Normal deneme 3 3 2007-01-17T08:36:00Z 2007-01-17T08:36:00Z 1 85678 488371 Türkiye Büyük Millet Meclisi 4069 1145 572904 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22                         CİLT: 141       YA­SA­MA YI­LI: 5

 

 

 

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

 

 

36’ncı Bir­le­şim

18 Ara­lık 2006 Pa­zar­te­si

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                                                Say­fa    

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Ge­nel Ku­ru­lu zi­ya­ret eden En­do­nez­ya Halk Da­nış­ma Mec­li­si Baş­ka­nı Hi­da­yet Nur­va­hit ve be­ra­be­rin­de­ki he­ye­te Baş­kan­lık­ça "hoş gel­di­niz" de­nil­me­si

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

l.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271)

 

A) GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

 

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

 

B) VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

 

1.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

 

C) DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI

 

1.- Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

D) BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU

 

1.- Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

E) DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI

 

1.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

2.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

 

F) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

 

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

G) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

 

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

 

H) HA­Zİ­NE MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI

1.- Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

İ) AV­RU­PA BİR­Lİ­Ğİ GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ

1.- Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

J) BA­SIN-YA­YIN VE EN­FOR­MAS­YON GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

K) SOS­YAL YAR­DIM­LAŞ­MA VE DA­YA­NIŞ­MA GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

L) TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

M) TÜR­Kİ­YE İS­TA­TİS­TİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

IV. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Ah­met Gök­han Sa­rı­çam’ın, ba­zı ifa­de­le­ri­nin yan­lış an­la­ma­la­ra yol aça­bi­le­ce­ği­ne iliş­kin açık­la­ma­sı

I. – GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 11.00’de açı­la­rak beş otu­rum yap­tı.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­li Da­ire­ler ve İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı­nın (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam olu­na­rak;

Kül­tür ve Tu­rizm Ba­kan­lı­ğı,

Güm­rük Müs­te­şar­lı­ğı,

Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğı,

Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı Müs­te­şar­lı­ğı,

2007 yı­lı büt­çe­le­ri ve 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sap­la­rı ile;

Dev­let Ope­ra ve Ba­le­si Ge­nel Mü­dür­lü­ğü,

Dev­let Ti­yat­ro­la­rı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü,

İh­ra­ca­tı Ge­liş­tir­me Etüd Mer­ke­zi,

Ser­ma­ye Pi­ya­sa­sı Ku­ru­lu,

Ban­ka­cı­lık Dü­zen­le­me ve De­net­le­me Ku­ru­mu,

GAP Böl­ge Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı,

Tü­tün, Tü­tün Mamûlle­ri ve Al­kol­lü İç­ki­ler Pi­ya­sa­sı Dü­zen­le­me Ku­ru­mu,

2007 yı­lı büt­çe­le­ri;

Ka­bul edil­di.

Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu, Kül­tür ve Tu­rizm Ba­ka­nı Atil­la Koç’un, ko­nuş­ma­sın­da, Ge­nel Baş­kan­la­rı­na sa­taş­tı­ğı id­di­asıy­la,

Ada­na Mil­let­ve­ki­li Meh­met Zi­ya Yer­gök, Dev­let Ba­ka­nı Kür­şad Tüz­men’in, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­tı­ğı id­di­asıy­la, ye­rin­den,

Bi­rer açık­la­ma­da bu­lun­du­lar.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, 18 Ara­lık 2006 Pa­zar­te­si gü­nü sa­at 11.00’de top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 21.40’ta son ve­ril­di.

 

 

Sa­dık Yakut

 

 

 

Baş­kan Ve­ki­li

 

 

Ah­met Küçük

 

Bay­ram Özçelik

 

Ça­nak­ka­le

 

Bur­dur

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

18 Ara­lık 2006 Pa­zar­te­si

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 11.04

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 36’ncı Bir­le­şi­mi’ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

Prog­ram uya­rın­ca bu­gün iki tur gö­rüş­me ya­pa­ca­ğız. Be­şin­ci tur­da Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı, Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı, Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri yer al­mak­ta­dır.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (x)

A) GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

C) DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU

1.- Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

F) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

G) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de­dir.

(x) 1269, 1270, 1271 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı­lar  ve Öde­nek Cet­vel­le­ri 15/12/2007 ta­rih­li 33’ün­cü Bir­le­şim Tu­ta­na­ğı­na ek­li­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 5/12/2006 ta­rih­li 27’nci Bir­le­şim’de büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de so­ru­la­rın ge­rek­çe­siz ola­rak ye­rin­den so­rul­ma­sı ve her tur için so­ru-ce­vap iş­le­mi­nin yir­mi da­ki­kay­la sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı ka­rar­laş­tı­rıl­mış­tır. Bu­na gö­re, tur­da yer alan büt­çe­ler­le il­gi­li ola­rak so­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin, gö­rüş­me­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar so­ru­la­rı­nı so­ra­bil­me­le­ri için, şif­re­le­ri­ni ya­zıp par­mak iz­le­ri­ni ta­nıt­tık­tan son­ra ek­ran­da­ki söz is­te­me bu­to­nu­na bas­ma­la­rı ge­rek­mek­te­dir. Mik­ro­fon­la­rın­da­ki kır­mı­zı ışık­la­rı ya­nıp sön­me­ye baş­la­yan mil­let­ve­kil­le­ri­nin söz ta­lep­le­ri ka­bul edil­miş ola­cak­tır.

Tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler bit­tik­ten son­ra, so­ru sa­hip­le­ri, ek­ran­da­ki sı­ra­ya gö­re  so­ru­la­rı­nı ye­rin­den so­ra­cak­lar­dır. So­ru sor­ma iş­le­mi on da­ki­ka içe­ri­sin­de ta­mam­la­na­cak­tır. Ce­vap iş­le­mi için de on da­ki­ka sü­re ve­ri­le­cek­tir. Ce­vap iş­le­mi on da­ki­ka­dan ön­ce bi­ti­ril­di­ği tak­dir­de, ge­ri ka­lan sü­re için sı­ra­da­ki so­ru sa­hip­le­ri­ne söz ve­ri­le­cek­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum.

Be­şin­ci tur­da grup­la­rı ve şa­hıs­la­rı adı­na söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum: Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­san Öz­yer, sü­re­si on beş da­ki­ka; Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Dur­sun Ak­de­mir, on beş da­ki­ka; Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler, on beş da­ki­ka. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Se­vi­gen, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Kü­çü­ka­şık, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ke­mal Sağ, on iki bu­çuk da­ki­ka; Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Nu­ri Say­gun, ye­di bu­çuk da­ki­ka; An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ya­kup Ke­pe­nek, on da­ki­ka. AK Par­ti Gru­bu adı­na Zon­gul­dak Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Po­lat Türk­men, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ah­met Ko­ca, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Kurt, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Elâzığ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Zül­fü De­mir­bağ, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mu­zaf­fer Kül­cü, ye­di bu­çuk da­ki­ka; Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mu­zaf­fer Gül­yurt ye­di bu­çuk da­ki­ka sü­rey­le ko­nu­şa­cak­lar­dır.

Şa­hıs­la­rı adı­na: Leh­te ol­mak üze­re, Bur­dur Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Bay­ram Öz­çe­lik, on da­ki­ka. Aleyh­te ol­mak üze­re, Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Fe­ri­dun Ay­va­zoğ­lu, on da­ki­ka.

Bil­gi­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum.

Şim­di, ilk sö­zü, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Muğ­la Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ha­san Öz­yer’e ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­yer. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on beş da­ki­ka.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HA­SAN ÖZ­YER (Muğ­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ile Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­le­ri üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni ifa­de et­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye’nin, eği­tim­den baş­la­ya­rak, her ala­nı­nı içi­ne alan bir genç­lik si­ya­se­ti so­ru­nu var­dır. Da­ha doğ­ru­su, Tür­ki­ye’nin bir genç­lik si­ya­se­ti, ne ya­zık ki yok­tur. Genç­le­rin se­çil­me ya­şı­nın dü­şü­rül­me­si genç­lik si­ya­se­ti de­ğil­dir. Esa­sen bu­ra­da da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, genç­le­re se­çil­me hak­kı ta­nın­ma­sıy­la bir­lik­te, genç­ler­le bir­lik­te si­ya­set yap­ma yo­lu­nun açıl­ma­sı­dır. Si­ya­se­tin mev­cut has­ta­lık­la­rı­na genç­le­ri de çek­me­nin genç­lik si­ya­se­ti­ne bir kat­kı­sı ol­ma­ya­cak­tır. Es­ki­den be­ri, Tür­ki­ye’nin en bü­yük zen­gin­li­ği­nin genç nü­fu­su ol­du­ğu söy­le­ne­ge­lir. An­cak, on-on beş yıl son­ra­dan iti­ba­ren, Tür­ki­ye, bu avan­ta­jı­nı kay­bet­me­ye baş­la­ya­cak­tır. Bu ta­rih­ten son­ra Tür­ki­ye, Ba­tı top­lum­la­rı gi­bi yaş­lı bir nü­fus hâli­ne dö­nü­şüm yo­lun­da iler­le­ye­cek­tir.

Bu­gün ni­te­lik ka­zan­dı­ra­ma­dı­ğı­mız için iş­siz­lik ba­ta­ğın­da çır­pı­nan, ge­le­ce­ğe iliş­kin umut­la­rı kö­rel­me­ye baş­la­yan bir genç­lik­le kar­şı kar­şı­ya­yız.

Bu genç­lik ya­pı­sı Tür­ki­ye için ta­şın­ma­sı gi­de­rek ağır­la­şan bir yük hâli­ne dö­nü­şe­cek­tir. Bu­gü­ne ka­dar “avan­ta­jı­mız” de­di­ği­miz bu genç nü­fus kit­le­si ya­rın en bü­yük so­ru­nu­muz hâli­ne ge­le­bi­le­cek­tir. Bu­nun için, an­ne ba­ba­lar, si­ya­set­çi­ler, öğ­ret­men­ler vel­ha­sıl top­yekûn mil­let ola­rak bir genç­lik si­ya­se­ti be­lir­le­me­miz ge­re­ki­yor. Eği­ti­mi­mi­zi bu­na gö­re ya­pı­lan­dır­ma­lı­yız, üre­ti­mi­mi­zi bu­na gö­re plan­la­ma­lı­yız, is­tih­da­mı bu­na gö­re yön­len­dir­me­li­yiz ve hat­ta dış iliş­ki­le­ri­mi­zin ön­ce­lik­le­ri­ni de bu­na gö­re tes­pit et­me­li­yiz.

İh­ti­ya­cı­mız olan, sa­de­ce ta­raf­ta­rı olu­nan fut­bol ta­kım­la­rı­nın re­ka­be­tiy­le tat­min ol­ma­ya­cak, ken­di bil­gi ve be­ce­ri­le­rin­den kay­nak­la­nan re­ka­bet ik­li­mi­ni oluş­tu­ra­cak bir genç­lik si­ya­se­ti­dir. İh­ti­ya­cı­mız olan, baş­ka­la­rın­dan iş di­le­nen de­ğil, baş­ka­la­rı­na iş ve­ren in­san­lar or­ta­ya çı­kar­ta­cak bir genç­lik si­ya­se­ti­dir. İh­ti­ya­cı­mız olan, dip­lo­ma­lı iş­siz­ler üre­ten de­ğil, dün­ya ça­pın­da ta­lep edi­len do­na­nım­da in­san­lar ye­tiş­ti­ren mes­le­ki eği­tim sis­te­mi­ni ku­ra­cak bir genç­lik si­ya­se­ti­dir. İh­ti­ya­cı­mız olan, in­san­la­rın me­zu­ni­yet­ten son­ra da­hi iş bu­la­ma­ya­cak­la­rı­nı bi­le bi­le, ça­re­siz­lik­ten ka­pı­sın­da yı­ğıl­dık­la­rı üni­ver­si­te sis­te­mi de­ğil, is­te­yen ve hak eden her­ke­se ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da yük­sek eği­tim imkânı ve­re­cek bir genç­lik si­ya­se­ti­dir.

Genç­lik si­ya­se­ti­nin un­sur­la­rı­nı uzun uza­dı­ya an­lat­mak müm­kün­dür. Ama, bun­la­rı bu sa­lon­da bu­lu­nan siz­ler de, ev­lat sa­hi­bi bü­tün va­tan­daş­la­rı­mız da za­ten bi­li­yor. So­run or­ta­da­dır. Esa­sen çö­züm de aşa­ğı yu­ka­rı bel­li­dir. Ama, bu çö­zü­mü ha­ya­ta ge­çi­re­cek ira­de ko­nu­sun­da cid­di sı­kın­tı bu­lun­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, emek­le­riy­le, bil­gi­le­riy­le, alın ter­le­riy­le, onur­la­rıy­la ya­şa­mak is­te­yen, üret­me­yi, ken­di­si­ne, ai­le­si­ne ve ül­ke­si­ne fay­da­lı ol­ma­yı ha­yal eden genç­le­ri­miz ne ya­zık ki bir du­yar­sız­lık ve il­gi­siz­lik du­va­rıy­la kar­şı kar­şı­ya­dır­lar. Or­ta­öğ­re­tim ve yük­se­köğ­re­tim sı­nav­la­rın­dan baş­la­ya­rak ha­ya­tı­nın her aşa­ma­sın­da stres, kay­gı ve umut­suz­luk do­lu bir ya­rış için­de olan genç­le­ri­mi­ze bu iş­ken­ce­yi baş­ka­la­rı de­ğil biz ken­di­miz ya­pı­yo­ruz. Üs­te­lik, bun­ca iş­ken­cey­le aman­sız bir ya­rış için­de bü­yüt­tü­ğü­müz ço­cuk­la­rı­mı­za doğ­ru dü­rüst bir şey de öğ­re­te­mi­yo­ruz. Özel okul­lar, özel ders­ler, özel öğ­ret­men­ler, ders­ha­ne­ler, der­gi­ler, ki­tap­lar, ser­vis­ler ve da­ha pek çok kül­fe­te kat­la­na­rak ye­tiş­tir­di­ği­miz ço­cuk­la­rı­mız sı­nav­lar­da sı­fır pu­an ala­bil­mek­te­dir­ler. Top­lum için­de sağ­lık­lı bir ha­yat sür­me­si­ni te­min ede­cek kri­ter­le­rin hiç­bi­ri­ni za­ten ka­zan­dı­ra­ma­dı­ğı­mız genç­le­re, en ba­sit ma­te­ma­tik, fen, Türk­çe, sos­yal ko­nu­la­rı­nı da­hi öğ­re­te­me­di­ği­miz an­la­şıl­mak­ta­dır. Yıl­da -bir he­sa­ba gö­re- 4 mil­yar do­lar pa­ra har­ca­yıp da, sa­de­ce 200 bin öğ­ren­ci­yi li­sans dü­ze­yin­de üni­ver­si­te prog­ram­la­rı­na ye­tiş­ti­re­bi­len biz­den baş­ka bir ül­ke bu­lun­ma­dı­ğı­nı sa­nı­yo­rum. Öğ­ren­ci ba­şı­na 20 bin do­lar­lık bu ma­li­yet, dün­ya­nın eği­tim be­de­li­nin en yük­sek üni­ver­si­te­le­ri dü­ze­yin­de­dir; ama el­de et­ti­ği­miz so­nuç, bu 200 bin öğ­ren­ci­nin bü­yük ço­ğun­lu­ğu­nu dip­lo­ma­lı iş­siz ola­rak so­ka­ğa sal­mak­tan iba­ret­tir. Tür­ki­ye, bu kah­rı, ıs­tı­ra­bı, iş­ken­ce­yi bo­şu­na çe­ki­yor. Yoz­laş­ma­nın, han­tal­lı­ğın ve akıl­sız­lı­ğın be­de­li­ni ödü­yo­ruz. Bu so­ru­nu çöz­me­den, ya­ni, genç­le­ri­mi­ze içe­ri­de ve dı­şa­rı­da ra­hat­lık­la iş bu­lup ça­lı­şa­bil­me­le­ri­ni sağ­la­ya­cak ni­te­li­ği ka­zan­dı­ra­cak si­ya­se­ti oluş­tur­ma­dan on­la­rın ve ül­ke­nin di­ğer hiç­bir so­ru­nu­nu çö­ze­me­yiz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün büt­çe­si­ni gö­rü­şü­yo­ruz. Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün is­min­de­ki “genç­lik” ifa­de­si, spor pers­pek­ti­fi dı­şın­da, ma­ale­sef, her­han­gi bir an­lam ifa­de et­me­mek­te­dir. Genç­ler için yaz kamp­la­rı dü­zen­le­mek “genç­lik” kav­ra­mı­nın ifa­de et­ti­ği ça­lış­ma­la­rı yap­mak an­la­mı­na gel­me­mek­te­dir. Genç­li­ğin so­run­la­rı­nın çö­zü­mü, bü­yük öl­çü­de Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na, kıs­men de, Ça­lış­ma ve Sa­na­yi gi­bi, do­lay­lı ola­rak il­gi­li ku­rum­la­ra bı­ra­kıl­mış du­rum­da­dır. Oy­sa, Tür­ki­ye’nin, genç­li­ğin so­run­la­rı­nı bü­tün bo­yut­la­rıy­la ku­şa­ta­cak po­li­ti­ka­lar üret­me bi­ri­kim ve ye­te­ne­ği­ne sa­hip ku­rum­la­ra ih­ti­ya­cı var­dır. Ko­nu­yu sa­de­ce Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın uh­de­si­ne terk eder­se­niz, o ku­rum do­ğal ola­rak so­ru­nu eği­tim bo­yu­tun­dan iba­ret gö­rür; ko­nu­yu sa­de­ce Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­na bı­ra­kır­sa­nız, o da so­ru­na sa­de­ce is­tih­dam is­ta­tis­tik­le­ri açı­sın­dan ba­kar; ko­nu­yu sa­de­ce Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı­na bı­ra­kır­sa­nız, o da so­ru­nu sa­de­ce çı­rak­lık okul­la­rı açı­sın­dan ele alır; ko­nu­yu sa­de­ce şu an­da büt­çe­si­ni gö­rüş­tü­ğü­müz Ge­nel Mü­dür­lü­ğe bı­rak­tı­ğı­mız­da ise, so­ru­na sa­de­ce spor­tif fa­ali­yet­ler açı­sın­dan bak­tı­ğı­nı gö­rü­rüz. Hal­bu­ki biz di­yo­ruz ki: Tür­ki­ye’nin, bun­la­rın hep­si­ni de içi­ne alan ve fa­kat da­ha üst­ten ba­kı­lıp plan­lan­ma­sı ge­re­ken bir genç­lik si­ya­se­ti­ne ih­ti­ya­cı var­dır. 2007 yı­lın­da bu tek­li­fi­mi­zin cid­di­yet­le tar­tı­şıl­ma­sı­nı ve sö­zü­nü et­ti­ği­miz genç­lik si­ya­se­ti­nin te­mel pa­ra­met­re­le­ri­nin or­ta­ya kon­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­lin­di­ği gi­bi, spor, in­san­lık ta­ri­hi­nin baş­lan­gı­cı­na ka­dar uza­nan bir geç­mi­şe sa­hip, top­lum­sal ya­şan­tı­mı­zın vaz­ge­çil­mez bir ol­gu­su­dur. Gü­nü­müz­de spor sa­na­yi­nin, hız­la ge­li­şi­mi, yo­ğun kent­leş­me, ser­best za­man ar­tı­şı gi­bi te­mel top­lum­sal de­ğiş­me­le­re bağ­lı ola­rak ye­ni bo­yut­lar ka­zan­mış­tır.

Spor, ha­re­ket ve he­ye­can ola­rak iki ana te­me­le da­ya­nır, ama, spor, her hâlükârda bir eği­tim işi­dir, bir bi­lim da­lı­dır.

Spor, fert­le­rin be­de­nen, ru­hen ve fik­ren ge­liş­me­le­ri­ni sağ­la­yan, bu öge­ler ara­sın­da ko­or­di­nas­yon ye­te­ne­ği­ni de­rin­leş­ti­ren bir bi­lim­dir. Bu çer­çe­ve­de, spor pro­fes­yo­nel­ce ya­pı­lan zir­ve spo­ru ve­ya ya­rış­ma spo­ruy­la, top­lum ve­ya kit­le spo­ru ola­rak iki­ye ay­rıl­mak­ta­dır.

Da­ha mut­lu ve da­ha güç­lü bir Tür­ki­ye’ye ulaş­mak için di­ğer alan­la­rın ya­nı sı­ra ge­nel ve or­tak bir millî ko­nu­muz olan spo­ra da önem ver­mek zo­run­da­yız.

Ço­cuk­luk­tan baş­la­ya­rak genç­lik­le­ri­ne ve ile­ri yaş­la­rı­na ka­dar in­sa­nı­mı­zın spor­la iliş­ki­si­ni sağ­lık­lı bir te­me­le oturt­mak için bü­tün ku­rum­la­ra gö­rev düş­mek­te­dir.

Acı­ma­sız bir re­ka­be­tin ya­şan­dı­ğı dün­ya­mız­da kül­tü­rel, bi­lim­sel ve eko­no­mik alan­la­rın ya­nın­da spor­da da ça­ğı ya­ka­la­mak zo­run­da­yız. Ço­cuk­la­rı­mı­zı ve genç­le­ri­mi­zi spo­run içi­ne ne ka­dar çok çe­ke­bi­lir­sek, ulus­la­ra­ra­sı re­ka­bet­te ba­şa­rı­lı ol­ma şan­sı­mız o ka­dar yük­se­le­cek­tir.

Tür­ki­ye’nin tu­rizm­de gel­di­ği yer baş­ta ol­mak üze­re bir­çok ça­lış­ma­sı­na kat­kı sağ­la­yan ta­nı­tım ata­ğı­nın ge­ri­sin­de, spor­tif fa­ali­yet­ler­de el­de et­ti­ği­miz ba­şa­rı­la­rı­nın da önem­li bir pa­yı­nın bu­lun­du­ğu­nu ha­tır­lat­mak is­te­riz.

Genç­lik ko­nu­sun­da ol­du­ğu gi­bi spor­da da bir si­ya­se­te ih­ti­ya­cı­mız var­dır. Spor si­ya­se­ti­miz her ke­sim­den in­sa­nın için­de yer ala­ca­ğı, par­ti­ler ve ku­rum­sal ta­as­sup­lar üs­tü bir si­ya­set ol­ma­lı­dır. Spor po­li­ti­ka­mı­zı oluş­tu­rur­ken, ül­ke ger­çek­le­ri­ni, yö­re­sel ko­şul­la­rı ve alış­kan­lık­la­rı­mı­zı da göz önün­de bu­lun­dur­ma­lı­yız.

Spo­run ül­ke dü­ze­yin­de yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­na ça­lı­şır­ken, özel­lik­le ya­rış­ma spor­la­rı için ne­yin, ne­re­de, na­sıl ya­pı­la­ca­ğı doğ­ru şe­kil­de be­lir­len­me­li­dir.

Spor dal­la­rın­da ön­ce­lik­le­rin be­lir­len­me­sin­den te­sis ya­pı­mı­na, mal­ze­me se­çi­min­den per­so­nel ye­tiş­ti­ril­me­si­ne ka­dar tüm ça­lış­ma­la­rı be­lir­le­di­ği­miz spor po­li­ti­ka­sı doğ­rul­tu­sun­da ger­çek­leş­tir­me­li­yiz. Ak­si tak­dir­de, bu­gü­ne ka­dar pek çok ör­ne­ği gö­rül­dü­ğü üze­re, yüz­me spor­cu­su ol­ma­yan yer­ler­de olim­pik yüz­me ha­vu­zu ya­pı­lır, bas­ket­çi­si ol­ma­yan yer­ler­de tam te­şek­kül­lü bas­ket­bol sa­ha­sı in­şa edi­lir. Bin­ler­ce ço­cu­ğu­muz ve gen­ci­miz, eği­ti­ci­le­ri ol­ma­dı­ğı için ma­hal­le ma­çı ya­par gi­bi an­tren­ma­na çı­kar­ken, spor aka­de­mi­le­rin­den me­zun olan­lar iş­siz ge­zer.

Dün­ya ça­pın­da ba­şa­rı el­de ede­cek ka­pa­si­te­de­ki spor­cu­la­rı­mız yol pa­ra­sı bu­la­ma­dı­ğı için an­tren­ma­na gi­de­mez­ken, han­gi kri­te­re gö­re se­çil­di­ği bel­li ol­ma­yan bir­ta­kım in­san­lar, ya­rış­ma­la­ra ka­tıl­ma ba­ha­ne­siy­le ül­ke ül­ke do­la­şıp tu­ris­tik ge­zi ya­par­lar. İş­te bü­tün bun­la­rı ön­le­mek için, ger­çek­çi ve bi­lim­sel te­mel­le­re da­ya­lı bir spor si­ya­se­ti oluş­tu­rul­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ge­rek genç­lik ge­rek­se spor ala­nın­da oluş­tu­ru­la­cak ül­ke si­ya­se­ti­nin sü­rük­le­yi­ci­si ve önem­li uy­gu­la­yı­cı­la­rın­dan bi­ri­si ol­ma­sı ge­re­ken Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün il­gi­si­nin, ma­ale­sef, baş­ka alan­la­ra yo­ğun­laş­tı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Ör­ne­ğin, geç­ti­ği­miz tem­muz ayın­da Ge­nel Ku­rul­da ka­bul edi­len 5538 sa­yı­lı Ka­nun’un 10’un­cu mad­de­siy­le, genç­lik ve spor il mü­dür­lük­le­ri, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu’nun dı­şı­na çı­kar­tıl­mış­tır. Oy­sa, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, ka­mu kay­nak­la­rı­nın et­ki­li, eko­no­mik ve ve­rim­li bir şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sıy­la, ma­li say­dam­lı­ğı sağ­la­ma­ya yö­ne­lik­tir.

Genç­lik ve spor il mü­dür­lük­le­ri, il­gi­li mev­zu­atı çer­çe­ve­sin­de, de­ne­tim ve gö­ze­tim un­sur­la­rı­na bağ­lı ola­rak her tür­lü şa­ibe­den uzak ça­lış­ma­ya de­vam ede­cek iken, her tür­lü so­ru işa­re­ti­ne açık bir dü­zen­le­me­ye ta­bi tu­tul­muş­lar­dır. Üs­te­lik, genç­lik ve spor il mü­dür­lük­le­ri­nin, ye­rel yö­ne­tim­ler re­for­mu çer­çe­ve­sin­de ma­hallî ida­re­le­re dev­ri söz ko­nu­su iken, böy­le bir yo­la baş­vu­rul­muş ol­ma­sı, so­ru işa­ret­le­ri­ni da­ha da ar­tır­mak­ta­dır. Her yıl çok sa­yı­da et­kin­lik ger­çek­leş­ti­ren, ül­ke­nin her kö­şe­sin­de ya­tı­rım­la­rı olan bir ku­ru­mun böy­le bir du­ru­ma ma­ruz bı­ra­kıl­ma­yı hak et­me­di­ği­ne ina­nı­yo­ruz.

Esa­sen, et­kin­lik or­ga­ni­zas­yo­nu ve te­sis bek­çi­li­ği bu Ge­nel Mü­dür­lü­ğün işi ol­ma­ma­lı­dır. Bu Ku­rum, bel­ki sta­tü­sü da­ha da yük­sel­ti­le­rek, bir po­li­ti­ka üre­tim, ser­ti­fi­kas­yon, araş­tır­ma, de­ne­tim ve ko­or­di­nas­yon iş­le­vi­ne ka­vuş­tu­rul­ma­lı­dır. Böy­le­ce, genç­le­ri­mi­ze ve spor­cu­la­rı­mı­za çok iş ya­pı­yor­muş gö­rün­tü­sü al­tın­da, ger­çek­ten, ka­lı­cı ve ya­pı­sal hiç­bir hiz­met üre­til­me­den yıl­la­rın he­ba edil­di­ği bir dö­ne­mi ka­pat­mış ola­ca­ğız.

Bir kez da­ha al­tı­nı çi­ze­rek be­lirt­mek is­ti­yo­rum: Be­nim iti­ra­zım, bu Ge­nel Mü­dür­lü­ğün yap­tı­ğı ça­lış­ma­la­ra de­ğil­dir, tam ter­si­ne, yap­ma­dı­ğı iş­le­re­dir. Ya­pı­lan ça­lış­ma­lar, bu ül­ke­ye el­bet­te bir hiz­met­tir, ama, Tür­ki­ye’nin ön­ce­li­ği ve ih­ti­ya­cı, böy­le­si­ne bir mer­kezî ku­ru­mun, baş­tan be­ri ifa­de et­me­ye ça­lış­tı­ğım genç­lik si­ya­se­ti­ni, spor si­ya­se­ti­ni oluş­tur­ma­sı yö­nün­de­dir.

Bu dü­şün­ce­ler­le, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün büt­çe­si­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­mın bu bö­lü­mün­de Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün büt­çe­si üze­rin­de gö­rüş­le­ri­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Va­kıf ko­nu­su bir­çok ba­kım­dan üze­rin­de dik­kat­le du­rul­ma­sı ge­re­ken bir hu­sus­tur. Ön­ce­lik­le, va­kıf­lar, ta­ri­hi­mi­zin çok önem­li bir ku­ru­mu­dur. Türk va­kıf kül­tü­rü baş­lı ba­şı­na bir me­de­ni­ye­tin ko­nu­su ola­bi­le­cek zen­gin­lik ve de­rin­li­ğe sa­hip­tir. Ni­te­kim, bu­gün dün­ya­nın bir­çok ül­ke­sin­de ba­şa­rıy­la sür­dü­rü­len va­kıf uy­gu­la­ma­la­rı biz­den ör­nek alın­ma­dır. Bu­nun ya­nın­da, va­kıf­la­rı­mız bu­gün da­hi fev­ka­la­de bü­yük eko­no­mik de­ğer­le­ri bün­ye­sin­de ba­rın­dı­ran ku­ru­luş­la­rı­mız­dır.

Ül­ke­mi­zin bir­çok böl­ge­sin­de en de­ğer­li bi­na­lar ve ara­zi­ler va­kıf­la­rı­mı­za ait­tir. Öte yan­dan, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği­ne iliş­kin tar­tış­ma­la­rın en kri­tik un­sur­la­rın­dan bi­ri de yi­ne va­kıf­lar­dır. Sa­de­ce, geç­ti­ği­miz ay Mec­lis­te ka­bul edi­len ve do­kuz mad­de­si Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ye­ni­den gö­rü­şül­mek üze­re Par­la­men­to­ya ia­de edi­len Ka­nun ve­si­le­siy­le ya­şa­nan tar­tış­ma­lar da­hi bu du­ru­mu an­lat­ma­ya ye­ter­li­dir sa­nı­yo­rum.

Va­kıf­la­rın, ül­ke­mi­zin dört bir ya­nın­da sos­yal da­ya­nış­ma­nın ya­şa­tıl­ma­sı çer­çe­ve­sin­de yü­rüt­tü­ğü ça­lış­ma­lar ma­lu­mu­nuz­dur. Öğ­ren­ci­le­re ve­ri­len des­tek­ler, mad­di ve ma­ne­vi de­ğer­le­ri­mi­zi ko­ru­ma bağ­la­mın­da yü­rü­tü­len ça­lış­ma­lar da ko­nu­nun ay­rı bir bo­yu­tu­dur.

Va­kıf­la­rı­mı­zın sa­de­ce ana baş­lık­la­rı­nı ifa­de ede­bil­di­ği­miz bu iş­lev­le­ri­ne da­ha pek çok ila­ve edil­me­si müm­kün­dür. An­cak, bu ka­dar önem ta­şı­ma­sı­na rağ­men va­kıf­lar me­se­le­si ül­ke­miz­de ye­te­ri ka­dar cid­di­yet ve sa­mi­mi­yet­le ele alı­nıp de­ğer­len­di­ri­len bir ko­nu de­ğil­dir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün büt­çe­si ve­si­le­siy­le ko­mis­yon­da ya­pı­lan tar­tış­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, ko­nu­nun, da­ha çok, Ge­nel Mü­dür­lü­ğün ger­çek­leş­tir­di­ği ona­rım ça­lış­ma­la­rı­na odak­lan­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Ye­ni Va­kıf­lar Ka­nu­nu’yla il­gi­li tar­tış­ma­la­rın ise ce­ma­at ve azın­lık va­kıf­la­rıy­la ya­ban­cı­lar hu­su­sun­da yo­ğun­laş­tı­ğı dik­ka­ti çek­mek­te­dir. Bir de geç­miş­te ir­ti­ca tar­tış­ma­la­rı bağ­la­mın­da va­kıf­la­rın gün­de­me gel­di­ği­ni ha­tır­lı­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, va­kıf mal­la­rı­nın bir­ço­ğu­nun atıl du­rum­da ol­du­ğu doğ­ru­dur; ama, bu so­ru­nun çö­zü­mü, va­kıf mal­la­rı­nın çe­şit­li mev­zu­at oyun­la­rıy­la yağ­ma­lan­ma­sı­na uy­gun ze­min oluş­tu­rul­ma­sı de­ğil­dir. Çö­züm, va­kıf mal­la­rı­nın vak­fi­ye­le­ri­ne ve­ya bun­la­rın gü­nü­müz­de­ki kar­şı­lık­la­rı­na en uy­gun şe­kil­de na­sıl et­kin ola­rak de­ğer­len­di­ri­le­bi­le­ce­ği­nin, eko­no­mi­ye ve mil­le­ti­mi­ze fay­da sağ­lar hâle ge­ti­ri­le­bi­le­ce­ği­nin for­mül­le­ri­nin üre­til­me­si­dir. Yağ­ma ve üleş­me yo­lu bel­ki iş­tah açı­cı­dır, ama, vak­fi­ye­ler­de­ki va­kıf mal­la­rı­na göz di­ken­ler için ya­zıl­mış bed­du­ala­rın ve mil­let vic­da­nı­nın da unu­tul­ma­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Va­kıf­la­rın ye­ni­den et­kin bir şe­kil­de top­lum ha­ya­tı­mı­za gir­me­si, ya­şa­dı­ğı­mız pek çok so­ru­nun dev­le­te yük ge­tir­me­den ken­di­li­ğin­den çö­zü­mü­nü sağ­la­ya­cak­tır. Bu­gün çok sı­nır­lı sa­yı­da in­sa­nın fay­da sağ­la­ya­bil­di­ği va­kıf bi­ri­ki­mi­mi­zi, doğ­ru araç­lar ve ni­te­lik­li bir yö­ne­tim­le ye­ni­den es­ki muh­te­şem gün­le­ri­ne ya­kın bir dü­ze­ye çı­kar­ta­bi­li­riz, ama bu­nun için, ön­ce­lik­le sa­mi­mi­yet şart­tır. Va­kıf mal­la­rı­nı ko­ru­mak, ku­ru ku­ru­ya va­kıf mal­la­rı­nı do­kun­durt­ma­mak, vak­fi­ye ama­cı­na ve ül­ke­ye hiç­bir fay­da ge­tir­me­den atıl ola­rak dur­ma­sı­na se­yir­ci kal­mak de­ğil­dir. Çün­kü, va­kıf­lar, ku­ru­luş man­tı­ğı iti­ba­rıy­la di­na­mik ku­rum­lar­dır. Bu ku­rum­la­rı ye­ni­den ku­ru­luş man­tı­ğı­na uy­gun ola­rak di­na­mik mü­es­se­se­ler ha­li­ne ge­ti­ren her kim olur­sa ol­sun, bu ül­ke­ye ve mil­le­te çok bü­yük hiz­met yap­mış ola­cak­tır. Va­kıf­lar ko­nu­su­nu, sa­de­ce azın­lık­lar ve ya­ban­cı­lar, ir­ti­ca, mal­la­rın yağ­ma­lan­ma­sı gi­bi arı­zi du­rum­lar­da gün­de­me ge­tir­mek ye­ri­ne, asıl bu çer­çe­ve­de tar­tış­mak ve çö­züm­ler üret­mek zo­run­da­yız. Çün­kü, ka­mu­oyun­da tar­tış­ma ko­nu­su olan hu­sus­lar “va­kıf” de­di­ği­miz de­va­sa ku­ru­mun on­da 1’ini da­hi oluş­tu­ra­ma­mak­ta­dır. Esa­sen bu tar­tış­ma­lar ne şe­kil­de so­nuç­la­nır­sa so­nuç­lan­sın, va­kıf­lar­la il­gi­li ifa­de et­me­ye ça­lış­tı­ğı­mız so­run­la­rın çö­zü­mü­ne he­men hiç­bir kat­kı­sı ol­ma­ya­cak­tır. Çün­kü, tar­tış­ma­lar da­ha çok iç ve dış gün­dem doğ­rul­tu­sun­da şe­kil­len­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­SAN ÖZ­YER (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Baş­ka­nım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ye­ni Va­kıf­lar Ka­nu­nu üze­rin­de ger­çek­le­şen tar­tış­ma­lar bi­ze şu­nu  gös­ter­miş­tir: Bir yan­dan Av­ru­pa ve kom­şu­la­rı­mız baş­ta ol­mak üze­re, ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye’ye kar­şı ni­yet­le­ri­ne iliş­kin de­rin bir kay­gı ve bun­dan kay­nak­la­nan ref­leks var­dır. Öte yan­dan ise, Tür­ki­ye’nin, gü­nü­müz dün­ya­sın­da da­ha sağ­lam bir yer edi­ne­bil­me­si için ge­rek­li olan çağ­daş dü­zen­le­me­le­re ih­ti­ya­cı var­dır. Is­la­hat Fer­ma­nı’ndan be­ri bu iki­le­mi ya­şa­dık ve bu­gün de ya­şa­ma­ya de­vam edi­yo­ruz. Ni­te­kim, ye­ni Va­kıf­lar Ka­nu­nu gö­rü­şü­lür­ken, ay­nı te­red­düt­le­rin gün­de­me gel­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Ya­sa el­bet­te önem­li­dir, ama asıl önem­li olan uy­gu­la­ma­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin bir­ço­ğu­nun, ban­ka­cı­lık baş­ta ol­mak üze­re, bir­çok alan­da ya­sa­la­rı baş­ka tür­lü em­re­di­yor ol­sa da üs­tü ör­tü­lü millî ko­ta­lar uy­gu­la­dık­la­rı bi­lin­mek­te­dir. Biz de mü­te­ka­bi­li­yet il­ke­si ve eli­miz­de di­ğer imkânla­rı kul­la­na­rak pek çok şey ya­pa­bi­li­riz, ama, bu­nun için, ön­ce bu gü­ce sa­hip ol­ma­lı­yız. Ak­si tak­dir­de, var olan ka­nun­la­rı­mı­zı bi­le uy­gu­lat­tır­maz­lar. Ni­te­kim, bu­nun pek çok ör­ne­ği de var­dır. Tar­tış­ma­la­rı de­ve ku­şu man­tı­ğıy­la de­ğil de, bu açı­dan yü­rüt­tü­ğü­müz­de, çok da­ha sağ­lık­lı so­nuç­lar ala­bi­le­ce­ği­mi­zi dü­şü­nü­yo­ruz.

So­nuç ola­rak, va­kıf­lar ko­nu­sun­da ye­ni dü­zen­le­me­le­rin de, gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz büt­çe­nin de mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, he­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Öz­yer.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Dur­sun Ak­de­mir.

Bu­yu­run efen­dim.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı ve Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ile il­gi­li söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Par­tim Ana­va­tan adı­na yü­ce Mec­li­si, siz de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı ve bü­yük mil­le­ti­mi­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 1960’lı yıl­lar­da, ka­mu per­so­nel yö­ne­ti­mi­ne yön ve­ril­mek üze­re ku­rul­muş olup ka­mu yö­ne­ti­mi­mi­zin önem­li ku­rum­la­rın­dan bi­ri­si­dir. Özel­leş­ti­ri­len ka­mu ku­rum­la­rın­da­ki per­so­ne­lin di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na nak­li, hükûmet ile sen­di­ka­lar ara­sın­da top­lan­tı­la­rın dü­zen­len­me­si, mer­kezî me­mur yer­leş­tir­me­le­ri ve gö­rev­de yük­sel­me uy­gu­la­ma­la­rı Baş­kan­lı­ğın en önem­li ko­nu­la­rın­dan bi­ri­si­dir.

Türk ka­mu ida­re­sin­de per­so­nel po­li­ti­ka­sı ve dev­let teş­ki­la­tıy­la il­gi­li uy­gu­la­ma­lar­da dar­bo­ğaz­la­rın aşıl­ma­sın­da stra­te­jik öne­mi ha­iz olan bu ku­rum, bu önem­li gö­rev­le­re rağ­men, Hükûme­ti­niz dö­ne­min­de ol­duk­ça za­yıf­la­tıl­mış, hat­ta, ta­bi­ri ca­iz­se, ku­rum yer­ler­de sü­rün­mek­te­dir.

Ni­te­kim, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğıy­la il­gi­li ola­rak Ye­ni Şa­fak ga­ze­te­sin­de –ba­sı­na gös­ter­mek is­ti­yo­rum- bu ga­ze­te­de “657’li­ler Ai­le­si” il­ginç tes­pit­ler­de bu­lun­muş­tur. Ko­nuş­ma­mı bi­ti­rir­ken Sa­yın Ba­ka­na tak­dim ede­ce­ğim, bu­ra­da ay­rın­tı­lı bil­gi­ler var­dır. Ba­kan­lı­ğın, özel­lik­le Baş­kan­lı­ğın en önem­li gö­rev­le­rin­den bi­ri­si olan so­run çöz­me fonk­si­yo­nun­dan, özel­lik­le AKP Hükûme­ti dö­ne­min­de ta­ma­men uzak­la­şıl­mış­tır. Ga­ze­te­de bu, çok gü­zel vur­gu­lan­mak­ta­dır. Ka­mu ku­rum­la­rı­nın gö­rüş ta­lep­le­ri, mad­de hü­küm­le­ri­nin alt al­ta ya­zıl­ma­sın­dan iba­ret ya­zı­lar­la ce­vap­lan­dı­rıl­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na yol gös­ter­mek­le yü­küm­lü olan Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın, her­han­gi bir baş­kan­lı­ğın uy­gu­la­ma­ya iliş­kin gö­rüş ta­lep­le­ri­ne kar­şı­lık gö­rüş te­sis et­me­dik­le­ri­ne, 657’li­ler ai­le­si gi­bi, ben de çe­şit­li de­fa­lar şa­hit ol­dum. Bu­ra­da, gö­rüş su­nu­lan ko­nu­ya iliş­kin mad­de­ler ay­nen ya­zı­lıp, ko­nu­da­ki, “yu­ka­rı­da­ki hü­küm­ler çer­çe­ve­sin­de ko­nu­la­rın çö­züm­len­me­si ya da hu­kuk mü­şa­vir­li­ği­niz­den alı­na­cak gö­rüş çer­çe­ve­sin­de de­ğer­len­di­ril­me­si” şek­lin­de ce­vap­lar ya­zıl­mak­ta­dır. Sa­yın Ba­kan, hu­kuk­çu bir kim­li­ği­niz­le, bu ku­ru­mun ka­nun­la ken­di­si­ne ve­ri­len gö­rüş te­sis et­me gö­re­vi­ni ne­den ya­pa­mı­yor­su­nuz, ni­çin bu­nun üze­ri­ne gi­de­mi­yor­su­nuz? Sa­yın Ba­kan, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­da ya­pı­lan bu gö­rüş te­sis et­me­me hak­kın­da ne­ler söy­le­ye­cek­si­niz, şah­sen, ben me­rak edi­yo­rum.

De­ğer­li Ba­ka­nım, Hükûme­ti­ni­zin en önem­li pro­je­le­rin­den bi­ri­si olan ve Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın mer­ke­zin­de bu­lun­ma­sı ge­rek­ti­ği ka­mu per­so­nel re­for­mu­nun, aca­ba, ne­den Baş­ba­kan­lık­ta, Baş­ba­kan­lık Müs­te­şa­rı is­te­di­ği için mi dü­zen­le­ni­yor? Bu­nun se­be­bi­ni açık­la­ya­bi­le­cek mi­si­niz? Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın bel ke­mi­ği­ni oluş­tu­ran Dev­let Per­so­nel uz­man­la­rı mo­ti­vas­yon­suz­luk­tan pe­ri­şan ol­mak­ta, ye­ni pro­je üret­me­mek­te, iş yap­ma­ma­yı içe­ren ruh ha­li­ne düş­mek­te ve ve­rim­li ola­bi­le­ce­ği­ni dü­şün­dü­ğü di­ğer ka­mu ku­rum­la­rı­na geç­mek­te­dir­ler. Ne­den?

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­da gö­rev­li uz­man­lar, ha­zır­la­dık­la­rı ya­zı­la­rın Baş­kan ta­ra­fın­dan im­za­da bek­le­til­me­sin­den ve im­za­lan­ma­ma­sın­dan şikâyet­çi­ler. Ni­çin?

Ka­mu re­for­mu kap­sa­mın­da, ge­rek per­so­nel ko­nu­la­rın­da ge­rek­se de teş­ki­lat ka­nun­la­rın­da ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le­rin lo­ko­mo­ti­fi ol­ma­sı ge­re­ken Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, bu as­li gö­re­vi­ni ye­ri­ne ge­tir­mek­ten uzak ol­du­ğu gi­bi, dört bu­çuk yı­la ya­kın bir za­man­dır bir­çok re­form gi­ri­şi­mi de as­kı­da kal­mış­tır.

Sa­yın Ba­ka­nım, ben de, Ye­ni Şa­fak ga­ze­te­si­nin ta­kip et­ti­ği bil­gi­le­ri ay­nen tas­dik edi­yor ve si­zin de in­ce­le­me­ni­ze arz edi­yo­rum. Ay­rı­ca, ka­mu yö­ne­ti­mi­ne ye­ni­den dü­zen­le­me­ye ih­ti­yaç bu­lun­du­ğu­nun bir zo­run­lu­luk ol­du­ğu­nu be­lir­ti­yo­rum. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ke­nin de, ön­ce­lik­le, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı ol­du­ğu­nu vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum.

Son za­man­lar­da ba­sın ya­yın or­gan­la­rın­da, ge­çi­ci iş­çi­le­rin de kad­ro­ya alın­ma­sı ile il­gi­li ta­sa­rı ha­zır­la­dı­ğı­nı­zı du­yu­yo­ruz. Bu ta­sa­rı­ya, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de­ki 4/C’yle ça­lı­şan ge­çi­ci iş­çi­ler ile özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı so­nu­cu iş­siz ka­lan ve Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­ca baş­ka ka­mu ku­rum­la­rı­na ata­ma­sı ya­pı­lan ge­çi­ci iş­çi­le­rin de kad­ro­ya ge­çi­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ka­mu per­so­ne­lin­den so­rum­lu bir ba­ka­nı­mız ola­rak, bu ko­nu­da mev­zu­at­ta de­ği­şik­lik yap­ma­nız, özel­leş­tir­me mağ­du­ru olan iş­çi­ler ve ai­le­le­ri ta­ra­fın­dan se­vinç­le kar­şı­la­na­cak­tır. Bu ko­nu­da des­te­ği­niz bek­len­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ay­rı­ca, sen­di­ka­lar da­ire baş­kan­lı­ğı gi­bi, mer­kezî sı­nav baş­kan­lık­la­rı gi­bi ku­rul­la­rın da ku­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin bir ih­ti­yaç ol­du­ğu yıl­lar­dan be­ri bi­li­ni­yor. Ba­kan Bey de bil­di­ği hâlde, şim­di­ye ka­dar bir adım ata­ma­dı. Ne­den ata­mı­yor? Bu­nun için, ar­tık, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı Teş­ki­lat Ka­nu­nu’nda de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı zo­run­lu­lu­ğu­na ina­nın ve ka­bul edin Sa­yın Ba­ka­nım.

Ay­rı­ca, son ya­pı­lan KPSS yer­leş­tir­me­le­rin­de, ÖSYM ta­ra­fın­dan ilan edi­len sı­nav so­nuç­la­rı İn­ter­net si­te­sin­den ne­den kal­dı­rıl­dı? Ka­mu­oyu ce­vap bek­li­yor.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu iti­bar­la, alt­ya­pı­sı sağ­lam olan per­so­nel ye­tiş­ti­ril­me­si için özerk bir dev­let per­so­nel sı­nav baş­kan­lı­ğı ku­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği­nin za­ma­nı geç­ti ar­tık.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, AB’de­ki gi­bi, ay­nen, uyum sağ­la­mak ama­cıy­la bu baş­kan­lı­ğın da AB’de­ki eş de­ğe­ri gi­bi ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı Tür­ki­ye’nin çağ­daş adım at­ma­sı açı­sın­dan ge­rek­li­dir. Bu­nun üze­rin­de du­rul­ma­sı ge­re­kir.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­ca tüm ka­mu ku­rum­la­rın­da top­lam ka­li­te ve iş ana­li­zi ve per­for­man­sa da­ya­lı üc­ret me­ka­niz­ma­sı ku­rul­ma­sı ça­lış­ma­la­rı hız­la ger­çek­leş­ti­ri­le­cek önem­li bir prob­lem­dir.

Şim­di, sa­yın ar­ka­daş­la­rım, Da­nış­ta­ya ge­çi­yo­rum.

Ana­ya­sa­mı­zın 155’in­ci mad­de­siy­le yük­sek mah­ke­me­ler ara­sın­da yer alan Da­nış­ta­yın, cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin, la­ik ve de­mok­ra­tik hu­kuk dev­le­ti­mi­zin en önem­li ku­rum­la­rın­dan bir ta­ne­si ol­du­ğu bi­lin­mek­te­dir. Bu yıl içe­ri­sin­de Da­nış­ta­yın ver­di­ği şe­hi­de Al­lah’tan rah­met di­li­yor ve Da­nış­tay ai­le­si­ne bun­dan son­ra bu tür olum­suz­luk­la­rın gel­me­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ül­ke­nin hu­kuk dev­le­ti ol­du­ğu­nu gös­te­ren bel­ki de en önem­li kıs­tas, dev­le­tin tüm ey­lem ve iş­lem­le­rin­de ön­ce­den be­lir­len­miş ob­jek­tif hu­kuk ku­ral­la­rı­na yi­ne ken­di­si­nin uy­gun dav­ra­na­bil­me­si­dir. Hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü olan dev­let­te ki­şi­nin vaz­ge­çil­mez hak ve öz­gür­lük­le­ri gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­lı­dır. Bu­nun­la bir­lik­te, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı, hu­kuk dev­le­ti­nin en önem­li, be­lir­gin özel­li­ği, kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı il­ke­si­nin bir ge­re­ği ol­ma­lı­dır. Hâkim­lik ve sav­cı­lık te­mi­na­tı yar­gı­ya ta­nı­nan bir ay­rı­ca­lık ol­ma­yıp mah­ke­me­ye baş­vu­ran va­tan­daş­lar için ka­bul edil­miş bir gü­ven­ce­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ana­ya­sa­mız­da yer alan ve dev­le­ti­mi­zin te­mel ya­pı­sı­nı oluş­tu­ran hu­kuk dev­le­ti il­ke­si so­nu­cu va­tan­daş­la­rı­mı­zın hür­ri­yet­le­ri­nin ko­run­ma­sın­da, özel­lik­le, ida­re ile bi­rey ara­sın­da­ki iliş­ki­ler­de ada­le­tin sağ­lan­ma­sın­da Da­nış­ta­yın gö­re­vi tak­di­re şa­yan­dır. 1868 yı­lın­da ku­ru­lan ve adı Şûra­yı Dev­let olan o mü­kem­mel Da­nış­tay, ül­ke­miz­de hu­kuk dev­le­ti il­ke­si­nin ger­çek­leş­me­sin­de ol­duk­ça önem­li des­tek­ler ver­miş­tir, ver­me­ye de­vam et­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yö­ne­ti­ci­le­rin hu­kuk gü­ven­li­ği ile te­mel hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin ko­ru­na­bil­me­si ve ida­re­nin hak­sız uy­gu­la­ma­la­rı­nın önü­ne ge­çi­le­bil­me­si ise, an­cak et­ki­li bir yar­gı de­ne­ti­miy­le müm­kün ol­mak­ta­dır. İş­te, tam bu nok­ta­da, kök­lü ve vaz­ge­çil­mez ku­rum­la­rı­mız­dan olan Da­nış­tay, ver­di­ği ka­rar­lar­la ida­re­nin hu­ku­ka ay­kı­rı iş­lem­le­ri­ni ip­tal ede­rek, ki­şi­le­rin hak ve men­fa­at­le­ri­ni ko­ru­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, Da­nış­tay, yük­sek mah­ke­me sı­fa­tıy­la Ana­ya­sa ve ka­nun­lar­da ön­gö­rü­len gö­rev­le­ri­ni te­mel hak ve öz­gür­lük­ler­den ve hu­kuk ku­ral­la­rın­dan ödün ver­me­den, ba­şa­rıy­la ye­ri­ne ge­tir­miş­tir ve ge­tir­mek­te­dir.

Sa­yın ar­ka­daş­lar, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­na say­gı gös­ter­mek, bü­tün dev­let ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın gö­re­vi­dir. Yar­gı, ba­ğım­sız, yan­sız ve gü­ven­ce­li de­ğil­se hak ve öz­gür­lük­ler teh­li­ke­ye dü­şer, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü sağ­la­na­maz. Ya­sa­ma ve yü­rüt­me or­gan­la­rı­nın hu­ku­ka uy­gun­luk­la­rı yar­gı ta­ra­fın­dan onay­lan­dı­ğı oran­da gü­ve­nir­lik ka­za­nır. Hükûme­tin, za­man za­man yar­gı de­ne­ti­min­den ya­kın­ma­la­rı, hu­kuk dev­le­ti an­la­yı­şıy­la bağ­daş­ma­mak­ta­dır.

Ada­let Ba­kan­lı­ğı em­rin­de ça­lı­şan bir mü­fet­ti­şin hâkim ve sav­cı­lar üze­rin­de söz sa­hi­bi ol­ma­sı, yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı ve hâkim te­mi­na­tıy­la yi­ne bağ­daş­ma­mak­ta­dır. Da­nış­tay ve di­ğer mah­ke­me­ler­ce ve­ri­len yar­gı ka­rar­la­rı­nın ida­re­ler­ce uy­gu­lan­ma­ma yö­nün­de ya da et­kin­leş­tir­me­me yö­nün­de ba­kan­lık­la­rın ıs­rar­lı adım­lar at­tı­ğı gö­rül­mek­te­dir, bi­lin­mek­te­dir. Ör­ne­ği, Er­zu­rum Millî Eği­tim Mü­dü­rü, 8 kez da­va­yı ka­zan­dı­ğı hâlde gö­re­vi­ne ia­de edil­mi­yor. Hü­kü­me­ti, bu nok­ta­da, yar­gı ka­rar­la­rı­na uy­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Da­nış­ta­yın en önem­li so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si, çağ­daş bir ül­ke­nin yar­gı sis­te­mi­ne uy­gun bir hiz­met bi­na­sı­nın ol­ma­ma­sı­dır. 1974 yı­lın­da kul­la­nı­ma alı­nan bir bi­na­da ve mül­ki­ye­ti bir baş­ka ku­ru­ma ait olan ek hiz­met bi­na­sın­da fa­ali­yet gö­ren Da­nış­tay­da, üye­ler, tet­kik hâkim­le­ri ve sav­cı­la­rı, 3-4 ki­şi­lik, ye­ter­li ol­ma­yan ay­nı oda­yı pay­la­şa­rak ça­lış­mak zo­run­da kal­mak­ta­dır­lar. Bü­tün bu olum­suz­luk­la­ra rağ­men, Da­nış­tay, ka­pa­si­te­si­ni yi­ne de yüz­de 80 ora­nın­da kul­lan­mak­ta­dır.

Bu­nun için, Da­nış­ta­yın ek­sik­lik­le­ri gi­de­ril­me­li­dir. Yar­gı ba­ğım­sız­lı­ğı­nın önün­de­ki bü­tün en­gel­ler kal­dı­rıl­ma­lı­dır. Mah­ke­me­le­rin ba­ğım­sız­lı­ğı ve hâkim te­mi­na­tı­nın sağ­lan­ma­sı ba­kı­mın­dan, Ana­ya­sa ve di­ğer ya­sa­lar­da ih­ti­yaç du­yu­lan de­ği­şik­lik­ler bir an ön­ce ya­pıl­ma­lı, Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu­nun ya­pı­sı ve iş­le­yi­şi de­ğiş­ti­ril­me­li­dir. Yar­gı­tay ve Da­nış­tay üye­le­ri­nin, hâkim ve sav­cı­lık te­mi­na­tı­nın sağ­lan­ma­sı açı­sın­dan, yük­sek yar­gı or­gan­la­rı­nın ge­nel ku­rul­la­rın­ca se­çil­me­si sü­rat­le so­nuç­lan­dı­rıl­ma­lı­dır. Da­nış­tay Ka­nu­nu’nda sü­rat­le de­ği­şik­lik ya­pı­la­rak, Da­nış­tay­da ba­kıl­mak­ta olan da­va­la­ra, ba­zı­la­rı­na böl­ge ida­re mah­ke­me­le­rin­ce çö­züm­len­mek Da­nış­ta­yın yü­kü­nü ha­fif­le­te­cek­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da, ada­let ve hu­kuk­tan bah­set­me­nin Da­nış­tay için önem­li bir nok­ta ol­du­ğu­nu be­lir­tir­ken, Hükûme­tin de bir gün bu ka­nun­la­ra ih­ti­ya­cı ola­ca­ğı­nı, ada­le­te ih­ti­ya­cı ola­ca­ğı­nı ha­tır­la­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni bu­ra­dan tek­rar­lı­yo­rum.

Şim­di, üçün­cü ko­nu olan Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­na ge­çi­yo­rum. Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­nin iş­let­me­ci­lik ku­ral­la­rı­na ve eko­no­mi­nin ge­nel il­ke­le­ri­ne uy­gun, kârlı, ve­rim­li ça­lış­ma­la­rı­na yö­ne­lik tes­pit ve öne­ri­ler­de bu­lun­mak ama­cıy­la, anı­lan ku­ru­luş­la­rı sü­rek­li gö­ze­tim ve de­ne­tim al­tın­da bu­lun­du­ran, bi­lan­ço ve so­nuç he­sap­la­rı­nı in­ce­le­yen, yö­ne­ti­ci­le­rin ak­lan­ma­sı­na ve­ya ak­lan­ma­ma­sı­na iliş­kin ra­por­lar dü­zen­le­yen, üst dü­zey­de bir de­net­le­me ku­ru­lu­dur.

Hükûme­ti­niz dö­ne­min­de yö­ne­tim ku­rul­la­rı üye­lik­le­ri­ne ya­pı­lan ata­ma­lar­da, mev­zu­at ge­re­ği bil­gi bi­ri­ki­mi ve de­ne­yi­mi ön plan­da tut­ma­sı ge­re­kir­ken, ki­mi za­man, bu hu­sus­la­ra ye­te­rin­ce ve ge­re­ği ka­dar özen gös­te­ril­me­mek­te­dir. Üst dü­zey yö­ne­ti­ci­le­rin ata­ma­la­rın­da ve gö­rev de­ği­şik­li­ğin­de ise ob­jek­tif kri­ter­le­re uyul­ma­mak­ta, bu ne­den­le hak­sız­lık­lar or­ta­ya çık­mak­ta­dır. Üst dü­zey yö­ne­ti­ci­le­ri­nin, bil­gi bi­ri­ki­mi edin­me­le­ri­ne ve de­ne­yim ka­zan­ma­la­rı­na fır­sat bı­ra­kıl­ma­dan, ki­mi za­man eko­no­mik zo­run­lu­luk­lar dı­şın­da­ki baş­ka ter­cih­le­re da­ya­lı ola­rak sık sık de­ğiş­ti­ril­me­si, yö­ne­tim­de is­tik­ra­rın kay­bol­ma­sı­na ve per­for­man­sın düş­me­si­ne ne­den ol­mak­ta­dır. Ço­ğu za­man, or­ta ve alt dü­zey yö­ne­tim kad­ro­la­rın­da da ay­nı pa­ra­lel­de de­ği­şik­lik­ler ya­pıl­ma­sıy­la is­tik­rar­sız­lık­lar art­mak­ta­dır. Bu an­lam­da, ik­ti­da­rı­nız dö­ne­min­de ta­ri­hin en bü­yük kad­ro­laş­ma­sı ya­şan­mış­tır. Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun ra­por­la­rın­da yer alan ve il­gi­li ba­kan­lık­lar­ca ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ge­re­ken çe­şit­li ko­nu­lar­la bağ­lan­tı­lı so­ruş­tur­ma ve in­ce­le­me ta­lep­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­sın­da ge­cik­me­ler or­ta­ya çık­mak­ta ve ça­lış­ma­lar za­ma­nın­da so­nuç­lan­dı­rıl­ma­mak­ta­dır. Bu­nun ne­den so­nuç­lan­dı­rıl­ma­dı­ğı­nı Sa­yın Ba­kan­dan öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Yol­suz­luk­lar­la mü­ca­de­le di­ye ik­ti­da­ra gel­di­niz, an­cak, Hükûme­ti­niz dö­ne­min­de ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da ve KİT’ler­de yol­suz­luk­lar had saf­ha­ya ulaş­tı. Mü­ca­de­le­de Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ra­por­la­rı dik­ka­te alın­ma­dı.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­ma­ma son ver­me­den ön­ce, hu­kuk dev­le­tin­de ada­let…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run efen­dim.

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ada­let, dev­le­tin as­la vaz­ge­çe­me­ye­ce­ği bir ka­mu hiz­me­ti­dir. Ada­let her­ke­se ge­rek­li­dir. İk­ti­dar, ida­re hu­ku­ku­nun ku­ral­la­rı­na uy­ma­yı içi­ne sin­dir­me­li ve da­ima hu­kuk ku­ral­la­rı içe­ri­sin­de kal­ma­lı­dır, çün­kü, bir gün ona da la­zım ola­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri ve yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li Baş­ka­nı; ko­nuş­ma­ma son ve­rir­ken, AK Par­ti Hükûme­ti­nin ik­ti­da­ra ge­lir­ken Hükûmet Prog­ra­mı ve Acil Ey­lem Pla­nın­da hal­ka ver­di­ği söz­le­ri ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği­mi­zi yü­ce hal­kı­mı­za bu­ra­dan şikâyet edi­yor; siz de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı, yü­ce Mec­li­si­mi­zi ve bü­yük Türk mil­le­ti­ni en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yor, say­gı­la­rı­mı su­nu­yor, söz ko­nu­su ku­rum­la­rı­mı­zın büt­çe­le­ri­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; TÜ­Bİ­TAK üze­ri­ne, Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Evet, TÜ­Bİ­TAK, bi­li­min ka­na­yan ya­ra­sı ve ese­ri­niz ola­rak övü­ne­bi­le­ce­ği­niz bir sü­reç. Bu­gün, 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı kap­sa­mın­da, TÜ­Bİ­TAK üze­rin­de ya­pı­lan sı­kın­tı­la­rı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Bu­gün, ül­ke­mi­zi, 1990’lı yıl­lar­dan iti­ba­ren bu ku­rum­da emek sarf et­miş ve bu ku­ru­mun ku­rum­sal­laş­ma­sı için eme­ği ge­çen tüm bi­lim adam­la­rı­na ve ça­lı­şan­la­rı­na bu­ra­da şük­ran­la­rı­mı­zı ile­ti­yo­ruz.

Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li de… Av­ru­pa Bir­li­ği ta­ra­ma sü­re­cin­de, ge­çen dö­nem­de, ha­tır­lar­sak, bi­raz ha­fı­za­mı­zı zor­la­ya­cak olur­sak, özerk­lik, hak ve öz­gür­lük gi­bi kav­ram­lar çok öne çı­kan kav­ram­lar ola­cak­tır. Özerk­li­ği ve­sa­yet al­tı­na so­kul­muş bir ku­rum ve iki ka­nun de­ği­şik­li­ği gi­ri­şi­miy­le Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan yü­rür­lü­ğü­nün dur­du­rul­ma­sı ve meş­ru­iye­ti tar­tış­ma­lı bir hâle gel­miş yö­ne­ti­ci­ler ile bi­lim ve araş­tır­ma ko­nu­su­nu gö­rüş­me­ye git­miş ol­mak tu­tar­lı bir ta­vır mı­dır? Bu ya­pı­lan­lar, mü­za­ke­re sü­re­ci­nin ge­nel çer­çe­ve­siy­le bağ­daş­mak­ta mı­dır?

TÜ­Bİ­TAK’ta oluş­tu­ru­lan viz­yon­suz ve de­ne­yim­siz kad­ro­lar, ema­net edi­len bu yük­lü kay­na­ğı plan­sız, pro­je­siz, ön­gö­rü­süz bir bi­çim­de, bir an ön­ce bi­tir­me te­la­şıy­la, per­va­sız­ca, iş­ler is­raf et­mek­te­dir­ler. Şöy­le ki: -bun­lar­dan bi­ri burs- des­tek­le­nen ki­şi sa­yı­sı ve des­tek mik­tar­la­rı ol­duk­ça ar­tı­rıl­mış­tır; o ka­dar ar­tı­rıl­mış­tır ki,  bir li­sans öğ­ren­ci­si dok­to­ra dü­ze­yin­de ça­lı­şan öğ­re­tim üye­si, yük­sek li­sans öğ­ren­ci­si yar­dım­cı, do­çent dü­ze­yin­de bir öğ­re­tim üye­si, dok­to­ra burs öğ­ren­ci­si ise ne­re­dey­se bir do­çent dü­ze­yin­de burs üc­re­ti al­mak­ta­dır.

Aka­de­mik sek­tör dı­şın­da­ki­ler bun­la­ra se­vi­ne­bi­lir, hoş gö­zü­ke­bi­le­cek bir du­rum­dur. As­lın­da, cid­di sa­kın­ca­la­rı göz ar­dı edil­miş­tir. Ma­kul dü­zey­de ve­ri­le­cek burs mik­tar­la­rıy­la des­tek­le­nen bur­si­yer sa­yı­sı 4 ka­tı­na çı­kar­tı­la­bi­lir, ama, ça­lış­ma ve iş ha­ya­tı­na atıl­dık­tan son­ra bu bur­si­yer­le­rin ger­çek ya­şam­da al­dık­la­rı ma­aş­la kar­şı­laş­tık­la­rı an­da sa­de­ce ha­yal kı­rık­lı­ğı ve ka­ram­sar­lık olu­şa­cak­tır. Bu da, genç­le­ri bu­na­lı­ma so­ka­cak ve ve­ri­mi dü­şü­re­cek­tir. Yi­ne, öğ­re­tim üye­si­ne, me­mu­ru­na ma­aş ar­tı­şı­nı bi­le çok gö­ren Hükûmet, öğ­ren­ci­le­ri­ne da­ha faz­la ve­re­rek il­gi­li öğ­re­tim üye­si­nin ve me­mu­ru­nun mo­ti­vas­yo­nu­nu aşa­ğı­ya çe­ke­cek­tir.

Dik­ka­ti­mi çe­ken bir hu­su­su da siz­ler­le şöy­le pay­laş­mak is­te­rim: Da­ha ön­ce TÜ­Bİ­TAK ta­ra­fın­dan teş­vik kap­sa­mı içe­ri­sin­de, burs­lar ko­nu­sun­da, fen ve mü­hen­dis­lik bi­lim­le­ri hep da­ha ön­cey­di. Bir ör­nek ver­mek olur­sa, 2004 yı­lın­da, fen bi­lim­le­rin­de 135 öğ­ren­ci burs alır­ken sos­yal bi­lim­ler­den ise 36 öğ­ren­ci burs alı­yor­du. Bu­gün ise, 2006 yı­lın­da ise, fen bi­lim­le­rin­de 190 öğ­ren­ci­ye kar­şı­lık 469 öğ­ren­ci, ya­ni sos­yal bi­lim­ler­de, fel­se­fe, psi­ko­lo­ji, sos­yo­lo­ji, ta­rih gi­bi. Bu­ra­da şu­nu sor­ma­dan da ede­mi­yo­rum: Bu, çok sa­yı­da çar­pı­cı sa­yı­sal de­ği­şik­lik, te­mel bir pa­ra­dig­ma de­ği­şik­li­ği­nin ilk adım­la­rı mı­dır? Sa­yın Ba­kan, bu ko­nu­da ya­nıt ve­rir­se­niz se­vi­ne­ce­ğiz.

İkin­ci­si, pro­je­ler ko­nu­sun­da: Pro­je­ler 3 kat art­ma­sı­na kar­şın -al­tı­nı çi­zi­yo­ruz, 3 kat art­ma­sı­na kar­şın- bun­lar ni­te­lik ola­rak de­ğil, da­ha çok ni­ce­lik açı­sın­dan önem ve­ril­miş. Ama, ulu­fe da­ğı­tır gi­bi, çok kı­sa za­man­da, ne­re­dey­se bir otu­rum­da ye­ter­siz pa­ne­list­ler ta­ra­fın­dan pro­je de­ğer­len­dir­me­si ya­pı­la­rak ka­li­te çı­ta­sı ola­ğa­nüs­tü dü­şü­rül­müş­tür. Bu­ra­da da po­pü­lizm ya­pıl­mış, Tür­ki­ye’nin en ka­li­te­li üni­ver­si­te­ler ye­ri­ne, pro­je des­te­ği, da­ha çok kır­sal, taş­ra üni­ver­si­te­si di­ye­bi­le­ce­ği­miz üni­ver­si­te­le­re kay­dı­rıl­mış­tır. İlk yı­lın­da ol­ma­sı­na rağ­men sos­yal bi­lim­le­re ve­ri­len pro­je des­te­ği, fen bi­lim­le­ri­ne ne­re­dey­se eşit du­ru­mu­na düş­müş­tür.

Özel­lik­le “TA­RAL” adı al­tın­da -bu­nun al­tı­nın çi­zil­me­si ge­re­kir- ar-ge pro­je­le­ri­nin bir­ço­ğun­da, pro­je büt­çe­le­ri­nin bü­yük bir kıs­mı bin­ler­ce pa­ne­list, da­nış­man, ha­kem­le­re öde­nen üc­ret, se­ya­hat, ko­nak­la­ma ve ia­şe ve bu­na ben­zer be­del­ler­le pos­ta gi­der­le­ri­ne, pro­je teş­vik ik­ra­mi­ye­le­ri­ne -yak­la­şık yüz­de 20’si pro­je­de yer gö­rev alan per­so­ne­le, ma­aş­la­rı­nın yak­la­şık yüz­de 70’ine ka­dar ay­lık ik­ra­mi­ye ola­rak da­ğı­tıl­mak­ta­dır- ku­rum his­se­le­ri­ne, top­lan­tı­la­ra git­mek­te­dir.

Yi­ne “ka­mu pro­je­le­ri” adı al­tın­da des­tek­le­nen pro­je­ler­de ça­lı­şan me­mur­lar al­dık­la­rı pro­je teş­vik ik­ra­mi­ye­siy­le di­ğer ça­lı­şan­lar ara­sın­da hu­zur­suz­lu­ğa ne­den ol­muş­tur. İl­gi­li ku­rum­lar­da iş ba­rı­şı bo­zul­muş­tur.

Şüp­he­siz, en te­dir­gi­ni ve üzü­cü ola­nı ise, TÜ­Bİ­TAK yö­ne­ti­min­ce, sa­de­ce baş­vu­ru sa­yı­sı­nı ar­tır­mak ve ba­şa­rı­lı gö­zük­me ara­cı ola­rak seç­ti­ği bu po­pü­list yön­tem yü­zün­den ül­ke­nin kıt kay­nak­la­rı, cö­mert­çe ay­rı­lan bu pa­ra­nın bir kat­ma de­ğer ya­rat­ma­dan is­raf edil­me­si, ar-ge fa­ali­yet­le­ri­nin ama­cın­dan uzak­laş­mış­tır.

Sa­na­yi ar-ge tar­tış­ma­sı, teş­vik­le­ri, sa­na­yi ar-ge teş­vik­le­ri: Söz ko­nu­su bü­yük ka­mu kay­na­ğı­nın bir an ön­ce bi­ti­ril­me­si kap­sa­mın­da, Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğın­ca öde­nen ve TÜ­Bİ­TAK pa­yı olan yüz­de 6,5; yak­la­şık yüz­de 1,5 dü­şü­rü­le­rek ara­da­ki fark el­de edi­len pa­ra­dan kar­şı­lan­mış ve o ka­dar ku­rum za­ra­rı oluş­muş­tur. Po­pü­lizm bu­ra­da da ken­di­ni gös­ter­miş, sa­na­yi­de ar-ge pa­yı­nı ar­tır­mış gös­ter­me gay­re­tiy­le, ol­duk­ça bü­yük ra­kam­lar fir­ma­la­ra ak­ta­rıl­mış­tır.

Sa­na­yi ar-ge des­te­ği için pro­je baş­vu­ru sa­yı­la­rı­nın yıl­la­ra gö­re da­ğı­lı­mı ne­dir? Sa­yın Ba­kan açık­lar­sa se­vi­ne­ce­ğim. 2006 yı­lı iti­ba­rıy­la Kon­ya ilin­den pro­je baş­vu­ru­la­rı­nın yüz­de 50’si, 2004 yı­lın­dan son­ra baş­vu­ru ya­pıl­mış­tır. Bu pat­la­ma­nın se­be­bi ne­dir ve bu çer­çe­ve­de ya­pı­lan pro­je baş­vu­ru­sun­da­ki çar­pı­cı açı­ğın se­be­bi ne­dir? Ku­ru­luş ba­zın­da des­tek tu­tar­la­rı­na, ör­ne­ğin, Al­ve­ra, es­ki adıy­la Çe­lik Gü­neş fir­ma­sı­nın al­dı­ğı des­tek tu­ta­rı gö­ze çarp­mak­ta. Bu fir­ma­nın Yim­paş şir­ke­tiy­le bir iliş­ki­si var mı­dır? Bu fir­ma 2006 yı­lın­da ar-ge des­te­ği için baş­vu­ru yap­mış ve on­lar­ca mil­yon do­lar­lık büt­çey­le des­tek­le­me kap­sa­mı­na alın­mış mı­dır?

Yi­ne, ta­di­lat ve tef­riş iş­lem­le­ri: Yak­la­şık ye­ni yö­ne­tim gel­di­ği gün­den bu ya­na, dur de­mek bil­me­den Ba­kan­lık bi­na­sın­da ta­di­lat ve tef­riş ya­pıl­mak­ta­dır, hiç­bir ras­yo­nel ge­rek­çe­ye ya da ih­ti­ya­ca da­yan­ma­dan ye­ni­den in­şa edil­mek­te­dir. Ça­lı­şan­lar, yer de­ği­şik­li­ği ve şan­ti­ye or­ta­mın­da bez­di­ril­miş, ve­rim­le­ri dü­şü­rül­müş­tür. Ona­rım iş­le­ri, üç yıl­dır bit­me­miş, ye­ni­den baş­la­ya­rak özel­lik­le üst ma­kam kat­la­rı kon­for­lu ha­le ge­ti­ril­miş­tir. Bun­lar ya­pı­lır­ken de ku­ru­mun ta­ma­mı­nın bir plan, pro­je­ye bağ­lan­ma­dı­ğı ve te­la­şe, ye­ni bir şey­ler ya­pı­lı­yor­muş gö­rün­tü­sü ver­mek için yap­boz tah­ta­sı­na dö­nüş­tü­rül­müş­tür ve hiç­bir ras­yo­ne­li ol­ma­yı­şı ve in­saf sa­hi­bi her ki­şi ta­ra­fın­dan, tü­yü bit­me­miş ye­ti­min hak­kı­nı har vu­rup har­man sa­vur­mak­tan baş­ka bir açık­la­ma­sı ol­ma­yan bu iş­le­rin, bir de mev­zu­at ba­kı­mın­dan tar­tı­şıl­ma­sı ge­re­kir. Şöy­le ki: Bu iş­ler, ol­ma­sı ge­rek­ti­ği gi­bi, bir bü­tün­lük için­de ya­pıl­mak­ta mı­dır? Yok­sa, ne­re­dey­se her kat için ay­rı bir iha­le edi­le­rek, iha­le mev­zu­atı­na ay­kı­rı iş­lem­ler mi ya­pıl­mak­ta­dır?

Se­ya­hat­ler: Ku­rum ta­ri­hin­de gö­rül­me­miş oran­da se­ya­hat har­ca­ma­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya­yız. Ku­rum, se­ya­hat acen­te­si­ne dö­nüş­tü­rül­müş­tür. Özel­lik­le Baş­ba­kan­lık­tan alı­nan se­ya­hat iz­ni yet­ki­sin­den son­ra, Baş­kan Ve­ki­li bu ko­nu­da ol­duk­ça ra­hat dav­ran­mak­ta­dır. Yurt için­de ya­pı­lan yo­ğun se­ya­hat­le­rin ya­nı sı­ra bir o ka­dar da yurt dı­şı­na se­ya­hat­ler ya­pıl­mak­ta, kor­kunç kay­nak is­ra­fı ya­pıl­mak­ta­dır. Ama, bu­ra­da hak­lı­lık­la­rı yar­gı ka­rar­la­rıy­la ka­nıt­lan­mış, dev­le­tin kör ku­ru­şu üze­ri­ne tit­re­yen onur­lu ve seç­kin in­san­la­ra, “tü­yü bit­me­miş ye­tim hak­kı” slo­ga­nıy­la hak­sız, in­saf­sız sal­dı­rı­lar yön­len­di­ren Sa­yın AKP yö­ne­ti­ci­le­ri, bu şu­ur­suz is­ra­fa aca­ba ne­den göz yu­mu­yor?

Per­so­nel ko­nu­sun­da da: Bir yan­dan dü­zi­ne­ler­le es­ki ça­lı­şan iş­ten atı­lır­ken, sa­de­ce Baş­kan­lık­ta, 2003’te­ki per­so­nel sa­yı­sı­na gö­re 2006’da yüz­de 50’ye ya­kın bir faz­la ele­man is­tih­da­mı ya­pıl­mış­tır. Ku­rum ta­ma­men de­ne­yim­siz ki­şi­ler­ce dol­du­rul­muş­tur. Bi­rin­cil he­def­le­ri­nin ku­rum­sal ha­fı­za­nın yok edil­me­si ol­du­ğu ar­tık tüm ta­raf­sız il­gi­li ca­mia ta­ra­fın­dan çok iyi an­la­şıl­mış­tır. Bu ye­ni genç ve de­ne­yim­siz ele­man­lar bu te­mel he­def için bir araç ola­rak kul­la­nıl­mak­ta­dır. Ar-ge per­so­ne­li­nin ar­tış ora­nın­da cid­di yük­sel­me ol­du­ğu­nu söy­le­mek için, ar-ge ni­te­li­ği ta­şı­ma­yan bu per­so­ne­le ya­pı­lan ida­ri dü­zen­le­me­ler ile ar-ge kad­ro­la­rı ve­ril­miş­tir. Ya­ni, iş­le­ri güç­le­ri sa­nal is­ta­tis­tik oyun­la­rı.

Ku­ru­mun ha­fı­za­sı si­lin­mek is­te­ni­yor sis­te­ma­tik ola­rak ve ku­ru­mun kırk yıl­lık adı ve amb­le­mi de­ğiş­ti­ril­miş­tir. An­lam­sız bir hınç gös­ter­ge­sin­den baş­ka bir şey ol­ma­yan bu amb­lem de­ği­şik­li­ği­nin fa­tu­ra­sı ne ol­muş­tur? Ta­sa­rı­mı­nı, kim­ler, kaç pa­ra­ya yap­mış­tır? Es­ki amb­le­mi ta­şı­yan pek çok kâğıt ve ve­sa­ire kır­ta­si­ye­nin tas­fi­ye­si ve ye­ni­le­ri­nin ye­ri­ne kon­ma­sı­nın ma­li­ye­ti ne­dir?

Ku­ru­mun or­ga­ni­zas­yon şe­ma­sı de­vam­lı de­ğiş­ti­ril­mek­te­dir. Bi­rim­ler ka­pa­tıl­mış ve isim­ler de­ğiş­ti­ril­miş, ka­pa­tı­lan bi­rim­ler ye­ni­den ku­rul­muş, isim­le­ri de­ğiş­ti­ri­len bi­rim­ler ye­ni­den de­ğiş­miş­tir. Araş­tır­ma Des­tek Prog­ram­la­rı Baş­kan­lı­ğı ku­rul­muş, ba­şı­na sa­de­ce dok­to­ra­sı olan bir ki­şi ge­ti­ril­miş­tir. Bu Baş­kan­lı­ğa bağ­la­nan ve TÜ­Bİ­TAK’ın as­li gö­rev­le­rin­den bi­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­ren bi­rim­ler­den olan araş­tır­ma grup­la­rı­nın baş­la­rı­na, ta­ri­hin­de ilk kez aka­de­mik ca­mi­ada te­ma­yüz et­miş ol­mak kri­ter­le­ri­ni sağ­la­ma­yan de­ne­yim­siz ki­şi­ler ile ku­rum için­de uz­man kad­ro­sun­da olan ki­şi­ler atan­mış­tır. Ne­den bu ka­dar üs­tün­de du­ru­yo­rum: Zi­ra bu bi­rim­ler, aka­de­mik ca­mi­anın en seç­kin ki­şi­le­ri­nin pro­je baş­vu­ru­la­rı­nı de­ğer­len­di­rip ka­bul ve­ya ret ka­ra­rı­nı ve­ren bi­rim­ler­dir. Sa­na­yi­ye ar-ge des­te­ği ve­ren bu bi­ri­min ba­şı­na da, ku­rum­da da­ha ön­ce uz­man ola­rak ça­lı­şan bir ki­şi baş­kan yar­dım­cı­sı ola­rak ata­na­rak, yö­ne­tim ona tes­lim edil­miş­tir.

2004 yı­lı­na ka­dar bu kad­ro­lar­da ül­ke­nin bu ko­nu­lar­da ka­ri­yer yap­mış en seç­kin uz­man­la­rı -do­çent, pro­fe­sör­le­ri- var­ken, şim­di ne­den bu özel­lik­le­re sa­hip ol­ma­yan mev­cut ki­şi­le­rin ter­cih edil­di­ği çok cid­di şe­kil­de araş­tı­rıl­ma­lı­dır.

Ba­zı so­ru­lar sor­mak is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­ka­na: Ye­ni yö­ne­tim dö­ne­min­de kaç ta­ne pa­tent alın­mış­tır? Ye­ni yö­ne­tim dö­ne­min­de kaç ta­ne ye­ni po­pü­ler bi­lim ki­ta­bı ba­sıl­mış­tır? Uzay ça­lış­ma­la­rı na­sıl git­mek­te­dir? BİL­SAT uy­du­su­nun per­for­man­sı na­sıl­dır? Baş­kan­lık­tan, Geb­ze’de­ki TÜS­Sİ­DE ad­lı ens­ti­tü­ye son yıl­lar­da ne ka­dar kay­nak ak­ta­rıl­mış­tır?  Bu­nun es­ki yö­ne­tim za­ma­nın­da­ki yıl­lık or­ta­la­ma­ya ora­nı ne­dir? Ens­ti­tü ge­lir­le­rin­den TÜS­Sİ­DE ça­lı­şan­la­rı­na yüz­de 40 pay da­ğı­tıl­mak­ta mı­dır? Öy­ley­se, bu TÜ­Bİ­TAK Ya­sa­sı hü­küm­le­ri­ne uy­gun mu­dur? TA­RAL pro­je­le­ri kap­sa­mın­da TÜ­Bİ­TAK ens­ti­tü­le­ri­ne kay­nak ak­ta­rıl­mak­ta mı­dır? Ak­ta­rı­lı­yor­sa bu etik ku­ral­la­rıy­la bağ­daş­mak­ta mı­dır?

Ye­din­ci so­rum ise, Hür­ri­yet ga­ze­te­sin­den Yal­çın Ba­yer’in 17 Ağus­tos 2006 ta­rih­li ve Naz­lı Ilı­cak’ın 24 Ağus­tos 2006 ta­rih­li Bu­gün ga­ze­te­sin­de söz et­tik­le­ri, 9 Ağus­tos 2006 ta­ri­hin­de İz­mir-Ka­ra­bu­run’da bir plaj­da ha­şe­ma­lı ki­şi­ler­ce sal­dı­rı­ya uğ­ra­yan bir genç kı­za iliş­kin ha­ber­de, sal­dır­gan­la­rın jan­dar­ma gel­me­den bi­nip kaç­tık­la­rı ara­cın İTÜ’den İs­ma­il Hak­kı Bi­çer ad­lı bir öğ­re­tim üye­si­ne ait ol­du­ğu söy­le­ni­yor­du. Bu ki­şi, AKP Hükûme­ti ta­ra­fın­dan Tem­muz 2005’te TÜ­Bİ­TAK Bi­lim Ku­ru­lu­na ata­nan İTÜ Öğ­re­tim Üye­si Pro­fe­sör İs­ma­il Hak­kı Bi­çer ile ay­nı ki­şi mi­dir? Yok­sa bu Ku­rum ve ki­şi isim­le­ri­nin ay­nı ol­ma­sı çok bü­yük bir rast­lan­tı­dan mı iba­ret­tir? Hü­kü­met, bu ko­nu­yu araş­tır­ma ge­re­ği duy­ma­mış mı­dır? Araş­tır­ma­dıy­sa araş­tır­ma­ya değ­mez son de­re­ce önem­siz bir po­li­si­ye va­ka ola­rak mı yo­rum­la­mış­tır? TÜ­Bİ­TAK ver­di­ği burs­lar­la ve ya­yın­la­rıy­la Türk genç­li­ği­ni çağ­daş uy­gu­lar­lık ge­rek­le­ri­ne uy­gun ola­rak ye­tiş­tir­me mis­yo­nuy­la da yü­küm­lü bir Ku­rum­dur. Bu Ku­ru­mun en üst ka­rar or­ga­nın­da otu­ran bir ki­şi­nin bu ka­dar çağ dı­şı ve ge­ri­ci bir sal­dı­rı­ya ka­rış­mış ve adı sav­cı­lık ka­yıt­la­rı­na geç­miş bir ki­şiy­le isim ben­zer­li­ği böy­le bir araş­tır­ma­yı ge­rek­li kıl­mı­yor mu?

Sor­mak is­ti­yo­ruz: Tür­ki­ye bir hu­kuk dev­le­ti mi? Yü­ce Türk yar­gı­sı­nın al­dı­ğı bir di­zi ka­rar­lar­la TÜ­Bİ­TAK’ın ye­ni yö­ne­ti­mi­nin meş­ru­iye­ti çok tar­tış­ma­lı bir ha­le gel­miş­tir. TÜ­Bİ­TAK ye­ni yö­ne­ti­mi­nin, üni­ver­si­te­ler­den gö­rev­len­di­ri­len bi­lim in­san­la­rı­na faz­la pa­ra öden­di­ği id­di­asıy­la, Ku­ru­mun, bir grup es­ki yö­ne­ti­ci hak­kın­da 2005 yı­lın­da aç­tı­ğı ve An­ka­ra 17. As­li­ye Hu­kuk Mah­ke­me­sin­ce gö­rü­len bir da­va­da, 2006 yı­lın­da, açıl­dı­ğı ta­rih­te da­va­cı Ku­ru­mun ka­nun­la­rı­na gö­re atan­mış bir baş­ka­nı bu­lun­ma­dı­ğı -bu­nu al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum, ken­di ya­sa­la­rı­mız da­hi, ken­di mah­ke­me­le­ri­miz da­hi bu Ku­ru­mu ta­nı­maz­ken- ve do­la­yı­sıy­la da da­va­cı Ku­ru­mun bir aşa­ma­da ak­tif da­va eh­li­ye­ti ol­ma­dı­ğı ge­rek­çe­siy­le red­de­dil­miş­tir.

Pro­fe­sör Na­mık Ke­mal Pak’ın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan TÜ­Bİ­TAK Baş­kan­lı­ğı­na atan­mak üze­re Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na öne­ril­me­me­si­ne iliş­kin iş­lem­le, bir baş­ka­sı­nın baş­kan ola­rak Cum­hur­baş­kan­lı­ğı­na öne­ril­me­si­ne iliş­kin iş­le­min ip­ta­li ve yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı is­te­miy­le 9/1/2004 ta­ri­hin­de aç­tı­ğı da­va, An­ka­ra 1. İda­re Mah­ke­me­si­nin 15 Ni­san 2004 ta­ri­hin­de yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı -al­tı­nı çi­zi­yo­ruz- 20 Ka­sım 2004 ta­ri­hin­de de ip­tal ka­ra­rıy­la so­nuç­lan­mış­tır. Da­nış­tay 5. Da­ire ta­ra­fın­dan da 27 Ara­lık 2005 ta­ri­hin­de alı­nan… sa­yı­lı ka­rar­lar­la da onay­lan­mış­tır. Da­va­lı ida­re, Baş­ba­kan­lık ta­ra­fın­dan ka­rar dü­zelt­me is­te­nil­miş, dü­zelt­me is­te­mi de 30 Ma­yıs 2006 ta­ri­hin­de red­de­dil­miş­tir. Ya­ni, kı­sa­ca bü­tün yar­gı sü­reç­le­ri ta­mam­lan­mış ve An­ka­ra 1. İda­re Mah­ke­me­si­nin Pro­fe­sör Dok­tor Na­mık Ke­mal le­hi­ne al­dı­ğı ip­tal ka­ra­rı ke­sin­leş­miş­tir.

Baş­ba­kan­lı­ğın, 20 Ka­sım 2004 ta­rih­li ida­re mah­ke­me­si­nin ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­tir­me­me­si üze­ri­ne, Pro­fe­sör Na­mık Ke­mal Pak. Sa­yın Baş­ba­kan hak­kın­da aç­tı­ğı da­va üze­ri­ne 7 bin YTL ma­ne­vi taz­mi­nat öde­me­ye mahkûm ol­muş­tur.

Yü­ce yar­gı nez­din­de her şey ta­mam­lan­dı­ğı­na gö­re, tüm bu ka­rar­lar Pro­fe­sör Na­mık Ke­mal’in se­çil­me­si­ne en­gel bir hâli­nin bu­lun­ma­dı­ğı yü­ce Türk ada­le­ti ta­ra­fın­dan onay­lan­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run efen­dim.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ar­tık, kim­se­nin TÜ­Bİ­TAK’a ka­nun­suz si­ya­si mü­da­ha­le­ye ge­rek­çe ola­rak ya­ra­tıl­mış so­ruş­tur­ma ve da­va­la­rı gös­te­re­me­ye­ce­ği açık­tır. Kal­dı ki, ilahî ada­let, bu ka­ra­la­ma ve ka­mu­oyu önün­de kü­çük dü­şür­me ama­cıy­la da­ha ön­ce açıl­mış iki da­va­yı da red­det­miş­tir ve be­ra­at­la so­nuç­lan­mış­tır.

Şim­di, sor­mak is­ti­yo­ruz. Ge­ne, hu­kuk açı­sın­dan bu ko­nu­nun ne den­li kar­ma­şık bir hâle gel­di­ği­ni göz­ler önü­ne ser­mek is­ti­yo­rum. Kı­sa­ca, AKP ta­ra­fın­dan, TÜ­Bİ­TAK’ın tek­rar sü­reç içe­ri­sin­de ya­sal­laş­ma­sı için iki ka­nun tek­li­fi var­dı, iki­si de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan red­de­dil­miş­tir. Bu­gün ya­sal boş­lu­ğu olan TÜ­Bİ­TAK gi­bi bir bi­lim­sel ku­ru­ma yap­tı­ğı­nız bu hak­sız­lık, Türk yar­gı­sı ve ada­le­tin­ce de ge­rek­li der­si ver­miş­tir. Ama, AKP ola­rak siz, yar­gı­ya olan, gös­ter­di­ği­niz say­gı­yı, gös­ter­di­ği­niz de­ğe­ri bu­ra­da­ki TÜ­Bİ­TAK’la bu­nu gör­mek­te­yiz. Bu ya­pı­lan hak­sız­lı­ğın bir an ön­ce dü­zel­til­me­si için bir fır­sat ola­rak doğ­ma­sı­nı bek­li­yor, yi­ne de bu büt­çe­nin ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Se­vi­gen. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Se­vi­gen, sü­re­niz ye­di bu­çuk da­ki­ka, se­kiz da­ki­ka­ya gö­re ayar­la­dım.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce, he­pi­ni­zi sev­gi, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Büt­çe ko­nuş­ma­la­rı, her ne ka­dar çok il­gi gör­me­se de mil­let­ve­kil­le­ri ta­ra­fın­dan, bel­li yıl­la­rın im­ti­ha­nı ve he­sap ver­me işi­dir büt­çe ko­nuş­ma­sı. Ya­ni, büt­çe­de, bir yıl­da hükûmet­ler ne­ler yap­tı, o ba­kan­lık ne yap­tı, ge­nel mü­dür­lük ne­ler yap­tı di­ye -top­lu­mun önü­ne bu te­le­viz­yon­la iş­te çı­kı­yo­ruz- yap­tık­la­rı, yap­ma­dık­la­rı tar­tı­şı­lı­yor, ka­mu­oyu bu­na gö­re de­ğer­len­di­ri­yor, bu­na gö­re oy ve­ri­yor, bu­na gö­re ba­şa­rı­lı olup ol­ma­dı­ğı­nın ka­ra­rı­nı ve­ri­yor.

Şim­di, ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce, izin ve­rir­se­niz, bu son gün­ler­de ölüm oru­cu­na ya­tan Sev­gi­li Be­hiç Aş­çı avu­kat ar­ka­da­şı­ma bu­ra­dan ses­len­mek is­ti­yo­rum. Bu­gün sa­bah te­le­fon­la da ko­nuş­tum, bü­tün ga­ze­te­ler­de man­şet,  bu (F) ti­pi ce­za­ev­le­riy­le il­gi­li. Ama­cı­na ulaş­mış­tır ar­tık bu­ra­dan Be­hiç Aş­çı’nın yap­tı­ğı ey­lem. İna­nan olur, inan­ma­yan olur, ken­di da­va­sın­da bir ey­lem ko­yu­yor or­ta­ya. Ama, ar­tık, ölü­mün son nok­ta­sı­na gel­di. İn­san ha­ya­tı çok önem­li. Be­hiç ar­ka­da­şım, lüt­fen, sen ama­cı­na ulaş­tın, ga­ze­te­ler­de man­şet ol­du, ben de Par­la­men­to kür­sü­sü­ne ta­şı­dım, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım da bu­nu du­yu­yor­lar. Eğer bu aç­lık, ölüm oru­cu­na bir son ve­rir­sen, ina­nı­yo­rum ki, Sa­yın Ba­kan da, Ada­let Ba­ka­nı da du­ya­cak­tır bu­ra­dan ve ara­nız­da­ki ih­ti­laf çö­zül­müş ola­bi­lir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Genç­lik, spor ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si­ni ko­nuş­mak için bu­ra­da­yız. Sa­yın Ba­ka­nı çok se­vi­yo­rum, ken­di böl­ge­min mil­let­ve­ki­li, çok ba­şa­rı­lı, Ge­nel Mü­dür ar­ka­da­şı­mız da öy­le. İki­li iliş­ki­le­ri­miz çok iyi. Uzun sü­re, bi­zim böl­ge­miz­de be­le­di­ye baş­kan­lı­ğı yap­tı, son­ra ba­kan­lık ya­pı­yor. Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan’ın yap­tı­ğı yan­lış­lık­la­rı dü­zel­ti­yor ço­ğu za­man, Hükûme­tin yap­tı­ğı yan­lış­lık­la­rı dü­zel­ti­yor, çı­kı­yor bü­tün su­çu üze­ri­ne alı­yor. Son gün­ler­de, Sa­yın Ba­kan ken­di işin­den baş­ka Hükûme­tin bü­tün iş­le­ri­ne ka­rı­şı­yor. Ya­ni, han­gi ko­nu­da prob­lem var­sa, Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cım çı­kı­yor, o sem­pa­tik tav­rıy­la -hal­ka böy­le da­ha yu­mu­şak gö­zü­kü­yor çün­kü, Tay­yip Bey bi­raz da­ha sert ya, onun da­ha böy­le su­çu var, ce­za­la­rı var, iş­te mahkûmi­yet­le­ri var Tay­yip Er­do­ğan’ın, bi­raz son­ra on­la­rı da ko­nu­şu­ruz, bu do­ku­nul­maz­lık­la il­gi­li- bü­tün bun­la­rı gö­ğüs­le­ye­rek Sa­yın Ba­kan, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı ola­rak, sem­pa­tik tav­rıy­la bun­la­rı en­gel­le­me­ye ça­lı­şı­yor. Ama top­lu­mun gö­zün­den ta­bii kaç­mı­yor, ken­di işi­ni de bir ta­raf­ta o za­man ih­mal et­miş olu­yor. Ne­yi ih­mal edi­yor Sa­yın Baş­kan? Genç­le­ri­miz ger­çek­ten çok zor du­rum­da. Tür­ki­ye’de çok genç in­sa­nı­mız iş­siz. Genç­lik ve spor ba­kan­lı­ğıy­la il­gi­li, bu­nu çö­ze­cek hâli yok, bu­nu hükûmet­ler çö­ze­cek. Ama, bun­lar­la il­gi­li en kü­çük bir de­me­ci­ni du­ya­mı­yo­ruz; genç­lik ko­nu­sun­da, uyuş­tu­ru­cu ko­nu­sun­da, te­rör ko­nu­sun­da, kap­kaç ko­nu­sun­da, bu Tür­ki­ye’de ya­şa­yan genç­li­ğin so­ru­nu var­mış, yok­muş, Tür­ki­ye’de genç in­san­lar var­mış, yok­muş. Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­ka­nım böy­le bir ih­ti­yaç duy­mu­yor herhâlde, öy­le zan­ne­di­yo­rum. Ya­ni, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Sa­yın Ba­ka­na ve­ril­miş, ama ni­ye böy­le bir ih­ti­yaç duy­maz? İna­nı­yo­rum ki, Tay­yip Er­do­ğan’ın açık­la­rı­nı ka­pat­mak­tan -Sa­yın Baş­ba­kan özür di­le­rim- Sa­yın Tay­yip Er­do­ğan’ın açık­la­rı­nı ka­pat­mak­tan, Hükûme­tin açık­la­rı­nı ka­pat­mak­tan ken­di işi­ne za­ma­nı kal­mı­yor, Ke­mal Baş­ka­nım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu­ra­dan kay­nak­la­nı­yor, öy­le gö­rü­yo­rum.

Fut­bol­da ama­tör­le­ri­miz var, ama­tör fut­bol­cu­la­rı­mız var, Tür­ki­ye’de 4.600 ta­ne ku­lü­bü­müz var yak­la­şık, 500 ta­ne. Öy­le de­ğil mi Meh­met Baş­kan? Yak­la­şık, ama­tör ku­lü­bü­müz bu ka­dar var mı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – 7.700

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – 7 bin ta­ne. Bu ama­tör ku­lüp­le­ri­mi­zin çok cid­di so­run­la­rı var. Sa­yın Ba­ka­nın ağ­zın­dan, Al­lah aş­kı­na, siz­den ri­ca edi­yo­rum, bir tek ke­li­me ama­tör fut­bol di­ye ve­ya­hut da ama­tör vo­ley­bol, ama­tör bas­ket­bol, ama­tör ku­lüp di­ye bir şey duy­du­nuz mu? Sa­kın kı­rıl­ma­sın, bu­ra­da dost­lu­ğu­mu­zu bı­ra­kı­yo­ruz. Şim­di, ben, ama­tör­le­rin dert­le­ri­ni di­le ge­tir­mek için söy­lü­yo­rum. Bu ama­tör­le­rin maç­la­rın­da, ina­nın, on­lar da in­san, genç, ge­le­ce­ğin bel­ki bu­ra­lar­da otu­ra­cak ba­ka­nı, mil­let­ve­ki­li, bir tek dok­tor yok maç­lar­da bi­li­yor mu­su­nuz? Bı­ra­kın dok­to­ru, am­bu­lans yok. Ço­cuk­lar öl­se, ka­za ge­çir­se, ya­ra­lan­sa, kav­ga et­se am­bu­lans yok. Am­bu­lan­sı bı­ra­kın, hem­şi­re; hem­şi­re­yi bı­ra­kın, has­ta ba­kı­cı… Al­lah aş­kı­na, onu bı­ra­kın, bir ku­tu ve­rin ya! Ku­tu, ku­tu, var ya bu ilaç ku­tu­su, bun­lar bi­le yok ama­tör­le­rin maç­la­rın­da.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Tan­si­yon ale­ti yok.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Şim­di bu ama­tör ida­re­ci­le­ri­miz ne­ler ya­pı­yor bi­li­yor mu­su­nuz? Şim­di, bu lo­kal­le­rin ki­ra­la­rı­nı ve­ri­yor­lar ya, lo­kal­ler­de çay içi­yor­lar, kah­ve içi­yor­lar, tav­la oy­nu­yor­lar. Bu­ra­dan yok­sul, fa­kir fu­ka­ra din­le­sin di­ye söy­lü­yo­rum.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Kul­la­na­maz­lar…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Sen de yok­sul­la­rın tem­sil­ci­si ol­du­ğun için bi­lir­sin bun­la­rı, ke­nar ma­hal­le­den ge­li­yor­sun, sen­di­ka­cı­sın, eme­ğin ne de­mek ol­du­ğu­nu bi­li­yor­sun.

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) – Kâğıt üs­tün­de öy­le.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Yok, ken­di­si de öy­le­dir, kâğıt üs­tün­den zi­ya­de.

İna­nın, şim­di o lo­kal­ler­den ver­gi al­ma­ya baş­la­dı­lar, de­di­ler ki: “Sen ver­gi ve­re­cek­sin ar­ka­daş, ta­bi ola­cak­sın ver­gi­ye.” Es­ki­den ver­gi ver­mi­yor­lar­dı. Şim­di, bü­tün in­san­lar, cep­le­rin­den çı­kar­dı­ğı pa­ra­la­rı bu­ra­ya ver­me­ye ça­lı­şı­yor­lar.

Esas, en bü­yük, va­him olan şey, def­ter­dar­lı­ğa ait olan yer­ler­den bu spor ku­lüp­le­ri­ni çı­kar­tı­yo­ruz Sa­yın Ba­ka­nım, ama­tör­le­ri. Siz bun­la­rı çok iyi bi­lir­si­niz. İs­tan­bul’da me­se­la, Sa­rı­çu­buk. Ça­kıl Ga­zi­no­su­nun ya­nın­da çok gü­zel bir yer var, ran­tı çok yük­sek. Şim­di, bu va­kıf­la­rın ec­ri mi­sil da­va­sı, di­yor­lar ki: “Bu­ra­nın de­ğe­ri­ne gö­re yüz­de 5’ini ki­ra ola­rak öder­sin.” 100 mil­yar, 200 mil­yar öde­ye­mez­sin. Bir ki­ra ge­li­yor, 5 mil­yar, 6 mil­yar ve bu­nun için ku­lüp­ler ka­pa­tı­lı­yor. Ge­çen se­ne, zan­ne­di­yo­rum, yak­la­şık 46 ta­ne, 50 ta­ne ama­tör ku­lü­bü­müz bu ko­nu­dan ka­pa­tıl­dı. Şim­di, ko­ru­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız ço­cuk­la­rı­mız kim bi­lir han­gi kah­ve kö­şe­le­rin­de, han­gi uyuş­tu­ru­cu­nun pe­şin­de -in­şal­lah ol­maz- han­gi kap­ka­çı ya­pı­yor­lar di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ne­den Ta­yip Er­do­ğan’ın söz­le­ri­ni bu ka­dar açık­lı­yor­sun da, bun­la­ra sa­hip çık­mı­yor­sun Sa­yın Ba­ka­nım? Se­nin gö­re­vin Ta­yyip Er­do­ğan’dan so­rum­lu Baş­ba­kan Yar­dım­cı­lı­ğı de­ğil ki! Öy­le mi? Ta­yip Er­do­ğan’dan so­rum­lu Baş­ba­kan Yar­dım­cı­lı­ğıy­sa, bi­le­lim ya­ni. Si­zin gö­re­vi­niz, Baş­ba­kan Yar­dım­cı­lı­ğı, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ba­kan ko­num­dan olu­yor. Ve spo­ru bil­me­yen… Ger­çek­ten söy­lü­yo­rum, çok üzü­le­rek söy­lü­yo­rum, dik­kat edin, si­zin za­ma­nı­nız­da bu hal­ter­ci­le­ri­miz… Hal­ter­ci­le­ri­miz var, ha­tır­lar­sı­nız; dün­ya şam­pi­yo­nu ol­duk. Bi­zim ba­ba mes­lek­le­ri­miz, as­lan gi­bi­yiz. Sa­yın Ba­ka­nın dö­ne­min­de ce­za al­dı hal­ter­ci­ler, bi­li­yor­su­nuz, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, men edil­dik, 100 bin do­lar pa­ra­ya kap­tı­rıl­dık ve bu­ra­dan atıl­dık ya­ni. Kır­mı­zı çiz­gi­ler ko­yul­du. Tür­ki­ye’nin hal­ter­ci­le­ri­ni gör­dük­le­ri za­man, as­lan gi­bi ço­cuk­la­rı­mı­zı, bu yö­ne­tim sa­ye­sin­de, on­la­ra bak­ma­ma­sı sa­ye­sin­de, bu ço­cuk­la­rı­mız da şim­di git­tik­le­ri za­man Av­ru­pa maç­la­rın­da, ulu­sal maç­lar­da, “Türk­ler ge­li­yor kar­de­şim, bun­lar do­ping­li­dir; tek­rar kon­trol edin, bir da­ha kon­trol edin, bir da­ha kon­trol edin, bir da­ha kon­trol edin…” Gü­nah de­ğil mi Sa­yın Ba­ka­nım ya? Ni­ye çı­kıp bun­la­ra sa­hip çık­ma­dı­nız?

Bir Sü­rey­ya Ay­han me­se­le­si var. Kı­zı­mız dün­ya şam­pi­yo­nu. Bu dö­nem­de ol­du Sa­yın Ba­kan. Ya­ni, iş­te ha­mi­ley­di, do­ping kul­lan­dı… Ni­ye sa­hip çı­kıl­maz bun­la­ra, me­rak edi­yo­rum? Ne­den bu spor­cu­la­ra sa­hip çı­kıl­maz? İlk de­fa Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de Ba­kan­lı­ğı­mı­zın içe­ri­sin­de, Fe­de­ras­yon­da, kız­la­rı­mız­la te­ca­vüz­le il­gi­li iş­te git­ti­ler gel­di­ler, yüz kı­zar­tı­cı suç­lar­dan do­la­yı gün­ler­ce ga­ze­te­ler­de man­şet ol­du, Ba­ka­nı­mı­zın tek bir açık­la­ma­sı yok, dü­şü­ne­bi­li­yor­su­nuz ar­ka­daş­lar. Böy­le bir şey olur mu? Ba­kan ağa­bey, ba­ba de­ğil mi­dir ya? Bü­tün bu ko­nu­lar­la il­gi­li il­gi­le­nen, du­run ba­ka­lım kar­de­şim, el ko­yu­yo­rum…

Bu­ra­da şey ya­zı­yor, Ba­kan­lı­ğın elin­de Tef­tiş, Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu… Bun­lar ne iş ya­par Sa­yın Ba­ka­nım, bu De­net­le­me Ku­ru­lu de­di­ği­niz? Yol­suz­luk­la­ra bak­maz mı, bu iş­le­re bak­maz mı? Bu Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ni­ye bağ­la­nır si­ze? Şim­di­ye ka­dar han­gi işi yap­mış­tır? Sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, me­rak edi­yo­rum, ger­çek­ten söy­lü­yo­rum: Duy­du­nuz mu böy­le bir ku­rul, bir iş yap­tı da, bir ra­por ge­tir­di, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne sun­du? Sır­rı duy­dun mu?

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) – Ne­re­de ya­hu?

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Duy­ma­dı­nız. Duy­maz­sı­nız sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım; çün­kü, bu ko­nu­lar­la çok faz­la il­gi­len­mi­yor­lar.

Bu İz­mir Hal­ka­pı­nar spor te­sis­le­ri var. Bun­lar çok ko­nu­şul­du, ge­çen se­ne de ko­nu­şul­du; ama, bu­nu çok faz­la söy­le­me­ye­ce­ğim. Meh­met Ata­lay Baş­ka­na kı­ya­mı­yo­rum. Bur­sa’da Sab­ri Sa­dık­lar di­ye bir Spor İl Mü­dü­rü var­dı. “Bu, gö­rev­den alın­maz.” di­ye hak­kın­da ra­por var. Bu, gö­rev ya­pa­maz di­ye…

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca ede­yim.

II. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) ÇE­ŞİT­Lİ İŞ­LER

1.- Ge­nel Ku­ru­lu zi­ya­ret eden En­do­nez­ya Halk Da­nış­ma Mec­li­si Baş­ka­nı Hi­da­yet Nur­va­hit ve be­ra­be­rin­de­ki he­ye­te Baş­kan­lık­ça "hoş gel­di­niz" de­nil­me­si

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Sa­yın Bü­lent Arınç’ın resmî ko­nu­ğu ola­rak ül­ke­mi­zi zi­ya­ret et­mek­te olan En­do­nez­ya Halk Da­nış­ma Mec­li­si Baş­ka­nı Sa­yın Hi­da­yet Nur­va­hit ve be­ra­be­rin­de­ki he­yet şu an­da Mec­li­si­mi­zi teş­rif et­miş bu­lu­nu­yor. (Al­kış­lar) Ken­di­le­ri­ne Yü­ce Mec­li­si­miz adı­na hoş gel­di­niz di­yo­rum.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (De­vam)

A) GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

C) DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU (De­vam)

1.- Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

F) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

G) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

BAŞ­KAN- Bu­yu­run Sa­yın Se­vi­gen.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Sa­yın Meh­met Ata­lay dö­ne­min­de Sab­ri Sa­dık­lar’ı al­dı­lar Bur­sa’dan, bu Ge­nel Mü­dü­rü İz­mir’e ver­di­ler. İz­mir’den de ya­rım kal­ma bir te­si­si, tek­rar Çan­ka­ya be­le­di­ye baş­kan ada­yı ol­muş Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin ada­yı­na ve­ril­di. Bu­nun de­ta­yıy­la il­gi­li ko­nu­şu­ruz, vak­ti­miz yok di­ye söy­lü­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Efen­dim, ta­mam­lar mı­yız? İş­te mi­sa­fir­le­ri tak­dim et­ti­niz, gel­dik kaç da­ki­ka kal­dı ya­ni.

BAŞ­KAN – Ama, sü­re­niz dol­muş­tu za­ten.

Bu­yu­run.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Bir Yüz­me İh­ti­sas Ku­lü­bü var İs­tan­bul’da, yıl­lar­dır yüz­me ih­ti­sas ku­lüp­lü­ğü ya­pı­yor. Ku­lüp ka­pa­tıl­dı, elin­den alın­dı yüz­me ih­ti­sas ku­lü­bü.

Ta­bii, bun­la­rın hep­si­nin al­tın­da ya­tan do­ku­nul­maz­lık işi var. Yıl­lar­dır di­yo­ruz ki: Eğer, bu do­ku­nul­maz­lı­ğı kal­dı­rır­sak, do­ku­nul­maz­lık kal­dı­rıl­dı­ğı za­man bu te­miz top­lum, te­miz si­ya­set… Çün­kü, Sa­yın Ba­kan di­yor ki: “Te­miz fut­bol ya­ra­ta­ca­ğım, te­miz spor ya­ra­ta­ca­ğım.” Do­ku­nul­maz­lı­ğı kal­dı­ra­lım. Biz, Tay­yip Er­do­ğan’la, ye­ni se­çim­den ön­ce -Ömer Çe­lik de bu­ra­day­dı, ben de var­dım- Ka­nal D’de, De­niz Bay­kal, Tay­yip Er­do­ğan, Ömer Çe­lik ve Meh­met Se­vi­gen, na­mus ve şe­ref sö­zü ver­dik o te­le­viz­yon­da de­dik ki: “Mil­let­ve­kil­li­ği­ni kim ka­za­nır­sa, kim ik­ti­dar olur­sa do­ku­nul­maz­lı­ğı kal­dı­ra­cak.”

Do­ku­nul­maz­lık ni­ye kalk­ma­dı, bi­li­yor mu­su­nuz sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım? Ba­kın, şim­di, biz do­ku­nul­maz­lı­ğı kalk­ma­yan, hak­kın­da çe­şit­li id­di­alar olan, on aya mahkûm ol­muş… Dev­let ara­zi­si­ni, dev­let or­ma­nı­nı ya­ka­rak, aça­rak, ağaç­la­rı­mı­zı ke­se­rek ce­za al­mış “Sa­nık Re­cep Tay­yip Er­do­ğan.

Da­va­cı: Ka­mu.

Or­ma­n Kanunu’na mu­ha­le­fet. Sa­nı­ğın, dev­let or­man­la­rı­nı aç­ma ya­pa­rak ge­ce­kon­du in­şa et­ti­ği ge­rek­çe­siy­le 6831 sa­yı­lı mad­de ge­re­ğin­ce Or­man Ka­nu­nu’na mu­ha­le­fet­ten on ay ce­za­ya çarp­tı­rıl­mış­tır” di­yor. Ve Or­man Ba­ka­nı di­yor ki: “Bir ağaç ke­sen ca­ni­dir, ka­til­dir” di­yor, Pe­pe, bir ağaç ke­sen. Sa­yın Tay­yip Er­do­ğan kaç ta­ne or­man kes­miş? Sa­yın Ba­kan bu­ra­da ol­sa da sor­sam: Baş­ba­kan, ger­çek­ten ca­ni, ka­til mi? Ama, ce­za­ya mahkûm ol­muş. Dün­ya­nın hiç­bir ta­ra­fın­da, on aya mahkûm ol­muş, hü­küm giy­miş bir in­sa­nın, bir ada­yın, bir mil­let­ve­ki­li­nin, bir baş­ba­ka­nın, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten söy­lü­yo­rum, böy­le bir cum­hur­baş­ka­nı gi­bi yü­ce bir ma­ka­ma aday ol­ma hak­kı var mı ya? Böy­le bir aday yap­ma şan­sı­mız var mı? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ba­kın, o dö­nem­de­ki tez­ler ça­buk unu­tu­lu­yor. O dö­nem­de­ki şe­ye ba­kın, o dö­nem­ler gel­di­ği za­man. Baş­ba­kan Tan­su Çil­ler ne de­miş: “Elim­de Tay­yip’in dos­ya­la­rı var” de­miş “şe­ri­at­la ben mü­ca­de­le ede­rim.” Tan­su Çil­ler “Elim­de Tay­yip’in dos­ya­sı var” de­miş, çı­kar­mış, bü­tün ga­ze­te­ler­de man­şet Tay­yip Er­do­ğan’ın.

Ba­kın bir baş­ka ga­ze­te, o dö­nem­le­ri söy­lü­yo­rum sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım: “Vay Tay­yip Ağa Vay” Bun­lar man­şet ga­ze­te­le­rin, Tür­ki­ye’nin en bü­yük ga­ze­te­le­ri­nin man­şet­le­ri, çok ça­buk unu­tul­du.

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, ko­nu­ya ge­lir mi­si­niz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Çok ça­buk unu­tu­lu­yor sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım.

BAŞ­KAN – Hiç hoş ol­mu­yor Sa­yın Se­vi­gen.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Efen­dim, ni­ye ol­ma­sın.

BAŞ­KAN – Hiç hoş ol­mu­yor, lüt­fen ko­nu­nu­za ge­li­niz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Ba­kın, şim­di ba­kın.

Sa­yın Baş­kan, biz büt­çe­yi ko­nu­şu­yo­ruz.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Hiç doğ­ru ol­mu­yor.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Doğ­ru ol­ma de­ğil, bu­ra­da var, mah­ke­me ka­ra­rı var.

BAŞ­KAN – Sü­re­ni­zi çok aş­tı­nız. Ben ri­ca edi­yo­rum, ba­kın…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, mü­sa­ade eder mi­si­niz. Biz, büt­çe­yi ko­nu­şu­yo­ruz. Büt­çe­de, bu Hükûme­tin yap­tı­ğı, ya­pa­ma­dı­ğı…

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, ko­nu­nu­za ge­li­niz lüt­fen.

KÂTİP ÜYE AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Se­vi­gen mi ya­pı­yor avu­kat­lı­ğı ora­da?

(İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Meh­met Se­vi­gen Baş­kan­lık Kür­sü­sü önü­ne gel­di)

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, Sa­yın Se­vi­gen, Sa­yın Se­vi­gen…

KÂTİP ÜYE AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Ben, Sa­yın Baş­ka­na kat­kı ve­ri­yo­rum Sa­yın Se­vi­gen…

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen… Sa­yın Se­vi­gen… (Kür­sü önün­de top­lan­ma­lar, gü­rül­tü­ler) Ge­le­mez­sin bu­ra­ya…

KÂTİP ÜYE AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Bu­ra­ya ge­le­mez­sin…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ter­bi­ye­siz adam…

KÂTİP ÜYE AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Bu­ra­ya ge­le­mez­si­niz siz. Baş­kan Ve­ki­li ola­rak gö­rü­şür­sün…

BAŞ­KAN – Lüt­fen…(Gü­rül­tü­ler)

Ama, böy­le de şey olur mu?.. Lüt­fen… Lüt­fen… Lüt­fen… Ayıp olu­yor, lüt­fen ye­ri­ni­ze otu­run.

Lüt­fen… Lüt­fen…

Lüt­fen efen­dim, otu­run ye­ri­ni­ze. (Gü­rül­tü­ler)

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 12.10

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 12.21

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li İs­ma­il ALP­TE­KİN

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 36’ncı Bir­le­şi­mi’nin İkin­ci Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (De­vam)

A) GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

C) DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU (De­vam)

1.- Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

F) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

G) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce, bu Par­la­men­to­da, Par­la­men­to­ya hiç de uy­gun ol­ma­yan, olay­la il­gi­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze de, hem şa­hıs­la­rı­na hem tem­sil et­tik­le­ri si­ya­si mis­yo­na bir şey ka­zan­dır­ma­ya­cak bir dav­ra­nış­la kar­şı kar­şı­ya kal­dık.

İç Tü­zük’ümü­ze gö­re, söz is­te­me da­hi, ge­rek grup baş­kan ve­kil­le­ri­nin ge­rek­se mil­let­ve­kil­le­ri­nin ye­rin­den, aya­ğa kal­ka­rak, eliy­le işa­ret ede­rek, Baş­kan­dan izin is­te­ye­rek söz is­te­ye­bil­di­ği ve ke­sin­lik­le bu çok yü­ce ma­ka­mı ve mil­le­ti tem­sil eden Baş­kan­lık ma­ka­mı­na, izin­siz ola­rak önü­ne ge­le­rek, her­han­gi bir dav­ra­nış­ta bu­lu­na­ma­ya­ca­ğı­nın, yi­ne bu yü­ce Mec­li­sin ka­bul et­ti­ği İç Tü­zük’le be­lir­len­di­ği bir ku­ral içe­ri­sin­de Sa­yın Se­vi­gen’in kür­sü­yü terk ede­rek, ge­lip…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Siz ça­ğır­dı­nız be­ni.

BAŞ­KAN – Ben  ça­ğır­ma­dım, za­bıt­ta…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Siz ça­ğır­dı­nız.

BAŞ­KAN – Ha­yır efen­dim, ben ni­ye ça­ğı­ra­ca­ğım si­zi.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, “kür­sü­ye ge­lir mi­si­niz” de­di­niz.

BAŞ­KAN – Ben si­zi ni­ye ça­ğı­ra­ca­ğım Sa­yın Se­vi­gen.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Tu­ta­nak­lar­da var.

BAŞ­KAN – Ben si­zi ni­ye ça­ğı­ra­ca­ğım, ni­ye kür­sü­ye ça­ğı­ra­ca­ğım. Böy­le bir usul var mı? Siz ona herhâlde bir veh­mi­niz… Ba­kın ba­na da gel­me­di­niz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Lüt­fen be­ni din­le­yin.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Pe­ki, bi­ti­rin ben de ko­nu­şa­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Ge­le­rek, Di­van Kâti­bi­nin be­nim­le ko­nu­şur­ken ona kar­şı fi­ilî hâli ve sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin de bu­ra­da bir ya­ban­cı he­ye­tin bu­lun­du­ğu­nu bi­le­rek bu­ra­da işi sükûne­te ge­tir­me­le­ri ge­re­kir­ken ay­rı­ca ta­vır­la­rı ger­çek­ten Baş­kan­lık Di­va­nı­nı fev­ka­la­de üz­müş­tür.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Efen­dim, ol­maz Sa­yın Baş­kan, sap­tır­ma­yın ola­yı.

BAŞ­KAN – Bu çok üz­müş­tür. Bu­nu si­zin tak­dir­le­ri­ni­ze bı­ra­kı­yo­rum, si­zin tak­dir­le­ri­ni­ze bı­ra­kı­yo­rum.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Olur mu?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, Baş­kan­lık Di­va­nın­dan Sa­yın Ve­ki­le kü­für edi­yor, siz ona söy­le­mi­yor­su­nuz…

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, ba­kın, si­zi ye­di bu­çuk da­ki­ka…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Siz “ge­ber­ti­rim” de­me­di­niz mi?

BAŞ­KAN – Ba­kın din­le­me­si­ni de bil­mi­yor­su­nuz Sa­yın Baş­ka­nı. Lüt­fen otu­run ye­ri­ni­ze.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Za­bıt­lar bu­ra­da, ben bu­ra­da­yım…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Siz “ge­ber­ti­rim” de­me­di­niz mi? O sö­zü ge­ri ala­cak­sı­nız.

BAŞ­KAN – Lüt­fen… Sa­yın Ba­loğ­lu, lüt­fen otu­run ye­ri­ni­ze.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – “Ge­ber­ti­rim” de­di.

BAŞ­KAN – Hiç­bir şey ka­zan­maz bu dav­ra­nış­lar, otu­run ye­ri­ni­ze lüt­fen.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Tu­ta­na­ğa ba­kın… Di­van Kâti­bi…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ben duy­dum, lüt­fen…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ana­dol, lüt­fen, be­ni din­le­yin… Be­ni din­le­yin…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, “ge­ber­ti­rim” de­di ar­ka­daş­la­rı­ma be­nim.

BAŞ­KAN – Şim­di, ba­kın, ben, si­ze ye­di bu­çuk da­ki­ka­lık sü­re­niz­de se­kiz da­ki­ka sü­re ver­di­ği­mi ifa­de et­tim. On­dan son­ra da tam bir bu­çuk da­ki­ka sü­re­niz geç­tik­ten son­ra “lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın” de­dim, za­bıt­lar bu­ra­da ve “or­ta­lı­ğı da ger­me­ye­lim, bir he­yet var” de­dim. Siz ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­ma­dı­ğı­nız gi­bi bu olay­lar ol­du. Bu­nu bir ta­ra­fa bı­ra­kı­yo­rum.

Şim­di, sü­re­niz ta­mam­lan­dı, ben mik­ro­fo­nu sa­de­ce Ge­nel Ku­ru­lu se­lam­la­ma­nız için açı­yo­rum Sa­yın Se­vi­gen.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ha­yır, hiç­bir açık­la­ma­nı­za ge­rek yok.

Bu­yu­run, sa­de­ce se­lam­la­yın.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bi­raz ön­ce ben bu­ra­dan… Bü­tün mil­le­tim­den özür di­li­yo­rum bu olay­lar için eğer ben se­bep ol­duy­sam. Ama şu­nu bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum ki, Sa­yın Baş­kan be­ni kür­sü­ye ça­ğır­dı di­ye duy­dum. Zan­net­tim ki Sa­yın Baş­kan be­ni kür­sü­ye ça­ğır­dı di­ye duy­dum ben. Zan­net­tim ki, Sa­yın Baş­kan be­ni kür­sü­ye ça­ğı­rı­yor bu bel­ge­le­ri gös­ter­di­ğim için. Ben, kür­sü­ye doğ­ru gi­der­ken, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de hiç ol­ma­mış, ilk de­fa Mec­lis kür­sü­sün­de gö­rev ya­pan Di­van Kâtip Üye­si ba­na laf atı­yor, kü­für edi­yor ar­ka­daş­la­rı­ma “eze­rim se­ni” di­yor. Bi­ri­si­ne “se­ni yok ede­rim” di­yor. İlk de­fa…

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, böy­le bir ha­re­ket yok.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Tu­ta­nak­lar­da var Sa­yın Baş­ka­nım. Tu­ta­nak­lar­da var, ya­şa­yıp gö­re­ce­ğiz bu­nu. İlk de­fa cum­hu­ri­yet…

BAŞ­KAN – İn­ce­le­ye­ce­ğim, ama böy­le bir şey yok.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Bir Baş­kan ida­re eder­ken, Kâtip mi ida­re edi­yor, Baş­kan mı ida­re edi­yor, bu­nu bi­le­mi­yo­ruz.

Şim­di, Sa­yın Baş­ba­kan, ge­çen top­lan­tı­sın­da Se­fa Sir­men’in ga­ze­te­si­ni çı­kar­dı; hiç kim­se ye­rin­den kı­mıl­da­ma­dı, gös­ter­di. Ben, Tay­yip Er­do­ğan’ın on ay mahkûm ol­du­ğu ga­ze­te­ler­de­ki man­şe­ti çı­kar­tı­yo­rum da, ni­ye ra­hat­sız olu­yor­su­nuz, onu an­la­ya­ma­dım? Se­fa Sir­men çı­kar­ma­dı mı? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, ben ra­hat­sız ol­ma­dım, sü­re­ni­zin bit­ti­ği­ni ifa­de et­tim.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – O za­man, Baş­ka­nım, sü­rem bi­ter­se ar­ka­da­şım­dan de­vam ede­rim. On­dan iki bu­çuk da­ki­ka alı­rım, ar­ka­da­şım Meh­met ba­na mü­sa­ade eder, si­zin ye­ri­ni­ze de ben ko­nu­şu­rum beş da­ki­ka da­ha.

BAŞ­KAN – Sa­yın Se­vi­gen, lüt­fen…

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Be­nim adı­ma da ko­nu­şa­bi­lir­si­niz, ta­mam.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, lüt­fen se­lam­lar mı­sı­nız.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Sev­gi­li Baş­ka­nım, ar­ka­da­şı­mın ye­ri­ne ben ko­nu­şu­rum beş da­ki­ka da­ha. Bu bi­zim sü­re­miz, kırk beş da­ki­ka…

BAŞ­KAN – Ba­kın, bir da­ki­ka­yı geç­ti Sa­yın Se­vi­gen.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Ama, o bir da­ki­ka ke­ser­si­niz.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Be­nim sü­re­mi ve­ri­yo­rum ben.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Ke­ser­si­niz efen­dim.

BAŞ­KAN – Ta­mam, siz söy­le­ye­ce­ği­ni­zi söy­le­yin lüt­fen.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (De­vam­la) – Şim­di, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, ik­ti­dar ola­bi­lir­si­niz, ik­ti­dar­da ço­ğun­luk da ola­bi­lir­si­niz, ama, içi­ni­ze sin­di­re­me­di­ği­niz, sin­dir­di­ği­niz şey­ler ola­bi­lir. Yap­tı­ğı­nız yan­lış­lık­lar he­pi­niz için de­ğil, içi­niz­den yan­lış ya­pan in­san­lar da var, yol­suz­luk ya­pan in­san­lar da var, bi­zim içi­miz­de de var, si­zin içi­niz­de de var. Han­gi ku­rum­da yol­suz­luk yok, yan­lış­lık yok? Ben bu­ra­da, ku­rum için­de, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si için­de ya­pı­lan yan­lış­lık­la­rı an­lat­mak için bu­ra­da­yım. Bu­ra­da an­lat­ma­ya­cak­sam baş­ka ne­re­de an­la­ta­ca­ğım? Bu­ra­sı mil­le­tin kür­sü­sü de­ğil mi? Bu­ra­sı do­ku­nul­maz­lık olan bir kür­sü de­ğil mi şa­hıs­lar­dan baş­ka? Ben, bu­ra­da mil­le­tin der­di­ni an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum, ya­pı­lan yan­lış­lı­ğı an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. O dö­nem­ler­de ya­pı­lan bir yan­lış­lık var, bir mahkûmi­yet var, bu­nu an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. Bu an­lat­tı­ğım ko­nu­lar içe­ri­sin­de ar­ka­daş­la­rım ni­ye ta­ham­mül­süz­lük edi­yor­lar. Ora­ya ka­dar, Sa­yın Tay­yip Er­do­ğan’a ge­lin­ce­ye ka­dar din­li­yor­lar­dı tat­lı tat­lı, gü­zel şey­ler söy­lü­yor­dum, ama ben ger­çek­le­ri söy­lü­yo­rum. O da ger­çek­ti, bu da ger­çek­ti sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım. Ta­ham­mül­lü ola­ca­ğız. Ama ben bu­ra­dan şu­nu bil­me­ni­zi is­ti­yo­rum: İna­nın çok üzü­lü­yo­rum, çok üzül­düm. Düş­mez kalk­maz bir Al­lah, bu­ra­lar ge­lip ge­çi­ci şey­ler­dir. Ata­türk’e de kal­ma­dı bu kür­sü­ler, kim­se­ye kal­maz ama, in­san­lar had­di­ni bil­me­si la­zım di­ye dü­şü­nü­yo­rum. O Di­van Kâti­bi Üye­si had­di­ni bi­le­cek, Baş­kan ken­di­si mi yö­ne­te­cek, Di­van Kâti­bi Üye­si mi yö­ne­te­cek, bu­na ken­di­si ka­rar ve­re­cek­tir.

Ben, he­pi­ni­ze sev­gi­ler, say­gı­lar su­nu­yo­rum Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na, ken­di adı­ma. Bu olay­lar­dan do­la­yı eğer ben se­bep ol­duy­sam özür di­li­yo­rum, ama bi­lin ki, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si se­bep de­ğil­dir, sa­de­ce biz ger­çek­le­ri söy­le­dik, on­lar sa­de­ce ta­ham­mül­süz ol­du­lar.

Sev­gi­ler, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Se­vi­gen.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Bü­yü­ka­şık. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) – Sa­bah­tan be­ri “Bü­yü­ka­şık” di­yor­su­nuz efen­dim, bu iki ol­du.

BAŞ­KAN – Evet, ila­ve­ni­zi de ve­ri­yo­rum; sü­re­ni­zi bu şe­kil­de ta­mam­la­mış olur­su­nuz efen­dim.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Yal­nız, bir dü­zelt­me yap­mak is­ti­yo­rum. Herhâlde dör­dün­cü yı­lı da geç­tik, be­nim soy is­mim Kü­çü­ka­şık. Onu bir söy­le­ye­yim, bu bir. Herhâlde tan­si­yon ar­tın­ca, bi­raz si­nir­ler ar­tın­ca kav­ram­lar ka­rı­şı­yor. O ne­den­le soy is­mim­de bir de­ği­şik­lik ya­pıl­dı, önem­li de­ğil.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kü­çü­ka­şık, ben si­zi “bü­yük” gör­mek is­ti­yo­rum de­mek ki.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim, sağ olun.

BAŞ­KAN – Ya­ni, bun­da bir kö­tü ni­yet yok, ger­çek­ten bir alış­kan­lık ol­du. Özür di­le­rim ama…

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Yo, ri­ca ede­rim. Ri­ca ede­rim Sa­yın Baş­kan.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) – Za­ten bü­yük, bü­yük gör­me­ye ih­ti­yaç yok.

BAŞ­KAN – Pe­ki, bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ger­çek­ten de şu an­da dü­şün­dü­ğü­müz bü­tün ko­nuş­ma­la­rı yap­mak ar­tık bi­raz da­ha ge­çer­siz ha­le gel­di. Çün­kü, bi­raz ön­ce ger­çek­ten de Mec­lis ku­ral­la­rı­nı ih­lal eden bir olay ya­şan­dı. Sa­yın Di­van Kâti­bi ne der­se de­sin, he­pi­mi­zin hu­zu­run­da, ba­ba­sı ya­şın­da Sa­yın İs­met Ata­lay’a, ağa­be­yi ya­şın­da­ki Ah­met Sır­rı Öz­bek’e “Alı­rım aya­ğı­mın al­tı­na, se­ni eze­rim.” di­ye­cek bir ki­şi Di­van­da hâlâ otur­ma­ya de­vam edi­yor ise, ora­da bir yan­lış­lık var.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Ayıp de­ğil mi?

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Ön­ce özür di­len­me­si ge­re­ki­yor. Özür di­le­ye­cek olan in­san da bu Mec­li­si yö­net­mek­le gö­rev­li olan Di­van’da yer alan Gök­han Sa­rı­çam’dır. Bir ke­re bu­nun bi­lin­me­si ge­re­ki­yor. He­pi­mi­zin ya­nın­da bu la­fı çok net söy­le­di. Çün­kü, Tür­ki­ye’de ar­tık ge­le­nek­ler de­ğiş­me­ye baş­la­dı.

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) – Bu­ra­ya çok had­di­ni bil­me­yen adam gel­di geç­ti.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Biz, Tür­ki­ye’de, ya­sa­la­rı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin çı­kar­dı­ğı­nı söy­lü­yo­ruz, -Va­kıf­lar Ya­sa Ta­sa­rı­sı gi­bi bir ta­sa­rı­yı- yak­la­şık üç ay­dan be­ri de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de çı­ka­rı­lı­yor ama, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ira­de­si­nin dı­şın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ira­de­siy­le çı­ka­rı­lı­yor di­ye de­fa­lar­ca söy­le­miş­tik. Ne ya­zık ki, ar­tık, Tür­ki­ye’nin ge­le­nek­le­ri de­ğiş­me­ye baş­la­dı. Bi­zim, yak­la­şık dört yıl­dan be­ri, ya­pı­lan Par­la­men­to ça­lış­ma­la­rı es­na­sın­da, AKP Hükûme­ti ve ik­ti­da­rıy­la be­ra­ber, en bü­yük kav­ga­mız bu. Kav­ga­mı­zın ne­de­ni şu: AKP Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin ge­le­nek­le­riy­le oy­nu­yor de­me­ye ça­lış­tık. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin tas­fi­ye et­me­ye ça­lış­tı­ğı re­ji­mi ve ku­rum­la­rı tek­rar ya­şat­ma­ya ça­lı­şı­yor di­ye tar­tış­tık.

Ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, Tür­ki­ye’de, bu­gün, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün yö­net­miş ol­du­ğu hem maz­but ve mül­hak va­kıf­lar ol­mak kay­dıy­la, es­ki va­kıf­lar de­di­ği­miz va­kıf­lar Os­man­lı dö­ne­min­de ku­ru­lan va­kıf­lar­dı. 1926 yı­lın­da Me­denî Ka­nun’umuz­la ku­ru­lan… Me­denî Ka­nu­n’un ka­bu­lün­den son­ra ise Tür­ki­ye’de 4.550 ta­ne ye­ni va­kıf ku­rul­muş­tu, bun­lar da ye­ni va­kıf­lar sta­tü­sün­dey­di. En faz­la Tür­ki­ye’de tar­tış­ma ko­nu­su olan ce­ma­at va­kıf­la­rı de­di­ği­miz va­kıf­lar, es­ki va­kıf­lar sta­tü­sün­de olup, Lo­zan An­laş­ma­sı’nın 37 ve 42’nci mad­de­le­ri içe­ri­sin­de dü­zen­len­miş va­kıf­lar­dı. Ora­lar­da bir­ta­kım is­tis­na­lar var­dı. Tür­ki­ye’de çok bü­yük tar­tış­ma­lar ya­şan­dı. Efen­dim, biz­ler, Tür­ki­ye’de, ikin­ci bir azın­lık ce­ma­at­le­ri Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı de­ğil­miş gi­bi al­gı­la­dı­ğı­mız söy­len­di sü­rek­li ik­ti­dar ta­ra­fın­dan. Öy­le de­ğil ar­ka­daş­lar. Bu­gün, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı olan her­kes Türk Me­denî Ka­nu­nu’na gö­re va­kıf kur­ma hak­kı­na sa­hip­tir. An­cak, Lo­zan’da be­lir­ti­len azın­lık ce­ma­at­le­ri­ne sa­hip olan ki­şi­ler, Os­man­lı dö­ne­min­de ku­rul­muş olan ve bu­gün Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan sa­yı­la­rı 160 ola­rak ka­bul edi­len va­kıf­la­ra da üye ol­ma hak­kı­na sa­hip­ti­ler, o ka­dar. O va­kıf­lar on­la­rın va­kıf­la­rı­dır. On­la­rın bir is­tis­na­sı var­dı. Ben­den ay­rı her­han­gi bir sta­tü­le­ri yok­tu; ama, ben­den faz­la azın­lık ce­ma­ati vak­fı­nı yö­net­me hak­kı­na sa­hip­ti.

Biz ne yap­tık bu­gün? Şu­nun bi­lin­me­si ge­re­ki­yor: 1935 ta­rih­li Va­kıf­lar Ka­nu­nu’muz, ya­ni, Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk ta­ra­fın­dan ku­rul­muş olan Va­kıf­lar Ka­nu­nu’muz Os­man­lı’yı bir tas­fi­ye, Os­man­lı dö­ne­min­de ku­ru­lan va­kıf­la­rı bir tas­fi­ye ya­sa­sıy­dı. On­lar, da­ha ön­ce­ki sta­tü­le­ri içe­ri­sin­de yö­ne­ti­li­yor­lar idi. Ne ya­pıl­dı bu ye­ni ge­len Va­kıf­lar Ka­nu­nu Av­ru­pa Bir­li­ği­nin di­rek­tif­le­ri doğ­rul­tu­sun­da? Ar­tık, bir tas­fi­ye ya­sa­sı olan Va­kıf­lar Ya­sa­sı de­ğiş­ti ve ce­ma­at va­kıf­la­rı, ye­ni Türk Me­denî Ka­nu­nu’na gö­re ku­ru­lan va­kıf­lar sta­tü­sü­ne ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­dı. Ne ya­pıl­ma­ya ça­lı­şıl­dı? Bun­la­rın şu­be­ler aç­ma­sı, tem­sil­ci­lik aç­ma­sı, ti­ca­ri fa­ali­yet­te bu­lun­ma­sı, ken­di ce­ma­at­le­ri­ne ait va­kıf­la­rı ve ta­şın­maz­la­rı kul­lan­ma­sı­na iliş­kin ola­nak­lar ta­nın­ma­ya baş­lan­dı.

Ar­ka­daş­lar, bu­na ne ge­rek var­dı Tür­ki­ye’de? İş­te, Av­ru­pa Bir­li­ği hikâye­si bit­ti. Av­ru­pa Bir­li­ği için o Va­kıf­lar Ka­nu­nu çı­kar­tıl­ma­ya kal­kıl­dı. Ne ol­du şim­di? Ne ol­du? O ka­dar bü­yük ta­viz­ler ve­ril­di Tür­ki­ye’de. Tür­ki­ye adı­na Kıb­rıs’ta ta­viz­ler ve­ril­di. Va­kıf­lar Ya­sa­sı’yla be­ra­ber Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin te­mel il­ke­le­rin­den ta­viz­ler ve­ril­di. Ne ol­du şim­di? Bun­la­rı sa­vu­na­bi­le­cek içi­niz­de her­han­gi bir in­san var mı? Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bu ver­di­ği ce­va­ba, bu ka­dar ça­ba­ya rağ­men, Mec­li­sin ve Ada­let Ko­mis­yo­nu­nun bu ka­dar yo­ğun ça­ba­sı­na rağ­men, ya­sa­lar­da yap­tık­la­rı de­ği­şik­lik­le­re rağ­men Av­ru­pa Bir­li­ğin­den alı­nan ce­vap tat­min edi­yor mu he­pi­ni­zi? Ya­ra­na­bil­di­niz mi? Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ya­ra­na­bil­di­niz mi? Bir ver­di­niz iki is­te­di­ler, eli­ni­zi ver­di­niz ko­lu­nu­zu is­te­ye­cek hâle gel­di­ler. O ka­dar ta­viz­ler ve­ril­di ki…

Ya­sa­la­rı­mı­za ay­kı­rı ve Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı o ya­sal dü­zen­le­me bu­ra­da ya­pıl­dı. Biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si söz­cü­sü ola­rak de­dik ki: Yap­ma­yın, yan­lış­tır; bu ya­sa Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­dır.

Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ve­to­su var. Bir ce­vap gi­bi in­san­la­rın su­ra­tı­na vu­ru­yor Cum­hur­baş­ka­nı ve­to­sun­da.

Şim­di, Va­kıf­lar Ka­nu­nu, ye­ni Va­kıf­lar Ka­nu­nu, 5555 sa­yı­lı Ya­sa Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ve­to edil­di. Şim­di, ben, me­rak edi­yo­rum: Bu ya­sa, Ana­ya­sa’ya açık­ça ay­kı­rı olan bu hü­küm­le­riy­le be­ra­ber tek­rar gün­de­mi­mi­ze -bu mad­de­ler- ge­ti­ri­le­cek mi? Sa­yın Ba­ka­nı­mız di­yor ki: “Evet, ay­nı şe­kil­de ge­ti­re­ce­ğiz.”

Han­gi ce­sa­ret­le ge­ti­ri­le­cek? Han­gi ge­rek­çey­le ge­ti­ri­le­cek? Ben, ger­çek­ten de bu­nu me­rak edi­yo­rum. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­yet… Mec­lis -Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ve Hükûmet- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’yle he­sap­laş­ma ye­ri de­ğil­dir, yan­lış­lı­ğı ıs­rar et­me ye­ri de­ğil­dir. Bir­ta­kım usul hü­küm­le­rin­den ya­rar­la­na­rak, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­de­ki sü­reç içe­ri­sin­de o gi­der, ben de bu ya­sa­yı çı­ka­rı­rım de­mek de­ğil­dir.

Ba­kı­nız, bu­ra­da Va­kıf­lar Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı gö­rü­şü­lür­ken, va­kıf­lar­la il­gi­li bir dü­zen­le­me yap­mış­tım, bir söz­lü so­ru sor­muş­tum. “Va­kıf Gu­re­ba Has­ta­ne­si Baş­he­ki­mi hak­kın­da, Are­na Prog­ra­mın­da çı­kan olay­lar ne­de­niy­le ne ya­pıl­mış­tır?” di­ye Sa­yın Ba­ka­na ve Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dü­rü­ne so­ru sor­muş­tum. Sa­de­ce “So­ruş­tur­ma açıl­dı.” de­nil­miş­ti. Gö­rev­den alın­dı mı? So­ruş­tur­ma so­nuç­lan­dı mı? Ara­dan bir bu­çuk ay geç­ti. Ne bi­çim bit­mez bir so­ruş­tur­ma­dır ki bu, ga­ri­bin, ye­ti­min hak­kı­nı özel, ken­di has­ta­ne­si­ne sevk eden bir baş­he­kim hak­kın­da­ki so­ruş­tur­ma, hâlâ, bir bu­çuk ay­dan be­ri bit­mez. Ben hâlâ bu­nu me­rak edi­yo­rum.

İkin­ci­si, ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız. As­la as­la, va­kıf­la­rın ti­ca­ret­le uğ­raş­ma­sı­nı, be­le­di­ye­ler­de alı­nan iha­le­ler­le ku­ru­lan aşev­le­ri ve öğ­ren­ci­le­re da­ğı­tı­lan burs­la­rı lüt­fen ka­rış­tır­ma­yı­nız. Bun­lar yıl­lar­dan be­ri var.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Efen­dim, sü­re­niz bit­ti. Ek sü­re­yi de ver­miş­tim. Son cüm­le­ni­zi ala­yım, lüt­fen Sa­yın Kü­çü­ka­şık.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti sos­yal, de­mok­ra­tik bir hu­kuk dev­le­ti. Ne olur ve ne olur, ne olur ve ne olur, in­san­la­ra sa­da­ka ve­rir gi­bi aşev­le­rin­de ve­ri­len ye­mek­le­ri ve yar­dım­la­rı ve ilaç pa­ra­la­rı­nı -ki, bi­li­yor­su­nuz Fon’un pa­ra­la­rı, Sos­yal Des­tek­le­me Fo­nu’nun pa­ra­la­rı hâlâ ec­za­cı­lar ta­ra­fı­na öden­me­di, zor­la öde­ni­yor bu pa­ra­lar- on­la­rı in­san­la­ra sa­da­ka ve­rir gi­bi ia­ne yar­dı­mı ya­pa­rak övün­me­yin.

BAŞ­KAN – Efen­dim, son cüm­le­ni­zi ri­ca ede­bi­lir mi­yim.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Ya­pı­la­cak şey, in­san­la­ra iş bul­mak­tır.

He­pi­ni­ze sev­gi ve say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kü­çü­ka­şık.

AH­MET GÖK­HAN  SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Sa­yın Baş­ka­nım, bi­raz ön­ce­ki, kür­sü­de­ki gö­re­vim es­na­sın­da, ko­nu­şu­lan, kür­sü­den be­nim­le il­gi­li ba­zı cüm­le­ler var­dı. Bu cüm­le­ler­le il­gi­li dü­zelt­me yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – 69’a gö­re söz mü is­ti­yor­su­nuz?

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Evet Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Özür di­le­sin.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Ön­ce özür di­le­sin.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ön­ce ge­bert­me ko­nu­su… Ki­mi ge­ber­ti­yor­sun sen?

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan, biz söz is­te­di­ği­miz va­kit “za­bıt­lar gel­sin, ba­ka­lım” di­yor­su­nuz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sen ki­mi ge­ber­ti­yor­sun? Gel bu­ra­ya, gel…

BAŞ­KAN – Efen­dim, he­def isim... Mut­la­ka açık­la­ma hak­kı var Sa­yın Baş­kan. Bu ka­dar da yap­ma­yın ya­ni bu­ra­da!

Ba­kın, bir söz ifa­de edil­di hak­kın­da hoş ol­ma­yan ha­ki­ka­ten. Onun da açık­la­ma hak­kı var, söy­le­me­diy­se ya da tav­zih ede­cek­se ona o hak­kı ve­re­lim.

Bu­yu­run.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Be­nim yü­zü­me kar­şı söy­le­di, ben ora­day­dım.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Mec­lis Baş­ka­nı ola­rak  siz ra­hat­sız ol­ma­dı­nız mı? Ön­ce siz­den özür di­le­sin. Biz is­te­mi­yo­ruz özür. Ön­ce Mec­lis Baş­kan Ve­ki­li­miz­den özür di­le­sin…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – O, za­ten özür mö­zür di­le­mi­yor.

BAŞ­KAN – Kı­sa, lüt­fen...

Bu­yu­run.

IV. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Kırk­la­re­li Mil­let­ve­ki­li Ah­met Gök­han Sa­rı­çam’ın, ba­zı ifa­de­le­ri­nin yan­lış an­la­ma­la­ra yol aça­bi­le­ce­ği­ne iliş­kin açık­la­ma­sı

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; bi­raz ön­ce kür­sü­de Di­van Üye­si, Kâtip Üye ola­rak gö­re­vi­mi yap­tı­ğım es­na­da, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Se­vi­gen’in yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma­nın uza­tıl­dı­ğı nok­ta­sın­da, âdet­ten ol­du­ğu üze­re, Mec­lis Baş­ka­nı­mı­za Di­van Üye­le­ri ola­rak de­ği­şik ko­nu­lar­da fi­kir­le­ri­mi­zi ak­ta­rı­rız, ben de bu ko­nu­da, Meh­met Se­vi­gen’in sü­re­si­ni uzun bir sü­re aş­tı­ğı… Çün­kü, Sa­yın Baş­ka­nı­mız, Di­van ola­rak al­dı­ğı­mız ka­rar­da ki­şi­le­rin ko­nuş­ma sü­re­si­nin üs­tü­ne sa­de­ce bir da­ki­ka ila­ve ya­pa­ca­ğı­nı be­lirt­miş­ti ve Meh­met Be­yin ko­nuş­ma­sı­nı bir da­ki­ka­nın üze­rin­de uzat­tı­ğı­nı Sa­yın Baş­ka­na ifa­de et­tim. Bu es­na­da, Sa­yın Se­vi­gen, kür­sü­den ay­rıl­dı, Sa­yın Baş­ka­nın ken­di­si­ni ça­ğır­dı­ğı­nı söy­le­me­si­ne rağ­men da­ha son­ra­ki ko­nuş­ma­sın­da, di­rekt be­nim üze­ri­me “Sen kim olu­yor­sun, sen ne ya­pı­yor­sun? Ben sa­na had­di­ni bil­di­re­ce­ğim” tar­zın­da söz­ler­le di­rekt be­nim üze­ri­me gel­di.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ne ka­dar ayıp, ne ka­dar ayıp!

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Ben de bu­nun üze­ri­ne, “Ben bir Di­van Üye­si­yim, bu ko­nu­da­ki ha­tır­lat­ma­la­rı yap­mak­la yü­küm­lü­yüm” şek­lin­de ifa­de­ler­de bu­lun­dum ken­di­si­ne.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – O ka­dar mı?

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Fa­kat, o es­na­da, Sa­yın Ah­met Sır­rı Öz­bek ve İs­met Ata­lay Be­yin de ara­sın­da bu­lun­du­ğu bir kı­sım CHP’li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız Mec­lis kür­sü­sü­nün önü­ne gel­di­ler ve me­se­la Ah­met Sır­rı Öz­bek Be­ye­fen­di, o es­na­da, kür­sü­nün önün­de bu­lu­nan bar­da­ğı alıp ba­na at­ma gi­ri­şi­min­de bu­lun­du; yi­ne, Sa­yın İs­met Ata­lay Bey, ba­na eliy­le fi­ilî ha­re­ket­ler­de bu­lun­du; ben bun­la­rın hiç­bi­ri­ne kar­şı­lık ver­me­dim.

AH­MET SIR­RI ÖZ­BEK (İs­tan­bul) – Pes ya­ni, ayıp!

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Fa­kat, o ka­rı­şık­lık or­ta­mı için­de, ben de ken­di­le­ri­ne bun­la­rı yap­ma­ya hak­la­rı­nın ol­ma­dı­ğı­nı be­lir­te­cek, kız­gın­lık­la il­gi­li cüm­le­ler söy­le­dim, ama şu­nun al­tı­nı özel­lik­le çi­zi­yo­rum: Bi­raz ön­ce Sa­yın Kü­çü­ka­şık be­lirt­ti­ler, duy­ma­dık­la­rı bir şe­yi söy­lü­yor­lar. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – As­la... As­la...

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sen “ge­ber­ti­rim” de­din kar­de­şim. “Ge­ber­ti­rim” de­din.

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Ağ­zım­dan, ke­sin­lik­le ve ke­sin­lik­le, ke­sin­lik­le ve ke­sin­lik­le, al­tı­nı çi­zi­yo­rum, tu­ta­nak­lar­dan da in­ce­le­ne­bi­lir... (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, din­le­me­ye ta­ham­mü­lü­nüz yok mu si­zin? Bir din­le­ye­lim.

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – ...yi­ne CHP’li Kâtip Üye ar­ka­da­şım da ora­da­dır, ken­di­si de şa­hit­tir...

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) – Ah­met Bey de şa­hit, Ah­met Bey de ora­day­dı.

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) –  ...ben ken­di­si­ne de biz­zat sor­dum ve ay­rı­ca, ora­da bu­lu­nan di­ğer me­mur ar­ka­daş­la­rı­mı­za, Mec­lis gö­rev­li­si ar­ka­daş­la­rı­mı­za da sor­dum, tu­ta­nak­la­ra da ba­kı­la­bi­lir, ke­sin­lik­le ağ­zım­dan kü­für şek­lin­de bir şey çık­ma­mış­tır. Bu­nu ke­sin­lik­le bu Par­la­men­to­da­ki hiç­bir mil­let­ve­ki­li­ne uy­gun gör­me­di­ğim gi­bi, ba­na da bu şe­kil­de bir tav­rın, bu şe­kil­de bir söy­le­min ifa­de edil­me­si­ni uy­gun bul­mu­yo­rum. Biz, ora­da­ki gö­re­vi­mi­zi, müm­kün ol­du­ğu ka­dar, ta­raf­sız­lık il­ke­si için­de yap­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Bu­na da en ya­kın şa­hit­ler, yi­ne CHP Gru­bu adı­na da ora­da gö­rev ya­pan Di­van Üye­si ar­ka­daş­la­rı­mız­dır. Bu say­gı çer­çe­ve­sin­de biz iliş­ki­mi­zi gö­tür­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Ama, o es­na­da ko­nu­şu­lan ko­nu­la­rın tan­si­yo­nu yük­selt­me­sin­den ola­bi­lir, baş­ka bir ko­nu­dan ola­bi­lir, bir­ta­kım şey­ler...

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – “Ge­ber­ti­rim” de­di­niz mi, de­me­di­niz mi?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – “Ge­ber­ti­rim” de­din mi, de­me­din mi?

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Şim­di, ba­kın, ben “ge­ber­ti­rim” di­ye bir şey söy­le­yip söy­le­me­di­ği­min, ina­nın, o an­da far­kın­da de­ği­lim.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ta­mam, ta­mam!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ta­mam, ta­mam!

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Çün­kü, üze­ri­me se­kiz, on ta­ne CHP mil­let­ve­ki­li, el­le­rin­de bar­dak­la­rı ba­na sal­la­mak üze­re...

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Kim­de bar­dak ya­hu?

İS­MET ATA­LAY (İs­tan­bul) – Kaç bar­dak var?!

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) –  ...el kol ha­re­ket­le­riy­le sal­dı­rır va­zi­yet­tey­di­ler. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın...

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) – Ama eğer böy­le bir şey de var­sa, tu­ta­nak­lar­da gö­zü­kür­se...

BAŞ­KAN – Gök­han Bey, ta­mam, açık­la­ma­nız ta­mam­dır.

AH­MET GÖK­HAN SA­RI­ÇAM (De­vam­la) –  ...ben bu ko­nu­yu dü­zelt­mek için çık­tı­ğım gi­bi, onun için de çı­kar, bu ağa­bey­le­ri­miz­den, bu ar­ka­daş­la­rı­mız­dan özür di­le­me­yi de bir er­dem ola­rak gö­rü­rüm, bu­nu da zevk­le ya­pa­rım.

Ba­na bu söz hak­kı­nı ver­di­ği­niz için, Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Sa­rı­çam.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (De­vam)

A) GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

C) DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU (De­vam)

1.- Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

F) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

G) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ke­mal Sağ.

Bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA KE­MAL SAĞ (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu ka­dar he­ye­can­lı bir bö­lüm­den son­ra herhâlde sa­kin bir ko­nuş­ma ge­re­ki­yor siz­le­re. O yüz­den, sa­kin­leş­tir­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım, ama, ina­nı­yo­rum ki, bir da­ha bu şe­kil­de bir olay ce­re­yan et­mez. Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, yal­nız, ko­nuş­ma sü­re­si fark­lı.

BAŞ­KAN – Ve­re­ce­ğim efen­dim, ek sü­re­ni­zi ve­re­ce­ğim.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) – 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ya­sa Ta­sa­rı­sı hak­kın­da, Baş­ba­kan­lık Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı ve Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu büt­çe­le­ri hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nuş­ma­ma Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­luy­la baş­la­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Bi­lin­di­ği gi­bi, kı­sa­ca YDK ta­ra­fın­dan dü­zen­le­nen de­ne­tim ra­por­la­rı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin KİT Ko­mis­yo­nu­nun yap­tı­ğı de­ne­tim­le­re esas teş­kil eder. Bu ne­den­le, YDK ve yap­tı­ğı de­ne­tim­le­ri biz önem­si­yo­ruz. Ba­zı KİT’le­rin Ma­li Kon­trol Ya­sa­sı ile mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si kap­sa­mı­na alın­ma­sı ile YDK’nın gö­rev ala­nı da­ral­mış­tır. Fa­kat, KİT’le­rin de­ne­ti­mi­ne iliş­kin ya­sa­da de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­dan YDK ve do­la­yı­sıy­la KİT Ko­mis­yo­nu­nun bir kı­sım de­ne­tim gö­re­vi­nin 5018 sa­yı­lı Ya­sa ile Sa­yış­ta­ya dev­re­dil­me­si ko­nu­yu tar­tış­ma­lı bir hâle ge­tir­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, YDK büt­çe­sin­den ön­ce, iz­ni­niz olur­sa, el­den çı­ka­rı­lan KİT’ler ile bir­lik­te eko­no­mi­de dev­le­tin, de­ne­tim­de de Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun za­yıf­la­yan et­kin­li­ği ve kay­bol­ma­ya yüz tu­tan bir mis­yon üze­rin­de ko­nuş­ma­nın da­ha doğ­ru ola­ca­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

Özel­leş­tir­me adı al­tın­da KİT’le­rin göz­den çı­ka­rıl­ma­sı, ül­ke­miz it­ha­la­tı­nın bi­le­şi­min­de önem­li bir sü­reç baş­lat­mış­tır. Ya­pı­lan it­ha­la­tın ta­ma­mı­na ya­kı­nı ham mad­de ve ara mal­la­rın­dan oluş­mak­ta ve ih­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı da yüz­de 60’la­ra ka­dar ge­ri­le­miş bu­lun­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, pet­rol ya­tak­la­rı üze­rin­de otu­ran bir ül­ke de­ği­liz. İh­ra­cat yap­tı­ğı­mız öl­çü­de, it­ha­lat yap­ma­mız ge­re­kir. Ama, biz, böy­le yap­ma­dı­ğı­mız gi­bi dış ti­ca­ret açı­ğı­mı­zı da dış kay­nak­lar­dan te­la­fi et­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz.

Öte yan­dan, ba­kı­yor­su­nuz, Hükûmet, özel­leş­tir­me yap­mak­la övü­nü­yor. Şu­nu da sat­tım, bu­nu da sat­tım, şu ka­dar özel­leş­tir­me ge­li­ri sağ­la­dım di­yor. Pe­ki, sor­maz­lar mı; ne­re­ye git­ti bu ge­lir­ler? Ma­dem bu ka­dar ge­lir sağ­la­dın, pe­ki, na­sıl ol­du da, ka­mu borç­la­rı son dört yıl­da iki­ye kat­lan­dı? Bu­nu Türk mil­le­ti­ne kim izah ede­cek de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Ül­ke­de ya­tı­rım yap­mı­yor­sun, is­tih­dam ya­rat­mı­yor­sun, ca­ri açı­ğı azalt­mı­yor­sun, üs­te­lik bir de “özel­leş­tir­me ge­li­rim var” di­yor­sun; ama, ka­mu borç­la­rı bir tür­lü azal­mak bil­mi­yor, ak­si­ne dur­ma­dan ar­tı­yor. Çok me­rak edi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar, aca­ba sa­ta­cak KİT kal­ma­yın­ca ne ya­pa­cak­sı­nız?

Bir baş­ka ya­pı­sal so­ru­nu­muz da, it­hal gir­di­le­re mahkûm edi­len üre­tim ya­pı­mız­dır. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ne bi­zi ne Türk mil­le­ti­ni kan­dı­ra­maz­sı­nız. Ge­lin, ken­di­ni­zi de kan­dır­mak­tan vaz­ge­çin lüt­fen.

Eko­no­mik can­lan­ma ola­rak sun­du­ğu­nuz, ama hal­ka yan­sı­ma­yan ba­zı iyi­leş­me­ler ta­ma­men ül­ke­ye sı­cak pa­ra gi­ri­şiy­le il­gi­li­dir. Eko­no­mi­de iyi­leş­me de­di­ği­niz şe­yin, hal­kın re­fah se­vi­ye­si­ne so­mut bir kat­kı­sı ol­say­dı, bu­gün emek­li­ler ma­aş kuy­ru­ğun­da “Açız, ge­çi­ne­mi­yo­ruz.” di­ye fer­yat eder­ler miy­di? Me­mur­la­rı­mız so­kak­la­ra dö­kü­lüp, is­yan eder­ler miy­di ar­ka­daş­la­rım? Eğer, ye­ter­li kay­nak ya­ra­ta­bil­sey­di­niz, emek­li­le­rin ma­aş­la­rın­dan yüz­de 10’luk ke­sin­ti­yi kal­dır­mak du­rur­ken, yüz­de 33’e çı­ka­rır mıy­dı­nız? Emek­li kan ağ­lı­yor. Çe­kin eli­ni­zi ar­tık emek­li­nin ce­bin­den de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ney­se ki, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin baş­vu­ru­su üze­ri­ne bu­nu kıs­men dü­zelt­ti de emek­li­miz bir ne­fes al­dı. Eğer, emek­li­yi dü­şü­nü­yor­sa­nız, ha­ta­nı­zı ta­ma­men dü­zelt­me­li­si­niz. Bu tes­pi­ti de yap­ma­mın ne­de­ni, ara ma­lı ve ham mad­de üre­ten KİT’le­ri­mi­zin, özel­leş­tir­me­ler yü­zün­den bu ik­ti­sa­di fonk­si­yon­la­rı ile bir­lik­te, ay­nı za­man­da, ya­rat­tık­la­rı kat­ma de­ğe­rin de yok edil­mek­te ol­du­ğu­nu, ya­ni, üre­ti­min, it­hal gir­di­le­re ta­ma­men mahkûm edil­di­ği­ni an­lat­mak için­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dev­le­ti, üre­tim ve iş­let­me fa­ali­yet­le­rin­den çe­ke­bi­lir­si­niz. Ama, dev­le­tin eko­no­mi­yi dü­zen­le­yi­ci ve de­net­le­yi­ci fonk­si­yo­nu­nu or­ta­dan kal­dı­ra­maz­sı­nız. Dev­le­tin, za­ma­nın­da ön­cü­lük et­ti­ği gi­ri­şim­ler­den özel sek­tö­rün önü­nü aç­mak için bu­gün çe­kil­me­si do­ğal kar­şı­la­na­bi­lir. Özel sek­tö­rün bü­yük çap­lı gi­ri­şim ve ya­tı­rım­lar ger­çek­leş­tir­me­ye baş­la­ma­sın­dan son­ra, dev­le­tin, tu­rizm sek­tö­rün­de TUR­BAN’ı, bü­yük ma­ğa­za­cı­lık­ta Gi­ma­yı, ağaç sa­na­yin­de ORÜS’ü, teks­til­de Sü­mer­ban­kı dev­ret­me­si­ni do­ğal kar­şı­la­ya­bi­lir­si­niz, ko­lon­ya üre­ti­min­den vaz­ge­çip Pe­re­ja­yı sat­ma­sı­nı do­ğal kar­şı­la­ya­bi­lir­si­niz. An­cak, te­le­ko­mü­ni­kas­yon sek­tö­rün­de Te­le­kom’u, pet­ro­kim­ya sek­tö­rün­de TÜP­RAŞ’ı, de­mir-çe­lik sek­tö­rün­de de Ereğ­li De­mir Çe­lik’i sat­ma­nı­za, ül­ke ya­ra­rı açı­sın­dan her za­man kar­şı çı­ka­rız.

Ener­ji ve ulaş­tır­ma sek­tö­rün­de­ki özel­leş­tir­me­ler­de sa­tı­şa çı­kar­dı­ğı­mız te­sis­le­ri­mi­ze hep Ba­tı­lı gi­ri­şim­ci­le­rin ta­lip ol­ma­sı, si­zi hiç mi dü­şün­dür­mü­yor? Elin ada­mı biz­den da­ha mı az akıl­lı de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; KİT’le­rin tas­fi­ye edil­di­ği ve bir kıs­mı­nın de­ne­ti­mi­nin Sa­yış­ta­ya bı­ra­kıl­dı­ğı bu sü­reç­te, YDK da bu olum­suz ge­liş­me­ler­den na­si­bi­ni al­mış, Ku­rul, sı­kın­tı­ya gir­miş­tir. KİT’le­rin sa­yı­sı­nın azal­ma­sı, Ku­ru­lun var­lı­ğı­nın sor­gu­lan­ma­ya baş­lan­ma­sı, Sa­yış­tay­la bir­leş­me ve­ya Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne bağ­lan­ma­sı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, be­nim sü­rem on iki bu­çuk ar­tı ol­ma­sı la­zım. Bu­ra­da al­tı da­ki­ka ola­rak baş­la­dı, herhâlde, be­nim, sa­nı­yo­rum ye­di ve­ya se­kiz da­ki­ka ko­nuş­mam ge­re­kir Sa­yın Baş­ka­nım, iz­ni­niz­le.

BAŞ­KAN – Hep ye­di bu­çuk gel­di…

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) – Be­nim on iki bu­çuk ar­tı bir­di…

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka efen­dim, o za­man ben ayar­la­ya­yım.

Ta­mam, bu­yu­run.

KE­MAL SAĞ (De­vam­la) – KİT’le­rin sa­yı­sı­nın azal­tıl­ma­sı, Ku­ru­lun var­lı­ğı­nın sor­gu­lan­ma­ya baş­lan­ma­sı, Sa­yış­tay­la bir­leş­me ve­ya Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne bağ­lan­ma gi­bi söy­lem ve gi­ri­şim­ler Ku­rul ça­lı­şan­la­rı­nın mo­ti­vas­yo­nu­nu da boz­muş­tur. Bü­tün bun­la­ra son ver­mek için, Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun ge­le­ce­ği­ni bir an ön­ce ma­sa­ya ya­tı­rıp so­nuç­lan­dır­mak ge­rek­mek­te­dir.

Bir­çok Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­sin­de ol­du­ğu gi­bi, ik­ti­sa­di kay­nak­la­rın per­for­mans de­ne­ti­mi ül­ke­miz­de de tek el­den ya­pıl­ma­lı­dır, bu­nun ad­re­si de Ana­ya­sal bir ku­ru­luş olan Sa­yış­tay ola­bi­lir; an­cak, bu­gü­ne ka­dar ger­çek an­lam­da per­for­mans de­ne­ti­mi ya­pan YDK ve men­sup­la­rı­nın mad­di ve ma­ne­vi za­ra­ra uğ­ra­tıl­ma­dan bu­nun ya­pıl­ma­sı ge­re­kir.

 Sa­yış­tay Ya­sa­sı’nı da­hi çı­kar­ta­ma­yan, meh­te­ran bö­lü­ğü gi­bi iki ile­ri bir ge­ri gi­den, AB sü­re­cin­de ge­ri ka­lan, sı­nıf­ta ka­lan hat­ta, top­lum­la uz­laş­ma ye­ri­ne “her şe­yi ben bi­li­rim” di­yen AKP Hükûme­ti bu iki ku­ru­mun bir­leş­ti­ril­me­sin­de de ge­rek­li viz­yo­nu gös­te­re­me­miş­tir. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak dü­şün­ce­miz, bu iki gü­zi­de ku­ru­mun, de­ne­tim, tec­rü­be bi­ri­kim­le­ri­ni bir­leş­tir­mek üze­re ge­rek­li ya­sal dü­zen­le­me­le­rin bir an ön­ce ya­pıl­ma­sı­dır. Bu­nu ya­par­ken de KİT’le­rin per­for­mans de­ne­ti­mi­nin ge­ri­ye git­me­si ön­len­me­li ve da­ha fonk­si­yo­nel ha­le gel­me­si sağ­lan­ma­lı­dır. Eğer bu­nu ya­pa­ma­ya­cak­sa­nız da, lüt­fen, YDK men­su­bu üc­ret­le­ri­ni de Sa­yış­ta­ya pa­ra­lel hâle ge­tir­me­niz ge­rek­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ka­mu yö­ne­ti­min­de önem­li mis­yo­nu olan bir baş­ka gü­zi­de ku­ru­mu­muz da Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­dır. Bu ku­ru­mun iki te­mel gö­re­vi var­dır: Bi­rin­ci­si ka­mu per­so­ne­li­ne iliş­kin mev­zu­atı ha­zır­la­mak, ikin­ci­si de ka­mu per­so­nel ih­ti­ya­cı­nın na­sıl gi­de­ri­le­ce­ği­ni dü­zen­le­mek­tir. An­cak, gö­rü­yo­ruz ki, ku­rum, bu gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek­te is­te­nen öl­çü­de ba­şa­rı­lı ol­ma­mış­tır. Şu an­da, han­gi­niz, ba­na, ka­mu ça­lı­şan­la­rı ara­sın­da üc­ret den­ge­si­nin sağ­lan­dı­ğı­nı söy­le­ye­bi­lir? Han­gi­niz, üc­ret­le­rin ada­let­li ol­du­ğu­nu söy­le­ye­bi­lir? AKP dö­ne­min­de, ka­mu ça­lı­şan­la­rı ara­sın­da­ki üc­ret den­ge­siz­li­ği gi­de­ri­le­me­miş, bi­la­kis art­mış­tır. Ay­nı un­va­na sa­hip ka­mu gö­rev­li­si­ne ku­rum­dan ku­ru­ma fark­lı üc­ret­ler öden­mek­te­dir. Bu, cid­di bir so­run­dur ve gi­de­ril­me­si şart­tır. Ama, bu­gü­ne ka­dar dü­zelt­mek şöy­le dur­sun, her ge­çen gün den­ge da­ha da bo­zul­muş­tur. Kırk yıl­dır uy­gu­la­nan Dev­let Me­mur­la­rı Ya­sa­sı, ar­tık gü­nün ko­şul­la­rı­na ce­vap ve­re­mez hâle gel­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Sis­tem çök­müş­tür. Ne ga­rip­tir, ko­nu­ya ya­kın her­kes böy­le dü­şü­nü­yor, ama, kim­se çö­züm üret­me­ye ya­naş­mı­yor. Hükûmet prog­ra­mın­da, bu­nu ön­ce­lik­li bir so­run ola­rak gö­ren ve Acil Ey­lem Pla­nı’na alan, en kı­sa sü­re­de ye­ni bir per­so­nel re­ji­mi­ni ha­zır­la­ya­ca­ğı­nı id­dia eden AKP İk­ti­da­rı, dört yıl­dır so­ru­nu çöz­mek şöy­le dur­sun, ka­mu ça­lı­şa­nı­nı ez­me­yi ter­cih et­miş­tir. AKP’nin üc­ret po­li­ti­ka­sı so­nu­cun­da, ka­mu ça­lı­şan­la­rı, dört yıl ön­ce­si­ne gö­re bu­gün da­ha az ma­aş al­mak­ta olup, fa­kir­leş­miş­ler­dir. Herhâlde, me­mur­lar so­ka­ğa dö­kü­lür­ken key­fin­den dö­kül­mü­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ma­dem si­ze gö­re her şey yo­lun­da, o hâlde, ne­den ka­mu per­so­nel üc­ret­le­ri­ni ye­te­rin­ce ar­tır­mı­yor­su­nuz? Yol­suz­luk­la­ra da­mar­dan gir­me­ye kal­kı­şan Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, ne ya­zık ki, o da­mar­da tı­ka­nıp kal­mış, yol­suz­luk vi­rü­sü AKP’ye de bu­laş­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 2002’den bu ya­na AKP ik­ti­dar­la­rın­ca çı­ka­rı­lan büt­çe­le­ri in­ce­le­di­ği­miz­de, Hükûme­tin per­so­nel po­li­ti­ka­sı­nı şöy­le özet­le­ye­bi­li­riz: Ön­ce­lik­le, AKP’nin me­mur sta­tü­sü­ne kar­şı cid­di bir aler­ji­si var­dır. Me­mur­lu­ğa ata­ma zor­laş­tı­rı­lır­ken söz­leş­me­li per­so­nel is­tih­da­mı ko­lay­laş­tı­rıl­mış­tır. AKP’nin ter­cih et­ti­ği is­tih­dam şek­li, ge­nel­de ge­çi­ci per­so­nel alı­mı­dır. 2002’de 11 bin olan ge­çi­ci per­so­nel sa­yı­sı 2006’da 35 bi­ne ulaş­mış de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Yay­gın bir baş­ka yön­tem de hiz­met alı­mı iha­le­le­ri­dir. Bu say­dı­ğım her üç yön­tem de, me­mur­luk sta­tü­sü­nün tas­fi­ye­si­ne yö­ne­lik olup, dev­le­tin şir­ket­ler eliy­le yö­ne­til­me­si­ni he­def­le­miş­tir.

Bir baş­ka çar­pı­cı uy­gu­la­ma, me­mur­luk dı­şın­da­ki ba­zı sta­tü­le­re KPSS sı­na­vı dı­şın­da ata­ma­lar ya­pı­la­rak kad­ro­laş­ma­la­rın önü açıl­mış­tır. Di­ğer ta­raf­tan, üni­ver­si­te­le­rin ih­ti­ya­cı olan ata­ma­la­rın önü tür­lü ma­ze­ret­ler­le tı­kan­mış­tır.

Önem­li bir so­nuç da, bü­rok­ra­si­nin üst yö­ne­ti­mi­nin dört­te 3’ünün şu an­da vekâlet­le yö­ne­ti­li­yor ol­ma­sı­dır. Bu­nun te­mel ne­de­ni ne­dir bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Hükûme­tin aday­la­rı­nın ya bir şe­kil­de sa­kın­ca­lı ya da ye­ter­siz ol­ma­sı­dır.

Son tes­pi­ti­miz de şu­dur: Ka­mu­oyun­da “ada­mı olan işe gi­ri­yor, sı­nav hikâye” ka­na­ati iyi­ce yer­leş­miş­tir. Ne­re­den ba­kar­sak ba­ka­lım, AKP Hükûme­ti­nin ka­mu per­so­nel po­li­ti­ka­sı sı­nıf­ta kal­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­mın son bö­lü­mün­de, siz­le­re, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı için ba­zı öne­ri­ler ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, per­so­nel re­ji­mi a’dan z’ye ye­ni­den de­ğiş­ti­ril­me­li­dir. Üc­ret pi­ra­mi­di, eşit işe eşit üc­ret il­ke­si­ne gö­re te­pe­den ta­ba­na den­ge­li ola­rak ye­ni­den oluş­tu­rul­ma­lı­dır.

Ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın üc­ret­le­ri ayar­la­nır­ken, sey­ya­nen zam yap­mak ye­ri­ne oran­sal zam­lar esas alın­ma­lı, üc­ret pi­ra­mi­di üc­ret akor­di­yo­nu hâli­ne ge­ti­ril­me­me­li­dir. Üc­ret­ler kı­yas­la­nır­ken, me­mur müs­te­şar­la de­ğil, me­mur me­mur­la kı­yas­lan­ma­lı, özel sek­tör­de ol­du­ğu gi­bi, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na gö­rev­le­ri­ne uy­gun üc­ret­ler öden­me­li­dir.

Or­ta ka­de­me kad­ro­da yük­sel­me­ler, gö­rev­le­re uy­gun eği­tim ve sı­nav­lar­la stan­dart hâle ge­ti­ril­me­li­dir. Üst dü­zey kad­ro­la­ra yük­sel­me­ler ise eği­tim ve ser­ti­fi­ka şar­tı­na bağ­lan­ma­lı­dır. Ay­rı­ca, üst gö­rev­le­re ata­ma­lar­da be­lir­li alt gö­rev­le­ri, be­lir­li sü­re­li yap­ma şar­tı­na ke­sin­lik­le uyul­ma­lı ve böy­le­ce, si­ya­si ata­ma­la­rın önü tı­kan­ma­lı­dır.

Me­mu­ri­yet gi­riş sı­nav­la­rı ob­jek­tif kri­ter­ler­den uzak­laş­tı­rıl­ma­ma­lı, mü­la­kat­lı alım­lar­da da süb­jek­tif­lik­ten uzak du­rul­ma­lı­dır, hat­ta ge­re­kir­se mü­la­kat hiç ya­pıl­ma­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­ma­mı bi­ti­rir­ken bir iki nok­ta­ya da­ha te­mas et­mek is­ti­yo­rum. Ba­kı­nız, ge­çen­ler­de Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı Ge­lir­ler İda­re­si Baş­kan­lı­ğı bir sı­nav aç­tı, gö­rev­de yük­sel­me sı­na­vı. Ge­lir uz­man­lı­ğı sı­na­vın­da 8.500 ki­şi sı­na­va gir­di, 2.500 ki­şi alın­dı. Ama, ne var ki, pu­anı 70’in üze­rin­de olan bin­ler­ce ar­ka­da­şı­mız bu sı­nav son­ra­sı ata­na­ma­dı. Ben­ce, bu hak­sız­lık tez el­den gi­de­ril­me­li ve bu ar­ka­daş­la­ra hak­la­rı tes­lim edil­me­li­dir.

Ba­kın, Dev­let De­mir­yol­la­rın­da ge­çi­ci iş­çi ata­ma­sın­da çok fark­lı bir usul uy­gu­la­nı­yor. Lüt­fen, ora­da da, kı­sa sü­re­li bi­le ol­sa, eğer da­imî kad­ro ve­ri­yor­sa­nız, tüm iş­çi­le­re ay­nı hak sağ­lan­ma­lı, eşit bir dav­ra­nış bi­çi­mi ser­gi­len­me­li­dir.

Son söy­le­ye­ce­ğim söz de, bin­ler­ce üni­ver­si­te me­zu­nu şu an­da iş­siz ge­zi­yor. KPSS sı­na­vı ya­pı­yor­su­nuz, ama bu ar­ka­daş­la­rın sı­nav so­nuç­la­rın­dan son­ra işe yer­leş­ti­ril­me­si müm­kün ol­mu­yor. Bu ko­nu­ya da, aci­len, ik­ti­dar ise­niz şa­yet, bir çö­züm bul­ma­nız şart­tır.

Bu duy­gu­lar­la, be­nim öne­ri­le­ri­min de dik­ka­te alın­ma­sı, da­ha doğ­ru­su par­ti­mi­zin öne­ri­le­ri­nin dik­ka­te alın­ma­sı te­men­ni­siy­le, 2007 yı­lı büt­çe­si­nin hal­kı­mı­za ve ül­ke­mi­ze iyi­lik­ler ge­tir­me­si­ni di­li­yor, yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sağ.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Nu­ri Say­gun. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (Te­kir­dağ) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Da­nış­tay büt­çe­si üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce Mec­li­si say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Da­nış­ta­yın büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak te­mel ko­nu­lar­da ve esa­sıy­la il­gi­li açık­la­ma­la­ra gir­me­den ön­ce, izin ve­rir­se­niz, son büt­çe gö­rüş­me­le­rin­den son­ra ya­şa­dı­ğı­mız bir üzün­tü­mü­zü, sı­kın­tı­mı­zı, Da­nış­tay­la il­gi­li bir üzün­tü­mü­zü, bir pay­laş­mak, bir ha­tır­la­mak ve bir rah­met di­le­me ih­ti­ya­cı du­yu­yo­rum. Tür­ki­ye’de yük­sek mah­ke­me gö­re­vi ya­pan Da­nış­ta­yın, özel­lik­le fi­zi­bi­li­te­si, ya­pı­sı müm­kün ol­ma­yan bir bi­na­da ka­lı­yor ol­ma­sı, ye­te­rin­ce gü­ven­li­ği­nin sağ­la­na­ma­mış ol­ma­sı ve top­lum­da bel­li ke­sim­le­re ad­res ola­rak gös­te­ril­me­si­nin so­nu­cu ola­rak, biz, Da­nış­tay Üye­si Mus­ta­fa Yü­cel Öz­bil­gin’i, bir men­fur sal­dı­rı so­nun­da kay­bet­miş­tik. Bu ve­si­ley­le, ben, tüm Da­nış­tay men­sup­la­rı­na ve Mus­ta­fa Yü­cel Öz­bil­gin’in ya­kın­la­rı­na, tüm yar­gı dün­ya­sı­na, bir kez da­ha, bu­ra­dan, bir baş­sağ­lı­ğı di­le­me ih­ti­ya­cı duy­dum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu Mec­lis kür­sü­sün­den her ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mız, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğün­den, hu­kuk dev­le­ti pren­sip­le­ri il­ke­sin­den uzak­la­şıl­ma­ma­sı ge­rek­ti­ğin­den bah­se­der­ler ve bu­gün, hu­kuk­la il­gi­li, hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nün ül­ke ge­ne­lin­de ger­çek­leş­me­si­ni te­min ede­bi­le­cek bir yar­gı or­ga­nı­nın, bir yük­sek mah­ke­me­nin, Da­nış­ta­yın büt­çe­siy­le il­gi­li bir gö­rüş­me ya­pı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le, Tür­ki­ye’de yar­gı er­ki­nin, özel­lik­le son za­man­lar­da ve bu si­ya­si ik­ti­dar dö­ne­min­de, sü­rek­li hır­pa­lan­dı­ğı­nın, eleş­ti­ril­di­ği­nin hat­ta -pa­ran­tez için­de bu “eleş­ti­ri” söz­cü­ğü­nün- eleş­ti­ri­den öte, da­ha ağır bir şe­kil­de, ta­ciz edil­di­ği­nin, her fır­sat­ta so­mut ör­nek­le­ri­ni gör­dük. Böy­le­ce, yü­rüt­me­nin, yar­gı er­ki üze­rin­de, bir şe­kil­de, bir bas­kı, bir üs­tün­lük kur­ma gay­re­ti için­de ol­du­ğu­nu göz­lem­le­dik. Bu, Tür­ki­ye’de, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de eşi­ne pek az rast­lan­mış bir uy­gu­la­ma. Tür­ki­ye’de, Ana­ya­sa’mız ge­re­ği kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­bi ka­bul edil­miş­tir. Ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı, bu kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­bi öl­çü­sü­ne, ken­di iç ya­pı­la­rın­da bu sağ­la­nan den­gey­le bu­gü­ne ka­dar gel­miş­ler­dir. Ama son za­man­lar­da bu den­ge­nin yü­rüt­me­nin le­hi­ne, ama ül­ke­mi­zin aley­hi­ne bir şe­kil­de ge­liş­mek­te ol­du­ğu­nu üzün­tüy­le, ne ya­zık ki, iz­li­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yar­gı­nın çok cid­di sı­kın­tı­la­rı var. Tür­ki­ye’de 9.048 hâkim ve sav­cı mev­cu­du­muz var Ey­lül 2006 iti­ba­rıy­la ve mev­cut dos­ya­lar­la sa­yı­sal oran­la­ma ya­pıl­dı­ğın­da, Al­man­ya’yı ör­nek alır­sak, Al­man­ya’da her 100 bin ki­şi­ye 25 hâkim düş­mek­tey­ken, Tür­ki­ye’de her 100 bin ki­şi­ye, ne ya­zık ki, 6 hâkim dü­şü­yor. Şim­di, böy­le bir ya­pı­nın için­de, yar­gıç­la­rı­mı­zın ne ka­dar ba­şa­rı­lı, ne ka­dar öz­ve­ri­li bir ça­lış­ma ser­gi­le­di­ği­ni he­pi­miz ka­bul et­mek du­ru­mun­da­yız. İna­nıl­maz bir gay­ret­le, Tür­ki­ye’de hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nü ko­ru­mak adı­na üzer­le­ri­ne dü­şen­le­ri, hat­ta üze­ri­ne dü­şen­le­rin­den çok da­ha faz­la­la­rı­nı ya­pı­yor­lar.

Da­nış­ta­ya ge­lin­ce, bu tab­lo bi­raz da­ha fark­lı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Da­nış­tay­da şu an­da mev­cut 98.500 dos­ya var ve da­ire­le­re bu­nu böl­dü­ğü­müz­de, yak­la­şık her bir da­ire­ye yıl­lık 11-12 bin ci­va­rın­da dos­ya dü­şü­yor. Böy­le bir yü­kün kal­dı­rıl­ma­sı müm­kün de­ğil. Di­ye­cek­si­niz ki, yar­gıç­lar­dan, özel­lik­le yük­sek mah­ke­me hâkim­le­rin­den aman aman bir ser­ze­niş yok, sa­na ne olu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, hu­kuk dün­ya­sı­nın o öz­ve­ri­li in­san­la­rı, o de­ğer­li in­san­la­rı ser­ze­niş­te bu­lun­mu­yor­lar, ama on­lar, o gös­ter­dik­le­ri öz­ve­riy­le ina­nıl­maz bir mü­ca­de­le için­de­ler. Türk hu­kuk sis­te­mi­nin ezil­me­me­si, ra­hat­sız­lık du­yul­ma­ma­sı ve hu­ku­kun üs­tün­lü­ğü­nün ko­ru­na­bil­me­si için, nor­mal ya­pa­bi­le­cek­le­ri­nin çok fev­kin­de bir ça­lış­may­la bu sis­te­mi ko­ru­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar.

Ye­ri gel­miş­ken, Da­nış­tay büt­çe­siy­le il­gi­li de­ğil, ama, si­zin uy­gu­la­ma­la­rı­nız­la il­gi­li bir hu­su­su da kı­sa­ca be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye’de­ki hü­küm­lü sa­yı­sı­na da şöy­le bir bak­tım. Tür­ki­ye’de, hü­küm­lü sa­yı­sın­da, 73 bin ci­va­rın­da top­lam ce­za­evi ka­pa­si­te­miz var. 2004 yı­lın­da 55 bin olan hü­küm­lü sa­yı­sı bu­gün 66 bi­ni ta­mam­la­mak üze­re. Ya­ni, gö­rü­nen o ki, Tür­ki­ye’de­ki ce­za­ev­le­ri­nin ka­pa­si­te­si ne­re­dey­se dol­mak üze­re. Ge­çen gün, bu­ra­dan Baş­ba­ka­nı­mı­zı din­le­dik. Tür­ki­ye’nin her ta­ra­fı­na ko­nut in­şa­at­la­rı ya­pı­la­ca­ğı, çok yay­gın bir şe­kil­de, ko­nu­tu ol­ma­yan in­san­la­rı­mı­za ko­nut ka­zan­dı­rı­la­ca­ğı id­di­asın­da bu­lu­nul­du. Ama, sa­nı­yo­rum, bu ko­nut se­fer­ber­li­ği bı­ra­kı­la­cak ve bu ara bir ce­za­evi yap­ma se­fer­ber­li­ği­ne dö­nü­şe­cek. Bu­nun so­rum­lu­su kim der­se­niz, bu­nun so­rum­lu­su… Türk hal­kı­nın bir ge­ne­tik bo­zuk­lu­ğu yok de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Tür­ki­ye’de suç­lu sa­yı­sı ar­tı­yor­sa, bu­nu hal­kın dün­ya­sın­da ara­mak ge­rek­mez, bu­nu bu ül­ke­nin eko­no­mi­si­ni böy­le­si­ne per­me pe­ri­şan hâle ge­ti­ren, in­san­la­rı yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şa­ma­ya mahkûm eden ve son ce­za ya­sa­la­rıy­la ya­pı­lan uy­gu­la­ma­lar­la da ce­za­lar­da­ki cay­dı­rı­cı­lık ze­mi­ni­ni or­ta­dan kal­dı­ran bir si­ya­si ik­ti­da­rı­mız var. Eğer böy­le­si­ne bir hü­küm­lü sa­yı­sın­da ar­tış var­sa, bu­nu da bu si­ya­si ik­ti­dar­dan sor­mak ve so­rum­lu­lu­ğu on­la­ra yük­le­mek ge­re­kir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Da­nış­ta­yı­mı­zın bir bi­na so­ru­nu var. Şu an­da gö­rev yap­tı­ğı ye­ri he­pi­miz iz­li­yo­ruz. Bu yer, bir kü­çü­cük oda­da iki üç hâki­min bir ara­da bin­ler­ce dos­yay­la ça­lış­ma­sı­nı ge­rek­ti­re­cek bir po­zis­yon­da. Ama, ye­ni bi­na bu­lu­na bu­lu­na… Ne ka­dar doğ­ru bil­mi­yo­rum, ama Halk Ban­ka­sı Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bi­na­sı, Halk Ban­ka­sı özel­leş­ti­ril­dik­ten son­ra Da­nış­ta­ya ve­ri­le­cek de­ni­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, o bi­na­nın ya­pı­sı ta­bii ki Da­nış­ta­ya uyar. Doğ­ru­dur, Da­nış­ta­yın iyi bir bi­na­ya ih­ti­ya­cı var­dır, ama bir yük­sek yar­gı or­ga­nı­na, bir yük­sek yar­gı mah­ke­me­si­ne bir bi­na ver­mek için, Tür­ki­ye'de­ki  kü­çük es­na­fın ayak­ta dur­ma se­be­bi olan Halk Ban­ka­sı­nı özel­leş­tir­mek ve o özel­leş­tir­me­den ge­le­cek olan bi­na­yı Da­nış­ta­ya ver­mek, ne Da­nış­tay­da ça­lı­şan­la­rı mut­lu eder ne de bu Tür­ki­ye'de­ki  bin­ler­ce, mil­yon­lar­ca kü­çük es­na­fı­mı­zı mut­lu eder.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Son cüm­le­ni­zi ri­ca ede­bi­lir mi­yim.

MEH­MET NU­Rİ SAY­GUN (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Baş­ka­nım.

Son ola­rak bir kü­çük şey ifa­de et­mek is­ti­yo­rum iz­ni­niz­le Sa­yın Baş­ka­nım.

Efen­dim, Da­nış­ta­yın ye­ter­li kad­ro­su yok. İş yo­ğun­lu­ğu al­tın­dan kal­kı­lır gi­bi de­ğil. Ça­lış­ma or­tam­la­rı uy­gun de­ğil. İk­ti­da­rın hak­sız ve se­vi­ye­siz de­meç­le­rin­den ötü­rü yar­gı hu­zur­lu da de­ğil. Ama, bü­tün bun­la­ra rağ­men gö­rev­le­ri­ni ina­nıl­maz bir öz­ve­riy­le sür­dür­me­ye ça­lı­şı­yor­lar.

2007 Da­nış­tay büt­çe­sin­de ra­kam­sal açı­dan bir ar­tış var. Bu ar­tış, ta­ma­men per­so­nel gi­der­le­ri ve ar­tı­rı­lan ma­aş­lar­la il­gi­li bir ar­tış ol­mak­tan öte bir şey de­ğil. Bu­ra­da­ki mal ve hiz­met­le­re ay­rı­lan bö­lüm sa­de­ce 2 mil­yon 389 bin ye­ni Türk li­ra­sı­dır. Bu da, Da­nış­ta­yın 2007’de, 2008’de ve 2009’da ken­di­ne mü­na­sip bir bi­na­ya ta­şı­na­ma­ya­ca­ğı­nın, ne ya­zık ki, açık bir gös­ter­ge­si­dir.

Her şe­ye rağ­men, bu ül­ke in­sa­nı­nın, eğer ya­ra­la­rı­na, sı­kın­tı­la­rı­na, san­cı­la­rı­na bir par­ça mer­hem ola­bi­le­cek­se, bel­li züm­re­le­rin de­ğil top­lu­mun tüm ke­si­mi­ni ku­cak­la­ya­bi­le­cek bir büt­çe ola­bi­le­cek­se, bu büt­çe­nin, bu an­lam­da­ki bir büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Say­gun.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ya­kup Ke­pe­nek. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Efen­dim, sü­re­niz on da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, TÜ­Bİ­TAK ve TÜ­BA büt­çe­le­ri üze­ri­ne CHP adı­na söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

TÜ­Bİ­TAK Baş­ka­nı Sa­yın Pro­fe­sör Ye­tiş’in bu­ra­da ol­ma­ma­sı­nı üzün­tüy­le kar­şı­la­dı­ğı­mı bil­gi­ni­ze su­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, TÜ­Bİ­TAK’tan söz et­ti­ği­miz za­man, TÜ­BA’dan söz et­ti­ği­miz za­man, ül­ke­mi­zin, ge­nel ola­rak ka­mu­oyu­nun bi­lim­sel ge­liş­me­ye, ye­ni­li­ğe, tek­no­lo­ji­ye yak­la­şı­mı üze­rin­de ki­mi ger­çek­le­rin, doğ­ru­la­rın al­tı­nı çiz­mek ge­re­ki­yor. Gü­nü­müz­de, kü­re­sel­le­şen dün­ya­da top­lum­sal ge­liş­miş­lik dü­ze­yi, bi­lim ve tek­no­lo­ji ye­ter­li­li­ğiy­le öl­çü­lü­yor ve üre­tim­den, top­lum­sal ya­şa­mın tüm alan­la­rı­na ka­dar her ta­raf­ta et­kin ve ve­rim­li bir ya­şam, ile­ri tek­no­lo­ji ve in­san gü­cü­nün ni­te­li­ği­nin yük­sel­til­me­si bü­yük önem ta­şı­yor. Ama, üzü­le­rek şu­nu söy­le­mek zo­run­da­yım: Ül­ke­miz­de top­lum­sal ya­pı gi­de­rek, adım adım bi­lim­sel­lik­ten uzak­la­şı­yor. Dev­let yö­ne­ti­mi­nin bi­rim­le­rin­de, eği­tim­de, sağ­lık­ta her gün bi­lim dı­şı uy­gu­la­ma­lar ya­şa­nı­yor. Ders ki­tap­la­rı­nı bu­ra­da çok tar­tış­tık. Genç­le­rin be­yin­le­ri­nin kö­rel­til­me­me­si ge­rek­ti­ği­ni vur­gu­la­dık. Hükûme­ti­miz, 15 üni­ver­si­te­yi bir se­ne­dir bir tür­lü aça­mı­yor.

Son, Kon­ya’da ya­şa­yan iki ha­nım, ka­dın dok­to­run, te­set­tür­lü ol­duk­la­rı için ul­tra­son çe­ke­me­me­si­ni ger­çek­ten ga­rip­se­di­ği­mi söy­le­mek zo­run­da­yım.

RE­SUL TO­SUN (To­kat) – Asıl­sız çık­tı, o ha­ber as­pa­ra­gas çık­tı.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Ben­zer şe­kil­de -uma­rım dü­zel­ti­lir- ka­mu iha­le­le­ri­nin, tek­nik ya­pı­lan­ma­nın, do­ğal kay­nak­la­rın kul­la­nı­mı­nın  bi­lim­sel ol­ma­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu sü­reç­te ne­ler ol­du? TÜ­Bİ­TAK ola­yı, Hükûme­tin hu­ku­ku kul­la­na­rak, ya­sa­ma­yı kul­la­na­rak bi­li­mi ayak­lar al­tı­na al­ma­sı­nın en çar­pı­cı, en so­mut ör­ne­ği­dir. Bu iş, anım­sar­sa­nız Sa­yın Re­sul, şöy­le baş­la­dı: 2003 yı­lın­da Sa­yın Baş­ba­kan, bir de­fa­ya mah­sus ol­mak üze­re, TÜ­Bİ­TAK yö­ne­ti­mi­ni de­ğiş­tir­mek üze­re bir ya­sa tek­li­fi ver­di. Bu, bir de­fa­ya mah­sus ol­mak üze­re baş­la­yan sü­reç­te, iki kez ya­sa de­ği­şik­li­ği ya­pıl­dı. Her iki ya­sa da, bil­di­ği­niz gi­bi, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­dü ve TÜ­Bİ­TAK yö­ne­ti­mi ya­sal da­ya­nak­tan yok­sun bı­ra­kıl­dı.

Bu sü­reç­te baş­ka bir şey da­ha ya­pıl­dı: Bi­lim in­san­la­rı yar­gı­ya ta­şın­dı. Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de en ba­şa­rı­lı sı­na­vı ve­ren, bi­lim ve araş­tır­ma ge­liş­me­le­ri­ne kat­kı­sı bu­lu­nan in­san­lar, dev­le­tin yap­tı­ğı öde­me­ler yü­zün­den mah­ke­me­le­re sü­rük­len­di ve yol­suz­luk­la suç­lan­dı. Öbür ta­raf­tan, yol­suz­lu­ğun çok bü­yük bo­yut­lar­da iş­len­di­ği çev­re­ler göz ar­dı edi­le­bil­di. So­nuç­ta ne ol­du? So­nuç­ta şu ol­du: Hükûmet bi­lim in­san­la­rı­na kar­şı aç­tı­ğı da­va­la­rın ta­ma­mı­nı kay­bet­ti. Şim­di, bu du­rum, Hükûme­tin, Ku­ru­ma, TÜ­Bİ­TAK’a ba­kış açı­sı­nın ne ka­dar yan­lış ol­du­ğu­nun en so­mut gös­ter­ge­si­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben­den ön­ce Ku­ru­mun iç iş­le­yi­şiy­le il­gi­li bil­gi­ler ve­ril­di, ama şu­nu ben söy­le­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim: Ku­ru­mun ön­ce­den yap­tı­ğı halk için bi­lim ki­tap­la­rı ya­yı­nı son za­man­lar­da ne du­rum­da­dır, bu­nun açık­lan­ma­sı ge­re­kir.

Baş­ka bir şe­yin da­ha açık­lan­ma­sı ge­re­kir: Çok ön­ce­den, Viz­yon 2023 Pro­je­si ha­zır­lan­mış­tı. Bu pro­je, cum­hu­ri­ye­tin 100’ün­cü yı­lın­da, Tür­ki­ye’nin bi­lim ve tek­no­lo­ji­de ala­bi­le­ce­ği me­sa­fe­yi, ye­ri gös­ter­me­si açı­sın­dan önem­liy­di, ama bü­tün bun­lar is­ten­di­ği gi­bi gi­di­yor de­ni­le­mez.

Hükûme­ti­miz, bu­na kar­şı şu­nu yap­tı: 2010 yı­lın­da, ulu­sal ge­li­rin yüz­de 2’si­nin ül­ke ça­pın­da araş­tır­ma ge­liş­tir­me­ye ay­rıl­ma­sı­nı ön­gö­ren gi­ri­şim­ler­de bu­lun­du ve bu bağ­lam­da TÜ­Bİ­TAK’a pa­ra­lar ak­ta­rıl­dı. Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ön­ce, böy­le bir dav­ra­nı­şın doğ­ru ol­du­ğu­nu söy­le­ye­yim, ama, baş­ka bir şe­yi söy­le­ye­yim: TÜ­Bİ­TAK, ku­rum ola­rak ça­lı­şa­maz du­ru­ma ge­ti­ril­di. Na­sıl ça­lı­şa­maz du­ru­ma ge­ti­ril­di? Ör­ne­ğin, Or­ta Do­ğu Tek­nik Üni­ver­si­te­si­nin ver­di­ği pro­je­ler, baş­vu­ru­nun son gü­nü, bu pro­je­le­ri de­kan de­ğil de yar­dım­cı­sı im­za­la­mış di­ye ia­de edil­di. Bu­nun iyi ni­yet­le uzak­tan ya­kın­dan bir il­gi­si yok­tur. Baş­ka bir şey ol­du: TÜ­Bİ­TAK, OD­TÜ pro­je­le­ri­nin büt­çe­le­ri­ni içe­ren CD’le­ri aça­ma­dı. Şim­di, bu, gül­me­ce­den öte, üzü­cü, kay­gı ve­ri­ci bir du­rum­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ar-ge’ye yal­nız­ca pa­ra ayır­mak  yet­mez.   Eğer, ar-ge’ye pa­ra ayır­mak ye­ter­li ol­say­dı, dün­ya­da pet­rol üre­ten ül­ke­ler, bü­yük pa­ra sa­hi­bi zen­gin ül­ke­ler bi­lim ve araş­tır­ma­da, iler­le­me­de, tek­no­lo­ji­de çok ile­ri dü­zey­le­re gel­miş olur­lar­dı, ama hiç de öy­le ol­mu­yor. O za­man, te­mel ek­si­ği­miz ne­dir? O za­man, te­mel ek­si­ği­miz iki ek nok­ta­da top­la­nı­yor. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si, ye­ter­li bi­lim in­sa­nı, araş­tır­ma­cı ye­tiş­tir­me­de­ki ye­ter­siz­lik­ler­dir. Üzü­le­rek be­lir­te­yim ki, bu yön­de so­mut adım­lar atıl­ma­sın­da çok ya­vaş bir iler­le­me var­dır, ge­re­ği ye­ri­ne ge­ti­ri­le­me­mek­te­dir. Ye­ni açı­lan üni­ver­si­te­ler dâhil, Tür­ki­ye, araş­tır­ma­cı yok­su­nu bir du­rum­da tu­tul­mak­ta­dır. İkin­ci, ama hiç de ikin­cil ol­ma­yan bir ek da­ha var pa­ra­ya, o da bi­lim­le uğ­ra­şan ku­rum­la­rın ba­ğım­sız, öz­gür ve et­kin ça­lış­ma­la­rı­nın sağ­lan­ma­sı, yö­ne­tim­le­ri­ne si­ya­sal so­rum­lu­luk ben­de di­ye ka­rı­şıl­ma­ma­sı­dır. Eğer, bun­lar ya­pıl­maz­sa ne olur, ki, ya­pı­la­mı­yor. Ben 2010’da ulu­sal ge­li­rin yüz­de 2’si­nin ar-ge’ye ay­rıl­ma­sı ama­cı­na, he­de­fi­ne ne me­sa­fe­de bu­lun­du­ğu­mu­zu ger­çek­ten öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Ge­çen yıl ulu­sal ge­li­ri­miz 361 mil­yar do­lar do­la­yın­day­dı. Bu yıl yüz­de 5 ar­ta­ca­ğı­nı var­sa­yar­sak 380 mil­yar do­lar do­la­yın­da ola­cak. Bu­nun yüz­de 1’i bi­le çok bü­yük bir pa­ra. Bu­nun yüz­de 2’si­nin 2010’da ka­mu­ya, ar-ge’ye ay­rı­la­bil­me­si için, bu­gün­den en azın­dan, önem­li bir bö­lü­mü­nün ay­rıl­ma­sı la­zım.

Sa­yın Ba­kan, son yıl­lar­da ar-ge ve­ri­le­ri doğ­ru dü­rüst ya­yın­lan­mı­yor. Ben, id­dia edi­yo­rum, bu mik­tar­da ar-ge des­te­ği kul­la­nıl­ma­mak­ta­dır, yok­tur. Ya­ni, şu sı­ra­da ar-ge’ye ay­rı­lan pa­ra -ve­ri­le­rin ya­yın­lan­dı­ğı- bin­de 67 do­la­yı­nın da al­tın­da­dır di­ye kay­gı du­yu­yo­rum. Bu­nun açık­lan­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Eğer, bu­nu yap­maz­sa­nız, ya­ni bu pa­ra­yı açık­la­maz­sa­nız, so­nuç­ta ne olur? So­nuç­ta or­ta­ya şu du­rum çı­kar:

Şim­di, ta­ri­hi­miz­de bi­lir­si­niz “de­li” la­kap­lı Pa­di­şah İb­ra­him var, İb­ra­him, ha­vuz­la­ra al­tın atar­mış ba­lık­lar bel­ki yer di­ye. Biz, bu hal­kın pa­ra­sı­nı, ar-ge ya­pı­lı­yor an­la­yı­şıy­la, ama hiç de ar-ge ol­ma­yan fa­ali­yet­le­re bu bi­çim­de, bu yol­la çar­çur ede­me­yiz, da­ğı­ta­ma­yız. Bu­nu yap­ma­ma­mız ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye kü­re­sel ya­rış­ta ba­şa­rı­lı ol­mak zo­run­da­dır. Bu ba­şa­rı­da TÜ­Bİ­TAK di­rek­si­yon­dur, en ön­de yer al­ma­lı­dır, ama di­rek­si­yon kı­rıl­mış­tır, çün­kü Hükûmet, TÜ­Bİ­TAK’ın ça­lış­ma­sı­nı üç yıl­dır en­gel­le­miş­tir. TÜ­Bİ­TAK ve di­ğer ku­rum­lar­da yö­ne­ti­ci ata­ma­la­rı için “Ma­yı­sı bek­le­yin” ri­va­ye­ti­nin ik­ti­dar par­ti­si men­sup­la­rın­ca ya­yıl­dı­ğı gö­rül­mek­te­dir, bi­lin­mek­te­dir. Bu an­la­yış yan­lış­tır. Yal­nız bi­lim­sel­lik­ten uzak de­ğil, ah­la­ken de, si­ya­se­ten de, hu­ku­ken de yan­lış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Bir da­ki­ka ri­ca edi­yo­rum.

“Ma­yıs­ta Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çim­le­rin­den son­ra TÜ­Bİ­TAK ve ben­ze­ri ku­rum­la­ra ata­ma ya­pa­rız, sab­re­din” de­mek, bi­li­min çok hız­lan­dı­ğı, sa­ni­ye­le­rin önem ka­zan­dı­ğı bir dö­nem­de -ben da­ha ağır bir söz söy­le­mek is­te­mi­yo­rum- ay­maz­lık­tır, yan­lış­tır ve bu yan­lış­tan çok kı­sa za­man­da  dö­nül­me­li­dir. Çün­kü, ça­ğı­mız­da bi­li­min iler­le­me­si sa­ni­ye­le­re sığ­mı­yor. Önü­müz­de Ma­yı­sa beş ay da­ha var. Üç dört yıl­dır TÜ­Bİ­TAK yö­ne­tim­siz. Beş ay da­ha TÜ­Bİ­TAK’ı yö­ne­tim­siz bı­rak­ma­nın bü­yük so­rum­lu­lu­ğu var, bü­yük za­ra­rı var ül­ke­ye ve top­lu­ma. Çün­kü, bi­lim­sel üre­tim önem­li­dir, za­man kay­bı­na ta­ham­mü­lü yok­tur.

Ben, TÜ­Bİ­TAK’ın, TÜ­BA’nın, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin bi­lim­sel üre­ti­me da­ha çok kat­kı ya­pa­ca­ğı, top­lu­mun bi­li­min ay­dın­lık ge­le­ce­ğiy­le da­ha çok ku­cak­la­şa­ca­ğı bir…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Efen­dim, son cüm­le­niz için açı­yo­rum.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

…top­lu­mun, Mus­ta­fa Ke­mal’in, Dil, Ta­rih Fa­kül­te­si­nin ön yü­zün­de be­lirt­ti­ği gi­bi, bi­li­min ışı­ğıy­la çağ­daş­laş­ma yö­nün­de iler­le­ye­ce­ği bir Tür­ki­ye öz­le­miy­le büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­ruz Sa­yın Ke­pe­nek.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, sa­at 14.15’te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 13.18

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.20

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ah­met KÜ­ÇÜK Ça­nak­ka­le)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 36’ncı Bir­le­şi­mi’nin Üçün­cü Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

Be­şin­ci tur gö­rüş­me­le­re kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (De­vam)

A) GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

B) VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

C) DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

D) BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU (De­vam)

1.- Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

E) DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

F) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

G) TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

BAŞ­KAN- Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Be­şin­ci tur üze­rin­de şim­di söz sı­ra­sı, AK Par­ti Gru­bu adı­na, Zon­gul­dak Mil­let­ve­ki­li Po­lat Türk­men’e ait­tir.

Sa­yın Türk­men, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA PO­LAT TÜRK­MEN (Zon­gul­dak) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün büt­çe­si hak­kın­da Gru­bum ve şah­sım adı­na gö­rüş­le­ri­mi bil­dir­mek için söz al­dım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Spor ta­ri­hi, in­san­lık­la bir­lik­te baş­la­mış­tır. Spor, in­sa­nın be­den­sel ge­li­şi­mi­nin ya­nın­da, zi­hin­sel ve ruh­sal sağ­lı­ğı­nı da sağ­la­yan en te­mel in­san ey­le­mi­dir. Spor ar­tık gü­nü­müz­de, sos­yal bir ak­ti­vi­te, bir te­da­vi me­to­du ola­rak ya­pı­lır ha­le gel­miş­tir. Mil­let­le­ri he­ye­can ve coş­kuy­la or­tak he­def­le­re yö­nel­ten, bir­lik duy­gu­su­nu ge­liş­ti­ren, ya­şa­dı­ğı top­lum­la gu­rur duy­ma­sı­nı sağ­la­yan en önem­li sos­yal ak­ti­vi­te­dir. Genç ne­sil­le­rin sağ­lık­lı ye­tiş­me­sin­de, ener­ji­le­ri­ni kul­lan­ma, ku­ral­la­ra uy­ma, di­sip­lin, sa­bır, da­ya­nış­ma, iş bir­li­ği ve pay­laş­ma gi­bi in­sa­ni er­dem­le­ri ka­zan­dır­ma­da, spor, son de­re­ce et­kin bir araç­tır.

Bü­yük Ön­de­ri­miz Ata­türk “Spor fa­ali­yet­le­ri, Türk genç­li­ği­nin millî ter­bi­ye­si­nin ana un­su­ru­dur.” cüm­le­siy­le spo­run öne­mi­ne dik­kat çek­miş­tir. Bu­gün top­lum­la­rı teh­dit eden uyuş­tu­ru­cu, al­ko­lizm, ba­ğım­lı­lık ve tıb­bi bir kı­sım has­ta­lık­la­rın ön­len­me­sin­de spor­tif fa­ali­yet­ler ko­ru­yu­cu rol oy­na­mak­ta­dır.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, 21’in­ci yüz­yıl­da spor, ül­ke­le­rin ge­liş­miş­li­ği­nin gös­ter­ge­le­rin­den bi­ri hâli­ne gel­miş­tir. Bir ül­ke­de­ki li­sans­lı spor­cu sa­yı­sı, spo­ra ay­rı­lan kay­nak mik­ta­rı, spor te­sis­le­ri ve top­lum­da spo­run ferdî bir bi­linç ola­rak yay­gın­lı­ğı, top­lum­la­rın ge­liş­miş­li­ği­nin ve çağ­daş­lı­ğı­nın öl­çü­tü ol­muş­tur.

Gü­nü­müz­de, ar­tık, spor, in­san­lık için bir ya­şam bi­çi­mi­dir. Ana­ya­sa’mız spo­run ge­niş halk kit­le­le­ri­ne ya­yıl­ma­sı­nı he­def gös­ter­miş ve bu gö­re­vi dev­le­te ver­miş­tir. Dev­let bu gö­re­vi­ni Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ara­cı­lı­ğıy­la ye­ri­ne ge­tir­mek­te­dir.

Büt­çe­si­ni gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü spo­run ge­niş halk kit­le­le­ri­ne ya­yıl­ma­sı ve ül­ke­mi­zin ulus­la­ra­ra­sı are­na­da tem­si­li ve ta­nı­tı­mı açı­sın­dan ge­çen dört yıl­da çok öz­ve­ri­li ça­lış­ma­da bu­lun­muş­tur. Bu ça­lış­ma­lar­la il­gi­li bir­kaç ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum.

Ba­kı­nız, 2002 yı­lın­da 278 bin 47 olan li­sans­lı spor­cu sa­yı­mız, son dört yıl­da ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­la 1 mil­yon 99 bi­ne ulaş­mış­tır. Bu ra­kam­la­ra Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ve Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu ta­ra­fın­dan ve­ri­len li­sans­lar da ek­len­di­ğin­de spor­cu sa­yı­mız 1 mil­yon 730 bin 565’e ulaş­mak­ta­dır. Son dört yıl­da li­sans­lı spor­cu sa­yı­mız 5 kat art­mış­tır. İş­te bu, ge­li­şen ve sport­men­le­şen Tür­ki­ye’nin gös­ter­ge­si­dir. İş­te bu, AK Par­ti­nin ve Hükûme­ti­mi­zin spo­ra ve spor­cu­ya ba­kı­şı­nın en gü­zel gös­ter­ge­si­dir.

Ge­çen dört yıl­da ya­pı­lan eği­tim ça­lış­ma­la­rıy­la an­tre­nör sa­yı­mız­da yüz­de 50 ar­tış sağ­lan­mış­tır. An­tre­nör sa­yı­mız 20.470’ten 31.940’a çık­mış­tır. Yi­ne, son yıl­da 6.842 olan spor ku­lü­bü sa­yı­sı 7.396’ya ulaş­mış­tır. Yak­la­şık her gün iki spor ku­lü­bü ku­rul­muş­tur. 2003 yı­lın­da 37 olan fe­de­ras­yon sa­yı­mız bu­gün 57 ol­muş­tur. Bu fe­de­ras­yon­la­rın 54’ü de özerk hâle ge­ti­ril­miş­tir. 2007 yı­lı Türk spo­run­da ya­pı­sal de­ği­şik­lik­ler yı­lı ola­cak­tır. Ha­zır­la­dı­ğı­mız Türk spor ku­ru­mu ka­nu­nuy­la spor teş­ki­la­tı­mız da­ha çağ­daş, da­ha si­vil ör­güt­le­rin ka­tıl­dı­ğı bir ya­pı­ya ka­vu­şa­cak­tır. 2004 yı­lın­da Spon­sor­luk Ya­sa­sı’nın kap­sa­mı­nın ge­niş­le­til­me­siy­le Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz, fe­de­ras­yon­la­rı­mız ve ku­lüp­le­ri­miz çok cid­di ma­li kay­nak­la­ra ka­vuş­muş­tur. Son yir­mi ye­di ay­da 35 mil­yon 284 bin 653 ye­ni Türk li­ra­sı kay­nak ak­ta­rı­mı sağ­lan­mış­tır. Ba­kı­nız da­ha dü­ne ka­dar yas adı­şı ba­his­ler­le bi­ri­le­ri­nin ce­bi­ne gi­den mil­yon­lar, bu­gün Tür­ki­ye’nin ka­sa­sın­da kal­mak­ta­dır. Son on ay­da Spor To­to teş­ki­la­tı­mız, 116 mil­yon 710 bin ye­ni Türk li­ra­sı ku­lüp­le­re ve 282 mil­yon 19 bin ye­ni Türk li­ra­sı da di­ğer dev­let ku­ru­luş­la­rı­na kay­nak ak­tar­mak­ta­dır.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ha­yal­le­ri­miz bir bir ger­çek olu­yor. Tür­ki­ye, ar­tık, her alan­da ol­du­ğu gi­bi spor ala­nın­da da bü­yük ulus­la­ra­ra­sı or­ga­ni­zas­yon­la­ra im­za at­mak­ta­dır. Dün­ya­da en faz­la iz­le­nen ve en pres­tij­li or­ga­ni­zas­yon­lar­dan olan “For­mu­la 1” ya­rış­la­rı İs­tan­bul’da ya­pıl­mış­tır. Dün­ya­nın en çok iz­le­nen ilk beş or­ga­ni­zas­yo­nun­dan bi­ri olan dün­ya mo­to­sik­let şam­pi­yo­na­sı ilk kez Tür­ki­ye’de ya­pıl­mış ve iki yüz ül­ke­nin te­le­viz­yo­nun­dan nak­len ya­yın­lan­mış­tır. 2010 yı­lın­da dün­ya bas­ket­bol şam­pi­yo­na­sı­na ev sa­hip­li­ği ya­pa­ca­ğız. Böl­ge­si­nin li­der ül­ke­si ola­rak 2007 yı­lın­da bi­rin­ci Ka­ra­de­niz spor oyun­la­rı­na ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak­tır. Bu or­ga­ni­zas­yon Ka­ra­de­niz Böl­ge­si’nin ta­nı­tı­mı açı­sın­dan bü­yük önem ta­şı­mak­ta­dır.

Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de ya­pı­lan spor ya­tı­rım­la­rıy­la bir­çok ili­miz ar­tık ulus­la­ra­ra­sı or­ga­ni­zas­yon­la­ra ce­sur­ca ta­lip ol­mak­ta­dır. İş­te bu, de­ği­şen, ge­li­şen Tür­ki­ye’dir. 2001 yı­lın­da 103 olan genç­lik mer­ke­zi sa­yı­sı 127’ye çı­ka­rıl­dı. 2003 yı­lın­da 22 adet, 2004 yı­lın­da 23 adet, 2005 yı­lın­da 11 adet ya­tı­rım ta­mam­lan­dı.

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si, 2006 yı­lı öde­ne­ği­ne gö­re yüz­de 8,7’lik ar­tış­la 347 mil­yon 830 bin ye­ni Türk li­ra­sı­na çı­ka­rıl­mış­tır. Son bir yıl için­de el­li al­tı spor bran­şın­da ül­ke­miz, olim­pi­yat­lar, dün­ya şam­pi­yo­na­sı, Av­ru­pa şam­pi­yo­na­sı ve di­ğer böl­ge­sel or­ga­ni­zas­yon­lar­da tem­sil edil­miş ve bu tur­nu­va­lar­da de­ği­şik branş­lar­da top­lam 1.154 ma­dal­ya spor­cu­la­rı­mız ta­ra­fın­dan Türk mil­le­ti­ne he­di­ye edil­miş­tir. Şan­lı bay­ra­ğı­mı­zı 1.154 de­fa gön­der­de dal­ga­lan­dı­ran, millî mar­şı­mı­zı bü­tün dün­ya­ya din­let­ti­ren spor­cu­la­rı­mı­zı mil­le­ti­miz adı­na bir ke­re da­ha teb­rik edi­yo­rum. Ge­le­cek gün­ler­de da­ha bü­yük ba­şa­rı­la­rı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, siz­le­rin de bu bü­yük ba­şa­rı­yı ger­çek­leş­ti­ren spor ca­mi­ası­na, Genç­lik Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si­ne des­tek ve­re­rek kat­kı­da bu­lu­na­ca­ğı­na inan­cım tam­dır. Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz millî ta­kım ru­huy­la ça­lış­ma­lar yap­mış­tır. Bu millî ta­kı­mı ik­ti­dar ve mu­ha­le­fet ola­rak des­tek­le­ye­rek, şan­lı bay­ra­ğı­mı­zın tüm dün­ya­da dal­ga­lan­ma­sı­na, millî mar­şı­mı­zın gu­rur ile söy­len­me­si­ne biz­ler de kat­kı ya­pa­ca­ğız.

Spo­run ge­liş­me­si millî bir me­se­le­dir. Tüm ar­ka­daş­la­rı­mı­zın kat­kı­la­rı­nı bek­li­yo­ruz. Bu ve­si­ley­le, 2007 yı­lı büt­çe­si gö­rüş­me­le­ri­nin sport­men­ce geç­me­si­ni di­li­yo­rum.

Biz­le­ri gu­rur­lan­dı­ran bü­tün ba­şa­rı­la­rı gös­te­ren spor­cu­la­rı­mı­za, Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz ça­lı­şan­la­rı­na, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za yük­sek hu­zur­la­rı­nız­da bir ke­re da­ha üs­tün ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Türk­men, te­şek­kür edi­yo­rum.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Af­yon­ka­ra­hi­sar Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ko­ca.

Sa­yın Ko­ca, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AH­MET KO­CA (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Dev­let Ba­kan­lı­ğı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­lı­ğı­na bağ­lı Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le Gru­bum ve şah­sım adı­na yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Türk mil­le­ti­nin ta­ri­hi­ne bak­tı­ğı­mız­da, çok önem­li bir ger­çe­ği gö­rü­rüz: Bi­zim dev­let­le­ri­miz es­ki­den be­ri hep da­ya­nış­ma­cı ol­muş, As­ya’nın or­ta­sın­dan Ana­do­lu’nun iç­le­ri­ne ka­dar uza­nan ya­pı­lan­ma­sın­da dev­le­tin gö­zet­le­yi­ci, kol­la­yı­cı, adil eli­ni hal­kı­nı ko­ru­mak için kul­lan­mış­tır.

Top­lum­sal ada­le­ti sağ­la­ma­ya bü­yük önem ve­ren ta­rihî yö­ne­tim an­la­yı­şı­mız ge­re­ği va­kıf me­de­ni­ye­ti âde­ta oluş­tu­rul­muş­tur. Ata­la­rı­mız bir va­kıf me­de­ni­ye­ti kur­muş­lar, git­tik­le­ri her yer­de va­kıf yo­luy­la sa­yı­sız med­re­se, ca­mi, mes­cit, han, ha­mam, ker­van­sa­ray, ima­ret, da­rüş­şi­fa, çeş­me, ka­le, su yo­lu ve kül­li­ye­ler yap­tır­mış­lar­dır. Va­kıf­lar, özel­lik­le Sel­çuk­lu­lar ve Os­man­lı­lar dö­ne­min­de bü­yük atı­lım­lar yap­mış, fark­lı din­le­re ve et­nik ya­pı­la­ra sa­hip in­san­la­rın bir ara­da, eşit sos­yo­eko­no­mik şart­lar­da ya­şa­ma­sın­da ve eği­tim­den sağ­lı­ğa tüm top­lum­sal hiz­met­le­rin su­nu­mun­da bü­yük gö­rev­ler üst­len­miş­tir. Ta­rih­te çok önem­li gö­rev­ler üst­le­nen, ha­yır­lı iş ve hiz­met­le­re ve­si­le olan va­kıf­la­rı­mız, bu yön­le­riy­le, hem do­ğu hem de ba­tı­da bir­çok top­lu­ma ör­nek teş­kil et­miş­tir. Yok­sul­lar ve ga­rip­ler için aşev­le­ri, yol­cu­lar için ker­van­sa­ray­lar, göç­men kuş­lar için ba­kı­mev­le­ri, kuş ev­le­ri, eği­tim için okul­lar, mi­sa­fir­ler için han­lar, ha­mam­lar, ko­nu­kev­le­ri gi­bi bir­çok va­kıf ör­nek­le­ri­ni gör­mek müm­kün­dür.

Türk dü­şün­ce­si­nin ve ha­yat tar­zı­nın oluş­tur­du­ğu va­kıf­lar, çağ­daş kül­tür ve me­de­ni­ye­te, öz­ve­ri, yar­dım­laş­ma, da­ya­nış­ma ile ırk, dil, din, mez­hep ve gö­rüş ay­rı­lık­la­rı ol­mak­sı­zın bir­lik­te ya­şa­ma­yı, acı­yı ve­ya tat­lı­yı bir­lik­te pay­laş­ma­yı sağ­la­ya­rak in­san­lı­ğın ve in­san­ca ya­şa­ma­nın vaz­ge­çil­mez ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir. Kı­sa­ca, va­kıf­lar, kim­se­siz­le­rin kim­se­si ol­mak üze­re ku­rul­muş çok önem­li bir ör­güt­len­me­dir.

Asır­lar­dır bu top­rak­lar­da hiz­met­le­riy­le çok önem­li ko­num­da yer alan va­kıf­lar, gü­nü­müz dün­ya­sın­da da dev­let ve özel sek­tö­rün ya­nın­da üçün­cü bir sek­tör ola­rak, eği­tim, sağ­lık, kül­tür gi­bi sa­ha­lar­da önem­li hiz­met­ler gör­me­ye de­vam et­mek­te­dir. Bu­gü­ne ka­dar ül­ke­miz­de va­kıf­la­rın öne­mi ye­te­rin­ce kav­ra­na­ma­dı­ğın­dan ata ya­digârı bir­çok ta­rihî ese­ri­miz ih­mal ve ba­kım­sız­lık­tan yok olup git­miş­ler­dir. Dört yıl­lık ik­ti­da­rı­mız­da, bu alan­da çok önem­li ve gü­zel hiz­met­le­re im­za atı­la­rak el­de ka­lan­la­rın yok ol­ma­ma­sı için ge­rek­li ça­lış­ma­lar baş­la­tıl­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün yap­tı­ğı hiz­met­le­re ba­kar­sak, sos­yal hiz­met­le­rin ba­şın­da, evin­de ye­mek pi­şi­re­cek gü­cü ol­ma­yan­la­ra ya­pı­lan ima­ret hiz­met­le­ri gel­mek­te­dir. 2002 yı­lın­da, mev­cut ima­ret­ler­de top­lam 8 bin ki­şi­ye ye­mek da­ğı­tı­lır­ken, 2006 yı­lın­da bu ra­kam 81 il­de 180 mo­dern ima­ret­te 82 bin ki­şi­ye ulaş­mış­tır. 2007 yı­lın­da­ki he­de­fi­miz ise 100 bin ki­şi­dir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz­ce, 2007 yı­lın­da, Tür­ki­ye’nin 794 il­çe­sin­de top­lam 70 bin ki­şi­ye ku­ru gı­da yar­dı­mı ya­pıl­ma­sı plan­lan­mış­tır.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, ye­ni bir an­la­yış­la sos­yal hiz­met alan­la­rı­na bir ye­ni­si­ni ek­le­miş­tir. 2006 yı­lın­da, or­ta­öğ­re­tim­de oku­yan şe­hit, dul, ye­tim ve ta­bii afet­ler­den za­rar gö­ren muh­taç ai­le­le­rin öğ­ren­ci­le­ri­ne 3 bin ki­şi­lik burs ve­ril­me­si­ne baş­lan­mış­tır. Bu sa­yı­nın 2007 yı­lın­da 5 bin ki­şi­ye çı­ka­rıl­ma­sı amaç­lan­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Hükûme­ti­mi­zin en ba­şa­rı­lı ol­du­ğu alan­lar­dan bi­ri­si de va­kıf­lar­dır. Hükûmet ola­rak va­kıf­la­ra ver­di­ği­miz önem her­kes ta­ra­fın­dan ka­bul edil­mek­te­dir. Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de 1.111, al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum 1.111 va­kıf ese­ri ona­rı­la­rak dev­re­ye so­kul­muş­tur. 2006 yı­lın­da res­to­ras­yo­nu ya­pı­la­cak 750 eser, iv­me­nin git­tik­çe art­tı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir.

Va­kıf­la­rın mal­la­rı­na sa­hip çı­kıl­mış­tır. Ye­ni va­kıf­la­rın dev­re­ye gir­me­si, va­kıf ru­hu­nun kü­re­sel an­lam­da can­lan­dı­rıl­ma­sı için önem­li adım­lar atıl­mış­tır. Ay­rı­ca, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne ait, yıl­lar­dır atıl du­rum­da olan, bek­le­yen gay­ri­men­kul­ler bu du­rum­dan kur­ta­rıl­mış­tır.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü için, ta­şın­maz­la­rın sa­yı­sı­nın hâli­ha­zır du­ru­mu­nu bil­mek, sağ­lık­lı bir en­van­te­re sa­hip ol­mak çok önem­li­dir. Hükûme­ti­miz ik­ti­da­ra ge­lin­ce­ye ka­dar Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ken­di en­van­te­ri­ne sa­hip de­ğil iken, pro­je uy­gu­la­ma sü­re­ci hâlin­de olan, de­vam et­mek­te olan CBS, ya­ni Coğ­ra­fi Bil­gi Sis­te­mi Pro­je­si kap­sa­mın­da şu ana ka­dar Tür­ki­ye’de­ki tüm ta­pu kü­tük­le­ri ta­ran­mış olup, ay­rı­ca va­kıf ta­şın­maz­la­rıy­la il­gi­li ola­rak mev­cut du­rum fo­toğ­raf­la­rı, ha­ri­ta­lar, imar plan­la­rı ve ka­das­tral ha­ri­ta­la­rın çı­kar­tıl­ma­sı iş­lem­le­ri ta­mam­lan­mış­tır.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün mev­cu­di­yet se­be­bi olan ve yıl­lar­ca bu­gün­kü di­le çev­ril­me­yen, çe­şit­li ar­şiv­ler­de, da­ğı­nık, ba­kım­sız bir şe­kil­de bu­lu­nan vak­fi­ye, hüc­cet, be­rat, ilam, şah­si­yet kay­dı bel­ge­le­ri­nin der­le­ne­rek bil­gi­sa­yar or­ta­mı­na ak­ta­rıl­ma­sı­na bü­yük önem ve­ril­mek­te­dir. Bu bağ­lam­da, Sel­çuk­lu ve Os­man­lı dö­ne­mi kül­tür ve me­de­ni­ye­ti­ne ait bil­gi ve bel­ge­le­rin, İn­ter­net or­ta­mın­da Türk ve dün­ya ka­mu­oyuy­la pay­la­şıl­ma­sı­nı içe­ren Va­kıf Ar­şiv Yö­ne­tim Sis­te­mi, ya­ni kı­sa adıy­la VAYS pro­je­si­nin ça­lış­ma­la­rı da hız­la sür­dü­rül­mek­te­dir.

2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da top­lam 146 adet ta­şın­maz “kat kar­şı­lı­ğı” de­ğer­len­di­ril­miş­tir. 2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da 45 adet ta­şın­maz, “yap-iş­let-dev­ret” mo­de­li­ne gö­re, yi­ne, de­ğer­len­di­ril­miş­tir. Yi­ne, 70 adet ta­rihî eser, “res­to­re et-iş­let-dev­ret” mo­de­li­ne gö­re de­ğer­len­di­ril­mek­te­dir.

AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de, 2003 yı­lın­da 44 mil­yon YTL olan Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si, 2004 yı­lın­da 48 mil­yon YTL, 2005 yı­lın­da 206 mil­yon YTL; 2006 yı­lın­da ise, 2003 yı­lı­na gö­re 10 kat ar­tı­rı­la­rak, al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum, 10 kat ar­tı­rı­la­rak 400 mil­yon YTL’ye çı­ka­rıl­mış­tır. Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2007 yı­lı ma­li büt­çe­si, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ve Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tın­ca 393 mil­yon 585 YTL ola­rak be­lir­le­ne­rek bir re­kor se­vi­ye­ye ulaş­mış­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ko­ca, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run, ek sü­re­ni­zi baş­lat­tım.

AH­MET KO­CA (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ken­di se­çim böl­gem olan Af­yon­ka­ra­hi­sar’da da, bu dö­nem içe­ri­sin­de, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz bü­yük hiz­met­ler­de bu­lun­muş­tur. Mer­kez Ulu Ca­mi­miz, Ke­çe­pa­za­rı Ca­mi­miz, Mer­kez Anıt­ka­ya Eğ­ret Ha­nı’mız, yi­ne Mer­kez­de Fa­kı­pa­şa Ca­mi­si ve evi­nin res­to­ras­yo­nu ve yi­ne ken­di il­çem olan Bol­va­din il­çe­si­nin dep­rem­de za­rar gö­ren ve son­ra yan­gın ge­çi­ren ca­mi­mi­zin tek­rar hiz­me­te açıl­ma­sı yi­ne Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün bü­yük ça­lış­ma­la­rıy­la, kat­kı­la­rıy­la ol­muş­tur.

Bü­yük ta­rih be­şi­ği olan Af­yon­ka­ra­hi­sar’ımız­da çe­şit­li ker­van­sa­ray­lar ve han­lar, ha­mam­lar res­to­re edil­mek su­re­tiy­le Çay ve İh­sa­ni­ye’de­ki ker­van­sa­ray­la­rı­mız ta­mir edil­miş­tir.

Yi­ne, Ço­ban­lar il­çe­miz­de­ki, Emir­dağ il­çe­miz­de­ki ve İh­sa­ni­ye il­çe­miz­de­ki va­kıf eser­le­ri ta­mir edil­miş­tir.

Yi­ne, Af­yon­ka­ra­hi­sar’ımı­zın mer­ke­zin­de bu­lu­nan üç ta­ne va­kıf bi­na­mı­zın dep­rem pro­je­si­ne gö­re güç­len­di­ril­me­si 2007 yı­lı için­de tek­lif edil­miş­tir.

De­ğer­li Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; söz­le­ri­me son ve­rir­ken, 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si­nin Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, yap­tık­la­rı de­ğer­li hiz­met­ler­den sa­de­ce ufak bir de­met sun­du­ğum Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün bağ­lı bu­lun­du­ğu Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin Bey’e ve Ge­nel Mü­dü­rü­mü­ze ve onun çok kıy­met­li ça­lı­şan­la­rı­na, tüm eme­ği ge­çen­le­re çok te­şek­kür ede­rek yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

AK Par­ti Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kurt.

Sa­yın Kurt, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET KURT (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 ma­li yı­lı Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, ka­mu hiz­met­le­rin­de te­mel teş­kil eden per­so­nel, teş­ki­lat ve mev­zu­at­la il­gi­li ko­nu­lar­da gö­rev­len­di­ril­miş ku­ru­mu­muz­dur. Ka­mu hiz­met­le­rin­de teş­ki­lat­lan­ma­nın ras­yo­nel te­mel­le­re ka­vuş­tu­rul­ma­sı, teş­ki­lat­la­rın et­kin ça­lı­şan bi­rim­ler hâli­ne ge­ti­ril­me­si, tüm ka­mu hiz­me­ti gö­rü­len ku­rum­lar­da kad­ro sis­te­mi­nin kar­ma­şa­dan kur­ta­rıl­ma­sı, per­so­nel hu­su­sun­da­ki plan­la­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı, per­so­nel kay­nak­la­rı­nın ve­rim­li bir şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sı, yi­ne, per­so­nel ka­li­te­si­nin yük­sel­til­me­siy­le, yö­ne­ti­min plan­lan­ma­sı­na imkân ve­re­cek bil­gi­le­rin de­po­lan­ma­sı gö­rev­le­ri­ni ifa et­mek­te­dir.

Ka­mu yö­ne­ti­mi, per­so­nel, ma­li kay­nak­lar, teş­ki­lat ve mev­zu­at­tan mü­te­şek­kil bir ya­pı­dır. Ka­mu hiz­met­le­ri­nin da­ha et­kin ve ve­rim­li yü­rü­tü­le­bil­me­si için, ya­pı­nın te­me­li olan per­so­nel sis­te­mi­nin ve bu per­so­ne­lin ça­lış­ma şart ve imkânla­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si, per­so­ne­lin da­ha et­kin ha­le ge­ti­ril­me­si ve ka­mu hiz­me­ti­nin iş­le­yiş ku­ral­la­rı­nın kar­ma­şa­dan arın­dı­rı­lıp bü­rok­ra­si­nin as­ga­ri se­vi­ye­ye çe­kil­me­si ge­rek­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sos­yal gü­ven­lik re­for­mun­dan is­te­ni­len so­nuç­la­rın alı­na­bil­me­si için ka­mu per­so­nel re­ji­min­de de re­form ya­pıl­ma­sı ge­re­kir. Bu mak­sat­la, son yıl­lar­da, per­so­nel re­ji­mi­miz­le ala­ka­lı ola­rak ye­ni­lik­ler ge­ti­ren dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. Bun­la­rı kı­sa­ca sı­ra­la­mak is­ti­yo­rum:

Bi­rin­ci­si, Per­so­nel Re­ji­mi Ka­nun Ta­sa­rı­sı Tas­la­ğı. Hükûme­ti­mi­zin, ko­nu­nun uz­ma­nı aka­de­mis­yen­ler­le or­tak­la­şa ça­lış­mak su­re­tiy­le per­so­nel re­ji­mi­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı Tas­la­ğı, ka­mu hiz­me­ti gö­ren tüm per­so­ne­lin eşit şart­lar­da ça­lı­şa­bil­me­si için önem­li bir adım ola­rak ka­bul edil­me­li­dir. Ka­mu per­so­ne­li re­for­muy­la, ku­rum­lar ara­sı üc­ret fark­lı­lık­la­rı ve üc­ret ka­lem­le­ri­nin çok­lu­ğu ve per­so­nel da­ğı­lı­mı­nın ku­rum­sal ve böl­ge­sel den­ge­siz­li­ği­ne son ve­ri­le­cek­tir. Ana hat­la­rı iti­ba­rıy­la, Per­so­nel Re­ji­mi Ka­nun Ta­sa­rı­sı Tas­la­ğı, eşit işe eşit üc­ret sis­te­mi­ni ge­tir­mek­te, ay­lık­la­rın he­sap­lan­ma­sı­nı ko­lay­laş­tır­mak­ta, bü­tün ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nı ma­li hak­lar açı­sın­dan tek bir ça­tı al­tın­da top­la­mak­ta­dır. Bu kap­sam­lı ya­sa tas­la­ğı üze­rin­de­ki ça­lış­ma­lar sen­di­ka­lar ve si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rıy­la ir­ti­bat­lı ola­rak de­vam et­mek­te olup, son şek­lin ve­ril­me­si­nin ar­dın­dan Hükûme­ti­miz­ce ya­kın bir za­man içe­ri­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ne ge­ti­ri­le­cek­tir.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın ça­lış­ma­la­rın­dan ikin­ci­si ise PER­NET, kı­sa­ca, ka­mu per­so­ne­li ka­yıt sis­te­mi, Baş­ba­kan­lı­ğın 1/4/2005 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te’de ya­yım­la­nan “e-Dö­nü­şüm Tür­ki­ye Pro­je­si 2005 Yı­lı Ey­lem Pla­nı” kap­sa­mın­da e-Dö­nü­şüm Tür­ki­ye Pro­je­si’nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ama­cıy­la ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da ha­zır­la­nan ve hâli­ha­zır­da uy­gu­la­nan  ya da ha­zır­lık ça­lış­ma­la­rı sür­dü­rül­mek­te olan çev­rim içi hiz­met­le­rin et­kin bir şe­kil­de su­nu­la­bil­me­si için ge­rek­li iş­bir­li­ği ve bil­gi pay­la­şı­mı sağ­la­na­rak, bir­lik­te ça­lı­şı­la­bi­lir ve gü­ven­li alt­ya­pı­nın oluş­tu­rul­ma­sı esa­sı te­mel ka­bul edi­le­rek ka­mu per­so­ne­li ka­yıt sis­te­mi­nin il­gi­li ku­ru­luş­la­ra açıl­ma­sı so­rum­lu­lu­ğu Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir. Bu se­bep­le PER­NET, kı­sa­ca, ka­mu per­so­ne­li ka­yıt sis­te­mi­nin tek bir ve­ri ta­ba­nın­da top­la­na­rak il­gi­li ku­ru­luş­la­ra açıl­ma­sı pro­je­si baş­la­tıl­mış­tır.

Ka­mu ke­si­min­de is­tih­dam edi­len bü­tün per­so­ne­le ait anah­tar bil­gi­le­rin MER­NİS-KPS, ya­ni kim­lik pay­la­şım sis­te­mi ve ka­mu ku­rum ka­yıt sis­te­miy­le ir­ti­bat­lı ola­rak tek bir mer­kez­de sağ­lan­ma­sı ve pay­la­şıl­ma­sı amaç­la­nan bu pro­je sa­ye­sin­de ka­mu per­so­ne­li­ne ait ta­lep edi­le­bi­le­cek her tür­lü is­ta­tis­ti­ki bil­gi­nin ve­ri­le­bi­le­cek ol­ma­sı, ka­rar ve­ri­ci ma­kam­la­ra hız­lı ve doğ­ru ka­rar ve­re­bil­me imkânı sağ­la­ya­cak­tır. Ay­rı­ca, pro­je­nin te­mel ni­te­lik­le­rin­den bi­ri olan va­tan­da­şın bil­gi­len­di­ril­me­si ve ka­mu­nun bu bil­gi­ler­den ya­rar­lan­ma­sı ama­cı­na ula­şıl­mış ola­cak­tır.

PER­NET pro­je­si, ka­mu per­so­nel en­van­te­ri­nin çı­ka­rıl­ma­sı­na yö­ne­lik bir ça­lış­ma olup, bu pro­je­de per­so­nel bil­gi­le­ri­nin mer­kezî ola­rak tu­tul­ma­sı amaç­lan­mış­tır.

Ay­rı­ca, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na ait te­mel ni­te­lik­le­ri kap­sa­ya­cak bil­gi­le­rin top­lan­ma­sı ve der­len­me­si sağ­la­na­rak, il­gi­li per­so­ne­lin tüm bil­gi­le­ri­nin tu­tul­ma­sı da plan­lan­mış­tır. Bu pro­je­nin 2007 yı­lı so­nu­na ka­dar bi­ti­ril­me­si he­def­len­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz­den ön­ce­ki dö­nem­de per­so­nel alı­mın­da mer­kezî sı­nav sis­te­mi­ne ge­çil­miş, bi­zim dö­ne­mi­miz de, adil olan bu uy­gu­la­ma­ya de­vam edil­mek­te­dir.

Ay­rı­ca, yi­ne, gö­rev­de yük­sel­me sis­te­min­de, şu­be mü­dür­lü­ğü­ne ka­dar olan kad­ro­la­ra ya­pı­lan ata­ma­lar eği­tim ve sı­nav şar­tı­na bağ­lan­mış olup, bu sa­ye­de gö­rev­de yük­sel­me­de li­ya­kat esas un­sur ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir.

Tüm bun­la­rın ya­nı sı­ra, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın di­ğer ba­zı önem­li gö­rev­le­ri de var­dır ki, bun­lar şu şe­kil­de sı­ra­la­nır:

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, özel­leş­ti­ri­len ka­mu ku­ru­luş­la­rın­da­ki is­tih­dam faz­la­sı per­so­ne­lin di­ğer ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan nak­li gö­re­vi­ni de ifa et­mek­te. Bu sa­ye­de, per­so­nel ih­ti­ya­cı olan ku­ru­luş­la­ra per­so­nel tak­vi­ye­si de sağ­lan­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın yü­rüt­müş ol­du­ğu önem­li di­ğer bir hiz­met ise, hiz­met içi eği­tim­dir. 2006 yı­lı içe­ri­sin­de yak­la­şık 5 bin ka­mu per­so­ne­li hiz­met içi eği­ti­me ta­bi tu­tul­muş­tur. 2007 yı­lı içe­ri­sin­de bu sa­yı­nın 9 bin ola­rak ger­çek­leş­ti­ril­me­si he­def­len­mek­te­dir.

Ka­mu per­so­nel sis­te­mi­mi­zin sağ­lam te­mel­le­re ka­vuş­tu­rul­ma­sı için ya­pıl­ma­sı ge­re­ken, kad­ro­la­rın göz­den ge­çi­ril­me­si ve gö­rev ta­nım­la­rı­nın ya­pıl­ma­sı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kurt, Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET KURT (De­vam­la) – Per­so­nel da­ğı­lı­mı­nı adil bir ya­pı­ya ka­vuş­tu­ra­cak norm kad­ro ça­lış­ma­la­rı ta­mam­lan­dı­ğın­da, ku­rum­lar ara­sı ya da böl­ge­ler ara­sı ge­çiş ta­lep­le­ri bel­li ku­rum­lar­da ya da bel­li böl­ge­ler­de per­so­nel açı­ğı gi­bi du­rum­lar ta­ma­men or­ta­dan kal­ka­cak­tır. Bu se­bep­le, norm kad­ro ça­lış­ma­la­rı­na hız ve­ril­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu den­li önem­li gö­rev­le­ri üst­le­nen Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­mı­zın mü­te­va­zı büt­çe­si bu yıl için 10 mil­yon 469 bin YTL’dir. Büt­çe­nin mem­le­ke­ti­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le, he­pi­ni­zi tek­rar say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kurt.

AK Par­ti Gru­bu adı­na dör­dün­cü ko­nuş­ma­cı Elâzığ Mil­let­ve­ki­li Zül­fü De­mir­bağ.

Sa­yın De­mir­bağ, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­mın ba­şın­da kı­sa bir ge­nel de­ğer­len­dir­me yap­tık­tan son­ra ko­nu­ya gir­mek is­ti­yo­rum.

AK Par­ti İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de özel­lik­le mu­ha­le­fet ta­ra­fın­dan sık sık di­le ge­ti­ri­len ve üze­ri­ne si­ya­set ya­pı­lan ve cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­ru­cu­su Mus­ta­fa Ke­mal Ata­türk’ün ifa­de­le­rin­de yer bu­lan “Köy­lü mil­le­tin efen­di­si­dir.” sö­zü âde­ta ha­ya­ta ge­çi­ri­le­rek, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ta­li­ma­tıy­la uy­gu­la­ma­ya ko­nu­lan KÖY­DES pro­je­siy­le yo­lu ol­ma­yan köy, su­yu ol­ma­yan ev bı­ra­kıl­ma­ma­sı yö­nün­de bü­yük bir me­sa­fe kay­de­dil­miş­tir.

Bu an­lam­da, bu yaz gez­di­ğim, önem­li kıs­mı Elâzığ’ın en üc­ra, gü­ven­lik sı­kın­tı­sı ve ula­şı­mı zor olan Gök­de­re-Bey­han-Arı­cak böl­ge­sin­de­ki köy­le­ri­miz ol­mak üze­re, 150’nin üze­rin­de­ki kö­yü­müz­de ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­dan do­la­yı çok olum­lu tep­ki­ler al­dım. Yi­ne, teş­ki­lat ça­lış­ma­la­rı ne­de­niy­le ge­zip gör­me imkânı bul­du­ğum Bin­göl ve Tun­ce­li ili­mi­ze ait özel­lik­le Ye­di­su, Adak­lı, Ki­ğı, Per­tek, Ho­zat, Ova­cık il­çe­le­ri­miz ve köy­le­rin­de ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rın in­sa­nı­mı­zı bü­yük öl­çü­de mem­nun et­ti­ği­ni mü­şa­he­de et­tim. Zi­ra, bu üç ili­mi­ze, Elâzığ, Tun­ce­li, Bin­göl il­le­ri­mi­ze KÖY­DES’ten ya­pı­lan hiz­met -her ili­mi­ze 25-30 tril­yon ol­mak üze­re- 2006 yı­lın­da yak­la­şık 85-90 tril­yon li­ra. Bir bu ka­dar da 2007 yı­lın­da ya­pıl­dı­ğı­nı dü­şü­nür­sek -ki, bu öl­çü­de büt­çe ay­rıl­dı, in­şal­lah ya­pı­la­cak- di­ye­bi­li­rim ki, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de, özel­lik­le, Tun­ce­li ili­mi­ze, Bin­göl ili­mi­ze ya­pı­lan hiz­met­ler ka­dar hiz­met ya­pıl­mış ola­cak.

Ay­rı­ca, yi­ne, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ta­li­mat­la­rıy­la ya­pı­mı­na start ve­ri­len dub­le yol pro­je­si de KÖY­DES’le bir­lik­te âde­ta dev­rim ni­te­li­ği ta­şı­mak­ta­dır. Zi­ra, uzun yıl­lar­dır Elâzığ’da po­li­ti­kay­la uğ­ra­şan, ik­ti­dar par­ti­le­rin­de il baş­kan­lı­ğı ya­pan ve ha­len AK Par­ti dı­şın­da bir par­ti­de si­ya­se­te de­vam eden bir ağa­be­yim, ken­di­le­ri­ni zi­ya­re­tim­de -ken­di ifa­de­le­ri­ni ak­set­ti­ri­yo­rum- “Bu Re­cep Tay­yip Er­do­ğan hiç­bir şey yap­ma­sa, sa­de­ce dub­le yol­lar sa­ye­sin­de beş yıl da­ha ik­ti­da­ra ge­lir.” ifa­de­si­ni kul­lan­mış­tır. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ben de, bu­ra­da, bu ifa­de­yi te­yi­den dört yıl içe­ri­sin­de ya­pı­lan bu gü­zel hiz­met­ler ve say­mak­la bi­ti­re­me­ye­ce­ğim ka­dar gü­zel ic­ra­at­lar­dan son­ra, 2007 yı­lı so­nun­da ya­pı­la­cak ge­nel se­çim­de, AK Par­ti­mi­zin, mil­le­ti­miz ta­ra­fın­dan bu­gün­kün­den da­ha güç­lü bir şe­kil­de ik­ti­da­ra ta­şı­na­ca­ğı­nı gö­nül ra­hat­lı­ğıy­la ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 1930’lu yıl­la­rın ikin­ci ya­rı­sın­dan iti­ba­ren dev­let te­şeb­büs­le­ri­nin eko­no­mik ha­yat­ta da­ha et­kin gö­rev­ler üst­len­me­si ve sos­yo­eko­no­mik ne­den­ler­le gi­de­rek yay­gın­laş­ma­sı, bu ku­ru­luş­la­rın ça­lış­ma esas­la­rı ve de­ne­tim­le­ri­nin ka­nun­la dü­zen­len­me­si­ni bir ih­ti­yaç hâli­ne ge­tir­miş ve Bü­yük Ön­der Ata­türk’ün 1937 yı­lın­da Mec­li­si açış ko­nuş­ma­sın­da ver­di­ği di­rek­tif doğ­rul­tu­sun­da, 17/6/1938 ta­rih ve 3460 sa­yı­lı Ka­nun’la Umu­mi Mu­ra­ka­be He­ye­ti, ya­ni bu­gün­kü is­miy­le Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ha­ya­ta ge­çi­ril­miş­tir.

Ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­nin iş­let­me­ci­lik ku­ral­la­rı­na ve eko­no­mi­nin ge­nel il­ke­le­ri­ne uy­gun, kârlı ve ve­rim­li ça­lış­ma­la­rı­na yö­ne­lik tes­pit ve öne­ri­ler­de bu­lun­mak ama­cıy­la anı­lan ku­ru­luş­la­rı sü­rek­li gö­ze­tim ve de­ne­tim al­tın­da bu­lun­du­ran, bi­lan­ço ve so­nuç he­sap­la­rı­nı in­ce­le­yen, yö­ne­ti­ci­le­rin ak­lan­ma­sı­na ve­ya ak­lan­ma­ma­sı­na iliş­kin ra­por­lar dü­zen­le­yen Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, da­ha son­ra, 1960 yı­lın­da, 23 sa­yı­lı Ka­nun’la Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne bağ­lan­mış, an­cak kı­sa bir sü­re son­ra, 1964 yı­lın­da, 468 sa­yı­lı Ka­nun’la tek­rar Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lan­mış­tır.

Öte yan­dan, 1982 Ana­ya­sa­sı’nın 165’in­ci mad­de­siy­le "Ser­ma­ye­si­nin ya­rı­sın­dan faz­la­sı doğ­ru­dan doğ­ru­ya ve­ya do­lay­lı ola­rak Dev­le­te ait olan ka­mu ku­ru­luş ve or­tak­lık­la­rı­nın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­ce de­net­len­me­si esas­la­rı ka­nun­la dü­zen­le­nir." ku­ra­lı ge­ti­ril­miş olup, Ana­ya­sa’mı­zın 165’in­ci mad­de­si­nin ge­rek­çe­sin­de de be­lir­til­di­ği üze­re, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin bu de­ne­ti­mi Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ara­cı­lı­ğıy­la yap­ma­sı ön­gö­rül­müş­tür.

Bu ne­den­le, 1987 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 3346 sa­yı­lı Ka­nun’da da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si KİT Ko­mis­yo­nu­nun, ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­ni Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu ra­por­la­rı­nı in­ce­le­ye­rek de­net­le­ye­ce­ği­ne da­ir hü­küm­le­re yer ve­ril­miş­tir.

Az ön­ce de be­lirt­miş ol­du­ğum gi­bi, Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, de­ne­ti­mi­nin kay­na­ğı­nı Ana­ya­sa’nın 165’in­ci mad­de­sin­den al­mak­ta­dır. Böy­le­ce, ser­ma­ye­le­ri­nin ya­rı­dan faz­la­sı­nın doğ­ru­dan doğ­ru­ya ve­ya do­lay­lı ola­rak dev­le­te ait olan is­tis­na­sız bü­tün ka­mu ku­ru­luş ve or­tak­lık­la­rı bu kap­sa­ma alın­mış­tır.

Ay­rı­ca, 3346 sa­yı­lı Ka­nun’un 2’nci mad­de­sin­de "öden­miş ser­ma­ye­si­nin ya­rı­sın­dan faz­la­sı ka­mu tü­zel­ki­şi­le­rin­ce sağ­lan­mış olan ku­rum­lar ile bu ku­rum­la­rın öden­miş ser­ma­ye­si­nin ya­rı­sın­dan faz­la­sı­nı sağ­la­mış ol­duk­la­rı di­ğer ku­rum­lar ve yu­ka­rı­da sa­yı­lan­lar­dan ol­ma­mak­la be­ra­ber ken­di­le­ri­ne ba­zı ka­mu yet­ki ve gö­rev­le­ri ve­ril­miş olup ga­lip va­sıf­la­rı bu ka­mu hiz­met­le­ri­ni yü­rüt­mek olan ka­mu ku­ru­mu ni­te­li­ğin­de­ki mes­lek ku­ru­luş­la­rın­dan ol­ma­yan özel ka­nun­la­ra ta­bi ku­rum­lar ve İl­ler Ban­ka­sı, bu Ka­nun­la ko­nu­lan de­ne­ti­me ta­bi­dir­ler" de­nil­mek su­re­tiy­le, de­net­le­nen ku­ru­luş­la­rın kap­sa­mı da­ha da ge­niş­le­til­miş­tir.

72 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me’nin 22’nci mad­de­sin­de Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun de­net­le­me ko­nu­la­rı,

1. De­net­le­nen ku­ru­luş­la­rın ka­nun ve­ya sta­tü­le­rin­de be­lir­le­nen amaç ve esas­la­ra, uzun va­de­li kal­kın­ma pla­nı ile prog­ram­la­ra uyu­lup uyul­ma­dı­ğı,

2. İş­let­me büt­çe­le­ri­nin ge­rek­le­re, iş­lem­le­ri­nin  büt­çe­le­re; ma­li­yet, bi­lan­ço ve so­nuç he­sap­la­rı­nın dö­nem fa­ali­yet­le­ri­ne uy­gun­lu­ğu,

3. Çağ­daş iş­let­me­ci­lik esas­la­rı­na uyu­lup uyul­ma­dı­ğı,

4. İş­lem­le­rin hu­ku­ka uy­gun­lu­ğu,

5. Ve­rim­li­lik ve kârlı­lık il­ke­le­ri­ne uyu­lup uyul­ma­dı­ğı,

6. İş­let­me­nin za­ra­ra uğ­ra­tı­lıp uğ­ra­tıl­ma­dı­ğı,

Şek­lin­de be­lir­len­miş ve ku­ru­luş­lar­da uy­gun­luk de­ne­ti­mi ya­nın­da, esas ola­rak, fi­nan­sal de­ne­tim ve per­for­mans de­ne­ti­mi ya­pıl­ma­sı ön­gö­rül­müş­tür.

Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun de­ne­tim kap­sa­mı­na, ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri, özel ka­nun­la­rın­da Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun de­ne­ti­mi­ne ta­bi ol­du­ğu be­lir­ti­len ku­rum ve ku­ru­luş­lar, fon­lar, sos­yal gü­ven­lik ku­ru­luş­la­rı, 4046 sa­yı­lı Özel­leş­tir­me Ka­nu­nu’nun 11’in­ci mad­de­si­ne gö­re özel­leş­tir­me kap­sa­mı­na alı­nan ku­ru­luş­lar ile 3346 sa­yı­lı Ka­nun çer­çe­ve­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan de­ne­ti­mi Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­na ve­ri­len ku­ru­luş­lar gir­mek­te­dir.

72 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me’ye gö­re, Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, Baş­ba­kan­lı­ğa bağ­lı, tü­zel ki­şi­li­ğe sa­hip yük­sek bir de­net­le­me or­ga­nı olup, Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lun­da hâlen, 1 baş­kan ve­ki­li, 14 üye, 93 baş de­net­çi, 37 de­net­çi ol­mak üze­re 145 mes­lek men­su­bu; 56 ida­ri per­so­nel ol­mak üze­re 201 per­so­nel ça­lış­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­mış­tır)

BAŞ­KAN – Sa­yın De­mir­bağ, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) – 1/1/2006 ta­ri­hin­den iti­ba­ren 5018 sa­yı­lı Ka­nun kap­sa­mı­na gi­ren Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun 2007 yı­lı büt­çe­si 2006 yı­lı büt­çe­si­ne gö­re yüz­de 12,12 ar­tış­la 10 mil­yon 355 bin ye­ni Türk li­ra­sı ola­rak dü­zen­len­miş­tir.

Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­nun 2007 yı­lı büt­çe­si­ne gi­der tür­le­ri­ne gö­re ba­kı­la­cak olur­sa, per­so­nel gi­der­le­ri 6 mil­yon 731 bin, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rı prim gi­de­ri 1 mil­yon 671 bin, mal ve hiz­met alım gi­de­ri 1 mil­yon 669 bin, ca­ri trans­fer­ler 20 bin YTL, ser­ma­ye gi­der­le­ri 265 bin YTL ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­ma­ma son ver­me­den bir hu­su­su da be­lirt­mek is­te­rim: AK Par­ti hükûmet­le­ri ilk ku­rul­du­ğu gün­den be­ri yol­suz­luk­la sü­rek­li mü­ca­de­le içe­ri­sin­de ol­muş. Bu­nun en gü­zel ör­ne­ği­ni de ka­mu ban­ka­la­rın­da gör­mek­te­yiz. Bi­li­yor­su­nuz ki, ön­ce­ki hükûmet­ler dö­ne­min­de, ge­rek kö­tü yö­ne­tim­ler ge­rek­se ya­pı­lan su­is­ti­mal­ler ne­de­niy­le, adı­na “gö­rev za­ra­rı” den­mek su­re­tiy­le, her yıl kat­ril­yon­lar­ca za­rar or­ta­ya çık­mak­ta, bu­nun fa­tu­ra­sı da en ağır şe­kil­de hal­kı­mı­za ödet­ti­ril­mek­tey­di. İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de “gö­rev za­ra­rı” di­ye bir şey söz ko­nu­su ol­ma­dı­ğı gi­bi, ka­mu ban­ka­la­rı kârlı­lık­ta özel sek­tör ban­ka­la­rıy­la ya­rış eder ha­le gel­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın De­mir­bağ, bu, dün gö­rü­şül­dü ga­li­ba, Sa­yın Ba­kan da bu hu­sus­ta ge­niş açık­la­ma­lar yap­mış­tı bil­di­ğim ka­da­rıy­la. Lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim. Lüt­fen...

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (De­vam­la) – Söz­le­ri­me son ve­rir­ken, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si­nin ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğim­le, Yü­ce he­ye­ti­ni­zi şah­sım ve Gru­bum adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın De­mir­bağ.

AK Par­ti Gru­bu adı­na be­şin­ci ko­nuş­ma­cı Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Kül­cü.

Sa­yın Kül­cü, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER KÜL­CÜ (Ço­rum) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

AK Par­ti Gru­bu­mu­zun -2007 Da­nış­tay büt­çe­si üze­rin­de söz al­dım- gö­rüş­le­ri­ni siz­ler­le pay­la­şa­ca­ğım.

Ta­bii, ön­ce­lik­le, ge­çen yıl, ge­çen ya­sa­ma dö­ne­min­de, 17 Ma­yıs ta­ri­hin­de ya­şa­nan o men­fur sal­dı­rı­yı ben de Gru­bu­muz adı­na kı­na­mak is­ti­yo­rum ve o sal­dı­rı­da ha­ya­tı­nı kay­be­den Mus­ta­fa Yü­cel Öz­bil­gin’e ve ai­le­si­ne sa­bır ve rah­met di­li­yo­rum, ay­nı şe­kil­de, ya­ra­la­nan­la­ra da geç­miş ol­sun di­yo­rum.

Ül­ke­mi­zin is­tik­ra­ra ka­vuş­tu­ğu, iç hu­zu­run, iç ba­rı­şın sağ­lan­dı­ğı, in­san­la­rın bir­bi­ri­ne sev­gi­si­nin, say­gı­sı­nın art­tı­ğı her dö­nem­de, ne ya­zık ki, bu tür sal­dı­rı­lar ül­ke­miz­de ol­muş­tur. Ümit edi­yo­ruz ve di­li­yo­ruz ki, bun­dan son­ra bu tür sal­dı­rı­lar hiç­bir za­man ol­ma­sın. Kim ya­par­sa yap­sın, ne adı­na ya­par­sa yap­sın, ak­lı­se­li­min hiç­bir za­man böy­le bir şe­yi tas­vip et­me­si, ka­bul et­me­si müm­kün de­ğil­dir, biz de kı­nı­yo­ruz.

Ta­bii, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zı ve per­so­ne­li­ni de ola­yı kı­sa za­man­da ay­dın­lı­ğa ka­vuş­tur­du­ğu için ve ül­ke­miz­de bel­ki ya­pıl­ma­sı muh­te­mel bir­ta­kım tar­tış­ma­la­rın da böy­le­ce önü­ne geç­ti­ği için hu­zur­la­rı­nız­da teb­rik et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­dan yüz yıl ka­dar, yüz el­li yıl ka­dar ön­ce­si­ne gi­dip hu­kuk an­la­yı­şı­nı, dün­ya­nın hu­kuk an­la­yı­şı­nı de­ğer­len­dir­di­ği­miz­de, da­ha çok top­lu­lu­ğun hu­ku­ku­nu öne alan, onu ön­ce­le­yen bir an­la­yış var­ken, son yüz­yıl­da, da­ha çok ki­şi­nin hu­ku­ku­nu, bi­re­yin hu­ku­ku­nu ön­ce­le­yen ve onu ko­ru­yan, ko­ru­ma­ya ça­lı­şan bir hu­kuk an­la­yı­şı­nın ge­liş­ti­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Bu­gün büt­çe­si­ni gö­rü­şe­ce­ği­miz Da­nış­tay da esas iti­ba­rıy­la bu­ra­dan doğ­muş bir yük­sek mah­ke­me­dir. Ya­ni, ki­şi­nin dev­let­le, ida­re­nin ki­şiy­le, bi­rey­le olan iliş­ki­si­ni dü­zen­le­yen ve onun hu­ku­ku­nu ko­ru­yan bir mah­ke­me du­ru­mun­da­dır.

Ne iş ya­par di­ye bak­tı­ğı­mız­da iki ay­rı gö­re­vi var. Bun­lar­dan bi­ri­si, ida­re­nin yap­mış ol­du­ğu iş­lem ve ey­lem­le­rin ye­rin­de olup ol­ma­dı­ğı­nı, ka­nu­na uy­gun olup ol­ma­dı­ğı­nı de­net­le­mek, bir di­ğe­ri ise, bu iş­lem ve ey­lem­ler ya­pıl­ma­dan ön­ce “biz bu­nu yap­mak is­ti­yo­ruz, ida­re ola­rak bu­nun ka­ra­rı­nı ver­mek üze­re­yiz, ama, ka­nun bu ko­nu­da ne di­yor, hu­kuk ne di­yor, bi­zi sı­nır­lan­dı­ran, vaz­geç­me­mi­zi ge­rek­ti­ren bir dü­zen­le­me var mı­dır” şek­lin­de­ki baş­vu­ru­la­rı is­ti­şa­ri ma­hi­yet­te, da­nış­ma ma­hi­ye­tin­de de­ğer­len­di­ren ve ne­ti­ce­le­ri­ni ida­re­ye bil­di­ren bir yük­sek mah­ke­me­dir ve Ana­ya­sa’mı­zın 155’in­ci mad­de­sin­de ku­ru­lu­şu­na iliş­kin dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tır.

Ta­bii, ben, da­ha ön­ce­ki büt­çe ko­nuş­ma­la­rın­da han­gi ko­nu­la­ra te­mas edil­miş di­ye bir bak­tım. Bu­gün de, yi­ne, grup­lar adı­na ko­nuş­ma ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mız he­men he­men ay­nı ko­nu­la­ra işa­ret et­ti­ler ve esa­sın­da önem­li de ko­nu­lar. Ben on­la­ra kı­sa­ca açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Bun­lar­dan bir ta­ne­si ma­lum olay­dan son­ra da çok­ça tar­tı­şı­lan bir bi­na ko­nu­su ki, Hükûme­ti­mi­zin o an­lam­da bir ça­lış­ma­sı var. Halk Ban­ka­sı­nın şu an kul­lan­dı­ğı bi­na­yı, Halk Ban­ka­sı­nın İs­tan­bul’a ta­şın­ma­sı du­ru­mun­da ve­ya da­ha ön­ce­sin­de, da­ha kı­sa bir sü­re­de özel­leş­ti­ril­me­si ta­mam­la­nır­sa, ora­yı, biz yük­sek mah­ke­me­mi­ze, Da­nış­ta­yı­mı­za tah­sis ede­ce­ğiz. On­la­rın da gü­ven içe­ri­sin­de, hu­zur içe­ri­sin­de, re­fah, fe­rah mekânlar­da ça­lış­ma­sı ik­ti­dar ola­rak bi­zi de, bi­le­si­niz ki, fev­kiy­le mem­nun ede­cek­tir.

Onun dı­şın­da, büt­çe­si her ku­ru­mun ol­du­ğu gi­bi, ifa­de edi­len, di­le ge­ti­ri­len bir ko­nu: De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şöy­le bir bak­tı­ğı­mız­da, aca­ba Da­nış­tay’ın da­ha ön­ce­ki yıl­lar­da büt­çe­si ney­di, bu yıl ne di­ye. Ba­kı­nız, çok ge­ri­ye git­mi­yo­rum, sa­de­ce 2002 yı­lı büt­çe­si­ni ve­ri­yo­rum: 12 mil­yon YTL, ya­ni 12 tril­yon li­ra, 2007 yı­lı büt­çe­si ise 36,4 mil­yon YTL, ya­ni tam 3 ka­tı­na çı­ka­rıl­mış bir Da­nış­tay büt­çe­si bu se­ne ko­nu­şu­lu­yor ki, bu bi­zim “Yar­gı­yı ça­lış­mak­tan mah­rum edi­yor­su­nuz, ça­lış­ma alan­la­rı­nı da­ral­tı­yor­su­nuz, öz­lük hak­la­rın­da iyi­leş­tir­me yap­mı­yor­su­nuz.” şek­lin­de­ki eleş­ti­ri­le­re de ma­ruz ka­lır­ken, esa­sın­da ne ka­dar hak­sız eleş­ti­ril­di­ği­mi­zi, öy­le dü­şü­nü­yo­rum ki, çok açık, net bir şe­kil­de or­ta­ya koy­mak­ta­dır…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Yar­gı ka­rar­la­rı­nı uy­gu­lu­yor mu­su­nuz?

MU­ZAF­FER KÜL­CÜ (De­vam­la) – Eğer, 3 ka­tı­na çı­ka­rıl­mış bir büt­çe­yi bu­gün ko­nu­şa­bi­li­yor­sak, bu, AK Par­ti­nin hu­ku­ka, ada­le­te ne ka­dar sı­cak bak­tı­ğı­nı, dik­kat­li bak­tı­ğı­nı, an­la­yış­lı bak­tı­ğı­nı, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim, or­ta­ya ko­yar…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Yar­gı ka­rar­la­rı­nı uy­gu­lu­yor mu­su­nuz, uy­gu­la­mı­yor mu­su­nuz? Onu söy­le.

MU­ZAF­FER KÜL­CÜ (De­vam­la) – Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, bu­ra­da ifa­de et­me­miz ge­re­ken baş­ka­ca şey­ler de var. Biz, na­sıl yü­rüt­me ola­rak, ya­sa­ma ola­rak bel­li sı­nır­la­rın içe­ri­sin­de ka­la­rak gö­re­vi­mi­zi ifa edi­yor­sak, üç erk­ten bi­ri­si olan yar­gı­nın da ken­di­si­ne ta­nı­nan sı­nır­lar içe­ri­sin­de bu gö­re­vi­ni ifa et­me­si ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu­nu şu­nun için söy­le­dim: Son za­man­lar­da Yar­gı­ta­yı­mız, za­man za­man âde­ta ida­re­nin ye­ri­ne ge­çe­rek, ül­ke­nin eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rı­nı çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren, per­so­nel ha­re­ket­le­ri­ni çok ya­kın­dan il­gi­len­di­ren ve Hükûme­tin iş yap­ma ye­te­ne­ği­ni ne­re­dey­se elin­den alan ka­rar­la­ra im­za at­tı­ğı söz ko­nu­su­dur.

Ya­ni, vekâle­ten gö­rev ya­pan bir mü­dü­rün gö­rev­den alın­ma­sı hâlin­de tek­rar gö­re­ve ia­de et­me­si gi­bi ve­ya her­ke­sin aday ol­mak hak­kı­dır, ama, bir si­ya­si par­ti­miz­den aday olan her­han­gi bir va­li­nin tek­rar ay­nı yer­de gö­re­ve ia­de edil­me­si gi­bi hal­ler, esa­sın­da, Da­nış­ta­yın, ba­zı ko­nu­lar­da yar­gı sı­nır­la­rı­nı da hu­kuk sı­nır­la­rı­nı da zor­la­ya­rak ka­rar ver­di­ği­ni gös­ter­miş­tir.

Ben, Da­nış­tay ko­nu­su­nu gö­rü­şür­ken, ida­re mah­ke­me­miz­le ve böl­ge ida­re mah­ke­me­miz­le il­gi­li -Ço­rum’umu­zun- bir­kaç cüm­le söy­le­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Ada­let Ba­ka­nı­mı­za siz­le­rin hu­zu­run­da te­şek­kür edi­yo­rum. Ço­rum’a bir ida­re mah­ke­me­si aç­tık. Ama, şim­di, Ço­rum, kent­leş­me­si­ni çok bü­yük oran­da ta­mam­la­mış, böl­ge­sin­de sa­na­yi­siy­le adın­dan söz et­ti­ren “Ana­do­lu as­lan­la­rı”, “Ana­do­lu kap­lan­la­rı” di­ye anı­lan kim­li­ğiy­le, son yıl­lar­da atak yap­tı­ğı tu­riz­miy­le, yi­ne bi­zim dö­ne­mi­miz­de ku­ru­lan üni­ver­si­te­siy­le, böl­ge­si­nin par­la­yan bir yıl­dı­zı hâli­ne gel­miş­tir.

Biz, dev­le­tin imkânla­rın­dan ola­bil­di­ğin­ce az ya­rar­la­nan, ken­di mü­te­şeb­bis ru­hu­nu or­ta­ya çı­ka­ra­rak ken­di imkânla­rıy­la kal­kın­ma­sı­nı, sa­na­yi­leş­me­si­ni ta­mam­la­ma­ya ça­lı­şan bir ken­tiz ve bu özel­lik­le­ri­miz dik­ka­te alı­na­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kül­cü, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MU­ZAF­FER KÜL­CÜ (De­vam­la) – …ida­re mah­ke­me­si­ni bu dö­nem­de Ço­rum’a aç­tık. Bu­nun için, Ada­let Ba­ka­nı­mı­za te­şek­kür eder­ken, ay­nı şe­kil­de, ye­ni ye­ri­ne ad­li­ye­miz ta­şın­dı, boş bir bi­na­mız var, gü­zel bir taş bi­na­mız var. Ora­ya, böl­ge ida­re mah­ke­me­si­ni aç­mak is­ti­yo­ruz. Bu ba­şa­rı­nın da bu şe­re­fin de bu Ada­let Ba­kan­lı­ğı­na, bu dö­ne­me na­sip ol­ma­sı­nı ca­nı­gö­nül­den di­li­yo­ruz. Bü­tün Ço­rum, si­ya­si fark­lı­lık­la­rı­nı bir ta­ra­fa bı­ra­ka­rak, si­vil top­lum ör­güt­le­ri, si­ya­si dü­şün­ce­le­ri­ni, fark­lı­lık­la­rı­nı bir ta­ra­fa bı­ra­ka­rak bu­nu bek­le­mek­te­dir.

Bu dü­şün­ce­le­ri­mi mil­le­ti­mi­zin kür­sü­sün­den bir kez ifa­de et­mek is­te­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Da­nış­ta­yı­mı­zın 2007 yı­lı büt­çe­si­nin ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum, Gru­bu­muz adı­na siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kül­cü.

AK Par­ti Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li Mu­zaf­fer Gül­yurt.

Sa­yın Gül­yurt, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MU­ZAF­FER GÜL­YURT (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, yü­ce Mec­li­si­mi­zin say­gı­de­ğer üye­le­ri; Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı ile Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de AK Par­ti Gru­bu­muz adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bil­di­ği­niz gi­bi, ça­ğı­mı­zın en ge­liş­miş top­lum­la­rı, bil­gi te­mel­li ve bil­gi­ye da­ya­nan tek­no­lo­jik eko­no­mi­le­re sa­hip top­lum­lar ola­rak ifa­de edi­lir­ler.

21’in­ci yüz­yıl­da, dün­ya­nın ön­de ge­len, güç­lü, zen­gin, hal­kı­nın re­fa­hı­nı ar­tı­ran ve ge­le­ce­ğe gü­ven­le ba­ka­bi­len ül­ke­ler ara­sın­da yer ala­bil­me­nin yo­lu bil­gi ça­ğı­nı ya­ka­la­mak ve onun ge­rek­le­ri­ni yap­mak­tan geç­mek­te­dir. Bu açı­dan, bi­lim ve tek­no­lo­ji­nin ne ka­dar bü­yük bir öne­mi ha­iz ol­du­ğu açık­tır.

Ge­liş­miş top­lum­lar­la re­ka­bet ede­bil­mek, in­san­la­rı­mı­zın re­fa­hı­nı ar­tır­mak, sür­dü­rü­le­bi­lir eko­no­mik bü­yü­me ve kal­kın­ma sağ­la­mak, sos­yal, eko­no­mik so­run­la­ra et­kin ve ve­rim­li çö­züm­ler ge­ti­re­bil­mek için, bil­gi­yi, bi­lim ve tek­no­lo­ji­yi üret­mek, kul­lan­mak ve top­lu­ma yay­gın­laş­tır­mak ge­rek­mek­te­dir.

Bi­lim ve tek­no­lo­ji­de ye­ni ge­liş­me­ler sağ­la­ma­nın yo­lu da ar-ge yap­mak­tan geç­mek­te­dir. Sa­na­yi­miz, KO­Bİ’le­ri­miz, kı­sa­ca­sı ka­mu ve özel sek­tö­rü­müz ar-ge fa­ali­yet­le­ri­ne yö­ne­lip ken­di bi­lim ve tek­no­lo­ji­le­ri­ni oluş­tur­ma­dık­ça dün­yay­la re­ka­bet­te ba­şa­rı sağ­la­ya­ma­ya­ca­ğı­mız tar­tış­ma­sız bir ger­çek­tir. Ar­tık, üre­ti­mi­mi­zi, dı­şa­rı­dan tek­no­lo­ji it­ha­la­tı ve trans­fe­riy­le de­ğil ken­di ge­liş­tir­di­ği­miz ve hat­ta dı­şa­rı­ya sa­tar hâle gel­di­ği­miz bil­gi ve tek­no­lo­ji­ler­le ya­par hâ­le gel­me­dik­çe, ge­le­ce­ğe gü­ven ve umut­la ba­kan ve re­ka­bet dü­ze­yi yük­sek bir ül­ke du­ru­mu­na ge­le­me­yiz. Sor­ma­mız ge­re­ken so­ru “dün­ya­da bi­lim ve tek­no­lo­ji üre­ten, bu alan­da sü­rek­li ye­ni­lik ya­pan ül­ke­ler­den bi­ri mi ol­mak is­ti­yo­ruz” so­ru­su­dur. El­bet­te ki, gön­lü­müz, di­ğer dün­ya ül­ke­le­ri­nin üret­ti­ği kat­ma de­ğe­ri yük­sek mal ve hiz­met­le­ri fa­hiş be­del­ler öde­ye­rek sa­tın al­ma­yı de­ğil, bi­lim ve tek­no­lo­ji­yi sa­na­yi­ye dö­nüş­tü­re­rek üre­tim ya­pıp, ih­raç et­me­yi ar­zu et­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Tür­ki­ye’nin bi­lim ve tek­no­lo­ji po­li­ti­ka­la­rın­dan so­rum­lu kök­lü bir ku­ru­mu­muz olan TÜ­Bİ­TAK ve yi­ne Baş­ba­ka­na bağ­lı bi­lim­sel, ida­ri ve ma­li özerk­li­ğe sa­hip tü­zel ki­şi­li­ği olan TÜ­BA, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın yük­sek il­gi ve des­tek­le­riy­le, son yıl­lar­da, ön­ce­ki dö­nem­ler­le kı­yas­la­na­ma­ya­cak öl­çü­de hız­lı ve bü­yük atı­lım­la­ra gir­miş­tir. Bu, en kı­sa ifa­dey­le, ak­lın ve gön­lün ge­re­ği­nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ka­rar­lı­lı­ğı­dır. Hükûme­ti­mi­zin, araş­tır­ma ve ge­liş­tir­me fa­ali­yet­le­ri­ne, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de eşi gö­rül­me­miş mik­tar­lar­da, da­ha ön­ce­ki yıl­la­rın 10 ka­tı ora­nın­da ayır­dı­ğı kay­nak, bu ka­rar­lı­lı­ğın en açık bir gös­ter­ge­si­dir. Üs­te­lik bu tah­sis, bü­yük bir eko­no­mik kri­zin ya­şan­dı­ğı sü­reç­te ik­ti­da­rı dev­ra­lan bir hükûmet dö­ne­min­de ger­çek­leş­miş­tir. Bu­ra­da­ki, Hükûme­ti­mi­zin ama­cı, 2010 yı­lın­da, Tür­ki­ye’nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­dan ar-ge’ye ay­rı­lan pa­yın bu­gün­kü ra­kam olan bin­de 70’ler­den yüz­de 2’ye çı­kar­mak. Ar-ge ya­pa­cak in­san gü­cü kay­na­ğı­nı, ya­ni, araş­tır­ma­cı sa­yı­sı­nı da 40 bin­le­re ulaş­tır­mak­tır.

Ma­lu­mu­nuz ol­du­ğu üze­re, TÜ­Bİ­TAK’ın viz­yo­nu “top­lum­dan bi­lim ve tek­no­lo­ji kül­tü­rü­nün be­nim­sen­me­si­ni sağ­la­yan, bi­lim ve tek­no­lo­ji­yi ürü­ne dö­nüş­tü­re­rek ulu­sal ya­şam dü­ze­yi­ni yük­sel­ten ve sür­dü­rü­le­bi­lir kı­lan li­der bir Tür­ki­ye” şek­lin­de be­lir­len­miş­tir. Ya­ni, Tür­ki­ye’nin he­de­fi, bi­lim ve tek­no­lo­ji üre­ten, bu alan­da re­ka­bet dü­ze­yi yük­sek li­der ül­ke­ler­den bi­ri ol­mak, bi­rin­ci lig­de ol­mak­tır. TÜ­Bİ­TAK, bu viz­yon doğ­rul­tu­sun­da, Tür­ki­ye Araş­tır­ma Ala­nı (TA­RAL)’nı oluş­tu­ran tüm ak­tör­ler­le, ya­ni, üni­ver­si­te­ler, araş­tır­ma ku­rum­la­rı, il­gi­li ka­mu ku­rum­la­rı, sa­na­yi ve özel sek­tör ve il­gi­li si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı ile iş­bir­li­ği içe­ri­sin­de yo­ğun fa­ali­yet­le­re gir­miş­tir.

Ay­nı za­man­da, bu viz­yo­na yö­ne­lik ola­rak da, üs­tün bi­lim­sel li­ya­kat esa­sı­na gö­re se­çil­miş üye­ler­den olu­şan Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si de, Üs­tün Ba­şa­rı­lı Genç Bi­lim İn­san­la­rı­nı Ödül­len­dir­me Prog­ra­mı (GE­BİP)’yla bu gö­re­vi ba­şa­rıy­la yü­rüt­mek­te­dir. GE­BİP prog­ra­mı otuz ye­di yaş al­tın­da­ki ba­şa­rı­lı bi­lim in­san­la­rı­nı ödül­len­dir­mek­te ve ödül alan, GE­BİP ödül­lü bi­lim in­sa­nı sa­yı­sı da 144’e ulaş­mış bu­lun­mak­ta­dır.

Her iki ku­ru­lu­şu­mu­zun, ku­rul­duk­la­rı gün­den bu ya­na, bi­lim ve tek­no­lo­ji ala­nın­da­ki ulu­sal ve ulus­la­ra­ra­sı fa­ali­yet­le­ri, ni­te­lik ve ni­ce­lik ola­rak çok ar­tış gös­ter­mek­te­dir. TÜ­Bİ­TAK ve TÜ­BA ile il­gi­li ba­şa­rı­lı ça­lış­ma­la­ra bir­kaç ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum.

Araş­tır­ma­cı sa­yı­sın­da, 2010 yı­lın­da­ki he­def­le­nen ra­ka­ma şim­di­den ula­şıl­dı­ğı, 2010 yı­lın­da bu­nun çok da­ha üze­ri­ne çı­kı­la­ca­ğı­nı ifa­de et­me­miz müm­kün­dür. Des­tek­le­nen bi­lim in­sa­nı sa­yı­sın­da âde­ta bir pat­la­ma ya­şan­mış, 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren ön­ce­ki yıl­la­ra oran­la, bi­lim ve tek­no­lo­ji ala­nın­da ve­ri­len mas­ter ve dok­to­ra burs­la­rı mik­ta­rı 10 kat, bur­si­yer sa­yı­sı ise 6 kat art­mış­tır.

Ay­rı­ca, ar-ge pro­je­le­ri­ne sağ­la­nan des­tek mik­tar­la­rı da 10 kat ar­tış gös­ter­miş, üni­ver­si­te­le­ri­miz­den ge­len pro­je baş­vu­ru sa­yı­la­rın­da da âde­ta pat­la­ma ya­şan­mış­tır.

Pro­je des­tek­le­ri­nin, Tür­ki­ye’nin dört bir ya­nın­da­ki üni­ver­si­te­le­re ya­yıl­ma­sı se­vin­di­ri­ci bir hu­sus­tur. Dö­ne­mi­miz­de, sa­na­yi ve özel sek­tö­re ve­ri­len ar-ge ve tek­no­lo­jik ye­ni­lik des­tek­le­rin­de de cid­di bir ar­tış sağ­la­na­rak, üni­ver­si­te ve sa­na­yi iş bir­li­ği, TÜ­Bİ­TAK’ın ge­liş­tir­di­ği ye­ni prog­ram­lar ile se­vin­di­ri­ci ve umut ve­ri­ci se­vi­ye­ye ulaş­mış­tır.

Ay­rı­ca, ta­ri­hi­miz­de ilk de­fa, ka­mu ku­ru­luş­la­rı­mız, gö­rev alan­la­rıy­la il­gi­li ulu­sal ka­mu araş­tır­ma prog­ram­la­rı­nı oluş­tur­ma­ya baş­la­mış­lar­dır. İki yıl gi­bi kı­sa bir sü­re­de, bu ma­na­da, yüz­ler­ce pro­je baş­vu­ru­su ger­çek­leş­miş­tir.

Yi­ne, çok se­vin­di­ri­ci bir ge­liş­me, kırk yıl­dır TÜ­Bİ­TAK des­tek­le­rin­den ya­rar­la­na­ma­yan sos­yal ve be­şerî bi­lim­ler des­tek­len­miş, ko­nuy­la il­gi­li araş­tır­ma gru­bu oluş­tu­rul­muş­tur. Fen ve te­mel bi­lim­ler gi­bi ay­nı şart ve ko­şul­lar­da, sos­yal ve be­şerî bi­lim­ler ala­nı da TÜ­Bİ­TAK des­tek­le­rin­den ya­rar­lan­mış ola­cak­tır.

Dün­ya bi­lim aka­de­mi­le­ri ile çok yo­ğun iliş­ki­ler içe­ri­si­ne gi­ren Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si ve ulus­la­ra­ra­sı bi­lim­sel ve tek­no­lo­jik fa­ali­yet­ler ve iş bir­lik­le­rin­de de göz­le gö­rü­lür bir ar­tı­şı ba­şa­rıy­la sağ­la­yan TÜ­Bİ­TAK, dün­ya stan­dart­la­rı­nı ya­ka­la­ma sü­re­ci içe­ri­si­ne gir­dik­le­ri­ni gös­ter­mek­te­dir­ler.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gül­yurt, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

MU­ZAF­FER GÜL­YURT (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, TÜ­Bİ­TAK ve TÜ­BA’nın 2007 büt­çe­si­nin, ay­nı viz­yon doğ­rul­tu­sun­da ül­ke­miz­de­ki bi­lim ve tek­no­lo­ji fa­ali­yet­le­rin­de­ki ge­liş­me­le­ri da­ha da ar­tı­ra­ca­ğı­na, genç bi­lim adam­la­rı­mı­zın sa­yı­sı­nın ve bi­lim­sel ni­te­lik­le­ri­nin yük­se­le­ce­ği­ne yü­rek­ten ina­nı­yor, ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si­mi­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, te­şek­kür­le­ri­mi su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Be­şin­ci tur­da, şah­sı adı­na, büt­çe­nin le­hin­de, Bur­dur Mil­let­ve­ki­li Bay­ram Öz­çe­lik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öz­çe­lik, bu­yu­run.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ku­ru­luş­la­rı­nın 2007 yı­lı büt­çe ka­nu­nu ta­sa­rı­sı üze­rin­de, leh­te, şah­sım adı­na, söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Türk spo­ru­nun ge­liş­me­si, 1936 yı­lın­da Türk Spor Ku­ru­mu­nun ku­rul­ma­sıy­la baş­la­dı ve 16 Tem­muz 1938 ta­ri­hin­de 3530 sa­yı­lı Ya­sa’yla bu­gün­kü Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ku­rul­ma­sı iz­le­di.

Bil­di­ği­niz gi­bi Tür­ki­ye genç bir nü­fu­sa sa­hip. Genç­lik, ül­ke­nin sa­de­ce zen­gin­li­ği de­ğil ay­nı za­man­da di­na­miz­min ve de­ği­şi­min po­tan­si­ye­li­nin de kay­na­ğı­dır, do­la­yı­sıy­la genç nü­fu­sa sa­hip ol­mak, Tür­ki­ye için bü­yük bir imkândır. Genç­le­rin boş za­man­la­rı­nı en iyi şe­kil­de de­ğer­len­dir­me­le­ri, kö­tü alış­kan­lık­lar­dan uzak ya­şa­ya­bil­me­le­ri, sağ­lık­lı bi­rer bi­rey ola­rak top­lum­da ya­şa­ya­bil­me­le­ri için, genç­lik ala­nın­da da bir­çok ça­lış­ma ya­pıl­ma­lı­dır. Se­çim be­yan­na­me­miz­de, genç­li­ği­miz üze­ri­ne vur­gu ya­pıp “ge­le­ce­ği­mi­zin genç­lik­le te­mi­nat al­tı­na alın­ma­sı için her tür­lü imkânın ve fır­sa­tın el­le­ri­ne ve­ril­me­si ge­rek­ti­ği” ifa­de edil­miş­tir.

Gü­nü­müz­de spor, geç­miş­te­ki dar ba­kış açı­sın­dan sıy­rıl­mış ve ge­niş yel­pa­zey­le kar­şı­mı­za çık­mış­tır. Spor ar­tık sa­de­ce spor­cu, an­tre­nör, ku­lüp an­la­yı­şı­nın dı­şın­da, kit­le ile­ti­şim araç­la­rı, şir­ket­ler, rek­lam, pa­zar­la­ma gi­bi ye­ni kav­ram­lar­la bir­lik­te ya­şan­tı­mı­za gir­miş­tir. Bir za­man­lar ha­yır­se­ver bir uy­gu­la­ma ola­rak dü­şü­nü­len spon­sor­luk, şim­di, glo­bal çer­çe­ve­de bu­lu­nan şir­ket­ler için önem­li gö­rül­mek­te­dir. Kit­le ile­ti­şim araç­la­rı­nın gü­cü­nü keş­fe­den şir­ket­ler, rek­la­ma ya­tı­rım yap­mak­tan­sa et­ki­li bir ta­nı­tım ara­cı ola­rak spon­sor­luk fa­ali­yet­le­ri­ne yö­nel­miş­tir. Dün­ya spor en­düs­tri­si­nin hac­mi 80 mil­yar do­lar­dır. Spor, dün­ya­nın en bü­yük 22’nci ti­ca­ret fa­ali­ye­ti ola­rak gö­rül­mek­te­dir. Sa­de­ce Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri’nde 5 mil­yon ki­şi spor ala­nın­da is­tih­dam edil­mek­te­dir ve her yıl, spon­sor­luk, yüz­de 30 ola­rak bü­yü­mek­te­dir. Dün­ya­da­ki şir­ket­le­rin spon­sor­luk har­ca­ma­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man ise da­ğı­lım şöy­le­dir: Spor yüz­de 69, sos­yal so­rum­lu­luk pro­je­le­ri yüz­de 9, kül­tür-sa­nat yüz­de 6, fes­ti­val­ler yüz­de 9 ve di­ğer yüz­de 7. Gö­rül­dü­ğü gi­bi, spor yüz­de 69’u iş­gal et­mek­te ve spor­tif fa­ali­yet­le­re spon­sor ol­mak is­te­yen şir­ket­le­rin ise yüz­de 35’i fut­bo­lu ter­cih eder­ken yüz­de 19’u da bas­ket­bo­lu ter­cih et­mek­te­dir. 

2004 yı­lın­da ka­bul edi­len Spor Hiz­met ve Fa­ali­yet­le­rin­de Üs­tün Ba­şa­rı Gös­te­ren­le­rin Ödül­len­di­ril­me­si­ne Da­ir Yö­net­me­lik uya­rın­ca ödül mik­tar­la­rı ar­tı­rıl­mış, tüm branş ve ka­te­go­ri­ler­de spor­cu, an­tre­nör, spor ele­ma­nı, tek­nik di­rek­tör ve ku­lüp­le­re ve­ri­len ödül mik­tar­la­rı or­ta­la­ma yüz­de 200’e va­ran oran­lar­da ar­tı­rıl­mış­tır.

AK Par­ti ik­ti­da­rıy­la Türk spo­run­da da hız­lı ge­liş­me­ler ve dü­zen­le­me­ler­le, spo­ru­muz ölüm ses­siz­li­ğin­den kur­tu­la­rak cid­di bir spor oto­ri­te­si var­lı­ğı ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Bu sü­re­ci hız­lan­dı­rır­ken, bu­nu spo­run adam­la­rıy­la hiz­met yap­ma­nın var­dı­ğı bir so­nuç­tur. Öy­le ki, li­sans­lı spor­cu sa­yı­sı kı­sa bir sü­re­de yüz­de 180’le­re va­ran oran­da ar­tış gös­ter­miş­tir. Ay­rı­ca, spor ida­re­ci­le­rin­de ger­çek spor adam­lı­ğı özel­li­ği­ni ara­dı­ğı­mız için­dir ki, 1970’li yıl­lar­dan bu ya­na bi­ti­ri­le­me­yen te­sis­le­rin bi­rer bi­rer açı­lış­la­rı ya­pıl­mak­ta­dır. Ya­tı­rım pro­je­le­ri­nin tak­lit edil­me­sin­den, özel­lik­le ya­pı­la­bi­lir­li­ği­ni ve ön­ce­li­ği­ni kay­bet­miş olan pro­je­ler tek­lif edil­me­mek­te­dir. Ar­tık ül­ke­miz­de dü­zen­le­ne­cek olan spor or­ga­ni­zas­yon­la­rın­da kul­la­nı­la­cak te­sis­le­re bi­rin­ci de­re­ce ön­ce­lik ve­ril­mek­te­dir.

5149 sa­yı­lı Spor­da Şid­det ve Dü­zen­siz­li­ğin Ön­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun’un uy­gu­lan­ma­sı so­nu­cu, fa­na­tik ve ho­li­gan dav­ra­nış­lar­da bu­lun­duk­la­rı ge­rek­çe­siy­le iş­lem­ler ya­pıl­mış­tır. Bun­la­rın ki­mi­ne Ya­sa’nın ön­gör­dü­ğü pa­ra ce­za­sı ve­ril­miş, ki­mi­ne de mü­sa­ba­ka­lar­dan men ce­za­sı­na çarp­tı­rıl­mış­tır. Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de bir bil­gi ban­ka­sı ku­rul­muş -Ya­sa za­ten onu ön­gö­rü­yor­du- kim­ler, han­gi amaç­lar­la ha­di­se çı­ka­rır, ar­tık bu bil­gi ban­ka­sın­da tek tek tes­pit edi­li­yor ve ay­rı­ca il gü­ven­lik ku­rul­la­rı da iti­na ve ti­tiz­lik­le ça­lı­şa­rak bek­le­nen ba­şa­rı­ya ula­şıl­mış ol­mak­ta­dır. Av­ru­pa Kon­se­yi, Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nü, spor­da şid­de­te yö­ne­lik ça­lış­ma­la­rı ne­de­niy­le teb­rik­te bu­lun­muş­tur.

Spor­da şid­de­tin de­ğer­len­di­ril­me­sin­de, spo­run dı­şın­da bir de eği­tim bo­yu­tu bu­lun­mak­ta­dır. Spor­cu, spor branş­la­rın­da ve spor alan­la­rın­da sport­men­li­ğin al­kış­lan­ma­sı, ödül­len­di­ril­me­si, şid­de­tin yi­ne şid­det­le de­ğil, te­lin edi­le­rek bir eği­ti­min yer­leş­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Ol­gun, bi­linç­li sey­re­di­len spor oyun­la­rın­da­ki se­yir­ci­le­rin sa­yı­sı­nın şid­de­ti be­nim­se­yen­ler­den da­ha faz­la ol­ma­sı, bi­linç­li se­yir­ci­le­rin bi­linç­siz se­yir­ci­ler­den da­ha ce­sa­ret­le et­kin­lik­le­re ka­tıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; va­kıf, şa­hıs­la­rın sa­hip ol­du­ğu imkânla­rı ken­di is­tek­le­ri ve ira­de­le­riy­le ha­yır ama­cıy­la ka­mu­nun hiz­me­ti­ne sun­mak­tır. Va­kıf­lar, dinî, sos­yal, kül­tü­rel ve hu­ku­ki mü­es­se­se­ler­dir. Bu­gün, ge­li­şen dün­ya­da ka­mu ve özel sek­tö­rün ar­dın­dan üçün­cü sek­tör ola­rak ka­bul edil­mek­te­dir.

Va­kıf mü­es­se­se­si asıl bü­yük tekâmü­le sos­yal ha­yat­ta yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma­ya çok önem ve­ren İs­lam di­ni­nin zu­hu­run­dan son­ra maz­har ol­muş­tur. Ger­çek­ten de İs­lam hu­ku­ku­nun en çok iş­len­miş ve ge­liş­ti­ril­miş bö­lüm­le­rin­den bi­ri­si va­kıf­lar­dır.

Bü­yük Sel­çuk­lu İm­pa­ra­tor­lu­ğu, As­ya’nın or­ta­sın­dan Ana­do­lu’nun iç­le­ri­ne ka­dar uza­nan ya­pı­lan­ma­sın­da dev­le­tin, gö­ze­ti­ci, kol­la­yı­cı, adil eli­ni hal­kı­nı ko­ru­mak için kul­lan­mış­tır. Top­lum­sal ada­le­ti sağ­la­ma­ya çok önem ve­ren Sel­çuk­lu ve Os­man­lı yö­ne­tim­le­ri bu­nu ger­çek­leş­tir­mek için bir va­kıf me­de­ni­ye­ti oluş­tur­muş­lar­dır.

Yur­du­mu­zun han­gi böl­ge­si­ne gi­der­se­niz gi­din, kar­şı­nı­za mut­la­ka bir va­kıf ese­ri çı­ka­cak­tır. Bu eser­le­re sa­hip çık­mak, on­la­rı ya­şat­mak, yı­kıl­ma­ya yüz tut­muş ise on­la­rı ta­mir et­mek, res­to­re et­mek, ih­ya et­mek bi­zim gö­re­vi­miz, ama, bir gö­re­vi­miz da­ha ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum, o da vak­fın ru­hu­nu ve vak­fın an­la­yı­şı­nı di­ri tut­mak­tır ve ge­le­cek ne­sil­le­re bu ru­hu, bu an­la­yı­şı ak­ta­ra­bil­mek­tir. Bir de bu vak­fın ru­hu­nun, an­la­yı­şı­nın is­tis­mar edil­me­si­ne en­gel ol­mak­tır.

AK Par­ti ik­ti­da­ra gel­di­ğin­de, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün yok­sul­la­ra yar­dım yap­ma ama­cın­dan uzak­laş­tı­ğı­nı gö­re­rek, he­men as­li gö­re­vi­ne dön­me­si için ge­rek­li dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış­tır. Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­mü­zün üze­rin­de has­sa­si­yet­le dur­ma­sı ge­re­ken bir ko­nu da, yurt dı­şın­da­ki ec­da­dı­mı­zın eser­le­ri ol­ma­lı­dır. On­lar bi­zim mü­hür­le­ri­miz, kim­li­ği­miz ve nü­fus bel­ge­le­ri­miz­dir. Ora­lar­da mut­la­ka ba­şı­boş­luk ol­ma­dı­ğı, eser­ler üze­rin­de keyfîlik ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı, o ül­ke­ler ta­ra­fın­dan bi­lin­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz, ta­rihî eser ka­çak­çı­lı­ğın­da yap­tı­ğı ça­lış­ma­lar, va­kıf ta­şın­maz­la­rın en­van­ter­le­ri, bel­ge­ler­le bil­gi­sa­yar or­ta­mı­na ta­şın­mış ol­ma­sı, va­kıf­la­rın ki­ra­cı­la­rı­nın iş­gal­le­ri­ne son ve­ril­me­si, vak­fın ar­sa­la­rı­nın de­ğer­len­di­ril­me­si, ta­rihî eser­le­ri­nin çev­re­sin­de­ki ya­pı­la­rın ka­mu­laş­tı­rıl­ma­sı, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de 75 bin ai­le­ye ye­mek ve­ril­me­si gi­bi gu­rur ve­re­cek ça­lış­ma­lar­da da bu­lun­mak­ta­dır.

Geç­miş­te dev­let adam­la­rı­nın ve var­lık­lı ki­şi­le­rin ön­der­lik et­ti­ği va­kıf me­de­ni­ye­ti, cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de özel sek­tö­rün dev­re­ye gir­me­siy­le baş­ka bir güç ka­zan­mış­tır. Mil­le­ti­mi­zin ma­ne­vi di­na­mik­le­ri de her za­man va­kıf me­de­ni­ye­ti­nin ge­liş­me­si­ne ön­cü­lük et­miş­ler­dir. Her da­va ada­mı­nın mut­la­ka va­kıf in­sa­nı ola­rak ha­yat­la­rı­nı de­vam et­tir­me­le­ri­ni tel­kin et­miş­ler­dir. Rab­bi­miz­den dua­mız, bir va­kıf hiz­me­tin­de va­kıf in­sa­nı ola­rak son ne­fe­si­mi­zi al­ma­sı­dır.

Bu ve­si­ley­le, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za, sa­yın ge­nel mü­dür­le­ri­mi­ze ve tüm ça­lı­şan­la­rı­na, Türk mil­le­ti adı­na va­kıf­la­ra ver­dik­le­ri bu öz­ve­ri­li hiz­met­ler­den do­la­yı şük­ran­la­rı­mı su­nu­yo­rum. Yü­ce He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, izin ve­rir­se­niz Hükûmet adı­na…

BAŞ­KAN – Hükûmet adı­na, Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin.

Sa­yın Şa­hin, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­de­ce siz mi kul­la­na­cak­sı­nız Sa­yın Ba­ka­nım ko­nuş­ma hak­kı­nı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Evet efen­dim, ben­den baş­ka ba­kan yok. Bü­tün bu ku­ru­luş­lar­la il­gi­li so­rum­lu Ba­kan be­nim.

BAŞ­KAN – Pe­ki efen­dim, bu­yu­run.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Büt­çe­le­ri gö­rü­şül­mek­te olan ku­ru­luş­la­rı­mı­zın büt­çe­le­ri ve fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li grup­lar adı­na ar­ka­daş­la­rı­mı­zın dü­şün­ce­le­ri­ni din­le­dik, tes­pit­le­ri­ni ve eleş­ti­ri­le­ri­ni öğ­ren­me ve tes­pit et­me imkânı bul­duk. Söz alan, ge­rek olum­lu ge­rek­se olum­suz eleş­ti­ri­ler­de bu­lu­nan tüm ar­ka­daş­la­rı­mı­za çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Ön­ce, izin ve­rir­se­niz, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün büt­çe­si ve bu bağ­lam­da fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li çok kı­sa bir de­ğer­len­dir­me yap­mak is­ti­yo­rum. Şu­nu mem­nu­ni­yet­le ifa­de ede­bi­li­rim ki, Tür­ki­ye’de öde­nek so­ru­nu ol­ma­yan, büt­çe­den de her­han­gi bir mad­di kat­kı­ya ih­ti­yaç his­set­me­yen tek ka­mu ku­ru­lu­şu­nun Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ol­du­ğu­nu al­tı­nı çi­ze­rek ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Ger­çek­ten, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, ken­di ya­ğıy­la kav­ru­lan, sa­hip ol­du­ğu özel­lik­le gay­ri­men­kul­le­ri en iyi şe­kil­de de­ğer­len­di­re­rek ge­lir­le­ri­ni bü­yük bir hız­la ar­tı­ran bir ka­mu ku­ru­lu­şu­dur. Da­ha ön­ce bir­kaç ve­si­ley­le hu­zu­ru­nu­za çı­ka­rak ifa­de et­miş­tim, Hükûme­ti­miz­den ön­ce­ki dört yıl­lık dö­nem­de Tür­ki­ye’de, sa­de­ce 46 ta­ne va­kıf ese­ri ona­rı­la­bil­miş­ken, bi­zim Hükûme­ti­miz dö­ne­min­de­ki dört yıl­lık dö­nem­de, bu yıl so­nu iti­ba­rıy­la söy­lü­yo­rum, 1.850 va­kıf ese­ri ona­rıl­mış ve res­to­re edil­miş­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu, bir far­kın ifa­de­si­dir. Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­müz, büt­çe­si­nin yüz­de 53’ünü şu an­da ya­tı­rım­la­ra ayı­ra­bil­mek­te­dir. Tür­ki­ye’de büt­çe­si­nin ya­rı­sı­nı ya­tı­rım­lar için ayı­ra­bi­len baş­ka bir ka­mu ku­ru­lu­şu da yok­tur. O ne­den­le, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dü­rü­mü­ze ve Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün tüm per­so­ne­li­ne, bu ger­çek­ten ne­ti­ce alı­cı, yo­ğun, ge­ce­li gün­düz­lü ça­lış­ma­la­rı ne­de­niy­le te­şek­kür edi­yo­rum. İna­nı­yo­rum ki, bu­ra­da bu­lu­nan ik­ti­dar-mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ne men­sup tüm mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız da ay­nı dü­şün­ce­de­dir­ler. Çün­kü, Tür­ki­ye’nin ne­re­si­ne gi­der­se­niz gi­di­niz, ora­da, va­kıf eser­le­riy­le il­gi­li bir şan­ti­yey­le kar­şı­la­şa­cak­sı­nız, ora­la­rın ta­mir edil­mek­te ol­du­ğu­nu gö­re­cek­si­niz, hat­ta, bir­ço­ğu­nun da ta­mir edil­miş ol­du­ğuy­la kar­şı­la­şa­cak­sı­nız. Ta­bii, bun­dan, biz de övünç du­yu­yo­ruz.

Şu­na ina­nı­yo­ruz ki, geç­mi­şi­ne sa­hip çık­ma­ya­nın ge­le­ce­ği ol­maz. Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de bu an­la­yış­la ça­lış­ma­la­rı­nı bü­yük bir hız­la de­vam et­ti­ri­yor.

Bu­nu ya­par­ken, bir­ta­kım mo­del­ler ge­liş­tir­dik. He­men şu­nu ifa­de ede­yim: Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün bir­çok gay­ri­men­ku­lü var, an­cak, bu gay­ri­men­kul­ler şu ana ka­dar de­ğer­len­di­ri­le­me­miş. Biz, bun­la­rı, yap-iş­let-dev­ret, res­to­re et-iş­let-dev­ret ve kat kar­şı­lı­ğı yön­tem­ler­le şu an­da de­ğer­len­di­ri­yo­ruz. As­lın­da, ge­lir ar­tı­şı­mı­zın en önem­li ne­den­le­ri­nin ba­şın­da da bun­lar ge­li­yor. Sa­de­ce şu­nu söy­le­ye­bi­li­rim: Yap-iş­let-dev­ret mo­de­liy­le 39, res­to­re et-iş­let-dev­ret mo­de­liy­le 50, kat kar­şı­lı­ğı 150 iş­lem ya­pıl­mak­ta­dır ve bun­la­rın pa­ra­sal de­ğe­ri de 490 mil­yon YTL’dir. 490 mil­yon YTL’lik bir iş hac­mi var, va­kıf gay­ri­men­kul­le­riy­le il­gi­li, an­cak, bu 490 mil­yon YTL’lik, ya­ni 490 Türk Li­ra­lık o pa­ra­sal har­ca­ma­nın içe­ri­sin­de Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bir tek ku­ruş yok. Bu­nu, ta­ma­men, spon­sor­lar ka­na­lıy­la de­ği­şik yön­tem­ler­le ya­pı­yo­ruz. Ya­ni, ken­di büt­çe­miz­den bir şey ak­tar­ma­dan, bu mo­del­ler­le va­kıf eser­le­ri­ne sa­hip çı­kı­yo­ruz. İş­te, yap-iş­let-dev­ret mo­de­liy­le, sa­nı­yo­rum 10’a ya­kın iş mer­ke­zi şu an­da bit­ti ve fa­ali­ye­te geç­ti, 2 ta­ne­si de Kay­se­ri’de­dir. Di­ğer­le­ri de, An­tal­ya ve di­ğer il­le­ri­miz­de, ya­pı­mı bü­yük bir hız­la de­vam edi­yor.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün fa­ali­yet­le­riy­le il­gi­li, il­gi­ni­zi çe­ke­ce­ği­ni um­du­ğum iki-üç fa­ali­yet­ten de kı­sa­ca bah­set­mek is­ti­yo­rum. Bir de­fa, 18.500 va­kıf ese­ri­miz var sa­hip çık­ma­mız ge­re­ken. Bun­lar, ta­rihî eser ni­te­li­ğin­de olan va­kıf eser­le­ri­miz. Bun­la­rı şu an­da vi­deo fil­me alı­yo­ruz ve bir ar­şiv oluş­tu­ru­yo­ruz ve bun­lar bil­gi­sa­yar or­ta­mı­na da yük­le­ni­yor, ya­ni, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bu pro­je -bü­yük bir hız­la ça­lış­ma­la­rı de­vam edi­yor- bit­ti­ği tak­dir­de, Tür­ki­ye’nin her­han­gi bir ye­rin­de­ki bir va­kıf ese­ri­ni, ora­ya git­miş gi­bi gör­me ve iz­le­me imkânı­na sa­hip ola­cak­sı­nız; çün­kü, kul­la­nı­lan ka­me­ra çok ye­ni mo­del bir ka­me­ra­dır ve ta­bii, bir çe­kim­dir; her­han­gi bir va­kıf ese­ri­ni iz­ler­ken İn­ter­net or­ta­mın­da, içi­ni, dı­şı­nı ve ta­bii ki bir spi­ke­rin ses­len­dir­me­siy­le de bu va­kıf ese­riy­le il­gi­li bil­gi­le­ri, beş-on da­ki­ka içe­ri­sin­de öğ­ren­me­niz müm­kün ola­cak; ora­ya git­me­den o va­kıf ese­ri hak­kın­da hem bil­gi sa­hi­bi ola­cak­sı­nız hem ora­yı ya­rı gör­müş gi­bi ola­cak­sı­nız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu pro­je­miz, in­şal­lah, ta­mam­lan­dı­ğın­da, me­rak­lı olan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu imkândan da ya­rar­la­na­cak­la­rı­nı umu­yo­rum.

Ay­rı­ca, coğ­ra­fi bil­gi sis­te­mi pro­je­miz bü­yük bir hız­la iler­li­yor -tüm ta­pu kü­tük­le­ri ta­ra­nı­yor- bit­mek üze­re. Bi­zim, bu pro­je baş­la­ma­dan ön­ce­ki dö­nem­de, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de 59 bin par­ça gay­ri­men­ku­lü­müz var­dı, ta­şın­maz var­dı. Bu ta­ra­ma­dan son­ra, bu­nun 67 bin ol­du­ğu­nu tes­pit et­tik- ya­ni, ne ol­muş ol­du- 8 bin da­ha gay­ri­men­ku­lü böy­le­ce tes­pit et­me ve on­lar­dan ha­ber­dar ol­ma imkânı­na sa­hip ol­duk. Ay­rı­ca, va­kıf ili­şi­ği var ba­zı gay­ri­men­kul­ler­de. Bu­nun ade­di de 119 bin­dir. An­cak, bu­nun da ek­sik ol­du­ğu tes­pit edil­di bu ta­ra­ma so­nu­cun­da. Onun da 136 bin ol­du­ğu tes­pit edil­di. İki­si­ni  top­lar­sa­nız, 25 bin va­kıf ese­ri, bi­zim dö­ne­mi­miz­de -mev­cut ol­du­ğu hâlde ka­yıt­la­rı­mız­da ol­ma­dı­ğı için ve il­gi­le­ne­me­di­ği­miz için- şim­di bun­lar tes­pit edil­di, bi­zim ka­yıt­la­rı­mı­za gir­di, şim­di bun­la­rı de­ğer­len­dir­me imkânı­na sa­hip ol­duk. De­mek ki, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, bu dö­nem­de, ken­di va­kıf eser­le­ri­ne sa­hip çı­kar bir ko­nu­ma gel­miş­tir. İş­te, o yüz­den, de­min ifa­de et­ti­ğim o cüm­le­yi tek­rar edi­yo­rum: Şu an­da, ge­nel büt­çe­den pa­ra is­te­me­ye ih­ti­yaç duy­ma­yan, ger­çek­ten tüm va­kıf eser­le­ri­ne sa­hip çı­ka­bi­le­cek bir gü­ce  bu ne­den­le ulaş­mış­tır. Bun­dan son­ra da­ha da gü­cü­nün ar­ta­ca­ğı inan­cın­da­yım.

Ay­rı­ca, bir de, Va­kıf Ar­şiv Yö­ne­tim Sis­te­mi ku­ru­yo­ruz, bu­nun kı­sa adı VAYS’tır. Bu­nun­la, Sel­çuk­lu, iş­te, bey­lik­ler, Os­man­lı dö­ne­mi­ne ait kül­tür ve me­de­ni­ye­ti­ne ait bu dö­nem­le­rin, bir­çok bil­gi ve bel­ge­ler var; se­net­tir, hüc­cet­tir, bir­çok bel­ge­ler. Bun­lar, bin­le­ri, yüz bin­le­ri aşar. Bun­lar, da­ğı­nık şe­kil­de de­po­lar­da, ma­ale­sef, ken­di hâli­ne bı­ra­kıl­mış. Şim­di, bun­la­rın hep­si tek tek ar­şiv­le­ni­yor, fil­mi çe­ki­li­yor, bun­lar da in­ter­ne­te yük­le­ni­yor. Bun­la­rın, bu­gün­kü li­san­la, Türk­çe’yle ter­cü­me­le­ri ya­pı­lı­yor, al­tı­na bu bil­gi­ler ko­nu­yor. İn­ter­ne­te gir­di­ği­niz­de, bu bil­gi­le­ri de o şe­kil­de, o bel­ge­le­ri de o şe­kil­de gör­me imkânı­na sa­hip ola­cak­sı­nız. Özel­lik­le, araş­tır­ma ya­pan­lar için bu çok önem­li bir imkân ola­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­bii ima­ret hiz­met­le­ri var. İma­ret hiz­met­le­ri de Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ta­ra­fın­dan, en iyi şe­kil­de, Tür­ki­ye’nin de­ği­şik yer­le­rin­de, ih­ti­yaç olan yer­ler­de yü­rü­tü­lü­yor.

Ben, vak­ti ta­sar­ruf­lu kul­lan­mak için Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğüy­le il­gi­li bu bil­gi­le­ri si­zin­le kı­sa­ca pay­laş­ma imkânı bul­dum. Şim­di, bu­ra­dan, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne geç­mek is­ti­yo­rum.

Bi­raz ön­ce de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız, fi­kir­le­ri­ni, dü­şün­ce­le­ri­ni eleş­ti­ri­le­ri­ni or­ta­ya koy­du­lar. Hep­si­ne ay­rı ay­rı te­şek­kür edi­yo­rum. Özel­lik­le, mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­mi­ze men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ala­nın­da bek­le­nen hiz­met­le­rin ya­pı­la­ma­dı­ğı şek­lin­de bir eleş­ti­ri ge­tir­di­ler. Özel­lik­le, be­nim sev­gi­li dos­tum, İs­tan­bul mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım Sa­yın Se­vi­gen bu­ra­da ko­nu­şur­ken çok tat­lı bir üs­lup­la eleş­ti­ri­ler de ge­tir­di. Ken­di­si­ni say­gıy­la, an­la­yış­la kar­şı­lı­yo­rum. Şu­nu söy­le­di Sa­yın Se­vi­gen: “Genç­lik ve spor ba­kan­lı­ğı spor­dan pek an­la­mı­yor” an­la­mı­na ge­len… Çün­kü za­bıt­la­rı­nı oku­dum. Bir de­fa, Sa­yın Se­vi­gen, genç­lik spor ba­kan­lı­ğı di­ye bir ba­kan­lık yok.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ge­nel mü­dür­lük.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü var. Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Baş­ba­kan­lı­ğa doğ­ru­dan bağ­lı­dır. Sa­yın Baş­ba­kan da Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nü dev­let ba­kan­lık­la­rın­dan bi­ri­ne bağ­lar.

Bir de şu­nu söy­le­di­niz: Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de, fe­de­ras­yon­lar­da bir­çok tef­tiş edil­me­si ge­re­ken iş­ler olu­yor, efen­dim, iş­te do­ping çı­kı­yor, gay­ri­ah­la­ki bir­ta­kım iş­ler olu­yor, ama Sa­yın Ba­kan bun­lar­la hiç il­gi­len­mi­yor, Baş­ba­kan­la il­gi­le­ni­yor, gi­bi bir cüm­le sarf et­ti­niz ve “Sa­yın Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı ar­ka­da­şı­mı­za da Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu bağ­lı­dır, ni­ye Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­na bun­la­rı de­net­let­mi­yor­sun?” de­di­niz. Şim­di, ne­re­si­ni dü­zel­te­yim ki?

Şim­di, bir de­fa, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, sa­de­ce ka­mu ik­ti­sa­di te­şeb­büs­le­ri­ni de­net­ler.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Si­zin de tef­tiş ku­ru­lu­nuz var.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ay­rı­ca tef­tiş ku­ru­lu var­dır. Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü…

Mİ­EH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Si­zin tef­tiş ku­ru­lu­nuz var. So­ru öner­ge­si de bu­ra­da.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ama, bak, za­bıt­la­ra öy­le geç­ti­ği için söy­lü­yo­rum. Şim­di, der­si­ni­ze iyi ça­lış­ma­dan bu­ra­ya gel­miş­si­niz Meh­met­ci­ğim.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Yok, za­bıt­lar bu­ra­da, bak. Si­ze so­ru da sor­muş­tum, ha­tır­lı­yor mu­su­nuz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bak, çok yü­zey­sel bil­gi­ler­le bu­ra­ya gel­di­niz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­ka­nım, si­ze so­ru da sor­muş­tum.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – İş­te, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu­na ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nı de­net­le­ti­yor­su­nuz, Genç­lik Spo­ru de­net­le­ti­yor­su­nuz…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ney­se, pe­ki, de­net­le­me­yi boş ve­rin. Siz ne yap­tı­nız Sa­yın Ba­kan?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Baş­ba­kan­lık Tef­tiş Ku­ru­lu bu iş­le­ri ya­par. En ufak bir ih­bar…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Siz ne yap­tı­nız Sa­yın Ba­ka­nım? Siz, siz…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ba­kın, Sa­yın Se­vi­gen, en ufak bir ih­bar, ga­ze­te­ler­de çı­kan en kü­çük bir yol­suz­luk­la il­gi­li ha­ber, be­nim ta­ra­fım­dan her za­man ih­bar ka­bul edil­miş; ba­zen Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Tef­tiş Ku­ru­lu, ba­zen de Baş­ba­kan­lık Tef­tiş Ku­ru­lu gö­rev­len­di­ril­miş­tir.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Bak, gö­rev­len­di­ri­yor­su­nuz ama.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Hiç­bir ko­nu­da ar­ka­sı­nı ta­kip et­me­me gi­bi bir du­rum­la kar­şı kar­şı­ya kal­ma­dım, her tür­lü so­ru­nun üze­ri­ne has­sa­si­yet­le git­tim. Ama, siz di­yor­su­nuz ki: “Sa­yın Ba­kan bun­lar­dan bah­set­mi­yor, ko­nuş­mu­yor.” İş­te “Ama­tör spor­lar­dan bah­set­ti­ği­ni hiç duy­du­nuz mu Sa­yın Ba­ka­nın?” de­di­niz. Sa­yın Se­vi­gen, Ba­kan­lı­ğım, ic­ra­nın ba­şın­da olan­lar, ko­nu­şa­rak iş yap­maz­lar, hiz­met ede­rek ko­nu­şur­lar, ya­ni, hiz­met­le­riy­le ko­nu­şur­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Pe­ki “ne yap­tı­nız?” de­di­niz. Şim­di ce­vap ve­ri­yo­rum, şim­di ce­vap ve­ri­yo­rum: Tür­ki­ye’de genç­le­ri­mi­zin, bir spor­la meş­gul ol­mak is­te­yen genç­le­ri­mi­zin, o spo­ru ya­pa­bil­me­le­ri için te­si­se ih­ti­ya­cı var. “Pe­ki, ne yap­tı­nız dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de? Siz, ay­nı za­man­da spor­dan da so­rum­lu­su­nuz, ne ka­dar te­sis yap­tı­nız?”

De­ğerli ar­ka­daş­lar, 2002 yı­lı­na ka­dar Tür­ki­ye’de spor sa­lo­nu sa­yı­sı 595 adet­ti. Biz, dört yıl­lık sü­re içe­ri­sin­de, bu­na, 110 adet spor sa­lo­nu da­ha ila­ve et­tik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu şu de­mek­tir: Yüz­de 20’si­ni, ya­ni beş­te 1’ini şu an­da­ki mev­cut spor sa­lon­la­rı­nın, bi­zim dö­ne­mi­miz­de ger­çek­leş­tir­mi­şiz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ya da…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bir şey da­ha söy­le­ye­ce­ğim…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ya da mev­cut­la­rı ka­pa­tı­yor­su­nuz, açı­yor­su­nuz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bir şey da­ha söy­le­ye­ce­ğim...

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Çok ka­pat­tı­nız… Ka­pat­tık­la­rı­nı­zı söy­le­yin, Yüz­me İh­ti­sa­sı söy­le­yin. Be­şik­taş’ta bir ta­ne Be­den Ter­bi­ye­si­nin ye­ri var mı Baş­ka­nım? Be­şik­taş il­çe­si var, tek bir ta­ne te­si­si­niz var mı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bak, şim­di, Be­şik­taş’ta­ki, Or­ta­köy’de­ki Yüz­me İh­ti­sas­tan bah­se­di­yor­su­nuz ya…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Bir ta­ne te­si­si­niz var mı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ora­da bir ku­lüp var­dı, o ku­lü­be as­tro­no­mik ra­kam öde­me­den o yüz­me ha­vu­zun­dan ya­rar­lan­ma­nız müm­kün de­ğil­di. İs­tan­bul Va­li­li­ği -ki, özel ida­re­ye ait­ti o- sü­re­si dol­du­ğu için, ora­da­ki der­nek­le söz­leş­me­yi uzat­ma­dı. Şim­di, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün kul­la­nı­mı­na ver­di ora­da­ki yüz­me ha­vu­zu­nu. Şim­di, ora­dan ya­rar­la­nan genç­le­ri­miz, ai­le­ler di­yor­lar ki: “Hay Al­lah ra­zı ol­sun siz­den ya, hay Al­lah ra­zı ol­sun siz­den.” (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) “Şim­di bu­ra­dan pa­ra ver­me­den ya­rar­la­nı­yo­ruz. Da­ha ön­ce, biz, bu­ra­ya gi­re­mi­yor­duk, şim­di gi­ri­yo­ruz.” di­yor­lar.

Ba­kın, ara­mız­da­ki fark bu Meh­met­çi­ğim, Sa­yın Se­vi­gen, ara­mız­da­ki fark bu.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­ka­nım…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, 76 ta­ne, 2002 yı­lı­na ka­dar Tür­ki­ye’de 76 adet yüz­me ha­vu­zu var­mış.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­tıl­dı ora­sı, zen­gin­le­re otel ya­pı­yor­lar.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) –  Biz, bu­na 21 adet ila­ve et­mi­şiz, 76’ya 21 adet ila­ve et­mi­şiz. Sen­te­tik at­le­tizm pis­ti 17 adet­ti biz gö­re­ve gel­di­ği­miz­de, biz bu­na 13 da­ha ila­ve et­tik.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ba­ka­nım, ne­re­de, yer­le­ri­ni de söy­ler mi­si­niz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şu an­da 20.

Ta­bii ki, lis­te­le­ri ben­de, tak­dim ede­rim.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Yer­le­ri­ni de söy­le­yin.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ne­re­de bun­lar, hep­si­ni… Ne za­man bi­tir­mi­şiz, kaç pa­ra­ya bi­tir­mi­şiz, özel­lik­le­ri ne­dir, bun­la­rın hep­si­ni si­ze te­ker te­ker ifa­de ede­bi­li­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­bii, keş­ke İs­tan­bul’da ile­ti­şim kur­say­dık si­zin­le, Sa­rı­yer’e git­sey­dik, Ça­yır­ba­şı’na git­sey­dik.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Be­ra­ber git­tik za­ten.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ora­da­ki top­rak yü­zey­li sta­dın ne hâle gel­di­ği­ni gör­sey­dik ve bir­lik­te açı­lı­şı­nı yap­say­dık. Şim­di, ora­da­ki ama­tör spor­cu­la­rı­mız, spor ku­lüp­le­ri­miz bi­ze dua edi­yor­lar. Top­rak, top­rak da de­ğil ar­tık sen­te­tik yü­zey­li çok mo­dern bir ze­min üze­rin­de spor yap­ma imkânı­nı bul­du­lar.

Keş­ke bir­lik­te ol­say­dık da Si­liv­ri’ye git­sey­dik. Si­liv­ri’de­ki o top­rak yü­zey­li sta­dın ne hâle gel­di­ği­ni hep bir­lik­te gör­sey­dik, if­ti­har et­sey­dik ve ora­da­ki genç­le­rin he­ye­ca­nı­nı bir­lik­te pay­laş­say­dık.

Av­cı­lar da top­rak­tı. Ora­dan ge­çer­ken gö­rü­yor­su­nuz de­ğil mi ne hâle gel­di­ği­ni?

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Dok­tor­la­rı yok, am­bu­lans­la­rı yok…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – İş­te, Fa­tih’te Si­liv­ri­ka­pı’da Na­mık Se­vik top­rak­tı.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Baş­ka bir ül­ke­de mi ya­şı­yo­ruz biz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ya­ni, ba­kın, İs­tan­bul… İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li ol­du­ğu için söy­lü­yo­rum.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Siz de öy­le­si­niz efen­dim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şu an­da, İs­tan­bul’da, 254 ta­ne Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, ku­lüp­le­ri­miz, Genç­lik Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve be­le­di­ye­le­ri­nin spor sa­lo­nu var. Be­nim de­min ver­di­ğim spor sa­lon­la­rı­nın içe­ri­sin­de okul­la­rı­mı­zın, ya­ni, ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın sa­lon­la­rı dâhil de­ğil­dir, Genç­lik Spo­ra ait olan­la­rı söy­le­dim.

İs­tan­bul’da­ki te­sis sa­yı­sı­nı o ka­dar çok ar­tır­dık ki, bir gün va­kit ol­sa da bir­lik­te bu­ra­la­rı do­laş­sak. Ya­ni ne yap­tı­nız di­ye söy­le­di­niz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Efen­dim, ka­pat­tık­la­rı­nı­zı da söy­le­yin.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ni­ye ka­pa­ta­lım ya? Bir Genç­lik Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve­ya spor­dan so­rum­lu bir Ba­kan­lık bir ye­ri ka­pa­tır mı? Bi­zim işi­miz aç­mak. Eğer, ta­mi­re ih­ti­yaç var­sa ta­mir et­mek, ye­ni­den, genç­le­ri­mi­zin hiz­me­ti­ne ora­yı sun­mak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim dö­ne­mi­miz­de önem­li bir şey da­ha yap­tık biz spor ala­nıy­la il­gi­li.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Yüz­me ih­ti­sas sa­tıl­dı mı sa­tıl­ma­dı mı, onu söy­le­yin. Yan­lış bil­gi ver­me­ye­lim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün, ta­bii ki, büt­çe­si, her hiz­me­ti anın­da yap­ma­ya izin ver­mi­yor. Spor ku­lüp­le­ri­miz, spor­cu­la­rı­mız, ger­çek­ten, eko­no­mik sı­kın­tı çe­ki­yor­lar. O ne­den­le spon­sor­luk imkânı­nı kul­lan­ma­mız ge­re­ki­yor­du. Da­ha ön­ce­den spon­sor­luk­la il­gi­li bir dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tı, an­cak, ye­ter­li de­ğil­di. Biz spon­sor­luk­la il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­muz dü­zen­le­mey­le, bi­rey­sel spor ya­pan spor­cu­la­rı­mız dâhil, ku­lüp­le­ri­miz, spor­la il­gi­li her­kes spon­sor­luk­tan ya­rar­lan­ma imkânı­na sa­hip ol­du ve spon­sor­lar, spon­sor­luk­la il­gi­li har­ca­ma­la­rı­nı ver­gi­den düş­me imkânı­na sa­hip ol­du­lar. Ne ol­du böy­le olun­ca? Aşa­ğı yu­ka­rı iki yıl içe­ri­sin­de 40 tril­yon Türk li­ra­sı, spon­sor­luk­la il­gi­li spor­cu­la­rı­mız ve ku­lüp­le­ri­miz imkân el­de et­ti­ler. İyi ki çı­kar­mı­şız. Bir­çok sa­lo­nu da bu şe­kil­de ya­pı­yo­ruz ve şim­di bir şey da­ha yap­tık biz: Bi­li­yor­su­nuz, Be­le­di­ye­ler Ya­sa­sı’nı çı­kar­dık ve Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si Ya­sa­sı’nı, İl Özel İda­re­si Ya­sa­sı’nı. Bu­ra­da, be­le­di­ye­le­ri­mi­zin spor­la il­gi­li de, de­ği­şik sos­yal alan­lar­la il­gi­li de yet­ki­le­ri­ni ar­tır­dık. Şim­di ne ya­pı­yo­ruz? Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ola­rak be­le­di­ye­le­ri­miz­le ve özel ida­re­ler­le iş­bir­li­ği ya­pa­rak, da­ha ön­ce ya­pı­la­ma­yan te­sis­le­ri üç­lü iş­bir­li­ğiy­le çok kı­sa sü­re­de ta­mam­la­ya­bi­li­yo­ruz. Bu­nun o ka­dar çok ör­ne­ği var ki, me­se­la, An­tal­ya-Kor­ku­te­li.  El­ma­lı gü­reş­le­ri­ne gi­di­yor­dum geç­ti­ği­miz yıl. El­ma­lı’da da bir gü­reş eği­tim mer­kezî ya­pı­mı­nı üst­len­miş­tik, hem onu in­ce­le­ye­cek­tim -ki, ora­sı da bit­ti- bak­tım, dört ta­ne di­rek Kor­ku­te­li’nde. 1995 yı­lın­da -Tür­ki­ye’de o ka­dar çok var ki, bir ta­ne­si­ni ör­nek ve­ri­yo­rum- te­mel atıl­mış, dört ta­ne di­rek  tam ka­sa­ba­nın or­ta­sın­da. Bu, ne? “Efen­dim, bu, spor sa­lo­nu.” Ni­ye bit­me­di bu? “Efen­dim bu­nun öde­ne­ği yok, bu iz öde­nek­te.” İş­te  böy­le kal­mış. Sa­yın Va­li­mi­ze de­dim ki, Ala­at­tin Bey’e: Ala­at­tin Bey bu­ra­yı iki­miz bi­ti­re­bi­lir mi­yiz? Özel ida­re­den bi­raz siz pa­ra ayı­rın bi­raz da ben Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­den ve Spor To­to imkânla­rın­dan pa­ra gön­de­re­yim bu­ra­ya. “Ba­şüs­tü­ne” de­di ve sa­lon bit­ti de­ğil mi?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) – Açı­yo­ruz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Aç­mak üze­re­yiz de­ğil mi?

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) – Yıl­ba­şın­dan son­ra açı­yo­ruz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – İn­şal­lah ocak ayı­nın or­ta­la­rın­da aça­ca­ğız. Çok kı­sa sü­re­de bit­ti. 500 mil­yar Türk li­ra­sı gön­der­dim, 500’de va­li­lik koy­du, bit­ti. Bu mo­de­li, şu an­da bu mo­de­li o ka­dar çok yay­gın­laş­tır­dık ki…

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Her şey iyi de, ni­ye il mü­dür­lük­le­ri­ni terk edi­yor­su­nuz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, ba­kın, Kay­se­ri’de, An­tal­ya’da…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Pe­ki Sa­yın Ba­ka­nım, ne za­man bi­te­ce­ği bel­li de­ğil ki bun­la­rın?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) –  …ve şim­di Bur­sa da ta­lip. Şe­hir stat­la­rı şeh­rin or­ta­sın­da kal­dı. Be­le­di­ye­ler di­yor­lar ki bi­ze: “Bu stat­la­rı bi­ze ve­rin. Biz, çok da­ha mo­der­ni­ni, çok da­ha faz­la se­yir­ci ala­cak olan stat­la­rı, dı­şa­rı­da, da­ha uy­gun bir yer­de ya­pa­ca­ğız.” Kay­se­ri’de baş­lat­tık, te­me­li­ni at­tık, on dört ay­da bi­te­cek. On dört ay­da bi­te­cek…

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) – Sa­yın Ba­kan, bi­raz da per­so­nel işi­ne dö­ne­lim, per­so­nel…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – An­tal­ya böy­le.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, 30 bin ki­şi­lik sta­dı şeh­rin mer­ke­zin­de ya­pı­yor­su­nuz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – İz­mir’de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li Be­le­di­ye Baş­ka­nı Sa­yın Aziz Ko­ca­oğ­lu, onun­la bir­lik­te Uni­ver­si­ade bağ­la­mın­da İz­mir’e o ka­dar çok te­sis ka­zan­dır­dık ki, özel ida­re­si imkânla­rıy­la, be­le­di­ye imkânla­rıy­la, Genç­lik Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü imkânla­rıy­la. Do­la­yı­sıy­la…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, şeh­rin or­ta­sı­na…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan…

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen ar­ka­daş­lar…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan yan­lış söy­lü­yor.

BAŞ­KAN – Ha­yır, Sa­yın Ba­ka­nı du­ya­mı­yo­ruz ki si­zin gü­rül­tü­nüz­den, lüt­fen.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ba­kın…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – 30 bin ki­şi­lik stat mer­ke­ze ya­pı­lı­yor Sa­yın Ba­kan, on­dan bil­gi­niz var mı si­zin?

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk, lüt­fen…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ne­re­de?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Mel­tem Ma­hal­le­si­ne ya­pı­lı­yor.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ona iti­raz edi­yo­ruz Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Be­le­di­ye mec­li­si ne­re­ye ka­rar ver­miş­se, biz sa­de­ce yar­dım­cı olu­ruz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ka­rar ver­me­di ki da­ha.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Şim­di, öy­le mi ol­du?

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ya­ni, ona dik­kat ede­lim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – An­tal­ya ne­re­ye ya­par­sa, An­tal­ya Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si ne­re­ye uy­gun gör­müş­se ora­ya ya­pı­lır.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Kay­se­ri’de şeh­rin dı­şı­na ya­pa­cak­sı­nız, An­tal­ya’da şeh­rin içi­ne ya­pa­cak­sı­nız 30 bin ki­şi­lik sta­dı!

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk… Sa­yın Er­cenk, lüt­fen…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ama, An­tal­ya’ya çok aci­len 10 bin ki­şi­lik spor sa­lo­nu­na ih­ti­yaç var. Ni­ye bi­li­yor mu­su­nuz? 2010 Dün­ya Bas­ket­bol Şam­pi­yo­na­sı fi­nal­le­ri­ni Tür­ki­ye al­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ayak­lar­dan bi­ri­si de An­tal­ya’da ola­cak ve do­la­yı­sıy­la, An­tal­ya’nın mut­la­ka çok kı­sa sü­re­de 10 bin ki­şi­lik bir spor sa­lo­nu­na ih­ti­ya­cı var.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ne­re­de ama, ne­re­de?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ve, 30 bin ki­şi­lik, bir stad­yum pro­je­si ha­zır­lan­dı.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Baş­la­dı, doğ­ru. Ne­re­de? An­tal­ya’nın mer­ke­zin­de, gö­be­ğin­de de­ğil. Ula­şı­mı ak­sa­ta­cak, tu­riz­mi ak­sa­ta­cak...

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Se­nin te­şek­kü­rün an­cak bu ka­dar.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Biz de An­tal­ya mer­ke­zin­de­ki o sta­dı -ki, mer­kez­de kal­dı- Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­ne ve­ri­yo­ruz. Çün­kü, özel­lik­le kış ay­la­rın­da on­lar­ca ya­ban­cı ta­kım An­tal­ya’da kam­pa ge­lir, an­cak, tur­nu­va ya­pı­la­cak, doğ­ru dü­rüst maç yap­tı­ra­ca­ğı­mız bir stat ol­maz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ta­mam, ya­pa­lım.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – İn­şal­lah, An­tal­ya’da­ki, 30 bin ki­şi­lik, dün­ya­nın en mo­dern stat­la­rın­dan bi­ri ola­cak, kı­sa sü­re­de ya­pı­la­cak ve ya­ban­cı ta­kım­la­rın kar­şı­sın­da ar­tık mah­cup ol­ma­ya­ca­ğız.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ya­pa­lım, sta­dı ya­pa­lım, ama, şeh­rin mer­ke­zi­ne de­ğil.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Has­ta­ne­nin kar­şı­sı­na yap­ma­ya kal­kı­yor­su­nuz, has­ta­ne­nin. Has­ta­ne­nin kar­şı­sın­da stat mı olur?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, bi­raz ön­ce Sa­yın Se­vi­gen de­di­ler ki: “İz­mir’de Hal­ka­pı­nar Spor Sa­lo­nu ya­rım kal­mış­tı, siz onu Çan­ka­ya be­le­di­ye baş­kan ada­yı­nı­za ver­di­niz.”

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Tam va­kit kal­ma­dı, söy­le­ye­me­dim, an­la­ta­ma­dım Sa­yın Ba­kan. An­la­ta­ma­dım Sa­yın Ba­ka­nım, da­ha, ya­rım kal­dı.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, Sa­yın Se­vi­gen, Hal­ka­pı­nar Spor Sa­lo­nu ya­rım fa­lan kal­ma­mış­tı.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ya­rım kal­dı Sa­yın Ba­ka­nım.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Uni­ver­si­ade’la il­gi­li Hal­ka­pı­nar Spor Sa­lo­nu’nun ya­pı­mı­nı rah­met­li Ah­met Pi­riş­ti­na Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ola­rak üst­len­miş­ti.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Doğ­ru, baş­la­dı.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ulus­la­ra­ra­sı fe­de­ras­yo­na de­di ki, bu­nu ben ya­pa­ca­ğım de­di, pro­to­kol böy­ley­di.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Doğ­ru.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğüy­le de böy­le ya­pıl­dı.

Biz gö­re­ve gel­dik, ye­di ay var Uni­ver­si­ade oyun­la­rı­na, Uni­ver­si­ade oyun­la­rıy­la il­gi­li en önem­li te­sis­ler­den bir ta­ne­si de on bin ki­şi­lik Hal­ka­pı­nar Spor Sa­lo­nu, ama, iha­le bi­le edil­me­miş. İha­le­ye çı­ka­rıl­mış, ama, ip­tal edil­miş. Aziz Bey ba­na gel­di, de­di ki, “Sa­yın Ba­ka­nım, biz, bu işin üs­te­sin­den ge­le­me­ye­ce­ğiz, gi­de­ce­ğim ulus­la­ra­ra­sı fe­de­ras­yo­na di­ye­ce­ğim ki, ku­su­ra bak­ma­yın, biz bu­nu ya­pa­mı­yo­ruz.” Ta­bii, Tür­ki­ye’nin pres­ti­ji açı­sın­dan bu son de­re­ce va­him bir so­nuç do­ğu­rur­du. “Aziz Bey, hiç me­rak et­me­yin, ay­rı ay­rı par­ti­ler­den ola­bi­li­riz, or­ta­da Tür­ki­ye’nin onu­ru var­dır, ben İz­mir’e ge­li­yo­rum, ora­da siz­ler­den bir bri­fing ala­yım.” Al­dık ve Hal­ka­pı­nar Spor Sa­lo­nu’nun ya­pı­mı­nı Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ola­rak biz üst­len­dik ve bir şe­ye ge­li­yo­rum…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Bu­ra­ya ka­dar her şey doğ­ru. İha­le­yi de an­la­tın, ki­me ver­di­niz, ne­re­den al­dı­nız?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – …Sa­yın Pi­riş­ti­na dö­ne­min­de ya­pı­lan iha­le­de en iyi ikin­ci tek­li­fi ver­miş olan fir­ma da gir­di.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Kim o fir­ma?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – İs­mi­ni bil­mi­yo­rum, Bo­zoğ­lu İn­şa­at ola­bi­lir. Bo­zoğ­lu İn­şa­at gir­di…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Çan­ka­ya Be­le­di­ye baş­kan ada­yı.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – …en iyi tek­li­fi ver­di ve bu fir­ma, iki yüz on gün­de, ye­di ay­da, 10 bin ki­şi­lik spor sa­lo­nu­nu ta­mam­la­dı. Ben, ken­di­si­ni teb­rik edi­yo­rum. Çün­kü, EN­KA gi­bi ulus­la­ra­ra­sı bir­çok fir­ma­la­rı da da­vet et­miş­tik bu­ra­ya. On­lar de­di­ler ki, ku­su­ra bak­ma­yın, biz, iki yüz on gün­de bu­ra­yı ye­tiş­ti­re­me­yiz. Ulus­la­ra­ra­sı dü­zey­de in­şa­at ya­pan, bir­çok, Tür­ki­ye’nin önem­li fir­ma­la­rı ma­ze­ret be­yan et­ti­ler, ama, o fir­ma gir­di, iki yüz on gün­de bu­ra­yı ta­mam­la­dı, İz­mir’in de Tür­ki­ye’nin de spor­la il­gi­li bir güç du­rum­da kal­ma­sın­dan uzak dur­ma­sı­nı sağ­la­dı. O ba­kım­dan, bu ar­ka­da­şa an­cak te­şek­kür edi­lir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İha­le­ye gir­miş, en iyi tek­li­fi ver­miş, ikin­ci en iyi tek­li­fi de da­ha ön­ce ver­miş.

Ba­kın, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, hiç kim­se­ye, öy­le ar­ka çı­kıl­ma­sı, efen­dim, on­la­ra kı­yak ya­pıl­ma­sı fa­lan söz ko­nu­su de­ğil. İha­le Ya­sa­sı ne­yi ge­rek­ti­ri­yor­sa, iha­le­ye gi­ren fir­ma­la­rın han­gi şart­la­rı ta­şı­ma­la­rı ge­re­ki­yor­sa o şart­lar ara­nır, kim­se­nin si­ya­si eti­ke­ti­ne ba­kıl­maz. Öy­le ol­say­dı, biz, İz­mir’li CHP Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­ne ni­ye yar­dım­cı ola­lım?

Şim­di ba­kın, 2011 Av­ru­pa Genç­lik Olim­pi­ya­tı­nı Trab­zon al­dı, biz­zat ben ta­kip et­tim. Trab­zon han­gi be­le­di­ye? CHP’li de­ğil mi? Hiç­bir ayı­rım yap­mı­yo­ruz spor­da biz, hiç­bir ayı­rım yap­mı­yo­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) 2013 Ak­de­niz Oyun­la­rı­na Mer­sin ta­lip. Mer­sin han­gi par­ti­den? CHP’li de­ğil mi? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Spor­la si­ya­se­ti ka­rış­tı­rı­yor­su­nuz siz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Yaa… Hiç ka­rış­tır­mı­yo­ruz, hiç.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Mer­sin de bu­na la­yık, Trab­zon da bu­na la­yık, onun için ya­pı­yor­su­nuz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Siz ik­ti­dar­da ol­sa­nız, ben emi­nim…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Spor­la si­ya­se­ti ka­rış­tı­rı­yor­su­nuz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Siz ik­ti­dar­da ol­say­dı­nız, İz­mir Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si AK Par­ti­li ol­say­dı, siz bu yar­dı­mı yap­maz­dı­nız, adım gi­bi bi­li­yo­rum, ama, biz ya­pa­rız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar) Çün­kü, biz her­ke­sin ik­ti­da­rı­yız. Bu Hükûmet, ken­di­si­ne oy ver­sin ver­me­sin, her­ke­sin hükûme­ti gi­bi ha­re­ket et­miş­tir, bun­dan son­ra da öy­le ha­re­ket ede­cek­tir.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­ka­nım, yap­ma­nı­za bir şey de­di­ği­miz yok. Yap­ma­nı­zın şek­li­ne ba­kın. Siz, o iha­le­yi o ada­ma na­sıl ver­di­niz? An­la­tın…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ben te­sis­ler­le il­gi­li sö­zü bu­ra­da ta­mam­la­mak is­ti­yo­rum. Spon­sor­luk­tan bah­set­miş­tim de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Bu­nu özel ida­re­ye ni­ye dev­re­di­yor­su­nuz? On­dan hiç bah­set­me­di­niz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ay­rı­ca, ye­rel yö­ne­tim­ler­le iş­bir­li­ği­nin ne gi­bi avan­taj­lar sağ­la­dı­ğı­nı bi­raz ön­ce siz­ler­le pay­laş­tım.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Sa­yın Ba­ka­nım, bu özel ida­re­ye dev­ri ko­nu­su ko­nu­şul­ma­dı.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ay­rı­ca, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, siz­ler­le bir hu­su­su da­ha pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Spor­cu­la­rı­mız, ger­çek­ten, ken­di­le­ri­ne ya­pı­lan yar­dım, des­tek sa­ye­sin­de, şim­di, dün­ya­da ve Av­ru­pa’da önem­li ba­şa­rı­lar ya­ka­la­ma­ya baş­la­dı­lar. Sa­de­ce 2006 yı­lın­da ya­ka­la­dı­ğı­mız ba­zı ba­şa­rı­la­rı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ba­şa­rı­sız­lık­la­rı da, iki­si­ni bir­den söy­le­yin.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ba­kın, Ba­yan Ok­çu­luk Millî Ta­kı­mı­mız, ta­ri­hin­de ilk de­fa Bü­yük­ler Av­ru­pa Şam­pi­yo­nu ol­du, ilk de­fa olu­yor. Sa­de­ce 2006’dan bah­se­di­yo­rum.

Gre­ko­ro­men Gü­reş Millî Ta­kı­mı­mız, Çin’de, ta­ri­hin­de ilk de­fa Rus­ya ve Ame­ri­ka’yı ge­ri­de bı­ra­ka­rak Dün­ya Şam­pi­yo­nu ol­du. Gre­ko­ro­men Millî Ta­kı­mı­mız, Rus­ya’da ta­kım hâlin­de Av­ru­pa Şam­pi­yo­nu ol­du. Gre­ko­ro­men Millî Ta­kı­mı­mız, Ma­ca­ris­tan’da Dün­ya Ku­pa­sı­nı ka­zan­dı.

Tek­van­do Er­kek Ta­kı­mı­mız, ta­kım hâlin­de Av­ru­pa Şam­pi­yo­nu ol­du. Bu yıl­dan bah­se­di­yo­rum.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Afe­rin Sa­yın Ba­ka­nım! Bra­vo!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Tek­van­do Ba­yan Millî Ta­kı­mı­mız, yi­ne bu yıl ya­pı­lan Av­ru­pa Şam­pi­yo­na­sın­da yi­ne ta­kım hâlin­de şam­pi­yon ol­du.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Spor­cu­lar ken­di pa­ra­sıy­la gi­di­yor mü­sa­ba­ka­la­ra Sa­yın Ba­ka­nım!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Lüt­fen… Lüt­fen ya!...

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Bu­na da iti­raz et­me­yin ya! Şam­pi­yon ol­muş­lar, ni­ye iti­raz edi­yor­su­nuz?

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Söy­le­ye­yim mi? Zon­gul­dak’ta, ju­do­cu­lar ken­di pa­ra­la­rıy­la gi­di­yor­lar.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Lüt­fen…

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen, Sa­yın Ba­ka­nı din­le­ye­lim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, ay­rı ay­rı par­ti­le­re men­sup ola­bi­li­riz, siz mu­ha­le­fet ola­bi­lir­si­niz, biz ik­ti­dar ola­bi­li­riz. Lüt­fen ya! Ya­ni, bi­ze say­gı­nız ol­ma­ya­bi­lir, ama, şu ba­şa­rı­la­rı gös­ter­miş olan ço­cuk­la­ra say­gı­nız ol­sun ya!

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – İşe say­gı­yı ka­rış­tı­rır­san ol­maz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bu ço­cuk­lar, bi­zim ço­cuk­la­rı­mız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bun­lar al­tın ma­dal­ya ka­zan­mış­lar, gö­ğüs­le­ri­ne al­tın ma­dal­ya­yı tak­mış­lar, bi­rin­ci­lik kür­sü­sü­ne çık­mış­lar.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) – Sen mi ka­zan­dın ma­dal­ya­yı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Millî mar­şı­mı­zı çal­dır­mış­lar, ay yıl­dız­lı Bay­ra­ğı­mı­zı gön­de­re çek­tir­miş­ler, siz bun­la­rı kü­çüm­sü­yor­su­nuz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, siz kü­çüm­sü­yor­su­nuz..

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Si­ze ya­kı­şır mı bu ya! Al­kış­la­ma­nız la­zım.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Siz kü­çüm­sü­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Al­kış­la­ma­nız la­zım bu ba­şa­rı­la­rı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Siz kü­çüm­sü­yor­su­nuz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ni­ye al­kış­la­mı­yor­su­nuz?

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan din­le­yin, siz, Ödül Yö­net­me­li­ği­ni de­ğiş­tir­me­di­niz, ço­cuk­la­rın hak­kı olan ödül­le­ri ver­mi­yor­su­nuz, siz kü­çüm­sü­yor­su­nuz.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) – Ma­dal­ya­yı sen mi ka­zan­dın, Baş­ba­kan mı ka­zan­dı?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ni­ye al­kış­la­mı­yor­su­nuz? Ni­ye bu ço­cuk­la­rın ba­şa­rı­la­rı­nı al­kış­la­mı­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­loğ­lu… Sa­yın Se­vi­gen… Lüt­fen…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar, ay­rı­ca, Bas­ket­bol Er­kek Millî Ta­kı­mı­mı­zın, dün­ya şam­pi­yo­na­sın­da…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – … ne ha­ri­ka­lar mey­da­na ge­tir­di­ği­ni bi­li­yor­su­nuz de­ğil mi?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, ben on sa­ni­ye­ni­zi ri­ca ede­yim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Ba­kan baş­tan be­ri bu­ra­da bü­tün ko­nuş­ma­cı­la­rı din­le­di. Şu an­da, sa­de­ce bu­ra­da­ki mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za de­ğil, te­le­viz­yon iz­le­yen mil­le­ti­mi­ze de açık­la­ma­lar ya­pı­yor.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Doğ­ru şey­ler söy­le­mi­yor efen­dim.

BAŞ­KAN- Lüt­fen, din­le­yin efen­dim, gö­rüş­le­ri­niz var­sa uy­gun ze­min­de söy­ler­si­niz. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) – Ço­cuk­la­rın ma­dal­ya­sıy­la se­nin ne il­gin var?

BAŞ­KAN – Lüt­fen, Sa­yın Ba­ka­nın ko­nuş­ma­sı­na mü­da­ha­le et­me­yin, böy­le bir üs­lup yok efen­dim, lüt­fen… Böy­le bir üs­lup yok, lütfen buyurun.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, af­fe­der­si­niz…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu ço­cuk­la­ra, bu spor­cu­la­rı­mı­za, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet far­kı gö­zet­mek­si­zin sa­hip çı­ka­lım, on­la­rı al­kış­la­ya­lım.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) – On­la­rı al­kış­la­rız. Sa­na ne! Ma­dal­ya­yı sen mi ka­zan­dın?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bu genç­ler bi­zim ço­cuk­la­rı­mız­dır. Bun­lar, dün­ya­da ve Av­ru­pa’da Tür­ki­ye’yi ba­şa­rıy­la tem­sil edi­yor­lar. Ben de on­la­rın ba­şa­rı­la­rın­dan bah­se­di­yo­rum, on­la­rın ba­şa­rı­la­rı­nı siz­ler­le pay­la­şı­yo­rum. Yap­ma­nız ge­re­ken şey iti­raz et­mek, ba­ğır­mak, ça­ğır­mak de­ğil, al­kış­la­mak­tır.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) – Ma­dal­ya­yı sen mi al­dın ki se­ni al­kış­la­ya­lım?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bu genç­le­ri­mi­zi al­kış­la­yın, bu ta­kım­la­rı­mı­zı al­kış­la­yın. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bu ço­cuk­lar, Türk millî for­ma­sı al­tın­da bu ba­şa­rı­la­rı ya­ka­lı­yor­lar, he­pi­mi­zi tem­si­len ya­ka­lı­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye, özel­lik­le, spor­la ta­nı­tım açı­sın­dan geç­ti­ği­miz dört yıl­lık sü­reç içe­ri­sin­de çok önem­li ba­şa­rı­lar ya­ka­la­dı, çok önem­li or­ga­ni­zas­yon­la­ra ev sa­hip­li­ği yap­ma imkânı­nı ya­ka­la­dı. As­lın­da, bu, üst­len­di­ği­miz ba­zı or­ga­ni­zas­yon­la­rı ba­şa­rıy­la ger­çek­leş­tir­me­nin so­nu­cu­dur. Bun­la­rın il­ki, İz­mir Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğıy­la bir­lik­te ger­çek­leş­tir­di­ği­miz Uni­ver­si­ad’ın ba­şa­rı­lı şe­kil­de ne­ti­ce­len­miş ol­ma­sı, bu çok cid­di pro­pa­gan­da mal­ze­me­si ol­du. Çün­kü, İz­mir’e, di­ğer ulus­la­ra­ra­sı fe­de­ras­yon­la­rın baş­kan­la­rı ve yö­ne­ti­ci­le­ri de gel­di­ler. Ora­da­ki mi­sa­fir­per­ver­li­ği, ora­da or­ga­ni­zas­yon­da­ki ba­şa­rı­yı gör­dü­ler ve özel­lik­le İz­mir hal­kı­nın spo­ra ver­di­ği des­te­ği gör­dü­ler. Sa­lon­lar, stat­lar tık­lım tık­lım dol­du, İz­mir­li­ler dol­dur­du­lar. Çün­kü, baş­ka bir yer­de böy­le­si­ne bir coş­ku­yu o fe­de­ras­yon yet­ki­li­le­ri ya­ka­la­ya­ma­mış­lar­dı. De­di­ler ki: “Ya Türk­ler her tür­lü spo­ra müt­hiş des­tek ve­ri­yor­lar.” Ve bu inanç­la, bu göz­lem­le ge­ri dön­dü­ler ve son­ra ne ol­du? Ba­kın, 2007 yı­lın­da Tür­ki­ye, Dün­ya ve Av­ru­pa şam­pi­yo­na­sı dü­ze­yin­de 10 ta­ne or­ga­ni­zas­yo­na ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak şim­di; 5 ta­ne­si Av­ru­pa şam­pi­yo­na­sı, 5 ta­ne­si dün­ya şam­pi­yo­na­sı. Ka­ra­te, ok­çu­luk, hent­bol, bi­sik­let, briç, es­krim; bu dal­lar­da Av­ru­pa ve dün­ya şam­pi­yo­na­la­rı­nı Tür­ki­ye’de or­ga­ni­ze et­me imkânı­na ka­vuş­tu. İş­te 2008; 2008’de de iki Av­ru­pa, bir Dün­ya şam­pi­yo­na­sı­na Tür­ki­ye ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak. 2009’da iki Av­ru­pa, bir Dün­ya şam­pi­yo­na­sı­na Tür­ki­ye ev sa­hip­li­ği ya­pa­cak. Me­se­la, Vo­ley­bol Av­ru­pa Er­kek­ler Şam­pi­yo­na­sı Tür­ki­ye’de ya­pı­la­cak.

Ve son­ra ge­le­lim 2010’a. Bi­raz ön­ce söy­le­dim, Dün­ya Bas­ket­bol Şam­pi­yo­na­sı fi­nal­le­ri Tür­ki­ye’de ya­pı­la­cak. Bad­min­ton Dün­ya Şam­pi­yo­na­sı… Böy­le bir spor da­lı­nı duy­du­nuz mu? Tür­ki­ye’de da­ha ye­ni ör­güt­le­ni­yor, ama, çok kı­sa sü­re­de önem­li bir me­sa­fe al­dı, Av­ru­pa dü­ze­yin­de ba­şa­rı­lı spor­cu­lar ye­tiş­tir­di. Ni­te­kim, iş­te 2010 Dün­ya Şam­pi­yo­na­sı da bu ne­den­le Tür­ki­ye’ye ve­ril­di. Ko­lay de­ğil, bir­çok ül­ke bu or­ga­ni­zas­yon­la­rı yap­ma­ya ta­lip. Ama, Tür­ki­ye’nin gös­ter­miş ol­du­ğu spor­da­ki ba­şa­rı, ta­nı­tım­da­ki ba­şa­rı bu or­ga­ni­zas­yon­la­rın Tür­ki­ye’ye ve­ril­me­si­ni sağ­lı­yor.

2010. Ne de­dim? Bad­min­ton de­dim. Atı­cı­lık Av­ru­pa Şam­pi­yo­na­sı, Ka­ra­te Dün­ya Şam­pi­yo­na­sı, Bas­ket­bol Dün­ya Şam­pi­yo­na­sı, Es­krim Dün­ya Ku­pa­sı, Tri­at­lon Av­ru­pa Fi­nal Ku­pa­sı Tür­ki­ye’de ola­cak.

Ve 2011…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Ba­ka­nım, di­ğer ka­mu büt­çe gö­rüş­me­le­ri de var. On­lar­dan da bah­se­de­cek mi­si­niz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Siz bu­ra­ya çık­tı­ğı­nız­da is­te­di­ği­niz gi­bi ko­nu­şu­yor­su­nuz. İzin ve­rin de, ben de gön­lüm­den geç­ti­ği gi­bi ko­nu­şa­yım.

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) – Per­so­nel, özel­leş­tir­me mağ­du­ru.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Za­ma­nı­nız da kal­ma­dı.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gü­ler, lüt­fen efen­dim.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ve ta­bii, 2011’de Dün­ya Hal­ter Şam­pi­yo­na­sı da Tür­ki­ye’de ya­pı­la­cak.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin)) – O za­man Fut­bol Fe­de­ras­yo­nun­dan da bah­se­de­lim, ne­ler olu­yor?

BAŞ­KAN – Efen­dim, Sa­yın Ba­ka­nın ko­nuş­ma­sı­nı ken­di­si tak­dir ede­cek, biz tak­dir ede­cek de­ği­liz. Lüt­fen…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ve ay­rı­ca, bun­lar al­dık­la­rı­mız. Bir de, al­ma­yı umut et­ti­ği­miz, mü­ra­ca­at et­ti­ği­miz önem­li şam­pi­yo­na­lar var. Bun­la­rın bir ta­ne­si­ni de söy­le­dim, 2013 Ak­de­niz Oyun­la­rı, Mer­sin. Onun da ta­kip­çi­si­yiz.

Hiç­bir par­ti­zan­ca yak­la­şım içe­ri­sin­de ol­ma­yız, o be­le­di­ye baş­ka­nı bi­zim de be­le­di­ye baş­ka­nı­mız­dır. Biz Hükûmet ola­rak da, o be­le­di­ye baş­ka­nı­mı­zın Hükûme­ti­yiz. El bir­li­ği hâlin­de, in­şal­lah, onu da ba­şa­ra­ca­ğız. Trab­zon 2011’i ba­şar­dık, 2013’ü de, in­şal­lah, hep bir­lik­te ba­şa­ra­ca­ğız, siz­ler­le de bir­lik­te.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – O za­man, Fut­bol Fe­de­ras­yo­nun­da da ba­zı ge­liş­me­ler var, bun­dan da bah­se­de­lim Sa­yın Ba­ka­nım, ne­ler olu­yor.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, “spor­la il­gi­li baş­ka ne­ler yap­tı­nız?” di­ye bir so­ru so­rul­du. Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de­yin­ce, ta­bii, genç­li­ğin her tür­lü so­ru­nuy­la il­gi­le­nen bir ge­nel mü­dür­lük ak­la ge­li­yor. Hâlbu­ki, Genç­lik Hiz­met­le­ri Da­ire Baş­kan­lı­ğı var Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de. As­lın­da, de­min­den be­ri say­mış ol­du­ğum tüm te­sis­ler ve hiz­met­ler genç­le­ri­miz için. An­cak, genç­le­ri­mi­zin bir­ta­kım kö­tü alış­kan­lık­lar­dan uzak dur­ma­sıy­la il­gi­li de Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Genç­lik Hiz­met­le­ri Da­ire Baş­kan­lı­ğı­nın gö­rev­le­ri var. Bi­zim şu an­da Tür­ki­ye’de 129 yer­de genç­lik mer­kez­le­ri­miz var. Bu genç­lik mer­kez­le­ri­miz­de, genç­le­ri­mi­ze kon­fe­rans­lar­la, se­mi­ner­ler­le kö­tü alış­kan­lık­la­ra kar­şı du­yar­lı ol­ma­la­rı ko­nu­sun­da bil­gi­ler ve­ri­li­yor. Ay­rı­ca bu genç­lik mer­kez­le­ri­miz­de, de­ği­şik spor dal­la­rıy­la il­gi­li bil­gi­ler ve­ril­di­ği gi­bi, el be­ce­ri­le­ri ka­zan­dı­ra­cak olan bir­ta­kım kurs hiz­met­le­ri de ve­ri­li­yor. Ay­rı­ca, bi­zim Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ola­rak, Tür­ki­ye’nin muh­te­lif yer­le­rin­de ya­zın de­niz ke­na­rın­da ve­ya bir yay­la­da genç­lik kamp­la­rı­mız olu­yor, genç­le­ri­mi­zi bu­ra­la­ra gö­tü­rü­yo­ruz. Pe­ki na­sıl se­çi­yor­su­nuz? Okul­lar­da ba­şa­rı­lı ol­muş fa­kir ai­le ço­cuk­la­rı­nı tes­pit ede­rek bu­ra­la­ra gö­tür­me­ye özen gös­te­ri­yo­ruz. Sa­nı­yo­rum geç­ti­ği­miz yıl­dı, Çeş­me’de­ki yaz kam­pı­na git­miş­tim, ye­mek­ha­ne­de ço­cuk­lar­la sı­ra­ya gir­dim, sor­dum: “Ne­re­den gel­di­niz?” Kars’tan ge­len var­dı, Edir­ne’den ge­len var­dı, Hakkâri’den ge­len var­dı. Ora­da bir haf­ta ka­lı­yor­lar­dı, ço­cuk­lar­la soh­bet et­tim. Da­ha ön­ce hiç kar­şı­laş­ma­dık­la­rı, Tür­ki­ye’nin de­ği­şik yer­le­rin­den gel­miş ar­ka­daş­la­rıy­la, em­sal­le­riy­le kar­şı­laş­tı­lar, on­lar­la ha­şır ne­şir ol­du­lar, de­niz­den ya­rar­lan­dı­lar, de­ği­şik et­kin­lik­ler­den ya­rar­lan­dı­lar. Biz, bu ço­cuk­la­rı ev­le­rin­de al­dık ev­le­ri­ne tes­lim et­tik, bir tek ku­ruş da pa­ra al­ma­dık. Da­ha ön­ce, ba­na ar­ka­daş­la­rın ver­di­ği bil­gi­ye gö­re, ge­nel­lik­le bun­lar fark­lı şe­kil­de se­çi­lir­ler­miş, ya­ni, okul­da­ki ba­şa­rı­la­rı­na gö­re de­ğil, bir­ta­kım ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin ri­ca­la­rı üze­ri­ne on­la­rın ço­cuk­la­rı­nın git­ti­ği ba­na ifa­de edil­di. Biz bu­nu de­ğiş­tir­dik ve üs­te­lik gi­diş-ge­liş yol pa­ra­la­rı da alı­nı­yor­muş, biz bu­nu da kal­dır­dık ve böy­le­ce, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Genç­lik Hiz­met­le­ri Da­ire Baş­kan­lı­ğı ör­nek bir fa­ali­ye­ti baş­lat­mış ol­du ve ba­şa­rıy­la da yü­rü­tü­yor.

Ay­rı­ca, do­ğa kamp­la­rı­mız var, Tür­ki­ye’nin dört beş ye­rin­de. Genç­le­ri­miz bu­ra­lar­da da Kı­zı­la­yın ver­miş ol­du­ğu ça­dır­lar­la kamp­lar ku­ru­yor­lar, iş­te, bi­rer haf­ta sü­rey­le do­ğa kamp­la­rın­dan da ya­rar­la­nı­yor­lar. Ta­bii, bu­ra­lar­da da de­ği­şik sos­yal et­kin­lik­ler ya­pı­lı­yor.

Ta­bii, asıl, genç­le­ri­mi­ze yö­ne­lik hiz­met­ler, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı baş­ta ol­mak üze­re, as­lın­da tüm ba­kan­lık­la­rı­mı­zın, tüm ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın genç­lik­le il­gi­li mut­la­ka bir gö­re­vi var­dır. Hükûmet­le­rin gö­re­vi var­dır, mec­lis­le­rin gö­re­vi var­dır, he­pi­mi­zin genç­ler­le il­gi­li ay­rı ay­rı gö­rev­le­ri var­dır. Bu gö­rev­ler­den sa­de­ce bir kıs­mı­nı, pek az bir kıs­mı­nı Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü Genç­lik Hiz­met­le­ri Da­ire Baş­kan­lı­ğı yü­rü­tü­yor.

Pe­ki, “Ne ka­dar gen­ci­mi­ze bir yıl içe­ri­sin­de böy­le hiz­met ve­ri­yor­su­nuz?” der­se­niz, bi­zim genç­lik mer­kez­le­ri­miz­den yıl­da or­ta­la­ma 40 bin gen­ci­miz ya­rar­la­nı­yor -ta­bii ki, bu sa­yı az­dır- ve yaz kamp­la­rı­mız­dan da 10 bi­ne ya­kın gen­ci­miz ya­rar­la­na­bi­li­yor.

Ay­rı­ca, geç­ti­ği­miz dö­nem içe­ri­sin­de spor adam­la­rı­mız da, ar­tık, dün­ya­da söz sa­hi­bi ol­ma­ya baş­la­dı­lar. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa bir spor ada­mı­mız dün­ya fe­de­ras­yon baş­kan­lı­ğı­na se­çil­di.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Ba­kan, da­ha so­mut şey­ler söy­le­yin, da­ha so­mut.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Dün­ya Ok­çu­luk Fe­de­ras­yo­nu Baş­kan­lı­ğı­na, Tür­ki­ye Ok­çu­luk Fe­de­ras­yo­nu Baş­ka­nı Pro­fe­sör Dok­tor Uğur Er­de­ner se­çil­di. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk kez olu­yor bu. Ta­bii bu ba­şa­rı­lı spor adam­la­rı­mı­zın da sa­yı­sı­nın art­ma­sı­nı di­li­yo­ruz. O ko­nu­da da ken­di­le­ri­nin en bü­yük des­tek­çi­si ve yar­dım­cı­sı ol­du­ğu­mu­zu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) – Sa­yın Ba­kan, Da­nış­ta­yın ye­ni bi­na­sı ne ol­du?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, bi­raz son­ra so­ru-ce­vap var, ora­da so­rar­sı­nız, ora­da ce­vap­lan­dı­rı­rız.

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) – Özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı­na ge­le­lim bi­raz da.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, “Bu ka­dar spor sa­lon­la­rı aç­tı­nız, iş­te spor­la il­gi­li fa­ali­yet­ler­de bu­lu­nu­yor­su­nuz, bun­la­rı da an­lat­tı­nız, pe­ki, li­sans­lı spor­cu sa­yı­nız ne ol­du? Ne ka­dar ar­tır­dı­nız bu­nu?”

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­ka­nım, yüz de­fa­dır söy­lü­yor­su­nuz bu­nu ya! İn­san­lar gü­lü­yor böy­le şey­le­re!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, Sa­yın Se­vi­gen, li­sans­lı spor­cu sa­yı­mız, biz gö­re­ve gel­di­ği­miz­de 278 bin­di…

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­ka­nım, Ge­nel Mü­dür­lü­ğe ta­li­mat ve­ri­yor­su­nuz…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – …şu an­da 1 mil­yon 750 bi­ne çık­tı. Ye­ter­li mi? De­ğil efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ye­ter­li mi? De­ğil.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­ka­nım, yan­lış söy­le­me  ne olur ya! Siz çok iyi bir in­san­sı­nız, ba­na yan­lış bil­gi ver­me­yin ne olur­su­nuz!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ye­ter­li mi? De­ğil, çün­kü, ba­kın, Al­man­ya’da, sa­nı­yo­rum 80 kü­sur mil­yon nü­fus var, 27 mil­yon li­sans­lı spor­cu var. Al­man­ya’yla kı­yas­la­dı­ğı­mız­da onun çok ge­ri­sin­de­yiz. Do­la­yı­sıy­la, li­sans­lı spor­cu sa­yı­mı­zı ar­tır­ma­lı­yız.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ar­ka­daş­la­rı kan­dı­rı­yor­su­nuz, yan­lış bil­gi ve­ri­yor­su­nuz, yan­lış! Yan­lış bil­gi ve­ri­yor­su­nuz! Kan­dı­rı­yor­su­nuz in­san­la­rı!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Biz bu dö­nem­de özel­lik­le genç­le­ri­mi­ze yö­ne­lik önem­li bir fa­ali­ye­te da­ha im­za at­tık, o da Okul Spor­la­rı Fe­de­ras­yo­nu­nu kur­duk.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ah Sa­yın Ba­ka­nım, hep yan­lış bil­gi­ler ve­ri­yor­su­nuz! Ge­nel Mü­dür­lü­ğe ta­li­mat ve­ri­li­yor, açı­yor te­le­fon­lar­la…

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) – Se­nin söy­le­di­ğin yan­lış!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Okul Spor­la­rı Fe­de­ras­yo­nu ku­rul­du da ne ol­du? Okul Spor­la­rı Fe­de­ras­yo­nu­muz ku­rul­du, 619 okul spor ku­lü­bü­müz ku­rul­du ve do­la­yı­sıy­la şim­di okul spor ku­lüp­le­ri­miz ka­na­lıy­la okul­lar­da­ki genç­le­ri­miz de de­ği­şik spor dal­la­rın­da ken­di­le­ri­ni ge­liş­tir­me, ile­ri­de ba­şa­rı­lı ol­ma imkânı el­de edi­yor­lar. Ta­bii ki bu sa­yı -fe­de­ras­yon ye­ni ku­rul­du- ar­ta­cak. Ama­cı­mız ne? Her oku­lu­mu­zu bir spor ku­lü­bü ha­li­ne ge­tir­mek.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Ço­cuk­lar ölü­yor Sa­yın Ba­ka­nım!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Bu­nu ge­tir­di­ği­miz, ya­ni bu­nu te­min et­ti­ği­miz tak­dir­de, 18 mil­yon ci­va­rın­da gen­ci­miz var, bu genç­le­rin bir bö­lü­mü­nü ak­tif spo­run içe­ri­si­ne yön­len­dir­sek, ina­nı­yo­rum ki, her spor da­lın­da Türk genç­le­ri­nin bi­le­ği­ni bü­ke­cek dün­ya­da genç bu­lun­maz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Söy­le­dik­le­ri­ni­ze ina­nı­yor mu­su­nuz?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ama bu­nu te­min et­mek için, ta­bii, bu alt­ya­pı­la­rı ha­zır­la­ma­nız ge­re­ki­yor, bun­la­rı yap­ma­nız ge­re­ki­yor. İş­te, biz, bu doğ­rul­tu­da genç­le­ri­mi­ze, spor­cu­la­rı­mı­za, spo­ru­mu­za hiz­met et­me­nin ka­rar­lı­lı­ğı içe­ri­sin­de­yiz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Bi­raz da Türk fut­bo­lu­nu ko­nu­şa­lım mı Sa­yın Ba­ka­nım?

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Fut­bol Fe­de­ras­yo­nun­dan bah­se­de­lim.

HA­RUN AKIN (Zon­gul­dak) – Fut­bol Fe­de­ras­yo­nun­da­ki du­rum­la­rı bir ko­nu­şa­lım.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru­la­rı olu­yor ama, ta­bii, bi­li­yor­su­nuz, İç Tü­zü­k’ümüze gö­re, bu, grup­lar ko­nu­şu­lur­ken, on da­ki­ka so­ru, on da­ki­ka ce­vap gi­bi bir bö­lüm var.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – İşi­ni­ze gel­mi­yor.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ora­da ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu doğ­rul­tu­da­ki so­ru­la­rı­nı alır, ora­da on­la­rı ce­vap­lan­dır­ma imkânı bu­lu­ruz di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – So­ra­ca­ğız da, sı­ra gel­mi­yor Sa­yın Ba­ka­nım.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir de, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğıy­la il­gi­li -dört da­ki­ka sü­rem kal­dı- kı­sa bir bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­mız, ye­ni bir pro­je­yi ger­çek­leş­tir­me aşa­ma­sın­da. O da, kı­sa adı PER­NET olan bir pro­je. Ka­mu­da ça­lı­şan tüm per­so­ne­lin bil­gi­le­ri­ni bir tek mer­kez­de top­la­ya­cak olan bir pro­je. Şu an­da ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı üçer ay­lık sü­re­ler­le sa­yı­sal ve­ri­le­ri­ni Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­na bil­di­rir­ler, biz de Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı ola­rak ka­mu­da ne ka­dar per­so­nel ça­lış­tı­ğı­nı sa­yı­sal ola­rak bi­li­riz. An­cak, bu per­so­nel­le­ri­miz­le il­gi­li, ya­şı, tah­si­li, er­kek­se as­ker­li­ği­ni yap­mış mı yap­ma­mış mı, da­ha ön­ce ne­re­ler­de gö­rev yap­mış, alt­mı­şa ya­kın fark­lı bil­gi­yi de bu pro­jey­le öğ­ren­mek is­ti­yo­ruz. Böy­le­ce, ka­mu ku­ru­luş­la­rıy­la ir­ti­bat­lı ola­rak, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğın­da şu an­da o me­ka­nik sis­tem ku­rul­du, cid­di bir pa­ra har­ca­ya­rak al­dık, 10 ta­ne ku­ru­mu­mu­zu da pi­lot ku­rum ola­rak seç­tik. Ya­ni, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, gün­lük, bun­dan son­ra per­so­nel ha­re­ket­le­ri­ni ta­kip et­me imkânı­na sa­hip ola­cak. Me­se­la, bu­ra­da per­so­ne­li­mi­zin -iyi an­la­şıl­sın di­ye ifa­de edi­yo­rum- kan grup­la­rı da­hi ola­cak. Di­ye­lim ki, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü per­so­ne­lin­den bi­ri Af­yon yo­lun­da -Al­lah gös­ter­me­sin- bir ka­za ge­çir­di, kan ara­nı­yor, Af­yon’da Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü per­so­ne­lin­den han­gi ar­ka­da­şı­mı­zın ka­nı  tu­tar, bil­gi­sa­ya­ra gir­di­ği­niz­de, bu, he­men bu­lun­ma­sı, bu ar­ka­da­şı­mı­zın kan ver­mek üze­re has­ta­ne­ye da­vet edil­me­si müm­kün hâle ge­le­cek. Böy­le­si­ne bir sis­tem üze­rin­de, pro­je üze­rin­de ar­ka­daş­la­rı­mız ça­lış­ma­la­rı­nı bi­tir­di­ler. On ta­ne ku­ru­mu­muz pi­lot ku­rum ola­rak se­çil­di. 2007 yı­lı so­nun­da bu pro­je­yi ta­mam­la­mak için yo­ğun bir ça­lış­ma var. İn­şal­lah 2007 yı­lı so­nun­da bu PER­NET de­di­ği­miz Pro­je ta­mam­lan­mış ve hem ku­rum­la­rı­mı­zın hem ka­mu per­so­ne­li­nin hiz­me­ti­ne de su­nul­muş ola­cak.

Bu ara, bir de şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum; Bi­li­yor­su­nuz, ka­mu­ya, ka­mu per­so­ne­li seç­me sı­na­vı yo­luy­la per­so­nel alı­nı­yor. Bu, 1999 yı­lın­da yö­net­me­lik­te ya­pı­lan bir de­ği­şik­lik­le uy­gu­lan­ma­ya baş­lan­dı. Biz de Hükûmet ola­rak, ka­mu per­so­ne­li seç­me sı­na­vı yo­luy­la ka­mu­ya per­so­nel al­ma­yı ter­cih et­tik, bu ko­nu­da uy­gu­la­ma­mı­zı ay­nı şe­kil­de de­vam et­ti­ri­yo­ruz. ÖSYM ya­pı­yor bu sı­na­vı. Ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı bo­şa­lan kad­ro­la­rı ve açık­tan ata­ma izin­le­ri­ni göz önün­de bu­lun­du­ra­rak, yıl­da bir­kaç kez ya­pı­lan ata­ma­lar­da ta­lep­le­ri­ni ÖSYM’ye bil­di­ri­yor­lar, öğ­ren­ci seç­me sı­na­vı da ter­cih­le­re gö­re yük­sek pu­an alan­dan… Bu­nu ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­na gön­de­ri­yor.

Do­la­yı­sıy­la, ne Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı­nın ne be­nim ne de per­so­nel ata­ma ta­le­bin­de bu­lu­nan ka­mu ku­rum ve ku­ru­lu­şu­nun o kad­ro­la­ra ata­na­cak per­so­ne­li da­ha ön­ce­den bil­me­si, öğ­ren­me­si müm­kün de­ğil, çün­kü bun­lar bil­gi­sa­yar or­ta­mın­da ya­pı­lı­yor. Bu­nu biz önem­si­yo­ruz.

As­lın­da, böy­le bir uy­gu­la­ma­yı Tür­ki­ye’de rah­met­li Ece­vit baş­lat­tı, onun ta­li­ma­tıy­la baş­lan­dı. Çok gü­zel bir pro­je ol­du­ğu­nu, bir uy­gu­la­ma ol­du­ğu­nu biz de Hükûmet ola­rak dü­şü­nü­yo­ruz ve bu pro­je­yi de­vam et­ti­ri­yo­ruz.

Ta­bii, bir ve­si­ley­le böy­le bir hiz­me­te im­za at­mış olan Sa­yın Ece­vit’i de rah­met­le an­mak na­sip ol­du.

Bu­nun dı­şın­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, on sa­ni­yem var, ta­bii TÜ­Bİ­TAK’la il­gi­li, Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­siy­le il­gi­li de fa­ali­yet­ler ko­nu­sun­da siz­le­ri kı­sa­ca bil­gi­len­dir­me­yi ar­zu eder­dim ama, ben­den ön­ce grup­lar adı­na söz alan ar­ka­daş­la­rı­mız bu ku­rum­la­rı­mı­zın han­gi amaç­la ku­rul­du­ğu­nu, ne gi­bi fa­ali­yet­ler­de bu­lun­du­ğu­nu, büt­çe­le­ri­nin ne ol­du­ğu­nu an­lat­tı­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – O ne­den­le, ben bun­la­rı tek­rar ede­rek kıy­met­li va­kit­le­ri­ni­zi al­mak is­te­mi­yo­rum.

Özel­lik­le be­nim Ba­kan­lı­ğı­ma doğ­ru­dan doğ­ru­ya bağ­lı olan Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ve bi­raz da Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğıy­la il­gi­li bil­gi­le­ri­mi, yap­tı­ğı­mız hiz­met­le­ri siz­ler­le pay­laş­mak imkânı bul­dum.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Be­nim so­ru­ma ce­vap ver­me­di­niz Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – Ar­ka­daş­la­rı­mı­zın eleş­ti­ri­le­ri ol­muş­tu, on­la­ra elim­den gel­di­ği ka­dar ce­vap ver­me­ye ça­lış­tım.

Bi­raz son­ra so­ru­lar ola­cak, bu so­ru­lar­da da, eğer, ek­sik ka­lan bir hu­sus olur­sa, on­la­rı ta­mam­la­ma­ya gay­ret ede­ce­ğim.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Sa­yın Ba­kan, Va­kıf Gu­re­ba Has­ta­ne­si­ne ce­vap ver­me­di­niz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (De­vam­la) – He­pi­ni­zi ye­ni­den sev­giy­le, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ku­rum­la­rı­mı­zın büt­çe­le­ri ha­yır­lı ol­sun efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­nım, af­fe­der­si­niz..

BAŞ­KAN – Büt­çe­nin aley­hin­de, şah­sı adı­na Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Fe­ri­dun Ay­va­zoğ­lu.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­nım, çok az efen­dim…

BAŞ­KAN – Ha­yır efen­dim, sı­ra­sıy­la. Yok.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Çok az, bir tek ke­li­me, ye­rim­den söy­le­ye­ce­ğim.

BAŞ­KAN – Bir ko­nu­nuz var­sa sa­yın ar­ka­da­şı­nı­za ile­tir­si­niz, ba­kın, büt­çe­nin aley­hi­ne söz al­dı. Onun için, usu­le ria­yet ede­ce­ğiz.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Bir yan­lış bil­gi ver­di Sa­yın Ba­kan da, “Gre­ko­ro­men­de şam­pi­yon ol­duk.” de­di; al­tın ma­dal­ya var­sa ben mil­let­ve­kil­li­ğin­den is­ti­fa ede­ce­ğim.

BAŞ­KAN – Bi­raz son­ra so­ru ola­rak yö­nel­ti­niz. Sa­yın Se­vi­gen, lüt­fen efen­dim.

MEH­MET SE­Vİ­GEN (İs­tan­bul) – Yan­lış bil­gi ve­ri­yor Sa­yın Baş­ka­nım, ar­ka­daş­lar yan­lış bil­gi sa­hi­bi ol­ma­sın­lar di­ye söy­le­dim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ay­va­zoğ­lu, bu­yu­run efen­dim.

FE­Rİ­DUN AY­VA­ZOĞ­LU (Ço­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin be­şin­ci tu­run­da yer alan ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın büt­çe­le­riy­le il­gi­li ola­rak aleyh­te söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu büt­çe, Sa­yın Una­kı­tan’ın de­di­ği gi­bi, mut­lu­luk ve re­fah­tan uçan sa­nal bir büt­çe mi, yok­sa, ka­mu­da, iş âle­min­de, pa­zar­da, çar­şı­da, tar­la­da ya­şa­yan hal­kı­mı­zın ya­şa­dı­ğı bir büt­çe mi de­nil­di­ğin­de, bu­na, kı­sa­ca, el­bet­te, Sa­yın Una­kı­tan’ın ta­rif et­ti­ği gi­bi, iyi ni­yet­ler­le do­lu, sa­nal bir büt­çe şek­lin­de ce­vap ver­mek­ten öte baş­ka bir ce­vap ver­me ola­sı­lı­ğı­mız yok­tur.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rüş­me ko­nu­la­rı baş­lık­la­rıy­la de­ğer­len­di­ril­di­ğin­de şu tes­pit­le­ri yap­mak du­ru­mun­da­yız:

Ön­ce­lik­le genç­lik ve spor de­di­ği­miz­de ilk ak­lı­mı­za ge­len genç­le­ri­mi­zin -dip­lo­ma­lı ola­nı, dip­lo­ma­sız ola­nı- ger­çek­ten iş­siz­lik­le­ri­nin üzü­cü, ür­kü­tü­cü, en­di­şe, kor­ku ve şid­det­le inkâr edi­le­mez sos­yal teh­dit bo­yut­la­rı­na ulaş­tı­ğı bir ger­çek­tir. Yi­ne, spor de­nil­di­ğin­de ise, bı­ra­ka­lım ba­şa­rı ve­ya ba­şa­rı­sız­lık­tan söz et­me­yi, ak­la ge­len, yi­ne, ma­ale­sef, şid­det, şi­ke ve yol­suz­luk­la­rın da ben­zer bo­yut­la­ra ulaş­tı­ğı ve bun­la­ra dört yıl­lık AKP ik­ti­dar­la­rı­nın et­kin bir çö­züm bu­la­ma­dı­ğı gi­bi, spor ku­ru­luş­la­rı­nın se­çim­le­ri­ne yap­tı­ğı si­ya­si mü­da­ha­le­le­ri ise, el­bet­te, gör­mez­den ge­le­me­yiz.

Va­kıf­lar de­nil­di­ğin­de… El­bet­te, Sa­yın Ba­ka­nın da söy­le­di­ği gi­bi, va­kıf eser­le­riy­le il­gi­li bin­ler­ce va­kıf ese­ri­nin ko­run­ma­sı­na dö­nük ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rı, biz de, te­şek­kür­le, şük­ran­la kar­şı­la­rız. An­cak, ne var ki -ak­la ge­len- ge­çen­ler­de çı­kar­mış ol­du­ğu­muz ve ya­ban­cı­la­ra va­kıf cen­ne­ti yo­lu aça­rak Lo­zan ve ül­ke bü­tün­lü­ğü­nü teh­li­ke­ye ko­yan ya­sa­nın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak uyar­dı­ğı­mız, kar­şı çık­tı­ğı­mız hâlde, hak­lı yer­den ge­ri dön­me­si­ne ne­den ol­du­ğu­nu­zu, ço­ğu ya­sa­lar­da yap­tı­ğı­nız gi­bi, par­la­men­to­da ve­ri­len on­ca eme­ği na­sıl he­ba et­ti­ği­ni­zi inkâr ede­mez­si­niz. İş bu­nun­la da kal­ma­dı, kor­ka­rız kal­ma­ya­cak­tır da. Da­ha üç gün ön­ce Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dö­nen, yi­ne, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne rağ­men çı­kart­tı­ğı­nız Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı da, sos­yal gü­ven­siz­lik ya­sa­sı ola­rak, ma­ale­sef, ik­ti­da­rı­nı­zın kur­ba­nı ol­du.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı di­yor­su­nuz, ama, tek ba­şı­na ik­ti­da­rı­nız­da söz ver­di­ği­niz va­at­ler, ça­lı­şa­nı ve emek­li­siy­le me­mu­run, iş­çi­nin, ka­mu per­so­ne­li ola­rak ara­sın­da­ki ge­lir uçu­ru­mu­na, yok­sul­luk sı­nı­rı­na ve uy­gu­la­ma­da­ki eşit­siz­li­ğe ça­re bu­la­ma­dı­ğı­nız gi­bi, bu ko­nu­lar­da­ki yo­ğun şa­ibe­le­ri ve özel­lik­le ya­tay ge­çiş­ler­de­ki kad­ro­laş­ma ve cum­hu­ri­ye­ti ku­şat­ma gay­ret­le­ri­ni­zi de inkâr ede­mez­si­niz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu de­nil­di­ğin­de de, el­bet­te, he­pi­mi­zin ve tüm ka­mu­oyu­nun ak­lı­na ge­len, ka­mu iha­le­le­rin­de­ki Ha­tay, Ço­rum, Is­par­ta, Ka­ra­man gi­bi ço­ğu be­le­di­ye­ler­de ya­pı­lan yol­suz­luk­la­rı Ali Di­bo adıy­la li­te­ra­tü­re yer­leş­tir­mek­te­ki ma­ha­re­ti­ni­zi, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ya­nı ba­şın­da­ki cum­hu­ri­yet kar­şı­tı ey­lem ve söy­lem­le­riy­le anı­lan Baş­ba­kan­lık Müs­te­şa­rıy­la bir­lik­te ik­ti­da­rı­nı­zın ya­sal de­ne­tim­ler­de­ki et­ki­siz­leş­tir­me ça­ba­la­rı­nı­zı da inkâr ede­me­ye­cek ve hal­kı­mı­za unut­tu­ra­ma­ya­cak­sı­nız.

Yi­ne bu tur­da yer alan TÜ­Bİ­TAK ve Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si adın­da­ki ku­ru­luş­la­ra “bi­lim ol­ma­dan as­la” ku­ra­lı­nı bir ta­ra­fa bı­ra­kıp, si­ya­si ik­ti­dar ola­rak yap­tı­ğı­nız si­ya­si mü­da­ha­le­le­ri­ni­zi de inkâr ede­mez­si­niz.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AKP İk­ti­da­rı, hu­kuk dev­le­ti an­la­yı­şın­dan kop­ma­ya ma­ale­sef de­vam et­mek­te­dir. Bun­lar­dan en önem­li­si, yük­sek yar­gı ku­ru­luş­la­rın­dan 1868’den 1924 Ana­ya­sa­sı’na ka­dar “Şü­ra­yı Dev­let” adıy­la hiz­met ver­miş ve ver­mek­te olan Da­nış­ta­yın bu büt­çe­de­ki ye­ri­nin ve ken­di­si­nin ne ka­dar önem­sen­me­di­ği­ni he­le he­le hiç inkâr ede­me­ye­cek­si­niz.

Dört yıl­dan be­ri, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız De­niz Bay­kal’ın, mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak biz­le­rin yap­tı­ğı olum­lu uya­rı­la­ra hiç mi hiç ku­lak ver­me­di­niz, hiç mi hiç iti­bar et­me­di­niz. Dik­ta re­jim­ler de da­hil, de­mok­ra­tik re­jim­ler­de de “ile­le­bet, so­nu­na ka­dar ik­ti­dar yok­tur” ku­ra­lı­nı unut­tu­nuz. Siz, bu ku­ra­lı ka­bul et­mi­yor ve gör­mez­den ge­li­yor­su­nuz. Bu yön­de yü­rüt­me­nin yar­gı­sal de­ne­ti­mi­nin ken­di­niz için de te­mi­nat ol­du­ğu­nu, ola­ca­ğı­nı id­rak et­me­di­niz, ede­me­di­niz. Bu an­la­yış­ta gi­di­yor­su­nuz, ama, bu­nu çok ara­ya­cak­sı­nız.

İk­ti­da­rı­nız ya­şa­nan acı ör­nek­ler­le do­lu olup, Hükûme­ti­ni­zin de Da­nış­tay ka­rar­la­rı üze­ri­ne gös­ter­di­ği ta­vır ve yap­tı­ğı açık­la­ma­la­rın bun­la­ra se­bep ol­du­ğu­nu inkâr ede­mez­si­niz. Bun­lar­dan bi­ri­si, Sa­yın Baş­ba­kan Er­do­ğan’ın, Da­nış­ta­yın hid­ro­elek­trik san­tral­le­riy­le il­gi­li ver­di­ği bir ka­ra­rı üze­ri­ne, 6 Ni­san 2006 ta­rih­li ga­ze­te­ler­de yer al­dı­ğı şek­liy­le ay­nen: “Da­nış­tay­da bir­çok en­gel­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Bü­rok­ra­tik oli­gar­şiy­le uğ­ra­şı­yo­ruz. Ya en­gel­le­ri aşa­ca­ğız ya bi­zi an­la­yan­la yü­rü­ye­ce­ğiz.” şek­lin­de­ki yar­gı­ya mü­da­ha­le­ci açık­la­ma­sı­dır. Na­sıl bir te­sa­düf­tür ki, bu açık­la­ma­dan kırk bir gün son­ra, 17 Ma­yıs 2006’da, ma­ale­sef, yar­gı ve in­san­lık ta­ri­hi­ne ka­ra bir le­ke ola­rak ge­çen Da­nış­ta­ya ya­pı­lan sal­dı­rıy­la Tür­ki­ye sar­sıl­dı. O ka­dar olum­suz­luk­la­ra rağ­men, şe­re­fiy­le, na­mu­suy­la, vic­da­nıy­la gö­rev­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­ren ma­sum yar­gıç­lar­dan Mus­ta­fa Yü­cel Öz­bil­gin kat­le­di­le­rek şe­hit edil­miş, di­ğer yar­gıç­lar da ağır ya­ra­lan­mış­tır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, AKP, ik­ti­da­rın­da, hu­ku­ku içi­ne sin­di­re­me­di­ği ve hu­kuk­tan uzak­laş­tı­ğı için­dir ki, Da­nış­ta­yın yar­gı­sal de­ne­ti­mi­ni de bir tür­lü ka­bul ede­me­miş ve içi­ne sin­di­re­me­miş­tir.

İk­ti­dar ola­rak, keyfî uy­gu­la­ma­la­rı­nız­la, baş­ta Millî Eği­tim ca­mi­ası ol­mak üze­re, sü­rü­len, mağ­dur edi­len on­ca öğ­ret­men ve mü­dür­le­rin, ka­mu gö­rev­li­le­ri ile cum­hu­ri­ye­tin ka­za­nım­la­rı olan ik­ti­sa­di dev­let ku­ru­luş­la­rı­nın özel­leş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin yar­gı ka­rar­la­rı­nı uy­gu­la­ma­mak için ol­ma­dık hi­le­li yol­la­ra baş­vur­du­nuz, sav­sa­dı­nız, unut­tu­nuz; ama İs­ra­il’li Ofer’e iş gel­di­ğin­de, akıl al­maz peş­keş­le­ri çek­mek için de eli­niz­den ge­le­ni yap­mak­tan hiç mi hiç çe­kin­me­di­niz.

Ko­nu­muz olan Da­nış­ta­yın bi­na­sı­nın fi­zi­ki du­ru­mu ve ko­run­ma­sı­nın, gü­ven­li­ği­nin ve de büt­çe­si­nin ye­ter­siz ol­du­ğu de­fa­lar­ca di­le ge­ti­ril­me­si­ne rağ­men, ik­ti­da­rı­nız­ca söz ve­ril­di­ği hâlde, cid­di­yet­le il­gi­len­me­di­ği­ni­zi de inkâr ede­mez­si­niz.

Kı­sa­ca­sı, yar­gı­yı -Van, Şem­din­li ve Hakkâri’de­ki ya­şa­nan mü­da­ha­le­ci an­la­yış ör­nek­le­rin­de yap­tı­ğı­nız gi­bi- na­sıl olur da eli­miz­de tu­ta­bi­li­riz an­la­yı­şı­nı ak­lı­nız­dan hiç çı­kar­ma­dı­nız. Ama şu­nu bi­li­niz ki, Cum­hu­ri­ye­ti sek­sen üç yıl­dır içi­ne sin­dir­miş, ina­nan hal­kı­mız da, Hükûme­tin, ma­ale­sef, o gün Ko­ca­te­pe Ca­mii’nde­ki ka­çış hâli­ni unut­ma­ya­cak­tır; ay­nı hal­kı­mız, ik­ti­da­rı­nız­da, ta­rı­mı ve hay­van­cı­lı­ğı çö­ker­te­rek pe­ri­şan et­ti­ği­niz, va­at­ler­le kan­dır­dı­ğı­nız, ili­miz Ço­rum’da­ki ve ül­ke­miz­de­ki çift­çi­le­ri­miz, köy­lü­le­ri­miz ve ke­penk­le­ri­ni ka­pa­tan es­naf ve sa­natkârla­rı­mız ile ya­rat­tı­ğı­nız iş­siz­ler or­du­su da söy­le­dik­le­ri­ni­zi unut­ma­ya­cak­tır; AKP’yi ak­lın­dan ve san­dı­ğın di­bin­den hiç çı­kar­ma­ya­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; dört yıl­lık an­la­yı­şı­nız, uy­gu­la­ma­la­rı­nız ve hü­ner­le­ri­niz­le, gü­na­hı­nız­la, se­va­bı­nız­la, ik­ti­da­rı­nı­za ve­da ede­cek ve gi­de­cek­si­niz.

Bu­ra­da bi­ze de dü­şen bir gö­rev var. Si­ze gü­le gü­le di­yo­ruz, ama, ge­li­niz, siz de, Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız De­niz Bay­kal’ın her za­man hak­lı çık­tı­ğı uya­rı­la­rın­dan bi­ri­si da­ha olan er­ken se­çim uya­rı­sı­na ku­lak ve­ri­niz, ül­ke­yi bu ge­ri­lim­den kur­ta­rı­nız; ge­re­ği­ni hep bir­lik­te ya­pa­lım.

Yap­tı­ğı­mız bu hak­lı eleş­ti­ri­le­ri­miz sak­lı ka­la­cak el­bet­te; ama, her şe­ye rağ­men, 2007 büt­çe­si­nin, kut­la­ya­ca­ğı­mız ye­ni yıl ve Kur­ban Bay­ra­mı’nın ulu­su­mu­za ba­rış ile hu­zur ge­tir­me­si­ni di­li­yor, yü­ce Mec­li­si bir kez da­ha say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ay­va­zoğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum siz­le­re.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz ön­ce, Sa­yın Ba­ka­nın, ko­nuş­ma­sı sı­ra­sın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na at­fen söy­le­di­ği bir cüm­le var­dı. Şim­di Sa­yın Ana­dol o cüm­le­ye bir açık­lık ge­ti­re­cek­ler.

Bu­yu­run.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, el­bet­te, so­rum­lu­lu­ğu için­de ic­ra­at­la­rı­nı an­la­ta­cak bu kür­sü­den, onun en do­ğal hak­kı­dır. Doğ­ru, yan­lış­ta biz, mu­ha­le­fet ola­rak ya­nıt ve­re­ce­ğiz, so­ru so­ra­ca­ğız. An­cak, muh­te­mel bir Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­ra gel­sey­di ken­din­den ol­ma­yan­la­ra hiz­met et­me­ye­ce­ği­ni adım gi­bi bi­li­yo­rum, de­me­si­ni ya­dır­ga­dı­ğı­mı ifa­de edi­yo­rum. İn­şal­lah, bir se­ne son­ra yer de­ğiş­ti­re­ce­ğiz, o za­man CHP ik­ti­da­rın­da na­sıl ta­raf­sız dav­ran­dı­ğı­mız or­ta­ya çı­ka­cak; bir.

Bir cüm­lem kal­dı: Üni­ver­si­ade ger­çek­ten iyi ol­du, hiz­met­le­rin­den do­la­yı da kut­lu­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nı, İz­mir’de, İz­mir Mil­let­ve­ki­li ola­rak. Ama, o ta­rih­sel gös­te­ri için­de, es­ki uy­gar­lık­tan gü­nü­mü­ze uza­nan ta­rih­sel gös­te­ri için­de Cum­hu­ri­yet Dö­ne­mi ve Ata­türk ol­say­dı çok da­ha mem­nun olur­dum. Bu­nu da bü­yük bir nok­san­lık ola­rak ka­bul et­ti­ği­mi arz edi­yo­rum.

Tek­rar si­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di so­ru-ce­vap iş­le­mi­ne ge­çe­ce­ğiz.

On da­ki­ka sü­rey­le so­ru, on­dan son­ra on da­ki­ka sü­rey­le de ce­vap iş­le­mi ola­cak­tır.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­ka­nım, ben Sa­yın Ba­kan­lı­ğa bir di­lek­çe arz et­tim, bir ör­ne­ği­ni de Sa­yın Ba­ka­nı­ma arz et­tim. Bu­nun zap­ta geç­me­si­ni is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk, o ko­nuy­la il­gi­li ola­rak her­han­gi bir şey söy­le­ye­mem.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Si­ze de arz et­tim efen­dim di­lek­çe­mi.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan hu­zur­day­dı, Sa­yın Ba­ka­na ge­lip ko­nuş­tu­nuz. Ma­ka­mı var­dır, ma­ka­mın­dan ran­de­vu alıp ko­nu­şur­su­nuz. Şu an­da bu­ra­da de­ğil.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) –  Sa­yın Ba­ka­na di­lek­çe­mi arz et­tim, si­ze de arz et­tim. Bu­nun tu­ta­na­ğa geç­me­si­ni is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ya­zı­lı ola­rak gön­der­di­niz, al­dık.

So­ru-ce­vap iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

Sa­yın Kı­lıç, bu­yu­run efen­dim.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na bir­kaç ta­ne so­rum ola­cak.

Sa­yın Ba­kan, es­ki Va­kıf­lar Ka­nu­nu ile Me­de­ni Ka­nun’da­ki ye­ni va­kıf­la­rı bir ara­da ye­ni­den dü­zen­le­di­niz. An­cak, bu dü­zen­le­me Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ve­to edil­di. Bi­rey­sel an­lam­da di­ğer va­tan­daş­la­rı­mız­la eşit hak­la­ra sa­hip olan azın­lık­la­ra bu Ya­sa ile ye­ni top­lu­luk hak­la­rı ve­ri­yor­du­nuz. Azın­lık va­kıf­la­rı, ih­ti­yaç­la­rı­na ba­kıl­mak­sı­zın, Tür­ki­ye’nin her ye­rin­de mülk edi­ne­bi­le­cek­ler­di, ti­ca­ret ya­pa­bi­le­cek­ler­di, okul aça­bi­le­cek­ler­di, ya­ni bu gi­bi hak­la­rı ve­ri­yor­du­nuz ve de­ne­tim­siz, yurt dı­şın­dan va­kıf­lar yar­dım ala­bi­le­cek­ler­di. Hat­ta bu dü­zen­le­me­ler Lo­zan An­laş­ma­sı’na da ay­rı­lık teş­kil edi­yor­du. Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mı­zın ve­to et­ti­ği bu ya­sal dü­zen­le­me­de ıs­rar ede­cek mi­si­niz? Bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım; bu bir.

Sa­yın Ba­kan, ikin­ci so­rum: Ka­mu­ya per­so­nel alım­la­rım­da KPDS sı­na­vı esas alın­mak­ta, bir kı­sım gö­rev­li­ler için de mü­la­kat ya­pıl­mak­ta­dır. Mü­la­kat­ta, ço­ğu za­man, alı­na­cak per­so­ne­lin bir­kaç ka­tı ele­man çağ­rı­la­rak, bil­gi, bi­ri­kim, tek­nik ye­ter­li­li­ği­ne gö­re de­ğil, AKP zih­ni­ye­ti­nin vü­cut di­lin­den an­la­yıp an­la­ma­dı­ğı­na gö­re işe alın­mak­ta­dır. Sa­yın Ba­ka­nım, so­rum şu: Mü­la­kat uy­gu­la­ma­sın­da­ki, keyfîli­ğe de­vam ede­cek mi­si­niz?

Üçün­cü so­rum: Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu 1965 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gir­di ve ka­bu­lün­den bu ya­na da pek çok kez de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­dı, ya­ni de­yim ye­rin­dey­se, ya­ma­lı boh­ça­ya dön­dü. Hat­ta ye­ni ya­pı­la­cak dü­zen­le­me­ler­le, ek­le­me­ler­le, ar­tık, ya­ma tut­maz du­ru­ma gel­di Sa­yın Ba­kan. “Re­form­cu Hükûme­tiz.” di­yor­su­nuz; bu ka­dar ge­niş ke­si­mi dü­zen­le­yen bu Dev­let Me­mur­la­rı Ya­sa­sı’nı ye­ni­den ele al­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Dör­dün­cü so­rum Sa­yın Ba­kan: Ka­mu­da ça­lı­şan­lar, dev­let me­mur­la­rı, di­ğer ka­mu gö­rev­li­le­ri, söz­leş­me­li per­so­nel, ge­çi­ci per­so­nel, iş­çi­ler gi­bi pek çok de­ği­şik sta­tü­de ça­lış­mak­ta­lar. Ka­mu ça­lı­şan­la­rı ara­sın­da üc­ret de­ği­şik­li­ği de, üc­ret fark­lı­lık­la­rı bü­yük ada­let­siz­lik­ler ya­rat­mak­ta­dır. Ay­nı iş ye­rin­de ay­nı işi ya­pan ki­şi­ler fark­lı sta­tü­de ça­lış­mak­ta ve fark­lı üc­ret­ler al­mak­ta.

So­rum şu Sa­yın Ba­kan: Ka­mu­da ça­lı­şan­lar ara­sın­da­ki bu üc­ret den­ge­siz­li­ği­ne ne za­man çö­züm üre­te­cek­si­niz? Ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin önem­li bö­lü­mü yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da, özel­lik­le ka­mu­dan emek­li­ler aç­lık sı­nı­rın­da üc­ret al­mak­ta. Bu ayı­ba ne za­man son ve­re­cek­si­niz Sa­yın Ba­ka­nım?

Son so­rum Sa­yın Ba­kan...

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­lıç, şu an­da, ek­ra­na ba­kar­sa­nız, on da­ki­ka­dan bu ya­na, kaç da­ki­ka­dır…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) –  Son so­rum…

BAŞ­KAN – Son da­ki­ka ama, kaç da­ki­ka­yı kul­lan­dı­ğı­nı­za dik­kat edi­yor­su­nuz…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, sü­re­yi siz alı­yor­su­nuz efen­dim.

BAŞ­KAN – Mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız be­ni ikaz edi­yor da onun için söy­le­dim.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Efen­dim, sü­re­yi siz alı­yor­su­nuz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run, bu­yu­run…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Son so­ru Sa­yın Ba­kan. Ge­çen se­ne bu so­ru­yu Sa­yın An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Os­man Kap­tan da sor­muş­tu.

SE­LA­Mİ UZUN (Si­vas) – O za­man ni­ye so­ru­yor­sun?

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Ma­lu­mu­nuz, Av­ru­pa Şam­pi­yon­lu­ğu için Tür­ki­ye-Yu­na­nis­tan or­tak bir baş­vu­ru­da bu­lun­muş­tu. Bu­nun­la il­gi­li de -spor mü­sa­ba­ka­la­rı­nın ya­pıl­ma­sıy­la il­gi­li- İs­tan­bul, An­ka­ra, İz­mir ve An­tal­ya’da spor te­sis­le­ri ya­pı­la­cak­tı Sa­yın Ba­ka­nım.

De­min siz ko­nu­şur­ken Sa­yın Ba­ka­nım, be­lirt­ti­niz ki: “Şe­hir mer­ke­zin­de­ki stat­la­rı şe­hir dı­şı­na çı­kart­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz.” de­di­niz. An­cak, bu­nun ter­si bir uy­gu­la­ma­yı An­tal­ya’da gö­rü­yo­ruz. An­tal­ya’da tam beş yıl­dız­lı otel­le­rin bu­lun­du­ğu böl­ge­de­ki 140 dö­nüm­lük ala­na, yap-iş­let-dev­ret yön­te­miy­le 120 bin met­re ka­re de ti­ca­ri ka­pa­lı alan tah­sis ede­rek bu­ra­yı rant ala­nı­na çe­vi­ri­yor­su­nuz. Aca­ba, bu uy­gu­la­ma­dan vaz­geç­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

An­tal­ya’nın tam mer­ke­zi nok­ta­sın­da­ki bu ala­na, bu ka­dar ge­niş alan­da bir sta­tü ya­par­sa­nız, ti­ca­ri alan ya­par­sa­nız, ora­nın tra­fi­ği­ni ve dü­ze­ni­ni na­sıl sağ­la­ya­cak­sı­nız? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Işık...

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. Ta­bii, ben, dört da­ki­ka so­ru sor­ma­ya­ca­ğım. İki ta­ne so­rum var Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Tam vo­le­lik ol­sun Sa­yın Işık.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Ba­ka­nım, te­sis­leş­me­de­ki du­yar­lı­lı­ğı­nı­zı tak­dir edi­yo­ruz, Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de ay­nı şe­kil­de. Se­çim böl­gem Kon­ya’yla il­gi­li su­al yö­nelt­mek is­ti­yo­rum.

Ata­türk Spor Stad­yu­mu var, ma­lu­mu­nuz. Ama, Kon­ya’nın ta­rihî sü­re­ci­ne bak­tı­ğı­mız za­man, es­krim­den gü­re­şe, bi­sik­let spo­run­dan vo­ley­bo­la ka­dar, ger­çek­ten, Kon­ya çok bü­yük bir ak­ti­vi­te­nin içe­ri­sin­de ol­muş ve şe­hir mer­ke­zin­de 1,5 mil­yon in­san ya­şı­yor ve fut­bol, bi­zim ol­maz­sa ol­ma­zı­mız­dır Sa­yın Ba­kan.

ŞEV­KET ARZ (Trab­zon) – Kon­ya’da…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Fa­kat, şu an hâli­ha­zır Ata­türk Spor Stad­yu­mu, çağ dı­şı kal­mış, ar­tık fonk­si­yon­la­rı­nı yi­tir­miş bir hâl al­mış.

Bi­zim bu­ra­da­ki ar­zu­muz şu­dur: Sa­yın Ba­ka­nım, Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­miz, Stad­yu­mu, Ge­nel Mü­dür­lük­ten ki­ra­la­dı, bü­yük bir pro­je­si var. Eğer, bu pro­jey­le Ba­kan­lı­ğı­nı­za gel­di­ği­miz za­man bi­ze des­te­ği­niz ne olur? Böy­le bir pro­je gün­de­me gel­me­di­ği tak­dir­de, özel­lik­le ve­lod­rom pis­ti, bi­sik­let pis­ti­nin, se­yir­ciy­le ta­raf­tar ara­sın­da, ta­raf­tar­la fut­bol­cu ara­sın­da­ki ra­bı­ta­yı yok eden, âde­ta fut­bol am­bi­yan­sı­nı yok eden bir ger­çek­le kar­şı kar­şı­ya­yız. Mo­dern hâle dö­nüş­tü­rül­me­si için kat­kı­nız ne ola­cak­tır?

Son so­rum: ÖSYM ta­ra­fın­dan ya­pı­lan sı­nav­da, İn­ter­net­te so­nuç­la­rı ya­yın­lan­dı Sa­yın Ba­ka­nım, da­ha son­ra bu ya­yın kal­dı­rıl­dı, ar­ka­sın­dan tek­rar bir da­ha ya­yın­lan­dı. Şöy­le bir is­tif­ham olu­şa­bi­lir: Me­mu­ri­yet sı­na­vı­nın so­nuç­la­rı­na yö­ne­lik ya­yın ya­pıl­dı­ğı hal­de İn­ter­net­te, tek­rar kal­dı­rı­lıp tek­rar kon­ma­sı­nın ge­rek­çe­si ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za bir­kaç so­rum var.

Bi­rin­ci so­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, bir sü­re ön­ce, ka­mu­da is­tih­dam edil­mek üze­re 100 bin ki­şi­nin alı­na­ca­ğı­nı açık­la­mış­tı­nız; an­cak, geç­ti­ği­miz haf­ta içe­ri­sin­de, Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Ali Ba­ba­can, IMF ile iliş­ki­ler çer­çe­ve­sin­de 2007’de ka­mu­ya per­so­nel alı­mı­nın ol­ma­ya­ca­ğı­nı açık­la­dı. Ka­bi­ne­nin bu iki sa­yın ba­ka­nı­nın açık­la­ma­la­rı­nı bir ara­da na­sıl de­ğer­len­dir­me­li­yiz?

İkin­ci so­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, Fut­bol Fe­de­ras­yo­nu özerk de­ğil mi­dir? Fe­de­ras­yon­da ne­ler olu­yor? Fe­de­ras­yon Baş­ka­nı­nı gö­rev­den al­ma­ya ne­den ça­ba­lı­yor­su­nuz?

Üçün­cü so­rum: Ata spo­ru olan ve bu spo­run da ba­ba oca­ğı olan Er­zu­rum’da­ki at­lı ci­rit spor­cu­la­rı­mız mağ­dur ve pe­ri­şan du­rum­da­dır­lar. Bu­nun, gu­rur kay­na­ğı­mız olan, Er­zu­rum’da­ki ve Tür­ki­ye’nin di­ğer vi­la­yet­le­rin­de­ki at­lı ci­rit spor­cu­la­rı­mı­zı mağ­du­ri­yet­ten ve mad­di so­run­la­rın­dan ne za­man kur­ta­ra­cak­sı­nız?

Di­ğer bir so­rum: Dün­ya­nın en uzun ve ka­li­te­li pist­le­ri­ne sa­hip Pa­lan­dö­ken ka­yak te­sis­le­ri­ni ne za­man ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­ra ka­vuş­tu­ra­cak­sı­nız ve dün­ya­ya ye­ter­li öl­çü­de ta­nı­ta­cak­sı­nız?

Di­ğer bir so­rum: Da­nış­ta­yın per­so­nel ih­ti­ya­cı ve fi­zik­sel ola­rak bi­na so­run­la­rı var­dır. Bu ek­sik­lik­le­ri ne za­man ta­mam­la­ya­cak­sı­nız?

Son so­rum: Da­nış­ta­ya ida­ri hâkim alın­ma­sın­da, ya­zı­lı ve söz­lü sı­nav­la­rı Ada­let Ba­kan­lı­ğı ye­ri­ne Hâkim­ler ve Sav­cı­lar Yük­sek Ku­ru­lu­nun yap­ma­sı, yar­gı­nın ba­ğım­sız­lı­ğı açı­sın­dan uy­gun de­ğil mi­dir? Da­nış­ta­yı si­ya­se­tin et­ki­sin­den ne za­man kur­ta­ra­cak­sı­nız?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Bö­lün­mez, bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN BÖ­LÜN­MEZ (Mar­din) – Sa­yın Baş­ka­nım, be­nim so­rum ol­ma­ya­cak. Çün­kü, cu­mar­te­si gü­nü iki tur­da bi­rer da­ki­ka -tu­ta­nak­la­ra ba­kı­lır­sa- so­ru sor­dum. Ben so­ru­la­rı­mı ya­zı­lı ve­re­ce­ğim. Hak­kı­mı be­şin­ci ve al­tın­cı ar­ka­daş­la­ra bı­rak­mak üze­re, pro­tes­to edi­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Az ön­ce, Sa­yın Ba­ka­nı­mız kür­sü­de, Kor­ku­te­li Spor Sa­lo­nu’yla il­gi­li ör­nek ver­di. Bu ko­nu­yu, biz, Sa­yın Ba­ka­nım­la, yak­la­şık, in­şa­at baş­la­ma­dan ye­di ay ön­ce gö­rüş­müş­tük. Ama, ma­ale­sef, in­şa­at bir tür­lü baş­la­ma­dı, ta ki, Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­li Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın AKP’ye trans­fe­ri­ne ka­dar. Az ön­ce, Sa­yın Ba­kan, kür­sü­de ko­nuş­tu “Biz ta­raf­sız­lık yap­tık” de­di. Sa­yın Ba­kan, ken­di­niz­le çe­liş­ti­niz. Ay­rı­ca, spo­ru si­ya­se­te de alet et­ti­niz.

So­ru­la­ra baş­lı­yo­rum.

An­tal­ya’nın Ga­zi­pa­şa, Dem­re, İb­ra­dı ve Kaş il­çe­le­rin­de ha­len ka­pa­lı spor sa­lo­nu yok­tur. Bu sa­lo­nun, il özel ida­re­si ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı ge­re­kir­ken, öde­nek ye­ter­siz­lik­le­ri ne­de­niy­le in­şa­atı­na baş­la­na­ma­mış­tır. Ba­kan­lı­ğı­nız ta­ra­fın­dan ge­nel büt­çe­den ye­ter­li pay ayı­ra­rak bu sa­lon­la­rın ya­pı­mı­na baş­la­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Tu­riz­min baş­ken­ti olan An­tal­ya’mız­da hâlen olim­pik bir yüz­me ha­vu­zu yok­tur. Bu da, ger­çek­ten, tu­rizm adı­na utanç ve­ri­ci bir du­rum­dur. An­tal­ya Be­le­di­ye­si ile Genç­lik ve Spor İl Mü­dür­lü­ğü ara­sın­da ya­pı­lan pro­to­ko­lün üze­rin­den tam ye­di ay geç­me­si­ne rağ­men bir ge­liş­me ol­ma­mış­tır. Ya­pı­lan pro­to­kol ge­re­ği sü­re her ge­çen gün azal­mak­ta­dır. Ba­kan­lık ola­rak, bu ha­vu­zun bir an ön­ce bi­ti­ri­lip fa­ali­ye­te geç­me­si ko­nu­sun­da ne gi­bi ça­lış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır?

Üçün­cü so­rum: Da­ha ön­ce Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bağ­lı olan 57 fe­de­ras­yo­nun 54’ü özerk­leş­ti­ril­miş du­rum­da­dır. Bun­la­rın 20’si son ye­di ay­da özerk­leş­ti­ril­miş­tir, gi­di­şat çok teh­li­ke­li­dir.

Özerk­lik bir sü­reç­tir. Za­ma­nın geç­me­si, bu an­la­yı­şın iyi­ce yer­leş­me­si, en önem­li­si spon­sor­luk ile des­tek­len­me­si şart­tır. Ül­ke­miz­de spon­sor­luk, he­nüz bü­tü­nüy­le an­la­şıl­mış ve be­nim­sen­miş de­ğil­dir. Özerk­lik sü­re­ci ta­mam­lan­dık­tan, spon­sor­luk -spo­run- sek­tör içe­ri­si­ne yer­le­şip iyi­ce be­nim­sen­me­den fe­de­ras­yon­la­rı özerk yap­mak, bir­ka­çı ha­riç, ço­ğu­nu as­lan­la­rın önü­ne at­mak de­ğil mi­dir?

Dev­let, Ana­ya­sa’da be­lir­til­di­ği üze­re, spo­ra ve spor­cu­ya her ko­şul­da sa­hip çık­mak zo­run­da­dır. Ge­rek­li bir alt­ya­pı oluş­tu­rul­ma­dan, bu kı­sa sü­re­ler içe­ri­sin­de fe­de­ras­yon­la­rın özerk ha­le gel­me­si spor­cu­la­rı­mı­zı zor du­rum­da bı­rak­maz mı? Şu an­da, 23 özerk fe­de­ras­yon spon­sor­lar ta­ra­fın­dan des­tek­len­mek­te­dir, ka­lan 31 fe­de­ras­yo­nun spon­so­ru yok­tur.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

MUS­TA­FA EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Spon­so­ru ol­ma­yan bu özerk fe­de­ras­yon­lar fa­ali­yet­le­ri­ni na­sıl sür­dü­re­cek­ler­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, şu ana ka­dar, sa­de­ce, dört mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım on da­ki­ka için­de so­ru sor­du.

Ben, di­ğer baş­kan ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım­la ko­nu­şun­ca, bel­ki, şöy­le bir uy­gu­la­ma ya­pa­bi­li­riz: Her mil­let­ve­ki­li­ne en iyi­si bir da­ki­ka­lık sü­re ver­mek, bu­ra­da oto­ma­tik ola­rak ayar­la­mak, onun şe­yi­nin de oto­ma­tik ola­rak ke­sil­me­si­dir. Yok­sa, bir ar­ka­da­şı­mız üç bu­çuk da­ki­ka so­ru so­rar­sa ve­ya açık­la­ma­lar ya­par­sa bu ol­maz. Tah­min edi­yo­rum, bun­dan son­ra böy­le­si bir uy­gu­la­ma da­ha sağ­lık­lı ola­cak­tır.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Sü­re­yi uza­ta­lım Sa­yın Baş­kan.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – On da­ki­ka çok az Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Evet, şim­di ce­vap iş­le­mi­ne ge­çi­yo­ruz.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­nım çok te­şek­kür ede­rim.

So­ru so­ran ar­ka­daş­la­rı­mı­zın so­ru­la­rı­na kı­sa­ca ce­vap ver­me­ye ça­lı­şa­ca­ğım.

Sa­yın Kı­lıç, 9 mad­de­si tek­rar gö­rü­şül­mek üze­re Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ri gön­de­ri­len Va­kıf­lar Ka­nu­nu’yla il­gi­li bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­lar ve bu ko­nu­da Hükûmet ola­rak ne ya­pa­ca­ğı­mı­zı sor­du­lar. Kuş­ku­suz, şu an­da Ada­let Ko­mis­yo­nun­da­dır, Ada­let Ko­mis­yo­nun­da ge­ri gön­de­ri­len mad­de­ler ye­ni­den gö­rü­şü­le­cek­tir. Ge­ri gön­der­me ge­rek­çe­le­ri­ni Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü il­gi­li bü­rok­rat ar­ka­daş­la­rı­mız in­ce­le­di­ler, bu­gün de ba­na dü­şün­ce­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler. An­cak, bu­gün o dü­şün­ce­le­ri­ni ve de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni oku­ma imkânı bu­la­ma­dım. Da­ha son­ra­ki bir aşa­ma­da, ge­re­kir­se, bu­nu si­zin­le de­ğer­len­di­ri­riz. An­cak, ta­bii ki, Ko­mis­yon gün­de­mi­ne al­dı­ğın­da, ora­da, bu ko­nuy­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­mi­zi or­ta­ya ko­ya­ca­ğız.

“Ka­mu­ya per­so­nel alım­la­rın­da mü­la­kat ya­pıl­mak­ta ve bu­ra­da si­ya­si ter­cih­ler rol oy­na­mak­ta­dır.” de­di­niz. Ka­mu­ya per­so­nel alı­nır­ken bir (A) gru­bu kad­ro­lar var, bir (B) gru­bu kad­ro­lar var. Mü­la­kat ya­pı­lan kad­ro­lar, (A) gru­bu kad­ro­lar­dır. Bun­lar, kay­ma­kam aday­lı­ğı, mü­fet­tiş mua­vin­li­ği gi­bi bir­ta­kım kad­ro­lar için alım­lar­dır. Bun­lar, za­ten öte­den be­ri, ya­ni bi­zim dö­ne­mi­miz­de de­ğil, ay­rı­ca mü­la­kat­la per­so­nel alan ku­rum­la­rı­mız­dır, çün­kü on­la­rın per­so­nel yö­net­me­lik­le­rin­de ay­rı­ca mü­la­kat ya­pı­la­ca­ğı da ya­zı­lı­dır.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Hâkim, sav­cı alım­la­rın­da uy­gu­la­ma­yı gör­dük Sa­yın Ba­kan; 90 alan­lar elen­di, 70 alan­lar ka­zan­dı­rıl­dı.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Bu ko­nu, bi­zim ge­tir­miş ol­du­ğu­muz bir dü­zen­le­me de­ğil­dir. Ay­rı­ca, (B) gru­bu kad­ro­lar­la il­gi­li de her­han­gi bir mü­la­kat ya­pıl­ma­mak­ta­dır. Bi­li­yor­su­nuz, bi­raz ön­ce kür­sü­de de ifa­de et­miş­tim, (B) gru­bu kad­ro­lar­la il­gi­li ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı boş kad­ro­la­rı­nı ÖSYM’ye bil­dir­mek­te­ler. On­lar da, ara­nan va­sıf­la­ra uy­gun yük­sek pu­an alan­dan baş­la­mak üze­re, me­mur aday­la­rı­nı ku­rum­la­ra gön­der­mek­te­ler. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da her­han­gi bir si­ya­si ter­ci­hin ol­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil.

Ay­rı­ca, ka­mu ça­lı­şan­la­rı ara­sın­da üc­ret fark­lı­lı­ğın­dan bah­set­ti­niz, bu ko­nu­da ta­bii ki hak­lı­sı­nız. Onun­la il­gi­li, Dev­let Per­so­nel Ka­nu­nu’nda de­ği­şik­lik ya­pan bir tas­lak, Ba­kan­lı­ğım­ca Baş­ba­kan­lı­ğa su­nul­du, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun gün­de­min­de. An­cak, da­ha ön­ce, bir so­ru üze­ri­ne de ifa­de et­miş­tim; ka­mu per­so­ne­li­ni tem­sil eden sen­di­ka ve kon­fe­de­ras­yon­la­rı­mı­zın da, üs­tün­de, mu­ta­ba­ka­tı alın­ma­dan, tam bir mu­ta­ba­kat sağ­lan­ma­dan Mec­li­se sevk ko­nu­sun­da Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın bir has­sa­si­ye­ti var. O ne­den­le, he­nüz da­ha, üzü­le­rek ifa­de ede­yim ki, Mec­li­se sevk et­me imkânı bu­la­ma­dık. An­cak, bir şey da­ha söy­le­di­niz…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – İş­te, ben de on­dan bah­se­di­yo­rum, Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu’ndan bah­se­di­yo­rum. Ka­mu per­so­ne­li­nin, bi­zim dö­ne­mi­miz­de çok mağ­dur ol­du­ğu­nu, alım gü­cü­nün düş­tü­ğü­nü ifa­de edi­yor­su­nuz. Ben, bu­gün bir he­sap yap­tır­dım. As­lın­da, ge­rek me­mur­la­rı­mı­zın ge­rek­se emek­li­le­ri­mi­zin al­mış ol­duk­la­rı üc­ret­le­ri kuş­ku­suz ki ye­ter­li gör­mü­yo­ruz, da­ha iyi­si­ni dev­let ola­rak ve­re­bil­me­li­yiz; an­cak, bi­zim dö­ne­mi­miz­de, hiç­bi­ri­nin alım gü­cü düş­me­miş­tir. Bu­nun­la il­gi­li bu­gün yap­tır­mış ol­du­ğum bir he­sap önüm­de; an­cak, ta­bii, va­kit sü­rat­le iler­li­yor, di­ğer so­ru­la­ra da ce­vap ver­mem la­zım.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Me­mur­lar din­li­yor Sa­yın Ba­kan!

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Yap­mış ol­du­ğum he­sa­bın bir nüs­ha­sı­nı siz­le­re tak­dim ede­ce­ğim.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Me­mur­lar çok mu iyi ge­çi­ni­yor Sa­yın Ba­kan?

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Ba­kın… De­dim ya, ye­ter­li gör­mü­yo­ruz.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Hep­si yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­da ma­aş alı­yor Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Ör­ne­ğin, en dü­şük ma­aş alan, ev­li, ya­ni, ai­le öde­ne­ği de alan bir me­mu­ru­muz biz gö­re­ve gel­di­ği­miz­de 392 alı­yor­du, önü­müz­de­ki ay­dan iti­ba­ren, bu ar­ka­da­şı­mız 814 YTL ala­cak, ya­ni…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Aç­lık sı­nı­rı­na yak­laş­tı Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Ba­kın, yüz­de 107,7 gi­bi bir ar­tış söz ko­nu­su.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Beş se­ne­de…

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Aç­lık sı­nı­rın­da Sa­yın Ba­kan, aç­lık sı­nı­rın­da…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Bu dö­nem­de­ki enf­las­yon da 53,3. De­mek ki biz, enf­las­yo­nun 1 mis­li üs­tün­de, en dü­şük ma­aş alan me­mu­ru­mu­za, zam yap­mı­şız, alım gü­cü düş­me­miş, alım gü­cü­nü, hat­ta, ar­tır­mı­şız. Or­ta­la­ma me­mur maa­şın­da 82,1’lik, bi­zim dö­ne­mi­miz­de ar­tış sağ­la­mı­şız, enf­las­yon 53,3. Enf­las­yo­nun üs­tün­de zam ver­mi­şiz, di­ğer­le­ri­ne de böy­le yap­mı­şız. Gön­lü­müz ar­zu eder ki, Tür­ki­ye’nin imkânla­rı el­ver­dik­çe, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na, emek­li­le­ri­mi­ze büt­çe­den da­ha faz­la pay ayı­ra­bi­le­lim. Ama, hiç­bir za­man on­la­rı  enf­las­yo­nun al­tın­da tut­ma­ma­ya -al­dık­la­rı üc­ret ve ma­aşı- özen gös­ter­di­ği­mi­zi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Işık, Kon­ya’da Ata­türk Şe­hir Sta­dı’nın ar­tık iş­le­vi­ni bü­yük öl­çü­de yi­tir­di­ği­ni ve Kon­ya’da spo­run, özel­lik­le fut­bo­lun çok se­vil­di­ği­ni, bu ko­nuy­la il­gi­li di­ğer ba­zı bü­yük şe­hir­ler gi­bi, Kon­ya Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si­nin de bir pro­jey­le An­ka­ra’ya gel­me­yi ar­zu et­ti­ği­ni ifa­de et­ti­niz. Ger­çek­ten, bir­kaç gün ön­ce bir mü­na­se­bet­le kar­şı­la­dı­ğı­mız Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız Sa­yın Ak­yü­rek de bun­dan bah­set­miş­ti. O da Şe­hir Sta­dı’nın kar­şı­lı­ğı ola­rak çok mo­dern bir sta­dı şeh­rin dı­şın­da uy­gun bir ye­re yap­ma­yı plan­la­dık­la­rı­nı ifa­de et­ti. Bu­na kar­şı­lık mev­cut sta­dın ken­di­le­ri­ne dev­re­di­lip edil­me­ye­ce­ği­ni sor­du. Ben de, bu­yu­run ha­zır­la­yın bir pro­je, si­ze yar­dım­cı ola­lım de­dik. Ta­bii bu­ra­da bir de, ger­çek­ten, fut­bo­lun dı­şın­da bi­sik­let spo­ru da Kon­ya’da çok se­vi­lir, bu­nun­la il­gi­li, sta­dın için­de, bir pist var. Onun mut­la­ka şeh­rin dı­şın­da, bu spo­ru se­ven­ler için uy­gun bir fi­zi­ki mekânın ya­pıl­ma­sın­da za­ru­ret ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum. Ni­te­kim öy­le bir mekân da var Kon­ya’nın dı­şın­da, öy­le bir mekân da var. Ora­yı da­ha da mü­kem­mel hâle ge­tir­me ko­nu­sun­da, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dü­rü­müz ya­nım­da, on­dan da is­tir­ham edi­yo­rum, bu ko­nu­yu özel ola­rak ta­kip eder­ler­se se­vi­ni­rim.

Yi­ne bir so­ru sor­du­nuz “ÖSYM son per­so­nel yer­leş­tir­me­le­ri­ni ön­ce ya­yın­la­dı bil­gi­sa­yar or­ta­mın­da, son­ra kal­dır­dı, son­ra tek­rar ya­yın­la­dı. Bu­nun bir se­be­bi var mı?” de­di­niz. Evet, ger­çek­ten böy­le ol­du. Bir tek­nik ha­ta ne­de­niy­le so­nuç­lar­dan bir bö­lü­mü yan­lış ak­set­miş, son­ra bu ha­ta­lar dü­zel­til­di. Ya­ni, ÖSYM’nin yap­mış ol­du­ğu bu sı­nav­lar­da, ta­ma­men bil­gi­sa­yar or­ta­mın­da ya­pıl­dı­ğı için, bel­ki tek­nik ha­ta­lar ola­bi­lir, ki, o da dü­zel­til­di. Bu­nun dı­şın­da her­han­gi bir şa­ibe­nin söz ko­nu­su ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Sa­yın Ba­ka­nım, Kon­ya’yı şe­hir dı­şı­na çı­kar­mak is­ti­yor­su­nuz. An­tal­ya’yı şe­hir içi­ne... Bu ko­nu­da bir şey de­me­di­niz.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – O so­ru ge­le­cek sa­nı­yo­rum şim­di.

MU­HAR­REM KI­LIÇ (Ma­lat­ya) – Be­nim so­ru­la­rım­da var­dı efen­dim, ben sor­dum.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Var mı, geç­ti mi? Af­fe­der­si­niz, af­fe­der­si­niz Sa­yın Kı­lıç; doğ­ru, öy­le bir so­ru­nuz var.

Ta­bii, biz, be­le­di­ye­le­ri­miz­den, eğer şeh­rin için­de kal­mış, iş­le­vi­ni bü­yük öl­çü­de yi­tir­miş stat­la­rı bi­ze ve­rin, biz de bu­nun ye­ri­ne Türk genç­le­ri için, spor için da­ha mo­dern bir stat ya­pa­lım tek­li­fiy­le ge­lir­ler­se, bu­na sı­cak ba­kı­yo­ruz, bu ko­nu­da yar­dım­cı olu­yo­ruz, ama, bu sta­dın ne­re­ye ya­pı­la­ca­ğı ko­nu­su ta­ma­men imar plan­la­rı­na gö­re o il­de­ki bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­si­nin ve mec­li­si­nin­dir. Ne­re­ye ya­pa­ca­ğı ko­nu­su­na biz ka­rış­ma­yız, ka­rı­şa­ma­yız. Çün­kü, ora­da­ki ye­rel yö­ne­tim­ci­le­rin işi­dir bu.

An­tal­ya, bu­nu… Bi­raz ön­ce Tun­cay Bey de ifa­de et­ti, da­ha uy­gun yer­ler var, hat­ta, şeh­rin için­de ya­pı­lı­yor di­ye bir ya­zı­lı mü­ra­ca­atı da ol­muş. Ta­bii, bu ko­nu ta­ma­men An­tal­ya Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Mec­li­si­nin ve Be­le­di­ye yö­ne­ti­mi­nin so­rum­lu­lu­ğun­da­dır. Ya­ni, bir an ön­ce, biz o stat­la­rın ve sa­lon­la­rın ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. Çün­kü, 2010 sü­rat­le ge­li­yor. Bas­ket­bol şam­pi­yo­na­sı fi­nal­le­ri ola­cak ve o sta­da da şid­det­le ih­ti­ya­cı­mız var. Bir an ön­ce ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz. Tak­dir, ta­bii ki, ye­rel yö­ne­ti­ci­le­rin­dir.

Sa­yın Öz­do­ğan “ka­mu­da 100 bin per­so­nel ala­ca­ğız de­miş­ti­niz, son­ra Ba­ba­can ‘2007’de hiç per­so­nel al­ma­ya­ca­ğız’ de­di” di­ye bir be­yan­da bu­lun­du.

Ben, 2006’yla il­gi­li, 100 bin ci­va­rın­da, ka­mu­ya, per­so­nel yer­leş­ti­re­ce­ği­mi­zi söy­le­miş­tim. Hem me­mur sta­tü­sün­de hem söz­leş­me­li sta­tü­de hem de ge­çi­ci sta­tü­de ve hem de iş­çi sta­tü­sün­de, 2006 yı­lın­da, şu ana ka­dar 146 bin va­tan­da­şı­mı­zı ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­da per­so­nel ola­rak de­ğer­len­dir­di­ği­mi­zi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

2007’yle il­gi­li de, büt­çe ka­nu­nun­da ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı 2006 yı­lın­da bo­şa­lan kad­ro­la­rı­nın yüz­de 50’siy­le il­gi­li doğ­ru­dan ata­ma imkânı­na sa­hip ola­cak­lar, ay­rı­ca, 23 bin de açık­tan ata­ma iz­ni büt­çe ka­nu­nun­da ön­gö­rül­dü. Bu, aşa­ğı yu­ka­rı 60 bin ye­ni per­so­nel de­mek­tir. Ya­ni, or­ta­la­ma, 2007 yı­lın­da da biz 60 bin ye­ni per­so­nel al­ma imkânı­na sa­hip ola­ca­ğız.

Sa­yın Ba­ba­can’ın “2007’de ka­mu­ya hiç per­so­nel al­ma­ya­ca­ğız” şek­lin­de bir be­ya­nı­nı ben ha­tır­la­mı­yo­rum. Za­ten, büt­çe ka­nu­nun­da bu var. Ali Ba­ba­can bun­la­rı bi­li­yor. Böy­le bir şey söy­le­me­si ba­na gö­re müm­kün de­ğil.

Sü­rem dol­muş. Sa­yın Baş­ka­nım, siz de işa­ret et­mi­yor­su­nuz. Ama, izin ve­rir­se­niz…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Yar­gı­da hâkim ve sav­cı­la­rın alı­nı­şıy­la il­gi­li…

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­ka­nım, ne em­re­der­si­niz?

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Pa­lan­dö­ken ka­yak pis­ti de­di­niz. Önü­müz­de­ki Ocak ayı­nın 14’ü, 15’in­de, İtal­ya’da To­ri­no ken­tin­de, 2011 Uni­ver­si­ade kış oyun­la­rı­nın Er­zu­rum’a alın­ma­sıy­la il­gi­li oy­la­ma ya­pı­la­cak. Ben­de­niz ora­da­yım, Er­zu­rum Be­le­di­ye Baş­ka­nı, Va­li­si, Üni­ver­si­te Rek­tö­rü ve her­kes de ora­da ola­cak. İn­şal­lah, 2011 Uni­ver­si­ade kış oyun­la­rı­nı Er­zu­rum’a al­ma­yı ba­şa­rı­rız. Böy­le­ce, Pa­lan­dö­ken de, kuş­ku­suz ki, cid­di bir ka­yak mer­ke­zi ha­li­ne ge­lir. Ben de, bu ko­nu­nun özel ola­rak ta­kip­çi­si ol­du­ğu­mu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

İzin ve­rir­se­niz di­ğer so­ru­la­ra ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­yim Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Da­nış­tay bi­na­sı­nı da sor­muş­tum.

DEV­LET BA­KA­NI VE BAŞ­BA­KAN YAR­DIM­CI­SI MEH­MET ALİ ŞA­HİN (İs­tan­bul) – Sü­rem bit­ti.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, sı­ra­sıy­la be­şin­ci tur­da yer alan büt­çe­le­rin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si hu­su­su­nu ve bö­lüm­le­ri­ni ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.14 – GENÇ­LİK VE SPOR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                  20.518.340

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                             124.310

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                                 185.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    07         Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                                              1.431.410

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    08         Din­len­me, Kül­tür ve Din Hiz­met­le­ri                             325.570.940

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                     347.830.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    03         Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                                         9.760.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    04         Alı­nan Ba­ğış ve Yar­dım­lar ile Özel Ge­lir­ler                 331.815.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    05         Di­ğer Ge­lir­ler                                                                    4.255.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                     345.830.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

A – C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı            :       420.776.196,23

- Top­lam Har­ca­ma                     :       404.070.295,03

- İp­tal Edi­len Öde­nek                 :         16.705.901,20

BAŞ­KAN– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

B    C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Büt­çe tah­mi­ni                           :       269.657.000,00

- Yı­lı tah­si­la­tı                             :       389.889.863,23

BAŞ­KAN–  (B) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.92 –  VA­KIF­LAR GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.–Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                  11.332.822

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                             140.513

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                              1.200.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    04         Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler                                               410.471

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    07         Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                                            43.419.355

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    08         Din­len­me, Kül­tür ve Din Hiz­met­le­ri                             216.058.997

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    10         Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri             121.022.842

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                     393.585.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    03         Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                                     379.800.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    05         Di­ğer Ge­lir­le­ri                                                                 13.775.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    06         Ser­ma­ye Ge­lir­le­ri                                                                   10.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                     393.585.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

A – C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı            :       206.005.000,00

- Top­lam Har­ca­ma                     :       158.861.123,07

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma             :           3.719.115,31

- İp­tal Edi­len Öde­nek                 :         50.862.992,24

BAŞ­KAN– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

B    C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Büt­çe tah­mi­ni                           :       206.000.000,00

- Yı­lı tah­si­la­tı                             :       172.109.057,88

BAŞ­KAN–  (B) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.78 – DEV­LET PER­SO­NEL BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.–  Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                  10.424.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                               45.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                       10.469.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.79 – BAŞ­BA­KAN­LIK YÜK­SEK DE­NET­LE­ME KU­RU­LU

1.–  Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                  10.280.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                                   75.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                       10.355.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri  ka­bul edil­miş­tir.

Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

05 – DA­NIŞ­TAY BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                    5.069.094

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                            31.255.776

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    09         Eği­tim Hiz­met­le­ri                                                                 102.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                       36.426.870

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri  ka­bul edil­miş­tir.

Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN– (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

A – C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı            :         19.781.843,00

- Top­lam Har­ca­ma                     :         19.153.179,10

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma             :              941.273,02

- İp­tal Edi­len Öde­nek                 :           1.569.936,92

BAŞ­KAN– (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.08- TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­SEL VE TEK­NO­LO­JİK ARAŞ­TIR­MA KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                899.134.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                          1.410.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                                 400.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    07         Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                                                 359.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    09         Eği­tim Hiz­met­le­ri                                                            37.032.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                     938.335.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    03         Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                                     119.250.500

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    04         Alı­nan Ba­ğış ve Yar­dım­lar ile Özel Ge­lir­ler                 776.635.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    05         Di­ğer Ge­lir­ler                                                                  28.438.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    06         Ser­ma­ye Ge­lir­le­ri                                                                   11.500

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                     924.335.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.09- TÜR­Kİ­YE Bİ­LİM­LER AKA­DE­Mİ­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                    6.275.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                         6.275.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    03         Te­şeb­büs ve Mül­ki­yet Ge­lir­le­ri                                              40.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    04         Alı­nan Ba­ğış ve Yar­dım­lar ile Özel Ge­lir­ler                     6.225.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    05         Di­ğer Ge­lir­ler                                                                         10.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                         6.275.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Böy­le­ce, Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Dev­let Per­so­nel Baş­kan­lı­ğı, Baş­ba­kan­lık Yük­sek De­net­le­me Ku­ru­lu, Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı, Tür­ki­ye Bi­lim­sel ve Tek­no­lo­jik Araş­tır­ma Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı ile Tür­ki­ye Bi­lim­ler Aka­de­mi­si Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı büt­çe­le­ri ile Genç­lik ve Spor Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Va­kıf­lar Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  ve Da­nış­tay Baş­kan­lı­ğı­nın 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sap­la­rı ka­bul edil­miş­tir. Ha­yır­lı ol­ma­la­rı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, be­şin­ci tur gö­rüş­me­le­ri ta­mam­lan­mış­tır.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.59

 

 

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.17

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 36’ncı Bir­le­şi­mi’nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

Şim­di, al­tın­cı tur üze­rin­de gö­rüş­me­le­re baş­la­ya­ca­ğız.

Al­tın­cı tur­da, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği, Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı büt­çe­le­ri ile Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı­nın ke­sin­he­sa­bı yer al­mak­ta­dır.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

l.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S. Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (De­vam)

H) HA­Zİ­NE MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI

1.- Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

İ) AV­RU­PA BİR­Lİ­Ğİ GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ

1.- Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

J) BA­SIN-YA­YIN VE EN­FOR­MAS­YON GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

K) SOS­YAL YAR­DIM­LAŞ­MA VE DA­YA­NIŞ­MA GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.- Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

L) TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

M) TÜR­Kİ­YE İS­TA­TİS­TİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.- Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler bit­tik­ten son­ra, yir­mi da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pa­ca­ğız. So­ru sor­ma iş­le­miy­le il­gi­li açık­la­ma­la­rı da­ha ön­ce­le­ri de yap­tı­ğım için tek­rar­la­mı­yo­rum. So­ru sor­mak is­te­yen mil­let­ve­kil­le­ri, gö­rüş­me­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar yer­le­rin­den so­ru so­ra­bi­lir­ler.

So­ru sor­ma için ar­ka­daş­la­rı­mız mik­ro­fo­nu aça­cak­lar. So­ru sor­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum ve so­ru sor­may­la il­gi­li ola­rak, bu tur­da, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın en az 10 ta­ne­si­nin so­ru sor­ma­sı için, ar­ka­daş­la­ra bir da­ki­ka­lık sü­re ve­re­ce­ğim ve bir da­ki­ka son­ra da mik­ro­fon­la­rı ka­pan­mış ola­cak­tır. Bu­nu da bil­gi­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum; çün­kü, dört da­ki­ka­da so­ru so­ran ar­ka­daş­lar var. Bir hak­kın…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Bir da­ki­ka­da so­ru so­rul­maz ki Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka­da so­ru so­ru­lur Sa­yın Çe­tin. So­ru­lur efen­dim, bir da­ki­ka­da so­ru so­ru­lur, so­ran­la­rı gö­re­cek­si­niz bi­raz son­ra.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Her gün ye­ni mo­da çı­ka­rı­yor­su­nuz!

BAŞ­KAN – Al­tın­cı tur­da grup­la­rı ve şa­hıs­la­rı adı­na söz alan sa­yın üye­le­rin isim­le­ri­ni oku­yo­rum:

Grup­lar: Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu; Meh­met Akif Ham­za­çe­bi, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li, İnal Ba­tu, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li; Fe­ri­dun Fik­ret Ba­loğ­lu, An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li; Hü­se­yin Ba­yın­dır, Kır­şe­hir Mil­let­ve­ki­li; Cev­det Sel­vi, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li,

AK Par­ti Gru­bu: İs­ma­il Eri­cek­li, Çan­kı­rı Mil­let­ve­ki­li; Ali Rı­za Ala­bo­yun, Ak­sa­ray Mil­let­ve­ki­li; Ey­yüp Sa­nay, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li; Ha­cı İb­ra­him Ka­ba­rık, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li; Fa­tih Arı­kan, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li; Saf­fet Ben­li, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Ana­va­tan Gru­bu; Ömer Abu­şoğ­lu, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li; Hü­se­yin Öz­can, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li; Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li; Meh­met Sa­it Ar­ma­ğan, Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li.

Şa­hıs­la­rı adı­na: Le­hin­de, Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li; aley­hin­de, Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

İlk söz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Meh­met Akif Ham­za­çe­bi’ye ait­tir.

Sa­yın Ham­za­çe­bi, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz, be­lir­len­di­ği şe­kil­de, on üç da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­dım. Söz­le­ri­me baş­lar­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, uy­gu­lan­mak­ta olan eko­no­mik prog­ra­mın bel­li ko­nu­lar­da yü­rü­tül­me­sin­den ve ge­nel ola­rak da ko­or­di­nas­yo­nun­dan so­rum­lu bir ku­ru­lu­şu­muz­dur. Bu ne­den­le, ben, büt­çe ko­nuş­ma­mı, bu ku­ru­lu­şun so­rum­lu­su ol­du­ğu eko­no­mik prog­ra­mı bel­li açı­lar­dan de­ğer­len­dir­mek su­re­tiy­le yap­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bü­tün eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nın ama­cı, hal­kın re­fa­hı­nı ar­tır­mak­tır. Va­tan­da­şın sı­kın­tı­sı bu­gün dü­ne gö­re da­ha az­sa, aza­lı­yor ise, hal­kın re­fa­hı, va­tan­da­şın re­fa­hı gi­de­rek his­se­di­lir öl­çü­de ar­tı­yor­sa ve va­tan­daş ge­le­ce­ğe umut­la ba­ka­bi­li­yor­sa eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı doğ­ru yol­da de­mek­tir. Eğer ak­si bir du­rum söz ko­nu­suy­sa, bu da po­li­ti­ka­la­rın göz­den ge­çi­ril­me­si­ni ge­rek­ti­rir.

Ge­çen haf­ta bu­ra­da, cu­ma gü­nü, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı büt­çe su­nu­şu­nu yap­tı. Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın ko­nuş­ma­sı­nın ar­dın­dan si­ya­si par­ti grup­la­rı büt­çe­ye iliş­kin ola­rak de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni yap­tı­lar ve onun ar­dın­dan da Sa­yın Baş­ba­kan Hükûmet adına açık­la­ma­lar­da bu­lun­du­lar.

Sa­yın Baş­ba­kan ve Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, açık­la­ma­la­rın­da geç­miş dört yı­lın de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni yap­tı­lar. Ta­bii ki bu büt­çe Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin son büt­çe­si ol­ma­sı ne­de­niy­le geç­miş dört yı­lın de­ğer­len­dir­me­si­nin ya­pıl­ma­sı son de­re­ce do­ğal. Sa­yın Baş­ba­kan, geç­miş dört yı­lın de­ğer­len­dir­me­si­ni ya­par­ken kul­lan­mış ol­du­ğu bir cüm­ley­le bu dört yı­lın öze­ti ola­rak sa­yı­la­bi­le­cek bir ra­ka­mı ifa­de et­ti­ler. Sa­yın Baş­ba­kan şu de­ğer­len­dir­me­de bu­lun­du: “2002 yı­lı so­nun­da 183 mil­yar do­lar ola­rak al­dı­ğı­mız gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya, biz, ge­çen dört yıl içe­ri­sin­de 210 mil­yar do­lar ila­ve et­tik.”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek­ten, resmî ra­kam­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, do­lar cin­sin­den gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la ra­ka­mı­na bak­tı­ğı­mız­da 2002 ile 2006 ara­sın­da­ki ar­tış ora­nı­nın yüz­de 112 ol­du­ğu­nu gö­rü­rüz. 183 mil­yar do­lar 2002 so­nu­dur, 2006 so­nun­da bu ra­ka­mın 390 mil­yar do­lar dü­ze­yin­de ola­ca­ğı tah­min edi­li­yor. Oran­lar­sak, millî ge­lir­de do­lar cin­sin­den yüz­de 112 ora­nın­da ar­tış ol­muş gö­zü­kü­yor. Ki­şi ba­şı­na millî ge­lir ra­kam­la­rı­na bak­tı­ğı­mız­da -ki gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la ra­kam­la­rı ola­rak bu da ifa­de edi­li­yor- bu­ra­da da ben­zer bir ar­tış söz ko­nu­su. 2002 so­nun­da 2.638 do­lar olan ki­şi ba­şı­na gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la­nın, 2006 yı­lı so­nun­da 5.341 do­la­ra ula­şa­ca­ğı tah­min edi­li­yor.

Öte yan­dan, Sa­yın Baş­ba­kan, ko­nuş­ma­sı­nın bir baş­ka ye­rin­de, yi­ne dört yıl­lık ik­ti­dar dö­nem­le­rin­de or­ta­la­ma me­mur ma­aşı­nı yüz­de 72 ora­nın­da, or­ta­la­ma ka­mu iş­çi ma­aşı­nı da yüz­de 65 ora­nın­da ar­tır­dık­la­rı­nı söy­le­di­ler.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, böy­le bir tab­lo­da Sa­yın Baş­ba­ka­na sor­mak ge­re­kir: Do­lar cin­sin­den millî ge­lir eğer ger­çek­ten yüz­de 112 ora­nın­da art­tıy­sa, o za­man ne­den ka­mu per­so­ne­li­ne, ka­mu iş­çi­si­ne bu ar­tı­şın an­cak ya­rı­sı­nı uy­gun gör­dü­nüz, bu ar­tı­şın an­cak ya­rı­sı­na denk ge­le­cek bir ar­tı­şı la­yık gör­dü­nüz?

AL­GAN HA­CA­LOĞ­LU (İs­tan­bul) – Gü­zel bir so­ru.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru­nun esa­sı bu­ra­da­dır. Do­lar cin­sin­den yüz­de 112 ora­nın­da art­tı­ğı ifa­de edi­len millî ge­lir, ger­çek­ten bu oran­da art­mış mı­dır?

Ben si­ze yi­ne dev­le­tin bir baş­ka ra­ka­mı­nı ver­mek is­ti­yo­rum: Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun 1 Ka­sım 2006 ta­rih­li Resmî Ga­ze­te’de ya­yım­la­mış ol­du­ğu 2007 yı­lı prog­ra­mın­da yer alan ve sa­bit fi­yat­lar­la millî ge­lir ra­kam­la­rı­nı gös­te­ren bir tab­lo. Sa­bit fi­yat­la­rın özel­li­ği, enf­las­yon­dan kay­nak­la­nan ar­tış­la­rı bir ke­na­ra bı­ra­kır, pa­ra cin­sin­de do­la­rın de­ğer kay­bet­me­sin­den, Türk li­ra­sı­nın de­ğer ka­zan­ma­sın­dan kay­nak­la­nan yi­ne de­ğer oy­na­ma­la­rı­nı bir ke­na­ra bı­ra­kır ve eko­no­mik kı­yas­la­ma­lar­da kul­la­nı­lan bu­dur, sa­bit fi­yat­lar­la millî ge­lir ra­ka­mı­dır.

Ba­kın, bu da dev­le­tin ra­ka­mı­dır. Sa­bit fi­yat­lar­la millî ge­lir ra­ka­mın­da, ben Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin ik­ti­da­rı dev­ral­dı­ğı 2002 yı­lın­dan dört yıl da­ha ön­ce­si­ne gi­di­yo­rum. 98 yı­lın­da Tür­ki­ye’de ki­şi ba­şı­na gay­ri­sa­fi yurt içi ha­sı­la 3.080 do­lar de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu ra­ka­mın 2006 yı­lı so­nun­da 3.688 do­la­ra çık­ma­sı ön­gö­rül­müş. Ya­ni, se­kiz yıl­da, Tür­ki­ye, millî ge­lir ra­ka­mın­da an­cak yüz­de 19,7 ora­nın­da bir ar­tış sağ­la­ya­bil­miş. Du­rum bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ger­çek du­rum bu­dur. Sa­yın Baş­ba­ka­nın ra­kam­la­rı­nı enf­las­yon­dan arın­dı­rır­sak, do­lar­da­ki de­ğer kay­bın­dan arın­dı­rır­sak, gel­miş ol­du­ğu­muz ra­kam, nok­ta bu­dur.

Za­ten ha­tır­la­ya­cak­sı­nız, ge­çen ma­yıs-ha­zi­ran ayın­da bir çal­kan­tı ya­şa­dık. Do­lar 1,6 YTL ra­kam­la­rı­na ka­dar yük­sel­di. O za­man -ha­tır­la­yın- millî ge­lir ra­kam­la­rı­nın bir­den na­sıl ge­ri git­ti­ği­ni, do­lar cin­sin­den he­sap­la­nan ra­kam­la­rın na­sıl ye­ni­den he­sap­lan­mak zo­run­da kal­dı­ğı­nı lüt­fen ha­tır­la­yın. Do­la­rın 1,8’e çık­ma­sı hâlin­de ve­ya 2 YTL’ye çık­ma­sı hâlin­de Sa­yın Baş­ba­ka­nın kul­lan­mış ol­du­ğu ra­kam­la­rın na­sıl al­tüst ola­ca­ğı­nı bi­le­lim de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Doğ­ru ra­kam bu­dur.

Bu­nu söy­ler­ken, eko­no­mi­de sağ­lan­mış olan bir­ta­kım olum­lu ge­liş­me­le­ri göz ar­dı et­mek is­te­mi­yo­rum. Ka­mu borç sto­kun­da no­mi­nal ola­rak ar­tış ol­ma­sı­na rağ­men, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya oran ola­rak bir dü­şüş ol­muş­tur. An­cak, bu­nun bir kıs­mı­nın yi­ne dö­viz­de­ki de­ğer kay­bın­dan kay­nak­lan­dı­ğı­nı unut­ma­ya­lım. Ka­mu sek­tö­rü borç­lan­ma ge­re­ğin­de bir aza­lış ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz, bü­yü­me ra­kam­la­rı­nın olum­lu ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. An­cak, bü­tün eko­no­mi­yi bu üç gös­ter­ge­ye da­ya­na­rak, bu­na sı­ğı­na­rak de­ğer­len­dir­me­ye ça­lı­şır­sak, bun­lar­la so­nu­ca ulaş­ma­ya ça­lı­şır­sak yan­lış yap­mış olu­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Dün­ya­da bü­yü­me­nin ol­du­ğu bir sü­reç ya­şa­dık. Dört yıl­dır dün­ya eko­no­mi­si yüz­de 5’in üze­rin­de bü­yü­yor. Ge­liş­mek­te olan ül­ke eko­no­mi­le­ri yüz­de 7’nin üze­rin­de bü­yü­yor. Ge­liş­mek­te olan As­ya eko­no­mi­le­ri yüz­de 8’in üze­rin­de bü­yü­yor. Çin yüz­de 10’un üze­rin­de bü­yü­yor. Hin­dis­tan yüz­de 8’in üze­rin­de bü­yü­yor. Böy­le bir tab­lo­da, Tür­ki­ye, yük­sek fa­iz po­li­ti­ka­sıy­la dün­ya­da­ki sı­cak pa­ra­yı, li­ki­di­te­yi Tür­ki­ye’ye çek­miş ve ka­mu, borç­lan­ma ih­ti­ya­cı­nı bu kay­nak­lar­dan sağ­la­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Böy­le bir sü­reç­te, ka­mu sek­tö­rü­nün borç­lan­ma ge­re­ği aza­lır­ken, bor­cun millî ge­li­re ora­nı aza­lır­ken, özel sek­tö­rün borç­lu­lu­ğun­da­ki ola­ğa­nüs­tü ar­tı­şı ben dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum. Ka­mu sek­tö­rü­nün bor­cun­da, top­lam ka­mu bor­cun­da, 2002-2006 ara­sın­da­ki ar­tış yüz­de 51 dü­ze­yin­de iken, ay­nı dö­nem­de özel sek­tö­rün dö­viz cin­sin­den yurt dı­şı­na olan borç du­ru­mun­da, borç­lu­lu­ğun­da­ki ar­tış yüz­de 149 ora­nın­da­dır de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Dö­viz cin­sin­den özel sek­tö­rün yüz­de 149 ora­nın­da bor­cun­da bir ar­tış mey­da­na gel­miş ol­ma­sı, dört yıl­lık dö­nem­de bu ar­tı­şın mey­da­na gel­miş ol­ma­sı, dö­viz­de her­han­gi bir oy­na­ma, her­han­gi bir sıç­ra­ma, kı­pır­da­ma hâlin­de re­el sek­tö­rün na­sıl bir risk­le kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­nun en bü­yük gös­ter­ge­si­dir. 2001 ön­ce­sin­de­ki kur re­ji­mi ne­de­niy­le Mer­kez Ban­ka­sı­nın üze­rin­de olan risk, şim­di dal­ga­lı kur ne­de­niy­le ar­tık pi­ya­sa­nın, re­el sek­tö­rün, şir­ket­le­rin üze­rin­de­dir ve dö­viz­le borç­lan­mış olan va­tan­daş­la­rı­mı­zın üze­rin­de­dir. Bu, eko­no­mi­nin en bü­yük ris­ki­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Yi­ne, bu çer­çe­ve­de, Mer­kez Ban­ka­sı­nın, Mer­kez Ban­ka­sı Baş­ka­nı­nın uya­rı­da bu­lun­du­ğu do­la­ri­zas­yon ko­nu­su­na de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Do­la­ri­zas­yon, ya­ni va­tan­da­şın yer­li pa­ra­ya, ye­ni Türk li­ra­sı­na gü­ve­ni­nin azal­ma­sı, ya­ban­cı bir pa­ra­yı hem ta­sar­ruf ara­cı hem de eko­no­mi­de bir öde­me ara­cı ola­rak kul­lan­ma­ya baş­la­ma­sı. Eko­no­mi­de­ki ge­liş­me­ye bak­tı­ğı­mız­da, do­la­ri­zas­yon ola­rak ifa­de ede­bi­le­ce­ği­miz ya­ban­cı pa­ra­ya olan ta­le­bin gi­de­rek art­mak­ta ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu ma­yıs çal­kan­tı­sı­na ka­dar, 2006 Ma­yıs ön­ce­si­ne ka­dar yüz­de 47 ora­nı­na ka­dar düş­müş olan ya­ban­cı pa­ra ta­le­bi­nin… Bu ta­le­bi, ya­ban­cı pa­ra ta­le­bi­ni top­lam pa­ra ar­zı­na oran­lı­yo­rum, yüz­de 47. Yüz­de 47’lik bu oran, ağus­tos ayın­da yüz­de 52’ye çık­mış ve ka­sım ayın­da da yüz­de 55’e çık­mış­tır. Sa­yın Mer­kez Ban­ka­sı Baş­ka­nı­nın yap­mış ol­du­ğu uya­rı da bu­dur. Va­tan­daş ye­ni­den dö­vi­ze yö­nel­di, ta­sar­ruf ara­cı ola­rak ye­ni­den dö­vi­ze yö­nel­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

1998-2002 ara­sın­da ya­ban­cı pa­ra cin­sin­den mev­du­at 16,7 mil­yar do­lar mik­ta­rın­da art­mış­ken, 2002-2006 dö­ne­min­de­ki ar­tış 22,1 mil­yar do­lar­dır. Dö­viz tev­di­at he­sap­la­rı­nı söy­lü­yo­rum. 22,1 mil­yar do­lar­lık ar­tı­şın sa­de­ce 10,7 mil­yar do­la­rı son on bir ay­da mey­da­na gel­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eko­no­mik prog­ram­la­rın ar­ka­sın­da hal­kın des­te­ği, hal­kın gü­ve­ni yok­sa, prog­ram so­nuç­la­rı iti­ba­rıy­la hal­kın re­fa­hın­da bir ar­tı­şa ne­den ol­mu­yor­sa, prog­ra­mın yü­rü­tül­me­si müm­kün de­ğil­dir. Prog­ram gi­de­rek böy­le bir aç­ma­za doğ­ru git­mek­te­dir. Prog­ra­mın ar­ka­sın­da esa­sen va­tan­da­şın des­te­ği za­ten be­lir­siz­di. Va­tan­da­şın ya­ban­cı pa­ra cin­sin­den ta­le­bi­nin de gi­de­rek art­tı­ğı­nı dik­ka­te alır­sak, ger­çek­ten, uy­gu­lan­mak­ta olan prog­ram çok bü­yük risk­ler­le kar­şı kar­şı­ya­dır.

Ben, ca­ri açık ko­nu­sun­da bir ra­kam ve­re­rek ar­tık ez­ber­le­di­ği­miz o ris­ki ye­ni­den siz­le­re söy­le­mek­ten ka­çı­nı­yo­rum. Bu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Ca­ri açı­ğın Türk eko­no­mi­si için na­sıl ola­ğa­nüs­tü bir risk ta­şı­dı­ğı­nı, 2006 yı­lı so­nun­da yüz­de 9’la­ra, millî ge­li­re oran ola­rak, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya oran ola­rak yüz­de 9’la­ra ula­şan bu ris­kin na­sıl ar­tık ta­şı­na­maz bir bo­yu­ta gel­di­ği­ni he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Ben, siz­le­re baş­ka bir oran ver­mek is­ti­yo­rum: Net ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rım po­zis­yo­nu. Ya­ni Tür­ki­ye’nin, Tür­ki­ye’de­ki ki­şi­le­rin, ka­mu ku­rum­la­rı, Mer­kez Ban­ka­sı, Ha­zi­ne dâhil, yurt dı­şın­dan olan ala­cak­la­rı ile yurt dı­şı­na olan borç­la­rı­nın kı­yas­lan­dı­ğı ra­kam. Bu ra­ka­mın net du­ru­mu, 2002 yı­lı so­nun­da 85 mil­yar do­lar. Net ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rım po­zis­yo­nun­da Tür­ki­ye 2002 yı­lı so­nun­da 85 mil­yar do­lar açık ver­mek­te­dir; bu ra­kam, 2006 yı­lı­nın Ha­zi­ran ayı so­nu iti­ba­rıy­la 157 mil­yar do­lar­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar; açı­ğın ar­tış ora­nı yüz­de 85’tir, bu ola­ğa­nüs­tü bir ar­tış­tır. Dö­vi­ze olan her­han­gi bir ta­le­bin bir an­da te­tik­len­me­si, art­ma­sı hâlin­de… İç pi­ya­sa­lar­da, dış pi­ya­sa­lar­da iç eko­no­mik ge­liş­me­ler ne­den ola­bi­lir, iç si­ya­si ge­liş­me­ler ne­den ola­bi­lir, 2007 yı­lın­da ya­şa­ya­ca­ğı­mız se­çim­ler bu­na ne­den ola­bi­lir; ulus­la­ra­ra­sı kon­jonk­tür­de za­ten Tür­ki­ye çok ra­hat de­ğil, çok ra­hat, ulus­la­ra­ra­sı li­ki­di­te­yi çe­ke­bil­me ola­na­ğı­na sa­hip de­ğil. Böy­le bir ta­lep­te, net ulus­la­ra­ra­sı ya­tı­rım po­zis­yo­nu ola­rak ifa­de et­ti­ğim bu açık, Türk eko­no­mi­si­nin çok bü­yük bir so­ru­nu, çok bü­yük bir ris­ki ola­rak kar­şı­mı­za çı­ka­cak­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ka­mu bor­cun­da nis­pi bir iyi­leş­me ol­du­ğu­nu ifa­de et­tim; an­cak, ka­mu bor­cu­nun ya­pı­sı­na bak­tı­ğı­mız­da, bu iyi­leş­me­ye de ih­ti­yat­lı yak­laş­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ham­za­çe­bi, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) – To­par­lı­yo­rum.

Bor­cun ya­pı­sı­na bak­tı­ğı­mız­da, fa­ize en­deks­li borç­lar ile (De­ğiş­ken fa­iz­li borç­lar di­yo­ruz bu­na.) dö­viz cin­sin­den ve­ya dö­vi­ze en­deks­li borç­la­rın top­lam borç sto­kun­da­ki ağır­lı­ğı­nın önem­li öl­çü­de de­ğiş­me­di­ği­ni, he­men he­men hiç de­ğiş­me­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Yet­ki­li­le­rin, il­gi­li ba­kan­la­rın “Bu­ra­da da bir iyi­leş­me var­dır.” de­dik­le­ri ra­kam­lar, son de­re­ce sem­bo­lik ra­kam­lar­dır. Ba­kın, top­lam borç sto­ku içe­ri­sin­de bu şe­kil­de fa­ize en­deks­li ve­ya dö­viz cin­sin­den ve­ya dö­vi­ze en­deks­li borç­la­rın top­la­mı 2004 yı­lın­da yüz­de 70 iken, bu ra­kam 2006 yı­lı Ekim ayın­da yüz­de 68’e in­miş­tir, sa­de­ce yüz­de 68’e in­miş­tir. 2 pu­an­lık bir iyi­leş­me­yi, ben, böy­le önem­li bir borç sto­ku olan bir ül­ke­nin de­ğer­len­dir­me­si­ni ya­par­ken cid­di bir iyi­leş­me ola­rak gör­mü­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2007 yı­lı büt­çe­si­nin te­mel özel­li­ği­ne bak­tı­ğı­mız­da, bu risk­le­ri, bir ke­re…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ham­za­çe­bi, lüt­fen… Bu son uzat­ma­dır, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (De­vam­la) – Pe­ki, ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Enf­las­yon­la mü­ca­de­le özel­li­ği­ne sa­hip bir büt­çe ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­me­li­yim. Ne­de­ni şu­dur: Büt­çe­nin fa­iz dı­şı har­ca­ma­la­rı yüz­de 17,8 ora­nın­da art­mak­ta­dır. 2007 yı­lın­da gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın no­mi­nal ar­tı­şı yüz­de 12,3’tür. Eğer millî ge­li­ri yüz­de 12,3 ora­nın­da ar­tır­ma­yı plan­lı­yor­sa­nız, bu­nun üze­rin­de 17,8 ora­nın­da yük­sek bir ar­tış­la fa­iz dı­şın­da­ki har­ca­ma­la­rı ar­tı­rı­yor­sa­nız, bu büt­çe­nin enf­las­yon­la mü­ca­de­le büt­çe­si ol­du­ğu­nu id­dia et­mek müm­kün de­ğil­dir. Sa­yın Mer­kez Ban­ka­sı Baş­ka­nı­nın ve­ya Mer­kez Ban­ka­sı yö­ne­ti­mi­nin “Bir yıl için­de fa­iz­le­rin in­me­si­ni bek­le­mi­yo­ruz.” yö­nün­de­ki me­sa­jı da esa­sen büt­çe­ye gü­ven­siz­li­ğin ifa­de­si­dir. Bu büt­çe, bı­ra­kın fa­iz­le­ri in­dir­me­yi, hiç ar­zu et­mi­yo­ruz, hiç is­te­mi­yo­ruz ama, bel­ki fa­iz­le­rin ar­tı­şı­na bi­le ne­den ola­bi­le­cek­tir.

Söz­le­ri­mi bu­ra­da bi­ti­rir­ken he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ha­luk Koç.

Sa­yın Koç, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 büt­çe­siy­le il­gi­li ola­rak Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Dış po­li­ti­ka ala­nın­da ül­ke­miz, bil­di­ği­niz gi­bi, son de­re­ce çal­kan­tı­lı ve en­di­şe ve­ri­ci bir dö­nem­den geç­mek­te­dir. Cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin ku­rul­ma­sın­dan bu ya­na bü­tün hükûmet­le­rin bir millî po­li­ti­ka an­la­yı­şıy­la yü­rüt­me­ye ça­lış­tık­la­rı dış iliş­ki­le­ri­miz, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Hükûme­ti dö­ne­min­de ma­ale­sef -üzü­le­rek bu­nu söy­lü­yo­rum- bir par­ti po­li­ti­ka­sı hâli­ne dö­nüş­müş­tür. Dev­let an­la­yı­şın­dan ko­puk, dev­let ge­le­nek­le­rin­den ko­puk, dev­let tec­rü­be­sin­den yok­sun bir yak­la­şım­la yü­rü­tü­len dış po­li­ti­ka, ma­ale­sef, bu­gün çok acı mey­ve­le­ri­ni de ver­me­ye baş­la­mış­tır.

Dün­ya­nın en ba­şa­rı­lı dip­lo­ma­si­le­rin­den bi­ri sa­yı­lan Türk dip­lo­ma­si­si, şim­di bu ik­ti­da­rın elin­de üst üs­te ba­şa­rı­sız­lık­lar­la, ye­nil­gi­ler­le -bu ke­li­me­yi de üzü­le­rek söy­lü­yo­rum, ama bu­gün ya­şa­dı­ğı­mız olay­lar kar­şı­sın­da söy­le­mek zo­run­da­yım- hat­ta utanç ve­ri­ci du­rum­lar­la kar­şı kar­şı­ya kal­mak­ta­dır. Bu du­rum, özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği ile iliş­ki­le­ri­miz­de göz­len­mek­te­dir. Kırk yı­lı aş­kın bir sü­re­dir ön­ce­lik­li dış po­li­ti­ka he­de­fi­miz hâ­li­ne ge­len Av­ru­pa Bir­li­ği üye­li­ğin­den, bu po­li­ti­ka­lar so­nu­cun­da, her za­man­kin­den da­ha faz­la uzak­la­şıl­mış­tır, ge­li­nen nok­ta bu­dur. Da­ha da va­hi­mi, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­li­ği yo­lun­da mil­le­ti­mi­zin, Türk mil­le­ti­nin ka­bul ede­me­ye­ce­ği bir­çok ta­viz ve­ril­miş ve bun­lar, ül­ke­mi­zin ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­le­rin­de­ki iti­ba­rı­nı da cid­di bi­çim­de ze­de­le­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu kür­sü­den sık sık be­lir­li bir kad­ro­yu he­def ala­rak ko­nu­şu­yo­rum. Ge­çen gün de bir ar­ka­da­şı­mı­zın ko­nuş­ma­sı­na ce­vap ve­rir­ken ay­nı du­yar­lı­lı­ğın al­tı­nı çiz­miş­tim. İçi­niz­de­ki du­yar­lı­lı­ğı olan ar­ka­daş­la­rı­mı ten­zih ede­rek söy­lü­yo­rum, ke­ra­me­ti ken­din­den men­kul ba­zı özel da­nış­man­la­rın Dı­şiş­le­ri­ni bay­pas ede­rek yü­rüt­tük­le­ri özel te­mas­lar­la il­gi­li ha­ber ve de­meç­ler bi­rer ib­ret ve­si­ka­sı ola­rak Tür­ki­ye’nin ar­şiv­le­rin­de dur­mak­ta­dır. Bun­lar bu dö­nem­de ya­şan­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ör­ne­ğin, bu ik­ti­dar iş­ba­şı­na ge­le­ne ka­dar Tür­ki­ye’nin üye­lik sü­re­ciy­le Kıb­rıs me­se­le­si ara­sın­da Av­ru­pa Bir­li­ği bel­ge­le­riy­le tes­cil edil­miş bir bağ var mıy­dı, yok muy­du? Lüt­fen bir dü­şü­nün ve 1999 yı­lı­na dö­ne­lim. Eğer yok di­yor­sa­nız, 1999 yı­lın­da Fin­lan­di­ya Baş­ba­ka­nı Sa­yın Li­pon­nen An­ka­ra’ya ka­dar gel­miş ve Sa­yın Baş­ba­kan Bü­lent Ece­vit’e ver­di­ği mek­tup­la, Kıb­rıs so­ru­nu­nun Tür­ki­ye’nin AB üye­li­ği için bir en­gel teş­kil et­me­ye­ce­ği­ni, be­lirt­miş­tir. Kıb­rıs’ın Tür­ki­ye’nin önü­ne bir ön ko­şul ola­rak çı­ka­rı­la­ca­ğı­nın ilk işa­re­ti­ne ilk de­fa bu Hükûmet dö­ne­min­de –ta­ri­hi de söy­le­ye­lim- 6 Ekim 2004 İler­le­me Ra­po­ru’ndan son­ra ara­da­ki üç ayı boş ge­çi­ren bu Hükûme­tin 17 Ara­lık 2004 zir­ve­sin­de ta­nık ol­duk. Ger­çi Sa­yın Ba­ba­can yok, ama Sa­yın Ata­lay var, can­lı im­za ta­nı­ğı ola­rak Sa­yın Ba­kan Hükûme­ti tem­sil edi­yor­lar. O zir­ve­de, Tür­ki­ye’den, AB’ye üye ola­cak on ye­ni üye­ye, An­ka­ra An­laş­ma­sı’nın uy­gu­lan­ma­sı için ek pro­to­kol im­za­lan­ma­sı is­ten­miş­tir. Bu on ye­ni ül­ke­den bi­ri, Tür­ki­ye’nin gay­ri­meş­ru say­dı­ğı Kıb­rıs Rum yö­ne­ti­miy­di. Bu pro­to­ko­lü im­za­la­mak ko­nu­sun­da ora­da bir ta­ah­hüt­te bu­lun­mak, Gü­ney Kıb­rıs’ı Tür­ki­ye’nin res­men ta­nı­ma­sı­nın yo­lu­nu aça­cak­tı. As­lın­da kar­şı­mız­da­ki­le­rin ama­cı da oy­du. Da­ha ön­ce­ki ge­niş­le­me­de üye olan Avus­tur­ya, Fin­lan­di­ya ve İs­veç’le böy­le bir pro­to­kol im­za­la­ma­mız is­ten­me­miş­ti. Şim­di ni­ye bas­kı ya­pı­lı­yor­du Tür­ki­ye’ye? Çün­kü, Tür­ki­ye’nin üye­lik sü­re­ci, Kıb­rıs’la il­gi­li ola­rak yıl­lar­dır Tür­ki­ye’den is­te­nip de alı­na­ma­yan ta­viz­le­rin el­de edil­me­si için bir fır­sat oluş­tu­ru­yor­du Av­ru­pa’lı­lar için. Tür­ki­ye’nin ora­da bu ta­le­be evet de­me­si hâlin­de ar­ka­sı ço­rap sö­kü­ğü gi­bi ge­le­cek­ti.

Biz bu­nu gör­dük o ta­rih­te. Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız derhâl bir ba­sın top­lan­tı­sı dü­zen­le­ye­rek, Sa­yın Baş­ba­ka­nı, 17 Ara­lık 2004 zir­ve­si ön­ce­sin­de, böy­le bir ta­ah­hü­de gir­me­me­si için uyar­dı “Kah­ve­ni iç Sa­yın Baş­ba­kan, uça­ğı­na bin, dön.” de­di. Ama, ne ya­zık ki, din­le­te­me­di. Bu bas­kı­la­ra di­re­nir­ler­se tam üye­lik va­adi­nin el­le­rin­den ka­ça­ca­ğın­dan kork­tu o za­man Hükûmet. Baş­ba­kan, bi­zim, bu­gün bi­le utanç ve­ri­ci bir tes­li­mi­yet bel­ge­si ola­rak gör­dü­ğü­müz bu ta­ah­hüt­na­me­nin im­za­lan­ma­sı için Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Be­şir Ata­lay’a ta­li­mat ver­di. Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Kıb­rıs ko­nu­sun­da­ki si­ya­si şan­ta­jı­na, Tür­ki­ye Hükûme­ti, 17 Ara­lık 2004 ge­ce­si bo­yun eğ­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir şan­taj­dır bu. İş­te fil­min kop­tu­ğu an o an­dır.

An­cak, da­ha da üzü­cü olan, bu ta­vi­zin ve­ril­me­si­ne kar­şın tam üye­lik yo­lun­da is­te­di­ği­miz gi­bi iler­le­ye­me­dik. Ge­çen gün­kü ko­nuş­mam­da söy­le­di­ğim gi­bi, ah bu çif­te stan­dart­lar! Ba­tı’nın Tür­ki­ye’ye ve Türk mil­le­ti­ne uy­gu­la­dı­ğı ve ya­kın ta­rih di­li­min­de ör­nek­le­ri­ne çok ta­nık ol­du­ğu­muz ah bu çif­te stan­dart­lar yi­ne çık­tı, ama ki­min kar­şı­sı­na çık­tı bu se­fer? Bo­yun eğen, ta­viz ver­me­ye açık, ör­nek­le­ri­ni ya­şa­yan ve ya­şa­ta­cak olan Hükûme­tin bu tu­tu­mu kar­şı­sın­da çık­tı. 17 Ara­lık zir­ve­sin­de şim­di­ye ka­dar hiç­bir aday ül­ke­ye ka­bul et­ti­ril­me­miş bir me­tin bi­ze ka­bul et­ti­ril­di. Bu­ra­da­ki en önem­li ifa­de, Tür­ki­ye’yle mü­za­ke­re­le­rin ucu­nun açık ol­du­ğu­na da­ir ifa­dey­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, on­lar, da­ha son­ra, Sa­yın Ha­ca­loğ­lu ta­ra­fın­dan, Sa­yın Onur Öy­men ta­ra­fın­dan, Sa­yın Bay­kal ta­ra­fın­dan, o zir­ve­den dö­nüş­te bu­ra­da ifa­de edil­di. “Yan­lış ter­cü­me et­miş­si­niz.” di­ye Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın -ben o gün­kü sah­ne­yi ha­tır­la­mak is­te­mi­yo­rum- elin­de­ki bel­ge­ler­le ge­lip Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si sı­ra­sı­na ka­dar, Sa­yın Ge­nel Baş­kan Bay­kal’ın önü­ne bu kâğıt­la­rı at­tı­ğı sah­ne­ye ta­nık ol­duk biz bu Mec­lis­te. Yan­lış mı ter­cü­me edil­miş­ti? Ne ka­dar doğ­ru ol­du­ğu ya­şa­dı­ğı­mız olay­lar­la çık­tı.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bit­me­di, bun­dan son­ra 29 Tem­muz 2005 ta­ri­hin­de Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, bu se­fer Sa­yın Ata­lay’ı gö­rev­len­dir­me­di biz­zat ken­di­si dev­re­ye gir­di ve ek pro­to­ko­lü im­za­la­dı. Böy­le­ce Tür­ki­ye, Gü­ney Kıb­rıs’la il­gi­li res­men bir ta­ah­hüt al­tı­na gir­di. An­cak gö­rü­nen odur ki, ken­di­le­ri de bu­nun va­him bir ha­ta  ol­du­ğu­nu  fark et­ti­ler  ve bir bu­çuk yıl­dır bu pro­to­ko­lü bu Mec­li­se -354 ta­ne ik­ti­dar mil­let­ve­ki­li­nin ol­du­ğu bu Mec­li­se- onay­lat­mak için ge­ti­re­mi­yor­lar de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Çün­kü siz onay ver­me­ye­cek­si­niz, siz onay ver­me­ye­cek­si­niz, siz be­nim söy­le­dik­le­rim­le ay­nı nok­ta­da­sı­nız.

Hükûmet ek pro­to­ko­lü Mec­li­se ge­ti­re­me­di, ama Kıb­rıs ko­nu­sun­da ye­ni gi­ri­şim­le­ri­ne de­vam et­ti. Ocak 2006’da­ki ey­lem pla­nıy­la, KKTC’ye uy­gu­la­nan izo­las­yon­la­rın kalk­ma­sı kar­şı­lı­ğın­da li­man ve ha­va­alan­la­rı­nı Kıb­rıs Rum yö­ne­ti­mi­ne aça­ca­ğı­nı du­yur­du. Çok açık­ça ifa­de et­mek ge­re­kir ki, Kıb­rıs Rum ke­si­mi­ni fii­len ta­nı­mak an­la­mı­na ge­lir, an­cak Hükûmet, dış bas­kı­la­ra da­ya­na­ma­dı­ğı için bu­nu da yap­mak­tan ka­çın­ma­dı.

Bu­gün ge­li­nen nok­ta ne­dir de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Hükûmet, işi da­ha da ile­ri­ye gö­tü­re­rek -hiç dip­lo­ma­si­de ol­ma­yan bir iş- tek ta­raf­lı ta­viz ver­me yo­lu­nu seç­miş, üs­te­lik bu­nu bü­tün millî ku­rum­lar­dan ba­ğım­sız bir şe­kil­de yap­mış­tır. AB’ye şöy­le den­miş­tir: “Ben bir ha­va­li­ma­nı­nı ve bir li­ma­nı­mı Rum­la­ra aça­yım, bu­nun kar­şı­lı­ğın­da da bir yıl için­de Er­can Ha­va­ala­nı’ndan doğ­ru­dan uçuş­la­ra, Ma­go­sa Li­ma­nı’ndan da ti­ca­re­te izin ver­me­ni­zi bek­li­yo­ruz.”

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le bir şey ola­bi­lir mi bu­nu bir dü­şü­nün. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi? Bir li­ma­nı ve ha­va­ala­nı­nı aç­mak­la tüm li­man ve ha­va­alan­la­rı­nı aç­mak ara­sın­da ne fark var?

Za­ten AB yet­ki­li­le­ri de bu öne­ri­yi önem­li bir ta­viz ola­rak gör­se­ler de ka­bul et­me­di­ler ve Tür­ki­ye’yle mü­za­ke­re­le­ri se­kiz baş­lık­ta don­dur­ma ka­ra­rı al­dı­lar. Don­du­ru­lan sa­de­ce bu se­kiz mad­de de de­ğil, ge­ri ka­lan bü­tün mad­de­ler­de iler­le­me sağ­lan­ma­sı, ya­ni ge­çi­ci ka­pat­ma aşa­ma­sı­na da ge­lin­me­si için Tür­ki­ye’nin Kıb­rıs ko­nu­sun­da AB’nin is­te­di­ği ta­viz­le­ri ver­me­si­ne bağ­la­dı­lar. Bu, çok ağır bir ka­rar­dır sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

Bu­nun­la da ye­tin­mi­yor­lar şim­di, Gü­ney Kıb­rıs’ın ta­nın­ma­sı­nı, Gü­ney Kıb­rıs ile  Tür­ki­ye’nin iliş­ki­le­ri­nin nor­mal­leş­ti­ril­me­si­ni ön­gö­ren 21 Ey­lül 2005 ta­rih­li ka­rar­la­rı­na da atıf­ta bu­lu­nu­yor­lar. Bu ka­dar bü­yük bir hak­sız­lık kar­şı­sın­da Tür­ki­ye tep­ki­si­ni or­ta­ya koy­ma­lıy­dı di­ye dü­şü­nü­yo­ruz, an­cak Hükûmet bu­gü­ne ka­dar ge­rek­li tep­ki­yi ver­me­miş­tir, hâlâ bun­dan, var­sa eğer, na­sıl bir yo­rum­la bu­lu­nu­yor­sa, ba­şa­rı kı­rın­tı­la­rı çı­kar­tıp sun­mak zo­run­da­lar ve­ya öy­le his­se­di­yor­lar ken­di­le­ri­ni.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, o hâlde, bu Hükûmet, dış po­li­ti­ka­da, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­de, AB’yle iliş­ki­le­ri­miz­de ba­şa­rı­lı­dır di­ye­bi­lir mi­yiz? Yıl­lar bo­yu az ya da çok ile­ri doğ­ru yol al­dı­ğı­mız bir alan­da böy­le­si bir tö­kez­le­me, üs­te­lik ve­ri­len tek yön­lü, tek ta­raf­lı ta­viz­le­re rağ­men nor­mal mi­dir, de­ğil mi­dir, bu­nu ben siz­le­re so­ru­yo­rum? Biz bu­nu, Türk mil­le­ti için ka­bul edi­le­mez bir du­rum ve AKP Hükûme­ti için de, ma­ale­sef, bü­yük bir he­zi­met ola­rak gö­rü­yo­ruz. Bu ge­li­nen nok­ta­da AB ka­dar Hükûme­tin de ha­ta­sı var, çün­kü ek pro­to­ko­lü im­za­la­ya­rak, Kıb­rıs me­se­le­siy­le AB üye­li­ği­nin iç içe gir­me­si­ne yol aç­tı­lar. Tek­rar al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum, bu da AB’ye tam üye­lik yo­lun­da ya­pıl­mış af­fe­dil­mez bir ha­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bun­lar si­ya­si bo­yut­tu. As­lın­da AB’yle mü­za­ke­re sü­re­ci, bil­di­ği­niz gi­bi, tek­nik bir ko­nu­dur. Tür­ki­ye’nin üye­li­ği­ni baş­ka se­bep­ler­den is­te­me­yen ül­ke­ler, işin içi­ne si­ya­si fak­tör­ler so­ka­rak ola­yı bu­lan­dır­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar, bu­nu bi­li­yo­ruz. İş­te, ola­yın tek­nik bo­yu­tun­da Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği -ki, Sa­yın Bü­yü­kel­çi Oğuz De­mi­ralp’e ben hu­zur­la­rı­nız­da te­şek­kür edi­yo­rum emek­le­ri için- çok önem­li bir gö­rev üst­len­mek­te­dir. Bu ku­rum, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı ve Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ile…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – …tam bir uyum için­de ça­lı­şa­rak, mü­za­ke­re­le­rin ulu­sal prog­ram çer­çe­ve­sin­de iler­le­me­si­ni sağ­la­mak­la gö­rev­li­dir. An­cak, bu üç ku­ru­mu­muz ara­sın­da ko­or­di­nas­yo­nun ye­ter­siz ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Av­ru­pa Bir­li­ği Ko­mis­yo­nu 2006 Tür­ki­ye Ra­po­ru’nda, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­nin ar­tan so­rum­lu­luk­lar ile per­so­nel ve di­ğer kay­nak­la­rı­nın da art­tı­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni ve bu ko­nu­da ge­rek­li adım­la­rın atıl­ma­dı­ğı­nı be­lirt­mek­te­dir. Ben­zer şe­kil­de DPT, ge­çen se­ne Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı­nın is­te­ği üze­ri­ne ha­zır­la­dı­ğı Ka­tı­lım Mü­za­ke­re­le­ri Ra­po­ru’nda, Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin kad­ro ve alt­ya­pı ola­rak ye­ter­siz ol­du­ğu­nun ve Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin bu ko­nu­da­ki ek­sik­lik­le­ri­nin al­tı­nı çiz­miş­tir. Şim­di, bu ra­po­run üze­rin­den bir yıl­dan faz­la za­man geç­tik­ten son­ra, Sa­yın Ba­kan bu ko­nu­da ne gi­bi ted­bir­ler al­mış­tır me­rak edi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği hâlâ ku­rul­du­ğu yı­lın ya­sa­sıy­la yö­ne­til­mek­te­dir. An­cak, 2000 yı­lın­dan be­ri bu ku­ru­mun so­rum­lu­luk­la­rı art­mış­tır. Bu yüz­den ye­ni bir teş­ki­lat ya­sa­sı­na ih­ti­yaç var­dır.

Dev­let Ba­ka­nı ve Baş Mü­za­ke­re­ci… Bu de­yi­mi kul­la­na­lım mı kul­lan­ma­ya­lım mı? Ben­ce ar­tık bu as­kı ka­ra­rın­dan son­ra “boş mü­za­ke­re­ci” de­mek la­zım.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Çok yan­lış.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Doğ­ru, doğ­ru…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç…

Ar­ka­daş­lar, lüt­fen sü­re­ye dik­kat ede­lim.

Bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Ali Ba­ba­can, yıl so­nu­na ka­dar, Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin teş­ki­lat ya­sa ta­sa­rı­sı­nın çı­ka­rı­la­ca­ğı­nın sö­zü­nü ver­miş­tir, fa­kat bu he­nüz ger­çek­leş­me­miş­tir. Bu ya­sa çı­ka­rıl­ma­dı­ğı için ku­rum­da­ki uz­man sa­yı­sı ar­tı­rı­la­mı­yor. İle­ti­şim, hu­kuk ve ter­cü­me bü­ro­la­rı ku­ru­la­mı­yor. Bi­na­sı­na da­ha ruh­sat alı­na­mı­yor. Ta­ra­ma sü­re­ci bo­yun­ca Brük­sel’e gi­den Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği dip­lo­mat­la­rı­na gün­lük 100 eu­ro har­cı­rah ve­ril­mek­te­dir, an­cak bu, Brük­sel’de bir gün kal­ma­ya ye­te­cek  bir mik­tar de­ğil­dir.

Si­ze bir baş­ka ra­kam ve­re­yim: Bu­gün Tür­ki­ye ge­ne­lin­de ka­mu sek­tö­rün­de 217 bin sa­de­ce oda­cı kad­ro­sun­da, hiz­met­li kad­ro­sun­da ar­ka­daş var. Pe­ki, top­lam tek­nik per­so­ne­lin sa­yı­sı kaç? Sa­de­ce 105 bin. Ya­ni, bu sa­yı­nın ya­rı­sın­dan az. Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin­de­ki uz­man sa­yı­sı 60’tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu man­za­ra, AB’ye gir­me­ye ça­lı­şan 21’in­ci yüz­yıl Tür­ki­ye’si­ne ya­kış­ma­yan bir man­za­ra­dır. Ge­rek­li ya­sa ol­ma­dan ge­rek­li ka­li­fi­ye per­so­nel ol­ma­dan, mü­za­ke­re sü­re­ci­nin yü­kü­nü ta­şı­ya­cak kay­nak ol­ma­dan ku­rum­la­rı­mı­zın ve­rim­li bir şe­kil­de ça­lış­ma­la­rı müm­kün de­ğil­dir.

Ge­çen gün al­tı ay­da bir Mec­li­se uğ­ra­yıp bu­ra­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si için söz söy­le­yen o ken­din­den men­kul da­nış­man olan ar­ka­daş­la­ra şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, te­şek­kür edi­yo­rum.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­ce­ğim, bir şey söy­le­me­ye­ce­ğim.

BAŞ­KAN – Ha­yır, te­şek­kür ede­cek­si­niz ama…

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Sa­de­ce se­lam­la­ya­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, Grup Baş­kan Ve­kil­li­ği için Sa­yın Koç’a mü­sa­ade et­tim. Bun­dan son­ra­ki hiç­bir ar­ka­da­şı­mın ko­nuş­ma­sı­nı bir da­ki­ka­dan faz­la ke­sin­lik­le uzat­ma­ya­ca­ğım.

Sa­yın Koç, bu­yu­run, sa­de­ce te­şek­kür cüm­le­niz.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Pe­ki, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nın ku­yum­cu has­sa­si­ye­ti­ni, du­yar­lı­lı­ğı­nı da say­gıy­la kar­şı­lı­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, Fe­ri­dun Fik­ret Ba­loğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ba­loğ­lu, sü­re­niz al­tı da­ki­ka.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; Ge­nel Ku­ru­lu say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni açık­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

Büt­çe­si­ni gö­rüş­tü­ğü­müz Ge­nel Mü­dür­lük te­mel­de ta­nıt­ma iş­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­ri­yor. Bun­lar­dan bi­ri­si de, il­gi­li ma­kam­la­ra doğ­ru­dan bil­gi­ler ver­mek ve on­la­rı ay­dın­lat­ma­ya ça­lış­mak.

Bu ay­dın­lat­ma­ya ça­lış­tı­ğı ma­kam­lar ara­sın­da Baş­ba­kan­lık var­sa, ger­çek­ten, Ge­nel Mü­dür­lük son de­re­ce güç bir iş ya­pı­yor de­mek­tir. Çün­kü, Baş­ba­kan­lık Müs­te­şa­rı­nın ay­dın­lan­ma ko­nu­sun­da­ki du­yar­lı­lı­ğı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz!

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye’de, her alan­da ol­du­ğu gi­bi, ba­sın öz­gür­lü­ğü ko­nu­sun­da da cid­di so­run­lar ya­şa­nı­yor. Bu büt­çe, bu açı­dan da önem ta­şı­yor. Bu­nun bir­çok de­ği­şik ne­den­le­ri var. Bun­lar­dan bi­rin­ci­si, med­ya­nın ser­ma­ye ya­pı­sı­dır. Di­ğe­ri, ça­lış­ma or­ta­mın­dan kay­nak­la­nan ne­den­ler­dir. Bir di­ğe­ri de, bu iş ko­lun­da­ki, ya­ni ile­ti­şim iş ko­lun­da­ki sen­di­ka­laş­ma­nın son de­re­ce güç ko­şul­lar­da ger­çek­leş­mek­te olu­şu­dur.

Özel­lik­le be­lirt­mek is­te­di­ğim şey şu­dur: Ba­tı dün­ya­sın­da sen­di­ka­lı iş­çi­ler ön­ce­lik­le be­nim­se­nir, iş ve­ri­lir on­la­ra. Çün­kü, sen­di­ka­lı iş­çi­le­rin da­ha di­sip­lin­li ol­du­ğu dü­şü­nü­lür. Tür­ki­ye’de ise sen­di­ka­sız ça­lı­şan­la­ra rağ­be­tin bu ka­dar faz­la ol­ma­sı­nın ne­de­ni­ni he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz.

Ko­nu med­ya ve ile­ti­şim olun­ca, özel­lik­le ye­rel ba­sı­nın so­run­la­rı­na da kı­sa­ca de­ğin­mek ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Tür­ki­ye’de ye­rel ba­sın, hal­ka en ya­kın olan, halk­la iliş­ki­le­ri en du­yar­lı olan med­ya ke­si­mi­ni oluş­tur­mak­ta­dır; çün­kü, ge­nel­lik­le ai­le iş­let­me­le­ri­dir; bu­lun­duk­la­rı ken­tin, kü­çük ala­nın, il­çe­nin so­run­la­rıy­la da­ha iç içe­dir­ler ve ge­nel­lik­le bun­lar, bir ai­le ya­pı­sı için­de, kü­çük ser­ma­yey­le hal­ka ulaş­ma­ya ça­lı­şır­lar. An­cak, ik­ti­da­rın, bu son dört yıl­lık ic­ra­atı için­de ye­rel ba­sı­na ye­ter­li il­gi­yi gös­ter­me­di­ği­ni, ye­rel ba­sı­nı âde­ta dış­la­dı­ğı­nı, ye­rel ba­sı­na kat­kı­lar sağ­la­ma­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz.

Bu­gün­kü ko­nuş­ma­mın sü­re­si için­de ye­rel ba­sı­nın tüm so­run­la­rı­nı an­lat­mak müm­kün de­ğil, ama, Tür­ki­ye’de ya­yın­la­nan bi­ni aş­kın ye­rel ga­ze­te­nin han­gi ko­şul­lar­da ya­şam sa­va­şı ver­di­ği­ni en iyi biz mil­let­ve­kil­le­ri bi­li­yo­ruz ken­di se­çim böl­ge­le­ri­miz­den.

As­lın­da, ba­sın öz­gür­lü­ğü ko­nu­sun­da en önem­li so­run­lar­dan bi­ri­si de Sa­yın Baş­ba­ka­nın ken­di­si­dir. He­pi­miz bi­li­yo­ruz ki, Sa­yın Baş­ba­kan, son dört yıl­lık sü­reç­te ne­re­dey­se da­va aç­ma­dık kö­şe ya­za­rı bı­rak­ma­mış­tır.

Ge­çen­ler­de bir ha­ber var­dı bir ga­ze­te­de. Sa­yın Baş­ba­ka­nın avu­ka­tı açık­lı­yor, di­yor ki: “Çok abar­tı­yor­su­nuz bu ko­nu­yu. Sa­yın Baş­ba­kan faz­la da­va aç­mı­yor. Yüz ta­ne fa­lan aç­tı.”

As­lın­da bu, cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de cid­di bir re­kor­dur ve Sa­yın Baş­ba­kan ye­ni re­kor­lar kır­mak için her gün ye­ni da­va­lar aç­mak­ta­dır.

Bir ra­kam da­ha ve­ri­li­yor. Ra­kam­da şu var: Sa­yın Baş­ba­ka­nın ka­za­nı­lan taz­mi­nat da­va­la­rın­da­ki top­lam taz­mi­nat mik­ta­rı 250 mil­yar li­ra ci­va­rın­da. Ney­se ki Yar­gı­tay bun­lar­dan bir bö­lü­mü­nü bo­zu­yor ve Sa­yın Baş­ba­ka­na, her eleş­ti­ri­nin ha­ka­ret ola­rak an­la­şıl­ma­ma­sı ge­rek­ti­ği ko­nu­sun­da bir hu­kuk der­si ve­ri­yor.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, do­ğal ki…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – İh­ti­ya­cı yok. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin Baş­ba­ka­nı.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ba­ka­nın ih­ti­ya­cı var. Eği­tim hu­kuk­la il­gi­li­dir ve eği­tim ko­nu­sun­da ye­ter­li ol­ma­dı­ğı­nı da he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Bir­çok ko­nu­da ye­ter­li ol­ma­ğı gi­bi, Sa­yın Baş­ba­kan hu­kuk ko­nu­sun­da ye­ter­siz­li­ği­ni de bu aç­tı­ğı ve kay­be­di­len da­va­lar­la bel­ge­li­yor.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Si­ze gö­re öy­le.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) – Ba­na gö­re öy­le ta­bii, ken­di fik­ri­mi söy­lü­yo­rum.

Şim­di, ta­bii, Sa­yın Baş­ba­kan bu­nun­la da ye­tin­mi­yor, baş­ka ic­ra­at­la­rı da var. Be­ğen­me­di­ği bir man­şet bir ga­ze­te­de or­ta­ya çık­tı­ğı za­man Sa­yın Baş­ba­kan şu­nu söy­lü­yor: “Bi­zim de ken­di­mi­ze gö­re ar­şiv­le­ri­miz var.” Ya­ni şu­nu söy­lü­yor: Ben si­zin­le il­gi­li bil­gi­ler top­la­dım.

Ben bu­nu, ar­ka­daş­lar, 27 Mart­ta bir so­ru öner­ge­siy­le Mec­lis gün­de­mi­ne ta­şı­dım. Ara­dan do­kuz aya ya­kın bir sü­re geç­ti, Sa­yın Baş­ba­kan bu ko­nu­da hiç­bir ya­nıt ver­me­di. Oy­sa­ki sor­duk­la­rım çok açık­tı. Şu­nu sor­dum: “Siz bu med­yay­la il­gi­li ar­şi­vi­ni­zi han­gi imkânlar­la oluş­tur­du­nuz? Sa­yın Baş­ba­kan, siz bu­nu özel imkânlar­la mı oluş­tur­du­nuz, dev­let imkânla­rıy­la mı oluş­tur­du­nuz? Ar­şi­vi­niz­de uta­nı­la­cak şey­ler var­sa, ta­kip edil­me­si ge­re­ken şey­ler var­sa med­yay­la il­gi­li, bu­nun­la il­gi­li ni­ye gö­re­vi­ni­zi yap­mı­yor­su­nuz? Bu, gö­re­vi ih­mal de­ğil mi­dir?” Yok­sa, bu­nun adı­nı “şan­taj” ola­rak ni­te­le­mek ge­re­ki­yor, bu­nu da söy­le­mek is­te­mi­yo­rum bir baş­ba­kan hak­kın­da. Ama, Sa­yın Baş­ba­kan bu­nu ba­na bir tür­lü açık­la­ma­dı. Bu öner­ge hâlâ bek­li­yor.

Şu­nu da sor­dum: “Ar­şiv­le­di­ği­niz han­gi med­ya ku­ru­luş­la­rı­dır?” Çün­kü bi­li­yo­rum ki, Sa­yın Baş­ba­ka­nın ik­ti­da­rı­nın ilk dö­ne­min­de med­yay­la çok iyi iliş­ki­le­ri var­dı, sı­nır­sız bir des­tek al­mış­tı med­ya pat­ron­la­rın­dan, her gün övü­lü­yor­du. Ne­den­se bir­den­bi­re tav­rı de­ğiş­ti. Bir­kaç eleş­ti­ri, bir­kaç eleş­ti­ri, ço­ğal­ma­ya baş­la­dı. Sa­yın Baş­ba­ka­nın öz­gür­lük kav­ra­mı da, med­ya ko­nu­sun­da­ki öz­gür­lük kav­ra­mı da de­ğiş­me­ye baş­la­dı.

Bir olay da­ha ya­şa­dık ar­ka­daş­lar Gü­ven Has­ta­ne­si­nin önün­de. Sa­yın Baş­ba­kan üzü­cü bir ra­hat­sız­lık ge­çir­di. O ara­da fo­to mu­ha­bir­le­ri re­sim­ler çek­ti­ler ve o re­sim­ler, Sa­yın Baş­ba­ka­nın söz­cü­sü­nün ver­di­ği ta­li­mat­la top­la­tıl­dı, ya­yın­lan­ma­sı ön­len­me­ye ça­lı­şıl­dı, hal­kın ha­ber al­ma öz­gür­lü­ğü­ne de te­ca­vüz­de bu­lu­nul­du.

Ta­bii, bu­nun­la da bit­mi­yor; per­şem­be gü­nü ga­ze­te­ci­ler Sa­yın Baş­ba­ka­na so­ru­yor­lar, Sa­yın Baş­ba­kan so­ru­ya şu ya­nı­tı ve­ri­yor: “Pi­ya­sa­la­rı et­ki­le­ye­cek so­ru­lar sor­ma­yın.” Ya­ni, so­ru­la­rın çer­çe­ve­si­ni de çi­zi­yor. As­lın­da Sa­yın Baş­ba­kan son gün­ler­de çok şe­yin çer­çe­ve­si­ni çiz­me­ye baş­la­dı, ki­min se­çim is­te­ye­bi­le­ce­ği ko­nu­sun­da kri­ter­ler ge­liş­tir­di, iki ko­yun güt­me­yen­le­rin se­çim is­te­ye­me­ye­ce­ği­ni söy­le­di.

Şim­di ben Sa­yın Baş­ba­ka­na bu aşa­ma­da sor­mak is­ti­yo­rum -öz­gür­lük­le il­gi­li­dir bu çün­kü- Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de se­çim is­te­yen­le­rin kaç ko­yun gü­de­ce­ği ko­nu­sun­da bir kri­ter var mı­dır? Ya da ken­di­si­ne çok özen­di­ği­miz, de­mok­ra­si­nin ge­liş­ti­ği ül­ke­ler­de bu tür kri­ter­ler ge­çer­li mi­dir? Ni­ye ko­yun? Ni­ye iki? Ya­ni, bu öl­çü­le­ri Sa­yın Baş­ba­kan ne­ye gö­re be­lir­li­yor? Sa­yın Baş­ba­ka­nın öz­gür­lük an­la­yı­şı da bu doğ­rul­tu­da ge­li­şi­yor, ba­sın öz­gür­lü­ğü an­la­yı­şı da bu doğ­rul­tu­da ge­li­şi­yor.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­loğ­lu, bu­yu­run.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Şim­di med­ya öz­gür­lük is­ti­yor, halk öz­gür­lük is­ti­yor. As­lın­da öz­gür­lük, med­ya pat­ron­la­rı­nın de­ğil sa­de­ce, ga­ze­te ya­yın­la­yan­la­rın de­ğil, bü­tün hal­kın öz­gür­lü­ğü­dür ve bu, bi­zim he­pi­mi­zin or­tak so­ru­nu­dur. Eğer bir med­ya or­ta­mın­da he­pi­miz hak­sız­lı­ğa uğ­ru­yor­sak ve uğ­ra­dı­ğı­mı­zı sa­nı­yor­sak, bu­ra­da doğ­ru iş­le­me­yen bir şey var­dır. As­lın­da, öz­gür­lük, ile­ti­şim öz­gür­lü­ğü, bü­tün halk için ol­ma­lı­dır, he­pi­miz için ol­ma­lı­dır. Med­ya­nın ik­ti­da­rı­nı­zın se­si ve des­tek­çi­si ol­du­ğu dö­nem­de gös­ter­di­ği­niz sev­gi ve il­gi­yi bu­gün gös­ter­mi­yor­sa­nız, bu­ra­da bir pa­ra­doks var­dır. Ku­ral­lar ge­çer­li ol­ma­lı­dır, her­kes için ol­ma­lı­dır; med­ya­ya ba­kı­şı­mız, ile­ti­şim öz­gür­lü­ğü­ne ba­kı­şı­mız tek bir doğ­rul­tu­da ge­liş­me­li­dir. Bu­nu unut­ma­ma­mız ge­re­ki­yor. Çün­kü, za­man za­man yer­le­ri de­ği­şi­yor si­ya­si par­ti­le­rin bu sa­lon­da. Sa­nı­yo­rum bir se­ne­ye de kal­ma­dan biz si­zin­le yer de­ğiş­ti­re­ce­ğiz. Umut ede­rim ba­ra­jı aşar Mec­li­se ge­lir­si­niz, o za­man söy­le­dik­le­ri­mi­zin ne ka­dar hak­lı ol­du­ğu­nu siz­le­re ha­tır­lat­ma fır­sa­tı bu­lu­rum.

Say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Biz si­zin için ay­nı te­men­ni­de bu­lun­mu­yo­ruz. Biz mem­nu­nuz, ora­da ka­lın.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na dör­dün­cü ko­nuş­ma­cı, Kır­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Ba­yın­dır.

Sa­yın Ba­yın­dır, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz al­tı da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Siz­le­ri ve tüm yok­sul in­san­la­rı ve te­le­viz­yon­la­rı ba­şın­da be­ni iz­le­yen Kır­şe­hir­li hem­şeh­ri­le­ri­mi de bu ve­si­ley­le say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce sos­yal da­ya­nış­ma­nın ne an­la­ma gel­di­ği­ni si­zin­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ana­ya­sa’nın 2’nci mad­de­sin­de an­la­mı­nı bu­lan sos­yal dev­let il­ke­si­nin ve bu­nun olu­şu­mu­nun sos­yal yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma­nın ol­maz­sa ol­maz ko­şu­lu ol­du­ğu­nu söy­le­ye­rek söz­le­ri­me baş­lı­yo­rum ve sos­yal da­ya­nış­may­la il­gi­li bu­gü­ne ka­dar yap­ma­ya ça­lış­tı­ğı­nız, be­cer­me­ye ça­lış­tı­ğı­nız, ya­ni o yok­sul in­san­la­ra il­ler­de fa­kir fu­ka­ra fon­la­rıy­la ver­me­ye ça­lış­tı­ğı­nız da­ğı­tım­lar­dan da ör­nek­ler ver­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, sos­yal yar­dım­laş­ma, yok­sul in­san­la­ra, bu yok­sul in­san­la­rın ge­lir­le­ri­ne kat­kı sun­mak için, on­la­rın yok­sul­lu­ğu­na ça­re bul­mak ve ya­şam­la­rı­nı ida­me et­tir­mek için ku­ru­lan bu fon­la­rı, ben, ön­ce­lik­le yan­lış kul­lan­dı­ğı­nı­zı dü­şü­nü­yo­rum ve bu sos­yal yar­dım­laş­ma fon­la­rı­nın mü­te­vel­li he­yet­le­ri olu­şur­ken, bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum İs­tan­bul’la il­gi­li: İs­tan­bul’da Mü­te­vel­li He­ye­tin­de 66 ki­şi­nin bu­lun­ma­sı ge­re­ki­yor, bu 66 ki­şi­nin 44 ki­şi­si AKP’nin İl Ge­nel Mec­li­si üye­le­rin­den olu­şu­yor. Ya­ni, da­ha bu­ra­da sos­yal yar­dım­laş­ma­yı po­li­tik hâle ge­ti­ri­yor­su­nuz.

Ve si­zin yok­sul­luk­la il­gi­li bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu­nuz prog­ram­la­rın da hiç­bir an­lam ifa­de et­me­di­ği­ni ra­hat­lık­la söy­le­ye­bi­li­rim. Yok­sul­luk özel­lik­le ka­dın ve ço­cuk­la­rı son de­re­ce olum­suz bi­çim­de et­ki­le­mek­te­dir. Bun­la­rın ha­yat stan­dart­la­rın­da or­ta­ya çı­kan den­ge­siz ge­liş­me­ler yok­sul­lu­ğu ar­tı­rı­cı et­ki­ler ya­par. Ül­ke­miz­de yok­sul­lu­ğun en bü­yük ne­de­ni ge­lir da­ğı­lı­mı ada­let­siz­li­ği ve yol­suz­luk­lar­dır.

Şim­di, ge­lir da­ğı­lı­mı ada­let­siz­li­ği­ni ön­ce dev­let içe­ri­sin­de­ki ra­kam­lar­la açık­la­mak is­ti­yo­rum. Ka­mu gö­re­vi yap­mak­ta olan, ka­mu­da ça­lı­şan in­san­lar ara­sın­da­ki üc­ret­ler­den bir­kaç ta­ne­si­ni Sayın Bakana ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan, ay­nı ko­şul­lar­da ça­lı­şan bir me­mur dü­şü­nün. Eğer, bu me­mur Ha­zi­ne ve Dış Ti­ca­ret Müs­te­şar­lı­ğın­da ça­lı­şı­yor ise, al­dı­ğı ma­aş 1.200 YTL, ama Kül­tür Ba­kan­lı­ğın­da ça­lı­şı­yor ise, al­dı­ğı ma­aş 650 YTL. Türk Te­le­kom AŞ’nin Ge­nel Mü­dü­rü­nün çıp­lak ma­aşı 11 bin YTL, TRT Ge­nel Mü­dü­rü­nün çıp­lak ma­aşı 9.500 YTL, BDDK ve Ta­sar­ruf Mev­du­atı Si­gor­ta Fo­nu Yö­ne­tim Ku­ru­lu üye­le­ri­nin ma­aş­la­rı çıp­lak ola­rak  -har­cı­rah ha­riç- 9 bin YTL’dir. Kre­di Yurt­lar Ku­ru­mu Ge­nel Mü­dü­rü­nün ma­aşı 3.200 YTL’dir. Öl­çü ne­re­de? Sos­yal ada­le­ti, dev­le­tin ken­di içe­ri­sin­de, ken­di ça­lı­şan­la­rı ara­sın­da bi­le sağ­la­ya­ma­mış­sı­nız.

Şim­di, yol­suz­luk­la il­gi­li bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum: Yer Gü­müş­ha­ne. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nu, özel­lik­le din­le­me­ni­zi is­ti­yo­rum. Ne­den mi? Bu, ye­ni bir Ali Di­bo ola­yı. Ali Di­bo Gü­müş­ha­ne’de! AKP’li mil­let­ve­ki­li Sab­ri Va­ran, Gü­müş­ha­ne’de ikin­ci bir ec­za­ne açar. Aç­tı­ğı ec­za­ne­ye bir mü­mes­sil atar ve bu­ra­da ya­pı­lan, ikin­ci ec­za­ne­de ya­pı­lan yol­suz­luk­la­rı… Ta­bii, şu an­da, mah­ke­me­de, çok de­tay­lı bil­gi ver­mek is­te­mi­yo­rum; ama, yal­nız­ca pay­laş­mak is­ti­yo­rum; bu ec­za­ney­le il­gi­li mü­mes­sil Ay­şe Ha­nım tu­tuk­la­nır, AKP’nin ata­dı­ğı Gü­müş­ha­ne İl Sağ­lık Mü­dü­rü şu an­da tu­tuk­lu, bir okul mü­dü­rü tu­tuk­lu, İl Sağ­lık Mü­dür Yar­dım­cı­sı tu­tuk­lu ve bu ola­yın bo­yut­la­rı­nın mil­yon YTL’ler­le ifa­de edil­di­ği söy­len­mek­te­dir. Bu­nu bel­ge­le­riy­le bir­lik­te, ön­ce­lik­le bil­gi­ni­ze su­nu­yo­rum.

Ya­ni, ni­çin in­san­lar yok­sul­la­şı­yor, ni­çin in­san­lar Fa­kir Fu­ka­ra Fo­nun­dan pay ala­bil­mek için AKP’nin il baş­kan­la­rı­nın, il­çe baş­kan­la­rı­nın, il ge­nel mec­li­si üye­le­ri­nin, be­le­di­ye mec­li­si üye­le­ri­nin el etek­le­ri­ni öpü­yor­lar? İş­te, bu­ra­dan kay­nak­la­nı­yor. Si­zin yol­suz­lu­ğa ver­me­di­ği­niz ehem­mi­yet­ten kay­nak­la­nı­yor ve yol­suz­lu­ğun içe­ri­si­ne gırt­la­ğı­nı­za ka­dar bat­tı­nız. Bir yan­dan Ha­tay’da çı­kar Ali Di­bo, şim­di Gü­müş­ha­ne’de! Bun­lar bi­li­nen­ler, bi­lin­me­yen Ali Di­bo­lar he­nüz ne­re­de, bi­le­mi­yo­rum; ama, on­lar da or­ta­ya çı­ka­cak. Bu ko­nu­da özel­lik­le dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­te­dim.

Şim­di, An­ka­ra’da bir yol ya­pıl­dı ha­va­ala­nın­dan bu­ra­ya. O yo­lu ya­pan il­ginç bir fir­ma var. Bu fir­ma ta­nı­dık bir fir­ma. Ya­ni, he­pi­mi­zin bil­di­ği Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız Sa­yın Ke­mal Una­kı­tan’ın ba­ca­na­ğı.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Yan­lış bil­gi.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) – Bu fir­ma İs­tan­bul’dan son­ra An­ka­ra’ya gel­di, An­ka­ra’da da iha­le­ler al­ma­ya baş­la­dı, hem de da­vet usu­lü iha­le­ler. Fir­ma­nın adı Bi­at fir­ma­sı, Bi­at AŞ. Bu fir­ma­nın sa­hi­bi de, Yö­ne­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nı da Ke­mal Una­kı­tan’ın ba­ca­na­ğı, ya­ni, Şe­rif Enis.

Bi­at’ı ter­sin­den okur­sa­nız ne olu­yor bi­li­yor mu­su­nuz? Ta­ib. Ta­ib’e Bi­at, Bi­at Ta­ib. Bu­nu, bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

Tür­ki­ye’nin için­de bu­lun­du­ğu yok­sul­lu­ğu an­lat­ma­nın yo­lu ve yön­te­mi­nin ge­lir da­ğı­lı­mı ada­let­siz­li­ği ol­du­ğu­nu ve yol­suz­luk­lar­la mü­ca­de­le et­me­di­ği­niz­den kay­nak­lan­dı­ğı­nı be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

ALİ AYAĞ (Edir­ne) – Ke­mal Una­kı­tan’ın öy­le bir ba­ca­na­ğı yok ki Hü­se­yin Bey. Edir­ne­li…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) –  Onu, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı herhâlde bil­gi­yi ve­rir.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır, büt­çe­ye ge­le­me­di­niz ama, bu­yu­run, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) – Yan­dan ba­ca­na­ğı­dır Ali Bey.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) – Şim­di, di­ni­miz­ce de uy­gun ol­ma­yan bir po­şet da­ğıt­ma me­to­du ge­liş­tir­di­niz. Ül­ke­yi dört yıl­dır o ka­dar kö­tü ida­re et­ti­niz ki, mem­le­ke­ti ça­dır­la­ra dü­şür­dü­nüz. Ra­ma­zan ay­la­rın­da ulu or­ta her­han­gi bir ye­re ça­dır ku­ru­yor­su­nuz, in­san­la­ra bir ak­şam ye­me­ği ver­mek için. Pe­ki, ra­ma­zan ayın­dan son­ra, ya­ni, bu ak­şam ne ye­di o in­san­lar? Bu ak­şam ne ye­di? Haa, bu­nun­la il­gi­li gö­rü­şü­nüz yok.

Ba­kın, ben si­ze söy­le­ye­yim: O ça­dır­la­rı öy­le bir hâle ge­tir­di­niz ki, ça­dı­rın üze­ri­ne Baş­ba­ka­nın res­mi­ni as­tı­nız, be­le­di­ye baş­kan­la­rı­nın res­mi­ni as­tı­nız ve ayıp yap­tı­nız! Ça­dı­rın içe­ri­si­ne pro­to­kol ma­sa­sı oluş­tur­du­nuz. Ora­ya ge­len iki ay­rı in­sa­na, halk­tan ge­len in­san­la­ra ver­di­ği­niz ye­mek­le ça­dır­da si­zin ye­di­ği­niz ye­mek fark­lı ol­du ve ça­dı­rın dı­şın­da ka­lan­lar… Za­bı­ta­nın da­ğıt­tı­ğı in­san­lar­dan bah­se­di­yo­rum.

Ben, şu­nu açık­ça söy­le­ye­yim: Bu yok­sul in­san­la­ra bu­gü­ne ka­dar umut ola­ma­dı­nız; ne yok­sul köy­lü­ye ne yok­sul es­na­fa ne evi­ne ek­mek gö­tü­re­me­yen iş­siz­le­re çö­züm, ça­re ola­ma­dı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­yın­dır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­cek­tim…

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na be­şin­ci ko­nuş­ma­cı Sa­yın Cev­det Sel­vi.

Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­ce­ğim Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Ek sü­re­ni­zi ver­dim Sa­yın Ba­yın­dır; bu­yu­run efen­dim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Ge­ri ka­lan kıs­mı­nı bu­ra­dan ko­nu­şur­sun.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Tİ­KA ve TÜ­İK büt­çe­si üze­rin­de gö­rüş­le­ri­mi­zi, dü­şün­ce­le­ri­mi­zi söy­le­mek üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yım. He­pi­ni­ze say­gı ve sev­gi­le­ri­mi su­na­rım.

Tİ­KA, bi­lin­di­ği gi­bi, Tür­ki­ye İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı. Di­ğer ül­ke­le­re, özel­lik­le Türk­çe ko­nu­şan ül­ke­le­re ya­tı­rım yap­mak için, ora­da yar­dım­cı ol­mak için, ile­ti­şi­mi ve iliş­ki­yi ar­tır­mak için ku­ru­lan cid­di bir ku­ru­luş; an­cak, ge­çen büt­çe­de de an­lat­tı­ğı­mız gi­bi, bu­gü­ne ka­dar Tİ­KA’nın, ya­ni Tür­ki­ye İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı­nın gö­rev ve so­rum­lu­lu­ğu­nu ye­ri­ne ge­tir­me­di­ği ve ama­cı­nın dı­şın­da, olum­lu kat­kı sağ­la­mak ye­ri­ne, kay­gı ve olum­suz bir­ta­kım ge­liş­me­le­re ne­den ol­du­ğu her­kes­çe ma­lum. Ta­bii ki, onun ay­rın­tı­lı, di­ğer ge­rek­li, ül­ke­miz için, iş­lev­le­ri ve gö­rev­le­ri­ne gir­mek is­te­mi­yo­rum; ama, o ül­ke­de Tür­ki­ye’yi olum­suz ta­nı­tan bir ku­rum hâli­ne gel­miş­tir. Bu­nun ne­de­ni de; pek çok pro­je ya­pıl­mış ol­ma­sı­na rağ­men, pek çok iş­le­re el atıl­mış ol­ma­sı­na rağ­men so­nuç­lan­dı­ra­maz hâle gel­miş, o ül­ke­ler­de eleş­ti­ri­len, ba­şa­rı­sız bir ül­ke ola­rak ör­nek ol­muş­tur. Bu­nun, mut­lak, ül­ke­de­ki olum­suz­luk­lar bir ya­na, ulus­la­ra­ra­sı alan­da ken­di eli­miz­le, aya­ğı­mız­la gü­ve­ni­lir­li­ği­mi­zi, ba­şa­rı­sız­lı­ğı­mı­zı zor­la ka­nıt­la­ma­ya ge­rek yok­tur.  Ne­de­ni­ne ge­lin­ce: 2003 yı­lın­da 19,7 tril­yon ay­rıl­mış, an­cak 2,1 tril­yo­nu ser­best bı­ra­kıl­mış­tır. Pek çok pro­je yap­mak, pek çok gü­zel söz söy­le­mek yet­mi­yor. Pro­je­ler uy­gu­la­na­bi­lir ol­ma­lı. Pro­je­ye ay­rı­lan pa­ra mut­lak o öl­çü­de ol­ma­lı, ser­best bı­ra­kı­lan kıs­mı da o işin bir an ön­ce ör­nek ola­rak or­ta­ya çık­ma­sı­nı sağ­la­ma­lı. O ne­den­le, bu, pek de ba­şa­rı­lı ol­ma­yan bir ku­ru­lu­şu­muz. Şikâyet­ler­se, o ül­ke­ler­den, bu işin so­rum­lu­la­rın­dan da açık­ça or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü, TÜ­İK ola­rak, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ola­rak is­mi­ni de­ğiş­tir­miş­tir. Yap­ma­sı ge­re­ken çok ye­ni prog­ra­mı var­dır. Resmî is­ta­tis­tik prog­ra­mın var­dır. İs­ta­tis­tik stan­dar­di­zas­yo­nu­na git­mek, ko­or­di­ne et­mek, za­man­la­ma­yı ta­yin et­mek gi­bi bir gö­rev de ye­ni­den gün­de­me ge­ti­ril­miş­tir. Sa­yı­mı da ika­me­te da­ya­lı ve so­ka­ğa çı­kar­ma­dan ya­pa­ca­ğı söy­len­mek­te­dir. 2006’nın so­nun­da bi­te­cek­ti. Ama, 2007’nin or­ta­sı­na söz­ler söy­len­mek­te­dir. Di­le­rim, on­lar bi­ter.

Bu­ra­da, is­ta­tis­tik­le­rin stan­dar­di­ze edil­me­si, sa­de­ce İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü­nün açık­la­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır. Di­ğer ku­ru­luş­la­rın is­ta­tis­tik bil­gi­le­ri­ni, yap­tık­la­rı is­ta­tis­tik­le­ri açık­la­ma­ma­sı ve­ya ay­nı za­man­da, be­lir­li el­den çık­ma­sı­nı sağ­la­ya­cak­tır. Bu, olum­lu bir ko­nu­dur. Doğ­ru­dur. Her ca­nı is­te­ye­nin, cid­di bir ko­nu­da, be­lir­li ra­kam­lar or­ta­ya koy­ma­sı, el­bet­te ka­fa­la­rı ka­rış­tı­rır. An­cak, bu Ku­ru­mun, ya­ni TÜ­İK’in inan­dı­rı­cı ol­ma­sı ge­rek­li­dir. İş­te, şu sa­tır­la­rı ve­ya şu araş­tır­ma­la­rı gö­rün­ce, in­san, aca­ba, bu­nun sa­de­ce TÜ­İK ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­sı, da­ha bü­yük ya­ra­la­rın açıl­ma­sı­na, da­ha bü­yük yan­lış­la­rın ya­pıl­ma­sı­na ne­den olur mu di­ye kay­gı duy­mak­ta­dır.

Ba­kı­nız “TÜ­İK’in is­ta­tis­tik ra­kam­la­rı gü­ven ver­mi­yor” der­ken, he­pi­ni­zin hu­zu­run­da ya­şan­mış, med­ya­ya da yan­sı­mış olay­lar var. Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la 2005 yı­lın­da yüz­de 5 ola­rak Hükûmet ta­ra­fın­dan prog­ram­lan­mış­tır. Bek­le­nen olum­lu git­ti di­ye yüz­de 6 bir bü­yü­me bek­len­mek­te­dir. TÜ­İK’in araş­tır­ma­sı ve­ya is­ta­tis­ti­ki ra­ka­mı yüz­de 7,6 ola­rak çık­mış­tır, her­kes bu­na şa­şır­mış­tır. Ya­ni, he­de­fi­miz bu, iyi git­ti, bir iki oy­nar… Yüz­de 6 ol­muş, ama, yüz­de 7,6’ya çık­ma­sı TÜ­İK’te­ki so­rum­lu­la­rı bi­le şa­şırt­mış­tır. Böy­le bir olay, el­bet­te, bu is­ta­tis­tik ra­kam­la­rı­na ve bu Ku­ru­ma ina­nıl­ma­sı­nı zor­laş­tı­ran ve­ya da müm­kün ol­ma­yan hâle gel­miş­tir. Bu­nun ne­de­ni so­ru­lun­ca da “efen­dim, ye­ter­li uz­ma­nı­mız yok, ye­ni de­ği­şik­lik­ler yap­tık” gi­bi yan­lış, ama, gü­ve­ni sar­sı­cı bir Ku­rum ola­rak bir ke­re da­ha or­ta­ya çık­mış­tır.

İkin­ci ra­kam, is­tih­dam ko­nu­sun­da­dır. Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de iş gü­cü­ne ka­tı­lım yüz­de 70 ol­ma­sı­na rağ­men, Tür­ki­ye’de yüz­de 49 ola­rak gö­rül­müş­tür. 2002 yı­lın­da yüz­de 49,6 ve gi­de­rek iş gü­cü­ne ka­tı­lım yüz­de 48,3’e in­di­ril­miş­tir. Ta­bii, bu­ra­da­ki amaç, ka­tı­lı­mı dü­şü­re­rek var olan ger­çek iş­siz­li­ği azalt­mak, ora­nı­nı dü­şür­mek­tir. Bu so­rul­du­ğu za­man yet­ki­li uz­man­la­ra ve so­rum­lu­la­ra, “2001-2005 yı­lın­da ta­rım­da­ki is­tih­dam 1 mil­yon 276 bin ki­şi azal­dı” den­miş­tir. Pe­ki, ta­rım­da is­tih­dam aza­lır­ken, na­sıl olu­yor da iş gü­cün­de ve­ya iş­siz­le­rin sa­yı­sı da aza­lı­yor? Bu­na da ce­vap, ma­ale­sef, bu gü­ve­nil­me­si ge­re­ken Ku­ru­mun ce­va­bı şu­dur: “Özel­lik­le ta­rım­da ça­lı­şan in­san­la­rın bir kıs­mı iş ara­mı­yor. Ka­dın­lar iş ara­ma­dı­ğı için –bü­yük şe­hir­le­re ge­len­ler- o ne­den­le de bu sa­yı aza­lı­yor.”

İş­te, bun­lar, nü­fu­sun art­tı­ğı, iş gü­cü­nün art­tı­ğı dö­nem­ler­de ül­ke­miz­de iş­ten çı­ka­rıl­ma­la­rın, özel­leş­tir­me ne­de­niy­le iş­siz bı­ra­kı­lan­la­rın ol­du­ğu bir ül­ke­de in­san­la­rın inan­ma­sı­nı en­gel­le­yen, di­ğer hak­lı ra­kam­la­ra bi­le gü­ven­me­me­si­ni ge­rek­ti­ren so­nuç­lar ve­ri­yor. “Ne­dir bu azal­ma” de­yin­ce, “umu­du­nu kes­miş, iş ara­mı­yor” di­ye bu ra­kam­lar sap­tı­rı­lı­yor. İş­siz­lik sa­yı­sın­da da, ma­ale­sef, TÜ­İK’in ver­di­ği ra­kam­la­rın 2 ka­tı iş­siz, hat­ta da­ha faz­la iş­siz ol­du­ğu her­kes ta­ra­fın­dan gö­rü­lü­yor. 2005 yı­lın­da, 2 mil­yon 520 bin iş­siz ola­rak gös­te­ril­miş­tir TÜ­İK ta­ra­fın­dan. An­cak, Tür­ki­ye’de­ki ya­şa­nan iş­siz­lik, ne ya­zık ki, 10 mil­yo­na ulaş­mış­tır. Her ai­le­de bir iki iş­siz, bu­na­lım ya­ra­ta­cak, bu­na­lım ge­çi­re­cek şek­le gir­miş­tir; ya­şa­nan­lar bun­lar­dır.

TÜ­İK’in ikin­ci önem­li ola­yı da, aç­lık ve yok­sul­luk­la il­gi­li is­ta­tis­ti­ki ra­kam­la­rı­dır. 2004 yı­lın­da, dört ki­şi­lik bir ai­le­nin, o gün­kü ra­kam­lar­la, aç­lık sı­nı­rı 182 mil­yon, yok­sul­luk sı­nı­rı 429 mil­yon ola­rak tes­pit edil­miş­tir ve o gün, sa­yın ba­kan­la­rın da bu­na da­ya­na­rak söy­le­di­ği aç­lık ve yok­sul­luk sı­nı­rı için­de bu­lu­nan yurt­taş­la­rı­mı­zın ra­kam­la­rı şun­lar­dır: Tür­ki­ye’de “909 bin aç­lık sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­yan yurt­taş var” de­miş­tir TÜ­İK, “yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­yan­lar da 17 mil­yon 991 ki­şi” de­miş­tir. Dev­le­tin so­rum­lu bi­rim­le­ri­nin ra­kam­la­rı­na bak­tı­ğı­mız za­man, ta­ma­men yan­lış, ta­ma­men doğ­ru ol­ma­yan, ken­di­siy­le çe­li­şen ra­kam­lar­la kar­şı­laş­mak­ta­yız. Ba­kı­nız, emek­li­le­rin du­ru­mu bel­li. Bu­nun öte­sin­de dev­le­tin ra­kam­la­rın­da şun­lar var: 2022 sa­yı­lı Ya­sa’ya gö­re, Emek­li San­dı­ğın­dan yaş­lı­lık ay­lı­ğı alan 925.438 ki­şi­dir. Ay­da 67 mil­yon al­mak­ta­dır bun­lar. Ge­nel ola­rak, özür­lü­le­re ve­ri­len pa­ra da -229.191 ki­şi­dir- bun­la­rın al­dı­ğı ay­lık da 135 mil­yon li­ra­dır. Ye­şil kart­lı sa­yı­sı 13 mil­yon va­tan­da­şı­mı­zı -yok­sul, aç, muh­taç, fa­kir fu­ka­ra, ga­rip gu­re­ba­dır- bun­la­rı top­lar­sa­nız, TÜ­İK’in ra­kam­la­rı­nın ne ka­dar ger­çek dı­şı, TÜ­İK’in ra­kam­la­rı­nın na­sıl kay­gı ve üzün­tü ya­ra­tı­cı ol­du­ğu­nu gö­rür­sü­nüz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – He­men ta­mam­la­ya­yım.

Bu­ra­da, kö­mür da­ğı­tı­lan yok­sul yurt­taş­la­rı­mı­za, geç­mi­şe gö­re 2 ka­tı faz­la kö­mür da­ğı­tıl­mak­ta­dır. 1 mil­yon 800 bin ki­şi­ye, övü­nü­le­rek, kö­mür da­ğı­tıl­dı­ğı söy­len­mek­te­dir ve geç­mi­şin 2 ka­tı­dır. Bu­ra­da bir in­ce­lik var­dır: Ya yok­sul­lar art­mış­tır ya da bu­nun al­tın­da baş­ka bir şey var­dır. Git­ti­ği­miz her il­de, il­çe­de ce­bi­mi­ze kâğıt­lar kon­mak­ta­dır. Bu fa­kir fu­ka­ra ve­ya Sos­yal Yar­dım­laş­ma Vak­fın­dan ve­ri­len pa­ra­la­rın, il­çe, il ör­güt­le­ri ta­ra­fın­dan yön­len­di­ril­di­ği, tes­pit edil­di­ği her­kes ta­ra­fın­dan bi­lin­mek­te­dir. Bu ka­dar ada­let­siz­li­ğin, bu ka­dar ay­rım­cı­lı­ğın, ar­tık, ta­ban­da, aç in­san­lar ara­sın­da, ta­ham­mül edi­le­mez nok­ta­ya gel­di­ği, açık­ça ve dik­kat­le ele alın­ma­lı­dır. Va­li­ler, kay­ma­kam­lar, AKP’nin il ve il­çe baş­kan­lı­ğı gö­re­vi­ni ya­par hâle gel­miş­ler­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben bu­nu, si­zin vic­da­nı­nı­za, bu so­rum­lu­lu­ğu alan­la­rın, hat­ta bu gö­re­vi ya­pan me­mur­la­rın, ha­ber gön­de­rin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bit­tiy­se ko­nuş­ma­ya­ca­ğım...

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, sa­de­ce te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sel­vi.

Al­tın­cı tur­da, AK Par­ti Gru­bu adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, Çan­kı­rı Mil­let­ve­ki­li İs­ma­il Eri­cek­li.

Sa­yın Eri­cek­li, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA İS­MA­İL ERİ­CEK­Lİ (Çan­kı­rı) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 ma­li yı­lı Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­si hak­kın­da Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bum ve şah­sım adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Tür­ki­ye eko­no­mi­si, son dört yıl­lık dö­nem­de ba­şa­rı­lı bir mak­ro­eko­no­mik per­for­mans ser­gi­le­miş­tir. Di­sip­lin­li ve tu­tar­lı mak­ro­eko­no­mik po­li­ti­ka uy­gu­la­ma­la­rı so­nu­cun­da eko­no­mi­de gü­ven or­ta­mı oluş­muş­tur.

Eko­no­mi yö­ne­ti­mi­nin en önem­li ku­ru­luş­la­rın­dan bir ta­ne­si olan Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, ge­rek büt­çe yö­ne­ti­mi ge­rek­se ya­pı­sal dü­zen­le­me­ler an­la­mın­da or­ta­mın oluş­ma­sın­da ak­tif rol oy­na­mış­tır.

Ko­nuş­mam­da, Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de­ki te­mel ge­liş­me­le­ri ak­tar­mak, son­ra­sın­da Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı­nın bu sü­reç­te yü­rüt­tü­ğü fa­ali­yet­le­re iliş­kin bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum.

Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de, son dört yıl­da yüz­de 7’nin üze­rin­de bir bü­yü­me ger­çek­leş­miş­tir. Bu dö­nem­de bü­yü­me­nin mo­to­ru özel sek­tör ya­tı­rım­la­rı ol­muş­tur. Bu bo­yut­ta bü­yü­me, sür­dü­rü­le­bi­lir, sağ­lık­lı bir ya­pı arz et­mek­te­dir. 2006 yı­lın­da dün­ya eko­no­mi­sin­den kay­nak­la­nan ba­zı olum­suz­luk­la­ra kar­şın, yük­sek bü­yü­me per­for­man­sı sür­dü­rül­müş­tür.

Hükûme­ti­mi­zin gö­re­ve gel­di­ği gün­den bu­gü­ne enf­las­yon ko­nu­sun­da önem­li ka­za­nım­lar sağ­lan­mış­tır. Yıl­lar bo­yun­ca ül­ke­miz eko­no­mi­sin­de olum­suz­luk­la­ra ne­den olan yük­sek ve kro­nik enf­las­yon tek ha­ne­li ra­kam­la­ra in­di­ril­miş­tir. 2006 yı­lın­da ma­yıs ve ha­zi­ran ay­la­rın­da yurt dı­şı pi­ya­sa­la­rın­da ya­şa­nan olum­suz ge­liş­me­ler­den et­ki­le­nen enf­las­yon oran­la­rı, he­def­le­nen se­vi­ye­le­rin üze­ri­ne çık­mış­tır. Alı­nan ön­lem­ler sa­ye­sin­de pi­ya­sa­lar­da­ki be­lir­siz­lik gi­de­ril­miş, or­ta va­de­li enf­las­yon bek­len­ti­le­ri ge­ri­le­me­ye baş­la­mış­tır. 2006 yı­lı so­nu iti­ba­rıy­la enf­las­yo­nun tek ha­ne­li dü­zey­ler­de kal­ma­sı bek­len­mek­te­dir. Fi­yat is­tik­ra­rı­nın te­mi­niy­le pi­ya­sa­lar­da­ki be­lir­siz­li­ğin önü­ne ge­çil­miş, or­ta va­de­li enf­las­yon ge­ri­le­me­ye baş­la­mış­tır.

Sür­dü­rü­le­bi­lir bü­yü­me ve fi­yat is­tik­ra­rı­nın te­si­sin­de ka­mu ma­li­ye­sin­de sağ­la­nan di­sip­lin önem­li rol oy­na­mış­tır. Ta­viz ver­me­den sür­dür­dü­ğü­müz ma­li di­sip­lin sa­ye­sin­de ka­mu açık­la­rı düş­müş, borç yü­kü azal­mış­tır.

Prog­ram ta­nım­lı ka­mu ke­si­mi fa­iz dı­şı faz­la­sı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı 2003-2005 dö­ne­min­de or­ta­la­ma 6,53 ol­muş­tur. Söz ko­nu­su ora­nın 2006 yı­lın­da 6,5 ola­rak ve­ri­len he­de­fin üze­rin­de ger­çek­le­şe­ce­ği bek­len­mek­te­dir.

Ka­mu ma­li­ye­si ala­nın­da sağ­la­nan iyi­leş­me ve eko­no­mi­nin bir bü­tün ola­rak is­tik­ra­ra ka­vuş­ma­sıy­la fa­iz oran­la­rın­da da çar­pı­cı bir dü­şüş sağ­lan­mış ve fa­iz har­ca­ma­la­rı­nın ge­rek büt­çe için­de­ki pa­yı ge­rek­se millî ge­li­re ora­nı önem­li öl­çü­de azal­mış­tır.

2002 yı­lın­da top­lam ka­mu ke­si­mi fa­iz öde­me­si­nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı 19,7 iken, 2005 yı­lın­da 9,7’ye ge­ri­le­miş­tir. Söz ko­nu­su ora­nın 2006 yı­lın­da yüz­de 8,5 ol­ma­sı bek­len­mek­te­dir. Son dört yıl­da sür­dü­rü­len ma­li di­sip­lin sa­ye­sin­de ka­mu ke­si­mi borç­lan­ma ge­re­ği­nin gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı 2001 yı­lın­da yüz­de 16,4 iken, 2005 yı­lın­da 0,4’lük bir faz­la­ya dö­nüş­müş­tür. 2006 yı­lın­da ka­mu ke­si­mi faz­la­sı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı­nın da­ha da ar­ta­rak 3,1’e ulaş­ma­sı bek­len­mek­te­dir.

Bu ge­liş­me­ler ne­ti­ce­sin­de, 2001 yı­lın­da yüz­de 90,5 olan net ka­mu borç sto­ku­nun gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı 2005 yı­lın­da yüz­de 55,3’e ka­dar ge­ri­le­miş­tir. 2006 yı­lın­da net borç sto­ku­nun millî ge­li­re ora­nı­nın yüz­de 50’nin al­tı­na düş­me­si bek­len­mek­te­dir.

Mak­ro­eko­no­mik gös­ter­ge­ler­de sağ­la­nan is­tik­rar ve iyi­leş­me ti­ca­ret hac­mi­ne de olum­lu yan­sı­mış, dış ti­ca­ret hac­mi 2006 yı­lı Ocak-Ekim dö­ne­min­de 2005 yı­lı­na gö­re yüz­de 16 ora­nın­da art­mış­tır.

Ül­ke­miz­de ca­ri iş­lem­ler açı­ğı yük­sek sey­ret­mek­le bir­lik­te, bu ar­tı­şın ne­de­ni ih­ra­ca­tın azal­ma­sı de­ğil, it­ha­la­tın da hız­lı bir şe­kil­de art­ma­sı­dır. İt­ha­la­tın art­ma­sı­nın te­me­lin­de, can­lı sey­re­den üre­tim hac­mi ne­de­niy­le ara ma­lı ve ser­ma­ye mal­la­rın­da­ki ar­tış ve ulus­la­ra­ra­sı pi­ya­sa­lar­da ham­pet­rol fi­yat­la­rı­nın yük­sel­me­si so­nu­cu ar­tan ener­ji fa­tu­ra­sı­dır. Öte yan­dan, mak­ro­eko­no­mik ko­şul­lar­da sağ­la­nan iler­le­me­ler ne­ti­ce­sin­de ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın fi­nans­man ka­li­te­si iyi­leş­miş­tir. Uy­gu­la­nan ma­li di­sip­lin çer­çe­ve­sin­de büt­çe har­ca­ma­la­rı­nın kon­trol al­tı­na alın­ma­sı, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın ka­mu ke­si­mi kay­nak­lı ol­ma­sı­nı en­gel­le­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ko­nuş­ma­mın bu bö­lü­mün­de Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğın­ca yü­rü­tü­len fa­ali­yet­le­re kı­sa­ca de­ğin­mek is­ti­yo­rum.

Et­kin borç yö­ne­ti­mi ve mak­ro­eko­no­mik is­tik­rar ne­ti­ce­sin­de ya­tı­rım­cı­la­rın eko­no­mi­nin ge­le­ce­ği­ne olan gü­ve­ni art­mış ve bu­nun so­nu­cun­da, hem iç hem dış borç­lan­ma iha­le­le­rin­de ma­li­yet düş­müş, va­de­ler uza­mış­tır.

2002 yı­lın­da 9 ay ola­rak ger­çek­le­şen na­kit iç borç­lan­ma­nın va­de­si 2005 yı­lın­da 20,7 aya ka­dar yük­sel­miş, 2006 yı­lın­da Ocak ve Ka­sım dö­ne­mi iti­ba­rıy­la 28,3 ay ola­rak ger­çek­leş­miş­tir.

2002 yı­lın­da yüz­de 62,7 se­vi­ye­sin­de olan TL cin­si is­kon­to­lu or­ta­la­ma borç­lan­ma ma­li­ye­ti ise, 2005 yı­lın­da yüz­de 16,3 ora­nın­da düş­müş­tür.

Fa­iz oran­la­rın­da­ki ka­de­me­li iniş­ler 2006 yı­lı ilk çey­re­ğin­de de de­vam et­miş, an­cak Ma­yıs 2006’da ulus­la­ra­ra­sı pi­ya­sa­lar­da ya­şa­nan ve di­ğer tüm ge­liş­mek­te olan eko­no­mi­le­ri et­ki­si al­tı­na alan dal­ga­lan­ma­dan Ha­zi­ne borç­lan­ma ma­li­yet­le­ri de et­ki­len­miş­tir; YTL cin­si is­kon­to­lu fa­iz ora­nı 2006 yı­lı Ocak-Ka­sım dö­ne­min­de or­ta­la­ma 17,9 se­vi­ye­sin­de ger­çek­leş­mek­te­dir.

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, KİT’le­rin fi­nans­man den­ge­le­ri­ne iliş­kin te­mel il­ke­le­ri be­lir­le­mek­te ve KİT sis­te­mi­nin da­ha et­kin ve ve­rim­li ça­lış­ma­sı için ge­rek­li ted­bir­le­ri al­mak­ta­dır.

Ka­mu ban­ka­la­rı­na yö­ne­lik re­form ça­lış­ma­la­rı 2006 yı­lın­da da de­vam et­miş­tir. Halk Ban­ka­sı 11 Ağus­tos 2006 ta­ri­hi iti­ba­rıy­la özel­leş­tir­me prog­ra­mı­na alın­mış­tır. 2003-2005 dö­ne­min­de Zi­ra­at ve Halk Ban­ka­sı ka­mu ma­li­ye­si­ne 10,1 mil­yar YTL tu­ta­rın­da kat­kı sağ­la­mış­tır. Ka­mu ban­ka­la­rı­nın ma­li ya­pı­la­rın­da­ki iyi­leş­me, çift­çi­ler ve es­naf-sa­natkârla­rı­mı­za kul­lan­dı­rı­lan kre­di mik­tar­la­rı­na da yan­sı­mış­tır. 2006 yı­lı Ka­sım ayı iti­ba­rıy­la Halk Ban­ka­sı ta­ra­fın­dan kul­lan­dı­rı­lan kre­di ba­ki­ye­si 2,3 mil­yar, Zi­ra­at Ban­ka­sı ta­ra­fın­dan kul­lan­dı­rı­lan kre­di ba­ki­ye­si ise 3,2 mil­yar YTL ol­muş­tur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, ya­tı­rım­la­rın önü­nü aç­mak için aza­mi ça­ba sarf et­miş­tir. Bu çer­çe­ve­de, ya­ban­cı ser­ma­ye­nin, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­nın Tür­ki­ye’ye ya­tı­rım yap­ma­sı­nı zor­laş­tı­ran en­gel­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı için ge­rek­li dü­zen­le­me­ler ya­pıl­mış ve özel­lik­le or­ta, uzun va­de­de ül­ke­mi­ze yö­ne­lik ye­ni ya­tı­rım­la­rın gel­me­si sağ­lan­mış­tır. Ya­tı­rım or­ta­mı­nı iyi­leş­tir­me re­form prog­ra­mı ça­lış­ma­la­rı­nın olum­lu so­nuç­la­rı ya­ban­cı ser­ma­ye is­ta­tis­tik­le­ri­ne de yan­sı­mış…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Eri­cek­li, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

İS­MA­İL ERİ­CEK­Lİ (De­vam­la) – Ta­mam Baş­ka­nım.

Son yıl­lar­da, ül­ke­mi­ze önem­li mik­tar­da doğ­ru­dan ya­ban­cı ya­tı­rım gi­ri­şi ol­muş­tur. 2003 yı­lın­dan iti­ba­ren, ku­ru­lan ulus­la­ra­ra­sı ser­ma­ye­li şir­ket sa­yı­sı dü­zen­li bir şe­kil­de art­mış­tır.

Öte yan­dan, de­ği­şen eko­no­mik ko­şul­lar çer­çe­ve­sin­de teş­vik sis­te­mi­nin et­kin­li­ği­nin ar­tı­rıl­ma­sı, pi­ya­sa­nın iş­le­yi­şi­ne da­ha uy­gun ve pra­tik bir ya­pı­ya ka­vuş­tu­rul­ma­sı he­de­fi doğ­rul­tu­sun­da ya­tı­rım ve teş­vik mev­zu­atı ye­ni­len­miş­tir. Ye­ni mev­zu­at ile KO­Bİ ya­tı­rım­la­rı, ar-ge, çev­re ve kal­kın­ma­da ön­ce­lik­li yö­re ya­tı­rım­la­rı­na büt­çe kay­nak­la­rın­dan kre­di tah­si­si ye­ri­ne, fa­iz ia­de­si sis­te­mi­ne ge­çil­miş­tir. Bu kap­sam­da, böl­ge­sel kı­sıt­la­ma­lar kal­dı­rıl­mış ve sis­tem sek­tö­rel kı­sıt­la­ma­lar üze­ri­ne ya­pı­lan­dı­rıl­mış­tır.

Bu­na ila­ve ola­rak, ya­tı­rım fi­nans­ma­nın­da as­ga­ri öz kay­nak zo­run­lu­lu­ğu kal­dı­rıl­mış ve KO­Bİ’le­re yö­ne­lik teş­vik uy­gu­la­ma­la­rı ge­nel sis­tem içi­ne alın­mış­tır.

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, eko­no­mi­ye yön ve­ren ku­rum­lar­dan bi­ri­si ola­rak önü­müz­de­ki dö­nem­ler­de de mak­ro is­tik­rar, ma­li di­sip­lin ve sür­dü­rül­me­si çer­çe­ve­sin­de fa­ali­yet­le­ri­ne ka­rar­lı­lık­la de­vam ede­cek­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür cüm­le­ni­zi ala­yım.

Bu­yu­run.

İS­MA­İL ERİ­CEK­Lİ (De­vam­la) – Söz­le­ri­me bu­ra­da son ve­rir­ken, 2007 yı­lı Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­si­nin ül­ke­miz için ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Eri­cek­li’ye te­şek­kür edi­yo­rum.

AK Par­ti Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Ak­sa­ray Mil­let­ve­ki­li Ali Rı­za Ala­bo­yun.

Sa­yın Ala­bo­yun, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA ALİ RI­ZA ALA­BO­YUN (Ak­sa­ray) – De­ğer­li Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 ma­li yı­lı büt­çe­si üze­rin­de Grup adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­mi­zin De­ğer­li Ge­nel Sek­re­te­ri­mi­ze, bü­rok­rat­la­rı­na da te­şek­kür edi­yo­rum, çün­kü, bu sü­reç içe­ri­sin­de çok önem­li gö­rev­ler üst­len­di­ler. On­la­rın de­rin bil­gi­le­ri ve ku­rum­sal ha­fı­za­la­rı ol­ma­sa, herhâlde bu ko­nu­da pek ba­şa­rı­ya ula­şa­maz­dık di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ben, ko­nuş­ma­mı, ge­nel­de Av­ru­pa Bir­li­ği ve Kıb­rıs üze­ri­ne odak­lan­dır­mak is­ti­yo­rum.

Ar­ka­daş­lar, bil­di­ği­niz gi­bi, 1974 Ba­rış Ha­rekâtı’ndan son­ra ilk kap­sam­lı an­laş­ma, 1977 yı­lın­da Sa­yın Denk­taş ve Ma­ka­ri­os ara­sın­da im­za­la­nan Do­ruk An­laş­ma­la­rı­dır. Bu Do­ruk An­laş­ma­la­rı­nın te­me­li­ni, iki böl­ge­li, iki top­lum­lu ba­ğım­sız Kıb­rıs Dev­le­ti oluş­tu­rur. Bun­dan son­ra­ki bü­tün Bir­leş­miş Mil­let­ler gö­rüş­me­si de bu te­mel üze­ri­ne de­vam et­miş­tir. Bu, Tür­ki­ye’nin sa­vun­du­ğu en güç­lü tez­dir ve Rum­lar bu te­zi o za­man ka­bul­len­miş­ler­dir.

1983 yı­lın­da, bi­li­yor­su­nuz, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti ilan edil­di. Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti’nin ilan edil­di­ği ta­ri­he şöy­le bir dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum: O za­man as­kerî yö­ne­tim var, 12 Ey­lü­lün as­kerî yö­ne­ti­mi ve 6 Ka­sım 1983’te se­çim­ler ya­pıl­mış. Se­çim­ler­den tam do­kuz gün son­ra, 15 Ka­sım 1983’te, as­kerî yö­ne­tim, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti’ni kur­dur­muş, 24 Ara­lık 1983’te de Özal Hükûme­ti gü­ve­no­yu al­mış­tır. Ya­ni, öy­le bir şey yap­mış­lar­dır ki, si­vil oto­ri­te­ye, si­vil ini­si­ya­ti­fe hiç­bir şey bı­rak­ma­dan, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti kur­du­rul­muş­tur. Bel­ki bu si­vil ini­si­ya­ti­fe bı­ra­kıl­say­dı, bu­nun ne­ler ge­ti­rip ne­ler gö­tü­re­ce­ği, uzun va­de­de ne­ler ya­pı­la­ca­ğı, dip­lo­ma­si ala­nın­da ne tür adım­lar atı­la­ca­ğı dü­şü­nü­le­rek bir ka­rar ve­ri­le­bi­lir­di, fa­kat, o za­man­ki as­kerî yö­ne­tim bu­nu si­vil­le­re bı­rak­ma­mış­tır. Böy­le bir or­tam içe­ri­sin­de Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti ku­rul­muş­tur ve o gü­nün şart­la­rı­na ba­kar­sa­nız, Sa­yın rah­met­li Özal’ın da bu­na bü­yük tep­ki gös­ter­di­ği­ni gö­rür­sü­nüz, fa­kat, millî bir da­va ol­du­ğu için, o za­man­ki atı­lan bü­tün im­za­la­ra Özal im­za at­mak du­ru­mun­da kal­mış­tır, fa­kat, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti’nin Ku­ru­luş Bil­dir­ge­si’nde bir ifa­de var­dır, der ki: “Ba­ğım­sız­lık ila­nı­nın iki  eşit halk ara­sın­da or­tak­lı­ğın bir fe­de­ras­yon ça­tı­sı al­tın­da ye­ni­den ku­rul­ma­sı­nı ve so­run­la­rın çö­zül­me­si­ni en­gel­le­me­yip ko­lay­laş­tı­ra­ca­ğı­nı söy­ler, ya­ni, bir an­lam­da da Do­ruk An­laş­ma­sı’na atıf­ta bu­lu­nur, ya­ni, ba­ğım­sız­lık man­tı­ğıy­la te­zat teş­kil eden bir bil­di­ri­dir bu ve Rum­lar ve Yu­nan­lı­lar, Tür­ki­ye’nin po­li­ti­ka de­ği­şik­li­ği­ni alır­lar, bü­tün dün­ya­da Tür­ki­ye ve Ku­zey Kıb­rıs Türk­le­ri aley­hi­ne kul­la­nır­lar bu­nu ve ora­da “Türk­ler ve Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti çö­züm­den ya­na de­ğil­dir.” di­ye ge­nel bir ka­na­at olu­şur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti ik­ti­da­ra ge­le­ne ka­dar hiç­bir si­ya­si par­ti so­rum­lu­luk ve yet­ki üst­len­me­miş­tir Kıb­rıs ko­nu­sun­da. Bu­nun de en bü­yük ne­de­ni, ül­ke­miz­de­ki ba­zı şa­hin­le­rin si­ya­set­çi­le­ri­mi­zi ku­şat­ma­sı, bas­kı al­tı­na al­ma­sı­dır. Her­han­gi bir si­ya­si li­der Kıb­rıs ko­nu­sun­da bir adım ata­cak ol­sa her za­man ya va­tan ha­in­li­ğiy­le suç­lan­mış­tır ya Kıb­rıs’ı sat­mak­la suç­lan­mış­tır ya da “ver kur­tul­cu” di­ye  suç­lan­mış­tır. Ma­ale­sef, bu ne­den­den do­la­yı si­ya­set­çi­ler bu ateş­ten göm­le­ği giy­me­miş­ler, ko­nu­yu ta­ma­men Denk­taş’a ve onun çev­re­sin­de­ki şa­hin da­nış­man­la­rı­na bı­rak­mış­lar­dır ve iz­le­ni­len po­li­ti­ka da ta­ma­men is­tik­rar­sız bir po­li­ti­ka­dır.

1995 yı­lın­da Güm­rük Bir­li­ği ko­nu­sun­da bir şey­ler al­dı­ğı­mı­zı sa­vun­duk, fa­kat, bir ta­raf­tan da, Güm­rük Bir­li­ği alır­ken, Rum­lar­la mü­za­ke­re­nin yo­lu­nu açıp Lon­dra ve Zü­rih An­laş­ma­la­rı­nın içi­ni bo­şalt­tı­lar. O za­man kim­ler ik­ti­dar­day­dı, ge­rek­li ar­şiv­le­re bak­ma­nı­zı tav­si­ye ede­rim.

1999 yı­lı Hel­sin­ki Zir­ve­si… Ar­ka­daş­lar, bu Hel­sin­ki Zir­ve­si’nde bi­ze aday­lık sta­tü­sü ve­ril­di. Aday­lık sta­tü­sü al­dı­ğı­mız için he­pi­miz se­vin­dik, fa­kat, hiç kim­se Kıb­rıs’la il­gi­li bö­lü­me bak­mı­yor. Kıb­rıs’la il­gi­li bö­lüm­de şöy­le der, der ki: “Mü­za­ke­re­le­rin bi­ti­mi­ne ka­dar, eğer, bir­le­şik Kıb­rıs dev­le­ti ku­rul­maz­sa, Rum­lar, tek ta­raf­lı ola­rak Ada’yı tem­si­len Av­ru­pa Bir­li­ği­ne alı­na­cak­tır.” der ve o za­man aday­lık sta­tü­sü al­ma­nın sar­hoş­lu­ğuy­la Hükûmet­ler bu ko­nu­la­rı hep göz ar­dı et­miş­ler­dir. Ba­zı millî duy­gu­su olan in­san­lar bu­nu ön pla­na çı­kar­dı­ğın­da da il­gi­li ba­kan­lar ve o za­ma­nın Baş­ba­ka­nı çı­kıp de­miş­tir ki: “Ge­re­ki­yor­sa il­ha­ka gi­de­riz, en­teg­ras­yo­na gi­de­riz ha!” de­miş­tir. İçi boş, al­tı dol­du­rul­ma­mış bir­ta­kım teh­dit­ler­le biz bu nok­ta­la­ra gel­dik ve 2002 yı­lın­da… Da­ha son­ra Av­ru­pa Bir­li­ğin­de ba­zı ül­ke­ler so­run­lu bir Kıb­rıs’ı bün­ye­si­ne al­mak is­te­me­di­ler, An­nan çer­çe­ve­sin­de bir plan ha­zır­lan­ma­sı­nı öner­di­ler. 2002 yı­lın­da baş­la­dı bu plan ça­lış­ma­la­rı ve 2002’nin Ka­sım ayın­da bu plan il­gi­li ta­raf­la­ra su­nul­du. Eğer, o za­man, Tür­ki­ye ve Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti adı­na bu pla­nı yü­rü­ten ki­şi­ler, şa­hıs­lar ve li­der­ler An­nan Pla­nı’na “evet” de­miş ol­sa­lar­dı -ki, o An­nan Pla­nı 24 Ni­san 2004’te Ku­zey Kıb­rıs Türk hal­kı ta­ra­fın­dan “evet” de­nil­miş An­nan Pla­nı’ydı- bu­gün Kıb­rıs di­ye bir so­ru­nu­muz ol­ma­ya­cak­tı ar­ka­daş­lar, izo­las­yon­lar­dan bah­set­me­ye­cek­tik. Bu­gün, Türk­çe, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ko­nu­şu­lan di­li ola­cak­tı. Ku­zey Kıb­rıs so­ru­nu çö­zül­müş ola­cak­tı. Ku­zey Kıb­rıs hiç dün­ya­da kim­se­nin ta­nı­ma­dı­ğı bir Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti’nden, bü­tün dün­ya­nın ta­nı­dı­ğı ku­ru­cu Türk dev­le­ti sta­tü­sü ka­zan­mış ola­cak­tık. Rum­lar bü­tün Ada’yı tem­sil edi­yor­du. On­la­rın elin­den de ku­ru­cu dev­let sta­tü­sü­ne ge­ri­le­miş ola­cak­lar­dı. Bun­lar bü­yük bir ba­şa­rıy­dı. Ma­ale­sef, o za­man, il­gi­li baş­kan­lık, il­gi­li ki­şi­ler çe­ki­le­rek Tür­ki­ye’yi çok bü­yük sı­kın­tı­ya sok­tu­lar.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Ta­ri­hin en bü­yük ha­ta­sı.

ALİ RI­ZA ALA­BO­YUN (De­vam­la) – Ta­ri­hin en bü­yük ha­ta­sı­dır, evet.

Da­ha son­ra La­hey’de ay­nı ha­ta ya­pıl­dı. Bu­na rağ­men, Av­ru­pa Bir­li­ği, Ko­pen­hag 2002 Zir­ve­si’nde de­di ki: “28 Şu­bat 2003 ta­ri­hi­ne ka­dar mü­za­ke­re­ler böy­le de­vam eder­se, biz yi­ne de Kıb­rıs’ı bir­le­şik ola­rak ala­ca­ğız.” de­di­ler. Fa­kat, yi­ne yan­lı­şı biz yap­tık. Rum­la­rı, Av­ru­pa Bir­li­ği­ni suç­la­ma­ya­lım. On­lar, ken­di­le­ri için yap­ma­sı ge­re­ke­ni yap­tı. Biz, yap­ma­dık­la­rı­mı­za ba­ka­lım, ha­ta­la­rı­mı­zı gö­re­lim, ora­dan ders çı­kar­ta­lım. Ders çı­kar­ta­lım ki, Kıb­rıs ko­nu­sun­da ku­rum­sal ha­fı­za­lar oluş­sun si­ya­si par­ti­ler­de ve en bü­yük ha­ta­yı ora­da yap­tık.

Ge­le­lim, 24 Ni­san 2004’te­ki re­fe­ran­dum… Eğer, Tür­ki­ye, o re­fe­ran­dum­da “evet” de­me­miş ol­say­dı… Ar­ka­daş­lar, ba­kın, ben mad­de mad­de sı­ra­la­dım bu­ra­da. Otuz yıl­dır “evet” de­mek­le ne­ler ka­zan­mı­şız, onu vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum: Otuz yıl­dır, ilk de­fa, dün­ya ka­mu­oyun­da hak­lı bir ko­nu­ma gel­miş Tür­ki­ye ve Türk ta­ra­fı. Ka­mu­oyu, Rum­la­rın çö­züm­den ya­na ol­ma­dı­ğı­nı gör­müş ve an­la­mış ve bu, dip­lo­ma­tik bir üs­tün­lük­tür. Kırk ye­di yıl­lık Av­ru­pa Bir­li­ği pro­je­miz sek­te­ye uğ­ra­ma­mış, uğ­ra­ma­sı ön­len­miş ve mü­za­ke­re­le­re baş­la­na­bil­miş­tir. Ku­zey Kıb­rıs’ta uy­gu­la­nan izo­las­yon­la­rın kal­dı­rıl­ma­sı dün­ya gün­de­mi­ne ta­şın­mış­tır. An­nan Pla­nı’nın re­fe­ran­du­mun­dan son­ra dün­ya ba­sı­nın­da ve ka­mu­oyun­da Kıb­rıs’ta­ki…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ala­bo­yun, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ALİ RI­ZA ALA­BO­YUN (De­vam­la) – An­nan Pla­nı’nın re­fe­ran­du­mun­dan son­ra, ya­ni Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti’nin ka­bu­lün­den son­ra, dün­ya ba­sı­nın­da ve ka­mu­oyun­da, Kıb­rıs’ta­ki Türk as­ker­le­ri için “iş­gal­ci” ifa­de­le­ri ar­tık kul­la­nıl­ma­mış­tır. Bu, Türk dip­lo­ma­si­si­nin bir ba­şa­rı­sı­dır ve ba­şa­rıy­la da uy­gu­lan­mış­tır.

Ge­le­lim, Ha­luk Koç’un söy­le­miş ol­du­ğu pro­to­kol­le il­gi­li. Ar­ka­daş­lar, biz, 17 Ara­lık 2004’te­ki Mü­za­ke­re Çer­çe­ve Bel­ge­si’nde­ki ifa­de, 1963 yı­lın­da Sa­yın rah­met­li İs­met İnö­nü’nün im­za­la­mış ol­du­ğu An­ka­ra An­laş­ma­sı’nın bir par­ça­sı­dır. Biz, o an­laş­ma ge­re­ğiy­le ye­ni üye­le­re bu an­laş­ma­yı teş­mil et­mek du­ru­mun­da­yız. Ama, biz, Gü­ney Kıb­rıs’ı, tüm Ada’yı tem­si­len ba­ğım­sız ola­rak  ta­nı­mı­yo­ruz, ta­nı­ma­dı­ğı­mı­zı da dek­la­re et­tik; o ko­nu­da hiç­bir so­run yok­tur.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum, büt­çe­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ala­bo­yun, te­şek­kür edi­yo­ruz açık­la­ma­la­rı­nız için.

AK Par­ti Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ey­yüp Sa­nay.

Sa­yın Sa­nay, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA EY­YÜP SA­NAY (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2007 büt­çe­si üze­rin­de Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Mat­ba­ala­rın ku­rul­ma­sı, ki­tap ba­sı­mı, ga­ze­te ve der­gi çı­ka­rıl­ma­sı hak­kın­da ilk ya­zı­lı hu­kuk ku­ra­lı, 4 Ocak 1840 ta­rih­li 189 sa­yı­lı Tak­vi­mi Ve­ka­yi Ga­ze­te­si’nde ya­yın­la­nan pa­di­şah ira­de­siy­le ilan edil­miş­tir. Mat­baa aç­ma, ki­tap bas­ma ve ga­ze­te ya­yın­la­mak için ge­ti­ri­len çe­şit­li ya­zı­lı ku­ral­lar sık sık de­ğiş­ti­ril­miş olup, 17 Şu­bat 1857’de Mat­baa Ni­zam­na­me­si yü­rür­lü­ğe ko­nul­muş­tur.

1831 ta­ri­hin­den ön­ce ve İm­pa­ra­tor­luk top­rak­la­rın­da bir­çok mat­baa var­dı. Pek çok ga­ze­te, der­gi ve ben­ze­ri ya­yın­lar, ya­ban­cı ve azın­lık dil­le­rin­de, bu mat­ba­alar­da ba­sı­lı­yor­du. Bu ya­yın­lar, bir yan­dan dev­let ta­ra­fın­dan mu­ra­ka­be edi­li­yor, bir yan­dan da doğ­ru fi­kir ve ha­ber­le­rin ya­yıl­ma­sı ve ül­ke­yi ya­ban­cı ka­mu­oyu­na doğ­ru ola­rak ta­nıt­mak dü­şün­ce­siy­le, dev­let bir­çok ku­ru­ma da, ba­sın or­ga­nı­na da yar­dım ya­pı­yor­du.

İlk Mat­bu­at Ni­zam­na­me­si, 15 Ka­sım 1864 ta­ri­hin­de pa­di­şah im­za­sıy­la yü­rür­lü­ğe gir­di. Bu­gün­kü Baş­ba­kan­lık Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün te­me­li olan 6 sa­yı­lı ve 7 Ha­zi­ran 1920 ta­rih­li, Ata­türk’ün di­rek­tif­le­riy­le ku­ru­lan, Mat­bu­at ve İs­tih­ba­rat Mü­dü­ri­ye­ti Umu­mi­ye­si­dir. O za­man bu ku­ru­luş, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ve ay­nı za­man­da İc­ra He­ye­ti Re­isi­ne doğ­ru­dan doğ­ru bağ­lı ola­rak ku­rul­muş­tur.

Ata­türk ta­ra­fın­dan ka­le­me alı­nan Ka­nun’un ge­rek­çe­si şöy­le­dir: “Millî çı­kar­la­rı­mı­zın sa­vu­nul­ma­sın­da son de­re­ce et­kin olan si­ya­set ve fi­kir teş­ki­la­tı­nın öte­den be­ri ih­mal edil­miş ol­ma­sı bir­çok kö­tü­lük­le­re se­bep ol­muş­tur. Av­ru­pa’nın en kü­çük bir dev­le­ti yok­tur ki, bu yol­da ka­bil ol­du­ğu ka­dar ge­niş bir teş­ki­la­tı bu­lun­ma­sın. Bir ta­raf­tan Av­ru­pa ba­sı­nın­da millî ve meş­ru da­va­mı­zı sa­vun­ma­ya yö­ne­lik ya­yın­lar­da bu­lun­mak, ya­ban­cı ba­sı­nı de­vam­lı in­ce­le­ye­rek fi­kir akım­la­rı­nı an­la­ma­ya ça­lış­mak, öte yan­dan içe­ri­de za­ma­nın em­ret­ti­ği fi­kir ve ruh bir­li­ği­ni sağ­la­mak için her va­sı­ta­dan ya­rar­la­na­rak ya­yın­lar­da bu­lun­mak za­ru­re­ti var­dır.”

An­cak, bu Ka­nun, 1 Ha­zi­ran 1931’de çı­ka­rı­lan Büt­çe Ka­nu­nu ile kal­dı­rıl­dı. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin ilk Mat­bu­at Ka­nu­nu 8 Ağus­tos 1931 ta­ri­hin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan ka­bul edil­miş­tir. Bu Ka­nun çı­ka­na ka­dar, ba­sın iş­le­ri, 16 Tem­muz 1909 ta­ri­hin­de çı­ka­rı­lan Ka­nun’la yü­rü­tül­müş­tür. Gü­nü­mü­ze ka­dar pek çok de­ği­şik­lik­le­re uğ­ra­yan bu Mat­bu­at Ka­nu­nu, 1957’de 5680 sa­yı­lı Ya­sa’nın çı­ka­rı­lı­şı­na ka­dar yü­rür­lük­te kal­mış­tır. 7 Ha­zi­ran 1920 ta­ri­hin­de 6 sa­yı­lı Ka­nun’la ku­ru­lan Mat­bu­at ve İs­tih­ba­rat Mü­dü­ri­ye­ti, son ola­rak 8 Ha­zi­ran 1984 ta­ri­hin­de ya­yın­la­nan 231 sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me ile Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ola­rak ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir.

Bu Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me’ye gö­re Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü gö­rev­le­ri tek tek sı­ra­lan­mış, özet­le: Dev­le­ti ta­nıt­ma, si­ya­se­ti­ni ta­nıt­ma, ka­mu­oyu­nu bil­gi­len­dir­me, hükûmet fa­ali­yet­le­rin­de ya­pı­lan hiz­met­le­ri iç ve dış ka­mu­ya et­kin bir şe­kil­de du­yur­ma, ba­sın­la il­gi­li mü­na­se­bet­le­ri dü­zen­le­me, yer­li ve ya­ban­cı ba­sın ya­yın or­gan­la­rı­nın ve men­sup­la­rı­nın ça­lış­ma­la­rı­na imkân ha­zır­la­ma, Tür­ki­ye aley­hin­de­ki pro­pa­gan­da­la­rı ta­kip et­me, Tür­ki­ye’nin dış ta­nıt­ma fa­ali­yet­le­ri­ni sür­dür­me, ya­ban­cı ül­ke­ler­de Tür­ki­ye’nin men­fa­ati doğ­rul­tu­sun­da ya­pı­lan fa­ali­yet­le­re kat­kı­da bu­lun­ma, en­for­mas­yon ve ay­dın­lat­ma fa­ali­yet­le­ri­ni Tür­ki­ye’nin dış po­li­ti­ka­sı­nı des­tek­le­ye­cek şe­kil­de yü­rüt­me gi­bi baş­lık­lar­la bun­lar dü­zen­len­miş­tir.

Ge­nel Mü­dür­lük, ifa­de et­ti­ği­miz gi­bi, ka­nun hük­mün­de ka­rar­na­me­le­rin çer­çe­ve­si içe­ri­sin­de il­gi­li ma­kam­lar ve ka­mu­oyu­na, za­ma­nın­da, doğ­ru, ta­nı­tı­cı, ay­dın­la­tı­cı bil­gi akı­şı­nı sağ­la­mak­ta­dır.

Ge­nel Mü­dür­lük mer­kez­de An­ka­ra, İs­tan­bul, İz­mir, Trab­zon, An­tal­ya, Ada­na ve Er­zu­rum ol­mak üze­re ye­di il­de teş­ki­lat­lan­mış­tır. Yurt dı­şın­da ise hiz­met­le­ri­ni yir­mi iki ba­sın mü­şa­vir­li­ği ve ba­sın ata­şe­li­ği ka­na­lıy­la yü­rüt­mek­te­dir.

Ge­nel Mü­dür­lük, her gün, Türk­çe ve do­kuz ya­ban­cı dil­de ya­yın ya­pan on iki ya­ban­cı rad­yo­nun yak­la­şık kırk bir  ya­yı­nı­nı din­le­mek­te, kay­det­mek­te. Beş yer­li, on se­kiz ya­ban­cı ha­ber ajan­sı, bü­yük el­çi­lik­ler, ba­sın mü­şa­vir­lik­le­ri ve İn­ter­net  ara­cı­lı­ğıy­la el­de edi­len ha­ber­le­ri sü­rek­li ta­kip et­mek­te­dir. Ya­ban­cı te­le­viz­yon­la­rı iz­le­me­ye yö­ne­lik ça­lış­ma­lar da baş­la­tıl­mış­tır.

Ge­nel Mü­dür­lük, gün­lük, haf­ta­lık, ay­lık ve yıl­lık de­ğer­len­dir­me bül­ten­le­riy­le özel bül­ten­ler ya­yın­la­mak­ta ve dev­let ma­kam­la­rı­na yıl­lık or­ta­la­ma 24 bin ila 25 bin ha­ber ilet­mek­te­dir. Türk­çe ve İn­gi­liz­ce, sü­re­li ve sü­re­siz ya­yın­lar­la ül­ke­mi­zin ta­nı­tıl­ma­sı yö­nün­de hiz­met et­mek­te­dir. Ay­rı­ca, Al­man­ca ya­yın­la­ra da baş­la­mış­tır. De­ği­şik il­le­ri­miz­de “ye­rel med­ya eği­ti­mi se­mi­ner­le­ri” adı al­tın­da se­mi­ner­ler yap­mak­ta ve böy­le­ce ye­rel ba­sı­na, Ana­do­lu ba­sı­nı­na da ge­rek­li hiz­met­le­ri gö­tür­me­ye gay­ret et­mek­te­dir.

Ta­bii el­bet­te ki, yüz­yı­lı­mız bir bil­gi top­lu­mu­dur. Eğer med­ya ol­ma­say­dı bu bil­gi­le­ri hiç­bir ye­re ak­ta­ra­maz­dık  ve bu bil­gi­ler çık­tı­ğı yer­de lo­kal ola­rak ka­lır­dı. Med­ya ara­cı­lı­ğıy­la bil­gi­ler anın­da dün­ya­nın her ye­ri­ne ulaş­tı­rı­la­bil­mek­te­dir. Bu ise an­cak güç­lü bir ku­rum­la ger­çek­leş­ti­ri­le­bi­lir. Bu ba­kım­dan Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü de­ği­şik bi­na­lar­da hiz­met ver­mek­te­dir. Hal­bu­ki bun­la­rın bu­gün­kü mo­dern ça­ğa ya­kı­şır bir şe­kil­de bir bi­na­ya ka­vuş­ma­la­rı hiz­met­le­ri yü­rü­te­bil­me­le­ri açı­sın­dan önem­li­dir.

Yi­ne, yüz­yı­lı­mız bir ile­ti­şim ça­ğı­dır. İle­ti­şim ise, çok bil­gi­li, özel ola­rak ye­tiş­ti­ril­miş ele­man­lar va­sı­ta­sıy­la yü­rü­tü­le­bi­lir. Bu ba­kım­dan da Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­de ça­lı­şan bu kıy­met­li ki­şi­le­rin en azın­dan ken­di mes­lek­taş­la­rı­na ya­kın bir üc­re­te ka­vuş­tu­rul­ma­la­rı ge­re­kir. Zi­ra, ma­ri­fet il­ti­fa­ta ta­bi­dir, unut­ma­ya­lım.

Bu­ra­da söz­le­ri­mi bi­tir­me­den ön­ce, ba­sın ko­nu­sun­da Tür­ki­ye’de öz­gür­lük­le­rin ol­ma­dı­ğı ko­nu­su bi­raz ön­ce ifa­de edil­di. Oy­sa, Resmî Ga­ze­te 26 Ha­zi­ran 2004’te ya­yın­la­nan Ka­nun, 5187 sa­yı­lı Ka­nun, mad­de 1: “Bu Ka­nu­nun ama­cı, ba­sın öz­gür­lü­ğü­nü ve bu öz­gür­lü­ğün kul­la­nı­mı­nı dü­zen­le­mek­tir.”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sa­nay, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

EY­YÜP SA­NAY (De­vam­la) – “Mad­de 3: Ba­sın öz­gür­dür. Bu öz­gür­lük; bil­gi edin­me, yay­ma, eleş­tir­me, yo­rum­la­ma ve eser ya­rat­ma hak­la­rı­nı içe­rir.” An­cak, ba­sın, kit­le­le­re ulaş­tı­ğı için onun so­rum­lu­lu­ğu­nu üze­rin­de ta­şı­mak da du­ru­mun­da­dır. Eğer bu so­rum­lu­lu­ğu ta­şı­ya­mı­yor ise, o za­man pek çok in­sa­nın hak­la­rı­na te­ca­vüz et­miş olur. Bil­has­sa ki­şi­sel hak­la­rın ön plan­da tu­tul­ma­sı ge­re­kir.

Za­man za­man bir ba­sın­da, ya­yın or­gan­la­rın­da bu ki­şi hak­la­rı­nın ih­lal edil­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Şu an­da, bil­di­ğim ka­da­rıy­la, ba­sın su­çun­da ce­za­ev­le­ri­miz­de mev­kuf bu­lu­nan kim­se yok­tur. An­cak, ba­sı­nın dı­şın­da, ba­sın ka­nal­la­rı­nı kul­la­na­rak iş­le­nen bir­ta­kım suç­lar var­sa, o, Türk Ce­za Ka­nu­nu’na gö­re iş­len­miş olan suç­lar­dır.

Ben, bu büt­çe­nin, ku­ru­mu­mu­za, ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yor, bir ke­re da­ha yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la ve mu­hab­bet­le se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­nay.

AK Par­ti Gru­bu adı­na, Bar­tın Mil­let­ve­ki­li Ha­cı İb­ra­him Ka­ba­rık.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­ba­rık. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA HA­CI İB­RA­HİM KA­BA­RIK (Bar­tın) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı’nın Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bö­lü­mü üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan, he­pi­ni­zi Gru­bum adı­na en iç­ten duy­gu­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

İçin­de bu­lun­du­ğu­muz Yok­sul­lar­la Da­ya­nış­ma Haf­ta­sı olan 12-18 Ara­lık ta­ri­hi, bi­ze pay­la­şı­mın bir mut­lu­luk kay­na­ğı, bir er­dem ve in­san ol­mak­tan kay­nak­la­nan bir so­rum­lu­luk ol­du­ğu­nu ha­tır­lat­mak­ta­dır. Gö­nül is­ter­di ki, ül­ke­miz­de yok­sul­luk hiç ol­ma­sın, düş­kün kim­se ol­ma­sın, her­kes var­lık, hu­zur ve ra­hat­lık içe­ri­sin­de ol­sun. Fa­kat, ger­çe­ğin böy­le ol­ma­dı­ğı­nı he­pi­miz bi­li­yo­ruz. Dün­ya­nın bir­çok ge­liş­miş ve zen­gin ül­ke­le­rin­de ol­du­ğu ka­dar bi­zim ül­ke­miz­de de yok­sul ve yar­dı­ma muh­taç in­san­la­rı­mız var­dır. Bu ger­çe­ği gör­mez­den gel­me ve inkâr et­me ye­ri­ne bu in­san­la­rı­mı­za na­sıl yar­dım ede­bi­le­ce­ği­mi­zi ko­nuş­mak ve bu doğ­rul­tu­da­ki ça­lış­ma­la­ra des­tek ol­mak da­ha ger­çek­çi bir yak­la­şım ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­li­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mil­ton Fri­ed­man “bir ül­ke­nin eko­no­mi­si­nin kö­tü ol­du­ğu, kö­şe­ba­şın­da müş­te­ri bek­le­yen ha­yat ka­dın­la­rı­nın sa­yı­sın­dan an­la­şı­lır” de­miş­ti. Glo­bal­le­şen dün­ya­mız­da­ki kriz­le­re rağ­men ül­ke­mi­zin bu kriz­ler­den di­ğer ül­ke­ler ka­dar et­ki­len­me­me­si­nin te­mel ne­de­ni ise, şah­si ka­na­ati­me gö­re, hal­kı­mız ara­sın­da­ki sı­cak iliş­ki­ler ve kop­maz bağ­lar­dır. Bu bağ­la­rın ya­nı sı­ra, bu coğ­raf­ya­da ya­şa­mış olan, za­man­la­rı­nın en ile­ri me­de­ni­yet çiz­gi­si­ni ya­ka­la­mış top­lum­la­rın bi­ze mi­ra­sı ola­rak say­ma­mız ge­re­ken ve Os­man­lı­lar za­ma­nın­da en yük­sek nok­ta­sı­na çı­kan ima­ret­ler gi­bi sos­yal yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma­ya yö­ne­lik fa­ali­yet­ler, za­ma­nı­mız­da ge­rek dev­let eliy­le ge­rek­se hal­kı­mı­zın ken­di ara­sın­da oluş­tur­du­ğu grup­lar ola­rak ol­duk­ça iyi, ama, ma­ale­sef ye­ter­li ol­ma­yan, da­ha iyi ol­ma­sı­nı ar­zu et­ti­ği­miz şek­liy­le yü­rü­tül­mek­te­dir. İş­te bu­ra­da, mil­let ola­rak, dün­ya­da­ki mil­let­le­rin bir­ço­ğu­na gö­re çok ile­ri­de bu­lun­du­ğu­muz sos­yal yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma duy­gu­su­na sa­hip olu­şu­muz ön pla­na çık­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ül­ke­miz, dö­nüş­mek­te olan dün­ya­mız­da dö­nü­şüm­den da­ha hız­lı şe­kil­de de­ğiş­mek du­ru­mun­da­dır. Bu­nun se­be­bi, hem glo­bal­le­şen dün­yay­la bir­lik­te ha­re­ket et­mek hem de ön­ce­den dış dün­yay­la ara­mız­da olu­şan fark ve­ya fark­lı­lık­la­rı ka­pat­mak ça­ba­sı­nı gös­ter­mek du­ru­mun­da­yız. Bu ya­pı­la­cak iş­ler şu an dev­let ta­ra­fın­dan ya­pı­lı­yor ve bel­li bir sü­re de bu şe­kil­de ya­pı­la­cak gi­bi dur­mak­ta­dır. Ama, za­man için­de, dev­le­tin bu ku­rum­la­rı ba­şa­rıy­la iş­le­te­me­di­ği­ni dü­şü­nen hal­kı­mız ta­ra­fın­dan ba­şa­rıy­la yü­rü­tü­len ku­rum­lar ol­du­ğu ger­çe­ğin­de uz­laş­tı­ğı­mız­da, dev­le­tin sa­de­ce bu ku­rum­la­rı de­net­le­yen ve or­ga­ni­ze eden bir ya­pı­ya doğ­ru ha­re­ket et­me­si ge­rek­ti­ği­ni dü­şün­mek­te­yim. An­cak, şu ça­tı­nın al­tın­da bu­lu­nan biz­ler, mev­cut yok­sul­luk­la mü­ca­de­le et­me­li ve ile­ri­de bu eşit­siz­li­ğin art­ma­ma­sı için ça­lış­ma­lar yap­ma­lı­yız. Bu çok yön­lü ça­lış­ma için, ye­ni iş alan­la­rı aç­mak, ka­li­te­li ne­sil­ler ye­tiş­tir­mek, ver­gi­nin sos­yal ada­le­ti sağ­la­yan bir araç ol­ma­sı­nı sağ­la­mak gi­bi ça­lış­ma­lar yap­mak, eli­miz­de­ki kay­nak­la­rı iyi şe­kil­de kul­lan­mak, is­ra­fı de­ğil ve­rim­li­li­ği ar­tır­mak gi­bi ana baş­lık­la­rın al­tın­da, fe­dakârca ve çok ça­lı­şa­rak, ge­le­ce­ği şe­kil­len­dir­mek ola­rak dü­şü­nü­le­cek iş­le­ri ba­şar­ma­lı­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bü­tün bun­la­rı bir ağaç say­dı­ğı­mız­da, top­ra­ğı­mız olan bu va­tan ile ala­ka­lı di­ğer so­run­la­rı da çöz­me­li­yiz. Bun­la­rın ba­şın­da, ül­ke­mi­zin bir ile­ti­şim kur­ma­yı ba­şa­ra­ma­dı­ğı di­ğer ül­ke halk­la­rın­dan bah­set­mek is­te­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir ül­ke dü­şü­nün ki, kom­şu­la­rı ile bi­le iyi, düz­gün iliş­ki­ler ku­ra­ma­mış, hal­kı ile bi­le mah­ke­me­lik ol­muş. İş­te, biz­den ön­ce­ki tab­lo bu idi ve biz, bu tab­lo­yu bir­den önü­müz­de bul­duk. Ge­lin, yok­sul­luk ile mü­ca­de­le­ye bu­ra­dan baş­la­ya­lım. Ön­ce­lik­le ile­ti­şim kur­ma­ya ve ile­ti­şi­mi­mi­zi zen­gin kıl­ma­ya baş­la­ya­lım. Böy­le­ce, tüm ta­raf­la­rın ay­nı ma­sa et­ra­fın­da ko­nuş­ma­sı ile so­run­la­rı tüm yön­le­ri ile ele ala­lım. Bir ku­cak­laş­ma ve an­laş­ma or­ta­mı sağ­lan­dık­tan son­ra, her şey pe­şi sı­ra dü­zen­le­ne­cek­tir.

Sa­de­ce Sos­yal Da­ya­nış­ma Fo­nu ile her şe­yi çöz­me­ye ça­lış­mak ye­ri­ne, bu­nun bü­yük bir ama­ca yö­ne­lik araç­lar­dan bi­ri­si ol­du­ğu­nu ka­bul ede­lim. Bu yol­da hep be­ra­ber el ele ça­lı­şa­lım.

Yi­ne tek­rar­lı­yo­rum: Bi­zi biz ya­pan de­ğer­le­re sa­hip çı­ka­lım, çün­kü, mil­let ola­rak bi­zi biz ya­pan de­ğer­ler­den uzak­laş­tık­ça hem bir­bi­ri­mi­ze ya­ban­cı­la­şı­yo­ruz hem de top­lum­la­rı, mil­let­le­ri ayak­ta tu­tan yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma duy­gu­la­rı­nı kay­be­di­yo­ruz.

Söz­le­ri­me son ve­rir­ken, yok­sul­lu­ğun bir ka­der ol­ma­dı­ğı­nı, sa­de­ce yö­ne­tim za­afı ola­rak ele alın­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni ve şu an­da, bir­lik­te ay­nı sı­ra­la­rı pay­laş­mak­tan şe­ref duy­du­ğum siz­le­rin bu za­af­tan uzak ki­şi­ler ol­du­ğu­nu­za da­ir tam bir inan­cım ol­du­ğu­nu be­lirt­mek is­ter, AK Par­ti Gru­bu adı­na say­gı­lar su­nar, 2007 yı­lı mer­kezî yö­ne­tim büt­çe­mi­zin ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı te­men­ni ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­ba­rık.

AK Par­ti Gru­bu adı­na, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li Fa­tih Arı­kan.

Sa­yın Arı­kan bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA FA­TİH ARI­KAN (Kah­ra­man­ma­raş) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı (Tİ­KA)’nın, özel­lik­le son yıl­lar­da yü­rüt­tü­ğü önem­li ça­lış­ma­la­ra ve fa­ali­yet ala­nı­na gi­ren ko­nu­lar­la il­gi­li Hükûme­ti­mi­zin yak­la­şım­la­rı­na de­ğin­mek is­ti­yo­rum.

Esa­sen, ta­rih­sel, kül­tü­rel ve et­nik bağ­lar­la ken­di­le­ri­ni Tür­ki­ye’ye ya­kın gö­ren kar­deş ve soy­daş ül­ke­le­rin ta­lep­le­ri bu coğ­raf­yay­la ya­kın­dan il­gi­le­nil­me­si­ni ve geç­miş­te ol­du­ğu gi­bi bu­gün de ken­di­le­ri­ne yar­dım eli uza­tıl­ma­sı­nı zo­run­lu kıl­mak­ta­dır. Hükûme­ti­miz, bu an­lam­da, ül­ke­mi­zin yıl­lar­dır soy­daş, kar­deş, ak­ra­ba dev­let ve top­lu­luk­la­ra söz ve kalp­le ver­di­ği des­te­ği, tek­nik iş­bir­li­ği ve so­mut pro­je­le­re dö­nüş­tür­me­yi ön­ce­lik­li dış po­li­ti­ka he­de­fi hâli­ne ge­tir­miş­tir.

Tİ­KA’nın ku­rul­du­ğu 1992 yı­lı, ül­ke­miz için, çev­re­sin­de­ki ge­liş­me­ler­den do­la­yı son de­re­ce önem­li bir yıl­dı. Zi­ra, 90’la­rın ba­şın­da Sov­yet­ler Bir­li­ği’nin da­ğıl­ma­sı ve Bal­kan­lar­da ya­şa­nan ge­liş­me­ler son­ra­sın­da ye­ni ba­ğım­sız dev­let­ler ku­rul­muş, dün­ya ha­ri­ta­sı de­ğiş­miş, bu­na bağ­lı ola­rak, böl­ge­de ve ulus­la­ra­ra­sı are­na­da ye­ni ya­pı­lan­ma­lar or­ta­ya çık­mış­tır. Bu dö­nem­de, esa­sen ül­ke­mi­zin do­ğal nü­fuz ala­nı ol­ma­sı ve ye­ni ba­ğım­sız dev­let­ler­le Tür­ki­ye ara­sın­da­ki or­tak ta­rih, kül­tür, dil ve din bağ­la­rı, bu ül­ke­le­rin Tür­ki­ye’den bek­len­ti­le­ri­nin art­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye, bu or­tak de­ğer­ler sa­ye­sin­de, tec­rü­be ve ka­pa­si­te­le­ri­ni dost ve kar­deş ül­ke­le­re da­ha ko­lay ak­ta­ra­bil­me avan­ta­jı­na ve böl­ge ül­ke­le­ri­ni dün­yay­la bü­tün­leş­tir­me­de po­tan­si­yel gü­ce sa­hip­tir. Bu­na pa­ra­lel ola­rak ye­ni ba­ğım­sız dev­let­ler he­men ta­nın­mış ve 92’de za­man ge­çi­ril­mek­si­zin ulu­sal tek­nik yar­dım teş­ki­la­tı ola­rak Tİ­KA ku­rul­muş ve bu ül­ke­le­rin kal­kın­ma­la­rı­na des­tek ol­mak ama­cıy­la tek­nik iş­bir­li­ği ça­lış­ma­la­rı baş­la­tıl­mış­tır.

Tİ­KA, tek­nik yar­dım fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rüt­mek ama­cıy­la, Af­ga­nis­tan, Ar­na­vut­luk, Azer­bay­can, Bos­na-Her­sek, Eti­yop­ya, Fi­lis­tin, Gür­cis­tan, Ka­za­kis­tan, Kır­gı­zis­tan, Ko­so­va, Ma­ke­don­ya, Mo­ğo­lis­tan, Mol­do­va, Öz­be­kis­tan, Su­dan, Ta­ci­kis­tan, Türk­me­nis­tan ve Uk­ray­na-Kı­rım ol­mak üze­re top­lam on se­kiz ül­ke­de prog­ram ko­or­di­nas­yon ofi­si aç­mış ve Tür­ki­ye’nin dış po­li­ti­ka­sın­da üze­ri­ne dü­şen et­kin ro­lü böl­ge ofis­le­ri ara­cı­lı­ğıy­la Bal­kan­lar, Kaf­kas­lar, mer­kez As­ya, Or­ta Do­ğu ve Af­ri­ka’da yü­rüt­tü­ğü tek­nik pro­je­ler­le sür­dür­mek­te­dir.

Hükûme­ti­miz ye­ni dö­nem­de yap­tı­ğı kal­kın­ma yar­dım­la­rı­na ye­ni bir içe­rik ve et­kin­lik ka­zan­dır­mak ama­cıy­la Tİ­KA va­sı­ta­sıy­la ye­ni bir yak­la­şım ge­tir­mek­te­dir. Bu çer­çe­ve­de, yurt dı­şı­na ya­pı­lan tek­nik yar­dım­la­rın en­van­te­ri­nin tu­tul­ma­sı ve uy­gu­la­ma­nın ko­or­di­nas­yo­nu gö­re­vi Tİ­KA Baş­kan­lı­ğı­na ve­ril­miş­tir.

2004 ve 2005 yıl­la­rıy­la il­gi­li ola­rak ya­pı­lan ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­sin­de, resmî kal­kın­ma yar­dım­la­rı­nın tu­ta­rı ön­ce­ki yıl­lar­da 65-75 mil­yon ABD do­la­rı ola­rak ilan edi­lir­ken, ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da de­ğer­len­dir­me ve da­ha yay­gın ve­ri top­la­ma sa­ye­sin­de 2004 yı­lın­da 339,14 mil­yon ABD do­la­rı, 2005 yı­lın­da da 601,04 mil­yon ABD do­la­rı ol­du­ğu tes­pit edil­miş­tir.

Ye­ni dö­nem­de, ay­rı­ca, gö­rü­nür ve hal­ka doğ­ru­dan yan­sı­yan pro­je­le­re ağır­lık ve­ril­mek­te­dir. Tek­nik yar­dım pro­je­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­sın­da özel sek­tör ve si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le ge­liş­ti­ri­len iş­bir­li­ğiy­le ül­ke­mi­zin kal­kın­ma yar­dım­la­rın­da si­ner­ji oluş­tu­rul­ma­sı he­def­len­miş­tir.

Bu­gü­ne ka­dar ta­lep en­deks­li pro­je uy­gu­la­ma an­la­yı­şıy­la, ül­ke­mi­zin gö­re­ce­li ola­rak üs­tün­lü­ğe sa­hip ol­du­ğu sek­tör­ler­de bil­gi bi­ri­ki­mi, tec­rü­be ve tek­no­lo­ji ak­ta­rı­mı­nı sağ­la­yan pro­je­ler uy­gu­lan­mak­ta­dır. Tİ­KA, fa­ali­yet­le­ri­nin bü­yük bir kıs­mı­nı ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rıy­la iş bir­li­ği içe­ri­sin­de ger­çek­leş­tir­mek­te­dir. Bu sa­ye­de ül­ke­mi­zin ku­rum­la­rı ara­sın­da bir si­ner­ji oluş­tu­rul­mak­ta ve tek­nik yar­dım fa­ali­yet­le­ri da­ha az ma­li­yet­le ve et­kin bir şe­kil­de yü­rü­tül­mek­te­dir. Bi­lin­di­ği gi­bi bir­çok gö­nül­lü ku­ru­lu­şu­muz, bir­çok alan­da önem­li ça­lış­ma­lar yap­mak­ta­dır. Dev­le­tin gü­cü­ne ila­ve ola­rak in­sa­ni, ti­ca­ri ve eko­no­mik amaç­lar­la ça­lı­şan fe­dakâr ki­şi ve gö­nül­lü teş­ki­lat­lar ile güç bir­li­ği­ni ön­gö­ren bir an­la­yış be­nim­sen­miş­tir. Özel­lik­le Do­ğu Blo­ku’nun da­ğıl­ma­sın­dan son­ra or­ta­ya çı­kan ve pi­ya­sa eko­no­mi­si­ne ge­çiş dö­ne­mi­ni ya­şa­yan ye­ni ba­ğım­sız dev­let­ler­de pi­ya­sa eko­no­mi­si­nin te­mel­le­ri­ni at­mak ve dün­ya eko­no­mik sis­te­mi­ne en­teg­ras­yon­la­rı­nı sağ­la­mak Tİ­KA fa­ali­yet­le­ri­nin önem­li he­def­le­rin­den bi­ri­dir. Bu amaç­la eği­tim, da­nış­man­lık ve mü­şa­vir­lik hiz­met­le­ri de ve­ril­mek­te­dir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, yar­dım fa­ali­yet­le­ri yü­rü­tü­len ül­ke­ler­de ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı­nın ka­pa­si­te­si­nin ge­liş­ti­ril­me­si ama­cıy­la ka­mu yö­ne­ti­mi, KO­Bİ, is­ta­tis­tik, re­ka­bet, si­gor­ta­cı­lık, ban­ka­cı­lık, ma­li­ye, güm­rük, ulaş­tır­ma, dış ti­ca­ret, tu­rizm, teş­vik­ler, hu­kuk, iç gü­ven­lik, ser­best böl­ge­ler, ya­ban­cı ya­tı­rım­lar, men­kul kıy­met­ler, ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler, rad­yo, te­le­viz­yon gi­bi alan­lar­da per­so­ne­lin ye­tiş­ti­ril­me­si, mev­zu­atın oluş­tu­rul­ma­sı, iş bir­li­ği­nin ge­liş­ti­ril­me­si, ye­ni ku­rum­la­rın oluş­tu­rul­ma­sı, var olan ku­rum­la­rın güç­len­di­ril­me­si için eği­tim ve da­nış­man­lık hiz­met­le­ri sağ­lan­mak­ta ve mal­ze­me ve ekip­man des­te­ğin­de bu­lu­nul­mak­ta­dır. Özel­lik­le hal­ka doğ­ru­dan ula­şan hiz­met­ler kap­sa­mın­da ula­şım, iç­me su­yu ve ka­na­li­zas­yon alt­ya­pı­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si gi­bi pro­je­ler uy­gu­lan­mak­ta, bu alan­lar­da yar­dım alan ül­ke­le­rin il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı yet­ki­li­le­ri ve uz­man­la­rı için da­nış­man­lık hiz­me­ti ve­ril­mek­te, fi­zi­bi­li­te ha­zır­lan­mak­ta­dır. 

Muh­te­rem mil­let­ve­kil­le­ri­miz, böl­ge halk­la­rı­nın sos­yal kal­kın­ma­la­rı­na kat­kı­da bu­lu­nul­ma­sı ve ya­şam stan­dart­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la, ko­nut edin­dir­me, eği­tim ve sağ­lık gi­bi önem­li ko­nu­lar­da pro­je ve fa­ali­yet­ler ger­çek­leş­ti­ril­mek­te­dir. Böl­ge ül­ke­le­rin­de ka­dın­la­rın eko­no­mi­ye ka­tı­lı­mı­nın sağ­lan­ma­sı, yok­sul­lu­ğun azal­tıl­ma­sı ve is­tih­da­ma kat­kı­da bu­lu­nul­ma­sı ama­cıy­la ha­lı do­ku­ma, tri­ko­taj, na­kış, al­tın ve gü­müş iş­le­me gi­bi ko­nu­lar­da eği­tim prog­ram­la­rı ve kurs­lar dü­zen­len­mek­te­dir. Yar­dım gö­tü­rü­len ül­ke­ler­le ta­rih­ten kay­nak­la­nan ba­ğı­mız ve or­tak kül­tür coğ­raf­ya­sın­da yer al­ma­mız ne­de­niy­le pek çok ta­ri­hi ese­rin res­to­ras­yo­nu, ko­ru­ma al­tı­na alın­ma­sı ve ta­nı­tı­mı­nın ya­pıl­ma­sı sağ­lan­mış­tır.

Türk di­li ve kül­tü­rü­nün yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la yurt dı­şın­da bu­lu­nan çe­şit­li üni­ver­si­te­le­rin mev­cut Tür­ko­lo­ji bö­lüm­le­ri des­tek­len­mek­te ve ye­ni Tür­ko­lo­ji bö­lüm­le­ri açıl­mak­ta ve Türk­çe eser­ler kü­tüp­ha­ne­le­ri ku­rul­mak­ta­dır. Pro­je kap­sa­mın­da bu üni­ver­si­te­le­rin Tür­ko­lo­ji bö­lüm­le­rin­den her yıl 1.500 ci­va­rın­da öğ­ren­ci me­zun ol­mak­ta­dır. Kül­tür­ler ara­sı et­ki­le­şi­min sağ­lan­ma­sın­da önem­li rol üst­le­nen rad­yo, te­le­viz­yon, ga­ze­te ve der­gi­ler des­tek­len­mek­te ve bu sek­tör­de gö­rev ya­pan per­so­ne­lin eği­ti­mi sağ­lan­mak­ta­dır. Ay­rı­ca, çok sa­yı­da kon­gre, sem­poz­yum, se­mi­ner, ku­rul­tay, top­lan­tı, gös­te­ri, kon­ser ve ser­gi dü­zen­len­mek­te ve des­tek­len­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Arı­kan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim.

Bu ara­da, Tİ­KA’nın, iş­gal, iç sa­vaş ve dış mü­da­ha­le­ye ma­ruz kal­mış dost ve kar­deş Af­ga­nis­tan’ın ye­ni­den ima­rı ko­nu­sun­da ya­pı­lan iş­le­re te­mas et­me­den ge­çe­me­ye­ce­ğim. Af­ga­nis­tan’ın ya­şa­dı­ğı iş­gal ve iç sa­vaş son­ra­sı ye­ni­den ima­rı ko­nu­sun­da ulus­la­ra­ra­sı di­ğer ak­tör­ler­le bir­lik­te ül­ke­miz de kat­kı sağ­la­ma­yı ta­ah­hüt et­miş, ta­ah­hüt edi­len 100 mil­yon ABD do­la­rı­nın Tİ­KA ta­ra­fın­dan pro­je baz­lı har­can­ma­sı­na ka­rar ve­ril­miş ve iki yıl­dır ça­lış­ma­lar yo­ğun bir şe­kil­de de­vam et­mek­te­dir.

2004 yı­lın­dan bu ya­na yo­ğun bir şe­kil­de yü­rü­tü­len pro­je ve fa­ali­yet­ler­den ba­zı­la­rı şun­lar­dır: İç­me su­yu te­mi­ni, il­köğ­re­tim okul­la­rı in­şa­sı, gı­da ve ilaç yar­dı­mı, çe­şit­li sağ­lık ku­ru­luş­la­rı­nın iş­le­til­me­si, Af­ga­nis­tan’da sel ve dep­rem fe­la­ke­tin­den et­ki­le­nen­le­re yar­dım ya­pıl­mış­tır.

Tİ­KA Baş­kan­lı­ğı­nın 2005 yı­lın­da ta­mam­la­dı­ğı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Arı­kan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run, te­şek­kü­rü­nü­zü ala­yım.

FA­TİH ARI­KAN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan ve de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; on dört yıl­lık tec­rü­be­si ve uy­gu­la­dı­ğı 3. 500’e ya­kın pro­je ve fa­ali­ye­tiy­le Tİ­KA’nın viz­yo­nu, Tür­ki­ye’nin ta­rih­sel so­rum­lu­luk ve mis­yo­nu­na uy­gun ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da hiz­met ve­ren et­kin bir tek­nik yar­dım ku­ru­lu­şu ol­mak­tır. Bu an­lam­da Tİ­KA, son yıl­lar­da bir yan­dan ye­ni hiz­met bi­na­sı sa­tın alın­ma­sı, ilk de­fa sı­nav­la ka­ri­yer uz­man yar­dım­cı­sı alın­ma­sı, prog­ram ko­or­di­nas­yon ofis­le­ri­nin fi­zi­ki du­rum­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si gi­bi ça­ba­lar­la ku­rum­sal­laş­ma­sı­nı ta­mam­lar­ken, di­ğer yan­dan iş bir­li­ği ve fa­ali­yet ala­nı­nı ge­liş­ti­re­rek ulus­la­ra­ra­sı are­na­da re­ka­bet ede­bil­me ça­ba­sı­nı gös­ter­mek­te­dir. Bu ne­den­le, Hükûme­ti­miz, Tİ­KA’nın bu bü­yük mis­yo­nu­nun ger­çek­leş­ti­ril­me­si ama­cıy­la her tür­lü des­te­ği ver­mek­te ve tüm ka­mu­oyu­nun des­te­ği­ni de ya­nın­da gör­mek­te­dir.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le te­şek­kür­le­ri­mi arz edi­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Arı­kan.

AK Par­ti Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Saf­fet Ben­li.

Sa­yın Ben­li, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA SAF­FET BEN­Lİ (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu 2007 yı­lı büt­çe­si üze­rin­de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Pek çok alan­da resmî is­ta­tis­tik­le­ri der­le­yen ve ül­ke­mi­zin pro­fi­li hak­kın­da ra­kam­sal bil­gi­le­ri ka­mu­oyu­na ve kul­la­nı­cı­la­ra su­nan Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu, ku­rul­du­ğu 1926 yı­lın­dan bu ya­na gö­rev ve ça­lış­ma ko­nu­la­rın­da sü­rek­li de­ği­şik­lik­ler ya­pı­lan ve ken­di­ni ye­ni­le­yen bir ku­rum ol­ma özel­li­ği gös­ter­miş­tir.

Ül­ke­mi­zin ge­liş­miş­lik ora­nı­nın yük­sel­me­siy­le bir­lik­te is­ta­tis­tik ala­nın­da bir­ta­kım ye­ni­lik­le­re gi­dil­me­si ger­çe­ğin­den yo­la çı­kı­la­rak ha­zır­la­nan Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ka­nu­nu, 10 Ka­sım 2005 ta­ri­hin­de Ge­nel Ku­rul­da ka­bul edil­miş­tir. Ka­bul edi­len bu ye­ni Ka­nun doğ­rul­tu­sun­da Ku­ru­mun ka­pa­si­te­si, bi­lim­sel ve tek­nik özerk­li­ği da­ha da güç­len­di­ril­miş­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun mis­yo­nu ge­re­ği yü­rüt­tü­ğü ça­lış­ma­lar, ge­nel ola­rak baş­lık hâlin­de şun­lar­dan oluş­mak­ta­dır: Ulu­sal he­sap­lar ve eko­no­mik gös­ter­ge­ler, gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la he­sap­la­rı ve ana­liz­le­ri, üre­ti­ci fi­yat­la­rı, tü­ke­ti­ci fi­yat­la­rı, dış ti­ca­ret ko­nu­sun­da ge­rek­li is­ta­tis­ti­ki bil­gi­ler, sos­yal is­ta­tis­tik­ler (sos­yal gös­ter­ge­ler kap­sa­mın­da nü­fus, de­mog­ra­fi, eği­tim, kül­tür, tu­rizm, sağ­lık, spor, ko­nut, ada­let, si­ya­set ve sos­yal içe­rik­li ko­nu­lar­da ih­ti­yaç du­yu­lan is­ta­tis­ti­ki bil­gi­ler der­len­mek­te, de­ğer­len­di­ril­mek­te, il­gi­li gös­ter­ge­ler he­sap­lan­mak­ta­dır) ta­rım ve çev­re is­ta­tis­tik­le­ri, top­rak kul­la­nı­mı, ta­rım­sal ya­pı, üre­tim ve ben­ze­ri bil­gi­ler, sa­na­yi ve iş is­ta­tis­tik­le­ri, ima­lat sa­na­yi­si, ma­den­ci­lik, ener­ji, in­şa­at alan­la­rın­da ya­pı­lan ça­lış­ma­lar, yön­tem araş­tır­ma­la­rı, dış iliş­ki­ler, stra­te­ji ge­liş­tir­me, ba­sın ve halk­la iliş­ki­ler, eği­tim ve araş­tır­ma, ya­yın ve bil­gi da­ğı­tım ko­nu­la­rı.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun 2006 yı­lı büt­çe­si 55 mil­yon 935 bin YTL ola­rak be­lir­len­miş­ti. 2007 yı­lı büt­çe­si ise 159 mil­yon 474 bin YTL. Ya­ni, bir ön­ce­ki se­ne­ye gö­re yüz­de 285’lik bir ar­tış sağ­lan­mış­tır. Bu ar­tış­la, 2007 se­ne­si için­de çok önem­li bir gö­rev yük­len­miş­tir, bu da, ad­re­se da­ya­lı nü­fus ka­yıt sis­te­mi­dir.

Bu, ye­ni, ad­re­se da­ya­lı nü­fus ka­yıt sis­te­mi­nin ku­rul­ma­sın­dan son­ra ad­res ve nü­fus ka­yıt­la­rı­nın tu­tul­ma­sın­da ül­ke­miz­de önem­li bir re­form ger­çek­leş­miş ola­cak­tır.

Yi­ne bu ça­lış­ma, sa­de­ce, bir nü­fus ya da ko­nut sa­yı­mı ni­te­li­ğin­de ol­ma­ya­cak, nü­fus ve ko­nut de­ği­şi­mi­ni gün­cel ola­rak ta­kip ede­bi­le­ce­ği­miz mo­dern bir ka­yıt sis­te­mi ola­cak­tır. Ko­nu­ya bi­raz de­ğin­mek ve siz­le­rin de dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun, en üc­ra köy­le­ri­miz­den şe­hir mer­kez­le­ri­mi­ze ka­dar ül­ke­mi­zin her nok­ta­sın­da ay­nı stan­dart­ta bir ad­res ka­yıt sis­te­mi oluş­tur­mak için ekim ayı ba­şın­da tüm per­so­nel ve ma­li imkânla­rı­nı or­ta­ya ko­ya­rak ül­ke ge­ne­lin­de ça­lış­ma­la­ra baş­la­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Bu­gü­ne ka­dar on yıl­lık ara­lık­lar­la ya­pı­lan nü­fus sa­yım­la­rı ar­tık gü­nü­müz­de gün­cel ih­ti­yaç­la­rı kar­şı­la­ma­dı­ğın­dan ve he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, nü­fu­sun, doğ­ru, gün­cel tes­pi­ti ve so­ka­ğa çık­ma ya­sa­ğı gi­bi ko­nu­lar ül­ke­miz­de her za­man tar­tış­ma ko­nu­su ol­muş­tur. Bu sis­te­min uy­gu­lan­ma­ya baş­la­ma­sıy­la bir­lik­te, çağ­daş ül­ke ol­ma pro­fi­li­ne ya­kı­şır şe­kil­de, es­ki nü­fus sa­yı­mı sis­te­mi de ar­tık, ta­rih ol­muş­tur.

Bu ça­lış­ma so­nun­da, so­rum­lu ka­mu ku­rum­la­rı­nın elin­de ma­hal­le ve so­ka­ğı­na ka­dar nü­fus de­ği­şi­mi­ni her an iz­le­me­ye imkân sağ­la­ya­cak bir sis­te­min ola­ca­ğı ve mer­kez ile ye­rel yö­ne­tim­ler ba­zın­da, ka­mu­sal hiz­met­le­rin çok da­ha et­kin ve plan­lı bi­çim­de ger­çek­leş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Bu sis­tem­le, han­gi ma­hal­le­de, han­gi yaş gru­bun­da ne ka­dar in­san ya­şa­dı­ğı ke­sin ola­rak bi­li­ne­cek ve ona gö­re ida­ri ka­rar­lar alı­na­cak­tır. Bu­nun ne ka­dar önem­li ol­du­ğu­nu he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz. Ay­rı­ca, ül­ke­mi­zin, bi­na, in­san en­van­te­ri, sos­yal ve kül­tü­rel ha­ri­ta­sı her an eli­mi­zin al­tın­da ola­cak­tır.

Yi­ne, bu ye­ni sis­tem­le, ül­ke­miz­de ya­şa­yan ya­ban­cı­lar için de ay­rı bir ve­ri ta­ba­nı oluş­tu­rul­ma­sı, nü­fus ha­re­ket­le­rin­de ya­ban­cı­la­rın du­ru­mu­nu da­ha ko­lay bi­li­nir hâle ge­ti­ri­le­cek­tir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ay­rı­ca, yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın en­van­te­ri­nin be­lir­len­me­si­ne yö­ne­lik bu­gü­ne ka­dar her­han­gi bir ça­lış­ma ya­pı­la­ma­mış ol­ma­sı da önem­li bir ek­sik­li­ği­miz­di. Ya­kın za­man­da, ya­ban­cı ül­ke­ler­de ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mı­zın ika­met du­rum­la­rı da, ya­şa­dık­la­rı ül­ke ve il ay­rın­tı­sın­da ka­yıt al­tı­na alı­na­cak­tır. Bu sis­tem sa­ye­sin­de, va­tan­da­şı­mı­zın, ül­ke­mi­zin han­gi ye­rin­de ve­ya dün­ya­nın han­gi şeh­rin­de ya­şa­dı­ğı­nı bi­le­bi­le­ce­ğiz.

Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu, ad­re­se da­ya­lı nü­fus ka­yıt sis­te­mi­ni 2007 yı­lı için­de ku­rup İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na dev­re­de­cek­tir. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı da sis­te­min de­vam­lı­lı­ğı­nı sağ­la­ya­cak­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; va­tan­daş odak­lı yö­ne­tim an­la­yı­şı doğ­rul­tu­sun­da ka­li­te­li hiz­met su­na­cak bir dev­le­tin, ön­ce­lik­le, va­tan­daş­la­rı­nın du­ru­mu­na iliş­kin sağ­lık­lı ve gün­cel bil­gi­ye sa­hip ol­ma­sı ge­rek­ti­ği he­pi­mi­zin ma­lu­mu­dur. İş­te, bu ye­ni sis­tem, ya­ni, ad­re­se da­ya­lı nü­fus ka­yıt sis­te­mi, bi­ze bu imkânı da­ha iyi sağ­la­ya­cak­tır.

Bah­set­ti­ğim bu ye­ni pro­je­nin ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si ve di­ğer ca­ri iş­lem­le­rin ya­pı­la­bil­me­si için, TÜ­İK, ya­ni, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun 2007 yı­lın­da­ki büt­çe­si 159 mil­yon 474 bin ye­ni Türk li­ra­sı ola­rak öne­ril­miş­tir.

Büt­çe­nin, ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı di­le­ğiy­le, 2007 yı­lın­da ül­ke­mi­zin ih­ti­yaç duy­du­ğu ve­ri­le­ri üret­mek ve ye­ni ça­lış­ma­la­rı­nı ba­şa­rıy­la yü­rüt­mek için Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu yö­ne­ti­ci ve ça­lı­şan­la­rı­na ba­şa­rı­lar di­li­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­ya­rak en iyi di­lek­le­ri­mi su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ben­li.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bir­le­şi­me on beş da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 19.10

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 19.33

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Ya­şar TÜ­ZÜN (Bi­le­cik)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 36’ncı Bir­le­şi­mi’nin Be­şin­ci Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

Al­tın­cı tur üze­rin­de­ki gö­rüş­me­le­re de­vam ede­ce­ğiz.

III. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

1.- 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ile 2005 Ma­li Yı­lı Ge­nel ve Kat­ma Büt­çe­ye Da­hil Da­ire­ler ve  İda­re­ler Ke­sin­he­sap Ka­nu­nu Ta­sa­rı­la­rı (1/1252; 1/1236, 3/1139; 1/1237, 3/1140) (S.Sa­yı­sı: 1269, 1270, 1271) (De­vam)

H) HA­Zİ­NE MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI (De­vam)

1.- Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

İ) AV­RU­PA BİR­Lİ­Ğİ GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ (De­vam)

1.- Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

J) BA­SIN-YA­YIN VE EN­FOR­MAS­YON GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

K) SOS­YAL YAR­DIM­LAŞ­MA VE DA­YA­NIŞ­MA GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ (De­vam)

1.- Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

L) TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı  2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

M) TÜR­Kİ­YE İS­TA­TİS­TİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI (De­vam)

1.- Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

2.- Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Şim­di söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan Ve­ki­li Ömer Abu­şoğ­lu’nda.

Sa­yın Abu­şoğ­lu, bu­yu­run efen­dim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; za­ma­nım el­ver­di­ği öl­çü­de, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı büt­çe­si ve Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği büt­çe­si üze­rin­de Par­ti­min gö­rüş­le­ri­ni ifa­de et­mek üze­re hu­zur­la­rı­nız­da bu­lu­nu­yo­rum.

Ön­ce­lik­li ola­rak, Ha­zi­ne büt­çe­siy­le il­gi­li bir­kaç şe­yi söy­le­mek ge­re­kir­se, ta­bii, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, Ang­lo­sak­son sis­te­min­de ha­zi­ne ba­kan­lı­ğı­nın de­ruh­te et­ti­ği gö­rev­le­ri yü­rü­ten bir müs­te­şar­lık. Do­la­yı­sıy­la, eko­no­mi­nin ve eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nın yü­rü­tül­me­sin­den, sür­dü­rül­me­sin­den so­rum­lu bir gö­rev kap­sa­mı var. Bu ba­kım­dan eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nın bir bü­tün ola­rak de­ğer­len­di­ril­me­si ge­re­kir. Hükûme­tin uy­gu­la­dı­ğı po­li­ti­ka­lar ik­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­rin­ce -eğer on­la­ra ku­lak ve­re­cek olur­sa­nız- ol­duk­ça ba­şa­rı­lı, san­ki, ayı fet­he­de­cek güç­te ik­ti­sat po­li­ti­ka­la­rı, Tür­ki­ye’nin tüm dert­le­ri­ni çöz­müş, hat­ta, bir nok­ta­da da, Tür­ki­ye 2002’den ön­ce yok­muş, 2002 var ve on­dan son­ra da AK Par­ti Hükûme­ti var. Bu ba­kış açı­sı aca­ba ne öl­çü­de doğ­ru? Or­ta­lık, ik­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­ri­nin be­lirt­ti­ği gi­bi, gül­lük gü­lis­tan­lık mı, yok­sa, dik­kat edil­me­si ge­re­ken ve üze­rin­de du­rul­ma­sı ge­re­ken cid­di prob­lem­ler mi var Türk eko­no­mi­sin­de? Bir neb­ze­cik ol­sun bun­lar üze­rin­de du­ra­ca­ğım.

Ta­bii, bir eko­no­mi po­li­ti­ka­sı­nın ba­şa­rı­sı de­yin­ce, iş­te “enf­las­yo­nu dü­şür­dük, bü­yü­me ora­nı­nı şu se­vi­ye­le­re çı­kar­dık, ki­şi ba­şı­na millî ge­li­ri 5 bin do­la­rın üze­ri­ne ta­şı­dık” gi­bi, ol­duk­ça ze­mi­ni kay­pak, sağ­lam hiç­bir ze­mi­ne otur­ma­yan ve ba­kış açı­sı­na gö­re fark­lı gö­rün­tü ve­ren ko­nu­lar; ge­rek fert ba­şı­na millî ge­lir ge­rek bü­yü­me hı­zı ge­rek­se enf­las­yon me­se­le­si. Hükûme­tin de za­ten bu­nun dı­şın­da söy­le­di­ği, ba­şa­rı­lı ola­rak ken­di ken­di­ni gör­dü­ğü baş­ka bir hu­sus yok.

Enf­las­yon ko­nu­sun­da­ki ba­şa­rı­sı­nın he­men ar­ka­sın­dan şu­nu ha­tır­lat­mak la­zım: Enf­las­yon tek ba­şı­na bir gös­ter­ge de­ğil­dir, aca­ba re­el fa­iz­ler­le na­sıl bir ilin­ti içe­ri­sin­de? Bu­na bak­tı­ğı­mız za­man, bir ta­raf­tan “enf­las­yo­nu dü­şür­dük” di­yen bir Hükûme­tin bir ta­raf­tan da re­el fa­iz­le­rin hâlâ çok yük­sek bo­yut­lar­da, enf­las­yo­nun yüz­de 100’ü ora­nın­da, hat­ta za­man za­man yüz­de 100’ünü aşan bir re­el fa­iz ora­nıy­la kar­şı kar­şı­ya bu­lun­mak­ta­yız. Do­la­yı­sıy­la, enf­las­yo­nun tek ba­şı­na düş­müş ol­ma­sı bir an­lam ifa­de et­mi­yor, bir baş­ka gös­ter­gey­le da­ha bu­nun mu­ka­ye­se edil­me­si ge­re­ki­yor ki, ger­çek­ten bu bir ba­şa­rı ola­bil­sin. Böy­le bir ba­şa­rı, de­mek ki, söz ko­nu­su de­ğil.

Bü­yü­me ko­nu­suy­la il­gi­li Hü­kü­me­tin id­di­ala­rı­na ge­lin­ce, çok tar­tış­ma­lı. Ge­çen se­ne de, özel­lik­le yüz­de 9’luk bü­yü­me hı­zı ya­ka­lan­dı­ğı dö­nem­de de, ge­rek ba­sın ge­rek ko­nuy­la il­gi­li olan bir­çok çev­re­ler bu­nun ne an­la­ma gel­di­ği­ni, ne ifa­de et­ti­ği­ni ifa­de et­ti­ler, söy­le­di­ler. Ay­nı za­man­da, Mec­lis­te de bu­nun ge­niş bir çer­çe­ve­de, ge­niş bo­yut­ta tar­tış­ma­sı ya­pıl­dı.

Şim­di, bir an için Hükûme­tin id­dia et­ti­ği bu bü­yü­me­nin ger­çek bir bü­yü­me ol­du­ğu­nu ka­bul ede­lim, sa­nal bir bü­yü­me ol­ma­dı­ğı­nı var­sa­ya­lım. Bü­yü­me be­ra­be­rin­de halk­ta zen­gin­lik ge­ti­rir. Türk top­lu­mu­nun bir bü­tün ola­rak -bi­rey bi­rey, fert ola­rak ol­ma­sa da­hi, Türk top­lu­mu­nun bü­tün ola­rak- zen­gin­leş­me­si ge­re­kir. Millî ge­li­rin bü­yü­me­si­nin, millî ge­lir ar­tı­şı­nın top­lum açı­sın­dan ifa­de et­ti­ği bu. Çe­şit­li top­lum ka­te­go­ri­le­ri­ne bak­tı­ğı­mız za­man, aca­ba, ger­çek­te 2002’den bu ya­na tüm top­lum ke­sim­le­rin­de cid­di bir ge­lir ar­tı­şı, cid­di bir re­fah ar­tı­şı, cid­di bir zen­gin­leş­me var mı? İk­ti­dar par­ti­si söz­cü­le­ri­ne ba­kar­sa­nız var, ama, va­tan­da­şa, hal­ka ba­kar­sa­nız, çift­çi şikâyet­çi, kü­çük es­naf şikâyet­çi, bü­yük sa­na­yi­ci şikâyet­çi. Öy­ley­se, bun­lar­dan bi­ri­si doğ­ru­yu söy­le­mi­yor. Ya Hükûmet doğ­ru­yu söy­le­mi­yor ve­ya halk doğ­ru­yu söy­le­mi­yor. Hal­kın yan­lış söy­le­mek gi­bi, doğ­ru­yu giz­le­mek gi­bi bir mec­bu­ri­ye­ti yok. Öy­ley­se, hal­kın de­di­ği­ne inan­mak du­ru­mun­da­yız.

Hal­kın de­di­ği ni­çin doğ­ru? Ben si­ze bu­ra­dan açık bir de­lil ver­mek is­ti­yo­rum. Bü­yü­me ra­kam­la­rı, de­di­ği­miz gi­bi, hal­kın ve top­lu­mun ge­lir se­vi­ye­si­nin yük­sel­me­si­ni ifa­de eder. Ge­lir se­vi­ye­sin­de de ger­çek bir re­fah ar­tı­şı or­ta­ya çı­ka­ra­bil­me­si için, ki­şi­nin bor­cun­da ki­şi­nin re­fah ar­tı­şı­na dö­nü­şe­cek ge­lir ar­tı­şı­nın bir baş­ka şe­kil­de nötr­leş­ti­ril­me­me­si la­zım. Tür­ki­ye’de ger­çek­ten bir ge­lir ar­tı­şı­nı ka­bul edi­yor ol­sak bi­le, ay­nı za­man­da, ba­kı­yo­ruz ki, bun­dan çok da­ha hız­lı bir borç­lan­ma var. Ne­re­ye kar­şı borç­lan­ma? Türk eko­no­mi­si bir bü­tün ola­rak borç­la­nı­yor. Sa­de­ce ka­mu ke­si­mi de­ğil, sa­de­ce özel ke­sim de­ğil, hem ka­mu ke­si­mi hem özel ke­sim, iki­si bir­den borç­la­nı­yor. Âde­ta, borç­lan­ma ko­nu­sun­da ya­rı­şa çık­mış­lar.

Ben si­ze ra­kam­la­rı ve­re­yim, çok ba­sit ra­kam­lar ve­re­ce­ğim. 2002 yı­lın­da top­lam borç sto­ku 243 mil­yar YTL iken, 2006’da 350’ye çık­mış. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi dö­ne­min­de ger­çek­le­şen top­lam borç­tan, top­lam bor­cun yüz­de 50’si bu dört yıl içe­ri­sin­de ger­çek­leş­ti­ril­miş. Bu­nun iç borç kıs­mı 149’dan 250’ye çık­mış. Ka­mu ke­si­mi­nin top­lam iç bor­cu 149’dan 250’ye çık­mış. Dış borç ise, 93’ten 98’e. Di­ye­bi­lir­si­niz ki, dış borç­lar­da o ka­dar da faz­la da üze­rin­de du­rul­ma­ya­cak cid­di bir ar­tış söz ko­nu­su de­ğil. Evet, ilk baş­ta, ilk ba­kış­ta öy­le gi­bi gö­zü­kü­yor. Dış borç­lar­da esas ar­tış özel ke­sim borç­la­rın­da mey­da­na gel­miş. Özel ke­sim dı­şa­rı­dan borç­la­nı­yor. Ne ya­pı­yor bu borç­la, dı­şa­rı­dan al­dı­ğı dö­viz bor­cuy­la? Es­ki­den ka­mu ke­si­mi doğ­ru­dan borç­la­nır­ken, şim­di ka­mu ke­si­mi ban­ka­cı­lık sis­te­min­den borç­la­nı­yor ve ban­ka­cı­lık sis­te­mi de ka­mu ke­si­mi­ne aç­tı­ğı kre­di kar­şı­lı­ğın­da dış bor­ca gi­di­yor. Öy­ley­se, özel ke­si­min borç ar­tı­şıy­mış gi­bi gö­zü­ken as­lın­da ne­dir; ka­mu ke­si­mi­nin bor­cu­nun ar­tı­şı­dır. Öy­ley­se, sa­de­ce ka­mu ke­si­mi bor­cu­nu dik­ka­te al­sak bi­le, or­ta­ya çık­tı­ğı­nı id­dia et­ti­ği­niz bü­yü­me­nin hal­kın re­fah ar­tı­şı şek­li­ne dö­nüş­me­si­ni en­gel­le­ye­cek bir me­ka­niz­ma bu­ra­da za­ten ken­di­li­ğin­den olu­şu­yor. Ni­çin bu me­ka­niz­ma bu­ra­da olu­şu­yor? Çün­kü, bi­raz ön­ce de söy­le­di­ğim gi­bi, yük­sek re­el fa­iz­ler, bu borç­la­rın ge­rek fa­izi­nin öden­me­si ge­rek ana­pa­ra­sı­nın öden­me­si söz ko­nu­su ol­du­ğu za­man, iş­te hal­kın sır­tın­dan  va­sı­ta­lı ve va­sı­ta­sız her tür­lü ver­giy­le, hal­kın sır­tın­dan, hal­kın gırt­la­ğın­dan, tek­rar, ge­ri­sin ge­ri­ye çe­ki­lip alı­nı­yor.

Ge­çen, bir ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­lu­şun araş­tır­ma­sı var­dı. Bu­na gö­re -ku­ru­lu­şun şu an­da is­mi­ni ha­tır­la­ya­mı­yo­rum- Tür­ki­ye, dün­ya­da, dü­şük ge­lir­li grup­lar­dan en yük­sek ver­gi­yi alan ül­ke­le­rin ba­şın­da ge­li­yor. Bu ne de­mek­tir? Bu borç­lan­ma­yı sür­dü­re­bil­mek ve borç yö­ne­ti­mi­ni de­vam et­ti­re­bil­mek için zen­gin-fa­kir ay­rı­mı yap­ma­dan, ver­gi­yi öde­me gü­cü var mı yok mu de­me­den, dev­le­tin ve­ya ka­mu­nun, ala­bil­di­ği ke­sim­ler­den ver­gi al­ma­sı­dır. Bil­di­ği­niz gi­bi, en ko­lay alı­nan ver­gi­ler va­sı­ta­lı ver­gi­ler­dir ve bu Hükûmet dö­ne­min­de de va­sı­ta­lı ver­gi­ler, di­ğer ver­gi­le­re gö­re -el­de edi­len tah­si­lat açı­sın­dan- kat be kat art­mış­tır.

Da­ha bir­kaç ay ön­ce bu­ra­da, biz, bir ka­nun de­ği­şik­li­ği yap­tık, ku­rum­lar ver­gi­si­ni üç­te 1 ora­nın­da in­dir­dik. Siz, ku­rum­lar ver­gi­si­ni in­di­ri­yor­su­nuz ama, dar ge­lir­li ke­sim­le­rin öde­di­ği va­sı­ta­lı ver­gi­ler­de -ge­rek özel tü­ke­tim ver­gi­si ge­rek KDV gi­bi ver­gi­ler­de- bu ke­sim­le­rin du­ru­mu­nu iyi­leş­ti­re­cek öl­çü­de her­han­gi bir iyi­leş­me yap­mı­yor­su­nuz. On­dan son­ra da di­yor­su­nuz ki: “Biz, bi­ze gü­ve­nip oy ve­ren kim­se­siz­le­rin ki­mi ola­ca­ğız.”

Siz, kim­se­siz­le­rin ki­mi ol­mu­yor­su­nuz. Siz, kim­le­rin ki­mi olu­yor­su­nuz? Dev­le­te yük­sek fa­iz­ler­le borç ve­ren ke­sim­le­rin ki­mi, ha­mi­si ve ko­ru­yu­cu­su ve bu me­ka­niz­ma­nın de­va­mı­nı sağ­la­ma­ya yö­ne­lik ola­rak bu ke­sim­le­re hiz­met eden olu­yor­su­nuz. Bu­nu, hal­ka net ve açık şe­kil­de söy­le­mek la­zım. Bu­nu siz­le­re söy­lü­yo­ruz, siz an­la­mı­yor­su­nuz, duy­maz­lık­tan ge­li­yor­su­nuz, an­la­maz­lık­tan ge­li­yor­su­nuz. Ama, be­nim sö­züm, bu­ra­dan, doğ­ru­dan doğ­ru­ya yü­ce Türk mil­le­ti­ne. Bu Hükûme­tin ta­kip et­ti­ği eko­no­mi po­li­ti­ka­sı, ken­di­si­ne bel bağ­la­yan, on­la­rın oyuy­la ik­ti­da­ra gel­di­ği ke­sim­le­rin se­çim dö­nem­le­rin­de yap­tı­ğı ta­ah­hü­de sa­dık kal­ma­ya­rak bun­la­rın aley­hi­ne ça­lı­şan bir eko­no­mik me­ka­niz­ma oluş­tur­mak­tı. Ha, bi­ri­si kal­kıp di­ye­bi­lir: “Hükûmet ola­rak bi­zim bun­da su­çu­muz yok. Ne ya­pa­lım, IMF po­li­ti­ka­la­rı bi­ze böy­le em­re­di­yor.” Siz, o za­man, IMF’ye tes­lim et­tiy­se­niz ken­di­ni­zi, ni­ye eko­no­mik ba­şa­rı­nız­dan bah­se­di­yor­su­nuz. Var­sa bir eko­no­mik ba­şa­rı bu­ra­da IMF’nin ba­şa­rı­sı ol­mak ge­re­kir. Öy­ley­se si­zin ha­ne­ni­ze ya­zıl­ma­sı ge­re­ken her­han­gi bir so­nuç çık­maz. Bel­ki, ol­sa ol­sa, si­zin ha­ne­ni­ze çı­ka­cak, ka­li­te­si­nin ne ol­du­ğu, mo­dern Tür­ki­ye’ye ya­kış­ma­ya­cak bir dub­le yok ka­lır. Onun dı­şın­da bir de ne ka­lır bi­li­yor mu­su­nuz? Da­ğı­tı­lan er­zak tor­ba­la­rı ka­lır, da­ğı­tı­lan kö­mür­ler ka­lır. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – 2,5 mil­yar do­lar mü­te­ah­hit­le­re borç­lu.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Her se­ne di­yor­su­nuz ki: “Da­ğıt­tı­ğı­mız kö­mür mik­ta­rı­nı şu ka­dar ar­tır­dık.” Bu, Tür­ki­ye’nin utanç tab­lo­su­dur. Bi­zim ar­zu­la­dı­ğı­mız Tür­ki­ye, kö­mür da­ğı­tı­lan in­san­la­rın ya­şa­dı­ğı bir Tür­ki­ye de­ğil­dir, her­ke­sin kö­mü­rü­nü al­nı­nın te­riy­le ka­za­na­bil­di­ği bir Tür­ki­ye’dir. Si­zin ik­ti­dar ola­rak üze­ri­ni­ze dü­şen gö­rev, böy­le bir or­ta­mı, böy­le bir ik­ti­sa­di me­ka­niz­ma­yı ta­kip et­ti­ği­niz po­li­ti­ka­lar­la ger­çek­leş­tir­mek­tir, or­ta­ya çı­kar­mak­tır. Eğer id­dia edi­yor­sa­nız ki “biz­den ön­ce­ki­le­rin bi­ze dev­ret­ti­ği mi­ras buy­du.” Beş se­ne­den be­ri ne yap­tı­nız?

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİN BÖ­RÜ (Ada­na) – Evet.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Beş se­ne­den be­ri ne yap­tı­nız?

OS­MAN KI­LIÇ (Si­vas) – Bu ül­ke­yi bu hâle ge­ti­ren siz­si­niz.

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİP BÖ­RÜ (Ada­na) – Dub­le yol­lar yap­tık.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – İş­te, sa­de­ce da­ğıt­tı­ğı­nız kö­mür mik­ta­rıy­la övü­nü­yor­su­nuz. Onun dı­şın­da gös­te­re­bi­le­ce­ği­niz faz­la bir şey yok.

İş­te, borç ra­kam­la­rı­nız mey­dan­da, borç ra­kam­la­rı­nız or­ta­da.

MEH­MET SA­RI (Os­ma­ni­ye) – Ran­ti­ye­ci­ye ver­mi­yo­ruz, hal­ka ve­ri­yo­ruz.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – He­le bir ca­ri iş­lem­ler açı­ğı me­se­le­si var, ev­le­re şen­lik! İk­ti­da­ra gel­di­ği­niz za­man Tür­ki­ye’nin ca­ri iş­lem­ler açı­ğı…

MEH­MET SA­RI (Os­ma­ni­ye) – Dün­den bu­gü­nün da­ha kö­tü ol­du­ğu­nu kim­se söy­le­ye­mez.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Laf ko­nuş­tun şim­di!

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİN BÖ­RÜ (Ada­na) – Dub­le yol­la­rı siz yap­mı­yor­su­nuz.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – …2002 yı­lın­da ca­ri iş­lem­ler açı­ğı ne ka­dar­mış bi­li­yor mu­su­nuz?

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİN BÖ­RÜ (Ada­na) – Dört sa­at­te gi­di­yo­ruz An­tep’e.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı 2002 yı­lın­da 1,5 mil­yar do­lar.

AY­HAN ZEY­NEP TE­KİN BÖ­RÜ (Ada­na) – Dub­le yol­la­rı siz yap­mı­yor­su­nuz.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Si­zin dö­ne­mi­niz­de ka­ça çık­mış?

MU­HAR­REM DO­ĞAN (Mar­din) – Biz dub­le yol yap­ma­yız, oto­ban ya­pa­rız oto­ban.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Mu­har­rem Bey, bir da­ki­ka.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Ha­ti­bi din­le­ye­lim.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Si­zin za­ma­nı­nız­da, 2002 yı­lın­da­ki 1,5 mil­yar do­lar­dan ca­ri iş­lem­ler açı­ğı, 2005 yı­lı ke­sin ra­kam­la­rı 23 mil­yar do­lar, 2006 ra­kam­la­rı da 35 mil­yar do­la­ra yak­la­şa­cak. Ya­ni, 20 kat art­mış ca­ri iş­lem­ler açı­ğı. Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı, eko­no­mik ola­rak bir­ta­kım an­lam­lar ta­şır ve top­lum açı­sın­dan da bir­ta­kım an­lam­lar ta­şır. Top­lum açı­sın­dan ta­şı­dı­ğı an­lam şu­dur: Bir ül­ke, bir top­lum, üret­ti­ğin­den da­ha faz­la­sı­nı tü­ke­ti­yor­sa, bu, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı şek­lin­de yan­sır kâğıt üze­ri­ne. Kö­tü bir şey mi üret­ti­ğin­den da­ha faz­la­sı­nı tü­ke­te­bil­mek? El­bet­te iyi bir şey­dir. Ama, üret­ti­ği­nin da­ha faz­la­sı­nı tü­ke­te­bil­mek, an­cak borç­lan­may­la olur. Baş­ka­sı­nın kay­nak­la­rı­nı kul­la­nır­sı­nız, borç­la­nır­sı­nız, el­de et­ti­ği­niz ge­lir­den da­ha faz­la­sı­nı har­car, üret­ti­ği­niz­den da­ha faz­la­sı­nı tü­ke­te­bi­lir­si­niz. İş­te, AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın, beş yıl içe­ri­sin­de, Tür­ki­ye’yi, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı açı­sın­dan, nok­ta­sın­dan ge­tir­di­ği du­rum.

Ge­çen se­ne, bu­ra­da, sa­yın eko­no­mi­den so­rum­lu ba­kan…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Abu­şoğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız lüt­fen.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…ca­ri iş­lem­ler açı­ğı ile eko­no­mik bü­yü­me ara­sın­da san­ki Ame­ri­ka’yı ye­ni keş­fe­di­yor­muş gi­bi bir iliş­ki ol­du­ğun­dan bah­set­ti. Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı ve­ren ül­ke­ler­de eko­no­mik bü­yü­me hız­la­nır ve ora­da­ki, sa­yın ba­ka­nın ora­da­ki ifa­de et­ti­ği, as­lın­da bir eşit­lik fa­lan de­ğil­dir, bir öz­deş­lik­tir teo­rik açı­dan bak­tı­ğı­nız za­man, bir öz­deş­lik­ten ha­re­ket edi­le­rek öy­le bir so­nuç or­ta­ya çı­kar. Ama, esas ara­da­ki iliş­ki­nin ha­re­ket nok­ta­sı, çı­kış nok­ta­sı, eko­no­mik bü­yü­me­si hız­la­nan eko­no­mi­ler­de ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın or­ta­ya çık­ma­sı­dır. Yok­sa, ca­ri iş­lem­ler­den baş­la­ya­rak ca­ri iş­lem­le­ri açık ve­ren bir eko­no­mi­nin bü­yü­me­si hız­la­nır gi­bi bir man­tık söz ko­nu­su de­ğil­dir. Eko­no­mik bü­yü­me­nin hız­lan­dı­ğı dö­nem­ler­de ca­ri iş­lem­ler açı­ğı söz ko­nu­su olur, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­na kat­la­nır ül­ke­ler. Ama, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı bu yö­nüy­le de bit­mi­yor. Ar­ka­sın­dan, top­lum ola­rak, top­yekûn, mil­let ola­rak, özel sek­tör ola­rak, ka­mu sek­tö­rü, ka­mu ke­si­mi ola­rak tü­müy­le borç­lan­mak de­mek­tir. Ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nız ka­dar, mut­lak su­ret­le dı­şa­rı­dan kay­nak bul­ma­nız, üs­te­lik de dö­vi­ze da­ya­lı kay­nak bul­ma­nız ge­re­kir.

2006 yı­lın­da or­ta­ya çı­ka­cak 30 mil­yar do­la­rın, 35 mil­yar do­la­ra yak­la­şa­cak ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın an­la­mı ney­miş o za­man? Bir ke­re da­ha, duy­ma­yan duy­sun: 35 mil­yar do­lar­lık dış kay­nak de­mek­tir. Bu­nu, ya borç ola­rak ala­cak­sı­nız ya­hut da bi­ra­zı­nı borç, bi­ra­zı­nı ya­ban­cı ser­ma­ye ola­rak ala­cak­sı­nız. Evet, ya­ban­cı ser­ma­ye ola­rak ge­le­cek, Tür­ki­ye’nin sa­hip ol­duk­la­rı­nı plas­man yo­luy­la ken­di­si uh­de­si­ne ala­cak, ken­di port­fö­yü­ne ala­cak. Ya­ni, ge­len ya­ban­cı ser­ma­ye kar­şı­lı­ğın­da, bu ca­ri iş­lem­le­ri ver­di­ği­niz için, Halk Ban­ka­sı­nı sa­ta­cak­sı­nız, Halk Ban­ka­sı­nı özel­leş­ti­re­cek­si­niz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Abu­şoğ­lu, bu, si­zin uz­man­lık ala­nı­nı­za gi­ri­yor, bi­li­yo­rum, sa­at­ler­ce ko­nu­şa­bi­lir­si­niz, ama, bi­zim vak­ti­miz sı­nır­lı.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Son cüm­lem Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­ce­ğim.

BAŞ­KAN – Do­la­yı­sıy­la, son bir da­ki­ka için­de lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Halk Ban­ka­sı­nı özel­leş­ti­re­cek­si­niz.

Bu­gün ga­ze­te­de bir ha­ber var­dı “Zi­ra­at Ban­ka­sı­nın özel­leş­ti­ril­me­si gün­de­mi­miz­de yok” di­ye. Faz­la de­ğil, al­tı ay son­ra da onu da özel­leş­tir­me gün­de­mi­ne ala­cak­sı­nız ve Tür­ki­ye’nin ne­si var ne­si yok, tek tek sa­ta­cak­sı­nız. Sa­de­ce dev­let mi? Özel sek­tör de sa­tı­yor. İş­te, ca­ri iş­lem­ler açı­ğı­nın an­la­mı bu­dur.

En kı­sa za­man­da, Hükûme­tin bu ko­nu­da ken­di­ne bir çe­ki­dü­zen ver­me­si ge­re­kir. Yok­sa, Tür­ki­ye’nin gi­di­şin­de ha­yır yok­tur.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Öz­can.

Sa­yın Öz­can, bu­yu­run.

Sü­re­niz on da­ki­ka.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü ile Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün 2007 büt­çe­si üze­rin­de, Ana­va­tan Gru­bu adı­na, söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ön­ce­lik­le, bu ku­ru­mun ku­ru­luş ka­nu­nun­da ku­ru­ma pek çok gö­rev­ler yük­len­mek­te­dir. Bu ku­rum­da, iç ve dış ba­sı­na yö­ne­lik ger­çek­ten de çok gü­zel hiz­met­ler ve ya­yın­lar su­nul­mak­ta­dır. Türk­çe ve di­ğer dil­ler­de bin­ler­ce ya­yın, ya­zı­lı ve gör­sel or­tam­da iz­len­mek­te ve il­gi­li ku­rum­la­ra sevk edil­mek­te­dir; dış tem­sil­ci­lik­le­ri­miz­de yi­ne ül­ke­miz adı­na önem­li iş­ler yap­mak­ta­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, med­ya, he­pi­mi­zin bil­di­ği gi­bi, ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı erk­le­rin­den son­ra dör­dün­cü bir kuv­vet ola­rak or­ta­ya çık­mış ve de­mok­ra­si­nin vaz­ge­çil­mez un­su­ru hâli­ne gel­miş­tir. Ar­tık, dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü ile med­ya öz­gür­lü­ğü eş de­ğer ka­bul edil­me­li. Di­ğer yan­dan, bu­gün, ül­ke­miz­de­ki ba­sın öz­gür­lü­ğü, ne ya­zık ki, si­ya­si ik­ti­dar­la­rın ve te­kel­leş­me ol­gu­su­nun teh­di­di al­tın­da­dır. Ger­çek mes­le­ği ga­ze­te­ci­lik ol­ma­yan ba­zı hol­ding sa­hip­le­ri sa­ye­sin­de te­kel­le­şen ba­sın dün­ya­sı, si­ya­si ik­ti­da­ra mu­ha­lif ya­zar­la­ra ve gö­rüş­le­re yer ver­me­mek­te ve hat­ta, ik­ti­da­rın yan­lış­la­rı­nın ve bir­ta­kım usul­süz­lük­le­ri­nin üze­ri­ne git­me­mek­te­dir. Ül­ke­miz için de asıl teh­li­ke bu­nu gö­rü­yo­ruz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ger­çek med­ya grup­la­rı­nın sek­tö­rü terk et­me­le­ri, baş­ka iş­ler­le uğ­ra­şan ke­sim­le­rin med­ya­ya yö­nel­me­le­riy­le, ar­tık, ga­ze­te­ci­lik ru­hu ze­de­len­miş­tir. Çün­kü, ye­ni si­ya­si grup­lar, si­ya­si er­ke muh­taç hâle gel­miş, ik­ti­dar­la uz­laş­ma gi­bi bir ça­ba içe­ri­si­ne gir­miş­tir; gir­me­yen­ler ise ce­za­lan­dı­rıl­mak­ta­dır­lar. Me­se­la, bu dü­ze­ne kar­şı ge­len ve uzun yıl­lar­dır med­ya ya­tı­rım­cı­sı olan hol­ding­ler­den ba­zı­la­rı­na söz­de ce­za ve­ri­le­rek, hi­za­ya ge­ti­ril­me­ye ça­lı­şıl­mak­ta­dır. Bu gi­bi hu­sus­lar, as­lın­da, ik­ti­da­ra, ba­sı­nı ken­di amaç­la­rı doğ­rul­tu­sun­da yön­len­dir­me imkânı ya­rat­mak­ta­dır. Ya­ni, za­ten halk sin­di­ril­miş, bas­tı­rıl­mış­tır, bir de ba­sın sin­di­ril­mek is­ten­mek­te­dir.

Şim­di, man­za­ra­ya ba­kın; Ulu­sal ya­yın­lar­da si­ya­sal İs­lam’ın ege­men­li­ği­ni ar­tı­ra­cak­sın, üs­tü­ne mu­ha­lif­le­rin se­si­ni kı­sa­cak­sın, son­ra da “ben de­mok­ra­tım” di­ye­cek­sin. Ta­bii, AKP İk­ti­da­rı için her şey ama­cı­na uy­gun, bun­lar ya­pı­la­bi­lir, siz­le­re ga­yet do­ğal ge­le­bi­lir, ama ül­ke­nin ka­de­riy­le faz­la oy­na­ma­nı­za da bu ül­ke­de­ki sağ­du­yu­lu in­san­lar mü­sa­ade et­mez.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, di­ğer bir so­run ise, özel­lik­le ulu­sal ka­nal­la­rın eği­tim ve ka­mu­oyu­nu bil­gi­len­dir­me iş­le­vin­den uzak­laş­ma­sı­dır. Ar­tık, te­le­viz­yon­lar­da, hal­kı bil­gi­len­di­ri­ci, eği­ti­ci, kül­tü­rel de­ğer­ler ta­şı­yan prog­ram­lar yok de­ne­cek ka­dar azal­mış­tır; he­le TRT için tam bir fa­cia dö­ne­mi ya­şan­mak­ta­dır.

Bir baş­ka ko­nu ise, TRT’nin ya­yın an­la­yı­şın­da si­ya­si par­ti­le­re uy­gu­la­dı­ğı ay­rım­cı­lık ve ik­ti­da­rın bo­ra­zan­cı­ba­şı ol­ma­ya so­yun­ma­sı ger­çek­ten çok acı­dır. Ba­kı­nız, özel­lik­le TRT’nin, di­ğer ya­yın ku­ru­luş­la­rın­dan fark­lı ola­rak, fre­kans­lar dı­şın­da, ka­mu­sal kay­nak­la­rı kul­la­nan ana­ya­sal bir ka­mu ku­ru­lu­şu ola­rak top­lu­mun bü­tün­lü­ğü­ne yö­ne­lik so­rum­lu­luk ve yü­küm­lü­lük­le­ri ol­du­ğu bi­lin­me­li­dir. TRT’nin yap­ma­sı ge­re­ken ka­mu­sal ya­yın­cı­lık, dev­le­tin eği­tim ve sağ­lık hiz­met­le­ri gi­bi, kâr ama­cı­na yö­nel­me­yen, rey­ting en­di­şe­si güt­me­yen, dev­le­tin kay­nak­la­rıy­la kar­şı­la­nan, yan­sız, özerk ve la­ik bir hiz­met ol­ma­lı­dır. Ka­mu­sal ya­yın­cı­lık, med­ya­da te­kel­ci­li­ğin ön­len­me­si­ni sağ­la­ya­cak bi­çim­de ye­ni­den dü­zen­len­me­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te, baş­ta Mec­lis TV ol­mak üze­re, TRT’nin hâlâ yan­lı ya­yın yap­ma­sı ger­çek­ten çok acı­dır. Hâlâ, bu­gün, bu Hükûmet öy­le bir du­rum­da ki, TRT Ge­nel Mü­dü­rü­nü da­hi asa­le­ten ata­ma­ya­rak, ne ka­dar ba­şa­rı­sız ol­du­ğu­nu gös­ter­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, TRT’miz, eğer ger­çek­ten hal­kın se­si ola­cak­sa, mu­ha­li­fin ve si­ya­si par­ti­le­rin, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin ve de­mok­ra­tik kit­le ör­güt­le­ri­nin se­si ol­ma­lı­dır; çün­kü, or­tak bir amaç, or­tak bir dü­şün­ce, or­tak bir an­la­yış eşit ola­rak ya­yıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yal­nız, TRT’nin dı­şın­da, Ana­do­lu ba­sı­nı­nın da so­run­la­rı var­dır. Ana­do­lu’da bin­ler­ce in­san, ger­çek­ten, ba­sın ya­yın­la il­gi­li -baş­ta eko­no­mik ola­rak- sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­muş­tur, ya­yın ha­ya­tı­nı dur­dur­muş­tur, bin­ler­ce ga­ze­te­ci iş­siz kal­mış­tır. De­mok­ra­si­mi­zin kay­na­ğı olan, ger­çek­ten, kıl­cal da­mar­la­rı­mız olan Ana­do­lu’nun ba­sı­nı­na yar­dım­cı ol­mak zo­run­da­yız. Bu­ra­da ça­lı­şan in­san­la­rın, ger­çek­ten, sos­yal gü­ven­ce­le­ri, ya­şam ko­nu­sun­da sı­kın­tı­la­rı­nın ol­du­ğu­nu hep bir­lik­te gö­rü­yo­ruz. Özel­lik­le ba­sın ya­yın­da ça­lı­şan in­san­la­rın si­gor­ta­sız ol­duk­la­rı­nı, pat­ro­nun iki du­da­ğı ara­sın­da iş­le­rin­den ol­duk­la­rı­nı gö­rü­yo­ruz. Mu­ha­bir­le­ri­mi­zin ve ka­me­ra­man­la­rı­mı­zın ne sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu... Mec­lis­te ve bir ola­yı ta­kip­te gör­dü­ğü­müz­de, ger­çek­ten, kul­lan­mış ol­duk­la­rı ka­me­ra­ya ba­kar­san 10 ki­lo-15 ki­lo ağır­lı­ğın­da; hâlâ ken­di­si­ni ye­ni­le­me­yen bir sü­rü ya­yın ku­ru­luş­la­rı var­dır. Bun­la­rın mağ­dur­la­rı olan, ma­ale­sef, mu­ha­bir­ler ve ka­me­ra­man­lar­dır. Bun­la­rın sen­di­ka­laş­ma­sı ko­nu­sun­da da ya­sal so­run­la­rın çö­zül­me­si ge­rek­ti­ği dü­şün­ce­sin­de­yiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, TRT ola­rak ar­tık yan­lı ya­yın­dan vaz­geç­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Di­ğer bir ko­nu ise, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü büt­çe­si üze­rin­de... 1980’den iti­ba­ren in­san­la­rı­mı­zın ar­tık ya­vaş ya­vaş yok­sul­laş­tı­ğı­nı, enf­las­yo­nun ve de­va­lü­as­yo­nun, ger­çek­ten in­san ya­şa­mı­nı teh­dit eder bir du­ru­mau ge­tir­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz. Hâliy­le in­san­la­rı­mı­zın yok­sul­luk içe­ri­sin­de, pe­ri­şan­lık içe­ri­sin­de... Bi­raz ön­ce de on dört mil­yo­na ya­kın ye­şil kart da­ğı­tıl­dı­ğın­dan ör­nek­ler ve­ri­li­yor­du. Ye­şil kar­tı du­rur­ken... Bu in­san­lar ye­şil kar­ta ne­den bağ­lan­dı? Ne­den bu in­san­la­rı -ye­şil kar­ta tes­lim ede­rek- gü­ven­ce­le­ri­ni, ge­le­cek­le­ri­ni, san­ki ye­şil kar­ta bağ­lan­mış bir dav­ra­nış içe­ri­si­ne sok­tuk? Bun­la­rın onur ve gu­rur­la­rı­nı, eğer biz is­tih­dam ala­nı ya­rat­say­dık, bu ka­dar ren­ci­de ede­bi­lir miy­dik?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, çı­kı­yor­su­nuz, kö­mür da­ğıt­tık di­yor­su­nuz, kö­mü­rün 2 mis­li­ne çık­tı di­yor­su­nuz. Çı­kın, sa­bah­le­yin An­ka­ra’nın se­ma­la­rı­na ve di­ğer şe­hir­le­re ve­ya­hut da sa­bah­le­yin çı­kıp git­ti­ği­niz­de, bak­tı­ğı­nız­da, An­ka­ra’yı 1967’le­rin kir­li An­ka­ra’sı du­ru­mu­na ge­tir­di­niz. Ba­kın, eğer inan­mı­yor­sa­nız, ge­lin bir­lik­te gi­de­lim. Kö­mür ko­ku­sun­dan, ar­tık, An­ka­ra’nın çok ye­rin­de in­san­lar ha­va kir­li­li­ğiy­le kar­şı kar­şı­ya ka­lı­yor. Siz bun­lar­la övü­nü­yor­su­nuz. Bu kö­mü­rü eğer… Ka­çak kö­mür­le­ri ge­ti­re­rek in­san sağ­lı­ğı­nı teh­dit ede­ce­ği­ni­ze do­ğal­ga­zı gö­tü­rün, alt­ya­pı­yı gö­tü­rün ve o in­san­la­rı da, şe­hir­le­ri de bu kir­li­lik­ten kur­ta­ra­lım.

Siz­ler tor­ba­lar­la yi­ye­cek da­ğıt­tı­ğı­nı­zı söy­lü­yor­su­nuz. Bu in­san­la­rın vic­da­nı­na ipo­tek ko­ya­rak… Bu tor­ba­la­rın içe­ri­sin­de­ki, ma­kar­na­sı ve­ya­hut da tu­zu, şe­ke­ri, he­pi­mi­zin or­tak ma­lı, AKP’nin ken­di ke­se­sin­den çı­kar­dı­ğı ve hat­ta bu in­san­la­ra sun­du­ğu bir yar­dım ve ia­şe de­ğil, he­pi­mi­zin or­tak ma­lı, alın te­ri, alın te­rin­den bi­rik­tir­dik­le­ri­ni Sos­yal Yar­dım­laş­ma ka­na­lıy­la in­san­la­ra ka­vuş­tur­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Ne ya­pa­lım? Git­sin di­len­sin­ler mi?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) – Di­len­me­ye­cek. Ba­lık tut­ma­yı öğ­re­te­cek­sin.

BAŞ­KAN – Sa­yın De­mir­bağ, lüt­fen…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – De­niz yok­sa, göl yok­sa na­sıl ba­lık tut­sun?

BAŞ­KAN – Sa­yın De­mir­bağ…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) – Ba­lık tut­ma­yı öğ­ret­me­di­ğin sü­re­ce… O in­san­la­rı si­ya­si ik­ti­dar­la­ra ba­ğım­lı hâle ge­tir­me­ye ve o in­san­la­rın onu­ruy­la oy­na­ma­ya hak­kı­nız yok. O in­san­lar, bi­zim in­san­la­rı­mız. Ne­den fa­kir ol­du, ne­den bu du­rum­la­ra düş­tük­le­ri­nin, geç­miş ik­ti­dar­la­rın da ol­du­ğu gi­bi, siz­le­rin beş yıl­lık ik­ti­da­rı­nın da bü­yük bir ve­ba­li var­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eğer biz bu in­san­la­rı ye­şil kart­la­ra ve ge­le­cek tor­ba­la­ra… Yar­dım et­tik di­ye övü­nü­yor­sa­nız ya­zık­lar ol­sun! 20 mil­yon in­san yok­luk sı­nı­rın­da, 2 mil­yo­na ya­kın in­san aç­lık sı­nı­rın­day­ken, tor­ba da­ğı­ta­rak bu in­san­la­ra ba­na oy ver man­tı­ğı içe­ri­sin­de git­ti­ği­niz­de, o in­san­la­rın duy­gu­la­rıy­la oy­na­dı­ğı­nı­zın hiç far­kın­da mı­sı­nız? Siz­ler an­cak ken­di yan­daş­la­rı­nı­zın, ken­di ar­ka­daş­la­rı­nı­zın ge­le­ce­ği­ni dü­şü­nü­yor­su­nuz, ama Tür­ki­ye'de mil­yon­lar­ca in­sa­nın, mil­yon­lar­ca gen­cin sı­kın­tı içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu gör­me­mez­lik­ten gel­mek doğ­ru mu­dur?

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­can, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu in­san­lar bi­zim in­san­la­rı­mız. Siz­ler tu­ta­cak­sı­nız… Bu kö­mür­le­ri ka­ça alı­yor­su­nuz, ka­ça ve­ri­yor­su­nuz? Bun­dan kim­ler kâr edi­yor? Ne­re­den bul­du­nuz? Bun­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, bel­ki bi­ri­ne bir ton ve­ri­yor­sa­nız yan­daş­la­rı­nı­za iki ton ver­di­ği­ni­zi her­kes gö­rü­yor, ma­hal­le­de­ki va­tan­daş gö­rü­yor. Si­zin ör­güt­le­rin, ar­tık, ver­miş ol­du­ğu ad­res­le­re gö­re bu in­san­la­ra yar­dım ya­pı­yor­su­nuz. Ay­rım­cı­lık yap­ma­yın, bö­lü­cü­lük yap­ma­yın, ül­ke­miz­de­ki bü­tün in­san­la­rın yok­sul ol­ma­ma­sı için hep bir­lik­te ça­lı­şa­lım. Yok­sa, siz ke­se­le­re, kö­mür­le­re gü­ve­ne­rek oy ala­ca­ğı­nı­zı zan­ne­di­yor­sa­nız ya­nı­lı­yor­su­nuz. Bu in­san­la­rın ge­le­ce­ği­ne hep bir­lik­te sa­hip çı­ka­ca­ğız. Sö­mü­ren ve sö­mür­dü­ğü­nü yi­ye­me­ye­cek olan, o ye­tim hak­kı­nı yi­yen­le­rin, bir gün ge­le­cek, he­sa­bı so­ru­la­cak.

İş­te, Kur­ban Bay­ra­mı ge­li­yor. Kur­ban Bay­ra­mı’nda gö­re­ce­ğiz ki, kur­ban de­ri­le­ri­ni Türk Ha­va Ku­ru­mu­na de­ğil, si­ze ya­kın, be­lir­li…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­can, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na üçün­cü ko­nuş­ma­cı Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; Tİ­KA’nın büt­çe­si üze­ri­ne Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Evet, Tİ­KA, Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si, 1990’lı yıl­lar­da as­lın­da Türk ha­ya­tı­na cid­di an­lam­da iz bı­ra­ka­bi­le­cek ve olum­lu yön­de atıl­mış adım­lar­dan bir ta­ne­si. İlk yıl­lar­da ya­şa­nı­lan sı­kın­tı, ge­rek ko­or­di­nas­yon ge­rek­se pro­je ba­zın­da­ki, ulus­la­ra­ra­sı alan­lar­da ve ül­ke­ler­de­ki sür­dü­rü­le­me­mez­li­ği ve ya­rı yol­da kal­ma­sı gi­bi bir an­la­yış­la Tİ­KA’nın olum­suz imaj­la­rı var­dı, ama son za­man­lar­da ya­pı­lan ça­lış­ma­lar­la, Tİ­KA gi­bi bir ku­ru­lu­şun olum­lu ça­lış­ma­la­rı­na ta­nık ol­mak­ta­yız. Biz de bun­lar­dan mut­lu­luk du­yu­yo­ruz ve Tİ­KA’nın bu­gün­kü yap­mış ol­du­ğu ulus­la­ra­ra­sı ça­lış­ma ve­si­le­siy­le, her ne ka­dar, hâlâ Av­ru­pa Eko­no­mik İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma Ör­gü­tün­de göz­lem­ci sta­tü­sün­de bu­lun­sa da, yap­mış ol­du­ğu yar­dım tu­ta­rı 100 mil­yon do­lar­lık ta­ba­nı aş­tı­ğı için üye­lik için önün­de her­han­gi bir en­gel kal­ma­mış­tır. Bu da, Tİ­KA adı­na olum­lu ve Hükûme­tin de ciddî an­lam­da bu ko­nu­yu sa­hip­len­me­si­ni bek­li­yo­ruz.

Şah­si ka­na­atim odur ki, bu­gün ya­pı­lan üç yıl­lık büt­çe gö­rüş­me­le­ri üze­rin­de bu an­la­yış­la, bu imkânlar­la ke­sin­kes Tİ­KA’nın ulus­la­ra­ra­sı alan­da ve­rim­li­li­ği­ni sağ­la­mak müm­kün de­ğil. Ye­ter­siz ola­rak al­gı­lı­yo­ruz. Çün­kü, Tür­ki­ye’nin son za­man­lar­da ya­şa­dı­ğı sü­re­ci göz önün­de bu­lun­du­rur­sak, bu­gün Av­ru­pa Bir­li­ği­ne mahkûmmuş gi­bi, ma­ale­sef, ta­lih­miş gi­bi böy­le bir sü­reç içe­ri­sin­de­ki tı­ka­nık­lı­ğı da göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, dün­ya­nın kon­jonk­tü­rel, dün­ya­nın imaj ve dün­ya­nın ye­ni yüz­le­ri­nin ve ye­ni renk­le­ri­nin ol­du­ğu­nu gör­me­mez­lik­ten ge­le­me­yiz.

Tİ­KA, bu ko­nu­da cid­di, bi­zim için cid­di an­lam­da ça­lış­ma­la­ra kat­kı­da bu­lu­na­cak bir ku­ru­mu­muz. Ge­lin, da­ha ve­rim­li ola­lım, bu ku­rum­la ge­rek baş­ta Tür­ki cum­hu­ri­yet­le­ri ol­mak üze­re, kom­şu­lar dâhil ol­mak üze­re, bu­ra­da, Bal­kan­lar­da ve­ya bir­çok ül­ke­de, bi­raz­dan sa­ya­bi­le­ce­ği­miz 18 ül­ke­de­ki ça­lış­ma­la­rı mev­cut. Ama, gör­dü­ğü­müz ka­da­rı, bu sü­re­ci çok da­ha ve­rim­li kul­lan­ma­mız ge­re­kir­ken, ama, gör­dü­ğü­müz tek şey var; bu­ra­da da tı­ka­nık­lı­ğın gös­ter­ge­si. Tİ­KA’nın ken­di­si­nin su­çu de­ğil, tam ter­si­ne, si­ya­si ira­de­nin su­çu bu ko­nu­da ve bu­gün 18 ül­ke­de, sa­ya­cak olur­sak, prog­ram ko­or­di­nas­yon ofis­le­riy­le, Af­ga­nis­tan, Ar­na­vut­luk, Azer­bay­can, Bos­na-Her­sek, Eti­yop­ya, sa­ya­ca­ğı­mız 18 ül­ke... Bun­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, bun­la­rın ofis­le­ri­nin ol­ma­dı­ğı yer­ler­de ise, plan­la­nan pro­je­le­rin en ya­kın prog­ram ko­or­di­nas­yon ofis­le­ri, bü­yü­kel­çi­lik­le­ri­miz ve­ya kon­so­los­luk­la­rı­mız üze­rin­den bu işin mer­kez bi­rim­le­rin­ce ko­or­di­nas­yon hâlin­de uy­gu­lan­ma­sı­nı sağ­la­mak­ta­dır.

Bil­gi­nin en bü­yük güç ol­du­ğu ve bu yüz­yıl­da ar­tan önem ve et­kin­li­ğe sa­hip olan si­vil top­lum ör­güt­le­rin­den ve stra­te­jik araş­tır­ma ku­rum­la­rıy­la bir­lik­te kur­duk­la­rı si­ner­ji­den aza­mi dü­zey­de fay­da­la­nıl­ma­lı­dır.

Sa­de­ce, ta­bii, dev­let me­mu­ru an­la­yı­şıy­la bu da­va­nın yü­rü­me­ye­ce­ği­ni söy­le­dik. Bu­gün, Sa­yın Baş­ba­ka­nın Ame­ri­ka yol­cu­lu­ğun­da, te­men­ni­miz ta­bii ki, me­de­ni­yet­ler bu­luş­ma­sı gi­bi sür­priz de ol­sa, as­lın­da, Tür­ki­ye’nin, çev­re­siy­le; Tür­ki­ye’nin, bu­lun­du­ğu je­opo­li­tik ko­nu­muy­la, Or­ta Do­ğu’suy­la, her gün can­lı olan di­na­miz­miy­le, as­lın­da çev­re­sin­de ya­pa­bi­le­ce­ği o ka­dar bü­yük pro­je­ler ve da­ya­nış­ma var ki, ama, hâlâ bu­nun far­kın­da de­ğil­si­niz. Biz de üzü­lü­yo­ruz bu ko­nu­da.

Bu­gün, 2007 yı­lın­da bu sa­yı, açıl­ma­sı dü­şü­nü­len üç ül­key­le bir­lik­te 21’e çı­ka­rıl­mak­ta. Bu­gün, öne­re­ce­ği­miz un­sur şu: Ro­man­ya, Sır­bis­tan ve Ka­ra­dağ… Ben de si­ze sor­mak is­ti­yo­rum: Ro­man­ya kom­şu­muz, bu­nun­la da­ya­nış­ma içe­ri­si­ne gir­me­ye­lim, ama, bu­nun ya­nın­da, Bul­ga­ris­tan’da, Türk nü­fu­su­nun bu ka­dar yo­ğun ol­du­ğu bir ül­ke var­ken, ne­den Ro­man­ya ter­cih edil­mek­te? Herhâlde, Ba­kan­lık bu ko­nu­da biz­le­ri ve ka­mu­oyu­nu ay­dın­la­tır. Çün­kü, atı­lan her adı­mın, her de­ğe­rin çok iyi, ve­rim­li şe­kil­de kul­la­nıl­ma­sı ge­rek­mek­te.

Tİ­KA’nın Eği­tim, Kül­tür ve Sos­yal İş­ler Da­ire Baş­kan­lı­ğı­nın yap­mış ol­du­ğu, ül­ke­miz­de bu­lu­nan, üni­ver­si­te­nin bi­lim adam­la­rı ve öğ­ren­ci­le­rin ak­tif ola­rak ka­tı­lı­mı ve iş­bir­li­ği da­ha da ge­liş­tir­mek za­ru­ri bir ih­ti­yaç hâli­ni al­mış­tır. Bu­gün, ta­bii ki, as­lın­da, Tür­ki­ye’de ya­pı­lan, üni­ver­si­te­ler­de, bu ça­lış­ma­lar­da, ta­bii, bu da­vet, se­ya­hat­ten çok, da­ha an­lam­lı ve ül­ke­le­rin­de say­gın ve top­lum ön­de­ri di­ye­bi­le­ce­ği­miz ki­şi­ler ve bi­lim adam­la­rı dü­ze­yin­de ge­liş­ti­ği müd­det­çe, bun­dan ve­rim­li­lik da­ha da ar­ta­cak­tır.

Ge­ne, Tİ­KA’nın, Eği­tim, Kül­tür ve Sos­yal İş­ler Da­ire Baş­kan­lı­ğı­nın yap­mış ol­du­ğu bu ça­lış­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız­da, pro­je esa­sı­na da­ya­lı ola­rak ve­ril­me­si, as­lın­da, ül­ke­mi­zin çe­şit­li ül­ke­le­re ya­pı­lan yar­dım­la­rı­nın, bu, Tİ­KA üze­rin­den ya­pıl­ma­sın­da çok da­ha an­lam­lı ifa­de edil­mek­te­dir ve bu­nun da­ha ve­rim­li kul­la­nıl­ma­sı dü­şü­nül­mek­te­dir. Bu ko­nu­da, Hükûme­tin ata­ca­ğı her adım­la, Tİ­KA’yla or­ga­ni­zas­yo­nu­nu, Tİ­KA’yla ko­or­di­nas­yo­nun­dan as­la vaz­geç­me­me­li ve bu ko­nu­da, hi­be de dâhil ol­mak üze­re -al­tı­nı çi­zi­yo­ruz, hi­be de dâhil ol­mak üze­re- Tİ­KA’yla, Tİ­KA üze­rin­de ko­or­di­nas­yon sağ­lan­ma­lı. Ve bu­gün, bi­raz ön­ce de, bun­dan ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­mız hep de­ğin­di: Tür­ki­ye’nin en bü­yük so­ru­nu üre­tim­siz­lik, Tür­ki­ye’nin en bü­yük so­ru­nu ve­rim­siz­lik. Tİ­KA gi­bi böy­le bir dün­yay­la bağ ku­ra­bi­le­cek bir ku­ru­mu­muz var­ken, ma­ale­sef, sa­de­ce it­ha­la­ta ba­ğım­lı ih­ra­cat an­la­yı­şıy­la, ya­ni kı­sa­ca, ih­ra­ca­tı­nız­la övün­dü­ğü­nüz Tür­ki­ye’nin hâli pe­ri­şan. Sos­yal Yar­dım­laş­ma Der­ne­ği, halk di­liy­le “Fak Fuk Fo­nu” de­di­ği­miz ku­rum­la­ra baş­vu­ran mil­yon­lar­ca in­sa­nı­mız, si­zi bu hâle dü­şü­ren AK Par­ti İk­ti­da­rı. Bu, si­zin ese­ri­niz­dir ve yüz­de 20’le­ri bu­lan “yok­sul­luk bel­ge­si” de­di­ği­miz ve he­pi­mi­zin de, ma­ale­sef, üzü­le­rek adı­nı koy­du­ğu­muz “ye­şil kart.” Bu da si­zin ese­ri­niz. Da­ha doğ­ru­su, si­zin ese­ri­niz de­ğil, Ana­va­tan dö­ne­min­de bir an­lık çı­ka­rıl­mış, sos­yal yar­dım­laş­ma ru­hu­na uy­gun bir ku­rum, bu­gün, ma­ale­sef, ba­ğım­lı, ia­şe­le­re ba­ğım­lı kit­le­ler ye­tiş­tir­di­niz ve her ge­çen gün sa­yı­sı hız­la art­mak­ta.

Bu ül­ke­nin aç­lı­ğı ve se­fa­le­tiy­le, kı­sa­ca ye­şil kar­tıy­la övü­ne­cek hâl yok. Ama, siz sa­yın ba­kan­lar dâhil ol­mak üze­re, Sa­yın Baş­ba­kan, biz­zat, ye­şil kart­lı­la­ra ve­ri­len ayak­ta sağ­lık te­da­vi­si de dâhil ol­mak üze­re ve bu­nun­la övü­nür­ken, ye­şil kart­la hiç­bir baş­ba­ka­nın övün­me­me­si ge­rek­ti­ği­ni her­hal­de Sa­yın Baş­ba­ka­na ha­tır­lat­mak ge­re­ki­yor. Siz ha­tır­lat­ma­dı­ğı­nı­za gö­re, bun­dan son­ra halk ha­tır­la­ta­cak­tır. “Bi­zi bu hâle dü­şü­ren­ler­den biz he­sap so­ra­ca­ğız” di­yor. Ama, siz AK Par­ti ola­rak, halk­la bü­tün­leş­me­yi, ku­cak­laş­ma­yı bı­ra­kın bir ke­na­ra, git­ti­ği­niz her top­lum kat­ma­nın­da sa­de­ce ken­di teş­ki­lat­la­rı­nız ve ka­mu bi­rim­le­riy­le bir­lik­te halk­la iç içe ol­mak­ta­sı­nız ve ge­len va­tan­da­şın da siz­den… Sa­de­ce ta­lep edi­yor­su­nuz.

Sa­yın Ve­ki­lim bi­raz ön­ce laf at­tı. Di­yor ki: “Di­len­di­re­cek miy­dik?” Ye­şil kart ne­dir ar­ka­daş­lar, söy­ler mi­si­niz? İşin resmî di­li sa­de­ce. İn­san­la­ra sos­yal hu­kuk dev­le­ti an­la­yı­şı içe­ri­sin­de bir an­lık yar­dı­ma evet.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Ye­şil kart, sos­yal dev­let­tir.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ama, bak, sos­yal hu­kuk dev­le­ti­nin… Bir an­lık evet, ama sü­rek­li ol­du­ğu za­man iş­te “asa­lak kit­le­ler” de­di­ği­miz ia­şe­ye ba­ğım­lı kit­le­ler. Bu ko­nu­da he­pi­ni­zin dik­kat et­me­si ge­re­ken sü­reç, top­lu­mu, üret­mek, tü­ket­mek de­ğil ve bu top­lu­ma ge­re­ken say­gı­yı gös­te­re­cek­si­niz, gös­ter­mek de zo­run­da­sı­nız. 

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Va­tan­da­şa “asa­lak” di­ye­mez­si­niz, ne ka­dar ayıp.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – İş, aş ve okul, ya­rın­lar. Ama, bu ko­nu­da, ta­bii ki, AK Par­ti ola­rak ne bir so­ru­nu­nuz var ne bir kay­gı­nız var. Top­lum aç­mış, top­lum so­run­luy­muş, top­lum sı­kın­tı­lıy­mış, na­sıl ol­sa biz bun­la­rı ek­mek kuy­ru­ğun­dan kur­tar­mak ye­ri­ne, kö­mü­re muh­taç et­mek ye­ri­ne, ne ola­cak, bir an­lık yar­dım­lar­la bu işi sü­rün­ce­me içe­ri­sin­de çö­ze­riz di­ye dü­şü­nü­yor­su­nuz, ama, unut­ma­yın ki, bu ül­ke­nin makûs ta­ri­hi bu de­ğil­dir.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Va­tan­daş asa­lak mı? Onu dü­zelt.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ya­ni, kı­sa­ca, aç­lık ve se­fa­let de­ğil­dir. Bu doğ­rul­tu­da top­lu­mun, ken­di ken­di­ne ye­te­bi­len ye­di ül­ke­den bi­ri hâlin­dey­ken, her ge­çen hız­la ar­tan bu yok­sul kit­le­ye yap­mış ol­du­ğu­nuz mu­ame­le, ma­ale­sef, iç­ler acı­sı. Ta­bii ki, ye­şil kar­tın adı­nı söy­le­me­me ge­rek yok. Top­lu­mun en bü­yük sağ­lık gü­ven­ce­si. Ar­ka­sın­da ise, gün­lük ia­şe ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­ya­bi­le­cek dâhi­den yok­sun, ya­ni, yok­sul­luk sı­nı­rı­nın da­hi, aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da olan bir üc­re­te mahkûm et­ti­niz ve bu ko­nu­da­ki ça­lış­ma­la­rı­nız­da da yap­tı­ğı­nız yar­dım ha­zır­lık­la­rı…

Evet, 2007 yı­lı bu ül­ke­de se­çim yı­lı ola­cak ve şim­di­den -baş­ta da ka­mu­nun tüm imkânla­rı- ve Sos­yal Yar­dım­laş­ma Ku­ru­mu dâhil ol­mak üze­re ve be­le­di­ye­ler­de­ki sos­yal yar­dım ku­rum­la­rı ara­cı­lı­ğıy­la top­lu­ma cid­di an­lam­da şey­le­ri­niz ha­zır, ge­rek bay­ram­da da dâhil ol­mak üze­re ve bay­ram son­ra­sı ise pa­ket­le­ri­niz ha­zır, ama, bu top­lum bun­la­rı unut­ma­ya­cak.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Bi­zim ha­be­ri­miz yok.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER ( De­vam­la) – Si­zin ha­be­ri­niz yok. İz­mit’te so­run, Mer­sin’e gi­din so­run, ne­ler da­ğıt­tı­nız.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Ve­ren el alan el­den üs­tün­dür.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Bu top­lu­ma ne­ler da­ğıt­tı­ğı­nı­zı bu halk unut­ma­ya­cak. Ta­bii ki, kü­çük he­sap­la­rı­nız­dan, bu top­lum bir gün ge­lip siz­den bun­la­rın he­sa­bı­nı so­ra­cak. Ni­ye bi­zi bu hâle dü­şür­dü­nüz? Her ge­çen gün, ül­ke­de, es­na­fı, köy­lü­sü, çift­çi­si ve bu yo­ğun­luk içe­ri­sin­de sü­rek­li muh­taç hâle ge­ti­rir bir ko­num­da ve top­lu­mun da so­run­la­rı­nı çöz­mek ye­ri­ne, sü­rek­li ba­ğım­lı bir un­sur içe­ri­sin­de, bu top­lum…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gü­ler, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Kı­sa­ca, bu top­lum bu­nu hak et­mi­yor. Top­lu­ma ge­re­ken de­ğe­ri ve­re­bil­mek için hu­zu­run ve ba­rı­şın, ya­ni, kı­sa­ca, bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nın ha­yal ku­ra­bi­le­ce­ği bir Tür­ki­ye öz­le­mi ve Tİ­KA gi­bi önem­li bir ku­ru­luş için, elin­de var­ken, dün­yay­la en­teg­ras­yo­nu sağ­la­ya­cak bir viz­yon ol­ma­lı, ama, AK Par­ti, ma­ale­sef, bun­dan yok­sun. Sa­de­ce, ve­ri­len sü­reç içe­ri­sin­de, sa­de­ce Av­ru­pa Bir­li­ği­ni de­ğil, bu dün­ya­nın tüm di­ğer ül­ke­le­riy­le be­ra­ber, bir­lik­te de­ğer­len­di­ril­me­si­ni bek­li­yor ve bu imkânla­rın en iyi şe­kil­de de­ğer­len­di­ril­me­si­ni is­ti­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Evet, bu­yu­run.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Sa­yın Baş­kan, ko­nuş­ma­cı, ye­şil kart sa­hip­le­ri­ne “asa­lak” de­di, onu dü­zelt­sin.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Dü­zelt­me­ye­cek mi Sa­yın Baş­kan?

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Ne mü­na­se­bet efen­dim!

BAŞ­KAN – Efen­dim?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Ye­şil kart sa­hip­le­ri­ne “asa­lak” de­di, onu dü­zelt­sin!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Ne mü­na­se­bet!

BAŞ­KAN – An­la­ya­ma­dım.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Ye­şil kart sa­hip­le­ri­ne…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Ko­nuş­ma­cı, ye­şil kart sa­hip­le­ri­ne “asa­lak” de­di, onu dü­zelt­sin.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Ne mü­na­se­bet efen­dim!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Ben öy­le bir şey de­me­dim. Sa­yın Baş­kan, der­vi­şin fik­ri ney­se zik­ri de odur.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Tu­ta­na­ğa bak, tu­ta­na­ğa!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Ben öy­le bir şey de­me­dim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Ya­hu, tu­ta­na­ğa bak, tu­ta­na­ğa!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Ben öy­le bir şey de­me­dim. İyi oku, on­dan son­ra ko­nuş!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Tu­ta­na­ğa bak!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Ben bi­li­yo­rum ne de­di­ği­ni! Sen tu­ta­na­ğa bir bak!

BAŞ­KAN – Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na son ko­nuş­ma­cı Meh­met Sa­it Ar­ma­ğan, Is­par­ta Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Sen ne ka­rı­şı­yor­sun! Baş­kan ba­na ce­vap ver­sin!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Böy­le bir şey de­me­di, la­fı çarp­tı­rı­yor­sun!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Baş­kan ba­na ce­vap ver­sin! Al tu­ta­na­ğı oku!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Sen oku ilk ön­ce!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – İyi oku da on­dan son­ra an­lat­ma bir da­ha!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Ba­ğır­ma­dan ko­nuş!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Po­le­mik yap­ma bu­ra­da!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Sen po­le­mik yap­ma!

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Den­siz­lik yap­ma!

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Elâzığ) – Sen po­le­mik yap­ma!

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET SA­İT AR­MA­ĞAN (Is­par­ta) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu 2007 yı­lı büt­çe­si üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yım. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, si­ya­se­tin en önem­li amaç­la­rın­dan bi­ri olan mil­le­te doğ­ru hiz­met gö­tür­mek için her şey­den ön­ce sağ­lık­lı bil­gi ve sağ­lam ve­ri­le­re ih­ti­yaç var­dır. Doğ­ru ve gü­ve­ni­lir ve­ri­le­re sa­hip ol­mak dev­let yö­ne­ti­min­de son de­re­ce önem­li­dir. Ras­yo­nel ka­rar­lar al­mak ve bu­nu ve­rim­li so­nuç­la­ra dö­nüş­tür­mek için doğ­ru ve­ri­ler, tüm ke­sim­le­rin ül­ke yö­ne­ti­min­de­ki per­for­mans­la­rı­nı de­ğer­len­dir­mek ve ba­şa­rı­sı­nı ölç­mek için çok önem­li­dir.  Bu da bi­ze is­ta­tis­ti­ğin, ya­ni Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun top­lum­sal ya­şam­da ne de­re­ce önem­li bir fonk­si­yo­na sa­hip ol­du­ğu­nu kar­şı­mı­za çı­kar­mak­ta­dır.

TÜ­İK, ül­ke­mi­zin ge­le­ce­ği­ne yö­ne­lik ala­ca­ğı­mız ka­rar­la­rı şe­kil­len­di­re­cek ve­ri­le­ri or­ta­ya ko­yan bir ku­rum­dur. Bu an­lam­da, dev­le­tin, ül­ke­nin pu­su­la­sı­dır. Eğer pu­su­la­nız doğ­ru gös­ter­mi­yor­sa, ül­ke­nin ne­re­ye, han­gi is­ti­ka­me­te git­ti­ği­ni bi­le­mez­si­niz. Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le baş­la­yan mü­za­ke­re sü­re­ci içe­ri­sin­de önem­li bir baş­lık olan is­ta­tis­tik sis­te­mi­mi­zin çağ­daş dü­ze­ye ula­şa­bil­me­si, ulus­la­ra­ra­sı norm­la­ra uy­gun hâle ge­ti­ril­me­si ve özerk bir ya­pı­ya ka­vuş­ma­sı ama­cıy­la Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı bil­di­ği­niz üze­re Dev­let İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu adı al­tın­da ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­mış­tır.

Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı­nın üze­rin­den bir yı­la ya­kın za­man geç­me­si­ne rağ­men, ma­ale­sef, ye­ni­den tan­zim­den bek­le­nen so­nuç or­ta­ya çık­ma­dı, de­ği­şen hiç­bir şey ol­ma­dı. Bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da ku­ru­mun açık­la­dı­ğı is­ta­tis­tik­le­rin gü­ve­ni­lir­li­ği yi­ne tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Bun­la­rın baş­lı­ca­la­rı enf­las­yon ra­kam­la­rı, is­tih­dam oran­la­rı, aç­lık ve yok­sul­luk sı­nı­rı, bü­yü­me ra­kam­la­rı gi­bi te­mel ko­nu­lar­da ben­ze­ri ça­lış­ma­la­rı ya­pan baş­ka si­vil top­lum ör­güt­le­ri ve di­ğer ku­rum­la­rın ça­lış­ma­la­rıy­la TÜ­İK sü­rek­li çe­liş­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di siz­le­re ba­sı­nı­mız­dan ko­nu­muz­la il­gi­li bir ör­nek su­nu­yo­rum: 1999 dep­re­min­de bü­yük bir kay­ba uğ­ra­ma­sı­na ve he­men ar­dın­dan en zen­gin il­çe­si Düz­ce’nin ay­rıl­ma­sı­na rağ­men, TÜ­İK ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye’nin ikin­ci zen­gin ili gös­te­ri­len ve bu gös­ter­ge yü­zün­den dü­şük ge­lir­li il­le­re ve­ri­len teş­vik­ler­den ya­rar­la­na­ma­yan Bo­lu’nun TÜ­İK’le da­va­sı de­vam edi­yor.

TÜ­İK’i 17 Ara­lık 2004’te mah­ke­me­ye ve­ren Bo­lu Plat­for­mu­nun ta­raf ol­du­ğu da­va­da bi­lir­ki­şi­ler Bo­lu’nun hak­lı ol­du­ğu yö­nün­de ra­por yaz­dı.

Bo­lu mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan bi­lir­ki­şi ta­yin edi­len Pro­fe­sör Er­do­ğan Al­kin, Pro­fe­sör Mit­hat Me­len, Pro­fe­sör Ke­nan Mor­tan in­ce­le­me­le­ri­nin so­nuç­la­rı­nı içe­ren ra­por­la­rı­nı mah­ke­me­ye sun­du. Her üç ra­por­da da Bo­lu ili millî ge­li­ri­nin TÜ­İK ta­ra­fın­dan ye­ni­den de­ğer­len­di­ril­me­si ge­re­ği vur­gu­lan­dı. Bo­lu Halk Plat­for­mu­nun tem­sil­ci­le­rin­den iş ada­mı Umut Oran şöy­le di­yor: “TÜ­İK ve­ri­le­ri­ne ba­kı­lır­sa, 1993-2000 yıl­la­rın­da yüz­de 1 bü­yü­yen Bo­lu, dep­re­min he­men ar­dın­dan 2000 yı­lın­da yüz­de 23 gi­bi as­tro­no­mik bir bü­yü­me ger­çek­leş­tir­miş ol­ma­lı. TÜ­İK ve­ri­le­ri­ne gö­re; dep­rem ne­de­niy­le Bo­lu’da iş yer­le­ri­nin yüz­de 52’si ka­pan­dı­ğı hâlde bir ön­ce­ki yı­lın 2 ka­tı ti­ca­ri ge­lir el­de et­ti­ği gö­rü­lü­yor. İl gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­sı için­de yüz­de 42 pa­ya sa­hip olan Düz­ce ve dört il­çe Bo­lu’dan ay­rıl­ma­sı­na rağ­men Bo­lu, na­sıl ol­du da zen­gin­ler li­gi­nin ba­şın­da yer al­dı? Bo­lu İz­zet Bay­sal Üni­ver­si­te­si­nin ça­lış­ma­sı­na gö­re ki­şi ba­şı­na millî ge­lir 1.865 do­lar iken, TÜ­İK’e gö­re ise 5.685 do­lar ol­du. Bi­lir­ki­şi ra­por­la­rı kuş­ku­mu­zu doğ­ru­la­dı. O ve­ri­ler ne­de­niy­le Teş­vik Ya­sa­sı kap­sa­mı­na alı­na­ma­yan Bo­lu kay­ba uğ­ra­dı.”

Bir ha­ber de AN­KA Ajan­sın­dan su­na­ca­ğım. “An­ka­ra Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­lı­ğı­nın baş­vu­ru­su üze­ri­ne, Baş­ba­kan­lık, Tef­tiş Ku­ru­lu­nu ko­nu­yu in­ce­le­mek üze­re gö­rev­len­dir­di. Baş­ba­kan­lık Baş­mü­fet­tiş­le­ri Meh­met Gür­büz ve Meh­met Akın’ın ta­mam­la­dı­ğı ön in­ce­le­me ra­po­run­da, so­ruş­tur­ma iz­ni ve­ril­me­me­si öne­ri­lir­ken, AB Ulu­sal He­sap Sis­te­mi­ne uyum sü­re­ci­nin uza­dı­ğı­na işa­ret edil­di. Ra­por­da bu du­rum ‘Mü­fet­tiş­li­ği­miz­ce TCK kap­sa­mın­da so­rum­lu­lu­ğu ge­rek­ti­re­cek bir hu­su­sun bu­lun­ma­dı­ğı; an­cak, ye­ni he­sap­la­ma sis­te­mi­ne ge­çil­me­si­nin uza­tıl­ma­sı­nın per­for­mans açı­sın­dan eleş­ti­ri ko­nu­su ya­pı­la­bi­le­ce­ği ve bu­nun da an­cak ida­ri açı­dan de­ğer­len­di­ri­le­bi­le­ce­ği gö­rü­şün­de­dir’ de­ni­le­rek, açık­lan­dı.”

Ay­rı­ca, ra­por­da “stok he­sap­la­rı­nın aşı­rı yük­sek çık­ma­sı­nın ne­de­ni­nin millî ge­lir he­sap­la­ma­sın­da kul­la­nı­lan me­to­do­lo­ji ol­du­ğu dü­şü­nül­mek­te­dir” de­nil­me­si de dik­ka­ti çek­ti.

Bu ara, TÜ­İK Baş­ka­nı Ömer De­mir, ey­lül ayın­da ye­ni millî ge­lir he­sa­bı­na geç­me­dik­le­ri için, Ku­rum ola­rak ka­mu­oyu­na ve ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­la­ra kar­şı mah­cup ol­duk­la­rı­nı açık­la­dı.

TÜ­İK Baş­ka­nı De­mir “Bu ça­lış­ma­yı ilan et­ti­ği­miz ta­rih­te bi­ti­re­me­di­ği­miz için, ka­mu­oyu­na ve ulus­la­ra­ra­sı ku­rum­la­ra mah­cu­buz.” de­miş­ti.

Ay­rı­ca, TÜ­İK, ima­lat sa­na­yi­sin­de üre­tim­de ça­lı­şan sa­yı­sı, ça­lı­şı­lan sü­re ve ve­rim­li­lik en­deks­le­ri­nin so­nuç­la­rı­nı açık­la­ma­yı da, ey­lül ayın­da, za­ma­nın­da ye­ri­ne ge­ti­re­me­ye­rek, er­te­le­mek zo­run­da kal­dı.

TÜ­İK, is­tih­dam ve­ri­le­ri, iş gü­cü­ne ka­tıl­ma ora­nın­da­ki dü­şü­şü de bu­gü­ne ka­dar açık­la­mış de­ğil­dir. İş gü­cü ar­tı­yor, nü­fus ar­tı­yor, ama iş gü­cü­ne ka­tı­lım ora­nı aza­lı­yor. Ya­ni, in­san­lar ça­lış­mak is­te­mi­yor­lar mı? O za­man, bu da açık­lan­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, TÜ­İK’in sun­du­ğu bü­yü­me ra­kam­la­rıy­la il­gi­li çe­liş­ki­ye dik­kat­le­ri­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum: Tür­ki­ye ta­ri­hi­nin en ağır kri­zi­ni ya­şa­dı­ğı­mız 2001 yı­lın­dan bu ya­na ke­sin­ti­siz bü­yü­me gös­te­ri­li­yor. Bu bü­yü­me, el­bet­te, biz­le­ri mut­lu eder; iş­siz va­tan­daş­la­rı­mı­za iş olur, ça­lı­şan­la­rın du­ru­mu da­ha iyi­ye gi­der, ni­ha­ye­tin­de, sa­na­yi­ci­nin de, es­na­fın da iş­le­ri açı­lır, do­la­yı­sıy­la üre­tim de tü­ke­tim de ar­tar.

TÜ­İK ra­kam­la­rı­na gö­re, Tür­ki­ye, 2002’de 7,9, 2003’te 5,9, 2004’te 9,9, 2005’te 7,6 bü­yü­dü. Ya­ni, son dört yıl­da top­lam bü­yü­me yüz­de 31,3 ola­rak ger­çek­leş­miş, ama, bu oran­da­ki bü­yü­me hal­ka yan­sı­ma­mış­tır.

Öte yan­dan, em­ni­yet ka­yıt­la­rın­da suç oran­la­rı ar­tış gös­ter­miş, bir ön­ce­ki yı­la gö­re bu yı­lın ilk on ayın­da yüz­de 60 suç oran­la­rı art­mış­tır. Da­ha ön­ce­ki yıl­da ise bu oran yüz­de 100 art­mış­tı. 2005 yı­lın­da 54 bin hır­sız­lık ola­yı ol­muş, 2006’nın ilk on ayın­da bu ra­kam 74 bi­ne çık­mış. Eğer bü­yü­me, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun be­lirt­ti­ği gi­bi, is­tik­rar­lı bir şe­kil­de de­vam et­sey­di, iş­siz­lik so­run ol­mak­tan çı­kar, suç oran­la­rı dü­şer, yok­sul sa­yı­sı aza­lır­dı.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ku­rum­la­rın, AK Par­ti İk­ti­da­rı­na ka­dar, ra­kam­la­rı bu ka­dar tar­tı­şıl­maz­dı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ar­ma­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET SA­İT AR­MA­ĞAN (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Baş­ka­nım.

Kim ik­ti­dar­da olur­sa ol­sun ra­kam­la­rı­na gü­ve­ni­len ku­rum­lar­dı. AK Par­ti bu ku­rum­la­rı bi­le ar­tık gü­ve­nil­mez hâle ge­tir­di. Bu ku­rum­la­ra ken­di­le­ri­ne gö­re for­mül­ler bul­du­rup, ra­kam­la­rı ken­di ta­lep­le­ri doğ­rul­tu­sun­da de­ğiş­ti­ren ku­rum­lar hâli­ne dö­nüş­tür­dü.

TÜ­İK üze­rin­de­ki bu bas­kı­la­rın  kalk­ma­sı­nı di­ler, TÜ­İK büt­çe­mi­zin ül­ke­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı Yü­ce Al­lah’tan te­men­ni eder, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ar­ma­ğan.

Grup­lar adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

Şah­sı adı­na, büt­çe­nin le­hin­de, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ala­at­tin Bü­yük­ka­ya.

Sa­yın Bü­yük­ka­ya, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz on da­ki­ka.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin çok de­ğer­li üye­le­ri; 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe Ta­sa­rı­sı’nın al­tın­cı tu­ru üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ön­ce yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu al­tın­cı tur­da­ki ku­rum­la­rı­mız hak­kın­da, ge­rek mu­ha­le­fet ge­rek­se ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri de­tay­lı ola­rak gö­rüş­le­ri­ni açık­la­dı­lar. Ben bu­ra­da bun­la­rı tek­rar et­me­ye­ce­ğim, ama, ba­zı ko­nu­lar­da­ki gö­rüş­le­ri­mi de siz­le­re sun­mak is­ti­yo­rum.

Unut­ma­yın, bun­dan dört yıl ön­ce­si­ni bir ha­tır­la­ya­lım. Dört yıl ön­ce Tür­ki­ye ne­re­dey­di, ney­di? Bu ül­ke, aca­ba ne ola­cak, ya­rın ne ya­pa­ca­ğız en­di­şe­sin­dey­di; ser­ve­ti­nin yüz­de 40’ını kay­bet­miş, eko­no­mik ola­rak her tür­lü fe­la­ke­tin ek­mek kuy­ru­ğun­da olan in­san­lar ya­şı­yor­du. Şim­di ba­ka­lım, şim­di ne­re­de­yiz? Şim­di ise, ko­nut kuy­ru­ğu, oto­mo­bil kuy­ru­ğu, in­san­lar, de­mir­baş, her tür­lü mad­de­nin alın­dı­ğı, sa­tıl­dı­ğı, in­san­la­rın ih­ti­ya­cı­nın gi­de­ril­di­ği kuy­ruk­ta­lar; ya­ni, aç­lık kuy­ru­ğun­dan var­lık kuy­ru­ğu­na gel­dik. Şim­di bu­ra­dan gel­dik.

Enf­las­yo­na ba­ka­lım. “Şim­di bi­raz yük­sel­di” di­yor­lar. Evet, bu se­ne bi­raz­cık, bir iki pu­an yük­sel­di. Ama yüz­de 9’a in­dik. Kaç­tan in­dik? Üç ha­ne­li ra­kam­lar­dan in­dik. Böy­le bir şe­yi ha­yal ede­bi­len var mıy­dı?

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) – 29’dan in­di Sa­yın Bü­yük­ka­ya.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Din­le, din­le.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – Böy­le bir şe­yi ha­yal eden­ler var mıy­dı? Sa­de­ce 2002’nin ba­şın­da 30’un üze­rin­dey­di, unut­ma­ya­lım.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Ve­ki­lim, tah­vi­le ver­di­ği­niz fa­iz ora­nı­nı söy­ler mi­si­niz?

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – ...ve pa­ra­dan al­tı sı­fır at­tık.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Tah­vi­le ver­di­ği­niz fa­iz ora­nı­nı da söy­ler mi­si­niz?

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – Din­le­yin is­ter­se­niz.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ta­ham­mül ede­mi­yor­lar.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – Biz­den ön­ce­ki her ik­ti­dar ya bu pa­ra­dan uta­nı­yor ve di­yor­du ki: “Pa­ra­mız­dan sı­fır at­ma­lı­yız.”

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Siz­den ön­ce­ki hükûme­tin al­dı­ğı ka­rar.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – Na­sıl ata­cak­sın sı­fı­rı? Eğer enf­las­yon yüz­de 100’se, sı­fır da at­san, ne atar­san at, es­ki­den, ay­nı du­ru­ma tek­rar ge­lir­sin. Eğer enf­las­yo­nu biz bu ora­na ge­ti­re­me­sey­dik, pa­ra­mı­zı ya­ban­cı pa­ra­lar kar­şı­sın­da is­tik­ra­ra ka­vuş­tur­ma­say­dık, ma­li di­sip­li­ni sağ­la­ma­say­dık, al­tı sı­fır de­ğil, is­ter­se­niz se­kiz sı­fır at­sa­nız da ay­nı tab­lo­ya ge­lir­dik. Do­la­yı­sıy­la, bu­nu ya­pa­bi­len tek ik­ti­dar biz ol­duk. Pa­ra­mı­za gü­ven ka­zan­dır­dık. İn­san­lar, ar­tık, ya­ban­cı pa­ray­la de­ğil, Türk pa­ra­sıy­la ta­sar­ruf edi­yor­lar. Öz­le­di­ği­miz bu de­ğil miy­di?

Fa­iz har­ca­ma­la­rı­na ba­ka­lım. Ge­ne, biz ik­ti­dar ol­du­ğu­muz za­man -sa­de­ce 2002’yi söy­lü­yo­rum- yüz­de 64 se­vi­ye­sin­dey­di. Şim­di ne ka­dar? Yüz­de 18’le­re in­di ki, bi­raz yük­sel­di ma­yıs ayın­da­ki o dün­ya eko­no­mi­sin­de mey­da­na ge­len kriz se­be­biy­le. Ama, ge­ne ba­kı­yo­rum, fa­iz har­ca­ma­la­rı­nın büt­çe­de koy­du­ğu­muz he­def­le­re gö­re -bı­ra­kın di­ğer nok­ta­la­rı, on­la­ra gö­re- ki, me­se­la, 2003’te 65,5 mil­yar TL fa­iz öde­ye­ce­ği­mi­zi dü­şün­mü­şüz 58 mil­yar­da kal­mış, 2004’te 66 de­mi­şiz 56’da kal­mış, 2005’te 56 de­mi­şiz 46’da kal­mış. Bu se­ne de ge­ne 46 de­dik, muh­te­me­len bi­raz da­ha al­tın­da ola­cak. Sa­de­ce koy­du­ğu­muz büt­çe he­def­le­rin­den mey­da­na ge­tir­di­ği­miz leh­te fark 27 mil­yar YTL’dir.

Şim­di, bı­ra­kın di­ğer… Eğer, şa­yet es­ki oran­lar de­vam et­sey­di, bu ra­kam­lar ay­nen de­vam et­sey­di, unut­ma­yın, bu ül­ke 166 mil­yar YTL da­ha faz­la borç­la­na­cak­tı. Bu mu yan­lış?

Fa­iz har­ca­ma­la­rı­nın millî ge­li­re ora­nı­na ba­ka­lım. Bu­gün, yüz­de 8,5’a in­miş. Sa­de­ce bi­zim dö­ne­mi­miz­de yüz­de 20 ol­du­ğu­nu, biz­den ön­ce­ki, baş­la­dı­ğı­mız dö­nem­de, ik­ti­dar ol­du­ğu­muz dö­nem­de bu­nun bu ka­dar ol­du­ğu­nu dü­şü­ne­lim. Fa­iz dı­şı har­ca­ma­lar­da, ge­ne bu ül­ke en uy­gun şart­la­rı sağ­la­mış. Ta­bii, bun­la­rı ya­pın­ca ka­mu ke­si­mi­nin borç­lan­ma ih­ti­ya­cı da gi­de­rek azal­mış. 2001’de ka­mu ke­si­mi­nin borç­lan­ma ih­ti­ya­cı yüz­de 16,3’ken, 2005’te 0,9’a, bu se­ne ise faz­la­ya çık­mış.

Evet, ta­bii, bun­lar olun­ca millî ge­li­ri­miz de bü­yü­müş. Dü­şü­nün, sa­de­ce bi­zim ik­ti­da­rı­mız dö­ne­mi için­de, on ye­di çey­rek­te bu ül­ke sü­rek­li bü­yü­yor ve kal­kı­nı­yor. 180 mil­yar do­lar millî ge­lir­den 389 mil­yar do­lar millî ge­li­re. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ta­ma­mı 189 mil­yar do­lar ola­cak, siz dört yıl­da bu­nun faz­la­sı­nı, 200 mil­yar do­lar bu ül­ke­nin ser­ve­ti­ne ek­le­ye­cek­si­niz. Bu mu bir yan­lış­lık? Fert ba­şı­na mil­li ge­lir de 5 bin do­la­rı, 5.300 do­la­rı aşa­cak!

Ca­ri açık­tan bah­se­di­yor­lar. Evet, ca­ri açık iki şe­kil­de bir ül­ke­yi et­ki­ler. Bir: Eğer, si­zin kon­trol ede­me­di­ği­niz bir iş­lem var­sa, ca­ri açık­ta aleyh­te so­nuç­lar do­ğar. Eğer, ca­ri açık kon­trol ede­bil­di­ği­niz, yön­len­di­re­bil­di­ği­niz şe­kil­de ise, eko­no­mik bü­yü­me­ni­zi sağ­lar. Ca­ri açı­ğa ba­ka­lım: Sa­de­ce, ben bir ra­kam söy­le­ye­ce­ğim, di­ğer ra­kam­la­rı ko­nuş­mak is­te­mi­yo­rum. Ener­ji­nin, biz gel­di­ği­miz za­man 20 do­lar olan pet­ro­lün va­ri­li, şu an­da 70 do­lar­lar­da. Bir ra­kam ve­ri­yo­rum: Bu se­ne so­nun­da ca­ri açı­ğı aşa­ğı yu­ka­rı 36 mil­yar do­lar ola­rak he­sap­lı­yo­ruz. Sa­de­ce, ener­ji­nin it­ha­lat­ta­ki pa­yı­nın 18 mil­yar do­lar ola­ca­ğı­nı he­sa­ba kat­ma­lı­yız. Ya­ni, ca­ri açı­ğın yüz­de 50’si ener­ji­den kay­nak­la­nı­yor. Bu­na rağ­men, bu ül­ke­de ener­ji­de­ki bü­tün bu ar­tı­şa rağ­men, hal­kı­mı­za yan­sıt­ma­mak için eli­miz­den ge­le­ni yap­tık. Aca­ba -di­ye­bi­lir­si­niz ki- pet­rol har­ca­ma­la­rı mik­tar ola­rak çok mu ol­du? Ha­yır, es­ki­ye gö­re aşa­ğı yu­ka­rı ay­nı oran­lar­da ve baş­ka bir nok­ta: Sos­yal gü­ven­lik açı­ğı.

Ba­kın, ben, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­ra­rı­nı din­le­di­ğim za­man da -Plan ve Büt­çe­de bu­nu alt ko­mis­yon­da da ça­lış­mış bir ar­ka­da­şı­nız ve si­gor­ta­cı olan bir in­san ola­rak söy­lü­yo­rum- çok üzül­düm. Bu ül­ke­nin va­tan­da­şı sa­de­ce dev­let me­mur­la­rı mı­dır? Yok­sa, SSK’lı olan­lar, Bağ-Kur­lu olan­lar baş­ka ül­ke­nin va­tan­da­şı mı­dır? On­la­rın hu­ku­ku de­ğil de, sa­de­ce onun hu­ku­ku­nu ko­ru­yan bir ka­rar al­mak, aca­ba adil mi­dir? Bu­nu he­pi­miz dü­şün­mek zo­run­da­yız.

Ba­kın, bir ra­kam ve­re­ce­ğim: Bu­gün, Emek­li San­dı­ğı­na ta­bi ça­lı­şan­la­rın -emek­li­ler de dâhil, hep­si be­ra­ber- top­lam nü­fus­ta­ki, sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi için­de­ki pa­yı yüz­de 15’tir, açık­ta­ki pa­yı ise yüz­de 42. Yüz­de 15, açı­ğın yüz­de 42’si­ni teş­kil edi­yor ve SSK ise, top­lam sa­yı­nın yüz­de 59’unu, açı­ğın yüz­de 39’unu. Bağ-Kur ise yüz­de 26’sı­nı sa­yı­nın, açı­ğın ise yüz­de 19’unu.

Şim­di, on bir yıl­lık bir açı­ğa ba­ka­lım. On bir yıl­da... Sa­de­ce, ben, ha­zi­ne fai­ziy­le he­sap­la­dım. Açı­ğın bu ül­ke­ye ge­tir­di­ği ma­li­yet, on bir yıl­da 350 mil­yar do­lar­dır. He­pi­miz iyi duy­ma­lı­yız.  Ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin bun­da­ki pa­yı ise, yak­la­şık 150 mil­yar do­lar­dır. Yüz­de 15 al­dı­ğı pay.

Ha, ne de­dik biz? Biz de­dik ki: “Bu ül­ke­nin va­tan­daş­la­rı hep­si eşit­tir. Tek ça­tı al­tın­da her­kes eşit şart­lar­da bir sos­yal gü­ven­lik sis­te­mi­ne ka­vuş­sun.” de­dik. Bu­nun için, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin en bü­yük re­for­mu ya­pı­lı­yor­du. İn­şal­lah, ge­ne bu­nu ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz. Ama, unut­ma­yın ki, bu açı­ğın sa­de­ce millî ge­li­ri­mi­zin yüz­de 5’ini gö­tür­dü­ğü­nü de unut­ma­ma­lı­yız ve bu ka­dar bü­yük bir pa­ra­yı ko­nu­şu­yo­ruz ve bu ül­ke­nin kay­nak­la­rı­nın na­sıl, ne­re­le­re –ta­sar­ruf et­me­ye uğ­ra­şır­ken- har­can­dı­ğı­nı da hep be­ra­ber gör­me­li­yiz.

Şim­di, ba­zı­la­rı bir tar­tış­ma ya­pı­yor: Efen­dim, bu Mec­lis Cum­hur­baş­ka­nı­nı se­çe­mez­miş.

Şim­di onu da söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bu mil­let bi­ze oy ve­rir­ken, bu se­çim olur­ken, Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi­nin 2007 Ma­yı­sın­da ola­ca­ğı­nı bi­li­yor muy­du? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “bi­li­yor­du” ses­le­ri) Bi­li­yor­du. Ya­ni, bu se­çi­le­cek, ge­le­cek kad­ro, di­yor­du ki…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Bü­yük­ka­ya, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ALA­AT­TİN BÜ­YÜK­KA­YA (De­vam­la) – “Siz, be­nim seç­tik­le­rim, 2007’de de Cum­hur­baş­ka­nı­nı seç­sin.” Ya­ni, bi­zim kad­ro­mu­za bak­tı, li­de­ri­mi­ze bak­tı, prog­ra­mı­mı­za bak­tı, bi­zi ik­ti­dar yap­tı ve “Cum­hur­baş­ka­nı­nı da siz se­çin” de­di. Bu­ra­da ne tar­tış­ma­lı? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar)

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum büt­çe­nin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bü­yük­ka­ya.

Al­tın­cı tur­da, Hükûmet adı­na, Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Be­şir Ata­lay.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şu an­da gö­rüş­mek­te bu­lun­du­ğu­muz al­tı önem­li ku­ru­lu­şu­mu­zun 2007 büt­çe­si­nin ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Bu­ra­da bu­gün büt­çe­si üze­rin­de gö­rüş­me­de bu­lun­du­ğu­muz ve bü­tün grup­la­rı­mı­zın, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin önem­li kat­kı­lar­da bu­lun­du­ğu, eleş­ti­ri­de bu­lun­du­ğu al­tı ku­ru­lu­şu­mu­zun büt­çe­si, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği, Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­dır.

 Ben, ta­bii, uzun­ca bir sü­rem var, ama ak­şa­mın bu vak­ti siz­le­ri de çok yor­ma­dan, umu­yo­rum, sü­re­min ta­ma­mı­nı kul­lan­ma­dan, özel­lik­le de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin bu­ra­da de­ğin­di­ği ko­nu­la­ra ağır­lık ver­mek üze­re si­zin­le ba­zı gö­rüş­le­ri­mi pay­la­şa­ca­ğım.

Ön­ce, ta­bii, ku­rum­la­rı­mı­zın büt­çe­le­riy­le il­gi­li, ça­lış­ma ko­nu­la­rıy­la il­gi­li ver­di­ği­niz kat­kı, eleş­ti­ri, ten­kit, hep­si için te­şek­kür edi­yo­ruz, hep­sin­den biz fay­da­la­na­ca­ğız. Ku­rum­la­rı­mı­zın bü­tün üst yö­ne­tim­le­ri bu­ra­da. Hem din­le­di­ler, hem ge­rek­li not­la­rı al­dı­lar. He­pi­miz, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı önem­li gö­rü­yo­ruz ve bun­lar üze­rin­de, bir kıs­mı­nı şim­di za­ten ce­vap­la­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım, bir kıs­mıy­la il­gi­li de, yi­ne, da­ha son­ra siz­le­re da­ha de­tay­lı bil­gi­ler gön­de­ri­le­cek.

Ta­bii, şu­nu bu­ra­da açık­ça ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: De­ğer­li Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz işi­mi­zi cid­di­ye alı­yo­ruz, ger­çek­ten ça­lı­şı­yo­ruz, iyi ana­liz­ler ya­pı­yo­ruz ve eğer bir ve­ri su­nu­yor­sak, ku­rum­la­rı­mız, bir bil­gi, bir ve­ri si­ze su­nu­yor­sa, bun­la­rı da çok cid­di ça­lı­şa­rak, çok in­ce me­to­do­lo­ji kul­la­na­rak üre­ti­yo­ruz. Bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­lar­da, bir kıs­mı, doğ­ru­su, ne bu ve­ri­le­ri in­ce­le­miş ne ça­lış­ma yön­tem­le­riy­le il­gi­li her­han­gi bir bil­gi al­mış­lar ve ge­nel ma­na­da çok ge­nel ifa­de­ler kul­lan­dı­lar ve çok ile­ri, çok id­di­alı ifa­de­ler kul­lan­dı­lar. Doğ­ru­su, bun­dan da üzü­lü­yo­ruz. Ya­ni, bu kurumlarımız, siz­le­re is­te­di­ği­niz za­man bu ko­nu­lar­da da­ha de­tay bil­gi­le­ri sun­ma­ya ha­zır, te­red­düt­ler var­sa da­ima o ko­nu­lar­da siz­le­re des­tek ol­ma­ya ha­zır. Onu, ben, bu­ra­da bir de­fa da­ha tek­rar et­miş olu­yo­rum.

He­pi­ni­zi ten­zih ede­rim, ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin, sırf eleş­tir­mek için, sırf mu­ha­le­fet yap­mak için, hiç de ger­çek ol­ma­yan, ger­çek­le hiç de il­gi­si ol­ma­yan, çok yan­lış ra­kam­lar­la bu­ra­da ba­zı dü­şün­ce­ler ifa­de et­me­le­rin­den de doğ­ru­su üzü­lü­yo­rum.

Ben, ön­ce, dış po­li­ti­kay­la il­gi­li, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­mi­zin ko­nu­suy­la il­gi­li bir ko­nu­ya de­ği­ne­rek baş­la­mak is­ti­yo­rum. Ta­bii, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği, bu ko­nu­da­ki ça­lış­ma­la­rı ko­or­di­ne eden bir ku­ru­lu­şu­muz. Tür­ki­ye mü­za­ke­re sü­re­cin­de ve bu sü­reç­te, hem Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı hem Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı hem Baş­ba­kan­lık hem de her baş­lık­la il­gi­li bü­tün ku­ru­luş­la­rı­mız bu­ra­da rol alı­yor ve bu ça­lış­ma iyi bir ko­or­di­nas­yon­la yü­rü­tü­lü­yor.

Ta­bii, Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin ka­nun ta­sa­rı­sı da ça­lı­şı­lı­yor, bel­li ha­zır­lık­lar ya­pıl­dı. Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin uz­man kad­ro­su da yi­ne ar­tı­rı­la­cak, güç­len­di­ri­le­cek. Ama, şu an­da ak­sa­yan bir şey yok ve bü­tün ku­rum­la­rı­mı­zın iş­bir­li­ğiy­le, ça­lış­ma­la­rı­mız ge­rek­ti­ği gi­bi ve­rim­li şe­kil­de yü­rü­yor.

Ta­bii, özel­lik­le son gün­ler­de­ki ge­liş­me­ler­le il­gi­li, bu­ra­da, ana mu­ha­le­fet par­ti­mi­zin De­ğer­li Grup Baş­kan Ve­ki­li ba­zı ifa­de­ler­de bu­lun­du­lar. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu­nu açık­ça söy­lü­yo­rum: Biz, AK Par­ti Hükûme­ti ola­rak, Tür­ki­ye’nin pres­ti­ji­ni, de­ğe­ri­ni, onu­ru­nu, bü­tün va­tan­daş­la­rı­mı­zın yurt dı­şın­da­ki pres­ti­ji­ni güç­len­dir­dik. Bu­nu, bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le söy­lü­yo­rum ve biz, dış po­li­ti­ka­da hiç­bir ta­viz ver­me­dik, ak­si­ne, en çe­tin pa­zar­lık­la­rı yap­tık. 

Yurt dı­şı­na de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz çok gi­di­yor­lar, her­kes bu­nu gö­rür. Ben o yıl­la­rı ya­şa­dım. Ken­dim, doğ­ru­su, özel­lik­le 80 ön­ce­si yıl­lar­da yurt dı­şı­na git­ti­ğim­de Tür­ki­ye’nin ora­lar­da­ki al­gı­lan­ma­sı­nı ve bir Türk va­tan­da­şı ola­rak, ora­lar­da Tür­ki­ye’nin, o çok kü­çük mik­tar­lar­da borç ara­yan du­ru­mu­nu ya­şa­dım ve şim­di git­ti­ğim yer­de Tür­ki­ye’nin al­gı­lan­ma­sı­nın ne ka­dar yük­sek ol­du­ğu­nu, sö­zü­nün de­ğe­ri­nin ne ka­dar yük­sek ol­du­ğu­nu, şu an­da ulus­la­ra­ra­sı are­na­da cid­di bir ak­tör ol­du­ğu­nu, her ko­nu­da âde­ta gö­rüş­le­ri önem­se­nen bir ül­ke du­ru­mu­na gel­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Onun için, bu­ra­da ifa­de edi­len, efen­dim “utanç ve­ri­ci” gi­bi, “ta­viz” gi­bi ifa­de­le­ri, ta­bii, ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil, Mec­li­si­miz de bu­nu ka­bul et­mez. Biz, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de de hiç­bir ta­viz ver­me­dik, hiç­bir ta­viz ver­me­dik. Bu­nu, bü­tün net­li­ğiy­le söy­lü­yo­rum ben. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ama, biz, pa­zar­lık yap­tık, ya­pı­yo­ruz. Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci böy­le bir sü­reç­tir. Ba­zı ül­ke­le­rin, ba­zı Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin o sü­reç­te iki de­fa ve­to edil­di­ği­ni bi­li­yo­ruz. Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci sa­bır is­te­yen bir yol­dur, da­ya­nık­lı ol­mak ge­re­ki­yor, sü­rek­li mü­za­ke­re ede­cek­si­niz. Av­ru­pa Bir­li­ği için­de­ki üye ül­ke­le­rin pek ço­ğu da bu zor­luk­la­rı ya­şa­ya­rak gel­miş­ler­dir.

Bi­zim, ta­bii, özel bir du­ru­mu­muz var. Kıb­rıs’la il­gi­li, Ku­zey Kıb­rıs’la il­gi­li, yi­ne açık­ça söy­lü­yo­rum, Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti’yle il­gi­li, Ku­zey Kıb­rıs’ta­ki Türk­ler­le il­gi­li, Hükûme­ti­miz, en kü­çük bir ta­viz ver­me­miş­tir ve ver­me­ye­cek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ba­kın, o pro­to­ko­lün -bu­nu as­lın­da her­kes bi­li­yor- im­za­lan­ma­sıy­la il­gi­li sü­reç… Bir de­fa Gü­ney Kıb­rıs’ın Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ol­ma sü­re­cin­de Tür­ki­ye ne yap­tı? O za­man­lar kim­le­rin, han­gi ih­ma­li ol­du? O de­ğer­len­di­ril­me­den bu­gü­nü de­ğer­len­di­re­me­yiz. Eğer biz Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci için­de me­sa­fe ala­cak­sak, ora­sı yir­mi beş ül­ke ol­muş, güm­rük bir­li­ği var, An­ka­ra Pro­to­ko­lü var ve o on ül­key­le de pro­to­ko­lü, bel­li ti­ca­ri iliş­ki­le­ri ön­gö­ren pro­to­ko­lü, güm­rük iliş­ki­le­ri­ni ön­gö­ren pro­to­ko­lü im­za­la­mak du­ru­mun­da­sı­nız. Ama, biz, o im­za­yı atar­ken -ki, şah­sım at­tım o im­za­yı- Hükûmet ola­rak o im­za­yı atar­ken, hep şu­nu açık­la­dık: Biz, Gü­ney Kıb­rıs’ı si­ya­se­ten ta­nı­ma­ya­ca­ğız, ta­nı­mı­yo­ruz, bu im­za o an­la­ma gel­mi­yor.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Şerh koy­say­dı­nız.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ora­da za­ten “Kıb­rıs” la­fı fa­lan yok­tur, ye­ni üye olan on ül­ke var­dır.

BİH­LUN TA­MAY­LI­GİL (İs­tan­bul) – Şerh ni­ye koy­ma­dı­nız?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ama, hem biz açık­la­dık hem Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Ko­mis­yon Baş­ka­nı açık­la­mış­tır, da­ha o gün Bar­ro­so ora­da açık­la­mış­tır: Bu, ta­nı­ma an­la­mı­na gel­mi­yor.

BİH­LUN TA­MAY­LI­GİL (İs­tan­bul) – Ni­ye şerh koy­ma­dı­nız?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ve za­ten o ta­nı­ma an­la­mı­na gel­sey­di, bu­gün bi­ze bu bas­tır­ma­la­rı yap­maz­lar­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – O za­man Mec­li­se ge­tir­sey­di­niz de gö­rüş­sey­dik Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, ya­ni, he­pi­mi­zin bil­di­ği­miz…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Biz­den ni­ye giz­le­di­niz?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) –  He­pi­mi­zin bil­di­ği­miz bu ko­nu­yu tek­rar bu­ra­da eleş­ti­ri ko­nu­su yap­mak doğ­ru de­ğil ve bu…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, bu hep tar­tı­şı­la­cak.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Evet.

ATİL­A EMEK (An­tal­ya) – Keş­ke Mec­li­se ge­tir­sey­di­niz de, Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de gö­rüş­sey­dik.

BAŞ­KAN – Sa­yın Emek, Sa­yın Emek, lüt­fen Sa­yın Ba­ka­na mü­da­ha­le et­me­ye­lim.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ge­rek­ti­ğin­de o da ge­ti­ri­lir.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Var mı öy­le şey!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Şim­di, Rum yö­ne­ti­mi­nin AB üye­li­ği­nin yo­lu­nu açan AK Par­ti Hükûme­ti de­ğil­dir. Biz, şim­di, Rum yö­ne­ti­mi Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­miş, bu­na rağ­men ora­da me­sa­fe al­ma­ya ça­lı­şan bir Hükûmet du­ru­mun­da­yız ve de alı­yo­ruz ve de ala­ca­ğız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BİH­LUN TA­MAY­LI­GİL (İs­tan­bul) – Han­gi ta­rih­te?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ve şu­nu da ifa­de ede­yim: Ta­bii, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de çok bü­yük bir rol oy­na­mış; âde­ta, şu dört yıl­da alı­nan me­sa­fe­yi, bir­lik­te yü­rü­dük, bir­lik­te al­dık. Bun­dan son­ra da…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Rum yö­ne­ti­miy­le bi­zim hiç ala­ka­mız yok!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – İm­za­yı siz…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bun­dan son­ra da, biz, bu has­sa­si­yet için­de­yiz…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Ya­zık ol­du git­ti!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – ...ve gör­dü­ğü­nüz gi­bi, hiç­bir şe­yi ka­bul et­miş de­ği­liz ve Ku­zey Kıb­rıs’ın men­fa­at­le­ri­ni ko­ru­ya­rak me­sa­fe ala­ca­ğız, bun­da da ka­rar­lı­yız ve bu­gün -ya­ni, Baş­ba­ka­nı­mız, bu­ra­da, büt­çe ge­ne­li üze­rin­de de ko­nu­şur­ken uzun­ca ifa­de et­ti­ler- Ku­zey Kıb­rıs Türk Cum­hu­ri­ye­ti, dört se­ne ön­ce­si­ne gö­re da­ha güç­lü­dür, da­ha zen­gin­dir, da­ha sağ­lam bir yer­de­dir, ulus­la­ra­ra­sı alan­da da da­ha ka­bul edi­le­bi­lir bir du­rum­da­dır. Bu­nu da he­pi­miz bi­li­yo­ruz.

Şim­di, bu­ra­dan, is­ta­tis­tik­le il­gi­li ba­zı ko­nu­la­ra geç­mek is­ti­yo­rum. Ta­bii, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da, is­ta­tis­ti­ğin ba­zı ça­lış­ma­la­rıy­la il­gi­li eleş­ti­ri­ler­de bu­lun­du. Ta­bii bun­lar tek cüm­le­lik ifa­de­ler olu­yor. Be­nim on­la­ra ve­re­ce­ğim açık­la­ma­lar çok uzun açık­la­ma­lar, is­ta­tis­ti­ki ve­ri­ler­le il­gi­li: Bu ve­ri na­sıl üre­ti­li­yor, ni­çin öy­le. Bu­ra­da, bu va­kit yet­mez ya­hut da ben ko­nu­şu­rum ama siz­le­ri çok yo­ra­rım. O ko­nu­lar­da ge­niş bil­gi si­ze yi­ne su­na­ca­ğız. Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­le­ri­miz, Ko­mis­yon­da o ko­nu­lar­da za­ten ba­zı eleş­ti­ri­ler­de bu­lun­du­lar. On­la­ra, ben, uzun açık­la­ma­la­rı, biz­zat ken­di el ya­zım­la im­za­la­dı­ğım mek­tu­bum­la gön­der­dim, ya­ni ku­rum da de­ğil, ken­dim gön­der­dim, ama bu­ra­dan da yi­ne açık­la­ma is­te­nir­se, on­la­rı gön­de­ri­rim. Ya­ni, millî ge­lir, iş gü­cü ve­sa­ire... Bun­lar ta­bii... İş gü­cü­nün, iş gü­cü­ne ka­tı­lı­mın ni­ye dü­şük ol­du­ğu... Ya­ni, bu­nu he­pi­miz as­lın­da bi­li­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Ka­mu­oyu bil­sin Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bu ko­nu­yu bi­len­ler se­be­bi­ni de bi­li­yor. Bu­ra­da di­le ge­ti­ren­ler, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ba­zı­la­rı se­be­bi­ni bi­li­yor. Ya­ni, Tür­ki­ye’de­ki nü­fu­su­mu­zun ya­pı­sı... Ya­ni, Av­ru­pa ül­ke­le­riy­le na­sıl mu­ka­ye­se edi­yo­ruz biz? Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de ta­rım­da ya­şa­yan nü­fu­sun ora­nı ne ka­dar ar­ka­daş­lar –ben, şim­di, on­la­rın lis­te­le­ri var bu­ra­da, ve­re­bi­li­rim- Tür­ki­ye’de ne ka­dar? Biz­de, bir kıs­mı, iş­te ai­le­nin ken­di işin­de ça­lı­şı­yor gö­rü­nür, ta­rım­da. Efen­dim, bun­lar ken­te göç­tü­ğün­de, ta­bii, şart­lar de­ği­şi­yor. Ve­ya Tür­ki­ye’de ka­dın­la­rın iş gü­cü için­de­ki, ça­lış­ma ha­ya­tı için­de­ki pa­yı. Av­ru­pa ül­ke­le­riy­le biz bu­nu mu­ka­ye­se ede­me­yiz ki. Ya­ni, biz­de Av­ru­pa ül­ke­le­rin­de­ki­nin dört­te 1’i, ka­dın­la­rın iş ha­ya­tın­da­ki ka­tı­lım ora­nı.

BİH­LUN TA­MAY­LI­GİL (İs­tan­bul) – Siz iş ha­ya­tın­da ka­dın ol­ma­ma şar­tı arı­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ya­ni, bü­tün bun­lar ra­kam­lar­la ana­liz edi­le­rek, an­cak, iş gü­cü­ne ka­tı­lım ni­çin dü­şük, onu o za­man be­lir­le­ye­bi­li­riz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Giz­li iş­si­zin yer de­ğiş­tir­me­si ne­yi de­ğiş­ti­ri­yor Sa­yın Ba­kan?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – ...ve şu­nu da ifa­de ede­yim: Ya­ni, bun­la­rı, sırf siz­le­ri ce­vap­la­mak için de de­ğil, ina­nın... Ba­kın, araş­tır­ma­la­ra da iyi ba­kı­lır­sa, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun, me­se­la iş gü­cü araş­tır­ma­sı, ta­ma­men ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­ta ya­pı­lır, ya­ni Eu­ros­tat’la pa­ra­lel, ay­nı yön­tem­ler­le ya­pı­lır ve 1988 yı­lın­da baş­la­mış­tır iş gü­cü araş­tır­ma­la­rı -ki, o za­man Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tın­day­dım ve bu­nu baş­la­tan­lar­dan bi­ri­yim- ay­nı yön­tem­ler­le gi­der, de­ği­şen bir şey yok­tur, ulus­la­ra­ra­sı alan­da da bü­yük bir ka­bul edi­lir­li­ği var­dır, çün­kü ay­nı kıs­tas­la­rı kul­la­nı­yo­ruz, ay­nı me­to­do­lo­ji­yi kul­la­nı­yo­ruz. Sa­de­ce... Sa­de­ce... Ha­ni, iş­siz­lik­le il­gi­li çok şey söy­le­ni­yor. O ra­kam­lar iyi ir­de­le­nir­se, ba­kın, bi­zim ta­rım dı­şı alan­da üret­ti­ği­miz is­tih­dam ora­nı sa­yı­sı çok yük­sek­tir. Yıl­da âde­ta 1 mil­yon ci­va­rın­da ta­rım dı­şı alan­da is­tih­dam üre­ti­lir. Ama, ta­rım­da­ki ke­sim da­ima Tür­ki­ye’de so­run­lu­dur ve o ta­rım nü­fu­su Av­ru­pa ül­ke­le­ri gi­bi bi­raz da­ha ye­ri­ne otur­du­ğun­da, göç ar­tık dur­du­ğun­da, ta­rım­da ya­şa­yan nü­fu­sun ke­sin mik­ta­rı­nın be­lir­len­di­ği ve ça­lı­şa­bi­lir­li­ği, is­tih­dam du­ru­mu be­lir­len­di­ğin­de bu net­leş­me bi­raz da­ha sağ­la­na­cak­tır, ama, sü­rek­li kır­dan ken­te göç ol­duk­ça iş gü­cü­ne ka­tı­lım oran­la­rı da­ima prob­lem ola­cak­tır, onu bu­ra­da ifa­de ede­yim.

Bu­ra­da, ta­bii, di­ğer ve­ri­ler­le il­gi­li… Ba­kın, is­ta­tis­tik sis­te­mi­miz ye­ni­le­ni­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­zin çı­kar­dı­ğı­nız, Mec­li­si­mi­zin çı­kar­dı­ğı ka­nun­la. Bu­gün, plan­lı is­ta­tis­tik sis­te­mi­ne ge­çi­yo­ruz. Ya­ni, önü­müz­de­ki yıl­ba­şın­dan iti­ba­ren beş yıl­lık plan­lı is­ta­tis­tik. Ar­tık, han­gi ku­rum han­gi is­ta­tis­ti­ği üre­te­cek, bun­la­rı he­pi­miz bi­le­ce­ğiz ve bun­lar ön­ce­den ilan edi­le­cek ve bu­ra­da, prog­ram­da be­lir­le­nen­le­rin dı­şın­da da is­ta­tis­tik üre­til­me­ye­cek. Do­la­yı­sıy­la, is­ta­tis­tik sis­te­mi­miz, gi­de­rek da­ha ti­tiz, da­ha dik­kat­li, da­ha ulus­la­ra­ra­sı kar­şı­laş­tı­rı­la­bi­lir bir özel­lik arz edi­yor.

Ad­re­se da­ya­lı nü­fus ka­yıt sis­te­mi­miz, Tür­ki­ye’de is­ta­tis­tik­le il­gi­li çok bü­yük bir olay­dır. Âde­ta sis­te­mi te­mel­den de­ğiş­ti­ri­yo­ruz. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız­la bir­lik­te yü­rü­tü­yo­ruz. İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız, bi­li­yor­su­nuz, Nü­fus Ka­nu­nu çı­kar­dı ve o sis­te­mi İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­muz ku­ra­cak, İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­za dev­re­de­cek, on­dan son­ra da sü­re­ci İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız  yü­rü­te­cek. Bun­dan son­ra, nü­fus sa­yı­mı, bir gün­de nü­fus sa­yı­mı ve­ya şe­hir­le­ri­mi­zin nü­fu­suy­la il­gi­li te­red­düt­ler ol­ma­ya­cak. Ar­tık, ika­metgâh il­mü­ha­be­ri fa­lan ta­ri­he ka­rı­şa­cak. Böy­le çağ­daş, yep­ye­ni bir sis­te­mi de ku­ru­yo­ruz.

Bu­ra­da sü­rek­li şöy­le bir ko­nu­ya de­ği­ni­li­yor, onun­la il­gi­li sa­de­ce kı­sa bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz. Ya­ni, yok­sul­luk ora­nı, aç­lık se­vi­ye­sin­de­ki nü­fus mik­ta­rı, ora­nı ve­sa­ire çok ka­rış­tı­rı­lı­yor. Ba­kın, tek­rar bu­ra­da siz­le­re bil­gi su­nu­yo­rum, da­ha ön­ce de Yü­ce Mec­lis­te bu bil­gi­yi sun­muş­tum. Tür­ki­ye'de, 2003 yı­lın­dan ön­ce nü­fu­su­mu­zun yok­sul­luk pro­fi­li di­ye bir ve­ri eli­miz­de yok­tu, hiç yok­tu, resmî bir ve­ri yok­tu. İlk de­fa 2003 yı­lın­da “yok­sul­luk pro­fi­li” di­ye bir ça­lış­ma­yı yap­tır­dık, çün­kü biz bu­nu çok önem­se­dik. Ya­ni, bel­li kriz­ler­den geç­miş, yok­sul­lu­ğun art­tı­ğı, iş­siz­li­ğin art­tı­ğı bir top­lum dev­ral­dık, bir ül­ke dev­ral­dık. Du­ru­mu tes­pit için ilk de­fa bir yok­sul­luk pro­fi­li ça­lış­ma­sı yap­tır­dık. Bun­la­rı çok önem­li gö­rü­yo­rum. Ya­ni, ha­ni işi­mi­zi cid­di­ye alı­yo­ruz de­dim ya, işi­mi­zi cid­di­ye al­ma şu: Mev­cut du­ru­mu çok iyi ana­liz et­me, iyi ana­liz ede­rek plan­lar, prog­ram­lar ge­liş­tir­me. İs­ta­tis­tik de­di­ği­miz bu­na ya­rı­yor. İs­ta­tis­tik de­di­ği­miz, bir, mev­cut yö­ne­tim­le­rin top­lum­la il­gi­li plan­la­rı­nı, stra­te­ji­le­ri­ni yap­ma­la­rı­na imkân sağ­lar, bir de ulus­la­ra­ra­sı are­na­da ül­ke­niz­le il­gi­li bil­gi ve­rir, ül­ke­ni­zin gö­rün­tü­sü­dür, âde­ta ay­na­sı­dır. Bu ma­na­da ilk de­fa yok­sul­luk pro­fi­li çı­ka­rıl­dı ve 2002 ve­ri­le­ri üze­ri­ne çı­ka­rıl­dı bu ve ora­da gör­dük ilk de­fa. Ama, şu­nu da hep söy­lü­yo­rum, Tür­ki­ye, in­san­la­rın aç­lık­tan öl­dü­ğü bir ül­ke de­ğil.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Çok şü­kür, sü­rü­nü­yor­lar!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bu­nu si­ya­si bir mü­la­ha­zay­la da sa­de­ce söy­le­mi­yo­rum.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­de­ce sü­rü­nü­yor­lar!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Tür­ki­ye, çok şü­kür, bir­çok ül­ke­de ol­du­ğu gi­bi in­san­la­rın aç­lık­tan öl­dü­ğü bir ül­ke de­ğil.

Ba­kın, aç­lık sı­nı­rı de­di­ği­miz… Ulus­la­ra­ra­sı mu­ka­ye­se­ler­le söy­lü­yo­rum, bu­nu sa­de­ce ik­ti­da­rı­mız dö­ne­mi de­ğil, ön­ce­si için de söy­lü­yo­rum. Ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­lar­da, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, aç­lık sı­nı­rı de­di­ği­niz, gün­de gı­da­ya 1 do­lar bi­le bir bi­rey har­ca­ya­mı­yor­sa aç­lık sı­nı­rı de­nir. FAO’nun fa­lan ra­ka­mı. Biz, araş­tır­ma­la­rı­mız­da bu­nu yük­selt­tik, çün­kü, Tür­ki­ye’nin stan­dar­dı yük­sek. Yi­ne de yüz­de 1’in al­tın­da, yi­ne de yüz­de 1’in al­tın­da, ama, efen­dim…

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) – FAO’nun ra­ka­mı 1 do­lar de­ğil Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Gö­re­li yok­sul­luk, gö­re­li yok­sul­luk. Onu söy­lü­yo­rum. Biz yük­selt­tik.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) – Dün­ya Ban­ka­sı 1 do­lar kul­la­nı­yor­du, son­ra 2 do­lar kul­lan­ma­ya baş­la­dı.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – İş­te, biz, da­ha da yük­selt­tik.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Kaç ol­du Sa­yın Ba­kan?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Siz­ler bi­li­yor­su­nuz, biz onu da­ha da yük­selt­tik. Ya­ni, biz 2 do­la­rın da üze­ri­ne çı­kar­dık. Çün­kü, bak­tık, Tür­ki­ye’de­ki stan­dart çok yük­sek, öy­le Af­ri­ka ül­ke­le­rin­de­ki gi­bi fa­lan 1 do­lar ala­ma­yız. Bu­na rağ­men, aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da de­di­ği­miz nü­fus biz­de çok dü­şük­tür, ama şu­nu bi­li­yo­ruz: Gö­re­li yok­sul, ya­ni stan­dar­dın al­tın­da ya­şa­yan, or­ta­la­ma stan­dart ha­ya­tın al­tın­da ha­yat ya­şa­yan -efen­dim, bu, ko­nut ola­bi­lir, eği­tim ola­bi­lir, sağ­lık hiz­me­ti ola­bi­lir, kul­lan­dı­ğı eş­ya­lar ola­bi­lir- bel­li bir nü­fu­su­muz var. Ama, bu, her ül­ke­nin var­dır. Ben, ge­çen haf­ta, iki haf­ta ön­ce Af­ri­ka’day­dım, Af­ri­ka’da or­ta­la­ma yüz­de 60, bu de­di­ği­miz stan­dar­dın al­tın­da ya­şa­yan. Biz­de da­ha da dü­şe­cek. Biz­de yüz­de 25’ler­de­dir. Bu, 2002’nin ve­ri­si­dir, 2003’ün ve­ri­si­dir. Ya­ni, ta­bii, he­def şu­dur, he­def şu­dur… Nü­fu­sun bü­tün ke­si­mi stan­dart or­ta­la­ma bir ha­ya­tı ya­şa­sın, ama şu­nu da bi­le­lim: Her ül­ke­nin, en zen­gin ül­ke­nin de yok­sul­la­rı var­dır ve yok­sul­luk po­li­ti­ka­la­rı var­dır, yok­sul­luk­la mü­ca­de­le or­ga­ni­zas­yon­la­rı var­dır, fon­la­rı var­dır, ça­lış­ma­la­rı var­dır. Ya­ni, bu­nu da bil­mek du­ru­mun­da­yız.

Ta­bii, sos­yal yar­dım­laş­ma­ya ge­çi­yo­rum bu ko­nu­dan, vak­ti de da­ha faz­la kul­lan­ma­mak için.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma­yı Teş­vik Fo­nu 86 yı­lın­da ku­rul­muş­tur. Si­ze bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le ve açık­ça ifa­de edi­yo­rum: Bu dö­ne­me ka­dar, di­sip­lin­li, cid­di, en­van­te­re da­ya­lı, efen­dim, yar­dı­ma muh­taç ve­ya yar­dım al­ma­sı ge­re­ke­nin en iyi tes­pit edil­di­ği bir dö­nem ol­ma­mış­tır. O ka­dar in­ce ça­lı­şı­yo­ruz ki bu ko­nu­da. Ya­ni, ba­kın, ka­nu­nu bu­ra­da ye­ni­le­dik. Şim­di, bu­ra­da şöy­le ifa­de­ler kul­la­nı­lı­yor: Ya­ni, ar­ka­daş­lar, bu ko­nu has­sas bir ko­nu­dur, böy­le ge­nel ifa­de­ler­den ka­çın­mak la­zım; efen­dim, iş­te “Ça­dır kur­du­nuz.” efen­dim “Po­şet da­ğı­tı­yor­su­nuz.” ve­sa­ir… Ya­ni, bu­ra­dan şu­nu an­lı­yo­rum ben: AK Par­ti Hükûme­ti­nin -ki, ben so­rum­lu­yum- şu an­da yü­rüt­tü­ğü sos­yal yar­dım fa­ali­ye­ti hiç­bir bo­yu­tuy­la bi­lin­mi­yor. Hâlbu­ki, ben, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zi biz­zat bil­gi­len­di­ri­yo­rum. Ya­ni, ken­di se­çim böl­ge­le­riy­le il­gi­li, han­gi for­mat­ta yar­dım­lar gi­di­yor, eği­tim yar­dı­mı ne­dir, sağ­lık yar­dı­mı ne­dir; efen­dim, iş edin­dir­me yar­dım­la­rı ne­ler­dir, ko­ope­ra­tif fa­ali­yet­le­ri ne­ler­dir; efen­dim, va­kıf­la­ra gön­de­ri­len ne ka­dar­dır? Ya­ni, o ka­dar dik­kat­li ve ti­tiz bir sos­yal yar­dım for­ma­tı uy­gu­lu­yo­ruz ki. Ya­ni, bu­nu, si­ya­se­tin öte­sin­de, bir vic­da­ni gö­rev gö­rü­yo­ruz, bi­zim de­ğer­le­ri­mi­zin bir em­ri ola­rak gö­rü­yo­ruz ve ben, bu işi ne ka­dar tu­tar­lı yü­rü­tür­sem, on­dan mut­lu olu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Bu­nu si­ya­set ola­rak ya­pı­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ba­kın, şöy­le bir şey yok, ar­ka­daş­lar: Bir ko­nuş­ma­cı, de­ğer­li ko­nuş­ma­cı de­di ki: “İş­te şu ka­dar mü­te­vel­li he­yet üye­si var, bu­nun bu ka­da­rı AK Par­ti­li var.”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eli­niz­de ka­nun var, Sos­yal Yar­dım­laş­ma Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ve Fon’un Ka­nu­nu; mü­te­vel­li he­ye­tin kim­ler­den oluş­tu­ğu bel­li. Ora­da…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, An­tal­ya’da iki ta­ne…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Açık­la­ya­ca­ğım de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – İki ta­ne AKP’li…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Açık­la­ya­ca­ğım. Açık­la­ya­ca­ğım de­ğer­li mil­let­ve­ki­lim.

Şim­di, va­li, il­çe­de kay­ma­kam, be­le­di­ye baş­ka­nı, bir­kaç ka­mu gö­rev­li­si; bun­lar, ora­da­ki il mü­dür­le­ri­dir. Efen­dim, ilk de­fa, yü­ce Mec­lis ka­nu­nu de­ğiş­ti­rir­ken mü­te­vel­li he­ye­te muh­tar­la­rı koy­duk, ha­tır­la­yın. Bir ma­hal­le muh­ta­rı, han­gi il­se, di­ye­lim -han­gi il­se- si­zin ili­niz, va­li bey mer­kez ma­hal­le­ler­de­ki muh­tar­la­rı ça­ğı­rı­yor, an­la­tı­yor ko­nu­yu “Ara­nız­dan bir ta­ne tem­sil­ci se­çin.” di­yor mü­te­vel­li he­ye­te. Kay­ma­ka­mı­mız, bü­tün, il­çe­nin köy­le­riy­le il­gi­li muh­tar­la­rı ça­ğı­rı­yor, bir ta­ne  “Mü­te­vel­li he­ye­te bir ta­ne muh­tar se­çin.” di­yor ve ilk de­fa köy­ler­le ir­ti­ba­tı­nı kur­duk sos­yal yar­dım­la­rın. Si­zin de­di­ği­niz şu: Bir ta­ne “ha­yır­se­ver va­tan­daş” di­ye ni­te­le­di­ği­miz, ya­ni o il­çe­de bu iş­ler­le il­gi­le­nen, sos­yal yar­dım işi­ni se­ven, bu­na kat­kı ve­re­cek bi­ri­nin be­lir­len­me­si. Bu­nu da, yü­ce Mec­li­sin tak­di­riy­le il ge­nel mec­lis­le­ri­nin se­çi­mi­ne bı­rak­tık, aday ol­sun­lar, on­lar seç­sin ve on­lar se­çi­yor­lar.

Ba­kın, bir iki yer­de ba­zı so­run­lar ol­du, bi­ze ge­li­yor. 931 yer­de mü­te­vel­li he­yet var ar­ka­daş­lar, bü­tün il ve il­çe­le­ri­miz­de, 81 il, 850 il­çe­miz­de. Bu­nun için­de eleş­ti­re­bi­le­ce­ği­niz uy­gu­la­ma­lar ola­bi­lir, ama şu­nu da ifa­de ede­yim: Eğer ör­nek bir ta­ne bir şey var­sa –da­ha ön­ce mil­let­ve­ki­li­mi­zin bi­ri­si ver­di, Ba­lı­ke­sir’in bir il­çe­sin­de, he­men mü­da­ha­le et­tik- o tür uy­gu­la­ma­lar, lüt­fen ve­rin. Ya­ni, bu sos­yal yar­dım, bu­nun si­ya­si bir şe­yi ola­maz. Ge­nel ifa­de­ler ye­ri­ne, bir ta­ne, şu­ra­da bu si­ya­si ta­sar­ruf edi­li­yor fa­lan, de­ni­li­yor­sa ge­ti­rin bi­ze, in­ce­le­te­yim. Ama, ya­ni, bu en ha­yır­lı işi, en in­sa­ni işi, böy­le si­ya­si, ide­olo­jik ve­sa­ire pers­pek­ti­fe so­kar­sak da bun­dan üzü­lü­rüz, çün­kü, biz, bu ol­ma­sın di­ye ça­ba sarf edi­yo­ruz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – So­ku­lu­yor za­ten.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bu ol­ma­sın di­ye ça­ba sarf edi­yo­ruz.

Ba­kın de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz, şim­di, ya­ni il­çe, il yö­ne­tim­le­ri ve­sa­ire, bun­la­rın baş­kan­la­rı va­li­le­ri­miz, kay­ma­kam­la­rı­mız­dır ve ben, o mü­te­vel­li he­yet­le­re gü­ve­ni­yo­rum. Kal­dı ki şu: Bü­tün sos­yal yar­dım­lar ora­dan geç­mi­yor. Ba­kın, “şart­lı na­kit” di­ye bir yar­dım tü­rü­müz var. Sos­yal yar­dım­lar uzun bir ko­nu ta­bii. Şart­lı na­kit… He­de­fi, yok­sul ai­le­le­rin ço­cuk­la­rı­na hi­tap et­me, ya­ni in­san; eğer mad­di imkânsız­lık se­be­biy­le ço­cu­ğu­nu oku­la gön­de­re­mi­yor­sa, o ai­le­nin an­ne­si­ne bel­li bir ay­lık des­tek ve­ri­li­yor. Kız ço­cuk­lar­da da bu bi­raz yük­sek ve bu­gün bu­nun sa­yı­sı ne ka­dar bi­li­yor­su­nuz, yak­la­şık 1,5 mil­yon ço­cu­ğu­muz; bi­raz da lar­ge tu­tu­lu­yor; tek oku­la git­sin de ve bir de sağ­lık. O du­rum­da ai­le­le­re şu­nu di­yo­ruz: “Ço­cu­ğu­nu­zu dok­to­ra gö­tü­rün, sağ­lık ku­ru­lu­şu­na.” Sı­fır-al­tı yaş gru­bu “Siz­den hiç­bir te­da­vi üc­re­ti alın­ma­ya­cak ve üs­te­lik an­ne­ye bel­li bir kü­çük öde­me ya­pı­la­cak. Ye­ter ki ço­cuk, te­da­vi­den, sağ­lık kon­tro­lün­den uzak kal­ma­sın.” Çün­kü, bun­lar ge­le­ce­ği­miz bi­zim. He­de­fi­miz de şu: Yok­sul ai­le­nin ken­di ka­de­ri­ni ço­cuk­la­rı pay­laş­ma­sın, sağ­lık­lı ve eği­tim­li ye­tiş­sin. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ge­çen gün be­nim göz­le­rim ya­şar­dı. Gü­ney il­le­ri­miz­den bir mil­let­ve­ki­li­miz -içi­niz­de- ba­na şu­nu de­di: “Ban­ka­ya git­tim, ban­ka­da ka­dın­lar var 8-10 ta­ne. Bun­lar öy­le gö­rü­nüm­lü ka­dın­lar ki, öm­rün­de bel­ki ban­ka­ya hiç uğ­ra­ma­mış­tır. El­le­rin­de kart­la­rı, şart­lı na­kit­ten do­la­yı pa­ra al­ma­ya gel­miş­ler.” Ka­dın alı­yor, ai­le­nin ka­dı­nı. Siz­ler bu­nun ne de­mek ol­du­ğu­nu bi­lir­si­niz. Ya­ni, sos­yal yar­dım­la­rı çer­çe­ve­li­yo­ruz.

İna­nın, sa­de­ce kö­mür bir gö­rün­tü. Kö­mür de ne? Ken­di öz kay­na­ğı­mız, ma­li­ye­ti dü­şük. Her böl­ge­de kay­na­ğı­mız var, kö­mür kay­na­ğı­mız. TKİ bun­la­rı çı­ka­rı­yor ve ül­ke­nin her ta­ra­fı­na, ih­ti­ya­cı ola­na da­ğı­tı­yo­ruz. Ül­ke­mi­zin al­tın­dan çı­kan kö­mür, ken­di ku­ru­mu­muz çı­ka­rı­yor, evi­ne ka­dar pa­ra da ve­ril­me­den da­ğı­tı­lı­yor. Bun­da ne var?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ra­hat­sız olu­yor­lar?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ba­kın, bu­ra­da şöy­le bir şey…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – O işi ya­par­sa ra­hat­sız ola­cak ta­bii, ha­va kir­li­li­ği ya­ra­tı­yor.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ha­va kir­li­li­ği ya­pı­yor, gü­ne­yi mah­vet­ti­niz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sa­yın Ba­ka­nım, bun­la­rın için­de 5.500 do­lar alan var mı?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ba­kın de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz, şun­dan da emin olun: Ba­kın, ar­tık, özel­lik­le kü­çük yer­le­şim yer­le­rin­de; ya­ni, İs­tan­bul, An­ka­ra gi­bi yer­ler­de he­nüz tam bu­nu ya­pa­ma­dık; ama… (Gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım, Sa­yın Ba­ka­nı din­le­ye­lim.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – … kü­çük yer­le­şim yer­le­rin­de, bir or­ta­la­ma ili­miz­de, bir il­çe­miz­de gi­din bir vak­fı­mı­za, ora­da cid­di bir en­van­ter bu­la­cak­sı­nız. (Gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­yüz, Sa­yın Ye­ni, lüt­fen, Sa­yın Ba­ka­nı din­le­ye­lim, is­tir­ham edi­yo­rum, lüt­fen.

Buyurun Sayın Bakanım.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Köy­le­ri­mi­ze ka­dar, ba­kın, gi­din il­çe­le­ri­miz­de, ken­di se­çim böl­ge­niz­de lüt­fen gi­din bu va­kıf­la­ra, “Han­gi il­ke­ler­le ça­lı­şı­yor­su­nuz, han­gi kri­ter­le­ri uy­gu­lu­yor­su­nuz?” Gi­din o va­kıf­la­ra, köy­le­re ka­dar, du­ru­mu iyi ol­ma­yan, ge­çi­mi­ni sağ­la­ya­ma­yan ai­le­le­rin tam bir en­van­te­ri var­dır ve hiç­bir yer­de… Ba­kın, 931 mer­kez­de bu yar­dım fa­ali­ye­ti yü­rü­tü­lür, hiç­bir yer­de Sos­yal Yar­dım­laş­ma Da­ya­nış­ma Vak­fı­nın yar­dım­la­rın­dan do­la­yı ne bir kuy­ruk ne va­tan­da­şın ren­ci­de edil­di­ği ol­ma­mış­tır.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Yap­ma Sa­yın Ba­ka­nım!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Va­kıf­la­rı­mız po­şet fa­lan da­ğıt­maz, po­şet fa­lan da­ğıt­maz.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Bil­me­den ko­nu­şu­yor­su­nuz!

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Va­kıf­la­rı­mı­zın hiç­bi­ri­nin ça­dı­rı yok­tur, if­tar ça­dı­rı yok­tur, bun­lar ye­rel yö­ne­tim­le­rin­dir; ka­rış­tı­rı­lı­yor ya­ni. Ben onun için, ya­ni bi­zim sos­yal yar­dım­lar­la il­gi­li yü­rüt­tük­le­ri­miz bi­raz da­ha bi­lin­sin.

Kal­dı ki, va­kıf­la­ra bi­zim gön­der­di­ği­miz ne­dir de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz, bu­nu da bi­raz açık­lık­la ifa­de ede­yim: “Pe­ri­yo­dik pay” di­ye her ay va­kıf­la­rı­mı­za bel­li bir kay­nak gön­de­ri­lir. Bu, bi­zim gö­re­vi dev­ral­dı­ğı­mız­da ay­da 9 tril­yon Türk li­ra­sıy­dı, şu an­da ay­da 25 mil­yon YTL’dir, çün­kü pa­ra­mız art­tı. Va­kıf­la­ra o il ve il­çe­nin nü­fu­su­na gö­re gön­de­ri­riz bu­nu. Kul­lan­dı­ğı­mız kay­na­ğın ta­ma­mı ne ka­dar bi­lir mi­si­niz? Kul­lan­dı­ğı­mız kay­na­ğın ta­ma­mı şu an­da, 2006 ger­çek­leş­me­si ola­rak tah­min et­ti­ği­miz 1,4 mil­yar YTL’dir. Bi­zim dev­ral­dı­ğı­mız­da yıl­lık bu fo­nun kay­na­ğı 600 tril­yon Türk li­ra­sıy­dı. Ya­ni, şu an­da 2004’ten iti­ba­ren yıl­da 1,3-1,4 kat­ril­yon Türk li­ra­sı­dır, üçe kat­lan­mış­tır.

Va­kıf­la­ra gön­der­di­ği­miz ne için? Mü­te­vel­li he­yet­le­re di­yo­ruz ki: “Ora­yı siz bi­lir­si­niz. Ora­da kim muh­taç, ki­min ne­ye ih­ti­ya­cı var, ça­re­siz va­tan­daş var mı? Bu, elek­trik pa­ra­sı ola­bi­lir, ki­ra ola­bi­lir, gı­da ola­bi­lir, gi­ye­cek ola­bi­lir, bu, si­zin tak­di­ri­niz­de.” di­yo­ruz ve her vak­fı­mı­za o il ve il­çe­mi­zin nü­fu­su­na gö­re gön­de­ri­yo­ruz. Yok­sa, onun dı­şın­da fo­nun bir kıs­mı, iş edin­dir­me, çok önem­si­yo­ruz. “Ba­lık tut­ma­yı öğ­re­tin.” di­yor­lar. Bu, çok bi­li­nen bir laf. İna­nın gel­di­ği­miz gün­den be­ri en öne al­dı­ğı­mız bu.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Halk bu du­ru­ma ni­ye gel­di? Ba­lık tut­ma­yı öğ­ret­mi­yo­ruz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Ba­lık yok ki! Ba­lık bit­miş Sa­yın Ba­kan.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Çok ki­şi­ye ba­lık tut­ma­yı öğ­re­ti­yo­ruz. Bun­dan emin olun.

Ba­kın, kır­sal ke­sim­de sos­yal des­tek pro­je­miz­den fay­da­la­nan ai­le sa­yı­sı 32 bi­ni bul­du, ko­ope­ra­tif sa­yı­sı 500’ü geç­ti, he­pi­ni­zin ilin­de, il­çe­sin­de var, bun­la­rın ör­ne­ği­ni bi­li­yor­su­nuz ve ai­le sa­yı­sı 32 bi­ni geç­ti. Ya­ni bun­lar ge­çi­mi­ni zor sağ­la­yan, yar­dım al­ma du­ru­mun­da olan… Ama ko­ope­ra­tif­çi­lik sü­re­ci için­de on­la­ra bir me­ka­niz­ma ku­rul­du, fa­iz­siz kre­di­len­dir­mey­le, ge­ri öde­me­si mü­sa­it ve o ai­le­ler şu an­da ge­lir sa­hi­bi. O köy­ler iş­let­me ol­du, iş­let­me.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Ba­ka­nım, Mut’ta ic­ra­ya düş­tü­ler, ha­be­ri­niz var mı?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – 44 bin ki­şi şu an­da bu­ra­dan kü­çük kre­diy­le, fa­iz­siz kre­diy­le iş ku­ran. Bir kıs­mı ya­nın­da in­san ça­lış­tı­rır ol­du. Ama biz bu­nu teş­vik edi­yo­ruz. Şim­di ye­ni bir atı­lım da ya­pa­ca­ğız, bi­rey­sel kre­di­nin mik­ta­rı­nı da ar­tı­rı­yo­ruz, ora­da, şe­hir­de ve köy­de­ki mik­tar­la­rı da ar­tı­rı­yo­ruz. He­de­fi­miz odur.

Ya­ni sos­yal yar­dım de­di­ği­miz­de şu an­la­şıl­ma­sın: Va­tan­da­şa po­şet da­ğı­tan, bil­mem sa­de­ce kö­mür da­ğı­tan… En az se­kiz on for­mat­ta sos­yal yar­dım ulaş­tı­rı­yo­ruz ve bu­na ba­kın ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­ta ka­fa yo­ru­yo­ruz; Dün­ya Ban­ka­sıy­la, UNDP’yle, di­ğer ül­ke ör­nek­le­riy­le. Ya­ni işi­mi­zi cid­di­ye alı­yo­ruz de­di­ğim bu.

Ben bu­ra­da sırf si­ya­set yap­mak için ko­nuş­mu­yo­rum, tek­rar edi­yo­rum. Evet, biz ta­bii bir si­ya­si par­ti­yiz, ama şu­nun için: Ob­jek­tif…Ob­jek­tif… Ne yü­rüt­tü­ğü­mü­zü si­ze ca­nı gö­nül­den an­lat­mak is­ti­yo­rum. Ya­ni da­vet edi­yo­ruz. Ku­ru­luş­la­rı­mız­dan da­ha faz­la bil­gi alı­na­bi­lir. Ge­lin, alın. Ama ina­nın, ül­ke­miz adı­na yü­rüt­tü­ğü­müz, ta­bii, ça­lış­ma­la­rın da da­ha iyi bi­lin­me­si­ni ar­zu edi­yo­ruz.

Son söz, Tİ­KA’yla il­gi­li bir­kaç cüm­le. Çün­kü bir iki ar­ka­da­şı­mız Tİ­KA’yı çok ger­çek­ten “ve­rim­siz” fa­lan di­ye ni­te­le­di­ler. Tİ­KA, şu an­da, ku­rul­du­ğun­dan be­ri en par­lak dö­ne­mi­ni ya­şı­yor.

Bi­li­yor­su­nuz tek­nik yar­dım ku­ru­luş­la­rı ül­ke­le­rin dış po­li­ti­ka­sı­nın en önem­li ens­trü­ma­nı­dır ar­ka­daş­lar. Bü­yük ül­ke­ler bu­nu kul­lan­mış­tır. Tür­ki­ye da­ha ye­ni kul­la­nı­yor. Sa­de­ce Türk cum­hu­ri­yet­le­ri de­ğil, yi­ne ağır­lı­ğı­mız ora­da, Türk cum­hu­ri­yet­le­ri çok önem­li; ama, Bal­kan­lar­da, Kaf­kas­lar­da, Or­ta­do­ğu’da ve şim­di Af­ri­ka açı­lı­mı­mız var. Bu­gün Se­ne­gal Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı bu­ra­day­dı. Se­ne­gal’le pro­to­ko­lü ya­rın sa­bah im­za­la­ya­ca­ğız, ora­da da açı­yo­ruz. Ya­ni, Tür­ki­ye’nin yüz akı, ulus­la­ra­ra­sı alan­da Tür­ki­ye’yi iyi tem­sil eden bir tek­nik iş­bir­li­ği ku­ru­lu­şu. Ja­pon­la­rın JI­CA’sı gi­bi, Al­man­la­rın GTZ’si gi­bi, baş­ka ül­ke­le­rin bu ku­ru­luş­la­rı gi­bi, ar­tık, o ma­sa­lar­da Tür­ki­ye var. Tür­ki­ye yok­tu.

Şu an­da Tİ­KA, pro­fes­yo­nel, ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­ta ça­lı­şı­yor. Büt­çe­si­ni ar­tır­dık; ba­kın, ken­di büt­çe­si­ni ar­tır­dık. Ay­rı­ca, Tür­ki­ye’nin –bir ar­ka­da­şı­mız de­ği­ni­yor­du, de­ğer­li bir mil­let­ve­ki­li­miz- bü­tün hi­be­le­ri Tİ­KA ka­na­lıy­la pro­je ba­zın­da kul­la­nı­lı­yor. Ya­ni, bu­gün Af­ga­nis­tan’da eği­tim ala­nın­da, sağ­lık ala­nın­da ya­pı­lan­lar, hep­si Tİ­KA ka­na­lıy­la kul­la­nı­lı­yor. Do­la­yı­sıy­la, Tİ­KA’nın büt­çe­si ra­hat. Uz­man kad­ro­su­nu güç­len­dir­dik. An­ka­ra’da­ki ken­di Mer­kezîni ve bü­tün ül­ke­ler­de­ki ko­or­di­nas­yon ofis­le­ri­ni Tür­ki­ye’ye la­yık hâle ge­tir­dik ve dış po­li­ti­ka­mız için çok güç­lü bir ku­ru­luş ha­li­ne ge­li­yor. Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız­la da yan ya­na, el ele cid­di iş­bir­li­ğiy­le ça­lı­şı­yo­ruz. Do­la­yı­sıy­la, Tİ­KA için ben çok umut­lu­yum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Pe­ki, Bul­ga­ris­tan’da ne­den şu­be kur­ma­dı­nız?

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Bul­ga­ris­tan’da, Ro­man­ya’da bir yer­de şu an­da ku­rul­ma gi­bi bir pro­je­miz yok. Ro­man­ya’da bir ara gün­dem­dey­di…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Ro­man­ya’da ku­rul­du, Bul­ga­ris­tan’da yok.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY  (De­vam­la) – Ku­rul­sa bi­le, bi­li­yor­su­nuz, biz ora­da Ka­ra­de­niz kı­yı­sı­nı dü­şü­nü­yor­duk; ama, za­ten, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke du­ru­mu­na gel­dik­le­ri için tek­nik yar­dım ko­nu­sun­da bi­raz zor­la­nı­yo­ruz. Onun için Yu­na­nis­tan’da, Bul­ga­ris­tan’da yok. Ya­ni, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ola­cak­lar on­lar da. Do­la­yı­sıy­la… Ama, bi­zim, Bal­kan­lar­da, bi­li­yor­su­nuz, Ar­na­vut­luk’ta var, Ma­ke­don­ya’da var, Bos­na-Her­sek’te var, Ko­so­va’da var tem­sil­ci­lik­le­ri­miz. Yal­nız, Bul­ga­ris­tan’da fa­lan yü­rüt­tü­ğü­müz ça­lış­ma­la­rı da, ora­lar­da­ki ofis­le­ri­miz ka­na­lıy­la yü­rü­tü­yo­ruz.

Son ola­rak -Vak­ti­min ta­ma­mı­nı kul­lan­ma­ya­ca­ğım de­dim; ama, bit­mek üze­re- ba­sın­la il­gi­li… De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Baş­ka­nım; ba­ğış­la­yın… Ba­sın öz­gür­lü­ğün­den söz edil­di. Ba­kın, Tür­ki­ye’nin en öz­gür Ba­sın Ka­nu­nu’nu biz çı­kar­dık, be­ra­ber yü­ce Mec­lis çı­kar­dı 2004 yı­lın­da. 1950 yı­lın­dan be­ri ye­ni­len­me­yen ka­nu­nu bir­lik­te ye­ni­le­dik ve bü­tün ke­sim­le­rin mu­ta­ba­ka­tıy­la. Ye­rel ba­sı­na des­tek, de­ni­li­yor. Ya­ni, ye­rel ba­sı­na bu dö­nem­de ve­ri­len ka­dar des­tek ve­ril­me­di. İki ör­nek:

Bi­li­yor­su­nuz, 2002 yı­lın­da bir İha­le Ka­nu­nu çık­mış­tı, ye­rel ba­sı­nın iha­le li­mit­le­ri­ni 25 mil­yar TL ile sı­nır­la­mış­tı. Ye­ni İha­le Ka­nu­nu de­ği­şik­li­ğin­de -2003 yı­lın­da he­men ya­pıl­dı- bu, 10 tril­yo­nun üze­ri­ne çı­ka­rıl­dı, iha­le li­mit­le­ri. Ye­rel ba­sın onun­la ya­şa­dı, yok­sa ye­rel ba­sın ölü­yor­du.

MEH­MET AKİF HAM­ZA­ÇE­Bİ (Trab­zon) – Be­nim de bir ka­nun tek­li­fim var­dı o ko­nu­da.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Evet, bi­li­yo­rum. Siz ve biz, bu Mec­lis ye­ni gel­di­ğin­de ye­rel ba­sı­nın ne ka­dar bü­yük şikâye­ti var­dı, onu bir­lik­te çö­züm­le­dik.

Son­ra, Ba­sın Ka­nu­nu’nda ilk de­fa, biz, ye­rel ba­sın tas­ni­fi­ni ge­tir­dik. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Mec­lis ge­tir­di onu, böl­ge­sel ve ye­rel. Bu­nun öne­mi şu­ra­da: Ce­za­la­rı kü­çült­tük. Ya­ni, Tür­ki­ye ge­ne­li ba­sın­la bir il ba­zın­da ya­yın ya­pan ba­sı­nın ce­za­sı ay­nıy­dı ön­ce. Ya­ni, ba­sın­dan do­ğan ce­za­lar. Bun­la­rı ye­rel ba­sı­na gö­re ayar­la­dık ve on­la­rın­ki çok kü­çül­dü. Şim­di, ye­rel ba­sın biz­den çok mem­nun doğ­ru­su. Ta­bii, yi­ne sı­kın­tı­la­rı var, ama bu dö­nem­de epey ra­hat­la­dık­la­rı­nı dü­şü­nü­yo­rum.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, An­tal­ya’da­ki 26 ga­ze­te­nin 8’i ka­pan­dı son bir ay için­de.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ben, büt­çe­le­ri­mi­ze, bu ku­rum­la­rı­mı­zın büt­çe­le­ri­ne ver­di­ği­niz kat­kı­lar için he­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, eko­no­mi­den hiç bah­set­me­di­niz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, lüt­fen…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Eko­no­mi­den ni­çin bah­set­me­di­niz?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, lüt­fen… Ar­ka­daş­lar… Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Va­kit kal­ma­dı, va­kit…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Var efen­dim, al­tı da­ki­ka da­ha var.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, böy­le bir üs­lup yok. Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Siz­le­ri tut­mak is­te­mi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, böy­le bir üs­lup yok.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Eko­no­miy­le il­gi­li de, ger­çek­ten, ar­ka­daş­la­rın ver­di­ği not­lar da var, be­nim de söy­le­ye­cek­le­rim var, ama, on­lar çok­ça ko­nu­şu­lu­yor za­ten bu­ra­da. Ya­ni, açık­lar­la il­gi­li ko­nu­lar, ka­mu borç­lan­ma­sı… Ama, ya­ni, şim­di, on­la­ra gi­rer­sek çok uzun. Doğ­ru­su, ka­mu borç­lan­ma­sı 2002 yı­lın­dan…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Ca­ri açık­tan bah­se­din, iş­siz­lik­ten bah­se­din…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (De­vam­la) – Ka­mu borç­lan­ma­sı… 2002 yı­lın­dan me­se­la 2006’ya alır­sak, ne ka­dar de­ğiş­ti­ği­ni oran­la­rın gö­rü­rüz. Ama, ben şim­di, eko­no­miy­le il­gi­li ko­nu­lar çok gö­rü­şü­lü­yor, da­ha da gö­rü­şü­le­cek, onun için, bu ko­nu­la­rı bi­raz ön­ce al­mış ol­dum.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum, say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kan­lar kür­sü­de ko­nu­şur­ken, ya­ni sa­yın ba­kan­la­rı­mı­za ba­zı hu­sus­la­rı so­ru­yor­su­nuz ıs­rar­la, on­lar da ne­za­ke­ten ce­vap ve­ri­yor­lar. Ama, böy­le bir üs­lup fa­lan yok, böy­le bir usul yok. Bi­raz son­ra so­ru-ce­vap var­dır, ora­da so­rar­sı­nız. Yok­sa, bir sa­yın ba­kan ko­nuş­tu­ğu za­man dört beş ki­şi bir­den sa­yın ba­ka­na so­ru yö­nelt­me­ye kal­kı­şır, ik­ti­dar gru­bu da tek­rar ce­vap ve­rir­se ko­nuş­ma fa­lan ol­maz, sa­yın ba­ka­nı da kim­se din­le­mez. Lüt­fen, is­tir­ham edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, al­tı da­ki­ka var­ken…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, o bi­zim say­gı­mı­zın ge­re­ği. Din­le­di­ği­mi­zi gös­te­ri­yo­ruz, so­ru so­ru­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Baş­kan­lı­ğa da söz ye­tiş­tir­me­ye­lim lüt­fen. Baş­kan­lı­ğa da söz ye­tiş­tir­me­ye­lim Sa­yın Ba­loğ­lu, otu­ru­nuz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Ba­kan­la­rın do­ku­nul­maz­lı­ğı mı var Sa­yın Baş­kan?

BAŞ­KAN – Do­ku­nul­maz­lı­ğı yok. So­ru so­rul­du­ğu za­man ce­vap ve­rir de, ye­rin­de so­rul­ma­sı la­zım. Sa­yın Sa­rı­baş, ye­rin­de, ye­rin­de…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Ye­rin­de so­ru­yo­ruz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – So­ra­lım, ne var? So­ra­lım ce­vap­la­sın.

BAŞ­KAN – Her şey ye­rin­de ve za­ma­nın­da gü­zel­dir.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Her şey sı­ca­ğı sı­ca­ğı­na…

BAŞ­KAN – Şim­di son söz, büt­çe­nin aley­hin­de, şah­sı adı­na Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu’na ait­tir.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sa­yın Ba­ka­nım, Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım “Bu­ra­da as­lı as­ta­rı ol­ma­yan söz­ler söy­len­di.” Di­yor­su­nuz, ama, lüt­fen şu­nu da ka­bul edin: Tür­ki­ye’nin eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rı­nı be­lir­le­yen ve Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ğin­den so­rum­lu bir Ba­kan yıl­da bir de­fa büt­çe­nin gö­rü­şül­dü­ğü bir gün­de eğer bu­ra­da yok­sa, bu Mec­li­se esas say­gı­sız­lık bu­dur. (CHP sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar) Esas say­gı­sız­lık bu­dur. Yıl­da bir de­fa gö­rü­şü­lü­yor. Tür­ki­ye’nin eko­no­mi po­li­ti­ka­sıy­la so­rum­lu bir Ba­kan, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de baş mü­za­ke­re­ci bu Be­ye­fen­di. Aca­ba baş mü­za­ke­re­ci mi, boş mü­za­ke­re­ci mi? Onu da bil­mi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Çok ayıp” ses­le­ri)

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ayıp olu­yor Sa­yın As­la­noğ­lu, ta­nı­yor­su­nuz siz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Haa, şim­di, bey­ler, bu Mec­li­se, he­pi­ni­ze say­gı­sız­lık­tır bu, Mec­li­sin ira­de­si­ne say­gı­sız­lık­tır.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Bra­vo! Doğ­ru söy­lü­yor.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Gö­re­vi var şu an­da.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, çok…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Sa­yın As­la­noğ­lu, çok ayıp et­ti­niz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Ayıp et­me­dim efen­dim ben. Bu say­gı­sız­lı­ğı hiç­bi­ri­ni­zin ka­bul et­me­me­si la­zım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ta­nı­yor­su­nuz, ta­nı­yor­su­nuz…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ko­nuş­mam çok uzun, onun için çok sa­tır baş­la­rıy­la ge­çe­ce­ğim. Ben bi­raz re­el fa­iz­den bah­se­de­ce­ğim.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, son üç yıl­da öde­di­ği­miz re­el fa­iz yak­la­şık 57 mil­yar do­lar. Son üç yıl­da bi­ri­le­ri­nin ce­bi­ne, dı­şa­rı­ya öde­di­ği­miz bey­ler. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Yan­lış ko­nu­şu­yor­sun” se­si) Yan­lış yap­mam ben kar­de­şim. Dı­şa­rı­ya öde­di­ği­miz re­el fa­iz, son üç yıl­da di­yo­rum, 57 mil­yar do­lar­dan bah­se­di­yo­rum. 82 mil­yar YTL re­el fa­iz öde­mi­şiz. Tüm öde­di­ği­miz fa­iz­se son üç yıl­da -ra­kam­lar bu­ra­da- 150 mil­yar YTL bey­ler ve bi­ri­le­ri­nin ce­bi­ne -son üç yıl di­yo­rum- dı­şa­rı­da­ki ya­ban­cı­la­rın ce­bi­ne 57 mil­yar do­lar koy­du­nuz bey­ler.

Si­ze bir şe­kil­de bu fert ba­şı­na dü­şen millî ge­li­rin bir he­sap­la­ma şek­li­ni öğ­re­te­yim de, bel­ki da­ha iyi şey ya­par­sı­nız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Öğ­ret, öğ­ret” ses­le­ri)

Bey­ler, şim­di “5.300 do­lar” di­yor­su­nuz. Bu de­mek­tir ki, 5.300 do­lar de­mek, dört ki­şi­lik bir ai­le­de ay­da 3 mil­yar o ai­le­ye pa­ra gir­me­si de­mek­tir.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) – Bu mu?..

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Bir da­ki­ka Be­ye­fen­di… Mus­ta­fa Bey, din­le­me­si­ni bil, din­le­me­si­ni bil!

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Siz din­le­me­di­niz ki! Sa­bah­tan be­ri siz ko­nu­şu­yor­su­nuz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – 5.300 do­lar de­mek, ay­da dört ki­şi­lik bir ai­le­nin evi­ne 3 mil­yar gir­me­si de­mek­tir. Haa... Siz şim­di ye­şil kart... Tür­ki­ye’de 12 mil­yon ye­şil kart­lı var. 12 mil­yon ye­şil kart­lı, ye­şil kart al­mak için... Sa­yın Ba­ka­nım, söy­le­yin, ay­da 128 mil­yon ge­li­ri ola­na ye­şil kart ve­ril­mi­yor. Şim­di 1.200 do­lar­dır yıl­da, 12 mil­yon ki­şi­yi çı­kar 15.390 mil­yar do­lar­dan -yıl­lık gay­ri­sa­fi- ge­ri­ye ka­lı­yor, ne ka­lı­yor? 370 mil­yar do­lar. Böl 58 mil­yon ki­şi­ye. Bey­ler, millî ge­lir 5.300 do­lar de­ğil, 7.000 do­lar ya, bil­mi­yor­su­nuz, 7.000 do­lar fert ba­şı­na dü­şen millî ge­lir.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Bı­rak on­la­rı, akıl­la­rı­nı ka­rış­tır­ma.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Bu 7.000 do­lar de­mek ne de­mek bi­li­yor mu­sun? Bir ai­le­nin evi­ne ay­da 5 mil­yar gir­me­si de­mek­tir.

Şim­di so­ru­yo­rum: Ben, Ma­lat­ya’da, ay­da evi­ne -1 mil­yon nü­fus­lu Ma­lat­ya’da, 1 mil­yon- 5 mil­yar pa­ra gi­ren 10 bin ki­şi bul, ben bu­ra­da ko­nuş­ma­ya­ca­ğım, özür di­le­ye­ce­ğim siz­den, özür di­le­ye­ce­ğim siz­den, özür di­le­ye­ce­ğim bey­ler. Ay­da evi­ne 5 mil­yar gi­ren 10 bin ki­şi bu­lun, siz­den özür di­le­ye­ce­ğim.

Ha, şim­di bir ke­re “is­tih­dam” di­yo­ruz. Git­ti­ği­niz yer­le­re, so­run fab­ri­ka­la­ra, aca­ba as­ga­ri üc­re­tin üs­tün­de iş­çi­ye pa­ra ve­ren ku­rum var mı Tür­ki­ye’de De­mek ki, Tür­ki­ye’de ça­lı­şan 7,5 mil­yon si­gor­ta­lı­nın yüz­de 80’i 350 mil­yo­na ta­lim edi­yor bey­ler. Eğer bun­lar Tür­ki­ye’de iş­siz di­yor­sa­nız he­lal ol­sun si­ze! Eğer bun­lar iş­çi­lik­ten…(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Bey­ler, bey­ler, Tür­ki­ye’de ça­lı­şan 7,5 mil­yon si­gor­ta­lı­nın yüz­de 80’i as­ga­ri üc­re­te ta­lim edi­yor.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) – Yüz­de 45’i.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) –  Ha­yır efen­dim, yüz­de 80’i.

Şim­di, bu ra­por­da, 2002 yı­lın­dan be­ri dö­viz kur­la­rı ay­nı çiz­gi­de gi­di­yor. Bak, bu­ra­da. Bu ne de­mek­tir? “Yüz­de 53 enf­las­yon ol­du.” di­yor­su­nuz. Yüz­de 53’ü siz söy­lü­yor­su­nuz bu­ra­da. Siz söy­le­di­niz de­ğil mi?

Şim­di, “Yüz­de 53 enf­las­yon ol­du.” di­yor­su­nuz, ama, son­ra dö­nüp “Fert ba­şı­na dü­şen millî ge­lir 5.300 do­lar.” di­yor­su­nuz. Val­la­hi, ya ben he­sap bil­mi­yo­rum ya siz bil­mi­yor­su­nuz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Siz bil­mi­yor­su­nuz” ses­le­ri) Doğ­ru.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) – Doğ­ru, bil­mi­yor­su­nuz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) –  Şim­di, Tür­ki­ye’de bir avu­kat, bir zi­ra­at mü­hen­di­si, yük­se­köğ­re­nim gör­müş in­san­lar hâlâ 350 mil­yo­na iş bul­mak için si­zin oda­la­rı­nı­za ge­li­yor­sa, bu ül­ke­de­ki re­fah se­vi­ye­si­ni ve bu ül­ke­de­ki 5.300 do­la­rı ar­tık siz dü­şü­nün.

Sa­yın Ba­ka­nım, bir de söy­le­ye­yim, bir ta­raf­ta Ha­zi­ne büt­çe­si, bir ta­raf­ta Sos­yal Yar­dım­laş­ma Da­ya­nış­ma Fo­nu’nun büt­çe­si. Ben si­zin ye­ri­niz­de ol­sam bir da­ha iki büt­çe­yi ay­nı an­da ko­nuş­mam. Bi­ri hal­kın bü­yük bir ac­zi, bir ta­raf­ta da dev­le­tin eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rı­nı yü­rü­ten bir ba­kan­lık. İki­si çok te­zat olu­yor. Bir da­ha iki büt­çe­yi ay­nı an­da bu­ra­ya ge­tir­me­yin.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Bir da­ha­ki dö­nem­de öy­le yap­ma­yız.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) –  De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bi­raz da ya­ban­cı ser­ma­ye­den söz ede­yim.

Bey­ler, son beş yıl­da Tür­ki­ye’ye ge­len ya­ban­cı ya­tı­rım­cı de­di­ği­niz… Di­yor­su­nuz ya “Ya­ban­cı ya­tı­rım­cı…” Bun­lar ya­tı­rım­cı de­ğil, bun­lar al kaç!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ga­zoz­cu!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) –  Ge­tir, al, kaç! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Ra­kam, bak -bir da­ki­ka bey­ler- bu­ra­da.

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) – Es­ki­den ni­ye gel­mi­yor­lar­dı?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Ya es­ki­den böy­le bir şey yok­tu. Dö­vi­zi­ni ge­ti­re­cek, dö­vi­zi­ni 1.500’den boz­du­ra­cak, al­tı ay son­ra 1.400’den trans­fer ede­cek, bir de yüz­de 22 fa­izi­ni ala­cak ce­bi­ne ko­ya­cak. Oho­oo… Ne­re­de? Ne­re­de böy­le?

MUS­TA­FA NU­Rİ AK­BU­LUT (Er­zu­rum) – Ge­ce­de 7.500 fa­iz ne­re­de?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­bu­lut, lüt­fen… Sa­yın Ak­bu­lut…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Bey­ler, ba­kın, oku­yo­rum, ak­lı­nı­zı ba­şı­nı­za alın…

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Al­lah’a şü­kür he­pi­mi­zin ak­lı ba­şın­da. Sen on­la­ra söy­le.

MEH­MET SEK­MEN (İs­tan­bul) – Top­rak­bankta­ki  fa­iz­le­ri de mi dik­ka­te alı­yor­sun?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Beş yıl­da 32,5 mil­yar…

BAŞ­KAN – Sa­yın Sek­men, lüt­fen…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Be­ye­fen­di, 1996 yı­lın­da ay­rıl­dım. 1996 yı­lın­da Türk ban­ka­cı­lı­ğı­nı ben bı­rak­tım Be­ye­fen­di. Ta­mam mı!

MEH­MET SEK­MEN (İs­tan­bul) – Top­rak­bank fa­iz­le­ri­ni dik­ka­te alı­yor­sun.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen ar­ka­daş­lar, ha­ti­bi din­le­ye­lim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – 1996 yı­lın­da… His­se se­ne­di port­fö­yü­ne ge­len pa­ra 32 mil­yon, ya­ni şir­ket alı­mı ve his­se se­ne­di. Dev­let iç borç­lan­ma­sı­na ge­len­ler 235 mil­yar do­lar, ya­ni, ge­len 60 mil­yar do­lar pa­ra­nın şe­yi bu­ra­da bey­ler.

Şim­di, Tür­ki­ye’ye… He­pi­niz her il­den ge­li­yor­su­nuz. Ba­na bir ta­ne, ya­ban­cı ser­ma­ye ge­lip de, her­han­gi bir ili­ni­zin eko­no­mi­si­ne kat­kı ya­pan bir ta­ne ya­ban­cı ser­ma­ye gös­te­re­bi­lir mi­si­niz? Böy­le bir ya­ban­cı ser­ma­ye var­sa… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Var… Var…” ses­le­ri)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Var­sa, gös­te­rin.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Böy­le bir ya­ban­cı ser­ma­ye var­sa, ben ba­şı­mı ala­yım, hoş gel­din di­ye­yim, şük­ran du­ya­yım ken­di­si­ne. Ge­lip Tür­ki­ye’ye, bir şey üre­ten, Tür­ki­ye’nin üre­ti­mi­ne kat­kı ya­pan, Tür­ki­ye’ye kat­ma de­ğer ya­ra­tan kim var­sa… Biz, ya­ban­cı ser­ma­ye­ye kar­şı de­ği­liz, ama, bu ya­ban­cı ser­ma­ye­ye kar­şı­yız bey­ler.

Bey­ler, bir iki il­den bir ör­nek ve­re­bi­li­riz; ama, Tür­ki­ye’ye 60 mil­yar do­lar ge­le­cek, Tür­ki­ye’nin hiç­bir üre­ti­mi­ne kat­kı­sı ol­ma­ya­cak.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri…

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Hem “Yok.” di­yor­sun hem “Bir iki ör­nek var.” di­yor­sun, ka­rar ver ar­tık!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Kos­ko­ca Tür­ki­ye’de iki ta­ne ör­nek… Ya­zık­lar ol­sun si­ze! Ya­zık­lar ol­sun si­ze!

BAŞ­KAN – Sa­yın An­bar­cı­oğ­lu, lüt­fen.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye’de bir Teş­vik Ka­nu­nu çı­kar­dı­nız ve bu Ba­kan­lı­ğın bir so­rum­lu­lu­ğu da, Teş­vik ve Uy­gu­la­ma Da­ire­si de Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğın­da bi­li­yor­su­nuz.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) – Ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin ar­ka­daş­lar!

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Şim­di, ne ol­du bu Teş­vik Ka­nu­nu? Ba­na vic­da­nen söy­le­yin, vic­da­nı­nı­za söy­le­yin. Bey­ler, han­gi ili­ni­ze -özel­lik­le kal­kın­ma­da ön­ce­lik­li yö­re­ler de­di­ği­miz- kaç fab­ri­ka ya­pıl­dı? Sa­yın Ba­ka­nım, bu Teş­vik Ka­nu­nu, de­fa­lar­ca söy­le­dim, Türk sa­na­yi­ci­si­nin, Tür­ki­ye’nin üre­ti­mi­nin bağ­rı­na vu­rul­muş bir han­çer­dir. Bu Teş­vik Ka­nu­nu’yla Türk sa­na­yi­si bir ye­re gi­de­mez. Bu Teş­vik Ka­nu­nu’yla…

ŞEM­SET­TİN MU­RAT (Elâzığ) – Ma­lat­ya’ya kaç ta­ne…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Sa­de­ce, me­se­le Ma­lat­ya me­se­le­si de­ğil. Bu Teş­vik Ka­nu­nu’yla Türk eko­no­mi­si  -ulu­sal sa­na­yi­den bah­se­di­yo­rum, ulu­sal ya­tı­rım­cı­dan bah­se­di­yo­rum- bir ye­re gi­de­mez. Bu han­çe­ri, bu ül­ke­nin kal­bin­den çı­ka­rın bey­ler. Hep acı söy­lü­yo­rum si­ze, hep söy­le­ye­ce­ğim. Ama, siz, si­ya­si ola­rak ba­kı­yor­su­nuz, ül­ke eko­no­mi­si­nin şe­yin­de de­ğil­si­niz bey­ler. Bu Teş­vik Ka­nu­nu ül­ke­nin bağ­rı­na vu­rul­muş bir han­çer­dir. De­fa­lar­ca söy­le­ye­ce­ğim.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – On­la­rın ulu­sal sa­na­yi­de şey­le­ri yok.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, eğer bu­nu de­ğiş­tir­mez­sek, bu Ka­nun’u, da­ha uzun -is­ter yer­li is­ter ya­ban­cı ya­tı­rım­cı, kim olur­sa ol­sun- da­ha uzun va­de­li, da­ha plan­lı, eğer biz bu­nu, böy­le bir Teş­vik Ka­nu­nu ge­tir­mez­sek, ulu­sal sa­na­yi­ye han­çer vur­duk, han­çer vur­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz.

Pe­ki, bir so­ru so­ru­yo­rum: Ne­den bu ya­ban­cı ya­tı­rım­cı­la­rın şe­yi­ni kal­dı­ra­ma­dı­nız? On­la­ra bir ver­gi ge­tir­miş­ti­niz ya! “As­lan gi­bi ko­ya­rız.” de­di­niz.

İB­RA­HİM KÖŞ­DE­RE (Ça­nak­ka­le) – As­lan ol­duk…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Ne­re­de? Ni­ye bu? Ne­re­de bu sto­paj? Ne­re­de bu? Ni­ye son­ra bu­nu…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MEH­MET SEK­MEN (İs­tan­bul) – Ye­ri gel­di­ği za­man ko­ya­rız.

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ku­rum­lar ver­gi­si­ni dü­şür­dü­nüz.

AH­MET KAM­BUR (Te­kir­dağ) – Fe­na mı yap­tık?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Ku­rum­lar ver­gi­si, eğer bu ül­ke­de ulu­sal ya­tı­rım­cı­ya on­la­rın ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni ge­tir­me­di­ği­niz sü­re­ce, yi­ne bir han­çer­dir. Ya­tı­rım in­di­ri­mi­ni kal­dır­dı­nız, ulu­sal sa­na­yi­ci­nin elin­de­ki si­la­hı al­dı­nız. O in­san­la­rın tek si­la­hıy­dı.

MEH­MET SEK­MEN (İs­tan­bul) – Ver­gi in­di­ri­mi yap­tık.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Bey­ler, bey­ler… Ha­yır… Bey­ler, ta­bii, en son bir şey yap­tı­nız, sö­zü­nüz­de dur­mu­yor­su­nuz. 35 tril­yon, Ma­lat­ya ka­yı­sı­sı­na söz ver­di­niz, 12 tril­yon­da çı­rak çı­kar­dı­nız. Hü­kü­met ol­mak, mert­lik­tir, dü­rüst­lük­tür, sö­zü­nün er­li­ği­dir. Bu da si­ze ya­kı­şır.

Say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, al­tın­cı tur­da­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di so­ru­la­ra ge­çi­yo­ruz ve otu­rumun ba­şın­da da söy­le­di­ğim gi­bi, her ar­ka­da­şı­ma bir da­ki­ka­lık sü­re ve­re­ce­ğim ve bir da­ki­ka için­de mil­let­ve­kil­le­ri so­ru­la­rı­nı so­ra­cak­lar; çün­kü, di­ğer ar­ka­daş­la­ra sı­ra gel­sin. Dört da­ki­ka­da bir so­ru sor­mak yok.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, İç Tü­zük’te böy­le bir usul var mı?

BAŞ­KAN – Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma so­ru­la­rım var.

Bu­gün, im­za­la­dı­ğı­nız Ek Pro­to­kol’ü uy­gu­la­ma­mak­ta ne ka­dar di­re­ne­cek­si­niz? Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li, Kıb­rıs’la il­gi­li ye­ni sür­priz bir öner­ge­niz var mı?

Ye­rel med­ya­nın en önem­li ge­lir kay­na­ğı resmî ilan­lar­dır. Bu­ra­dan alı­nan KDV ora­nı yüz­de 18’dir. Bu ora­nın dü­şü­rül­me­si için bir ça­ba­nız var mı­dır?

Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün, bu­gü­ne ka­dar fon­da ne ka­dar pa­ra top­lan­mış­tır? Bi­ri­ken pa­ra­lar ne­re­de, ne amaç­la kul­la­nıl­mış­tır? Bu­gü­ne ka­dar bu fon­dan kim­ler, ne öl­çü­de fay­da­lan­mış­tır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­ler.

Sa­yın Emek, bu­yu­run.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, siz, 17 Ara­lık­ta im­za­la­dı­ğı­nız bel­gey­le Tür­ki­ye’yi han­gi yü­küm­lü­lük­ler al­tı­na sok­tu­ğu­nu­zu bi­li­yor muy­du­nuz? Bu bel­ge ka­mu­oyu­na açık­lan­dı mı? Bu ta­ah­hü­dü­nüz üze­ri­ne Tem­muz 2005’te, Ab­dul­lah Gül, Sa­yın Ba­kan ta­ra­fın­dan Ek Pro­to­kol im­za­lan­dı. Ne­den re­zerv ko­nul­ma­dı? Tek ta­raf­lı dek­la­ras­yon yap­tı­nız, bir sa­at için­de, dö­nem baş­ka­nı İn­gi­liz­ler “bir şey ifa­de et­mez” de­di­ler, 21 Ey­lül­de de kar­şı dek­la­ras­yon ya­yın­lan­dı. Bu Ek Pro­to­kol ne­den Mec­li­se gel­me­di? AB yet­ki­li­le­ri, eğer siz yü­küm­lü­lük ya­rat­ma­dı­nız­sa, ne­den “im­za­nı­zın ge­re­ği­ni ya­pın” di­ye da­ya­tı­yor­lar? Ve son Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci bu ne­den­le tı­kan­dı.

Bu ce­vap­la­rı bek­li­yo­rum, say­gıy­la arz edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Emek.

Sa­yın Öz­can, bu­yu­run.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­ka­nım, Va­tan­daş­lık Ka­nu­nu’nda ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le nü­fus sa­yı­mı ya­pıl­mak­ta­dır. Bu nü­fus sa­yı­mı ne za­man ta­mam­la­na­cak­tır? Ya­pı­lan bu nü­fus sa­yı­mı­nın mil­let­ve­ki­li ge­nel se­çim­le­rin­de il­le­rin mil­let­ve­ki­li sa­yı­sı­nın be­lir­len­me­sin­de esas alı­nıp alın­ma­ya­ca­ğı­nı so­ru­yo­rum.

Çift­çi 1 ki­log­ram ben­zi­ni 2002 yı­lın­da kaç ki­log­ram buğ­day­la alı­yor­du, şim­di kaç ki­log­ram buğ­day­la al­mak­ta­dır?

Son beş yıl­da öde­di­ği­niz re­el fa­iz ne ka­dar­dır? Bu­nun ne ka­da­rı ya­ban­cı­la­ra git­miş­tir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Ben de çok te­şek­kür ede­rim, çok se­ri so­ru­lu­yor so­ru­lar; gü­zel.

Bu­yu­run Sa­yın Işık.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, sa­na­yi, hiz­met­ler ve in­şa­at sek­tö­rün­de ol­mak üze­re, 2005 ve 2006 yıl­la­rın­da­ki is­tih­dam ra­kam­la­rı ne­dir? İş­siz­lik ora­nı­nın be­lir­len­me yön­tem­le­ri za­man za­man eleş­ti­ril­mek­te­dir Sa­yın Ba­ka­nım. Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun iş­siz­li­ği be­lir­le­me öl­çüt­le­ri ne­dir? AB ile sis­tem bir­li­ği var mı­dır? Av­ru­pa Bir­li­ği­nin iş­siz­lik or­ta­la­ma­sı kaç­tır?

Hükûme­tin KİT’ler­den bek­len­ti­si ne­dir? Ye­ni ya­tı­rım­lar yap­ma­sı için KİT’le­re trans­fer ya­pıl­mak­ta mı­dır?

Ban­ka mev­du­at­la­rı­nın ga­ran­ti li­mit­le­rin­de de­ği­şik­lik söz ko­nu­su mu­dur?

Son ola­rak, Ekim 2006 ta­rihî iti­ba­rıy­la iç ve dış bor­cu­muz ne ka­dar­dır? Bun­la­rın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya oran­la­rı ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim…

BAŞ­KAN – Sa­yın Işık, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Öz­do­ğan...

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, ge­rek mer­hum Bü­lent Ece­vit’in ce­na­ze tö­re­ni, ge­rek Pa­pa­nın Anıt­ka­bir zi­ya­re­ti es­na­sın­da sa­de­ce TRT’nin çe­kim­le­ri­ne izin ve­ril­miş ve ör­ne­ğin, Pa­pa­nın Anıt­ka­bir’i zi­ya­re­ti es­na­sın­da­ki kö­tü çe­kim­ler ne­de­niy­le, bir­çok gö­rün­tü Tür­ki­ye’ye ve dün­ya­ya nak­le­di­le­me­miş­tir. Sa­de­ce TRT’ye çe­kim hak­kı ver­me­ni­zin se­be­bi ne­dir? Bu, de­mok­ra­tik bir top­lum­da ol­ma­sı ge­re­ken çok ses­li­lik ve kay­nak­lı­lık il­ke­siy­le çe­li­şen bir tu­tum de­ğil mi­dir?

Di­ğer bir so­rum: Sa­yın Baş­ba­ka­nın ho­şu­na git­me­yen tarz­da so­ru so­ran ga­ze­te­ci­le­re Baş­ba­ka­nı ta­ki­be imkân ve­ren kart­lar­dan ve­ril­me­di­ği doğ­ru mu­dur? Doğ­ruy­sa, bu bir de­mok­ra­si top­lu­mu­nun öl­çüt­le­riy­le ka­na­ati­niz­ce na­sıl bağ­daş­mak­ta­dır?

Di­ğer bir so­rum: Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­nin ça­lış­ma­la­rı­nı yü­rüt­tü­ğü bi­na­nın alt­ya­pı ola­rak ye­ter­siz ol­du­ğu ve hu­kuk da­ire­si gi­bi ge­rek­li ba­zı bi­rim­le­rin öde­nek­siz­lik ne­de­niy­le oluş­tu­ru­la­ma­dı­ğı bil­gi­si ka­mu­oyu­na in­ti­kal et­miş­ti. Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği­nin bu so­run­la­rı çö­zül­dü mü?

Di­ğer bir so­rum…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN –Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­do­ğan.

Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­ba­kan, her plat­form­da, eko­no­mi­nin çok iyi yö­ne­til­di­ğin­den bah­set­mek­te­dir. Kriz yı­lı olan 2001’de pro­tes­to edi­len se­net sa­yı­sı 638.284’tür. 2006 yı­lı Ey­lül ayı iti­ba­rıy­la 842.435’tir. Bu ra­kam­lar da gös­te­ri­yor ki, va­tan­daş kriz yı­lın­dan da­ha da kö­tü du­rum­da­dır. Bu du­ru­mu na­sıl izah edi­yor­su­nuz?

İkin­ci so­rum: Sos­yal Da­ya­nış­ma ve Yar­dım­laş­ma Vak­fın­ca muh­taç­lı­ğı tes­pit edi­len va­tan­daş­la­rı­mız, va­kıf­lar­ca Ba­kan­lı­ğa gön­de­ri­len lis­te­le­re gö­re Fa­kir Fu­ka­ra Fo­nun­dan pa­ra­la­rı­nı gün­ler­ce sı­ra­da bek­le­ye­rek dü­zen­siz bir şe­kil­de al­mak­ta­dır­lar. Bu pa­ra­yı al­ma­yı hak et­miş ki­şi­le­rin, va­tan­daş­lık kim­lik nu­ma­ra­la­rı­na gö­re her­han­gi bir ban­ka­ya gön­de­ri­lip he­sap­la­rın­dan al­ma­la­rı da­ha uy­gun ola­cak­tır. Ak­si tak­dir­de, bü­rok­ra­tik iş­ler­den do­la­yı, muh­taç­la­rı­mız pe­ri­şan ol­mak­ta­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, lüt­fen… Bi­ti­re­yim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, be­nim hiç­bir şe­yim yok, oto­ma­tik ola­rak ke­si­yor.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Bir sa­ni­ye… Sa­yın Baş­kan, ben bu so­ru­yu sor­mak zo­run­da­yım. Lüt­fen, bir sa­ni­ye…

BAŞ­KAN – Ha­yır, ya­pa­ca­ğım hiç­bir şey yok, oto­ma­tik ke­si­yor.

Sa­yın Öz­can…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Ba­kan­lık ola­rak bu öde­me­le­ri pe­ri­yo­dik bir sis­te­me ka­vuş­tu­rup ban­ka­lar va­sı­ta­sıy­la yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, lüt­fen iyi araş­tı­rı­nız.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, oto­ma­tik ke­si­yor.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – …ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­nı­ma so­ru­yo­rum…

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Her gün bin­ler­ce in­san sos­yal da­ya­nış­ma va­kıf­la­rı­nın önün­de kuy­ruk­ta­dır­lar.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, lüt­fen… Son­ra…

Sa­yın Öz­can, bu­yu­run siz.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Yak­la­şan Kur­ban Bay­ra­mı do­la­yı­sıy­la, kur­ban de­ri­le­ri­nin Türk Ha­va Ku­ru­mu­na ve­ril­me­si ko­nu­sun­da ba­zı ce­ma­at­ler ve ta­ri­kat­lar ye­ni bir olu­şum içe­ri­sin­de­ler. Sa­yın Ba­kan­lı­ğın, bu ce­ma­at ve ta­ri­kat­la­rın bu de­ri­le­ri top­la­ma­sı ko­nu­sun­da her­han­gi bir ted­bi­ri var mı? Türk Ha­va Ku­ru­mu­na sa­hip çı­ka­cak­lar mı?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – De­ri kav­ga­sı bit­ti.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­can.

Sa­yın Ba­loğ­lu…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­kan kö­mür da­ğı­tı­mı­nın çok adil ve doğ­ru bir şe­kil­de ger­çek­leş­ti­ği­ni söy­le­di. So­ma’da­ki kö­mür toz­la­rı­nı pres al­tın­da eze­rek, ge­çer­li ol­ma­yan kö­mür­le­ri An­tal­ya’da ne za­man­dan be­ri da­ğı­tı­yor­su­nuz? An­tal­ya’da­ki ha­va kir­li­li­ği­nin so­rum­lu­su­nun bu kö­mür­ler ol­du­ğu id­di­ala­rı­na ka­tı­lı­yor mu­su­nuz?

İki: Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ta­ra­fın­dan Tür­ki­ye’de­ki ko­yun sa­yı­sı be­lir­len­miş mi­dir? Tür­ki­ye’de 2’den faz­la ko­yun gü­den­le­rin sa­yı­sı kaç­tır? 2’den faz­la ko­yun gü­den­le­rin Tür­ki­ye’de­ki il­le­re gö­re da­ğı­lı­mı ne­dir?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­loğ­lu.

Sa­yın Bu­lut, bu­yu­run.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – Mu­ha­le­fet, Tür­ki­ye’nin iç ve dış bor­cu ko­nu­sun­da çok spe­kü­las­yon yap­mak­ta­dır, muh­te­lif ra­kam­lar ver­mek­te­dir. Tür­ki­ye’nin iç ve dış bor­cu, biz ik­ti­da­ra gel­di­ği­miz 3 Ka­sım­da ne ka­dar­dı, bu­gün ne ka­dar? Ha­ki­ka­ten, mu­ha­le­fe­tin id­dia et­ti­ği gi­bi Tür­ki­ye’yi borç ba­ta­ğı­na mı sap­la­dık? Bu­nun doğ­ru­su­nu ifa­de eder­ler­se, hem biz hem mu­ha­le­fet öğ­ren­miş olur hem de Tür­ki­ye doğ­ru­yu öğ­ren­miş olur.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Bu­lut.

Sa­yın Ye­ni…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Sa­yın Ba­ka­nım, AK Par­ti İk­ti­da­rın­dan ön­ce Ana­va­tan Par­ti­si, DSP ve MHP ik­ti­dar­day­dı. Ana­sol-M dö­ne­min­de ban­ka­la­rın hor­tum­lan­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. Ana­va­tan Par­ti­si, DSP ve MHP dö­ne­min­de kaç ban­ka bat­tı?. Ha­zi­ne­ye ma­li­ye­ti top­lam ne ka­dar­dır? Bu ko­nu­da bil­gi ve­rir mi­si­niz.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ye­ni.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Bir İmar Ban­ka­sı ya­par mı, onu da bir araş­tı­rın.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, gör­dü­ğü­nüz gi­bi 10 ar­ka­da­şa söz ver­dik, söz hak­kı bi­le var şu an­da, gör­dü­nüz ya­ni.

Bir da­ki­ka on iki sa­ni­ye var. So­ru sor­mak is­te­yen ve sis­te­me gi­ren bir ar­ka­da­şı­mı­za söz ve­re­bi­li­rim, yok­sa Sa­yın Ba­ka­na ge­çe­ce­ğim.

Sis­te­me ilk ön­ce kim gi­rer­se, bu­yu­run…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Hü­se­yin Bey so­ru­su­nu so­ra­ma­dı.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, ön­ce so­ran­lar de­ğil, sor­ma­yan­la­ra…

Sü­re dol­du.

Sa­yın Ba­ka­nı­ma ce­vap için söz ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze te­şek­kür edi­yo­rum. Bu­ra­da, şu an­da ce­vap­la­ya­bi­le­ce­ğim bir­kaç so­ru­yu he­men ce­vap­la­ya­ca­ğım, bir kıs­mı uzun bil­gi­ler ge­rek­ti­ri­yor.

Nü­fus sa­yı­mı ne za­man ta­mam­la­na­cak? Pla­nı­mız, bu ad­re­se da­ya­lı nü­fus ka­yıt sis­te­mi­ni ha­zi­ran so­nu­na bi­tir­mek­tir. Ya­ni, böy­le­ce, her yer­le­şim bi­ri­mi ba­zın­da ve ül­ke ge­ne­lin­de da­ha sağ­lık­lı bir nü­fu­sa sa­hip ola­ca­ğız.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, sükûne­ti sağ­la­ya­lım, Sa­yın Ba­ka­nı­mız so­ru­la­ra ce­vap ve­ri­yor, is­tir­ham edi­yo­rum.

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Ta­bii, ka­nun­da mad­de var, ama ne­ti­ce ola­rak, si­zin sor­du­ğu­nuz so­ruy­la il­gi­li, mil­let­ve­ki­li se­çi­min­de ve il­le­rin mil­let­ve­ki­li sa­yı­sın­da kul­la­nıl­ma­sı Yük­sek Se­çim Ku­ru­luy­la il­gi­li bir şey; ka­nun da, bir an­lam­da, Yük­sek Se­çim Ku­ru­lu­nun ka­ra­rı­na bı­ra­kı­yor.

İs­tih­dam ra­kam­la­rı ya­zı­lı ola­rak ve­ri­le­cek.

Pa­pa­nın zi­ya­re­ti ve di­ğer ba­zı et­kin­lik­ler­de ni­çin…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Av­ru­pa Bir­li­ği so­ru­su hiç önem­li de­ğil mi Sa­yın Ba­kan?

BAŞ­KAN – Sa­yın Emek, lüt­fen efen­dim.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) –Av­ru­pa Bir­li­ği so­ru­su da­ha ön­cey­di…

BAŞ­KAN – Sa­yın Emek, so­ru­nu­zu sor­du­nuz; lüt­fen…

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Pa­pa­nın zi­ya­re­tiy­le il­gi­li, ce­na­zey­le il­gi­li TRT’nin gö­rev­len­di­ril­me­si… Bu, ta­bii, TRT’nin bir se­çi­mi de­ğil; ko­or­di­nas­yo­nu ya­pan­la­rın, me­se­la, Pa­pa­nın zi­ya­re­tin­de Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın ter­ci­hi­dir bu. Bi­li­yor­su­nuz, Pa­pa­nın zi­ya­re­tin­de, ak­re­di­tas­yo­nu yap­tı­ran 2.000’in üze­rin­de ga­ze­te­ci var­dı. Sa­de­ce yurt dı­şın­dan o ko­nuy­la il­gi­li ge­len 1.000 ci­va­rı ga­ze­te­ciy­di, 950’nin üze­rin­dey­di. Do­la­yı­sıy­la, ora­lar­da, bü­tün ga­ze­te­ci­le­rin iz­le­me­si müm­kün de­ğil, iz­di­ham ol­ma­sın di­ye, TRT çe­ki­mi ya­pı­yor ve bü­tün dün­ya med­ya­sı­na, bir an­lam­da, hem de lo­go­suz hiz­met su­nu­yor. Ya­ni, TRT’ye ve­ril­miş bir gö­rev­dir bu. Di­ğer ül­ke­ler de bu­nu uy­gu­lar­lar, bu bir  sis­tem­dir. Bun­da bir prob­lem yok.

Efen­dim, Baş­ba­kan­lık­ta bir ak­re­di­tas­yon­la, öy­le, bir, ya­ni, Baş­ba­kan­lık­ta­ki ga­ze­te­ci­le­rin­ki… O gö­rev ak­re­di­tas­yo­nu­nu sağ­lı­yor­lar; ora­da bir ay­rı­ca­lık fa­lan bir şey ol­mu­yor.

Bu­ra­da, ta­bii Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu’yla, doğ­ru­su, onu ben özel ola­rak gö­rü­şe­yim, han­gi il, han­gi il­çe? Çün­kü, biz, sos­yal yar­dım­lar­da kuy­ruk oluş­tur­ma, iz­di­ham ya­hut da her­han­gi bir va­tan­da­şın psi­ko­lo­jik yön­den ra­hat­sız ol­ma­ma­sı­nı çok önem­si­yo­ruz. Biz si­zin­le gö­rü­şe­lim Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu. Ya­ni, onu ben ala­yım; mut­la­ka ona çö­züm… Hat­ta, bu se­bep­le, an­ne­le­re ve­ri­len şart­lı na­kit­te yı­ğıl­ma­lar olu­yor di­ye, ban­ka sa­yı­sı­nı ar­tır­dık, ya­ni, bü­tün ban­ka­lar­dan ala­bil­sin­ler, ra­hat ol­sun di­ye, Zi­ra­at Ban­ka­sı dı­şı­na da çı­kıl­dı fa­lan. Onu mem­nu­ni­yet­le gö­rü­şe­lim, çö­züm bu­lu­ruz. Te­şek­kür edi­yo­rum.

Kur­ban de­ri­si ko­nu­su, bi­li­yor­su­nuz gün­dem­de yok, ya­ni yıl­lar­dır gün­de­me ge­len bir ko­nu de­ğil.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Top­lu­yor­lar...

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Sa­yın Mil­let­ve­ki­li­miz ni­ye bu­nu, hem ora­da ko­nuş­ma­sın­da hem so­ru­da gün­de­me ge­tir­di, onu da bi­le­mi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Öğ­ren­mek is­ti­yo­ruz ama...

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Ya­ni, bu­gü­ne ka­dar dört yıl­dır kur­ban de­ri­si di­ye bir şey gün­de­mi­mi­ze gel­me­di.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Ama top­lu­yor­lar...

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Be­nim de so­rum­lu­lu­ğum­da de­ğil ay­rı­ca.

Kö­mür­le il­gi­li, ta­bii, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz Sa­yın Ba­loğ­lu’nun... Ya­ni, va­li­ler­le TKİ ara­sın­da şöy­le bir pro­to­kol var: Kö­mür­ler o ile, il­çe­ye gön­de­ri­lir­ken çev­re ra­por­la­rı dik­ka­te alı­na­cak. Eğer alın­mı­yor­sa, va­li­le­rin so­rum­lu­lu­ğu... Ya­ni, va­li­le­ri­miz­le, ben ken­dim, bir­kaç de­fa -sos­yal yar­dım­lar has­sas bir ko­nu- biz­zat, An­ka­ra’ya gel­dik­le­rin­de baş­ka bir top­lan­tı ve­si­le­siy­le, ben de, bir­kaç sa­at, İçiş­le­ri Ba­ka­nı­mız­la şey ya­pa­rak za­man­la­rı­nı al­dım, bun­la­rı gö­rüş­tüm. Özel­lik­le şu­nu ifa­de et­tik: Ka­li­te­siz kö­mür ge­li­yor ya­hut ora­nın çev­re şart­la­rı­na uy­ma­yan kö­mür ge­li­yor, he­men ia­de ede­bi­lir­si­niz de­dik va­li­le­ri­mi­ze. TKİ de bu­nu bi­li­yor. Ya­ni, o ilin ve il­çe­nin şart­la­rı­na uy­ma­yan kir­li kö­mü­rü, bo­zuk kö­mü­rü, toz hâli­ne gel­miş kö­mü­rü tes­lim al­ma­ya­cak­lar, al­ma­sın­lar. Çün­kü, bi­zim TKİ’yle pro­to­ko­lü­müz­de o var. TKİ’ye  bel­li bir öde­me ya­pı­lı­yor ve o da o pro­to­ko­le uy­gun şe­kil­de kö­mür­le­ri gön­der­mek du­ru­mun­da.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – EK Pro­to­kol’le il­gi­li so­ru­lar sor­duk. Lüt­fen, ce­vap ve­rir­se­niz...

DEV­LET BA­KA­NI BE­ŞİR ATA­LAY (An­ka­ra) – Ek Pro­to­kol’le il­gi­li so­ru­ya bu­ra­da de­ğin­dim ben De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz, onun için de­ğin­mek is­te­me­dim. Ya­ni, o ko­nu üze­rin­de, ta­bii ko­nu­şu­la­bi­lir, ama Mec­li­se ge­lip gel­me­me­si, ta­bii bir ça­lış­ma, bir sü­reç me­se­le­si­dir; herhâlde, uy­gun ol­du­ğu za­man ge­ti­ri­lir. Ama, di­ğer bo­yut­la­rıy­la il­gi­li, ben, dü­şün­ce­le­ri­mi si­zin­le pay­laş­tım. Esa­sen Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mı­zın bir ko­nu­su­dur. Ya­ni, o ko­nu­ya ben ken­dim mü­da­hil ola­bil­di­ğim ka­da­rıy­la ve Sa­yın Ge­nel Sek­re­te­ri­mi­zin de ver­di­ği bil­gi­ler çer­çe­ve­sin­de, si­zin­le bir kıs­mı­nı pay­laş­mış ol­dum.

Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Tek­rar he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum, he­pi­ni­ze çok te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di sı­ra­sıy­la al­tın­cı tur­da yer alan büt­çe­le­rin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si hu­su­su­nu ve bö­lüm­le­ri­ni ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.82 – HA­Zİ­NE MÜS­TE­ŞAR­LI­ĞI

1.– Ha­zi­ne  Müs­te­şar­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                           54.413.120.500

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                             237.500

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    04         Eko­no­mik İş­ler ve Hiz­met­ler                                     3.120.100.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

    10         Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri             760.000.000

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                58.293.458.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

2.– Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN – (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

A – C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı            :  60.999.937.011,00

- Top­lam Har­ca­ma                     :  49.218.794.981,20

- Öde­nek Dı­şı Har­ca­ma             :              247.114,94

- İp­tal Edi­len Öde­nek                 :  11.781.389.144,74

BAŞ­KAN – (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.95 – AV­RU­PA BİR­Lİ­Ğİ GE­NEL SEK­RE­TER­Lİ­Ğİ

1.– Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                    9.619.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                         9.619.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.77 – BA­SIN-YA­YIN VE EN­FOR­MAS­YON GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                    2.800.700

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                               57.700

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    08         Din­len­me, Kül­tür ve Din Hiz­met­le­ri                               49.955.600

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

                 TOP­LAM                                                                       52.814.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Ba­sın Ya­yın En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri  ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.90 – SOS­YAL YAR­DIM­LAŞ­MA VE DA­YA­NIŞ­MA GE­NEL MÜ­DÜR­LÜ­ĞÜ

1.– Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                       392.310

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                                 250.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    10         Sos­yal Gü­ven­lik ve Sos­yal Yar­dım Hiz­met­le­ri                 2.902.690

BAŞ­KAN– Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                         3.545.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

40.32 – TÜRK İŞ­BİR­Lİ­Ğİ VE KAL­KIN­MA İDA­RE­Sİ BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                  41.872.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                       41.872.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

(B) cet­ve­li­ni oku­tu­yo­rum:

B – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    04         Alı­nan Ba­ğış ve Yar­dım­lar ile Özel Ge­lir­ler                   41.872.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

                 TOP­LAM                                                                       41.872.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Bö­lüm­le­ri oku­tu­yo­rum:

07.85 – TÜR­Kİ­YE İS­TA­TİS­TİK KU­RU­MU BAŞ­KAN­LI­ĞI

1.– Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si

A – C E T V E L İ

KO­DU     Açık­la­ma                                                                                (YTL)

    01         Ge­nel Ka­mu Hiz­met­le­ri                                                158.416.950

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    02         Sa­vun­ma Hiz­met­le­ri                                                             355.050

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    03         Ka­mu Dü­ze­ni ve Gü­ven­lik Hiz­met­le­ri                                 500.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

    07         Sağ­lık Hiz­met­le­ri                                                                 202.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

                 TOP­LAM                                                                     159.474.000

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı 2007 Yı­lı Mer­kezî Yö­ne­tim Büt­çe­si­nin bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir

2.– Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

BAŞ­KAN – (A) cet­ve­li­nin ge­nel top­la­mı­nı oku­tu­yo­rum:

Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı Ke­sin­he­sa­bı

A – C E T V E L İ

                                                            .    (YTL)       

- Ge­nel Öde­nek Top­la­mı            :         54.249.537,00

- Top­lam Har­ca­ma                     :         51.878.965,40

- İp­tal Edi­len Öde­nek                 :           2.171.510,48

- Er­te­si Yı­la Dev­re­den Öde­nek                 199.061,12

BAŞ­KAN – (A) cet­ve­li­ni ka­bul eden­ler... Et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı 2005 Ma­li Yı­lı ke­sin­he­sa­bı­nın bö­lüm­le­ri ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, böy­le­ce, Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı, Av­ru­pa Bir­li­ği Ge­nel Sek­re­ter­li­ği, Ba­sın-Ya­yın ve En­for­mas­yon Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğü, Türk İş­bir­li­ği ve Kal­kın­ma İda­re­si Baş­kan­lı­ğı ve Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­nın 2007 yı­lı büt­çe­le­ri ile Ha­zi­ne Müs­te­şar­lı­ğı ile Dev­let İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü Baş­kan­lı­ğı­nın 2005 ma­li yı­lı ke­sin­he­sap­la­rı ka­bul edil­miş­tir. Ha­yır­lı ol­ma­la­rı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, prog­ra­ma gö­re, ku­ru­luş­la­rın büt­çe ve ke­sin he­sap­la­rı­nı sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 19 Ara­lık 2006 Sa­lı gü­nü sa­at 11.00’de top­lan­mak üze­re bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Siz­le­re te­şek­kür edi­yo­rum. Siz­le­re ve biz­le­ri iz­le­yen de­ğer­li va­tan­daş­la­rı­mı­za ha­yır­lı ak­şam­lar di­li­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 21.52