh­te ol­mak üze­re, Ada­na mil­let­ve­ki­li Sa­yın Re­cep Ga­rip. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka.

RE­CEP GA­RİP (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı büt­çe­si­nin ge­ne­li üze­rin­de ko­nuş­ma yap­mak üze­re söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Söz­le­ri­me, Türk dün­ya­sı­nın önem­li isim­le­rin­den Türk­men­ba­şı'nın ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la bü­tün Türk dün­ya­sı­na baş­sağ­lı­ğı di­le­ye­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum.

Ben­den ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı­nın üs­lu­bu­nu tas­vip et­me­di­ği­mi, ce­vap ver­me­ye bi­le ge­rek duy­ma­dı­ğı­mı be­lir­ti­yo­rum. Ker­van yo­la de­vam edi­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Ya­zık­lar ol­sun sa­na!

RE­CEP GA­RİP (De­vam­la) - Ker­van yo­la de­vam edi­yor. Hiz­met­le­ri, er ya da geç öğ­re­ne­cek ve gö­re­cek­si­niz. Ana­do­lu Tür­ki­ye'si ya­pı­lan hiz­met­le­ri gö­rü­yor.

Ön­ce­lik­le be­lirt­mek is­te­rim ki, ma­li ve eko­no­mik po­li­ti­ka­lar­da ba­şa­rı­lı ol­mak için ge­rek­li olan en önem­li un­sur gü­ven ve is­tik­rar­dır. 3 Ka­sım 2002'den bu ya­na Hükûme­ti­miz, hal­kı­mız nez­din­de bu gü­ven ve is­tik­ra­rı sağ­la­mış, ül­ke­mi­zi bu­gü­ne ta­şı­mış­tır, ay­nı an­la­yış­la ay­dın­lık ya­rın­la­ra ta­şı­ma­ya da de­vam et­mek­te­dir. Sos­yal, eko­no­mik ve hu­kuk­sal alan­lar­da ger­çek­leş­ti­ri­len ya­pı­sal de­ği­şik­lik­ler de bu sü­re­cin bir so­nu­cu­dur. Yi­ne, bu is­tik­rar sa­ye­sin­de­dir ki, ül­ke­mi­zin dün­ya üze­rin­de­ki nü­fu­zu ve stra­te­jik öne­mi, bir kez da­ha, güç­lü bir şe­kil­de or­ta­ya kon­muş­tur.

Büt­çe­si­ni gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, ma­li­ye po­li­ti­ka­sı­nın ha­zır­lan­ma­sın­da ve uy­gu­lan­ma­sın­da çok önem­li gö­rev­le­ri ba­şa­rıy­la ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bu alan­da gös­ter­miş ol­du­ğu per­for­mans ve ya­ka­la­dı­ğı ba­şa­rı, eko­no­mik ve­ri­le­rin po­zi­tif bir gö­rün­tü­ye ka­vuş­ma­sın­da çok önem­li rol­ler üst­len­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ik­ti­da­rı­mı­zın dört yıl bo­yun­ca eko­no­mik gös­ter­ge­le­ri­nin olum­lu­ya gi­di­şi­ne he­pi­miz şa­hit ol­duk. Enf­las­yon­dan ca­ri açı­ğa, bü­yü­me hı­zı­na, fa­iz­le­rin düş­me­sin­den iç ve dış borç­lan­ma­nın azal­ma­sı­na ka­dar bir­çok alan­da po­zi­tif ge­liş­me­ler ya­şan­mış­tır. Tüm bun­la­rı gör­mez­den gel­mek, si­ya­si bir za­af­tır. Ama, hal­kı­mız, ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rı ya­kın­dan gör­mek­te ve tak­dir et­mek­te­dir. Ma­li di­sip­li­nin ta­viz ve­ril­mek­si­zin uy­gu­lan­ma­sı so­nu­cun­da ise, büt­çe açık­la­rın­da el­de edi­len ba­şa­rı­lar or­ta­ya ko­nul­muş­tur.

Büt­çe açık­la­rı, tüm eko­no­mik fe­la­ket­le­rin se­be­bi olan enf­las­yo­nun en önem­li ne­de­ni­dir. Eğer, bir ül­ke­nin büt­çe­si ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­rın öte­sin­de açık ve­ri­yor­sa, bu ül­ke­nin eko­no­mi­si­nin dü­zel­me­si müm­kün de­ğil­dir. Bu bi­linç­le ha­re­ket eden Hükûme­ti­miz, 2002 yı­lın­da -gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la- yüz­de 14,6 oran­la­rın­da al­dı­ğı büt­çe açı­ğı­nı, 2005 yı­lın­da yüz­de 1,7'ye dü­şür­müş­tür. 2006 yı­lın­da ise, eli­miz­de­ki son ve­ri­ler olan ka­sım ayı­na, gö­re büt­çe faz­la ver­miş­tir.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2006 yı­lı büt­çe­sin­de büt­çe açı­ğı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı yüz­de 2,6 ola­rak he­def­len­miş­ken, ger­çek­leş­me­nin, yak­la­şık, yüz­de 0,5 ol­ma­sı bek­len­mek­te­dir. Bun­la­rı gör­me­niz­de, bun­la­rı bil­me­niz­de ya­rar gör­mek­te­yim.

Biz, biz­den ön­ce­ki­ler gi­bi, mil­le­ti­mi­zin biz­le­re ema­ne­ti olan büt­çe­yi ha­yalî ya­tı­rım­lar­da kul­lan­ma­dık; ema­net­le­re sa­hip çık­tık, doğ­ru ya­tı­rım­lar­la ve­rim­li so­nuç­la­rı kı­sa sü­re­de al­dık, ya­tı­rım­lar­da sü­rek­li özel­leş­tir­me­yi özen­dir­dik. Ba­kı­nız, bu sa­ye­de, önü­müz­de­ki üç beş yıl içe­ri­sin­de ku­ru­la­cak olan yüz­ler­ce ye­ni ba­raj, sa­na­yi­mi­ze ve ül­ke eko­no­mi­mi­ze çok cid­di nok­ta­da güç ka­ta­cak­tır.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ada­na'da­ki Te­kel ne ola­cak?

RE­CEP GA­RİP (De­vam­la) - Bu, ül­ke­miz ve mil­le­ti­miz adı­na, son de­re­ce mem­nu­ni­yet ve­ri­ci bir du­rum­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu, çok önem­li ve al­tı çi­zil­me­si ge­re­ken bir ba­şa­rı­dır. Eko­no­mi çev­re­le­ri çok iyi bi­lir­ler ki, bu ge­li­nen nok­ta… Dört se­ne ön­ce, bel­ki, ha­yal bi­le edi­le­me­yen bir nok­ta­ya Tür­ki­ye gel­di­ği için, şu an­da, TÜ­Sİ­AD gi­bi, Tür­ki­ye Oda­lar ve Bor­sa­lar Bir­li­ği gi­bi önem­li ku­ru­luş­lar, se­çim­le­rin za­ma­nın­da ya­pıl­ma­sı ko­nu­sun­da ıs­rar­la açık­la­ma­lar yap­mak­ta­dır. Bu­nun, dik­kat­le ka­yıt­la­ra dü­şül­me­si­ni arz edi­yo­rum.

Büt­çe po­li­ti­ka­la­rın­da ba­şa­rı­ya ula­şıl­ma­sı, mak­ro­eko­no­mik gös­ter­ge­ler­de dik­ka­te de­ğer iyi­leş­me­le­rin ger­çek­leş­me­si­ni de sağ­la­mış, eko­no­mi, dü­şük enf­las­yon-yük­sek bü­yü­me or­ta­mı­na gir­miş, ka­mu borç sto­ğu­nun azal­tıl­ma­sı ve fa­iz oran­la­rı­nın dü­şü­rül­me­si yö­nün­de, dört yıl­lık sü­reç­te, önem­li iler­le­me­ler kay­de­dil­miş­tir. Bu ba­şa­rı­nın ar­ka­sın­da, bu­gün büt­çe­si­ni gö­rüş­tü­ğü­müz Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın çok önem­li fonk­si­yon­la­rı ol­du­ğu­nu, ko­nuş­ma­mın ba­şın­da söy­le­miş­tim. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın bu alan­da­ki uy­gu­la­ma­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man, bir ta­raf­tan har­ca­ma di­sip­li­ni­nin, di­ğer ta­raf­tan da ge­lir ar­tı­şı­nın sağ­lan­dı­ğı­nı ra­hat­lık­la söy­le­ye­bi­li­riz. Ka­mu ida­re­le­ri­nin yap­tı­ğı har­ca­ma­la­rı kon­trol al­tın­da tut­mak için, har­ca­ma prog­ram­la­rın­dan ta­viz ver­mek­si­zin yap­tı­ğı et­ki­li mü­ca­de­le­yi he­pi­miz bi­li­yor ve tak­dir edi­yo­ruz. Bu kap­sam­da, dev­le­tin is­tih­dam ede­ce­ği, ya­ni açık­tan ata­ma ya­pa­ca­ğı kad­ro­lu per­so­nel sa­yı­sı­nın da büt­çe ka­nun­la­rın­da sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı olum­lu bir ge­liş­me­dir. Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de, as­la, ih­ti­yaç faz­la­sı per­so­nel is­tih­da­mı yo­lu­na gi­dil­me­miş ve po­pü­lizm ya­pıl­ma­mış­tır.

Büt­çe açı­ğı­nı et­ki­le­yen di­ğer un­sur, ge­lir­ler­dir. Kon­so­li­de büt­çe ge­lir­le­ri 2002 yı­lın­da 70 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı iken, 2007 yı­lı büt­çe­sin­de bu ra­kam 172 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı­dır. Bu açı­dan ba­kıl­dı­ğı za­man da, ge­lir­le­rin, 2002-2007 yıl­la­rı ara­sın­da 2,5 kat art­tı­ğı açık­ça gö­rül­mek­te­dir. Bu ar­tış­ta, ka­yıt dı­şı eko­no­miy­le ya­pı­lan mü­ca­de­le, ve­ri am­ba­rı uy­gu­la­ma­sıy­la ya­pı­lan çap­raz kon­trol­ler ve ge­lir ida­re­si­nin da­ha et­kin bir ya­pı­ya ka­vuş­tu­rul­ma­sı­nın da et­ki­si ol­muş­tur. Ay­nı za­man­da, ver­gi mev­zu­atın­da ya­pı­lan ge­rek oran dü­zen­le­me­le­ri ge­rek­se sa­de­leş­tir­me ça­lış­ma­la­rı da bu ba­şa­rı­nın ar­dın­da­ki önem­li se­bep­ler­den­dir. Ba­kı­nız, bu sa­ye­de, Tür­ki­ye eko­no­mi­si, 2003-2005 dö­ne­min­de, yıl­da, or­ta­la­ma 7,8 ora­nın­da bü­yü­müş­tür.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­mu ma­li yö­ne­ti­min­de 2006 yı­lı özel bir öne­me sa­hip­tir. Sek­sen yıl­dır uy­gu­lan­mak­ta olan es­ki ma­li sis­tem kal­dı­rıl­mış, 2006 yı­lı ba­şın­dan iti­ba­ren ye­ni ma­li sis­tem yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Ye­ni ma­li sis­tem, stra­te­jik plan­la­ma, per­for­mans esas­lı büt­çe­le­me, çok yıl­lı büt­çe­le­me, iç kon­trol ve iç de­ne­tim gi­bi mo­dern ma­li sis­tem uy­gu­la­ma­la­rı­nı sis­te­mi­mi­ze dâhil et­miş­tir. Bu­nun ya­nın­da, büt­çe­nin kap­sa­mı ge­niş­le­til­miş, har­ca­ma yet­ki­li­li­ği mü­es­se­se­si oluş­tu­rul­muş­tur. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın di­ğer ka­mu ku­rum­la­rın­dan bi­ri olan büt­çe da­ire baş­kan­lık­la­rı kal­dı­rı­la­rak, ye­ri­ne, ida­re­le­re bağ­lı ola­rak stra­te­ji ge­liş­tir­me bi­rim­le­ri ku­rul­muş­tur.

Kı­sa­ca ana hat­la­rı­nı çiz­di­ğim ye­ni ma­li sis­te­min tam ola­rak uy­gu­la­na­bil­me­si için, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, bin­ler­ce ka­mu gö­rev­li­si­ne eği­tim ver­miş ve bu alan­da olu­şa­bi­le­cek sı­kın­tı­la­rı derhâl çöz­mek üze­re ge­rek­li ted­bir­le­ri al­dı­ğı­nı, 2006 yı­lı­nı da ba­şa­rı­lı bir şe­kil­de ta­mam­la­dı­ğı­nı gör­mek­te­yiz.

Bu­ra­da, Say­gı­de­ğer Ba­ka­nı­mı­zın şah­sın­da, eme­ği ge­çen tüm Ma­li­ye per­so­ne­li­ne, kat­kı­la­rın­dan ve ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­rın­dan do­la­yı kalbî te­şek­kür­le­ri­mi arz edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ba­kan­lı­ğın bir di­ğer önem­li ça­lış­ma­sı da, ken­di he­sa­bı­nı bi­len bir dev­let ol­ma yo­lun­da yap­tı­ğı ve ma­hal­li ida­re­le­ri de kap­sa­yan bir ve­ri sis­te­mi­ni, Say2000'i sü­rek­li ge­liş­tir­me­si­dir. Bu kap­sam­da, önü­müz­de­ki yıl, tüm ka­mu­yu kap­sa­yan ra­por­la­ra ulaş­ma imkânı­nı el­de et­miş ola­ca­ğız. E-dev­let kap­sa­mın­da Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın uy­gu­la­dı­ğı e-be­yan­na­me de, va­tan­da­şı­mı­zı fev­ka­la­de ra­hat­la­tan, va­tan­daş odak­lı dev­le­tin en iyi uy­gu­la­ma­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Bu sa­ye­de, va­tan­daş, ver­gi da­ire­le­rin­de kuy­ruk­ta bek­le­mek­ten kur­ta­rıl­mış, İn­ter­net or­ta­mın­da, is­te­di­ği yer­den be­yan­na­me ver­me imkânı­na ka­vuş­tu­rul­muş­tur.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir di­ğer e-dev­let uy­gu­la­ma­sı olan e-büt­çe sa­ye­sin­de, mer­kezî yö­ne­tim kap­sa­mın­da yer alan ida­re­ler ile Ba­kan­lık ara­sın­da ke­sin­ti­siz ile­ti­şim sağ­la­na­rak, bir­çok ya­zış­ma­nın ye­ri­ni elek­tro­nik ha­ber­leş­me al­mış ve bu sa­ye­de önem­li ta­sar­ruf­lar sağ­lan­mış­tır.

Di­ğer ta­raf­tan, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın gö­rev­le­rin­den bi­ri­si de, dev­let hu­kuk da­nış­man­lı­ğı ile mu­ha­ke­mat hiz­met­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek­tir. Ger­çek­ten, bu ko­nu­da, Ba­kan­lı­ğın mer­kez bi­rim­le­rin­den bi­ri olan Baş Hu­kuk Mü­şa­vir­li­ği ve Mu­ha­ke­mat Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, hu­ku­ki alan­da dev­le­ti­mi­zin hak­la­rı­nı mu­ha­fa­za et­mek­te da­ha ak­tif rol­ler üst­len­miş­tir, Ba­kan­lı­ğın bu yön­de­ki ça­lış­ma­la­rı­na da reh­ber­lik et­ti­ği­ni gör­mek­te­yiz.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­mi bu­ra­da ta­mam­lar­ken, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın yap­mış ol­du­ğu ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­ra bun­dan son­ra­ki yıl­lar­da da de­vam et­me­si di­le­ğiy­le, Ba­kan­lık büt­çe­si­nin le­hin­de oy kul­la­na­ca­ğı­mı ve büt­çe­nin, ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze sev­gi­ler ve say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ga­rip.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Hükûme­tin söz is­te­ği var. An­cak, Sa­yın Hükûme­te söz ver­me­den ön­ce, Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Va­hit Ki­ler, Baş­kan­lı­ğa ya­zı­lı mü­ra­ca­at­ta bu­lu­na­rak, bi­raz ön­ce Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan'ın, is­min­den açık­ça bah­set­mek su­re­tiy­le ken­di­si­ne sa­taş­tı­ğı ve doğ­ru ol­ma­yan be­yan­lar­da bu­lun­du­ğu, bu ne­den­le, 69'un­cu mad­de­ye gö­re açık­la­ma yap­mak is­te­di­ği­ni bil­dir­miş­tir. Ken­di­si­ne, 69'a gö­re söz ve­re­ce­ğim, kı­sa ve öz bir şe­kil­de açık­la­ma­sı­nı yap­ma­sı için. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run efen­dim.

III. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan'ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le he­pi­ni­zi, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­raz ön­ce, dı­şa­rı­da ol­du­ğum bir an­da, bir mil­let­ve­ki­li­mi­zin, şah­sım hak­kın­da ve ai­le şir­ke­ti­miz hak­kın­da, çok çir­kin, ağ­za alın­ma­ya­cak şe­kil­de, -he­le he­le, o şa­hıs, mil­let­ve­ki­liy­le il­gi­li bak­tı­ğı­mız za­man, hiç­bir za­man onun ko­nuş­ma­ma­sı ge­re­ken ko­nu­la­rı ko­nu­şan mil­let­ve­ki­li­miz hak­kın­da- şir­ke­ti­miz hak­kın­da ko­nuş­ma­la­rın­dan do­la­yı söz al­dım.

Şim­di, üç se­ne ön­ce­ki bir özel­leş­tir­mey­le il­gi­li, şir­ke­ti­miz hak­kın­da ko­nu­şu­yor. Evet, üç se­ne ön­ce Kü­tah­ya Şe­ker Fab­ri­ka­sı özel­leş­ti. Ki­ler AŞ de -bir ai­le şir­ke­ti­miz- en do­ğal hak­kı ola­rak bu özel­leş­tir­me­ye ka­tı­lan bir şir­ket­ti. Ali Cen­giz oyu­nuy­la bu­ra­sı alın­ma­dı. Bu­gün, Ki­ler AŞ, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de 130 ma­ğa­za­sıy­la, 5 bin ki­şi­nin üze­rin­de ça­lı­şa­nıy­la, Tür­ki­ye…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, rek­la­ma gi­ri­yor bu, Sa­yın Baş­kan.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ayıp ol­mu­yor mu!

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ha­yır, Ki­ler AŞ'nin rek­la­ma ih­ti­ya­cı yok. Bir sa­ni­ye din­ler­se­niz…(CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Da­ha ön­ce de çün­kü…

BAŞ­KAN - Siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin efen­dim.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Da­ha ön­ce de as­lı as­ta­rı ol­ma­yan ko­nu­lar­la il­gi­li bu kür­sü­ye ge­tir­di­niz. Ben de açık­la­ma ya­pa­ca­ğım. Da­ha ön­ce de baş­ka­la­rı ko­nuş­tu.

BAŞ­KAN - Efen­dim, sü­re­ni­zi kay­bet­me­yin siz, açık­la­yın.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ben ce­vap ver­me­dim. Ama, bu­gün, bu ce­vap hak­kım, ar­tık, şart ol­muş­tur. Üç se­ne ön­ce­ki bir özel­leş­tir­me iha­le­siy­le il­gi­li Mec­lis kür­sü­sü­ne ge­ti­ri­li­yor.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Mil­let­ve­ki­li ola­rak se­nin özel­leş­tir­me­ye gir­men…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Ba­kan ce­vap ver­sin bu­na.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Bu yü­ce Mec­li­sin ça­tı­sı al­tın­da, bu ko­nu­la­rı gün­de­me ge­tir­me­yi çok doğ­ru bul­mu­yo­rum, ama, bu­gün, ar­tık, he­le he­le dı­şa­rı­da ol­du­ğum bir sa­at­te bu­nun gün­de­me gel­me­si be­ni çok üz­dü.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Ba­kan ce­vap ve­rir bu­na.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - İçe­ri­de ol­man la­zım­dı.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - İçe­ri­de ol­man la­zım, ni­ye dı­şa­rı­day­dın?

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Bir su­sar­sa­nız… Bir din­ler­se­niz…

BAŞ­KAN - Efen­dim, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Kü­tah­ya Şe­ker Fab­ri­ka­sı­nın iha­le­si, bü­tün Tür­ki­ye'nin gö­zü önün­de ya­pı­lan bir iha­le. Bu­na Ki­ler AŞ de ka­tıl­mış­tı, bağ­lı şir­ke­tiy­le ka­tıl­mış­tı. Bu­gün… (CHP sı­ra­la­rın­dan "İha­le­nin şart­la­rı na­sıl­dı?" ses­le­ri) Şart­la­rı… Ki­ler AŞ ka­za­na­ma­mış, To­run­lar AŞ ka­zan­mış­tır iha­le­yi. Da­ha son­ra, yir­mi beş yıl­lık bir ta­nı­şık­lı­ğın so­nun­da, gel­miş, ay­nı gı­da işi ya­pan iki fir­ma ol­du­ğu için, bi­zim şir­ke­ti­mi­ze de, be­nim kar­deş­le­ri­me tek­lif et­miş­tir ve bir­lik­te­lik sağ­lan­mış­tır.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Bu ka­dar pa­ra­yı ne­re­den bul­du­nuz? Kaç ya­şın­dan be­ri ça­lı­şı­yor­sun sen?

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Şu­ra­ya tek­rar gel­mek is­ti­yo­rum. Eğer, Ki­ler AŞ… To­run­lar Gı­da bu iha­le­yi al­ma­say­dı, Kü­tah­ya Şe­ker Fab­ri­ka­sı 6 mil­yon do­lar da­ha ucu­za sa­tı­la­cak­tı.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ne ka­dar ver­gi ödü­yor­su­nuz, onu da söy­le.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ama, si­zin…

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Bu şir­ket, ne za­man bu ka­dar bü­yü­dü?

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ya­hu, bir su­sun, din­le­yin! Bir din­le­me­si­ni öğ­re­nin! (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Hikâye an­la­tı­yor­sun, ne din­le­me­si.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ko­nu­yu gün­de­me ge­ti­ren, he­le he­le bu ko­nu­yu gün­de­me ge­ti­ren mil­let­ve­ki­li dört se­ne için­de üç par­ti ge­zip üç par­ti­yi do­la­şan mil­let­ve­ki­li ise, ben bu­nu çok ah­lak­lı bul­mu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ki­ler, siz ken­di ko­nu­nu­zu an­la­tın, lüt­fen.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Se­nin yü­zün kı­za­ra­ca­ğı­na, çı­kıp rek­lam ya­pı­yor­su­nuz.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Mil­let­ve­ki­li bu iş­ler­le uğ­raş­maz.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ser­ma­ye düş­man­lı­ğı­nı bı­ra­kın. Bu­gün, yir­mi beş yıl­lık bir şir­ket…

ATİL­A EMEK (An­tal­ya) - Ol­maz böy­le bir şey!

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - …ai­le­den bi­ri­si mil­let­ve­ki­li ol­du di­ye, herhâlde, 5 bin ki­şi­yi ka­pı dı­şa­rı ya­pıp bü­tün ti­ca­re­ti­ni bi­ti­re­mez. Ser­ma­ye düş­man­lı­ğı­na… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Mil­let­ve­ki­li bu­nu ya­pa­bi­lir mi?

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ayıp, ayıp, yü­zün kı­zar­mı­yor!

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ayıp si­ze…

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, ya­ni, si­zin yap­tı­ğı­nız da çok hoş bir şey de­ğil, aya­ğa kal­ka­rak…

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Be­nim yap­tı­ğım ayıp­sa, se­nin yap­tı­ğın ter­bi­ye­siz­lik. Din­le­me­si­ni öğ­ren ön­ce. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Ki­ler… Lüt­fen an­la­tın.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir mü­da­ha­le eder­se­niz, ben…

BAŞ­KAN - Efen­dim, siz de Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin Sa­yın Ki­ler.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ha­yır, ama…

Bu­gün yir­mi beş yıl­lık… Ba­kı­nız, yir­mi beş yıl­lık ti­ca­ri ha­ya­tı­mız bo­yun­ca en ufak bir ka­mu işiy­le hiç­bir za­man işi­miz ol­ma­mış­tır.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Yir­mi beş yıl­da, ne ka­dar ver­gi öde­din?

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - He­le he­le dört yıl­da üç par­ti ge­zen bir mil­let­ve­ki­li­nin bi­zim ai­le şir­ke­ti­mi­zi ağ­zı­na al­ma­sı hiç­bir za­man müm­kün de­ğil­dir. Ge­lip laf et­me­si… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Laf da ede­mez.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Sa­de o de­ğil, bü­tün Tür­ki­ye bu­nu ko­nu­şu­yor, bü­tün Tür­ki­ye!

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ben, 5 bin ki­şi ça­lı­şan bir şir­ke­te laf ede­nin de al­nı­nı ka­rış­la­rım. Bul­sun­lar, her­han­gi bir… Her­han­gi bir… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - His­se­le­ri­ni­zi kay­yu­ma dev­ret­ti­niz mi? Kay­yu­ma dev­ret­ti­niz mi his­se­le­ri?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ne ka­dar ver­gi ver­din sen, onu söy­le.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Bı­ra­kın şim­di. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Ba­kı­nız, he­le he­le…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ki­ler, siz açık­la­ma­nı­zı yap­tı­nız…

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Ha­yır, Sa­yın Baş­ka­nım, ba­kı­nız, şim­di…

BAŞ­KAN - Sü­re­niz dol­du za­ten. Ba­kın efen­dim, siz açık­la­ma­nı­zı yap­tı­nız. An­lat­tı­ğı­nın yan­lış ol­du­ğu­nu, şef­faf bir şe­kil­de, ya­sa­lar içe­ri­sin­de ge­re­ği­nin ya­pıl­dı­ğı­nı söy­le­di­niz.

Ben, te­şek­kür edi­yo­rum efen­dim si­ze.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­ade eder­se­niz…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir da­ki­ka mü­sa­ade eder­se­niz.

BAŞ­KAN - Efen­dim, ge­re­ği ka­dar sü­re ver­dim za­ten.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Ba­ka­na dü­şer bu açık­la­ma, mil­let­ve­ki­li­ne düş­mez.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da, za­ma­nı­mın ya­rı­sı­nı…

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sa­yın Baş­kan, "ter­bi­ye­siz" di­ye ha­ka­re­ta­miz söz­ler söy­le­di.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, lüt­fen, siz otu­run.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - 69'a gö­re söz is­ti­yo­rum.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - "Ter­bi­ye­siz" de­di ada­ma ya!

BAŞ­KAN - Si­zi ne il­gi­len­di­ri­yor efen­dim? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Otu­run efen­dim lüt­fen ye­ri­ni­ze.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - "Ter­bi­ye­siz" de­di ada­ma ya­hu!

BAŞ­KAN - Efen­dim, son te­şek­kür cüm­le­ni­zi söy­ler mi­si­niz.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, ba­kı­nız…

BAŞ­KAN - Efen­dim, son te­şek­kür cüm­le­ni­zi söy­ler mi­si­niz.

VA­HİT Kİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, ay­rı­lı­yo­rum, son bir cüm­le söy­le­ye­ce­ğim.

He­le he­le bu­ra­ya ge­lip ko­nu­şan za­tın, Sa­yın Baş­ba­ka­nın adı­nı ağ­zı­na al­ma­sı, şir­ke­ti­mi­zin adı­nı ağ­zı­na al­ma­sı için, ön­ce gi­dip ağ­zı­nı çok iyi çal­ka­la­yıp yı­ka­yıp öy­le gel­me­si la­zım.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Sağ olun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ki­ler.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - "Ter­bi­ye­siz" de­di.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sa­yın Baş­kan, 69'a gö­re söz is­ti­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN - Efen­dim?

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ha­ka­re­ta­miz söz sarf et­ti.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - "Ağ­zı­nı çal­ka­la" ne de­mek ya­hu!

BAŞ­KAN - Ki­me söz sarf et­ti?

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Ba­na efen­dim.

BAŞ­KAN - Za­bıt­lar gel­sin ka­rar ve­ri­rim.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Olur mu Baş­kan!

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Hep be­ra­ber din­le­dik efen­dim.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Hükûme­tin söz is­te­ği var.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ne de­mek ağ­zı­nı çal­ka­la!

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, siz "ter­bi­ye­siz" ke­li­me­si­ni duy­du­nuz! (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan kar­şı­lık­lı laf at­ma­lar)

II. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (Devam)

A) MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı  2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) KA­MU İHA­LE KU­RU­MU (Devam)

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

C) GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) GE­LİR BÜT­ÇE­Sİ (Devam)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re­niz kırk beş da­ki­ka. Bu sü­re­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­ma­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - "Abi"niz gel­di, "Abi"niz gel­di!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın 2005 yı­lı ke­sin he­sa­bı, 2007 yı­lı gi­der büt­çe­si, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ve Ka­mu İha­le Ku­ru­mu büt­çe­le­riy­le, 2007 yı­lı ge­lir büt­çe­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, siz­le­ri, şah­sım ve ba­kan­lı­ğım adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

2007 yı­lı büt­çe­si­nin gö­rüş­me sü­re­ci, ya­rın ya­pı­la­cak büt­çe­nin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler­le bir­lik­te ta­mam­lan­mış ola­cak­tır. Büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ne yap­tık­la­rı kat­kı­lar­dan do­la­yı, tüm mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma, şah­sım ve Hükûme­tim adı­na te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­mı siz­le­re bir ki­tap­çık hâlin­de da­ğıt­tı­ğım için, za­man­dan do­la­yı, ba­zı­la­rı­nı at­la­ya­rak siz­le­re sun­ma­ya gay­ret ede­ce­ğim, onun için an­la­yı­şı­nı­za te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; sağ­lam büt­çe­ler -da­ha ön­ce­ki ko­nuş­mam­da da büt­çe­nin su­nuş ko­nuş­ma­sın­da da arz et­miş­tim- güç­lü ül­ke­le­rin sa­hip ol­du­ğu büt­çe­ler­dir. Büt­çe, ne ka­dar sağ­lam, ön­gö­rü­le­bi­lir ve gü­ve­ni­lir ise, ül­ke­nin kü­re­sel eko­no­mi­de­ki ye­ri de o de­re­ce sağ­lam ve güç­lü olur. Bu ne­den­le, büt­çe­le­rin iyi ida­re edil­me­si zo­run­lu­lu­ğu var­dır. İyi ida­re edi­le­mez­se büt­çe­ler, o ül­ke­le­rin eko­no­mik du­ru­mu, o ül­ke­le­rin ge­le­ce­ği ma­ale­sef par­lak de­ğil­dir. Bu, fev­ka­la­de önem­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, büt­çe açık­la­rı eko­no­mi­nin te­mel has­ta­lık­la­rı­dır. Eğer, bir ül­ke­de al­tın­dan kal­kı­la­ma­yan de­re­ce­de büt­çe açık­la­rı var­sa, o ül­ke­nin eko­no­mi­sin­de bü­yük bir has­ta­lık var de­mek­tir. Bu­nu, ül­ke­miz, geç­miş dö­nem­ler­de ya­şa­dı ve çok bü­yük mik­tar­da­ki büt­çe açık­la­rı, ül­ke­nin yıl­lar­dır çek­ti­ği enf­las­yo­nun te­mel ne­de­ni ol­du ve yi­ne, büt­çe açık­la­rı, o ül­ke­ler­de, eko­no­mik is­tik­ra­rın, eko­no­mik gü­ve­ni­lir­li­li­ğin ol­ma­dı­ğı­nı gös­ter­di. On­dan do­la­yı da eko­no­mi­miz, sü­rek­li ola­rak, iyi bir bü­yü­me gös­ter­di, ar­ka­sın­dan he­men o bü­yü­me­ler kü­çül­dü ve is­tik­rar­sız vo­la­ti­li­te­si çok faz­la olan bir eko­no­mik se­yir iz­le­me­mi­ze se­bep ol­du ve bun­dan do­la­yı­dır, ba­kı­nız, son yir­mi yı­lın bü­yü­me­si yüz­de 2,5'lar ci­va­rın­da kal­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eko­no­mi ta­ri­hi­ne bak­tı­ğı­mız za­man, şöy­le otuz yıl, kırk yıl, el­li yıl ön­ce­le­ri­ne git­ti­ği­miz za­man, es­ki­den, el­li yıl ön­ce, ay­nı du­rum­da ol­du­ğu­muz ül­ke­ler var­dı bi­zim. Me­se­la, bun­lar­dan Gü­ney Ko­re. Gü­ney Ko­re, 60'lı yıl­lar­da öy­le bir du­rum­da idi ki, bi­zim ül­ke­miz­den da­ha bi­le kö­tü du­rum­day­dı. Yıl­lar­dır Gü­ney Ko­re'de ba­kan­lık yap­mış, çe­şit­li ba­kan­lık­lar yap­mış… Biz­zat, ge­çen­ler­de be­ni zi­ya­ret et­ti, "Ben 1960'lı yıl­lar­da üni­ver­si­te öğ­ren­ci­siy­dim, o za­man, ba­zı gün­ler oku­la aç git­mek mec­bu­ri­ye­tin­de ka­lı­yor­dum." de­di. Şim­di, bir Gü­ney Ko­re'yi alın, bir de Tür­ki­ye'yi alın. Gü­ney Ko­re'nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı 15 bin do­la­rın üze­ri­ne geç­miş. Bi­zim­ki, da­ha, hâlâ 5 bin do­la­rı zor bul­du. O da, son dört yıl­da yap­tı­ğı­mız bü­yük atı­lım­lar­dan. 2.500 do­lar­dı biz gel­di­ği­miz­de, 2.590 do­lar. 5 bin do­la­rı, ya­ni 2 mis­li kat­la­ya­nı bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da gör­dü. De­mek ki, Tür­ki­ye'nin eko­no­mi ta­ri­hin­de bu büt­çe açık­la­rı, fev­ka­la­de, Tür­ki­ye'nin ge­ri kal­ma­sı­na ya­hut ye­te­ri de­re­ce­de iler­le­ye­me­me­si­nin ana se­be­bi­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bun­lar, o ka­dar önem­li­dir.

Şim­di, bu büt­çe açı­ğı… "Ne ola­cak büt­çe açı­ğı?" di­yo­ruz. Büt­çe açı­ğı ol­du­ğu za­man bun­lar olu­yor iş­te ba­şı­mı­za. Bü­tün büt­çe­ler… Ben­de lis­te­si var. 1983 yı­lın­dan be­ri bü­tün büt­çe­le­rin ge­lir­le­ri, gi­der­le­ri, büt­çe öde­nek­le­ri ne ol­muş, ger­çek­leş­me­le­ri ne ol­muş elim­de var. Bü­tün büt­çe­ler, biz şu ka­dar mas­raf ya­pa­ca­ğız, de­miş­ler, onu ar­şın­la geç­miş­ler. Büt­çe açı­ğı­mız şu ka­dar ola­cak, de­miş­ler, da­ha tem­muz, ağus­tos ol­ma­dan onu geç­miş­ler ve ek büt­çe­ler yap­mak için de Mec­li­se tek­rar gel­miş­ler. Bu ne­dir? Bu­nun ma­na­sı, büt­çe­yi iyi ida­re ede­me­mek de­mek­tir. Bu­nun ne­ti­ce­si ne de­mek­tir? Bu­nun ne­ti­ce­si, Türk mil­le­ti­nin re­fah se­vi­ye­si­nin dü­şük kal­ma­sı­na se­bep ol­mak de­mek­tir. Bu, bu ka­dar açık. Ya­ni, büt­çe açı­ğı bu.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) - 2004 yı­lın­da ek büt­çe ge­tir­di­niz Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, bu Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ve bu Hükûmet ne yap­tı? Biz gel­di­ği­miz za­man büt­çe açı­ğı 40 kat­ril­yon li­ray­dı es­ki pa­ray­la, ya­ni, 40 mil­yar YTL'ydi. Şim­di, 2006 yı­lı­na gel­di­ği­miz­de, eli­miz­de ka­sım so­nu­cu var, ka­sım so­nu­cu­na gö­re büt­çe denk. Ya­ni, faz­la­sı var, ama, ha­di onu söy­le­mi­yo­rum. Büt­çe denk. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Kim yap­tı bu­nu? Bu Hükûmet yap­tı. Ya­ni, ne yap­tı bu Hükûmet? Bu mil­le­tin iki ya­ka­sı­nı bir ara­ya ge­tir­di. Ya­ni, ne yap­tı bu Hükûmet? Bu mil­le­tin pa­ra­sı­na sa­hip çık­tı ar­ka­daş. Bu, bu ka­dar açık.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Aca­ba öy­le mi Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu mil­let­ten, bu fa­kir fu­ka­ra­dan top­la­dı­ğı pa­ra­la­ra sa­hip çık­tı. Ya­ni, bu­nu çar­çur et­tir­me­di.

Şim­di, bi­ze ge­li­yor­lar… (CHP sı­ra­la­rın­dan "Al­lah Al­lah"' ses­le­ri) Evet… Ya­ni, fa­ki­rin fu­ka­ra­nın hak­kı­nı bu Hükûmet ko­ru­du ilk de­fa. bu Hükûmet ko­ru­du.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Mil­let in­li­yor, pa­ra­sı pu­lu kal­ma­dı.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Es­ki­den, ora­ya har­ca, bu­ra­ya har­ca, har vu­rup har­man sa­vur, çar­çur et, on­dan son­ra çık mil­le­tin kar­şı­sı­na "ey mil­let, ben, se­nin için şu­nu yap­tım, bu­nu yap­tım…" Ne yap­tın? Mil­le­tin pa­ra­sı­na sa­hip çık­ma­dın. Bu, bu. Şim­di, bu Hükûmet, bu mil­le­tin pa­ra­sı­na sa­hip çık­tı.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Al­lah Al­lah! İş­te bu IMF büt­çe­si.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu mu IMF büt­çe­si? Ha, bu­na "IMF büt­çe­si" di­yor­lar de­vam­lı. Bu mu, mil­le­tin pa­ra­sı­na sa­hip çık­mak mı IMF büt­çe­si? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Bu, IMF büt­çe­si ta­bii.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Mil­le­tin pa­ra­sı­nı Ofer'e ver­mek!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ha, gel de ba­ka­yım, ve­rir­sen bu büt­çe denk tu­tar mı? Öy­le laf­la pey­nir ge­mi­si yü­rü­mü­yor. Laf­la, ko­nuş ko­nuş ko­nuş, bu mil­le­ti se­ne­ler­dir böy­le avut­tu­lar iş­te. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Bu büt­çe ne ka­dar açık ve­ri­yor Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ra­kam var bu­ra­da, ra­kam. Şim­di, ora­dan laf at, bu­ra­dan laf at; gel kür­sü­ye -il­ko­kul ço­cuk­la­rı­nın- ya­ni, bay­ram gün­le­ri nu­tuk çe­ker gi­bi ko­nuş­ma­lar yap, bil­mem ne­ler yap, on­dan son­ra büt­çe açık ver­sin. Ee, ne ol­du bu iş? Yok böy­le nu­ma­ra! Bu­ra­da ra­kam­la­ra ba­ka­cak­sı­nız. Ra­kam­lar bu­ra­da. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ofer'le iliş­ki­niz ne Sa­yın Ba­kan?

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Has­ta­ne­le­rin pa­ra­sı ne ol­du?

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Zey­tin­bur­nu ki­me ve­ril­di Sa­yın Ba­kan?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ha­lep ora­da, ar­şın bu­ra­da!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, şim­di, 2005 yı­lı ke­sin he­sap ka­nu­nu­nu gö­rü­şü­yo­ruz bu­ra­da. Bun­dan ön­ce­ki bü­tün ke­sin he­sap ka­nun­la­rın­da, ya­ni bi­zim Hükûme­ti­miz­den ön­ce, ne ka­dar gi­der de­nil­miş­se, onun çok faz­la­sı­nı yap­mış­lar; ne ka­dar açık de­miş­ler­se, onun çok faz­la­sı­nı yap­mış­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "ör­nek ver" ses­le­ri) Ba­kın, şim­di, 1995 büt­çe­si­ni söy­lü­yo­rum. Ör­nek… Vak­ti­miz kı­sa, onun için az ve­re­ce­ğim. De­miş ki: Gi­de­ri­miz 1 mil­yar 330 mil­yon TL ola­cak.

HA­SAN FEH­Mİ Kİ­NAY (Kü­tah­ya) - Han­gi hükûmet za­ma­nın­da?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Hâlbu­ki, son­ra, se­ne so­nu gel­miş, ya­hu, ku­su­ra bak­ma, 1 mil­yar 724 ol­du gi­der, de­miş­ler. Ne­re­ye bun­lar? Hem böy­le di­yor­sun, ne­re­ye har­cı­yor­sun bu mil­le­tin pa­ra­sı­nı?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Po­pü­lizm!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu mil­le­tin pa­ra­sı­nı na­sıl har­car­sın ar­ka­daş? "Kim ne ve­rir­se ben 5 ku­ruş faz­la ve­ri­rim, 5 li­ra faz­la ve­ri­rim." Ve­rir­sin de, bu mil­le­tin pa­ra­sı­nı ve­rir­sin.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Bu mil­le­tin ma­lı­nı sa­tı­yor­sun, ma­lı­nı! Fa­kir fu­ka­ra­nın ma­lı­nı sa­tı­yor­sun ba­ba­lar gi­bi!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Son­ra, bu mil­let­ten ver­gi top­la­ya­cak­sın. Ver­gi al­ma. Ver­gi al­ma­dı­ğı­nız za­man, gi­di­yor, borç alı­yor, o borç­la­rın fa­iz­le­ri­ni ödü­yor bu se­fer bu mil­let. Baş­ka­sı öde­mi­yor, baş­ka mil­let öde­mi­yor, Türk mil­le­ti ödü­yor bun­la­rı.

Onun için, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, mil­le­tin men­fa­ati, bu büt­çe­ye sa­hip çık­mak­tan ge­çer.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Se­nin men­fa­atin?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ba­kın, şim­di, biz­den ön­ce… Ha­ni "Siz­den ön­ce baş­la­dı bu iş." di­yor­lar. Biz­den bir se­ne ön­ce, 2002 yı­lın­da 98 mil­yar de­miş­ler har­ca­ya­ca­ğı­mız pa­ra, so­nun­da bir bak­mış­lar, 115,5 mil­yar har­ca­mış­lar. Ha­ni sa­hip çı­kı­lı­yor­du, biz­den ön­ce baş­la­mış­tı? De­mek ki, biz­den ön­ce de bu bo­zuk­luk de­vam edi­yor­du.

Şim­di 2003 yı­lı­na gel­mi­şiz. 2003 yı­lın­da de­mi­şiz ki, 145 mil­yar har­ca­ya­ca­ğız, 140 mil­yar har­ca­mı­şız. Bak, ta­sar­ruf yap­mı­şız.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - 2007 yı­lın­da?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Kaç pa­ra­lık iş yap­tı­nız Sa­yın Ba­kan?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Tun­cay, ra­kam­lar or­ta­da. Tun­cay ra­kam­la­rı din­le.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­mi­şiz ki, 149 mil­yar har­ca­ya­ca­ğız, 141 mil­yar har­ca­mı­şız. 155 mil­yar har­ca­na­cak de­mi­şiz, 146 mil­yar har­ca­na­cak de­miş… Şim­di, bu ke­sin he­sap ka­nu­nun­da, ben si­ze söy­le­ye­yim, 2005 yı­lı­nın ke­sin he­sa­bın­da 29 mil­yar açık ve­re­cek di­ye he­sap­la­mı­şız nor­mal­de, biz bu­nu, ge­lir­le­ri­mi­zi faz­la­laş­tır­mı­şız, gi­der­le­ri­mi­zi azalt­mı­şız 8 mil­yar açık ver­mi­şiz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Sat­tı­ğı­nız fab­ri­ka­lar ne­re­ye git­ti?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ke­sin he­sap ka­nu­nu­nun öze­ti bu. Onun için, bu­ra­sı Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si… Büt­çe de­mek ra­kam de­mek, büt­çe de­mek ra­kam. Büt­çe de­mek laf de­mek de­ğil, büt­çe de­mek ra­kam de­mek.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - So­ma­li he­ye­tiy­le il­gi­li ne söy­le­ye­cek­si­niz?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Giz­le­nen har­ca­ma­lar­dan da bah­set­se­ni­ze Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Haa, bu böy­le iş­te.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ra­kam­lar ver­dim giz­le­nen har­ca­ma­lar­la il­gi­li, on­la­rı da söy­le­se­niz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz bu­na Hükûmet ola­rak ne di­yo­ruz bi­li­yor mu­su­nuz? Tür­ki­ye'nin nor­mal­leş­me­si di­yo­ruz. Öy­le, çok faz­la, Tür­ki­ye şöy­le at­la­dı, böy­le zıp­la­dı fa­lan de­ğil. Öy­le atı­lım­lar yap­tık ki, ar­tık, Tür­ki­ye şi­ra­ze­sin­den çık­mış­tı, Tür­ki­ye'yi nor­mal­leş­tir­dik. Bu­nun adı bu.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Bel­li olu­yor!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ya­ni, çok faz­la bö­bür­len­mi­yo­ruz. Tür­ki­ye'yi nor­mal­leş­ti­ri­yo­ruz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Val­la­hi, ya­vuz hır­sız ev sa­hi­bi­ni bas­tı­rır­mış der­ler, an­cak bu ka­dar olur ha!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, Tür­ki­ye'yi nor­mal­leş­tir­mek ne de­mek? Tür­ki­ye'nin gü­ve­ni­lir ol­ma­sı sağ­lan­dı, is­tik­rar­lı ol­ma­sı sağ­lan­dı.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - So­ma­li he­ye­ti?..

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - İs­tik­rar­lı ol­du da ne ol­du? Haa...

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ne­re­de o is­tik­rar Sa­yın Ba­kan, ne­re­de? Kim gü­ven­me­ye ça­lı­şı­yor? Kim gü­ve­ni­yor Tür­ki­ye'ye?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, içe­ri­de ve dı­şa­rı­da, ar­tık, Tür­ki­ye'nin pres­ti­ji art­tı.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ba­kan­la­rı bi­le ka­pı­da bek­le­ti­yor­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Din­le­ye­lim bey­ler, din­le­ye­lim!" ses­le­ri)

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu­nun ra­kam­sal ma­na­sı ne­dir bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Es­ki­den, Tür­ki­ye'ye, 1 mil­yar do­lar ci­va­rın­da ya­ban­cı ser­ma­ye ge­lir­di...

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Şim­di mı­sır gi­bi 15!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - ...o da doğ­ru dü­rüst gel­mez­di bi­le.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Şim­di mı­sır gi­bi, mı­sır!

ALİ CUM­HUR YA­KA (Muğ­la) - Kaç ton mı­sır gel­di?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Kaç ton mı­sır gel­di?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, ga­ze­te­le­rin eko­no­mi say­fa­la­rı de­ğil, ar­tık, man­şet­le­ri­ne ka­dar çı­kı­yor­du. Tür­ki­ye'ye ne­den ya­ban­cı ser­ma­ye gel­mi­yor? Bü­tün mem­le­ket­ler, ge­liş­mek­te olan mem­le­ket­ler, ken­di­le­ri­ne ya­ban­cı ser­ma­ye çe­ke­bil­mek için âde­ta bü­yük bir ya­rış ve re­ka­be­tin içe­ri­si­ne gir­miş du­rum­da­lar ve her­kes de çe­ki­yor, Tür­ki­ye ba­kı­yor­du. Ne­den? Tür­ki­ye'nin ken­di evi düz­gün de­ğil­di, ken­di evi ber­bat bir du­rum­day­dı....

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Yüz­de 15 re­el fa­iz ve­ri­yor­sun, on­dan!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Se­nin evin ber­bat du­rum­da olur­sa kim ge­lir sa­na Al­lah aş­kı­na? Kim­se bak­maz bi­le, yü­zü­ne bi­le bak­maz. Haa, şim­di, Tür­ki­ye ora­dan bu du­ru­ma gel­di. Şim­di ora­dan bu du­ru­ma ge­lin­ce ne ol­du? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Kâr eden te­sis­le­ri sat­tı­nız, Te­ke­li sat­tı­nız!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - 1 mil­yar­dan, şim­di, bu se­ne, onun­cu ay iti­ba­rıy­la, 15,8 mil­yar do­lar şu an­da bil­fi­il ya­ban­cı ser­ma­ye gel­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar; CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Kaç ki­şi­yi is­tih­dam et­ti­niz?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ne­re­ye ya­tı­rım yap­tı­nız, ne­re­ye? Kim ya­tı­rım yap­tı?

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Par­sel par­sel sa­tı­yor­su­nuz! Ne­re­ye ya­tı­rım yap­tı­nız, söy­ler mi­si­niz? Han­gi fab­ri­ka­yı kur­du­nuz? Han­gi fab­ri­ka?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Han­gi fab­ri­ka­yı kur­du­nuz? Ki­me iş bul­du­nuz?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu ekim­den eki­me, ya­ni, bir yıl­lık alır­sak bu...

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen mü­da­ha­le et­me­ye­lim, ri­ca edi­yo­rum.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Han­gi fab­ri­ka­yı kur­duk­la­rı­nı söy­le­sin!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - ...21 mil­ya­ra te­ka­bül edi­yor bu. Ya­ni, 1 mil­yar ne­re­de, 20 mil­yar ne­re­de? Ara­da­ki fark bu ka­dar açık. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

MEH­MET KAR­TAL (Van) - Te­ke­lin özel­leş­me­sin­den bel­li!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ara­da­ki fark bu ka­dar açık.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te, AK Par­ti Hükûme­ti­nin far­kı bu. Bu­nu, ar­tık, ka­bul ede­lim.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Si­zin vil­la­lar ne ol­du Sa­yın Ba­kan, si­zin vil­la­lar?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Haa, şim­di bu­ra­da di­yor­lar ki: "Efen­dim, aca­ba, biz, be­ya­zı na­sıl si­yah gös­te­ri­riz?" Bi­raz ön­ce ko­nuş­ma­la­rı ben din­le­dim.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - O ko­nu­yu en iyi sen ya­par­sın Sa­yın Ba­kan! En iyi sen ya­par­sın!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Be­ya­zı na­sıl si­yah gös­ter­me­nin tür­lü us­ta­lık­la­rı bu­ra­da di­le ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­dı, ama mil­let, bun­la­rı, her şe­yi bi­li­yor, gö­rü­yor

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ya­pa­lım bir se­çim de, gö­rü­yor mu gör­mü­yor mu…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Gö­rü­yor, hiç lü­zum yok.

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Mil­let iş­siz­lik­ten kı­rı­lı­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ba­na laf at­ma­ya da ge­rek yok de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Sa­kin ola­lım, ya­vaş ya­vaş bun­la­ra ba­ka­lım.

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Mil­let aç, hâlâ "mil­let bi­li­yor" di­yor!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - "Efen­dim, evet, şu art­tı bu art­tı, ama, re­el ola­rak üc­ret­ler düş­tü." di­yor. Al­lah Al­lah!

Şim­di, bu­ra­da an­lat­tık. Yi­ne de ben an­la­ta­yım. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız an­lat­tı, ben an­lat­tım.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Hikâye an­la­tı­yor­sun.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Bu­ra­da, si­zin 2007 prog­ra­mı­nız­da yaz­mış­sı­nız.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, dört yıl­lık TÜ­FE yüz­de 53,1.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - İş­çi­le­ri an­lat.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bi­zim, şim­di, en dü­şük me­mur ma­aşı 2002'de 392 li­ray­mış, 2006 Ka­sım ayın­da 765 li­ra. Ya­hu, 392 li­ra mı bü­yük, 765 li­ra mı? Ya­ni, yap­ma­yın… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Ma­zot ne ka­dar?

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ma­zot ne ka­dar, ma­zot?

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Ma­zot 800 bin­den 3 mil­yo­na çık­tı.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da, çık­mış, 765 li­ra 392 li­ra­dan na­sıl kü­çük, onu gös­ter­me­ye ça­lı­şı­yor. Ol­maz bu ya, ol­maz!

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Se­nin vil­la ne ol­du, vil­la?

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Ma­zot 800 bin­den 3 mil­yo­na çık­tı, 3 mil­yo­na…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ba­kın, şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, çok kıy­met­li mu­ha­le­fet, be­ni din­le­yin.

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Ne din­le­ye­ce­ğiz?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, 2002 Ara­lık ayın­da as­ga­ri üc­ret 184 li­ray­dı, 2006 yı­lın­da 380 li­ra.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Ma­zot kaç pa­ra, ma­zot?

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ma­zot, ma­zot… Ma­zo­tu söy­le…

 MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - 184 li­ra mı bü­yük, 380 li­ra mı bü­yük? Ya, bu­nu bir söy­le­yin ya, han­gi­si bü­yük?

SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - 800 bin mi bü­yük, 3 mil­yon mu bü­yük?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­kan, aç­lık sı­nı­rı ne­dir?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Böy­le şey nu­ma­ra­la­rı ol­ma­sın, ya­ni, böy­le, o mu bü­yük…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - 200 gram ek­mek kaç pa­ra Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - 380 li­ra 184 li­ra­dan da­ha kü­çü­ğü na­sıl is­pat ede­cek, böy­le gay­ret­le­re gir­me­yin. Ol­maz bu. Mil­let bu­nu bi­li­yor.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­kan, aç­lık sı­nı­rı ne­dir?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Mil­let ma­te­ma­tik bi­li­yor, mil­let ra­kam­la­rı bi­li­yor, mil­let geç­mi­şi bi­li­yor. Mil­let si­zi de bi­li­yor, bi­zi de bi­li­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - 200 gram ek­mek kaç li­ra Sa­yın Ba­kan? 200 gram ek­mek kaç pa­ra, onu söy­le­yin.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Sen git fı­rı­na, ora­dan bir öğ­re­ni­ver. Hiç fı­rı­na uğ­ra­mı­yor­sun.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Se­nin ha­be­rin var mı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Hep sos­ye­te yer­le­rin­de do­la­şı­yor­su­nuz, on­dan son­ra, ge­li­yor­su­nuz, halk­tan bah­se­di­yor­su­nuz. Ol­maz böy­le şey! Gi­din… Gi­din, bi­raz do­la­şın. Pa­zar ma­zar do­la­şın, gi­rin. Kork­ma­yın, bir şey yap­maz mil­let. Se­çim za­ma­nı zor gi­rer­si­niz, ama, şim­di gi­din, bir şey de­mez­ler. Bir şey de­mez­ler.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Sen ken­din­den kork Sa­yın Ba­kan, bi­zim bir kor­ku­muz yok halk­la!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, ba­kı­nız, yap­tı­ğı­mız, ta­bii, bir sü­rü şey­ler var. Ge­çen se­fer de Sa­yın Baş­kan be­ni uyar­mış­tı, "Geç­miş hü­kü­met­ler bir sa­at­te an­la­tı­yor, siz de onun ka­dar an­la­tın." de­di. Ben de söy­le­dim, geç­miş hükûmet­ler az iş yap­mış­lar, çok bi­le on­la­rın bir sa­at ko­nuş­ma­la­rı. Bi­zim­ki yap yap bit­mi­yor.

Şim­di, ba­kın, bir KÖY­DES pro­je­sin­den bah­se­de­yim si­ze, pek hoş­lan­mı­yor­su­nuz; ama, yi­ne de bah­se­de­yim.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ta­bii çün­kü, bü­tün hor­tum­cu­lar ora­da.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, KÖY­DES pro­je­si, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da tat­bi­ke kon­muş, köy­lü­mü­zün en önem­li, ra­ha­ta ka­vuş­tu­ran, re­fah se­vi­ye­si­ni ar­tı­ran, yo­lu­nu, su­yu­nu, ar­tık, be­nim su­yum yok, yo­lum yok de­dirt­me­ye­cek bir pro­je tat­bi­ke koy­duk. Öy­le mi? Şim­di, köy köy do­la­şın, il­çe il­çe do­la­şın, kay­ma­kam­la­ra so­run, va­li­le­re so­run, ba­kın ba­ka­lım, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de na­sıl bir pro­je bu pro­je. Köy­lü­le­re gi­din so­run, na­sıl bir pro­je bu pro­je. Bu pro­je ile bin­ler­ce ki­lo­met­re yol ya­pıl­dı, yüz­ler­ce ye­re, bin­ler­ce kö­ye su ge­ti­ril­di, hâlâ da gö­tü­rül­me­ye de­vam edi­yor. Ge­çen se­ne biz koy­duk 2 mil­yar YTL öde­nek, 2007 yı­lın­da, şim­di ka­bul ede­ce­ği­niz büt­çe­de de ay­nı öde­ne­ği koy­duk. Bu­nun üze­ri­ne bir de, 10 bi­nin al­tın­da ka­lan be­le­di­ye­le­ri­mi­zin köy ve iç­me su­yu ih­ti­ya­cı­nı gör­mek için BEL­DES pro­je­si ge­tir­dik. 300 mil­yon YTL de bu­na koy­duk. Şim­di gö­re­cek­si­niz. Mil­le­tin yü­zü gü­lü­yor yü­zü...

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­na gü­lü­yor­lar sa­na.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Si­zin yü­zü­nüz gül­mü­yor; ama, mil­le­tin yü­zü gü­lü­yor. Bu­ra­da­ki şu Gru­bun da yü­zü gü­lü­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu mil­le­te hiz­met et­mek gü­zel bir şey de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Se­nin ve oğ­lu­nun yü­zü­nün gül­dü­ğü ke­sin, hal­kın yü­zü gül­mü­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, bu pro­je­le­re bir kulp ta­ka­cak­lar ya, bir şey di­ye­cek­ler ya, efen­dim, bu­nu ak­ra­ba­ya ver­di­niz, ta­nı­dık­la­ra ver­di­niz iha­le­le­ri, eşe dos­ta ta­nı­dı­ğa yol­dan ça­ğı­rıp ça­ğı­rıp ver­di­niz. De­ğil mi?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ali Di­bo yön­te­miy­le ver­di­niz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, KÖY­DES'in pa­ra­la­rı­nı, ben, kay­ma­kam­la­ra gön­der­dim, il­çe baş­kan­la­rı­na gön­der­me­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - İha­le­le­ri kim al­dı, iha­le­le­ri?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - O kay­ma­kam­lar pa­ra­la­rı har­car­ken de…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - İha­le­le­ri kim al­dı?

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ta­li­mat­la­rı din­le­me­yen kay­ma­ka­mı sür­gün et­ti­niz ama.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - …va­li­le­rin de­ne­ti­mi al­tın­da yap­tı­lar onu. Öy­le mi? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Kay­ma­ka­ma gön­der­di­ğin pa­ra­yı, Ke­şan Kay­ma­ka­mı ta­li­ma­tı din­le­me­di di­ye sür­gün et­ti­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Otur ye­ri­ne!" ses­le­ri)

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu kay­ma­kam­lar, bu va­li­ler, hep bun­lar ka­ta­kul­li mi yap­tı­lar ya­ni, hep şey mi ol­du­lar ha?  (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sen yap­tın!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bun­la­ra laf mı edi­li­yor? Bun­la­rın baş­kan­lı­ğın­da har­can­dı bu pa­ra­lar. KÖY­DES'le­re gön­der­dik, kay­ma­kam­la­rın baş­kan­lı­ğın­da ya­pıl­dı bun­lar. Pa­ra­la­rı on­la­ra ver­dik ve iha­le­le­ri de on­lar yap­tı­lar, on­la­rın baş­kan­lı­ğın­da yap­tı­lar.

HA­LİL AK­YÜZ (İs­tan­bul) - Ora­da is­te­me­di­ğin ka­dar Ali Di­bo­lar var Sa­yın Ba­kan.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Be­le­di­ye mec­lis üye­le­ri ya­pı­yor Sa­yın Ba­kan, Al­lah'tan kork!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu ül­ke­nin mül­ki amir­le­ri­ne kim­se­nin laf et­me­ye hak­kı yok, kim­se­nin öy­le laf et­me­ye hak­kı yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Eğer, var­sa elin­de bir bel­ge, ge­ti­rir­sin, so­nu­na ka­dar ta­kip ede­riz. Öy­le laf et­me­nin âle­mi yok. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Bir sü­rü bel­ge var. Bel­ge­le­ri ver­dik, ne yap­tı­nız bel­ge­le­ri?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ha, şim­di, iha­le­yi o da alı­yor, o da alı­yor… Muğ­la'da bir par­ke iha­le­si­ni Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti Be­le­di­ye­si al­mış, şey mi ol­muş ora­da ya­ni? Ha? Ora­da da yol­suz­luk mu var?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Kırk yıl­da bir denk gel­miş.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - CHP alın­ca yol­suz­luk yok, bil­mem ne alın­ca yol­suz­luk var… Bu zih­ni­ye­ti bı­ra­kın ar­tık, Al­lah aş­kı­na bı­ra­kın, mil­let bu­nu bi­li­yor ya! Ta­mam, bı­ra­kın! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Aman ip­tal edin Sa­yın Ba­kan onu; yan­lış­lık ol­muş, ip­tal edin!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ne­yi ip­tal ede­ce­ğiz?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - CHP'li be­le­di­ye al­mış ya, ip­tal edin, yan­lış­lık ol­muş.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Mil­le­te hiz­me­ti mi ip­tal ede­ce­ğiz?

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Azı­cık da be­le­di­ye­le­re gön­de­rin.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si­ni ko­nu­şu­yor ol­ma­mız ha­se­biy­le, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı olan Millî Em­lak, ha­zi­ne­ye ait ta­şın­maz­lar da bu dö­nem­de et­kin ve ve­rim­li ola­rak kul­la­nıl­dı, iş­siz­lik, ko­nut açı­ğı, çar­pık kent­leş­me, böl­ge­ler ara­sı eko­no­mik ve sos­yal den­ge­siz­lik gi­bi, ül­ke­mi­zin kan­gren hâli­ne gel­miş so­run­la­rı­nın çö­zü­mün­de önem­li rol oy­na­dı.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Unut­tun, yi­ne at­la­dın Sa­yın Ba­kan.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Zey­tin­bur­nu Ma­ri­na­sı…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Ne olur bir açık­la­yı­ver.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Biz da­na­bur­nu bi­li­yo­ruz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Evet, so­run, açık­la­ya­lım her şe­yi, so­run, açık­la­ya­lım.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Bek­li­yo­ruz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) -  Hiç kim­se­den bi­zim kor­ku­muz yok, bu­nu bi­lin.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Ne var bu Zey­tin­bur­nu'nda?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de bi­zim MA­SAK Baş­kan­lı­ğı­mız var. MA­SAK Baş­kan­lı­ğı ola­rak, biz, te­mel gö­re­vi, bi­li­yor­su­nuz ka­ra pa­ra­nın ak­lan­ma­sıy­la il­gi­li her tür­lü suç­la­rı in­ce­le­mek­tir. Bu kap­sam­da, bir de­fa, MA­SAK, ye­ni bir ka­nu­nu çık­tı siz­le­rin gay­ret­le­riy­le ve bu ma­na­da bir­çok eği­tim fa­ali­yet­le­ri ger­çek­leş­ti. 2005, 2006 yı­lın­da ül­ke ge­ne­lin­de 22 eği­tim fa­ali­ye­ti ger­çek­leş­tir­di, 1.453 ban­ka per­so­ne­li eği­til­di. Ay­rı­ca, du­yar­lı­lı­ğın ar­tı­rıl­ma­sı ve yü­küm­lü grup­la­rıy­la iş bir­li­ği­nin aza­mi dü­zey­de ger­çek­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la şüp­he­li iş­lem bil­di­rim reh­be­ri ha­zır­lan­dı.

Bu fa­ali­yet­ler so­nu­cun­da 2006 yı­lı­nın ilk on bir ayın­da şüp­he­li iş­lem bil­di­rim sa­yı­sı 868'e ula­şır­ken, ay­nı ay­da yüz­de 136'lık bir ar­tış sağ­lan­mış ol­du. Yi­ne, yü­küm­lü­lük de­ne­ti­mi fa­ali­yet­le­ri çer­çe­ve­sin­de 2005, 2006 yıl­la­rın­da 30 ban­ka, 11 si­gor­ta şir­ke­ti, 257 yet­ki­li mü­es­se­se, 104 ara­cı ku­rum ol­mak üze­re, top­lam 402 yü­küm­lü de­net­len­miş ol­du. Ay­rı­ca, cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı­na 26 adet suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nul­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ül­ke­miz, ver­gi­le­me ala­nın­da kap­sam­lı bir ye­ni­den ya­pı­lan­ma sü­re­ci içe­ri­sin­de bu­lu­nu­yor. Tür­ki­ye'de, bi­li­yor­su­nuz en önem­li hu­sus -biz­den ön­ce- ver­gi­le­ri top­la­ya­ma­mak­tı. Şim­di, Ge­lir İda­re­siy­le il­gi­li… Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­mız var bi­zim. Bu Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da ku­rul­du. Yıl­lar­dan be­ri söy­le­ni­yor­du: "Ge­lir ida­re­si baş­kan­lı­ğı ne za­man ku­ru­la­cak, ne za­man re­form ya­pı­la­cak?" Çün­kü, ver­gi­le­rin top­lan­ma­sı için üç sa­ca­ya­ğı var. Bun­lar­dan bir ta­ne­si mev­zu­at­tır. İyi bir mev­zu­at ol­ma­dık­tan son­ra ver­gi top­la­ya­maz­sı­nız. İkin­ci­si, iyi bir ver­gi ida­re­si ol­ma­dık­tan son­ra et­kin bir ver­gi de­ne­ti­mi, et­kin bir ver­gi top­la­ma işi­ni ya­pa­maz­sı­nız. Üç, iyi bir ver­gi de­ne­ti­mi ol­ma­dık­tan son­ra, yi­ne ver­gi­de­ki et­kin­li­ği sağ­la­ya­maz­sı­nız. O ba­kım­dan, biz bu­nu üç ayak hâlin­de bü­tün re­form­la­rı­mı­zı yap­ma­ya gay­ret et­tik.

Bir de­fa, gel­di­ği­miz za­man, mem­le­ke­ti­miz ağır bir eko­no­mik kriz­den geç­miş­ti. Her­ke­sin ver­gi bor­cu var­dı. Ver­gi ida­re­siy­le her­kes mah­ke­me­lik du­ru­ma düş­müş­tü. Çün­kü, öde­ye­cek hâlle­ri kal­ma­mış­tı.

Biz gel­di­ği­miz­de, bir de­fa, o ne­re­den bul­dun fa­lan o ka­nun­la­rı ta­ma­men kal­dır­dık, ver­gi ba­rı­şı ge­tir­dik. Ver­gi ba­rı­şıy­la bin­ler­le dos­ya, raf­lar­da olan bin­ler­le dos­ya, bir de­fa, ta­ma­men, kar­şı­lık­lı ola­rak dev­le­tin uzat­tı­ğı ele va­tan­daş­la­rı­mız da el ver­di­ler ve ver­gi ba­rı­şı su­re­tiy­le, hem on­lar dert­ler­den, sı­kın­tı­lar­dan, mah­ke­me­ler­den, ih­ti­laf­lar­dan kur­tul­du­lar -bin­ler­ce va­tan­da­şı­mız, bin­ler­ce mü­kel­le­fi­miz- hem de dev­le­ti­miz on­la­rı bo­şu bo­şu­na ta­kip et­me iş­le­min­den kur­tul­du ve dev­le­tin ka­sa­sı­na da, 4,7 mil­yar YTL pa­ra gir­di. Bun­dan do­la­yı, ben, bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­za ve mü­kel­lef­le­ri­mi­ze, bu­ra­dan bir ke­re da­ha te­şek­kür edi­yo­rum. Ya­ni, bu mil­let is­ter­se, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu mil­let is­ter­se, ver­gi­si­ni de tam ola­rak öder, is­ter­se, bu büt­çe­si­ni de, bu mil­le­ti baş­ka yer­le­re muh­taç et­me­ye­cek bir hâlde tu­tar. Şim­di, dev­let­le mil­le­tin kay­naş­ma­sı­nın önem­li ne­ti­ce­si bu­dur.

Ben, şim­di Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­rak ba­kı­yo­rum, Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­rak bi­zim hiç kim­se­ye ih­ti­ya­cı­mız yok. Bu mil­le­tin en bü­yük dos­tu ken­di­si. Ken­din­den baş­ka da ha­ki­ki dos­tu yok­tur. Bu­nu böy­le bil­mek la­zım. O za­man, bu mil­le­tin ken­di aya­ğı üs­tün­de du­ra­bil­me­si için bu ver­gi­le­ri­ni tam ola­rak öde­yip, bi­zi, bu mil­le­ti, bu dev­le­ti kim­se­ye muh­taç et­me­me­si la­zım. İş­te, bu Hükûmet bu­nu be­cer­di, bu Hükûmet, bu­nu sağ­la­dı.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Ka­yıt dı­şı ne ka­dar Sa­yın Ba­kan? Ka­yıt dı­şı re­kor kır­dı dö­ne­mi­niz­de.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, ay­rı­ca bir iş da­ha yap­tık. Bu ge­lir­ler ar­tar­ken biz­de, top­lam ge­lir­ler ar­tar­ken, biz ver­gi­le­rin nis­pet­le­ri­ni dü­şür­dük, va­tan­da­şın üze­rin­de­ki yü­kü dü­şür­dük. Me­se­la, ku­rum­lar ver­gi­si ilk gel­di­ği­miz­de yüz­de 33'ler­di ha­tır­lar­sı­nız, yüz­de 20'le­re dü­şür­dük bu­nu. Ku­rum­lar ver­gi­si ve da­ğı­tı­lan ver­gi­ler top­la­mı yüz­de 65'ti ver­gi­ler ve OECD'nin en yük­sek ver­gi alan ül­ke­le­ri için­dey­dik biz. Şim­di, bun­la­rı biz yüz­de 35'le­re dü­şür­dük. 65 ne­re­de, 35 ne­re­de? Biz bun­la­rı in­dir­dik, bi­zim ver­gi­le­ri­miz art­tı, top­la­dı­ğı­mız ver­gi­ler art­tı. "At bi­ne­nin, kı­lıç ku­şa­na­nın" de­miş­ler, böy­le… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Biz, Hükûmet ola­rak ver­gi­le­ri dü­şü­rü­yo­ruz, bi­zim ver­gi ge­lir­le­ri­miz ar­tı­yor. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Ama, ne ol­muş? Ba­kın, ben si­ze söy­le­ye­yim: OECD ül­ke­le­ri ara­sın­da en dü­şük beş ül­ke­nin ara­sı­na gir­dik. Ya­ni, ver­gi­si en dü­şük beş ül­ke­nin ara­sı­na gir­dik.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Rü­ya­nı an­lat­mı­yor­sun de­ğil mi Sa­yın Ba­kan? Bu gör­dük­le­rin, an­lat­tık­la­rın rü­ya de­ğil!

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Sen Tür­ki­ye'yi mi an­la­tı­yor­sun, baş­ka  ye­ri mi an­la­tı­yor­sun?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ta­bii, siz, Tür­ki­ye'de do­laş­mı­yor­su­nuz ki, si­zin ka­fa­nız baş­ka yer­ler­de, baş­ka yer­ler­de si­zin.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Biz bu­ra­da­yız da, siz bu­ra­da de­ğil­si­niz. Baş­ba­ka­nın da, si­zin de Tür­ki­ye'ye uğ­ra­dı­ğı­nız yok.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Si­zin şe­yi­niz, si­zin ka­fa­nız baş­ka yer­de, si­ne­yi­mil­let mi, baş­ka yer mi, bil­mi­yo­rum ki, an­la­ya­ma­dım ben ya­ni, onu da pek ka­fam şey et­mez. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler)

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ama, biz bu ta­rih­te ne yap­tık? Şim­di, ka­yıt dı­şı, evet, ka­yıt dı­şı fev­ka­la­de önem­li. Şim­di, bi­zim za­ma­nı­mız­da, biz gel­dik, o da mü­kel­lef, bu da mü­kel­lef. Bir bak­tık, ba­zı­la­rı öl­müş, hiç ala­ka kal­ma­mış, şu ol­muş, bu ol­muş, bir de­fa on­la­rı te­miz­le­dik.

On­dan son­ra, bi­zim za­ma­nı­mız­da, 330 bin ki­şi ye­ni­den mü­kel­lef ol­du. Ta­ban ar­tı­yor, ver­gi ta­ba­nı ta­ba­na ya­yı­lı­yor.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - 189.301 iş ye­ri ka­pa­tıl­dı!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bun­la­rın içe­ri­sin­den 170 bin ta­ne­si­ni, bi­zim ele­man­la­rı­mız… Ver­gi da­ire­si­nin yo­lu­nu fa­lan bil­mi­yor adam, 170 bin ça­lı­şı­yor ama hiç kay­dı kuy­du yok. "Gel ba­ka­lım" de­dik, on­la­rı bul­duk tek tek. 170 bin ki­şi­yi, biz, tes­pit­le­ri­miz ve kon­trol­le­ri­miz sa­ye­sin­de ye­ni ver­gi mü­kel­le­fi yap­tık.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bra­vo.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ye­ni ver­gi mü­kel­le­fi yap­tık, ver­gi ta­ba­na ya­yıl­dı ve do­la­yı­sıy­la, ba­kı­nız, şim­di, hem bun­la­rı yap­tık hem ma­li di­sip­li­ne ria­yet et­tik, bu mil­le­tin pa­ra­sı­na sa­hip çık­tık hem de hiz­met­le­ri­mi­zi ar­tır­dık, hal­ka olan hiz­met­le­ri­mi­zi ar­tır­dık. Na­sıl hiz­met­le­ri­mi­zi ar­tır­dık? Bir de­fa bir ör­nek ve­re­ce­ğim: Biz­den ön­ce­ki 2002 yı­lı­nın büt­çe­si 98 mil­yar YTL'ydi, bi­zim şim­di bu 2007 büt­çe­si 204 mil­yar YTL. Ya­ni, mil­le­te hiz­me­tin be­de­li. Sa­de­ce sağ­lık­ta, sa­de­ce sağ­lık­ta, biz gel­di­ği­miz­de 9,9 mil­yar YTL sağ­lık mas­ra­fı ya­pı­lı­yor­du, biz, şim­di 25 mil­yar YTL ya­pı­yo­ruz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ec­za­ne­le­rin ala­ca­ğı ne ka­dar Sa­yın Ba­kan?

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Has­ta­ne pa­ra­la­rı­na el koy­du­nuz!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Her­kes şim­di ec­za­ne­ler­den pa­şa pa­şa, gü­zel gü­zel, ra­hat ra­hat, gi­dip ilaç­la­rı­nı alı­yor. Es­ki­den mil­le­ti so­ku­yor­du­nuz kuy­ruk­la­ra, kuy­ruk­lar­da bek­le Al­lah… Adam has­ta ya; has­ta adam, bir de kuy­ruk­ta bek­le.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Şim­di, bek­le­mi­yor mu kuy­ruk­ta?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - İki gün kuy­ruk, so­nun­da da "Yok se­nin ila­cın."

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Has­ta­ne­le­ri sen gör­me­din ga­li­ba Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu mil­le­te böy­le ezi­yet çek­ti­ri­li­yor­du. Bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da, bu mil­let, ar­tık ra­hat gör­dü, ra­hat yü­zü gör­dü, in­san gi­bi mu­ame­le gö­rü­yor in­san. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­nu bi­lin, bu Hükûme­tin kıy­me­ti­ni bi­lin. Bu­ra­da, çı­kıp, be­ya­zı na­sıl ka­ra gös­te­re­ce­ğiz, onu yap­ma­ya gay­ret ede­ce­ği­ni­ze, ya­ni bu mil­let adı­na şu Hükûme­te bir te­şek­kür edin ya! Ama, siz et­me­se­niz de mil­let edi­yor.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Mil­let baş­ka bir şey edi­yor, baş­ka bir şey!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Gö­re­ce­ğiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, âdet ye­ri­ni bul­sun di­ye bir de ba­zı ra­kam­lar ve­re­yim si­ze. Biz, 2007 büt­çe­mi­zi 204 mil­yar ola­rak tah­min et­tik. Bu­ra­dan, ge­lir­ler ola­rak da, 173,9 mil­yar ver­gi ge­lir­le­ri, 26,3 mil­yar YTL ver­gi dı­şı ge­lir­ler ala­ca­ğız. Özel büt­çe­li ida­re­le­rin öz ge­lir­le­ri 3,3; dü­zen­le­yi­ci, de­net­le­yi­ci ku­rum­la­rın ver­gi­le­ri de 0,7 mil­yar YTL ola­cak. Top­lam net ge­nel büt­çe ge­li­ri 184,3 mil­yar YTL.

Şim­di, bir de de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu se­fer pek ol­ma­dı, ama, yu­ka­rı­da, Plan ve Büt­çe­de ol­muş­tu, bel­ki bun­dan son­ra­ki ko­nuş­ma­lar­da olur; do­lay­lı ver­gi­ler, do­lay­sız ver­gi­ler, iki­de bir ge­lir­ler, der­ler ki: Do­lay­lı ver­gi­ler çok art­tı, Av­ru­pa'da şöy­le, iş­te, OECD'de böy­le. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ora­da­ki do­lay­lı ver­gi­le­rin he­sap­lan­ma­sıy­la, do­lay­sız ver­gi­le­rin, biz­de­ki­ler ay­rı. On­lar, sos­yal si­gor­ta prim­le­ri­ni de do­lay­sız ver­gi­le­rin içi­ne ko­yu­yor­lar, do­la­yı­sıy­la, oran­lar de­ği­şik çı­kı­yor. Şim­di, ben de de­dim ki: Ko­yun on­la­rı da içi­ne, ba­ka­lım bi­zim­ki ne çı­kı­yor? Bi­zim­ki de, koy­du­ğu­nuz za­man, do­lay­sız ver­gi­le­rin pa­yı yüz­de 49 olu­yor…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Es­ki­den na­sıl he­sap­la­nı­yor­sa o yön­tem­le he­sap­la­yın Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Efen­di­me söy­le­ye­yim, do­lay­lı ver­gi­le­rin de yüz­de 51 çı­kı­yor. Şim­di, hiç öy­le de­ğil ya­ni, gö­rün­dü­ğü gi­bi de­ğil. Ay­rı­ca, yüz­de 30'du şey­de de, OECD ül­ke­le­ri içe­ri­sin­de­ki ver­gi­ler de 31,6; on­lar da 33'e doğ­ru çı­kı­yor. Şim­di, do­la­yı­sıy­la, bü­tün ma­li­ye li­te­ra­tü­rün­de ve­ya­hut da dün­ya ma­li­ye ta­ri­hin­de, ar­tık, bir de­ği­şim söz ko­nu­su. Ge­lir­ler art­tık­ça ve ge­lir da­ğı­lı­mı içe­ri­sin­de­ki da­ğı­lım da­ha ada­let­li hâle gel­dik­çe do­lay­lı ver­gi­le­re da­ha önem ve­ri­yor­lar. Bü­tün ül­ke­ler­de, ba­kı­nız, bü­tün ül­ke­ler­de ku­rum­lar ver­gi­si­ni dü­şü­rü­yor­lar, ge­lir ver­gi­si­ni dü­şü­rü­yor­lar. Ne­den? Ya­ban­cı ser­ma­ye­yi da­ha faz­la çek­mek için, bir de ya­tı­rım ya­pa­cak olan mü­te­şeb­bi­sin önün­de­ki ver­gi en­gel­le­ri­ni kal­dır­mak için.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Siz ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni kal­dır­dı­nız; ku­rum­lar ver­gi­si­ni in­dir­di­niz, ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni kal­dır­dı­nız; na­sıl olu­yor bu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Onun için, har­ca­ma­lar­da me­se­la, bi­zim şim­di in­dir­di­ği­miz ba­zı KDV oran­la­rı, Av­ru­pa'da çok da­ha yük­sek, çok da­ha faz­la. Şim­di Bul­ga­ris­tan Ma­li­ye Ba­ka­nı gel­di, de­di ki: Biz her şey­de yüz­de 15 ya­pı­yo­ruz. Su­da da mı yüz­de 15? Evet. Ek­mek­te de mi yüz­de 15? Evet. İlaç­ta da mı? Evet. Hep­sin­de yüz­de 15 ya­pı­yo­ruz, de­di.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ey­vah, bu­nu du­yun­ca ek­me­ğin KDV'si­ni ar­tır­ma­yın Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, biz­de öy­le de­ğil ta­bii, biz­de öy­le de­ğil. Ama, biz­de bir şey var, ona dik­kat et­me­miz la­zım.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ek­me­ğin KDV'si­ni ar­tır­ma­yın da.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, bu büt­çe var ya, eli­miz­de­ki büt­çe, ko­nuş­tu­ğu­muz, gün­ler­den be­ri ko­nuş­tu­ğu­muz ve ya­rın da in­şal­lah son ko­nuş­ma­lar ya­pı­lıp da oy­la­ya­ca­ğı­mız büt­çe, iş­te o büt­çe­nin açık ver­me­me­si­ne çok dik­kat et­me­miz la­zım. O fa­iz dı­şı faz­la fev­ka­la­de önem­li. Şim­di, bu­na dik­kat et­mez­sen ne olu­yor? İş­te son, yüz­de 10'un üze­rin­de büt­çe açık­la­rı çık­tı Ma­ca­ris­tan'da, ge­tir­me­dik ver­gi bı­rak­ma­dı­lar; mec­bur, baş­ka ça­re­le­ri yok. Kos­ko­ca Al­man­ya bi­le, büt­çe açı­ğı­nı ön­le­ye­bil­mek için, KDV oran­la­rı­nı ora­da 3 pu­an da­ha ar­tır­dı. Biz in­di­ri­yo­ruz... Ba­kı­nız şim­di, Hükûme­ti­mi­zin du­ru­mu­nu tak­dir­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum. Biz ver­gi­le­ri­mi­zi in­di­ri­yo­ruz. Teks­til­de in­dir­dik mi? İn­dir­dik. De­ri eş­ya­la­rın­da in­dir­dik mi? İn­dir­dik. Sağ­lık­ta in­dir­dik mi? İn­dir­dik. İlaç­ta in­dir­dik mi? İn­dir­dik.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ni­yet mek­tu­bun­da ne ya­zı­yor?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Gı­da­da in­dir­dik mi? İn­dir­dik. Millî eği­tim­de in­dir­dik mi? İn­dir­dik. Hep­sin­de in­dir­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Se­nin adın in­di­re­ne çık­tı za­ten!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - İn­dir­dik mi bin­dir­dik mi?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Sen in­di­ren­sin za­ten!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - İn­di mi bin­di mi? O ka­dar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İn­di, in­di... Uzun la­fın kı­sa­sı, ver­gi yü­kü­nü in­di­ri­yo­ruz.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Se­nin adın "in­di­ren Ke­mal" ola­cak!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Za­ten bu top­la­dı­ğı­mız pa­ra­la­rın da tur­şu­su­nu kur­ma­ya­ca­ğız. Ne ka­dar faz­la ka­yıt dı­şın­dan da ge­lin­ce, in­dir­me­ye de de­vam ede­ce­ğiz, bu­nu her­kes de bil­sin, va­tan­da­şa da­ğı­ta­ca­ğız. Biz va­tan­da­şa hiz­met için gel­mi­şiz, ni­ye­ti­miz bu, bu­nun için gel­mi­şiz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ke­se­ni dol­dur­mak da­ha önem­li gi­bi ge­li­yor ba­na, pas­tö­ri­ze yu­mur­ta­dan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Her­kes ken­di­ni ken­di gi­bi bi­li­yor! Ne ya­pa­lım? Ay­na­ya ba­kın, ay­na­ya!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ben hiç ti­ca­ret­le uğ­raş­ma­dım, yu­mur­ta ti­ca­re­ti yap­ma­dım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ay­na­ya, ay­na­ya, ay­na­ya! Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız öy­le de­di "Ay­na­ya bak ay­na­ya!" O ka­dar.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ay­na­ya bak ay­na­ya! Ne­yi gö­re­cek­sin? Her­kes bir bak­sın ay­na­ya!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, Ma­li­ye ola­rak yap­tı­ğı­mız, va­tan­da­şı­mız da­ha ön­ce gi­di­yor­du -ya­hu, pa­ra öde­ye­cek, pa­ra- di­yor ki: "Ey dev­let, ben pa­ra ka­zan­dım, on­dan da ver­gi öde­ye­ce­ğim, bu ver­gi­mi de bu­yur al." Onu ver­mek için kuy­ruk­ta bek­li­yor adam ya!

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Üç gün gi­dip ge­li­yor!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Üç gün gidip ge­li­yor, doğ­ru. Üç gün gi­dip ge­li­yor.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) - Ne za­man bek­li­yor­du Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Kuy­ruk, kuy­ruk, kuy­ruk. On­dan son­ra ter içe­ri­sin­de…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ne za­man bu?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Şim­di, siz aya­ğı­na ka­dar gö­tü­rü­yor­su­nuz!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ben o kuy­ruk­ta ba­yı­lan­la­rı bi­li­yo­rum. Vak­ti za­ma­nın­da ben de o kuy­ruk­ta bek­le­yen­ler­den­dim.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Fır­sat kol­lu­yor­dun sen o za­man, ne kuy­ru­ğu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, biz, bir şey ge­tir­dik…

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Nay­lon fa­tu­ra­dan do­la­yı mı?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Sa­yın Ba­kan pat­ron ol­ma­dan ön­ce­ki dö­nem. Çok es­ki ya­ni!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, biz öy­le bir sis­tem ge­tir­dik ki…

Yal­nız bir şey var, onu da söy­le­ye­yim: Bu sis­te­min baş­lan­gı­cı da, VE­DOP pro­je­si­nin baş­lan­gı­cı, VE­DOP-1 biz­den ön­ce baş­la­dı, on­la­ra da te­şek­kür edi­yo­rum ha. Ney­se, hak­kı­nı ve­re­lim. Şim­di, biz bu­nu ge­liş­tir­dik, VE­DOP-2 kur­duk, şim­di VE­DOP-3 olu­yor. Şim­di, va­tan­da­şı­mız otur­du­ğu yer­den düğ­me­ye ba­sı­yor, pıt, be­yan­na­me git­ti. Otur­du­ğu yer­den… Şim­di, ver­gi da­ire­si­ne git­mi­yor, za­man har­ca­mı­yor, pa­ra har­ca­mı­yor, efen­dim, tra­fi­ği sı­kış­tır­mı­yor.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Za­man eko­no­mi­si.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Efen­di­me söy­le­ye­yim, kâğıt bil­mem ne har­ca­ma şey­le­ri yok, düğ­me­ye bas­tı, be­yan­na­me git­ti. Böy­le, 18 Ara­lık ta­ri­hi iti­ba­rıy­la 44 mil­yon 402 bin be­yan­na­me bu yol­la alın­mış. Bu bü­yük bir şey. Ben, doğ­ru­su hiz­me­ti ge­çen bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yo­rum. Sağ ol­sun­lar. Bu fev­ka­la­de önem­li.

Şim­di, be­yan­na­me­yi ve­ri­yor, pa­ra­yı öde­ye­mi­yor­du es­ki­den. İş­te, pa­ra­yı, yok ban­ka­da gö­zü­kü­yor… Şim­di, on­da da bü­tün iş­lem­ler ya­pıl­dı, yi­ne düğ­me­ye ba­sı­yor, pa­ra da git­ti.

Şim­di, bir şey da­ha ge­tir­dik "e-mü­kel­lef" di­ye. Mü­kel­lef gi­di­yor, ba­zı­la­rı, tam yurt dı­şı­na çı­ka­cak, "se­nin ya­sa­ğın var" di­yor­lar. Al­lah Al­lah, adam, şim­di, bu ka­dar git­ti­ği­ne mi ya­zık ol­sun, bir de ya­nın­da ar­ka­daş­la­rı var, on­la­ra ayıp olu­yor, dı­şa­rı­da­ki­le­re ayıp olu­yor fi­lan. Şim­di ar­tık, her­kes düğ­me­ye ba­sı­yor, ken­di du­ru­mu­nu öğ­re­ni­yor. Bor­cu mu var, ala­ca­ğı mı var, yurt dı­şı­na çı­kış ya­sa­ğı mı var, baş­ka işi mi var; şim­di, her­kes tak di­ye he­men bu şey­den li­ne'a gi­ri­yor; tak di­ye öğ­re­ni­yor. Bu de­re­ce önem­li ol­du.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ne ka­dar bü­yük bir iş, ne önem­li bir iş!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, bu de­re­ce çok şey­ler ge­tir­dik mü­kel­lef­le­re ama, şim­di, yi­ne, biz de düğ­me­ye ba­sı­yo­ruz, o mü­kel­lef ne yap­mış ay­na gi­bi çı­kı­yor kar­şı­mı­za.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ba­sı­yor­sun düğ­me­ye af ge­li­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bas düğ­me­ye al ne­ti­ce­yi. Ta­bii, bu ka­dar ba­sit.

Bak, öğ­ren­di­niz de­ğil mi? Ta­mam, çok gü­zel.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bas düğ­me­ye af gel­sin. Ka­çak­çı­lık af­fı da gel­sin.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, böy­le düğ­me­ler­le, o za­man da yan­lış ya­pan bin­ler­ce de mü­kel­lef kar­şı­mı­za çı­kı­yor ta­bii. On­la­rın da de­ne­ti­mi ona gö­re ya­pı­lı­yor ar­tık.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Böy­le düğ­me­ler­le iş gi­de­cek!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ne­tim, ha­ni de­dik ya, bir aya­ğı da güç­lü bir de­ne­tim­den ge­çer. O güç­lü de­ne­tim de ar­tık ku­rul­du. Şim­di­ye ka­dar bir ve­ri ta­ba­nı yok­tu. O ve­ri ta­ba­nı bu­ra­ya ger­çek­leş­ti. Bü­tün ar­tık, mü­kel­lef­le­rin nü­fus kâğı­dı nu­ma­ra­sı, hü­vi­yet nu­ma­ra­sı mü­kel­lef nu­ma­ra­sı ol­du. Hiç, tek­rar, gi­dip de mü­kel­lef nu­ma­ra­sı ala­yım da, uğ­ra­şa­yım da, üç gün bek­le­ye­yim yok.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Mü­kel­lef mi kal­dı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bak nü­fus kâğı­dı­na, o se­nin mü­kel­lef nu­ma­ran kar­de­şim.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ke­penk ka­pa­tı­yor­lar.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu ka­dar ba­sit­leş­ti.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Çift­çi if­las et­ti. Es­naf if­las et­ti. Mü­kel­lef kal­mış, ne mü­kel­le­fi?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, ben si­ze ya­pı­lan in­ce­le­me­le­rin ne­ti­ce­le­ri­ni faz­la vak­ti­ni­zi al­ma­mak için söy­le­mi­yo­rum.

Ma­li­ye ola­rak, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ema­net al­dık üs­tü­mü­ze. O ema­ne­ti la­yı­kıy­la ye­ri­ne ge­tir­me­nin gu­ru­ruy­la kar­şı­nız­da bu­lu­nu­yo­rum. Al­nı­mız ak, ba­şı­mız dik­tir. Mil­le­ti­mi­ze hiz­me­ti­miz tam­dır ar­ka­daş­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve bu his­ler­le, bu duy­gu­lar­la 2007 yı­lı­nın büt­çe­si­ni si­ze arz edi­yo­rum.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Şu do­ku­nul­maz­lı­ğı da bir kal­dı­rı­ve­rin Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, kı­sa­ca Özel­leş­tir­me Baş­kan­lı­ğı­nın da büt­çe­si­ne ge­le­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­leş­tir­me, en bü­yük re­form­lar­dan bir ta­ne­si­dir ül­ke­le­rin eko­no­mik ha­ya­tın­da. Ya­pı­sal re­form­lar de­di­ği­miz re­form­lar­dan bir ta­ne­si­dir. Ül­ke­de bir­çok ba­şa­rı­lar el­de ede­bi­lir­si­niz, fa­kat ya­pı­sal re­form­lar yap­maz­sa­nız, o ba­şa­rı­la­rı ka­lı­cı hâle ge­ti­re­mez­si­niz. Ver­gi re­for­mu ya­pa­cak­sı­nız, ban­ka­cı­lık re­for­mu ya­pa­cak­sı­nız, ada­let re­for­mu ya­pa­cak­sı­nız, özel­leş­tir­me ya­pa­cak­sı­nız, bun­lar fev­ka­la­de önem­li­dir.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Sos­yal gü­ven­lik…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Sos­yal gü­ven­lik re­for­mu ya­pa­cak­sı­nız. Di­yo­rum ya, say say bit­mi­yor. Onun için, ku­su­ru­ma bak­ma­yın, ya­ni, ba­zı­la­rı­nı söy­le­ye­mi­yo­ruz, onun için ku­su­ru­ma bak­ma­yın.

Şim­di, bu özel­leş­tir­me, 1980 yıl­la­rın­dan be­ri Tür­ki­ye li­te­ra­tü­rü­ne gir­di, eko­no­mi li­te­ra­tü­rü­ne gir­di. Özel­leş­tir­me yap­ma­mız la­zım. Da­ha o za­man­dan, bir­çok mil­let baş­la­dı ve on­lar bi­tir­di­ler özel­leş­tir­me­le­ri­ni ve ma­ale­sef, es­ki­den de­mir­per­de ge­ri­si ül­ke­ler der­dik, on­lar bi­le bi­tir­di­ler.

Şim­di, biz, söy­le, ko­nuş, ko­nuş… Özel­leş­tir­me şöy­le özel­leş­tir­me böy­le, fa­lan, yir­mi se­ne­yi aş­kın bir za­man ya­hut yir­mi se­ne­ye ya­kın bir za­man, ya­pı­la ya­pı­la 8 mil­yar özel­leş­tir­me ya­pıl­dı. Bi­zim eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nın önem­li bir aya­ğı özel­leş­tir­me. Bu­nu, da­ha Par­ti Prog­ra­mı'nda an­lat­tık. Par­ti­yi ku­rar­ken de­dik ki, biz bun­la­rı ya­pa­ca­ğız. Hükûmet ol­duk, Hükûmet Prog­ra­mı'nda da söy­le­dik ve işe baş­la­dık, hız­lı bir özel­leş­tir­me yap­ma mec­bu­ri­ye­ti­miz var­dı.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ofer ne de­miş­ti, Ofer?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - O az­mi­mi­zi be­lir­te­bil­mek için, o ka­rar­lı­lı­ğı­mı­zı be­lir­te­bil­mek için, bi­raz da halk­tan ge­len ta­ra­fı­mız da ol­du­ğu için, ba­ba­lar gi­bi sa­ta­rız de­dik ya­ni, kö­tü mü et­tik ya. Ya­ni, şim­di…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ofer ne de­miş­ti?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ken­di ba­ba­nın ma­lı de­ğil ki sa­ta­sın, mil­le­tin ma­lı.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş, biz dört yıl­da 18 mil­yar do­lar özel­leş­tir­me yap­tık; bu mil­le­tin ka­sa­sı­na gir­di. Bu pa­ra, bu dev­le­tin ka­sa­sı­na gir­di.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ya­ni, mil­le­tin ma­lı­nı sat­tı­nız Sa­yın Ba­kan.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Sa­yın Ba­kan, ne­re­de o pa­ra?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Şim­di, bir sü­rü, ta­bii, laf­lar edi­li­yor. Ben si­ze bir şey so­ra­ca­ğım.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Mil­le­tin ma­lı­nı sat­tı­nız.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - O ka­dar açık ve şef­faf yap­tık ki, özel­leş­tir­me iha­le­le­ri­ne gi­rip de, be­nim hak­kım yen­di di­yen bir ki­şi duy­du­nuz mu ar­ka­daş­lar ya, bir ki­şi duy­du­nuz mu?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - 14,76'lar ne ol­du?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu mu­ha­le­fet­ten baş­ka bir ki­şi duy­du­nuz mu? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ba­lı­ke­sir SE­KA'yı ki­me ver­din, ka­ça ver­din?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - 14,76 ne ol­du?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - İha­le­ye gi­ri­yor adam, "ya, be­nim hak­kım yen­di ya, bu iha­le­de" de­sin bir ki­şi, çık­sın. Yok.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - An­lat, an­lat, TÜP­RAŞ'ı da an­lat.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Te­le­viz­yon­lar­la bü­tün mil­le­tin hu­zu­run­da ya­pı­yo­ruz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Yüz­de 14,76 TÜP­RAŞ his­se­si na­sıl sa­tıl­dı Sa­yın Ba­kan? Du­yan yok.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN -  Sa­yın Ba­kan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın lüt­fen.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ta­mam Sa­yın Baş­ka­nım.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ofer'le, Oger'le na­sıl gö­rüş­tü­nüz? Ki­min uça­ğıy­la git­ti­niz?

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Ki­min uça­ğı­na bin­din?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ne der­ler? İş­te, ere­me­di­ği üzü­me ko­ruk der­ler­miş ya­ni. Der­ler iş­te, di­yor­lar ne ya­pa­lım? Ama, o şu­nu de­sin, bu bu­nu, kim ne der­se de­sin, bi­zim al­nı­mız açık.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Biz de­mi­yo­ruz, mah­ke­me di­yor, mah­ke­me.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Bu özel­leş­tir­me­yi de ha­ki­ka­ten ba­ba­lar gi­bi yap­tık. Yap­tık ya­ni, ne ya­pa­lım, ya­pı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de il­gi­li Ba­kan­lık ol­du­ğu­muz için Ka­mu İha­le Ku­ru­mu büt­çe­si­ni de si­ze kı­sa­ca an­la­ta­ca­ğım. On­dan son­ra da hu­zur­la­rı­nız­dan ay­rı­la­ca­ğım.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ha­tay ka­ra­rın­dan da bah­se­din Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, bi­li­yor­su­nuz, ida­ri ve ma­li özerk­li­ğe sa­hip ka­mu tü­zel ki­şi­li­ği­ni ha­iz olan bir ku­rum. Şim­di, bu­nun gö­rev­le­ri; iha­le sü­re­cin­de il­gi­li ida­re­ce ya­pı­lan iş­lem­le­re iliş­kin şikâyet­le­ri in­ce­le­ye­rek so­nuç­lan­dır­ma; Ka­mu iha­le Ka­nu­nu ve Ka­mu İha­le Söz­leş­me­le­ri Ka­nu­nu'na iliş­kin bü­tün mev­zu­atı, stan­dart iha­le do­kü­man­la­rı­nı, tip söz­leş­me­le­ri ha­zır­la­mak; iha­le ilan­la­rıy­la il­gi­li esas ve usul­le­ri dü­zen­le­mek ve bun­la­rı ya­yım­la­mak ve di­ğer ba­zı gö­rev­le­ri var. Şim­di, bu gö­rev­le­ri­ni şim­di­ye ka­dar la­yı­kıy­la yap­mış olan bir ku­ru­mu­muz. Bu Ku­rum, 2006 yı­lı­nın ilk on bir ayın­da 3.039 ta­ne şikâyet in­ce­le­miş ve so­nuç­lan­dır­mış. 43.900 adet iha­le ila­nı ya­yım­la­mış. 7.677 adet elek­tro­nik, ba­sı­lı ve ti­ca­ri bül­ten abo­ne­si de ya­pıl­mış.

Ku­ru­mun tek­lif edi­len öde­ne­ği, öde­nek ve ay­nı za­man­da el­de ede­ce­ği ge­lir 66,3 mil­yon YTL ola­rak tah­min edil­miş­tir. Ca­ri trans­fer­ler har­ca­ma ka­le­mi için­de­ki 5018 sa­yı­lı Ka­nun'un 78'in­ci hük­mü ge­re­ği ge­nel büt­çe­ye ge­lir-gi­der far­kı ola­rak ak­ta­rı­la­cak olan 8,5 mil­yon YTL yer al­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ik­ti­da­rı­mı­zın dör­dün­cü yı­lı­nı bi­ti­rip be­şin­ci yı­lı­na gir­di­ği­miz bu dö­nem­de, ma­li di­sip­lin ve güç­lü büt­çe yö­ne­ti­mi ko­nu­sun­da el­de et­ti­ği­miz ba­şa­rı açık bir şe­kil­de or­ta­da­dır. Büt­çe açı­ğı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı dört yıl gi­bi kı­sa bir sü­re­de ha­yal edil­me­ye­cek nok­ta­la­ra gel­miş­tir.

Geç­ti­ği­miz dört yı­la bak­tı­ğı­mız za­man, sa­de­ce güç­lü ve gü­ve­ni­lir büt­çe­ler ya­pıl­ma­dı; ay­nı za­man­da bu büt­çe­le­rin iş­le­yi­şi­ne ve uy­gu­la­ma­sı­na yö­ne­lik ola­rak önem­li re­form­lar ge­liş­ti­ril­di. Ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­ra uy­gun bir ka­mu ma­li yö­ne­tim sis­te­mi oluş­tu­ru­la­rak tüm ka­mu ida­re­le­ri­nin, büt­çe hak­kı kap­sa­mın­da, Mec­li­se he­sap ver­me imkânı sağ­lan­dı.

Hükûme­ti­miz, tüm so­run­la­rın üze­ri­ne ce­sa­ret­le gi­de­rek di­ğer bir­çok alan­da ol­du­ğu gi­bi bu alan­da da ba­şa­rı­yı ya­ka­la­dı. Ma­li yö­ne­tim sis­te­mi­mi­zin ya­pı­sal­laş­ma­sı­na ve per­for­man­sı­na çok bü­yük önem ve­ri­yo­ruz. Çün­kü, bi­li­yo­ruz ki cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­ru­cu­su Ata­türk'ün de ifa­de et­ti­ği gi­bi, millî ege­men­lik an­cak ma­li ege­men­lik­le müm­kün ola­bi­le­cek­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı büt­çe­si ül­ke­miz ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­sun. Yap­tı­ğı­nız yo­ğun ve yo­ru­cu ça­lış­ma­lar için Hükûme­tim ve şah­sım adı­na siz­le­re tek­rar te­şek­kür edi­yor, he­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. Sağ olun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ba­kan.

Ma­li­ye Ba­ka­nı Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan, Hükûmet adı­na gö­rüş­le­ri­ni açık­la­dı.

Şim­di, aleyh­te söz is­te­ği var.

De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan.

Sa­yın Kan­do­ğan, sü­re­niz on da­ki­ka.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gı ile se­lam­lı­yo­rum.

Fark­lı bir ko­nuş­ma yap­mak dü­şün­ce­sin­dey­dim. An­cak, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zı din­le­dik­ten son­ra ko­nuş­ma­mın muh­te­va­sı­nı de­ğiş­tir­mek ih­ti­ya­cı his­set­tim. Ön­ce­lik­le, Sa­yın Ba­kan "geç­miş hükûmet­ler ne yap­tı, bu büt­çe­de­ki pa­ra­la­rı ne­re­le­re har­ca­dı­lar" şek­lin­de bü­tün geç­miş hükûmet­le­ri it­ham al­tın­da bı­ra­kan açık­la­ma­lar yap­tı.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan, ben, si­ze söy­le­mek is­ti­yo­rum: Geç­miş dö­nem­ler­de, bu fa­kir fu­ka­ra­nın pa­ra­sıy­la, GAP'a 16 mil­yar do­lar pa­ra har­can­dı. Tür­ki­ye'nin ye­di kü­pe­li ge­li­ni­ne 16 mil­yar do­lar, bu ül­ke­nin in­san­la­rı pa­ra har­ca­dı­lar, ama, dört yıl­lık AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de GAP'a bir tek çi­vi bi­le çak­ma­dı­nız.

Ge­çen ak­şam, Sa­yın Baş­ba­kan "Te­ke Tek" prog­ra­mın­da "GAP'a ye­tiş­ti­re­cek pa­ra­mız yok­tur" di­ye, 70 mil­yo­nun önün­de bu söz­le­ri söy­le­di. Ha­ni büt­çe­niz­de çok pa­ra var­dı, ha­ni her şey bol­du, büt­çe­niz açık ver­mi­yor­du? GAP'a bir tek çi­vi ça­ka­ma­dı­nız Sa­yın Ba­kan.

Şim­di, geç­miş­te ne­ler ya­pıl­mış? Ereğ­li ya­pıl­mış, TÜP­RAŞ ya­pıl­mış, Pet­kim ya­pıl­mış, İs­ken­de­run De­mir-Çe­lik ya­pıl­mış, Ka­ra­bük De­mir-Çe­lik ya­pıl­mış, Sey­di­şe­hir Alü­min­yum ya­pıl­mış, SE­KA'da, ça­lış­tı­ğı­nız SE­KA Kâğıt Fab­ri­ka­sı ya­pıl­mış, çi­men­to fab­ri­ka­la­rı ya­pıl­mış, oto­ban­lar ya­pıl­mış, li­man­lar, ha­va­ala­nı, üni­ver­si­te­ler, has­ta­ne­ler ve 35 bin kö­ye yol, su, okul, elek­trik, te­le­fon, sağ­lı­ke­vi, sağ­lık oca­ğı gi­bi çok bü­yük hiz­met­le­re bu mem­le­ke­tin ev­lat­la­rı im­za at­mış.

Ge­lip, bu­gün, 2006 Tür­ki­ye'sin­de bü­tün geç­miş hükûmet­le­ri yok sa­yan böy­le bir an­la­yı­şı, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si kür­sü­sün­den şid­det­le red­de­di­yo­rum Sa­yın Ba­kan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)  

Şim­di, Sa­yın Ba­kan KÖY­DES pro­je­sin­den bah­set­ti, san­ki Tür­ki­ye'de köy­le­re ilk de­fa hiz­met gö­tü­rü­lü­yor, san­ki köy­le­re geç­miş­te hiç hiz­met git­me­miş gi­bi KÖY­DES pro­je­sin­den bah­se­di­yor. Şim­di, geç­miş­te, bu hiz­me­ti Köy Hiz­met­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ya­pı­yor­du, il özel ida­re­le­ri ken­di büt­çe­le­rin­den ayır­dı­ğı kay­nak­lar­la ya­pı­yor­lar­dı Sa­yın Ba­kan.

Ba­kı­nız, siz­le­re ra­kam­lar ve­re­ce­ğim: Tür­ki­ye'de 35 bin köy var…

Sa­yın Ba­kan… Sa­yın Ba­ka­nım, din­le­yi­niz lüt­fen. Tür­ki­ye'de 35 bin köy var. Siz, ik­ti­da­rı dev­ral­dı­ğı­nız gü­ne ka­dar, Tür­ki­ye'de 31.299 kö­ye iç­me su­yu gö­tü­rül­müş, 31.299 kö­ye iç­me su­yu git­miş ve sa­de­ce -bu ra­kam si­zin ra­kam­la­rı­nız­dır, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­dan al­dım bu ra­kam­la­rı- ik­ti­da­ra gel­di­ği­niz 2003 yı­lı­nın 1 Oca­ğın­da Tür­ki­ye'de su­suz olan köy sa­yı­sı 875 Sa­yın Ba­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nım, dik­ka­ti­ni­zi bu ta­ra­fa… Di­ğer yer­le­re bak­ma­yı­nız. Tür­ki­ye'de su­suz köy sa­yı­sı 875 sa­de­ce, 875. Şim­di, Ta­rım Ba­ka­nı bu­ra­ya gel­di, "On bin­ler­ce kö­ye su gö­tür­dük." di­yor. Ta­rım Ba­ka­nı ya köy sa­yı­sı­nı bil­mi­yor ya gö­tü­rü­len hiz­met­ler­den ha­be­ri yok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

Şim­di, yol­la­ra da ge­li­yo­rum. Şim­di, ba­kı­nız, Tür­ki­ye'de siz ik­ti­da­ra ge­lin­ce­ye ka­dar -yi­ne, bu ra­kam da Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri­nin ra­ka­mı­dır, resmî ra­kam­dır- Tür­ki­ye'de 291 bin ki­lo­met­re yol ya­pıl­mış de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Di­yar­ba­kır'da 1.100 yer­le­şim ye­ri­ne su gel­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - 291 bin ki­lo­met­re yol ya­pıl­mış.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Üm­met Bey… Üm­met Bey…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kı­nız, bun­la­rın 90.460 ki­lo­met­re­si as­falt, 1.742 ki­lo­met­re­si be­ton.

Ge­le­ce­ğim Sa­yın To­run, ge­le­ce­ğim…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Di­yar­ba­kır'da 1.100 yer­le­şim ye­ri­ne su gel­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sta­bi­li­ze 129 bin…

Ba­kın, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı gi­di­yor ar­ka­daş­lar. Ba­kı­nız, ba­kı­nız, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı gi­di­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, ge­çen se­ne bu kür­sü­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de ben ko­nuş­tum. Ba­kı­nız, ora­da ne de­mi­şim Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de? "Ben çı­kın­ca -ya­ni, ben kür­sü­ye çı­kın­ca- Ma­li­ye Ba­ka­nı gi­di­yor bu­ra­dan ve ben bu­gün id­di­aya gir­dim. Ba­kı­nız, ben kür­sü­ye çık­tı­ğım­da -on­lar­ca mil­let­ve­ki­li­ne söy­le­dim ki- Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­ra­yı terk ede­cek de­dim, terk et­ti. Kaç kez­dir ay­nı şey olu­yor."

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Kaç­tı…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kı­nız, ge­çen se­ne de ku­lis­te söy­le­dim mil­let­ve­kil­le­ri­ne, tu­ta­nak­la­ra ge­çir­dim. Ben ko­nu­şur­ken ge­çen se­ne çık­tı, şim­di de çık­tı Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ka­çı­yor…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Eğer, siz biz­le­ri din­le­me zah­me­ti­ne kat­lan­mı­yor­sa­nız, o söy­le­di­ği­niz söz­le­rin ar­ka­sın­da dur­ma­nız la­zım.

Şim­di, di­yor ki: "Büt­çe ra­kam işi­dir." Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, ben de ra­kam­la­rı çok se­vi­yo­rum. Git­ti­niz, ama, bü­rok­rat­la­rı­nız bu­ra­da. Ben ra­kam­la­rı çok se­vi­yo­rum. O ra­kam­lar­la il­gi­li siz­le­re ba­zı ra­kam­lar ve­re­yim ki, Tür­ki­ye ne­re­den ne­re­ye gel­miş.

Ca­ri açık, 3 kez re­vi­ze et­ti­niz bu se­ne, na­sıl bir ma­li­ye ba­ka­nı­dır, na­sıl bir hükûmet ki, ca­ri açık tah­mi­nin­de bu­lu­nu­yor, da­ha yıl içe­ri­sin­de 3 kez re­vi­ze edi­yor ve yıl so­nun­da o he­de­fe ula­şa­mı­yor. 22 de­di­niz ön­ce, 26'ya re­vi­ze et­ti­niz, 30'a çı­kar­dı­nız, yıl so­nun­da 34. Bu na­sıl si­ya­si is­tik­rar­dır? Bu na­sıl ön­gö­rü­le­bi­lir­lik­tir ki ca­ri açık­ta yüz­de 50 ora­nın­da ya­nı­lı­yor­su­nuz? Dış ti­ca­ret açı­ğı, 38 mil­yar do­lar ola­rak ilan et­ti­niz, ra­kam 54 mil­yar do­lar. Bu na­sıl ön­gö­rü­le­bi­lir­lik­tir ki, yüz­de 50 ora­nın­da ya­nı­lı­yor­su­nuz? Enf­las­yon, de­di­niz ki yüz­de 5, şim­di yüz­de 10. Yüz­de 100, enf­las­yon tah­mi­nin­de ya­nı­lan tüm dün­ya­da bir baş­ka ma­li­ye ba­ka­nı ve hükûmet var mı­dır ar­ka­daş­lar si­ze so­ru­yo­rum?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Ayıp be, ayıp!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yüz­de 100, yüz­de 100 ya­nı­lı­yor­su­nuz.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Utan­ma­dan ko­nu­şu­yor­sun!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yüz­de 5 di­yor­su­nuz, yüz­de 10 çı­kı­yor. Yüz­de 100 ya­nı­lı­yor­su­nuz.

Şim­di, re­el fa­iz… Re­el fa­iz, de­di­niz ki "yüz­de 8-9 re­el fa­iz." Şim­di 13. Yüz­de 50 ya­nı­lı­yor­su­nuz. Re­el fa­iz­de yüz­de 50 ya­nıl­mış­sı­nız. Şim­di siz, si­ya­si ve eko­no­mik is­tik­rar­dan bah­se­di­yor­su­nuz. Pe­ki, siz­le­re bu va­tan­daş­lar na­sıl gü­ve­ne­cek­ler? Na­sıl ina­na­cak­lar? Sa­na­yi­ci, iş ada­mı "yüz­de 5 enf­las­yon, yüz­de 8-9 re­el fa­iz" de­dik­ten son­ra, yüz­de 100 ve yüz­de 50 ya­nıl­ma­dan son­ra na­sıl ya­tı­rım ya­pa­cak? Siz­le­re na­sıl gü­ve­ne­cek? Na­sıl ina­na­cak? E, si­ya­si ve eko­no­mik is­tik­rar, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le olur!

Şim­di, Ma­li­ye Ba­ka­nı de­di ki: "Biz özel­leş­tir­dik, iha­le­le­re gi­ren  bir tek mü­te­ah­hit var mı? Be­nim hak­kım yen­di di­yen bir mü­te­ah­hit var mı?" di­ye sor­du. Mü­te­ah­hit ol­ma­ya­bi­lir, ama, 70 mil­yon in­san di­yor ki: "Bu özel­leş­tir­me­ler­de be­nim hak­kım yen­di. Fa­ki­rin fu­ka­ra­nın, ga­rip gu­re­ba­nın hak­kı yen­di." di­yor 70 mil­yon in­san. Ba­kı­nız, elim­de bel­ge­ler­le gel­dim, bel­ge­ler­le gel­dim. İş­te bel­ge­ler.

TÜP­RAŞ'ın 14,76'sı­nı sat­tı­nız. De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dik­kat edi­niz. Bu bel­ge­le­ri is­te­yen var­sa gel­sin ve­re­ce­ğim. Bun­lar ib­ret ve­si­ka­sı­dır ve si­zin dö­nem­den son­ra he­sap so­ru­la­cak ve­si­ka­lar­dır bun­lar, gö­re­cek­si­niz. Şim­di, 28 Şu­bat­ta bir ara­cı ku­rum, Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na ya­zı ya­zı­yor, 28 Şu­bat, "Biz" di­yor "TÜP­RAŞ'ın 14,76'sı­nı 15,40 YTL'den al­mak is­ti­yo­ruz." Bir ara­cı ku­rum ya­zı­yor Baş­ba­kan­lık Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­na. Baş­ba­kan­lık Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ay­nı gün -ar­ka­daş­lar, dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum, ay­nı gün- olur ve­ri­yor sa­tıl­ma­sıy­la il­gi­li. İş­te, bu­ra­da. Olur, bu­ra­da. Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­ka­nı ay­nı gün TÜP­RAŞ'ın 14,76'sı­nın sa­tıl­ma­sıy­la il­gi­li onay ve­ri­yor ve yi­ne ay­nı gün -bu hı­za ba­kın ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye'de iş­le­rin na­sıl hız­lı git­ti­ği­nin çok açık bir de­li­li- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı bir baş­ka ya­zı ya­zı­yor bir ara­cı ku­ru­ma "bi­zim adı­mı­za bu 14,76'sı­nı sa­tın" di­yor.

Şim­di, ba­kı­nız, bir gün­de bir ara­cı ku­rum ta­lep­te bu­lu­nu­yor, bir gün­de onay çı­kı­yor, bir gün­de ya­zı­sı gön­de­ri­li­yor, sa­tın… Şim­di, bu iha­le mi ar­ka­daş­lar? Bu, peş­keş çek­me­dir bu­nun adı. Ni­ye peş­keş çek­me­dir? Çün­kü, o gün TÜP­RAŞ'ın bor­sa­da­ki his­se de­ğe­ri 17 YTL, siz 15,4 YTL'ye, yüz­de 10 is­kon­toy­la ver­di­niz.

Ni­ye ver­di­niz? Han­gi hak­la ver­di­niz? Ni­çin iha­le­ye çı­kar­ma­dı­nız? Ni­çin hal­ka arz et­me­di­niz? Ge­lin, bu­ra­da bu­nun he­sa­bı­nı ve­rin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri­ne ses­le­ni­yo­rum: İçi­ni­ze si­ni­yor­sa, içi­ni­ze si­ni­yor­sa Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı al­kış­la­ma­ya de­vam edin, ama, bu 70 mil­yon in­sa­nın, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı al­kış­la­ma nok­ta­sın­da si­zin­le ay­nı ka­nı­da ol­ma­dı­ğı­nı çok ya­kın­dan bi­len bi­ri­si ola­rak di­yo­rum ki, ak­lı­nı­zı ba­şı­nı­za top­la­yın ne olur.

Ve, yi­ne, TÜP­RAŞ'ın yüz­de 65,76'sı­nı 1 mil­yar 304 mil­yon do­la­ra sat­tı­nız ve ben çık­tım de­dim ki, er­te­si gün ba­sın top­lan­tı­sı yap­tım: Bu fi­yat ol­maz, TÜP­RAŞ'ı yok pa­ha­sı­na sat­tı­nız de­dim. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı açık­la­ma yap­tı, de­di ki: "TÜP­RAŞ'ı çok iyi fi­ya­ta sat­tık." Var ev­rak­la­rı, bü­tün ba­sın ve te­le­viz­yon­da yer al­dı. "TÜP­RAŞ'ı çok iyi fi­ya­ta sat­tık." de­di. Son­ra ne ol­du? İha­le ip­tal edil­di. 3 de­ğer­li hâkim bu nok­ta­da çok du­yar­lı dav­ran­dı, iha­le ip­tal edil­di.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Sos­yal gü­ven­lik­ten de bah­set.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ge­le­ce­ğim…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Te­kel, Te­kel…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ora­ya da ge­le­ce­ğim…

Ve iha­le ye­ni­len­di. İha­le ye­ni­len­di -dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum- yüz­de 65,76'sı de­ğil, yüz­de 51'i, on ay son­ra, 3 mil­yar 140 mil­yon do­la­ra git­ti.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - 4 mil­yar…

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - 4 mil­yar…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - İş­te, 4 mil­yar 140 mil­yon do­la­ra git­ti. Dev­le­tin bu­ra­dan ka­zan­cı, 2 mil­yar 800 mil­yon do­lar de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Eğer Sa­yın Una­kı­tan'ın de­di­ği gi­bi ol­muş ol­say­dı, de­ğe­rin­de git­miş ol­say­dı ve o iha­le ip­tal edil­me­miş ol­say­dı, dev­le­tin kay­bı 2 mil­yar 800 mil­yon do­lar­dı. İş­te o 2 mil­yar 800 mil­yon do­lar­la Sa­yın To­run, si­zin bah­set­ti­ği­niz, ili­ni­zin bü­tün alt­ya­pı hiz­met­le­ri bi­ti­ril­miş olur­du.

Te­le­kom, 6,5 mil­yar do­la­ra git­ti. Son­ra, ku­rum­lar ver­gi­si­ni yüz­de 30'dan 20'ye in­dir­di­niz. Eğer iha­le­den ön­ce ku­rum­lar ver­gi­si­nin yüz­de 30'dan 20'ye ine­ce­ği bi­lin­miş ol­say­dı, Te­le­kom, 10 mil­yar do­la­ra gi­der­di ar­ka­daş­lar, 10 mil­yar do­la­ra gi­der­di. Evet, dev­le­tin mil­yar do­lar­la­rı iş­te böy­le uçup git­ti ha­va­ya de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Son cüm­le­le­rim…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, ek sü­re­ni­zi ver­dim, si­zin, se­lam­la­ma için mik­ro­fo­nu açı­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ta­mam.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, iş­siz­lik­ten bah­set­ti, düş­me­ye baş­la­dı di­ye. Ken­di ki­ta­bı bu­ra­da, açın, say­fa 41, iş­siz­lik oran­la­rı­nın düş­me­di­ği, ken­di ra­kam­la­rıy­la or­ta­da, say­fa 41. İh­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı, yüz­de 69,9 dev­ral­dı­ğı­nız­da -say­fa 133- şim­di, is­tik­rar­lı bir şe­kil­de yüz­de 60'la­ra ka­dar dü­şür­müş­sü­nüz! İş­te, is­tik­rar, ge­lir da­ğı­lı­mın­da, va­tan­daş­la­rın ge­lir da­ğı­lı­mı­nın bo­zul­ma­sın­da iyi is­tik­rar sağ­la­mış­sı­nız! İh­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nın­da iyi is­tik­rar sağ­la­mış­sı­nız! İş­siz­li­ğin düş­me­me­sin­de iyi is­tik­rar sağ­la­mış­sı­nız ve Tür­ki­ye'nin çok önem­li me­se­le­le­ri­nin ya­pıl­ma­sın­da, ya­tı­rım­lar­da…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen, son cüm­le­ni­zi ala­yım.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …ma­ale­sef, ya­pı­lan hiç­bir şe­yin ol­ma­dı­ğı­nı çok açık ve net bir şe­kil­de gö­rü­yo­ruz.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - 69'un­cu mad­de­ye gö­re söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bi­raz ön­ce, ken­di­si­ne sa­ta­şıl­dı­ğın­dan ba­his­le söz alan Sa­yın Ki­ler'in ko­nuş­ma­sın­da, Sa­yın Or­han Eras­lan, Niğ­de Mil­let­ve­ki­li, ken­di­si­ne ha­ka­ret edil­di­ğin­den ba­his­le, 69'a gö­re söz is­te­miş­tir.

Şim­di, za­bıt­la­rı ge­tirt­tim. Aşa­ğı yu­ka­rı tü­mü­ne ya­kı­nı­nı ge­tirt­tim. İlk sa­taş­ma, da­ha doğ­ru­su ilk mü­da­ha­le, sa­taş­ma de­me­ye­yim; Sa­yın Eras­lan "Se­nin yü­zün kı­za­ra­ca­ğı­na, çı­kıp rek­lam ya­pı­yor­sun." di­yor. Yi­ne, Sa­yın Ki­ler de "Ai­le­den bi­ri­si mil­let­ve­ki­li ol­du di­ye, herhâlde 5 bin ki­şi­yi ka­pı dı­şa­rı at­ma­yız, ti­ca­re­ti­mi­zi bi­ti­re­me­yiz." ve­sa­ire di­yor ve ila­ve­ten, Sa­yın Eras­lan "Ayıp, ayıp, yü­zün kı­zar­mı­yor mu?" di­yor. Ben mü­da­ha­le edi­yo­rum. Da­ha son­ra, Sa­yın Ki­ler "Be­nim yap­tı­ğım ayıp­sa, se­nin yap­tı­ğın ter­bi­ye­siz­lik. Din­le­me­si­ni öğ­ren ön­ce." di­yor.

Şim­di, ön­ce­lik­le, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, hiç­bir za­man, Sa­yın Eras­lan'ın hi­ta­bı da, Sa­yın Ki­ler'in kar­şı hi­ta­bı da bu Par­la­men­to­nun içe­ri­sin­de ko­nu­şul­ma­sı ge­re­ken şey­ler de­ğil. Bu­nu bir de­fa he­pi­miz bi­li­yo­ruz. An­cak, bu­ra­da, Sa­yın Ki­ler…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Meş­ru mü­da­faa ya­pı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, bir da­ki­ka mü­sa­ade eder mi­si­niz.

Sa­yın Ki­ler, bu za­bıt­la­rı açık­la­dım -si­ze hi­tap edi­yo­rum- bu son cüm­le ola­rak, "Be­nim yap­tı­ğım ayıp­sa, se­nin yap­tı­ğın ter­bi­ye­siz­lik. Din­le­me­si­ni öğ­ren..." cüm­le­si­ni -bu­ra­da, bir­bi­ri­miz, mu­ha­le­fet olu­ruz, ik­ti­dar olu­ruz, be­ra­ber hiz­met edi­yo­ruz- açık­la­mak, tav­zih et­mek is­ter mi­si­niz? Böy­le bir hak­kı­nız var.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Evet

BAŞ­KAN - Ye­ri­niz­den. Sa­de­ce bu cüm­le­ni­zi ya tav­zih eder ya da ge­ri alır­sı­nız, o si­zin tak­di­ri­niz.

Bu­yu­run.

III. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR (Devam)

2.- Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in, yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma­da, ba­zı söz­le­ri­nin yan­lış an­la­şıl­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le açık­la­ma­sı

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­ka­nım, özel­lik­le, yap­mış ol­du­ğum açık­la­ma­da, ta­bii ki, ba­na ya­pı­lan mü­da­ha­le­le­re ce­vap ver­mem ge­re­ki­yor­du. Ama, bu­ra­da, di­rekt, hiç kim­se­nin is­mi­ni kul­la­na­rak, ben "ter­bi­ye­siz" ke­li­me­si kul­lan­ma­dım.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Bi­ze mi söy­le­din!

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Do­la­yı­sıy­la, he­le he­le, ba­na kar­şı­dan "yü­zün kı­zar­mı­yor mu" gi­bi ke­li­me­ler ge­lin­ce, bel­ki, o an­da kas­tı­mı aş­mış ola­bi­li­rim, do­la­yı­sıy­la dü­zel­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Dü­zel­ti­yor­su­nuz, ge­ri alı­yor­su­nuz sö­zü­nü­zü.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Evet. Ama, ben de yap­mış ol­du­ğum açık­la­ma­yı, Mec­li­sin doğ­ru al­gı­la­ma­sı açı­sın­dan ya­pı­yor­dum. Ta­bii, kar­şı­dan ge­len mü­da­ha­le­ler kar­şı­sın­da…

BAŞ­KAN - Ta­mam, o si­zin hak­kı­nız, ama, bu sö­zü dü­zelt­miş olu­yor­su­nuz.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, ar­ka­da­şı­mız dü­zelt­ti. Söz is­ti­yor mu­su­nuz?

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - İs­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, ama çok kı­sa. Bu dü­zelt­me­den son­ra­ki ko­nuş­ma­nı­zın çok kı­sa ol­ma­sı­nı ri­ca edi­yo­rum, çün­kü, si­zin ifa­de­le­ri­ni­zi de bu­ra­da oku­dum.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Söz dü­zel­dik­ten son­ra bu söz ne olu­yor Sa­yın Baş­kan?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bi­raz eğ­ri kal­dı da, onu dü­zel­te­cek.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Hay­ret bir şey ya!

3.- Niğ­de Mil­let­ve­ki­li Or­han Eras­lan'ın, Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Va­hit Ki­ler'in, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 69'un­cu mad­de­ye gö­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Şim­di…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Söz dü­zel­til­dik­ten son­ra hük­mü kal­ma­dı ki.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Sa­yın Ka­cır, mü­sa­ade eder­se­niz, ne­yi dü­zel­te­ce­ği­mi­ze de biz ka­rar ve­re­lim.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ik­ti­dar par­ti­si­nin mil­let­ve­ki­li, bir ta­raf­ta gü­cü var, ik­ti­dar kul­lan­ma gü­cü var. İk­ti­dar gru­bun­dan dü­rüst bir sü­rü ar­ka­da­şı­mız var, on­la­ra hiç­bir sö­zü­müz var mı?

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Hep­si dü­rüst.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Si­zi kas­tet­me­dim.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Hep­si dü­rüst, o da dü­rüst.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Şim­di…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­ka­nım "bir sü­rü" di­ye ifa­de et­ti.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir iha­le olu­yor, bir ta­raf­ta dev­let var, dev­let. Dev­le­tin yap­tı­ğı iha­le­ye…

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, o ko­nu­da si­ze söz ve­re­mem. Sa­de­ce, bu çüm­ley­le il­gi­li, si­zin söy­le­ye­ce­ği­niz.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Efen­dim, mü­sa­ade edin.

BAŞ­KAN - Efen­dim, o si­zin ya­pa­ca­ğı­nız iş de­ğil. Bu­ra­da, biz Ki­ler'in iha­le­si­ni tar­tış­mı­yo­ruz.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Efen­dim, ben ni­ye o açık­la­ma­yı yap­tı­ğı­mı…

BAŞ­KAN - Ba­kın, be­nim iyi ni­ye­ti­mi, lüt­fen, iyi ni­yet­le kul­la­nın.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Ben ni­ye söy­le­di­ği­mi açık­la­mak du­ru­mun­da­yım.

BAŞ­KAN - Baş­ka bir açık­la­ma­ya izin ve­re­mem.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Bir da­ki­ka efen­dim.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, 69'dan is­te­di­ği­niz, bu cüm­ley­le il­gi­li.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Gi­riş ya­pı­yor, gi­riş.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Lüt­fen, Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan… Bu­ra­da bir sü­rü…

BAŞ­KAN - İs­te­di­ği­niz, bu cüm­ley­le il­gi­li…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Mü­sa­ade edin de ko­nuş­sun Sa­yın Baş­kan.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Mü­sa­ade eder mi­si­niz… Mü­sa­ade eder mi­si­niz… Sa­yın Baş­kan…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Bir da­ki­ka git­ti Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Baş­ka ko­nu­la­rı an­la­ta­ma­yız bu­ra­da.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Var mı öy­le şey ya!

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Efen­dim, ko­nuş­tur­mu­yor­su­nuz, ko­nuş­tur­mu­yor­su­nuz…

BAŞ­KAN - El­bet­te ko­nuş­tur­mam…

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Böy­le şey ola­bi­lir mi?

BAŞ­KAN - Çün­kü, si­zin ko­nuş­mak is­te­di­ği­niz, İç Tü­zük'e uy­gun de­ğil.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Uy­gun efen­dim.

BAŞ­KAN - Na­sıl uy­gun?

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Din­le­di­niz mi? Da­ha açık­la­ma­dım bir şey. Lüt­fen… Lüt­fen, efen­dim…

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, içi­niz­de bir sü­rü he­kim ar­ka­da­şı­mız var, bir sü­rü avu­kat ar­ka­da­şı­mız var. Bu ar­ka­daş­la­rı­mız, mil­let­ve­kil­li­ği sü­re­si içe­ri­sin­de gö­rev­le­ri­ni ya­pı­yor­lar mı? Mes­lek­le­ri­ni ya­pı­yor­lar mı? Ya­pa­mı­yor­lar. Yap­ma­ma­la­rı da ge­re­kir. Doğ­ru­su bu.

Şim­di, ti­ca­re­te biz… El­bet­te hak­tır ti­ca­ret.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Ya, ken­di­si ça­lı­şı­yor mu?.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Din­ler mi­si­niz.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Ken­di­si uğ­ra­şı­yor mu?

BAŞ­KAN - Lüt­fen mü­da­ha­le et­me­yin efen­dim.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Ti­ca­ret el­bet­te hak­tır, el­bet­te ti­ca­re­ti­ni ya­pa­cak va­tan­daş. Ama, ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li bu­ra­dan, çı­kıp, "Be­nim ai­le şir­ke­tim." di­ye, Mec­lis kür­sü­sü­nü, ya­ni, ko­nuş­ma­lar­dan son­ra rek­lam alın­mış gi­bi, rek­lam amaç­lı kul­lan­ma­sı ve bir ta­raf­ta dev­let iha­le­si­ne ken­di­si­nin "Ai­le şir­ke­tim." de­di­ği şir­ke­tin hak ol­du­ğu­nu, ken­di gü­cü­nün bu­ra­da yer al­ma­sı­nın yan­lış ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­me­si fev­ka­la­de şa­şır­tı­cı. Bu el­bet­te ayıp­tır ar­ka­daş­lar. Bu­na be­nim de­ğil, he­pi­ni­zin kar­şı çık­ma­sı la­zım. En ön­ce ik­ti­dar mil­let­ve­kil­le­ri­nin de­me­si la­zım ki: "Bu doğ­ru de­ğil­dir. Bi­zi yük al­tı­na koy­ma; şah­si ka­zanç­la­rı­nız için, ai­le­vi ka­zanç­la­rı­nız için bi­zi yük al­tı­na koy­ma." de­me­niz ge­re­kir. Bu­nu bir mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li söy­le­di di­ye…

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Ama, it­ham yap­ma­ya­cak­sın.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Efen­dim, din­ler mi­si­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Yıl­dız, lüt­fen mü­da­ha­le et­me­yin.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Şim­di, si­ya­si etik di­ye bir şey var. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­ya­si etik şu­dur: Yap­tı­rım gü­cü olan, ken­di­si­nin akit­te et­ki­si ola­bi­le­cek adam, akit­te et­ki­si ola­bi­le­cek ki­şi, ak­din di­ğer ta­ra­fın­da da ol­maz. Bu­ra­da dev­let-bu­ra­da ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li; ma­sa­nın hem bu ba­şın­da ik­ti­dar hem bu ba­şın­da ik­ti­dar! Ne âlâ mem­le­ket! Bu­nu eleş­ti­rin­ce de, he­men "Ter­bi­ye­siz­lik" de­ni­li­yor.

TA­NER YIL­DIZ (Kay­se­ri) - Sö­zü­nü ge­ri al­man la­zım.

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, asıl, mil­le­tin var­lık­la­rı­nı ta­lan et­mek, soy­mak yan­lış­tır; asıl, mil­le­tin var­lık­la­rı so­yu­lur­ken ses çı­kar­ma­mak ter­bi­ye­siz­lik­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, lüt­fen…

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Asıl, mil­le­tin var­lık­la­rı yağ­ma­la­nır­ken ses çı­kar­ma­mak ter­bi­ye­siz­lik­tir. Si­ze ha­tır­la­tı­yo­rum. Ba­kı­nız…

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - En bü­yük ter­bi­ye­siz sen­sin.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan, lüt­fen…

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Nam­dar Rah­mi Ka­ra­tay'ın bir şi­iri var…

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, on da­ki­ka ko­nu­şa­cak mı bu­ra­da?

OR­HAN ERAS­LAN (De­vam­la) - Nam­dar Rah­mi Ka­ra­tay'ın bir şi­iri var. Di­yor ki: "So­ğan bi­le so­yu­lur­ken ya­şa­rı­yor da göz­ler / Bu mil­let so­yu­lur­ken al­dır­mı­yor öküz­ler." di­yor. Öküz du­ru­mu­na düş­me­mek için biz de ses çı­ka­rı­yo­ruz.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen­sin en bü­yük say­gı­sız, en bü­yük ter­bi­ye­siz sen­sin.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eras­lan…

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Bir da­ki­ka efen­dim.

Bu, böy­le… Ba­kın, mo­no­log şek­lin­de, di­ya­log şek­lin­de bu iş yü­rü­mez.

Sa­yın Eras­lan'ın ko­nuş­ma­sı­nın ne de­re­ce doğ­ru ol­du­ğu­nu tar­tı­şa­bi­li­riz. Yal­nız, Eras­lan, iyi bir avu­kat. Ken­di­si­ne şu­nu Mec­lis Baş­kan­lı­ğı ola­rak ifa­de edi­yo­rum ki, ya­sa­la­rın açık ve net bir şe­kil­de ya­sak et­me­di­ği bir hu­su­su, Mec­lis kür­sü­sün­den, yo­rum­lar­la, de­ği­şik şe­kil­de ifa­de et­mek yan­lış­tır. O ko­nu­da söz­le­ri­ne kim­se­nin ka­tıl­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Öy­le, Ana­ya­sa'da, İç Tü­zük'te, ya­sa­da, mil­let­ve­kil­le­ri­nin ne­le­ri ya­pa­bi­le­ce­ği ne­le­ri ya­pa­ma­ya­ca­ğı açık. Bu şart­lar­da bu­ra­da­ki ifa­de­le­ri yan­lış yo­rum­la­ra mey­dan ve­re­bi­lir. Ama, ba­kın, ben, Par­la­men­to­da mil­let­ve­ki­li­nin ta­lep­le­ri­ni kür­sü­de ifa­de ede­bil­me­le­ri imkânı­nı sağ­la­dım. O be­yan ken­di­le­ri­nin­dir.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ki­ler, bu­nun so­nu gel­mez.

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, sö­zü­nü ge­ri al­sın.

BAŞ­KAN - Yan­lış söy­le­ye­bi­lir, baş­ka bir şart­lar­da siz du­ru­mu­nu­zu açık­lar­sı­nız, ba­sın top­lan­tı­sı ya­par­sı­nız, baş­ka bir şey ya­par­sı­nız. (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan, yi­ne ko­nuş­ma­sı sı­ra­sın­da Sa­yın Ki­ler'in, ken­di­si hak­kın­da ha­ka­ret­te bu­lun­du­ğun­dan ba­his­le söz is­te­miş­tir. Ne de­miş Sa­yın Ki­ler? "Tay­yip Er­do­ğan ve be­nim is­mi­mi ağ­zı­na alır­ken ön­ce ağ­zı­nı çal­ka­la" de­miş, böy­le bir ifa­de kul­lan­mış.

İç Tü­zük'ümüz açık…

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Çok doğ­ru de­miş.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bir da­ki­ka efen­dim, ba­na mü­da­ha­le et­me­yin. Otu­run ye­ri­ni­ze… Otu­run ye­ri­ni­ze… Sa­yın Ki­ler, ye­ri­ni­ze otu­run.

Sa­yın Öz­do­ğan, İç Tü­zük'ün 69'un­cu mad­de­si ve geç­miş tat­bi­kat­lar ve iç­ti­hat­lar çer­çe­ve­sin­de bu cüm­le­nin si­ze bir ha­ka­ret ma­hi­ye­tin­de ol­ma­dı­ğı­nı, ko­nuş­ma­nı­zın üs­lu­bu çer­çe­ve­sin­de, si­zin ko­nuş­ma­nı­zın üs­lup ve ifa­de­le­ri­niz çer­çe­ve­sin­de bir ha­ka­ret ko­nu­su ol­ma­dı­ğı­nı Baş­kan­lık ola­rak dü­şü­nü­yo­ruz.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Ben ken­di­le­ri­ne ha­ka­ret et­me­dim. 

BAŞ­KAN - Ta­le­bi­ni­zi ka­bul et­mi­yo­rum, 69'a gö­re söz hak­kı ver­mi­yo­rum. Yal­nız…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Ada­let­li dav­ra­nın Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ben çok ada­let­li ol­du­ğum ka­na­atin­de­yim.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Mil­let si­zi sey­re­di­yor, ken­di­ni­ze ya­zık et­me­yin.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ki­ler'in ba­na bir şi­fa­hi ta­le­bi var.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Ya­zık si­ze!

BAŞ­KAN - Di­yor ki: "Sa­yın Eras­lan be­nim iha­le­ye gir­di­ği­mi ifa­de et­ti bu­ra­da" öy­le mi?

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Evet.

BAŞ­KAN - Ye­ri­niz­den "ben iha­le­ye gir­me­dim" di­yor­su­nuz, onu za­bıt­la­ra ge­çi­rin, ta­mam, baş­ka söz ver­mem.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Efen­dim, ni­ye ye­rin­den?

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­kan, kür­sü­den açık­la­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Efen­dim, ye­ri­niz­den.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Ora­dan efen­dim.

BAŞ­KAN - Ye­ri­niz­den efen­dim.

Efen­dim, za­bıt­la­ra geç­me­si ba­kı­mın­dan si­ze söz ve­ri­yo­rum. Böy­le bir usu­lü­müz yok.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ki­ler, ak­si tak­dir­de o sö­zü de ver­mem. Ye­ri­niz­den... Za­bıt­la­ra geç­sin. Ne de­di, ne doğ­ru, onu açık­la­yın o ka­dar.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sa­yın Baş­kan, ai­le şir­ke­ti de­dim.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Sa­yın Baş­ka­nım, Sa­yın Eras­lan kür­sü­de­ki ko­nuş­ma­sın­da, bi­zim açık açık iha­le­ye gir­di­ği­mi­zi ve bu­nu sa­vun­du­ğu­mu­zu söy­lü­yor.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) - Sa­yın Baş­kan, ai­le şir­ke­ti de­dim Sa­yın Baş­kan.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - As­la ve ka­ta… Ti­ca­ri ku­ral­la­ra, ti­ca­ri eti­ğe, ti­ca­ri ah­la­ka uy­gun bir şe­kil­de ti­ca­ret ya­pan her şir­ke­tin hak­kı olan iha­le alın­dık­tan son­ra, baş­ka bir şir­ket ta­ra­fın­dan alı­nan iha­le­yi bir ay son­ra bi­zim şir­ke­ti­mi­ze ya­pı­lan tek­lif son­ra­sın­da ya­pı­lan bir or­tak­lık var, iş bir­li­ği var.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) - Pa­ra­van şir­ket, pa­ra­van.

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Bu, ta­ma­men… İha­le­nin ya­pı­mı aşa­ma­sın­da Ki­ler AŞ iha­le­ye gir­me­miş­tir. İha­le bit­tik­ten bir ay son­ra, ba­kı­nız…

BAŞ­KAN - Şim­di, Sa­yın Ki­ler, iha­le­ye gir­me­di­niz...

VA­HİT Kİ­LER (Bit­lis) - Gir­me­dik Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ta­mam, za­bıt­la­ra geç­miş­tir.

Te­şek­kür ede­rim.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.34

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.53

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li),Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

On be­şin­ci tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

II. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (Devam)

A) MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı  2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) KA­MU İHA­LE KU­RU­MU (Devam)

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

C) GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) GE­LİR BÜT­ÇE­Sİ (Devam)

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Şim­di, so­ru­la­ra ge­çi­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 18 sa­yın mil­let­ve­ki­li­miz söz is­te­miş du­rum­da. Aşa­ğı yu­ka­rı her mil­let­ve­ki­li­ne, as­ga­ri, müm­kün ol­du­ğu ka­dar en az 10 mil­let­ve­ki­li­ne söz ver­me imkânı­nı sağ­la­mak için, da­ha ön­ce­ki otu­rum­lar­da da bir­le­şim­ler­de de ifa­de et­ti­ği­miz gi­bi, her sa­yın mil­let­ve­ki­li­mi­ze bir da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğiz. Bu sü­re içe­ri­sin­de so­ru­la­rı­nı kı­sa ve öz bir şe­kil­de sor­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum. Sü­re­yi uzat­ma­ya­ca­ğız.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, özel­lik­le, özel ida­re­le­re ve be­le­di­ye pay­la­rı­na ve­ri­len pa­ra­lar­da, özel­lik­le ye­rel be­le­di­ye­ler­de, kay­na­ğı az be­le­di­ye­le­re bü­yük hak­sız­lık­lar ya­pı­lı­yor. Ya­ni, nü­fu­sa gö­re ve­ri­yor­su­nuz, ama bu be­le­di­ye­le­ri­mi­zin alt­ya­pı so­run­la­rı… Bu be­le­di­ye­le­ri­mi­zin kı­şın nü­fu­su 2 bin, ya­zın 10 bin. Onun için, bu be­le­di­ye­le­ri­miz­le il­gi­li her­han­gi bir ya­sa de­ği­şik­li­ği dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? En azın­dan bun­la­ra bir sos­yal pay ver­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum özel­leş­tir­mey­le il­gi­li. Ma­lat­ya Si­ga­ra Fab­ri­ka­sın­da­ki in­san­la­rı­mız "biz ça­lış­ma­dan pa­ra al­mak is­te­mi­yo­ruz" di­yor­lar. Bu in­san­lar vic­da­nen ra­hat­sız. Lüt­fen, Ma­lat­ya Si­ga­ra Fab­ri­ka­sı­nın so­nun­da ne ola­ca­ğı­nı bi­ze net bir şe­kil­de bil­di­rin.

Üçün­cü­süy­se, Ma­lat­ya'da sos­yal ba­rı­şı boz­du­nuz, en ba­şa­rı­lı şe­ker fab­ri­ka­sı­nın ara­zi­si­ni be­le­di­ye­ye ve­re­rek, ama ya­sa dur­dur­du. Lüt­fen, Ma­lat­ya'da sos­yal ba­rı­şı ye­ni­den…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Kı­lıç…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, Ma­lat­ya Sü­mer­bank Fab­ri­ka­sı, siz­den ön­ce, 2002 yı­lın­da 11 mil­yon do­la­ra özel­leş­tir­me­de iha­le edil­miş­ti. İha­le be­de­li dü­şük bu­lun­du­ğun­dan iha­le ip­tal edil­miş­ti. Ay­nı fab­ri­ka, Şu­bat 2004'te, üze­rin­de­ki bi­na­la­rı ve ma­ki­ne­le­ri, şe­hir mer­ke­zin­de­ki 144 bin met­re­ ka­re ar­sa­sıy­la bir­lik­te 6,4 mil­yon do­la­ra iha­le edil­miş­tir.

Bi­rin­ci so­rum Sa­yın Ba­kan: Siz he­sap­tan an­lar­sı­nız. 11 mil­yon do­lar mı bü­yük, 6,4 mil­yon do­lar mı bü­yük? Bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

İkin­ci so­rum Sa­yın Ba­kan: Fab­ri­ka ola­rak ça­lış­tı­ra­ca­ğı­nı açık­la­yan alı­cı grup, Ma­lat­ya'da ba­sın açık­la­ma­sı ya­pa­rak, bu ala­na lüks ko­nut ve ti­ca­ret mer­ke­zi ya­pa­ca­ğı­nı be­lir­te­rek, imar pla­nı de­ği­şik­li­ği ya­pa­ca­ğı­nı açık­la­mış­tır. İmar de­ği­şik­li­ği ya­pı­lır­sa, bu ar­sa­nın de­ğe­ri 100 mil­yon do­la­rın üze­ri­ne çı­ka­cak­tır. Halk­tan top­la­nan ver­gi­ler­le ya­ra­tı­lan bu ül­ke kay­nak­la­rı­nın ba­zı grup­la­ra ak­ta­rıl­ma­sı­nı ah­la­ki bu­lu­yor mu­su­nuz?

Üçün­cü so­rum: Sa­yın Ba­kan, şu an­da da Ma­lat­ya Te­kel Fab­ri­ka­sı­nı ça­lış­tır­ma­ya­rak ka­pa­tıl­ma­sı­nın ze­mi­ni­ni ha­zır­la­ma­ya ça­lış­mak­ta­sı­nız. Ni­ye­ti­niz Te­kel Fab­ri­ka­sın­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın Os­man Öz­can…

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, za­rar be­yan et­ti di­ye ver­gi da­ire­si­ne da­vet edi­lip, be­ya­nı ar­tır di­ye teh­dit edi­len mü­kel­lef sa­yı­sı kaç­tır?

İki: Ba­lı­ke­sir SE­KA iş­let­me­si­nin pi­ya­sa de­ğe­ri 51,2 mil­yon do­lar iken, bu fab­ri­ka­yı 1,1 mil­yon do­la­ra sa­tar­ken vic­da­nı­nız sız­la­ma­dı mı? Bu fab­ri­ka­nın alı­cı­sı, par­ti­ni­zi des­tek­le­yen Al­bay­rak­lar ol­du­ğu için mi sa­tı­şı yap­tı­nız?

Üç: Sa­de­ce es­naf ve sa­natkârla­rı kap­sa­yan bir ver­gi in­di­ri­mi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­can.

Sa­yın Os­man Kap­tan…

OS­MAN KAP­TAN (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, Sa­yın Baş­ba­kan, ka­sım ayı­nın ba­şın­da cep te­le­fo­nun­dan özel ile­ti­şim ver­gi­si­nin yüz­de 25'ten yüz­de 20'ye in­di­ri­le­ce­ği­ni, ya­ni yüz­de 20 in­di­rim ya­pı­la­ca­ğı­nı açık­la­mış­tı. Ay­nı yön­de Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı da açık­la­ma yap­mış­tı. 20 Ara­lık 2006 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­nan teb­liğ­de cep te­le­fo­nun­da ilk kez abo­ne olan­lar­dan alı­nan ver­gi­yi 2007 için yüz­de 7,8 ar­tır­dı­nız. Ver­gi­yi azal­ta­ca­ğız di­yor­su­nuz, ver­gi­yi ar­tı­rı­yor­su­nuz.

Sa­yın Ba­kan, Baş­ba­ka­nın ve ba­kan­la­rı­nın de­dik­le­ri­nin ter­si mi doğ­ru­dur?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kap­tan.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­nım, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ta­li­ma­tıy­la ka­mu­da­ki 200 bin ge­çi­ci iş­çi­nin kad­ro­ya alın­ma­sı­na yö­ne­lik ça­lış­ma­lar de­vam et­mek­te­dir. Bu ça­lış­ma­lar han­gi aşa­ma­da­dır?

Ay­rı­ca, 1992 yı­lın­dan iti­ba­ren özel­leş­tir­me ne­de­niy­le iş­siz ka­lan 13.500 in­sa­nı­mı­zı 657'ye 4/C kap­sa­mın­da ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da işe baş­lat­tı­nız. Bun­lar içe­ri­sin­de Kon­ya Sey­di­şe­hir iş­çi­le­ri de mev­cut­tur, si­ze mü­te­şek­ki­riz. Fa­kat 4/C kap­sa­mın­da­ki söz ko­nu­su iş­çi­le­ri­mi­ze yö­ne­lik ise Baş­ba­ka­nı­mız du­rum tes­pi­ti ya­pıl­ma­sı ta­li­ma­tı ver­miş­tir. Bu ça­lış­ma­la­rın da han­gi aşa­ma­da ol­du­ğu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Di­ğer so­rum: Dört yıl­lık sü­reç­te büt­çe açık­la­rı­nın gel­di­ği nok­ta ne­dir?

Bir di­ğe­ri ise 2006 yı­lın­da pet­rol ürün­le­ri ve do­ğal gaz baş­ta ol­mak üze­re ma­ki­ne ve ara mal it­ha­la­tı ne ka­dar ol­muş­tur? Bun­la­rın ca­ri açı­ğa yan­sı­ma­sı ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven'in, biz ci­haz­da yan­lış­lık­la ka­pat­mış ol­duk mik­ro­fo­nu­nu açı­yo­ruz.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ven.

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Kü­tah­ya ili­mi­zin 3 Ka­sım 2002'den son­ra eko­no­mik ola­rak yüz­de 30 bü­yü­me­sin­de kat­kı­la­rı­nız, Kü­tah­ya'mı­za ikin­ci or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­mi­zin ka­zan­dı­rıl­ma­sın­da yer te­mi­ni kat­kı­la­rı­nız; Cav­dar­hi­sar Hükûmet Ko­na­ğı, Al­tın­taş Böl­ge Ha­va­ala­nı, Beş­ka­rış Ba­ra­jı ve bö­lün­mez yol­la­rı­mı­za öde­nek kat­kı­la­rı­nız ve Kü­tah­ya'mı­zın 2002 ya­tı­rım pro­je tu­ta­rı­nın 300 mil­yon­dan 700 mil­yo­na ar­tı­rıl­ma­sın­da­ki kat­kı­nız için te­şek­kür eder­ken iki so­rum var:

Sa­yın Ba­ka­nım, si­zin Ba­kan­lı­ğı­nız dö­ne­min­de ül­ke­miz eko­no­mi­si is­tik­ra­rı ya­ka­la­ya­rak üst üs­te dört yıl bü­yü­müş­tür. Ge­li­nen bu nok­ta ile is­tih­dam ar­tı­şı ara­sın­da bir iliş­ki ku­ru­la­bi­lir mi?

İkin­ci­si, sağ­la­nan 2 mil­yon is­tih­dam ar­tı­şın­da, eko­no­mik is­tik­rar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­ven.

Sa­yın Tunç, bu­yu­run.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nım, on yıl­dır çö­zü­mü bek­le­yen ve Uşak'ta 2.500 ko­nu­tu il­gi­len­di­ren ko­ope­ra­tif­ler so­ru­nu­nu çöz­dü­ğü­nüz için, bü­yük oran­da çö­zül­dü­ğü için siz­le­re ön­ce­lik­le te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum. Yal­nız, bu ko­ope­ra­tif­ler­den sa­de­ce bir ta­ne­si, Yu­nus Em­re Ko­ope­ra­ti­fi şu an­da yi­ne çö­züm bek­le­mek­te. Bu­nun­la il­gi­li de çö­zü­mü sağ­la­ma­nı­zı bek­li­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tunç.

Sa­yın Sı­va­cı­oğ­lu, bu­yu­run.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­la­le­ti­niz­le, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za bir­kaç ta­ne so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım "Kas­ta­mo­nu Şe­ker Fab­ri­ka­sı özel­leş­ti­ril­di." ba­zen de "Özel­leş­ti­ril­me­den vaz­ge­çi­li­yor." di­ye ma­hallî ba­sın­da sık sık ha­ber­ler çı­kı­yor. Bu fab­ri­ka­nın du­ru­mu ne­dir?

İkin­ci so­rum: İne­bo­lu Ter­sa­ne­si için Teş­vik Ka­nu­nu kap­sa­mın­da yer tah­sis ça­lış­ma­la­rı var. Han­gi aşa­ma­da­yız ve ne za­man so­nuç­la­na­cak? Bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Bir de, ba­zı köy­ler­de­ki muh­tar­lar hem ka­mu iş­çi­si hem de köy muh­ta­rı ola­rak gö­rev­le­ri­ni de­vam et­ti­ri­yor­lar. Kaç ta­ne muh­ta­ra kaç li­ra pa­ra öde­ni­yor? Bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Bir de, han­gi ver­gi çe­şit­le­rin­de, ne oran­lar­da ver­gi in­di­rim­le­ri yap­tık?

Ah­met Bey'in sor­du­ğu so­ru­ya ila­ve­ten, ka­mu iş­çi­le­ri­nin kad­ro­ya geç­me­le­ri­nin kap­sa­mı ne­dir? Kim­ler iş­çi ola­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sı­va­cı­oğ­lu.

Sa­yın Zül­fü De­mir­bağ, bu­yu­run.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­ma iki so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Bi­rin­ci­si: 2002 ön­ce­si dö­nem­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me ile AK Par­ti İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­yi kı­yas­lar mı­sı­nız?

İkin­ci­si: Hep, ko­nuş­ma­cı­lar ta­ra­fın­dan, bor­cu­mu­zun art­tı­ğı ifa­de edi­li­yor. Bu­nu, tek­nik bir şe­kil­de or­ta­ya ko­yar mı­sı­nız?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­mir­bağ.

Sa­yın Ca­vit To­run…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­ka­nım; GAP ola­rak bi­li­nen Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Pro­je­si'ne bu­gü­ne ka­dar top­lam­da ne oran­da ya­tı­rım ya­pıl­mış ve kar­şı­lı­ğın­da ne ka­dar ge­lir el­de edil­miş­tir?

Böl­gem olan Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si ül­ke­mi­zin en bü­yük su hav­za­sı­dır. Bu böl­ge­de yer alan Ke­ban, Ka­ra­ka­ya, Ata­türk, Dic­le, Kral­kı­zı Ba­raj­la­rın­dan ül­ke­mi­zin ener­ji ih­ti­ya­cı­nın önem­li bir kıs­mı sağ­lan­mak­ta­dır. Su­la­ma ya­tı­rım­la­rı­mı­zın ay­nı hız­la iler­le­me­si için ne­ler yap­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

2007 yı­lı büt­çe­sin­de su­la­ma ya­tı­rım­la­rı­mı­za ayır­dı­ğı­nız kay­nak ne ka­dar­dır?

Yıl­lar­dan be­ri plan­la­nan, an­cak kay­nak ye­ter­siz­li­ği ge­rek­çe gös­te­ri­le­rek ge­ri­ye bı­ra­kı­lan Çer­mik-Ka­le, Er­ga­ni ve Çün­güş-Oyuk­lu Ba­raj­la­rı­nın ya­pı­mıy­la il­gi­li fi­nans­man te­mi­ni için ne tür ça­lış­ma­lar yap­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Sa­yın Ba­ka­nım, Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'nin kal­kın­ma­sı su­la­ma har­ca­ma­la­rı­na ay­rı­lan ya­tı­rım mik­tar­la­rı­nın yük­sek­li­ğiy­le doğ­ru oran­tı­lı­dır. Sil­van Pro­je­si bü­yük dış kay­nak ge­rek­ti­ri­yor…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın To­run.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru sor­ma sü­re­miz ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın Ba­kan şim­di ce­vap ve­re­cek­ler.

Bu­yu­run efen­dim.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın As­la­noğ­lu "Nü­fu­sa gö­re be­le­di­ye­le­re yar­dım ya­pı­yor­su­nuz. Bu, za­man za­man ada­let­siz bir du­rum mey­da­na ge­ti­ri­yor. Ye­ni ka­nun dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?" di­yor. Bu­nun­la il­gi­li ka­nun Mec­li­se sevk edil­di, ya­kın­da da Ge­nel Ku­ru­la ge­lir, öy­le tah­min edi­yo­rum.

Şim­di, Te­kel… Ma­lat­ya'ya yi­ne so­ru­yor­su­nuz, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li ol­ma­nız ha­se­biy­le. Ma­lat­ya Si­ga­ra Fab­ri­ka­sı üre­ti­mi­ne de­vam edi­yor, ama, za­man za­man da si­pa­ri­şe bağ­lı ola­rak ge­çi­ci du­ruş­lar ola­bi­li­yor.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, hiç et­mi­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, eğer bu si­pa­riş­ler de­vam et­ti­ği müd­det­çe de biz üre­ti­me şu an­da de­vam edi­yo­ruz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, si­zi ya­nıl­tı­yor­lar. Et­mi­yor şu an­da, ça­lış­mı­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - İş­te, söy­le­di­ğim gi­bi, si­pa­ri­şe bağ­lı ola­rak za­man za­man du­ra­bi­lir.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - İş­çi­le­ri de da­ğı­tı­yor­lar di­ğer fab­ri­ka­la­ra.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­ta­ca­ğız ora­yı, sa­ta­ca­ğız!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ve şu­nu da… Te­kel, bi­li­yor­su­nuz, özel­leş­tir­me prog­ra­mın­da özel­leş­ti­ri­le­cek…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ya­ni, en­di­şe­miz, onun ar­sa­sı­nı da bi­ri­le­ri­ne aca­ba dev­ret­me­yi mi dü­şü­nü­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ama, onu bi­zim he­men ka­pat­mak gi­bi bir dü­şün­ce­miz de yok, onu da açık­lık­la be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Yi­ne, Sa­yın Kı­lıç, Ma­lat­ya Sü­mer­bank Fab­ri­ka­sıy­la il­gi­li ola­rak so­ru sor­du. Ora­sı da, iş­te, da­ha ön­ce 11 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı, bu ip­tal edil­di. Ta­bii, bi­zim dö­ne­mi­miz­den ön­ce­ki dö­nem­de sa­tı­lıp ip­tal edi­len bir şey söz ko­nu­su. On­dan son­ra "11 mil­yo­na sa­tı­la­nı 6 mil­yon do­la­ra sat­tı­nız." di­yor. Ora­sı iki par­ça­dır, bir par­ça­sı 6  mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. Onu be­lir­te­yim.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - İmar de­ği­şik­li­ğiy­le il­gi­li…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, "Fab­ri­ka ola­rak ça­lış­tı­ra­cak olan grup bun­da imar de­ği­şik­li­ği yap­mak is­ti­yor." di­yor. Bu­ra­da, ta­bii, özel­leş­tir­mey­le il­gi­li Ka­nun söz ko­nu­su ve imar de­ği­şik­li­ği­ni ya­pa­cak da be­le­di­ye­dir. Be­le­di­ye ne ya­pa­cak, onu biz ta­bii bi­le­mi­yo­ruz, imar­da ne ya­par ne yap­maz. Ama, her­ke­sin ka­nun­lar çer­çe­ve­si­ne gö­re ha­re­ket et­me mec­bu­ri­ye­ti var­dır bil­di­ği­niz gi­bi.

Yi­ne, Ma­lat­ya Te­kel Fab­ri­ka­sıy­la il­gi­li ola­rak so­ru­nu­za bi­raz ön­ce­ki ce­va­bı­mı si­ze de ay­nen tek­rar­la­mak is­ti­yo­rum.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Yi­ne, Sü­mer­bank­ta ol­du­ğu gi­bi ar­sa­sı bi­ri­le­ri­ne mi dev­re­di­le­cek? O so­rum ye­tiş­me­miş­ti Sa­yın Ba­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, izin ve­rir­se­niz...

Sa­yın Ba­kan ce­vap­lan­dır­sın Sa­yın Kı­lıç.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, bi­zim sa­tı­şı­mız bel­li, sa­tış şart­la­rı­mız bel­li, Özel­leş­tir­me Ka­nu­nu bel­li. Her şe­yin bu şart­lar ve ka­nun­la­ra uy­gun ol­ma­sı icap eder; uy­gun ol­maz­sa da, ka­nun­lar ge­re­ği ney­se o ye­ri­ne ge­ti­ri­lir, ya­pı­lır.

Yi­ne, Sa­yın Os­man Öz­can, "Be­ya­nı­nı ar­tır de­di­ği­niz mü­kel­lef sa­yı­sı kaç­tır?" di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, ka­yıt dı­şıy­la il­gi­li şikâyet eder­ken, he­pi­miz şikâyet­le­ri­mi­zi ye­re gö­ğe sığ­dı­ra­mı­yo­ruz. O ka­dar şikâyet... Ya­ni, ben­den faz­la siz­ler şikâyet edi­yor­su­nuz o ko­nu­da. Ka­yıt dı­şı de­mek, sa­de­ce ver­gi da­ire­si­ne mü­kel­le­fi­ye­ti­ni te­sis et­tir­me­miş in­san­lar de­ğil, ka­yıt dı­şı de­mek, öde­me­si ge­re­ken ver­gi­yi da­ha az öde­yen­ler de ka­yıt dı­şı ha­re­ket edi­yor de­mek­tir. Evet, mü­kel­le­fi­ye­ti var ama, mü­kel­le­fi­ye­ti­nin ge­re­ği olan, öde­me­si ge­re­ken ver­gi­den çok da­ha dü­şük ver­gi öde­ni­yor. Ba­zen öy­le du­rum­lar mey­da­na ge­li­yor ki, be­yan­na­me­ye bak­tı­ğı­nız za­man, bir adam, bir se­ne za­rar ede­bi­lir, iki se­ne za­rar ede­bi­lir, ama sü­rek­li za­rar eder­se, bun­da bir yan­lış­lık var de­mek­tir ve­ya­hut da bir adam sü­rek­li ola­rak, ya­nın­da ça­lış­tır­dı­ğı ka­dar ver­gi öde­mi­yor­sa, bu­ra­da bir yan­lış­lık var de­mek­tir ve­ya­hut da bir in­san, evi var, ara­ba­sı var, yaz­lı­ğı var, efen­dim, ço­cuk­la­rı­nı özel oku­la gön­de­ri­yor, fa­kat be­yan et­ti­ği ver­gi as­ga­ri üc­ret­li­nin ver­gi­si ka­dar, bun­da bir yan­lış­lık var de­mek­tir. Ee, ta­bii, ver­gi da­ire­si, be­yan­na­me­yi al­dı­ğı za­man bir ön in­ce­le­me­si de söz ko­nu­su; ya­ni, bu­ra­da bir yan­lış­lık var­sa, "Bu­ra­da bir yan­lış­lık var, bu­ra­da­ki yan­lış­lı­ğa bir ba­kı­yor mu­su­nuz?" de­me­si, ver­gi da­ire­si­nin en ta­bii hak­kı. Ya­ni "Git ver­gi­ni dü­zelt de gel de, şöy­le yap da gel de..."  Böy­le bir şey söz ko­nu­su de­ğil ama, bu­gün tra­fik bi­le ra­dar­lar ko­yu­yor yol­la­ra, ra­dar­lar; di­yor ki: "Bu yol­da ra­dar var, dik­kat edin, hı­zı­nı­zı ona gö­re ayar­la­yın, yan­lış iş­ler yap­ma­yın, tra­fik ku­ral­la­rı­na ay­kı­rı ha­re­ket et­me­yin." di­yor­sa, o di­yor da, ver­gi da­ire­si mü­dü­rü ola­rak, ver­gi da­ire­si ola­rak biz ni­ye "Ba­zı ku­ral­la­ra dik­kat edin ar­ka­daş, ver­gi­ni­zi doğ­ru dü­rüst öde­yin, mü­kel­le­fi­ye­ti­ni­zi ye­ri­ne ge­ti­rin." de­me­ye­lim ya­ni? Bun­da ne bir suç var ne bir ka­nun­suz­luk var. Böy­le şey­le­ri… Hem ge­lip, bu­ra­da, bu kür­sü­ler­de ça­tır ça­tır ka­yıt dı­şın­dan şikâyet ede­cek­si­niz hem de… Bir adam, her şe­yiy­le, bü­tün, ge­li­yor, ya­nın­da­ki iş­çi­si ka­dar ver­gi öde­mi­yor ve­ya­hut da bir gün­lük tak­si­si ka­dar, bir gün­lük tak­si mas­ra­fı ka­dar ver­gi öde­mi­yor, biz bu­nu uyar­ma­ya­ca­ğız! Böy­le iş mi var ya­ni! Eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yun. Bu ko­nu­da, bı­ra­kın şikâyet et­me­yi, lüt­fen, Ma­li­ye Ba­ka­nı­na ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na yar­dım­cı olun ya­ni.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - İn­ce­le­me ya­pın Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - İn­ce­le­me de ya­pı­yo­ruz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Öy­le kor­ku­ta­rak ol­maz o iş­ler. Hak­kı­nı­zı kul­la­nın, in­ce­le­me ya­pın.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Es­naf­la uğ­raş­ma­yın, pat­ron­lar­la uğ­ra­şın da gö­re­lim gü­cü­nü­zü. Emek­le uğ­ra­şı­yor­su­nuz, ser­ma­yey­le uğ­ra­şın da gö­re­lim.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, önem­li bir ko­nu­ya da­ha te­mas et­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Os­man Kap­tan "Özel ile­ti­şim ver­gi­si ine­ce­ği yer­de bin­di." de­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz­den ön­ce ha­zır­lan­mış bir ka­nun var. O Ka­nun­da da mak­tu ver­gi­ler -mak­tu, ya­ni li­ra ola­rak be­lir­len­miş- her se­ne bel­li bir de­ğer­le­me öl­çü­sün­de enf­las­yo­na adap­te edi­lir. Yok­sa, ay­nı pa­ra ka­lır ve enf­las­yon kar­şı­sın­da erir, erir, erir, bir za­man ge­lir de, hiç­bir şe­ye ben­ze­mez.

Şim­di, bü­tün ver­gi­ler, mo­tor­lu ta­şıt ver­gi­le­ri ol­sun, özel ile­ti­şim ver­gi­le­ri ol­sun, mak­tu ver­gi­ler­dir. Mak­tu ver­gi­ler bel­li bir de­ğer­len­me öl­çü­sün­de ar­tı­rı­lır. Bu es­ki­den­di. Enf­las­yon­lar çok yük­sek ol­du­ğu için, yük­sek ar­tı­rı­lı­yor­du. Şim­di, bu se­ne­ki de­ğer­le­me öl­çü­sü yüz­de 7,8'dir. Yüz­de 7,8 bü­tün ver­gi­le­re de­ğer­le­me far­kı ola­rak… Ya­ni, ge­çen se­ne­ki de­ğe­ri­ni ko­ru­ma­sı do­la­yı­sıy­la böy­le bir ar­tı­rım söz ko­nu­su olu­yor. Bu de­ğer­le­me­den mey­da­na ge­lir. Bu bir ver­gi ar­tı­şı, ver­gi nis­pet­le­ri­nin ar­tı­şı ma­na­sın­da de­ğil­dir. Bu, yıl­lar­dan be­ri -biz­den ön­ce de- ya­pı­la­ge­len bir usul­dür. Bu­nu özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Işık, ka­mu­da­ki 200 bin ki­şi­nin kad­ro­ya alın­ma­sıy­la il­gi­li ça­lış­ma­lar Sa­yın Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ko­or­di­nas­yo­nun­da yü­rü­tü­lü­yor. Bu­nun­la il­gi­li bir ta­sa­rı ça­lış­ma­la­rı var ve bu­nun­la il­gi­li ola­rak Ba­kan­lar Ku­ru­lu­na iki de­fa da su­num ya­pıl­dı. Son şek­li herhâlde ha­zır­la­nıp, Baş­ba­kan­lı­ğa ya­kın­da su­nu­la­cak di­ye ben bi­li­yo­rum; ama, da­ha de­tay nok­ta­sı­nı Sa­yın Ça­lış­ma Ba­ka­nı­mız­dan ala­bi­lir­si­niz, bil­gi­le­ri­ni ala­bi­lir­si­niz.

Ye­ni, özel­leş­tir­me ile özel­leş­tir­me­den do­ğan per­so­ne­lin 4/C kap­sa­mın­da ça­lış­tı­rıl­ma­sı için ye­ni bi­ze mü­ra­ca­at­lar olur, o Ka­nun kap­sa­mın­da ise, onun da ge­re­ği hiç şüp­he­siz ki, ya­pı­la­cak­tır.

Şim­di, Sa­yın Gü­ven, ca­ri açık­lar­la il­gi­li bir so­ru­nuz var­dı ama, onu tam ala­ma­dım, onu ya­zı­lı ola­rak bil­di­re­lim is­ter­se­niz.

Ge­li­nen eko­no­mik ge­liş­me-is­tih­dam ar­tı­şı ara­sın­da­ki oran; bu fev­ka­la­de önem­li. Şim­di, Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven önem­li de bir so­ru sor­du. Mu­hak­kak su­ret­te eko­no­mik ge­liş­me ay­nı za­man­da is­tih­dam­da­ki ar­tı­şı sağ­lar. Tür­ki­ye'miz­de yal­nız ken­di­ne öz­gü olan bir du­rum var de­ğer­li ar­ka­daş­lar. O da şu: Tür­ki­ye'de bü­yük bir nü­fus ar­tı­şı var. Nü­fus ar­tı­şı­na bir iş, ar­tan nü­fu­sa iş bu­la­cak­sı­nız. On­dan son­ra bir de Tür­ki­ye'de ta­rım nü­fu­su, ta­rım­da ça­lı­şan nü­fus fev­ka­la­de faz­la. Şim­di, bu nü­fus­tan da sü­rek­li ola­rak ta­rım dı­şı alan­la­ra, sek­tör­le­re bü­yük bir ka­yış var, bir de on­la­ra iş bu­la­cak­sı­nız. On­dan son­ra bir de ila­ve­ten iş bu­la­cak­sı­nız, iş­siz­li­ği azal­ta­cak­sı­nız. Bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da bu üçü de ol­muş­tur ve ol­ma­ya da de­vam et­mek­te­dir. Yal­nız hem ta­rım dı­şın­da­ki­ne hem ar­tan nü­fu­sa iş bul­ma sağ­lan­mış­tır, 35'ler­den 28,5'la­ra in­miş­tir ta­rım için­de­ki ça­lış­ma is­tih­da­mı. Do­la­yı­sıy­la, ara­da­ki 6,5 pu­an­lık ta­rım­dan ta­rım dı­şı­na bir ka­yış ol­muş­tur, ta­rım dı­şın­da­ki sa­na­yi ve hiz­met sek­tö­rü bun­la­rı ab­sor­be et­miş­tir, ya­ni bun­la­ra iş bul­muş­tur. Ay­rı­ca, ye­ni…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Şim­di, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ta­mam Sa­yın Baş­ka­nım.

Ve ila­ve­ten de bu iş­siz­ler­de aza­lış ol­muş­tur ve bi­zim za­ma­nı­mız­da, 2 mil­yon ki­şi­ye ya­kın is­tih­dam sağ­lan­mış­tır, ila­ve is­tih­dam sağ­lan­mış­tır.

Sa­yın Alim Tunç'un, Yu­nus Em­re Ko­ope­ra­ti­fi­nin bu prob­le­mi­nin çö­zü­mü için ça­lış­ma­la­rı­mız son aşa­ma­ya gel­miş­tir. Onu da mem­nu­ni­yet­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Mu­sa Sı­va­cı­oğ­lu Bey'in, İne­bo­lu Ter­sa­ne­si'yle il­gi­li ola­rak: Dos­ya­sın­da­ki ek­sik­le­rin gi­de­ril­me­si için Kas­ta­mo­nu Va­li­li­ğin­den bil­gi is­ten­miş, on beş gün içe­ri­sin­de de iş­lem ta­mam­la­na­cak­tır. İl­gi­li­ler de be­nim­le özel ola­rak ge­lip gö­rüş­tü­ler ve bu iş­lem­le­ri de kı­sa za­man­da ta­mam­lan­mış ola­cak.

Kas­ta­mo­nu Şe­ker­de özel­leş­tir­me ya­pıl­ma­dı. Ma­lat­ya Şe­ker… O ay­rı… "Kas­ta­mo­nu Şe­ker­de de özel­leş­tir­me ya­pıl­ma­dı." di­ye not gel­di.

Sa­yın De­mir­bağ'ın özel­leş­tir­mey­le il­gi­li so­ru­su, bir de "Borç­lar art­tı mı?" di­ye. Şim­di, borç­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de­fa, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nıy­la öl­çü­lür borç­lar. Bü­tün ül­ke­ler­de, dün­ya­da böy­le­dir. Şim­di, biz­den ön­ce, hat­ta 2001 yı­lın­da -ak­lım­da ka­lan şe­ye gö­re- borç­la­rın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı yüz­de 90,5'tu. Şim­di, bu oran 2006'nın so­nun­da yüz­de 49,6'ya ge­ri­li­yor.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Yüz­de 60, Sa­yın Ba­kan.

ALİ CUM­HUR YA­KA (Muğ­la) - Art­tı mı art­ma­dı mı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Borç­lar, no­mi­nal ola­rak art­tı mı art­ma­dı mı? İlk de­fa, 2006 yı­lın­da azal­ma­ya baş­la­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar) Ka­mu ke­si­mi borç­lan­ma ge­re­ği ek­si­ye düş­tü, bu borç­lar 2006 yı­lın­da azal­ma­ya baş­la­dı. Ya­ni, 2006 yı­lın­da hem no­mi­nal hem de oran­sal ola­rak bü­yük mik­tar­da borç­la­rı­mız düş­me­ye baş­la­dı.

Bu­nu da be­lirt­mek is­ti­yo­rum ve say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Ge­re­kir­se ya­zı­lı ce­vap ve­rir­si­niz.

So­ru-ce­vap bö­lü­mü de ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di sı­ra­sıy­la, on be­şin­ci tur­da yer alan büt­çe­le­rin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si hu­su­su­nu ve bö­lüm­le­ri­ni ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

12 - MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A - C E T V E L İ

  Ko­du        Açık­la­ma                                                                               (YTL)

     01           Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                          26.006.211.171

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     02           Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                           801.220

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     03           Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                           59.467.960

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     06           İs­kan ve Top­lum Re­fa­hı Hiz­met­le­ri                          3.700.000.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     09           Eği­tim Hiz­met­le­ri                                                             3.496.050

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

     10           Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri      16.230.700.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

                   TOP­LAM                                                               46.000.676.401

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2005 Malî Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN - (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2005 Malî Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

A  -  C E T V E L İ

                                                                     Li­ra        

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı                :       26.489.560.678,95

- Top­lam Har­ca­ma                          :       25.490.540.130,01

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma                  :            170.885.030,18

- İp­tal Edi­len Öde­nek                     :         1.169.832.779,12

- Er­te­si Yı­la Dev­re­di­len Öde­nek    :                     72.800,00

BAŞ­KAN - (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

42.06 - KA­MU İHA­LE KU­RU­MU

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A - C E T V E L İ

  Ko­du        Açık­la­ma                                                                               (YTL)

     01           Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                 13.814.335

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     02           Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                           138.100

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     04           Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler                                         52.360.565

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                   TOP­LAM                                                                      66.313.000

BAŞ­KAN- Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B - C E T V E L İ

  Ko­du        Açık­la­ma                                                                               (YTL)

     03           Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                                     43.363.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     05           Di­ğer Ge­lir­ler                                                                22.950.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                   TOP­LAM                                                                      66.313.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ka­mu İha­le Ku­ru­mu 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

12.76 - GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A - C E T V E L İ

  Ko­du        Açık­la­ma                                                                               (YTL)

     01           Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                            1.298.950.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                   TOP­LAM                                                                 1.298.950.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.35 - ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A - C E T V E L İ

  Ko­du        Açık­la­ma                                                                               (YTL)

     01           Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                   9.355.425

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     04           Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler                                           9.640.575

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                   TOP­LAM                                                                      18.996.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B - C E T V E L İ

  Ko­du        Açık­la­ma                                                                               (YTL)

     03           Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                                          276.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     05           Di­ğer Ge­lir­ler                                                                18.720.000

BAŞ­KAN- Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                   TOP­LAM                                                                      18.996.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Böy­le­ce, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ve Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı büt­çe­le­ri ile Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın 2005 yı­lı ke­sin­he­sa­bı ka­bul edil­miş­tir. Ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

On be­şin­ci tur­da­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı­nın 1'in­ci mad­de­le­ri kap­sa­mı­na gi­ren ba­kan­lık ve il­gi­li ku­ru­luş­la­rın büt­çe­le­ri ve ke­sin­he­sap­la­rı ile ge­lir ve fi­nans­man ile il­gi­li 2'nci mad­de­le­ri­nin gö­rüş­me­le­ri ta­mam­lan­mış bu­lun­mak­ta­dır.

Şim­di, prog­ram uya­rın­ca sı­ra­sıy­la, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Yı­lı Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı­nın mad­de­le­ri­ni oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Şim­di, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gi­der büt­çe­siy­le il­gi­li 1'in­ci mad­de­si­ni okut­tuk­tan son­ra oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

2007 YI­LI MER­KE­Zİ YÖ­NE­TİM BÜT­ÇE KA­NU­NU TA­SA­RI­SI

Bİ­RİN­Cİ KI­SIM

Ge­nel Hü­küm­ler

Bİ­RİN­Cİ BÖ­LÜM

Gi­der, Ge­lir, Fi­nans­man ve Den­ge

Gi­der

MAD­DE 1- (1) Bu Ka­nu­na bağ­lı (A) işa­ret­li cet­vel­ler­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 10/12/2003 ta­rih­li ve 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu­na ek­li;

a) (I) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri­ne 200.902.066.401 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

b) (II) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan özel büt­çe­li ida­re­le­re 12.720.119.000 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

c) (III) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­ra 1.437.179.058 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

öde­nek ve­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - 1'in­ci mad­de­yi da­ha ev­vel ka­bul edil­miş bu­lu­nan cet­vel­le­riy­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ge­lir büt­çe­si­ne iliş­kin 2'nci mad­de­yi tek­rar oku­tu­yo­rum:

Ge­lir ve fi­nans­man

MAD­DE 2- (1) Ge­lir­ler:

Bu Ka­nu­na ek­li (B) işa­ret­li cet­vel­ler­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li;

a) (I) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan ge­nel büt­çe­nin ge­lir­le­ri 184.242.515.000 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

b) (II) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan özel büt­çe­li ida­re­le­rin ge­lir­le­ri 3.263.692.290 Ye­ni Türk Li­ra­sı öz ge­lir, 9.288.386.401 Ye­ni Türk Li­ra­sı Ha­zi­ne yar­dı­mı ol­mak üze­re top­lam 12.552.078.691 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

c) (III) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­rın ge­lir­le­ri 1.435.179.058 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

ola­rak tah­min edil­miş­tir.

(2) Fi­nans­man:

Bu Ka­nu­na ek­li (F) işa­ret­li cet­vel­ler­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li;

a) (II) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan özel büt­çe­li ida­re­le­rin net fi­nans­ma­nı 222.734.309 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

b) (III) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­rın net fi­nans­ma­nı 2.000.000 Ye­ni Türk Li­ra­sı,

ola­rak tah­min edil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Şim­di, 2'nci mad­de­ye bağ­lı cet­ve­lin bö­lüm­le­ri­ni oku­tup ay­rı ay­rı oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım:

GENEL BÜTÇENİN GELİRLERİ

(2007 Yı­lı Ge­nel Büt­çe­li İda­re­le­rin İl­gi­li Mev­zu­ata Gö­re Tah­si­li­ne De­vam Olu­na­cak Ge­lir­ler)

B - C E T V E L İ

                                                                                                     2007 YILI BÜTÇE

KOD­LAR

AÇIK­LA­MA                                                 

GE­LİR­LE­Rİ (YTL)

 

 

01

Ver­gi Ge­lir­le­ri

173.861.616.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

 

 

 

 

03

Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri

7.826.459.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

 

 

 

 

04

Alı­nan Ba­ğış ve Yar­dım­lar ile Özel Ge­lir­ler

480.118.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

 

 

 

 

05

Di­ğer Ge­lir­ler

15.394.039.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

 

 

 

 

06

Ser­ma­ye Ge­lir­le­ri

2.569.283.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

 

 

 

 

 

GE­NEL TOP­LAM

200.131.515.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

     09           Red ve İa­de­ler ( - )                                                         15.889.000.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                   NET BÜT­ÇE GE­Lİ­Rİ                                                 184.242.515.000

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi, ka­bul edi­len ek­li cet­ve­liy­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Den­ge

MAD­DE 3- (1) Bu Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­nin (a) ben­din­de be­lir­ti­len öde­nek­ler top­la­mı ile 2 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ben­din­de yer alan tah­mi­ni ge­lir­ler top­la­mı ara­sın­da­ki fark, net borç­lan­ma ha­sı­la­tı ile kar­şı­la­nır.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Enis Tü­tün­cü.

Sa­yın Tü­tün­cü, sü­re­ni­zi bir­leş­ti­ri­yo­rum.

CHP GRU­BU ADI­NA ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 büt­çe ta­sa­rı­sı­nın "den­ge" mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­lar­ken, he­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Büt­çe den­ge­siy­le il­gi­li ana ka­lem­le­re şöy­le kı­sa­ca bir göz at­tı­ğı­mız­da, şöy­le bir man­za­ray­la kar­şı­la­şı­yo­ruz: Mer­kezî yö­ne­tim büt­çe gi­der­le­ri 2007 he­de­fi ola­rak 205 mil­yar YTL, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe ge­lir­le­ri 188 mil­yar YTL ve büt­çe açı­ğı da 2007 yı­lı ola­rak 16,8 mil­yar YTL ola­rak prog­ram­lan­mış, yak­la­şık 17 mil­yar YTL. Bu du­rum­da, 2007'de büt­çe açı­ğı­nın, 2006 yı­lı­na gö­re yak­la­şık 5 kat da­ha faz­la ola­ca­ğı ön­gö­rül­mek­te­dir.

Bu büt­çe açı­ğı ne an­la­ma ge­li­yor? Dev­le­tin iki ya­ka­sı­nın yi­ne açıl­ma­ya baş­la­ya­bi­le­ce­ği an­la­mı­na ge­li­yor. Dev­le­tin iki ya­ka­sı­nın yi­ne -yi­ne­li­yo­rum- açıl­ma­ya baş­la­ya­bi­le­ce­ği­ni ifa­de edi­yor. Dev­le­tin iki ya­ka­sı­nı bir ara­ya ge­ti­re­bil­mek ama­cıy­la, bu yü­ce mil­let­ten, yıl­lar­dır öz­ve­ri is­ten­di. Mil­let bu­na kat­lan­dı, ama ger­çek­ten çok ezil­di, pe­ri­şan edil­di. İş­te bu­nun so­nun­da, büt­çe açı­ğı 3 mil­yar YTL'ye ka­dar ge­ri­le­til­di 2006 yı­lın­da -biz 2007 yı­lı büt­çe­siy­le il­gi­li ko­nu­şu­yo­ruz- ve bu ge­liş­me­yi tüm AKP'li­ler, ko­ro hâlin­de, Hükûme­tin ba­şa­rı­la­rın­dan bi­ri ola­rak sü­rek­li ola­rak tak­dim edi­yor­lar. Ama, bir de bu ge­liş­me­nin al­tın­da ya­tan ger­çe­ğe bak­ma­lı­sı­nız de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Bu­ra­ya ne­den bak­mı­yor­su­nuz? İşi­ni­ze gel­mi­yor, on­dan bak­mı­yor­su­nuz. Övün­dü­ğü­nüz bu tab­lo­yu, dar ve sa­bit ge­lir­li hal­kı­mı­zın ümü­ğü­nü sı­ka­rak ya­rat­tı­nız. Bu tab­lo­ya ba­şa­rı ma­dal­ya­sı ve­ri­le­cek­se, bu si­ze de­ğil, yü­ce mil­le­tin sab­rı­na, di­ren­ci­ne ve efen­di­li­ği­ne ve­ril­me­li­dir. Hâlâ gör­mü­yor mu­su­nuz, mil­le­tin bü­yük bö­lü­mü aç, se­fil, pe­ri­şan hâle gel­di. Şu an­da borç­la ayak­ta kal­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Ör­ne­ğin, kul­la­nı­lan tü­ke­ti­ci kre­di­si ar­tı ban­ka kar­tı bor­cu top­lam ola­rak, 2002 yı­lın­da ki­şi ba­şı­na 64 do­lar idi, Ey­lül 2006'da bu 648 do­la­ra çık­tı. Bu­na gö­re 9 kat ar­tış ol­muş. Bu olum­suz tab­lo si­ze hiç­bir an­lam ifa­de et­mi­yor mu de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri?

Ba­kı­nız, aç­lık so­ru­nu en faz­la kır­sal ke­si­mi vur­ma­ya baş­la­dı. Ta­rım, hay­van­cı­lık ve or­man­cı­lık ar­tık in­sa­nı­nı bes­le­ye­mi­yor, kent­le­re doğ­ru ta­rım in­sa­nı­nı sür­me­ye baş­la­dı.

2006 yıl so­nun­da 46 mil­yar YTL fa­iz öde­me­si yap­mış ola­cak­sı­nız. 2007'de ise fa­iz öde­me­si yak­la­şık 53 mil­yar YTL'ye çı­ka­cak. Bu fa­iz öde­me­si­ni kim­le­re ya­pı­yor­su­nuz? Yurt içi ve yurt dı­şı var­lık­lı ke­sim­le­re ya­pı­yor­su­nuz.

Şim­di, bu acı ger­çek­ler bu­ra­da du­ra­cak, son­ra, siz, kür­sü­le­re çı­kıp "Efen­dim, ta­rı­ma ver­di­ği­miz des­te­ği 2007 yı­lın­da 5,3 mil­yar YTL'ye çı­kar­dık." di­ye övü­ne­cek­si­niz. Hem de bu mik­ta­rın, ta­rım­da ayak­ta kal­ma mü­ca­de­le­si ve­ren üre­ti­ci çift­çi­mi­ze bir can su­yu bi­le ol­ma­dı­ğı­nı bi­le bi­le övü­ne­cek­si­niz. Bir avuç in­sa­na 53 mil­yar YTL fa­iz öde­me­si, ama, çift­çi­ye, ger­çek üre­ti­ci­ye, ai­le­le­riy­le bir­lik­te en az 25 mil­yon in­sa­na 5 mil­yar YTL des­tek. Bra­vo(!) Val­la­hi bra­vo(!) Sor­maz­lar mı in­sa­na, ada­le­tin bu mu ey AKP? So­rar­lar. Ve ni­te­kim so­ra­cak­lar. Ne­den böy­le olu­yor sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri?

İk­ti­da­rı­nı­zın ikin­ci yı­lın­da IMF ile yap­tı­ğı­nız üç yıl­lık ye­ni stand-by an­laş­ma­sı var ya, bu­ra­da IMF'ci­le­ri ik­na ede­me­di­niz ve IMF'ye tam an­la­mıy­la tes­lim ol­du­nuz. Si­ze so­ru­yo­ruz: IMF ile an­laş­ma yap­mış han­gi ül­ke­de Tür­ki­ye'de­ki gi­bi ağır bir eko­no­mik prog­ram uy­gu­lan­dı? Sa­hi, söy­ler mi­si­niz, han­gi ül­ke­nin hükûme­ti hal­kı­nın böy­le­si­ne acı­ma­sız­ca ezil­me­si­ne ra­zı ol­du? Sa­de­ce bi­zim hal­kı­mız, o da AKP sa­ye­sin­de ezil­di.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yi­ne, bu büt­çe den­ge­sin­de büt­çe ge­lir­le­ri 188 mil­yar YTL ola­rak prog­ram­lan­mış. Bu meb­lağ için­de ver­gi ge­lir­le­ri he­de­fi 158 mil­yar YTL. Ver­gi ge­lir­le­ri­nin ay­rın­tı­sı­na ba­kı­yo­ruz, as­lan pa­yı­nın yi­ne ga­ri­ban­lar­dan top­la­na­ca­ğı açık­ça gö­rü­lü­yor. KDV ve ÖTV, top­la­nan do­lay­lı ver­gi­le­rin ora­nı yüz­de 69. Bu, ne an­lam ifa­de edi­yor? Ver­gi­de­ki sos­yal ada­let­siz­lik, çar­pık­lık ar­ta­rak de­vam edi­yor AKP İk­ti­da­rın­da.

Ba­kı­nız, 2006'nın ilk on ay­lık so­nuç­la­rı­na gö­re, top­la­nan ge­lir ver­gi­si­nin yüz­de 90'ı sto­paj yo­luy­la alın­mış. Bu­ra­da asıl yük hâlâ bor­dro mahkûmla­rı ola­rak bi­li­nen iş­çi ve me­mu­run üze­rin­de. İş ye­ri ki­ra, ser­best mes­lek, fa­iz, re­po gi­bi öde­me­le­rin pa­yı ol­duk­ça dü­şük. Evet, re­po gi­bi öde­me­le­rin sto­paj­da ora­nı ol­duk­ça dü­şük. Bu tab­lo­nun 2007'de de de­vam ede­ce­ği an­la­şıl­mak­ta­dır.

Şim­di si­ze so­ru­yo­ruz: Ver­gi­de­ki bu çar­pık­lı­ğı ve ada­let­siz­li­ği dört yıl­dır ne­den dü­zelt­me­di­niz, dü­zel­te­me­di­niz? Herhâlde, bu tab­lo­nun, bu so­ru­nun ezik­li­ği al­tın­da ol­sa ge­rek, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız çı­kı­yor di­yor ki: "Mev­cut ver­gi­ler art­ma­ya­cak." He­men söy­le­ye­lim; bu, ta­ma­men ger­çek dı­şı bir be­yan­dır. Si­ze bir te­mel ik­ti­sat ku­ra­lı­nı anım­sat­mak is­ti­yo­rum: Ba­kı­nız, bel­li bir millî ge­lir bü­yük­lü­ğün­de, bel­li bir har­ca­ma ve bel­li bir ta­sar­ruf gü­cü var­dır. 2007 yı­lı millî ge­lir ar­tı­şı­nı yüz­de 5 ola­rak he­def­le­di­niz. Bu­na gö­re, 2007 için ön­gör­dü­ğü­nüz 158 mil­yar YTL'lik ver­gi ge­li­ri­ni na­sıl top­la­ya­cak­sı­nız? Şöy­le top­la­ya­cak­sı­nız: Ör­ne­ğin, si­ga­ra­dan alı­na­cak ÖTV yak­la­şık yüz­de 24 ar­ta­cak. Al­kol­lü iç­ki­ler­de de ben­zer bir ar­tış söz ko­nu­su. Ha­yır efen­dim, ÖTV art­ma­ya­cak di­yor­sa­nız, o za­man, si­ga­ra ve iç­ki içen­le­rin sa­yı­sı mı ar­ta­cak ve­ya sa­yı­sı art­ma­ya­cak­sa, si­ga­ra ve iç­ki tir­ya­ki­le­ri ken­di­le­ri­ni si­ga­ra ve iç­ki­ye da­ha faz­la mı vu­ra­cak­lar? Evet, öy­le an­la­şı­lı­yor, da­ha faz­la vu­ra­cak­lar. Ha­tır­lı­yor mu­su­nuz Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir ara, çok se­vi­len bir şar­kı var­dı: "Ki­mi dert­ten içer­miş, ki­mi ne­şe­den." Öy­le an­la­şı­lı­yor ki, dev­ri ik­ti­da­rı­nız­da, ne­şe­den içen­ler ne­re­dey­se yok ol­du, ama eko­no­mik sı­kın­tı­nın der­din­den içen­le­rin sa­yı­sı da çığ gi­bi art­tı.

Yi­ne, 2007'de mo­tor­lu ta­şıt ver­gi­le­rin­de yüz­de 15'lik bir ar­tış, buz­do­la­bı, ça­ma­şır ma­ki­ne­si, fı­rın gi­bi mal­lar­da yüz­de 26'lık ÖTV ar­tış­la­rı ön­gö­rü­yor­su­nuz. Lis­te uza­yıp gi­di­yor. Ör­ne­ğin, dam­ga ver­gi­si, harç­lar, em­lak ver­gi­si, tra­fik pa­ra ce­za­la­rı, ida­re pa­ra ce­za­la­rı gi­bi ge­lir ka­lem­le­rin­de ke­sin­lik­le ar­tış­lar ola­cak. Ya­ni, şu or­ta­ya çı­kı­yor: AKP ik­ti­da­ra gel­me­den ön­ce de ver­gi­de an­la­yış "vur aba­lı­ya, vur ga­ri­ba­na" idi, oto­ma­tik, bi­li­yo­rum. Siz bu­nu eleş­ti­re­rek ik­ti­da­ra gel­di­niz, ama bu an­la­yı­şı da­ha da ka­tı uy­gu­lu­yor­su­nuz: Vur aba­lı­ya!..

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir ata­sö­zü var: "Bir ko­yun­dan bir post çı­kar." Siz, bir ko­yun­dan iki pos­tu çı­kar­dı­nız, üçün­cü­yü de çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz. Ne di­ye­lim? El in­saf, el in­saf de­ğer­li AKP'li­ler, el in­saf!

Ba­kı­nız, bu ül­ke­de aç­lık sı­nı­rı -ki, iki ço­cuk­lu dört ki­şi­lik bir ai­le­nin zo­run­lu gı­da har­ca­ma­la­rı­nı kar­şı­la­ya­cak pa­ra mik­ta­rı­dır- Türk-İş'in he­sap­la­ma­la­rı­na gö­re 605 YTL do­la­yın­da. As­ga­ri net üc­ret ne ka­dar? 380 YTL. Bu­na gö­re, as­ga­ri üc­ret­ten baş­ka ge­li­ri ol­ma­yan ne ka­dar ça­lı­şan in­san var­sa, ai­le re­isi var­sa, bun­la­rın ai­le fert­le­riy­le bir­lik­te tü­mü aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şam mü­ca­de­le­si ve­ri­yor­lar de­mek­tir. Kal­dı ki, as­ga­ri üc­ret, bu­gün Tür­ki­ye'de ne­re­dey­se or­ta­la­ma üc­ret dü­ze­yi­ne gel­miş du­rum­da. Öy­le ka­bul edi­li­yor. Hat­ta, bir­çok yö­re­ler­de as­ga­ri üc­re­tin al­tın­da, ya­ni, 380 YTL'nin al­tın­da iş bu­la­bil­mek için in­san­lar uzun iş­siz kuy­ruk­la­rı oluş­tu­ru­yor­lar. Öte yan­dan, üc­ret ve ge­lir­le­ri 380 YTL'nin üs­tün­de, an­cak 605 YTL'nin al­tın­da olan ne ka­dar çift­çi, iş­çi, me­mur, kü­çük es­naf ve sa­natkâr var­sa ve ay­rı­ca ne ka­dar emek­li, dul ve ye­tim var­sa, bun­la­rın da tü­mü aç­lık sı­nır­la­rı­nın al­tın­da ya­şa­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar de­mek­tir.

Ba­kı­nız, elim­de bir tab­lo var: Emek­li ay­lı­ğı alan­lar… Şim­di, bu­ra­ya ba­kı­yo­rum: Tem­muz 2006 iti­ba­rıy­la SSK emek­li­le­rin­de en az ay­lık 477 YTL. SSK emek­li­le­ri­nin yüz­de 40'ı en az ay­lık ka­te­go­ri­sin­de bu­lu­nu­yor. Or­ta­la­ma ay­lık ise 522 YTL. 605 YTL eğer aç­lık sı­nı­rıy­sa, de­mek ki, SSK emek­li­le­ri­nin çok önem­li bir bö­lü­mü, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şam mü­ca­de­le­si ya­pı­yor­lar de­mek­tir. Emek­li San­dı­ğı­nın en az ay­lık­la­rı­na ba­kı­yo­ruz; bu­nun da 606 YTL'ye Tem­muz 2006 iti­ba­rıy­la ulaş­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz, ya­ni, Emek­li San­dı­ğın­da, ki, di­ğer sos­yal si­gor­ta prog­ram­la­rı­na gö­re ol­duk­ça yük­sek ma­aş ve­ren Emek­li San­dı­ğın­da da de­mek ki en az ay­lık aç­lık sı­nı­rı dü­ze­yi­ne düş­müş. Bağ-Kur'a ba­kı­yor­su­nuz, Bağ-Kur'da en az ay­lık 349 YTL, or­ta­la­ma ay­lık 461 YTL. Bir de Bağ-Kur'da ta­rım ke­si­min­den emek­li olan­lar var. Bun­la­rın du­ru­mu­na bak­tı­ğı­mız­da yü­rek­ler acı­sı. 231 YTL en az ay­lık, Bağ-Kur'a bağ­lı çift­çi­ler­de ve or­ta­la­ma ay­lık 313 YTL.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­le­ri, biz, Tür­ki­ye'de kim­se­siz­le­rin, iş­siz­le­rin, ga­ri­ban­la­rın ya da ba­kı­ma ve ko­run­ma­ya muh­taç kim­se­le­rin aç­lı­ğın­dan, yok­sul­lu­ğun­dan söz edi­yor­duk; ama, za­ma­nı­nız­da, ik­ti­da­rı­nız­da, ne ya­zık ki üre­tim sü­re­cin­de olan­la­rın, ça­lı­şan­la­rın ya da sos­yal gü­ven­lik şem­si­ye­si al­tın­da olan­la­rın aç­lık ve yok­sul­lu­ğun­dan söz eder du­ru­ma gel­dik.

Bu du­rum kar­şı­sın­da, AKP ola­rak aca­ba biz ne­re­de yan­lış yap­tık di­ye hâlâ dü­şü­ne­mi­yor­su­nuz. Si­ze bir da­ha söy­le­ye­lim: Yan­lı­şı­nı­zın te­me­lin­de dı­şa ba­ğım­lı ve bu ne­den­le de bir avuç ya­ban­cı­ya ve yurt dı­şın­da­ki az sa­yı­da var­lık­lı­ya ça­lı­şan, on­la­rın de­ğir­me­ni­ne su ta­şı­yan eko­no­mik bü­yü­me mo­de­li ya­tı­yor. Bu­nu de­ğiş­tir­me­liy­di­niz. Bu mo­del­de çift­çi yok. Bu mo­del­de iş­çi yok. Bu mo­del­de kü­çük es­naf ve sa­natkâr yok. Emek­li, dul, ye­tim yok. İş­siz­ler­le aç­lık ve yok­sul­luk çe­ken­ler hiç yok. Yok, yok, yok. Halk yok bu mo­del­de. Özel­lik­le son iki yıl­dır sü­rek­li ola­rak bu­na işa­ret edi­yo­ruz: Yok, yok, yok! Ee, bun­dan son­ra ne di­ye­lim, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, herhâlde siz de san­dık­ta yok ola­cak­sı­nız. Bu­nu hep bir­lik­te gö­re­ce­ğiz.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le bu mad­de­nin, den­ge mad­de­si­nin, büt­çe den­ge mad­de­si­nin ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, he­pi­ni­zi tek­rar en de­rin sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Tü­tün­cü.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. 2007 Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 3'ün­cü mad­de­si üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Evet, bu mad­de, den­ge mad­de­si, "ge­lir ve gi­der ara­sın­da­ki fark borç­la­na­rak kar­şı­la­na­cak" di­yor. An­cak, şöy­le bir, 2002'de ney­di, bu­gün han­gi nok­ta­da­yız, na­sıl borç­la­nı­yo­ruz, borç­lan­ma ih­ti­ya­cı­mız ne du­rum­da? Tür­ki­ye'nin za­ten bü­tün prob­le­mi de ka­mu ke­si­mi­nin borç­lan­ma ih­ti­ya­cın­dan doğ­muş. 2002'ler­de, ya­ni biz ik­ti­dar ol­du­ğu­muz dö­nem­ler­de, ka­mu ke­si­mi­nin borç­lan­ma ih­ti­ya­cı millî ge­li­rin yüz­de 16'sı se­vi­ye­sin­de. Şim­di ne ka­dar? Ar­tık yüz­de 1'in bi­le al­tı­na düş­müş, 0,5 nok­ta­sın­da 2006 so­nu iti­ba­rıy­la. Ne­re­den ne­re­ye ge­lin­miş ve Tür­ki­ye, bu sa­ye­de borç tu­za­ğı­nı kır­mış.

Do­la­yı­sıy­la, ben­ce, ik­ti­da­rı­mı­zın bu mil­le­te yap­tı­ğı en önem­li iyi­lik­ler­den bi­ri, ma­li di­sip­li­ni sağ­la­mış ve borç­lan­ma ih­ti­ya­cı­nı or­ta­dan kal­dır­mış ve denk bir büt­çe­ye gel­miş ol­ma­sı­dır.

Do­la­yı­sıy­la, bu nok­ta­da, in­şal­lah, ina­nı­yo­rum ki, ar­tık faz­la ve­ren büt­çe­le­ri bu Mec­lis ya­pa­cak­tır ve böy­le­ce, ül­ke­mi­zin bu makûs ta­li­hi­ni de kı­ra­cak­tır ve bu­nu yap­mak­la da bu ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ni te­mi­nat al­tı­na ala­cak­tır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bü­yük­ka­ya.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi­ne baş­la­ya­ca­ğım.

Beş da­ki­ka so­ru, beş da­ki­ka da ce­vap.

Yi­ne, da­ha ön­ce­ki Baş­kan­lık Di­va­nı ka­ra­rı ge­re­ğin­ce, so­ru­la­rın bir da­ki­ka sü­re içe­ri­sin­de so­rul­ma­sı­nı da ri­ca edi­yo­rum.

So­ru sor­mak is­te­yen ar­ka­daş­la­rı ön­ce oku­yo­rum, her­kes sı­ra­sı­nı bil­sin: Sa­yın Tü­tün­cü, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Sa­yın Emek, Sa­yın As­la­noğ­lu, be­şin­ci sı­ra­da Sa­yın Çe­tin, al­tın­cı sı­ra­da Sa­yın Kı­lıç, ye­din­ci sı­ra­da Sa­yın Ba­loğ­lu, se­ki­zin­ci sı­ra­da Koç, do­ku­zun­cu sı­ra­da Sa­yın Ga­zal­cı, onun­cu sı­ra­da Sa­yın Kap­tan.

Bu­na gö­re, Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Be­nim, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za iki so­rum ola­cak. Bir ta­ne­si, az ön­ce ko­nuş­mam­da da be­lirt­ti­ğim gi­bi, Tür­ki­ye'de özel­lik­le dar ve sa­bit ge­lir­li hal­kı­mız çok ağır bir borç yü­kü al­tı­na gir­miş­tir. Tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri ve kre­di kart­la­rı­na borç dü­ze­yi 2002 yı­lı­na gö­re 2006'nın or­ta­sın­da, Ey­lü­lün­de da­ha doğ­ru­su, yak­la­şık 9 kat art­mış­tır.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız, aca­ba hal­kı­mı­zın böy­le­si­ne ağır, hız­lı bir borç­lan­ma­sı kar­şı­sın­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sü­re bit­ti, ama cüm­le bit­me­di.

Sa­yın  Tü­tün­cü, cüm­le­ni­zi ta­mam­la­ma­nız için açı­yo­rum. Da­ha, ikin­ci bir so­ru­ya imkân yok.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, ara­da çok za­man ge­çi­yor.

BAŞ­KAN - Ben, di­ğer sa­yın mil­let­ve­ki­li­mi­ze…

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Ta­mam, ta­mam efen­dim, mik­ro­fon açıl­dı.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

As­lın­da bir da­ki­ka dol­ma­mış­tı, ke­sil­di, ama, tak­di­ri­ni­ze bı­ra­kı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Ci­haz…

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Ta­mam efen­dim.

Şim­di, ta­mam, ya­ni bu bor­cun art­ma­sı­nın al­tın­da ya­tan ger­çek ne­dir, ne­den ne­dir? Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan bu­nun ya­nı­tı­nı is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­tün­cü.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum. Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za bir so­rum var.

2006 Yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu'yla büt­çe açı­ğı yak­la­şık 13,5 mil­yar YTL ola­rak ön­gö­rül­müş­ken, 2007 ma­li yı­lın­da bu mik­tar yak­la­şık 17 mil­yar YTL ola­rak ön­gö­rül­müş­tür. 2007 yı­lı büt­çe açı­ğı, bir yıl ön­ce­ki büt­çe açı­ğın­dan 3,5 mil­yar YTL faz­la­sıy­la, yak­la­şık yüz­de 30 da­ha faz­la­dır. Büt­çe açı­ğı­nı ka­pat­mak için ver­gi oran­la­rın­da ar­tış ola­cak mı­dır? Va­tan­daş­la­rı­mı­zı ye­ni ver­gi­ler bek­le­mek­te mi­dir? Büt­çe açı­ğı­nı ka­pat­mak ama­cıy­la 2007 yı­lın­da ver­gi oran­la­rın­da ar­tış ol­ma­ya­ca­ğı­na ve ye­ni ver­gi­ler ge­ti­ril­me­ye­ce­ği­ne söz ve­re­bi­lir mi­si­niz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Emek, bu­yu­run.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, bu ta­sa­rı­nın 3'ün­cü mad­de­si­nin 4749 sa­yı­lı Ka­nun'un, Ka­mu Fi­nans­man ve Borç Yö­ne­ti­mi­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun'un 5'in­ci mad­de­si­ne, ön­gö­rü­len büt­çe den­ge­si ta­nı­mı­na uy­gun ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bi­rin­ci so­rum bu.

İkin­ci so­rum Sa­yın Ba­kan: Bu­gün ge­nel ba­sı­na yan­sı­yan İs­tan­bul Zey­tin­bur­nu ma­ri­na iha­le­siy­le il­gi­li çok çar­pı­cı ve ka­mu­oyu­nu et­ki­le­yen açık­la­ma­lar ya­pıl­mış­tır. Bi­raz ön­ce ko­nuş­ma­nız­da bu ko­nu­yu açık­la­ya­ca­ğı­nı­zı ve ko­nuş­ma­nı­zın so­nun­da bu ko­nu­da bil­gi ve­re­ce­ği­ni­zi söy­le­miş­ti­niz. Ka­mu­oyu­nu ay­dın­la­tı­cı bir bil­gi ve­re­bi­lir mi­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Emek.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, ec­za­ne­le­rin ala­cak­la­rı­nı öde­ye­cek mi­si­niz? Ma­lat­ya'da 10 tril­yon ala­cak var, ec­za­ne­ler if­las et­mek üze­re.

İkin­ci so­rum: Teş­vik Ya­sa­sı çı­ka­lı yak­la­şık üç yıl ol­du. Üç yıl­da bu Teş­vik Ya­sa­sı bu ül­ke­ye ne ge­tir­di? Aca­ba bu ül­ke­ye bir kat­kı sağ­la­dı mı? Özel­lik­le ulu­sal sa­na­yi­ci açı­sın­dan, millî eko­no­mi açı­sın­dan -ya­ban­cı­lar açı­sın­dan de­ğil- ne ge­tir­di? Kal­kın­ma ön­ce­lik­li han­gi ili­mi­ze bir tek çi­vi ça­kıl­dı?

Üçün­cü so­rum: Ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni kal­dır­dı­nız. Ulu­sal sa­na­yi­ci bü­yük za­rar gör­dü.

Za­ma­nım var­sa, dör­dün­cü so­ru: Ku­rum­lar ver­gi­si in­di­ri­min­den da­ha çok aca­ba ya­ban­cı şir­ket­ler mi yok­sa yer­li şir­ket­ler mi, han­gi oran­da da­ha faz­la ya­rar­lan­dı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Çe­tin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Ba­kan "üc­ret­li­le­rin fiş ve fa­tu­ra top­la­ma zul­mü­ne 2007 yı­lın­da son ve­re­ce­ğiz" de­miş­ti­niz. 20 Ara­lık 2006 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­nan 259 no­lu ge­nel teb­liğ­le, ye­ni ta­ri­fe­le­ri koy­muş­su­nuz. Ya­ni, 2007 yı­lın­da üc­ret­li­le­rin ver­gi ia­de fiş top­la­ma işi de­vam ede­cek mi et­me­ye­cek mi? Bu bir.

İkin­ci so­rum: Ka­sım ayı­nın ilk haf­ta­sın­da Baş­ba­kan özel ile­ti­şim ver­gi­si ora­nı­nın yüz­de 25'ten yüz­de 20'ye dü­şe­ce­ği­ni söy­le­miş­ti. Oy­sa, bu cep te­le­fo­nu­nun ver­gi­sin­de in­di­rim bek­le­nir­ken, yüz­de 7,8'lik bir bin­di­rim var. Bu in­di­rim mi­dir bin­di­rim mi­dir ver­gi­ye, açık­la­ma­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çe­tin.

So­ru sor­ma sü­re­miz ta­mam­lan­dı.

Sa­yın Ba­kan, ce­vap sü­re­si­ni beş da­ki­ka ola­rak be­lir­le­dim.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Tü­tün­cü, dar ve sa­bit ge­lir­li hal­kın borç­la­rı­nın art­tı­ğı­nı, tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri­nin borç­la­rı­nın 9 kat art­tı­ğı­nı, bu bor­cun ne­de­ni­ni sor­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu tü­ke­ti­ci kre­di­le­rin­de­ki borç­la­rın art­ma­sı, bi­zi çok faz­la en­di­şe­ye kap­tır­ma­sın, ka­pıl­ma­ya­lım. Ne­den der­se­niz, tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri, Tür­ki­ye'de, ya­kın ta­ri­he ka­dar çok ge­liş­me­miş kre­di­ler­di. Se­be­bi de Tür­ki­ye'de­ki is­tik­rar ol­ma­dı­ğı için, ile­ri­de ne öde­ye­ce­ği, fa­iz­le­re ne öde­ye­ce­ği bel­li de­ğil­di. Fa­iz­le­rin ge­ce­lik yüz­de 5 bin­le­re var­dı­ğı yer­de tü­ke­ti­ci­nin kre­di kul­lan­ma­sı müm­kün de­ğil­dir, ha­yal bi­le edi­le­mez. Eğer tü­ke­ti­ci önü­nü gö­rür­se bir kre­di­yi ala­bi­lir. Me­se­la, ne­re­de kul­la­nı­yor bu­nu? Ev al­ma­da kul­la­nı­yor tü­ke­ti­ci, ara­ba al­ma­da kul­la­nı­yor ve­ya­hut da ba­zı da­ya­nık­lı tü­ke­tim mad­de­le­ri­ni al­mak­ta kul­la­nı­yor. Ama, bu­nu alır­ken de "kaç se­ne­de, ne öde­ye­ce­ğim" pla­nı­nı ya­pı­yor. Eğer bu "kaç se­ne­de, ne öde­ye­ce­ğim" pla­nı­nı ya­pa­maz­sa, ya­ni, tü­ke­ti­ci önü­nü gö­re­mez­se, bu kre­di­yi hiç­bir za­man al­maz. Ay­rı­ca, ban­ka­lar da ver­mez za­ten bu kre­di­yi. Ya­ni, ile­ri­de ala­ma­ya­ca­ğı bir kre­di­yi ban­ka­lar ko­lay ko­lay ver­mez­ler.

Do­la­yı­sıy­la, tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri­nin art­ma­ya baş­la­mış ol­ma­sı, Tür­ki­ye'de gü­ven ve is­tik­ra­rın gel­di­ği­nin ve tü­ke­ti­ci­nin de kre­di ve­re­nin de önü­nü gör­me­ye baş­la­dı­ğı­nın bir işa­re­ti­dir ve bu­nu ya­ban­cı mem­le­ket­ler­le kı­yas­la­dı­ğı­mız za­man, yurt dı­şın­da, Av­ru­pa'yla, Ame­ri­ka'yla, di­ğer ge­liş­miş ül­ke­ler­le kı­yas­la­dı­ğı­mız za­man, bu, çok da­ha dü­şük se­vi­ye­ler­de, bi­zim ül­ke­miz çok dü­şük se­vi­ye­ler­de. Bu, da­ha da ar­ta­cak­tır, bun­dan hiç kuş­ku­nuz ol­ma­sın. Tür­ki­ye'de­ki gü­ven ve is­tik­rar gel­di­ği oran­da, fi­yat is­tik­ra­rı yer­leş­ti­ği oran­da ve Tür­ki­ye eko­no­mi­si ge­li­şip de hal­kın ge­lir se­vi­ye­si, ge­le­ce­ğe doğ­ru ge­lir umut­la­rı art­tı­ğı müd­det­çe bu ar­ta­cak­tır. Bu ya­ban­cı mem­le­ket­ler­le, ge­liş­miş ül­ke­ler­le kı­yas­la­dı­ğı­mız­da, biz çok dü­şük se­vi­ye­ler­de­yiz. Bu da­ha da ar­ta­cak­tır. Bu­nun böy­le bi­lin­me­si ge­re­ki­yor.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, 2006 yı­lın­da 13,5 mil­yar he­sap­la­nan, büt­çe ha­zır­la­nır­ken he­sap­la­nan büt­çe açı­ğı 2007 yı­lın­da 17 mil­yar ol­du, ara­da­ki far­kı ney­le, na­sıl kar­şı­la­ya­cak­sı­nız in­di­rir­se­niz eğer, di­yor. Şim­di, ben, ko­nuş­mam­da da arz et­tim, bi­zim Hükûme­ti­mi­zin di­ğer hükûmet­ler­den bir far­kı var; o ne­dir? Büt­çe açı­ğı ne he­sap­lan­mış­sa, biz onun çok al­tın­da, per­for­mans ser­gi­le­dik. Ya­ni, me­se­la, büt­çe açı­ğı­nı 45 mil­yar de­dik, 30 mil­yar­la ka­pat­tık; 29,5 mil­yar de­dik, 8 mil­yar­la ka­pat­tık; 13,5 mil­yar di­yo­ruz,  3 mil­yar ve­ya da­ha al­tın­da ola­cak bu se­ne­ki büt­çe açı­ğı. Ya­ni, ilk gel­di­ği­miz­de büt­çe açık­la­rı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı yüz­de 14,6'ydı, şim­di yüz­de ya­rı­ma düş­tü bu oran, 1-2 de­ğil. Ma­as­tricht kri­te­ri yüz­de 3'tür, dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­te­rim. 3'tür Ma­as­tricht kri­te­ri, 3'ün içe­ri­sin­de olan­lar "biz ye­ri­ne ge­tir­dik" di­yor­lar. Bi­zim­ki yüz­de ya­rı­ma düş­tü, bel­ki da­ha bi­le aşa­ğı dü­şe­cek. Şim­di, bu de­re­ce bi­zim per­for­man­sı­mız ba­şa­rı­lı ve bu­nu da ya­par­ken, de­di­ği­miz mas­raf­lar­dan da­ha az mas­raf ya­pı­yo­ruz, dü­şün­dü­ğü­müz ge­lir­ler­den da­ha faz­la ge­lir top­la­ya­bi­li­yo­ruz. 2007 yı­lın­da da 17 mil­yar ola­rak he­sap­la­dık, büt­çe­nin den­ge­si bu­dur, fa­kat, geç­miş per­for­mans­la­rı­mı­za ba­ka­rak, dört yıl­lık per­for­man­sı­mı­za ba­ka­rak, bu­nun çok da­ha dü­şük ola­ca­ğı­nı şim­di­den tah­min et­mek çok güç ol­ma­sa ge­rek.

Bu­nun için ye­ni bir ver­gi ge­li­yor mu? Biz, ye­ni isim­le bir ver­gi ge­tir­mi­yo­ruz, ge­tir­me­ye­ce­ğiz de. Bu­na da ih­ti­ya­cı­mız yok. Onu açık­ça söy­le­ye­yim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İlk gel­di­ği­miz gün­ler gi­bi de­ği­liz biz.

Haa, şim­di "yüz­de 7,8 ora­nın­da mak­tu ver­gi­le­re bir ye­ni­den de­ğer­le­me ge­li­yor..." Bu yıl­lar­dan be­ri ya­pı­lı­yor. Bi­zim işi­miz de­ğil bu. Yıl­lar­dan be­ri, mak­tu ver­gi­le­re bir de­ğer­le­me ya­pı­lır. Es­ki­den bun­lar, 35-40'lar­dı, 50'ler­di; şim­di 7,8. Bu, da­ha ön­ce, biz­den ön­ce ha­zır­lan­mış bir ka­nu­nun ge­re­ği­dir.

Ay­rı­ca, Sa­yın Emek "büt­çe ka­nu­nu ka­mu fi­nans­ma­nı­na uyu­yor mu?" di­yor. Evet, ka­mu fi­nans­ma­nı­nın o il­gi­li mad­de­si­ne ay­nen uyu­yor, hiç şe­yi­miz yok.

Şim­di, Zey­tin­bur­nu'yla il­gi­li ola­rak bir, efen­dim, her yer­de il­gi uyan­dır­mış fa­lan. Bu, yap­tı­ğı­mız iha­le­ler­den bir iha­le, böy­le iha­le çok ya­pı­yo­ruz biz, ye­ni de­ğil bun­lar. Yi­ne, Zey­tin­bur­nu'nda iha­le, 2886 sa­yı­lı Dev­let İha­le Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re ya­pıl­mış ve çı­ka­rı­lan yö­net­me­lik ve teb­liğ hü­küm­le­ri­ne gö­re ya­pıl­mış­tır.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ke­sin ge­ce ya­pıl­mış­tır.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Efen­dim?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ge­ce ya­pıl­mış­tır.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ge­ce mi? Haa… Val­la, za­ma­nı da şa­şır­dı­nız ama, Al­lah ha­yır ey­le­sin.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Siz şa­şır­dı­nız.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan. Sü­re­niz dol­du.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 3'ün­cü mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler…

Ge­len ar­ka­daş­lar otu­rur­sa, say­ma ko­lay­lı­ğı olur. Ar­ka­daş­lar, ayak­ta sa­ya­mı­yo­ruz, otu­run, otu­ra­lım lüt­fen, ge­len her­kes ye­ri­ne otur­sun.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ge­len­le­ri ni­ye bek­li­yor­su­nuz, bu­ra­yı sa­ya­cak­sı­nız Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ar­ka­daş­lar otu­ra­lım.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sın­da ku­lis­te­ki­le­ri de mi bek­li­yo­ruz?

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

İKİN­Cİ BÖ­LÜM

Büt­çe Dü­ze­ni­ne İliş­kin Hü­küm­ler

Bö­lüm dü­ze­ni ve de­yim­ler

MAD­DE 4- (1) Gi­der cet­ve­li­nin bö­lüm­le­ri, ana­li­tik büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sı­na uy­gun ola­rak fonk­si­yon­lar şek­lin­de dü­zen­le­nir. Fonk­si­yon­lar; bi­rin­ci, ikin­ci, üçün­cü ve dör­dün­cü dü­zey­de alt fonk­si­yon­la­ra ay­rı­lır.

(2) Bu Ka­nun­da ve di­ğer ka­nun­lar­da gi­der­le­re iliş­kin yer alan;

a) "Fa­sıl ve bö­lüm" de­yim­le­ri, fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma­nın bi­rin­ci dü­ze­yi­ni,

b) "Ke­sim" de­yi­mi, fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma­nın ikin­ci dü­ze­yi­ni,

c) "Mad­de" de­yi­mi, fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma­nın üçün­cü dü­ze­yi­ni,

ç) "Ter­tip" de­yi­mi, ku­rum­sal, fonk­si­yo­nel ve fi­nans­man ti­pi kod­la­rın bü­tün dü­zey­le­ri ile eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma­nın ilk iki dü­ze­yi­ni,

d) Borç öde­me­le­ri yö­nün­den "il­gi­li hiz­met ter­ti­bi" de­yi­mi, borç ko­nu­su hiz­met­le­rin yü­rü­tül­dü­ğü il­gi­li ter­tip­le­ri,

ifa­de eder.

(3) Ta­hak­kuk et­ti­ri­le­cek gi­der­ler Dev­let mu­ha­se­be­si ka­yıt­la­rın­da eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma­nın dör­dün­cü dü­ze­yi­ni de kap­sa­ya­cak şe­kil­de gös­te­ri­lir; ke­sin­he­sap ka­nu­nu ta­sa­rı­sı ise ikin­ci dü­zey­de ha­zır­la­nır.

(4) İl­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­riy­le ana­li­tik büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sı ara­sın­da ge­rek­li uyu­mu sağ­la­ma­ya ve or­ta­ya çı­ka­bi­le­cek so­run­la­rı gi­der­me­ye yö­ne­lik dü­zen­le­me­ler yap­ma­ya Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mus­ta­fa Öz­yü­rek. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Efen­dim, bir­leş­tir­dim ko­nuş­ma­nı­zı Sa­yın Öz­yü­rek.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, yü­ce Mec­li­sin say­gı­de­ğer üye­le­ri; he­pi­ni­zi Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ve şah­sım adı­na say­gıy­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­ra­da özel­lik­le mu­ha­le­fe­te ce­vap ve­rir­ken de­di ki: "İl­ko­kul öğ­ren­ci­le­ri gi­bi ko­nu­şu­yor­su­nuz." Şim­di, ta­bii, il­ko­kul öğ­ren­ci­le­ri­ne ben­ze­mek bir na­ki­sa de­ğil, bir ek­sik­lik de­ğil. An­cak, bu­ra­da cid­di­yet­le bir mü­za­ke­re yü­rü­tü­yo­ruz. Bir aya ya­kın bir sü­re Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da, bel­li bir sü­re de bu­ra­da cid­di bir mü­za­ke­re yü­rü­tü­yo­ruz ve biz yap­tı­ğı­mız işi cid­di­ye alı­yo­ruz. Ya­ni, mil­let adı­na, önü­mü­ze ge­len büt­çe­yi de­ğer­len­di­ri­yo­ruz, eleş­ti­ri­le­ri­mi­zi su­nu­yo­ruz. Ta­bii, ki­min ne yap­tı­ğı­nın tak­di­ri hal­kı­mı­za ait­tir. Bu­ra­da biz­le­ri iz­le­yen hal­kı­mız ki­min işi ne ka­dar cid­di­ye al­dı­ğı­nı gö­rü­yor. Ben pek çok Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı bu kür­sü­ler­de -Mec­li­sin dı­şın­da da ol­sa- iz­le­me fır­sa­tı­nı bul­dum, ama sü­rek­li, mil­let­ve­kil­le­riy­le po­le­mik ya­pan, sü­rek­li, bu­ra­da­ki gö­rev ya­pan in­san­la­rı kü­çüm­se­yen ta­vır­lar için­de bu­lu­nan bir Ma­li­ye Ba­ka­nı­na ilk de­fa ta­nık olu­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Onun için, ba­zı­la­rı­na laf atar­ken ön­ce in­san ken­di tav­rı­nı, ken­di tu­tu­mu­nu cid­di­yet­le de­ğer­len­dir­me­si ge­re­ki­yor.

Sa­yın Ba­kan bu­ra­da kırk beş da­ki­ka ko­nuş­tu, her şe­ye de­ğin­di, özel­lik­le KÖY­DES, BEL­DES ko­nu­su­na çok uzun va­kit ayır­dı, ama be­nim ko­nuş­mam­da yer alan ba­zı har­ca­ma­la­rın büt­çe dı­şı­na çı­ka­rıl­dı­ğı­na da­ir so­mut, ra­ka­ma da­ya­lı de­ğer­len­dir­me­le­ri­me bir sa­tır­la da ce­vap ver­me­di. Yi­ne Sa­yın Ba­kan, me­mur­lar­la il­gi­li be­nim de­ğer­len­dir­me­mi, böy­le ken­di­ne mah­sus üs­lu­buy­la, han­gi ra­kam han­gi ra­kam­dan bü­yük gi­bi, san­ki bu­ra­da bir ha­vuz he­sa­bı ya­pı­yo­ruz, san­ki bu­ra­da bir arit­me­tik der­si ça­lı­şı­yor­mu­şuz gi­bi, efen­dim 2002'de­ki ra­kam mı bü­yük­müş, yok­sa şim­di­ki ra­kam mı bü­yük­müş. Ya­ni, bun­lar so­ru de­ğil, bun­lar bir Ba­ka­na ya­kı­şan ta­vır­lar de­ğil. El­bet­te, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ku­rul­du­ğun­dan be­ri her büt­çe­de ve­ri­len me­mur ma­aşı bir ön­ce­kin­den bü­yük­tür. Bu çok do­ğal­dır, ama bu­nun bir de re­el ta­ra­fı var. Biz, re­el ele ge­çen üc­ret ola­rak bak­tı­ğı­mız­da di­yo­ruz ki, 1999 yı­lı bir nor­mal yıl­dır, 2001 kri­zi­nin ön­ce­sin­de olan bir yıl­dır. O za­man me­mur­la­ra re­el ele ge­çen ola­rak 146,8 öde­me ya­pıl­mış­tır, ama 2005 yı­lın­da 134,5 öde­me ya­pıl­mış­tır. Bu­nu da ben he­sap­la­mı­yo­rum, si­zin de im­za­nız olan bu 2007 yı­lı­nın prog­ra­mı­nın için­de ya­zı­yor. Böy­le­si­ne bir büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de bi­zim bek­len­ti­miz, böy­le­si­ne ra­kam­la­rı, böy­le­si­ne cid­di gös­ter­ge­le­ri tar­tış­mak­tır. Di­ye­bi­lir­si­niz ki bu­ra­ya çı­kıp, bu 2007 yı­lı prog­ra­mın­da yan­lış yap­mış­lar­dır, bu doğ­ru de­ğil­dir. Bi­zim se­ri­miz bu­dur, bi­zim en­deks­le­ri­miz bu­dur. Say­gıy­la kar­şı­la­ya­lım, şey ede­lim, ama, bil­mem "100 mü bü­yük 150 mi bü­yük?" tar­tış­ma­sı­nı bu­ra­da ya­par­sak mil­let bi­ze gül­mez mi de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Cid­di bir iş ya­pı­yo­ruz, cid­di mü­za­ke­re­ler ya­pı­yo­ruz. Biz işi­mi­zi cid­di­ye alı­yo­ruz. Hal­kı­mı­zın bi­ze ver­di­ği yet­ki­yi, gö­re­vi, so­rum­lu­lu­ğu cid­di­ye alı­yo­ruz. Hükûmet­ten de ay­nı cid­di­ye­ti bu­ra­da bek­li­yo­ruz.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan, hem ko­nuş­ma­sın­da hem bu­ra­da ka­yıt dı­şı­lık­la cid­di mü­ca­de­le et­tik­le­ri­ni söy­le­di. Şim­di, Ali Ba­ba­can, eko­no­mi­den so­rum­lu Ba­kan, 24/11/2006 ta­rih­li ga­ze­te­le­ri açar­sa­nız, okur­su­nuz, de­di ki: "Ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le­de, ma­ale­sef, ba­şa­rı­lı ola­ma­dık" de­di. Pe­ki, o da, ha­di, ai­le­den so­rum­lu ba­kan ol­sa di­ye­ce­ğim ki, bel­ki bu­nun ayır­tı­na va­ra­ma­dı, ama, eko­no­mi­den so­rum­lu, Ha­zi­ne­den so­rum­lu bir Ba­kan, ka­yıt dı­şı­lık­la mü­ca­de­le­de ba­şa­rı­lı ola­ma­dık­la­rı­nı söy­lü­yor­sa -ki, bü­tün gös­ter­ge­ler, bü­tün ema­re­ler bu­nun de­li­li­dir- o za­man biz bu­na ina­nı­rız. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı han­gi ön­le­mi al­dı, han­gi so­nu­ca var­dı ki, ka­yıt dı­şı­lık­la mü­ca­de­le­de so­nuç al­dı?

Şim­di, bu­ra­da mü­kel­lef­le­re… İş­te, bir ar­ka­da­şı­mı­zın so­ru­su üze­ri­ne di­yor ki Sa­yın Ba­kan "çok dü­şük be­yan­da bu­lu­nan mü­kel­lef­le­ri, iş­te, bi­raz be­ya­nı­nı ar­tır di­ye zor­lu­yo­ruz. Siz bu­nu ni­ye bu­ra­ya ge­ti­ri­yor­su­nuz? Bu ko­nu­da ben siz­den des­tek bek­le­rim." di­yor.

Sa­yın Ba­kan, biz, ya­sa­la­rın için­de­ki bü­tün mü­ca­de­le­ni­ze ka­yıt dı­şı­lık­la mü­ca­de­le­ni­ze, ver­gi ka­yıp ve ka­ça­ğıy­la il­gi­li mü­ca­de­le­ye des­tek ve­ri­riz, fa­kat, keyfî dav­ra­nış­la­ra, mü­kel­le­fi kor­kut­ma­ya dö­nük, mü­kel­le­fi yıl­dır­ma­ya dö­nük ve hiç­bir da­ya­na­ğı ol­ma­dan teh­di­de dö­nük ta­vır­la­ra prim ver­me­yiz. Hu­kuk var­sa, bu ül­ke bir hu­kuk dev­le­tiy­se böy­le keyfîlik­le­re as­la ve as­la yer yok­tur. Bu­nu ver­gi da­ire­si mü­dür­le­ri­nin de bil­me­si la­zım, siz­le­rin de bil­me­si la­zım, ça­lış­ma ar­ka­daş­la­rı­nı­zın da bil­me­si la­zım.

Yal­nız, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, öy­le­si­ne po­li­ti­ze et­ti­niz ki kad­ro­la­rı, geç­miş­te ben de için­de bu­lun­mak­tan onur duy­du­ğum bir teş­ki­lat­ta, bir mil­let­ve­ki­li­ne de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir ver­gi da­ire­si mü­dü­rü­nün "ya, siz ik­ti­da­ra ge­le­ce­ği­ni­ze mi ina­nı­yor­su­nuz?" di­ye so­ru sor­ma ce­sa­re­ti­ni ve küs­tah­lı­ğı­nı gös­ter­di­ği­ni bi­li­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bir ka­mu gö­rev­li­si, bir mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­ki­li­ne bu so­ru­yu sor­ma hak­kı­na, yet­ki­si­ne sa­hip mi­dir?

Şim­di, bu Ma­li­ye teş­ki­la­tı­nı ne­re­den ne­re­ye ge­tir­di­niz? Sa­yın Baş­ba­ka­nın üs­lu­buy­la söy­lü­yo­rum. Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ver­gi da­ire­si bü­tün bü­rok­rat­la­rı her za­man say­gı­de­ğer in­san­lar­dır. Hiç­bir za­man bir mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­ki­liy­le böy­le­si­ne küs­tah­ça bir tar­tış­ma ya­pan ver­gi da­ire­si mü­dür­le­ri bu teş­ki­la­tın için­de yer al­ma­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Onun için, biz, bu­ra­da "de­ne­ti­mi si­ya­sal­laş­tı­rı­yor­su­nuz" de­di­ği­miz za­man, Sa­yın Ba­kan, "siz de de­ne­tim ele­man­la­rıy­dı­nız, hak­kı­nı ye­me­yin bu in­san­la­rın" di­yor, ama, bi­zim gö­rev yap­tı­ğı­mız dö­nem­ler­de Ma­li­ye­de ça­lı­şan hiç kim­se böy­le­si­ne gö­re­vi­ni po­li­tik şe­kil­de kul­la­na­maz­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "Ya, bu va­sı­ta­lı, va­sı­ta­sız ver­gi ayı­rı­mı­nı AB açı­sın­dan de­ğer­len­di­re­lim."

Bi­zim yap­tı­ğı­mız şu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: 2002 yı­lın­da va­sı­ta­lı ver­gi­le­rin ora­nı yüz­de 66 idi, bu­gün yüz­de 70'e ulaş­mış­tır. Sa­yın Ba­ka­nın üs­lu­buy­la so­ra­yım: Yüz­de 66 mı bü­yük yüz­de 70 mi bü­yük? Siz, Acil Ey­lem Pla­nı'nda der­se­niz ki: "Biz, va­sı­ta­lı ver­gi­le­rin pa­yı­nı kü­çül­te­ce­ğiz." Kü­çül­tü­nüz mü kü­çült­me­di­niz mi? Bi­zim is­te­di­ği­miz ce­vap bu­dur. Yok­sa, AB'de şöy­le he­sap­la­nı­yor, ABD'de böy­le he­sap­la­nı­yor di­ye ko­nu­yu kay­dır­mak hiç kim­se­ye ya­kış­mı­yor Sa­yın Ba­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, Sos­yal Gü­ven­lik Ka­nu­nu'nu çı­kar­dı­nız, bü­yük emek­ler ver­dik. Ge­lin de­dik, ça­lı­şan­la­rın hak­kı­na do­kun­ma­yın. 7 bin gün­lük prim öde­me sü­re­si­ni 9 bin gü­ne çı­kar­ma­yın, in­san­la­rı emek­li ede­mez­si­niz, me­zar­da emek­li­li­ği tek­rar ge­tir­me­yin de­dik. Bu, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nın­dan dön­dü, hiç­bir şey yok gi­bi dav­ran­dı­nız. Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­dü, şim­di di­yor­su­nuz ki, Büt­çe Ka­nu­nu'na bir hü­küm ko­ya­rak al­tı ay er­te­le­ye­ce­ğiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, siz bil­mi­yor mu­su­nuz -sü­rek­li biz Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­di­yo­ruz- büt­çe ka­nu­nuy­la il­gi­li ol­ma­yan her­han­gi bir ko­nu­da bir dü­zen­le­me ya­par­sa­nız, bu, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­maz mı? Ana­ya­sa'dan bir to­kat ye­miş­si­niz, şim­di er­te­le­me­si­ni de Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ola­rak ya­pı­yor­su­nuz. Lüt­fe­din, iki gün da­ha ça­lı­şın da, ay­rı bir ka­nun ge­ti­rin, bu­ra­da er­te­le­ye­cek­se­niz er­te­le­yin, ama Ana­ya­sa hü­küm­le­ri­ni böy­le­si­ne yok say­mak hiç kim­se­ye ya­kış­mı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, ku­rum­lar ver­gi­si­nin in­di­ril­me­siy­le Sa­yın Ba­kan övü­nü­yor. Bü­tün ver­gi­le­rin in­di­ril­me­si­ni biz ka­bul ede­riz, uy­gun bu­lu­ruz, çün­kü Tür­ki­ye'de ver­gi oran­la­rı çok yük­sek­tir, as­tro­no­mik­tir. Özel­lik­le özel tü­ke­tim ver­gi­si as­tro­no­mik­tir, kat­ma de­ğer ver­gi­si oran­la­rı as­tro­no­mik­tir. Onun için­dir de, dün­ya­nın en pa­ha­lı akar­ya­kı­tı Tür­ki­ye'de sa­tıl­mak­ta­dır. Ne Fran­sa'da ne Ame­ri­ka'da, dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de Tür­ki­ye'de­ki gi­bi pa­ha­lı ben­zin ve ma­zot ve tüp gaz sa­tıl­maz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ni­çin ya­pı­yor­su­nuz bu­nu? Ver­gi ka­yıp ve ka­ça­ğı­nı ön­le­ye­mi­yor­su­nuz, ka­yıt dı­şı­lık­la mü­ca­de­le ede­mi­yor­su­nuz, o ke­si­me do­ku­na­mı­yor­su­nuz, ama ka­yıt­lı ke­sim­den ver­gi üs­tü­ne ver­gi alı­yor­su­nuz.

Pe­ki, ku­rum­lar ver­gi­si­ni in­dir­di­niz, bel­li fi­nans ku­ru­luş­la­rı­na, özel­leş­ti­ri­len ku­ru­luş­la­ra bü­yük bir avan­taj sağ­la­dı­nız, ama bu­na kar­şı­lık, ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni in­dir­mek su­re­tiy­le üre­ti­ci ke­si­mi, sa­na­yi­ci ke­si­mi ce­za­lan­dır­dı­nız. Ya­ni ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni kal­dır­ma­say­dı­nız, ku­rum­lar ver­gi­si­ni dü­şür­me­ni­zin bir an­la­mı olur­du, ama siz çok pa­ra ka­za­nan şir­ket­le­rin ver­gi­si­ni in­dir­di­niz, ya­tı­rım ya­pan KO­Bİ'le­rin ver­gi­si­ni ar­tır­dı­nız. Yap­tı­ğı­nız bu­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eko­no­mi­nin çok iyi­ye git­ti­ği­ni, her şe­yin dü­zel­di­ği­ni Sa­yın Ba­kan bu­ra­da an­lat­tı. Pe­ki, 2002 yı­lın­da ca­ri açık 1,5 mil­yar do­lar idi, şim­di 35 mil­yar do­la­ra çık­tı. Pe­ki, 35 mil­yar mı bü­yük, 1,5 mil­yar mı bü­yük? Sa­yın Ba­ka­nın üs­lu­buy­la ben de so­ra­yım.

Ve bu ca­ri açı­ğın hiç­bir so­run ya­rat­ma­dı­ğı­nı, eko­no­mi­yi son de­re­ce kı­rıl­gan bir ya­pı­ya ka­vuş­tur­du­ğu­nu ka­bul edi­yor mu­su­nuz et­mi­yor mu­su­nuz? Edi­yor­sa­nız, ne gi­bi ön­lem­ler alı­yor­su­nuz?

Ha­ni, ma­nav­la­ra gi­der­si­niz, mey­ve­le­rin iyi­le­ri­ni öne ko­yar­lar, se­pe­tin ar­ka­sın­da çü­rük­le­ri ka­lır ya, Sa­yın Ba­kan da işi­ne ge­len ba­zı bü­yük­lük­le­ri öne çı­ka­rı­yor, ama onun dı­şın­da­ki çü­rük mey­ve­le­ri gör­mez­den ge­li­yor. Çü­rük­le­ri de gö­re­cek­si­niz, iyi mey­ve­le­ri de gö­re­cek­si­niz. Ama doğ­ru bir…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ma­nav­lar si­ze oy ver­me­ye­cek.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ma­nav­lar si­ze oy ver­me­ye­cek.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Evet… Te­şek­kür ede­rim.

Ma­nav­lar ne de­mek is­te­di­ği­mi çok iyi an­lar­lar. Onun için, on­lar eme­ğe say­gı du­yar­lar. Ki­min on­la­rın hak­kı­nı ko­ru­du­ğu­nu çok iyi bi­lir­ler. Çün­kü, mey­ve-seb­ze üre­ti­ci­si­ni pe­ri­şan et­ti­ği­ni­zi he­pi­niz bi­li­yor.

Ben Mer­sin Mil­let­ve­ki­li­yim. Na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si­ni pe­ri­şan et­ti­niz. Şu an­da, gi­di­niz Mer­sin'e, na­ren­ci­ye 2002 yı­lın­dan da­ha ucu­za sa­tıl­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. 1999 yı­lın­da, 2000 yı­lın­da bir ton na­ren­ci­ye ih­ra­ca­tı­na ta­nı­nan prim ton­da 100 do­lar­dı, şim­di, 70 do­la­ra, 60 do­la­ra dü­şür­dü­nüz. O za­man na­kit ola­rak öde­ni­yor­du, şim­di, mah­sup yo­luy­la ödü­yor­su­nuz. Her gün ben Mer­sin'e git­ti­ğim­de bir de­di­ko­du: "AKP mil­let­ve­kil­le­ri bu­ra­ya gel­di, prim 100 do­la­ra çı­kı­yor." Ge­li­yo­ruz biz de, he­men Ha­zi­ne yet­ki­li­le­riy­le ko­nu­şu­yo­ruz, ne­dir, var mı bir şey? "Val­la­hi, ge­çen gün Sa­yın Ba­kan Kür­şad Tüz­men bu­ra­day­dı, sor­duk, üze­rin­de ça­lı­şı­yo­ruz." Bu ne bit­mez ça­lış­ma­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Üre­ti­ci­nin bek­le­ye bek­le­ye ca­nı çık­tı. Ge­lin, ar­tı­ra­cak­sa­nız şu na­ren­ci­ye prim­le­ri­ni bir an ön­ce ar­tı­rı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, bu­yu­run.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ma­nav­la­rı kay­bet­ti­niz.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Evet, üre­ti­ci­le­ri ka­zan­dık, ma­nav­la­rı da ka­zan­dık…

BAŞ­KAN - Mü­da­ha­le et­me­ye­lim, hoş ol­mu­yor. Lüt­fen…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Şim­di, ge­ne, bu­ra­da, ver­gi­de na­sıl ada­let sağ­la­dı­ğı­nı fi­lan Sa­yın Ba­kan an­lat­tı. Pe­ki, bir ya­ban­cı­nın elin­de ha­zi­ne kâğı­dı var­sa, bir de yer­li­nin elin­de ha­zi­ne kâğı­dı var­sa, ya­ban­cı­ya di­yor­su­nuz ki: "Sen­den bir ku­ruş ver­gi al­mı­yo­rum." Ama yer­li­ye di­yor­su­nuz ki: "Sen­den yüz­de 10 ver­gi alı­yo­rum." Bu ne bi­çim ada­let de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Siz, sı­cak pa­ra al­tın­da, sı­cak pa­ra et­ki­sin­de kal­mış, sı­cak pa­ra önün­de diz çök­müş bir ik­ti­dar­sı­nız. Sı­cak pa­ra di­yor ki: Re­el fa­iz­le­ri yük­sel­tin, yük­sel­ti­yor­su­nuz. Sı­cak pa­ra sa­hip­le­ri di­yor ki: Siz, dı­şa­rı­dan ge­len sı­cak pa­ra­dan ver­gi al­ma­yın, ver­gi al­mı­yor­su­nuz. Bu mu de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım doğ­ru ver­gi po­li­ti­ka­sı, adil ver­gi po­li­ti­ka­sı? Ada­let­li yö­ne­tim bu mu­dur?

Onun için "Ne­re­den ne­re­ye gel­dik?" di­ye Sa­yın Baş­ba­kan sık sık so­ru­yor, Sa­yın Ba­kan da bu­nu tak­lit edi­yor. Ama, Tür­ki­ye ne­re­den ne­re­ye gel­di? Tür­ki­ye, ken­di ih­ti­yaç­la­rı­na, ken­di inan­dı­ğı doğ­rul­tu­da ver­gi po­li­ti­ka­sı iz­le­yen, ka­nun­lar çı­ka­ran bir ül­key­ken, dı­şa­rı­dan tel­kin­le, dı­şa­rı­dan emir­le bir ge­ce­de sto­paj oran­la­rı­nı sı­fır­la­yan bir ül­ke hâli­ne gel­miş­tir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­yü­rek, sü­re­ni­zi aş­tı­nız. Son cüm­le­le­ri­ni­zi…

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (De­vam­la) - Evet… Te­şek­kür edip, ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Onun için, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan bu­ra­da mu­ha­le­fe­ti suç­lar­ken, biz­le­ri suç­lar­ken ger­çek­le­rin bir de önem­li ta­ra­fı­nı, doğ­ru ta­ra­fı­nı, bi­zim eleş­tir­di­ği­miz ta­raf­la­rı dik­ka­te ala­rak de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni­zi ya­pı­nız. Bi­zim­le po­le­mi­ğe gir­mek ye­ri­ne doğ­ru ra­kam­la­rı bu­ra­da dil­len­di­ri­niz, bi­zim de­ğer­len­dir­me­le­ri­miz de ona gö­re ol­sun. Po­le­mik ya­pa­rak, biz­le­re laf ye­tiş­ti­re­rek hiç­bir ye­re gi­de­mez­si­niz.

Onun için, bu büt­çe­de, biz, so­nu­na ka­dar doğ­ru bil­dik­le­ri­mi­zi söy­le­ye­ce­ğiz, hal­kı­mı­zı doğ­ru bil­gi­len­di­re­ce­ğiz ve hal­kı­mı­zın ver­di­ği ema­ne­ti, on­la­rın adı­na he­sap so­ra­rak ta­mam­la­ya­ca­ğız.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­yü­rek.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Öz­can.

Bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 4'ün­cü mad­de hak­kın­da Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zı din­le­dik. Ger­çek­ten, fark­lı bir Tür­ki­ye'de mi ya­şı­yo­ruz di­ye… İnan edin üzü­lü­yo­rum. Kim­le­re ne ka­dar… 2002 yı­lı­nı mi­lat ola­rak gös­te­rip, on­dan son­ra, Tür­ki­ye'yi, ne­re­dey­se Av­ru­pa Bir­li­ği­nin üze­rin­de ge­liş­miş, ger­çek­ten, in­san­la­rı mut­lu­luk ve re­fah içe­ri­sin­de ya­şa­yan bir ül­ke ko­nu­mun­da gös­ter­me­ye ça­lış­tı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yap­tık­la­rı­nı­zı söy­lü­yor­su­nuz da borç­la­rı­nı­zı ni­ye söy­le­mi­yor­su­nuz? Siz­ler, sek­sen yıl­lık cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de borç­la­nan… 200 mil­yar do­la­ra, bu­gün, beş yıl içe­ri­sin­de -ki, dört bu­çuk yıl sa­ya­rız- ne ka­dar borç ila­ve et­ti­niz, onu hiç he­sap­lı­yor mu­su­nuz? Ha­ni ca­ri he­sap­ta 1,5 mil­yar do­lar ci­va­rın­da al­dı­ğı­nız­da, bu­gün 35 mil­ya­ra da­yan­dı­ğın­da, aca­ba önü­nü­ze alıp da bu na­sıl ol­du di­ye dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ca­ri he­sap yok, ca­ri açık var.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ca­ri açık, evet, ca­ri açık. Siz bu­nu an­lar­sı­nız, "Ari­fe ta­rif ge­rek­mez." der­ler ama, siz, ma­ale­sef… Şu­nu an­lı­yo­ruz ki, hül­le şir­ket­ler ku­ra­rak iha­le­ler al­dı­ğı­nı­zı iyi bi­li­yor­su­nuz.

Bi­raz ön­ce ko­nu­şu­lan ko­nu­lar­da çık­tı ar­ka­da­şı­mız, bir ay son­ra or­tak ol­duk di­yor­lar. Ki­mi kan­dı­rı­yor­sun? Türk hal­kı bu­na ka­nar mı Al­lah aş­kı­na! Bir ay son­ra iha­le­yi alı­yor­sun, bir ay son­ra çı­kı­yor­sun, di­yor­sun… Alı­yor, bir ay son­ra, biz bu şir­ke­te or­tak ol­duk de­ni­li­yor. Bu ha­yalî ko­nu­lar­dan ar­tık vaz­ge­çin. Ha­yalî fa­tu­ra­lar­dan, sah­te fa­tu­ra­lar­dan he­sap ver­me­den bu hal­kın hu­zu­run­dan  ka­ça­ma­ya­cak­sı­nız. Ön­ce, bu ha­yalî fa­tu­ra­la­rı­nı­zın, ka­çı­rı­lan ver­gi­le­rin he­sa­bı­nı ve­re­cek­si­niz. Çün­kü, hal­ka kar­şı so­rum­lu­lu­ğu­nuz var. Hal­ka kar­şı, yol­suz­luk, yok­sul­luk­la mü­ca­de­le ede­ce­ğiz di­ye söz ver­miş­ti­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sı­cak pa­ra de­ni­li­yor. Sı­cak pa­ra ne­re­ye, han­gi kaz­ma­yı çal­dı söy­ler mi­si­niz? Ne­re­ye ya­tı­rım yap­tı? 58 mil­yar do­lar ci­va­rın­da sı­cak pa­ra var şu an­da ül­ke­miz­de. Ban­ka­lar­da­ki bu­gün­kü ris­ki… Ki, o yüz­de 16'yı geç­me­ye­cek. Ya­ban­cı ban­ka­lar bu­gün yüz­de 24 risk sı­nı­rı­nı geç­miş ve bu­gün yüz­de 25. Ma­ale­sef, ya­ban­cı­la­ra ban­ka­la­rı­mı­zı, göz gö­re gö­re, kâr eden mü­es­se­se­le­ri­ni ver­dik. On­dan son­ra özel­leş­tir­me ko­nu­sun­da, biz özel­leş­tir­mey­le da­ha iyi ya­tı­rım­lar ya­pı­yo­ruz di­yor­su­nuz. Ne­re­ye ya­tı­rım yap­tı­nız söy­ler mi­si­niz? Ne­re­ye bir kaz­ma çak­tı­nız söy­ler mi­si­niz? Yıl­lar­ca hal­kın bi­rik­tir­di­ği, alın te­riy­le bi­rik­tir­di­ği var­lık­la­rı, tu­ta­cak­sı­nız yok pa­ha­sı­na sa­ta­cak­sı­nız, on­dan son­ra "Biz özel­leş­tir­me­den pa­ra al­dık." di­ye­cek­si­niz.

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - İn­saf ya! İn­saf!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Lüt­fen... Lüt­fen he­sa­bı­nı­zı iyi ya­pın.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Dev­let­leş­ti­re­lim… Rah­met­li Özal'a söy­le.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz özel­leş­tir­me­den ya­na­yız, ama, hal­kın bi­ri­kim­le­ri­ni, alın ter­le­ri­ni bi­ri­le­ri­ne eğer siz su­nar­sa­nız, biz ona kar­şı­yız. Bu­nu iyi­ce he­sap­la­yın, he­sa­bı­nı­zı önü­nü­ze alın.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir it­ha­lat cen­ne­ti yap­tı­nız. İh­ra­cat?.. İh­ra­cat ile it­ha­lat ara­sın­da­ki far­kı iş­te gö­rü­yor­su­nuz. İt­ha­lat... Dı­şa­rı­dan ge­tir­di­ği­niz it­hal mal­lar­la, bu­ra­da­ki KO­Bİ'le­ri kü­çült­tü­nüz, ufalt­tı­nız ve yok­luk­la kar­şı kar­şı­ya ge­ti­ri­yor­su­nuz. Eğer siz it­ha­la­ta bu ka­dar önem ve­rir­se­niz, bu­ra­da­ki kü­çük üre­ti­ci­ler ne ya­pa­cak­tır? Dükkânla­rı­nı ka­pat­mak, iş­yer­le­ri­ni ka­pat­mak zo­run­da ka­la­cak­tır.

Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "330 bin ta­ne es­naf ka­tıl­dı." Ama, 189.301 es­na­fın da, ma­ale­sef, iliş­ki­si­ni kes­miş­si­niz, Sa­yın Ba­kan, ka­yıt­lar­dan sil­miş­si­niz. Bu in­san­la­rın du­ru­mu­nu, bu es­naf­la­rın du­ru­mu­nu bi­li­yor mu­su­nuz? Bir es­naf ola­rak, ya­şı­yo­ruz ve gö­rü­yo­ruz ki, bir sü­rü na­mus­lu es­naf, ar­tık, ver­gi­si­ni, si­gor­ta­sı­nı, Bağ-Kur'unu öde­ye­mez du­rum­da, mağ­du­ri­yet içe­ri­sin­de. Bun­la­rı gör­dü­ğü­müz hâlde "330 bin es­naf ka­tıl­dı." di­ye övün­me­nin bir an­la­mı yok. Siz eğer es­naf­la­rı pe­ri­şan eder­se­niz, ya­rın bu­gün, ne­re­dey­se 20 mil­yon in­san -bu es­naf­la­rın özel­lik­le fert­le­ri­ni say­dı­ğı­nız­da- aç ve pe­ri­şan ka­la­cak. Hat­ta, gör­dü­ğü­müz ka­da­rıy­la, yok­sul­luk sı­nı­rı­na 20 mil­yon in­san da­yan­dı, aç­lık sı­nı­rın­da 1 mil­yo­nun üze­rin­de in­san var. Siz hâlâ "Tür­ki­ye'ye çağ at­lat­tık." di­ye, 2001 yı­lı­nın, 2002 yı­lı­nın baş­lan­gı­cı­nı bir mi­la­di yıl ola­rak alı­yor­su­nuz, ama o gün­den bu­gü­ne ka­dar re­el fi­yat­la­rın, re­el ge­lir­le­rin düş­tü­ğü­nü hiç söy­le­mi­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar...

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Keş­ke ya­zı­lı me­tin­den oku­say­dı­nız.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, siz­ler laf at­mak­tan baş­ka hiç­bir şey yap­mı­yor… Bı­ra­kın, hal­kın za­ma­nı­nı kay­bet­me­yin, mil­let­ve­ki­li­nin bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­sı­na mü­da­ha­le et­me­yin. Halk siz­le­rin bu laf atış­la­rı­nız­dan de­ğil, siz­le­rin ic­ra­atı­nı gö­re­rek ya­şı­yor. Hal­kın ya­şa­dık­la­rı­nı hâlâ gö­re­mi­yor­sa­nız, de­mek ki, bu hal­ka rağ­men ik­ti­dar olun­maz. Ge­le­cek­te de bu der­si si­ze ve­re­cek­le­ri­ne ina­nı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­leş­tir­me fur­ya­sı içe­ri­sin­de, iş­te, şe­ker fab­ri­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si, Te­kel­le il­gi­li ko­nu­lar ve hu­ku­ka kar­şı… Hu­kuk sa­va­şı ve­ri­li­yor. Hak­sız… Tu­tu­yor­su­nuz, özel­leş­tir­me ko­nu­sun­da, hu­ku­ka rağ­men, ale­la­ce­le -özel­leş­ti­ri­le­cek ko­nu­lar ko­nu­sun­da- va­tan­da­şın bi­ri­kim­le­ri­ni na­sıl yan­daş­la­rı­mı­za ve­ri­riz di­ye uğ­raş­ma­nın ve ça­ba­nın içe­ri­sin­de­si­niz.

İş­te, şe­ker fab­ri­ka­la­rı için, TÜRK­ŞE­KER ola­rak, 7/6/2001 ta­ri­hin­de IMF'ye ve­ri­len ek ni­yet mek­tu­bun­da be­lir­ti­len esas­lar dâhi­lin­de özel­leş­tir­me kap­sa­mı­na alın­mış, Özel­leş­tir­me Yük­sek Ku­ru­lu­nun 7 Ha­zi­ran 2003 ta­ri­hin­de al­dı­ğı ka­rar­la özel­leş­tir­me yol ha­ri­ta­sı be­lir­len­miş­tir. İş­te, bu özel­leş­tir­me yol ha­ri­ta­sı içe­ri­sin­de, Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­nan -26015 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­nan- Özel­leş­tir­me Yük­sek Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la, bi­rim üre­tim ma­li­yet­le­ri dü­şük, kâr oran­la­rı yük­sek fab­ri­ka­lar­dan Bor, Ereğ­li ve Il­gın Şe­ker Fab­ri­ka­sı özel­leş­tir­me­si­nin -28/11/2006 ta­rih­li iha­le­ler- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ge­rek­çe­siz ola­rak ip­tal edil­di­ği gö­rü­lü­yor.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Yan­lı­şın var, yan­lı­şın…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - İş­te, gö­rü­yo­ruz ki, şe­ker fab­ri­ka­la­rı­mı­zı, pan­car­da koy­muş ol­du­ğu­nuz ko­ta pan­car üre­ti­ci­le­ri­ni, kı­sa­ca­sı, çift­çi­yi pe­ri­şan et­ti­ği­ni­zi gö­rü­yo­ruz. Te­kel ko­nu­sun­da, Te­kel fab­ri­ka­la­rı­nın ve te­kel iş­çi­le­ri­nin du­ru­mu ha­ke­za.

Siz­ler özel­leş­tir­me mağ­du­ru iş­çi­le­ri so­kak­ta bı­ra­kıp, bu iş­çi­le­rin sı­kın­tı­la­rı­nı gör­me­mez­lik­ten ge­le­rek… Siz Te­kel fab­ri­ka­la­rın­dan eli­ni­zi çek­me­di­ği­niz sü­re­ce, siz özel­leş­tir­me­de böy­le peş­keş man­tı­ğı içe­ri­sin­de bi­ri­kim­le­ri bi­ri­le­ri­ne bı­rak­tı­ğı­nız­da, mil­yon­lar­ca in­sa­nın ge­le­ce­ğiy­le oy­na­mış olu­yor­su­nuz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, biz, sa­de­ce, Ana­va­tan Gru­bu ola­rak, si­zin bu so­rum­suz­ca özel­leş­tir­me­de­ki tav­rı­nı­zı ka­bul et­mi­yo­ruz ve kı­nı­yo­ruz. Özel­leş­tir­me, hal­kın ya­ra­rı­na olur. Hal­kın le­hi­ne olan özel­leş­tir­me­ler ya­pı­lır; yok­sa, bi­ri­le­ri­nin, Ofer­le­rin, Du­bai şeyh­le­ri­nin ve­ya­hut da Ha­ri­ri­le­rin le­hi­ne olan özel­leş­tir­me­ler hal­kı­mı­zın za­ra­rı­na­dır, ya­ra­rı­na de­ğil­dir. Bi­ri­kim­le­ri­nin üze­rin­de yap­mış ol­du­ğu­nuz bu pa­zar­lık­lar… Ya­rın, san­dık­ta, hal­kın, bu pa­zar­lık ko­nu­sun­da ve­re­ce­ği ce­va­bı siz­ler çok iyi bi­li­yor­su­nuz.

Siz­ler, her ne ka­dar, bu­ra­da ko­nu­şul­du­ğun­da gül­se­niz de, ağ­la­sa­nız da, bu halk ya­şı­yor, gö­rü­yor. Bu ya­şa­dı­ğı­nı ve gör­dü­ğü­nü, siz, ne ka­dar da Tür­ki­ye'yi toz pem­be gös­ter­se­niz bi­le, me­mu­run ge­çi­min­den, ya­şa­mın­dan, iş­çi­nin, emek­li­nin ya­şa­mın­dan ve dav­ra­nı­şın­dan gö­rü­yor­su­nuz.

İş­te, gör­dü­ğü­müz ka­da­rıy­la in­san­la­rı, kre­di kar­tı mağ­du­ru et­me­ye baş­la­dı­nız. Özel­lik­le, bu mağ­du­ri­yet­ler ko­nu­sun­da, in­san­la­rın in­ti­ha­ra ka­dar git­ti­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Kre­di kart­la­rı… Borç­la­na­rak, bir gün ge­li­yor ki, öy­le bir nok­ta­ya ge­li­yor ki bu in­san­lar -bi­ri­kim­le­ri­ni, yıl­lar­ca bi­ri­kim­le­ri­ni, fa­iz­le­riy­le, yüz­de 117 ve­ya yüz­de 85 fa­iz öde­ye­rek- ma­ale­sef, kre­di kart­la­rı­nı öde­ye­mi­yor­lar, bi­ri­kim­le­riy­le bir­lik­te in­ti­ha­ra ka­dar gi­di­yor­lar.

Bu in­ti­har­la­rın acı­sı­nı, bu in­ti­har­la­rın sı­kın­tı­la­rı­nı siz­ler aca­ba ru­hu­nuz­da du­yu­yor mu­su­nuz, içi­niz­de his­se­di­yor mu­su­nuz? Bu in­san­lar ni­ye in­ti­har et­ti, ne­den eş­le­ri ay­rıl­dı? Ne­den in­san­lar, bu­gün kap­kaç içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Her ge­çen gün kap­ka­çın ço­ğal­dı­ğı­nı, hır­sız­lı­ğın ço­ğal­dı­ğı­nı, bo­şan­ma­nın ço­ğal­dı­ğı­nı gö­rü­yor­su­nuz. Bu­na rağ­men, Tür­ki­ye'yi, toz­pem­be gös­te­re­rek, 5.500 do­lar millî ge­lir­den pay al­dık­la­rı­nı söy­lü­yor­su­nuz. So­ru­yo­ruz o ga­ri­ban­la­ra -han­gi­si­nin ce­bin­de- 5.500 de­ğil, 100 do­lar da­hi yok, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'da ve­ya­hut da va­roş­lar­da ya­şa­yan in­san­la­rın, ai­le­le­rin ce­bin­de 100 do­lar yok. Sa­yın Ba­kan, 5.500 do­la­rı, aca­ba, bu özel­leş­tir­me­de siz­le­rin on­la­ra sun­muş ol­du­ğu­nuz o ser­vet­le­ri mi he­sa­ba ka­ta­rak 5.500 do­lar ola­rak çık­tı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz?

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ki­şi ba­şı­na millî ge­lir öy­le he­sap­lan­maz.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Çok ayıp!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ayıp olan, hal­kın, bu­gün­kü Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'da ve va­roş­lar­da ya­şa­yan in­san­la­rın sı­kın­tı­sı­nı gör­me­yen­ler, on­la­rı duy­ma­yan­lar, on­la­rı işit­me­yen­ler ayıp edi­yor. Biz, on­la­rın se­si ve ku­la­ğı ola­ca­ğız, on­la­rın hak­kı­nı sa­vun­mak için ye­min et­tik bu Mec­lis­te, on­la­rın hak­kı­nı sa­vun­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz.

Ama, siz­ler, vic­da­nı­nız­la mu­ha­se­be içe­ri­sin­de olun di­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Şah­sı adı­na, Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Sa­rı.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

MEH­MET SA­RI (Os­ma­ni­ye) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si Ka­nu­nu'nun 4'ün­cü mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le, hür­met­le se­lam­lı­yo­rum.

15 Ara­lık­tan bu­gü­ne, büt­çe üze­rin­de, de­ğer­li Hükûme­tin tem­sil­ci­le­ri, par­ti grup­la­rı, gö­rüş ve dü­şün­ce­le­ri­ni açık­la­dı­lar. Bu açık­la­ma­lar­da dik­ka­ti­mi­zi çe­ken bir ko­nu var. İk­ti­dar, ra­hat­lık­la, yap­tık­la­rı­nı çok gü­zel bir şe­kil­de an­la­tır­ken, mu­ha­le­fet­te­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, ma­ale­sef, bun­la­rı an­la­ma­mak­ta di­re­ni­yor­lar. On­lar an­lar ve­ya an­la­maz­lar.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Sen çok iyi an­la­mış­sın!

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Bi­raz ön­ce kür­sü­ye ge­len bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, hep yok­lar­dan bah­set­ti ve ağ­zı­nı "yok, yok, yok…" de­me­ye alış­tır­mış­tı. Ee, "yok, yok" der­sen, el­bet­te yok olur.

O ra­kam­la­rı bir de ben oku­ya­yım si­ze, ay­nı ra­kam­la­rı söy­le­ye­ce­ğim, ama, yok mu var mı, hep bir­lik­te de­ğer­len­di­re­lim.

Millî ge­lir: 2002 yı­lın­da 181 mil­yar do­lar, 2005 yı­lın­da 360 mil­yar do­lar, 2006'da 410 mil­yar do­lar.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ki­min için? Ki­min için?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Se­nin için.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Aca­ba, var mı yok mu?

Ki­şi ba­şı­na dü­şen millî ge­lir: 2002'de 2.638 do­lar, 2005'te 5.008 do­lar, 2006'da da­ha yük­sek.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Han­gi­si bü­yük?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Bü­yü­me: 2001'de ek­si yüz­de 9,5. Bu­nu he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz. Şim­di, bü­yü­me, yüz­de 7,5.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne­re­den çı­ka­rı­yor­sun?

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) - 2002 Kaç? Yüz­de 9'un üze­rin­de. Ni­ye 2002'yi al­mı­yor­sun?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Var mı yok mu?

Di­ğer­le­ri­ne ge­le­lim…

Ha "ki­min için" di­yor­su­nuz? Bir de ona ba­ka­lım, ba­ka­lım ki­min için­miş?

FE­Rİ­T MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ya­ban­cı­lar için.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Ha­yır, ki­min için­miş bir de ona ba­ka­lım, bir de ona ba­ka­lım.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Bak ba­ka­lım.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Ha­yır, ar­ka­daş­lar, bir ba­ka­lım.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Bak bak, ne di­yor­muş?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Net as­ga­ri üc­ret, 2002 yı­lın­da 184 YTL, şu an­da 380 YTL.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Si­mit­le yap ba­ka­lım.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Aca­ba, bu pa­ra, as­ga­ri üc­ret­li için var mı yok mu?

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Si­mit­le çay he­sa­bı­nı yap ba­ka­lım, na­sıl?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - En dü­şük SSK ma­aşı: 2002'de 257 YTL, bu­gün için 477 YTL. Var mı yok mu? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "var var" ses­le­ri)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Han­gi­si o?

BAŞ­KAN - Efen­dim, mü­da­ha­le et­me­ye­lim ar­ka­daş­lar.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - En dü­şük ta­rım Bağ-Kur'lu: 2002'de sa­de­ce 69 YTL. Şim­di 232 YTL. Var mı yok mu?

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Sa­yın Baş­kan, son söy­le­di­ği han­gi­si?

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı, siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Son söy­le­di­ğin ne?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - 2006'da aç­lık sı­nı­rı ne ka­dar?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - En dü­şük es­naf Bağ-Kur'lu­su: 2002 yı­lın­da 236 YTL, şim­di 349 YTL. Var mı yok mu? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan "yok yok" ses­le­ri)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Han­gi­si, han­gi­si?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Aç­lık sı­nı­rı ne ka­dar, ha­be­rin var mı?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Muh­tar ma­aşı: Sa­de­ce, 2002'de 98 YTL, şim­di 267 YTL. Muh­ta­ra, var mı yok mu? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Boz­dur­sun, boz­dur­sun har­ca­sın!

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Özür­lü ay­lı­ğı: 2002'de, sa­de­ce 52 YTL, şim­di 193 YTL. Özür­lü­ye, var mı yok mu? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "var var" ses­le­ri, al­kış­lar)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne di­yor­sun sen?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - O söy­le­di­ğin ra­kam­lar ek­mek pa­ra­sı.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, gör­mek is­te­me­yen­le­re di­ye­ce­ği­miz bir şey yok. An­la­ta­ca­ğım çok şey var. An­cak, bi­raz ön­ce bir ar­ka­da­şı­mız yi­ne so­ru­yor, di­yor ki: "Teş­vik kap­sa­mın­da bir ta­ne çi­vi çak­tı­nız mı?" Evet, söy­lü­yo­rum…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ya­zık­lar ol­sun sa­na ya­hu! Öbür­le­ri­ne sor!

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - …ben, Os­ma­ni­ye ilin­de -teş­vik kap­sa­mın­da il­den ge­li­yo­rum- 80 ta­ne ka­zık çak­tım. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Öbür­le­ri­ne sor, öbür­le­ri­ne!

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Kaç ta­ne çak­tın?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Evet, öy­le bir  ye­re 80 ta­ne çi­vi çak­tık.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Sa­yın Baş­ka­nım, ba­kın "80 ta­ne ka­zık çak­tık" di­yor.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Bu 80 ta­ne fab­ri­ka­dan 37 ta­ne­si­nin ba­ca­sı bu­gün tü­tü­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bi­zim gel­di­ği­miz­de, Os­ma­ni­ye ilin­de 8.500 iş­çi ça­lı­şı­yor­du, bu­gün 18.500 iş­çi ça­lı­şı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Os­ma­ni­ye'nin top­lam nü­fu­su 18.500 yok, sen ne ya­pı­yor­sun?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ada­na'dan gel­di, An­tep'ten gel­di…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Os­ma­ni­ye'nin top­lam nü­fu­su 18.500 yok, sen ne ya­pı­yor­sun?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - İş­te, bu, teş­vi­kin ge­tir­di­ği en gü­zel şey de­ğil mi? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ada­na'dan gel­di hep­si, Ada­na'dan.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Muh­te­rem ar­ka­daş­lar, ta­rım­da da ay­nı şey­ler ol­muş­tur. Bir ör­nek ve­ri­yo­rum: 2002 yı­lın­da ih­raç et­ti­ği­miz ta­rım…

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı, sü­re­niz bit­mek üze­re, siz ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - 2002 yı­lın­da ih­ra­cı­mız 4 mil­yon do­lar­ken bu­gün…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Efen­dim, sü­re­ni­zi… Lüt­fen ta­mam­la­yın.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - …8,5 mil­yar do­lar. Pe­ki, bu ta­rım­cı­lar ka­zan­ma­dı da bu­nu baş­ka­la­rı mı ka­zan­dı?

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Gel bir so­ra­lım Os­ma­ni­ye'de. Os­ma­ni­ye'de ta­rım ya­pan­la­ra bir so­ra­lım ba­ka­lım, gel.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Por­ta­kal kaç li­ra?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Bi­raz ön­ce, yi­ne, Ana­va­tan­dan ge­len ar­ka­da­şı­mız di­yor ki: "Ne­re­ye ne yap­tı­nız? Her şe­yi siz mi yap­tı­nız?" Ona da bir ör­nek ve­ri­yo­rum…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - "Ne yap­ma­dık ki!" di­ye­cek­sin.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Ben, Dü­zi­çi il­çe­si için söy­lü­yo­rum: 1992 ile 2002 ara­sın­da 2 ta­ne okul ya­pıl­mış, top­lam 24 ders­lik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Es­ki­den üç hükûmet ya­par­dı.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Bu pa­ra­lar ne­re­den? Ba­ba­nı­zın ke­se­sin­den mi yap­tı­nız?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Dört yıl­da ise 9 ta­ne okul ya­pıl­mış, 148 ders­lik. Bu ne­dir pe­ki? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, gö­rü­yor­su­nuz ki, bu­gü­nü­müz dün­den çok çok iyi, ya­rı­nı­mız bu­gün­den çok da­ha iyi ola­cak­tır.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­mız büt­çe hak­kın­da olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi­zi be­lir­ti­yor…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - 81 ka­zık mı çak­tı­nız? Ka­zık kaç ta­ne ka­zık? 81 mi ol­du?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - …2007 büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yor, yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Çak­tı­ğın ka­zı­ğın sa­yı­sı kaç ta­ne?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­rı.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­dı.

So­ru-ce­vap bö­lü­mü­ne ge­çi­yo­ruz.

Beş da­ki­ka so­ru.

Sa­yın Ca­vit To­run, bu­yu­run.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Ba­ka­nım, bi­raz ön­ce so­ru­la­rı­mı sor­dum, ce­vap ala­ma­dım, ta­mam­la­ya­ma­dım da.

Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si ül­ke­mi­zin en bü­yük su hav­za­sı­dır. Bu böl­ge­de yer alan Ke­ban, Ka­ra­ka­ya, Ata­türk, Dic­le, Kral­kı­zı Ba­raj­la­rın­dan ül­ke­mi­zin ener­ji ih­ti­ya­cı­nın önem­li bir kıs­mı sağ­lan­mak­ta­dır. Su­la­ma ya­tı­rım­la­rı­mı­zın ay­nı hız­la iler­le­me­si için ne­ler yap­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

2007 yı­lı büt­çe­sin­de su­la­ma ya­tı­rım­la­rı­mı­za ayır­dı­ğı­mız kay­nak ne ka­dar­dır?

Yıl­lar­dan be­ri plan­la­nan, an­cak, kay­nak ye­ter­siz­li­ği ge­rek­çe gös­te­ri­le­rek ge­ri­ye bı­ra­kı­lan Çer­mik-Ka­le, Er­ga­ni ve Çün­güş-Oyuk­lu Ba­raj­la­rı­nın ya­pı­mıy­la il­gi­li fi­nans­man te­mi­ni için ne tür ça­lış­ma­lar yap­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Sa­yın Ba­ka­nım, Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'nin kal­kın­ma­sı, su­la­ma har­ca­ma­la­rı­na ay­rı­lan ya­tı­rım mik­tar­la­rı­nın yük­sek­li­ğiy­le doğ­ru oran­tı­lı­dır. Sil­van Pro­je­si bü­yük dış kay­nak ge­rek­ti­ri­yor ve bu ko­nu­da ça­lış­ma yap­tı­ğı­nı­zı bi­li­yo­ruz. An­cak, yu­ka­rı­da­ki üç ba­raj, özel­lik­le Çer­mik-Ka­le Ba­ra­jı iç kay­nak­lar­la ya­pı­la­bi­le­cek du­rum­da­dır.

BAŞ­KAN - Sü­re­niz ta­mam­lan­dı Sa­yın To­run.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - 120 bin dö­nüm ara­zi­nin bü­yük bö­lü­mü­nü ca­zi­bey­le su­la­ya­bi­le­cek bu ba­ra­jın ya­pı­mı­na önü­müz­de­ki yıl baş­la­ya­bi­le­cek mi­yiz?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, cüm­le­mi bi­tir­me­me lüt­fen fır­sat ve­rin.

BAŞ­KAN - Efen­dim ci­haz ka­pa­tı­yor, lüt­fen…

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ka­pan­ma­dan bi­tir­me­mi is­te­di­niz.

BAŞ­KAN - Ha­yır.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ar­ka­daş­la­rım da duy­du­lar efen­dim.

BAŞ­KAN - Son cüm­le­ni­zi söy­le­yin, siz söy­le­yin, du­yar Sa­yın Ba­kan.

Sa­yın To­run, sü­re Sa­yın As­la­noğ­lu'nda, si­zin­le ko­nu­şur­ken… Bi­ti­rin efen­dim cüm­le­ni­zi. Sa­yın As­la­noğ­lu, ben si­zin ci­ha­zı­nı­zı ay­rı aça­ca­ğım

Bu­yu­run.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - An­cak, yu­ka­rı­da­ki üç ba­raj, özel­lik­le Çer­mik-Ka­le Ba­ra­jı iç kay­nak­lar­la ya­pı­la­bi­le­cek du­rum­da­dır. 120 bin dö­nüm ara­zi­nin bü­yük bö­lü­mü­nü ca­zi­bey­le su­la­ya­bi­le­cek bu ba­ra­jın ya­pı­mı­na önü­müz­de­ki yıl baş­la­ya­bi­le­cek mi­yiz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın As­la­noğ­lu…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, yer­li­le­re uy­gu­la­dı­ğı­nız yüz­de 10 sto­pa­jı, tek­rar, ya­ban­cı­la­ra ge­ti­re­cek mi­si­niz?

İki: Bu­gü­ne ka­dar, beş yıl­da 63 mil­yar do­lar ya­ban­cı ser­ma­ye gel­di. Üre­ti­me ge­len, ül­ke­ye is­tih­dam ya­rat­mak için ge­len ya­ban­cı ser­ma­ye mik­ta­rı ne ka­dar­dır? Bor­sa­ya, ser­ma­ye pi­ya­sa­sı­na ve özel­lik­le ha­zi­ne bo­no­su­na ge­len ya­ban­cı ser­ma­ye ne ka­dar­dır?

Üç: İmar Ban­ka­sı, off-sho­re'ze­de­le­re, off-sho­re'dan ala­cak­lı olan­la­ra, pa­ra­la­rı­nı al­ma­dan ver­gi sal­dı­nız, hiç, bir ku­ruş ge­li­ri ol­ma­yan in­san­la­ra bir de ver­gi sal­dı­nız. Aca­ba, on­la­rı öde­ye­cek mi­si­niz, yok­sa ver­gi sal­mak­tan vaz mı ge­çe­cek­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Kı­lıç, bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, emek­li­ler çok mağ­dur du­rum­da. Emek­li­le­rin önem­li kıs­mı, 2006'da­ki 605 YTL olan aç­lık sı­nı­rı­nın çok al­tın­da ma­aş al­mak­ta­dır. Emek­li­le­rin du­ru­mu­nu dü­zelt­mey­le il­gi­li bir ça­lış­ma­nız var mı?

Bir de Sa­yın Ba­kan, Ma­lat­ya'da­ki ba­raj pro­je­le­ri, ne ya­zık ki, si­zin dö­ne­mi­niz­de çok atıl du­rum­da kal­dı; Boz­te­pe Ba­ra­jı, Ka­pı­ka­ya Ba­ra­jı, Yon­ca­lı Ba­ra­jı, ne ya­zık ki, pek bir fa­ali­ye­te geç­me­di. Bir de Çat Ba­ra­jı bit­ti­ği hâlde, Sa­yın Ba­kan, hâlâ, bu Çat Ba­ra­jı'nın su­la­rı ova­la­rın su­lan­ma­sı nok­ta­sın­da kul­la­nı­la­mı­yor; çün­kü, ka­nal­lar bi­ti­ri­le­me­di. Ge­çen se­ne de sor­muş­tuk, "bu se­ne bi­ti­re­ce­ğiz" de­miş­ti­niz. An­cak, onun­la il­gi­li, sa­nı­rım 9 mil­yon YTL pa­ra ay­rıl­mış, o pa­ray­la bu ka­nal­la­rın bit­me­si müm­kün de­ğil. Bu­nun­la il­gi­li ne dü­şü­nü­yor­su­nuz Sa­yın Ba­ka­nım?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın Ra­ma­zan Öz­kan.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Ba­kan, fert ba­şı­na dü­şen millî ge­lir, siz­le­rin ifa­de­siy­le, 3 bin do­lar ol­du­ğu gün­ler­de, ge­li­ri fert ba­şı­na 1.500 do­la­rın al­tın­da olan il­le­ri teş­vik kap­sa­mın­da­ki il­le­re dâhil et­ti­niz. O sü­reç­te, Bur­dur ili­nin fert ba­şı­na dü­şen il ge­ne­lin­de­ki ge­li­ri 1.500 do­la­rın üze­rin­de ol­du­ğu için teş­vik kap­sa­mı­na al­ma­dı­nız. Şu an­da, ha­yalî de ol­sa, millî ge­li­rin fert ba­şı­na 5 bin do­la­ra çık­tı­ğı­nı ifa­de edi­yor­su­nuz. Bu­na gö­re, fert ba­şı­na dü­şen il ba­zın­da­ki ge­li­ri yak­la­şık 1.850 do­lar olan Bur­dur ili­ni, önü­müz­de­ki gün­ler­de ya­sal bir dü­zen­le­me ya­pa­rak, teş­vik kap­sa­mın­da­ki il­ler ara­sı­na al­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Ay­rı­ca, ürün ba­zın­da teş­vik­ler­den bah­se­di­yor­su­nuz. Si­lah sa­na­yi­sin­de, mer­mer­de, kal­ker­de, ka­da­yıf­ta, ka­pa­ri­de, sa­lep­te, ço­rap­ta, kot­ta, vi­yo­lon­sel­de mar­ka olan Bur­dur'u, ürün ba­zın­da teş­vik kap­sa­mı­na al­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) - Bir yıl­dır an­la­tı­yo­ruz, 1.950 do­lar di­yo­ruz, an­la­ma­dı­nız.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­kan.

So­ru sü­re­miz ta­mam­lan­dı.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ca­vit To­run'un, da­ha ön­ce­ki mad­de­de, bu mad­de­de de sor­mak is­te­di­ği ve böl­ge­siy­le il­gi­li çok önem­li so­ru­lar. Bir de­fa, GAP, Ke­ban, Ka­ra­ka­ya, Kral­kı­zı Ba­raj­la­rı için, bi­ze, ne yap­ma­yı dü­şün­dü­ğü­mü­zü… Ba­zı pro­je­le­rin, su­la­ma pro­je­le­ri­nin, ta­bii, Tür­ki­ye için ha­ya­ti öne­mi ha­iz pro­je­ler bun­lar, önem­li pro­je­ler. Sil­van Pro­je­si'ni so­ru­yor. Do­la­yı­sıy­la, Ca­vit Bey'in sor­muş ol­du­ğu bu so­ru­lar de­tay ve be­nim, üze­rin­de ça­lış­ma yap­mam ge­re­ken so­ru­lar. Bu­ra­da, he­men, su­la­ma­lar­la il­gi­li ola­rak, ben, ge­nel büt­çe­nin su­nu­mu sı­ra­sın­da, ge­nel ma­hi­yet­te ba­zı bil­gi­ler ver­dim, ama, bu de­re­ce şe­ye in­me­dim, tek tek in­me­dim. Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­mı­zın pro­je­sin­de de bun­lar so­ru­la­bi­lir­di, ama, ben, şim­di, bun­lar­la il­gi­li ola­rak ya­zı­lı ce­vap ken­di­si­ne tak­dim ede­ce­ğim. O ba­kım­dan, o so­ru­la­rı­nı­za ya­zı­lı ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın As­la­noğ­lu'nun, bu sto­paj­lar­la il­gi­li ola­rak, yer­li­le­re yüz­de 10 sto­paj var, ya­ban­cı­la­ra sto­paj kal­dı­rıl­dı, yok, sı­fır. Aca­ba, yer­li­den de kal­dır­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz, di­ye so­ru­su var­dı.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ha­yır, öy­le de­ğil, ya­ban­cı­la­ra koy­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ya­hut da ya­ban­cı­la­ra dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Şim­di, bi­li­yor­su­nuz, biz­den ön­ce, Hükûme­ti­miz­den ön­ce­ki ver­gi­le­me­de de bu, esa­sın­da, ya­ban­cı­la­ra sı­fır, yer­li­le­re yüz­de 35, yüz­de 45 ci­va­rın­day­dı. Çün­kü, ge­nel be­ya­na ta­biy­di­ler, ge­nel be­yan­da aza­mi ver­gi oran­la­rı yük­sek­ti. Biz, şim­di, yüz­de 35'le­re in­dir­dik, ay­rı. Ama, ay­nı­sı­nı yap­say­dık biz, bun­lar yüz­de 10 de­ğil, yüz­de 35 ver­gi­le­nir­ler­di.

Şim­di, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de de bu ver­gi­len­dir­me, ba­zen bu ül­ke­de ver­gi­len­di­ri­li­yor, ba­zen de o ge­len ya­ban­cı ser­ma­ye­nin men­şei ül­ke­le­rin­de ver­gi­len­di­ri­li­yor. Biz, ön­ce­den, ken­di ül­ke­miz­de ver­gi­len­di­re­lim di­ye dü­şün­dük, ama, kar­şı­lık­lı ver­gi, çif­te ver­gi­len­dir­me­yi ön­le­me an­laş­ma­la­rı, pra­tik­te, za­man  za­man bü­yük prob­lem­ler çı­kar­dı bi­ze. O prob­lem­ler­den do­la­yı da, biz de, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ba­zı ül­ke­le­rin­de uy­gu­lan­dı­ğı gi­bi, ya­ban­cı­lar ver­gi­len­di­ril­mi­yor de­ğil, ya­ban­cı­lar ken­di ül­ke­le­rin­de ver­gi­len­di­ril­sin pren­si­bi­ni ka­bul et­tik. Yok­sa, biz­de sı­fır, yer­li­ler yüz­de 10, öte­ki­ler sı­fır, de­ğil. Öte­ki­ler de gi­di­yor, ken­di mem­le­ket­le­rin­de ver­gi­len­di­ri­li­yor. Ver­gi­len­di­ril­me­yen bir şey yok or­ta­da. Ama bu­ra­da­ki, bir usu­lün tat­bi­ki söz ko­nu­suy­du.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ama be­nim kay­na­ğı­mı alıp gö­tü­rü­yor Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Do­la­yı­sıy­la, yer­li­le­re de biz, o yük­sek ta­va­nı bu­lan ver­gi­len­dir­me ora­nın­dan yüz­de 10'a çek­tik esa­sın­da.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, ben­den alıp ken­di mem­le­ke­ti­ne gö­tü­rü­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ken­di mem­le­ke­tin­de ver­gi­len­di­ri­li­yor.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ama, pa­ra­yı o hükûmet  alı­yor, ben al­mı­yo­rum.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, biz­de de… Bir­çok Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de tat­bik edi­len bir usul­dür bu. O ka­dar, ya­ni bi­ri ver­gi­len­dir­di, bi­ri ver­gi­len­di­ril­me­di di­ye bir şey söz ko­nu­su de­ğil­dir. Onu özel­lik­le bil­dir­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, İmar Ban­ka­sı off-sho­re'ze­de­le­re ni­ye ver­gi koy­du­nuz? Bir in­san fa­iz ge­li­ri el­de eder­se, bu, ver­gi­ye ta­bi.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Öy­le bir şey yok efen­dim, ge­li­ri yok.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Fa­iz yok.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, biz de, ge­li­ri ol­maz­sa ver­gi al­ma­yız za­ten, ge­lir var­sa ver­gi alı­nır.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Efen­dim, ce­bi­ne gi­re­cek ki, ge­lir ol­sun.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, bi­li­yor­su­nuz, ya­ni hu­ku­ki ta­sar­ruf esa­sı di­ye bir şey var­dır. Ya­ni, hu­ku­ki ta­sar­ruf da, ver­gi­len­dir­me­ye ko­nu bir olay­dır, ver­gi­yi do­ğu­ran bir olay­dır. Ya­ni, ver­gi­nin te­mel pren­sip­le­ri var. O pren­sip­le­re uyar­sa ver­gi ver­mek zo­run­da, uy­maz­sa al­ma­yız. Bu ka­dar ba­sit. On­dan ni­ye al­dın, bun­dan ni­ye de­ğil. Bu, ka­nu­na ta­bi, ka­nun bu­nu açık se­çik izah et­miş; ona uyar­sa ver­gi­ye ta­bi, uy­maz­sa de­ğil. Bu ka­dar açık.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, üc­ret­li­le­rin, ma­aş­lı olan me­mur­la­rın ne al­dık­la­rı­nı kür­sü­de de­fa­lar­ca açık­la­dım, emek­li­le­re yap­mış ol­duk­la­rı­mı­zı da açık­la­dım. Biz, emek­li­mi­zi, hiç­bir za­man enf­las­yo­na ez­dir­me­dik ve re­el ar­tış­lar sağ­la­dık, yüz­de 100'le­rin üze­rin­de ar­tış­lar sağ­la­dık.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Al­dık­la­rı, aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da Sa­yın Ba­kan!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu­ra­da da mad­de mad­de açık­la­dık. Ama gö­nül el­ve­rir ki da­ha faz­la ve­re­lim, emek­li­mi­zi da­ha ra­hat et­ti­re­lim, Bağ-Kur'lu­mu­zu, SSK'lı emek­li­mi­zi da­ha ra­hat et­ti­re­lim, biz, bu­nun ça­lış­ma­sı içe­ri­sin­de­yiz, bu­nun gay­re­ti içe­ri­sin­de­yiz. Fa­kat, bu­nu da, eli­miz­de­ki imkânla­ra gö­re ya­pa­bi­li­riz an­cak. Eli­miz­de imkânlar ol­ma­dı­ğı hâlde, borç ala­rak, herhâlde bir şey yap­ma­mız söz ko­nu­su de­ğil. Çün­kü yi­ne bu­nun ıs­tı­ra­bı­nı emek­li çe­ker. Emek­li­nin al­dı­ğı sa­bit ge­lir, ya­rın öbür gün enf­las­yon art­tı­ğı za­man, bu­nun en bü­yük sı­kın­tı­sı­nı, çi­le­si­ni çe­ke­cek emek­li.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ül­ke­yi sı­kın­tı­ya emek­li­ler mi sok­tu Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Biz, emek­li­mi­zi hiç­bir za­man sı­kın­tı­ya dü­şür­mek is­te­mi­yo­ruz, du­ru­mu­nu da­ha da iyi­leş­tir­mek is­ti­yo­ruz, ça­lış­ma­la­rı­mız hep bu yön­de­dir. Eli­miz­de­ki imkânlar öl­çü­sün­de aza­mi­yi ver­mek bi­zim Hükûme­ti­mi­zin pren­si­bi­dir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re­niz ta­mam­lan­dı. De­vam ede­cek mi­si­niz?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bir de, ba­raj­la il­gi­li, onu ya­zı­lı ola­rak ve­re­yim, şim­di elim­de onun­la il­gi­li ye­ter­li bil­gi yok.

Teş­vik­le il­gi­li ola­rak da, teş­vi­ki biz açık­lı­yo­ruz. O teş­vik, ka­nun­da; ka­nun da ne­re­le­ri kap­sar­sa, o il­le­ri­miz de is­ti­fa­de edi­yor. Bi­li­yor­su­nuz, 49 ili­miz bun­dan is­ti­fa­de edi­yor ve bu­ra­la­ra da çok bü­yük ya­tı­rım­lar gel­miş­tir, is­tih­dam sağ­lan­mış­tır.

Bur­dur'la il­gi­li ola­rak, o za­man­ki şart­la­ra gö­re, di­ğer yer­ler­de ol­du­ğu gi­bi, De­niz­li de gir­me­miş­tir, Bur­dur da gir­me­miş­tir, di­ğer ba­zı yer­le­ri­miz de gir­me­miş­tir. Bu, ta­ma­men o za­man­ki in­deks­le­re gö­re ve­ri­len bir ka­rar­dır.

Do­la­yı­sıy­la, şu an­da­ki po­li­ti­ka­la­rı­mız bun­lar­dır.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­at 19.50'de top­lan­mak üze­re bir­le­şi­me ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.53

 

 

 

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 20.02

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li),Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

 

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Be­şin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz, an­cak, da­ha ön­ce Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun bir öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım:

IV. - ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Gün­dem­de­ki sı­ra­la­ma ile ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

No: 208                                                                                                Ta­ri­hi: 24/12/2006

Ge­nel Ku­ru­lun 25.12.2006 Pa­zar­te­si gün­kü Bir­le­şi­mi­nin sa­at: 14.00'de baş­la­ma­sı, Büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin bi­ti­min­den son­ra ça­lış­ma­la­rı­nı sür­dür­me­si, Gün­de­min Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler Kıs­mı­na ge­çil­me­si ve bu Kıs­mın 408 in­ci sı­ra­sın­da yer alan 1311 sı­ra sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun­lar­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi­nin 4 ün­cü sı­ra­ya alın­ma­sı­nın ve bu Bir­le­şim­de 5 in­ci sı­ra­ya ka­dar olan Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­rin gö­rüş­me­le­ri­nin ta­mam­lan­ma­sı­na ka­dar ça­lış­ma sü­re­si­nin uza­tıl­ma­sı­nın Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rül­müş­tür.

                                                                                                                         

İs­ma­il Alp­te­kin

 

 

 

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı V.

 

Fa­ruk Çe­lik

Ha­luk Koç

Mu­zaf­fer R. Kur­tul­mu­şoğ­lu

 

AK Par­ti Gru­bu

CHP Gru­bu

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu

 

Baş­kan­ve­ki­li

Baş­kan­ve­ki­li

Baş­kan­ve­ki­li

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, bu­nun­la mı il­gi­li ta­le­bi­niz?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Evet.

BAŞ­KAN - Ta­mam.

Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin aley­hin­de söz is­te­ği var.

De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si aley­hin­de söz al­dım.

Büt­çe gö­rüş­me­le­ri de­vam eder­ken bu Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin han­gi dü­şün­cey­le Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ne ta­şın­dı­ğı­nı bil­mi­yo­rum. Ni­çin ya­rın ya­pı­la­cak olan top­lan­tı­la­rın sa­at 11.00'de de­ğil de 14.00'te baş­la­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni doğ­ru­su me­rak edi­yo­rum. Bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak da Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­sin­de bir ge­rek­çe de yer al­mı­yor. Han­gi dü­şün­ce­ler­le, han­gi sa­ik­ler­le ha­re­ket edil­di­ği­ni bil­mi­yo­rum.

An­cak, bu Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si ge­lir­ken gö­nül is­ter­di ki ya­rın­ki ya­pı­la­cak olan gö­rüş­me­ler­de gö­rüş­me sü­re­le­ri­nin uza­tıl­ma­sıy­la il­gi­li de öne­ri­nin içe­ri­sin­de bir bö­lüm ol­say­dı.

Şim­di, yak­la­şık on gün­den be­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de büt­çe­yi ko­nu­şu­yo­ruz, tar­tı­şı­yo­ruz; an­cak, kür­sü­ye çı­kan bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mız, ko­nuş­ma sü­re­le­ri bit­miş ol­ma­sı­na rağ­men, Sa­yın Baş­kan­dan bir-iki da­ki­ka da­ha ko­nuş­ma­mı uza­tır mı di­ye âde­ta mer­ha­met di­le­ni­yor. De­mek ki, mil­let­ve­kil­le­ri­miz, büt­çe­nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ye­te­rin­ce ve sağ­lık­lı bir şe­kil­de tar­tı­şı­la­bil­di­ği inan­cı ve ka­na­atin­de de­ğil­ler.

Şim­di, on beş tur ya­pıl­dı. On beş tur­da AK Par­ti­den 5'er ki­şi­den 75 ar­ka­da­şı­mız ko­nuş­ma yap­tı, ama, bu­gün bi­le ar­ka­daş­la­rı­mız ko­nuş­ma­la­rı­nın so­nun­da, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz­den sü­re­le­ri­nin uza­tıl­ma­sı­nı is­ti­yor­lar.

Şim­di, büt­çe­le­ri, biz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de yıl­da bir kez gö­rü­şü­yo­ruz. Gö­nül is­ter­di ki, bu büt­çe­le­rin mü­za­ke­re­si­nin çok da­ha sağ­lık­lı, çok da­ha uzun bir şe­kil­de bu­ra­da tar­tı­şı­la­bil­me­si­ni ar­zu eder­dik.

Şim­di, o ka­dar çok ko­nu gün­de­me gel­di ki, iş­te iş­siz­lik me­se­le­si. Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, iş­siz­lik me­se­le­si, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de büt­çe gö­rü­şü­lür­ken tam ola­rak or­ta­ya ko­nu­la­bil­di mi? Ko­nu­la­ma­dı. Ben, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın büt­çe­de­ki ko­nuş­ma tu­ta­nak­la­rı­nı al­dım. Şim­di, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ko­nuş­ma­la­rın­da di­yor ki: "2004 yı­lın­dan iti­ba­ren Tür­ki­ye'de iş­siz­lik ra­kam­la­rı iyi­ye doğ­ru git­me­ye baş­la­mış­tır."

Şim­di, böy­le mi de­ğil mi bir ba­ka­lım. Tar­tı­şa­ma­dık bun­la­rı za­man ye­ter­siz­li­ğin­den. Şim­di, Hükûmet iş ba­şı­na gel­di­ğin­de, 2002 yı­lın­da Tür­ki­ye'de­ki iş­siz­lik ra­ka­mı 10,3; 2000'de 6,5; 2001'de 8,5; 2002'de 10,3 Sa­yın Ba­ka­nım.

Şim­di, siz di­yor­su­nuz ki: "2004 yı­lın­dan iti­ba­ren iş­siz­lik ra­kam­la­rı iyi­leş­me­ye baş­la­dı." Şim­di ba­ka­lım, baş­la­dı mı baş­la­ma­dı mı ba­ka­lım: 2003 yı­lın­da, ken­di ik­ti­dar­la­rı­nın ilk yı­lın­da 10,3 olan iş­siz­lik 10,5'e çık­mış, 2004'te tek­rar 10,3; 2005'te 10,3. Bun­lar resmî ra­kam­lar.

Şim­di, ik­ti­dar mil­let­ve­kil­le­ri ve Sa­yın Ba­kan da di­yor ki: "İş­siz­lik ra­kam­la­rı Tür­ki­ye'de düş­me­ye baş­la­dı." Ba­ka­lım düş­me­ye baş­la­dı mı baş­la­ma­dı mı Sa­yın Ba­ka­nım.

Şim­di, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun üç gün ön­ce ya­yın­la­dı­ğı iş­siz­lik ve­ri­le­ri var, üç gün ön­ce ya­yım­lan­dı iş­siz­lik ve­ri­le­ri. Şim­di, bu­ra­da -bu, resmî ra­kam Sa­yın Ba­ka­nım- di­yor ki Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu: "İş ara­ma­yıp, ama ça­lış­ma­ya ha­zır olan 1 mil­yon 954 bin ki­şi bu iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nın içe­ri­si­ne dâhil de­ğil." İş bul­ma ümi­di­ni kay­bet­ti­ği için ar­tık iş ara­mı­yor. Şim­di, öy­le olun­ca siz ne di­yor­su­nuz? Bu 1 mil­yon 954 bin ki­şi­yi bir ke­na­ra bı­ra­kı­yor­su­nuz, di­ğer ra­kam­la­rı iş­siz­lik ra­ka­mı ola­rak ilan edi­yor­su­nuz, ama, bu­nu da göz önü­ne ala­cak olur­sa­nız, Tür­ki­ye'de­ki iş­siz­lik ra­ka­mı 16,8.

Şim­di, ben, si­ze bir bel­ge da­ha sun­mak is­ti­yo­rum. Şim­di, Sa­yın AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri­miz Sa­yın Ba­ka­na mı çok ina­nı­yor­lar Sa­yın Baş­ba­ka­na mı, ben si­ze sor­mak is­ti­yo­rum. Tay­yip Bey'e mi da­ha çok gü­ve­ni­yor­su­nuz, onun söz­le­ri­ne iti­mat edi­yor­su­nuz, yok­sa, Sa­yın Ba­ka­nın mı?

Şim­di, Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "İş­siz­lik ra­kam­la­rı düş­me­ye baş­la­dı."

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Öy­le şa­ka yap­ma.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır, şa­ka de­ğil.

Ba­kın, Sa­yın Baş­ba­kan ne di­yor; Sa­yın Baş­ba­kan… Mes­le­ki Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Ka­nun Ta­sa­rı­sı'yla il­gi­li ge­rek­çe. Al­tın­da Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'ın im­za­sı var. Sa­yın Er­do­ğan di­yor ki, ba­kın, bu­ra­da oku­yo­rum: "Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun 2005 yı­lı Ocak ayı ve­ri­le­ri­ne gö­re on beş-yir­mi dört yaş ara­sı ku­rum­sal ol­ma­yan si­vil iş gü­cü 12 mil­yon 214 bin ki­şi olup, bu yaş gru­bun­da­ki iş­siz­lik ora­nı yüz­de 21,4'tür." Bu­nu Sa­yın Baş­ba­kan im­za­la­mış, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne su­nu­yor. Sa­yın Baş­ba­kan on beş ile yir­mi dört yaş ara­sın­da­ki iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nı, Sa­yın Ba­ka­nım, yüz­de 21,4…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sen ne oku­yor­sun? De­ği­şik şey­ler oku­yor­sun.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Öy­le şey olur mu Sa­yın Ba­ka­nım; On beş ile yir­mi dört yaş ara­sın­da­ki iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nı Sa­yın Baş­ba­kan "yüz­de 21,4" di­yor. İm­za­sı bu­ra­da Sa­yın Baş­ba­ka­nın. Al­tı­na im­za at­mış bu ge­rek­çe­nin.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Top­lam…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu ra­kam -ge­li­yo­rum ora­ya, ba­kın, ora­ya ge­li­yo­rum- yüz­de 11,5 olan ge­nel iş­siz­lik ora­nı­nın yak­la­şık 2 ka­tı­dır.

Sa­yın Ba­ka­nım, din­li­yor mu­su­nuz?

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen Mec­li­se ko­nuş.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bu oran, yüz­de 11,5 olan ge­nel iş­siz­lik ora­nı­nın yak­la­şık 2 ka­tı­dır. Eği­tim­li iş gü­cü­nün iş­siz­lik ora­nı ise, genç iş­siz­lik ora­nı­nın çok üs­tün­de­dir. Eği­tim­li­le­rin iş­siz­lik ora­nı ney­miş? Yüz­de 21'in çok üze­rin­de. Bun­la­rı kim söy­lü­yor? Bun­la­rı, Sa­yın Baş­ba­kan söy­lü­yor. Ama, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı da di­yor ki: "2004 yı­lın­dan iti­ba­ren iş­siz­lik ra­kam­la­rı düş­me­ye baş­la­dı." Han­gi­ni­ze ina­na­ca­ğız Sa­yın Ba­ka­nım? Han­gi­ni­ze ina­na­ca­ğız? Sa­yın Baş­ba­ka­na mı ina­na­ca­ğız, yok­sa, si­ze mi ina­na­ca­ğız? Ama, so­run­ca, mil­let­ve­kil­le­ri­nin bü­yük ço­ğun­lu­ğu herhâlde biz Sa­yın Baş­ba­ka­na da­ha faz­la ina­nı­yo­ruz, iti­bar edi­yo­ruz di­ye­cek­ler­dir.

Şim­di, Sa­yın Ba­ka­nım, şu do­lay­lı ver­gi­le­ri de tar­tı­şa­ma­dık. Be­şin­ci yıl­da ilk de­fa bir he­sap­la­ma me­to­du ge­tir­di Sa­yın Ba­kan. Dört yıl­dan be­ri bu­nu söy­le­mi­yor­du. Be­şin­ci yıl­da sos­yal gü­ven­lik­le il­gi­li ra­kam­la­rı da, prim­le­ri de dâhil ede­rek ye­ni bir do­lay­lı ver­gi he­sa­bı or­ta­ya çı­kar­dı.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Da­nış­ma Ku­ru­luy­la ne ala­ka­sı var bu­nun?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, beş yıl geç­miş…

Şim­di Sa­yın Ba­ka­nın bir ifa­de­si var Bay­rak­tar, Sa­yın Bay­rak­tar…

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Da­nış­ma Ku­ru­luy­la ne ala­ka­sı var?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Var, bak, ora­ya ge­li­yo­rum. İş­te bun­la­rı tar­tı­şa­ma­dık. Sü­re­yi uza­tın di­yo­rum ben, yet­me­di bu sü­re, tar­tı­şa­mı­yo­ruz.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Onun için er­te­le­dik.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır, ol­ma­dı iş­te.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan di­yor­du ki: "Do­lay­lı ver­gi­ler, bir ül­ke­de ver­gi­le­rin yüz­de 70'ine  yak­laş­tı mı, o ül­ke­de ver­gi ada­le­tin­den bah­se­de­me­yiz." Bu Sa­yın Ba­ka­nın sö­zü. Şim­di, yüz­de 70'e yak­la­şın­ca Sa­yın Ba­kan, ye­ni bir he­sap­la­ma me­to­duy­la be­şin­ci yıl­da Mec­li­sin hu­zu­ru­na çık­tı. Siz ne­re­den bul­du­nuz böy­le bir he­sap­la­ma ra­kam­la­rı­nı Sa­yın Ba­ka­nım?

Şim­di, ka­yıt dı­şı… Ka­yıt dı­şı ne ol­du ar­ka­daş­lar? Çok id­di­alıy­dı­nız ka­yıt dı­şıy­la il­gi­li. Böy­le bir is­tik­rar­lı eko­no­mi­den bah­se­di­yor­su­nuz, is­tik­rar­lı eko­no­mi­de ka­yıt dı­şı­nı da is­tik­rar­lı bir şe­kil­de sür­dür­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz. Sa­yın Ali Ba­ba­can gel­di de­di ki: "Biz, dört yıl geç­ti, ka­yıt dı­şıy­la il­gi­li ola­rak ba­şa­rı­lı ola­ma­dık, mü­ca­de­le ede­me­dik, bun­da bir ne­ti­ce ala­ma­dık." Ka­yıt dı­şı... Türk eko­no­mi­si­nin en önem­li me­se­le­le­rin­den bi­rin­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ola­rak, Hükûmet ola­rak ka­yıt dı­şın­da cid­di bir ne­ti­ce ala­ma­dı­ğı­nı­zı söy­lü­yor­su­nuz.

İç borç, dış  borç. Ya­ni, kim ne der­se de­sin, büt­çe­nin ne­re­siy­le öl­çer­se­niz öl­çün, iç ve dış borç­la­rın bu dö­nem­de ne ka­dar art­tı­ğı­nı çok açık ve net bir şe­kil­de ra­kam­lar gös­te­ri­yor de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

Şim­di, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız bir de bu bü­yü­mey­le il­gi­li ra­kam­lar ver­di. Yir­mi yıl­lık bü­yü­me or­ta­la­ma­sı yüz­de 2,5'muş. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı fi­lin is­te­di­ği ye­rin­den tu­ta­rak, fi­li ta­rif et­me­ye ça­lı­şı­yor.

Şim­di, ba­kı­nız, Sa­yın Ba­ka­nım, el­li yıl­lık bü­yü­me ra­kam­la­rı, Tür­ki­ye'de or­ta­la­ma yüz­de 4,9 ol­muş­tur. El­li yıl­lık bü­yü­me or­ta­la­ma­sı… 1995 ile 2000 yı­lı ara­sın­da­ki bü­yü­me ra­kam­la­rı da 6,6 ol­muş­tur. Siz ik­ti­da­rı dev­ral­dı­ğı­nız 2002 yı­lın­da­ki bü­yü­me ra­kam­la­rı yüz­de 7,9. Ba­kı­nız, siz, bü­yü­mek­te olan bir eko­no­mi­yi dev­ral­mış­sı­nız, yüz­de 7,9 bü­yü­müş. He­le he­le, o 2002 yı­lı­nın son çey­re­ği­nin bü­yü­me ra­ka­mı yüz­de 11,8. Ya­ni, 2002 yı­lın­da eko­no­mi öy­le bir iv­me ka­zan­mış ki, son çey­re­ğin­de 11,8 bü­yü­müş. Siz böy­le bir eko­no­mi­yi dev­ral­dı­nız.

Siz, yüz­de 70 olan enf­las­yon ora­nı­nın bir yıl içe­ri­sin­de yüz­de 29,5'a dü­şü­rül­müş bir eko­no­mi dev­ral­dı­nız. Siz ih­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı yüz­de 69,9 olan bir eko­no­mi dev­ral­dı­nız. Siz 1,5 mil­yar do­lar­lık bir ca­ri açık dev­ral­dı­nız. Siz 10 mil­yar do­lar­lık bir dış ti­ca­ret açı­ğı dev­ral­dı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Lüt­fen ta­mam­la­yın efen­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Dö­viz re­zer­vi?

SE­DAT KI­ZIL­CIK­LI (Bur­sa) - 24 mil­yar do­lar, şim­di 56…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ge­çen se­ne­ki tu­ta­nak­la­rı­nı ge­tir­dim, oku­dum, ge­çen se­ne di­yor ki: "İs­tih­dam üze­rin­de­ki yük­le­ri dü­şü­rü­yo­ruz, dü­şü­re­ce­ğiz." Ge­çen se­ne… Tu­ta­nak­lar­da var, ya­nım­da. Bu se­ne­ki ko­nuş­ma­sı­nı al­dım, bu se­ne de ay­nı şe­yi söy­lü­yor Ma­li­ye Ba­ka­nı: "İs­tih­dam üze­rin­de­ki yük­le­ri dü­şü­re­ce­ğiz." Ne za­man dü­şü­re­cek­si­niz Sa­yın Ba­ka­nım? Be­şin­ci yı­lı­nız, iş­te gi­di­yor­su­nuz, bir da­ha da o kol­tu­ğu gö­re­me­ye­cek­si­niz, bir da­ha da Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­rak bu Mec­li­se ge­le­me­ye­cek­si­niz. Ya­ni, şim­di…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Sen ken­di­ne bak! Sen ge­le­bi­le­cek mi­sin?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ge­çen se­ne de ay­nı­sı­nı söy­le­ye­cek­si­niz… Tu­ta­nak­lar ya­lan söy­le­mi­yor. Bak, tu­ta­nak­lar­da var. Ge­çen se­ne de de­miş ki: "İs­tih­dam üze­rin­de­ki ver­gi yü­kü­nü dü­şü­rü­yo­ruz, azal­tı­yo­ruz." Bu se­ne de var. Ya­ni, böy­le bir Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­bi­lir mi de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Zan­ne­di­yor­su­nuz ki, tu­ta­nak­la­rı hiç kim­se oku­mu­yor, Ma­li­ye Ba­ka­nı ne söy­ler­se söy­le­sin, bir se­ne son­ra ge­lir, ay­nı şey­le­ri bir da­ha tek­rar eder, mil­let de bun­la­ra ina­nır şek­lin­de bir dü­şün­ce içe­ri­sin­dey­se­niz ya­nı­lı­yor­su­nuz.

Ba­kı­nız -son cüm­le­le­ri­mi söy­lü­yo­rum- ih­ra­ca­tın bün­ye­si içe­ri­sin­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Son cüm­le­le­rim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, son cüm­le­niz için açı­yo­rum, lüt­fen…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, ih­ra­cat ra­kam­la­rı art­tı di­yor­su­nuz, re­kor kır­dık. Şim­di, geç­miş­ten gü­nü­mü­ze, bü­tün yıl­lar, ih­ra­cat ra­kam­la­rı, bir iki yıl is­tis­na, hep art­mış. Ama, bu­ra­da önem­li bir şey var: İh­ra­ca­tın içe­ri­sin­de­ki it­ha­la­tın pa­yı yüz­de 36,5 ol­muş Sa­yın Ba­ka­nım. Yüz­de 36,5; ih­ra­cat içe­ri­sin­de it­hal ürün­le­ri­nin pa­yı. Bu si­zi ya­nılt­ma­sın, bu si­zi kan­dır­ma­sın. İş­te onun için, bü­yü­dük di­yor­su­nuz, ih­ra­cat ar­tı­şı­mız şu ka­dar di­yor­su­nuz. Bun­la­rın Tür­ki­ye'de iş­siz­li­ğe yan­sı­ma­ma­sı­nın al­tın­da ya­tan se­bep­ler de bun­lar.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu se­bep­ler­le, bu dü­şün­ce­ler­le, büt­çe­nin da­ha ra­hat bir şe­kil­de tar­tı­şı­la­bil­me­si için, bu Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si içe­ri­sin­de, en azın­dan ya­rın­ki gö­rüş­me­ler­le il­gi­li sü­re­le­rin bi­raz da­ha uzun tu­tul­ma­sı ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­siy­le, Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin aley­hin­de söz al­dım, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si­nin le­hin­de, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­luk Koç, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bel­ki kı­sa bir açık­la­ma yap­ma ge­re­ği ol­du. Ni­ye ya­rın­ki gö­rüş­me­le­rin sa­at 11.00'den 14.00'e alın­ma­sı ko­nu­sun­da Sa­yın Kan­do­ğan'ın yö­nelt­ti­ği bir so­ru var. Şöy­le açık­la­ya­bi­li­rim: Sa­at 14.00'te ya­pıl­ma­sı, herhâlde, bi­raz, bir iki sa­at de ol­sa, bir din­len­me fır­sa­tı ver­mek için, onu ön­ce­lik­le açık­la­ya­yım. Ama, za­man ko­nu­sun­da­ki ta­lep­le­ri­ne ka­tıl­ma­mak müm­kün de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben, iki şey söy­le­ye­ce­ğim bu ve­si­ley­le. Ya­ni, ni­ye böy­le ol­du­ğu­nu, le­hin­de ola­rak ifa­de et­tim. Çün­kü, ora­ya, Grup Baş­kan Ve­ki­li ola­rak im­za at­tım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, büt­çe­ler, par­la­men­to­la­ra, he­le de bi­zim Ana­ya­sa'mız­da, Par­la­men­to­ya ve­ril­miş en önem­li gö­rev, yet­ki. Fa­kat, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki tar­tış­ma­lar­dan son­ra, Ge­nel Ku­rul aşa­ma­sı­nı biz çok ça­buk ge­çi­yo­ruz büt­çe­le­rin. Böy­le, hız­lan­dı­rıl­mış gö­rüş­me­ler so­nu­cun­da na­sıl yol ka­za­la­rı yap­tı­ğı Mec­li­sin, Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ya­sa­sı'nın bir­çok mad­de­si­nin, hük­mü­nün ip­tal edil­me­siy­le ve yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sıy­la kar­şı­mı­za çık­tı. Bu, ya­pı­cı bir ör­nek ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum. Ya­ni, bu­ra­da ge­rek­li za­ma­nı ayır­ma­dan, ye­ter­li gö­rüş­me­yi sağ­la­ma­dan çı­kar­dı­ğı­mız ya­sa­lar sı­kın­tı ya­ra­tı­yor­lar. Ya­ni, kı­sa za­man di­li­mi içe­ri­sin­de, bek­le­di­ği­miz ya­ra­rın­dan çok, top­lu­mu il­gi­len­dir­di­ği alan­da ka­osa sü­rük­le­mek­le, boş­lu­ğa sü­rük­le­mek­le pa­ra­lel bir so­nuç do­ğu­ru­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, eli­niz­de bu büt­çe ka­nu­nu­nun gö­rü­şül­me­si­ne ait kü­çük tak­vim ki­tap­çı­ğı var. Şim­di, ben si­zin tak­dir­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Bu, on bir gün­de gö­rü­şül­me­si sı­kış­tı­rıl­mış bir büt­çe. Şim­di, ye­din­ci gü­ne bir ba­kar­sa­nız, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı ve bağ­lı olan ku­rum­lar, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğı ve son iki ba­kan­lı­ğa da bağ­lı olan ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın hep­si­nin büt­çe­si ay­nı gün içe­ri­sin­de. Şim­di, o za­man, gös­ter­me­lik bir gö­rüş­me ya­pı­yo­ruz bu­ra­da. Grup­la­ra kırk be­şer da­ki­ka ve­ri­li­yor bir tur­da. Bir tur­da iki ba­kan­lık ve bağ­lı ol­du­ğu ku­ru­luş­lar ele alı­nı­yor. Ya­ni, yir­mi iki bu­çuk da­ki­ka bir ba­kan­lı­ğa dü­şü­yor. Yir­mi iki bu­çuk da­ki­ka­da, siz, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ya da Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğı­nın ya da Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın, ki, her bi­ri­nin ken­di özel alan­la­rı var; bü­tün bun­la­ra ya­pı­cı eleş­ti­ri­ler ge­ti­re­cek­si­niz, uy­gu­la­ma­la­rı de­ğer­len­di­re­cek­si­niz. Be­şin­ci yı­lı­na gi­ren bir hükûme­tin uy­gu­la­ma­la­rı­nı bu­ra­da, bu ça­tı al­tın­da, de­mok­ra­tik, si­vil, par­la­men­ter sis­tem içe­ri­sin­de, yol gös­te­ri­ci, kat­kı ya­pı­cı, ge­re­ğin­de ağır eleş­ti­re­cek bo­yut­lar­la ele al­ma­yı de­ne­ye­cek­si­niz! Bu müm­kün de­ğil, bu bir ha­ta­dır. Bu­nun hız­lan­dı­rıl­mış bir tak­vim içe­ri­sin­de ele alın­ma­sı -de­min söy­le­di­ğim- bu Par­la­men­to­nun te­mel gö­rev alan­la­rın­dan bir ta­ne­si olan büt­çe yap­ma yet­ki­si­ne de kon­muş, ma­ale­sef, bir ik­ti­dar pran­ga­sı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yun. Ya­ni, bir ba­kan­lı­ğın bir gün içe­ri­sin­de ko­nu­şul­ma­sı ve grup­la­ra hiç ol­maz­sa iki sa­at düş­me­si ve o ba­kan­lı­ğın bu büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de çok da­ha iyi bir şe­kil­de ele alın­ma­sı, yap­tık­la­rı­nın de­ğer­len­di­ril­me­si, olum­lu yön­ler var­sa on­la­rın di­le ge­ti­ril­me­si, ek­sik yön­ler var­sa on­la­rın -eleş­ti­ri ba­kı­mın­dan- yol gös­te­ri­ci ni­te­lik­te de­ğer­len­di­ril­me­si ge­rek­mez mi? Dört yıl­dır ay­nı tak­vi­mi biz bu­ra­da uy­gu­lu­yo­ruz. On bir gün de­ğil de, bu, on al­tı gün­de ya da on ye­di gün­de gö­rü­şül­se ne olur? O ka­dar boş gün­ler ge­çi­ri­yo­ruz ki. O ka­dar il­gi­siz ko­nu­lar­da, bu Par­la­men­to, za­man za­man, bu­ra­ya ken­di­ni bir boş­luk içe­ri­sin­de mahkûm edi­yor ki. Dö­nüp bir ba­kın ge­ri­ye… Ya­ni, bu büt­çe ko­nu­su­nun öne­mi­ni vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum.

Söz­le­ri­mi bi­tir­me­den ön­ce, ben siz­ler­den özür di­le­ye­rek bir ko­nu­ya da­ha dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, kür­sü­ye bü­tün par­la­men­ter ar­ka­daş­la­rı­mız çı­kı­yor, mu­ha­le­fet­ten ol­sun, ik­ti­dar­dan ol­sun. Za­man za­man, ola­yın akı­şı içe­ri­sin­de ko­nuş­ma üs­lu­bu sert­le­şe­bi­li­yor, par­la­men­ter ge­le­nek­ler­de hep­si var bun­la­rın; ama, özel­lik­le bir ko­nu­da dü­şün­ce­le­ri­mi pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Eleş­ti­ri­ler çer­çe­ve­sin­de ya da öv­gü­ler çer­çe­ve­sin­de bu kür­sü­de ko­nu­şan bir sa­yın ba­ka­nın, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti'nin bir sa­yın ba­ka­nı ol­du­ğu­nu, üs­lu­bu­na -hiç­bir za­man, yan­lış bir an­lam çer­çe­ve­si ver­mek is­te­mi­yo­rum, ama- çok özen gös­ter­me­si ge­re­ki­yor. Sa­yın Ba­ka­nın ko­nuş­ma­sın­dan al­dı­ğım üç-dört ta­ne not var. Ya­ni, söy­le­di­ği şey­ler "in­di mi, bin­di mi" efen­dim "ba­ba­lar gi­bi sat­tık." Bu­nu özel soh­bet­le­ri­niz­de, ar­ka­daş soh­bet­le­ri­niz­de kul­la­na­bi­lir­si­niz, ama, siz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti'nin bir sa­yın ba­ka­nı­sı­nız; bu kür­sü­de si­ze yö­nel­ti­len ağır eleş­ti­ri­ler de ol­sa, bel­li bir üs­lup çer­çe­ve­sin­de ya­nıt ver­mek zo­run­da­sı­nız. Ya­ni, da­ha se­vim­li gö­zü­kü­yo­rum di­ye bir ifa­de ya da bir bek­len­ti­niz var­sa, bil­mi­yo­rum, bu al­kış­lar si­zi ya­nılt­ma­sın Sa­yın Ba­kan. Ya­ni, çok se­vim­li bir üs­lup ol­mu­yor. Bu kür­sü­nün, bil­has­sa ba­kan dü­ze­yin­de kul­la­nıl­ma­sın­da, be­lir­li bir çiz­gi­ye çok özen gös­ter­me­miz ge­re­ki­yor.

Ben, bel­ki had­di­mi aşa­rak bu ha­tır­lat­ma­da bu­lun­dum.

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun le­hin­de ol­du­ğu­mu­zu ifa­de edi­yo­rum, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Koç.

Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öne­ri ka­bul edil­miş­tir.

Şim­di ta­sa­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam ede­ce­ğiz.

II. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (Devam)

A) MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı  2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) KA­MU İHA­LE KU­RU­MU (Devam)

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

C) GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) GE­LİR BÜT­ÇE­Sİ (Devam)

BAŞ­KAN - 5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Bağ­lı cet­vel­ler

MAD­DE 5- (1) Bu Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si ile ve­ri­len öde­nek­le­rin da­ğı­lı­mı (A),

(2) Mer­ke­zi yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ta­ra­fın­dan il­gi­li mev­zu­ata gö­re tah­si­li­ne de­vam olu­na­cak ge­lir­ler (B),

(3) Mer­ke­zi yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ge­lir­le­ri­ne da­ya­nak teş­kil eden te­mel hü­küm­ler (C),

(4) Ba­zı öde­nek­le­rin kul­la­nı­mı­na ve har­ca­ma­la­ra iliş­kin esas­lar (E),

(5) 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (II) ve (III) sa­yı­lı cet­vel­ler­de yer alan ida­re ve ku­rum­la­rın na­kit im­kan­la­rı ile bu im­kan­lar­dan har­can­ma­sı ön­gö­rü­len tu­tar­lar (F),

(6) 10/2/1954 ta­rih­li ve 6245 sa­yı­lı Har­cı­rah Ka­nu­nu hü­küm­le­ri uya­rın­ca ve­ri­le­cek gün­de­lik ve taz­mi­nat tu­tar­la­rı (H),

(7) Çe­şit­li ka­nun­la­ra gö­re büt­çe ka­nu­nun­da gös­te­ril­me­si ge­re­ken pa­ra­sal sı­nır­lar (İ),

(8) Ek ders, kon­fe­rans ve faz­la ça­lış­ma üc­ret­le­ri ile di­ğer üc­ret öde­me­le­ri­nin tu­tar­la­rı (K),

(9) 11/8/1982 ta­rih­li ve 2698 sa­yı­lı Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı Okul Pan­si­yon­la­rı Ka­nu­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si ge­re­ğin­ce Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan yö­ne­ti­len okul pan­si­yon­la­rı öğ­ren­ci­le­rin­den alı­na­cak pan­si­yon üc­ret­le­ri (M),

(10) 7/6/1939 ta­rih­li ve 3634 sa­yı­lı Mil­li Mü­da­faa Mü­kel­le­fi­ye­ti Ka­nu­nu uya­rın­ca mil­li mü­da­faa mü­kel­le­fi­ye­ti yo­luy­la alı­na­cak;

a) Hay­van­la­rın alım de­ğer­le­ri (O),

b) Mo­tor­lu ta­şıt­la­rın or­ta­la­ma alım de­ğer­le­ri ile gün­lük ki­ra be­del­le­ri (P),

(11) 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (I) ve (II) sa­yı­lı cet­vel­ler­de yer alan ka­mu ida­re­le­ri­nin yıl için­de edi­ne­bi­le­cek­le­ri ta­şıt­la­rın cin­si, ade­di, han­gi hiz­met­ler­de kul­la­nı­la­ca­ğı ile 5/1/1961 ta­rih­li ve 237 sa­yı­lı Ta­şıt Ka­nu­nu­na ta­bi ku­rum­la­rın yıl için­de sa­tın ala­cak­la­rı ta­şıt­la­rın aza­mi sa­tın al­ma be­del­le­ri (T),

(12) Ka­nun­lar ve ka­rar­na­me­ler­le bağ­lan­mış va­ta­ni hiz­met ay­lık­la­rı (V),

işa­ret­li cet­vel­ler­de gös­te­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Akif Ham­za­çe­bi.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 5'in­ci mad­de­si üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ta­sa­rı­nın bu mad­de­si, Büt­çe Ka­nu­nu'na ek­li cet­vel­le­ri dü­zen­le­mek­te­dir. Ör­ne­ğin Büt­çe Ka­nu­nu'na ek­li (A) cet­ve­li, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si kap­sa­mın­da­ki ku­rum­la­ra ve­ri­len öde­nek­le­ri; (B) cet­ve­li, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin ge­lir tah­min­le­ri­ni; (C) cet­ve­li, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­sin­de yer alan ge­lir­le­rin da­ya­na­ğı olan mev­zu­atın hü­küm­le­ri­ni dü­zen­le­mek­te­dir. Di­ğer cet­vel­ler de, mad­de­de be­lir­til­di­ği gi­bi, büt­çey­le il­gi­li di­ğer dü­zen­le­me­le­ri içer­mek­te­dir. Gö­rül­dü­ğü gi­bi mad­de, esa­sen büt­çe­nin tü­mü­ne yö­ne­lik bir mad­de ni­te­li­ğin­de­dir. Büt­çe Ka­nu­nu'nun ek­li cet­vel­le­ri­nin hep­si­ni bir ara­ya ge­ti­rip de­ğer­len­dir­di­ği­miz­de, büt­çe­ye iliş­kin bir de­ğer­len­dir­me­yi yap­mak müm­kün olur. Ben, bu ne­den­le, mad­de­ye iliş­kin de­ğer­len­dir­me­mi ya­par­ken mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin tü­mü­ne yö­ne­lik bir de­ğer­len­dir­me yap­mak is­ti­yo­rum.

Tür­ki­ye, IMF des­tek­li ola­rak ye­di yıl­dır bir is­tik­rar prog­ra­mı uy­gu­la­mak­ta­dır. Bu uy­gu­la­ma­nın üç yı­lı AKP ön­ce­si dö­nem­de, son dört yı­lı da AKP hükûmet­le­ri dö­ne­min­de geç­miş­tir. Şim­di, 2007 yı­lı büt­çe­siy­le be­ra­ber, Tür­ki­ye, IMF des­tek­li ola­rak bir se­ki­zin­ci prog­ra­mın uy­gu­la­ma­sı­na gir­mek­te­dir. Do­ğal ola­rak, bu­ra­da ik­ti­dar adı­na ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mız ve yi­ne Hükûmet adı­na ko­nu­şan Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, bu dört yıl­lık dö­ne­min de­ğer­len­dir­me­si­ni ya­par­ken ik­ti­dar­la­rı­nı, hükûmet dö­nem­le­ri­ni öne çı­ka­ra­cak ra­kam­la­rı, ic­ra­at­la­rı or­ta­ya ko­ya­cak­lar, an­cak bek­le­nen şu­dur: Bu ra­kam­lar, bu ic­ra­at­lar or­ta­ya ko­nu­lur­ken ger­çek olan ra­kam­lar, doğ­ru olan ra­kam­lar or­ta­ya ko­nul­sun. Yok­sa, su­nu­lan ra­kam­la­rın, söy­le­nen hu­sus­la­rın hiç­bir inan­dı­rı­cı­lı­ğı kal­maz.

Ben bu­ra­da Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı din­ler­ken, İk­ti­dar Gru­bu adı­na ko­nu­şan ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mı din­ler­ken, doğ­ru­su, on­lar­dan ba­zı ra­kam­la­rı du­yar­ken şa­şır­dı­ğı­mı ifa­de et­me­li­yim. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, İk­ti­dar Gru­bu adı­na ko­nu­şan ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız, 2002 yı­lı ra­kam­la­rı ile -ki, AKP'nin hükûmet ol­ma­dan ön­ce­ki yı­lı­dır, ön­ce­ki Hükûme­tin son yı­lı­dır- 2006 yı­lı ra­kam­la­rı kı­yas­lan­dı ve 2006 ra­kam­la­rı ve­ri­le­rek "Han­gi­si da­ha bü­yük?" şek­lin­de Ge­nel Ku­ru­la da bir so­ru sor­mak su­re­tiy­le, bir arit­me­tik der­si alır gi­bi, Hükûme­tin ic­ra­at­la­rı or­ta­ya ko­nul­ma­ya ça­lı­şıl­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız di­yor ki: "Biz ek büt­çe yap­ma­dık, ek büt­çe yap­mak iş­le­ri kö­tü yö­net­mek­tir."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben ga­yet iyi ha­tır­lı­yo­rum, bu Hükûmet, şim­di­ki Sa­yın Ba­kan bu­ra­ya bir ek büt­çey­le gel­di ve 2004 yı­lın­da, bu Hükûmet, bir ek büt­çe çı­kar­dı. Ön­ce­ki hükûmet­ler çı­kar­ma­dı mı ek büt­çe? On­lar da çı­kar­dı. Ön­ce­ki Hükûme­te ba­kar­sa­nız, o da 2001 yı­lın­da bir ek büt­çe çı­kar­dı. Şim­di, eğer, ek büt­çe çı­kar­ma­yı hükûme­tin bir ic­ra­atı ola­rak, hükûmet­le­rin olum­suz ic­ra­atı ola­rak ala­cak­sak, ola­yı bu­ra­dan de­ğer­len­di­re­cek­sek, iki hükûmet de bi­rer ta­ne ek büt­çe çı­kar­mış, ne far­kı var? Hiç­bir far­kı yok.

De­vam edi­yo­rum: Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı ek büt­çe çı­kar­ma­yı sö­zün­de dur­ma­mak ola­rak an­lı­yor. Ya­ni, da­ha ön­ce Par­la­men­to­ya gel­miş­si­niz, bir büt­çe ka­nun ta­sa­rı­sı­nı ya­sa­laş­tır­mış­sı­nız, son­ra bu büt­çe­nin içi­ne sı­ğa­ma­mış­sı­nız, ge­lip Par­la­men­to­ya bir öde­nek da­ha is­te­miş­si­niz, ek büt­çe­nin an­la­mı bu. Şim­di, ben Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­na sor­mak is­ti­yo­rum: Siz 2007 yı­lı­nı da kap­sa­ya­cak or­ta va­de­li bir ma­li plan ilan et­ti­niz. Or­ta va­de­li ma­li plan­da 2007 yı­lı büt­çe­si için ön­gör­dü­ğü­nüz ra­kam 189 mil­yar YTL'ydi, ka­mu­oyu­na, her­ke­se du­yur­du­nuz. Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­dı­nız, 2007 büt­çe­si­nin bü­yük­lü­ğü 189 mil­yar YTL ola­cak. Bu büt­çe ne ka­dar­dır? 204,9 mil­yar YTL, 205 mil­yar YTL. Ne­re­de kal­dı sö­zün­de dur­mak? Dur­ma­dı­nız.

2007 yı­lı büt­çe­si için, 2007 yı­lı için han­gi bü­yü­me ora­nı­nı ilan et­ti­niz da­ha ön­ce or­ta va­de­li ma­li plan­da? Yüz­de 7. Bu büt­çe, gö­rüş­tü­ğü­müz büt­çe­nin bü­yü­me he­de­fi ne­dir? Yüz­de 5. Ol­ma­dı Sa­yın Ba­kan, sö­zü­nüz­de dur­ma­dı­nız.

Bu ör­nek­le­ri ço­ğalt­mak müm­kün­dür de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ver­gi yü­kün­den di­ğer ra­kam­la­ra ka­dar, Hükûmet, or­ta va­de­li ma­li plan­da ilan et­ti­ği he­def­le­rin hiç­bi­ri­si­ne uy­ma­mış­tır. Ko­nu­yu bu­ra­dan de­ğer­len­dir­mek yan­lış olur. Ma­li­ye ba­kan­la­rı­na dü­şen, da­ha cid­di ra­kam­lar­la ka­mu­oyu­nu, Par­la­men­to­yu ik­na ek­mek­tir.

Ko­nu­şul­ma­sı ge­re­ken ko­nu, bu Hükûmet ne ka­dar bir bü­yü­me sağ­la­mış­tır, enf­las­yon­da ne­re­ye gel­miş­tir, bu­nu ko­nuş­mak ge­re­kir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu Hükûmet, 2002 yı­lın­da baş­la­yan bü­yü­me sü­re­ci­ni de­vam et­tir­miş­tir. Bun­da bir te­red­düt yok. 2001 kri­zin­den son­ra­ki prog­ram, 2002 yı­lın­da, yüz­de 8'i aşan oran­da bir bü­yü­mey­le so­nuç­lan­mış ve ay­nı bü­yü­me eği­li­mi şim­di de­vam edi­yor. An­cak, bü­yü­me so­nu­cun­da ulaş­tı­ğı­mız ra­ka­mı de­ğer­len­di­rir­ken bu­ra­da ger­çek­çi ol­ma­yan ra­kam­la­rı ve­rir­sek bu da doğ­ru ol­maz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­yü­me­yi de­ğer­len­di­rir­ken, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­da gel­di­ği­miz nok­ta­yı de­ğer­len­di­rir­ken da­ima sa­bit fi­yat­la­rı al­mak ge­re­kir. Enf­las­yo­nu arın­dır­maz­sa­nız, dö­viz ku­run­da­ki de­ği­şik­lik­ler­den arın­dır­maz­sa­nız yan­lış yer­le­re va­rır­sı­nız. Şim­di, ar­ka­daş­la­rı­mız di­yor ki: "183 mil­yar do­lar­lık millî ge­li­ri 390 mil­yar do­la­ra çı­kar­dık." Bu­nu ge­çen gün de ko­nuş­tuk. Evet, do­lar cin­sin­den bak­tı­ğı­mız­da ra­kam bu­dur.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Akif Bey, şim­di ke­yif­le­ri boz­ma­yın ya­ni!

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) - Ama sa­bit fi­yat­lar­la bak­tı­ğı­mız­da, ba­kın, o ra­kam­lar da yi­ne Hükûme­tin ya­yım­la­mış ol­du­ğu 2007 Yı­lı Prog­ra­mı'nda yer alı­yor. Sa­bit fi­yat­lar­la bak­tı­ğı­mız­da, AKP'nin Hükûmet ol­du­ğu 2002 so­nun­dan dört yıl da­ha ge­ri­ye gi­di­yo­rum, 1998 ile 2006'yı kı­yas­lı­yo­rum, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­da­ki ar­tış ora­nı yüz­de 19,7'dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ya­ni, bu ka­dar fe­dakârlık, bu ka­dar çok ver­gi öde­mek, bu ka­dar ka­mu har­ca­ma­la­rın­dan kıs­mak, iş­te, her se­ne yüz­de 6,5 ora­nın­da­ki fa­iz dı­şı faz­la­yı tut­tur­ma ça­ba­mız, so­nuç­ta bi­zi, se­kiz yıl­da an­cak gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­yı yüz­de 20 ora­nın­da bü­yüt­me nok­ta­sı­na ge­tir­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, han­gi ra­kam bü­yük­tür, han­gi ra­kam kü­çük­tür. Ben de, Sa­yın Ba­ka­nın yön­te­mi­ni be­nim­se­mek su­re­tiy­le siz­le­re bir­kaç ra­kam sor­mak is­ti­yo­rum. Esa­sen Sa­yın Ba­ka­na bu­nu ta­bii ki sor­mak is­ti­yo­rum. Ba­kın, ta­rım­sal des­tek­ler ko­nu­sun­da Hükûme­tin ic­ra­at­la­rı­nı de­ğer­len­dir­miş­tik, şim­di bi­raz da­ha so­mut bir adım­la baş­ka bir şe­yi söy­le­mek is­ti­yo­rum. Şu, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı'nın 79'un­cu say­fa­sın­da -Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun prog­ra­mı­dır bu- ta­rım ürün­le­ri­nin fi­yat­la­rı var. Bu­ra­da, 26 ta­ne ta­rım ürü­nü­nün 2003 ila 2005 yı­lı fi­yat­la­rı var, or­ta­la­ma alım fi­yat­la­rı dü­zen­le­ni­yor. Bu 26 ta­ne ürü­nün 15'in­de fi­yat dü­şü­şü var. 2005 yı­lın­da­ki fi­yat 2004 yı­lı­na gö­re da­ha az. Yi­ne, bu 15 ürü­nün 5 ta­ne­si­nin fi­ya­tı 2003'ten de da­ha dü­şük. Ba­kın, bu­ra­da, buğ­day­dan pa­mu­ğa, ku­ru in­cir­den ka­yı­sı­ya ka­dar bir­çok ürü­nün fi­ya­tın­da­ki dü­şüş­ler ya­zı­lı. Ben şim­di si­ze so­ru­yo­rum, 2003'ün buğ­day or­ta­la­ma alım fi­ya­tı YTL/ton cin­sin­den 353 li­ra, 2005 yı­lın­da bu 332 li­ra­ya düş­müş. Şim­di han­gi­si bü­yük aca­ba, 332 mi, 353 mü?

Bu ör­nek­le­ri, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, say­dı­ğım ürün­le­rin hep­sin­de söy­le­ye­bi­li­rim. 2006 yı­lı ra­kam­la­rı bu­ra­da ol­ma­dı­ğı için, on­la­rı si­ze söy­le­ye­mi­yo­rum.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - 2005'te buğ­day 385 bin li­ray­dı.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) - Efen­dim, ba­kın iş­te, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun ya­yım­la­dı­ğı prog­ra­mı oku­yo­rum. Eğer, bun­lar yan­lış­sa, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­na yan­lış di­ye­bi­lir. Ge­çen gün, bu­ra­da yer alan, ken­di im­za­sı­nı ta­şı­yan bir ra­ka­mı yan­lış ola­rak sun­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar doğ­ru de­ğer­len­dir­me­ler de­ğil, doğ­ru de­ğer­len­dir­me­ler bu­ra­da, dev­le­tin resmî ra­kam­la­rın­da. Ben de bu ra­kam­la­rı kul­la­nı­yo­rum. Tam 5 ürün 2003 yı­lı­na kı­yas­la 2005 yı­lın­da da­ha dü­şük bir fi­yat­la alım bul­muş dev­let ta­ra­fın­dan. Or­ta­la­ma alım fi­ya­tı, des­tek­le­me prim­le­ri dâhil de­ğil, hem 2003'te dâhil de­ğil hem 2005'te dâhil de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, enf­las­yon­da ne­re­de­yiz? Enf­las­yon­da bu Hükûmet 2006 yı­lı enf­las­yon he­de­fi­ni yüz­de 5 ola­rak ilan et­miş­ti. Ger­çek­leş­me ne ola­cak? Yüz­de 10 dü­ze­yin­de. Yüz­de 9,86; 9,90; 9,96 tah­min­le­ri ya­pı­lı­yor. Evet, 10 mu bü­yük 5 mi bü­yük?

Evet, ya­ni enf­las­yon­da yüz­de 100'ü aşan oran­da bir sap­ma var. Bu Hükûmet enf­las­yo­nu ne­re­den dev­ral­dı? Yüz­de 29,7'den. 2002 yı­lı yıl so­nu enf­las­yo­nu yüz­de 30 de­ğil, yüz­de 29,7'dir. Gel­di­ği­miz nok­ta yüz­de 10. Ya­ni dört yıl­da yüz­de 29,7'yi yüz­de 10'a in­dir­mi­şiz.

Esa­sen fe­na git­mi­yor­du. 2006 yı­lı­nın Ma­yıs, Ha­zi­ran ayın­da­ki çal­kan­tı ol­ma­say­dı bel­ki o he­de­fe ula­şa­cak­tık. Pe­ki, iş­ler yo­lun­da gi­der­ken bir­den ne­den bo­zul­du de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Bu­nun üze­rin­de dur­mak ge­re­ki­yor. İş­te bu nok­ta­da Hükûme­tin de­ğer­len­dir­me ek­sik­li­ği var. Hükûmet şu an sı­cak pa­ra­nın ya­rat­tı­ğı bir rü­ya­nın içe­ri­sin­de. Bu­nu boz­mak is­te­mi­yor.

Dö­viz ku­ru, ma­yıs, ha­zi­ran­da 1,6'ya çık­tı do­lar, şim­di tek­rar 1,42'le­re, 43'le­re, o dü­zey­le­re düş­tü ve he­pi­miz ra­hat­la­dık, san­ki so­run dü­zel­di gi­bi ol­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar ama, fa­iz o za­man 13,7'ler­de idi, şim­di fa­iz yüz­de 21'ler­de. Fa­iz in­me­di. Dö­viz in­di ama fa­iz in­me­di. Risk bu­ra­da. Risk bu­ra­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu risk ay­nen de­vam edi­yor, Hükûme­tin bu ris­ki de­ğer­len­dir­me ni­ye­ti yok.

Ba­kın, bu büt­çe, ge­çen gün ifa­de et­tim, tek­rar ifa­de ede­ce­ğim, fa­iz dı­şı har­ca­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, yüz­de 17,8 ora­nın­da ar­tış ön­gö­rü­yor. Bir yan­dan da, bu büt­çe­yi, Sa­yın Ba­kan, enf­las­yon­la mü­ca­de­le büt­çe­si ola­rak ni­te­len­di­ri­yor. Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la 2007'de han­gi oran­da ar­ta­cak? Yüz­de 12,3. Millî ge­li­ri yüz­de 12,3 ora­nın­da ar­tır­ma­yı dü­şü­ne­cek­si­niz, ama, fa­iz dı­şı har­ca­ma­la­rı yüz­de 17,8 ora­nın­da ar­tı­ra­cak­sı­nız. Bu­nun inan­dı­rı­cı­lı­ğı ol­maz. Bir şart­la bel­ki ola­bi­lir­di; bu­nun fi­nans­ma­nı­nı eğer bu­ra­da gö­re­bil­sey­dik olur­du. Fi­nans­ma­nı­na ba­kı­yo­ruz; ver­gi yü­kün­de ar­tış var. 2006 yı­lın­da yüz­de 24,5 olan ver­gi yü­kü, 2007 yı­lın­da yüz­de 25'e ge­li­yor. Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 0,5'i ka­dar. Ya­ni, ra­kam­sal tu­ta­rı 3,1 mil­yar YTL. Eğer, bu büt­çe sa­mi­mi bir büt­çey­se, top­lum, va­tan­daş 2006 yı­lın­da öde­di­ği ver­gi­den, enf­las­yo­nu ve bü­yü­me­yi… O pa­yı dü­şü­yo­rum, ona dü­şe­ni za­ten öde­ye­cek, onun üze­ri­ne, 3,1 mil­yar YTL da­ha ila­ve ver­gi öde­ye­cek.

Evet, Sa­yın Ba­kan "Ye­ni ver­gi yok." di­yor. Ye­ni isim­le bir ver­gi yok. Aca­ba, bu, mev­cut ver­gi­le­rin oran­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı an­la­mı­na mı ge­li­yor? Bu­nu da sor­mak is­ti­yo­rum.

Ge­lir ver­gi­sin­de yüz­de 20'yi aşan oran­da ha­sı­la­tı de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir. Di­ğer ver­gi ka­lem­le­rin­de­ki ar­tı­şı de­ğer­len­dir­mek ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ris­ke da­ha de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Ba­kın, ge­nel­lik­le çok ko­nu­şul­ma­mış bir ris­kin üze­rin­de dur­mak is­ti­yo­rum; KİT'ler. KİT'ler­de ne olu­yor, ne bi­ti­yor, Hükûmet, bu ko­nu­da Par­la­men­to­yu, top­lu­mu bil­gi­len­dir­mi­yor. Ben, bu ko­nu­da, yi­ne, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın ra­kam­la­rı­na da­ya­na­rak siz­le­re bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum.

KİT sis­te­mi­nin iki grup bor­cu var: Bi­rin­ci grup, ver­gi, SSK ve Ha­zi­ne­ye olan di­ğer borç­lar. Bu borç­la­rı IMF de iz­li­yor. O ne­den­le, bu borç­la­rın mik­ta­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, bu­ra­da bir an­lam­lı ar­tış gör­mü­yo­ruz, bu­ra­da iş­ler fe­na de­ğil gi­bi gö­zü­kü­yor. Ama, öte ta­raf­tan, KİT'le­rin ti­ca­ri ban­ka­la­ra olan borç­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, pi­ya­sa­ya, şa­hıs­la­ra olan borç­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da ve KİT'le­rin bir­bir­le­ri­ne olan borç­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, ola­ğa­nüs­tü ar­tış gö­rü­yo­ruz. KİT'le­rin top­lam borç sto­kun­da­ki ar­tış, 2002 yı­lı so­nu­na kı­yas­la, 2005 so­nu iti­ba­rıy­la -2006 ra­kam­la­rı­nı Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı say­fa­sı­na koy­ma­dı­ğı için kul­la­na­mı­yo­rum- yüz­de 85 ora­nın­da art­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, to­par­lı­yo­rum.

TÜ­FE dört yı­lın kü­mü­la­ti­fin­de yüz­de 53 dü­ze­yin­de ar­tar­ken KİT'le­rin top­lam bor­cu yüz­de 85 ora­nın­da art­mış­sa, bu, cid­di bir uya­rı­dır.

Bu­nun alt ka­le­mi­ne ba­kı­yo­ruz: KİT'le­rin ti­ca­ri ban­ka­la­ra olan borç­la­rı 2002'den 2005 so­nu­na yüz­de 1.260 ora­nın­da art­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. KİT'le­rin gö­rev za­rar­la­rı, ban­ka sis­te­min­de, bu şe­kil­de, bir şe­kil­de giz­le­ne­cek­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bir dö­ne­min kö­tü alış­kan­lı­ğı­nın bu dö­nem­de de tek­rar et­ti­ği­ni bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum.

KİT'le­rin özel şa­hıs­la­ra bor­cu 2002'de 2,2 mil­yar YTL'den 2005 so­nun­da 7 mil­yar YTL'ye, ya­ni 7 kat­ril­yon TL'ye çık­mış­tır. Ar­tış yüz­de 318.

KİT'le­rin bir­bir­le­ri­ne olan borç­la­rı 7,5 mil­yar YTL'den 14 mil­yar YTL'ye çık­mış­tır. Yüz­de 87 ora­nın­da bir ar­tış var.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eğer, han­gi­si bü­yük han­gi­si kü­çük açı­sın­dan de­ğer­len­di­rir­sek, KİT'ler­de du­rum ola­ğa­nüs­tü öl­çü­de cid­di­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) - Son cüm­le­le­ri­mi söy­lü­yo­rum.

Ama, ma­ale­sef, bu büt­çe­de bu cid­di­ye­ti gör­mü­yo­ruz.

Ka­mu fi­nans­ma­nın­da­ki giz­le­nen açık­la­rın önem­li bir bö­lü­mü bu­ra­da­dır. Bu, bi­rik­miş, er­te­len­miş, bir şe­kil­de giz­len­miş açı­ğın fa­tu­ra­sı­nı, bir gün, top­lum ola­rak hep be­ra­ber çe­ke­ce­ğiz. Bu­nu da dik­ka­ti­ni­ze sun­muş ol­dum.

Din­le­di­ği­niz için te­şek­kür edi­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ham­za­çe­bi.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan.

Bu­yu­run efen­dim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nda, 5'in­ci mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2007 yı­lı büt­çe­si­ne bak­tı­ğı­mız za­man, Sa­yın Hükûme­tin her şe­yi toz­pem­be gös­ter­me­si­ne rağ­men, her şe­yin, ma­ale­sef, ra­kam­la­ra, so­ka­ğa bak­tı­ğı­mız­da de­lik de­şik ol­du­ğu­nu, mil­le­tin ce­bin­de pa­ra kal­ma­dı­ğı­nı, es­na­fın, köy­lü­nün, me­mu­run, emek­li­nin  pe­ri­şan bir du­rum­da ol­du­ğu­nu gör­mek­te­yiz. Ya­ni, de­ve­ye sor­muş­lar: "Boy­nun ne­den eğ­ri?" De­miş ki "Ne­rem doğ­ru ki!" mi­sa­lin­de ol­du­ğu gi­bi.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ateş düş­tü­ğü ye­ri ya­kar. Siz mil­le­te, mağ­dur ke­sim­le­re, mağ­dur mil­yon­la­ra ne­yi an­la­tır­sa­nız an­la­tın, o, acı ve ıs­tı­rap içe­ri­sin­de ol­du­ğu müd­det­çe siz­le­rin bu süs­lü püs­lü sö­zü­nü­ze as­la ve ka­ti­yet­le inan­ma­ya­cak­tır. Çün­kü, ya­nan ve acı çe­ken o mağ­dur ve maz­lum kit­le­ler­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ba­kın, es­naf­la il­gi­li ba­zı ra­kam­lar ver­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Şim­di, pi­ya­sa stres en­dek­si­ne gö­re, 2002 yı­lın­da ay­da or­ta­la­ma 41.562 se­net pro­tes­to edi­lir­ken, bu yı­lın ağus­tos ve ey­lül ay­la­rın­da pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sı ilk de­fa 100 bi­ni aş­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­nun an­la­mı ne­dir? Bu­nun an­la­mı şu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Es­naf sif­tah yap­ma­dan ke­penk in­di­ri­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Es­naf Bağ-Kur prim­le­ri­ni öde­ye­mi­yor, es­naf elek­trik ve su pa­ra­la­rı­nı öde­ye­mi­yor, es­naf SSK prim­le­ri­ni öde­ye­mi­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ger­çek­ten, es­na­fı­mız per­me­pe­ri­şan bir du­rum­da­dır.

Şim­di, di­ğer bir ra­ka­mı ver­mek is­ti­yo­rum. Ban­ka­la­rın bil­dir­di­ği kar­şı­lık­sız çek sa­yı­sı 2002 yı­lın­da ay­da or­ta­la­ma 61.914 dü­ze­yin­de sey­re­der­ken, bu yıl ay­lık or­ta­la­ma bu ra­kam 82.585'e çık­tı. Bu, pe­ki, es­na­fın çok mağ­dur ve pe­ri­şan bir du­rum­da ol­du­ğu­nu gös­ter­mi­yor mu? Eğer her işin çö­zü­mü ra­kam­lar­day­sa, iş­te, ra­kam­lar mey­dan­da ar­ka­daş­lar.

Mer­kez Ban­ka­sı­nın ik­ti­sa­di yö­ne­lim an­ke­tin­de, son bir ay­da ala­cak tah­si­la­tın­da mey­da­na ge­len ge­cik­me­nin bir ön­ce­ki aya gö­re se­vi­ye­siy­le il­gi­li so­ru­ya "da­ha yük­sek" di­yen­le­rin ora­nı, 2002 yı­lın­dan bu ya­na "da­ha dü­şük" di­yen­le­rin sü­rek­li üze­rin­de sey­ret­ti de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Bun­lar an­ket­tir, an­ket­ler he­men he­men doğ­ru çı­kan ra­kam­lar­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ocak 2002'de­ki dü­ze­yi 100 ka­bul edi­le­rek oluş­tu­ru­lan en­deks, bu yıl, ey­lül so­nu iti­ba­rıy­la, 156 se­vi­ye­si­ne yük­sel­di. 2002 yı­lı Ocak ayın­da 100 olan stres en­dek­si, 2001 kri­zi­ni iz­le­yen ay­lar­da özel­lik­le pro­tes­to­lu se­net sa­yı­sın­da Ara­lık 2002'de 97,3'e in­di. 2002 yı­lın­da özel­lik­le enf­las­yo­nun bek­len­me­dik şe­kil­de düş­me­siy­le bir­lik­te pi­ya­sa­da­ki stre­sin de azal­dı­ğı­nı gös­te­ren en­deks, 2003 yı­lın­da pro­tes­to­lu se­net ve kar­şı­lık­sız çek sa­yı­sın­da ar­tış­la bir­lik­te 118,6'ya yük­sel­di. 2004 yı­lı özel­lik­le kar­şı­lık­sız çek sa­yı­sın­da­ki ar­tış­la bir­lik­te öde­me­me eği­li­mi­nin ol­duk­ça art­tı­ğı bir yıl ola­rak da ka­yıt­la­ra geç­miş­tir, bu­nu her­kes bi­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, pro­tes­to­lu çek ve öden­me­miş se­net sa­yı­sı­nın art­ma­sı, kü­çük es­na­fın na­kit sı­kı­şık­lı­ğı­na düş­tü­ğü­nün en açık gös­ter­ge­le­rin­den bi­ri­si­dir. Bu­nun ne­de­ni de çok açık­tır. Hükûme­tin ak­sat­ma­dan uy­gu­la­dı­ğı eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nın ba­sit bir gös­ter­ge­si ola­rak, sek­tör­ler, glo­bal ak­tör­le­rin eli­ne geç­ti. Şim­di bü­yük ba­lık kü­çük ba­lı­ğı yu­tu­yor ve kim­se­nin elin­den bir şey gel­mi­yor ar­ka­daş­lar. Pi­ya­sa­da­ki dur­gun­luk ve na­kit sı­kı­şık­lı­ğı pi­ya­sa­nın hu­zu­ru­nu ve tüc­car­lar ara­sın­da­ki gü­ven­siz­lik or­ta­mı­nı da te­tik­li­yor. Bu çok teh­li­ke­li bir du­rum­dur. İş­te, Hükûme­tin açık­la­dı­ğı tab­lo­lar­da gö­rün­me­yen ger­çek bu­dur. Glo­bal oyun­cu­la­rın yol aç­tı­ğı gaz bi­rik­me­si­nin "eko­no­mi­de iş­ler iyi­ye gi­di­yor" na­me­le­riy­le bo­şal­tıl­ma­sı da müm­kün de­ğil.

So­nuç­ta pi­ya­sa­nın ya­şa­dı­ğı stres de eko­no­mi­de­ki has­ta­lık­la­rın gös­ter­ge­si­dir. Ey­lül ayı stres en­dek­si 156'ya yük­sel­miş. Bu oran kriz son­ra­sın­dan bi­le yük­sek de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ilk de­fa. Eko­no­mi­yi yö­ne­ten­le­rin bu­na dik­kat et­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bi­zim süs­lü püs­lü, es­na­fı­mı­zın, köy­lü­mü­zün süs­lü püs­lü laf­la­ra kar­nı tok­tur, çün­kü, aç­lı­ğı, yok­sul­lu­ğu, acı­yı çe­ken kit­le­ler­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, pe­ki, bu şart­lar­da eko­no­mi­yi yö­ne­ten­ler ne ya­pı­yor­lar, bir de bu­na ba­ka­lım. Kre­di kar­tı bor­cu ne­de­niy­le ha­ciz­li olan in­san sa­yı­sı 574 bin. 2002'de va­tan­daş tü­ke­ti­ci kre­di­si ve ben­ze­ri ne­den­ler­le 6,6 kat­ril­yon borç­luy­ken, bu­gün bu ra­kam 64 kat­ril­yon Türk li­ra­sı­dır. 10 kat­lık bir borç­lan­ma ar­tı­şı in­san­lar üre­te­mi­yor, ka­za­na­mı­yor an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

Şim­di so­ru­yo­rum: Bu iş ne­re­ye ka­dar gi­der? 94 kri­zi 8,5; 2001 kri­zi de 9,5 mil­yar do­lar­lık ca­ri açık ne­de­niy­le çık­mış­tı. Oy­sa, şim­di bu ra­kam 30 mil­yar de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Şim­di bel­ki bi­raz da­ha faz­la yük­sel­miş­tir di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ve millî ge­li­re ora­nı yüz­de 8,5. Sa­nı­yo­rum, ulus­la­ra­ra­sı ran­ti­ye­ye yüz­de 1,3 ci­va­rın­da bir fa­iz ve­re­rek oluş­tur­du­ğu­nuz bu su­ni cen­ne­tin mi­ni bir ters rüzgârla Tür­ki­ye'yi ce­hen­ne­me çe­vi­re­ce­ği­ni bi­li­yor­su­nuz. İş­te, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim bu­ra­da hay­kır­ma­mı­zın se­be­bi bu­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Ana­ya­sa­sı'na gö­re mil­let­ve­ki­li­nin iki gö­re­vi var­dır: Bi­ri­si ya­sa­ma gö­re­vi, bi­ri­si de de­net­le­me gö­re­vi­dir. Biz mil­let­ve­kil­le­ri, sa­de mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da ko­nuş­tu­ğu­muz za­man, bu iki gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­tir­mek için ko­nu­şu­yo­ruz. De­mok­ra­si ge­re­ği ko­nu­şu­yo­ruz. Ba­kı­nız, Av­ru­pa par­la­men­to­la­rın­da çok da­ha sert eleş­ti­ri­ler var­dır. Hükûmet­ler, Av­ru­pa hükûmet­le­ri bun­la­ra da­ya­nır­lar de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Be­nim bu­gün­kü ko­nuş­mam­da, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­ma­dan son­ra Bit­lis Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Va­hit Ki­ler, bu­ra­da çı­kıp, ba­na ha­ka­ret et­ti, iş­te, "Ağ­zı­nı çal­ka­la­sın be­ni an­ma­dan ön­ce, Sa­yın Baş­ba­ka­nı an­ma­dan ön­ce…" De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben ağ­zı­mı çal­ka­la­ya­cak ne yap­tım ki, ben bu­ra­da ka­mu adı­na çık­tım, ya­ni, bu söz, ağ­zı­nı çal­ka­la­ma sö­zü de­mok­ra­si ter­bi­ye­si­ne ya­kış­mı­yor. Bir.

İkin­ci­si: Mil­let­ve­kil­li­ği sı­fa­tı­na ya­kış­mı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­nu si­zin ha­ki­ka­ten vic­da­nı­nı­za arz et­mek is­ti­yo­rum. Ben ka­mu ma­lı­nı mı ye­dim ki, ağ­zı­mı çal­ka­la­ya­yım? Kim­ler ka­mu ma­lı­nı ye­diy­se, kim­ler hak­sız ola­rak iha­le­le­re gi­dip, 75 mil­yon in­sa­nın hak­kı­nı ye­diy­se de­ğer­li ar­ka­daş­lar, on­lar hem ağız­la­rı­nı çal­ka­la­sın­lar hem de kırk yıl ça­lı­şa­rak alın­la­rı­nın ter­le­riy­le o mev­cut bu­lu­nan vü­cu­dun­da­ki et­le­ri bir de­ğiş­tir­sin­ler, on­dan son­ra ba­na söz söy­le­sin­ler de­ğer­li ar­ka­daş­lar. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Kim si­ya­si sı­fa­tı­nı kul­la­na­rak ka­mu ma­lı­nı yi­yor­sa kı­nı­yo­rum ve la­net­li­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bun­lar çok yan­lış­tır ve bu sö­zü de ken­di­si­ne ia­de edi­yo­rum. Git­sin kırk yıl Pu­ro Sa­bu­nu'yla yı­kan­sın ve te­miz­len­sin.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de, ben ko­nuş­tuk­tan son­ra bu­ra­ya Ada­na Mil­let­ve­ki­li -sev­di­ğim bir ar­ka­da­şı­mız­dır- Sa­yın Re­cep Ga­rip çık­tı ve de­di ki: "Ben onun ko­nuş­ma­sı­na al­dır­mı­yo­rum, ker­van yü­rür…" De­ğer­li ar­ka­daş­lar, el­bet­te 4 Ka­sı­ma ka­dar bu ker­van yü­rü­ye­cek­tir. Ama, bu ker­va­nı ko­ru­mak için, bu ker­va­nın et­ra­fın­da mu­ha­fız de­ği­lim. Sa­yın Re­cep Ga­rip'in ken­di­si bu ker­va­na mu­ha­fız­lık ya­pı­yor. O söz ken­di­si­ne ait­tir.

Te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Şah­sı adı­na, ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mus­ta­fa Eli­taş. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka.

Bu­yu­run.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 5'in­ci mad­de­si üze­ri­ne söz al­dım. As­lın­da, bu mad­de tek­nik bir mad­de. Sa­yın Ham­za­çe­bi açık­lar­ken ilk cüm­le­sin­de ifa­de et­ti. Bu, ka­nu­na bağ­lı cet­vel­ler­le il­gi­li bir mad­de. A'dan V'ye ka­dar top­lam 14 ta­ne cet­vel var. Bu cet­vel­le­rin na­sıl iş­le­ye­ce­ğiy­le il­gi­li büt­çe ka­nun­la­rın­da her za­man ko­nu­lan bir mad­de. Özel­lik­le (A) cet­ve­li, büt­çe­le­rin na­sıl har­ca­na­ca­ğı; (B) cet­ve­li, ge­lir­le­rin ne şe­kil­de top­la­na­ca­ğı, efen­dim, üc­ret­le­rin, faz­la me­sai üc­ret­le­ri­nin na­sıl ola­ca­ğı, ders üc­ret­le­ri­nin na­sıl ve­ri­le­ce­ği hak­kın­da bil­gi­ler ve­ri­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si gö­rü­şü­lür­ken, mu­ha­le­fet­ten bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, bu­ra­da, gel­di, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun öne­ri­si­nin aley­hin­de söz al­dı, ama, ma­ale­sef, Da­nış­ma Ku­ru­lu aley­hin­de ko­nuş­ma­yıp, bir iki cüm­le­yi o şe­kil­de söy­le­yip ta­ma­men büt­çey­le il­gi­li ve bi­raz ön­ce­ki yap­tı­ğı ko­nuş­may­la da pa­ra­lel bir ko­nuş­ma­yı, hat­ta, pa­ra­lel de de­ğil, yi­ne­le­yen bir ko­nuş­ma­yı bu­ra­da tek­rar et­ti. Ba­kı­nız, ilk ko­nuş­ma­sın­da Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın ya­yım­la­dı­ğı yıl­lık eko­no­mik ra­po­run 41'in­ci say­fa­sı­nı söy­le­di.  41'in­ci say­fa­yı aç­tı­ğı­mız­da bu­ra­da iş­siz­lik oran­la­rıy­la il­gi­li ve­ri­ler var. Her ne hik­met­se, 41'in­ci say­fa­yı aç­tı, bir bak­tı ki iş­siz­lik oran­la­rı ken­di ak­lın­da­kiy­le fark­lı. He­men 41'in­ci say­fa­yı oku­mak­tan vaz­geç­ti, baş­ka bir ye­ri oku­du.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - 41'i oku­ya­lım.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 41'in­ci say­fa­yı oku­yo­rum. Evet, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı… Bu, herhâlde de­ğil mi, doğ­ru olan, si­zin oku­du­ğu­nuz?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Evet. İş­siz­lik ra­kam­la­rı var, oku­ya­lım.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - "İş­siz­lik ora­nı: 2003 yı­lı 10,5…"

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Doğ­ru.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - "2004 yı­lı 10,3…"

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Doğ­ru.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - "2005 yı­lı 10,3…"

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Doğ­ru.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - "2005 yı­lı Ha­zi­ran 9,1…" Baş­ka ki­tap mı o?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ye­di ay­lık o yal­nız.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ha­zi­ran di­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ha­yır…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ba­kın, ha­zi­ran so­nu di­yo­rum

BAŞ­KAN - Efen­dim, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım. Siz iza­ha­tı­nı­zı ya­pın.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - 2006 yı­lı Ha­zi­ran so­nu 8,8.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Evet.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da işi­ne gel­di­ği ra­kam­la­rı oku­yor­sun, işi­ne gel­me­yen ra­kam­la­rı söy­le­mi­yor­sun.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ha­yır. Ben id­dia edi­yo­rum ki yıl so­nun­da ge­ne yüz­de 10'un üze­rin­de ola­cak.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - "Cak"la, "cık"la ol­maz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ki­tap ora­da ya!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ba­kın, yi­ne yıl so­nun­da ka­sım is­ta­tis­tik­le­ri ya­yım­lan­dı. Ka­sım is­ta­tis­tik­le­rin­de on bir ay­lık iş­siz­lik ra­ka­mı 9,1 ola­rak TÜ­İK açık­la­dı.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ha­yır, yan­lış bi­li­yor­su­nuz Eli­taş.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Kan­do­ğan…Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ba­kın, ağus­tos, ey­lül, ekim, üç ay­lık or­ta­la­ma­dır o.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen mü­da­ha­le et­me­ye­lim efen­dim.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Kan­do­ğan, ba­kı­nız…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ağus­tos, ey­lül, eki­min or­ta­la­ma­sı­dır o ra­kam.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ay­nı şey, ay­nı şey.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, za­ten ra­kam­lar be­lir­li dö­nem­le­ri…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ağus­tos, ey­lül, eki­min or­ta­la­ma­sı­dır.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Kan­do­ğan, ra­kam­lar be­lir­li dö­nem­le­ri alıp o şe­kil­de de­ğer­len­dir­me ya­pı­yor.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Efen­dim, ye­ni üç ay­lık­lar baş­la­dı, siz bil­mi­yor­su­nuz.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Bun­dan ön­ce, ba­kın, 2005 ve 2006 yı­lı­nın ra­kam­la­rı­nı, Ha­zi­ran ra­kam­la­rı­nı söy­le­dim si­ze…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Üç ay­lık­lar­da, or­ta­da­ki ayın ra­ka­mı­dır o, ey­lül ayı­nın ra­ka­mı­dır o.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, mü­da­ha­le et­me­yin lüt­fen.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Tek­rar oku­yo­rum, tek­rar oku­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Oku­ya­lım.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - 2005 ve 2006 yı­lı ra­kam­la­rı­nı oku­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Oku­ya­lım.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ha­zi­ran so­nu. Söy­ler­ken de ha­zi­ran…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Efen­dim, yıl­lık oku­ya­cak­sı­nız.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Yıl­lık yok, yıl­lık ge­le­cek. Yıl­lık ne za­man ge­le­cek bi­li­yor mu­sun…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ben di­yo­rum ki 2006 yüz­de 10'un üze­ri­ne çı­ka­cak or­ta­la­ma.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ha­zi­ran so­nu 9,1; ha­zi­ran so­nu 8,8. Sa­yın Kan­do­ğan, on iki ay­lık ra­kam­lar bu şe­kil­de­dir.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ha­yır efen­dim.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Si­zin bi­raz ön­ce­ki oku­du­ğu­nuz 2003, 2004, 2005 yı­lıy­la il­gi­li, geç­miş on iki ay­lık…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Doğ­ru.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - …ara­lık-ara­lık­tır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Evet.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Bu da ha­zi­ran-ha­zi­ran­dır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Yıl so­nu ne ola­cak, onu söy­le­yin.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - "Ola­cak­mış!"

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ba­kın Sa­yın Kan­do­ğan, is­tih­dam, 2003 yı­lın­da 21 mil­yon 147 bin. 2006 yı­lı Ha­zi­ran­da 23 mil­yon 200 bin.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Doğ­ru.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Kar­de­şim, sen mü­nec­cim mi­sin!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Yak­la­şık is­tih­dam­da 2 mil­yon 053 bin ki­şi­lik ar­tış sağ­lan­mış.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - 1 mil­yon 954 bin ki­şi de iş­siz ol­ma­sı­na rağ­men iş ara­mı­yor. 1 mil­yon 954 bin…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ba­kın, bir de bir şey söy­le­di­niz. İs­tih­dam üze­rin­de­ki ver­gi yük­le­ri­ni…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Evet.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - …is­tih­dam üze­rin­de­ki yük­le­rin çok ol­du­ğun­dan bah­set­ti­niz. Hak­lı­sı­nız…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Ba­kan söy­le­di onu.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Hak­lı­sı­nız. Biz de Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da hem mu­ha­le­fet­te­ki mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız hem de ik­ti­dar­da­ki mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız, bu­nun faz­la ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yo­ruz. Siz bi­li­yor mu­su­nuz Ni­san 2003 ta­ri­hi­ne ka­dar sa­nal as­ga­ri üc­ret var­dı. Bu­nu bi­lir mi­si­niz siz?

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Onun bil­me­di­ği bir şey yok!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - İş adam­la­rı, iş âle­mi si­gor­ta pri­mi öde­yen her­kes 1 Ni­san sen­dro­mu­nu ya­şar­dı. O 1 Ni­san sen­dro­mun­da, 2003 yı­lı iti­ba­rıy­la söy­lü­yo­rum, 1 iş­çi üze­rin­den yak­la­şık 75 mil­yon li­ra, iş­ve­ren as­ga­ri üc­ret üze­rin­den faz­la­sıy­la be­del öder­di ve 1 Ni­san şa­ka­sı di­ye iş­ve­ren­ler ken­di ara­la­rın­da ya­par­lar­dı. Biz, o dö­nem içe­ri­sin­de, eğer yan­lış ha­tır­la­mı­yor­sam… Ar­ka­daş­lar­dan ra­kam­la­rı is­te­dim, ama, he­nüz gel­me­di…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, izin ve­rir­se­niz…

BAŞ­KAN - Efen­dim, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - O ra­kam­la­rı al­dık­tan son­ra, o za­man 300 mil­yon Türk li­ra­sı olan as­ga­ri üc­re­tin brüt ra­ka­mı, tah­min edi­yo­rum, 450 mil­yon li­ra üze­rin­den si­gor­ta pri­mi­ne esas olan ta­ban üc­ret­ti. Bu­nun üze­rin­den yüz­de 21 iş­ve­ren his­se­si, yüz­de 14 iş­çi his­se­si ve di­ğer iş güç­lü­ğü, mes­lek risk­le­riy­le be­ra­ber yüz­de 35, yüz­de 37'le­re çı­kar­dı. Bu as­ga­ri üc­re­ti, iş âle­min­de­ki çok bü­yük sı­kın­tı­ya çı­kan bu nok­ta­yı, biz, iş­çi­le­rin üze­rin­den ve iş âle­mi­nin üze­rin­den bu faz­la­lık yü­kü al­dık ve şu­nu araş­tır­dım, in­ce­le­dim, sor­dum: Bu­gü­ne ka­dar as­ga­ri üc­re­tin iş­ve­ren üze­ri­ne, as­ga­ri üc­ret üze­rin­de­ki si­gor­ta ve di­ğer prim­le­rin yü­kü­nü hiç­bir hükûmet di­le ge­tir­me­miş. İlk de­fa 58'in­ci ve 59'un­cu hükûmet­ler, as­ga­ri üc­ret üze­rin­de­ki yük­le­rin çok ol­du­ğu­nu di­le ge­tir­miş.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ne ol­muş di­le ge­tir­miş de? Ver­gi yü­kü­nü de bir söy­ler mi­sin?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu­gü­ne ka­dar…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - İs­tih­dam üze­rin­de­ki ver­gi yü­kü­nü söy­ler mi­si­niz? Yüz­de kaç, bir söy­ler mi­si­niz?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - İs­tih­dam üze­rin­de­ki ver­gi yüz­de 49,2; top­lam yük, ver­gi yü­kü de­ğil, top­lam yük yüz­de 49,2…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ne­ti­ni söy­ler mi­sin ba­na?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Böy­le bir usul var mı Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, biz, bu­ra­da mü­na­za­ra yap­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ba­na so­ru­yor…

BAŞ­KAN - Si­ze sor­mu­yor…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ni­ye si­ze sor­sun?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ben, si­ze söy­lü­yo­rum, sor­mu­yo­rum si­ze.

BAŞ­KAN - Siz din­le­yin…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Lü­zum­suz­lu­ğun bu ka­da­rı faz­la ca­nım! Bu Mec­lis bir ki­şi için ça­lış­mı­yor… Ada­mın asa­bı­nı boz­ma­yın!

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş, sü­re­niz ta­mam­lan­dı, son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yo­rum efen­dim

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Son cüm­le­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Gel­sin, o an­lat­sın…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - An­lat­tık­la­rı hep yan­lış. İşin en­te­re­san ta­ra­fı, biz ay­nı okul­dan me­zun ol­duk.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Hep­si­ni yan­lış söy­lü­yor…

BAŞ­KAN - Mü­da­ha­le et­me­ye­lim Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen… Ayıp olu­yor efen­dim, siz de ko­nuş­tu­nuz. 

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın An­bar­cı­oğ­lu, biz, ay­nı okul­dan me­zun ol­duk, okul­da­şız. Ay­nı ho­ca­lar­dan eği­tim al­dık.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Na­sıl kay­ma­kam­lık yap­mış bu ya?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, iki gün­dür Sa­yın Kan­do­ğan'ı iz­li­yo­rum, ik­ti­sat bil­gi­le­ri­mi ye­ni­le­me ih­ti­ya­cı his­se­de­yim mi di­ye dü­şün­düm; ama, ho­ca­la­rım­dan Al­lah ra­zı ol­sun, bi­ze iyi şey­ler öğ­ret­miş­ler, de­ğer­li kar­de­şim yan­lış şey­ler öğ­ren­miş.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Öy­le mi?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ben 50 ta­ne ra­kam söy­le­dim ora­da, bir ta­ne­si­ni yan­lış söy­le­dim mi? 50 ta­ne ra­kam söy­le­dim ben ora­da…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eli­taş.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pa­ca­ğız.

Şim­di, so­ru­lar, yi­ne bir da­ki­ka içe­ri­sin­de so­ru­la­cak. Baş­tan oku­yo­rum: Sa­yın As­la­noğ­lu, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Sa­yın Işık, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Ba­loğ­lu ilk beş.

Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, 56 mil­yar do­lar dö­viz re­zer­vin­den bah­se­di­yo­ruz. Bu pa­ra­nın bir ma­li­ye­ti var, ta­bii, Tür­ki­ye'ye bir ma­li­ye­ti… Ül­ke eko­no­mi­si açı­sın­dan söy­lü­yo­rum. Ta­bii, Mer­kez Ban­ka­sı özerk bir ku­rum­dur, ama, bu pa­ra­lar önem­li bir ma­li­yet­li ol­ma­sı­na rağ­men, aca­ba ne­re­ler­de de­ğer­len­dir­di­ği­ni bi­li­yor mu­su­nuz? Bu ko­nu­da bil­gi­niz var­sa…

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na bir so­rum var. Millî Eği­tim Ba­ka­nı, öğ­ret­men­le­rin ek ders üc­ret­le­ri sa­at ba­şı­na 3,5 YTL'yi 10 YTL yap­mak için ha­zır­lık­lar ya­pıl­dı­ğı­nı de­fa­lar­ca ka­mu­oyu­na du­yur­du, ama, Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­rak si­zin 1,5 YTL'lik bir ar­tı­şa izin ver­di­ği­ni­zi dün­kü gö­rüş­me­ler­de Sa­yın Ba­kan söy­le­di. Ya­ni, öğ­ret­men­le­re ve­ri­len ek ders üc­ret­le­ri­ni si­zin tu­tu­mu­nuz yü­zün­den 10 YTL de­ğil, 5 YTL ol­du­ğu­nu be­lirt­ti.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ba­kan ay­nen böy­le söy­le­di.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Evet.

Öğ­ret­men­le­ri­miz bu ka­dar eko­no­mik bu­na­lım için­dey­ken 1,5 YTL'lik bir ar­tı­şı na­sıl uy­gun bul­du­nuz? Bu ta­sa­rıy­la be­lir­len­miş ek ders üc­ret­le­rin­de 2007 yı­lı için­de bir ar­tış…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, Tür­ki­ye, Dün­ya Ban­ka­sın­dan kre­di kul­la­nan ül­ke­ler ara­sın­da 2004 yı­lın­da bi­rin­ci, 2005 yı­lın­da ise ikin­ci ol­muş­tur. Bu du­ru­mu ne­ye bağ­la­mak­ta­sı­nız? Ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler açı­sın­dan Tür­ki­ye'nin ko­nu­mu­nu ta­nım­lar mı­sı­nız?

Di­ğer so­rum: Ön­ce­ki dö­nem­ler­de büt­çe gi­der­le­ri he­def­le­ne­nin üs­tün­de, büt­çe ge­lir­le­ri ise he­def­le­ne­nin al­tın­da ger­çek­leş­mek­tey­di, hat­ta yüz­de 49'la­ra va­ran sap­ma­lar söz ko­nu­suy­du. Bu nok­ta­da 2006 büt­çe açı­ğı­nı yo­rum­lar mı­sı­nız?

Son ola­rak, Vo­da­fo­ne'un Tür­ki­ye pi­ya­sa­sı­na gi­ri­şi­ni, Fi­nans­ban­kın yüz­de 46 his­se­si­ni Yu­na­nis­tan'dan bir ser­ma­ye­nin al­ma­sı­nı na­sıl de­ğer­len­dir­mek­te­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Be­nim so­rum Sa­yın Ba­ka­na, tü­tün ve Te­kel üze­ri­ne. 2002'de Tür­ki­ye'de tü­tün üre­ti­ci­si ve tü­tün re­kol­te­si kaç­tı, 2006'da bun­lar ne ka­dar­dır?

Türk tü­tün­le­ri­nin kul­lan­ma ora­nı­na gö­re ya­ban­cı si­ga­ra­lar­dan ver­gi alı­nır­ken, bu­nu siz kal­dır­dı­nız. Türk tü­tü­nü­nü ko­ru­yor­du bu. Ni­çin kal­dır­dı­nız?

Te­ke­lin ki­mi şu­be­le­ri­ni ka­pa­tı­yor­su­nuz. Be­nim böl­gem­de ör­ne­ğin, çok tü­tün üre­ti­len Eş­me, ni­te­lik­li tü­tün üre­ten Gü­ney gi­bi yer­le­ri ni­ye ka­pa­tı­yor­su­nuz? Bu­ra­lar­da dün­ya­nın en gü­zel tü­tün­le­ri ya­pı­lı­yor. Te­kel ya­ban­cı­la­ra sa­tı­lır­sa, Türk tü­tün­cü­lü­ğü­nün ve Te­kel üre­ti­ci­le­ri­nin du­ru­mu­nu da­ha güç gün­ler bek­le­mi­yor mu?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na bir so­rum var: An­tal­ya'da her yıl tu­rizm mev­si­mi so­nun­da tu­ris­tik te­sis­le­rin bir bö­lü­mü ka­pa­nı­yor­du. Bu yıl ise, ge­çen yıl­lar­la kı­yas­lan­ma­ya­cak ka­dar çok sa­yı­da te­sis ka­pan­dı. Ta­bii, açı­lış­lar­da tö­ren ya­pı­lı­yor, ama, ka­pa­nış­lar­da tö­ren ya­pıl­ma­dı­ğı için kim­se­nin ha­be­ri ol­mu­yor. Sa­yın Ba­kan da bu­ra­da sek­tör­de­ki ge­liş­me­den bah­se­di­yor. Resmî açık­la­ma­la­ra gö­re 120 bin, sek­tör ör­güt­le­ri­nin tes­pit­le­ri­ne gö­re 150 bin ki­şi yal­nız An­tal­ya'da iş­siz kal­dı ka­sım ayı so­nun­da.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan, kür­sü­ye çı­kıp iş­siz­li­ği azalt­mak­tan bah­se­di­yor­su­nuz. İs­tih­dam alan­la­rı aç­ma­dan iş­siz­li­ğin azal­tıl­ma­ya­ca­ğı­nı her­kes bi­li­yor. Var olan te­sis­ler de ka­pa­nı­yor. Sa­de­ce An­tal­ya'da­ki bu ço­ğu genç 150 bin in­sa­nın ça­re­siz­li­ği kar­şı­sın­da Hükûmet ola­rak bir pla­nı­nız var mı? On­la­rın ça­re­siz­li­ği­ne, umut­suz­lu­ğu­na bir umut ve­re­cek mi­si­niz bu­ra­dan? Ne ya­pa­cak­sı­nız?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Kap­tan, kı­sa bir sü­re­miz var, ama bu­yu­run. 

OS­MAN KAP­TAN (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, TÜP­RAŞ'ın özel­leş­ti­ri­len yüz­de 14,76'lık his­se­si Da­nış­tay­ca ip­tal edil­di. Bu ko­nu­da yar­gı ka­ra­rı uy­gu­la­nıp, özel­leş­ti­ri­len his­se­ler ge­ri alın­dı mı? Yar­gı ka­ra­rı uy­gu­lan­ma­dıy­sa, se­be­bi ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kap­tan.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın As­la­noğ­lu, Mer­kez Ban­ka­sın­da­ki re­zerv­le­rin 56 mil­yar ol­du­ğu­nu söy­le­yip, bu re­zerv­le­rin ne­re­ler­de kul­la­nıl­dı­ğı­nı, de­ğer­len­di­ği­ni söy­lü­yor. Ufak bir dü­zelt­me­me mü­sa­ade eder­se, bu, 59 mil­yar do­lar ci­va­rın­da. Bu, ta­bii, Mer­kez Ban­ka­sı­nın re­zerv­le­ri. Do­la­yı­sıy­la, bu­nun ida­re­si­ne de, ne­re­ler­de kul­la­na­ca­ğı­na da Mer­kez Ban­ka­sı ka­rar ve­ri­yor ve Mer­kez Ban­ka­sı, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi ba­ğım­sız bir ku­ru­luş ve pa­ra po­li­ti­ka­la­rı Mer­kez Ban­ka­sı ta­ra­fın­dan yü­rü­tü­lü­yor. Bu re­zerv­le­ri de Mer­kez Ban­ka­mı­zın en uy­gun yer­ler­de kul­lan­dı­ğı­na ben ina­nı­yo­rum, ama, esas bil­gi­nin Mer­kez Ban­ka­sın­dan alın­ma­sı icap edi­yor.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın öğ­ret­men­le­re ek ders üc­re­ti­nin 5 YTL ve­ril­di­ği­ni, hâlbu­ki bu­nun 10 YTL ve­ril­me­si icap et­ti­ği­ni, iş­te, Ma­li­ye Ba­ka­nı yü­zün­den de 5 YTL ve­ril­di­ği­ni söy­lü­yor. Bun­lar, ta­bii…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı söy­le­di Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Millî Eği­tim Ba­ka­nı…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Bu­ra­da söy­le­di.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, ben Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın ağ­zın­dan böy­le bir şey duy­ma­dım. Ya­ni, ye­ni­den de tu­ta­nak­la­rı alıp oku­mam la­zım, ona da imkânım yok, ama, öğ­ret­men­le­rin ek ders üc­ret­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sı ol­sun, di­ğer hu­sus­lar ol­sun, bun­lar Hükûme­ti­mi­zin po­li­ti­ka­la­rı, Hükûmet ta­ra­fın­dan ka­rar ve­ri­lir, bir.

Şim­di, 10 YTL ni­ye 15 de­ğil, 15 ni­ye 20 de­ğil… Bu­nun ucu açık, ama, bu­ra­da Hükûme­tin bir po­li­ti­ka­sı var.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, 1,5 YTL ar­tış yap­tı­nız ama.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - El­de­ki imkânla­rın aza­mi­si he­sap­la­na­rak ve­ri­li­yor bu­ra­da ve bu­nu da o za­man­lar de­fa­lar­ca an­lat­tık, he­sap­la­rı­nı da an­lat­tık. Bu­ra­da, ben, ne ka­dar bi­ze ek yük ge­tir­di­ği­ni, ila­ve yük­ler ge­tir­di­ği­ni, hep­si­ni an­lat­tım.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Ar­tış yüz­de kaç?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ama, biz, her şe­ye rağ­men, öğ­ret­men­le­ri­mi­ze da­ha faz­la da ver­mek is­te­riz, ama, el­de­ki imkânlar bir de var. Ha, es­ki­si gi­bi, el­de­ki imkânlar şu ka­dar, ver ve­re­bil­di­ğin ka­dar, borç al ver. Ama, on­dan son­ra, onun acı­sı­nı, ge­ne, o zam ya­pı­lan ke­sim­ler çe­ki­yor. Biz, bu­nu an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz, sü­rek­li ola­rak an­lat­tı­ğı­mız bu.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Pe­ki, ni­çin açık­la­dı 10 YTL'yi Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - O ba­kım­dan, o za­man, otu­rur­su­nuz, ya­ni, şu­na şu ka­dar ne ver­me­din, bu­na bu ka­dar ne ver­me­din… Onun ucu yok ta­bii, söy­ler­si­niz, ama, bu­nun bir he­sa­bı var, bir de el­de­ki imkân me­se­le­si var.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, bu­nun he­sa­bı­nı bil­mi­yor mu Millî Eği­tim Ba­ka­nı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, hem di­yor­su­nuz ki, bu ba­kan söy­ler­ken ba­zı şey­ler söy­lü­yor, on­dan son­ra da ona üzü­lü­yor­su­nuz hem de bo­yu­na laf­lar ata­rak be­ni bir­ta­kım şey­le­re zor­lu­yor­su­nuz. Ben, şim­di, si­zin söy­le­di­ği­niz öl­çü­ler içe­ri­sin­de si­ze ce­vap ver­me­ye gay­ret edi­yo­rum.

Yi­ne, Sa­yın Işık, çok özür di­le­rim, bi­rin­ci so­ru­nu­zu tam ala­ma­dım, ama, büt­çe gi­der­le­riy­le büt­çe ge­lir­le­ri ara­sın­da­ki fark­la­rı, geç­miş yıl­la­ra, geç­miş hükûmet­le­re gö­re bir mu­ka­ye­se et­ti­ği­niz­de na­sıl bir ne­ti­ce­ye va­rı­yor­su­nuz, di­ye bir so­ru sor­du­nuz.

Sa­yın Işık, ben, onu, büt­çe su­nuş ko­nuş­mam­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın su­nuş ko­nuş­ma­sın­da bil­has­sa be­lirt­me­ye gay­ret et­tim. Evet, büt­çe gi­der­le­riy­le büt­çe ge­lir­le­ri ara­sın­da­ki il­gi ve ra­bı­ta­yı iyi ku­ra­maz­sak, ya­ni büt­çe­yi iyi ida­re ede­mez­sek, iyi ku­rup büt­çe­yi iyi ida­re ede­mez­sek, bu mil­le­tin yıl­lar­dır çek­miş ol­du­ğu çi­le­le­ri tek­rar bu mil­le­te çek­ti­ri­riz. Bu ne­dir? Eğer se­nin gi­der­le­ri­ne ya­hut da ge­lir­le­ri­ne gö­re gi­der­le­ri­ni ayar­la­ya­maz­san, o za­man iş­te büt­çe açık­la­rıy­la kar­şı­la­şı­yor­su­nuz. Büt­çe açık­la­rı ney­le kar­şı­la­nı­yor? Büt­çe açık­la­rı borç­lar­la kar­şı­la­nı­yor. Borç­lar­la kar­şı­lan­dı­ğı za­man, her­ke­se el aç­mak mec­bu­ri­ye­tin­de ka­lı­yor­su­nuz bir de­fa. İkin­ci­si, ül­ke­nin ris­ki­ni ar­tı­rı­yor­su­nuz, fa­iz­ler çok yük­se­li­yor. Fa­iz­ler yük­sel­di­ği za­man, bu fa­iz­ler… Öde­ne­me­ye­cek yük­sek fa­iz­ler­le ne ya­tı­rım­lar ya­pı­la­bi­li­yor ne de borç­lu­lar o fa­iz­le­ri öde­ye­bi­li­yor­lar ve ül­ke­de bü­yük bir kriz or­ta­ya çı­kı­yor. Ay­nen 2000-2001 yı­lın­da çı­kan kriz­ler gi­bi, ay­nen 1994 yı­lın­da çık­mış kriz gi­bi, ay­nen da­ha ön­ce­ki yıl­lar­da çı­kan kriz­ler gi­bi. Tür­ki­ye kriz­ler­den bir tür­lü kur­tu­la­mı­yor. Se­be­bi, büt­çe açık­la­rı­nın ön­le­ne­mez ol­ma­sın­dan­dır ve ilk de­fa, o büt­çe açık­la­rı ar­tık hükûmet­le­ri­miz za­ma­nın­da ta­ri­he ka­rı­şıp gi­di­yor.

Pe­ki, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Bi­zim so­ru­la­rı­mız ne ol­du?

BAŞ­KAN - Efen­dim,  sü­re­miz dol­du, ya­zı­lı ce­vap ve­re­bi­lir­si­niz.

Şim­di, mad­de üze­rin­de iki öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­sı­na gö­re oku­ta­ca­ğım,  son­ra ay­kı­rı­lık sı­ra­sı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

Bi­rin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Cet­vel­de yer alan ta­şıt­la­rın, 2007 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 5. mad­de­si­ne bağ­lı (T) işa­ret­li Cet­ve­lin (Özel Büt­çe­li Ku­ru­luş­la­rın 2007 Yı­lın­da Edi­ne­bi­le­cek­le­ri Ta­şıt­la­rı Gös­te­rir Cet­vel) Meh­met Akif Er­soy Üni­ver­si­te­si Bö­lü­mü­ne ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                         

R. Ke­rim Öz­kan

Os­man Öz­can

Na­il Ka­ma­cı

 

 

 

 

Bur­dur

An­tal­ya

An­tal­ya

 

 

 

Os­man Kap­tan

Fe­ri­dun Ba­loğ­lu

Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu

 

 

 

An­tal­ya

An­tal­ya

İs­tan­bul

 

 

 

Sıra

Taşıtın

 

 

Nerede

Kurumu           

No

Cinsi

Diferansiyel

Adet

Kullanılacağı               

Meh­met Akif

 

Mi­ni­büs

 

 

Üniversite

Er­soy Üni­ver­si­te­si

T-5T-10T-2

(Sü­rü­cü Da­hil

4x2

1

hizmetlerinde

 

 

en faz­la 15

 

 

kullanılmak üzere (Hibe)

 

 

ki­şi­lik)

 

 

 

 

 

Mi­di­büs

 

 

Üniversite

 

 

(Sü­rü­cü Da­hil

4x2

 

hizmetlerinde

 

T-10

en faz­la

 

 

kullanılmak üzere (Hibe)

 

 

26 ki­şi­lik)

 

 

 

 

T-2

Bi­nek Oto­mo­bil

4x2

 

Üniversite

 

 

 

 

 

hizmetlerinde

 

 

 

 

 

kullanılmak üzere (Hibe)

BAŞ­KAN - İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 2007 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 5'in­ci mad­de­si­ne bağ­lı (E ) Cet­ve­lin­de­ki (13) nu­ma­ra­lı fık­ra­nın aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                         

Fa­ruk Çe­lik

Ünal Ka­cır

Ha­mit Taş­cı

 

 

Bur­sa

İs­tan­bul

Or­du

 

Na­ci As­lan

Öner Gül­ye­şil

İs­ma­il Bi­len

 

Ağ­rı

Si­irt

Ma­ni­sa

"13.a) Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­si­nin 07.81.35.00-09.8.8.00-1-07.1 ter­ti­bin­de yer alan öde­ne­ği va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin bi­lim­sel ve tek­no­lo­jik araş­tır­ma pro­je­le­ri­ni des­tek­le­mek ama­cıy­la kul­lan­ma­ya ve bu­na iliş­kin har­ca­ma esas ve usul­le­ri­ni be­lir­le­me­ye Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı yet­ki­li­dir.

b) Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­si­nin 07.81.35.00-01.4.2.00-1-07.1 ter­ti­bin­de yer alan öde­ne­ğin kul­la­nı­mı ve har­can­ma­sı­na iliş­kin esas ve usul­le­ri be­lir­le­me­ye Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı yet­ki­li­dir."

BAŞ­KAN - Bu ikin­ci öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU SÖZ­CÜ­SÜ SA­BA­HAT­TİN YIL­DIZ (Muş) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa'nın büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ni dü­zen­le­yen 162'nci mad­de­si­nin "…de­ği­şik­lik öner­ge­le­ri, üze­rin­de ay­rı­ca gö­rüş­me ya­pıl­mak­sı­zın oku­nur ve oya ko­nur." hük­mü ge­re­ğin­ce öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni oku­ta­ca­ğım.

Ge­rek­çe:

Bi­lim ve tek­no­lo­ji ala­nın­da­ki he­def­le­re ulaş­mak ama­cıy­la, va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin Ar-Ge pro­je­le­ri­ni des­tek­le­mek için DPT Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­sin­de yer alan öde­ne­ğin, DPT'nin eko­no­mik ve sos­yal po­li­tik po­li­ti­ka üre­ti­mi ama­cıy­la yü­rü­te­ce­ği ve/ve­ya des­tek­le­ye­ce­ği araş­tır­ma pro­je­le­ri için ay­rı­lan öde­nek­ten fark­lı amaç­la­ra sa­hip ol­ma­sı ne­de­niy­le, fık­ra­nın yu­ka­rı­da­ki şe­kil­de iki ay­rı ben­de ay­rıl­ma­sı ve ikin­ci bent­te yer alan öde­ne­ğin kul­la­nı­mın­da kar­şı­la­şı­lan zor­luk­la­rın gi­de­ril­me­si­ni sağ­la­mak üze­re DPT Müs­te­şar­lı­ğı­na yet­ki ve­ril­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­si­ni din­le­di­ği­niz öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Cet­vel­de yer alan ta­şıt­la­rın 2007 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 5. mad­de­si­ne bağ­lı (T) işa­ret­li cet­ve­lin (Özel Büt­çe­li Ku­ru­luş­la­rın 2007 yı­lın­da Edi­ne­bi­le­cek­le­ri Ta­şıt­la­rı Gös­te­rir Cet­vel) Meh­met Akif Er­soy Üni­ver­si­te­si bö­lü­mü­ne ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                            R. Ke­rim Öz­kan (Bur­dur) ve ar­ka­daş­la­rı

                             

Sıra

Taşıtın

 

 

Nerede

 

Kurumu           

No

Cinsi

Diferansiyel

Adet

Kullanılacağı               

Meh­met Akif

 

Mi­ni­büs

 

 

Üniversite

Er­soy Üni­ver­si­te­si

T-5

(Sü­rü­cü Da­hil

4x2

1

hizmetlerinde

 

 

en faz­la 15 kişilik)

 

 

kullanılmak üzere (Hibe)

 

 

Mi­di­büs

 

 

Üniversite

 

T-10

(Sü­rü­cü Da­hil

4x2

 

hizmetlerinde

 

 

en faz­la

 

 

kullanılmak üzere (Hibe)

 

 

26 ki­şi­lik)

 

 

 

 

T-2

Bi­nek Oto­mo­bil

4x2

2

Üniversite

 

 

 

 

 

hizmetlerinde

 

 

 

 

 

kullanılmak üzere (Hibe)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU SÖZ­CÜ­SÜ SA­BA­HAT­TİN YIL­DIZ (Muş) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: Üni­ver­si­te hiz­met­le­rin­de kul­la­nıl­mak üze­re, söz ko­nu­su ta­şıt­la­ra ih­ti­yaç du­yul­mak­ta­dır.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Ba­kan, ma­li­yet ge­tir­mi­yor, ni­ye ka­tıl­mı­yor­su­nuz?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, hi­be bun­lar hi­be.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Hi­be, Sa­yın Ba­ka­nım. Ar­ka­daş­lar, bun­lar hi­be.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Hi­be, ar­ka­daş­lar bun­lar. Üni­ver­si­te­ye ve­ri­le­cek hi­be ara­ba bun­lar.

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

6'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ye­ni ter­tip, gi­der ve ge­lir ka­lem­le­ri açıl­ma­sı

MAD­DE 6- (1) İl­gi­li mev­zu­atı­na gö­re, yı­lı için­de hiz­me­tin ge­rek­tir­di­ği hal­ler­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca be­lir­le­ne­cek esas ve usul­ler çer­çe­ve­sin­de mer­ke­zi yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri­nin ek­li (A) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de ye­ni ter­tip­ler, (B) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de ye­ni ge­lir kod­la­rı ve (F) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de ye­ni fi­nans­man kod­la­rı açı­la­bi­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İz­mir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Oğuz Oyan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şah­sı­nız adı­na olan is­te­ği­ni­zi de bir­leş­ti­ri­yo­rum.

CHP GRU­BU ADI­NA OĞUZ OYAN (İz­mir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; büt­çe ka­nu­nu­nun 6'ncı mad­de­si­ne gel­dik. Ön­ce­lik­le, büt­çe ko­nu­sun­da şu so­ru­yu ken­di­mi­ze sor­ma­lı­yız: Tür­ki­ye, 2000 yı­lın­dan iti­ba­ren-as­lın­da 98, ama- stand-by an­laş­ma­la­rı için­de IMF büt­çe­le­ri ya­pı­yor. Tür­ki­ye, se­ki­zin­ci yıl­dır yük­sek fa­iz dı­şı faz­la­lar ve­ren, ya­ni, do­la­yı­sıy­la, top­lu­mun ge­rek­si­ni­mi olan sağ­lık, eği­tim, kır­sal, ta­rım­sal des­tek­ler gi­bi har­ca­ma­lar­da, ya­tı­rım har­ca­ma­la­rın­da kı­sın­tı ya­pa­rak borç öde­me prog­ra­mı­nı sür­dür­me­ye ça­lı­şı­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da so­rul­ma­sı ge­re­ken so­ru şu­dur: Aca­ba, hal­kın çek­ti­ği bü­tün bu öz­ve­ri­ler ama­cı­na ula­şı­yor mu? Ya­ni, amaç ne­dir? Bu is­tik­rar prog­ra­mı­nın amaç­la­rı ara­sın­da enf­las­yo­nun dü­şü­rül­me­si var­dı. Bu­nun, ta­bii, esas iti­ba­rıy­la ku­ra bağ­lı bir he­def ola­rak ger­çek­leş­ti­ği­ni bu­gü­ne ka­dar gör­dük. Kur­da­ki sap­ma enf­las­yo­nu da sap­tır­dı. Fa­iz­le­rin düş­me­si he­de­fi var­dı. Ca­ri açı­ğın, IMF'nin 2002 yı­lın­da­ki prog­ra­mı­na ba­kar­sa­nız, bu yıl ön­gö­rü­len ca­ri açı­ğın ne ka­dar dü­şük ol­du­ğu­nu gö­rür­sü­nüz. Ca­ri açı­ğın dü­şü­rül­me­si var­dı he­def­ler ara­sın­da, borç­la­rın dü­şü­rül­me­si var­dı. Ya­ni, biz, ni­ye fa­iz dı­şı faz­la ve­ri­yo­ruz? Ni­çin, büt­çe­nin borç­lar ha­riç, da­ha doğ­ru­su fa­iz har­ca­ma­la­rı ha­riç, ge­lir-gi­der den­ge­si­nin ge­lir faz­la­sı ver­me­si­ni is­ti­yo­ruz? Çün­kü, borç­la­rı tı­kır tı­kır öde­mek için.

Pe­ki, Tür­ki­ye, aca­ba bu prog­ra­mı uy­gu­lar­ken bu he­def­le­re ulaş­tı mı ve özel­lik­le de borç­la­rı azal­dı mı? Çok hız­la bak­tı­ğı­nız­da gö­rü­yor­su­nuz, -bu­ra­da çok söy­len­di- enf­las­yon bir­den­bi­re he­de­fin 2 ka­tı­na çık­tı, ama bi­zim üc­ret he­def­le­ri, ne ya­zık ki, he­def­le­nen yüz­de 5'lik, 4'lük enf­las­yon­la­ra gö­re ayar­la­nı­yor. Fa­iz­ler tek­rar te­pe­tak­la git­ti, yüz­de 22'le­ri aş­tı. Ca­ri açık çok yük­sek bir nok­ta­ya gel­di. Ba­kı­nız, bu­ra­da büt­çe açı­lış ko­nuş­ma­sın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Ge­nel Baş­ka­nı söy­le­di. Ca­ri açık ile bü­yü­me ara­sın­da­ki iliş­ki çok kri­tik bir nok­ta­da. Tür­ki­ye ilk do­kuz ay­da 27 mil­yar do­lar­lık bir bü­yü­me ger­çek­leş­tir­miş, an­cak bu do­kuz ay­da ver­di­ği ca­ri açık 25,5 mil­yar do­lar ol­muş­tur. Ya­ni, as­lın­da bir bi­rim­lik bü­yü­me için ve­ri­len ca­ri açık yüz­de 94 ora­nın­da­dır. Siz bu eko­no­mi­yi dev­ral­dı­ğı­nız­da, ya­ni, 2002 yı­lı so­nun­da, 2002 yı­lın­da bir bi­rim­lik bü­yü­me için ve­ri­len ca­ri açık yüz­de 4,3 idi, gel­di­ği­niz nok­ta yüz­de 94'tür. Ara­da de­va­sa bir fark, bir uçu­rum var.

Evet, Sa­yın Ba­ka­nın da ora­da ol­ma­dı­ğı gö­zü­kü­yor.

Ge­çen se­ne yüz­de 37,5'a çık­mış­tı­nız, ya­ni, bir bi­rim­lik bü­yü­me için ver­di­ği­niz ca­ri açı­ğa bak­tı­ğı­nız­da yüz­de 37,5 idi 2005'te, bu se­ne yüz­de 94 ol­du­nuz. Tür­ki­ye 2000 yı­lın­da bü­yük bir ca­ri açık ve­rip kri­ze sü­rük­len­di­ğin­de bu oran yüz­de 66'ydı. Ya­ni, bu­nun tam 1,5 ka­tı­na ulaş­mış du­rum­da­sı­nız. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da çok bü­yük bir ba­şa­rı­sız­lık öy­kü­sü var.

Bir baş­ka me­se­le borç­lar. 2002 yı­lı iti­ba­rıy­la do­lar ba­zın­da ka­mu­nun iç ve dış borç­la­rı top­la­mı ile özel sek­tör dış borç­la­rı­nın top­la­mı 200 mil­yar do­lar idi. Şu an ula­şı­lan nok­ta, 2006 yı­lın­da, 350 mil­yar do­lar­dır. Ya­ni, 150 mil­yar do­lar­lık bir ar­tış var­dır ve bu ar­tı­şın ka­ba­ca ya­rı­sı özel sek­tör dış borç­lar ar­tı­şı, di­ğer ya­rı­sı da ka­mu­nun iç borç ar­tı­şı­dır.

An­cak, bu ara­da, bor­sa­da (İMKB'de) iş­lem gö­ren ya­ban­cı his­se­le­rin port­fö­yü­nü de alır­sak 350 de­ğil, 380 mil­yar do­lar ra­ka­mı­nı baz al­mak ge­re­kir. Ya­ni, 2002'de 200 mil­yar do­lar­dan 2006'da 380 mil­yar do­lar­lık bir borç yü­kü, bas­kı­sı al­tı­na eko­no­mi­yi sok­muş du­rum­da­sı­nız. Bu­nun ge­tir­di­ği bü­yü­me­nin na­sıl içe­rik­siz, na­sıl dı­şa ba­ğım­lı, na­sıl her an ko­pa­bi­lir, kı­rı­la­bi­lir, kı­rıl­gan bir bü­yü­me ol­du­ğu­nu da dik­ka­te alın. Za­ten bu bü­yü­me içe­ri­de is­tih­dam ya­rat­mı­yor. Bu bü­yü­me, bi­zim it­ha­lat yap­tı­ğı­mız -o it­ha­lat­ta bü­yük pat­la­ma­lar ya­pı­yo­ruz bi­li­yor­su­nuz- ül­ke­ler­de is­tih­da­ma yol açı­yor. Ya­ni, baş­ka ül­ke­ler­de is­tih­dam ya­ra­tan il­ginç bir bü­yü­me­yi gö­tü­rü­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Tür­ki­ye, bu­gün üç açı­ğı bir ara­da ya­şa­yan bir eko­no­mi. Ta­sar­ruf, ya­tı­rım açı­ğı var bu Tür­ki­ye'de. Ka­mu açık­la­rı var, her ne ka­dar Ba­kan bu­ra­da büt­çe açık­la­rı ko­nu­sun­da bi­ze bir­ta­kım hikâye­ler an­la­tı­yor ol­sa da. Dış açık var. Üç ta­ne açı­ğı bir ara­da ya­şı­yor.

Bi­ze ben­zer hiç­bir dün­ya eko­no­mi­sin­de -ben­zer de­di­ğim, iş­te Hin­dis­tan, Çin, Bre­zil­ya, Ar­jan­tin- hiç­bi­rin­de, ge­liş­miş ül­ke­le­rin de Ame­ri­ka ha­riç hiç­bi­rin­de üç açı­ğın bir ara­da ol­du­ğu baş­ka bir ül­ke yok­tur. Tür­ki­ye'yi kı­rıl­gan ya­pan da za­ten bu­dur. Şim­di, Ame­ri­ka'yı ta­bii, kar­şı­laş­tır­mı­yo­ruz, çok fark­lı bir eko­no­mi ve ken­di pa­ra­sıy­la borç­la­nan bir eko­no­mi. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'nin, bu­gün, öy­le "do­lar ba­zın­da ki­şi ba­şı­na 2'ye kat­la­dık" fa­lan, bu tür hikâye­ler­le ken­di­ni avut­ma­sı imkânı yok­tur. Ki­şi ba­şı­na ha­ne hal­kın­da 10 kat borç­lu­luk ar­tı­şı var­dır. Siz, bu­ra­da, ki­şi ba­şı­na 2 kat bir ge­lir ar­tı­şın­dan bah­se­di­yor­su­nuz. Bir re­el de­va­lü­as­yon du­ru­mun­da anın­da çö­ke­cek olan bir hikâye­yi bu­ra­da an­la­tı­yor­su­nuz.

Ba­kın, ben, si­ze baş­ka bir şey­den bah­se­de­yim büt­çe­nin tek­ni­ğiy­le il­gi­li. IMF'ye ver­di­ği­niz son ni­yet mek­tu­bu­nun on se­ki­zin­ci pa­rag­ra­fın­da, IMF'ye, ye­ni­den, tek­ra­ren "Ka­mu ma­li­ye­sin­de şef­faf­lı­ğın ar­tı­rıl­ma­sı­na bü­yük önem ve­ril­mek­te­dir." di­yor­su­nuz. Aca­ba öy­le mi?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ka­mu ma­li­ye­sin­de say­dam­lık var mı yok mu, bir­kaç ör­nek ve­re­yim. Bu, 6'ncı mad­de­yi de il­gi­len­di­ri­yor, 11'i, 14'ü, bir­çok mad­de­yi il­gi­len­di­ri­yor. 2007 büt­çe­si, öde­nek ak­tar­ma­la­rı ve ye­ni ter­tip aç­ma ko­nu­sun­da Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na yet­ki ver­mek ba­kı­mın­dan ye­ni usul­ler icat edi­yor. Şim­di, bu tür öde­nek ak­tar­ma­la­rı, ye­ni ter­tip­ler aç­ma es­ki­den be­ri var­dır, an­cak bu­ra­da ye­ni usul­ler var.

Ba­kı­nız, bi­li­yor­su­nuz ge­çen yıl Ma­li­ye Ba­ka­nı -2005 yı­lı için söy­lü­yo­rum- bir­ta­kım dü­zen­le­me­ler yap­mış­tı. Ör­ne­ğin, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın ala­ca­ğı­nın -ki 3,5 kat­ril­yon­du, bu­nu ön­ce 2 kat­ril­yo­na in­di­rip da­ha son­ra- si­lin­me­si­ni sağ­la­mış ve bir büt­çe gi­de­ri ola­rak gö­rün­mez kıl­mış­tı. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da IMF'in sağ­lık har­ca­ma­la­rı­nı azal­tın ta­li­ma­tı­na da, bir an­lam­da büt­çe oyu­nuy­la -büt­çe tek­ni­ği de­mi­yo­rum- ya­nıt ve­ril­miş­ti. Şim­di, bu yıl fark­lı bir büt­çe oyu­nuy­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Bu­na gö­re, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın yet­ki­le­ri ge­niş­le­ti­li­yor. Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın, bu, öde­nek ak­tar­ma, ye­ni ter­tip aç­ma yet­ki­le­ri büt­çe mad­de­le­riy­le il­gi­li ol­sa bir şey de­me­ye­ce­ğim, ama ve­ri­len yet­ki, büt­çe­nin eki (E) cet­ve­lin­de sür­dü­rü­len bir yet­ki. Do­la­yı­sıy­la, 2006 yı­lın­da bu de­fa ya­pıl­mış olan sağ­lık gi­der­le­ri­ne iliş­kin önem­li bir tu­ta­rın 2006 büt­çe­sin­de gös­te­ril­me­me­si­ne ola­nak sağ­lan­mak­ta­dır. Bu­nun so­nu­cun­da da, 2006 yı­lı büt­çe­sin­de büt­çe açık­la­rı­nın giz­len­me­si­nin önem­li bir adı­mı atıl­mak­ta­dır. Ya­ni, bu­ra­da övü­nü­len o büt­çe açık­la­rı­nı azalt­tık öy­kü­sü­nün ne ka­dar içi boş ol­du­ğu­nu gös­te­ren bir baş­ka un­sur da bu.

Bir baş­ka ör­nek: Büt­çe Ya­sa­sı'nın 11'in­ci mad­de­si­nin be­şin­ci fık­ra­sıy­la, 2007 yı­lın­da ha­zi­ne ta­şın­maz­la­rı­nın sa­tı­şın­dan el­de edi­le­cek ge­lir­le­rin, Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün bö­lün­müş yol, dev­let yo­lu ve­ya il yol­la­rı ba­kım ve ona­rı­mın­da ve­ya ka­mu­laş­tır­ma iş­le­rin­de kul­la­nıl­ma­sı ola­na­ğı­nın ge­ti­ril­me­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, büt­çe­de Ka­ra­yol­la­rı­na 2,1 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı bir öde­nek ay­rı­lı­yor, ama Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı, mü­te­ah­hit ala­cak­la­rı­nı... Mü­te­ah­hit­ler bö­lün­müş yol ala­cak­la­rı­nı ala­mı­yor­lar Tür­ki­ye'de. On­la­ra şu­nu di­yor: "Me­rak et­me­yin, 2,1 öde­nek var, ama, yıl so­nun­da bu 4,5 mil­yar YTL'ye çı­ka­cak." Ya­ni, "2 ka­tın­dan faz­la ar­ta­cak" di­yor. Bu na­sıl iş­tir? Ya­ni, biz bu­ra­da Par­la­men­to ola­rak 2,1'i onay­lı­yo­ruz, ama, Ba­kan, Plan ve Büt­çe­de 4,5 mil­yar ola­ca­ğı­na da­ir söz ve­ri­yor. Bu na­sıl say­dam­lık? Ver­di­ği söz de şöy­le: Ya­ni, biz, bir­ta­kım ka­mu ar­sa­la­rı­nı ve­sa­ire sa­ta­ca­ğız ve bu­ra­dan el­de et­ti­ği­miz özel­leş­tir­me ve­sa­ire ge­lir­ler­le bu­nu öde­ye­ce­ğiz, di­yor. Ya­ni, bir­den çok şey yı­kı­lı­yor. Bir, büt­çe­de bu­ra­da say­dam­lık or­ta­dan kal­kı­yor; iki, bel­li ge­lir­le­rin bel­li gi­der­le­re tah­si­si yo­luy­la, ade­mi­tah­sis il­ke­si, büt­çe­nin, çiğ­nen­miş olu­yor. Kal­dı ki, bu el­de edi­len ge­lir­le­rin aca­ba yıl so­nu büt­çe­sin­de gös­te­ri­lip gös­te­ril­me­ye­ce­ği­ni de, son­ra­dan ek­le­nip ek­len­me­ye­ce­ği­ni bi­le­mi­yo­ruz. Ya­ni, on­la­rı da pekâlâ öbür yı­la ak­tar­ma imkânı var­dır ve do­la­yı­sıy­la, 2007 büt­çe­si­ni de, tek­rar­dan, ol­du­ğun­dan da­ha kü­çük bir açık­la ka­pa­nı­yor gös­ter­mek müm­kün­dür. Ta­bii, o ara­da ik­ti­dar­da ka­lır­sa­nız.

Baş­ka ör­nek­ler de var kuş­ku­suz. Ya­ni, ka­mu­nun bi­ri­ken çok sa­yı­da yü­küm­lü­lü­ğü var, bun­la­rın giz­len­me­si, ben­zer şe­kil­de. Ta­bii, bu, ida­re­nin ma­li ra­por­la­ma­sın­da ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­rı­na uy­ma­ma yo­luy­la ya­pı­lı­yor. Ge­ne "ge­nel­lik" il­ke­si çiğ­ne­ni­yor. Ya­ni, ör­ne­ğin, ye­rel yö­ne­tim ve fon­la­ra ak­ta­rı­lan pay­lar bir ay ek­sik, bir ay ge­ri­den gös­te­ri­li­yor. Böy­le­ce, yak­la­şık 1,3 mil­yar ye­ni Türk li­ra­lık, ya­ni yak­la­şık 1 mil­yar do­lar­lık bir pay ak­ta­rı­mı 2006 büt­çe­sin­de gös­te­ril­me­ye­rek bir an­lam­da 2006 büt­çe­si de 1,3 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı bu­ra­dan da ek­sik gös­te­ri­me ta­bi tu­tu­lu­yor. Do­la­yı­sıy­la açık giz­le­ni­yor.

Öte yan­dan, emek­li­le­re ver­gi ia­de­si, bi­li­yor­su­nuz, 2005 yı­lın­da çı­ka­rı­lan dü­zen­le­mey­le 2006'da son ola­rak öden­di, 2005 için 2006'da öde­me ya­pıl­dı, ama 2006 yı­lın­da da büt­çe dı­şı­na çı­ka­rı­la­rak giz­len­di. Bu­nu da ek­le­yin, o 1,3 de­di­ğim giz­le­nen mik­tar 2,5 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı­na çı­kı­yor. Ne­re­de şef­faf­lık, ne­re­de say­dam­lık? Ha­ni açık azal­mış­tı? Bü­tün bun­la­rı bir üst üs­te ko­yar­sa­nız, büt­çe­nin gös­te­ri­len açı­ğı­nın 3 ka­tı bir açık­la as­lın­da ka­pan­dı­ğı­nı gö­rür­sü­nüz. Ya­ni, bü­tün bun­lar ha­lı­nın al­tı­na toz­la­rı sü­pür­mek­ten baş­ka bir an­la­ma gel­mi­yor. Ya­ni, as­lın­da IMF mi kan­dı­rı­lı­yor, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin yurt­taş­la­rı mı kan­dı­rı­lı­yor, hep­si be­ra­ber mi kan­dı­rı­lı­yor? Bu­na bir ya­nıt… Ama, her hâlükârda ke­sin olan bir şey var: Ya­sa­ma or­ga­nı kan­dı­rı­lı­yor. Bu­na, ta­bii, ka­yıt­sız olan ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri var. Bu­nu üzü­le­rek gö­rü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir baş­ka ko­nu, say­dam­lı­ğın Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'nın de­lin­me­si yo­luy­la da de­li­ni­yor ol­ma­sı­dır. Ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın da­ğı­lı­mı­na bak­tı­ğı­nız­da bir şey gö­rü­yor­su­nuz. 2002 yı­lı iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye'de ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın yüz­de 50'si kon­so­li­de büt­çe­dir, yüz­de 23'ü de ye­rel yö­ne­tim­ler ya­tı­rı­mı­dır. 2006 so­nu­na gel­di­ği­miz­de kon­so­li­de büt­çe ya da ar­tık mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si de­di­ği­miz şey yüz­de 40,7'dir -top­lam ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın- ye­rel yö­ne­tim ya­tı­rı­mıy­sa yüz­de 41'e çık­mış­tır, ya­ni aş­mış­tır. İş­te, Ali Di­bo­la­rı bes­le­yen kay­nak­lar bu­ra­da. Ya­ni, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­sin­den da­ha bü­yük bir ka­mu ya­tı­rı­mı ola­na­ğı, mik­ta­rı ye­rel yö­ne­tim­ler üze­rin­den ya­pı­lır du­ru­ma gel­miş­tir ve bu­ra­da da önem­li öl­çü­de Ka­mu İha­le Ka­nu­nu dı­şı­na çı­kar­ma te­şeb­büs­le­riy­le bir­lik­te.

Ta­bii, bu ara­da KÖY­DES ve BEL­DES'ten de bah­set­mek ge­re­kir. 14'ün­cü mad­de kap­sa­mın­da bun­lar ye­ni­den dü­zen­le­ni­yor ya da tek­rar yer ve­ri­li­yor. Bi­li­yor­su­nuz, as­lın­da, KÖY­DES 2005'te baş­la­tıl­dı, 2006 yı­lı büt­çe­sin­de yer al­dı, şim­di de BEL­DES'le kar­şı kar­şı­ya­yız. BEL­DES ko­nu­sun­da, ya­ni Be­le­di­ye­le­rin Alt­ya­pı­sı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si de­di­ği­miz bu BEL­DES'te, as­lın­da, be­le­di­ye­le­ri de dış­la­yan bir me­ka­niz­ma öne­ril­miş­ti. Öde­nek­le­rin, be­le­di­ye­ler ara­cı­lı­ğıy­la de­ğil de, il özel ida­re­le­ri ve köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la ya­pıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tı. Be­re­ket, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, bu­nu, be­le­di­ye­ler ara­cı­lı­ğıy­la ol­ma­sı yö­nün­de dü­zelt­ti­ler. Ama, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, şim­di, bu­ra­da önem­li olan KÖY­DES'tir. Ya­ni, 2 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı öde­ne­ği var; BEL­DES'in sa­de­ce 300 mil­yon ye­ni Türk li­ra­sı öde­ne­ği var. Bu 2 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı öde­ne­ği olan KÖY­DES'in, iki ka­nal­la, ya­ni il özel ida­re­le­ri ve köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la bu öde­nek­le­ri ak­tar­ma­sı müm­kün. Çok il­ginç bir şey var, pa­ra­doks, çe­liş­ki­den bah­se­de­yim. Eğer, KÖY­DES'in bu öde­nek­le­ri il özel ida­re­si ara­cı­lı­ğıy­la ak­ta­rı­lı­yor­sa Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'na ta­bi. Ama, yok, köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la ak­ta­rı­lı­yor­sa Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'na ta­bi de­ğil. Do­la­yı­sıy­la tah­min ede­ce­ği­niz gi­bi, da­ha zi­ya­de, köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la ak­ta­rı­lı­yor, böy­le­ce, iha­le dı­şın­da, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı dı­şın­da bı­ra­kı­lı­yor ve böy­le­ce, Ali Di­bo­lar, bol bol, her yer­de -bi­zim ser­ma­ye, bi­zim ser­ma­ye, ik­ti­da­rın ser­ma­ye­si- pa­laz­lan­dı­rı­lı­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Yok öy­le bir şey.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Şim­di, si­zin ne­dir bu Ka­mu İha­le Ya­sa­sı'ndan is­te­di­ği­niz? Bu­nu şim­di­ye ka­dar 6 kez de­ğiş­tir­di­niz. 11 mad­de­si­ni ta­ma­men de­ğiş­tir­di­niz, 36 mad­de­sin­de fık­ra de­ğiş­tir­di­niz, 14 mad­de­sin­de bent de­ğiş­tir­di­niz. Da­ha ne is­ti­yor­su­nuz? Bu Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nu, hâlâ, ta­ma­men dev­re dı­şı bı­rak­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz. As­lın­da, Ka­ra­yol­la­rı ve be­le­di­ye­le­ri tü­müy­le bu Ka­mu İha­le Ya­sa­sı dı­şı­na çı­kar­mak için te­şeb­bü­sü­nüz ol­du, be­re­ket ver­sin, bu en­gel­len­di, püs­kür­tül­dü. Ama, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, Be­le­di­ye Ka­nu­nu'na koy­du­ğu­nuz hü­küm­le, siz, be­le­di­ye­le­rin ya­tı­rım pro­je­le­ri­ni beş yı­la yay­gın, sâri yük­len­me­le­re gi­riş­me imkânı ve­re­rek bu­nu aşın­dı­rı­yor­su­nuz. Yıp­ra­nan Ta­rihî ve Kül­tü­rel Ta­şın­maz Var­lık­la­rın Ye­ni­le­ne­rek Ko­run­ma­sı Ka­nu­nu'nda, yi­ne, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun dı­şı­na çı­ka­rı­yor­su­nuz.

Hâlen Ba­yın­dır­lık Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şü­len Dö­nü­şüm Alan­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nda, yi­ne, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nun dı­şı­na çı­ka­ra­rak ay­nı keyfîli­ği, ay­nı de­ne­tim dı­şın­da kal­ma ar­zu­la­rı­nı­zı ye­ri­ne ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run efen­dim.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Bel­ki, son yıl, bi­raz da­ha, ka­mu kay­nak­la­rı, na­sıl bir­ta­kım rant ak­tar­ma ka­nal­la­rıy­la bir­ta­kım yer­le­re ak­ta­rı­lır he­sa­bı­nı ya­pı­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu yol, yol de­ğil. Ya­ni, bu­nu tek­rar söy­lü­yo­rum: Bun­lar, dev­ri sa­bık ya­pı­la­cak ko­nu­lar­dır. Ya­ni, bun­lar, ke­sin­lik­le he­sa­bı­nın so­rul­ma­sı ge­re­ken ko­nu­lar­dır. Çün­kü, bu kay­nak­lar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bü­tün fert­le­ri­nin kat­kı­da bu­lun­du­ğu ver­gi ve ben­ze­ri ge­lir­ler­le sağ­lan­mak­ta­dır. Bu kay­nak­la­rı böy­le­si­ne sa­vur­ma hak­kı­na, böy­le­si­ne de­ne­tim­siz kul­lan­ma hak­kı­na sa­hip de­ğil­si­niz. Bu­ra­da, ya­sa­ma or­ga­nı ola­rak bi­zim de­ne­tim hak­kı­mı­zı en­gel­le­me hak­kı­na sa­hip de­ğil­si­niz.

Ba­kın, 5018 sa­yı­lı Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu'nda yap­tı­ğı­nız de­ği­şik­lik­ler­le, ge­çen se­ne, TRT'yi, TMSF'yi, TO­Kİ'yi mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si dı­şın­da bı­rak­tı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Efen­dim, lüt­fen, son cüm­le­ni­zi ala­bi­lir mi­yim.

OĞUZ OYAN (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, ya­sa­ma or­ga­nı de­ne­ti­mi dı­şı­na çı­kar­dı­nız. Şim­di, bu­na ye­ni ye­ni ör­nek­ler ek­le­mek is­ti­yor­su­nuz.

Bu­ra­dan, biz, ana mu­ha­le­fet ola­rak uya­rı gö­re­vi­mi­zi ya­pı­yo­ruz, yap­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz. Ama, bun­la­rın sa­de­ce tu­ta­nak­lar­da kal­ma­ya­ca­ğı­nı da bu­ra­da tek­rar ha­tır­lat­mak is­te­rim.

İl­gi­niz için çok te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Oyan.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Öz­can, bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın 6'ncı mad­de­sin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; sa­yın ba­kan­lar ve Hükûmet yet­ki­li­le­ri çı­kı­yor, di­yor ki "Bü­tün köy­le­re su gö­tür­dük, yol gö­tür­dük." ve bun­lar­la övü­nü­yor. Oy­sa, To­ros­lar­da Si­lif­ke'nin köy­le­ri­ne gi­din, ya­zın o sı­cak­ta -inan edin ki- köy­lü­ler "su" di­ye ba­ğı­rı­yor. Su yok, hem iç­me hem su­la­ma su­la­rı yok. Ora­da ya­pı­la­cak şey, Gök­su bo­şa ak­ma­sın, Ber­dan Ba­ra­jı su­yu bo­şa ak­ma­sın, bir de Le­mas ça­yı bo­şa ak­ma­sın. Eğer ora­da ufak bir ça­lış­ma ol­du­ğun­da, bu köy­lü­le­rin hem içe­cek­le­ri su hem de kul­la­na­cak­la­rı su­lar için ye­te­ri ka­dar su da var, ye­ter ki ora­ya hiz­met git­sin. Hep çı­kıp…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Bu se­ne prog­ra­ma al­dık on­la­rı Hü­se­yin Bey.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Prog­ra­ma alın­sın. Siz se­çim ya­tı­rı­mı ola­rak di­yor­su­nuz ki, prog­ra­ma alı­na­cak di­ye ama, dört yıl­dan be­ri ni­ye prog­ra­ma alın­ma­dı da, se­çim yı­lı ge­lir­ken, prog­ra­ma al­dık di­ye bun­la­rın ar­tık oy­la­rı­na da ipo­tek koy­ma­ya baş­la­dı­nız. Evet, evet.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - O oy­la­rı siz alır­sı­nız!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu, sa­de­ce Si­lif­ke'nin, Gül­nar'ın, Er­dem­li'nin kö­yü de­ğil, To­ros­lar­da­ki bir sü­rü köy­ler ger­çek­ten hem su­la­ma su­la­rıy­la il­gi­li hem de içe­cek su­la­rı yok. Tür­ki­ye'nin çok yer­le­rin­de su sı­kın­tı­sı çe­kil­mek­te­dir. He­le bu se­ne de yağ­mur­la­rın yağ­ma­ma­sı bel­ki bü­tün şe­hir­le­ri­mi­ze de su sı­kın­tı­sı ge­ti­re­cek­tir. Di­le­ği­miz, bir an ön­ce yağ­mu­run ve ka­rın ya­ğa­rak in­san­la­rın sı­kın­tı­dan kur­tul­ma­la­rı ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, ka­ra yol­la­rın­da 15 bin ki­lo­met­re dub­le yol ya­pı­yo­ruz, den­di. Oy­sa, ma­ale­sef, yap­tı­ğı­mız yol­la­rın ço­ğu şim­di­den ar­tık arı­za­lan­dı.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - 6.500 ki­lo­met­re ya­pı­lan yol.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Mü­te­ah­hit­le­ri­ne sor­du­ğu­muz­da, 2,5 mil­yar do­lar ci­va­rın­da dev­let­ten ala­cak­la­rı­nı söy­lü­yor­lar.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Alı­yor­lar.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Söy­lü­yor­lar.

TO­Kİ mü­te­ah­hit­le­ri­ne sor­du­ğu­muz­da, "Biz­ler fa­iz­le ça­lı­şı­yo­ruz." di­yor­lar. Ya­ni, ne­re­ye ödü­yor­su­nuz, ne­re­nin he­sa­bı­nı ka­pat­tı­nız? IMF man­tı­ğı içe­ri­sin­de, IMF des­te­ği içe­ri­sin­de ça­lış­tı­ğı­nız sü­re­ce, bü­tün ku­rum­la­rı borç­lan­dı­ra­cak­sı­nız.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Si­zin men­su­bu ol­du­ğu­nuz par­ti de IMF'yle ça­lış­tı.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Gö­rü­len o ki, dev­le­ti de borç­lan­dır­dı­nız. 100 mil­yar do­lar ci­va­rın­da da, bu dört bu­çuk yıl içe­ri­sin­de, ma­ale­sef, ül­ke­mi­zi do­lan­dır...

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Do­lan­dır­ma yok, do­lan­dır­ma.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - ...bor­ca -do­lan­dır­ma yok- borç ba­ta­ğı­na sü­rük­le­di­niz.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Borç yi­ği­din kam­çı­sı.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, "eği­tim" di­yo­ruz, millî eği­tim­de 200 bi­nin üze­rin­de bel­ki öğ­ret­men ih­ti­ya­cı­mız var. Bir sü­rü, üni­ver­si­te­yi bi­ti­ren öğ­ret­men­le­ri­miz, ma­ale­sef, baş­ta be­den eği­ti­mi öğ­ret­men­le­ri ol­mak üze­re, fel­se­fe, re­sim, tek­nik öğ­ret­men­ler de, bir sü­rü, üni­ver­si­te­yi bi­ti­ren öğ­ret­men­le­ri­miz, ma­ale­sef ta­yin bek­li­yor, iş bek­li­yor ve ai­le­le­ri ar­tık öy­le bir nok­ta­ya gel­miş ki, ai­le­le­riy­le kav­ga­lı du­ru­ma düş­müş bu genç­le­ri­miz. Bir an ön­ce millî eği­tim­de atı­lım yap­mak zo­run­da­yız. Bel­ki, millî eği­tim bu Hükûme­tin en faz­la büt­çe­sin­den fay­da­la­nan gi­bi gö­rü­nü­yor ama, ma­ale­sef, Tür­ki­ye'de­ki bu­gün eği­tim sis­te­mi­mi­zin or­ta­la­ma­sı­na bak­tı­ğı­mız­da, hep­si­ni he­sa­ba kat­tı­ğı­mız­da, il­ko­kul dört se­vi­ye­sin­de eği­tim se­vi­ye­miz. Ama, bu ger­çek­ten 21'in­ci yüz­yıl­da Tür­ki­ye'mi­ze ya­kış­mı­yor. Bu­nu bir an ön­ce ora­nı yük­selt­me­nin yol­la­rı­nı ara­yıp, bü­tün öğ­re­ti­mi, ön­ce­lik­le ba­yan­la­rı­mız­dan, genç kız­la­rı­mız­dan baş­la­mak üze­re, eği­tim ve öğ­re­tim se­fer­ber­li­ği­ni baş­lat­mak zo­run­da­yız.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Yük­sel­te­ce­ğiz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu in­san­lar, eğer bu­gün hâlâ 7,5 mil­yon ci­va­rın­da in­san, ba­yan­lar oku­ma yaz­ma bil­mi­yor­sa, geç­miş hükûmet­le­rin de, geç­miş­te­ki millî eği­ti­me ger­çek­ten ku­lak ver­me­yen an­la­yış ve yö­ne­ti­ci­le­rin su­çu da var­dır. He­le bu dört bu­çuk yıl içe­ri­sin­de ise, siz­le­rin ve­ba­li da­ha faz­la bü­yük­tür. Ni­ye der­se­niz? Ma­dem­ki millî eği­tim­de sı­kın­tı var, fi­zi­ki ola­rak alt­ya­pı­yı ço­ğal­ta­lım ve ki­ra yön­te­miy­le okul sa­yı­sı­nı ar­tı­ra­lım ve za­ten öğ­ret­men­le­ri­miz var, ye­te­ri ka­dar ye­tiş­miş öğ­ret­men­le­ri­miz var, hem bun­la­rın bil­gi­sin­den, bi­ri­ki­min­den, ça­ba­sın­dan fay­da­la­na­lım hem de 30 ki­şi­lik, 40 ki­şi­lik, 50 ki­şi­lik sı­nıf­la­rı da­ha aşa­ğı­ya çe­ke­lim.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - 26'ya çe­ke­ce­ğiz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Gön­lü­müz is­ti­yor ki 20 ki­şi, 17 ki­şi ol­sun, ama, ma­ale­sef…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Biz 40'tan 26'ya çe­ke­ce­ğiz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - 26'yı da­hi bu­gün en bü­yük ba­şa­rı sa­ya­rız, ama, ma­ale­sef, 40 ci­va­rın­da.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Özel okul­lar­da 23.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Özel ola­bi­lir. Her­ke­sin pa­ra­sı yok. Eği­tim eşit­siz­li­ği za­ten al­mış yü­rü­yor. Bu­nun için, biz, eği­tim se­vi­ye­si­ni yük­selt­mek… Özel okul­lar­la mu­ka­ye­se et­ti­ğin­de...

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - 100 bin ders­lik yap­tık, 100 bin…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu­gün öy­le ai­le var ki, Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, inan edin, va­roş­la­ra git­ti­ği­niz­de, bir ai­le­de 5-6 ta­ne öğ­ren­ci var. Sa­bah­le­yin bir ço­cuk ay­nı ayak­ka­bı­yı ve­ya­hut da ay­nı el­bi­se­yi gi­yi­yor, öğ­le­yin de fark­lı kar­de­şi el­bi­se­yi gi­yen, Mer­sin'de ya­şa­dı­ğım… Se­çim böl­gem­de, ger­çek­ten, bun­lar ya­şa­nı­yor. Bu­nun için, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, eği­ti­me önem ver­mek zo­run­da­yız.

Üni­ver­si­te­ler  ko­nu­sun­da sı­kın­tı­la­rı­mı­zın ol­du­ğu, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin hâlâ kad­ro­la­rı­nın nok­san ol­du­ğu, per­so­ne­li­nin nok­san ol­du­ğu, öde­nek­le­ri­nin nok­san ol­du­ğu bir ger­çek­tir. Biz eğer üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi ye­te­ri ka­dar öğ­re­tim gö­rev­li­le­riy­le, öğ­re­tim üye­siy­le, per­so­ne­liy­le, hiz­me­tiy­le, araç ve ar-ge ça­lış­ma­la­rı ko­nu­sun­da ça­lış­ma­la­rı­nı da­ha ser­best hâle ge­tir­mek için büt­çe­le­ri­ni ar­tır­dı­ğı­mız­da, bu öğ­re­tim üye­le­ri­mi­zin ve di­ğer ça­lı­şan in­san­la­rın da ya­şam se­vi­ye­le­ri­ni da­ha faz­la yük­selt­miş olu­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, biz üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi ger­çek­ten sa­hip­len­me­di­ği­miz sü­re­ce, üni­ver­si­te­le­ri­miz­de, ar­tık, ye­ti­şen ço­cuk­la­rı­mı­zın mağ­du­ri­ye­ti­ni… Ve bi­ti­ren öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin, yüz­de 30'a ya­kın öğ­ren­ci­miz ise, ma­ale­sef, iş­siz, pe­ri­şan. As­ga­ri üc­ret­le iş ara­yan bir sü­rü üni­ver­si­te me­zun­la­rı­mız var.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de se­çim böl­gem­den ba­zı ör­nek­ler, özel­lik­le çift­çi­le­rin ya­şa­mış ol­du­ğu… Sa­yın Ba­ka­nım­la da ko­nuş­tum. Bu na­ren­ci­ye ge­çen yıl da ba­şı­mı­zı ger­çek­ten -yıl­lar­dan be­ri- ağ­rı­tan bir sı­kın­tı içe­ri­sin­de. Sa­yın Ba­ka­nım, 100 do­lar ci­va­rın­da des­tek­le­ne­ce­ği söy­le­ni­li­yor. Oy­sa, mah­sul dö­ne­mi ar­tık ya­vaş ya­vaş bi­ti­yor. Ekim­de ve ey­lül­de bu­nun da des­te­ği ve­ril­di­ğin­de bu çift­çi bel­ki ra­hat bor­cu­nu öder ve sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­maz, bah­çe­le­ri­ni sö­ker du­ru­ma gel­mez­di ve fa­iz­le­ri­ni sı­kın­tı içe­ri­sin­de, tar­la­sı­nı sa­ta­rak, pe­ri­şan du­rum­da, hat­ta tar­la­sı­nı sat­ma­yıp, bu fa­iz­le­ri gö­nül ra­hat­lı­ğıy­la öde­ye­bi­lir­di. Hâlâ bu­gün ol­muş, aca­ba ne­den açık­lan­mı­yor, me­rak edi­yo­ruz.

Böl­ge mil­let­ve­kil­le­ri, AKP böl­ge mil­let­ve­kil­le­ri ton­da 100 do­la­ra çı­ka­rıl­dı­ğı­nı söy­lü­yor­lar ama, 100 do­lar da­hi bu­gün li­mo­na yet­mi­yor; çün­kü, li­mon iş­çi­li­ği­ni bil­mi­yo­rum bi­len­ler var mı, di­ke­nin­den da­hi in­san­lar li­mon top­la­mak­ta sı­kın­tı çe­ki­yor ve kar­şı­lı­ğı­nı da ala­mı­yor­lar mah­sul­le­rin­den.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, köy­lü­le­rin bu sı­kın­tı­sı­nı, özel­lik­le na­ren­ci­ye­nin sı­kın­tı­sı­nı, na­ren­ci­ye böl­ge­sin­de ya­şa­yan in­san­lar bi­li­yor, çift­çi­ler bi­li­yor, köy­lü­ler bi­li­yor. Ama, bu fi­yat­la­rın geç açık­lan­ma­sı, aca­ba tüc­ca­rın bu in­san­la­rı sık­bo­ğaz elin­den ala­ca­ğı mah­su­lü, son­ra­dan 100 do­la­ra çık­tı­ğın­da, da­ha fark­lı pa­ra ka­za­na­ca­ğı­nın bir işa­re­ti mi? Yok­sa, bu­nun için mi bek­le­ti­li­yor? Köy­lü bun­la­rı so­ru­yor. Ben­ce, za­man kay­bet­me­den, 100 do­la­rın da­hi az ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­ruz; ama, bir neb­ze de ol­sa bu çift­çi­le­rin çığ­lık­la­rı­nı gi­de­rir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, her şe­yi toz­pem­be gös­ter­dik, ama Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­de­ce­ğiz di­ye bir sü­rü, Kı­zı­lay mey­dan­la­rın­da mi­ting ya­par gi­bi gös­te­riş yap­tık, 17 Ara­lık­la il­gi­li. Ne ol­du so­nuç­ta? So­nuç­ta Av­ru­pa Bir­li­ği öy­le da­yat­ma­lar­la gel­di ki, ulu­sal de­ğer­le­ri­mi­zi bi­le ze­de­le­ye­cek bir an­la­yış­ta, bi­ze da­yat­ma­lar ya­rat­ma­ya ça­lış­tı. Ha­ni Ber­lus­co­ni var­dı ya, şu meş­hur "ar­ka­da­şım" di­yen, Ber­lus­co­ni ne ol­du, ne­re­ler­de? Bu Ber­lus­co­ni'den me­det umu­yor­duk, ha­ni Bush'tan me­det umu­yor­duk, ne ol­du da, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de bir Kıb­rıs ko­nu­sun­da da­hi bir adım at­ma­yan Rum­la­ra her­han­gi bir ses çı­kar­ma­dı­lar? Ne­den ge­ri ka­bu­ğu­mu­za çe­kil­dik? İki yıl­dan, üç yıl­dan, hat­ta dört yıl­dan be­ri Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­re­ce­ğiz di­ye…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız efen­dim.

MU­RAT YIL­DI­RIM (Ço­rum) - Ye­ter.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet, bit­me­si­ni -ça­buk- is­ti­yor­su­nuz, çün­kü, bi­raz ra­hat­sız ol­du­nuz. Köy­lü­le­rin der­di olun­ca, üni­ver­si­te­nin der­di olun­ca, Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da­ki Rum­lar­la il­gi­li sı­kın­tı­la­rı­mı­zın ol­du­ğu­nu söy­le­di­ği­miz­de siz­le­re, ta­bii, dert yü­kü olu­yor. Kork­ma­yın, dert­len­me­yin. Tür­ki­ye, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne el­bet­te gi­de­cek, ama, onur­lu­ca gi­de­cek, hiç kim­se­ye ta­viz ver­me­den gi­de­cek, bu­nu böy­le bi­lin. Yok­sa, Ber­lus­co­ni'nin sır­tı­na el at­mak, Pu­tin'e gi­dip de giz­li an­laş­ma­lar ya­pa­rak in­san­la­rın ce­bin­den 10 mil­yar do­lar ci­va­rın­da­ki Ma­vi Akım'a pa­ra ve­rip on­la­rı zen­gin eden an­la­yış­la bu işin yü­rü­me­ye­ce­ği­ni halk da gö­rü­yor, biz­ler de gö­rü­yo­ruz. Be­nim Ana­va­tan ola­rak dü­şün­ce­le­ri­miz, ulu­sal de­ğer­le­ri­mi­ze sa­hip çı­ka­rak Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­re­ce­ğiz, ulu­sal de­ğer­le­ri­miz­den ödün ver­me­den onur­lu­ca otu­rup pa­zar­lık ya­pa­ca­ğız, tes­li­mi­yet po­li­ti­ka­sı içe­ri­sin­de yo­kuz. Tür­ki­ye'de in­san­la­rın mut­lu­lu­ğu için eli­miz­den ge­len her çe­şit ça­ba­yı gös­te­re­ce­ğiz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Son cüm­le­ni­zi ala­bi­lir mi­yim.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Bu iş­ler laf­la ol­mu­yor.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu, iç­ti­hat ola­yı de­ğil, bir an­la­yış ola­yı; on­la­ra inan­ma, mil­le­te inanç ola­yı­dır. O mil­le­te gü­ve­ni­yo­ruz. O mil­let, ge­le­cek ki bir gün, si­zin bu çok olan san­dal­ye sa­yı­nı­zı bel­ki de geç­miş­te­ki olan­la­rın du­ru­mu­na dü­şü­re­cek­tir.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Mil­let bi­zim ya­nı­mız­da.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bu di­lek­ler­le bü­tün hal­kı­mı­zı ve yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Şah­sı adı­na, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ali Os­man Sa­li, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ OS­MAN SA­Lİ (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­ka­nım, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı Büt­çe Ta­sa­rı­sı'nın 6'ncı mad­de­siy­le il­gi­li ola­rak hu­zu­ru­nuz­da­yım. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu'nun 6'ncı mad­de­si, il­gi­li mev­zu­atı­na gö­re, yı­lı için­de hiz­me­tin ge­rek­tir­di­ği hâller­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca be­lir­le­ne­cek esas ve usul­ler dâ­hi­lin­de mer­kezî yö­ne­tim kap­sa­mın­da ka­mu ida­re­le­ri­nin ek­li (A) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de  ye­ni ter­tip­ler, (B) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de ye­ni ge­lir kod­la­rı ve (F) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de ye­ni fi­nans­man kod­la­rı açıl­ma­sı imkânı­nı ge­ti­re­rek, ka­mu ida­re­le­ri­nin büt­çe uy­gu­la­ma­la­rın­da es­nek­lik sağ­la­mak­ta­dır.

Ana­li­tik büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sın­da büt­çe, tüm sı­nıf­lan­dır­ma­lar­da kul­la­nı­lan kod­la­rın en de­tay­lı dü­ze­yin­de ha­zır­lan­mak­ta­dır. Büt­çe, ge­rek Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ge­rek­se Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lun­da fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma­nın 1'in­ci dü­ze­yin­de oy­lan­mak­ta­dır. Büt­çe, ku­rum­sal sı­nıf­lan­dır­ma­nın her 4 dü­ze­yi­ni, fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma­nın 3 dü­ze­yi­ni, fi­nans­man ti­pi sı­nıf­lan­dır­ma­yı ve eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma­nın ilk 2 dü­ze­yi­ni içe­re­cek şe­kil­de ka­nun­laş­mak­ta ve uy­gu­lan­mak­ta­dır. Har­ca­ma­la­rın gi­der kay­dı ise büt­çe­nin ha­zır­lan­ma­sın­da ol­du­ğu gi­bi ay­rın­tı dü­ze­yin­de iz­len­mek­te­dir.

Ana­li­tik büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sı, 2006 yı­lın­dan iti­ba­ren mer­kezî yö­ne­tim kap­sa­mı dı­şın­da­ki ka­mu ida­re­le­rin­de de uy­gu­lan­ma­ya ko­nul­muş­tur. Böy­le­ce, ge­nel yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki tüm ka­mu ida­re­le­ri­nin fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li ma­li plan­la­rıy­la ra­por­la­rı­nın ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­ra uy­gun­lu­ğu sağ­la­na­rak kon­so­li­de edi­le­bi­lir hâle ge­ti­ril­me­si, per­for­mans esas­lı büt­çe­le­me­ye te­mel teş­kil et­me­si sağ­lan­mış­tır. Ay­rı­ca, bu yol­la ka­mu ma­li yö­ne­ti­min­de say­dam­lık ve he­sap ve­ri­le­bi­lir­lik güç­len­di­ril­miş­tir.

Ye­ni büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sı, ka­rar ve­ri­ci­le­re ka­rar­la­rın sağ­lık­lı bir şe­kil­de ve­ril­me­si için uy­gun bir or­tam sağ­la­mak­la bir­lik­te, büt­çe uy­gu­la­ma­la­rın­da es­nek­li­ğin ar­tı­rıl­ma­sı da ge­rek­li gö­rül­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; büt­çe yö­ne­ti­min­de ka­mu ida­re­le­ri­nin he­sap ver­me so­rum­lu­lu­ğu­nun güç­len­di­ril­di­ği, gö­rev, yet­ki ve so­rum­lu­luk­la­rı­nın ar­tı­rıl­dı­ğı, büt­çe sı­nıf­lan­dır­ma­sı­nın ay­rın­tı­lı bir şe­kil­de uy­gu­lan­dı­ğı, büt­çe iş­lem­le­ri­nin bü­yük oran­da elek­tro­nik or­tam­da ya­pıl­dı­ğı ye­ni ka­mu ma­li yö­ne­tim sis­te­min­de ka­mu ida­re­le­ri­ne, ye­ni gi­der ter­tip­le­ri, ge­lir ve fi­nans­man kod­la­rı açıl­ma­sı ko­nu­sun­da yet­ki ve­ril­me­si bü­yük önem arz et­mek­te­dir. Bu yet­ki, ka­mu ida­re­le­ri­nin he­sap ver­me so­rum­lu­lu­ğu­nun bir ge­re­ği ol­du­ğu gi­bi söz ko­nu­su ida­re­le­re büt­çe uy­gu­la­ma­la­rın­da önem­li bir es­nek­lik de sağ­la­mak­ta­dır.

İşin öze­ti şu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Mad­de, sı­nır­la­ma­la­rı bel­li, ih­ti­yat ve ted­bir içe­ren bir mad­de­dir. İh­ti­yaç du­yul­du­ğun­da uy­gu­la­na­cak­tır. Ör­ne­ğin, Sos­yal Gü­ven­lik Ka­nu­nu'nun uy­gu­lan­ma imkânı­nın or­ta­dan kalk­ma­sıy­la bir­lik­te ida­re­le­rin sağ­lık gi­der­le­ri büt­çe­le­rin­de ye­ni dü­zen­le­me­ler bu mad­de­ye da­ya­lı ola­rak ya­pı­la­cak­tır. Bu, ay­nı za­man­da, şef­faf­lı­ğı ve he­sap ve­ri­le­bi­lir­li­ği de sağ­la­mak­ta­dır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­li.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

On da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

Her­ke­sin bir da­ki­ka içe­ri­sin­de so­ru­la­rı­nı sor­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum. Bir de mad­de oy­lan­dı­ğın­da, ek­ran­da­ki isim­ler si­li­ne­cek­tir. An­cak ye­ni mad­de­nin okun­ma­sıy­la ye­ni­den ci­ha­za gi­ril­me­si ge­re­ki­yor, hem bir hak­sız­lı­ğı ön­le­mek hem de du­ru­mu iyi ta­kip ede­bil­me­miz ba­kı­mın­dan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za bu hu­su­su arz edi­yo­rum.

Sa­yın Ati­la Emek, bu­yu­run.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, es­na­fın iş ya­pa­ma­dı­ğı için işi­ni bı­rak­tı­ğı, na­ren­ci­ye, seb­ze, mey­ve üre­ti­ci­si baş­ta ol­mak üze­re çift­çi­nin pe­ri­şan ol­du­ğu, tu­ris­tik te­sis­le­rin ka­pan­dı­ğı, iş­siz­li­ğin ül­ke­mi­zin te­mel so­ru­nu ol­ma­ya de­vam edip genç­le­ri­mi­zin mut­suz ve umut­suz ol­du­ğu, iha­le­ler­de ve özel­leş­tir­me­ler­de yol­suz­lu­ğun ola­ğan hâle gel­di­ği Tür­ki­ye'miz­de, gö­re­vi­ni yap­mış, vic­da­nı ra­hat bir Ma­li­ye Ba­ka­nı ol­du­ğu­nu­zu söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­riz Sa­yın Emek.

Sa­yın As­la­noğ­lu…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, ön­ce 36 il­de, son­ra 13 il­de uy­gu­la­nan Teş­vik Ya­sa­sı'yla, bu il­le­ri­miz­de kaç ya­tı­rım­cı­ya ara­zi tah­sis edil­miş­tir? Bu il­le­ri­miz­de ne ka­dar fab­ri­ka ve­ya üre­tim te­si­si ya­pıl­mış­tır, kaç ki­şi­ye is­tih­dam sağ­lan­mış­tır? Bu­nu ya­zı­lı da ve­re­bi­lir­si­niz efen­dim. Özel­lik­le Bin­göl, Bit­lis, Tun­ce­li, Şır­nak, Ar­da­han, kal­kın­ma­da çok ön­ce­lik­li yö­re­le­ri­mi­ze, aca­ba bu­ra­la­ra te­sis git­miş mi­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum. Ta­sa­rı­nın (E) cet­ve­li­nin 62'nci mad­de­sin­de yer alan hü­küm ile "Te­da­vi yar­dım­la­rı­na iliş­kin fa­tu­ra­la­rın 31/12/2006 ta­ri­hi­ne ka­dar öden­me­yen­le­rin Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­sin­de­ki öde­nek­ten il­gi­li ku­rum büt­çe­le­rin­de ye­ni açı­la­cak ter­tip­le­re öde­nek ak­tar­ma­ya Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li­dir." de­nil­mek­te­dir. Bu te­da­vi gi­der­le­ri­nin har­ca­ma­la­rın­da sa­de­ce ec­za­cı­la­rın ilaç be­de­li kar­şı­lı­ğın­da dev­let­ten ala­cak­la­rı 350 mil­yon YTL'yi bul­muş­tur. Bu be­del­le­ri ne za­man öde­me­yi dü­şü­nü­yor­su­nuz? Büt­çe açı­ğı­nı kü­çük gös­ter­mek için mi bu öde­me­le­ri 2006 yı­lın­da yap­ma­yıp 2007 yı­lı­na ak­tar­dı­nız?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Gü­yül­dar…

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (Tun­ce­li) - Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­ma iki so­rum ola­cak.

Yü­rür­lük­te olan Teş­vik Ya­sa­sı'nın ama­cı, ge­ri kal­mış il­ler­de, böl­ge­ler­de kal­kın­ma­ya, ge­liş­me­ye, iş­siz­li­ğe çö­züm için ya­tı­rım­cı­yı çe­kip bu il­ler­de ya­tı­rım yap­mak­tır.

Bi­rin­ci so­rum: Teş­vik Ya­sa­sı'ndan do­la­yı Tun­ce­li'de ne ya­tı­rım ya­pan var ve ne de mü­ra­ca­at eden hiç kim­se ol­ma­dı. Sa­yın Ba­ka­nım, ne dü­şü­nü­yor­su­nuz?

İkin­ci so­rum: An­la­şı­lı­yor ki çı­kar­dı­ğı­nız teş­vik­ten Tür­ki­ye'nin en ge­ri kal­mış ili Tun­ce­li fay­da­la­na­mı­yor. O za­man bu Ya­sa'da Tun­ce­li ve ben­zer il­ler için bir iyi­leş­tir­me yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­yül­dar.

Sa­yın Tü­zün…

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na iki so­rum ola­cak.

Bil­di­ği­niz üze­re, Tür­ki­ye'de üç bin­den faz­la be­le­di­ye var. Özel­lik­le be­le­di­ye­ler­den ala­cak­la­rı­nı­zı han­gi kri­ter­le­re gö­re ya­pı­yor­su­nuz? Bu be­le­di­ye­ler­den ala­cak­la­rı özel­lik­le ik­ti­dar par­ti­si ka­na­dı­na bi­raz da­ha mü­sa­ade edi­yor mu­su­nuz? Bu ala­cak­la­rı­nı­zın adet ola­rak han­gi be­le­di­ye­nin pa­ra­sı­na ne ka­dar blok koy­du­ğu­nu­zu, bu ik­ti­dar par­ti­si ve­ya di­ğer mu­ha­le­fet par­ti­le­rin­den ne ka­dar ol­du­ğu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Di­ğer bir so­rum, özel­lik­le üni­ver­si­te­le­rin, ör­ne­ğin An­ka­ra Üni­ver­si­te­si­nin na­kit­le­ri­ne Ba­kan­lık­ça blo­ke ko­nul­muş­tur. Ne­den özel­lik­le üni­ver­si­te­le­rin na­kit öde­nek­le­ri­ne blo­ke ko­nul­muş­tur? Ko­nu­lan bu blo­ke­ler ne za­man kal­dı­rı­la­cak­tır? Amaç bu­ra­da, üni­ver­si­te­le­ri zor du­rum­da bı­rak­mak mı­dır, di­ye söy­lü­yo­rum?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tü­zün.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­min, Sa­yın Ba­ka­na tü­tün ve Te­kel­le il­gi­li sor­dum, bir ya­nıt al­ma­dım. Sa­yın Işık'ın so­ru­la­rı­na hep ya­nıt ver­di. Sa­nı­yo­rum, ya­zı­lı ve­re­cek.

Bu kez de okul sa­tış­la­rıy­la il­gi­li bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­kan. Bi­zim Millî Eği­tim Ba­ka­nı okul­la­ra sa­hip çık­ma­ya­rak, si­zin eli­niz­le, si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la okul sa­tış­la­rı­nı gün­de­me ge­tir­di ve il­ki de, İs­tan­bul'da Ge­dik­pa­şa İl­köğ­re­tim oku­lu­nu sat­tı­nız. Bu pa­ra­nın kar­şı­lı­ğı şim­di… Ye­ni okul­lar sa­ta­cak mı­sı­nız? Ye­ni ci­na­yet­ler iş­le­ye­cek mi­si­niz eği­tim ba­kı­mın­dan? He­men, söz­de, si­te­ler ku­ra­cak­tı­nız. Bü­yük komp­leks­ler ku­ra­cak­tı­nız…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, lüt­fen mü­da­ha­le edin, ci­na­yet­ten bah­se­di­yor. Ci­na­yet iş­le­yen yok.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Ya­ni, okul­la­rı sa­ta­rak bu okul si­te­le­ri­ni ne za­man ku­ra­cak­sı­nız? Sat­mak­tan vaz­ge­çe­cek mi­si­niz? Bu okul­lar bir ta­rih­tir, bir kim­lik­tir, sat­ma­yın di­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

Beş da­ki­ka sü­re­niz var.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ati­la Emek, bir tab­lo çi­ze­rek, ken­di gön­lü­ne gö­re, dü­şün­ce­si­ne gö­re bir tab­lo çi­ze­rek…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Ül­ke­nin ger­çe­ği bu Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - On­dan son­ra bu­na, "Gön­lü­nüz ra­hat mı? Gön­lü ra­hat bir Ma­li­ye Ba­ka­nı mı­sı­nız?"  de­di­niz.

Sa­yın Emek, be­nim büt­çe ko­nuş­mam­da Ma­li­ye ola­rak ve Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­rak, ta­bii, bu Hükûme­tin bir üye­si ola­rak, Hükûme­tin ge­nel yap­tık­la­rı içe­ri­sin­de âci­za­ne be­nim de Ma­li­ye Ba­ka­nı ola­rak ne­ler yap­tı­ğı­mı­zı or­ta­ya koy­duk. Yıl­lar yı­lı bü­yük açık­lar ve­ren bu büt­çe­le­rin ar­tık açık ver­mez du­ru­ma ge­ti­ril­me­si gön­lü­nü ra­hat et­ti­rir mi et­tir­mez mi bir in­sa­nın?

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - O ke­sim­le­re yan­sı­yan bir du­rum ol­maz o ke­sim­ler ıs­tı­rap için­dey­se Sa­yın Ba­ka­nım, tak­dir mil­le­ti­mi­zin. Siz de bir ken­di­ni­zi de­ğer­len­di­rin.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu ül­ke­nin her se­ne yüz­de 8'le­re va­ran bü­yü­me­si­nin sağ­lan­ma­sı bu Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı se­vin­di­rir mi se­vin­dir­mez mi?

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN(Bur­dur) - O bü­yü­me dı­şa­rı­ya gi­di­yor gi­bi Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu ül­ke­de hem büt­çe ma­li di­sip­li­ni sağ­la­yıp hem de ver­gi­le­ri in­di­ren bir Ma­li­ye Ba­ka­nı ol­mak in­sa­nı mut­lu eder mi et­mez mi?

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Es­na­fın du­ru­mu, çift­çi­nin du­ru­mu, iha­le­ler­de­ki yol­suz­luk­lar ne ola­cak?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Çift­çi­le­re, bü­tün ta­rım­da uğ­ra­şan çift­çi­le­re gel­di­ği­miz­de 1,8 mil­yar YTL yar­dım ya­pı­lır­ken, bu yar­dı­mı 5,2 mil­yar YTL'ye çı­kar­mak Hükûme­tin bü­tün üye­le­riy­le bir­lik­te be­ni de mut­lu eder mi et­mez mi?

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Çiz­di­ği­niz pem­be tab­lo­lar o in­san­la­rı mut­lu et­mi­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Emek, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım lüt­fen. Sa­yın Emek, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ben din­le­dim.

As­ga­ri üc­ret 184 li­ray­ken 380 li­ra­ya çı­kar­mak in­sa­nı mut­lu eder mi et­mez mi?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Aç­lık sı­nı­rı ne ka­dar Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, ben siz­le­ri bir mu­ha­le­fet par­ti­si­nin men­su­bu ola­rak an­la­yış­la kar­şı­lı­yo­rum, ama, siz de bi­zim ar­tık yap­tık­la­rı­mı­zı bir gö­rün ya­ni.

Sa­yın As­la­noğ­lu, ha­zi­ne yer­le­ri­nin teş­vik do­la­yı­sıy­la ve­ril­me­sin­den do­la­yı ne ka­dar ya­tı­rım ya­pıl­dı, ne ka­dar ki­şi­ye is­tih­dam sağ­lan­dı ve eko­no­mi­ye ne ka­dar kat­kı­la­rı ol­du­ğu şek­lin­de­ki…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Bu Ya­sa'yla…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Be­nim ya­zı­lı ola­rak ver­di­ğim büt­çe ko­nuş­ma­sın­da on­lar de­tay­la­rıy­la var, ama, da­ha de­tay­lı, şe­hir şe­hir is­ter­se­niz, on­la­rı da si­ze ya­zı­lı ola­rak su­na­lım Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu'nun, ec­za­cı­la­rın bu ilaç pa­ra­la­rıy­la il­gi­li bir so­ru­su ol­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­li­yor­su­nuz, ec­za­cı­la­rın re­çe­te­ler kar­şı­lı­ğın­da ver­miş ol­du­ğu ilaç­lar bir kon­tro­le ta­bi tu­tu­lu­yor. SSK'da­ki kon­trol sis­te­mi ay­rı, Emek­li San­dı­ğın­da ay­rı, efen­dim, di­ğer, Bağ-Kur'da ay­rı şe­kil­de bun­lar tet­kik edi­li­yor ve bu tet­kik­ler ne­ti­ce­sin­de de bu ala­cak­la­rı ta­hak­ku­ka çev­ri­li­yor.

Şim­di, bun­la­rın bü­tün bu iş­lem­le­ri za­man za­man da va­kit alı­yor ta­bii.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Al­tı ay fa­lan sü­rü­yor Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu va­kit alır­ken de bun­la­rın ala­cak­la­rı ken­di­le­ri­ne gö­re bi­ri­ki­yor, fa­kat, büt­çe­de bir ala­ca­ğı gö­zük­mü­yor. Ama, bu ara­da­ki bi­ri­kim­le­ri, biz yıl so­nu­na doğ­ru bi­raz da­ha hız­lan­dı­rı­yo­ruz ve so­nun­da, ara­lık so­nun­da ve­ya­hut ocak ba­şın­da ne ka­dar bun­lar tut­muş­sa, bun­la­rın pa­ra­la­rı he­men öde­ni­yor ve öy­le tah­min edi­yo­rum ki, ocak içe­ri­sin­de, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın her­han­gi bir ala­ca­ğı da kal­ma­ya­cak şe­kil­de öde­me­ler de ya­pı­la­cak­tır ken­di­le­ri­ne, her se­ne de böy­le olu­yor bu.

Sa­yın Gür­dal, Tun­ce­li'de, Tun­ce­li'nin Teş­vik Ya­sa­sı'ndan… (CHP sı­ra­la­rın­dan "Gü­yül­dar" ses­le­ri) He­pi­niz ay­rı söy­lü­yor­su­nuz siz de ya­ni. Bu na­sıl?

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) - Gü­yül­dar…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Gü­yür­dal, pe­ki. Tek­rar tek­rar­lı­yo­rum, Sa­yın Gü­yür­dal, Tun­ce­li'de… (CHP sı­ra­la­rın­dan "Gü­yül­dar" ses­le­ri)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) - Gü­yül­dar, Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, is­ter­se­niz ko­nu­mu­za ge­le­lim. Ben, sa­yın ar­ka­da­şı­mı­zın da tek­rar ala­yım is­mi­ni de bir da­ha se­fe­re çok da­ha iyi te­laf­fuz et­me­ye gay­ret ede­yim.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ha­san Gü­yül­dar.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Gü­yül­dar, evet.

Ba­zen, be­nim de so­ya­dım tam te­laf­fuz edi­le­mi­yor. Ar­tık, ku­su­ru­mu­za bak­ma­yın.

Evet, Tun­ce­li ya­rar­la­na­mı­yor. Ta­bii, ba­zı yer­le­ri­miz bu Teş­vik Ya­sa­sı'ndan ol­duk­ça iyi ya­rar­lan­dı­lar.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Üç yer…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu, ra­kam­lar­la or­ta­da. Bi­rin­ci or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­si dol­du, ikin­ci­yi aç­tı­lar, üçün­cü­yü aç­tı­lar; fev­ka­la­de. Ba­zı böl­ge­le­ri­miz­de de, ba­zı ne­den­ler­den do­la­yı ge­li­şe­mi­yor. Ya­ni, eğer te­rör ha­di­se­le­ri çok ce­re­yan edin­ce, ya­tı­rım­cı da bi­raz psi­ko­lo­jik­man ken­di­ni ge­ri de çe­ke­bi­li­yor. Ya­ni, o da bir ne­den ola­bi­li­yor. Bu tam bir ne­den de­mi­yo­rum, ama, bu da bir ne­den ola­bi­li­yor. Ama, gön­lü­müz, Tun­ce­li'de­ki ya­tı­rım­la­rın da ar­tı­rıl­ma­sı. Tun­ce­li ve­ya­hut da bu­na ben­zer di­ğer il­le­ri­miz­de yap­mış ol­du­ğu­muz şu ya­tı­rım teş­vik­le­rin­den bir ne­ti­ce, bir ba­ka­lım, ala­lım. On­lar­la il­gi­li ola­rak da ile­ri­de tek­rar ay­rı bir­ta­kım ön­lem­ler da­ha dü­şü­ne­ce­ğiz Hükûmet ola­rak.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Üç yıl ol­du. De­mek ki ol­mu­yor ar­tık baş­ka bir şey.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Yok, de­ğil. Ümit­siz de­ği­liz.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan. Sü­re­mi­zi çok geç­tik. Bun­dan son­ra­ki so­ru­la­ra ya­zı­lı ce­vap ve­re­bi­lir­si­niz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Pe­ki, çok te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

ÜÇÜN­CÜ BÖ­LÜM

Ma­li Po­li­ti­ka­ya İliş­kin Hü­küm­ler

Ge­rek­ti­ğin­de kul­la­nı­la­bi­le­cek öde­nek­ler

MAD­DE 7- (1) Per­so­nel Gi­der­le­ri­ni Kar­şı­la­ma Öde­ne­ği:

Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin büt­çe­le­ri­ne ko­nu­lan öde­nek­le­rin yet­me­ye­ce­ği an­la­şıl­dı­ğı tak­dir­de, il­gi­li mev­zu­atı­nın ge­rek­tir­di­ği gi­der­ler için "Per­so­nel Gi­der­le­ri" ve "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" ile il­gi­li mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak ter­tip­le­re, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.1 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek­ten ak­tar­ma yap­ma­ya,

(2) Ye­dek Öde­nek:

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek­ten, ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin büt­çe­le­rin­de mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak (01), (02), (03), (05) ve (08) eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma kod­la­rın­da yer alan ter­tip­ler ile çok acil ve zo­run­lu hal­ler­de (06) ve (07) eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma kod­la­rın­da yer alan ter­tip­le­re ak­tar­ma yap­ma­ya,

(3) Ya­tı­rım­la­rı Hız­lan­dır­ma Öde­ne­ği:

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.3 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek­ten, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri­ne uyu­la­rak, 2007 Yı­lı Ya­tı­rım Prog­ra­mı­nın uy­gu­la­ma du­ru­mu­na gö­re ge­rek­ti­ğin­de ön­ce­lik­li sek­tör­ler­de yer alan ya­tı­rım­la­rın hız­lan­dı­rıl­ma­sı ve­ya yı­lı için­de ge­li­şen şart­la­ra gö­re ön­ce­lik­li sek­tör ve alt sek­tör­ler­de yer alan ve prog­ra­ma ye­ni alın­ma­sı ge­re­ken pro­je­le­re öde­nek tah­si­si ve­ya öde­nek­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sın­da kul­la­nıl­mak üze­re ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin pro­je­le­ri­ne iliş­kin mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak ter­tip­le­re ak­tar­ma yap­ma­ya,

(4) Do­ğal Afet Gi­der­le­ri­ni Kar­şı­la­ma Öde­ne­ği:

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.5 ter­ti­bin­de yer alan öde­ne­ği, ya­tı­rım ni­te­lik­li gi­der­ler açı­sın­dan yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mı ile iliş­ki­len­di­ril­mek kay­dıy­la ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin her tür­lü do­ğal afet gi­der­le­ri­ni kar­şı­la­mak ama­cıy­la mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak ter­tip­le­ri­ne ak­tar­ma­ya,

(5) Be­le­di­ye­le­re Yar­dım Öde­ne­ği:

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin 12.01.31.00-01.1.2.76-1-05.2 ter­ti­bin­de yer alan öde­ne­ği, be­le­di­ye­le­re yar­dım ola­rak kul­lan­ma­ya,

Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri -bir da­ki­ka ar­ka­daş­lar, ci­ha­za gir­me­yin, açık­la­ma ya­pa­ca­ğım- ye­ni mad­de üze­rin­de ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ci­ha­za gi­re­bil­me­le­ri için mik­ro­fon­la­rın boş ol­ma­sı ge­re­ki­yor­muş. O ba­kım­dan, mad­de­yi okut­tum, şim­di ci­haz bo­şa­lı­yor, gi­re­bi­lir­si­niz bir iki sa­ni­ye son­ra.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 22.07

AL­TIN­CI OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 22.29

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Al­tın­cı Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 7'nci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Al­gan Ha­ca­loğ­lu.

Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2007 yı­lı Mer­kezî Büt­çe Ka­nu­nu'nun 7'nci mad­de­si üze­ri­ne şah­sım ve Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­gün bu­ra­da bu yü­ce Mec­lis ça­tı­sı al­tın­da bir AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­za ait ai­le şir­ke­ti­nin, özel­leş­tir­me­den te­sis sa­tın al­ma­sıy­la il­gi­li tar­tış­ma­yı ib­ret­le iz­le­dik. Ge­rek bu tür tar­tış­ma­la­rın ge­rek­se son dört yıl­da ül­ke­miz­de iha­le vur­gun­la­rı­nın ar­tı­şın­da bu Mec­li­sin AKP ka­na­dı­nın, si­ya­si ah­lak ya­sa­sı­nı ka­bul et­me­miş, mil­let­ve­ki­li do­ku­nul­maz­lı­ğı­nın kal­dı­rıl­ma­sı­na ya­naş­ma­mış ol­ma­sı­nın bü­yük pa­yı var­dır. CHP ik­ti­da­rın­da, bu açık, an­cak, ya­sal kı­lıf uy­du­rul­muş vur­gun dü­ze­ni­ne ke­sin­lik­le son ve­re­ce­ğiz. Baş­ba­kan Sa­yın Er­do­ğan'ın dört el­le sa­rıl­dı­ğı mil­let­ve­kil­li­ği do­ku­nul­maz­lı­ğı­nı ke­sin­lik­le kal­dı­ra­ca­ğız. Tüm dos­ya­lı mil­let­ve­kil­le­ri­nin ba­ğım­sız yar­gı önün­de ak­lan­ma­la­rı­nı, tüm dos­ya­lı ba­kan­la­rın Yü­ce Di­van­da he­sap so­rul­ma­sı yo­lu­nun açıl­ma­sı­nı ke­sin­lik­le sağ­la­ya­ca­ğız. Bun­la­rı söy­le­ye­rek gir­mek is­te­dim, çün­kü son de­fa ko­nuş­tu­ğum­da son söz­le­ri­mi söy­ler­ken ya­rım kal­mış­tı, bu­nun öne­mi­ni bir kez da­ha al­tı­nı çi­ze­rek ifa­de edi­yo­rum.

Tar­tış­mak­ta ol­du­ğu­muz ya­sa mad­de­sin­de, per­so­nel, ya­tı­rım­la­rın hız­lan­dı­rıl­ma­sı, do­ğal afet gi­der­le­ri ve be­le­di­ye­le­re yar­dım ko­nu­la­rın­da ek öde­nek­ler kap­san­mak­ta. Per­so­nel gi­der­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­sı için ye­dek öde­ne­ğe ih­ti­ya­cı­nı­zın ola­ca­ğı­nı hiç zan­net­mi­yo­rum. Zi­ra, me­mur­la­rı­mı­za hak­la­rı­nı ver­mek, re­fah­tan pay al­ma­la­rı­nı sağ­la­mak gi­bi bir kay­gı­nı­zı bu­gü­ne de­ğin or­ta­ya ser­gi­le­me­di­niz. Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı­nın 2007-2009 dö­ne­mi­ni kap­sa­yan ka­tı­lım ön­ce­si eko­no­mik prog­ram­da "üc­ret­ler ve emek­li ma­aş­la­rı he­def­le­nen enf­las­yon­la uyum­lu ola­cak­tır" iba­re­si yer al­mak­ta­dır. Bil­di­ği­niz gi­bi, 2007 yı­lı büt­çe ve prog­ra­mın­da ise enf­las­yon he­de­fi­ni yüz­de 4 ola­rak be­lir­le­miş bu­lun­mak­ta­sı­nız. Ya­ni, ge­le­cek yıl da me­mur yi­ne ya­na­cak, yi­ne re­fah­tan pa­yı­nı ala­ma­ya­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­ne bu mad­de kap­sa­mı için­de de­ğin­mek is­te­di­ğim bir di­ğer ko­nu afet­ler. Bu­gü­ne de­ğin uy­gu­la­ma­la­rı­nız­dan gör­dü­ğü­müz şu­dur: AKP İk­ti­da­rı, Hükûmet, afet olay­la­rı­na kar­şı du­yar­sız­dır. Afet mağ­dur­la­rı­na kar­şı sos­yal dev­le­tin so­rum­lu­lu­ğu­nu Kı­zı­la­yın ça­dır­la­rı, bat­ta­ni­ye­le­ri ve sı­cak ye­me­ği ola­rak al­gı­la­mak­ta­dır ve bir de ta­bi­atıy­la, yan­daş be­le­di­ye­le­re kay­nak ak­tar­ma­sı şek­lin­de.

Bi­li­yor­su­nuz, iki ay ev­vel bir sel fe­la­ke­ti ya­şan­dı. Be­nim iki gün ev­vel Afet İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­den al­mış ol­du­ğum bil­gi­ye gö­re, 7 ile top­lam 1 mil­yon 210 bin YTL acil kay­nak ak­ta­rıl­mış va­zi­yet­te. Di­yar­ba­kır'da 4 can kay­bı var, 3-4 mil­yon YTL za­rar var, gön­de­ri­len pa­ra 200 bin YTL. Hakkâri'de 3 can kay­bı var, 100 ev ta­ma­men çök­müş, gön­de­ri­len pa­ra 150 bin YTL. Mar­din'de 14 can kay­bı var, Ka­ra­bas'ın muh­ta­rı­nın evi 4 kam­yon to­hum­la be­ra­ber yok ol­muş, git­miş. Va­li­lik­te za­bıt tu­tul­muş, tu­ta­nak tu­tul­muş ve den­miş ki: "Muh­ta­rın kay­bı sa­de­ce 75 bin YTL" ken­di­si­ne ve­ri­len pa­ra 75 YTL ve Mar­din'e gi­den top­lam pa­ra da 70 bin YTL.

"Bu mu si­zin sos­yal dev­let an­la­yı­şı­nız?" di­ye sor­mak is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­kan. Bu mu si­zin, dev­le­tin, so­rum­suz, ku­sur­suz so­rum­lu­luk an­la­yı­şı? Bu mu si­zin ka­ra gün­de yurt­ta­şa sa­hip çık­ma an­la­yı­şı­nız? Ger­çek­ten uy­gun ke­li­me bul­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum Sa­yın Ba­kan; bu ka­dar vic­dan­sız­lık, bu ka­dar so­rum­suz­luk ola­maz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yıl­lık AKP İk­ti­da­rın­da IMF ta­li­mat­la­rı­na, AB bek­len­ti­le­ri­ne uyul­du. Hükûmet, bu uy­gu­la­ma­sıy­la ta­rı­mı kös­tek­le­di, çift­çi­yi ka­de­ri­ne terk et­ti. Ül­ke­miz, ta­rım sek­tö­rün­de 2002 yı­lın­da yüz­de 6,9 ora­nın­da bü­yü­dü. Oy­sa, AKP yö­ne­ti­min­de son dört yıl­da ise ta­rım­da yıl­lık or­ta­la­ma bü­yü­me ora­nı sa­de­ce ve sa­de­ce yüz­de 1,4 ol­du. Do­ğal ola­rak bu ge­nel bü­yü­me­ye gö­re­li ola­rak çok dü­şük ka­lan bü­yü­me, kır­sal ke­sim­de yok­sul­laş­ma­yı da­ha da de­rin­leş­tir­di. Dört yıl­lık ik­ti­da­rı­nız­da dev­let­ten des­tek­ten yok­sun ka­lan, ken­di ka­de­ri­ne terk edi­len, eme­ği­nin kar­şı­lı­ğı­nı ala­ma­yan çift­çi­miz gi­de­rek da­ha yok­sul­laş­tı. Şim­di, ben de Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın "bu mu bü­yük şu mu bü­yük" söy­le­mi­ne bir baş­ka kat­kı­da bu­lun­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 1 lit­re ma­zot sa­tın ala­bil­mek için, 2002 yı­lın­da, köy­lü, çift­çi 4 ki­log­ram buğ­day sat­mak zo­run­da ka­lır­ken, 2006 yı­lın­da 6 ki­log­ram buğ­day sat­tı. 6 mı bü­yük 4 mü bü­yük? Ke­za, pa­muk üre­ti­ci­si, 1 adet trak­tör ala­bil­mek için, 2002 yı­lın­da 23,6 ton pa­muk sat­mak zo­run­da ka­lır­ken 2006 yı­lın­da 32,3 ton pa­muk sat­mak du­ru­mun­da kal­dı. 32,3 mü bü­yük 23,6 mı bü­yük? Ke­za, bir ör­nek da­ha ver­mek is­ti­yo­rum. Bun­lar çok ço­ğal­tı­la­bi­lir, siz­le­rin önü­nü­ze alt­mış ta­ne böy­le ör­nek ge­ti­re­bi­li­rim. 12 ki­log­ram­lık tüp gaz sa­tın ala­bil­mek için tü­tün üre­ti­ci­si, 2002 yı­lın­da 4 ki­log­ram tü­tün sat­mak zo­run­da ka­lır­ken 2006 yı­lın­da 5,6 ki­log­ram tü­tün sat­tı. So­ru­yo­rum Sa­yın Ba­kan: 5,6 ki­log­ram mı bü­yük 4 ki­log­ram mı bü­yük?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Yurt dı­şı fi­yat­la­rı na­sıl?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bu ger­çek­le­re ku­la­ğı­nı­zı tı­ka­ya­rak, vic­da­nı­nı­zı kö­rel­te­rek ül­ke­yi yö­net­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz, an­cak yo­lun, kan­dır­ma­ca­nın ar­tık so­nu gel­di. IMF'ye, AB'ye şi­rin gö­zük­mek için ha­ya­tı­nı ka­rart­tı­ğı­nız çift­çi­miz san­dık­ta si­zin de si­ya­si ha­ya­tı­nı­zı ka­rar­ta­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2006 yı­lın­da ta­rım ke­si­mi­ne, çift­çi­mi­ze, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de nok­ta 83'ü ora­nın­da bir des­tek ver­me­yi ön­gör­mek­te­si­niz. Biz, CHP ik­ti­da­rın­da, 2007 Ka­sı­mın­dan son­ra en önem­li he­def kit­le­miz ola­rak be­lir­le­di­ği­miz ta­rım ke­si­min­de çift­çi­ye, kır­sal ge­liş­me ve ta­rım des­tek­le­ri için her yıl gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 2'si­ni ver­me­yi bir par­ti po­li­ti­ka­sı ola­rak be­nim­se­miş bu­lun­mak­ta­yız. Bu, bi­zim çift­çi­mi­ze ta­ah­hü­dü­müz­dür.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - İk­ti­dar olur­sa­nız!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ola­ca­ğız, ola­ca­ğız.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan "Ya­ban­cı­la­ra ban­ka sa­tı­yor­su­nuz di­ye şikâyet edi­yor­lar; ser­best pi­ya­sa eko­no­mi­si bu, ye­ter ki gel­sin­ler." di­yor. "Tür­ki­ye'yi pa­zar­lı­yo­rum" di­ye­rek ye­di dü­ve­li do­laş­mak­ta olan Sa­yın Baş­ba­kan, dün­ya­da, dün­ya fi­nans pi­ya­sa­la­rın­da olup bi­ten­ler­den bel­li ki pek ha­ber­dar de­ğil. Bel­li ki, ya­kın dos­tu Sa­yın Bush da ken­di­si­ne bu ko­nu­lar­da doğ­ru, ye­ter­li bil­gi­yi ak­tar­mı­yor.

Bil­di­ği­niz gi­bi, ya­ban­cı­la­rın ulu­sal ban­ka­cı­lık sis­te­mi­miz için­de­ki pa­yı gi­de­rek ar­tı­yor ve şu gün­ler­de Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı­nın ver­di­ği bil­gi­ye gö­re, bor­sa dâhil yüz­de 35,3'ken, önü­müz­de­ki ya­kın dö­nem­de yüz­de 50'ye tır­ma­na­cak. Oy­sa, bil­di­ği­niz gi­bi, ben­den ev­vel de zan­ne­di­yo­rum bir ar­ka­da­şım da ifa­de et­ti, Avus­tur­ya ve Fran­sa'da bu oran yüz­de 19, Da­ni­mar­ka'da yüz­de 17, Hol­lan­da'da yüz­de 11, İs­pan­ya'da yüz­de 10, İtal­ya'da yüz­de 8, Al­man­ya'da yüz­de 5'tir. Pe­ki, ena­yi mi bu pi­ya­sa eko­no­mi­si­nin çok ge­liş­miş ül­ke­le­rin­de, bu ül­ke­ler, ulu­sal ban­ka­cı­lık sis­tem­le­ri­nin ya­ban­cı­lar ta­ra­fın­dan kon­trol edil­me­si­ne ra­zı ol­ma­ma­la­rı, bu­nu ka­bul et­me­me­le­ri ve da­ha­sı, bu ül­ke­ler ye­ni bün­ye­le­ri­ne al­dık­la­rı Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne, ya­ni son on­lar ül­ke­le­ri­nin, on ül­ke­nin ulu­sal ban­ka­la­rı­nı bü­yük öl­çü­de ele ge­çir­di­ler, hâki­mi­ye­ti dev­ral­dı­lar. Bu­gün Çek Cum­hu­ri­ye­ti, Ma­ca­ris­tan, Slo­vak­ya, Es­ton­ya'da ya­ban­cı­la­rın kon­tro­lü yüz­de 90, Po­lon­ya'nın ise yüz­de 67. On­lar bit­ti, şim­di sı­ra bi­ze gel­di. Es­ki AB ül­ke­le­ri el­le­ri­ni ovu­yor­lar. Pe­ki, so­ru­yo­rum, Sa­yın Baş­ba­kan ve Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı bu tab­lo­yu hiç de­ğer­len­di­re­mi­yor mu? Bu­nun Tür­ki­ye eko­no­mi­si­ne, in­sa­nı­mı­za, ül­ke­mi­ze ar­tı­sı­nın ve ek­si­si­nin ne ola­bi­le­ce­ği­ni kes­ti­re­mi­yor mu?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yük­sek re­el fa­iz dört yıl­dır eko­no­mi­miz­de te­mel eko­no­mik ens­trü­man ola­rak kul­la­nıl­mak­ta ve bu­nun ne şe­kil­de, han­gi amaç­la bir ens­trü­ma­na dö­nüş­tü­rül­dü­ğü­nü di­ğer ar­ka­daş­la­rım da ifa­de et­ti. Bu, IMF'nin de te­mel il­ke­le­rin­den, he­def­le­rin­den bi­ri; dü­şük kur, yük­sek re­el fa­iz ve sı­cak pa­ra­ya açık bir or­tam ve bu çer­çe­ve için­de enf­las­yo­nu in­di­re­bil­me ça­ba­sı. Ama bu­nun sos­yal ve eko­no­mik, doğ­ru­dan ve do­lay­lı et­ki­le­ri­ne kar­şı aciz kal­mış olan bir eko­no­mi! Ve ge­ne bil­di­ği­niz gi­bi, bü­tün ça­ba­la­ra rağ­men, gös­te­ril­miş olan bü­tün öz­ve­ri­ye rağ­men re­el fa­iz­ler bu­gün gü­nü­müz­de yüz­de 13'le­rin üs­tün­de, 13,3. Bu bir dün­ya re­ko­ru re­el fa­iz­ler açı­sın­dan. Bu­nu ta­şı­mak müm­kün de­ğil. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP İk­ti­da­rı, dört yıl­da, en son ra­kam­la­ra gö­re, ran­ti­ye ke­si­mi­ne -kırk do­kuz ay­da ya­ni- 131 mil­yar do­lar, ya­ni, 187 mil­yar 600 mil­yon YTL fa­iz öde­di. Bu ne de­mek­tir? Bu, gün­de or­ta­la­ma 90 mil­yon do­lar.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Key­fin­den mi öde­di? Key­fin­den mi öde­di? Mec­bur­du.

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ünal Bey, ne ol­du?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, iş, ta­bi­atıy­la, çok hoş­nut­su­nuz…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Geç­miş­ten öy­le bı­ra­kıl­mış, ne ola­cak?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - …her­kes mem­nun. Me­se­le, eko­no­mi­yi bu nok­ta­dan çı­kar­mak. Ama bu­nu bi­lin, her gün 90 mil­yon do­lar fa­iz ödü­yo­ruz. Ta­bi­atıy­la, kim­se key­fin­den öde­mi­yor, ama be­ce­rik­siz­li­ğin­den ödü­yor…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ha­yır.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - …ama IMF'ye tes­li­mi­yet­ten ödü­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ha­yır.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - …ama eko­no­mi­yi yö­net­me­yi bi­le­me­di­ğin­den ödü­yor. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ha­yır, ha­yır…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Be­ce­re­me­yen git­sin.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son dört yıl­dır hal­kı­mı­zın öde­di­ği ver­gi­le­rin yüz­de 59,3'ü fa­ize git­ti. AKP'nin fa­iz çar­kı, fa­kir­den var­lık sa­hi­bi­ne, hal­kın sır­tın­dan ser­ma­ye sa­hip­le­ri­ne, yurt için­den, ulu­sal eko­no­mi­den yurt dı­şı­na, sı­cak pa­ra ba­ron­la­rı­na var­lık ve kâr trans­fe­ri şek­lin­de dön­mek­te­dir.

AKP, dört yıl­dır, ulu­sal du­yar­lı­lık­lar­dan yok­sun, tes­li­mi­yet­çi po­li­ti­ka­la­rıy­la çe­vir­mek­te ol­du­ğu bu fa­iz çar­kı ile as­lı­na rü­cu et­miş­tir. Tam an­la­mıy­la ran­ti­ye ke­si­mi­nin ik­ti­da­rı­na dö­nüş­müş­tür.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­yet Mer­kez Ban­ka­sı­nın ba­ğım­sız­lı­ğı­nı yü­rek­ten des­tek­li­yo­ruz. An­cak, si­zin ik­ti­da­rı­nız­da, Mer­kez Ban­ka­sı ken­di ül­ke­sin­de söz­de ba­ğım­sız, dı­şa­rı­da ise, ne ya­zık ki, IMF'ye kar­şı bo­ğa­zı­na ka­dar ba­ğım­lı hâle gel­di.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da, biz, IMF'yle tes­li­mi­yet­çi iliş­ki­ye, kar­şı­lık­lı uyum­lu ira­de be­ya­nıy­la son ve­re­ce­ğiz.

Ge­le­cek on yıl büt­çe­de ka­mu fa­iz dı­şı faz­la ora­nı­nı IMF'nin da­yat­tı­ğı gi­bi yüz­de 6,5 ola­rak de­ğil, yüz­de 3 ola­rak be­lir­le­ye­ce­ğiz.

Sos­yo­eko­no­mik kal­kın­ma için da­ha çok kay­nak ya­ra­ta­ca­ğız.

Eği­ti­me, sağ­lı­ğa da­ha çok ka­mu kay­na­ğı ak­ta­ra­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, bu­yu­run.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bu amaç­la, tüm üre­tim güç­le­ri ha­re­ke­te ge­çi­ril­me­li­dir, KO­Bİ'ler ve KİT'ler aya­ğa kal­dı­rıl­ma­lı­dır, sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı hız­la ar­tı­rıl­ma­lı­dır, ile­ri tek­no­lo­ji ve yük­sek üc­ret dü­ze­yin­de sa­na­yi­leş­me, ül­ke­mi­ze öz­gü ki­lit sek­tör­ler­de dış re­ka­bet gü­cü yük­sek atı­lım he­def alın­ma­lı­dır. Kı­sa­ca, çö­züm kü­re­sel­leş­me tu­za­ğın­dan ve IMF'ye tes­li­mi­yet­ten kur­tul­ma­mız­dır, çö­züm ulu­sal üre­tim eko­no­mi­si­nin aya­ğa kal­dı­rıl­ma­sı­dır, çö­züm sos­yal dev­le­tin güç­len­di­ril­me­si­dir, çö­züm, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sos­yal de­mok­ra­si­dir.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ha­ca­loğ­lu.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

Sa­yın ko­nuş­ma­cı­la­ra du­yu­ru­lur: Ko­nuş­ma sü­re­si­nin ha­ri­cin­de ek sü­re ve­ril­me­ye­cek­tir. Te­şek­kü­rü sü­re içe­ri­sin­de ya­par­sa­nız mem­nun olu­ruz.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 7'nci mad­de­sin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Son ye­di yıl­da IMF po­li­ti­ka­la­rı­nı uy­gu­la­yan Türk eko­no­mi­si­nin baş­lı­ca iki­le­mi ve so­ru­nu, bü­yü­me­nin sür­dü­rü­le­bil­me­si için yurt dı­şın­dan sü­rek­li sı­cak pa­ra gel­me­si ve kur bas­kı­sı­nın bir ön şart ol­ma­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Bu da, yük­sek re­el fa­izi sun­ma ge­rek­li­li­ği­ni do­ğur­mak­ta, an­cak yük­sek re­el fa­iz­ler de ka­mu­nun borç yü­kü­nü iyi­ce ağır­laş­tır­mak­ta­dır. Bu ba­kım­dan, biz­de­ki bü­yü­me, yurt dı­şın­dan ge­len sı­cak pa­ra akım­la­rı­na bağ­lı, spe­kü­la­tif yön­lü ger­çek­leş­me ile dü­şük kur, yük­sek re­el fa­iz so­nu­cu it­ha­la­ta ba­ğım­lı me­to­du içe­ren, is­tih­dam ya­rat­ma­yan bir bü­yü­me­dir. Bu ba­kım­dan, bü­yü­me­ye rağ­men iş­siz­lik azal­ma­mak­ta, ak­si­ne art­mak­ta­dır. Bu bü­yü­me, iş­siz­li­ğe çö­züm, hal­ka re­fah ge­tir­me­di­ğin­den fa­kir­leş­ti­ren bü­yü­me­dir. Bu ne­den­ler­le, kur­da ya­pı­la­cak bir dü­zen­le­mey­le ih­ra­ca­tın önü açı­la­cak­tır. Ama, asıl me­se­le, Tür­ki­ye'nin ken­di kay­nak­la­rı­na ve ara mal­la­rı üre­ti­mi­ne da­ya­lı tek­no­lo­ji ve bil­gi ge­liş­ti­re­cek, ger­çek­leş­ti­re­cek bir üre­tim eko­no­mi­si­ni bir an ön­ce yü­rür­lü­ğe koy­ma­sı­dır.

Ko­nu­yu bi­raz da­ha açar­sak, AKP Hükûme­ti­nin üç bu­çuk yıl­lık, ya­ni, dört yıl­lık ic­ra­atı so­nu­cun­da gel­di­ği nok­ta ve o çok söy­le­ni­len eko­no­mik bü­yü­me­nin de as­lın­da iki ne­den­den kay­nak­lan­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz: Yük­sek ca­ri açık ve iç-dış borç­lan­ma­da­ki de­va­sa bü­yü­me. Ger­çek­ten, ba­kıl­dı­ğın­da, AKP'nin ik­ti­da­ra gel­di­ği dö­nem­de ca­ri iş­lem­ler den­ge­sin­de yıl­lık baz­da 37 mil­yon­luk bir faz­la var­dı. Şu an­da ise yıl­lık baz­da 25,7 mil­yar do­lar­lık bir açık söz ko­nu­su­dur. Ca­ri açık­ta­ki bu tır­ma­nış ise en çok it­ha­la­tın pat­la­ma­sı­na da­ya­lı -ek­se­ri­yet­le lüks ve ara mal­la­rın it­ha­la­tı­na- bü­yü­me­den kay­nak­lan­mak­ta­dır. İt­ha­la­tı­mı­zın yüz­de 70'lik bir bö­lü­mü üre­tim­de kul­la­nı­lan ham mad­de ve ara mal­lar­dan oluş­mak­ta­dır. Yüz­de 15-20 ara­sın­da­ki bir bö­lü­mü de üre­tim ka­pa­si­te­si­nin ar­tı­rıl­ma­sı için ge­rek­li ser­ma­ye mal­la­rın­dan mey­da­na gel­mek­te­dir. Ya­ni, Tür­ki­ye'nin üre­ti­min­de­ki it­ha­la­ta aşı­rı ba­ğım­lı­lık, ara mal­la­rın it­ha­la­tı­na da­ya­lı bir eko­no­mi­mi­zin ol­ma­sı, dü­şen dö­viz kur­la­rı, hız­lı bü­yü­mey­le bir­lik­te it­ha­la­tın da pat­la­ma­sı­na yol aç­mış­tır. Bir de bu­na, 2001 kri­zi son­ra­sı ge­len yüz­de 6'lık ek­si bü­yü­me son­ra­sı dü­şen ka­pa­si­te kul­la­nım oran­la­rı­nın nor­mal­leş­me­si ek­le­nin­ce as­lın­da bir bü­yü­me var­mış gi­bi gö­zük­mek­te­dir. Bu­nu da en iyi, ar­tan iş­siz­lik ra­kam­la­rın­da gör­mek­te­yiz. Hat­ta, ka­pa­si­te kul­la­nım ora­nı da ar­tık sa­bit­leş­miş du­rum­da­dır. Bu iti­bar­la, eko­no­mi­si ve iş­siz­lik ra­kam­la­rı­nın bir­lik­te bü­yü­dü­ğü tek ül­ke ko­nu­mun­da­yız.

Da­ha ön­ce de be­lirt­ti­ği­miz gi­bi, yük­sek re­el fa­iz­le bas­tı­rı­lan dü­şük dö­viz ku­ru so­nu­cu it­ha­lat ucuz­lu­ğun­dan, it­ha­lat­ta­ki pat­la­ma ön­ce dış ti­ca­ret açı­ğı­nı son­ra da ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nı kö­rük­le­ye­rek ar­tır­mak­ta­dır. Ra­kam­lar­la ifa­de eder­sek, re­vi­ze­li ol­mak üze­re, 2003 yı­lın­da 6,8 mil­yar do­lar, 2004 yı­lın­da ise 15,6 mil­yar do­lar olan ca­ri iş­lem­ler açı­ğı, 2005 yı­lın­da 23 mil­yar do­lar ci­va­rın­da ger­çek­leş­miş­tir. 2006 yı­lın­da Ma­yıs, Ha­zi­ran ve Tem­muz ayın­da­ki kur­da­ki dal­ga­lan­ma so­nu­cu TL'nin re­el de­ğe­ri yak­la­şık yüz­de 20 azal­ma­sı ile bu açık 2006 yı­lı so­nun­da 32 mil­yar do­lar ci­va­rın­da ger­çek­leş­miş­tir. Şim­di ise, 30 mil­yar do­lar­lık bir ra­kam­dan söz edil­mek­te­dir.

Ya­ni, to­par­lar­sak, ca­ri açık, son üç yıl­da kü­mü­la­tif ola­rak yüz­de 44,4 mil­yar do­lar ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Ya­ni, bu mik­tar­da­ki bir ca­ri açı­ğın sü­rek­li fi­nan­se edil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ca­ri açı­ğın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya oran­la­rı 2003'te yüz­de 3, 2004'te yüz­de 5,1; 2005'te 5,9; 2006'da ise kur­da­ki dü­zel­me­ye rağ­men yüz­de 6 ora­nıy­la teh­li­ke sin­yal­le­ri ver­mek­te­dir. Bu da, Hükûme­tin ge­tir­di­ği bir si­ya­si, eko­no­mik ve sos­yal bel­ge ni­te­li­ğin­de­ki büt­çe­nin ger­çek ve sa­mi­mi ol­ma­dı­ğı­nı, kâğıt üze­rin­de tah­min­ler­den iba­ret ba­sit bir bel­ge ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir.

Sa­yın Ba­kan, ma­li­ye­yi çok iyi bi­len bir adam de­ği­lim, ma­li­ye­ci de de­ği­lim çün­kü.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Ba­kan din­le­mi­yor ki za­ten.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ama, Sa­yın Ba­kan, bu ül­ke­de -bu­ra­ya gel­di­niz, gün­ler­dir si­zi din­li­yo­rum, ik­ti­da­rı da din­li­yo­rum- ne ka­dar gü­zel her şey. Her şey toz­pem­be. Ben de böy­le bir ül­ke is­ti­yo­rum, böy­le ol­ma­sı­nı is­ti­yo­rum ül­ke­min. Her şe­yin toz­pem­be de­ğil de, re­fa­hı gü­zel, ge­çi­mi ra­hat, ço­cu­ğu­nu oku­la gön­de­re­bi­len, okul tak­si­di­ni öde­ye­bi­len, evi­ne ek­mek gö­tü­re­bi­len bir ül­ke is­ti­yo­rum ben de.

Ama, Sa­yın Ba­kan, "me­mu­ra se­ne­de yüz­de 4+yüz­de 4" de­di­niz, ar­tı­rım yap­tı­nız. Söy­ler mi­si­niz ba­na, 700 mil­yon ma­aş alan bir me­mur aca­ba ki­ra mı ve­re­cek bu­nun­la, ço­cu­ğu­nu mu oku­ta­cak, ço­cu­ğu­nun aya­ğı­na ayak­ka­bı mı ala­cak, el­bi­se mi ala­cak Sa­yın Ba­kan? Bu­nu söy­ler mi­si­niz ba­na?

Tür­ki­ye'de, Sa­yın Ba­kan, sa­de­ce, bu in­san­la­rın ya­şa­ma şar­tı­nı dü­zelt­mek için ik­ti­dar­lar bu­ra­da bu­lu­nur. Ama, gö­rü­yo­rum ki dört se­ne­dir, enf­las­yon in­di -ha­ki­ka­ten in­di, doğ­ru­dur- is­tik­rar da var da, fa­kat, ben ce­bi­me ba­kı­yo­rum, pa­ra yok be­nim ce­bim­de Sa­yın Ba­kan.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Dol­muş pa­ra­sı da yok.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Bü­tün har­ca­ma­la­rı kre­di kar­tıy­la ya­par­san ta­bii ol­maz.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bu büt­çe ni­çin ya­pı­lır? Büt­çe­ler, bir se­ne­lik, 73 mil­yon in­sa­nın re­fah­ta ya­şa­ma­sı, gü­zel ya­şa­ma­sı, in­san­ca ya­şa­ma­sı için ya­pı­lır.

Sa­yın Ba­kan, in­sa­nın sağ­lı­ğıy­la oy­na­dı­nız Sa­yın Ba­kan. Bir se­ne­de, sağ­lık­ta üç de­fa fi­yat de­ğiş­tir­di­niz. Sağ­lık Ba­ka­nı­na sor­du­ğum­da "Ma­li­ye Ba­ka­nı ya­pı­yor" di­yor. "O za­man se­nin ne işin var ora­da kar­de­şim?" de­dim, "her şe­yi Ma­li­ye Ba­ka­nı­na ve­re­lim." Za­ten ya­pı­yor, ba­ba­lar gi­bi de bu ül­ke­yi yö­ne­ti­yor. O za­man, Sağ­lık Ba­ka­nı­na lü­zum yok.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na da ge­rek yok.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Ba­kan, in­sa­nın sağ­lı­ğıy­la oy­na­nır mı Sa­yın Ba­ka­nım? Her şe­yi an­la­dım da, aç du­ra­bi­lir ama, bu has­ta in­sa­nın ila­cı­nı ala­ma­sa Sa­yın Ba­kan… Siz di­yor­su­nuz ki: "Sen bu ila­cı ala­cak­sın, bun­dan faz­la­sı­nı ala­maz­sın, ben sa­na bu­nu ver­mem."

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Da­ha ön­ce hiç ala­mı­yor­lar­dı.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bu na­sıl te­da­vi usu­lü? Bu na­sıl bir man­tık? Bu­nu otuz beş-otuz al­tı se­ne­lik dok­tor ola­rak hiç an­la­mış de­ği­lim. Re­çe­te­yi de ba­ri siz ya­zın da ma­li­ye bü­rok­rat­la­rı, on­lar te­da­vi olur na­sıl ol­sa has­ta­lar.

Sa­yın Ba­kan, emek­li­ye ne ver­di­niz? Dul, ye­ti­me ne ver­di­niz söy­ler mi­sin Sa­yın Ba­kan? Sa­yın Ba­kan, bu­ra­ya gel­di­ği­niz­de, çok gü­zel, gü­ler yü­zü­nüz­le ve kar­şı­nız­da­ki ar­ka­daş­la­rı­ma da ba­zen ya­rı te­bes­süm, ya­rı ısı­rır gi­bi laf­lar­la bu­ra­da her şe­yi toz­pem­be gös­ter­mek gü­zel de, ama bir de ge­lin va­tan­da­şa so­run Sa­yın Ba­kan, ne çek­tik­le­ri­ni, ne­ler çek­tik­le­ri­ni bir gör­se­niz. Ta­bii ki, ben çok si­ya­set ya­pıp da, efen­dim bu­nu si­ze halk gös­te­re­cek, iş­te se­çim­de… On­lar be­nim işim de­ğil. Be­nim işim hal­kı­mın mut­lu­lu­ğu, be­nim işim hal­kı­mın sağ­lı­ğı, hal­kı­mın re­fa­hı, on­la­rı is­ti­yo­rum ben siz­den, ik­ti­dar­da ol­du­ğu­nuz için is­ti­yo­rum. İk­ti­da­ra ta­lip olan her­kes, ben bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nı hu­zur için­de, re­fah için­de ya­şa­ta­ca­ğım di­ye ik­ti­da­ra ta­lip olu­nur bu ül­ke­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ho­cam dün­le bu­gün na­sıl?

MU­ZAFF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ben ik­ti­dar­la­rı böy­le ka­bul edi­yo­rum ve böy­le ol­ma­sı­nı da is­ti­yo­rum…

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - Öy­le za­ten.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN - Ci­ha­zı­mız bir da­ki­ka ön­ce­sin­den ya­nıp sö­nü­yor bi­li­yor­su­nuz, bu sü­re içe­ri­sin­de te­şek­kür edil­me­si ge­re­kir.

Pe­ki, te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Fah­ri Kes­kin, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Kes­kin.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; 2007 Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın ek cet­ve­li­nin 7'nci mad­de­si hu­su­sun­da gö­rüş ve dü­şün­ce­le­ri­mi arz et­mek üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

2007 büt­çe­si Hükûme­ti­miz­ce ha­zır­la­nan be­şin­ci büt­çe­dir. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de bu­nun bir re­kor ol­du­ğu­nu göz önün­de tu­tar­sak, bu du­rum, ül­ke­de sağ­la­dı­ğı­mız is­tik­ra­rın bir ifa­de­si­dir. Büt­çe­ler, hükûmet­le­rin bir yıl içe­ri­sin­de mil­le­te su­na­ca­ğı ka­mu­sal hiz­met­le­ri, iz­le­ye­ce­ği eko­no­mik ve sos­yal po­li­ti­ka­la­rı or­ta­ya ko­yar. Tür­ki­ye'de bir ik­ti­dar, ilk de­fa, se­çi­me gi­der­ken se­çim büt­çe­sin­den uzak dur­mak­ta­dır, se­çi­me gi­der­ken hal­kın men­fa­at­le­ri dı­şın­da hiç­bir po­pü­liz­me ya­naş­ma­mak­ta­dır. Baş­ka­sı­nın ver­di­ği ne olur­sa ol­sun bi­zi il­gi­len­dir­mi­yor. Baş­ka­sı­nın beş faz­la ve­re­ce­ği dö­nem­ler bi­zim­le ka­pan­mış­tır.

Büt­çe­le­ri ele ala­cak olur­sak, büt­çe­ler, ge­nel­de ge­lir ve gi­der tah­min­le­ri­ne da­ya­nan cet­vel­ler­dir, ama, bun­dan ön­ce­ki uy­gu­la­ma­lar o ka­dar fark­lı iş­le­miş­tir ki, biz­den ön­ce büt­çe gi­der­le­ri da­ima he­def­le­rin üs­tün­de, büt­çe ge­lir­le­ri ise bu he­def­le­rin al­tın­da ger­çek­leş­miş­ti. Ay­rı­lan öde­nek­ler se­ne­nin or­ta­sın­da ta­mam­lan­mak­ta, ge­ri­ye pa­ra bas­mak için bank­not mat­ba­ala­rı­na emir­ler yağ­dı­rıl­mak­tay­dı. Bu ise enf­las­yon ca­na­va­rı­nı ül­ke­de şah­lan­dır­mak­ta, ga­rip gu­re­ba­yı pe­ri­şan et­mek­tey­di. Bu tah­min­ler­de­ki ya­nıl­gı, öy­le dö­nem­ler gel­miş­tir ki, yüz­de 49'la­ra ka­dar uzan­mış­tır. Geç­miş­te, iyi ha­zır­lan­ma­yan ve iyi ida­re edi­le­me­yen büt­çe­ler yü­zün­den ül­ke­miz kri­ze gir­di, sos­yal den­ge­ler al­tüst ol­du. Be­de­li­ni yük­sek fa­iz ola­rak öde­dik, hâlâ öde­mek­te­yiz.

Geç­miş hükûmet­ler­de top­lam ver­gi­ler fa­ize bi­le yet­me­di. Du­rum böy­le olun­ca, di­ğer ka­mu har­ca­ma­la­rı yük­sek fa­iz­le borç alı­na­rak ger­çek­leş­ti. Böy­le büt­çe­ler mil­le­tin sır­tı­na yük­tü. Biz, bu mil­le­tin sır­tın­dan büt­çe­yi yük ol­mak­tan çı­ka­rıp mil­le­ti­mi­zin hiz­me­ti­ne sun­duk. Bu büt­çey­le ül­ke­miz­de fa­kir fu­ka­ra­ya, en­gel­li­ye, öğ­ren­ci­ye, ga­rip gu­re­ba­ya, dul ve ye­ti­me sa­hip çı­kıl­mak­ta­dır.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Fa­kir fu­ka­ra­yı unut­tun yal­nız.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Ül­ke­de ya­şa­nı­lan bü­tün gü­zel­lik­le­rin al­tın­da ül­ke­miz­de ya­şa­tı­lan is­tik­rar ve gü­ven or­ta­mı yat­mak­ta­dır. Bun­dan, he­pi­mi­zin mut­lu­luk duy­ma­sı ge­re­kir. Ha­yalî he­def­ler­den uzak, ger­çek­çi tes­pit­le­rin ışı­ğın­da, sos­yal ve eko­no­mik yö­nü güç­lü bir büt­çe ha­zır­lan­mış­tır. Geç­miş dö­nem­ler­de is­tif­çi­lik­ten, fa­iz­den, stok­çu­luk­tan bü­yük ka­zanç sağ­la­yan­la­rın, hiç­bir ya­tı­rım yap­ma­dan ser­vet­le­ri­ni kat­la­yan­la­rın, ran­ti­ye­ci­le­rin sev­me­di­ği po­li­ti­ka­la­rı biz ta­kip edi­yo­ruz. Kö­şe dön­me dö­ne­mi­ne biz son ver­dik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne za­man, ne za­man?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - 2003'te, bi­zim­le bir­lik­te.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ad­res­ler de­ğiş­ti, ad­res­ler.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ya, en çok ran­ti­ye­ci siz­den çık­tı. Hay­ret bir şey ya!

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Kö­şe­le­rin ad­re­si de­ğiş­ti.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce, iş­çi­lik ve iş­siz­ler ra­ka­mı üze­rin­de çe­şit­li ko­nuş­ma­lar ol­du. Eğer dev­ral­dı­ğı­mız dö­nem­de­ki ora­nı bi­le mu­ha­fa­za et­miş ol­sak her yıl 800 bin ki­şi­ye biz iş bul­mu­şuz de­mek­tir; her yıl, 800 bin ki­şi, bu ül­ke­de iş­siz­ler or­du­su­na ka­tı­lı­yor.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - İna­nı­yor mu­sun, ina­nı­yor mu­sun? Söy­le­dik­le­ri­ne ina­nı­yor mu­sun?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Büt­çe­mi­zin sos­yal yö­nü bü­yük ağır­lık ta­şır, te­me­lin­de in­san var­dır. İş­te, bir­kaç ör­nek: Millî eği­ti­me, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, en bü­yük pay ay­rıl­mış­tır. Ge­çen yıl­la bu yıl ara­sın­da da yüz­de 29 ar­tış gös­ter­mek­te­dir. Da­ğı­tı­lan ki­tap­la­rın sa­yı­sı­nı si­ze ve­re­yim: Dört yıl­da 411 mil­yon. Dört yıl­da 100 bin ders­lik in­şa edil­di. Dört yıl­da 106 bin ye­ni bil­gi­sa­yar­lı oku­la gir­dik.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ya­vaş, ya­vaş! Hay­ret bir şey ya!

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - 2006-2007 öğ­re­tim yı­lın­da li­se­le­ri­miz­de de ki­tap da­ğı­tı­mı­na baş­lan­dı. Üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­ne ve­ri­len kre­di ve burs mik­tar­la­rın­da, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, gö­rül­me­dik ar­tış­lar ya­şan­dı.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne za­man?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - 2002'de burs ve kre­di alan 451 bin öğ­ren­ci­nin sa­yı­sı 725 bi­ne çı­ka­rıl­dı. Araş­tır, gö­rür­sün.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne za­man, ne za­man?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Araş­tır, gö­rür­sün. Bu za­man.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne za­man?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - 2002'de öğ­ren­ci­le­re ve­ri­len 45 mil­yon li­ra 150 mil­yon li­ra­ya çı­ka­rıl­dı bi­zim dö­ne­mi­miz­de, AK Par­ti dö­ne­min­de. Bun­lar­la, he­pi­miz gu­rur duy­ma­lı­yız.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Han­gi dö­nem?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Hükûme­ti­miz­ce, ih­ti­ya­cı olan va­tan­daş­la­ra, sos­yal yar­dım ni­te­li­ğin­de kö­mür da­ğı­tı­mı ya­pıl­dı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ne za­man, ne za­man?

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la)- Ön­ce­ki dö­nem­ler­de kı­şı yor­gan al­tın­da ge­çi­ren…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kes­kin, te­şek­kür edi­yo­rum.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Baş­tan ila­nı yap­tım Sa­yın Kes­kin.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım… 

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, bı­ra­kın ko­nuş­sun!

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Bı­rak ko­nuş­sun!

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Gel de ko­nuş, sen, bu­ra­ya!

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, ko­nuş­sun lüt­fen…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kes­kin, lüt­fen…

Te­şek­kür edi­yo­rum.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Yap­tı­ğı­mız ic­ra­at­lar­dan bah­se­di­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kes­kin, lüt­fen… Te­şek­kür eder mi­sin Sa­yın Ke­sin.

FAH­Rİ KES­KİN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum. 

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır, bir da­ki­kay­la da sı­nır­lan­dı­rıl­mış­tır.

Bu­yu­run Sa­yın Işık.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, özel…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, bi­rin­ci sı­ra­da ben var­dım efen­dim, bi­rin­ci sı­ra­da ben var­dım.

BAŞ­KAN - Ha­yır, Sa­yın Kı­lıç… 

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ha­yır efen­dim, bi­rin­ci sı­ra­da ben var­dım ora­da. Lis­te­yi al­dım ben. Ah­met Işık ikin­ci sı­ra­day­dı.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sı­ra­mı ve­re­bi­li­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Efen­dim, bi­zim ih­ti­ya­cı­mız yok da... Fa­kat, adil dav­ra­nır­sa­nız mem­nun olu­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, ta­mam, açı­la­cak, ama, bu­ra­da­ki ek­ran­da Işık bi­rin­ci sı­ra­da gö­rü­nü­yor.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ha­yır efen­dim, ben, lis­te­yi ilk baş­ta al­dım.

BAŞ­KAN - An­la­şıl­dı Sa­yın Kı­lıç, açı­lı­yor, bir sa­ni­ye…

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, muh­tar­la­ra 260 TL ma­aş ve­ril­mek­te, bu­nu da an­cak Bağ-Kur prim­le­ri­ne ya­tır­mak­ta­dır­lar. Hat­ta, ço­ğu, Bağ-Kur prim­le­ri­ni de öde­ye­me­di­ği için mil­yar­lar­ca borç­la­rı bi­rik­miş­tir. Muh­tar­la­ra as­ga­ri üc­ret mik­ta­rın­da ma­aş öde­me­yi ve Bağ-Kur prim­le­ri­ni öde­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Ko­ru­cu­lar, te­rö­rün ön­len­me­sin­de bü­yük gö­rev yap­mış­lar­dır, an­cak, bun­lar, hâlâ sos­yal gü­ven­lik­ten yok­sun­dur. Dev­let, yıl­lar­ca sos­yal gü­ven­lik­siz ele­man ça­lış­tır­mak­ta­dır. Bu ayı­ba ne za­man son ve­re­cek, ko­ru­cu­la­rı sos­yal gü­ven­ce­ye ka­vuş­tu­ra­cak­sı­nız?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, da­ki­ka­lar ça­lış­mı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­nım, özel sek­tör ya­tı­rım ta­le­bi ve ener­ji fi­yat­la­rı pa­ra­le­lin­de ar­tan dış ti­ca­ret açı­ğı, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın art­ma­sın­da­ki te­mel et­ken ol­muş­tur. Ca­ri açık ocak-ekim dö­ne­min­de 28 mil­yar do­lar dü­ze­yin­de ger­çek­leş­miş­tir. Ener­ji­nin top­lam fa­tu­ra­sı ise ocak-ekim dö­ne­min­de 23,4 mil­yar do­lar ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. 2006 yı­lı so­nun­da ener­ji fa­tu­ra­sı­nın Tür­ki­ye'ye ma­li­ye­ti­nin 28 mil­yar do­lar ola­ca­ğı­nı dü­şü­ne­cek olur­sak, ener­ji­de­ki fi­yat ar­tış­la­rı­nın ca­ri açı­ğı bü­yük oran­da et­ki­le­di­ği açık­ça gö­rül­mek­te­dir. Bu­ra­da, Sa­yın Ba­ka­nım, ca­ri açı­ğın ra­kam­sal bü­yük­lü­ğü mü, yok­sa, sür­dü­rü­le­bi­lir­li­ği mi da­ha önem­li­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Öz­kan…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Ba­kan, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca, 3 Ara­lık­ta ya­pı­lan ge­lir uz­man­lı­ğı sı­na­vın­da 70 ve üze­ri pu­an alan­lar­dan sa­de­ce 2.500 ki­şi­nin ata­ma­sı ya­pıl­mış­tır. Ata­ma­lar 83 pu­an­da bı­ra­kıl­mış­tır. Ge­lir uz­man­la­rı­na çok ih­ti­ya­cın ol­du­ğu bi­lin­me­si­ne ve Ge­lir Baş­ka­nı­nın açık­la­ma­la­rı­na rağ­men, di­ğer, 70 ve üze­ri pu­an alan aday­lar ne­den atan­ma­mış­tır? Ka­lan bu aday­la­rın ata­ma­la­rı ne za­man ya­pı­la­cak­tır?

Ge­lir İda­re­si Baş­ka­nı, 22 Ara­lık­ta, ge­lir uz­ma­nı ih­ti­ya­cı­nın çok ol­du­ğu­nu, hat­ta bir­ço­ğu­nu di­ğer teş­ki­lat­la­ra kap­tır­dık­la­rı­nı bil­dir­miş olup ge­lir uz­ma­nı al­ma­ya de­vam et­tik­le­ri­ni ve de­vam ede­cek­le­ri­ni, can­lı ya­yın­da, te­le­viz­yon­da bil­dir­miş­tir. Bu­na gö­re, sı­nav­da ba­şa­rı sağ­la­yan 70 pu­an üze­rin­de­ki ge­lir uz­man­la­rı­nın mağ­du­ri­yet­le­ri­ni gi­der­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Öz­can…

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, so­rum 1: Söz­leş­me­li öğ­ret­men­le­re kad­ro ve­ri­le­ce­ği ba­zı ba­kan­la­rı­nız ta­ra­fın­dan açık­lan­dı. Bu öğ­ret­men­le­re kad­ro­yu ne za­man ve­re­cek­si­niz?

So­rum 2: Me­mur emek­li­le­ri için, ilk al­tı ay­da 3 ve 4 zam ön­gö­rü­yor­su­nuz. Do­ğal ga­zın yüz­de 25, ki­ra­la­rın yüz­de 20 art­tı­ğı bir or­tam­da, emek­li­ler na­sıl ge­çi­ne­cek­ler­dir, açık­lar mı­sı­nız?

3- Aç­lık ve yok­sul­luk sı­nır­la­rı­nın eko­no­mik ra­kam­la­rı ne­dir? Si­zin ra­kam­la­rı­nız­la iş­çi sen­di­ka­la­rı­nın ilan et­ti­ği ra­kam­lar ara­sın­da fark var mı­dır? Var­sa, han­gi­si­ni sa­vu­nu­yor­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­can.

Sa­yın Öğüt, bu­yu­run.

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nım, şu an­da Ar­da­han'da şid­det­li kar ya­ğı­yor, te­le­viz­yon­da da alt ya­zı ge­çi­yor. Yol­lar ka­pa­lı, özel­lik­le Po­sof yo­lun­da has­ta­la­rı­mız yol­da kal­mış. Ben, de­min, il­çe baş­ka­nı­mız­la gö­rüş­tüm. Po­sof yo­lu­nun ve Şav­şat yo­lu­nun ka­pa­lı ol­ma­sı ve di­ğer il­çe­le­rin de ka­pa­lı ol­ma­sı, Ar­da­han Va­li­li­ği ve be­le­di­ye­le­rin de araç ge­reç ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le, has­ta­la­rı­mı­zın yol­lar­da öl­me­si söz ko­nu­su­dur.

Şim­di siz­den is­tir­ha­mım, ye­di ay kar ve buz­la mü­ca­de­le ve­ren Ar­da­han be­le­di­ye­le­ri ve Va­li­li­ği­ne araç ge­reç ve mad­di yar­dım aci­len gön­der­me şan­sı­nız var mı? Hükûmet ola­rak bu ko­nu­da ne dü­şü­nü­yor­su­nuz, Ar­da­han'a yar­dım ede­cek mi­si­niz? Ama, so­ru­ma, lüt­fen, tam ve net bir ce­vap ve­rin, çün­kü, şu an­da can pa­za­rı, in­san­la­rı­mız yol­da kal­mış.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öğüt.

Sa­yın Öğüt, yal­nız, Tür­ki­ye kar yağ­ma­sı­nı is­ti­yor, is­ter­se­niz Ar­da­han'dan bu ta­ra­fa doğ­ru gön­de­rin.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Bi­zim yol­la­rı­mız ka­pa­lı, yol­la­rı­mız açıl­sın.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum. Sa­yın Ba­ka­na bir so­rum var.

Ba­kan­lı­ğı­nız 2006 yı­lı büt­çe­si­nin ye­dek öde­nek ter­ti­bi­ne ko­nu­lan öde­ne­ğin mik­ta­rı ne ka­dar­dır? Bu mik­ta­rın ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­ler iti­ba­rıy­la da­ğı­lı­mı na­sıl ol­muş­tur? 2007 yı­lı için, Ba­kan­lı­ğı­nız büt­çe­sin­de ön­gö­rü­len ye­dek öde­nek mik­ta­rı ne ka­dar­dır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Tü­tün­cü, bu­yu­run.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Be­nim Sa­yın Ba­ka­na iki so­rum ola­cak.

Bir ta­ne­si: Tür­ki­ye ma­li­ye­si 2007 yı­lın­da, her gün, 147 mil­yon YTL ya da do­lar ola­rak 95 bin do­lar fa­iz öde­me­si ya­pa­cak. Biz, böy­le bir he­sap yap­tık. Bu, doğ­ru mu­dur?

İkin­ci so­rum: Or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­le­rin­de, ba­zı­la­rın­da bü­yük ek­sik­lik­ler var. Do­lu­luk ora­nı, Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sı yüz­de 50'ler do­la­yın­da. An­cak, ba­zı­la­rın­da hiç ya­tı­rım yok. Ör­ne­ğin, Mal­ka­ra ve Hay­ra­bo­lu Or­ga­ni­ze Sa­na­yi Böl­ge­le­rin­de, bir ku­ruş da­hi…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­tün­cü.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Ön­ce, bir hu­su­su be­lirt­mek is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Şim­di, bu so­ru­lar… Bu oku­du­ğu­muz mad­de, büt­çe­de­ki öde­nek tür­le­ri. Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu'nun so­ru­su ha­riç, hiç­bir so­ru bu mad­dey­le il­gi­li de­ğil, ama, ben yi­ne de ce­vap ver­me­ye gay­ret ede­ce­ğim.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Muh­tar­la­rın ma­aş öde­me­le­ri yok mu Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Fa­kat, ben, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım­dan bir hu­su­su özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum: İl­gi­li mad­dey­le so­ru­lar so­ru­lur­sa, çok da­ha an­lam­lı ola­cak, bu­nu özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Şim­di­ye ka­dar, mad­de­ler­le hiç ala­ka­sı ol­ma­yan so­ru­lar so­rul­du, ben ce­vap ver­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Yi­ne de ben ce­vap ver­me­ye de­vam ede­yim, ama, ar­ka­daş­la­rı­mız da bu­na dik­kat eder­ler­se, çok da­ha iyi ola­cak bu gö­rüş­me­ler. Onu arz et­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, Sa­yın Kı­lıç'ın muh­tar­lar­la il­gi­li so­ru­suy­la ce­vap­la­ra baş­la­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Kı­lıç di­yor ki: "Muh­tar­lar 260 li­ra alı­yor, bu yet­mi­yor. Efen­dim, bu­nu bi­raz da­ha ar­tır­sak, muh­tar­lar için iyi olur."

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Onu da Bağ-Kur'a prim ödü­yor­lar Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ko­ru­cu­lar için de, sos­yal gü­ven­li­ğe ka­vuş­tu­rul­ma­sı­nı söy­lü­yor.

Ben, şim­di, bir şe­yi arz et­mek is­ti­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu muh­tar­la­rı, şim­di­ye ka­dar, bi­zim Hükûme­ti­miz ha­riç, hiç kim­se dü­şün­me­miş. Biz gel­di­ği­miz­de -ba­kın, bir ra­kam ve­re­yim- 97 li­ra alı­yor­du muh­tar­lar, 97…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Bağ-Kur pri­mi ne ka­dar­dı Sa­yın Ba­ka­nım? Bağ-Kur pri­mi de o ka­dar­dı.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Sa­yın Ba­kan, Bağ-Kur pri­mi ne ka­dar­dı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bak, ben si­zi din­le­dim, siz de be­ni din­le­yin.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… Lüt­fen…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Siz be­ni din­le­yin. Şim­di, bir­bi­ri­mi­zi din­ler­sek, da­ha iyi olur.

Şim­di, bu 97 li­ra­yı biz 267 li­ra yap­mı­şız. Gö­nül ar­zu eder ki, da­ha faz­la ve­re­lim, 467 li­ra ya­pa­lım.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Bağ-Kur pri­mi ne ka­dar ol­du Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bağ-Kur pri­mi­ni öde­ye­bi­li­yor­lar bu ra­kam­la.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - O za­man öde­mi­yor­lar mıy­dı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - O za­man öde­ye­mi­yor­lar­dı, evet, evet, öde­ye­mi­yor­lar­dı.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Söy­le­yin, o za­man ne ka­dar ödü­yor­lar­dı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Onun için de ben­de bir­çok di­lek­çe var­dı.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, bü­tün da­ire­le­rin mü­dür­le­ri, amir­le­ri, her­kes, gi­din­ce köy­de muh­ta­rın ya­nı­na gi­di­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, el­de­ki imkânlar öl­çü­sün­de, biz, bü­tün bu iyi­leş­me­le­ri ya­pı­yo­ruz, yap­ma­ya da de­vam ede­ce­ğiz; me­mu­ru­mu­za da iş­çi­mi­ze de emek­li­mi­ze de muh­ta­ra da ko­ru­cu­ya da hep­si­ne de­vam ede­ce­ğiz, bu­nu bi­lin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Al­dı­ğı ma­aşı prim ola­rak öder­se be­da­va mı ça­lı­şa­cak Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ama, he­sap­lı git­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. Yok­sa, borç ala­rak, onun ma­aşı­nı ar­tır, bu­nun ma­aşı­nı ar­tır, git borç al, git onun ka­pı­sı­na el aç, git bu­nun ka­pı­sı­na el aç… On­dan son­ra, o ma­aşı­nı ar­tır­dı­ğı­mız kim­se­ler, o ar­tan enf­las­yo­nun al­tın­da ezi­le­rek…

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - En iyi yap­tı­ğı­nız şey o za­ten, el aç­mak.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - …en bü­yük çi­le­yi çe­ker­ler. Şim­di­ye ka­dar ya­pı­lan buy­du, bu­nu yap­mak is­te­mi­yo­ruz. Bi­zim, şim­di, yap­tı­ğı­mız ar­tış­lar re­el ar­tış­lar olu­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ah ona bir akıl­la­rı er­se!

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - En iyi yap­tı­ğı­nız şey borç al­mak!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, ko­ru­cu­lar için, ko­ru­cu­lar için te­da­vi söz ko­nu­su de­ğil­di, sağ­lık hiz­me­ti söz ko­nu­su de­ğil­di.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - En iyi yap­tı­ğı­nız şey borç al­mak!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Biz, şim­di…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sos­yal gü­ven­lik­siz ele­man ça­lış­tır­mak doğ­ru mu Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Biz, bun­la­rı ge­tir­dik, ko­ru­cu­la­rın du­ru­mu­nu da­ha iyi­leş­tir­dik.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Prim­le­ri­ni kar­şı­la­mı­yor muh­tar ma­aş­la­rı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Şa­hin, lüt­fen…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ma­aş­la­rı­nı ar­tır­dık.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ha­yır efen­dim, laf atı­yor­lar ora­dan!

BAŞ­KAN - Sa­yın Şa­hin, lüt­fen…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bir din­le­yin ca­nım…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Kaç pa­ray­dı, kaç pa­ra ol­du?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­na so­ru…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ama, Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Şa­hin…

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run siz, lüt­fen…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, hem ma­aş­la­rı­nı ar­tır­dık ko­ru­cu­la­rın hem on­la­ra te­da­vi imkânla­rı ge­tir­dik, ilaç imkânla­rı ge­tir­dik, de­vam­lı su­ret­te iyi­leş­ti­ri­yo­ruz ve iyi­leş­tir­me­ye de de­vam ede­ce­ğiz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, yir­mi yıl­dır ça­lı­şan ko­ru­cu var sos­yal gü­ven­lik­siz. Bun­lar, emek­li ola­ma­ya­cak­lar mı?

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Işık, ener­ji açı­ğıy­la il­gi­li ola­rak, ca­ri açık­la il­gi­li ola­rak, ener­ji fa­tu­ra­sı­nın bu­nun üze­rin­de­ki et­ki­le­ri­ni sor­du. Çok önem­li bir so­ru bu.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ca­ri açık di­yo­ruz, her çı­kan, bi­zi eleş­tir­mek için, ca­ri açık şu ka­dar art­tı, ca­ri açık bu ka­dar art­tı… Şim­di, Tür­ki­ye'nin ken­di­ne özel du­ru­mu var. Bir de­fa, ca­ri açık ne ka­dar olur­sa ol­sun, şu an­da, şu an­da­ki gö­rü­nüm, Tür­ki­ye için bir teh­li­ke, bir risk de­ğil­dir, bu­nu her­kes bil­sin. Ne­den? Çün­kü, ca­ri açı­ğı fi­nan­se edi­le­bi­lir me­ka­niz­ma­lar çok faz­la ha­re­ke­te geç­ti. Bun­la­rın en ba­şın­da da, doğ­ru­dan ya­ban­cı ya­tı­rım… 1 mil­yar ci­va­rın­day­dı Tür­ki­ye'de, şim­di 20 mil­yar­la­rı ko­nu­şu­yo­ruz. Ama, bir de, dün­ya­da­ki ener­ji fi­yat­la­rı­nın ar­tı­şı­nı iyi he­sap­la­ma­mız la­zım. Bü­tün dün­ya­da ol­du bu fi­yat­lar. Çün­kü, biz ener­ji­yi dı­şa­rı­dan it­hal eden bir ül­ke­yiz ma­ale­sef. Bi­zim pet­ro­lü­müz yok, -iş­te, az bir pet­ro­lü­müz var- do­ğal ga­zı­mız yok. Hat­ta, kö­mü­rü bi­le, ba­zı şey­ler için, elek­trik üre­tim te­sis­le­ri için dı­şa­rı­dan ge­ti­ri­li­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Pe­ki. Di­ğer­le­ri­ne ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Ge­lir uz­man­la­rı…

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­ade eder mi­si­niz.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Sa­yın Baş­kan, in­san­lar yol­da kal­mış… Yol­da kal­mış has­ta var, ölü­yor, ama, siz hâlâ ko­nuş­tur­mu­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öğüt, otu­rur mu­su­nuz lüt­fen.

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Siz hiç yol­da ka­lan… 

BAŞ­KAN - Otu­rur mu­su­nuz Sa­yın Öğüt, lüt­fen.

EN­SAR ÖĞÜT (Ar­da­han) - Bu Mec­lis­te ko­nuş­ma­yıp da ne­re­de ko­nu­şa­ca­ğız?

BAŞ­KAN - 8'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Özel büt­çe­li ida­re­le­re Ha­zi­ne yar­dı­mı

MAD­DE 8- (1) Özel büt­çe­li ida­re­le­re, 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (I) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan ka­mu ida­re­le­ri­nin büt­çe­le­ri­nin il­gi­li ter­tip­le­rin­den bu ida­re­le­rin na­kit ih­ti­yaç­la­rı dik­ka­te alı­na­rak ya­pı­la­cak Ha­zi­ne yar­dı­mı ta­hak­kuk­la­rı, Ha­zi­ne yar­dı­mı öde­ne­ği­nin bu­lun­du­ğu ka­mu ida­re­le­ri­nin öde­me­le­ri­ni ya­pan mer­kez mu­ha­se­be bi­rim­le­rin­ce öde­nir. 

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru sor­mak için şim­di ci­haz­la­ra gi­re­bi­lir­si­niz.

Bu­yu­run.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Yük­sel Çor­ba­cı­oğ­lu, Art­vin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (Art­vin) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, on gün­dür de­vam eden büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de her­kes bir şey­ler söy­le­me­ye ça­lı­şı­yor. İk­ti­dar, 2007 büt­çe­si­ni ve dört yıl­lık ic­ra­at­la­rı­nı ken­di açı­la­rın­dan de­ğer­len­di­ri­yor; biz­ler de, mu­ha­le­fet ola­rak ken­di açı­mız­dan de­ğer­len­di­ri­yo­ruz.

Yal­nız, Sa­yın Ba­kan, çok ma­ha­ret­li bir şe­kil­de ra­kam­la­rı oy­na­tı­yor, ra­kam­la­ra tak­la at­tı­rı­yor, top­lu­yor, çı­ka­rı­yor, bir şey­ler ya­pı­yor, so­nuç­ta zey­tin­ya­ğı gi­bi su­yun üs­tü­ne çı­kı­yor. Bak­tı­ğı­nız­da çok gü­zel ra­kam­lar. Bu an­lam­da, AKP doğ­ru bir Ma­li­ye Ba­ka­nı bul­muş, ya­ni, bu­nu ka­bul edi­yo­ruz, ra­kam­la­rı çok gü­zel an­la­tı­yor. Fa­kat, ben so­nu­ca gel­mek is­ti­yo­rum. Şim­di, ba­zı ra­kam­lar var, me­se­la, -Ba­ka­nın ko­nuş­ma­la­rın­dan al­dım, ayın 15'in­de yap­tı­ğı ko­nuş­ma- ta­rım­da is­tih­dam, 2002 yı­lın­da yüz­de 34,9; 2006'da yüz­de 29,2. Düş­müş.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) - He­def bu.

YÜK­SEK ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - He­def bu, gü­zel.

Şim­di, siz bu is­tih­da­mı ta­rım­da dü­şü­rür­ken, bun­la­ra, hiz­met sek­tö­rün­de ve­ya sa­na­yi sek­tö­rün­de ve­ya bi­li­şim sek­tö­rün­de, o çağ­daş de­di­ği­niz sek­tör­de is­tih­da­ma al­dı­nız, ka­bul et­ti­niz, ora­da is­tih­dam ya­ra­tı­nız­da mı bu­nu azalt­tı­nız?

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) - İş­siz­lik aza­lı­yor.

YÜK­SEK ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - "İş­siz­lik aza­lı­yor." Ta­bii, ben bir şey söy­le­dim söz­le­ri­min ba­şın­da, ra­kam­la­ra çok gü­zel tak­la at­tı­rı­ve­ri­yor­su­nuz.

Efen­dim, me­se­la, iç borç­lan­ma­da fa­iz ora­nı, ik­ti­da­rı dev­ral­dı­ğı­nız­da yüz­de 62, şim­di yüz­de 18 di­yor­su­nuz. Fa­kat, enf­las­yon de­ğer­le­ri­ni hiç söy­le­mi­yor­su­nuz. İs­te­di­ği­niz za­man TL cin­sin­den ra­kam­la­rı be­lir­ti­yor­su­nuz, is­te­di­ği­niz za­man yüz­de cin­sin­den ve­ri­yor­su­nuz, is­te­di­ği­niz za­man enf­las­yo­nu ve­ri­yor­su­nuz. Ben de, me­se­la, es­naf ve sa­natkârla­rın he­sa­bı­nı si­ze an­la­ta­yım. İs­ter mi­si­niz?

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - An­lat, an­lat.

YÜK­SEK ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, ba­kın, Sa­yın Ba­kan, 15 Ara­lık büt­çe su­nuş ko­nuş­ma­sın­da, 2002 yı­lın­da… 2002 ba­şın­da enf­las­yo­nu yüz­de 73,2 ola­rak açık­la­dı, bu ko­nuş­ma­sın­da var. Bu­gün enf­las­yo­nu, 2006 enf­las­yo­nu­nu da tek ra­kam­lı ola­rak açık­la­dı, yüz­de 10, 10'un bi­raz al­tın­da.

Pe­ki, şim­di es­naf, sa­natkârlar he­sa­bı­nı ya­pa­lım. Sa­yın Ba­kan di­yor ki: "Es­naf, sa­natkârla­rın kre­di fa­iz­le­ri 2002'de yüz­de 47'ydi, şim­di yüz­de 13. As­lın­da, bu­na, ko­ope­ra­tif pa­yı, bir­ta­kım şey­ler ek­len­di­ğin­de yüz­de 20'ye ka­dar çı­kı­yor ama, bı­ra­kın, bü­tün bun­la­rı bir ta­ra­fa bı­ra­ka­lım. Şim­di, bu­ra­da, iyi­leş­tir­di­ği­niz ra­ka­mı, Ba­ka­nın de­yi­şi­ne gö­re, 47'den 13'e in­dir­di­ği, ba­şa­rı ola­rak an­lat­tı­ğı ra­ka­mı enf­las­yon­la kar­şı­laş­tı­ra­lım. 2002 yı­lın­da yüz­de 73 enf­las­yon var, fa­iz yüz­de 47, enf­las­yo­nun al­tın­da. Şim­di enf­las­yon ne? Sa­yın Ba­ka­nın de­me­si­ne gö­re yüz­de 9. Fa­iz ne? 4 pu­an üs­tün­de. Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, o za­man­ki es­naf mı mağ­dur, şim­di­ki es­naf mı mağ­dur? Eğer enf­las­yo­nu yok sa­yar­sa­nız, çok ra­hat­lık­la, 47'yi 13'e in­dir­dik, si­ze… Ga­yet gü­zel bir he­sap or­ta­ya ko­yar­sı­nız.

Pe­ki, bir de çift­çi he­sa­bı ya­pa­lım. Yi­ne, yüz­de 73 enf­las­yo­nun ol­du­ğu dö­nem­de çift­çi­le­rin ta­rım kre­di fa­iz ora­nı ne ka­dar? Yüz­de 59, yi­ne enf­las­yo­nun al­tın­da. Evet, pe­ki, şim­di ne ka­dar? Yüz­de 17,5.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Enf­las­yo­nu, yüz­de 30'la dev­ral­dık.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Ha, bir da­ki­ka. Eğer enf­las­yon yüz­de 30 ise bu­nu açık­la­ya­cak­sı­nız. Ge­lip bu­ra­da "dev­ral­dı­ğı­mız­da yüz­de 30." di­ye­cek­si­niz. Ora­dan de­me­ye­cek­si­niz. Ben bu­nu söy­le­me­ye ça­lı­şı­yo­rum. İs­te­di­ği­niz yer­den cım­bız­la alıp ra­kam­la­rı ko­yu­yor­su­nuz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Öy­le za­ten.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Han­gi­si öy­le?

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, ar­ka­daş­lar, bi­zi kan­dı­ra­maz­sı­nız; es­na­fı, çift­çi­yi, kim­se­yi kan­dı­ra­maz­sı­nız. Ama, işin kö­tü­sü, ken­di­ni­zi kan­dır­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz. Doğ­ru yap­mı­yor­su­nuz.

Şim­di bu ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, sa­nal ik­ti­dar… Par­don, sa­nal is­tik­rar… Sa­nal ik­ti­da­ra ge­le­ce­ğim. Sa­nal is­tik­rar var. Ya­ni, is­tik­rar­dan bah­se­di­yor­su­nuz.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Doğ­ru söy­lü­yor­sun, ik­ti­dar sa­nal.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Bu ra­kam­lar, is­tik­rar de­ğil, sa­nal is­tik­rar. Ta­bii, sa­nal is­tik­rar ne­re­de olur? Sa­nal ik­ti­dar­da olur. Di­ye­cek­si­niz ki şim­di: "Sa­nal ik­ti­da­rın... Ya­ni, ne de­mek is­ti­yor­su­nuz?"

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - Sa­nal mu­ha­le­fet var, o ne ya­pa­cak?

TEV­FİK AK­BAK (Çan­kı­rı) - Sa­nal mu­ha­le­fet!

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, onu se­çim za­ma­nı gö­re­ce­ğiz.

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - Sa­nal mu­ha­le­fet var, sa­nal!

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Sa­nal ik­ti­dar şu: Eğer, siz, büt­çe­ni­zi, ye­di yıl­dır uy­gu­la­nan IMF po­li­ti­ka­la­rı doğ­rul­tu­sun­da, her yıl im­za­la­dı­ğı­nız stand-by'la­ra gö­re dü­zen­ler­se­niz, bu­na siz de­ğil dı­şa­rı­dan bi­ri­le­ri ka­rar ve­rir, ve­ri­yor de­mek­tir. Şim­di, dı­şa­rı­dan bi­ri­si ka­rar ve­ri­yor­sa… Ka­ra­rı kim ve­rir? İk­ti­dar. İk­ti­dar dı­şa­rı­day­sa -ya­ni ben, ta­nım­la­ma ola­rak söy­lü­yo­rum sa­nal ik­ti­da­rı açık­la­mak için- o za­man ne de­mek olu­yor? Siz, sa­nal ik­ti­dar­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, çı­kar­dı­ğı­mız bir­ta­kım ka­nun­lar var. Bun­lar­dan özel­lik­le, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Mev­lüt As­la­noğ­lu, Sa­yın Ba­ka­na "Bu 5084 sa­yı­lı Teş­vik Ya­sa­sı ne du­rum­da?" di­ye sor­du. Bi­li­yor mu­su­nuz, Art­vin'de, 5084 sa­yı­lı, bu, Ya­tı­rım­la­rın ve İs­tih­da­mın Teş­vi­ki ile İl­gi­li Ya­sa ile il­gi­li bir tek baş­vu­ru var. Ne za­man? 2005'in Ekim ayın­da. Ben de bir mil­let­ve­ki­li ola­rak uğ­ra­şı­yo­rum, ora­da is­tih­dam ol­sun, ya­tı­rım ol­sun, üre­tim ol­sun di­ye. Bu­gü­ne ka­dar be­ce­re­me­dik ar­ka­daş­lar. Ya­ni, bir ka­nun çı­kar­dı­nız, on dört ay­dır, o ka­nu­nun, va­tan­daş­la­ra, in­san­la­ra ta­nı­dı­ğı, o teş­vik kap­sa­mı­na al­dı­ğı­nız Art­vin ili gi­bi il­le­re ta­nı­dı­ğı hak­la­rı on dört ay­dır kul­la­na­mı­yo­ruz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Biz kul­la­nı­yo­ruz.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Teb­rik edi­yo­rum kul­la­nı­yor­sa­nız. Ben de bu­nu söy­lü­yo­rum. Ni­ye kul­la­na­ma­dı­ğı­mız ko­nu­sun­da da içi­me kurt dü­şü­yor, şim­di "Biz kul­la­nı­yo­ruz." di­yor­su­nuz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Be­ce­ri me­se­le­si…

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Be­ce­ri mi­dir, bi­le­mi­yo­rum, ama, bu baş­vu­ru ya­pan ar­ka­da­şı­mı­zın, 2004 yı­lın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si be­le­di­ye baş­ka­nı ada­yı ol­du­ğu­nu açık­la­ya­yım, bu­ra­dan söy­le­ye­yim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­nal on­lar, sa­nal… Na­kil, na­kil, İz­mir'den ge­li­yor hep­si.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­pı­lan ya­tı­rım­lar­dan bah­set­ti­niz, ba­raj ya­tı­rım­la­rın­dan bah­se­dil­di Ener­ji Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si gö­rü­şü­lür­ken. Ba­raj­lar­la il­gi­li önem­li bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum yi­ne ilim­le il­gi­li. Art­vin, şu an­da, ba­raj ya­tı­rım­la­rı­nın, hat­ta Tür­ki­ye'nin en bü­yük ya­tı­rım­la­rı­nın ya­pıl­dı­ğı il. Ya­ni, ya­tı­rım­la­ra ba­kar­sa­nız, bu dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de ya ikin­ci ol­du ya üçün­cü ya dör­dün­cü ol­du ya­tı­rım mik­tar­la­rı açı­sın­dan. Ama, bu­ra­da ya­pı­lan, me­se­la, iş­let­me­ye alı­na­ma­yan Borç­ka Ba­ra­jı bir yıl­dır ak­sa­dı. Bir yıl­lık ak­sa­ma­sı­nın se­be­bi, yol­la­rın, Art­vin- Borç­ka yo­lu­nun ya­pıl­ma­ma­sı. Ora­da çok ezi­yet çe­ki­yor va­tan­daş. Ay­rın­tı­ya gir­mi­yo­rum, ya­ni, al­tı-ye­di yıl­dır sı­kın­tı içe­ri­sin­de­yiz. Ama, bu bir yıl­lık ge­cik­me­nin be­de­li, o bir yıl ge­ci­ken ener­ji üre­ti­mi­nin fa­tu­ra­sı 60 mil­yon do­lar.

De­ri­ner Ba­ra­jın­da da ay­nı so­run var. De­ri­ner Ba­ra­jı, dün­ya­da ikin­ci yük­sek ba­raj. 242 met­re ko­tun­da bir ba­raj, be­ton ba­raj ya­pı­lı­yor. Bu ba­raj­la il­gi­li, 1998 yı­lın­dan son­ra ya­pı­lan har­ca­ma­lar yak­la­şık 1 mil­yar do­la­ra gel­di. Ne ka­da­ra ger­çek­le­şir bi­le­mi­yo­rum, ama, 1,5 mil­yar do­lar ci­va­rın­da ger­çek­le­şe­cek bu ba­ra­jın ya­pı­mı. Si­zin Hükûme­ti­ni­zin… Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı ne yap­tı bi­li­yor mu­su­nuz 2006 yı­lın­da: "Bu ba­raj fi­zi­bil de­ğil­dir." di­ye bir ra­por yaz­dı. On­dan son­ra, onu çöz­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Şim­di, bir ba­raj­la il­gi­li 1 mil­yar do­la­ra ya­kın pa­ra har­ca­dık­tan son­ra "fi­zi­bil" de­mek ne ka­dar man­tık­lı? Pe­ki, bu­nu yap­tı­ğı­nız için, siz bu ba­ra­jı bir yıl ge­cik­tir­di­ği­niz­de bu­nun ma­li­ye­ti ne ka­dar bi­li­yor mu­su­nuz? Üret­ti­ği ener­ji mik­ta­rı­na ba­kar­sa­nız yıl­lık kay­bı­mız 200 mil­yon do­lar. Ar­ka­daş­lar, bun­lar yö­ne­tim ha­ta­la­rı ve bun­la­rı siz ya­pı­yor­su­nuz.

Mer­kez Ban­ka­sıy­la il­gi­li, yi­ne, Sa­yın As­la­noğ­lu bir so­ru sor­du "58-59 mil­yar do­lar­lık Mer­kez Ban­ka­sı dö­viz re­zer­vi var…" Bu­nun ma­li­ye­ti­ni sor­du. "Yüz­de kaç fa­iz­le biz bu re­zer­vi oluş­tu­ru­yo­ruz, son­ra bu pa­ra­yı, ne­re­de, ne ka­dar fa­iz­le tu­tu­yo­ruz?" Bu­nun içi­ne gi­rer­se­niz -içe­ri­de de­ğil- dı­şa­rı­dan fi­nans sek­tö­rü­nün Tür­ki­ye'yi na­sıl soy­du­ğu­nu çok net gö­rür­sü­nüz. Şim­di, bu­ra­dan ne­re­ye ge­le­ce­ğim: Si­zin Hükûme­ti­niz çı­kıp di­yor ki: "Efen­dim, bi­zim, Mer­kez Ban­ka­sı re­zer­vi­miz, iş­te, 58-59 mil­yar do­lar se­vi­ye­sin­de. Güç­lü bir Mer­kez Ban­ka­mız var" di­yor, sa­hip­le­ni­yor. Bu­ra­da so­ru sor­du­ğu­muz­da, "Mer­kez Ban­ka­sı­nın pa­ra­sı­nı na­sıl de­ğer­len­di­ri­yor­su­nuz, ma­li­ye­ti­niz ne?" de­yin­ce "Efen­dim, ora­sı özerk, ora­ya ka­rı­şa­ma­yız." Ha­ni, bi­li­yor­su­nuz bu de­ve ku­şu hikâye­si­ni, an­lat­ma­ya ge­rek yok, vak­tim yok. De­ve ku­şu gi­bi dav­ra­nı­yor­su­nuz. Ar­ka­daş­lar, ya yük ta­şı­yın ya uçun!

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Baş­ba­kan Tür­ki­ye'nin hu­kuk dev­le­ti ol­du­ğun­dan bah­set­ti…

Bu ara­da, bir şe­yi da­ha söy­le­ye­ce­ğim: Bu ra­kam­la­ra tak­la at­tı­rı­lı­yor ya, bu ih­ra­cat it­ha­la­tı an­la­tır­ken ba­şa­rı­lı ba­şa­rı­lı an­la­tı­yor­su­nuz, ama şu­nu söy­le­mi­yor­su­nuz: İt­ha­la­tın ih­ra­ca­ta ora­nı ne­dir? İt­ha­la­tın ne ka­da­rı­nı ih­ra­cat kar­şı­lı­yor? Dev­ral­dı­ğı­nız dö­nem, 2002'de, ih­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı yüz­de 70, bu­gün, 2006'da yüz­de 60, düş­müş. Bu­ra­ya ba­ka­cak­sı­nız, it­ha­lat - ih­ra­cat den­ge­si­ne ba­ka­cak­sı­nız, ora­dan ba­şa­rı­lı olup ol­ma­dı­ğı­nı­za ka­rar ve­re­cek­si­niz. Yok­sa "ih­ra­ca­tı­mız 30 kü­sur mil­yon do­lar­dan iş­te 84-85 mil­yon do­la­ra çık­tı…" Bu­nu, ba­şa­rı ola­rak söy­ler­se­niz ol­maz.

MEH­MET CEY­LAN (Ka­ra­bük) - Çok ba­şa­rı, çok.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, it­ha­la­tın kar­şı­la­ma ora­nı ba­şa­rı mı, ce­vap ve­rin?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - İt­ha­la­tın ka­lem­le­ri­ni söy­ler mi­si­niz?

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, ka­lem def­te­ri bı­rak bir ta­ra­fa. Ka­lem def­te­ri bı­ra­kın.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Sen ce­vap ver! Sen ce­vap ver!

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Baş­ba­kan ne di­yor…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Bi­raz son­ra çı­kın­ca ce­vap ve­ri­rim.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Ve­rir­si­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Çık da gö­re­yim o za­man!

BAŞ­KAN - Sa­yın Şa­hin…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Çık, ora­da ko­nuş!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Gel ar­ka­ya, ce­vap ve­re­yim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Şa­hin, lüt­fen…

Sa­yın De­mir­bağ…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Çık ora­da ko­nuş!

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ay­nen oku­yo­rum, Baş­ba­kan di­yor ki: "Tür­ki­ye'nin tam bir hu­kuk dev­le­ti ola­bil­me­si, in­san hak ve hür­ri­yet­le­ri­nin ek­sik­siz uy­gu­la­na­bil­me­si için bü­yük hu­kuk re­form­la­rı ger­çek­leş­tir­dik. Özel­lik­le ne yap­tık: Ce­za Ya­sa­sı, Ce­za Mu­ha­ke­me­si Ya­sa­sı, İn­faz Ya­sa­sı, bun­la­rı yap­tık." Ama, şu­nu da söy­lü­yo­rum: Yi­ne, ay­nı Hükûmet, bu Mec­lis­te yap­tı­ğı bü­tün bu ya­sa­lar da­ha yü­rür­lü­ğe gir­me­den ge­ri adım­la­rı at­tı. Bun­la­rı te­ker te­ker sa­ya­cak vak­tim yok. Onu da siz yap­tı­nız.

Yi­ne, Baş­ba­kan şöy­le bir şey söy­lü­yor: "Ar­tık, yat­tı­ğı yer­den pa­ra ka­za­nan­lar dö­ne­mi bit­ti." Ne dö­ne­mi baş­la­dı? "Alın te­riy­le ça­lı­şa­rak, ya­tı­rım ya­pa­rak pa­ra ka­zan­ma dö­ne­mi baş­la­dı."

Ha­yır, ar­ka­daş­lar, o dö­nem baş­la­ma­dı, şim­di ne dö­ne­mi baş­la­dı bi­li­yor mu­su­nuz: Alın te­riy­le ça­lı­şı­la­rak, ya­tı­rım ya­pı­la­rak üre­ti­len mal­la­rın, özel­leş­tir­me adı al­tın­da, bi­ri­le­ri­ne peş­keş çek­me dö­ne­mi baş­la­dı. O dö­ne­mi iyi ni­te­le­yin, yan­lış ni­te­le­me­yin.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Yan­lış, yan­lış!

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki, efen­dim, dış po­li­ti­ka ko­nu­sun­da, ya­ni, söy­le­ne­cek çok şey var, ama bu İk­ti­da­rı ben çok iyi ha­tır­lı­yo­rum, bu­gü­ne ka­dar çö­ze­me­di­ği­niz so­run­la­rı "biz, he­men çö­ze­ce­ğiz" di­ye işin içi­ne gir­di­niz, bir şey yok, iyi, yü­zü­mü­ze gö­zü­mü­ze bu­laş­tı. Şim­di, Kıb­rıs so­ru­nuy­la uğ­ra­şı­yo­ruz. Ya­ni, ıs­rar­la mu­ha­le­fet si­ze di­yor ki -çok net bir şey söy­le­ye­ce­ğim- Kıb­rıs so­ru­nu AB mü­za­ke­re­le­ri­nin ko­nu­su ola­maz, yap­ma­yın. Bu, BM, Bir­leş­miş Mil­let­ler nez­din­de, o plat­form­da çö­zül­me­si ge­re­ken bir so­run­dur, ora­da çö­ze­lim, ama siz il­le de AB sü­re­ci­ne, o 17 Ara­lık­ta at­tı­ğı­nız im­za­ya ba­kar­sa­nız gö­rür­sü­nüz, son­ra ge­lip bu­ra­da bay­ram yap­tık, o, iş­te Kı­zı­lay'da yap­tı­ğı­nız bay­ra­mın so­nu­cu ne ol­du, ne­re­ye gel­dik? Ya­ni, önü­müz açık mı tı­ka­lı mı ar­ka­daş­lar? Ni­ye bu sı­kın­tı­yı ya­ra­tı­yor­su­nuz?

Şim­di, eko­no­mik ça­lış­ma­la­rı­mı­zı, büt­çe­mi­zi kı­sa­ca şöy­le ta­nım­la­ya­bi­li­rim, ya­ni, si­zin büt­çe­ni­zin ama­cı, si­zin eko­no­mik ama­cı­nız şu: Borç borç­la öde­nir; çün­kü ra­kam­lar bu­nu gös­te­ri­yor. Ya­ni, ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­nız­da, dört yıl­da 150 mil­yar do­la­ra ya­kın borç yük­le­miş­si­niz iç-dış borç ola­rak.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Kay­nak gös­ter.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Din­le, din­le.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Ni­ye? Efen­dim, borç borç­la öde­ni­yor, prob­lem bu­ra­da.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Se­nin va­zi­fen laf at­mak mı? Din­le… Otur ba­ka­lım.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Borç, eğer üre­tim­le öde­nir­se, o za­man bor­cu­nu­zu azalt­ma­ya baş­lar­sı­nız. O za­man 225 mil­yar do­lar­lar­dan al­dı­ğı­nız iç-dış, ka­mu-özel sek­tö­rün tüm top­lam bor­cu­nu ya­vaş ya­vaş aşa­ğı­ya doğ­ru in­dir­me­ye baş­lar­sı­nız. Ama, dört yıl­da si­zin yap­tı­ğı­nız büt­çey­le, eko­no­mi po­li­ti­ka­sıy­la o 225 mil­yar do­la­rı 375 mil­yar do­lar­lar se­vi­ye­si­ne çı­kar­dı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sü­rem bi­ti­yor. Ben, iki ta­ne so­ru sor­mak is­ti­yo­rum: Bi­ri, Ener­ji Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­lu­nun 29/8/2006 ta­ri­hin­de 30 il­de 64 nok­ta­da Ma­li­ye, Güm­rük, jan­dar­ma, em­ni­yet, sa­hil gü­ven­lik, bun­lar­la be­ra­ber yap­tı­ğı, 39 fir­ma­nın 1.102 akar­ya­kıt tan­kın­da in­ce­le­me ya­pıl­mış bu akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğıy­la il­gi­li. 288 nu­mu­ne TÜ­Bİ­TAK'a gön­de­ril­miş ve ora­dan bü­yük kıs­mı stan­dart­la­ra uy­ma­dı­ğı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sü­re­nin uza­tıl­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­miş­tim baş­tan Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Ben bu­ra­da de­ğil­dim o za­man.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) - Sa­yın Baş­ka­nım, çok yan­lış bir uy­gu­la­ma.

BAŞ­KAN - O za­man te­şek­kür için açı­yo­rum, sa­de­ce te­şek­kür için; bu­yu­run.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Bir, bu ra­po­ru Hükûmet ta­kip et­sin di­yo­rum.

Bir de, Top­lu Ko­nu­tun em­lak pa­zar­la­ma şir­ke­ti var. Bu şir­ke­tin yüz­de 51 pa­yı Ame­ri­ka­lı bi­ri­nin ve­ya bir şir­ke­tin ol­du­ğu söy­le­ni­yor. Bu doğ­ru mu? Bu yüz­de 51 his­se­nin sa­hi­bi­ni -bu­ra­da söy­lü­yo­rum il­gi­li­le­re ulaş­ma­sı ama­cıy­la- Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız ta­nı­yor mu? Ta­nı­yor ise, na­sıl ta­nı­yor? İyi mi bu in­san, kö­tü mü? Var­sa bu­na ce­vap ve­re­bi­le­cek -Baş­ba­kan olur, Sa­yın Ba­kan olur ve­ya yet­ki­li hükûmet mer­ci­le­ri olur- bu ko­nu­da da bir ce­vap ver­me­ni­zi di­li­yo­rum.

As­lın­da söy­le­ne­cek çok şey var ama, sü­re­mi­zi de aş­tım. Be­ni din­le­di­ği­niz için he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan.

Sa­yın Öz­do­ğan, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

Ek sü­re ve­ril­me­ye­cek­tir Sa­yın Öz­do­ğan, du­yu­ru­lur.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı üze­rin­de, 8'in­ci mad­de­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti­nin ik­ti­dar olu­şun­dan yak­la­şık ola­rak dört yı­lı geç­kin bir za­man oluş­tu, bu­gü­ne ka­dar mil­le­ti­mi­zin yü­zü bu ik­ti­dar­dan ma­ale­sef gül­me­di. Sa­yın Baş­ba­ka­nın se­çim mey­dan­la­rın­da "Üç yı­lın so­nun­da ya­vaş ya­vaş ce­bi­ni­ze bir şey­ler gi­re­cek­tir." de­me­si­ne rağ­men, ma­ale­sef bu dört yıl­lık sü­reç içe­ri­sin­de mil­le­ti­mi­zin ce­bin­den ya­vaş ya­vaş bir şey­le­rin çık­tı­ğı­nı gör­dük. Ta­bii, şim­di 2007 yı­lı büt­çe­si­ni gö­rü­şü­yo­ruz. Bu­nun ne­den­le­ri var­dır, ne­den bu hâle gel­dik? Bu ko­nu­da­ki fi­kir­le­ri­mi, gö­rüş­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir­ta­kım ül­ke­ler­de yok­sul­luk hep var­dır ve gi­de­rek de bu yok­sul­luk ar­tar. Yok­sul­lu­ğun art­ma­sı bir te­sa­düf de­ğil­dir. Bu me­se­le, si­ya­si ik­ti­dar­la­rın bir ter­cih me­se­le­si­dir ve­ya kö­tü yö­ne­tim me­se­le­si­dir. Ken­di ter­cih­le­ri­ne uy­gun ola­rak uy­gu­la­dık­la­rı po­li­ti­ka­la­rın ürü­nü­dür.

İçi bo­şal­tı­lan ban­ka­la­rın be­de­li­ni ya­kın geç­miş za­man­da ga­ri­ban hal­kı­mız öde­miş­tir, bir ne­de­ni bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ik­ti­dar sa­ye­sin­de hal­kı­mı­zın sır­tı­na bin­di­ri­len bu ra­kam 50 mil­yar do­lar­dır.

Bu­gün­kü Hükûmet ise, yok­sul­lu­ğu ön­le­me­yi, ev­le­re kö­mür ve gı­da da­ğı­tı­mıy­la sı­nır­lı ola­rak gör­mek­te­dir. Üs­te­lik mil­le­tin pa­ra­sıy­la AK Par­ti­nin pro­pa­gan­da­sı­nı yap­mak­ta­dır. Ta­bii ki, bu da, çok çir­kin bir usul­dür.

Her ül­ke­de be­lir­li kay­nak­lar var­dır ve bu kay­nak­lar da sı­nır­lı­dır. Önem­li olan bu kay­nak­la­rı iyi yö­net­mek­tir. İş­te, AK Par­ti­nin be­ce­re­me­di­ği, bu iyi yö­net­me me­se­le­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ga­ye yok­sul­lu­ğu ön­le­mek­tir. AK Par­ti İk­ti­da­rı top­lu­mun bü­yük ke­si­mi­ne bu kay­nak­lar­dan pay ver­me­mek­te­dir.

Bu ik­ti­dar dö­ne­min­de çift­çi­ye ve­ri­len des­tek ge­ri­le­miş­tir, taa, dört­te 1 ora­nın­da aşa­ğı yu­ka­rı, ge­ri­le­miş­tir ve çift­çi fa­kir­leş­miş­tir.

İş­çi ve iş­çi emek­li­si se­fil bir ha­ya­ta itil­miş­tir.

Me­mur ve dev­le­te yıl­la­rı­nı har­ca­yan emek­li, aç­lık ve se­fa­le­te itil­miş­tir. Emek­li ay­lık­la­rı enf­las­yo­nun al­tın­da kal­mış ve emek­li yok ol­muş­tur.

Es­naf, ver­gi ve harç­la­rın çok­lu­ğu ile Bağ-Kur prim­le­ri­nin yük­sek­li­ği yü­zün­den yok ol­ma du­ru­mu­na gel­miş­tir. Al­dı­ğı­nı sa­ta­maz du­rum­da­dır ve sat­tı­ğı­nı ye­ni­den ye­ri­ne ko­ya­maz du­ru­ma gel­miş­tir.

Ül­ke sat­hın­da, bu ik­ti­dar dö­ne­min­de, her yıl yüz bin­ler­ce es­naf ke­penk ka­pat­mak­ta­dır. Ta­bii ki, yüz bin­ler­ce­si de ke­penk açı­yor; ama, ka­pa­tı­lan ke­penk sa­yı­sı da­ha faz­la­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­nu, dev­le­tin Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu bi­ze bil­dir­mek­te­dir.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Si­zi han­gi par­ti ge­tir­di Mec­li­se?

BAŞ­KAN - Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri. Ha­ti­be söz at­ma­ya­lım.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Be­ni mil­let ge­tir­di, mil­let. Mil­let ge­tir­di.

Ya­zık­lar ol­sun, sen­de fe­ti­şist bir dü­şün­ce var, fe­ti­şist. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler) Ya­zık ya­zık!.. Hiç sa­na ya­kış­tı­ra­mı­yo­rum. De­mok­ra­si kül­tü­rü yok sen­de.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Be­ni bu­ra­ya ge­ti­ren mil­let bu­ra­dan da git­me­mi is­te­di, onun için git­tim.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ge­nel mer­ke­zin önün­de düğ­me­ni­zi ilik­le­yip pe­ren­de at­tı­ğı­nız gün­le­ri unut­tu­nuz mu?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­şa!.. Ha­şa!.. Pe­ren­de atan­la­rı ben iyi bi­li­yo­rum. Ben il baş­kan­lı­ğı yap­tım, eme­ğim­le gel­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti ve Sa­yın Baş­ba­kan ise, bu olum­suz­luk­la­rı la­ik­lik pan­ze­riy­le nöt­ra­li­ze et­me­ye ve ört­me­ye ça­lış­mak­ta­dır.

Ba­kın, son Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı Şûra­sı­na, imam-ha­tip­li­le­rin hak­la­rı­na mey­dan oku­yan TÜ­Sİ­AD Baş­ka­nı­na Sa­yın Baş­ba­kan sus­kun kal­mış­tır, hak­kı­nı ara­yan çift­çi­ye "Al ana­nı git." de­miş­tir ve yi­ne, Er­zu­rum'da, çift­çi­ye "Bu mil­let, ya­tıp kal­kıp si­zin için mi ça­lı­şa­cak?" de­miş­tir, biz­zat ku­lak­la­rım­la duy­mu­şum­dur.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Çift­çi ol­ma­dı­ğı an­la­şıl­dı onun.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - "As­ker­lik yan ge­lip yat­ma ye­ri de­ğil." di­ye şe­hit ve ga­zi­le­ri­miz­den, bü­tün Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­miz­den pek çok ko­nu­da aza­rı ek­sik ol­ma­yan Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, TÜ­Sİ­AD Baş­ka­nı­na ne­den bir laf ol­sun et­mez? Bu­nu, mil­le­ti­mi­ze sor­mak is­ti­yo­rum.

AK Par­ti, ege­men­le­rin ik­ti­da­rı mı­dır yok­sa de­ğer­li ar­ka­daş­lar; Sa­yın AK Par­ti­li­ler so­ru­yo­rum siz­le­re? Yok­sa, ezi­len, iti­len, ka­kı­lan, hak­kı ye­nen va­roş­lar­da­ki ses­siz ço­ğun­lu­ğun mu ik­ti­da­rı­dır; si­ze so­ru­yo­rum? Va­roş­lar­da­ki ses­siz ço­ğun­lu­ğa da so­ru­yo­rum, gö­be­ği şiş­kin pat­ron­la­ra da so­ru­yo­rum.

Sa­yın Baş­ba­kan… Şim­di, so­ru­yo­rum tek­rar: Si­zi, ik­ti­da­ra, ül­ke­nin kay­ma­ğı­nı yi­yen pat­ron­lar mı ge­tir­di, yok­sa, iti­lip ka­kı­lan o imam-ha­tip­li­ler, o mu­ha­fa­zakâr, dinî de­ğer­le­ri­ne bağ­lı yok­sul ve or­ta di­rek mi ge­tir­di; bu­ra­dan so­ru­yo­rum? Hem ço­ğun­lu­ğun var, bu imam-ha­tip­li­ler ve ba­şör­tü ko­nu­su­nu ne­den dört yıl­dır çö­ze­me­din; bu­nu da sor­mak is­ti­yo­rum? Ya­zık de­ğil mi o in­san­la­ra!

CA­HİT CAN (Si­nop) - Siz çöz­dü­nüz mü?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Se­çim yı­lın­da ha­di­se­yi tek­rar ısı­tıp gün­de­me ge­ti­ri­yor­su­nuz. Ar­tık ba­şör­tü mev­si­mi gel­di, din­dar­lık mev­si­mi gel­di de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sen­den baş­ka kür­sü­de ko­nu­şan yok.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Dinî de­ğer­le­ri si­ya­si emel­le­ri­ne alet et­me. Bu asil mil­let bu ya­lan­cı dol­ma­la­rı as­la yut­ma­ya­cak­tır, çün­kü, çok tec­rü­be sa­hi­bi ol­muş­tur.

DUR­DU MEH­MET KAS­TAL (Os­ma­ni­ye) - Ken­di de gü­lü­yor. O söy­le­di­ği­ne sen de gü­lü­yor­sun, sen de inan­mı­yor­sun.

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Söy­le­di­ği­ne ken­din gü­lü­yor­sun.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kas­tal… Lüt­fen, Sa­yın Kas­tal…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yok… Ben ver­di­ğim ör­ne­ğe gü­lüm­sü­yo­rum, ver­di­ğim ör­ne­ğe.

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - İnan­dı­ğın gi­bi ko­nuş.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ama ya­pa­ma­dı­nız. Fat­ma Ha­nım, kar­de­şim, ya­pa­ma­dı­nız… Ya­pa­ma­dı­nız…

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Ken­din gü­lü­yor­sun söy­le­di­ği­ne.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yap­tı­nız mı yap­ma­dı­nız mı? Ya­pa­ma­dı­nız. Mil­le­ti­me de so­ru­yo­rum bu­ra­dan, ya­pa­ma­dı­nız.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Ni­ye gü­lü­yor­sun o za­man?

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ken­din ina­nı­yor mu­sun?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kın, dinî de­ğer­ler kul­lan­mak de­ğer­li ar­ka­daş­lar gü­nah­tır. Siz ik­ti­dar­sı­nız, kul­lan­ma­yın. Ya ya­pın şu me­se­le­yi, biz de si­zi al­kış­la­ya­lım.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Aye­ti ha­dis oku­yor­sun.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Yap­sa­nız oku­mam. Ca­hit­ci­ğim, yap­sa­nız oku­mam aye­ti ha­di­si. Yap­ma­dı­ğı­nız için oku­yo­rum. Ne­den…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Bun­la­rı ya­pa­ma­dı­ğın için mi ay­rıl­dın?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, bir ne­de­ni de odur.

Ba­kın, bir şey söy­le­ye­yim: Çün­kü, siz, ar­tık bu ke­sim­le­rin hükûme­ti de­ğil­si­niz. Hol­ding­le­rin ve pat­ron­la­rın hükûme­ti ol­du­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Bu­gün AK Par­ti İk­ti­da­rın­dan en çok fay­da­la­nan de­ğer­li ar­ka­daş­lar, geç­miş­te Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan'a "Bu muh­tar bi­le ola­maz." ve ik­ti­dar ol­ma­dan ön­ce en ağır ha­ka­ret­le­ri eden gö­be­ği şiş­kin pat­ron­lar bu­gün ya­la­ka­lık ya­pı­yor­lar. Ben, emi­nim ki bu pat­ron­lar Sa­yın Baş­ba­ka­nı yi­ne de sev­mi­yor­lar. Ama, ta­bii ki, ço­ğun­luk­la bü­yük bir ik­ti­dar­sı­nız,  şim­di si­zin ya­nı­nız­da bu­lun­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­dir­ler. Dos­tu­nu­zu düş­ma­nı­nı­zı iyi bi­lin. Ben si­ze bu­nu an­lat­mak is­ti­yo­rum. Bu­nu el­bet­te ki siz de iyi bi­li­yor­su­nuz.

TEV­FİK AK­BAK (Çan­kı­rı) - Dost acı söy­ler, doğ­ru söy­ler!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Siz bi­raz da şu va­ta­nın, şu Ana­do­lu top­ra­ğı­nın ger­çek in­san­la­rı­nın fay­da­lan­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak po­li­ti­ka­lar ya­pın ar­ka­daş­lar. Bu­nu is­ti­yo­rum.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - İb­ra­him Bey, Doğ­ru Yol'dan da mı onun için ay­rıl­dın?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bak, bir şey söy­le­ye­yim…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bak, onun ce­va­bı­nı ve­re­yim, onun ce­va­bı­nı ver­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Va­hit Ki­ler de bu­ra­da söy­le­di, be­nim ol­ma­dı­ğım bir za­man­da, ben­de bir ka­ba­hat, bir suç bu­la­ma­dı, üç par­ti de­ğiş­tir­mi­şim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben hiç­bir par­ti­ye...

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Üç de­ğil, iki.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - İki di­ye­lim, iki ol­sun. AK Par­ti­yi de sa­yı­yor ya.

Ben hiç­bir par­ti­ye gö­be­ğim­den, men­fa­at­le­rim­le bağ­lı de­ği­lim. Kim ki, mil­le­ti­me iha­net eder­se, ben her par­ti­den ay­rı­lı­rım. Bu­nu da mil­le­tim duy­sun.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Doğ­ru Yol da mı iha­net et­ti?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, o da iha­net et­ti.

Eğer siz­ler gi­bi gö­be­ğim­den par­ti­le­re bağ­lı ol­say­dım, si­ya­se­ten rant ye­sey­dim, pa­ça­mı bu ran­ta kap­tır­say­dım, si­zin gi­bi ben de ay­rıl­maz­dım. Ama, al­nım ak, yü­züm açık be­nim.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Si­zi Ge­nel İda­re Ku­ru­lu­na al­mış ol­sa­lar­dı ka­la­cak mıy­dı­nız ora­da?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Mil­le­ti­me iha­net eden her par­ti­den ay­rı­lı­rım; bu­nu unut­ma­yın, bu­nu hiç­bir za­man unut­ma­yın.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Si­zi Ge­nel İda­re Ku­ru­lu­na al­sa­lar­dı, ka­la­cak mıy­dı­nız?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Mü­da­ha­le et­me­sin­ler Ha­ti­be Sa­yın Baş­kan.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ba­kın, bir Er­zu­rum tür­kü­sü var­dır ar­ka­daş­lar, fa­kir fu­ka­ra­yı öy­le tek­me­le­di­niz ki… Ne di­yor bu­ra­da:

"Ev­vel ya­rin sev­gi­li­si ben idim,

Şim­di dal­da­lar­dan ba­kan ben ol­dum."

Bu, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de:

"Ev­vel ya­rin sev­gi­li­si ben idim,

Şim­di uzak­lar­dan ba­kan ben ol­dum."

İş­te, fa­kir fu­ka­ra, si­zi ik­ti­da­ra ge­ti­ren­ler uzak­lar­dan ba­kı­yor. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Bü­yük­ka­ya. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 8'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Bu mad­de, bi­li­yor­su­nuz, özel ida­re­li ku­rum­la­ra 5018 sa­yı­lı Ka­nun'a gö­re, ha­zi­ne­den kar­şı­lık­sız yar­dım yap­ma­yı dü­zen­li­yor ve bu­nun öde­me şek­li­ni be­lir­le­yen bir mad­de. Son de­re­ce açık ve 2006 yı­lın­da, bu mad­de­ye gö­re, yak­la­şık 10 mil­yar 842 mil­yon YTL'lik de öde­nek ay­rıl­mış du­rum­da. Bu öde­ne­ğin önem­li bir kıs­mı da şu ana ka­dar kul­lan­dı­rıl­mış­tır. Ve bu öde­nek­te en bü­yük pay ise iki ku­ru­ma ait: Emek­li San­dı­ğı 5 mil­yar 487 mil­yon YTL ve Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu da 3 mil­yar 684 mil­yon YTL.

Şim­di, ben bu mad­de­ler­le il­gi­li kı­sa­ca söy­le­mek is­ti­yo­rum. Ge­çen gün, bi­li­yor­su­nuz, Ana­ya­sa Mah­ke­me­miz, Emek­li San­dı­ğı­na men­sup ka­mu gö­rev­li­le­ri­ni dik­ka­te ala­rak Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı'nı ip­tal et­ti ve -ge­çen gün de bu­nu Mec­lis­te ifa­de et­tim, bu öde­nek­ten de gö­rü­yor­su­nuz, en bü­yük pay ora­ya ait- bu ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı sa­de­ce ka­mu gö­rev­li­le­ri, iş­çi­si, me­mu­ru, es­na­fı, iş­ve­re­ni bu ül­ke­nin va­tan­da­şı de­ğil, on­lar eşit hak­ka sa­hip ol­mak du­ru­mun­da de­ğil. Ve Emek­li San­dı­ğı men­sup­la­rı top­lam sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi için­de sa­de­ce yüz­de 15 pa­ya sa­hip, ama, açı­ğın yüz­de 42'si­ni teş­kil edi­yor.

Bu­nu sü­rek­li söy­le­mek zo­run­da­yız, çün­kü, unut­ma­ya­lım ki, bu, ço­ğun­lu­ğun azın­lı­ğa pa­ra ak­tar­ma­sı de­mek­tir. Do­la­yı­sıy­la, bu nok­ta­yı bu mil­le­te iyi an­lat­ma­lı­yız. Ku­rum­la­rı­mı­za da an­lat­ma­lı­yız. Ada­let ve hak ye­ri­ni bu­la­cak­sa, mut­la­ka bun­la­rı söy­le­me­li­yiz.

Son­ra, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu­na da bu­nu bu­ra­dan ses­len­me­li­yiz. Biz di­yo­ruz ki: "Üni­ver­si­te kur­duk, hay­di aç." Sağ­lık Ba­ka­nı­mız bu kür­sü­den söy­lü­yor, di­yor ki: "Dok­to­ra ih­ti­ya­cı­mız var, kon­ten­ja­nı­nı­zı ar­tı­rın; uz­man he­ki­me ih­ti­yaç var, ar­tı­rın." Ama, di­yor­lar ki: "Efen­dim, öde­ne­ği­miz yok." Öde­ne­ği ku­ru­şu­na ka­dar kul­lan­dı­rı­yor bu Hükûmet. Do­la­yı­sıy­la…

Şim­di, bir mu­ha­le­fet­te­ki ar­ka­da­şı­mız şu­nu söy­le­di: "Siz, evet, bü­yük bir ik­ti­dar­sı­nız." de­di. Doğ­ru, biz bü­yük bir ik­ti­da­rız.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Kim de­di ya?

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) - Bü­yük bir ik­ti­dar ol­du­ğu­muz için za­ten, Tür­ki­ye'yi bir yer­den alıp bir ye­re ta­şı­dık. Dün, ger­çek­ten çok mut­lu ol­du­ğum bir söz söy­le­di Av­ni Do­ğan ar­ka­da­şım. Evet, bi­ri­le­ri hâlâ Onun­cu Yıl Mar­şı'nı öğ­ren­me­ye ça­lı­şır­ken, biz, yü­zün­cü yıl mar­şı­nı bes­te­li­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Tür­ki­ye'yi ora­ya ta­şı­yo­ruz. Onun için ger­çek­ten bü­yük bir ik­ti­da­rız.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bü­yük­ka­ya.

Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın Kı­lıç, bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, Ma­lat­ya'da Güm­rük Mü­dür­lü­ğü var. Ha­va­ala­nı­mız da ye­ter­li, ha­va­ala­nı­mı­zın pis­ti de ye­ter­li. Du­rum böy­le ol­du­ğu hâlde Sa­yın Ba­kan, Ma­lat­ya Ha­va­ala­nı bir tür­lü ulus­la­ra­ra­sı uçuş­la­ra açı­la­mı­yor. Bu­nun­la il­gi­li ola­rak aca­ba Hükûme­ti­niz ve siz­ler Ma­lat­ya Ha­va­ala­nı'na ulus­la­ra­ra­sı uçuş yö­nün­den izin ve­re­cek mi­si­niz? Bu bir.

İkin­ci hu­sus Sa­yın Ba­kan: Ma­lat­ya ili Do­ğan­şe­hir il­çe­sin­de Sö­ğüt bel­de­si­ne bir kü­çük çap­lı bir ba­raj yap­ma söz ko­nu­su idi. Bu­nun­la il­gi­li bir ge­liş­me var mı?

Yi­ne, Do­ğan­şe­hir il­çe­mi­zin Göv­de­li Be­le­di­ye­sin­de li­se bi­na­sı ya­pıl­mış, an­cak he­nüz öğ­re­ti­me açıl­ma­mış, bi­na ora­da bom­boş du­ru­yor, li­se için de izin ve­ril­mi­yor. Bu­nun­la il­gi­li aca­ba Hükûme­tin bir iz­ni ola­cak mı ve­ya bu li­se­yi aça­cak­lar mı? Bi­na ora­da çü­rü­me­den kur­tu­la­cak mı? Bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nı­ma şu iki so­ru­yu yö­nelt­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, Dün­ya Ban­ka­sın­dan kre­di kul­la­nan ül­ke­ler ara­sın­da Tür­ki­ye 2004 yı­lın­da bi­rin­ci, 2005 yı­lın­da ise, ikin­ci ol­muş­tur. Bu du­ru­mu ne­ye bağ­la­mak­ta­sı­nız?

Ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler açı­sın­dan Tür­ki­ye'nin ko­nu­mu­nu ta­nım­lar mı­sı­nız?

Son so­rum: 2006 Ocak ve Ekim ayı­nı baz al­dı­ğı­mız­da, bu ban­dı baz al­dı­ğı­mız­da, yurt dı­şın­dan ge­len top­lam doğ­ru­dan ser­ma­ye ile yurt dı­şı­na çı­kan top­lam ser­ma­ye­yi kı­yas­lar mı­sı­nız?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na iki so­rum var. Bi­rin­ci so­rum: Te­kel ürün­le­ri olan si­ga­ra ve iç­ki­de­ki ÖTV ora­nı­nın yük­sek ol­ma­sı, sah­te iç­ki ve si­ga­ra üre­ti­mi­ni ar­tır­mak­ta­dır. Halk sağ­lı­ğı­nı ya­kın­dan il­gi­len­di­ren bu so­ru­nun gi­de­ril­me­si için ÖTV ora­nın­da in­di­rim yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Ka­çak sah­te akar­ya­kıt­tan mil­yon­lar­ca YTL'lik ver­gi kay­bı or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Ka­çak sah­te akar­ya­kıt­tan kaç YTL'lik ver­gi kay­bı var­dır? Ka­çak sah­te akar­ya­kı­tı ön­le­mek için Ba­kan­lı­ğı­nı­zın yap­tı­ğı bir ça­lış­ma var mı­dır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Gü­yül­dar, bu­yu­run.

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (Tun­ce­li) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na iki so­rum ola­cak­tır. Tun­ce­li ve il­çe­le­ri­ni ula­şım­da Elâzığ'a bağ­la­yan Per­tek Köp­rü­sü, Ke­ban Ba­ra­jı ya­pı­lır­ken su­la­ra gö­mül­dü. Otuz yıl­dan be­ri ula­şım fe­ri­bot­la sağ­la­nı­yor. Ge­ce­le­ri risk ne­de­niy­le fe­ri­bot ça­lış­tı­rıl­ma­dı­ğı için Tun­ce­li, Per­tek ve Ho­zat'ta ha­yat du­ru­yor.

Bi­rin­ci so­rum: Sa­yın Baş­ba­ka­nın bu köp­rü­nün ya­pı­mı için sö­zü ol­ma­sı­na rağ­men bir fa­ali­yet da­ha ol­ma­mış­tır. Sa­yın Ba­ka­nım, bu köp­rü­ye 2007 yı­lı için­de öde­nek ayı­ra­cak mı­sı­nız?

İkin­ci so­rum: Tun­ce­li'de te­rör­den za­rar gö­ren va­tan­daş­la­rı­mız hak et­miş ol­du­ğu taz­mi­nat­lar za­ma­nın­da öden­me­di­ği için mağ­dur ol­muş­lar­dır. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na in­ti­kal eden Tun­ce­li'de­ki te­rör mağ­dur­la­rı­nın taz­mi­nat­la­rı­nı 2006 yı­lı için­de öde­ye­cek mi­si­niz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: Ko­nuş­ma­sın­da, san­ki, kay­ma­kam­la­rı, ida­re amir­le­ri­ni mu­ha­le­fet eleş­ti­ri­yor­muş gi­bi, on­la­rı ko­rur bir ha­va­da bir­ta­kım şey­ler söy­le­di. Oy­sa­ki, An­tal­ya'da İl Özel İda­re­si­nin bir­ta­kım hiz­met­le­rin­de, bu hiz­met­le­ri AKP İl­çe Baş­ka­nı açık­lı­yor ken­di­le­ri yap­mış gi­bi. Kay­ma­kam­lar bir fi­gü­ran du­ru­mu­na dü­şü­rü­lü­yor. Ör­nek is­ti­yor­sa ken­di­si­ne kırk ta­ne ör­nek ve­ri­rim. İnek da­ğı­tı­mı ya­pı­lı­yor, AKP İl­çe Baş­ka­nı dü­zen­li­yor tö­re­ni. Baş­ka iş­le­ri de o ya­pı­yor.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Yok öy­le bir şey.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, kay­ma­kam­la­rı­nı­za, va­li­le­ri­ni­ze sa­hip çı­ka­ca­ğı­nı­zı söy­le­di­niz, on­la­rı bi­zim eleş­tir­di­ği­mi­zi söy­le­di­niz. Alan­ya'da­ki uy­gu­la­ma si­zin bil­gi­niz için­de mi ger­çek­le­şi­yor? Bi­rin­ci­si bu.

İkin­ci­si: Onun­cu Yıl Mar­şı'nı söy­le­ye­me­yen­ler ya da söy­le­me­yen­ler yü­zün­cü yıl mar­şı­nı na­sıl söy­le­ye­cek­ler? Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Öz­kan…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ge­lir uz­man­la­rıy­la il­gi­li so­ru­ma ce­vap ala­ma­dım. Onun hak­kın­da ce­vap is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı­mız da bu­ra­day­ken, Sa­yın Ba­ka­nım, ve­te­ri­ner he­kim­ler­le il­gi­li ola­rak ma­aş­la­rın­da ye­ter­li ar­tış ya­pa­ma­dık. Bu ko­nu­da bir ça­lış­ma yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Kı­lıç'ın Ma­lat­ya'da ha­va­ala­nı ulus­la­ra­ra­sı uçu­şa açı­la­cak mı; Ma­lat­ya'da, is­mi­ni tam ala­ma­dı­ğım bir il­çe­de li­se ya­pıl­mış…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Do­ğan­şe­hir il­çe­si.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Do­ğan­şe­hir il­çe­sin­de li­se açı­la­cak mı ve Ma­lat­ya'yla il­gi­li di­ğer so­ru­la­rı var. Ta­bii, ben, yi­ne ay­nı şe­yi söy­lü­yo­rum, bun­la­rın hiç­bi­ri­si il­gi­li mad­dey­le ala­ka­sı yok Sa­yın Baş­ka­nım. Ya­ni, bu ko­nu­da da, ben, şim­di ta­bii il­gi­li ba­kan­lar­dan bun­la­rın şey­le­ri­ni ala­yım, si­ze bil­di­re­yim, ya­zı­lı ola­rak bil­di­re­yim. Onun dı­şın­da baş­ka bir şey…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Ben ce­vap ve­ri­rim Sa­yın Ba­kan. Öğ­ren­ci sa­yı­sı ye­ter­li ol­du­ğun­da açı­la­cak.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Efen­dim?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Öğ­ren­ci sa­yı­sı ye­ter­li ol­du­ğun­da li­se açı­la­cak.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ, lüt­fen…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Öğ­ren­ci sa­yı­sı ye­ter­li be­ye­fen­di. O çev­re­nin mer­kez bir li­se­si. Va­ra, yo­ğa ko­nuş­ma­yın.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Işık, Dün­ya Ban­ka­sın­da­ki kre­di­ler­de da­ha ön­ce bi­rin­ci ol­du­ğu­mu­zu, bu se­ne de ikin­ci ol­du­ğu­mu­zu söy­le­di. De­mek ki, biz­den da­ha faz­la kul­la­nan bir ül­ke da­ha çık­mış, o da bi­rin­ci ol­muş. Ama, şu­nu özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum ki, Dün­ya Ban­ka­sı­nın kri­ter­le­ri­ne uyan gü­ven ve is­tik­ra­rı gös­te­ren ve eko­no­mik şart­la­rı gös­te­ren Tür­ki­ye'nin kre­di­bi­li­te­si fev­ka­la­de yük­sek­tir. Do­la­yı­sıy­la, Dün­ya Ban­ka­sı da bi­ze kre­di ver­mek için ol­duk­ça gay­ret de sarf edi­yor, on­lar da. Ama, Tür­ki­ye, ar­tık, ih­ti­ya­cı ka­dar… Her kre­di­ye de "aman, ih­ti­ya­cım var, ala­ca­ğım" şek­lin­de bir yak­la­şı­mı­mız çok şü­kür yok. O es­ki gün­ler hep geç­ti, ge­ri­de kal­dı. İn­şal­lah, ta­ri­he gö­mü­lür, bir da­ha da on­la­rı ya­şa­ma­yız. O ba­kım­dan, kre­di­bi­li­te­miz faz­la ol­du­ğu müd­det­çe, on­lar bi­ze ver­mek is­te­ye­cek­ler; ama, biz de uy­gun şart­lı olan­la­rı ka­bul ede­ce­ğiz. Bü­tün po­li­ti­ka­mız da bu­dur.

Şim­di, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu "Te­kel ürün­le­ri­ne si­ga­rı­nın ÖTV ora­nın­da bir in­di­rim yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?" di­yor. Ha­yır, dü­şün­mü­yo­ruz, ya­ni, ko­lay ko­lay da dü­şün­me­yiz. "Yurt dı­şı­na gö­re da­ha faz­la" di­yor. Yurt dı­şı­na gö­re de faz­la de­ğil. 

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Za­ten Te­ke­li yok et­ti­niz!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Da­ha gi­de­ce­ği­miz yol var ya­ni ora­da.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Za­ten Te­ke­li yok et­ti­niz!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Yurt dı­şın­da­ki­ler­le eğer kı­yas­lar­sak, gi­de­ce­ği­miz yol var.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Za­ten Te­ke­li yok et­ti­niz, sa­ye­niz­de Te­kel ol­ma­dı Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, Te­kel, ta­ri­hin­de ilk de­fa böy­le kâra ge­çi­yor bi­zim za­ma­nı­mız­da. Onu da iyi ta­kip edin. Te­kel­le il­gi­liy­se­niz, iyi bi­lir­si­niz bu­nu.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - İl­gi­li­yiz ta­bii…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Te­ke­lin oca­ğı­nı ba­tır­dı­nız dö­ne­mi­niz­de.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - "Ka­çak akar­ya­kı­tı ön­le­mek­le il­gi­li ola­rak ne yap­tı­nız?" Ka­nun ge­tir­dik, ka­nun var.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Han­gi ka­nun?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, akar­ya­kıt­ta­ki ka­çak­lı­ğı ön­le­mey­le il­gi­li ka­nun ge­tir­dik.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ön­le­di­niz mi Sa­yın Ba­ka­nım, akar­ya­kıt­ta­ki ka­çak­çı­lı­ğı ön­le­di­niz mi?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ön­le­me­ye baş­la­dık, ön­le­me­ye baş­lı­yo­ruz. Ay­rı­ca da ener­ji…

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ne za­man baş­lı­yor­su­nuz? Dört se­ne geç­ti…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Va­zi­fe­niz Te­ke­li yok et­mek­ti, yok et­ti­niz. 

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Kaç kol­dan…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen, sab­re­din, Sa­yın Ba­kan ce­vap ve­ri­yor so­ru­la­rı­nı­za.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bak, kaç ki­şi ko­nu­şu­yor­su­nuz hep bir ağız­dan.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Çok önem­li bir ko­nu…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Kaç ki­şi hep bir ağız­dan ko­nu­şu­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bü­tün te­le­viz­yon da gö­rü­yor ya­ni.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ka­çak akar­ya­kı­tı ön­le­di­niz mi ön­le­me­di­niz mi?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ya, yap­ma­yın…

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ya­ka­la­nı­yor­su­nuz, ağ­zı­nız­la ya­ka­la­nı­yor­su­nuz…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ni­ye ya­nıt ver­mi­yor­su­nuz? İnek­ler­le…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) -Tek ba­şı­ma sor­dum, ba­na ya­nıt ver­me­di. Ni­ye ya­nıt ver­mi­yor­su­nuz sü­re ol­du­ğu hal­de?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ça­kır… Yok.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­vam ede­bi­lir mi­yim bir iki­si­ne? Bit­ti mi?

BAŞ­KAN - De­vam et­mi­yor­su­nuz di­ye şey yap­tık Sa­yın Ba­kan.

Bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Yal­nız, bu ka­dar, ben ko­nu­şur­ken Sa­yın Baş­kan, hep bir ağız­dan ba­na mü­da­ha­le edi­yor­lar, söz atı­yor­lar, ben ne ya­pa­yım? Bir şi­ir oku­ya­yım ba­ri si­ze mü­sa­ade eder­se­niz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Şi­ir din­le­me­ye gel­me­dik. Sa­yın Ba­kan, siz ba­na ya­nıt ve­rin.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, siz, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin sor­duk­la­rı so­ru­la­ra ce­vap ve­re­cek­si­niz, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­cak­sı­nız.

Bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Şi­ir din­le­mek is­te­mi­yo­ruz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ve­re­ce­ğim, ama, ay­nı şe­kil­de ba­na ce­vap ver­mi­yor…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, şi­iri­ni­zi oku­yun Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - O za­man, Sa­yın Gü­yül­dar'ın so­ru­su­na ce­vap ve­re­yim. Ke­ban Ba­ra­jı'nda­ki o köp­rüy­le il­gi­li ola­rak Sa­yın Baş­ba­kan, ne de­di­ği­ni, onu bil­mi­yo­rum, ama, yal­nız şu­nu bi­li­yo­rum ki, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız bu­gü­ne ka­dar ver­di­ği bü­tün söz­le­ri tut­muş­tur.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Ba­kan, do­ku­nul­maz­lık ha­riç.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bü­tün söz­le­ri tut­muş­tur. Eğer bu­nun sö­zü­nü de ver­diy­se, bu da bi­lin ki ya­pı­la­cak­tır.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Sa­yın Baş­kan, sü­re var.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Ba­loğ­lu te­rör mağ­dur­la­rı için…

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ga­zal­cı'ya söz ver­di­niz, tek­rar Ba­ka­na söz ver­di­niz!

BAŞ­KAN - Lüt­fen, Sa­yın Şa­hin…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - …bir öde­me ya­pıl­dı mı di­ye sor­du­nuz.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Ben de so­ru so­ra­ca­ğım!

BAŞ­KAN - Sa­yın Şa­hin, lüt­fen, uya­rı­yo­rum. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lun­da ol­du­ğu­nu­zu ha­tır­la­tı­yo­rum Sa­yın Şa­hin.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Sa­yın Baş­kan, Ga­zal­cı'ya söz ver­di­niz, dö­nüp Sa­yın Ba­ka­na söz ver­di­niz.

BAŞ­KAN - Baş­kan­lık Di­va­nı­na o şe­kil­de hi­tap ede­mez­si­niz, lüt­fen! İn­di­rir mi­si­niz eli­ni­zi!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - He­nüz Mec­li­se in­ti­bak ede­me­miş.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Te­rör mağ­dur­la­rı için öde­me ya­pıl­mış­tır. Da­ha ye­ni öde­me­yi yap­tık Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­dı.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Onu da arz et­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

9'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum :

Ya­tı­rım har­ca­ma­la­rı

MAD­DE 9- (1) 2007 Yı­lı Ya­tı­rım Prog­ra­mı­na ek ya­tı­rım cet­vel­le­rin­de yer alan pro­je­ler dı­şın­da her­han­gi bir pro­je­ye har­ca­ma ya­pı­la­maz. Bu cet­vel­ler­de yer alan pro­je­ler ile öde­ne­ği top­lu ola­rak ve­ril­miş pro­je­ler kap­sa­mın­da­ki yıl­la­ra sa­ri iş­le­re (pro­je kre­di­si ile sağ­la­na­cak olan pro­je­ler­den ku­ru­lu gü­cü 500 MW üze­rin­de olan ba­raj ve hid­ro­elek­trik san­tral pro­je­le­ri ile Geb­ze-Hay­dar­pa­şa, Sir­ke­ci-Hal­ka­lı Ban­li­yö Hat­tı­nın İyi­leş­ti­ril­me­si ve De­mir­yo­lu Bo­ğaz Tüp Ge­çi­şi İn­şa­atı Pro­je­si kap­sa­mın­da­ki iş­ler ha­riç) 2007 yı­lın­da baş­la­na­bil­me­si için pro­je ve­ya işin 2007 yı­lı ya­tı­rım öde­ne­ği, pro­je ma­li­ye­ti­nin yüz­de onun­dan az ola­maz. Bu ora­nın al­tın­da ka­lan pro­je ve iş­ler için ge­rek­ti­ğin­de pro­je­ler 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri­ne uyul­mak ve ön­ce­lik­le ku­rum­la­rın ya­tı­rım öde­nek­le­ri için­de kal­mak su­re­tiy­le re­vi­ze edi­le­bi­lir.

(2) Si­lah­lı Kuv­vet­ler büt­çe­si­nin prog­ram­la­rın­da (03) eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma ko­dun­da yer alan sa­vun­ma sek­tö­rü, alt­ya­pı, in­şa, is­kan ve te­sis­le­riy­le NA­TO alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rı­nın ge­rek­tir­di­ği in­şa ve te­sis­ler ve bun­la­ra iliş­kin ka­mu­laş­tır­ma­lar ile stra­te­jik he­def pla­nı için­de yer alan alım ve hiz­met­ler Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı­nın vi­ze­si­ne bağ­lı ol­ma­yıp, 2007 Yı­lı Ya­tı­rım Prog­ra­mı­na ek ya­tı­rım cet­vel­le­rin­de yer al­maz.

(3) Mer­ke­zi yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri­nin ya­tı­rım prog­ra­mın­da öde­nek­le­ri top­lu ola­rak ve­ril­miş yıl­lık pro­je­le­rin­den ma­ki­ne-teç­hi­zat, bü­yük ona­rım, ida­me-ye­ni­le­me, ta­mam­la­ma ile bil­gi­sa­yar ya­zı­lı­mı ve do­na­nı­mı pro­je­le­ri­nin de­tay prog­ram­la­rı ile alt har­ca­ma ka­lem­le­ri iti­ba­rıy­la ta­dat edi­len ve edil­me­yen top­lu­laş­tı­rıl­mış pro­je­le­ri­nin alt har­ca­ma ka­lem­le­riy­le il­gi­li iş­lem­ler­de 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

(4) 2007 Yı­lı Ya­tı­rım Prog­ra­mı­na ek ya­tı­rım cet­vel­le­rin­de yer alan pro­je­ler­den il­gi­li Ba­ka­nın ona­yı ile il özel ida­re­le­rin­ce va­li­nin yet­ki ve so­rum­lu­lu­ğun­da ger­çek­leş­ti­ril­me­si uy­gun gö­rü­len­le­rin be­del­le­ri, mün­ha­sı­ran pro­je ile il­gi­li har­ca­ma­lar­da kul­la­nıl­mak üze­re hiz­me­tin ait ol­du­ğu il özel ida­re­si­ne öde­nir. Ma­hal­li hiz­met ni­te­li­ği ta­şı­yan iş­ler, bu fık­ra­da be­lir­ti­len esas­lar çer­çe­ve­sin­de prog­ram ve pro­je saf­ha­sın­da da va­li­le­rin yet­ki ve so­rum­lu­lu­ğu­na dev­re­di­le­bi­lir.

(5) Dör­dün­cü fık­ra­ya gö­re yü­rü­tü­le­cek pro­je­le­rin etüt, ke­şif ve kon­trol­lük hiz­met­le­ri­nin il­gi­li ba­kan­lık ve ge­nel mü­dür­lü­ğün il teş­ki­lat­la­rın­ca iha­le edil­mek su­re­tiy­le yap­tı­rıl­ma­sı ve be­del­le­ri­nin öden­me­si, va­li­nin ona­yı ile il özel ida­re­le­rin­ce ger­çek­leş­ti­ri­lir.

(6) 2007 Yı­lı Ya­tı­rım Prog­ra­mı­na ek ya­tı­rım cet­vel­le­rin­de yıl için­de ya­pıl­ma­sı zo­run­lu de­ği­şik­lik­ler için 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar­da yer alan usul­le­re uyu­lur.

BAŞ­KAN - So­ru sor­mak is­te­yen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri lüt­fen ci­haz­la­ra gir­sin­ler.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Enis Tü­tün­cü, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Tü­tün­cü, hem Grup adı­na hem de şah­sı­nız adı­na söz is­te­ği­niz ol­du­ğu için sü­re­niz on beş da­ki­ka.

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA ENİS TÜ­TÜN­CÜ (Te­kir­dağ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 9'un­cu mad­de­si üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi bu ye­ni gün­de -şu an­da 25 Ara­lı­ğa gir­dik- en iyi di­lek­le­rim­le, sev­gi ve say­gı­lar­la se­lam­lı­yo­rum.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Ha­yır­lı gün­ler, ha­yır­lı gün­ler…

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, 7'nci mad­de üze­rin­de­ki so­ru sor­ma es­na­sın­da seh­ven, 95 mil­yon do­lar di­ye­ce­ği­me 95 bin do­lar ifa­de­sin­de bu­lun­dum. Za­bıt­lar­da dü­zel­til­me­si için…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Biz onu yo­rum­la­mış­tık za­ten.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - Evet. Çün­kü, 147 mil­yon YTL, 95 mil­yon do­lar eder. Te­şek­kür ede­rim, siz­ler de yo­rum­la­dı­nız. Bu­nun za­bıt­lar­dan, tu­ta­nak­lar­dan dü­zel­til­me­si­ni ri­ca edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 9'un­cu mad­de, ya­tı­rım­lar­la il­gi­li bir mad­de. Tür­ki­ye'de eko­no­mik bü­yü­me ça­ba­la­rı­nı en­gel­le­ye­cek en bü­yük so­ru­nun, ka­nı­mız­ca, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın Tür­ki­ye'de son de­re­ce dü­şük ol­ma­sı­dır.

Ba­kı­nız, bu­gün gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu ta­sa­rı­nın, ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 8'in­ci say­fa­sı­nı açı­nız, ki­tap­çı­ğın 8'in­ci say­fa­sı­nı açı­nız ve bu­ra­da eko­no­mi­nin ge­nel den­ge­si tab­lo­su var, bu tab­lo­ya 2002 ve 2003 sü­tun­la­rı­nı ek­le­yi­niz. Şöy­le bir man­za­ray­la kar­şı­la­şa­cak­sı­nız: Ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı, 2002 yı­lın­da, yüz­de 6,1. Bu oran, 2003 yı­lın­da yüz­de 5,3'e düş­müş, 2004 yı­lın­da bu oran 4,6'ya düş­müş. 2005, 2006 ve 2007 yıl­la­rın­da, sü­rek­li ola­rak, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la için­de­ki ora­nı, 2002 dü­ze­yi­nin sü­rek­li ola­rak al­tın­da kal­mış.

Şim­di, bu tes­pi­ti yap­tık­tan son­ra, ikin­ci ola­rak, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın sek­tö­rel da­ğı­lı­mı­nı ele alı­nız. 2007 yı­lın­da, ta­rım, eği­tim ve sağ­lık sek­tör­le­ri­ne ya­pa­ca­ğı­nız ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım pay­la­rı­nın dü­şük ol­du­ğu­nu gö­re­cek­si­niz. Hem de bu dü­şük­lük, da­ha bir yıl ön­ce yü­rür­lü­ğe sok­tu­ğu­nuz Do­ku­zun­cu Plan'ın he­def­le­rin­den de ol­duk­ça dü­şük.

Ba­kı­nız, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı için­de ta­rı­mın pa­yı, 2007 yı­lı için yüz­de 7 ola­rak prog­ram­lan­mış. Oy­sa, pla­nın yıl­lık or­ta­la­ma he­de­fi yüz­de 10,2. Ya­ni, ta­rı­ma, top­lam ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı için­de yüz­de 3,2 da­ha az ya­tı­rım ayı­rı­yor­su­nuz. Ay­nı şe­kil­de, eği­tim, eği­tim pa­yı, yüz­de 12,1 ola­cak bu 2007 büt­çe­si­ne gö­re. Oy­sa, plan he­de­fi­niz si­zin yüz­de 19,1 ve ne ya­zık ki, sağ­lık­ta da ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nı, 2007 yı­lın­da, plan he­de­fin­den yak­la­şık 2,5 pu­an da­ha dü­şük ya­pı­yor­su­nuz. Böy­le bir şey ka­bul edi­le­bi­lir mi de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri?

Ta­rım, eği­tim ve sağ­lık gi­bi son de­re­ce stra­te­jik sek­tör­ler­de ve Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin viz­yo­nu açı­sın­dan, id­di­ası açı­sın­dan son de­re­ce önem­li gö­rü­len bu üç sek­tör­de ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın böy­le­si­ne dü­şük ol­ma­sı ka­bul edi­le­bi­lir mi? AKP İk­ti­da­rı­nın ilk gün­le­rin­den iti­ba­ren ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın öne­mi­ni si­ze an­lat­ma­ya ça­lı­şan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­nız­dan bi­ri­yim. Ece­vit Hükûme­ti ile Ab­dul­lah Gül Hükûme­ti za­ma­nın­da, top­lam tu­ta­rı 20 kat­ril­yon li­ra­yı aşan -2006 fi­yat­la­rıy­la he­sap­la­dık bu­nu- 1.602 ya­tı­rım pro­je­si­ni ele­di­niz, ge­ri ka­lan ya­tı­rım pro­je­le­ri de çok ya­vaş yü­rü­yor. Pro­je­le­rin ta­mam­lan­ma sü­re­le­ri ye­te­ri öde­nek ay­rıl­ma­ma­sı ne­de­niy­le uzu­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ko­nu şu açı­dan önem­li: Ba­kı­nız, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nı ih­mal et­mek de­mek, ül­ke­yi ge­le­ce­ğe dö­nük ola­rak giz­li, ama çok ağır bir borç yü­kü­nün al­tı­na sok­mak de­mek­tir. Ne ya­zık ki, dört yıl­lık ik­ti­da­rı­nız­da, far­kın­da ol­ma­dan, Tür­ki­ye'yi ile­ri­ye dö­nük, giz­li, ama çok ağır bir borç yü­kü al­tı­na sok­tu­nuz ve 2007 yı­lın­da da bu yan­lı­şı­nı­zı sür­dü­rü­yor­su­nuz.

Ba­kı­nız, bu ne­den­le ener­ji, ulaş­tır­ma gi­bi fi­zi­ki alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rın­da, eği­tim ve sağ­lık gi­bi sos­yal alt­ya­pı ya­tı­rı­mın­da, ar-ge (araş­tır­ma-ge­liş­tir­me) fa­ali­yet­le­ri, tek­no­park gi­bi tek­no­lo­jik alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rın­da ve ta­rım­sal alt­ya­pı­nın re­ha­bi­li­te edil­me­si, su­la­ma te­sis­le­ri­nin, dre­naj, top­rak top­lu­laş­tır­ma, eroz­yon­la mü­ca­de­le gi­bi ya­tı­rım­la­rın mut­la­ka ve mut­la­ka ge­cik­ti­ril­me­den ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor ve bu alan­lar­da ka­mu, ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı çer­çe­ve­sin­de bir ya­tı­rım se­fer­ber­li­ği­ne bir an ön­ce so­kul­ma­lı­dır.

Ba­kı­nız, ge­çen yıl­ki büt­çe gö­rüş­me­sin­de de bu ko­nu­ya de­ğin­dim, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin on beş ül­ke­si, ge­liş­miş on beş ül­ke­si, ki­şi ba­şı­na 100 do­lar ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rı­mı ya­pı­yor ise -ki ya­pı­yor­lar- biz an­cak 19 do­lar ya­pa­bi­li­yo­ruz. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Yi­ne, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bu ge­liş­miş on beş ül­ke­si, ki­lo­met­re ka­re ba­şı­na eğer 100 do­lar ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rı­mı ya­pı­yor­lar ise, Tür­ki­ye an­cak 15 do­lar­lık ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım ya­pa­bi­li­yor. Böy­le de­vam eder­se, de­ğil ya­ban­cı ser­ma­ye­nin gel­me­si, kor­ka­rız, yer­li ser­ma­ye­nin de yurt için­de kal­ma­sı zor ola­bi­lir. Eğer, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin güç­lü ül­ke­le­ri 100 do­lar­lık ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rı­mı ya­pı­yor­sa, bi­zim 150 do­lar­lık, 200 do­lar­lık ka­mu sa­bit ser­ma­ye­si yap­ma­mız ge­re­kir ki, ara­da­ki bu ge­liş­miş­lik far­kı­nı ka­pa­ta­lım. Bil­mem an­la­ta­bi­li­yor mu­yum AKP dö­ne­min­de­ki yan­lı­şı­nı­zın, Tür­ki­ye'nin ge­le­ce­ği­ni na­sıl ipo­tek al­tı­na al­mak­ta ol­du­ğu­nu, bil­mem an­la­ta­bi­li­yor mu­yum sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, ba­kı­nız, bi­zim he­sap­la­ma­la­rı­mı­za gö­re, Tür­ki­ye'nin, Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı çer­çe­ve­sin­de, yıl­da 1,5 mil­yon ki­şi­ye is­tih­dam ya­rat­ma­sı la­zım; ya­ni, önü­müz­de­ki on yıl­lık dö­nem­de 15 mil­yon ki­şi­ye is­tih­dam ola­na­ğı ya­ra­tıl­ma­sı ge­re­ki­yor Tür­ki­ye'de. Böy­le­si­ne id­di­alı bir he­de­fi ne­re­den çı­ka­rı­yor­su­nuz di­ye ba­na so­ra­bi­lir­si­niz. Ba­kı­nız, 2000 yı­lın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin on beş ül­ke­si top­lan­dı­lar ve on yıl için­de iş gü­cü­ne ka­tıl­ma oran­la­rı­nın yüz­de 70'e çı­ka­rıl­ma­sı­nı ka­bul et­ti­ler. Şu an­da Av­ru­pa Bir­li­ğin­de­ki üye­le­rin iş gü­cü­ne de ka­tıl­ma oran­la­rı­nın önem­li bö­lü­mü yüz­de 70'in al­tın­da. Şim­di, biz Tür­ki­ye'de­ki iş gü­cü ka­tıl­ma oran­la­rı­na ba­kı­yo­ruz, Tür­ki­ye'de­ki iş­siz­lik mik­ta­rı­na ba­kı­yo­ruz ve önü­müz­de­ki on yıl­lık dö­nem­de her yıl iş gü­cü pi­ya­sa­sı­na ka­tı­la­cak iş gü­cü­ne ba­kı­yo­ruz ve iş­te bu­ra­da Tür­ki­ye'nin önü­müz­de­ki on yıl için­de Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rı çer­çe­ve­sin­de 15 mil­yon ki­şi­ye iş ya­rat­mak mec­bu­ri­ye­tin­de ol­du­ğu or­ta­ya çı­kı­yor. 

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di ba­kı­yo­ruz, bu büt­çe, 2007 büt­çe­si, ya­tı­rım­lar dü­ze­yiy­le, ne ya­zık ki, bir id­di­ası ve viz­yo­nu ol­ma­yan bir büt­çe ko­nu­mun­da. Ha, 2007 büt­çe­si böy­le de, 2006 büt­çe­si fark­lı mıy­dı, 2005 büt­çe­si fark­lı mıy­dı? Ya­ni, AKP İk­ti­da­rın­da sü­rek­li ola­rak ka­mu sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın hem gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la için­de­ki ora­nı düş­müş­tür hem de büt­çe için­de sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın ora­nı düş­müş­tür. Ba­kı­nız, 2007'de ya­tı­rım­lar re­el ola­rak 2006 yı­lı­na gö­re yüz­de 7 aza­la­cak­tır. Azal­ma ön­gö­rü­yor­su­nuz, böy­le bir şey ola­bi­lir mi?

Yi­ne, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­ne bak­tı­ğı­mız­da, mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si kap­sa­mın­da­ki sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı, 2002 yı­lın­da yi­ne gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın, ya­ni, millî ge­li­rin ora­nı ola­rak yüz­de 3,31 iken, 2007'de yüz­de 1,92'ye in­di­ği­ni üzün­tüy­le tes­pit edi­yo­ruz. Böy­le­si­ne bü­yük bir yan­lı­şı na­sıl sür­dü­rü­yor­su­nuz Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Böy­le­si­ne bü­yük bir yan­lı­şı na­sıl sür­dü­rü­yor­su­nuz, sür­dür­dü­nüz ve sür­dü­rü­yor­su­nuz? Çün­kü, olan, iş­siz­lik vur­gu­nu al­tın­da pe­ri­şan edi­len in­sa­nı­mı­za, özel­lik­le de gen­ci­mi­ze olu­yor. Genç in­san­lar­da­ki iş­siz­lik ora­nı yüz­de 33.

Ba­kı­nız, bu­ra­da bir ko­nu­ya da açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum: Ne ya­zık ki Hükûme­tin, bu­ra­da bi­zim bü­tün uya­rı­la­rı­mı­za rağ­men, hem iş­siz­li­ğin mik­ta­rı ko­nu­sun­da ka­fa­sı ka­rı­şık hem de aç­lık ve yok­sul­luk­la mü­ca­de­le eden in­sa­nı­mı­zın sa­yı­sı ko­nu­sun­da ka­fa­sı ka­rı­şık. Ya­ni, yüz­de 9,5; yüz­de 10 do­la­yın­da iş­siz­lik oran­la­rın­dan söz edi­li­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin en güç­lü eko­no­mi­le­rin­de, ör­ne­ğin Al­man­ya'da iş­siz­lik ora­nı yüz­de 9,7'dir, bu­nu bi­li­yor mu­su­nuz? Fran­sa'da iş­siz­lik ora­nı yüz­de 9,5'tur, bu­nu bi­li­yor mu­su­nuz? Pe­ki, o za­man yüz­de 9,5; yüz­de 8,1; yüz­de 9,9'luk… Tür­ki­ye'de si­zin id­dia et­ti­ği­niz iş­siz­lik oran­la­rı eğer ge­çer­liy­se, ger­çek ise, biz de­mek ki, iş­siz­lik so­ru­nu­nu yıl­lar­dan bu ya­na hep abart­mı­şız! Ya­ni, bi­zim iş­siz­lik so­ru­nu­muz, bir Fran­sa'nın, bir İtal­ya'nın, bir Al­man­ya'nın iş­siz­lik so­ru­nun­dan oran­sal ola­rak da­ha dü­şük ise, bi­zim hiç­bir so­ru­nu­muz yok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım! Böy­le bir şey var mı? Yok. O za­man ne ola­cak? Bu iş­siz­lik­le il­gi­li ka­fa­mı­zı net­leş­ti­re­ce­ğiz. İş­siz­lik so­ru­nu­nu, biz, Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rıy­la, Av­ru­pa Bir­li­ği göz­lük­le­riy­le arı­yo­ruz. Ol­maz böy­le şey. Bi­zim he­sap­la­ma­la­rı­mı­za gö­re, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; iş­siz­lik ora­nı yüz­de 18,5'tur en az, Ağus­tos 2006 ra­kam­la­rıy­la -TÜ­İK'ten he­sap edi­yo­ruz- ya­ni, her 100 ki­şi­den, si­zin ifa­de­niz, 10 ki­şi iş­siz, ama, her 100 ki­şi­den bi­ze gö­re, en az 20 ki­şi iş­siz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - Ta­mam efen­dim, te­şek­kür ede­ce­ğim o za­man.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür için bu­yu­run Sa­yın Tü­tün­cü, lüt­fen.

ENİS TÜ­TÜN­CÜ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; te­şek­kür edi­yo­rum. Ger­çek­ten, bu yan­lı­şı sür­dür­dük, sür­dür­me­ye­lim. Yan­lış he­sap Bağ­dat'tan dö­ner. Öy­le sa­nı­yo­rum ki, dö­ne­cek­tir.

Bu büt­çe­nin ve 9'un­cu mad­de­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı, yi­ne de, di­li­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­tün­cü.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel he­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Büt­çe­ler sos­yal içe­rik­li olur, ha­zır­la­nır­ken. Büt­çe­ler ya­tı­rım­cıl olur. 365 mil­yar bor­cu olan büt­çe­nin dış borç öde­me­li olur gös­ter­ge­si. Sos­yal içe­rik­li ol­ma­sı için büt­çe­nin… Sağ­lı­ğa ay­rı­lan pa­yı ge­çen se­ne­ye gö­re, yüz­de 1 ek­sil­miş. Ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı de­nil­di -ta­bii ki, şim­di yok- ora­da da bir ek­sil­me var, al­tı ay uza­tı­la­cak­mış.

Dış borç öde­me­si, ney­le öde­ye­cek­si­niz bu bor­cu? Ge­li­ri­niz yok. Pe­ki, ya­tı­rım… Ya­tı­rım­sız is­tih­dam olur mu? Ya­tı­rım ol­maz­sa na­sıl iş­siz­li­ği ön­le­ye­ce­ğiz? Ül­ke­yi in­şa­at sa­ha­sı ya­par­sa­nız, ül­ke­yi ba­raj­lar­la do­na­tır­sa­nız, ül­ke­yi hid­ro­elek­trik san­tral­le­riy­le do­na­tır­sa­nız iş­siz­li­ği ön­ler­si­niz. Şim­di, bir ba­kı­yor­su­nuz Tür­ki­ye'de ya­tı­rım yok. Tür­ki­ye'de ni­ye ya­tı­rım yok? Millî ser­ma­ye yurt dı­şı­na gi­di­yor, Ro­man­ya'ya, Bul­ga­ris­tan'a gi­di­yor; fab­ri­ka­lar açı­yor ora­da, iş sa­ha­sı açı­yor. Bu­nun se­be­bi­ni aca­ba hiç in­ce­le­di­niz mi?

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) - Es­ki­den­di o.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ni­ye ora­ya gi­di­yor da Tür­ki­ye'de fab­ri­ka kur­mu­yor, aç­mı­yor, is­tih­dam ya­rat­mı­yor? Çün­kü, ora­da ge­re­kir­se ar­sa­yı be­da­va ve­ri­yor­lar…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Bu­ra­da da ve­ri­yor­lar.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …ge­re­kir­se SSK prim­le­ri­ni al­mı­yor­lar, ge­re­kir­se elek­trik ve su­yu ya­rı alı­yor­lar, ye­ter ki sen gel be­nim ül­ke­me, be­nim in­san­la­rı­ma iş ver, aş ver di­yor.

EYÜP FAT­SA (Or­du) - Bu­ra­da da ay­nı Mu­zaf­fer Ağa­bey.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ho­cam, biz de ve­ri­yo­ruz za­ten.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bii ki bi­li­yo­rum, bu ara ten­kit et­me­ye­ce­ğim, ben, bu ara kı­yas­la­ma ya­pa­ca­ğım. Ten­kit ko­lay…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sen kı­yas­la, ben de kı­yas­la­ya­ca­ğım.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …ama yol da gös­ter­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yim.

Ben, Ça­lış­ma Ba­ka­nı­na, de­vam­lı, yan ya­na gel­di­ği­miz­de "şu SSK prim­le­ri­ni in­di­re­lim, ba­kı­nız, şu as­ga­ri üc­ret­ten ver­gi al­ma­ya­lım Sa­yın Ba­kan…"

Ma­li­ye Ba­ka­nı da yok ya, Ta­rım Ba­ka­nı herhâlde…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - O söy­ler ona.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, dört se­ne­de özel­leş­tir­me­den 18 mil­yar do­lar pa­ra ka­zan­dık de­di­niz.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Öy­le di­yo­ruz.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Doğ­ru, ha­ki­ka­ten 18 mil­yar. Sağ olun, ne­yi­miz var­sa sat­tı­nız, ver­di­niz. Ne yap­tı­nız bu 18 mil­ya­rı? Söy­ler mi­si­niz ba­na, borç mu ver­di­niz, ya­tı­rım mı yap­tı­nız, ye­ni­si­ni mi yap­tı­nız, bu sat­tı­ğı­nız mal­la­rın kar­şı­lı­ğın­da ye­ni bir ya­tı­rım mı yap­tı­nız, ne yap­tı­nız?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Her ta­raf şan­ti­ye.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - İk­ti­da­ra ge­lir­ken Tür­ki­ye'nin iç ve dış bor­cu 200 mil­yar do­lar­dı. Dört se­ne­de borç 365 mil­yar do­la­ra çık­tı. Ya­ni, dört se­ne­de 150 mil­yar borç da­ha et­ti­niz. Zan­ne­der­sem, bu ara­da da 90 mil­yar mil­yar da fa­iz öde­di­niz.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­yı söy­le.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bir ik­ti­dar ki, çok ayıp, "kö­mür da­ğıt­tım, yi­ye­cek da­ğıt­tım şu ka­dar" de­mek…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - O da mı suç?

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Fa­kir, fu­ka­ra­nın hak­kı­nı ye­dir­me­ye­ce­ğim di­ye söy­le­yen Sa­yın Ba­kan, ha­ki­ka­ten kö­mür da­ğıt­tı, Al­lah ra­zı ol­sun. Bir sos­yal dev­le­tin, kö­mür da­ğıt­mak, yi­ye­cek da­ğıt­mak gö­re­vi­dir, ama asıl me­se­le…

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Yol­lar da yap­tık Ho­cam.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …bu in­san­la­ra ba­lık ye­me­yi de­ğil, ba­lık tut­ma­yı öğ­ret­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ba­lık tut­ma­yı öğ­re­te­ce­ğiz ve bu­nu da na­sıl ya­pa­ca­ğız? Bu­na iş ve­re­ce­ğiz, onu da söy­lü­yo­rum sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, çok laf atar­sa­nız, ben bel­ki şa­şı­rı­rım, yan­lış da söy­le­rim, yap­ma­yın.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ben bu­ra­da­yım Ho­cam, ra­hat ol.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ayıp olur sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, 185 mil­yar do­lar ve­ya Türk li­ra­sı büt­çe var de­ni­yor, 204'e bağ­la­mak için 17 mil­yar li­ra pa­ra ek­le­ni­yor, ya­ni açık büt­çe.

Şim­di, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, sos­yal içe­rik­li, büt­çe­nin, ol­ma­sı la­zım de­dik. Her­ke­sin ağ­zın­da, 7 ve­ya 8 mil­yon ki­şi en­gel­li var de­ni­yor, ama nor­mal­de bu sü­re­ğen has­ta­lık­lar­la bir­lik­te olan bir en­gel­li gru­bu, nor­mal­de 2-3 mil­yon en­gel­li var. Şim­di, bu en­gel­li­le­re, ay­da, evin­de ba­kı­lı­yor­sa 385 mil­yon li­ra yar­dım edi­li­yor, eğer ku­rum­da ise bu 2 ka­tı­na çı­ka­rı­lı­yor. Te­şek­kür ede­rim. Hiç yok­tan iyi­dir. Doğ­ru­ya doğ­ru. Es­ki­den hiç yok­tu, şim­di var.

Pe­ki, o evin­de du­ran en­gel­li­yi, 385 mil­yon li­ra pa­ra ve­ri­yo­ruz, bu ara­bay­la gi­de­cek, ge­le­cek ve­ya ba­kı­ma muh­taç ise, di­ğer, evin­de iki ta­ne­si bir­den ise da­ha faz­la, ya­ni ku­rum­da imiş gi­bi dü­şü­ne­bil­sek da­ha iyi ol­maz mı?

Sa­yın Ba­kan, kaç ki­şi sor­du ce­vap ve­ril­me­di, Tür­ki­ye'nin göz be­be­ği ve ül­ke­mi­zin kal­kın­ma­sı için, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'nun kal­kın­ma­sı için GAP'a ne yap­tık?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Hah, onu söy­le iş­te.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım ne yap­tık GAP'a? Bu GAP'ı ni­ye bı­rak­tık bu ya­rı yol­da? Bu­nu söy­le­yin sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu GAP eğer fa­ali­ye­te ge­çer­se ül­ke­miz­de za­rar mı ede­riz aca­ba?

MEH­MET NE­ZİR NA­SI­ROĞ­LU (Bat­man) - Ur­fa­lı­lar se­vi­ni­yor ağa­bey.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ur­fa­lı­lar al­kış­la­dı.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Kim olur­sa ol­sun, be­nim 73 mil­yon in­sa­nı­mın hep­si bir­dir; ge­rek Ur­fa'da ol­sun ge­rek Mar­din'de ol­sun ge­rek Edir­ne'de ol­sun ge­rek Ka­ra­de­niz'de ol­sun, ne fark eder, hep­si in­san­dır. Ama, mü­him olan, bu ya­tı­rım­la­rı, bu­gü­ne ka­dar ya­pıl­mış, ya­rım kal­mış te­sis­le­ri bir an ev­vel bi­tir­mek­te ya­rar var­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum; çün­kü, bi­zim ora­ya yap­tı­ğı­mız ya­tı­rım­lar­da tü­yü bit­me­miş in­san­la­rın hak­kı var­dır. Bu­nu he­ba et­me lük­sü­müz yok­tur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Bir da­ki­ka­yı ver­me­ye­cek mi­si­niz?

BAŞ­KAN - Sü­re ta­mam­lan­dı, sa­de­ce te­şek­kür için açı­yo­rum. Lüt­fen…

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, söy­le­ne­cek çok ek­si­ği­miz var. El­bet­te ki, dört se­ne­de bu ik­ti­dar hiç­bir şey yap­ma­dı der­sem, o yan­lış­lık olur, be­ni üzer.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bat­man) - Al­lah ra­zı ol­sun.

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) - Doğ­ru sö­ze bra­vo.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Ama, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­me aşa­ma­sın­da millî ha­sı­la ki­şi ba­şı­na 5 bin do­lar dü­şü­yor de­mek çok da iç açı­cı de­ğil­dir. Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, millî ha­sı­la­nın en az 15, 20, 25, 30 bin do­lar ol­du­ğu yer­de, Tür­ki­ye'nin bu­nun­la övün­me­si, ben­ce, bi­raz abes ka­çı­yor gi­bi ge­li­yor.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ar­tı­ra­ca­ğız, ar­tı­ra­ca­ğız, 10 bin do­la­ra çı­ka­ra­ca­ğız.

MU­ZAF­FER R. KUR­TUL­MU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, bu büt­çe­nin ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ve he­pi­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Bu sa­at­ten son­ra be­ni bu sab­rı­nız­la din­le­di­ği­niz için te­şek­kür edi­yo­rum.

Hoş­ça ka­lın. (Ana­va­tan Par­ti­si ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kur­tul­mu­şoğ­lu.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ünal Ka­cır, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Ka­cır, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 9'un­cu mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Az ön­ce bu­ra­da ko­nu­şan de­ğer­li hem­şeh­rim Mu­zaf­fer Kur­tul­mu­şoğ­lu Ağa­be­yi­mi pek üz­mek is­te­mem. Ken­di­si­ni de çok se­ve­rim, ken­di­si bu­nu bi­lir. Sağ ol­sun­lar, ken­di­si bu­ra­dan öy­le ko­nu­şu­yor­lar ki, san­ki men­su­bu bu­lun­duk­la­rı par­ti bu ül­ke­de hiç ik­ti­dar ol­ma­mış. Bi­ze di­yor­lar ki: "Hay­di, bu borç­la­rı na­sıl öde­ye­cek­si­niz?"

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ye­ni gel­di, onun ne su­çu var!

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Evet, de­ğer­li hem­şeh­rim, si­zin men­su­bu bu­lun­du­ğu­nuz par­ti, son on yı­la, biz­den ön­ce­ki son on yı­la dam­ga­sı­nı vu­ran bir par­ti en azın­dan. Da­ha faz­la da, son on yı­lın­dan bah­se­de­lim ve son on yı­lı­nı bı­ra­ka­lım, son beş yı­lı­na ba­ka­lım. Ya­ni, 1999 yı­lın­da borç fa­izi ola­rak 11 kat­ril­yon ödü­yor­du­nuz. İk­ti­da­ra gel­di­niz, ik­ti­dar or­ta­ğı­sı­nız, 11 kat­ril­yon fa­iz ödü­yor­du­nuz 1999'da, 2000'de 20 kat­ril­yo­na çı­kar­dı­nız, 2001'de 41 kat­ril­yo­na çı­kar­dı­nız, 2002'de 52 kat­ril­yo­na çı­kar­dı­nız ve biz gel­di­ği­miz­de, siz­den ka­lan borç­tan do­la­yı 2003'te 59 kat­ril­yon fa­iz öde­mek zo­run­da kal­dık.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Onu çı­ka­ran ba­kan­la­rın ya­rı­sı şu an­da siz­de, siz­de. Si­zin ba­kan­la­rı­nız.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Evet, şim­di, siz bi­ze bu borç­la­rı mi­ras ola­rak bı­rak­tı­nız ve on­dan son­ra bi­ze "Siz ran­ti­ye­ci­le­re bu ka­dar pa­ra ak­ta­rı­yor­su­nuz…" Bu gra­fik böy­le 10'dan baş­la­yıp 59'a çık­tı­ğı gi­bi de­vam et­sey­di, bu­gün ül­ke­nin du­ru­mu çok fe­ci olur­du, ama, Al­lah'a şü­kür­ler ol­sun ki AK Par­ti ik­ti­da­ra gel­di ve yüz­de 70'ten fa­izi yüz­de 20'le­re çek­tik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Kaç pa­ra öde­ye­cek­si­niz 2007'de? Fa­iz ora­nı ne?

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ünal Bey, 75 kat­ril­yon öde­ye­cek­si­niz, 75 kat­ril­yon.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, her 1 pu­an 2 kat­ril­yo­na te­ka­bül edi­yor.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - 2007'de 53 mil­yar do­lar fa­iz öde­ye­cek­si­niz, 53 mil­yar do­lar.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Biz 50 pu­an aşa­ğı çek­mi­şiz. De­mek ki, her yıl 100 kat­ril­yon ci­va­rın­da bu ül­ke­ye ka­zan­dır­mı­şız. Şim­di, bu şart­la­rı gör­me­mez­lik­ten ge­le­mez­si­niz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ka­cır, borç ne ka­dar art­tı, borç?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Şim­di, biz bu fa­iz­le­ri öde­dik, öde­dik ama ül­ke­de gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­yı o oran­da ar­tır­dık ki, şim­di, 2002'de yüz­de 78 olan ka­mu net bor­cu­nun gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı bi­zim dö­ne­mi­miz­de 70'e, 63'e, 55'e, 50'ye in­di. Ee, bu­nu gö­re­cek­si­niz.

Şim­di, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım bu­ra­da gö­rüş­le­ri­ni söy­le­di­ler. Sa­yın Ha­ca­loğ­lu di­yor­lar ki: "Biz ik­ti­da­ra ge­lir­sek…"

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Han­gi ik­ti­dar?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - "Ge­lin­ce." "Ge­lir­sek" de­ğil "ge­lin­ce."

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - "Biz ik­ti­da­ra ge­lir­sek -ya, öy­le bir şey ol­ma­sı pek muh­te­mel de­ğil ama- fa­iz dı­şı faz­la­yı..."

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Ha­di ora­dan…Ha­di ora­dan…

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - "…fa­iz dı­şı faz­la­yı yüz­de 3 tu­ta­ca­ğız."

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sen mu­ha­le­fet­te bi­le ol­ma­ya­cak­sın.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ta­mam, bu bir gö­rüş­tür, ama, yi­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­sin­den de­ğer­li bir ar­ka­da­şım da di­yor ki -Sa­yın Yük­sel Çor­ba­cı­oğ­lu- "Siz bor­cu borç­la ödü­yor­su­nuz."

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Ya­lan mı?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Si­zin her ta­ra­fı­nız borç.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li dos­tum, bor­cu borç­la öde­mek is­te­mi­yor­sa­nız fa­iz dı­şı faz­la­yı yük­sek tut­ma­nız la­zım ki, bor­cu borç­la öde­me­miş ola­sı­nız. Siz fa­iz dı­şı faz­la­yı aşa­ğı çek­tik­çe, bor­cu borç­la öde­mek zo­run­da ka­lır­sı­nız. Bu ma­te­ma­tik­tir, bu­nu bil­me­niz la­zım.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ki­min ik­ti­dar ol­du­ğu­na bağ­lı o.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Onun için, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne de­ni­li­yor ki: Siz me­mu­ra ne ver­di­niz, siz emek­li­ye ne ver­di­niz, siz muh­ta­ra ne ver­di­niz?

De­ğer­li dost­lar, iş­te, ba­kın...

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Muh­tar­lar si­zi köy­den ko­va­la­ya­cak­lar.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Muh­tar­la­rı­mı­za, 98 li­ra 2002 yıl so­nu iti­ba­rıy­la alır­lar­ken, enf­las­yo­na gö­re ar­tış ol­say­dı, 143 li­ra olur­du, ama biz...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Tam ye­rin­de kes­ti­niz.

263 li­ra­yı çok mu gö­rü­yor­sun Sa­yın Ka­cır?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ben­den ön­ce­ki mil­let­ve­kil­le­ri­ne ver­di­ği­niz bir da­ki­ka­lık sü­re­yi ta­lep edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­cır, hak ola­rak ta­lep edi­yor­sa­nız hak­kı­nız de­ğil, ama te­şek­kür için açı­yo­rum sa­de­ce.

Bu­yu­run.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Muh­tar­la­ra enf­las­yon ora­nın­da ver­sey­dik 143 li­ra ala­bi­lir­ler­di, ama biz 269 li­ra ver­mi­şiz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Muh­tar­lar si­zi bek­li­yor­lar köy­ler­de (!)

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ya­ni 126 li­ra da­ha faz­la ver­mi­şiz, ya­ni yüz­de 88 da­ha faz­la ver­mi­şiz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Muh­tar­lar si­zi köy­de bek­li­yor­lar Sa­yın Ka­cır(!)

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Muh­tar­lar bu­nu bi­li­yor, hiç ken­di­ni­zi yor­ma­yın.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Al­dık­la­rı ma­aş Bağ-Kur pri­mi­ni kar­şı­la­mı­yor.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Şim­di, muh­tar­la­rı­mı­zın öde­di­ği Bağ-Kur pri­mi­ne ge­lin­ce: Evet, biz, ye­ni çı­kar­dı­ğı­mız ve al­tı ay er­te­le­me zo­run­da kal­dı­ğı­mız ya­sa yü­rür­lü­ğe gir­di­ğin­de, 250 li­ra fa­lan de­ğil, 188 li­ra Bağ-Kur pri­mi öde­ye­cek­ler. Onun için o sı­kın­tı­la­rı da bü­yük oran­da gi­de­ril­miş ola­cak.

Eğer bi­ze bu borç­lar kal­ma­say­dı, biz çok da­ha iyi­si­ni ve­re­bil­me imkânı bu­la­bi­lir­dik. Ama, ya­vaş ya­vaş bun­la­rı da hal­le­di­yo­ruz.

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Fın­dık­çı­la­rı pe­ri­şan et­ti­niz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Za­ma­nı­nız kal­ma­dı, za­ma­nı­nız!

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Hal­kı­mız bu­nu gö­rü­yor, tak­dir edi­yor; siz­ler de gör­me­li­si­niz, tak­dir et­me­li­si­niz di­yo­rum.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ka­cır, za­ma­nı­nız kal­ma­dı, ne za­man ya­pa­cak­sı­nız?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Hay­di se­çi­me gi­de­lim, hay­di!

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır. So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, sağ olun.

Tu­rizm sek­tö­rü 2006 yı­lın­da en kö­tü dö­ne­mi­ni ya­şa­dı. 2007 yı­lı için de faz­la bir umut gö­rün­mü­yor. Sek­tör tem­sil­ci­le­ri fer­yat edi­yor­lar, so­run­la­rı­na ça­re bu­lun­ma­sı­nı is­ti­yor­lar. Biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak çö­züm­ler ge­ti­ri­yo­ruz, ama, Hükûmet sa­de­ce çö­kü­şü sey­re­di­yor.

Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: Tür­ki­ye tu­riz­min­de­ki bu ge­ri­le­me­nin gi­de­ril­me­si için çö­züm öne­ri­le­ri­niz var mı, bir ha­zır­lı­ğı­nız var mı? So­mut ola­rak so­ru­yo­rum: Ge­çi­ci ya da sü­rek­li ver­gi in­di­rim­le­riy­le tu­rizm sek­tö­rü­nün ne­fes al­ma­sı­nı sağ­la­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz, yok­sa, bu kö­tü gi­di­şe se­yir­ci mi ka­la­cak­sı­nız?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ta­rım Ba­ka­nı­na mı sor­dun sen bu­nu?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ma­li­ye Ba­ka­nı­na so­ru­yo­rum ta­bii, Ta­rım Ba­ka­nı­na de­ğil Sa­yın Baş­kan.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Bir yan­lış­lık ol­ma­sın o iş­te.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. Sa­yın  Ba­ka­na bir so­rum var.

Mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si ya­tı­rım har­ca­ma­la­rı­nın 2007 yı­lın­da gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı yüz­de 1,87 ora­nın­da ön­gö­rül­müş­tür. 2006 yı­lın­da 12,5 mil­yar YTL dü­ze­yin­de be­lir­le­nen ka­mu ya­tı­rım­la­rı, IMF'yle yü­rü­tü­len prog­ram çer­çe­ve­sin­de su­nu­lan büt­çe ta­sa­rı­sıy­la 10,8 mil­yar YTL'ye dü­şü­rül­müş­tür. Bu dü­şüş ada­let, sağ­lık, sa­vun­ma, eği­tim gi­bi te­mel ka­mu hiz­met­le­ri­nin su­num dü­ze­yi­ni ve ka­li­te­si­ni doğ­ru­dan olum­suz şe­kil­de et­ki­le­mek­te­dir. Ya­tı­rım har­ca­ma­la­rın­da­ki bu düş­me ve­ya di­ğer bir ifa­dey­le, ba­zı ya­tı­rım har­ca­ma­la­rı­nın er­te­len­me­si ile­ri­de çok da­ha bü­yük ya­tı­rım har­ca­ma­la­rı ya­pıl­ma­sı so­nu­cu­na yol aç­ma­ya­cak mı­dır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Öz­kan…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Ger­çi il­gi­li Ba­ka­nı­mız yok, ama, Ge­lir İda­re­siy­le il­gi­li bir so­rum ol­muş­tu. Ya­zı­lı bir me­tin var­sa Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan ce­va­bı­nı is­te­rim, çün­kü, çok bek­le­yen var so­ru­nun ce­va­bı­nı.

Ay­rı­ca, mes­lek­taş­la­rı­mız ve­te­ri­ner he­kim­ler­le il­gi­li Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za bir so­rum ol­muş­tu. Onun da ce­va­bı­nı ala­ma­dım. Sa­yın Ba­ka­nı­mız açık­lar­sa se­vi­ni­rim.

Çok te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­kan…

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. Kı­sa kı­sa so­ru­la­rım ola­cak.

Ta­rım sek­tö­rü­ne, çift­çi­ye ve­ri­len ma­zo­tun lit­re fi­ya­tı kaç pa­ra? De­niz­ci­lik sek­tö­rü­ne, ba­lık­çı­ya ve­ri­len ma­zo­tun lit­re fi­ya­tı kaç pa­ra? Ma­zo­tun ver­gi­siz ra­fi­ne­ri çı­kış fi­ya­tı kaç pa­ra? Ta­rım prim­le­ri ne za­man öde­ne­cek? Son ta­ri­hi söy­ler mi­si­niz?

Akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nı ön­le­mek için Ba­kan­lar Ku­ru­lun­dan oluş­tu­ru­lan bu üst ku­ru­lun en son ne za­man top­lan­dı­ğı­nı ve bu akar­ya­kıt ka­çak­çı­lı­ğı­nı ön­le­mek için en son al­mış ol­du­ğu ka­ra­rın ne ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, mer­kezî yö­ne­tim top­lam borç sto­ku­nun ya­pı­sın­da YTL cin­sin­den -oran­sal ola­rak so­ru­yo­rum- 2002 so­nu iti­ba­rıy­la ne ka­dar­dı, 2006 so­nu iti­ba­rıy­la ne ka­dar­dır?

Yi­ne, 2002 yı­lı so­nun­da ül­ke­miz­de fa­ali­yet­te bu­lu­nan ya­ban­cı ser­ma­ye­li fir­ma sa­yı­sı kaç­tı? 2006 iti­ba­rıy­la bu ra­kam kaç­tır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ba­yın­dır…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­ka­nım.

Ön­ce­lik­le, ben bu büt­çe­nin halk için ya­pıl­mış bir büt­çe ol­du­ğu­na inan­mı­yo­rum. Bu büt­çe­nin ya­tı­rım büt­çe­si ol­du­ğu­na hiç inan­mı­yo­rum. Bu büt­çe­nin, rant­çı­ya, ran­ti­ye­ci­ye ve fa­iz için ya­pıl­mış bir büt­çe ol­du­ğu­nu bi­li­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, dört yıl­dır ik­ti­da­rı­nız­da yüz­de 2,5'luk zam­lar­la me­mu­ru, me­mur emek­li­si­ni, iş­çi­yi, iş­çi emek­li­si­ni ve Bağ-Kur'lu­yu mağ­dur et­ti­niz. Ev ki­ra­sı ar­tış­la­rıy­la kı­yas­la­dı­ğı­nız­da, ver­di­ği­niz zam­la­rın, me­mur­la­ra ve bu say­dı­ğım ke­sim­le­re ver­di­ği­niz zam­la­rın ne ka­dar ko­mik ol­du­ğu­nun far­kın­da mı­sı­nız?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­yın­dır.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, bi­rer da­ki­ka de­ğil miy­di efen­dim? Beş da­ki­ka­da dört so­ru so­rul­du.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, 6 ki­şi so­ru sor­du, sü­re ta­mam­lan­dı. Ne­ye iti­raz edi­yor­su­nuz, an­la­şı­lır gi­bi de­ğil.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, mü­sa­ade­niz­le, ta­bii ki, Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı da ora­da otu­ra­bi­lir, ama so­ru­la­ra ce­vap ver­me nok­ta­sın­da Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı esas ko­nu­nun mu­ha­ta­bı ola­rak, din­len­me­si bit­tiy­se, bu­ra­ya ge­lir­se mut­lu olu­ruz. Uyar­ma­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Baş­kan, bu Baş­kan­lı­ğın so­ru­nu de­ğil. Sa­yın Ba­kan, zan­ne­di­yo­rum ih­ti­ya­cı var­dı ki, git­ti.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - So­ma­li he­ye­tiy­le gö­rü­şü­yor Sa­yın Baş­kan, So­ma­li he­ye­tiy­le gö­rü­şü­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

TA­RIM VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI MEH­MET MEH­Dİ EKER (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Öz­kan'ın so­ru­suy­la baş­la­ya­ca­ğım. O, da­ha ön­ce so­ru sor­du­ğu­nu, iki so­ru sor­du­ğu­nu ve ce­vap ala­ma­dı­ğı­nı söy­le­miş­ti. Ge­lir uz­man­la­rıy­la il­gi­li, ge­lir uz­man­lı­ğı ko­nu­sun­da 2.500 ki­şi­lik bir ih­ti­yaç da­ha ön­ce söz ko­nu­su idi ve bu­nun için de 2.500 ta­ne de kad­ro var­dı. Bu­ra­da, ta­bii, bil­di­ği­niz gi­bi, pu­an­la­ma usu­lüy­le bu tür sı­nav ya­pı­lı­yor ve pu­an­la­ma usu­lüy­le bun­lar ata­nı­yor. 83 pu­an­da kon­ten­jan dol­du. Ya­ni, 83 pu­ana ka­dar gel­di, on­da dol­du. Eğer, kad­ro te­mi­ni söz ko­nu­su ol­du­ğun­da, bun­lar, tek­rar ye­ni sı­nav­la bir da­ha bun­la­rın gel­me­si söz ko­nu­su ola­cak.

Ve­te­ri­ner he­kim­ler­le il­gi­li, on­la­rın ma­aş­la­rı­nın dü­zel­til­me­siy­le il­gi­li ola­rak da bir ça­lış­ma ya­pı­lı­yor şu an­da. Ne­ti­ce­si alın­dı­ğın­da, o, ka­mu­oyu­na açık­la­na­cak­tır.

Ben, Sa­yın Baş­kan, di­ğer so­ru­la­rı ya­zı­lı ola­rak ce­vap­lan­dı­ra­ca­ğım.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, böy­le söy­lü­yor­lar, ama, ya­zı­lı da ce­vap gel­mi­yor.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ce­vap ve­ril­mi­yor Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öğüt... Yok.

Sa­yın De­mir­bağ, so­ru so­ra­cak mı­sı­nız?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Öy­le bir şey yok.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ün­lü­te­pe… Yok.

Sa­yın Öz­can…

Sa­yın Kı­lıç…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, Ma­lat­ya Şe­ker Fab­ri­ka­sı özel­leş­tir­me kap­sa­mın­day­dı. Özel­leş­tir­me İda­re­si, fab­ri­ka­nın ara­zi­le­ri­nin önem­li bir kıs­mı­nı Ma­lat­ya Be­le­di­ye­si­ne ve bir kıs­mı­nı da Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­na be­del­siz ola­rak dev­ret­ti. Bu de­vir sı­ra­sın­da, fab­ri­ka­nın gi­riş yo­lu, de­rin su ku­yu­la­rı, fab­ri­ka­nın de­şarj ve ka­na­li­zas­yon hat­la­rı, pan­car de­po­la­ma ve yı­ka­ma alan­la­rı da de­vir için­dey­di. Bu ka­rar, Da­nış­tay 13. Da­ire­si ta­ra­fın­dan yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı şek­lin­de bir ka­rar­la şu an­da dur­du­rul­du. So­rum şu Sa­yın Ba­kan: Fab­ri­ka­nın ça­lış­ma­sı­nı en­gel­le­ye­cek bu özel­leş­tir­me ka­ra­rın­da ıs­rar­cı ola­cak mı­sı­nız? Önem­li is­tih­dam sağ­la­yan ve pan­car üre­ti­ci­le­ri için önem­li olan ve hâlâ kâr eden bu fab­ri­ka­yı ka­pa­ta­cak mı­sı­nız?

Bir de şu so­rum var Sa­yın Ba­kan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz  ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın Sağ…

KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Efen­dim, ben, Sa­yın Ba­ka­na bir özel öne­ri ge­tir­mek is­ti­yo­rum, Ta­rım Ba­ka­nı­mı­za. Hem büt­çe­yi il­gi­len­di­ren bir ko­nu.

Ada­na'da na­ren­ci­ye da­lın­da kal­dı. Ge­lin, büt­çe­ye bir kat­kı ya­pa­lım, fa­kir fu­ka­ra, ha­ni di­yo­ruz ya, ga­rip gu­re­ba da bi­raz na­ren­ci­ye ye­sin. Biz Ada­na­lı­lar ola­rak bu na­ren­ci­ye­yi üc­ret­siz ver­me­ye ha­zı­rız, ye­ter ki Ta­rım Ba­kan­lı­ğı ya da Hükûmet bu na­ren­ci­ye­nin top­la­ma ve nak­li­ye mas­ra­fı­nı üst­len­sin. Var mı­sı­nız bu­na Sa­yın Ba­ka­nım? Be­nim öne­rim bu.

Te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sağ.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

TA­RIM VE KÖ­YİŞ­LE­Rİ BA­KA­NI MEH­MET MEH­Dİ EKER (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Sağ'ın öne­ri­si­ni de­ğer­len­di­re­ce­ğiz. Di­ğer so­ru­la­rı ya­zı­lı ce­vap­lan­dı­ra­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

10'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Res­mi ta­şıt­la­ra iliş­kin hu­sus­lar

MAD­DE 10- (1) Bu Ka­nu­na ek­li (T) işa­ret­li cet­vel­de yer alan ta­şıt­lar, an­cak çok acil ve zo­run­lu hal­le­re mün­ha­sır ol­mak kay­dıy­la il­gi­li ba­kan­lı­ğın tek­li­fi üze­ri­ne Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı ile edi­ni­le­bi­lir.

(2) Va­kıf, der­nek, san­dık, ban­ka, bir­lik, fir­ma, şa­hıs ve ben­ze­ri ku­ru­luş ve­ya ki­şi­le­re ait olup 237 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da bu­lu­nan ku­rum­lar ile özel ka­nun­la ku­rul­muş di­ğer ka­mu ku­rum, ku­rul, üst ku­rul ve ku­ru­luş­la­rın­ca kul­la­nı­lan ta­şıt­la­rın gi­der­le­ri için ku­rum büt­çe­le­rin­den hiç­bir şe­kil­de öde­me ya­pı­la­maz.

(3) Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri (Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı da­hil) ile Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ku­rum, ku­ru­luş, der­nek ve va­kıf­lar­ca hi­be edi­le­cek ta­şıt­lar, (T) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­me­si­ne ge­rek bu­lun­mak­sı­zın Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı ile edi­ni­le­bi­lir.

(4) Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ait ta­şıt­lar, 12/4/2001 ta­rih­li ve 4645 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri çer­çe­ve­sin­de (T) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­me­si­ne ge­rek bu­lun­mak­sı­zın, cin­si ve ade­di İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın ta­le­bi ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın tek­li­fi üze­ri­ne alı­na­cak Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rın­da be­lir­len­mek kay­dıy­la 4/1/2002 ta­rih­li ve 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na ta­bi ol­mak­sı­zın mü­ba­de­le yo­luy­la ye­ni­le­ri ile de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir. Ara­da­ki fi­yat far­kı, Türk Po­lis Teş­ki­la­tı­nı Güç­len­dir­me Vak­fı ge­lir­le­rin­den kar­şı­la­nır.

(5) Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ne (Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı da­hil) ait ta­şıt­lar, 30/5/1985 ta­rih­li ve 3212 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri çer­çe­ve­sin­de (T) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­me­si­ne ge­rek bu­lun­mak­sı­zın, cin­si ve ade­di Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı­nın (Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı için ise İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın) ta­le­bi ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın tek­li­fi üze­ri­ne alı­na­cak Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rın­da be­lir­len­mek kay­dıy­la 4734 sa­yı­lı Ka­nu­na ta­bi ol­mak­sı­zın mü­ba­de­le yo­luy­la ye­ni­le­riy­le de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir. Ara­da­ki fi­yat far­kı, kan­tin ge­lir­le­rin­den ve­ya ba­ğış yo­luy­la (Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı için Jan­dar­ma Asa­yiş Vak­fı ge­lir­le­rin­den) kar­şı­la­nır.

(6) Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ne (Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı da­hil) ait ta­şıt­lar­dan, tra­fi­ğe tes­cil ta­ri­hi iti­ba­rıy­la en az 10 ya­şı­nı dol­dur­muş olan­lar, (T) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­me­si­ne ge­rek bu­lun­mak­sı­zın, cin­si ve ade­di, il­gi­si­ne gö­re Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı ve­ya İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ka­ra­rıy­la, 4734 sa­yı­lı Ka­nu­na ta­bi ol­mak­sı­zın ve sa­tı­la­cak ta­şıt sa­yı­sı sa­tın alı­na­cak ta­şıt sa­yı­sın­dan az ol­ma­mak ve sa­tın alı­na­cak ta­şıt sa­yı­sı Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı için 30 ade­di, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı (Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı için) için ise 10 ade­di geç­me­mek üze­re mü­ba­de­le yo­luy­la ye­ni­le­riy­le de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir ve ara­da­ki fi­yat far­kı, büt­çe­den kar­şı­la­na­bi­lir. Bu fık­ra­da yer al­ma­yan hu­sus­lar hak­kın­da 3212 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

BAŞ­KAN - So­ru sor­mak is­te­yen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri lüt­fen ci­ha­za gir­sin­ler.

Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na söz is­te­yen, Ya­şar Tü­zün, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Tü­zün, sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nın 10'un­cu mad­de­si üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, büt­çe ya­sa ta­sa­rı­sı­nın bu mad­de­siy­le, resmî ta­şıt edi­nil­me­si ve kul­la­nıl­ma­sı­na iliş­kin usul ve esas­lar be­lir­len­mek­te­dir. Yi­ne, ay­nı ya­say­la, ta­şıt kul­la­na­bi­le­cek ma­kam­lar da be­lir­len­miş­tir. Bu­gün tüm ka­mu ve ku­ru­luş­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, 237 sa­yı­lı Ya­sa âde­ta yok sa­yıl­mak­ta, resmî hiz­met­te kul­la­nıl­mak ama­cıy­la tah­sis edi­len araç­lar san­ki özel hiz­me­te tah­sis edil­miş gi­bi kul­la­nıl­mak­ta­dır.

Resmî ta­şıt­la­rın kul­la­nım bi­çi­min­de­ki bu per­va­sız­lık, va­tan­daş­la­rı­mız­da bü­yük tep­ki­ye yol aç­mak­ta­dır. Bu du­ru­mu fark eden ba­zı ka­mu ku­ru­luş­la­rı, yap­tık­la­rı ha­ta­yı giz­le­mek ve ka­mu­oyu bas­kı­sın­dan kur­tul­mak için resmî pla­ka­lı araç kul­lan­mak­tan vaz­ge­çip, va­kıf, der­nek, san­dık ve ben­ze­ri ku­ru­luş­lar ara­cı­lı­ğıy­la edin­miş ol­duk­la­rı si­vil pla­ka­lı araç­la­rı kul­lan­ma­yı ter­cih et­miş­ler­dir. Biz, her se­ne büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de ko­nu ile il­gi­li mad­de ila­ve edip, resmî ta­şıt edi­nil­me­si ve kul­la­nıl­ma­sı­na iliş­kin usul ve esas­la­rı be­lir­li­yo­ruz. An­cak, hiç kim­se bu esas­la­ra uy­mu­yor. Uy­mak bir ya­na, tam ter­si­ne ha­re­ket edi­li­yor.

Ge­çen­ler­de ga­ze­te­ler­de gör­dük, bir ilin va­li­si üçün­cü ma­kam ara­ba­sı­nı alı­yor. İki ma­kam ara­cı bu­lu­nan va­li, 335 bin YTL ile üçün­cü bir ma­kam ara­cı al­mış­tır. Söz ko­nu­su ma­kam ara­cı İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın bil­gi­si dâhi­lin­de al­dı­ğı­nı be­lir­ten va­li, ma­kam ara­cı­nın mar­ka­sı­nı ve ma­ale­sef mo­de­li­ni de biz­zat be­lir­le­miş­tir.

Şim­di siz­le­re so­ru­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Nü­fu­su­nun bü­yük kıs­mı aç­lık sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­yan, kı­şın köy ve il­çe­ler­le ula­şı­mı­nın ke­sil­di­ği, kı­şın hat­ta öğ­ren­ci­le­ri­nin te­zek ya­ka­rak ısın­dı­ğı bir il­de, hiz­me­te ve il­gi­ye muh­taç ile tah­sis edi­len öde­nek­ler­le tam ta­mı­na 335 bin YTL gi­bi ol­duk­ça yük­sek bir fi­ya­ta lüks ma­kam ara­cı alın­ma­sı­nı hak­lı kı­la­cak ne gi­bi bir ge­rek­çe­si ola­bi­lir? Ma­kam ara­cı­nın İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın bil­gi­si da­hi­lin­de alın­dı­ğı va­li ta­ra­fın­dan da biz­zat açık­lan­mış­tır. İlin ge­liş­me­si ve va­tan­daş­la­ra hiz­met ve­ril­me­si ama­cıy­la tah­sis edi­len öde­nek­le­rin, keyfî ve lüks har­ca­ma­la­ra sarf edil­me­si­ne Ba­kan­lık na­sıl onay ver­miş­tir?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP'nin ta­sar­ruf an­la­yı­şı bu mu­dur? Ba­kı­nız, bu ga­ze­te­de çı­kan ha­ber­den son­ra biz­zat ta­kip et­tim, il­gi­len­dim, bu­nun doğ­ru­luk de­re­ce­si­nin ne ol­du­ğu­nu öğ­ren­mek is­te­dim. Va­li­li­ğe ait ma­kam ara­cıy­la 4x4 ci­pi ya­vaş bu­lan ve "mi­sa­fir­le­ri ha­va­ala­nı­na ye­tiş­ti­re­mi­yo­rum" di­yen Er­zu­rum Va­li­si Ce­la­let­tin Gü­venç ye­ni Mer­ce­des al­dır­dı. İçi­ne buz­do­la­bı ve ak­se­su­ar­lar ek­le­nen oto­mo­bi­lin fi­ya­tı 355 bin YTL.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu na­sıl ta­sar­ruf, bu AKP'nin ta­sar­ruf an­la­yı­şı bu mu?

Yi­ne, bir il millî eği­tim mü­dü­rü­müz, yi­ne bir ban­kay­la yap­mış ol­du­ğu söz­leş­me ge­re­ği, ken­di­si­ne 100 bin YTL'lik araç al­dır­mış ve ban­ka­dan 340 bin YTL tu­ta­rın­da na­kit pa­ra ala­rak, bu­nun ne­re­de ve ne şe­kil­de kul­la­nı­la­ca­ğı­nı tüm ka­mu­oyu­na, ba­sı­na ve ken­di bu­lun­du­ğu se­çim böl­ge­sin­de­ki in­san­la­ra he­sa­bı­nı ver­me­den, böy­le bir söz­leş­me­yi yap­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ta­sar­ruf ge­nel­ge­siy­le, bak­tı­ğı­mız­da, bu­na ben­zer, Tür­ki­ye'nin bir­çok ilin­de, ma­ale­sef, ma­kam araç­la­rı bu şe­kil­de kul­la­nıl­mak­ta­dır. Bun­dan şu an­la­şı­lı­yor: O ka­dar zen­gin bir ül­ke­yiz ki, eko­no­mi­miz o ka­dar gü­zel ki, şe­hir içe­ri­sin­de baş­ka araç kul­la­na­cak resmî da­ire mü­dü­rü­müz, köy­le­re gi­der­ken baş­ka araç kul­la­na­cak. Dün­ya­nın hiç­bir ül­ke­sin­de biz­de ol­du­ğu ka­dar resmî araç yok­tur. Bu­na, bah­set­ti­ğim olay­la­ra, bir­çok il­de de kar­şı­la­şa­bi­li­yo­ruz.

Sö­züm ona, ge­len hükûmet­ler -AKP İk­ti­da­rı da dâhil- ta­sar­ruf ya­pı­yo­ruz adı al­tın­da, iş­çi, me­mur, emek­li, çift­çi ve es­naf üc­ret­le­rin­den ke­sip, be­lir­li bir ke­si­me ma­ale­sef sal­ta­nat sür­dü­rü­yor­lar. Öy­le de­ğil mi ar­ka­daş­lar? Bun­lar bi­rer sal­ta­nat de­ğil mi­dir? Bun­lar siz­le­rin gö­zü önün­de, biz­le­rin gö­zü önün­de ol­mu­yor mu?

Şim­di siz­le­re so­ru­yo­rum: Os­man­lı'nın çö­küş se­bep­le­rin­den bi­ri ney­di? Aşı­rı sa­vur­gan­lık ve aşı­rı sal­ta­nat düş­kün­lü­ğü de­ğil miy­di? Şim­di de du­rum ma­ale­sef ay­nı, o gün­ler­den pek far­kı yok. Sa­vur­gan­lık ay­nı, sal­ta­nat düş­kün­lü­ğü ay­nı. Ben­ce Os­man­lı'nın son dö­ne­mi gi­bi, AKP İk­ti­da­rı da son dö­ne­mi­ni ya­şa­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir baş­ka ko­nu, hiz­met sa­tın al­mak su­re­tiy­le ki­ra­la­nan bi­nek araç­la­rı­nın kul­la­nıl­ma­sın­da­ki ya­şa­nan sa­vur­gan­lık­tır. Büt­çe ola­nak­la­rıy­la ki­ra­la­nan araç­lar, özel iş­ler­de kul­la­nı­la­rak ya­sa ih­lal edil­mek­te­dir. Ki­ra­la­nan araç­lar si­vil pla­ka­lı ol­du­ğu için, su­is­ti­mal ora­nı da­ha yük­sek ol­mak­ta­dır. Bun­la­ra be­le­di­ye­le­ri de ek­le­ye­bi­li­riz. Be­le­di­ye­le­re bak­tı­ğı­mız­da, du­rum da­ha da va­him­dir.

Bu­ra­dan, va­li­le­re, kay­ma­kam­la­ra ve ku­rum amir­le­ri­ne ses­len­mek is­ti­yo­rum, ay­rı­ca da Hükûme­te ses­len­mek is­ti­yo­rum: 237 sa­yı­lı Ya­sa, yu­ka­rı­da be­lirt­ti­ğim gi­bi, bir­çok şe­kil­de ih­lal edil­mek­te­dir. Ku­rum­la­rın ida­re­ci­le­ri, ma­ale­sef, suç iş­le­mek­te­dir­ler. Lüt­fen, baş­ta Ba­kan­lık ve Mec­lis ola­rak da bu ko­nu­nun ta­kip­çi­si olu­nuz. Ta­şıt Ya­sa­sı'nın bü­tün ku­ral­la­rı­nı uy­gu­la­yı­nız. Ak­si du­rum­da, göz önü­ne ge­len bu so­run­la­rı gör­mez­lik­ten gel­mek, gö­re­vi su­is­ti­mal­den baş­ka bir şey de­ğil­dir. Unu­tul­ma­ma­lı­dır ki, har­ca­nan bu pa­ra­lar­da, ya­pı­lan bu sa­vur­gan­lık­lar­da tü­yü bit­me­miş ye­tim­le­rin hak­kı var­dır, kıt olan kay­nak­lar is­raf edil­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­le­lim di­ğer bir ko­nu­ya. Ver­gi­yi bi­le mev­zu­at dü­zen­le­me­si ya­pa­rak de­ğil, teh­dit yo­lu­nu kul­la­na­rak top­la­ma­yı ma­ri­fet sa­yan bir ik­ti­dar ol­du­nuz. Yap­tı­ğı­nız yan­lış, zor­la ver­gi top­lan­maz. Ça­re­siz es­na­fı da da­ha faz­la üz­me­yin, mü­kel­le­fi da­ha faz­la sı­kış­tır­ma­yın. Ver­gi­yi top­la­ya­maz­sı­nız de­dik, inat et­ti­niz, mü­kel­lef­le­ri biz­zat ver­gi da­ire­le­ri­ne ça­ğı­ra­rak, sı­kış­tı­ra­rak, teh­dit ve şan­taj yo­luy­la mat­rah­la­rı­nı ar­tır­dı­nız. Siz, ne yap­tı­ğı­nı­zı bil­di­ği­ni­zi ve ma­ale­sef, bil­di­ği­ni­zi oku­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz. Mü­kel­lef­le­rin iş­le­ri, ma­ale­sef iç­ler acı­sı. Eko­no­mik du­ru­mu da dik­ka­te al­ma­dı­nız. Te­le­fon teh­di­diy­le, in­ce­le­me teh­di­diy­le, zor­la ver­gi top­la­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz. Es­naf ve sa­natkârı­mı­zın du­ru­mu ger­çek­ten iç­ler acı­sı. Ba­kı­nız, bir ör­nek ve­re­ce­ğim: Yi­ne, ma­hallî ga­ze­te­de es­naf ve sa­natkârı­mı­zın tem­sil­ci­si olan Es­naf ve Sa­natkârlar Oda­sı Baş­ka­nı ba­sı­na şöy­le bir be­ya­nat ver­miş: "Ça­lı­şa­rak if­las eden es­naf­lar." Sa­yın Ba­ka­nım, otuz üç se­ne­lik es­naf ol­du­ğu­nu, dü­rüst, ça­lış­kan ni­ce otuz üç se­ne­lik es­naf­la­rın ça­lı­şa­rak if­las et­tik­le­ri­ni göz­lem­le­di­ği­ni, Hükûmet yet­ki­li­le­ri­nin pem­be tab­lo çi­ze­rek her şe­yi çok iyiy­miş gi­bi gös­ter­me­ye ça­lış­tık­la­rı­na an­lam ve­re­me­di­ği­ni, ya ger­çek­le­ri gör­me­dik­le­ri­ni ve­ya gör­mek is­te­me­dik­le­ri­ni, di­ye ifa­de kul­la­nı­yor. "Ça­lı­şa­rak na­sıl if­las edil­di­ği­nin üni­ver­si­te­le­re tez ola­rak ko­nul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum." di­yor. Bi­le­cik ili­nin Os­ma­ne­li il­çe­sin­de­ki Es­naf ve Sa­natkârlar Oda­sı Baş­ka­nı­nın ma­ale­sef acı bir iti­ra­fı: "Os­ma­ne­li'de es­naf ic­ra­lık, çift­çi ic­ra­lık, en çok iş ya­pan ku­rum ic­ra mü­dür­lü­ğü." di­yor. "En çok iş ya­pan un fab­ri­ka­la­rı ve fı­rın­lar. Üç ek­mek alan beş ek­mek al­ma­ya baş­la­dı, çün­kü, ço­cuk­la­rı­mı­za ka­tık­sız ek­mek ye­di­rir ol­duk." di­yor. "İyi eko­no­mi bu ise vay hâli­mi­ze." Bu­nu di­yen, Es­naf ve Sa­natkârlar Oda­sı­nın bir Baş­ka­nı de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ma­ale­sef, es­na­fı­mız bu nok­ta­da.

Ge­le­lim di­ğer bir­kaç ko­nu­ya. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­mı­zın özel­lik­le Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bağ­lı ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin kul­la­nı­mı. Özel­lik­le, 22'nci Dö­nem Par­la­men­to­sun­da ve 59'un­cu Hükûme­tin bir­çok is­te­ği­ni bu Par­la­men­to ol­ma­sa da, AKP'nin oy­la­rıy­la bu­ra­dan bir­çok ya­sa çı­kar­dık. Bun­lar­dan bir ta­ne­si de TO­Kİ'ye dev­re­di­len hak­lar. Top­lu Ko­nut İda­re­si, Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bağ­lı bir­çok ar­sa­yı çok ucuz fi­yat­lar­la alıp, bu­ra­lar­da ina­nıl­maz bir şe­kil­de ko­ope­ra­tif­ler ve sü­per lüks vil­la, trip­leks, dub­leks gi­bi da­ire­ler ya­pa­rak, çok yük­sek fi­yat­la­ra sat­mak­ta­dır. Böy­le­ce, Ha­zi­ne­mi­ze bağ­lı, Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bağ­lı ar­sa­lar Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na çok dü­şük fi­yat­la ge­lip, Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne ina­nıl­maz bir şe­kil­de rant sağ­lan­dı­ğı göz­len­mek­te­dir. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, el­bet­te, Top­lu Ko­nut İda­re­si de bu dev­le­tin, bu ül­ke­nin bir ku­ru­mu­dur. Bu­ra­da ku­ru­luş ama­cı, sos­yal dev­let il­ke­si­ne uy­gun, ih­ti­ya­cı olan dar ge­lir­li va­tan­da­şa ko­nut üret­me­si­dir. Bu­ra­dan, Ha­zi­ne­den al­dı­ğı çok dü­şük fi­yat­la­ra al­dı­ğı ar­sa­la­ra çok lüks vil­la, dub­leks, trip­leks gi­bi ev­ler ya­pıp pa­ha­lı bir fi­ya­ta sat­ma­sı­nı da uy­gun gör­mü­yo­ruz, Millî Em­lak Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün bu ko­nu­da­ki gi­ri­şim­le­ri­nin ye­ter­siz ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu ko­nu­ya aci­len çö­züm bu­lun­ma­sı­nı ta­lep edi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir ko­nu da, özel­lik­le TÜ­Sİ­AD'ın son gün­ler­de yap­mış ol­du­ğu açık­la­ma­la­ra da de­ğin­mek is­ti­yo­rum. TÜ­Sİ­AD, el­bet­te, Tür­ki­ye'de bü­yük bir si­vil top­lum ör­gü­tü­nün tem­sil edil­di­ği yer­dir; an­cak, TÜ­Sİ­AD, her za­man hükûmet­le­rin step­ne­si ol­muş­tur, ya­ni ar­ka las­ti­ği gi­bi ça­lış­mış­tır. Özel­lik­le, 20'nci Dö­nem Par­la­men­to­sun­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak gün­de­me ge­tir­di­ği­miz "Ban­ka­la­rın içi bo­şal­tı­lı­yor. Ban­ka­lar bi­ri­le­ri­ne peş­keş çe­ki­li­yor, şu an­da ban­ka­la­rın, 3 mil­yar do­lar­dan da­ha faz­la, içe­ri­si­nin bo­şal­tıl­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz, tes­pit edi­yo­ruz." de­di­ği­miz­de "Siz bu uyu­mu bo­zu­yor­su­nuz, siz er­ken se­çim is­ti­yor­su­nuz." di­ye­rek, bu tür açık­la­ma­lar yap­mış­lar­dı. Gel­di­ği­miz gün­ler­de, yi­ne, er­ken se­çi­min eko­no­mi­yi bo­za­ca­ğı­nı ve çe­şit­li za­rar­lar ve­re­ce­ği­ni, açık­la­ma ya­pa­rak, Tür­ki­ye'nin gün­de­mi­ne ge­tir­miş­ler­dir. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin, 20'nci Dö­nem Par­la­men­to­su­na yap­tı­ğı, tes­pit et­ti­ği "Ban­ka­la­rın içe­ri­si bo­şa­lı­yor." de­di­ğin­de za­ra­rın 3 mil­yar do­lar ol­du­ğu­nu, an­cak sü­re­nin uza­ma­sı, se­çi­min kı­sa za­man­da ya­pıl­ma­ma­sın­dan do­la­yı, bu ra­kam ma­ale­sef 50 mil­yar do­lar­la­ra çık­mış­tır. Şim­di ay­nı du­rum, ay­nı sı­kın­tı yi­ne söz ko­nu­su­dur. Do­la­yı­sıy­la, Tür­ki­ye'de en kı­sa za­man­da ve aci­len bir ge­nel se­çi­min ya­pıl­ma­sı Tür­ki­ye'nin çı­ka­rı­na­dır. Çün­kü, he­pi­ni­zin de bil­di­ği gi­bi, Mec­lis bir an­lam­da tı­kan­mış­tır, Mec­lis ça­lış­ma­la­rı ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­mek­te­dir ve Hükûmet de bağ­lı bu­lun­du­ğu, ken­di içe­ri­sin­de bu­lun­du­ğu bü­rok­rat­la­rı ma­ale­sef ça­lış­tı­ra­ma­mak­ta­dır. Bu Par­la­men­to bu dö­nem­ki sü­re­ci­ni ta­mam­la­mış­tır ve en kı­sa za­man­da, 2007 yı­lı­nın içe­ri­sin­de Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­den ön­ce de Tür­ki­ye'nin se­çi­me git­me­sin­de ger­çek­ten bü­yük fay­da bu­lun­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la, Hükûme­tin step­ne­si du­ru­mun­da bu­lu­nan bu tür si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin de­ğil, Tür­ki­ye'nin ger­çek­le­ri­ni, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­nın ger­çek­le­ri­ni dik­ka­te ala­rak bu uy­gu­la­ma­yı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Tü­zün, bu­yu­run.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) - Evet, te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

So­nuç ola­rak, çı­kar­mış ol­du­ğu­muz ka­nun­la­rın bir­ço­ğu ge­rek Cum­hur­baş­ka­nın­dan ge­rek­se Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den ge­ri dö­nü­yor. Öy­ley­se, bu mad­de­ye bak­tı­ğı­mız­da, özel­lik­le, bu büt­çe­nin 10'un­cu mad­de­sin­de Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­lık­lar gö­zük­mek­te­dir. Bu büt­çe­nin ge­ne­li­ne bak­tı­ğı­mız­da, 2007 büt­çe­si, me­mu­run, iş­çi­nin, sa­na­yi­ci­nin, çift­çi­nin, kı­sa­ca­sı dar ge­lir­li­nin so­ru­nu­na çö­züm bu­la­ma­mak­ta­dır. O ne­den­le, en kı­sa za­man­da bu ül­ke­nin ge­nel se­çi­me git­me­si he­pi­miz için bü­yük fay­da sağ­la­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yor ve yi­ne de bü­tün…

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - TÜ­Sİ­AD'cı­la­rı kız­dı­rı­yor­sun!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) - 4 Ka­sım­da ya­pı­la­cak in­şal­lah, me­rak et­me.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (De­vam­la) - 2007 yı­lı içe­ri­sin­de bu Par­la­men­to­nun baş­ta siz­ler­den ve ül­ke­nin bu so­run­la­rın­dan kur­tul­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­zün.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen, Mus­ta­fa Eli­taş, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Eli­taş, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ya­sa­nın 10 un­cu mad­de­si, bi­raz ön­ce de­ğer­li ar­ka­da­şı­mı­zın ifa­de et­ti­ği gi­bi, ka­mu ke­si­min­de kul­la­nı­lan ta­şıt­la­rın na­sıl alı­na­ca­ğı, na­sıl ta­sar­ruf edi­le­ce­ği, na­sıl de­ğiş­ti­ri­le­ce­ği hak­kın­da bir dü­zen­le­me ya­pı­yor. Ya­sa­nın (T) cet­ve­lin­de ifa­de edi­len bu dü­zen­le­me­de -bi­raz ön­ce de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız ifa­de et­ti­ler- ba­zı ku­rum ve ku­ru­luş­lar, va­kıf ve der­nek­ler ara­cı­lı­ğıy­la ken­di­le­ri­ne ya­pı­lan ba­ğış­la­rın mas­raf­la­rı­nı, gi­der­le­ri­ni ken­di bün­ye­le­ri içe­ri­sin­den, büt­çe­le­rin­den kar­şı­la­ya­rak da­ha fark­lı mo­del araç­la­rı, ih­ti­yaç­la­rı­nın dı­şın­da olan araç­la­rı al­ma imkânı­nı or­ta­ya çı­ka­rı­yor­du. Mad­de­nin ikin­ci ben­din­de, bu şe­kil­de ya­pı­lan ta­sar­ruf­la­rın, edi­nim­le­rin, araç­la­rın kul­la­nıl­ma­sı hâlin­de hiç­bir şe­kil­de mas­raf­la­rı­nın, gi­der­le­ri­nin büt­çe­den kar­şı­la­na­ma­ya­ca­ğı­nı, ku­rum büt­çe­sin­den kar­şı­la­na­ma­ya­ca­ğı, şek­lin­de bir hü­küm ko­ya­rak bu­nu en­gel­le­me yo­lu­na git­miş­tir.

Sa­yın Tü­zün kar­de­şi­miz, me­se­le­le­ri tek tek gü­zel ifa­de et­ti­ler, ama son ye­di se­kiz da­ki­ka­sı bi­raz tri­bün­le­re şek­lin­dey­di. İlk beş da­ki­ka­sı da gü­zel ko­nuş­may­dı, teb­rik edi­yo­rum ken­di­si­ni.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Sen ken­di gö­rü­şü­nü an­lat. 

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ama, ger­çek­ten, de­ğer­li kar­de­şi­mi­zin, özel­lik­le son söy­le­di­ği cüm­le­ler içe­ri­sin­de çe­liş­ki de var. Di­yor ki: "TO­Kİ, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­ni çok ucuz fi­yat­la alıp vil­la­lar ya­pı­yor, lüks lüks ev­ler ya­pı­yor, çok pa­ha­lı fi­yat­lar­la sa­tı­yor." TO­Kİ'nin za­ten yap­ma­sı ge­re­ken, ucuz fi­ya­ta de­ğil, al­dı­ğı ha­zi­ne ara­zi­si üze­rin­de­ki o ya­pa­ca­ğı gay­ri­men­kul­le­ri çok yük­sek fi­ya­ta sa­tıp kay­nak te­min et­mek.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - Pa­ra­yı ne­re­ye har­ca­ya­cak?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Tü­zün, siz be­le­di­ye baş­kan­lı­ğı yap­mış ar­ka­da­şı­mız­sı­nız. Bu kay­nak­la­rı te­min eder­ken dar ge­lir­li, sa­bit ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­za da be­da­va­ya ya­kın ko­nut te­mi­ni­ni sağ­la­mak. İş­te Kay­se­ri'de ilk de­fa yap­tır­dı­ğı­mız, De­ğer­li Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­mi­zin mem­le­ke­ti olan Pı­nar­ba­şı'nda 192 ta­ne top­lu ko­nut yap­tır­dık. Şu an­da 200 ta­ne da­ha top­lu ko­nu­ta ta­lep var. Pı­nar­ba­şı il­çe­miz, nü­fu­su 12 bin olan, mer­kez il­çe­si 12 bin olan bir il­çe­miz, mer­kez nü­fu­su. Bu­ra­da bi­le hâlâ 200-300 ko­nu­ta ta­lep var­sa TO­Kİ yap­tı­ğı işi hak­kıy­la ye­ri­ne ge­ti­ri­yor de­mek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mız Sa­yın Çor­ba­cı­oğ­lu, Sa­yın Ba­kan­la il­gi­li bir ko­nuş­ma­yı ya­par­ken, "15 Ara­lık ta­ri­hin­de­ki büt­çe su­nuş ko­nuş­ma­nız­da­ki say­fa­dan alı­yo­rum." de­di. Al­dı­ğı say­fa, 12'nci say­fa­nın son sa­tı­rı. Ora­da di­yor ki: "2002 yı­lı ba­şın­da­ki enf­las­yon ora­nı yüz­de 73,2."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­zı­lan ya­zı­la­rı da, lüt­fen, dik­kat­li din­le­ye­lim. Ge­ce­nin bu saa­tin­de, bel­ki, araş­tır­ma­la­rı­mız­da, in­ce­le­me­le­ri­miz­de, kon­trol eder­ken, ra­kam­la­rın ka­rış­ma­sı ve­ya yıl­la­rın ka­rış­ma­sı or­ta­ya çı­ka­bi­lir, ama, bu­ra­da açık ve net ifa­de edi­li­yor: "2002 yı­lı ba­şın­da enf­las­yon ora­nı yüz­de 73,2'dir." Bu 2002 yı­lı so­nun­da­ki enf­las­yon ora­nı­nın ne ol­du­ğu, hem Sa­yın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan hem Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan hem de yet­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız ta­ra­fın­dan açık ve net ifa­de edi­li­yor. 2002 yı­lı so­nun­da­ki enf­las­yon yüz­de 29,7'dir, yüz­de 30'dur. Ama, 2002 yı­lın­da Hükûme­tin he­de­fi yüz­de 22'ydi.

Şim­di, büt­çe­ler, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, de­ğer­li mu­ha­le­fet tem­sil­ci­si ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da açık­ça söy­le­dik­le­ri gi­bi, büt­çe­ler, ma­li di­sip­li­ni sağ­la­ya­bil­di­ği sü­re­ce önem­li büt­çe­ler­dir. Şim­di, siz­le­re, ba­kı­nız, 1983 yı­lın­dan 2006 yı­lı­na ka­dar top­lam yir­mi dört yıl­da ya­pı­lan büt­çe­le­re ba­kı­yo­ruz. İlk de­fa 1986 yı­lın­da 500 bin li­ra açık ve­re­ce­ğiz, di­yen büt­çe, he­def­te 500 bin li­ra olan büt­çe 513 bin li­ra açık ver­miş. He­de­fe en yak­la­şan büt­çe bu, 1984. Bir de 1993 yı­lın­da büt­çe 191 mil­yon li­ra açık he­de­fi koy­muş, 150 mil­yon li­ra açık ver­miş.

2003 yı­lın­dan iti­ba­ren bak­tı­ğı­mız­da, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti­nin büt­çe­si, 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren bak­tı­ğı­mız­da 45 mil­yar YTL açık ve­re­ce­ğiz, der­ken, 40 mil­yar açık ver­miş. 2004 yı­lın­da yi­ne 45 mil­yar açık ve­re­ce­ğiz, de­miş, 30 mil­yar açık ver­miş; 2005 yı­lın­da 29 mil­yar YTL açık ve­re­ce­ğiz di­ye…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş, bu­yu­run.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

... büt­çe he­de­fi yap­mı­şız, 8 mil­yar YTL açık ver­mi­şiz; 2006 yı­lın­da 14 mil­yar YTL açık ve­re­ce­ği­mi­zi ön­gör­mü­şüz, ama, in­şal­lah, bu se­ne­nin so­nun­da, herhâlde, 3 mil­yar YTL'nin da­ha da al­tın­da ola­cak di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2007 yı­lı he­de­fi­miz…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Özel­leş­tir­me­le­ri koy, özel­leş­tir­me­le­ri, 12 kat­ril­yon…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın De­ve­ci­ler, 2007 yı­lı he­de­fi­miz 15 kat­ril­yon li­ra açık ve­re­ce­ğiz, ama bun­dan ön­ce­ki ya­pı­lan ör­nek­le­ri de­ğer­len­dir­di­ği­miz­de 2007 yı­lı he­de­fi de, ümit edi­yo­rum, in­şal­lah, 10 kat­ril­yon li­ra­dan da­ha aşa­ğı ola­cak di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sat­ma­dık ku­ru­luş bı­rak­ma­dı­nız!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ba­kı­nız Sa­yın De­ve­ci­ler, bu­gü­ne ka­dar gös­te­ri­len ge­le­nek, ma­li di­sip­lin, ka­mu ge­lir­le­ri­ni iyi bir şe­kil­de top­la­ya­bil­mek ve mil­le­tin alın te­ri­ni en uy­gun ye­re ve en sağ­lam ye­re gön­de­re­bil­mek, har­ca­ya­bil­mek büt­çe di­sip­li­ni­nin en önem­li özel­li­ği­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Büt­çe­mi­zin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eli­taş.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - 3 kat­ril­yon da ar­sa sa­tış­la­rın­dan gel­di, on­la­rı söy­le!

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır. So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na bir so­rum var: Mad­de­nin be­şin­ci ve al­tın­cı fık­ra­la­rın­da, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ile Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ne ait ta­şıt­la­rın ye­ni­le­riy­le de­ğiş­ti­ril­me­si hâlin­de ara­da­ki fi­yat far­kı­nın po­lis ya da jan­dar­ma va­kıf­la­rı ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­ma­sı­na yö­ne­lik dü­zen­le­me­ler yer al­mak­ta­dır. Büt­çe hiz­met­le­ri­ne yö­ne­lik ola­rak bu tür va­kıf­la­rın kay­nak­la­rı­nın kul­la­nıl­ma­sı nor­mal kar­şı­la­na­bi­lir, ama, di­ğer ta­raf­tan ya­pı­lan iş­lem­le­rin büt­çe he­sap­la­rı­na yan­sı­tıl­ma­ma­sı­nın büt­çe bir­li­ği ve ge­nel­li­ği il­ke­si ile ma­li say­dam­lı­ğa ay­kı­rı özel­lik­ler ta­şı­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Kı­lıç…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Ba­kan, bi­raz ön­ce ye­ri­niz­de Ta­rım Ba­ka­nı var­dı, bu ne­den­le Ta­rım Ba­ka­nı­na yö­ne­lik bir so­ru ha­zır­la­mış­tım.

Ma­lat­ya Do­ğan­şe­hir Sö­ğüt kö­yün­de 100 çift­çi­ye iki­şer inek ve­ril­miş­ti Sa­yın Ba­kan. İki inek için de köy­lü­ler 4.328 YTL borç­lan­dı­rıl­mış­lar. Sa­yın Ba­kan, ge­be ol­du­ğu be­lir­ti­le­rek ve­ri­len inek­le­rin önem­li kıs­mı kı­sır çık­mış.

Yi­ne, cins inek ol­du­ğu be­lir­ti­le­rek ve­ri­len inek­le­rin baş­ka köy­ler­den top­la­na­rak ve­ril­di­ği köy­lü­ler ta­ra­fın­dan be­lir­ti­li­yor.

Ge­nel ve ye­rel se­çim­ler­de oy­la­rı­nı da si­zin par­ti­ni­ze ve­ren bu in­san­lar kan­dı­rıl­dık­la­rı­nı söy­lü­yor­lar Sa­yın Ba­kan. Sö­ğüt köy­lü­le­ri­nin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü için bir ça­ba gös­te­re­cek mi­si­niz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nı­ma şu so­ru­la­rı­mı yö­nelt­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, son dört yıl içe­ri­sin­de ger­çek­leş­ti­ri­len re­form­lar, ka­mu ma­li yö­ne­tim ve kon­trol sis­te­mi­ni ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar nok­ta­sı­na ta­şı­mış mı­dır?

Di­ğer so­rum: Ka­mu ma­li yö­ne­ti­min­de kay­nak kul­la­nı­mın­da et­kin­li­ği ar­tı­ra­cak te­mel me­ka­niz­ma­lar­dan bi­ri­si olan per­for­mans esas­lı büt­çe­le­me an­la­yı­şı ne za­man uy­gu­la­ma­ya ko­na­cak­tır?

Son so­rum: Ver­gi po­li­ti­ka­sı ve ver­gi yö­ne­ti­mi ko­nu­sun­da de­ği­şik­lik­ler ya­pı­lır­ken, ma­li di­sip­lin ve ya­pı­sal de­ği­şik­lik­ler ne ka­dar dik­ka­te alın­mak­ta­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Öz­kan…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­kan, pa­ra­nın kay­na­ğı­nı, akı­şı­nı, da­ğı­lı­mı­nı kon­trol eden bir ba­kan­lı­ğın ba­şın­da­sı­nız. Ver­di­ği­niz pa­ra­lar­la, me­mur ma­aşı an­la­mın­da ya­tı­rıl­dık­la­rı ban­ka­lar­dan pro­mos­yon­lar sağ­lan­mak­ta­dır. Bu pro­mos­yon­lar, an­cak hak sa­hi­bi olan me­mur­lar le­hi­ne de­ğil, il­gi­li da­ire mü­dür­lük­le­ri­nin is­te­ği­ne gö­re kul­la­nıl­mak­ta­dır. Bu kul­la­nım­lar ba­zen bil­gi­sa­yar, ba­zen ara­ba, ba­zen de pa­ra ol­mak­ta­dır. Bu pro­mos­yon­la­rı hak sa­hip­le­ri­ne da­ğıt­ma­yı bir ge­nel­ge ile dü­zen­le­me­yi dü­şü­nür mü­sü­nüz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Yak­la­şık 150 dö­nüm üze­ri­ne alt­mış yıl­lık çam ağaç­la­rı­nın bu­lun­du­ğu bir alan­da ku­ru­lu De­niz­li Sü­mer­bank İp­lik Fab­ri­ka­sı, on yıl ön­ce 7 mil­yon do­la­ra özel­leş­ti­ril­di, sa­tıl­dı De­niz­li­ler "De­niz­li'ye bı­ra­kın." de­di­ği hâlde ve ara­dan ge­çen za­man­dan son­ra De­niz­li Be­le­di­ye Mec­li­si, mu­ha­le­fet üye­le­ri­nin kar­şı çık­ma­sı­na kar­şın imar de­ği­şik­li­ği yap­tı ve bi­rin­ci de­re­ce­de­ki dep­rem ku­şa­ğı olan De­niz­li'de 10 kat ve­ril­di. Ora­da­ki Sü­mer İl­köğ­re­tim Oku­lu da ta­şın­dı. Ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­le bu­gün ora­da ye­ni bir pro­je için baş­vur­du­ğu söy­le­ni­yor ve ora­ya otel…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ga­zal­cı, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız kür­sü­de ko­nu­şur­ken öy­le bir tab­lo çiz­di ki, bu­na Tür­ki­ye'de ya­şa­yan­lar inan­maz ama, uzay­dan iz­le­yen­ler var­sa, bu top­rak­lar­da siz­den ön­ce bir Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ya­şa­yıp ya­şa­ma­dı­ğı­nı, bir hükûme­tin var olup ol­ma­dı­ğı­nı me­rak ede­cek­ler. Her şe­yi ken­di­ni­zin yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz. Bu bü­tün ba­kan­la­ra bu­la­şan bir si­ya­si ta­vır ol­du. Siz­den ön­ce bu ül­ke­de hiç hükûmet ge­lip geç­me­di mi? Hiç kim­se bu ül­ke­de bir taş üs­tün­de taş koy­ma­dı mı? Ba­raj­lar yap­ma­dı mı? Bu ka­dir­bil­mez­li­ğin ne­de­ni­ni açık­lar mı­sı­nız Sa­yın Ba­kan?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, ye­di sa­ni­ye var­dı.

BAŞ­KAN - Ha­tır­lat­tı­ğı­nız için te­şek­kür edi­yo­rum.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu'nun sor­du­ğu so­ru­yu ce­vap­lan­dır­mak is­ti­yo­rum. Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve Si­lah­lı Kuv­vet­le­re ait ta­şıt­lar­dan kul­la­nıl­dık­tan son­ra yıp­ra­nan­lar mü­ba­de­le yo­luy­la (T) cet­ve­lin­de gös­te­ril­mek­si­zin de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir. Bu su­ret­le or­ta­ya çı­kan fi­yat far­kı, Türk po­lis teş­ki­la­tı ve­ya Jan­dar­ma Asa­yiş Vak­fın­dan ve­ya as­kerî kan­tin ge­lir­le­rin­den kar­şı­lan­mak­ta­dır.

Sa­yın Kı­lıç, Ma­lat­ya Do­ğan­şe­hir Sö­güt köy­lü­le­riy­le il­gi­li ola­rak, da­ha zi­ya­de Ta­rım Ba­ka­nı­mı­zı il­gi­len­di­ren so­ru­lar sor­muş­lar­dır. Ko­nuş­tu­ğu­muz mad­dey­le bir il­gi­si ol­ma­dı­ğın­dan do­la­yı ce­vap­lan­dır­mam müm­kün de­ğil.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın  Ba­kan bu­ra­da di­ye sor­muş­tum.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Işık, ger­çek re­form­lar -da­ha doğ­ru­su ya­pı­sal re­form­la­rı bu­ra­da kas­te­di­yor­su­nuz- bir ül­ke eko­no­mi­si için fev­ka­la­de önem­li­dir. Bir ül­ke­de eko­no­mik bir­çok ba­şa­rı­lar ka­za­na­bi­lir­si­niz. Yal­nız, bu ba­şa­rı­la­rın ka­lı­cı ol­ma­sı­nı sağ­la­mak için mu­hak­kak su­ret­te bu ya­pı­sal re­form­la­rı ta­mam­la­ma­nız la­zım, yap­ma­nız la­zım. Ya­pı­sal re­form­lar ya­pıl­ma­dan, o ül­ke­nin gö­rü­nü­mü­nün dü­zel­me­si ve eko­no­mik ba­şa­rı­la­rın ka­lı­cı ol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. Tür­ki­ye, hem eko­no­mik ba­şa­rı­la­ra im­za at­mış­tır hem de ya­pı­sal re­form­lar­la bun­la­rı ka­lı­cı hâle ge­tir­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, dün­ya üze­rin­de­ki ya­hut da fi­nans dün­ya­sı üze­rin­de­ki ve eko­no­miy­le il­gi­li dün­ya­da­ki Tür­ki­ye'yi iz­le­yen­ler açı­sın­dan Tür­ki­ye fev­ka­la­de gö­rü­nü­mü­nü dü­zelt­miş­tir. Gö­rü­nü­mü­nü dü­zelt­me­si­nin en bü­yük gös­ter­ge­si de ül­ke­mi­ze son za­man­lar­da ge­len doğ­ru­dan ya­ban­cı ser­ma­ye mik­ta­rı­nın art­ma­sı­dır. Bu, bu­nun en önem­li gös­ter­ge­si­dir.

Onun dı­şın­da…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Han­gi fab­ri­ka­yı kur­du doğ­ru­dan ya­ban­cı ser­ma­ye? Ne­re­de is­tih­dam, ne­re­de üre­tim?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, ge­len bu ya­ban­cı ser­ma­ye, doğ­ru­dan ya­ban­cı ser­ma­ye bu ül­ke­ye gi­ren pa­ra­dır. Bu ül­ke­ye gi­ren pa­ra, mu­hak­kak su­ret­te ya­tı­rı­ma dö­ner.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Özel­leş­tir­me­ye ge­li­yor­lar, ko­nut al­ma­ya ge­li­yor­lar, baş­ka bir şey yap­mı­yor­lar.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ama kı­sa va­de­de ama uzun va­de­de ve­ya or­ta va­de­de, mu­hak­kak su­ret­te, bu ül­ke­ye gi­ren pa­ra… Za­ten, bu ül­ke­nin en önem­li so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­nin az­lı­ğı­dır. Az olan ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­ni ta­mam­la­ya­bil­mek için ya­ban­cı ser­ma­ye şart­tır. Ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ge­le­bil­me­si için de o ül­ke­nin dü­zel­me­si la­zım, eko­no­mik gö­rü­nü­mü­nün dü­zel­til­me­si la­zım. Bu, fev­ka­la­de önem­li­dir.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Hyun­dai gel­di, kaç­tı git­ti. Ni­ye kaç­tı o?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - İkin­ci­si, ma­li di­sip­lin­le il­gi­li ola­rak sor­du­ğu­nuz "Per­for­mans kri­te­ri ne za­man baş­lar?" di­ye. Bu, bi­li­yor­su­nuz, ka­mu ida­re­sin­de­ki yap­tı­ğı­mız re­form­la­ra bağ­lı­dır. Fa­kat, on­la­rın bir kıs­mı­nı ya­pa­ma­dık. Bir kıs­mı­nı yap­tık, bir kıs­mı da yu­ka­rı­dan ge­ri dön­dü. Do­la­yı­sıy­la, is­te­di­ği­miz hâlde ba­zı re­form­lar, ma­ale­sef ya­pı­la­ma­dı. Ama, ya­kın za­man­da bi­zim he­de­fi­miz­dir bu, bir an ön­ce biz­de per­for­mans kri­te­ri­ne ge­çi­le­cek­tir.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Loj­man na­sıl, ra­hat mı loj­man? Mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nı çü­rü­tü­yor­sun, ken­din loj­man­da otu­ru­yor­sun ya iki loj­man­da bir­den, ra­hat mı loj­man? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ni­ye ca­nım!

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce… Sa­yın İn­ce…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ken­di­si loj­man­da otu­ru­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın grup baş­kan ve­kil­le­ri­ne ben bu du­ru­mu arz et­mek is­ti­yo­rum.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ni­ye çık­mı­yor­sun?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen, siz so­ru­la­ra ce­vap ve­rir mi­si­niz.

Sa­yın İn­ce, lüt­fen…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Öz­kan'ın sor­du­ğu me­mur­lar le­hi­ne pro­mos­yon­lar­la il­gi­li, bu­nun­la il­gi­li bir ça­lış­ma ya­pı­lı­yor. Za­ten, bu­nun­la il­gi­li de, Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­mız, bu ko­nu­lar­dan so­rum­lu Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin Bey de bu ko­nu­da bir ça­lış­ma ya­pıl­dı­ğı­nı be­lirt­miş­tir.

Sa­yın Ga­zal­cı "Sü­mer­bank İp­lik Fab­ri­ka­sı on se­ne ön­ce sa­tıl­dı. On­dan son­ra da, iş­te, bu­gün­ler­de de be­le­di­ye ta­ra­fın­dan imar de­ği­şik­li­ği ya­pıl­dı. Ye­ni de bir pro­je uy­gu­la­nı­yor." di­ye söy­le­di. Ta­bii, ora­da­ki ma­hallî be­le­di­ye­nin yap­tı­ğı bir ta­sar­ruf­tur bu. De­mek ki ba­zı du­rum­lar gö­rül­dü ki, bun­lar da ya­pıl­dı. Ora­da da bun­lar ya­pı­lır­ken, mec­lis ka­rar­la­rıy­la çı­kı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Ba­loğ­lu'nun so­ru­su­na da, mad­dey­le il­gi­li ol­ma­dı­ğı için…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Sa­yın Işık'ın so­ru­su mad­dey­le il­gi­li miy­di Sa­yın Ba­kan?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me ya­rım sa­at ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 01.24

YE­DİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 01.56

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik), Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Ye­din­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rının 11'in­ci mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

DÖR­DÜN­CÜ BÖ­LÜM

Büt­çe Uy­gu­la­ma­sı­na İliş­kin Hü­küm­ler

Ak­tar­ma ve ek­le­me iş­lem­le­ri

MAD­DE 11- (1) a) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin büt­çe­le­ri­nin "Per­so­nel Gi­der­le­ri" ile "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" ter­tip­le­rin­de yer alan öde­nek­le­ri, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin "Per­so­nel Gi­der­le­ri­ni Kar­şı­la­ma Öde­ne­ği" ile ge­rek­ti­ğin­de "Ye­dek Öde­nek" ter­ti­bi­ne; di­ğer eko­no­mik kod­la­ra iliş­kin ter­tip­ler­de yer alan öde­nek­le­ri ise 5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da yer alan sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi ol­mak­sı­zın Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin "Ye­dek Öde­nek" ter­ti­bi­ne ak­tar­ma­ya,

b) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­rin­den, hiz­me­ti yap­tı­ra­cak olan ka­mu ida­re­si­nin is­te­ği üze­ri­ne büt­çe­sin­den yıl için­de hiz­me­ti yü­rü­te­cek olan ida­re­nin büt­çe­si­ne, fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma ay­rı­mı­na ba­kıl­mak­sı­zın öde­nek ak­tar­ma­ya ve bu ko­nu­da ge­rek­li iş­lem­le­ri yap­ma­ya,

c) Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı ile Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı ara­sın­da ca­ri yıl için­de ya­pı­lan hiz­met­le­rin be­del­le­ri­ni kar­şı­la­mak ama­cıy­la va­rı­la­cak mu­ta­ba­kat üze­ri­ne, il­gi­li büt­çe­ler ara­sın­da kar­şı­lık­lı ak­tar­ma yap­ma­ya,

ç) (c) ben­din­de be­lir­ti­len büt­çe­ler­de yer alan Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin tek mer­kez­den yö­ne­til­me­si ge­re­ken ik­mal ve te­da­rik hiz­met­le­ri ile bir fonk­si­yo­na ait bir hiz­me­tin di­ğer bir fonk­si­yon ta­ra­fın­dan yü­rü­tül­me­si ha­lin­de il­gi­li öde­ne­ği, fonk­si­yon­lar ara­sın­da kar­şı­lık­lı ola­rak ak­tar­ma­ya,

d) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri için 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­ra­ra uy­gun ola­rak yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mın­da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı ha­lin­de de­ği­şik­lik ko­nu­su pro­je­le­re ait öde­nek­ler­le il­gi­li ku­rum­la­ra­ra­sı ak­tar­ma yap­ma­ya,

e) Ka­mu ida­re­le­ri­nin ye­ni­den teş­ki­lat­lan­ma­sı so­nu­cu, büt­çe ka­nun­la­rı­nın uy­gu­lan­ma­sı ve ke­sin he­sap­la­rın ha­zır­lan­ma­sı ile il­gi­li ola­rak ge­rek­li gö­rü­len her tür­lü büt­çe ve mu­ha­se­be iş­lem­le­ri için ge­rek­li dü­zen­le­me­le­ri yap­ma­ya,

Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

(2) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­ler, ak­tar­ma ya­pı­la­cak ter­tip­te­ki öde­ne­ğin yüz­de yir­mi­si­ne ka­dar ken­di büt­çe­le­ri için­de öde­nek ak­tar­ma­sı ya­pa­bi­lir­ler. Bu ida­re­le­rin yüz­de yir­mi­yi ge­çen di­ğer her tür­lü ku­rum içi ak­tar­ma­la­rı­nı yap­ma­ya Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

(3) a) Özel büt­çe­li ida­re­ler ile dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­rın (B) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de be­lir­ti­len tah­mi­ni tu­tar­lar üze­rin­de ger­çek­le­şen ge­lir­ler ile (F) işa­ret­li cet­vel­le­rin­de be­lir­ti­len öde­nek­leş­ti­ril­me­yen fi­nans­man kar­şı­lık­la­rı­nı ve ger­çek­le­şen fi­nans­man faz­la­la­rı­nı, ida­re ve ku­rum­la­rın büt­çe­le­ri­nin mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak ter­tip­le­ri­ne öde­nek ola­rak ek­le­me­ye Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca be­lir­le­ne­cek esas ve usul­ler çer­çe­ve­sin­de ka­mu ida­re­le­ri yet­ki­li­dir.

b) Ser­ma­ye öde­nek­le­ri, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri­ne gö­re yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mıy­la iliş­ki­len­di­ri­lir.

(4) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ara­sın­da­ki kay­nak trans­fer­le­ri öde­nek ak­tar­ma su­re­tiy­le ya­pı­lır. Mer­ke­zi yö­ne­tim büt­çe­si kap­sa­mın­da­ki ida­re­ler ve ku­rum­lar ara­sın­da­ki di­ğer kay­nak trans­fer­le­ri ta­hak­kuk iş­lem­le­riy­le ger­çek­leş­ti­ri­lir. Bu iş­lem­ler kar­şı­lı­ğı tah­sil edi­len tu­tar­lar, bir ta­raf­tan (B) işa­ret­li cet­vel­le­re ge­lir, di­ğer ta­raf­tan (A) işa­ret­li cet­vel­le­re öde­nek ola­rak kay­de­di­lir.

(5) Ha­zi­ne adı­na tes­cil­li bu­lu­nan ve Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün mül­ki­ye­tin­de iken 5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 12 nci mad­de­si ge­re­ğin­ce Ha­zi­ne adı­na tes­cil edil­me­si ge­re­ken ta­şın­maz­lar ile Dev­le­tin hü­küm ve ta­sar­ru­fu al­tın­da bu­lu­nup da tes­cil edil­me­ye el­ve­riş­li olan ta­şın­maz­lar­dan Ba­yın­dır­lık ve İs­kan Ba­kan­lı­ğı­nın ta­le­bi, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın tek­li­fi ve Baş­ba­ka­nın ona­yı ile tes­pit edi­len­le­rin sa­tı­şın­dan el­de edi­le­cek ge­lir­le­ri, ge­nel büt­çe­nin (B) işa­ret­li cet­ve­li­ne ge­lir, di­ğer ta­raf­tan bö­lün­müş yol ve­ya Dev­let ve il yol­la­rı ya­pım, ba­kım ve ka­mu­laş­tır­ma hiz­met­le­rin­de kul­la­nıl­mak üze­re Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si­ne öde­nek kay­det­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir. Ser­ma­ye öde­nek­le­ri, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri­ne gö­re yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mıy­la iliş­ki­len­di­ri­lir.

BAŞ­KAN - So­ru sor­mak is­te­yen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin ci­ha­za gir­me­le­ri du­yu­ru­lur.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Bir­gen Ke­leş.

Bu­yu­run Sa­yın Ke­leş.

Sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA BİR­GEN KE­LEŞ (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 11'in­ci mad­de­si ko­nu­sun­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni ve ken­di gö­rüş­le­ri­mi ak­tar­mak için söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum ve yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Büt­çe ta­sa­rı­sı­nın 11'in­ci mad­de­si büt­çe öde­nek­le­ri ara­sın­da ak­tar­ma­la­rı ve büt­çe öde­nek­le­ri­ne ya­pı­la­cak ek­le­me­le­ri içer­mek­te­dir. Mad­de­nin 1'in­ci fık­ra­sın­da "5018 sa­yı­lı Ka­nun'un 21'in­ci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da yer alan sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi de­ğil­dir" de­nil­mek­te­dir.

Bu sı­nır­la­ma­lar ne­dir, di­ye bak­tı­ğı­mız­da şu­nu gö­rü­yo­ruz: Üçün­cü fık­ra "Per­so­nel gi­der­le­ri ter­tip­le­rin­den, ak­tar­ma ya­pıl­mış ter­tip­ler­den -da­ha ön­ce ak­tar­ma ya­pıl­mış olan ter­tip­ler­den- ve ye­dek öde­nek­ten ak­tar­ma ya­pıl­mış ter­tip­ler­den, di­ğer ter­tip­le­re ak­tar­ma ya­pı­la­maz" de­mek­te­dir.

As­lı­na ba­kar­sa­nız, bu kı­sıt­la­ma­la­rın kal­dı­rıl­ma­sı, sı­nır­la­ma­la­rın kal­dı­rıl­ma­sı çok doğ­ru de­ğil­dir. Ne­den? Çün­kü, per­so­nel gi­der­le­ri­ne za­ten do­kun­ma­mak ge­re­kir, on­lar he­sap ki­tap so­nu­cun­da ora­ya kon­du­ğu için ve in­san­la­rın ge­lir­le­riy­le il­gi­li ol­du­ğu için. Ken­di­si­ne ak­tar­ma ya­pı­lan öde­nek­ler­den -bu is­ter ye­dek öde­nek ol­sun is­ter­se di­ğer ter­tip­ler ol­sun- ak­tar­ma ya­pıl­ma­sı da doğ­ru de­ğil­dir, çün­kü, bu, şef­faf­lı­ğı ze­de­ler, şef­faf­lık il­ke­siy­le bağ­daş­maz ve büt­çe ya­pı­lır­ken or­ta­ya ko­nu­lan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ira­de­si­ne de ay­kı­rı­dır.

Bu ik­ti­dar dö­ne­min­de, as­lın­da şef­faf­lık bü­yük öl­çü­de ze­de­len­miş du­rum­da­dır. Ör­ne­ğin, 2006 yı­lı so­nu­na ka­dar dü­zen­len­miş olan ve öden­me­miş olan te­da­vi gi­der­le­ri, 2006 yı­lı büt­çe­sin­de gö­rül­me­mek­te­dir, 2007'ye ak­ta­rı­la­cak­tır.

Öde­nek ak­tar­ma ve ek­le­me­le­riy­le il­gi­li hü­küm­ler 11'in­ci mad­de kap­sa­mın­da ele alın­ma­sı ge­re­kir­ken, bun­la­rın bir kıs­mı (E) cet­ve­li­ne ta­şın­mış­tır. (E) cet­ve­li­nin, ör­ne­ğin, 59'un­cu mad­de­si, Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­ne, çe­şit­li ko­şul­lar ger­çek­leş­ti­ği tak­dir­de, öde­nek ek­le­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı yet­ki­li kıl­mış­tır. Oy­sa, (E) cet­ve­li, yet­ki ve­ri­len ve yet­ki ve­ren bir cet­vel de­ğil­dir. Ora­da, ba­zı açık­la­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır an­cak.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nun Ta­sa­rı­sı'nda ba­zı ge­lir ve gi­der­le­rin özel he­sap­lar­da ele alın­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu ko­nu­da, (E) cet­ve­lin­de bir dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tır. Bu­nun için de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li kı­lın­mış­tır. Bu da, as­lın­da, şef­faf­lık il­ke­si­ne ay­kı­rı­dır.

Ba­zı ge­lir ve gi­der­ler, büt­çe­nin ge­lir ve gi­der ka­lem­le­riy­le iliş­ki­len­di­ril­me­den mu­ha­se­be­leş­ti­ril­mek­te­dir. Bun­la­rın mik­ta­rı ger­çi es­ki yıl­la­ra na­za­ran azal­mış­tır, ama 2007 yı­lı büt­çe­sin­de de söz ko­nu­su­dur. 16, 18 ve 21'in­ci mad­de­ler­de, fon­lar­la il­gi­li iş­lem­ler­de, ba­ğış, hi­be ve yar­dım­la­ra iliş­kin iş­lem­ler­de ve gö­rev za­rar­la­rıy­la il­gi­li he­sap­lar­da, dev­let he­sap­la­rı­na ve­ya büt­çe­ye ge­lir-gi­der kay­det­me­de ge­ne Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li kı­lın­mış­tır. Çok bü­yük yet­ki­ler üst­le­ni­yor Ma­li­ye Ba­ka­nı her za­man ol­du­ğu gi­bi. Bu da şef­faf­lık il­ke­si­ne ay­kı­rı­dır.

Ama, 11'in­ci mad­de­nin bir 5'in­ci fık­ra­sı var­dır ki, ben bu­nun üze­rin­de dur­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. 11'in­ci mad­de­nin 5'in­ci fık­ra­sı, Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün mül­ki­ye­tin­de iken, 5018 sa­yı­lı Ka­nun'un ge­çi­ci 12'nci mad­de­si ge­re­ğin­ce, ya­ni Ka­ra­yol­la­rı mer­kezî büt­çe­nin içi­ne alın­dı­ğı için, ha­zi­ne adı­na tes­cil edil­me­si ge­re­ken ta­şın­maz­la­rın ha­zi­ne adı­na tes­cil edil­me­si­ni ön­gör­mek­te­dir; ama, ay­rı­ca, dev­le­tin hü­küm ve ta­sar­ru­fu al­tın­da bu­lu­nup da, tes­cil edil­me­ye uy­gun olan ta­şın­maz­la­rın, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­ka­nı­nın ta­le­bi, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın tek­li­fi ve Baş­ba­ka­nın ona­yıy­la tes­pit edi­len­le­rin sa­tı­şın­dan el­de edi­le­cek ge­lir­le­rin ge­nel büt­çe­nin (B) işa­ret­li cet­ve­li­ne ge­lir, di­ğer ta­raf­tan da bö­lün­müş yol ve­ya­hut da dev­let ve il yol­la­rı­nın ba­kım, ya­pım ve ka­mu­laş­tır­ma hiz­met­le­rin­de kul­la­nıl­ma­sı­nı ön­gör­mek­te­dir. As­lın­da, 11'in­ci mad­de­de ön­gö­rü­len ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin sa­tı­şın­dan el­de edi­len ge­lir­ler­le bu­nun ka­ra yol­la­rı için kul­la­nıl­ma­sı, ya­pı­la­cak olan har­ca­ma­la­rın tam ola­rak gö­rül­me­si­ne en­gel ola­cak olan bir hü­küm­dür. Yıl so­nun­da bun­la­rın ge­lir ve öde­nek ka­yıt­la­rı ya­pı­la­bi­lir ta­bii ki ve ya­pı­la­cak­tır, ama, ne var ki, büt­çe Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de tar­tı­şı­lır­ken ve büt­çe yı­lı ba­şın­da bun­lar büt­çe için­de gö­rül­me­ye­cek­tir.

Sa­yın Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı büt­çe ça­lış­ma­la­rı sı­ra­sın­da, Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ay­rı­lan öde­ne­ğin bu yıl 2,4 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı ka­dar ek­sik ol­du­ğu­nu, ara­zi sa­tış­la­rın­dan el­de edi­len ge­lir­le bu mik­ta­rın te­la­fi edi­le­ce­ği­ni söy­le­miş­ti. Ya­ni, bir mik­tar ek öde­nek sağ­la­mak için ucu açık bir imkân ta­nın­mak­ta­dır. As­lın­da, ta­bii, böy­le bir yet­ki­nin Mec­lis ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­ma­sı ge­re­kir. Bu­nun Ma­li­ye Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan kul­la­nıl­ma­sı da Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 4046 sa­yı­lı Özel­leş­tir­me Uy­gu­la­ma­la­rı Hak­kın­da­ki Ka­nun, eko­no­mi­de ve­rim­li­lik ar­tı­şı ve ka­mu gi­der­le­rin­de azal­ma sağ­la­mak ola­rak ta­nım­la­mış­tır ama­cı; ama, hiç­bi­ri­si ge­çer­li de­ğil­dir, çün­kü, bir de­fa, ve­rim­li­lik ar­tı­şı mül­ki­yet­le bağ­lan­tı­lı bir şey de­ğil­dir. Gi­der­ler­de aza­lış da ara­zi sa­ta­rak, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­ni el­den çı­ka­ra­rak ve eko­no­mi­yi ve büt­çe­yi bu ku­ru­luş­la­rın ya­pa­cak­la­rı kat­kı­dan mah­rum ede­rek ger­çek­leş­ti­ri­le­mez.

Şim­di, öte yan­dan, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin eli­ne ge­çen kârlı ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da gir­di­le­rin ar­tan oran­da yurt dı­şın­dan kar­şı­lan­ma­sı ve fi­yat­la­rın yük­sek tu­tul­ma­sı, yurt dı­şı­na ay­nı za­man­da bir de­ğer trans­fer edil­me­si­ni or­ta­ya çı­kar­mak­ta­dır. Bu da, yurt için­de­ki kat­ma de­ğe­ri olum­suz yön­de et­ki­le­ye­cek olan bir du­rum­dur. Ay­rı­ca, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin yurt dı­şı­na ya­pa­ca­ğı trans­fer­ler var­dır ta­bii, kâr trans­fer­le­ri var­dır. Bun­lar çok yük­sek mik­tar­la­ra ula­şa­bi­lir ve o za­man da kârla­rın bü­yük bir mik­tar­la­ra ulaş­ma­sı öde­me­ler den­ge­sin­de bas­kı ya­ra­ta­bi­lir. Ama, Tür­ki­ye'de biz, ne­den­se, da­ha doğ­ru­su ik­ti­dar, bu tür et­ki­le­ri hiç dik­ka­te al­ma­dan özel­leş­tir­me ka­rar­la­rı­nı, sa­tış ka­rar­la­rı­nı çok ra­hat­lık­la ver­mek­te­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, özel­leş­tir­me­de ya­pı­lan bü­yük ha­ta­lar­dan bir ta­ne­si, bir amaç ola­rak be­nim­sen­me­siy­di. Bu­nu da­ha ön­ce de söy­le­dik. Şim­di, özel­leş­ti­ri­len ku­ru­luş­lar, özel­leş­ti­ri­le­cek ku­ru­luş­lar ve sa­tı­la­cak ban­ka­lar bi­raz azal­dı­ğı için ol­sa ge­rek, ik­ti­dar bü­tün il­gi­si­ni ara­zi­le­re yö­nelt­miş­tir. Üç ta­ne ya­sa çı­kar­mış­tır, bi­li­yor­su­nuz, top­rak sa­tı­şı­nı ser­best­leş­ti­ren. Bun­lar­dan biz de hep­si için Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne baş­vur­duk. 4875 sa­yı­lı Ya­sa üç bu­çuk yıl ol­du­ğu hâlde he­nüz ka­ra­ra bağ­lan­ma­dı. 5444 en son ya­sa­dır. Bu, on ay geç­ti­ği hâlde ka­ra­ra bağ­lan­ma­dı. Bun­lar­dan sa­de­ce 4916 ka­ra­ra bağ­lan­dı, o da bir bu­çuk yıl son­ra.

Şim­di, bun­lar­dan baş­ka çe­şit­li ad­lar al­tın­da ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin sa­tıl­ma­sı­nı ön­gö­ren ya­sa hü­küm­le­ri var­dır, çe­şit­li ya­sa­lar­da yer alan. Ay­rı­ca, okul bi­na­la­rı ve has­ta­ne­ler gi­bi bir­çok ka­mu ta­şın­ma­zı da sat­mak üze­re Ma­li­ye Ba­ka­nı­na dev­re­dil­miş­tir. Bi­raz ka­ra mi­zah gi­bi ge­li­yor bu. "Ba­ba ba­ba her şe­yi sa­ta­rım." di­yen Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za bü­tün ara­zi­le­ri tes­lim et­miş olu­yo­ruz. Ta­bii, bu, bi­raz da kur­da ku­zu tes­lim et­mek gi­bi bir şey. Çün­kü, en kı­sa sü­re­de bun­la­rı el­den çı­ka­ra­ca­ğın­dan hiç kim­se­nin kuş­ku­su yok­tur.

Şim­di, ya­ban­cı­ya top­rak sa­tı­şı­nın bir kıs­mı eko­no­mik ve sos­yal te­sis­le­rin özel­leş­ti­ril­me­si ka­na­lıy­la ya­pı­lan sa­tış­lar­dır. Bu­ra­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özel­leş­ti­ri­len ku­ru­luş­la­rın mül­ki­ye­tin­de bu­lu­nan ma­den ara­zi­le­ri, li­man­lar, çok sa­yı­da loj­man da bun­lar­la bir­lik­te sa­tıl­mak­ta­dır, özel­leş­tir­me çer­çe­ve­sin­de. Ta­bii, yer­li-ya­ban­cı ay­rı­mı yap­ma­dı­ğı­mız için ya­ban­cı­la­rın eli­ne de geç­mek­te­dir. Ya­tı­rım ya­pa­ca­ğı­nı söy­le­yen gi­ri­şim­ci­le­re ara­zi­ler ba­ğış­lı­yo­ruz. Bu ya­tı­rım­lar ger­çek­leş­me­di­ği tak­dir­de ve­ya­hut da ger­çek­leş­tik­ten son­ra iş­let­me­ye son ver­dik­le­ri tak­dir­de bun­la­rın ne ol­du­ğu bel­li de­ğil­dir.

En­düs­tri böl­ge­le­ri, ni­te­lik­li en­düs­tri böl­ge­le­ri yo­luy­la çe­şit­li ara­zi­le­ri ba­ğış­lı­yo­ruz yer­li-ya­ban­cı­la­ra. Üs­te­lik, İmar Ka­nu­nu, Kül­tür ve Ta­bi­at Var­lık­la­rı­nı Ko­ru­ma Ka­nu­nu, Çev­re Ka­nu­nu, Ma­den Ka­nu­nu gi­bi ya­sa­la­rı dik­ka­te al­ma­dan bu işi ya­pı­yo­ruz, dev­let mu­ha­se­be ku­ral­la­rı­na da uy­ma­dan ya­pı­yo­ruz. Üs­te­lik de Car­gill ola­yın­da ol­du­ğu gi­bi, ta­rım ara­zi­le­ri­ni de pekâlâ en­düs­tri böl­ge­si ola­rak ilan ede­bi­li­yo­ruz. TO­Kİ'ye ev yap­ma­sı için ge­niş ara­zi­ler ba­ğış­lı­yo­ruz. Lüks ev­ler yap­tı­ğı için, bu ara­zi­le­ri ta­bii lüks ev­le­ri al­ma ka­pa­si­te­si olan ki­şi­le­re ba­ğış­la­mış olu­yo­ruz.

Ön­ce Be­le­di­ye Ka­nu­nu'nda ya­pı­lan bir hü­küm­le, da­ha son­ra da ye­ni bir ya­sa çı­kar­ta­rak, ka­mu ara­zi­le­ri­ne ve özel ara­zi­le­re el ko­nul­ma­sı­na ve bun­lar­da, pro­je ya­pı­la­rak, hem ken­tin ba­zı ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı­nı, ama hem de bü­yük öl­çü­de rant­lar sağ­la­ma­sı­na imkân ta­nı­mış bu­lu­nu­yo­ruz, Kent­sel Dö­nü­şüm Ya­sa­sı'yla. Bu yet­mi­yor, dö­nü­şüm alan­la­rı ka­nu­nu tek­li­fi or­ta­ya çı­kı­yor. Her tür­lü sı­nır­la­rı kal­dı­ran bir tek­lif bu ve imar pla­nı bu­lun­sun-bu­lun­ma­sın, kent­sel ve kır­sal alan­lar­da bü­tün ara­zi­le­re ve ta­şın­maz­la­ra el ko­nul­ma­sı­na ve ge­li­ri ile­ri­ye dö­nük rant da­ğı­tı­mı­nı amaç­la­yan bir­ta­kım de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­ma­sı­nı müm­kün kı­lı­yor. He­nüz or­ta­lar­da do­laş­ma­yan, ama, giz­li ola­rak ha­zır­lan­mak­ta olan bir de tas­lak var. Bu, du­ru­mu da­ha da ser­best­leş­ti­ri­yor, da­ha doğ­ru­su, ka­mu sek­tö­rü­nün is­tis­ma­rı­nı da­ha da ge­niş­le­ti­yor.

Şim­di, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek yu­ka­rı­da­ki bu dü­zen­le­me­ler ve ge­rek bu uy­gu­la­ma­lar ve gi­ri­şim­ler, bi­raz ön­ce de­ğin­miş ol­du­ğum, çok sa­yı­da ka­nun­da yer alan dü­zen­le­me­ler, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin sa­tı­şı­nı da tıp­kı özel­leş­tir­me­de ol­du­ğu gi­bi, Hükûme­tin be­nim­se­di­ği­ni ve ne pa­ha­sı­na olur­sa ol­sun ha­zi­ne ara­zi­le­ri­ni sat­ma ka­rar­la­rı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor.

Şim­di, 2007 yı­lın­da­ki 11'in­ci mad­de de bu­nun en son ör­ne­ği. Ya­pı­lan ve hiç­bir şe­kil­de sa­vu­nul­ma­ma­sı ge­re­ken dü­zen­le­me­ler, her bi­rin­de ka­mu­oyu­na hoş gös­ter­mek için bir ba­ha­ney­le ile­ri sü­rü­lü­yor. Bu 11'in­ci mad­de­de­ki ba­ha­ne de ka­ra yol­la­rı­nın ya­pı­mı me­se­le­si­dir. Ger­çi, öde­ne­ğin bi­raz dü­şük tu­tul­du­ğu açık­tır, ama, bu öde­nek kar­şı­lan­dık­tan son­ra ge­ri ka­lan sa­tış­tan el­de edi­len ge­lir­le­rin ne ola­ca­ğı be­lir­siz­dir.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da özel­leş­tir­me ge­lir­le­ri ve ara­zi sa­tı­şın­dan ge­lir­ler büt­çe açık­la­rı­nın ka­pa­tıl­ma­sın­da kul­la­nıl­mak­ta­dır. Büt­çe açık­la­rı­nın ka­pa­tıl­ma­sın­da kul­la­nı­la­ca­ğı ba­zen -bu 11'in­ci mad­de­de ol­du­ğu gi­bi ve Te­le­kom ola­yın­da ol­du­ğu gi­bi- açık­ça iti­raf edil­mek­te­dir, ba­zen de borç­lar öden­mek­te­dir, ama borç öden­di­ği za­man ne­yin bor­cu öde­ni­yor? Ca­ri iş­lem­ler açı­ğın­dan kay­nak­la­nan borç öde­ni­yor, büt­çe açı­ğın­dan kay­nak­la­nan borç öde­ni­yor. Do­la­yı­sıy­la, ilk za­man­lar­da, Özel­leş­tir­me Ya­sa­sı çık­tı­ğı za­man şid­det­le red­de­di­len "büt­çe­ye ek­le­me ya­pı­la­cak­tır, büt­çe gi­der­le­ri har­can­ma­sın­da kul­la­na­cak­tır" gö­rü­şü, ne ya­zık ki, ger­çek­lik ka­zan­mış­tır ve büt­çe açı­ğı­nı ka­pat­mak için özel­leş­tir­me ge­lir­le­ri kul­la­nıl­mak­ta­dır.

As­lın­da ba­şa­rı ola­rak gör­dü­ğü, Hükûme­tin, özel­lik­le Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın sık sık övün­dü­ğü büt­çe açı­ğı­nın azal­tıl­ma­sı­nın ar­dın­da, ba­zı ya­sal dü­zen­le­me­ler­le çok önem­li har­ca­ma ka­lem­le­ri­nin büt­çe dı­şı­na çı­ka­rıl­ma­sı var­dır, ba­zı har­ca­ma­la­rın er­te­len­me­si, ek­sik gös­te­ril­me­si gi­bi uy­gu­la­ma­lar var­dır, özel­leş­tir­me­den ve ha­zi­ne ara­zi­le­rin­den sa­tı­lan, el­de edi­len ge­li­rin de büt­çe açık­la­rı­nın ka­pa­tıl­ma­sın­da kul­la­nıl­ma­sı var­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ana­ya­sa'ya gö­re do­ğal kay­nak­lar ve ser­vet­ler dev­le­tin hü­küm ve ta­sar­ru­fu al­tın­da­dır. Bun­lar, hükûme­tin ta­sar­ru­fu al­tın­da ola­rak gö­rül­me­me­li­dir. Top­rak, mik­ta­rı ço­ğal­tı­la­ma­yan bir üre­tim ara­cı­dır, bir do­ğal kay­nak­tır. Ço­ğal­tı­la­ma­dı­ğı, ye­ni­den üre­til­me­di­ği için de çok özen­le kul­la­nıl­ma­lı­dır, ge­le­cek ne­sil­ler gö­ze­ti­le­rek kul­la­nıl­ma­lı­dır. Hükûme­tin yap­tı­ğı, sür­dü­rü­le­bi­lir­lik di­ye bi­li­nen ve dil­den düş­me­yen, Çev­re Ka­nu­nu'na da ko­nul­muş olan il­ke­ye ters bir uy­gu­la­ma­dır ay­nı za­man­da; çün­kü, bu sa­tı­şın bir so­nu ge­le­cek­tir ve bu sa­tış­lar­la bel­li bir per­for­man­sı sür­dü­re­bil­mek müm­kün de­ğil­dir. Ta­bii, eğer, "ben­den son­ra­sı tu­fan" di­ye dü­şün­mü­yor­sa­nız. Be­nim ki­şi­sel ka­na­atim, "ben­den son­ra­sı tu­fan" di­ye dü­şün­dü­ğü­dür Hükûme­tin.

Ya­ba­cı­ya top­rak sa­tı­şı­na tep­ki gös­ter­di­ği­miz­de, ba­zı ba­kan­lar "Ya­ban­cı­lar top­ra­ğı alıp gö­tü­re­cek­ler mi?", "Sırt­la­rı­na vu­rup gö­tü­re­cek­ler mi?" di­ye ya­nıt ver­mek­te­dir­ler. Ta­bii, cid­di ol­ma­yan bir ya­nıt. Kuş­ku­suz gö­tür­me­le­ri söz ko­nu­su de­ğil­dir. An­cak, va­tan­daş­la­rı ken­di ül­ke­le­rin­de is­te­dik­le­ri yer­le­re gi­rip çı­ka­maz hâle ge­ti­re­bi­lir­ler, kı­yı­lar­dan, en gü­zel yer­ler­den ya­rar­la­na­maz hâle ge­ti­re­bi­lir­ler, is­te­dik­le­ri yer­de, ar­zu et­tik­le­ri eko­no­mik fa­ali­yet­te bu­lu­na­maz hâle ge­ti­re­bi­lir­ler. Eğer çok me­rak eden var­sa, çok ba­sit bir ör­nek ola­rak Pa­ris Cad­de­si'ne git­me­ni­zi öne­ri­rim; Ame­ri­kan Bü­yü­kel­çi­li­ği­nin Pa­ris Cad­de­si'ni ne hâle ge­tir­di­ği­ni çok ra­hat­lık­la gö­re­bi­lir­si­niz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, hiç­bir ül­ke top­rak­la­rı­nı sa­ta­cak ka­dar ken­di­si­ni zen­gin gör­me­mek­te­dir. Ba­zı ül­ke­ler, ör­ne­ğin İn­gil­te­re, yıl­lar­dır top­ra­ğı sat­mak ye­ri­ne uzun va­de­li ola­rak ki­ra­la­ma­yı ter­cih et­mek­te­dir ve bu­nu bir ulu­sal po­li­ti­ka hâli­ne ge­tir­miş­tir. İn­gil­te­re ve İs­kan­di­nav­ya ül­ke­le­ri, top­rak­la­rı ki­ra­la­mak­ta­dır­lar. Bir­çok mer­kezî ve ye­rel yö­ne­tim, bir­çok ül­ke­de­ki; top­rak­la­rı sa­ta­rak de­ğil, tam ter­si­ne top­rak­la­rı sa­tın ala­rak ve ka­mu­laş­tı­ra­rak top­rak var­lı­ğı­nı ar­tır­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­leş, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Fi­lis­tin­li­ler­den top­rak sa­tın ala­rak ku­ru­lan İs­ra­il­li­ler, ken­di özel du­rum­la­rı söz ko­nu­su ol­du­ğun­da ayıl­mış­lar­dır ve fark­lı dav­ran­ma­ya baş­la­mış­lar­dır. Özel mül­ki­ye­te ko­nu yap­ma­mak­ta­dır­lar kır­sal alan­la­rı­nı, ken­di va­tan­daş­la­rı­na bi­le.

Do­ğal kay­nak­la­rı, ge­le­cek ku­şak­la­ra, tes­lim al­dık­la­rın­dan da­ha az ol­ma­yan bir şe­kil­de ve da­ha kö­tü du­rum­da ol­ma­dan tes­lim et­mek ben­ce her ku­şa­ğın en önem­li so­rum­lu­lu­ğu­dur, gö­re­vi­dir. Top­rak sa­tı­şı­nı, tıp­kı özel­leş­tir­me gi­bi, ne pa­ha­sı­na olur­sa ol­sun ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ge­re­ken bir he­def ola­rak gör­mek Hükûme­tin bir an­la­yı­şı­dır. An­cak, ge­le­cek ku­şak­la­rın hak­kı­nı gas­be­den bir an­la­yış­tır.

Millî Eği­tim Ba­ka­nı ge­çen gün büt­çe­de ko­nu­şur­ken de­di ki: "Bi­zim yap­tık­la­rı­mı­za si­zin ha­yal gü­cü­nüz eri­şe­mez." Ben hiç bu ka­dar tas­vip et­ti­ğim bir gö­rü­şü­nü gör­me­dim Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın. Ger­çek­ten de si­zin yap­tık­la­rı­nı­za bi­zim ha­yal gü­cü­müz eri­şe­mez. Çün­kü, ne ül­ke top­rak­la­rı­nı bu şe­kil­de el­den çı­kar­ma­yı ha­yal ede­bi­lir­dik ne ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nı ya­ban­cı­la­ra tes­lim et­me­yi…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ke­leş.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - …ha­yal ede­bi­lir­dik ne de eği­tim ve sağ­lık gi­bi en te­mel hak­la­rı pa­ra­lı hâle ge­tir­me­yi ha­yal ede­bi­lir­dik. Bu lis­te as­lın­da çok uza­ya­bi­lir, ama sü­rem dol­du.

Ben, bu dü­şün­ce­le­ri­niz­den ve po­li­ti­ka­la­rı­nız­dan en kı­sa sü­re­de cay­ma­nız di­le­ğiy­le -her ne ka­dar umut et­me­sem de- si­ze, yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ke­leş.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen, Or­han Sey­fi Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, Muğ­la Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 11'in­ci mad­de­si hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce, yak­laş­mak­ta olan Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı ve ye­ni yı­lı­nı­zı şim­di­den kut­lu­yo­rum, ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, sağ­lık, mut­lu­luk ve ba­şa­rı di­li­yo­rum he­pi­ni­ze.

Ay­rı­ca, iki gün ön­ce çok ağır bir ka­ra­ci­ğer trans­plan­tas­yo­nu ame­li­ya­tı ge­çi­ren baş­kan ve­kil­le­ri­miz­den Ali Din­çer Bey'in sağ­lı­ğı­na bir an ön­ce ka­vuş­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Ai­le­si­ne ve men­su­bu ol­du­ğu Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne geç­miş ol­sun di­yo­rum. (Al­kış­lar)

MUS­TA­FA BAŞ (İs­tan­bul) - Mil­let­ve­kil­le­ri­ne de…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Mil­let­ve­kil­le­ri­ne de söy­lü­yo­rum, ar­ka­da­şı­nız ol­du­ğu için.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, elim­de iki ta­ne tu­ta­nak var. Bun­lar­dan bi­ri 21/4/1925 ta­rih­li. Bu tu­ta­nak­ta Kur­tu­luş Sa­va­şı'ndan son­ra ma­dal­ya alan­la­rın lis­te­si var. Al­tın­da da Bü­yük Ata­türk'ün im­za­sı var.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­li­yor­su­nuz, cum­hu­ri­ye­ti­miz ku­rul­du, Bü­yük Ön­der Ata­türk çok bü­yük ön­der­lik yap­tı ve bir­çok şe­hit ver­dik. Şe­hit­le­ri­mi­zin gı­ya­bın­da ai­le­le­ri­ne ma­dal­ya­lar ve­ril­di, ga­zi­le­ri­mi­ze ma­dal­ya­lar ve­ril­di. Bu lis­te­de, Al­lah'a şü­kür­ler ol­sun ki, be­nim de­de­min is­mi var: Muğ­la'dan Ka­ra­ha­fız­za­de Hak­kı Efen­di.

Ben, ina­nı­yo­rum ki, bu­ra­da baş­ka ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da ata­la­rı, de­de­le­ri ve ak­ra­ba­la­rı­nın için­de, ay­nı şe­kil­de, ma­dal­yay­la, İs­tik­lal Har­bi Ma­dal­ya­sıy­la tal­tif edi­len­ler var.

Bu yü­ce Mec­lis, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sevr An­laş­ma­sı'nı yır­tan, par­ça­la­yan bir Mec­lis­tir, ga­zi Mec­lis­tir. Ama, ne ya­zık ki, dün, bu Mec­lis­te, bir ar­ka­da­şı­mız, çok ta­lih­siz bir be­yan­da bu­lun­muş­tur. Mu­har­rem İn­ce Bey   -şu an­da Mec­li­se gir­di, sa­lo­na gir­di- şöy­le di­yor: "Evet, siz­de hâlâ Sevr özen­ti­si var da on­dan­dır Öner Bey." Öner Be­ye ce­vap ve­ri­yor, o laf atın­ca.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Mec­lis­te, as­la ve as­la, Sevr özen­ti­si olan hiç­bir mil­let­ve­ki­li yok­tur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ben, Mu­har­rem Bey'in ye­rin­de ol­sam, söz alı­rım, ge­li­rim, bu­ra­dan özür di­le­rim. Mak­sa­dı­mı aş­tım, özür di­le­rim de­me­li­dir.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ya­pa­cak, ya­pa­cak onu!

MUS­TA­FA ÖZ­TÜRK (Si­nop) - Mu­har­rem Bey, özür di­le!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na sor onu!

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ya­pa­cak, ya­pa­cak, özür di­le­ye­cek!

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin, evet, en önem­li ge­liş­me­le­ri­ni AK Par­ti yap­mış­tır, sek­sen üç yıl­lık cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin. Ge­ne dün bir ar­ka­da­şı­mız, 1950'ye ka­dar, 1938'e ka­dar Bü­yük Ata­türk, on­dan son­ra da, ge­ne bi­zim de tak­dir et­ti­ği­miz Sa­yın İnö­nü'nün -o da millî kah­ra­man­dır- Baş­ba­kan­lık yap­tı­ğı­nı ve bu ba­şa­rı­la­rın sa­de­ce bi­ze ait de­ğil, o dö­nem­ler­de de ba­şa­rı ol­du­ğu­nu söy­le­di. Ben, bu­ra­dan, bir­kaç ra­kam ve­re­ce­ğim. Bu, yıl­lar­ca, bi­zim ço­cuk­lu­ğu­muz­da da la­fı edi­len ra­kam­lar­dır. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, 1950'de ik­ti­da­rı­nı tes­lim eder­ken 146 ton al­tın bı­rak­tı de­ni­lir. Ba­kın, bu­gü­nün de­ğer­le­riy­le, 146 ton al­tın, 2,979 mil­yar do­lar ya­pı­yor. O gü­nün gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı da 2,9 mil­yar do­lar. O gü­nün gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı da 2,9 mil­yar do­lar. O gün­den bu­gü­ne Tür­ki­ye ne­re­le­re gel­miş? Bu­gün, ge­ne ka­sa­mız­da…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Se­nin o he­sap­la­ra ak­lın er­mez. Böy­le he­sap ol­maz. Öy­le he­sap ol­maz.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Bun­la­rı bi­lin de mo­ra­li­niz dü­zel­sin.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - O yan­lış he­sap. O he­sa­bı ya­pa­ma­mış­sın sen. Ma­li­ye Ba­ka­nı­na sor, o he­sap doğ­ru mu yan­lış mı.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Bu­gün, ka­sa­mız­da 2,242 mil­yar do­lar de­ğe­rin­de ge­ne al­tın var ve 60 mil­yar do­lar var ka­sa­mız­da. Bu da 3 bin ton al­tın ya­pı­yor. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Borç, borç" ses­le­ri)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Borç ne ka­dar? Borç ne ka­dar Ter­zi­oğ­lu? Ter­zi­ba­şı…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­mız 390 mil­yar do­lar.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Borç ne ka­dar?

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - 2,9… 390 mil­yar do­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ra­kam­la­rı çar­pıt­ma, çar­pıt­ma. Ka­fa­na taş dü­şer.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, KÖY­DES'le il­gi­li ça­lış­ma­la­rı­mız de­vam edi­yor; mil­le­ti­miz çok mem­nun. Ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız de­di­ler ki: "Siz ora­dan ya­kın­la­rı­nı­za rant sağ­lı­yor­su­nuz." Evet, Muğ­la'da… (CHP sı­ra­la­rın­dan "Doğ­ru" ses­le­ri)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - De­de­nin ke­mik­le­ri­ni sız­la­tı­yor­sun.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - Muğ­la'da par­ke iha­le­le­ri­nin yüz­de 90'ını Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin il baş­ka­nı ve…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Bi­le­ği­nin hak­kıy­la, bi­le­ği­nin hak­kıy­la…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (De­vam­la) - …ve Gö­ko­va Be­le­di­ye Baş­ka­nı, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin­dir ve Mi­las il­çe­si­nin Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li Baş­ka­nı al­mak­ta­dır. He­pi­ni­zi bil­gi­len­di­ri­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum, iyi ak­şam­lar  di­li­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - İf­ti­ra et­me… De­de­nin ke­mik­le­ri sız­lar.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ne de­din? "De­de…" di­ye, ne de­di­niz? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Gel, boş ver" ses­le­ri)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - "De­de­nin ke­mik­le­ri sız­lar" de­dim.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Sö­zü­nü ge­ri al.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bir şey de­me­dim ben sa­na.

BAŞ­KAN - Sey­fi Bey, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz. Sey­fi Bey…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Sö­zü­nü ge­ri al. Çık dı­şa­rı!

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Ora­dan ba­ğır­ma, bu­ra­ya gel…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - De­mek ki ya­lan ko­nuş­tun…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Çık dı­şa­rı!..

BAŞ­KAN - Sey­fi Bey…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bi­raz son­ra sa­vaş çı­ka­cak! Sa­vaş ka­ra­rı alı­yor Mec­lis!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum. Sa­yın Ba­ka­na bir so­rum var.

Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ge­lir ve gi­der büt­çe­si su­nuş ko­nuş­ma­sın­da Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ri­le­cek yer­ler kap­sa­mın­da ol­du­ğu­nu be­lirt­ti. Mil­yon­lar­ca es­naf ve sa­natkâr ve KO­Bİ'le­rin de ra­hat bir ne­fes ala­cak ban­ka­ya ih­ti­ya­cı ol­du­ğu açık­ça or­ta­da­dır. Bu ban­ka­mı­zı özel­leş­tir­me kap­sa­mın­dan çı­ka­rıp es­naf ban­ka­sı yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu­gün 25 Ara­lık 2006, İs­met İnö­nü'nün ölüm yıl dö­nü­mü ne­de­niy­le ken­di­si­ni rah­met­le anı­yo­rum. Ay­nı şe­kil­de, Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk ve di­ğer da­va ar­ka­daş­la­rı­nı da rah­met­le anı­yo­rum.

So­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, ül­ke­le­rin eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı ve bu kap­sam­da ver­gi­le­me, tüm dün­ya­da ya­şa­nan re­ka­bet­ten et­ki­len­mek­te­dir. Tür­ki­ye'ye bu du­rum han­gi yön­de yan­sı­mak­ta­dır?

Di­ğer so­rum: Büt­çe açık­la­rı­nın dü­şü­rül­me­si ve ka­mu borç yü­kü­nün azal­tıl­ma­sı po­li­ti­ka­sı­nın özel sek­tör ya­tı­rım­la­rı­na et­ki­si ne­dir?

Son so­rum: Stra­te­jik Plan­la­ma ve per­for­mans esas­lı büt­çe­le­me ça­lış­ma­la­rı han­gi aşa­ma­da­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ba­daz­lı…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­ma iz­ni­niz­le so­ru­yo­rum:

Sa­yın Ba­ka­nım, dört yıl­da gel­di­ği­miz nok­ta­ya bak­tı­ğı­mız­da, ül­ke­mi­zin dün­ya­nın en bü­yük on eko­no­mi­si içi­ne beş yı­la var­ma­dan ula­şa­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum; ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

Alan­ya Dim Ba­ra­jı'nı ne za­man bi­ti­ri­yor­su­nuz?

Ga­zi­pa­şa Gök­çe­ler Ba­ra­jı'na ne za­man baş­lı­yor­su­nuz?

Kal­kan'da Eşen Ka­ra­çay Ba­ra­jı'na ne za­man baş­la­ya­cak­sı­nız?

An­tal­ya'da kru­va­zi­yer li­man işi­miz ne ol­du?

Bur­dur-An­tal­ya tre­ni ne za­man baş­la­ya­cak?

An­tal­ya-Ke­mer dub­le yo­lun­da­ki tü­nel­le­ri ne za­man aça­cak­sı­nız?

Ad­li­ye kav­şa­ğı­na ek öde­nek git­ti mi?

Tu­riz­mi na­sıl ge­liş­ti­re­cek­si­niz? Sek­tör­de mev­sim­lik ça­lı­şan ve kı­şın boş­ta ka­lan per­so­ne­le ne­re­den ma­aş öde­me­yi dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Tü­tün­den ko­tas­yo­nu kal­dır­mak için, 73 mil­yo­nun or­tak ka­sa­sın­dan des­tek ve­rip ar­tan tü­tün­le­ri yak­ma­yı mı yok­sa si­ga­ra tü­ket­me­ye in­san­la­rı özen­di­re­cek kam­pan­ya yap­ma­yı mı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­daz­lı.

Sa­yın Ba­loğ­lu'nun ye­ri­ne Sa­yın Öz­kan, bu­yu­run.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa)- Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Te­ke­lin tü­tün si­ga­ra bö­lü­mü­nü, ya­ni sa­ta­ma­dı­ğı­nız bö­lü­mü­nü özel­leş­tir­me kap­sa­mın­dan çı­kart­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Türk tü­tü­nü­nü des­tek­le­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Ül­ke­miz ya­ban­cı ül­ke­ler­den tü­tün it­ha­la­tı ya­pı­yor mu, ya­ni ya­ban­cı ül­ke tü­tün­cü­le­ri­nin üret­ti­ği tü­tü­nü Tür­ki­ye'ye ge­ti­ri­yor mu? Bu ko­nu­lar­da ce­va­bı­nı­zı bek­li­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Öz­can, bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, il­ler­de­ki Te­kel mü­dür­le­ri­nin ka­çak ta­ki­bi iş­le­ri, gö­rev­le­ri el­le­rin­den alın­dı. Bu­nun ye­ri­ne 200 ki­şi­lik bir ku­rul ku­rul­du. Ka­çak­la­rı bun­lar de­net­le­ye­cek. Gö­rü­nen o ki, Te­kel ka­çak ara­mı­yor, ku­rul da gö­re­vi­ni yap­ma­dı­ğı için Tür­ki­ye ka­çak cen­ne­ti hâli­ne gel­di. Bun­dan ra­hat­sız­lık du­yu­yor mu­su­nuz ve ye­ni bir dü­zen­le­me ya­pa­cak mı­sı­nız?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­can.

Sa­yın Ak­bu­lut, bu­yu­run.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Sa­yın Ba­ka­nım, 2007 yı­lı büt­çe­sin­de KÖY­DES için 2 mil­yar YTL, BEL­DES için de 300 mil­yon YTL öde­nek ay­rıl­mış. Ge­çen yıl KÖY­DES için ay­rı­lan pa­ra­lar­la önem­li hiz­met­ler ya­pıl­dı. İn­şal­lah bu yıl BEL­DES için ay­rı­lan pa­ra­lar­la nü­fu­su 10 bin­den az olan be­le­di­ye­le­rin su ve yol ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­na­bi­le­cek. An­cak, sa­yı­la­rı faz­la olan bu be­le­di­ye­ler için ay­rı­lan 300 mil­yon YTL'nin ye­ter­li ola­ca­ğı ka­na­atin­de de­ği­lim. Yıl için­de ih­ti­yaç du­yu­lur­sa ila­ve öde­nek ak­ta­rı­la­bi­le­cek mi?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­bu­lut.

Sa­yın Ga­zal­cı, bu­yu­run.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Ben de­min so­ru­mu ya­rım bı­rak­mış­tım, onu ya­rım cüm­ley­le bir bi­ti­re­yim: Efen­dim, be­le­di­ye imar de­ği­şik­lik­le­ri­ne "nor­mal" di­yor­su­nuz ama, si­zin çok iyi bil­di­ği­niz Ofer or­tak­lı­ğı ora­da ye­ni bir Sü­mer­park pro­je­si ku­ru­yor.

Şim­di­ki so­rum Sa­yın Baş­kan: Bu tü­tün ye­ri­ne be­nim mem­le­ke­tim­de şa­rap­lık üzüm ye­tiş­ti­ril­me­ye baş­la­dı. Ama, siz, şa­ra­ba bir ke­re­de yüz­de 118 ÖTV koy­du­nuz, bir de üs­tü­ne KDV ve bu yıl şa­rap­lık üzüm­ler bağ­lar­da kal­dı ya da çok ucuz fi­ya­ta git­ti. Ben si­ze bir­kaç ke­re so­ru öner­ge­siy­le, bu ver­gi­le­ri in­di­re­cek mi­si­niz de­dim. Ku­rum­lar ver­gi­si­ni in­di­ri­yor­su­nuz; ama, o, ek­me­ği­ni üzüm­den çı­ka­ran in­san­la­rın ya da şa­rap­çı­lık­la uğ­ra­şan­la­rın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, "Halk Ban­ka­sı­nın özel­leş­tir­me kap­sa­mın­dan çı­ka­rı­lıp bir es­naf ban­ka­sı hâli­ne ge­ti­ril­me­si dü­şü­nü­lü­yor mu?" di­ye so­ru sor­du. Halk Ban­ka­sı, za­ten şu an­da ver­dik­le­ri kre­di­ler do­la­yı­sıy­la ta­ma­men KO­Bİ'le­re, es­naf­la­ra kre­di ve­ren ve bu yön­de port­fö­yü çok ge­niş olan bir ban­ka­mız ve bu port­fö­yü do­la­yı­sıy­la da ay­rı bir de­ğe­ri ha­iz olan bir ban­ka­mız. Bu özel­leş­tir­me ol­sa da bu port­fö­yü­nü kay­bet­me­si müm­kün de­ğil ve bu­nun ay­nı fonk­si­yon­la­rı özel­leş­ti­ril­se de de­vam ede­cek bir ban­ka­mız­dır, onu be­lirt­mek is­te­rim.

Sa­yın Işık, "Büt­çe açık­la­rı­nın dü­şü­rül­me­si özel sek­tör ya­tı­rım­la­rı­na ne gi­bi fay­da­sı ol­du?" di­ye sor­du. Büt­çe açık­la­rı­nın faz­la ol­ma­sı, Tür­ki­ye'de, bil­has­sa Tür­ki­ye'de ya­tı­rım­la­rı, özel sek­tö­rün ih­ti­ya­cı olan kay­nak­la­rı ka­mu­ya çek­mek de­mek. Na­sıl olu­yor? Büt­çe açı­ğı ol­du­ğu za­man bu­nu dev­let borç al­mak su­re­tiy­le kar­şı­lı­yor ve bu bor­cu hem yurt için­den alı­yor hem yurt dı­şın­dan alı­yor. Yurt için­den dev­le­tin borç al­ma­sı de­mek, o kre­di kay­nak­la­rı­nın… Tür­ki­ye'nin bel­li bir kre­di ya­pı­sı var, bel­li bir imkânı var, onu dev­let alı­yor. Dev­let al­dı­ğı za­man özel sek­tö­re her­han­gi bir kay­nak kal­mı­yor ve­ya­hut da çok az ka­lı­yor. Çok az ka­lın­ca özel sek­tö­rün ya­tı­rım ka­bi­li­ye­ti, ya­tı­rım imkânı aza­lı­yor. Ya­tı­rım imkânı azal­dı­ğı za­man iki yön­lü ya­tı­rım ya­pa­mı­yor. Bir, ha­ki­ka­ten kay­nak yok, ne­re­den bu­la­cak? Az olan, kıt olan kay­nak­la­rın da fi­yat­la­rı ar­tı­yor, çün­kü dev­let al­ma­ya baş­la­dı­ğı za­man bor­cu fa­iz­ler yük­se­li­yor. Fa­iz­le­rin yük­sel­me­si, o yük­sek fa­iz­ler­le ya­tı­rım ya­pı­la­mı­yor, bir de kay­nak­lar kıt­la­şın­ca iyi­ce ya­tı­rım ya­pı­la­maz hâle ge­li­yor. Do­la­yı­sıy­la, bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da bu, dev­le­tin iç borç­lan­ma­la­rı­nın bi­raz da­ha az ol­ma­sı ve­ya­hut da ye­ni borç­lan­ma­la­ra git­me­me­si, bu ara­da da ban­ka­cı­lık re­for­mu sa­ye­sin­de dev­le­tin kay­nak­la­rı­nın faz­la art­ma­sın­dan do­la­yı ve fa­iz­le­rin de düş­me­sin­den do­la­yı özel sek­tör ya­tı­rım ya­par hâle gel­di ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de en bü­yük ya­tı­rım­lar ger­çek­leş­ti ve bu kal­kın­ma ol­du, bo­şu bo­şu­na ol­ma­dı bu kal­kın­ma. Bu ya­tı­rım­lar ger­çek­leş­ti­ği için ol­du ve şu an­da ya­pı­lan ya­tı­rım ki, bu se­ne 110 mil­yar YTL'nin üze­rin­de­dir ya­tı­rım ya­pı­lan top­lam ya­tı­rım. Onun yüz­de 75-80'i özel sek­tö­re ait­tir. Özel sek­tö­rün yap­mış ol­du­ğu ya­tı­rım­lar da da­ha ve­rim­li ve eko­no­mi­ye da­ha bü­yük kat­ma de­ğer ge­tir­di­ği için, Tür­ki­ye'nin kal­kın­ma ora­nı da yük­sek olu­yor.

Stra­te­jik araş­tır­ma­lar­la il­gi­li ola­rak da… Biz, şim­di, bü­tün dev­let­te ar­tık, Stra­te­jik Araş­tır­ma­lar Baş­kan­lı­ğı­nı kur­duk. Her bir bi­rim ken­di büt­çe­siy­le il­gi­le­ni­yor ve o ken­di büt­çe­siy­le il­gi­len­dik­ten son­ra, bir de on­la­rın ko­or­di­nas­yo­nu ya­pıl­mak su­re­tiy­le, büt­çe­de da­ha bü­yük bir ve­rim­li­lik sağ­la­nı­yor. 5018 sa­yı­lı Ka­nun'la be­ra­ber bu sis­te­me de geç­miş bu­lu­nu­yo­ruz.

Sa­yın Fik­ret Ba­daz­lı, An­tal­ya'yla il­gi­li bir­çok so­ru­lar sor­du. Ben on­la­rın bü­yük bir kıs­mı­nı not al­dım, ama, ar­tık, ken­di­si­ne ya­zı­lı ola­rak ce­vap­lan­dı­ra­lım.

Fa­kat, bu ara­da, ad­li­ye kav­şa­ğı­na ek öde­nek ver­dik biz. Ad­li­ye kav­şa­ğıy­la il­gi­li prob­le­mi çö­zü­yo­ruz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ne ka­dar?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - 3 tril­yon zan­ne­di­yo­rum.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - 10 tril­yon ge­re­ki­yor Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bel­li bir şey içe­ri­sin­de on­la­rı da öde­ye­ce­ğiz ta­bii. 10 mil­yo­nu ve­rip de he­men ora­sı­nın bi­te­cek hâli yok. Ya­ni, ne ka­dar har­ca­na­cak­sa o ka­dar ve­ri­yo­ruz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - On se­kiz ay­dır sü­rün­ce­me­de.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bir de, ta­bii "tü­tün­le­ri yak­ma­ya de­vam ede­cek mi­si­niz?" Biz, çok şü­kür… Tü­tün­ler ih­ti­yaç ka­dar alın­dı­ğı için, ya­ka­cak biz­de tü­tün de­ğil, ama es­ki tü­tün­le­ri ma­ale­sef yak­mak zo­run­da ka­lı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu da mil­yon­lar­ca YTL ve mil­le­tin pa­ra­sı ma­ale­sef ya­nı­yor es­ki  kö­tü po­li­ti­ka­la­rın ne­ti­ce­si ola­rak.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Pa­zar­la­ma­yı be­ce­re­mi­yor­su­nuz tü­tü­nü ya­kı­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan. Tü­tün­cü mü kal­dı pi­ya­sa­da!

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de bir adet öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan "2007 Yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı"nın 11 in­ci mad­de­si­nin 1 nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­na aşa­ğı­da­ki (f) ben­di­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

           Fa­ruk Çe­lik                                 Ünal Ka­cır                Ha­mit Taş­cı

               Bur­sa                                        İs­tan­bul                        Or­du

                   Te­lat Ka­ra­pı­nar                                                   Fah­ri Kes­kin

                         An­ka­ra                                                             Es­ki­şe­hir

"f) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin büt­çe­le­ri­nin "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" ter­tip­le­rin­de yer alan öde­nek­le­ri, bu ida­re­le­rin büt­çe­le­rin­de mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak "Te­da­vi ve Ce­na­ze Gi­der­le­ri" ter­tip­le­ri­ne ak­tar­ma­ya; 5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da yer alan sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi ol­mak­sı­zın "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" ter­tip­le­ri­ne ak­tar­ma yap­ma­ya ve bu ter­tip­ler­de­ki öde­nek­le­ri Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin "Ye­dek Öde­nek" ter­ti­bi­ne ak­tar­ma­ya,"

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU SÖZ­CÜ­SÜ SA­BA­HAT­TİN YIL­DIZ (Muş) - Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ana­ya­sa'nın büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ni dü­zen­le­yen 162'nci mad­de­si­nin "de­ği­şik­lik öner­ge­le­ri üze­rin­de ay­rı­ca gö­rüş­me ya­pıl­maz­sı­zın oku­nur ve oya ko­nur" hük­mü ge­re­ğin­ce öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­le­rin per­so­ne­li­nin ilaç ve te­da­vi gi­der­le­ri­nin, 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re, 01.01.2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı kap­sa­mın­da Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan kar­şı­lan­ma­sı ön­gö­rül­dü­ğün­den il­gi­li ku­rum­la­rın büt­çe­le­rin­de "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" ter­tip­le­ri­ne ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı için öde­nek tef­rik edil­miş ve "Te­da­vi ve Ce­na­ze Gi­der­le­ri" için öde­nek ön­gö­rül­me­miş­tir. 

An­cak, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun ba­zı mad­de­le­ri­nin yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı ve ba­zı mad­de­le­ri­nin ise ip­ta­li yö­nün­de ka­rar al­mış­tır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin bu ka­ra­rı so­nu­cun­da, 2007 yı­lın­da ka­mu gö­rev­li­le­ri­ne iliş­kin ola­rak ida­re büt­çe­le­rin­de tef­rik edi­len "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" öde­nek­le­ri­nin kul­la­nı­mın­da ve te­da­vi ve ce­na­ze gi­der­le­ri­nin ida­re­ler­ce öden­me­sin­de mey­da­na ge­le­bi­le­cek ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­mak ama­cıy­la ak­tar­ma iş­lem­le­ri ya­pıl­ma­sı ge­re­ke­cek­tir.

Ya­pı­lan bu dü­zen­le­me ile 2007 yı­lın­da ku­rum­lar ta­ra­fın­dan öden­me­si ge­re­ken ilaç ve te­da­vi gi­der­le­ri­ni kar­şı­la­mak ama­cıy­la ku­rum büt­çe­le­ri­nin "Sos­yal Gü­ven­lik Ku­rum­la­rı­na Dev­let Pri­mi Gi­der­le­ri" ter­tip­le­rin­de yer alan öde­nek­le­rin, ku­rum için­de mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak "Te­da­vi ve Ce­na­ze Gi­der­le­ri" ter­tip­le­ri­ne ak­ta­rıl­ma­sı­na im­kan sağ­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

12'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­çi­ci hiz­met kar­şı­lı­ğı ya­pı­la­cak öde­me­ler

MAD­DE 12- (1) 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (I) ve (II)  sa­yı­lı cet­vel­ler­de yer alan ka­mu ida­re­le­ri;

a) Arı­zi ni­te­lik­te­ki iş­le­riy­le sı­nır­lı kal­mak ko­şu­luy­la yıl için­de bir ayı aş­ma­yan sü­re­ler­le hiz­met sa­tın alı­na­cak ve­ya ça­lış­tı­rı­la­cak ki­şi­le­re ya­pı­la­cak öde­me­le­ri,

b) İl­gi­li mev­zu­atı uya­rın­ca kıs­mi za­man­lı hiz­met sa­tın alı­nan ki­şi­le­re ya­pı­la­cak öde­me­le­ri,

c) 5/6/1986 ta­rih­li ve 3308 sa­yı­lı Mes­le­ki Eği­tim Ka­nu­nu­nun 25 in­ci mad­de­si ge­re­ğin­ce aday, çı­rak ve iş­let­me­ler­de mes­lek eği­ti­mi gö­ren öğ­ren­ci­le­re ya­pı­la­cak öde­me­le­ri,

ç) 14/7/1965 ta­rih­li ve 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin (C) fık­ra­sı ge­re­ğin­ce ça­lış­tı­rı­lan ge­çi­ci per­so­ne­le ya­pı­la­cak öde­me­le­ri,

büt­çe­le­ri­nin (01.4) eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma ko­dun­da yer alan öde­nek­le­ri aş­ma­ya­cak şe­kil­de ya­par­lar. Söz ko­nu­su eko­no­mik ko­da, büt­çe­le­rin baş­ka ter­tip­le­rin­den (bu eko­no­mik ko­da iliş­kin ter­tip­le­rin ken­di ara­sın­da­ki ak­tar­ma­lar ha­riç) öde­nek ak­ta­rı­la­maz ve öde­nek üs­tü har­ca­ma ya­pı­la­maz. An­cak, özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rı ne­de­niy­le iş akit­le­ri fes­he­di­len­ler­den 657 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin (C) fık­ra­sı hük­mü çer­çe­ve­sin­de 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (I) ve (II)  sa­yı­lı cet­vel­ler­de yer alan ka­mu ida­re­le­rin­de is­tih­dam edi­le­cek per­so­nel için ge­rek­li olan tu­tar­la­rı il­gi­li ter­tip­le­re ak­tar­ma­ya Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - So­ru sor­mak is­te­yen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin sis­te­me gir­me­le­ri du­yu­ru­lur.

Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Ya­vuz Al­tı­no­rak, Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Al­tı­no­rak.

Sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır Sa­yın Al­tı­no­rak.

CHP GRU­BU ADI­NA YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Sa­yın Baş­ka­nım, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ge­lir büt­çe­si 12'nci mad­de olan "Ge­çi­ci hiz­met kar­şı­lı­ğı ya­pı­la­cak öde­me­ler" ko­nu­su hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 12'nci mad­de, Ka­nun­da be­lir­ti­len ku­rum ve ku­ru­luş­lar­da ge­çi­ci gö­rev­le ça­lış­tı­rı­la­cak 4/C ge­çi­ci gö­rev­li, söz­leş­me­li per­so­nel, mev­sim­lik iş­çi, aday, çı­rak ve iş­let­me­ler­de mes­lek eği­ti­mi gö­ren öğ­ren­ci­ler per­so­ne­le eği­tim hiz­me­ti kar­şı­lı­ğı ya­pı­la­cak öde­me­le­ri kap­sa­mak­ta­dır.

Ka­mu hiz­met­le­ri­mi­zi yü­rü­ten kad­ro­lu per­so­ne­le ay­nı işi, hat­ta iş ak­di fes­hi kor­ku­suy­la da­ha çok ça­lı­şan, sos­yal hak­lar­dan yok­sun dü­şük üc­ret­li in­san­la­rı­mız için Hükûme­ti­mi­zin kay­da de­ğer bir ça­lış­ma­sı­nı gö­re­mi­yo­ruz. Bu emek­çi­le­ri­miz hem ge­çim kay­gı­sı hem de yı­lın son ayın­da iş­ten çı­ka­rı­la­rak bir son­ra­ki aya tek­rar iş­siz kal­ma kay­gı­sı içe­ri­sin­de ön­le­ri­ni gör­me­den ya­şa­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır­lar. Bu sı­kın­tı­lar­la ya­şam­la­rı­nı sür­dür­me­ye ça­lı­şır­ken hem ken­di­le­ri­ne hem de dev­let­le­ri­ne olan gü­ven­le­ri­ni bu şart­lar al­tın­da de­vam et­tir­me­le­ri imkânsız gö­rün­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sev­gi­li mil­let­ve­kil­le­ri; ge­çi­ci iş­çi­le­ri­miz, me­mur­la­rı­mız, çift­çi­le­ri­miz, emek­li­le­ri­miz, dul ve ye­tim­le­ri­miz, kı­sa­ca­sı, ül­ke­miz­de ya­şa­yan tüm in­san­la­rı­mız hu­zur ve re­fah için­de olur­lar­dı. Ge­le­cek­le­rin­den en­di­şe ve kuş­ku duy­ma­yan bir top­lum ve genç­lik olur­du. Her yıl, üni­ver­si­te­le­ri bi­ti­ren yüz bin­ler­ce öğ­ren­ci­ye is­tih­dam ola­na­ğı­nı des­tek­le­yen teş­vik­ler gün­de­me ge­ti­ri­lir ve bun­lar­la il­gi­li ön­lem­ler alı­nır­dı. Ama, bu­gün, gö­rü­yo­ruz ki, bun­lar­la il­gi­li bir iyi­leş­tir­me ça­lış­ma­la­rı söz ko­nu­su de­ğil. Bu­nu gör­me­mek de müm­kün de­ğil. Ama, şu­nu bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum: Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da biz bun­la­rı ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz ve tüm yurt­taş­la­rı­mı­zın mut­lu­lu­ğu­nu te­sis ede­cek pro­je­le­ri­mi­zi uy­gu­la­ma­ya ko­ya­ca­ğız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, her şey­den ön­ce, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Hükûme­ti ola­rak, yol­suz­luk­lar­la mü­ca­de­le edil­miş ola­bil­se idi, önü­ne ge­çil­miş ola­bil­se idi bu­gün bun­la­rı ko­nu­şu­yor ol­ma­ya­cak­tık. Me­rak edi­yo­rum, yol­suz­lu­ğun da­mar­la­rı­na gi­ri­le­cek­ti, ne ol­du? Zan­ne­di­yo­rum, dört yıl­dır yol­suz­lu­ğun da­mar­la­rı bu­lu­na­ma­dı herhâlde? Bu yüz­den de, bu­gün, Türk çift­çi­si pe­ri­şan du­rum­da­dır. Av­ru­pa­lı çift­çi­nin yak­la­şık on iki­de 1'i ka­dar ta­rım­dan des­tek ala­bil­mek­te­dir. Buğ­day üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Ay­çi­çe­ği üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Çel­tik üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Pan­car üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Sa­hi, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, pan­car fi­yat­la­rı 2005 yı­lın­da ton ba­şı­na 99 YTL iken, 2006 fi­yat­la­rı 89 YTL'ye dü­şü­rül­dü. Ne ol­du da 89 YTL'ye dü­şü­rül­dü? Bu­nu ger­çek­ten me­rak edi­yo­rum.

Yi­ne, zey­tin­ci pe­ri­şan. Pa­muk üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Et ve süt üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Fın­dık üre­ti­ci­si pe­ri­şan. Al­lah aş­kı­na, bu ül­ke­de mem­nun olan bir ke­sim var mı?

Yi­ne, sor­mak is­ti­yo­rum: Bu sek­tör­de, ya­ni, ta­rım iş­çi­si ve ta­rım­da ge­çi­ci olan iş­çi­ler­le il­gi­li ola­rak bu­gü­ne ka­dar Hükûme­ti­mi­zin ye­ter­li bir ça­lış­ma­sı var mı­dır? Bu­nu, ger­çek­ten me­rak edi­yo­rum ve öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Ulu Ön­de­ri­miz Ata­türk'ün mil­le­ti­mi­zin efen­di­si ola­rak ni­te­le­di­ği köy­lü­mü­zün, çift­çi­mi­zin alın te­ri­nin, el­le­ri­nin na­sı­rı­nın, pat­la­mış du­dak­la­rı­nın, aya­ğı­nın ça­mu­ru­nun hak­kı­nı na­sıl öde­ye­cek­si­niz?

Bu mu­dur her de­fa­sın­da ça­tı­sı al­tı­na sı­ğın­dı­ğı­nız, sı­ğın­dı­ğı­mız Müs­lü­man­lık? Hiç mi kork­mu­yor­su­nuz kul hak­kın­dan? Na­sıl ve­re­cek­si­niz bun­la­rın tü­mü­nün he­sa­bı­nı? Ha­ni, in­sa­nı­mı­za, hal­kı­mı­za hiz­met et­mek Hakk'a hiz­met et­mek idi?

En azın­dan ken­di se­çim böl­gem olan Kırk­la­re­li'den, ilk al­tı ayın­da, 10 bin ka­dar in­san ic­ra­lık ol­muş­tur. Her ge­çen gün bu sa­yı art­mak­ta­dır ve art­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu in­san­lar, herhâlde, ev­le­ri­ne ic­ra ge­ti­rir­ler­ken mut­lu ol­mu­yor­lar, zo­run­lu ol­ma­sa­lar, sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­ma­sa­lar ev­le­ri­ne ic­ra ge­tirt­mez­ler.

Bu ko­nu­yu iki açı­dan de­ğer­len­dir­mek la­zım:

Bi­rin­ci ko­nu, bu in­san­lar, bu ko­nu­ma düş­müş in­san­lar, ger­çek­ten zor du­rum­da olan in­san­lar. Eğer zor du­rum­da ol­ma­sa­lar, bir ai­le re­isi, eşi­nin ve ço­cuk­la­rı­nın kar­şı­sın­da, evi­nin için­de bu­la­nan mal­ze­me­le­ri­ne ipo­tek ge­ti­re­cek, hac­zet­ti­re­cek ko­nu­ma dü­şer mi?

İkin­ci­si ise, eğer ger­çek­ten bun­lar bu an­lam­da bir ic­rai ta­ki­be gir­mi­yor­lar­sa, kö­tü alış­kın­lık ola­rak de­ğer­len­di­ri­li­yor ise, bu, yi­ne, da­ha da kö­tü. De­mek ki, mil­le­ti­mi­ze ve yurt­taş­la­rı­mı­za Hükûmet ola­rak iyi hiz­met­ler ver­mi­yo­ruz, Hükûmet ola­rak iyi ör­nek ola­mı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sev­gi­li mil­let­ve­kil­le­ri, yi­ne, ilim­de ya­şa­nan bir ola­yı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

İL­YAS ÇA­KIR (Ri­ze) - Bun­la­rı ya­rın ko­nu­şu­ruz ya!

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Ko­nu­şu­ruz da, bun­lar çok önem­li.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 7/12/2006 ta­ri­hin­de, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İl Bi­na­sı­na, ili­miz­de bu­lu­nan, bir­leş­tir­mey­le be­ra­ber iki ta­ne dev­let has­ta­ne­sin­de ça­lı­şan 100 adet ge­çi­ci iş­çi par­ti­ye zor­la ve tek­lif edi­le­rek ge­tir­ti­li­yor ve bu­ra­da ken­di­le­ri­ne pro­pa­gan­da ça­lış­ma­sı ya­pıl­dık­tan son­ra par­ti­ye üye ol­ma­la­rı zor­la­nı­yor. Bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bir kıs­mı iş­le­ri­ni kay­bet­me­me kor­ku­su­nu ya­şa­ya­rak zor­la Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne üye ya­pı­lı­yor­lar, bir kıs­mı da kor­ku­dan üye olu­yor, bir kıs­mı da üye ol­ma­dan par­ti­den çı­kıp gi­di­yor­lar.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - İnan­ma, ya­lan!

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Ha­yır…

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ke­sin­lik­le ya­lan!

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Efen­dim, ha­yır. Bun­la­rı si­ze bel­ge­le­rim.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ya, yok…

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Bel­ge­le­rim.

Şim­di ben siz­le­re so­ru­yo­rum: Si­zin iş­çi­le­ri­mi­ze, ge­çi­ci iş­çi­le­ri­mi­ze ba­kı­şı­nız böy­le mi? Bu mu Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin ada­le­ti?

MU­RAT YIL­DI­RIM (Ço­rum) - Mad­dey­le il­gi­li mi?

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Mad­de efen­dim, mad­de bu. Ge­çi­ci iş­çi­ler­den bah­se­di­yo­ruz. Ge­çi­ci iş­çi­le­re na­sıl iş ver­di­ği­ni­zi or­ta­ya ko­yu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Hükûme­ti­niz ül­ke­miz­de her şe­yin doğ­ru ve düz­gün git­ti­ği­ni be­yan edi­yor, pem­be tab­lo çiz­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz, bö­bür­le­ni­yor­su­nuz. Pekâlâ bi­li­yor­su­nuz ki ül­ke ger­çek­le­ri, ha­yat­ta ya­şa­nan­lar böy­le de­ğil. Ki­ra­sı­nı öde­ye­me­yen, oku­la gi­den ço­cu­ğu­na ayak­ka­bı ala­ma­yan, kır­ta­si­ye mal­ze­me­si­ni ala­ma­yan, şans ese­ri iş bu­lan, ama, sos­yal hak­lar­dan mah­rum, al­dı­ğı as­ga­ri üc­ret­le an­cak pey­nir, ek­mek ala­bi­len, kı­sa­ca­sı yok­sul­luk ve ça­re­siz­lik içe­ri­sin­de kıv­ra­nan acık­lı man­za­ra pekâlâ sa­de­ce be­nim böl­gem­de de­ğil, ül­ke­mi­zin bü­tün böl­ge­le­rin­de ya­şan­mak­ta­dır.

İş­te ger­çek­le­ri­miz: 2003 yı­lın­dan bu ya­na tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri yüz­de 672 art­mış, ko­nut kre­di­le­ri 2.662 art­mış, di­ğer tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri 256 art­mış, kre­di kar­tı har­ca­ma­la­rı yüz­de 195 art­mış kre­di kar­tı dü­zen­le­me­si­ni ge­tir­di­ği­miz hâlde, top­lam bi­rey­sel kre­di­ler yüz­de 410 ko­nu­mu­na gel­miş. Bu kre­di­le­ri kul­lan­dır­mak Hükûme­tin bir lüt­fu ola­rak de­ğer­len­dir­me­yin lüt­fen.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, fa­iz­ler di­ğer ül­ke­ler­de yüz­de 2 iken, ül­ke­miz­de yüz­de 23 ko­nu­mun­da­dır. Ban­ka­la­rı­mı­zın bir­ço­ğu ya­ban­cı ban­ka­la­rın eli­ne geç­miş, bu ban­ka­lar da ti­ca­ri kâr mak­sa­dıy­la kre­di­le­ri kul­lan­dır­mak­ta­dır. 2003 yı­lın­dan bu ya­na ferdî kre­di bor­cu öden­me­miş ki­şi sa­yı­sı yüz­de 479 art­mış. Kre­di kar­tı­nı, az ön­ce de ifa­de et­tim, ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma ya­pıl­dı­ğı hâlde yüz­de 533 art­mış. Her iki­si­ni oluş­tu­ran Mer­kez Ban­ka­sı­nın ka­ra lis­te­sin­de­ki ki­şi sa­yı­sı da yüz­de 527 art­mış.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2002 Ocak-Ekim dö­ne­min­den, 2006 Ocak-Ekim dö­ne­mi­ne gö­re, kar­şı­lık­sız çek sa­yı­sı yüz­de 115, pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sı yüz­de 121, pro­tes­to edi­len se­net tu­ta­rı yüz­de 113 art­mış. Yi­ne sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı yüz­de 138, ben­zin fi­yat­la­rı yüz­de 102, ma­zot fi­yat­la­rı yüz­de 122, güb­re fi­yat­la­rı yüz­de 130 art­mış­tır. Bu ne de­mek­tir? İş­le­rin iyi git­ti­ği­ni ifa­de ede­bi­lir mi­si­niz? Bu bir gös­ter­ge­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­de, gasp, hır­sız­lık, fu­huş ve bu­na ben­zer suç­lar anor­mal de­re­ce­de art­mış. Tüm bun­lar mem­le­ke­tin hâli­nin iyi ol­ma­sın­dan mı kay­nak­la­nı­yor? Herhâlde in­san­la­rı­mız bu­nu zevk için yap­mı­yor sa­nı­yo­rum, zo­run­lu­luk­tan ve aç­lık­tan yap­tı­ğı­na ina­nı­yo­rum. Ma­ale­sef, ül­ke­mi­zi bu hâle ge­tir­di­niz. Ül­ke­miz­de bo­şan­ma sa­yı­sı dört yıl ön­ce 30 bin ai­ley­ken, ma­ale­sef, bu­gün, 2006 yı­lın­da, 90 bin ai­le ko­nu­mu­na gel­miş. Bu in­san­lar ai­le­le­ri­ni ve yu­va­la­rı­nı ne­den yı­kı­yor­lar?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, zan­ne­di­yo­rum ki, in­san­la­rı­mız bun­la­rı gö­rü­yor, in­san­la­rı­mız bun­la­rı can­lı ola­rak ya­şı­yor. Azar­la­ma ve pa­zar­la­ma ile bu iş­le­rin ol­ma­ya­ca­ğı açık ve se­çik or­ta­da. Bu­nun ak­si­ni hiç­bi­ri­niz id­dia ede­mez­si­niz. Er­ken ge­nel se­çim ka­ra­rı alır­sa­nız, in­şal­lah, bu­nu hep be­ra­ber gö­re­ce­ğiz. Al­maz­sa­nız da önem­li de­ğil, ilk ya­pı­la­cak olan ge­nel se­çim­ler­de har­ro mer­ro­yu gö­re­ce­ğiz. Bu­nu böy­le bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Tek­rar eder mi­sin, ne­yi?

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Özel­leş­ti­ri­len ku­rum­la­ra gel­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özel­leş­ti­ri­len ku­rum­lar­da ça­lı­şan yak­la­şık 51 bin per­so­nel­den 14 bi­ni­nin iş akit­le­ri fes­he­dil­miş özel­leş­tir­me ne­de­niy­le, ka­lan per­so­ne­lin bir kıs­mı is­ti­fa et­mek, bir kıs­mı da emek­li ol­mak zo­run­da kal­mış. "Bu mu ada­le­ti­niz" di­ye sor­mak is­ti­yo­rum. Hiç dü­şün­dü­nüz mü ne ol­du iş­siz ka­lan bu in­san­lar, ai­le­le­ri, ço­luk ve ço­cuk­la­rı? Her gün ga­ze­te­ler­de bir­çok ha­ber oku­yo­ruz, oku­yor­su­nuz: Kre­di kar­tı bor­cu öde­ne­me­miş, öde­ne­me­miş ki­ra borç­la­rı… Kı­sa­ca­sı, ge­çim sı­kın­tı­sı ne­de­niy­le da­ğı­lan ai­le­ler, cin­net ge­çi­ren in­san­lar ve ken­di ai­le­si­ne bi­le za­rar ve­re­bi­len yurt­taş­la­rı­mız. Özel­leş­tir­me­le­rin hal­ka ar­za yo­luy­la ya­pıl­mış ol­ma­sı bun­la­rı en­gel­le­ye­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bii, ko­nu­şa­cak o ka­dar çok şey var ki. Ama, za­ma­nı­mız da da­ra­lı­yor. Ben bir kıs­mı­nı da at­la­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, alım gü­cü sı­fı­ra dü­şen va­tan­da­şın du­ru­mu da es­na­fa yan­sı­mış­tır. Bir­çok es­naf ar­ka­da­şı­mız sif­tah bi­le yap­ma­dan ke­pen­gi­ni in­di­ri­yor, Bağ-Kur ve si­gor­ta borç­la­rı­nı öde­ye­mez du­ru­ma gel­miş­ler­dir, Bağ-Kur ve si­gor­ta prim­le­ri ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­mış ol­du­ğu hâlde. Ve bu in­san­la­rı­mız ver­gi­le­ri­ni na­sıl öde­ye­cek­le­ri­ni ka­ra ka­ra dü­şü­nür hâle gel­miş­ler.  Bu ha­zin tab­lo so­nun­da da ye­şil kart sa­yı­sın­da pat­la­ma ya­şa­nı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Kad­ro­lu kad­ro­suz, as­ga­ri üc­ret­le söz­leş­me­li ge­çi­ci ça­lı­şan emek­çi­le­ri­mi­zin so­run­la­rı­nı çöz­mek bir ya­na, bir yan­dan aç­tı­ğı­nız Ka­mu Per­so­ne­li Sı­na­vı ata­ma­la­rı­nı bi­le usu­lüy­le ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­niz. Ma­ale­sef, bu böy­le, bel­ge­le­ri or­ta­ya ko­ya­rız ar­zu eder­se­niz ve ay­nı ko­nu­lar bu Mec­lis ça­tı­sı al­tın­da da ya­şan­mak­ta­dır.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Öne­rin var mı Sa­yın Al­tı­no­rak?

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Çok…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Al­tı­no­rak…

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) -To­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (De­vam­la) - Kı­sa­ca­sı, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Hükûme­ti­niz ta­ra­fın­dan çö­zü­me ulaş­tı­rı­la­ma­yan bir­çok so­run var. Bu so­run­la­rı sı­ra­la­ma­ya kalk­sak za­man yet­me­ye­cek. Ama, ben çok kı­sa ve öz ola­rak şun­la­rı ifa­de ede­yim:

De­rin­le­şen yok­sul­laş­ma, yay­gın­la­şan iş­siz­lik, çö­ker­ti­len sos­yal dev­let, ar­tan eşit­siz­lik­ler kar­şı­sın­da da­yan­ma gü­cü­nü gi­de­rek yi­tir­mek­te olan hal­kı­mız pat­la­ma nok­ta­sı­na ge­len sos­yal ve top­lum­sal ba­rı­şı­mız bü­yük sı­kın­tı içe­ri­sin­de­dir ve bu se­bep­le ve bu duy­gu­lar­la ben söz­le­ri­mi bu­ra­da son­la­mak is­ti­yo­rum.

Siz­ler, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ola­rak ina­nı­yo­rum ki, bu so­run­la­rı da çö­ze­me­ye­cek­si­niz. Çöz­me fır­sa­tı­nı da bu­la­ma­ya­cak­sı­nız. Bu dü­şün­ce­ler­le yak­la­şan yıl­ba­şı­nı ve Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı kut­lu­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Al­tı­no­rak.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Cü­ne­yit Ka­ra­bı­yık, Van Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Ka­ra­bı­yık.

CÜ­NE­YİT KA­RA­BI­YIK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dün­ya­nın önem­li bir coğ­raf­ya­sın­da stra­te­jik öne­mi ha­iz bu­lu­nan ül­ke­mi­zin sü­rek­li is­tik­ra­rın sağ­lan­dı­ğı, ör­nek bir ül­ke ko­nu­mu­na gel­me­si, son de­re­ce el­zem­dir.

Eko­no­mi­den hu­ku­ka, top­lum­sal ha­ya­tın her ala­nın­da ger­çek­leş­tir­di­ği­miz ya­pı­sal re­form­lar, is­tik­ra­rın ka­lı­cı hâle ge­ti­ril­me­si doğ­rul­tu­sun­da atı­lan önem­li adım­lar­dır. İs­tik­rar, için­dey­ken de­ğe­ri­nin faz­la bi­lin­me­di­ği, an­cak kay­be­dil­di­ğin­de ne ol­du­ğu an­la­şı­lan bir de­ğer­dir.

3 Ka­sım 2002 se­çim­le­riy­le bir­lik­te te­min edi­len gü­ven or­ta­mın­da Tür­ki­ye eko­no­mi­si 2005 yı­lın­da yüz­de 7,6 ora­nın­da bü­yür­ken ve ön­gö­rü­len yüz­de 5'lik bü­yü­me he­de­fi­ni 2003 ve 2004 yıl­la­rın­da ol­du­ğu gi­bi aş­mış­tır. Tür­ki­ye eko­no­mi­si, 2003-2005 dö­ne­min­de yıl­da or­ta­la­ma 7,8 ola­rak art­mış­tır. Bu bü­yü­me per­for­man­sı ki­şi ba­şı­na  dü­şen millî ge­lir ra­kam­la­rın­da da ken­di­ni gös­ter­miş­tir. 2002 yı­lın­da 2.598 do­lar olan ki­şi ba­şı­na ge­lir, 2007 yı­lın­da 5.550 do­la­ra ula­şa­cak­tır ve bu­na ke­sin­lik­le ina­nı­yo­ruz. Sa­tın al­ma gü­cü  du­ru­mu­na gö­re ise ki­şi ba­şı­na 2007 yı­lın­da 9.662 do­lar se­vi­ye­si­ne ula­şa­cak­tır.

İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de, ça­lı­şan­la­rı­mı­za, emek­li­le­ri­mi­ze, çift­çi­le­ri­mi­ze, es­na­fı­mı­za ve yar­dı­ma muh­taç va­tan­daş­la­rı­mız ile ba­zı önem­li sek­tör­le­re yö­ne­lik ic­ra­at­la­rı­mız hak­kın­da da bi­raz siz­le­re bah­set­mek is­ti­yo­rum. De­min ar­ka­da­şı­mı­zın söy­le­di­ği gi­bi de­ğil, ra­kam­lar­la si­ze bah­set­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım. Ba­kı­nız, en dü­şük me­mur ma­aşı 2002 Ara­lık ayın­da 392 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 765 YTL'ye çık­mış, ar­tış yüz­de 95,2 ol­muş­tur. Net as­ga­ri üc­ret 2002 Ara­lık ayın­da 184 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 380 YTL'ye çık­mış, ar­tış yüz­de 106,5 ol­muş­tur, ar­ka­daş­lar. En dü­şük SSK emek­li ay­lı­ğı 2002 Ara­lık ayın­da 257 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 477 YTL'ye çık­mış, ar­tış ise yüz­de 85,6 ol­muş­tur. En dü­şük Bağ-Kur es­naf emek­li­si ay­lı­ğı 2002 Ara­lık ayın­da 136 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 349 YTL'ye çık­mış, ar­tış ise yüz­de 156,9 ol­muş­tur. En dü­şük Bağ-Kur çift­çi emek­li­si ay­lı­ğı 2002 Ara­lık ayın­da 69 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 232 YTL'ye çık­mış, ar­tış ise yüz­de 235,8 ol­muş­tur. En dü­şük me­mur emek­li ay­lı­ğı 2002 Ara­lık ayın­da 357 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 620 YTL'ye çık­mış, ar­tış ise yüz­de 74 ol­muş­tur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Alt­mış beş yaş ay­lı­ğı 2002 Ara­lık ayın­da 24 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 69 YTL'ye çık­mış, ar­tış ise yüz­de 183,2 ol­muş­tur.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Se­çim mo­du­na gir­miş­sin, ra­kam­la­rı ez­ber­le, iyi ez­ber­le.

CÜ­NE­YİT KA­RA­BI­YIK (De­vam­la) - Muh­tar ay­lı­ğı ise 2002'nin Ara­lık ayın­da 97 YTL iken 2006 Ka­sım ayın­da 260 YTL'ye çık­mış, ar­tış ise yüz­de 174,1 ol­muş­tur.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - İmam bi­le bor­dro yak­tı, imam, imam!.. İmam bi­le bor­dro yak­tı so­kak­ta.

CÜ­NE­YİT KA­RA­BI­YIK (De­vam­la) - Bu oran­lar ve ra­kam­lar, ça­lı­şan emek­li ve di­ğer dar ge­lir­li va­tan­daş­la­rı­mı­zın du­rum­la­rı­nın 2002 yı­lı­na gö­re iyi­leş­ti­ği­nin bir gös­ter­ge­si ol­muş­tur.

Ha, di­ye­cek­si­niz ki, ya­pı­lan iyi­leş­tir­me­le­ri ye­ter­li bu­lu­yor mu­su­nuz? El­bet­te kâfi bul­mu­yo­ruz. An­cak, ile­ri­ki yıl­lar­da ül­ke eko­no­mi­si­nin iyi­leş­me­si ora­nın­da, ça­lı­şan ve emek­li in­san­la­rı­mı­za da ay­nı oran­da bu oran da yan­sı­tı­la­cak­tır.

Bu ara­da say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­zın yak­laş­mak­ta olan Kur­ban Bay­ram­la­rı­nı kut­lu­yo­rum. Ay­rı­ca, 2007 yı­lı­nın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

CÜ­NE­YİT KA­RA­BI­YIK (De­vam­la) - …mil­le­ti­mi­ze mut­lu­luk ve saa­det ve­si­le­si ol­ma­sı­nı di­ler­ken, ay­rı­ca, şu an­da has­ta­ne­de ya­tan Sa­yın Baş­kan Ve­ki­li­miz Ali Din­çer'e de acil şi­fa­lar di­li­yo­rum, ai­le­si­ne ve par­ti­si­ne de iyi di­lek­le­ri­mi di­li­yo­rum. (Al­kış­lar)

Di­ğer ta­raf­tan, 2007 yı­lı büt­çe­si­nin, ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ve hal­kı­mı­za iyi­lik­ler ge­tir­me­si­ni, ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze en de­rin say­gı ve sev­gi­le­ri­mi su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ra­bı­yık.

Mad­de üze­rin­de, on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, si­ze dört so­ru sor­dum ben bu­gün, hiç­bi­ri­ne ya­nıt ver­me­di­niz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Ba­kan yok ki…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Za­ten, şu an­da sa­lon­da da yok­su­nuz, ama, za­bıt­la­rı bel­ki okur­su­nuz. Siz bu tav­rı­nı­zı sür­dü­rün, ben sor­ma­ya de­vam ede­ce­ğim. Bu tav­rı­nı­zı da bir si­ya­si ne­za­ket­siz­lik ola­rak de­ğer­len­di­rip bir tar­tış­ma baş­lat­ma­ya­ca­ğım.

So­rum şu: Si­zin de ara­la­rın­da bu­lun­du­ğu­nuz AKP'li ba­kan­lar, övün­me­de sı­nır ta­nı­mı­yor­lar, ama, mu­ha­le­fe­tin so­ru­la­rı­na ya­nıt ver­me­ye ge­lin­ce sı­nır­lar ko­yu­yor­lar, ne­den?

Bir de şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: Be­nim so­ru­la­rı­ma bu­ra­da ya­nıt ver­me­ye­bi­lir­si­niz, ka­ça­bi­lir­si­niz, ama, halk, si­zi so­kak­ta ya­ka­la­dı­ğı za­man, on­la­ra da ya­zı­lı ya­nıt ve­re­ce­ğim di­ye ka­ça­cak mı­sı­nız?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

So­rum şu: Ko­nut açı­ğı ve çar­pık kent­leş­me­nin önü­ne geç­mek ve ucuz ko­nut üre­ti­mi­ni sağ­la­mak ama­cıy­la Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne ne ka­dar ar­sa dev­re­dil­miş­ti? Dev­re­di­len ar­sa­la­rın top­lam de­ğe­ri ne­dir?

Son so­rum: Yi­ne, kal­kın­ma­da ön­ce­lik­li el­li dört il­de ya­tı­rım­la­rın art­ma­sı ve iş­siz­li­ğin azal­ma­sı­na des­tek ver­mek için, ha­zi­ne­ye ait ara­zi ve ar­sa­la­rın ya­tı­rım­cı­la­ra be­del­siz dev­ri­ne imkân ve­ren 5084 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da, ne ka­dar ta­şın­maz ya­tı­rım­cı­la­ra be­del­siz dev­re­dil­miş­tir? Bu dev­rin sağ­la­ya­ca­ğı is­tih­dam sa­yı­sı ve ya­tı­rım mik­ta­rı ön­gö­rü­nüz ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ta­bii ki, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­na sor­mak is­ti­yo­rum, ama, Sa­yın Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı­mız da ya­nıt­la­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

İk­ti­da­ra gel­di­ği­niz­de, Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­nız, mil­let­ve­kil­le­ri­nin loj­man­da de­ğil de hal­kın için­de otur­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni açık­la­dı­ğın­da, biz de bu­nu se­vinç­le kar­şı­la­dık ve ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­tir­dik hep bir­lik­te. Son gün­ler­de, Ma­li­ye Ba­ka­nıy­la il­gi­li bir du­yum al­mak­ta­yım, ken­di­si­nin Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın iki loj­ma­nın­da bir­den otur­du­ğu şek­lin­de. Bu doğ­ru mu­dur? Bu doğ­ruy­sa, uzak­tan da bir hem­şeh­ri­si ola­rak bun­dan üzün­tü duy­mak­ta­yım ve ken­di­si­ni sa­vun­mak is­ti­yo­rum, ama, sa­vu­na­mı­yo­rum. Lüt­fen açık­lar mı bu iki loj­ma­na kaç pa­ra ödü­yor?

Pe­ki, mil­let­ve­kil­le­ri hal­kın için­de otur­ma­sı ge­re­ki­yor­sa, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın hal­kın için­de otur­ma­ma­sı­nın ne­de­ni ne­dir? Halk­tan kor­ku­yor mu? Kor­ku­yor­sa, ne­den kor­ku­yor? Bun­la­rı açık­lar­sa­nız çok se­vi­ni­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın İn­ce.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Söz­leş­me­li öğ­ret­men­le­ri sor­mak is­ti­yo­rum. As­lın­da, bun­lar, ka­mu­oyun­da söz­leş­me­li öğ­ret­men di­ye bi­li­ni­yor, ama, öğ­ret­men de­ğil, ge­çi­ci sta­tü­de me­mur. Baş­ba­kan, ge­çi­ci iş­çi­le­rin kad­ro­ya alı­na­ca­ğı­nı söy­le­di. Aca­ba me­mur­lar, ge­çi­ci me­mur­lar ve söz­leş­me­li öğ­ret­men­ler de alı­na­cak mı? Ben, bu mes­le­ği ya­ra­la­yan söz­leş­me­li öğ­ret­men­le­rin, ger­çek­ten, bir an ön­ce kad­ro­ya alın­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

Son ola­rak da, yük­se­köğ­re­tim­de­ki 10 YTL'lik üc­ret hiç ar­tı­rıl­ma­dı. Aca­ba bu ar­ka­daş­la­rın üc­re­ti­ni ar­tır­ma­yı Hükûmet dü­şü­nü­yor mu?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Çe­tin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ben de Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za sor­mak is­te­miş­tim, ama, ken­di­si yok. Ta­bii, Çev­re ve Or­man Ba­ka­nı­mız da herhâlde ya­nıt­la­ya­bi­lir, ama, siz de ya­nıt­la­ya­bi­lir­si­niz Sa­yın Baş­kan.

Mül­ga 1475 sa­yı­lı İş Ya­sa­sı'nın 37'nci mad­de­si ola­ğa­nüs­tü hâller­de ça­lış­ma şart­la­rı­nı dü­zen­li­yor idi. İç­ti­hat­la­ra da ko­nu ol­muş. Sa­vaş hâlin­de, an­cak, Bü­yük Mil­let Mec­li­si, ça­lış­ma sü­re­si­ni on dört sa­ate ka­dar çı­ka­ra­bi­lir idi. Biz mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, se­çil­miş in­san­lar ola­rak, bu­ra­da, faz­la ça­lış­ma­ya ta­bi tu­tu­la­bi­li­riz, ama, bu­ra­da­ki per­so­ne­lin, uz­man­la­rın, di­ğer ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin faz­la me­sa­ile­ri­nin ne ka­dar ol­du­ğu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Sa­bah sa­at do­kuz­dan, şu sa­ate ka­dar ge­çen sü­re yak­la­şık on al­tı sa­at. Öy­le gö­zü­kü­yor ki, bir se­kiz-on sa­at da­ha bu­ra­da ça­lış­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz. Bu, sa­vaş hâlin­de bi­le, bir Mec­li­sin ya da bir ül­ke­nin in­san­la­rı­nın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - …ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nı aşan bir sü­re. Ki­me sa­vaş ilan edi­yo­ruz onu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Çe­tin.

Sa­yın Ba­yın­dır, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür­ler.

Be­nim so­rum da Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­na. Bi­raz­dan ge­lip ce­vap­lan­dı­ra­cak­tır.

Sa­yın Ba­ka­nın ka­mu­oyu­nu ay­lar­ca meş­gul eden iki ta­ne ka­çak vil­la­sı var­dı İs­tan­bul'da. Da­ha son­ra bu vil­la­la­rı yık­tı­ğı­nı söy­le­di ve Ko­ru­ma Ku­ru­luy­la da bir­lik­te, ora­da­ki be­le­di­ye baş­ka­nı­nın da yar­dı­mıy­la, ka­çak vil­la­la­rı­nın ye­ri­nin ka­çak ol­ma­dı­ğı söy­len­di. Ka­mu­oyu çok me­rak et­ti­ği için so­ru­yo­rum, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, ka­çak vil­la­nı­zın son du­ru­mu ne­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ÇEV­RE VE OR­MAN  BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nın bo­şal­tıl­ma­sı ve mil­let­ve­kil­le­ri­nin hal­kın ara­sın­da otur­ma­sı, el­bet­te ki, tak­dir edi­le­cek bir hu­sus­tur. Çün­kü, mil­le­tin ve­kil­le­ri­nin mil­let­ten ay­rı ol­ma­sı, mil­let­ten fark­lı yer­ler­de, fark­lı sta­tü­ler­de ol­ma­sı el­bet­te ki şık de­ğil­dir ve bo­şal­tı­lan mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı  Top­lu Ko­nut İda­re­si­ne dev­re­dil­di. Top­lu Ko­nut İda­re­si de ol­duk­ça iyi bir  ra­kam, be­nim bil­di­ğim yüz­de 58'le -tak­ribî ola­rak, herhâlde, Top­lu  Ko­nut İda­re­si­ne 400 kü­sur tril­yon ge­lir ge­ti­re­cek şe­kil­de- mü­te­ah­hi­de ve­ril­di ve ora­da, gü­zel bir si­te ya­pı­la­cak. Ta­bii, Top­lu Ko­nut İda­re­si, bu­ra­dan el­de ede­cek ol­du­ğu ge­lir­le de, maa­şıy­la as­ga­ri üc­ret­li­nin bi­le çok ra­hat­lık­la ala­bi­le­cek ol­du­ğu ko­nut­la­rı ya­pa­rak, sos­yal dev­let ol­ma­nın ge­re­ği, alt ge­lir grup­la­rı­na, bu­ra­dan da­ire te­min et­mek…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Kah­ve­ha­ne­yi geç­ti ar­ka ta­raf, kah­ve­ha­ne­yi. Ba­ka­nı bi­le din­le­mi­yor­lar.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Za­ten çok ça­lış­ma­nın so­nu­cu bu­dur.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, bir sa­ni­ye…

Ar­ka sı­ra­lar­da­ki sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ama, nor­mal ar­tık. Bu sa­at­ten son­ra yük­sek ses­le ko­nuş­ma­la­rı nor­mal.

BAŞ­KAN - Sa­yın Gün­düz, lüt­fen. Lüt­fen… Sa­yın Ba­ğış…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Sa­yın Ba­kan, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın loj­ma­nı­nı sor­dum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın loj­ma­nı­na ta­kı­lıp kal­mak ve bu­nun üze­rin­den si­ya­set yap­tı­ğı­nı zan­net­mek, baş­lı ba­şı­na, bir mil­let­ve­ki­li için aciz­lik­tir, onu söy­le­ye­yim. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Otu­ru­yor mu otur­mu­yor mu? Mil­let­ve­kil­le­ri otur­mu­yor bir şey ol­mu­yor…

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… So­ru sor­du­nuz, Sa­yın Ba­kan ce­vap ve­ri­yor.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Yo­rum ya­pı­yor.

BAŞ­KAN - Sab­re­din lüt­fen.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Böy­le bir şey ola­maz!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Uta­na­cak yer­de, böy­le ce­vap ve­ri­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­yın­dır, so­ru sor­du­nuz, Sa­yın Ba­kan ce­vap ve­ri­yor.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Ya­ni, yo­rum ya­pı­yor Sa­yın Baş­kan.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - O bir ah­lak me­se­le­si!

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Işık'ın 5084 sa­yı­lı Teş­vik Ka­nu­nu'na gö­re, ne ka­dar, ger­çek ve tü­zel ki­şi­ye ar­sa tah­sis edil­miş­tir di­ye, be­del­siz tah­sis ya­pıl­mış­tır di­ye so­ru­su­na: 9,5 mil­yon met­re ka­re ara­zi ve­ril­miş olup, 1,8 mil­yar YTL ya­tı­rım ve 14.253 ki­şi­lik is­tih­dam ön­gö­rül­müş­tür.

Sa­yın Baş­kan, di­ğer so­ru­la­ra ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğiz.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Baş­ka so­ru? Yok.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

13'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Öde­nek de­vir ve ip­tal iş­lem­le­ri

MAD­DE 13- (1) a) Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı büt­çe­le­ri­nin (özel öde­nek­ler ve 03.9-Te­da­vi ve Ce­na­ze Gi­der­le­ri eko­no­mik ko­dun­da yer alan ter­tip­ler ha­riç) mal ve hiz­met alım gi­der­le­ri ile il­gi­li ter­tip­le­rin­de yer alan öde­nek­ler­den yı­lı için­de har­can­ma­yan kı­sım­la­rı, hiz­me­tin de­vam­lı­lı­ğı­nı sağ­la­mak ama­cıy­la öde­nek­le­ri­nin yüz­de otu­zu­nu aş­ma­mak üze­re er­te­si yıl büt­çe­si­ne dev­ren öde­nek kay­det­me­ye,

b) Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin ta­nıt­ma­ya iliş­kin 21.01.36.00 ve 21.01.36.63 ku­rum­sal ko­du al­tın­da bu­lu­nan (03) eko­no­mik ko­du­na iliş­kin ter­tip­le­rin­de yer alan  öde­nek­ler­den  har­can­ma­yan  kı­sım­la­rı  er­te­si yıl büt­çe­si­nin ay­nı ter­tip­le­ri­ne dev­ren öde­nek kay­det­me­ye,

c) Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu büt­çe­si­nin 40.08.33.00-01.4.1.00-2-07.1 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek­ten har­can­ma­yan kı­sım­la­rı er­te­si yıl büt­çe­si­nin ay­nı ter­ti­bi­ne dev­ren öde­nek kay­det­me­ye, 

ç) İl­gi­li mev­zu­atı ge­re­ğin­ce özel ge­lir kay­de­dil mek üze­re tah­sil edi­len tu­tar­la­rı, ida­re büt­çe­le­rin­de söz ko­nu­su mev­zu­at­ta be­lir­ti­len amaç­lar için ter­tip­le­nen  öde­nek­ten  kul­lan­dır­mak üze­re ge­nel  büt­çe­nin (B) işa­ret­li cet­ve­li­ne ge­lir kay­det­me­ye ve büt­çe­le­nen öde­nek­ten ge­lir ger­çek­leş­me­si­ne gö­re il­gi­li ter­tip­le­re ak­tar­ma yap­ma­ya, yı­lı  için­de har­can­ma­yan  öde­nek­le­ri  (2006 yı­lın­dan  dev­re­den­ler de da­hil) er­te­si yı l  büt­çe­si­ne dev­ren ge­lir  ve öde­nek  kay­det­me­ye,  bu  hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de ya­pı­la­cak iş­lem­le­re iliş­kin  esas ve usul­le­ri  be­lir­le­me­ye,

Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

(2) Ser­ma­ye öde­nek­le­ri, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri­ne gö­re yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mıy­la iliş­ki­len­di­ri­lir.

BAŞ­KAN - So­ru sor­mak is­te­yen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin şim­di sis­te­me gir­me­le­ri du­yu­ru­lur.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ufuk Öz­kan, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­kan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öz­kan, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Yo­ğun bir büt­çe ma­ra­to­nu­nun so­nu­na gel­mek üze­re­yiz. Bu­gün öğ­le­den son­ra, gö­rüş­me­ler­le so­na ere­cek ve ön­ce­ki büt­çe­ler­den far­kı ol­ma­yan be­şin­ci ve so­nun­cu AKP büt­çe­si­ni oy­la­ya­cak ve siz­ler ka­bul eder­ken, biz­ler red­de­de­ce­ğiz.

Ma­ale­sef, bu büt­çe de bun­dan ön­ce­ki AKP büt­çe­le­ri gi­bi, top­lu­mu­mu­zun ge­niş ke­sim­le­ri­ni, iş­çi­yi, köy­lü­yü, me­mu­ru, emek­li­yi, genç­le­ri, iş­siz­le­ri, ezil­miş­le­ri, yok­sul­la­rı, en­gel­li va­tan­daş­la­rı­mı­zı umut­suz­lu­ğa sü­rük­le­yen bir AKP ve IMF büt­çe­si. Bu büt­çe, di­ğer­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi borç ve fa­iz büt­çe­si, kı­sır dön­gü büt­çe­si. Fa­kat, siz­ler, bu­nu yi­ne gör­me­ye­cek ve bu tes­li­mi­yet­çi borç-fa­iz büt­çe­si­ni ka­bul ede­cek­si­niz ve ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ni borç-fa­iz sar­ma­lı­na mahkûm ede­cek­si­niz.

Hal­kı­mız, siz­le­re, dört yıl ön­ce oy ve­rir­ken, ger­çek­ten bü­yük bir bek­len­tiy­le oy ver­di. Top­lu­mun ge­niş ke­sim­le­ri­ne, bek­len­ti­le­ri­ne ce­vap ve­re­cek söy­lem­le­ri­niz­le ik­ti­da­ra gel­di­niz. İn­san­la­rı­mız, siz­den, alın te­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı bek­le­di, bu­nun söy­le­mi­ni bul­du, iş­siz­li­ğin aza­la­ca­ğı­nı umut et­ti, ucuz ma­zo­tu ala­bi­le­cek­le­ri­ni umut et­ti, do­ku­nul­maz­lık­la­rın kal­ka­rak yol­suz­luk­la­rın bi­te­ce­ği­ni umut et­ti, "tür­ban bi­zim na­mu­su­muz­dur" di­ye­rek tür­ban çö­zü­mü­nü siz­le­rin çö­ze­ce­ği­ni zan­net­ti. Ama, ik­ti­da­ra gel­di­niz…

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Siz çö­zün!

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Siz çö­ze­cek­si­niz. Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­luk­ta mil­let­ve­ki­li­si­niz, söz ver­di­niz, sö­zü­nü­zü ye­ri­ne ge­ti­ri­niz.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - Siz de o hal­kı tem­sil edi­yor­su­nuz.

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - "Tür­ban bi­zim na­mu­su­muz­dur." di­yen sö­zü siz­ler söy­le­di­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan, ik­ti­da­ra gel­dik­ten son­ra, üç yıl mü­sa­ade is­te­di va­tan­daş­la­rı­mız­dan ve de­di ki: "Üç yıl son­ra, her şey bir ön­ce­kin­den da­ha iyi ola­cak." Be­şin­ci yı­lı­mı­zı dol­dur­duk. Ta­mam­la­dı­ğı­mız…

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Ol­ma­dı da­ha…

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - El­bet­te, bi­raz son­ra an­la­ta­ca­ğım. Ta­nı­dı­ğı­nız, bil­di­ği­niz bir üs­lup­la si­ze bah­set­mek is­ti­yo­rum, söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Ne­re­den ne­re­ye? Kap­kaç, gasp… Ma­ale­sef, gasp, kü­çük şe­hir­le­ri­mi­ze ka­dar in­di. Maf­ya­laş­ma okul­la­rı­mı­za ka­dar gel­di. Yol­suz­luk, peş­keş çek­mek, sah­te­ci­lik, ka­çak­çı­lık, uyuş­tu­ru­cu, fu­huş, ço­cuk por­no­su, te­rör, ge­nel ah­la­ki eroz­yon, Ali Di­bo­lar, Ofer­ler, Ga­lat­port­lar, es­na­fı­mı­zın pe­ri­şan­lı­ğı, sif­tah­sız ka­pa­nan dükkânlar, köy­lü­mü­zün yok­sul­lu­ğu, genç­le­ri­mi­zin umut­suz­lu­ğu, 20 mil­yo­na yak­la­şan yok­su­lu­muz, 1 mil­yo­na yak­la­şan aç­lık sı­nı­rın­da­ki va­tan­da­şı­mız, bi­zim in­san­la­rı­mız.

AV­Nİ DO­ĞAN (Kah­ra­man­ma­raş) - Kim yaz­mış?

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ba­kın, bu büt­çe­nin, geç­miş dört ta­ne AKP büt­çe­sin­den fark­lı ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yo­rum, ne­de­ni­ni si­ze açık­la­mak is­ti­yo­rum. 28 Ara­lık 2004 ta­ri­hin­de Sa­yın Baş­ba­ka­nın yap­mış ol­du­ğu büt­çe ko­nuş­ma­sın­dan bir pa­rag­ra­fı si­ze oku­mak is­ti­yo­rum: "Ben, ma­sa ba­şın­da­ki bü­tün ra­kam­lar­dan çok, ara­zi­ye, sa­ha­ya, es­na­fın yü­zü­nün gü­lüp gül­me­di­ği­ne ba­ka­rım. Ke­pen­gi açar­ken ve ka­pa­tır­ken han­gi duy­gu­lar için­de es­na­fı­mız, be­nim için önem­li olan bu­dur." De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, es­na­fı ben ge­zi­yo­rum, Ana­do­lu'nun çe­şit­li yer­le­ri­ni ge­zi­yo­rum. Es­na­fı­mı­zın, han­gi duy­gu­lar­da dükkânı açıp ka­pat­tı­ğı­nı, siz­ler de, en az be­nim ka­dar iyi bi­li­yor­su­nuz.

Bir alın­tı­yı da, yi­ne, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ay­nı büt­çe ko­nuş­ma­sın­dan, çift­çi­le­ri­miz­le il­gi­li dü­şün­dü­ğü des­tek­le­me­yi an­la­ta­rak si­ze söy­le­mek is­ti­yo­rum: "Bil­di­ği­niz gi­bi, doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği ara­zi­ye ve­ril­mek­tey­di. 2005 yı­lın­dan iti­ba­ren, doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği, ürün ve üre­tim ba­zın­da öde­ne­cek­tir." De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2007 büt­çe­si­ni gö­rü­şür­ken, bu­nun ger­çek­leş­miş ol­du­ğu­nu ba­na söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz? Doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği, hâlâ, dö­nüm ba­şı­na ve­ril­mi­yor mu?

Ba­kın, sos­yal po­li­ti­ka­la­rı­nız­dan da si­ze bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. Yi­ne, sos­yal po­li­ti­ka­la­rı­nı­zı, si­zin ba­sı­nı­nız­dan, si­zin yaz­dı­ğı­nız bir ev­rak­tan, mat­bu­adan söy­le­mek is­ti­yo­rum. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin baş­ken­tin­de, An­ka­ra'da bas­tı­ğı­nız bir ev­rak­tan ve baş­kent hal­kın­dan bah­se­di­yo­rum. 300 bin ai­le­ye 50'şer ki­log­ram­lık gı­da, 120 bin ai­le­ye kö­mür, 100 bin ço­cu­ğa kır­ta­si­ye mal­ze­me­si, 100 bin ço­cu­ğa ayak­ka­bı, 100 bin ço­cu­ğa ka­ban da­ğıt­tı­ğı­nı­zı, 60 bin va­tan­da­şı­mı­za, her gün, üc­ret­siz ek­mek da­ğıt­tı­ğı­nı­zı ve sa­de­ce 2004 yı­lın­da sos­yal pro­je­le­ri­niz­den ve sos­yal yar­dım­lar­dan fay­da­la­nan ki­şi sa­yı­sı­nın 18 mil­yon ol­du­ğu­nu söy­lü­yor­su­nuz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2002 yı­lın­dan 2004 yı­lı­na ge­lin­ce­ye ka­dar, 2002 yı­lın­dan da­ha iyi du­rum­day­sa va­tan­daş­la­rı­mız ve bu yar­dı­mı da­ha az al­dı­lar ise sos­yal po­li­ti­ka­la­rı­nız ba­şa­rı­lı ol­muş­tur. Ama, ge­lin gö­rün ki, o gün­den bu­gü­ne, si­zin yok­sul­laş­tır­mış ol­du­ğu­nuz in­san­lar, bir ek­me­ğe mahkûm olan in­san­lar ora­dan gi­dip üc­ret­siz ek­mek al­ma mec­bu­ri­ye­tin­de ve du­ru­mun­da kal­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, pe­ki, yi­ne siz­den, hep siz­den gi­di­yo­rum, hep ko­nuş­tuk­la­rı­nız­dan gi­di­yo­rum. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız 2005 büt­çe­sin­de ne söy­le­miş, bir de ona ba­ka­lım mı, 2005 yı­lın­da iş­siz­lik için ne ko­nuş­muş, ne söy­le­miş: "Önü­müz­de­ki üç yıl­lık dö­nem­de, 1 mil­yon 650 bin in­sa­nı­mı­za iş ka­pı­sı açı­la­cak­tır." Bu ka­dar ke­sin, net bir ce­vap, cüm­le, "açı­la­cak­tır, 1 mil­yon 650 bin ki­şi­ye." 20 Ara­lık 2004 yı­lın­da yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma ve bu ko­nuş­may­la şu­nu ifa­de edi­yor­lar: As­lın­da, Tür­ki­ye'de, her yıl ye­ni işe aday olan in­san sa­yı­sı yak­la­şık 1 mil­yon ki­şi. İş­siz­li­ği or­ta­dan kal­dı­ra­bil­mek için, se­ne­de 1,5 mil­yon in­sa­nı­mı­za iş bul­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz ki, iş­siz­li­ği azal­tı­la­bi­le­lim. Siz, üç yıl­da 1 mil­yon 650 bin in­sa­nı­mı­za, va­tan­da­şı­mı­za iş bu­la­ca­ğı­nı­zı söy­le­ye­rek, as­lın­da, iş­siz­li­ği çö­ze­me­di­ği­ni­zi, bu­ra­da, ma­ale­sef, iti­raf edi­yor­su­nuz.

20 Ara­lık 2004 ta­ri­hin­de ya­yım­la­nan, yi­ne, si­zin, Tür­ki­ye bül­te­ni­niz­den, ta­rım­la il­gi­li bir bö­lü­mü oku­mak is­ti­yo­rum, iş­siz­lik­le il­gi­li: Ta­rım sek­tö­rün­de­ki is­tih­da­mın 3,3 pu­an azal­dı­ğı­nı, bu­na kar­şı­lık hiz­met­ler sek­tö­rü­nün 2,5 pu­an art­tı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz. Pe­ki, yüz­de 0,8'lik ça­lı­şa­nı­mız ne ol­du?

TEV­FİK AK­BAK (Çan­kı­rı) - Emek­li ol­du.

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Bun­lar, emek­li mi ol­du ya da -si­zin ta­rı­ma ver­miş ol­du­ğu­nuz o müt­hiş des­tek­ten- ta­rım­dan ay­rı­lan, ta­rı­mı bı­ra­kan va­tan­daş­la­rı­mız ta­ti­le mi çık­tı?

TEV­FİK AK­BAK (Çan­kı­rı) - Emek­li ol­du.

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan bu büt­çe ko­nuş­ma­sın­da da şu­nu ifa­de edi­yor, di­yor ki: "2002 yı­lın­da 8.100 ta­ne trak­tör sa­tıl­mış­ken, 2005 yı­lın­da sa­tı­lan trak­tör sa­yı­sı 39.570." De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 39.570 ta­ne sa­tı­lan trak­tör, ger­çek­ten ih­ti­ya­cı olan çift­çi­mi­zin al­dı­ğı trak­tör de­ğil­dir. Trak­tör alan va­tan­da­şı­mız, ön­ce, ken­di trak­tö­rü­nü bor­cu­nu öde­ye­bil­mek için sat­mış, da­ha son­ra, trak­tör­den al­dı­ğı pa­ra­nın ya­rı­sı­nı pe­şi­nat yap­mış -ama sa­ye­niz­de da­ha uzun borç­la­na­rak- tek­rar trak­tör al­mış.

TEV­FİK AK­BAK (Çan­kı­rı) - Ki­me sat­mış?

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Ge­lin, gö­re­cek­si­niz.

TEV­FİK AK­BAK (Çan­kı­rı) - Ki­me sat­mış?

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Baş­ka bir ih­ti­yaç sa­hi­bi­ne sat­mış, ama, borç­lan­dır­mış­sı­nız.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Bu tut­ma­dı.

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Ge­le­cek­si­niz, gös­te­re­ce­ğim. Trak­tör­le­rin ga­le­ri­de ol­du­ğu­nu ve in­san­la­rı­mı­zın bor­cu­nu öde­mek için trak­tör sa­tıp borç­lan­dı­ğı­nı si­ze gös­te­re­ce­ğim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2007 yı­lı­nı ko­nu­şur­ken, si­zin büt­çe­niz, yi­ne va­at­ler ve pem­be tab­lo­lar içe­ri­yor. Ger­çek öy­le mi?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten top­lu­mu­muz cid­di bir yok­sul­luk sü­re­cin­de, ama, si­zin çev­re­niz­de böy­le de­ğil. Çün­kü, siz­ler ve yan­daş­la­rı­nız zen­gin­le­şir­ken, Tür­ki­ye'nin zen­gin­leş­ti­ği­ni zan­ne­di­yor­su­nuz. Yan­daş­la­rı­nız zen­gin­le­şir­ken va­tan­daş­la­rı­mız se­fil­le­şi­yor, far­kın­da de­ğil­si­niz. Bu büt­çey­le, top­lu­mun bü­yük bir ke­si­mi­ni göz ar­dı eder­ken, fa­iz­ci­ye, yan ge­lip ya­ta­na pa­ra ka­zan­dır­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz. Kırk ye­di ay­dır, gün­de 90 mil­yon do­lar fa­iz öder­ken, 2007 yı­lı için, gün­de 95 mil­yon do­lar fa­iz öde­me­si­ni ön­gö­rü­yor­su­nuz. Ta­rım­sal des­tek­te, 2006 yı­lı­nın doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği­ni öde­ye­me­di­ği­niz bir or­tam­da, önü­müz­de­ki yıl 58 mil­yar YTL fa­iz öde­me­si­ni, bü­yük bir ma­ri­fet­le, bu­ra­da söy­lü­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, do­la­yı­sıy­la, bu yü­kü yi­ne do­lay­lı ver­gi­ler ile üc­ret­li­ler, zar zor ge­çi­nen­ler ve tü­ke­ti­ci­ler­den çı­ka­ra­cak­sı­nız ve ada­let­ten, kal­kın­ma­dan bah­se­der­ken, do­lay­lı ver­gi­le­ri yüz­de 69'a çı­kar­dı­ğı­nı­zı unu­ta­cak­sı­nız. Bu mu ada­let, bu mu kal­kın­ma?  Ma­li­ye Ba­ka­nı, ver­gi­yi ta­ba­na yay­ma­yı dü­şü­nür­ken ka­yıt al­tı­na al­ma­yı aca­ba dü­şü­nü­yor mu?

İş­ba­şı­na gel­di­ği­niz gün­den bu­gü­ne ka­dar, ka­yıt dı­şı­nın, sah­te­ci­li­ğin, ka­çak­çı­lı­ğın en çok pa­ra ka­zan­dı­ğı dö­ne­mi ya­şa­tı­yor­su­nuz. Akar­ya­kıt­ta, iç­ki­de, si­ga­ra­da sah­te­ci­li­ğin ve ka­çak­çı­lı­ğın bir tür­lü önü­ne ge­çe­mi­yor­su­nuz. Bu­nun tek se­be­bi­nin yük­sek ÖTV ve KDV ol­du­ğu­nu, ma­ale­sef, göz ar­dı edi­yor­su­nuz. Ay­lar­ca ça­lış­tı­ğı­mız Akar­ya­kıt Ka­çak­çı­lık Ko­mis­yo­nu­nun ça­lış­ma­sı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan, lüt­fen…

UFUK ÖZ­KAN (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Te­şek­kür ede­rim.

Ma­ale­sef, yol­suz­luk­lar ko­nu­sun­da sa­mi­mi dav­ran­ma­dı­nız. Si­ze, bu­ra­da, şu an­da, va­kit­ten do­la­yı gös­te­re­me­dim, Acil Ey­lem Pla­nı'nda­ki do­ku­nul­maz­lık ve yol­suz­luk­lar­la il­gi­li söy­lem­le­ri­ni­zi; yi­ne, Hükûmet Prog­ra­mı için­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nın, do­ku­nul­maz­lık­la­rın kal­ka­ca­ğıy­la il­gi­li ifa­de­si­ne açıp ba­ka­cak­sı­nız, gö­re­cek­si­niz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, do­ku­nul­maz­lık­la­rı kal­dır­ma­dık­tan son­ra yol­suz­luk aya­ğı­nı kı­ra­maz­sı­nız. Yol­suz­luk aya­ğı­nı kı­ra­ma­dık­tan son­ra yok­sul­lu­ğun önü­ne ge­çe­mez­si­niz ve bun­la­rı yap­ma­dık­tan son­ra sa­mi­mi­ye­ti­ni­zi bi­ze ifa­de ede­mez­si­niz. El­bet­te, va­tan­da­şı­mız, san­dık­ta, unut­tu­ğu­nuz söz­le­rin ve unut­tu­ğu­nuz va­at­le­rin he­sa­bı­nı si­ze so­ra­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ve­si­ley­le, yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı teb­rik edi­yor, ye­ni yı­lı­nı­zı teb­rik edi­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Se­dat Pe­kel, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Pe­kel. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SE­DAT PE­KEL (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz al­dı­ğım 13'ün­cü mad­dey­le il­gi­li gö­rüş­le­ri­me geç­me­den ön­ce he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öde­nek ve de­vir ip­tal iş­lem­le­ri­ni dü­zen­le­yen 13'ün­cü mad­de­nin (b) ben­di, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı büt­çe­sin­de kul­la­nıl­ma­yan yurt dı­şı ta­nı­tı­mıy­la il­gi­li bir öde­ne­ğin dev­ri­ni ön­gör­mek­te­dir. Tu­rizm­de, 2006 ge­lir­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız­da, yak­la­şık yüz­de 5'lik bir dü­şüş ya­şan­dı­ğı­nı gör­mek­te­yiz. Tür­ki­ye'nin da­ha plan­lı ve et­kin bir ta­nıt­ma po­li­ti­ka­sı­na ih­ti­ya­cı net bir şe­kil­de or­ta­ya çık­mış, AKP İk­ti­da­rı sü­re­sin­ce imaj kay­be­den, kuş gri­bi, ka­ri­ka­tür kri­zi, pa­paz ci­na­ye­ti gi­bi olay­lar kar­şı­sın­da ça­re­siz ka­lan tu­rizm­de, ta­nı­tı­mın öne­mi da­ha iyi an­la­şıl­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı­nın bir kı­sım öde­nek­le­ri dev­re­di­lir­ken, bir kı­sım öde­nek­le­ri de, ne ya­zık ki, yer­le­ri­ne ulaş­ma­mak­ta­dır. Ba­lı­ke­sir ve Ban­dır­ma Kül­tür Mer­ke­zi in­şa­at­la­rı­nın öde­nek ye­ter­siz­li­ği için­de çü­rü­me­ye terk edil­miş du­rum­la­rı, bu­nun en so­mut ör­ne­ği­dir.  Sa­yın Ba­kan "Gö­re­ve gel­di­ğim­de yüz el­li ta­ne kül­tür mer­ke­zi in­şa­atı var­dı. Ben, bun­la­rın hep­si­ni bi­tir­me­ye ça­lı­şı­yo­rum, ba­zı­la­rı­nı da, be­le­di­ye­ler alır­sa, dev­re­di­yo­rum." di­ye açık­la­ma­lar­da bu­lun­sa da her iki in­şa­at da çü­rü­me­ye yüz tut­muş­tur.

Bi­lin­di­ği gi­bi, kül­tür mer­kez­le­ri, yurt­taş­la­rı­mı­zın sos­yal ve kül­tü­rel ile­ti­şim kur­ma­sı­nı, kül­tü­rel ve sa­nat­sal fa­ali­yet­le­rin en az bir­ka­çı­nın üre­til­me­si­ni ve bun­la­rın bü­tü­nün­de ulu­sal kül­tü­rün ya­şa­tıl­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır. AKP İk­ti­da­rı, öde­nek­le­ri es ge­çi­len ve be­le­di­ye­le­re bir tür­lü dev­re­dil­me­yen bu iki kül­tür mer­ke­zi­ni göz­den çı­kar­mak­ta, ulu­sal kül­tü­rü­mü­ze Ba­lı­ke­sir­li­le­rin kat­kı­sı­nı da bir öl­çü­de en­gel­le­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­yi iyi yö­ne­te­me­yen AKP İk­ti­da­rı, esa­sen çok sı­nır­lı olan ya­tı­rım­la­rı da iyi yön­len­di­re­me­mek­te­dir. Ya­tı­rım­la­rın kı­sıt­lan­ma­sı ne­de­niy­le, ül­ke eko­no­mi­si, is­tih­dam ya­ra­ta­ma­yan bir bü­yü­mey­le kar­şı kar­şı­ya­dır. 2007 büt­çe­si bü­yük­lük­le­ri­ne gö­re, yüz­de 6,5'luk fa­iz dı­şı faz­la he­de­fi­ne ula­şa­bil­me­si için ya­tı­rım büt­çe­sin­de önem­li kı­sıt­la­ma­ya gi­dil­miş­tir. AKP Hükûme­ti, ya­tı­rım yap­mak ye­ri­ne IMF'ye ver­di­ği söz­le­ri tut­mak için gay­ret sarf eden bir hükûmet ko­nu­mun­da­dır. AKP İk­ti­da­rı, bü­tün ha­zır­la­dı­ğı büt­çe­ler­de ol­du­ğu gi­bi, 2007 büt­çe­sin­de de hal­kın ih­ti­yaç­la­rı­nı ve ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ni gö­ze­te­rek ge­rek­li dü­zen­le­me­le­ri yap­ma­mış, IMF di­rek­tif­le­riy­le ha­zır­la­nan bu büt­çe­de de ya­tı­rım­la­ra ge­re­ken pa­yı ayır­ma­mış­tır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, AKP Hükûme­ti­nin, ya­tı­rım fa­ki­ri, öde­nek cim­ri­si bir ik­ti­dar ol­du­ğu çok açık bir şe­kil­de or­ta­da­dır. Ba­lı­ke­sir ve il­çe­le­ri Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de bü­yük öl­çü­de önem­li bir yer edin­me­si­ne kar­şın, hak et­ti­ği­ni, ma­ale­sef, ala­ma­mak­ta­dır. Ba­lı­ke­sir, 2004 yı­lı iti­ba­rıy­la, il­ler ba­zın­da, ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri­ne, yak­la­şık 500 tril­yon ver­gi öde­ye­rek Tür­ki­ye 17'nci­si ol­muş, ama bu­na kar­şı­lık, 2005 yı­lın­da ya­tı­rım prog­ra­mın­da yak­la­şık 138 mil­yon li­ra öde­nek ay­rıl­mış­tır. Ya­ni, Ba­lı­ke­sir'imiz, öde­di­ği ver­gi­le­rin an­cak yüz­de 27'si­ni öde­nek ola­rak ge­ri ala­bil­miş­tir.

2006 yı­lı­nın ilk on­bir ayı­na bak­tı­ğı­mız­da, ta­hak­kuk eden ver­gi 1 mil­yar 47 mil­yon YTL; tah­sil edi­len ise, 766 mil­yon YTL'dir. Bu­na kar­şı­lık, 2006 yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mı­na bak­tı­ğı­mız­da, Ba­lı­ke­sir'e ya­tı­rım için ay­rı­lan mik­tar 131 mil­yon 168 bin YTL'dir. Bu ra­kam­lar­la or­ta­ya koy­du­ğu­muz ger­çek şu­dur ki, Ba­lı­ke­sir hak et­ti­ği­nin kar­şı­lı­ğı­nı ala­ma­mak­ta, AKP Hükûme­tin­ce ih­mal edi­lip, âde­ta ce­za­lan­dı­rıl­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, AKP İk­ti­da­rı­nın ya­tı­rım­lar­la il­gi­li ver­di­ği ama tut­ma­dı­ğı söz­le­re ba­ka­cak olur­sak: Ba­lı­ke­sir Üni­ver­si­te­si Ban­dır­ma İk­ti­sa­di İda­ri Bi­lim­ler Fa­kül­te­si in­şa­atı­na 93'te baş­la­nıl­mış, dört yıl­lık AKP dö­ne­min­de ve­ri­len tüm tak­vim­li söz­le­re rağ­men he­nüz bi­ti­ri­le­me­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Pe­kel, lüt­fen…

SE­DAT PE­KEL (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

SE­DAT PE­KEL (De­vam­la) - AKP'li böl­ge mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, son ola­rak, fa­kül­te in­şa­atı­nın 2007 yı­lın­da bi­ti­ri­le­ce­ği sö­zü­nü ver­miş­ler­dir. Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Sa­yın Ab­dül­la­tif Şe­ner'e sor­du­ğum­da, Sa­yın Ba­kan ya­zı­lı ola­rak ver­di­ği ya­nıt­ta, 3,5 mil­yon YTL'ye ih­ti­ya­cı olan pro­je­ye 2007 için 50 bin YTL öde­nek tah­sis edil­me­si­nin plan­lan­dı­ğı­nı be­lirt­miş ve pro­je­nin 2009 yı­lın­da ta­mam­la­na­bi­le­ce­ği­ni tah­min et­tik­le­ri­ni ifa­de et­miş­tir. Gö­rül­dü­ğü gi­bi, AKP Hükûme­ti­nin ya­tı­rım­lar ko­nu­sun­da çe­liş­ki­le­ri bu­lun­mak­ta, ik­ti­dar hal­ka da çe­şit­li bil­gi­ler ver­mek­te­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, söz­le­ri­me son ve­rir­ken, ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de, Ba­lı­ke­sir ve il­çe­le­ri baş­ta ol­mak üze­re, tüm ül­ke­de bi­ti­ri­le­ce­ği­ne söz ver­di­ği­niz ama bi­ti­re­me­di­ği­niz bir­çok ka­mu ya­tı­rı­mı çü­rü­me­ye yüz tut­muş­tur. Büt­çe­ye koy­du­ğu­nuz kı­sıt­lı öde­nek­ler­le ül­ke­yi bir ya­tı­rım me­zar­lı­ğı­na dö­nüş­tür­mek üze­re ol­du­ğu­nu­za dik­kat çe­ki­yor, IMF da­ya­nak­lı ya­tı­rım fa­ki­ri bu büt­çe­nin de hal­kı­mız için ye­ni bir ha­yal kı­rık­lı­ğı ya­ra­ta­ca­ğı­na ina­nı­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lar­ken, yü­ce Türk mil­le­ti­nin ye­ni yı­lı­nı ve Kur­ban Bay­ra­mı'nı iç­ten­lik­le kut­lu­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Pe­kel.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Bü­yük­ka­ya.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin 13'ün­cü mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Bil­di­ği­niz gi­bi, bu mad­de öde­nek, de­vir ve ip­tal iş­lem­le­ri­ne ait hü­küm­le­ri kap­sa­mak­ta­dır ve na­sıl dev­re­di­le­ce­ği bu mad­de­de izah edil­mek­te­dir büt­çe uy­gu­la­ma­la­rı açı­sın­dan.

Ben, ta­bii, uzun şey­ler bu sa­at­te söy­le­mek is­te­mi­yo­rum, an­cak TÜ­Bİ­TAK'la il­gi­li bir cüm­le­yi söy­le­ye­rek söz­le­ri­mi ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum. TÜ­Bİ­TAK, ku­rul­du­ğu gün­den 2005 yı­lı­na ka­dar TÜ­Bİ­TAK'a ak­ta­rı­lan pa­ra 1 mil­yar 800 mil­yon do­lar. Son iki se­ne­de bi­zim bu­ra­ya tah­sis et­ti­ği­miz pa­ra ise 1 mil­yar 165 mil­yon do­lar.

Şim­di so­ru­yo­rum: Çağ­daş ol­mak, me­de­ni ol­mak, il­me önem ver­mek ne de­mek­tir? Sa­nı­yo­rum ki sa­de­ce bu ra­kam­lar bu­nu izah et­me­ye kâfi.

Büt­çe­mi­zin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bü­yük­ka­ya.

Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­ra­da de­ğil­ler ama, bü­tün ba­kan­la­ra so­ru­yo­rum: Siz­den ön­ce­ki hükûmet­le­rin yap­tı­ğı bin­ler­ce ki­lo­met­re­lik yo­lu or­ta­sın­dan iki­ye bö­lüp yan­la­rı­nı da bi­raz ge­niş­le­te­rek dub­le yol di­ye sun­ma kur­naz­lı­ğı­nı ya da siz­den ön­ce yüz­de 86'sı ta­mam­la­nan An­tal­ya-Alan­ya ka­ra­yo­lu­nun sa­de­ce yüz­de 7'si­ni dört yıl­da zar zor ta­mam­la­dık­tan son­ra, dört kez açı­lış ta­ri­hi ver­me­yi na­sıl yo­rum­lu­yor­su­nuz?

Di­ğer so­rum şu: Gö­bels'in ya­şa­mı­nı ve pro­pa­gan­da an­la­yı­şı­nı an­la­tan ki­tap­lar­dan ka­çı­nı oku­du­nuz?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, Al­lah aş­kı­na, Ba­yın­dır­lık büt­çe­si gö­rü­şül­mü­yor ki.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Bir da­ha so­ra­yım mı efen­dim?

Gö­bels'in ya­şa­mı­nı ve pro­pa­gan­da an­la­yı­şı­nı an­la­tan ki­tap­lar­dan ka­çı­nı oku­du­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Mad­dey­le ala­ka­sı ne? Bu ka­dar is­tis­mar olur mu?

BAŞ­KAN -Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Ba­yın­dır, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Be­nim so­rum da yi­ne Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­na.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­ma, ben, ka­mu­oyu­nun çok du­yar­lı dav­ran­dı­ğı ve ce­va­bı­nı da ıs­rar­la ara­dı­ğı bir­kaç so­ru­yu sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın nay­lon fa­tu­ra yol­suz­lu­ğuy­la il­gi­li son du­ru­mu ne­dir? Bu­nu me­rak edi­yor ka­mu­oyu, bir.

İkin­ci­si: Yi­ne, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın ve ço­cuk­la­rı­nın mı­sır ti­ca­re­ti ve pas­tö­ri­ze yu­mur­ta iş­le­rin­de­ki son ge­liş­me­ler ne­ler­dir? Ka­mu­oyu bu­nu da me­rak edi­yor.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­yın­dır.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ka­ra pa­ra­nın ak­lan­ma­sıy­la mü­ca­de­le ala­nın­da, uy­gu­la­ma­da kar­şı­la­şı­lan so­run­lar ve ya­sal ek­sik­lik­ler dik­ka­te alı­na­rak ha­zır­la­nan 5549 sa­yı­lı Suç Ge­lir­le­ri­nin Ak­lan­ma­sı­nın Ön­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun 18/10/2006 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­la­na­rak yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Ya­sa'yla ak­la­ma su­çu­nun ya­nı sı­ra, te­rö­rün fi­nans­ma­nı su­çuy­la il­gi­li şüp­he­li iş­lem bil­di­ri­mi­ni al­ma, bun­la­rı de­ğer­len­dir­me, ge­rek­li araş­tır­ma ve in­ce­le­me­yi yap­ma Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir. Bu kap­sam­da Ba­kan­lı­ğın fa­ali­yet­le­ri ne­ler­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Koç, bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. Ta­ma­men mad­dey­le il­gi­li bir so­ru.

2006 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın "… yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı ile il­gi­li iş­lem­ler" baş­lık­lı 15'in­ci mad­de­si­nin (2) nu­ma­ra­lı ben­diy­le, "Kıs­men ve­ya ta­ma­men uy­gu­lan­ma­ya­cak hü­küm­ler" baş­lık­lı 30'un­cu mad­de­si­nin (a) ben­din­de­ki hü­küm­ler­le üni­ver­si­te­ler­de özel öde­nek ve özel ge­lir uy­gu­la­ma­sı so­na er­di­ril­di bi­li­yor­su­nuz. Bu­nun ye­ri­ne öz ge­lir kay­det­me uy­gu­la­ma­sı ge­ti­ril­di. Bu uy­gu­la­ma, 2007 yı­lın­da da de­vam et­ti­ril­mek­te­dir. Büt­çe ka­nun­la­rıy­la ge­ti­ri­len öz ge­lir uy­gu­la­ma­sı yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın ya­tı­rım öde­nek­le­rin­de ve ba­zı ca­ri har­ca­ma­la­rın­da azal­ma­ya ne­den ol­mak­ta­dır. 5217 ve 5234 sa­yı­lı Ya­sa­lar, 5018 sa­yı­lı Ka­nun'dan son­ra ya­sa­laş­mış­tır. Bu ya­sa­lar, 5018 sa­yı­lı Ya­sa'nın na­sıl bir ma­li sis­tem ön­gör­dü­ğü bi­li­ne­rek ya­pıl­mış ya­sal dü­zen­le­me­ler­dir. O za­man sa­kın­ca­lı ol­ma­yan şey, bu­gün ne­den sa­kın­ca­lı ol­muş­tur? So­rum bu.

Bu uy­gu­la­ma­nın 5018 sa­yı­lı Ka­nun'un ge­tir­di­ği bir uy­gu­la­ma ol­du­ğu ma­ze­re­ti­ne sı­ğın­ma­dan, üni­ver­si­te­le­rin özerk­lik ve ya­tı­rım öde­nek­le­ri…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

Sa­yın De­mir­bağ.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Millî Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı 2006 yı­lı büt­çe­sin­den 2007'ye dev­ro­lan öde­nek var mı­dır?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Me­lik…

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (Şan­lı­ur­fa) - Sa­yın Ba­kan, ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin sa­tı­şı­nı dü­zen­le­yen 4070 sa­yı­lı Ya­sa'nın sü­re­si 19 Tem­muz­da so­na er­miş­ti. An­cak, Şan­lı­ur­fa ilin­de bu Ya­sa'dan çok az sa­yı­da ki­şi ya­rar­la­na­bil­di. Bir­çok ki­şi ya­sal sü­re­nin bi­ti­min­den çok ön­ce ta­sar­ruf et­tik­le­ri ara­zi­le­ri sa­tın al­mak için mü­ra­ca­at et­ti­ler, an­cak bu­gü­ne ka­dar bir ce­vap ala­ma­dı­lar.

Ur­fa'da, Ba­kan­lı­ğı­nız­dan ve­ri­len giz­li bir emir­le Şan­lı­ur­fa ilin­de ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin sa­tı­şı­nın dur­du­rul­du­ğu­na da­ir bir söy­len­ti var­dır. Bu id­dia doğ­ru mu­dur?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Me­lik.

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

De­niz­li ve çev­re­sin­de kü­çük do­ku­ma­cı es­na­fı son yıl­lar­da yok ol­ma teh­li­ke­siy­le kar­şı kar­şı­ya. Bir­çok­la­rı tezgâhla­rı­nı hur­da­cı­ya ver­di, iş­siz kal­dı. Ge­ri ka­lan­lar da, hur­da ip­lik kul­la­nı­yor­lar ya­şa­ma sa­va­şı ve­re­rek, elek­trik fa­tu­ra­la­rı­nı, Bağ-Kur prim­le­ri­ni, pa­zar be­del­le­ri­ni, ver­gi­le­ri­ni öde­ye­mi­yor­lar.

Bu es­na­fı kur­tar­mak için uzun va­de­li, dü­şük fa­iz­li kre­di ver­me­yi ve baş­ka ön­lem­ler al­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Son so­rum: Yük­se­köğ­re­tim öde­nek­le­ri­nin, ta­sar­ruf ne­de­niy­le, ne ka­da­rı­nı kes­ti­niz ve bu ke­sin­ti sı­ra­sın­da, bun­lar, bu­nun ne ka­da­rı­nı kul­lan­dı?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Ba­loğ­lu'nun dub­le yol­lar­la ala­ka­lı sor­muş ol­du­ğu so­ru ta­bii Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı­nı il­gi­len­dir­se de, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de her ko­nu­da so­ru so­rul­ma­sı nor­mal ad­de­dil­di­ğin­den, bu so­ru­yu nor­mal so­ru ola­rak ka­bul edip bu­nu ce­vap­la­mak is­ti­yo­rum.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Anor­mal so­ru mu Sa­yın Ba­ka­nım? Ya­ni, nor­mal so­ru.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Anor­mal so­ru­lar da var ya­ni.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Hükûme­ti­mi­zin ül­ke­miz­de­ki sos­yal fark­lı­lık­la­rın, kal­kın­ma­da­ki fark­lı­lık­la­rın or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik ola­rak bü­tün böl­ge­ler­de, her­han­gi bir ay­rım yap­ma­dan baş­lat­mış ol­du­ğu dub­le yol ça­lış­ma­la­rı bu­gün yak­la­şık 7 bin ki­lo­met­re­yi bul­muş­tur. Bu ya­pı­lan dub­le yol ça­lış­ma­la­rı uzun yıl­lar­dan bu ta­ra­fa… Hal­kı­mı­zın şeh­ri­ne, il­çe­si­ne ra­hat­lık­la ula­şa­bi­le­ce­ği, sağ­lık­lı bir şe­kil­de ula­şa­bi­le­ce­ği imkânlar an­cak bi­zim Hükûme­ti­miz za­ma­nın­da müm­kün ola­bil­miş­tir. Dub­le yol­la­rın ya­pıl­ma­sıy­la, in­san­la­rı­mız da­ha gü­ven­li se­ya­hat et­mek­te­ler ve ya­pı­lan dub­le yol­lar­da tra­fik ka­za­la­rı­nın azal­dı­ğı­nı da bi­li­yo­ruz. Ya­pı­lan is­ta­tis­tik­ler bu­nu da or­ta­ya ko­yu­yor.

Dub­le yol­lar­la ala­ka­lı ola­rak şu­nu da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ül­ke­nin do­ğu­sun­dan ba­tı­sı­na, gü­ne­yin­den ku­ze­yi­ne, en bü­yük ilin­den en kü­çük ili­ne ka­dar ve o il­le­rin içe­ri­sin­de­ki il­çe­ler­le il ara­sın­da­ki ya­hut da il­çe­le­rin ken­di ara­sın­da­ki ula­şım ağı­nın son de­re­ce mo­dern hâle gel­di­ği­ni, Bit­lis'ten Van'a, Bat­man'dan Şır­nak'a, Si­irt'e, De­niz­li'ye, Uşak'a, İz­mir'e, ne ta­ra­fa gi­der­se­niz gi­din, Tür­ki­ye'nin dört bir ta­ra­fın­da, ya­pı­lan dub­le yol ça­lış­ma­la­rı­nı gör­mek müm­kün­dür.

Ta­bii, bu dub­le yol ça­lış­ma­la­rı, Tür­ki­ye'nin uzun yıl­lar­dır yap­ma­sı ge­rek­ti­ği hâlde bir tür­lü be­ce­re­me­di­ği en te­mel alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rın­dan bi­ri­si­dir; çün­kü, yol de­mek, me­de­ni­yet de­mek­tir. Yol, şe­hir­le­rin ve böl­ge­le­rin kal­kın­ma­sın­da fev­ka­la­de önem­li olan bir ça­lış­ma­dır. Bu fa­sıl­dan ol­mak üze­re, uzun yıl­lar sü­rün­ce­me­de ka­lan Ka­ra­de­niz dub­le yo­lu­nun AK Par­ti hükûmet­le­ri ta­ra­fın­dan fev­ka­la­de öde­nek­ler­le des­tek­len­di­ği­ni ve sa­de­ce Ka­ra­de­niz'i de­ğil, Ka­ra­de­niz'i ay­nı za­man­da Do­ğu Ana­do­lu Böl­ge­si'ne de bağ­la­yan, Er­zu­rum'a, ora­dan Ağ­rı'ya, ora­dan İran'a bağ­la­yan çok önem­li bir yol ol­du­ğu­nu da bu­ra­da ifa­de et­mek­te fay­da gö­rü­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı öde­nek­le­rin­den, ön­ce­ki yıl­lar­da ol­du­ğu gi­bi, 2006 yı­lın­dan 2007 yı­lı­na dev­re­di­le­cek öde­nek tu­ta­rı or­ta­ya çı­ka­cak­tır; an­cak, ke­sin tu­ta­rı yıl so­nun­da bel­li ola­cak­tır.

Di­ğer so­ru­la­ra da ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, bu kap­sam­lı ce­va­bı­nız­dan do­la­yı te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

14'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ma­hal­li ida­re­le­re ya­pı­la­cak Ha­zi­ne yar­dım­la­rı

MAD­DE 14- (1) Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin;

a) 12.01.31.00-06.1.0.07-1-05.2 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek, 13/1/2005 ta­rih­li ve 5286 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 7 nci mad­de­si çer­çe­ve­sin­de, il özel ida­re­le­ri ve bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri­nin ge­lir­le­ri­ne iliş­kin ye­ni bir ka­nu­ni dü­zen­le­me ya­pı­lın­ca­ya ka­dar bu ida­re­le­re dev­re­di­len per­so­ne­lin ay­lık ve di­ğer her tür­lü ma­li ve sos­yal hak­la­rı­na iliş­kin öde­me­ler ile di­ğer ca­ri gi­der­ler için il özel ida­re­le­ri­ne ve­ya bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­le­ri­ne,

b) 12.01.31.00-06.1.0.08-1-07.1 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek, Köy­le­rin Alt­ya­pı­sı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si (KÖY­DES) kap­sa­mın­da köy­le­rin alt­ya­pı ih­ti­yaç­la­rı için il özel ida­re­le­ri ve/ve­ya köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri­ne,

c) 12.01.31.00-06.1.0.09-1-07.1 ter­ti­bin­de yer alan öde­nek, Be­le­di­ye­le­rin Alt­ya­pı­sı­nın Des­tek­len­me­si Pro­je­si (BEL­DES) kap­sa­mın­da nü­fu­su 10.000'in al­tın­da olan be­le­di­ye­le­rin alt­ya­pı ih­ti­yaç­la­rı için be­le­di­ye­le­re,

ta­hak­kuk et­ti­ril­mek su­re­tiy­le kul­lan­dı­rı­lır.

(2) Bi­rin­ci fık­ra­nın (b) ve (c) bent­le­rin­de yer alan öde­nek­le­rin, 2007 Yı­lı Ya­tı­rım Prog­ra­mın­da be­lir­len­me­si­ni mü­te­akip il ve be­le­di­ye ba­zın­da da­ğı­lı­mı, kul­lan­dı­rıl­ma­sı, iz­len­me­si ve de­ne­ti­mi­ne iliş­kin esas ve usul­ler, Yük­sek Plan­la­ma Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan ka­ra­ra bağ­la­nır.

BAŞ­KAN - So­ru sor­mak is­te­yen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin sis­te­me gir­me­le­ri ri­ca olu­nur.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Al­gan Ha­ca­loğ­lu.

Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, bu­yu­run.

Sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır Sa­yın Ha­ca­loğ­lu.

CHP GRU­BU ADI­NA AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa ta­sa­rı­sı­nın 14'ün­cü mad­de­si üze­rin­de şah­sım ve Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, bi­raz ev­vel söz al­mış olan AKP'li de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mın, TÜ­Bİ­TAK'a son dö­nem­de ya­pıl­mış olan kay­nak ak­ta­rı­mı üze­rin­de bir tes­pit­te bu­lun­mak is­ti­yo­rum. Ta­bi­atıy­la, tek­no­lo­jik ya­pı­lan­ma, araş­tır­ma ge­liş­tir­me­ye des­tek, TÜ­Bİ­TAK'a des­tek, ben­ze­ri ku­ru­luş­la­ra des­tek; bu önem­li, bu­nun ya­pıl­ma­sı la­zım, dev­let bu­ra­la­ra da­ha çok kay­nak ak­tar­ma­sı la­zım. An­cak, on­dan önem­li bir baş­ka ko­nu var: Dev­let, ön­ce­lik­le hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın bi­lin­ci için­de, hu­kuk dev­le­ti kav­ram­la­rı­na say­gı için­de bu ak­tar­ma­la­rı yap­ma­lı­dır. Ak­si hâlde, hiç­bir şe­kil­de ba­şa­rı­ya ula­şa­maz­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, bir sü­re ön­ce Ana­ya­sa'ya ve üni­ter dev­let ya­pı­mı­za ay­kı­rı olan dü­zen­le­me­ler­le, mer­kezî yö­ne­ti­mi ge­nel yet­ki­li ol­mak­tan çı­ka­rıp, özel yet­ki­li kıl­mak is­te­di­niz. Şim­di, bu ça­ba­la­rı­nız­da­ki asıl ama­cı­nı­zın, ye­rel yö­ne­tim­le­re da­ha faz­la kay­nak ak­tar­mak ol­ma­dı­ğı gö­rül­mek­te. Mer­kezî yö­ne­ti­mi et­ki­siz­leş­tir­mek­te­ki asıl ama­cı­nı­zın, iha­le­ler yo­luy­la rant ka­nal­la­rı­nı ye­rel yan­daş­la­ra ak­tar­mak ol­du­ğu gö­rül­mek­te.

Ha­tay'da ye­şe­rip, gi­de­rek İs­tan­bul, Ço­rum, Trab­zon, Si­nop, Ka­ra­man, Kırk­la­re­li, Sa­kar­ya, Hakkâri il­le­ri­ni de et­kin­lik ala­nı içi­ne alan, al­dı­ğı ifa­de edi­len Ali Di­bo va­ka­la­rı bu­nun en so­mut gös­ter­ge­le­ri­dir.

De­ğer­li AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, her­ke­sin bil­di­ği gi­bi bir Ana­do­lu de­yi­mi var­dır: "Mi­na­re­yi ça­lan kı­lı­fı­nı uy­du­rur." Öy­le der­ler. Siz de, 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'nu, son yıl­lar­da, de­fa­at­la de­ğiş­tir­di­niz. Bu de­ği­şik­lik­ler­le Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun so­rum­lu­luk ala­nı­nı ku­şa çe­vir­di­niz. Bu Ku­ru­mu, âde­ta gös­ter­me­lik bir ya­pı­ya dö­nüş­tür­dü­nüz. Pa­zar­lık usu­lü­nü âde­ta te­mel iha­le ya­pı­sı­na dö­nüş­tür­dü­nüz, ya­ni, mi­na­re­ye kı­lı­fı uy­dur­du­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ha­tay­lı­la­rın Ali Di­bo­cu­luk ola­rak ad­lan­dır­dı­ğı, iha­le pay­la­şı­mın­da­ki eş, dost, ai­le da­ya­nış­ma­sı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu kap­sa­mın­da ol­ma­yan, bu ne­den­le ge­nel­de pa­zar­lık usu­lüy­le ger­çek­leş­ti­ri­le­cek olan KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­rini de açık­ça teh­dit et­mek­te­dir. 2006 yı­lın­da KÖY­DES'e ve­ri­len 2 mil­yar YTL'nin çok bü­yük bir kıs­mı il özel ida­re­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la de­ğil, köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la kul­lan­dı­rıl­mış­tır. Bi­lin­di­ği gi­bi, köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri eliy­le ya­pı­lan iha­le­ler İha­le Ka­nu­nu'na ta­bi de­ğil­dir. Bu­na ila­ve­ten, Sa­yış­tay, he­nüz, çok sa­yı­da­ki kü­çük il­çe ve bel­de be­le­di­ye­le­ri­nin ve ma­hal­li ida­re bir­lik­le­ri­nin he­sap­la­rı­nı de­net­le­ye­me­mek­te­dir, o ka­pa­si­te­yi he­nüz oluş­tur­ma­mış­tır. Bu ne­den­le, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ör­güt­le­ri ola­rak KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­ri­ni çok ya­kın­dan iz­le­ye­ce­ğiz. Bun­la­rın ye­ni Ali Di­bo­la­ra kay­nak oluş­tur­ma­ma­sı için Hükûme­ti bu kür­sü­den bu geç sa­at­te du­yar­lı­lı­ğa da­vet edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2005 yı­lın­da açı­lan 116 bin ka­mu iha­le­sin­den, bu­gün ben­den ev­vel de ifa­de edil­di­ği gi­bi, hat­ta, bir AKP'li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, 2.135'i hak­kın­da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na şikâyet gel­di. Şikâyet­ler­de bir ön­ce­ki yı­la oran­la yüz­de 47'lik bir ar­tış kay­de­dil­di. Bu, sa­de­ce med­ya­da yer al­ma­dı, sa­de­ce İn­ter­net web si­te­le­rin­de yer al­mı­yor; ay­nı za­man­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin son iler­le­me ra­po­run­da da ay­rın­tı­la­rıy­la, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun ek­sik­lik­le­riy­le yer al­mak­ta. An­cak, şu tes­pi­ti herhâlde yap­mak ge­re­ki­yor: Dön­mek­te olan çok açık iha­le bağ­la­ma ve pay­laş­ma dü­ze­ni­ne rağ­men, mü­te­ah­hit­le­ri­miz, ge­nel­de çok da bu sü­reç­ten şikâyet­çi ol­ma­mak­ta. Muh­te­me­len, ka­tır­la­rı ür­küt­me­ye­yim an­la­yı­şı için­de bel­ki bir gün ba­na da na­sip çı­kar di­ye bek­le­mek­te, ko­nu­yu Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na ta­şı­ma­mak­ta­dır. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu da ken­di­si­ne doğ­ru­dan ya­pıl­ma­yan şikâyet­le­ri bir in­ce­le­me ko­nu­su hâli­ne ge­tir­me­mek­te. Bu­ra­da araş­tır­ma, Mec­lis araş­tır­ma­sı ko­nu­su hâli­ne ge­len ko­nu­lar­da da­hi ge­rek­li du­yar­lı­lı­ğı or­ta­ya koy­ma­mak­ta­dır. Bu ko­şul­lar­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, âde­ta kör ve sa­ğır; sa­de­ce önü­ne ge­len­le il­gi­len­mek­te. Ha­tay'da baş­la­yan ve "Ali Di­bo" ola­rak ad­lan­dı­rı­lan iha­le ah­lak­sız­lı­ğı ay­yu­ka çı­kın­ca, so­nun­da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu el at­mak zo­run­da kal­dı ve in­ce­le­di­ği 186 Ali Di­bo dos­ya­sın­dan 145'in­de mev­zu­ata ay­kı­rı­lık tes­pit et­ti. Bu du­yul­du.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Yu­va­cık ne ol­du, Yu­va­cık?

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - So­nu­cun­da ne de­di?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - İn­ce­le­me re­sen baş­la­tıl­dı­ğı için sır de­ğil.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ne de­di so­nu­cun­da?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Med­ya­da yer al­dı. İl­gi­li ku­ru­luş­la­ra gön­der­di ge­re­ği­nin ya­pıl­ma­sı için.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ne de­di, so­nuç ne? Var mıy­mış suç­lu?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Onu gö­re­ce­ğiz. Eğer il­gi­li ka­mu ku­ru­luş­la­rı da üze­rin­de ya­tar­sa he­pi­miz bir bar­dak su içe­ce­ğiz. Bu­ra­dan yar­gı­yı da so­rum­lu­lu­ğa da­vet edi­yo­ruz ta­bi­atıy­la. Hem ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nı, il­gi­li ya­tı­rım­cı ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nı hem de yar­gı­yı da­vet edi­yo­ruz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - An­lat­tım.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Sa­yış­ta­yı sor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ra­po­run so­nu­cu ne? Ne de­miş so­nuç­ta?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, bi­raz ev­vel ifa­de et­tim, mi­na­re­yi ça­lan kı­lı­fı­nı uy­du­rur. Si­zin de yap­tı­ğı­nız odur.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Al­lah, Al­lah!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, Sa­yış­tay de­ne­ti­mi­ni…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ba­kan, ola­yın üze­ri­ne git­mek ye­ri­ne, bu ola­ya ilk par­mak ba­san­lar­dan Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Fu­at Ge­çen'i par­ti­sin­den ih­raç et­mek­le ye­tin­di, Ali Di­bo­la­rı inkâr et­ti.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - İf­ti­ra­yı kim ya­par­sa…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - So­nuç­ta Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, Ha­tay Ali Di­bo in­ce­le­me­si­ni yap­tı­ğı­na bin piş­man ol­du. Ge­çen yıl il­köğ­re­tim okul­la­rı iha­le­le­rin­de iha­le­le­re fe­sat ka­rış­tı­rıl­ma­sı­na du­yar­sız ka­lan, 62 iha­le­ye du­yar­sız ka­lan Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, şim­di de bu ko­nu­da­ki ür­kek tav­rı­nın ba­sı­na yan­sı­ma­sın­dan bir­kaç gün son­ra Hükûme­te ken­di­ni af­fet­tir­me ara­yı­şı­na gir­di. 15 Ara­lık 2006 ta­ri­hin­de yap­tı­ğı ba­sın açık­la­ma­sıy­la ger­çek­le­ri ka­mu­oyu­na yük­sek ses­le du­yur­mak ye­ri­ne, in­ce­le­di­ği 187 dos­ya­nın top­lam iha­le­le­rin an­cak yüz­de 4'ünü oluş­tur­du­ğu­nu vur­gu­la­ma­ya özen gös­ter­di.

Ger­çek­ler or­ta­da­dır. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, tam AKP İk­ti­da­rı­na ya­kı­şan gös­ter­me­lik bir ku­ru­ma dö­nüş­müş­tür. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu, pa­sif tu­tu­muy­la, iha­le vur­gun­la­rı­na âde­ta ko­ru­yu­cu şem­si­ye gö­re­vi­ni yap­mak­ta­dır.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - O bah­set­ti­ğin iha­le­ler, Yu­va­cık'ın zekâtı ola­maz!

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ka­fa­sı­nı ku­ma sok­muş, ka­mu iha­le­le­ri­ne fe­sat ka­rış­tı­rıl­ma­sı­na, iha­le­le­rin AKP yan­da­şı fir­ma­lar ara­sın­da ka­pı­şıl­ma­sı­na, uy­gun fi­yat kis­ve­si al­tın­da pa­ha­lı tek­lif­le­re göz yu­mul­ma­sı­na, böy­le­ce ha­zi­ne­nin ta­lan edil­me­si­ne âde­ta göz yum­mak­ta­dır.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Sa­yış­tay ra­por­la­rı­na ne di­ye­cek­si­niz? Sa­yış­ta­yı da mı ha­fi­fe alı­yor­su­nuz? Ka­bul et­mi­yor mu­su­nuz Sa­yış­ta­yı?

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ba­kan uy­gu­la­dık­la­rı…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ha­fif olu­yor ama ca­nım.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, siz de çı­kar ko­nu­şur­su­nuz…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Yüz otuz beş yıl­lık Sa­yış­tay…

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ba­kan uy­gu­la­dık­la­rı teş­vik sis­te­mi­nin ba­şa­rı­lı ol­du­ğu­nu, gi­ri­şim­ci­le­rin mev­cut teş­vik sis­te­min­den çok mem­nun ol­duk­la­rı­nı ifa­de edi­yor. Uy­gu­la­ma­da olan teş­vik sis­te­mi­nin et­kin ol­ma­dı­ğı, ya­tı­rım­cı­yı özen­dir­mek ve yön­len­dir­mek için ye­ter­li ol­ma­dı­ğı­nı her­kes bi­li­yor. Sa­yın Baş­ba­ka­nın söy­le­dik­le­ri ger­çe­ği yan­sıt­mı­yor. Her şe­yi her yer­de teş­vik an­la­yı­şı, hiç­bir şe­yi hiç­bir yer­de des­tek­le­me­me, teş­vi­ki se­lek­tif bir an­la­yış­la uy­gu­la­ma­ma so­nu­cu­nu ya­ra­tı­yor ve bu sis­te­min do­ğal so­nu­cu ola­rak, 2003-2006 dö­ne­min­de teş­vik alan ya­tı­rım­la­rın, pro­je­le­rin da­ğı­lı­mı­na ba­kıl­dı­ğı za­man, Mar­ma­ra Böl­ge­si'nde tüm pro­je­le­rin yüz­de 37,4'ü yer alır­ken, Do­ğu Ana­do­lu'da an­cak yüz­de 4'ü, Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'da ise sa­de­ce yüz­de 6,8'inin yer al­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Ya­ni, teş­vik, ya­tı­rım­cı­yı, gi­ri­şim­ci­yi, yer­li ol­sun ya­ban­cı ol­sun, Do­ğu, Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'ya, Bay­burt'a, Kas­ta­mo­nu'ya, Or­du'ya ve di­ğer ge­ri kal­mış yö­re­le­ri­mi­ze gö­tür­me­ye ye­ter­li ol­mu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bi­atıy­la, mad­de­nin ko­nu­su­nu oluş­tu­ran KÖY­DES ve BEL­DES gi­bi pro­je­le­rin kay­nak ak­ta­rım­la­rı­nın, or­ga­ni­zas­yon­la­rın ba­şa­rı­ya ulaş­ma­sı, nü­fu­su 10 bin­den kü­çük yer­le­şim böl­ge­le­rin­de ve köy­ler­de ve kır­sal­da, en ge­ri kal­mış yö­re­ler­de kal­kın­ma­nın sağ­lan­ma­sı, kal­kın­ma­da den­ge­siz­lik­le­rin gi­de­ril­me­si hâlin­de ba­şa­rı­ya ulaş­ma şan­sı da­ha yük­sek ola­cak­tır. O ne­den­le, za­ma­nım ol­ma­dı­ğı için ay­rın­tı­ya gir­me­ye­ce­ğim, ama, de­fa­at­le bu kür­sü­den ifa­de et­ti­ği­miz gi­bi, ül­ke­mi­zin kal­kın­ma­da ge­ri kal­mış yö­re­le­ri­nin, Do­ğu'nun, Gü­ney­do­ğu'nun, Or­ta Ka­ra­de­niz'in ve iç Do­ğu Ana­do­lu'nun özel­lik­le, ül­ke­mi­zin ge­liş­miş böl­ge­le­ri dü­ze­yi­ne çı­ka­rıl­ma­sı, ta­şın­ma­sı Tür­ki­ye'nin iç ba­rı­şı­nın, sos­yal ba­rı­şı­nın, den­ge­le­ri­nin, ge­nel re­fa­hı­nın ge­liş­ti­ril­me­si ve gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı için önem­li bir ko­şul ola­rak önü­müz­de dur­mak­ta­dır.

Ta­bii, bu ara­da, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'da, bu­ra­da şam­pi­yon­lu­ğu­nu yap­tı­ğı­nız, de­fa­at­la di­le ge­tir­di­ği­niz özel­leş­tir­me­de ne ka­dar bü­yük ba­şa­rı­lar el­de et­ti­ği­ni­zi sık sık vur­gu­la­dı­ğı­nız alan­da, özel­leş­tir­me­le­rin, geç­miş­te, Do­ğu Ana­do­lu'da özel­lik­le hay­van­cı­lık ko­nu­sun­da, Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu'da ise ta­rım ko­nu­sun­da na­sıl bir çö­kün­tü ya­rat­tı­ğı­nı uma­rım ba­şı­nı­zı önü­nü­ze ko­yar dü­şü­nür­sü­nüz.

Ta­bi­atıy­la, siz­ler­den  bu­ra­lar­da ye­ni ya­tı­rım, dev­let ka­na­lıy­la ye­ni bek­len­ti­ler için­de de­ği­liz, ye­ni ya­tı­rım­lar bek­len­ti­si için­de de­ği­liz. Ama, şu­nun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum: Gös­ter­me­lik kay­nak ak­ta­rım­la­rıy­la özel­lik­le ül­ke­mi­zin ge­ri kal­mış böl­ge­le­rin­de bir de­ği­şi­mi, bir kal­kın­ma­yı sağ­la­mak müm­kün de­ğil­dir. Mu­hak­kak ora­ya ka­mu kay­na­ğı­nı gö­tür­me­niz, mu­hak­kak ora­da iş ya­ra­ta­cak, aş ya­ra­ta­cak, ora­nın sos­yal ve eko­no­mik kal­kın­ma­sı­na kat­kı­da bu­lu­na­cak ya­tı­rım­la­rı ge­liş­tir­mek, ya­şa­ma ge­çir­mek zo­run­da­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan bu büt­çe­den, tar­tış­mak­ta ol­du­ğu­muz büt­çe­den, fa­ki­re fu­ka­ra­ya sa­hip çı­kan büt­çe ola­rak söz et­ti. Ta­bii, büt­çe­de do­lay­lı ver­gi­le­rin top­lam ver­gi­le­re ora­nı -ar­ka­daş­la­rım ifa­de et­ti­ler- yüz­de 59,8'den 69,6'ya çık­mış­sa, eğer büt­çe­de top­lu­mu­mu­zun ezi­len ke­sim­le­ri, me­mur­lar, emek­li­ler, ça­lı­şan­lar için,  ül­ke­mi­zin ge­ri kal­mış böl­ge­le­ri için ger­çek an­lam­da yap­tı­rım­lar, öne­ri­ler yok­sa, sos­yal dev­le­ti aya­ğa kal­dı­ra­cak dü­zen­le­me­ler yok­sa, kal­kıp da siz bu büt­çe­yi fa­ki­rin fu­ka­ra­nın büt­çe­si ola­rak ta­nım­la­ya­bi­lir mi­si­niz? Yok­sa bu büt­çe, gün­de 90 mil­yon do­lar­lık fa­iz öde­me­le­ri­niz­le bes­le­nen ran­ti­ye ke­si­mi­nin büt­çe­si mi­dir de­ğil mi­dir? Yok­sa, Ofer­le­re, şeyh­le­re kı­yak yap­mak is­te­yen­le­rin büt­çe­si mi­dir de­ğil mi­dir? Özel­leş­tir­me ve iha­le vur­gun­la­rın­dan na­sip­le­nen­le­rin büt­çe­si mi­dir de­ğil mi­dir? 2/B ara­zi­le­rin­den pay kap­mak is­te­yen­le­rin  büt­çe­si mi­dir de­ğil mi­dir?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, lüt­fen… Bu­yu­run.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bu­nun de­ğer­len­dir­me­si­ni si­ze bı­ra­kı­yo­rum.

He­pi­ni­ze en de­rin say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ha­ca­loğ­lu.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen, Fah­ret­tin Poy­raz, Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Say­gı­de­ğer Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; bu­gün gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu hak­kın­da­ki mad­de­de, çık­tık, bu­ra­da Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nu ko­nu­şur­ken, yi­ne "be­nim oğ­lum bi­na okur, dö­ner dö­ner ge­ne okur" an­la­yı­şı çer­çe­ve­sin­de, ar­tık ha­ki­ka­ten, halk ta­bi­riy­le, gı­na gel­miş olan bir ko­nu ge­ne gün­de­me ge­ti­ril­di.

Biz de bel­ge­ler­le ko­nuş­tuk. De­dik ki: Biz ina­nı­yo­ruz ki, bu Mec­lis­te gö­rev ya­pan her mil­let­ve­ki­li ha­ki­ka­ten ah­lak­lı­dır, ha­ki­ka­ten ka­nun­la­ra, ya­sa­la­ra say­gı­lı­dır, in­san hak­la­rı­na say­gı­lı­dır. De­ğil mi? İti­ra­zı olan var mı?

Pe­ki, in­san hak­la­rı­nın en bi­rin­ci öge­si ne­dir? Bir in­san suç­lu­lu­ğu is­pat edi­le­ne ka­dar ma­sum­dur. Bir in­san yar­gı­lan­ma­dan hiç kim­se onun hak­kın­da hü­küm ve­re­mez.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Yar­gı­lan­mı­yor ki!

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ni­ye alı­nı­yor­su­nuz ki?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - İzin ve­rin…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Siz­den mi bah­set­tim, siz ni­ye alı­nı­yor­su­nuz?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Yar­gı­lan­mak­tan ka­çar­sa ne ola­cak?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bi­na­yı kim okur!

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ba­kın, yar­gı­lan­sın, ak­lan­sın, ta­mam.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­cenk, lüt­fen… Sa­yın Er­cenk…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Yan­lış şey söy­lü­yor Sa­yın Baş­kan.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben te­mel hak­lar­dan bah­se­di­yo­rum, bu­na bi­le iti­raz edi­yor­su­nuz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ta­bii iti­raz edi­yo­ruz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Et­me­ye de­vam edin o za­man, bu mil­let gö­rü­yor.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Çık mah­ke­me­nin önü­ne, ak­lan.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, mah­ke­me­nin önü­ne çı­kıl­mış.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ne­re­de çı­kıl­mış?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ba­kın, bu­gün de gös­ter­dim. Bu önüm­de­ki, gör­dü­ğüm şey, gös­ter­di­ğim şey, so­ruş­tur­ma no: 2006/2163. Ta­kip­siz­lik no: 2006/2413. İh­bar eden: Sü­ley­man Sa­rı­baş, Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li. Şikâyet olu­nan: Sa­dul­lah Er­gin, AK Par­ti Grup Baş­kan Ve­ki­li, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li. Ko­nu: Ay­nen, si­zin, bit­me­den, ıs­rar­la söy­le­di­ği­niz Ali Di­bo ko­nu­su.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - So­nuç ne ol­muş? De­vam edin, ama, iti­ra­zı var onun.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - De­mek Ali Di­bo di­ye bir ko­nu var.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ha­yır, Sü­ley­man Sa­rı­baş'a gö­re var. Sü­ley­man Sa­rı­baş'a gö­re var. So­nuç, so­nuç… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Mah­ke­me ka­ra­rı ne­dir? So­nuç… So­nu­cu oku­yo­rum. Eğer ya­sa­la­ra say­gı­lıy­sa­nız, mah­ke­me ka­ra­rı­na say­gı­lıy­sa­nız, iş­te si­ze so­nuç.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - İti­ra­zı okur mu­sun?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Oku­yo­rum…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - O, bi­ri­si… 145 ta­ne da­ha var.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ohoo…

Ar­ka­daş­lar…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Fu­at Ge­çen ne­re­de?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - "Top­la­nan de­lil­le­rin de­ğer­len­di­ril­me­si, ce­za hu­ku­ku an­la­mın­da fe­sat ka­rış­tı­rıl­mış bir iha­le bu­lun­ma­ma­sı -ar­tı- hiç kim­se hak­kın­da ka­mu adı­na ko­vuş­tur­ma ya­pıl­ma­sı­na yer ol­ma­dı­ğı­na…"

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Fu­at Ge­çen din­li­yor.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Kar­de­şim, o mah­ke­me ka­ra­rı de­ğil, sav­cı­nın da­va aç­ma­ya…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, sav­cı, dev­le­tin sav­cı­sı, da­va aç­ma­ya ye­ter­li bir de­lil bul­muş ol­say­dı, za­ten da­va­yı açar­dı.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - İti­raz edil­di ona.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Si­ze, sav­cı­nın ta­kip­siz­lik ka­ra­rı­nı ge­ti­ri­yo­ruz, ka­bul et­mi­yor­su­nuz. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun ken­di ka­ra­rı­nı ge­ti­ri­yo­ruz, bu se­fer de di­yor­su­nuz ki, "Ya, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na bas­kı yap­tı­nız." Ya, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun üye­le­ri, ka­nun­da açık hü­küm var, kim­se ta­li­mat ve­re­mez, kim­se bas­kı ya­pa­maz. Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na gü­ven­mi­yor­su­nuz, mah­ke­me­ye gü­ven­mi­yor­su­nuz…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - 170 ta­ne iha­le­yi ip­tal et­ti Ka­mu İha­le Ku­ru­mu.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ne­ye gü­ve­ni­yor­su­nuz o za­man siz, ne­ye ina­nı­yor­su­nuz siz?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Mah­ke­me de­ğil o, sav­cı o, mah­ke­me de­ğil, dik­kat et!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, sav­cı, mah­ke­me­nin bir un­su­ru­dur.

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Eğer bu­nu bil­mi­yor­sa­nız, siz, hu­ku­ku da bil­mi­yor­su­nuz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Mah­ke­me de­ğil o, ka­rış­tır­ma.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­cenk…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ha­yır, hiç bo­şu­na ko­nuş­ma­yın. Eğer sav­cı­nın ta­kip­siz­lik ka­ra­rı­na iti­bar et­mi­yor­sa­nız…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ya, iti­raz edil­di ona, iti­raz edil­di.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - …siz, mah­ke­me­yi de bil­mi­yor­su­nuz, hu­ku­ku da bil­mi­yor­su­nuz. Ku­su­ra bak­ma­yın ar­ka­daş­lar, hiç ku­su­ra bak­ma­yın.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Pe­ki, Yu­va­cık Ba­ra­jı ne ol­du?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ne za­man ge­lir­se­niz o za­man ko­nu­şa­ca­ğız. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Ar­ka­daş­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, her za­man şu­nu söy­lü­yo­ruz: AK Par­ti ola­rak, al­nı­mız ak. Ha­ki­ka­ten, ka­mu kay­na­ğı­nın kul­la­nıl­dı­ğı yer­de her za­man için yan­lış­lık ola­bi­lir, su­is­ti­mal ola­bi­lir. Var­sa eli­niz­de ge­çer­li bir bel­ge­niz, bu­yu­run, bu­ra­da, bü­tün Mec­lis ola­rak ta­kip­çi­si ola­lım. Ama, ya­lan­cı ço­ban hikâye­si, hep ay­nı şey­ler, hep ay­nı şey­ler…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Se­nin ken­di mil­let­ve­ki­lin is­ti­fa et­ti, ih­raç et­ti­niz ada­mı.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ar­tık, ina­nın, si­ze bu grup inan­mı­yor.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Fu­at Ge­çen'e sor­sa­na!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Si­ze bu mil­let inan­mı­yor. Emi­nim ki, si­zin ken­di içi­niz­de de…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Çok kö­tü baş­la­dın sen si­ya­se­te!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - …si­ze inan­ma­yan çok ar­ka­daş­la­rı­nız var. Ben sö­zü faz­la uzat­mı­yo­rum.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ni­ye go­cu­nu­yor­sun?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Siz, ge­ne, bi­na­la­rı, ay­nı, be­nim oğ­lum bi­na okur, dö­ner dö­ner ge­ne okur he­sa­bı, oku­ma­ya de­vam edin. Biz de çı­ka­ca­ğız, bu­ra­da, her de­fa­sın­da doğ­ru­la­rı söy­le­me­ye de­vam ede­ce­ğiz. İş­te mah­ke­me ka­ra­rı. İş­te, bel­ge­ler.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Mah­ke­me ka­ra­rı de­ğil o.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Doğ­ru­la­rı söy­le­mi­yor­su­nuz ama.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Bel­ge­niz var­sa, ge­lin ko­nu­şun. Mahkûm ol­muş olan var­sa, ge­lin ko­nu­şun.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Sen mah­ke­me ka­ra­rıy­la sav­cı­lık ka­ra­rı­nı ka­rış­tı­rı­yor­sun.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Son cüm­le. Ar­ka­daş­lar, Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­na iti­bar et­me­di­niz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ya­hu, mah­ke­me ka­ra­rı de­ğil o. İti­raz edil­di…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, ar­ka­da­şı­mı­zın ni­ye go­cun­du­ğu­nu an­la­ya­ma­dım. Herhâlde bir ya­ra­sı var!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ra­mız fi­lan yok. Ya­ra­mız fi­lan yok. Ama, si­ze şu­nu söy­lü­yo­ruz: Ya­nıl­gı­yı dü­zel­ti­yo­ruz, mah­ke­me ka­ra­rı­na iti­bar et­mi­yor­su­nuz. Hiç ol­maz­sa Sa­yış­tay ka­rar­la­rı­na iti­bar edin.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Mah­ke­me ka­ra­rı de­ğil o, on de­fa söy­le­dik.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Yüz otuz kü­sur yıl­lık bir ka­mu ku­ru­lu­şu bu­ra­da­ki ge­rek be­le­di­ye ge­rek mu­ha­se­be mü­dür­lü­ğü­nü ge­rek di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­nı hep­si­ni de­net­le­miş ve hiç­bi­rin­de si­zin id­dia et­ti­ği­niz hu­sus­lar­la il­gi­li ola­rak bir suç un­su­ru bul­ma­mış, sav­cı­lık­la­ra suç du­yu­ru­sun­da bu­lun­ma­mış­tır. Var­sa eli­niz­de Sa­yış­tay­la il­gi­li ola­rak bir bel­ge, ge­ti­rin onu ko­nu­şa­lım.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yış­ta­ya na­sıl git­ti bu aca­ba?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Yok­sa, si­ze ko­lay gel­sin di­yo­ruz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­na ko­lay gel­sin!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Si­ya­set­ten öte bir şey yap­mı­yor­su­nuz. Bu­nu bu Mec­lis de gö­rü­yor, halk da gö­rü­yor.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Na­sıl inan­ma­dı­ğın şe­yi sa­vun­du­ğu­nu  halk gö­rü­yor.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Poy­raz.

Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum. Üç kı­sa so­rum ola­cak.

Bir ta­ne­si KÖY­DES pro­je­siy­le il­gi­li. Sa­yın Ba­ka­nım, 2006'da 2 mil­yar YTL, 2007'de yi­ne 2 mil­yar YTL ay­rıl­mış­tır. Bu alan­da kay­de­di­len me­sa­fe­yi ye­ter­li gö­rü­yor mu­su­nuz?

Di­ğer bir so­rum: Ka­yıt dı­şı­lık­ta 2002 yı­lı­na na­za­ran 2006 yı­lın­da han­gi nok­ta­ya ge­lin­miş­tir? Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın ka­yıt dı­şı eko­no­mi­yi ge­liş­miş ül­ke­ler se­vi­ye­si­ne in­di­re­bil­me ön­gö­rü­sü ne­dir?

Son ola­rak: Akar­ya­kıt sa­tış­la­rın­da iç akı­şı hız­lan­dır­mak ve doğ­ru bil­gi gi­ri­şi­ni te­min et­mek ama­cıy­la ge­liş­ti­ri­len ta­şıt kim­lik bi­ri­mi uy­gu­la­ma­sı­na tam ola­rak ne za­man ge­çi­le­cek­tir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın De­mir­bağ…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, de­min de ar­ka­daş­la­rı­mız so­rar­ken ifa­de et­ti­ler bu dub­le yol­lar­la il­gi­li ola­rak. Tür­ki­ye'yi do­ğu­dan ba­tı­ya, gü­ney­den ku­ze­ye yol ağı ola­rak ören ve da­ha ön­ce çift yol ola­rak ya­pı­lan, ya­ni, bir gi­diş bir ge­liş ola­rak ya­pı­lan ve ram­pa ve vi­raj­lı yol­lar­da özel­lik­le, ön­de bir kam­yon git­ti­ği tak­dir­de, kar­şı­dan yo­ğun tra­fik ol­du­ğun­da, sa­at­ler­ce, ki­lo­met­re 10'la, 20'yle sey­re­der­ken tra­fik­te… Ge­çen iki üç yıl içe­ri­sin­de, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ta­li­ma­tıy­la, he­def ola­rak 15 bin ki­lo­met­re dub­le yol ağı­nın ya­pıl­ma­sı­na start ve­ril­di, baş­la­nıl­dı. Önü­müz­de­ki yıl, 2007 yı­lı içe­ri­sin­de dub­le…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - …yol­lar için ay­rı­lan öde­nek ne ka­dar? Bu ko­nu­da bil­gi al­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­mir­bağ.

Sa­yın Tü­zün…

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Be­nim de, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na, Hükûme­te bir so­rum var.

Sa­yın Ba­ka­na, Hükûme­te şöy­le bir so­rum ola­cak: Ha­zi­ne ga­ran­ti­siy­le ya­pı­lan ve Bo­zü­yük-Me­ke­ce ka­ra yo­luy­la il­gi­li dış kre­di kul­la­nıl­dı, Ja­pon ye­niy­le bu yo­lun iha­le­si ya­pıl­dı; ma­ale­sef, ger­çek­leş­me ora­nı çok za­yıf, bu pro­je­nin, şu an, yüz­de 10 ger­çek­leş­me ora­nı söz ko­nu­su. Bu ko­nu­da yap­mış ol­du­ğu­muz araş­tır­ma­lar, bu pro­je­ye ay­rı­lan öde­ne­ğin baş­ka bir ile kay­dı­rıl­dı­ğı ko­nu­sun­da du­yum­la­rı­mız var. Bu ko­nu doğ­ru mu­dur? Bu ko­nu­da, geç­miş­te, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı­na ya­zı­lı so­ru öner­ge­miz var­dı, bu­gü­ne ka­dar ce­vap­lan­dı­rıl­ma­dı. Eğer Hükûme­ti­miz bu ko­nu­da bi­zi bil­gi­len­di­rir­se çok se­vi­ni­rim.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tü­zün.

Sa­yın Öz­kan…

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

KÖY­DES pro­je­le­ri­nin İha­le Ka­nu­nu'na ta­bi ol­ma­ma­sı ya­nın­da, bu pro­je­le­rin de­ne­ti­min­de de za­yıf­lık­lar söz ko­nu­su­dur. Sa­yış­ta­yın, he­nüz, çok sa­yı­da­ki kü­çük il­çe ve bel­de be­le­di­ye­le­ri­nin ve ma­hallî ida­re bir­lik­le­ri­nin he­sap­la­rı­nı de­ne­ti­me ta­bi tut­ma­dı­ğı bi­lin­mek­te­dir. Tu­tar­la­rı kü­çük sa­yı­da­ki iha­le, eş dost ka­yır­ma­sı ya­pıl­ma­sı ger­çe­ği kar­şı­sın­da, da­ha sık kon­trol ve de­ne­tim me­ka­niz­ma­la­rı­nın dev­re­ye so­ku­la­ca­ğı­nı, KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­rin­de ol­du­ğu gi­bi, de­ne­tim ve kon­tro­lün en za­yıf ol­du­ğu bi­rim­ler­de İha­le Ya­sa­sı'na bağ­lı ol­ma­dan, eş dost ka­yır­ma­cı­lı­ğı­nın yay­gın­laş­tır­mak is­ten­me­si ma­ni­dar­dır. 2006 yı­lın­da iha­le edi­len KÖY­DES pro­je­si kap­sa­mın­da­ki iş­le­rin ne ka­da­rı il özel ida­re­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la, ne ka­da­rı Köy­le­re Hiz­met Gö­tür­me Bir­li­ği ara­cı­lı­ğıy­la kul­lan­dı­rıl­dı?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na so­rum şu: Bu büt­çe­ye köy­le­rin ve kü­çük be­le­di­ye­le­rin alt­ya­pı­la­rı­nın des­tek­len­me­si­ni amaç­la­yan KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­ri için 2,3 mil­yar YTL öde­nek ay­rıl­dı. KÖY­DES pro­je­sin­de kul­lan­dı­rı­la­cak öde­nek­ler il özel ida­re­le­ri ve­ya köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la kul­lan­dı­rıl­dı geç­miş­te. 2006 yı­lın­da kul­la­nı­lan 2 mil­yar YTL'nin çok bü­yük bir kıs­mı il özel ida­re­le­ri de­ğil, köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la kul­lan­dı­rıl­dı. Köy­le­re hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri­nin yap­tı­ğı iha­le­ler İha­le Ka­nu­nu'na gö­re de­ğil, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­ca çı­ka­rı­la­cak yö­net­me­li­ğe gö­re iha­le edil­mek­te­dir. Bu çer­çe­ve için­de KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­rin­de­ki har­ca­ma­la­rın kon­trol ve de­ne­ti­min­de­ki bu za­yıf­lık­la­rı na­sıl gi­der­me­yi dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Kes­kin, bu­yu­run.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Ba­ka­nım, 1920 ile 2003 yıl­la­rı ara­sın­da, sek­sen üç yıl­da köy yol­la­rın­da as­falt­la­nan mik­tar 90 bin ki­lo­met­re. Bi­zim bu yıl yap­tı­ğı­mız KÖY­DES pro­je­siy­le bu­nun yüz­de 20'si­ni ger­çek­leş­tir­miş ol­duk. Bu iş­te­ki…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Siz kim­si­niz? Ba­kan mı­sı­nız siz?

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Na­sıl?

Böl­ge mü­dür­lük­le­ri­nin ka­pa­tı­la­rak KÖY­DES pro­je­le­ri­nin il özel ida­re­le­ri ta­ra­fın­dan ger­çek­leş­ti­ril­me­sin­de­ki ya­ra­rı bü­tün mil­let his­se­di­yor. Bu­na ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ka­tıl­mı­yor!

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kes­kin.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; KÖY­DES, Hükûme­ti­mi­zin 2006 yı­lın­da uy­gu­la­ma­ya koy­du­ğu çok önem­li bir pro­je­dir. KÖY­DES'le, bu­gü­ne ka­dar Tür­ki­ye'de pek çok kö­yü­mü­zün sağ­lık­lı ula­şım yo­lu ol­ma­dı­ğı­nı, içe­cek su­yu ol­ma­dı­ğı­nı tes­pit et­ti­ği­miz­den, en te­mel in­sa­ni ih­ti­yaç olan yol ve su açı­sın­dan köy­le­ri­mi­zin, ül­ke­mi­zin ye­di coğ­ra­fi böl­ge­sin­de bi­la­is­tis­na bu hiz­met­le­re ka­vuş­tu­rul­ma­sı için 2006 yı­lı içe­ri­sin­de 2 kat­ril­yon, 2007 yı­lı içe­ri­sin­de bir o ka­dar da­ha öde­nek…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ta­şe­ron­la­rı kim Sa­yın Ba­ka­nım, ta­şe­ron­la­rı? Ki­me ver­di­niz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral… Sa­yın Me­ral, lüt­fen…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ha­yır, ha­yır… Ki­me ver­di­ler?

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; is­ta­tis­tik­le­ri ken­di­si tut­sun da ge­tir­sin bu­ra­ya Sa­yın Me­ral, biz ba­ka­lım, ona gö­re ce­vap ve­ri­riz.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ora­da ça­lı­şan iş­çi­ler be­nim üyem­di, on­la­rın sır­tın­dan han­gi ta­şe­ron­la­rın pa­ra ka­zan­dı­ğı­nı bi­li­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, lüt­fen siz so­ru­la­ra ce­vap ve­ri­niz.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - KÖY­DES kap­sa­mın­da ya­pı­lan ça­lış­ma­lar, as­lın­da Tür­ki­ye'nin bu­gü­ne ka­dar al­ma­sı ge­re­ken, ama baş­ka ka­ra de­lik­le­re gi­den öde­nek­ler, pa­ra­lar, bu­har­laş­tı­rı­lan ban­ka­la­rın kay­nak­la­rı, şim­di köy­lü­ye su ola­rak, yol ola­rak gi­di­yor. Bu, çok önem­li bir adım­dır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Biz, şu­nu he­def­li­yo­ruz: 2007 so­nun­da Tür­ki­ye'de yo­lu ve su­yu ol­ma­yan köy kal­ma­ya­cak.

Su de­di­ği­miz za­man, sa­de­ce kö­yün mey­da­nın­da­ki çeş­me­den akan su­yu kas­tet­mi­yo­ruz el­bet­te ki; sağ­lık­lı, içi­le­bi­lir su, her­ke­sin evin­de­ki çeş­me­sin­den akan su­yu kas­te­di­yo­ruz. Ni­çin kö­ye hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­riy­le bu iş­ler ya­pı­lı­yor?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Çu­buk'un köy­le­rin­de su yok, Al­lah'tan kor­kun.

YA­ŞAR TÜ­ZÜN (Bi­le­cik) - So­ru­lar su­lan­dı Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen sab­re­din, Sa­yın Ba­kan ce­vap ve­ri­yor so­ru­la­rı­nı­za.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, kö­ye hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ma­ri­fe­tiy­le… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Rek­lam ya­pı­yor Sa­yın Ba­kan, so­ru­la­ra ce­vap ver­mi­yor.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - İc­ra­atın için­den…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Ger­çek­le­ri söy­le­di­ği­miz za­man ba­zı­la­rı­nın ho­şu­na gi­de­cek, ba­zı­la­rı­nın ho­şu­na git­me­ye­cek. Mu­ha­le­fe­tin el­bet­te ki ho­şu­na git­me­ye­cek. Ni­ye? Bu ya­tı­rım­lar, bu hiz­met­ler, çün­kü, köy­lü­nün, mil­le­tin gön­lü­nü ka­za­nan hiz­met­ler­dir.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Gö­re­ce­ğiz se­çim­ler­de onu.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Kö­ye hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ma­ri­fe­tiy­le ya­pı­lan bu ça­lış­ma­la­rın esas he­de­fi şu­dur:

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 4734 sa­yı­lı Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'na gö­re bir iha­le­nin ya­pı­lıp, yer tes­li­mi­nin ya­pıl­ma­sı ne­re­dey­se işin sü­re­sin­den da­ha faz­la­dır. Ya­ni, kırk gün­de ya­pı­la­cak bir yol için, kırk gün sü­re­cek bir iha­le için, ya­pı­mı kırk gün sü­re­cek bir iş için iha­le­nin dok­san gün ol­du­ğu­nu, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu'ndan do­ğan sü­re­le­rin dok­san gün ol­du­ğu­nu, iti­raz­lar ve­sa­ire de­di­ği­niz za­man, ba­zen yı­lı içe­ri­sin­de o iha­le­nin ya­pı­la­ma­dı­ğı­na ben pek çok yap­mış ol­du­ğu­muz iha­le­de ta­nık ol­dum. Bu fa­sıl­dan, Tür­ki­ye'nin 81 ilin­de­ki ha­va ka­li­te­si­nin iz­len­me­siy­le ala­ka­lı kur­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız iz­le­me ağı­nın, 2005 yı­lı içe­ri­sin­de iha­le­si­ni ta­mam­la­ya­ma­dık. Ni­ye? Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun sü­re­le­ri bi­ze ki­fa­yet et­me­di. Bi­ri­si iti­raz et­ti, 2006'ya kal­dı.

Şim­di, Tür­ki­ye'nin za­ma­nı çok iyi kul­lan­ma­sı la­zım, Tür­ki­ye'nin kay­nak­la­rı­nı çok iyi kul­lan­ma­sı la­zım. Bi­zim bu­ra­da bir ta­raf­tan il özel ida­re­le­ri ma­ri­fe­tiy­le, bir ta­raf­tan da kö­ye hiz­met gö­tür­me bir­lik­le­ri ma­ri­fe­tiy­le yap­mış ol­du­ğu­muz iş, va­tan­da­şı­mı­zın, köy­lü­mü­zün aya­ğı­na hiz­me­ti en kı­sa za­man­da, en sü­rat­li şe­kil­de, en ve­rim­li şe­kil­de gö­tür­mek­tir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

UFUK ÖZ­KAN (Muğ­la) - Sa­yın Ba­kan, di­ğer so­ru­la­ra herhâlde ya­zı­lı ce­vap alı­rız de­ğil mi?

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

15'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

TÜ­Bİ­TAK ve yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı ile il­gi­li iş­lem­ler

MAD­DE 15- (1) Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu Baş­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin 38.01.02.00-09.9.9.00-2-05.3 (Öğ­re­tim Üye­si Ye­tiş­tir­me Pro­je­si) ter­ti­bin­de yer alan öde­nek, bu pro­je kap­sa­mın­da li­sansüs­tü eği­tim ve­ren yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na, mal ve hiz­met alım­la­rın­da kul­la­nıl­mak üze­re, gö­rev­len­di­ri­len öğ­ren­ci­le­rin sa­yı­la­rı ve öğ­re­nim alan­la­rı dik­ka­te alı­na­rak ta­hak­kuk et­ti­ril­mek su­re­tiy­le öde­nir. Öde­nen bu tu­tar kar­şı­lı­ğı­nı bir yan­dan il­gi­li yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu­nun (B) işa­ret­li cet­ve­li­ne öz ge­lir, di­ğer yan­dan (A) işa­ret­li cet­ve­li­ne öde­nek kay­det­me­ye il­gi­li yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu yet­ki­li­dir.

(2) 4/11/1981 ta­rih­li ve 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu­nun 46, 58, ek 25, ek 26 ve ek 27 nci mad­de­le­ri ile 19/11/1992 ta­rih­li ve 3843 sa­yı­lı Ka­nu­nun 7 nci mad­de­si uya­rın­ca tah­sil edi­len tu­tar­lar ve di­ğer ge­lir­ler, il­gi­li yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu büt­çe­si­ne öz ge­lir ola­rak kay­de­di­lir. Kay­de­di­len bu tu­tar­lar kar­şı­lı­ğı ola­rak il­gi­li yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu büt­çe­si­ne ko­nu­lan öde­nek­ler, ge­lir ger­çek­leş­me­le­ri­ne gö­re kul­lan­dı­rı­lır. (B) işa­ret­li cet­vel­de ge­lir kod­la­rı iti­ba­rıy­la tah­min edi­len ge­lir­le­ri aşan öz ge­lir tah­si­lat­la­rı kar­şı­lı­ğı ka­dar (A) işa­ret­li cet­ve­li­ne öde­nek ek­le­me­ye Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca be­lir­le­ne­cek esas ve usul­ler çer­çe­ve­sin­de yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı yet­ki­li­dir.

(3) Yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu büt­çe­le­rin­de öz ge­lir kar­şı­lı­ğı ola­rak il­gi­li yük­se­köğ­re­tim ku­ru­mu büt­çe­si­nin (A) işa­ret­li cet­ve­lin­de fonk­si­yo­nel sı­nıf­lan­dır­ma­nın dör­dün­cü dü­ze­yin­de ter­tip­le­nen öde­nek­ler ara­sın­da ak­tar­ma ya­pı­la­maz. 

(4) Yıl için­de ek­le­nen ser­ma­ye öde­nek­le­ri, 2007 Yı­lı Prog­ra­mı­nın Uy­gu­lan­ma­sı, Ko­or­di­nas­yo­nu ve İz­len­me­si­ne Da­ir Ka­rar hü­küm­le­ri­ne gö­re yı­lı ya­tı­rım prog­ra­mıy­la iliş­ki­len­di­ri­lir.     

(5) TÜ­Bİ­TAK ve yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın büt­çe öde­nek­le­ri­nin kul­la­nıl­ma­sı, ter­tip­ler ara­sın­da ak­tar­ma ya­pıl­ma­sı ve di­ğer büt­çe iş­lem­le­ri­nin ger­çek­leş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da esas ve usul­ler be­lir­le­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - So­ru so­ra­cak sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin sis­te­me gir­me­le­ri ri­ca olu­nur.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na söz is­te­yen De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Ga­zal­cı.

Sa­yın Ga­zal­cı bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; tü­mü­nü­zü say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

15'in­ci mad­de üze­ri­ne Gru­bum adı­na ve ki­şi­sel söz al­dım. Dü­şün­ce­le­ri­mi sa­ba­hın bu saa­tin­de açık­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, be­nim ko­num, 15'in­ci mad­de, TÜ­Bİ­TAK ve yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rıy­la il­gi­li iş­lem­le­ri il­gi­len­di­ri­yor.

TÜ­Bİ­TAK, bil­mi­yo­rum duy­ma­yan kal­ma­dı, bir hu­kuk skan­da­lı, bir bü­yük dep­rem, bir AKP kla­si­ği. Ya­ni, AKP'nin hu­ku­ka ba­kı­şı TÜ­Bİ­TAK'ta ve yük­se­köğ­re­tim­de uy­gu­la­ma­la­rıy­la or­ta­ya çı­kı­yor.

Şim­di, bu­ra­da, bi­raz ön­ce AKP söz­cü­sü Sa­yın Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya "TÜ­Bİ­TAK ku­rul­du­ğun­dan bu ya­na 1 mil­yar 800 mil­yon do­lar pa­ra ve­ril­di ora­ya, ama biz gel­dik, iki yıl­da 1 mil­yar 765 mil­yon ol­du, fark iş­te bu." de­di.

Ben, ta­bii, ra­ka­ma bir şey söy­le­mi­yo­rum, ama de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce hu­kuk, ön­ce ada­let… Bir de, faz­la pa­ra ve­ril­miş ol­sa bi­le, bu pa­ra har­ca­na­bi­li­yor mu? Tür­ki­ye'nin ya­ra­rı­na kaç pro­je için kul­la­nı­yor, kaç pro­je­yi uy­gu­la­yan araş­tır­ma­cı­ya bu pa­ra ve­ri­li­yor? İç­ten söy­lü­yo­rum, ba­kın, araş­tır­ma öner­ge­si de var. TÜ­Bİ­TAK'ı bir araş­tı­ra­lım. Si­zin dö­ne­mi­niz­de­ki pro­je­ler ne­ler­dir, kim­le­re pa­ra ve­ril­di? Ve yö­ne­tim­den ön­ce ora­ya pa­ra ve­ril­mez­ken, siz ora­ya hu­kuk dı­şı ata­dı­ğı­nız yö­ne­tim­den son­ra na­sıl pa­ra yağ­dır­dı­nız? Ki­mi üni­ver­si­te­le­re de âde­ta on­la­ra ders ver­mek için "Gi­din ora­dan pa­ra alın." de­di­niz.

Yi­ne bir ar­ka­da­şım, az ön­ce bu­ra­da ko­nu­şan Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fah­ret­tin Poy­raz, hu­kuk de­di, bel­ge­ler­le ge­lin de­di. Ta­bii, za­man çok iler­le­di, ben çok ger­gin bir ko­nuş­ma yap­mak is­te­mi­yo­rum ama, TÜ­Bİ­TAK'la il­gi­li tam beş mah­ke­me ka­ra­rı var elim­de.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bir dost uya­rı­sı, Baş­ba­ka­nı­nız­dan si­ze, bu işe bu­la­şan her­ke­se; bu TÜ­Bİ­TAK bir gün ge­lir, si­zin ba­şı­nı­zı çok ağ­rı­tır. Çün­kü, beş mah­ke­me­de, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­ra­rı da var için­de, ida­re mah­ke­me­le­ri­nin ka­rar­la­rı da var, mah­ke­me ka­rar­la­rın­dan yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­rar­la­rı alın­dı, uy­gu­lan­ma­dı­ğı için taz­mi­nat el­de edil­di, mev­cut yö­ne­ti­min ora­da hu­ku­ki ol­ma­dı­ğı söy­len­di. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, baş­ka ne ol­sun, ne ya­pıl­sın?

Ba­kın, iz­ni­niz­le Ana­ya­sa'nın 138'in­ci mad­de­si­nin bir bö­lü­mü­nü ya­vaş ya­vaş si­ze oku­mak is­ti­yo­rum ve din­le­me­ni­zi di­li­yo­rum: "Hiç­bir or­gan, ma­kam, mer­ci ve­ya ki­şi, yar­gı yet­ki­si­nin kul­la­nıl­ma­sın­da mah­ke­me­le­re ve hâkim­le­re emir ve ta­li­mat ve­re­mez; ge­nel­ge gön­de­re­mez; tav­si­ye ve tel­kin­de bu­lu­na­maz.

Ya­sa­ma ve yü­rüt­me or­gan­la­rı ile ida­re, mah­ke­me ka­rar­la­rı­na uy­mak zo­run­da­dır; bu or­gan­lar ve ida­re -ya­ni siz, yö­ne­tim- mah­ke­me ka­rar­la­rı­nı hiç­bir su­ret­le de­ğiş­ti­re­mez ve bun­la­rın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ni ge­cik­ti­re­mez."

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - 1982 yı­lın­dan be­ri var bu.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben hu­kuk­çu de­ği­lim. İçi­niz­de hu­kuk­çu­lar var. Ama, bu­ra­da Türk­çe ya­zıl­mış. "Mah­ke­me ka­rar­la­rı ge­cik­ti­ri­le­mez." di­yor "Uy­gu­lan­mak zo­run­da." di­yor. Ama, eli­miz­de tam beş ta­ne mah­ke­me ka­ra­rı var TÜ­Bİ­TAK'la il­gi­li.

Şim­di, bir ga­ze­te­ci çok gü­zel ben­zet­miş: "TÜ­BİT-AK" di­yor. Bel­ki siz de oku­du­nuz. TÜ­BİT-AK. TÜ­Bİ­TAK'a… Ya­ni, ben hiç­bir za­man AK Par­ti de­me­dim; ama, bir kez söy­le­ye­yim bu sa­ba­hın saa­tin­de, TÜ­Bİ­TAK'ı AK Par­ti­ye ben­zet­ti­niz de­mek is­ti­yor o ya­zı­sın­da. Çok da ya­kış­mış­tı, çok da ben­ze­miş­ti; çün­kü, bu­ra­da bir ıs­rar var, bu­ra­da, ger­çek­ten bir hu­kuk skan­da­lı var…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Siz geç­miş uy­gu­la­ma­la­rı­nız­la ka­rış­tı­rı­yor­su­nuz.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - …Ana­ya­sa'yı ve ya­sa­la­rı ye­ri­ne ge­tir­me­mek var.

Bak, ben ba­ğır­mı­yo­rum, söz at­ma­dım, at­mam, siz de be­ni din­le­yin lüt­fen.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - At­mı­yor­sun, sen?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Evet.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Aca­ba?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Bu ko­nu tez olur de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, bu ko­nu, TÜ­Bİ­TAK ko­nu­su ile­ri­de üni­ver­si­te­ler­de tez olur.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, TÜ­Bİ­TAK'ın öy­kü­sü­nü -bi­zi bu sa­at­te din­le­yen var mı yurt­taş­la­rı­mız­dan, bil­mi­yo­rum; ama… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Yok" ses­le­ri)

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Müs­te­rih ol, hiç kim­se iz­le­mi­yor.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - …yok­tur mut­la­ka, ama-  ben, si­ze bir ke­re da­ha an­lat­mak is­ti­yo­rum iz­ni­niz­le.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bi­li­yo­ruz.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Bi­li­yor­su­nuz o za­man.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bi­li­yo­ruz, bi­li­yo­ruz.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ya­ni, şu­nu bi­li­yor mu­su­nuz?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - An­la­dık Ho­cam.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ya­ni, ora­da…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Hep­si­ni an­la­dık Ho­cam, yor­ma ken­di­ni.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Öy­le mi, pe­ki.

Ya­ni, TÜ­Bİ­TAK'ın 278 sa­yı­lı özerk bir ya­sa­sı ol­du­ğu­nu, 1990'da ku­rul­du­ğu­nu, Bi­lim Ku­ru­lu­nun baş­kan ve 12 ki­şi­lik üye­den oluş­tu­ğu­nu, bun­la­rın dört yıl­da bir se­çil­di­ği­ni ve bir kez da­ha se­çi­le­bi­le­ce­ği­ni bi­li­yor­su­nuz.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bi­li­yo­ruz.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ora­da, es­ki Baş­kan Pro­fe­sör Dok­tor Na­mık Ke­mal Pak'ı, gö­rev sü­re­si dol­ma­dan, ba­kın, Bi­lim Ku­ru­lu se­çe­rek baş­kan ola­rak sun­du.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ho­cam, bi­li­yo­ruz de­dik.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ba­kın, o za­man o ka­ra­rı Cum­hur­baş­ka­nı­na gö­tür­mek zo­run­day­dı Sa­yın Baş­ba­kan. Bak "hu­kuk" di­yor­su­nuz ya bu­ra­da az ön­ce… Bir gö­rev su­çu iş­len­di ar­ka­daş­lar, sü­men al­tı edil­di ve o se­çil­miş olan ki­şi­nin ka­ra­rı Cum­hur­baş­ka­nı­na gö­tü­rü­le­me­di. Ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz? Yö­ne­tim ku­ru­lu da…

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Ko­nu­yu bil­mi­yor­su­nuz siz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­lik, lüt­fen…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li, asıl siz bil­mi­yor­su­nuz ve Sa­yın Çe­lik, lüt­fen, Grup Baş­kan Ve­ki­li­ne ya­kı­şır bir şe­kil­de din­le­yin be­ni. Ben si­ze an­lat­ma­ya ça­lı­şa­yım ba­kın. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - O za­man sen de mil­let­ve­ki­li­ne ya­kı­şır şe­kil­de ko­nuş!

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Pe­ki… Pe­ki… Pe­ki…

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ… Lüt­fen ha­ti­bi din­le­ye­lim.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Baş­ka­nın se­çi­mi­ni Cum­hur­baş­ka­nı­na gön­der­me­di­ği için, sü­men al­tı et­ti­ği için ada­mın sü­re­si dol­du. Bir sü­re son­ra, ora­da kar­ga­şa ya­rat­ma­ya­yım di­ye Baş­kan ay­rıl­dı, ay­rıl­mak zo­run­da kal­dı. Bi­lim Ku­ru­lu üye­le­ri­nin ki­mi­le­ri de ay­nı şe­kil­de se­çil­di, ama o da gö­tü­rül­me­di. Son­ra, siz, 2003 yı­lın­da, bu­ra­ya, bir kez -hükûmet- yet­ki al­mak için bir ya­sa ge­tir­di­niz Sa­yın Çe­lik, anım­sa­yın onu. O ya­sa, bu­ra­dan, si­zin oy­la­rı­nız­la, ma­ale­sef, geç­ti, biz, ha­yır, yap­ma­yın, et­me­yin, de­di­ği­miz hâlde. Ön­ce Cum­hur­baş­ka­nı ge­ri gön­der­di. Siz, onu din­le­me­di­niz. Tek­rar git­ti. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne git­ti ko­nu, ba­kın. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si sı­ra­sın­day­ken, siz, ora­ya, da­ha ön­ce ora­da gö­rev yap­mış in­san­la­rı ata­dı­nız. Na­sıl ol­sa, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ge­ri­ye doğ­ru iş­le­mi­yor di­ye, Sa­yın Nük­het Ye­tiş'i baş­kan ola­rak ata­dı­nız, Bi­lim Ku­ru­lu üye­le­ri­ni ata­dı­nız. Sav­cı da o sı­ra ek bir sü­re is­te­di, yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı çık­tı­ğı hâlde. Ama, Cum­hur­baş­ka­nı onay­la­ma­dı, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin so­nu­cu­nu bek­le­di. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si de ip­tal edin­ce, ge­ri gön­der­di Sa­yın Ye­tiş'in ka­ra­rı­nı.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, içi­niz­de din­le­yen­ler var, iz­le­yen­ler var. TÜ­Bİ­TAK dos­ya­sı be­nim elim­de, ka­ba­rık. Ba­kın, bu ko­nu ger­çek­ten çok önem­li. Mah­ke­me­den, Sa­yın Pak, yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı al­dı, hak­kın­da açı­lan bü­tün dos­ya­lar­dan ta­kip­siz­lik ka­ra­rı al­dı. Mah­ke­me ka­ra­rı uy­gu­lan­mı­yor di­ye mah­ke­me­ye ver­di, taz­mi­nat da­va­sı­nı, 7 mil­yar li­ra­yı ka­zan­dı. Ba­kın, ay­rın­tı­la­rı hep bi­li­yo­rum, ama, ben si­zin za­ma­nı­nı­zı al­mak is­te­mi­yo­rum.

Pe­ki, so­nuç­ta ne ol­du de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ka­çın­cı de­fa an­la­tı­yor­sun?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu­nun ta­nı­ma­dı­ğı bir TÜ­Bİ­TAK yö­ne­ti­mi, mah­ke­me­le­rin eh­li­yet­li bir yö­ne­tim di­ye ka­bul et­me­di­ği bir TÜ­Bİ­TAK yö­ne­ti­mi. Şim­di siz di­yor­su­nuz ki: Biz ora­ya pa­ra ver­dik, o pa­ra ora­da her za­man­kin­den da­ha çok.

Ba­kın, Sa­yın Çe­lik ba­na di­yor ki: "Siz bu ko­nu­yu bil­mi­yor­su­nuz." Ben tam üç kez bu­nun­la il­gi­li so­ru öner­ge­si ver­dim. Bir ta­ne­si­nin ta­ri­hi 2003. Meh­met Ali Şa­hin ya­nıt ver­di. De­di ki Meh­met Ali Şa­hin bu­ra­da­ki ya­nı­tın­da: "Sa­yın Pak hak­kın­da so­ruş­tur­ma var. O so­ruş­tur­ma kalk­tı­ğı za­man, eğer ak­la­nır­sa ata­ya­ca­ğız." Ba­kın, bu­ra­da. Bu so­ru öner­ge­si­ni de ve­re­bi­li­rim. Bu­nu  2003'te ver­mi­şim.

İkin­ci so­ru öner­ge­si, 22/11/2004, mah­ke­me ka­rar­la­rı­nı ni­çin uy­gu­la­mı­yor­su­nuz di­ye. Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin otu­rup ken­di­si ya­nıt ve­re­ce­ği­ne, Sa­yın TÜ­Bİ­TAK Baş­ka­nı­na, ya­ni, ora­da hu­kuk­suz ola­rak otu­ran yö­ne­ti­me gö­tür­müş so­ru­la­rı. Yet­ki­si ol­ma­dı­ğı hâlde Sa­yın Nük­het Ye­tiş'in bu­ra­da so­ru­la­ra ver­di­ği ya­nıt var, ya­ni, ken­di ken­di­si­ni ak­la­yan. Ta­bii, Meh­met Ali Şa­hin'in üst ya­zı­sı var, ama, bir şey­lik ya­pıl­mış ve bu­ra­da ge­çiş­ti­ril­miş de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Üçün­cü so­ru öner­gem 2005 yı­lın­da. Ba­kın, bu­na ya­nıt yok, bir­çok ar­ka­daş­la­rı­ma ve­ril­di­ği gi­bi.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, hu­kuk di­yor­su­nuz, ada­let di­yor­su­nuz, ya­sa di­yor­su­nuz, mah­ke­me ka­ra­rı di­yor­su­nuz. Pe­ki, da­ha ne ol­sun, da­ha ne ya­pıl­sın? Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar ver­miş, ida­ri mah­ke­me­ler  ka­rar ver­miş, nor­mal hu­kuk mah­ke­me­le­ri ka­rar ver­miş, adam hak­kın­da ta­kip­siz­lik ka­ra­rı ver­miş, siz di­yor­su­nuz ki: Ha­yır, il­le böy­le ola­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­şı­mı­zı ku­ma sok­ma­ya­lım, bir­bi­ri­mi­ze kız­ma­ya­lım. Ba­kın, gö­re­cek­si­niz, ile­ri­de bu TÜ­Bİ­TAK ko­nu­su si­zin ba­şı­nı­zı ağ­rı­tır. Hu­ku­ku çiğ­ne­yen­ler hu­kuk du­va­rı­na çar­par­lar. Ta­rih bu­nu böy­le gös­te­ri­yor. TÜ­Bİ­TAK ko­nu­sun­da ay­rın­tı­lı eli­miz­de dos­ya­lar var. İs­ter­se­niz, araş­tır­ma öner­ge­si ver­dik, onun üze­rin­de bir ke­re da­ha araş­tı­ra­bi­li­riz, ama bu­ra­da bir hu­kuk­suz­luk var, bu­ra­da bir hak­sız­lık var.

Ve­ri­len pa­ra­la­ra ge­lin­ce: Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, "viz­yon" di­yor­su­nuz, viz­yon. Şim­di, bi­lim, bi­lim in­san­la­rı­nın işi­dir, araş­tır­ma da araş­tır­ma­cı­la­rın işi­dir. İl­le ben is­te­di­ğim gi­bi bi­lim ya­pa­ca­ğım, si­ya­set­çi ola­rak ben yön­len­di­re­ce­ğim, der­se­niz, bi­li­me de ül­ke­ni­ze de hak­sız­lık et­miş olur­su­nuz. TÜ­Bİ­TAK genç bir ku­ru­luş, ba­kın, ama tam bü­yü­ye­ce­ği bir sı­ra­da siz ora­ya bir mü­da­ha­le et­ti­niz ve il­le de de­di­niz ki: "Ben ata­ya­ca­ğım ora­ya."

Ah, bu­ra­da Er­tuğ­rul Yal­çın­ba­yır ol­say­dı!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, o Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sıy­dı, ko­nu­yu bi­li­yor. Sa­yın Gül za­ma­nın­da, "Ya, bir hükûmet de­ği­şik­li­ği ola­cak, o de­ği­şik­lik­ten son­ra ya­pıl­sın." di­yor Er­tuğ­rul Yal­çın­ba­yır TÜ­Bİ­TAK'tan ge­len ar­ka­daş­la­ra. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, on beş yıl son­ra Tür­ki­ye'nin ön­ce­li­ği bi­lim ve araş­tır­ma ko­nu­sun­da ney­se, onun öne çı­ka­rıl­ma­sı ge­re­kir. Baş­ka ül­ke­ler­de böy­le olu­yor. Yok­sa, mil­yar do­lar­lar bo­şa git­ti de­me­ye­ce­ğim, ama ye­ri­ni bul­maz. Ya­ni, biz, han­gi ko­nu­da ta­sa­rı­mı­mız var, han­gi ko­nu­ya ön­ce­lik ve­ri­yo­ruz, bu­nun or­ta­ya çık­ma­sı ge­re­kir.

Ba­kın, TÜ­Bİ­TAK'ın elin­de "Viz­yon 2023" di­ye cum­hu­ri­ye­tin yü­zün­cü yı­lı­na iliş­kin bir pro­je var­dı. Salt yö­ne­tim, da­ha ön­ce­ki yö­ne­tim böy­le bir pro­je or­ta­ya koy­du di­ye bu pro­je ra­fa kal­dı­rıl­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­zık­tır, gü­nah­tır; bir sü­rek­li­lik var­dır, he­le araş­tır­ma ve bi­lim ko­nu­sun­da.

Ba­kın, üni­ver­si­te­de… Söy­lü­yo­ruz, söy­lü­yo­ruz, "şu ka­dar ver­dik, bu ka­dar ver­dik..." Siz bi­li­yor mu­su­nuz, bun­la­rın bir­çok­la­rı ma­aşa gi­di­yor? Eği­tim gi­bi, sağ­lık gi­bi te­mel hiz­met­ler, ya­vaş ya­vaş özel ke­si­me ha­va­le edi­li­yor, bir ka­mu hiz­me­ti ol­mak­tan çı­ka­rı­lı­yor. Be­nim ala­nım eği­tim, en azın­dan ora­da bi­li­yo­rum. Büt­çe­nin yüz­de 63'ü per­so­nel ma­aşı­na git­ti.

Da­ha dün bu­ra­da Dar­win'in… Bu­gün kaç ye­re sor­dum, kaç uz­ma­na sor­dum "Dar­win'in böy­le bir sö­zü var mı?" di­ye. Var­sa­ya­lım ki… Ben bu­la­ma­dım ama… Bu­ra­da, kalk­tı, Millî Eği­tim Ba­ka­nı Dar­win'i kö­tü­le­di, ku­ra­mı­nı bi­lim ki­tap­la­rın­dan çı­kar­ma­ya kalk­tı.

Ar­ka­daş­lar, biz eleş­ti­ri­yo­ruz di­ye ke­net­len­me­ye kalk­ma­yın, biz eleş­ti­ri­yo­ruz di­ye her şe­yi kar­şı cep­he­den gör­me­yin. Eğer ger­çek­ten hu­kuk­çu ola­rak ba­ka­cak­sa­nız, araş­tır­ma­cı ola­rak ba­ka­cak­sı­nız, ya­hu şu üni­ver­si­te­ler…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ga­zal­cı.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Dar­win'i mi sa­vu­na­ca­ğız?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Dar­win'i mi sa­vu­na­lım?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ba­kın… Ney­se… Bu­nu ma­dem bi­li­yo­rum di­yor­su­nuz, bu­gün be­ni çok et­ki­le­yen bir şey­den söz et­mek is­ti­yo­rum si­ze. Sa­yın Me­lih Aşık'ta oku­dum, us­ta ga­ze­te­ci­den. Bir za­man, 1926'da -ba­kın, viz­yo­na ba­kın- "Seyr-i Tür­ki­ye: Ka­ra­de­niz" di­ye bir pro­je. Ge­mi­ye bin­dir­miş­ler Tür­ki­ye'nin, cum­hu­ri­ye­tin ürün­le­ri­ni, bü­tün dün­ya­yı do­laş­tır­mış­lar, Av­ru­pa'yı do­laş­tır­mış­lar ve Av­ru­pa ba­sı­nı ger­çek­ten hay­ran kal­mış bu ge­zi­ci mü­ze­ye, Tür­ki­ye'nin o za­man iler­le­di­ği, ka­tet­ti­ği şey­le­re. Bir za­man eği­tim­de de böy­le ya­pıl­mış­tı cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de. Ya­ni, ta­bii, çok yıl­lar geç­ti, ama, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te bu. Ya­ni, ge­li­şe­cek­si­niz, dün­ya­ya açı­la­cak­sı­nız, pro­je­le­ri­niz ola­cak, ger­çek­ten viz­yo­nu­nuz ola­cak. Ama, si­zin pen­ce­re­niz­den de­ğil. Üni­ver­si­te­le­ri üni­ver­si­te­ye bı­ra­ka­cak­sı­nız özerk ola­rak. Özerk bi­lim ku­ru­luş­la­rı­na do­kun­ma­ya­cak­sı­nız. Siz si­ya­sal­laş­tı­rı­yor­su­nuz, siz hu­ku­ku çiğ­ni­yor­su­nuz, Ana­ya­sa'yı çiğ­ni­yor­su­nuz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) -  Si­ze mi bı­ra­ka­ca­ğız?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ak­la ve bi­li­me  kar­şı­sı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Ben te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Dar­win ne ol­du, Dar­win?

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Be­ni din­le­di­ği­niz için bu sa­at­te, he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Laf atan ar­ka­daş­la­rı­ma da…

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ab­dur­rah­man Anik, Bin­göl Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Anik, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz beş da­ki­ka­dır.

AB­DUR­RAH­MAN ANİK (Bin­göl) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; TÜ­Bİ­TAK ve Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­muy­la il­gi­li mad­de üze­rin­de ki­şi­sel gö­rü­şü­mü açık­la­mak üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yız. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Eği­tim, te­mel bir in­san hak­kı ola­rak ev­ren­sel öl­çek­te ka­bul gör­mek­te­dir. Bu­nun al­tın­da ya­tan en önem­li et­ken, eği­ti­min in­san ki­şi­li­ği­nin tüm yön­le­riy­le ge­liş­me­sin­de çok önem­li bir fak­tör ve in­san­la­rın ken­di­le­ri­ni is­pat­la­ma­la­rı ve öz­gür­leş­me­le­riy­le doğ­ru­dan iliş­ki­li bir sü­reç ol­ma­sı­dır.

Eği­tim ve öğ­re­tim, her ül­ke için en önem­li ve ön­ce­lik­li bir ya­tı­rım ol­mak­ta­dır. Özel­lik­le, nü­fu­su­nun bü­yük bir bö­lü­mü genç­ler­den olu­şan bir ül­ke için da­ha ha­ya­ti bir önem ka­zan­mak­ta­dır. Genç nü­fu­su­mu­zu iyi bir eği­tim, öğ­re­tim, ça­ğın bil­gi ve tek­no­lo­ji­siy­le do­na­ta­bil­sek, bu biz­ler için en bü­yük ya­tı­rım­dır ve en bü­yük ser­ma­ye­dir.

Bü­yük ve güç­lü dev­let ol­ma­nın yo­lu, eği­til­miş in­san gü­cü, ka­li­fi­ye ele­man, dün­ya­yı bi­len, dün­ya­yı ta­nı­yan genç­le­rin ye­tiş­ti­ril­me­siy­le müm­kün ol­mak­ta­dır. Tür­ki­ye, yıl­lar­dır, si­ya­se­ten ve ik­ti­sa­den ka­pa­lı bir mo­del be­nim­se­miş­tir. Kla­sik dev­let an­la­yı­şı hâkim ol­muş­tur. Bu an­la­yış, Tür­ki­ye'nin po­tan­si­ye­li­ni, ne ya­zık ki, ha­re­ke­te ge­çi­re­me­miş­tir.

Üni­ver­si­te­ler so­run üre­ten yer­ler de­ğil, top­lu­mun so­run­la­rı­nın çö­zü­mün­de yol gös­te­ren ve bil­gi öğ­re­ten ku­rum­lar ol­ma­lı­dır­lar. Biz­ler, üni­ver­si­te­ler­de ide­olo­ji­nin tar­tı­şıl­ma­sı ye­ri­ne, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin ba­şa­rı du­rum­la­rı­nı sor­gu­la­ma­lı­yız. Bu­nun ted­bi­ri, ça­re­si ne­dir, bu­nu tar­tış­ma­lı­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2002 yı­lın­da, yük­se­köğ­re­tim­de öğ­ren­ci ba­şı­na 1.463 do­lar har­ca­ma ya­pı­lır­ken, 2005 yı­lın­da bu oran 3.072 do­la­ra yük­sel­miş­tir. Şu­nu ifa­de et­me­li­yim ki, AK Par­ti ik­ti­da­ra gel­di­ği yıl­dan be­ri bu oran her yıl art­mış, ar­tış gös­ter­mek­te­dir.

AK Par­ti İk­ti­da­rıy­la bir­lik­te eği­tim­de se­fer­ber­lik baş­la­tıl­dı. Öğ­ren­ci burs mik­tar­la­rı yüz­de 189, 2006 yı­lın­da eği­ti­me ay­rı­lan pay 16,5 mil­yar YTL ol­du. Bi­lim­sel araş­tır­ma­lar için ilk kez ik­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de yük­sek kay­nak­lar ay­rıl­dı. Sa­de­ce ge­çen yıl TÜ­Bİ­TAK'a Tür­ki­ye'nin ar-ge ça­lış­ma­sı­nın ge­li­şi­mi için tam 456 mil­yon YTL kay­nak ay­rıl­dı. Bü­tün bun­la­ra rağ­men, ma­ale­sef, YÖK ve üni­ver­si­te­le­ri­miz bas­kı­cı bir yö­ne­tim tar­zı ser­gi­le­mek­te­dir. İn­san­la­rın tu­tum ve ta­vır­la­rı­na gö­re YÖK Ku­ru­mu ve di­ğer yan­dan üni­ver­si­te­le­ri­miz ta­vır de­ğiş­tir­mek­te­dir­ler. Bu yüz­den de pek çok üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­si ve öğ­ren­ci­le­ri­miz za­man za­man dış­lan­mak­ta, sü­rül­mek­te­dir­ler. Bu çağ dı­şı ve an­ti­de­mok­ra­tik tu­tum ar­tık so­na er­di­ril­me­li­dir. Bi­lim­sel ola­rak biz ne­re­de­yiz, bu­nu tar­tış­ma­mız ve bu­na çö­züm ge­tir­me­miz ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu­nu unut­ma­ya­lım ki, millî eği­tim­de­ki en önem­li de­ği­şim ve ge­li­şim 58 ve 59'un­cu hükûmet­ler dö­ne­min­de ol­muş­tur. Ar­tık, gü­nün şart­la­rı­na uy­gun, ça­ğın in­sa­nı­nı ye­tiş­ti­ren, araş­tı­ran, sor­gu­la­yan, üre­ten, bi­lim­sel  dü­şü­nen, sos­yal be­ce­ri ve çev­re­ye du­yar­lı öğ­ren­ci­ler ve eği­ti­ci­ler ye­tiş­ti­re­bi­len bir müf­re­da­tın uy­gu­la­ma­sıy­la ger­çek­le­şir.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Okul­lar­da her gün ci­na­yet var, kav­ga var. Oku­la gi­de­mi­yor ço­cuk­lar.

AB­DUR­RAH­MAN ANİK (De­vam­la) - Ül­ke­miz­de üni­ver­si­te­si ol­ma­yan çok az il kal­mış­tır. Bun­lar­dan bi­ri de Bin­göl ili­miz­dir. Hâlen ili­miz­de, 1983 yı­lın­da Elâzığ Mü­hen­dis­lik Fa­kül­te­si bün­ye­sin­de eği­ti­me baş­la­yan, 1987 yı­lın­da zor şart­lar al­tın­da Bin­göl'e ta­şı­nan mes­lek yük­se­ko­ku­lu mev­cut­tur. Şu an, bu oku­lu­muz, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın kat­kı­la­rıy­la, ge­çi­ci ola­rak li­se bi­na­sın­da eği­ti­me de­vam et­mek­te­dir. 2006 yı­lı içe­ri­sin­de Fı­rat Üni­ver­si­te­si Se­na­to­sun­da alı­nan ka­rar doğ­rul­tu­sun­da Bin­göl ili­ne fen-ede­bi­yat ve ve­te­ri­ner­lik fa­kül­te­le­ri ku­rul­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır ve bu ka­rar YÖK'e bil­di­ril­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Anik, bu­yu­run.

AB­DUR­RAH­MAN ANİK (De­vam­la) - Bin­göl'de 2 yük­se­ko­kul ve 1 zi­ra­at fa­kül­te­si mev­cut­tur. Mev­cut yük­se­ko­ku­lun bir ta­ne­si dört yıl­lık yük­se­ko­kul olup bi­na­sı ol­ma­dı­ğı için öğ­ren­ci alı­mı ya­pı­la­ma­mış­tır. Yük­se­ko­ku­lun di­ğe­ri ise mes­lek yük­se­ko­ku­lu olup do­kuz bö­lü­mü var­dır. Zi­ra­at fa­kül­te­si­nin öğ­ren­ci he­nüz kay­dı ya­pıl­ma­mış­tır. Öğ­ren­ci alın­ma­sı için yüz­de 90'ı ta­mam­lan­mış bu­lu­nan bi­na­nın bi­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. 2007 yı­lı içe­ri­sin­de 3 mil­yon YTL'ye ih­ti­yaç du­yul­mak­ta­dır. Özel­lik­le bu­ra­da Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan bu des­te­ği ta­lep edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Se­nin der­din biz­den de çok.

AB­DUR­RAH­MAN ANİK (De­vam­la) - Zi­ra­at fa­kül­te­si­nin mut­la­ka ak­tif hâle ge­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bin­göl'de üni­ver­si­te ka­zan­ma ora­nı böl­ge şart­la­rı­na gö­re yük­sek olup, ci­var il­ler­de oku­yan bir­çok öğ­ren­ci­miz mev­cut­tur. Ma­li du­ru­mu za­yıf olan ili­miz genç­le­ri ken­di il­le­rin­de eği­tim­le­ri­ne de­vam et­mek is­te­mek­te­dir­ler.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Dört yıl ya­pa­ma­dı­lar mı?

AB­DUR­RAH­MAN ANİK (De­vam­la) - Söz­le­ri­me bir Çin ata­sö­züy­le son ver­mek is­ti­yo­rum: "Bir yıl­lık var­lık is­ter­sen buğ­day, on yıl­lık…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

AB­DUR­RAH­MAN ANİK (De­vam­la) - …var­lık is­ter­sen ağaç, yüz yıl­lık var­lık is­ter­sen in­san ye­tiş­tir."

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Anik.

Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, ilk so­ru­yu sa­nı­yo­rum Sa­yın Ay­va so­ra­cak­tı, ben on­dan son­ra so­ra­cak­tım.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, siz so­run Sa­yın Ba­loğ­lu. Sa­yın Ay­va'ya ve­re­ce­ğim.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Pe­ki efen­dim, te­şek­kür edi­yo­rum.

2007 büt­çe­si­nin 15'in­ci mad­de­si­nin be­şin­ci fık­ra­sın­da, TÜ­Bİ­TAK ve yük­se­köğ­re­nim ku­rum­la­rı­nın büt­çe öde­nek­le­ri­nin kul­la­nıl­ma­sı, ter­tip­ler ara­sın­da ak­tar­ma ya­pıl­ma­sı ve di­ğer büt­çe iş­lem­le­ri­nin ger­çek­leş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da­ki esas ve usul­le­ri be­lir­le­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li kı­lın­mış­tır. Çok önem­li bir yet­ki ve­ri­li­yor, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu mad­de gö­rü­şü­lür­ken bu­ra­da yok.

So­rum şu: Di­ğer büt­çe iş­lem­le­rin­den kas­te­di­len ne­dir? Ge­çen yıl büt­çe ka­nu­nun­da böy­le bir yet­ki ve­ril­me­miş­ti, bu se­ne ni­ye ih­ti­yaç du­yul­du? "Di­ğer büt­çe iş­lem­le­ri" ifa­de­siy­le Ma­li­ye Ba­ka­nı­na ge­niş yet­ki­ler ve­ril­me­si, çer­çe­ve­si çi­zil­me­miş, esas­la­rı be­lir­len­me­miş bir alan­da, hiç­bir sı­nır­la­ma­ya bağ­lı ol­mak­sı­zın, ge­niş yet­ki­ler ta­nı­mak su­re­tiy­le, ya­sa­ma yet­ki­si­nin dev­ri an­la­mı­na ge­le­cek bir dü­zen­le­me ya­pıl­mak­ta mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Ay­va, bu­yu­run.

LOK­MAN AY­VA (İs­tan­bul) - Sa­yın Ba­ka­nım, ben, özür­lü ma­aş­la­rı­nın ay­lı­ğa dö­nüş­tü­rül­me­si hak­kın­da sor­mak is­ti­yo­rum. Bi­li­yor­su­nuz, 2002'nin 1 Ara­lı­ğın­da 24 YTL ay­lık alan, 24 mil­yon li­ra ay­lık alan özür­lü va­tan­daş­lar, şu an­da, 1 Ara­lık iti­ba­rıy­la, yüz­de 70'in al­tın­da sa­kat olan­lar 150 mil­yon, üs­tün­de sa­kat olan­lar da 229 mil­yon ay­lık al­mak­ta­dır ve eğer her iki özür­lü de ev­liy­se, 458 mil­yon ay­da eve pa­ra gir­mek­te­dir, eğer üçe bö­lü­nür­se, ay­lık şek­li­ne dö­nüş­tü­rü­lür­se. Eğer an­ne ba­ba­nın sos­yal gü­ven­ce­si yok ve özür­lü ço­cu­ğu var­sa, bun­la­ra da ay­da 150 mil­yon li­ra ve­ril­mek­te­dir.

Do­la­yı­sıy­la, bu muh­te­şem du­rum­la il­gi­li ola­rak özür­lü va­tan­daş­la­rın ta­le­bi şu, di­yor­lar ki: "Biz, ar­tık, bu­nu ay­da alıp, tak­sit­le bil­gi­sa­yar alıp, ADSL'ye abo­ne ol­mak is­ti­yo­ruz, efen­dim, cep te­le­fo­nu al­mak is­ti­yo­ruz." ve­sa­ir. Ya­ni, Tür­ki­ye ar­tık de­ği­şi­yor. Bu­nu ay­lı­ğa dö­nüş­tür­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Bir.

İkin­ci so­ru da, sü­re var­sa…

BAŞ­KAN - Sü­re yok Sa­yın Ay­va.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Gül­ye­şil.

ÖNER GÜL­YE­ŞİL (Si­irt) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­nım, ye­rel yö­ne­tim­ler­le il­gi­li yap­tı­ğı­mız ya­sal dü­zen­le­me­ler, ya­pı­sal re­form­lar ve kay­nak trans­fe­ri, ka­mu­oyu­mu­zun ger­çek­ten tak­di­ri­ni ka­zan­mış­tır. Be­le­di­ye Ya­sa­sı, Özel İda­re Ya­sa­sı, Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Ya­sa­sı, KÖY­DES, bun­la­rın ör­nek­le­ri­dir.

So­rum şu: 2002 yı­lın­da ye­rel yö­ne­tim­le­re büt­çe­den ay­rı­lan pay, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yak­la­şık yüz­de 3'ü ci­va­rın­da iken, 2006 yı­lın­da ger­çek­le­şen oran kaç­tır? 2007'de gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­dan ve büt­çe­den ay­rı­la­cak olan pay yüz­de kaç­tır?

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Me­ral…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­aden­le, Sa­yın Ba­ka­nı­ma iki so­rum ola­cak.

Ka­ra­yol­la­rı­nın kı­sı­lan büt­çe­si, ku­ru­lu­şa ait ar­sa­la­rın sa­tı­şıy­la ka­pa­tı­la­ca­ğı ifa­de edil­miş­tir. AKP, Ali Di­bo yön­te­miy­le so­run­la­rı pra­tik çöz­mek­te­dir. Aca­ba bu ar­sa­la­rın alı­cı­sı ve sa­tı­lan ar­sa­la­rın yer­le­ri bel­li mi­dir? Bir.

İkin­ci­si: İs­tan­bul'un en gü­zel ye­rin­de Du­bai Şey­hi­ne ve­ri­len çif­te köş­kün ar­sa­la­rı da bu­na dâhil mi­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Me­ral.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Ba­ka­nım, ül­ke­miz­de­ki özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­la­rın­da iş­çi­le­rin ve ai­le­le­rin mağ­dur edil­me­me­si bağ­la­mın­da, 2004/7898 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la, 1992 yı­lın­dan son­ra özel­leş­ti­ri­len ku­ru­luş­lar­da ça­lı­şan ve işi­ni kay­be­den­le­rin di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da ge­çi­ci per­so­nel sta­tü­süy­le işe yer­leş­ti­ril­me­si ka­ra­rı ve­ril­miş­tir. Bu ka­ra­ra is­ti­na­den bu­gü­ne ka­dar 13.500 ki­şi işe yer­leş­ti­ril­miş­tir. Bun­la­rın dı­şın­da Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na ata­ma tek­lif­le­ri ya­pı­lan kaç per­so­nel var­dır?

Di­ğer so­rum: 2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da­ki özel­leş­tir­me­ler­de ne ka­dar ka­mu his­se­si, ne ka­dar iş­let­me, kaç li­man, ne ka­dar var­lık ve gay­ri­men­kul sa­tı­şı ve iş­let­me hak­kı dev­ri ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir? Hâlen özel­leş­tir­me kap­sa­mın­da kaç ku­ru­lu­şu­muz bu­lun­mak­ta­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Al­tı­no­rak…

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Or­man ve Çev­re Ba­ka­nı­mı­za çok sa­mi­mi bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum ve sa­mi­mi bir şe­kil­de de ce­vap al­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan'ın Ça­vuş­ba­şı'nda­ki ka­çak vil­la­la­rı­nı yık­tı­ğı­nı ve ay­nı ara­zi üze­ri­ne ye­ni vil­la yap­tır­dı­ğı du­yu­mu­nu al­mış bu­lu­yo­ruz. Bu ara­zi­nin 2/B kap­sa­mın­da­ki bir ara­zi ol­du­ğu­nu da bi­li­yo­ruz. Bu ara­zi üze­rin­de in­şa edi­len vil­la­la­ra, Aca­ris­tan­bul ko­nu­sun­da çok id­di­alı açık­la­ma­lar ya­pan bir Or­man Ba­ka­nı ola­rak, mü­da­ha­le et­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Al­tı­no­rak.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın söz ko­nu­su ar­sa­sı 2/B ar­sa­sı de­ğil­dir, ta­pu­lu ara­zi­si­dir. Kal­dı ki, bu 2/B ara­zi­si ol­du­ğu zan­ne­di­len yer, ta­pu­lu ara­zi olup 2/B ara­zi­si ol­ma­mak­la bir­lik­te, ge­rek Anıt­lar Ku­ru­lu ve ge­rek­se Be­le­di­ye İmar Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan ge­rek­li ya­sal pro­se­dür doğ­rul­tu­sun­da dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış, nor­mal, ya­sal ola­rak ruh­sa­tı­nı al­mış­tır.

Di­ğer so­ru­la­rı ya­zı­lı ola­rak ce­vap­la­ya­ca­ğım Sa­yın Baş­kan.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Key­fe ke­der de­ğiş­ti­ril­di ya­ni!

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum. Bu­gün­ler­de ba­sı­nı­mı­zın da gün­de­min­de olan Ko­ca­eli-Geb­ze böl­ge­sin­de su­suz­luk hâkim. Bu su­suz­lu­ğun en bü­yük se­bep­le­rin­den bi­ri­si de Yu­va­cık Ba­ra­jı di­ye ifa­de edi­li­yor. Yu­va­cık Ba­ra­jı'nın yağ­mur su­la­rıy­la do­lan bir ba­raj ol­du­ğu, ba­sın­dan oku­du­ğu­muz ka­da­rıy­la. Şu an­da da Dev­let Su İş­le­ri bu ba­ra­ja su ge­tir­mek için bü­yük fa­ali­yet gös­te­ri­yor.

Yi­ne, ba­sın­dan ta­kip et­ti­ği­miz çer­çe­ve­de, ba­ra­ja Dev­let Su İş­le­ri­nin kat­kı­la­rıy­la su gel­se da­hi, bu ba­raj­dan tü­ke­ti­le­cek su­dan İn­gi­liz mü­te­ah­hit fir­ma­nın kay­nak te­min ede­ce­ği yo­lun­da söy­len­ti­ler var. Bu ko­nuy­la il­gi­li eğer Sa­yın Ba­ka­nı­mız bil­gi ve­re­bi­lir­ler­se mem­nun olu­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

Bir de bu­na pa­ra­lel ola­rak, bu Yu­va­cık Ba­ra­jı'na 4 mil­yar, 5 mil­yar do­lar ci­va­rın­da pa­ra har­can­dı­ğı söy­le­ni­li­yor. Bu pa­ray­la ne ka­dar KÖY­DES ya­pı­la­bi­lir­di, ne ka­dar köy yo­lu ya­pı­la­bi­lir­di, ne ka­dar kö­ye iç­me su­yu gö­tü­rü­le­bi­lir­di?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Eli­taş.

Sa­yın Öz­kan…

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ba­lı­ke­sir-Dur­sun­bey-Ala­çam kö­yün­de ve bu or­man köy­le­ri ger­çek­ten bir do­ğa ha­ri­ka­sı, fa­kat Ala­çam kö­yün­de­ki or­man iş­let­me bi­na­la­rı bo­şal­tıl­mış ve tam bir pe­ri­şan­lık için­de. Bun­la­rı onar­ma­yı aca­ba Ba­kan­lık dü­şü­nü­yor mu? Bu köy yol­la­rı dört yıl­dır hiç­bir ona­rım ya­pıl­ma­mış. Yi­ne ay­nı şe­kil­de, Ma­ni­sa-Ala­şe­hir-Ka­ra­dağ kö­yü­nün yo­lun­da trak­tör bi­le zor gi­de­cek du­rum­da. Ma­ni­sa-Ak­hi­sar-Kö­mür­cü kö­yün­de­ki bir ma­hal­le­sin­de iç­me su­yu yok, trak­tör­le bu­ra­la­ra su ge­ti­ri­yor­lar. Iğ­dır'ın Me­lek­li bel­de­sin­de, Kas­ta­mo­nu'nun Aba­na'sın­da, Da­day'ın­da, Ça­nak­ka­le'nin Kü­çük­ku­yu'sun­da gö­rüş­tü­ğü­müz bü­tün va­tan­daş­la­rı­mız, ma­ale­sef, her ge­çen gün bir ön­ce­ki gü­nü ara­dık­la­rı­nı ve ül­ke­mi­zin ge­ri­ye git­ti­ği­ni ifa­de edi­yor. Hat­ta va­tan­daş­la­rı­mız bir te­ker­le­mey­le "Bu Hükûmet dı­şa­rı­da ve­ri­ci, içer­de ge­ri­ci, ya­kın­da da gi­di­ci" di­yor­lar. Siz­ler ka­tı­lı­yor mu­su­nuz? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "öy­le bir şey yok" ses­le­ri)

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Kim söy­lü­yor? Öy­le bir şey yok.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Va­tan­daş­lar söy­le­di bu­nu.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Kim­se öy­le bir şey söy­le­me­di.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ba­na söy­le­di­ler.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ko­ca­eli mer­kez il­çe Yu­va­cık sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de 1986 yı­lın­da Dev­let Su İş­le­ri ta­ra­fın­dan 15 mil­yon do­la­ra iha­le edi­len pro­je­nin tak­ri­bi ola­rak yüz­de 60'ı ta­mam­lan­mış idi, Yük­sek Plan­la­ma Ku­ru­lu ma­ri­fe­tiy­le dev­re­dil­di. Yap-iş­let-dev­ret mo­de­liy­le, o gün­kü İz­mit Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­nin de or­tak ol­du­ğu, ya­ban­cı or­tak­la­rın da ve Tür­ki­ye'de­ki bü­yük fir­ma­la­rın da or­tak ol­du­ğu bir kon­sor­si­yum­la bu pro­je ya­pıl­dı.

Bu pro­je plan­la­nır­ken yan­lış plan­lan­dı ve ne Tür­ki­ye'de ne de dün­ya­da eşi ben­ze­ri ol­ma­ya­cak bü­yük ve fa­hiş ra­kam­la­ra mal ol­du. Bu ko­nuy­la ala­ka­lı Sa­yış­tay ra­por­la­rı, tek­nik üni­ver­si­te­le­rin ra­por­la­rı or­ta­ya bir şey koy­muş­tur: Tür­ki­ye'nin pek çok ilin­de 1 li­ra­ya ya­pı­lan iş, bu­ra­da, ya 10 ve­ya­hut da 20 li­ra­ya ya­pıl­mış­tı. 10-20 kat gi­bi ra­kam­la­rın söz ko­nu­su ol­muş ol­du­ğu bu Yu­va­cık Ba­ra­jı…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ya­kı­şı­yor mu ya­ni? 10 kat, 20 kat…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bi­raz ev­vel dört bu­çuk sa­at ce­vap­lan­dı­rıl­dı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Mil­let­ve­ki­le­ri… Lüt­fen Sa­yın Çe­tin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - 2 be­le­di­ye baş­ka­nı ya­lan­lı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­tin…

Sa­yın Ba­kan, siz so­ru­la­rı ce­vap­la­yın, bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ya­ni, bi­raz ger­çek­çi olun.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Bu Yu­va­cık Ba­ra­jı'nın, evet, ne bü­yük, ne fa­hiş ra­kam­la­ra mal ol­du­ğu­nu bu­ra­da za­ma­nım el­ve­rir­se si­ze ifa­de ede­cek­tim, ama za­ma­nım el­ver­me­di.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de bir öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan "2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu"nun 15 in­ci mad­de­si­nin 3 nu­ma­ra­lı fık­ra­sın­da yer alan "ara­sın­da" iba­re­sin­den son­ra gel­mek üze­re "(09.6.0.05- Öğ­ren­ci­le­rin Sağ­lı­ğı­na İliş­kin Gi­der­ler fonk­si­yo­nu­na ya­pı­la­cak olan­lar ha­riç)" iba­re­si­nin ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                    Fa­ruk Çe­lik                           Ünal Ka­cır                     Ha­mit Taş­cı

                         Bur­sa                                  İs­tan­bul                             Or­du

                                 İs­ma­il Bi­len                                             Na­ci As­lan

                                     Ma­ni­sa                                                      Ağ­rı

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN­VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ana­ya­sa'nın, büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ni dü­zen­le­yen 162'nci mad­de­si­nin "…de­ği­şik­lik öner­ge­le­ri üze­rin­de ay­rı­ca gö­rüş­me ya­pıl­mak­sı­zın oku­nur ve oya ko­nur." hük­mü ge­re­ğin­ce, öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Ana­ya­sa Mah­ke­me­si 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun ba­zı mad­de­le­ri­nin yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı ve ba­zı mad­de­le­ri­nin ise ip­ta­li yö­nün­de ka­rar al­mış­tır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin bu ka­ra­rı so­nu­cun­da, 2007 yı­lın­da üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri­nin ilaç ve te­da­vi gi­der­le­ri­nin öden­me­sin­de mey­da­na ge­le­bi­le­cek ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­mak ama­cıy­la bu ter­tip­ler­den ak­tar­ma iş­lem­le­ri ya­pıl­ma­sı ge­re­ke­cek­tir.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Koç.

…mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati : 05.00

 

 

 

SE­Kİ­ZİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 05.09

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Bay­ram ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

 

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, he­pi­ni­ze ha­yır­lı sa­bah­lar di­li­yo­rum.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Se­ki­zin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 16'ncı mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

Fon­la­ra iliş­kin iş­lem­ler

MAD­DE 16- (1) Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ne stra­te­jik he­def pla­nı uya­rın­ca te­mi­ni ge­rek­li mo­dern si­lah, araç ve ge­reç­ler­le ger­çek­leş­ti­ri­le­cek sa­vun­ma ve NA­TO alt­ya­pı ya­tı­rım­la­rı için yıl için­de ya­pı­la­cak har­ca­ma­lar, 7/11/1985 ta­rih­li ve 3238 sa­yı­lı Ka­nun­la ku­ru­lan Sa­vun­ma Sa­na­yii Des­tek­le­me Fo­nu­nun kay­nak­la­rı, bu amaç­la büt­çe­ye ko­nu­lan öde­nek­ler ve di­ğer ay­ni ve nak­di im­kan­lar bir­lik­te de­ğer­len­di­ril­mek su­re­tiy­le Sa­vun­ma Sa­na­yii İc­ra Ko­mi­te­sin­ce tes­pit edi­le­cek esas­lar çer­çe­ve­sin­de kar­şı­la­nır.

(2) Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı­na büt­çe ile tah­sis edi­len mev­cut öde­nek­ler­den ikin­ci fık­ra hü­küm­le­ri ge­re­ğin­ce tes­pit edi­le­cek tu­tar­la­rı, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne büt­çe ile tah­sis edi­len mev­cut öde­nek­ler­den he­li­kop­ter ve uçak alı­mı­na iliş­kin tu­tar­la­rı, Güm­rük Müs­te­şar­lı­ğı­na (Güm­rük­ler Mu­ha­fa­za Ge­nel Mü­dür­lü­ğü) büt­çe ile tah­sis edi­len mev­cut öde­nek­ler­den mo­tor­bot alı­mı­na yö­ne­lik tu­tar­la­rı, Hu­dut ve Sa­hil­ler Sağ­lık Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne büt­çe ile tah­sis edi­len mev­cut öde­nek­ler ile bu Ge­nel Mü­dür­lük büt­çe­si­ne kay­de­di­len öde­nek­ler­den mo­tor­bot alı­mı­na yö­ne­lik tu­tar­la­rı Sa­vun­ma Sa­na­yii Des­tek­le­me Fo­nu­na öde­me­ye Mil­li Sa­vun­ma, İçiş­le­ri ve Sağ­lık ba­kan­la­rı ile Güm­rük Müs­te­şar­lı­ğı­nın bağ­lı ol­du­ğu Ba­kan yet­ki­li­dir.

(3) Sa­vun­ma Sa­na­yii Des­tek­le­me Fo­nun­dan Ha­zi­ne­ye ya­tı­rı­la­cak pa­ra­la­rı bir yan­dan ge­nel büt­çe­ye ge­lir, di­ğer yan­dan Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin il­gi­li ter­tip­le­ri­ne öde­nek kay­det­me­ye ve ge­çen yıl­lar öde­nek ba­ki­ye­le­ri­ni dev­ret­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Edir­ne Mil­let­ve­ki­li Ra­sim Ça­kır.

Sa­yın Ça­kır, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 16'ncı mad­dey­le il­gi­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım. Sa­ba­hın bu sa­at­le­rin­de he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ana­do­lu ve Trak­ya coğ­raf­ya­sın­da ku­ru­lu olan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, ta­bii ki, dün­ya­da en kri­tik bir coğ­raf­ya­da bu­lun­mak­ta. O ne­den­le, ge­rek ken­di gü­ven­li­ği ge­rek­se böl­ge­de­ki gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li mo­dern bir si­lah­lı kuv­vet­ler bes­le­mek, ba­rın­dır­mak ve ya­şat­mak du­ru­mun­da.

Sa­vun­ma Sa­na­yii, ül­ke­mi­zin dü­nü, bu­gü­nü ve ya­rı­nıy­la, gü­ven­li­ği­miz­le il­gi­li en önem­li ku­rum­la­rı­mız­dan bir ta­ne­si.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yal­nız, si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­ze mo­dern harp si­lah ve araç­la­rı al­mak ne ka­dar önem­liy­se, o mo­dern harp si­lah ve araç­la­rı­nı kul­la­na­cak olan per­so­ne­lin eği­til­me­si, ya­şam stan­dart­la­rı­nın yük­sel­til­me­si ve sos­yal gü­ven­lik­le­ri­nin, sos­yal re­fa­hı­nın ar­tı­rıl­ma­sı da en az mo­dern harp si­lah, araç­la­rı ka­dar önem­li. Ma­ale­sef, 2006 yı­lı içe­ri­sin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak ver­miş ol­du­ğu­muz, ge­rek si­lah­lı kuv­vet­ler­de gö­rev ya­pan ast­su­bay ve su­bay­la­rın ge­rek­se uz­man ça­vuş­la­rın ge­rek­se şe­hit ai­le­le­ri­nin ve ga­zi­le­rin sos­yal sta­tü­le­riy­le il­gi­li, öz­lük hak­la­rıy­la il­gi­li ver­miş ol­du­ğu­muz ya­sa tek­lif­le­ri, ma­ale­sef, de­ğer­li AKP mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın oyuy­la red­de­dil­miş­tir. Biz üç kez, bu ya­sa­la­rın ön­ce­lik­li ola­rak Ge­nel Ku­rul­da gö­rü­şü­lüp bu ke­sim­le­rin öz­lük hak­la­rı­nın ge­liş­ti­ril­me­si­ne ih­ti­ya­cı bu­lun­du­ğu­nu ifa­de et­miş ol­ma­mı­za rağ­men, ma­ale­sef, ba­şa­rı­lı ola­ma­dık ve ast­su­bay ar­ka­daş­la­rı­mız ve emek­li ast­su­bay ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, ma­ale­sef, umut­la­rı­nın en yük­sel­di­ği bir nok­ta­da umut­la­rı­nın kı­rıl­ma­sı­na se­bep ol­duk. Her ne ka­dar cid­di ve önem­li ça­lış­ma­lar yap­tıy­sak da bu bir yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, ama ma­ale­sef, yap­ma­mız ge­re­ken bu tür­den bir­ta­kım ça­lış­ma­la­rı da ya­pa­ma­ma­nın ezik­li­ği içe­ri­sin­de­yiz. Di­li­yo­rum, önü­müz­de­ki yıl biz, yi­ne bu ya­sa tek­lif­le­ri­ni ön­ce­lik­li ola­rak gö­rü­şül­mek üze­re gün­de­me ge­ti­re­ce­ğiz. İn­şal­lah, siz­ler de des­tek olur­su­nuz, bir ta­raf­tan mo­dern bir or­du­ya sa­hip olur­ken, di­ğer ta­raf­tan o or­du­da­ki per­so­ne­lin öz­lük hak­la­rı­nın da­ha ge­liş­miş, da­ha mut­lu bir bi­çi­me ulaş­ma­sı­na hep bir­lik­te se­bep olu­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­ti­ği­miz gün­ler­de bu kür­sü­de Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce ar­ka­da­şı­mın siz­le­re yö­ne­lik bir eleş­ti­ri­si ol­du. Bu, "Sevr öz­le­mi" sö­züy­le baş­la­yan bir eleş­ti­riy­di. Siz­ler bu­nu ha­ka­ret ola­rak al­dı­nız, tep­ki gös­ter­di­niz, ama, bu çok cid­di bir si­ya­si eleş­ti­riy­di. Bu eleş­ti­ri, sa­de­ce Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li­nin eleş­ti­ri­si de­ğil, so­kak­ta­ki mil­yon­lar­ca in­sa­nın eleş­ti­ri­siy­di.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Ya­hu, yap­ma şim­di sa­bah sa­bah!

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Ve bu eleş­ti­ri­nin biz bu­ra­da ter­cü­man­lı­ğı­nı yap­tık ve siz­le­re ilet­miş ol­duk. Eğer böy­le bir id­di­anız yok ise…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - At­ma, at­ma…

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bu dö­nem­de, bu dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - CHP'ye ne­ler di­yor­lar so­kak­ta?..

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Va­kıf­lar Ya­sa­sı'na biz mi oy ver­dik?

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Ne ala­ka­sı var?

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bu dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, Ya­ban­cı­la­rın Top­rak Edin­me Ka­nu­nu'na biz mi oy ver­dik?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bu mad­dey­le il­gi­li ko­nuş­sun Sa­yın Baş­kan.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bu dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ban­ka sis­te­mi­nin önem­li bir bö­lü­mü­nün Yu­nan­lı­la­ra sa­tıl­ma­sı­na biz mi evet de­dik?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Sa­yın Baş­kan, mad­dey­le il­gi­li ko­nuş­sun.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bu dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, bu ül­ke­de "alt kim­lik, üst kim­lik" tar­tış­ma­la­rı­nı biz mi aç­tık? Eğer bu ver­di­ği­niz oy­la­rın ar­ka­sın­day­sa­nız, Eve Dö­nüş Ya­sa­sı'na ver­di­ği­niz oy­la­rın ar­ka­sın­day­sa­nız...

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ar­ka­sın­da­yız.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - …o za­man, bi­zim yap­mış ol­du­ğu­muz ve bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nın yap­mış ol­du­ğu eleş­ti­ri­le­re ku­lak ve­re­cek­si­niz ve tep­ki gös­ter­mek ye­ri­ne, he­pi­niz ay­na­ya gi­dip ba­kıp, ken­di kı­lı­ğı­nı­zı kı­ya­fe­ti­ni­zi bir kez da­ha göz­den ge­çi­re­cek­si­niz.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Hep­si­nin ar­ka­sın­da­yız, var mı bir di­ye­ce­ğin? Hep­si­nin ar­ka­sın­da­yız.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bu­nun ya­nın­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, çok de­ğer­li bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım "Siz Onun­cu Yıl Mar­şı'nı ez­ber­le­me­ye ça­lı­şır­ken, biz yü­zün­cü yıl mar­şı­nı yaz­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz." di­ye çok gu­rur­la bir laf söy­le­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Doğ­ru, doğ­ru" ses­le­ri)

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Doğ­ru, çok doğ­ru; doğ­ru söy­le­di.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Al­lah ko­ru­sun… Onun­cu Yıl Mar­şı bir cum­hu­ri­yet mar­şı­dır, yü­zün­cü yıl mar­şı da bir cum­hu­ri­yet mar­şı ola­cak­tır. Eğer o Yü­zün­cü Yıl Mar­şı, siz­ler gi­bi bir an­la­yış ta­ra­fın­dan ya­zı­lır­sa, Al­lah ül­ke­yi ko­ru­sun…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Al­lah sen­den ko­ru­sun!

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - …zan­ne­di­yo­rum o marş, bir cum­hu­ri­yet mar­şı ol­mak­tan çı­ka­cak­tır, zi­kir ayin­le­rin­de­ki çı­kan ses­le­re ben­zer ses­ler hâli­ne ge­le­cek­tir.

RE­CEP GA­RİP (Ada­na) - Ağ­zın­dan çı­ka­nı ku­la­ğın duy­sun ya!

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Saç­ma­la­ma, saç­ma­la­ma!

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Büt­çey­le il­gi­li… Biz­ler si­ya­si gö­rüş­le­ri­mi­zi söy­lü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, büt­çey­le il­gi­li en önem­li eleş­ti­ri­le­rim­den bir ta­ne­si de: Yap­tı­ğı­mız büt­çe, biz oy ver­sek de ver­me­sek de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti dev­le­ti­nin büt­çe­si­dir.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Han­gi ha­yır­lı işe oy ver­di­niz? Ne­re­ye oy ver­di­niz? Han­gi ha­yır­lı işe oy ver­di­niz?

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bu büt­çe, ne Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın büt­çe­si­dir ne AKP'nin büt­çe­si­dir; çün­kü o büt­çe­ye, bu ül­ke­de ya­şa­yan, si­ya­si gö­rü­şü ne olur­sa ol­sun, bü­tün yurt­taş­lar ver­gi ve­re­rek kat­kı­da bu­lu­nur, kat­kı sağ­lar. Ama ma­ale­sef siz­ler, ya­pı­lan büt­çe­yi san­ki Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın büt­çe­si, san­ki AKP'nin büt­çe­si gi­bi al­gı­la­ya­rak…

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Sağ cep­ten ala­cak­sın sol ce­be ko­ya­cak­sın!

 RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - …Edir­ne'de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti be­le­di­ye­si­ne ha­ciz gön­de­re­rek, Uzun­köp­rü'de Doğ­ru Yol Par­ti­li be­le­di­ye­ye ha­ciz gön­de­re­rek…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Doğ­ru de­ğil, bun­la­rın hiç­bi­ri doğ­ru de­ğil.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Sa­yın Ba­kan ce­va­bı­nı ve­rir.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Hiç­bi­ri doğ­ru de­ğil.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - …La­la­pa­şa Be­le­di­ye­si­nin ka­na­li­zas­yo­nu­nun ve yo­lu­nun biz­zat Ma­li­ye Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan ya­pı­lıp Sü­loğ­lu ve Ke­şan Be­le­di­ye­le­ri­nin ka­na­li­zas­yo­nu­nu İl­ler Ban­ka­sın­dan borç­la­na­rak, hal­kın pa­ra­sıy­la yap­tı­ra­rak, o be­le­di­ye­ye ana­lık, bu be­le­di­ye­ye ba­ba­lık ya­pa­rak, siz­le­re ve­ril­miş olan büt­çe­yi, ma­ale­sef, si­ya­si gö­rüş­le­ri­niz doğ­rul­tu­sun­da kul­lan­mak ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li be­le­di­ye­le­re ha­ciz­ler gön­de­re­rek, on­la­rın eli­ni ko­lu­nu bağ­la­ma­ya gay­ret ede­rek…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Hiç­bir ayı­rım yok. Hiç­bir ayı­rım ya­pıl­ma­dı.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - …san­ki o be­le­di­ye­le­ri ba­şa­rı­sız be­le­di­ye­ler­miş gi­bi gös­ter­me­ye ça­lı­şa­rak, bu yap­tık­la­rı­nız­dan da si­ya­si oy, si­ya­si he­sap gay­re­ti içe­ri­sin­de­si­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, doğ­ru de­ğil­dir. Bu, böy­le dav­ra­nan hiç­bir si­ya­si par­ti­ye böy­le dav­ran­mak ha­yır ge­tir­mez, oy ka­zan­dır­maz. Bir ta­raf­tan Uzun­köp­rü'de Doğ­ru Yol be­le­di­ye­si inim inim in­ler­ken, bir ta­raf­tan Edir­ne'de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li be­le­di­ye inim inim in­ler­ken…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Kim in­le­ti­yor?

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - …di­ğer ta­raf­tan ken­di yan­da­şı­nız olan be­le­di­ye­le­re açık­tan pa­ra­lar gön­de­re­rek, her tür­lü kat­kı­yı, her tür­lü yar­dı­mı yap­ma­ya gay­ret edi­yor­su­nuz.

Sü­loğ­lu Be­le­di­ye­si, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ken­di doğ­du­ğu il­çe­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Sü­loğ­lu Be­le­di­ye­sin­de­ki bü­tün va­tan­daş­lar bu dev­le­te ver­gi ve­ri­yor, as­ker­lik ya­pı­yor.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ayı­rım yok.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Ama, so­ru­yo­rum ben, bu­gü­ne ka­dar Sü­loğ­lu Be­le­di­ye­si­ne Sa­yın Ba­kan han­gi kat­kı­yı yap­mış­tır ve­ya han­gi kat­kı­yı yap­ma­yı dü­şü­nü­yor­dur? Dev­le­tin kay­nak­la­rı­nı, adı­nı­za ya­kı­şır bir şe­kil­de, adil bir şe­kil­de kul­lan­mak mec­bu­ri­ye­tin­de­si­niz.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ayı­rım yok, doğ­ru de­ğil.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Ke­şan Be­le­di­ye­si, ka­na­li­zas­yo­nu­nu ya­pı­yor, İl­ler Ban­ka­sı­na borç­la­nı­yor, Ke­şan hal­kı borç­la­nı­yor, dev­let­ten bir li­ra pa­ra yok ve o şe­kil­de ya­pı­lı­yor.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Bü­tün be­le­di­ye­ler öy­le.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Ha­yır, bü­tün be­le­di­ye­ler öy­le de­ğil. Ni­ye o za­man, La­la­pa­şa Be­le­di­ye­si­nin ka­na­li­zas­yo­nu ve yol­la­rı ta­ma­mıy­la Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın des­te­ğiy­le ya­pı­lı­yor? Kıs­kan­dı­ğım için söy­le­mi­yo­rum, da­ha iyi­si ya­pıl­sın. Da­ha iyi­si ya­pıl­sın ama, ana­lık ba­ba­lık ya­pıl­ma­sın.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Han­gi par­ti­li?

BAŞ­KAN - Sa­yın Ça­kır, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - AKP'li.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ha­yır, ha­yır; Sü­loğ­lu?..

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Ha­yır, La­la­pa­şa.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sü­loğ­lu han­gi par­ti­li?

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Sü­loğ­lu Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li, evet.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Da­ha ne?..

RA­SİM ÇA­KIR (De­vam­la) - Bir li­ra pa­ra ver­mi­yor­su­nuz, İl­ler Ban­ka­sı­na borç­la­nı­yor, hal­kı borç­la­nı­yor ve o şe­kil­de ya­pı­lı­yor, pa­ra­sı­nı da hal­kı öde­ye­cek.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ez­be­re ko­nu­şu­yor­sun.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Hiç­bir şe­kil­de ez­be­re ko­nuş­mam.

BAŞ­KAN - Şah­sı adı­na, Ur­fa Mil­let­ve­ki­li Ve­dat Me­lik.

Sa­yın Me­lik, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (Şan­lı­ur­fa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 16'ncı mad­de­si üze­rin­de ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ön­ce­lik­le he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin her za­man ve han­gi si­ya­si ik­ti­dar iş ba­şın­da olur­sa ol­sun çok güç­lü bir si­lah­lı kuv­vet­le­re sa­hip ol­ma­sı ge­rek­ti­ği tar­tı­şıl­maz bir ko­nu­dur. Bu ko­nu za­ten yal­nız ül­ke­miz­de­ki ba­zı resmî ku­rum­la­rın de­ğil, he­pi­mi­zin ya­şa­mı­nın bir bö­lü­mün­de gö­rev al­dı­ğı Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin bağ­rın­dan çık­tı­ğı, hal­kı­mı­zın da tar­tış­ma­sız ka­bul et­ti­ği bir ger­çek­tir. An­cak, bir si­lah­lı kuv­ve­tin, do­la­yı­sıy­la Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin gü­cü, yal­nız onun hâli­ha­zır­da­ki vu­ru­cu gü­cüy­le sı­nır­lı de­ğil­dir. Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin gü­cü, Tür­ki­ye'nin eko­no­mik gü­cüy­le bağ­lan­tı­lı­dır. Çün­kü ül­ke eko­no­mi­si ne ka­dar güç­lü olur­sa ol­sun si­lah­lı kuv­vet­le­ri de o ka­dar güç­lü olur. Bu­nun ör­nek­le­ri­ni ken­di ta­ri­hi­miz­de gö­re­bi­le­ce­ği­miz gi­bi, İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nda da açık­ça gö­re­bil­mek­te­yiz.

Os­man­lı top­rak­la­rın­da yol bu­lun­ma­ma­sı, Os­man­lı ima­lat sa­na­yi­si­nin ve bu­na bağ­lı ola­rak sa­vaş sa­na­yi­si­nin ol­ma­ma­sı­nın so­nuç­la­rı­nı he­pi­miz de­fa­lar­ca oku­duk. Os­man­lı or­du­la­rı ne Me­di­ne'yi mü­da­faa eder­ken ne Sü­veyş ha­rekâtın­da ne Fi­lis­tin'de ne Bas­ra cep­he­sin­de ne de Sa­rı­ka­mış'ta ko­mu­tan­la­rı­nın kö­tü yö­ne­ti­mi ve­ya as­ker­le­ri­nin çar­pış­mak­tan ka­çın­ma­sın­dan do­la­yı ye­nil­me­miş­tir. Bu ye­nil­gi­le­rin tek ne­de­ni, 90 bin şe­hit ver­di­ği­miz Sa­rı­ka­mış fa­ci­asın­da da ol­du­ğu gi­bi, dev­le­tin il­kel eko­no­mik ya­pı­sın­dan kay­nak­la­nan lo­jis­tik des­te­ğin sağ­la­na­ma­ma­sı­dır. İkin­ci Dün­ya Sa­va­şı'nda da as­lın­da ye­ni­len Ja­pon or­du­su de­ğil­dir. Ger­çek­te sa­va­şın ga­li­bi, o yıl­lar­da bi­le baş­ta ta­rım ve sa­na­yi ol­mak üze­re Ja­pon­ya'dan kat kat güç­lü olan Ame­ri­kan eko­no­mi­si­dir, Ame­ri­kan tek­no­lo­ji­si­dir, iyi eği­til­miş Ame­ri­kan in­sa­nı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yup dü­şün­dü­ğü­nüz za­man, Tür­ki­ye'de böy­le bir eko­no­mik ya­pı­dan bah­set­mek müm­kün mü­dür? Ama, son bir haf­ta­dır yap­mak­ta ol­du­ğu­muz büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de baş­ta Sağ­lık, Millî Eği­tim, Ta­rım ve Ener­ji Ba­kan­la­rı­nın ko­nuş­ma­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man, bi­zim bü­tün so­run­la­rı­mı­zın AKP İk­ti­da­rıy­la bir­lik­te çö­zül­me­ye baş­lan­mış ol­du­ğu­nu, ama bi­zim ha­be­ri­miz ol­ma­dı­ğı­nı an­lı­yo­ruz.

Ama, bir de ma­dal­yo­nun di­ğer yü­zü­ne bak­mak ge­re­ki­yor. As­lın­da so­run çok, yal­nız, za­man kı­sıt­lı ol­du­ğu için ben sa­de­ce ma­dal­yo­nun bir bö­lü­mün­den bah­set­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ül­ke­de, hâlen on bin­ler­ce il­köğ­re­tim ça­ğın­da ço­cuk oku­la gi­de­me­mek­te­dir. Ni­ye gi­de­me­mek­te­dir? Çün­kü bun­lar, ai­le­le­riy­le bir­lik­te yı­lın ya­rı­sı­nı ül­ke­nin de­ği­şik böl­ge­le­rin­de ge­çi­ci ta­rım iş­çi­si ola­rak ge­çir­mek­te­dir­ler. Dört yıl­dır AKP Hükûme­ti bu ko­nu­da bir ar­pa bo­yu da­hi yol al­ma­mış­tır.

Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı her ko­nuş­ma­sın­da "Hay­di Kız­lar Oku­la" kam­pan­ya­sıy­la oku­la baş­lat­tık­la­rı kız ço­cuk­la­rı­nın sa­yı­sı­nı ver­mek­te­dir, ama, oku­la de­vam eden kız ço­cuk­la­rı­nın sa­yı­sı­nı ve­re­me­mek­te­dir. Çün­kü, yal­nız kız ço­cuk­la­rı­nın de­ğil, er­kek ço­cuk­la­rı­nın da oku­la gön­de­ri­le­me­me­si­ni ve­ya gi­de­me­me­si­ni salt sos­yo­kül­tü­rel ne­den­le­re bağ­la­mak­ta­dır; çün­kü, ko­nu­dan ya ha­be­ri yok­tur ya da il­gi­len­me­mek­te­dir.

Ba­kın, ben si­ze bu ko­nuy­la il­gi­li bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. 26 Ocak 2006 ta­ri­hin­de, ya­ni on bir ay ön­ce ben Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na bir so­ru yö­nelt­mi­şim ve de­mi­şim ki: Cey­lan­pı­nar Ta­rım İş­let­me­sin­de ya­şa­yan gö­çer­le­rin ço­cuk­la­rı her­han­gi bir oku­la gi­de­mi­yor­lar. Bu so­ru­na na­sıl bir ça­re bul­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz? Kı­sa­ca ver­di­ği ce­vap şu­dur: "En kı­sa sü­re­de çö­ze­ce­ğim, o böl­ge­ye pre­fab­rik bir okul yap­tı­ra­ca­ğım." Biz bu ko­nu­yu Ur­fa'da da ta­kip et­tik. İl­gi­li mü­dür­ler­le her gö­rüş­me­miz­de "Ta­mam, biz Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan ta­li­mat al­dık, yaz ay­la­rı­nın so­nun­da iha­le­yi ya­pa­rak 2006-2007 yı­lın­da bu ço­cuk­la­rı öğ­re­ti­me baş­la­ta­bi­le­ce­ğiz." de­miş­ler­dir. Bu ço­cuk­la­rın ge­çen yıl­ki sa­yı­la­rı 550'dir. Bu ko­nu­yu bi­ze ile­ten gö­çer ai­le­le­ri­ne de, dev­le­tin ba­ka­nı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) - On gün son­ra açı­lı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­lik, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET VE­DAT ME­LİK (De­vam­la) - O sey­yar okul açı­yor, onu da söy­le­ye­ce­ğim.

…söz ver­di, hiç me­rak et­me­yin, bu yıl oku­lu­nu­za ka­vu­şa­cak­sı­nız, de­dik; ama, on bir ay geç­ti­ği hâlde Sa­yın Ba­kan bu oku­lu aça­ma­dı. Bi­rin­ci sö­mestr bit­mek üze­rey­ken, ço­cuk­lar ilk ya­rı­yı bi­tir­mek üze­rey­ken Sa­yın Ba­kan ge­çen gün di­yor ki: "Müj­dem ol­sun, on gün son­ra on­la­ra sey­yar okul gön­de­re­ce­ğim."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz ko­nu­su ço­cuk­lar da, Türk va­tan­daş­la­rı gi­bi sı­ra­sı gel­di­ğin­de Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­rin­de gö­rev ala­cak­lar­dır. Ça­ğı­mız­da güç­lü bir or­du için baş­ta kal­kın­ma­sı­nı sağ­la­mış bir eko­no­mi ve bu­nun için de iyi eği­til­miş fert­ler ge­re­kir. Ül­ke­miz­de­ki fert­le­rin, ya­rın gü­ven­lik güç­le­ri­miz­de gö­rev ala­cak fert­le­rin iyi eği­ti­lip eği­til­me­di­ği­nin ce­va­bı­nı da siz­le­re bı­ra­kı­yo­rum.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na, Edir­ne Mil­let­ve­ki­li Nec­det Bu­dak.

Sa­yın Bu­dak, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

NEC­DET BU­DAK (Edir­ne) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 16'ncı mad­dey­le il­gi­li şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, Millî Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı büt­çe­mi­zin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Ta­bii, bu­ra­da, mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız bu mad­dey­le il­gi­li ola­rak ko­nu­şul­ma­sı ge­re­ken­ler­den çok Edir­ne'yle il­gi­li söy­le­di. Ama, bu mad­dey­le ve Edir­ne'yle il­gi­li olan DFİF ola­yı var Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ve Trak­ya­bir­lik'in 110 bin ay­çi­çe­ği üre­ti­ci­si var, 180 tril­yon DFİF kre­di bor­cu­nu AK Par­ti Hükûme­ti, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, bu Grup sil­di. Ben, Edir­ne­li ola­rak, Trak­ya­lı ola­rak bu Gru­ba te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - CHP'li seç­me­ne te­şek­kür et sen.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sa­na oy ve­ren­le­re te­şek­kür et.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ay­rı­ca… Ay­rı­ca… Ay­rı­ca, Ke­şan CHP Be­le­di­ye­si…

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - CHP'li de­le­ge­le­re te­şek­kür ede­cek­sin.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Se­ni mil­let­ve­ki­li ya­pan Edir­ne­li­le­re te­şek­kür et.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ke­şan Be­le­di­ye­si, CHP, elek­trik alt­ya­pı­sı­na 6,6 tril­yo­nu bu Grup çı­kar­dı ve…

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - Se­ni bi­rin­ci sı­ra­ya ge­ti­ren­le­re te­şek­kür et. CHP'nin de­le­ge­le­ri­ne te­şek­kür et.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - …Trak­ya'da tek ör­nek­tir Ke­şan CHP Be­le­di­ye­si, AK Par­ti Hükûme­tin­den 6 tril­yon ala­rak, tüm elek­trik­ler yer al­tı­na alın­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Se­nin yü­zün iki ta­ne, iki yüz­lü­sün sen!

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Be­le­di­yey­le ne ala­ka­sı var?

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ke­şan Be­le­di­ye­si CHP be­le­di­ye­si…

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Sen ne an­lar­sın CHP'den?

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - 3 tril­yon­luk has­ta­ne, 8 tril­yon­luk kül­tür si­te­si, 6 ta­ne köp­rü, Sa­ros Kör­fe­zi tu­rizm mer­ke­zi ilan edil­di, do­ğal ga­zı gel­di. Bun­lar bu Grup sa­ye­sin­de ya­pıl­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Be­le­di­yey­le ne ala­ka­sı var bun­la­rın, be­le­di­yey­le?

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sa­na oy ve­ren seç­men­ler oy­la­rı­nı ha­ram edi­yor!

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Bir baş­ka olay: Ham­za­de­re Ba­ra­jı, se­kiz yıl­dır çi­vi ça­kıl­mı­yor­du, yüz­de 1 fi­zi­ki ger­çek­leş­me var­dı. Ge­çen yıl 17 tril­yon öde­nek çık­tı, yüz­de 10 fi­zi­ki ger­çek­leş­me ol­du. Bu­ra­sı CHP be­le­di­ye­si­nin ala­nı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Kay­ma­kam­lar­la gi­di­yor­sun köy­le­re ama, kay­ma­kam­lar­la. Yal­nız köy­le­re gi­de­mi­yor­sun.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Baş­ka olay: Uzun­köp­rü Be­le­di­ye­si DYP be­le­di­ye­si. Bu Grup Millî Pi­yan­go çe­ki­li­şi­ni DYP'li be­le­di­ye için yap­tı ve dün­ya­nın en uzun ta­rihî taş köp­rü­sü 14 tril­yon li­ra­ya iha­le­si ya­pıl­dı; DYP'li be­le­di­ye. Bu Grup yap­tı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Be­le­di­yey­le ne ala­ka­sı var onun? Be­le­di­ye baş­ka­nı­nı hac­ca gön­der­di­niz.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Si­zi geç­miş, si­zi!

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ka­na­li­zas­yon, tüm il­çe­ler­de par­ti far­kı gö­zet­mek­si­zin, Sü­loğ­lu da­hil… Sü­loğ­lu Be­le­di­ye­si­ni söy­le­di, CHP'li be­le­di­ye, doğ­ru, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın il­çe­si…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sen Edir­ne'ye gi­re­mi­yor­sun bi­le, Edir­ne'ye.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Mil­let­ve­ki­li­mi­zin il­çe­si ve kırk yıl­dır tar­tı­şı­lan ka­na­li­zas­yon bu Gru­bun sa­ye­sin­de baş­la­tıl­dı. Onun için ben Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ya, be­le­di­yey­le ne ala­ka­sı var? Sü­loğ­lu hal­kıy­la…

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Ney­se, se­çim­ler­den son­ra ge­lir­sin ko­nu­şur­sun ba­ka­lım ora­da.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Edir­ne Be­le­di­ye­si CHP be­le­di­ye­si. Edir­ne'nin iç­me su­yu 1,3 tril­yon, bu Grup yap­tı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Se­ni mil­let­ve­ki­li de bu Grup yap­tı. Se­ni dö­nek se­ni!

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Edir­ne gi­ri­şi, 3 tril­yon­luk Edir­ne gi­ri­şi yo­lu AK Par­ti Hükûme­ti ta­ra­fın­dan ya­pıl­dı, CHP be­le­di­ye­si­ne ya­pıl­dı.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ta­mam­lan­ma­dı, ta­mam­lan­ma­dı.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ta­mam­lan­dı.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Öde­nek yok di­ye ta­mam­lan­ma­dı. Ya­lan söy­le­me.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ay­rı­ca, Edir­ne ili­miz Tür­ki­ye'de­ki en kir­li il­ler­den bi­ri­si. Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, BO­TAŞ ve Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­mı­zın kat­kı­sıy­la 2007'de do­ğal ga­za ka­vu­şu­yor. Bu da yi­ne bu Grup sa­ye­sin­de ol­du. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Se­nin sa­yen­de da­ha da kir­len­di Edir­ne.

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - Ah­la­kı­nı kir­let­tin, ah­la­kı­nı.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Si­ya­si ah­la­kı­nı kir­let­tin Edir­ne'nin.

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Di­ğer bir olay: Edir­ne Be­le­di­ye­si, CHP be­le­di­ye­si, yağ­mur su­la­ma sis­te­mi bu Grup ta­ra­fın­dan ya­pıl­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben­ce, bu­ra­da, hiz­met an­la­mın­da ko­nu­şur­sak, ben çok da­ha sı­ra­la­rım. Ama, uy­ku­nu­zu da bi­raz aç­mış ol­duk. Şu var...

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sen­de ah­lak za­afı var, ah­lak!

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Şu var…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, be­nim mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım, Edir­ne ile An­ka­ra ara­sın­da so­ğuk­luk ya­ra­tır­sa­nız, bu hiz­met­le­ri da­ha faz­la yap­ma­da biz güç­lük çe­ke­riz.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ne yap­tın ki? Ne yap­tın?

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Siz­ler bu­ra­da kat­kı­da bu­lu­nur­sa­nız, biz da­ha çok hiz­met ede­riz.

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Se­nin ya­pa­ca­ğın hiz­met kal­sın za­ten. Sen­den ne hiz­met is­te­ye­ce­ğiz ya? Sen ne­sin ki, hiz­met ede­cek­sin sen?

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - O ba­kım­dan, bu hiz­met­ler...

Ba­kın, ben si­ze bir şey söy­le­ye­yim mi...

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Sen yap­san yap­san ken­di­ne ya­par­sın! Baş­ka­sı­na ne ya­pa­cak­sın?

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ba­kın, ben si­ze bir şey söy­le­ye­yim mi: Cum­hu­ri­yet de­ğer­le­ri üze­rin­den, ma­ne­vi de­ğer­ler üze­rin­den... Cum­hu­ri­yet de­ğer­le­ri­miz, ma­ne­vi de­ğer­le­ri­miz he­pi­mi­zin or­tak de­ğer­le­ri.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sen ha­riç!

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Ama, bu dö­nem­de, öy­le, Tür­ki­ye'de bir si­ya­set oluş­tu ki, bu de­ğer­ler or­tak de­ğer­ler.

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - Sen se­çim­de yap­tı­ğın ko­nuş­ma­la­rı ak­lı­na ge­tir!

NEC­DET BU­DAK (De­vam­la) - Bun­lar üze­rin­den be­da­va si­ya­set bit­ti. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

Eğer ül­ke­mi­zi se­vi­yor­sak, bay­ra­ğı­mı­zı se­vi­yor­sak, Ata­türk'ü se­vi­yor­sak, Müs­lü­man'sak, bu ül­ke için hiz­met ede­ce­ğiz ve ça­lı­şa­ca­ğız.

Sev­gi ve say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Bun­la­ra "ka­ra par­ti" di­yen sen de­ğil miy­din! "Ka­ra par­ti" di­yen sen de­ğil miy­din, ka­ra par­ti! "Ka­ra par­ti" di­yen sen de­ğil miy­din Nec­det? Na­sıl ol­du da şim­di "AK Par­ti" ol­du? "Ka­ra par­ti" di­ye be­nim­le be­ra­ber köy köy gez­din!

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Bi­zi sat­tı, ya­rın si­zi de sa­ta­cak!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de­nin oy­la­ma­sın­dan ön­ce, Ko­mis­yon Baş­kan­lı­ğı­nın bir söz ta­le­bi var­dır. Ko­mis­yo­na söz ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, 16'ncı mad­de­nin ikin­ci pa­rag­ra­fı­nın ikin­ci sa­tı­rı­nın so­nun­da­ki "ikin­ci" ke­li­me­si­nin "bi­rin­ci" ol­ma­sı ge­re­ki­yor. Dü­zel­til­me­si­ni ta­lep edi­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Ge­rek­li not alın­mış­tır.

Sa­yın Ka­ra­pa­şoğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

17'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ya­ban­cı ül­ke­le­re ya­pı­la­cak hiz­met kar­şı­lık­la­rı

MAD­DE 17- (1) Ma­li­ye Ba­ka­nı;

a) Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğın­ca ya­ban­cı ül­ke­le­re ve ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra ki­ra­ya ve­ri­len ve­ya bir hiz­me­tin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­sin­de kul­la­nı­lan ka­ra, de­niz ve ha­va ta­şıt­la­rın­dan alı­nan ki­ra ve­ya üc­ret tu­tar­la­rı­nı,

b) Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­nin öğ­re­nim ve eği­tim mü­es­se­se­le­rin­de oku­tu­lan ve eği­tim gö­ren ya­ban­cı uy­ruk­lu su­bay, ast­su­bay ve­ya er­le­re ya­pı­lan gi­der­ler kar­şı­lı­ğın­da il­gi­li dev­let­ler­ce öde­nen tu­tar­la­rı,

c) NA­TO ma­kam­la­rın­ca ya­pı­lan an­laş­ma ge­re­ğin­ce ye­dek ha­va­alan­la­rı­nın ba­kım ve ona­rım­la­rı için öde­ne­cek tu­tar­la­rı,

ay­nı amaç­la kul­la­nıl­mak üze­re bir yan­dan ge­nel büt­çe­ye ge­lir, di­ğer yan­dan yu­ka­rı­da ya­zı­lı ku­ru­luş büt­çe­le­rin­de açı­la­cak özel ter­tip­le­re öde­nek kay­det­me­ye ve bu su­ret­le öde­nek kay­de­di­len tu­tar­lar­dan yı­lı için­de har­can­ma­yan kı­sım­la­rı er­te­si yı­la dev­ret­me­ye yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na Edir­ne Mil­let­ve­ki­li Ne­jat Gen­can.

Sa­yın Gen­can, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA NE­JAT GEN­CAN (Edir­ne) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Edir­ne mil­let­ve­kil­le­ri ar­ka ar­ka­ya ko­nuş­ma şan­sı­nı kul­lan­dık herhâlde. Ben Nec­det ar­ka­da­şı­mı­zın söy­le­dik­le­ri­nin bir kıs­mı­na ce­vap ve­re­ce­ğim ama, bir eleş­ti­ri şek­lin­de de­ğil, on­la­rın yap­tık­la­rı­nın ya­nın­da ya­pa­ma­dık­la­rı­nı söy­le­ye­ce­ğim.

2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin 17'nci mad­de­si üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Şah­sım ve Gru­bum adı­na yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; "Ya­ban­cı ül­ke­le­re ya­pı­la­cak hiz­met kar­şı­lık­la­rı" baş­lık­lı 17'nci mad­de­de, Ma­li­ye Ba­ka­nı­na, il­gi­li ku­ru­luş büt­çe­le­ri­ne öde­nek kay­de­di­len tu­tar­la­rın yı­lı için­de har­can­ma­yan kı­sım­la­rı­nı er­te­si yı­la dev­ret­me ko­nu­sun­da yet­ki ve­ril­mek­te­dir. Kı­sa­ca­sı, il­gi­li ku­ru­luş­la­ra öde­nek­le­ri­ni so­nu­na ka­dar har­ca­ma ko­nu­sun­da bir uya­rı mad­de­siy­le kar­şı kar­şı­ya­yız.

Büt­çe­nin da­ha ve­rim­li ol­ma­sı açı­sın­dan, bu şe­kil­de özel­lik içe­ren mad­de­le­ri büt­çe­nin ge­ne­li­ne yay­ma­lı­yız. Ak­si hâlde, ku­rum­la­rın bu öde­nek­le­ri yıl so­nun­da kul­lan­ma gi­bi bir zo­run­lu­luk içe­ri­si­ne gir­di­ği­ni gör­mek­te­yiz.

Hükûme­tin 2007 yı­lı içe­ri­sin­de ger­çek­leş­tir­me­yi ön­gör­dü­ğü har­ca­ma­la­rı gös­te­ren 2007 yı­lı büt­çe­si­nin gö­rüş­me­le­ri­ni ta­mam­la­ya­rak bi­tir­mek üze­re­yiz.

Ne ya­zık ki, bu büt­çe­nin de, hiç­bir re­form içer­me­di­ği, son dört yıl­dır ya­pı­lan büt­çe­le­rin de­va­mı ni­te­li­ğin­de ol­du­ğu­nu hep bir­lik­te gö­rü­yo­ruz. Bu büt­çe­nin de ne­re­sin­den tu­ta­ca­ğı­mı­zı bi­le­mi­yo­rum. İş­te si­ze ka­yıp bir yıl da­ha önü­müz­de.

2007 yı­lı büt­çe­si ül­ke­miz için ha­ya­ti önem­de olan, sos­yal ve eko­no­mik alt­ya­pı­nın ge­liş­ti­ril­me­si ve ye­ni­len­me­si, ön­ce­lik­li ya­tı­rım­la­rın ger­çek­leş­ti­ril­me­si, ta­rım­da ye­ni­den ya­pı­lan­ma, sos­yal sek­tör­ler­de hız­lı ge­liş­me, is­tih­da­mın ar­tı­rıl­ma­sı, böl­ge­sel kal­kın­ma gi­bi ko­nu­la­rı dış­la­yan, bun­la­rın ger­çek­leş­me­sin­de ol­duk­ça ye­ter­siz ka­lan bir büt­çe­dir.

2007 yı­lı büt­çe­sin­de, büt­çe gi­der­le­ri için 204,9 mil­yar YTL öde­nek ay­rı­lır­ken, büt­çe ge­lir­le­ri 188,2 mil­yar YTL ola­rak tah­min edil­mek­te­dir. En iyi ih­ti­mal­le büt­çe­miz 2007 yı­lın­da 16,7 mil­yar YTL açık ve­re­cek­tir. Fa­iz dı­şı büt­çe faz­la­sı ise, 36,2 mil­yar YTL ola­rak ön­gö­rül­mek­te­dir.

İş­te, si­ze, ya­tı­rım­la­rı ke­sin, büt­çe­yi kı­sın, har­ca­ma­la­rı dur­du­run, ön­ce ben­den al­dı­ğı­nız borç­la­rı ve fa­iz­le­ri­ni öde­yin di­yen IMF et­ki­siy­le ha­zır­lan­mış büt­çe ra­kam­la­rı. Son beş yıl­dır IMF gö­ze­ti­min­de ve ona­yı alı­na­rak ha­zır­la­nan büt­çe­le­rin de­ğiş­mez il­ke­si bu­dur: Yüz­de 6,5 fa­iz dı­şı faz­la he­de­fi. Ye­ni büt­çe­de fa­iz öde­me­le­ri­nin dı­şın­da ka­lan öde­nek­ler­den de yüz­de 6,5 ora­nın­da bir ke­sin­tiy­le pa­ra ar­tır­mak, ta­sar­ruf et­mek zo­run­da­yız.

Bu­nu na­sıl ya­pa­cak­sı­nız? Har­ca­ma­la­rı kı­sa­cak­sı­nız, ya­tı­rım­la­rı, za­ten ol­ma­yan ya­tı­rım­la­rı kı­sa­cak­sı­nız, hat­ta ve hat­ta emek­li­nin ma­aşı­nı, sağ­lık ve eği­tim gi­de­ri­ni, bes­len­me­si­ni azal­ta­cak­sı­nız. Bun­lar da ye­ter­li ol­ma­ya­cak, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ye­ni ver­gi­ler ve zam­la­rı dev­re­ye so­ka­cak­sı­nız. Büt­çe­nin ge­lir ka­le­mi­nin te­me­li­ni oluş­tu­ran ver­gi ge­lir­le­rin­de­ki ar­tış he­de­fi­nin enf­las­yo­nun 2 ka­tı dü­ze­yin­de ol­ma­sı, ye­ni ver­gi ar­tış­la­rı­nın en so­mut gös­ter­ge­si­dir. Elek­tri­ğe zam, do­ğal ga­za zam, mev­cut ver­gi oran­la­rın­da ar­tış ve de ye­ni ver­gi­ler biz­le­ri bek­le­mek­te­dir. Şim­di bu zam­la­ra kar­şı çı­ka­cak­sı­nız. Sa­kın kar­şı çık­ma­yın.

Bu zam­la­rın dı­şın­da, siz­le­re, büt­çe­nin il­ginç bir ge­lir ka­le­min­den bah­set­mek is­ti­yo­rum: Dev­let, 2007 yı­lın­da 3,2 mil­yar YTL ce­za ke­se­cek, ya­ni, ge­lir ka­le­mi­ne ko­nu­lan bir ce­za ka­le­mi. Dik­kat edin, il­gi­li bi­rim­ler, her gün al­dı­ğı bir emir­le gö­re­ve çı­ka­cak, bu­gün bu ka­dar ce­za ke­si­le­cek di­ye emir­ler yağ­dı­rı­la­cak.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zın 6 Ocak 2003 ta­rih­li Mil­li­yet ga­ze­te­sin­de ya­yın­la­nan ifa­de­le­riy­le siz­le­re ses­len­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız şöy­le di­yor: "Biz, ver­gi ada­le­ti­ni sağ­la­mak is­ti­yo­ruz. Ver­gi­nin adil, oran­la­rı­nın ma­kul ol­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. An­cak, do­lay­sız ver­gi­ler yüz­de 30'la­ra düş­müş, bu­na kar­şı­lık do­lay­lı ver­gi­ler yüz­de 70'le­re çık­mış­tır. Do­lay­lı ver­gi­le­rin ora­nı­nın yüz­de 70'le­re çık­tı­ğı bir ül­ke­de ver­gi ada­le­tin­den bah­se­dil­me­si müm­kün de­ğil­dir. Bu çar­pık ya­pı­yı dü­zelt­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Bu ya­pı de­ğiş­me­dik­çe he­def­le­re ulaş­mak çok zor. Bu ne­den­le, ger­çek­leş­ti­re­ce­ği­miz ver­gi dü­zen­le­me­le­riy­le ön­ce­lik­le bu ya­pı­yı or­ta­dan kal­dır­ma­yı amaç­lı­yo­ruz." Bu söz­ler Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za ait. Sa­yın Ba­ka­nım, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de do­lay­lı ver­gi­le­rin ora­nı yüz­de 50 ci­va­rı. 2007 yı­lı büt­çe­si­nin do­lay­lı ver­gi­le­ri yüz­de 72. İş­te, 2003'te söy­le­di­ği­niz ver­gi ada­le­ti 2007 yı­lın­da bu şe­kil­de uy­gu­la­nı­yor!

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; son dört yıl­dır ya­pı­lan büt­çe­ler­de ol­du­ğu gi­bi 2007 büt­çe­sin­de de ya­tı­rım ka­lem­le­rin­de azal­ma­lar de­vam edi­yor. İs­tih­da­mı ar­tır­mak için ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın mut­la­ka ar­tı­rıl­ma­sı ge­re­kir. Özel sek­tö­rün ya­tı­rım yap­ma­sı­nı bek­le­mek ye­ter­li de­ğil­dir. Özel sek­tö­rün 2006 yı­lın­da­ki yüz­de 14'lük ya­tı­rım ar­tı­şı­na kar­şın 2007 yı­lın­da­ki ya­tı­rım ar­tı­şı, iyim­ser bir ba­kış açı­sıy­la, sa­de­ce yüz­de 6 ola­rak ön­gö­rü­lü­yor. 2006 yı­lın­da­ki ka­mu ya­tı­rı­mı­nın yüz­de 1,2'lik ar­tı­şı siz­ce ye­ter­li mi­dir? Ül­ke­miz­de­ki yüz­de 10'la­rın üze­rin­de­ki iş­siz­li­ği bu şe­kil­de mi gi­de­re­ce­ğiz?

Ya­tı­rım­cı ku­ru­luş­la­rın büt­çe­le­ri de dü­şü­rü­lü­yor. Fa­iz öde­me­le­ri­nin 52,9 mil­yar YTL'yi bul­du­ğu 2007 yı­lı büt­çe­sin­de, 2006 büt­çe­sin­de 12,4 mil­yar YTL olan ya­tı­rım büt­çe­si 2007 yı­lın­da 12,1 mil­yar YTL'yle sı­nır­lı tu­tul­muş­tur. Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si yüz­de 5,3; Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si yüz­de 19,2; Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si yüz­de 14, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si yüz­de 12 ora­nın­da dü­şü­rül­müş­tür. Bu ko­nu­yu hal­kı­mı­zın tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; her ne ka­dar Hükûmet adı­na ko­nu­şan ba­kan­lar ve mil­let­ve­kil­le­ri "se­çim eko­no­mi­si uy­gu­lan­ma­ya­cak" de­se­ler de bu bir se­çim büt­çe­si ve se­çim san­dı­ğı­nın ipuç­la­rı­nı bu büt­çe­de gör­mek­te­yiz. Ye­ni sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­nin fi­nans­ma­nı için 31,6 mil­yar YTL, köy­le­rin ve kü­çük be­le­di­ye­le­rin alt­ya­pı­la­rı­nın des­tek­len­me­si­ni amaç­la­yan KÖY­DES ve BEL­DES pro­je­le­ri için 2,3 mil­yar YTL, ay­rı­ca ma­hallî ida­re­le­re ve fon­la­ra 17 mil­yar YTL öde­nek ay­rıl­mış­tır. Bun­lar iyi ge­liş­me­ler. Uma­rız, bu kay­nak­lar­la ya­pı­la­cak pro­je­le­rin uy­gu­lan­ma­sı ko­nu­sun­da ob­jek­tif kri­ter­ler ha­ya­ta ge­çi­ri­lir. Se­çim ya­tı­rı­mı har­ca­ma­sı ve yan­daş­la­ra kay­nak ak­ta­rı­mı şek­lin­de ha­ya­ta ge­çi­ril­me­me­si­ni di­li­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2006 büt­çe­sin­de 1 mil­yar YTL olan ye­dek öde­nek tu­ta­rı­nın 2007 büt­çe­sin­de 2,3 mil­yar YTL'ye çı­ka­rıl­ma­sı­nı dik­kat­le­ri­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Ar­tış ora­nı yüz­de 130. Bu büt­çe­de bun­dan baş­ka bu şe­kil­de ar­tı­rı­lan hiç­bir kay­nak yok. Bu ye­dek öde­nek, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na, ki­me is­ter­se, ne­re­ye is­ter­se kul­lan­mak üze­re tah­sis edi­li­yor. Ta­bii "bu­nun se­çim­le uzak­tan ya­kın­dan il­gi­si yok" di­ye­cek­si­niz, ama, az ön­ce Ra­sim ar­ka­da­şı­mın söy­le­di­ği ve Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­zı öve­rek ce­vap ve­ren Nec­det ar­ka­da­şı­mın ko­nuş­ma­la­rı­nı, ben, bu­ra­da bir da­ha ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Bu­nun bun­dan fark­lı kul­la­nıl­ma­ya­ca­ğı­nı, ben de bu­ra­dan bir da­ha söy­le­mek is­ti­yo­rum. Hep bir­lik­te gö­re­ce­ğiz, özel­lik­le bu öde­ne­ğin kul­la­nıl­ma­sın­da vü­cut di­lin­den an­la­ma kri­te­ri esas ola­cak­tır.

2007 büt­çe­si de ne ya­zık ki, es­na­fı­mı­za umut ver­mi­yor, ha­yal kı­rık­lı­ğı ve umut­suz­luk ve­ri­yor. İş­te bu büt­çe­den es­na­fa en bü­yük müj­de, 2007 yı­lı­nın en bü­yük özel­leş­tir­me he­de­fi olan Halk­bank'ın blok sa­tı­şı­dır. Tak­di­ri es­na­fı­mı­za bı­ra­kı­yo­rum. Es­na­fı­mız, gü­nü gel­di­ğin­de ge­rek­li ce­va­bı ve­re­cek­tir.

Se­çim böl­gem Edir­ne'de es­naf kan ağ­lı­yor, çift­çi kan ağ­lı­yor, sa­na­yi­ci kan ağ­lı­yor, iş­siz­lik al­mış ba­şı­nı git­miş, genç­ler umut­suz, iş imkânı yok. Edir­ne ili­miz, sos­yo­eko­no­mik ge­liş­miş­lik sı­ra­la­ma­sın­da on al­tın­cı sı­ra­da ol­du­ğun­dan, kal­kın­ma­da ön­ce­lik­li il­ler ara­sın­da yer ala­ma­dı, al­ma­sı da müm­kün de­ğil. Ya­tı­rım­lar­dan hak et­ti­ği­ni bu yüz­den de ala­mı­yor, fa­kat ba­zı il­çe­le­ri­miz­de­ki ge­lir se­vi­ye­si Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sı­nın çok al­tın­da, hat­ta bin do­la­rın da al­tın­da. Bu­nu Nec­det ar­ka­da­şı­mız biz­den da­ha iyi bi­li­yor. Bu çer­çe­ve­de, il ba­zın­da kal­kın­ma­da ön­ce­lik­li il­ler ara­sı­na gi­re­mi­yor­sak, o za­man sı­nı­ra ya­kın il ve­ya il­çe­ler ba­zın­da kal­kın­ma­da ön­ce­lik­li sta­tü­de de­ğer­len­di­ril­mek is­ti­yo­ruz Edir­ne ola­rak. Bu du­ru­mun göz ar­dı edil­me­si yet­mez­miş gi­bi, ila­ve ola­rak, sı­nır ken­ti olan Edir­ne'de sı­nır ti­ca­re­ti ya­sak­lan­dı, ya­pıl­mı­yor. Yet­mez­miş gi­bi, yurt dı­şı­na çı­kış­lar­da harç uy­gu­la­ma­sı tek­rar gel­di. Yet­mez­miş gi­bi, yurt dı­şı­na çı­kış­lar­da haf­ta­lık ve onun ben­ze­ri sı­nır­la­ma­lar gel­di. Edir­ne hal­kı şaş­kın. Ne­den ce­za­lan­dı­rıl­dı­ğı­nı an­la­ma­ya ça­lı­şı­yor, bir tür­lü an­lam ve­re­mi­yor. Sa­na­yi­ci­miz, ti­ca­ret er­ba­bı­mız ha­re­ket ka­bi­li­ye­ti­ni yi­tir­miş bu­lun­mak­ta­dır. Böl­ge­miz, ül­ke­miz eko­no­mi­si­ni olum­suz yön­de et­ki­le­yen bu et­ken­ler­den do­la­yı et­ki­len­mek­te­dir. Ki­şi­le­rin se­ya­hat et­me öz­gür­lük­le­ri ih­lal edil­mek­te­dir.

2007 yı­lı büt­çe­sin­de ta­rım­sal des­tek­le­me tu­ta­rı 5,2 mil­yar YTL'dir. Ta­rım­sal des­tek­le­me­nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı yüz­de 0,84'tür. Bu oran, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de yüz­de 2 ve 3 dü­ze­yin­de­dir. Çift­çi­miz geç­miş büt­çe­ler­de ol­du­ğu gi­bi 2007 büt­çe­sin­de de des­tek­siz, ko­ru­ma­sız bı­ra­kıl­mış­tır. AB ül­ke­le­ri­nin ken­di çift­çi­si­ne ver­miş ol­du­ğu des­tek, bi­zim çift­çi­mi­ze ver­di­ği­miz des­tek­ten yak­la­şık 20 kat da­ha faz­la­dır.

Dün­ya­da ken­di ken­di­ne ye­ten ül­ke­ler­den bi­ri olan Tür­ki­ye'yi, ar­tık, ken­di ken­di­ne ye­te­mez nok­ta­ya ge­tir­di­niz. Şim­di, ken­di ken­di­ni bes­le­ye­me­yen bir ül­ke hâli­ne ge­len bir Tür­ki­ye var. 1980 yı­lın­dan gü­nü­mü­ze ta­rım ürün­le­ri it­ha­la­tı yüz­de 58 ora­nın­da art­mış­tır. De­ğer­len­dir­me ya­par­ken bu hu­sus­la­rı da göz önün­de bu­lun­dur­ma­nı­zı is­ti­yo­rum. Ta­rım sek­tö­rü­nün, eği­tim ve sa­vun­ma gi­bi, bir ül­ke­nin ge­le­ce­ği açı­sın­dan stra­te­jik öne­me sa­hip ol­du­ğu­nu göz önün­de bu­lun­dur­ma zo­run­da­sı­nız. Ta­rım ke­si­min­de ça­lı­şan nü­fu­su­mu­zun üret­ti­ği ürü­nün tar­la­da kal­ma­sı­na ne­den ola­cak fi­yat po­li­ti­ka­la­rı­nı uy­gu­la­ya­rak ta­rım ke­si­mi­nin bu ka­dar fa­kir­leş­me­si­ne se­yir­ci kal­ma­ya­ca­ğız.

Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da ba­zı kri­ter­ler var, on­la­rı bu­ra­da oku­ma­ya­ca­ğım, ama ben sa­de­ce çel­tik ko­nu­sun­da Nec­det ar­ka­da­şı­mız 2002 yı­lın­dan bu ya­na Edir­ne ili­mi­ze öde­nen des­tek­le­me pay­la­rı­nın çok yük­sek mik­tar­lar­da ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Ya­ni, 50 tril­yon­dan 100 tril­yon ci­va­rı­na çık­tı­ğı­nı söy­lü­yor. Ama ben sa­de­ce çel­tik­te Edir­ne eko­no­mi­si­nin, ya­ni Edir­ne ili­nin 35-40 tril­yon, sa­de­ce bu se­ne­ki fi­yat­lar­dan do­la­yı kay­bet­ti­ği­ni söy­le­mek is­ti­yo­rum. Ya­ni, ver­miş ol­du­ğu­nuz 100 tril­yo­nun bu çift­çi­nin ce­bin­den tüc­car ve­ya sa­tış­ta na­sıl alın­dı­ğı­nın he­sa­bı­nı siz­ler ve­re­cek­si­niz.

NEC­DET BU­DAK (Edir­ne) - Çel­tik fi­ya­tı yük­sel­di, 750-800 ol­du.

NE­JAT GEN­CAN (De­vam­la) - Şim­di yük­sel­di.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Hükûmet, bu yüz kı­zar­tı­cı yok­sul­laş­ma tab­lo­su kar­şı­sın­da ko­nuş­mak ye­ri­ne…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gen­can, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

NE­JAT GEN­CAN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Baş­ka­nım.

…utan­ma­lı ve si­ya­se­ten ge­re­ği­ni yap­ma­lı­dır. Hal­kı­mız 3 Ka­sım 2002 se­çim­le­rin­de oy ve­rir­ken, ge­lir da­ğı­lı­mın­da ada­let, si­ya­se­tin ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı, do­ku­nul­maz­lık­la­rın kal­dı­rıl­ma­sı, yol­suz­luk­lar­la mü­ca­de­le edil­me­si, top­lum­sal ger­gin­lik­le­rin or­ta­dan kalk­ma­sı gi­bi en te­mel ko­nu­lar­da de­ği­şim is­ti­yor­du. Fa­kat, 2007 yı­lı­na gel­di­ği­miz­de, Hükûmet, Av­ru­pa Bir­li­ği da­yat­ma­la­rı dı­şın­da Tür­ki­ye'yi nor­mal­leş­ti­re­cek hiç­bir ge­liş­me­nin al­tı­na im­za koy­ma­mış­tır. Ola­sı bir er­ken se­çim­de de­ği­şim ka­çı­nıl­maz­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ül­ke­mi­zin bir yıl­lık ya­tı­rım bek­len­ti, ge­liş­me, bü­yü­me umut­la­rı­nı içe­ren 2007 büt­çe ya­sa ta­sa­rı­sı­nın umut ver­me­di­ği­ni üzün­tüy­le ifa­de edi­yor, ek­ran­la­rı ba­şın­da biz­le­ri iz­le­yen va­tan­daş­la­rı­mı­zın…(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler)

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Kim iz­ler bu sa­at­te?

NE­JAT GEN­CAN (De­vam­la) - Var­sa, var­sa. Biz er­ken sa­at­ler­de ola­ca­ğı için öy­le dü­şün­dük.

…yak­laş­mak­ta olan ye­ni yıl ve Kur­ban Bay­ra­mı'nı kut­lu­yor, siz­le­ri de say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gen­can.

Şah­sı adı­na, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eli­taş.

Sa­yın Eli­taş, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 17'nci mad­de­si üze­ri­ne söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yak­la­şık, herhâlde on sa­at, on beş sa­ate ya­kın bir sü­re­dir…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bir o ka­dar da­ha ola­cak.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - On beş sa­ate ya­kın bir sü­re­dir büt­çe üze­rin­de gö­rüş­me­le­re de­vam edi­yo­ruz.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - On ye­di sa­at…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Herhâlde on ye­di sa­at ol­muş, bir on sa­at da­ha bir sü­re­miz var. Bu sü­re­de, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız ve biz­ler ger­çek­ten ko­nu hak­kın­da fay­da­lan­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir büt­çe­nin büt­çe ola­bil­me özel­li­ği, en te­mel özel­li­ği is­tik­rar­lı, ka­rar­lı ve ra­kam­la­rı­nın yıl so­nun­da tut­ma­sıy­la doğ­ru oran­tı­lı­dır. Da­ha ön­ce­ki mad­de­ler­de yap­tı­ğım ko­nuş­ma­da, bu­gü­ne ka­dar, 1983'ten 2006 yı­lı­na ka­dar ya­pı­lan büt­çe­ler içe­ri­sin­de hiç­bir he­de­fin ger­çek­leş­me­di­ği­ni ve­ya ger­çek­leş­me­ye yak­la­şan büt­çe­ler ol­ma­sı­na rağ­men, 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren ya­pı­lan büt­çe­le­rin ta­ma­men he­def­le­rin al­tın­da ve ka­mu­oyu­na, pi­ya­sa­ya, bu büt­çey­le il­gi­le­nen bü­tün ku­rum ve ku­ru­luş­la­ra gü­ven ver­di­ği­ni ifa­de et­miş­tim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2002 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, ka­mu ke­si­mi­nin borç­lan­ma ge­re­ği­nin 2001 ve da­ha ön­ce­ki yıl­lar­da yüz­de 20'le­re doğ­ru git­ti­ği­ni, yan­lış ha­tır­la­mı­yor­sam, 2001 yı­lın­da yüz­de 17, 2002 yı­lı ra­kam­la­rı bu­ra­da, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yak­la­şık yüz­de 13'ü… 2003'ten iti­ba­ren ka­mu ke­si­mi borç­lan­ma ge­re­ğin­de bir iyi­leş­mey­le kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yo­ruz. 2002 yı­lın­da gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 4,7'si, 2003 yı­lın­da 9,4'ü, 2004 yı­lın­da yüz­de 4,7'si ve 2005 yı­lın­da yüz­de 0,9'u, ya­ni, yüz­de 1'den da­ha aşa­ğı bir oran­da ka­mu ke­si­mi­nin borç­lan­ma ge­re­ği ol­muş. 2006 yı­lı önem­li bir yıl. 2006 yı­lı büt­çe­si, ha­ki­ka­ten ilk de­fa ka­mu net borç öde­yi­ci­si hâle gel­miş. Ka­mu ke­si­mi borç­lan­ma ge­re­ği, 2006 yı­lın­da, ilk de­fa ek­si­den, ya­ni, tek­nik de­yim­le bak­tı­ğı­mız­da, şim­di­ye ka­dar say­dık­la­rı­mı ar­tı ola­rak var­sa­yar­sak, ilk de­fa 2006 yı­lın­da ka­mu ke­si­mi borç­lan­ma ge­re­ği ol­ma­mış, in­şal­lah, yıl so­nu ra­kam­la­rı­nı bel­ki bir ay son­ra ala­ca­ğız, yıl so­nu ra­kam­la­rı­nın ka­mu ke­si­mi borç­lan­ma ge­re­ği­nin yüz­de 3'ler ci­va­rın­da ek­si ol­du­ğu­nu, borç­lan­ma ih­ti­ya­cı­nın ol­ma­ya­ca­ğı­nı gö­re­ce­ğiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 31 Ara­lık 2006, mü­ba­rek Kur­ban Bay­ra­mı. Bu ve­si­ley­le, tüm Türk mil­le­ti­nin, İs­lam âle­mi­nin mü­ba­rek Kur­ban Bay­ram­la­rı­nı teb­rik edi­yo­rum, büt­çe­mi­zin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Eli­taş.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Ça­kır, bu­yu­run.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nım­dan öğ­ren­mek is­ti­yo­rum: 2007 yı­lı büt­çe­si­ni in­ce­le­di­ği­miz­de, Edir­ne'nin Ham­za­de­re Ba­ra­jı'yla il­gi­li 4 mil­yon YTL'lik bir öde­nek ay­rıl­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Sa­yın Ba­ka­nın, yıl içe­ri­sin­de bu öde­ne­ği ar­tır­ma­ya yö­ne­lik bir pro­je­si, pla­nı var mı­dır?

İki: Yi­ne, Ener­ji Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şü­lür­ken sor­muş ol­du­ğum so­ru­ya ve­ri­len ce­vap­ta, Edir­ne'nin gi­riş yo­luy­la il­gi­li, iha­le­si ta­mam­lan­mış, alt­ya­pı­sı ya­pıl­mış, öde­nek bu­lun­du­ğun­da bu yo­lu ta­mam­la­ya­ca­ğız şek­lin­de bir ya­nıt al­dım. Sa­yın Ba­ka­nın, bu yo­lun ta­mam­lan­ma­sı­na yö­ne­lik öde­ne­ğin bu­lun­ma­sın­da gay­ret­le­ri ola­cak mı?

Bir de, Sa­yın Ba­ka­na sor­mak is­ti­yo­rum: Hükûme­ti­niz, aca­ba, mil­let­ve­kil­le­ri­ne…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ça­kır.

Sa­yın Çe­tin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Gü­nay­dın Sa­yın Ba­ka­nım. Hoş gel­di­niz. İlk mad­de­de sor­muş­tum, ya­nıt ala­ma­mış­tım. Geç­ti­ği­miz haf­ta, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­nız­da "Üc­ret­li­le­rin fiş ve fa­tu­ra top­la­ma zul­mü­ne 2007 yı­lın­da son ve­re­ce­ğiz." de­miş­ti­niz, ama, 20 Ara­lık 2006 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te'de­ki 259 sa­yı­lı teb­li­ği­niz­le fiş­le­rin top­lan­ma­sı­na iliş­kin önem­li ipuç­la­rı­nı ve­ri­yor­su­nuz ve ya­yım­la­dı­nız. Ya­ni, üc­ret­li­ler 2007 yı­lı içe­ri­sin­de fiş top­la­ya­cak mı top­la­ma­ya­cak mı? Bi­rin­ci so­rum bu.

İkin­ci so­rum da, yi­ne, ka­sım ayı­nın ilk haf­ta­sın­da, Sa­yın Baş­ba­kan özel ile­ti­şim ver­gi­si ora­nı­nın yüz­de 25'ten yüz­de 20'ye dü­şü­rü­le­ce­ği­ni söy­le­miş­ti. Ay­nı ko­nu Ulaş­tır­ma Ba­ka­nın­ca da açık­lan­mış­tı. Şim­di, ba­kı­yo­ruz, abo­ne olan­lar­dan alı­nan özel ile­ti­şim ver­gi­si­nin yüz­de 7,8 ar­tı­rı­la­rak, 2007 yı­lı için…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Ara­lık 2006 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la IMF'ye olan bor­cu­muz ne ka­dar­dır, 2002 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la ne ka­dar­dı?

2002 yı­lın­da ku­ru­lan şir­ket sa­yı­sı ile ka­pa­tı­lan şir­ket sa­yı­sı ne­dir? 2006 yı­lın­da yi­ne ku­ru­lan şir­ket sa­yı­sı ile ka­pa­tı­lan ne ka­dar­dır?

Araş­tır­ma pro­je­le­ri­ne ve­ri­len des­tek… 2002 yı­lı ile 2006 yı­lı­nı mu­ka­ye­se eder mi­si­niz?

Son ola­rak, çift­çi­mi­ze top­lam ta­rım­sal des­tek öde­me­si 2002'de ne ka­dar­dı, 2006'da ne ka­dar ol­muş­tur?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Işık.

Sa­yın Koç…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

2005 yı­lın­da büt­çe ge­lir ve gi­der ra­kam­la­rı­nın büt­çe kap­sa­mın­da­ki ku­rum­la­rın ge­lir ve gi­der­le­ri­ni yan­sıt­ma­dı­ğı bil­has­sa Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li söz­cü­ler ta­ra­fın­dan di­le ge­ti­ril­di. Uy­gu­la­nan eko­no­mik prog­ra­mın he­def­le­di­ği fa­iz dı­şı faz­la­ya ulaş­mak için, baş­ta Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ol­mak üze­re, mer­kezî ku­rum­lar ka­mu he­sap­la­rı­nı bi­linç­li bir şe­kil­de ek­sik gös­te­ri­yor­lar ifa­de­si di­le ge­ti­ril­di. Bu iş­lem­ler, ba­zı gi­der­le­rin ta­hak­kuk et­ti­ril­me­yip bek­le­til­me­si ve er­te­si yıl­la­ra dev­re­dil­me­si su­re­tiy­le ol­du­ğu gi­bi, çı­ka­rı­lan çe­şit­li tor­ba ya­sa­la­ra ko­nu­lan hü­küm­ler­le ge­lir ve gi­der­le­rin büt­çe­ye iliş­ki­len­di­ril­mek­si­zin mu­ha­se­be­leş­ti­ril­me­si şek­lin­de de ol­mak­ta­dır. Bi­rin­ci du­ru­ma en iyi ör­nek, sağ­lık har­ca­ma­la­rı, mü­te­ah­hit borç­la­rı ve KİT gö­rev za­rar­la­rı olur­ken, ikin­ci du­ru­ma ör­nek ise, emek­li­le­re ver­gi ia­de­si, çe­şit­li KİT'le­re ve­ya ka­mu ku­rum­la­rı­na yö­ne­lik dü­zen­le­me­ler id­di­ası yer al­dı. Bun­la­ra ka­tı­lı­yor mu­su­nuz ka­tıl­mı­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Kes­kin, bu­yu­run efen­dim.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Ba­ka­nım, ser­best böl­ge­le­rin ge­le­ce­ği hak­kın­da ne dü­şü­nü­yor­su­nuz? Bun­lar­dan sağ­la­nan ül­ke­ye yıl­lık kat­kı ne ka­dar­dır? Bun­la­rı ge­liş­tir­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kes­kin.

Sa­yın An­bar­cı­oğ­lu, bu­yu­run.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, bi­raz ön­ce mu­ha­le­fet­ten bir ar­ka­da­şı­mız, CHP'li be­le­di­ye­le­re yar­dım et­me­di­ği­ni­zi, di­ğer par­ti­den, bil­has­sa AK Par­ti­li olan be­le­di­ye­le­re yar­dım et­ti­ği­ni­zi söy­le­di. Eğer bu doğ­ruy­sa, Bur­sa'nın CHP'li Be­le­di­ye Baş­ka­nı olan Har­man­cık il­çe­si­ne yar­dı­mı kim yap­tı? Ay­nı şe­kil­de, Göy­nük­be­len bel­de­si, CHP'li bir be­le­di­ye baş­ka­nı­mız var­dır, ora­ya da si­zin pa­ra gön­der­di­ği­ni­zi bi­li­yo­ruz. Şu fo­toğ­raf­ta da gö­re­cek­si­niz, CHP'li Be­le­di­ye Baş­ka­nı ba­na bu se­ne pla­ket ver­di. Bun­la­rı siz gön­der­me­diy­se­niz, ki­min ta­ra­fın­dan gön­de­ril­di­ği­ni öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ça­kır, "Edir­ne Ham­za­de­re Ba­ra­jı'yla il­gi­li ola­rak ay­rı­lan öde­ne­ğe ila­ve­ten baş­ka öde­nek de ve­ri­le­cek mi?" di­ye so­ru­yor. Ham­za­de­re Ba­ra­jı, Trak­ya için fev­ka­la­de önem­li bir ba­raj. Sa­yın Nec­det Bu­dak'ın an­lat­tı­ğı­na gö­re, yıl­lar­dan be­ri de çi­vi ça­kıl­ma­mış bir ba­raj; fa­kat, Edir­ne'de, Trak­ya'da o ba­raj bü­yük çap­ta su­la­ma ola­rak kul­la­nı­la­cak ve yüz bin­ler­ce hek­tar alan su­la­na­cak bu­ra­da ve ora­da­ki su­la­ma­lar nor­mal, ar­pa buğ­day gi­bi ge­le­nek­sel mah­sul­le­rin de­ğil, pi­rinç gi­bi sa­na­yi ürü­nü, ya­ni, da­ha de­ğer­li ürün­le­rin ye­tiş­me­si­ne se­bep ola­ca­ğı için fev­ka­la­de de ve­rim­li bir ba­raj ve Hükûme­ti­miz de bu ba­ra­jın ya­pı­mı­na önem ve ön­ce­lik ve­ri­yor. Do­la­yı­sıy­la, ay­nen 2006 yı­lın­da ol­du­ğu gi­bi, Ham­za­de­re Ba­ra­jı'nın in­şa­atı­nı da­ha ile­ri saf­ha­la­ra ge­tir­me­le­ri için Hükûmet elin­den ge­le­ni ya­pa­cak­tır bu ko­nu­da. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Şim­di, Edir­ne gi­riş yo­lu­nun ya­pı­lıp ya­pıl­ma­ma­sı me­se­le­si. Ka­ra­yol­la­rı­na ait olan yol­lar Ka­ra­yol­la­rı ta­ra­fın­dan, bir de­fa, ya­pı­lır. Ama, bü­yük­şe­hir ve di­ğer be­le­di­ye­le­re ait yol­la­rı da be­le­di­ye­ler bi­ze yap­tır­ma­ya kalk­ma­sın­lar. Her be­le­di­ye ken­di şe­hir içi yo­lu­nu ken­di­si ya­par.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - O yol da Ka­ra­yol­la­rı­na ait Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Eğer Ka­ra­yol­la­rı­na ait­se o yol, hiç şüp­he­niz ol­ma­sın, o yol ya­pı­lır. Ama, be­le­di­ye­ye ait­se, be­le­di­ye ken­di va­zi­fe­si­ni iyi bil­sin ve o yo­lu­nu yap­sın.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Ka­ra­yol­la­rı­na ait, Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ka­ra­yol­la­rı­na ise, Ka­ra­yol­la­rı ya­par onu, hiç me­rak et­me­yin.

NEC­DET BU­DAK (Edir­ne) - Yap­tık, bit­ti Sa­yın Ba­ka­nım.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ama, be­le­di­yey­le il­gi­li bu­ra­da bir sü­rü şey­ler söy­le­di­niz Sa­yın Ça­kır. Şim­di kal­kı­lı­yor, dev­le­tin ver­gi­si öden­mi­yor, ver­gi­ler öden­mi­yor, kal­kı­lı­yor, efen­di­me söy­le­ye­yim, baş­ka iş­ler de ya­pıl­mı­yor... Dev­let de ver­gi­si­ni ala­cak, is­ter be­le­di­ye ol­sun, is­ter baş­ka şey ol­sun.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - AKP'li be­le­di­ye­ler­den alı­yor mu­su­nuz?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ver­gi­ler alın­dı­ğı za­man, "Ha­ciz gel­di, şu gel­di bu gel­di…" Dev­let ver­gi­si­ni alır.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - AKP'li be­le­di­ye­le­re ha­ciz gön­de­ri­yor mu­su­nuz Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Öde­mez­se, dev­le­tin ala­ca­ğı yo­lu var­dır, ona gö­re uy­gun ola­rak alır. Yok, AK Par­ti be­le­di­ye­si, yok CHP be­le­di­ye­si gi­bi lüt­fen ay­rım­cı­lık yap­ma­yın.

O Edir­ne'ye iç­me su­yu­nu şu AK Par­ti Hükûme­ti, şu grup ya­pı­yor, Dev­let Su İş­le­ri ya­pı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Nec­det Bey açık­la­dı.

NEC­DET BU­DAK (Edir­ne) - Yap­tık, tes­lim et­tik.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (De­vam­la) - Ya­ni, çok is­ter­se­niz bir da­ha ge­lir bir da­ha açık­lar. Edir­ne Mil­let­ve­ki­li ol­du­ğu için o bi­lir.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - İyi ta­le­be ye­tiş­ti­ri­yor­su­nuz! Val­la­hi ben­zi­yor sa­na!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, çok şü­kür si­ze ben­ze­mi­yor ya­ni, bi­ze ben­zi­yor.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bi­ze ben­ze­me­di­ği için si­zin ta­ra­fa gel­di. O ka­rak­ter­ler bi­ze la­zım de­ğil.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Çe­tin… Bir so­ru sor­dun Sa­yın Çe­tin, bir da­ki­ka, din­le de onu ce­vap­lan­dı­ra­yım.

Ba­kın, "Üc­ret­li­ler, 2007'de fiş top­la­ya­cak mı top­la­ma­ya­cak mı?" 2007 yı­lın­da üc­ret­li­ler, ver­gi ia­de­si için fiş top­la­ma­ya­cak, bu ke­sin. Ama, şim­di, teb­liğ, mev­cut du­ru­mu açık­lı­yor. Bu­nun­la il­gi­li ola­rak ha­zır­la­nan ka­nun ta­sa­rı­sı Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na gel­di. Ya­sa ta­sa­rı­sı ka­nun­laş­tı­ğı za­man, za­ten oto­ma­tik­man -ora­da da be­lir­ti­li­yor- 2007'de ver­gi ia­de­si al­mak için fiş top­lan­ma­ya­cak. 2006'da top­la­nı­lan fiş­le­rin ver­gi ia­de­le­ri 2007 yı­lın­da ya­pı­la­cak, ama 2007 yı­lın­da ay­rı­ca onun için top­lan­ma­ya­cak, çün­kü 2008 yı­lın­da as­ga­ri ge­çim in­di­ri­mi tat­bik edi­le­cek.

Sa­yın Işık, ön­ce si­ze te­şek­kür edi­yo­rum ve tak­dir­le­ri­mi su­nu­yo­rum, eko­no­miy­le il­gi­li can alı­cı gü­zel so­ru­lar so­ru­yor­su­nuz. Ama, son ola­rak sor­du­ğu­nuz bu ra­kam­la­ra da­ya­lı so­ru­la­rı ya­zı­lı ola­rak ce­vap­lan­dı­ra­ca­ğım, onu, mü­sa­ade­ni­ze sı­ğı­na­rak ya­zı­lı ola­rak ce­vap­lan­dı­ra­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım te­şek­kür edi­yo­rum, sü­re ta­mam­lan­dı.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

18'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ba­ğış, hi­be ve yar­dım­la­ra iliş­kin iş­lem­ler

MAD­DE 18-  (1) Ma­li­ye Ba­ka­nı;

 a) Yurt içi ve yurt dı­şı kay­nak­lar­dan hi­be ola­rak yıl için­de el­de edi­le­cek im­kan­la­rın Ye­ni Türk Li­ra­sı kar­şı­lık­la­rı­nı Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın tek­li­fi üze­ri­ne ge­re­ği­ne gö­re büt­çe­ye ge­lir ve­ya ge­lir-öde­nek-gi­der kay­det­me­ye,

b) Dış kay­nak­lar­dan ve­ya ulus­la­ra­ra­sı ant­laş­ma­lar­la ba­ğış ve kre­di yo­luy­la ge­le­cek her çe­şit mal­ze­me­nin nav­lun ve dı­şa­lım­la il­gi­li ver­gi ve re­sim­le­ri­nin öden­me­si ama­cı ile bun­la­rın kar­şı­lı­ğı­nı, il­gi­li büt­çe­le­rin­de mev­cut ve­ya ye­ni­den açı­la­cak ter­tip­le­re öde­nek kay­det­me­ye ve ge­re­ken iş­lem­le­ri yap­ma­ya,

c) 2007 yı­lı için­de Mil­li Sa­vun­ma Ba­kan­lı­ğı, Jan­dar­ma Ge­nel Ko­mu­tan­lı­ğı ve Sa­hil Gü­ven­lik Ko­mu­tan­lı­ğı ih­ti­yaç­la­rı için ya­ban­cı dev­let­ler­den as­ke­ri yar­dım yo­luy­la ve­ya di­ğer yol­lar­dan fii­len sağ­la­na­cak mal­ze­me ve eş­ya be­del­le­ri­ni, bağ­lı (B) işa­ret­li cet­vel­de açı­la­cak ter­tip­le­re ge­lir ve kar­şı­lık­la­rı­nı da bu büt­çe­ler­de açı­la­cak özel ter­tip­le­re öde­nek ve gi­der kay­det­me­ye,

yet­ki­li­dir.

(2) Tür­ki­ye - Av­ru­pa Bir­li­ği ma­li iş­bir­li­ği kap­sa­mın­da sağ­la­na­cak ma­li im­kan­la­rın kar­şı­lı­ğı ola­rak il­gi­li ida­re büt­çe­le­rin­de (05), (06) ve (07) eko­no­mik sı­nıf­lan­dır­ma kod­la­rın­da yer alan tu­tar­la­rın Ulu­sal Fo­na öden­me­si­ne il­gi­li ba­kan­lar yet­ki­li­dir. Bu öde­nek­ler baş­ka bir hiz­met ve­ya fa­ali­ye­te tah­sis edi­le­mez. An­cak, bu tu­tar­lar­dan öde­me es­na­sın­da kur far­kı ne­de­niy­le olu­şan faz­la­lık­lar ve il­gi­li pro­je­ler için har­ca­na­ma­yan kı­sım­lar, Ulu­sal Fon he­sap­la­rın­da tu­tul­ma­ya de­vam edi­lir ve ge­rek­ti­ğin­de bu Ka­nun kap­sa­mın­da­ki di­ğer ida­re­le­re ait pro­je­le­rin eş fi­nans­ma­nı için kul­la­nı­la­bi­lir. Ulu­sal Fo­na öde­me iş­le­mi Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın bağ­lı ol­du­ğu Ba­ka­nın ta­le­bi üze­ri­ne ve pro­je­le­rin fi­nans­man plan­la­ma­sı­na uy­gun ola­rak en geç otuz gün için­de ger­çek­leş­ti­ri­lir.

(3) İkin­ci fık­ra uya­rın­ca Ulu­sal Fo­na öde­nen bu tu­tar­lar, 30/1/2003 ta­rih­li ve 4802 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da onay­la­nan Mu­ta­ba­kat Za­bıt­la­rın­da yer alan hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de kul­la­nı­lır.

(4) Ma­li iş­bir­li­ği kap­sa­mın­da­ki pro­je­le­rin yü­rü­tül­me­si­ne iliş­kin çer­çe­ve an­laş­ma­da ön­gö­rü­len ne­den­ler­le Av­ru­pa Ko­mis­yo­nu­na ia­de­si ge­re­ken hi­be, kur fark­la­rı ve ben­ze­ri tür­den do­ğa­bi­le­cek ila­ve öde­nek ih­ti­ya­cı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­sin­de yer alan 12.01.31.00-01.1.2.00-1-09.6 ter­ti­bin­den ak­tar­ma ya­pıl­mak su­re­tiy­le kar­şı­la­na­bi­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce.

Bu­yu­run Sa­yın İn­ce. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; sa­ba­hın bu saa­tin­de he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ta­bii ki ra­kam­la­ra ba­ka­rak fark­lı şey­ler söy­le­mek müm­kün. Na­sıl ki "Sir­ke­ci" di­ye ya­zıp "Sir­ke­ci" di­ye de oku­ya­bi­lir­si­niz, "sir­ke­ci" di­ye de oku­ya­bi­lir­si­niz, "Öde­miş" ya­zıp "Öde­miş" di­ye de oku­ya­bi­lir­si­niz, "öde­miş" di­ye de oku­ya­bi­lir­si­niz. Fark­lı şey­ler an­la­şı­lır bun­lar­dan.

Bi­li­yo­ruz ta­bii ki büt­çe­ler, bi­li­nen ya­sal ge­lir­ler­den olu­şur, fa­kat za­man za­man da bun­la­rın için­de "hi­be", "ba­ğış" adı al­tın­da­ki yar­dım­lar da ge­lir ola­rak kay­de­di­lir. Bu 18'in­ci mad­de de Ma­li­ye Ba­ka­nı­na bu yet­ki­yi ve­ri­yor. Ben­ce bel­ki de bu Mec­li­sin en faz­la tar­tış­ma­sı ge­re­ken ko­nu­lar­dan bi­ri­si bu, çün­kü ulus­la­ra­ra­sı alan­da bu ba­ğış­lar, hi­be­ler bu ka­dar ma­sum ol­maz. Bun­la­rı ön­ce borç­lan­dı­rır­lar, son­ra bor­cun bir kıs­mı hi­be olur, bir ba­kar­sı­nız ki fa­izi hi­be­yi geç­miş. Ya­ni, av­lan­ma­sı ge­re­ken ku­şun önü­ne ko­nu­lan yem gi­bi­dir ba­zen. He­pi­miz ha­tır­la­ya­lım, Os­man­lı'yı Kı­rım Sa­va­şı'na na­sıl sür­dü­ler? De­di­ler ki: "Bu­yur gir sa­va­şa." "Pa­ra­mız yok" de­di Os­man­lı. "Aha sa­na pa­ra" de­di­ler. Böy­le borç­lan­dık, böy­le bat­tık biz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ül­ke için böy­le ba­ba ül­ke­ler var­dır, mil­let­ler için de ba­ba ba­kan­lar var­dır, ba­ba ba­ba sa­tan­lar. İş­te, der­ler ki bir ül­ke­ye: "Bak, biz, ba­ba bir ül­ke­yiz, si­ze yar­dım­da bu­lu­nu­yo­ruz, ba­ğış­ta bu­lu­nu­yo­ruz." Ül­ke­le­rin için­de de yok­sul­la­ra yar­dım eden ba­ba­lar var­dır tıp­kı bu yok­sul ül­ke­le­re, ge­liş­me­miş ül­ke­le­re yar­dım eden ba­ba ül­ke­ler gi­bi.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da dik­kat­li ol­ma­lı­yız. He­pi­miz bi­li­yo­ruz ki kim­se kim­se­ye be­da­va pa­ra ver­mi­yor. Bu nok­ta­dan son­ra, ma­dem­ki sa­ba­hın bu saa­tin­de bir büt­çe­yi tar­tı­şı­yo­ruz, bu ra­kam­la­rı bir de biz oku­ya­lım. "Sir­ke­ci" mi di­ye­ce­ğiz, "sir­ke­ci" mi di­ye­ce­ğiz, bu­na bir ba­ka­lım.

Sa­yın Ba­kan, siz, dört yıl­lık ik­ti­da­rı­nız­da ka­mu borç sto­ku­nu yüz­de 102,2 ar­tır­dı­nız ve 180,2 mil­yar do­la­ra çı­kar­dı­nız. Bu ül­ke­nin top­lam borç sto­ku­nu yüz­de 70,5 ar­tır­dı­nız ve 373,9 mil­yar do­la­ra çı­kar­dı­nız.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ho­cam uz­man­lık ala­nın­da ko­nuş.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Top­lam dış bor­cu­muz yüz­de 48,7 art­tı.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Şi­ir oku, şi­ir.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ca­ri açı­ğı­mız 1,5 mil­yar do­lar­dan 34 mil­yar do­la­ra çık­tı. Bu ül­ke­de­ki ya­ban­cı­la­rın ban­ka­cı­lık sis­te­min­de­ki pa­yı yüz­de 31, si­gor­ta sis­te­min­de­ki pa­yı yüz­de 44'e çık­tı. 25 mil­yar do­lar­lık özel­leş­tir­me yap­tı­nız, bu­nun için­de­ki ya­ban­cı­la­rın pa­yı 10 mil­yar do­lar.

TMSF'nin 6 mil­yar do­lar­lık sa­tı­şın­da­ki ya­ban­cı­la­rın pa­yı 4,3 mil­yar do­lar. Kırk se­kiz ay bo­yun­ca ran­ti­ye­ci ke­si­me 129,1 mil­yar do­la­rı ak­tar­dı­nız. Ya­ni, fa­ize ak­tar­dı­ğı­nız bu­ra­da­ki pa­ra gün­lük 90 mil­yon do­lar. Ger­çek iş­siz­lik ora­nı yüz­de 16. İş­te, böy­le bir nok­ta­da bir büt­çe­yi tar­tı­şı­yo­ruz. Bu büt­çe­nin için­de iş­çi yok, çift­çi yok, köy­lü yok, es­naf yok.

Pe­ki, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Par­la­men­to­nun sü­rek­li ola­rak çok ça­lış­tı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz, ben­ce de çok ça­lı­şı­yor, ama bi­raz boş ça­lı­şı­yor.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Uyu­yan­lar var, bak­sa­na uyu­yor­lar.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - İş­te si­ze bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Uyu­yor­lar ar­ka ta­raf­ta.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Kim­se­yi il­gi­len­dir­mi­yor o.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz, bu dö­nem­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne 88 da­va aç­tık.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ni­ye il­gi­len­dir­mi­yor, Mec­li­sin iti­ba­rı söz ko­nu­su.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sa­na ne?

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ben mil­let­ve­ki­li­yim.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sen mil­let­ve­ki­liy­sen, bu­ra­yı ida­re et­me yet­ki­si sa­na ait de­ğil.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

Sa­yın İn­ce, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz. Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne­den boş ça­lı­şı­yo­ruz de­dim? Ba­kı­nız, biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne 88 da­va aç­tık. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si bun­la­rın 37'si­ni gö­rüş­tü. Gö­rüş­tü­ğü 37 da­va içe­ri­sin­den 30 ta­ne­si­ni kıs­men ya da ta­ma­men ip­tal et­ti. Ya­ni bi­zim aç­tı­ğı­mız da­va­la­rın için­de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin gö­rü­şüp ka­ra­ra bağ­la­dık­la­rın­da yüz­de 82'sin­de, yüz­de 83'üne ya­kın Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si hak­lı bu­lun­du. Ya­ni, bu 88 ta­ne aç­tı­ğı­mız da­va­nın gö­rü­şü­len 37 ta­ne­si­nin yüz­de 82 ora­nın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si hak­lı bu­lun­muş­sa, bu Par­la­men­to ta­ri­hin­de bu­nun bir baş­ka ör­ne­ği yok. De­mek ki siz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin söz­cü­le­ri­nin bu ya­sa­lar bu­ra­da gö­rü­şü­lür­ken eleş­ti­ri­le­ri­ni dik­ka­te al­mış ol­say­dı­nız, bu 30 ta­ne ip­tal ger­çek­leş­me­miş ola­cak­tı, bun­la­rı bu­ra­da tek­rar tek­rar tar­tış­ma­mış ola­cak­tık, bel­ki de bu­gün bu büt­çe­yi gö­rü­şür­ken çok­tan evi­mi­ze git­miş ola­cak­tık. Boş ça­lı­şı­yo­ruz de­me­mi­zin ne­de­ni bu.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Boş ça­lış­tı­rı­yor­su­nuz.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ni biz mi ça­lış­tı­rı­yo­ruz? Sa­yı­lar­dan bah­se­di­yo­rum, hâlâ di­yor­su­nuz…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, bir de şu­ra­dan ba­ka­lım: Bü­tün ik­ti­dar­lar iyi ni­yet­le ge­lir­ler, bü­tün ik­ti­dar­lar ge­lir­ken bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nı çöz­mek is­ter­ler. Ta­bii ki siz de böy­le gel­di­niz. Ta­bii ki siz de ül­ke­nin so­run­la­rı­nı çöz­mek için gel­di­niz. Hal­kı siz inan­dır­dı­nız, halk si­zi ik­ti­dar yap­tı. Ama ken­di ar­ka­daş­la­rı­nız si­ze ne di­yor şim­di? Ken­di ar­ka­daş­la­rı­nız, si­zin­le ay­nı dün­ya gö­rü­şü­nü pay­la­şan kö­şe ya­zar­la­rı di­yor ki, ar­ka­daş­lar di­yor, siz hal­kın için­den çık­ma in­san­lar­dı­nız, ama di­yor, ar­tık cip­le­re bi­ni­yor­su­nuz, sa­kal­la­rı­nı­zı kes­ti­niz, or­man için­de­ki ka­çak vil­la­lar­da otu­ru­yor­su­nuz di­ye ken­di ar­ka­daş­la­rı­nız­dan eleş­ti­ri alı­yor­su­nuz.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Ci­pe bin­mek gü­nah mı?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben si­ze şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Kim otu­ru­yor or­man için­de ka­çak vil­la­lar­da?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bir kıs­mı­nız, he­pi­niz de­ğil ta­bii.

MÜ­CA­HİT DA­LOĞ­LU (Er­zu­rum) - İs­mi­ni söy­le.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Şi­ir oku de­din de Ha­lil Bey, sa­na bir şi­ir oku­ya­yım, bak.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ben de­me­dim şi­ir oku di­ye.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sen de­din.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ha­yır, ben de­me­dim.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ha­san Da­ğı ar­pa­lık­tır, eğer sa­ban yü­rür­se/Her de­re­de bir de­ğir­men, eğer su­yu ge­lir­se/Her köy­lü­den bi­rer ta­vuk, eğer köy­lü ve­rir­se/Gü­zel gi­diş bu gi­diş, eğer so­nu ge­lir­se. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Be­ğen­din mi?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ben de­me­dim.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Yi­ne şu­nu söy­le­ye­yim: 70'li yıl­lar­da mo­da bir şar­kı var­dı: "Ezi­len Türk hal­kı/Ezen siz/Ko­nu/Bal gi­bi bi­lir­si­niz." di­yor­du. Siz de be­nim ne de­mek is­te­di­ği­mi bal gi­bi bi­lir­si­niz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Sa­yın Ho­cam, şi­ir­den siz, eko­no­mi­den ben an­la­rım.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne bu nok­ta­da, Sa­yın Ba­ka­na da bir ko­nu­yu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Yıl 2004 10 Mart. Sa­yın Ba­kan, Sa­yın Una­kı­tan, siz, İz­mir Eko­no­mi Üni­ver­si­te­sin­de dü­zen­le­nen "Enf­las­yon Mu­ha­se­be­si Pa­ne­li"ne ka­tı­lı­yor­su­nuz ve ora­da şu söz­le­ri edi­yor­su­nuz: "Efen­dim, se­çim­den ön­ce zam ya­pıl­maz­mış. Ya­hu mil­le­ti kan­dır­ma­ya çık­ma­dık ki. Gö­re­cek­si­niz, se­çim­ler­den son­ra da zam fa­lan ol­maz. Ar­tık Tür­ki­ye de­ğiş­ti, şef­faf­laş­tı."

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Doğ­ru.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Doğ­ru.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - "Biz­de ne var­sa öy­le­ce hep­si­ni söy­le­ye­ce­ğiz. Mil­le­ti­miz bil­sin, ona gö­re de ön­le­mi­ni al­sın. Biz, ne al­da­nan, ne al­da­tan ola­ca­ğız."

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) - Doğ­ru.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Doğ­ru. Yan­lış ne­re­sin­de bu­nun?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bu­nu de­di­niz mi?

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Yan­lış ne­re­sin­de bu cüm­le­nin?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bak, tek­rar ede­yim Sa­yın Ba­kan. "Gö­re­cek­si­niz, se­çim­ler­den son­ra da zam fa­lan ol­maz."

CA­HİT CAN (Si­nop) - Ol­du mu?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ol­du mu ol­ma­dı mı?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ol­ma­dı.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Ol­ma­dı.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - İki se­ne­dir hiç zam yap­ma­dı­nız?

CA­HİT CAN (Si­nop) - Yap­ma­dık.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Me­mur ma­aş­la­rı­na yap­tık.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Kim al­da­nan, kim al­da­tan, ben si­ze bu­nu bu­ra­dan ak­tar­mış ola­yım.

Yi­ne, ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, bir baş­ka ko­nu: He­pi­miz bun­da so­rum­lu­yuz, siz da­ha faz­la so­rum­lu­su­nuz. Şim­di, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma­yı Teş­vik Fo­nu'na 369 tril­yon li­ra­yı ne yap­tık?

SE­LA­Mİ UZUN (Si­vas) - Sen uyu­yup da mı gel­din?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bir kıs­mı­nı, 160 tril­yo­nu­nu ta­şı­ma­lı eği­ti­me…

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Bak, Mu­har­rem, yan­lış kâğıt oku­yor­sun, kâğıt­la­rı ka­rış­tır­dın.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - 209 tril­yo­nu­nu da il­köğ­re­tim…

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Ger­çek­ten ka­rış­tır­dın.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Çe­lik, lüt­fen…

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Ka­rış­tır­dın, söy­le­dik­le­rin bir­bi­riy­le ta­mam­lan­ma­dı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­lik, lüt­fen… Ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin.

Bu­yu­run Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sa­yın Çe­lik, ben ne ko­nuş­tu­ğu­mu bi­li­yo­rum.

369 tril­yo­nu ve­re­ce­ğiz. 209 tril­yo­nu ne­re­ye? İl­köğ­re­ti­min ki­tap­la­rı­na. Ba­kın, ar­ka­daş­lar, sa­de­ce şu­nu söy­lü­yo­rum si­ze: Ben ıs­rar et­tim bu kür­sü­den, bi­li­yor­su­nuz, Sa­yın Baş­ba­kan­dan da ran­de­vu is­te­dim. Hâlâ bek­li­yo­rum, ver­me­di, ve­re­ce­ği­ni de tah­min et­mi­yo­rum.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Her is­te­ye­ne ran­de­vu mu ve­re­cek Baş­ba­kan ya­ni!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ben, her is­te­yen bi­ri­si de­ği­lim. Ben, 550 ta­ne mil­let­ve­ki­lin­den bi­ri­si­yim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sen her is­te­yen­sin. Ne­sin?..

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ama, sa­na bu ara­lar ran­de­vu ver­me­ye­ce­ği­ni söy­le­ye­bi­li­rim. (Gü­lüş­me­ler) On­dan çok emi­nim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sen ki­min adı­na ko­nu­şu­yor­sun ya? Kim­sin sen?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sen be­nim adı­ma ko­nu­şu­yor­san, ben de se­nin adı­na ko­nu­şu­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

Ar­ka­daş­lar, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sen bu ara­lar ka­pı­nın önün­de faz­la gez bak, se­çim yak­laş­tı. Ben sa­na onu söy­le­ye­yim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Ben gez­mem, âde­tim de­ğil. Hep­si bi­lir.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ba­kın, ben si­ze…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - O sa­na mah­sus.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ben si­ze sa­de­ce şu­nu söy­le­ye­yim: Bu be­da­va da­ğı­tı­lan ki­tap­lar­la il­gi­li bu kür­sü­ye her çık­tı­ğım­da, ko­nuy­la il­gi­li bu­nu söy­le­me­ye de­vam ede­ce­ğim. Ben di­yo­rum ki: Bu ki­tap­lar­la il­gi­li iha­le­ye çı­kı­lır­ken bir tek­nik şart­na­me var. Tek­nik şart­na­me­de di­yor ki: Ame­ri­kan Bris­tol kar­ton ola­cak, sı­cak tut­kal ola­cak, şöy­le cilt ola­cak… Şöy­le şöy­le di­yor, sa­yı­yor.

Ba­kın, ben…

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Ne ka­dar gü­zel?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Evet, çok gü­zel.

Ben id­dia edi­yo­rum -ba­kın, if­ti­ra atı­yor­sam be­ni mah­ke­me­ye ver­sin Sa­yın Ba­kan- tek­nik şart­na­me­ye uy­gun de­ğil­dir bu ki­tap­lar. Fa­kir fu­ka­ra­nın pa­ra­sın­dan… Fa­kir fu­ka­ra­ya ki­tap ala­lım. Hep bir­lik­te ala­lım. Ön­ce­den de, za­ten, yok­sul ai­le ço­cuk­la­rı için millî eği­tim mü­dür­le­ri­nin yüz­de 5, yüz­de 10 bir kon­ten­ja­nı var­dı. Ge­lin, bu­nu yüz­de 30 ya­pa­lım, 40 ya­pa­lım, 50 ya­pa­lım. Ama, ay­da 100 mil­yar li­ra ge­li­ri olan in­sa­na be­da­va ver­me­ye­lim bu ki­tap­la­rı, pa­ra­sıy­la al­sın.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Siz ge­lin­ce öy­le ya­par­sı­nız.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Ama, di­yo­rum ki: Da­ha da önem­li­si, bu ki­tap­lar…

SE­LA­Mİ UZUN (Si­vas) - Bu­nu da­ha ön­ce ko­nuş­tun sen!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bu mad­de bu­ra­da da var da onun için.

Bu ki­tap­lar tek­nik şart­na­me­ye uy­gun de­ğil­dir.

Ben, si­ze, bun­la­rı, ıs­rar­la bu­ra­da söy­le­me­ye de­vam ede­ce­ğim. Siz de, ta­bii ki, bu­ra­da, bu kür­sü­ye çı­kıp, bu ül­ke­de­ki iş­siz­le­rin, yok­sul­la­rın, köy­lü­le­rin, emek­li­le­rin, kü­çük es­na­fın gö­zü­nün içi­ne ba­ka ba­ka hor­mon ye­di­ril­miş ra­kam­la­rı an­la­ta­cak­sı­nız. Ra­kam­la­rı doğ­ru ko­nu­şa­lım. Ra­kam­lar ya­lan söy­le­mez, ama, ra­kam­la­ra ya­lan söy­le­ti­le­bi­lir. Bu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Hor­mon­suz ra­kam­la­rı bu­ra­da ko­nu­şa­lım. Bu halk, bel­ki de sa­ba­hın kö­rün­de… Ta­bii ki bi­zi bu­ra­da iz­le­mi­yor ola­bi­lir bü­yük bir ço­ğun­lu. Ama, bu ül­ke­nin tu­ta­nak­la­rı­na geç­sin, bu Mec­li­sin tu­ta­nak­la­rı­na geç­sin di­ye bun­la­rı söy­lü­yo­rum.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Ya­lo­va yo­la çık­tı, ge­li­yor.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Fa­ruk Bey, bak, sen Bur­sa'nın Mil­let­ve­ki­li­sin Sa­yın Grup Baş­kan Ve­ki­li. Is­rar­la "Ya­lo­va" di­yor­sun, ama, is­ter­sen, Ya­lo­va'ya bir gel, ba­ka­lım Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si mi da­ha say­gın ora­da, yok­sa, se­nin par­tin mi da­ha say­gın, şöy­le so­kak­ta bir ge­ze­lim. Ge­le­bi­lir mi­sin? Po­lis fa­lan ol­ma­sın ama ya­nın­da. Şöy­le bir ge­ze­lim, şöy­le bir ge­ze­lim. Ben va­rım.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Sen de Bur­sa'ya git.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Bak, is­ter­sen şöy­le ya­pa­lım…

BAŞ­KAN - Sa­yın İn­ce, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap ede­lim.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, laf atın­ca ce­vap ve­ri­yo­rum.

…İs­ter­sen ta­raf­sız ki­şi­ler­ce yap­tı­ra­lım bu­nu. So­kak­lar­da ge­ze­lim. Var mı­sı­nız? Bu­na var mı­sı­nız?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - Kı­sa sü­re ön­ce yap­mış­tık.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Kaç? Ba­ra­jı ge­çi­yor muy­du­nuz?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) - 28 Mart­ta gel­miş­tik Ya­lo­va'ya.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - Evet, ge­le­cek­si­niz tek­rar.

Pe­ki, ben çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na Ağ­rı Mil­let­ve­ki­li Na­ci As­lan.

Sa­yın As­lan, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NA­Cİ AS­LAN (Ağ­rı) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ta­sa­rı­sı'nın 18'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye'de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ik­ti­da­ra gel­di­ği gün­den be­ri eko­no­mi­de bu­gü­ne ka­dar hiç­bir hükûmet dö­ne­min­de gö­rül­me­miş ba­şa­rı el­de edil­miş­tir. Her ne ka­dar bi­ri­le­ri sa­de­ce mu­ha­le­fet et­mek için ba­zı ger­çek­le­ri gör­mez­den gel­mek­te ise de, bu ba­şa­rı­lar eko­no­mi ve si­ya­set­te ya­ka­la­nan is­tik­rar or­ta­mı sa­ye­sin­de ger­çek­leş­miş­tir.

İk­ti­da­rı­mız­dan ön­ce­ki dö­nem­ler­de uy­gu­la­nan sa­vur­gan, tu­tar­sız ve yan­lış po­li­ti­ka­lar­la, ma­ale­sef, ağır ver­gi­ler, yük­sek enf­las­yon, ya­tı­rım yap­ma­yan, üret­me­yen ve de borç­la­na­rak baş­ka­sı­nın sır­tın­dan gü­nü­nü gün et­me­ye ça­lı­şan bir sis­te­min yü­kü, eko­no­mik kriz­ler­le bir­lik­te, hep mil­le­te ne­ga­tif bir şe­kil­de yük­len­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben büt­çe­nin ma­te­ma­tik­sel ra­kam­la­rın­dan bah­set­mek is­te­mi­yo­rum. Za­ten büt­çe­nin tek­nik yö­nüy­le il­gi­le­nen ar­ka­daş­la­rı­mız bun­la­rı gü­zel­ce ifa­de et­ti­ler.

Bi­zim Hükûme­ti­mi­zin, eği­tim­de, ula­şım­da, bü­tün dal­lar­da ba­şa­rı sağ­la­dı­ğı Tür­ki­ye ka­mu­oyun­ca bi­lin­mek­te­dir. Bu­ra­da ba­zı­la­rı­nın çı­kıp, ma­te­ma­tik ra­kam­la­rı ger­çek­ten ala­bo­ra ede­rek, hal­kı­mı­zı kan­dır­ma­ya yö­nel­me­le­ri pek de iç açı­cı de­ğil­dir. Çün­kü, hal­kı­mız, bir yer­de, bu gi­bi mu­ha­le­fet­le­rin... Ki, bi­zim ik­ti­dar par­ti­si ola­rak da çok se­vin­me­miz ge­re­ki­yor; çün­kü, git­tik­çe hal­kın nef­re­ti­ni ka­za­nan ve halk­la uzak­la­şan ve ik­ti­da­ra da hal­kıy­la bü­tün­le­şen bir or­tam ya­rat­tı­ğı için bi­zim as­lın­da te­şek­kür et­me­miz ge­re­ki­yor. Ya­ni, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­za kı­za­ca­ğı­mı­za, on­la­ra çok çok te­şek­kür et­me­miz ge­re­ki­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, me­se­la, Millî Eği­tim­de 21 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı ola­rak büt­çe ay­rıl­mış­tır. Bu, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa bir Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si bi­rin­ci sı­ra­ya yük­sel­miş­tir.

Şim­di ben bu ar­ka­daş­la­rı­ma so­ru­yo­rum: Aca­ba, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de hiç gö­rül­dü mü üç se­ne zar­fın­da 100.272 ders­lik ya­pıl­sın?

Ve do­la­yı­sıy­la, bi­zim çift­çi­miz de, ge­rek hu­bu­bat ge­rek­se doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği prim des­tek­le­me­si 2002 yı­lın­da 1,868 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sıy­ken, bu Hükûmet 2007 yı­lın­da bi­li­yor mu­su­nuz ne­re­ye çı­kart­mış­tır? 5,250 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı­na.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Zey­tin­ya­ğı pri­mi 11 ku­ruş! 11 ku­ruş zey­tin­ya­ğı pri­mi!

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Ya­ni, çift­çi­mi­ze her ko­nu­da des­tek­le­me ver­miş ve çift­çi borç fa­iz­le­ri­ni 59'dan 17,5'e çek­miş­tir ve çift­çi­mi­zin borç­la­rı­nı ye­ni­den ya­pı­lan­dır­mış­tır.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - 2006'da doğ­ru­dan ge­lir des­tek­le­ri öden­di mi?

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Ay­nı şe­kil­de, es­na­fı­mı­za des­tek ver­miş­tir. Es­na­fı­mı­zın kre­di li­mi­ti­ni yük­sel­te­rek, bu­gün 2,5 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı­na çı­kar­mış­tır. Yi­ne, es­na­fı­mı­zın kre­di fa­iz bor­cu­nu 49'dan 13 ra­kam­la­rı­na çek­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, siz çı­kı­yor­su­nuz, bu­ra­da ra­kam­la­rı al­tüst edi­yor­su­nuz. Bir­bi­ri­mi­ze çok say­gı­lı, ger­çek­ten, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin say­gın­lı­ğı­na ya­kı­şır şe­kil­de bu kür­sü­den hi­tap et­me­miz ge­re­ki­yor. Ya­ni, ni­çin de­mi­yor­su­nuz 75'ler­de­ki enf­las­yon bu­gün tek ra­ka­ma in­miş­tir? Ni­çin de­mi­yor­su­nuz 50'ler üs­tü sey­re­den bir fa­iz bu­gün 17'ler se­vi­ye­sin­de­dir? Bu­gün ni­çin de­mi­yor­su­nuz ki ta­rı­mın is­tih­dam­da­ki pa­yı 34,9'dan 29,2'ye in­miş­tir ve bu sa­ye­de 441 bin ki­şi­ye is­tih­dam sağ­lan­mış­tır? Ni­çin de­mi­yor­su­nuz ki cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca 6.101 ki­lo­met­re dub­le yol ya­pıl­mış­ken 2003 ve 2006 yıl­la­rı ara­sın­da 12.660 ki­lo­met­re dub­le ya­pıl­mış­tır?

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - 6.500, 6.500… 12 bin ne­re­de?

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Ni­çin de­mi­yor­su­nuz ki, ar­ka­daş­lar, ay­nı za­man­da 54.754 ki­lo­met­re de as­falt kap­la­ma­sı ye­ni­den ya­pıl­mış­tır? Ya­ni, biz ger­çek­le­ri hal­kı­mı­za an­lat­mak zo­run­da­yız. Es­ki­si gi­bi de­ğil.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Mey­dan­lar­da an­la­ta­cak­sı­nız, mey­dan­lar­da…

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Ba­kın, ben si­ze bir şey söy­le­ye­yim. Ben köy­lü ço­cu­ğu­yum.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Enf­las­yon tek ha­ne­liy­se fa­iz ni­ye yüz­de 21?

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Mü­sa­ade et ba­ğı­ran…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Fa­iz ni­ye yüz­de 21?

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Say­gı du­ya­rım, ba­ğı­rır­sın da…

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Hâlâ fa­iz­ci­le­re pa­ra ka­zan­dı­rı­yor­su­nuz.

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Mü­sa­ade edin, bir şey söy­le­ye­yim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­kan…

Sa­yın As­lan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız efen­dim lüt­fen.

Bu­yu­run.

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - He­men, he­men…

Es­ki­den, bi­li­yor­su­nuz, köy ağa­sı şe­hir­den kö­ye ge­lir­di. So­rar­lar­dı: "Ne var ne yok ağam?" İş­te, o onun Al­lah'ına, ne atar­sa tu­tar­dı. Ama, şim­di öy­le de­ğil ar­ka­daş­lar. Dağ ba­şın­da­ki en üc­ra nok­ta­da­ki va­tan­da­şım te­le­viz­yo­nun düğ­me­si­ne ba­sı­yor, dün­ya ger­çek­le­ri­ni, dün­ya so­run­la­rı­nı, ha­ki­kat­le­ri gö­züy­le, ku­la­ğıy­la gö­rü­yor ve işi­ti­yor.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Ama, çay içe­cek pa­ra­sı yok.

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Onun için, lüt­fen, uy­ku­da ol­ma­yın, bun­lar­dan vaz­ge­çin. Ger­çek­ten, eğer siz Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bu mut­lu gü­nü­nü bi­zim­le pay­laş­mı­yor­sa­nız ben ger­çek­ten çok üzü­lü­rüm. Bir yurt­taş ola­rak üzü­lü­yo­rum.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Keş­ke mut­lu ol­sa­lar­dı!

NA­Cİ AS­LAN (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, ben AK Par­ti Hükûme­ti­nin, ge­rek KÖY­DES'i ile ge­rek BEL­DES pro­je­le­riy­le hal­kı­mı­zın ya­nın­da yer al­ma­sın­dan ötü­rü çok mut­lu­yum. Hal­kım adı­na, bu Hükûme­te ve bu Gru­ba te­şek­kür edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Çe­tin, bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Ba­ka­nım, de­min­den ya­rım kal­dı, o so­ru­ma de­vam ede­ce­ğim. Ya­ni, bu, ilk kez abo­ne olan­lar­dan alı­nan özel iş­lem ver­gi­si­nin yüz­de 7,8 ar­tı­rı­la­rak 2007 yı­lı için 26 YTL'ye yük­sel­di­ği­ni açık­la­dı­nız. Bu, 20 Ara­lık ta­rih­li Resmî Ga­ze­te'de var. Ama, bu ko­nu­da, hem Sa­yın Baş­ba­kan hem de Sa­yın Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı ora­nın yüz­de 25'ten yüz­de 20'ye dü­şü­rü­le­ce­ği­ni söy­le­miş­ti. Siz, bi­raz ev­vel -ya­ni, dün di­ye­yim, da­ha doğ­ru ola­cak- "Bu in­dir­me mi bin­dir­me mi?" de­miş­ti­niz. Ben de si­zin o üs­lu­bu­nu­za uy­gun ce­vap is­ti­yo­rum. Bu, ver­gi­yi in­di­rme mi yok­sa bin­dir­me mi? Bir.

İkin­ci­si de: Üc­ret­li­le­rin, fiş top­la­ma, ver­gi ia­de­si uy­gu­la­ma­sı kal­dı­rı­la­ca­ğı­na gö­re ve 2008'de özel as­ga­ri ge­çim in­di­ri­mi uy­gu­la­ma­sı baş­la­ya­ca­ğı­na gö­re, 2007 yı­lın­da­ki ka­yıp­la­rı ne ola­cak? Na­sıl te­la­fi ede­cek­si­niz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­kan, bu­yu­run.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Az ön­ce, ar­ka­daş­la­rı­mız, ta­rı­ma ve­ri­len des­tek­ler­den bah­set­ti­ler. Ben, sa­yın Ba­kan­dan, zey­tin­ya­ğı­na ve­ri­len 11 ku­ruş pri­min zey­tin­yağ­cı­la­rı mut­lu ede­bi­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yor mu? Bu 11 ku­ruş prim­le zey­tin­yağ­cı­la­rın dert­le­ri­ne, prob­lem­le­ri­ne çö­züm bu­la­bi­lir­ler mi? Me­rak edi­yo­rum, bu­nu so­ru­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Er­cenk…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ted­bir­li ve uya­nık yö­ne­ti­ci­le­rin gö­rev yap­tı­ğı, ara­cı ih­ra­cat­çı fir­ma­la­rın, te­da­rik­çi ih­ra­cat­çı fir­ma­la­rın dü­zen­le­di­ği bel­ge ve fa­tu­ra­la­rı ger­çe­ğe ay­kı­rı ol­duk­la­rı­nı bil­me­den kul­lan­ma­la­rı, ti­ca­re­tin ka­tı ku­ral­la­rı için­de müm­kün ola­bi­lir mi?

Mev­cut dü­zen­le­me­de, bu tür bel­ge ve fa­tu­ra­la­rın, bi­le­rek ve­ya bil­me­ye­rek kul­la­nıl­ma­sı ay­rı­mı ya­pıl­ma­dan, ara­cı ih­ra­cat­çı fir­ma­lar ba­kı­mın­dan suç oluş­tu­ra­ca­ğı ka­bul edil­miş­ken, Ka­çak­çı­lık Ya­sa Ta­sa­rı­sı'nda "bi­le­rek kul­lan­ma" iba­re­si­nin ko­run­mak is­ten­me­si­nin ge­rek­çe­le­ri ne­ler­dir?

Sa­yın Ba­kan, siz, mil­let­ve­ki­li se­çil­me­den ön­ce, her­han­gi bir ara­cı ih­ra­cat­çı fir­ma­nın yö­ne­ti­min­de gö­rev yap­tı­ğı­nı­zı ha­tır­lı­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Şim­di, da­ha ön­ce de bu­ra­da, çe­şit­li de­fa­lar an­lat­ma­ya gay­ret et­tim. Ver­gi­ler, bir nis­pi ver­gi­ler­dir, bir mak­tu ver­gi­ler var­dır. Mak­tu ver­gi­ler pa­ra ola­rak ko­nu­lur ve bu mak­tu ver­gi­ler, ge­rek enf­las­yon kar­şı­sın­da eri­me­sin di­ye ge­rek­se ay­nı de­ğer­le­ri­ni ko­ru­sun­lar di­ye, bu­ra­da -bi­zim Hükûme­ti­miz­den ön­ce ha­zır­lan­mış ka­nun var­dır. O ka­nun ge­re­ğin­ce- her se­ne -enf­las­yon nis­pe­ti­ne ya­kın bir nis­pet, onun bir for­mü­lü var, ona gö­re- ye­ni­den de­ğer­le­me ya­pı­lır; bu ye­ni­den de­ğer­le­me­le­re gö­re, mak­tu ver­gi­ler ye­ni­den ayar­la­nır. Her se­ne bu ya­pı­lır, biz­den ön­ce de ya­pı­lı­yor­du, bi­zim za­ma­nı­mız­da da ya­pı­lı­yor. Bun­lar es­ki­den çok yük­sek­ti. Ne­den? Enf­las­yon ora­nı çok yük­sek­ti; 35'ler, 40'lar, 45'ler, bu de­re­ce­de, tek­rar bir ayar­la­ma ya­pı­lı­yor­du. Ama, bi­zim za­ma­nı­mız­da, enf­las­yon gi­de­rek düş­tü­ğü için… Enf­las­yon, bu se­ne tah­min edi­len çı­ka­cak, 9 kü­sur ci­va­rın­da bir enf­las­yon çık­ma­sı bek­le­ni­yor, 10'a ya­kın. Fa­kat, mak­tu ver­gi­le­rin o for­mü­le gö­re he­sap­lan­ma­sı ne­ti­ce­sin­de, yüz­de 7,8 ye­ni­den de­ğer­len­me­ye ta­bi tu­tu­lur. Bu, enf­las­yon nis­pe­ti na­za­rı iti­ba­ra alın­dı­ğın­da, on­dan bi­le dü­şük bir ayar­la­ma ya­pı­lı­yor bu­ra­da. Şim­di, bu, art­mış mı azal­mış mı, in­dir­me mi bin­dir­me mi de­nil­di­ğin­de, bu­nun he­sa­bı ga­yet ko­lay: Enf­las­yo­na gö­re çok yük­sek ya­pı­lı­yor­sa bu­ra­da bin­dir­me var­dır, enf­las­yon de­re­ce­sin­de ya­pı­lı­yor­sa in­dir­me-bin­dir­me yok, al­tın­da ya­pı­lı­yor­sa in­dir­me­dir. Bu­nun he­sa­bı ga­yet ko­lay. Şim­di, bu­nu, tek­rar ba­na sor­ma­nın ge­re­ği yok. Bir he­sap ya­par­sı­nız, in­dir­me mi bin­dir­me mi bir ba­kın.

İkin­ci­si, yi­ne "2007 yı­lın­da fiş kay­bı ne ola­cak?" Sa­yın Çe­tin, biz, şim­di, 2006 yı­lın­da top­la­nan fiş­le­rin ver­gi ia­de­si­ni 2007 yı­lın­da ve­re­ce­ğiz. 2006 yı­lın­da ver­mi­şiz, 2007 yı­lın­da ve­ri­yo­ruz; 2008 yı­lı­na ge­lin­ce, 2007'de her­han­gi bir fiş top­lan­ma­dı­ğı için, o da, as­ga­ri ge­çim in­di­ri­mi do­la­yı­sıy­la üc­ret­li­ye da­ha iyi bir iyi­leş­tir­me sağ­lı­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la, ne 2006'da ne 2007'de ne 2008'de üc­ret­li­nin bir kay­bı ve mağ­du­ri­ye­ti yok­tur. He­sa­bı bu­na gö­re yap­tı­ğı­nız za­man doğ­ru or­ta­ya çı­kı­yor.

Sa­yın Öz­kan, zey­tin­ya­ğın­da­ki pri­mi… De­ğer­li ar­ka­daş­lar, prim öde­me­le­rin­de, biz, bi­li­yor­su­nuz -hiç şim­di­ye ka­dar ol­ma­mış- di­ğer, buğ­day gi­bi, mı­sır gi­bi ürün­ler­de de prim öde­me­ye baş­la­dık ve bun­dan do­la­yı da bu prim öde­me­le­ri, es­kiy­le ye­ni­yi kı­yas­la­dı­ğı­nız za­man, ül­ke­miz­de, önem­li mik­tar­da, prim öde­me­le­rin­de art­ma sağ­la­dık ve bu­nu da ya­par­ken, her za­man söy­le­di­ği­miz gi­bi, el­de­ki imkânla­rın aza­mi­si­ni ver­mek su­re­tiy­le ya­pı­yo­ruz. Gö­nül is­ter ki da­ha faz­la ve­re­lim. Da­ha faz­la ver­me­nin de gay­re­ti içe­ri­sin­de­yiz her za­man ve çift­çi­mi­zin ya­nın­da, şim­di, biz miy­dik biz­den ön­ce­ki­ler mi?

Bu­ra­da Na­ci Bey de an­lat­tı. 2002 yı­lın­da çift­çi­le­re öde­nen bü­tün yar­dım­lar 1,8. Şim­di, 2006 yı­lın­da öde­di­ği­miz 5 mil­yar, 2007 yı­lın­da 5,250 mil­yar pa­ra ödü­yo­ruz. Şim­di, ben ha­ni, bü­yük mü kü­çük mü der­ken bun­la­rı kas­te­di­yo­rum. Bu­nu çift­çi­miz bi­li­yor. Ama, siz, ve­ri­le­ni ye­ter­li gör­me­yip çok şey­ler is­te­ye­bi­lir­si­niz. Mu­ha­le­fet ola­rak o… Di­lin ke­mi­ği de yok, ya­ni, is­te­mek­te bir şey yok.

UFUK ÖZ­KAN (Ma­ni­sa) - Çift­çi is­ti­yor Sa­yın Ba­kan. 11 ku­ruş ye­ter­li mi de­ğil mi?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Onu, siz de bir he­sap­la­yın ba­ka­lım; da­ha ön­ce ne ve­ri­li­yor­du, son­ra ne ve­ril­miş, bir he­sap­la­yın.

Şim­di, Sa­yın Er­cenk, her­han­gi bir suç iş­len­di­ğin­de, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­tün ce­za ka­nun­la­rın­da suç, bi­le­rek, kas­ten iş­le­nen fi­il­le­re ce­za ve­ri­lir; bi­le­rek, kas­ten iş­len­me­yen fil­ler, ce­za kap­sa­mın­da de­ğil­dir.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ver­gi ka­nu­nu ha­riç ama…

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bu, Tür­ki­ye'de de böy­le, baş­ka yer­ler­de de böy­le ol­ma­sı la­zım. Ama, biz­de öy­le…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan, ver­gi ka­nu­nu ha­riç.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ba­kın, şim­di, öy­le ka­nun­lar çı­ka­rıl­mış ki, bil­se de bil­me­se de suç­lu, ka­sıt ol­sa da ol­ma­sa da suç­lu. Han­gi de­mok­ra­tik an­la­yı­şa sı­ğı­yor bu?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - İyi yö­ne­ti­ci­nin ol­du­ğu yer­de ol­maz.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Han­gi de­mok­ra­tik an­la­yı­şa sı­ğı­yor?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - He­le si­zin gi­bi bu işi çok iyi bi­len yö­ne­tim­de hiç ol­maz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Er­cenk, so­ru­yu sor­du­nuz, lüt­fen ce­va­bı­nı din­le­yi­niz efen­dim.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ger­çe­ğe ay­kı­rı be­yan­lar­da bu­lu­nu­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ben, si­ze şim­di mi­sal ve­re­ce­ğim. Bir iş­let­me, bir fab­ri­ka dü­şü­nün. Fab­ri­ka­ya, ham mad­de ve­ya­hut da ma­mul mad­de gi­riş­le­ri, çı­kış­la­rı, ya­rı ma­mu­lü, za­ma­nın­da bin­ler­le kam­yon mal bı­ra­kı­yor, bin­ler­le kam­yon mal ta­şı­yor. Onun içe­ri­sin­de bir ta­ne kam­yon­cu, yan­lış, sah­te fa­tu­ra kes­se, iş sa­hi­bi­nin bun­dan ha­be­ri olur mu ol­maz mı ve bu kam­yon­cu­nun sah­te fa­tu­ra­sı da üç se­ne, dört se­ne son­ra tes­pit edil­se, bir kam­yon­cu­nun nak­li­ye fa­tu­ra­sı ve­ya­hut da bir ben­zin fa­tu­ra­sı… On­dan son­ra, bu ka­nu­na gö­re, ge­li­yor, o iş sa­hi­bi­nin, mil­yon­lar­la, mil­yar­lar­la ci­ro ya­pan iş sa­hi­bi ve mil­yon do­lar­lar­la ih­ra­cat ya­pan o iş sa­hi­bi­ni ya­ka­lı­yor­lar, doğ­ru içe­ri. Ne­den? Sen, bu fa­tu­ra­yı kul­lan­dın.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Ne il­gi­si var Sa­yın Ba­kan?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Bun­dan ha­be­ri olur mu ol­maz mı? Bun­lar dü­şü­nül­mü­yor. Şim­di, bu ka­nun kal­sın da kal­sın…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - Fa­tu­ra­yı kam­yon­cu kes­mi­yor ki!

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­na hiç kim­se­nin göz yum­ma­ma­sı la­zım. O ka­nun­lar, bu­gün şu­na olur, ya­rın bu­na olur. Ama, bu­ra­da, bü­tün va­tan­daş­la­ra eşit mu­ame­le yap­mak la­zım, kas­ten, bi­le­rek ya­pan­la­rın… Biz, şim­di, in­ce­le­me­ler ya­pı­yo­ruz, kas­ten, bi­le­rek ya­pan­la­rı da ya­ka­lı­yo­ruz. Ama, git, sen, kas­ten, bi­le­rek, hiç ala­ka­sı ol­ma­yan adam­la­rı ya­ka­la ve on­la­rın ka­pı­sı­na ki­lit vur­dur. Ya­zık, gü­nah bu! Ne hu­ku­ka sı­ğar ne vic­da­na sı­ğar ne in­san­lı­ğa sı­ğar. Söy­le­mek is­te­ni­len bu.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) - 150 mil­yon do­lar­lık me­se­le bu.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, te­şek­kür ede­rim.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 06.40

 

 

DO­KU­ZUN­CU OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 06.54

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

 

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Do­ku­zun­cu Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rının 19'un­cu mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

Muh­te­lif ge­lir­le­re iliş­kin hu­sus­lar

MAD­DE 19- (1) Dev­let Me­te­oro­lo­ji İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ya­ban­cı ül­ke­le­re ver­di­ği me­te­oro­lo­jik ürün­le­rin be­de­li ve ya­ban­cı ül­ke­ler­den al­dı­ğı me­te­oro­lo­jik ürün­le­ri­nin di­ğer ya­ban­cı ül­ke­le­re ve­ya yurt için­de­ki ki­şi ve ku­rum­la­ra, ya­ban­cı ül­ke­le­rin de anı­lan Ge­nel Mü­dür­lü­ğün me­te­oro­lo­jik ürün­le­ri­nin di­ğer ül­ke ve ki­şi­le­re sa­tı­şın­dan yıl için­de el­de edi­le­cek dö­viz cin­sin­den tu­tar­lar, T.C. Mer­kez Ban­ka­sı nez­din­de açı­la­cak özel he­sa­ba ya­tı­rı­lır. Bu tu­tar­lar­dan il­gi­li an­laş­ma­lar ge­re­ğin­ce yurt dı­şı ku­ru­luş­la­ra öden­me­si ge­re­ken tu­tar­lar, bu özel he­sap­tan Dev­let Me­te­oro­lo­ji İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ta­li­ma­tıy­la T.C. Mer­kez Ban­ka­sın­ca trans­fer edi­lir. Ge­ri ka­lan tu­tar­lar, il­gi­li Ge­nel Mü­dür­lü­ğün ta­li­ma­tıy­la T.C. Mer­kez Ban­ka­sın­ca dö­viz alış ku­ru üze­rin­den Ye­ni Türk Li­ra­sı­na çev­ri­le­rek Ge­nel Mü­dür­lü­ğün öde­me­le­ri­ni ya­pan mu­ha­se­be bi­ri­mi he­sa­bı­na ak­ta­rı­lır. Mu­ha­se­be bi­ri­mi he­sa­bı­na ak­ta­rı­lan bu tu­tar­lar, ge­nel büt­çe­ye ge­lir kay­de­di­lir.

(2) 2006 yı­lın­dan ön­ce kat­ma büt­çe­li olan ida­re­ler­den 5018 sa­yı­lı Ka­nun­la ge­nel büt­çe kap­sa­mı­na alı­nan­la­rın il­gi­li mev­zu­atın­da be­lir­ti­len ku­rum ge­lir­le­ri, ge­nel büt­çe ge­li­ri ola­rak tah­sil edi­lir.

(3) 4/12/1984 ta­rih­li ve 3096 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da­ki ta­bii kay­nak­la­rın ve te­sis­le­rin iş­let­me hak­la­rı­nın dev­rin­den el­de edi­len ge­lir­le­rin ta­ma­mı ge­nel büt­çe­ye ge­lir kay­de­di­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, Tun­ce­li Mil­let­ve­ki­li Ha­san Gü­yül­dar.

Sa­yın Gü­yül­dar, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (Tun­ce­li) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Ma­li Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu'nun 19'un­cu mad­de­si hak­kın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Ko­nuş­ma­ma baş­lar­ken, yü­ce Par­la­men­to­yu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu mad­dey­le, üç te­mel dü­zen­le­me ya­pıl­mak­ta­dır:

Bi­rin­ci fık­ra­da, büt­çe­nin ge­nel­lik il­ke­si­ne ay­kı­rı ol­mak­la bir­lik­te, ku­rum­lar­la ya­pı­lan iş­lem­le­rin, Mer­kez Ban­ka­sı nez­din­de özel he­sap­lar­da tu­tul­ma­sı.

İkin­ci fık­ra­da ise, ku­rum­la­rın ge­lir­le­ri­nin ge­nel büt­çe ola­rak tah­sil edil­me­si­ni dü­zen­le­mek­te­dir.

Bu­ra­da önem arz eden, üçün­cü fık­ray­la, 3096 sa­yı­lı Tür­ki­ye Elek­trik Ku­ru­mu dı­şın­da­ki ku­ru­luş­la­rın elek­trik üre­ti­mi, ile­ti­mi, da­ğı­tı­mı ve el­de edi­len ge­lir­le­rin ta­ma­mı­nın, geç­miş­ten fark­lı ola­rak, fon he­sa­bı ye­ri­ne ge­nel büt­çe­ye ge­lir kay­de­dil­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

Hal­bu­ki, eko­no­mi­nin, de­ği­şen ko­şul­la­rı­na ve ül­ke­nin ih­ti­yaç duy­du­ğu is­tih­dam ya­ra­tan ya­tı­rım­la­ra yö­ne­lik po­li­ti­ka­la­rın ve bun­la­ra yö­ne­lik dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şün­mek­te­yiz. Ör­ne­ğin, ilim Tun­ce­li'de, sos­yal ha­ya­ta ve in­san ya­şa­mı­na yö­ne­lik önem arz eden ba­zı önem­li hiz­met­le­rin, kay­nak ye­ter­siz­li­ği, öde­nek yok­tur ba­ha­ne­siy­le ya­pıl­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Öde­nek ye­ter­siz­li­ğin­den do­la­yı hiç­bir ya­tı­rı­mın ya­pıl­ma­dı­ğı Tun­ce­li'de, ben, sa­de­ce, Sa­yın Or­man Ba­ka­nı­nın Ma­li­ye Ba­ka­nı adı­na bir so­ru­ya ver­di­ği ya­nıt­ta "yol de­mek me­de­ni­yet de­mek­tir" sö­zü üze­ri­ne, Tun­ce­li'de­ki ula­şım­dan do­la­yı ör­nek­ler ver­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, büt­çe açı­lış ko­nuş­ma­sın­da, 12 bin ki­lo­met­re yol ya­pıl­dı­ğı­nı be­yan et­ti. Se­vinç du­yu­yo­ruz. An­cak, ilim Tun­ce­li'de, 1 ki­lo­met­re yol ya­pıl­ma­dı. Tun­ce­li ile Elâzığ ara­sın­da­ki dev­let yo­lu­nun dub­le yol ola­rak ya­pıl­ma­sı dü­şü­nü­lü­yor­du. So­nuç­ta, 26 ki­lo­met­re­ye dü­şü­rül­dü. Bu 26 ki­lo­met­re­lik bö­lüm, düz, en­gel­siz ve bir bu­çuk-iki ay­da bi­ti­ri­le­cek bir yol ol­ma­sı­na rağ­men, üç yıl­dan be­ri bu yol hâlâ ta­mam­lan­ma­dı. Se­be­bi: Öde­nek yok­tur. Ne­de­ni ise: Çün­kü, adı Tun­ce­li olun­ca öde­nek tü­ke­ni­yor.

Bir ül­ke­de, çağ­daş ya­şa­mın, me­de­ni­ye­tin ve ha­ya­tın her ala­nı­nı ko­lay­laş­tı­ran hiz­met­le­rin ba­şın­da ula­şım ge­lir. Mem­le­ke­tin her nok­ta­sın­da, bu hiz­met­le­rin yan­sız ya­pıl­ma­sı ge­re­kir­ken, ma­ale­sef, Tun­ce­li ilin­de ya­pıl­dı­ğı­nı söy­le­ye­me­yiz. Ül­ke­mi­zin gü­ne­yi­ni, Ku­zey Ana­do­lu'ya, Trab­zon'a bağ­la­yan, do­ğu­ya, Er­zu­rum'a bağ­la­yan dev­let yo­lu Tun­ce­li'den geç­mek­te­dir. Tun­ce­li-Er­zin­can ara­sın­da­ki yol, ger­çek­ten bir kâbus­tur. Biz, bu yo­lun ya­pı­mın­dan vaz­geç­tik, ama, Pü­lü­mür ile Er­zin­can ara­sın­da­ki 20 ki­lo­met­re­lik Mu­tu-Pü­lü­mür bö­lü­mü apay­rı bir sı­kın­tı, stres ya­rat­mak­ta­dır. Ağır yük kam­yon­la­rı­nın geç­ti­ği, oto­büs iş­let­me­ci­le­ri­nin ecel te­ri dök­tü­ğü bu yol­da, Pü­lü­mür hal­kı, kı­şın özel­lik­le, çok bü­yük sı­kın­tı­lar ya­şa­mak­ta­dır. Ör­ne­ğin, kı­şın, so­ğuk­ta, has­ta olan bir va­tan­da­şı­mı­zın te­da­vi ye­ri olan Er­zin­can'a gi­de­bil­me­si, risk­li ol­ma­sı ne­de­niy­le, kı­şın müm­kün de­ğil­dir. Ne­den ya­pıl­mı­yor bu yol? Se­be­bi: Öde­nek yok­tur. Ne­de­ni ise: Çün­kü Tun­ce­li olun­ca öde­nek­ler tü­ke­ni­yor.

Bir di­ğer il­çe­miz ise, Fı­rat üze­rin­de ya­pı­lan ba­raj­la­rı bes­le­yen Mun­zur su­yu­nun doğ­du­ğu Ova­cık il­çe­miz­dir. Tür­ki­ye'nin en bü­yük millî par­kı bu il­çe­miz­de­dir ve bu millî park, eşi ben­ze­ri ol­ma­yan bir do­ğal zen­gin­li­ğe sa­hip­tir. Tu­rizm ha­zi­ne­si ola­bi­le­cek bu il­çe­mi­zin ya­şa­dı­ğı en bü­yük so­run­lar­dan bi­ri de yi­ne ma­ale­sef ula­şım­dır. Ova­cık ile Ho­zat ara­sın­da 40 ki­lo­met­re­lik bir yol ma­ale­sef ka­pa­lı­dır. Ova­cık ile Ho­zat ara­sın­da­ki va­tan­daş­la­rın ula­şım yo­lu Tun­ce­li mer­ke­zin­den sağ­lan­mak­ta­dır. De­mek is­te­di­ğim, ya­rım sa­at­lik bir yol ma­ale­sef üç sa­at­te alın­mak­ta­dır.

Ge­çen ay ül­ke­miz­de mey­da­na ge­len sel fe­la­ke­tin­den do­la­yı Ova­cık yo­lu ka­pan­dı ve Ova­cık'la bağ­lan­tı ke­sil­di de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Se­be­bi: Öde­nek yok­tur. Ne­de­ni ise: Çün­kü, söz ko­nu­su Tun­ce­li olun­ca öde­nek­ler tü­ken­miş­tir.

Tun­ce­li'yle Elâzığ ara­sın­da bağ­lan­tı­yı ku­ran en bü­yük so­run­lar­dan bi­ri de büt­çe ye­ter­siz­li­ği ba­ha­ne­siy­le ya­pı­la­ma­yan Per­tek Köp­rü­sü'dür. Ke­ban Ba­ra­jı'nın ya­pıl­dı­ğı yıl­lar­da, Tun­ce­li ile Elâzığ ara­sın­da bir­bi­riy­le bağ­lan­tı­yı kur­du­ran Per­tek Köp­rü­sü su­la­ra gö­mül­dü.

AB­DUL­BA­Kİ TÜR­KOĞ­LU (Elâzığ) - İha­le­yi ya­pı­yo­ruz, iha­le­yi…

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (De­vam­la) - Otuz yıl­dan be­ri, Elâzığ ve Tun­ce­li hal­kı bu köp­rü­nün ya­pıl­ma­sı­nı bek­li­yor.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Az kal­dı, ya­pı­la­cak.

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (De­vam­la) - Tun­ce­li, Ho­zat, Per­tek sos­yal ha­ya­tıy­la, ti­ca­ri ha­ya­tıy­la Elâzığ'a bağ­lı­dır ve bu ula­şım fe­ri­bot­la sağ­lan­mak­ta­dır. Fa­kat, ge­ce­le­ri risk­li ol­ma­sı ne­de­niy­le fe­ri­bot ça­lış­ma­mak­ta­dır. Has­ta olan bir va­tan­da­şı­mız, bi­raz ön­ce be­lirt­ti­ği gi­bi, ka­de­riy­le baş ba­şa ka­la­cak­tır. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın özel­lik­le sö­zü­nü ver­di­ği Per­tek Köp­rü­sü'nün ma­ale­sef şu sa­ate ka­dar bir fa­ali­ye­ti ol­ma­ma­sı be­ni üz­mek­te­dir.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Pro­je­si ya­pıl­mış…

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (De­vam­la) - Ama, Elâzığ mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma son­suz gü­ve­nim var. İna­nı­yo­rum ki bu köp­rü­nün ha­ya­ta geç­me­siy­le bu böl­ge­miz ra­ha­ta ka­vu­şa­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; şim­di, ge­le­lim şu meş­hur teş­vik hikâye­si­ne. Bir se­ne aray­la iki teş­vik ya­sa­sı bu Mec­lis­ten geç­ti. Bu Ya­sa'nın, ül­ke­ye ne ver­di­ği­ni, ne al­dı­ğı­nı Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan öğ­ren­mek is­ti­yo­ruz. Ben, ken­di ilim Tun­ce­li'den bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum: Bu­gün iti­ba­rıy­la, Teş­vik Ya­sa­sı Tun­ce­li'yi da­ha da ge­ri­ye gö­tür­müş­tür. Teş­vik Ya­sa­sı çık­tı­ğın­dan bu­gü­ne ka­dar, ya­tı­rım yap­mak için mü­ra­ca­at eden ne bir ya­tı­rım­cı duy­duk ne de bir mü­ra­ca­at eden var­dır. Biz bu kür­sü­de, bu­nun böy­le so­nuç­lar ve­re­ce­ği­ni, ili­miz­de de­ği­şen bir şe­yin ola­ma­ya­ca­ğı­nı, Sa­yın Ba­kan yi­ne o kol­tuk­ta otu­rur­ken ken­di­le­ri­ne ilet­tik "30 iş­çi ça­lış­tır­ma­yı şart ko­şan bu Ya­sa'dan so­nuç ala­maz­sı­nız." de­dik. Her yö­nüy­le içe­ri­ği ha­ta­lı ve ada­let­siz olan bu Ya­sa, il­le­ri tüm yön­le­riy­le ay­nı kap­sa­ma al­mış­tır, il­le­ri bir­bi­ri­ne denk tut­muş­tur. Ör­ne­ğin, Tun­ce­li'yi, kom­şu il Elâzığ ve Ma­lat­ya'yla bir tut­muş. Elâzığ'ın da, Ma­lat­ya'nın da, ha­va yol­la­rıy­la, de­mir yol­la­rıy­la, üni­ver­si­te­siy­le, alt­ya­pı­sıy­la, in­san kay­nak­la­rıy­la hiç­bir ih­ti­ya­cı ol­ma­ma­sı­na rağ­men, Tun­ce­li'nin hiç­bir şe­yi yok­tur; ama, Tun­ce­li'nin, bu­gün, Elâzığ'la ay­nı, eşit tu­tul­ma­sın­dan do­la­yı, ma­ale­sef, Tun­ce­li'de­ki ti­ca­ret, ha­re­ket ta­ma­mıy­la çök­müş­tür. Bu ada­let­siz­li­ğin, bu hak­sız­lı­ğın mut­la­ka gi­de­ril­me­si­ne çok bü­yük ih­ti­yaç var­dır.

Tun­ce­li, Tür­ki­ye'de­ki, sa­na­yi­de, ti­ca­ret­te il­ler sı­ra­la­ma­sın­da son­dan dör­dün­cü, be­şin­ci du­rum­day­dı; ama, ma­ale­sef, bu Teş­vik Ya­sa­sı çık­tık­tan son­ra, şu an­da, so­nun­cu ol­muş­tur. Tun­ce­li'de bu Ya­sa'ya "teş­vi­ke en­gel ya­sa­sı" di­yor­lar; oy­sa, bu­nun ne­de­ni so­rul­ma­lı­dır. Sa­yın Ba­ka­nın ge­lip bu kür­sü­de, Teş­vik Ya­sa­sı'nın bir mu­ha­se­be­si­ni yü­ce Mec­li­se sun­ma­sın­da ya­rar var­dır. Tun­ce­li ve ay­nı ka­de­ri pay­la­şan di­ğer il­ler için Sa­yın Ba­ka­nın açık­la­ma­la­rı­nı bek­li­yo­ruz.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bu kol­tuk­lar­da otu­ran gel­miş geç­miş si­ya­si par­ti­ler "Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'nun makûs ta­li­hi­ni kı­ra­ca­ğız." di­yor­lar­dı. İk­ti­da­ra gel­di­ler. Hal­ka ver­miş ol­duk­la­rı söz­le­rin hiç­bi­ri­si ye­ri­ne gel­me­di ve ilk se­çim­de halk­tan öy­le bir dar­be al­dı­lar ki, bir da­ha ge­ri gel­me­mek üze­re yı­kı­lıp git­ti­ler. Bu ül­ke­ye ver­dik­le­ri kin, düş­man­lık, kan, göz­ya­şı ve sö­nen ocak­lar. 3 Ka­sım 2002'de ye­ni bir ik­ti­dar gö­rü­yo­ruz bu kol­tuk­lar­da.

ÖMER ÖZ­YIL­MAZ (Er­zu­rum) - 4 Ka­sım­da bir da­ha gö­re­cek­si­niz.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sı­ray­la, ace­le et­me!

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (De­vam­la) - Acil Ey­lem Pla­nı'yla ye­ni id­di­alar, ye­ni he­def­ler. İşin adı acil ey­lem pla­nı olun­ca, ka­lı­cı bir top­lum­sal ba­rış ve bir hu­zu­ra ih­ti­yaç var­dır. Çün­kü, has­ta kan kay­be­di­yor, öle­cek. Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'ya bir is­tih­dam ve ya­tı­rım pro­je­le­riy­le, işin­de gü­cün­de ol­du­ğu bir or­ta­mın sağ­lan­ma­sı­na acil ih­ti­yaç var­dır.

Evet, şim­di ik­ti­da­rın be­şin­ci yı­lın­da­yız. Ne ya­pıl­dı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne ol­du? Has­ta da­ha da kan kay­be­di­yor, öl­mek üze­re­dir ve bir ön­ce­ki dö­ne­min yı­kı­mın­dan, fer­ya­dın­dan da­ha da ağır bir tab­lo. Garp cep­he­sin­de de­ği­şen hiç­bir şey yok; yi­ne kan, göz­ya­şı ve sö­nen ocak­lar.

Ül­ke­miz­de fer­yat­lar, göz­ya­şı var­sa, ölen gen­ce­cik genç­le­ri­miz­den ocak­la­rı sö­nü­yor­sa, bu büt­çe­den bu fa­ci­anın dur­du­rul­ma­sı için eğer bir kay­nak ak­ta­rıl­mı­yor­sa ve büt­çe kat­ril­yon do­lar se­vi­ye­sin­de de ol­sa, bir an­lam ifa­de et­ti­ği­ni ben san­mı­yo­rum.

Büt­çe­nin açı­lış ko­nuş­ma­sın­da Sa­yın Baş­ba­kan, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, san­ki or­ta­lık gül­lük gü­lis­tan­lık­mış gi­bi Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu'dan hiç bah­set­me­di­ler. O fa­ci­adan bir ke­li­me ko­nu­şul­ma­dı. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­mek ki, fer­yat­lar, yı­kım­lar de­vam ede­cek.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rın­dan do­la­yı bu Mec­lis­ten ka­nun­lar geç­ti, ama uy­gu­la­ma­da ne böl­ge hal­kı bun­dan bir şey an­la­dı ne de Av­ru­pa bi­zi içi­ne sin­dir­di. An­la­şı­lı­yor ki, hep­si kâğıt üze­rin­de kal­mış.

Bu so­ru­nun çö­zü­mü ko­or­di­na­tör, ya­ni me­mur ta­yin et­mek­le ol­maz, ar­tık bir şe­yin far­kı­na var­ma­lı­sı­nız. Teh­li­ke­nin far­kın­da olur­sa­nız ve vic­da­nı­nı­zı da bu­lun­du­ğu­nuz ma­kam­la bu­luş­tu­rur­sa­nız bu yı­kı­mı, bu acı­yı dur­dur­mak zo­run­da­yız.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; bu kür­sü­de, te­rör­den do­la­yı, za­rar zi­yan gö­ren va­tan­daş­la­rı­mız­dan do­la­yı yap­mış ol­du­ğum ko­nuş­ma­da ba­zı ger­çek­le­ri di­le ge­tir­miş­tim. Acil olan, böl­ge­nin sos­yo­eko­no­mik ya­pı­sı­nı ger­çek bir araş­tır­may­la ma­sa­ya ya­tı­rıp has­ta­yı aya­ğa kal­dır­mak­tır. Bi­lin­me­li­dir ki, hal­kın gü­ve­ni­ni, des­te­ği­ni ka­zan­ma­dan hiç­bir şey ya­pa­maz­sı­nız. Ya­pı­la­cak iş, va­tan, mil­let, Sa­kar­ya ede­bi­ya­tıy­la de­ğil, ay­rım yap­ma­dan gö­nül­den hal­kı sev­mek ve ku­cak­la­mak.

İki: şu an­da yü­rür­lük­te olan bu al­dat­ma­ca Teş­vik Ya­sa­sı ile de­ğil, ar­sa ve ener­ji avan­ta­jıy­la, iş­çi sa­yı­sı aran­ma­dan ver­gi­den, si­gor­ta pri­min­den mu­af kal­mak kay­dıy­la, ye­ni kre­di­ler sağ­la­mak kay­dıy­la ve bu kre­di­le­re mu­afi­yet­ler ta­nı­mak kay­dıy­la, böl­ge­de sek­tö­rel an­lam­da yö­re­sel bir kal­kın­may­la iş­siz­li­ği ön­le­mek­tir bi­rin­ci çö­züm.

OS­MAN AS­LAN (Di­yar­ba­kır) - Böl­ge­ye her şey ya­par­lar.

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; böl­ge hal­kı­nın gön­lü­nü alan ve gü­ven baş­la­tan bir ma­ne­vi sa­hip­len­me baş­ta ik­ti­da­ra dü­şer. Böl­ge hal­kı­nın sev­gi­si­ni, gü­ve­ni­ni ka­za­nır­sak, em­per­ya­list güç­le­rin giz­li he­sap­lar­la ha­zır­la­dık­la­rı böl-yö­net-yut se­nar­yo­la­rı bo­şa çı­ka­cak ve or­ta­lık­ta do­laş­tı­rı­lan bu ha­ri­ta­la­rı da halk yır­tıp çöp se­pe­ti­ne ata­cak­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­yül­dar, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

HA­SAN GÜ­YÜL­DAR (De­vam­la) - Ül­ke­nin bek­len­ti­le­ri­ni kar­şı­la­ma­yan bu büt­çe­ye olum­suz oy kul­la­na­ca­ğı­mı be­lir­tir, yü­ce Par­la­men­to­yu say­gıy­la se­lam­la­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Ali Os­man Sa­li.

Sa­yın Sa­li, bu­yu­run efen­dim.

ALİ OS­MAN SA­Lİ (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­ka­nım, sa­yın ar­ka­daş­lar; ta­sa­rı­nın 19'un­cu mad­de­siy­le il­gi­li ola­rak hu­zu­ru­nuz­da­yım. He­pi­ni­ze say­gı su­nu­yo­rum.

Mad­de üç hu­su­su dü­zen­li­yor. Bi­ri­si: Dev­let Me­te­oro­lo­ji İş­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün üret­ti­ği me­te­oro­lo­jik ürün­le­rin ya­ban­cı ül­ke­le­re sa­tıl­ma­sı kar­şı­lı­ğın­da el­de edi­len ge­lir­ler ve ya­ban­cı me­te­oro­lo­ji teş­ki­lat­la­rı­nın üret­ti­ği me­te­oro­lo­jik ürün­le­rin sa­tın alın­ma­sı için ya­pı­lan har­ca­ma­la­rın mu­ha­se­be­leş­ti­ril­me­siy­le ala­ka­lı. Bun­lar, me­tin­de gör­dü­ğü­nüz üze­re, Mer­kez Ban­ka­sın­da özel bir he­sap­ta tu­tu­la­cak ve bu­ra­dan öde­me­ler ya­pı­la­cak. Ge­lir faz­la­sı da ge­nel büt­çe ge­lir­le­ri içi­ne ak­ta­rı­la­cak.

Di­ğer hu­sus: 5018 sa­yı­lı Ka­nun'la kat­ma büt­çe sta­tü­sün­den çı­kar­tı­lıp ge­nel büt­çe kap­sa­mı­na alı­nan ida­re­le­rin ya­sa­lar­da yer alan ge­lir­le­ri­nin tah­si­liy­le ala­ka­lı. Bun­lar da ge­nel büt­çe ge­lir­le­riy­le ir­ti­bat­lan­dı­rı­lı­yor.

Üçün­cü hu­sus ise: 3096 sa­yı­lı Tür­ki­ye Elek­trik Ku­ru­mu Dı­şın­da­ki Ku­ru­luş­la­rın Elek­trik Üre­ti­mi, İle­ti­mi, Da­ğı­tı­mı ve Ti­ca­re­tiy­le Gö­rev­len­di­ril­me­si Hak­kın­da Ka­nun kap­sa­mın­da­ki ta­bii kay­nak­la­rın ve te­sis­le­rin iş­let­me hak­la­rı­nın de­vir­le­rin­den el­de edi­len ge­lir­le­rin, dev­re­den ku­ru­lu­şa de­ğil, mev­zu­atın­da, iş­let­me hak­kı de­vir­le­rin­den el­de edi­len ge­lir­le­rin il­gi­li dev­re­den ku­ru­luş he­sap­la­rı­na ak­ta­rı­la­ca­ğı ön­gö­rü­lü­yor. Bu şe­kil­de de­ğil, bu­nun ta­ma­mı­nın ge­nel büt­çe­ye ge­lir kay­de­di­le­ce­ği­ne iliş­kin hü­küm yer al­mak­ta­dır.

Mad­de­nin ha­yır­lı ol­ma­sı te­men­ni­siy­le say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sa­li.

Sa­yın Yü­ce­san, so­ru mu so­ra­cak­sı­nız efen­dim?

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Evet efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Yü­ce­san.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Ta­sa­rı­nın bu mad­de­sin­de yer alan üçün­cü fık­ray­la, 3096 sa­yı­lı Tür­ki­ye Elek­trik Ku­ru­mu Dı­şın­da­ki Ku­ru­luş­la­rın Elek­trik Üre­ti­mi, İle­ti­mi, Da­ğı­tı­mı ve Ti­ca­re­tiy­le Gö­rev­len­di­ril­me­si Hak­kın­da Ka­nun çer­çe­ve­sin­de, ta­bii kay­nak­la­rın ve te­sis­le­rin iş­let­me hak­la­rı­nın de­vir­le­rin­den el­de edi­len ge­lir­le­rin ta­ma­mı­nın, geç­miş­ten fark­lı ola­rak, fon he­sa­bı ye­ri­ne ge­nel büt­çe­ye ge­lir kay­de­dil­me­si dü­zen­len­mek­te­dir. Ka­mu ya­tı­rım­la­rı için­de ener­ji sek­tö­rü, AKP dö­ne­mi po­li­ti­ka­la­rın­dan en olum­suz et­ki­le­nen sek­tör­le­rin ba­şın­da gel­mek­te­dir. Bu dö­nem­de ener­ji sek­tö­rü­ne yö­ne­lik ya­tı­rım­lar sü­rek­li düş­müş, ne­re­dey­se ya­rı ya­rı­ya re­el ola­rak azal­mış­tır. Bu ge­liş­me ve ül­ke­nin ge­le­cek dö­ne­mi ener­ji ih­ti­ya­cı dik­ka­te alın­dı­ğın­da, bu şe­kil­de el­de edi­le­cek kay­na­ğın ener­ji sek­tö­rü…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Yü­ce­san.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­yın­dır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı çık­ma­dan keş­ke şu so­ru­yu din­le­sey­di.

Tür­ki­ye'de, ilk de­fa ya da 2002 yı­lın­da ik­ti­da­ra ge­len AKP İk­ti­da­rı, ilk de­fa, ge­çen ay Kül­tür Ba­kan­lı­ğın­da ça­lı­şan 3.500 ge­çi­ci iş­çi­ye ma­aş öde­ye­me­di. Ya­ni ba­kan­lık çök­tü mü? Bun­dan son­ra bir baş­ka ba­kan­lık­la­rın da ma­aşı mı öde­ne­me­ye­cek?

Sa­bah­tan be­ri AKP mil­let­ve­kil­le­ri­nin öv­me­ye ça­lış­tı­ğı büt­çe, iş­çi­nin da­hi ma­aşı­nı öde­ye­me­yen büt­çe mi di­ye so­ru­yo­rum?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Me­ral, bu­yu­run.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız git­ti ya… Ben, bir ko­nu­yu özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ge­nel­de Hükûme­ti­miz 2 bin ge­çi­ci iş­çi­nin kad­ro­ya alı­na­ca­ğı­nı ifa­de et­mek­te­dir. Bu­nun doğ­ru­luk de­re­ce­si­ni öğ­ren­mek is­ti­yo­rum, bir.

İkin­ci­si, or­man­da, ta­rım­da, şe­ker fab­ri­ka­la­rın­da, Te­kel­de, üni­ver­si­te­ler­de bir­çok bö­lüm­de ge­çi­ci iş­çi ça­lış­mak­ta­dır. Aca­ba, bu iş­çi­ler de da­imî kad­ro­ya ge­çi­ri­le­cek iş­çi­le­rin ara­sın­da mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Me­ral.

Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­nım gü­nay­dın.

İh­raç ürün­le­ri­nin, ih­raç ra­kam­la­rı­nın içe­ri­sin­de it­hal ürün­le­ri­nin pa­yı ne ka­dar­dır? On do­kuz çey­rek­tir Tür­ki­ye'nin bü­yü­dü­ğü söy­le­ni­yor; bu bü­yü­me­nin is­tih­da­ma olum­lu bir şe­kil­de yan­sı­ma­ma­sı­nın al­tın­da ya­tan se­bep­ler ne­ler­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kan­do­ğan.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­ra­da, özel­lik­le ener­ji ya­tı­rım­la­rıy­la il­gi­li so­ru so­ran De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­mi­zin so­ru­su­nu tam ola­rak ala­ma­dım, ar­ka­daş­lar bu­nu alıp ge­rek­li ce­va­bı ve­re­cek­ler.

Bil­di­ği­niz gi­bi, Kül­tür Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı ola­rak ça­lı­şan, da­ha doğ­ru­su Kül­tür Ba­kan­lı­ğı DÖ­SİM'de, Dö­ner Ser­ma­ye İş­let­me­sin­de ça­lı­şan iş­çi­ler var. Bu­gü­ne ka­dar bu iş­çi­le­rin ma­aş­la­rı har­fi­yen öden­miş­tir, an­cak na­kit akı­şın­dan do­la­yı bel­ki se­ne so­nu ol­ma­sı ha­se­biy­le bir ge­cik­me ola­bi­lir.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - 15 Ka­sım…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ge­çi­ci iş­çi­ler­le il­gi­li ola­rak, bu, Ba­kan­lı­ğın çök­tü­ğü an­la­mı­na gel­mez. Şim­di, bu tip şey­le­ri söy­le­di­ği­miz za­man, bu­na dik­kat et­me­miz la­zım. Ba­kan­lı­ğın çö­kü­şü, ba­kan­lık­la­rın çö­kü­şü, Tür­ki­ye'nin ma­li­ye­si­nin çö­kü­şü, Tür­ki­ye'nin çö­kü­şü an­la­mı­na ge­lir. Böy­le bir şey söz ko­nu­su de­ğil, her­kes müs­te­rih ol­sun. Tür­ki­ye dim­dik ayak­ta­dır ve yo­lu­na de­vam edi­yor emin adım­lar­la.

Sa­yın Me­ral'in sor­du­ğu, özel­lik­le kad­ro­ya alı­na­cak iş­çi­ler­le il­gi­li ola­rak so­ru­ya da şu­nu söy­le­rim: Bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­mız il­gi­li ku­ru­luş­lar­la ko­or­di­nas­yon hâlin­de bir ça­lış­ma yap­mak­ta­dır. Yıl­lar­dan be­ri, bil­di­ği­niz gi­bi, kad­ro­lu iş­çi, ge­çi­ci iş­çi, çe­şit­li sta­tü­ler­de ka­mu ça­lı­şa­nı var. Özel­lik­le on-on bir ay ça­lı­şan­lar var. De­ği­şik sta­tü­ler­de ça­lı­şan­lar var. Kam­pan­ya iş­çi­si ola­rak ça­lı­şan­lar var. Bu­ra­da kam­pan­ya iş­çi­si olan mev­sim­lik iş­çi de­di­ği­miz iş­çi­ler bel­ki ay­rı tu­tu­la­bi­lir. Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la bu he­nüz Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da son şek­li­ni de al­mış de­ğil. Bu ko­nuy­la il­gi­li ça­lış­ma de­vam edi­yor. Ama bü­yük çap­ta ka­mu­da ça­lı­şan, ge­çi­ci iş­çi sta­tü­sün­de ça­lı­şan in­san­lar kad­ro­ya ge­çi­ri­le­cek.

Üni­ver­si­te­le­ri­miz­de ça­lı­şan, özel­lik­le te­miz­lik iş­çi­si adı al­tın­da alın­dı­ğı hâlde hem­şi­re ola­rak ça­lı­şan, baş­ka sta­tü­ler­de ça­lı­şan in­san­lar var, ka­mu ça­lı­şan­la­rı var. Bun­lar­la il­gi­li ola­rak ya­pı­lan ça­lış­ma­da da da­ha çok 4/B sta­tü­sü­ne gir­me­le­ri söz ko­nu­su­dur. Böy­le bir ça­lış­ma var. Üni­ver­si­te­le­rin as­lın­da ta­le­bi de bu­dur. Çün­kü dö­ner ser­ma­ye­le­rin­den on­la­ra üc­ret­ler öde­mek­te­dir­ler. Son şek­li alın­dık­tan son­ra or­man­da, şe­ker­de ve di­ğer ku­rum­lar­da ça­lı­şan ka­mu iş­çi­le­ri­nin du­ru­muy­la il­gi­li ola­rak Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da son sö­zü söy­le­me­den bu ko­nu­da söy­le­ne­cek her şey as­lın­da ger­çe­ği tam ola­rak yan­sıt­mış ol­maz. Ama bu ko­nu­da Hükûme­ti­miz ini­si­ya­tif al­mış­tır. Özel­lik­le yıl­lar­dan be­ri ve bü­yük bir en­di­şey­le ge­çi­ci iş­çi sta­tü­sün­de ça­lı­şan iş­çi kar­deş­le­ri­mi­zin çok önem­li bir kıs­mı kad­ro­ya ge­çi­ri­le­cek­tir. Ama "son söz şu ka­dar ra­kam­dır" bu­nu söy­le­ye­bil­mem için bu­nun son şek­li­ni al­ma­sı ge­re­ki­yor.

Sa­yın Kan­do­ğan'ın, özel­lik­le "İh­ra­cat için­de­ki it­ha­lat ürün­le­ri­nin pa­yı ne­dir?" şek­lin­de­ki so­ru­su tek­nik bir ça­lış­ma ge­rek­ti­ri­yor. Ken­di­si­ne ya­zı­lı ola­rak bu ce­vap ve­ri­le­cek­tir.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Sun­dum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ha­yır, ol­maz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sun­ma­dı­nız.

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Böy­le bir şey olur mu?

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Böy­le ya­sa olur mu Sa­yın Baş­kan, sun­ma­dı­nız.

BAŞ­KAN - Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ya­sa ya­pı­yo­ruz…

BAŞ­KAN - 20'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Böy­le ya­sa olur mu Sa­yın Baş­kan? Sun­ma­dı­nız Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Tar­tış­ma­yı­nız.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sun­ma­dı­nız Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­tin, otu­ru­mu ben yö­ne­ti­yo­rum, lüt­fen otu­ru­nuz!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - 5 ta­ne adam­la ya­sa ya­pı­yor­su­nuz. Ayıp!

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Her­kes bu­ra­da.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Büt­çe bu.

BAŞ­KAN - O de­di­ği­ni­zi ya­pan bi­ri­le­ri var; ama, ben de­ği­lim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Bu ka­dar ta­raf­lı Baş­kan­lık ol­maz! Ayıp!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ayıp­tır ya! Ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­mış, in­san uta­nır!

BAŞ­KAN - 20'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

İKİN­Cİ KI­SIM

Dev­let Borç­la­rı ve Ka­mu İk­ti­sa­di Te­şeb­büs­le­ri­ne

İliş­kin Hü­küm­ler

Ha­zi­ne ga­ran­ti li­mi­ti ve borç­lan­ma­ya iliş­kin iş­lem­ler

MAD­DE 20- (1) 2007 yı­lın­da, 28/3/2002 ta­rih­li ve 4749 sa­yı­lı Ka­mu Fi­nans­ma­nı ve Borç Yö­ne­ti­mi­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da Ka­nu­na gö­re sağ­la­na­cak;

a) Ga­ran­ti­li im­kan li­mi­ti 3 mil­yar ABD Do­la­rı­nı,

b) Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğın­ca be­lir­le­ne­cek ko­şul­lar çer­çe­ve­sin­de ve el­de edi­le­cek kay­nak­lar Ha­zi­ne­ye ak­ta­rı­la­cak şe­kil­de ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­ca ih­raç edi­le­cek ser­ti­fi­ka, se­net ve ben­ze­ri fi­nans­man ens­trü­man­la­rı­na sağ­la­na­cak ga­ran­ti tu­ta­rı 2 mil­yar ABD Do­la­rı­nı,

aşa­maz.

(2) Bi­rin­ci fık­ra­nın (b) ben­din­de yer alan tu­ta­rı bir ka­tı­na ka­dar ar­tır­ma­ya Ba­kan­lar Ku­ru­lu yet­ki­li­dir.

(3) Bu Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si ile be­lir­le­nen baş­lan­gıç öde­nek­le­ri­nin yüz­de bi­ri­ne ka­dar ik­ra­zen Özel Ter­tip Dev­let İç Borç­lan­ma Se­ne­di ih­raç edi­le­bi­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Al­gan Ha­ca­loğ­lu.

Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 yı­lı büt­çe ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 20'nci mad­de­si üze­rin­de şah­sım ve Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, bu­gün be­nim dör­dün­cü ko­nuş­mam. Be­ni bir da­ha bu kür­sü­de gö­re­me­ye­cek­si­niz. Bu yıl bir da­ha gö­re­me­ye­cek­si­niz.

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - İn­şal­lah!

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Hac­ca mı gi­di­yor­sun?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) - O ne­den­le, ben, son­da de­ğil, baş­ta he­pi­ni­zin ye­ni yı­lı­nı­zı ve Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı kut­lu­yo­rum. Ül­ke­mi­ze ye­ni yıl­da ba­rış ve hu­zur di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yı­lı si­zin ik­ti­da­rı­nız­da ol­mak üze­re, ye­di yıl­dır uy­gu­la­ma­da olan IMF po­li­ti­ka­la­rı, bu­gün, de­fa­at­la fark­lı bo­yut­la­rıy­la ele alın­dı­ğı şe­kil­de, ül­ke­mi­zin so­run­la­rı­nı çöz­mek­te ye­ter­siz kal­mış­tır. Sos­yal ayak­tan yok­sun olan bu po­li­ti­ka­lar, ne ya­zık ki, bir­çok so­ru­na ça­re ola­ma­mış, ak­si­ne, so­run­la­rın önem­li bö­lü­mü­nü bir ne­vi çö­züm­süz­lük sü­re­ci­ne ta­şı­mış, sü­rün­ce­me­de bı­rak­mış­tır.

Bu po­li­ti­ka­lar so­nu­cu, ül­ke­miz­de son dört yıl­da önem­li öl­çü­de bir bü­yü­me sağ­lan­mış ol­ma­sı­na rağ­men, ik­ti­sa­dın âde­ta ge­nel ku­ral­la­rı­na ters dü­şe­rek be­lir­li olum­suz­luk­la­rı be­ra­be­rin­de ta­şı­mış­tır. Ne­dir bun­lar? Yi­ne bun­lar ifa­de edil­di, ama, ben de, tek­rar, bir­kaç cüm­ley­le al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum: İş ve is­tih­da­ma ça­re olu­na­ma­mış­tır, sos­yal ada­le­te kat­kı sağ­la­ma­mış­tır, sür­dü­rü­le­bi­lir, re­ka­bet gü­cü yük­sek bir ya­pı­lan­ma­ya ze­min oluş­tu­ra­ma­mış­tır, sa­de­ce da­ha çok borç ve da­ha bü­yük iş­siz­ler or­du­su ya­rat­mış­tır ve ül­ke­mi­ze ve hal­kı­mı­za da­ha çok re­fah ve hu­zur de­ğil, sa­de­ce da­ha de­rin yok­sul­laş­ma ve da­ha de­rin yay­gın umut­suz­luk kay­na­ğı ol­muş­tur.

Şim­di, sa­de­ce bun­lar­la da sı­nır­lı de­ğil, keş­ke böy­le ol­sa. Bun­la­rın dı­şın­da, eko­no­mi­miz­de kriz ris­ki ya­ra­tan, dış­sal kriz ris­ki ya­ra­tan, eko­no­mi­mi­zin yu­mu­şak kar­nı­nı oluş­tu­ran, acil çö­züm bek­le­yen çok önem­li be­lir­li so­run­lar, dış­sal so­run­lar oluş­muş­tur. Eko­no­mi­miz­de kriz ris­ki­ni ar­tı­ran bu dış­sal so­run­lar ara­sın­da -yi­ne bu­ra­da be­lir­til­di, ilk de­fa de­ğil- her ge­çen gün ye­ni re­kor dü­zey­le­re tır­ma­nan, hâlen gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 13,7'si­ne ulaş­mış olan ve 2002 yı­lın­dan gü­nü­mü­ze 23 kat ar­tan ca­ri iş­lem­ler açı­ğı yer al­mak­ta­dır. Ke­za, dört yıl­da yüz­de 170 ar­ta­rak âde­ta pat­la­yan tü­ke­tim mal­la­rı it­ha­la­tı yer al­mak­ta­dır. Ke­za, 2002 yı­lın­da­ki yüz­de 69,9'dan yüz­de 60'a doğ­ru ge­ri­le­yen ih­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı yer al­mak­ta­dır. Yi­ne, dör­dün­cü ka­lem ola­rak, son dört yıl­da 3 ka­ta ya­kın ar­tan ve gü­nü­müz­de 111 mil­yar do­la­ra tır­ma­nan özel sek­tör dış borç­la­rı yer al­mak­ta­dır ve ni­ha­yet, Ka­sım 2006, ya­ni, son ve­ri­le­re gö­re 60,8 mil­yar do­la­ra, tüm za­man­la­rın en üst dü­ze­yi­ne tır­man­mış olan sı­cak pa­ra yer al­mak­ta­dır. Özet­le, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı, tü­ke­tim mal­la­rı it­ha­la­tı, ih­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı, özel sek­tör dış bor­cu ve sı­cak pa­ra. Bun­la­rın tü­mü bir ara­da, eş za­man­lı ola­rak eko­no­mi­miz­de çok cid­di bir dış risk olu­şu­mu­na ne­den ol­mak­ta­dır. Bun­la­ra yö­ne­lik po­li­ti­ka­la­rın her bi­ri­ni ku­cak­la­ya­cak, her bi­ri­ni dik­ka­te ala­cak pa­ra­met­re­ler ve ens­trü­man­lar­la ge­liş­ti­ril­me­si, uy­gu­la­ma­ya ko­nul­ma­sı ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, AKP İk­ti­da­rı­nın re­el eko­no­mi­yi dış­la­yan, yüz­de 6,5 ora­nın­da fa­iz dı­şı faz­la sağ­la­ma, yet­me­di­ği tak­dir­de bor­cu borç­la çe­vir­me an­la­yı­şıy­la, IMF des­te­ğin­de yü­rü­tü­len eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı so­nu­cu dış borç­lar gi­de­rek tır­man­mış -bu ye­ni bir hikâye de­ğil, bu­gün çok din­le­di­niz- eko­no­mi­mi­zin sır­tın­da kam­bu­ra dön­müş­tür.

Ta­rih düş­mem ge­re­ki­yor, bi­raz ev­vel bir ar­ka­da­şım ta­dat et­ti, açık­la­dı, ben de iki ta­ne­si­ni be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Ama, bu­na gir­me­den, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, ge­çen, en son büt­çe üze­rin­de yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da "'Tür­ki­ye'nin bor­cu çok.' di­yor­lar. Al­dat­ma­yın kim­se­yi. Unut­ma­yın, borç yi­ği­din kam­çı­sı­dır." de­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Türk in­sa­nı do­ğuş­tan yi­ğit­tir. Ay­rı­ca, kam­çı­ya da ih­ti­ya­cı yok­tur. Za­ten, si­zin yük­sek zam, yük­sek fa­iz, dü­şük üc­ret kam­çı­nız­dan in­san­la­rı­mız ye­te­rin­ce na­si­bi­ni alı­yor. Bu­nun öte­si boş laf­tır. Boş la­fa da iş­siz­lik ve yok­sul­luk­la bo­ğu­şan hal­kı­mı­zın kar­nı tok­tur.

Evet, şim­di ra­kam­la­ra gir­mek is­ti­yo­rum. Hep­si­ni de­ğil, sa­de­ce iki ze­min­de ve­re­ce­ğim. 2002 yı­lın­dan, 2006 yı­lı Ka­sım ayı so­nu­na ka­dar ge­çen dö­nem­de ka­mu­nun top­lam -iç ar­tı dış, tüm ka­mu­nun, sa­de­ce mer­kezî yö­ne­ti­min de­ğil, tüm ka­mu­nun- borç sto­ku 2002 yı­lı so­nu­na gö­re, 88,3 mil­yar do­lar ar­ta­rak, ya­ni, yüz­de 50,5 ora­nın­da ar­ta­rak dört yıl­da, 263 mil­yar do­la­ra tır­man­mış­tır. 263 mil­yar do­lar ka­mu­nun top­lam bor­cu.

Di­ğer yan­dan, özel sek­tör­de -bu­nun içi­ne Mer­kez Ban­ka­sı borç­la­rı dâhil­dir. Bi­zim ra­kam­lar doğ­ru­dur; iki haf­ta­da bir de bu­nu bül­ten­le ya­yın­la­mak­ta­yız; kay­nak da dev­let resmî kay­nak­la­rı­dır- Tür­ki­ye'nin top­lam borç sto­ku ise, 2002 yı­lı so­nu­na gö­re 154,7 mil­yar do­lar, dört yıl­da yak­la­şık her yıl or­ta­la­ma 40 mil­yar do­lar ar­ta­rak, ya­ni, yüz­de 70,5 ora­nın­da ar­ta­rak, gü­nü­müz­de, 374 mil­yar do­la­ra tır­man­mış­tır. Ül­ke­nin, bu­gün, ka­mu-özel top­lam iç-dış bor­cu top­la­mı 374 mil­yar do­lar­dır. Bu­nun 193,6 mil­yar do­la­rı dış borç­lar­dan, 180,3 mil­yar do­la­rı ise iç borç­lar­dan oluş­mak­ta­dır. He­men he­men eşit bo­yut­lar­da. Ama, ka­mu­nun dış borç­la­rı ge­ri­le­di, özel sek­tö­rün dış borç­la­rı yük­sel­di.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Özel sek­tö­rün bor­cu ni­ye bi­zim olu­yor?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bu tab­lo, do­ğal ola­rak, hal­kı­mı­zın sır­tın­da­ki borç yü­kü­nü ar­tır­mak­ta­dır. Hep biz... Bu­ra­da her ar­ka­da­şı­mız çık­tı­ğın­da, AKP'li de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız çık­tı­ğın­da, "Ki­şi ba­şı­na gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la 2.500'den 5.500'e, 2.600'den 5.500'e çık­tı." de­di­ler, son tah­mi­ni be­lirt­ti­ler ca­ri fi­yat­lar­la. Hiç kim­se sa­bit fi­yat­lar­la ra­kam ver­me­di, ca­ri fi­yat… Şim­di ben de si­ze bu­nun ca­ri fi­yat­lar­la borç ta­ra­fı­nı ve­ri­yo­rum. Tür­ki­ye'nin top­lam borç yü­kün­den ki­şi ba­şı­na dü­şen mik­tar 2002 yı­lın­da 3.164 do­lar­dı, gü­nü­müz­de ise 5.124 do­lar. Ge­lir art­tı, borç da art­tı. Eş dü­zey­de art­tı.

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Son dört yıl için­de mi bu?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Bir om­zun­da ge­lir, bir om­zun­da borç. Han­gi­si -ney­se, yo­rum yap­ma­ya­yım- iyi­lik pe­ri­si, han­gi­si kö­tü­lük pe­ri­si, onu siz yo­rum­la­yın.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Es­pri­tü­el bir bi­çim­de an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yor.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­gün son gün ol­du­ğu için es­pri de yap­ma ça­ba­sı için­de­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, son dört yıl­da dış ti­ca­ret açı­ğı 4 kat art­tı. 2002 yı­lın­da 15,5 mil­yar do­lar olan dış ti­ca­ret açı­ğı gü­nü­müz­de 53 mil­yar do­lar. Ya­ni, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 13,7'si­ne tır­man­dı. Yük­sek bir ra­kam.

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Ye­ni bir şey söy­le­yin.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Ta­bii, bu­ra­da bir ra­ka­mın al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. Bu­gün ga­ze­te­ler­de var­dı. Pors­che sa­tış­la­rı, lüks araç sa­tış­la­rı çok pat­la­dı. Pors­che için ra­kam ve­ri­yor­du. Bi­nek oto­mo­bil­le­rin it­ha­la­tı yüz­de 324 art­tı. Bu­na da­ya­na­maz Tür­ki­ye. Bu­na ke­sin­lik­le da­ya­na­maz. Ke­sin­lik­le, tü­ke­tim mal­la­rı, ya­rı da­ya­nık­lı ve­ya da­ya­nık­lı tü­ke­tim mal­la­rı it­ha­la­tı­na -ke­sin­lik­le- bir dü­zen­le­me ge­tir­mek la­zım.

Bu­ra­da bir de Sa­yın Tüz­men'e bir atıf­ta bu­lun­mak is­ti­yo­rum. Ken­di­si bu­ra­da de­ğil. Ge­çen­ler­de Dış Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı­nı an­la­tır­ken "yurt dı­şı mü­te­ah­hit­lik ve mü­şa­vir­lik hiz­met­le­rin­den ül­ke­mi­ze 12 mil­yar do­lar pa­ra gir­di…" "Sa­yın Ba­kan, ola­maz. Ya­ni, bu ra­kam­la­rı, bü­yük­lük­le­ri­ni bi­li­yo­ruz." "Ha­yır, öy­le" fi­lan… "Efen­dim, bu 1 mil­yar do­lar­dan ke­sin­lik­le faz­la de­ğil." de­dik. Hat­ta, ta­li­mat ver­di yan­da­ki de­ğer­li bü­rok­ra­tı­na, ba­na bil­gi ve­re­cek­ti. Ses yok. Evet, ya­nıt kim­den gel­di? He­men er­te­si gün -biz­den bir kop­ya, bir tü­yo git­me­di- Ba­ka­na ya­nıt Mü­te­ah­hit­ler Bir­li­ği Baş­ka­nın­dan gel­di. "Yurt dı­şı mü­te­ah­hit­lik ve da­nış­man­lık hiz­met­le­rin­den ül­ke­ye gi­ren pa­ra yıl­da 700 - 800 mil­yon do­lar­da ça­kıl­dı kal­dı. Kim­se ne­de­ni­ni sor­mu­yor." Böy­le bir şey ola­maz. Bu ka­dar ha­va­lı bir ba­kan, ben­ce Ka­bi­ne­nin en ha­va­lı Ba­ka­nı. Ben, Sa­yın Una­kı­tan ora­da otu­ru­yor di­ye dön­düm. Una­kı­tan'dan da­ha ha­va­lı Ba­ka­nı, bu ka­dar ger­çek­ler­den ko­pa­maz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nı her­kes ko­nuş­tu…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Han­gi­si ha­va­lı? Ka­rış­tı, bi­le­lim.

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Han­gi­si ha­va­lı, bi­le­lim ya­ni…

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - Kür­şad Bey.

Hükûmet "Ca­ri açık hız­la bü­yü­me­nin be­de­li­dir." di­yor. Bu doğ­ru de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu, ger­çe­ği çar­pıt­mak­tır. Ca­ri açık ih­ra­ca­ta da­ya­lı bü­yü­me­den de­ğil, Hükûme­tin dü­şük kur, aşı­rı de­ğer­li YTL, yük­sek re­el fa­iz po­li­ti­ka­sı so­nu­cu pat­la­yan it­ha­lat­tan ve dış fon gi­riş­le­rin­den kay­nak­la­nı­yor. Zi­ra, ül­ke­miz­de­ki son yıl­la­rın bü­yü­me­si dış har­ca­ma kay­nak­lı bü­yü­me­dir. Ke­sin­lik­le ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­na yö­ne­lik bir po­li­ti­ka­nın ge­liş­ti­ril­me­si la­zım. Son gün­ler­de ba­sı­na yan­sı­yan bir ör­nek ol­du­ğu için ifa­de et­mi­yo­rum. Bu kür­sü­den de­fa­at­la ifa­de et­tik. Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nı sür­dü­rü­le­bi­lir dü­ze­ye çek­mek, ya­ban­cı spe­kü­la­tif pa­ra­ya tes­li­mi­ye­te son ver­mek, yük­sek re­el fa­iz, dü­şük kur, dö­viz ku­ru ile sür­dü­rü­len saa­det zin­ci­ri­ni kır­mak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin eko­no­mi­de en ön­ce­lik­li he­def­le­rin­den bi­ri­dir.

Bu çer­çe­ve­de, kı­sa va­de­li spe­kü­la­tif ser­ma­ye gi­riş­le­ri do­ğal ola­rak ya­sak­la­na­maz. An­cak, spe­kü­la­tif amaç­lı ya­ban­cı ser­ma­ye­nin ül­ke­miz­de ka­lış sü­re­si­nin da­ha uzun bir va­de­ye ya­yıl­ma­sı­nı özen­di­re­cek şef­faf or­tam ve ön­gö­rü­le­bi­lir ko­şul­lar ya­ra­tıl­ma­lı­dır. Bu amaç­la, ilk aşa­ma­da, eş za­man­lı ola­rak çı­kış­la­rın ya­vaş ya­vaş ol­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak ba­sa­mak­lı, dü­şük dü­zey­li bir ver­gi ve sü­re­li ve sür­dü­rü­le­bi­lir bo­yut­lu bir mev­du­at ko­şu­lu ge­ti­ril­me­li­dir. He­men aka­bin­de gi­riş­le­rin de va­de­nin uza­ma­sı­nı özen­di­re­cek dü­şük dü­zey­li bir ver­gi uy­gu­la­ma­sı­na ge­çil­me­li­dir. Ba­kı­nız, biz bu po­li­ti­ka­yı -açıp ba­kın Par­ti­mi­zin eko­no­mi bül­ten­le­ri­ne- bir yıl ev­vel söy­le­dik, bu bo­yu­tu­nu. Bu­nun uy­gu­la­ma­sı var­dır, ye­ni ya­pı­lan da bu­nun çok ben­ze­ri­dir. Ba­zı sı­kın­tı­lar baş­lan­gıç­ta ol­sa bi­le ke­sin­lik­le aşı­lır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, en son söy­le­ye­ce­ğim şey ya­ban­cı ser­ma­ye­ye iliş­kin. Sa­yın Baş­ba­kan "On yıl­lar bo­yun­ca ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rı­mı çe­ke­me­yen Tür­ki­ye sa­de­ce bu yı­lın ilk do­kuz ayın­da 12,8 mil­yar do­lar ya­tı­rım çek­me­yi ba­şar­mış­tır." de­di. Bu­nu da de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ele al­mış­lar­dı, bu ko­nu­yu da. Ül­ke­ye gi­ren pa­ra, ya­ban­cı­la­ra sa­tı­lan ulu­sal ban­ka­la­rın, va­tan top­rak­la­rı­nın özel­leş­ti­ri­le­rek, ya­ban­cı­laş­tı­rı­lan stra­te­jik ka­mu te­sis iş­let­me­le­ri­nin pa­ra­sı­dır. Doğ­ru­dan sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rı­mı ola­rak gi­ren ise 2005 yı­lın­da sa­de­ce ve sa­de­ce 714 mil­yon do­lar­dır, sa­na­yi­ye gi­ren­se 1 mil­yar 270 mil­yon do­lar­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ha­ca­loğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, so­run­lar ge­niş ve bü­yük ve bu­nu ha­fi­fe al­ma eği­li­mi­ni ben Hükûmet­te gör­mek­te­yim, ama, şu­nu be­lirt­mek is­ti­yo­rum: Eğer, er­ken se­çim­den ka­ça­bi­le­ce­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor­sa­nız ya­nı­lı­yor­su­nuz. İs­te­di­ği­niz ka­dar ka­çın, hal­kı­mız ulu­sal çı­kar­la­rı­mı­zı ayak­lar al­tı­na alan hiç­bir uy­gu­la­ma­ya izin ver­me­ye­cek­tir. Bu­nun he­sa­bı­nı siz­den so­ra­cak­tır. Önü­müz­de­ki ay­lar­da, en geç ka­sım­da ya­pı­la­cak olan se­çim­de, üzü­le­rek ifa­de edi­yo­rum, si­zi hal­kı­mız san­dı­ğa gö­me­cek­tir.

He­pi­ni­ze en iç­ten sev­gi, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Üzül­me­ne ge­rek yok. Hiç üzül­me­yin!

BAŞ­KAN - Şah­sı adı­na, Mar­din Mil­let­ve­ki­li Be­şir Ha­mi­di.

Sa­yın Ha­mi­di, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET BE­ŞİR HA­Mİ­Dİ (Mar­din) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 20'nci mad­de­si olan Ha­zi­ne ga­ran­ti li­mi­ti ve borç­lan­ma­ya iliş­kin iş­lem­ler ile il­gi­li şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu mad­de, özü iti­ba­rıy­la, dev­let ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın ger­çek­leş­ti­re­ce­ği ya­tı­rım­la­rın fi­nans­ma­nın­da kul­la­nıl­mak üze­re ih­ti­yaç duy­du­ğu dış kre­di­le­ri da­ha uy­gun ko­şul­lar­da ala­bil­me­si için Ha­zi­ne ga­ran­ti­si ve­ril­me­si­nin üst li­mi­ti­ni be­lir­le­mek­te­dir.

1961 yı­lın­dan iti­ba­ren Ha­zi­ne ga­ran­ti­si uy­gu­lan­mak­ta­dır. 1992'den iti­ba­ren de bu borç­la­rın Ha­zi­ne ta­ra­fın­dan öden­me­si du­ru­mu or­ta­ya çı­kın­ca Ha­zi­ne­nin üst­len­di­ği yük gi­de­rek ağır­laş­ma­sı üze­ri­ne, bir üst li­mit ge­ti­ril­miş­tir. Ka­mu Malî Yö­ne­ti­mi kap­sa­mın­da di­sip­li­nin sağ­lan­ma­sı ama­cıy­la uy­gu­lan­ma­ya ko­nan ga­ran­ti li­mi­ti, ilk ola­rak 1998 Yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu'nda yer al­mış ve böy­le­ce, ga­ran­ti­ler, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin bil­gi­siy­le çiz­di­ği sı­nır­lar çer­çe­ve­sin­de sağ­lan­ma­ya baş­la­mış­tır.

2003 yı­lın­da 750 mil­yar do­lar olan bu li­mit, ye­ni ya­tı­rım­lar do­la­yı­sıy­la ge­çen yıl 3 mil­yar Ame­ri­kan do­la­rı­na çı­ka­rıl­mış, bu­nun 2 mil­yar do­la­rı kul­la­nıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; geç­miş uy­gu­la­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız­da Ha­zi­ne ga­ran­ti­siy­le iyi ya­pıl­mış iş­ler ol­du­ğu gi­bi kö­tü ör­nek­ler de mev­cut­tur. "Na­sıl ol­sa Ha­zi­ne öde­ye­cek­tir" ra­hat­lı­ğı içe­ri­sin­de ras­yo­nel ol­ma­yan ya­tı­rım­lar ger­çek­leş­miş­tir ve Ha­zi­ne­miz üze­rin­de cid­di yük­ler oluş­tur­muş­tur. Esas olan, ku­rum­la­rı­mı­zın ken­di say­gın­lık­la­rı ve sağ­lam pro­je­ler­le, Ha­zi­ne ga­ran­ti­si ol­mak­sı­zın kre­di­yi bu­la­bil­me­le­ri­dir. Dev­let, geç­miş­te he­sa­bı­nı ki­ta­bı­nı bi­raz da böy­le kay­bet­ti.

AK Par­ti İk­ti­da­rı, bu borç­la­rı da öde­ye­rek Tür­ki­ye'yi bu­gün­kü ba­şa­rı­lı eko­no­mik tab­lo­su­na ka­vuş­tur­muş­tur. Do­la­yı­sıy­la yük­sek oran­da ül­ke bü­yü­yor, enf­las­yon dü­şü­yor, ve­rim ar­tı­yor, millî ge­lir kat­la­nı­yor, ih­ra­cat pat­lı­yor, dev­le­tin borç­lan­ma ge­re­ği aza­lı­yor, fa­iz­ler dü­şü­yor, fert ba­şı­na millî ge­lir iki ka­tı­na çı­kı­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar; CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar[!])

Ba­kın, 2002 yı­lın­da ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de, ka­mu net borç sto­ku­nun gay­ri­sa­fi ha­sı­la için­de­ki pa­yı yüz­de 90'lar­day­dı, bu­gün bu oran yüz­de 49'dur. Ay­rı­ca, borç sto­ku­nun ço­ğun­lu­ğu da TL cin­sin­den­dir, yüz­de 62 gi­bi bir oran. Ar­tık, TL, güç­lü ve sağ­lam bir ya­tı­rım ara­cı­dır. Ül­ke, de­ğe­ri­ni ko­ru­yan bir pa­ra bi­ri­mi­ne ka­vuş­muş­tur.

İk­ti­da­ra gel­di­ği­miz za­man, büt­çe­nin yüz­de 60'ı fa­ize gi­di­yor­du. Tür­ki­ye, ye­ni­den üret­me­ye ve hem de dün­ya­ya üret­me­ye, üre­te­ne de des­tek ol­ma­ya baş­la­mış­tır. Tür­ki­ye'nin top­lam dış ti­ca­ret hac­mi­nin 244,7 do­lar ola­rak he­def­len­me­si­ni, üre­tim­den ge­len bir in­san ola­rak, ger­çek­çi bu­lu­yo­rum. 2007'de, in­şal­lah, ih­ra­ca­tı­mız 100 mil­yar do­lar sı­nı­rı­nı zor­la­ya­cak­tır. Enf­las­yo­nun bu yı­lın so­nun­da tek ha­ne­li ra­ka­ma in­me­si sür­priz ol­ma­mış­tır. Eğer be­ce­rik­li ve akıl­lı bir yö­ne­tim an­la­yı­şı­mız ol­ma­say­dı, ne Tür­ki­ye bu nok­ta­ya ge­lir­di ne de ör­ne­ğin, be­nim ken­tim, böl­gem Mar­din'de olum­lu ge­liş­me­ler olur­du. Eğer AK Par­ti İk­ti­da­rı ol­ma­say­dı, el­li yıl­dır adı te­laf­fuz edi­len Ilı­su Ba­ra­jı'nın te­me­li atıl­maz­dı, Mar­din'de iki fa­kül­te ku­rul­maz­dı…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Ha­san­keyf…

MEH­MET BE­ŞİR HA­Mİ­Dİ (De­vam­la) - Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da bu dö­nem­de iki ta­ne fa­kül­te ka­ra­rı çık­tı ve iki ta­ne fa­kül­te­miz ku­rul­du, Mar­din Mi­mar­lık Mü­hen­dis­lik Fa­kül­te­si ile Gü­zel Sa­nat­lar Fa­kül­te­si. Hiç bö­lün­müş yo­lu­muz ol­ma­ya­cak­tı AK Par­ti İk­ti­da­rı ol­ma­say­dı. Be­yaz su­la­rı­mız, bi­zim, bo­şa akar­dı, biz de su­suz­luk­tan kı­rı­lır ka­lır­dık.

Evet, top­lu ko­nu­tu sa­de­ce ha­yal eder­dik, ama, şim­di top­lu ko­nut­la­rı­mız bit­ti, 1.750 ta­ne ko­nu­tu­muz Mar­din'i süs­le­di, çağ­daş bir kent gö­rü­nü­mü ver­di ger­çek­ten, alt­ya­pı­sıy­la, sos­yal do­na­nı­mıy­la, pey­za­jıy­la, ye­şil­li­ğiy­le. Mar­din'de ki­ra­lık ev bu­la­mı­yor­duk. İs­te­di­ği­niz ki­ra­yı ve­rin, ev bu­la­maz­sı­nız, yok, yok­tu çün­kü.

Evet, Mar­din mer­kez­de ye­ni has­ta­ne­mi­zi hiz­me­te sok­tuk AK Par­ti İk­ti­da­rı sa­ye­sin­de. Ömer­li il­çe­mi­zin, De­rik il­çe­mi­zin, Dar­ge­çit il­çe­miz, Sa­vur il­çe­mi­zin ve Ma­zı­da­ğı il­çe­mi­zin has­ta­ne­le­ri­ni hiz­me­te sok­tuk. Va­tan­da­şı­mız bun­dan çok mut­lu, va­tan­da­şı­mız bi­ze du­acı­dır.

Evet, eğer biz bun­la­rı yap­ma­say­dık, ka­de­ri­ne terk et­miş ola­cak­tık o has­ta­la­rı­mı­zı. Okul­la­rı­mız ha­ra­be, köy­le­ri­miz vi­ra­ne olur­du AK Par­ti İk­ti­da­rı ol­ma­say­dı; ama, şim­di gü­zel okul­lar yap­tık, okul­la­rı­mı­zın hep­si­ni, mev­cut­la­rı da el­den ge­çir­dik. Köy­le­ri­mi­ze, KÖY­DES sa­ye­sin­de, yal­nız bu se­ne, el­li yıl­lık ya­pı­lan köy ve iç­me su­yu ka­dar iş yap­tık. Bü­tün el­li yıl, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca 500 ki­lo­met­re­lik yol ya­pıl­mış Mar­din'e. Bu dö­nem, yal­nız bu dö­nem, yal­nız bu yıl 500 ki­lo­met­re yol yap­tık, bir o ka­dar da iç­me su­yu yap­tık.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - De­mek hep­si Mar­din'e git­miş!

MEH­MET BE­ŞİR HA­Mİ­Dİ (De­vam­la) - Bil­gi­sa­yar­la­rın adı­nı bi­le bil­mi­yor­du bi­zim ço­cuk­la­rı­mız, AK Par­ti sa­ye­sin­de bil­di. Mar­din, yi­ne, es­ki­si gi­bi yıl­da 3-4 bin ki­şi­nin gel­di­ği sak­lı bir me­de­ni­yet bah­çe­si ola­rak ka­la­cak­tı eğer AK Par­ti İk­ti­da­rı ol­ma­say­dı. Oy­sa, şim­di, Mar­din, bir tu­rizm mar­ka­sı, yıl­da 400 bi­ne ya­kın in­san zi­ya­ret edi­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run, te­şek­kür edin.

MEH­MET BE­ŞİR HA­Mİ­Dİ (De­vam­la) - Ne Tür­ki­ye ne Mar­din ge­ri­ye bak­ma­ya­cak­tır.

2007 yı­lı büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Aziz mil­le­ti­mi­zin yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı teb­rik edi­yo­rum, ye­ni yı­lı­nı kut­lu­yo­rum, şah­sım adı­na yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ha­mi­di.

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, gü­nay­dın di­yo­rum ar­ka­daş­la­rı­ma.

Mar­din'le il­gi­li bu müt­hiş ge­liş­me kar­şı­sın­da göz­le­rim ya­şar­dı. Ben bu duy­gu­lar­la, Bin­göl'ün Ye­di­su il­çe­si­ne de yo­lun ne za­man ya­pı­la­ca­ğı­nı so­ru­yo­rum. Ye­di­su­lu­lar her gün arı­yor­lar, "Yo­lu­muz ne ol­du?" di­yor­lar. Mar­din­li­le­re gös­te­ri­len bu bü­yük il­gi kar­şı­sın­da Ye­di­su­lu­lar, Ki­ğı­lı­lar yol­la­rı­nın da­ha gü­zel ol­ma­sı­nı is­te­mek hak­kı­na sa­hip de­ğil­ler mi?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Yol ya­pıl­dı, ha­be­ri­niz yok.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Ba­kan…

O yol­dan bah­set­mi­yo­rum.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Yol ya­pıl­dı.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Da­ha dün sa­bah ara­dı­lar. Gi­der bir­lik­te ba­ka­rız, ya­pıl­ma­dı.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - İha­le­si ya­pıl­dı.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Yol mu ya­pıl­dı, iha­le­si mi ya­pıl­dı?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Be­nim bah­set­ti­ğim yo­lun ya­pıl­ma­dı­ğı­nı siz de bi­li­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru an­la­şıl­mı­yor. Lüt­fen, ar­ka­daş­lar…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Efen­dim, be­nim da­ki­kam gi­di­yor bu ara­da.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­ma­cı, lüt­fen…

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, do­lay­lı ver­gi­le­rin top­lam ver­gi tah­si­la­tı için­de­ki ora­nı­nın bu dö­nem­de yüz­de 60'lar­dan yüz­de 70'e çık­tı­ğı, hat­ta 2000'le­rin ba­şı­na gö­re yüz­de 55'ler­den yüz­de 70'le­re çık­tı­ğı dik­ka­te alın­dı­ğın­da, üc­ret ge­li­ri el­de eden­le­rin ka­zanç­la­rı bu an­lam­da da bir aşın­ma­ya uğ­ra­mak­ta­dır. Bu ne­den­le, kat sa­yı ar­tış­la­rı­nın ça­lı­şan­la­rın ar­tan ver­gi yük­le­rin­de­ki ka­yıp­la­rı gi­de­re­cek şe­kil­de ayar­lan­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Kat sa­yı ar­tı­şı­nın sa­de­ce…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­loğ­lu.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, ama iti­raz edi­yor­lar.

BAŞ­KAN - Be­nim ya­pa­ca­ğım bir şey yok ki, oto­ma­tik ke­si­yor.

Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­ma şu so­ru­yu yö­nelt­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, si­zin yok­lu­ğu­nuz­da, bu­ra­da, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan bas­tı­rı­lıp okul­la­ra üc­ret­siz ola­rak da­ğı­tı­lan ki­tap­la­rın tek­nik şart­na­me­ye uy­gun ol­ma­dı­ğı şek­lin­de id­di­alar ol­du. Bu ko­nuy­la il­gi­li si­zin dü­şün­ce­ni­zi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kan­do­ğan.

Sa­yın Kes­kin…

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Ba­ka­nım, ver­gi ka­yıp ve ka­çak­la­rı yö­nün­den han­gi böl­ge­ler ve han­gi il­le­ri­miz en ön plan­da­dır? Bun­la­ra han­gi ted­bir­ler dü­şü­nül­mek­te­dir?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ka­ma­cı, bu­yu­run.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, şim­di, özel sek­tö­rün 111 mil­yar do­lar bor­cu ol­du­ğu söy­le­ni­yor. Özel sek­tör borç­la­rı­na Ha­zi­ne ga­ran­ti­si var mı­dır? Eğer ile­ri­de olu­şa­cak olan bir kriz olur­sa, Ha­zi­ne ga­ran­ti­si de var ise, bu özel sek­tör borç­la­rı­nı kim öde­ye­cek­tir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Bin­göl yol­la­rıy­la il­gi­li Sa­yın Ba­loğ­lu'nun so­ru­su­na şöy­le söy­le­ye­yim: Bin­göl, AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de bel­ki ta­ri­hi­nin en mut­lu yıl­la­rı­nı ya­şa­mak­ta­dır. Bin­göl­lü­le­re so­rar­sa­nız bu­nu söy­ler­ler. Her alan­da hiz­met­ler mak­si­mum dü­zey­de­dir ve bü­tün se­çim so­nuç­la­rı da bu­nu gös­te­ri­yor.

Öte ta­raf­tan, Sa­yın Kan­do­ğan'ın so­ru­su­na çok te­şek­kür edi­yo­rum. Be­nim yok­lu­ğum­da bu­ra­da bir… Tek­nik şart­na­me­ye uy­gun ol­ma­dı­ğı, üc­ret­siz ders ki­tap­la­rı­nın tek­nik şart­na­me­ye uy­gun ol­ma­dı­ğı ifa­de edil­miş.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Se­çim so­nuç­la­rıy­la na­sıl bağ kur­du­nuz Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ar­ka­daş­lar, üc­ret­siz ders ki­tap­la­rı­nın iha­le­si bü­tün ba­sı­nın hu­zu­run­da, ka­me­ra­la­rın hu­zu­run­da çok şef­faf bir şe­kil­de ya­pıl­mış­tır, en ufak bir iti­raz ol­ma­mış­tır. Bu­nun­la il­gi­li ola­rak bü­tün do­kü­man­lar her­ke­se açık­tır. Zer­re ka­dar ay­kı­rı­lık ol­sa, biz bu­nun he­sa­bı­nı mil­let hu­zu­run­da, Mec­lis hu­zu­run­da ver­me­ye ha­zı­rız. Bu­nu kim söy­lü­yor­sa…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ben söy­lü­yo­rum.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - …ke­sin­lik­le ger­çe­ğe ay­kı­rı bir ifa­de­de bu­lu­nu­yor. Eğer böy­le bir şey var­sa, siz Ka­mu İha­le­si­ne mü­ra­ca­at edin, sav­cı­lık­la­ra suç du­yu­ru­sun­da bu­lu­nun. Bu her za­man duy­du­ğu­muz kla­sik laf­lar­dan bi­ri­si­dir. Bu­nun hiç­bir ze­mi­ni yok.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) - Ki­tap­la­rı sak­la­dım, ke­nar­da tu­tu­yo­rum. CHP ik­ti­dar ol­du­ğun­da ve­re­ce­ğim sav­cı­lı­ğa. Şim­di ni­ye ve­re­yim?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Kes­kin'in so­ru­su­na… "Han­gi böl­ge­ler­de ka­yıp ka­çak faz­la­dır?" Şim­di, şu ili­miz­de da­ha faz­la­dır de­yip, bu ili teş­hir et­me­nin doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum, ama, ver­gi ka­yıp ka­çak­la­rı­nın ön­len­me­si için oto­mas­yon baş­ta ol­mak üze­re, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­mız ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mak­ta­dır.

Borç­la, özel­lik­le, özel sek­tör… Sa­yın Ka­ma­cı "özel sek­tö­rün borç­la­rı­nı kim öde­ye­cek" de­di. Da­ha ön­ce de ko­nuş­ma ya­pan bir de­ğer­li ar­ka­da­şı­mı­zın söy­le­di­ği şu var: Tür­ki­ye'nin borç sto­ku ar­tı­yor şek­lin­de bir ifa­de, ma­lu­mu ilam et­mek­tir. Borç sto­ku­nun art­tı­ğı­nı biz bi­li­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben bu­nu her­ke­sin, so­kak­ta­ki va­tan­da­şın evin­de, şu an­da bel­ki bi­zi din­le­mek­te olan va­tan­da­şı­mı­zın an­la­ya­bi­le­ce­ği bir ör­nek­le açık­la­mak is­ti­yo­rum ve şöy­le bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ege­men Ba­ğış bir dev­let me­mu­ru, 1 mil­yar, ay­da ge­li­ri var, 5 mil­yar bor­cu var. Sa­yın Eyüp Fat­sa Bey'in bir tüc­car ol­du­ğu­nu dü­şü­nün, 20 mil­yar, ay­da ge­li­ri var, 50 mil­yar bor­cu var. Han­gi­si­nin bor­cu da­ha faz­la?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bel­li…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Fat­sa'nın bor­cu, Sa­yın Ege­men'in bor­cun­dan ya­rı ya­rı­ya da­ha faz­la. Sa­yın Ege­men 1 mil­yar ge­li­ri­ne kar­şı­lık, ay­lık 1 mil­yar ge­li­ri­nin 5 ka­tı borç­lan­mış. Sa­yın Fat­sa ay­lık ge­li­ri­nin 2,5 ka­tı borç­lan­mış de­mek­tir.

Biz de Hükûme­ti dev­ral­dı­ğı­mız za­man, Tür­ki­ye'de borç­la­rın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı yüz­de 90'lar­la ifa­de edi­li­yor­du, şu an­da yüz­de 49,6'dır ar­ka­daş­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Evet, borç­la­rı­mız yüz­de 49,6 art­mış­tır, ama, Tür­ki­ye'nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı yüz­de 100 art­mış­tır, 180 mil­yar do­lar­dan 390 mil­yar do­la­ra çık­mış. Bu­nu bil­di­ği­miz hâlde, sü­rek­li ola­rak tek­rar edi­yo­ruz ve bu­nun çok an­la­mı yok.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­ka­nım, as­ga­ri üc­ret ne ka­dar?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 07.50

 

 

 

ONUN­CU OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 08.03

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER:Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin Onun­cu Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 21'in­ci mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

Gö­rev za­rar­la­rı

MAD­DE 21- (1) Ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­nin 8/6/1984 ta­rih­li ve 233 sa­yı­lı Ka­mu İk­ti­sa­di Te­şeb­büs­le­ri Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 35 in­ci mad­de­si uya­rın­ca doğ­muş ve do­ğa­cak gö­rev za­ra­rı ala­cak­la­rı ile 12/12/2001 ta­rih­li ve 2001/3372 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı ile ön­ce­ki yıl­lar ka­rar­la­rı kap­sa­mın­da üre­ti­len şe­ke­rin, Tür­ki­ye Şe­ker Fab­ri­ka­la­rı A.Ş.'nin özel­leş­tir­me prog­ra­mı­na alın­dı­ğı ta­rih iti­ba­rıy­la söz­leş­me­si ve bağ­lan­tı­sı ya­pıl­mış olan da­hil­de iş­le­me re­ji­mi kap­sa­mın­da­ki sa­tış­la­rıy­la ih­ra­ca­tın­dan do­ğan ve/ve­ya do­ğa­cak gö­rev za­rar­la­rı ile Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün (TMO) il­gi­li mev­zu­atın­da be­lir­ti­len esas ve usul­le­re gö­re doğ­muş ve do­ğa­cak gö­rev za­ra­rı ala­cak­la­rı, avans ola­rak (TMO'nun 2004-2005 kam­pan­ya dö­ne­min­de da­hil­de iş­le­me re­ji­mi kap­sa­mın­da do­ğan ve/ve­ya do­ğa­cak gö­rev za­rar­la­rı ha­riç) Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­sin­de bu amaç­la ön­gö­rü­len öde­nek­ler­den kar­şı­la­nır.

(2) Tür­ki­ye İh­ra­cat Kre­di Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti­nin po­li­tik risk kap­sa­mın­da ya­pa­ca­ğı tah­si­la­tın ve Ban­ka­nın fa­ali­yet kârla­rın­dan Ha­zi­ne­ye te­ka­bül eden te­met­tü tu­tar­la­rı­nın ta­ma­mı ve­ya bir kıs­mı, Ban­ka­nın po­li­tik risk ala­ca­ğı­na ve/ve­ya öden­me­miş ser­ma­ye­si­ne mah­sup edi­le­bi­lir. Söz ko­nu­su mah­sup iş­lem­le­ri­ne Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın bağ­lı ol­du­ğu Ba­kan; mah­sup iş­lem­le­ri­ni Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın tek­li­fi üze­ri­ne, büt­çe­nin ge­lir ve gi­der he­sap­la­rıy­la iliş­ki­len­di­ril­mek­si­zin ma­hi­yet­le­ri­ne gö­re il­gi­li Dev­let he­sap­la­rı­na kay­det­tir­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­ki­li Ah­met Kü­çük.

Bu­yu­run Sa­yın Kü­çük. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce­lik­le, büt­çe­nin 21'in­ci mad­de­si olan gö­rev za­rar­la­rı­nı içe­ren mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, Gru­bum adı­na yü­ce Mec­li­si ve sa­ba­hın bu saa­tin­de bi­zi iz­le­me du­ru­mun­da olan hem­şeh­ri­le­ri­mi ve tüm iz­le­yi­ci­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le, ben, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne iyi sa­bah­lar, AKP'li ar­ka­daş­la­rı­ma da, İda­re Ami­ri Sa­yın Bur­han Kı­lıç'ın de­yi­miy­le, ha­yır­lı gü­nay­dın­lar di­li­yo­rum.

BUR­HAN KI­LIÇ (An­tal­ya) - Çok te­şek­kür edi­yo­rum, sağ ol.

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gö­rev za­rar­la­rı, da­ha çok, ta­rım­sal des­tek­le­me­ler­de ya­pı­lan plan­sız, po­pü­list des­tek­le­me­ler­den kay­nak­la­nan bir­ta­kım so­nuç­la­rın, ka­mu ban­ka­la­rı ara­cı­lı­ğıy­la ya­pı­lan bir­ta­kım des­tek­le­me­le­rin çok pa­ha­lı bir şe­kil­de Ha­zi­ne­ce öden­me­si so­nu­cun­da or­ta­ya çı­kan za­rar­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la, ta­rım ve ta­rım des­tek­le­me­si ve ta­rım des­tek­le­me­sin­de alı­nan ta­vır ve dav­ra­nış­lar gö­rev za­rar­la­rı­nı çok ya­kın­dan il­gi­len­dir­mek­te­dir.

Bu­gün, ta­rım, hâlâ, ül­ke­miz­de 20 mil­yo­nu aş­kın in­sa­nı üre­ti­min için­de ol­mak­la il­gi­len­di­ren ve ta­rı­mın yap­tı­ğı üre­tim ve üre­ti­mi tü­ke­ten in­san­la­rı gö­ze al­dı­ğı­mız­da Tür­ki­ye'nin ta­ma­mı­nı il­gi­len­di­ren bir ko­nu. Do­la­yı­sıy­la, ta­rı­mı­nın so­run­la­rı­nı hal­let­me­yen hiç­bir ül­ke­nin ken­di ül­ke­si­nin so­run­la­rı­nı da hal­let­me­si müm­kün de­ğil. Do­la­yı­sıy­la, biz de Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nı, ta­rı­mın so­run­la­rı­nı çöz­me­den hiç­bir şe­kil­de hal­le­de­me­yiz. Do­la­yı­sıy­la, ta­rı­mı doğ­ru des­tek­le­mek, sür­dü­rü­le­bi­lir bir ta­rı­mı ve hay­van­cı­lı­ğı ül­ke­miz­de de­vam et­tir­me­miz ve ta­rı­mı­mı­zı mut­la­ka glo­bal­le­şen dün­ya­da re­ka­bet ede­bi­lir bir hâle ge­tir­me­miz ge­rek­mek­te­dir. Hâlbu­ki, geç­ti­ği­miz yıl­lar­da ve bu­gün de de­vam eden an­la­yış­lar, ta­rı­mı, ge­nel­lik­le gü­nü­bir­lik, hal­kın ge­çim so­run­la­rı­nı hal­let­me­si çer­çe­ve­sin­de gör­me­le­ri ne­de­niy­le, ta­rım bir sek­tör ola­rak pek gö­rül­me­miş ve bu­gü­ne ka­dar re­ka­bet ede­bi­lir bir ya­pı­ya ka­vuş­tu­ru­la­ma­mış­tır. Önem­li so­run­la­rı var ta­rı­mın. İş­let­me ya­pı­la­rı­mız çok kü­çük ve iş­let­me sa­yı­mız çok faz­la, ta­rım­da nü­fu­su­muz faz­la. Do­la­yı­sıy­la, yap­tı­ğı­mız des­tek­le­rin ta­rım­da yön­len­di­ri­ci ve mut­la­ka ya­pı­yı re­ka­bet ede­bi­lir bir hâle ge­ti­ri­ci ni­te­lik­te ol­ma­sı la­zım­dır. Hâlbu­ki, bu­gü­ne ka­dar, 5 li­ra ben­den, 5 li­ra ben­den da­ha faz­la an­la­yı­şıy­la ta­rım des­tek­len­miş ve­ya­hut da ta­rım­da ya­şa­yan in­san­la­rın sa­de­ce ka­rın­la­rı­nı do­yur­ma prob­le­mi­ni hal­let­me­le­ri açı­sın­dan me­se­le­ye yak­la­şıl­dı­ğı için, bu­gü­ne ka­dar ta­rım mo­dern bir an­la­yış­ta hiç­bir za­man des­tek­len­me­miş­tir. Bu­gün, ta­rım, her şe­ye rağ­men, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya yap­tı­ğı kat­kı ve esas ola­rak iş­le­nen ta­rım ürün­le­riy­le, sa­na­yi­ye sağ­la­dı­ğı ham­mad­de­ler ne­de­niy­le cid­di bir sek­tör ol­ma­ya de­vam et­mek­te ve mut­la­ka çok cid­di bir şe­kil­de ele alın­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Bir­li­ği gö­rüş­me­le­rin­de de hâlâ ta­rı­mın en kap­sam­lı ka­lem ol­ma­sı da bu­ra­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de ta­rım­la uğ­ra­şan nü­fu­sun yüz­de 2,5-3'ler dü­ze­yi­ne in­me­si­ne rağ­men, hâlâ kap­sam­lı bir şe­kil­de ele alın­ma­sı da ta­rı­mın ne ka­dar stra­te­jik bir öne­me sa­hip ol­du­ğu­nu or­ta­ya koy­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­miş­te, de­di­ğim gi­bi, ka­mu ban­ka­la­rı ara­cı­lı­ğıy­la ya­pı­lan des­tek­ler, ma­ale­sef, ül­ke­de ta­rım sa­yım­la­rı­nın doğ­ru ya­pıl­ma­ma­sı ve ne­re­de, ne­yi, ne ka­dar üret­ti­ği­mi­zin bi­lin­me­me­si ve bu ne­den­le üre­ti­min­de ya­pı­lan des­tek­ler de çok yan­lış so­nuç­lar ver­miş ve kar­şı­mı­za çok bü­yük, öde­ne­me­yen ve Ha­zi­ne­yi bü­yük yük al­tı­na so­kan ve ta­rı­mın çok des­tek­len­di­ği ka­na­ati­ni uyan­dı­ran so­nuç­lar or­ta­ya çık­mış­tır. Ör­ne­ğin, pa­mu­ğa bir ili­miz­de ya­pı­lan des­tek­le­me, bu ra­kam­la­rın doğ­ru ele alın­ma­ma­sın­dan do­la­yı, bir de ba­kıl­mış ki, Tür­ki­ye'de üre­ti­len bir pa­muk ka­dar bir ile des­tek ve­ril­miş ve bu doğ­ru kay­nak­lar­dan te­min edil­me­di­ği için de, 4,6 tril­yon ya­pı­lan des­tek, bir bak­mı­şız beş yıl son­ra kat­ril­yon­lar­la ifa­de eden dü­zey­de gö­rev za­ra­rı ola­rak kar­şı­mı­za çık­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la, mut­la­ka gö­rev za­rar­la­rı­nın ön­ce­den büt­çe­de ta­rif edil­me­si ve büt­çe­ye ko­nul­ma­sı ve avans ola­rak üre­ti­ci­ye öden­me­si ge­rek­mek­te­dir. Bu­nu ya­pa­maz­sak, bu­nu doğ­ru ger­çek­leş­ti­re­mez­sek ke­sin­lik­le -de­di­ğim gi­bi- doğ­ru so­nuç­la­ra ula­şa­ma­yız.

Bu­gün ta­rım hâlâ, ge­rek iş­let­me ba­şı­na ya­pı­lan des­tek­le­me­ler­de ge­rek hek­tar ba­şı­na ya­pı­lan des­tek­le­me­ler­de, Av­ru­pa'nın on­da 1'i öl­çü­le­rin­de des­tek­len­mek­te­dir ve bu­gün Tür­ki­ye eğer gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı­nın en az yüz­de 3'ü ka­dar bir des­tek ayı­ra­maz­sa ta­rı­mı­na ve bu­nu on yıl art ar­da sür­dü­re­mez­se, ina­nın, Tür­ki­ye'nin Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de ta­rım sek­tö­rü­nün çok bü­yük ka­lem­le­rin­de tas­fi­ye ol­ma­sı ka­çı­nıl­maz bir so­nuç ola­cak­tır. Bu­gün gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın yüz­de 1'inin al­tın­da, yüz­de 0,80'ler dü­ze­yin­de ta­rım­da bir des­tek­le­me ya­pıl­mak­ta­dır ve bu şe­kil­de so­nuç alın­ma­sı, doğ­ru so­nuç alın­ma­sı da ke­sin­lik­le müm­kün de­ğil­dir. Ve biz şu­nu söy­lü­yo­ruz: Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da ke­sin­lik­le ilk yıl gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın en az yüz­de 2'si ka­dar bir oran­da ta­rım des­tek­len­me­ye baş­la­ya­cak ve bu, yıl­dan yı­la ar­ta­rak ta­rım sek­tö­rü ke­sin­lik­le re­ka­bet ede­bi­lir bir iş­let­me ya­pı­sı­na ve re­ka­bet­çi bir ya­pı­ya ka­vuş­tu­ru­la­cak ve ke­sin­lik­le des­tek­le­me­ler­de se­lek­tif bir yön­tem iz­le­ne­cek. Ya­ni, her ürün her yer­de des­tek­len­me­ye­cek. Böl­ge­sel an­lam­da ko­nu­lar ele alı­na­cak ve re­ka­bet ede­bi­lir ürün­le­ri­miz se­çi­ci bir şe­kil­de des­tek­le­ne­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gö­rev za­rar­la­rı­nı ele al­dı­ğı­mız­da, bir de, ta­bii, ben şu İmar Ban­ka­sın­dan bah­set­mek is­ti­yo­rum. He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de el ko­nu­lan İmar Ban­ka­sı, Tür­ki­ye'de­ki so­nuç­la­rı iti­ba­rıy­la en kö­tü so­nuç­lar ve­ren bir ope­ras­yon­dur. İmar Ban­ka­sın­da Tür­ki­ye'nin ban­ka­cı­lık ta­ri­hin­de eşi gö­rül­me­miş sah­te­ci­lik olay­la­rı ya­şan­dı­ğı bir ger­çek­tir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­ra­da, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, çif­te ka­yıt ya­pı­la­rak he­sap­lar ger­çek­le­ri yan­sıt­ma­ya­cak bi­çim­de su­nul­muş, il­gi­li dev­let ku­rum­la­rı ya­nıl­tıl­mış ve ta­bii, Hükûmet de za­ma­nın­da el koy­ma­ya­rak ba­zı ted­bir­le­ri al­mak­ta ge­cik­ti­ğin­den ve ge­rek­siz de ba­zı ka­rar­lar al­dı­ğın­dan, so­nu­cun­da Tür­ki­ye çok bü­yük be­del­le­ri öde­mek zo­run­da kal­mış ve­ya be­del­le­ri öde­me­si ge­re­ken­ler öde­me­miş, tam ak­si­ne, öde­me­me­si ge­re­ken hal­kı­mız ve Ha­zi­ne­miz öde­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ör­ne­ğin, Halk Ban­ka­sı­na en bü­yük he­sap ha­re­ket­le­ri­nin ol­du­ğu dö­nem­de, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, PET­KİM özel­leş­tir­me­si ya­pıl­mış ve bu PET­KİM özel­leş­tir­me­si, sa­de­ce yük­sek fi­yat ver­di di­ye bu gru­ba ve­ril­miş ve do­la­yı­sıy­la, hal­kın İmar Ban­ka­sın­da­ki mev­du­at­la­rı­nı tut­ma­sı önün­de­ki te­dir­gin­lik or­ta­dan kal­dı­rıl­mış­tır.

Yi­ne, BDDK'nın gö­re­vi do­lan iki üye­sin­den son­ra bir üye­si de, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, bir baş­ka ku­ru­ma atan­mış ve ye­ri­ne adam atan­ma­dı­ğı için BDDK ça­lı­şa­maz hâle gel­miş ve en bü­yük he­sap ha­re­ket­le­ri­nin ol­du­ğu dö­nem­de, ya­ni he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi off-sho­re he­sap­lar­dan nor­mal he­sap­la­ra dö­nül­dü­ğü­nün tah­min edil­di­ği ve­ya sah­te, ha­yalî he­sap­la­rın açıl­dı­ğı dö­nem­de İmar Ban­ka­sı­na el ko­nul­ma­sı ge­re­kir­ken, bu dö­nem­de Tür­ki­ye bü­yük za­ra­ra uğ­ra­tıl­mış. Ama, en önem­li­si ne ol­muş­tur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­li­yor mu­su­nuz: Biz, İmar Ban­ka­sı­na el ko­nul­ma­dan bir gün ön­ce bu­ra­da bir ka­nun çı­ka­ra­rak mev­du­at sı­nır­la­ma­sı­nı sı­nır­sız hâle ge­tir­dik. Ne lü­zum var­dı? Di­ğer ban­ka­lar­da bu­nu yap­maz­ken, ti­ca­ri mev­du­atı kap­sam içi­ne al­maz­ken, İmar Ban­ka­sın­da hiç ge­rek­siz bir şe­kil­de, an­lam­sız bir şe­kil­de, tü­yü bit­me­dik ye­ti­min hak­kı­nı za­ma­nı gel­di­ğin­de arar­ken, on ku­ru­şun he­sa­bı­nı so­rar­ken, İmar Ban­ka­sın­da, lü­zum­suz ye­re, du­rup du­rur­ken sı­nır­sız mev­du­at gü­ven­ce­si ge­ti­ril­miş ve -he­sap­la­rı tam bil­mi­yo­rum, ama bil­di­ğim ka­da­rıy­la- 3,5 kat­ril­yon ci­va­rın­da Ha­zi­ne za­ra­ra uğ­ra­tıl­mış­tır. Bu­nun he­sa­bı­nı kim ve­re­cek­tir? Bu­nun si­ya­si so­rum­lu­lu­ğu­nun al­tın­dan AKP İk­ti­da­rı na­sıl kal­ka­cak­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Bu sı­nır­sız mev­du­at gü­ven­ce­si ge­tir­me­nin ge­rek­li­li­ği­nin ne­re­den or­ta­ya çık­tı­ğı­nı, han­gi grup­la­rın, han­gi bas­kı­la­rı ya­pa­rak ti­ca­ri mev­du­at­la­rı ve sı­nır­lı mev­du­at gü­ven­ce­si­ni AKP Gru­bu­na al­dır­dı­ğı­nın he­sa­bı­nı kim ve­re­cek? Bu­nun he­sa­bı­nı so­ra­ca­ğız ve ina­nın bu­nu ya­pan­la­rın bur­nun­dan bu­nu fi­til fi­til ge­ti­re­ce­ğiz. Bu­nu unut­ma­yın.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÖMER ÖZ­YIL­MAZ (Er­zu­rum) - Ne za­man?

MEH­MET NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ne za­man ge­ti­re­cek­si­niz?

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Gö­re­cek­si­niz ne za­man ol­du­ğu­nu.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kü­çük, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu büt­çe, -ar­ka­daş­la­rım tek­rar tek­rar ifa­de et­ti, bu büt­çe- kö­tü bir büt­çe, en azın­dan ge­niş top­lum ke­sim­le­ri­ni, üre­tim ya­pa­rak bü­yü­mek is­te­yen­le­ri tat­min et­me­yen, çift­çi­yi, iş­çi­yi, köy­lü­yü, me­mu­ru, emek­li­yi ezen bir büt­çe ve bu büt­çe­le­ri biz da­ha ön­ce­den ta­nı­yo­ruz. Be­şin­ci­si­ni ya­pı­yo­ruz bu büt­çe­nin ve ina­nı­yo­rum so­nun­cu­su­nu ya­pı­yo­ruz. Bi­zim bir tek üzün­tü­müz var. Bu büt­çe­nin iki ay Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da ya­şa­na­cak ol­ma­sı bi­zim en bü­yük üzün­tü­müz­dür. En bü­yük üzün­tü­müz­dür de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ha­yal, ha­yal.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Da­ha ne o za­man, ni­ye yo­ru­yor­su­nuz bi­zi?

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - Hal­kı­mı­za şu­nu ifa­de edi­yo­ruz…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ha­yal, ha­yal.

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - Te­la­fi ede­ce­ğiz. Emek­çi­le­rin, iş­çi­le­rin, köy­lü­le­rin hak­la­rı­nı ilk büt­çe­den baş­la­mak üze­re te­la­fi ede­ce­ğiz ve mut­la­ka geç­miş­te tü­yü bit­me­dik ye­ti­min hak­kı­nı yi­yen­ler­den de he­sap so­ra­ca­ğız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Kü­çük, te­şek­kür edi­niz.

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - Bu ve­si­ley­le, ben, bu­ra­dan tüm iz­le­yi­ci­le­rin ve mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı ve ye­ni yı­lı­nı kut­lu­yo­rum ve bu büt­çe­nin son ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, AKP Gru­bu­nun yap­tı­ğı son büt­çe ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum ve...

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Ha­yal, ha­yal.

AH­MET KÜ­ÇÜK (De­vam­la) - ...ha­yır­lı gü­nay­dın­lar di­li­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DUR­DU MEH­MET KAS­TAL (Os­ma­ni­ye) - Hiç kuş­kun ol­ma­sın, hiç kuş­kun ol­ma­sın.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Se­çim­den ön­ce­ki son büt­çe, doğ­ru.

BAŞ­KAN - Şah­sı adı­na, Kas­ta­mo­nu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Yıl­dı­rım.

Sa­yın Yıl­dı­rım, bu­yu­run.

DUR­DU MEH­MET KAS­TAL (Os­ma­ni­ye) - Meh­met Ağa­bey, sa­rım­sak fi­yat­la­rı iyi, ca­nı­nı sık­ma, ge­ri­si­ni boş­ver! (Gü­lüş­me­ler)

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - Sa­ye­niz­de.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­zi iz­le­yen bü­tün va­tan­daş­la­rı­ma iyi gün­ler di­li­yo­rum, Mec­li­se de "gü­nay­dın" di­yo­rum.

Çok yo­ğun bir prog­ram­la 2007 büt­çe­si­ni tar­tı­şı­yo­ruz, bu­ra­da çok yo­ğun bir ça­lış­ma ya­pı­yo­ruz. Şah­sım adı­na da 21'in­ci mad­de­de söz al­dım. Bu mad­de de gö­rev za­rar­la­rı­nı kap­sı­yor. Şe­ker fab­ri­ka­la­rı­nın, Ofi­sin ve İh­ra­cat Kre­di Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti­nin gö­rev za­rar­la­rı­nı, yet­ki­si­ni Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu mad­de­ye di­ye­ce­ği­miz bir şey yok. An­cak, bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın, di­ğer mu­ha­le­fet par­ti mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın ve on­la­ra beş da­ki­ka­lık sü­rey­le ya­nıt ve­ren ik­ti­dar par­ti mil­let­ve­kil­le­ri­nin bu Mec­lis­te sun­du­ğu ko­nuş­ma­lar­la iki­li bir ya­pı oluş­muş­tur. Si­ze gö­re, Tür­ki­ye ay­dın­lık, Tür­ki­ye yo­lun­da de­vam edi­yor; iş­çi eme­ği­nin kar­şı­lı­ğı­nı alı­yor, çift­çi üret­ti­ği­nin kar­şı­lı­ğı­nı alı­yor ve dub­le yol­lar ya­pıl­mış, 15 bin ki­lo­met­re he­def se­çil­miş, an­cak 6.500 ki­lo­met­re­si­ni yap­tı­ğı­nı­zın bi­le far­kın­da de­ğil­si­niz, 12 bin ki­lo­met­re ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yor­su­nuz. Ka­ra­yol­la­rı büt­çe­si­ne ge­çen yı­la gö­re yüz­de 14'e ya­kın bir pa­yın da­ha az ve­ril­di­ği­nin far­kın­da de­ğil­si­niz. Ge­çen se­ne­ye gö­re KÖY­DES pro­je­le­ri­ne 2 mil­yar li­ra öde­nek ayır­dı­ğı­nı­zı, 2 kat­ril­yon li­ra ver­di­ği­ni­zi, ay­nı de­ğer­de yi­ne de­vam et­ti­ği­ni söy­lü­yor­su­nuz, ama, enf­las­yon­la yüz­de 10'unun uçup git­ti­ği­nin far­kın­da de­ğil­si­niz. Ama, öy­le gö­rü­lü­yor ki, san­dık­ta da AKP'nin so­nu­nun gel­di­ği­nin far­kın­da ol­ma­ya­cak­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten Tür­ki­ye'nin so­ru­nu çok bü­yük. Ba­kın, bu­gün Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­ra­da yok. Kas­ta­mo­nu'da hiç­bir şey yap­ma­dı­nız. Üç ta­ne cum­hu­ri­yet hükûmet­le­ri ne yap­tı di­yor­su­nuz; yol­lar yap­tı, okul­lar yap­tı, ta­rı­ma da­ya­lı sa­na­yi te­sis­le­ri kur­du, şe­ker fab­ri­ka­la­rı yap­tı. Bu ra­por­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, özel­leş­tir­me­nin kap­sa­mın­da ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yor. Kas­ta­mo­nu'da da şe­ker fab­ri­ka­sı var, 315 bin ton şe­ker pan­ca­rı üre­ti­yor. Ge­çen se­ne va­tan­daş 99 bin li­ra­dan sat­tı, bu se­ne 89 bin li­ra­dan pa­ra­sı­nı ve­ri­yor­su­nuz. El in­saf! 89 mu bü­yük 99 mu bü­yük? Enf­las­yon da üze­ri­ne ek­le, yüz­de 20 ge­ri­le­miş du­rum­da çift­çi. "Ça­re yok, ka­pa­ta­ca­ğız, bu fab­ri­ka­la­rı yok ede­ce­ğiz." di­ye bas­kı al­tın­da tu­tu­yor­su­nuz.

Özel­leş­tir­me de­di­niz, Taş­köp­rü Si­ga­ra Kâğı­dı Fab­ri­ka­sı şu an­da ka­pan­dı, üre­tim yap­mı­yor. Bu­nun­la il­gi­li so­ru öner­ge­le­ri ver­dim, ba­ka­nın ver­di­ği ce­vap çok açık. Di­yor­du ki: Üç yıl üre­tim­de 30 mil­yon do­lar üre­tim şar­tı var­dı, bu­nu ger­çek­leş­tir­me­di­ği­ni ifa­de et­tim ve bu­nun­la il­gi­li araş­tır­ma yap­ma­sı­nı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın de­net­men­le­ri­nin gö­rev­len­di­ril­me­si­ni is­te­dim. Sa­yın Ba­ka­nın bu­ra­da ver­di­ği ce­vap­la­ra eş de­ğer bir ce­va­bı "Özel­leş­tir­me İda­re­sin­de ka­yıt­la­ra rast­lan­ma­mış" di­ye ce­vap ver­di. Çok ya­zık, çok ayıp!

Ben Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na so­ru öner­ge­si ve­ri­yo­rum, def­ter­le­ri in­ce­le, ne ka­dar üre­tim yap­mış­tır, ne ka­dar ken­dir al­mış­tır ve böl­ge­de ne ka­dar üre­tim yap­mış­tır, ne ka­dar sto­paj ver­gi­si öde­miş­tir, di­ye so­ru­yo­rum ve "kay­da rast­lan­ma­dı" di­yor. Sa­kın ha yan­lış an­la­ma­yın, ama o ka­yıt­la­ra biz rast­la­ya­ca­ğız, bu­nun he­sa­bı­nı da so­ra­ca­ğız ve ilk özel­leş­ti­re­ce­ği­miz, özel­leş­ti­ri­len fab­ri­ka­nın, ilk dev­let­leş­ti­ri­len fab­ri­ka da Kas­ta­mo­nu Taş­köp­rü Si­ga­ra Kâğı­dı Fab­ri­ka­sı ola­cak­tır. Bu­nu açık­ça ta­ah­hüt edi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, çün­kü, özel­leş­tir­me...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ol­ma­dı, CHP'nin prog­ra­mı­na uy­ma­dı.

BAŞ­KAN - Sa­yın Yıl­dı­rım, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

MEH­MET YIL­DI­RIM (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum.

Özel­leş­tir­me­ye kar­şı de­ği­liz. Ama, üre­tim­den alı­kon­muş­tur. Üre­tim­den alı­ko­nu­lan… 62 mil­yon do­lar Tür­ki­ye'nin kay­nak­la­rı har­ca­nan bir fab­ri­ka­nın üre­tim­den alı­kon­ma­sı­na vic­dan mü­sa­ade et­mez. Bu­nun vic­da­nı yok­tur.

Sa­yın Ba­kan, Ma­li­ye Ba­ka­nı so­ru öner­ge­le­ri­me ka­ça­mak ce­vap­lar ve­re­rek işi al­dat­tı. Kas­ta­mo­nu'nun ve­ki­li ola­rak Taş­köp­rü­lü­le­rin, ken­dir üre­ti­ci­le­ri­nin ve­ki­li ola­rak bu dün­ya­da da, ahi­ret­te de Ba­ka­nın ya­ka­sı­nı as­la bı­rak­ma­ya­ca­ğım, he­sa­bı­nı so­ra­ca­ğım. Ahi­re­te inan­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum, ahi­ret­te de bu­nun he­sa­bı­nı on­dan so­ra­ca­ğım. Bun­dan hiç şüp­he­si ol­ma­sın.

Ba­kın, Tos­ya'nın çel­tik üre­ti­ci­le­ri az ön­ce be­ni arı­yor. Ge­çen se­ne 1.500 li­ra - 1.600 li­ra olan, pi­rinç üre­ti­ci­le­ri, bu­gün 900 li­ra­ya - 1.000 li­ra­ya pi­rinç­le­ri­ni zor sa­tı­yor. İt­hal et­tir­di­niz, 52 bin ton Mer­sin Li­ma­nı'nda kı­yak yap­tı­nız. Ki­me? Ki­me yap­tı­nız, ki­me?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Yıl­dı­rım, te­şek­kür ede­rim.

MEH­MET YIL­DI­RIM (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim, son.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

MEH­MET YIL­DI­RIM (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

Ki­me yap­tır­dı­ğı­nız açık, ki­me yap­tır­dı­ğı­nız açık.

Ba­kın, dub­le yol­lar­da Hükûmet sı­nıf­ta kal­mış­tır, ger­çek­leş­me yüz­de 50'dir.

BAŞ­KAN - Sa­yın Yıl­dı­rım, lüt­fen te­şek­kür edi­niz.

MEH­MET YIL­DI­RIM (De­vam­la) - Ka­ra­yol­la­rı bu­nun so­ru­nu de­ğil­dir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. Bay­ra­mı­nız kut­lu ol­sun, ye­ni yı­lı­nız kut­lu ol­sun. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ünal Ka­cır.

Sa­yın Ka­cır, bu­yu­run efen­dim.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 21'in­ci mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Az ön­ce bu­ra­dan ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mız, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız özel­leş­tir­me ko­nu­su­na de­ğin­di ve dev­let­leş­ti­ri­le­ce­ği­ni söy­le­di bi­zim özel­leş­tir­di­ği­miz ku­rum­la­rın.

HÜS­NÜ OR­DU (Kü­tah­ya) - Ve Taş­köp­rü'ye me­saj ver­di, seç­me­ne.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim dö­ne­mi­miz­de bel­ki ilk de­fa te­le­viz­yon­dan can­lı ya­yın­la özel­leş­tir­me­ler ya­pıl­mış­tır.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Na­sıl ya­pıl­dı­ğı­nı an­la­tı­rız bi­raz son­ra.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Şef­faf, açık özel­leş­tir­me­ler.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - TÜP­RAŞ'ta na­sıl ya­pıl­dı­ğı­nı…

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Do­la­yı­sıy­la, bi­zim dö­ne­mi­miz­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­ler…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ku­şa­da­sı na­sıl git­ti?

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - …CHP ta­ra­fın­dan dev­let­leş­ti­ri­le­bi­lir. Za­ten, açık­ça özel­leş­tir­me­ye kar­şı ol­duk­la­rı­nı söy­le­ye­mi­yor­lar, dev­let­leş­tir­me­den ya­na ol­duk­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. O, on­la­rın gö­rü­şü­dür. Hal­kı­mız da du­ru­mu gö­rü­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti hükûmet­le­ri ola­rak yap­tı­ğı­mız ic­ra­at­la­rın en iyi­le­ri bi­le bu­ra­da ge­li­nip ten­kit edi­li­yor. Bun­lar­dan bir ta­ne­si de, bi­raz ön­ce, bu kür­sü­den ten­kit edil­di: TO­Kİ. TO­Kİ'ye rant ak­ta­rıl­dı­ğı­nı, TO­Kİ'ye rant sağ­lan­dı­ğı­nı söy­le­di ar­ka­daş­la­rı­mız, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li ar­ka­daş­la­rı­mız. TO­Kİ de bir dev­let ku­ru­lu­şu. TO­Kİ'ye rant ak­tar­ma di­ye bir şey dü­şü­nü­le­bi­lir mi? TO­Kİ "lüks vil­la­lar ya­pıp, pa­ha­lı­ya sa­tı­yor" di­ye ten­kit edi­li­yor. Ucu­za mı sat­say­dık? El­bet­te ki lüks vil­la­la­rı de­ğe­rin­de sa­ta­cak­tık, çün­kü, 220 bin ko­nu­tu, biz, bu­ra­lar­dan el­de et­ti­ği­miz ge­lir­ler­le yap­tık. Fa­ki­re, fu­ka­ra­ya ve­re­ce­ği­miz, dar ge­lir­li­ye, or­ta ge­lir­li­ye ve­re­ce­ği­miz ko­nut­la­rı da bu­ra­dan yap­tık.

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) - Es­ki­şe­hir yo­lun­da­ki ko­nut­la­rı mil­let­ve­kil­le­ri­ne ve­ri­yor ya.

 ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ha­zi­ne­den bir ku­ruş alın­ma­dı.

ÜNAL KA­CIR (De­vam­la) - Ha­zi­ne­den, evet, bir ku­ruş alın­ma­dı.

Şim­di, ba­kın, TO­Kİ ne yap­tı? Or­du vi­la­ye­ti­ni dü­şü­nün, Gi­re­sun vi­la­ye­ti­ni dü­şü­nün. Bu vi­la­yet­ler gi­bi on ta­ne vi­la­yet sa­yın ve bu vi­la­yet­ler san­ki yok­muş gi­bi ka­bul edin. İş­te, bu vi­la­yet­ler şim­di ye­ni­den in­şa edil­di. İş­te, bu ka­dar bü­yük iş yap­mış­tır TO­Kİ ve ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­lar­dır bun­lar.

Söz­le­ri çok uzat­ma­ya­ca­ğım. Ar­ka­daş­la­rı­mız di­yor­lar ki "bu dö­nem son büt­çe." Evet, AK Par­ti­nin, bel­ki Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin ilk be­şin­ci yıl büt­çe­si bu büt­çe ve AK Par­ti­nin bi­rin­ci dö­ne­mi­nin son büt­çe­si. Ama, AK Par­ti­nin bu büt­çe­le­ri ikin­ci dö­ne­me re­fe­rans ola­cak büt­çe­ler­dir. Şim­di­den ikin­ci dö­ne­mi­miz ha­yır­lı ol­sun di­yo­rum.

He­pi­ni­zi sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - So­ru iş­le­mi.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sıy­la "Tür­ki­ye İh­ra­cat Kre­di Ban­ka­sı Ano­nim Şir­ke­ti­nin po­li­tik risk kap­sa­mın­da ya­pa­ca­ğı tah­si­la­tın ve Ban­ka­nın fa­ali­yet kârla­rın­dan Ha­zi­ne­ye te­ka­bül eden te­met­tü tu­tar­la­rı­nın ta­ma­mı ve­ya bir kıs­mı, Ban­ka­nın po­li­tik risk ala­ca­ğı­na ve/ve­ya öden­me­miş ser­ma­ye­si­ne mah­sup edi­le­bi­lir." hük­mü yer alı­yor. Söz ko­nu­su mah­sup iş­lem­le­ri­nin, büt­çe­nin ge­lir ve gi­der­le­riy­le iliş­ki­len­dir­mek­si­zin, ma­hi­yet­le­ri­ne gö­re il­gi­li dev­let he­sap­la­rı­na kay­det­tir­me­ye de Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li kı­lı­nı­yor.

Ta­sa­rı­nın bu hük­mü­nün, büt­çe­nin ge­lir ve gi­der he­sap­la­rıy­la il­gi ku­rul­ma­dan, ma­hi­yet­le­ri­ne gö­re il­gi­li dev­let he­sap­la­rı­na kay­det­tir­me dü­zen­le­me­si­nin büt­çe­nin şef­faf­lı­ğı il­ke­si­ne ay­kı­rı ol­du­ğu dü­şün­ce­le­ri­ne ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

Eğer bu ka­bul edi­li­yor­sa, dü­zen­le­me­den "mah­sup iş­lem­le­ri­nin, büt­çe­nin ge­lir ve gi­der he­sap­la­rıy­la il­gi­len­di­ril­me­den, ma­hi­yet­le­ri­ne gö­re il­gi­li dev­let he­sap­la­rı­na kay­det­me" iba­re­si­nin çı­ka­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği bi­çi­min­de­ki eleş­ti­ri­le­re ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Yü­ce­san. Yok.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, so­ru­la­ra ya­zı­lı ce­vap ve­ri­le­cek­tir.

Arz ede­rim.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

22'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

ÜÇÜN­CÜ KI­SIM

Ka­mu Per­so­ne­li­ne İliş­kin Hü­küm­ler

Kat­sa­yı­lar, yurt dı­şı ay­lık­la­rı, üc­ret ve söz­leş­me üc­re­ti

MAD­DE 22- (1) 657 sa­yı­lı Ka­nu­nun 154 ün­cü mad­de­si uya­rın­ca, 1/1/2007-30/6/2007 dö­ne­min­de ay­lık gös­ter­ge tab­lo­sun­da yer alan ra­kam­lar ile ek gös­ter­ge ra­kam­la­rı­nın ay­lık tu­tar­la­ra çev­ril­me­sin­de uy­gu­la­na­cak ay­lık kat­sa­yı­sı (0,04605), me­mu­ri­yet ta­ban ay­lı­ğı gös­ter­ge­si­ne uy­gu­la­na­cak ta­ban ay­lı­ğı kat­sa­yı­sı (0,5864), yan öde­me kat­sa­yı­sı (0,01461) ola­rak; 1/7/2007-31/12/2007 dö­ne­min­de ise ay­lık kat­sa­yı­sı (0,04739), ta­ban ay­lı­ğı kat­sa­yı­sı (0,61417), yan öde­me kat­sa­yı­sı (0,01503) ola­rak uy­gu­la­nır.

(2) 22/1/1990 ta­rih­li ve 399 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 3 ün­cü mad­de­si­nin (c) ben­di uya­rın­ca ça­lış­tı­rı­lan söz­leş­me­li per­so­ne­lin üc­ret ta­va­nı; 1/1/2007-30/6/2007 dö­ne­min­de 2.403 Ye­ni Türk Li­ra­sı, 1/7/2007-31/12/2007 dö­ne­min­de ise 2.480 Ye­ni Türk Li­ra­sı ola­rak uy­gu­la­nır.

(3) Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan 2006 yı­lı Ara­lık ayı­na iliş­kin ola­rak açık­la­nan 2003=100 Te­mel Yıl­lı Tü­ke­ti­ci Fi­yat­la­rı En­dek­si­nin 2006 yı­lı Ha­zi­ran ayı en­dek­si­ne gö­re de­ği­şim ora­nı­nın yüz­de 2.5'i aş­ma­sı ha­lin­de, aşan kıs­mı te­la­fi ede­cek şe­kil­de bi­rin­ci ve ikin­ci fık­ra­lar­da yer alan ve 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi­ne ait kat­sa­yı­lar ile üc­ret ta­va­nı­nı ye­ni­den be­lir­le­me­ye Ba­kan­lar Ku­ru­lu yet­ki­li­dir.

(4) İda­re­le­rin yurt dı­şı ku­ru­luş­la­rı­na da­hil kad­ro­la­rın­da gö­rev ya­pan Dev­let me­mur­la­rı­nın yurt dı­şı ay­lık­la­rı, ye­ni kur­lar ve ye­ni em­sal­ler tes­pit edi­lin­ce­ye ka­dar, 2/4/2004 ta­rih­li ve 2004/7356 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı ile ek ve de­ği­şik­lik­le­rin­de yer alan hü­küm­le­re gö­re öde­nir.

BAŞ­KAN - Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ali Ke­mal Kum­ku­moğ­lu.

Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben de ön­ce he­pi­ni­ze gü­nay­dın di­ye­rek söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum.

An­cak, ger­çek­ten an­la­mak­ta zor­luk çek­ti­ğim bir şey var. Şu gö­rü­şe­ce­ği­miz mad­de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, me­mur ma­aş­la­rı­nın ve kat sa­yı­la­rı­nın be­lir­len­me­siy­le il­gi­li dü­zen­le­me. Dün sa­bah baş­la­yan ça­lış­ma bu sa­bah de­vam edi­yor. Her­kes, sa­de­ce bir mec­bu­ri­yet ol­du­ğu için, ya­ni şu­ra­da ne ko­nu­şul­du, ne söy­len­di, kim ne söy­le­ye­cek, bu­nun şu an­da bu sa­lon­da bu­lu­nan ar­ka­daş­la­rı­mız için hiç­bir an­la­mı yok. Hiç­bir şe­kil­de in­sa­ni ol­ma­yan bir ça­lış­ma dü­ze­ni­ni, han­gi se­bep­le ol­du­ğu­nu bi­le­me­di­ğim ne­den­ler­le… Bir ya­sal zo­run­lu­luk yok, ya­rın, bu­gün bit­mek di­ye bir mec­bu­ri­ye­ti yok. "Ya mad­de­ler üze­rin­de ko­nuş­ma­yın ya da mad­de­ler üze­rin­de ko­nu­şa­cak­sa­nız, iş­te böy­le, işi­ni­ze ge­lir­se." Ba­kan bu­ra­da yok, me­mur ma­aş­la­rı­nı ko­nu­şa­ca­ğız, Ba­kan bu­ra­da yok. So­ru­lar so­ru­lu­yor, il­gi­li ba­kan bu­ra­da yok; so­ru­lar so­ru­lu­yor, Sa­yın Ba­kan do­ğal ola­rak di­yor ki: "Bu so­ru­la­ra ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğiz."

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Kum­ku­moğ­lu, sen ye­ni gel­din, Ba­kan bu­ra­day­dı, ye­ni git­ti.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Efen­dim, bi­li­yo­rum ben Sa­yın Ba­ka­nın bu­ra­da ol­du­ğu­nu. Ben ye­ni gel­me­dim, ben ak­şam­dan be­ri bu­ra­da­yım, dün­den be­ri bu­ra­da­yım ben.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım...

O za­man, çı­kın, Sa­yın Baş­kan, lüt­fen bu­nu gru­bu­nu­za bir sa­taş­ma di­ye alın; ben bu­nu, mil­let­ve­kil­le­ri­ne ya­pıl­mış bir hak­sız­lık, büt­çe gö­rüş­me­le­ri üze­ri­ne dü­şü­rül­müş bir le­ke ola­rak gö­rü­yo­rum büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin va­tan­da­şın gö­zün­den ka­çı­rı­la­bil­me­si için. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

"Ya ko­nuş­ma­ya­cak­sı­nız mad­de­ler üze­rin­de ya da ko­nu­şa­cak­sa­nız, yir­mi dört sa­at bo­yun­ca han­gi sa­ate denk ge­lir­se o sa­at­te ko­nu­şa­cak­sı­nız" yak­la­şı­mı, ka­mu­oyu­na açık, va­tan­da­şın bil­gi­len­di­ği, bil­gi­len­me hak­kı­na say­gı gös­te­ri­len bir büt­çe gö­rüş­me­si ola­rak ka­bul edi­le­mez. Çı­kın o za­man ge­rek­çe­si­ni bu­ra­dan söy­le­yin. Ni­ye bu büt­çe­yi bu­gün biz çı­kar­mak zo­run­da­yız? Bu­nu, lüt­fen... Bir mil­let­ve­ki­li ola­rak ben de an­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Da­nış­ma Ku­ru­lu ka­ra­rı.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Al­lah'ın em­ri mi?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Çı­kar, onu bu­ra­da açık­lar­sı­nız, Da­nış­ma Ku­ru­lu ka­ra­rı­nı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, me­mur ma­aş­la­rı­nı ko­nu­şa­ca­ğız, me­mur ma­aş­la­rıy­la il­gi­li ar­tış­la­rı ko­nu­şa­ca­ğız. Yüz­de 2,5 ar­tı­şı ko­nu­şa­lım mı? Ya­ni...

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Değ­mez!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, değ­mez de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Yüz­de 2,5 ar­tı­şı ko­nu­şa­lım mı?

Şim­di, dün­den bu ya­na bu­ra­da bir sü­rü ra­kam­lar uçuş­tu; Tür­ki­ye şöy­le bü­yü­dü, şöy­le ge­liş­ti, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la şöy­le art­tı, şöy­le mil­yar­lar do­lar­lar, şöy­le kat­ril­yon­lar, bil­mem ne fa­lan. Pe­ki kar­de­şim, me­mu­ra ne ve­ri­yor­sun? Yüz­de 2,5. Ha­ni bü­yü­yor­duk biz; ha­ni o mil­yar do­lar­lar, ha­ni o kat­ril­yon­lar? O mil­yar do­lar­lar­dan, o kat­ril­yon­lar­dan, o yüz­de 100 bü­yü­me­ler­den, o 180 mil­yar do­lar­dan 388 mil­yar do­la­ra çı­kan gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­dan me­mu­ra dü­şe dü­şe yüz­de 2,5 mu dü­şü­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Ne­ye te­ka­bül edi­yor yüz­de 2,5 he­sap et­ti­niz mi hiç? Ya­ni, bir öğ­ret­men maa­şın­da, Sa­yın Ba­kan, yüz­de 2,5 ne­ye te­ka­bül eder bir söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz şim­di bu­lun­du­ğu­nuz yer­den, be­nim ko­nuş­mam bit­tik­ten son­ra? Ve bu yüz­de 2,5'un, ya­ni bir öğ­ret­men ma­aşı­na te­ka­bül eden yüz­de 2,5'un gün­lük ya­şa­mı­mız­da, me­se­la, sa­de­ce bir öğ­ren­ci­nin ser­vis üc­re­ti­ne ya­pı­lan bu dö­nem ba­şın­da­ki zam­mı kar­şı­la­yıp kar­şı­la­ma­dı­ğı­nı bir Millî Eği­tim Ba­ka­nı ola­rak söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu si­zi ra­hat­sız et­mi­yor mu? Ya­ni, bu ra­kam­la­ra siz na­sıl ken­di­ni­zi inan­dı­rı­yor­su­nuz. Eğer bu ra­kam­lar doğ­ruy­sa, bu hak­sız­lı­ğı na­sıl ka­bul edi­yor­su­nuz?

SA­Mİ GÜÇ­LÜ (Kon­ya) - Son dört yıl­da ya­pı­lan de­ğil bu.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, şim­di ar­ka­daş­la­rı­mız di­yor ki, boş…

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Tüm­den ba­tır­mış­lar, biz bu ka­dar iyi­leş­ti­re­bil­dik.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, TRT 3, ak­şam büt­çe gö­rüş­me­le­riy­le il­gi­li ra­kam­la­rı spo­ta ge­ti­ren gö­rün­tü­ler ve­ri­yor. TRT bi­le yüz­de 2,5+2,5'u herhâlde ya­ni çok az gör­müş ki, Hükûme­te kat­kı ol­sun di­ye, en dü­şük ma­aş alan me­mur­lar için bu yıl yüz­de 4+4, di­ğer me­mur­lar için 3+3 zam ya­pı­la­ca­ğı­na da­ir spot­tan ra­kam­lar ver­di­ler.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Enf­las­yon far­kı­nı ni­ye söy­le­mi­yor­sun?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Al­lah Al­lah! Ben Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­si­yim. Ya­ni, aca­ba ben mi ya­nı­lı­yo­rum, bu 2,5+2,5 de­ğil­di de 3+3 ve­ya 3+3 de­ğil­di de 4+4 müy­dü di­ye, ben mi ya­nı­lı­yo­rum di­ye dü­şün­düm ve tek­rar ken­di bil­gi­le­ri­mi bir­kaç ar­ka­da­şım­dan test et­me ge­re­ği duy­dum. Öy­le ya, ko­ca TRT, ya­ni, bu ek­ran­lar­da yan­lış bil­gi­yi ko­lay ko­lay ak­ta­ra­bi­lir mi? Üs­te­lik de, ra­kam­sal bir bil­gi­yi ko­lay ko­lay ak­ta­ra­bi­lir mi?

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ama, ilk de­fa me­mur­lar enf­las­yo­nun üze­rin­de ar­tış alı­yor­lar Ke­mal Bey, bu­nu ni­ye söy­le­mi­yor­sun?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, bir de­fa şu­nu ka­bul edin: En çok eleş­tir­di­ği­niz gün han­gi gün­dür? Ken­di­ni­zi hep mu­ka­ye­se et­ti­ği­niz gün han­gi gün­dür? 2002'nin so­nu, de­ğil mi? Pe­ki, siz 2002'nin so­nun­da uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­da ne­yi de­ğiş­tir­di­niz? 2002'de ne­yin uy­gu­la­na­ca­ğı­na kim ka­rar ve­ri­yor­du, 2002'den bu ya­na ne­yin uy­gu­la­na­ca­ğı­na kim ka­rar ve­ri­yor?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, me­mu­ra yüz­de 2,5 zam ve­ril­me­si­ni, AKP İk­ti­da­rı mı be­lir­le­di? Kim bu po­li­ti­ka­la­rı şe­kil­len­di­ri­yor?

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Es­ki­mo­lar mı be­lir­li­yor?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - IMF be­lir­li­yor efen­dim. Pe­ki, 2002'de­ki po­li­ti­ka­la­rı kim be­lir­li­yor­du? Yi­ne IMF be­lir­li­yor­du. Ba­na bu­ra­dan Sa­yın Ba­kan, 2002'de ik­ti­da­rı dev­ral­dık­la­rı gün­den bu ya­na, IMF po­li­ti­ka­la­rı­na kar­şı, "IMF öner­di ama, biz 'ha­yır bu­nu ka­bul ede­me­yiz' de­dik ve onun kar­şı­sın­da ken­di id­di­ala­rı­mı­zın ge­re­ği ola­nı yap­tık." di­ye­bi­le­ce­ği bir tek ma­li po­li­ti­ka söy­le­ye­bi­lir mi? Her­han­gi bir büt­çe dö­ne­min­de bir tek…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Söy­ler ta­bii.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, çı­kar söy­ler.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ver­gi ba­rı­şı.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Onun dı­şın­da­ki­le­rin hep­si­ni IMF mi yap­tı?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Bir tek ma­li po­li­ti­ka çı­kıp şu­ra­dan söy­le­ye­bi­lir mi, Hükûme­tin en önem­li id­di­ası ve en çok övün­dü­ğü ko­nu­la­rın ba­şın­da, IMF'nin Tür­ki­ye için söy­le­dik­le­ri­ni ya­şa­ma ge­çir­me­si nok­ta­sın­da­ki ka­rar­lı ve ıs­rar­lı tav­rı­dır?

"Biz, söy­le­nen po­li­ti­ka­lar­dan, is­te­nen po­li­ti­ka­lar­dan hiç­bir şart al­tın­da, top­lum han­gi zor­luk­la­rı, han­gi sı­kın­tı­la­rı çe­ki­yor olur­sa ol­sun, hiç­bir şart al­tın­da vaz­geç­me­dik." id­di­ası, Hükûme­tin ba­şa­rı­sı­nın, ken­di­si­ni ba­şa­rı­lı gös­te­re­bil­me­si­nin en önem­li ar­gü­man­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Ne­dir bu me­se­la: Yüz­de 6,5 fa­iz dı­şı faz­la­yı, hat­ta yüz­de 6,5'u da aşa­rak ve­ri­yor ol­mak, Hükûmet için en te­mel ba­şa­rı nok­ta­la­rın­dan, re­fe­rans nok­ta­la­rın­dan bi­ri­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, da­ha çok fa­ize pa­ra öde­ye­bil­mek, bir ik­ti­dar için en önem­li re­fe­rans nok­ta­la­rın­dan bi­ri­si ola­bi­lir mi? Da­ha çok fa­iz öder­ken, me­mu­ra da­ha az üc­ret ver­mek, bir ik­ti­da­rın en önem­li re­fe­rans nok­ta­la­rın­dan bi­ri­si olur mu?

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Enf­las­yon… Enf­las­yon…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ba­kın, tek­rar bu yı­la dö­nü­yo­rum; tek­rar, bu yı­la dö­nü­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, bu yıl, Hükûme­tin öner­di­ği enf­las­yon ne­dir?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Yüz­de 5.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet.

Pe­ki, me­mu­ra ne ve­ri­yo­ruz?

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Yüz­de 10.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki, Tür­ki­ye…

Yüz­de top­lam 5, Be­ye­fen­di. Ön­ce ne ver­di­ği­ni öğ­ren. Ön­ce ne ver­di­ği­ni öğ­ren.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Enf­las­yon far­kıy­la…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Pe­ki, bu yıl Tür­ki­ye ne ka­dar bü­yü­ye­cek? Enf­las­yo­na rağ­men ay­rı­ca ne ka­dar bü­yü­ye­cek? Ya­ni, ha­ni gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­mız var ya, ha­ni ki­şi ba­şı­na dü­şen millî ge­li­ri­miz var ya, bu ne ka­dar ar­ta­cak? Yüz­de 5.

Pe­ki, bu re­fah ar­tı­şın­dan, bu Tür­ki­ye'nin bü­yü­me­sin­den me­mu­ra ne ve­ri­yor­su­nuz? Hiç­bir şey. Ni­ye? Sa­yın Ba­kan, ni­ye? Ni­ye, öğ­ret­me­ni­ni­ze, Tür­ki­ye'nin bu do­ğal bü­yü­me­sin­den, ya­ni he­pi­mi­zin bir­lik­te ya­rat­tı­ğı bu de­ğer ar­tı­şın­dan öğ­ret­me­ne hiç­bir şey ver­me­yi dü­şün­mü­yor­su­nuz? Bu­nun ge­rek­çe­si ne­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ki­me an­la­ta­cak bu­nu?

Pe­ki, hiç­bi­ri­ni­zin ak­lı­na, ik­ti­da­rı­nı­za, Hükûme­ti­ni­ze, Hükûme­ti­ni­zi oluş­tu­ran ba­kan­la­rı­nı­za böy­le bir so­ru sor­ma­yı…

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Onu dü­zel­ti­yo­ruz.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ha­ni, çok bi­len ar­ka­daş­lar var ya: Me­se­la Mus­ta­fa, sen bu­nu so­ra­bi­lir­sin. Çok bi­len ar­ka­daş­la­rı­nız var ya, bu­nun ge­rek­çe­si­ni hiç ol­maz­sa… Ya­hu ar­ka­daş, biz bu­nu öğ­ret­me­ne na­sıl açık­la­ya­ca­ğız? Hiç mi içi­niz­de ai­le­sin­de, an­ne­niz, kar­de­şi­niz, ya­kın kom­şu­nuz, ar­ka­da­şı­nız, me­mur olan kim­se yok mu?

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Mil­let far­kın­da.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ge­lip si­ze, "Ya­hu ar­ka­daş, bak mil­let­ve­ki­li­si­niz, Tür­ki­ye'nin zor­luk­la­rı ol­du­ğu­nu da an­lı­yo­rum. Ama, bu Tür­ki­ye bu yıl yüz­de 5 bü­yü­ye­cek. Bu­ra­dan ni­ye bi­ze '0' ve­ri­yor­su­nuz?" de­di­ği za­man, bu so­ru­nun ce­va­bı­nı na­sıl ver­me­yi dü­şü­nü­yor­su­nuz? Yok­sa, si­ze gö­re böy­le bir so­ru yok mu­dur?

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Yan­lış şey­ler söy­le­miş­ler.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di ba­kın, bir öğ­ret­me­nin şim­di gel­di­ği­miz gün­de­ki ma­aşı, TÜ­İK ra­kam­la­rı­na gö­re 9'un 1'in­de­ki bir öğ­ret­me­nin ma­aşı 804 mil­yon li­ra, yir­mi yıl­lık bir öğ­ret­me­nin ma­aşı 900 mil­yon li­ra ci­va­rın­da­dır. TÜ­İK'in ra­kam­la­rı­na gö­re, sa­de­ce me­se­la İs­tan­bul'da yir­mi yıl­lık bir öğ­ret­men­se­niz şa­yet, İs­tan­bul'da ki­ra or­ta­la­ma­sı TÜ­İK'in ra­kam­la­rı­na gö­re 451 mil­yon…

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Yir­mi yıl­lık öğ­ret­me­nin ma­aşı na­sıl 900 mil­yon olu­yor­muş?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Onu çı­kar söy­ler­sin… Çı­kar söy­ler­sin… Çı­kar söy­ler­sin. Ya­ni ne ka­dar be­ce­rik­li­sin! Ne­re­den bi­le­cek­sin?

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Ne­re­den, ne­re­den bi­li­yor­sun yir­mi yıl­lık öğ­ret­me­nin ma­aşı­nın 900 mil­yon ol­du­ğu­nu? Hay­ret bir şey!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Şim­di, bu laf at­ma­lar­la bu ger­çek­le­ri ka­mu­oyu­nun gö­zün­den ka­çır­mak müm­kün de­ğil­dir. Ya­ni, doğ­ru bir şey yap­ma­yı öğ­re­ne­me­miş­si­niz ama, val­la­hi, ma­şal­lah, şu ko­nuş­ma­cı­nın in­si­ca­mı­nı boz­ma nok­ta­sın­da ve o ko­nuş­ma­nın et­ki­si­ni kır­ma nok­ta­sın­da ne za­man bu ka­dar işi öğ­ren­di­niz… Bak hiç laf at­mı­yor. Çün­kü, ko­nu­dan uzak­laş­tım ya, işi­ne gel­mi­yor. Hiç laf at­mı­yor.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - O sa­na mah­sus! O sa­na mah­sus!

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, TÜ­İK'in ra­kam­la­rı­na gö­re, İs­tan­bul'da ki­ra be­de­li 451 mil­yon TL'dir, TÜ­İK'in ra­kam­la­rı­na gö­re or­ta­la­ma. Şu si­zin ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de… Ya­ni or­ta­la­ma­sı bu. Si­zin ik­ti­da­rı­nız­da, en acil şey­le­ri söy­lü­yo­rum: Zey­ti­nin fi­ya­tı yüz­de 74,5; ça­yın fi­ya­tı yüz­de 94,5; pa­ta­te­sin fi­ya­tı yüz­de 88,8; ku­ru so­ğa­nın fi­ya­tı yüz­de 74,7; ki­ra üc­ret­le­ri­nin ar­tış ora­nı yüz­de 90,9; 12 ki­log­ram­lık tü­pün ar­tı­şı yüz­de 70, kö­mür­de ar­tış yüz­de 109, ula­şım­da ar­tış yüz­de 84.

Şim­di si­zin…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Enf­las­yo­nu söy­le­se­ne, enf­las­yo­nu. Ni­ye onu söy­le­mi­yor­sun?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ha, enf­las­yon. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, enf­las­yo­nun o si­zin söy­le­di­ği­niz ra­kam­la­rı­na da­ha sı­ra gel­me­den, ya­ni, bir öğ­ret­me­nin ma­aşı, ki­ra, ula­şım, ya­kıt, elek­trik, su, eğer iki öğ­ren­ci var­sa o ai­le­de, iki öğ­ren­ci­nin ser­vis pa­ra­sın­da za­ten pa­ra bi­ti­yor. On­dan son­ra enf­las­yon ne olur, na­sıl har­car­sın, ar­tık, var sen onu dü­şün. Şim­di, bun­lar­la bu ra­kam bit­ti­ği­ne gö­re, bir öğ­ret­me­nin, ya­ni yir­mi yıl bo­yun­ca bu ül­ke­ye hiz­met et­miş, yir­mi yıl bo­yun­ca bu ül­ke­ye ya­rar­lı genç­ler, ya­rar­lı bir ne­sil ye­tiş­ti­re­bil­mek için di­şi­ni tır­na­ğı­na ka­tıp mü­ca­de­le et­miş, Ana­do­lu'nun en üc­ra kö­şe­le­rin­den baş­la­dı­ğı öğ­ret­men­lik mes­le­ği­ne yir­mi yıl son­ra İs­tan­bul'da de­vam et­me­ye ça­lı­şan bir öğ­ret­me­nin ki­ra, ula­şım, ya­kıt, elek­trik, su, iki öğ­ren­ci­nin ser­vis üc­re­ti­nin öte­sin­de­ki har­ca­ma­la­rı­nı ney­le, na­sıl ya­pa­ca­ğı­nın ce­va­bı­nı ver­me­si ge­re­ken, mu­ha­le­fet par­ti­si­nin mil­let­ve­ki­li, mu­ha­le­fet par­ti­si­nin bu kür­sü­de­ki söz­cü­sü de­ğil­dir, şu­ra­da otu­ran Sa­yın Ba­kan­dır. Eğer bir ar­ka­da­şım ba­na doğ­ru bir so­ru so­ru­yor­sa, onu ba­na de­ğil, lüt­fen, ora­ya di­ye­cek ki: "Sa­yın Ba­ka­nım, bak ar­ka­daş böy­le bir şey söy­le­di. Bu­ra­da ye­me­ğe iç­me­ye hiç­bir şey kal­ma­mış. Bun­lar nur mu yi­ye­cek­ler?" Ha­ni biz­de "nur ye­mek" di­ye bir ifa­de var­dır. Bu in­san­lar nur mu yi­ye­cek­ler?

Ha, şim­di me­se­le ne­dir bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ha­ni bir za­man­lar "Be­nim me­mu­rum işi­ni bi­lir." di­ye bir an­la­yış var­dı. Si­zin an­la­yı­şı­nız as­lın­da bun­dan fark­lı de­ğil. Ya­ni, şu üc­re­ti ver­di­ğin bir me­mur­dan na­sıl ya­şa­ma­sı­nı bek­li­yor­sun? Ne ya­pa­cak bu me­mur kar­de­şim, söy­ler mi­si­niz, bu­nun ce­va­bı­nı kim ve­re­cek? Bu me­mur ne ya­pa­cak?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Ma­aşı içe­ri­sin­den mut­fa­ğı­na bir tek ku­ruş ayı­ra­ma­dan, ma­aşı zo­run­lu har­ca­ma­la­rı ne­de­niy­le bi­ten bir öğ­ret­me­ne, ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Ba­kan, sa­yın ba­kan­lar ne öne­rir­ler, ne öne­ri­yor­su­nuz?

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ev al­sın­lar, ara­ba al­sın­lar.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, in­san­da bi­raz sı­kıl­ma olur ta­bii; eğer, bu şart­lar­da… Dal­ga ge­çi­yor ar­ka­da­şı­mız "Ev al­sın­lar, ara­ba al­sın­lar." ar­ta­nıy­la.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Alı­yor­lar.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Ya­ni, evet, alı­yor­lar­dır herhâlde. Bi­le­mi­yo­rum, si­ze ya­kın olan me­mur­lar herhâlde işi­ni bi­len me­mur­lar­dan, on­lar alı­yor ola­bi­lir de, bu­na bir iti­ra­zım yok. Si­ze ya­kın­dır­lar, iş­le­ri­ni de bi­li­yor­lar­dır. O bi­li­nen, bil­dik, si­zin aşi­na ol­du­ğu­nuz yön­tem­ler­le, iş­te şu ma­aş­la ev de ala­bi­li­yor­lar­dır ken­di­le­ri­ne gö­re. Ney­le al­dın? İş­te bu ma­aş­la al­dım. Ama, be­nim bil­di­ğim, na­mus­lu, dü­rüst bir me­mu­run, ya­şa­mı bo­yun­ca ha­ra­ma el uzat­ma­mış bir me­mu­run bu ma­aş­la de­ğil ev al­mak, ço­lu­ğu­nun ço­cu­ğu­nun gün­lük na­fa­ka­sı­nı, gün­lük mut­fak ih­ti­ya­cı­nı bi­le kar­şı­la­ya­bil­me imkânı yok­tur. Hiç ol­maz­sa, bu acı ger­çe­ği ka­bul edin. Evet, me­mu­ra ve­re­me­dik…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) - Bi­raz­dan ce­va­bı ge­le­cek, ge­le­cek!

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, on al­tı da­ki­ka ol­du ba­kı­nız, ko­nu­şu­yor­su­nuz.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - To­par­la­ma di­ye bir şey yok, te­şek­kür için mik­ro­fo­nu­nu­zu aça­ca­ğım, te­şek­kür eder­se­niz ta­mam, yok­sa ka­pa­ta­ca­ğım.

Bu­yu­run, te­şek­kür edi­niz efen­dim.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Ba­na de­ğil Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür ede­cek­si­niz.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - Evet, te­şek­kür ede­rim. Bir cüm­le söy­lü­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da so­run şu­dur: Ha­ni si­zin o "İki ko­yun gü­de­mez." fi­lan de­dik­le­ri­niz var ya, bun­la­rı di­ye­rek as­lın­da kas­tet­ti­ği­niz asıl ke­sim me­mur­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la, si­ze gö­re me­mur­lar, za­ten ol­ma­ma­sı ge­re­ken, me­mur­lar, za­ten hiç­bir iş yap­ma­yan çev­re­ler­dir…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür eder mi­si­niz.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (De­vam­la) - …do­la­yı­sıy­la, bun­la­ra bu büt­çe­ler­den her­han­gi bir ar­tı ver­me­nin bir an­la­mı yok­tur. Ben, me­mur­la­rı­mı­zın hak et­ti­ği, in­san­ca ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri bir üc­re­ti ala­bi­le­cek­le­ri gün­le­rin uzak ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum ve bu inanç­la, me­mur­la­rı­mı­za en azın­dan şu aşa­ma­da sa­bır di­le­mek­ten baş­ka bir fır­sa­tı­mız, imkânı­mız ma­ale­sef yok­tur.

Si­zin ve tüm yurt­taş­la­rı­mı­zın ge­le­cek Kur­ban Bay­ra­mı'nı ve ye­ni yı­lı­nı kut­lu­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Amin. Yok­luk­la­rı ol­ma­sın ye­ter.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Hükûmet adı­na, Millî Eği­tim Ba­ka­nı Sa­yın Hü­se­yin Çe­lik.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ben de yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mı­za gü­nay­dın de­mek is­ti­yo­rum.

Bi­raz ön­ce bu­ra­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na ko­nu­şan de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz "Tür­ki­ye'nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı yüz­de 100 art­tıy­sa bu ni­ye me­mu­ra yan­sı­mı­yor, öğ­ret­me­ne ni­ye yan­sı­mı­yor?" şek­lin­de be­yan­lar­da bu­lun­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le bir şe­yin al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum. Özel­lik­le öğ­ret­men­le­ri de ör­nek ver­di­ği için, Millî Eği­tim Ba­ka­nı ola­rak be­nim için bir vic­dan bor­cu­dur bu­nu açık­la­mak. Ba­kın, bir he­sap ya­pa­lım. Bir se­fer, Sa­yın Kum­ku­moğ­lu'nun bu­ra­da ver­di­ği ra­kam­lar, özel­lik­le en dü­şük dü­zey­de ve en yük­sek dü­zey­de ma­aş alan öğ­ret­men­ler­le il­gi­li ra­kam­lar doğ­ru de­ğil. Ba­kın, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, 1998 yı­lın­dan be­ri hiç zam ya­pıl­ma­yan, üc­ret ar­tı­şı al­ma­yan öğ­ret­men­le­re yüz­de 43 ora­nın­da ek ders üc­re­ti zam­mı ya­pıl­dı. Bu, aşa­ğı yu­ka­rı, öğ­ret­men ba­şı­na…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ma­aşı­nı söy­ler mi­si­niz?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Mü­sa­ade edin efen­dim… Öğ­ret­men ba­şı­na 100 mil­yon Türk li­ra­sı edi­yor, 100 YTL edi­yor.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Her­kes alı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Bu, bir öğ­ret­me­nin maa­şın­da yüz­de 10'luk ar­tış de­mek­tir. 2002 yı­lın­da bü­tün dev­let me­mur­la­rı­na öde­nen 2,5+2,5 öğ­ret­men­le­ri­mi­ze öden­miş­tir. Bu, aşa­ğı yu­ka­rı şey­le bir­lik­te, 40+40'la bir­lik­te, bi­li­yor­su­nuz bü­tün öğ­ret­men­le­ri­mi­ze, dü­şük ge­lir­li dev­let me­mur­la­rı­na 40+40 öden­miş­tir, öğ­ret­men­le­ri­miz bu­na dâhil­dir. Ya­ni, 2006 yı­lın­da öğ­ret­men­le­ri­mi­ze ya­pı­lan top­lam üc­ret ar­tı­şı yüz­de 20'yi bul­mak­ta­dır. Pe­ki, bu ye­ter mi? Ba­na so­rar­sa­nız, keş­ke Tür­ki­ye'nin imkânla­rı çok çok da­ha iyi ola­bil­sey­di de biz öğ­ret­men­le­ri­mi­ze 1.000 YTL de­ğil, 2.000, 3.000 YTL ma­aş öde­ye­bil­sey­dik. Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ucuz po­li­ti­ka­la­rı…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Ba­kan, 804 mil­yon…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Mem­le­ket, çok, ucuz po­li­ti­ka­la­rı, bu po­pü­liz­mi, mem­le­ket çok ağır öde­miş­tir, çok pa­ha­lı öde­miş­tir.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) - Yok­luk­lar…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Bir baş­ka söy­le­ye­yim. Ba­kın, 100 bin öğ­ret­me­ni­miz, 2006 yı­lın­da, 100 bin öğ­ret­me­ni­miz, bi­zim ge­tir­di­ği­miz ka­ri­yer ba­sa­mak­la­rı sis­te­miy­le, uz­man öğ­ret­men­se eks­tra 80 mil­yon pa­ra al­mış­tır, ba­şöğ­ret­men­se ma­aşı­na 160 YTL, 160 mil­yon Türk li­ra­sı zam gel­miş­tir. Bu du­rum­da­ki öğ­ret­men­le­ri­mi­zin 2006 yı­lın­da al­mış ol­duk­la­rı zam yüz­de 30, ba­şöğ­ret­men yüz­de 40 zam al­mış de­mek­tir; bir yıl­da al­dık­la­rı. Eğer, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım şu­nu söy­lü­yor­lar­sa: "Efen­dim, biz pa­ra ba­sa­lım ve­re­lim me­mu­ra, pa­ra ba­sa­lım ve­re­lim iş­çi­mi­ze, pa­ra ba­sa­lım 'İş­te kim ne ver­diy­se ben beş faz­la­sı­nı ve­ri­rim.' di­yen zih­ni­yet gi­bi…" Biz bu­nu ya­pa­bi­li­riz. Bank­not Mat­ba­ası­na emir ver­mek, bel­ki en ko­lay şey­dir.

İki: 2006 yı­lın­da, bil­di­ği­niz gi­bi, ilk di­lim­de, tem­mu­za ka­dar olan di­lim­de, bü­tün me­mur­la­rı­mı­za yüz­de 2,32 enf­las­yon far­kı öden­miş­tir. İkin­ci di­lim­de enf­las­yon he­sa­bı, ara­lık so­nu iti­ba­rıy­la, ocak ba­şı iti­ba­rıy­la or­ta­ya çık­tı­ğı za­man, yi­ne bu fark da me­mur­la­rı­mı­za öde­ne­cek­tir. 2007'yle il­gi­li -biz 2007 yı­lı büt­çe­si­ni ko­nu­şu­yo­ruz- De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz, ıs­rar­la, yüz­de 5 zam ya­pıl­dı­ğı­nı söy­lü­yor. Bu da doğ­ru de­ğil.

Şim­di, bir gün okul­da öğ­ren­ci de­miş ki: "Ben ta­rih ho­ca­sı­na öy­le bir so­ru so­ra­ca­ğım ki, ke­sin­lik­le ba­na ce­vap ve­re­me­sin." De­miş ki: "Ho­cam, han­gi pa­di­şa­hın kı­zı­nın Ker­be­la'da kö­pek­ler ta­ra­fın­dan yen­di­ği id­dia edil­di?" Ho­ca de­miş ki: "Ev­la­dım, pa­di­şah de­ğil pey­gam­ber­di, Ker­be­la de­ğil Ke­nan'dı..."

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Hep­si yan­lış...

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - "...kı­zı de­ğil oğ­luy­du, kö­pek de­ğil kurt idi; ben bu­nun ne­re­si­ni dü­zel­te­yim?" de­miş bu se­fer.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Biz si­zin ne­re­ni­zi dü­zel­te­lim!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Şim­di ba­kın, 2007 yı­lın­da, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, dü­şük ge­lir­li me­mur­la­ra 4+4 zam ve­ri­li­yor, da­ha üst ge­lir gru­bu­na sa­hip olan dev­let me­mur­la­rı­na 3+3 zam ve­ri­li­yor; ar­tı, enf­las­yon far­kı ve­ri­li­yor.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Ne­re­de ya­zı­yor bu Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Şim­di, ıs­rar­la "Hiç­bir şey ver­me­di­niz..."

Bir baş­ka şey söy­le­ye­yim: Me­mu­run al­dı­ğı buz­do­la­bı ya­rı fi­ya­tı­na in­miş, al­dı­ğı elek­tro­nik mal­ze­me ya­rı fi­ya­tı­na in­miş, bir­çok ka­lem­de ya­rı fi­ya­tı­na in­miş. Bu­nu ni­ye söy­le­mi­yor­su­nuz?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Me­mur­lar buz­do­la­bı mı yi­yor­lar!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ ( Kay­se­ri) - Laf at­ma ön­ce, öy­le di­yor­dun, "Laf at­ma." di­ye...

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Şim­di, ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, dört yıl­da enf­las­yo­nun top­lam ar­tış ora­nı yüz­de 53,1'di, bir ön­ce­ki yı­la gö­re söy­lü­yo­rum. Pe­ki, bu yüz­de 53'lük enf­las­yon ar­tı­şı­na rağ­men, en dü­şük me­mu­run ma­aşı ne ol­muş?

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Or­ta­la­ma­sı­nı söy­ler mi­si­niz Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Mü­sa­ade edin efen­dim, ben si­ze ra­kam­la­rı ve­ri­yo­rum Sa­yın Kum­ku­moğ­lu, ye­ri­niz­de otu­run lüt­fen.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Sen öğ­ret­me­ne ne ve­ri­yor­sun, onu söy­le!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2002 yı­lın­da en dü­şük me­mur ma­aşı 392 YTL'dir.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - En iyi bil­di­ğin ye­ri söy­le, öğ­ret­me­ni söy­le!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - 2006 yı­lın­da en dü­şük me­mur ma­aşı 765 YTL'dir; ar­tış yüz­de 95,2. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Or­ta­la­ma­yı söy­le­se­ne!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ba­kın, or­ta­la­ma me­mur ma­aşı: 2002 yı­lın­da 578 YTL'dir, 2006 yı­lın­da 995 YTL'dir; ar­tış yüz­de 72,1.

Ba­kın, net as­ga­ri üc­ret, 2002 yı­lın­da 184 YTL'dir, 2006 yı­lın­da 380 YTL'dir; ar­tış yüz­de 6,5. En dü­şük SSK emek­li ay­lı­ğı, 2002 yı­lın­da 257 YTL'dir, 2006 yı­lın­da 477 YTL'dir; ar­tış yüz­de 85,6. En dü­şük Bağ-Kur es­naf emek­li ay­lı­ğı, ba­kın, 2002 yı­lın­da 136 YTL, 2006 yı­lın­da 349 YTL'dir; ar­tış yüz­de 156,9.

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Zen­gin ol­muş!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ha­ni "Efen­dim, bi­zim ge­li­ri­miz yüz­de 100 ar­tar­ken me­mu­ra yan­sı­tıl­ma­dı." de­ni­li­yor ya, yan­sı­tıl­mış mı? Bir de, bu ar­tan ge­li­ri­miz­den ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz? 2002 yı­lın­da kim ka­rar ve­ri­yor­du? 57'nci Hükûmet ka­rar ve­ri­yor­du. 2003, 2004, 2005, 2006 yı­lı­nın far­kı şu­dur: AK Par­ti ka­rar ve­ri­yor bey­ler, unut­ma­yın! AK Par­ti ka­rar ve­ri­yor! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - IMF ka­rar ve­ri­yor!

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Mil­le­tin gö­zü­nün içi­ne ba­ka ba­ka…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ve ba­kın, yüz­de 156,9… En dü­şük Bağ-Kur çift­çi emek­li ay­lı­ğın­da­ki ar­tış ne ka­dar? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) En dü­şük Bağ-Kur çift­çi emek­li ay­lı­ğın­da­ki ar­tış ne ka­dar ar­ka­daş­lar, bi­li­yor mu­su­nuz? Yüz­de 235,8. Yüz­de 235,8!

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Aç­lık sı­nı­rı ne ka­dar Sa­yın Ba­kan, aç­lık sı­nı­rı?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - En dü­şük me­mur emek­li ay­lı­ğın­da ar­tış yüz­de 74. Alt­mış beş yaş ay­lı­ğın­da ar­tış 183,2. Ba­kın, şe­ref ay­lı­ğı de­di­ği­miz ay­lık­ta ar­tan, ma­lu­mu­nuz bu ga­zi­le­ri­mi­ze, yüz­de 85…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Aç­lık sı­nı­rı ne­dir Sa­yın Ba­kan, 4 ki­şi­lik bir ai­le için?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Muh­tar ay­lı­ğın­da ar­tış yüz­de 174,1.

Şim­di, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si gö­rü­şü­lür­ken, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben bir şey söy­le­dim. De­di­ler ki…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Dar­win'le il­gi­li bir şey söy­le­miş­tin, an­la­ma­dık, ne­re­de, ne za­man de­miş Türk­le­re iliş­kin bir şey? Hiç­bir yer­de bu­la­ma­dık!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Dar­win'le il­gi­li si­ze ben bir kon­fe­rans ve­re­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, Millî Eği­tim büt­çe­sin­de şu­nu söy­le­dim…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Dar­win'i bir an­lat!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - De­dim ki, Hol­lan­da'nın eği­ti­me ayır­dı­ğı büt­çe 20 mil­yar av­ro­dur. 20 mil­yar av­ro, 3,5 mil­yon in­san için­dir, 3,5 mil­yon öğ­ren­ci için­dir. Eğer Tür­ki­ye'de­ki öğ­ren­ci­ye gö­re oran­sal ola­rak bir he­sap ya­par­sa­nız, 204 kat­ril­yon eği­ti­me pa­ra ayır­ma­nız la­zım.

Şim­di, Tür­ki­ye, Hol­lan­da ka­dar zen­gin de­ğil­se, Tür­ki­ye'nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı oran­sal ola­rak eğer Hol­lan­da gi­bi de­ğil­se, Bel­çi­ka gi­bi de­ğil­se, bu­nun so­rum­lu­su AK Par­ti mi­dir? Biz, mem­le­ke­ti se­fa­let­ten var­lı­ğa çı­ka­rı­yo­ruz. Biz, va­tan­da­şı yok­luk­lar­dan var­lı­ğa çı­ka­rı­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bı­ra­kın bu laf­la­rı. Boş laf­la­ra mil­le­tin kar­nı tok.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Eğer, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li ar­ka­daş­lar şu­nu söy­lü­yor­sa: "Dub­le yol yap­ma­yın. KÖY­DES'e pa­ra ayır­ma­yın, köy yol­la­rı­na pa­ra ayır­ma­yın…"

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) - Öğ­ret­men­le­rin ma­aşı­nı an­lat­sa­na sen.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - "…Va­tan­da­şı­mız ba­tak­lık­tan su iç­me­ye de­vam et­sin. TO­Kİ ke­sin­lik­le ko­nut yap­ma­sın…"

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bü­tün ba­kan­lar ay­nı ra­kam­la­rı, ay­nı söy­lem­le­ri ez­ber­le­miş. Bü­tün ko­nuş­ma­lar ay­nı. Ay­nı şey­le­ri söy­lü­yor­su­nuz. Ez­be­ri­niz bo­zu­la­cak Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - "…Tür­ki­ye te­zek­le ısın­ma­ya de­vam et­sin. Do­ğal gaz gel­me­sin." eğer di­yor­sa­nız, bu po­pü­liz­mi yap­ma­ya de­vam edin.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, Os­ma­ni­ye Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Sa­rı.

Sa­yın Sa­rı, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET SA­RI (Os­ma­ni­ye) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si Ka­nu­nu'nun 22'nci mad­de­si üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la, sev­giy­le, hür­met­le se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yir­mi iki sa­at­tir bu­ra­da­yız. Sa­yın Ba­ka­nı­mız ge­rek­li açık­la­ma­la­rı yap­mış­tır.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Hep yan­lış söy­le­di.

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - 2007 yı­lı büt­çe­si, 2006 yı­lı büt­çe­si gi­bi yi­ne ya­tı­rım­lar­la do­lu­dur.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ne­re­ye bir ya­tı­rım, ne­re­ye bir fab­ri­ka ya­pıl­dı dört yıl­da?

MEH­MET SA­RI (De­vam­la) - Yi­ne kay­ma­kam­la­rı­mı­za, muh­tar­la­rı­mı­za, va­li­le­ri­mi­ze çok iş dü­şe­cek­tir. Ya­tı­rım­lar ar­ta­cak, ça­lış­ma­lar ar­ta­cak ve Tür­ki­ye kal­kı­na­cak, Tür­ki­ye bü­yü­ye­cek.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar[!])

BAŞ­KAN - So­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan te­şek­kür edi­yo­rum, Sa­yın Ba­ka­na da iç­ten­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum; çün­kü, Sa­yın Ba­kan bi­zi ve bü­tün ül­ke­yi ay­dın­lat­tı. Be­nim ak­lım­da hep bir so­ru var­dı. Bu ka­dar az ma­aş ar­tı­şı­na rağ­men me­mur­lar, iş­çi­ler ni­ye bu ka­dar se­vi­ni­yor­lar? Öy­le sa­nı­yo­rum ki, böy­le bir ba­kan­la­rı ol­du­ğu için se­vi­ni­yor­lar.

Ak­la ikin­ci bir so­ru ge­li­yor, o da şu: Bu hâlde bu in­san­lar gü­lü­yor­sa, bun­lar ma­zo­şist fa­lan mı? Acı çek­mek­ten zevk mi alı­yor­lar? Sa­yın Ba­kan içi­ne sin­di­ri­yor mu bu me­mur ar­tış­la­rı­nı? Ha­ki­ka­ten, ger­çek­ten sin­di­ri­yor mu?

Bir de bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum: Büt­çe gö­rü­şü­lü­yor. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nı or­ta­lık­ta gör­mü­yo­ruz. Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı da dub­le yol­la­rı an­la­tı­yor. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın sağ­lık du­ru­mu hak­kın­da bir açık­la­ma ya­pa­cak­lar mı?

Say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Öz­can, bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Evet, mad­de­nin üçün­cü fık­ra­sın­da "Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan 2006 yı­lı Ara­lık ayı­na iliş­kin ola­rak açık­la­nan 2003=100 Te­mel Yıl­lı Tü­ke­ti­ci Fi­yat­la­rı En­dek­si­nin 2006 yı­lı Ha­zi­ran ayı en­dek­si­ne gö­re de­ği­şim ora­nı­nın yüz­de 2,5'i aş­ma­sı hâlin­de…" ifa­de­si yer al­mak­ta­dır. Bu ifa­de­ye bağ­lı ola­rak kat sa­yı­lar ile üc­ret ta­va­nı­nı ye­ni­den be­lir­le­me­ye Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun yet­ki­li ol­du­ğu be­lir­til­miş­tir.

So­ru: En­deks­le­rin bu bi­çim­de he­sap­lan­ma­sı, sos­yal so­nuç­la­rı olan fi­yat ar­tış­la­rı­nı, ya­ni sa­tın al­ma gü­cün­de­ki ka­yıp­la­rı­nı is­ta­tis­tik di­sip­li­ni­ne gö­re ölç­me­ye uy­gun de­ğil­dir. En­dek­sin he­sap­la­ma bi­çi­mi fi­yat ar­tış­la­rı­nı ger­çek­ten da­ha kü­çük ola­rak gös­ter­mek ama­cı­nı ta­şı­mak­ta mı­dır?

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Sa­yın Me­ral, bu­yu­run.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Te­şek­kür Sa­yın Baş­ka­nım.

Ka­mu­da ça­lı­şıp özel­leş­tir­me son­ra­sı bir­çok teş­ki­la­ta da­ğı­tım ya­pı­lan iş­çi­le­rin 4/C mad­de­ye gö­re mük­te­se­bat­la­rı elin­den alın­mış­tır. Aca­ba, bu hak­la­rı ge­ri ia­de edil­mek is­te­ni­yor mi? Bir.

İki: Mec­lis­te ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mız, yi­ne 4/C mad­de­si­ne gö­re gö­rev yap­mak­ta­dır­lar. Bu ar­ka­daş­la­rı­mız fark­lı fark­lı üc­ret­ler al­mak­ta­dır­lar. Ar­ka­daş­lar, eşit işe eşit üc­ret il­ke­si­ne, ya­pı­lan iş­lem ay­kı­rı­dır. Aca­ba, bu­ra­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mız ay­nı üc­ret se­vi­ye­si­ne ge­ti­ri­le­cek mi­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Me­ral.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ön­ce­lik­le şu­nu söy­le­ye­yim: Sa­yın Ba­ka­nın bu­ra­da ol­ma­dı­ğı söy­le­ni­yor. Öğ­ret­men­ler­le il­gi­li ya­pı­lan ma­aş ar­tı­şıy­la il­gi­li bir ar­ka­da­şı­mız bir ko­nuş­ma yap­tı, dev­let me­mur­la­rı­na ya­pı­lan ar­tış­la­rın dü­şük ol­du­ğu­nu söy­le­di. Hükûmet bir bü­tün­dür, bü­tün bu ka­rar­la­rın al­tın­da Hükûme­tin bir üye­si ola­rak be­nim de im­zam var­dır. Bu­ra­da sa­yın ba­kan­lar Hükûme­ti tem­si­len otu­ru­yor­lar. Ben de Hükûme­ti tem­si­len bu­ra­da otu­ru­yo­rum ve bü­tün so­ru­la­rı­nız… Sa­yın Ba­kan da bu­ra­da ol­sa ba­zı so­ru­la­rı­nı­za ya­zı­lı ce­vap­lar ve­ri­lir, ba­zı so­ru­la­rı­nı­za söz­lü ce­vap­lar ve­ri­li­yor. Bu­ra­da as­lın­da ya­dır­ga­na­cak bir şey yok. İlk de­fa icat edil­miş bir yön­tem de de­ğil. Do­la­yı­sıy­la, bu şe­kil­de yak­laş­ma­nı­zı doğ­ru bul­mu­yo­rum.

Bir baş­ka şey: Bi­raz ön­ce yi­ne ar­ka­da­şı­mız söy­le­di. Evet, ba­kın, 2002'nin so­nun­da IMF'nin Tür­ki­ye'den olan ala­ca­ğı 22 mil­yar do­lar dü­ze­yin­dey­di. Bu 9 kü­sur mil­ya­ra dü­şü­rül­müş­tür Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ama, dün­ya ka­dar ma­lı sat­tı­nız, öde­di­niz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Dev­let­te de­vam­lı­lık esas­tır.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ne­re­den al­dın o za­man bu pa­ra­yı Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Da­ha ön­ce­ki hükûmet­ler bir an­laş­ma yap­tıy­sa ben bu­nu ta­nı­mam di­ye­mez­si­niz.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Fa­kir fu­ka­ra­yı ka­pı­nın dı­şı­na koy­du­nuz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ha­yır, biz fa­kir fu­ka­ra­yı ka­pı­nın dı­şı­na… Ve 4/C… Si­zin so­ru­nu­za ge­li­yo­rum…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Pa­ra­yı ne­re­den al­dın?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Me­ral, mü­sa­ade edin, so­ru­nu­za ce­vap ve­re­yim.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Ne­re­den bul­dun o pa­ra­yı? Ne­re­den bul­dun o pa­ra­yı?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ge­lir­le­ri­miz­den öde­dik.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Borç al­dı, fab­ri­ka­la­rı sat­tı.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel­leş­tir­mey­le taz­mi­nat­la­rı öde­nen, özel­leş­tir­me­den do­la­yı açı­ğa çı­kan iş­çi­ler­le il­gi­li ola­rak, böy­le bir ta­ah­hüt ol­ma­ma­sı­na rağ­men, böy­le bir mec­bu­ri­yet ol­ma­ma­sı­na rağ­men, Hükûme­ti­miz…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - On­lar va­tan­daş de­ğil mi? Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti yurt­ta­şı de­ğil mi on­lar?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - İş­siz in­san­lar da yurt­taş. İş­siz va­tan­da­şı­mız da yurt­taş. Şim­di, biz…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - On­la­rı ni­ye gör­mez­lik­ten ge­li­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, Sa­yın Çe­tin, lüt­fen efen­dim.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ba­kın, bun­la­rın yüz­de 90'ı da Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da ça­lı­şı­yor. 4/C'yle on­la­rın sta­tü­le­ri­nin elin­den alın­dı­ğı­nı söy­le­mek doğ­ru bir id­dia de­ğil; çün­kü, on­lar za­ten taz­mi­nat­la­rı­nı ala­rak iş­ten çık­mış olan in­san­lar­dı. Biz, on­la­ra, ka­mu­da, özel­lik­le ih­ti­yaç his­set­ti­ği­miz alan­lar­da ye­ni­den ça­lış­ma imkânı ge­tir­dik.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Ba­kan, yan­lış ifa­de edi­yor­sun. Ha­yır, öy­le de­ğil Sa­yın Ba­kan.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Bil­mi­yor­su­nuz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - 4/C ile Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da ço­ğun­lu­ğu ça­lı­şı­yor.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Da­ha öner­ge oku­ta­ca­ğım Sa­yın Çe­tin, lüt­fen.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de bir öner­ge var­dır, öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1269 sı­ra sa­yı­lı 2007 yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 22. Mad­de­si­ne aşa­ğı­da­ki fık­ra­nın ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                            

Ha­luk Koç

 Mus­ta­fa Öz­yü­rek

M. Akif Ham­za­çe­bi

 

 

Sam­sun

Mer­sin

Trab­zon

 

Bir­gen Ke­leş

R. Ke­rim Öz­kan

 Meh­met Kar­tal

 

İs­tan­bul

Bur­dur

Van

(5) Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe­si kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­rin­de me­mur, iş­çi, ge­çi­ci per­so­nel, söz­leş­me­li per­so­nel ve­ya di­ğer ka­mu per­so­ne­li adı al­tın­da is­tih­dam edi­len per­so­ne­le 2007 büt­çe yı­lın­da her ay ay­lık­la be­ra­ber pe­şin öden­mek ve dam­ga ver­gi­si ha­riç hiç­bir ke­sin­ti­ye ta­bi tu­tul­mak­sı­zın 200 YTL tu­ta­rın­da ek öde­me ya­pı­lır. Bu amaç­la ter­tip­le­ri ve tu­tar­la­rı aşa­ğı­da gös­te­ri­len öde­nek­le­ri, ka­mu ida­re­le­ri büt­çe­le­ri­ne ak­tar­ma­ya Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

                   Ter­ti­bi                                                                          Tu­ta­rı

12.01.31.00-01.1 .2.00- 1 -09.1

552.119.000 YTL

12.01.31 .00-01.1.2.00- 1 -09.3

222.500.000 YTL

12.01.31.00-01.1.2.00- 1 -09.5

 65.000.000 YTL

12.01.31.00-01.1.2.00- 1 -09.6

458.000.000 YTL

12.01.31.00-01.1.2.00- 1 -09.7

 30.000.000 YTL

12.01.31.00-01.1.2.65- 1 -09.9

300.000.000 YTL

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU SÖZ­CÜ­SÜ SA­BA­HAT­TİN YIL­DIZ (Muş) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Hükûmet?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

2007 yı­lı MYBK Ta­sa­rı­sı ile me­mur­la­rın ay­lık­la­rı­na uy­gu­la­na­cak kat­sa­yı­nın yı­lın ilk ya­rı­sın­da 0.04605, yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da 0.04739 ol­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu­na gö­re, me­mur ay­lık­la­rı­nın yı­lın ilk ya­rı­sın­da % 3, yı­lın ikin­ci ya­rı­sın­da da % 3 ora­nın­da ar­tı­rı­la­cak­tır.

2006 yı­lı­nın ikin­ci ya­rı­sı­nın ilk üç ayın­da enf­las­yon­da­ki ar­tış ora­nı %1.8 ola­rak ger­çek­leş­miş­tir. Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı ile ger­çek­leş­ti­ri­len kat­sa­yı ar­tı­şı, me­mur­la­rın yı­lın ilk ya­rı­sın­da­ki ka­yıp­la­rı­nı an­cak kar­şı­la­mak­ta­dır. Do­la­yı­sıy­la me­mur ay­lık­la­rı 2006 yı­lı­nın Tem­muz ayın­dan iti­ba­ren eri­me­ye baş­la­mış ve bu eri­me res­mi ra­kam­la­ra gö­re ey­lül ayı­nın ba­şın­da yak­la­şık % 2 ora­nı­na eriş­miş­tir. Enf­las­yon ar­tı­şın­da­ki trend, bu eri­me­nin, yıl so­nun­da en az % 4 ora­nı­na ula­şa­ca­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir.

2007 yı­lı­nın ilk ya­rı­sın­da me­mur­la­rın ay­lık­la­rı­na uy­gu­la­nan kat­sa­yı­nın % 3 ora­nın­da ar­tı­rıl­ma­sı Ocak 2007'ye ka­dar olan % 4'lük kay­bı bi­le kar­şı­la­ma­ya­cak­tır. Bu ka­yıp, 2007 yı­lı­nın iler­le­yen ay­la­rın­da ar­ta­rak bü­yü­ye­cek­tir.

Or­ta­ya çı­ka­cak olan ka­yıp o ka­dar açık ki, bu yüz­den Hükûmet, bu kay­bın te­la­fi edi­le­ce­ği­ni açık­la­mak zo­run­da kal­mış­tır. Bu ne­den­le 2007 MYBK Ta­sa­rı­sı­na bir hü­küm ko­ya­rak, 2006 Ara­lık ayı ile 2006 ha­zi­ran ayı ara­sın­da­ki enf­las­yon ar­tış ora­nı %2.5'i aşar­sa, aşan kıs­mın te­la­fi edil­me­si için bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­me ait kat­sa­yı­nın Ba­kan­lar Ku­ru­lun­ca be­lir­len­me­si il­ke­si be­nim­sen­miş­tir.

An­cak be­lirt­mek ge­re­kir ki, enf­las­yon ar­tış­la­rı­nın kat­sa­yı ar­tış­la­rın­dan da­ha yük­sek oran­lar­da ger­çek­leş­me­si ne­de­niy­le or­ta­ya çı­ka­cak olan ka­yıp­la­rı te­la­fi et­mek ge­rek­çe­siy­le ön­gö­rü­len bu uy­gu­la­ma­lar, za­ten zor ko­şul­lar al­tın­da ge­çim­le­ri­ni sür­dü­ren me­mur­la­rı ko­ru­yan, kol­la­yan uy­gu­la­ma­lar de­ğil­dir. Çün­kü, ön­ce me­mur­lar kay­ba uğ­ra­mak­ta, son­ra bu ka­yıp te­la­fi edil­mek­te­dir. An­cak, te­la­fi edi­len nok­ta­da enf­las­yon ne­de­niy­le ye­ni ka­yıp­lar oluş­ma­ya baş­la­mak­ta­dır.

Bu ne­den­le za­ten dü­şük üc­ret­le ça­lış­tı­rı­lan in­san­la­rın ön­ce enf­las­yo­na kar­şı kay­ba uğ­ra­ma­la­rı­nı bek­le­me­den ve geç­miş yıl­lar­da­ki ka­yıp­la­rı­nı da te­la­fi et­mek için de­ği­şik­lik öner­ge­si ha­zır­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

23'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Kad­ro­la­rın kul­la­nı­mı­na iliş­kin hu­sus­lar

MAD­DE 23- (1) 13/12/1983 ta­rih­li ve 190 sa­yı­lı Ge­nel Kad­ro ve Usu­lü Hak­kın­da Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 2 nci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı; ser­best me­mur kad­ro­la­rı­na 2006 yı­lın­da emek­li­lik, ölüm, is­ti­fa ve­ya na­kil so­nu­cu ay­rı­lan me­mur sa­yı­sı­nın yüz­de el­li­si­ni geç­me­ye­cek şe­kil­de açık­tan ve­ya di­ğer ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan na­kil su­re­tiy­le ata­ma ya­pa­bi­lir. Bu sı­nır­lar için­de me­mur ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­ma­ya­cak söz ko­nu­su ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­lar için ila­ve 23.000 adet ata­ma iz­ni ve­ri­le­bi­lir.

(2) Hâkim­lik ve sav­cı­lık mes­lek­le­ri ile bu mes­lek­ten sa­yı­lan gö­rev­le­re ve Tıp­ta Uz­man­lık Tü­zü­ğü uya­rın­ca asis­tan kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak ata­ma­lar, 12/4/1991 ta­rih­li ve 3713 sa­yı­lı Te­rör­le Mü­ca­de­le Ka­nu­nu­nun ek 1 in­ci mad­de­si ve 24/5/1983 ta­rih­li ve 2828 sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun ek 1 in­ci mad­de­si uya­rın­ca ya­pı­la­cak ata­ma­lar, 27/7/1967 ta­rih­li ve 926 sa­yı­lı Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Per­so­nel Ka­nu­nu kap­sa­mın­da ve­ya di­ğer il­gi­li mev­zu­ata gö­re ya­pı­la­cak as­ke­ri per­so­nel ata­ma­la­rı, em­ni­yet hiz­met­le­ri sı­nı­fın­da bu­lu­nan kad­ro­la­ra ya­pı­la­cak ata­ma­lar ile 24/11/1994 ta­rih­li ve 4046 sa­yı­lı Özel­leş­tir­me Uy­gu­la­ma­la­rı Hak­kın­da Ka­nu­nu­n 22 nci mad­de­si ve 4/2/1924 ta­rih­li ve 406 sa­yı­lı Tel­graf ve Te­le­fon Ka­nu­nu­nun ek 29 un­cu mad­de­si uya­rın­ca ya­pı­la­cak per­so­nel na­kil­le­ri bi­rin­ci fık­ra­da yer alan sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi de­ğil­dir.

(3) İkin­ci fık­ra­da sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi ol­mak­sı­zın ata­ma ya­pı­la­bi­le­ce­ği be­lir­ti­len kad­ro­lar­dan ay­rı­lan­lar ile 1/3/2006 ta­rih­li ve 5467 sa­yı­lı Ka­nun­la ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­re dev­re­di­len me­mur sa­yı­la­rı bi­rin­ci fık­ra­da ön­gö­rü­len yüz­de el­li sı­nı­rı­nın he­sa­bın­da dik­ka­te alın­maz.

(4) Bi­rin­ci fık­ra kap­sa­mın­da 657 sa­yı­lı Ka­nu­nun 59 ve 92 nci mad­de­le­ri uya­rın­ca ya­pı­la­cak açık­tan ata­ma­lar için Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­dan izin alın­ma­sı zo­run­lu­dur.

(5) 2/9/1983 ta­rih­li ve 78 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me eki cet­vel­de kad­ro­la­rı yer alan yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı; öğ­re­tim üye­si dı­şın­da­ki boş öğ­re­tim ele­ma­nı kad­ro­la­rı­na, 2006 yı­lın­da emek­li­lik, ölüm, is­ti­fa, na­kil, eği­ti­min ta­mam­lan­ma­sı ve­ya ba­şa­rı­sız­lık so­nu­cu ku­rum­la­rın­dan ay­rı­lan öğ­re­tim ele­ma­nı sa­yı­sı­nın yüz­de el­li­si­ni (araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­la­rı için yüz­de yü­zü­nü) geç­me­ye­cek şe­kil­de açık­tan ve­ya yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı ile di­ğer ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan nak­len ata­ma ya­pa­bi­lir. Bu sı­nır­lar için­de öğ­re­tim ele­ma­nı ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­ma­ya­cak söz ko­nu­su yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı için ila­ve 2.000 adet ata­ma iz­ni ve­ri­le­bi­lir.

(6) Tıp­ta Uz­man­lık Tü­zü­ğü uya­rın­ca araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak ata­ma­lar ile 8/4/1929 ta­rih­li ve 1416 sa­yı­lı Ec­ne­bi Mem­le­ket­le­re Gön­de­ri­le­cek Ta­le­be Hak­kın­da Ka­nun uya­rın­ca yurt dı­şı­na eği­tim ama­cıy­la gön­de­ri­len­ler­den öğ­re­tim ele­ma­nı kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak ata­ma­lar, be­şin­ci fık­ra­da ön­gö­rü­len sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi de­ğil­dir.

(7) Öğ­re­tim üye­si kad­ro­la­rın­dan ay­rı­lan per­so­nel sa­yı­sı, Tıp­ta Uz­man­lık Tü­zü­ğü uya­rın­ca atan­mış ol­duk­la­rı araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­la­rın­dan ay­rı­lan per­so­nel sa­yı­sı ile 5467 sa­yı­lı Ka­nun­la ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­re dev­re­di­len öğ­re­tim ele­ma­nı sa­yı­sı be­şin­ci fık­ra­da ön­gö­rü­len yüz­de el­li ve­ya yüz­de yüz sı­nı­rı­nın he­sa­bın­da dik­ka­te alın­maz.

(8) 190 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 2 nci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (III) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­lar, kad­ro­la­rı ile po­zis­yon­la­rı­nın do­lu ve boş du­ru­mu ile bun­lar­da mey­da­na ge­len de­ği­şik­lik­le­ri gös­te­rir cet­vel­le­ri Mart, Ha­zi­ran, Ey­lül ve Ara­lık ay­la­rı­nın son gü­nü iti­ba­rıy­la dü­zen­le­ye­rek il­gi­li ay­la­rı iz­le­yen ayın yir­mi­si­ne ka­dar Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ile Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na gön­de­rir­ler. Söz ko­nu­su bil­gi­ler, ay­rı­ca e-büt­çe sis­te­min­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na bil­di­ri­lir.

(9) 1/1/2007 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la, 3/7/2005 ta­rih­li ve 5393 sa­yı­lı Be­le­di­ye Ka­nu­nu­nun 49 un­cu mad­de­sin­de be­lir­ti­len oran­la­rı aş­mış olan be­le­di­ye­ler ve ma­hal­li ida­re bir­lik­le­ri ile bun­la­rın kur­duk­la­rı mü­es­se­se ve iş­let­me­le­rin boş me­mur ve sü­rek­li iş­çi kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak ata­ma­lar hak­kın­da anı­lan Ka­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si hü­küm­le­ri uy­gu­la­nır.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na Bir­gen Ke­leş.

Sa­yın Ke­leş, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA BİR­GEN KE­LEŞ (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin is­tek­le­ri­ni "re­form" adı al­tın­da gün­de­me ge­ti­ren ve re­form yap­mak­la övü­nen ik­ti­da­rın gün­de­me ge­tir­me­di­ği en önem­li re­form­lar­dan bir ta­ne­si per­so­nel re­for­mu­dur. Ne­den­se, dört yıl­dır per­so­nel re­for­mu­na ik­ti­dar ya­naş­ma­mış­tır.

Ta­bii, ya­naş­ma­ma­sı ve bu­na kar­şı­lık pe­ra­ken­de ba­zı ar­tış­lar yap­ma­sı -çok bas­kı un­su­ru oluş­tu­ran grup­la­ra ve­ya­hut da ken­di is­te­di­ği grup­la­ra- esa­sen bo­zuk olan per­so­nel dü­ze­ni­ni da­ha da çar­pık bir hâle ge­tir­miş­tir. Ay­nı eği­ti­mi gör­müş in­san­lar, fark­lı da­ire­ler­de fark­lı ma­aş al­mak­ta, in­san­lar ça­lı­şır­ken al­dık­la­rı ma­aş­la, he­men emek­li ol­duk­la­rı za­man al­dık­la­rı ma­aş ara­sın­da bü­yük uçu­rum­lar oluş­mak­ta ve alt ka­de­mey­le üst ka­de­me ara­sı­na bü­yük fark­lar gir­mek­te­dir ve çok bü­yük hak­sız­lık­la­ra ne­den ol­mak­ta­dır.

Di­li­yo­rum ki, bun­dan son­ra ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz­de bu re­for­mu ger­çek­leş­tir­mek bi­ze düş­sün ve cid­di bir per­so­nel re­for­muy­la, ça­lı­şan ke­sim­le­ri bu ada­let­siz­lik­ten kur­ta­ra­lım, çün­kü, dört yıl­dır ya­naş­ma­yan ik­ti­da­rın bu bir se­ne içe­ri­sin­de de ya­naş­ma­ya­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu gö­rüş­tü­ğü­müz 23'ün­cü mad­de, kad­ro­la­rın kul­la­nı­mı­na iliş­kin bir mad­de­dir. Kad­ro­la­rın ne ka­dar ar­ta­ca­ğı­nı be­lirt­mek­te ve söz ko­nu­su ar­tış dik­ka­te alın­ma­dan ge­ti­ri­len ek ola­nak­la­rı da ver­mek­te­dir. Bir di­ğer de­yiş­le de, ar­tan kad­ro­lar­la sı­nır­lan­ma­yan ek ata­ma­la­rı be­lirt­mek­te­dir. 23'ün­cü mad­de­nin 5'in­ci fık­ra­sı­na gö­re, kad­ro­lar 83 ta­rih ve 78 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me'nin ek­li cet­ve­lin­de bu­lu­nan yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rın­da öğ­re­tim üye­si dı­şın­da­ki, boş öğ­re­tim ele­ma­nı kad­ro­la­rı­na, 2006 yı­lın­da ay­rı­lan öğ­re­tim ele­man­la­rı sa­yı­sı­nın yüz­de 50'si­ni geç­me­mek ko­şu­luy­la, ay­rı­lan araş­tır­ma gö­rev­li­si sa­yı­sı­nın da yüz­de 100'ünü aş­ma­ya­cak şe­kil­de açık­tan, yük­se­köğ­re­tim ku­rul­la­rın­dan ve­ya di­ğer ka­mu da­ire ve ku­rum­la­rın­dan nak­len ata­ma ya­pı­la­bi­lir, bu ata­ma­lar eğer yet­mez­se de 2 bin ek ata­ma­ya da­ha izin ve­ri­le­cek­tir, de­nil­mek­te­dir. 6'ncı fık­ra­da ise, "Tıp­ta Uz­man­lık Tü­zü­ğü'ne gö­re araş­tır­ma gö­rev­li­si kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak olan ata­ma­lar­la, 1929 ta­rih­li ve 1416 sa­yı­lı Ec­ne­bi Mem­le­ket­le­re Gön­de­ri­le­cek Ta­le­be Hak­kın­da Ka­nun uya­rın­ca yurt dı­şı­na eği­tim ama­cıy­la gön­de­ri­len­ler­den öğ­re­tim ele­ma­nı kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak ata­ma­lar, be­şin­ci fık­ra­da ön­gö­rü­len sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi de­ğil­dir." de­nil­mek­te­dir. Ne­den­se, ik­ti­dar, bu yurt dı­şı­na gön­de­ri­len ta­le­be­ler­le fev­ka­la­de ya­kın­dan il­gi­len­mek­te, on­lar uğ­ru­na ya­sa üs­tü­ne ya­sa çı­kart­mak­ta ve şim­di de büt­çe­de, bun­dan son­ra gi­de­cek olan­lar­la il­gi­li -bel­ki es­ki­ye de teş­mil edi­lir, bi­le­mi­yo­rum- ye­ni bir hü­küm ge­tir­mek­te­dir.

Şim­di, bu­ra­da da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu büt­çe­de­ki bu mad­de­de de tıp­kı 5535 sa­yı­lı Ya­sa'da ol­du­ğu gi­bi, yurt dı­şı­na eği­tim ama­cıy­la gön­de­ri­len­le­rin atan­ma­sın­da eşit­lik il­ke­sin­den uzak­la­şıl­mak­ta­dır ve on­la­rın kad­ro ar­tı­şın­da­ki sı­nır­la­ma­lar­dan et­ki­len­me­me­si sağ­lan­mak­ta­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, as­lın­da, Hükûmet, yük­se­köğ­re­tim ku­rul­la­rıy­la da çok ya­kın­dan il­gi­li­dir. İk­ti­da­ra gel­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren, yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın ida­ri, ma­li, bi­lim­sel özel­lik­le­ri­ni ze­de­le­mek için, on­la­ra mü­da­ha­le et­mek için elin­den ge­len hiç­bir fır­sa­tı ka­çır­ma­mış­tır. Bu­nun ti­pik bir ör­ne­ği, 5467 sa­yı­lı tor­ba ka­nun­dur. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ve­to edi­len 5447 sa­yı­lı Ka­nun'dan son­ra çı­kar­tı­lan bu Ka­nun'da, bi­li­yor­su­nuz, on beş ta­ne ye­ni üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sı dü­zen­len­mek­te­dir. Ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­sin­de de rek­tör­le­ri­nin iki yıl için Millî Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­ka­nın öne­re­ce­ği üç isim ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan se­çi­le­ce­ği ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu­nun üze­ri­ne, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı, he­men, ge­çi­ci 1'in­ci mad­de­nin, Ana­ya­sa'nın 2'nci, 11'in­ci, 123'ün­cü, 130 ve 131'in­ci mad­de­le­ri­ne ay­kı­rı ol­du­ğu sa­vıy­la, ip­ta­li ve yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı için Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne baş­vur­muş­tur. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si de bu baş­vu­ru­yu ka­bul et­miş ve mad­de­yi ip­tal et­miş, yü­rür­lü­ğü de dur­dur­muş­tur.

Şim­di, Ana­ya­sa'nın 130'un­cu mad­de­si, ka­mu tü­zel ki­şi­li­ği­ne ve bi­lim­sel özerk­li­ğe sa­hip üni­ver­si­te­le­rin dev­let ta­ra­fın­dan ya­say­la ku­rul­ma­sı­nı ön­gör­mek­te­dir. 130'un­cu mad­de­nin ge­rek­çe­si de, dü­zen­le­me­si ya­sa­ya bı­ra­kı­lan ko­nu­la­rın bi­lim­sel özerk­lik­le bir­lik­te dü­şü­nül­me­si­ni ve böy­le de­ğer­len­di­ril­me­si­ni ön­gör­mek­te­dir. İp­tal edi­len dü­zen­le­mey­se, rek­tör­le­rin be­lir­len­me­sin­de üni­ver­si­te­yi dış­la­ya­rak si­ya­si ik­ti­da­rın yö­ne­ti­mi şe­kil­len­dir­me­si­ne imkân ve­re­cek bir ola­nak ge­tir­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la da, bi­lim­sel özerk­li­ğe ay­kı­rı­dır. Ay­rı­ca, ka­mu tü­zel ki­şi­li­ği­nin an­cak ka­nun­la ve ka­nu­nun açık­ça ver­di­ği yet­ki­ye da­ya­nı­la­rak ku­ru­la­bi­le­ce­ği­ni ön­gö­ren 123'ün­cü mad­de­ye de ay­kı­rı­dır. Bu­nun dı­şın­da 2'nci, 11'in­ci ve 131'in­ci mad­de­le­re de ay­kı­rı­dır. Bu ne­den­le de za­ten ip­tal edil­miş­tir.

Şim­di, ik­ti­dar, TÜ­Bİ­TAK ka­na­lıy­la bi­lim­sel özerk­li­ğe göl­ge dü­şür­dü­ğü gi­bi, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üni­ver­si­te­le­re is­te­dik­le­ri kad­ro­la­rı yıl­lar­ca ver­me­ye­rek, öde­nek­le­ri ge­rek­siz ye­re ke­se­rek üni­ver­si­te­le­rin ida­ri ve ma­li özerk­lik­le­ri­ni de olum­suz yön­de et­ki­le­miş­tir, hâlâ da­ha et­ki­le­mek­te­dir. İk­ti­da­rın üni­ver­si­te­le­rin bi­lim­sel özerk­li­ği­ni ve ida­ri özerk­li­ği­ni ze­de­le­me gi­ri­şim­le­ri­nin bir ta­ne­si de 5535 sa­yı­lı Ka­nun'dur. İn­ce­le­mek­te ol­du­ğu­muz 23'ün­cü mad­de­nin 6'ncı fık­ra­sın­da­ki hü­küm, tıp­kı ve­to edi­len 5518 sa­yı­lı Ka­nun ve ar­dın­dan da ka­bul edi­len 5535 sa­yı­lı Ka­nun gi­bi yurt dı­şın­da eği­tim gö­ren­le­re yö­ne­lik ola­rak ay­rı­ca­lık­lar ge­ti­ren ve eşit­lik il­ke­siy­le bağ­daş­ma­yan bir dü­zen­le­me­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bağ­lan­tı ol­du­ğu için bu es­ki Ka­nun'a bi­raz de­ğin­mek du­ru­mun­da­yım. Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ilk de­fa 5518 ola­rak çık­mış, fa­kat, son­ra, 5535 sa­yı­yı al­mış­tır, ve­to­dan son­ra tek­rar ele alın­ma­sın­da. Li­sans üs­tü eği­tim ama­cıy­la yurt dı­şın­da kal­ma­la­rı ge­re­ken sü­re için­de öğ­re­nim­le­ri­ni ta­mam­la­ya­ma­mış olan, onun için de kad­ro­la­rıy­la iliş­ki­si ke­si­len­le­re ve­ya­hut da ka­mu ku­ru­muy­la bir baş­ka ku­ru­ma nak­le­di­len­le­re, eği­ti­mi­nin her­han­gi bir aşa­ma­sın­da her ne se­bep­le olur­sa ol­sun Tür­ki­ye'ye çağ­rı­lan­la­ra (Tür­ki­ye aley­hi­ne fa­ali­yet gös­ter­mek ve­ya­hut da ir­ti­cai fa­ali­yet gös­ter­mek bu­na dâhil­dir.) li­sans üs­tü eği­tim ve öğ­re­tim ama­cıy­la yurt için­de­ki bir üni­ver­si­te­de eği­ti­mi­ne baş­la­mış, ama bu­nu ta­mam­la­ya­ma­mış ve bu ne­den­le de bağ­lan­tı­sı, kad­ro­suy­la iliş­ki­si ke­sil­miş olan­la­ra, eği­tim­le­ri­nin her­han­gi bir aşa­ma­sın­da is­ti­fa et­miş ol­ma­la­rı ne­de­niy­le kad­ro­la­rıy­la iliş­ki­si ke­si­len­le­re, mec­bu­ri hiz­me­te baş­la­ma­yıp ve­ya­hut da baş­la­yıp bı­ra­kan­la­ra, ya­ni so­rum­suz­ca dav­ra­nan­la­ra, her­han­gi bir üni­ver­si­te­de gö­rev ya­par­ken ye­ni­den atan­ma­ya­rak üni­ver­si­tey­le iliş­ki­si ke­si­len­le­re -dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­rim, bu çok ko­lay ola­cak olan bir şey de­ğil­dir- dok­to­ra yap­ma­yıp sa­de­ce mas­ter yap­mış­lar­sa eğer, üni­ver­si­te ka­pı­la­rı­nı aç­mak­ta­dır; mas­ter bi­le yap­ma­yan­la­rı da dev­let me­mur­lu­ğu­na ata­mak­ta­dır, hem de özel ko­şul­lar­da ve sı­nav­sız ola­rak.

Hâlbu­ki, ba­kın, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ya­sa­lar ne di­yor: 657 sa­yı­lı Ya­sa'nın 50'nci mad­de­sin­de "dev­le­tin ka­mu hiz­met ve gö­rev­le­ri­ne dev­let me­mu­ru ola­rak ata­na­cak­la­rın açı­la­cak dev­let me­mur­lu­ğu sı­na­vı­na gir­me­le­ri ve sı­na­vı ka­zan­ma­la­rı şart­tır" di­yor. 97'nci mad­de­si de, eğer gö­rev­le­rin­den ay­rıl­mış­sa in­san­lar "ne­den gö­rev­le­rin­den ay­rıl­dı­ğı­na bağ­lı ola­rak dev­let me­mur­lu­ğu­na an­cak be­lir­li sü­re­ler son­ra tek­rar ata­na­bi­lir­ler" di­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ya­sa… O da ya­sa.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Ya­sa, ya­sa bu­nu di­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ana­ya­sa de­ğil ki, o da ya­sa.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Evet, o da ya­sa; ben de onu söy­lü­yo­rum. Ben, bun­la­ra keş­ke uyul­sa di­yo­rum. Mü­da­ha­le et­me­yin lüt­fen, ben bun­la­ra uyul­sa di­yo­rum.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - O da ya­sa, öbü­rü de ya­sa.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Lüt­fen mü­da­ha­le et­me­yin efen­dim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­cır, lüt­fen.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Hay­ret bir şey ya! 657 sa­yı­lı Ya­sa de­dim.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Ya­sa ya­sa­ya ay­kı­rı ol­muş.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ka­cır, lüt­fen.

Bu­yu­run Sa­yın Ke­leş.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Ana­ya­sa'nın 2'nci mad­de­sin­de Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bir hu­kuk dev­le­ti ol­du­ğu; 10'un­cu mad­de­sin­de ise, her­ke­sin din, ırk, cin­si­yet, si­ya­sal dü­şün­ce, fel­se­fi inanç, din, mez­hep ve ben­ze­ri ne­den­ler­le ay­rım gö­ze­til­mek­si­zin ya­sa önün­de eşit ol­du­ğu, hiç­bir ki­şi­ye, ai­le­ye, züm­re­ye ya da sı­nı­fa ay­rı­ca­lık ta­nın­ma­ya­ca­ğı be­lir­til­miş­tir. Bu­ra­da ya­pı­lan şey, ay­rı­ca­lık ta­nı­mak­tır.

Ana­ya­sa'nın 70'in­ci mad­de­sin­de de di­yor ki: Her Türk'ün ka­mu hiz­me­ti­ne gir­me hak­kı var­dır. Hiz­me­te alın­ma­da gö­re­vin ge­rek­tir­di­ği ni­te­lik­ler dı­şın­da baş­ka bir ay­rım gö­ze­til­me­ye­cek­tir. Ya­ni, şu­ra­da eği­tim yap­mış, bu­ra­da eği­tim yap­mış gi­bi.

Ana­ya­sa'nın hu­kuk dev­le­ti ve eşit­lik il­ke­le­ri de, dev­let me­mur­lu­ğu­na gi­riş­te aday­la­ra fark­lı mu­ame­le ya­pıl­ma­ma­sı­nı ön­gör­mek­te­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 5535 sa­yı­lı Ya­sa'da, yük­sek li­sans eği­tim­le­ri­ni sa­de­ce mas­ter dü­ze­yin­de yap­mış olan­lar her­han­gi bir ne­den­le Tür­ki­ye'ye çağ­rı­lan­lar, mec­bu­ri hiz­met yap­ma­yan­lar, ya­rım bı­ra­kan­lar, kad­ro­la­rıy­la iliş­ki­si ke­si­len­ler, gö­rev ya­par­ken ye­ni­den atan­ma­yan­lar, üni­ver­si­te­ye dön­me, ol­ma­dı­ğı tak­dir­de dev­let me­mur­lu­ğu­na dön­me hak­kı­na sa­hip kı­lın­mış­lar­dır 5535'le. Bu ya­pı­lır­ken de, söz ko­nu­su gö­rev­ler için ara­nan ni­te­lik­ler ve uy­gu­la­nan ata­ma yön­tem­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­ma­sı da ön­gö­rül­mek­te­dir ve un­van ve de­re­ce de­ği­şik­lik­le­ri yıl­da bir kez ya­pıl­ma­sı ön­gö­rül­dü­ğü hâlde, bu sı­nır­la­ma da dik­ka­te alın­ma­mak­ta­dır ve "ge­rek­ti­ği ka­dar un­van ve de­re­ce de­ği­şik­li­ği ya­pı­la­cak­tır" de­nil­mek­te­dir.

Şim­di, 5535 sa­yı­lı Ya­sa'da, yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na, tek tek mü­ra­ca­at­lar­la, baş­vu­ru­lar­la il­gi­len­me gö­re­vi ve­ril­mek­te­dir. Hâlbu­ki, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ge­nel­de ku­ral ola­rak bir­ta­kım kri­ter­ler ko­yar; bu­na kar­şı­lık, bö­lüm baş­ka­nı, ana bi­lim da­lı baş­ka­nı, fa­kül­te yö­ne­tim ku­ru­lu, de­kan, rek­tör dev­re dı­şı­dır. Hâlbu­ki, üni­ver­si­te­de ça­lı­şa­cak in­san­lar için bu ka­de­me­ler­de bağ­lan­tı­lı ol­mak fev­ka­la­de önem­li­dir.

Ge­rek üni­ver­si­te­de ge­rek dev­let me­mur­lu­ğu­na ya­pı­la­cak olan ata­ma­lar­da, 657 sa­yı­lı Ya­sa'nın 48'in­ci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ge­nel şart­lar dı­şın­da, ge­rek­li ni­te­lik­le­rin ay­rıl­ma­ya­ca­ğı ve mev­cut yön­tem­le­re uyul­ma­ya­ca­ğı açık­ça be­lir­til­miş­tir. Şim­di, 5535'in 2'nci mad­de­si 53'ün­cü mad­de ge­tir­mek­te­dir. Bu da ya­sa önün­de eşit­lik­le çe­liş­ki­li­dir, adil de­ğil­dir ve söz ko­nu­su ni­te­lik­le­re sa­hip ol­ma­yan­la­rın ön­gö­rü­len ku­ral­la­ra da uy­ma­dan be­lir­li yer­le­re ve ni­te­lik is­te­yen yer­le­re atan­ma­sı­nı müm­kün hâle ge­tir­mek­te­dir. Hu­kuk dev­le­ti ol­ma­nın ge­rek­le­riy­le de bağ­daş­ma­ya­ca­ğı açık­tır bu mad­de­nin. Bu ge­çi­ci bir mad­de­dir di­ye­rek işin için­den sıy­rıl­mak müm­kün de­ğil­dir. Çün­kü, bu an­la­yış 2007 yı­lı büt­çe ka­nu­nun­da da var­dır ve in­ce­le­mek­te ol­du­ğu­muz mad­de­de ye­ri­ni al­mış­tır.

2547 sa­yı­lı Ka­nun'un 33'ün­cü mad­de­si ve 1416 sa­yı­lı Ka­nun, ye­tiş­miş öğ­re­tim ele­ma­nı ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ma­yı amaç­la­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın ni­te­li­ği­ni yük­selt­mek yük­se­köğ­re­tim sis­te­mi­nin en önem­li so­run­la­rın­dan­dır, en önem­li ko­nu­la­rın­dan­dır. 87 yı­lın­dan be­ri uy­gu­la­nan yön­tem, yurt dı­şı­na gön­de­ri­lip de bin­ler­ce do­la­rı bu­lan har­ca­ma­la­rı dev­let ta­ra­fın­dan kar­şı­la­nan ki­şi­ler eğer ba­şa­rı­lıy­sa bun­la­rı üni­ver­si­te­ye al­mak­tır, ba­şa­rı­sız­sa da üni­ver­si­tey­le olan bağ­lan­tı­la­rı­nın ke­sil­me­si­dir.

5535 sa­yı­lı Ka­nun'da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de kat­kı­sıy­la, ba­şa­rı­sız olan­la­ra ya­pı­lan har­ca­ma­la­rın ge­ri öden­me­sin­de bü­yük ko­lay­lık­lar sağ­lan­mış­tır, hem mik­tar ola­rak azal­tıl­mış hem de ya­pı­lan­ma­sı ko­lay­lık sağ­la­ya­cak şe­kil­de ol­muş­tur. An­cak, Hükûmet bu­nun­la ye­tin­me­miş ve Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si­ni bo­zan 2547 sa­yı­lı Ka­nun ile 1416 sa­yı­lı Ka­nun'un "ni­te­lik­li öğ­re­tim ele­ma­nı ye­tiş­tir­me" ama­cıy­la da bağ­daş­ma­yan dü­zen­le­me­le­re yer ver­miş­tir.

Şim­di, so­nuç ola­rak, bu du­rum­da, Hükûmet, ka­li­te­yi de­ğil ka­li­te­siz­li­ği; so­rum­lu­lu­ğu de­ğil, so­rum­suz­lu­ğu; ku­ral­la­ra uy­ma­yı de­ğil, ku­ral­la­rı hi­çe say­ma­yı ödül­len­dir­mek­te­dir.

Ka­li­te­ye önem ver­me­mek ve eşit­lik il­ke­si­ni dik­ka­te al­ma­mak, 23'ün­cü mad­de­de kar­şı­mız­da­dır ve bu­nun 5'in­ci fık­ra­sın­da di­yor ki: "…yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı boş öğ­re­tim ele­ma­nı kad­ro­la­rı­na, bo­şa­lan kad­ro­la­rın bel­li ora­nı­nı geç­me­ye­cek şe­kil­de açık­tan ve­ya yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı ve di­ğer ka­mu ida­re ku­rum ve ku­rum­la­rın­dan nak­len ata­ma ya­pa­bi­lir." di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üni­ver­si­te­de öğ­re­tim ele­ma­nı ol­mak, her­han­gi bir ku­rum­da ça­lı­şan in­san­la­rın ya­pa­bi­le­ce­ği bir iş de­ğil­dir, da­ha fark­lı ni­te­lik­ler is­te­yen bir iş­tir. 23'ün­cü mad­de­nin 6'ncı fık­ra­sın­da di­yor ki: "…1416 sa­yı­lı Ya­sa'yla yurt dı­şı­na eği­tim ama­cıy­la gön­de­ri­len­ler­den öğ­re­tim ele­ma­nı kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak olan ata­ma­lar, be­şin­ci fık­ra­da ön­gö­rü­len sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi de­ğil­dir." de­mek­te­dir.

Bir de­fa, sa­yı­sal sı­nır­la­ma­nın dı­şı­na çı­kar­tı­yor­su­nuz. Sa­yı­sal sı­nır­la­ma­nın dı­şı­na çı­kar­tı­la­rak, ay­nı za­man­da da ta­yin­le­ri­ni ga­ran­ti al­tı­na al­mış olu­yor­su­nuz. Çün­kü, sı­nır­la­ma­ya ta­bi ol­ma­dan, kaç ki­şi ge­lir­se gel­sin, onu ala­cak­sı­nız de­mek­tir.

Ay­rı­ca da "yurt dı­şı­na eği­tim ama­cıy­la gön­de­ri­len­ler" di­yor. "Her­han­gi bir şe­kil­de öğ­re­ti­mi­ni ta­mam­la­yan­lar" de­mi­yor. Öğ­re­ti­mi­ni ta­mam­la­yıp ta­mam­la­ma­dı­ğı, han­gi öl­çü­de ta­mam­la­dı­ğı ve­ya­hut da hiç ta­mam­la­ma­dı­ğı bel­li de­ğil­dir. Bu du­rum­da, ön­gö­rü­len kad­ro ar­tış sa­yı­sıy­la sı­nır­lı ol­ma­yan söz ko­nu­su ata­ma­lar var­dır. Ama, bun­la­rın han­gi ni­te­lik­te ol­du­ğu da bel­li de­ğil­dir. Ya­ni, ni­te­lik açı­sın­dan da her­han­gi bir sı­nır­la­ma­ya ta­bi de­ğil­dir; kad­ro ba­kı­mın­dan ol­ma­dı­ğı gi­bi ni­te­lik açı­sın­dan da her­han­gi bir sı­nır­la­ma­ya ta­bi de­ğil­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üni­ver­si­te­le­ri­miz­de, iyi ye­tiş­miş, ni­te­lik­li ve ba­şa­rı­lı öğ­re­tim ele­man­la­rı­na ih­ti­yaç var­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği ile olan iliş­ki­ler bu ih­ti­ya­cı da­ha da önem­li hâle ge­tir­mek­te­dir. As­lın­da bu­gü­ne ka­dar bi­zim üni­ver­si­te­le­ri­miz çok iyi bir sı­nav ver­miş­tir. Çün­kü, dik­kat eder­se­niz, han­gi fa­kül­te­den me­zun olur­sa ol­sun, öğ­ren­ci­le­ri­miz yurt dı­şın­da, -bu­ra­da sa­yı­lan­lar ha­riç ta­bii- ge­nel­de çok ba­şa­rı­lı ol­mak­ta­dır­lar tıp­ta, mü­hen­dis­lik alan­la­rın­da; ama, şim­di be­lir­li ko­şul­lar aran­ma­dan, ka­li­te gö­zet­me­den, açık­tan, şu ve­ya­hut da bu ku­rum­dan ya­pı­la­cak ata­ma­lar­la ge­liş­miş ül­ke­ler­de­ki bi­lim adam­la­rıy­la ya­rı­şan bir bi­lim ada­mı kad­ro­su ve­ya­hut da bi­lim ka­dı­nı kad­ro­su ya­rat­mak, ne ya­zık ki müm­kün de­ğil­dir. Hükûmet ben­ce üni­ver­si­te­le­ri ar­tık ra­hat bı­rak­ma­lı­dır, on­la­rın ida­ri, ma­li ve bi­lim­sel özerk­li­ği­ne say­gı gös­ter­me­li­dir. Çün­kü, üni­ver­si­te­yi üni­ver­si­te ya­pan bu özel­lik­ler­dir ve özerk olu­şu­dur. Üni­ver­si­te­ler ül­ke­nin ge­le­ce­ği­dir ve on­la­rı be­lir­li bir dün­ya gö­rü­şüy­le şe­kil­len­dir­mek için cum­hu­ri­yet dö­ne­mi bo­yun­ca özen­le ye­tiş­ti­ri­len kad­ro­lar zi­yan edil­me­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Bir cüm­le kal­dı…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ke­leş.

BİR­GEN KE­LEŞ (De­vam­la) - Hükûme­tin yap­tı­ğı ise ne ya­zık ki, ka­li­te­siz­li­ği, ku­ral­sız­lı­ğı teş­vik et­mek ve Ana­ya­sa ile ya­sa­la­rı her za­man­ki gi­bi çiğ­ne­mek­tir.

Ben, he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum ve he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ke­leş.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Sü­ley­man Sa­rı­baş.

Sa­yın Sa­rı­baş, bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Çok de­ğer­li Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan büt­çe ka­nu­nu­nun 23'ün­cü mad­de­si hak­kın­da Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. Yük­sek he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, se­ne­ler­dir Tür­ki­ye'de Ka­mu Per­so­nel Re­ji­mi Ka­nu­nu'nun ye­ni­den dü­zen­le­ne­ce­ği­ni ve ar­tık ka­mu ku­rum­la­rı­mız­da ka­mu gö­re­vi ya­pan in­san­la­rı­mı­zın, me­mur­la­rı­mı­zın ye­ni bir sta­tüy­le bir ça­lış­ma an­la­yı­şı­na doğ­ru gi­di­le­ce­ği­ni, bun­dan ön­ce­ki hükûmet­ler de -ben 91'den be­ri ta­kip ede­rim- sü­rek­li di­le ge­ti­rir­ler. Ama, ne­den­se, o gün­den be­ri hep ça­lış­ma­lar de­vam eder. Bu ik­ti­dar­da da, dört yıl­dır, ka­mu per­so­nel re­ji­mi ça­lış­ma­sı­nın de­vam et­ti­ği söy­le­nir. Fa­kat, bir tür­lü sağ­lam bir ka­mu re­for­mu, ka­mu ça­lı­şan­la­rı re­for­mu ta­sa­rı­sı bu Mec­li­sin önü­ne gel­me­miş­tir.

Tür­ki­ye'de ka­mu adı­na ça­lı­şan­lar, ka­mu adı­na üc­ret alan­lar, ka­mu adı­na yet­ki kul­la­nan­lar, 657 sa­yı­lı Ya­sa kap­sa­mın­da ça­lı­şır­lar, 399 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me kap­sa­mın­da ça­lı­şır­lar. Baş­ka ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­mey­le ça­lı­şan­lar var. Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri Ka­nu­nu'na gö­re ça­lı­şan­lar ay­rı, si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­zin ka­nun­la­rı ay­rı, per­so­nel ça­lış­tır­ma ka­nun­la­rı. Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Ka­nu­nu'muz, on­lar ay­rı bir ka­nun­la ça­lı­şır. Kap­sam içi söz­leş­me­li­ler var­dır, kap­sam dı­şı söz­leş­me­li­ler var­dır. Bun­la­rın na­sıl üc­ret al­dık­la­rı­nı, han­gi an­lam­da ça­lış­tık­la­rı­nı… 4/B var­dır, 4/C var­dır, de­vam eder gi­der. Ne iş ya­par­sın? Dev­let me­mu­ru­yum. Ne­ye gö­re ça­lı­şı­yor­sun? 4/C'ye gö­re ça­lı­şı­yo­rum. Kim­se 4/C'nin ne ol­du­ğu­nu bil­mez ve­ya 4/B'ye gö­re ça­lı­şı­yo­rum, iş­te, 399 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me'ye gö­re ça­lı­şı­yo­rum. Her­ke­sin ça­lış­tı­ğı ka­nu­na gö­re ve­ya ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­me­ye gö­re bir sta­tü­sü var­dır. Do­la­yı­sıy­la, her­ke­sin kul­lan­dı­ğı yet­ki­ler fark­lı­dır. Ama, kim­se bun­lar­dan hiç­bir şey an­la­maz.

Şim­di, ne­den aca­ba dev­let tek tip bir ka­nun­la, ya­ni, bir ka­mu per­so­nel re­ji­mi ka­nu­nuy­la bü­tün ça­lı­şan­la­rı­nı ay­nı ça­tı al­tın­da, ay­nı ka­nu­nun ça­tı­sı al­tın­da tek bir ya­tay ve di­key ska­lay­la ça­lış­tır­mak is­te­mez? Bu­nu bir tür­lü an­la­mış de­ği­lim. Ben, faz­la per­so­nel ka­nun­la­rı­nı bil­mem ama, ben ina­nı­yo­rum ki, eğer 15 ta­ne uz­man­la 20 ta­ne uz­man­la otu­rup, on gün, on beş gün, bir ay ça­lış­tı­ğı­nız za­man, çok sağ­lık­lı bir ka­mu per­so­nel re­ji­mi ya­sa­sı­nın ha­zır­la­na­bi­le­ce­ği ka­na­atin­de­yim. Ama, bir tür­lü ha­zır­lan­maz. Ni­ye ha­zır­lan­maz? Çün­kü, bü­rok­rat­lar bu­nun ha­zır­lan­ma­sı­nı is­te­mez­ler. Çün­kü, bü­rok­rat­lar, he­le he­le bu­nu ha­zır­la­mak­la gö­rev­li olan Baş­ba­kan­lık bü­rok­rat­la­rı ve­ya­hut da Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı bü­rok­rat­la­rı, han­gi ka­nu­na gö­re ne­re­den üc­ret al­dık­la­rı­nı kim­se bil­sin is­te­mez­ler. On­lar o ka­dar de­ği­şik ka­nal­lar­dan de­ği­şik ka­nun­lar­la üc­ret alır­lar ki, kim­se on­la­rın ne üc­ret bor­dro­la­rı­nı ne baş­ka bir şey­le­ri­ni he­sap­la­ya­maz.

Ba­kın, çok de­ğil, bun­dan da­ha beş al­tı ay ev­vel bu­ra­da bir ka­nun ge­çir­dik, Hâkim­ler Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu Ka­nu­nu, ar­ka­sın­dan va­li yar­dım­cı­la­rı­mı­zı, kay­ma­kam­la­rı­mı­zı il­gi­len­di­ren, mül­ki­ye­li­le­ri il­gi­len­di­ren, mül­ki bi­rim­le­ri il­gi­len­di­ren bir ka­nun ge­çir­dik. O ka­nun­la­rın için­den bi­le -son­ra ga­ze­te­ler­den öğ­ren­dim, ne ka­dar doğ­ru bi­le­mem- Ma­li­ye bü­rok­rat­la­rı­mız 700 mil­yon li­ra bir ek zam al­mış­lar. Ya­ni, han­gi ba­kan­lı­ğın, han­gi ala­nın per­so­nel re­jim­le­ri­ne bir dü­zelt­mey­le il­gi­li bir şey gel­se, ta­sa­rı gel­se, mut­la­ka bir yer­le­ri­ne bir şey­ler ila­ve et­mek su­re­tiy­le -ki biz an­la­ya­ma­yız, tek­nik bir ko­nu­dur- ken­di­le­ri­ne de bir şey­ler ayı­rır­lar. Do­la­yı­sıy­la, bu de­re­ce bü­rok­ra­si­ye bo­ğul­muş, bü­rok­ra­si­ye esir ol­muş si­ya­si ik­ti­dar­lar da, ma­ale­sef, bir per­so­nel re­ji­mi ya­sa­sı çı­kar­ta­maz­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün­ya­nın her ta­ra­fın­da bir ha­yat stan­dar­dı var­dır, bir ge­çim stan­dar­dı var­dır. Biz­de de Türk-İş za­man za­man bun­la­rı ya­pı­yor, baş­ka ku­rum­la­rı­mız ya­pı­yor, TÜ­İK ya­pı­yor. Bir ki­şi, dört ço­cu­ğuy­la be­ra­ber kaç li­ray­la, kar­nı­nı, ay­lık, do­ğu­ra­bi­lir, bir sı­nır var­dır. Bu sı­nı­rı ve­rir­si­niz en alt me­mu­ru­nu­za. Ne­dir en alt me­mu­ru­nuz? Dev­let per­so­nel ka­nun­la­rı­na gö­re müs­tah­dem­dir, ya­ni, Ana­do­lu ta­bi­riy­le oda­cı­dır. Bu­nun en üs­tü kim­dir? Baş­ba­kan­lık Müs­te­şa­rı. Bü­tün dün­ya­da, bü­tün ge­liş­miş ül­ke­ler­de, en alt sı­nır ile en üst sı­nır ara­sı 6-7 kat­tır. Ve­rir­si­niz ha­yat stan­dar­dı­nı müs­tah­de­mi­ni­ze, oda­cı­nı­za -hiz­met­li­ye di­ye­lim- hiz­met­li­ni­ze. 6-7 ka­tı­nı -6 kat ve­ya 7 kat, si­ya­si ik­ti­dar ola­rak onu ta­yin eder­si­niz- en üst dev­let me­mu­ru­nu­za, Baş­ba­kan­lık Müs­te­şa­rı­na ve­rir­si­niz. Ara kad­ro­la­rı di­key bir çi­zel­ge ya­par­sı­nız. Ken­di için­de te­mi­nin­de güç­lük çe­ki­len ve­ya özel ye­te­nek şey ya­pan­la­rı da ya­tay ska­lay­la ayar­lar­sı­nız, 1 met­re ka­re­lik bir cet­vel içe­ri­sin­de bu­nun ta­ma­mı­nı çö­zer­si­niz. Her­kes, ne za­man ne ala­ca­ğı­nın, ki­min ne­re­de kaç li­ra­ya ça­lış­tı­ğı­nın da ga­yet ra­hat he­sa­bı­nı ya­par. Tür­ki­ye'de 3 mil­yo­na ya­kın ka­mu gö­rev­li­si var, ben, ina­nı­yo­rum ki, bun­lar­dan 2 mil­yon 900 bi­ni üc­re­ti­ni he­sap­la­ya­cak, bor­dro­su­nu ya­pa­cak du­rum­da de­ğil. Bel­ki 100 bin ta­ne­si, özel il­gi ala­nı­dır, özel bil­gi ala­nı­dır, on­lar he­sap­lar­lar. Han­gi ke­sin­ti­le­rin ol­du­ğu­nu da bil­mez­ler. Bir ba­kar­sı­nız şu ka­dar ke­sil­miş, şu ka­dar bil­mem ne ol­muş. Şu ka­nun­dan şu ka­dar, şu yö­net­me­lik­ten şu ka­dar, şu Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rın­dan şu ka­dar­la böy­le bir arap­sa­çı­na dö­nen, çar­şa­fa dö­nen ve ça­lı­şa­nı tat­min et­me­yen, ça­lı­şa­nın gü­ven­me­di­ği, ça­lı­şa­nın ne al­dı­ğı­nı bil­me­di­ği ve tat­min ol­ma­dı­ğı bir ka­mu per­so­nel re­ji­mi ta­sa­rı­mız var, ka­nun­la­rı­mız var.

Şim­di, 23'ün­cü mad­de­de ne ge­ti­ri­yo­ruz? 23'ün­cü mad­de­de emek­li olan ve­ya is­ti­fa eden ve­ya bo­şa­lan ka­mu me­mur­la­rı kad­ro­la­rı­nın yüz­de 50'si ka­dar alı­yo­ruz. Bun­la­ra ba­zı ku­rum­la­rı­mı­za özel is­tis­na koy­mu­şuz; si­lah­lı kuv­vet­le­ri­mi­zi, em­ni­yet güç­le­ri­mi­zi, sağ­lık per­so­ne­li­mi­zi, dok­tor­la­rı­mı­zı ve üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi bun­dan is­tis­na tut­mu­şuz; bu­nun dı­şın­da da 23 bin adet ye­ni ek kad­ro.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir sis­te­mi da­ha eleş­ti­re­ce­ğim, ama önü­müz­de­ki mad­de­de eleş­ti­re­yim bu KPS de­ni­len şe­yi. Ben, kar­şı ol­du­ğum için söy­lü­yo­rum, kar­şı ol­du­ğu­mu 24'ün­cü mad­de­de an­la­ta­ca­ğım.

Fa­kat, bu yüz­de 50 ka­mu per­so­ne­li­ni azalt­ma po­li­ti­ka­sı, bil­di­ği­niz gi­bi, si­zin po­li­ti­ka­nız de­ğil, IMF'nın bu ül­ke­ye da­yat­tı­ğı bir po­li­ti­ka. Çün­kü, da­ha az per­so­nel­le, da­ha az büt­çe­den gi­der­le­ri olur­sa, büt­çe fa­iz dı­şı faz­la­lar ar­ta­cak, ken­di­le­ri­ne ve­ya­hut da çok ulus­lu şir­ket­le­rin bu ül­ke­den al­dık­la­rı fa­iz­le­re pa­ra bu­lu­na­cak, ken­di­le­ri de ra­hat ra­hat, bu ül­ke­ye da­ha ra­hat borç ve­re­bi­le­cek­ler, büt­çe­de bu­nun kar­şı­lı­ğı­nı gör­dük­le­ri za­man. Onun için, di­yor­lar ki: "Siz, in­san­la­rı­nı­za iş, aş ver­me­yin, da­ha az ça­lış­tı­rın." Çün­kü, 2 mil­yon kü­sur bin ka­mu gö­rev­li­miz var, tah­min edi­yo­rum ge­nel ça­lı­şan or­ta­la­ma­sı içe­ri­sin­de yüz­de 6,4. Av­ru­pa Bir­li­ği or­ta­la­ma­sı­na ba­kı­yo­ruz. Al­man­ya'da 16, ya­ni, ça­lı­şan nü­fu­sun yüz­de 16'sı ka­mu gö­rev­li­si ola­rak ça­lı­şı­yor. Biz­de ka­mu gö­rev­li­si ola­rak ça­lı­şan­la­rın sa­yı­sı 6,4; ama, da­ha hâlâ bi­ze di­yor­lar ki: "Azal­tın, per­so­ne­li­niz çok, azal­tın, da­ha da azal­tın." İş­te, bu mad­de­de "Emek­li olan­la­rın yüz­de 50'si ka­da­rı­nı tek­rar is­tih­dam ede­bi­lir­sin ve­ya baş­ka ka­mu ku­rum­la­rın­dan nak­le­de­bi­lir­sin." di­yor.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - 6,4 de­ğil, 4,6.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - 4,6; ben 6,4 bi­li­yo­rum, ters söy­le­mi­şim, 4,6. Av­ru­pa Bir­li­ği or­ta­la­ma­sı 14, Al­man­ya 16; 19 olan ül­ke­ler var, Fran­sa 19. Şim­di, ge­liş­miş ül­ke­ler, ka­mu per­so­ne­li­ni bu ka­dar yük­sek oran­da, ça­lı­şan nü­fus içe­ri­sin­de yük­sek oran­da is­tih­dam eder­ken, bi­zim ül­ke­miz­de, IMF po­li­ti­ka­la­rıy­la, da­ha da azal­tın. Ya­ni, da­ha az öğ­ret­men alın, 40 ki­şi­lik sı­nıf­lar­da 1 öğ­ret­men ol­sun -5 sı­nıf bir ara­da oku­yan yer­le­ri­miz var- da­ha az dok­to­ru­nuz ol­sun, da­ha az, iş­te as­ke­ri­niz ol­sun, da­ha az gü­ven­lik gö­rev­li­niz, po­li­si­niz ol­sun, siz­de ka­os de­vam et­sin... Ni­ye, bi­zim öğ­ret­men sa­yı­mız 2 ka­tı ol­sa, 16-17 ço­cu­ğa, 20 ço­cu­ğa 1 öğ­ret­men düş­se; ni­ye, bi­zim 700 ki­şi­ye 1 dok­tor dü­şe­ce­ği­ne 100 ki­şi­ye 1 dok­tor dü­şe­cek du­ru­ma gel­sek; ni­ye, biz de Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin stan­dart­la­rı ka­dar, or­ta­la­ma­la­rı ka­dar, ha­di yüz­de 16, ha­di yüz­de 14 de­ğil ama, en az yüz­de 10 ci­va­rın­da, ça­lı­şan nü­fu­su­mu­zu, ka­mu­da, hiç de­ğil­se bir gü­ven­cey­le is­tih­dam et­sek... Ha, bu, hükûmet­le­rin işi­ne de ge­lir as­lın­da. Ama, ne­den­se IMF po­li­ti­ka­la­rı­nı aşa­ma­ma, IMF po­li­ti­ka­la­rı­na tes­lim ol­ma, bu ne­ti­ce­yi do­ğur­du.

Bir ka­mu ban­ka­sı­nın ge­nel mü­dü­rü ba­na söy­le­miş­ti. De­dim ki, ni­ye ya­ni, per­so­nel yok? Be­nim se­çim böl­gem­de, ban­ka­da -Zi­ra­at Ban­ka­sı söy­le­ye­yim adı­nı- va­tan­daş kre­di ala­cak -kre­di gün­le­ri var on­la­rın- ve­ya­hut da ta­rım­dan des­tek pa­yı ala­cak, 4 ta­ne me­mu­ru var, 4 ta­ne.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ni­ye al­mı­yor­sun kar­de­şim, ni­ye ya­ni, 10 ta­ne me­mur ni­ye al­mı­yor­sun de­di­ğim za­man, ba­na, ay­nen şu­nu söy­le­di, de­di ki: IMF he­ye­ti Tür­ki­ye'ye ge­lip, ban­ka­mı­za gel­di­ğin­de ilk yap­tı­ğı iş, bil­gi­sa­ya­ra gi­rip per­so­nel sa­yı­ma ba­kı­yor. Ba­na ko­ta koy­muş: 20 bin. 20.001 ol­muş­sa, bu 1'i ne­den al­dın di­ye ba­na so­ru­yor -ki, o ya mah­ke­me ka­ra­rıy­la gel­miş­tir- ya baş­ka bir se­bep­le gel­miş­tir- izah et­mek zo­run­da ka­lı­yo­rum.

Şim­di, be­nim millî bir ban­ka­mın per­so­nel sa­yı­sı­nı, ge­lip bil­gi­sa­ya­rın­da kon­trol eden IMF var iken, bu ka­dar sa­ça bu ka­dar ta­rak olur!

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Asım Ay­kan.

Sa­yın Ay­kan, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dün bu­ra­da ko­nu­şan Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız "Al­bay­rak­lar" is­mi­ni zik­ret­mek su­re­tiy­le, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın kız ço­cu­ğu­nun, Ye­ni Şa­fak ga­ze­te­si­nin sa­hi­bi ve Trab­zon Li­ma­nı'nı iş­le­ten Al­bay­rak­lar­la ir­ti­bat­lı ol­du­ğu­nu zik­ret­ti­ler. Ka­yıt­la­ra geç­ti­ği için, onu dü­zelt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu iki ar­ka­da­şı­mız da Trab­zon­lu­dur, ya­kın­dan ta­nı­yo­rum. Bu bah­set­miş ol­du­ğu Al­bay­rak­lar­la, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın kız ço­cu­ğu­nun ev­len­di­ril­di­ği Al­bay­rak­lar ara­sın­da uzak­tan ya­kın­dan bir il­gi yok. Bu­nu her za­man söy­lü­yor­lar.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) - Bu­nu bir tür­lü öğ­re­ne­me­di­ler!

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Ay­rı­ca bu­nun, bu kür­sü­ye bu şe­kil­de...

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - O za­man ni­ye üze­ri­ne gi­de­mi­yor­su­nuz kar­de­şim?

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Gi­di­yo­ruz, her­ke­sin üze­ri­ne gi­di­yo­ruz biz.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Mah­ke­me ka­ra­rı­nı uy­gu­la­yın, laf or­ta­dan kalk­sın.

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Biz her­ke­sin üze­ri­ne gi­de­riz, prob­lem yok.

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, lüt­fen...

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Bu­nun bu şe­kil­de, as­lı as­ta­rı ol­ma­yan bir şe­kil­de kür­sü­ye ta­şın­ma­sı­nın da etik ol­ma­dı­ğı­nı bu­ra­da özel­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ve bu ar­ka­da­şı­mı­zı kı­nı­yo­rum, bu tav­rın­dan do­la­yı.

Ar­ka­daş­lar, Hükûme­ti­mi­zin kad­ro kul­la­nı­mıy­la il­gi­li yıl­lar içe­ri­sin­de­ki sey­ri­ni hep be­ra­ber iz­li­yo­ruz. Ta­bii biz de da­ha faz­la kad­ro kul­la­nı­mı­nı is­te­riz. De­ğer­li ar­ka­da­şı­mız IMF'den bu­nun kay­nak­lan­dı­ğı­nı ifa­de et­ti­ler. Ola­bi­lir, an­cak, Tür­ki­ye'yi IMF po­li­ti­ka­la­rı­na biz mahkûm et­me­dik.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Siz mahkûm et­ti­niz.

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Biz ora­dan çı­kar­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Siz dev­ral­dı­nız ama, iyi­ce mahkûm et­ti­niz!

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Biz gel­di­ği­miz za­man 24 mil­yar do­lar IMF'ye borç var­dı, şu an 9 mil­yar do­la­ra in­di. Biz ora­dan kur­tar­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Siz­le­rin po­li­ti­ka­sıy­la Tür­ki­ye IMF'ye mahkûm ol­du ma­ale­sef.

Büt­çe imkânla­rı içe­ri­sin­de de­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­leş­me­li ele­man al­ma imkânı var­sa, ba­kan­lık­la­rın bu­nu kul­lan­ma­sın­da fay­da ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yo­rum, çün­kü yük­sek tah­sil­li epey­ce in­sa­nı­mız şu an­da iş bek­li­yor­lar, bi­lin­cin­de­yiz. Bu an­lam­da po­lis teş­ki­la­tı­mı­za ele­man alın­ma­sı­nın da doğ­ru ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ve­si­ley­le bir tes­pit ve bir te­men­ni­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Tes­pi­tim şu: Bü­yük bir kriz­den son­ra biz hükûme­ti dev­ral­dık ve hem enf­las­yo­nu bir nok­ta­ya ge­tir­dik hem bü­yü­me­yi sağ­la­dık hem den­ge ya­kın bir büt­çe oluş­tur­duk hem de pi­ya­sa­nın çok aşı­rı de­re­ce­de dur­gun­lu­ğa düş­me­si­ne mey­dan ver­me­dik.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, geç­miş bü­tün hükûmet­ler, hükûmet prog­ram­la­rı­nı ya­par­ken, enf­las­yon­la mü­ca­de­le ede­cek­le­ri­ni söy­le­miş­ler­dir. Pe­ki, ni­ye ba­şa­ra­ma­mış­lar? Çün­kü, enf­las­yon­la mü­ca­de­le et­mek bir si­ya­si be­del ge­rek­ti­rir, san­dı­ğa yan­sır, so­kak­ta si­zi yü­rüt­mez.

2000'li yıl­lar­da, Trab­zon'da Be­le­di­ye Baş­ka­nıy­ken, Hükûme­tin men­su­bu bir ba­ka­nı­mı­za te­le­viz­yon­da so­ru­lu­yor: "Şu enf­las­yon be­la­sın­dan bi­zi ne za­man kur­ta­ra­cak­sı­nız?" Ver­di­ği ce­vap ay­nen şöy­le: "Evet, biz bu­nu dü­şü­rü­rüz ama, Kun­du­ra­cı­lar Cad­de­si'nden bi­zi yü­rüt­mez­si­niz. Öy­le bir dur­gun­luk pi­ya­sa­da olur ki, biz, bu­nun san­dık­ta be­de­li­ni öde­riz, an­cak bu se­bep­ten do­la­yı bu­nu bir an­da dü­şür­mek is­te­mi­yo­ruz." Ya­ni, böy­le­si­ne ağır bir kriz­den son­ra bu ifa­de et­miş ol­du­ğum dört pa­ra­met­re­yi, ya­ni enf­las­yo­nu dü­şür, bü­yü­me­yi sağ­la, den­ge ya­kın büt­çe oluş­tur, pi­ya­sa­yı da ida­re et me­se­le­si­ni, an­cak güç­lü bir hükûmet ve güç­lü bir baş­ba­kan ya­pa­bi­lir­di, AK Par­ti­ye na­sip ol­du. Biz, bu­nun­la be­ra­ber bü­tün eko­no­mik den­ge­le­rin ye­ri­ne gel­di­ği­ni ifa­de et­mek is­te­mi­yo­ruz, ama ta­ri­hi­miz­de önem­li bir olay­dı, bu önem­li olay­da cid­di bir me­sa­fe al­dı­ğı­mı­zı, özel­lik­le bu­ra­da vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, te­men­nim de şu­dur: Ta­bii, ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le, her hükûme­tin yi­ne hükûmet prog­ram­la­rın­da zik­ret­miş ol­duk­la­rı hu­sus­tur. Biz, 1854 yı­lın­da, Ab­dül­me­cit za­ma­nın­da, Sad­ra­zam Ali Pa­şa za­ma­nın­da borç­lan­mı­şız. 1879'da, ma­lu­mu­nuz, işin so­nu kö­tü­ye git­ti ve Dü­yu­nu Umu­mi­ye gel­di. Cum­hu­ri­ye­tin ilk yıl­la­rın­da bu mev­zu epey­ce bi­zi meş­gul et­ti. Da­ha son­ra, ge­çen hükûmet­ler dö­ne­min­de iç ve dış borç­la­rı­mız­da cid­di ar­tış­lar ol­du. İlk ola­rak AK Par­ti Hükûme­ti dö­ne­min­de bu mev­zu­da büt­çe­yi, ya­ni iki ya­ka­sı­nı bir ara­ya ge­tir­mek için cid­di adım­lar atıl­dı. O adım­la­rı kü­çüm­se­me­mek ge­re­kir. Da­ha da ile­ri atıl­ma­sı ge­re­ken adım­lar­dır, bu­na ka­tı­lı­yo­rum.

Bu­ra­dan, Hükûme­ti­mi­ze özel­lik­le bir te­men­ni­mi bi­raz ön­ce ifa­de et­miş­tim, arz et­mek is­ti­yo­rum: Ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le bi­zim için ha­ya­ti bir me­se­le­dir. Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'ün "Cep­he­de ka­zan­dık­tan son­ra bu­nu ik­ti­sa­di ba­şa­rı­lar­la taç­lan­dır­ma­dık­tan son­ra ba­ğım­sız­lı­ğı­mı­zı tam an­la­mıy­la sağ­la­ya­ma­yız." cüm­le­si çok önem­li­dir. Bu­nun bi­lin­cin­de­yiz. Do­la­yı­sıy­la, kay­dın içe­ri­sin­de olan, ver­gi­si­ni ve­ren, her tür­lü bel­ge­si­ni tan­zim eden in­sa­na hak­sız­lık­tır ka­yıt dı­şıy­la mü­ca­de­le et­me­mek.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ay­kan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

ASIM AY­KAN (De­vam­la) - Hükûme­ti­miz bu ko­nu­da cid­di bir me­sa­fe ka­tet­miş­tir. Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız bu­ra­da, kaç ta­ne mü­kel­le­fin bu dö­nem­de ka­yıt al­tı­na alın­dı­ğı­nı ifa­de et­ti­ler. Cid­di me­sa­fe de alın­mış­tır. An­cak, is­te­di­ği­miz nok­ta­da ol­du­ğu­mu­zu biz de gör­mü­yo­ruz. Da­ha da ile­ri nok­ta­da ol­ma­mız ge­re­ki­yor. Bu­na gö­re do­na­nı­mı­mı­zı ge­liş­ti­rip, bir se­fer­ber­lik hâli­ne dö­nüş­tü­rüp… Tür­ki­ye'nin millî ge­li­ri yak­la­şık 400 mil­yar do­lar ci­va­rın­da, yüz­de 25 ci­va­rın­da da ka­yıt dı­şı bir ge­lir ol­du­ğu söy­le­ni­yor. Bu ver­gi­len­di­ril­di­ği za­man, Tür­ki­ye'nin da­ha çok sağ­lı­ğa, da­ha çok alt­ya­pı­ya, da­ha çok eği­ti­me, da­ha çok emek­li­si­ne ma­aş ar­tı­şı sağ­la­ya­ca­ğı­nı, imkân sağ­la­ya­ca­ğı­nı özel­lik­le vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum. Bu ko­nu­da Hükûme­ti­mi­zin at­tı­ğı adım­la­rı teb­rik edi­yo­rum, ken­di­le­ri­ni kut­lu­yo­rum.

Da­ha cid­di adım­la­rın atıl­ma­sı için ye­ni do­na­nım­lar ge­liş­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ni ifa­de eder, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

So­ru-ce­vap iş­le­mi­ni ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Üni­ver­si­te­ler­de açık­tan ata­ma­lar­la il­gi­li dü­zen­le­me 2003'ten be­ri tar­tı­şı­lı­yor, her büt­çe ka­nu­nun­da tar­tı­şı­lı­yor. 2003 büt­çe­sin­de, bu ko­nu­da Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın iz­ni­ne ta­bi tu­tul­muş­tu. 2004 ve 2005'te -öy­le ha­tır­lı­yo­rum- bu ata­ma­lar­da Baş­ba­kan­lı­ğın iz­ni­ne ta­bi tu­tul­du. YÖK da­va aç­tı, Da­nış­tay 8. Da­ire­si iki kez ka­rar ver­di. Bun­lar­dan bi­ri­si 5/7/2005'te, di­ğe­ri 24/8/2005'te. Baş­ba­kan­lık iş­le­mi­ni dur­dur­du ve yü­rüt­me­nin de dur­du­rul­ma­sı­na ka­rar ver­di ikin­ci bir ka­rar­la. 2006'da da bu tar­tış­ma sür­dü. Şim­di, 2007 büt­çe­si­ne şöy­le bir hü­küm kon­du: "Öğ­re­tim ele­ma­nı ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­ma­ya­cak yük­se­köğ­re­nim ku­rum­la­rı için 2 bin adet ata­ma iz­ni ve­ri­lir." de­nil­di.

So­rum şu: Ata­ma iz­ni YÖK ta­ra­fın­dan mı ve­ri­le­cek­tir? Yok­sa, geç­miş­te sü­re­ge­len Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı ta­vır sü­re­rek, bu be­lir­siz­lik yü­zün­den, ge­nel­ge­ler yo­luy­la, Baş­ba­kan­lık­tan izin al­ma zo­run­lu­lu­ğu sür­dü­rü­le­cek mi­dir?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu...

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na iki so­rum var: Mad­de­de "2006 yı­lın­da emek­li­lik, ölüm, is­ti­fa ve­ya na­kil so­nu­cu ay­rı­lan me­mur sa­yı­sı­nın yüz­de 50'si­ni geç­me­ye­cek şe­kil­de, açık­tan ve­ya di­ğer ka­mu ida­re ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan na­kil su­re­tiy­le ata­ma ya­pı­la­bi­lir. Bu sı­nır­lar içe­ri­sin­de me­mur ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ma­ya­cak söz ko­nu­su ida­re ku­rum ve ku­ru­luş­lar için ila­ve 23 bin adet ata­ma iz­ni ve­ri­lir." ifa­de­si var­dır.

So­ru 1: Ay­rı­lan me­mur­la­rın ya­rı­sı ka­dar na­kil ve­ya açık­tan ata­ma ile me­mur is­tih­da­mı kı­sıt­lı koy­mak, mev­cut me­mur kad­ro­su­nun faz­la ol­du­ğu an­la­mı­na mı gel­mek­te­dir?

So­ru 2: Na­kil­ler için ne­den ob­jek­tif kri­ter­ler ge­ti­ril­me­miş­tir? Kad­ro­laş­ma­yı hız­lan­dır­mak için mi böy­le bir yo­la baş­vu­rul­muş­tur?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can, bu­yu­run efen­dim.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya)- So­ru 1: 2006 yı­lın­da emek­li­lik, ölüm, is­ti­fa ve­ya na­kil so­nu­cu ay­rı­lan me­mur sa­yı­sı ne ka­dar­dır? Mad­dey­le ku­rum­la­ra bu sa­yı­nın yüz­de 50'si­ne ka­dar ata­ma iz­ni ver­mek­le bir­lik­te, ila­ve ola­rak 23 bin adet da­ha ata­ma yap­ma imkânı ver­mek­te­si­niz. Bu du­rum, "Ka­mu­da is­tih­dam edi­len me­mur sa­yı­sı faz­la, me­mur alın­mak su­re­tiy­le ka­mu­nun yü­kü ar­tı­rıl­ma­ma­lı­dır." söz­le­ri­niz­le çe­liş­mi­yor mu? Se­çim yak­la­şır­ken, bu ka­dar faz­la ka­mu­ya per­so­nel al­mak, se­çim po­li­ti­ka­sı de­ğil mi­dir? Bu si­zin çe­liş­ki­niz de de­ğil mi­dir?

So­ru 2: Beş yıl­dır ka­mu per­so­nel ka­nu­nu­nu çı­ka­ra­ca­ğız di­ye söz ve­ri­yor­su­nuz. Ya­pa­ma­ya­ca­ğı­nız bir sö­zü ni­çin ve­ri­yor­su­nuz? Bu­nu na­sıl izah ede­cek­si­niz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, bu­yu­run.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Mü­sa­ade eder­se­niz, Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­rum ola­cak­tır. Öğ­ret­men un­va­nı­na sa­hip ba­zı genç ar­ka­daş­lar bi­ze ge­le­rek, Tür­ki­ye'nin ne­re­si olur­sa ol­sun ça­lı­şa­cak­la­rı­nı, ata­ma bek­le­dik­le­ri­ni söy­lü­yor­lar. Aca­ba, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­za ata­ma ya­pıl­dı mı? Ya­pıl­ma­mış­sa Sa­yın Ba­ka­nı­mız bun­la­rı ne za­man de­ğer­len­di­re­cek?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Me­ral.

Sa­yın Öz­kan…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, Sağ­lık Ba­kan­lı­ğın­da 4/B söz­leş­me­li hem­şi­re­ler­le il­gi­li ma­aş, izin, eş du­ru­mu ta­yin hak­kı ve kad­ro ça­lış­ma­la­rı ne za­man dü­zen­le­ne­cek? Di­ğer ba­kan­lık­lar­da da eş­le­rin­den, ço­cuk­la­rın­dan ay­rı ka­lan 10 bin­ler­ce ai­le 4/B'de ya­pa­ca­ğı­nız dü­zen­le­me­yi bek­li­yor­lar. Ak­si hâlde, ai­le­ler da­ğı­la­cak, ço­cuk­lar ök­süz ka­la­cak. Bu so­ru­na ne za­man çö­züm ge­tir­me­yi dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Ay­rı­ca, sö­mes­tir dö­ne­min­de Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na kad­ro­lu, kad­ro­suz ve­ya söz­leş­me­li kaç öğ­ret­men al­ma­yı dü­şü­nü­yor­su­nuz?

4/C kap­sa­mın­da­ki me­mur­lar da şu­nu söy­lü­yor­lar: "C4 ol­ma­dan bi­zim so­ru­nu­muz çö­zül­sün."

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Te­ke­li­oğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET S. TE­KE­Lİ­OĞ­LU (İz­mir) - Sa­yın Baş­ka­nım, be­nim so­ru­la­rım şöy­le: Üni­ver­si­te­le­re kad­ro ve­ril­me­me­si gi­bi bir du­rum söz ko­nu­su mu­dur? Şim­di­ye ka­dar üni­ver­si­te­le­re tah­sis edi­len aka­de­mik ve ida­ri kad­ro sa­yı­la­rı ne­dir? Dev­let­te­ki çe­şit­li ku­rum­la­rın kad­ro ta­lep­le­ri­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me ora­nı ne­dir? Kad­ro­la­ra ata­ma­lar­da bi­zim bil­dik­le­ri­mi­zin dı­şın­da ba­zı kri­ter­ler uy­gu­lan­mak­ta mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Te­ke­li­oğ­lu.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin hep­si­nin he­men he­men sor­du­ğu so­ru, bi­raz ön­ce Sa­yın Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Mil­let­ve­ki­li Bir­gen Ke­leş Ha­nı­me­fen­di'nin sor­du­ğu, da­ha doğ­ru­su ile­ri sür­dü­ğü id­di­ala­rı da içe­ri­yor. Doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz, ben Sa­yın Ke­leş'i din­ler­ken bir de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­mi­zin bu ka­dar na­sıl yan­lış bil­gi­le­re sa­hip ol­du­ğu­na ve bu yan­lış bil­gi­ler üze­ri­ne na­sıl bu ka­dar yo­rum ya­pa­bil­di­ği­ne de hay­ret et­tim.

Şim­di, mü­sa­ade eder­se­niz, ben, bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mın so­ru­la­rı­na te­ker te­ker ce­vap ve­re­ce­ğim. Ba­kın, şu dü­zen­le­mey­le, ya­ni 23'ün­cü mad­dey­le ge­ti­ri­len dü­zen­le­me şu­nu içe­ri­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Üni­ver­si­te­ler­de öğ­re­tim üye­si kad­ro­la­rın­da her­han­gi bir kı­sıt­la­ma yok. Pro­fe­sör, do­çent, yar­dım­cı do­çent­ler ay­nen ata­nı­yor, bu­ra­da bir kı­sıt­la­ma yok.

İki: Bir üni­ver­si­te­de öğ­re­tim gö­rev­li­si, okut­man, çe­vi­ri­ci, uz­man ve eği­tim öğ­re­tim plan­la­ma­cı­sı kad­ro­la­rı­na, ya­ni bu aka­de­mik kad­ro­la­rı­na ya­pı­la­cak olan ata­ma­da bo­şa­lan ka­dar, emek­li olan ka­dar, ay­rı­lan ka­dar yüz­de 100 -di­ğer ka­mu­da ça­lı­şan­la­ra yüz­de 50 iken üni­ver­si­te­le­re bir âde­ta ay­rı­ca­lık ve­ril­miş­tir- ata­ma ya­pa­bi­lir­ler. Bu da yet­mez­se, üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze 2 bin eks­tra kad­ro tah­sis edil­miş­tir. Bu­nun kul­la­nı­mı için de, üni­ver­si­te­le­rin baş­vu­ru­su üze­ri­ne, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın gö­rü­şü alı­na­rak YÖK ta­ra­fın­dan bu ata­ma­lar ya­pı­la­cak­tır.

Şim­di, Sa­yın Ke­leş de­di ki, di­ğer ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru­la­rı­nı da içe­ri­yor: "Efen­dim, 1416 sa­yı­lı Ya­sa'yla yurt dı­şı­na gi­den­le­re bir ay­rı­ca­lık ta­nın­mış ve bu da, Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si­ne ay­kı­rı­dır. TUS sı­nav­la­rı­na gi­re­cek­le­re ay­rı­ca­lık ta­nın­mış, DUS sı­nav­la­rı­na gi­re­cek­le­re, ya­ni tıp­ta uz­man­lık ve diş he­kim­li­ğin­de uz­man­lık ya­pan in­san­la­ra bu ay­rı­ca­lık ge­ti­ril­miş." de­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 1416 sa­yı­lı Ka­nun'la ve­ya 2547 sa­yı­lı Yük­sek Öğ­re­tim Ka­nu­nu'nun 33'ün­cü mad­de­siy­le yurt dı­şın­da dok­to­ra ve mas­ter yap­mak üze­re gön­de­ri­len in­san­lar dev­le­te mec­bu­ri hiz­met­le mü­kel­lef olan in­san­lar­dır. Ya­ni, siz, mil­yon do­lar­lar­ca pa­ra har­cı­yor­su­nuz on­la­rın ye­tiş­me­si için. Ya­sal sü­re­si içe­ri­sin­de eğer siz bun­la­rı kad­ro­la­ra ta­yin et­mez­se­niz, o mec­bu­ri hiz­met­le­ri or­ta­dan kalk­mış olu­yor. Do­la­yı­sıy­la, pe­ki han­gi kri­te­re gö­re ata­nır de­ni­yor? Yurt dı­şın­da dok­to­ra pa­ye­si al­mış, ulus­la­ra­ra­sı üni­ver­si­te­ler­de mas­ter pa­ye­si al­mış ve Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun da ka­bul ede­ce­ği dip­lo­ma­la­rı ta­şı­ma­sı hâlin­de… Ya­ni, bu­nu bil­me­ye­cek ne var? Bu­nu, her­kes bi­lir. Her­han­gi bir dev­let me­mu­ru, her­han­gi bir va­tan­daş bu­nun böy­le ol­du­ğu­nu bi­lir. Bun­la­ra bir ay­rı­ca­lık ge­tir­mek ve­ya Ana­ya­sa'nın eşit­lik il­ke­si söz ko­nu­su de­ğil.

İki: Bir baş­ka şey söy­le­ye­yim: Bu ne de­mek­tir bi­li­yor mu­su­nuz, bu­ra­da sı­nır ta­nı­ma­mak: Üni­ver­si­te­le­re eks­tra per­so­nel atan­ma­sı de­mek­tir. Ha­ni üni­ver­si­te­le­re per­so­nel ve­ril­mi­yor­du, di­ye şikâyet edi­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, bir baş­ka şey: Şim­di, bu nak­len ata­ma­lar­da "Efen­dim, nak­len ata­ma olur mu, her­han­gi bir dev­let me­mu­ru gi­dip yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rın­da na­sıl ça­lı­şa­bi­lir?" de­ni­yor. Bu kim için ge­çer­li? Öğ­re­tim gö­rev­li­si, okut­man, çe­vi­ri­ci, uz­man ve eği­tim-öğ­re­tim plan­la­ma­cı­sı. Öğ­re­tim gö­rev­li­le­ri­nin yüz­de 80'i, 90'ı Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­dan ge­çer. Okut­man­lar ha­ke­za. Ba­na, haf­ta­da on­lar­ca bu tür mu­va­fa­kat is­te­me ta­lep­le­ri ge­lir. Ne­ti­ce­de, İn­gi­liz­ce öğ­re­te­cek olan bir ki­şi eğer okut­man­lı­ğa mü­ra­ca­at et­miş­se onun nak­len ora­ya geç­me­si­ne de üni­ver­si­te­ler ka­rar ve­ri­yor. Üs­te­lik üni­ver­si­te­si onun ni­te­lik­le­ri­ni ka­bul eder­se ge­çe­bi­lir. Baş­ka tür­lü geç­me şan­sı yok ki. Şim­di, ni­te­lik açı­sın­dan, efen­dim, biz ka­li­te­ye önem ver­mi­yor­mu­şuz, so­rum­lu­lu­ğa de­ğil, so­rum­suz­lu­ğa önem ve­ri­yor­mu­şuz, nak­len öğ­re­tim ele­ma­nı alı­na­bi­lir miy­miş, şek­lin­de ya­pı­lan yo­rum­lar, ke­sin­lik­le doğ­ru yo­rum­lar de­ğil.

Ba­kın, di­ğer Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li ar­ka­daş­la­rım Sa­yın Ba­loğ­lu, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu'nun sor­du­ğu so­ruy­la Sa­yın Öz­can'ın sor­du­ğu so­ru bi­ri bi­riy­le çe­li­şi­yor. Şim­di, Sa­yın Öz­can di­yor ki: "Siz, bu ka­dar faz­la ka­mu per­so­ne­li alı­yor­su­nuz, bu se­çim ya­tı­rı­mı de­ğil mi?" di­yor.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Si­zin sö­zü­nü­ze gö­re di­yo­ruz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Di­ğer ar­ka­daş­la­rı­mız da di­yor ki: "Az alı­yor­su­nuz."

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Si­zin­ki çe­liş­ki.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Pe­ki, ben şu­nu söy­le­ye­yim: Ka­mu­da ni­ye yüz­de 50'si­ni…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - So­rum on­dan de­ğil Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Bir da­ki­ka…

Ni­ye emek­li olan­la­rın yüz­de 50'si? Çün­kü, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, ka­mu­da özel­lik­le ele­ma­nın ni­te­li­ği­ni ar­tır­mak zo­run­da­yız. Va­sıf­sız in­san­lar­dan zi­ya­de, ar­tık, ge­len mo­dern tek­no­lo­jiy­le bir­lik­te da­ha çok ye­ni tek­no­lo­ji­le­re uyum sağ­la­ya­bi­len per­so­nel ata­nı­yor. Son­ra, hiz­met sa­tın alı­nı­yor. 4/B kap­sa­mın­da, 4/C kap­sa­mın­da in­san­la­rın atan­ma­sı söz ko­nu­su­dur.

Sa­yın Me­ral, öğ­ret­men ata­ma­la­rı­nı sor­du. Ba­kın, bu 23 bin eks­tra tah­sis edi­len kad­ro­da, her se­ne ol­du­ğu gi­bi aşa­ğı yu­ka­rı yüz­de 50'si Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na ve­ri­le­cek. Ay­rı­ca, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­dan emek­li­lik yo­luy­la, nak­len ge­çiş yo­luy­la ay­rı­lan­la­rın ye­ri­ne de yüz­de 50 alı­na­cak. Aşa­ğı yu­ka­rı bu yüz­de, emek­li­lik do­la­yı­sıy­la ka­mu­da bo­şa­la­cak ve ye­ri­ne alı­na­cak ele­man sa­yı­sı yak­la­şık 25 bin­dir. 23 bin bu­ra­da var, 2 bin yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na eks­tra tah­sis ya­pı­lı­yor. Sa­yın Dev­let Ba­ka­nı­mız Baş­ba­kan Yar­dım­cı­mız Meh­met Ali Şa­hin, bu­nun yak­la­şık 60 bin ola­ca­ğı­nı söy­le­di.

Şim­di "Ka­mu­da ele­man faz­la­sı mı var?" di­ye so­ru­lu­yor. Ar­ka­daş­lar, çok ele­man de­mek, ve­rim­li bir iş or­ta­mı de­mek de­ğil­dir. Ve­rim­li­lik ile çok in­san is­tih­dam et­mek fark­lı bir şey­dir. Al­tı­nı çi­zi­yo­rum "söz­leş­me­li­lik" di­ye bir sta­tü var, "part­ti­me" di­ye bir sta­tü var, hiz­met sa­tın al­ma imkânı var, 4/B var, 4/C var. Bü­tün bu kap­sam­lar­da da ay­rı­ca alı­nı­yor.

Do­la­yı­sıy­la, Sa­yın Te­ke­li­oğ­lu'nun so­ru­su­na da şu­nu ce­vap ve­re­yim…

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re ta­mam­lan­dı efen­dim.

MİLLÎ EĞİTİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim, bir da­ki­ka is­tir­ham edi­yo­rum.

Bu­gü­ne ka­dar Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de üni­ver­si­te­le­re 16.100 kad­ro tah­sis edil­miş­tir, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı dâhil ol­mak üze­re, ki, en faz­la Millî Eği­ti­me tah­sis edi­li­yor. Di­ğer ka­mu ku­rum­la­rıy­la mu­ka­ye­se et­ti­ği­niz za­man, üni­ver­si­te­le­re tah­sis edi­len bu kad­ro, oran­sal ola­rak, di­ğer ku­rum­la­rın hep­sin­den da­ha faz­la­dır.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) - 2000…

MİLLÎ EĞİTİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) - 2000'den söz et­mi­yo­rum. 16.100…

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Yal­nız, uyu­yan­la­rı say­ma­yın.

BAŞ­KAN - Bir da­ki­ka efen­dim… Sa­yın Kı­lıç, lüt­fen…

Ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu­ra­da bir si­ya­set ku­ru­mu­nun hep be­ra­ber tem­sil­ci­le­ri­yiz; ko­nuş­ma­la­rı­mı­za, üs­lu­bu­mu­zu lüt­fen dik­kat ede­lim. Ya­ni, bu, her in­sa­nın be­şerî ola­rak için­de bu­lun­du­ğu bir şey.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - On­lar Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı­na dâhil ol­mu­yor­lar Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Lüt­fen… Lüt­fen… Ya­kı­şık al­mı­yor bu tip şey­ler, is­tir­ham ede­rim ya­ni.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Efen­dim, bu­ra­sı otel de­ğil ki…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kı­lıç, lüt­fen… Ba­kı­nız, lüt­fen… İs­tir­ham ede­rim…

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır.

Bir­le­şi­me on beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 10.00

 

 

ON Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 10.15

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li),Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

 

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin On Bi­rin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, yak­la­şık ola­rak bir kırk beş da­ki­ka son­ra, yir­mi dört sa­at­tir ça­lış­ma tak­vi­mi­miz de­vam et­mek­te­dir. Bu sü­re içe­ri­sin­de, ar­ka­daş­la­rı­mız, ge­rek­ti­ği şe­kil­de yo­rul­muş­tur. He­pi­miz açı­sın­dan ge­çer­li. Ko­nuş­ma­la­rı­mız sı­ra­sın­da üs­lup­la­rı­mı­za da­ha bir iti­na­lı olur­sak, he­pi­miz açı­sın­dan uy­gun olur ka­na­atin­de­yim.

İn­şal­lah, ha­yır­lı­sıy­la, bu­gün büt­çe­mi­zi ta­ma­ma er­di­re­ce­ğiz, ta­mam­la­ya­ca­ğız. Bu­gü­ne ka­dar kat­kı­sı olan bü­tün ar­ka­daş­la­rı­ma ve bu sa­at­ten son­ra da kat­kı­da bu­lu­na­cak bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum, te­şek­kür edi­yo­rum.

24'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Söz­leş­me­li per­so­ne­le iliş­kin esas­lar

MAD­DE 24- (1) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (II) ve (IV) sa­yı­lı cet­vel­ler­de yer alan ka­mu ida­re­le­ri, dö­ner ser­ma­ye­ler, be­le­di­ye­ler, il özel ida­re­le­ri ve ma­hal­li ida­re bir­lik­le­ri ile bun­la­rın mü­es­se­se ve iş­let­me­le­rin­de (Türk Ti­ca­ret Ka­nu­nu hü­küm­le­ri­ne gö­re ku­rul­muş olan­lar ha­riç) ve 233 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me kap­sa­mı dı­şın­da ka­lan ku­ru­luş­lar­da, söz­leş­mey­le ça­lış­tı­rı­la­cak per­so­nel hak­kın­da 6/6/1978 ta­rih­li ve 7/15754 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı ile ek ve de­ği­şik­lik­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı­na de­vam olu­nur.

(2) 190 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 2 nci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da, il­gi­li mev­zu­atı uya­rın­ca kad­ro kar­şı­lık­sız, 657 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin (B) fık­ra­sı ve ek ge­çi­ci 16 ncı mad­de­si ile yük­se­köğ­re­tim mev­zu­atı uya­rın­ca kul­la­nı­la­cak söz­leş­me­li per­so­nel po­zis­yon­la­rı­na iliş­kin, un­van, sa­yı ve üc­ret­ler ile tip söz­leş­me ör­ne­ği Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın vi­ze­si­ne ta­bi­dir. Kad­ro kar­şı­lı­ğı ça­lış­tı­rı­lan söz­leş­me­li per­so­nel için sa­de­ce tip söz­leş­me ör­ne­ği vi­ze­si ya­pı­lır.

(3) İkin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın 2005 yı­lın­da vi­ze iş­le­mi ya­pıl­mış olup, 2006 yı­lın­da kul­la­nıl­ma­ya de­vam olu­nan po­zis­yon ve tip söz­leş­me ör­nek­le­ri ile 2006 yı­lın­da ilk de­fa vi­ze edil­miş po­zis­yon ve tip söz­leş­me ör­nek­le­ri, ye­ni bir vi­ze ya­pıl­ma­sı­na ge­rek kal­mak­sı­zın 2007 yı­lın­da kul­la­nıl­ma­ya de­vam olu­nur. Bu po­zis­yon­lar­da 2006 yı­lın­da is­tih­dam edi­len per­so­nel­den, il­gi­li ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş ta­ra­fın­dan 2007 yı­lın­da gö­rev­le­ri­ne de­vam et­me­le­ri uy­gun gö­rü­len­ler­le, 2006 yı­lı­na iliş­kin söz­leş­me üc­ret­le­ri­ne 2007 yı­lı için ya­pı­la­cak ar­tış­lar ila­ve edil­mek su­re­tiy­le ye­ni söz­leş­me ya­pı­lır. Söz ko­nu­su po­zis­yon­lar­da bi­rim, ni­te­lik, un­van ve mev­zu­at uya­rın­ca ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler dı­şın­da­ki üc­ret de­ği­şik­lik­le­ri ve tip söz­leş­me de­ği­şik­lik­le­ri de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na vi­ze et­ti­ri­lir. İsim ba­zın­da vi­ze­si ya­pı­lan po­zis­yon­lar­da mey­da­na ge­le­cek de­ği­şik­lik­ler de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın vi­ze­si­ne ta­bi­dir. İl­gi­li mev­zu­at hü­küm­le­ri­ne da­ya­nı­la­rak is­tih­dam edi­le­cek ye­ni söz­leş­me­li per­so­ne­lin be­lir­len­me­si­ne yö­ne­lik her­han­gi bir iş­lem ya­pıl­ma­dan ön­ce Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­dan izin alın­ma­sı şart­tır.

(4) Ka­nun, ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı ve­ya yı­lı prog­ra­mıy­la ku­rul­ma­sı ve­ya ge­niş­le­til­me­si ön­gö­rü­len bi­rim­ler ile hiz­me­tin ge­rek­tir­di­ği zo­run­lu hal­ler için ve yı­lı öde­ne­ği­ni aş­ma­mak kay­dıy­la ya­pı­la­cak ye­ni vi­ze­ler dı­şın­da, 2006 yı­lı söz­leş­me­li per­so­nel po­zis­yon sa­yı­la­rı hiç­bir şe­kil­de aşı­la­maz. Ye­ni izin ve vi­ze ta­lep­le­ri, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca Şu­bat, Ma­yıs, Ağus­tos ve Ka­sım ay­la­rın­da de­ğer­len­di­ri­lir.

(5) 5393 sa­yı­lı Ka­nu­nun 49 un­cu mad­de­si çer­çe­ve­sin­de söz­leş­me­li per­so­nel ça­lış­tı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da ikin­ci, üçün­cü ve dör­dün­cü fık­ra hü­küm­le­ri uy­gu­lan­maz. Be­le­di­ye­ler, il özel ida­re­le­ri ve ma­hal­li ida­re bir­lik­le­ri ile bun­la­rın mü­es­se­se ve iş­let­me­le­rin­de, anı­lan Ka­nu­nun 49 un­cu mad­de­si çer­çe­ve­sin­de söz­leş­me­li per­so­nel is­tih­da­mı müm­kün olan hiz­met­ler­de (anı­lan mad­de­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da sa­yı­lan un­van­la­rın dı­şın­da ol­mak ve o hiz­met için ih­das edil­miş kad­ro bu­lun­ma­mak kay­dıy­la kıs­mi sü­re­li ola­rak ça­lış­tı­rı­la­cak söz­leş­me­li per­so­nel ha­riç) 657 sa­yı­lı Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin (B) fık­ra­sı­na gö­re ay­rı­ca söz­leş­me­li per­so­nel is­tih­dam edi­le­mez. 5393 sa­yı­lı Ka­nu­nun 49 un­cu mad­de­si çer­çe­ve­sin­de söz­leş­me­li per­so­nel ça­lış­tı­ran be­le­di­ye­ler, il özel ida­re­le­ri ve ma­hal­li ida­re bir­lik­le­ri ile bun­la­rın mü­es­se­se ve iş­let­me­le­ri, söz­leş­me ye­ni­le­dik­le­ri ve­ya ilk de­fa is­tih­dam et­me­ye baş­la­dık­la­rı söz­leş­me­li per­so­nel ile im­za­la­dık­la­rı hiz­met söz­leş­me­le­ri­nin bi­rer ör­ne­ği­ni ve kad­ro­la­rı­nın söz­leş­me­nin ya­pıl­dı­ğı ta­rih­te­ki do­lu-boş du­ru­mu­nu gös­te­ren cet­vel­ler ile hiz­met söz­leş­me­sin­de be­lir­ti­len üc­re­tin tes­pi­ti­ne iliş­kin yet­ki­li or­gan ka­ra­rı­nın bi­rer ör­ne­ği­ni 30 gün için­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ile İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na gön­der­mek zo­run­da­dır­lar.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin.

Sa­yın Çe­tin, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 24'ün­cü mad­de­si hak­kın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 24'ün­cü mad­de, söz­leş­me­li per­so­ne­le iliş­kin esas­la­rı dü­zen­le­yen bir mad­de. An­cak, ben, mad­de­ye gir­me­den ev­vel, Sa­yın Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­mi­zin de az ev­vel yap­tı­ğı uya­rı­yı da dik­ka­te ala­rak, de­mok­ra­si ve Mec­li­sin iş­le­yi­şi ko­nu­sun­da bir­kaç cüm­le söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Ger­çek­ten, Mec­lis­te, bu Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si büt­çe­le­ri, geç­ti­ği­miz yıl­lar­da, otuz gün, da­ha son­ra yir­mi gün, son­ra on beş gün ara­lık­sız gö­rüş­me­ler sü­rer ve o gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­dık­tan son­ra, yıl­ba­şın­da, o yı­lın büt­çe­si yü­rür­lü­ğe gi­rer idi. Bu yıl, büt­çe, on gü­ne in­di­ril­di ve bu­gün, özel­lik­le dün­den bu­gü­ne ka­dar ge­çen sü­re içe­ri­sin­de… Dün sa­at 11.00'de baş­la­dık, şim­di de sa­at 10.00'u geç­ti, yir­mi dört sa­ate az bir za­man kal­dı, ama, sa­ba­hın er­ken sa­at­le­rin­de de Mec­li­se gel­di­ği­mi­zi dü­şü­nür isek, böy­le bir ça­lış­ma dü­ze­ni­nin, ça­lış­ma bi­çi­mi­nin, ne mül­ga 1475 sa­yı­lı İş Ya­sa­sı'nda ne ye­ni ya­sa­da ne de her­han­gi bir yer­de rast­la­na­bi­lir bir ça­lış­ma dü­ze­ni ol­ma­dı­ğı­nı açık­ça vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum Mec­li­sin tu­ta­nak­la­rı­na da gir­me­si açı­sın­dan.

Biz, se­çim­le ge­len mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak bu gö­re­vi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğiz, bu Mec­lis­ten, bu büt­çe­yi, 2007 yı­lı büt­çe­si­ni çı­ka­ra­ca­ğız, an­cak, mül­ga 1475 sa­yı­lı İş Ya­sa­sı'nın 37'nci mad­de­si, ola­ğa­nüs­tü hâller­de, en faz­la ça­lış­ma sü­re­si­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun sap­ta­ya­bi­le­ce­ği­ni, onun da in­sa­nın da­yan­ma gü­cü­nün üze­ri­ne çı­ka­ma­ya­ca­ğı­nı, iç­ti­hat­lar­da vü­cut bul­muş şek­liy­le de bu­nun, hiç­bir su­ret­te on dört sa­ati aşa­ma­ya­ca­ğı­nı, sa­vaş hâlin­de bi­le, be­lir­le­miş idi.

Şim­di, ben, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­kı­yo­rum. Bir yan­da bü­rok­rat­lar, di­ğer yan­da ka­mu gö­rev­li­si ar­ka­daş­lar, 460 li­ra­ya, 500 li­ra­ya ko­nu­nun da için­de, 657-4/C'ye gö­re ça­lış­tır­dı­ğı­nız, Mec­lis­te, per­so­nel de hiç­bir üc­re­te ta­bi ol­mak­sı­zın, on­la­rın faz­la ça­lış­ma üc­ret hak­la­rı da yok… Ya­ni, in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı, de­mok­ra­si­ye ay­kı­rı, hu­ku­ka ay­kı­rı bu ça­lış­ma bi­çi­mi­ni Mec­li­se re­va gö­ren AKP Grup Baş­kan Ve­kil­le­ri­ni ve bu ko­nu­da kat­kı­sı olan­la­rı kı­nı­yo­rum, böy­le bir ça­lış­ma dü­ze­ni ol­maz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Ha­luk Ho­ca'yı da kı­na!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun adı­na, ço­ğun­luk dik­ta­sı de­nir. Dik­ta ke­li­me­si kul­la­nı­lı­yor­sa, için­de fa­şi­zan bas­kı var de­mek­tir. Yir­mi dört sa­at­ten bu ya­na Mec­lis­te ya­şa­nan tab­lo, Mec­li­si de kü­çük dü­şür­me­ye yö­ne­lik bir gi­ri­şim­dir. Ar­ka­lar­da uyuk­la­yan, ora­lar­da, zor ko­şul­lar­da, bu­ra­da ken­di­ni tut­mak zo­run­da his­se­den mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı ben an­lı­yo­rum, ama, on­la­rı an­la­ma­yan grup baş­kan ve­kil­le­ri­ne, o ar­ka­daş­la­rı­mın, da­ha, yıl­ba­şı­na bir haf­ta­nın var ol­du­ğu­nu ha­tır­lat­ma­la­rı ge­rek­ti­ği­ni de be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, çok kö­tü ko­şul­lar­da ça­lı­şı­yo­ruz, bu­gün özel­lik­le.

Ya­ni, bu­gün pa­zar­te­si, ge­le­cek haf­ta bu­gün -Mec­lis­te yü­rür­lü­ğe gi­re­cek- Tür­ki­ye'de, ye­ni Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­mız yü­rür­lü­ğe gi­re­cek. Bu­gü­nü var, ya­rı­nı var, ya­rın­dan son­ra­sı var, ya­ni, eve­cek hiç­bir şey yok. Sa­de­ce bir inat uğ­ru­na, bu ça­lış­ma bi­çi­mi bu Mec­li­se re­va gö­rül­dü. Bir da­ha ol­ma­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz mad­de, söz­leş­me­li per­so­ne­le iliş­kin. Ta­bii, bi­zim ça­lış­ma iliş­ki­le­ri­miz­de, ka­mu hiz­met­le­ri­nin, 657 sa­yı­lı Ya­sa'ya ta­bi dev­let me­mur­la­rı eliy­le, söz­leş­me­li per­so­nel eliy­le, ge­çi­ci per­so­nel ve iş­çi­ler eliy­le yü­rü­tü­le­ce­ği ön­gö­rül­müş. Bu is­tih­dam şe­kil­le­ri dı­şın­da, za­man za­man, hiz­met alı­mı yo­luy­la dok­tor, avu­kat gi­bi bel­li ih­ti­sas alan­la­rın­da -ki, söz­leş­me­li­li­ğin esa­sı odur- ele­man ça­lış­tı­rıl­dı­ğı gi­bi, son yıl­lar­da ne­oli­be­ral po­li­ti­ka­la­rın da­ya­tıl­ma­sı so­nu­cun­da ar­tık hiz­met alı­mı yo­lu­na da gi­dil­miş; ya­ni, bir kı­sım iş­ler ar­tık pi­ya­sa­dan da alın­ma­ya baş­la­mış.

Bun­la­rın dı­şın­da, KİT'ler­de ise 399 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me'yle, 657 sa­yı­lı Ka­nun'da be­lir­ti­len söz­leş­me­li per­so­nel­den fark­lı bir söz­leş­me­li per­so­nel is­tih­da­mı da­ha ge­liş­ti­ril­miş.

Söz­leş­me­li­lik­te is­tis­na, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özel mes­lek bil­gi­si ve uz­man­lı­ğa ih­ti­yaç du­yul­ma­sı, ikin­ci­si de ih­ti­ya­cın me­mur ti­pi is­tih­dam­la kar­şı­la­na­ma­ya­cak ol­ma­sı du­ru­mun­da, söz­leş­me­li­lik, is­tis­nai ola­rak uy­gu­la­nan bir du­rum idi. Özel­lik­le son yıl­lar­da ve özel­lik­le de AKP'nin dört yıl­lık ik­ti­da­rı dö­ne­min­de, dev­let me­mur­lu­ğu is­tis­na, söz­leş­me­li­lik esas olan bir uy­gu­la­ma ko­nu­mu­na gel­di.

Bu söy­le­di­ği­mi dört yıl­dan bu ya­na gün­de­me ge­ti­re­me­di­ği­niz, ama, Ka­mu Yö­ne­ti­mi Te­mel Ka­nu­nu, ye­rel yö­ne­tim­ler ka­nun­la­rı, be­le­di­ye­ler, bü­yük­şe­hir be­le­di­ye ve il özel ida­re­le­ri ka­nun­la­rıy­la bir­lik­te ele al­dı­ğı­mız­da, ka­mu per­so­nel re­ji­mi de eğer yü­rür­lü­ğe gi­re­cek olur ise, ger­çek­ten, ka­mu hiz­met­le­ri­nin ta­ma­mı­nın söz­leş­me­li per­so­nel eliy­le -Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı ol­ma­sı­na rağ­men- gör­dü­rül­me­si fik­ri, AKP'nin ya da Hükûme­tin fik­ri de­ğil­dir. Bu fik­rin te­me­lin­de, o 23 Ey­lül 2003 ta­rih­li Du­bai An­laş­ma­sı var­dır. Du­bai An­laş­ma­sı ha­ya­ta ge­çi­ri­le­me­miş ol­mak­la bir­lik­te, Sa­yın Baş­ba­kan­la, Dev­let Ba­ka­nı Ba­ba­can ta­ra­fın­dan ka­bul edi­len 8,5 mil­yar do­lar kre­di kar­şı­lı­ğı çı­ka­rıl­ma­sı ta­ah­hüt edi­len ya­sa­lar­dır. 10'u te­mel ya­sa ol­mak üze­re, bun­la­rın ta­ma­mı 34 ya­sa­dır. Bu ya­sa­la­rı ba­kan­la­rı­mı­zın, mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin biz ha­zır­la­dık di­ye kür­sü­ye çı­kıp övün­me­le­ri­nin hiç­bir man­tı­ğı, ge­çer­li­li­ği yok­tur. Bu­nun için­de Sos­yal Gü­ven­lik Re­for­mu da var­dır, bu­nun için­de Dün­ya Ban­ka­sıy­la im­za­la­dı­ğı­nız ikin­ci faz kre­di an­laş­ma­sın­da, Ça­lış­ma Ba­ka­nı­nın kar­şı çık­tı­ğı, dev­let has­ta­ne­le­ri­nin Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­si an­laş­ma­la­rı da var­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, bi­raz ev­vel söy­le­dim, bu söz­leş­me­li­li­ğin dı­şın­da, bir de, 2003 yı­lın­da, dö­ne­mi­niz­de bir ya­sa çı­kart­tı­nız, ele­man te­mi­nin­de güç­lük çe­ki­len yer­ler­de ve hiz­met kol­la­rın­da hiz­met ak­diy­le söz­leş­me­li is­tih­dam edi­le­cek ve iş­çi sa­yıl­ma­yan per­so­ne­lin hiz­met ko­şul­la­rı­nı dü­zen­le­yen bir ya­sa çı­kart­tı­nız. Bu­nun­la, sağ­lık per­so­ne­li­nin, söz­leş­me­li ola­rak, Do­ğu ve Gü­ney­do­ğu Ana­do­lu baş­ta ol­mak üze­re, ih­ti­yaç olan yer­ler­de is­tih­da­mı­nı ön­gör­dü­nüz. Bu­nun­la bir­lik­te, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı da bi­lin­di­ği gi­bi, öğ­ret­men ih­ti­ya­cı­nı, yi­ne is­tis­nai du­rum­lar için ön­gö­rül­müş bir ya­sa mad­de­sin­den ya­rar­la­na­rak, bi­raz son­ra de­ği­ne­ce­ğim, pek çok so­run­la­rı ya­şa­yan söz­leş­me­li öğ­ret­men­ler­le kar­şı­la­ma yo­lu­na git­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, söz­leş­me­li öğ­ret­men de­yin­ce, bir me­saj -siz­le­re de on­lar­ca­sı, yüz­ler­ce­si gel­miş­tir- me­saj Gü­müş­ha­ne'den ge­li­yor, di­yor ki: "4/B'ye ta­bi bir sı­nıf öğ­ret­me­ni­yim, söz­leş­me­li­yim. Öğ­ret­men­lik mes­le­ği­ni is­te­ye­rek seç­tim. Be­nim gi­bi bin­ler­ce ar­ka­da­şım, söz­leş­me­li öğ­ret­men ola­rak gö­rev ya­pı­yor. Yak­la­şık bir bu­çuk se­ne­dir söz­leş­me­li öğ­ret­men ola­rak ça­lı­şı­yo­rum. Ya­şa­dık­la­rım ba­zen be­nim ca­nı­mı sı­kı­yor. Kar­şı­laş­tı­ğı­mız so­run­lar yü­zün­den, ba­zen, ders­le­re da­hi tam ola­rak ken­di­mi­zi ve­re­mi­yo­ruz. Söz­leş­me­li öğ­ret­men­ler hak­kın­da ya­pı­lan iyi­leş­tir­me­ler söz­den öte git­me­yin­ce, do­ğal ola­rak, ge­le­ce­ği­miz­den en­di­şe edi­yo­ruz, ilk baş­ta, ge­le­ce­ği­mi­ze gü­ve­ne­mi­yo­ruz. Norm kad­ro açı­ğı olan okul­lar­da gö­rev yap­mak­ta­yız ve söz­leş­me met­nin­de 'yer­le­ri­ne kad­ro­lu per­so­nel atan­dı­ğın­da söz­leş­me fes­he­di­lir' di­ye bir mad­de bu­lun­mak­ta, bu yüz­den, he­pi­miz di­ken üs­tün­de­yiz. Yi­ne söz­leş­me met­nin­de, ye­ter­siz gö­rül­dü­ğü­müz­de söz­leş­me­mi­zin fes­he­di­le­ce­ği ya­zıl­mak­ta; böy­le­ce, ini­si­ya­tif okul mü­dür­le­ri­ne bı­ra­kıl­mak­ta­dır. Biz­ler de, bu psi­ko­lo­jiy­le, boy­nu bü­kük, ken­di­ne gü­ve­ni ol­ma­yan öğ­ret­men­ler ol­ma­ya itil­mek­te­yiz. Yi­ne, ay­nı ku­rum­da gö­rev yap­mak­ta ol­du­ğu­muz kad­ro­lu ça­lı­şan öğ­ret­men ar­ka­daş­la­rı­mız ara­sın­da ezil­mek­te, o ca­mia içe­ri­si­ne ka­bul edil­me­mek­te­yiz. Bağ­lı ol­du­ğu­muz il ve­ya il­çe millî eği­tim­ler­de, sü­rek­li, so­run­lar­la kar­şı­la­şı­yo­ruz. Resmî Ga­ze­te'de ya­yım­lan­mış olan hak­la­rı­mı­zı bi­le al­mak­ta zor­luk ya­şı­yo­ruz ve ala­mı­yo­ruz. Her il, hat­ta ay­nı ilin il­çe­le­ri bi­le fark­lı uy­gu­la­ma­lar yap­mak­ta. Ki­mi ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ma­aş­la­rı fark­lı, ki­mi­le­ri­nin ise, ve­ri­len hak­la­rı hiz­met pu­anı ala­ma­mak­ta, eş du­ru­mu ta­yi­ni ha­ri­cin­de hiç­bir ye­re kı­pır­da­ya­ma­mak­ta­yız, ça­kı­lı per­so­nel ola­rak ça­lış­mak­ta­yız. "Öğ­ret­me­nim" de­di­ği­miz­de, is­pat­la­ya­ca­ğı­mız bir kim­li­ği­miz bi­le yok. Biz­le­re has­ta ol­mak da ya­sak. An­cak, dok­san iş gü­nü­nü dol­dur­du­ğu­muz­da has­ta olup dok­to­ra çı­ka­bi­li­yo­ruz." Bu, 657 sa­yı­lı 4/B ça­lı­şan söz­leş­me­li­ler.

Bir de, yi­ne si­zin dev­ri ik­ti­da­rı­nız­da övün­dü­ğü­nüz bir ça­lış­ma bi­çi­mi­ni Türk Te­le­kom'a, Oger'e tes­lim et­ti­niz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ilk de­fa Tür­ki­ye'de ye­ni bir is­tih­dam bi­çi­mi si­zin dö­ne­mi­niz­de ger­çek­leş­ti. Te­le­kom'da ça­lı­şan me­mur­la­rı ki­ra­lık me­mur ola­rak Oger'e ver­di­niz. Dev­let me­mur­la­rı Oger'in hiz­me­tin­de, san­ki ka­mu hiz­me­ti gö­rü­yor­lar. Böy­le bir uy­gu­la­ma ilk de­fa gö­rü­lü­yor ve Te­le­kom'un ça­lı­şan­la­rı, ül­ke­mi­zin ile­ti­şim ala­nın­da bü­yük emek ver­miş tek­nis­yen­le­ri, tek­nik ele­man­la­rı bu­gün Oger'in ya­nın­da ka­mu gö­rev­li­si ola­rak ça­lış­ma­ya de­vam edi­yor si­zin dö­ne­mi­niz­de.

Yi­ne bir baş­ka ça­lış­ma bi­çi­mi... Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız yok, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mız da -bi­raz ev­vel de söy­le­dim- ek­sik bil­gi­le­ri ne­de­niy­le 657 4/C ça­lı­şan­la­rı­nın du­rum­la­rı­nı tam ola­rak kav­ra­ya­bil­miş de­ğil. Bi­raz ev­vel söy­le­miş­tim, bun­la­rın ma­aş­la­rı, tah­sil du­rum­la­rı­na gö­re, il­köğ­re­tim 463, li­se me­zu­nu 525, üni­ver­si­te me­zu­nu 586 li­ra alı­yor. Ça­lış­tık­la­rı her dört ay için iki gü­nü geç­me­mek üze­re has­ta­lık iz­ni… Ya­ni, bun­la­rın da -bi­raz ev­vel söy­le­di­ğim gi­bi- has­ta­lan­ma hak­la­rı bi­le yok. Ma­aş­la­rı da… Dün iş­let­me­ler­de, ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ki­mi tek­nik ele­man, ki­mi for­men, ki­mi us­ta­ba­şı ola­rak ça­lı­şır­ken, bu­gün ve­ril­dik­le­ri Ada­let Ba­kan­lı­ğı, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ya da di­ğer ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ken­di mes­le­ğiy­le hiç il­gi­si ol­ma­yan iş­ler­de, üs­te­lik de 1,5-2 mil­yar ma­aş alır­ken, yir­mi yıl, yir­mi dört yıl, yir­mi beş yıl kı­de­mi olan­lar bu­gün ya ev­rak ge­tir-gö­tür ya çay ta­şı ve­ya­hut da yer­le­ri pas­pas yap gi­bi, ken­di mes­lek­le­riy­le ve onur­la­rıy­la bağ­daş­ma­ya­cak iş­ler­de ça­lış­tı­rı­lı­yor. Sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım da, sa­yın ba­kan­lar da "On­lar taz­mi­na­tı­nı al­dı, on­la­ra bir şey yap­ma­ya­bi­lir­dik." di­yor­lar, di­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, geç­miş­te bu­nun gü­zel ör­nek­le­ri var 57'nci Hükûmet dö­ne­min­de. Bun­lar da Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti yurt­ta­şı, 657 4/C'ye gö­re ça­lı­şan­lar. Ba­kı­nız, Mec­lis­te 1.004 ki­şi, 657 4/C'ye gö­re ça­lı­şı­yor. Dı­şa­rı­da­ki 13 bin ki­şi -657 4/C'lik­ler- Mec­lis­te­ki 4/C'lik­le­ri bi­le kıs­ka­nı­yor. Bu­ra­da ça­lı­şan­lar da ya­nın­da ça­lı­şan em­sal ar­ka­daş­la­rıy­la fark­lı üc­ret al­tın­da ezi­le­rek ça­lı­şı­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di çı­kı­yor­su­nuz, bir haf­ta­dan bu ya­na, ba­kan­lar, Baş­ba­kan, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, el­le­ri­niz­de ra­kam­lar, "Oh, me­mu­run ma­aşı­nı şu­ra­ya ge­tir­dik, emek­li­yi bu­ra­ya ge­tir­dik, enf­las­yon bu…" Bun­la­rı ve­ri­yor­su­nuz, bun­lar sa­nal ra­kam­lar, si­zin ra­kam­la­rı­nız.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Siz ne ya­pı­yor­su­nuz?

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Mut­fak öy­le de­ğil, ya­şam öy­le de­ğil.

Öy­le an­la­şı­lı­yor ki se­çim yak­laş­mış, öy­le an­la­şı­lı­yor ki yap­mış ol­du­ğu­nuz top­lan­tı­da, pa­pa­ğan gi­bi her­kes ay­nı şey­le­ri tek­rar et­sin, tek­rar­da ya­rar var­dır, hal­kı biz böy­le ik­na ede­bi­li­riz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ka­ra­de­niz'de fın­dık üre­ti­ci­si, Ak­de­niz'de na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si, ba­tı­da zey­tin üre­ti­ci­si, Or­ta Ana­do­lu'da ta­hıl üre­ti­ci­si pe­ri­şan.

FE­RA­MUS ŞA­HİN (To­kat) - Pan­car… Pan­car…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Dört yıl ön­ce­ki buğ­day fi­ya­tı­nın al­tın­da buğ­day al­dı­nız bu yıl. Ama, gir­di fi­yat­la­rı, geç­ti­ği­miz 2002 yı­lın­da, ik­ti­dar ol­du­ğu­nuz dö­nem ma­zot 1.200 li­ra do­la­yın­day­ken, bu­gün 2.250 li­ra­ya çık­tı. Onu, hiç­bir ba­kan bu­ra­da gün­de­me ge­tir­mi­yor ve­ya borç­la­rı…

"Efen­dim, şey bu ka­dar bü­yü­dü, pas­ta bu ka­dar bü­yü­dü." Ya, mil­let kan ağ­lı­yor, iş­çi­si ağ­lı­yor, es­na­fı ağ­lı­yor, köy­lü­sü ağ­lı­yor, çift­çi­si ağ­lı­yor, du­lu, ye­ti­mi ağ­lı­yor, muh­tar­la­rı ba­ğı­rı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, grup baş­kan ve­kil­le­ri­niz ne ka­dar zor gün­ler ge­çir­di. Bun­la­rı ne ka­dar kı­sa sü­re içe­ri­sin­de unu­ta­bi­li­yor­su­nuz?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - He­sap ki­tap…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Ne ka­dar ko­lay, hal­kı kan­dı­ra­bi­le­ce­ği­ni­zi zan­ne­di­yor­su­nuz? Sa­de­ce Millî Eği­tim Ba­ka­nı, elin­de bel­ge­ler­le çı­kıp, bu­ra­da 4 kez ra­kam­la­rı pa­pa­ğan gi­bi oku­du.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ma­zot far­kı öden­di.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Bu­na ge­rek yok. Ya­şı­yor in­san­la­rı­mız; si­zin dö­ne­mi­ni­zi de ya­şı­yor, dü­nü de ya­şa­dı, ge­le­ce­ği de ya­şa­ya­cak.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - "Pa­pa­ğan gi­bi oku­du." la­fı ol­ma­dı.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Gü­zel ifa­de de­ğil, hoş ol­mu­yor.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Özür di­le­rim, be­nim ne de­mek is­te­di­ği­mi an­la­dı­nız siz.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Gü­zel ko­nuş­ma de­ğil.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Ya­ni, ay­nı şey­le­ri tek­rar et­ti an­la­mın­da söy­le­dim, dü­zel­ti­yo­rum.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) - Sa­ğo­lun, te­şek­kür ede­rim.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Ben te­şek­kür ede­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ül­ke bi­zim. Ül­ke­miz için ya­pı­lan her olum­lu gi­ri­şim­den, ya­pı­lan her ya­tı­rım­dan, ça­kı­lan her çi­vi­den Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak biz mut­lu­luk du­ya­rız; bir iş­si­zin iş bul­ma­sın­dan mut­lu­luk du­ya­rız; bir yok­su­lun yü­zü­nün gül­me­sin­den mut­lu­luk du­ya­rız; ama, bu, laf­la ol­mu­yor, bu laf­la ol­maz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­tin, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu­nun ger­çek ma­na­da ha­yat bu­la­bil­me­si için, de­mok­ra­si içe­ri­sin­de, in­ci­ti­ci ol­ma­dan, in­san­la­rın onu­ru­nu, yar­dım, fi­le fi­le yar­dım ya­pa­rak ya da -kış gel­di- kö­mür da­ğı­ta­rak de­ğil.

Ba­kın, bi­zim Ko­ca­eli Bü­yük­şe­hir… Ra­ma­zan ayı ön­ce­sin­de, Bi­zim Ko­ca­eli ga­ze­te­si "30 bin pa­ket ha­zır­lan­dı, yok­sul­la­ra da­ğı­la­cak" de­di. On beş gün ev­vel ay­nı Ko­ca­eli ga­ze­te­si’n­de sür­man­şet ha­ber di­ye: "10 bin ko­li yi­ye­cek yok­sul­la­ra ulaş­tı­rı­la­ma­dı, çö­pe atı­lı­yor." Eğer, sos­yal dev­let yurt­ta­şı­nın onu­ru­nu dü­şü­nü­yor­sa o ne­ye ih­ti­yaç du­yar­sa ken­di ih­ti­ya­cı­nı gi­de­rir. Açar­sı­nız o yok­su­lun adı­na bir ban­ka he­sa­bı, ya­tı­rır­sı­nız pa­yı­na dü­şen pa­ra­yı, gi­der, ken­di­si onur­lu bir yurt­taş ola­rak onu alır. De­ğil­se, ben, dev­le­tin ver­gi­le­rin­den oluş­muş, Sos­yal Yar­dım­laş­ma Da­ya­nış­ma­yı Teş­vik Fo­nu'nun, ya­ni Fak-Fuk-Fon'un ya da di­ğer il­gi­li ku­rum­la­rın büt­çe­le­rin­den, dev­let büt­çe­sin­den ay­rı­lan pa­ra­yı AKP'nin ya da Hükûme­tin şah­si yar­dı­mıy­mış gi­bi al­gı­la­na­cak bir bi­çim­de sun­ma­yı sos­yal dev­let uy­gu­la­ma­sıy­la ör­tüş­tür­mü­yo­ruz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­tin, Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür eder mi­si­niz.

Bu­yu­run efen­dim.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Son cüm­lem Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, 657 4/C'lik ve 4/B'lik­ler ko­nu­sun­da Baş­ba­ka­nın ta­li­mat ver­di­ği­ni duy­duk. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız da ay­nen şu­nu söy­le­di: "200 bin iş­çiy­le il­gi­li Ba­kan­lar Ku­ru­lu­mu­za iki su­num ya­pıl­dı, ça­lış­ma­lar de­vam edi­yor, çö­ze­ce­ğiz." So­ru üze­ri­ne: "4/C, ge­re­ği hiç şüp­he­siz ya­pı­la­cak­tır." Bun­la­rı ta­ah­hüt ka­bul edi­yo­ruz.

Ar­ka­daş­la­rı­mı­za, 4/C'lik ve 4/B'lik ar­ka­daş­la­rı­mı­za ge­le­cek­le­ri­nin ay­dın ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Tüm yurt­taş­la­rı­mı­zın ve si­zin yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı ve ye­ni yı­lı­nı­zı kut­lu­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Sü­ley­man Sa­rı­baş; bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan Büt­çe Ka­nu­nu'mu­zun 24'ün­cü mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 24'ün­cü mad­de söz­leş­me­li per­so­ne­li, ya­ni, 657 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da 4/B ve 4/C di­ye ad­lan­dır­dı­ğı­mız söz­leş­me­li per­so­ne­lin bu yıl da ge­çen se­ne­ki ka­rar­lar ge­re­ği de­va­mı­nı dü­zen­le­yen bir mad­de.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 4/C'de ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­mı­za, tah­min edi­yo­rum, 450 mil­yon-500 mil­yon ara­sı bir ma­aş ve­ri­li­yor. Yak­la­şık sa­yı­la­rı da 14 bin ki­şi. Da­ha ev­vel dev­le­tin özel­leş­ti­ri­len ku­rum­la­rın­da ça­lı­şan, ora­da iş­çi sta­tü­süy­le ha­ki­ka­ten önem­li gö­rev­ler ya­pan o ku­rum­lar özel­leş­tik­ten son­ra hiç de­ğil­se emek­li­li­ğe ka­dar bir ka­mu ku­ru­muy­la iliş­ki kur­ma­sı­nı sağ­la­yan bir mad­de idi, söz­leş­me­ler idi. An­cak, bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ço­ğu ni­te­lik­li per­so­nel. Ya­ni, da­ha ön­ce ça­lış­tık­la­rı ku­rum­da ha­ki­ka­ten önem­li gö­rev­ler gör­müş, tek­ni­ker­lik yap­mış, mü­hen­dis­lik yap­mış, us­ta­ba­şı­lık yap­mış ar­ka­daş­la­rı­mız. Şim­di, ne yap­tık biz bun­la­rı: 4/C'yle ka­mu ku­rum­la­rı­na da­ğıt­tık, 4/C mad­de­siy­le iliş­ki­len­di­re­rek. Ço­ğu Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­da, oda­cı sta­tü­sün­de, hiz­met­li sta­tü­sün­de, müs­tah­dem sta­tü­sün­de çok ağır iş­ler­de, çok cü­zi ma­aş­lar­la ça­lı­şı­yor­lar. Bun­la­rın izin hak­la­rı yok, bun­la­rın yıl­lık izin hak­la­rı yok bun­lar se­ne­de iki ay boş­ta ka­lı­yor­lar, bun­la­rın söz söy­le­me hak­kı yok. Ya­ni, an­gar­ya iş­ler­de ça­lış­tı­rı­yo­ruz. ILO söz­leş­me­le­ri, bi­li­yor­su­nuz, Ana­ya­sa'mız­da an­gar­ya­yı ya­sak­la­mış bir du­rum­da. Ama, bu ar­ka­daş­la­rın ça­lış­ma şart­la­rı, ina­nın an­gar­ya. Da­ha ev­vel bir ka­nun tek­li­fi ver­dik, de­dik ki: Bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zı ma­dem­ki dev­let­te is­tih­dam edi­yo­ruz, mev­cut özel­leş­ti­ri­len ku­rum­la­rın­da­ki sta­tü­le­ri ney­se, adam tek­ni­ker­se dev­let me­mur­lu­ğu kad­ro­sun­da tek­ni­ker kad­ro­su­na ata­ya­lım, adam mü­hen­dis­se, elek­trik mü­hen­di­siy­se elek­trik mü­hen­di­si kad­ro­su­na ata­ya­lım. Bu ko­nu­da bir ka­nun tek­li­fi ver­dik, bu Ge­nel Ku­ru­la da ge­tir­dik 37'ye gö­re, ma­ale­sef red­de­dil­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, stand-by an­laş­ma­sın­da önü­müz­de özel­leş­ti­ri­le­cek çok önem­li ku­rum­lar var. Ya­ni, biz­ce, ha­ki­ka­ten özel­leş­ti­ril­me­si doğ­ru ol­ma­yan, stra­te­jik de­ğe­ri olan, ama, ma­ale­sef, stand-by söz­leş­me­le­riy­le IMF'ye söz ve­ril­miş Halk Ban­ka­mız gi­bi, PET­KİM gi­bi, elek­tri­fi­kas­yon, ya­ni, TE­DAŞ ku­ru­mu­mu­zun da­ğı­tı­mı gi­bi, Te­kel gi­bi ku­rum­la­rı­mı­zı özel­leş­tir­di­ği­miz za­man, bu­ra­lar­dan da en az 20-30 bin va­tan­da­şı­mı­zı is­ter is­te­mez 4/C'ye ak­tar­mış ola­ca­ğız. Do­la­yı­sıy­la, 4/C'de­ki mağ­dur­la­rın sa­yı­sı bu yıl, 2007 yı­lın­da ola­ğa­nüs­tü ar­ta­cak. Ben, bu­ra­dan, bu özel­leş­ti­ri­le­cek ku­rum­lar­da­ki ça­lı­şan­la­rı­mı­zın bu mağ­du­ri­ye­ti ya­şa­ma­ma­la­rı için, şim­di­den cid­di bir di­renç gös­ter­me­le­ri ge­rek­ti­ği­ne gö­nül­den ina­nı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, eğer, bir dev­let, ken­di ça­lı­şa­nı­na, ka­rın tok­lu­ğu­na ça­lış­tır­ma an­la­yı­şıy­la "Ca­nım mec­bur­su­nuz. İş­te ku­ru­mu­nuz özel­leş­ti­ril­di. Hay­di siz de emek­li ola­na ka­dar sa­na bu­ra­da bir sos­yal gü­ven­lik ve­ri­yo­rum, da­ha ne is­ti­yor­sun." de­me hak­kı­na sa­hip de­ğil. Bun­la­rın on-on beş yıl, da­ha ön­ce ça­lış­tık­la­rı ku­rum­da bir ai­le dü­zen­le­ri var, bir ge­lir-gi­der he­sap­la­rı var, bir sos­yal ha­yat­la­rı var. Şim­di, bu in­san­la­rın bu sos­yal ha­yat­la­rı­nın ge­ri­sin­de "ka­rın tok­lu­ğu­na ye­ni­den ça­lış­tı­rı­yo­rum" şek­lin­de bir an­la­yış bun­la­rın psi­ko­lo­ji­le­ri­ni boz­du, bun­la­rın ya­şan­tı­la­rı­nı boz­du, bun­la­rın ai­le dü­zen­le­ri­ni boz­du. Her gün bi­ze bin­ler­ce bu ar­ka­daş­la­rı­mız­dan te­le­fon ge­li­yor. Ya­ni, 4/C'ye gö­re ça­lı­şan­lar ha­ki­ka­ten mağ­dur­lar. Bir si­ya­si ik­ti­da­rın yap­ma­sı ge­re­ken şey, bu ül­ke­nin mağ­dur in­san­la­rı­nın mağ­du­ri­ye­ti­ni an­la­mak ol­ma­lı. Ar­tık an­la­ma­nız la­zım, bu 4/C'li­le­ri ar­tık an­la­ma­nız la­zım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir di­ğe­ri, ka­mu ku­rum­la­rın­da ça­lı­şan ge­çi­ci iş­çi­le­re kad­ro ve­ri­le­ce­ği söy­len­di. Şim­di, an­lı­yo­rum ki, bu­ra­da da al­tı ay­dan faz­la ça­lı­şan­la­ra kad­ro ve­ri­le­cek, al­tı ay­dan da­ha dü­şük sü­re ça­lı­şan­lar bu kap­sa­mın dı­şın­da bı­ra­kıl­dı.

Şim­di, be­nim böl­gem­de, se­çim böl­gem­de, or­man­da ça­lı­şan­lar üç ay ça­lı­şı­yor, şe­ker fab­ri­ka­la­rın­da ça­lı­şan­lar iki ay ça­lı­şı­yor, de­ği­şik ku­rum­lar­da… Ya­ni al­tı ayı ge­çen yok. Be­le­di­ye­ler­de ça­lı­şan­lar da ya­zın iş­te üç ay, dört ay alı­yor­lar, ge­çi­ci ça­lış­tı­rı­yor­lar. Şim­di, al­tı ayın al­tın­da­ki­ne kad­ro ver­mez­se­niz, ye­ni Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı'na gö­re de, ya­ni ada­ma ça­lış­ma imkânı ver­mez­se­niz, eğer do­kuz bin iş gü­nü ta­mam­lat­ma­ya ça­lı­şır­sa­nız, bu in­san­la­rın emek­li ol­ma­sı fa­lan söz ko­nu­su ola­maz. Ya­ni, se­ne­de iki ay ça­lı­şa­cak adam, alt­mış gün­den do­kuz bin gü­nü ta­mam­la­ya­cak, emek­li ola­cak. Ada­ma di­yor­su­nuz ki: Se­ne­de iki ay ça­lış, iki ay son­ra ne ya­par­san yap! Tür­ki­ye'de 10 mil­yo­na ya­kın iş­siz in­san var. Di­ye­bi­lir­si­niz ki: Ca­nım ne ya­pa­lım imkânlar bu. İk­ti­dar ol­ma­nın özü de bu­dur za­ten. Bu so­run­la­rı bi­le­rek gel­di­niz, bu so­run­la­rı çö­ze­ce­ği­ni­ze söz ve­re­rek gel­di­niz; ee, çö­zün… İş­siz­lik sa­yı­sı düş­me­miş; ge­çi­ci iş­çi­le­re, iki ay­dan, üç ay­dan aşa­ğı ça­lı­şan iş­çi­le­re bir çö­züm bu­la­ma­mış­sı­nız ve bir­ço­ğu da, ha­ki­ka­ten bun­la­rın bir­ço­ğu da yıl için­de iş ala­mı­yor­lar. Ben, or­man­dan bi­li­yo­rum, adam beş se­ne, al­tı se­ne iki­şer, üçer ay ça­lış­mış, bir iki se­ne­dir de hiç iş gel­me­miş, sı­ra gel­me­miş. Ee, şim­di, böy­le bir du­rum­da, bu in­san­la­rın, ül­ke in­san­la­rı­nın, ça­lı­şan in­san­la­rın mut­lu ol­du­ğu­nu söy­le­mek müm­kün mü?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­leş­me­li per­so­ne­lin, da­ha doğ­ru­su 399 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me'yle KİT'ler­de söz­leş­me­li ça­lı­şan­la­rın da du­rum­la­rı iyi de­ğil. Ba­kın, on­lar da ora­da mü­hen­dis ola­rak, ka­mu ku­ru­mu avu­ka­tı ola­rak ve­ya "(II) sa­yı­lı cet­vel" de­di­ği­miz cet­vel­de ça­lı­şan in­san­la­rın da bir gü­ven­ce­le­ri yok. Do­la­yı­sıy­la, bu in­san­la­rın, bu­gün, bu ha­yat stan­dart­la­rın­da ken­di ha­yat­la­rı­nı de­vam et­tir­me imkânla­rı yok.

Şim­di, büt­çe, büt­çe, büt­çe… Ne­re­den ne­re­ye gel­dik di­yor­su­nuz. Ben, şu­nu söy­lü­yo­rum: "Millî ge­lir ki­şi ba­şı­na 5 bin do­lar" di­yor­su­nuz. Bı­ra­kın 5 bin do­la­rı, ge­lin şu 4/C'yle ça­lı­şan­la­ra, 2 ço­cuk, 1 ha­nı­mı, 4 ki­şi­lik bir ör­nek ai­le­de 2.500 do­lar ve­re­lim. Ne ya­par? 4 ki­şi, 2.500 do­lar­dan 10 bin do­lar, yıl­lık 10 bin do­lar. Ay­lı­ğı ne ya­par? 800-900 mil­yon li­ra­ya ge­lir; bu­nu ve­re­lim. Siz 5 bin di­yor­su­nuz ya, 5 bin­den vaz­geç­tik, bu­nun ya­rı­sı­nı ve­re­lim. 2.500 do­lar üze­rin­den 4 ki­şi­lik bir ai­le­ye, üc­re­ti böy­le he­sap­la­yın ve­ya Türk-İş'in ve­ya baş­ka ku­rum­la­rı­mı­zın ha­yat stan­dart­la­rı var, ya­ni, 4 ki­şi­lik bir ai­le­nin nor­mal in­san gi­bi ya­şa­ma stan­dar­dı ney­se, as­ga­ri­si­ni, onu be­lir­le­ye­lim.

MUS­TA­FA ÜNAL­DI (Kon­ya) - Na­sıl he­sap­la­na­cak?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, ku­rum­lar ver­gi­si­ni yüz­de 33 dü­şür­dük. Ya­ni, 3 mil­yar do­lar, 4 mil­yar do­lar ge­lir sağ­la­yan bir Te­le­kom'u alan­la­rın 1,5 mil­yar do­lar ver­gi ve­re­ce­ği bir ül­ke­de, 500 mil­yon do­lar, ku­rum­lar ver­gi­sin­de in­di­rim yap­tık. Ha, ver­gi­ler­den in­di­rim yap­mak doğ­ru mu­dur? Doğ­ru­dur, des­tek­li­yo­rum; ama, şu as­ga­ri üc­ret­ten ça­lı­şan­lar­dan da ver­gi al­ma­yı ar­tık kal­dı­ra­lım. Ya­ni, 380 mil­yon li­ra­nın için­den ve­ya 450 mil­yon li­ra­nın için­den ver­gi al­ma­ya kal­kar­sa­nız, on­dan son­ra da sos­yal dev­let der­se­niz, bu ayıp olur. Ya­ni, Har­ra­ri'den, 500 mil­yon do­lar Har­ra­ri'ye ver­gi mu­afi­ye­ti ge­ti­rir­ken…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Har­ra­ri de­ğil…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - …480 mil­yon li­ra brüt üc­ret­li­den, as­ga­ri üc­ret­ten ver­gi alır­sa­nız -5 mil­yon as­ga­ri üc­ret­le ça­lı­şan in­san var- bun­lar­dan ver­gi al­ma­ya kal­kar­sa­nız, bu­nun adı, fa­kir fu­ka­ray­la yol­da yü­rü­mek fa­lan ol­maz; bu­nun adı, Ofer'le yü­rü­mek, Har­ra­ri'yle yü­rü­mek, bir baş­ka­sıy­la yü­rü­mek olur. Ge­lin…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ha­ri­ri…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ge­lin… Ha­ri­ri mi, siz da­ha iyi bi­li­yor­su­nuz, ben çok mu­ha­tap ol­ma­dım, gö­rüş­me­dim.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Biz de mu­ha­tap ol­ma­dık…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Siz da­ha iyi bi­lir­si­niz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Siz, her gün be­ra­ber ol­du­ğu­nuz için is­mi­ni, soy is­mi­ni, ai­le soy kü­tü­ğü­nü fa­lan çok iyi bi­li­yor­su­nuz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Doğ­ru­su­nu öğ­re­nin ya­ni…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ben o ka­dar bil­mi­yo­rum.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Çok ayıp ya­ni, yan­lış ya­zıl­ma­sın di­ye söy­lü­yo­ruz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ben o ka­dar bil­mi­yo­rum. Te­şek­kür edi­yo­rum yi­ne de ha­tır­lat­tı­ğı­nız için; ama, ge­lin, on­lar­la yü­rü­mek­ten vaz­ge­çin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) - Evi­ni de bi­lir­ler!

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­mi­mi ar­ka­daş­lar!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - On­lar­la yü­rü­mek­ten vaz­ge­çin. 3 Ka­sım­da kim­ler­le yü­rü­dü­nüz­se on­lar­la yü­rü­me­ye de­vam edin, yok­sul­lar­la yü­rü­me­ye de­vam, fa­kir fu­ka­ray­la yü­rü­me­ye de­vam edin.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sü­ley­man Bey, bun­la­rı bı­rak, bu ede­bi­ya­tı bı­rak.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - On­lar­la yü­rü­ye yü­rü­ye siz yol­la­rı es­kit­ti­niz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Bı­ra­kın, on­lar­la yü­rü­mek si­zi bir ye­re gö­tür­mez. Siz­den ön­ce­ki­ler on­lar­la yü­rü­dü­ler, on­lar yo­lu­nu şa­şır­dı­lar, siz de ma­kas de­ğiş­tir­di­niz, on­lar­la yü­rü­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz. Be­nim te­men­nim, siz yo­lu­nu­zu şa­şır­ma­yın. Siz yo­lu­nu­zu şa­şır­ma­yın. Bu ül­ke he­pi­mi­zin. Siz de şa­şı­rır­sa­nız, bu ül­ke­nin gi­de­ce­ği yer uçu­ru­mun ba­şı olur, bu­ra­ya gö­tür­me­yin. Fa­kir fu­ka­ra­nın hak­kı­nı ve­rin. Bir şey mi di­yo­rum? 4/C'nin hak­kı­nı ha­yat stan­dar­dın­da ve­rin, 5 bin do­la­rın ya­rı­sı­nı 2.500 do­la­rı ve­rin, çok mu şey is­ti­yo­rum?

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa Eli­taş.

Sa­yın Eli­taş, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ya­sa­nın 24'ün­cü mad­de­si, ka­mu­da ça­lı­şan, be­le­di­ye­ler­de, özel ida­re­ler­de ça­lı­şan 657 sa­yı­lı Ka­nun'un 4/B ve 4/C mad­de­siy­le il­gi­li dü­zen­le­me­le­ri kap­sı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce ge­lip bu­ra­da ko­nu­şup, ko­nuş­tuk­tan son­ra gi­den de­ğer­li ko­mis­yon ar­ka­da­şı­mız Sa­yın Kum­ku­moğ­lu -ge­lir­ken te­le­viz­yon­da gör­düm- TBMM TV'yi, TRT 3'ü da­hi ya­nılt­mış­lar. Ba­kı­yo­rum, büt­çey­le il­gi­li ra­kam­la­rı söy­ler­ken: Flaş… Flaş… Flaş: Yüz­de 3, yüz­de 4... Yüz­de 3 ne? En yük­sek ma­aş alan dev­let me­mu­ru­na bi­rin­ci al­tı ay­da ya­pı­lan yüz­de 3, ikin­ci al­tı ay­da ya­pı­lan yüz­de 3. En dü­şük me­mur ma­aşı­na da yüz­de 4 + yüz­de 4.

Sa­yın Kum­ku­moğ­lu 22'nci mad­de üze­rin­de ko­nu­şur­ken, mad­de­nin 3'ün­cü fık­ra­sın­da ge­çen 2,5'u aş­ma­ma­sıy­la il­gi­li bir oran gör­müş, o oran üze­rin­de bü­tün ko­nuş­ma­la­rı­nı ya­pı­yor ve Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­si de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız, ama, mad­de­nin içe­ri­ğin­de­ki özü­nü tam ola­rak kav­ra­ya­ma­dı­ğın­dan do­la­yı, 2006 yı­lıy­la il­gi­li ra­kam­la­rı, san­ki 2007 gi­bi de­ğer­len­dir­me­ye ça­lı­şı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2006 yı­lın­da 2,5 + 2,5 ve­ril­miş, ama enf­las­yon far­kı da ila­ve edil­mek üze­re. Bi­rin­ci al­tı ay­da yak­la­şık 2,30 ci­va­rın­da enf­las­yon far­kı ve­ril­miş. İn­şal­lah, 2007 yı­lı­nın 4 Ocak ta­ri­hin­de TÜ­İK 2006 yı­lı­nın ikin­ci ya­rı­sı­nın enf­las­yon ra­kam­la­rı­nı açık­la­dı­ğın­da, ara­da­ki fark ney­se, iyi­leş­tir­mey­le il­gi­li fark da bu şe­kil­de ve­ri­le­cek. Ya­ni, Sa­yın Kum­ku­moğ­lu'nun söy­le­di­ği gi­bi, 3+3, 4+4 şek­lin­de­ki ifa­de­nin, ta­ma­men ken­di yan­lış an­la­ma­sı ve al­gı­la­ma­sın­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı bu­ra­da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, bi­raz ön­ce ko­nu­şan ve Sa­yın Ba­ka­na so­ru yö­nel­ten, so­ru yö­nel­tir­ken de Sa­yın Ba­ka­nın ver­di­ği ce­vap­lar çer­çe­ve­sin­de iti­raz­la­rı­nı di­le ge­ti­ren de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, aç­lık sı­nı­rıy­la il­gi­li, yok­sul­luk sı­nı­rıy­la il­gi­li bir ifa­de kul­lan­dı­lar. O ifa­de­de, şu­nu, 9 Ekim 2006 ta­rih­li, Tür­ki­ye Ka­mu-Sen'in yap­tı­ğı araş­tır­ma­nın son pa­rag­ra­fı­nı oku­yo­rum si­ze: "Ka­sım 2002 100 ola­rak ka­bul edil­di­ğin­de, Tür­ki­ye Ka­mu-Sen Ar-Ge Mer­ke­zi ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan aç­lık sı­nı­rı en­dek­si 156,9 olur­ken, Ka­sım 2002 100 ola­rak he­sap­la­nan TÜ­FE en­dek­si 151,06 ol­muş­tur." Ya­ni, dev­le­tin he­sap­la­dı­ğı TÜ­FE'den Ka­mu-Sen'in he­sap­la­dı­ğı yok­sul­luk sı­nı­rı en­dek­si yüz­de 5,84 ci­va­rın­da fark ver­miş. Dev­le­tin he­sap­la­dı­ğı TÜ­FE mik­ta­rı­na bak­tı­ğı­mız­da, dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, Ka­sım 2002 so­nun­dan 2006 yı­lı­na ka­dar yüz­de 52, Ka­mu-Sen'in he­sap­la­dı­ğı­nı de­ğer­len­dir­di­ği­miz za­man, yak­la­şık yüz­de 57.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce Sa­yın Ba­kan bir açık­la­ma­da bu­lun­du. Bu açık­la­ma­da…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ge­lir de 2.500'den 5 bi­ne çık­tı, onu da söy­le­yin! Ora­nı da söy­le!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Onu da is­ter­se­niz izah ede­yim.

Bu açık­la­ma­da, en dü­şük me­mur ma­aşı 2002 Ara­lık­ta 392 YTL iken, 2006 Ara­lı­ğın­da 765 YTL ol­muş, ya­ni, yüz­de 95'lik bir ar­tış. Or­ta­la­ma me­mur ma­aşı 578 YTL'den, 2006 yı­lın­da 995 YTL'ye çık­mış, ya­ni yüz­de 72'lik ar­tış. As­ga­ri üc­ret he­men he­men yüz­de 106 ci­va­rın­da net ar­tış, en dü­şük Bağ-Kur çift­çi emek­li ay­lı­ğı yüz­de 235 ci­va­rın­da ar­tış sağ­la­mış. Şim­di, Ka­mu-Sen'in yap­tı­ğı he­sa­ba gö­re, yüz­de 57'lik bir ar­tış, TÜ­FE'de, tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rın­da­ki ar­tış ve bi­zim ka­mu­da ça­lı­şan emek­li­si­ne, me­mu­ru­na ver­di­ği­miz ar­tı­şın en dü­şük ora­nı yüz­de 72.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, 2002 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­mız 180 mil­yar do­lar. 2006 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la ola­cak gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­mız 390 mil­yar do­lar. Bu ra­ka­mı 73 mil­yon in­sa­na böl­dü­ğü­müz za­man yak­la­şık 5.400 do­lar ci­va­rın­da ki­şi ba­şı­na bir ge­lir he­sa­bı müm­kün.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ta­mam 2 kat art­mış ya­ni.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ne­yin ol­du­ğu­nu, ba­kın, 2002 yı­lı so­nun­da bi­raz ön­ce…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız, bu­yu­run.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

2002 yı­lı so­nun­da­ki me­mur ma­aşı­nı, o dö­nem­de­ki Ara­lık 2002 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la Mer­kez Ban­ka­sı ku­ru 1 mil­yon 647 bin Türk Li­ra­sı. Düz he­sap ola­rak 1 mil­yon 650 bin ola­rak al­dı­ğı­mız­da, me­mur ma­aşı 238 do­lar imiş. Şu an­da or­ta­la­ma me­mur ma­aşı, bu­gün­kü, Sa­yın Ham­za­çe­bi bi­raz ön­ce­ki -iki üç sa­at ön­ce, bi­raz ön­ce di­yo­ruz, dört beş sa­at ön­ce­ki- ko­nuş­ma­sın­da 1,42 YTL ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti do­la­rın; ya­ni, 539 USD, do­lar.

Bu çer­çe­ve­de, or­ta­la­ma me­mur ma­aşı­nın dö­viz cin­sin­den 2002 yı­lı iti­ba­rıy­la ve 2006 ara­sın­da­ki far­kı yüz­de 106 ol­muş. As­ga­ri üc­re­tin dö­viz cin­sin­den ar­tı­şı, ba­kı­nız, as­ga­ri üc­ret 2002 yı­lı so­nun­da 112 do­lar iken, 2006 yı­lı so­nun­da 268 do­la­ra çık­mış. Ara­da­ki fark yüz­de 139 ar­tış ol­muş.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - De­mek ki, kur düş­tük­çe ge­lir art­mış. Bi­zim de de­di­ği­miz bu.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Ha­yır, bir da­ki­ka. As­ga­ri üc­ret…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş, te­şek­kür eder mi­si­niz Ge­nel Ku­ru­la efen­dim.

Bu­yu­run Sa­yın Eli­taş, Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - As­ga­ri üc­ret 112 do­lar­dan, Sa­yın Sa­rı­baş, as­ga­ri üc­ret 112 do­lar­dan 268 do­la­ra çık­mış.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ku­run düş­me­sin­den, bu ge­lir ar­tı­şı.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Sa­yın Sa­rı­baş, siz he­sap bi­len bi­ri­si­niz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Eli­taş, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür edip, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Bu­gün as­ga­ri üc­ret­li bir va­tan­daş çık­tı­ğı za­man as­ga­ri üc­re­tiy­le 268 do­lar ala­bi­lir mi? Bu 268 do­lar ile dün­ya­nın her ye­rin­de, 268 do­lar­lık mal ve hiz­met sa­tın al­ma imkânı­na sa­hip­tir.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ya­ban­cı­la­rın ma­lı­nı ala­bi­li­yor, yer­li ma­lı­nı ala­mı­yor.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - Türk pa­ra­sıy­la ola­nı Türk pa­ra­sıy­la alır, dö­viz­le ola­nı dö­viz­le alır.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Mus­ta­fa Bey, sen çok­tan Kay­se­ri'ye git­me­miş­sin.

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, büt­çe­mi­zin ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Her haf­ta Kay­se­ri'de­yim de­ğer­li Baş­ka­nım.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Val­la­hi çok­tan Kay­se­ri'ye git­me­miş­sin sen, Kay­se­ri'yi unut­muş­sun. Mah­vet­tin be­ni.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, so­ru-ce­vap iş­le­mi­ni ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Efen­dim, bi­raz ön­ce Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nım bu­ra­day­dı, keş­ke bu­ra­da ol­say­dı. Çok üzül­düm; ken­di­si, tüm üni­ver­si­te­le­re kad­ro ver­dik­le­ri­ni ve hiç­bir so­run ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­di.

Sa­de­ce şu­nu… Te­es­süf edi­yo­rum. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın dört se­ne ön­ce "bu­ra­da yan­gın var­dır, bu üni­ver­si­te­de", Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı "bu­ra­da yan­gın var­dır" de­me­si­ne rağ­men, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­ne tek ki­şi­lik kad­ro ver­me­me­sin­den do­la­yı, bu­ra­da ge­lip bu şe­kil­de ko­nuş­ma­sı­nı eleş­ti­ri­yo­rum. Bu­nun ce­va­bı­nı bu­ra­da ol­sa… Sa­yın Ba­ka­nım­dan so­ra­mam. Ken­di­si­ne, er­dem­li­lik açı­sın­dan, dü­rüst­lük açı­sın­dan, aca­ba, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­ne bir tek ki­şi­lik kad­ro ver­di mi? Bu­nun ne­de­ni­ni so­ru­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ke­leş, bu­yu­run efen­dim.

BİR­GEN KE­LEŞ (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, ben so­ru sor­mak için de­ğil, 23'ün­cü mad­de so­nun­da Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın adı­mı da ve­re­rek yap­tı­ğı suç­la­ma­yı ya­nıt­la­mak için söz al­dım. Ba­kan mad­de­yi an­la­ma­dı­ğı­mı ve yan­lış yo­rum yap­tı­ğı­mı söy­le­di.

Sa­yın Baş­kan, ge­rek Plan Büt­çe­de be­nim­le be­ra­ber ça­lı­şan­lar ge­rek Ge­nel Ku­rul­da be­ni iz­le­yen­ler, bil­me­di­ğim ko­nu­lar­da ko­nuş­ma­dı­ğı­mı ve bil­di­ğim ko­nu­la­rı da iyi bil­di­ği­mi bi­lir­ler.

Şim­di, ben de, 2547 sa­yı­lı Ya­sa'ya 5535 sa­yı­lı Ya­sa'nın 2'nci mad­de­siy­le ek­le­nen 53'ün­cü mad­de­yi ve de onun bir uzan­tı­sı olan, bu­gün in­ce­le­di­ği­miz 23'ün­cü mad­de­yi iyi bi­li­yo­rum.

Ka­li­te­ye önem ver­di­ği­ni söy­le­di Sa­yın Ba­kan. Hâlbu­ki, 53'ün­cü mad­de­de, da­ha ön­ce oku­du­ğum gi­bi, dok­to­ra­yı ta­mam­la­ya­ma­yan­lar, ge­ri çağ­rı­lan­lar, gö­rev­den atı­lan­lar… Bun­la­rın ka­li­te­yi tem­sil et­ti­ği herhâlde söy­le­ne­mez. Vak­ti­ni­zi al­ma­mak için hep­si­ni oku­ya­mı­yo­rum. İs­te­yen 53'ün­cü mad­de­ye ba­ka­bi­lir.

Ay­rı­ca, 23'ün­cü mad­de, sa­de­ce yurt…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ke­leş, bel­ki si­zi ikaz et­mem ge­re­kir­di, ama, bu oto­ma­tik, şu an­da sis­tem ça­lı­şı­yor, mik­ro­fo­nu­nu­zu ka­pat­tı. Açık­la­ma­nız ye­ter­li ol­du mu bil­mi­yo­rum…

BİR­GEN KE­LEŞ (İs­tan­bul) - Ol­ma­dı, bi­raz da­ha fır­sat ve­rir­se­niz…

BAŞ­KAN - Ama, şu an­da si­ze tek­rar aç­ma imkânım yok. Ka­lan sü­re olur­sa tek­rar si­zin mik­ro­fo­nu­nu­zu aça­yım.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­can.

BİR­GEN KE­LEŞ (İs­tan­bul) - Ne yap­mam ge­re­ki­yor?

BAŞ­KAN - Ka­lan sü­re olur­sa tek­rar si­zin mik­ro­fo­nu­nu­zu aça­rım.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - So­rum bir: İl özel ida­re­le­rin­de ça­lış­tı­rı­lan ge­çi­ci iş­çi­le­re kad­ro­ya ala­ca­ğız di­ye de­vam­lı va­at ve­ril­mek­te­dir. Ne za­man kad­ro­ya ala­cak­sı­nız?

So­rum iki: Ka­nu­nun be­şin­ci fık­ra­sın­da "söz­leş­me­li per­so­ne­le, TÜ­Bİ­TAK ha­riç, faz­la ça­lış­ma üc­re­ti öden­mez." de­nil­mek­te­dir. Bu, in­san hak­la­rı­na ay­kı­rı de­ğil mi­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Sa­yın Kı­lıç, bu­yu­run efen­dim.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir iki so­rum ola­cak.

Sa­yın Ba­kan, ka­mu ku­rum­la­rın­da ça­lı­şan per­so­ne­lin sta­tü­le­ri çok fark­lı: Söz­leş­me­li per­so­nel, ge­çi­ci per­so­nel, iş­çi­dir, dev­let me­mu­ru­dur, hiz­met alı­mı yo­luy­la ça­lı­şan per­so­nel. Bun­lar­la il­gi­li, per­so­nel dü­ze­niy­le il­gi­li ye­ni bir dü­zen­le­me yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Ya­ni, bu per­so­nel, ay­nı iş ye­rin­de ça­lı­şan, ay­nı sta­tü­de ça­lı­şan, an­cak, fark­lı üc­ret alan, fark­lı ça­lış­ma tar­zı­na uğ­ra­yan bu ki­şi­ler­le il­gi­li bir dü­zen­le­me yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Yi­ne, ge­çi­ci iş­çi­le­rin kad­ro­ya alın­ma­sı nok­ta­sın­da da­ha es­nek dav­ran­ma­yı, tüm ge­çi­ci iş­çi­le­rin kad­ro­ya alın­ma­sı için bir ça­lış­ma­nız var mı?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­bek, herhâlde -si­zin ye­ri­ni­ze Sa­yın Ke­leş- so­ru hak­kı­nı­zı dev­ret­ti­niz.

Bu­yu­run.

BİR­GEN KE­LEŞ (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim efen­dim.

Şim­di, di­yor ki efen­dim, YÖK'ün ni­te­lik kon­tro­lü ya­pa­ca­ğı­nı söy­lü­yor. "Olur" de­di­ği tak­dir­de ata­na­ca­ğı­nı söy­lü­yor. Ba­kın, hâlbu­ki di­yor ki, 53'ün­cü mad­de: "Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lun­ca ata­ma­sı uy­gun gö­rül­me­yen­ler­den yar­gı yo­lu­na mü­ra­ca­at et­me­yen­ler ve yar­gı yo­lun­da ve öğ­re­tim ele­ma­nı ola­rak atan­ma­la­rı uy­gun gö­rül­me­yen, yar­gı yo­lun­da da öğ­re­tim ele­ma­nı ola­rak atan­ma­sı uy­gun gö­rül­me­yen­ler şu ta­rih­te baş­vur­duk­la­rı tak­dir­de boş me­mur kad­ro­la­rı­na sı­nav şar­tı aran­mak­sı­zın ve açık­tan ata­ma­ya iliş­kin sı­nır­la­ma­la­ra ta­bi tu­tul­mak­sı­zın ata­nır­lar." di­yor. Ya­ni, la­yık gör­me­di­ği ki­şi­ler de bir şe­kil­de dev­let me­mu­ru olu­yor.

Sa­yın Baş­kan, tak­dir eder­si­niz ki, me­mu­ri­yet sı­na­vı­na tek­rar tek­rar gi­rip me­mur ol­ma şan­sı­nı el­de ede­me­yen mil­yon­lar­ca in­san bu­lu­nur­ken, bir züm­re­ye, hem de Ana­ya­sa'da­ki hü­küm­le­re rağ­men böy­le bir ay­rı­ca­lık ta­nı­mak, çok doğ­ru bir yak­la­şım de­ğil. "Eşit­siz­lik yok." di­yor. Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı kad­ro­la­rı­na sı­nav şar­tı aran­mak­sı­zın ve açık­tan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Yi­ne mik­ro­fon ke­sil­di.

Evet, te­şek­kür ede­rim siz­le­re.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben de 657'ye 4/B ve 4/C'yle il­gi­li şu so­ru­yu yö­nelt­mek is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nı­ma:

Sa­yın Ba­ka­nım, ma­lu­mu­nuz, ka­mu­da ça­lı­şan 200 bin ge­çi­ci iş­çi, kad­ro­ya alın­ma­sı nok­ta­sın­da Baş­ba­ka­nın ta­li­ma­tıy­la yo­ğun bir ça­lış­ma içe­ri­sin­de ko­mis­yon ku­rul­du. Ta­bii, bu ara­da, 1992'den bu­gü­ne ka­dar 13.500 in­sa­nı­mız, özel­leş­me son­ra­sı iş­siz ka­lan in­sa­nı­mız ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ve­ya ku­rum­la­rın­da is­tih­dam edi­li­yor. Bun­la­rın da kad­ro­ya alın­ma­sı nok­ta­sın­da olan ta­lep­le­ri­ni, Sa­yın Baş­ba­ka­nın du­rum tes­pi­ti nok­ta­sın­da bir ça­lış­ma ya­pıl­ma­sı­nı ten­sip et­ti. Bu nok­ta­da her iki ça­lış­ma da han­gi aşa­ma­da­dır? Bu­nun­la il­gi­li bil­gi al­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Evet, son bir so­ru kal­dı. Sü­re­miz dol­du, ama, ben o tak­dir hak­kı­mı kul­la­na­yım.

Sa­yın Koç­yi­ğit, bu­yu­run efen­dim.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben de Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir so­ru so­ra­ca­ğım: Sa­yın Ba­ka­nım, bi­lin­di­ği üze­re, teş­vik­li il sa­yı­sı ön­ce 11'di, da­ha son­ra bu 22'ye, 36 ve 49'a çı­ka­rıl­dı. Şu an­da kaç, unut­tum, ben de bi­le­mi­yo­rum. Böy­le­ce, il sa­yı­sı ge­ne­le ya­yı­la­rak bir yer­de çe­şi­din özü­ne ve ama­cı­na ay­kı­rı bir şe­kil­de ha­re­ket edil­miş­tir. Bu­nun so­nu­cun­da böl­ge­ler ara­sı ge­lir far­kı, ge­lir ma­ka­sı iyi­ce açıl­ma­ya baş­la­mış­tır. Böl­ge­ler ara­sı ge­lir da­ğı­lı­mı­nın den­ge­le­ne­bil­me­si için, ger­çek an­lam­da teş­vi­kin özü­ne, ru­hu­na uy­gun bir şe­kil­de böl­ge­sel ve sek­tö­rel baz­da ye­ni bir teş­vik ka­nu­nu ha­zır­la­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Koç­yi­ğit.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run efen­dim.

MİLLÎ SA­VUN­MA BA­KA­NI MEH­MET VEC­Dİ GÖ­NÜL (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­ka­nım, so­ru­la­rın ço­ğu tek­nik ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca ce­vap­lan­dı­rıl­ma­sı da­ha sıh­hat­li ve tat­min edi­ci olur dü­şün­ce­siy­le ya­zı­lı ce­vap ve­ril­me­si­ni tak­dir­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

25'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

İş­çi­lik öde­nek­le­ri ve ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rı­na iliş­kin esas­lar

MAD­DE 25- (1) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile 5018 sa­yı­lı Ka­nu­na ek­li (II) sa­yı­lı cet­vel­de yer alan ka­mu ida­re­le­ri, sü­rek­li iş­çi­le­ri ile otuz iş gü­nün­den faz­la sü­rey­le ça­lış­tı­ra­cak­la­rı ge­çi­ci iş­çi­le­ri, büt­çe­le­ri­nin (01.3) ile (02.3) eko­no­mik kod­la­rın­da yer alan öde­nek­le­ri aş­ma­ya­cak sa­yı ve/ve­ya sü­rey­le is­tih­dam ede­bi­lir­ler.

(2) Top­lu iş söz­leş­me­le­rin­den do­ğa­cak yü­küm­lü­lük­ler, ih­bar ve kı­dem taz­mi­na­tı öde­me­le­ri, as­ga­ri üc­ret ve si­gor­ta prim ar­tı­şı ne­de­niy­le mey­da­na ge­le­cek öde­nek nok­san­lık­la­rı Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­nin "Per­so­nel Gi­der­le­ri­ni Kar­şı­la­ma Öde­ne­ği" ile "Ye­dek Öde­nek" ter­tip­le­rin­de yer alan öde­nek­ler­den ak­tar­ma ya­pıl­mak su­re­tiy­le kar­şı­la­na­bi­lir. Bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len eko­no­mik kod­la­ra bu du­rum­lar dı­şın­da (söz ko­nu­su eko­no­mik kod­lar ara­sın­da­ki ak­tar­ma­lar ile bu kod­lar için bi­rim­ler ara­sı ak­tar­ma­lar ha­riç) hiç­bir şe­kil­de öde­nek ak­tar­ma­sı ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı gi­bi büt­çe­nin baş­ka ter­tip­le­rin­den iş­çi üc­re­ti ve faz­la sü­re­li ça­lış­ma ve/ve­ya faz­la ça­lış­ma üc­re­ti de öde­ne­mez. Bu fık­ra­da­ki kı­sıt­la­ma­lar, ken­di büt­çe ter­tip­le­rin­den ak­tar­ma ya­pıl­ma­sı ko­şu­luy­la TÜ­Bİ­TAK için uy­gu­lan­maz.

(3) Bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len ka­mu ida­re­le­ri­nin har­ca­ma yet­ki­li­le­ri, faz­la ça­lış­ma için ön­gö­rü­len öde­ne­ğe gö­re iş prog­ram­la­rı­nı yap­mak, bu öde­ne­ği aşa­cak şe­kil­de faz­la sü­re­li ça­lış­ma ve/ve­ya faz­la ça­lış­ma yap­tır­ma­mak ve er­te­si yı­la faz­la sü­re­li ça­lış­ma ve/ve­ya faz­la ça­lış­ma­dan do­la­yı borç bı­rak­tır­ma­mak­la yü­küm­lü­dür­ler. Dep­rem, yan­gın, su bas­kı­nı, yer kay­ma­sı, ka­ya düş­me­si, çığ ve ben­ze­ri afet­ler ne­de­niy­le yü­rür­lü­ğe ko­nu­la­cak Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­rar­la­rı uya­rın­ca yap­tı­rı­la­cak faz­la ça­lış­ma­lar ile faz­la ça­lış­ma üc­ret öde­me­le­ri­ne iliş­kin ila­ma bağ­lı borç­lar için ya­pı­la­cak ak­tar­ma­lar ha­riç faz­la sü­re­li ça­lış­ma ve/ve­ya faz­la ça­lış­ma üc­ret öde­me­le­ri için hiç­bir şe­kil­de öde­nek ak­tar­ma­sı ya­pı­la­maz.

(4) Bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len ka­mu ida­re­le­ri, büt­çe­le­ri­nin ge­çi­ci iş­çi­ler için ön­gö­rü­len öde­nek­le­ri ile sı­nır­lı ol­mak üze­re yıl için­de ay­lar iti­ba­rıy­la ça­lış­tı­ra­cak­la­rı ge­çi­ci iş­çi­le­re iliş­kin ge­çi­ci iş po­zis­yon sa­yı­la­rı ile bun­la­rın ça­lış­tı­rı­la­cak­la­rı bi­rim­le­re gö­re da­ğı­lı­mı­nı (mer­kez teş­ki­la­tın­da bi­rim­ler, taş­ra teş­ki­la­tın­da ise böl­ge ve il mü­dür­lü­ğü ola­rak) gös­te­ren cet­vel­le­ri, ya­pı­lan he­sap­la­ma­lar­la bir­lik­te, vi­ze edil­mek üze­re Ocak ayı so­nu­na ka­dar Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na gön­der­mek zo­run­da­dır­lar.

(5) Yu­ka­rı­da yer alan fık­ra­la­rın hü­küm­le­ri­ne ay­kı­rı uy­gu­la­ma­lar­dan ve öde­nek üs­tü har­ca­ma­dan ger­çek­leş­tir­me gö­rev­li­le­ri ile har­ca­ma yet­ki­li­le­ri so­rum­lu­dur.

(6) 190 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 2 nci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan bi­rin­ci fık­ra­da be­lir­ti­len ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın dı­şın­da ka­lan­lar, 1/1/2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren otuz iş gü­nün­den faz­la sü­re ile ça­lış­tı­ra­cak­la­rı ge­çi­ci iş­çi­le­re iliş­kin ge­çi­ci iş po­zis­yon sa­yı­la­rı ile ay­lar ve bi­rim­ler iti­ba­rıy­la da­ğı­lı­mı­nı, il­gi­li ba­kan­lı­ğın ona­yı alın­mak su­re­tiy­le, vi­ze edil­mek üze­re Ocak ayı so­nu­na ka­dar Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­na gön­der­mek zo­run­da­dır­lar.

(7) 190 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­nin 2 nci mad­de­sin­de be­lir­ti­len ka­mu ida­re, ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın, ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­lar, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­rar­la­rı ve­ya yı­lı prog­ra­mı ile ku­rul­ma­sı ve­ya ge­niş­le­til­me­si ön­gö­rü­len bi­rim­le­ri ile hiz­me­tin ge­rek­tir­di­ği zo­run­lu hal­ler için Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca ila­ve ge­çi­ci iş po­zis­yo­nu vi­ze­si ya­pı­la­bi­lir. Ye­ni vi­ze ta­lep­le­ri, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­ca Şu­bat, Ma­yıs, Ağus­tos ve Ka­sım ay­la­rın­da de­ğer­len­di­ri­lir. Bu fık­ra­da sa­yı­lan hal­ler dı­şın­da, 2006 yı­lın­da vi­ze edil­miş top­lam adam/ay sa­yı­la­rı­nı aşa­cak şe­kil­de ye­ni vi­ze ya­pı­la­maz. Vi­ze edil­miş bu­lu­nan ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rın­da, yıl için­de ku­rum­la­rın ih­ti­yaç duy­du­ğu po­zis­yon, yer, bi­rim ve ay­lık da­ğı­lım de­ği­şik­lik­le­ri ile po­zis­yon ip­tal­le­ri Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın uy­gun gö­rü­şü üze­ri­ne ya­pı­la­bi­lir.

(8) Ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri ve bağ­lı or­tak­lık­la­rı­nın 1/1/2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren otuz iş gü­nün­den faz­la sü­re ile ça­lış­tı­ra­cak­la­rı ge­çi­ci iş­çi­le­re ait ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rı, il­gi­li ba­kan­lı­ğın ve Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın (özel­leş­tir­me prog­ra­mı­na alı­nan­lar için Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın) ona­yı alın­mak su­re­tiy­le 31/1/2007 ta­ri­hi­ne ka­dar Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na vi­ze et­ti­ri­lir. Vi­ze edi­len ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rı Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­ca baş­ka un­van­lı ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rı ile de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir ve­ya ip­tal edi­le­bi­lir. Vi­ze et­ti­ri­len cet­vel­le­rin bir ör­ne­ği Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­na gön­de­ri­lir.

(9) Yu­ka­rı­da yer alan fık­ra­la­ra gö­re vi­ze iş­lem­le­ri ya­pıl­mak­sı­zın ge­çi­ci iş­çi ça­lış­tı­rı­la­maz ve her­han­gi bir öde­me ya­pı­la­maz.

(10) İl özel ida­re­le­ri ta­ra­fın­dan ça­lış­tı­rı­la­cak ge­çi­ci iş­çi­le­re ait ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rı İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın vi­ze­si­ne ta­bi­dir. Vi­ze edil­miş bu­lu­nan ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rın­da; po­zis­yon, yer, bi­rim ve ay­lık da­ğı­lım de­ği­şik­li­ği ile po­zis­yon ip­ta­li İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın uy­gun gö­rü­şü alın­mak su­re­tiy­le ya­pı­la­bi­lir. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na vi­ze yap­tı­rıl­mak­sı­zın ge­çi­ci iş­çi ça­lış­tı­rı­la­maz ve bun­la­ra her­han­gi bir öde­me ya­pı­la­maz. Norm kad­ro ça­lış­ma­la­rı so­nuç­lan­dı­rıl­ma­mış il özel ida­re­le­ri adı­na İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan vi­ze edi­len ge­çi­ci iş po­zis­yon­la­rı­na ait vi­ze cet­vel­le­ri­nin ve bu cet­vel­ler­de ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­le­rin bir ör­ne­ği Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na gön­de­ri­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Bay­ram Me­ral.

Sa­yın Me­ral, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım; büt­çe­nin 25'in­ci mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ay­rı­ca, yi­ne, söz­le­ri­me baş­lar­ken, ya­kın­da kut­la­ya­ca­ğı­mız Kur­ban Bay­ra­mı'nı ve bü­tün hal­kı­mın ye­ni yı­lı­nı kut­lu­yo­rum, ha­yır­lı ge­le­cek­ler di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir­çok ar­ka­da­şım gi­bi yir­mi dört sa­at gö­zü­nü yum­ma­dan bu­ra­da bek­le­yen ar­ka­daş­la­rı­nız­dan bi­ri­si de be­nim. Ge­rek siz ge­rek­se iz­le­yen ar­ka­daş­la­rım, ba­zen be­şin­ci vi­te­se ta­kar­sam ku­su­ra bak­ma­sın­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 25'in­ci mad­de­yi oku­du. Bu­nun özü şu: Bi­zim o ta­raf­ta bir zur­na­cı var­dı, "Dur ye­rin­de, dur ye­rin­de, kal­dır ayak­la­rı­nı vur ye­rin­de." Ya­ni, de­mek is­ti­yor ki, mev­sim­lik, mu­vak­kat iş­çi, 2006 yı­lın­da ne ise o ay­nı­sı de­vam ede­cek, adam/ay sa­yı­la­rı­na uya­cak­sın, vi­ze­ye uya­cak­sın, şa­yet da­imî iş­çi­ler­den emek­li olan var­sa, kı­dem taz­mi­na­tı ih­bar öne­li­ne yet­mi­yor­sa bu­ra­dan pa­ra ak­ta­ra­ca­ğız, onun dı­şın­da kuş uç­ma­ya­cak, ora­da­ki prog­ra­ma uya­cak­sı­nız. Faz­la me­sai yap­tı­ra­ma­ya­cak­sı­nız Afet İş­le­ri­nin dı­şın­da. Böy­le bir ku­ra­la bağ­lan­mış. Yal­nız ora­da bir şey dik­ka­ti­mi çe­ki­yor. Özel ida­re­ler­de­ki vi­ze­yi Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın, di­ğer bü­rok­rat­la­rın dı­şın­da bı­rak­mış­lar ve biz­zat İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nın im­za­sı­na sun­muş­lar. Aca­ba… Ora­da­ki ko­nu­nun de­ta­yı­na bi­raz son­ra gi­re­ce­ğim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, büt­çe gö­rüş­me­le­ri­ni adım adım iz­li­yo­rum. Siz­le­ri de din­li­yo­rum, sa­yın ba­kan­la­rı­mı­zı da din­li­yo­rum. Bu­ra­da bir yan­lış­lık var. Biz de bu Tür­ki­ye'yi ge­zi­yo­ruz. Ve söy­lü­yor­su­nuz "Tür­ki­ye gül­lük gü­lis­tan­lık. Fert ba­şı­na dü­şen millî ge­lir yok 5 bin do­lar ol­du, yok efen­dim 5.500 ol­du."

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di ba­kı­nız, 5 bin do­lar ol­sa da­hi, 1 mil­yon 430'la çar­par­san -ki, bu­gün­kü du­rum­da- 7 mil­yon 150 bin li­ra ya­par.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) - Ye­di bin...

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ele geç­me­si ge­re­ken pa­ra bu. So­ru­yo­rum bu­ra­da ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı­ma, so­ru­yo­rum bu­ra­da­ki de­ğer­li me­mur ar­ka­daş­la­rı­ma, 7 kü­sur mil­yon li­ra pa­ra alan, ce­bi­ne ko­yan var mı? Ben ce­bi­me gi­re­ni bi­li­rim. Bu­nu ko­nu­şu­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu söy­lü­yor­su­nuz. As­ga­ri üc­ret 380 li­ra, bu­nu bi­le bu­la­ma­yan­lar var. Siz­den ge­lip bu öl­çü­ler­de iş is­te­yen yok mu? Var, evet, evet. Aç­lık sı­nı­rı ne? Aç­lık sı­nı­rı 605 ye­ni Türk li­ra­sı. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ne­re­de ya­şı­yor­su­nuz!

 Bir şey da­ha var, ba­kı­nız, muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, bir şey da­ha var. Mu­vak­kat­la uğ­ra­şı­yor­su­nuz, emek­liy­le uğ­ra­şı­yor­su­nuz; bir şey da­ha var. Bu­nu bir­kaç de­fa gös­ter­dim. Si­zin Baş­ba­kan Yar­dım­cı­nız açık­la­ma yap­mış: -ben söy­le­mi­yo­rum- "18 mil­yon va­tan­da­şı­mız aç ge­zi­yor." Siz na­sıl, fert ba­şı­na dü­şen millî ge­li­rin 5.500, 5 bin do­la­ra çık­tı­ğın­dan bah­se­di­yor­su­nuz? Bu ne? 18 mil­yon va­tan­daş aç ge­ze­cek, bu­nu si­zin Baş­ba­kan Yar­dım­cı­nız söy­le­ye­cek, siz mut­lu­luk­tan, gü­zel­lik­ten bah­se­de­cek­si­niz. Yal­nız, yal­nız ora­yı tah­rip et­me­di­niz…

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Kim söy­le­miş?

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) - Han­gi Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Efen­dim, herhâlde ta­nır­sı­nız, bi­le­mi­yo­rum. Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­nız Ab­dül­la­tif Şe­ner söy­lü­yor, ben söy­le­mi­yo­rum. Eko­no­mi­den bir za­man­lar so­rum­lu Ba­kan.

Yal­nız, yal­nız, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­la­rı tah­rip et­me­di­niz. Ba­kı­nız, Sa­yın Baş­ba­ka­nım ne de­di: "Üç yıl hiç­bir şey bek­le­me­yin va­tan­da­şım. Üç se­ne son­ra cep­le­ri­niz do­la­cak." Ha­ni ne­re­de kal­dı?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Bir şey­le­rin de­ğiş­ti­ği­ni gör­mü­yor mu­su­nuz?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ne­re­de kal­dı? 5.500 do­la­ra çık­tık…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Ce­bi­niz do­la­cak di­ye bir şey söy­le­me­di.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Bu­ra­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız 7 mil­yon li­ra al­ma­ya baş­la­dı, cep­le­ri dol­du öy­le mi?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Gö­re­cek­si­niz!

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Öy­le mi? Bek­le… Öl­me eşe­ğim öl­me, yaz gel­sin yon­ca bi­çe­yim. Ne­re­ye ka­dar bek­le­ye­cek? Üç se­ne de­di­niz, üç… Bek­le, bek­le… Ne­re­ye bek­li­yor? Va­tan­da­şın…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Çar­pı­tı­yor­sun.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Yal­nız on­la­rı yok et­me­di­niz, ba­kı­nız: Çift­çi­yi ek­ti­ği­ne, biç­ti­ği­ne piş­man et­ti­niz. Çift­çi yok ol­du bu­gün. Köy­lü­yü sü­te, yu­mur­ta­ya has­ret et­ti­niz. Hal­kı ek­ti­ği­ne biç­ti­ği­ne, ta­rı­ma düş­man et­ti­niz, ama, ora­da ba­şa­rı­lı bir şey yap­tı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­zi kut­lu­yo­rum. Ta­rı­mı, hay­van­cı­lı­ğı öl­dür­dü­nüz ama, do­mu­zu, ayı­yı ko­ru­ma al­tı­na al­dı­nız. Resmî Ga­ze­te'de fii­len do­muz eti­nin Tür­ki­ye'de ye­ne­ce­ği­ni ser­best et­ti­niz. Kim­se do­mu­za do­ku­na­mı­yor. Şim­di, Kı­zıl­ca­ha­mam'da, Nal­lı­han'da köy­le­ri do­muz­lar is­ti­la et­ti, va­tan­daş da dı­şa­rı­ya çı­ka­mı­yor.

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Bu do­muz büt­çe­si mi, ben an­la­mı­yo­rum ki!

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Mev­sim­lik iş­çi­ler… İş­te, bi­raz ön­ce Sa­yın Di­van oku­du. Bir za­man­lar siz, Saa­det Par­ti­si dö­ne­min­de prim gün sa­yı­sı 5 bin­den 7 bi­ne çı­kar­ken, bi­zim­le bir­lik­te "Me­zar­da emek­li­li­ğe ha­yır!" de­yip, bu­ra­da şu kür­sü­yü kük­re­ten siz­ler de­ğil miy­di­niz? Prim gün sa­yı­sı 5 bin­den 7 bi­ne çık­tı­ğı za­man bu­nun adı me­zar­da emek­li­lik, 7 bin­den 9 bi­ne çı­kar­ken bu­nun adı ne de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım?

Üç ay ça­lı­şan bir iş­çi emek­li ola­bi­lir mi? Dört ay ça­lı­şan bir iş­çi emek­li ola­bi­lir mi? Bun­lar mil­yon­lar üze­rin­de kit­le… Efen­dim, şim­di gel­dik, ne ol­du? "2 bin ki­şi­yi kad­ro­ya ge­çi­re­ce­ğiz." "Yok, al­tı ayı­nı dol­du­ran­lar ge­çer, al­tı ayı­nı dol­du­ra­ma­yan­lar ka­lır." Pe­ki, beş ay yir­mi do­kuz gün olan ne ola­cak? Bu­nun öl­çü­sü ol­maz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Ta­rım­da, Or­man­da, şe­ker fab­ri­ka­la­rın­da, Te­kel­de, üni­ver­si­te­de, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da ça­lı­şan ne ka­dar mev­sim­lik, mu­vak­kat iş­çi var­sa, bu­ra­sı ka­mu­dur, dev­let­tir, dev­le­tin işi sü­rek­li­dir, bun­la­rın kad­ro­ya mut­la­ka geç­me­si ge­re­kir hiç­bir ayı­rım ya­pıl­ma­dan. Bu­ra­da, yi­ne bir iş­lem ya­pıl­ma­sı ge­re­kir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Mağ­dur et­ti­ği­niz, elin­den hak­kı­nı al­dı­ğı­nız, 4/C'le­ri de bun­lar­la bir­lik­te de­ğer­len­di­rip bun­lar da kad­ro­ya ge­çip sen­di­kal hak­la­rı­nın ve di­ğer hak­la­rı­nın ve­ril­me­si ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, es­na­fı ne yap­tı­nız, es­na­fı? Es­na­fı, hi­per­mar­ket­le­re, sü­per­mar­ket­le­re yem et­tir­di­niz. Es­naf, emek­li ol­muş, ne ol­muş? Ufak bir iş­ye­ri kur­muş. Ya­ni, kah­ve­de si­ga­ra ko­ku­sun­dan ak­şam­la­ra ka­dar otur­ma­sı mı ge­re­kir­di. Al­dı­ğı üç ku­ru­şa göz dik­ti­niz, yüz­de 33-yüz­de 39 ara­sın­da siz­den des­tek pri­mi ke­se­riz di­ye ya­sa çı­kar­dı­nız, Cum­hur­baş­ka­nı ge­ri çe­vir­di. İnat et­ti­niz, on­dan son­ra, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ge­ri çe­vir­di, otur­du­nuz. Ge­rek var mı bu­na de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Otur­du­nuz şim­di, eli­ni­zi ku­la­ğı­nı­zın di­bi­ne ko­yup dü­şü­nü­yor­su­nuz, al­tı ay mı uza­ta­ca­ğız, ye­di ay mı uza­ta­ca­ğız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - İm­ti­yaz yok Tür­ki­ye'de, im­ti­yaz is­te­mi­yo­ruz.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ba­kı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, me­mur­la­rı ko­nu­şu­yor­du­nuz bi­raz ön­ce bu­ra­da, me­mur­la­rı.

Şim­di, muh­te­rem ar­ka­daş­la­rım, ya­zık, gü­nah ve ayıp. Ben, 600 bin, 700 bin alı­yor de­mi­yo­rum, me­mu­run 1 mil­yon al­dı­ğı­nı söy­lü­yo­rum si­ze, or­ta­la­ma­sı, öy­le söy­lü­yo­rum. Yüz­de 2,5 ve­rir­se­niz ne olur bi­li­yor mu­sun: 25 li­ra. Bu­nun 10 li­ra­sı ke­sin­ti­le­re gi­der, 15 li­ra. Şu­ra­da, bu­nu mu tar­tı­şı­yor­su­nuz? Ya, si­zin, özel­leş­tir­me­den bi­ri­le­ri­ne kap­tır­dı­ğı­nız, ta­lan et­tir­di­ği­niz tril­yon­la­rı geç­ti. Ona bi­ri­niz ses çı­kar­mı­yor­su­nuz, onu ça­lan­la­rı, çal­dı­ran­la­rı al­kış­lı­yor­su­nuz; me­mu­ra, iş­çi­ye, emek­li­ye gel­di­ği za­man kı­ya­me­ti ko­pa­rı­yor­su­nuz. Ne yap­tı­nız emek­li­ye? Emek­li­ye ne yap­tı­nız? El­li de­fa, Ça­lış­ma Ba­ka­nı, TÜ­FE'den ala­cak­la­rı­nız var, öde­ye­ce­ğim de­di, on­dan son­ra ipe un ser­me­ye baş­la­dı. Ne yap­tı­nız emek­li­ye? Emek­li­ye, Bağ-Kur­lu­ya ver­di­ği­niz 10 li­ra, SSK emek­li­si­ne ver­di­ği­niz 13 li­ra, Emek­li San­dı­ğı­nın men­sup­la­rı­na ver­di­ği­niz 16 li­ra zam. Bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun ter­si­ni söy­le­yen var mı? Yok. Ne ol­du? Zen­gin et­ti­niz bun­la­rı! Şim­di, her şe­yi bı­rak­tık, dış kay­nak ge­le­cek, ya­tı­rım ya­pa­cak!

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Keş­ke imkânı­mız ol­sa da da­ha faz­la ver­sek.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ofer'e kap­tı­rır­ken imkânın var ama! 2 mil­yar bil­mem kaç yüz bin do­la­rı kap­tır­dın. Ora­ya imkânı­nız var! Ni­ye göz yu­mu­yor­su­nuz ona? Ora­ya var de­ğil mi? Ne olu­yor efen­dim? Dış kay­nak ge­li­yor. Ne ya­pı­yor dış kay­nak ge­li­yor? Ya­tı­rım ya­pı­yor. Han­gi­ni­zin ilin­de dış kay­nak­tan ya­pı­lan bir fab­ri­ka var, ba­na söy­le­ye­bi­lir mi­si­niz? Dış kay­nak ne yap­mış bi­li­yor mu­su­nuz? Gel­miş, se­fa gel­din, hoş gel­din.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Bi­le­cik'te var Sa­yın Me­ral. Bu­yu­run ge­lin.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Efen­dim, o eş de­ğer, or­tak­la­rıy­la var. Bö­lü­şen­ler­le var, var. Ben bi­li­yo­rum.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ha­yır, doğ­ru­dan fab­ri­ka ya­tı­rı­mı var.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ben bi­li­yo­rum. Bi­raz ön­ce bir mil­let­ve­ki­li çık­tı, şe­ker fab­ri­ka­sı­nı an­lat­tı. Bi­ri­si al­mış, o ka­dar kıs­met­li ki, ora­dan kay­mış, on­la­rın şir­ket­le­ri­ne gir­miş! Var böy­le, var. Ben…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Bu­yu­run ge­lin bir­lik­te zi­ya­ret ede­lim.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ba­kı­nız.. Ba­na öğ­ret­me. Ben ada­mın ci­ğe­ri­ni bi­li­rim. Be­nim öm­rüm o iş­ler­de geç­ti. Sen ba­na an­lat­ma bu­nu.

Ne ol­muş? Ba­kı­nız, Te­le­kom'u al­mış, Tel­sim'i al­mış, TÜP­RAŞ'ı al­mış, Şe­ker Fab­ri­ka­la­rı­nın bir bö­lü­mü­nü al­mış, Te­ke­li al­mış, Erdemir, Pet­rol Ofi­si, SE­KA, Sey­di­şe­hir… Bun­lar sa­tıl­mış. Ne ol­muş bu­ra­dan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Yet­me­miş. Ar­ka­sın­dan IMF'ye ye­ni bir mek­tup ve­ril­miş. Ha­ni IMF'den kur­tu­lu­yor­du­nuz ya! Ye­ni bir ni­yet mek­tu­bu ve­ril­miş, "şun­la­rı da özel­leş­ti­re­ce­ğiz." Ki­mi? Tür­ki­ye Şe­ker Fab­ri­ka­la­rı­nı, TE­DAŞ'ın bü­tün da­ğı­tım böl­ge­le­ri­ni, Sü­mer Hol­din­gi, Tür­ki­ye De­niz­ci­lik İş­let­me­le­ri­ni, Te­ke­li, PET­KİM'i, Mar­din Ma­zı­da­ğı Fos­fat Fab­ri­ka­sı­nı, Tür­ki­ye Halk Ban­ka­sı­nı ve Ka­ra­yol­la­rı­nın Zin­cir­li­ku­yu'da­ki o de­ni­ze na­zır ar­sa­sı­nı. Bu­ra­da, Ba­ka­na so­ru­yor­lar. Ki­me ver­di­niz onu, bi­li­yor mu­su­nuz? Onu ki­me ver­di­niz? Du­bai şeyh­le­ri­ne ver­di­niz. Gü­nah, gü­nah! Ora­da, ge­le­cek, Ka­ra­yol­la­rı­nın gü­zel te­sis­le­ri­ni yı­ka­cak, ku­le­ler ya­pa­cak, ku­le­ler! Ne ya­pa­cak? Se­kiz yıl­dız­lı otel! Kim ge­le­cek ora­ya? Şeyh­ler ge­le­cek. Se­nin o gü­ze­lim otel­le­rin ne ola­cak pe­ki? Dün­ya­nın pa­ra­sı­nı ve­ri­yor­su­nuz, o in­san­lar beş yıl­dız­lı otel yap­tı­rı­yor. On­lar ne ola­cak? Ne olur­sa ol­sun, iyi…

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, "Efen­dim, IMF'nin bor­cu­nu öde­dik." Dö­ne­mi­niz­de, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 17,8 mil­yar do­lar özel­leş­tir­me­den ge­lir sağ­lan­mış. Ne­re­ye git­ti bu pa­ra? Ya­tı­rım mı yap­tı­nız, her­han­gi bir yer­de fab­ri­ka mı dik­ti­niz? Ne­re­ye git­ti bu pa­ra? "IMF'nin bor­cu­nu öde­dik." De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, öy­le bir nok­ta­ya ge­tir­di­niz ki, ba­kı­nız ne ol­du -özel­leş­ti­ri­yor­su­nuz, gül­lük gü­lis­tan­lık- 28.894 ki­şi iş­ten atıl­mış; bun­la­rın bir bö­lü­mü git­miş, işe dön­müş de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 4/C mad­de; 14.777 iş­çi ka­pı­nın dı­şın­da kal­mış. O ka­pı­nı­zı ça­lan­lar var ya, ba­ğı­ran­lar var ya, ba­zen te­le­viz­yo­na çık­tı­ğım za­man ba­na da is­yan eden­ler var ya, iş­te o in­san­lar, 14.777 ki­şi dı­şa­rı­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım -bi­raz ön­ce onu söy­lü­yor­dum- ne ya­pı­yor şim­di dış kay­nak? 15 mil­ya­ra ya­kın bir kay­nak gel­miş. Tür­ki­ye'nin ne­re­sin­de gü­zel bi­na­lar var­sa, ara­zi­ler var­sa, 2 mil­yar do­la­rın üze­rin­de bu­ra­la­ra ya­tır­mış; onun ar­ka­sın­da, Ga­ran­ti Ban­ka­sı -dış kay­na­ğın yat­tı­ğı pa­ra­la­rı söy­lü­yo­rum- Fi­nans­bank, Dış­bank, Turk­cell, Te­le­kom, Ba­şak Si­gor­ta, Te­kel, Pet­rol Ofi­si ve bun­lar de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dış kay­na­ğın al­dı­ğı, üze­ri­ne otur­du­ğu ko­nu­lar. Şim­di, ar­ka­sın­dan, Halk Ban­ka­sın­dan son­ra Zi­ra­at Ban­ka­sı da ge­li­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iş­te si­zin ül­ke­ye ge­tir­di­ği­niz ko­nu­lar, sı­kın­tı­lar baş­lı­ca bun­lar. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ku­su­ra bak­ma­yın, si­zin Tür­ki­ye'ye ver­di­ği­niz za­ra­rı, ben ba­zen Mar­ma­ra dep­re­mi­ne ben­ze­ti­yo­rum.

Şim­di, ba­kı­nız, bir­kaç da so­ru sor­mak is­ti­yo­rum özel­lik­le. Te­ke­lin iç­ki bö­lü­mü­nü, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­kın bir ta­rih­te, tut­tu­nuz 292 mil­yon do­la­ra sat­tı­nız. Ara­dan bir müd­det geç­ti, yi­ne ay­nı, ha­ni o şe­ker fab­ri­ka­sı­nın işi gi­bi, yüz­de 90'ını 800 mil­yon do­la­ra bi­ri­ne sat­tı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız lüt­fen.

Bu­yu­run.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Tam gir­miş­tik işe.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Bor­sa­da­ki şir­ke­tin pay­la­rı kaç kat art­tı Me­ral Bey?

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­ade eder­se­niz, özel­lik­le bir ko­nu ka­fa­ma hep ta­kı­lır, bu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, çok şef­faf, çok dü­rüst özel­leş­tir­me yap­tı­ğı­nı­zı söy­lü­yor­su­nuz. Keş­ke öy­le yap­sa­nız da gö­zü­nüz­den öp­sem. Şu TÜP­RAŞ için ne di­yor­su­nuz, TÜP­RAŞ için? Şu Ofer'den, Ha­ri­ri'den fi­lan bah­se­di­yor­su­nuz da, bun­la­rı siz iyi ta­nı­yor­su­nuz.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ha­yır, o bah­set­ti.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Dost­lu­ğu­nu­za bir şey de­mi­yo­rum ama, bun­lar ma­lı gö­tü­rü­yor. Yüz­de 65,74'ünü bu Ofer'e, dost­la­rı­na 1 mil­yar 400 mil­yon do­la­ra sat­tı­nız mı sat­ma­dı­nız mı? Sat­tı­nız. Sen­di­ka iti­raz et­ti, yar­gı sa­hip çık­tı. Te­şek­kür ede­rim hâkim­le­re. Yüz­de 14,65'ini kaş­la göz ara­sın­da, ka­pı­lar ar­ka­sın­da İs­ra­il'e tek­rar sat­tı­nız. Gö­ren yok, bi­len yok, ba­ba ba­ba sat­tı! Ge­ri kal­dı mı yüz­de 51'i de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Yüz­de 51'ini…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, ek sü­re­niz de dol­du. Lüt­fen te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Yüz­de 51'i de­dik, bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Yüz­de 51'i 4 mil­yar 140 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. Ara­dan al­tı ay geç­me­di, ara­da­ki fark 2 mil­yar 700 kü­sur mil­yon do­lar. Ofer'e sa­tı­lan ha­riç de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu mu dü­rüst özel­leş­tir­me yap­mak? Kim ve­re­cek bu­nun he­sa­bı­nı? Do­lu bu­ra­sı, sı­ra gel­me­di, do­lu, do­lu şu­ra­sı. Şu­ra­da dün­ya ka­dar kap­tı­kaç­tı­lar var. Kap­tı­kaç­tı­yı bi­lir­si­niz; ka­pan ka­çıp gö­tü­rü­yor. Bu mu si­zin şim­di dü­rüst özel­leş­tir­me­niz? Han­gi bi­ri­si­ni an­la­ta­ca­ğım si­ze?

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Siz gi­rip al­say­dı­nız.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ba­kı­nız, gö­zü­nü sev­di­ğim… Şim­di Sa­yın Baş­kan "Bir­bi­ri­mi­zi bu sa­at­te üz­me­ye­lim." de­di. Ben sa­ba­ha ka­dar gö­zü­mü yum­ma­mı­şım, se­nin gi­bi ya­tıp ya­tıp gel­me­dim.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ha­yır, ben de bu­ra­day­dım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen…

Sa­yın Me­ral, te­şek­kür edi­niz Ge­nel Ku­ru­la; bu­yu­ru­nuz.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Edi­yo­rum efen­dim.

Bu­ra­da otu­ru­yo­rum, sırf, bu­ra­da­ki olup bi­ten­le­ri si­ze an­lat­mak, hal­kı­ma an­lat­mak…

FAT­MA ŞA­HİN (Ga­zi­an­tep) - Her­kes bi­li­yor bun­la­rı.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - AK Par­ti, eğer, maa­zal­lah, bu tem­po­ya de­vam eder­se, bu say­dı­ğım ge­ri ka­lan mü­es­se­se­le­ri de bi­ri­le­ri­ne kap­tı­ra­cak.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAY­RAM ALİ ME­RAL (De­vam­la) - Ma­lı­nı­za sa­hip çı­kın, bu­nu an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sa­yın Me­ral, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Öz­can.

Sa­yın Öz­can, bu­yu­run efen­dim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı büt­çe­si yö­ne­ti­mi­nin ta­sa­rı­sı­nın 25'in­ci mad­de­si hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün, Lo­zan'ın kah­ra­ma­nı, İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı Say­gı­de­ğer İnö­nü'nün ölüm yıl dö­nü­mü, 33'ün­cü yıl dö­nü­mü. Bi­raz ön­ce Anıt­ka­bir'de, hem Ata­türk'ümü­zün hem de İnö­nü'mü­ze rah­met­ler ve say­gı­lar sun­ma­ya git­miş­tim. Ru­hu şad ol­sun, top­ra­ğı bol ol­sun ve şu­nu söy­le­dim: "Sa­yın kah­ra­man­la­rı­mız, bü­yük­le­ri­miz, kur­ta­rı­cı­la­rı­mız, bu ül­ke, ger­çek­ten, si­zin bı­rak­tı­ğı­nız bir du­ru­ma ge­tir­mek için ça­ba­lı­yo­ruz, Mec­lis­te de ça­ba­lı­yo­ruz, hal­kın içe­ri­sin­de de." di­ye, tek­rar içi­miz­den ant iç­tik. Bu­nun için, siz­ler Ofer­le­re de sat­sa­nız, Du­bai şeyh­le­ri­ne de sat­sa­nız, bu ül­ke, na­sıl Kur­tu­luş Sa­va­şı'nda­ki in­san­la­rın bu ül­ke­ye sa­hip çık­tı­ğı gi­bi, bu­gün de bu ül­ke­yi se­ven in­san­la­rın, ina­nı­yo­ruz ki, sa­hip çı­ka­cak­lar­dır.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - "Top­ra­ğı bol ol­sun." yal­nız, gay­ri­müs­lim­ler için söy­le­nir, onu dü­zel­tin.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ru­hu şad ol­sun. Her­kes için söy­le­nir, ölen in­san­lar için, "Her­ke­sin top­ra­ğı bol ol­sun." de­ni­lir. Si­zin ka­fa­nı­za gö­re de­ğil, be­nim an­la­yı­şı­ma gö­re.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Öy­le di­yor­sun, ayıp edi­yor­sun bak, o laf… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, lüt­fen…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­çi­le­rin so­run­la­rı den­di.

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) - Ne ka­dar he­ye­can­lı­sın.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ger­çek­ten, iş­çi­ler sı­kın­tı içe­ri­sin­de. Mec­lis­te­ki, baş­ta…

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) - Sa­yın Baş­kan, on­la­rın baş­ka va­zi­fe­si yok mu?

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… Sa­yın Tir­ya­ki, lüt­fen… Sa­yın Öz­can'ı din­le­ye­lim.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­can.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, ar­ka­daş­la­rı­mız ar­tık mes­lek hâli­ne ge­tir­miş, söz at­maz­lar­sa can­la­rı sı­kı­lı­yor. Onun için, ge­le­cek­te, ga­li­ba, Sa­yın Ge­nel Baş­kan­la­rı­na ya­ran­mak için mi bu ka­dar söz atı­yor­lar an­la­ya­mı­yo­rum. Kork­ma­yın, hiç­bi­ri­niz ya­rın o sı­ra­lar­da ol­ma­ya­cak­sı­nız ne ka­dar söz atar­sa­nız.

Bu­gün iş­çi­le­rin so­ru­nu­nu gö­rü­şü­yo­ruz, bu­gün 2007 büt­çe­si­ni ko­nu­şu­yo­ruz. Siz iş­çi­le­re ne ver­di­niz, ne ile övü­nü­yor­su­nuz? Bir iş­çi, bu­gün, Kur­ban Bay­ra­mı ge­li­yor, önü­müz­de, bir kur­ban alıp ke­se­bi­le­cek imkânı var mı? Siz Mec­lis­ten baş­la­yın. 4/C'ye gö­re ça­lı­şan in­san­la­ra, bu yıl­ba­şın­da, bu Bay­ram­da izin ver­di­niz, gön­der­di­niz. Bu in­san­lar na­sıl ta­til ya­pa­cak, na­sıl bay­ram­la­şa­cak, na­sıl gi­dip de -dol­muş pa­ra­sı ve­ya­hut da oto­büs pa­ra­sı bu­lup da- ai­le­si­nin ve bü­yük­le­ri­nin el­le­ri­ni öpe­cek­ler?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Si­zin yü­zü­nüz­den.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Biz­le­rin de­ğil.

Bu­gün, eğer, bu in­san­la­rın, Mec­lis­ten baş­la­mak üze­re, 4/C ile ça­lı­şan, ger­çek­ten üç ay ça­lı­şan ge­çi­ci iş­çi­le­rin so­run­la­rı­na eğer ku­lak ver­mi­yor­sa­nız bu bi­zim de­ğil, bu, AKP Hükûme­ti­nin yü­zün­den­dir, biz­le­rin de­ğil.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­çi­le­rin "şu ka­dar emek­li ma­aşı alı­yor, şu ka­dar bil­mem ça­lış­ma üc­re­ti alı­yor" di­ye yüz­de 3'le, 4'le ve­ya­hut da ar­tı 3 ve 4'le ne­ler de­ğiş­ti­re­cek­si­niz? Bir dol­muş pa­ra­sı far­kı var mı?

Do­ğal ga­za kaç zam yap­tı­nız? Yi­ye­cek­ler­den, ne ka­dar zam­lı ol­du­ğu­nu, yüz­de 18'in al­tın­da, yi­ye­cek­le­rin, da­ha faz­la al­tın­da fi­yat far­kı ol­ma­dı­ğı­nı gör­me­di­niz mi? Hiç çar­şı­ya pa­za­ra çık­tı­nız mı? Çık­ma­dı­ğı­nız için el­bet­te ki iş­çi­le­rin pe­ri­şan­lık içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu gör­mü­yor­su­nuz.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Pa­ha­lı mı seb­ze, mey­ve?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Seb­ze, mey­ve­yi, Sa­yın An­tal­ya'da­ki­ler, ye­tiş­ti­ri­yor­su­nuz, ama ora­da­ki ga­ri­ban­lar o seb­ze­yi yi­ye­mi­yor. Çün­kü, o çift­çi­yi de pe­ri­şan et­ti­niz. Çift­çi­yi de pe­ri­şan et­ti­niz, köy­lü­yü de pe­ri­şan et­ti­niz, muh­tar­la­rı da pe­ri­şan et­ti­niz.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Muh­tar­la­rı pe­ri­şan mı et­tik?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Evet, muh­tar­la­rı da pe­ri­şan et­ti­niz, me­mu­ru da pe­ri­şan et­ti­niz. Et­me­di­ği­niz ne var? An­cak, si­zin, sa­de­ce piş­man et­me­di­ği­niz, Ofer, Du­bai şey­hi, Ber­lus­co­ni gi­bi dost­la­rı­nı­zın dı­şın­da baş­ka kim­se­le­ri gö­zü­nüz gör­mez.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Yap­ma Al­lah aş­kı­na!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Çün­kü, iş­çi­yi gör­mez­si­niz, me­mu­ru gö­re­mez­si­niz. Bu­gün, so­ru­yo­rum Sa­yın Ba­kan… Keş­ke Millî Eği­tim Ba­ka­nı bu­ra­da ol­say­dı. Ma­li­ye Ba­ka­nı di­yor ki: "Öğ­ret­men­le­rin ek ders üc­re­ti ko­nu­sun­da her­han­gi bir, sa­ati­ni 10 YTL'ye çı­ka­ra­ca­ğız di­ye bir söz ver­me­dim" de­ni­li­yor. Millî Eği­tim Ba­ka­nı da di­yor ki: "Ma­li­ye Ba­ka­nı…" Han­gi­niz doğ­ru söy­lü­yor­su­nuz, hal­ka han­gi­niz doğ­ru söy­lü­yor­su­nuz? Hal­kı da böy­le kont­rpi­ye­de bı­rak­ma­yın. O me­mur­la­rı, o öğ­ret­men­le­ri sı­kın­tı içe­ri­sin­de bı­ra­ka­rak bir­bi­ri­ni­ze to­pu atar­sa­nız, de­mek ki, hükûmet içe­ri­sin­de de bir uyum­suz­luk ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

REM­Zİ­YE ÖZ­TOP­RAK (An­ka­ra) - Hiç­bir uyum­suz­luk yok.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­çi­le­ri­mi­zin, ge­çi­ci ola­rak ça­lı­şan iş­çi­le­rin… Üç ay ça­lı­şı­yor, on­dan son­ra do­kuz ay yi­yor. Bun­lar na­sıl ge­çi­ni­yor hiç, hiç duy­du­nuz mu? Al­tı ay ça­lı­şı­yor, al­tı ay boş ge­zi­yor. Bu ai­le­le­ri­nin sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu gör­mü­yor mu­su­nuz? Şim­di, çık­tı­nız "200 bin ki­şi işe ala­ca­ğız, per­so­nel ola­rak kad­ro ve­re­ce­ğiz" de­ni­li­yor. Bu, se­çim ya­tı­rı­mı mı, ger­çek­ten cid­di ola­rak ya­pa­cak mı­sı­nız?

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - On­lar si­zin dö­ne­mi­niz­de. ANAP…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ni­ye yap­ma­dı­nız da se­çim yı­lı­na er­te­le­di­niz? Dört bu­çuk yıl­dan be­ri ik­ti­dar­da biz de­ğil, siz­ler­di­niz. İn­şal­lah, Ana­va­tan Par­ti­si ik­ti­da­ra gel­di­ğin­de o iş­çi­le­re ver­miş ol­du­ğu sö­zü ye­ri­ne ge­ti­re­cek. Eli­ni­zi de sal­la­sa­nız, ko­lu­nu­zu da sal­la­sa­nız gi­de­cek­si­niz. Hiç­bir şan­sı­nız yok. Çün­kü, hiç­bir yer­de yok­su­nuz. Hal­kın için­de yok­su­nuz.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Ha­yal gö­rü­yor­sun, ha­yal! Öy­le bir şey yok!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ha­ya­li kim gö­re­ce­ği­ni gö­re­ce­ğiz. O san­dık­ta halk öy­le du­yar­lı ola­cak ki…

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - San­dık açıl­sın gö­re­cek­sin!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Sen, es­na­fı pe­ri­şan eden, dükkânla­rı­nı ka­pa­tan es­na­fı, kur­ban pa­ra­sı bu­la­ma­yan me­mu­run, iş­çi­nin, emek­li­nin… Pa­ra­sı­na göz dik­ti­ğin o emek­li­ler si­ze öy­le ders ve­re­cek ki, siz­ler de bel­ki o san­dı­ğın içe­ri­sin­de gö­mü­le­cek­si­niz, da­ha da çık­ma­ya­cak­sı­nız.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Siz ders al­dı­ğı­nız için bi­li­yor­su­nuz bun­la­rı!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, kim yan­lış ya­pı­yor­sa, el­bet­te der­si­ni alır. Der­si­ni al­mak zo­run­da. Hal­ka yan­lış ya­pıl­maz.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Siz bi­li­yor­su­nuz bun­la­rı!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Halk ge­le­ce­ği­miz ve en bü­yük gü­ven­ce­miz o halk­tır. O halk­tan ka­ça­rak bir ye­re va­ra­maz­sı­nız. Bu­gün ik­ti­da­rı kul­la­nır­sı­nız, be­le­di­ye­le­ri kul­la­nır­sı­nız, bas­kı ya­par­sı­nız. Aman ço­cu­ğum iş­te di­ye se­si­ni çı­kar­maz, me­mur di­ye se­si­ni çı­kar­maz ama, san­dık­ta öy­le bir ses çı­ka­ra­cak­lar ki, bel­ki bir atom bom­ba­sın­dan da­ha faz­la ses çı­ka­ra­cak­lar­dır, ina­nı­yo­ruz.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Han­gi par­ti­den Mec­li­se gir­miş­tin, onu söy­ler mi­sin!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ben, hu­kuk sa­va­şı, hu­ku­kun ol­du­ğu yer­de va­rım.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Onu söy­le­yin, söy­le­yin onu!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, lüt­fen…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ön­ce, şu, hu­kuk de­nil­di­ğin­de ak­lı­nı­za şu, özel­lik­le bu kad­ro­laş­ma ge­li­yor.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) - Onu söy­le­yin!

BAŞ­KAN - Sa­yın Ter­zi­ba­şı­oğ­lu, lüt­fen!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - O kad­ro­laş­ma ko­nu­sun­da, ken­di adam­la­rı­nı­zı ge­tir­mek için hu­ku­ku hi­çe say­dı­nız. Ha­ni ge­nel mü­dür­lük­ler ata­ya­cak­tı­nız, bil­mem ne… Hep­si vekâle­ten ba­kı­yor. Asa­le­ten ni­ye ba­kıl­mı­yor, atan­mı­yor?

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Esa­le­ten de­ğil, asa­le­ten…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­mek ki, ka­fa­nı­za gö­re, ye­ri­ne uy­gun, li­ya­kat­ten uzak… Ger­çek­ten sı­kın­tı­lı ol­du­ğu­nu­zu gö­rü­yor­su­nuz. Onun için laf at­ma­yın, la­fın al­tın­da ka­lır­sı­nız. Çün­kü, laf atan­lar, hiç­bir za­man için ba­şa­rı­lı ol­ma­dı, on­lar bu­gün Mec­li­sin dı­şın­da­dır, ya­rın siz­ler de dı­şın­da ola­cak­sı­nız. Laf­la pey­nir ge­mi­si yü­rü­mü­yor, ic­ra­ata ba­kı­yo­ruz. Siz iş­çi­ye ne ver­di­niz, me­mu­ra ne ver­di­niz, köy­lü­ye ne ver­di­niz de bu­gün övü­nü­yor­su­nuz, laf ata­rak ken­di ken­di­ni­zi avut­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz!

Ön­ce iş­çi­le­rin emek­li­lik­le­ri­ne ba­kın. Bir emek­li, maa­şıy­la ne­re­ye gi­de­bi­lir, han­gi ta­ti­li ya­pa­bi­lir, han­gi ço­cu­ğu­na ye­ni bir bay­ram­lık el­bi­se ala­bi­lir?

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Ge­ce uyu­ma­yıp din­le­sey­di­niz, sa­ba­ha ka­dar an­lat­tık.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bir me­mur, bir emek­li­ye gi­din, gi­din de bir so­run. Bir es­na­fa gi­din, ke­penk­le­ri ka­pat­tır­dı­nız. 200 bi­nin üze­rin­de es­na­fın ne­re­dey­se ke­pen­gi… 189.301'i, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı söy­le­di, "ka­yıt­la­rı si­lin­di" di­ye. Ni­çin si­lin­di bun­la­rın ka­yıt­la­rı? El­bet­te, ver­gi­si­ni, si­gor­ta­sı­nı, muh­ta­sa­rı­nı, sto­pa­jı­nı öde­ye­me­di­ği için ka­pat­mak zo­run­da kal­dı.

Siz, eğer, es­na­fın du­ru­mu­nu bil­sey­di­niz, es­na­fın bu sı­kın­tı­la­rı­nı gör­sey­di­niz, o bü­yük ma­ğa­za­la­rın, o bü­yük şa­şa­lı ma­ğa­za­la­rın açı­lış­la­rı­na gi­de­rek kü­çük es­na­fı re­ka­be­te bo­ğup ve öl­dür­me­le­ri­ne, mah­vol­ma­la­rı­na se­bep ol­maz­dı­nız.

İş­te ba­kı­yo­ruz ic­ra­at­la­rı­nı­za, kre­di kart­la­rıy­la il­gi­li bü­tün me­mur­lar, iş­çi­ler borç­lan­dı. Ço­ğu ne­re­dey­se eşin­den, yu­va­sın­dan ay­rıl­dı, in­ti­ha­ra ka­dar git­ti. "Biz fa­iz­le­ri dü­şür­dük" di­yor­su­nuz. Ma­ale­sef, bu ko­nu­da da sı­fır not al­dı­nız ik­ti­dar ola­rak.

MUS­TA­FA ATAŞ (İs­tan­bul) - Ne­re­de ya­şı­yor­su­nuz siz?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz Tür­ki­ye'de ya­şı­yo­ruz da, fe­za­da ya­şa­yan­lar, millî ge­li­rin 5.500 do­lar ol­du­ğun­dan avu­nan­la­ra sor­mak la­zım. Biz­le­rin cep­le­rin­de yok, ga­li­ba siz­le­rin cep­le­rin­de var­dır, çün­kü siz­le­rin cep­le­ri­ne, bi­ri­le­ri, bu dost­la­rı­nız ge­tir­di, Du­bai şeyh­le­ri ge­tir­di, Ber­lus­co­ni'ler, Pu­tin'ler mi ge­tir­di cep­le­ri­ni­ze? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MU­ZAF­FER KÜL­CÜ (Ço­rum) - Ayıp olu­yor, ayıp olu­yor!

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Doğ­ru­la­rı söy­le!

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - İf­ti­ra edi­yor­sun!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Bi­zim ce­bi­miz­de o pa­ra yok, o 5.500 do­lar yok.

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Ne de­di­ği­ni bil­mi­yor­sun, ağ­zın­dan çı­ka­nı ku­la­ğın duy­sun!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Onun için ra­hat­sız­lan­ma­yın, ra­hat­sız­lan­ma­yın, bay­ra­ma gi­di­yo­ruz. Bay­ra­ma gi­di­yo­ruz, bi­raz da­ha sa­bır­lı olun. O in­san­la­rın çığ­lık­la­rı­nı gö­re­cek­si­niz, bay­ram…

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Ne de­di­ği­ni bil­mi­yor­sun be!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Ön­ce, ko­nuş­ma­yı, ge­lir…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­can…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

Sa­yın Öz­can, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, kim­se­yi tah­rik et­mi­yo­ruz, biz bay­ra­ma gi­di­yo­ruz, ba­rış is­ti­yo­ruz, siz­le­rin tu­tup da ulu or­ta laf at­ma­sıy­la bi­zi sus­tu­ra­maz­sı­nız.

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sar­hoş mu­sun?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Biz, mu­ha­le­fe­tiz, de­mok­ra­si­nin ve hu­ku­kun ge­re­ği ney­se onu ya­pı­yo­ruz. Ora­da laf ata­rak bir ye­re va­ra­maz­sı­nız. Siz hal­ka laf atı­yor­su­nuz, siz hal­ka laf atı­yor­su­nuz!

HA­SAN Bİ­LİR (Ka­ra­bük) - Halk sen mi­sin?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - Halk­tan ka­çı­yor­su­nuz. Onun için, ba­ğı­ra­rak bir şe­yi çö­ze­mez­si­niz!

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Hal­kın se­ni seç­ti­ği yer­de dur!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, önü­müz­de­ki yıl­ba­şı­nı ve Kur­ban Bay­ra­mı'nın bü­tün hal­kı­mı­za esen­lik­ler ge­tir­me­si, sağ­lık­lar ge­tir­me­si ve iyi gün­ler­de, tat­lı gün­ler­de, her­ke­sin mut­lu ol­ma­sı di­le­ğiy­le, bü­tün Mec­li­se ve hal­kı­mı­za say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Onun için, ra­hat­sız ol­ma­yın, eli­ni­zi çarp­ma­yın, halk si­ze öy­le bir şa­mar vu­ra­cak ki, al­tın­dan da kal­ka­ma­ya­cak­sı­nız. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Ne de­di­ği­ni bil­mi­yor­sun be! Ağ­zın­dan çı­ka­nı ku­la­ğın duy­sun!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­kin ola­lım.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na Bi­le­cik Mil­let­ve­ki­li Fah­ret­tin Poy­raz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Poy­raz, bu­yu­run.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Say­gı­de­ğer Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; büt­çe ka­nu­nu­nun 25'in­ci mad­de­si hak­kın­da şah­sım ola­rak söz al­dım. Ön­ce­lik­le, he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la, sev­gi­le­rim­le se­lam­lı­yo­rum.

İş ar­tık büt­çe ka­nu­nu olun­ca, ko­nu­lar da ar­tık dal­dan da­la, her ko­nu­ya ge­çi­yor. Ya­ni, ben, bu­ra­da, ba­zen laf at­ma­ya­yım di­ye ken­di­mi zor tu­tu­yo­rum, ama ba­zen öy­le bir nok­ta­ya ge­li­yor ki, ar­ka­daş­la­rı­mız ne ko­nuş­tu­ğu­nun bi­le far­kın­da de­ğil­ler. Ya­ni, Millî Mü­ca­de­le'mi­zi ve­ren, Kur­tu­luş Sa­va­şı'mı­zın ön­der­le­ri­ni bu­ra­da anar­ken bi­le "top­ra­ğı bol ol­sun" ifa­de­si­ni kul­la­nı­yor­lar. Ar­ka­daş­lar, ya­ni, han­gi kül­tür­de ya­şı­yo­ruz? "Top­ra­ğı bol ol­sun" ifa­de­si, biz­de Os­man­lı'dan ge­len bir de­yim­dir ve gay­ri­müs­lim­ler için kul­la­nı­lan bir ta­bir­dir. Ya­ni, bu­nu tu­ta­nak­la­ra geç­mek için, özel­lik­le söy­lü­yo­rum.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) - O sa­na gö­re, o se­nin ka­fa­na gö­re…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ya­ni, lüt­fen… Ba­na gö­re­si yok. Ya­ni, Türk kül­tü­rün­de bu böy­le­dir. Lüt­fen…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Gay­ri­müs­lim de bu ül­ke­nin va­tan­da­şı, Türk va­tan­da­şı, her­kes bu ül­ke­nin va­tan­da­şı.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ha­yır, ben bir şey de­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz… Sa­yın Poy­raz, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ama, ko­nuş­tu­ğu­nuz ki­şi İs­met İnö­nü…

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Ata­türk gay­ri­müs­lim mi? İnö­nü gay­ri­müs­lim mi?

BAŞ­KAN - Sa­yın Poy­raz, o ko­nu an­la­şıl­dı, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ney­se, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, mu­ha­le­fet söz­cü­le­ri­ni din­le­di­ği­miz za­man, zan­ne­der­si­niz ki, ta­ma­men kap­ka­ran­lık, her şey bit­miş, sı­fı­rı tü­ket­miş bir ül­ke­de ya­şı­yor­su­nuz. Hal­bu­ki, ben, ar­ka­daş­la­rı­mı­za şu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: 3 Ka­sım ön­ce­si Tür­ki­ye'nin hâli ney­di, şim­di ne­re­de­yiz? Bi­ze, ıs­rar­la, Kay­se­ri Mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız Mus­ta­fa Bey, ra­kam­la­rı, Türk li­ra­sı cin­sin­den an­lat­tı, kü­mü­la­tif enf­las­yon­la me­mu­ra ne ver­dik, as­ga­ri üc­ret­li­ye ne ver­dik, Bağ-Kur emek­li­si­ne ne ver­dik, muh­ta­ra ne ver­dik, tek tek söy­le­di. Bak­tı ki an­la­şıl­mı­yor, bir de do­la­ra çe­vir­di, do­lar ba­zın­da an­lat­tı; ge­ne der­di­mi­zi, ge­ne me­ra­mı­mı­zı an­la­ta­ma­dık. Ya­ni, Tür­ki­ye'de, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de eğer Türk­çe ko­nu­şa­rak an­la­şa­ma­ya­cak­sak, is­ter­se­niz bun­dan son­ra İn­gi­liz­ce ko­nuş­ma­ya baş­la­ya­lım ve­ya bir baş­ka dil­le ko­nuş­ma­ya baş­la­ya­lım. Ma­ale­sef, ra­kam­la­rı ko­nuş­tu­ru­yo­ruz, ge­ne an­la­şa­mı­yo­ruz. Ya, bu ül­ke­de, 3 Ka­sım ön­ce­sin­de… Şöy­le bir ha­fı­za­nı­zı yok­la­yın. Siz, şim­di, emek­li ma­aş­la­rı­nı şu ka­dar mı ar­tır­dı­nız, bu ka­dar mı ar­tır­dı­nız… O ta­rih­te, emek­li ma­aş­la­rı üç ay son­ra öde­ne­cek mi, öden­me­ye­cek mi tar­tı­şı­lı­yor­du ar­ka­daş­lar. Ya­ni "yi­ği­di öl­dür, hak­kı­nı ye­me" de­miş­ler.

Sa­yın Bay­ram Me­ral çık­tı, özel­leş­tir­me­yi bir peş­keş­miş gi­bi or­ta­ya koy­du.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Ay­nen öy­le.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bü­tün özel­leş­tir­me iha­le­le­ri, med­ya­nın önün­de, her­ke­sin ka­tı­lı­mı­na açık bir şe­kil­de ya­pıl­dı, açık bir şe­kil­de ger­çek­leş­ti­ril­di.

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) - Sen öy­le zan­ne­di­yor­sun, sen öy­le zan­ne­di­yor­sun.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ha­yır, öy­le zan­net­mi­yo­ruz.

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) - Za­ten öy­le zan­net­ti­ği­niz için bu iş­ler böy­le ol­du.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Eğer, var­sa, şu an­da "ben gi­re­me­dim" di­yen bir fir­ma var­sa, onun da yo­lu açık, yar­gı yo­lu açık.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Şart­la­rı­nı ayar­lı­yor­su­nuz, şart­la­rı­nı… Baş­tan, şart­la­rı, gi­re­cek in­san­la­ra gö­re ayar­lı­yor­su­nuz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Yar­gı yo­lu açık. Çı­kar der ki: Ben şu iha­le­ye gi­re­me­dim. Gi­der iti­ra­zı­nı ya­par. De­ni­yor ki: İş­te, 200 mil­yon do­la­ra alın­dı, bil­mem 600 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. Ya ar­ka­daş­lar, 3 Ka­sım ta­ri­hin­de bor­sa 10 bin­li ra­kam­lar­day­dı, 9 bin­le­re düş­tü. Bor­sa bu ül­ke­de 42 bin­le­ri gör­dü. Bu ne an­la­ma ge­lir?

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sen herhâlde ak­şam­dan uyu­ma­dın, uyu­yor­sun hâlâ!

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, lüt­fen...

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - He­sap ki­tap bi­len ar­ka­daş­lar...

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Uyu­yor­sun sen hâlâ!

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, sa­kin olu­nuz.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - He­sap ki­tap bi­len ar­ka­daş­lar bi­lir ki, bor­sa­da­ki his­se de­ğer­le­ri, şir­ket de­ğer­le­ri en az 4 kat art­tı an­la­mı­na ge­lir.

Şim­di, he­sap ki­tap or­ta­da. Ya­ni, öy­le söy­lü­yo­ruz ol­mu­yor, böy­le söy­lü­yo­ruz ol­mu­yor.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Yal­nız, bun­lar iki fark­lı dö­nem­de ol­ma­dı, çok kı­sa bir sü­re­de ol­du.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Efen­dim Ha­ri­ri is­mi­ni bi­le bu­ra­da po­le­mik ko­nu­su yap­tı­nız. Ya, Ha­ri­ri kim­dir?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Dos­tu­nuz (!)

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ha­ri­ri Or­ta Do­ğu'da -ha­tır­la­yı­nız, ha­fı­za­nı­zı yok­la­yı­nız- Lüb­nan Baş­ba­ka­nıy­dı ve şu an­da­ki Lüb­nan'da­ki kri­tik du­rum­da, Ha­ri­ri sui­kas­tı, bü­tün dün­ya­da si­ya­set ya­pan her­ke­sin bil­di­ği bir isim hâli­ne gel­di. Ya­ni, bu is­mi bil­mi­yor­sa­nız, siz ken­di­niz­den uta­nın, lüt­fen bi­zi ayıp­la­ma­yın.

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) - Ne ala­ka­sı var?

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben sö­zü­mü faz­la uzat­ma­ya­ca­ğım.

Ben büt­çe­mi­zin, AK Par­ti İk­ti­da­rı bi­rin­ci dö­ne­mi­nin son büt­çe­si­nin -in­şal­lah ikin­ci ve üçün­cü dö­nem­ler ge­le­cek­tir- ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Rü­ya gö­rü­yor­sun, rü­ya! Ha­yal gö­rü­yor­sun, ha­yal! Ak­şam uyu­ma­dı­ğın bel­li olu­yor!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (De­vam­la) - Ge­le­cek olan Kur­ban Bay­ra­mı'mı­zın mil­le­ti­mi­ze ve İs­lam âle­mi­ne ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni, ye­ni yı­lı­mı­zın da mil­le­ti­mi­ze ve tüm in­san­lı­ğa mut­lu­luk­lar, gü­zel­lik­ler ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Gel sen o özel­leş­tir­me­yi Ba­lı­ke­sir SE­KA'da gör. 1,5 tril­yo­na al­dı­lar 2 bin dö­nüm ara­zi­yi.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, lüt­fen… Ni­ye yük­sek ses­le ba­ğı­rıp du­ru­yor­su­nuz?

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ko­nuş­ma! 1,5 tril­yo­na al­dı­lar 2 bin dö­nüm ara­zi­yi.

BAŞ­KAN - Lüt­fen... Lüt­fen...

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Bil­mi­yor­san öğ­re­ti­riz sa­na. Fah­ret­tin, sen Sa­yış­tay­cı­sın, ama biz de ma­li mü­şa­vi­riz, çe­kir­dek­ten gel­dik. Bu işi öğ­re­ti­riz.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­za, lüt­fen da­ha say­gı­lı olu­nuz, ifa­de­le­ri­ni­zi gü­zel kul­la­nı­nız.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ya­ni, o, se­nin ken­di ter­ci­hin, is­te­di­ğin gi­bi ha­ka­ret ede­bi­lir­sin.

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ba­lı­ke­sir SE­KA 1,5 tril­yon li­ra­ya git­ti.

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ko­nuş­ma! Al­bay­rak­la­ra ve­ril­di!

BAŞ­KAN - Sa­yın Koç­yi­ğit, bu­yu­run efen­dim.

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ko­nuş­ma! İki­de bir de laf atı­yor­sun ora­dan.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, fır­sat ve­rir­se­niz, ar­ka­daş­la­rı­mız so­ru­la­rı­nı sor­sun­lar. Lüt­fen...

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ha­di be ko­nuş­ma! Bir şey bil­mi­yor­sun, ko­nuş­ma!

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler...

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ya­lan mı söy­lü­yo­ruz?

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç­yi­ğit.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ya­lan mı söy­lü­yo­ruz? 1,5 tril­yo­na sa­tıl­ma­dı mı?

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sa­tıl­ma­dı mı?

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Biz AK Par­ti­li de­ği­liz, si­zin yan­da­şı­nız de­ği­liz biz!

ZE­YİD AS­LAN (To­kat) - Sen alay­dın sen!

BAŞ­KAN - Sa­yın grup baş­kan­ve­kil­le­ri… Sa­yın To­puz… Lüt­fen… Lüt­fen Sa­yın De­ve­ci­ler.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum.

So­ru­mu so­ru­yo­rum.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Ke­mal hak­lı! Hal­kın yü­re­ği ya­nı­yor!

NU­RET­TİN AK­TAŞ (Ga­zi­an­tep) - Çık dı­şa­rı!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ha­re­ket yap­ma!

NU­RET­TİN AK­TAŞ (Ga­zi­an­tep) - Din­go­nun ahı­rı mı bu­ra­sı!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ge­ce­kon­du fi­ya­tı­na ver­di­niz! Ya­zık be!

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Koç­yi­ğit.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­ka­nım, so­ru­mu he­men so­ru­yo­rum.

Ge­çi­ci köy ko­ru­cu­la­rı çok zor ko­şul­lar al­tın­da gö­rev yap­mak­ta­dır­lar. Bun­la­rın te­da­vi ve sağ­lık gi­der­le­riy­le, öz­lük ve emek­li­lik­le­ri­ni dü­zen­le­yen bir ya­sal ça­lış­ma var mı­dır, açık­lar mı­sı­nız?

Son so­rum: Ül­ke­miz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bun­lar, bir kı­sım mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın siz­le­re ma­ale­sef aziz­li­ği­dir. Sa­yın Koç­yi­ğit, mik­ro­fon oto­ma­tik ola­rak ka­pan­dı, ama Ge­nel Ku­rul­da böy­le bir üs­lup yok, ba­ğı­ra­rak ça­ğı­ra­rak da kim­se kim­se­yi sus­tu­ra­maz. Sa­yın De­ve­ci­ler, dik­ka­ti­ni­ze su­na­rım.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ya­lan söy­le­me­sin­ler o za­man! Ya­nılt­ma­sın­lar va­tan­da­şı!

BAŞ­KAN - Kim­se­yi "ya­lan söy­le­di" di­ye it­ham et­me! Gi­der­sin ko­nu­şur­sun!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Bir da­ire fi­ya­tı­na git­ti Ba­lı­ke­sir! 2 bin dö­nüm ara­zi­si var.

BAŞ­KAN - Bu­ra­da, ba­kın, gru­bu­nuz adı­na so­ru hak­kı­nız var, şah­sı­nız adı­na so­ru hak­kı var, çı­kar­sı­nız ko­nu­şur­su­nuz. Kim­se­nin siz­den de öğ­ret­men­lik der­si al­ma­ya hak­kı da yok­tur, bu­nu da öğ­re­nin! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, tu­ta­nak­la­ra geç­me­si açı­sın­dan söy­lü­yo­rum. Sa­yın Baş­ka­nım, de­vam ede­yim mi et­me­ye­yim mi?

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Tu­ta­nak­la­ra, bir ke­re, Ana­va­tan Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Öz­can, rah­met­li İnö­nü'yü -bir Ma­lat­ya mil­let­ve­ki­li ola­rak bu­nu di­le ge­tir­mek is­te­dim, ama- bir şe­kil­de top­ra­ğı bol ol­sun, rah­met ey­le­sin tar­tış­ma­sı­nın ya­pıl­ma­sı­na çok üzül­düm. İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı­mız rah­met­li İnö­nü'yü say­gıy­la anı­yor, bir Ma­lat­ya mil­let­ve­ki­li ola­rak, ama bu şe­kil­de bir tar­tış­ma­ya, Sa­yın Öz­can'ın dü­rüst­çe söy­le­di­ği bir şe­ye Sa­yın Fah­ret­tin Üs­tün'ün o şe­kil­de ce­vap ver­me­si­ne son de­re­ce üzül­düm. (CHP sı­ra­la­rın­dan "Üs­tün de­ğil, Fah­ret­tin Poy­raz" ses­le­ri) İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zı rah­met­le anı­yor ve Mec­lis tu­ta­nak­la­rı­na geç­me­si için bir Ma­lat­ya mil­let­ve­ki­li ola­rak ken­di­siy­le gu­rur du­yu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan iki so­rum var.

Hükûmet, Mec­lis­te büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin baş­la­dı­ğı 27 Ka­sım gü­nü…

BAŞ­KAN - Ar­ka­daş­lar, sa­yın mil­let­ve­ki­li­ni din­le­ye­lim.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim.

...IMF'ye ver­di­ği ni­yet mek­tu­bun­da, ay­rı­lan ka­mu per­so­ne­li­nin ye­ri­ne yal­nız ya­rı­sı ka­dar, yüz­de 50'si ka­dar ye­ni per­so­nel ala­ca­ğı yö­nün­de bir ta­ah­hüt­te bu­lun­du mu? Geç­miş yıl­lar­da bu yüz­de 80 idi. Şim­di ne­den, yal­nız­ca yüz­de 50 ye­ni per­so­nel alı­na­bi­le­cek ka­mu ke­si­mi­ne?

İkin­ci so­rum da şu: Yi­ne, ay­nı mek­tup­la IMF'ye KDV de­ği­şik­li­ği ya­pıl­ma­ya­ca­ğı yö­nün­de bir ta­ah­hüt ve­ril­di mi?

Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Koç­yi­ğit, so­ru sor­ma fır­sa­tı­nız ol­ma­mış­tı. Bu­yu­run, mik­ro­fo­nu­nu­zu aç­tım. Lüt­fen, so­ru­nu­zu so­ru­nuz.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım, so­ru­mu tek­rar­lı­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, ge­çi­ci köy ko­ru­cu­la­rı çok zor ko­şul­lar al­tın­da gö­rev yap­mak­ta­dır­lar. Bun­la­rın te­da­vi ve sağ­lık gi­der­le­riy­le, öz­lük hak­la­rı­nı ve emek­li­lik­le­ri­ni ya­sal bir gü­ven­ce­ye ka­vuş­tur­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Ül­ke­miz­de dış borç­lan­ma ge­le­nek­sel ola­rak ka­mu ağır­lık­lı ol­du­ğu hâlde, son yıl­lar­da özel­lik­le, özel sek­tör ağır­lık­lı bir dış borç­lan­ma ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu özel sek­tör ağır­lık­lı dış borç­lan­ma­yı bir risk un­su­ru ola­rak al­gı­lı­yor mu­su­nuz? Ay­rı­ca, bu özel sek­tör ağır­lık­lı dış borç­lan­ma­yı Ha­zi­ne ga­ran­ti­si al­tı­na al­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Koç­yi­ğit.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ SA­VUN­MA BA­KA­NI MEH­MET VEC­Dİ GÖ­NÜL (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­ka­nım, so­ru­lar önem­li. Da­ha sağ­lık­lı bil­gi ala­bil­me­le­ri için sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­ril­me­si­ni tak­dir­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

26'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

DÖR­DÜN­CÜ KI­SIM

Çe­şit­li Hü­küm­ler

Ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra üye­lik

MAD­DE 26- (1) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile özel büt­çe­li ida­re­ler ta­ra­fın­dan, ka­nun, ka­rar­na­me ve ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­lar ge­re­ği üye olu­nan ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar dı­şın­da­ki ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra, ge­rek­li öde­ne­ğin te­mi­ni hu­su­sun­da Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın uy­gun gö­rü­şü alın­ma­dan üye olu­na­maz ve ka­tıl­ma pa­yı ile üye­lik ai­da­tı adı al­tın­da her­han­gi bir öde­me ya­pı­la­maz.

(2) Ha­zi­ne ve Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lık­la­rı­nın ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­lar, ka­nun ve ka­rar­na­me­ler­le Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti adı­na üye ol­du­ğu ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra iliş­kin iş­lem­le­ri­ne (ka­tıl­ma pa­yı öde­me­le­ri da­hil) bu mad­de hük­mü uy­gu­lan­maz.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Gök­han Dur­gun.

Sa­yın Dur­gun, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA GÖK­HAN DUR­GUN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan, siz­le­ri sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­gün, Tür­ki­ye'de, şu an­da, bu Mec­lis­te de­mok­ra­tik bir çer­çe­ve­de si­ya­set ya­pa­bi­li­yor­sak, Tür­ki­ye de­mok­ra­tik ve la­ik bir hu­kuk ül­ke­siy­se, bu­nun ya­ra­tıl­ma­sın­da Ata­türk'ten son­ra en bü­yük eme­ği ve kat­kı­sı olan, bü­yük as­ker, bü­yük si­ya­set ada­mı, İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı­mız Sa­yın İs­met İnö­nü'yü say­gıy­la anı­yo­rum, önün­de şük­ran­la eği­li­yo­rum. Bu­gün sa­bah­le­yin de, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­yın Ali To­puz'un baş­kan­lı­ğın­da, bir mil­let­ve­ki­li he­ye­ti ar­ka­daş­la­rı­mız­la, Anıt­ka­bir'de­ki tö­ren­ler­de bu gö­re­vi­mi­zi par­ti ola­rak, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zı tem­si­len ye­ri­ne ge­tir­miş­ler­dir.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) - Biz de var­dık.

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Tek­rar, İs­met İnö­nü'yü say­gı, şük­ran ve sev­giy­le anı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Baş­ka­na bir öne­rim var: Lüt­fen, had­di­mi aş­tı­ğı­mı dü­şün­me­sin, ama, büt­çe­yi gö­rü­şü­yo­ruz, Mec­lis­te ço­ğun­luk yok. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı bu­ra­da de­ğil. Bü­rok­rat ar­ka­daş­la­rı­mız, biz­ler, eme­ği ge­çen tüm in­san­lar yir­mi dört sa­at­ten faz­la­dır ça­lı­şı­yor­lar. Bir fab­ri­ka­da da­hi, üre­tim ya­par­ken iki var­di­ya olur, üç var­di­ya olur, bir mik­tar din­len­me ara­sı bı­ra­kı­lır. Ar­ka­daş­la­rı­mız, dı­şa­rı­da mil­let­ve­kil­le­ri­miz uyu­yor­lar. Çağ­rı üze­ri­ne ge­lip, san­ki rü­ya­day­mış gi­bi, bir oy kul­la­nıp tek­rar ge­ri uy­ku­ya ge­çi­yor­lar. Böy­le bir man­za­ra. Hiç hoş ol­ma­yan, hiç uy­gun ol­ma­yan, Tür­ki­ye gi­bi, eko­no­mi­si­nin, ta­rı­mı­nın, iş­siz­li­ğin, is­tih­da­mın, is­tik­ra­rın çok bü­yük sı­kın­tı ya­şa­dı­ğı bir or­tam­da önü­müz­de­ki dö­ne­min büt­çe­si­ni ha­zır­lı­yo­ruz ve böy­le bir or­tam­da ha­zır­lı­yo­ruz. Ben, bun­dan, bü­yük üzün­tü du­yu­yo­rum. Eğer Sa­yın Baş­kan uy­gun gö­rür­se, bir mik­tar ara ve­rir­se, Sa­yın Ba­kan da bu­ra­ya ge­lir­se, hem bi­zi de ay­dın­lat­mış olur hem biz de eleş­ti­ri­le­ri­mi­zi Sa­yın Ba­ka­na an­lat­mak du­ru­mun­da ka­la­bi­li­riz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye'nin or­tak ol­du­ğu, üye ol­du­ğu bir­ta­kım ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar var. Bun­la­rın içe­ri­sin­de bir kıs­mı­nı sa­ya­rak özel­lik­le­ri­ni an­lat­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

Ak­de­niz Ti­ca­ret ve Sa­na­yi Oda­la­rı Bir­li­ği var, ge­nel­lik­le eko­no­mik ve sos­yal iş bir­li­ği­ni ge­liş­tir­mek üze­re ku­rul­muş­tur. As­ya Kal­kın­ma Ban­ka­sı var, yi­ne, eko­no­mik, sos­yal ge­liş­me­le­ri sağ­la­mak için ku­rul­muş­tur. Av­ru­pa Kal­kın­ma Fo­nu var, yi­ne, ay­nı amaç­la ku­rul­muş­tur. Av­ru­pa Kon­se­yi var, yi­ne, eko­no­mik ve sos­yal ge­liş­me­le­ri ve üye­le­rin iş bir­li­ği­ni sağ­la­mak ama­cıy­la ku­rul­muş­tur. Dün­ya­da ba­rış ve gü­ven­li­ği ko­ru­mak üze­re Bir­leş­miş Mil­let­ler var­dır. Bun­la­rın, ta­bii, üye sa­yı­la­rı fark­lı. Dün­ya Sağ­lık Ör­gü­tü var­dır, dün­ya­da­ki sağ­lık so­run­la­rı­nı in­ce­le­mek ve bu ko­nu­da ge­rek­li ça­lış­ma­la­rı yap­mak ve öne­ri­ler­de bu­lun­mak üze­re. Dün­ya Ti­ca­ret Ör­gü­tü var, yi­ne, ti­ca­re­tin ve mev­zu­atın ge­liş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da des­tek ver­mek üze­re. Eko­no­mik İş­bir­li­ği Ör­gü­tü var. OECD var, Eko­no­mik İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma Teş­ki­la­tı var. Ulus­la­ra­ra­sı Ça­lış­ma Ör­gü­tü var, ILO. Ulus­la­ra­ra­sı Pa­ra Fo­nu var, IMF, ki, çok üze­rin­de ko­nu­şu­lan bir ör­güt. Av­ru­pa Ulus­la­ra­ra­sı Si­vil Ha­va­cı­lık Ku­ru­lu­şu var, Eu­ro­con­trol. Bun­la­rın he­men he­men hep­si­ne Tür­ki­ye üye.

An­cak, Eu­ro­con­trol ku­ru­lu­şu ko­nu­sun­da çok il­ginç bir ge­liş­me var, bu­nu siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. San­ki, Tür­ki­ye bu ku­ru­lu­şa, bu önem­li ku­ru­lu­şa hiç üye de­ğil­miş gi­bi ya da üye ol­du­ğu­nun bi­lin­cin­de ol­ma­dan bel­li ta­vır­lar ser­gi­le­mek­te. Ne­dir bu ku­ru­luş? Mer­ke­zi Brük­sel'de olan bir ku­ru­luş. Ma­as­tricht Av­ru­pa sa­ha­sı­nı kon­trol eden bir mer­ke­zi var. Lük­sem­burg'da ha­va tra­fik ele­ma­nı ye­tiş­ti­ren bir ko­le­ji var. Al­man­ya'da bil­gi­sa­yar üni­te­le­ri var. Fran­sa, Çek Cum­hu­ri­ye­ti, Ma­ca­ris­tan'da ge­nel mer­ke­ze bağ­lı bi­rim­le­ri var. Böy­le bir ku­ru­luş, ha­va­da­ki uçuş kon­trol­le­ri­ni or­ga­ni­ze eden bir ku­ru­luş. Tür­ki­ye 1989 yı­lın­da üye ol­muş bu ku­ru­lu­şa. Biz­den son­ra bir­çok ül­ke üye ol­muş ve biz­den son­ra üye olan ül­ke­ler, ne ya­zık ki, biz­den çok da­ha faz­la kat­kı sun­muş ve bu ku­ru­lu­şun or­ta­ya koy­du­ğu hiz­met­ler­den de çok da­ha faz­la mik­tar­da fay­da­lan­mış. Bu­nu da bi­zim dış iş­le­ri ko­nu­sun­da­ki za­af­la­rı­mı­zın bir ör­ne­ği ola­rak söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Tür­ki­ye bu teş­ki­la­ta tam üye­li­ğin­den son­ra İs­pan­ya ve İtal­ya üye ol­ma­sı­na rağ­men, Tür­ki­ye'den da­ha çok faz­la tem­sil hak­kı el­de et­miş. Bir as­kerî ata­şe­mi­zin ol­ma­dı­ğı­nı da söy­le­mek is­ti­yo­rum. Bir­çok ül­ke­nin bu­ra­da as­kerî ata­şe­si var­ken şu an­da Tür­ki­ye'nin as­kerî bir ata­şe­si bi­le yok. En acı­sı da, bun­dan çok kı­sa bir sü­re ön­ce, Er­me­nis­tan'ın bu­ra­ya üye ol­ma­sıy­la il­gi­li Tür­ki­ye ka­bul et­ti­ği­ni be­yan et­miş­tir. Oy­sa, Er­me­nis­tan, Azer­bay­can'ın yüz­de 20'si­ni iş­gal et­miş, 1 mil­yon­dan faz­la Aze­ri'yi sür­gü­ne gön­der­miş ve Tür­ki­ye top­rak­la­rı üze­rin­de id­di­ası olan, bir­çok va­tan­da­şı­mı­zın ölü­mün­den so­rum­lu olan bir ya­pı ol­ma­sı­na rağ­men, Tür­ki­ye, bun­lar­dan ha­ber­dar de­ğil­miş gi­bi im­za­yı at­mış ve Er­me­nis­tan'ı da bu kon­trol sis­te­mi­nin içe­ri­si­ne ka­bul et­me nok­ta­sı­na gel­miş.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, büt­çe­yi gö­rü­şü­yo­ruz. Bu büt­çe, borç ve fa­iz büt­çe­si­dir. Sa­yın Ba­kan dün bu­ra­da ko­nuş­tu: "İn­dir­dik, bin­dir­dik, han­gi­si yük­sek, han­gi­si kü­çük, han­gi­si bü­yük, eşit­tir, eşit bü­yük­tür…" Ma­te­ma­tik­sel kav­ram­la­rın için­de ken­di­ni ifa­de et­me­ye ça­lış­tı. Ama, üzü­le­rek gör­düm ki, Sa­yın Ba­kan Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nde büt­çe ya­pan ma­li­ye ba­kan­la­rı içe­ri­sin­de en piş­kin, olay­la­rı çok çar­pı­tan, hak­kın­da İn­ter­net si­te­sin­de bir­ta­kım bil­gi­ler bu­lu­nan, hak­kın­da nay­lon fa­tu­ra dü­zen­le­mek­ten id­di­alar olan bir ma­li­ye ba­ka­nı ve da­ğıt­tı­ğı ki­tap­çı­ğın 23'ün­cü say­fa­sın­da da di­yor ki: "Nay­lon fa­tu­ra id­di­ala­rı ar­tık or­ta­dan kal­ka­cak­tır, bun­la­rı bil­gi­sa­yar or­ta­mın­da ta­kip edi­yo­ruz." di­yor. Ne ka­dar gü­zel. Keş­ke, siz de bu id­di­alar ko­nu­sun­da… O dö­nem­ler­de bu sis­tem gel­miş ol­say­dı, bel­ki bu­gün hak­kı­nız­da bu id­di­alar, bu dos­ya­lar bu­lun­maz­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu büt­çe­nin ar­ka­sın­da Tür­ki­ye'nin se­kiz yıl­lık bir geç­mi­şi var. Ya­ni, enf­las­yon düş­tü, is­tik­rar gel­di, dış­tan dış kay­nak gel­di der­ken sa­de­ce şu dört yıl­lık dö­ne­me mal et­me­yin lüt­fen. Bu, yan­lış olu­yor, ayıp olu­yor. Se­kiz yıl­dır bu çi­le­yi Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti çek­miş, se­kiz yıl­dır. 2 mil­yon in­san işi­ni kay­bet­miş enf­las­yon düş­sün di­ye. Bü­yük, ağır yük­ler ya­şan­mış, fe­dakârlık­lar ya­pıl­mış. Pe­ki, so­nuç­ta ne ol­muş? Bu büt­çe­de çift­çi­ye bir şey var mı, hal­ka bir şey var mı, köy­lü­ye bir şey var mı, es­na­fa bir şey var mı, iş­siz için bir umut var mı? Ya­ni… Ama, bu­nun ya­nın­da bu büt­çe­den ka­za­nan­lar da var. Kim bun­lar? Çok önem­li bir kıs­mı dı­şa­rı­dan Tür­ki­ye eko­no­mi­si­ni kul­la­nan in­san­lar, dı­şa­rı­dan ge­len­ler, ya­ban­cı­lar ya da eko­no­mik çı­kar­la­rı­nı o ya­ban­cı­lar­la uyum­lu hâle ge­tir­me­yi ba­şar­mış içe­ri­de­ki bir­ta­kım va­tan­daş­la­rı­mız. Ama, mil­yon­lar, halk, mil­let, çift­çi, pa­muk üre­ti­ci­si, mı­sır üre­ti­ci­si, buğ­day üre­ti­ci­si, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si, zey­tin üre­ti­ci­si bu po­li­ti­ka­nın sa­de­ce yü­kü­nü çek­mek­te­dir, iş­siz­li­ği­ni çek­mek­te­dir, ver­gi­si­ni öde­mek­te­dir, zam­mı­nı öde­mek­te­dir, yok­sul­lu­ğu­nu ya­şa­mak­ta­dır.

Ba­kın, enf­las­yo­nun bü­yük kü­çük ola­yı­nı bir gö­rüş­mek­te ya­rar var. Enf­las­yon, 2002 yı­lı so­nun­da yüz­de 70'ten yüz­de 30'a in­miş­ti. Hiç, öy­le "Biz, yüz­de 70'ten yüz­de 10'la­ra in­dir­dik." de­me­yin. Siz bu Mec­li­se gel­me­den ön­ce bu enf­las­yon yüz­de 30'du. Dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de bu enf­las­yo­nu yüz­de 30'dan yüz­de 10'a in­dir­di­niz, yüz­de 30'dan yüz­de 10'a in­dir­di­niz…

MUS­TA­FA ELİ­TAŞ (Kay­se­ri) - 2002…

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Bir din­le, din­le ba­ka­lım, an­la­tı­yo­ruz sa­na iş­te.

Yüz­de 70'ten yüz­de 30'a siz­den ön­ce in­miş­ti, öbür hükûmet in­dir­miş­ti. Şim­di, siz de bu­nu yüz­de 10'a in­dir­di­niz. Bü­yük bir ba­şa­rı ola­rak, han­gi­si bü­yük, han­gi­si kü­çük di­ye sun­du­ğu­nuz ra­kam­lar bun­lar. Tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rıy­la enf­las­yon bu yıl 9,86. Ge­çen yıl ne ka­dar­dı? 7,61. Ne in­di ne bin­di? Han­gi­si bü­yük han­gi­si kü­çük? İş­te, ra­kam­lar or­ta­da.

Şim­di, çift­çi­nin du­ru­mu­na ge­le­lim. Çift­çi çok kö­tü bir du­rum­da ar­ka­daş­lar. Bu büt­çe­de yi­ne çift­çi­ye bir şey ol­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Çift­çi için ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler derhâl ya­pıl­ma­lı­dır. Na­ren­ci­ye da­lın­da kal­dı. Ben na­ren­ci­ye ko­mis­yo­nuy­la il­gi­li gru­bu­mu­zun kur­du­ğu ça­lış­ma­la­rın içi­ne ka­tıl­dım. Ora­da na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin si­ze bir me­sa­jı var. Keş­ke Sa­yın Ba­kan bu­ra­da ol­sa. Ama, vekâlet eden Ba­ka­nı­mız in­şal­lah ona ile­tir, üze­rin­de kal­ma­sın. "Ab­dul­lah Una­kı­tan, lüt­fen, mey­ve su­yu fab­ri­ka­sı aç­sın da KDV dü­şer, biz de yu­mur­ta­da ol­du­ğu gi­bi ürü­nü­mü­zü de­ğer­len­di­ri­riz" di­yor­lar. Sa­yın Ab­dul­lah Una­kı­tan'a du­yu­ru­lur, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za du­yu­ru­lur. Bir mey­ve su­yu işi­ne gir­se­niz de bu por­ta­kal, li­mon, man­da­li­na bel­ki pa­ra ya­par, üre­ti­ci­le­ri­miz de bu ko­nu­da bü­yük sı­kın­tı çek­mek­ten kur­tu­lur.

Pa­muk, ge­çen se­ne 700 bin li­ray­dı, bu se­ne 450 bin li­ra. Top­la­ma­dı­lar, top­la­ma­dı­lar pa­mu­ğu. 250 bin li­ra top­la­ma pa­ra­sı is­ti­yor iş­çi. Sür­dü­ler pa­mu­ğu, tar­la­da kal­dı. Han­gi­si bü­yük han­gi­si kü­çük Sa­yın Ba­kan; 750 mi bü­yük, 450 mi bü­yük? Sü­rü­len top­rak mı da­ha de­ğer­li, da­ha ve­rim­li, top­la­nan top­rak mı da­ha de­ğer­li, da­ha ve­rim­li? Ya­ni, an­la­mak müm­kün de­ğil.

Zey­ti­ne ge­le­lim. Yi­ne ay­nı. Bü­yük­lük kü­çük­lük di­yo­ruz ya. Zey­tin 6 mil­yon li­ray­dı ge­çen se­ne, 250 bin de des­te­ği var­dı. Bu se­ne ne ka­dar? Bu se­ne 3 mil­yon li­ra, des­tek de 110 bin li­ra. Han­gi­si bü­yük han­gi­si kü­çük Sa­yın Ba­kan, han­gi­si bü­yük han­gi­si kü­çük? Ma­te­ma­ti­ği siz mi bi­li­yor­su­nuz, ra­kam­la­rı siz mi bi­li­yor­su­nuz, yok­sa bil­mek mi is­te­mi­yor­su­nuz?

Ba­kın, Dört­yol'da 30 dö­nüm bir bah­çe var. Bi­raz ön­ce sa­hi­biy­le gö­rüş­tüm. 30 dö­nüm bah­çe­yi bir­kaç gün ön­ce 8,5 mil­ya­ra ver­di. Ya­ni, ki­lo­su 100 bin li­ra­yı bul­mu­yor, man­da­li­na. Ay­nı bah­çe sa­hi­bi, 15 dö­nüm bah­çey­le, siz ik­ti­dar ol­ma­dan ön­ce, 20-25 mil­ya­ra sa­tı­yor­du. Şim­di, han­gi­si bü­yük Sa­yın Ba­kan, 15 dö­nüm­de 20-25 mil­yar ka­zan­mak mı bü­yük, 30 dö­nüm­de 8,5 mil­yar ka­zan­mak mı bü­yük? Han­gi­si bü­yük Sa­yın Ba­kan, bir söy­le­yin de biz de an­la­ya­lım bu bü­yük­lük kü­çük­lük kav­ra­mı­nın ne ol­du­ğu­nu, ne­re­ye git­ti­ği­ni.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, buğ­day­da ay­nı şey var. Buğ­day ge­çen se­ne 250-300 ara­sı sa­tıl­dı, to­hum­luk bu­gün 600 bin li­ra, to­hum­luk buğ­day. Güb­re fi­yat­la­rı art­tı, ma­zot art­tı. Ya­ni, si­zin gös­ter­ge­le­ri­ni­ze gö­re her şey yük­se­li­yor, ama, bu çift­çi­nin, bu es­na­fın eli­ne ge­çen pa­ra, ge­çim sı­kın­tı­sı ol­duk­ça da dü­şü­yor.

Şim­di, bü­yük­lük kü­çük­lük ko­nu­la­rı­nı bu­ra­da, gü­lüm­ser bir va­zi­yet­te, piş­kin­ce, hoş­gö­rü içe­ri­sin­de an­la­tan Sa­yın Ba­ka­na, ben, bun­la­rı bir kez da­ha ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ra­kam­lar ar­tı­yor, sı­cak pa­ra fink atı­yor. Ül­ke­miz­de bol mik­tar­da ya­ban­cı pa­ra var, ama, bu ya­ban­cı pa­ra Tür­ki­ye'ye yö­ne­lik ya­tı­rım pe­şin­de de­ğil, Tür­ki­ye'den fa­iz al­ma pe­şin­de. Bu sı­cak pa­ra, ka­pıp kaç­ma pa­ra­sı. Ge­li­yor, fa­izi­ni alı­yor ve gi­di­yor. Va­tan­daş­la­rı­mız, çift­çi­le­ri­miz, es­na­fı­mız, me­mu­ru­muz, emek­li­miz de bu pa­ra­nın ka­çır­dı­ğı mik­ta­rı öde­mek­le meş­gul, öde­me­nin sı­kın­tı­sı içe­ri­sin­de. 2007'de on iki ay, gün­de 95 mil­yon do­lar fa­iz öde­me­si ya­pı­la­cak, gün­de 95 mil­yon do­lar. Ne is­tik­ra­rı! Tür­ki­ye'nin ne­re­si iyi­ye git­miş? Ya­ni, her ay 3 mil­yar do­lar fa­iz öde­me­si ya­pa­ca­ğız, ana pa­ra de­ğil fa­iz öde­me­si. Bu büt­çe bu­nu ge­ti­ri­yor. Ne­re­sin­de ya­tı­rım var bu büt­çe­nin? Ne­re­sin­de des­tek var bu büt­çe­nin?

2007 yı­lın­da fa­iz için ön­gö­rül­me­si ge­re­ken kay­nak, top­lam ka­mu ya­tı­rım­la­rı­nın 4,4 ka­tı. Ya­tı­rım yok. Ya­tı­rım için ay­rı­lan pa­ra­nın 4,4 ka­tı fa­ize gi­di­yor. Bir ra­kam da­ha ver­mek is­ti­yo­rum: Top­lam ta­rım­sal des­te­ğe öde­ne­cek kay­na­ğın da 10 ka­tı. Za­val­lı çift­çim, za­val­lı na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si, za­val­lı pa­muk üre­ti­ci­si, sa­na öde­ne­cek des­te­ğin 10 ka­tı bu fa­ize gi­de­cek.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Ran­ti­ye­ci­ye.

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Ran­ti­ye­ci­ye. Ta­bii, ka­pıp ka­ça­cak, gö­tü­re­cek.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Sa­ye­niz­de.

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Bi­zim de­ğil, si­zin sa­ye­niz­de.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Sa­ye­niz­de.

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Top­lam ka­mu per­so­ne­li­nin, ona ay­rı­lan kay­na­ğın da 1,2 ka­tı. Me­mu­ru­mu­za, iş­çi­mi­ze ay­rı­lan pa­ra­nın da 1,2 ka­tı. Bu mu is­tik­rar? Bu­nun so­rum­lu­su biz mi­yiz? Bu­nun so­rum­lu­su siz de­ğil mi­si­niz? Kim ge­tir­di Tür­ki­ye'yi bu hâle? Dört yıl­dır kim ik­ti­dar?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - DSP…

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Siz ik­ti­dar­sı­nız. DSP… Ne DSP'si? DSP de­di­ği­niz par­ti…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Ece­vit'i ret mi edi­yor­sun?

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Ba­kın, o dö­nem­ler­de, söy­le­dim, 70'ten 30'a in­di.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Ece­vit'i ret mi edi­yor­sun?

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Bı­rak ca­nım, bil­me­di­ğin şey­ler­de ko­nuş­ma. Bil­me­di­ğin ko­nu­lar­da ko­nuş­ma ya da gel bu­ra­da ko­nuş.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Ece­vit'i ret mi edi­yor­sun?

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - 2006 yı­lı büt­çe­sin­de ta­rım­sal des­te­ğe top­lam 3,5 mil­yar do­lar öden­di. Za­ten o son de­re­ce ye­ter­siz bir ra­kam­dı. 2007 yı­lı büt­çe­sin­de ta­rım­sal des­te­ğe öde­ne­cek mik­tar 3,2 mil­yar do­lar, ya­ni ge­çen se­ne­de­kin­den da­ha az des­tek var de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ya­ni, bu ka­dar ar­tar­ken fi­yat­lar, bu ka­dar gir­di­ler yük­sek bir nok­ta­day­ken ta­rı­ma ayır­dı­ğı­nız des­te­ğin düş­tü­ğü­nü gö­rü­yo­ruz.

Yi­ne, bu büt­çe­de bü­yük den­ge­siz­lik­ler var. Di­ya­ne­tin büt­çe­sin­de es­ki­ye gö­re yüz­de 25 ar­tış var. Sağ­lık büt­çe­sin­de, sağ­lı­ğa ay­rı­lan pay­da ise sa­de­ce yüz­de 12 ar­tış var. Ha­ni bu ye­şil kart­lar­dan bah­se­di­yor­du­nuz, has­ta­ne ka­pı­la­rın­da in­san­la­rın öl­me­di­ğin­den bah­se­di­yor­su­nuz. Şu an­da İb­ni Si­na Has­ta­ne­sin­de kan kan­se­ri bir ço­cuk 20 mil­yar borç­lu, dev­let me­mu­ru ba­ba­sı ve şim­di yar­dım top­la­ya­rak o ço­cuk ilaç­la­rı­nı al­ma­ya ça­lı­şı­yor. Ne­re­de sağ­lık so­ru­nu­nu çöz­müş­sü­nüz? Han­gi re­for­mu yap­mış­sı­nız? Gi­din şu has­ta­ne­le­rin ka­pı­sı­na bir ba­kın ba­ka­lım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, IMF em­re­di­yor siz ye­ri­ne ge­ti­ri­yor­su­nuz. IMF "As­ga­ri üc­re­ti dü­şü­rün." di­yor, dü­şü­rü­yor­su­nuz. "Emek­li ay­lık­la­rı­na ver­gi ko­yun." di­yor, ko­yu­yor­su­nuz. "Ver­gi ia­de­si­ni kal­dı­rın." di­yor, kal­dı­rı­yor­su­nuz. "Des­tek­le­me­yi al­ma­yın." di­yor­lar, al­mı­yor­su­nuz.

Bir olay da­ha var. Şim­di yi­ne bir çift­çi kar­de­şim ara­dı be­ni. Doğ­ru­dan des­tek pa­ra­sı­nı al­mak için ban­ka­ya gi­di­yor, blo­ke edil­miş. Ni­ye? Bir te­fe­ci­ye bor­cu var di­ye. Doğ­ru­dan des­tek pa­ra­sı­nı ala­mı­yor, ban­ka­ya gi­di­yor kre­di çe­ke­cek, kre­di ala­mı­yor, ora­ya da ha­ciz koy­muş­lar. Şim­di, bu çift­çi pe­ri­şan. Buğ­da­yı­nı eke­cek -bu mev­sim buğ­day ek­me mev­si­mi­dir Ha­tay'da- ne kre­di ala­bi­li­yor ne doğ­ru­dan des­te­ği­ni ala­bi­li­yor ne de bor­cu­nu öde­ye­bi­li­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Dur­gun, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Böy­le bir or­tam­da çift­çi­le­ri­miz hâlâ o top­ra­ğı eke­rek, için­den ne ge­çim kay­na­ğı sağ­la­ya­bi­li­rim di­ye bir sı­kın­tı içe­ri­sin­de, bir fer­yat içe­ri­sin­de, bir aç­maz içe­ri­sin­de çö­züm arı­yor.

En dü­şük me­mur ma­aşı brüt 748 YTL. 2007 ba­şın­da brüt 814 YTL, tem­muz­da 847 YTL. As­ga­ri üc­ret 395 YTL ola­cak, öne­ri­yor. Hükûmet di­yor ki: "395." Pe­ki, Türk-İş'in ve­ri­le­ri­ne gö­re ey­lül ayı iti­ba­rıy­la 4 ki­şi­lik bir ai­le­nin as­ga­ri gı­da har­ca­ma­sı 586 YTL. Han­gi­si bü­yük Sa­yın Ba­kan? 586 mı bü­yük, yok­sa ver­di­ği­niz 395 mi bü­yük?

Yi­ne ve­ri­le­re gö­re ya­şa­mı­nı sür­dü­re­bil­mek için 4 ki­şi­lik bir ai­le­nin ay­lık har­ca­ma­sı 1.902 YTL. Han­gi­si bü­yük Sa­yın Ba­kan? O mu bü­yük bu mu bü­yük? Bu­ra­ya ge­lip, bu işi, böy­le bi­raz da es­pri­ye dö­ke­rek çöz­me­ye ça­lı­şı­yor Sa­yın Ba­kan. Bel­ki bi­raz acı­la­rı ha­fif­le­ti­yor ama…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

GÖK­HAN DUR­GUN (De­vam­la) - Ama ya­şam, in­san­la­rı­mız da bu­nu çok ra­hat gö­rü­yor.

Bu duy­gu­lar­la -ben çok faz­la ha­yır­lı ola­ca­ğı­na inan­ma­dı­ğım için, o cüm­le­yi söy­le­ye­rek hu­zur­la­rı­nız­dan ay­rıl­mı­yo­rum- he­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Muh­sin Koç­yi­ğit.

Sa­yın Koç­yi­ğit, bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (Di­yar­ba­kır) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin 26'ncı mad­de­si üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce Ge­nel Ku­ru­lu­mu­zu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, büt­çe ge­lir ve gi­der­ler­den olu­şur. Eğer ara­da­ki den­ge sağ­la­na­maz­sa, fark da borç­lan­may­la gi­de­ri­lir. Bu­gün büt­çe­mi­zin ana un­sur­la­rın­dan bi­ri­si borç­lar ol­muş­tur. Borç­lar gi­de­rek art­mak­ta­dır. Bu­na iliş­kin gi­der büt­çe­si, borç­la­ra iliş­kin gö­rüş­le­ri­mi dün büt­çe­nin tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler­de be­lirt­tim, bu­gün da­ha zi­ya­de, ver­gi­le­re iliş­kin ola­rak gö­rüş­le­ri­mi açık­la­ya­ca­ğım.

Ta­bii, büt­çe­le­rin den­ge­li ol­ma­sı iyi­dir, açık ver­me­me­si iyi­dir. Dün Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız, bu se­ne­ki büt­çe, 2006 büt­çe­si­nin 3 mil­yar ye­ni Türk li­ra­sı, 2007 büt­çe­si­nin ise 16-17 mil­yar YTL açık ve­re­ce­ği­ni söy­le­di. Ya­ni, 2006'dan 2007'ye büt­çe açı­ğı 5 kat ar­tı­yor. Bu azal­ma­sı el­bet­te iyi, ama, önem­li olan, büt­çe açık­la­rı­nın azal­tıl­ma­sı de­ğil, bu azal­tıl­ma­sı­nın bir de sür­dü­rü­le­bil­me­si­dir.

Ta­bii, bu­gü­ne ka­dar ma­li mi­lat ola­rak ka­bul et­ti­ği­niz ve 2002'den ön­ce­si­ni yok say­dı­ğı­nız bir dö­nem­de, 2002'den ön­ce­ki bü­tün cum­hu­ri­yet hükûmet­le­ri­nin yap­tı­ğı bü­yük te­sis­le­ri sa­ta­rak el­de et­ti­ği­niz özel­leş­tir­me ge­lir­le­riy­le büt­çe­de­ki açık­la­rı ka­pa­tır­sa­nız, el­bet­te büt­çe açı­ğı açı­lır. Şöy­le ki: Siz­den ön­ce­ki yir­mi yıl­da özel­leş­tir­me ge­lir­le­rin­den el­de edi­len pa­ra 8 mil­yar do­lar, sa­de­ce AKP'nin ken­di­si­nin dört yıl­da el­de et­ti­ği özel­leş­tir­me ge­li­ri 18 mil­yar do­lar. De­mek ki, bu 18 mil­yar do­la­rın bir kıs­mı­nı borç öde­me­sin­de, bir kıs­mı­nı da büt­çe açık­la­rı­nın ka­pa­tıl­ma­sın­da kul­lan­dı­nız, bun­dan do­la­yı büt­çe açı­ğı azal­dı. Tek­rar bah­se­di­yo­rum: Önem­li olan, açı­ğın azal­ma­sı de­ğil, bu azal­ma­nın sür­dü­rü­le­bil­me­si ve gi­de­rek denk büt­çe­nin ya­pı­la­bil­me­si­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bir de Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız ol­sun, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ol­sun, bu­ra­dan, pa­ra­dan sı­fır atıl­ma­sı ola­yı­nı sık sık gün­de­me ge­tir­di­ler. El­bet­te iyi­dir, fa­kat, pa­ra­dan sı­fır atıl­ma­sı ola­yı gök­ten zem­bil­le in­me­di, bu­nun bir alt­ya­pı­sı var­dı. Bun­dan ön­ce­ki hükûmet­ler, özel­lik­le 57'nci Hükûmet, 2000 ve 2002 yıl­la­rı ara­sın­da­ki eko­no­mik prog­ra­mı­nın ana un­sur­la­rın­dan bi­ri­si pa­ra­dan sı­fır atıl­ma­sı ola­yıy­dı. Ni­te­kim, 2000 yı­lın­da Mer­kez Ban­ka­sı Baş­ka­nı Ga­zi Er­çel yap­tı­ğı bir açık­la­ma­da, ar­tık pa­ra­dan sı­fı­rın atı­la­ca­ğı­nı, alt­ya­pı ça­lış­ma­la­rı­nın ta­mam­lan­dı­ğı­nı açık­la­mış­tı ve siz de gel­di­niz, he­men bir yıl son­ra, gök­ten zem­bil­le iner gi­bi, 31/1/2004 ta­ri­hin­de yan­lış ha­tır­la­mı­yor­sam, ya­ni on dört ay son­ra pa­ra­dan sı­fır atıl­ma­sı­nı yap­tı­nız. De­mek ki, bu pa­ra­dan sı­fır atıl­ma­sı ola­yı, siz­den ön­ce baş­la­tı­lan eko­no­mik sü­re­cin, eko­no­mik prog­ra­mın bir uzan­tı­sı­dır, ama si­ze kıs­met ol­du ve bu­nu da olum­lu kar­şı­lı­yo­ruz, ger­çek­ten de iyi ol­du.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; AKP ik­ti­da­ra gel­di­ği za­man, ver­gi sis­te­mi­ni dü­zel­te­ce­ği­ni, do­lay­lı ver­gi­le­rin çok ağır­lık­ta ol­du­ğu­nu açık­la­mış­tı. Ger­çek­ten de o gün­ler­de, tüm ver­gi sis­te­mi­nin yüz­de 66'sı do­lay­lı ver­gi­ler­den olu­şu­yor­du. Ama, AKP ik­ti­da­ra gel­dik­ten son­ra, bu dört yıl içe­ri­sin­de bu­nu da­ha da ar­tı­ra­rak, da­ha da ada­let­siz du­ru­ma ge­ti­re­rek ora­nı yüz­de 66'dan yüz­de 73'le­re çı­kart­tı, ya­ni do­lay­lı ver­gi­le­ri 7 pu­an da­ha ar­tır­dı. Bu ne de­mek­tir? Her 1 pu­an­lık bir ar­tış, tam 1 kat­ril­yon li­ra­lık ver­gi alın­ma­sı de­mek­tir. De­mek ki, sa­bit ge­lir­li­ler­den, dar ge­lir­li­ler­den, ÖTV, KDV adı al­tın­da al­dı­ğı­nız 7 kat­ril­yon li­ra­yı var­lık­lı ke­sim­le­re ak­tar­dı­nız. Bir ver­gi sis­te­mi­nin adil ola­bil­me­si için, do­lay­lı ver­gi­ler­le do­lay­sız ver­gi­ler ara­sın­da­ki me­sa­fe­nin çok az de­ğil, do­lay­sız aley­hi­ne ol­ma­sı la­zım. Çün­kü, bu, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, do­lay­sız ver­gi­ler ve do­lay­lı ver­gi­ler ora­nı yüz­de 35'e yüz­de 65'tir. Ama, Tür­ki­ye'de, yüz­de 27 do­lay­sız, yüz­de 73 do­lay­lı ver­gi­ler­dir, ya­ni ver­gi sis­te­mi ta­ma­men çök­müş­tür.

AKP ik­ti­da­ra gel­di­ği za­man, ver­gi­ler­de in­di­ri­me gi­de­ce­ği­ni, ge­çi­ci ver­gi­le­rin kal­dı­rı­la­ca­ğı­nı söy­le­miş­ti, ma­ale­sef kal­dır­ma­dı. Ge­çi­ci ver­gi­le­rin bir kıs­mı­nı de­vam­lı du­ru­ma ge­tir­di, bir kıs­mı­nı harç du­ru­mu­na ge­ti­re­rek ya­pı­sı­nı de­ğiş­tir­di, bir kıs­mı­nın sü­re­si­ni uzat­tı, bir kıs­mı­nın da özel ile­ti­şim, özel iş­lem ver­gi­sin­de ol­du­ğu gi­bi, ora­nı­nı yüz­de 56'la­ra ka­dar uza­ta­rak, dün­ya­da ver­gi yü­kü en ağır olan te­le­fon ver­gi­le­ri­ni Tür­ki­ye'ye ge­tir­di­ler. Bu da yet­mi­yor­muş gi­bi, bir de, sa­bit te­le­fon­la­rı da kap­sa­ma ala­rak özel ile­ti­şim ver­gi­si­nin kap­sa­mı­nı da­ha da ge­niş­let­ti­ler.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; AKP ik­ti­dar­da bu­lun­du­ğu sü­re içe­ri­sin­de ka­yıt dı­şı eko­no­mi­de hiç­bir şey yap­ma­dı. Ka­yıt dı­şı eko­no­mi, bil­di­ği­miz gi­bi, mak­ro den­ge­le­ri bo­za­rak ve kriz­ler ya­ra­ta­rak üre­ti­mi, is­tih­da­mı ve ih­ra­ca­tı olum­suz yön­de et­ki­le­mek­te­dir. Her şey­den ön­ce de, yurt için­de ala­ma­dı­ğı­mız ver­gi­ler­den do­la­yı Ha­zi­ne­nin ba­şı­na bir borç yü­kü ola­rak gel­mek­te­dir. Çün­kü, bu, bir yer­de ada­let­siz ya­pı­yı da­ha da de­rin­leş­ti­re­rek, hak­sız re­ka­be­ti da­ha da ar­tı­ra­rak ka­yıt­lı mü­kel­lef­ler­den da­ha faz­la ver­gi alın­ma­sı­nı ve ka­yıt için­de ça­lı­şan mü­kel­lef­le­rin de bir yer­de ka­yıt dı­şı­na çık­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğu­ru­yor. Bu­nun so­nu­cun­da, dün­ya­da­ki ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak, her ne ka­dar kü­re­sel ge­liş­me­ler so­nu­cun­da ver­gi ada­le­ti ver­gi re­ka­be­ti­nin ar­ka­sın­da kal­ma­sı­na rağ­men ver­gi in­di­rim­le­ri ya­pıl­ma­sı iyi­dir, ama, da­ha iyi ola­nı, ya­pı­lan ver­gi in­di­rim­le­ri­nin tüm top­lum ke­sim­le­ri­ne, tüm ver­gi ta­ri­fe­le­rin­de ve tüm ver­gi di­lim­le­rin­de ya­pıl­ma­sı­dır. Siz, 2005 yı­lın­da en üst di­lim­den yüz­de 5'lik bir ge­lir ver­gi­si in­di­ri­mi de yap­tı­nız, bun­dan an­cak ge­li­ri 155 mil­ya­rın üze­rin­de olan üc­ret­li ve di­ğer ge­lir un­su­ru sa­hip­le­ri fay­da­la­na­bil­di­ler. Ya­ni, as­ga­ri üc­ret­li­ye bir fay­da­sı ol­ma­dı. As­ga­ri üc­ret­li yıl­da 4 mil­yar pa­ra alı­yor, bun­dan yüz­de 15 ver­gi alı­yor­su­nuz. Ama, 155 mil­ya­rın üs­tün­de­ki ge­lir­le­re yüz­de 5 bir in­di­rim yap­tı­nız. Bu da yet­mi­yor­muş gi­bi, ku­rum­lar ver­gi­sin­de bir in­di­ri­me git­ti­niz, yüz­de 30'u ora­nın­da, ya­ni 30'dan 10 pu­an in­di­re­rek 20'ye ge­tir­di­niz ve bu­nun­la tam 4 kat­ril­yon ola­rak bir ver­gi kay­bı ol­du. As­lın­da, 2006 yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu gö­rü­şü­lür­ken, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ku­rum­lar ver­gi­sin­de yüz­de 12,9 ora­nın­da bir ar­tış ola­ca­ğı­nı ön­gör­müş­tü. Ama, bir de bak­tık ki, bu ar­tış ol­ma­dı, üs­tü­ne üs­te­lik bir de ku­rum­lar ver­gi­sin­de in­di­rim ol­du. El­bet­te, in­di­rim iyi­dir, in­di­ri­mi al­kış­lı­yo­ruz, ama, de­mek ki, Ma­li­ye Ba­ka­nı ile Baş­ba­kan ara­sın­da bir ko­puk­luk var. Bir yer­ler­den bir emir gel­di, bu emir üze­ri­ne ver­gi oran­la­rı 10 pu­an in­di­ril­di. Ama, büt­çe ona gö­re bağ­lan­mış­tı. Bu 4 kat­ril­yon ola­rak ge­li­rin alın­ma­sı la­zım. Bu 4 kat­ril­yon ola­rak ku­rum ver­gi­sin­den alın­ma­yan, il­gi­li fir­ma­dan alın­ma­yan ver­gi, bir şe­kil­de, ÖTV, KDV ola­rak sa­bit ve dar ge­lir­li­ler üze­ri­ne yük­len­di; bu da bü­yük bir hak­sız­lık­tır, bu­nu da bu­ra­dan be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; özel­lik­le AKP, ver­gi­ler­de it­hal­de alı­nan kat­ma de­ğer ver­gi­si, akar­ya­kıt üze­rin­den alı­nan ÖTV, KDV, mo­tor­lu ta­şıt­lar ver­gi­si; bu üç ver­gi­yi bir ta­ra­fa çı­kart­tı­ğı­mız za­man ge­ri­ye bir şey kal­mı­yor; ya­ni, ver­gi­nin yüz­de 60'ı, 70'i bun­lar­dan ge­li­yor. De­mek ki, Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın iyi bir per­for­mans gös­te­re­bil­me­si için, sa­de­ce, eli­ni kı­pır­dat­ma­dan al­dı­ğı bu KDV, ÖTV, it­ha­lat ver­gi­le­ri dı­şın­da ken­di­le­ri­nin de bir şey yap­ma­la­rı la­zım; özel­lik­le ka­yıt dı­şı eko­no­mi­yi ka­yıt al­tı­na al­ma­la­rı la­zım. He­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, 2004 yı­lın­da her 100 li­ra­ya kar­şı­lık 84 li­ra ka­çı­rıl­mış, 2005 yı­lın­da be­yan edi­len her 100 li­ra­ya kar­şı­lık da 119 li­ra­nın ver­gi­si öden­me­miş­tir ve bun­lar, bir yer­de, ka­yıt dı­şı­lı­ğı da­ha da kö­rük­le­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bir de, za­man za­man, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız­ca ve Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğın­ca, bun­dan son­ra ha­yat stan­dar­dı esa­sı­na ge­çi­le­ce­ği­ni, o da yet­mi­yor­muş gi­bi, ön in­ce­le­me­li be­yan­la­rın ge­ti­ri­le­ce­ğin­den bah­se­dil­mek­te­dir. Bun­lar son de­re­ce sa­kın­ca­lı­dır, çün­kü, bu, ver­gi­nin si­ya­sal­laş­ma­sı so­nu­cu­nu do­ğu­rur ve aka­bin­de de ver­gi­de "se­nin adam, be­nim adam" la­fı­nı ge­ti­rir "se­nin­ki­ler in­ce­len­mez, be­nim­ki­ler in­ce­le­nir" bu, ver­gi­de ka­osu ge­ti­rir; ver­gi­de ka­os ise, ver­gi dı­şı­na çık­ma­yı, ka­yıt dı­şı­lı­ğı iyi­ce ar­tı­rır. Bu ba­kım­dan, bu­ra­da, ver­gi ta­bir­le­ri­nin, ver­gi­ye iliş­kin açık­la­ma­la­rın çok dik­kat­li ya­pıl­ma­sı la­zım, dü­şü­nül­me­den ko­nu­şul­ma­ma­sı ge­re­ki­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; özel­lik­le bu­ra­da ko­nuş­tu­ğu­muz ver­gi­ler büt­çey­le il­gi­li. Bir de büt­çey­le il­gi­li ol­ma­yan, ama iş çev­re­le­ri­ni, ku­rum­la­rı, şir­ket­le­ri il­gi­len­di­ren di­ğer ver­gi­ler de var. Özel­lik­le, Mec­lis gün­de­min­de olan, İl Özel İda­re­le­ri ve Be­le­di­ye Ge­lir­le­ri Ka­nu­nu ya­sa­la­şır­sa, bu­nun­la il­gi­li ola­rak, ko­nak­la­ma ver­gi­si, eğ­len­ce ver­gi­si, oto­park ver­gi­si, em­lak ver­gi­sin­de ar­tış; özür­lü ve emek­li­ler­den, sı­fır olan em­lak ver­gi­si­nin alın­ma­sı ve do­ğal ga­za ver­gi­ler gün­dem­de­dir. Bun­lar da büt­çe ka­nu­nu dı­şın­da, in­san­la­rın ya­şa­mı­nı, hal­kı­mı­zın ya­şa­mı­nı zo­ra so­ka­cak ila­ve ma­li­yet­ler­dir. Bu ba­kım­dan, bu­nu da bu­ra­da be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Koç­yi­ğit, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız lüt­fen, bu­yu­run.

MUH­SİN KOÇ­Yİ­ĞİT (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; ar­tık ko­nuş­ma­mı bu­ra­da son­lan­dı­rı­yo­rum. Son­lan­dı­rır­ken de, baş­ta mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın ve tüm ulu­su­mu­zun yak­laş­mak­ta olan ye­ni yı­lı­nı ve Kur­ban Bay­ra­mı'nı kut­lu­yor, yü­ce Ge­nel Ku­ru­lu­mu­zu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Koç­yi­ğit.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na, Ri­ze Mil­let­ve­ki­li Ab­dul­ka­dir Kart.

Sa­yın Kart, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AB­DUL­KA­DİR KART (Ri­ze) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 26'ncı mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, on gün­dür 2007 yı­lı büt­çe­mi­zi bu Mec­lis­te gö­rü­şü­yo­ruz. He­le he­le bu son gün -dün sa­at 11'de baş­la­dık, şu an­da yir­mi beş sa­ati geç­ti- ara­lık­sız, ke­sin­ti­siz Büt­çe Ka­nu­nu üze­rin­de ko­nu­şu­yo­ruz. Ta­bii, çok kıy­met­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım çı­kı­yor­lar bu­ra­da çok gü­zel şey­ler söy­lü­yor­lar. Özel­lik­le mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız hep, ta­bii, şun­dan bah­se­di­yor­lar: Bi­raz da seç­me­ne se­lam ver­me an­la­mın­da, iş­te "Me­mu­ra da­ha faz­la bir şey ver­sey­di­niz, ta­rım çift­çi­si­ne da­ha faz­la bir şey­ler ver­sey­di­niz." gi­bi ta­lep­ler­de bu­lu­nu­yor­lar. Doğ­ru söy­lü­yor­lar. As­lın­da bu ta­lep­le­re şu an­da bu Mec­lis­te kar­şı çı­ka­bi­le­cek hiç­bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı ben dü­şü­ne­mi­yo­rum. An­cak, bu­nu söy­ler­ken, şu an­da­ki ül­ke­mi­zin mev­cut büt­çe imkânla­rı ne­dir, bu söy­le­di­ği­niz po­pü­list ta­lep­le­ri ye­ri­ne ge­ti­re­bi­le­cek du­rum­da mı aca­ba, bu­nu hiç dü­şü­nü­yor mu­yuz?

Me­se­la, ba­kın, ben­den ön­ce ko­nu­şan bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım çı­kıp "Bu büt­çe­de ya­tı­rım­la­ra ay­rı­lan pa­yın 4,2 ka­tı fa­iz gi­der­le­ri­ne ay­rıl­dı." de­di, doğ­ru söy­le­di. Ama, o ar­ka­da­şı­ma ben di­yo­rum ki: Aca­ba AK Par­ti Hükûme­ti ik­ti­da­ra gel­di­ği za­man 2003 yı­lı büt­çe­sin­de ya­tı­rım­la­ra ay­rı­lan pa­yın kaç ka­tı fa­iz­le­re ay­rıl­mış­tı, bu­na hiç bak­tı mı? Ben söy­le­ye­yim: 8,2 ka­tı, ar­ka­daş­lar.

Ba­kın, şu an­da, AK Par­ti Hükûme­ti be­şin­ci büt­çe­si­ni ya­pı­yor. Bun­dan ön­ce tam dört ta­ne büt­çe yap­tık, bu­ra­da siz­ler­le gö­rüş­tük. İs­ter­se­niz, bu ra­kam­lar­dan bi­raz bah­se­de­yim.

Ba­kın, 2003 yı­lı büt­çe­si -o gü­nün bi­rim­le­riy­le söy­lü­yo­rum- yak­la­şık 145 kat­ril­yon ci­va­rın­day­dı ve bu 145 kat­ril­yon­luk büt­çe içe­ri­sin­de fa­iz gi­der­le­ri yak­la­şık 66 kat­ril­yon gi­bi ta­sar­la­nı­yor­du, ya­tı­rım da 8 kat­ril­yon ola­rak. Oran­la­dı­ğı­nız za­man ar­ka­daş­lar, o gün­kü büt­çe­nin yüz­de 45'i borç fa­iz­le­ri­ne gi­di­yor­du, bu ül­ke­nin borç fa­iz­le­ri­ne gi­di­yor­du.

Bu bor­cu AK Par­ti Hükûme­ti yap­ma­mış­tı, biz­den ön­ce­ki­ler yap­mış­tı ve biz "dev­let­te sü­rek­li­lik esas­tır" pren­si­biy­le, bu fa­iz­le­ri öde­mek du­ru­mun­day­dık ve böy­le bir pa­ra ayır­mış­tık.

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) - Ana­pa­ra da du­ru­yor da­ha.

AB­DUL­KA­DİR KART (De­vam­la) - He­sap­la­dım, ba­kın he­sap­la­dım: Haf­ta­da 1 kat­ril­yon 270 tril­yon li­ra, bu ül­ke borç fa­izi ödü­yor­du o gün. Bu­nu gün­lü­ğe çe­vi­rir­se­niz, 181 tril­yon li­ra, gün­de borç fa­izi ödü­yor­duk.

Bu­gün ham­dol­sun, dört yıl son­ra öy­le bir nok­ta­ya gel­dik ki, şu an­da 2007 yı­lı büt­çe­miz 205 kat­ril­yon ci­va­rın­da, fa­iz­le­re har­can­ma­sı için ta­sar­la­nan ra­kam, pa­ra, 52 kat­ril­yon li­ra ve ya­tı­rı­ma ay­rı­lan pa­ra 14,6 kat­ril­yon gi­bi, 2003 yı­lı büt­çe­si­ne gö­re yi­ne yüz­de 2 ora­nın­da ya­tı­rım büt­çe­si­ne de ar­tış ol­muş­tur.

De­ğer­li kar­deş­le­rim, as­lın­da şu­nu da söy­le­mek is­ti­yo­rum: Ya­tı­rım­la­ra ay­rı­lan pa­ra bi­raz az gi­bi gö­rü­nü­yor. Doğ­ru; gö­nül is­ter ki, da­ha faz­la kay­nak ol­sun da­ha faz­la ya­pa­lım. Ama, bir şe­yi de göz­den ka­çı­rı­yo­ruz, onu da si­ze ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Biz, AK Par­ti Hükûme­ti, 14,6 kat­ril­yon­luk ya­tı­rım büt­çe­siy­le, biz­den ön­ce­ki­le­rin en az 30 kat­ril­yon­luk iş yap­tı­ğı ka­dar iş ya­par di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Bu­nu ez­be­re ko­nuş­mu­yo­rum, so­mut ör­nek ve­re­yim: Ba­kın, bu ül­ke­de cum­hu­ri­yet ta­ri­hi bo­yun­ca ül­ke­miz­de ya­pı­lan top­lam bö­lün­müş yol mik­ta­rı 6.100 ki­lo­met­re­dir. Şu­ra­da dört yıl içe­ri­sin­de yap­mış ol­du­ğu­muz yol mik­ta­rı, baş­la­mış ol­du­ğu­muz ra­kam 8.400 ki­lo­met­re ci­va­rın­da­dır; ama, re­ali­ze olan, ger­çek­le­şen, şu an­da hiz­me­te açı­lan yol mik­ta­rı 6.600 ki­lo­met­re ci­va­rın­da­dır. Ben, bu­nu, biz­den ön­ce­ki­le­ri ten­kit et­mek için söy­le­mi­yo­rum, on­la­ra te­şek­kür edi­yo­rum, şük­ran­la­rı­mı su­nu­yo­rum, o ka­dar be­ce­re­bil­di­ler, o ka­dar ya­pa­bil­di­ler; ama, bu mil­le­tin bir ger­çe­ği gör­me­si la­zım. İş­te bu AK Par­ti Hükûme­ti, bu mü­te­va­zı ya­tı­rım büt­çe­le­riy­le böy­le­si­ne bü­yük ya­tı­rım­la­rı ger­çek­leş­ti­ri­yor. Açın Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ra­kam­la­rı­na ba­kın, İn­ter­net si­te­si­ne gi­rin. 1960'lı yıl­lar­da, 1970'li yıl­lar­da Ka­ra­yol­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü top­lam büt­çe­den yak­la­şık yüz­de 10 ci­va­rın­da pay alır­dı; ama, dö­ne­mi­miz­de al­mış ol­du­ğu pa­ya bak­tı­ğı­nız za­man yüz­de 2'le­re te­ka­bül edi­yor. Ya­ni, büt­çe­den yüz­de -or­ta­la­ma- 10 pay al­dı­ğı dö­nem­ler­de 6.100 ki­lo­met­re yol ya­pa­bil­miş; ama, büt­çe­den yüz­de 2 pay ala­bil­di­ği…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Şu an­da o dub­le yol­la­rın hâli na­sıl? Pe­ri­şan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kart, bü­tün ya­pı­lan­la­rı an­lat­ma­ya­ca­ğı­nı­za gö­re ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­ya­bi­lir­si­niz.

Bu­yu­run.

AB­DUL­KA­DİR KART (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Baş­ka­nım.

Şu an­da bi­zim o bah­set­ti­ğim yüz­de 2'lik mü­te­va­zı pay al­dı­ğı dö­nem­le­re bak­tı­ğı­nız za­man, 6.600 ki­lo­met­re gi­bi çok cid­di bir ra­ka­mı hep bir­lik­te gö­rü­yo­ruz.

De­ğer­li kar­deş­le­rim, bu ra­kam­la­rı ar­tı­ra­bi­li­riz, as­lın­da çok şey­ler söy­le­ye­bi­li­riz; ama, ta­bii, sü­re­miz çok kı­sıt­lı, ar­ka­daş­lar da yor­gun, biz dün ge­ce sa­ba­ha ka­dar hiç uyu­ma­dan ça­lış­tık.

Ar­ka­daş­lar, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Ta­bii, mu­ha­le­fet par­ti­le­ri de çı­kıp bir şey­ler söy­le­ye­cek, se­çim yak­la­şı­yor, seç­me­ne se­lam ve­ri­le­cek, me­saj ve­ri­le­cek, say­gıy­la kar­şı­lı­yo­rum; ama, ar­ka­daş­lar, ger­çek­le­ri ko­nu­şa­lım.

Ba­kın, böy­le ha­yalî ra­kam­lar prim yap­mı­yor. Se­çim böl­ge­le­ri­mi­ze gi­di­yo­ruz, seç­men­ler­le ko­nu­şu­yo­ruz. Eğer böy­le ha­yalî ko­nuş­ma­lar, böy­le va­tan­da­şın ha­ya­li­ne gö­re ko­nuş­ma­lar prim yap­say­dı, biz­den ön­ce bu Mec­lis­te olan par­ti­ler tas­fi­ye ol­maz­dı, şu an­da bu­ra­da olur­du on­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan "Bra­vo" ses­le­ri, al­kış­lar)

Onun için, ül­ke bi­zim ar­ka­daş­lar, bun­lar ül­ke­nin ger­çek­le­ri.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Si­zin­ki de ha­yalî gi­bi gel­di ba­na.

AB­DUL­KA­DİR KART (De­vam­la) - Mü­sa­ade eder­se­niz… Ben ina­nı­yo­rum ki, bu­gün şu sı­ra­lar­da siz ol­say­dı­nız, biz ora­da ol­say­dık, siz bi­zim ko­nuş­tuk­la­rı­mı­zı ko­nu­şa­cak­tı­nız, ben si­zin­ki­ni ko­nu­şa­cak­tım. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kart, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la te­şek­kür edi­niz.

AB­DUL­KA­DİR KART (De­vam­la) - Bu duy­gu­lar­la, çok te­şek­kür edi­yo­rum -sü­rem çok kı­sıt­lı- bu büt­çe­mi­zin ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ve uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run, so­ru­nu­zu so­ru­nuz.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za üç so­ru yö­nel­te­ce­ğim.

Bi­raz ön­ce ko­nu­şan Ri­ze Mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız Sa­yın Kart, AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de dev­le­tin he­men he­men hiç borç­lan­ma­dı­ğı gi­bi­sin­den bir söz söy­le­di.

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) - Geç­mi­şin borç­la­rı ol­du­ğu­nu söy­le­di.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) - Ben şim­di Sa­yın Ba­kan­dan, ik­ti­dar dö­ne­min­de, bu ik­ti­dar dö­ne­min­de, dev­let borç­la­rı­nın, iç ve dış borç­la­rı­nın ne ka­dar art­tı­ğı­nı, bun­la­rın yıl­la­ra gö­re da­ğı­lı­mı­nı öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

İkin­ci so­rum şu­dur: Ge­çen ma­yıs ayın­da ya­şa­nan pa­ra­sal dal­ga­lan­ma, bi­ze, Tür­ki­ye'ye yüz­de 8 do­la­yın­da fa­iz ar­tı­şı­na ne­den ol­du, fa­iz­ler yüz­de 13'ten yüz­de 21'e yük­sel­di. Bu dal­ga­lan­ma­nın borç yü­kü üze­rin­de­ki ma­li­ye­ti, bu ar­tı­şın borç yü­kü üze­rin­de­ki fa­iz ar­tı­şı, ma­li­ye­ti da­ha doğ­ru­su, ne ka­dar­dır?

Üçün­cü so­rum da şu: Mer­kez…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ke­pe­nek. Elek­tro­nik ci­haz­la­rın böy­le aziz­lik­le­ri olu­yor.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

MİLLÎ SA­VUN­MA BA­KA­NI MEH­MET VEC­Dİ GÖ­NÜL (Ko­ca­eli) - Baş­ka so­ru yok mu efen­dim?

BAŞ­KAN - Yok efen­dim.

MİLLÎ SA­VUN­MA BA­KA­NI MEH­MET VEC­Dİ GÖ­NÜL (Ko­ca­eli) - Ya­zı­lı ola­rak arz ede­yim.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­kan­la­ra te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati:12.24

ON İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 12.34

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li),Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin On İkin­ci Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 27'nci mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

Ka­mu ida­re­le­rin­ce iş­le­ti­len sos­yal te­sis­ler

MAD­DE 27- (1) Mer­ke­zi yö­ne­tim kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­rin­ce iş­le­ti­len eği­tim ve din­len­me te­si­si, mi­sa­fir­ha­ne, ço­cuk ba­kı­me­vi, kreş, spor te­si­si ve ben­ze­ri sos­yal te­sis­le­rin gi­der­le­ri, mün­ha­sı­ran bu te­sis­le­rin iş­le­til­me­sin­den el­de edi­len ge­lir­ler­den kar­şı­la­nır. Bu yer­ler­de, mer­ke­zi yö­ne­tim büt­çe­si ile dö­ner ser­ma­ye ve fon­lar­dan üc­ret öden­mek üze­re 2007 yı­lın­da ilk de­fa is­tih­dam edi­le­cek ye­ni per­so­nel gö­rev­len­di­ril­mez.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Sa­lih Gün, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Gün, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA SA­LİH GÜN (Ko­ca­eli) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı­mız İs­met İnö­nü'yü rah­met­le anı­yor, Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan Ve­kil­le­ri­miz­den Sa­yın Ali Din­çer'e -bü­yük bir ame­li­yat ge­çir­miş­tir- acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

Ka­mu ida­re­le­rin­ce iş­le­ti­len sos­yal te­sis­ler hak­kın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 4 bin, 5 bin nü­fus­lu be­le­di­ye­ler­de bi­le bir büt­çe gö­rüş­me­si en az yir­mi gün sü­rer. 75 mil­yon nü­fu­su içe­ri­de, dı­şa­rı­da yön­len­di­re­cek bir büt­çe­nin on gü­ne sığ­dı­rıl­ma­sı… Ve son aşa­ma­da yir­mi al­tı sa­at­tir bu ça­tı al­tın­da gö­rev yap­ma­ya ça­lı­şan ar­ka­daş­la­rı da, bu­ra­da bu­lun­duk­la­rı için ken­di­le­ri­ni teb­rik edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, siz AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak ve ik­ti­dar ola­rak Hükûmet­si­niz, yap­tık­la­rı­nı­zı an­la­ta­cak­sı­nız; bi­zim de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, ana mu­ha­le­fet par­ti­si­nin gö­re­vi de, si­zin yap­ma­dık­la­rı­nı­zı, ya­pa­ma­dık­la­rı­nı­zı an­lat­mak. Bu­nu da, kar­şı­lık­lı say­gıy­la kar­şı­la­mak zo­run­da­yız. Ama, san­ki, cum­hu­ri­yet ku­rul­du­ğun­dan be­ri hiç­bir şey ya­pıl­ma­mış gi­bi "yol yap­tık, yol yap­tık, yol yap­tık…" Üç se­ne­dir "yol yap­tık…" Ee, bun­dan ön­ce­ki­ler? Hem fab­ri­ka yap­tı­lar, o si­zin sat­tı­ğı­nız fab­ri­ka­la­rı yap­tı­lar, köp­rü­le­ri yap­tı­lar, yol yap­tı­lar, borç öde­di­ler. Ya­ni, çok faz­la bir me­zi­yet de­ğil yol yap­mak. Onu yap­tıy­sa­nız da, biz bu­nu te­şek­kür­le de, si­ze kar­şı min­net­le­ri­mi­zi su­na­rız.

Bu­ra­da, ilk ev­ve­la, ko­nu sos­yal te­sis­ler ol­du­ğu için, ora­dan baş­la­mak is­ti­yo­rum. 2002 se­çim­le­rin­den son­ra ilk ic­ra­atı­nız, mil­let­ve­ki­li loj­man­la­rı­nı mil­let­ve­kil­le­ri­ne ver­me­ye­rek, bu ça­tı al­tın­da, ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le kom­şu­luk iliş­ki­le­ri ku­ra­cak, ço­cuk­la­rıy­la ta­nı­şa­cak ve bu­ra­da­ki ar­ka­daş­lı­ğı pe­kiş­ti­rip Mec­lis­te ka­rar­la­rın da­ha sağ­lık­lı bir şe­kil­de tar­tı­şı­la­ca­ğı bir du­ru­ma gel­me­si­ni en­gel­le­di­niz. Dört yıl­dır bu loj­man­la­rın du­ru­mu iç­ler açı­sı, boş du­ru­yor. Dört yıl­dır, ba­kım­sız­lık­tan do­la­yı, sa­hip de çı­kan ol­ma­dı, ta­lip de çı­kan ol­ma­dı. Şim­di, çok kat­lı­la­rı sat­tı­nız. Yal­nız, dub­leks ola­rak bi­li­nen loj­man­la­ra alı­cı çık­ma­dı­ğı için, bu­ra­da­ki imar du­ru­mu­nu 0,50'den 1,5 ora­nı­na çı­ka­ra­rak, mü­te­ah­hit­le­rin ala­ca­ğı, ca­zip du­ru­ma ge­tir­di­niz. Evet, dört yıl­dır san­ki bu­ra­da mil­let­ve­kil­le­ri be­da­va otu­ra­cak­tı. Oy­sa, bu­ra­nın ki­ra­sı­nı, su­yu­nu, elek­tri­ği­ni, do­ğal ga­zı, çev­re ba­kı­mı­nı ora­da otu­ran­lar ödü­yor­lar­dı. Dört yıl­dır bu ül­ke­nin ma­li­ye­si­ni, -tah­mi­ni ola­rak söy­lü­yo­rum, 600 mil­yon li­ra­dan ki­ra ve­ril­sey­di- 16 tril­yon li­ra ha­zi­ne­yi za­ra­ra sok­tu­nuz. Bir baş­ba­ka­nın "Ar­ka­daş­lar, bu­ra­da otur­mu­yo­ruz." ifa­de­si üze­ri­ne, 16 tril­yon ki­ra za­ra­rı­na sok­tu­nuz ha­zi­ne­yi. Bu­ra­sı, öğ­ret­men­le­re ve­ri­le­bi­lir­di, loj­man bu­la­ma­yan me­mur­la­ra ve­ri­le­bi­lir­di ve bir­çok te­sis içe­ri­sin­de­ki ya­pı­lan fa­ali­yet­ler bu­ra­da da ya­pı­la­bi­lir­di.

Te­sis­le­ri, dev­le­ti tem­sil eden me­mur­lar kul­la­nır. Ba­rı­na­bi­le­ce­ği, ta­til ya­pa­bi­le­ce­ği bir ye­ri bu­la­ma­dı­ğın­da, eko­no­mik ola­rak, dev­le­tin kâr güt­me­di­ği, ama­cı­nın kâr ol­ma­dı­ğı yer­le­re sı­ğı­nır­lar. Ama, siz, yüz­ler­ce te­sis­le­ri, de­ğe­ri­nin al­tın­da ka­pat­tı­nız ve­ya sat­tı­nız. Me­se­la, Sam­sun'un On­do­kuz­ma­yıs il­çe­si­nin, 14.916 met­re ka­re­lik, Ma­li­ye ha­zi­ne­si­ne ait Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın te­sis­le­ri şu an­da boş. Ha­tay'ın İs­ken­de­run il­çe­si­nin 59.732 met­re ka­re­lik, yüz iki oda­lı sos­yal te­sis­le­ri için­de yir­mi se­kiz ta­ne da­ire boş, ha­ra­be hâlin­de. Hâlbu­ki, bu­ra­yı Sos­yal Hiz­met­ler Ge­nel Mü­dür­lü­ğü -bil­di­ğim ka­da­rıy­la- ta­lep et­miş­tir. Ne­den ver­mi­yor­su­nuz? Bu­ra­yı da mü­te­ah­hit­le­re, yan­daş­la­rı­nı­za, çok ucuz fi­yat­la, di­ğer yer­ler­de ver­di­ği­niz gi­bi, Çu­ku­ram­bar'da ver­di­ği­niz ar­sa gi­bi mi ve­re­cek­si­niz? Bun­lar bit­me­di, de­vam edi­yor: Ba­lı­ke­sir'in Ak­çay Or­man Kam­pı özel­leş­ti­ril­di. Sa­ros Kör­fe­zi'nde, Va­kıf­lar böl­ge­sin­de­ki Köy Hiz­met­le­ri­ne ait din­len­me te­sis­le­ri, DSİ'ye ait din­len­me te­sis­le­ri şu an­da çü­rü­me­ye terk edil­di. Bun­lar, bu iş­çi­nin, bu me­mu­run, bu es­na­fın ver­gi­le­riy­le ya­pıl­dı. Bun­lar çok iyi de­ğer­len­di­ri­lip ha­zi­ne­ye ge­ri­sin ge­ri­ye ka­zan­dı­rı­la­bi­lir ve­ya hiz­me­te so­ku­lup baş­ka bir ku­ru­lu­şun hiz­me­tin­de ol­ma­ya de­vam eder.

Bu ve bun­la­ra ben­zer ku­ru­luş­la­rı­nız ça­lı­şan­la­rı­na -bir­çok ar­ka­daş bah­set­ti- yüz­de 3, yüz­de 4 zam­lar­la, han­gi zam­la gi­dip de sos­yal te­sis­ler­de kamp ya­pa­cak­lar? Han­gi te­sis­ler­de din­le­ne­cek­ler, bir çay içe­cek­ler? Siz, bu­ra­la­rı, aca­ba iç­ki içi­li­yor, de­niz ke­na­rın­da ma­yoy­la de­ni­ze gi­ri­li­yor, ha­vuz­da ma­yoy­la de­ni­ze gi­ri­li­yor di­ye mi ka­pa­tı­yor­su­nuz? Çü­rü­yor, boş­ta du­ru­yor. Ya­zık! Millî ser­vet bun­lar!

Bir de, içim acı­ya­rak söy­lü­yo­rum, Bü­yük Ata­türk'le öz­deş­leş­miş Flor­ya Ata­türk De­niz Köş­kü iç­ler acı­sı; ba­kım­sız, ka­sıt­lı bir uzak­laş­tır­ma ya­pı­lı­yor. Zan­net­me­yin ki, ora­yı, bu mil­let, ne Çan­ka­ya'yı ne Anıt­ka­bir'i ne de Ata­türk'ün yap­tık­la­rı­nı as­la unut­ma­ya­cak­tır.

De­ğer­li Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; va­tan­da­şın ta­til yap­tı­ğı, de­ni­ze gir­di­ği bir bel­de­de­ki, şu an­da -bel­ki bir­ço­ğu­nu­zun ha­be­ri ol­ma­dı- iki ba­kan­lı­ğın ça­ba­sıy­la hal­le­dil­me­ye ça­lı­şı­lan bir olay­dan bah­se­de­ce­ğim. Ya­lo­va ili­nin Su­ba­şı ile Al­tı­no­va ara­la­rın­da 4,5 ki­lo­met­re sa­hil dol­du­ru­lu­yor. 40 ta­ne iş ada­mı­nın ter­sa­ne yap­ma­sı için, ÇED ra­po­ru alın­ma­dan ve bir sü­rü ku­ru­lu­şun kar­şı gel­me­si­ne rağ­men bu­ra­sı dol­du­rul­ma­ya de­vam edi­yor.

Şim­di, si­ze bu­nu ez­be­re söy­le­me­di­ği­mi is­pat­la­mak zo­run­da­yım: Evet, bu­ra­sı üç yıl­dır, Çev­re ve Or­man Ba­kan­lı­ğı ve Ba­yın­dır­lık Ba­kan­lı­ğı­nın iti­raz­la­rı­na rağ­men… Ge­nel­kur­may Baş­kan­lı­ğı Ha­rekât Da­ire Baş­kan­lı­ğı bu­ra­nın stra­te­jik ola­rak doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı di­le ge­ti­ri­yor, ama dol­gu de­vam edi­yor. Zi­ra­at oda­la­rı bu­ra­nın doğ­ru bir dol­gu ala­nı ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yor, yi­ne de­vam edi­li­yor. Ge­mi Mü­hen­dis­le­ri Oda­sı, yi­ne bu­ra­nın uy­gun ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yor, yi­ne de­vam edi­yor.

Ta­bii, bun­lar bir gö­rüş. Yar­gı, evet, şu an­da Ya­lo­va'da Su­ba­şı Be­le­di­ye­si, 2.500 nü­fus­lu, de­mok­ra­si­ye inan­mış, kim­se­nin hak­kı­nı kim­se­ye ye­dir­me­mek için uğ­ra­şan yum­ruk ka­dar be­le­di­ye do­kuz se­fer mah­ke­mey­le uğ­raş­mış. Do­kuz se­fer! Bu­na iti­raz eden Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin Or­man Ba­ka­nı ve Ba­yın­dır­lık Ba­ka­nı. Evet, ilk git­ti­ği mah­ke­me Bur­sa'nın 3. İda­re Mah­ke­me­si; yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rı ver­miş. İti­raz et­miş­ler bir üst mah­ke­me­ye, Da­nış­tay 6. Da­ire­ye. Da­nış­tay 6. Da­ire onay­la­mış. Bir yar­gı skan­da­lı bu, yi­ne iti­raz et­miş­ler bir üst mah­ke­me­ye. Şu an­da, Da­va Da­ire­le­ri Ge­nel Ku­ru­lu­nun ka­ra­rıy­la yi­ne dur­du­rul­muş. Evet, Da­va Da­ire­le­ri Ge­nel Ku­ru­lu­nun! Hu­kuk­çu ar­ka­daş­lar bi­lir, ben hu­kuk­çu de­ği­lim; herhâlde bu bir iç­ti­hat ka­ra­rı ola­cak. Ama şim­di, bu­ra­da do­lay­lı yol­dan, Su­ba­şı Be­le­di­ye­si­nin mec­lis üye­le­ri­ni ik­na edip -na­sıl ik­na et­tik­le­ri­ni, han­gi yön­tem­le ik­na et­tik­le­ri­ni bil­mi­yo­rum- bu­ra­nın ge­mi ter­sa­ne­si ol­ma­sı­nın ka­ra­rı­nı al­dır­mış­lar. Yar­gı ka­ra­rı var­ken be­le­di­ye mec­lis ka­ra­rı ge­çer­li de­ğil­dir. O za­man bir oyun dü­şü­nü­lü­yor tek­rar. İki ba­kan­lık da bu­nun içe­ri­sin­de, id­dia edi­yo­rum. Su­ba­şı Be­le­di­ye­si­nin sa­hil­de yet­ki­li ol­du­ğu alan­da ple­bi­si­te gi­dip, hal­ka di­yor­lar ki: "Si­zin ova­nı­zı yok­sa alı­rız. Bu­ra­yı Al­tı­no­va Be­le­di­ye­si­ne terk edin." Al­tı­no­va Be­le­di­ye­si­ne terk edi­lir­se, Su­ba­şı'nın ka­rar al­ma yet­ki­si kal­ka­cak, en­gel kal­kıp, 3 mil­yon met­re ka­re ye­rin dol­gu­su sağ­lan­mış ola­cak. Bu dol­gu­nun içe­ri­sin­den fay hat­tı ge­çi­yor. Hiç­bir akıl ve man­tı­ğa sığ­ma­ya­cak bir dol­gu. 3 mil­yon met­re ka­re ola­rak çık­ma­dı­lar yo­la. İyi etüt yap­ma­dık­la­rı için, ilk ta­lep, 50 met­re de­ni­zi dol­du­ra­cak­lar­dı. 200'e çık­tı­lar, 200'den şu an­da 600'e çık­tı­lar; eğer utan­ma­sa­lar Geb­ze'ye ka­dar dol­du­ra­cak­lar. Böy­le bir re­za­le­ti so­ru öner­ge­si ve­re­rek sor­dum, ne ce­vap ala­ca­ğı­mı me­rak­la bek­li­yo­rum.

Bu­ra­da, iş­te, şu­nu yap­tık, bu­nu yap­tık… Bun­la­rı ni­çin söy­lü­yo­rum? Bu­ra­da rant var. De­niz ke­na­rın­da bir met­re ka­re ar­sa­nın kaç li­ra ol­du­ğu­nu -he­pi­niz iş ada­mı­sı­nız, he­pi­niz çok de­ğer­li ma­kam­lar­dan gel­di­niz- ga­yet iyi bi­lir­si­niz. Evet, bu­nun üze­ri­ne gi­di­yor, Sa­yın Ba­kan de­niz dol­gu­su­nu ge­zi­yor. Yar­gı ka­ra­rın­day­ken bu­ra­yı gez­me­si etik ola­rak doğ­ru de­ğil­dir ve di­yor ki: "Her ne olur­sa ol­sun bu­ra­sı do­la­cak, 40 ta­ne sa­na­yi­ci bu­ra­ya ter­sa­ne ya­pa­cak."

Ben is­ter­dim ki, bu­ra­da… Çev­re Ba­ka­nım ya­rım sa­at büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de gö­rüş­tü -ta­bii ki, Tür­ki­ye'nin ba­ka­nı­dır- Di­lo­va­sı'ndan bir ke­li­me et­ti mi? Gün­dem­de Di­lo­va­sı, çev­re kir­li­li­ği her gün gün­dem­de ba­sın­da, bir ke­li­me et­ti mi? Ko­ca­eli'nin, Kör­fez'in kir­li­li­ğin­den bir ke­li­me et­ti mi? Eğer Acar­kent'te "yı­ka­ca­ğım" di­yen Ba­ka­nın, eğer yar­gı ka­ra­rı­nı uy­gu­lu­yor­sa eli­ni öpe­ce­ğim, ama, eli öpü­le­cek Ba­ka­nın, bu­ra­da, Acar­kent'i ken­di­si­nin ya­rat­tı­ğı­nı da bu­ra­dan ilan edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar, za­af­tır. Da­ha son­ra, üs­tü ka­pa­lı yol­suz­luk ola­rak çı­kı­yor bun­lar. Ora­da 40 ki­şi­ye peş­keş çe­ki­li­yor. Bun­lar, ya­pıl­ma­ma­sı ge­re­ken olay­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­na ben­zer, Ku­şa­da­sı'nda 325 dö­nüm ara­zi 35 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. Ye­ni, pek ha­be­ri­niz ol­ma­yan… Bi­raz ön­ce AKP söz­cü­sü ar­ka­da­şım de­di ki: "Ar­ka­daş, bun­la­rı siz ge­lin alın; be­da­va mı sa­tıl­dı?" Sa­yın ar­ka­da­şım, iha­le­ye gi­re­mez­sin. Pen­dik'te, İs­tan­bul'da, Geb­ze'de iha­le için ba­cak­la­rın­dan kur­şun­la­nan­la­rın ben si­ze sı­ra­la­ma­sı­nı ge­ti­re­yim. Ba­cak­la­rın­dan kur­şun­la­nan­la­rın için­de AKP'nin il­çe baş­ka­nı da var, AKP yö­ne­ti­ci­le­ri de var.

Si­ze bir ta­ne da­ha an­la­ta­ca­ğım: Ko­ca­eli'nin Kör­fez il­çe­si var, ga­yet iyi bi­li­yor­su­nuz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gün, te­şek­kür için açı­yo­rum.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, şu­nu izah ede­yim: Ül­ke­nin men­fa­ati bu. Ben, şov ya­pıp da seç­me­ne ko­nuş­mu­yo­rum.

Ko­ca­eli il­çe­sin­de­ki Ya­rım­ca Se­ra­mik Fab­ri­ka­sı 28 mil­yon do­la­ra sa­tıl­dı. EV­YAP Sa­bun Fab­ri­ka­sı al­dı. 28 mil­yon do­la­ra sa­tı­lan dev­le­tin fab­ri­ka­sı­nı Er­de­mir Çe­lik 85 mil­yon do­la­ra al­dı bir yıl içe­ri­sin­de. Şim­di, Er­de­mir Çe­lik, bu­nun ya­rı­sı­nı Du­ba­ili iş ada­mı­na sat­tı, 75 mil­yon do­la­ra. De­mek, bu­ra­nın de­ğe­ri 150 mil­yon do­lar­mış. Bir yıl içe­ri­sin­de 28 mil­yon do­la­ra sa­tı­lan bir ara­zi­den ge­ri­ye ka­lan 122 mil­yon do­lar ne­re­ye git­ti? Bu, ki­me peş­keş çe­kil­di? Bu, he­pi­ni­zin ver­gi­siy­le olu­yor, ço­luk ço­cu­ğu­nu­zun rız­kın­dan ke­sip bu ver­gi­le­ri ve­ren in­san­la­rın alın te­riy­le olu­yor. Bun­la­rı göz ar­dı ede­mez­si­niz.

Şim­di, ora­da, ay­nı şir­ket, va­li­lik bir ÇED ra­po­ru alır gi­bi, Pet­kim'in ve TÜP­RAŞ'ın sos­yal te­sis­le­ri­ne göz dik­ti.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gün, te­şek­kür edi­yo­rum.

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Mik­ro­fo­nu açar­sa­nız ben de bir te­şek­kür ede­yim.

BAŞ­KAN - Ek sü­re­yi de ver­dim Sa­yın Gün… Te­şek­kür için sa­de­ce, lüt­fen…

SA­LİH GÜN (De­vam­la) - Ta­bii, ko­nu­şa­ca­ğı­mız çok şey var. Ben, Tür­ki­ye'nin üre­tim ko­ta­sı­nı AP'nin be­lir­le­me­di­ği, büt­çe­si­ni IMF'nin yap­ma­dı­ğı, dış po­li­ti­ka­sı­nı Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'nin be­lir­le­me­di­ği bir Tür­ki­ye öz­le­miy­le he­pi­ni­zin önü­müz­de­ki Kur­ban Bay­ra­mı'nı kut­lu­yor, ye­ni yı­lı­nı­zı kut­lu­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; büt­çe gö­rüş­me­si üze­ri­ne Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da, bu­ra­da te­mel bir gös­ter­ge var: AK Par­ti­nin am­pu­lü pat­la­dı. Bun­ca ba­kan, eko­no­mi­den so­rum­lu ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, ba­kan­lık, gö­rüş­me­ler es­na­sın­da sa­yın ba­kan­lar yok­ken, Sa­yın Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı var. Mil­let­ve­kil­le­rin­den so­rul­ma­sı ge­re­ken so­ru­la­ra ya­nıt ver­me­si ge­re­kir­ken, en gü­zel ka­ça­mak: "Ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğiz." Şu ana ka­dar bir­çok de­fa sor­duk, ya­zı­lı ce­va­bı hâlâ bek­li­yo­ruz. Herhâlde ik­ti­da­rı­nı­za yet­me­ye­cek bu öm­rü.

Şim­di sor­mak is­ti­yo­rum: Ta­bii ki, Sa­yın Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı var­ken bu­ra­da ken­di ko­nu­suy­la il­gi­li bir ko­nu­yu açık­la­mak is­ti­yo­rum ve ora­da da bi­zi ve ka­mu­oyu­nu ay­dın­la­tır­sa, biz­ler de bun­dan mut­lu­luk du­ya­ca­ğız.

Ka­ra Harp Oku­lu Ko­mu­ta­nı Tüm­ge­ne­ral Re­ha Taş­ke­sen'in is­ti­fa­sıy­la gün­de­me ge­len te­le­fon din­le­me ola­yıy­la il­gi­li ola­rak, Sa­yın Ba­kan, gün­de­me ge­len te­le­fon din­le­me ola­yın­da gü­ven­lik açı­sın­dan stra­te­jik öne­me sa­hip ile­ti­şim sek­tö­rü­nün özel­leş­ti­ril­me­si ol­ma­sı­nın bir et­ki­si var mı­dır? Or­ta­ya çı­kan bu olay, id­dia edil­di­ği üze­re Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri­ni yıp­rat­mak ama­cıy­la mı gün­de­me ge­ti­ril­miş olay­dır? Or­ta­ya çı­kan bu olay, ku­rum­lar ara­sı kav­ga­ya bir araç ola­rak mı kul­la­nıl­mak is­ten­mek­te­dir?

Ulus­la­ra­ra­sı in­san hak­la­rı­nın, bir dav­ra­nış olan te­le­fon din­le­me ola­yı­nı… Ay­nı za­man­da bir ki­şi­lik hak­kı ih­la­li­dir te­le­fon din­le­me ola­yı; Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri içi­ne alan bir bo­yut­ta kar­şı­mı­za çık­tı­ğı­na gö­re. Bu­nun dı­şın­da, da­ha kim­le­rin ve han­gi üst dü­zey­de in­san­la­rın, ya­ni Sa­yın Baş­ba­ka­nın, ba­kan­la­rın ve biz mil­let­ve­kil­le­ri­nin ve­ya as­kerî ka­na­dın, kim­le­rin din­le­nip din­len­me­di­ği lüt­fen ka­mu­oyuy­la pay­la­şıl­sın. Sa­yın Baş­ba­ka­nı ve Ba­kan­lı­ğı bu ko­nu­da has­sa­si­yet­le gö­re­ve da­vet edi­yo­ruz.

As­lın­da, si­zin dos­ya­nız­la il­gi­li, kar­ne­niz­le il­gi­li o ka­dar dos­ya­lar çok ki, ma­şal­lah, han­gi bi­ri­si­ne sı­kış­tı­ra­lım olum­suz­luk­la­rı­nı. Ta­bii ki, halk kar­ne­ni­zin pu­anı­nı ve­re­cek ve bu ko­nu­da da cid­di an­lam­da top­lum­sal ba­rı­şı da­hi sı­kın­tı­ya so­kar­ken, böy­le bir sü­reç içe­ri­sin­de de­fa­lar­ca gün­de­me ge­tir­di­ği­miz ko­nu­lar kar­şı­sın­da has­sa­si­yet­le hiç yak­laş­ma­dı­nız. En önem­li nok­ta­lar­dan bi­ri, bu­gün 259 adet mil­let­ve­ki­li da­nış­ma­nı­nın, ça­lı­şan­la­rın kad­ro­ya alın­ma­sı ko­nu­su. Za­man za­man ka­mu­oyu­nun en has­sas ko­nu­su iş­siz­lik ve bu ko­nu­da öy­le bir umut ta­cir­li­ği ya­pı­yor­su­nuz ki, 60 bin, 120 bin… Ra­kam­lar öy­le bir bo­şal­tı­lı­yor ve hep sa­de­ce ayak­la­rı ye­re bas­ma­yan, ka­mu­oyu­nun umut ta­cir­li­ği dü­ze­yin­den öte­ye git­me­yen bir an­la­yış­la bu top­lu­mun de­ğer­le­riy­le oy­nu­yor­su­nuz.

Ve KPSS sı­nav­la­rı… He­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz, na­sıl per­so­ne­lin yer­leş­ti­ri­lip yer­leş­ti­ril­me­di­ği­ni ve hâlâ ka­çın­cı de­fa­dır sı­nav­la­ra gir­di­ği hâlde bir ka­mu gö­re­vi­ne yer­leş­ti­ril­me­me­nin ver­miş ol­du­ğu sı­kın­tı.

İkin­ci­si, en önem­li­ler­den bi­ri -as­lın­da Tür­ki­ye'de ya­rat­tı­ğı­nız bir usul var­dı- top­rak üst­le­ri­ni sat­tı­nız; Türk Ha­va Yol­la­rı­nı, TÜP­RAŞ'ı. Yıl­la­rın bun­lar bi­ri­ki­mi. Ar­ka­sın­dan, ha­tır­la­ya­ca­ğı­mız, Ga­la­ta­port ve bir­çok un­sur­la­rıy­la be­ra­ber bak­tı­ğı­mız­da, top­rak üs­tün­de­ki ar­tı de­ğer­le­ri, top­lu­mun tüm de­ğer­le­ri­ni sat­tı­nız. Sı­ra gel­di top­ra­ğa herhâlde.

Ba­kın, eli­miz­de, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li bir da­yat­ma mı, ar­tık sü­reç mi, ken­di­niz de­ğer­len­di­rin ve ya­ban­cı­la­ra top­rak sa­tı­şıy­la il­gi­li Av­ru­pa Bir­li­ği da­yat­ma­sı ol­du­ğu­nu in­ce­le­yen ve 8 Ka­sım 2006 ta­rih­li Tür­ki­ye İler­le­me Ra­po­ru'nda "ya­ban­cı ser­ma­ye" baş­lı­ğı al­tın­da­ki bö­lüm­de, ya­ban­cı­la­rın gay­ri mülk edin­me­le­ri gi­bi alan­lar­da Tür­ki­ye'de önem­li kı­sıt­la­ma­lar ol­du­ğu söy­le­ni­yor ve bu ko­nu­da da AKP Hükûme­ti­nin sa­tış­la il­gi­li yo­ğun pro­je­le­ri var. Bun­lar­dan bi­ri­ni da­ha siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. 17 Ey­lül 2006 ta­ri­hin­de Ana­do­lu Ajan­sı bir ha­ber geç­miş­ti ve Tür­kan Al im­za­lı ha­be­rin baş­lı­ğı: "Ya­ban­cı­la­ra özel kent." Ve bu ko­nu­da ye­te­ri ka­dar Türk ka­mu­oyu tar­tış­ma­dı; ya­ban­cı­la­ra özel kent… Ve bu ko­nu­da en önem­li­si İs­pan­ya mo­de­li. Cid­di an­lam­da, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı "ba­ba gi­bi sa­ta­rım" di­yor ya her alan­da, bu­na da he­men cid­di an­lam­da herhâlde de­ğer ve­re­cek ki, he­men bu ko­nu­da­ki pro­je­le­ri ve Tu­rizm Ba­ka­nıy­la be­ra­ber, bir­lik­te bir an ön­ce hız­lan­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da ta­li­mat­lar ve ka­nun tek­lif­le­ri ha­zır­lan­dı ve bu­nun için de cid­di an­lam­da Tür­ki­ye'nin 4706 sa­yı­lı Ha­zi­ne Mal­la­rı­nın Sa­tı­şı­na İliş­kin Ka­nun ile Dev­let İha­le Ka­nu­nu'na İliş­kin Yö­net­me­lik ve uy­gu­la­ma teb­liğ­le­ri İs­pan­ya mo­de­li­ne gö­re de­ğiş­ti­ri­li­yor. Ge­lin, ay­dın­la­tın ba­ka­yım bu top­lu­mu. Top­rak­la­rı­mı­zın na­sıl sa­tı­şın eşi­ği­ne gel­di­ği­ni... Ta­rih­ten, herhâlde Fi­lis­tin'den ders al­ma­mız ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz, ya­şa­nı­lan bun­ca sı­kın­tı­yı göz önün­de bu­lun­durdu­ğu­muz­da.

Bu­gün, en önem­li­ler­den bir ta­ne­si, yi­ne, kent pro­je­le­ri yön­te­miy­le sa­tı­şa çı­ka­rı­lan İz­mir'de­ki re­zi­dans, ma­li­ye ta­ra­fın­dan tah­sis edi­len ha­zi­ne ara­zi­si üze­rin­de in­şa edi­le­cek ve Nor­veç kent pro­je­si­ne de uy­gun, sos­yal, kül­tür, sağ­lık, her tür­lü alt­ya­pı­nın ya­pıl­dı­ğı pro­je ve pro­je­le­rin de kar­şı­lı­ğın­da ise mülk sa­tı­şı. Ya­ni, kı­sa­ca sa­tı­şı­nız, herhâlde top­rak dü­ze­yi­ne in­di. Bu ko­nu­da İs­pan­ya mo­de­li­ne ve kent pro­je­le­ri­ne İs­tan­bul'un yö­ne­tim mer­ke­zi ol­ma­sı dü­şü­nü­lü­yor. Tür­ki­ye'de bir­çok il bun­lar ara­sın­da; İz­mir, An­tal­ya, Ay­dın, Muğ­la, Mer­sin, De­niz­li, Af­yon gi­bi, Ça­nak­ka­le, Bur­sa, sa­ya­ca­ğı­mız bir­çok il.

Ken­di­ni­ze ge­lin ar­ka­daş­lar! Tür­ki­ye'de ya­ban­cı mülk sa­tı­şı­nın sı­kın­tı­la­rı­nın han­gi saf­ha­da ol­du­ğu­nu çok iyi bi­li­yo­ruz. Özel­lik­le özel­leş­tir­me ko­nu­sun­da sa­de­ce mül­ki­yet­le bir­lik­te im­ti­yaz sa­tı­şın­da bu­lun­du­nuz. Bu an­lam­da çı­kan sı­kın­tı­lar, ka­nun­lar bi­rer bi­rer ip­tal edi­li­yor. İş­te en son İs­ken­de­run'da­ki li­ma­nın ip­ta­li. Bu ka­dar ka­nun­la oy­na­nır­sa, yar­gı­nın ve hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne inan­maz­sa­nız, hep kar­şı­da, yar­gı­nın kar­şı­sı­na bir de­re­ce­de tos­lar­sı­nız.

Biz de di­yo­ruz ki, ül­ke­nin, ne za­ma­na ne yıl­la­ra, o ka­dar cid­di an­lam­da mad­di ve ma­ne­vi bir bo­yut­la sı­kın­tı­la­rı var­ken, bu ül­ke­yi ger­me­ni­zin bir man­tı­ğı da yok.

Şim­di, bir bo­yut­la da­ha in­ce­le­ye­lim. Ta­bii, bir­çok ulus­la­ra­ra­sı fir­ma­lar ol­du­ğu za­man, cid­di an­lam­da, sı­kın­tı­la­rı çöz­mek için bi­re bir adım at­tı­nız. Bun­lar­dan bir ta­ne­si, Car­gill ya­sa­sı. Sa­yın Bush'un Sa­yın Baş­ba­ka­na ilet­ti­ği nok­ta­da, so­ru­nu biz­zat çöz­me­si için Sa­yın Ali Coş­kun'u ba­kan ola­rak gö­rev­len­di­rip, bu ko­nu­yu çöz­me­si için de bu­ra­da ka­nun tek­li­fi çı­kart­tı­nız.

İkin­ci­si, ha­tır­lar­sa­nız, Mo­to­ro­la­nın ala­ca­ğı­na… Türk Te­le­kom'un özel­leş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da, Tel­sim'i de sa­tı­şın içe­ri­si­ne koy­du­nuz ve Mo­to­ro­la­nın ala­ca­ğı­nı çöz­dü­nüz.

Pe­ki, ben, si­ze sor­mak is­ti­yo­rum: Bo­no­ze­de­ler, Çu­ku­ro­va Elek­trik ve Ke­pez his­se se­ne­di­ni elin­de bu­lun­du­ran Türk va­tan­daş­la­rı, bu ül­ke­de ser­ma­ye pi­ya­sa­sı ka­nun­la­rı­na gü­ve­ne­rek, ya­ni kı­sa­ca dev­le­te gü­ve­ne­rek İMKB'den al­dık­la­rı his­se se­ne­di kar­şı­lı­ğın­da, ön­ce Bush'a mı git­me­si la­zım, söy­ler mi­si­niz! Bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü IMF'ten de­ğil, Bush'tan de­ğil, Av­ru­pa Bir­li­ğin­den de­ğil, Tür­ki­ye'nin ken­di de­ğer­le­rin­den çık­ma­sı ge­re­kir. Ama, siz­le­re ta­li­mat ve­ril­me­dik­ten son­ra hiç­bir so­mut adım at­mı­yor­su­nuz ve Çu­ku­ro­va, Ke­pez his­se­si­ni elin­den bu­lun­du­ran va­tan­daş­la­rın mağ­du­ri­yet­le­ri hâlâ de­vam edi­yor. Dört yıl bo­yun­ca bir adım at­ma­dı­nız, at­ma­ya da ni­ye­ti­niz yok.

İkin­ci­si, yi­ne, ay­nı şe­kil­de re­form di­ye Tür­ki­ye'ye da­yat­tı­ğı­nız bir sü­reç, sos­yal gü­ven­lik re­for­mu. Si­ze sor­mam la­zım. Şu­ra­da bir haf­ta kal­ma­dı, Ka­nun'un, yü­rür­lü­ğün ip­ta­li, er­te­len­me­si ko­nu­sun­da ka­nun tek­li­fi ge­ti­re­cek­si­niz. Pe­ki, ner­dey­di­niz ar­ka­daş­lar?

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) - Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bu Ka­nun'un na­sıl iş­le­ye­ce­ği­ni, yar­gı­nın ve hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne ni­ye bu ka­dar di­ret­ti­niz, ni­ye da­yat­ma içe­ri­si­ne gir­di­niz, ni­ye bu ina­dı­nız, ni­ye, söy­ler mi­si­niz?

Di­yor­su­nuz ki, "Sos­yal gü­ven­lik SOS ver­di." Dört yıl bo­yun­ca de­mek ki bir şey yap­ma­dı­nız, tam ter­si­ne bu ya­ra kan­gren­leş­me­ye doğ­ru git­ti ve sos­yal gü­ven­lik re­for­muy­la be­ra­ber Tür­ki­ye'de, ta­bii ki, ne ola­cak? Ye­di ay da­ha er­te­le­ne­cek. Ne ola­cak? Herhâlde si­ze ikin­ci uy­gu­la­ma­sı na­sip ol­ma­ya­cak, öy­le gö­rü­nü­yor.

Biz de di­yo­ruz ki, Sos­yal Gü­ven­lik Ka­nu­nu bu ül­ke için cid­di an­lam­da re­form ni­ye­tiy­le baş­ta yar­gı­nın ve hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­ne inan­mış ol­say­dı­nız, sa­de­ce si­zin ço­ğun­lu­ğu­nu­za de­ğil, as­lın­da si­zin im­da­dı­nı­za Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ye­tiş­ti. Pra­tik­te bu Ya­sa yü­rür­lü­ğe gir­miş ol­say­dı ne sı­kın­tı­lar, ne acı­lar ya­şa­na­cak­tı, gö­re­cek­tik.

CE­MAL UY­SAL (Or­du) - Yi­ne ge­le­cek me­rak et­me­yin.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, ama, o pra­ti­ği­ni bu hal­kım gö­re­cek­ti. Sos­yal gü­ven­lik adı al­tın­da na­sıl sı­kın­tı­la­rı­nı ol­du­ğu­nu, bu şem­si­ye­nin al­tı­na gi­re­me­ye­cek mil­yon­lar­ca in­sa­nın ol­du­ğu­nu hep be­ra­ber gö­re­cek­tik, ama, im­da­dı­nı­za Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ye­tiş­ti, dua edin. Yar­gı­ya gü­ve­nin, dua edin.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Her şey gü­zel ola­cak.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Her şey de­di­ği­niz gi­bi gül­lük gü­lis­tan­lık ve si­zin göz­lü­ğü­nüz­le gö­rü­nen toz­pem­be ha­yal­ler­le de­ğil. Bu top­lu­mun ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­lar ve aç­lık ve se­fa­le­te doğ­ru… Ba­zen Sa­yın Baş­ba­kan der ya: "Ner­den ne­re­ye." Hep aşa­ğı, hiç yu­ka­rı yok. Ge­rek ulus­la­ra­ra­sı plat­form­da, dış po­li­ti­ka­nız­da­ki ba­şa­rı­sız­lı­ğı­nız ve ba­si­ret­siz­li­ği­niz ve ge­rek­se iç po­li­ti­ka­da ya­rat­tı­ğı­nız bun­ca tah­ri­bat, söy­ler mi­si­niz lüt­fen.

ALİM TUNÇ (Uşak) - Sen bu söy­le­dik­le­ri­ne ina­nı­yor mu­sun?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Büt­çe gi­bi has­sas bir nok­ta­da on gün içe­ri­sin­de Tür­ki­ye'de tar­tı­şıl­ma­dan geç­me­si­ni sağ­lı­yor­su­nuz. Söy­ler mi­sin ba­na, bir büt­çe…

ALİM TUNÇ (Uşak) - Ne­re­den ne­re­ye? CHP'dey­din, ANAP'a geç­tin!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Biz bey­ni­mi­ze pran­ga­lar vur­ma­dık. Bu ül­ke­nin mil­let­ve­ki­li­yiz ve bu ko­nu­da da üze­ri­mi­ze dü­şen so­rum­lu­luk içe­ri­sin­de Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nı ta­şı­mak bi­zim gö­re­vi­miz. Si­zin gi­bi, tar­tı­şıl­ma­dan, sa­de­ce ve­ri­len gö­re­vi ka­bul edip, ka­bul eden­ler ve et­me­yen­ler ko­nu­mun­da de­ği­liz. Sor­gu­lu­yo­ruz. Bu ül­ke­nin men­fa­at­le­ri da­ha iyi na­sıl olur di­ye ona ba­kı­yo­ruz. Ama önü­müz­de­ki bir sü­reç var, biz de di­yo­ruz ki, sos­yal gü­ven­lik gi­bi bir has­sas ka­nun­da da­hi, re­form ola­rak ni­te­le­di­ği­niz da­ha bu­nun gi­bi bir­çok ka­nu­nu sa­ya­ca­ğım. Tek ba­şı­na Mec­li­sin ira­de­si eli­niz­de, ya­ni Mec­li­sin tüm ça­lış­ma­la­rı­nı si­zin­le be­ra­ber yön­len­di­rir­ken, bun­ca ka­nun­lar kar­şı­sın­da iş­te on beş ta­ne üni­ver­si­te­nin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Şim­di, on beş ta­ne üni­ver­si­te­nin rek­tör­le­ri­nin atan­ma­sı. Büt­çe­de de bun­lar ge­çe­cek, kim uy­gu­la­ya­cak, kim uy­gu­la­ma­ya­cak? Hak­lı­sı­nız siz­ler…

CA­HİT CAN (Si­nop) - Sen Cum­hur­baş­ka­nıy­la or­tak mı ça­lı­şı­yor­sun?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bu ül­ke­de so­run­la­rı çöz­mek ye­ri­ne, kan­gren­leş­tir­mek; onun ye­ri­ne biz bil­di­ği­mi­zi id­dia ede­riz, bil­di­ği­mi­zi oku­ruz. Ho­ca mi­sa­li, var gü­cü­nüz­le ça­ba­nın içe­ri­sin­de­si­niz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Baş­ka­nım ya­ban­cı de­ğil, on da­ki­ka da­ha ve­rir. Da­ha ko­nu­şa­ca­ğı­mız o ka­dar çok şey var. Bi­raz­dan, bi­li­yo­rum…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) - Ak­lı­na ne ge­li­yor­sa onu ko­nu­şu­yor­sun!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Biz ak­lı­mı­za ge­le­ni de­ğil, va­ra­ca­ğı­nız bir şey var­sa ge­lir­si­niz -Mec­lis kür­sü­sü bu­ra­sı, bu­yu­run- bu top­lu­mu ay­dın­la­tır­sı­nız. Biz de yan­lış yap­tı­ğı­mız­da top­lum­dan ve siz­den özür di­le­riz. Ama, biz ve top­lu­mu­muz, vic­da­nen bu ül­ke­de bir şey­ler ya­pa­bil­me­nin hu­zu­ru içe­ri­sin­de­yiz.

CA­HİT CAN (Si­nop) - Yap­tı­ğı­nız ne var ya! Bir çi­vi ça­kın…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Di­yo­ruz ki, he­pi­miz… Söy­le­dik­le­ri­miz si­zin ku­la­ğı­nız­dan bir ta­raf­tan gi­ri­yor, bir ta­raf­tan çı­kı­yor, çün­kü, bu so­run­lar si­zin so­ru­nu­nuz de­ğil.

Ba­kın, dış po­li­ti­ka­yı da­ha çok Av­ru­pa Bir­li­ği­ne, te­rö­rü ABD'ye, eko­no­mi­yi…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ler, lüt­fen…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ta­mam­la­ya­yım o za­man Sa­yın Baş­ka­nım.

Ben te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım. Bir son­ra­ki mad­de üze­rin­de ge­ne ko­nuş­ma­la­rı­ma de­vam ede­ce­ğim, çün­kü dos­ya­la­rı­nız o ka­dar ka­ba­rık ki, pay­la­şı­la­cak ve ka­mu­oyu­nun ay­dın­la­tıl­ma­sı için biz mil­let­ve­ki­li ola­rak üze­ri­mi­ze dü­şe­ni ya­pa­ca­ğız.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, dün sa­at 11.00' de açı­lan 42'nci Bir­le­şim ve on be­şin­ci tur gö­rüş­me­ler de­vam et­mek­te­dir. İç Tü­zük'ün 1'in­ci mad­de­sin­de, "Bir­le­şim, Ge­nel Ku­ru­lun bel­li bir gü­nün­de açı­lan top­lan­tı­sı­dır." hük­mü yer al­mak­ta­dır. Dün bu bir­le­şi­min Be­şin­ci Otu­ru­mu'nda Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si üze­ri­ne Ge­nel Ku­rul­ca alı­nan ka­rar­da 43'ün­cü Bir­le­şim'in, 25/12/2006 Pa­zar­te­si gü­nü -ya­ni bu­gün- sa­at 14.00'te baş­la­ma­sı ön­gö­rül­müş­tü. An­cak, 42'nci Bir­le­şim hâlen de­vam et­ti­ğin­den, baş­ka bir­le­şi­me geç­me imkânı­mız yok­tur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün­kü prog­ra­mın ta­mam­la­na­bil­me­si için, sa­at 13.00'te bir­le­şi­me ara ver­me­den ça­lış­ma­la­rı­mı­za de­vam edil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen, Agâh Kaf­kas, Ço­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kaf­kas. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 27'nci mad­de­si üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum ve bu büt­çe­yi gö­rü­şür­ken bir onu­ru da bir­lik­te pay­la­şı­yo­ruz: Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de çok uzun yıl­lar ara­dan son­ra be­şin­ci büt­çe­mi­zi gö­rü­şü­yo­ruz. Be­şin­ci Ya­sa­ma Yı­lın­da fa­ali­yet­le­ri­mi­zi sür­dü­rü­yo­ruz ve son büt­çe­mi­zi gö­rü­şü­yo­ruz se­çim­den ön­ce­ki ve be­şin­ci yıl büt­çe­mi­zi gö­rü­şü­yo­ruz.

Ben­ce bu, son yıl­lar­da ilk de­fa Tür­ki­ye'nin nor­mal­leş­me­si, Tür­ki­ye'de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nün sağ­lan­ma­sı, Tür­ki­ye'de ku­ral­la­rın ye­ri­ne otur­ma­sı ve is­tik­ra­rın ya­ka­lan­ma­sı an­la­mın­da çok önem­li bir şe­yi 23'ün­cü Dö­nem Par­la­men­to­su ger­çek­leş­tir­miş­tir. Bu­nu ger­çek­leş­ti­ren, baş­ta Hükûme­ti­miz ol­mak üze­re, bü­tün grup­la­ra şük­ran­la­rı­mı su­nu­yo­rum.

Bu nok­ta­dan olay­la­rı de­ğer­len­dir­me­nin fay­da­lı ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim ve bu ül­ke bi­zim ve her bi­ri­miz bu ül­ke­de taş üs­tü­ne taş koy­ma ko­nu­sun­da bir du­yar­lı­lık ser­gi­le­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Şim­di, bak­tım, bi­raz ön­ce iki de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız, iki de­ğer­li gru­bu­muz­dan, ana mu­ha­le­fe­ti­miz­den ve ANAP Gru­bun­dan iki de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız ko­nuş­tu­lar ve şöy­le bir ga­rip fo­toğ­raf gör­düm, her iki­si de ko­nuş­ma­la­rı­nı bi­ti­rir­ken, şu slo­gan­la bi­tir­di­ler: "İş­te, üre­ti­mi AB'ye, dış po­li­ti­ka­yı Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne, eko­no­mi­yi de IMF'e tes­lim et­me­ye­lim."

Şim­di, ben bi­raz me­rak et­tim, bu­ra­da bir si­ya­sal du­ruş ve si­ya­sal bek­len­ti­yi, aca­ba, han­gi ar­ka­da­şı­mız, han­gi par­ti adı­na ko­nuş­tu­ğu­nu çok an­la­mak­ta güç­lük çek­tim. He­le, son ko­nuş­ma­cı, de­ğer­li dos­tum, ar­ka­da­şı­mın ko­nuş­ma­sı­nı din­le­yin­ce, Ana­va­tan Par­ti­si adı­na, bi­zim yıl­lar­ca ta­nı­dı­ğı­mız, Tür­ki­ye'de li­be­ra­liz­min ve Tür­ki­ye'nin de­ği­şi­mi­nin di­na­mik­le­ri­ni or­ta­ya koy­muş Özal, aca­ba, rah­met­li, bu ko­nuş­ma­yı din­le­se ne ya­par­dı di­ye dü­şün­düm. Çün­kü, son ko­mü­nist…

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - IMF'ye tes­lim ol­mak­la bir de­ğil ki li­be­ra­lizm.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Ce­va­bı­nı ala­cak­sın!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - …son ko­mü­nist Çin'de bi­le bun­dan da­ha li­be­ral…

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Siz, li­be­ra­lizm de­yin­ce IMF'ye tes­lim ol­ma­yı sa­yı­yor­sa­nız, ora­yı bi­le­me­ye­ce­ğim.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - …bun­dan da­ha li­be­ral eko­no­mik şey­le­rin sa­vu­nul­du­ğu­na hep be­ra­ber ta­nık olu­yo­ruz. Ya­ni, özel­leş­tir­me­ye kar­şı, ya­ban­cı­la­ra mülk sa­tı­şı­na kar­şı, her şe­ye top­tan kar­şı, al­tı­nı sat­tı­nız, üs­tü­nü sat­tı­nız…

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Kaf­kas, tam tes­li­mi­yet tam, hiç ek­si­ği­niz kal­ma­dı.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Tür­ki­ye'yi ulus­la­ra­ra­sı are­na­da, dış po­li­ti­ka­da… Ya­ni, bu­ra­ya çı­kıp her bi­ri­miz, ak­lı­na ge­le­ni, gel­di­ği gi­bi ko­nuş­mak ye­ri­ne, sev­gi­li dos­tum, de­ğer­li kar­de­şim, Ana­va­tan Gru­bu adı­na ko­nuş­tu­ğu­muz za­man, Ana­va­ta­nı, bu­gü­ne ka­dar Tür­ki­ye'nin bil­di­ği bir Ana­va­tan Par­ti­si var, bu­nun bel­li kod­la­rı var, bel­li bir du­ru­şu var…

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Tak­dir edi­yor­su­nuz, gö­rü­yo­ruz.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Bu du­ruş çer­çe­ve­sin­de bir or­ta­ya ko­yu­yor ol­sak, ben­ce kat­kı sağ­la­mış ola­bi­li­riz. Dün, baş­ka yer­ler­de si­ya­set yap­mış ola­bi­li­riz, ay­nı an­la­yı­şı de­vam ede­cek­sek ni­ye geç­ti­niz ANAP'a, ora­da dur­say­dı­nız ya?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Biz, her tür­lü ce­va­bı ve­re­ce­ğiz bi­raz­dan.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Da­ha sağ­lık­lı olur­du di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ben, bu­nun, sa­de­ce, dost­ça bir uya­rı an­la­mın­da al­tı­nı çiz­mek is­te­dim.

Şim­di, sos­yal gü­ven­lik re­for­mu­nu hep be­ra­ber bu­ra­da ger­çek­leş­tir­dik ve di­yor­su­nuz ki, bu­gün bir kö­şe ya­za­rı­nın söy­le­di­ği gi­bi, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin, bu faz­la eşit­lik­çi ve hu­ku­ku hi­çe sa­yan ya da eşit­lik il­ke­le­ri­ni, bu­gü­ne ka­dar Ana­ya­sa'nın bi­ze öğ­re­ti­le­riy­le ters dü­şen bu ka­ra­rı­nı, yar­gıç­lar hükûme­ti bu­nu dur­dur­du di­ye yo­rum­la­dı­ğı bir yer­de, ya­ni bi­zim ne gü­na­hı­mız ola­bi­lir­di, ne su­çu­muz ola­bi­lir­di? Biz, bu ül­ke­de bir re­for­mu ger­çek­leş­tir­me sev­da­sın­da­yız ve bu­nu da ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ge­rek­çe­li ka­rar­la­rı­nı or­ta­ya koy­duk­tan son­ra…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Al­tı ay son­ra­yı gö­re­bil­sey­dik Sa­yın Agâh Kaf­kas.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - …bu­nu hep be­ra­ber de­ğer­len­di­re­ce­ğiz, ba­ka­ca­ğız.

Şim­di, bu­ra­da çık­tı­ğı­mız za­man, her bi­ri­mi­zin bu ül­ke­ye bor­cu­muz var. 70 mil­yon in­san bi­zi din­li­yor. Her bi­ri­miz, bu 70 mil­yon in­sa­na… Her bi­ri­miz, mil­le­tin ira­de­siy­le se­çi­lip gel­miş in­san­la­rız bu­ra­da. Bir­bi­ri­mi­ze ha­ka­ret et­me­den, kır­ma­dan, dök­me­den ve bu "taş üs­tü­ne taş ko­nul­ma­dı…" Dört se­ne ön­ce­ki ve­ri­ler bu­ra­da. Ra­kam söy­lü­yo­ruz bu­ra­da. Ra­kam­lar sa­nal di­yor­su­nuz. Ne­yi an­la­ta­ca­ğız? Dört se­ne ön­ce­ki Tür­ki­ye'de­ki ra­kam­lar or­ta­da, Tür­ki­ye'nin bü­yü­me hı­zı or­ta­da.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Sa­yın Baş­ba­kan "sek­sen se­ne­dir çi­vi ça­kıl­ma­dı" di­yor!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Tür­ki­ye, umut­la­rı tü­ken­miş bir ül­ke­den… Ve dış po­li­ti­ka­da tes­li­mi­yet­çi di­yor­su­nuz. Ya­ni, dış po­li­ti­ka­da, Tür­ki­ye, de­mok­ra­si ko­nu­sun­da bu­gü­ne ka­dar hiç­bir dö­nem­de ya­pıl­ma­dı­ğı ka­dar ya­tı­rı­mı­nı yap­mış, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de ar­tık biz Av­ru­pa'yla mü­za­ke­re eder hâle gel­mi­şiz.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Tam o de­di­ğin gi­bi Sa­yın Kaf­kas!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Me­de­ni­yet­ler Bu­luş­ma­sı İt­ti­fa­kı­nı bi­zim Baş­ba­ka­nı­mız İs­pan­ya Baş­ba­ka­nıy­la eş baş­kan­lık ya­pıp Bir­leş­miş Mil­let­ler­de özel top­lan­tı­lar ya­pı­la­rak, Tür­ki­ye, dün­ya ba­rı­şı­na na­sıl kat­kı sağ­la­rız ko­nu­sun­da çev­re­miz­de­ki her­kes­le dost­luk içe­ri­sin­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Kaf­kas, lüt­fen…

Bu­yu­run.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - …böl­ge­sel kal­kın­ma­ya kat­kı ve­re­cek şe­kil­de cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en ba­şa­rı­lı dış po­li­ti­ka­sı­nı gör­mez­lik­ten ge­li­yor ol­mak, sa­de­ce ken­di­mi­ze ve bu ül­ke­ye yap­tı­ğı­mız bir hak­sız­lık olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve ben, Be­şin­ci Ya­sa­ma Yı­lın­da be­şin­ci büt­çe­mi­zin ki, ilk de­fa ra­kam­lar açı­ğı, büt­çe açık­la­rı­nın to­par­lan­dı­ğı­nı, re­el büt­çe­le­rin ya­pıl­ma­ya baş­lan­dı­ğı ve bu­nun da­ha da bir alt­ya­pı­sı­nın oluş­tu­rul­du­ğu bu büt­çe­nin ül­ke­mi­ze ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kaf­kas.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

28'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Mu­ha­se­be ka­yıt­la­rın­dan çı­ka­rı­la­cak tu­tar­lar

MAD­DE 28- (1) 21/7/1953 ta­rih­li ve 6183 sa­yı­lı Am­me Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil Usu­lü Hak­kın­da Ka­nun kap­sa­mın­da iz­le­nen ala­cak­la­rın dı­şın­da ka­lan ve mu­ha­se­be ka­yıt­la­rın­da bu­lu­nan Dev­let ala­cak­la­rın­dan tu­ta­rı 15 Ye­ni Türk Li­ra­sı­na ka­dar olan­la­rın tah­si­li için ya­pı­la­cak ta­ki­bat gi­der­le­ri­nin asıl ala­cak tu­ta­rın­dan faz­la ola­ca­ğı­nın an­la­şıl­ma­sı ha­lin­de, bu tu­tar­la­rın mu­ha­se­be ka­yıt­la­rın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­na ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­rin­de Ma­li­ye Ba­ka­nı, di­ğer ka­mu ida­re­le­rin­de üst yö­ne­ti­ci­ler yet­ki­li­dir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Ha­san Ören, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ören.

Sa­yın Ören, sü­re­niz on beş da­ki­ka­dır.

CHP GRU­BU ADI­NA HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 28'in­ci mad­de üze­rin­de Gru­bum ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Tür­ki­ye'nin İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı, Lo­zan'da gös­ter­di­ği ba­şa­rı, cum­hu­ri­ye­tin te­mel taş­la­rı­na at­tı­ğı harç­la he­pi­mi­zin ya­kın­dan ta­nı­dı­ğı dev­let ada­mı Sa­yın İs­met İnö­nü'nün ölüm yıl dö­nü­mü ol­ma­sın­dan do­la­yı ken­di­si­ni rah­met­le anı­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin Bur­sa Mil­let­ve­ki­li, Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­yın Ali Din­çer'e acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, büt­çe üze­rin­de yir­mi beş-yir­mi al­tı sa­at­tir gö­rüş­le­ri­mi­zi ak­ta­rı­yo­ruz. Bu büt­çe­nin, ger­çek­ten, top­lum­da eme­ğiy­le ge­çi­nen, alın te­riy­le ge­çi­nen in­san­la­ra, sos­yal ya­şam­la­rı­na zen­gin­lik kat­ma­sı­nı, da­ha iyi ra­hat ya­şa­ya­bil­me­le­ri­ni sağ­la­mak için el bir­li­ğiy­le ça­lı­şı­yo­ruz; ama, ne ya­zık ki, ha­zır­la­nan büt­çe­le­re ba­kıl­dı­ğın­da, ha­zır­la­nan büt­çe­ler, top­lum­da 70 mil­yo­nun en az 65 mil­yo­nu­nu mağ­dur ede­cek şe­kil­de ha­zır­la­nı­yor.

Şim­di, çı­kan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın hiç­bi­ri­si, han­gi dö­nem­de, 2001 ve 2002 yıl­la­rı içe­ri­sin­de ne al­dık­la­rıy­la il­gi­li açık­la­ma yap­ma­dı­lar. Ya­ni, dev­le­tin iç ve dış borç­la­rı, 2002, se­çi­me gi­der­ken ne al­mış­sı­nız, al­dı­ğı­nız borç mik­ta­rı ne­dir, bu­gün­kü mev­cut borç mik­ta­rı ne­dir? Eğer bun­la­ra bak­maz­sak doğ­ru bil­gi ve­re­me­yiz. Ör­ne­ğin, 2001 yı­lın­da, ya­ni Tür­ki­ye'de has­ta ko­ma­day­ken, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en ağır bu­na­lım­lı kri­zi­nin ya­şan­dı­ğı 2001 yı­lın­da -ki, hep ör­nek ola­rak 2001'i alır­sı­nız- dış borç sto­ku­muz 115,2 mil­yar do­lar; 2002 Ey­lül ayı, ya­ni se­çi­me gi­der­ken -bir ay ön­ce- 127,5 mil­yar do­lar dış bor­cu­muz var.

Şim­di, Acil Ey­lem Pla­nı'yla, bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nın en az üç yıl içe­ri­sin­de çö­zül­me­si ge­rek­ti­ği­ni, üç yıl­lık bir za­man di­li­mi­nin ih­ti­yaç ol­du­ğu­nu Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız söy­le­miş­ti. Dör­dün­cü yı­lı bi­tir­dik, be­şin­ci yı­la gir­dik.

2006 yı­lı tem­muz ra­ka­mı­nı ve­ri­yo­rum: 194 mil­yar do­lar dış borç. Ya­ni, dört yıl içe­ri­sin­de, 127,5 mil­yar­da al­dı­ğı­nız bor­cu 194 mil­ya­ra ge­tir­miş­si­niz. Pe­ki, iç borç ne ol­muş? Çün­kü, en önem­li­le­rin­den bi­ri­si de Tür­ki­ye'nin iç bor­cu. İç bor­cu ne­re­de al­mış­sı­nız? O kriz­li an, ha­ni de­vam­lı yüz­de 500-yüz­de 1.000 ge­ce­lik fa­iz­le­rin ol­du­ğu, ge­ce­lik fa­iz­ler­le iç borç­lan­ma­nın fi­nan­se edil­di­ği­ni söy­le­di­ği­niz dö­nem­de 2001 yı­lın­da 122 kat­ril­yon iç bor­cu­muz var­mış.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ne ala­ka­sı var?

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - 2002 Ekim so­nu iti­ba­rıy­la 145,3 kat­ril­yon bor­cu­muz var­mış. Ne ol­ma­sı ge­rek­li, ba­şa­rı­lı bir ik­ti­dar ne yap­ma­lı? Ya bu bor­cu ye­rin­de tut­ma­lı ya bu bor­cu aşa­ğı­ya doğ­ru in­dir­me­li. O za­man di­ye­lim ki: Ta­bii ki ba­şa­rı­lı­sı­nız. Ama, şu da söy­le­ne­bi­lir: Bun­lar geç­miş dö­nem­de ya­pı­lan borç­lan­ma­lar. Bu borç­lan­ma­lar­dan do­la­yı bi­ze za­man ge­rek­liy­di.

Şim­di 2006 Ekim ayı­na ba­ka­lım. 2006 Ekim ayın­da iç borç sto­ku 251 mil­yar YTL. Ya­ni, si­zin al­dı­ğı­nız 145 kat­ril­yon­dan, üze­ri­ne 105 kat­ril­yon da­ha ek­le­ye­rek bu­gü­ne ge­li­yo­ruz.

MUS­TA­FA CU­MUR (Trab­zon) - Ha­san Bey, yan­lış he­sap ya­pı­yor­su­nuz.

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - Şim­di bu­nun­la il­gi­li öde­di­ği­miz fa­iz gi­der­le­ri­ne ba­ka­lım. Ya­ni, biz 2002'de­ki 145 kat­ril­yo­na ne fa­iz ödü­yor­mu­şuz? Ba­kı­nız ar­ka­daş­lar, kay­nak da Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı Yıl­lık Eko­no­mi Ra­po­ru'ndan, bü­tün ra­kam­la­rın hep­si bu­ra­dan. 2002 yı­lın­da 41 kat­ril­yon pa­ra ödü­yor­mu­şuz. Ne­ye? 145 kat­ril­yon­luk iç bor­ca öde­di­ği­miz fa­iz. Şim­di 251 mil­ya­ra gel­mi­şiz. As­lın­da, o iç bor­ca öde­di­ği­miz fai­zin ek­sil­me­si la­zım; ek­sil­me­si la­zım. Ni­ye? O gü­nün ko­şul­la­rın­da enf­las­yon yük­sek­ti. O gü­nün ko­şul­la­rın­da, 2001'de yüz­de 88 olan fa­iz ora­nı, 2002'de yüz­de 29 olan fa­iz oran­la­rın­dan biz iç borç­lan­ma­ya ödü­yor­duk. Şim­di 13,5'la­ra düş­müş. Ne ol­ma­sı ge­rek­li? Düş­me­si ge­rek­li.

2006 yı­lın­da fa­iz gi­der­le­ri 46 kat­ril­yon­muş. Ya­ni, 46 mil­yar YTL. 2007 büt­çe­sin­de ise, 53 mil­yar YTL'ye çık­mış. Ya­ni, da­ha faz­la borç­la­nı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, al­dı­ğı­nız nok­ta­dan ge­tir­di­ği­niz nok­ta­ya, 1 mis­li faz­la­sıy­la Tür­ki­ye'yi borç­lan­dır­mış­sı­nız. Ya­ni bu­nu, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, büt­çe ko­nuş­ma­sı­nın hiç­bir ye­rin­de bah­set­mi­yor, iç borç­la il­gi­li. Bu­nu araş­tı­rın, oku­yun, içe­ri­de, ne­re­de al­dı­ğıy­la, ne­re­de bı­rak­tı­ğı­nın ara­sın­da bir ke­li­me­ye rast­la­ya­maz­sı­nız. Ne­ye rast­lar­sı­nız? İh­ra­cat ra­ka­mı­na rast­lar­sı­nız, it­ha­la­ta rast­lar­sı­nız, ama, borç­la il­gi­li hiç­bir ka­le­me rast­la­maz­sı­nız.

Şim­di, Sev­gi­li Ar­ka­da­şım Fah­ret­tin Poy­raz, özel­leş­tir­me­ler­le il­gi­li bir şey­ler söy­le­miş­ti, de­di ki: "Efen­dim, siz ni­ye gir­mi­yor­su­nuz, si­ze de açık­tır, siz de gi­rin." Tür­ki­ye'de eko­no­mi­nin sı­kın­tı­sı, yap­tı­ğı­nız özel­leş­tir­me­ler. As­lın­da, 2005 ve 2006 yıl­la­rın­da ya­pı­lan, bir 8,2 mil­yar 2005 yı­lı özel­leş­tir­me­si, 8 mil­yar 2006 yı­lı özel­leş­tir­me­si.

As­lın­da, Tür­ki­ye'de her­kes özel­leş­tir­me­ye sı­cak ba­kar­dı. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin prog­ra­mın­da da "stra­te­jik yer­le­rin dı­şın­da­ki­le­rin özel­leş­ti­ril­me­si" var­dır, ama, özel­leş­tir­me­si var­dır. Siz bu­nu yağ­ma­la­ma­ya çe­vir­di­niz. Ya­ni, şim­di top­lu­ma sor­du­ğu­nuz­da, özel­leş­tir­mey­le il­gi­li bir an­ket dü­zen­len­di­ğin­de ve dü­zen­le­nen an­ket­ler­de, top­lu­mun, özel­lik­le "özel­leş­tir­me" ke­li­me­si­ne, ar­tık, so­ğuk bak­tı­ğı apa­çık or­ta­da. Bu­nu da ba­şar­dı­nız.

YÜK­SEL ÇOR­BA­CI­OĞ­LU (Art­vin) - Ma­ni­sa Men­su­cat…

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - Ge­liş­miş ül­ke­ler­de özel­leş­tir­mey­le, ya­pı­lan özel­leş­tir­mey­le, büt­çe­ye kat­kı sağ­la­nır­dı. Ama, ne ya­zık ki, Tür­ki­ye'de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­ler bir yağ­ma­la­ma­ya dö­nüş­müş­tür.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2005 yı­lı özel­leş­tir­me­si: Türk Te­le­kom 6,5 mil­yar do­la­ra özel­leş­ti­ril­di. Ama, 2005'te top­lam özel­leş­ti­ri­len ye­rin sa­yı­sı 90. Sa­tı­lan iş­let­me sa­yı­sı 9, ge­mi sa­yı­sı 4, te­sis ve ta­şın­maz sa­yı­sı 78, top­la­mın­dan el­de edi­len ge­lir 8,2 mil­yar do­lar.

2006 sa­tış top­la­mı 8 mil­yar do­lar. TÜP­RAŞ 4 mil­yar, Er­de­mir 2,7 mil­yar do­lar, top­lam 6,7 mil­yar do­lar. Top­lam sa­tış: 71 adet yer sa­tıl­mış. Sa­tı­lan iş­let­me sa­yı­sı 4, ge­mi sa­yı­sı 2, te­sis ve ta­şın­maz sa­yı­sı 65.

Şim­di, bu­ra­lar­da, o ka­dar usul­süz, o ka­dar, hal­kın tas­vip et­me­di­ği özel­leş­tir­me­ler ger­çek­leş­ti ki, bu özel­leş­tir­me­ler­den do­la­yı da in­san­lar bu­nun bir yağ­ma­la­ma ol­du­ğu­nu, bu­nun bir, yan­daş­la­rı­nı ko­ru­ma ol­du­ğu­nu an­la­dı­lar.

Ba­kı­nız, bu­ra­da, he­men so­mut ola­rak söy­le­ye­yim: De­niz­li Sü­mer­bank 7 mil­yon do­la­ra özel­leş­ti­ril­di, eks­per­tiz de­ğe­ri 50 mil­yon do­lar. Ara­zi, son­ra­dan, Sa­mi Ofer ve Meh­met Kut­man'ın or­tak ol­du­ğu Glo­bal Ya­tı­rım Hol­ding ve Pe­ra Gay­ri­men­kul Ya­tı­rım Or­tak­lı­ğı­na sa­tıl­dı. An­ka­ra ikiz ku­le­ler or­ta­da. Ma­li­ye­ti bel­li, sa­tış fi­ya­tı bel­li.

Et Ba­lık Ku­ru­mu An­ka­mall'un ol­du­ğu yer be­da­va­ya gön­de­ril­di. Et Ba­lık Ku­ru­mu Ma­ni­sa. Özel­leş­tir­me ne­re­den di­rek­tif alı­yor bil­mi­yo­rum, ama, al­dı­ğı­na ke­sin­lik­le ina­nı­yo­rum. Öy­le bir özel­leş­tir­me şart­na­me­si, öy­le bir söz­leş­mey­le iha­le­ye çı­kı­yor ki bu iha­le­ye baş­ka bi­ri­le­ri­nin gir­me­si ke­sin­lik­le en­gel­le­ni­yor. İlk ön­ce bu ya­pı­lı­yor.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Si­pa­riş gi­bi.

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - Şim­di, Et Ba­lık Ku­ru­muy­la il­gi­li dos­ya­lar ha­zır, bü­tün il­gi­li ma­kam­la­ra da ve­ril­miş du­rum­da. Et Ba­lık Ku­ru­mu or­ga­ni­ze sa­na­yi­nin içe­ri­sin­de bir yer, 89 dö­nüm. Or­ga­ni­ze sa­na­yi Özel­leş­tir­me­ye di­yor ki: "Ben, dör­dün­cü kı­sım­da­ki ye­rin met­re ka­re­si­ni 25 do­la­ra sa­tı­yo­rum. Bu bi­rin­ci kı­sım­da. Sen üze­rin­de­ki mil­yon­luk te­sis­le­ri al gö­tür. On­la­rı gü­ney­do­ğu­ya ta­şı, is­te­di­ğin kim­se­ye sat. Sa­de­ce ba­na ar­sa­sı­nı 25 do­lar­dan ver, ben ala­yım" di­yor. Özel­leş­tir­me bi­ri­le­ri­ne peş­keş çe­ke­cek ya, Özel­leş­tir­me di­yor ki: "Ol­maz, iha­le­ye çı­ka­ca­ğım." Ta­mam, iha­le­ye çı­kı­lı­yor. 2,2 mil­yon do­lar ya­pı­la­cak yer, ya­ni, ve­ril­miş olan fi­ya­tın ya­rı fi­ya­tı­na 1,2 mil­yon do­la­ra, is­mi­ni de söy­le­me­ye­yim ba­ka­nı­mı­zın da…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) - Söy­le söy­le.

MEH­MET KAR­TAL (Van) - Ad­res bel­li!

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - İs­mi­ni de söy­le­me­ye­lim, ad­res ger­çek­ten bel­li.

…ar­ka­da­şı Özel­leş­tir­me İda­re­sin­den bu ye­ri alı­yor. Alı­yor da, Özel­leş­tir­me İda­re­si, öze­leş­tir­me dos­ya­sı­nı ha­zır­lar­ken, iha­le şart­na­me­si­ni ha­zır­lar­ken, bu­ra­da Et Ba­lık Ku­ru­mu­nun de­va­mıy­la il­gi­li şart ko­şu­yor. Ama, Sa­na­yi Ba­kan­lı­ğı da di­yor ki: "Bu­ra­da, ke­sin­lik­le Et Ba­lık Ku­ru­muy­la il­gi­li or­ga­ni­ze sa­na­yi­ler­de iş­let­me­nin ol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir." Çün­kü, son­ra­dan de­ğiş­ti­re­ce­ğiz ya söz­leş­me­yi. Söz­leş­me­de di­yor ki: "Üç yıl kim­se­ye sa­ta­maz­sın, dev­re­de­mez­sin. Üç yıl içe­ri­sin­de 2 mil­yon do­lar­lık ya­tı­rım yap­mak zo­run­da­sın." Üç yıl içe­ri­sin­de ta­pu­ya şerh ko­nu­yor hiç kim­se­ye dev­re­dil­me­me­si için. Ama, Özel­leş­tir­me Yük­sek Ku­ru­lu, ha­ni Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız­dan, be­ce­rik­li ve ma­ha­ret­li Una­kı­tan'dan olu­şan 5 ki­şi­lik Özel­leş­tir­me Yük­sek Ku­ru­lu, bir an­da, bu ar­ka­da­şı­mı­zın bu­ra­da­ki ar­sa­sı­nı baş­ka bir fir­ma­ya sat­ma­sıy­la il­gi­li izin ve­ri­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, özel­leş­tir­me ya­pıl­sa idi, Ana­va­tan Par­ti­si, özel­leş­tir­me­yi…

MEH­MET Zİ­YA YER­GÖK (Ada­na) - AKP…

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - …bir yağ­ma­la­ma, bir soy­gu­na dö­nüş­tür­me­se idi 16 mil­yar do­lar­lık özel­leş­tir­me, ina­nın, en az 30 mil­yar do­la­ra çı­ka­cak­tı. Ha­ni, o 1 Mart tez­ke­re­si­ni ge­çir­mek için 1 mil­yar do­lar pe­şin 8 mil­yar do­lar tak­sit­li pa­ra­ya ne ka­dar ih­ti­yaç ol­du­ğun­dan do­la­yı bu­ra­da bir üs­tün gay­ret sarf eden AKP'li­ler ara­da­ki uçu­ru­mu gör­sün­ler. Ya­ni, özel­leş­tir­me doğ­ru ol­say­dı, özel­leş­tir­me sa­de­ce AKP yan­daş­la­rı­nı ko­ru­ma ol­ma­say­dı, özel­leş­tir­me­nin ge­li­ri en az el­de edi­len ge­li­rin 2 ka­tı ola­cak­tı. Pe­ki, bu el­de edi­len ge­lir ki­me ya­ra­ya­cak­tı? El­de edi­len ge­lir bu top­lu­ma ya­ra­ya­cak­tı. Şim­di, o, inim inim in­le­yen, üzü­mü­nü sa­ta­ma­yan, hat­ta, üzü­mü­nü ey­lül ayın­da ke­sip ekim­de, ka­sım­da sat­ma­sı ge­rek­li olan Sa­rı­göl'de­ki, Ala­şe­hir'de­ki, Ku­la'da­ki, Ma­ni­sa'da­ki, Tur­gut­lu'da­ki, Sa­lih­li'de­ki ar­ka­daş­la­rı­mız şim­di ban­ka borç­la­rı­nı öde­ye­mi­yor. Ama, top­lu­mun için­de ol­ma­yan si­ya­set­çi ve ik­ti­dar da şu­nu söy­lü­yor: Üzü­mü­nü­zü şu­ba­ta ka­dar sak­la­yın, şu­bat­ta üzüm pa­ra ede­cek. Pe­ki, ta­rım kre­di ko­ope­ra­tif­le­ri şu­ba­ta ka­dar bek­le­ye­cek mi? Zi­ra­at Ban­ka­sı­na olan borç­la­rı şu­ba­ta ka­dar bek­le­te­bi­le­cek mi­yiz? Ha­yır, ic­rai iş­lem­ler de­vam edi­yor.

Şim­di, ge­çen haf­ta Ma­ni­sa'da bir uy­gu­la­ma baş­la­tıl­dı, büt­çe­ye pa­ra ge­rek­li. Büt­çe­ye pa­ra ge­rek­liy­se ki­min sır­tı­na bin­mek ge­rek­li? Va­tan­da­şın ya es­naf sa­natkârın ya iş­çi­nin ya emek­li­nin ve­ya ta­rım ala­nın­da üre­ten in­sa­nın. Ne yap­tı­lar? Ta­rım­sal su­la­ma­da bor­cu olan­la­rın ev elek­trik­le­ri­ni kes­ti­ler. Ba­kı­nız, ar­ka­daş­lar, bir şey söy­lü­yo­rum, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ol­ma­mış bir şey: Ta­rım­sal su­la­ma­da bor­cu olan, abo­ne­si ay­rı olan, abo­ne nu­ma­ra­sı ay­rı olan, ara­zi­sin­de­ki ar­tez­ye­nin ba­şın­da­ki sa­ate bor­cu olan in­san­la­rın, gel­di­ler, bu kış gü­nü evin­de­ki elek­tri­ği kes­ti­ler. Ge­nel Mü­dü­re bu­ra­da sor­du­ğum­da "Ol­maz öy­le şey." de­di. Ma­ni­sa böl­ge aran­dı­ğın­da "Evet efen­dim, uy­gu­la­ma de­vam edi­yor." den­di. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, es­naf ve sa­natkâr zor du­rum­da, için­den çı­kıl­maz bir hâl al­mış.

Şim­di, bir şey da­ha ya­pı­lı­yor. Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, tah­min edi­yo­rum, yu­ka­rı­dan giz­li emir­ler gön­de­ri­yor. Es­naf ve sa­natkâr be­yan­la­rı­nı ver­di­ğin­de, bü­tün ver­gi da­ire­le­rin­de şu­nun­la kar­şı­la­şı­yor: "Bu be­yan doğ­ru de­ğil­dir, bu be­ya­nı 2 ka­tı­na çı­ka­ra­cak­sın, çı­kar­maz­san biz bi­li­riz ne ya­pa­ca­ğı­mı­zı."

İkin­ci­si, 80 YTL ile 5 bin YTL ara­sın­da ve­ya üs­tü olan bü­tün borç­lu­la­rın lis­te­si çı­ka­rı­lı­yor, bü­tün ban­ka­la­ra şu an da­ğı­tı­lı­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, keş­ke Ma­li­ye Ba­ka­nım bu­ra­da ol­sa da bir açık­la­ma ge­tir­se. Ba­kı­nız, 80 YTL ver­gi bor­cun­dan do­la­yı -in­san­lar- Tür­ki­ye'de­ki bü­tün ban­ka­la­ra, bin­ler­ce, on bin­ler­ce isim ve so­yi­sim­le ban­ka­la­ra gön­de­ri­li­yor. Eğer, bu Ha­san Ören'in he­sa­bı­na pa­ra düş­tü­ğün­de he­men bu­nu blo­ke edin de­ni­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de in­san­la­ra bu ka­dar zu­lüm ya­pıl­ma­dı, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de bu ka­dar ezi­yet edil­me­di.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ören, te­şek­kür için bu­yu­run.

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rı ne söy­ler­se söy­le­sin, 1999'da ik­ti­da­ra ge­len­le­ri 2002 yı­lın­da ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rı on­la­rı da bi­raz yu­ka­rı­da gös­te­ri­yor­du, ne ya­zık ki, o gün­kü si­ya­si par­ti­ler yüz­de 1'le­re in­di. Bu uy­gu­la­ma­la­rı­nız de­vam et­ti­ği sü­re içe­ri­sin­de… Ke­sin­lik­le bu va­tan­da­şın ses­siz ol­du­ğu­na bak­ma­yın, bu va­tan­daş san­dı­ğa gel­di­ğin­de se­si­ni çı­ka­rı­yor. Ben ina­nı­yo­rum ki, köy­lü­süy­le, es­na­fıy­la, iş­çi­siy­le bü­tün Tür­ki­ye'de ya­şa­yan 70 mil­yo­nun en az 67 mil­yo­nu, şu an, uy­gu­la­ma­la­rı­nız­dan ra­hat­sız ve ina­nı­yo­rum ki, ge­rek­li olan ce­vap 2007 4 Ka­sı­mın­da ve­ya on­dan ön­ce ya­pıl­ma­sı da­ha uy­gun ola­cak bir er­ken se­çim­de, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne san­dık­lar­da ge­re­ken ce­vap ve­ri­le­cek­tir.

Önü­müz­de­ki Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı ve yıl­ba­şı­nı kut­lu­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı ve sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ören.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Abu­şoğ­lu.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Ören, ko­nuş­ma­sın­da özel­leş­tir­me­nin yağ­ma­la­ma­ya dö­nüş­tü­ğü ve bu­nun Ana­va­tan Par­ti­si ta­ra­fın­dan ya­pıl­dı­ğı an­la­mın­da bir ifa­de kul­lan­dı. Par­ti­mi­ze sa­taş­ma­dan do­la­yı söz is­ti­yo­rum.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­kan, dü­zelt­me­me mü­sa­ade eder mi­si­niz?

BAŞ­KAN - Sa­yın Abu­şoğ­lu, Sa­yın Ören'i ben din­le­dim, an­la­dı­ğım ka­da­rıy­la ik­ti­da­rı eleş­tir­di, AK Par­ti­nin özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­sı­nı eleş­tir­di di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Ko­nuş­ma sı­ra­sın­da her­han­gi bir dü­zelt­me ya­pıl­ma­dı­ğı için, do­la­yı­sıy­la bir sa­taş­ma var.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ar­ka­daş­la­rım da ikaz et­ti­ler, he­men bir dü­zelt­me yap­ma­ma mü­sa­ade eder mi­si­niz?

BAŞ­KAN - Ben, ik­ti­da­rın özel­leş­tir­me uy­gu­la­ma­sı­nı eleş­tir­di­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ören.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, özel­leş­tir­mey­le il­gi­li özel­leş­tir­me de­ğil, bir yağ­ma­la­ma ol­du­ğu­nu söy­le­di­ğim­de "Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si" di­ye­ce­ği­me "Ana­va­tan Par­ti­si" de­mi­şim, dü­zel­ti­yo­rum, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ören.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; büt­çe gö­rüş­me­le­ri üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

As­lın­da, göz­le­rim Sa­yın Agâh Kaf­kas'ı arı­yor, ama bu­la­mı­yor, in­şal­lah bi­zi din­le­me şan­sı ya­ka­lar.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Ce­va­ba ta­ham­mü­lü yok­tur on­la­rın.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ve bir özel­leş­tir­me man­tı­ğı­nın, dış po­li­ti­ka­nın bu­ra­da na­sıl ol­du­ğu­nu, ben bu­ra­dan açık­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım. Si­zin­le na­sıl fark­lı dü­şün­dü­ğü­mü­zü, na­sıl oluş­tu­ğu­nu, bir, lüt­fen, -te­ker te­ker, bi­raz fi­kir jim­nas­ti­ği, bi­raz ha­fı­za­la­rı­mı­zı- şöy­le bir ha­tır­la­ya­lım. 1 Mart tez­ke­re­siy­le dış po­li­ti­ka­da ne­ler ya­şan­dı­ğı­nı, 80 mil­yar do­lar­la baş­la­yan bir pa­zar­lı­ğın 1 mil­yar do­la­ra ka­dar in­di­ği­ni ve bu 1 mil­yar do­la­rın da 8,5 mil­yar do­la­ra çık­tı­ğın­da, kre­di ola­rak… Sa­yın Ali Ba­ba­can'ın al­tın­da im­za­sı var. Ne ol­du? O 1 mil­yar do­la­rı da al­ma­yı be­ce­re­me­di­niz. Ha, yap­tı­ğı­mız ha­mal­lık kâr kal­dı, ya­ni, dış po­li­ti­ka…

Pe­ki, Av­ru­pa po­li­ti­ka­sı, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci… Ne ol­du? Don­du­rul­du. 8 ta­ne baş­lı­ğın tek­rar açıl­ma­sı ko­nu­sun­da, 1'e in­dir­gen­di. Ne ol­du, bu mu ba­şa­rı, bu­nun­la mı övü­ne­cek­si­niz? Siz, herhâlde, tes­li­mi­ye­ti mut­lu­luk ka­bul edi­yor­su­nuz. Doğ­ru, o da bir man­tık. Tes­lim olur­sa­nız, her şe­ye "evet" der­se­niz, bir gü­nü ko­ta­rır ve mut­lu­lu­ğu ya­ka­lar­sı­nız. Ge­ri­ye?.. Ta­rih ne ya­za­cak? AK Par­ti­li yıl­la­rı na­sıl ana­cak bu top­lum? Şu­ra­da, çok az kal­dı. Hep­si­nin bi­lin­cin­de­yiz. Ge­rek dış po­li­ti­ka­da -eko­no­mik ku­ral­lar da­hi, ka­nun­lar da­hi- Av­ru­pa, da­ha doğ­ru­su, bu­gün, IMF'in da­yat­tı­ğı şe­kil­de ka­nun­lar çı­kar­mı­yor mu­su­nuz bu­ra­da? Ge­lin, açık­la­yın "ha­yır" de­yin ba­ka­yım. Sa­yın Ke­mal Der­viş dö­ne­min­den kal­ma eko­no­mik po­li­ti­ka­lar, ay­nen, har­fi har­fi­ne uy­gu­la­nı­yor. Ha­di, bir sap­ma­nız ol­du­ğu­nu söy­le­yin. Se­çim dö­ne­mi­ne gi­ri­yo­ruz. 2007 yı­lın­da, kıs­men, top­lu­mun bir de­re­ce ra­hat­la­ma­sı ge­re­ken dö­nem de dâhil ol­mak üze­re, IMF'e ver­di­ği­niz tek bir ta­li­mat var: "As­la se­çim yı­lı ol­ma­ya­cak­tır." Di­ğer tür­lü ya­pan­la­rı ise po­pü­list dü­şün­ce ola­rak al­gı­lı­yor­su­nuz. Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nı di­le ge­tir­mek ne za­man po­pü­lizm ol­du? Ne za­man­dan be­ri, Tür­ki­ye'nin so­run­la­rı­nı çöz­mek po­pü­lizm po­li­ti­ka­sıy­la eş de­ğer an­la­şıl­dı? Bu, sa­de­ce, AK Par­ti­nin gü­nah çı­kar­ma­sı, baş­ka bir şey de­ğil. Tür­ki­ye'nin bun­ca so­run­la­rı var­ken, iş­çi­si­nin, köy­lü­sü­nün, me­mu­ru­nun -di­ğer ko­nuş­ma­cı­lar al­tı­nı çiz­di- si­zin ku­lak­la­rı­nız tı­ka­lı, göz­le­ri­niz de ka­pa­lı. Ya­ni, halk ta­bi­riy­le "gö­ren kör" de­di­ği­miz bir tab­lo var.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) - Ba­kar kör…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Gö­rüp de al­gı­la­mı­yor­su­nuz bu so­run­la­rı. Çün­kü, si­zin, öy­le, ne bir der­di­niz var, ne kay­gı­nız. Ka­nun­lar bu­ra­da tar­tı­şıl­ma­dan ge­çil­sin. Ni­ye on gü­ne sı­kış­tı­rı­yor­su­nuz de­di­ği­miz­de, ee, ne ya­pa­lım?.. Ka­mu­oyu, bu has­sa­si­yet içe­ri­sin­de, ve­re­ce­ği­miz ra­kam­lar­la, içe­ri boş, al­tı boş olan ra­kam­lar­la ka­mu­oyu al­da­nır di­ye dü­şü­nü­yor­su­nuz. En bü­yük ya­nıl­gı bu­ra­da baş­lar.

Bu top­lu­mun dış po­li­ti­ka­sın­da, yıl­lar­dır, cum­hu­ri­yet hükûmet­le­ri, onur­lu du­ru­şuy­la, ül­ke­nin çı­kar­la­rı ko­nu­sun­da... Bi­raz ön­ce ar­ka­daş­la­rı­mız, yi­ne, Sa­yın İs­met İnö­nü'nün ve­fa­tı do­la­yı­sıy­la rah­met­le an­dı­lar, ger­çek­ten rah­met­le anı­yo­ruz. O yıl­la­rın ko­şul­la­rın­da da­hi ül­ke­nin men­fa­at­le­ri ko­ru­nur­ken, bu­gün, tes­li­mi­ye­ti mem­nu­ni­yet ola­rak al­gı­la­yan bir AKP ira­de­si...

Tar­tış­ma­dan, bil­me­den, sı­ğın­dı­nız tek nok­ta var: "Bil­mi­yo­ruz, bu yüz­den vic­da­nı­mız ra­hat" di­yor­su­nuz. Ama, ül­ke­nin men­fa­at­le­ri­ne gel­di­ği­miz za­man, bi­rer bi­rer, hep kay­bo­lup yok ol­ma­ya gi­di­yor.

Dış po­li­ti­ka­da, Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da, ge­çen yı­lı bay­ram ilan eder­ken, ama bu yı­lı... Bi­raz da mil­li­yet­çi­lik duy­gu­la­rıy­la, bö­bür­le­ne bö­bür­le­ne, Sa­yın Baş­ba­ka­nın çiz­di­ği bir nok­ta var: Kay­be­de­ce­ği­miz bir şey yok. Kim­ler kay­bet­mez? Ben tek­rar so­ru so­ru­yo­rum. Al­ma­mış in­san­lar, bu bir­lik­te­lik­ten as­la, en ufak bir men­fa­ati ve çı­ka­rı ol­ma­yan dü­şün­ce­nin kar­şı­lı­ğın­da kay­be­de­ce­ği bir şey yok­tur, al­ma­mış ki kay­bet­sin. Tek ta­raf­lı, yıl­lar­dır Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li tek ta­raf­lı bir ver­me man­tı­ğıy­la, mem­nun ola­ca­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz. Efen­dim ne olur? Ye­ri ge­lir rest çe­ke­riz, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne de, ha­yır, biz, bun­dan son­ra ve­re­cek bir ku­ruş, ne bir ta­vi­zi­miz var de­yip ka­mu­oyu­na, bi­raz taf­ra, bi­raz da iç po­li­ti­ka­ya dö­nük mal­ze­me an­la­yı­şıy­la, asıl şo­vu siz­ler ya­par­sı­nız. Ama, ka­mu­oyu bun­la­rı ye­mi­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci, za­ten, ken­di ba­şı­na, ken­di iç so­run­la­rıy­la bo­ğu­şup kal­mak­ta ve Av­ru­pa Bir­li­ği­ne kar­şı ver­di­ği­niz bun­ca ta­vi­zin kar­şı­lı­ğın­da el­de et­ti­ği­niz, ma­ale­sef -Sa­yın Baş­ba­ka­nın da bi­raz iti­ra­fı- ma­ale­sef...

Dış po­li­ti­ka di­yor­su­nuz. Ben bu­ra­dan yi­ne Agâh Kaf­kas'a sor­mak is­ti­yo­rum: Sa­yın Ali Ba­ba­can'ın Da­ni­mar­ka'da kar­şı­laş­tı­ğı mu­ame­le­yi ha­tır­lar mı­sı­nız, sa­at­ler­ce güm­rük ka­pı­la­rın­da bek­ler­ken... Bi­ze, dı­şa­rı­dan ge­len bir bü­rok­rat ve­ya bir dev­let ada­mı gel­di­ğin­de tüm tra­fik al­tüst olur­ken, VIP sa­lo­nun­da ağır­lar­ken, Sa­yın Ali Ba­ba­can'ın uy­gu­la­dı­ğı mu­ame­le­yi bir ha­tır­la­yın şöy­le. Ne ol­du? Bu mu dış po­li­ti­ka­da övü­ne­ce­ği­niz nok­ta­lar? As­lın­da, si­zin de içi­niz ka­nı­yor, içi­niz sız­lı­yor, ama, ka­mu­oyuy­la pay­laş­mak­tan çok, bi­re bir özel soh­bet­ler­de pay­la­şı­yor­su­nuz, bir de­re­ce, öy­le, gü­nah çı­kar­tı­yor­su­nuz.

Kı­sa­ca, dış po­li­ti­ka de­yin­ce, Av­ru­pa ve IMF de dâhil ol­mak üze­re, ta­ma­mıy­la… Yi­ne, Sa­yın Cü­neyt Zap­su'nun söy­lem­le­ri­ni ha­tır­la­ya­lım bi­raz. Sa­yın Baş­ba­ka­nı, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri'ne, özel­lik­le "kul­la­nın kul­la­na­bil­di­ği­niz" kav­ra­mı… Ben, bir va­tan­daş ola­rak "kul­la­nın" ke­li­me­si­ni içi­me sin­di­re­mem, hiç kim­se­nin de be­ni kul­lan­ma­sı­na izin ver­mem. Yü­re­ğim yet­ti­ği müd­det­çe, var­lı­ğım yet­ti­ği müd­det­çe di­re­ni­şi­mi gös­te­ri­rim. Siz ne yap­tı­nız dış po­li­ti­ka­da, söy­ler mi­si­niz? Cü­neyt Zap­su'yla il­gi­li ne ta­sar­ruf­ta bu­lun­du­nuz? O sı­ra­dan bir şa­hıs mı? MYK yö­ne­ti­ci­niz. Söy­ler mi­si­niz?

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Güç­le­ri yet­mez, ya­pa­maz­lar! Ona do­ku­na­maz­lar!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Güç­le­ri­niz yet­mez ta­bii ki. Çün­kü, siz, meş­ru­iye­ti, ma­ale­sef ül­kem­de de­ğil, dı­şa­rı­dan arı­yor­su­nuz ve bu doğ­rul­tu­da, ge­rek IMF'in ge­rek­se Ame­ri­ka'nın ve ge­rek­se Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li, böl­ge­sel güç ol­ma­sı ge­re­ken bir Tür­ki­ye… Ama, sa­de­ce, yap­tı­ğı­nız tek şey var, bu­ra­da al­tı­nı tek­rar tek­rar çi­zi­yo­rum, sa­de­ce bir gö­rev eri ola­rak, emir eri ola­rak, ve­ri­len her ta­li­ma­ta "em­re­der­si­niz" de­mek­ten baş­ka yap­tı­ğı­nız bir şey yok. Ha, bu­nu yar­gı­la­mak, sor­gu­la­mak si­zin so­ru­nu­nuz de­ğil, ama, ben, ül­kem adı­na, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak bu­nu sor­gu­la­mak be­nim te­mel gö­re­vim. Ka­mu­oyuy­la pay­la­şı­yo­rum, siz­ler­le de­ğil.

Za­ten, büt­çe gö­rüş­me­si, bir ül­ke­nin te­mel, en önem­li gö­re­vi ol­ma­sı ge­re­kir­ken, tar­tış­ma­ya ih­ti­yaç da­hi... Şu­ra­dan, 20 ki­şi par­mak­la say­san bu­la­maz­sı­nız. Sa­yın ba­ka­nın bir ta­ne­si, sa­de­ce iç pro­se­dür uy­sun, sa­de­ce pro­se­dür uy­sun, ko­mis­yon ye­rin­de mi, ba­kan ye­rin­de mi, o ka­dar. Onun dı­şın­da, hiç­bir şey tar­tı­şıl­mı­yor bu ül­ke­de. Tar­tış­ma­mak­ta ıs­rar edi­yor­su­nuz, ama, bu ül­ke­yi saf zan­ne­di­yor­su­nuz. Bu ül­ke­nin sağ­du­yu­su, bu mil­le­tin sağ­du­yu­su, her alan­da tep­ki­si­ni gös­te­re­cek­tir. En önem­li­si de se­çim­dir. Geç­mi­şin ik­ti­dar­la­rın­dan ders al­dı­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­duk, ama, gö­rü­yo­ruz ki, si­zin ayak­la­rı­nız da ye­re bas­mı­yor.

Ka­mu­oyun­da tar­tı­şı­lan bir şey var­dır, kim­lik ve ki­şi­lik açı­sın­dan, bi­raz da top­lu­mun "ne ol­dum de­li­si" der gi­bi, tek ba­şı­nı­za ik­ti­da­rı­nı­za gü­ve­ni­yor­su­nuz ve bu ka­mu­oyu, ya­şa­nı­lan bun­ca acı­yı ve sı­kın­tı­yı gör­dü­ğün­de unut­ma­ya­cak­tır, ya­ni, AK Par­ti­li ka­yıp yıl­la­rı­nı as­la unut­ma­ya­cak ve ka­mu­oyu­na, za­ten, çık­tı­ğı­nız­da söy­le­ye­cek çok, dört ta­ne ra­kam­dan öte­ye git­me­yen, iş­te gay­ri millî ha­sı­la­yı 5 bin do­la­ra çı­kar­dık. Bu­ra­da, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar ara­sın­da yüz­de 30'u kre­di kart­ze­de, yüz­de 30'u! Dü­şü­nün, di­ğer ka­mu­oyu­nun du­ru­mu­nu.

Yak­la­şık 12 mil­yo­na ya­kın ye­şil kart ba­ğım­lı­sı. Ye­şil kart ne­dir ar­ka­daş­lar söy­ler mi­si­niz? Ye­şil kart kim­le­re ve­ri­lir? Bu top­lum­da se­fa­le­tin resmî bel­ge­si. Baş­ka var mı? Bu ül­ke­de, mağ­du­ri­ye­te, he­pi­miz say­gı du­ya­rız, ama, bu sü­rek­li ye­şil kar­tın ar­tan sa­yı­sı­nı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, ül­ke­nin ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­lar apa­çık or­ta­da. Ne ve­re­bil­dik ye­şil kart­lı­la­ra söy­ler mi­si­niz? Ne ver­di­ği­ni­zi zan­ne­di­yor­su­nuz? Sos­yal dev­let ge­re­ği, bu top­lu­ma, sos­yal gü­ven­lik de dâhil ol­mak üze­re, ver­me­niz ge­re­ken, in­san­ca ya­şa­ma­sı ge­re­ken bir un­su­ru, ol­gu­yu sür­dü­re­bi­lir hâle ge­tir­di­niz. Sü­rek­li, bu top­lu­mu, ia­şe­ye ba­ğım­lı kit­le­ler hâli­ne ge­tir­di­niz ve sü­rek­li de ar­tan bir sa­yıy­la.

Önü­müz­de­ki sü­reç bir Kur­ban Bay­ra­mı ve ye­ni yıl. Ama Kur­ban Bay­ra­mı da­hi bay­ram ta­dın­da geç­mi­yor. Top­lu­mun ken­di­si kur­ban ol­muş, de­ğil ki, top­lu­mun kur­ban ke­se­cek ta­ka­ti kal­ma­dı. Ha, bu­na rağ­men, yi­ne de, inan­cı ge­re­ği, borç ede­cek, harç ede­cek yi­ne kur­ba­nı­nı ke­se­cek, el âle­me, na­mer­de muh­taç gö­rün­me­mek için, çün­kü, be­nim top­lu­mum onur­lu. Ama, bu­na kar­şın, te­mel gös­ter­ge­ler, si­zin ra­kam­la­rı­nız. Bu ra­kam­lar ifa­de edi­lir­ken de, bun­la­ra da­hi ku­la­ğı­nı­zı tı­kı­yor­su­nuz. Ya­şa­nan bun­ca sı­kın­tı­yı gör­mez­lik­ten ge­lip, ama, bi­raz ön­ce de söy­le­dim… Çok ulus­lu bir fir­ma­nın so­ru­nu ol­sa "hay­hay he­men çö­ze­riz; Car­gill mi, em­re­der­si­niz; Mo­to­ro­la mı, em­re­der­si­niz." IMF ne is­ti­yor­sa, "em­re­der­si­niz." Baş­ka… O za­man, biz de di­yo­ruz ki, bu ül­ke­nin so­run­la­rıy­la, si­ze ve­ri­len bun­ca yet­ki­yi ve si­ze ve­ri­len bun­ca so­rum­lu­lu­ğu ye­ri­ne ge­ti­re­me­di­niz. Ya­ni, kı­sa­ca, be­ce­re­me­di­niz. Ama, bu­nu, za­man za­man sa­yın ba­kan­lar iti­raf edi­yor. Ma­ze­ret üret­mek ge­re­kir­se her ve­si­ley­le "ya ne ya­pa­lım, bun­ca yı­lın, ül­ke­nin so­run­la­rı­nı biz mi çö­ze­ce­ğiz?"

Ar­ka­daş­lar, beş yıl geç­ti. Beş yıl bo­yun­ca ik­ti­dar ol­du­ğu­nu­zu unut­tu­nuz. Hal­kın önü­ne sa­de­ce…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ler, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Hal­kın önün­de, sa­de­ce ma­ze­ret­le­ri­ni­zi pay­la­şa­cak­sı­nız.

Bir son­ra­ki ko­nuş­mam­da bir ko­nu­ya da­ha de­ği­ne­ce­ğim: Çift­çi so­run­la­rı ve na­ren­ci­ye ürün­le­ri­nin so­run­la­rı ve bu ül­ke­nin, o kit­le­le­ri­nin ıs­tı­rap­la­rı­nı siz­ler­le pay­la­şa­ca­ğım. As­lın­da, be­nim bu­ra­da ve­re­ce­ğim tek me­sa­jım var­dır, hal­kı­ma, hal­kı­mın sağ­du­yu­su­na, yü­re­ği­ne, vic­da­nı­na, bey­ni­ne. Çün­kü, si­zin, en ufak, bu ko­nu­da, din­le­me­ye ve çöz­me gi­bi bir so­rum­lu­luk his­set­me­di­ği­niz­den do­la­yı, çöz­me gi­bi bir şan­sı­nız ol­ma­dı­ğın­dan. Ar­tık, kal­ma­dı da, sü­re­niz de kal­ma­dı.

Bir son­ra­ki ko­nuş­mam­da tek­rar bu­luş­mak di­le­ğiy­le, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Zül­fü De­mir­bağ, Elâzığ Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın De­mir­bağ.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 28'in­ci mad­de­si üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Ko­nuş­ma­mın ba­şın­da, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Hal­kın dört göz­le din­li­yor Sa­yın De­mir­bağ.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) - Sen se­kiz göz, iki ku­lak­la din­le o za­man.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 28'in­ci mad­de­si, mu­ha­se­be ka­yıt­la­rın­dan çı­ka­rı­la­cak tu­tar­lar­la il­gi­li olup 21/7/1953 ta­rih, 6183 sa­yı­lı Am­me Ala­cak­la­rı­nın Tah­si­li Usu­lü Hak­kın­da Ka­nun kap­sa­mın­da iz­le­nen ala­cak­la­rın dı­şın­da ka­lan ve mu­ha­se­be ka­yıt­la­rın­da bu­lu­nan dev­let ala­cak­la­rın­dan, tu­ta­rı 15 ye­ni Türk li­ra­sı­na ka­dar olan­la­rın tah­si­li için ya­pı­la­cak ta­ki­bat mas­raf­la­rı­nın asıl ala­cak tu­ta­rın­dan faz­la ola­ca­ğı­nın an­la­şıl­ma­sı hâlin­de, bu tu­tar­la­rın mu­ha­se­be ka­yıt­la­rın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­na, ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­rin­de Ma­li­ye Ba­ka­nı, di­ğer ka­mu ida­re­le­rin­de üst yö­ne­ti­ci­ler yet­ki­li kı­lın­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yir­mi ye­di sa­at sü­ren büt­çe ma­ra­to­nu­nun so­nu yak­la­şır­ken, bir iki nok­ta­yı vur­gu­la­dık­tan son­ra ko­nuş­ma­mı nok­ta­la­mak is­ti­yo­rum.

Ön­ce­ki dö­nem­le­re, ya­pı­lan büt­çe­le­re ba­kı­la­cak olu­nur­sa, özel­lik­le se­çim ön­ce­si ha­zır­la­nan büt­çe­ler, ta­ma­men po­pü­list po­li­ti­ka­la­ra da­ya­lı se­çim büt­çe­le­ri ol­ma özel­li­ği ta­şır­ken, AK Par­ti Hükûmet­le­ri dö­ne­min­de ise 2007 yı­lı so­nun­da ge­nel se­çim­ler ya­pı­la­cak ol­ma­sı­na rağ­men, büt­çe di­sip­li­nin­den uzak­la­şıl­ma­dan ve ta­viz ve­ril­me­den, eko­no­mik ger­çek­ler göz önün­de bu­lun­du­ru­la­rak, 2007 yı­lı büt­çe­si ha­zır­lan­mış­tır.

Kay­da de­ğer gör­dü­ğüm bir di­ğer hu­sus da bu­gü­ne ka­dar hep si­ya­si bir mal­ze­me ola­rak kul­la­nı­lan ve is­tis­mar edi­len, cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­ru­cu­su Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk'ün "Köy­lü, mil­le­tin efen­di­si­dir." sö­zü ilk kez ma­na­sı­na uy­gun bir şe­kil­de, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ta­li­mat­la­rıy­la uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan KÖY­DES pro­je­siy­le ha­ya­ta ge­çi­ril­mek su­re­tiy­le mil­le­tin efen­di­si olan köy­lü la­yık ol­du­ğu ye­re ta­şın­mış­tır. Zi­ra, efen­di­li­ğin öl­çü­sü eği­ti­mi, yo­lu, su­yu, elek­tri­ği, te­le­fo­nu, ka­na­li­zas­yo­nu ile ya­şam alt­ya­pı­sı­nın ha­zır­lan­mış ol­ma­sı­dır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kaç kö­ye elek­trik gö­tür­dü­nüz?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) - Ben sa­na bu­ra­dan, köy­le­ri tek tek sa­ya­cak hâlim yok. Sa­de­ce Elâzığ'da…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kaç kö­ye elek­trik gö­tür­dü­nüz?

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) - Ora­ya çı­ka­nın bil­me­si la­zım, afa­ki ko­nu­şa­maz­sı­nız.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

Sa­yın Arıt­man…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Me­de­ni­yet­se kaç kö­ye elek­trik git­ti?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) - Ben, bu kür­sü­den, si­zin­le mu­ha­tap ol­mak is­te­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Kaç kö­ye elek­trik git­ti? Kaç kö­ye te­le­fon gö­tür­dü­nüz?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) - Si­zi mu­ha­tap al­mak is­te­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­mir­bağ…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Me­de­ni­yet­se kaç kö­ye elek­trik git­ti?

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan, böy­le bir so­ru sor­ma hak­kı­nız var mı? Lüt­fen…

Sa­yın De­mir­bağ, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) - Söz­le­ri­me son ve­rir­ken, mil­le­ti­mi­zin yak­laş­mak­ta olan Kur­ban Bay­ra­mı'nı ve ye­ni yı­lı­nı en iç­ten di­lek­le­rim­le kut­lar, 2007 yı­lı büt­çe­si­nin, ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğim­le mil­le­ti­mi­zin şah­sın­da yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­mir­bağ.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

29'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Tah­sil edil­me­ye­cek ala­cak­lar

MAD­DE 29- (1) 23/5/2000 ta­rih­li ve 4568 sa­yı­lı Ba­zı Fon­la­rın Tas­fi­ye­si­ne İliş­kin Ka­nun ile 1/1/2001 ta­ri­hin­de tas­fi­ye edi­len Ka­mu Or­tak­lı­ğı Fo­nu­nun tas­fi­ye ta­ri­hin­den ön­ce, Fon adı­na sağ­lan­mış de­vir­li dış pro­je kre­di­le­ri ve Ha­zi­ne­ce üst­le­ni­len Ha­zi­ne ga­ran­ti­li dış kre­di­ler ile yurt içi borç­la­rın­dan do­ğan va­de­si geç­miş ana­pa­ra, fa­iz, mas­raf ve ge­cik­me zam­mın­dan olu­şan 4749 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da­ki Ha­zi­ne ala­cak­la­rı bu Ka­nu­nun yü­rür­lük ta­ri­hi iti­ba­rıy­la ter­kin edil­miş­tir. Bu ko­nu­ya iliş­kin iş­lem­le­ri, il­gi­li Dev­let he­sap­la­rı­na kay­det­tir­me­ye Ma­li­ye Ba­ka­nı yet­ki­li­dir.

(2) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Emek­li San­dı­ğı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re va­zi­fe ma­lu­lü ka­bul edi­lip 3/11/1980 ta­rih­li ve 2330 sa­yı­lı Ka­nun ve­ya 12/4/1991 ta­rih­li ve 3713 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri uya­rın­ca va­zi­fe ma­lul­lü­ğü ay­lı­ğı bağ­la­nan­lar­dan; San­dık Sağ­lık Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan da­ha son­ra ma­lul ol­ma­dık­la­rı­na da­ir ka­rar alın­ma­sı ne­de­niy­le va­zi­fe ma­lul­lü­ğü ve emek­li­ye sevk ona­yı ip­tal edi­le­rek 1/9/2006 ila 31/12/2006 ta­rih­le­ri ara­sın­da gö­re­ve baş­la­tı­lan­la­ra ve­ya ay­nı kap­sam­da ve ta­rih­ler ara­sın­da va­zi­fe ma­lul­lü­ğü ay­lık­la­rı ip­tal edi­le­rek bu ay­lık­la­rı emek­li ve­ya adi ma­lul­lük ay­lı­ğı­na dö­nüş­tü­rü­len­le­re;

a) 5434 sa­yı­lı Ka­nun ve 3713 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re öden­miş olan emek­li­lik ik­ra­mi­ye­si tu­tar­la­rı,

b) 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 79 un­cu mad­de­si­ne gö­re ya­pı­lan öde­me­ler ile ay­nı Ka­nu­nun ge­çi­ci 139 un­cu mad­de­si­ne gö­re öde­nen mu­aye­ne ve te­da­vi gi­der­le­ri,

c) 2330 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re öde­nen nak­di taz­mi­nat tu­tar­la­rı,

için borç çı­ka­rıl­maz, çı­ka­rıl­mış borç­lar ter­kin edi­lir. An­cak, (a) ben­di kap­sa­mın­da öde­nen emek­li­lik ik­ra­mi­ye­si tu­tar­la­rı, 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun 89 un­cu mad­de­si hü­küm­le­ri­ne gö­re son­ra­dan öde­ne­cek emek­li­lik ik­ra­mi­ye­si tu­tar­la­rın­dan mah­sup edi­lir. Son­ra­dan öde­ne­cek emek­li­lik ik­ra­mi­ye­si tu­tar­la­rı­nın ön­ce­den öde­nen emek­li­lik ik­ra­mi­ye­si tu­tar­la­rın­dan az ol­ma­sı ha­lin­de ise faz­la tu­tar ge­ri alın­maz. Bu fık­ra kap­sa­mı­na gi­ren­ler­den, 2985 sa­yı­lı Top­lu Ko­nut Ka­nu­nu­nun ek 2 nci mad­de­si­ne gö­re fa­iz­siz ko­nut kre­di­si ve­ri­len­ler, fa­iz­siz ko­nut kre­di­si hak­kın­dan ay­nı esas ve usul­ler­le ya­rar­lan­dı­rıl­ma­ya de­vam et­ti­ri­lir.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ali Ke­mal De­ve­ci­ler, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın De­ve­ci­ler.

Sa­yın De­ve­ci­ler, sü­re­niz on da­ki­ka­dır, bu­yu­run.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Şah­sım adı­na da var­dı Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Bi­li­yo­rum Sa­yın De­ve­ci­ler. Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun da söz ta­le­bi var. Da­ha son­ra ve­re­ce­ğim.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; "Tah­sil edi­le­me­ye­cek ala­cak­lar" baş­lık­lı 29'un­cu mad­de hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ev­vel, bir sa­at ev­vel, AKP Mil­let­ve­ki­li Fah­ret­tin Poy­raz'ın söz­le­ri­ne de­ğin­me­den ge­çe­mi­yo­rum. Çün­kü, Ba­lı­ke­sir­li­ler ola­rak içi­miz ya­nı­yor, yü­re­ği­miz ya­nı­yor, çok dert­li­yiz. Çün­kü, Fah­ret­tin Poy­raz de­di ki: "Özel­leş­tir­me­ler­de usul­süz­lük­ler yok. Biz, her şe­yi açık ve şef­faf ola­rak yap­tık, hiç­bir iti­raz yok." Ben, Tür­ki­ye'de­ki tüm özel­leş­tir­me­le­re gir­mek is­te­mi­yo­rum, usul­süz­lük­ler diz bo­yu. On­la­rı, va­tan­daş­la­rı­ma ha­va­le edi­yo­rum, ama, ken­di ilim­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me­ye de gir­me­den geç­mek is­te­mi­yo­rum.

Şim­di, ba­kı­nız, her şey açık ve şef­faf ola­bi­lir, ama, siz, bir iha­le­yi, ön­ce­den, gi­re­cek olan şa­hıs­la­ra, fir­ma­la­ra gö­re şart­na­me­yi ayar­lar­sa­nız, ta­bii ki baş­ka­la­rı gi­re­mez ve bir ta­ne fir­ma gi­rer ve o fir­ma da o iha­le­yi alır. Şim­di, ada­let­li mi sa­yın ar­ka­daş­la­rım? AKP'li­le­re de, CHP'li­le­re de, Ana­va­tan Par­ti­li mil­let­ve­kil­le­ri­ne de so­ru­yo­rum: Ba­lı­ke­sir'in dev ku­ru­lu­şu, 750 ki­şi­nin ça­lış­tı­ğı bir ku­ru­luş, SE­KA Kâğıt Fab­ri­ka­sı, can da­ma­rı. Bu fab­ri­ka 2 bin dö­nüm ara­zi­ye ku­rul­muş bir fab­ri­ka, ça­lı­şır va­zi­yet­te. Tür­ki­ye'nin, tek ga­ze­te kâğı­dı imal eden fab­ri­ka­sı. 750 ki­şi ça­lı­şı­yor, 42 ta­ne iş ma­ki­ne­si var, 190 ta­ne sos­yal ko­nut var içe­ri­sin­de, loj­man ola­rak kul­la­nı­lan. Ça­lı­şır fab­ri­ka. De­po­la­rı, ful ola­rak fu­el-oil do­lu ve iha­le­si ya­pı­lı­yor ve açık ve net ola­rak ya­pı­lı­yor iha­le­si Fah­ret­tin Poy­raz'ın de­di­ği gi­bi ve kim­se gir­mi­yor -Tür­ki­ye'de baş­ka kim­se yok- Al­bay­rak­lar şir­ke­ti gi­ri­yor, bu iha­le­yi kaç pa­ra­ya alı­yor bi­li­yor mu­su­nuz: 1,1 mil­yon do­lar, 1,5 tril­yon li­ra­ya. Çu­ku­ram­bar'da -Sa­yın Or­man Ba­ka­nı­mı­zın da ora­da yap­tı­ğı in­şa­at­lar, ar­tık, bi­le­mi­yo­rum ve­ya­hut gir­miş ol­du­ğu şey­ler var, AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri­nin, bel­ki bi­zim ar­ka­daş­la­rı­mız da var­dır- ora­da­ki ge­ce­kon­du­cu­dan alı­nan ara­zi­ler 1,5 tril­yon li­ra­ya alın­mış. Ge­ce­kon­du­cu 1,5 tril­yon li­ra­ya ara­zi­yi sa­tı­yor, biz, 2 bin dö­nüm ara­zi­nin üze­rin­de bu­lu­nan, 190 ta­ne ko­nu­tu olan, 42 ta­ne iş ma­ki­ne­si olan, ça­lı­şır du­rum­da­ki fab­ri­ka­yı 1,5 tril­yon li­ra­ya sa­tı­yo­ruz ve alan fir­ma, üç ay son­ra, bu­nun için­de­ki hur­da­la­rı­nı 1,3 mil­yon do­la­ra sa­tı­yor, 1 tril­yon 750 mil­yar li­ra­ya. Ya­ni, işe baş­la­ma­dan 250 mil­yar li­ra­yı ce­bi­ne ko­yu­yor ve tüm fab­ri­ka be­da­va­ya ge­li­yor, 190 ta­ne ko­nut var. 2 bin dö­nüm ara­zi­yi, 1 mil­yon li­ra­dan met­re­si­ni sat­sa­nız -ki, 1 mil­yon li­ra­dan dağ ba­şın­da­ki tar­la­yı ala­maz­sı­nız- 2 tril­yon ya­par ar­ka­daş­lar. Yap­ma­yın, gö­zü­nü­zü se­ve­yim!

Ne­re­de bu ada­let­li bir özel­leş­tir­me? So­ru­yo­rum siz­le­re, doğ­ru bir özel­leş­tir­me mi? Ta­bii ki, Ba­lı­ke­sir­li­ler ola­rak yü­re­ği­miz ya­nı­yor, ya­na­cak da.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ni­ye gir­me­di­niz?

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Ar­ka­da­şım, ne de­mek ni­ye gir­me­di­niz? Siz, fir­ma­ya gö­re ha­zır­lar­sa­nız söz­leş­me­yi, kim gi­rer ya?

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Ne­dir, özel­li­ği ney­miş?

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Fir­ma­nın şart­na­me­si, iha­le şart­na­me­si­ni Al­bay­rak­la­ra gö­re ha­zır­lar­sa­nız, bir ev fi­ya­tı­na ve­rir­si­niz. Hâlâ sa­vu­nu­yor­su­nuz, ayıp ya!

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Yar­gı boz­du…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Yar­gı boz­du, evet, yar­gı boz­du, ama, ge­ri ia­de et­mi­yor Hükûme­ti­niz, yar­gı ka­ra­rı­nı uy­gu­la­mı­yor.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) - Öy­le şey olur mu?

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - O za­man, Ma­li­ye Ba­ka­nı­na so­rar­sı­nız, öy­le şey olu­yor mu ol­mu­yor mu di­ye? Za­ten yar­gı ka­ra­rı­nı uy­gu­la­san, tril­yon­lar­ca li­ra taz­mi­nat is­te­ye­cek. İçin­de­ki­le­ri sat­tı­ğı bir ke­na­ra, tril­yon­lar­ca li­ra taz­mi­nat is­te­ye­cek ar­ka­daş­lar. Ön­ce, Ma­li­ye Ba­ka­nı, özel­leş­tir­me­den so­rum­lu Ma­li­ye Ba­ka­nı -Sa­yın Ba­kan bu­ra­da yok- lüt­fen yar­gı ka­ra­rı­nı uy­gu­la­sın, Ba­lı­ke­sir'in ma­lı­nı Ba­lı­ke­sir­li­le­re tes­lim et­sin. Bu­nu bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum.

Ko­nu­ya ge­çi­yo­rum. "Tah­sil edi­le­me­ye­cek ala­cak­lar" baş­lık­lı 29'un­cu mad­de hak­kın­da… Mad­de­ye, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ek­le­nen ikin­ci bent il­ke ola­rak doğ­ru iken, bu ben­din, sa­de­ce, 5434 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ril­me­si­nin ye­ter­siz ola­ca­ğı­nı söy­le­miş­tik. Ni­te­kim, di­ğer sos­yal gü­ven­lik ku­ru­luş­la­rın­da ben­zer du­rum­la­rın ola­bi­le­ce­ği ve SSK'lı­lar­la Bağ-Kur'lu­la­rın da bu kap­sa­ma dâhil edil­me­si ge­rek­ti­ği, ta­ra­fı­mız­dan Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da di­le ge­ti­ril­miş­ti. Bu­na mu­ka­bil, önü­mü­ze ge­len me­tin­de, bu çe­liş­ki­nin gi­de­ril­me­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Ma­ma­fih, bu şe­kil­de, Hükûmet, ar­ka­sı ol­ma­yan top­lum ke­sim­le­ri­ne fark­lı dav­ra­nış­lar gös­ter­mek­te ma­hir ol­du­ğu­nu bir kez da­ha ka­nıt­la­mış­tır.

Bir yan­dan IMF'nin sö­zün­den çık­ma­ya­cak­sı­nız ve sos­yal gü­ven­lik­le il­gi­li ya­sa­yı öy­le bir ya­za­cak­sı­nız ki, için­de­ki eşit­siz­lik­ler ve hu­ku­ka ay­kı­rı­lık­lar ne­de­niy­le, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne ip­tal­ler­den baş­ka yol bı­rak­ma­ya­cak­sı­nız. Di­ğer yan­dan, di­ye­cek­si­niz ki: "Ba­zı­la­rı otur­duk­la­rı fil di­şi ku­le­ler­den du­ru­mu doğ­ru gö­re­mi­yor." Son­ra da, ikaz edil­me­ni­ze rağ­men, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı­na ta­bi olan­lar ara­sın­da ay­rı­ma ne­den ol­du­ğu iz­le­ni­mi­ni ve­ren me­tin­ler ge­ti­re­cek­si­niz önü­mü­ze.

Mad­de­nin bi­rin­ci ben­diy­se, ar­tık, var ol­ma­yan bir fon olan Ka­mu Or­tak­lı­ğı Fo­nu'nun Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­na olan 1,7 mil­yar YTL bor­cu­nun ter­ki­ni­ni içer­mek­te­dir. Ta­bii ki, var ol­ma­yan bir tü­zel ki­şi­lik­ten ar­tık bu bor­cun tah­si­li müm­kün ol­ma­dı­ğı için, Ha­zi­ne ta­ra­fın­dan, söz ko­nu­su mik­ta­rın ter­ki­ni ge­rek­mek­te­dir. Bu­nun­la bir­lik­te, bu ve ben­ze­ri yak­la­şım­lar, AKP İk­ti­da­rı­na çok uy­gun­dur, çün­kü, ge­lir top­la­mak için, alın te­riy­le ça­lı­şan­la­rın ca­nı­nı çı­kar­tır­ken ve cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de ya­pıl­mış ya­tı­rım­la­rı bir bir el­den çı­kar­tır­ken, ma­yıs ve ha­zi­ran ay­la­rın­da ya­şa­nan mi­ni kriz so­nu­cun­da mil­yar­lar­ca do­la­rın kay­be­dil­me­si­ne ve ar­tan fa­iz­ler yo­luy­la, zor­la el­de edi­len bu ge­lir­le­rin za­man için­de kay­be­dil­me­si­ne imkân sağ­la­mak her ik­ti­da­ra na­sip ol­ma­ya­cak bir uy­gu­la­ma­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, olay­la­rı doğ­ru al­gı­la­ya­ma­mak her­ke­si yan­lış­lık­la­ra sü­rük­ler. Ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tür ne­de­niy­le ül­ke­mi­ze ge­len li­ki­di­te faz­la­sı­nı ken­di po­li­ti­ka­la­rı­na bağ­la­ma­nın re­ha­ve­ti­ni ya­şar­ken Hükûmet, bu yı­lın ma­yıs ve ha­zi­ran ay­la­rın­da bir uya­rı al­dı. Ney­di bu uya­rı? Bu uya­rı, as­lın­da, Hükûme­tin uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar ne­de­niy­le de­ğil, dış şart­la­rın olum­lu ol­ma­sı ne­de­niy­le yük­sek ca­ri iş­lem­ler açık­la­rı­nın fi­nan­se edil­mek­te ol­du­ğu uya­rı­sıy­dı. Bu uya­rı, dik­kat edil­mez­se bir an­da Türk eko­no­mi­si­nin aya­ğı­nın ka­ya­ca­ğı uya­rı­sıy­dı. Bu uya­rı­ya ku­lak asıl­dı mı? Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın kır­dı­ğı re­kor dik­ka­te alın­dı­ğın­da, ku­lak asıl­ma­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir.

Mer­kez Ban­ka­sı, ya­tı­rım po­zis­yo­nu­na, sa­de­ce, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­lar elin­de­ki his­se se­net­le­ri­nin stok­la­rı açı­sın­dan ba­kıl­dı­ğın­da, 2006 yı­lı­nın ilk çey­re­ğin­de 37,2 mil­yar do­lar olan bu stok ra­ka­mın, ya­şa­nan dal­ga­lan­ma son­ra­sın­da, 2006 yı­lı­nın ikin­ci çey­re­ğin­de 26,3 mil­yar do­la­ra ge­ri­le­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Ba­kın, bir yan­dan açık­la­rı ka­pat­mak için var­lık­la­rı­mı­zın ta­ma­mı­nı sa­ta­rak ik­ti­da­rı­nız son­la­na­na ka­dar 16,4 mil­yar do­lar­lık özel­leş­tir­me yap­ma­yı amaç­lı­yor­su­nuz, ya­ban­cı­la­ra sat­tı­ğı­nız gay­ri­men­kul sa­tış­la­rıy­la brüt 3 mil­yar do­lar tah­sil edi­yor­su­nuz, ban­ka­cı­lık ke­si­mi­ni ya­ban­cı şir­ket­le­re peş­keş çe­ki­yor­su­nuz, di­ğer yan­dan ül­ke­ye ya­tı­rım ya­pan ya­tı­rım­cı­nın ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rım po­zis­yo­nun­da -ver­di­ğim ra­kam­lar­dan da gö­rül­dü­ğü gi­bi- bir çır­pı­da 10,9 mil­yar do­la­rın ül­ke­den çı­kar­tıl­ma­sı­na ne­den olu­yor­su­nuz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, AKP İk­ti­da­rı, bir yan­dan var­lık­la­rı­mı­zı sa­tar­ken, ay­nı an­da, ge­len ya­tı­rım­cı­nın bir çır­pı­da çık­ma­sı­na ne­den olur­ken fa­iz­ler ba­kın ne hâle gel­di: O dal­ga­lan­ma­ya ka­dar düş­me eği­li­min­de olan Mer­kez Ban­ka­sı ge­ce­lik borç al­ma fa­iz oran­la­rı, ya­şa­nan dal­ga­lan­ma so­nu­cu 13,25'ten, ön­ce yüz­de 15'e, son­ra da yüz­de 17,5'e çı­ka­rıl­mış­tır.

Pe­ki, ikin­ci el pi­ya­sa fa­iz oran­la­rı ne­dir? Bu fa­iz oran­la­rı da, yüz­de 21 -ha­zi­ne bo­no­su fa­iz­le­ri gi­bi- dü­ze­yin­de, in­me­mek­te­dir da­ha aşa­ğı­ya. Bu no­mi­nal oran, yüz­de 4 dü­ze­yin­de­ki 2007 enf­las­yon he­de­fi göz önü­ne alın­dı­ğın­da, yüz­de 16,3 gi­bi yük­sek bir re­el fa­iz ora­nı­na te­ka­bül et­mek­te­dir. Pe­ki, bu­nun so­nu­cu ne ol­mak­ta­dır? Bu­nun so­nu­cu, 204,9 mil­yar YTL'lik 2007 yı­lı büt­çe har­ca­ma­la­rın­da­ki fa­iz har­ca­ma­sı­nın 52,9 mil­yar YTL ol­ma­sı­dır. Ne­dir bu ar­tış? Ya­pa­ca­ğı­nız fa­iz öde­me­sin­de­ki ön­gör­dü­ğü­müz ar­tış, 2006 fa­iz öde­me tah­min ra­kam­la­rı­na gö­re yüz­de 14,5'tur. Ne­dir enf­las­yon he­de­fi­niz? Yüz­de 4. Şim­di, bu, fa­iz har­ca­ma­la­rın­da re­el bir ar­tış mı­dır de­ğil mi­dir? As­lın­da, bu, bir ar­tış de­ğil, bu bir bü­yük sıç­ra­ma­dır.

Fa­iz öde­me­le­rin­de gö­rü­len bu re­el ar­tış ki­me ya­ra­mak­ta­dır? Es­na­fa mı, emek­li­ye mi, me­mu­ra mı, çift­çi­ye mi, ki­me ya­rı­yor? Ta­bii ki, elin­de pa­ra­sı ola­na ve ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­ya ya­rı­yor. Pe­ki, dar ge­lir­li­ye ne dü­şü­yor? Dar ge­lir­li­ye de ta­bii ki, bu fa­izi öde­ye­cek olan ge­lir­le­ri ya­rat­mak, bu ya­ra­tı­lan ge­lir­le­re yar­dım­cı ol­mak, ya­ni, büt­çe­ye ko­nu­lan ver­gi­yi öde­mek ka­lı­yor. Na­sıl mı? Dün­kü otu­rum­da da, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı büt­çe­sin­de de söy­le­dim. Ge­lir­le­re iliş­kin söy­le­di­ğim gi­bi, ge­lir­ler ver­gi­si­ni, do­lay­lı ver­gi­le­ri öde­ye­cek olan yok­sul halk ke­sim­le­ri­nin ver­gi yü­kü­nü ar­tı­ra­rak -hem de bu ar­tış öy­le kü­çüm­sen­me­ye­cek bir yük de yük­le­me­mek­te­dir bu ke­sim­ler üze­ri­ne- ver­gi ge­li­rin­de­ki ar­tış ora­nı yüz­de 14,9'dur.

Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, ko­nuş­ma­la­rın­da, ver­gi yü­kü­nü ar­tır­ma­dık­la­rı­nı, ak­si­ne azalt­tık­la­rı­nı ifa­de et­mek­te­dir. Şöy­le ba­ka­lım: Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya oran yüz­de 24,5'tan yüz­de 25 dü­ze­yi­ne çık­mak­ta­dır. 2007 yı­lı büt­çe­sin­de, do­lay­lı ver­gi­ler­de, Sa­yın Ba­kan ne ka­dar iti­raz eder­se et­sin, ken­di de­yi­miy­le "ba­ba­lar gi­bi" do­lay­lı ver­gi­ler art­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, lüt­fen top­lar­lar mı­sı­nız, bu­yu­run.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ba­kan ken­di ik­ti­dar­la­rı dö­ne­min­de üc­ret­ler­de ar­tış­lar ya­şan­dı­ğı­nı sık sık ifa­de et­mek­te­dir. Oy­sa, ger­çek ol­duk­ça fark­lı­dır. Net ele ge­çen üc­ret­ler­de­ki ge­liş­me­ler bak­tı­ğı­mız­da, ka­mu iş­çi­si­nin re­el üc­ret en­dek­si­nin, 2002 yı­lın­da 89,2 iken, 2005 yı­lın­da yüz­de 95'e, özel sek­tör iş­çi üc­ret­le­ri­nin, ay­nı dö­nem­de 94,3'ten 97,7'ye ve me­mur ma­aş­la­rı­nın da 110,8'den 115,7 dü­ze­yi­ne çık­tı­ğı gö­rül­mek­te­dir. Bu, re­el, net ele ge­çen en­deks de­ğer­le­rin­de­ki ar­tış­lar 3,4 pu­an­la 5,8 pu­an ara­sın­da­dır. Her ne ka­dar, bir ar­tış var­mış gi­bi gö­rün­se de, du­rum pek öy­le de­ğil­dir. 1998 yı­lı so­nun­dan 1999 yı­lı­nın so­nu­na ka­dar, ya­ni bir yıl­da, ka­mu iş­çi­si­nin re­el ka­zanç en­deks de­ğe­ri 30,7; özel ke­sim iş­çi­si­nin­ki 12,3 ve me­mur maa­şın­da­ki ise 5,3 pu­an ar­tış gös­ter­miş­ti.

Ya­ni, AKP Hükûme­ti, sa­de­ce, büt­çe­de dar ge­lir­li­yi ve üc­ret­li­yi sin­dir­mi­yor, sa­de­ce, büt­çe­de on­la­rın sır­tın­dan kay­nak sağ­la­mı­yor, ay­nı za­man­da üc­ret­li­nin ge­li­ri­ni de teh­dit et­mek­te­dir. Ama, ta­bii, bu­na şaş­ma­mak la­zım, çün­kü, hız­lı bir glo­bal­leş­me­ci olan AKP Hükûme­ti, Tür­ki­ye'de tek­no­lo­ji üre­te­rek re­ka­bet ya­ra­ta­ma­yın­ca, 1980'ler­de ol­du­ğu gi­bi, üc­ret­ler­de de bu­nu yap­ma­ya ça­lış­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Şah­sı adı­na ko­nuş­ma­sı var­dı Sa­yın Baş­kan.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - De­vam ede­cek mi­yiz şa­hıs­la­rı adı­na?

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, şah­sı­nız adı­na son­ra ve­re­ce­ğim. Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun söz ta­le­bi var.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Yü­ce Mec­li­se say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­ve­ci­ler.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de, Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, bi­raz ön­ce, ta­bii, Sa­yın Agâh Kaf­kas ge­ne yok, bir laf at­tı, çek­ti git­ti. Ana­va­ta­nın özel­leş­tir­me po­li­ti­ka­sıy­la, viz­yo­nuy­la, id­di­asıy­la, AKP'nin id­di­ası­nın bir ol­ma­dı­ğı­nı her­kes bil­me­li. Rah­met­li Özal dö­ne­min­de ya­pı­lan özel­leş­tir­me sü­re­ci içe­ri­sin­de­ki ya­ra­tı­lan is­tih­dam, ya­ra­tı­lan kat­ma de­ğer ve ya­ra­tı­lan bun­ca hiz­met­ler var­ken, ic­ra­at­lar var­ken, ken­di­ni­zi kı­yas­la­ma­nız, bi­le­mi­yo­rum, pes doğ­ru­su!

Siz­ler, sa­de­ce, özel­leş­tir­me man­tı­ğı içe­ri­sin­de, si­pa­riş­le­re ya­nıt ver­mek, ya­ni, si­pa­riş­le­re uy­gun bir şe­kil­de, özel­leş­tir­me adı al­tın­da da mül­ki­yet ve im­ti­yaz sat­tı­nız, mül­ki­yet ve im­ti­yaz.

Özel­leş­tir­me­nin te­mel man­tı­ğı, tek­rar ha­tır­lat­mak la­zım, bu ül­ke­de kat­ma de­ğer üret­mek, is­tih­dam ya­rat­mak, ya­tı­rım ya­rat­mak ve ic­ra­at yap­mak. Ama, AKP İk­ti­da­rın­da, al­tı­nı çi­ze­lim, yak­la­şık, özel­leş­tir­me mağ­du­ru kaç bin in­sa­nın iş­ten çı­kar­tıl­dı­ğı­nı Sa­yın Ça­lış­ma Ba­ka­nı­mız bu­ra­da pay­la­şır­sa se­vi­ni­rim. 4/C kap­sa­mı içe­ri­si­ne gi­ren ve sa­de­ce ma­aş alan kaç bin ta­ne özel­leş­tir­me mağ­du­ru var, ge­lin pay­la­şın.

Pe­ki, ben, si­ze bir ör­nek da­ha ve­re­ce­ğim: Ada­na Te­kel Si­ga­ra Fab­ri­ka­sı ve Ma­lat­ya Te­kel Si­ga­ra Fab­ri­ka­la­rı­nın ko­nu­mu. Bu­gün, "biz üret­mek is­ti­yo­ruz" di­yor, siz ne ya­pı­yor­su­nuz? Ha­yır, üret­me­yin, biz, si­zi, sa­de­ce te­le­ma­tik kart abo­ne­si ya­par, si­ze ay­lık ma­aşı­nı­zı ve­ri­riz di­yor­lar. İş­çiy­se di­yor ki: "Ben, alın te­ri­mi is­ti­yo­rum, bu ül­ke adı­na kat­ma de­ğer üret­mek is­ti­yo­rum." Ama, si­zin yap­tı­ğı­nız tek şey, ha­yır ar­ka­daş, ora­sı özel­leş­me­ye­cek, ora­sı ka­pa­tı­la­cak ve ge­rek­ti­ğin­de ise biz ge­re­ği­ni ya­pa­rız.

Pe­ki, sor­mak is­ti­yo­rum si­ze: Bu ko­nu­da, Ada­na Te­kel iş­çi­le­ri­nin yak­la­şık bir yıl bo­yun­ca ver­di­ği mü­ca­de­le­yi ha­tır­la­yın, Sa­yın Baş­ba­kan da söz ver­di, "si­zi ça­lış­tı­ra­ca­ğız" de­di. İki ay ça­lış­tır­dı­nız, iki ay son­ra tek­rar ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­tı­nız.

Pe­ki, üre­tim, üre­tim… Herhâlde, ku­la­ğı­nı­za pek hoş gel­mi­yor. Tü­ke­tim da­ha ko­lay. Çün­kü, ne­dir tü­ke­ti­min kar­şı­lı­ğı? Her şe­yin bir be­de­li var, bir fa­tu­ra­sı var. Kar­şı­lı­ğı bel­li; bu ka­dar özel­leş­tir­me adı al­tın­da sat­tı­ğı­nız mül­ki­ye­tin kar­şı­lı­ğı yak­la­şık 30 mil­yar do­lar. Pe­ki, 200 mil­yar do­lar olan iç ve dış bor­cun to­ta­li­ni ne yap­tı­nız? 370, ya­ni 400 mil­yar do­la­ra çı­kar­dı­nız. İş­te, be­ce­ri­niz bu! Ana­va­tan­la ara­da­ki far­kı­nız o. Bu yüz­den, özel­leş­tir­me­yi ağ­zı­nı­za alır­ken sö­zün ne­re­ye gi­de­ce­ği­ni iyi dü­şün­me­ni­zi tav­si­ye ede­rim.

İkin­ci­si, bu ül­ke­de, IMF'le ve ge­rek­se dış po­li­ti­ka ko­nu­sun­da­ki sü­re­ci be­lir­le­dik. Pe­ki, ben si­ze bir ör­nek da­ha ve­re­ce­ğim. Tür­ki­ye'de bin­ler­ce mağ­dur ol­du­ğun­dan, han­gi bi­ri­sin­den bah­set­me­nin kav­ga­sı­nı ve­ri­yo­rum.

Na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı: Üç yıl bo­yun­ca ne yap­tı­nız? Sü­rek­li mağ­dur, sü­rek­li aç­lık ve se­fa­le­te doğ­ru gi­den ka­de­riy­le baş ba­şa bı­rak­tı­nız. Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı bu­ra­dan açık­lı­yor, di­yor ki: "Efen­dim, ne ya­pa­lım, ka­li­te­li mal üret­mi­yor­lar." Pe­ki, Sa­yın Ba­ka­na sor­mak la­zım: Si­zin gö­re­vi­niz ne? Bir Ala­ta Çift­li­ği­miz var Mer­sin'de; na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri dâhil ol­mak üze­re, araş­tır­ma-ge­liş­tir­me ens­ti­tü­sü, onu da tu­rizm adı al­tın­da bi­ri­le­ri­ne yi­ne peş­keş çe­ke­cek­si­niz. Bu ne per­hiz, bu ne la­ha­na tur­şu­su! Bu yüz­den, Ala­ta Çift­li­ği ko­nu­sun­da­ki…

VA­HİT Kİ­RİŞ­Cİ (Ada­na) - Ka­pa­tıl­ma­ya­cak…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Ve­ki­lim, bu­ra­ya ge­lir de, Ko­mis­yon Baş­ka­nı ola­rak ay­dın­la­tır­sa­nız, ka­pa­tıl­ma­ya­cak…

VA­HİT Kİ­RİŞ­Cİ (Ada­na) - Sor­du­nuz, si­ze ka­pa­tıl­ma­ya­ca­ğı­nı söy­le­dim.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - …iş­lev ve fonk­si­yo­nel an­lam­da da­ha iyi hiz­met ede­cek, ku­rum­sal hiz­me­ti­ni ya­pa­cak, se­vi­ni­riz, ama, ni­ye­ti­niz o. Adı­na da bel­li kı­lıf­lar: Tu­rizm! Bu­gün, ye­şil ala­nın ve ve­rim­li ta­rım top­rak­la­rı­nın na­sıl rant uğ­ru­na peş­keş çe­kil­di­ği­ni ma­ale­sef ya­şı­yo­ruz. Biz de di­yo­ruz ki, Ada­na Te­kel…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ka­yı­sı…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Evet, ka­yı­sı… Ka­yı­sı­da dün söz ver­miş­ti de­ğil mi Sa­yın Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­lim? Sa­yın Baş­ba­kan söz ver­di ar­ka­daş­lar, ben ver­me­dim. Söz ağız­dan çı­kar. Bu ka­dar net ola­rak bir şey söy­lü­yo­rum. Bu top­lu­ma sa­hip çı­kın, ver­di­ği­niz sö­zü de tu­tun. Ama, tut­ma gi­bi de bir der­di­niz yok.

İkin­ci­si, bu­gün, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı… Evet, Sa­yın Ve­ki­lim, na­ren­ci­ye­ler dal­la­rın­da kal­dı, top­la­ya­mı­yor­lar. Ne gi­bi çö­züm öne­ri­le­ri­niz var, söy­ler mi­si­niz? Ta­rım­da kat­ma de­ğer üre­te­cek en­düs­tri­yel alan­lar­da bir ta­ne ya­tı­rı­mı­nız yok. Ko­nuş­tu­ğu­nuz dub­le yol­lar, övün­dü­ğü­nüz nok­ta­lar. Dub­le yol­la­rın na­sıl kös­te­bek yu­va­sı gi­bi, bu ül­ke­de na­sıl her ge­çen gün tra­fik ka­za­la­rı­nın art­tı­ğı­nı hep be­ra­ber gö­rü­yo­ruz. Ya­ni, pes doğ­ru­su ha­ki­ka­ten! Yap­tı­ğı­nız ya­tı­rı­mın as­ta­rı­nın yü­zün­den na­sıl pa­ha­lı­ya çık­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Yap­tı­ğı­nız o dub­le yol­lar, oto­ban ma­li­ye­ti­ni geç­ti, oto­ban ma­li­ye­ti­ni; keş­ke oto­ban ya­pa­bil­sey­di­niz ve hâlâ yol­lar kös­te­bek… Ge­çi­yor­sa­nız üze­rin­den, ha­va­dan geç­mi­yor­sa­nız şa­yet, gör­dü­ğü­nüz şey or­ta­da. Bu yüz­den, dört bu­çuk yıl bo­yun­ca yap­tı­ğı­nız hiz­me­tin adı… Ma­ale­sef, kar­ne­niz za­yıf. Bu­nu hal­kın sağ­du­yu­su çok iyi al­gı­lı­yor. Hal­kım, bu ko­nu­da rah­met­li Özal'lı yıl­la­rın öz­le­mi içe­ri­sin­de, far­kın­da­yız. Biz, mi­ras­ye­di dav­ran­ma­ya­ca­ğız. Bu­gün­kü Ana­va­tan ya­pı­sıy­la, kü­re­sel dün­yay­la ve böl­ge­miz­le be­ra­ber, id­di­ası ve viz­yo­nu olan, baş­ta Sa­yın Ge­nel Baş­kan Er­kan Mum­cu'yla bir­lik­te kur­du­ğu­muz ye­ni­den bir Ana­va­tan­la bir­lik­te, bu ül­ke­nin so­run­la­rı­nı çöz­mek için va­rız ve hal­kım da bu­gün Ana­va­ta­nın far­kın­da, ge­rek özel­leş­tir­me ve ge­rek­se dış po­li­ti­ka da dâhil ol­mak üze­re.

Bu­gün li­der­ler tar­tı­ya çı­ka­cak. Ben bu­ra­dan ka­mu­oyu­na ses­le­ni­yo­rum: Lüt­fen, tüm li­der­le­ri din­le­sin, lüt­fen; bey­niy­le, yü­re­ğiy­le ve vic­da­nıy­la ka­rar ver­sin. Ama, bu­ra­da, Sa­yın Baş­ba­ka­na da bir… Bu­ra­da, ben, hep yıl­lar­dır, Mec­lis kür­sü­le­rin­de, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de tüm li­der­ler ne­za­ket ku­ral­la­rı içe­ri­sin­de din­le­nir; ama, Sa­yın Baş­ba­kan, Er­kan Mum­cu'yu din­le­me ne­za­ke­ti­ni ma­ale­sef gös­te­re­mi­yor. Herhâlde yü­re­ği yet­mi­yor. Biz de di­yo­ruz ki…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - San­dık­tan çık­ma­dı­ğı için.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bu­gün, o san­dık­tan çık­ma­dı de­di­ği­niz, bu sü­reç­te si­zin da­va­nı­za kat­kı­da bu­lu­nan Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nım, bu hal­ka bir öz eleş­ti­ri­si­ni de yap­mış­tır. Ama, siz­ler­den far­kı var­dı ki, siz­ler­le uyum so­ru­nu içe­ri­sin­de, sı­kın­tı­lı his­se­ti, ken­di tav­rı­nı al­dı.

Biz de di­yo­ruz ki, bu­gün, evet, ben hal­kı­ma ses­le­ni­yo­rum: Bu­gün tüm li­der­ler, bu büt­çe gö­rüş­me­le­ri ma­ra­to­nun­dan son­ra li­der­le­ri tar­tı­ya çı­ka­ra­cak ve hep­si­ne pu­an ve­re­cek, ver­me­si­ni de is­ti­yo­rum. Hep­si­ni kı­yas­la­sın, tart­sın; ama, ay­nı bi­rim­le tart­sın, sa­de­ce duy­gu­la­rıy­la de­ğil. İna­nın, hal­kım tar­ta­cak, sağ­du­yu tar­ta­cak, vic­dan­lar tar­ta­cak.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Si­zin li­de­ri hiç çek­mez be.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Val­la­hi bi­le­mi­yo­rum, o za­man bu hal­kın tak­di­ri, ter­ci­hi ve bu sü­reç­te na­sıl ta­vır ala­ca­ğı­nı çok net ola­rak gö­re­ce­ğiz.

Son yıl büt­çe­si... Ta­bii ki, bu ül­ke­nin AKP'den kur­tu­lu­şu için ge­ri­ye sa­yım baş­la­dı. Cum­hur­baş­ka­nın­dan son­ra, ta­bii ki, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ko­nu­sun­da­ki ya­ra­tı­lan sı­kın­tı ne olur bi­le­mem ama, te­men­nim, bu ül­ke ka­os­tan de­ğil, hoş­gö­rü­den, sev­gi­den, kar­deş­lik­ten, ba­rış­tan ya­na ta­vır alır.

Tek ba­şı­nı­za ik­ti­dar ol­ma­nı­za rağ­men, ba­kın, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ko­nu­sun­da da­hi bu ül­ke­nin vic­dan­la­rı, be­yin­le­ri ra­hat de­ğil. Ge­lin, yü­rek­li­ce ka­rar alın. Va­rın "Biz cum­hur­baş­ka­nı ada­yı­yız." de­yin.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Biz çok ra­ha­tız.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ama, as­lın­da biz Ana­va­tan ola­rak ne de­dik: Hal­ka gü­ve­nin, hal­kın sağ­du­yu­su­na gü­ve­nin. Ge­lin, Cum­hur­baş­ka­nı­nı halk seç­sin. Kim­den ka­çı­yor­su­nuz? Al­tı ay son­ra ge­ne gi­de­cek­si­niz bu hal­kın ira­de­si­ne. Halk si­zi ba­ra­jın di­bi­ne ko­yar­sa ne di­ye­cek­si­niz?

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - Halk seç­si­ni da­ha ön­ce ni­ye yap­ma­dı­nız?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - İş­te me­se­le ora­da. Geç­mi­şin olum­suz­lu­ğu­nu siz ken­di­ni­ze re­fe­rans mı alır­sı­nız? Biz öz eleş­ti­ri­mi­zi her alan­da ya­pı­yo­ruz.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) - İçi­niz­de Ana­va­tan­lı yok ki.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ge­lin, bu hal­kın ara­sın­da özür di­le­me­si­ni de bi­lin, hal­kın da sağ­du­yu­su­na gü­ve­nin. Ama, ifa­de et­ti­ği­miz gi­bi, böy­le bir kay­gı ve ni­yet ol­ma­dı­ğı­na gö­re, hal­kın… Ta­bii, za­ten cum­hur­baş­kan­lı­ğı kav­ra­mı hal­kın kav­ga­sı de­ğil ki. Hal­kım sa­de­ce ce­bi­ni, hal­kım ev­de­ki mut­fa­ğı, hal­kım evi­nin hu­zu­ru­nu, hal­kım ca­nı­nı dü­şü­nü­yor.

Can ve mal gü­ven­li­ği. Her ge­çen ar­tan bir suç ora­nı var. Sa­yın Ni­met Çu­buk­çu bu­ra­day­ken se­vin­dim. So­kak­ta ya­şa­yan ço­cuk­la­rın so­run­la­rı­nı onun­la pay­la­şa­cak­tım; ama, git­ti ma­ale­sef. Her ge­çen gün so­kak­ta ar­tan ço­cuk sa­yı­sı. O ço­cuk­lar bi­zim, on­lar ka­na­yan ya­ra­mız. Ve her ge­çen gün cin­sel is­tis­mar da dâhil ol­mak üze­re, so­kak­ta ya­şa­mak ve ça­lış­mak zo­run­da bı­ra­kı­lan, sö­mü­rü­len o ço­cuk­la­rı­mız. Ne yap­tı­nız ha, söy­ler mi­si­niz? O da­ğı­lan ai­le­le­ri­miz, da­ğı­lan umut­la­rı­mız ne ol­du? Sa­de­ce, kar­ne­niz, ifa­de et­ti­ğim gi­bi, bu kı­sır dön­gü hâli­ne dö­nü­şüp sü­rek­li olum­suz­luk her ge­çen gün art­tı. Ya­ni, ne­re­den ne­re­ye, si­zin ifa­de­niz­le!

Bu ül­ke, ina­nı­yo­rum ki, geç­mi­şin­de halk­tan ko­puk ya­şa­yıp, hep ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rıy­la fark­lı plat­form­da, ze­min­ler­de al­gı­la­nan si­ya­si par­ti­le­re ver­di­ği der­si si­ze de ve­re­cek­tir. Bu­nun far­kı­na va­rın. Şu­ra­da ül­kem adı­na olum­lu ata­ca­ğı­nız adım­lar­da ya­nı­nız­da­yız ve si­ze min­net­tar­lık du­ya­ca­ğız. Ama, öy­le bir ni­ye­ti­ni­zin ol­ma­dı­ğı­nı çok iyi bi­li­yo­ruz.

Bu doğ­rul­tu­da, ya­kın bir ta­ri­hi­miz­de­ki, ge­rek önü­müz­de­ki haf­ta içe­ri­sin­de Kur­ban Bay­ra­mı ve ge­rek­se ye­ni yı­lın bu ül­ke için bir umut yı­lı, ül­ke­min yı­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum ve ina­nı­yo­rum ki, bu ha­yal­ler Ana­va­tan­la da­ha gü­zel ola­cak­tır. Ama, AKP'li ka­yıp yıl­la­rı, bu ül­ke­miz­de unu­tul­ma­ya­cak, ta­ri­he bir ka­ra de­lik ola­rak, ki, bir bir not edi­le­cek ve o so­ka­ğın içe­ri­si­ne siz­ler git­ti­ği­niz­de, ina­nı­yo­rum ki, ya­şa­dı­ğı­nız -yü­re­ği­niz­le baş ba­şa, vic­da­nı­nız­la baş ba­şa kal­dı­ğı­nız­da, ina­nı­yo­rum, ev­de de ge­ce­le­ri ra­hat uyu­ya­mı­yor­su­nuz- ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı siz­ler de al­gı­lı­yor­su­nuz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Ve­ciz bir ko­nuş­may­dı(!)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

…ve hal­kı­mın umut­la­rı ve ya­rın­la­rı için ata­ca­ğı­nız her adı­mı min­net­tar­la, şük­ran­la ana­ca­ğız. Ama, şu ana ka­dar -kos­ko­ca dört bu­çuk yı­lı- ma­ale­sef, bu ko­nu­da, bu so­mut bir adım ko­nu­sun­da ata­ma­dı­nız.

Yi­ne Sa­yın Ba­ka­nım, bu­ra­da, bu sos­yal gü­ven­lik ve ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sıy­la il­gi­li, ka­mu­oyu­nu ve vic­da­nı­nı ra­hat­la­tır­sa… Çün­kü, cid­di an­lam­da, re­form de­di­niz, re­form, ben, de­me­dim. Biz si­ze, bu­ra­da­ki ak­sa­yan yön­le­ri te­ker te­ker, ge­rek Mec­lis kür­sü­sün­de ka­nun­lar üze­rin­de ko­nu­şur­ken ve ge­rek­se ka­mu­oyu­na açık­la­dı­ğı­mız ba­sın açık­la­ma­sıy­la hep­si­ni pay­laş­tık. Ma­ale­sef, hak­lı çık­tık. Çün­kü, gö­rü­nen köy kı­la­vuz is­te­mi­yor­du. Yar­gı­nın, Ana­ya­sa'nın bu ül­ke­de var ol­du­ğu­nu göz ar­dı et­ti­niz. İnat­la, "biz ya­pa­rız" de­di­niz. Ama, bu ül­ke­de ku­rum­lar var, bu ül­ke­de Ana­ya­sa var ve bu­nun doğ­rul­tu­sun­da…

Üs­te­lik de tek ba­şı­nı­za Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek ço­ğun­lu­ğa is­ti­na­den, bu­nu ba­şa­ra­ma­dı­nız ve söz­le­rim bi­ti­yor.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ali Ke­mal De­ve­ci­ler, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın De­ve­ci­ler.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­kan, az ön­ce yap­mış ol­du­ğum ko­nuş­mam­da, eme­ğiy­le ge­çi­nen­ler­le il­gi­li du­rum­la­rı­nı izah et­miş­tim. Ama, Sa­yın Baş­ba­kan, her plat­form­da söy­le­miş ol­du­ğu söz­le­riy­le, du­rum­la­rın­da dü­zel­me ol­du­ğu­nu açık ve net ola­rak söy­le­mek­te­dir. Ben de bun­la­rın du­rum­la­rı­nı ifa­de et­tim.

Pe­ki, du­rum, üc­ret­le, ma­aş­la ça­lı­şan­da böy­le de çift­çi yö­nün­den fark­lı mı? Ola­ya, ta­rı­ma ve çift­çi­ye ak­ta­rı­lan kay­nak­lar açı­sın­dan bak­tı­ğı­mız­da, bu du­ru­mun pek fark­lı ol­ma­dı­ğı, hat­ta, da­ha da kö­tü ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir. Ta­rı­mın gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la için­de­ki pa­yı bü­yük bir hız­la ge­ri­le­mek­te­dir. 2003 yı­lın­da yüz­de 12,4 olan bu oran 2005 yı­lın­da yüz­de 11,4 se­vi­ye­si­ne ge­ri­le­miş ve 2007 yı­lı so­nun­da da yüz­de 10,6 se­vi­ye­si­ne düş­müş ola­cak­tır.

Ta­rım­da­ki des­tek­le­me öde­me­le­rin­de du­rum ne­dir di­ye ba­kar­sak, 2007 büt­çe­siy­le il­gi­li, şun­la­rı gör­mek­te­yiz: 2006 ger­çek­leş­me tah­min­le­rin­de ta­rım­sal des­tek­le­me öde­me­le­ri 5 mil­yar YTL iken, 2007 yı­lı için büt­çe­ye ko­nan ta­rım­sal des­tek­le­me mik­ta­rı 5,250 mil­yon YTL'dir. Hal­kın ver­gi­le­ri­ni ar­tır­ma­da şa­hin olan ik­ti­dar ta­rım­sal des­tek­le­me öde­me­le­ri­ni, sa­de­ce, ge­çen yı­la gö­re yüz­de 5 ar­tır­mış­tır. Bu­ra­da, doğ­ru­dan ge­lir des­te­ğin­de­ki 2,8 mil­yar YTL'den 1,9 mil­yar YTL'ye dü­şüş dik­kat çe­ki­ci­dir. Da­ha da dik­kat edil­me­si ge­re­ken bir hu­sus, 2007 büt­çe­sin­de ta­rım­sal des­tek­le­me öde­me­le­ri için ay­rı­lan top­lam kay­nak 5,250 mil­yon YTL iken fa­iz har­ca­ma­la­rı için ön­gö­rü­len ra­kam ise 52,900 mil­yon YTL'dir. Ya­ni, ran­ti­ye­ye ver­di­ği­niz pa­ra­nın an­cak on­da 1'ini çift­çi­ye ve­ri­yor­su­nuz, bir de on­dan son­ra, üre­ti­ci­ye des­tek ol­mak­la övü­nü­yor­su­nuz. Ger­çek bu iken hâlen "üre­ti­me ön­ce­lik ve­ri­yo­ruz, ran­ti­ye­yi bi­ti­ri­yo­ruz" de­mek tek ke­li­mey­le kö­tü bir şa­ka ol­ma­sı ge­re­kir.

Şim­di ba­kı­nız, 2007 yı­lı büt­çe­sin­de fa­iz öde­me­nin, ran­ti­ye öde­me­le­ri­nin büt­çe içe­ri­sin­de­ki pa­yı yüz­de 26 ile en bü­yük ra­kam. Yi­ne, bu da yüz­de 26'ya te­ka­bül edi­yor, 5 tril­yon 250 mil­yar li­ra. Ya­ni, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ve Ta­rım Ba­ka­nı­nın övün­dü­ğü "cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de en faz­la ta­rım­sal des­tek­le­me­le­ri bu büt­çe­de ayı­rı­yo­ruz" de­di­ği büt­çe­de 5,250 tril­yon li­ra büt­çe ra­kam­la­rı­nın sa­de­ce yüz­de 2,5'una te­ka­bül et­mek­te­dir. Ya­ni ran­ti­ye­ye ayır­dı­ğı­nız pa­yın ta­ma­men ve ta­ma­men yüz­de 10'unu an­cak Türk çift­çi­si­ne ayı­rı­yor­su­nuz. Bu da ha­yır­lı ol­sun. Çift­çi, ge­re­ke­ni ilk se­çim­le­rin­de san­dık­ta si­ze gös­te­re­cek­tir.

Gü­cü dar ge­lir­li­ye ye­ten ve ge­li­ri on­lar­dan top­lar­ken bu ke­sim­le­re pek de bir kay­nak ak­tar­ma­yı dü­şün­me­yen AKP İk­ti­da­rı, ya­ban­cı­lar ve rant­la ge­çi­nen ke­sim­ler kar­şı­sın­da el pen­çe di­van dur­mak­ta­dır.

Ma­yıs, ha­zi­ran ay­la­rın­da bir mi­ni kriz ya­şan­dı ve sto­paj­lar ya­ban­cı­lar için sı­fır­lan­dı, Türk va­tan­daş­la­rı için in­di­ril­di. Top­rak­la­rı­mız, li­man­la­rı­mız ve şe­hir­le­ri­miz, hu­ku­ki pro­se­dür­ler göz ar­dı edi­le­rek yan­gın­dan mal ka­çı­rı­lı­yor­muş gi­bi ya­ban­cı­la­ra ve­ril­me­ye ça­lı­şı­lı­yor.

Sağ­lık sis­te­mi­nin so­run­la­rı­nı çöz­mek ye­ri­ne, ge­re­kir­se ya­ban­cı dok­tor ge­ti­ril­me pro­je­le­ri ko­nu­şul­mak­ta.

Tek­no­lo­jik açı­dan re­ka­bet gü­cü sağ­lan­ma­dı­ğı için, za­ten üc­ret­le­rin dü­şük tu­tul­ma­sı yo­luy­la re­ka­bet edil­me­ye ça­lı­şı­lır­ken, bir yan­dan da ka­çak iş­çi­le­rin, Türk emek­çi­si­nin ek­me­ği­nin elin­den alın­ma­sı­na da AKP İk­ti­da­rı ta­ra­fın­dan göz yu­mul­mak­ta­dır.

Türk fi­nans sis­te­mi ya­ban­cı­laş­tı­rıl­mak­ta­dır.

Sa­yın Mil­let­ve­kil­le­ri, AKP Hükûme­ti­nin, bu den­li ken­di in­sa­nı­na ve ken­di de­ğer­le­ri­ne ya­ban­cı­laş­ma is­te­ği­ni ney­le izah et­mek müm­kün­dür aca­ba? Tüm bu ya­ban­cı­laş­ma es­na­sın­da Türk in­sa­nı­nın iş­siz­li­ği azal­maz­ken, 2002-2005 yıl­la­rı ara­sın­da or­ta­la­ma yüz­de 7,5 ci­va­rın­da bü­yü­yen eko­no­mi­ye kar­şı her 4 ki­şi­den 1'i yok­sul­luk ta­nı­mı içi­ne gir­mek­te­dir. Tüm bun­la­ra rağ­men, 2002 yı­lın­da 2.662 do­lar olan, do­lar cin­sin­den ki­şi ba­şı­na gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la 2006 yı­lı so­nun­da 5.349 do­la­ra çık­ma­sı ve bi­zim de bu­na inan­ma­mız bek­le­ni­yor. Ya­ni, bi­ze de­ni­yor ki: Hiç­bir şey bu den­li iyi­ye git­mez­ken, ki­şi ba­şı­na ge­lir yüz­de 100,9 ora­nın­da bir ar­tış gös­ter­mek­te­dir söz ko­nu­su dö­nem­de, ama ola­ya 1998 yı­lı fi­yat­la­rıy­la YTL cin­sin­den bak­tı­ğı­mız­da, 2002-2006 dö­ne­mi için gör­dü­ğü­müz ar­tı­şın yüz­de 24,5 ile sı­nır­lı ol­du­ğu­nu pekâlâ gör­mek­te­yiz. Ya­zık ki, ba­şa­rı ola­rak ka­mu­oyuy­la pay­la­şı­lan pek çok şey, ay­nen do­lar cin­sin­den ki­şi ba­şı­na dü­şen ge­lir ör­ne­ğin­de ol­du­ğu gi­bi, he­sap oyun­la­rın­dan iba­ret ol­du­ğu açık ve net ola­rak gö­rül­mek­te­dir.

AKP İk­ti­da­rı, Tür­ki­ye'nin yü­küm­lü­lük­le­ri­ni ar­tır­mak­ta­dır. 2006 yı­lı Ey­lül ayı so­nu iti­ba­rıy­la ül­ke­nin ka­mu ve özel sek­tör iç ve dış borç­la­rı top­la­mı 360 mil­yar do­la­rı aş­mış­tır. İs­tan­bul Men­kul Kıy­met­ler Bor­sa­sı'nda­ki ya­ban­cı port­föy ya­tı­rım­la­rı da ek­len­di­ğin­de bu tu­tar 390 mil­yar do­la­ra ulaş­mak­ta­dır. Bu şart­lar al­tın­da, ik­ti­dar ta­ra­fın­dan söy­le­ni­len­le­rin ak­si­ne, ül­ke­mi­zin cid­di bir borç yü­küm­lü­lü­ğü al­tı­na so­kul­du­ğu ve bu kap­sam­da­ki yü­küm­lü­lük­le­rin dört se­ne­den az bir za­man­da top­lam…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Sa­yın Baş­kan, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın De­ve­ci­ler.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de iç ve dış borç­lar top­la­mı dört se­ne­den az bir za­man­da 165 mil­yar do­lar art­tı­ğı da­ha iyi gö­rül­mek­te­dir. Ba­zı ar­ka­daş­lar, çı­kı­yor: Bor­cu­muz yok, iş­te, yok efen­dim, bil­mem kaç ton al­tın var­mış… Bu ger­çek­le­ri gö­rün ar­ka­daş­lar. İn­san­la­rın göz­le­ri­nin içi­ne ba­ka ba­ka bu­ra­da in­san­la­rı ya­nılt­ma­yı­nız. Tam ta­mı­na 165 mil­yar do­lar AKP Hükûme­ti dö­ne­min­de iç ve dış borç­la­rı, Tür­ki­ye'nin art­mış­tır. Siz, bu­gü­ne ka­dar, dört yıl­dan be­ri bu ül­ke­yi bor­cu borç ala­rak, fa­iz­le­ri borç ala­rak öde­me­ye ça­lış­tı­nız. 165 mil­yar do­lar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'ne borç yap­tı­nız.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rın­da IMF onay­lı ve ica­zet­li çö­züm­le­rin ne­den ol­ma­ya baş­la­dı­ğı so­run­la­rı aşa­cak ref­leks ve be­ce­ri­yi ge­liş­ti­re­me­yen AKP İk­ti­da­rı, ar­tık, ik­ti­dar­da­ki son büt­çe­si­ni bu­gün, ar­tık son ni­ha­ye­tiy­le yap­mış bu­lun­mak­ta­sı­nız. Ar­tık bun­dan son­ra büt­çe müt­çe yok. Bu Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı, bu ül­ke­nin büt­çe­si­ni ar­tık siz­le­re bir da­ha tes­lim et­me­ye­cek­tir. Bu da ilk ya­pı­lan ara se­çim­ler­de gö­rü­le­cek­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın De­ve­ci­ler.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (De­vam­la) - Bun­dan ev­vel­ki dö­nem­de­ki par­ti­ler gi­bi siz de ta­rihî mev­ta ola­cak­sı­nız.

AKP ar­tık son büt­çe­si­ni ya­pı­yor. Mız­rak o ka­dar bü­yü­dü ki, ar­tık çu­va­la gir­me­mek­te­dir. Za­ten, ya­kın­da, çu­val da ya­ma tut­maz bir hâle ge­le­cek­tir. İş­te, o za­man, hem IMF hem de AKP İk­ti­da­rı­nı yol­cu et­mek, baş­ta Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­na… Ve bu gö­re­vi de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ya­pa­cak­tır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­ve­ci­ler.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ce­mal Uy­sal, Or­du Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CE­MAL UY­SAL (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 yı­lı büt­çe­si­nin 29'un­cu mad­de­si üze­ri­ne şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Si­ya­si ve eko­no­mik ba­kım­dan is­tik­ra­rın sağ­lan­ma­dı­ğı hiç­bir or­tam­da, bu­nu sağ­la­ma­yan hiç­bir hükûme­tin ba­şa­rı­lı ol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir. AK Par­ti Hükûmet­le­rin­den ön­ce ku­ru­lan üç­lü koa­lis­yon Hükûme­ti dö­ne­min­de, ma­ale­sef, Tür­ki­ye'nin bü­tün kay­nak­la­rı tü­ke­til­di­ği, eko­no­mi bü­yük bir is­tik­rar­sız­lı­ğa gö­tü­rül­dü­ğü, si­ya­si is­tik­rar sağ­la­na­ma­dı­ğı için hal­kı­mız üç­lü koa­lis­yo­nu, MHP'yi, DSP'yi ve Ana­va­tan Par­ti­si­ni Mec­lis­ten sil­di. Sa­de­ce onu de­ğil, Doğ­ru Yol Par­ti­si­ni de Mec­lis­ten sil­di. Fa­kat, ne hay­ret­tir ki, bu­gün, ba­kı­yo­rum, bu Mec­lis kür­sü­sün­de, bu Mec­lis­te Doğ­ru Yol Par­ti­si ve ANAP'ın tem­sil­ci­le­ri var. Ya na­sıl olu­yor? Bi­le­mi­yo­rum. ANAP mı­dır? O da bel­li de­ğil. Ana­va­tan Par­ti­si­nin üze­rin­de Ana­va­tan var­dı, siz Ana­va­tan'ı sil­di­niz, şim­di si­nek uçu­ru­yor­su­nuz üze­rin­de.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Şim­di açık­la­ya­ca­ğız, pay­la­şa­ca­ğız.

CE­MAL UY­SAL (De­vam­la) - Si­nek uçu­ru­yor­su­nuz. Ana­va­tan Par­ti­si bir grup kur­ma­mış, ya­lan üre­tim mer­ke­zi kur­muş, tam bir ya­lan üre­tim mer­ke­zi­si­niz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Sa­yın Baş­kan, mü­da­ha­le eder mi­si­niz, ya­lan­cı­lık­la it­ham edi­yor.

CE­MAL UY­SAL (De­vam­la) - Ger­çek­ten de çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, si­ya­si is­tik­ra­rı, hal­kı­mız, 2 Ka­sım 2002 se­çim­le­rin­de san­dık­ta sağ­la­dı; Tür­ki­ye'yi ba­tı­ran bu par­ti­le­ri, ma­ale­sef, bir da­ha gel­me­ye­cek şe­kil­de Mec­lis­ten sil­di; şim­di ka­yıt dı­şı kal­dı­lar ve şim­di ka­yıt dı­şı mu­ha­le­fet ya­pı­yor­lar.

Çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, hal­kı­mı­zın san­dık­ta sağ­la­dı­ğı si­ya­si is­tik­ra­rı, AK Par­ti, eko­no­mik is­tik­ra­rı sağ­la­mak su­re­tiy­le pe­kiş­tir­di ve Tür­ki­ye'yi aya­ğa kal­dır­dı.

Koa­lis­yon hükûmet­le­ri dö­ne­min­de enf­las­yon yük­sel­di, fa­iz­ler yük­sel­di, dö­viz fi­ya­tı yük­sel­di, eko­no­mi is­tik­rar­sız­lı­ğa gir­di, bü­yü­me düş­tü, ül­ke ris­ki art­tı. AK Par­ti­nin ik­ti­da­ra gel­miş ol­du­ğu şu dör­dün­cü yıl­da, bü­yü­me şah­lan­dı, enf­las­yon düş­tü, fa­iz­ler düş­tü, Tür­ki­ye'nin bü­tün kay­nak­la­rı çok ras­yo­nel bir şe­kil­de kul­la­nıl­dı ve koa­lis­yon hükûmet­le­ri dö­ne­min­de Tür­ki­ye'nin yer­li şir­ket­le­ri, ya­ban­cı­la­ra ke­le­pir fi­ya­tı­na sa­tıl­dı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ke­le­pir fi­ya­tı­na sa­tıl­dı.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - TÜP­RAŞ'ın Ofer'e sa­tıl­dı­ğı gi­bi!

CE­MAL UY­SAL (De­vam­la) - Ama, bu­gün, dör­dün­cü yıl­da, Tür­ki­ye'nin ta­şı top­ra­ğı âde­ta al­tın ol­du. İs­tan­bul, An­ka­ra, İz­mir gi­bi bü­yük mer­kez­le­rin­de bu­lu­nan bü­yük iş mer­kez­le­ri­nin önün­de, ar­sa­la­rın önün­de, ban­ka­la­rın önün­de ya­ban­cı­lar kuy­ruk oluş­tur­du­lar, 100 mil­yon do­lar ma­li­ye­ti olan iş han­la­rı­nı 300 mil­yon do­la­ra, üç­lü koa­lis­yon Hükûme­ti za­ma­nın­da 1 mil­yar do­lar bi­le de­ğer bi­çil­me­yen ban­ka­lar 15 mil­yar do­lar de­ğe­re yük­sel­di ve ta­bii, Tür­ki­ye eko­no­mi­si ayak­la­rı­nın üze­rin­de dur­du ve dü­şük enf­las­yon ve yük­sek bü­yü­mey­le, Tür­ki­ye, ger­çek­ten de çok bü­yük bir iv­me ka­zan­dı, dün­ya­da iti­bar sa­hi­bi ol­du, Tür­ki­ye'ye akın akın ya­ban­cı ser­ma­ye ge­li­yor. En ufak bir risk gö­rül­se, en ufak bir teh­li­ke gö­rül­se ya­ban­cı ser­ma­ye bu ül­ke­ye gel­mez.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da, ta­bii, za­ma­nım çok dar ol­du­ğu için bah­se­de­me­ye­ce­ğim, ama re­el fa­iz­den bah­se­di­li­yor. 2002'de yüz­de 13,7'ydi re­el fa­iz, gi­ren ser­ma­ye 8 mil­yar do­lar­dı. Bu­gün re­el fa­iz onun ya­rı­sı ka­dar düş­müş ol­ma­sı­na rağ­men, 58 mil­yar do­lar Tür­ki­ye'ye ser­ma­ye gir­di. De­mek ki, re­el fa­iz­le il­gi­li de­ğil bu. Bu, gü­ven ve is­tik­rar­la il­gi­li.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Da­ha za­ma­nı­nız var­dı…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Uy­sal.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Par­ti­mi­zin ku­rum­sal…

BAŞ­KAN - He­ye­can­lan­ma­yın Sa­yın Sa­rı­baş, bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Ha­yır, gö­re­si­niz di­ye söy­lü­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bi­li­yo­rum Sa­yın Sa­rı­baş, bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Par­ti­mi­zin ku­rum­sal kim­li­ği­ni, ya­lan üre­tim mer­ke­zi ola­rak ifa­de et­ti. Sa­taş­ma var­dır, söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Sa­rı­baş, ye­ni bir sa­taş­ma­ya ma­hal ver­me­den, bu­yu­run.

Üç da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

III. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR (Devam)

4.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sü­ley­man Sa­rı­baş'ın, Or­du Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Uy­sal'ın, ko­nuş­ma­sın­da, par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; bi­raz ön­ce kür­sü­de ko­nu­şan Ha­tip, Ana­va­tan Par­ti­si­nin ku­rum­sal kim­li­ği­ne if­ti­ra ata­rak bir söy­lem­de bu­lun­du.

Ben, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Ana­va­tan Par­ti­sin­de ya­lan­cı­lı­ğı öğ­re­nen­ler, Ana­va­tan Par­ti­sin­de ya­lan­cı­lı­ğı öğ­re­nip ge­nel mü­dür­lük ya­pan­lar, bü­rok­rat olan­lar, şim­di, AK Par­ti­de mil­let­ve­ki­li. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ana­va­tan Par­ti­sin­de, eğer ya­lan­cı üret­tiy­se, eğer ya­lan­cı üre­ti­yor­sa Ana­va­tan Par­ti­si, bi­raz ön­ce ko­nu­şan ar­ka­daş Ana­va­tan Par­ti­si­nin bü­rok­rat yap­tı­ğı ar­ka­daş­tır, ya­la­nı üret­ti­ği için ora­ya git­ti.

CE­MAL UY­SAL (Or­du) - O za­man Özal var­dı, sen yok­tun, Özal var­dı.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Do­kun­du mu?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ana­va­tan Par­ti­sin­den bah­se­di­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Uy­sal, lüt­fen…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin içe­ri­sin­de, Ana­va­tan Par­ti­si­nin bü­rok­rat yap­tı­ğı, ge­nel mü­dür yap­tı­ğı, müs­te­şar yap­tı­ğı, ba­kan yap­tı­ğı, mil­let­ve­ki­li yap­tı­ğı ve bu­gün ba­kan­lık ya­pan­lar dı­şa­rı bir çık­sın­lar ba­ka­lım, AK Par­ti di­ye bir par­ti ka­lı­yor mu?

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Bu iş böy­le… Bes­le kar­ga­yı oy­sun gö­zü­nü!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ba­kın, söy­le­di­ği­niz sö­zü bi­le­cek­si­niz. Söy­le­di­ği­niz sö­zü bi­le­cek­si­niz. Ana­va­tan Par­ti­si ol­ma­say­dı, si­zi kim­se Tür­ki­ye'de bü­rok­rat ya­pa­maz­dı. Ana­va­tan Par­ti­si...

CE­MAL UY­SAL (Or­du) - Se­nin çu­val mı ge­çir­di­ler ba­şı­na da ay­rıl­dın?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Otu­ra­rak ko­nuş bak, otu­ra­rak ko­nuş.

BAŞ­KAN - Sa­yın Uy­sal, lüt­fen.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ana­va­tan Par­ti­si­ne bu ga­re­zi yap­ma­ya hiç hak­kın yok, sa­na ya­kış­tı­ra­ma­dım!

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Bes­le kar­ga­yı oy­sun gö­zü­nü!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Bir baş­ka millî gö­rüş­çü ar­ka­daş söy­le­sey­di say­gı du­yar­dım ama, Ce­mal Bey si­ze ya­kış­tı­ra­ma­dım!

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MUS­TA­FA ÖZ­YÜ­REK (Mer­sin) - Ama, o da millî gö­rüş­çü ol­muş ar­tık.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­rı­baş.

II. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236,3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (Devam)

A) MA­Lİ­YE BA­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı  2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) KA­MU İHA­LE KU­RU­MU (Devam)

1.- Ka­mu İha­le Ku­ru­mu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

C) GE­LİR İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) ÖZEL­LEŞ­TİR­ME İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (Devam)

1.- Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) GE­LİR BÜT­ÇE­Sİ (Devam)

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın Sağ, bu­yu­run.

KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, biz her se­ne, Di­ya­net İş­le­ri­ne, büt­çe­ler­le önem­li sa­yı­da kad­ro ve­ri­yo­ruz. Be­nim me­rak et­ti­ğim şey şu­dur: Di­ya­net İş­le­ri, ör­ne­ğin 2006 yı­lın­da al­dı­ğı kad­ro­nun ne ka­da­rı­nı kul­lan­mış­tır? Ay­rı­ca, Di­ya­net­ten di­ğer ku­rum ve ku­ru­luş­la­ra ne ka­dar­lık bir nak­len ata­ma ol­muş­tur? So­ru­mun bi­rin­ci bö­lü­mü bu­dur.

İkin­ci bö­lüm millî eği­tim­le il­gi­li ola­rak, ül­ke­nin bir­çok ye­rin­de ol­du­ğu­nu zan­net­ti­ğim ve Ada­na'da bil­has­sa bil­di­ğim bir ko­nu var. İl­köğ­re­tim okul­la­rı­na millî eği­tim mü­dür­lük­le­rin­ce, bir ne­vi: Kar­de­şim, ba­şı­nı­zın ça­re­si­ne ba­kın. Ve­li­den mi alır­sı­nız, baş­ka­sın­dan mı alır­sı­nız, ama bir şe­kil­de bu ya­ka­cak ve di­ğer sı­kın­tı­la­rı­nı­zı gi­de­ri­niz de­ni­yor. Me­se­la, be­nim il­gi­len­di­ğim bir okul -ge­re­kir­se Sa­yın Ba­ka­na adı­nı da ve­re­ce­ğim- Ada­na'nın mer­ke­zin­de, çok önem­li bir okul ol­du­ğu hâlde, hiç­bir öde­nek yok, bah­çe­si re­za­let, içe­ri­si re­za­let. İna­nır mı­sı­nız, bu bi­na­nın ikin­ci ka­tı­nın tu­va­le­ti...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sağ, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Türk­men, bu­yu­run.

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) - Sa­yın Baş­kan, bi­raz ön­ce AKP Gru­bu adı­na ko­nu­şan Ce­mal Uy­sal Bey Or­du Mil­let­ve­ki­li­dir. Fın­dık böl­ge­sin­de­ki fe­la­ke­ti ya­şa­yan, gör­me­si ge­re­ken bi­ri­si­dir. Sa­yın Ce­mal Uy­sal bu­ra­da ko­nu­şur­ken, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bir mil­let­ve­ki­li mi­dir, yok­sa baş­ka bir...

BAŞ­KAN - Sa­yın Türk­men...

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) - So­ru­mu so­ru­yo­rum.

BAŞ­KAN - Sa­yın Türk­men, bir sa­yın mil­let­ve­ki­li­nin ko­nuş­ma­sı­na ce­vap ver­me­ye­cek­si­niz, so­ru so­ra­cak­sı­nız, lüt­fen, bu­yu­run.

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) - Ben so­ru­mu so­ru­yo­rum.

Ka­ra­de­niz Böl­ge­si'nde böy­le bir fe­la­ket ya­şar­ken, ken­di­si herhâlde hiç Or­du'ya git­me­miş­tir.

Ben, şim­di Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: Böy­le­si­ne fe­la­ket için­den ge­len bir böl­ge­de, es­na­fın yü­zü­nün gül­me­si, in­san­la­rın ge­le­ce­ğe bak­mış ol­ma­sı ne de­re­ce doğ­ru­dur? Or­du'da­ki, Ka­ra­de­niz'de­ki tüm fın­dık üre­ti­ci­si olan es­na­fı­mız -ki, Sa­yın Ba­ka­nı ya­kın­dan il­gi­len­di­ri­yor- şu an­da tüm ke­penk­le­ri ka­pat­mış du­rum­da­dır. TMO'nun al­mış ol­du­ğu fın­dık­tan do­la­yı her­han­gi bir ar­tış ol­du­ğu tak­dir­de, bu fa­kir fu­ka­ra­nın pa­ra­sı­nı ver­mek için Hükûmet her­han­gi bir gay­ret sarf ede­cek mi­dir?

BAŞ­KAN - Sa­yın Türk­men, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın As­la­noğ­lu…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Be­nim so­ru ta­le­bim yok Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Dün, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, Tür­ki­ye'de­ki do­lay­lı ver­gi­le­rin ora­nı­nı söy­ler­ken, ilk de­fa ye­ni bir he­sap­la­ma yo­luy­la do­lay­lı ver­gi­le­rin ora­nı­nı söy­le­di. Bu ye­ni he­sap­la­ma me­to­dun­da da, sos­yal gü­ven­lik prim­le­ri­nin dü­şü­le­rek do­lay­lı ver­gi­le­rin yüz­de 50'ler se­vi­ye­sin­de ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti­ler. Sa­yın Ba­ka­nım, siz de bu gö­rü­şe ka­tı­lı­yor mu­su­nuz? Tür­ki­ye'de­ki do­lay­lı ver­gi­le­rin ora­nı söy­len­di­ği gi­bi yüz­de 70 mi­dir yok­sa yüz­de 51 mi­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; so­ru so­ran ar­ka­daş­la­rı­mı­za çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Ta­bii, bun­lar ge­nel ma­hi­yet­te, pek mad­dey­le de ir­ti­ba­tı­nı ku­ra­ma­dım açık­ça­sı.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ya­zı­lı ce­vap ve­rin Sa­yın Ba­kan.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ya­zı­lı ce­vap ve­re­lim, evet.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Ben, bir son­ra­ki mad­de için...

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın As­la­noğ­lu. Bi­li­yor­su­nuz ki mad­de okun­duk­tan son­ra gir­me­niz ge­re­kir.

Sa­yın Ak­de­mir…

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) - Ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, şu an­da mev­cut ol­du­ğu gi­bi, önü­müz­de­ki se­ne da­ha da zor­la­şa­ca­ğı­na ina­nı­yo­ruz. İlaç­la­rın bir kıs­mı ve­ril­mi­yor şu an­da has­ta­la­rı­mı­za, me­se­la kalp has­ta­la­rı­na, şe­ker has­ta­la­rı­na, ko­les­te­rol has­ta­la­rı­na, kan­ser has­ta­la­rı­na bir­çok ilaç­la­rın ve­ril­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Önü­müz­de­ki dö­nem de­vam ede­cek mi et­me­ye­cek mi? O ne­den­le öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Şim­di, ra­por­lu ve­ya­hut da kro­nik has­ta­lı­ğı olan va­tan­daş­la­rı­mı­zın ilaç­la­rı­nın te­mi­nin­de bü­yük bir ti­tiz­lik gös­te­ri­yo­ruz, özel­lik­le şe­ker, kan­ser has­ta­lık­la­rı, kalp has­ta­lık­la­rı ko­nu­sun­da. Bel­ki çok cü­zi ola­rak sı­kın­tı­lar ya­şan­sa bi­le, şu an­da il­gi­li ku­rum­la­rı­mız bu ko­nu­da el­den ge­len gay­re­ti gös­te­ri­yor­lar.

Bil­di­ği­niz gi­bi, Hükûmet ola­rak ilaç ko­nu­sun­da çok bü­yük açı­lım yap­tık. Va­tan­daş­la­rı­mı­zın hep­si­ne eşit bir şe­kil­de ser­best ec­za­ne­ler­den ilaç al­ma­la­rı yo­lu açıl­mış­tır. Bu ko­nu­da­ki po­li­ti­ka­mız önü­müz­de­ki dö­nem­de de de­vam ede­cek.

An­cak, iz­ni­niz­le, de­ğer­li Ge­nel Ku­rul­la şu­nu pay­laş­mak is­ti­yo­rum: Top­lam sağ­lık har­ca­ma­la­rı­mız içe­ri­sin­de ilaç har­ca­ma­la­rı­mı­zın pa­yı gün geç­tik­çe art­mak­ta­dır. As­lın­da, bu, sağ­lık­lı bir ya­pı de­ğil. Yüz­de 40, yüz­de 45'le­re var­mak­ta­dır ilaç har­ca­ma­la­rı top­lam sağ­lık har­ca­ma­la­rın­da. Bu­ra­da tıp dün­ya­sın­dan de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım var. Bu ora­nın yüz­de 20-25 ol­du­ğu­nu on­lar ben­den da­ha iyi bi­li­yor­lar. Do­la­yı­sıy­la, bu ko­nu­da da­ha bi­linç­li bir tü­ke­tim me­to­du­nu top­lu­mu­muz­la pay­laş­ma­ya ih­ti­ya­cı­mız var. Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, bun­la­rın ço­ğu yurt dı­şın­dan ge­len ilaç­lar.

Bir de, ilaç tü­ke­tim pro­fi­li de ma­ale­sef Tür­ki­ye'de çok çar­pık. Ya­ni, bi­rin­ci sı­ra­da bü­yük ağ­rı ke­si­ci­ler, an­ti­bi­yo­tik­ler ilk sı­ra­da ge­li­yor bi­zim ilaç tü­ke­ti­mi­miz­de. Bu pro­fi­lin de de­ğiş­me­si la­zım. Ya­ni, bu tür ilaç­la­rın bel­ki, nam­lu­da­ki son kur­şun gi­bi, en son ve­ri­le­cek ol­ma­sı la­zım. Onun için, önü­müz­de­ki gün­ler­de bu yan­lış, çar­pık tü­ke­tim pro­fi­li­nin de de­ğiş­me­si için ku­rum­lar ola­rak bir ça­lış­ma içe­ri­sin­de ola­ca­ğız. Za­ten bu ça­lış­ma­yı ya­pı­yo­ruz ve da­ha da yo­ğun­laş­tı­ra­ca­ğız.

Te­şek­kür ede­rim.

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Ba­kan, ben ala­mı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Sa­yın Öz­yurt…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Üni­ver­si­te has­ta­ne­le­ri­nin ala­cak­la­rı ve­ril­me­di­ği hâlde, üni­ver­si­te­den ala­cak olan şey­ler­de çok şa­hin gi­bi dav­ra­nı­lı­yor. Aca­ba, bu ko­nu­da bir bil­gi­le­ri var mı? Bir açık­la­ma ya­par­lar­sa se­vi­ne­ce­ğim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­yurt.

Sa­yın Gül­çi­çek…

ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) - Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­ka­nım. Ben de Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Yurt dı­şın­da ya­şa­yan yurt­taş­la­rı­mız borç­la­na­rak emek­li ol­ma­la­rı du­ru­mun­da, özel­lik­le Bağ-Kur, SSK ve Emek­li San­dı­ğı ara­sın­da fark­lı uy­gu­la­ma­lar var­dır. Bu son dö­nem­ler­de, özel­lik­le Bağ-Kur'un emek­li­le­ri, ev ka­dın­la­rı, as­lın­da çok bü­yük sı­kın­tı­lar ya­şı­yor. Bu ye­ni uy­gu­la­may­la SSK, Bağ-Kur ve Emek­li San­dı­ğı­nın bir­leş­me­si du­ru­mun­da bu so­ru­na bir çö­züm ge­ti­re­cek mi­si­niz?

Te­şek­kür­ler Sa­yın Ba­ka­nım.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gül­çi­çek.

Sa­yın De­ğer­li…

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan. Va­sı­ta­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na be­nim de bir so­rum ola­cak.

Ma­lu­len ra­por alıp emek­li olan va­tan­daş­lar, bi­li­yor­su­nuz, Ba­kan­lı­ğı­nız ta­ra­fın­dan ku­ru­lan he­yet­te ay­rı­ca he­yet ra­por­la­rı in­ce­le­ni­yor. Bu he­yet ra­por­la­rı yıl­lar sü­ren has­ta­lar var. Bu­nu bir an ön­ce, aca­ba, bu­na bir çö­züm bu­lup, tek bir ko­mis­yon de­ğil de, bu ko­mis­yo­nu ço­ğal­tıp, bu­nu hız­lan­dır­ma imkânı var mı­dır? Ger­çek­ten, bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, va­tan­daş çok mağ­dur ve sık şikâyet­ler oluş­mak­ta­dır. Bu ko­nuy­la il­gi­li bir ça­lış­ma­nız var mı yok mu, onu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür­ler.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­ğer­li.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

En son so­ru­dan baş­la­ya­yım.

Ye­ni ya­sa­mız­da, 1 Ocak­ta yü­rür­lü­ğe gir­me­si­ni ön­gör­dü­ğü­müz, ama, er­te­le­mek zo­run­da kal­dı­ğı­mız ye­ni Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­mız­da, bu ko­nu­da­ki ça­lı­şan ko­mis­yon­la­rın sa­yı­sı­nı art­tır­dık, ya­ni, ye­ni, bir­den faz­la, in­ce­le­me­ye yet­ki­li ko­mis­yon ku­rul­ma­sı ön­gö­rül­dü. Şu an­da da, pra­tik­te tak­vi­ye et­mek su­re­tiy­le, bu­ra­da­ki yı­ğıl­ma­yı bir an ön­ce gi­de­rip, va­tan­daş­la­rı­mı­zın mağ­du­ri­ye­ti­ni ön­le­mek için ça­lı­şı­yo­ruz.

Di­ğer bir ko­nu, yurt dı­şın­da­ki va­tan­daş­la­rı­mı­zın borç­lan­ma­sı­na iliş­kin, özel­lik­le yurt dı­şın­da­ki ev ha­nım­la­rı­nın borç­lan­ma­sı­na iliş­kin ko­nu­dur. Doğ­ru­dur, bu ko­nu­da Emek­li San­dı­ğı, SSK ve Bağ-Kur fark­lı stan­dart­lar­da Tür­ki­ye'ye ke­sin dö­nüş şar­tı­nı ara­mak­ta­dır. Ye­ni ya­sa­mız­da, ora­da ona da bir stan­dart ge­tir­miş­tik, ama, 1 Tem­mu­za ka­dar yi­ne ku­rum­la­rı­mı­zın bu fark­lı stan­dar­dı de­vam ede­cek. Ger­çi, ar­ka­daş­la­rı­mız or­tak bir ge­nel­ge için ça­lı­şı­yor­lar. Şu an­da on­la­rın du­ru­mu ne ol­du? Şu an­da yi­ne es­ki hâle av­det et­ti du­rum, ya­ni, es­ki mev­zu­at­la­rın­da borç­lan­ma sta­tü­le­ri ney­se, ay­nı şe­kil­de, en azın­dan ye­ni ya­sa­nın yü­rür­lü­ğü­ne ka­dar o stan­dart­la­rı ve uy­gu­la­ma­yı de­vam et­ti­re­ce­ğiz.

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Evet, bir de üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li bir so­ru var­dı. Cu­ma gü­nü iti­ba­rıy­la üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze top­lam 87 tril­yon li­ra­lık bir öde­me yap­tık. Üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin ala­cak­la­rı­nın öden­me­si ko­nu­sun­da da bü­yük bir ti­tiz­lik içe­ri­sin­de ol­du­ğu­mu­zu ifa­de ede­bi­li­rim.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de üze­rin­de bir öner­ge var­dır, oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 2007 yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 29 un­cu mad­de­si­ne (2) nu­ma­ra­lı fık­ra­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki fık­ra­la­rın ek­len­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                       Fa­ruk Çe­lik                     Ha­mit Taş­cı                  İs­ma­il Bi­len

                           Bur­sa                               Or­du                           Ma­ni­sa

                                    Nus­ret Bay­rak­tar                  Rıt­van Köy­ba­şı

                                           İs­tan­bul                               Nev­şe­hir

"(3) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Emek­li San­dı­ğı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 77 nci ve 12/4/1991 ta­rih­li ve 3713 sa­yı­lı Ka­nu­nun 21 in­ci mad­de­si hü­küm­le­ri uya­rın­ca va­zi­fe ma­lul­lü­ğü ay­lı­ğı öde­nen­ler­den, ku­rum­la­rın­ca gö­rev­de olan em­sal­le­ri­nin al­mak­ta ol­du­ğu ay­lık tu­tar­la­rı­nın ha­ta­lı bil­di­ril­me­si ne­de­niy­le ken­di­le­ri­ne ve­ya dul ve ye­tim­le­ri­ne is­tih­kak­la­rın­dan faz­la öde­me ya­pı­lan­la­ra; bu faz­la öde­me ne­de­niy­le 1/1/2007 ta­ri­hin­den ön­ce­ki dö­nem için borç çı­ka­rıl­maz, ay­nı dö­nem için çı­ka­rıl­mış borç­lar tah­sil edil­mez ve 1/1/2006 ta­ri­hin­den son­ra tah­sil edil­miş tu­tar­lar, bir yıl için­de ta­lep­le­ri ha­lin­de il­gi­li­le­re fa­iz­siz ola­rak ia­de edi­lir."

 "4) 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı, 17/7/1964 ta­rih­li ve 506 sa­yı­lı, 17/10/1983 ta­rih­li ve 2925 sa­yı­lı, 2/9/1971 ta­rih­li ve 1479 sa­yı­lı, 17/10/1983 ta­rih­li ve 2926 sa­yı­lı sos­yal gü­ven­lik ka­nun­la­rın­dan her­han­gi bi­ri kap­sa­mın­da sağ­lık yar­dı­mı al­ma­sı ge­re­kir­ken, ay­nı dö­nem­de di­ğer bir sos­yal gü­ven­lik ka­nu­nu kap­sa­mın­da hak et­me­di­ği hâlde sağ­lık yar­dı­mı al­mış ki­şi­ler­den, yer­siz ola­rak sağ­lık öde­me­le­ri ya­pan sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mu ta­ra­fın­dan ta­hak­kuk et­ti­ril­miş ve­ya et­ti­ri­le­cek borç­lar, var­sa bu ne­den­le il­gi­li­le­rin aç­tık­la­rı da­va­dan vaz­geç­me­le­ri ha­lin­de, tah­sil edil­mez. Bu borç­la­ra iliş­kin açıl­mış olan da­va ve ic­ra ta­kip­le­rin­den sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rın­ca da vaz­ge­çi­lir."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Hükûmet öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Emek­li San­dı­ğı Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­ce, 3713 sa­yı­lı Te­rör­le Mü­ca­de­le Ka­nu­nu kap­sa­mın­da sa­kat­la­nan ve­ya ya­ra­la­nan­la­rın ken­di­le­ri­ne, ve­fat eden­le­rin dul-ye­tim­le­ri­ne, il­gi­li­le­rin gö­rev­de olan em­sal­le­ri­nin al­mak­ta ol­duk­la­rı gö­rev ay­lık­la­rı, va­zi­fe ma­lul­lü­ğü ay­lı­ğı ola­rak öden­mek­te­dir.

An­cak, il­gi­li­le­rin gö­rev­de olan em­sal­le­ri­ne ait gö­rev ay­lık­la­rı­nın Ku­rum­la­rın­ca ha­ta­lı bil­di­ril­me­si ne­de­niy­le ba­zı ki­şi­le­re ha­ta­lı öde­me ya­pıl­dı­ğı tes­pit edil­miş ve ha­ta­lı öde­nen tu­tar­la­rın tah­si­li ge­rek­miş­tir.

Ek­len­me­si ön­gö­rü­len (3) nu­ma­ra­lı fık­ray­la; il­gi­li­le­rin ku­su­ru ol­mak­sı­zın ya­pı­lan ha­ta­lı öde­me­le­rin tah­si­lin­den vaz­ge­çil­mek­te­dir.

Ek­len­me­si ön­gö­rü­len (4) nu­ma­ra­lı fık­ra­da ise; as­len sağ­lık yar­dı­mı al­ma­sı ge­re­ken sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mu ve­ya ka­nu­nu ye­ri­ne, di­ğer bir sos­yal gü­ven­lik ku­ru­mu ve­ya ka­nu­nu kap­sa­mın­da sağ­lık yar­dı­mı alan­lar için çı­ka­rı­lan borç­la­rın; il­gi­li­le­rin se­bep­siz zen­gin­leş­me­si­ne ve­ya ay­rı­ca ka­mu za­ra­rı­na yol açıl­ma­dı­ğı, da­ha çok ye­ter­siz bil­gi­len­me­ye da­yan­dı­ğı dik­ka­te alı­na­rak tah­si­lin­den vaz­ge­çil­me­si amaç­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 14.40

 

ON ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.56

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

 

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­ki­li, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin On Üçün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 30'un­cu mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

Kıs­men ve­ya ta­ma­men uy­gu­lan­ma­ya­cak hü­küm­ler

MAD­DE 30- (1) a) 2547 sa­yı­lı Ka­nu­nun 46, 58, ek 25, ek 26, ek 27 ve 3843 sa­yı­lı Ka­nu­nun 7 nci mad­de­le­ri­nin özel ge­lir ve özel öde­nek uy­gu­la­ma­sı ile dev­ri­ne iliş­kin hü­küm­le­ri ve 2547 sa­yı­lı Ka­nu­nun 46 ncı mad­de­si­nin ye­din­ci fık­ra­sı,

b) 12/3/1982 ta­rih­li ve 2634 sa­yı­lı Tu­riz­mi Teş­vik Ka­nu­nu­nun 21 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı,

c) 2828 sa­yı­lı Ka­nu­nun 31 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı­nın bi­rin­ci cüm­le­si,

ç) 5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun 42 nci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sı­nın (g) ben­di,

d) 21/4/2005 ta­rih­li ve 5335 sa­yı­lı Ba­zı Ka­nun ve Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nu­nun ge­çi­ci 2 nci mad­de­si,

2007 yı­lın­da uy­gu­lan­maz.

(2) 22/12/2005 ta­rih­li ve 5436 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si­nin dör­dün­cü fık­ra­sın­da­ki "31/12/2006 ta­ri­hi­ne" iba­re­si "il­gi­li ida­re­le­rin ta­le­bi ve Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın uy­gun gö­rü­şü üze­ri­ne 31/12/2007 ta­ri­hi­ne" şek­lin­de uy­gu­la­nır.

(3) 5/4/1983 ta­rih­li ve 2813 sa­yı­lı Tel­siz Ka­nu­nu­na gö­re cep te­le­fo­nu fa­tu­ra­lı abo­ne­le­ri­nin (ön öde­me­li cep te­le­fo­nu abo­ne­le­ri ha­riç ol­mak üze­re) öde­mek zo­run­da ol­duk­la­rı ruh­sat­na­me ve yıl­lık kul­la­nım üc­ret­le­ri, 2007 yı­lın­da iş­let­me­ci­nin sis­te­mi­ne abo­ne olu­nan ay iti­ba­rıy­la ge­ri­ye ka­lan ay­lar için yıl so­nu­na ka­dar eşit tak­sit­le­re bö­lü­ne­rek alı­nır.

(4) 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun 56 ncı mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sın­da be­lir­ti­len­ler­den 31/5/2006 ta­rih­li ve 5510 sa­yı­lı Ka­nun­la yü­rür­lük­ten kal­dı­rı­lan mad­de­le­ri da­hil 5434 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re va­zi­fe ve­ya harp ma­lu­lü sa­yıl­ma­sı ge­re­ken­le­rin ve Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri ta­ra­fın­dan gö­rev­len­di­ri­len ve gö­rev­len­di­ril­di­ği ta­rih­te si­gor­ta­lı ol­ma­yan ki­şi­ler­den 5510 sa­yı­lı Ka­nun­la yü­rür­lük­ten kal­dı­rı­lan mad­de­le­ri da­hil 5434 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re harp ma­lu­lü sa­yıl­ma­sı ge­re­ken­le­rin; ken­di­le­ri ile bun­la­rın dul ve ye­tim­le­ri­ne bağ­la­na­cak ay­lık­lar hak­kın­da 2007 yı­lın­dan ön­ce­ki hü­küm­le­rin uy­gu­lan­ma­sı­na de­vam olu­nur.

(5) 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 77 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı ile 5510 sa­yı­lı Ka­nu­nun 47 nci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da sa­yı­lan­la­ra ve bun­la­rın dul ve ye­tim­le­ri­ne, 2007 yı­lın­da, il­gi­li ka­nun­la­rı ve 5510 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de bağ­la­na­cak ge­lir ve/ve­ya ay­lık­la­rı top­la­mı­nın, em­sal­le­ri­nin 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 77 nci mad­de­si­ne gö­re yük­sel­ti­le­rek hak ka­zan­dık­la­rı ay­lık­lar­dan dü­şük ol­ma­sı ha­lin­de, ara­da­ki fark ay­rı­ca öde­nir.

(6) 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 79 un­cu mad­de­si­nin al­tın­cı fık­ra­sı­nın son cüm­le­si; "Bu yar­dım­lar yıl­da bir kez ol­mak üze­re Ey­lül ayın­da top­tan öde­nir, okul­la­rı­na ilk de­fa ka­yıt yap­tır­ma ve­ya ka­yıt uzat­ma iş­lem­le­ri il­gi­li mev­zu­atı ge­re­ğin­ce zo­run­lu ola­rak Ey­lül ayın­dan son­ra ta­mam­la­nan­la­rın eği­tim ve öğ­re­tim yar­dım­la­rı da ay­nı eği­tim ve öğ­re­tim yı­lı için­de baş­vur­ma­la­rı kay­dıy­la ve il­gi­li eği­tim öğ­re­tim yı­lı­nın Ey­lül ayın­da ge­çer­li olan me­mur ay­lık kat­sa­yı­sı dik­ka­te alı­na­rak baş­vu­ru­la­rı­nı iz­le­yen ay için­de öde­nir." şek­lin­de uy­gu­la­nır.

(7) 24/2/1968 ta­rih­li ve 1005 sa­yı­lı Ka­nun, 3/11/1980 ta­rih­li ve 2330 sa­yı­lı Ka­nun, 28/2/1982 ta­rih­li ve 2629 sa­yı­lı Ka­nun, 11/10/1983 ta­rih­li ve 2913 sa­yı­lı Ka­nun, 28/2/1985 ta­rih­li ve 3160 sa­yı­lı Ka­nun, 28/5/1986 ta­rih­li ve 3292 sa­yı­lı Ka­nun, 12/4/1991 ta­rih­li ve 3713 sa­yı­lı Ka­nun ile yı­lı büt­çe ka­nun­la­rı­na ek­li cet­vel­ler kap­sa­mı­na gi­ren ki­şi­le­re ve di­ğer ka­nun­lar­da ya­pı­lan atıf­lar se­be­biy­le 2330 sa­yı­lı Ka­nun esas alı­na­rak il­gi­li­le­ri­ne öden­me­si ge­re­ken ay­lık, taz­mi­nat ve yar­dım iş­lem­le­ri hak­kın­da, 5510 sa­yı­lı Ka­nun­la yü­rür­lük­ten kal­dı­rı­lan mad­de­le­ri da­hil 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun il­gi­li hü­küm­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı­na 2007 yı­lın­da da de­vam edi­lir. An­cak, 5510 sa­yı­lı Ka­nu­nun 47 nci mad­de­sin­de sa­yı­lan­la­rın ay­lık ve/ve­ya ge­lir iş­lem­le­riy­le il­gi­li ola­rak bu fık­ra hük­mü uy­gu­lan­maz.

(8) 1/7/1976 ta­rih­li ve 2022 sa­yı­lı Ka­nu­nun 8 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da yer alan "bir sağ­lık ku­ru­lun­ca" iba­re­si "sağ­lık ku­rul­la­rın­ca" şek­lin­de uy­gu­la­nır.

(9) 16/5/2006 ta­rih­li ve 5502 sa­yı­lı Ka­nu­nun 28 in­ci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sı­nın ikin­ci cüm­le­si, "Bu şe­kil­de ça­lış­tı­rı­la­cak olan­lar­dan Ku­rum­ca be­lir­le­ne­cek en faz­la beş ki­şi­ye öde­ne­cek üc­ret, 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin (B) ben­di­ne gö­re is­tih­dam edi­len­le­rin söz­leş­me üc­re­ti ta­va­nı­nın beş ka­tı­nı, di­ğer beş ki­şi­ye dört ka­tı­nı, ge­ri ka­lan­la­ra ise iki bu­çuk ka­tı­nı ge­çe­mez ve bun­la­ra bu fık­ra­da be­lir­ti­len üc­ret dı­şın­da her­han­gi bir öde­me ya­pı­la­maz." şek­lin­de uy­gu­la­nır.

(10) 5510 sa­yı­lı Ka­nu­nun;

a) 16 ncı mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sın­da yer alan "üç­te bi­ri" iba­re­si "on­da bi­ri" ola­rak,

b) 68 in­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sı­nın son cüm­le­si "Bi­rin­ci fık­ra­nın (a) ben­di ge­re­ği be­lir­le­nen ka­tı­lım pa­yı­nı; bi­rin­ci ba­sa­mak sağ­lık hiz­met su­nu­cu­la­rın­da ya­pı­lan mu­aye­ne­ler­de al­ma­ma­ya ya da da­ha dü­şük tu­tar­lar­da be­lir­le­me­ye ve­ya tek­rar bi­rin­ci fık­ra­nın (a) ben­di için be­lir­le­nen tu­ta­ra ge­tir­me­ye, ikin­ci ve üçün­cü ba­sa­mak sağ­lık hiz­met su­nu­cu­la­rın­da ya­pı­lan mu­aye­ne­ler­de ise ön­ce­ki ba­sa­mak­lar­dan sevk­li ola­rak baş­vu­ru­lup baş­vu­rul­ma­dı­ğı dik­ka­te alın­mak su­re­tiy­le ya­rı­sı­na ka­dar in­dir­me­ye ve­ya beş ka­tı­na ka­dar ar­tır­ma­ya, ge­rek­ti­ğin­de bu tu­tar­la­rı ka­nu­ni tu­tar­la­rı­na ge­tir­me­ye ve­ya in­dir­me­ye Ku­rum yet­ki­li­dir." şek­lin­de,

c) 80 in­ci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di ile ay­nı mad­de­nin ikin­ci fık­ra­sı;

"c) Bu Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di­ne tâbi si­gor­ta­lı­la­ra; bu­lu­nu­lan kad­ro ve­ya po­zis­yon iti­ba­rıy­la il­gi­li mev­zu­atı­na gö­re ka­mu ida­re­le­rin­ce dö­ner ser­ma­ye kat­kı pa­yı, ek ders üc­re­ti, faz­la ça­lış­ma ve­ya me­sai üc­re­ti, teş­vik pri­mi, prim, her tür­lü ik­ra­mi­ye, ek taz­mi­nat, avu­kat­lık ve­ka­let üc­re­ti, ek öde­me gi­bi de­ği­şik ad­lar al­tın­da ya­pı­lan her tür­lü öde­me­ler top­la­mı­nın en yük­sek Dev­let me­mu­ru ay­lı­ğı­nın (ek gös­ter­ge da­hil) %200'ünü aşan kıs­mı pri­me esas ka­zan­ca tâbi tu­tul­maz. Bu bent ge­re­ğin­ce pri­me esas ka­zanç dı­şın­da ka­lan tu­tar­lar, öde­me­nin ya­pıl­dı­ğı ayın dı­şın­da­ki ay­la­rın pri­me esas ka­zan­cı­na ila­ve edil­mez. Bir baş­ka kad­ro ya da gö­re­vin öde­me un­sur­la­rı esas alın­mak su­re­tiy­le ay­lık ve­ya üc­ret öde­nen­le­rin si­gor­ta pri­mi­ne esas ka­zanç­la­rı­nın tes­pi­tin­de, esas alı­nan kad­ro ve­ya gö­rev açı­sın­dan kıs­men ve­ya ta­ma­men pri­me esas ka­zan­ca da­hil edil­me­yen tu­tar­lar, bun­lar açı­sın­dan da pri­me esas ka­zan­ca da­hil edil­mez."

"4 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di kap­sa­mın­da­ki si­gor­ta­lı­la­rın, yö­ne­tim, de­ne­tim, tas­fi­ye ku­ru­lu ile di­ğer ku­rul ve­ya ko­mi­te üye­li­ği üc­ret­le­ri, her tür­lü ka­çak­çı­lık­la mü­ca­de­le kap­sa­mın­da ya­pıl­mak­ta olan çe­şit­li öde­me­ler, hu­zur üc­re­ti, hu­zur hak­kı, bi­lir­ki­şi üc­re­ti ve ben­ze­ri ka­zanç­lar gi­bi 4 ün­cü mad­de kap­sa­mın­da mün­ha­sı­ran si­gor­ta­lı olun­ma­sı­nı ge­rek­tir­me­yen gö­rev ve­ya ça­lış­ma­lar kar­şı­lı­ğın­da ken­di­le­ri­ne ya­pı­lan öde­me­ler ile bu kap­sa­ma da­hil si­gor­ta­lı­la­ra öde­nen fark taz­mi­nat­la­rı­nın ya­nı sı­ra 4 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (a) ve (c) ben­di kap­sa­mın­da­ki si­gor­ta­lı­la­ra yu­ka­rı­da­ki fık­ra­nın (b) ve (c) bent­le­rin­de öde­me tü­rü ve­ya tu­tar ola­rak be­lir­ti­len is­tis­na­lar dı­şın­da her ne ad­la ya­pı­lır­sa ya­pıl­sın tüm öde­me­ler pri­me esas ka­zan­cın he­sa­bın­da dik­ka­te alı­nır. Di­ğer ka­nun­lar­da­ki pri­me tâbi tu­tul­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne da­ir mu­afi­yet ve is­tis­na­lar bu Ka­nu­nun uy­gu­lan­ma­sın­da dik­ka­te alın­maz."

şek­lin­de,

d) 88 in­ci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sı " 60 ın­cı mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (b), (c), (d) ve (g) bent­le­ri ge­re­ği ge­nel sağ­lık si­gor­ta­lı­sı sa­yı­lan­lar için her ay otuz tam gün ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı pri­mi öden­me­si zo­run­lu­dur. An­cak, anı­lan mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di kap­sa­mı­na gi­ren­ler için prim öde­me yü­küm­lü­le­ri­nin öde­ye­cek­le­ri ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı pri­mi, pri­min ta­hak­kuk et­ti­ri­le­ce­ği ay iti­ba­rıy­la bu kap­sam­da ge­nel sağ­lık si­gor­ta­lı­sı sa­yı­lan top­lam ki­şi sa­yı­sı­nın dör­de bö­lün­me­si su­re­tiy­le bu­lu­na­cak ki­şi sa­yı­sı esas alın­mak su­re­tiy­le he­sap­la­nır." şek­lin­de,

e) Ge­çi­ci 4 ün­cü mad­de­si­nin do­ku­zun­cu fık­ra­sı "Bu Ka­nu­nun 4 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­nın (c) ben­di kap­sa­mı­na gi­ren si­gor­ta­lı­la­rın, bu Ka­nu­na gö­re he­sap­la­na­cak si­gor­ta­lı­ya ait si­gor­ta prim tu­ta­rı­nın, bu Ka­nun­la mül­ga edi­len hü­küm­le­ri da­hil 5434 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ay­nı kad­ro, gö­rev ve­ya po­zis­yon esas alı­na­rak he­sap­la­nan ke­se­nek tu­ta­rın­dan faz­la ol­ma­sı ha­lin­de, ara­da­ki fark, öde­me­le­rin ya­pıl­dı­ğı büt­çe­den kar­şı­la­nır. Bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten son­ra ih­das edi­len öde­me un­sur­la­rı si­gor­ta prim far­kı he­sa­bın­da dik­ka­te alın­maz. 31/12/2006 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la 5434 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mı­na gi­ren ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin (1/1/2007 ta­ri­hin­den son­ra gö­re­ve baş­la­yan­lar ile sü­rek­li gö­rev­le yurt­dı­şın­da bu­lu­nan­la­rın em­sal kat­sa­yı uy­gu­lan­mak su­re­tiy­le he­sap­la­nan yurt dı­şı ay­lık­la­rı­na esas ay­lık­la­rı ha­riç) ay­lık ve üc­ret­le­ri­ne iliş­kin ola­rak bu Ka­nu­nun prim­le il­gi­li hü­küm­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı­na 15/1/2007 ta­ri­hin­den iti­ba­ren baş­la­nır." şek­lin­de,

uy­gu­la­nır.

(11) 29/6/2001 ta­rih­li ve 4706 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 4 ün­cü mad­de­sin­de­ki, "ra­yiç de­ğer­le­ri" iba­re­si, "492 sa­yı­lı Harç­lar Ka­nu­nu­nun 63 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na gö­re he­sap­la­na­cak de­ğer­le­ri­nin yüz­de yir­mi faz­la­sı " şek­lin­de uy­gu­la­nır.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Or­han Sür, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Sür, sü­re­niz on da­ki­ka­dır, bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA OR­HAN SÜR (Ba­lı­ke­sir) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rü­şül­mek­te olan 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 30'un­cu mad­de­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, gün­ler­dir bu­ra­da büt­çe­yi gö­rü­şü­yo­ruz ve bu­ra­da öy­le söz­cük­ler söy­le­ni­yor ki, ina­nın, bı­ra­kın bir mil­let­ve­ki­li, bir Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı ola­rak üzü­lü­yo­rum. Ya­ni, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin bir mil­let­ve­ki­li­nin "Tür­ki­ye'nin ta­şı top­ra­ğı al­tın ol­du, ya­ban­cı­lar al­mak için ban­ka önün­de kuy­ruk­lar­da bek­li­yor­lar" de­me­si­ni, ina­nın ken­di­me ye­di­re­mi­yo­rum. Bu ül­ke­nin geç­miş­te ver­di­ği millî mü­ca­de­le­yi, bu va­ta­nı, bu top­rak­la­rı va­tan ya­pa­bil­mek için dö­kü­len kan­la­rı dü­şün­dük­çe, do­lar ge­le­cek, eu­ro ge­le­cek di­ye mem­le­ke­tin ma­lı­nın, mül­kü­nün, ta­şı­nın, top­ra­ğı­nın ya­ban­cı­la­ra sa­tıl­ma­sı­nı ben içi­me sin­di­re­mi­yo­rum, bi­ri­le­ri­nin de na­sıl içi­ne sin­dir­di­ği­ni de hâlâ an­la­ya­mı­yo­rum ve üzü­le­rek on­la­rı iz­le­mek zo­run­da ka­lı­yo­rum; ama, herhâlde ta­rih ve ge­le­cek ku­şak­lar bun­la­rın he­sa­bı­nı bi­ri­le­rin­den so­ra­cak­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2007 büt­çe ta­sa­rı­sı­nın 30'un­cu mad­de­sin­de, uy­gu­lan­ma­ya­cak, kıs­men ve­ya ta­ma­men uy­gu­lan­ma­ya­cak ba­zı hü­küm­le­re yer ve­ril­mek­te. Ne­le­re de­ği­ni­yor bu mad­de? Tu­rizm Teş­vik Ka­nu­nu'ndan Tel­siz Ka­nu­nu'na, sos­yal si­gor­ta ve ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı­na ka­dar çe­şit­li ka­nun­lar­da de­ği­şik­ler ya­pı­lı­yor ve bu ka­nun­lar bun­dan et­ki­len­mek­te.

As­lın­da, AKP Hükûme­ti­nin, IMF bas­kı­sıy­la, Dün­ya Ban­ka­sı bas­kı­sıy­la yap­tı­ğı bir­çok re­form bu mad­dey­le de et­ki­le­ni­yor. Yi­ne, 2007 büt­çe­si, AKP Hükûme­ti­nin IMF ve Dün­ya Ban­ka­sı de­ne­ti­min­de yap­tı­ğı bir büt­çe ve bu büt­çe­nin da­ha ön­ce­ki yap­tı­rım­la­rı bu şe­kil­de et­ki­le­me­si ol­duk­ça il­ginç.

İs­tik­lal Sa­va­şı'nın so­nun­da, İs­tik­lal Mar­şı'mı­zı bes­te­le­yen Meh­met Âkif'e sor­duk­la­rın­da şu­nu söy­le­miş, de­miş ki: "Bir da­ha Al­lah bu mil­le­te İs­tik­lal Mar­şı yaz­dır­ma­sın." Ben de bu­ra­da, ko­nuş­ma­nın ta ba­şın­da şu­nu söy­lü­yo­rum: 2007 büt­çe­si, di­li­yo­rum, AKP ve AKP zih­ni­yet­le­ri­nin bu ül­ke için ya­pa­ca­ğı son büt­çe olur. Al­lah bir da­ha bu­nu Tür­ki­ye'ye, Türk hal­kı­na gös­ter­me­sin.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­lın­da, büt­çe­yi gö­rü­şü­yor­sak ve bu büt­çe üze­rin­de so­kak­ta­ki in­sa­nı­mı­zın ka­fa­sın­da olu­şan ba­zı so­ru­la­rı da sor­mak bi­zim gö­re­vi­miz. Ben, keş­ke bu­ra­da Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız ol­say­dı, keş­ke Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı­za sor­say­dım, ama, Sa­yın Ba­ka­nı­mız da bel­ki ya­nıt­la­ya­bi­lir. 2002 se­çim­le­ri­ne gi­der­ken so­kak­lar­da, cad­de­ler­de, mi­ting­ler­de AKP ban­gır ban­gır ba­ğır­dı: "IMF'ye kar­şı­yız… IMF'ye kar­şı­yız… IMF'ye kar­şı­yız… IMF'ye kar­şı­yız…" Şim­di so­ru­yo­rum, so­kak­ta­ki bir sa­de Türk va­tan­da­şı ola­rak so­ru­yo­rum si­ze: Eğer çe­şit­li or­tam­lar­da açık­la­dı­ğı­nız gi­bi, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin IMF'ye olan bor­cu 13-15 mil­yar do­lar ci­va­rın­day­sa ve yi­ne çe­şit­li söz­cü­le­ri­ni­zin açık­la­dı­ğı gi­bi, Mer­kez Ban­ka­sın­da da bu­nun 4 ka­tı­na ya­kın bir re­zerv var­sa, ni­ye bu bor­cu öde­yip de IMF'yi Tür­ki­ye'nin ba­şın­dan de­fet­mi­yor­su­nuz? On­dan son­ra siz­den top­lu­mun çe­şit­li ke­sim­le­ri bir şey­ler is­te­di­ğin­de ni­ye hep IMF be­la­sı­nı öne sü­re­rek bu ola­yın için­den kur­tul­ma ça­re­le­ri­ni arı­yor­su­nuz? IMF'yle olan an­laş­ma­lar bit­me­si­ne rağ­men, IMF'ye kar­şı bir hükûmet gö­rün­tü­sü ve­rip, IMF'yle gi­dip ni­ye ye­ni söz­leş­me­ler, ye­ni an­laş­ma­lar ya­pı­yor­su­nuz? Bu­nu oy al­dı­ğı­nız in­san­la­ra, bin­ler­ce, mil­yon­lar­ca oy al­dı­ğı­nız in­san­la­ra, ya­rın se­çim san­dı­ğı­na git­ti­ği­niz­de na­sıl an­la­ta­cak­sı­nız? Şu­ra­da şu­nu bir an­la­tı­ve­rin. Eğer 60 mil­yar do­lar Mer­kez Ban­ka­sın­da pa­ra­mız var­sa, 13 mil­yar do­la­rı öde­yip de şu IMF'yi Tür­ki­ye'den ne­den kov­mu­yor­su­nuz, şu­nu bir an­la­tı­ve­rin. İş­te ben­ce önem­li olan bu. Şim­di, ta­bii, bu­nu na­sıl an­la­ta­cak­sı­nız bil­mi­yo­rum. Bir şey­ler söy­le­ye­cek­si­niz. Bu­ra­da gün­ler­dir çok şey ko­nu­şu­lu­yor: Ha­yalî büt­çe­ler, iş­te sa­nal büt­çe­ler, sa­nal pro­je­ler… Çok sa­nal pro­je var bu mem­le­ket­te, çok sa­nal söy­le­nen söz­cük­ler var; ama, ön­ce bir ger­çek­le­re de­ği­ne­lim, on­dan son­ra, bu­ra­da ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar­da o sa­nal id­di­ala­ra da bir­kaç ta­ne ör­nek­le biz de ya­nıt ver­me­ye ça­lı­şa­lım.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Ma­li­ye Ba­ka­nı gel­di.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Şim­di de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le, bu büt­çe­nin ve bu mad­de­nin, büt­çe ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 30'un­cu mad­de­si­nin Ana­ya­sa'mı­za gö­re ko­nu­mu ne­dir?

Şim­di, Ana­ya­sa'mız di­yor ki de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 161'in­ci mad­de­de: "Büt­çe ka­nu­nun­da büt­çe ile il­gi­li hü­küm­ler dı­şın­da hiç­bir hü­küm ko­nu­la­maz." Bu, açık­ça be­lir­til­miş. Şim­di siz, büt­çe ka­nu­nu­na bir­çok mad­de ge­ti­ri­yor­su­nuz, so­ku­yor­su­nuz büt­çe ka­nu­nu­nun içi­ne ve bir­çok ka­nu­nu, büt­çe ka­nu­nu­na ge­tir­di­ği­niz bu mad­dey­le, ça­lı­şa­maz hâle ve­ya de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­tı­yor­su­nuz. Şim­di, bu, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı. Bu ko­nu­da, geç­miş­te, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ver­di­ği çok sa­yı­da ka­rar var. Ama, ıs­rar­la, Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı iş­lem yap­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz.

Sa­de­ce 161'in­ci mad­de­de de­ğil, yi­ne Ana­ya­sa'mı­zın 87'nci mad­de­sin­de de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gö­rev­le­ri sa­yı­lır­ken, "büt­çe ya­sa ta­sa­rı­sı­nı gö­rüş­mek ve ka­bul et­mek dı­şın­da di­ğer ya­sa­la­rı koy­mak ve de­ğiş­tir­mek ve kal­dır­mak" bi­çi­min­de, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gö­rev­le­ri sa­yıl­mış. Ya­ni, büt­çe ta­sa­rı­sı çok fark­lı bir ta­sa­rı.

Şim­di, bu, çok açık bir şe­kil­de ge­ti­ri­len bu mad­de, Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı ve Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı bir mad­de­yi bu­ra­da­ki oy ço­ğun­lu­ğu­nu­za da­ya­na­rak, AKP Gru­bu­nun oy ço­ğun­lu­ğu­na da­ya­na­rak bu­ra­dan ge­çi­re­cek­si­niz ve "biz yap­tık ol­du" di­ye­cek­si­niz, "biz yap­tık ol­du, bun­dan son­ra da biz ya­pa­ca­ğız, ola­cak" şek­lin­de bir tav­rın için­de ola­cak­sı­nız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce ifa­de et­ti­ğim gi­bi, geç­ti­ği­miz gün­ler­de bu­ra­da büt­çe üze­rin­de gö­rü­şü­lür­ken ulaş­tır­may­la il­gi­li bir ko­nu­ya de­ğin­miş­tim. Ben ko­nuş­ma ya­par­ken AKP sı­ra­la­rın­da­ki bir­çok ar­ka­da­şım da ba­na mü­da­ha­le et­ti. Hız­lı tren­den bah­set­miş­tim. Çün­kü, AKP ba­kan­la­rı kür­sü­ye çık­tı­ğın­da, AKP söz­cü­le­ri hâlâ kür­sü­ye çık­tı­ğın­da, san­ki 2002'den ön­ce Tür­ki­ye yok­tu, san­ki 2002'den ön­ce bu ül­ke­ye ge­len ik­ti­dar­lar, bu ül­ke­de gö­rev ya­pan mil­let­ve­kil­le­ri, bü­rok­rat­lar hiç­bir şey üret­me­miş­ler­di, sa­de­ce, on­lar bir­den­bi­re gel­di­ler ve Tür­ki­ye'yi bir yo­kun için­den çı­ka­rıp bu­gün­le­re ta­şı­dı­lar. Öy­le ko­nu­şu­yor­lar, hep böy­le ko­nu­şu­yor­lar.

Ba­kın, ge­çen se­ne yi­ne bu kür­sü­de Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı ken­di­si­ni 1920'ler­de­ki, 1930'lar­da­ki Mus­ta­fa Ke­mal'in ma­li­ye ba­kan­la­rıy­la kar­şı­laş­tır­mış ve ken­di­si­ni on­lar­la öz­deş­leş­tir­miş­ti ve ben o za­man onun ya­nı­tı­nı ver­miş­tim.

Şim­di, geç­ti­ği­miz gün­ler­de bu­ra­da sev­gi­li Ulaş­tır­ma Ba­ka­nı­mız ko­nuş­ma ya­par­ken şöy­le bir kar­şı­laş­tır­ma yap­tı, de­di ki: "Biz, tek par­ti­li dö­nem­de, Mus­ta­fa Ke­mal dö­ne­min­de­ki, se­ne­de or­ta­la­ma 200 ki­lo­met­re de­mir yo­lu yap­ma nok­ta­sı­na ulaş­tık." Ya­ni, ken­di­si­ni ora­da­ki ba­kan­lar­la, ora­da­ki gö­rev ya­pan in­san­lar­la eş de­ğer gö­rü­yor, ama bir şe­yi unu­tu­yor. O dö­nem­de, o gün­kü ko­şul­lar­da, o gün­kü tek­no­lo­jiy­le yıl­da 200 ki­lo­met­re de­mir yo­lu ya­pan­lar dı­şa­rı­dan bir ku­ruş borç pa­ra al­mı­yor­lar­dı. Si­zin gi­bi, yap­tı­ğı­nız her met­re de­mir yo­lu­nun pa­ra­sı­nı dı­şa­rı­dan kre­di ola­rak alıp, mil­yar­lar­ca do­lar borç­la­na­rak de­mir yo­lu yap­mı­yor­lar­dı ki. Siz şim­di mil­yar­lar­ca do­lar borç­la­nı­yor­su­nuz, dış kre­di­ler kul­la­nı­yor­su­nuz, bir şey­ler ya­pı­yor­su­nuz -yap­tık­la­rı­nı­zın da ne ol­du­ğu bel­li de­ğil, bi­raz son­ra si­ze an­la­ta­ca­ğım- on­dan son­ra da kal­kı­yor­su­nuz, biz, cum­hu­ri­ye­tin ilk dö­ne­min­de­ki o hı­za eriş­tik, şu­nu ya­pı­yo­ruz, bu­nu ya­pı­yo­ruz, di­ye id­di­alar­da bu­lu­nu­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen, ger­çek­le­ri gö­rün ar­tık.

Ba­kın, AKP söz­cü­le­ri ra­kam­lar­la oy­na­ma­yı çok se­vi­yor­lar ve ken­di­le­ri­ne gö­re ra­kam­la­rı çok gü­zel de yo­rum­lu­yor­lar, ben si­ze çok açık ve net söy­le­ye­yim. Son beş yıl­da, Dev­let De­mir­yol­la­rı­nın ulaş­tır­ma­da­ki pa­yı, yol­cu ta­şı­ma­da­ki pa­yı yüz­de 3,1'den 2,6'ya düş­müş. Ha­ni, ne­re­de, çok ba­şa­rı­lıy­dı­nız? Ha­ni, Dev­let De­mir­yol­la­rı­na çağ at­lat­mış­tı­nız? Ha­ni, in­san­la­rı­mız si­ze gü­ve­ni­yor­du? Bu­nun gös­ter­ge­si şu: Ar­tık, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı Dev­let De­mir­yol­la­rı­na gü­ven­mi­yor, tre­ne bin­mi­yor. As­lın­da bu­nun tam ter­si ol­ma­sı ge­re­kir­ken, bu ka­dar bü­yük ya­tı­rım­lar ya­pı­yor­sa­nız, bu ka­dar çağ at­la­tı­yor­sa­nız bu ül­ke­ye bu­nun ter­si ger­çek­leş­me­li.

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (Er­zu­rum) - Baş­ta...

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Baş­ta da, bu­nun ter­si ger­çek­leş­me­li.

Şim­di ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, el­bet­te -sü­rem bit­miş ola­bi­lir, ama, bir beş da­ki­ka sü­rem de bi­raz son­ra ola­cak, ora­da da gi­re­ce­ğim- el­bet­te, hız­lı tren pro­je­le­ri var. Hız­lan­dı­rıl­mış tren pro­je­le­ri var­dı, ka­zay­la bit­ti. Şim­di hız­lı tren pro­je­le­ri var. O da herhâlde, bu ül­ke­nin ba­şı­na öre­cek­le­ri ço­rap­lar­la so­nuç­la­na­cak. "1 mil­yar do­lar-1,5 mil­yar do­la­ra bi­ti­re­ce­ğiz." di­ye baş­la­dı­ğı­nız pro­je­ler 3 mil­yar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sür, lüt­fen…

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Bu­yu­run.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - "1-1,5 mil­yar do­la­ra bi­ti­re­ce­ğiz." di­ye baş­la­dı­ğı­nız pro­je­le­rin 3 mil­yar do­lar, 4 mil­yar do­la­ra so­nuç­lan­dı­ğın­da, Tür­ki­ye'ye ne­le­ri ka­zan­dır­dı­ğı­nı, herhâlde bu ül­ke­de ya­şa­yan in­san­lar, cid­di bo­yut­ta, cid­di bo­yut­ta tar­tı­şa­cak­lar ve Tür­ki­ye'yi han­gi ba­ta­ğın içi­ne sok­tu­ğu­nu­zu da, o za­man çok da­ha hal­kı­mız an­la­ya­cak, çok da­ha iyi an­la­ya­cak. Ama, bi­zim gö­re­vi­miz, mu­ha­le­fet ola­rak bi­zim gö­re­vi­miz, bu­ra­da ger­çek­le­ri di­le ge­tir­mek, bu­ra­da ya­pı­lan­lar­da­ki yan­lış­la­rın dü­zel­til­me­si ta­le­bin­de bu­lun­mak.

Ta 2003 yı­lın­da, KİT Ko­mis­yo­nun­da, Dev­let De­mir­yol­la­rı­nın he­sap­la­rı in­ce­le­nir­ken yap­tı­ğım ko­nuş­ma­lar­da­ki her şey bu­gün nok­ta nok­ta ger­çek­leş­me­ye baş­la­dı. O gün de­miş­tim ki -KİT Ko­mis­yo­nun­da olan ar­ka­daş­la­rım ha­tır­lar­lar- bu pro­je re­ha­bi­li­tas­yon pro­je­si de­ğil, bu ye­ni bir hat pro­je­si­dir, de­miş­tim. Sa­yın Dev­let De­mir­yol­la­rı Ge­nel Mü­dü­rü­müz "ha­yır efen­dim" de­miş­ti, "bu re­ha­bi­li­tas­yon" de­miş­ti. Ha­yır, bu ye­ni bir hat­tı ve şim­di adı bi­le de­ğiş­ti ar­tık. "Re­ha­bi­li­tas­yon"dan çı­kar­dı­nız "Hız­lı Tren Pro­je­si" koy­du­nuz adı­nı. 2003 yı­lın­da bun­la­rı söy­le­di­ğim­de, esas 1970'ler­den…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN - Lüt­fen Sa­yın Sür, te­şek­kür edi­yo­rum. Za­ten adı­nı­za da söz ta­le­bi­niz var.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - Pe­ki, te­şek­kür edi­yo­rum, te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım. De­vam ede­ce­ğim bi­raz son­ra.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Sü­re­niz on da­ki­ka Sa­yın Gü­ler.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar, mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Evet, ne­re­den baş­la­sak di­ye dü­şü­nüp tar­tı­şır­ken, söy­le­ne­cek tek bir şey var. Mec­lis­te ço­ğun­lu­ğu­nuz tek ba­şı­na Ana­ya­sa'yı de­ğiş­ti­re­cek bir ço­ğun­luk­ta ol­ma­sı­na rağ­men, hükûmet ol­ma­nı­za rağ­men ve ya­nı­nız­da da bü­rok­ra­si ol­ma­sı­na rağ­men, bu­gün­kü büt­çe üze­rin­de­ki öner­ge de­ği­şik­li­ği­niz se­kiz ta­ne. Si­zi kut­la­mak la­zım. Se­kiz ta­ne, da­ha yo­lun ba­şın­da­ki ha­ta­nız ve bu­gün­kü sü­re­ci sor­gu­la­yıp ve al­tı­nı çiz­me­miz ge­re­ki­yor.

İkin­ci­si ise… Evet, bu­ra­da ko­nu­şup gi­den­ler biz­ler de­ği­liz. Biz bu­ra­da sa­de­ce eleş­ti­ri ya­pı­yo­ruz, as­la ha­ka­ret de­ğil. Ama, bi­raz ön­ce Or­du Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ce­mal Uy­sal… Bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­sın­da, be­nim ken­di­si­ne bir da­ve­tim var: Or­du'ya be­ra­ber gi­de­lim, Ün­ye'ye. Ora­da­ki fın­dık üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı­nı hep be­ra­ber gö­re­lim. Yü­zü­nüz var­sa be­ra­ber gi­de­lim. Ama, bi­li­yo­ruz ki, gi­de­me­ye­cek­si­niz, gi­de­me­ye­cek­si­niz. Fın­dık üre­ti­ci­si­ni pe­ri­şan et­ti­niz, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si­ni pe­ri­şan et­ti­niz

İs­tik­rar, is­tik­rar… Ne­yin is­tik­ra­rı? Onun al­tı­nı bir çi­ze­lim he­le şöy­le. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı da ye­ni gel­di, ener­ji­si­ni de de­po­la­mış­tır, bi­zi ay­dın­la­tır in­şal­lah, is­tik­ra­rın ne ol­du­ğu­nu.

Bu­gün Mer­kez Ban­ka­sın­da­ki dö­viz re­zer­vi­ne ba­kı­yo­ruz, 60 mil­yar do­lar ci­va­rın­da. Tür­ki­ye'nin IMF'e bor­cu var, öden­mez. Pe­ki, Sa­yın Ba­ka­nım, Mer­kez Ban­ka­sı­nın dö­viz re­zer­vi han­gi Av­ru­pa ban­ka­la­rın­da, şu an­da, yüz­de kaç fa­iz­le ora­lar­da stok­la­nı­yor? Bi­zi ay­dın­la­tır mı­sı­nız?

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) - Fran­sa'da…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Fran­sız ban­ka­la­rın­da ne ka­dar pa­ra­nız var, söy­ler mi­si­niz Mer­kez Ban­ka­sı­nın? Bu ne per­hiz, bu ne la­ha­na tur­şu­su! Fran­sız­la­ra kar­şı ta­vır ala­cak­tık ha! O ta­vır herhâlde sa­de­ce çift­çi­ye, "al ana­nı al gö­tür" der gi­bi. Fran­sız­la­ra ge­lin­ce Fran­sız ka­lı­yor­su­nuz. Me­se­le bu.

İkin­ci­si, bu­gün­kü IMF ile çiz­di­ği­niz prog­ram dâhi­lin­de is­tik­rar di­ye sun­du­ğu­nuz… Sa­de­ce Sa­yın Ba­ka­nı­ma da so­ru sor­mak is­ti­yo­rum bu­ra­da, ay­dın­la­tır­sa se­vi­ni­rim. Es­ki­den, yüz­de 100 enf­las­yon ol­du­ğu dö­nem­ler­de -yüz­de 100, al­tı­nı net çi­zi­yo­rum- dev­let ne ka­dar fa­iz­le borç­la­nı­yor­du, söy­ler mi­si­niz? Yüz­de 130, yüz­de 140'lar­la, ya­ni 1,3 ka­tı. Şim­di, çok övün­dü­ğü­nüz enf­las­yon bu­gün kaç? He­pi­niz iyi bi­li­yor­su­nuz, kaç?

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) - Sen söy­le…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Yüz­de 10.

Pe­ki, dö­vi­zin ar­tış ora­nı kaç? Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run, siz söy­le­yin. Dö­vi­zin ar­tış ora­nı­nı, bu­yu­run… Yüz­de sı­fı­rın al­tın­da. Pe­ki, dev­let kaç­la borç­la­nı­yor, söy­ler mi­si­niz? Onu söy­le­yin. Yüz­de 22'ye ya­kın, yüz­de 21,5. Kaç ka­tı ar­ka­daş­lar, enf­las­yo­nun kaç ka­tı, dö­vi­ze gö­re kaç ka­tı, söy­ler mi­si­niz? Val­la­hi, böy­le bal­lı bö­rek dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de ka­za­nıl­maz, Tür­ki­ye'de ol­du­ğu gi­bi. Ya­ni, or­ta­la­ma enf­las­yo­nun 2,5 ka­tı­na ya­kın.

Bu­ra­da da di­yor­su­nuz ki: "Biz te­fe­ci­le­re bu ül­ke­yi kap­tır­mı­yo­ruz." Sa­de­ce yap­tı­ğı­nız gö­rev, te­fe­ci­le­re rant biç­mek, te­fe­ci­le­re hiz­met et­mek ve yap­tı­ğı­nız­la övü­nü­yor­su­nuz. Pe­ki, o za­man sor­mak la­zım: Geç­ti­ği­miz dö­nem­ler­de­ki un­sur­da yak­la­şık 1,5 ka­tıy­la 2,2 ka­tı ara­sın­da, bu­gün dün­ya­nın en bü­yük re­el fa­izi­ni Tür­ki­ye ödü­yor. Ya­ni, olum­suz­luk­lar­da şam­pi­yon­su­nuz, siz­le­ri kut­lu­yo­rum.

Tra­fik ka­za­la­rın­da, her ge­çen gün olum­suz­luk­lar­da bir nu­ma­ra­sı­nız. Ar­ka­sın­dan, sos­yal gü­ven­lik ve sı­kın­tı­da ya­şa­nı­lan…

Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru da­ha sor­mak is­ti­yo­rum: Ka­yıt dı­şı eko­no­mi şu an­da ne ka­dar bi­li­yor mu­su­nuz? Yüz­de 52 kü­sur ka­yıt dı­şı eko­no­mi.

Pe­ki, ver­gi­yi kim­den alı­yor­su­nuz, söy­ler mi­si­niz? Va­tan­da­şın ce­bin­den. Do­lay­lı ver­gi­ler ne ka­dar söy­ler mi­si­niz bu­ra­da? Yüz­de 70 kü­sur.

Pe­ki, ge­lir­ler ver­gi­si­ni, ku­rum­lar ver­gi­si­ni kim­den alı­yor­su­nuz? Özel­leş­tir­me­den ön­ce yüz­de 30'du bu ül­ke­de. Şim­di kaç ora­nı? Sor­mak is­ti­yo­rum. Yüz­de 20.

İş­te, si­zin ada­le­ti­niz bu, si­zin vic­da­nı­nız bu ve bu ül­ke­de, sü­rek­li, el­le­ri­niz va­tan­da­şın ce­bin­de, hiç çık­ma­dı, çık­ma­ya­cak. Ama, bu­na kar­şın, hâlâ, do­lay­lı ver­gi­le­ri va­tan­da­şın ce­bin­den al­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz ve üs­te­lik de, re­ka­bet­te hak­sız bir ko­şul ya­ra­tı­yor di­ye de emek­li­nin ce­bi­ne eli­ni­zi tek­rar koy­du­nuz, yüz­de 10'dan ver­gi­yi yüz­de 33'e çı­kar­dı­nız. Val­la­hi siz­le­ri kut­lu­yo­rum, yü­rek­ten kut­lu­yo­rum, va­tan­da­şın ce­bin­den eli­niz hiç­bir za­man çık­ma­dı, çık­ma­ya­cak da.

Bu öner­ge de­ği­şik­lik­le­rin­den IMF'in ha­be­ri var mı? Sa­yın Ba­ka­na sor­mam la­zım. Var mı yok mu bi­le­mi­yo­rum. Her şe­yi IMF'e da­nı­şa­rak alı­yor­su­nuz. Bu ül­ke­nin ka­de­ri bi­ri­le­ri­nin elin­de de­ğil, ol­ma­ma­lı da, ama yap­tı­ğı­nız un­sur­da…

Sa­yın Ba­ka­nı­ma tek­rar bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum: Tür­ki­ye, ne­den ih­ti­ya­cın­dan faz­la borç­la­nı­yor bu ül­ke­de? Ge­lip ay­dın­lat­sın bu­ra­da. 80 mil­yon YTL borç­lan­ma­sı ge­re­kir­ken, 100 kü­sur mil­yon YTL borç­la­nı­yor. Bu fark ni­çin ya­ra­tı­lı­yor, kim­ler bes­le­ni­yor?

Pe­ki, ben, sa­yın ve­kil­le­ri­me sor­mak is­ti­yo­rum: Mev­du­at­ta pa­ra­nız var mı ala­ca­ğı­nız? Yok­sa, sa­de­ce ran­ti­ye­ci­le­rin bu­ra­da mü­ca­de­le­si ya­pı­lı­yor.

He­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, bu ül­ke­de, "Türk'üm, doğ­ru­yum, borç­lu­yum." Yüz­de 5'lik bir azın­lık var. Bu azın­lık gay­ri­müs­lim de­ğil. Bu­ra­da va­tan­daş­la­rı­mı… Azın­lık, te­fe­siy­le, ran­ti­ye­siy­le ge­çi­mi­ni sağ­la­yan, ül­ke­nin tüm de­ğer­le­ri­ni hor­tum­la­yan bir ya­pı. Bir de "hor­tum­la­rı kes­tik" di­ye dü­şü­nü­yor­su­nuz. Hâlâ hor­tum­cu­la­ra hiz­met edi­yor­su­nuz, adı­na da, gi­zem koy­du­nuz, kı­lıf bul­du­nuz, is­tik­rar… Ne­yin is­tik­ra­rı? Bu top­lu­mun aç­lı­ğı, bu top­lu­mun se­fa­le­ti. Ne­yin is­tik­ra­rı söy­ler mi­si­niz? Bu ül­ke­nin kar­nı tok ar­tık.

Yi­ne, bi­raz ön­ce, kur­ban­lık­lar­dan bah­set­tim. Bu­gün, kur­ban­lık sa­tı­şı­nı, Sa­yın Ba­ka­nım, ge­lip, bu­ra­da açık­lar mı lüt­fen? Ne ka­da­rı sa­tıl­mı­yor şu an­da? Üre­ti­ci pe­ri­şan, va­tan­daş ala­mı­yor, en, ken­di­si için kut­sal iba­det et­ti­ği kur­ba­nı­nı da­hi ke­se­mi­yor. Pe­ki Sa­yın Ba­ka­nım, ay­dın­la­tır mı­sı­nız bu­ra­da: Kur­ban­lık­lar ne âlem­de, hay­van­cı­lık ne âlem­de? Hep­si pe­ri­şan… Ama, bu­na kar­şın, ta­bii ki bu de­ğer yar­gı­la­rı da si­zin için önem­li de­ğil. Bu top­lu­mun en has­sas nok­ta­sı, ya­rın­la­rı­nı da­hi dü­şü­ne­mez hâle gel­di. Bu top­lu­mu ger­mek, bu top­lum­da ger­gin­lik­ten me­det bes­le­mek… Bi­raz da, herhâlde, alış­kan­lık edin­miş­si­niz.

Beş yıl geç­ti ar­ka­daş­lar, kos­ko­ca beş yı­lı­nız, bir ik­ti­dar dö­ne­mi. Bir in­sa­na beş yıl­da es­ki­den il­ko­kul dip­lo­ma­sı ve­rir­ler­di, ya il­ko­kul dip­lo­ma­sı ve­rir­ler­di ya da ih­raç eder­ler­di. Bu hal­kım da, ina­nı­yo­rum ki, si­ze ge­re­ken der­si ve­re­cek, çün­kü, dört göz­le, me­rak içe­ri­sin­de bek­li­yor. AK Par­ti­den bu ül­ke bir me­det um­du, ye­ni­lik­çi di­ye, ama gör­dük ki, ken­di­le­ri­nin yap­tı­ğı, ran­ti­ye­nin, ran­ti­ye­ye hiz­met et­mek­ten, kü­re­sel ser­ma­ye­ye bo­yun eğ­mek­ten öte baş­ka bir şey yap­ma­dı. Bu yüz­den, AK Par­ti Gru­bu­nun… As­lın­da "ak" gü­zel bir kav­ram, ama, akı da hak et­me­di­niz "AKP" di­ye­lim. Bu top­lum, si­zin bu ül­ke­de­ki ter­cih ko­şul­la­rı­nı­zı, ki­me na­sıl hiz­met et­ti­ği­ni­zi çok iyi bi­li­yor.

Bu­gün çift­çi -bi­raz ön­ce de söy­le­dik- na­ren­ci­ye­ci, Mer­sin'im kan ağ­lı­yor, te­le­fon­lar ca­yır ca­yır ya­nı­yor. Bir de ka­mu­oyu­nu ya­nıl­tı­cı bir bil­gi: Ton ba­şı­na 100 do­lar ve­re­cek­mi­şiz. Sa­yın Ba­ka­nım, ge­lin, bu­yu­run açık­la­yın ve­ri­yor­sa­nız. Bu hal­kı­mız, Kur­ban Bay­ra­mı ön­ce­si, bir müj­de ola­rak al­gı­la­sın, ama, doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nı he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz. El al­tın­dan… Sa­yın Ali Er bu­ra­lar­day­sa -o da beş dö­nem­dir ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li­miz- sı­kın­tı­la­rın ne ol­du­ğu­nu iyi bi­lir. 100 do­la­rı pay­laş­sın ba­ka­yım, ka­mu­oyu­na ge­lip. 100 do­lar­dan bah­se­di­yor­su­nuz. Bu top­lu­mun de­ğer­le­riy­le, bu ül­ke­nin duy­gu­la­rıy­la oy­na­ma­yın, yü­rek­li olun. 100 do­lar ver­me­ye­cek­si­niz. Şim­di, IMF si­ze bu 100 do­la­rın kar­şı­lı­ğı­nı ver­miş ol­sa, ve­rir­di­niz. IMF'ten de bu yet­ki­yi al­ma­dı­ğı­nı­za gö­re...

Fın­dık üre­ti­ci­le­ri­nin za­ten hâli pe­ri­şan, pa­muk üre­ti­ci­le­ri­nin, tü­tün üre­ti­ci­le­ri­nin hep­si­nin hâli pe­ri­şan. Ama, kim ki­min umu­run­da, böy­le hâlâ toz­pem­be ha­yal­ler, dün­ya­yı pem­be göz­lük­ler­le gör­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz! Es­ki­den Bre­zil­ya di­zi­le­ri var­dı. Herhâlde on­la­ra çok kap­tır­mış­sı­nız ken­di­ni­zi. Uya­nın ar­ka­daş­lar! Bu ül­ke­nin tüm de­ğer­le­ri her ge­çen gün yıp­ra­nı­yor ve ül­ke­de­ki yok­sul­luk, se­fa­let çığ gi­bi bü­yü­yor. Bu­nun­la gu­rur du­yul­maz. Ül­kem adı­na, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bir sü­reç... Ül­ke­me hiz­met ede­cek her bi­re­yin, her ku­ru­mun ve her si­ya­si ira­de­nin, özel­lik­le de Mec­li­sin tüm ağır­lı­ğı­nın his­se­dil­me­sin­den ta­ra­fız. Ama, bu büt­çe gö­rü­şü­lür­ken... Bi­raz­dan herhâlde Sa­yın Baş­ba­kan ko­nu­şur -te­men­ni­miz ko­nu­şur, öy­le duy­duk- bu­ra­da dol­du­ra­cak­sı­nız, ama yet­mi­yor. Büt­çe­ye du­yar­lı olun. Büt­çe, bir top­lu­mun bir de­ğe­ri­dir. Büt­çe bir top­lum için na­mus­tur. Büt­çe bir top­lu­mun ya­rın­la­rı­nın ha­ya­li­ni kur­mak­tır. Ama, çok du­yar­sız kal­dı­nız. Sa­de­ce yap­tı­ğı­nız şey al­kış­la­mak ve bu­nun­la da ken­di­ni­zi tat­min et­ti­ği­ni­zi zan­ne­di­yor­su­nuz. Ül­ke­nin ya­şa­dı­ğı sı­kın­tı­la­ra kar­şı du­yar­sız­lı­ğı­nı­zı her alan­da gör­dük, ama, son büt­çe ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­ruz. Hal­kı­mı­zın sağ­du­yu­su­na gü­ve­ni­yo­ruz her alan­da. Si­ze bir da­ha bu büt­çe fır­sa­tı­nı ya­rat­ma şan­sı­nı ver­me­ye­cek, çün­kü kul­la­na­ma­dı­nız. Hal­kım da, ya­nın­da­ki de­ğer­le­ri­ne say­gı du­ya­cak si­ya­si ira­de­ye, na­sıl, ge­re­ken ce­va­bı san­dık­ta ve­re­cek. Ama, o san­dı­ğı dört göz­le bek­le­yen de­ğer­li yurt­taş­la­rı­mız...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Kı­sa­ca, bu top­lum... Beş yıl da, AKP'li ka­yıp yıl­la­rı ola­rak ta­ri­he not edi­le­cek­tir ve top­lu­mu yok­sul­lu­ğa, se­fa­le­te, aç­lı­ğa mahkûm eder­ken, be­le­di­ye­ler ara­cı­lı­ğı­nız­la se­çim ha­zır­lı­ğı yap­tı­ğı­nız söy­le­ni­yor, er­zak­lar­la stok­la­dık­la­rı­nız söy­le­ni­yor. O er­zak­lar bi­le si­zi kur­tar­ma­ya­cak bir da­ha ge­tir­me­ye ve gö­re­ce­ğiz, o hal­kı­mın, mağ­dur, de­ğer­ler­le oy­na­ma­sı­na as­la hal­kım izin ver­me­ye­cek. Bu top­lu­mu aç bı­rak­tı­nız, şim­di de su­suz bı­rak­tı­nız. Ve beş yıl­da ya­şa­nı­lan bu ıs­tı­ra­bı, sı­kın­tı­yı çö­ze­cek bir Ana­va­tan ha­yal­le­riy­le bu ül­ke­min ya­rın­la­rı­nın süs­le­ne­ce­ği­ni bek­li­yo­ruz ve ül­ke­nin tek çö­züm yo­lu­nun si­ya­sal ira­de­nin hal­ka baş­vur­mak ol­du­ğu­nu, hal­kın tüm de­ğer­le­ri­ne, sağ­du­yu­su­na sa­hip çı­kıp ve bu bay­ra­mı bay­ram ta­dın­da ge­çir­me­si­ni di­li­yo­ruz. Ne ya­pa­lım, ka­der de­me­ye­ce­ğiz, bu ül­ke sa­de­ce ka­os­la, ger­gin­lik­le ya­rın­la­rı­nı kur­ma­ya­cak, tam ter­si­ne ha­yal­ler ve umut­la­rıy­la ya­şa­ya­cak. Ye­ni­den ül­ke­min bay­ram ta­dın­da ve ye­ni yı­lı­nı kut­lu­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Or­han Sür, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sür.

OR­HAN SÜR (Ba­lı­ke­sir) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, "ben yap­tım ol­du" man­tı­ğı­nın ma­ale­sef hep ge­çer­li ol­du­ğu­nu söy­lü­yo­rum. Ba­kın, si­ze bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. Tür­ki­ye'de her ku­ru­lu­şun gö­re­vi bel­li, ne­yi ya­pa­ca­ğı ne­yi yap­ma­ya­ca­ğı bel­li. Ör­ne­ğin, Tür­ki­ye'de DLH di­ye bir ku­ru­luş var, de­mir yol­la­rı, li­man­lar, ha­va mey­dan­la­rı bun­lar ta­ra­fın­dan pro­je­len­di­ri­li­yor ve bun­lar ta­ra­fın­dan ya­pı­lı­yor. Dev­let De­mir -yol­la­rı­nın gö­re­vi ise, DLH ta­ra­fın­dan ya­pı­lan bu yol­la­rı, de­mir yol­la­rı­nı ça­lış­tır­mak, iş­let­mek. Ama, ba­kın, "Hız­lı Tren Pro­je­si" di­ye övün­dü­ğü­nüz hız­lı tren pro­je­si­nin ya­pım­cı­sı DLH de­ğil, Dev­let De­mir­yol­la­rı. Kon­ya Hız­lı Tren Pro­je­si'ni de Dev­let De­mir­yol­la­rı­na iha­le et­tir­di­niz, DLH'yı dev­re dı­şı bı­rak­tı­nız. Bu­na ne­den ge­rek du­yu­yor­su­nuz? Bu­nu an­la­mak müm­kün de­ğil.

Pe­ki, gö­re­vi ol­ma­yan bir işi o ku­ru­lu­şa na­sıl yap­tı­rı­yor­su­nuz? Ta­li­mat ve­ri­yor­su­nuz, bu­nu ya­pa­cak­sı­nız di­yor­su­nuz, bu­ra­ya öde­nek ayı­ra­bil­mek için de YPK'dan, DPT'den çe­şit­li ka­rar­lar çı­ka­rı­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bun­lar yan­lış. Bun­lar yan­lış. DLH var­ken, bu işin so­rum­lu­su var­ken, bu işi esas ya­pa­cak olan ku­ru­luş var­ken, ni­ye ıs­rar­la Dev­let De­mir­yol­la­rı­na de­mir yo­lu yap­tır­ma­ya uğ­ra­şı­yor­su­nuz. Ta­ri­hin­de Dev­let De­mir­yol­la­rı de­mir yo­lu yap­ma­mış ki bu şe­kil­de. DLH ya­pı­yor bu işi. Ama siz, baş­tan, DLH ol­ma­dan ön­ce…

MUS­TA­FA ILI­CA­LI (Er­zu­rum) - Ha­yır, Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı…

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - İki­si de Ulaş­tır­ma Ba­kan­lı­ğı­nın ku­ru­lu­şu, ama, bu iş­le gö­rev­len­di­ril­miş, ya­sal ola­rak gö­rev­len­di­ril­miş ku­ru­luş var­ken ni­ye o dev­re dı­şı bı­ra­kı­lı­yor? Bu­nu an­la­mak müm­kün de­ğil.

Ge­çen gün bu­ra­da ko­nu­şur­ken iş­te "Hep siz yap­tı­nız, her şe­yi siz yap­tı­nız." der­ken ve Dev­let De­mir­yol­la­rı­nın yap­tı­ğı bu hız­lı tren pro­je­si­nin as­lın­da bu Hükûme­tin bi­le pro­je­si ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­di­ğim­de, bir Di­yar­ba­kır mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım "Ha­yır, bi­zim pro­je­miz." de­di "Biz baş­lat­tık bu­nu." de­di. Ta­bii, bil­mi­yor­sa­nız, ön­ce öğ­re­ne­cek­si­niz, ön­ce öğ­re­ne­cek­si­niz.

Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, iş 28 Ni­san 2004 ta­ri­hin­de iha­le edil­miş. Evet, AKP Hükûme­ti za­ma­nın­da işe baş­la­nıl­dı, ama ora­da da bir aca­yip­lik var. Ba­kın, An­ka­ra-İs­tan­bul hız­lı tre­ni­nin te­mel at­ma me­ra­si­mi Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan 8 Ha­zi­ran 2003 ta­ri­hin­de ya­pıl­dı. 8 Ha­zi­ran 2003 ve otuz dört ay­da bi­te­cek­ti. Baş­ba­ka­nın o gün yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da söy­le­di­ği söz şu­dur: "1 Ara­lık 2005 ta­ri­hin­de An­ka­ra-İs­tan­bul üç sa­at on da­ki­ka." 2006'yı bi­ti­ri­yo­ruz, da­ha bi­rin­ci eta­ba baş­la­ya­ma­dı­nız, bi­ti­re­me­di­niz. O gün id­dia edi­len şuy­du: İkin­ci etap da eş za­man­lı ola­rak ay­nı za­man­da bi­ti­ri­le­cek­ti, eş za­man­lı ola­rak. Ama si­ze da­ha il­ginç bir şey söy­le­ye­yim de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: 8 Ha­zi­ran­da te­mel at­tı­nız, ama ara­lık ayın­da yer tes­li­mi yap­tı­nız. Ya­ni, Sa­yın Baş­ba­ka­na ha­yalî te­mel at­tı­ra­rak ne ka­zan­dı­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz? Ya­ni bu top­lu­mu kan­dı­ra­rak, bu top­lu­ma yan­lış bil­gi­ler ve­re­rek ne ka­zan­dı­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­su­nuz? İş­te Ha­lep ora­day­sa ar­şın bu­ra­da. Bi­te­cek­ti, bit­me­di. En son, Dev­let De­mir­yol­la­rı Ge­nel Mü­dü­rü­nün açık­la­ma­sı, Ara­lık 2006'da Es­ki­şe­hir'e ka­dar olan böl­ge­nin dev­re­ye gi­re­ce­ğiy­di. Şim­di "An­cak yüz­de 80'ini yap­tık." de­ni­li­yor. " Ba­har ay­la­rın­da dev­re­ye gi­re­bi­lir Es­ki­şe­hir'e ka­dar olan böl­ge." de­ni­li­yor. İkin­ci eta­bın ne ola­ca­ğı meç­hul. İkin­ci eta­bın na­sıl ola­ca­ğı meç­hul. Ra­kam da ko­mik. Ön­ce 437 mil­yon eu­ro­ya iha­le edil­di, ar­ka­sın­dan pro­je de­ği­şik­lik­le­ri yap­tı­nız, 660-670 mil­yon eu­ro­ya çık­tı ra­kam, bi­rin­ci eta­bın böl­ge­le­rin­de. İkin­ci eta­bı, 2003'te, KİT Ko­mis­yo­nun­da ıs­rar­la, 700 mil­yon do­la­ra ta­mam­la­ya­ca­ğı­nı­zı id­dia edi­yor­du­nuz, 1 mil­yar 300 mil­yon do­lar ci­va­rın­da bir iha­le­si var, ama, geç­ti­ği­miz haf­ta Sa­bah ga­ze­te­sin­de bir ha­ber var­dı; ikin­ci etap pro­je­si için hız­lı tre­nin, Av­ru­pa Ya­tı­rım Ban­ka­sın­dan 850 mil­yon eu­ro kre­di te­min edil­di­ği söy­le­ni­yor­du ve an­laş­ma­ya gö­re, bu, bu pro­je­nin yüz­de 50 be­de­li, çün­kü, yüz­de 50'si­ni Çin­li­ler ge­ti­ri­yor. Şim­di, 850 mil­yon eu­ro yüz­de 50'siy­se, bu­nun ta­ma­mı 1 mil­yar 700 mil­yon eu­ro ya­par, sa­de­ce ikin­ci eta­bın. Bi­rin­ci eta­bı da bu­na ek­le­yin, kâğıt üze­rin­de­ki ra­ka­mı bi­le 3,5 mil­yar do­lar. Ya­ni, 4 mil­yar do­la­rı aşa­cak­sı­nız, ama, bu­nu ya­par­ken ne­yin pa­ha­sı­na yap­tı­nız, bi­li­yor mu­su­nuz? Bu ül­ke­nin, kıt kay­nak­la­rıy­la 500 mil­yon do­lar har­ca­dı­ğı esas hız­lı tren pro­je­si­ni "fi­zibl de­ğil" di­ye­rek, uy­dur­ma bir ge­rek­çey­le ke­na­ra at­tı­nız ve 500 mil­yon do­la­rı top­ra­ğa göm­dü­nüz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Sür, lüt­fen te­şek­kür eder mi­si­niz.

Bu­yu­run.

OR­HAN SÜR (De­vam­la) - 570 ki­lo­met­re olan yo­lu 540 ki­lo­met­re­le­re in­di­ri­yor­su­nuz, esas hız­lı tren pro­je­si 415 ki­lo­met­re­ye in­di­ri­yor­du. Ça­lış­tı­ra­ca­ğı­nız her tren 120 ki­lo­met­re faz­la yol gi­de­cek ve 120 ki­lo­met­re faz­la ma­li­ye­ti ola­cak ve 500 mil­yon do­la­rı çö­pe at­tı­nız, 4 mil­yar do­la­ra ye­ni bir hat ya­pı­yor­su­nuz. Bu­nun he­sa­bı­nı, el­bet­te, bu ül­ke­nin in­san­la­rı siz­ler­den so­ra­cak.

Ben, 2007 büt­çe­mi­zin ulu­su­mu­za ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum ve yi­ne­li­yo­rum: Al­lah bir da­ha bu zih­ni­ye­te büt­çe yap­tır­ma­sın.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sür.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ala­et­tin Gü­ven, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ven. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 30'un­cu mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Büt­çe­nin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı di­lek ve te­men­ni­le­rim­le siz­le­ri say­gı­la­rım­la se­lam­lar­ken, yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı, mil­let ola­rak, si­zin ve mil­let ola­rak mil­le­ti­mi­zin Kur­ban Bay­ra­mı'nı, ye­ni yı­lı­mı­zı kut­lar­ken, bir de İs­tik­lal Mar­şı'mı­zın şa­iri 27 Ara­lık 1936 yı­lın­da ve­fat et­miş, 70'in­ci yı­lı­nı kut­lu­yo­ruz, ara­lık ayı, 27 Ara­lık ve onun da her za­man bi­zim ba­şu­cu ede­bi­le­ce­ği­miz Sa­fa­hat'ın­dan da oğ­lu Nev­ruz'a "Oğ­lum Nev­ruz" di­ye hi­tap et­ti­ği bir na­si­ha­ti­ni de ha­tır­la­ta­rak genç­le­ri­mi­ze, biz­le­re, ih­ti­ya­rı­mı­za, he­pi­mi­ze ba­şu­cu na­si­ha­ti ola­bi­le­cek o di­ze­le­ri­ni de ak­ta­ra­rak ken­di­si­ne rah­met­ler di­le­me fır­sa­tı­nı bul­du­ğum için he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

"Oğ­lum Nev­ruz" di­yor,

"Ne bü­yük söy­le ne çok söy­le,

Yi­ğit iş­te ge­rek,

La­fı bol, kar­nı ge­niş soy­la­rı tak­lit et­me,

Sö­zü sağ­lam, özü sağ­lam adam ol,

Ir­kı­na çek" der­ken, bu­ra­da, bi­ze ger­çek­ten ha­ya­tı­mız­da, her­ke­sin ha­ya­tın­da, her Türk gen­ci­nin, her Türk in­sa­nı­nın ha­ya­tın­da yol ha­ri­ta­sı ola­bi­le­cek bir na­si­ha­ti de ha­tır­la­ma fır­sa­tı­nı bul­du­ğum için bu ve­si­ley­le he­pi­ni­ze tek­rar say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­miz, ge­li­şen Tür­ki­ye'mi­zin, de­ği­şen Tür­ki­ye'mi­zin, eko­no­mi­si ta­ri­hin­de ilk de­fa on do­kuz çey­rek ara­lık­sız bü­yü­yen Tür­ki­ye'mi­zin enf­las­yo­nun tek ha­ne­li ra­kam­la­ra düş­tü­ğü ve ih­ra­ca­tı 84 mil­yar do­la­ra ula­şıp re­kor kı­ran Tür­ki­ye'mi­zin, büt­çe­den dört yıl­dır en bü­yük pa­yın eği­ti­me ay­rıl­dı­ğı Tür­ki­ye'mi­zin, sağ­lı­ğın sağ­lı­ğa ka­vuş­tu­ğu, millî ge­li­rin ki­şi ba­şı­na 5.300 do­la­ra ulaş­tı­ğı, ya­kın he­de­fin 10 bin do­lar ol­du­ğu Tür­ki­ye'mi­zin, düş­man­lık­la­rın yok edil­di­ği, dost­luk­la­rın üre­til­di­ği Tür­ki­ye'mi­zin, sos­yal dev­let ol­ma özel­li­ği­nin ön pla­na çı­ka­rıl­dı­ğı Tür­ki­ye'mi­zin, çağ­daş me­de­ni­yet se­vi­ye­si­ne ula­şıl­ma ve aşıl­ma yo­lun­da ya­rın­la­ra doğ­ru gi­di­şin ayak ses­le­ri olan bu büt­çe­mi­zin tek­rar ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

De­ğer­li dost­lar, bi­raz ön­ce ifa­de et­ti­ğim, ço­ğu­nu da sa­ya­ma­dı­ğım, bu­ra­da, ge­rek ik­ti­da­rı, Gru­bu­mu­zu tem­sil eden ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ge­rek­se mu­ha­le­fe­ti tem­sil eden ar­ka­daş­la­rı­mı­zın söz­de -özel­lik­le mu­ha­le­fet­te­ki ar­ka­daş­la­rı­mı­zın- bir şey­ler ya­pıl­ma­dı­ğı­nı id­dia eder­ken, söy­ler­ken, hâl di­liy­le çok şey­ler ya­pıl­dı­ğı­nı ben hiç bu­ra­dan ay­rıl­ma­dan din­le­dim ve gör­düm. Şu elim­de on beş say­fa­lık bir tu­ta­nak bir ar­ka­da­şı­mı­zın ko­nuş­ma­sı­na ait. Son cüm­le­sin­de şöy­le di­yor: "Ben me­mur­la­rı­mı­zın hak et­ti­ği in­san­ca ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri bir üc­re­ti ala­bi­le­cek­le­ri gün­le­rin uzak ol­ma­dı­ğı­na ina­nı­yo­rum." Bu­ra­da bel­ki bir ten­kit gi­bi var, ama zım­nen de ka­bul edil­miş­li­ğin, ke­li­me­le­rin cüm­le ola­rak ifa­de edi­li­şi ola­rak dü­şü­nü­yo­rum ben. Çün­kü, bu­ra­da, inan­mak, umut, can­lı­lı­ğın, ve­rim­li­li­ğin ve de de­vam­lı­lı­ğın bir işa­re­ti, ay­nı za­man­da bir tas­di­ğin ifa­de­sin­den baş­ka bir şey de­ğil di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ay­nı za­man­da, me­mur­la­rın hak et­tik­le­ri üc­ret­le­ri ala­bi­le­cek­le­ri gün­le­rin uzak ol­ma­dı­ğı­na işa­ret eden bir ör­nek de ve­re­rek söz­le­ri­me son ver­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, AK Par­ti İk­ti­da­rı, eği­ti­mi her şe­yin di­ba­ce­si, ba­şı, baş ta­cı et­miş ve bi­raz ön­ce ifa­de et­ti­ğim gi­bi de dört yıl­dır…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Gü­ven, lüt­fen…

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

…büt­çe­sin­de en bü­yük pa­yı eği­ti­me ayır­mış. Me­mur­lar, 1 mil­yon öğ­ret­men üç tür­lü üc­ret alır; ders üc­re­ti, ma­aş üc­re­ti ve ay­nı za­man­da eği­tim öde­ne­ği alır. Be­nim elim­de do­kü­man­lar var. Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mı­zın bi­ze da­ğıt­tı­ğı o ki­ta­bın­da da bun­lar var. 2003 yı­lı­na ka­dar öğ­ret­men­le­re ek ders, ma­aş, eği­tim öde­ne­ği ar­tı­şı enf­las­yo­nun al­tın­da ol­muş. On­dan son­ra da hep enf­las­yo­nun üze­rin­de ol­muş­tur. Bu da me­mur­la­rın bir kıs­mı­nı tem­sil eden öğ­ret­men­le­ri­mi­ze ve di­ğer me­mur­la­rı­mı­za ya­pı­lan zam­mın, on­la­ra ve­ri­len de­ğe­rin ifa­de­si ol­ma ba­kı­mın­dan bu ör­ne­ği siz­le­re tak­dim et­tim. De­ta­yı­na gi­re­mi­yo­rum.

Ben, tek­rar, büt­çe­mi­zin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı için te­men­ni­le­rim­le siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ven.

So­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

Sa­yın Yü­ce­san, bu­yu­run.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) - Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na sor­mak is­ti­yo­rum. Ener­ji, sa­na­yi­ci­le­ri­mi­zin re­ka­bet gü­cü­nü be­lir­le­yen en önem­li ma­li­yet ka­lem­le­rin­den bir ta­ne­si­dir. Ül­ke­miz sa­na­yi­ci­si, ener­ji­yi, re­ka­bet hâlin­de ol­du­ğu ül­ke iş­let­me­le­ri­ne gö­re en pa­ha­lı kul­lan­mak­ta­dır. Bu­nun dü­zel­til­me­si ge­re­kir­ken kul­la­nı­lan elek­trik tu­ta­rı­nın yüz­de 2'si, yak­la­şık 300 mil­yon YTL'yi bu­lan bir tu­tar, 4628 sa­yı­lı Ka­nun'a ay­kı­rı ola­rak TRT'ye ak­ta­rıl­mak­ta­dır. 4628 sa­yı­lı Ka­nun "Elek­trik fi­yat­la­rı için­de pi­ya­sa dı­şın­da bir et­ken ola­maz." di­yor. Bu bağ­lam­da, elek­trik fi­yat­la­rı­nı ar­tı­ran ve iş­let­me­le­ri­mi­zin re­ka­bet gü­cü­nü azal­tan TRT pa­yı­nın kal­dı­rıl­ma­sı dü­şü­nül­mek­te mi­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Yü­ce­san.

Sa­yın Sağ…

KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­ka­nım, üç so­rum var.

Bi­rin­ci so­rum: Ya­tı­rım öde­nek­le­ri bu büt­çe­nin yak­la­şık yüz­de 4'ünü oluş­tu­ru­yor. Bu ül­ke­de nü­fus ar­tı­şı yüz­de 1,5 ci­va­rın­da. Hükûmet, bu büt­çey­le, iş­siz­li­ği na­sıl ön­le­me­yi dü­şü­nü­yor?

İkin­ci so­rum: Özel­leş­tir­me İda­re­sin­den 18,7 mil­yar do­lar ge­lir sağ­la­dı­ğı­nı Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı dün söy­le­miş­ti. Ben de şim­di bu sa­tış ge­lir­le­ri­nin ne­re­le­re har­can­dı­ğı­nı öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Üçün­cü so­ru­muz da: Bi­lin­di­ği gi­bi, ge­çen yıl içe­ri­sin­de Sa­yış­tay Ya­sa­sı ge­ri çe­kil­di. Ta­bii, ora­da­ki ba­zı hü­küm­ler de 5018'e pa­ra­lel idi. Şim­di, bu du­rum­da, Sa­yış­tay Ya­sa­sı'nın ge­ri çe­kil­me­si, bu büt­çe­nin uy­gu­la­ma­sın­da sa­kın­ca ya­ra­ta­cak mı, onu da öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sağ.

Sa­yın Ak­de­mir…

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) - Sa­yın Baş­ka­nım, çok te­şek­kür edi­yo­rum. Ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na so­ru sor­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, 2005 yı­lı içe­ri­sin­de Te­kel özel­leş­ti­ri­lir­ken, bil­di­ğim ka­da­rıy­la, 290 mil­yon do­la­ra sa­tı­şı ya­pıl­dı. Kı­sa bir sü­re içe­ri­sin­de, bir yıl içe­ri­sin­de el de­ğiş­ti­rin­ce de -990 mil­yon ci­va­rın­da- el de­ğiş­tir­di iç­ki bö­lü­mü. Çok kârlı bir sa­tış ol­muş. Siz­ce, bu kârlı Te­ke­li dev­re­der­ken, ya­ni, bir so­rum­lu Ba­kan ola­rak, üzül­dü­nüz mü üzül­me­di­niz mi? Çok bü­yük bir ra­kam ka­zan­mış­tır el de­ğiş­ti­ren ara­cı ki­şi.

İkin­ci bir so­rum: Bu ka­dar kârlı olan bir ti­ca­ret­te, aca­ba, me­mur­la­rı­mı­za, iş­çi­le­ri­mi­ze hiç­bir şey düş­mü­yor mu? Me­mur­la­rı­mı­za, yüz­de 5 enf­las­yon üze­ri, di­yor­su­nuz, ar­tış ve­re­cek­si­niz. Siz­ce, bu ka­dar kârlı ti­ca­re­tin kar­şı­sın­da me­mur­la­rı­mı­za ve­ri­len bu zam ye­ter­li mi­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Sa­yın De­ğer­li…

İS­MA­İL DE­ĞER­Lİ (An­ka­ra) - Sa­yın Baş­kan, va­sı­ta­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na üç ta­ne so­rum ola­cak.

Bi­li­yor­su­nuz, üni­ver­si­te­le­rin dö­ner ser­ma­ye­le­rin­de tril­yon­lar­ca li­ra pa­ra ke­sil­miş­tir. Bu pa­ra­lar blo­ke edil­miş­tir ve üni­ver­si­te­le­re ve­ri­le­me­mek­te­dir. Üni­ver­si­te­ler bü­yük sı­kın­tı çek­mek­te­dir. Bu pa­ra­yı ser­best bı­rak­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İki: Bi­li­yor­su­nuz, Tür­ki­ye'de şu an 2006 yı­lı büt­çe­si 33 mil­yar do­lar açık ve­ri­yor. Siz, ver­gi ve­ren va­tan­daş­la­ra ikin­ci bir ver­gi ta­hak­kuk et­ti­rip zor­la ver­gi al­mak is­ti­yor­su­nuz, ama, An­ka­ra Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­nin 3 mil­yar do­la­ra ya­kın bor­cu var. Aca­ba bu bor­cu da tah­sil et­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Bir di­ğer ko­nu, dev­let has­ta­ne­le­rin­de dö­ner ser­ma­ye uy­gu­lan­mak­ta­dır. Bu dö­ner ser­ma­ye­den, dok­tor­lar, sa­de kli­nik şef­le­ri bü­yük bir ma­aş al­mak­ta, di­ğer dok­tor­la­ra doğ­ru dü­rüst pa­ra ve­ri­le­me­mek­te­dir. Türk Si­lah­lı Kuv­vet­le­ri has­ta­ne­le­rin­de ça­lı­şan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın De­ğer­li.

Sa­yın Öz­yurt…

MUS­TA­FA ÖZ­YURT (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­na bir so­ru yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Üni­ver­si­te öğ­re­tim ele­man­la­rı­nın yak­la­şık ola­rak yüz­de 46'sı hiç yurt dı­şı­na çık­ma­mış­tır. An­ket­ler­de ken­di­le­ri­ne ne­den yurt dı­şı­na çık­ma­dık­la­rı so­rul­du­ğun­da, öde­nek­le­rin ve ma­aş­la­rın ye­ter­siz ol­du­ğu­nu söy­le­mek­te­dir­ler. Öğ­re­tim üye­le­ri­ne ve­ri­len ma­aş ba­zı Af­ri­ka ül­ke­le­rin­den bi­le ge­ri­dir. Aca­ba Sa­yın Ba­ka­nın bu ko­nu­da bir ha­zır­lık­la­rı var mı ve­ya her­han­gi bir iyi­leş­tir­me dü­şü­nü­yor­lar mı?

Bel­ki çok iyi du­ya­ma­dı­nız Sa­yın Ba­ka­nım. Üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri­nin ma­aş­la­rı için bir iyi­leş­tir­me dü­şü­nü­yor mu­su­nuz, di­ye sor­dum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­yurt.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ener­ji­de bir TRT pa­yı var. Sa­yın Yü­ce­san'ın so­ru­su­nu ce­vap­lan­dır­mak üze­re ko­nu­şu­yo­rum. Biz gel­di­ği­miz­de Hükûmet ola­rak, bu TRT pa­yı­nın bel­li bir kıs­mı­nı kal­dır­dık. Ge­ri ka­lan kıs­mı da, ta­bii, TRT'nin de gi­der­le­ri ve büt­çe­si­nin den­ge­si söz ko­nu­su. Bu ba­kım­dan, bu­nun­la il­gi­li bir ça­lış­ma var, ama, bu den­ge­le­ri de dü­şün­mek mec­bu­ri­ye­tin­de­yiz. Ona gö­re, herhâlde Hükûme­ti­miz bir ka­rar ve­re­cek­tir. Bir ça­lış­ma­mız var bu TRT pa­yıy­la il­gi­li, fa­kat, de­di­ğim gi­bi, bir ta­raf­tan ener­ji kul­la­nı­cı­la­rı, di­ğer ta­raf­tan da TRT'nin ken­di den­ge­le­ri söz ko­nu­su. Bun­la­rı da na­za­rı­iti­ba­ra alı­yo­ruz, ama, bir ça­lış­ma­mız da var.

Sa­yın Sağ "İş­siz­li­ği na­sıl ön­le­ye­cek­si­niz?" di­yor, bi­rin­ci so­ru. Sa­yın Sağ, Ma­li­ye kö­ken­li, kıy­met­li bir ar­ka­da­şı­mız. İş­siz­li­ğin na­sıl ön­le­ne­ce­ği­ni çok iyi bi­lir. İş­siz­li­ğin tek ön­le­me ça­re­si ya­tı­rım­dır. Ya­tı­rım­la­rı eğer ar­tı­rır­sa­nız, iş­siz­li­ğe ça­re bu­lur­su­nuz. Ta­bii, bu ya­tı­rım­la­rın da ni­te­lik­li ya­tı­rım­lar ol­ma­sı la­zım, ya­ni is­tih­da­mı ar­tı­ran bir ya­tı­rım ol­ma­sı la­zım.

Şim­di, Tür­ki­ye'de ya­tı­rı­mın ya­pı­la­bil­me­si için her şey­den ön­ce ya­tı­rım ik­li­mi­nin sağ­lan­ma­sı la­zım. Ya­tı­rım ik­li­mi­nin ol­ma­dı­ğı, pi­ya­sa­la­rın ken­di­le­ri­ni gü­ven­de his­set­me­di­ği, eko­no­mi­nin is­tik­rar­da ol­ma­dı­ğı bir yer­de ve ma­li­yet­le­rin ve bil­has­sa ser­ma­ye gi­de­ri olan fa­iz­le­rin çok yük­sek ol­du­ğu bir yer­de ya­tı­rım ol­ma­sı imkânı yok­tu, bi­zim Hükûmet­le­ri­miz­den ön­ce­ki dö­nem­de­ki gi­bi.

Şim­di­ye ka­dar yap­tı­ğı­mız bi­zim, bir ta­raf­tan eko­no­mi­ye bir is­tik­rar ve gü­ven un­su­ru gel­di, fa­iz­ler düş­tü, ya­tı­rım­cı­lar önü­nü gör­me­ye baş­la­dı ve Tür­ki­ye'de de ya­tı­rım hız­lı bir şe­kil­de art­tı. Bu ya­tı­rım­la­rın da gü­zel ta­ra­fı özel sek­tör­de ya­tı­rım­lar art­tı ve bu ya­tı­rım­la­rın ne­ti­ce­sin­de de ta­rım dı­şın­da­ki hiz­met ve sa­na­yi alan­la­rın­da bü­yük mik­tar­da is­tih­dam mey­da­na gel­di, is­tih­dam ar­tı­şı sağ­lan­dı. Fa­kat, bu is­tih­dam ar­tı­şı iş­siz­li­ğe ça­re bi­zim is­te­di­ği­miz­den bi­raz da­ha az ol­du ama, iş­siz­lik de azal­ma­ya baş­la­dı. Ya­ni, iş­siz in­san­la­rın sa­yı­sı da azal­ma­ya baş­la­dı.

Bu ya­pı­lan ya­tı­rım­lar, şim­di­ye ka­dar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de­ki en yük­sek ya­tı­rım­lar­dı, 100 mil­yar YTL'yi geç­ti. 2006 yı­lın­da­ki ya­tı­rım­lar 110 mil­yar YTL'yi geç­ti. Bun­lar fev­ka­la­de önem­li şey­ler ve Tür­ki­ye'de, ta­bii, hız­lı bir nü­fus ar­tı­şı olu­yor, hem bu hız­lı nü­fus ar­tı­şı­nı ta­ma­men eri­te­cek­si­niz hem de ta­rım­dan di­ğer sek­tör­le­re ka­yan nü­fu­su ab­sor­be ede­cek­si­niz, on­la­ra iş bu­la­cak­sı­nız. Onun dı­şın­da da iş­siz bek­le­yen küt­le­yi de ya­vaş ya­vaş azal­ta­cak­sı­nız. Ya­ni, is­tih­dam­la il­gi­li ola­rak Tür­ki­ye'nin önem­li prob­lem­le­ri var, ama, çok şü­kür 2004'ten iti­ba­ren iş­siz­lik azal­ma­ya baş­la­mış­tır, ama, bi­zim ar­zu­muz da­ha hız­lı bir şe­kil­de ol­sun. Onu da, önü­müz­de­ki yıl­lar­da onu da gö­re­ce­ğiz.

MEH­MET ALİ ARI­KAN (Es­ki­şe­hir) - Kre­di fa­iz­le­ri yüz­de 22,5'ta, ya­tı­rım ya­pa­mı­yo­ruz Sa­yın Ba­kan.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Dü­şer, on­lar da dü­şer. Bi­li­yor­su­nuz, bu­ra­ya 70'ler­den gel­dik. Biz hükûmet ol­du­ğu­muz za­man 70'ler ci­va­rın­day­dı, ya­ni fa­iz­ler öy­ley­di. Ora­dan bu­ra­la­ra gel­di­ği­mi­zi -he­pi­miz- bi­li­yor­su­nuz. Şu an­da Tür­ki­ye'de ya­tı­rım ya­pı­lı­yor.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Si­zin dü­şer de­me­niz­le dü­şe­cek ol­sa so­run yok.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ney­le dü­şü­yor?

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - İs­tik­rar­la dü­şü­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Evet, bak, eko­no­mik is­tik­ra­rı sağ­lar­sa­nız dü­şer. Enf­las­yo­nu dü­şü­rür­se­niz dü­şer. Bun­lar eko­no­mik ka­ide­le­re sı­kı sı­kı­ya bağ­lı, ama, siz de öğ­ren­me­ye baş­la­mış­sı­nız, çok mem­nu­ni­yet ve­ri­ci bir hu­sus.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) - Beş yıl­dır ay­nı ma­sa­lı din­le­yin­ce in­san bir şey­ler öğ­re­ni­yor.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Şim­di, özel­leş­tir­me ge­lir­le­ri ne­re­le­re har­can­dı, di­ye Ke­mal Bey'in bir ikin­ci so­ru­su. Özel­leş­tir­me ge­lir­le­ri bi­zim…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Pe­ki, ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­yim.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de üç adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, son­ra ay­kı­rı­lık sı­ra­sı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 2007 yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 30 un­cu mad­de­si­ne, (7) nu­ma­ra­la­rı fık­ra­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki fık­ra­la­rın ek­len­me­si­ni ve ta­kip eden fık­ra­la­rın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

               Meh­met Ze­kai Öz­can              Ünal Ka­cır                 Ha­lil Ay­do­ğan

                          An­ka­ra                           İs­tan­bul                   Af­yon­ka­ra­hi­sar

                    Ala­et­tin Gü­ven              Meh­met Soy­dan               Re­cep Ga­rip

                         Kü­tah­ya                            Ha­tay                            Ada­na

                       Sab­ri Va­ran                  Mu­rat Yıl­dı­rım                Fa­ruk Çe­lik

                       Gü­müş­ha­ne                        Ço­rum                           Bur­sa

                                        Ah­met Işık                      Er­dem Can­ti­mur

                                            Kon­ya                                Kü­tah­ya

"(8) 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­natkârlar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu ile 2926 sa­yı­lı Ta­rım­da Ken­di Adı­na ve He­sa­bı­na Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­na gö­re;

a) Malûllük, yaş­lı­lık ve ölüm ay­lı­ğı alan­la­rın, 2006 yı­lı Ara­lık ayı öde­me dö­ne­min­de al­dık­la­rı ay­lık­la­rı 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­min­den iti­ba­ren % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

b) 2007 yı­lın­da bağ­la­na­cak ay­lık­lar, 2003 yı­lı Ara­lık ayın­da yü­rür­lük­te bu­lu­nan ge­lir tab­lo­su ve gös­ter­ge tu­tar­la­rı esas alı­na­rak he­sap­la­nır. Bu şe­kil­de he­sap­la­nan ay­lık, sı­ra­sıy­la 8/1/2003 ta­rih­li ve 4784 sa­yı­lı Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­ne, 22/1/2004 ta­rih­li ve 5073 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin (a) ben­di­ne, 30/12/2004 ta­rih­li ve 5282 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na ve 8/2/2006 ta­rih­li ve 5454 sa­yı­lı Ka­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­nin (a) ben­di­ne gö­re ar­tı­rı­lır ve bu­lu­nan tu­tar, ay­rı­ca bu fık­ra­nın (a) ben­di ile bu mad­de­nin al­tın­cı fık­ra­sı­na gö­re ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

2007 yı­lın­da, 1479 ve 2926 sa­yı­lı Ka­nun­lar kap­sa­mın­da­ki si­gor­ta­lı­lar­dan alı­na­cak prim­le­re esas olan ve 2006 yı­lı Ara­lık ayın­da yü­rür­lük­te bu­lu­nan ge­lir tab­lo­su ile kat­sa­yı sa­bit kal­mak kay­dıy­la gös­ter­ge tab­lo­su, 506 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re pri­me esas gün­lük ka­zanç alt sı­nı­rın­da 2006 yı­lı­na gö­re 2007 yı­lın­da mey­da­na ge­len ar­tış ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak uy­gu­la­nır.

1479 sa­yı­lı Ka­nu­nun 36 ncı mad­de­si­nin üçün­cü ve dör­dün­cü fık­ra­la­rı ile 50 nci mad­de­si­nin ikin­ci cüm­le­si hük­mü ve 2926 sa­yı­lı Ka­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı hük­mü 2007 yı­lı için uy­gu­lan­maz ve bu fık­ra kap­sa­mın­da sa­yı­lan­la­rın ay­lık­la­rın­da 31/5/2006 ta­rih­li ve 5510 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re ay­rı­ca ar­tış ya­pıl­maz."

"(9) 24/7/2003 ta­rih­li ve 4956 sa­yı­lı Ka­nu­nun 56 ncı mad­de­si­nin (d) ben­di ile ay­nı Ka­nu­nun ge­çi­ci 3 ün­cü mad­de­sin­de ge­çen "1/1/2005" iba­re­le­ri ve 22/1/2004 ta­rih­li ve 5073 sa­yı­lı Ka­nu­nun 17 nci mad­de­sin­de ge­çen "1/1/2005" iba­re­si "30/6/2007" şek­lin­de uy­gu­la­nır.

17/10/1983 ta­rih­li ve 2926 sa­yı­lı Ka­nu­na tâbi si­gor­ta­lı­lar­dan; 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için, ay­nı Ka­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­ne gö­re be­lir­le­nen ge­lir ba­sa­mak­la­rın­dan ilk al­tı ba­sa­mak­ta bu­lu­nan­lar­dan al­tın­cı ba­sa­mak gös­ter­ge tu­ta­rı­nın, ye­di ve da­ha yu­ka­rı ba­sa­mak­lar­da bu­lu­nan­lar­dan ise bu­lun­duk­la­rı ba­sa­mak gös­ter­ge tu­ta­rı­nın % 20'si ora­nın­da sağ­lık si­gor­ta­sı pri­mi tah­sil edi­lir."

"(10) 16/5/2006 ta­rih­li ve 5502 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci ikin­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da yer alan "yet­ki­le­ri Ku­rum Yö­ne­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan mül­ga ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re kul­la­nı­lır." iba­re­le­ri, "yet­ki­le­ri Ku­rum Yö­ne­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan il­gi­li ka­nun­la­rın mül­ga hü­küm­le­ri­ne gö­re kul­la­nı­lır ve bu yet­ki­ler­den uy­gun gör­dük­le­ri­ni Baş­ka­na ve­ya il­gi­li bi­rim­le­re dev­re­de­bi­lir."

"(11) 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun 14 ün­cü mad­de­si­nin (f) ben­din­de ge­çen "% 4'ü" iba­re­si, "% 5'i" şek­lin­de uy­gu­la­nır.

BAŞ­KAN - Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 2007 yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 30un­cu mad­de­si­nin (4), (5) ve (7) nu­ma­ra­lı fık­ra­la­rı ile (10) nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­nın (c) ve (e) bent­le­ri­nin ta­sa­rı­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı; ay­nı mad­de­ye (3) nu­ma­ra­lı fık­ra­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki fık­ra­la­rın ek­len­me­si­ni ve ta­kip eden fık­ra­lar ile bent­le­rin bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                       Fa­ruk Çe­lik             Meh­met Ze­kai Öz­can            Ünal Ka­cır

                           Bur­sa                             An­ka­ra                         İs­tan­bul

                   Nus­ret Bay­rak­tar                Re­cep Ga­rip                  Sab­ri Va­ran

                          İs­tan­bul                            Ada­na                       Gü­müş­ha­ne

           Ab­dul­lah Er­dem Can­ti­mur       Tev­fik Ak­bak              Ala­et­tin Gü­ven

                         Kü­tah­ya                           Çan­kı­rı                         Kü­tah­ya

                                     Mu­rat Yıl­dı­rım                        Ah­met Işık

                                            Ço­rum                                 Kon­ya

"(4) 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun 108 in­ci mad­de­sin­de­ki "1/1/2007" iba­re­si "1/7/2007" ola­rak uy­gu­la­nır."

"(5) 17/7/1964 ta­rih­li ve 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 91 in­ci mad­de­si­nin ye­din­ci fık­ra­sın­da ge­çen "31/12/2005" iba­re­si "30/06/2007" ola­rak uy­gu­la­nır."

"(6) 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu, 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­nat­kar­lar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu, 2925 sa­yı­lı Ta­rım İş­çi­le­ri Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu ve 2926 sa­yı­lı Ta­rım­da Ken­di Adı­na ve He­sa­bı­na Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­na gö­re ge­lir ve/ve­ya ay­lık öde­nen­le­re, bu Ka­nun­lar ge­re­ğin­ce öden­mek­te olan ge­lir ve/ve­ya ay­lık tu­tar­la­rın­da (506 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ge­lir ve/ve­ya ay­lık öde­nen­le­rin bu Ka­nu­nun ge­çi­ci 76 ncı mad­de­si­ne gö­re ya­pı­lan te­la­fi edi­ci öde­me­ler da­hil), 2006 yı­lı için 8/2/2006 ta­rih­li ve 5454 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ya­pı­lan yıl­lık kü­mü­la­tif ar­tış ora­nı ile ay­nı dö­nem­de me­mur ay­lık­la­rın­da kat­sa­yı­la­rın yük­sel­til­me­si su­re­tiy­le ya­pı­lan kü­mü­la­tif ar­tış ora­nı ara­sın­da­ki far­kı te­la­fi ede­cek şe­kil­de he­sap­la­na­cak fark tu­tar­la­rı 2006 yı­lı Tem­muz-Ara­lık ay­la­rı öde­me dö­nem­le­riy­le sı­nır­lı ol­mak üze­re bir de­fa­da ay­rı­ca öde­nir. 2006 yı­lı ikin­ci al­tı ay­lık dö­ne­min­de al­tı ay­dan da­ha az sü­rey­le ge­lir ve/ve­ya ay­lık al­mış olan­la­ra ya­pı­la­cak öde­me­ler­de fii­len ya­rar­la­nı­lan ge­lir ve/ve­ya ay­lık öde­me dö­ne­mi sa­yı­sı dik­ka­te alı­nır. Bu şe­kil­de ya­pı­la­cak öde­me­nin bir ay­lık tu­ta­rı­nın 2006 yı­lı Ara­lık ayı öde­me dö­ne­mi ge­lir ve/ve­ya ay­lık tu­ta­rı­na ila­ve edil­me­si so­nu­cun­da bu­lu­na­cak tu­tar, 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­min­de ya­pı­la­cak ar­tış­la­ra esas alı­nır."

"(7) 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu ve 2925 sa­yı­lı Ta­rım İş­çi­le­ri Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­na gö­re;

a) 1/1/2007 ta­ri­hin­den ön­ce bağ­lan­mış ge­lir ve/ve­ya ay­lık­lar ile 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 76 ncı mad­de­si­ne gö­re ya­pı­lan te­la­fi edi­ci öde­me­ler, 2007 yı­lı­nın Ocak ayı öde­me dö­ne­min­den iti­ba­ren % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

b) 2007 yı­lın­da bağ­la­na­cak malûllük, yaş­lı­lık ve­ya ölüm ay­lık­la­rı­nın, 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun 55, 61, 67 ve ge­çi­ci 82 nci mad­de­le­ri­ne gö­re 2007 yı­lı Ocak ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ay­lık tu­tar­la­rı; 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­min­den iti­ba­ren % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

c) İş ka­za­la­rı ile mes­lek has­ta­lık­la­rı si­gor­ta­sın­dan hak ka­za­nı­lan ge­lir­le­re esas gün­lük ka­zanç he­sa­bı­na gi­ren son tak­vim ayı 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci ya­rı­sı­na ait olan­la­ra bağ­la­na­cak ge­lir­ler, son tak­vim ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ge­lir tu­ta­rı % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir. Son tak­vim ayı 2007 yı­lı­nın ikin­ci ya­rı­sı­na ait olan­la­ra bağ­la­na­cak ge­lir­ler, son tak­vim ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ge­lir tu­ta­rı 2007 yı­lı­nın ilk al­tı ay­lık dö­ne­me gö­re Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nın­da ar­tı­rı­la­rak be­lir­le­nir. An­cak bun­la­ra 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­mi­ne ait ar­tış uy­gu­lan­maz.

d) Bağ­la­nan ge­lir ve/ve­ya ay­lık­lar ile te­la­fi edi­ci öde­me­le­rin ar­tı­rıl­ma­sın­da ve yu­ka­rı­da­ki (b) ve (c) bent­le­ri uy­gu­lan­mak su­re­tiy­le bağ­la­na­cak ge­lir ve/ve­ya ay­lık­la­rın ar­tı­rıl­ma­sın­da 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 38 in­ci mad­de­si hü­küm­le­ri; 2007 yı­lın­da malûllük ve­ya yaş­lı­lık ay­lı­ğı bağ­lan­ma­sı ta­le­bin­de bu­lu­nan si­gor­ta­lı­lar ile ölen si­gor­ta­lı­la­rın hak sa­hip­le­ri­nin 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 82 nci mad­de­si­ne gö­re 2007 yı­lı Ocak ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ay­lık­la­rı için Ocak 2007 ile ay­lık baş­lan­gıç ta­ri­hi ara­sın­da Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı in­dek­si ar­tış oran­la­rı ile iş ka­za­la­rı ve mes­lek has­ta­lık­la­rı si­gor­ta­sın­dan hak ka­za­nı­lan ge­lir­le­re esas gün­lük ka­zanç he­sa­bı­na gi­ren son tak­vim ayı 2007 yı­lı­na ait olan­la­rın ge­lir­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sın­da 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 44 ün­cü mad­de­si hü­küm­le­ri uy­gu­lan­maz ve bu fık­ra kap­sa­mı­na gi­ren­le­rin ge­lir ve/ve­ya ay­lık­la­rın­da 31/5/2006 ta­rih­li ve 5510 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re ay­rı­ca ar­tış ya­pıl­maz."

BAŞ­KAN - En ay­kı­rı öner­ge­yi oku­tup, iş­le­me alı­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

1/1252 Esas sa­yı­lı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın "Kıs­men ve­ya ta­ma­men uy­gu­lan­ma­ya­cak hü­küm­ler" baş­lık­lı 30 un­cu mad­de­si­nin; (1) nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­nın (ç) ben­di ile (2) ve (8) nu­ma­ra­lı fık­ra­la­rı­nın bu mad­de met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı ve mad­de­nin bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                               

Ali To­puz

Mus­ta­fa Öz­yü­rek

Os­man Kap­tan

 

 

İs­tan­bul

Mer­sin

An­tal­ya

 

Os­man Öz­can

Ati­la Emek

Or­han Sür

 

An­tal­ya

An­tal­ya

Ba­lı­ke­sir

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Ka­tı­la­mı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

2007 yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 30 un­cu mad­de­si­nin (1) nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­nın (ç) ben­din­de "5018 sa­yı­lı Ka­nu­nun 42 nci mad­de­si­nin üçün­cü fık­ra­sı­nın (g) ben­di"nin 2007 yı­lın­da uy­gu­lan­ma­ya­ca­ğı ön­gö­rül­mek­te; (2) nu­ma­ra­lı ve 8 nu­ma­ra­lı fık­ra­la­rın­da da 5436 ve 2022 sa­yı­lı ka­nun­lar­da de­ği­şik­lik ya­pıl­mak­ta­dır.

Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin mü­te­ad­dit ka­rar­la­rın­da, ör­ne­ğin 27.12.2005 gün­lü, 5437 sa­yı­lı 2006 yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu'nun bir kı­sım hü­küm­le­ri­nin ip­ta­li­ne iliş­kin 22.3.2006 ta­rih ve E.2006/22, K.2006/40 sa­yı­lı ka­ra­rın­da bir ke­re da­ha vur­gu­lan­dı­ğı üze­re;

"Bir ya­sa ku­ra­lı­nın büt­çe­den gi­der yap­ma­yı ya da büt­çe­ye ge­lir sağ­la­ma­yı ge­rek­ti­rir ni­te­lik­te bu­lun­ma­sı, mut­lak bi­çim­de "büt­çe ile il­gi­li hü­küm­ler­den" sa­yıl­ma­sı­na yet­mez. Her ya­sa­da gi­de­re ne­den ola­bi­le­cek de­ği­şik tür­de ku­ral­lar bu­lu­na­bi­lir. Böy­le ku­ral­la­rın bu­lun­ma­sıy­la ör­ne­ğin, yar­gı, sa­vun­ma, eği­tim, sağ­lık, ta­rım, ula­şım ve ben­ze­ri ka­mu hiz­me­ti alan­la­rı­na iliş­kin ya­sa­la­rın büt­çey­le il­gi­li hü­küm­ler içer­di­ği ka­bul edi­lir­se, bu ko­nu­lar­da­ki ya­sa­la­rın de­ğiş­ti­ri­lip kal­dı­rıl­ma­sı için de büt­çe ya­sa­la­rı­na hü­küm­ler koy­mak yo­lu­na gi­di­le­bi­lir. Oy­sa, bu tür ya­sa dü­zen­le­me­le­ri, büt­çe­nin ya­pıl­ma­sı ve uy­gu­lan­ma­sı yön­te­miy­le iliş­ki­si bu­lun­ma­yan, ya­sa ko­yu­cu­nun baş­ka amaç­la ve büt­çe ya­sa­la­rın­dan tü­müy­le de­ği­şik yön­tem­ler­le ger­çek­leş­ti­ril­me­si ge­re­ken ya­sa­ma iş­lem­le­ri­dir. 161 in­ci mad­de­de­ki "büt­çe ile il­gi­li hü­küm" iba­re­si­ne da­ya­nı­la­rak, gi­der ya da ge­lir­le il­gi­li bir ko­nu­yu ola­ğan bir ya­sa ye­ri­ne büt­çe ya­sa­sı ile dü­zen­le­mek, Ana­ya­sa­nın 88 in­ci ve 89 un­cu mad­de­le­ri­ni bu tür ya­sa­lar ba­kı­mın­dan uy­gu­la­na­maz du­ru­ma dü­şü­rür.

Ana­ya­sa­nın 161 in­ci ve 162 nci mad­de­le­ri­nin ge­ti­ri­liş ama­cı, büt­çe ya­sa­la­rın­da yıl­lık büt­çe kav­ra­mı dı­şın­da­ki ko­nu­la­ra yer ver­me­mek, böy­le­ce büt­çe ya­sa­la­rı­nı il­gi­siz ku­ral­lar­dan uzak tu­ta­rak ken­di ya­pı­sı için­de bü­tün­leş­tir­mek­te­dir.

Ana­ya­sa­nın açık hü­küm­le­ri ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin yu­ka­rı­da açık­la­nan yer­leş­miş ve is­tik­rar ka­zan­mış ka­rar­la­rı dik­ka­te alı­na­rak 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu'nun 30 un­cu mad­de­sin­de yer ve­ri­len büt­çe­de dü­zen­len­me­me­si ge­re­ken ko­nu­la­rın Ta­sa­rı'dan çı­ka­rıl­ma­sı ama­cıy­la iş­bu de­ği­şik­lik öner­ge­si ve­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yo­nun ve Hükûme­tin ka­tıl­ma­dı­ğı öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 30'un­cu mad­de­si­nin (4), (5) ve (7) nu­ma­ra­lı fık­ra­la­rı ile (10) nu­ma­ra­lı fık­ra­sı­nın (c) ve (e) bent­le­ri­nin ta­sa­rı­dan çı­ka­rıl­ma­sı­nı; ay­nı mad­de­ye (3) nu­ma­ra­lı fık­ra­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki fık­ra­la­rın ek­len­me­si­ni ve ta­kip eden fık­ra­lar ile bent­le­rin bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                     Fa­ruk Çe­lik (Bur­sa) ve ar­ka­daş­la­rı

"(4) 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun 108 in­ci mad­de­sin­de­ki "1/1/2007" iba­re­si "1/7/2007" ola­rak uy­gu­la­nır."

"(5) 17/7/1964 ta­rih­li ve 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 91 in­ci mad­de­si­nin ye­din­ci fık­ra­sın­da ge­çen "31/12/2005" iba­re­si "30/06/2007" ola­rak uy­gu­la­nır."

"(6) 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu, 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­nat­kar­lar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu, 2925 sa­yı­lı Ta­rım İş­çi­le­ri Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu ve 2926 sa­yı­lı Ta­rım­da Ken­di Adı­na ve He­sa­bı­na Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­na gö­re ge­lir ve/ve­ya ay­lık öde­nen­le­re, bu Ka­nun­lar ge­re­ğin­ce öden­mek­te olan ge­lir ve/ve­ya ay­lık tu­tar­la­rın­da (506 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ge­lir ve/ve­ya ay­lık öde­nen­le­rin bu Ka­nu­nun ge­çi­ci 76 ncı mad­de­si­ne gö­re ya­pı­lan te­la­fi edi­ci öde­me­ler da­hil), 2006 yı­lı için 8/2/2006 ta­rih­li ve 5454 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re ya­pı­lan yıl­lık kü­mü­la­tif ar­tış ora­nı ile ay­nı dö­nem­de me­mur ay­lık­la­rın­da kat­sa­yı­la­rın yük­sel­til­me­si su­re­tiy­le ya­pı­lan kü­mü­la­tif ar­tış ora­nı ara­sın­da­ki far­kı te­la­fi ede­cek şe­kil­de he­sap­la­na­cak fark tu­tar­la­rı 2006 yı­lı Tem­muz-Ara­lık ay­la­rı öde­me dö­nem­le­riy­le sı­nır­lı ol­mak üze­re bir de­fa­da ay­rı­ca öde­nir. 2006 yı­lı ikin­ci al­tı ay­lık dö­ne­min­de al­tı ay­dan da­ha az sü­rey­le ge­lir ve/ve­ya ay­lık al­mış olan­la­ra ya­pı­la­cak öde­me­ler­de fii­len ya­rar­la­nı­lan ge­lir ve/ve­ya ay­lık öde­me dö­ne­mi sa­yı­sı dik­ka­te alı­nır. Bu şe­kil­de ya­pı­la­cak öde­me­nin bir ay­lık tu­ta­rı­nın 2006 yı­lı Ara­lık ayı öde­me dö­ne­mi ge­lir ve/ve­ya ay­lık tu­ta­rı­na ila­ve edil­me­si so­nu­cun­da bu­lu­na­cak tu­tar, 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­min­de ya­pı­la­cak ar­tış­la­ra esas alı­nır."

"(7) 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu ve 2925 sa­yı­lı Ta­rım İş­çi­le­ri Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­na gö­re;

a) 1/1/2007 ta­ri­hin­den ön­ce bağ­lan­mış ge­lir ve/ve­ya ay­lık­lar ile 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 76 ncı mad­de­si­ne gö­re ya­pı­lan te­la­fi edi­ci öde­me­ler, 2007 yı­lı­nın Ocak ayı öde­me dö­ne­min­den iti­ba­ren % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

b) 2007 yı­lın­da bağ­la­na­cak malûllük, yaş­lı­lık ve­ya ölüm ay­lık­la­rı­nın, 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun 55, 61, 67 ve ge­çi­ci 82 nci mad­de­le­ri­ne gö­re 2007 yı­lı Ocak ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ay­lık tu­tar­la­rı; 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­min­den iti­ba­ren % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

c) İş ka­za­la­rı ile mes­lek has­ta­lık­la­rı si­gor­ta­sın­dan hak ka­za­nı­lan ge­lir­le­re esas gün­lük ka­zanç he­sa­bı­na gi­ren son tak­vim ayı 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci ya­rı­sı­na ait olan­la­ra bağ­la­na­cak ge­lir­ler, son tak­vim ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ge­lir tu­ta­rı % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir. Son tak­vim ayı 2007 yı­lı­nın ikin­ci ya­rı­sı­na ait olan­la­ra bağ­la­na­cak ge­lir­ler, son tak­vim ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ge­lir tu­ta­rı 2007 yı­lı­nın ilk al­tı ay­lık dö­ne­me gö­re Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nın­da ar­tı­rı­la­rak be­lir­le­nir. An­cak bun­la­ra 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­mi­ne ait ar­tış uy­gu­lan­maz.

d) Bağ­la­nan ge­lir ve/ve­ya ay­lık­lar ile te­la­fi edi­ci öde­me­le­rin ar­tı­rıl­ma­sın­da ve yu­ka­rı­da­ki (b) ve (c) bent­le­ri uy­gu­lan­mak su­re­tiy­le bağ­la­na­cak ge­lir ve/ve­ya ay­lık­la­rın ar­tı­rıl­ma­sın­da 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 38 in­ci mad­de­si hü­küm­le­ri; 2007 yı­lın­da malûllük ve­ya yaş­lı­lık ay­lı­ğı bağ­lan­ma­sı ta­le­bin­de bu­lu­nan si­gor­ta­lı­lar ile ölen si­gor­ta­lı­la­rın hak sa­hip­le­ri­nin 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 82 nci mad­de­si­ne gö­re 2007 yı­lı Ocak ayı iti­ba­rıy­la he­sap­la­nan ay­lık­la­rı için Ocak 2007 ile ay­lık baş­lan­gıç ta­ri­hi ara­sın­da Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı in­dek­si ar­tış oran­la­rı ile iş ka­za­la­rı ve mes­lek has­ta­lık­la­rı si­gor­ta­sın­dan hak ka­za­nı­lan ge­lir­le­re esas gün­lük ka­zanç he­sa­bı­na gi­ren son tak­vim ayı 2007 yı­lı­na ait olan­la­rın ge­lir­le­ri­nin ar­tı­rıl­ma­sın­da 506 sa­yı­lı Ka­nu­nun ek 44 ün­cü mad­de­si hü­küm­le­ri uy­gu­lan­maz ve bu fık­ra kap­sa­mı­na gi­ren­le­rin ge­lir ve/ve­ya ay­lık­la­rın­da 31/5/2006 ta­rih­li ve 5510 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re ay­rı­ca ar­tış ya­pıl­maz."

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Olum­lu gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul) - Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Açı­lan ip­tal da­va­la­rı so­nu­cun­da Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­ra­rıy­la, 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu­nun ba­zı mad­de­le­ri­nin yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı­na, ba­zı mad­de­le­rin ise ip­ta­li­ne ka­rar ve­ril­miş­tir. Yü­rür­lü­ğün dur­du­rul­ma­sı ve ip­tal ka­ra­rı­nın Res­mi Ga­ze­te­de ya­yım­lan­ma­sın­dan son­ra, ka­nu­ni boş­luk­la­rın ve ki­şi­le­rin hak ka­yıp­la­rı­nın mey­da­na ge­le­ce­ği dik­ka­te alı­na­rak, Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğü­nün 1/7/2007 ta­ri­hi­ne er­te­len­me­si­ne ih­ti­yaç du­yul­mak­ta­dır.

Bu çer­çe­ve­de;

Da­ha ön­ce­den sos­yal si­gor­ta­lar ku­ru­mun­dan ye­tim ay­lı­ğı bağ­lan­mış kız ço­cuk­la­rı­nın ye­tim ay­lı­ğı­na hak ka­zan­ma açı­sın­dan son­ra­dan ya­pı­lan de­ği­şik­lik­ler­den mu­af tu­tu­la­rak ay­lık­la­rı­nın ke­sil­me­me­si yö­nün­de­ki uy­gu­la­ma­ya 2007 yı­lın­da da de­vam olun­ma­sı,

2006 yı­lın­da SSK ve Bağ-Kur emek­li ay­lık­la­rı­na ya­pı­lan ar­tı­şın ay­nı yıl­da Dev­let me­mu­ru ay­lık­la­rı­na ya­pı­lan ar­tış­la­ra eşit­le­ne­rek, il­gi­li­le­re 2006 yı­lı­nın iki­nci al­tı ayı için fark öden­me­si,

Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mun­dan emek­li ay­lı­ğı alan­la­ra enf­las­yon ora­nı ye­ri­ne 2007 yı­lı­nın ilk al­tı ayı için % 5 ora­nın­da, ikin­ci al­tı ayı için ise 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­min­de ger­çek­le­şen enf­las­yon ora­nı ka­dar ar­tış ya­pıl­ma­sı,

amaç­lan­mış­tır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 2007 yı­lı Mer­ke­zi Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 30 un­cu mad­de­si­ne, (7) nu­ma­ra­la­rı fık­ra­dan son­ra gel­mek üze­re aşa­ğı­da­ki fık­ra­la­rın ek­len­me­si­ni ve ta­kip eden fık­ra­la­rın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                     Fa­ruk Çe­lik (Bur­sa) ve ar­ka­daş­la­rı

"(8) 1479 sa­yı­lı Es­naf ve Sa­natkârlar ve Di­ğer Ba­ğım­sız Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu Ka­nu­nu ile 2926 sa­yı­lı Ta­rım­da Ken­di Adı­na ve He­sa­bı­na Ça­lı­şan­lar Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­na gö­re;

a) Malûllük, yaş­lı­lık ve ölüm ay­lı­ğı alan­la­rın, 2006 yı­lı Ara­lık ayı öde­me dö­ne­min­de al­dık­la­rı ay­lık­la­rı 2007 yı­lı Ocak ayı öde­me dö­ne­min­den iti­ba­ren % 5 ora­nın­da, 2007 yı­lı Tem­muz ayı öde­me dö­ne­min­den ge­çer­li ol­mak üze­re de 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan açık­la­nan en son te­mel yıl­lı tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı ge­nel in­dek­sin­de­ki de­ği­şim ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

b) 2007 yı­lın­da bağ­la­na­cak ay­lık­lar, 2003 yı­lı Ara­lık ayın­da yü­rür­lük­te bu­lu­nan ge­lir tab­lo­su ve gös­ter­ge tu­tar­la­rı esas alı­na­rak he­sap­la­nır. Bu şe­kil­de he­sap­la­nan ay­lık, sı­ra­sıy­la 8/1/2003 ta­rih­li ve 4784 sa­yı­lı Ka­nu­nun 1 in­ci mad­de­si­ne, 22/1/2004 ta­rih­li ve 5073 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin (a) ben­di­ne, 30/12/2004 ta­rih­li ve 5282 sa­yı­lı Ka­nu­nun 2 nci mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na ve 8/2/2006 ta­rih­li ve 5454 sa­yı­lı Ka­nu­nun 3 ün­cü mad­de­si­nin (a) ben­di­ne gö­re ar­tı­rı­lır ve bu­lu­nan tu­tar, ay­rı­ca bu fık­ra­nın (a) ben­di ile bu mad­de­nin al­tın­cı fık­ra­sı­na gö­re ar­tı­rı­la­rak öde­nir.

2007 yı­lın­da, 1479 ve 2926 sa­yı­lı Ka­nun­lar kap­sa­mın­da­ki si­gor­ta­lı­lar­dan alı­na­cak prim­le­re esas olan ve 2006 yı­lı Ara­lık ayın­da yü­rür­lük­te bu­lu­nan ge­lir tab­lo­su ile kat­sa­yı sa­bit kal­mak kay­dıy­la gös­ter­ge tab­lo­su, 506 sa­yı­lı Ka­nu­na gö­re pri­me esas gün­lük ka­zanç alt sı­nı­rın­da 2006 yı­lı­na gö­re 2007 yı­lın­da mey­da­na ge­len ar­tış ora­nı ka­dar ar­tı­rı­la­rak uy­gu­la­nır.

1479 sa­yı­lı Ka­nu­nun 36 ncı mad­de­si­nin üçün­cü ve dör­dün­cü fık­ra­la­rı ile 50 nci mad­de­si­nin ikin­ci cüm­le­si hük­mü ve 2926 sa­yı­lı Ka­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı hük­mü 2007 yı­lı için uy­gu­lan­maz ve bu fık­ra kap­sa­mın­da sa­yı­lan­la­rın ay­lık­la­rın­da 31/5/2006 ta­rih­li ve 5510 sa­yı­lı Ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re ay­rı­ca ar­tış ya­pıl­maz."

"(9) 24/7/2003 ta­rih­li ve 4956 sa­yı­lı Ka­nu­nun 56 ncı mad­de­si­nin (d) ben­di ile ay­nı Ka­nu­nun ge­çi­ci 3 ün­cü mad­de­sin­de ge­çen "1/1/2005" iba­re­le­ri ve 22/1/2004 ta­rih­li ve 5073 sa­yı­lı Ka­nu­nun 17 nci mad­de­sin­de ge­çen "1/1/2005" iba­re­si "30/6/2007" şek­lin­de uy­gu­la­nır.

17/10/1983 ta­rih­li ve 2926 sa­yı­lı Ka­nu­na tâbi si­gor­ta­lı­lar­dan; 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­mi için, ay­nı Ka­nu­nun 33 ün­cü mad­de­si­ne gö­re be­lir­le­nen ge­lir ba­sa­mak­la­rın­dan ilk al­tı ba­sa­mak­ta bu­lu­nan­lar­dan al­tın­cı ba­sa­mak gös­ter­ge tu­ta­rı­nın, ye­di ve da­ha yu­ka­rı ba­sa­mak­lar­da bu­lu­nan­lar­dan ise bu­lun­duk­la­rı ba­sa­mak gös­ter­ge tu­ta­rı­nın % 20'si ora­nın­da sağ­lık si­gor­ta­sı pri­mi tah­sil edi­lir."

"(10) 16/5/2006 ta­rih­li ve 5502 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci ikin­ci mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da yer alan "yet­ki­le­ri Ku­rum Yö­ne­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan mül­ga ka­nun hü­küm­le­ri­ne gö­re kul­la­nı­lır." iba­re­le­ri, "yet­ki­le­ri Ku­rum Yö­ne­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan il­gi­li ka­nun­la­rın mül­ga hü­küm­le­ri­ne gö­re kul­la­nı­lır ve bu yet­ki­ler­den uy­gun gör­dük­le­ri­ni Baş­ka­na ve­ya il­gi­li bi­rim­le­re dev­re­de­bi­lir."

"(11) 8/6/1949 ta­rih­li ve 5434 sa­yı­lı Ka­nu­nun 14 ün­cü mad­de­si­nin (f) ben­din­de ge­çen "% 4'ü" iba­re­si, "% 5'i" şek­lin­de uy­gu­la­nır.

BAŞ­KAN - Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Uy­gun gö­rüş­le tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN - Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MA­Lİ­YE BA­KA­NI KE­MAL UNA­KI­TAN (İs­tan­bul)- Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğü er­te­len­miş ol­du­ğun­dan;

Bağ-Kur'dan emek­li ay­lı­ğı alan­la­ra enf­las­yon ora­nı ye­ri­ne 2007 yı­lı­nın ilk al­tı ayı için % 5 ora­nın­da, ikin­ci al­tı ay için ise 2007 yı­lı­nın bi­rin­ci al­tı ay­lık dö­ne­min­de ger­çek­le­şen enf­las­yon ora­nı ka­dar ar­tış ya­pıl­ma­sı,

5510 sa­yı­lı Ka­nun yü­rür­lü­ğe gi­rin­ce­ye ka­dar ta­rım si­gor­ta­lı­la­rın­dan alı­na­cak prim ve bağ­la­na­cak ay­lık­la­rın he­sa­bın­da mev­cut uy­gu­la­ma­ya de­vam olun­ma­sı,

Da­ha ön­ce SSK, Bağ-Kur ve Emek­li San­dı­ğı yö­ne­tim ku­rul­la­rı­nın yet­ki­le­ri kap­sa­mı­na gi­ren bü­tün iş­le­rin ye­ni yö­ne­tim ku­ru­lu­na gel­me­si, iş­le­rin ge­re­ğin­den uzun sü­re­de so­nuç­lan­ma­sı­na ne­den ol­du­ğun­dan, yö­ne­tim ku­ru­lu­nun gö­rev ve yet­ki­le­rin­den uy­gun gör­dük­le­ri­ni Ku­rum baş­ka­nı­na ve­ya il­gi­li bi­ri­me dev­ret­me­si­ne imkân sağ­lan­ma­sı,

Emek­li San­dı­ğı Ka­nu­nu'nda va­zi­fe ma­lul­lü­ğü ay­lık­la­rı­nın fi­nans­ma­nı ama­cıy­la dü­zen­len­miş olan ora­nın ye­ter­siz kal­dı­ğı dik­ka­te alı­na­rak, bu ora­nın % 4'ten % 5'e yük­sel­til­me­si,

amaç­lan­mak­ta­dır.

BAŞ­KAN - Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, bir söz ta­le­bi­niz var; bu­yu­run.

PLAN VE BÜT­ÇE KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN VE­Kİ­Lİ MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) - Sa­yın Baş­ka­nım, gö­rüş­tü­ğü­müz mad­de­nin 6'ncı ben­di­nin ba­şın­da­ki "5434 sa­yı­lı Ka­nun"un ba­şı­na "8/6/1949 ta­rih­li ve" iba­re­si­nin gel­me­si ge­re­ki­yor.

Arz edi­yo­rum.

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum. Not alın­mış­tır Sa­yın Baş­kan.

Ka­bul edi­len öner­ge­ler ve dü­zelt­me doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

31'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rür­lük

MAD­DE 31- (1) Bu Ka­nun 1/1/2007 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na söz is­te­yen Ke­mal Sağ, Ada­na Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sağ. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Sağ, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu da söz is­te­di­ği için, sa­de­ce Gru­bu­nuz adı­na söz ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ya­sa Ta­sa­rı­sı üze­ri­ne, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Söz­le­ri­me baş­lar­ken, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu ara­da otuz üç yıl ön­ce rah­met­li olan İkin­ci Cum­hur­baş­ka­nı­mız ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin İkin­ci Ge­nel Baş­ka­nı­nı da rah­met­le anı­yor, ay­nı za­man­da Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ali Din­çer'e de bu­ra­dan acil şi­fa­lar di­li­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir büt­çe ma­ra­to­nu­nun da­ha so­nu­na gel­dik. Yo­ğun bir prog­ram çer­çe­ve­sin­de gö­rüş­tü­ğü­müz 2007 yı­lı büt­çe­si, bu Par­la­men­to­nun yap­tı­ğı son büt­çe ve sa­nı­rım ki AKP'nin yap­tı­ğı son büt­çe ol­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AKP İk­ti­da­rı dö­ne­min­de ya­pı­lan büt­çe­ler, top­lu­mun so­run­la­rı­na ge­re­ken çö­zü­mü üre­te­me­miş­tir. Ya­pı­lan büt­çe­ler AB ve IMF göl­ge­le­ri al­tın­da ya­pıl­mış, top­lu­mu mem­nun et­mek­ten zi­ya­de AB ve IMF'yi mem­nun et­me­ye yö­ne­lik ol­muş­tur. Açık­ça­sı, AKP İk­ti­da­rı, AB ve IMF gü­dü­mün­den kur­tu­la­ma­mış­tır. "IMF'yi bu ül­ke­den ko­va­ca­ğız.", "AB ka­de­ri­miz ola­maz." di­yen AKP bu şe­kil­de va­tan­daş­tan oy al­mış, ik­ti­dar ol­muş, ama ne ya­zık ki AB ve IMF'nin bo­yun­du­ru­ğu al­tı­na gir­miş­tir. Sa­de­ce büt­çe ya­sa­sı mı de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Par­la­men­to dö­ne­min­de çı­ka­rı­lan ya­sa­lar, ne­re­dey­se ta­ma­men AB'nin ve IMF'nin is­te­ği doğ­rul­tu­sun­da çık­mış­tır. Çı­ka­rı­lan ya­sa­lar top­lum­da kan uyuş­maz­lı­ğı ya­rat­mış­tır. Ana­ya­sa'mı­za ay­kı­rı ola­rak çı­ka­rı­lan ya­sa­la­rın bü­yük bir bö­lü­mü, ya Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nın­ca ve­to edil­miş ya da Ana­ya­sa'ya ay­kı­rı ol­du­ğu için Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ta­ra­fın­dan Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­de ip­tal da­va­sı açı­la­rak ip­tal et­ti­ril­miş­tir.

Bu şe­kil­de ge­çen bir Par­la­men­to dö­ne­min­de, AKP İk­ti­da­rı­nın ba­şa­rı­lı ol­du­ğu­nu söy­le­ye­me­yiz. Ne­den? Ba­kın, siz­le­re bir­kaç ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum. Ka­ra­rı siz ve­rin. Me­se­la, eko­no­mi­de önem­li bir gös­ter­ge olan ka­pa­nan şir­ket­le­rin açı­lan şir­ket­le­re ora­nı­na ba­kıl­dı­ğın­da, 2002 yı­lın­da yüz­de 12 olan bu oran, 2005 yı­lın­da yüz­de 19'a ulaş­mış­tır, 2006'da yi­ne ay­nı dü­zey­de ger­çek­leş­miş­tir. Bu du­rum bi­le, eko­no­mi­de ba­şa­rı­lı ol­du­ğu sa­vu­nu­lan bir ik­ti­dar dö­ne­mi­nin söy­lem­le­riy­le pi­ya­sa­da­ki ger­çek­le­rin ça­kış­ma­dı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir.

Bir baş­ka ör­nek, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, tü­ke­ti­ci kre­di­si ve kre­di kar­tı kul­la­nı­mın­da­ki gös­ter­ge­ler­dir. 2002 yı­lı so­nun­da ki­şi ba­şı 64 do­lar olan tü­ke­ti­ci kre­di­si ve kre­di kar­tı bor­cu, 2006 yıl so­nun­da yüz­de 846 ar­ta­rak 603 do­la­ra çık­mış­tır. Kre­di kart­la­rın­da yüz­de 377 ora­nın­da ar­tış var­ken, tü­ke­ti­ci kre­di­le­rin­de bu ar­tış ora­nı 1.697 ol­muş­tur. Ya­ni dört yıl­da tü­ke­ti­ci kre­di­le­ri 17 kat art­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AKP İk­ti­da­rı­nın ba­şa­rı­sız­lı­ğı­nı gös­te­ren çok önem­li bir baş­ka gös­ter­ge de ti­ca­ri kre­di­le­rin du­ru­mu­dur. Ti­ca­ri kre­di kul­la­nım­la­rın­da da ya­şa­nan ge­liş­me­le­re pa­ra­lel ola­rak pro­tes­to edi­len se­net­le­rin mik­ta­rın­da AKP dö­ne­min­de tam bir sıç­ra­ma ya­şan­mış­tır. Özel­lik­le, son iki yıl­lık dö­nem­de­ki ar­tış­lar dik­kat çe­ki­ci­dir. 2002'de 793 mil­yon YTL olan pro­tes­to­lu se­net­le­rin tu­ta­rı, 2006 so­nun­da 4 ka­tı ar­ta­rak, 2 mil­yar 794 mil­yon YTL ol­muş­tur.

Sa­de­ce bu re­sim bi­le bi­ze, eko­no­mi­de inan­dı­rıl­ma­ya ça­lı­şan eko­no­mik ya­pı­nın dı­şın­da bir fark­lı res­min ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir. Va­tan­daş­lar ve şir­ket­le­rin bir kıs­mı, eko­no­mi­nin gün­lük iş­le­yi­şi için­de bir­bir­le­ri­ne ve ban­ka­la­ra kar­şı olan yü­küm­lü­lük­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­mez hâle gel­miş­ler­dir. Eko­no­mi bu an­lam­da hız­la bı­çak sır­tı bir den­ge­ye doğ­ru git­mek­te­dir. Eko­no­mi, ya­pı­la­cak ha­ta­la­rın tüm sis­te­mi et­ki­le­yen so­nuç­lar do­ğu­ra­bi­le­ce­ği bir nok­ta­ya çe­kil­miş­tir. Pro­tes­to edi­len se­net­ler, ay­lık baz­da 2002 yı­lın­da 67 mil­yon YTL iken, 2006 yı­lın­da, ya­ni dört yıl­da 5 ka­tı ar­ta­rak 310 mil­yon YTL'ye çık­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, say­mak­la bit­mez AKP'nin ba­şa­rı­sız­lık­la­rı. İs­ter­se­niz, şim­di bir de ül­ke­nin borç sto­ku­na ba­ka­lım, du­rum na­sıl di­ye. AKP dö­ne­min­de iç borç­ta­ki net de­ğiş­me top­la­mı, son 1970 ve 2002 yıl­la­rı ara­sın­da­ki otuz iki yıl­lık dö­nem­de­ki ar­tış dü­ze­yi­nin çok üze­rin­de ger­çek­leş­miş­tir. Otuz iki yıl­da ka­mu iç borç sto­ku top­la­mı 90,1 mil­yar do­lar ar­tar­ken, 2003-2005 dö­ne­min­de, ya­ni üç yıl­lık AKP İk­ti­da­rın­da 90,7 mil­yar do­lar art­mış­tır. Bu mu ba­şa­rı de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Haa, AKP ola­rak di­ğer hükûmet­le­rin otuz iki yıl­da yap­tı­ğı borç­lan­ma­yı biz üç yıl­da ya­pı­yo­ruz di­yor­sa­nız, si­ze söy­le­ye­cek bir sö­zü­müz ola­maz.

AKP'nin dört yıl­lık ik­ti­da­rın­da top­lam borç­lar 200 mil­yar do­lar­dan 400 mil­yar do­la­ra tır­man­mış. Ya­ni, el­li yıl­lık cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de ya­pı­lan borç ka­dar AKP dev­le­ti dört yıl­da borç­lan­dır­mış, top­lam ka­mu bor­cu iki­ye kat­lan­mış­tır. Bu mu ba­şa­rı? Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız dün­kü ko­nuş­ma­sın­da 15 mil­yar do­lar ya­ban­cı ser­ma­ye gi­ri­şin­den söz et­ti, ama, ül­ke­yi her an bir kri­ze so­ka­cak olan 65 mil­yar do­lar­lık sı­cak pa­ra gi­ri­şin­den hiç bah­set­me­di ve ne ga­rip­tir ki, Türk­ler­den yüz­de 10 ora­nın­da sto­paj ke­si­lir­ken, ya­ban­cı­la­rın sto­paj ora­nı sı­fır­lan­dı.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AKP hükûmet­le­ri­nin açık­la­mış ol­du­ğu eko­no­mik prog­ram­lar­da, en faz­la re­viz­yon yap­tı­ğı ve­ya yap­mak zo­run­da kal­dı­ğı ko­nu­la­rın ba­şın­da ca­ri iş­lem­ler he­de­fi gel­mek­te­dir. 2003-2005 dö­ne­min­de bu he­def, top­lam yüz­de 117 ora­nın­da sap­mış­tır. Bu ra­kam­lar, AKP İk­ti­da­rı­nın dört yıl­lık Hükûmet dö­ne­min­de ge­rek dış ti­ca­ret açı­ğı ge­rek­se ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­na yö­ne­lik ola­rak so­mut po­li­ti­ka ge­liş­tir­me ve uy­gu­la­ma ba­şa­rı­sı­nı gös­te­re­me­di­ği­ni ifa­de et­mek­te­dir. 2002 yı­lı so­nun­da 1,5 mil­yar do­lar olan ca­ri açık, 2006 yı­lı so­nun­da tam 22 kat ar­ta­rak 34 mil­yar do­lar ola­cak­tır, ya­ni bir­kaç gün son­ra. Bu dü­zey­de­ki bir ar­tış ve dı­şa ba­ğım­lı­lık, cum­hu­ri­ye­tin ila­nın­dan bu­gü­ne ka­dar hiç­bir ik­ti­dar dö­ne­min­de ya­şan­ma­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AKP İk­ti­da­rı­nın söz ver­di­ği hâlde ön­le­ye­me­di­ği bir baş­ka hu­sus, ko­nut ki­ra­la­rın­da­ki ar­tış­tır. Ko­nut ki­ra­la­rın­da­ki ar­tış, bir yan­dan fi­yat­lar ge­nel se­vi­ye­sin­de­ki ar­tış­la­rın önem­li bir ne­de­niy­ken, di­ğer yan­dan, üc­ret­li­le­rin sa­tın al­ma gü­cü­nü azal­tan bir et­kin ola­rak kar­şı­mı­za çık­mak­ta­dır. Ger­çek­le­ri yan­sıt­tı­ğı şüp­he­li olan resmî TÜ­İK ve­ri­le­ri­ne gö­re, ko­nut ki­ra­la­rı 2002 yı­lı­na gö­re, 2005 yı­lın­da yüz­de 76, 2006 so­nun­da yüz­de 108 ora­nın­da ar­tış gös­ter­miş­tir. Bu büt­çey­le, me­mur ma­aş­la­rı ar­tış ora­nı yüz­de 5 ola­cak, ki­ra ar­tış ora­nı ise yüz­de 110! Son­ra dö­nüp di­ye­cek­si­niz ki: "Biz, me­mu­ru enf­las­yo­na ez­dir­me­dik."

Hiç otu­rup, ka­mu ça­lı­şan­la­rıy­la soh­bet et­ti­niz mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Ay so­nu­nu na­sıl ge­ti­re­bil­dik­le­ri­ni sor­du­nuz mu on­la­ra? Ta­bii ki ce­sa­ret edip so­ra­maz­sı­nız. Keş­ke sor­sa­nız da, bir ce­va­bı­nı al­sa­nız; keş­ke sor­sa­nız da, Pan­do­ra'nın ku­tu­su bir açıl­sa. Siz ce­sa­ret edip so­ra­mı­yor­su­nuz, ama, on­lar bu­nun ce­va­bı­nı si­ze ver­mek için sa­bır­sız­la­nı­yor­lar. Me­mu­run ce­va­bı­nı öğ­ren­me­niz için, şu­nun şu­ra­sın­da en faz­la on ay kal­dı de­ğer­li ar­ka­daş­lar. AKP İk­ti­da­rı­nın ba­şa­rı­sız ol­du­ğu bir baş­ka ko­nu ise ma­li­ye po­li­ti­ka­la­rın­da­ki uy­gu­la­ma­lar ol­muş­tur. Ma­li­ye teş­ki­la­tı, ge­lir ve di­ğer­le­ri ol­mak üze­re ön­ce iki­ye bö­lün­müş­tür. Ge­lir İda­re­si Baş­kan­lı­ğı uy­gu­la­ma­sıy­la taş­ra teş­ki­la­tın­da bu­gü­ne ka­dar ya­şa­nan uyum ve ahenk bo­zul­muş­tur. Özel­lik­le taş­ra teş­ki­la­tın­da ya­ra­tı­lan çift baş­lı­lık hem ma­li­ye ça­lı­şan­la­rı hem de va­tan­daş­lar ara­sın­da hu­zur­suz­luk ya­rat­mış ve yö­ne­tim­de is­tik­rar bo­zul­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ma­li­ye teş­ki­la­tı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı­nın ka­yıt dı­şın­da bu­lu­nan eko­no­mi­yi ka­yıt al­tı­na alın­ma­sı­na da bir kat­kı­sı ma­ale­sef ol­ma­mış­tır. Ver­gi ge­lir­le­rin­de bir ar­tış ol­ma­mış, tah­si­lat ora­nı ön­ce­ki yıl­lar se­vi­ye­sin­de kal­mış­tır. Do­lay­lı ver­gi­le­rin ver­gi ge­lir­le­ri içe­ri­sin­de­ki ora­nı art­mış, do­lay­sız ver­gi­le­rin ora­nı azal­mış­tır. Çe­şit­li ne­den­ler­le ge­ti­ri­len ge­çi­ci ver­gi­ler, ma­ale­sef, ama­cı dı­şı­na çı­kı­la­rak da­imi ver­gi hâli­ne ge­ti­ril­miş­tir. Bu ara­da, be­yan yo­luy­la tah­sil edi­len ver­gi­ler­de ye­ni bir usul ge­ti­ril­miş, çe­şit­li yol­lar­dan mü­kel­lef­ler­den be­yan­la­rı­nı ar­tır­ma­la­rı is­ten­miş, bir ne­vi teh­dit­le be­yan­la­rı ar­tı­rıl­mış­tır. Bu du­rum, ilk kez AKP dö­ne­min­de uy­gu­lan­mış olup, herhâlde, ma­li­ye li­te­ra­tü­rün­de zor­la be­yan usu­lü di­ye ge­çe­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AKP dö­ne­min­de, ami­ya­ne ta­bir­le, kü­mes­te­ki kaz­lar her za­man­kin­den da­ha faz­la yo­lu­nur­ken, dı­şa­rı­da­ki kaz­lar bu du­ru­ma kıs kıs gül­me­ye de­vam et­miş­ler­dir. Bu Hükûmet bir ta­raf­tan ku­rum­lar ver­gi­si ora­nı­nı yüz­de 20'ye dü­şür­düm di­ye övü­nür­ken, öte yan­dan se­lek­tif bir teş­vik mo­de­li olan ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni kal­dı­ra­rak ya­tı­rım­cı­ya ağır bir dar­be in­dir­miş­tir. Ken­di­si ya­tı­rım yap­ma­yan Hükûmet özel sek­tör ya­tı­rım­la­rı­nın da önü­nü kes­miş­tir.

Sa­yın Ba­kan VE­DOK Pro­je­si'nden bah­se­di­yor, ver­gi da­ire­le­rin­de­ki kuy­ruk­la­rın kal­dı­rıl­ma­sın­dan bah­se­di­yor. Ha­tır­lat­mak is­te­rim ki, VE­DOK Pro­je­si AKP ön­ce­si bir pro­je­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Sağ.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - VE­DOK Pro­je­si AKP ön­ce­si bir pro­je­dir ve kuy­ruk­lar da AKP ön­ce­sin­de kalk­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz pa­ra­dan açıl­mış­ken, is­ter­se­niz, ge­lin, bir de şu TL ve YTL me­se­le­si­ne ba­ka­lım. Pa­ra­dan al­tı sı­fır atı­lır­ken bir yıl son­ra tek­rar TL'ye dö­nü­le­ce­ği­ni söy­le­miş­ti­niz, ama, ara­dan üç yıl geç­ti, hâlâ TL'den bi­le bah­set­mi­yor­su­nuz. Yok­sa, Türk li­ra­sın­dan vaz mı geç­ti­niz?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir baş­ka ko­nu da, üc­ret­ler­de­ki den­ge­siz­lik ve bu­nun ya­rat­tı­ğı ada­let­siz­lik­tir. AKP dö­ne­min­de ka­mu ça­lı­şan­la­rı ara­sın­da­ki üc­ret den­ge­siz­li­ği gi­de­ri­le­me­miş, ak­si­ne art­mış­tır. Ay­nı un­va­na sa­hip ka­mu gö­rev­li­si­ne ku­rum­dan ku­ru­ma fark­lı üc­ret öden­mek­te­dir. Bu, cid­di bir so­run­dur ve mut­la­ka gi­de­ril­me­li­dir. Ama, bu­gü­ne ka­dar dü­zelt­mek şöy­le dur­sun her ge­çen gün den­ge ve ada­let da­ha da bo­zul­mak­ta­dır.

Bu Hükûme­tin bir baş­ka özel­li­ği de, emek­li ma­aş­la­rın­dan ke­sin­ti ya­pan ilk Hükûmet ol­ma­sı­dır. AKP yö­ne­ti­mi­nin per­so­nel po­li­ti­ka­sı­na iliş­kin bir sap­ta­ma­yı be­lir­te­rek söz­le­ri­mi ta­mam­lı­yo­rum.

Bu Hükûmet, ka­mu per­so­nel alı­mın­da söz­leş­me­li ve ge­çi­ci per­so­nel alı­mı­nı ter­cih et­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür ede­rim.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Bağ­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Şah­sı­nız adı­na da sö­zü­nüz var za­ten.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Onu bı­ra­kı­yo­rum.

BAŞ­KAN - Kul­lan­ma­ya­cak mı­sı­nız?

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bir cüm­le söy­le­ye­yim.

BAŞ­KAN - Sa­yın Sağ, ek sü­re­ni­zi de ver­dim.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.33

 

 

ON DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.49

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir), Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 42'nci Bir­le­şi­mi'nin On Dör­dün­cü Otu­ru­mu'nu açı­yo­rum.

1269 sı­ra sa­yı­lı Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 31'in­ci mad­de­si üze­rin­de söz alan Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan'a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 31'in­ci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ve­si­ley­le he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yak­la­şık otuz sa­at­tir, yü­ce Mec­lis, bu­ra­da, 2007 yı­lı­nın büt­çe­si­ni son ola­rak gö­rüş­mek­te­dir. Ma­ale­sef, şu ana ka­dar bir ne­ti­ce­ye ula­şa­ma­dık. Ta­bii ki, bu­nun ne­den­le­ri var­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce­lik­le bir anek­do­tu siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum: Ba­kı­nız, 1 Ka­sım ge­ce­si, Ab­bas Güç­lü'nün Genç Ba­kış Prog­ra­mı'nda, Sa­yın Dev­let Ba­ka­nı Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dül­la­tif Şe­ner prog­ra­ma ka­tı­lı­yor. Prog­ram­dan ön­ce va­tan­daş­lar­la ya­pı­lan rö­por­taj gös­te­ri­li­yor, "Eko­no­mi­nin du­ru­mu na­sıl­dır?" di­ye so­ru­lu­yor. Ce­vap ve­ren va­tan­daş­la­rın yüz­de 90'ı "eko­no­mi kö­tü­ye gi­di­yor" di­yor.

Sa­yın Ab­dül­la­tif Şe­ner di­yor ki: "Bu iş­te bir ta­raf­gir­lik var. Bu rö­por­taj­lar se­çil­miş­tir." Bu­nun üze­ri­ne, Ab­bas Güç­lü -İz­zet Bay­sal Üni­ver­si­te­sin­de bu prog­ram ya­pı­lı­yor. 1 Ka­sım ge­ce­si- öğ­ren­ci­le­re so­ru­yor ve öğ­ren­ci­le­rin ka­hir ek­se­ri­ye­ti "eko­no­mi kö­tü­ye gi­di­yor" di­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Bun­lar, bi­zim genç­le­ri­mi­zin, ih­ti­yar­la­rı­mı­zın, or­ta yaş­lı­la­rı­mı­zın gö­rüş­le­ri.

Bir anek­dot da ben ken­di ilim­den an­lat­mak is­ti­yo­rum. Ge­çen­de bir hem­şeh­rim be­ni ara­dı ve "Sa­yın Ve­ki­lim, kah­ve­de otu­ru­yor­duk. 33 ki­şiy­dik. Ben say­dım. An­ke­tör­ler içe­ri gir­di. Bu an­ke­tör­ler 'kim­le­re oy ve­rir­si­niz' ve bir­ta­kım te­fer­ru­at­lı so­ru­lar… Sa­de­ce han­gi par­ti­ye oy çı­kar­la il­gi­len­dim." 33 ki­şi­den 3 ki­şi­nin AK Par­ti­ye oy ver­di­ği­ni, 10 ki­şi­nin ta­raf­sız ol­du­ğu­nu, ya­ni he­nüz oyu­nun ren­gi­ni be­lir­le­me­di­ği­ni, di­ğer ka­lan­la­rın da par­ti­ler ara­sın­da bö­lüş­tü­rül­dü­ğü­nü, söy­le­di.

BAŞ­KAN - Sa­yın Öz­do­ğan, is­ter­se­niz bi­raz da büt­çey­le il­gi­li ko­nu­şur­sa­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - He­men büt­çe­ye ge­çi­yo­rum. Büt­çe­yi an­lat­mak için bun­la­rı ör­nek ve­ri­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) - Büt­çey­le bağ­lan­tı­lı… Hal­kın duy­gu­la­rı…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar, öy­le ha­yalî bir­ta­kım an­ket­ler­le, AK Par­ti­nin oy ora­nı şu­dur bu­dur… Mil­let bu­na inan­mı­yor. Mil­le­tin al­dır­dı­ğı da yok.

Ba­kın, bu­gün ga­ze­te­le­ri oku­du­ğu­muz za­man, ga­ze­te­ler de çok bir acı ha­ber önü­mü­ze ser­miş du­rum­da­dır. Kre­di kar­tı mağ­dur­la­rı­nın ye­ni bir cen­de­re­nin pen­çe­si­ne tu­tuş­tuk­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. Ne­dir bun­lar? Pa­ra­sız ka­lı­yor­lar ve bir kı­sım alış­ve­riş mer­kez­le­ri­ne gi­de­rek, me­se­la, 1.000 YTL'lik bir öde­me ya­pı­yor­lar ve bu­nun kar­şı­lı­ğın­da 700 YTL, 600 YTL alı­yor­lar, 800 YTL alı­yor­lar. Bu çok va­him bir du­rum­dur. Bu­nun el­bet­te ki se­bep­le­ri var de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Yak­la­şık bir ay ön­ce ya­pı­lan in­ce­le­me­de aç­lık sı­nı­rı 605 YTL ola­rak be­lir­len­miş­tir, aç­lık sı­nı­rı; yok­sul­luk sı­nı­rı da 1.971 YTL ola­rak be­lir­len­miş­tir. Şim­di, me­mur­la­rı­mı­zın ka­hir ek­se­ri­ye­ti ne ka­dar alı­yor? 700-800. De­mek ki, yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şı­yor­lar. Ta­bii ki, gi­dip bir kı­sım alış­ve­riş mer­kez­le­rin­de­ki za­lim in­san­la­ra yem ola­cak­lar­dır. Ya­ni, bir ata­sö­zü­müz var­dır: De­ni­ze dü­şen yı­la­na sa­rı­lır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu çok va­him bir du­rum­dur. Dün de söy­le­dik, her za­man da söy­lü­yo­ruz. AK Par­ti...

AH­MET RI­ZA ACAR (Ay­dın) - Ce­bin­de ne var, ce­bin­de?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sen zen­gin adam­sın, se­nin kar­nın şiş, yok­sul­la­rın der­din­den an­la­maz­sın Ay­dın Mil­let­ve­ki­li, sen ne an­lar­sın? Aç ol­man la­zım ki, an­la­ya­sın. Aç ol­man la­zım, aç, aç ol­man la­zım. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Yok­sul­la­rın, aç­la­rın der­din­den an­la­ma­yan­lar za­lim­ler­dir. Bu­nu böy­le­ce söy­le­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) - On­lar dü­zü bu­la­mı­yor­lar, dü­zü!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Şim­di, yok­sul­la­rın, va­roş­lar­da­ki in­san­la­rın oy­la­rı­nı, maz­lum­la­rın, mağ­dur­la­rın oy­la­rı­nı ala­rak ik­ti­dar ol­du AK Par­ti; fa­kat, gel­di­ği nok­ta iti­ba­rıy­la, AK Par­ti, ma­ale­sef, zen­gin­le­rin, pat­ron­la­rın tu­za­ğı­na düş­müş du­rum­da­dır. Bu­gün AK Par­ti Hükûme­tin­den kim­ler ya­rar­la­nı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Ba­kın, ben si­ze söy­le­ye­yim -bun­lar­la mü­ca­de­le ede­ce­ği­ni söy­le­ye­rek gel­di- ba­kın, bu­gün iş alan­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ho­var­da iş adam­la­rı, al­ko­lik iş adam­la­rı, millî ve ma­ne­vi de­ğer­le­re düş­man iş adam­la­rı, bu­gün AK Par­ti­nin et­ra­fın­da ve ma­lı bun­lar gö­tür­mek­te­dir­ler. Maz­lum ve mağ­dur­lar, ta­ma­men, iyi­ce pe­ri­şan ol­muş du­rum­da­dır­lar. Her­kes, bü­tün ke­sim­ler pe­ri­şan. Şim­di, köy­lü­le­ri­miz, çift­çi­le­ri­miz pe­ri­şan de­ğil mi ar­ka­daş­lar? Ya­ni, gir­di fi­yat­la­rı AK Par­ti Hükûme­ti za­ma­nın­da iyi­ce yük­sel­di, fa­kat, ürün­le­ri iyi­ce düş­müş du­rum­da­dır ve do­la­yı­sıy­la, şe­hir­le­re göç et­mek­te­dir­ler çift­çi­le­ri­miz, köy­lü­le­ri­miz ve şe­hir­ler­de bun­la­rın ço­cuk­la­rı çe­te­le­rin tu­za­ğı­na dü­şe­rek mah­vu pe­ri­şan ol­mak­ta­dır­lar. Es­na­fı­mı­zın du­ru­mu iyi mi­dir? Çek­le­ri­ni, se­net­le­ri öde­ye­mi­yor­lar. AK Par­ti Hükûme­ti za­ma­nın­da öden­me­yen çek, se­net sa­yı­sı iyi­ce yük­sel­miş­tir. Me­mur­la­rı­mı­zın du­ru­mu iyi mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar? El­bet­te ki iyi de­ğil. İyi ol­say­dı, bir kı­sım za­lim iş mer­ke­zi sa­hip­le­ri­nin tu­za­ğı­na dü­şüp, gö­tü­rüp 1.000 YTL'lik kre­di kar­tı­nı kul­la­nıp, kar­şı­lı­ğın­da 700, 600, 800 YTL ala­bi­lir­ler miy­di? İş­te, bü­tün bu tab­lo­lar AK Par­ti­nin yö­net­ti­ği du­ru­mu gös­ter­mek­te­dir­ler.

Ya­ni, bir has­ta­nın ba­şın­da, has­ta öle­cek ne­re­dey­se, şim­di, ge­li­yor bi­ri­si, di­yor ki: "Du­ru­mu­nuz iyi­dir ma­şal­lah. İn­şal­lah, iyi­sin, çok ya­kın­da iyi­le­şe­cek­sin." İş­te, AK Par­ti Hükûme­ti de, Sa­yın Baş­ba­kan da, sü­rek­li, mil­le­te "çok ya­kın­da du­ru­mu­nuz iyi ola­cak­tır…" Ya­hu, bu acı­yı, ıs­tı­ra­bı çe­ken bu mil­let­tir. Has­ta na­sıl ki ıs­tı­ra­bı­nı çe­ki­yor­sa, mil­let de, yok­sul­lar da aç­lı­ğın, pe­ri­şan­lı­ğın pen­çe­sin­de bu ıs­tı­ra­bı çek­mek­te­dir­ler. Öy­le, ma­sal an­lat­mak­la eko­no­mi iyi­leş­mez de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Eğer ma­sal an­lat­mak­la in­san­la­rın kar­nı doy­say­dı, hükûmet­le­rin de, her­ke­sin de işi ko­lay­laş­mış olur­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim in­sa­nı­mız millî ve ma­ne­vi de­ğer­le­ri­ne düş­kün­dür. Ha­ki­ka­ten, bu dü­şün­ce­le­ri se­be­biy­le AK Par­ti­yi hükûmet yap­tı. Fa­kat, gel­di­ği nok­ta iti­ba­rıy­la, AK Par­ti­nin, az ön­ce de­di­ğim gi­bi, ho­var­da iş adam­la­rı, al­ko­lik iş adam­la­rı ve millî de­ğer düş­ma­nı iş adam­la­rı et­ra­fı­nı sar­dı ve do­la­yı­sıy­la, AK Par­ti­yi yö­ne­ten­ler de dün­ye­vi­leş­ti de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu bi­zim mil­le­ti­mi­zin gö­zün­den kaç­mı­yor.

Dün bu­ra­da Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı ko­nu­şu­yor. Ben te­le­viz­yon­dan iz­le­dim o ko­nuş­ma­sı­nı, bir kı­sım ver­gi­le­rin dü­şü­rül­me­siy­le ala­ka­lı ola­rak di­yor ki: "İn­dir­dik mi bin­dir­dik mi?" Bu­nu bir­kaç de­fa da söy­le­di. Bil­mi­yo­rum, mil­let de bil­mi­yor, in­dir­di­niz mi bin­dir­di­niz mi? Ama, mil­le­tin bil­di­ği, be­nim de bil­di­ğim bir şey var ar­ka­daş­lar: Mil­let 4 Ka­sım 2007'de müh­rü, o se­çim müh­rü­nü eli­ne ala­cak, sa­bah­tan ak­şa­ma ka­dar per­de­nin ar­ka­sı­na ge­çe­cek, si­ze bin­dir­dik­çe bin­di­re­cek. Bu­nu bi­li­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) - Müh­rü ne­re­ye vu­ra­cak?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Bun­dan hiç en­di­şe­niz ol­ma­sın. Mil­le­ti­miz bin­di­re­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, mil­le­ti­miz bu­nu yap­ma­sı­nı bi­lir. Ba­kın, geç­miş ik­ti­dar­lar­dan ör­nek alın. Ha­yal­ler­le bir da­ha ik­ti­dar ola­ma­ya­ca­ğı­nı­zı bi­lin. Tat­lı ha­yal­ler so­nun­da si­zi has­ta eder. 4 Ka­sım­dan son­ra has­ta ola­bi­lir­si­niz. Sağ­lı­ğı­nı­za dik­kat edin di­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.Ya­ni, ne­dir? Ger­çek­ten, Türk­çe­miz­de çok gü­zel ata­söz­le­ri var­dır. "Aç ta­vuk rü­ya­sın­da da­rı gö­rür." Üzül­me­yin… Üzül­me­yin… Ho­cam siz üzül­me­yin.

Ar­ka­daş­lar, Ana­va­tan Par­ti­si ik­ti­dar ol­duk­tan son­ra ta­bii ki, mil­le­ti­miz, par­don, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nu kur­duk­tan son­ra, si­zi mil­le­ti­mi­ze iyi ta­nıt­tı. Si­zi mil­le­ti­mi­ze iyi ta­nıt­tı. İn­şal­lah çok ümit edi­yo­ruz, 4 Ka­sım­da ik­ti­dar­dan ine­cek­si­niz.

Ana­va­tan Par­ti­si ne yap­mış­tır: Üs­tat Ne­cip Fa­zıl'ın bir bey­ti­ni oku­mak is­ti­yo­rum, si­zi mil­le­te ta­nıt­mak açı­sın­dan. Ne di­yor? Şu­nu söy­lü­yor: "Sur­da bir ge­dik aç­tık mu­kad­des mi mu­kad­des/ey kah­pe rüzgâr ne yön­den eser­sen es." Mil­let si­zi ta­nı­dı ar­tık, in­şal­lah ge­le­cek ik­ti­dar mil­le­ti­mi­zin yü­zü­nü gül­dü­re­cek­tir. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Ke­mal Sağ, Ada­na Mil­let­ve­ki­li.

KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ko­nuş­ma­ma, kal­dı­ğım yer­den de­vam et­mek is­ti­yo­rum iz­ni­niz­le. 31'in­ci mad­de­de, şah­sım adı­na ko­nuş­ma­ma de­vam edi­yo­rum.

"Bu Hükûme­tin bir baş­ka özel­li­ği de emek­li maa­şın­dan ke­sin­ti ya­pan ilk Hükûmet ol­ma özel­li­ği var." de­miş­tim. AKP yö­ne­ti­mi­nin per­so­nel po­li­ti­ka­sı­na iliş­kin bir sap­ta­ma­sı­nı da be­lir­te­rek söz­le­ri­mi de­vam et­ti­re­ce­ğim.

Bu Hükûmet, ka­mu per­so­ne­li alı­mın­da, söz­leş­me­li ve ge­çi­ci per­so­nel alı­mı­nı ter­cih et­mek­te­dir. Yi­ne, bu Hükûmet dö­ne­min­de, hiz­met alım iha­le­le­ri do­ru­ğa çık­mış­tır. Bun­la­rın an­la­mı, dev­let me­mur­lu­ğu gü­ven­ce­si­ni yok et­mek, me­mur­la­rı, ik­ti­da­rın iki du­da­ğı ara­sı­na hap­set­mek ve dev­le­ti de şir­ket­ler eliy­le yö­net­me­ye ça­lış­mak­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Sa­de­ce ma­li­ye ve eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rın­da de­ğil, dış po­li­ti­ka­da, sağ­lık ve millî eği­tim po­li­ti­ka­la­rın­da AKP İk­ti­da­rı ba­şa­rı­sız­dır. AB iliş­ki­le­rin­de ge­li­nen nok­ta, ve­ri­len ta­viz­ler, Kıb­rıs ko­nu­sun­da ge­li­nen son du­rum, AKP İk­ti­da­rı­nın dış po­li­ti­ka­da­ki ba­şa­rı­sız­lı­ğı­nı an­lat­mak için ye­ter­li­dir.

Siz, Türk as­ke­ri­nin ba­şı­na çu­val ge­çi­ril­di­ğin­de se­si çık­ma­yan Hükûme­ti mi dış po­li­ti­ka­da ba­şa­rı­lı sa­yı­yor­su­nuz?

Siz, Tür­ki­ye'nin Baş­ba­ka­nı için "De­li­ğe sü­pür­me­yin, onu kul­la­nın." di­yen da­nış­man­la­rın oluş­tur­du­ğu dış po­li­ti­ka­yı mı ba­şa­rı­lı bu­lu­yor­su­nuz?

Siz, ön­ce Ha­mas li­de­ri­ni ça­ğı­rıp, ABD tep­ki gös­te­rin­ce, gö­rüş­me­mek için ha­va­ala­nı yo­lun­da özel fab­ri­ka zi­ya­re­ti­ne gi­den Baş­ba­ka­nın dış po­li­ti­ka­sı­nı mı ba­şa­rı­lı bu­lu­yor­su­nuz?

Yok­sa, siz, Pa­pa gel­di­ğin­de gö­rüş­me­mek için tür­lü ba­ha­ne­ler ara­yan, ama, ha­ta­sı­nı an­la­yın­ca Pa­pa'yı uça­ğın mer­di­ven­le­rin­de kar­şı­la­yan Baş­ba­ka­nın iz­le­di­ği dış po­li­ti­ka­yı mı ba­şa­rı­lı bu­lu­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

2005 yı­lın­da, AB bay­rak­la­rıy­la süs­le­nen so­kak­lar­da, gün­düz vak­ti ha­vai fi­şek­ler­le ca­ka sa­tan AKP İk­ti­da­rı, bu­gün ne ol­du da AB'nin ka­fa­sı­nın ka­rı­şık ol­du­ğu­nu söy­le­mek­te­dir.

Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, bu­ra­da, Mec­lis­te, işin doğ­ru­su­nu söy­le­yin­ce "Ter­cü­me yan­lı­şı var" di­yen­ler, ne ol­du da iki gün son­ra no­ta ver­mek zo­run­da kal­dı­nız? Ha­ni si­zin dış po­li­ti­ka slo­ga­nı­nız "win win" ya­ni, Türk­çe­si "ka­zan ka­zan"dı? Gö­rü­nen o ki, si­zin dış po­li­ti­ka slo­ga­nı­nız "gi­ve gi­ve" ya­ni Türk­çe­si, "ver ver" ol­muş­tur. Be­ğen­me­diy­se­niz, bu­nu "gi­ve gi­ve mo­re" ya da "gi­ve gi­ve aga­in" di­ye de­ğiş­ti­re­bi­li­riz. Ya­ni, Türk­çe­si "ver, da­ha ver, ver."

BAŞ­KAN - Sa­yın Sağ, lüt­fen, büt­çey­le il­gi­li ko­nu­şur mu­su­nuz Sa­yın Sağ.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Efen­dim, AB de büt­çe­yi il­gi­len­di­ren bir ko­nu ol­du­ğu için bu­nu söy­le­mek zo­run­da kal­dım, te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Ya­ni, mad­dey­le il­gi­li, Sa­yın Sağ. Mad­dey­le il­gi­li, Sa­yın Sağ, lüt­fen!

Bu­yu­run.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Se­çi­mi si­ze bı­ra­kı­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

AKP'nin sağ­lık po­li­ti­ka­sı da yaz­boz tah­ta­sı­na dön­müş­tür. Si­gor­ta has­ta­ne­le­ri­ni dev­let has­ta­ne­si­ne dö­nüş­tü­ren, özel has­ta­ne­le­rin açı­lı­şı­na izin ve­ren ik­ti­dar, bu­gün, bun­dan piş­man ol­du­ğu­nun sin­yal­le­ri­ni ver­mek­te­dir.

Ya­pı­lan dü­zen­le­me­ler­le, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın özel sağ­lık ku­ru­luş­la­rın­dan is­ti­fa­de et­me­le­ri en­gel­len­mek­te­dir. An­cak, ne hik­met­se, bir gru­bun özel has­ta­ne­le­ri­ne ise ay­rı­ca­lık ta­nı­na­rak en­gel çı­kar­tıl­ma­mak­ta­dır. Ha­ya­ti önem ta­şı­yan ilaç­lar, büt­çe uy­gu­la­ma ta­li­mat­la­rıy­la, bir öde­nir bir öden­mez du­ru­ma so­kul­mak­ta­dır. He­sap­sız dav­ra­nan Hükûme­tin sağ­lık po­li­ti­ka­sı res­men tı­kan­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­mi ta­mam­lar­ken, bu Hükûme­tin sağ­lık po­li­ti­ka­sı­nı an­la­tan bir iha­le­yi si­ze an­lat­mak is­ti­yo­rum.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Sü­ren bit­ti yal­nız, Ke­mal Bey.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Ada­na'da, sağ­lık mü­dür­lü­ğü, ta­bii, do­la­yı­sıy­la Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı bir iha­le açı­yor. Bu iha­le­nin adı "Gö­rün­tü­le­me Hiz­me­ti Alım İha­le­si."

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Çu­ku­ro­va'da, şu an­da, yir­mi ta­ne fir­ma, sa­de­ce Ada­na'nın de­ğil tüm böl­ge­nin ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­cak ka­dar gö­rün­tü­le­me ci­ha­zı­na sa­hip ve fi­yat­la­rı da Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nın koy­du­ğu fi­yat­lar­dır. Ama, bu­na rağ­men, sağ­lık mü­dür­lü­ğü iha­le aça­rak 50 tril­yon ci­va­rın­da gö­rün­tü­le­me ci­ha­zı alın­ma­sı­na se­bep ol­mak­ta­dır, ola­cak­tır. Bu mu si­zin ta­sar­ruf an­la­yı­şı­nız? Lüt­fen, Sağ­lık Ba­ka­nın­dan ri­ca edi­yo­rum, Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan ri­ca edi­yo­rum, bu iha­le­yi ön­le­sin­ler, bu ka­dar ci­haz için dö­viz har­ca­ma­sı­na izin ver­me­sin­ler.

Evet de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu da söy­le­ye­rek şim­di­lik söz­le­ri­mi ta­mam­lı­yo­rum, he­pi­ni­zi, tek­rar gö­rüş­mek üze­re say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sağ.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

32'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rüt­me

MAD­DE 32- (1) Bu Ka­nu­nun;

a) Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ile il­gi­li hü­küm­le­ri­ni Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı,

b) Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ile il­gi­li hü­küm­le­ri­ni Cum­hur­baş­kan­lı­ğı Ge­nel Sek­re­te­ri,

c) Sa­yış­tay Baş­kan­lı­ğı ile il­gi­li hü­küm­le­ri­ni Sa­yış­tay Bi­rin­ci Baş­ka­nı,

ç) Ge­nel büt­çe kap­sa­mın­da­ki ka­mu ida­re­le­ri ile il­gi­li hü­küm­le­ri­ni il­gi­li ba­kan­lar ve Ma­li­ye Ba­ka­nı,

d) Özel büt­çe­li ida­re­le­re iliş­kin hü­küm­le­ri­ni ida­re­le­rin bağ­lı ve­ya il­gi­li ol­du­ğu ba­kan­lar ve Ma­li­ye Ba­ka­nı,

e) Dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci ku­rum­la­ra iliş­kin hü­küm­le­ri­ni ken­di ku­rul­la­rı ve/ve­ya ku­rum baş­kan­la­rı,

f) Di­ğer hü­küm­le­ri­ni Ma­li­ye Ba­ka­nı,

yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ha­luk Koç, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Koç. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HA­LUK KOÇ (Sam­sun) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir de­mok­ra­si ma­ra­to­nu­nun so­nu­na yak­laş­mış bu­lu­nu­yo­ruz. He­pi­ni­zi, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­çen se­ne­ki büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de de ol­du­ğu gi­bi, dar bir tak­vi­me sı­kış­tı­rıl­mış büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin sı­kın­tı­sı­nı, bel­ki, bi­raz fi­zi­ki yor­gun­luk­la kar­şı­la­ma­ya ça­lış­tık. Ama, bu­ra­sı Par­la­men­to. Bu­ra­da, mu­ha­le­fet ve ik­ti­dar gö­rev­le­ri­ni ya­pa­cak­lar. Bu gö­rev kap­sa­mı içe­ri­sin­de, bi­ze ay­rı­lan sü­re­ler­de, büt­çey­le il­gi­li tek­nik tes­pit­le­ri­mi­zi, za­man za­man ge­nel si­ya­set­le il­gi­li tes­pit­le­ri­mi­zi di­le ge­tir­dik, kat­kı ver­me­ye ça­lış­tık, yar­dım­cı ol­ma­ya ça­lış­tık.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­çen se­ne de ay­nı cüm­le­yi söy­le­miş­tim, tu­ta­na­ğı al­dım, onu tek­rar ede­ce­ğim: Ta­bii ki, bu uzun ma­ra­ton sı­ra­sın­da, kı­rı­cı ba­zı du­rum­lar, or­tam­lar da ol­muş­tur. Do­ğal­dır, Par­la­men­to ge­le­nek­le­ri içe­ri­sin­de­dir. Ben, bir ke­re da­ha, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Baş­kan Ve­ki­li ola­rak, bi­ze dö­nük bir özür ye­ri­ne ge­tir­me kıs­mı var­sa, bu­nu, mem­nu­ni­yet­le ye­ri­ne ge­ti­ri­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ikin­ci­si, yi­ne bir di­le­ği­mi iç­ten­lik­le siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum -ge­çen se­ne de bu­nu ifa­de et­miş­tim- o da şu: Zor bir dö­nem­den ge­çi­yo­ruz. Bi­li­yo­ruz, ta­rih oku­nur­ken, de­ğer­len­di­ri­lir­ken ya da için­de bu­lun­du­ğu­muz o sü­reç içe­ri­sin­de, hep, bu zor dö­nem ola­rak ad­lan­dı­rı­lan sü­reç­ler ya­şar ül­ke. Biz­ler eleş­ti­ri­yo­ruz, tes­pit­le­ri­miz var, de­ğer­len­dir­me­le­ri­miz var, siz­ler yap­tık­la­rı­nı­zı sa­vu­nu­yor­su­nuz. Si­ya­se­tin için­de bu­lun­du­ğu­muz do­ğal tav­rı bu, de­mok­ra­si­nin de ge­re­ği bu.

Şim­di, içim­den ge­çen şu, onu özel­lik­le söy­le­ye­ce­ğim: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben, ar­tık, Tür­ki­ye'de -bir­çok ki­şi­ye de ter­cü­man ola­rak bu­nu söy­le­di­ği­me ina­nı­yo­rum- IMF'ye ve­ri­len ni­yet mek­tup­la­rı­nın, ar­tık, bi­zim mev­zu­at hi­ye­rar­şi­miz­den top­tan çık­tı­ğı bir dö­ne­mi ve bu dö­ne­min so­nun­da oluş­tu­ru­lan ulu­sal büt­çe­le­ri­mi­zi tar­tış­ma­yı ha­yal edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bir bek­len­ti bu, ama, bu­nun için ar­ka­sı­na bir si­ya­si ira­de koy­mak ge­re­ki­yor. Uma­rım, bu­nu da ya­ka­la­ya­cak bir nok­ta­ya ge­lir Tür­ki­ye.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, ya­sa­ma or­ga­nın­da­yız, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti'nin en kut­sal ça­tı­sı al­tın­da­yız. Bu­ra­da, bu Par­la­men­to­nun yet­ki­le­ri­nin ulus­la­ra­ra­sı bir­ta­kım ku­ru­luş­lar ta­ra­fın­dan pay­la­şıl­ma­dı­ğı dö­nem­le­ri ya­şa­mak is­ti­yo­ruz biz ve böy­le­ce, Ana­ya­sa'nın Par­la­men­to­mu­za ver­di­ği, ya­sa­ma or­ga­nı­na ver­di­ği yet­ki­le­rin dı­şa­rı­dan aşın­dı­rıl­ma­ya­ca­ğı, ta­ciz edil­me­ye­ce­ği, bek­len­ti­le­ri­nin ka­ba üs­lup­lar­la Tür­ki­ye'den ta­lep edil­me­di­ği büt­çe gö­rüş­me dö­nem­le­ri­ni hep be­ra­ber ya­şa­rız di­ye umut et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun ar­ka­sın­da şu var: Si­zin sa­vun­du­ğu­nuz dün­ya gö­rü­şü ve si­ya­set ger­çe­ği ola­rak, şu an­da iz­le­di­ği­niz eko­no­mik po­li­ti­ka­lar var. Ya­ni, yüz­de 6,5 fa­iz dı­şı faz­la­ya ki­lit­len­miş bir büt­çe te­mel ya­pı­sı ve bu­ra­dan kay­nak­la­nan Tür­ki­ye'nin -Tür­ki­ye coğ­raf­ya­sı­nın bü­tü­nü­nü dü­şün­dü­ğü­nüz­de- Tür­ki­ye'nin do­ğu­su ile ba­tı­sı, ku­ze­yi ile gü­ne­yi ara­sın­da­ki ya­tı­rım den­ge­siz­lik­le­ri­nin, Tür­ki­ye'nin sos­yal do­ku­sun­da­ki sos­yal ada­let­siz­lik­le­rin, ge­lir da­ğı­lım çar­pık­lık­la­rı­nın yüz­de 6,5 fa­iz dı­şı faz­la­ya ki­lit­len­miş bir büt­çey­le aşı­la­ma­ya­ca­ğı­nı bil­me­miz ge­re­ki­yor. Dün­ya­da, hiç­bir ül­ke yok­tur ki, Tür­ki­ye ko­nu­mun­da olan bir ül­ke­de, ha­ni eko­no­mist­le­rin ge­liş­mek­te olan ül­ke­ler ka­te­go­ri­sin­de de­ğer­len­dir­di­ği bir ül­ke­de, yüz­de 6,5 fa­iz dı­şı faz­la­ya pran­ga­lan­mış, çı­pa­lan­mış, ya­pış­tı­rıl­mış bir ül­ke büt­çe­si, de­min söy­le­di­ğim sos­yal den­ge­siz­lik­le­ri de, ya­tı­rım den­ge­siz­lik­le­ri­ni de hiç­bir za­man gi­de­re­mez. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­ya­se­ten böy­le bir çiz­gi için­de­si­niz. Bu­nu, uma­rım, önü­müz­de­ki dö­nem­ler­de aşa­cak bir si­ya­si ira­de Tür­ki­ye'de or­ta­ya ko­nur.

Özet­le, ba­ğım­sız bir Tür­ki­ye: Ba­ğım­sız bir Tür­ki­ye, ya­ni, ken­di ka­rar­la­rı­nı, ta­ri­hin kav­şak nok­ta­la­rın­da, hiç­bir dış bas­kı­ya ma­ruz kal­ma­dan, ken­di çı­kar­la­rı doğ­rul­tu­sun­da, ken­di­si ala­bi­len bir Tür­ki­ye. Bu­nun te­me­li, bu­nun kö­kü, eko­no­mik ba­ğım­sız­lık­tan ge­çer ve do­lay­lı ola­rak da si­ya­si ba­ğım­sız­lık­tan ge­çer. Onun için, "ba­ğım­sız Tür­ki­ye" ta­nım­la­ma­sı, 1968'ler­de, o genç­le­rin yo­la çık­tık­la­rın­da, o genç­le­rin slo­gan­laş­tır­dık­la­rı "Ya­şa­sın ba­ğım­sız Tür­ki­ye" slo­ga­nı bel­ki ye­ter­siz ka­lı­yor bu­gün, si­ya­si ve eko­no­mik bo­yut­la­rı­nı da söy­le­ye­bil­mek için "Ya­şa­sın tam ba­ğım­sız Tür­ki­ye" de­mek ge­re­ki­yor. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bii, bu büt­çe, bi­zim eleş­tir­di­ği­miz, te­me­lin­de Türk hal­kı­nın, Türk mil­le­ti­nin bek­len­ti­le­ri­ni kar­şı­la­ma­yan bir büt­çe. Bun­lar, ba­kan­lık­lar­la il­gi­li, bağ­lı ku­ru­luş­lar­la il­gi­li ve ge­ne­liy­le il­gi­li mad­de­ler­de söz­cü­le­ri­miz ta­ra­fın­dan di­le ge­ti­ril­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, de­min söy­le­di­ğim o ta­nım­la­ma­yı dol­du­ra­cak si­ya­si ira­de ba­kı­mın­dan da, mut­la­ka, hu­kuk dev­le­ti­nin ku­ral­la­rı­nın iş­le­di­ği bir Tür­ki­ye ya­rat­mak zo­run­da­yız ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak biz, ha­ni "al­ter­na­tif" de­ni­yor ya -ka­lan iki-üç da­ki­ka­da o bo­yu­tu­nu söy­le­ye­ce­ğim- onun içi­ni dol­du­ra­cak si­ya­si ira­de­nin han­gi te­mel­de, han­gi alt baş­lık­lar­da, na­sıl şe­kil­len­me­si ge­rek­ti­ği­ni de ifa­de et­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım:

Yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı ve yar­gıç gü­ven­ce­si­nin ek­sik­siz sağ­lan­dı­ğı bir Tür­ki­ye; hu­kuk dev­le­ti, tüm ku­rum ve ku­ral­la­rıy­la.

İkin­ci­si, hak ve öz­gür­lük­le­rin, bi­rey­sel te­mel­de hak ve öz­gür­lük­le­rin ko­run­du­ğu, ge­liş­ti­ril­di­ği, uy­gu­la­ma­la­rı­nın ya­pıl­dı­ğı bir Tür­ki­ye. Ba­kın, bi­rey­sel te­mel­de di­yo­rum. Bir­ta­kım ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­rın, bun­la­rı, ya­pay, su­ni azın­lık­lar oluş­tu­ra­rak Tür­ki­ye'de, yüz el­li yıl­lık rü­ya­la­rı­nı, ko­lek­tif bir­ta­kım te­mel hak ve hür­ri­yet ara­yı­şı­na yö­nel­ten is­tek­le­ri­ne kar­şı ko­yan, ama, bi­rey­sel te­mel­de ki­şi­yi ki­şi ya­pan ve top­lum­da yer al­ma­sı­nı sağ­la­yan, bir yurt­taş ola­rak, bü­tün ki­şi­sel te­mel hak ve öz­gür­lük­le­ri­ni sağ­la­yan bir hu­kuk dev­le­ti.

Kent­te, kır­da, hu­zu­run ve can gü­ven­li­ği­nin sağ­lan­dı­ğı bir Tür­ki­ye. Te­rör­le, her alan­da, te­rö­rün ar­ka­sın­da­ki si­ya­si he­sa­bı, em­per­ya­list pro­je­yi gö­ren ve ona kar­şı bi­linç­li mü­ca­de­le eden bir si­ya­si ira­de­nin şe­kil­len­di­ği bir Tür­ki­ye. Dış da­yat­ma­la­ra, bu ko­nu­da, ke­sin­lik­le kar­şı ko­yan, dış da­yat­ma­lar­la, dış yar­dım­lar­la bu so­ru­nun çö­zü­le­ce­ği­ne inan­ma­yan bir Tür­ki­ye or­ta­ya koy­mak zo­run­da­yız.

Si­ya­set ve yö­ne­tim­de, mut­la­ka, si­ya­si er­de­min ve ah­la­kın yer al­dı­ğı bir Tür­ki­ye. "Na­sıl?" di­ye­cek­si­niz. Ya­ni, her za­man­ki ko­nu­muz, mil­let­ve­kil­li­ği do­ku­nul­maz­lı­ğı­nın adi suç­la­ra kal­kan ol­ma­sı­na son ve­ren bir si­ya­si ira­de­yi or­ta­ya koy­mak zo­run­da­yız, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Ve üre­tim eko­no­mi­si. IMF'yle olan tes­li­mi­yet­çi iliş­ki­ye ve rant eko­no­mi­si­ne son ve­ren bir ulu­sal eko­no­mi prog­ra­mı­nın dev­re­ye so­kul­ma­sı ve bu­nun büt­çe­ye yan­sı­ma­sı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­nin tüm üre­tim güç­le­ri­nin ha­re­ke­te geç­ti­ği bir eko­no­mi ve bu­nun so­nun­da, KO­Bİ'le­rin aya­ğa kalk­tı­ğı, sa­bit ser­ma­ye ya­tı­rım­la­rı­nın kat­lan­dı­ğı bir Tür­ki­ye ve sek­tör ba­zın­da et­kin teş­vi­kin uy­gu­lan­dı­ğı bir Tür­ki­ye, hız­lı ve den­ge­li bü­yü­yen, is­tik­rar­lı bü­yü­yen bir Tür­ki­ye ar­zu­su. Ta­bii, bu­nun, so­nun­da is­tih­da­ma yan­sı­ma­sıy­la, Tür­ki­ye'yi ke­mi­ren, sos­yal so­run­la­rı­mı­zın art­ma­sı­na yol açan, mut­la­ka, is­tih­da­mın, hız­lı ve sü­rat­li ola­rak art­tı­ğı ve bu şe­kil­de, emek­li­le­ri­miz­le ve me­mur­la­rı­mız­la, on­la­rın onur­lu ya­şam hak­kı­nın ve or­ta­mı­nın ke­sin­lik­le sağ­lan­dı­ğı bir Tür­ki­ye man­za­ra­sı.

Adil ver­gi ve kre­di dü­ze­ni, es­naf ve KO­Bİ'le­rin eko­no­mi­nin iti­ci gü­cü ola­ca­ğı bir Tür­ki­ye.

Ve ta­rım ve hay­van­cı­lık­ta mut­la­ka ulu­sal bir atı­lı­mın ger­çek­leş­ti­ril­di­ği, çift­çi­mi­zin, de­min söy­le­di­ğim ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra ve Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bir­ta­kım yap­tı­rım­la­rı­na -mük­te­se­bat ha­riç- mut­la­ka, ez­di­ril­me­di­ği ve kır­sal yok­sul­laş­ma­nın önü­ne ge­çen bir eko­no­mi prog­ra­mı­nın ta­rım­da uy­gu­lan­ma­sıy­la yol ala­cak bir si­ya­si ira­de.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tu­rizm: Tu­rizm, ye­ni bir tu­rizm mas­ter pla­nıy­la tu­rizm­de ye­ni bir ham­le ger­çek­leş­ti­ren Tür­ki­ye. Bu­ra­da alt­ya­pı­nın güç­len­di­ril­di­ği ve çe­şit­len­di­ril­di­ği bir tu­rizm ala­nı ve sos­yal dev­le­tin aya­ğa kal­dı­rıl­ma­sı.

Özel­lik­le söy­le­ye­ce­ğim, si­zi üze­bi­li­rim, özür di­le­rim, ama, in­san onu­ru­na say­gı­lı, in­san­la­rın yok­sul­lu­ğu üze­rin­den bir ara­yış için­de bu­lun­ma­yan, in­san onu­ru­na say­gı­lı ye­ni bir sos­yal da­ya­nış­ma mo­de­li­nin uy­gu­lan­dı­ğı bir eko­no­mik prog­ram ve onun si­ya­si...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Koç, lüt­fen…

Te­şek­kür için, bu­yu­run.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Bi­zi mi an­la­tı­yor­sun?

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) - İn­san onu­ru­na say­gı­lı, de­dim Sa­yın Ve­ki­lim; in­san yok­sul­lu­ğu­nu kul­la­nan de­ğil, de­dim. Siz, bu şe­kil­de dav­ra­nı­yor­sa­nız, say­gı du­ya­rım.

Ve ka­dı­nı er­ke­ğe eşit olan bir Tür­ki­ye. La­ik, de­mok­ra­tik, sos­yal hu­kuk dev­le­ti ola­rak Ana­ya­sa'da ta­nı­mı­nı bu­lan cum­hu­ri­ye­te tüm ku­rum­la­rıy­la sa­hip çı­kan, ka­dın­la­rı­mı­za her alan­da fır­sat eşit­li­ği sağ­la­yan, po­zi­tif ay­rım­cı­lık il­ke­si­ni ha­ya­ta ge­çi­ren, ka­dı­nın hak­la­rı­nın ve eme­ği­nin özen­le ko­run­du­ğu bir Tür­ki­ye.

Ka­li­te­li bir eği­tim hak­kı, hu­ra­fe­le­re da­ya­lı bir eği­tim prog­ra­mı de­ğil.

Ve Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le olan iliş­ki­ler­de, ulu­sal çı­kar­la­ra da­ya­lı, onur­lu ve ki­şi­lik­li bir dış po­li­ti­ka -özür di­li­yo­rum bu ke­li­me için de- tes­li­mi­yet­çi­li­ğe son ve­ren bir dış po­li­ti­ka ve şim­di­ye ka­dar, Av­ru­pa Bir­li­ği ku­rum­la­rıy­la il­gi­li, Tür­ki­ye'yle il­gi­li, gi­ren tüm olum­suz ya­zış­ma­la­rın, mad­de­le­rin bir ulu­sal dik du­ruş­la ayık­la­na­bi­le­ce­ği bir sü­reç ve so­nun­da tam üye­lik he­de­fiy­le bağ­da­şan bir Av­ru­pa Bir­li­ği pro­je­si.

Bu­nun büt­çe­si­nin si­ya­si ira­dey­le şe­kil­le­ne­ce­ği gün­le­ri umut­la bek­li­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı­zı ve ye­ni yı­lı­nı­zı kut­lu­yo­rum.

Say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Ömer Abu­şoğ­lu, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Abu­şoğ­lu.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; uzun bir ma­ra­ton so­nun­da, büt­çe gö­rüş­me­le­ri­nin so­nu­na gel­miş bu­lu­nu­yo­ruz. Bu gö­rüş­me­ler, ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet çe­kiş­me­si­nin bir are­na­sı ol­du­ğu ka­dar, mu­ha­le­fe­tin ik­ti­da­ra, ül­ke adı­na, top­lum adı­na, mil­let adı­na ve­re­bi­le­ce­ği bir­ta­kım ipuç­la­rı, ül­ke­nin ve ge­le­ce­ği­nin da­ha iyi­le­re gö­tü­rül­me­si nok­ta­sın­da kul­la­na­bi­le­ce­ği bir­ta­kım ipuç­la­rı­nı ver­mek ça­ba­sı içe­ri­sin­de ol­du­ğu bir çer­çe­ve­de geç­ti.

Za­man za­man mu­ha­le­fe­tin yap­mış ol­du­ğu ten­kit­ler, mu­ha­le­fe­tin or­ta­ya koy­muş ol­du­ğu yol gös­ter­me­ler, mu­ha­le­fe­tin or­ta­ya koy­muş ol­du­ğu ik­ti­da­rın yan­lış­la­rı ve ek­sik­lik­le­ri, za­man za­man ik­ti­dar gru­bun­ca ol­gun­luk­la kar­şı­lan­dı, za­man za­man da ol­duk­ça tep­kiy­le kar­şı­lan­dı. Ba­zı ik­ti­dar söz­cü­le­ri, bu işi, bir po­le­mik çer­çe­ve­si içe­ri­si­ne ge­ti­rip kür­sü­de mu­ha­le­fe­tin söy­le­dik­le­ri­ne po­le­mik­le ce­vap ver­me yo­lu­nu seç­ti­ler, hat­ta, bir kıs­mı -söz mec­lis­ten dı­şa­rı- po­le­mi­ğin de öte­sin­de, işi, den­siz­li­ğe ka­dar var­dır­ma yo­lu­nu da seç­ti­ler. Biz, bun­la­rın hep­si­ni hoş gö­rü­yo­ruz.

Mu­ha­le­fet ola­rak gö­re­vi­mi­zi ya­par­ken bi­zim ha­re­ket nok­ta­mız şu: Tür­ki­ye'nin da­ha ya­şa­nı­lır bir ül­ke ol­ma­sı. Bu­nu ger­çek­leş­tir­mek üze­re de, ik­ti­da­ra, ila­ve ola­rak yap­ma­sı ge­re­ken bir­ta­kım hu­sus­lar, ne­ler var, ne gi­bi kat­kı­la­rı­mız olur Tür­ki­ye'nin ge­le­ce­ği­nin iyi­leş­ti­ril­me­si yo­lun­da, bun­la­rı be­lirt­me­ye ça­lış­tık. Za­man za­man, sırf ten­kit et­mek nok­ta­sın­da ha­re­ket et­ti­ği­miz za­man­lar da ol­muş­tur. Ama, da­ha zi­ya­de, ama­cı­mız, ül­ke­yi da­ha ya­şa­nı­lır bir ül­ke hâli­ne ge­tir­mek, top­lu­mu­mu­zu ya­rı­nın­dan da­ha emin bir top­lum hâli­ne ge­tir­mek ve in­san­la­rı­mı­zın kar­nı tok, sır­tı pek hâle gel­me­si­ni bir an ön­ce ger­çek­leş­tir­mek ve in­san­la­rı­mı­zın, da­ima yü­zü­nün gül­dü­ğü bir top­lum oluş­tur­mak nok­ta­sın­day­dı. Bü­tün ça­ba­mız, bü­tün ten­ki­di­miz, bü­tün yol gös­ter­me­miz, bü­tün ek­sik­lik­ler ve yan­lış­lık­lar di­ye ifa­de et­mek is­te­di­ği­miz hu­sus­la­rın ge­ri­sin­de ta­ma­men bu var­dı. Bu­nu, açık yü­rek­li­lik­le, top­lu­mu­mu­za da bir ke­re da­ha söy­le­mek is­ti­yo­rum, ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ama, ne ya­zık ki, ik­ti­dar­dan biz şu­nu bek­ler­dik: Bir ba­kan, ken­di­si­ne kar­şı yö­nel­ti­len ten­kit­le­ri din­le­dik­ten son­ra "evet, mu­ha­le­fet par­ti­le­rin­den fa­lan­ca söz­cü şu hu­sus­ta doğ­ru söy­lü­yor. Bu ek­sik­li­ği­mi­zi gi­der­mek için, can­la baş­la ça­lı­şa­ca­ğız. Te­şek­kür ede­riz bu hu­su­su bi­ze ha­tır­lat­tı­ğı­nız için" de­me­le­ri­ni bek­ler­dik. Ama, hiç­bir ba­kan­dan bu la­fı duy­mak müm­kün ol­ma­dı.

O ka­dar çok iyi yö­ne­ti­li­yor da Tür­ki­ye -da­ha dün tar­tış­ma­sı ya­pıl­dı bu­ra­da- An­ka­ra Be­le­di­ye­si, er­zak da­ğı­tı­mı­na ni­çin ih­ti­yaç his­se­di­yor? De­mek ki, ik­ti­dar ola­rak ek­sik­le­ri­niz var. Mu­ha­le­fet ola­rak da bi­zim, ha­tır­lat­ma­mız ge­re­ken hu­sus­lar var. Ha­tır­lat­mak biz­den, ama, bu­na, bu ha­tır­lat­ma kar­şı­sın­da te­şek­kür et­mek de siz­den. Bi­zim ha­tır­lat­ma­mız si­ze -ba­zı ek­sik­lik­le­ri ve ba­zı nok­san­lık­la­rı- bi­ze bir şey ka­zan­dır­maz, bun­dan is­ti­fa­de ede­cek olan ik­ti­dar­dır ve mil­le­ti­miz­dir, ül­ke­miz­dir.

O ba­kım­dan, ik­ti­da­rın, bu son büt­çe­si ola­cak. Bun­dan son­ra­ki büt­çe­si ar­tık di­ye­me­ye­ce­ğiz. Keş­ke di­ye­bil­sey­dik de bun­dan son­ra­ki büt­çe­sin­de, böy­le bir ik­ti­dar vas­fı, böy­le bir ik­ti­dar özel­li­ği bek­li­yo­ruz, gös­te­re­ce­ği­ni­zi umu­yo­ruz di­ye­bil­sey­dik. Ama, bu son büt­çe­niz. Bü­tün ma­ha­re­ti­ni­zi, bu büt­çe­de, se­çim dö­ne­mi­ne ka­dar gös­ter­mek zo­run­da­sı­nız ki, san­dık 4 Ka­sım­da bu mil­le­tin önü­ne gel­di­ğin­de, ya­ni, he­sap gü­nü gel­di­ğin­de, he­sa­bı­nı­zı sağ ta­ra­fı­nız­dan ala­bi­le­si­niz. Önü­nüz­de bir yıl­lık sü­re kal­dı. Bü­tün ma­ha­re­ti­ni­zi, bü­tün ça­ba­nı­zı gös­te­rin ki, he­sap gü­nü gel­di­ğin­de he­sa­bı­nız şaş­mış ol­ma­sın. Ha, bun­dan biz mut­lu­luk du­ya­rız. Ül­ke adı­na bir şey­ler ya­pa­bil­diy­se­niz ve bu­nu hak ede­rek, 4 Ka­sım se­çim­le­rin­de hak ede­rek bir se­çi­mi ka­zan­dıy­sa­nız, bun­dan da mut­lu­luk du­ya­rız, çün­kü, ne­ti­ce­de, AK Par­ti ka­zan­ma­mış­tır, ül­ke­miz ka­zan­mış­tır, top­lu­mu­muz ka­zan­mış­tır. Ama, ne ya­zık ki, bu­gü­ne ka­dar gös­te­ri­len per­for­mans, dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de gös­te­ri­len per­for­mans, son bir yı­lın da bey­hu­de ge­çi­ri­le­ce­ği­ni gös­te­ri­yor bi­ze.

O ba­kım­dan, top­lu­mu­muz adı­na faz­la ümit­li ol­ma­dı­ğı­mı­zı açık yü­rek­li­lik­le ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Top­lu­mu­muz, bu­gün içe­ri­sin­de bu­lun­du­ğu sı­kın­tı­la­rı, çek­ti­ği, kat­lan­dı­ğı sı­kın­tı­la­rı, bir yıl da­ha, ay­nı­sıy­la çe­ke­cek, kat­la­na­cak. Ni­ye? "İş­siz­lik ra­kam­la­rı dü­şü­yor." Ne ka­dar dü­şü­yor? Ne ka­dar dü­şü­yor? Yüz­de 9,9'dan, yüz­de 9,8'e düş­müş. Aman ne bü­yük ma­ri­fet, ne bü­yük bir dü­şüş!

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) - Ho­cam, yü­re­ğin bi­raz da­ral­mış.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - O ba­kım­dan, Türk mil­le­ti­nin, şöy­le, bir otuz kırk yıl­lık ön­ce­si­ne, geç­mi­şi­ne bir ba­kı­yo­rum, ken­di ço­cuk­lu­ğu­ma, ken­di ha­ya­tı­ma ba­kı­yo­rum, çev­rem­de­ki in­san­la­ra ba­kı­yo­rum. Tür­ki­ye'de bu­gün in­san­lar o dö­nem­de­kin­den da­ha mı umut­lu? Fa­ki­ri­miz o dö­nem­de­kin­den da­ha mı az? Bu­na ce­vap ara­dı­ğım za­man, ken­di çev­rem­den, ken­di şeh­rim­den, ken­di vi­la­ye­tim­den, bu so­ru­ya olum­lu ce­vap ve­re­mi­yo­rum. Fa­ki­ri­miz o gün­kün­den da­ha faz­la, fa­kir­li­ği­miz da­ha de­rin. Bun­dan si­ya­set­çi­ler ola­rak bi­zim ala­ca­ğı­mız çok ders ol­ma­lı. Çün­kü, bir ik­ti­dar par­ti­si­nin yan­lı­şı, bir ik­ti­dar par­ti­si­nin kö­tü yö­ne­ti­mi, ay­nı­sıy­la mu­ha­le­fe­te de mal olu­yor, tüm si­ya­set­çi­le­re de mal olu­yor. Mu­ha­le­fet ola­rak si­zin yan­lı­şı­nız­dan biz ken­di­mi­zi kur­ta­ra­mı­yo­ruz, arın­dı­ra­mı­yo­ruz. Ül­ke­mi­zin da­ha iyi yö­ne­ti­mi, bir gün ön­ce­siy­le mu­ka­ye­se et­ti­ği­miz za­man, bir adım da­ha ile­ri­ye git­miş ol­ma­sı, is­ter mu­ha­le­fet is­ter ik­ti­dar, tüm si­ya­set­çi­le­ri, tüm si­ya­si­le­ri va­tan­daş nez­din­de bi­raz da­ha iti­bar sa­hi­bi ya­par. Eğer, va­tan­da­şın, top­lu­mun, si­ya­set­çi­ye de, si­ya­si­ye de gü­ve­ni ve iti­ma­dı kal­ma­mış­sa, ge­ri­ye gü­ve­ni­le­cek, iti­mat ede­bi­le­ce­ği, ül­ke­yi se­la­me­te çı­kar­ma nok­ta­sın­da baş­ka hiç­bir ke­sim kal­ma­mış de­mek­tir de­mok­ra­tik re­jim içe­ri­sin­de. Ne olur­su­nuz, top­lu­mu­mu­zun bu ümi­di­ni kır­ma­ya­lım biz si­ya­set­çi­ler ola­rak. Mu­ha­le­fe­tin ten­kit­le­ri­ni, mu­ha­le­fe­tin yol gös­ter­me­le­ri­ni ik­ti­dar bir fır­sat ola­rak de­ğer­len­dir­sin, bu ek­sik­le­ri­ni gi­der­sin, gi­der­me­ye ça­lış­sın, var­sa po­li­ti­ka­lar­da­ki yan­lı­şı­nı dü­zelt­sin. Ne­ti­ce­de, ül­ke­miz ka­za­na­cak­tır, in­sa­nı­mız ka­za­na­cak­tır.

Ben, söz­le­ri­mi da­ha faz­la uzat­mak is­te­mi­yo­rum. Bu büt­çe­nin, ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze, bek­le­di­ği re­fa­hı ve mut­lu­lu­ğu ge­tir­me­si nok­ta­sın­da ge­rek­li kat­kı­yı sağ­la­ma­sı­nı di­li­yor ve yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı'nı, hem si­zin şah­sı­nız­da hem de tüm mil­le­ti­mi­zin şah­sın­da kut­lu­yor, ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Abu­şoğ­lu.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hüs­nü Or­du.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HÜS­NÜ OR­DU (Kü­tah­ya) - Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 mer­kezî büt­çe­si­nin son mad­de­sin­de, şah­sım üze­ri­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; bu de­ğer­len­dir­me­yi şah­sım ola­rak yap­tı­ğı­mız za­man, 1971 yı­lın­dan be­ri büt­çe­le­rin te­me­li­ne bak­tı­ğı­mız­da, bü­tün ma­li sı­kın­tı­la­rın, ana, te­mel un­su­ru­nu in­ce­le­di­ği­miz­de, büt­çe açık­la­rın­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Büt­çe açık­la­rı­nı in­ce­le­di­ği­miz za­man, ne za­man Tür­ki­ye'nin büt­çe­si bo­zul­muş, han­gi ne­den­ler­le bo­zul­muş di­ye bak­tı­ğı­mız­da, ir­de­le­di­ği­miz­de ise, bu­gü­ne ka­dar büt­çey­le il­gi­li ko­nu­şan, bu­ra­da­ki çok de­ğer­li mu­ha­le­fet söz­cü­le­ri­nin, ben­ce, he­pi­mi­zin ha­tır­la­ma­sı ge­re­ken bir­ta­kım hu­sus­lar or­ta­ya çı­kı­yor. Bun­lar ne­ler­dir? Kı­sa­ca üç ana baş­lık­ta top­la­ya­bi­li­riz:

Büt­çe açık­la­rı­na ne­den olan, bu­gün, en önem­li ne­den­ler­den bir ta­ne­si, hiç şüp­he­siz, sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı­mız.

İkin­ci­si: "Gö­rev za­rar­la­rı" di­ye ta­nım­la­dı­ğı­mız un­sur. Do­la­yı­sıy­la, be­ra­be­rin­de, bu­gü­ne ka­dar, en son kriz dö­ne­min­den ev­vel, ban­ka­lar­dan, usu­lü­ne uy­gun ol­ma­yan yön­tem­ler­le kul­la­nı­lan bü­yük mik­tar­lar­da­ki kre­di­ler ve gö­rev za­rar­la­rı ve yi­ne, geç­miş dö­nem­ler­den bu­gü­ne ka­dar uy­gu­la­nan, -kar­şı­lı­ğı ol­ma­yan büt­çe­ler­de- po­pü­list­çe uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar ve yi­ne kar­şı­lı­ğı ol­ma­yan, ama Mer­kez Ban­ka­sı­nın bas­tı­ğı pa­ra­lar­la öde­nen büt­çe­ler­den son­ra or­ta­ya çı­kan büt­çe açık­la­rı­mız.

Bu üç un­su­ru ifa­de et­tik­ten son­ra, şöy­le bir ir­de­le­di­ği­miz­de, aca­ba bu sos­yal gü­ven­lik açık­la­rı na­sıl mey­da­na gel­di Tür­ki­ye'de di­ye bak­tı­ğı­mız za­man, bu­nun içi­ne gir­di­ği­miz­de, dö­nem­sel ola­rak Tür­ki­ye'yi yö­ne­ten hükûmet­le­re bak­tı­ğı­mız­da… Çok de­ğer­li par­ti­le­ri­mi­zin söz­cü­le­ri, bu­ra­dan, Hükûme­ti­miz aley­hin­de bir sü­rü ko­nuş­ma­lar yap­tı­lar. Ben, ör­ne­ğin, bir va­tan­daş ola­rak, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak şu­nu ha­tır­lı­yo­rum: Sos­yal gü­ven­lik açı­ğı de­di­ği­miz za­man, ön­ce, ak­lı­ma ge­len er­ken emek­li­lik sis­te­mi olu­yor. Gel­di­ği so­nuç­ta, bu Tür­ki­ye'ye, bu­nun -ki­mi aş­tı­ğı­nı- han­gi dö­nem­de ol­du­ğu­nu he­pi­miz ga­yet iyi bi­li­yo­ruz. Bu­gü­ne ka­dar, hiç­bir eleş­ti­ri­le­cek nok­ta­sı ol­ma­sa -şah­sım adı­na çok sa­mi­mi söy­lü­yo­rum- Doğ­ru Yol Par­ti­si­nin, sa­de­ce sos­yal gü­ven­lik açı­ğın­da iz­le­di­ği bu er­ken emek­li­lik sis­te­miy­le il­gi­li bu ül­ke­ye ge­tir­di­ği kül­fet tek ba­şı­na ye­ter. Bu­gün gel­di­ği nok­ta­da 25 kat­ril­yon­dan bah­se­di­yo­ruz. Ne ol­muş er­ken emek­li­li­ğe gel­di­ği­miz nok­ta­da? 7 mil­yon 800 bin emek­li­ye kar­şı­lık 14 mil­yon ak­tif si­gor­ta­lı. Stan­dar­dı: 4 ki­şi­nin 1 emek­li­yi fi­nans et­me­si ge­re­kir­ken, gel­di­ği­miz nok­ta­da 1,8 ki­şi bir emek­li­yi fi­nans­man et­mek zo­run­da ka­lı­yor ve bu­nu re­ali­ze ede­mi­yo­ruz. 2010 yı­lı­na doğ­ru git­ti­ği­miz­de bu emek­li­le­ri­mi­zin 9,5 mil­yon ci­va­rın­da bir emek­li­ye ula­şa­ca­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.

İkin­ci önem­li hu­sus gö­rev za­rar­la­rı; ban­ka­lar­da usu­lü­ne uy­gun ol­ma­dan kul­lan­dı­rı­lan kre­di­ler. Koa­lis­yon hükûmet­le­ri ak­lı­ma ge­li­yor, yi­ne, Doğ­ru Yol po­li­ti­ka­la­rı ak­lı­ma ge­li­yor. Kar­şı­lı­ğı ol­ma­yan ve­ri­len pa­ra­lar büt­çe­ler­den… Ta­rı­ma, de­ği­şik sek­tör­le­re… Yi­ne, bi­zim in­ce­le­di­ği­miz dö­nem­ler­de de, ka­mu ban­ka­la­rın­dan bi­le usu­lü­ne uy­gun ol­ma­yan şe­kil­de, özel­lik­le en son koa­lis­yon dö­nem­le­rin­de -MHP, Ana­va­tan, DYP- kul­lan­dı­rı­lan kre­di­ler ve te­mi­nat­la­rı ye­ter­li ol­ma­dı­ğı için dön­me­yen kre­di­ler.

Za­man za­man IMF'den de bah­se­di­li­yor bu­ra­da. Ben, şu­nu da unut­mu­yo­rum: Son kriz­den son­ra, eleş­ti­rel an­lam­da söy­le­mi­yo­rum, ama, Tür­ki­ye o du­ru­ma düş­tü­ğü için, o gü­nün eko­no­mi­den so­rum­lu Ba­ka­nı Sa­yın Ke­mal Der­viş, eğer bi­zi o po­zis­yon­dan kur­ta­ra­cak IMF'den o pa­ra­la­rı bul­ma­mış ol­say­dı, bu­gün Tür­ki­ye'nin du­ru­mu çok da­ha fark­lı bir po­zis­yon­da ola­bi­lir­di.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın Or­du, lüt­fen…

Bu­yu­run.

HÜS­NÜ OR­DU (De­vam­la) - Kı­sa­ca­sı, biz, her ko­nu­yu al­tı­nı çi­zip eleş­ti­rir­ken, bu­na bu göz­le bak­mak du­ru­mun­da­yız. Büt­çe açı­ğı di­ye baş­la­dım sö­zü­me, 2002'de büt­çe açı­ğı 40 kat­ril­yon ci­va­rın­da; nis­pi ora­nı yüz­de 14,6. Bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da 2006 büt­çe­si­ni 3 kat­ril­yon­la ka­pa­tı­yo­ruz; yüz­de­lik li­mi­ti 0,5'tir.

Ben, bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, bu büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Or­du.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Ke­mal Sağ, Ada­na Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sağ.

KE­MAL SAĞ (Ada­na) - Sa­yın Baş­ka­nım, de­min de bir da­ki­ka hak­kım var­dı kul­lan­ma­dım, top­lar mı­sı­nız hep­si­ni lüt­fen.

BAŞ­KAN - Böy­le bir hak yok Sa­yın Sağ.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN - Bu mad­de üze­rin­de beş da­ki­ka­lık bir ko­nuş­ma hak­kı­nız var.

Bu­yu­run.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, o za­man, izin ve­rir­se­niz, ba­ri sü­re­yi sı­fır­la­ya­lım on­dan son­ra ko­nuş­ma­ma baş­la­ya­yım.

BAŞ­KAN - Sa­yın Sağ, lüt­fen ko­nu­şur mu­su­nuz. Beş da­ki­ka­lık sü­re­niz var, bu­nun ya­rım da­ki­ka­sı git­ti, uzat­ma da ol­ma­ya­cak, ha­tır­la­tı­rım.

Bu­yu­run.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Ama de­min­ki ko­nuş­ma­cı faz­la faz­la ko­nuş­tu, ben de iz­ni­niz­le ko­nuş­mak is­ti­yo­rum.

32'nci mad­de üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dün sa­at on bir­den be­ri, otuz bu­çuk sa­at­ten be­ri bu­ra­da bir on be­şin­ci tur mü­za­ke­re­si de­vam edi­yor ve ben bu­ra­da son ko­nuş­ma­cı­yım ve Sa­yın Baş­kan da ba­na izin ver­me­ye­cek, ben te­şek­kür ede­ce­ğim ken­di­le­ri­ne(!)

Millî eği­tim po­li­ti­ka­sı da di­ğer po­li­ti­ka­lar­dan fark­sız, de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Son or­ta­öğ­re­tim gi­riş sı­na­vın­da­ki olay tam bir re­za­let. Öğ­ren­ci, ken­di seç­ti­ği ye­re yer­leş­ti­ril­mi­yor, Sa­yın Ba­ka­nın ter­ci­hi­ne gö­re yer­leş­ti­ri­li­yor. Lüt­fen, ha­tır­la­yı­nız.

Mes­le­ki ve tek­nik eği­tim, sa­na­yi­ci­le­rin "ara ele­man" di­ye fer­yat­la­rı­na rağ­men, ma­ale­sef, imam-ha­tip li­se­le­ri­ne mahkûm edi­li­yor. Biz de en az si­zin ka­dar dinî eği­tim ve öğ­re­ti­min ge­rek­li ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz bu ül­ke­de, ama bil­di­ği­miz bir şey da­ha var, o da şu­dur: Bu ül­ke­nin din eği­ti­mi ka­dar mes­le­ki eği­ti­me de ih­ti­ya­cı var de­ğer­li ar­ka­daş­lar, lüt­fen bu­nu unut­ma­yı­nız.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Doğ­ru.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Bir de, kı­sa­ca iş­siz­li­ğe ba­ka­yım. Sa­yın Ba­kan de­di ki: "İş­siz­lik aza­lı­yor." Ar­ka­daş­lar, 2001 yı­lın­da yüz­de 6 iş­siz­lik ora­nı, 2006 yı­lın­da yüz­de 10'a çı­kı­yor. Sa­yın Ba­kan "düş­tü" di­yor. Ben id­dia edi­yo­rum, en az 2 ka­tı.

Ba­kın, si­ze bir olay an­la­ta­ca­ğım. Çu­ku­ro­va'da ba­zı iş­siz­ler si­gor­ta­lı ça­lış­mak is­te­mi­yor­lar. Ne­den? Araş­tır­dım, çün­kü AKP'li be­le­di­ye­ler ya­kıt yar­dı­mı ya­pı­yor, gı­da yar­dı­mı ya­pı­yor. Kay­ma­kam­la­rı­mız da ye­şil kart da­ğı­tı­yor. Bu in­san­lar si­gor­ta­lı olun­ca bu hak­tan vaz­geç­mek zo­run­da ka­la­cak­lar. İş­te, si­ze iş­siz­li­ğin azal­ma ne­de­ni. Olur mu böy­le şey? Bu in­san­la­rı lüt­fen asa­lak­lı­ğa alış­tır­ma­yın, tem­bel­li­ğe alış­tır­ma­yın. Ba­lık tut­ma­yı öğ­re­tin bun­la­ra, ba­lık da­ğıt­ma­yın ve pa­ket da­ğıt­mak ye­ri­ne lüt­fen fab­ri­ka kur­ma­yı dü­şü­nün, lüt­fen, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; eğer di­yor­sa­nız ki, AKP İk­ti­da­rı ba­şa­rı­lı ol­muş­tur, o za­man ne­den se­çi­me git­mi­yor­su­nuz?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Gi­de­ce­ğiz, gi­de­ce­ğiz.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Se­çim­den ne­den ka­çı­yor­su­nuz? Ne­den halk­tan al­dı­ğı yet­ki­yi eroz­yo­na uğ­ra­mış bir Mec­lis ço­ğun­lu­ğuy­la Cum­hur­baş­ka­nı seç­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz? Ken­di­ni­ze gü­ve­ni­yor­sa­nız hod­ri mey­dan!

Evet de­ğer­li ar­ka­daş­lar, is­te­se­niz de is­te­me­se­niz de bir ge­nel se­çim ge­li­yor. İş­te, o za­man her­kes AKP'nin ne ol­du­ğu­nu gö­re­cek. Hal­kı­mız AKP İk­ti­da­rı­na ar­tık gü­ven­me­di­ği­ni bu se­çim­de gös­te­re­cek. Za­ten, siz bu­nu bil­di­ği­niz için er­ken se­çim la­fın­dan bi­le ür­kü­yor­su­nuz, te­laf­fuz et­mek­ten bi­le ka­çı­nı­yor­su­nuz.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) - Si­ze gö­re öy­le.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Er­ken se­çi­mi du­yun­ca, evet, kim­ya­nız da bo­zu­lu­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Sa­yın Baş­ba­kan, ge­çen, AB dö­nü­şü di­yor ki uçak­ta ga­ze­te­ci­le­re: "AKP'nin, ka­rar­sız­lar ha­riç, oy ora­nı yüz­de 30'dur." Ne de­mek­tir bu?

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Yüz­de 40.

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİN BÖ­RÜ (Ada­na) - Baş­ba­kan "AKP" de­mez.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Ga­ze­te­le­ri oku­yun Ha­nı­me­fen­di, ga­ze­te­le­ri oku­yun lüt­fen.

Bu ne de­mek­tir?

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Yüz­de 40.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Bu, yi­ne, yüz­de 35 ora­nın­da tek ba­şı­na ik­ti­dar de­mek­tir. Pe­ki ni­ye ka­çı­yor­su­nuz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Kaç­mı­yo­ruz, sö­zü­müz­de du­ru­yo­ruz.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Pe­ki, hâl böy­ley­se, bu­yu­run se­çi­me. Da­ha ne­yi bek­li­yor­su­nuz? Hem top­lu­mun ge­ril­me­si­ni ön­le­yin hem Cum­hur­baş­ka­nı­nı di­le­di­ği­niz gi­bi se­çin. Yok, eğer ger­çek böy­le de­ğil­se de, or­ta­ya çı­kıp, oyu­muz şu ka­dar di­ye ca­ka sat­ma­yın. An­cak, ne ya­par­sa­nız ya­pın, za­man su gi­bi akıp gi­di­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Er ya da geç san­dık­tan, se­çim­den, hal­kın ira­de­sin­den ka­çıl­ma­ya­ca­ğı­nı an­la­ya­cak­sı­nız. Hal­kı­mız sa­bır­lı­dır. Bek­ler ve sı­ra­sı gel­di­ğin­de de ge­re­ği­ni ya­par. Ha­ta­la­rı­nı­zı, yan­lış­la­rı­nı­zı söy­le­mek­ten di­li­miz­de tüy bit­se de, biz de hal­kı­mı­zın ka­ra­rı­nı bek­le­ye­ce­ğiz. Biz, aziz Türk mil­le­ti­ne gü­ve­ni­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) - Za­man su gi­bi geç­ti.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) - Evet, ay­nen. Ölüm de böy­le bir gün ge­li­ve­re­cek Sa­yın Ka­pu­suz.

Bu ara­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin oyu­nun ren­gi­ni açık­lı­yo­rum: Bu büt­çe­ye oyu­mu­zun ren­gi kır­mı­zı­dır.

Söz­le­ri­mi ta­mam­lar­ken, 2007 büt­çe­si­nin tek­rar ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Tüm va­tan­daş­la­rı­mı­zın Kur­ban Bay­ra­mı'nı ve ye­ni yı­lı­nı kut­lu­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu vak­ti de Sa­yın Baş­ka­na hi­be edi­yo­rum! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sağ.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­nun ta­sa­rı­sı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açık oy­la­ma­sı, bu­gün ya­pı­la­cak son ko­nuş­ma­lar­dan son­ra ola­cak­tır.

Şim­di, 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si­ni tek­rar okut­tuk­tan son­ra oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

1'in­ci mad­de­yi, da­ha ev­vel ka­bul edi­len cet­vel­le­riy­le bir­lik­te oku­tu­yo­rum:

2005 MALÎ YI­LI KE­SİN HE­SAP KA­NU­NU TA­SA­RI­SI

Gi­der büt­çe­si

MAD­DE 1 - (1) Ge­nel büt­çe­li da­ire­le­rin 2005 Malî Yı­lı gi­der­le­ri, bağ­lı (A) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 143.685.760.918,84 Ye­ni Türk Li­ra­sı ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

BAŞ­KAN - 1'in­ci mad­de­yi da­ha ev­vel ka­bul edi­len cet­vel­le­riy­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­lir büt­çe­si

MAD­DE 2- (1) Ge­nel büt­çe­nin ge­lir­le­ri, bağ­lı (B) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 135.756.182.408,81 Ye­ni Türk Li­ra­sı ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

BAŞ­KAN- B Cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım:

B - CET­VE­Lİ

                                              Büt­çe Tah­mi­ni                            2004 Yı­lı Tah­si­la­tı

                                                      Li­ra                                                Li­ra

GE­NEL TOP­LAM:          136.845.000.000,00                      148.237.974.523,59

RED VE İA­DE­LER ( - ): 12.515.000.000,00                        12.481.792.114,78

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi ek­li cet­vel­le­riy­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Na­zım ge­lir ve gi­der

MAD­DE 3- (1) 13.198.137.460,60 Ye­ni Türk Li­ra­sı na­zım ge­lir tah­sil edil­miş ve ay­nı mik­tar gi­der ya­pıl­mış­tır.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Den­ge

MAD­DE 4- (1) 1 in­ci mad­de­de ya­zı­lı gi­der­ler ile 2 nci mad­de­de ya­zı­lı ge­lir­ler ara­sın­da 7.929.578.510,03 Ye­ni Türk Li­ra­sı gi­der faz­la­sı mey­da­na gel­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ta­mam­la­yı­cı öde­nek

MAD­DE 5- (1)  Bağ­lı (A) işa­ret­li cet­ve­lin il­gi­li sü­tu­nun­da ka­yıt­lı 4.033.399.666,58 Ye­ni Türk Li­ra­sı öde­nek üs­tü gi­de­ri kar­şı­la­mak üze­re, ay­nı tu­tar­da ta­mam­la­yı­cı öde­nek ka­bul edil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

6'ncı mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Dev­re­di­len öde­nek

MAD­DE 6- (1) 2005 Malî Yı­lı için­de har­can­ma­yan ve özel ka­nun­lar­la dev­ri­ne izin ve­ri­len 50.409.476,13 Ye­ni Türk Li­ra­sı özel öde­nek, er­te­si yı­la öde­nek kay­de­dil­mek üze­re dev­re­dil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

İp­tal edi­len öde­nek

MAD­DE 7- (1) Bağ­lı (A) işa­ret­li cet­ve­lin il­gi­li sü­tu­nun­da ka­yıt­lı bu­lu­nan ve yı­lı için­de kul­la­nı­lan­lar ile dev­re­di­len­ler dı­şın­da ka­lan 19.847.283.916,54 Ye­ni Türk Li­ra­sı öde­nek ip­tal edil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

8'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Dev­let borç­la­rı

MAD­DE 8- (1) 2005 yı­lın­da Dev­let iç ve dış borç­la­rı ile Ha­zi­ne ga­ran­ti­le­ri­nin uy­gu­la­ma so­nuç­la­rı aşa­ğı­da gös­te­ril­miş­tir:

a) Kı­sa va­de­li Dev­let iç bor­cu 17.817.596.024,00 Ye­ni Türk Li­ra­sı, or­ta ve uzun va­de­li Dev­let İç bor­cu 226.964.261.125,81 Ye­ni Türk Li­ra­sı ol­mak üze­re, top­lam 244.781.857.149,81 Ye­ni Türk Li­ra­sı Dev­let iç bor­cu,

b) 87.206.799.881,08 Ye­ni Türk Li­ra­sı Dev­let dış bor­cu,

c) 8.190.364.733,19 Ye­ni Türk Li­ra­sı Ha­zi­ne ga­ran­ti­li borç,

mev­cut­tur.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

9'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rür­lük

MAD­DE 9- (1) Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

10'un­cu mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rüt­me

MAD­DE 10- (1) Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir. Açık oy­la­ma­sı bu­gün ya­pı­la­cak son ko­nuş­ma­lar­dan son­ra ya­pı­la­cak­tır.

Şim­di, 2005 Ma­li Yı­lı Kat­ma Büt­çe­li İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın 1'in­ci mad­de­si­ni tek­rar okut­tuk­tan son­ra, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Oku­tu­yo­rum:

2005 MALÎ YI­LI KAT­MA BÜT­ÇE­Lİ İDA­RE­LER

KE­SİN HE­SAP KA­NU­NU TA­SA­RI­SI

Gi­der büt­çe­si

MAD­DE 1- (1) Kat­ma büt­çe­li ida­re­le­rin 2005 Malî Yı­lı gi­der­le­ri, bağ­lı (A) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 14.581.457.259,81 Ye­ni Türk Li­ra­sı ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

BAŞ­KAN - Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1'in­ci mad­de­yi, da­ha ev­vel ka­bul edi­len cet­vel­ler­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­lir büt­çe­si

MAD­DE 2- (1) Kat­ma büt­çe­li ida­re­le­rin 2005 Malî Yı­lı ge­lir­le­ri, bağ­lı (B) işa­ret­li cet­vel­de gös­te­ril­di­ği üze­re, 14.651.595.019,31 Ye­ni Türk Li­ra­sı ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

BAŞ­KAN - Bağ­lı (B) işa­ret­li cet­ve­li oku­tu­yo­rum :

B - CET­VE­Lİ

                                         Büt­çe Tah­mi­ni                     2002 Yı­lı Tah­si­la­tı

                                                  Li­ra                                         Li­ra

GE­NEL TOP­LAM:      15. 846.891.460,00                 14.651.595.019,31

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2'nci mad­de­yi (B) işa­ret­li cet­vel­le bir­lik­te oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... 2'nci mad­de, (B) işa­ret­li cet­vel­le bir­lik­te ka­bul edil­miş­tir.

3'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Den­ge

MAD­DE 3- (1) in­ci mad­de­de ya­zı­lı gi­der­ler ile 2 nci mad­de­de yaz­lı ge­lir­ler ara­sın­da 70.137.759,50 Ye­ni Türk Li­ra­sı ge­lir faz­la­sı mey­da­na gel­miş­tir.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

4'ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Ta­mam­la­yı­cı öde­nek

MAD­DE 4- (1) Bağ­lı (A) işa­ret­li cet­ve­lin il­gi­li sü­tu­nun­da ka­yıt­lı 35.527.363,33 Ye­ni Türk Li­ra­sı öde­nek üs­tü gi­de­ri kar­şı­la­mak üze­re, ay­nı tu­tar­da ta­mam­la­yı­cı öde­nek ka­bul edil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

5'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Dev­re­di­len öde­nek

MAD­DE 5- (1) 2005 Malî Yı­lı için­de har­can­ma­yan ve özel ka­nun­lar­la dev­ri­ne izin ve­ri­len 18.611.160,47 Ye­ni Türk Li­ra­lık şart­lı ba­ğış ve özel ge­lir­le­re ait öde­nek er­te­si yı­la öde­nek kay­de­dil­mek üze­re dev­re­dil­miş­tir.

BAŞ­KAN - 5'in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

6'ncı mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum:

İp­tal edi­len öde­nek

MAD­DE 6- (1) Bağ­lı (A) işa­ret­li cet­ve­lin il­gi­li sü­tu­nun­da ka­yıt­lı bu­lu­nan ve yı­lı için­de kul­la­nı­lan­lar ile dev­re­di­len­ler dı­şın­da ka­lan 1.077.157.141,11 Ye­ni Türk li­ra­lık öde­nek ip­tal edil­miş­tir.

BAŞ­KAN - Oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

7'nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rür­lük

MAD­DE 7- (1) Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

8'in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rüt­me

MAD­DE 8- (1) Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN - Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açık oy­la­ma­ya ta­bi­dir. Açık oy­la­ma­sı, bu­gün ya­pı­la­cak son ko­nuş­ma­lar­dan son­ra ola­cak­tır.

Böy­le­ce, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın mad­de­le­ri ile 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sip­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın mad­de­le­ri ka­bul edil­miş­tir. Ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, on be­şin­ci tur gö­rüş­me­le­ri ta­mam­lan­mış­tır.

Böy­le­ce, 42'nci Bir­le­şim'in so­nu­na gel­miş bu­lu­nu­yo­ruz. Otuz bir sa­at­tir de­vam eden bu bir­le­şim­de yo­ğun ve fe­dakâr me­sai sarf eden tüm mil­let­ve­kil­le­ri­ne ve tüm Mec­lis per­so­ne­li­ne te­şek­kür edi­yo­rum.

Prog­ra­ma gö­re, büt­çe­nin tü­mü üze­rin­de­ki son ko­nuş­ma­la­rı ve 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sip­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı'nın açık oy­la­ma­la­rı­nı yap­mak, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 25 Ara­lık 2006 Pa­zar­te­si gü­nü, bu­gün, sa­at 19.00'da top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.49