Normal deneme 2 5 2007-03-14T09:29:00Z 2007-03-14T09:29:00Z 1 66444 378737 Türkiye Büyük Millet Meclisi 3156 888 444293 10.2625 Clean 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖ­NEM: 22    CİLT: 135     YA­SA­MA YI­LI: 5

TÜR­Kİ­YE BÜ­YÜK MİL­LET MEC­Lİ­Sİ

TU­TA­NAK DER­Gİ­Sİ

19’un­cu Bir­le­şim

15 Ka­sım 2006 Çar­şam­ba

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - YOK­LA­MA­LAR

IV. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) GÜN­DEM DI­ŞI KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Ca­vit To­run’un, Di­yar­ba­kır ve çev­re il­çe­le­rin­de mey­da­na ge­len sel fe­la­ke­ti son­ra­sın­da böl­ge hal­kı­nın du­ru­muy­la il­gi­li iz­le­nim­le­ri­ne, bu tür fe­la­ket­le­rin za­ra­rı­nı en aza in­dir­mek için alın­ma­sı ge­re­ken ted­bir­le­re iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han Şim­şek’in, ye­rel baz­da ya­yın ya­pan te­le­viz­yon ka­nal­la­rı­nın kar­şı­laş­tık­la­rı so­run­la­ra iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

3.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ek­rem Er­dem’in, mo­dern ar­şiv­ci­li­ğin ilk adı­mı olan Ha­zi­nei Ev­ra­kın ku­ru­lu­şu­nun 160’ın­cı yıl­dö­nü­mün­de, ar­şiv­ci­li­ğin öne­mi­ne iliş­kin gün­dem dı­şı ko­nuş­ma­sı

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Oman Şûra Mec­li­si Baş­ka­nı She­ikh Ab­dul­lah bin Ali Al Qa­ta­bi’nin da­vet­li­si ola­rak Oman’a resmî zi­ya­ret­te bu­lu­na­cak olan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Bü­lent Arınç'ın be­ra­be­rin­de­ki Par­la­men­to he­ye­ti­ni oluş­tur­mak üze­re grup­la­rın­ca isim­le­ri bil­di­ri­len mil­let­ve­kil­le­ri­ne iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1156)

C) GEN­SO­RU, GE­NEL GÖ­RÜŞ­ME, MEC­LİS SO­RUŞ­TUR­MA­SI VE MEC­LİS ARAŞ­TIR­MA­SI ÖNER­GE­LE­Rİ

1.- Edir­ne Mil­let­ve­ki­li Nec­det Bu­dak ve 31 mil­let­ve­ki­li­nin, ba­lık­çı­lı­ğın so­run­la­rı­nın araş­tı­rı­la­rak çö­züm yol­la­rı­nın be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/391)

2.- Uşak Mil­let­ve­ki­li Alim Tunç ve 19 mil­let­ve­ki­li­nin, Ge­diz Neh­rin­de­ki kir­li­li­ğin ve çev­re­ye et­ki­le­ri­nin araş­tı­rı­la­rak, Ge­diz Hav­za­sı’nda sür­dü­rü­le­bi­lir kal­kın­ma­nın sağ­lan­ma­sı için alın­ma­sı ge­re­ken ön­lem­le­rin be­lir­len­me­si ama­cıy­la Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si (10/392)

V. - ÖNE­Rİ­LER

A) Sİ­YA­Sİ PAR­Tİ GRU­BU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- (10/381) esas nu­ma­ra­lı Mec­lis araş­tır­ma öner­ge­si­nin ön gö­rüş­me­si­nin gö­rüş­me gü­nü­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

VI. - KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1. - Ça­nak­ka­le Mil­let­ve­kil­le­ri Meh­met Da­niş ve İb­ra­him Köş­de­re’nin, Ge­li­bo­lu Ya­rı­ma­da­sı Ta­rihî Millî Par­kı Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Bir Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (Ka­mu İha­le Ka­nu­nu­na Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi) ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/212) (S. Sa­yı­sı: 305)

2.- Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1030) (S. Sa­yı­sı: 904)

3.- Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hü­kü­me­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1115) (S. Sa­yı­sı: 1147)

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç’ın; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­nun Ge­çi­ci 1 in­ci Mad­de­si­nin Ye­ni­den Dü­zen­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/886) (S.Sa­yı­sı:1256)

5.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu'nun; Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na Bir Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/762) (S. Sa­yı­sı: 1252)

VII. - AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Mü­nir Er­kal’ın Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu’nun, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sıy­la il­gi­li doğ­ru ol­ma­yan ba­zı ifa­de­ler kul­lan­ma­sı ne­de­niy­le açık­la­ma­sı

2.- Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç’un, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz’un, ko­nuş­ma­sın­da, Par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

3.- An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­lih Ka­pu­suz’un, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ha­luk Koç’un, ko­nuş­ma­sın­da, Par­ti­si­ne sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VI­II. - SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Meh­met Me­sut ÖZAK­CAN’ın, is­tis­nai me­mur­luk­la­ra ya­pı­lan ata­ma­la­ra iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali ŞA­HİN’in ce­va­bı (7/16184)

* Ek ce­vap

2.- Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İN­CE’nin, Müm­taz Tur­han Sos­yal Bi­lim­ler Li­se­si öğ­ren­ci­le­ri­nin üni­ver­si­te alan ter­cih­le­ri­ne iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK’in ce­va­bı (7/17777)

3.- De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Mus­ta­fa GA­ZAL­CI’nın, li­se­ler­le il­gi­li ba­zı uy­gu­lama­la­ra iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK’in ce­va­bı (7/17781)

4.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ser­pil YIL­DIZ’ın, ta­rım ila­cı kul­la­nı­mı­na iliş­kin so­ru­su ve Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­ka­nı Meh­met Meh­di EKER’in ce­va­bı (7/17794)

5.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li En­ver ÖK­TEM’in, OKS’ye ve or­ta­öğ­re­tim ku­rum­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK’in ce­va­bı (7/17888)

6.- Zon­gul­dak Mil­let­ve­ki­li Ha­run AKIN’ın, Ereğ­li İş Ge­liş­tir­me Mer­ke­ziy­le il­gi­li ba­zı id­di­ala­ra iliş­kin so­ru­su ve Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Ali COŞ­KUN’un ce­va­bı (7/17909)

7.- Ar­da­han Mil­let­ve­ki­li En­sar ÖĞÜT’ün, Ak­sa­ray-Sa­rı­yah­şi As­ker­lik Şu­be­si­nin ka­pa­tı­la­ca­ğı id­di­ası­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Sa­vun­ma Ba­ka­nı M. Vec­di GÖ­NÜL’ün ce­va­bı (7/18078)

8.- İz­mir Mil­let­ve­ki­li Ca­nan ARIT­MAN’ın, Bat­man’da ar­tan in­ti­har olay­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ni­met ÇU­BUK­ÇU’nun ce­va­bı (7/18098)

9.- Ay­dın Mil­let­ve­ki­li Öz­lem ÇER­Çİ­OĞ­LU’nun, THY’nin per­so­nel se­çi­min­de uy­gu­la­nan bir an­ke­te iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN’ın ce­va­bı (7/18181)

10.- Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Ke­mal DE­Mİ­REL’in, Dün­ya Ban­ka­sı kre­di­li ve­ya hi­be­li pro­je­le­re iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN’ın ce­va­bı (7/18183)

11.- Kars Mil­let­ve­ki­li Se­la­mi Yİ­ĞİT’in, BEL­BİM es­ki Ge­nel Mü­dü­rü­nün dü­zen­le­di­ği bir ba­sın top­lan­tı­sı­na iliş­kin so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı Ni­met ÇU­BUK­ÇU’nun ce­va­bı (7/18229)

12.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Tun­cay ER­CENK’in, do­lan­dı­rı­cı ol­du­ğu id­dia edi­len bir he­yet­le yap­tı­ğı gö­rüş­me­ye iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN’ın ce­va­bı (7/18602)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak altı oturum yaptı.

Van Milletvekili Cüneyit Karabıyık, Iğdır’ın düşman işgalinden kurtarılışının yıldönümü münasebetiyle, ilin tarihçesine,

Adana Milletvekili Ayhan Zeynep Tekin (Börü), doğal afetlerin yol açtığı can ve mal kayıplarının önlenmesi için önceden tedbir alınmasının önemine,

İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.

Balıkesir Milletvekili Sedat Pekel’in, zeytin ve zeytinyağı üreticilerinin sorunlarına, planlı zeytin dikiminin üretim kalitesine etkilerine ve zeytin zararlılarına karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşmasına Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali Coşkun cevap verdi.

İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya’nın, (2/871) esas numaralı 1136 Sayılı Avukatlık Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni geri aldığına ilişkin önergesi okundu; Adalet Komisyonunda bulunan Teklif’in geri verildiği bildirildi.

Muğla Milletvekili Hasan Özyer’in Dilekçe,

Yozgat Milletvekili Mehmet Erdemir’in Kamu İktisadi Teşebbüsleri,

İzmir Milletvekili Serpil Yıldız’ın Avrupa Birliği Uyum,

Komisyonu üyeliklerinden çekildiklerine ilişkin önergeleri;

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 45 milletvekilinin, ders ve yardımcı ders kitaplarının içeriğinde yapılan değişikliklerin araştırılarak yapılması gereken düzenlemelerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması (10/390),

Anavatan Partisi Grubu adına, Grup Başkan Vekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu ve Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş’ın, sel felaketlerinin yol açtığı zararlar ve alınması gereken önlemler konusunda genel görüşme (8/35),

Açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve ön görüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.

Genel Kurulu ziyaret eden Makedonya Cumhurbaşkanı Branko Srvenkovski ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoş geldiniz" denildi.

Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler” kısmının 26’ncı sırasında yer alan (10/59) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmesinin, Genel Kurulun 14/11/2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin;

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, Tabii Afetlerden Zarar Gören Çiftçilere Yapılacak Yardımlar Hakkında (2/358),

Mersin Milletvekili Hüseyin Özcan’ın, Uzman Jandarma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair (2/797),

Kanun Tekliflerinin İç Tüzük’ün 37’nci maddesine göre doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin;

Yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 396’ncı sırasında yer alan 1256; 392’nci sırasında yer alan 1252; 389’uncu sırasında yer alan 1249; 9’uncu sırasında yer alan 1228; 353’üncü sırasında yer alan 1209; 386’ncı sırasında yer alan 1244; 395’inci sırasında yer alan 1255; 6’ncı ve 7’nci sıralarında yer alan 1243 ve 1245 sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin, bu kısmın 4, 5, 6, 7, 8, 9, 10, 11, 12’nci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 14/11/2006 Salı günkü birleşiminde sözlü sorular ve diğer denetim konularının görüşülmeyerek kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; 15/11/2006 Çarşamba günkü birleşiminde ise sözlü soruların görüşülmemesine; çalışma sürelerinin de 14/11/2006 Salı günkü birleşimde saat 23.00’e kadar, 15/11/2006 Çarşamba günkü birleşiminde saat 14.00’ten 23.00’e kadar olmasına, 16.11.2006 Perşembe günkü birleşiminde ise saat 14.00’ten 21.00’e kadar çalışmalara devam edilmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;

Açıklandı.

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

1’inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi’nin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2’nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),

3’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

4’üncü sırasına alınan, İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi’nin (2/886) (S. Sayısı: 1256) tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak maddelerine geçilmesi kabul edildi; 1’inci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

Samsun Milletvekili Haluk Koç, İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç hakkında söylediği bazı ifadelerin yanlış anlaşıldığı gerekçesiyle bir açıklamada bulundu.

15 Kasım 2006 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat 14.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.00’te son verildi.

Sadık YAKUT

 

 

Başkan Vekili

 

 

 

Ahmet Gökhan SARIÇAM

Yaşar TÜZÜN

 

Kırklareli

Bilecik

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Türkân MİÇOOĞULLARI

 

 

İzmir

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

No.: 29

II. - GELEN KÂĞITLAR

15 Kasım 2006 Çarşamba

 

Meclis Araştırması Önergeleri

1.- Edirne Milletvekili Necdet BUDAK ve 31 Milletvekilinin, balıkçılığın sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/391)

2.- Uşak Milletvekili Alim TUNÇ ve 19 Milletvekilinin, Gediz Nehrindeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak, Gediz Havzasında sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/392)

 

 

 

15 Ka­sım 2006 Çar­şam­ba

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.00

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 19’un­cu Bir­le­şi­mi’ni açı­yo­rum.

III. - Y O K L A M A

BAŞ­KAN – Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy düğ­me­le­ri­ne ba­sa­rak sa­lon­da bu­lun­duk­la­rı­nı bil­dir­me­le­ri­ni, bu sü­re içe­ri­sin­de elek­tro­nik sis­te­me gi­re­me­yen mil­let­ve­kil­le­ri­nin sa­lon­da ha­zır bu­lu­nan tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu­na rağ­men sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin ise yok­la­ma pu­su­la­la­rı­nı, gö­rev­li per­so­nel ara­cı­lı­ğıy­la, beş da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 14.09

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.20

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 19’un­cu Bir­le­şi­mi’nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

III. - YOKLAMA

BAŞ­KAN – Açı­lış­ta ya­pı­lan yok­la­ma­da top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, yok­la­ma iş­le­mi­ni tek­rar­la­ya­ca­ğım.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır, gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Gün­de­me geç­me­den ön­ce, üç sa­yın mil­let­ve­ki­li­ne gün­dem dı­şı söz ve­re­ce­ğim.

Gün­dem dı­şı ilk söz, Di­yar­ba­kır ili ve çev­re­sin­de­ki il­ler­de mey­da­na ge­len sel fe­la­ke­tin­de ya­şa­nan­lar ile il­gi­li söz is­te­yen Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li Ca­vit To­run’a ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın To­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR

1.- Diyarbakır Milletvekili Cavit Torun’un, Diyarbakır ve çevre ilçelerinde meydana gelen sel felaketi sonrasında bölge halkının durumuyla ilgili izlenimlerine, bu tür felaketlerin zararını en aza indirmek için alınması gereken tedbirlere ilişkin gündem dışı konuşması

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir sü­re ön­ce Di­yar­ba­kır ve böl­ge­mi­zin di­ğer il­le­ri Bat­man, Şan­lı­ur­fa, Hakkâri ve Şır­nak’ta mey­da­na ge­len sel fe­la­ke­tiy­le il­gi­li ola­rak ya­şa­nan­lar ko­nu­sun­da duy­gu, dü­şün­ce ve gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

Dün­ya ku­rul­du­ğun­dan be­ri ta­bii afet­ler dün­ya­nın her ye­rin­de ol­muş, olu­yor ve ol­ma­ya de­vam ede­cek­tir. İn­sa­noğ­lu­nun bu­nu ön­le­me­ye gü­cü yet­mi­yor. Bu afet­ler­de ta­ri­hin her dö­ne­min­de in­san bü­yük ka­yıp­lar ver­miş ve ver­me­ye de­vam edi­yor. Nuh Tu­fa­nı gi­bi bü­tün bir dün­ya­yı sa­ran fe­la­ket es­na­sın­da Haz­re­ti Nuh Aley­his­se­lam ve onun söz­le­ri­ne uyan­lar akıl­la­rı­nı kul­la­na­rak ha­yat­la­rı­nı kur­tar­dı­lar, ge­ri­ye ka­lan­lar az­gın su­lar içe­ri­sin­de bo­ğu­lup git­ti­ler. Biz in­san­lar ola­rak ak­lı­mı­zı kul­lan­dı­ğı­mız za­man­lar­da da ki­mi do­ğa olay­la­rı­na kar­şı ka­yıp­lar ve­re­bi­li­riz. Her tür­lü ted­bi­ri al­dık­tan son­ra tak­di­re kar­şı ya­pa­bi­le­ce­ği­miz bir şey yok­tur. İş­te bu es­na­da kar­şı kar­şı­ya ka­la­ca­ğı­mız ka­yıp­lar bi­zi vic­da­nen bas­kı al­tın­da bı­rak­maz. An­cak, ak­lı­mı­zı kul­lan­ma­dı­ğı­mız­da önü­mü­ze çı­kan prob­lem­ler, bir de ha­yat­la­rın kay­bıy­la ne­ti­ce­len­miş ise acı­lar, Di­yar­ba­kır’da, Bat­man’da, Şır­nak’ta, Şan­lı­ur­fa’da, Hakkâri’de ol­du­ğu gi­bi çok bü­yük olu­yor.

Sev­gi­li ar­ka­daş­lar, iki haf­ta ön­ce mey­da­na ge­len sel fe­la­ke­tin­de ha­ya­tı­nı kay­be­den va­tan­daş­la­rı­mı­zın ya­kın­la­rı­na baş­sağ­lı­ğı di­le­mek, ge­ri­de ka­lan­la­rın ise ya­şa­dık­la­rı­nı gör­mek için, Bat­man ve Di­yar­ba­kır il­le­ri­ni, Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­mız Nük­het Ho­tar Ha­nı­me­fen­di, Sağ­lık Ba­ka­nı­mız Re­cep Ak­dağ ve bir grup mil­let­ve­ki­li­miz­le böl­ge­yi zi­ya­ret et­tik.

Bu il­ler­de gör­dü­ğü­müz man­za­ra­lar, he­pi­mi­zi, ger­çek­ten, deh­şe­te dü­şür­dü. Bat­man, bu iş­ten en çok za­rar gö­ren il­le­ri­mi­zin ba­şın­da ge­li­yor. Bat­man İluh De­re­si et­ra­fın­da ya­pıl­mış ma­hal­le­ler­de mey­da­na ge­len sel bas­kı­nı, bu böl­ge­yi el­li yıl ge­ri­ye gö­tür­müş. Bi­zim gör­dü­ğü­müz man­za­ra bu. Akıl kul­la­nıl­ma­dı­ğı, ba­si­ret bağ­lan­dı­ğı için İluh De­re­si et­ra­fın­da yer­le­şim bi­rim­le­ri­nin oluş­tu­rul­ma­sı­na imkân ve­ril­me­si, za­ra­rın bü­yük­lü­ğü­nün ana se­be­bi ol­muş­tur. İluh De­re­si, AK Par­ti İk­ti­da­rı za­ma­nın­da, ya­pım ve ona­rım işi be­le­di­ye­ye ait ol­ma­sı­na rağ­men, DSİ ta­ra­fın­dan, mil­yar­lar­ca li­ra har­ca­na­rak 5 ki­lo­met­re­lik bir alan ta­ma­men usu­lü­ne uy­gun be­to­nar­me ka­nal sis­te­miy­le ona­rıl­mış, fa­kat son el­li yıl­da gö­rül­me­miş olan aşı­rı ya­ğış­la­rın se­be­bi­yet ver­di­ği sel fe­la­ke­ti­nin önü­ne ge­çi­le­me­miş­tir.

Bat­man ili­mi­zin ye­ni yer­le­şim ala­nın­da en kü­çük bir ha­sar yok iken, İluh De­re­si çev­re­sin­de­ki va­tan­daş­la­rı­mı­zın bü­yük fe­la­ket­le kar­şı kar­şı­ya kal­ma­la­rı, be­le­di­ye­le­rin imar iz­ni ver­me ko­nu­sun­da­ki yet­ki­le­ri­nin ye­ni­den göz­den ge­çi­ril­me­si­ni zo­run­lu kıl­mak­ta­dır.

Biz, Sa­yın Sağ­lık Ba­ka­nı­mız, Ge­nel Baş­kan Yar­dım­cı­mız ve mil­let­ve­kil­le­ri­miz­le, İluh De­re­si et­ra­fın­da ya­pıl­mış olan ev­ler­de ika­met eden va­tan­daş­la­rı­mı­zı Bat­man Va­li­miz­le bir­lik­te zi­ya­ret et­miş, so­run­la­rı­nı din­le­miş bu­lun­mak­ta­yız. Va­tan­daş­lar, Va­li­lik uy­gu­la­ma­la­rın­dan, Hükûme­tin bu ko­nu­da­ki ça­lış­ma­la­rın­dan, böl­ge mil­let­ve­kil­le­riy­le bir­lik­te di­ğer böl­ge­ler mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin zi­ya­ret­le­rin­den zi­ya­de­siy­le mem­nun ol­duk­la­rı­nı söy­le­miş­ler­dir.

Sel fe­la­ke­ti son­ra­sın­da, Bat­man ili­miz­de hiç kim­se­nin aç ve açık­ta bı­ra­kıl­ma­ma­sı­na gay­ret gös­te­ril­miş, resmî ku­rum­la­rın sos­yal fa­ali­yet bi­rim­le­ri bu ki­şi­le­re açıl­mış ve is­te­yen her­ke­se gün­de üç öğün ye­mek ve­ril­me­si­ne baş­lan­mış­tır. Va­li­lik­te oluş­tu­ru­lan ha­sar tes­pit ko­mis­yon­la­rı, ça­lış­ma­la­rı­nı hız­la sür­dü­rü­yor­lar. Hükûme­ti­miz, el­bet­te elin­den ge­le­ni ya­pa­rak bu mad­di ka­yıp­la­rı gi­der­me­ye ça­lı­şa­cak­tır. Bun­da kuş­ku yok. An­cak, be­nim üze­rin­de dur­mak is­te­di­ğim ko­nu, Bat­man ili­mi­zin İluh De­re­si çev­re­sin­de­ki ya­pı­laş­ma­nın her za­man bu tür fe­la­ket­ler­le kar­şı kar­şı­ya ol­du­ğu­dur. Çün­kü, bu bo­yut­ta ge­le­cek bir sel fe­la­ke­ti­ni, ala­ca­ğı­mız ya­pay ted­bir­ler­le ön­le­ye­me­yiz. O ma­hal­le­nin bir baş­ka ye­re ta­şın­ma­sın­dan baş­ka ça­re yok gi­bi gö­zü­kü­yor. Ka­lı­cı ted­bir­ler için TO­Kİ’nin ha­re­ke­te geç­miş ol­du­ğu­nu öğ­ren­miş bu­lun­mak­ta­yım.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ay­nı du­rum, ay­nı man­za­ra Di­yar­ba­kır ili­mi­zin Çı­nar il­çe­si ba­kı­mın­dan da ge­çer­li­dir. Çı­nar il­çe­mi­zin is­mi­ni “Cum­hu­ri­yet” koy­du­ğu­muz ma­hal­le­si, cum­hur ile, cum­hu­ri­yet ile il­gi­si ol­ma­yan ba­si­ret­siz ki­şi­le­rin ver­di­ği imar iz­ni sa­ye­sin­de se­le tes­lim ol­muş­tur. Bu ma­hal­le ta­ma­men de­re ya­ta­ğın­da­dır. Ya­ğış son­ra­sın­da ka­ra yol­la­rı rö­gar­la­rı se­le ka­pı­lan trak­tör, kam­yon gi­bi bü­yük araç­lar se­be­biy­le ta­ma­men tı­kan­mış ve Cum­hu­ri­yet Ma­hal­le­si göl ha­li­ne gel­miş­tir. Di­yar­ba­kır Va­li­li­ği­miz ve as­kerî bi­rim­le­ri­mi­zin anın­da mü­da­ha­le­si so­nu­cun­da, yüz­ler­ce va­tan­da­şı­mız bot­lar­la ev­le­ri­nin da­mın­dan alı­na­rak ha­yat­la­rı­nın kur­tul­ma­sı sağ­lan­mış­tır. Şim­di on­lar için ku­rul­muş olan ça­dır­lar­da hiz­met ve­ri­li­yor, sı­cak ye­mek da­ğı­tı­lı­yor; an­cak, bu ma­hal­le­de otu­ran yüz­ler­ce ai­le­nin evi kul­la­nı­la­maz du­rum­da­dır, ev eş­ya­la­rı­nın ta­ma­mı sel su­la­rı­na ve ça­mur yı­ğın­la­rı­na ma­ruz kal­mış, kul­la­nı­la­maz ha­le gel­miş­tir.

Sev­gi­li ar­ka­daş­lar, biz, şe­hir me­de­ni­ye­ti­ni ıs­ka­la­yan bir mil­le­tiz. Şe­hir­le­ri­mi­zi ak­lın, bil­gi­nin, sev­gi­nin, say­gı­nın, in­san onu­ru­nun hâkim ol­du­ğu ya­şa­nı­lır mekânlar ha­li­ne, ma­ale­sef, ge­ti­re­me­dik. Eli­mi­ze ge­çir­di­ği­miz en kü­çük bir top­rak par­ça­sı­nı hoy­rat­ça, bağ­naz­lı­ğın dik âlâsı­nın hâkim ol­du­ğu…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın To­run, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

CA­VİT TO­RUN (De­vam­la) – …es­fel dü­şün­ce­ler­le kul­lan­dık. Al­lah’ın ya­rat­mış ol­du­ğu ge­niş ara­zi­ler­de ya­yı­lıp ra­hat bir ha­yat sü­re­ce­ği­mi­ze, ne­hir kı­yı­la­rı­mı­zı, de­niz ke­nar­la­rı­nı, de­re ya­tak­la­rı­nı yer­le­şim ala­nı ha­li­ne ge­tir­dik, gö­ğü del­mek is­ter­ce­si­ne yük­sek bi­na­lar yap­tık, köy­ler­de­ki çöl ya­şan­tı­mı­zı şe­hir­le­ri­mi­ze ta­şı­dık, bı­ra­kın bi­na­la­ra, in­san­la­ra bi­le ne­fes ala­cak mekânlar bı­rak­ma­dık. Şim­di, ço­cuk­la­rı­mız bu be­ton yı­ğın­la­rın­dan dı­şa­rı adım at­tık­la­rın­da kar­şı kar­şı­ya kal­dık­la­rı mekân, ye­şil­lik­ler içe­ri­sin­de, kuş­la­rın cı­vıl cı­vıl ötüş­tü­ğü bir bah­çe ala­nı de­ğil, ana cad­de­ler­dir ve bu cad­de­ler­den geç­tik­le­rin­de her an için ölüm sa­çan en­vai cins­ten ara­ba­lar­dır.

Şa­ir şöy­le söy­lü­yor:

“Dağ­la­rı­nın, dağ­la­rı­nın ar­dı

Na­sıl an­lat­sam...

Ağaç­sız, kuş­suz, göl­ge­siz.

Çı­rıl­çıp­lak,

Vay kur­ban...

‘Kim bu cen­net va­ta­nın uğ­ru­na ol­maz ki fe­da.’

Yi­ğit­lik, sen ce­hen­nem de ol­san

Fe­da­yı ka­bul et­mek­tir,

Cen­net ya­pa­bil­mek için se­ni,

Na­mus­lu ve yok­sul hal­ka.

Bu'dur ol hikâyet,

Ol ka­ra sev­da.”

Bi­na yap­mak, he­le bu bi­na­la­rı da­ha çok pa­ra ka­zan­mak ama­cıy­la az­gın, hoy­rat ya­pı­lar ha­li­ne dö­nüş­tür­mek ve üs­te­lik bun­la­rı de­re ya­tak­la­rı­na, de­niz ke­nar­la­rı­na yap­mak me­de­ni­yet de­ğil­dir.

Sev­gi­li ar­ka­daş­lar, biz, şe­hir me­de­ni­ye­ti­ni ger­çek­ten ıs­ka­la­dık. Nes­li­miz he­ba olup git­ti. Sev­gi­siz, say­gı­sız, az­man taş ve be­ton yı­ğın­la­rıy­la kar­şı kar­şı­ya kal­dık. Ki­mi in­san­lar ya­şa­dı­ğın­da dün­ya­yı ken­di­si­nin ma­lı zan­ne­der ve aş­kın mü­teâl duy­gu ve dü­şün­ce­ler­den yok­sun bir tarz­da, hoy­rat­ça kul­la­nır. San­ti­met­re ka­re he­sa­bı gö­ze­ti­le­rek ya­pı­lan bi­na­lar so­lu­ğu­mu­zu kes­miş bu­lu­nu­yor.

Asa­let­ten yok­sun bu du­ru­mun önü­ne geç­mek için, aca­ba, ida­ma gi­der­ken son sö­zü so­ru­lan sev­gi­li Ka­ra­de­niz­li va­tan­da­şı­mı­zın de­di­ği gi­bi, aha bu ba­na ders ol­sun, mu de­me­li­yiz? Hiç ol­maz­sa bun­dan son­ra­sı­nı kur­tar­ma­nın ça­re­le­ri­ni ara­ma­mız ge­rek­mi­yor mu? Şe­hir imar plan­la­rı­nı be­le­di­ye­ler­den alıp, ba­ğım­sız ku­ru­luş­lar ha­li­ne mi ge­tir­me­li­yiz? Köy imar ka­nu­nu mu çı­kar­ma­lı­yız?

Bun­la­rı ye­ni­den ve eni­ko­nu önü­mü­ze ko­yup dü­şün­mek zo­run­da­yız. Çok kı­sa sü­re ön­ce çı­kar­dı­ğı­mız İs­kan Ka­nu­nu’nu bu ba­kım­dan çok önem­si­yo­rum ve ge­liş­ti­ril­me­si­ni is­ti­yo­rum. Yok­sa, ço­cuk­la­rı­mı­zın, to­run­la­rı­mı­zın kar­şı kar­şı­ya ka­la­cak­la­rı da­ha bü­yük fe­la­ket­le­ri ka­pı­mı­zın önün­de gör­mek­ten ken­di­mi­zi ala­ma­yız.

Önü­müz kış. Mev­sim gi­de­rek ken­di­si­ne has yü­zü­nü gös­te­re­cek­tir. Yağ­mur, kar, so­ğuk, sel fe­la­ke­ti­ne ma­ruz ka­lan in­san­la­rı­mı­zı da­ha bü­yük bo­yut­ta et­ki­le­ye­cek­tir.

Si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­mı­zın, der­nek ve va­kıf­la­rın, özel­lik­le gör­sel ba­sı­nı­mı­zın de­ğer­li tem­sil­ci­le­ri ile ana mu­ha­le­fet par­ti­mi­zin de­ğer­li yö­ne­ti­ci­le­ri­nin böl­ge­ye gös­ter­dik­le­ri du­yar­lı­lı­ğa te­şek­kür edi­yo­rum. Bu aziz mil­let Bos­na’ya, Su­dan’a, Dar­fur’a, En­do­nez­ya’ya, Açe’ye ko­şu­yor da, Di­yar­ba­kır’a, Bat­man’a, Şır­nak’a, Şan­lı­ur­fa’ya, Hakkâri’ye, Şem­din­li’ye mi koş­ma­ya­cak? Bu müm­kün mü? Gay­ret­le­ri se­be­biy­le tüm mil­le­ti­mi­zi gö­nül­den kut­lu­yo­rum.

İs­tan­bul Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın or­ga­ni­ze et­ti­ği yar­dım kam­pan­ya­sıy­la 4 tril­yon na­kit pa­ra top­lan­dı. Ya­rın bu pa­ray­la böl­ge­ye gi­de­ce­ğiz. Ay­ni yar­dım­lar­la bu mik­tar 30 tril­yo­nu bu­la­cak.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın To­run, lüt­fen…

CA­VİT TO­RUN (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

CA­VİT TO­RUN (De­vam­la) – Kon­gre­de ken­di­siy­le gö­rüş­tü­ğüm Bağ­cı­lar Be­le­di­ye Baş­ka­nı okul ar­ka­da­şım Fey­zul­lah Kı­yık­lık Bey’e, yap­ma­yı va­at et­ti­ği bü­yük yar­dım se­be­biy­le bu­ra­dan te­şek­kür edi­yo­rum. Ke­za, yar­dım­la­rı se­be­biy­le Bü­yük­çek­me­ce Kı­raç Be­le­di­ye Baş­ka­nı Ha­mit Ön­cü’ye te­şek­kür edi­yo­rum. Bu bağ­lam­da, ay­rı­ca, ül­ke­miz içe­ri­sin­de tüm si­vil ku­ru­luş­la­rı -İs­tan­bul za­ten ya­pı­yor- An­ka­ra, İz­mir, Bur­sa, Ada­na gi­bi bü­yük be­le­di­ye­le­ri­mi­zi, ka­mu ve özel ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı, iş adam­la­rı­nı ve yü­ce Mec­li­si­mi­zin siz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­ni her tür­lü yar­dım ba­kı­mın­dan hiz­me­te da­vet edi­yo­rum.

Bir da­ha böy­le fe­la­ket­le­ri Rab­bim kim­se­ye ya­şat­ma­sın, bu tür­den be­la­la­ra ma­ruz kal­ma­mak için de her şey­den ön­ce ak­lı­mı­zı ba­şı­mı­za al­ma­mı­zı sağ­la­sın di­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın To­run.

Gün­dem dı­şı ikin­ci söz, ye­rel te­le­viz­yon­la­rın so­run­la­rıy­la il­gi­li söz is­te­yen, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han Şim­şek’e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Şim­şek.

2.- İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek’in, yerel bazda yayın yapan televizyon kanallarının karşılaştıkları sorunlara ilişkin gündem dışı konuşması

BER­HAN ŞİM­ŞEK (İs­tan­bul) – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ye­rel te­le­viz­yon­la­rın so­run­la­rı hak­kın­da gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

Med­ya or­gan­la­rı, is­ter ulu­sal is­ter böl­ge­sel is­ter ye­rel çap­ta ya­yın yap­sın, de­mok­ra­si­nin ak­ci­ğe­ri ola­rak ta­nım­lan­mak­ta­dır. Ha­ber al­ma, yay­ma öz­gür­lü­ğü­nün et­ki­li ara­cı olan med­ya, öz­gür­lük­ler re­ji­mi ola­rak ni­te­len­di­ri­len çağ­daş de­mok­ra­si­ler­de ya­sa­ma, yü­rüt­me ve yar­gı erk­le­rin­den son­ra dör­dün­cü kuv­vet ola­rak bi­lin­mek­te. Ye­rel te­le­viz­yon­lar ise ye­rel baz­da ya­yın ya­pan, ye­rel so­run­la­rı gün­de­me ta­şı­yan ku­ru­luş­lar­dır. Ba­sı­nın gö­re­vi, ba­sın ah­la­kı­nın ve il­ke­le­ri­nin ge­re­ği ola­rak hal­kın doğ­ru ve ta­raf­sız bil­gi­len­di­ril­me­si­dir. Ye­rel te­le­viz­yon­la­rı­mız, bu bi­linç­le, ya­yın yap­tık­la­rı alan­lar­da, il­ler­de ya­yın­la­rı­nı sür­dür­mek­te­dir­ler.

Ül­ke­miz­de, 21 ulu­sal, 200 ci­va­rın­da ye­rel te­le­viz­yon ka­na­lı bu­lun­mak­ta­dır. Biz­le­rin se­çim­den se­çi­me ha­tır­la­dı­ğı­mız, se­çim böl­ge­le­rin­de pro­pa­gan­da için ya­rar­lan­dı­ğı­mız ye­rel ve böl­ge­sel te­le­viz­yon­la­rı­mız bir­çok so­run­la bo­ğuş­mak­ta­dır. RTÜK pay­la­rı, bu so­run­la­rın en önem­li­le­rin­den bi­ri­dir. Bil­di­ği­miz gi­bi, ulu­sal ve ye­rel te­le­viz­yon­la­rın rek­lam ge­lir­le­ri­nin yüz­de 10,5’i Üst Ku­rul pa­yı, yüz­de 5’i eği­ti­me kat­kı pa­yı, yüz­de 0,5’i ise dep­rem ver­gi­si­dir. Ye­rel te­le­viz­yon­la­rı­mız bu ağır yük al­tın­da ezil­mek­te­dir. 1994 yı­lın­da be­lir­le­nen 10,5; ye­ni oluş­tu­ru­lan RTÜK fi­nans­ma­nı­nın sağ­lan­ma­sı için ge­rek­li idi. Ama, şu an­da, RTÜK, Ha­zi­ne­ye mil­yon­lar­ca YTL pa­ra ak­ta­ran bir üst ku­rul­dur. O ne­den­le, bu pa­yın dü­şü­rül­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Son gün­ler­de, RTÜK ve mes­lek tem­sil­ci­le­ri­nin yap­mış ol­du­ğu gö­rüş­me­ler­de, bu pa­yın, bu ora­nın yüz­de 2’ye in­me­si ge­rek­ti­ği­ni ka­rar­laş­tır­mış­lar­dır. Ye­rel te­le­viz­yon­la­rı­mız, za­ten SSK, ver­gi pri­mi gi­bi öde­me­le­ri dev­le­te yap­mak­ta­dır. Za­man za­man il­le­re git­ti­ği­miz­de o ilin te­le­viz­yo­nu­nun tam ek­ra­nın­da RTÜK be­de­li­ni öde­ye­me­di­ği için ka­pa­tıl­dı­ğı, şek­lin­de ya­zı­lar­la kar­şı­laş­mak­ta­yız.

Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; ye­rel te­le­viz­yon­la­rın di­ğer önem­li bir so­ru­nu ise, fre­kans tah­sis­le­ri­nin ya­pıl­ma­mış ol­ma­sı ve fre­kans be­del­le­ri­dir. Bu Hükûmet dö­ne­min­de ya­pı­lan bir dü­zen­le­mey­le, ye­rel te­le­viz­yon­lar­dan fre­kans be­del­le­ri alın­ma­ya baş­lan­mış­tır. Ye­rel te­le­viz­yon­lar, pa­ra ka­zan­mak bir ya­na, ya­yın ya­şam­la­rı­nı çok bü­yük zor­luk­lar­la ve bü­yük mad­di kriz­ler­le sür­dür­mek­te­dir. Zor şart­lar al­tın­da ya­yın yap­mak­ta olan te­le­viz­yon ka­nal­la­rı­na bir de, bu İk­ti­dar dö­ne­min­de, “fre­kans be­de­li” adı al­tın­da ye­ni bir yük ge­ti­ril­miş­tir. RTÜK ta­ra­fın­dan ya­yım­la­nan bir yö­net­me­lik­te, fre­kans be­del­le­ri­ni öde­me­yen te­le­viz­yon ka­nal­la­rı­na tah­sis­li fre­kans­la­rın baş­ka ta­lip­li­le­re ve­ri­le­ce­ği be­lir­til­mek­te­dir. Te­le­viz­yon dün­ya­sın­da te­kel­leş­me­nin önü açıl­mak­ta­dır. Bu, çok teh­li­ke­li bir gi­diş­tir. Fre­kans sis­te­mi­nin otur­ma­ma­sı, ye­rel te­le­viz­yon­la­rın ya­tı­rım yap­ma­sı­nı da en­gel­le­mek­te.

2001 yı­lın­da RTÜK Ka­nu­nu ile Mec­li­sin gün­de­mi­ne ge­len bir ta­sa­rı­da söz alan ve şim­di de ara­mız­da bu­lu­nan ba­zı AKP’li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, o ta­sa­rı­nın te­kel­leş­me­ye yol aç­tı­ğı­nı, özel­lik­le ye­rel te­le­viz­yon­lar için pa­ra ce­za­la­rı­nın çok yük­sek ol­du­ğu­nu ve bun­dan do­la­yı kar­şı çık­tık­la­rı, tu­ta­nak­lar­da ya­zı­lı. Bu ar­ka­da­şı­mız, AKP Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mu­sa Uzun­ka­ya. 2001 yı­lın­da Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lun­da yap­tı­ğı bir ko­nuş­ma­da, “Bir ke­re, ye­rel ve böl­ge­sel ya­yın ya­pan rad­yo ve te­le­viz­yon­la­rın yet­ki­li­le­riy­le, so­rum­lu­la­rıy­la, on­la­rın kar­şı­laş­tık­la­rı so­run­lar­la ala­ka­lı en ufak bir mü­ta­laa ve gö­rüş ta­lep et­me­ye ih­ti­yaç duy­du mu sev­gi­li Hükûme­ti­miz?” de­miş­tir, ya­ni 57’nci Hükûme­ti kas­te­de­rek. Şim­di ken­di­si­ne ve siz­le­re sor­mak is­ti­yo­rum: Dört yıl­dır ik­ti­dar­da­sı­nız ve siz yi­ne mil­let­ve­ki­li­si­niz, si­zin sev­gi­li Hükûme­ti­niz dört yıl­dır ye­rel te­le­viz­yon­la­rın so­run­la­rıy­la il­gi­li han­gi ye­rel te­le­viz­yon tem­sil­ci­si­ni ça­ğı­rıp so­run­la­rı­nı din­le­di? Bu so­run­lar­la il­gi­li han­gi ön­lem­le­ri al­dı­nız?

Sa­yın Baş­ba­kan, 21/10/2003 ta­ri­hin­de An­ka­ra De­de­man Ote­lin­de “Ye­rel Te­le­viz­yon­lar Bir­li­ği Ye­rel Med­ya Se­mi­ne­ri”nde­ki yap­tı­ğı ko­nuş­ma­sı­na şöy­le baş­lı­yor: “Ko­nuş­ma­mın he­men ba­şın­da al­tı­nı çi­ze­rek özel­lik­le ve sa­mi­mi­yet­le be­lirt­mek is­te­rim ki, Hükûmet ola­rak med­ya po­li­ti­ka­mı­zın bi­rin­ci mad­de­sin­de ye­rel med­ya­nın so­run­la­rı yat­mak­ta­dır.” Sa­yın Baş­ba­kan, ay­nı ko­nuş­ma­da, “Hiç abart­ma­dan ve bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le söy­le­ye­yim ki, bu ko­nu­ya yıl­la­rı­nı ver­miş uz­man ar­ka­daş­la­rı­mız ye­rel med­ya­nın güç­len­me­si için ge­rek­li çö­züm­ler ve ça­re­ler üze­rin­de ça­lış­mak­ta­dır.” de­miş­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Şim­şek, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız.

BER­HAN ŞİM­ŞEK (De­vam­la) – To­par­lı­yo­rum.

“Te­le­viz­yon ya­sa­la­rı, ye­rel med­ya­nın güç­len­me­si sağ­la­na­cak bir di­zi ted­bir­ler içer­mek­te­dir. Elek­trik ve te­le­fon üc­ret­le­rin­de in­di­rim, RTÜK’e öde­nen rek­lam pay­la­rı­nın aşa­ğı­ya çe­kil­me­si, tek­no­lo­ji alım­la­rın­da­ki ver­gi mu­afi­ye­ti gi­bi ted­bir­ler, ye­rel med­ya­nın güç­len­me­si için ala­ca­ğı­mız di­ğer ted­bir­le­rin ya­nın­da önem­siz kal­mak­ta­dır. Biz bu­na çok önem ve­ri­yo­ruz.” de­miş­tir Sa­yın Baş­ba­kan ve şöy­le de­vam edi­yor: “Ye­rel med­ya­nın güç­len­me­siy­le bir­lik­te bu­gün Ana­do­lu’dan İs­tan­bul’a yö­ne­len ga­ze­te­ci gö­çü ter­si­ne dö­ne­cek, Ana­do­lu’da ga­ze­te­ci­lik yap­mak ca­zip ha­le ge­le­cek­tir.”

Sa­yın Baş­ba­ka­nın uz­man­la­rı sa­nı­yo­rum ki hâlâ ça­lı­şı­yor. Ye­rel te­le­viz­yon­la­rın so­run­la­rıy­la il­gi­li hâlâ bir so­mut adım ma­ale­sef yok, çö­züm de yok, ça­re de yok. RTÜK pay­la­rı ay­nı, elek­trik pay­la­rı, te­le­fon üc­ret­le­ri ay­nı, tek­no­lo­ji ya­tı­rım­la­rın­da­ki ver­gi mu­afi­ye­ti ay­nı. Sa­yın Baş­ba­ka­nın id­dia et­ti­ği bir ger­çek var, o da, ba­sın ça­lı­şan­la­rı­nın İs­tan­bul’dan Ana­do­lu’ya gö­çü ter­si­ne dön­dü mü bi­lin­mez ama, Ka­nal 7 eki­bi­nin bü­rok­ra­si­ye, ba­kan­lık­la­ra trans­fer edil­di­ği doğ­ru­dur.

Bi­raz ön­ce ifa­de et­ti­ğim gi­bi, ye­rel te­le­viz­yon­la­rın so­run­la­rı çok. Bu so­run­la­rın aşıl­ma­sı için, RTÜK pay­la­rı­nın dü­şü­rül­me­si, fre­kans tah­sis­le­ri­nin bir an ön­ce ya­pıl­ma­sı, ye­rel te­le­viz­yon­la­rın rek­lam ge­lir­le­ri­ni ar­tır­mak için ka­mu­nun ver­di­ği rek­lam­la­rı ye­rel te­le­viz­yon­la­ra da ver­me­si, tek­no­lo­ji ya­tı­rım­la­rın­da ye­rel te­le­viz­yon­la­rın des­tek­len­me­si, dü­şük fa­iz­li, uzun va­de­li kre­di­le­rin ve­ril­me­si, te­le­fon, elek­trik üc­ret­le­rin­de in­di­rim ya­pıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, ül­ke­miz­de bü­yük bir öz­ve­riy­le ya­yın yap­mak­ta olan ye­rel te­le­viz­yon ka­nal­la­rı­mı­zın so­run­la­rı­nı bi­li­yo­ruz, za­ma­nı gel­di­ğin­de de ge­re­ği­ni ya­pa­ca­ğız.

Sa­yın Baş­ba­ka­nın ye­rel te­le­viz­yon­lar­la il­gi­li söy­le­di­ği söz­ler or­ta­da de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ben, Sa­yın Baş­ba­ka­nı söz­le­ri­nin ar­ka­sın­da dur­ma­ya da­vet edi­yo­rum, ama, ma­ale­sef, bir­çok sö­zün ar­ka­sın­da bu­gü­ne ka­dar du­rul­ma­dı­ğı­nı da hep bi­li­yo­ruz.

“İş­siz­li­ği çö­ze­ce­ğiz, yok­sul­lu­ğu ye­ne­ce­ğiz.” de­di­niz, iş­siz­lik, yok­sul­luk bu dö­nem­de art­tı. “Yol­suz­lu­ğa dur di­ye­ce­ğiz.” de­di­niz, yol­suz­luk, usul­süz­lük da­ha ar­ta­rak de­vam et­ti. Yol­suz­luk­la il­gi­li da­ha ön­ce Hükûme­ti­niz dö­ne­min­de yol­suz­luk ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz, şim­di sis­te­ma­tik yol­suz­luk­tan bah­se­di­yor­su­nuz. De­mek ki, sis­te­ma­tik ol­ma­yan yol­suz­luk ol­du­ğu­nu ken­di­niz de ka­bul edi­yor­su­nuz.

Çift­çi­nin, üre­ti­ci­nin yü­zü gül­me­di ve­ri­len söz­ler­de. Çay, fın­dık, buğ­day, çel­tik, ka­yı­sı, pa­muk, na­ren­ci­ye üre­ti­ci­si­nin so­run­la­rı kat­la­na­rak art­tı.

“Do­ku­nul­maz­lık­lar kal­dı­rı­la­cak.” de­di, kal­dı­rıl­ma­dı ve ar­ka­daş­lar, bu an­la­yış­la da Sa­yın Baş­ba­kan Çan­ka­ya’ya çık­mak is­ti­yor. “Üç yıl son­ra ce­bi­niz pa­ray­la do­la­cak.” den­di, ama cep­ler de­lin­di, cep­ken de de­lin­di. Ye­rel te­le­viz­yon­la­ra ver­di­ği­miz söz­ler de bu ve­si­ley­le herhâlde unu­tul­muş ol­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bir ka­nun tek­li­fi ve­re­ce­ğiz. Bir kez da­ha ye­rel te­le­viz­yon­lar­la il­gi­li sa­mi­mi­ye­ti­ni­zi ve Baş­ba­ka­nın ve bu­ra­da­ki mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­nın sa­mi­mi­ye­ti­ni ölç­mek adı­na, umut ede­rim ki, 37’nci mad­de­den ka­nun tek­li­fi bu­ra­ya gel­di­ğin­de, hem Ge­nel Baş­ka­nı­nız hem Baş­ba­ka­nı­nız hem de 57’nci Hükûmet dö­ne­min­de mil­let­ve­kil­li­ği ya­pan ar­ka­daş­lar söz­le­ri­nin ar­ka­sın­da du­rur­lar.

Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Şim­şek.

Gün­dem dı­şı üçün­cü söz, ar­şi­vin öne­miy­le il­gi­li söz is­te­yen İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ek­rem Er­dem’e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Er­dem. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

3.- İstanbul Milletvekili Ekrem Erdem’in, modern arşivciliğin ilk adımı olan Hazinei Evrakın kuruluşunun 160’ıncı yıldönümünde, arşivciliğin önemine ilişkin gündem dışı konuşması

EK­REM ER­DEM (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye’de mo­dern ar­şiv­ci­li­ğin ilk adı­mı ka­bul edi­len Ha­zi­nei Ev­ra­kın ku­ru­lu­şu­nun 160’ın­cı yıl dö­nü­mü ne­de­niy­le gün­dem dı­şı söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ar­şiv­ler, bir ül­ke­nin ta­pu se­ne­di, bir mil­le­tin kim­li­ği, ha­tı­ra­tı, mad­di ve ma­ne­vi de­ğer­le­riy­le onu geç­mi­şin­den bu­gü­ne ve bu­gü­nün­den ya­rın­la­rı­na bağ­la­yan te­mel da­ya­na­ğı­dır; ait ol­du­ğu dev­rin örf ve âdet­le­ri­ni, sos­yal ya­pı­sı­nı, me­se­le­le­ri­ni ve bun­lar ara­sın­da­ki mü­na­se­bet­le­ri or­ta­ya ko­yar­lar.

Ta­nım ola­rak ar­şiv, bir dev­le­tin, mil­le­tin, şeh­rin ve­ya ki­şi­nin geç­mi­şi­ne ait bel­ge­ler top­lu­lu­ğu­dur. Bun­dan do­la­yı bir dev­let ve mil­le­tin mut­la­ka ko­ru­ma­sı ge­re­ken kül­tü­rel de­ğer­le­rin ba­şın­da millî ar­şiv­le­ri ge­lir. Mil­let ola­bil­me ve mil­let ka­la­bil­me­de bu kül­tür var­lık­la­rı­nın bü­yük ye­ri ve ro­lü var­dır. Bir dev­le­tin ve mil­le­tin ta­ri­hi, kül­tü­rü ve mil­le­ti mil­let ya­pan de­ğer­le­ri ar­şiv­le­rin­de giz­li­dir. Tür­ki­ye ar­şiv bel­ge­si ba­kı­mın­dan çok bü­yük bir zen­gin­li­ğe sa­hip­tir.

Dev­let Ar­şiv­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de yer alan Os­man­lı Ar­şi­vi, ih­ti­va et­ti­ği bel­ge­le­rin ge­rek sa­yı­sı ge­rek­se bi­lim­sel ve kül­tü­rel de­ğe­riy­le dün­ya ar­şiv­le­ri ara­sın­da ol­duk­ça iti­bar­lı ve önem­li bir ye­re sa­hip­tir. Os­man­lı Ar­şi­vin­de 100 mil­yo­na ya­kın bel­ge ve 365 bin ka­dar def­ter bu­lun­mak­ta­dır.

Ar­şiv­le­ri­mi­zin en önem­li özel­li­ği, Tür­ki­ye’nin ol­du­ğu ka­dar, bu­gün müs­ta­kil dev­let kur­muş Or­ta ve Ya­kın Do­ğu, Bal­kan, Ak­de­niz, Ku­zey Af­ri­ka ve Ön As­ya ül­ke­le­ri­nin kül­tü­rel, ik­ti­sa­di ve si­ya­si ta­rih­le­ri­nin gün ışı­ğı­na çı­ka­rıl­ma­sın­da, mil­let­le­ra­ra­sı hak­la­rın is­pa­tın­da ve ko­run­ma­sın­da müs­tes­na bir de­ğe­re ve öne­me sa­hip ol­ma­sı­dır.

Gü­nü­müz­de bu ül­ke­le­re men­sup araş­tı­rı­cı­lar, ken­di millî ar­şiv­le­ri­ni kur­mak, top­lum ilim­le­ri açı­sın­dan var oluş­la­rıy­la il­gi­li me­se­le­le­ri in­ce­le­mek, tes­pit ve de­ğer­len­dir­me yap­mak için Os­man­lı Ar­şiv­le­rin­de araş­tır­ma­lar yap­mak mec­bu­ri­ye­ti­ni duy­mak­ta­dır­lar.

“Os­man­lı Ar­şi­vi ol­ma­dan bu dev­let­le­rin ta­ri­hi ya­zı­la­maz.” di­yen dün­ya­ca ün­lü ta­rih­çi­miz Pro­fe­sör Dok­tor Ha­lil İnal­cık, 1985’te, dev­rin Baş­ba­ka­nı mer­hum Tur­gut Özal’a, “Ba­na Os­man­lı Ar­şi­vi­ni ve­rin, si­ze bir kül­tür im­pa­ra­tor­lu­ğu ku­ra­yım.” di­ye­rek, Os­man­lı ar­şiv­le­ri­nin öne­mi­ni çok ve­ciz bir şe­kil­de or­ta­ya koy­muş­tur.

Os­man­lı ar­şiv bel­ge­le­ri, çe­şit­li mil­let­le­ra­ra­sı ve şa­hıs hu­ku­ku da­va­la­rın­da da hu­ku­ki ge­çer­li­li­ğe sa­hip­tir. Ni­te­kim bu yıl içe­ri­sin­de Yu­na­nis­tan’da, ki­li­se ile Yu­na­nis­tan dev­le­ti ara­sın­da ih­ti­laf ko­nu­su olan bir ara­ziy­le il­gi­li da­va­yı, ki­li­se, mah­ke­me­ye sun­du­ğu bir Os­man­lı bel­ge­si sa­ye­sin­de ka­zan­mış­tır.

Son yıl­lar­da gün­dem­den bir tür­lü düş­me­yen söz­de Er­me­ni soy­kı­rı­mı id­di­ala­rı­nı çü­rü­te­cek, Kıb­rıs ve ben­ze­ri millî da­va­la­rı­mı­zı güç­lü kı­la­cak de­lil­ler de, Os­man­lı ar­şiv bel­ge­le­ri­dir.

Cum­hu­ri­yet ar­şi­vi ise, Millî Mü­ca­de­le’yi, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si hükûmet­le­ri ile bun­la­rın ça­lış­ma­la­rı­nı, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin do­ğu­şu ve cum­hu­ri­ye­tin ila­nı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı ve or­ta­ya koy­du­ğu ye­ni­lik­le­ri, ge­çir­di­ği çe­şit­li saf­ha­la­rı ve el­de edi­len ne­ti­ce­le­ri gös­te­ren çok önem­li baş­ka bir zen­gin­li­ği­miz­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Os­man­lı Dev­le­ti’nde ar­şiv fik­ri çok es­ki­le­re ka­dar uzan­mak­ta­dır. Ar­şi­vin bir mil­le­tin ta­rih ve kül­tür ha­zi­ne­si id­ra­kin­de olan ec­da­dı­mız, kur­du­ğu ar­şiv teş­ki­la­tı­na “Ha­zi­nei Ev­rak” adı­nı ver­miş­tir.

Ha­zi­nei Ev­ra­kın 160’ın­cı yıl dö­nü­mü ne­de­niy­le, dün, Mec­lis Baş­ka­nı­mız Sa­yın Bü­lent Arınç ta­ra­fın­dan Mec­li­si­miz şe­ref sa­lo­nun­da Os­man­lı ar­şiv ve­si­ka­la­rı­nın yer al­dı­ğı “Gök Kub­be Al­tın­da Bir­lik­te Ya­şa­mak” isim­li bir ser­gi açıl­mış­tır.

Bi­lin­di­ği gi­bi, Os­man­lı Dev­le­ti, yak­la­şık al­tı yüz yıl­lık bir dö­nem­de, Or­ta Av­ru­pa’dan Or­ta Af­ri­ka’ya, Kaf­kas­lar­dan Ara­bis­tan’a ka­dar uza­nan ge­niş bir coğ­raf­ya­ya hük­met­miş­tir. Bu, o ka­dar ko­lay ol­ma­mış­tır. Söz ko­nu­su zor­luk, sa­de­ce coğ­raf­ya­nın ge­niş­li­ği de­ğil, üze­rin­de ya­şa­yan fark­lı din, dil, mil­let, mez­hep ve kül­tü­re sa­hip in­san­la­rı yö­ne­te­bil­mek­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

EK­REM ER­DEM (De­vam­la) – Os­man­lı Dev­le­ti, böy­le­si­ne fark­lı ve renk­li bir top­lu­mu, adil bir yö­ne­tim an­la­yı­şıy­la, ba­rış için­de, bir ara­da yö­net­me be­ce­ri­si­ni gös­ter­miş­tir. Hâl böy­le olun­ca, çok fark­lı özel­lik­le­re sa­hip in­san­lar, ken­di din, dil ve kül­tür­le­ri­ni ser­best­çe ya­şa­ya­bil­miş­ler­dir. Bu­nun adı, gü­nü­müz di­liy­le, bir­lik­te ya­şa­mak­tır. Bir­lik­te ya­şa­mak de­mek, çok kül­tür­lü­lük içe­ri­sin­de in­san­la­rın bir­bi­ri­ne hoş­gö­rü gös­te­re­bil­me­si­dir. Bu­gün dün­ya­nın te­mel so­ru­nu bu­dur ve Os­man­lı Dev­le­ti bu ko­nu­da zen­gin bir tec­rü­be sa­hi­bi­dir. Ser­gi bu tec­rü­be­yi, Baş­ba­kan­lık Dev­let Ar­şiv­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­ne bağ­lı Os­man­lı Ar­şi­vi Da­ire Baş­kan­lı­ğın­da bu­lu­nan bel­ge­ler ışı­ğın­da or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Söz ko­nu­su bel­ge­le­rin bir kıs­mı, Os­man­lı Dev­le­ti’nin ken­di­si­ne sı­ğı­nan Av­ru­pa­lı mül­te­ci­le­re yö­ne­lik hi­ma­ye­ci tav­rıy­la yö­net­ti­ği çe­şit­li in­san top­lu­lu­ğu­na kar­şı hoş­gö­rü­lü yak­la­şı­mı­nı ser­gi­ler­ken, di­ğer bir kıs­mı ise, Os­man­lı Dev­le­ti’nin Av­ru­pa­lı dev­let­ler ve çe­şit­li top­lu­luk­lar ara­sın­da­ki dost­luk iliş­ki­le­ri­ni gös­ter­mek­te­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­ra­da söz­le­ri­me son ve­rir­ken, ser­gi­ye il­gi gös­te­re­ce­ği­ni­ze ina­nı­yor, sa­va­şın ol­ma­dı­ğı, ma­sum in­san­la­rın öl­dü­rül­me­di­ği, ba­rı­şın hâkim ol­du­ğu, her­ke­sin bir­bi­ri­ne say­gı duy­du­ğu, hoş­gö­rü­nün ege­men ol­du­ğu gök kub­be al­tın­da bir­lik­te ya­şa­mak di­le­ğiy­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­dem.

Gün­de­me ge­çi­yo­ruz.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın bir tez­ke­re­si var­dır; oku­tup, bil­gi­le­ri­ni­ze su­na­ca­ğım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Oman Şûra Meclisi Başkanı Sheikh Abdullah bin Ali Al Qatabi’nin davetlisi olarak Oman’a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1156)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Bü­lent Arınç’ın, Oman Şu­ra Mec­li­si Baş­ka­nı She­ikh Ab­dul­lah bin Ali Al Qa­ta­bi’nin da­ve­ti­ne ica­bet­le, be­ra­be­rin­de­ki Par­la­men­to he­ye­tiy­le, Oman’a res­mi zi­ya­ret­te bu­lun­ma­sı hu­su­su, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si’nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da 3620 Sa­yı­lı Ka­nun’un 6. Mad­de­si uya­rın­ca, Ge­nel Ku­rul’un 7 Ka­sım 2006 ta­ri­hin­de­ki 15. Bir­le­şi­min­de ka­bul edil­miş­tir.

Anı­lan Ka­nun’un 2. Mad­de­si uya­rın­ca, He­ye­ti­mi­zi oluş­tur­mak üze­re Si­ya­si Par­ti Grup­la­rın­ca bil­di­ri­len üye­le­ri­mi­zin isim­le­ri Ge­nel Ku­rul’un bil­gi­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                         Bü­lent Arınç

                                                                                            Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                             Baş­ka­nı

ADI SO­YA­DI                   SE­ÇİM İLİ

Hü­se­yin Ba­yın­dır               Kır­şe­hir

Ay­han Se­fer Üs­tün             Sa­kar­ya

Ha­lil Ka­ya                          Van

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin iki öner­ge var­dır, ay­rı ay­rı oku­tu­yo­rum:

C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Edirne Milletvekili Necdet Budak ve 31 milletvekilinin, balıkçılığın sorunlarının araştırılarak çözüm yollarının belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/391)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Üç ta­ra­fı de­niz­ler­le çev­ri­li olan ül­ke­miz bir de­niz ül­ke­si­dir. Ül­ke­miz 8.333 km kı­yı şe­ri­di­ne sa­hip, 177.714 km akar­su, iri­li ufak­lı 200 do­ğal göl, 243 adet ba­raj gö­lü, 750 adet su­la­ma gö­le­ti ol­mak üze­re 1193 adet su kay­na­ğı ve 8 bin ba­lık tü­rü ile su ürün­le­ri ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği için son de­re­ce uy­gun ko­şul­la­ra sa­hip ol­ma­sı­na rağ­men dün­ya su ürün­le­ri üre­ti­mi ya­pan ül­ke­ler sı­ra­la­ma­sın­da ge­ri­ler­de kal­mak­ta­dır. 26 mil­yon hek­tar alan­da su ürün­le­ri üre­tim ala­nı­na sa­hip olan ül­ke­miz­de av­cı­lık ve ye­tiş­ti­ri­ci­lik da­hil top­lam ba­lık üre­ti­mi­miz 650 bin ton/yıl­dır.

Dün­ya­da Ja­pon­ya ve Ame­ri­ka baş­ta ol­mak üze­re İn­gil­te­re, İs­veç, Nor­veç, Da­ni­mar­ka, Al­man­ya ve İtal­ya ba­lık­çı­lı­ğa çok önem ver­mek­te, kur­duk­la­rı mo­dern fi­lo­lar­la bol mik­tar­da ba­lık av­la­mak­ta ve eko­no­mi­le­ri­ne önem­li gir­di­ler sağ­la­mak­ta­dır­lar. Ül­ke­miz­de ise ama­tör ve kı­yı ba­lık­çı­lı­ğı ya­pıl­mak­ta­dır. Sa­de­ce kı­yı ba­lık­çı­lı­ğı­nın ya­pı­lıp açık de­niz ba­lık­çı­lı­ğı­nın ya­pıl­ma­ma­sı ül­ke­mi­zin açık de­niz­le­re uzak ol­ma­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır.

Su ürün­le­ri üre­tim alan­la­rı ne­re­dey­se ta­rım alan­la­rı­na ya­kın ol­ma­sı­na kar­şın su ürün­le­ri sek­tö­rü­nün GSYİH’dan al­dı­ğı pay bin­de 43 olur­ken ta­rım sek­tö­rün­den al­dı­ğı pay yüz­de 2,34’tür. Bu den­ge­siz­li­ğin ge­ri­sin­de, ül­ke­mi­zin ulu­sal bir ba­lık­çı­lık po­li­ti­ka­sı ve plan­la­ma­sın­dan yok­sun ol­ma­sı so­nu­cu bi­linç­siz av­cı­lık, kir­len­me ve geç­miş hü­kü­met­le­rin eko­lo­jik de­ği­şi­mi al­gı­la­mak­ta ge­cik­me­si gi­bi se­bep­ler yat­mak­ta­dır.

Tür­ki­ye’nin Av­ru­pa Bir­li­ği mü­za­ke­re sü­re­cin­de AB ba­lık­çı­lık mev­zu­atı­na uyum ko­nu­sun­da­ki yü­küm­lü­lük­le­ri 2003 yı­lın­da açık­la­nan Ka­tı­lım Or­tak­lı­ğı Bel­ge­si ile or­ta­ya kon­muş­tur. Bu bağ­lam­da, kı­sa va­de­de ba­lık­çı­lık yö­ne­ti­mi, kon­trol, pa­zar­la­ma ve ya­pı­sal uyu­ma iliş­kin Tür­ki­ye mev­zu­atı­nın, AB mev­zu­atı­na uyum­laş­tı­rıl­ma­sı ön­ce­lik ola­rak ele alın­mış­tır. Or­ta va­de­de ise ba­lık­çı­lık yö­ne­ti­mi­nin ku­rum­sal ka­pa­si­te­si­nin ye­ni­den or­ga­ni­ze edil­me­si ve güç­len­di­ril­me­si; ba­lık­çı­lık yö­ne­ti­mi, kon­trol, pa­zar­la­ma ve ya­pı­sal uyum ça­lış­ma­la­rı­nın AB mev­zu­atı­na uyum­laş­tı­rıl­ma­sı; AB mev­zu­atı ile uyum­lu bir bil­gi­sa­yar­lı ba­lık­çı tek­ne ka­yıt sis­te­mi he­def­len­miş­tir.

Söz ko­nu­su pro­je kap­sa­mın­da, ya­sal ve ya­pı­sal po­li­ti­ka­lar, ko­ru­ma, kon­trol ve kay­nak yö­ne­ti­mi, pa­zar or­ga­ni­zas­yo­nu ve su ürün­le­ri bil­gi sis­te­mi ko­nu­la­rın­da ge­rek­li dü­zen­le­me­ler ya­pı­la­cak­tır. Bu pro­je­nin iş­ler­lik ka­zan­ma­sı açı­sın­dan Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­mız bün­ye­sin­de Su Ürün­le­ri Ge­nel Mü­dür­lü­ğü’nün ve­ya ben­ze­ri müs­ta­kil bir ya­pı­nın ku­rul­ma­sı ve bu sa­ye­de ül­ke­miz­de­ki ba­lık­çı­lı­ğın da­ha ku­rum­sal bir kim­li­ğe ka­vuş­ma­sı sağ­la­na­cak­tır.

Öte yan­dan ba­lık ye­tiş­ti­ri­ci­li­ği di­ğer hay­van tür­le­ri ye­tiş­ti­ri­ci­li­ğin­de el­de edi­len ürün açı­sın­dan mu­ka­ye­se edil­di­ğin­de ol­duk­ça kar­lı bir iş­let­me şek­li­dir. Ör­ne­ğin 7 kg yem­den 1 kg sı­ğır eti, 2 kg yem­den 1 kg ta­vuk eti el­de edi­le­bil­di­ği hal­de 1,7 kg yem­den 1 kg ba­lık eti el­de edi­le­bil­di­ği dü­şü­nül­dü­ğün­de ve de ye­tiş­tir­me ala­nı açı­sın­dan be­her met­re­ka­re­de ba­rın­dı­rı­la­bi­le­cek hay­van sa­yı­sı göz önün­de tu­tul­du­ğun­da iş­let­me kâr­lı­lı­ğı da or­ta­ya çı­ka­cak­tır. Bu­na kar­şın ül­ke­miz­de ucuz ol­ma­sı­na rağ­men ki­şi ba­şı­na ba­lık tü­ke­ti­mi 7-8 kg iken Ja­pon­ya’da yak­la­şık 50 kg’dır. AB ül­ke­le­rin­de tü­ke­tim 30 kg/yıl­dır. Di­ğer ta­raf­tan hay­van­sal ürün an­la­mın­da Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ih­ra­cat ya­pa­bil­di­ği­miz tek ürün­dür ve bu top­lam kül­tür ba­lık­çı­lı ile el­de edi­len üre­ti­min % 35’ini oluş­tur­mak­ta­dır.

İn­san için ih­ti­va et­ti­ği pro­te­in­ler, en­düs­tri­ye ham­mad­de sağ­la­ma­sı ay­rı­ca ti­ca­ret­te önem­li bir sek­tör ol­ma­sın­dan do­la­yı su ürün­le­ri sek­tö­rü dün­ya­da öne­mi­ni her ge­çen gün ar­tır­mak­ta ve stok­lar­dan en iyi fay­da­lan­ma­nın sağ­lan­ma­sı için ça­lış­ma­la­rı da be­ra­be­rin­de ge­tir­mek­te­dir. Dün­ya ül­ke­le­rin­de ya­şa­nan bu ge­liş­me­ler göz önün­de bu­lun­du­rul­du­ğun­da, ül­ke­miz ba­lık­çı­lı­ğı­nın so­run­la­rı ve çö­züm yol­la­rı­nın be­lir­len­me­si için Ana­ya­sa­nın 98. mad­de­si ve TBMM iç­tü­zü­ğü­nün 104 ve 105. mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı­nı arz ede­rim.

1- Nec­det Bu­dak                    (Edir­ne)

2- Mah­mut Kap­lan                 (Şan­lı­ur­fa)

3- Meh­met Te­ke­li­oğ­lu            (İz­mir)

4- Meh­met Sa­lih Er­do­ğan      (De­niz­li)

5- Ali Os­man Sa­li                  (Ba­lı­ke­sir)

6- Re­cep Özel                         (Is­par­ta)

7- İl­yas Ça­kır                         (Ri­ze)

8- A. Mü­fit Yet­kin                 (Şan­lı­ur­fa)

9- Ömer İnan                          (Mer­sin)

10- Meh­met Asım Ku­lak       (Bar­tın)

11- Se­mi­ha Öyüş                   (Ay­dın)

12- Re­cep Yıl­dı­rım                 (Sa­kar­ya)

13- Mah­mut Gök­su                (Adı­ya­man)

14- Ali Kü­çü­kay­dın               (Ada­na)

15- Atil­la Ba­şoğ­lu                  (Ada­na)

16- Gür­soy Erol                     (İs­tan­bul)

17- Meh­met Emin Tu­tan        (Bur­sa)

18- Ah­met Kam­bur                (Te­kir­dağ)

19- Mus­ta­fa Ça­kır                  (Sam­sun)

20- Meh­met Sa­rı                    (Ga­zi­an­tep)

21- Meh­met Da­niş                 (Ça­nak­ka­le)

22- Tev­fik Zi­ya­ed­din Ak­bu­lut         (Te­kir­dağ)

23- Os­man Ak­man                 (An­tal­ya)

24- Ze­ki Ka­ra­ba­yır                 (Kars)

25- Ali Te­mür                        (Gi­re­sun)

26- Asım Ay­kan                    (Trab­zon)

27- Hü­se­yin Bes­li                  (İs­tan­bul)

28- Adem Tat­lı                       (Gi­re­sun)

29- Mus­ta­fa Baş                     (İs­tan­bul)

30- Meh­met Cey­lan                (Ka­ra­bük)

31- Ali Öğü­ten                       (Ka­ra­bük)

32- Ha­san Ay­dın                    (Gi­re­sun)

BAŞ­KAN – Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

2.- Uşak Milletvekili Alim Tunç ve 19 milletvekilinin, Gediz Nehri’ndeki kirliliğin ve çevreye etkilerinin araştırılarak, Gediz Havzası’nda sürdürülebilir kalkınmanın sağlanması için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/392)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Kü­tah­ya’da do­ğup, Uşak, Ma­ni­sa ve İz­mir’in ba­zı il­çe, bel­de ve köy­le­rin­den ge­çe­rek kör­fe­ze dö­kü­len 401 km. uzun­lu­ğun­da­ki Ge­diz Neh­ri, ül­ke­mi­zin bü­yük ve en önem­li ne­hir­le­rin­den bi­ri­si­dir.

Tür­ki­ye nü­fu­su­nun % 4’ünü ba­rın­dı­ran ve 18 bin km2’lik ala­na sa­hip olan Ge­diz Hav­za­sın­da 4 il, 17 il­çe, 32 bel­de, 74 köy ve 400’e ya­kın iş­let­me Ge­diz’i kir­let­me­ye de­vam et­mek­te­dir. Be­le­di­ye­le­rin ço­ğu Ge­diz’i ka­na­li­zas­yon ola­rak kul­lan­mak­ta­dır.

Ta­rım­sal üre­tim içe­ri­sin­de su­la­ma­nın öne­mi çok bü­yük­tür. An­cak; Ge­diz Neh­ri za­man za­man kul­la­nı­la­maz ha­le gel­mek­te­dir. 5. sı­nıf kir­li su du­ru­mu­na dü­şen bu ze­hir­li su­yu çift­çi­le­ri­miz ça­re­siz­lik­ten ne ya­zık ki kul­lan­mak zo­run­da kal­mak­ta­dır. Top­rak­la­rı­mız ze­hir­le­ni­yor, ürün­le­ri­miz çü­rü­yor, eko­no­mik ve­rim­li­lik azal­mak­ta­dır. Su­yun için­de bu­lu­nan me­tal­ler top­rak­ta ka­lı­cı et­ki­ye sa­hip ol­du­ğun­dan, ar­tık top­rak­la­rı­mı­zı es­ki ha­li­ne dön­dür­mek müm­kün ol­ma­mak­ta, ve­rim­li top­rak­la­rı­mız yok olup git­mek­te­dir. Ta­rım­da da­ha ile­ri tek­no­lo­ji uy­gu­lan­ma­sı­na, da­ha çok güb­re, da­ha bi­linç­li ilaç kul­la­nıl­ma­sı­na rağ­men ve­rim dur­ma­dan düş­mek­te­dir. Ürün çe­şit­li­li­ği azal­mak­ta­dır. Top­rak ba­zı ürün­le­ri ka­bul et­me­mek­te­dir.

Ge­diz’den ge­len su­lar­la su­la­nan top­rak­lar­da­ki ot­la­rı yi­yen bü­yük­baş hay­van­la­rın ci­ğer­le­rin­de le­ke­le­re ve ke­le­bek has­ta­lı­ğı­na rast­lan­mak­ta, kü­çük­baş hay­van­lar yav­ru­la­rı­nı dü­şür­mek­te­dir. Ya­şam­la­rı­nı Ge­diz Neh­rin­de ba­lık­çı­lık ya­pa­rak sür­dü­ren­ler ar­tık bu­lun­ma­mak­ta, üzüm baş­ta ol­mak üze­re, ih­raç et­ti­ği­miz ba­zı ürün­ler ya­ban­cı ül­ke­ler­den ge­ri gel­mek­te­dir.

Ge­diz Neh­ri, İz­mir Kör­fe­zi­ne yıl­da 22 bin 390 ton kim­ya­sal kir­le­ti­ci or­ga­nik yük gir­di­si akıt­mak­ta­dır. 1 kat­ril­yon 27 tril­yon li­ra har­ca­na­rak ya­pı­lan bü­yük ka­nal pro­je­si sa­ye­sin­de ev­sel ve sa­na­yi atık­la­rı­nın kör­fe­zi kir­let­me­si ön­len­miş­ken, Ge­diz Neh­ri kör­fe­zi kir­let­me­ye de­vam et­mek­te­dir. De­ni­ze ta­şı­nan kir­li­lik, Mal­te­pe Bel­de­si gü­ne­yin­de ka­lan Kuş Cen­ne­ti ve Ça­mal­tı Tuz­la­sı­nı da kir­let­mek­te­dir. 200 tür­den olu­şan ve 50 bin ku­şun ba­rı­na­ğı olan, dün­ya­nın önem­li Kuş Cen­net­le­rin­den bi­ri kir­li­lik­ten olum­suz et­ki­len­mek­te­dir. Bu­ra­da eko­lo­jik den­ge­nin ko­run­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. Uşak ili­miz­de iki ta­ne arıt­ma te­si­si 2006 yı­lın­da fa­ali­ye­te geç­me­si­ne rağ­men, di­ğer tüm böl­ge­ler­de­ki yer­le­şim bi­rim­le­ri ile sa­na­yi böl­ge­le­rin­de­ki fab­ri­ka ve iş­let­me­le­rin ba­zı­la­rın­da arıt­ma te­si­si ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le ya­ra­tı­lan kir­li­li­ğin bir an ön­ce or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir. So­run ye­rel ön­lem­ler­le gi­de­ri­le­me­ye­cek ka­dar bü­yük bo­yut­la­ra var­mış­tır.

Ay­rı­ca; ta­rım­sal su­la­ma­nın bi­linç­li ya­pıl­ma­sı, su­la­na­bi­lir alan­la­rın ge­niş­le­til­me­si, böl­ge­ye ve top­ra­ğa uy­gun ürün de­se­ni­nin doğ­ru ola­rak tes­pit edil­me­si ve bu­na yö­ne­lik pro­je ve plan­la­rın oluş­tu­ru­la­rak ge­çil­me­si ge­rek­mek­te­dir.

Ge­diz Hav­za­sı’nda yo­ğun ola­rak buğ­day, üzüm, pa­muk, tü­tün, zey­tin, mey­ve ta­rı­mı ya­pıl­mak­ta­dır. Böl­ge­de alı­şı­la­ge­len ta­rım çe­şit­li­li­ği dı­şın­da üre­tim ya­pıl­ma­mak­ta­dır. Al­ter­na­tif ürün de­se­ni ko­nu­sun­da il­gi­li ku­rum ve ku­ru­luş­lar­ca ge­rek­li araş­tır­ma­lar ya­pı­la­rak böl­ge çift­çi­si­nin önü açıl­ma­lı­dır.

Ül­ke­miz açı­sın­dan bu ka­dar önem­li olan Ge­diz Neh­ri, Tür­ki­ye’nin de ta­raf ol­du­ğu “Ulus­lar ara­sı Öne­me Sa­hip Su­lak Alan­lar Hak­kın­da Söz­leş­me­nin (RAM­SAR)” ek­le­rin­de sa­yı­la­rak ulus­lar ara­sı ko­ru­ma al­tı­na alın­mış­tır.

Ge­diz Neh­ri’nin za­rar­lı ve teh­li­ke­li atık­lar­dan arın­dı­rıl­ma­sı, böl­ge hal­kı­nın re­fah ve ge­lir dü­zey­le­ri­ni ar­tır­mak için ürün de­se­ni­nin ge­liş­ti­ril­me­si, ta­rım­sal su­la­na­bi­lir alan­la­rın ge­liş­ti­ril­me­si, ulu­sal ve yö­re­sel dü­zey­de ko­or­di­nas­yo­nun sağ­lan­ma­sı, des­tek­le­me yol­la­rı­nın araş­tı­rıl­ma­sı, ida­ri ve ku­rum­sal ya­sal dü­zen­le­me­le­rin ya­pıl­ma­sı, tek­nik bil­gi ve alt­ya­pı ek­sik­lik­le­ri­nin gi­de­ril­me­si ama­cıy­la Ana­ya­sa’nın 98., TBMM İç­tü­zü­ğü’nün 104 ve 105’in­ci mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce bir “Mec­lis Araş­tır­ma­sı” açıl­ma­sı­nı arz ve tek­lif ede­rim.

1- Alim Tunç                          (Uşak)

2- Sü­ley­man Tur­gut               (Ma­ni­sa)

3- Ha­kan Taş­cı                       (Ma­ni­sa)

4- Hü­se­yin Tan­rı­ver­di            (Ma­ni­sa)

5- İs­ma­il Kat­mer­ci                  (İz­mir)

6- İs­ma­il Bi­len                        (Ma­ni­sa)

7- Ah­met Çağ­la­yan                (Uşak)

8- Meh­met Te­ke­li­oğ­lu            (İz­mir)

9- Me­tin Ka­şı­koğ­lu                (Düz­ce)

10- Fa­ruk An­bar­cı­oğ­lu           (Bur­sa)

11- Za­fer Hı­dı­roğ­lu                (Bur­sa)

12- Meh­met Çer­çi                  (Ma­ni­sa)

13- So­ner Ak­soy                    (Kü­tah­ya)

14- Hüs­nü Or­du                     (Kü­tah­ya)

15- Os­man Nu­ri Fi­liz             (De­niz­li)

16- Ah­met Er­türk                   (Ay­dın)

17- Meh­met Sa­lih Er­do­ğan    (De­niz­li)

18- Ze­ke­ri­ya Ak­çam               (İz­mir)

19- Ala­et­tin Gü­ven                 (Kü­tah­ya)

20- Tev­fik En­sa­ri                   (İz­mir)

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nul­muş­tur.

Öner­ge­ler gün­dem­de ye­ri­ni ala­cak ve Mec­lis araş­tır­ma­sı açı­lıp açıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da­ki ön­gö­rüş­me­ler, sı­ra­sı gel­di­ğin­de ya­pı­la­cak­tır.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun İç Tü­zük’ün 19’un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır, oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

V. - ÖNERİLER

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- (10/381) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin ön görüşmesinin görüşme gününe ilişkin CHP Grubu önerisi

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu; 15.11.2006 Çar­şam­ba gü­nü (Bu­gün) top­la­na­ma­dı­ğın­dan, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin, İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı say­gı­la­rım­la arz ede­rim.

                                                                                             Prof. Dr. Ha­luk Koç

                                                                                                       Sam­sun

                                                                                               Grup Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Gün­de­mi­nin Ge­nel Gö­rüş­me ve Mec­lis Araş­tır­ma­sı Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ön­gö­rüş­me­ler Kıs­mı­nın 327 nci sı­ra­sın­da yer alan (10/381) Esas Nu­ma­ra­lı Mec­lis Araş­tır­ma Öner­ge­si­nin gö­rüş­me­si­nin, Ge­nel Ku­rul’un; 15.11.2006 Çar­şam­ba gün­lü bir­le­şi­min­de ya­pıl­ma­sı öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN – Öne­ri­nin le­hin­de söz is­te­yen Ha­san Ören, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ören. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ören, sü­re­niz on da­ki­ka­dır.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Özel­leş­tir­me İda­re­si­nin Pa­muk­lu Men­su­cat Fab­ri­ka­sı özel­leş­tir­me yön­te­mi ve uy­gu­la­ma­sı ile de­ğer tes­pi­tin­de­ki ak­sak­lık­la­rın araş­tı­rıl­ma­sı, Özel­leş­tir­me İda­re­si Baş­kan­lı­ğı üze­rin­de­ki si­ya­si bas­kı­lar, Hükûme­tin ve si­ya­si­le­rin özel­leş­tir­me­ye et­ki­le­ri, Özel­leş­tir­me Yük­sek Ku­ru­lu­nun ki­şi­le­re özel al­dık­la­rı ka­rar­lar, fab­ri­ka ar­sa­sı­nın Ma­ni­sa’ya kat­kı sağ­la­ya­cak, üre­tim ve is­tih­dam ya­ra­ta­cak şe­kil­de ye­ni­den de­ğer­len­dir­me yol­la­rı, his­se­dar­la­rı­nın mağ­du­ri­ye­ti­nin gi­de­ril­me­si ve olu­şa­cak ar­tı de­ğe­rin tüm Ma­ni­sa’ya ya­yıl­ma­sı­nın araş­tı­rıl­ma­sı ama­cıy­la Ana­ya­sa’nın 98’in­ci, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si İç­tü­zü­ğü’nün 104 ve 105’in­ci mad­de­le­ri ge­re­ğin­ce bir Mec­lis araş­tır­ma­sı açıl­ma­sı hak­kın­da ver­di­ğim öner­ge üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, eğer bir ül­ke­de yok­sul­luk var ise, bi­lin ki, yol­suz­luk­tan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Ha­tır­la­na­ca­ğı gi­bi, 1998 yı­lın­da, bu ül­ke­de ban­ka­lar hor­tum­la­nır iken, bu ül­ke­nin ban­ka­la­rı­nın iç­le­ri bo­şal­tı­lır iken, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si -o gü­nü ha­tır­lar ise­niz- ban­ka­la­ra el ko­yun, ban­ka­lar­la il­gi­li ye­ni bir dü­zen­le­me ya­pın, eğer bu dü­zen­le­me şim­di ya­pı­lır ise, 2,5 mil­yar do­la­ra mal olur, hal­kın pa­ra­sı bir şe­kil­de kur­tu­lur de­miş­ti. Ama, ne ya­zık ki, o gün­kü ik­ti­dar, o gün­kü Koa­lis­yon, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin bu sa­mi­mi açık­la­ma­sı­nı dik­ka­te al­ma­ya­rak, ban­ka­lar­la il­gi­li dü­zen­le­me­yi ge­tir­me­di ve so­nuç­la­rı 40-50 mil­yar do­lar­lık ban­ka­lar­dan ka­lan bir borç, bu hal­kın sır­tı­na yük­len­di ve halk fa­kir­leş­ti.

Şim­di, mu­ha­le­fet ola­rak, yi­ne, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne ikaz­la­rı­mız ve öne­ri­le­ri­miz var: Eğer… Bu yol­suz­luk dün­kü gi­bi dur­ma­dan de­vam edi­yor. Bu de­vam et­ti­ği sü­re içe­ri­sin­de bir ön­lem alın­maz ise, bu hal­kı­mız dört yıl­dan be­ri fa­kir­leş­ti, dört yıl­dan bu ya­na fa­kir­leş­me­nin ne­de­ni de yol­suz­luk­lar. Pe­ki, bu yol­suz­luk­la­rı çok söy­lü­yo­ruz, bu yol­suz­luk­la­rı söy­lü­yo­ruz da, bel­ge­siy­le, bil­gi­siy­le, hu­ku­kun ver­di­ği ka­rar­lar ile önü­müz­de bir dos­ya mı var? Sa­yın Mec­lis Baş­ka­nı­mız ge­çen­ler­de yap­tı­ğı te­le­viz­yon ko­nuş­ma­sın­da, rö­por­ta­jın­da, Naz­lı Ilı­cak’a şöy­le de­miş­ti: “Elin­de bil­gi­si, bel­ge­si, hu­kuk­sal açı­dan mah­ke­me ka­rar­la­rı olan var ise, yol­suz­luk­la il­gi­li dos­ya­sı olan ba­na ge­tir­sin, ben araş­tı­ra­yım.” Bir ay ol­du, 150 say­fa­yı aş­kın dos­ya­yı ken­di­si­ne tes­lim et­tim, ha­ber ala­ma­dım, bil­gi ala­ma­dım. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız, il baş­kan­la­rı top­lan­tı­sın­da “Elin­de bel­ge ve bil­gi­si olan var ise, dos­ya­yı ba­na gön­der­sin, yol­suz­luk­lar­la il­gi­li da­mar­la­rı kes­tik.” nu­tuk­la­rı atı­yor. Ken­di­si­ne de gön­der­dim, ora­dan da bil­gi al­ma­dım.

Şim­di, ne­dir olan? De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ma­ni­sa’da, Ma­ni­sa Pa­muk­lu Men­su­ca­tın 145 dö­nüm­lük, ya­ni 145 bin met­re ka­re­lik ye­ri var­dır. Bu işi ori­ji­nal kı­lan olay­la­rın ba­şın­da da bu ye­rin be­da­va­ya, Özel­leş­tir­me İda­re­siy­le an­la­şa­rak be­da­va­ya sa­tın alın­ma­sın­dan kay­nak­lan­mış­tır. 145 dö­nüm­lük yer 4 tril­yo­na alın­mış­tır. 4 tril­yon­luk ye­rin de­ğe­ri, mah­ke­me ka­ra­rıy­la, ya­ni mah­ke­me­nin tes­pit et­tir­di­ği, mah­ke­me­nin oluş­tur­du­ğu he­ye­tin ka­ra­rıy­la Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­na so­rul­muş, Ma­ni­sa Be­le­di­ye Baş­ka­nı bu ye­rin de­ğe­ri­nin 50 tril­yon ol­du­ğu­nu söy­lü­yor. Pe­ki, bu dos­ya­nın or­tak özel­li­ği ne? Bu dos­ya­nın or­tak özel­li­ği, 10 bü­yük ilin içe­ri­sin­de olan Ma­ni­sa… Ma­ni­sa Be­le­di­ye Baş­ka­nı, ya­ni AKP’li Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın 47 iş ada­mıy­la be­ra­ber bu işin ba­şın­da ol­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor. Ya­ni, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin, kos­ko­ca­man, Tür­ki­ye’de­ki 10 ilin içe­ri­sin­de olan Ma­ni­sa Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nın bu ola­yın en te­pe nok­ta­sın­da Baş­kan­lık yap­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor. Ne­re­ye ge­li­yor olay? Da­nış­ta­ya ge­li­yor. Da­nış­tay­da Üst Ku­rul 29 ar­ka­da­şı­mız­la be­ra­ber bir ka­rar ve­ri­yor, di­yor ki: “Bu­ra­da usul­süz­lük var­dır; ka­mu za­rar et­ti­ril­miş­tir, his­se­dar­lar za­rar et­ti­ril­miş­tir; bu ye­rin de­ğe­ri bu de­ğil­dir.” Ne ya­pıl­mış­tır? Özel­leş­tir­me İda­re­si iha­le­ye çı­kar­ken bu ye­rin de­ğe­ri­ni ar­tı­ran hu­su­su gös­ter­me­miş­tir. Bu yer geç­miş dö­nem­de sa­na­yi ye­ri ol­du­ğun­dan do­la­yı, imar de­ği­şik­li­ğiy­le il­gi­li, ko­nut ve ti­ca­ret böl­ge­sin­de çev­ril­di­ği iha­le­ye çı­kar­ken iha­le dos­ya­sın­da gös­te­ril­me­miş­tir. Bu iha­le­de hi­le ya­pıl­mış­tır. 47 ta­ne iş ada­mı­nın içe­ri­sin­den bu iha­le­ye fe­sat ka­rış­tır­mak­la il­gi­li bir baş­ka dos­ya Özel­leş­tir­me İda­re­si­ne ve­ril­miş­tir. Bun­lar be­nim söy­le­dik­le­rim de­ğil, bun­lar, Üst Ku­ru­lun söy­le­dik­le­ri. Sev­gi­li Grup Baş­kan Ve­ki­li­mi­ze de dos­ya­la­rı tes­lim et­tim ve bu­ra­dan da ta­kip et­me imkânla­rı var.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 3 tril­yo­na alı­nan bir yer, üze­ri­ne bir lam­ba dik­me­den, üze­rin­de bir çi­vi çak­ma­dan, eğer, üç ay içe­ri­sin­de, iki ay içe­ri­sin­de baş­ka bir şir­ke­te üç­te 1’lik kıs­mı­nı 20 tril­yo­na sa­tı­yor­sa­nız, bu­ra­da bir şa­ibe var­dır.

Şim­di, ne söy­lü­yo­ruz? Ne söy­lü­yo­ruz CHP ola­rak? Söy­le­di­ği­miz şu: Ger­çek­ten, bu işin içe­ri­sin­de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin Be­le­di­ye Baş­ka­nı yok ise -bu­nun­la il­gi­li söy­le­ye­cek bir şey­le­ri var­sa söy­le­sin- eğer böy­le bir şe­yi yok­sa, bu araş­tır­ma öner­ge­mi­ze des­tek ve­re­lim. Eğer, bu araş­tır­ma öner­ge­si­ne des­tek ve­rir­se­niz, Sa­yın Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mı­zın le­hin­de bu araş­tır­ma öner­ge­si çı­kar ise, hu­ku­ka yan­sı­dı­ğın­da hak­lı olur ise, ben, ge­çen­ler­de söy­le­di­ğim gi­bi mil­let­ve­kil­li­ğin­den is­ti­fa ede­ce­ğim. Şu­nu söy­le­ye­bi­lir­si­niz: “Efen­dim, za­ten bir yıl­lık sü­re kal­dı. Hu­kuk­sal açı­dan da bu bir yıl sü­rer, se­nin is­ti­fan da ger­çek­leş­mez.” Bu­gü­ne ka­dar al­dı­ğım ay­lık­la­rın hep­si­ni, Ma­ni­sa Be­le­di­ye Baş­ka­nı­na, ken­di­si­ne ve­re­ce­ğim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, Be­le­di­ye Baş­ka­nı bir de­meç ver­di. Dos­ya­da bü­tün hep­si var, 150 say­fa­lık dos­ya; Baş­ba­kan­da var, Mec­lis Baş­ka­nın­da var, Grup Baş­ka­nın­da var, Yar­gı­tay­da var, Da­nış­tay­da var, her ta­raf­ta var. Be­le­di­ye Baş­ka­nı de­di ki: “Bu da­va so­nuç­la­nın­ca­ya ka­dar… Bi­ze da­va­yı açan ar­ka­daş gel­di, 2 tril­yon pa­ra is­te­di -ay­nen söy­lü­yo­rum, ka­set­te var- bu da­va so­nuç­la­nın­ca­ya ka­dar, biz, kim­sey­le otu­rup an­laş­ma yap­ma­yız. Bu­ra­sı hu­kuk dev­le­ti­dir.” Ne za­man ki Da­nış­ta­yın ge­rek­çe­li ka­ra­rı açık­lan­dı, hiç ke­sin­ti­siz, net açık­la­nan ka­rar­da “ka­mu za­ra­ra uğ­ra­tıl­mış­tır, va­tan­daş­lar za­ra­ra uğ­ra­tıl­mış­tır, bu Özel­leş­tir­me İda­re­si­nin çık­tı­ğı iha­le yan­lış­tır, yü­rüt­me­yi dur­dur­ma­nın he­men uy­gu­lan­ma­sı ve bu da­va­nın esas­tan ye­ni­den gö­rü­şül­me­si” den­di­ği gün, İs­tan­bul’da pa­zar­lık baş­la­mış­tır. “O da­va­nın so­nu­cu­nu bek­le­ye­yim, bek­le­ye­ce­ğiz” di­yen or­tak gi­ri­şim gru­bu­nun baş­ka­nı Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin Be­le­di­ye Baş­ka­nı, da­va­yı aça­na “da­van­dan vaz­geç, is­te­di­ğin pa­ra­yı ve­ri­yo­ruz” de­miş­tir. Bu, laf­ta de­ğil, bu da dos­ya­da var. Pa­ra­yı alan ar­ka­daş di­yor ki: “27 Ey­lül ta­ri­hi iti­ba­riy­le, 13. Da­ire­ye mü­ra­ca­at ede­rek da­va­mı ge­ri­ye çek­tim.” di­yor ve ba­sın men­sup­la­rı­nın kar­şı­sı­na ge­çi­yor: “Ben da­va­mı ge­ri­ye çek­tim…” Ni­ye çek­ti­niz? “1,7 tril­yo­na an­laş­tım, pa­ra­mı al­dım or­tak gi­ri­şim gru­bun­dan ve da­va­yı ge­ri­ye çek­tim.” di­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Mec­lis bu­nu hak et­mi­yor. Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin bir­çok in­sa­nı da bu­nu hak et­mi­yor. Bu ka­dar açık, bu ka­dar net, hu­ku­kun ver­di­ği bu ka­rar­lar doğ­rul­tu­sun­da, eğer böy­le bir şe­ye göz yu­ma­cak­sak, Sa­yın Ma­ni­sa mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­ya ge­lin, bu dos­ya­nın ne ta­ra­fın­da ol­du­ğu­nu­zu açık­ça be­lir­tin. Söz hak­kı doğ­sun di­ye de isim te­laf­fuz edi­yo­rum: Sa­yın Hü­se­yin Tan­rı­ver­di, Sa­yın Ha­kan Taş­cı, Sa­yın Sü­ley­man Tur­gut, Sa­yın İs­ma­il Bi­len, Sa­yın Meh­met Çer­çi; ne­re­sin­de­si­niz bu dos­ya­nın, han­gi ta­ra­fın­da du­ru­yor­su­nuz? Eğer bu hu­ku­kun ver­di­ği ka­rar­lar doğ­ru de­ğil­se, bu hu­ku­kun ver­di­ği ka­rar­lar­da bir yan­lış­lık gö­rü­yor­sa­nız, Özel­leş­tir­me İda­re­si­ne bas­kı yap­ma­dıy­sa­nız, ya­pıl­ma­dıy­sa, lüt­fen, ge­lin bu­ra­ya, de­yin ki, bu 47 ta­ne iş ada­mı ve ba­şın­da­ki Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız, 3 tril­yo­na al­dı­ğı ye­ri 108 tril­yo­na sat­ma hak­kı­na sa­hip­tir, bu pa­ra­yı da ço­lu­ğu­na ço­cu­ğu­na he­lal…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) – …di­yor ise­niz, söy­le­ne­cek bir laf yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ma­ni­sa Ali Di­bo’su mu?

HA­SAN ÖREN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Ada­na’da, Ha­tay’da, her yer­de bu­nun­la il­gi­li bir şey­ler çı­kı­yor. Çık­tı­ğı yer­de, yö­ne­tim ku­ru­lu üye­si AKP’nin, efen­di­me söy­le­ye­yim, üye­si­dir di­ye laf­lar söy­le­ni­yor. Ben şim­di cid­di bir şey söy­lü­yo­rum: Tür­ki­ye’de 10 bü­yük ilin içe­ri­sin­de Ma­ni­sa’da Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı ya­pan, Ma­ni­sa Be­le­di­ye Baş­ka­nı­nı suç­lu­yo­rum. Bu, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin boy­nu­na ası­lan yaf­ta­dır. Bu­nun­la il­gi­li, ge­lin bu­ra­da bir ka­rar ve­re­lim, araş­tı­ra­lım. Ma­ni­sa Be­le­di­ye­si­ne ben ta­ah­hüt edi­yo­rum, mil­let­ve­kil­li­ği­mi bu­gün son­lan­dı­ra­ca­ğım. Bu da­va­yı aça­lım, ama, eğer, bu­nun­la il­gi­li ger­çek­ten he­pi­miz göz­le­ri­mi­zi yu­ma­cak isek, göz­le­ri­mi­zi yu­mup da ora­da­ki in­san­la­ra… Ba­kın, eğer, üzü­me, bu­gün, o Ma­ni­sa’da yüz­de 95’i üre­ti­len ku­ru üzü­me, yaş üzü­me, bu­gün bu­ra­dan hor­tum­la­nan 60 tril­yon pa­ra­yı ora­ya ak­tar­mış ol­say­dık, o yüz bin­ler­ce üzüm üre­ti­ci­si şim­di da­ha ra­hat du­rum­day­dı. Biz 60 tril­yo­nu, 70 tril­yo­nu, 100 tril­yo­nu sa­de­ce 47 ar­ka­da­şın ce­bi­ne ak­ta­rı­yo­ruz; yan­lış­tır. Ben bu Mec­li­sin bu yan­lı­şı dü­zel­te­ce­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Be­ni din­le­di­ği­niz için ve bu öner­ge­mi­ze, bu ko­mis­yo­nun ku­rul­ma­sı için le­hin­de oy kul­la­na­ca­ğı­nı­za inan­dı­ğım için he­pi­ni­ze say­gı ve sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ören.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ka­pu­suz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ko­nuş­ma­cı ar­ka­da­şı­mız dos­ya ver­di­ğin­den bah­set­ti; doğ­ru­dur. Bi­raz ön­ce, ko­nuş­ma­ya çık­ma­dan ön­ce elin­de­ki­nin bir nüs­ha­sı­nı da bu­ra­ya bı­rak­tı. Ben, bu­nu, ge­re­ken in­ce­le­me­le­ri yap­tık­tan son­ra de­ğer­len­di­re­ce­ği­mi ifa­de et­tim.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­pu­suz.

Öne­ri üze­rin­de, le­hin­de ko­nuş­mak üze­re, Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Sa­yın Ka­pu­suz, al­tı ay­dır bu ko­nu­şu­lu­yor. Ye­ni mi in­ce­li­yor­sun? Gö­zü­ne kur­ban ol­du­ğum...

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (İs­tan­bul) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, az ön­ce, bu­ra­da, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz, Ma­ni­sa’da­ki bir özel­leş­tir­me ola­yı­nın ya­rat­tı­ğı so­nuç­la­rı di­le ge­tir­di. As­lın­da, sa­yın mil­let­ve­ki­li­mi­zin ta­le­bi Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne say­gın­lık ka­zan­dır­mak­tır. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si yol­suz­luk­la­rın üze­ri­ne ka­rar­lı­lık­la gi­der­se, o za­man, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si top­lum­da hak et­ti­ği say­gın­lı­ğı ka­zan­mış olur. Ama, da­ha söz­le­ri­min ba­şın­da -son­ra­dan söy­le­ye­ce­ği­mi de­ğil- ifa­de ede­yim: Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si bu öner­ge­yi red­de­de­cek­tir.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Ço­ğun­luk yok, ço­ğun­luk.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Çün­kü, şu boş sı­ra­la­ra bak­tı­ğım za­man, yol­suz­luk­lar ko­nu­sun­da Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin du­yar­lı­lı­ğı­nı çok da­ha ra­hat gö­rü­yo­rum. Bu ka­dar önem­li bir öner­ge, bu ka­dar önem­li bir ko­nu, 60 tril­yon­luk bir olay ve bu­na kar­şı­lık sı­ra­la­rın­da yer al­ma­yan Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Eğer ku­lis­ler­den çı­kıp da bu öner­ge­ye “evet” oyu ve­rir­ler­se, bu kür­sü­ye ge­lip özür di­le­ye­ce­ğim; ama, bu kür­sü­ye tek­rar gel­me­ye­ce­ği­mi, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin de bu öner­ge­yi red­de­de­ce­ği­ni ga­yet iyi bi­li­yo­rum.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Ne ko­nu­şu­yor­sun?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Ne­den ko­nu­şu­yo­rum…

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Bo­şu­na ko­nu­şu­yor­sun!

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Ba­kın, bir yol­suz­luk ola­yı­nı bu­ra­da ko­nu­şur­ken Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin de­ğer­li bir mil­let­ve­ki­li “Bo­şu­na ko­nu­şu­yor­su­nuz.” di­yor.

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Ta­bii, bo­şu­na ko­nu­şu­yor­sun.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Evet, bo­şu­na ko­nu­şu­yo­ruz…

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Her gün ay­nı laf.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ya­hu, sen or­tak mı­sın?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – …çün­kü, yol­suz­luk­la­ra or­tak olan­lar bi­zi an­la­ya­maz­lar.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ünal, lüt­fen…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Yol­suz­luk­lar­la be­ra­ber olan­lar bi­zi an­la­ya­maz­lar. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ali Di­bo’ya or­tak mı­sın sen?

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Yol­suz­luk­la­ra tır­nak açan­lar bi­zi an­la­ya­maz­lar. Se­çim mey­dan­la­rın­da siz “3 Y ile mü­ca­de­le ede­ce­ğiz.” de­me­di­niz mi?

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap ede­lim.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Se­çim mey­dan­la­rın­da “3 Y ile mü­ca­de­le ede­ce­ğiz.” de­di­niz, “Yol­suz­luk­lar­la mü­ca­de­le ede­ce­ğiz.” de­di­niz. İlk gel­di­ği­niz şey yol­suz­luk­la­ra ka­pı ara­la­mak ol­du.

Ba­kın, bir ör­nek ve­re­ce­ğim de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Özel­leş­tir­me İda­re­si Ka­nu­nu de­ğiş­ti, ge­len mad­de şuy­du: İti­raz eden Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­nin özel­lik­le din­le­me­si­ni is­ti­yo­rum. Geç­miş mad­de­de di­yor­du ki: “Özel­leş­ti­ri­le­cek ku­ru­luş­lar de­ğer­len­di­ri­lir, de­ğer­len­dir­me be­de­li ka­mu­oyu­na açık­lan­maz, iha­le bi­tip olay so­nuç­lan­dık­tan son­ra de­ğer­len­dir­me ku­ru­lu­nun ra­po­ru ka­mu­oyu­na açık­la­nır.” Ve biz­ler de ya­pı­lan iha­le so­nu­cun­da aca­ba ka­mu kârlı mı çık­tı za­rar­lı mı çık­tı, öğ­ren­miş ola­cak­tık. Yap­tı­ğı­nız ka­nun de­ği­şik­li­ği ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? “De­ğer­len­dir­me ra­por­la­rı öde­me­ler ta­mam­lan­dık­tan ve ih­ti­laf­lar so­na er­dik­ten son­ra açık­la­nır.” di­ye çı­kar­dı­nız bu­ra­dan. Bu, ne de­mek­tir bi­li­yor mu­su­nuz? O de­ğer­len­dir­me ku­ru­lu ra­por­la­rı hiç açık­lan­ma­ya­cak de­mek­tir. Ni­te­kim, be­nim, bun­dan iki yıl ön­ce ver­di­ğim so­ru öner­ge­me bu­gü­ne ka­dar ya­nıt al­mış de­ği­lim. Ben bir mil­let­ve­ki­li­yim. Be­nim so­ru öner­ge­me ce­vap ve­re­me­yen, bu­na ce­sa­ret ede­me­yen bir Hükûmet, nor­mal bir va­tan­da­şın, söz­de Bil­gi Edin­me Ka­nu­nu’nu çı­kar­dı­nız, na­sıl ona bil­gi ve­re­cek­si­niz? Hiç­bir bil­gi ve­re­mez­si­niz.

Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar sa­de­ce bi­zim gö­rü­şü­müz de­ğil. Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­ru 2006, 9’un­cu say­fa­dan bir bö­lüm oku­yo­rum si­ze ar­ka­daş­lar: “Yol­suz­luk, Türk ka­mu sek­tö­rün­de ve yar­gı­sın­da yay­gın ol­ma­ya de­vam et­mek­te­dir. Par­la­men­ter do­ku­nul­maz­lı­ğın ge­niş kap­sa­mı, Tür­ki­ye’de­ki yol­suz­luk bağ­la­mın­da önem­li bir so­run ol­ma­ya de­vam et­mek­te­dir. Tef­tiş ku­rul­la­rın­ca yü­rü­tü­len yol­suz­luk so­ruş­tur­ma­la­rı­na iliş­kin ola­rak ba­zı ka­te­go­ri­ler­de­ki ka­mu gö­rev­li­le­ri hak­kın­da -ya­ni üst dü­zey, doğ­ru­dan ba­kan­la mu­ha­tap ka­mu gö­rev­li­le­ri hak­kın­da- so­ruş­tur­ma yü­rü­tü­lür­ken üst ma­kam­dan ön izin al­ma ih­ti­ya­cı, so­ruş­tur­ma­nın et­kin bi­çim­de ya­pıl­ma­sı­nı en­gel­le­mek­te­dir.” Ve yi­ne bu bö­lüm­de: “Yol­suz­luk yay­gın ve yol­suz­luk­la mü­ca­de­le eden ma­kam­lar ve po­li­ti­ka­lar za­yıf ol­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.”

Kim söy­lü­yor? Av­ru­pa Bir­li­ği söy­lü­yor. Eğer bu­nu biz söy­le­sey­dik, yi­ne bir baş­ka ar­ka­da­şım di­ye­cek­ti ki “bo­şu­na ko­nu­şu­yor­su­nuz.” Av­ru­pa Bir­li­ği söy­le­di­ği za­man, bo­şu­na ko­nu­şul­ma­mış olu­yor. Za­ten, biz, ken­di in­sa­nı­mı­zın de­ğil de baş­ka­la­rı­nın sö­zü­ne iti­bar et­ti­ği­miz için, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti bu ha­le gel­di. Eğer, siz, ken­di öz­gür ira­de­niz­le mil­let­ve­ki­li do­ku­nul­maz­lı­ğıy­la il­gi­li sı­nır­la­ma­yı ge­tir­mez­se­niz, ya­rın si­ze da­ya­ta­cak­lar­dır. Bu­ra­ya siz tı­pış tı­pış ge­ti­re­cek­si­niz. Doğ­ru mu bu? Doğ­ru de­ğil.

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Ka­mu­da­ki do­ku­nul­maz­lık­la­rı da eleş­ti­ri­yor­lar Ke­mal Bey.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Efen­dim?

MEH­MET DA­NİŞ (Ça­nak­ka­le) – Ka­mu­da­ki do­ku­nul­maz­lık­la­rı da eleş­ti­ri­yor­lar.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ka­mu­da do­ku­nul­maz­lık yok, ba­kan do­ku­nul­maz­lı­ğı var.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Bir da­ki­ka ar­ka­daş­lar…

Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan, Sa­yın Ali Kır­ca’nın prog­ra­mı­na ka­tıl­dı, Si­ya­set Mey­da­nı­na. 23 Ni­san­dı. Genç ço­cuk­lar, Sa­yın Baş­ba­ka­na so­ru­lar so­ru­yor­lar­dı. Bir genç öğ­ren­ci Sa­yın Baş­ba­ka­na şu so­ru­yu sor­du: “Mil­let­ve­ki­li do­ku­nul­maz­lı­ğıy­la il­gi­li sı­nır­la­ma­yı ne za­man kal­dı­ra­cak­sı­nız? Siz söz ver­di­niz.” di­ye. Sa­yın Baş­ba­ka­nın ver­di­ği ya­nıt ay­nen şöy­le, si­zin söy­le­di­ği­niz gi­bi: “Sa­de­ce mil­let­ve­ki­li­nin de­ğil, bu ül­ke­de çok ki­şi­nin do­ku­nul­maz­lı­ğı var; on­la­rın da kalk­ma­sı la­zım.”

Pe­ki, bu­nu kim ya­pa­cak?

ALİ AY­DIN­LI­OĞ­LU (Ba­lı­ke­sir) – Ka­tı­lı­yo­ruz…

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Efen­dim, ni­ye ge­tir­mi­yor­su­nuz? Siz, do­ku­nul­maz­lık­la­rı ge­tir­di­niz de biz kar­şı mı çık­tık? Biz, si­ze… Bü­rok­ra­tın do­ku­nul­maz­lı­ğı yok bir se­fer. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Var, var” ses­le­ri)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği sa­de­ce mil­let­ve­kil­le­ri için.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Ha­yır efen­dim, han­gi do­ku­nul­maz­lık?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen… Ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­yin lüt­fen.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Bü­rok­ra­tın do­ku­nul­maz­lı­ğı şöy­le var; onu söy­le­ye­yim: Bü­rok­ra­tın do­ku­nul­maz­lı­ğı, si­zin ba­kan­lar, onun hak­kın­da so­ruş­tur­ma açıl­ma­sı­na en­gel ol­duk­la­rı için var. Ge­ti­rin onu, kal­dı­ra­lım. Ya­sa­la­rı siz ge­tir­mi­yor mu­su­nuz?

ALİ AY­DIN­LI­OĞ­LU (Ba­lı­ke­sir) – Ka­mu­da bir hiz­met­li­yi bi­le yar­gı­la­ya­mı­yor­su­nuz.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – Ha­yır efen­dim, o es­ki­den­di… O es­ki­den­di… De­ğiş­ti on­la­rın hep­si.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz… Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­yı bı­ra­ka­lım lüt­fen.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – De­ğiş­ti o… De­ğiş­ti, ama si­zin ha­be­ri­niz yok; çok özür di­le­rim.

Evet, ba­kın, yi­ne, baş­ka bir şey, 58’in­ci say­fa, ay­nı, yi­ne, Bir­leş­miş Mil­let­ler Ra­po­ru’ndan oku­yo­rum ar­ka­daş­lar: “Yol­suz­lu­ğu ön­le­mek ve mü­ca­de­le için ge­nel bir stra­te­ji ve ey­lem pla­nı hâlâ yok­tur.” Dört yıl geç­ti ara­dan, dört yıl! Siz tef­tiş ku­rul­la­rı­nı ka­pa­ta­ca­ğız di­ye Ka­mu Ka­nu­nu ge­tir­di­niz bu­ra­ya, tef­tiş ku­rul­la­rı­nı ka­pa­ta­ca­ğız di­ye. “Yol­suz­luk Tür­ki­ye’de yay­gın bir so­run ol­ma­ya de­vam et­mek­te­dir.” Ki­me söy­lü­yor bu­nu? Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ne söy­lü­yor. Ne­re­de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si? Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’ni yol­suz­luk­lar­dan arın­mak için, Par­la­men­to­da, se­çim mey­dan­la­rın­da söz ve­rip yol­suz­lu­ğa tes­lim olun­ca­ya ka­dar. “Türk ka­mu ke­si­min­de­ki yol­suz­luk bağ­la­mın­da mil­let­ve­ki­li do­ku­nul­maz­lı­ğı önem­li bir so­run ola­rak ta­nım­lan­ma­sı­na rağ­men, bu alan­da ge­liş­me kay­de­dil­me­miş­tir.” Bu­nu söy­lü­yor Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­ru, bun­la­rı ifa­de edi­yor.

Si­zin yap­tı­ğı­nız bir baş­ka iş da­ha var de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Siz bu­ra­ya ya­sa­la­rı ge­ti­rir­ken di­yor­su­nuz ki: “Efen­dim, bu­nu, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye ola­ca­ğız, do­la­yı­sıy­la bu ya­sa­la­rın bir an ön­ce çık­ma­sı la­zım.” Biz bu ya­sa­la­rın için­den ba­zı mad­de­le­ri­ne iti­raz et­ti­ği­miz za­man da, “İş­te, siz, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne kar­şı­sı­nız.” di­yor­du­nuz.

Şim­di, ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne, Av­ru­pa Bir­li­ği Ra­po­ru’ndan oku­yo­rum. Bu­ra­ya kal­kın­ma ajans­la­rıy­la il­gi­li bir ka­nun gel­di. Kal­kın­ma ajans­la­rı­nı, siz, Ka­mu İha­le Ya­sa­sı’nın dı­şın­da tut­tu­nuz. Biz de­dik, yap­ma­yın, ni­ye Ka­mu İha­le Ya­sa­sı’nın dı­şın­da tu­tu­yor­su­nuz, iti­raz et­tik; ama, geç­ti, siz­le­rin oy­la­rıy­la. Av­ru­pa Bir­li­ği di­yor ki: “Kal­kın­ma ajans­la­rı­nı çı­kar­dı­nız, ama ni­çin bu­nu Ka­mu İha­le Ya­sa­sı’nın dı­şın­da tut­tu­nuz?” Hak­lı de­ğil mi? Ya­ni, ma­dem­ki, bi­zim de­di­ği­mi­zi ya­pı­yor­su­nuz, ba­ri doğ­ru ya­pın. Çı­kın, iha­le var­sa, İha­le Ya­sa­sı’na ta­bi ol­sun. Ha­yır, İha­le Ya­sa­sı’na ta­bi ol­ma­ya­cak. Ne­den? Ha­tay’da­ki gi­bi Ali Di­bo­lar ola­cak, Ço­rum’da­ki gi­bi Ali Di­bo­lar ola­cak, İs­ken­de­run’da­ki gi­bi Ali Di­bo­lar ola­cak ve şim­di ar­ka­da­şı­mız açık­la­dı, Mer­sin’de­ki gi­bi Ali Di­bo­lar ola­cak.

Si­zin bir be­le­di­ye baş­ka­nı­nı­zın yol­suz­lu­ğu, 60 tril­yon­luk yol­suz­lu­ğu bu­ra­da di­le ge­ti­ri­li­yor; en azın­dan şu ya­pı­la­bi­lir -si­zin ço­ğun­lu­ğu­nuz var- der­si­niz ki: “Bir ko­mis­yon ku­ra­lım, bir ba­ka­lım ya. Bel­ki de bir yan­lış­lık var­dır bu işin için­de.” Ama, onu ka­bul et­me­ye­cek­si­niz.

Sa­de­ce bu mu ar­ka­daş­lar? Ha­yır, bu da de­ğil. Ba­kın, 34’ün­cü say­fa­da, yi­ne bu­ra­da... Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu bu­ra­dan geç­ti. Bu Hükûme­tin yap­tı­ğı en iyi şey­ler­den bi­ri­si­dir. Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ya­sa­sı’nı bu­ra­dan ge­çi­rir­ken de en bü­yük des­te­ği CHP ver­miş­tir. Plan Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki alt ko­mis­yon­da CHP bu ya­sa­ya ola­ğa­nüs­tü des­tek ver­miş­tir. Ama, siz, bu­ra­ya ge­tir­di­ği­niz ba­zı ku­rum­la­rı, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu dı­şın­da tut­tu­nuz. Ni­çin tut­tu­nuz? Sa­yış­tay de­ne­ti­mi­nin ni­çin dı­şı­na çı­ka­rı­yor­su­nuz? De­net­len­me­sin, kim­se gör­me­sin, yol­suz­luk­lar ce­be git­sin di­ye.

Pe­ki, siz se­çim mey­dan­la­rın­da “Biz yol­suz­luk­la mü­ca­de­le ede­ce­ğiz.” der­ken bun­la­rı mı kas­te­di­yor­du­nuz? Va­tan­daş bun­la­rı mı an­lı­yor­du? Ha­yır, va­tan­daş bun­la­rı an­la­mı­yor­du.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu, bu­yu­run.

KE­MAL KI­LIÇ­DA­ROĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­min ba­şın­da da söy­le­di­ğim gi­bi, si­ya­set ku­ru­mu­na say­gın­lık ka­zan­dı­ra­cak olan­lar, si­ya­set ku­ru­mu­nun için­de bu­lu­nan­lar­dır, ya­ni mil­let­ve­kil­le­ri­dir, ya­ni par­la­men­to­dur, ya­ni ik­ti­dar­dır, ya­ni mu­ha­le­fet­tir. El bir­li­ğiy­le or­tak pay­da­lar­da, özel­lik­le yol­suz­lu­ğa kar­şı mü­ca­de­le et­me­di­ği­miz za­man, imam­la ce­ma­at ara­sın­da­ki iliş­ki çı­kar. O iliş­ki için­de eğer bir mil­let­ve­ki­li bu­nu ya­pı­yor­sa, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si yol­suz­lu­ğu ka­pa­tı­yor­sa, "va­tan­da­şa “sen ni­ye yol­suz­luk yap­tın” de­me­ye hak­kı­mız yok­tur. Hem kül­tür yoz­laş­ma­sı­na hem ah­lak yoz­laş­ma­sı­na or­tam ha­zır­la­rız.

Ben baş­tan da ifa­de et­tim, bu öner­ge­ye CHP ola­rak biz “evet” di­ye­ce­ğiz. Va­tan­daş­la­rı­mız ga­yet iyi bil­sin­ler, alt­la­rı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si de yol­suz­lu­ğu ka­pat­mak için “ha­yır” oyu ve­re­cek­tir. Ken­di­le­ri­ne şim­di­den “ha­yır” oyu ha­yır­lı uğur­lu ol­sun di­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kı­lıç­da­roğ­lu.

Öne­ri­nin aley­hin­de söz is­te­yen, İs­ma­il Bi­len, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Bi­len. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. CHP’nin grup öne­ri­si aley­hin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Be­nim ar­ka­daş­la­rı­mı din­le­di­ğim gi­bi, on­la­rın da be­ni sükûnet­le din­le­me­le­ri­ni özel­lik­le is­tir­ham edi­yo­rum.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) – Ya­lan söy­le­mez­sen!

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Doğ­ru söy­le, ta­bii. Doğ­ru­su bu­ra­da!

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Da­ha baş­la­ma­dan… Ha­san Bey, da­ha baş­la­ma­dım. İyi ki, ikaz et­tim.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sen da­vet edi­yor­sun ama ya! Ba­na laf at di­ye ora­da yal­va­rı­yor­sun.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ama, uya­rı­yor!

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 5 Ocak 2006, Ma­ni­sa İl Ge­nel Mec­li­si­nin tu­ta­nak­la­rı­nı ge­tir­dim. Bu­ra­ya, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­miz Ha­san Ören Bey ka­tıl­dı­lar. Ay­nen tu­ta­nak­lar­dan oku­yo­rum: “Bu­ra­yı al­mak­la il­gi­li bir slo­gan ge­liş­ti­ril­miş­ti Ma­ni­sa’da: Ma­ni­sa’nın ma­lı Ma­ni­sa’da kal­ma­lı. Ay­lar ön­ce, bu işin üze­ri­ne git­ti­ğim­de, isim ver­me­ye­ce­ğim, ar­ka­daş­la­rı­mız de­di­ler ki, ‘sev­gi­li ve­ki­lim, ye­ter ar­tık, Ma­ni­sa’nın ma­lı Ma­ni­sa’nın ol­ma­lı­dır ve bu ko­nu­da, lüt­fen, bi­ze yar­dım­cı olun.’ Eğer Ma­ni­sa’nın ma­lı Ma­ni­sa’nın ola­cak ise, ben, ağ­zı­mı açıp bir de­meç ver­mem de­miş­tim ve ver­me­dim.”

Yi­ne, iha­le sü­re­cin­den bah­se­di­yor; tu­ta­nak­la­rı oku­yo­rum: “98 ve 2004’te bu yer iha­le­ye çık­tı. An­cak, bu­ra­da sa­tı­la­ma­dı.”

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ne­den?

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “Da­ha son­ra, her­ke­se de ilan edil­miş…”

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ne­den sa­tı­la­ma­dı?

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Sa­tı­la­ma­dı. İş­çi­ler…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – İmar du­ru­muy­la il­gi­li de­ği­şik­lik ol­ma­dı­ğın­dan.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ben, hiç sa­taş­ma­dım Ha­san Bey, sükûnet­le si­zi din­le­dim.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ama, yan­lış söy­lü­yor­su­nuz.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Lüt­fen din­le­yin, tu­ta­nak­lar­dan si­zin sö­zü­nü­zü oku­yo­rum.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bu, sa­taş­ma de­ğil ki!

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin çı­kar­dı­ğı bir ya­say­la, Özel­leş­tir­me İda­re­si­ne bu­ray­la il­gi­li bir imar yap­ma hak­kı ve­re­lim ve bu­ra­sı, Ma­ni­sa’nın ol­ma­sı slo­ga­nıy­la, bi­raz da ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bas­kı­sıy­la ve biz de da­hil ol­mak kay­dıy­la, he­pi­mi­zin bas­kı­sıy­la sa­tıl­dı.” Be­nim bas­kım ol­ma­dı, si­zin na­sıl ol­du, bil­mi­yo­rum. Be­nim hiç bas­kım ol­ma­dı. Bu­ra­sı Ma­ni­sa­lı­lar…

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, bu­ra­yı, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­miz­le, es­ki Va­li­miz­le, Be­le­di­ye Baş­ka­nı­mız­la git­tik, Özel­leş­tir­me­den ve Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nın­dan Ma­ni­sa’ya is­te­dik.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Haa, bak, is­te­miş­si­niz iş­te…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ma­ni­sa’ya, Ma­ni­sa Özel İda­re­si­ne ve Be­le­di­ye­si­ne üc­ret­siz is­te­dik.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ta­mam… Keş­ke öy­le ol­say­dı.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ay­nen de­di­ler ki: “Biz bu­ra­yı sa­ta­ca­ğız, bu­ra­dan pa­ra el­de ede­ce­ğiz, ge­lir el­de ede­ce­ğiz; do­la­yı­sıy­la, bu­nu be­da­va ver­me­miz müm­kün de­ğil.” Ve bu­nun ar­ka­sı­nı bı­rak­tık. Ma­dem­ki müm­kün de­ğil, ora­da kal­dı. Da­ha son­ra İz­mir’de ve baş­ka yer­ler­de em­sal­le­ri ya­şan­dı, bun­lar üc­ret­siz de ve­ril­di, an­cak Ma­ni­sa’ya, Ma­ni­sa Be­le­di­ye­si­ne ve Özel İda­re­si­ne pa­ra­sız ve­ril­me­di ve “bir şir­ket ve­ya bir fir­ma, bir­kaç fir­ma gir­di­ği tak­dir­de, bu­nu ala­bi­lir” de­miş­ler­di. Son­ra, ar­ka­daş­lar böy­le bir or­tak gi­ri­şim gru­bu kur­muş­lar. “Bu­ra­ya ka­dar da za­ten hiç­bir şey yok” di­yor­su­nuz. Yi­ne tu­ta­nak­lar­dan ifa­de­ni­zi oku­yo­rum: “Bu 47 ki­şi­yi, sa­kın ola ki, si­ya­si bir par­ti gi­bi dü­şün­me­yin.” Bu söz­ler be­nim de­ğil, Ha­san Bey’in, Ha­san Ören Bey’in; tu­ta­nak­lar­dan oku­yo­rum. “Bu 47 ki­şi­nin için­de her­kes var, ya­ni CHP, MHP, DYP…” Ney­se, de­vam edi­yor: “…sa­tış 7,5 tril­yo­na…” Şim­di 3 tril­yo­na düş­tü, bu­ra­da “3 tril­yon” de­di.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Sa­tı­şı­nı bi­li­yor­sun, ama bu­ra­da söy­le­mi­yor­sun, de­ğil mi?

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Yi­ne tu­ta­nak­lar­dan Ha­san Bey’in ifa­de­si­ni oku­yo­rum:” Ta­bii ki, Kİ­PA bu­ra­ya bir ya­tı­rım ya­pa­ca­ğı için bu­ra­nın de­ğe­ri 4 kat art­tı. Ya­ni, 250 do­la­ra sat­tı­nız, ama bu­gün 1.000 do­lar eder, bel­ki da­ha faz­la.” di­yor. Yi­ne tu­ta­nak­lar­dan de­vam edi­yo­rum: “Bu ya­tı­rım­la­rın ge­lir­le­ri­nin hep­si bu 47 ar­ka­da­şın ol­ma­lı; o olu­yor, be­nim iti­ra­zım bu­na.” di­yor. Pe­ki ki­me ve­re­lim Ha­san Bey? “Yüz­de 51’i…”

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Özel ida­re­ye ve­re­lim, Ma­ni­sa Be­le­di­ye­si­ne ve­re­lim.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “…bu 47 ar­ka­daş­ta kal­sın, ge­ri ka­la­nı­nı da…” Ar­tık kim­ler­se on­lar? Kim­le­ri is­ti­yor bil­mi­yo­rum. “Bu kırk ye­di ar­ka­da­şın dı­şın­da ka­la­cak­la­ra aça­lım, on­lar alır­sa hiç­bir iti­ra­zım yok” di­yor; ay­nen tu­ta­nak­ta…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – 1950’de Pa­muk­lu Men­su­ca­ta ar­sa­sı­nı sa­tıp da pa­ra ya­tı­ran or­tak­la­rı­na…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “Bu 47 ar­ka­da­şı­mız, eğer Pa­muk­lu Men­su­ca­tın bi­lan­ço üze­rin­de­ki 40 mil­yar li­ra­lık…” Dik­ka­ti­ni­zi çe­ki­yo­rum…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – 40 tril­yon…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “40 mil­yar li­ra” di­yor­su­nuz.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ol­maz… 40 tril­yon.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “40 mil­yar li­ra­lık za­ra­rı­nı kul­lan­ma­sa­lar da, en az 10 tril­yon­luk ver­gi ve­re­cek­ler. Ben 47 ar­ka­daş için sa­mi­mi­ye­tim­le hiç­bir şe­kil­de ve hiç­bir şey söy­le­mi­yo­rum. Adam­lar ti­ca­ret yap­mak is­ti­yor, on­la­rın ti­ca­ret yap­ma hak­la­rı var­dır. 1 ko­yar­lar 8 alır­lar, 10 alır­lar, 20 alır­lar.” Ay­nen tu­ta­nak­tan…

Grup Baş­kan Ve­ki­li­ni­ze ve­re­ce­ğim.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ver… Ala­ca­ğım şim­di.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Bu­nu, Ha­san Ören, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li Mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, Ma­ni­sa İl Ge­nel Mec­li­si üye­le­ri­nin hu­zu­run­da yap­tı­ğı ko­nuş­ma­da söy­lü­yor.

“Ma­ni­sa’nın ma­lı Ma­ni­sa’nın ol­ma­lı, Ma­ni­sa­lı­nın ol­ma­lı­dır.” Ma­lat­ya­lı bu Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin va­tan­da­şı de­ğil mi? Ya­ni, bu ka­dar da…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Slo­ga­nı öy­le baş­la­tan siz­si­niz, bil­lbo­ard’la­ra as­tı­nız, na­sıl söy­lü­yor­sun onu? Yü­zün kı­zar­ma­dan na­sıl söy­lü­yor­sun bun­la­rı?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören, lüt­fen… Sa­yın Ören, lüt­fen, sab­re­de­lim.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Yi­ne tu­ta­nak­tan, ar­ka­daş­lar, oku­yo­rum: “Efen­dim, ben bu­ra­da Ma­ni­sa’ya bu ran­tın, ya­ni, şu an­ki 20 tril­yon alı­na­cak ve bu 20 tril­yo­na ya­pı­la­cak olan ya­tı­rım­lar…” (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Baş­ka­nım!

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – “…Eğer bu­ra­da söy­len­di­ği gi­bi, kırk do­ku­zu Ma­ni­sa’nın ger­çek in­san­la­rı­na, ya­ni, ger­çek de­di­ği­miz de eko­no­mik ko­şul­lar, ya­ni, 500 mil­yon tu­tar­sa­nız, bir his­se se­ne­di, adam 500 mil­yo­na 5 mil­yar kâr sa­hi­bi olur. Öy­le gö­zü­kü­yor şim­di bu­ra­da, böy­le bir şey ya­par isek, ben de bu­nun so­nu­na ka­dar sa­vu­nu­cu­su olu­rum, ne­re­de ne var­sa ben ora­da olu­rum.”

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Evet doğ­ru­dur. Yüz­de 50’si­ni da­ğı­tın pa­ra­nın.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören, lüt­fen…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Şim­di, bu­ra­da bir şa­ibe var, bir yol­suz­luk var, 47 ki­şi­nin olun­ca, bu, usul­süz­lük, hır­sız­lık olu­yor, ama, ka­mu­ya açın­ca ve­ya si­zin bah­set­ti­ği­niz o kim­se, o ço­ğun­luk…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – 2 bin ki­şi… Or­tak olan 7 bin ki­şi.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – …ona açıl­dı­ğın­da usul­süz­lük kal­kı­yor mu? Soy­gun ta­lan…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Or­tak olan 7 bin ki­şi. Sen fik­ri­ni be­yan et. Bı­rak sen be­nim yaz­dı­ğı­mı, oku­du­ğu­mu. Sen fik­ri­ni be­yan et.

BAŞ­KAN – Sa­yın Bi­len, lüt­fen, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz lüt­fen.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Evet, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­ğer­li Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­lim­den özür di­li­yo­rum. Ba­kın, “Ma­lat­ya­lı al­ma­sın… Doğ­ru, gü­zel…” Ay­nen tu­ta­nak­tan oku­du­ğum için Ma­lat­ya­lı ifa­de­si­ni ver­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ya­hu, bu Ma­lat­ya da, Ma­lat­ya… Al­lah, Al­lah…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Ya, Ha­san Ören söy­lü­yor.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Bu iha­le bi­li­yor­su­nuz AK Par­ti dö­ne­min­de ya­pıl­dı, ama onu il­zam et­mi­yo­rum” di­yor. Bu iha­le bu dö­nem­de ya­pıl­mış ola­bi­lir. Eğer, bir usul­süz­lük var mı, yok mu onu da söy­le­mi­yor, çok muğ­lak ge­çi­yor ora­la­rı. Ar­ka­daş­la­rı­mız ıs­rar edi­yor…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ne za­man? Ta­rih ne, ta­rih? Ta­rih ne?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Da­ha baş­la­dı­ğı gün, bu dos­ya ha­zır­la­nır­ken.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – 5 Ocak 2006 ta­ri­hin­de söy­lü­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, şu­nu söy­lü­yo­rum, Ha­san Bey’e de­fa­at­la da söy­le­dim. Bu­nu bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le ifa­de edi­yo­rum. Eğer…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Sa­yın Ören’e ba­ka­rak ko­nu­şu­yor de­vam­lı.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ha­san Bey de ba­na ba­kı­yor­du, hem­şeh­ri­yiz, bir­bi­ri­mi­zi çok uzun za­man­dır da gör­me­dik, öz­le­dik.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eğer bir usul­süz­lük, bir fe­sat var­sa, sa­mi­mi­ye­tim­le söy­lü­yo­rum…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Hah…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – O ka­dar ya­hu.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – …bel­ge­si­ni ge­tir­sin. Ben hu­kuk­çu­yum.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ya…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ha­san Bey, lüt­fen, ba­kın, hiç sa­taş­mam yok. Ge­çen gün­kü ko­nuş­mam­da da üç say­fa­da bir say­fa ko­nuş­tur­muş­sun be­ni, bir say­fa ko­nuş­tur­muş­sun.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Sa­taş­ma­dın, ya­lan yan­lış bir yı­ğın şey oku­dun. Pa­ram­par­ça et­tin bir sa­at­lik ko­nuş­ma­yı.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu­nu sa­mi­mi­ye­tim­le söy­lü­yo­rum: Ben, avu­ka­tım ve iyi de bir hu­kuk­çu­yum. [CHP sı­ra­la­rın­dan “Ooo” ses­le­ri, al­kış­lar (!)]

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Bra­vo!

OS­MAN KAP­TAN (An­tal­ya) – O se­nin gö­rü­şün.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Evet, iyi de bir hu­kuk­çu­yum. Ha­san Bey avu­kat arı­yor­sa, bu da­va­ya bak­mak üze­re de söz ve­ri­yo­rum ken­di­si­ne, ne yap­mam ge­re­kir­se elim­den ge­len hu­ku­ki yar­dı­mı yap­ma­ya ha­zı­rım.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Sen ilk ön­ce oy ver, oy ver; Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li ola­rak oy ver sen ilk ön­ce.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı­na in­ti­kal et­tir­sin.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ön­ce is­ti­fa ede­cek­sin mil­let­ve­kil­li­ğin­den.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Ön­ce mil­let­ve­kil­li­ğin­den is­ti­fa et.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ba­kın, ka­ra­kol­da doğ­ru söy­le­ye­cek­si­niz, mah­ke­me­de şa­şı­ra­cak­sı­nız, böy­le bir şey ol­maz.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı­na… Bu­ra­da.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu de­fa­at­la söy­le­dim, cum­hu­ri­yet sav­cı­la­rı­na git­me­yi bil­mi­yor­sa…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Git­tim… Bu­ra­da…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – …yo­lu­nu bil­mi­yor­sa, di­lek­çe yaz­ma­sı­nı bil­mi­yor­sa, ben, her tür­lü hu­ku­ki yar­dı­mı ver­me­ye ha­zı­rım, ya­nın­da ve ar­ka­sın­da, hat­ta önün­de ol­ma­ya ha­zı­rım; na­mus sö­zü. Var mı baş­ka bir şey?

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Var, var. Bu­ra­da.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Kaç pa­ra is­ti­yor­sun?

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ama, bu­nu da söy­lü­yo­rum.

Ba­kın, bi­raz ön­ce Grup Baş­kan Ve­ki­li­mi­ze bir dos­ya ver­di­niz.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Evet.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ben bir tav­si­ye­de bu­lu­na­yım sa­na: Sen ken­di­ne bir avu­kat bul.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Şu­nu sa­mi­mi­yet­le söy­lü­yo­rum…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Bir ay ön­ce Mec­lis Baş­ka­nı­na ver­dim, Baş­ba­ka­na ver­dim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören, lüt­fen…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ta­vır böy­le ol­maz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın Ören.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, or­ta­mı ger­mek ni­ye­tin­de de­ği­lim, ben, bir hu­ku­ki sü­reç­ten söz edi­yo­rum. Eğer var­sa, lüt­fen, bi­ze de yar­dım­cı olun, kim yap­mış­sa sav­cı­lı­ğa in­ti­kal et­ti­rin, bir baş­ka­sı­na in­ti­kal et­ti­rin, kim var­sa. Ben, bu işin için­de yo­kum, kim­se­ye bas­kı yap­ma­dım, kim­se­ye ara­cı­lık yap­ma­dım, ama, lüt­fen, siz­den bir yar­dım ri­ca edi­yo­rum, di­yo­rum ki, ba­na bel­ge­le­ri­ni­zi, bil­gi­le­ri­ni­zi ge­ti­rin, si­zi ben gö­tü­re­yim ad­li­ye­ye, bil­mi­yor­sa­nız yo­lu­nu gös­te­re­yim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ko­mis­yon ku­ra­lım… Ko­mis­yon ku­ra­lım…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) –Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­mis­yon ku­ra­lım…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Evet, he­men...

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – 335 ta­ne, bu­gü­ne ka­dar ve­ril­miş 335 ta­ne araş­tır­ma öner­ge­si var.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – He­men ya­rın ala­lım.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Bun­la­rın hep­si­ni ku­ra­cak ol­sak, Mec­lis ça­lış­ma­ya­cak. Ba­kın, lüt­fen…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Za­ten ça­lış­mı­yor. Hiç­bi­ri­niz yok­su­nuz, ço­ğun­luk yok bu­ra­da.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ça­lı­şı­yo­ruz, ça­lı­şı­yo­ruz, ge­ce ya­rı­la­rı­na ka­dar da ça­lı­şı­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Bi­len…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Bu Mec­li­sin hak­kı­nı inkâr et­me­mek la­zım. Ken­di­ni­ze ve ken­di­mi­ze hak­sız­lık yap­ma­ma­mız la­zım. Bu Mec­lis, cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de en çok ça­lı­şan mec­lis­ler­den bir ta­ne­si­dir, ge­ce ya­rı­la­rı­na ve sa­bah­la­ra ka­dar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ya­rı­sı ve­to olu­yor. Bo­şa ça­lı­şı­yo­ruz.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Si­zin de kat­kı­la­rı­nız ve emek­le­ri­niz var­dır. Ba­kın, Ka­mu İha­le Ka­nu­nu…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Siz­den baş­ka 1 ta­ne mil­let­ve­ki­li ni­ye bu­nu sa­vun­mu­yor?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ben bu­nu…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – 2 mil­let­ve­ki­li dı­şın­da hiç kim­se sa­vun­mu­yor.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – İha­le­yi sa­vun­mu­yo­ruz, iha­le­yi sa­vun­mu­yo­ruz.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ara­nız­da ko­nu­şu­yor­su­nuz Ha­san Ören hak­lı di­ye…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, sö­zü­mü hep Ha­san Ören gas­be­di­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – 2 mil­let­ve­ki­lin­den baş­ka kim­se ko­nuş­mu­yor. Ne­re­de Hü­se­yin Tan­rı­ver­di?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören, lüt­fen su­sar mı­sı­nız?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Biz yet­mi­yor mu­yuz sa­na, biz yet­mi­yor mu­yuz?

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ne bi­le­yim, si­zin de san­ki or­tak­lı­ğı­nız var ya! Hay­ret bir şey!

BAŞ­KAN – Sa­yın Bi­len, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben ge­çen ko­nuş­mam­da da söy­le­miş­tim, yi­ne söy­lü­yo­rum, Al­lah’a ham­dol­sun, hiç­bir ye­re mil­let­ve­ki­li ol­duk­tan son­ra or­tak ol­ma­dım, hiç­bir iş ta­kip et­me­dim, iha­le­ye ara­cı­lık yap­ma­dım.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Bil­mi­yo­ruz.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ya­pan var­sa, yap­tı­ğı­nı bil­di­ği­niz bir in­san var­sa, ya­nı­nız­da ola­ca­ğı­mı da söy­le­dim.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Var, var.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Sa­mi­mi­ye­tim­le ifa­de edi­yo­rum.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Şim­di ve­re­ce­ğim dos­ya­yı.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Cum­hu­ri­yet sav­cı­lı­ğı­na git­me­yi bil­mi­yor­sa­nız, si­ze yar­dım­cı ola­ca­ğım. Ben eli­niz­den tu­ta­ca­ğım, ya­nı­nız­da ola­ca­ğım, ko­lu­nu­za gi­re­ce­ğim, si­zi gö­tü­re­ce­ğim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir şey da­ha söy­lü­yo­rum: Ka­mu İha­le Ka­nu­nu’nda da ha­ki­ka­ten cid­di ma­na­da sı­kın­tı­lar var. Be­le­di­ye baş­kan­la­rı­mız, va­li­le­ri­miz ki… Kal­dı ki si­zin be­le­di­ye baş­ka­nı­nız, o da bu­ra­da­dır, ona da so­ra­bi­lir­si­niz, cid­di ma­na­da sı­kın­tı­lar var.

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Sen ad­li­ye­nin yo­lu­nu bil­mez­sin. Ne ko­nu­şu­yor­sun?

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ge­rek mal­ze­me alım­la­rın­da, ge­rek­se iş ya­pım­la­rın­da cid­di za­man ka­yıp­la­rı var.

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Sen avu­kat­lı­ğı bil­mi­yor­sun. Sen cüb­be giy­me­yi bil­mez­sin. Ben se­nin avu­kat­lı­ğı­nı bil­mi­yor mu­yum!

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Bu­ra­dan do­la­yı bel­ki de­min­ki ko­nuş­ma­cı ar­ka­da­şın “Bu kal­kın­ma ajans­la­rı­nı ne­den Ka­mu İha­le Ku­ru­mu­nun ve Ka­nu­nu’nun dı­şın­da tut­tu­nuz?” ifa­de­si geç­miş­ti. Bu­nun için söy­lü­yo­rum. Evet, bu­ra­da cid­di ma­na­da bir za­man kay­bı söz ko­nu­su­dur. Bel­ki bun­la­rın da göz­den ge­çi­ril­me­si ge­re­kir. Ama, asıl ko­nu­ya dö­ne­cek olur­sak…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ne­re­sin­de­sin, ne­re­sin­de? Asıl ko­nu bu.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – …İl Ge­nel Mec­li­sin­de yap­tı­ğı­nız ko­nuş­ma­lar tu­ta­nak­ta.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Dos­ya­la­rı si­ze ve­re­ce­ğim.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ben, si­zin tak­di­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Cum­hu­ri­yet Baş­sav­cı­lı­ğı­na, An­ka­ra’ya şikâyet et­miş­tim.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Yü­ce he­ye­ti­ni­ze de söz ver­miş­tim. Ora­da di­ye­cek­si­niz hiç­bir şey yok, kal­dı ki bu­nun içe­ri­sin­de CHP var, MHP var, AKP… AKP de de­mi­yor­su­nuz.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ora­da hiç­bir şey yok di­yor isen, bu­gün is­ti­fa ede­ce­ğim, ge­tir. Ge­tir ba­ka­lım.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ba­kın, ay­nen tu­ta­nak­lar­da­ki ifa­de­le­ri­ni­zi oku­dum.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ha­di ko­mis­yo­nu ku­ra­lım.

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – Ar­ka­daş­la­rı­nı­za da su­na­ca­ğım, ge­re­kir­se, Grup Baş­kan Ve­ki­li­ni­ze de tak­dim ede­ce­ğim. Sa­de­ce Ma­ni­sa’da­ki iha­le­le­ri Ma­ni­sa­lı­la­rın al­ma­sı­nı da doğ­ru bul­mu­yo­rum, şık bul­mu­yo­rum. Çün­kü, ora­da ye­ter­li bir re­ka­bet or­ta­mı da oluş­ma­ya­bi­lir. Di­ğer il­den, il­çe­ler­den, hat­ta, var­sa, yurt dı­şın­dan in­san­la­rın da ka­tıl­ma­sı, ge­rek­li re­ka­bet or­ta­mı­nı, şef­faf­lı­ğı sağ­la­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Eğer “sa­de­ce Ma­ni­sa­lı­la­rın” der­se­niz, iş­te böy­le sı­kın­tı­lar çı­kar.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ta­bii, Si­irt’ten ge­lip Ma­ni­sa’dan mil­let­ve­ki­li olur­san, bu so­run­lar çı­kar ta­bii. Ta­bii… Olur mu? Ol­maz…

İS­MA­İL Bİ­LEN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­me baş­lar­ken söy­le­miş­tim, Ha­san Ören Bey’in tak­ti­ği de bu­dur, söy­le­ye­cek şe­yi de ol­ma­dı­ğı za­man, bu­nu sü­rek­li ya­par. Tak­dir­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum.

Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Bi­len.

İkin­ci sı­ra­da, aleyh­te söz is­te­yen Meh­met Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li, söz sı­ra­sı­nı Sa­lih Ka­pu­suz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li­ne dev­ret­miş­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­pu­suz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Ma­ni­sa­lı­lar ko­nuş­sun Ma­ni­sa­lı­lar, bı­rak Ma­ni­sa mil­let­ve­kil­le­ri ko­nuş­sun.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Özel­lik­le Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ta­ra­fın­dan ge­ti­ri­len bir araş­tır­ma ko­nu­suy­la il­gi­li ola­rak ya­pı­lan tar­tış­ma­la­rı ve kul­la­nıl­mış olan üs­lup­la­rı da dik­kat­le ta­kip et­me­ye ça­lış­tım. Bu ko­nu bir müd­det ön­ce­sin­de bir kez da­ha bu­ra­ya, gün­de­me ge­ti­ril­miş­ti. Zan­ne­der­sem, ar­ka­daş­la­rı­mız, be­lir­li ko­nu­la­rı, bu ve ben­ze­ri ze­min­ler­de ka­mu­oyu­nun dik­kat­le­ri­ne sun­mak üze­re, bi­raz da böl­ge­le­ri­ne me­saj ver­mek gi­bi de de­ğer­len­dir­miş ola­rak, bu­ra­ya, gün­de­me ge­tir­miş ola­bi­lir.

Bi­raz ön­ce ye­rim­den mü­da­ha­le et­tim. De­ğer­li bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şım, Gru­bu­muz adı­na ba­na bir dos­ya ge­tir­di. Ge­tir­miş ol­du­ğu dos­ya, ken­di­si­nin de ifa­de et­ti­ği gi­bi, il­gi­li bü­tün bi­rim­le­re gön­de­ril­miş. Tak­dir eder­si­niz ki, Tür­ki­ye bir hu­kuk dev­le­ti. Hu­kuk dev­le­tin­de kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı­nın bir ge­re­ği ola­rak da, biz, ya­sa­ma ve de­ne­tim ya­pı­yo­ruz. Ay­rı­ca yar­gı­mız var, ay­rı­ca yü­rüt­me­miz var.

Şim­di, bir ko­nu dü­şü­nün ki, iha­le yön­te­miy­le, bir il bün­ye­sin­de, bir ar­sa­sı, geç­miş­te sa­na­yi ku­ru­lu­şu ola­rak ku­rul­muş bir ye­rin ar­sa­sı sa­tı­lı­yor. AK Par­ti ola­rak, Baş­ba­kan ola­rak An­ka­ra’nın mer­ke­zin­de, Tür­ki­ye’nin muh­te­lif yer­le­rin­de ya­pıl­mış olan bü­tün iha­le­le­ri, tek tek ta­kip et­mek, kon­trol et­mek, par­ti ola­rak bun­la­ra mü­da­ha­le et­mek gi­bi bir yan­lı­şın içe­ri­sin­de ol­mak siz­ce ya­kı­şır mı?

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Doğ­ru­su as­lın­da o. Onu ya­pa­cak­sı­nız.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Doğ­ru­su bu der­se­niz…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­ba­ka­nın her ko­nu­dan bil­gi­si ol­ma­sı la­zım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, lüt­fen…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – …bir ar­ka­da­şı­mız, dü­şü­nün ki bu an­la­yış içe­ri­sin­de. Ben, bu an­la­yı­şı­nı ken­di­si­nin bir da­ha göz­den ge­çir­me­si­ni tav­si­ye ede­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, biz AK Par­ti­yiz. Tür­ki­ye’de ne­re­de ve ne za­man olur­sa ol­sun, Baş­ba­ka­nı­mı­zın ilan et­ti­ği gi­bi, bel­ge­si ve bil­gi­si… Bir za­tı alıp ge­lip de bu­ra­da “bu şa­hıs bel­ge­dir” der­se­niz, an­lam­sız­dır, bu bir Ge­nel Baş­ka­na da ya­kış­ma­mış­tır. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Can­lı ta­nık­tan da­ha iyi bel­ge mi olur?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – İla­ve bir şey söy­le­ye­ce­ğim… İla­ve bir şey söy­le­ye­ce­ğim… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Evet, evet, lüt­fen din­le­yin. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz de­ne­tim gö­re­vi ya­pı­yo­ruz. Bu ko­nu da bir de­ne­tim ko­nu­su­dur.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Bel­ge ora­da.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu ko­nu da de­ne­tim ko­nu­su­dur.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Can­lı ta­nık­tan da­ha iyi bel­ge mi olur? Ayıp!.. Ayıp!..

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ni­ye ra­hat­sız ol­du­nuz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Ra­hat­sız­lık­la­rı or­ta­da, Ge­nel Baş­kan bel­ge­yi gös­te­ri­yor.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni...

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Açık­ça ilan edi­yo­rum, biz, Sa­lih Ka­pu­suz baş­ta ol­mak üze­re, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kan ar­ka­daş­la­rım, be­le­di­ye baş­kan­la­rım, teş­ki­lat men­su­bu, kim olur­sa ol­sun, bu AK Par­ti­yi ka­rar­ta­maz.

MEH­MET VE­DAT YÜ­CE­SAN (Es­ki­şe­hir) – Al­lah, Al­lah!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Böy­le bir hak­kı ve yet­ki­si de yok­tur. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ama, de­ğil mi ki, bir id­di­anız var, el­bet­te, bil­gi­niz, eli­niz­de bel­ge­niz var­sa…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Evet, var.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Eğer bi­ze gü­ven­mi­yor­sa­nız, biz yap­mı­yor­sak, bu mem­le­ket­te yar­gı var, yar­gı­ya da mı gü­ven­mi­yor­su­nuz?

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Yar­gı ka­rar­la­rı için­de­ki…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Yar­gı­ya da mı gü­ven­mi­yor­su­nuz?

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Yar­gı­ya gü­ve­ni­yo­ruz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Lüt­fen, dik­kat bu­yu­run.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Ya­sa­yı de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bak, Ha­san Bey…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Yar­gı­yı söy­lü­yo­rum, yar­gı­yı, şah­sım­la il­gi­li dü­şün­ce­yi söy­le­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören… Sa­yın Ören…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ha­san Bey, din­le, din­le…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ben ne ya­pı­yo­rum?

BAŞ­KAN – Lüt­fen, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ba­kı­nız, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ni, si­ze şu­nu söy­le­mek du­ru­mun­da­yım: Ar­ka­daş­lar, biz si­zi dik­kat­le, ses­siz­ce ora­da din­le­dik. Bir ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­di­niz, ka­mu­oyu­nun önün­de de bu ko­nu­yu tar­tı­şı­yo­ruz. Tar­tış­tı­ğı­mız ko­nu­da bi­raz­cık say­gı gös­te­rin, bi­raz din­le­yin.

Ba­kın, ben, açık­ça ilan edi­yo­rum: Ar­ka­daş­la­rı­mı gö­rev­len­dir­dim, bu dos­ya­yı in­ce­le­ye­cek­ler, ta­raf olan ku­ru­mu da, il­gi­li olan­la­rı da in­ce­le­ye­cek­ler. Yet­me­di, bu­nun ge­re­ği ola­rak, eğer, bu ko­nu­da ih­mal var­sa -ki, hu­ku­ken de böy­le bir gi­ri­şi­min kat­kı­sı var­sa- ya­pı­la­cak şey şu­dur: Biz, bu araş­tır­ma­yı aça­rız, in­ce­le­me­le­ri ya­pa­rız, ge­re­ği ney­se onu da ye­ri­ne ge­ti­ri­riz.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Gö­re­ce­ğiz!

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Sa­bır­sız­lık­la bek­le­ye­ce­ğiz!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bir se­ne­dir gün­dem­de.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ama, kos­ko­ca bir Par­la­men­to, ya­sa­ma gö­re­vi­nin önem­li so­rum­lu­luk­la­rı ve ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ge­rek­li olan­lar­la bir­lik­te de­ne­tim ya­pı­yo­ruz. KİT Ko­mis­yo­nu­muz var. Ay­rı­ca, de­ne­tim yol­la­rı­nın en­va­içe­şi­di­ni kul­lan­mak müm­kün.

Şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Biz, bu ko­nu­lar­la il­gi­li ola­rak… Siz, bu­ra­ya her şe­yi çı­kıp söy­le­me imkânı­na sa­hip­si­niz, an­cak si­zin de dik­kat­li ol­ma­nız, so­rum­lu­lu­ğu­nu­zun ge­re­ği ola­rak has­sa­si­yet gös­ter­mek du­ru­mun­da ol­du­ğu­nuz bir hu­sus var. O da, eğer, bu ko­nu­lar­la il­gi­li ola­rak ka­rar­lı du­ru­şu­nuz yar­gı ta­ra­fın­dan da des­tek­le­ni­yor­sa, yar­gı böy­le bir so­nuç ve­ri­yor­sa…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Evet… Ay­nen öy­le…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – …tak­dir eder­si­niz ki, Ana­ya­sa’mız ge­re­ği yar­gı ka­rar­la­rı her­ke­si bağ­lar.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Dos­ya­yı in­ce­le­yin­ce gö­re­cek­si­niz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – O za­man, suç iş­le­yen­le­rin ce­za­sı­nı yar­gı ve­rir. Biz de de­riz ki: Ar­ka­daş, siz suç iş­le­di­niz, mahkûm ol­du­nuz, bi­zim­le de ala­ka­nız yok.

Ama, suç­lu­nun su­çu is­pat edi­lin­ce­ye ka­dar “be­ra­ati­zim­met esas­tır” di­ye bir ku­ra­lı­mız var. Her id­dia sa­hi­bi­nin id­di­ası­nı doğ­ru ka­bul ede­cek olur­sak ve­ya­hut da id­dia edi­len­le­rin so­nu­cun­dan müs­pet an­lam­da onu des­tek­le­yen baş­ka bir şey­le­re ula­şır­sak ge­re­ği­ni ya­pa­rız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iki hu­su­sa çok has­sa­si­yet gös­te­ri­yo­ruz. Bak, bu ko­nu­yu sık­ça ve mü­ker­re­ren siz tek­rar edi­yor­su­nuz. Ko­nu şu: La­ik­lik ko­nu­su. Bu ko­nu­da Baş­ba­ka­nı­mız, Par­ti­miz, Hükûme­ti­miz, Mec­li­si­miz ve mil­let­ve­ki­li­miz ve Türk mil­le­ti si­zin gös­ter­miş ol­du­ğu­nuz has­sa­si­yet ka­dar has­sa­si­yet gös­ter­mek­te­dir. Si­zin la­ik ol­du­ğu­nuz ka­dar, la­ik­lik­le il­gi­li ola­rak ne­yi söy­lü­yor­sa­nız, ne­yi sa­vu­nu­yor­sa­nız, biz, Ana­ya­sa çer­çe­ve­sin­de bu­nun ay­kı­rı olan bir ta­ra­fı­nı söy­lem ola­rak, ey­lem ola­rak hiç­bir yer­de önü­mü­ze ge­ti­rip ko­ya­maz­sı­nız. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Biz ra­hat­sız ol­mu­yo­ruz, siz ni­ye ra­hat­sız olu­yor­su­nuz? Baş­ba­kan ni­ye ra­hat­sız olu­yor?

BAŞ­KAN – Lüt­fen, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Haa, ra­hat­sız­lı­ğa gel­mek… Bu bir ra­hat­sız­lık de­ğil. Ra­hat­sız­lı­ğı­mı­zın se­be­bi şu: Siz, sa­kız çiğ­ner gi­bi, ge­rek­siz bir şe­kil­de tek­rar edi­yor­su­nuz, bi­rin­ci­si bu.

İkin­ci­si­ne ge­lin­ce de­ğer­li ar­ka­daş­lar…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – “Hem Müs­lü­man hem la­ik olun­maz” di­yen kim­di?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ga­li­ba…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ben hem Müs­lü­man’ım hem lai­kim.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – …ga­li­ba…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Siz şim­di la­ik ol­du­ğu­nu­za gö­re, aca­ba Müs­lü­man mı de­ğil­si­niz?

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Ya­ni, ko­nu Ma­ni­sa… La­ik­lik­le ne ala­ka­sı var bu­nun?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bir da­ha so­rar mı­sı­nız?

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – “Bir in­san hem Müs­lü­man hem la­ik ol­maz” de­di Sa­yın Baş­ba­kan geç­miş­te…

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen…

Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ya­ni, biz de di­yo­ruz ki, bir in­san hem Müs­lü­man hem la­ik ola­bi­lir. Siz ne di­yor­su­nuz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ar­ka­daş­la­rı­mı­zın zan­ne­der­sem ya bil­gi ek­sik­li­ği ve­ya­hut da man­tık ola­rak yak­la­şım ha­ta­la­rı var.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Müs­lü­man­lı­ğın kar­şı­lı­ğı la­ik­lik de­ğil­dir.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Baş­ba­kan de­di bu­nu, biz de­me­dik.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Eğer, inanan-inan­ma­yan der­se­niz, Müs­lü­man ve­ya­hut da kâfir ayı­rı­mı­nı ko­yar­sa­nız, o ku­ra­lı siz ken­di­niz ta­yin eder­si­niz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ka­pu­suz, bu­nu biz de­me­dik ki!

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Onun için şem­si­yey­le do­la­şı­yor Baş­ba­kan de­ğil mi? Yağ­mur­suz ha­va­da ni­ye şem­si­yey­le do­la­şı­yor ki?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bir in­sa­nın Müs­lü­man ol­ma­sı baş­ka bir şey, bir re­ji­min, bir dev­le­tin la­ik ol­ma­sı baş­ka bir şey. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar) İn­san la­ik ola­maz, ama, la­ik bir ku­ru­mu sa­vu­nur, la­ik bir dev­le­ti sa­vu­nur. Bu baş­ka bir şey.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Suç iş­li­yor­su­nuz, suç. Suç iş­li­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk, lüt­fen…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu baş­ka bir şey.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ben lai­kim ve Müs­lü­man’ım.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu si­zin ter­ci­hi­niz. Ba­kı­nız ku­rum­sal ola­rak…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Se­nin de bu­nu de­men la­zım, her­ke­sin de­me­si la­zım. Olur mu öy­le şey. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar, iş­te…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Mec­bu­ri­yet var, ana­ya­sal mec­bu­ri­yet var. La­ik ol­mak zo­run­da­sı­nız.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Sa­lih Bey, ne­re­ye çek­ti­niz mev­zu­yu?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nu­ya ge­li­yo­rum… De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nu­ya ge­li­yo­rum…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ma­ni­sa’ya gel, Ma­ni­sa’ya.

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ko­nu­ya ge­li­yo­rum…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Yol­suz­lu­ğa gel, yol­suz­lu­ğa.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ba­kı­nız…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Eğer bu söy­le­dik­le­ri­ni­zi is­pat eder­se­niz, al­nı­nız­dan öpe­riz. Ama, otur­du­ğu­nuz yer­den, yol­suz­luk­tan, hak­sız­lık­tan ko­nu­şur­sa­nız, bu­nu, yü­zü­nü­ze de ce­va­bı­nın doğ­ru­la­rı­nı çar­pa­rız. Bu ka­dar açık… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ha­di ko­mis­yo­nu ku­ra­lım.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ka­pu­suz, ben Ma­ni­sa’ya git­tim.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu ka­dar açık…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ören’le Ma­ni­sa’ya git­tim.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu ka­dar açık. Do­la­yı­sıy­la, bu­ra­da po­le­mik ya­pa­rak bir ye­re var­ma­ya­ca­ğı­nı­zı bi­lin.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu­nu açık­ça söy­lü­yo­rum: Siz bu­ra­da ne id­dia eder­se­niz, biz onun üze­rin­de ça­lı­şır, in­ce­ler, ce­va­bı­nı da ve­ri­riz.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ko­mis­yo­nu kur­maz­sı­nız!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Haa, ih­ti­yaç var­sa ku­ra­rız.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ha­di ku­ra­lım. Dos­ya bu­ra­da. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Şim­di, si­zin id­di­anız, eğer in­ce­len­me­ye, araş­tır­ma­ya de­ğer bu­lu­nur­sa ge­re­ği­ni ya­pa­ca­ğı­mı­zı söy­le­dim.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Be­nim id­di­am de­ğil, Da­nış­ta­yın ver­di­ği ka­rar.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Efen­dim…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Be­nim id­di­am de­ğil.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören...

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ya, o za­man...

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Hâkim­le­rin ver­di­ği ka­rar, Da­nış­ta­yın ver­di­ği ka­rar, id­dia de­ğil.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ya, ba­kın ar­ka­daş­lar, bir mah­ke­me ka­ra­rı var­sa, ne is­ti­yor­sun ben­den ya? Bu Mec­lis­ten ne is­ti­yor­sun o za­man sen? Bir mah­ke­me ka­ra­rı var­sa, bu Mec­lis ne ya­pa­cak? Her­ke­si bağ­lar.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – İş­te, o be­le­di­ye baş­ka­nı 1,7 tril­yon ve­re­rek da­va­yı ge­ri­ye çek­miş­tir. Onu söy­lü­yo­rum ben. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen ta­mam­lar mı­sı­nız.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – İş­te, ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ar­ka­daş­la­rın ama­cı baş­kay­sa, üzüm ye­mek de­ğil bağ­cı­yı döv­mek­se, üzüm ye­mek de­ğil de bağ­cı­yı döv­mek­se, fev­ka­la­de yan­lış bir yo­la gi­rer­si­niz. (Gü­rül­tü­ler) O za­man biz­den kat­kı bu­la­maz­sı­nız. Ama, ama­cı­nız üzüm ye­mek­se, ora­da kat­kı­mız olur.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – İS­Kİ önü­nüz­de du­ru­yor. İS­Kİ’yi va­tan­daş unut­ma­dı!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Si­zin ifa­de­niz­den, eğer ola­yı ki­şi­sel­leş­tir­mek var­sa...

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ha­yır, ha­yır!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – ...“yar­gı­nın ya­pa­bi­le­ce­ği bir şey yok” di­yor­sa­nız, biz ne ya­pa­bi­li­riz?

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – AKP be­le­di­ye baş­ka­nı var! AKP be­le­di­ye baş­ka­nı!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – So­nuç ola­rak şu­nu söy­lü­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Biz, AK Par­ti ola­rak...

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ço­rum’u da an­lat, Ço­rum’u!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Biz, AK Par­ti ola­rak... (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ço­rum!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Evet, yar­gı ne­yi ver­miş­se, ka­rar o.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, ni­ye kar­şı­lık­lı ko­nu­şu­yor­su­nuz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ha­yır, ha­yır. Yar­gı ka­ra­rı...

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Da­ha yar­gı­nın ver­di­ği yü­rüt­me­yi dur­dur­ma­yı uy­gu­la­mı­yor­su­nuz ya!

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ça­lı­şı­yor­lar!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ya, ar­ka­daş­lar, ar­ka­daş­lar... (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Top­lu­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ar­ka­daş­la­rı­mız, ku­ral­la­rı hep ken­di ar­zu­la­rı­na gö­re ol­sun... Mah­ke­me sü­re­ci bit­me­miş­se, so­nuç­lan­ma­mış­sa, bir mah­ke­me ka­ra­rı Yar­gı­tay sü­re­ci­ni ta­mam­la­ma­mış­sa, hat­ta da­va­lar, da­ire­ler ku­ru­lup so­nuç­lan­ma­mış­sa, bir id­dia sa­hi­bi ve­ya­hut da bir suç­lu is­na­dıy­la mu­ha­tap olan in­san bu sü­re­ci de­vam et­ti­ri­yor­sa, siz hâlâ “bu ka­rar var­dır” di­ye­mez­si­niz ki!

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – O za­man Şem­din­li Ko­mis­yo­nu­nu na­sıl kur­du­nuz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bir yar­gı ka­ra­rı­nın na­sıl ke­sin­le­şe­ce­ği, her­kes ta­ra­fın­dan bi­lin­me­li, ona gö­re de ko­nu­şul­ma­lı­dır. (Gü­rül­tü­ler)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, AK Par­ti so­nu­na ka­dar ak’lı­ğı­nı, ak ol­ma sü­re­ci­ni de­vam et­ti­re­cek­tir.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Yok, yok! Bü­rok­ra­si­de açı­ğa al­ma var, açı­ğa al­ma! Açı­ğa ala­cak­sın!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu it­ham ve bu id­di­alar­la AK Par­ti­ye bir şey bu­laş­tı­ra­maz­sı­nız. Bir şey bu­laş­tı­ra­maz­sı­nız.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – So­ruş­tur­ma ge­çi­re­ni açı­ğa ala­cak­sın! Ni­ye otur­tu­yor­su­nuz?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Şim­di, bu ve ben­ze­ri ko­nu­lar­la il­gi­li ola­rak, ka­mu­oyu­nun hu­zu­ru­na her za­man çı­kıp doğ­ru­la­rı sa­vun­ma nok­ta­sın­da ka­rar­lı­lı­ğı­mı­zı her­kes bil­me­li, in­şal­lah, ge­le­cek­te de siz­ler bu­nu te­yit ede­cek­si­niz.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Mil­let si­zi sü­pü­re­cek bu Mec­lis­ten, sü­pü­re­cek! Bir da­ha­ki se­çim­de...

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ka­rar ye­ter sa­yı­sı...

BAŞ­KAN – Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, bir da­ki­ka...

BAŞ­KAN – Bir sa­ni­ye Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Ka­rar ye­ter sa­yı­sı is­te­di­ler de.

BAŞ­KAN – Ara­ya­ca­ğım.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­ka­nım, oy­la­ma­ya ge­çil­dik­ten son­ra ka­rar ye­ter sa­yı­sı mı olur?

BAŞ­KAN – Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler...

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ni­ye el kal­dır­mı­yor­sun? Kal­dır­mı­yor­sun bak eli­ni. Ni­ye? Sen de bi­li­yor­sun yol­suz­luk ol­du­ğu­nu.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ören…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Bu ka­yıt­la­ra geç­sin. Kal­dır eli­ni, ka­yıt­la­ra geç­sin.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Sen Ge­nel Baş­ka­nın­la…

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ne­re­de baş­ka Ma­ni­sa mil­let­ve­kil­le­ri?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Sen­den mi kor­ka­ca­ğız?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, ço­ğun­luk yok.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ya, Ge­nel Baş­kan­la ara­sın­dan sa­na ne? İs­ter dü­ze­lir is­ter bo­zu­lur. O bi­zim ken­di so­ru­nu­muz, sa­na ne? Sa­na ne? Sen de git ya­la­ka­lık yap da MYK’ya gir.

HA­SAN ÖREN (Ma­ni­sa) – Ba­na bir dö­nem ye­ter, sen ken­di­ne bak!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı yok­tur.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 15.50

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.03

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 19’un­cu Bir­le­şi­mi’nin Üçün­cü Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum.

V. - ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.- (10/381) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin ön görüşmesinin görüşme gününe ilişkin CHP Grubu önerisi (Devam)

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Öne­ri­si­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, öner­ge­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter sa­yı­sı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, iki Kâtip Üye ara­sın­da an­laş­maz­lık ol­du­ğu için elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Üç da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya baş­la­nıl­dı)

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Bi­len bü­yük hu­kuk­çu ol­du­ğu­nu id­dia et­ti ve Sa­yın Ören’e hu­kuk­çu ola­rak yar­dım et­mek is­te­di­ği­ni ifa­de et­ti.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­tenç, lüt­fen, böy­le bir usu­lü­müz yok.

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Bi­len’in böy­le bir şey söy­le­me­ye hak­kı yok. Sa­yın Bi­len, kı­sa pan­to­lon­la ge­zer­ken biz Ma­ni­sa’da hu­kuk­çu­luk ya­pı­yor­duk.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, Sa­yın Ye­tenç…

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Ören’in böy­le bir yar­dı­ma ih­ti­ya­cı yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­tenç, lüt­fen ye­ri­ni­ze otu­rur mu­su­nuz.

MUS­TA­FA ER­DO­ĞAN YE­TENÇ (Ma­ni­sa) – Böy­le bir usu­lü­müz ol­ma­dı­ğı­nı ben de bi­li­yo­rum, ama tu­ta­nak­la­ra geç­sin di­ye söy­le­dim

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya de­vam edil­di)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter sa­yı­sı var­dır, öne­ri red­de­dil­miş­tir.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce söz­lü so­ru­la­rı gö­rüş­mü­yor ve gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1. - Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞ­KAN – 1’in­ci sı­ra­da yer alan ka­nun tek­li­fi­nin ge­ri alı­nan mad­de­le­ri ile il­gi­li ko­mis­yon ra­po­ru gel­me­di­ğin­den tek­li­fin gö­rüş­me­le­ri­ni er­te­li­yo­ruz.

2’nci sı­ra­da yer alan, Ba­zı Ka­mu Ala­cak­la­rı­nın Tah­sil ve Ter­ki­ni­ne İliş­kin Ka­nun Ta­sa­rı­sı ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru’nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon?.. Yok.

Er­te­len­miş­tir.

3’ün­cü sı­ra­da yer alan, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hükûme­ti ile Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri Hükûme­ti Ara­sın­da Ya­yıl­ma­nın Ön­len­me­si Amaç­la­rı­na Yö­ne­lik Yar­dım Sağ­lan­ma­sı­nın Ko­lay­laş­tı­rıl­ma­sı İçin İş­bir­li­ği­ne İliş­kin An­laş­ma­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru’nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon?.. Yok.

Er­te­len­miş­tir.

4’ün­cü sı­ra­da yer alan, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç’ın; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­nun Ge­çi­ci 1 in­ci Mad­de­si­nin Ye­ni­den Dü­zen­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru’nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

4.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/886) (S.Sayısı:1256) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

1’in­ci mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ya­pı­lan ko­nuş­ma ta­mam­lan­mış­tı.

Şim­di, söz sı­ra­sı, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Sü­ley­man Sa­rı­baş’a ait­tir, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Sa­rı­baş.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı­mız ve İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li­miz Tay­yar Al­tı­ku­laç Be­ye­fen­di’nin ver­miş ol­du­ğu ka­nun tek­li­fi üze­ri­ne, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu­nun, 1’in­ci mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­le­ri­ni açık­la­mak üze­re söz al­dım. Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nu­ya geç­me­den ön­ce, bu­gün, çok sa­yı­da bu 4/C’ye gö­re ça­lı­şan ve mağ­dur ol­duk­la­rı­nı söy­le­yen va­tan­daş­la­rı­mız­dan me­saj al­dım, kür­sü­den di­le ge­ti­re­ce­ği­mi söy­le­dim. Ha­ki­ka­ten, ik­ti­dar par­ti­si ço­ğun­lu­ğu­na, grup baş­kan ve­kil­le­ri­ne ve mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za söy­lü­yo­rum, bu ar­ka­daş­la­rı­mız çok mağ­dur, bun­lar özel­leş­tir­me mağ­du­ru, sa­yı­la­rı da çok de­ğil; ço­ğu yük­se­ko­kul me­zu­nu, li­se me­zu­nu; 450 mil­yon li­ra­ya, en alt gö­rev­ler­de ça­lı­şı­yor­lar. De­dik­le­ri şu: “Dev­le­ti­miz, Hükûme­ti­miz ge­çi­ci iş­çi­le­re da­hi kad­ro ve­rir­ken, biz­ler kad­ro­la­rı­mız­dan ol­duk, biz­le­ri unut­ma­sın­lar.” Bu­nu, on­la­rın adı­na siz­le­re söy­lü­yo­rum. Ke­za, bu, ge­çi­ci iş­çi­le­re kad­ro ver­me me­se­le­sin­den, bir­çok yö­re­miz­de or­man iş­çi­le­ri­miz al­tı ayı dol­dur­ma­dan şey ya­pı­yor­lar; öy­le bir dü­zen­le­me ya­pı­lı­yor­muş, al­tı ayı dol­dur­ma­yan­la­ra, yıl­lık ça­lış­ma­da. Bun­la­rı da, mağ­du­ri­yet­le­ri­nin ön­len­me­si­ni, en azın­dan, özel­lik­le TRT’de ça­lı­şan ge­çi­ci iş­çi­le­ri­mi­zin de bu kap­sa­ma alın­ma­sı­nı Hükûmet­ten ta­lep edi­yo­rum.

(x) 1256 S. Sayılı Basmayazı 14/11/2006 tarihli 18’inci Birleşim Tutanağına eklidir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­tu­ğu­muz ka­nun, ye­ni ku­ru­lan 15 üni­ver­si­te­mi­ze rek­tör atan­ma­sıy­la il­gi­li bir tek­lif. Bun­dan bir ay ev­vel Ame­ri­ka’day­dım, bir üni­ver­si­te­ye, Bim­gen­ton Üni­ver­si­te­si­ne git­tim, Rek­tör Yar­dım­cı­sıy­la da ye­mek ye­me fır­sa­tı bul­dum ve şöy­le de­dim: Na­sıl atar­sı­nız rek­tö­rü­nü­zü, üni­ver­si­te­ni­zin sis­te­mi ne­dir di­ye sor­dum. Ay­nen şöy­le söy­le­di, de­di ki: “Bir üni­ver­si­te, bu­lun­du­ğu ilin ve­ya eya­le­tin sos­yal ha­ya­tı­na, sa­na­yi ha­ya­tı­na, kül­tür ha­ya­tı­na kat­kı sağ­la­mak için, o ilin ay­dın­lan­ma­sı, o ilin çağ­daş­laş­ma­sı ve o ile men­fa­at sağ­la­mak, ya­ni, kal­kın­ma­sı­na men­fa­at sağ­la­mak, kül­tü­rü­ne men­fa­at sağ­la­mak için ku­ru­lan ku­rum­lar­dır. Do­la­yı­sıy­la, ilin sos­yal ha­ya­tıy­la, ilin kül­tür ha­ya­tıy­la, ilin in­san ha­ya­tıy­la doğ­ru­dan il­gi­li­dir. Eğer, bir il­de ve­ya eya­let­te, üni­ver­si­te­yi, bu­lun­du­ğu ilin hal­kıy­la, sos­yal ha­ya­tıy­la bü­tün­leş­ti­re­mi­yor­sa­nız, bu üni­ver­si­te­den ye­ter­li kat­kı­yı ala­maz­sı­nız. Onun için” de­di “bir üni­ver­si­te ku­rar­ken bir ile, bir eya­le­te, ön­ce­lik­le o ilin ile­ri ge­len­le­rin­den olu­şan bir mü­te­vel­li he­yet ku­ra­rız. Bu he­ye­tin ba­şı dev­let­tir, bu­nun kay­na­ğı­nı ve­ren ve­ya eya­let büt­çe­si­dir; o hal­de, eya­le­ti tem­si­len va­li, bu mü­te­vel­li he­ye­tin baş­ka­nı­dır. De­mok­ra­si adı­na se­çil­miş be­le­di­ye baş­ka­nı bu­nun baş­ka­nı­dır. En çok ver­gi ve­ren o eya­let­te üç ki­şi bu mü­te­vel­li he­ye­tin üye­si­dir. O üni­ver­si­te­ye kat­kı sağ­la­yan -ya­ni, eko­no­mik ola­rak, fi­zi­ki an­lam­da, baş­ka an­lam­lar­da kat­kı sağ­la­yan ki­şi­ler de- bu mü­te­vel­li he­ye­tin üye­si­dir. Mü­te­vel­li he­yet, ön­ce bir ge­nel mü­dür atar. Üni­ver­si­te­nin ge­nel mü­dü­rü, üni­ver­si­te­nin fi­zi­ki ya­pı­sı­na, eko­no­mik, ma­li ya­pı­sı­na, her tür­lü şey ge­nel mü­dür­den so­ru­lur ve bu mü­te­vel­li he­yet bir de rek­tör atar. Rek­tör de, sa­de­ce, bi­lim­sel ve aka­de­mik ça­lış­ma­la­rı ko­or­di­ne eden, kon­trol eden, öğ­re­tim prog­ram­la­rı­nı or­ta­ya ko­yan bir ku­rul­la bu üni­ver­si­te­yi yö­ne­tir. Do­la­yı­sıy­la da, üni­ver­si­te, böy­le bir mü­te­vel­li he­ye­ti kap­sa­mın­da, o ilin öz var­lı­ğı, öz ma­lı ola­rak o il­le bü­tün­le­şir.” de­di. İş­te, üni­ver­si­te­den bek­le­nen amaç bu.

Şim­di biz ne­yi tar­tı­şı­yo­ruz? Biz şu­nu tar­tı­şı­yo­ruz: Bu üni­ver­si­te­le­re rek­tör­le­ri YÖK mü ata­sın, hükûmet mi ata­sın? Ya­ni, öy­le bir tar­tış­ma­nın içe­ri­sin­de­yiz ki, ko­nu­nun özü­nü ve esa­sı­nı bir ke­na­ra bı­ra­kıp, ya­ni, o il­le­ri­mi­ze kur­du­ğu­muz üni­ver­si­te­le­rin, o ilin in­san­la­rıy­la, o ilin sos­yal ya­pı­sıy­la, o ilin kül­tü­rüy­le, o ilin sa­na­yi­siy­le na­sıl bü­tün­le­şe­ce­ği pro­je­le­ri­ni bir ta­ra­fa bı­rak­mı­şız. Uğ­raş­tı­ğı­mız şey: Rek­tö­rü şu mu ata­sın, bu mu ata­sın! Eğer, ha­ki­ka­ten, o il­le bü­tün­leş­me­yi sağ­la­ya­ma­ya­cak, o il­den ko­puk, o ilin sos­yal ha­ya­tı­na ka­tıl­ma­yan, kül­tü­rel ha­ya­tı­na ka­tıl­ma­yan, sa­na­yi­si­ne kat­kı sağ­la­ma­yan, o ilin in­san­la­rı­nın ay­dın­lan­ma­sı­na, çağ­daş­laş­ma­sı­na, fi­kir an­la­mın­da kat­kı sağ­la­ya­ma­yan üni­ver­si­te­ler ku­ra­cak­sak, top­lu­ma ka­pa­lı, ta­ma­men kış­la usu­lü, kim­sey­le ir­ti­ba­tı ol­ma­yan üni­ver­si­te­ler ku­ra­cak­sak, rek­tö­rü­nü YÖK ata­sa ne olur, hükûmet ata­sa ne olur? Ya­ni, biz, işin esa­sı­nı ka­çır­mı­şız, işin ta­li bo­yu­tuy­la uğ­ra­şır du­ru­ma gel­mi­şiz.

Önü­müz­de bir Ana­ya­sa var ve Ana­ya­sa, üni­ver­si­te­le­rin plan­lan­ma­sı­nı, efen­dim, de­net­len­me­si­ni, kur­gu­lan­ma­sı­nı -131’in­ci mad­de­miz- YÖK di­ye bir ku­ru­ma ver­miş ve bu Ku­rum, tah­min edi­yo­rum, yir­mi dört se­ne­dir ha­ya­tı­mız­da; üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi dü­zen­li­yor, de­net­li­yor.

Şim­di, ben, bu­ra­dan Or­ta Do­ğu Tek­nik Üni­ver­si­te­si­ne gi­di­yo­rum -oğ­lum ora­da oku­yor- ka­pı­dan dört ta­ne nö­bet­çi­ye kim­lik gös­ter­me­den gi­re­mi­yo­rum. Mut­la­ka, kon­trol al­tın­da. Kim­se­nin gi­re­me­di­ği, va­tan­da­şa ka­pa­lı üni­ver­si­te­ler hâli­ne ge­tir­mi­şiz. Bim­gen­ton Üni­ver­si­te­si­ni gör­düm, dört ta­ne bul­var, yol gi­ri­yor üni­ver­si­te­ye, kim­se kim­se­ye bir şey sor­mu­yor. Halk­la bü­tün­leş­miş üni­ver­si­te. İş­te, böy­le üni­ver­si­te­ler la­zım.

Şim­di, bu 131’in­ci mad­de kap­sa­mın­da, YÖK an­la­mın­da -YÖK’e kar­şı ol­du­ğum­dan fa­lan de­ğil, ama, uy­gu­la­ma an­la­mın­da- ger­çek ma­na­da üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi, sa­na­yi­miz­le, kül­tü­rü­müz­le, hal­kı­mız­la, top­lu­mu­mu­zun ay­dın­lan­ma­sı yo­lun­da bir bü­tün­leş­me sağ­la­ya­bil­dik mi? İs­te­di­ği­miz üni­ver­si­te­den is­te­di­ği­miz ama­cı, bu mil­le­tin ver­gi­le­riy­le kur­du­ğu­muz üni­ver­si­te­ler­den mil­le­tin ar­zu et­ti­ği ama­cı hâsıl ede­bil­dik mi? Me­se­le, bu. Me­se­le, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi, bi­lim­sel an­lam­da öz­gür, aka­de­mik an­lam­da öz­gür, ida­ri an­lam­da ve ma­li an­lam­da, o ilin ha­yır­se­ver­le­riy­le, o ilin de­ğer­le­riy­le özerk hâle ge­ti­re­bil­dik mi? Ha­yır. Ne yap­tık: Li­se­leş­tir­dik. Mer­kezî bir sis­te­mi­miz var. Mer­kezî sis­te­min ül­ti­ma­tom­la­rı­na gö­re yö­ne­ti­len üni­ver­si­te­le­ri­miz var. Halk­tan ko­puk, hal­kın de­ğer­le­rin­den uzak, hal­kın ya­şan­tı­sın­dan âde­ta uzak kal­mış bir üni­ver­si­te­miz var. Kül­tür­le­ri­ni de hal­kın kül­tü­rüy­le de bü­tün­leş­ti­re­me­mi­şiz. Kal­dı ki, bu üni­ver­si­te­le­ri­miz, hal­kın ay­dın­lan­ma­sı­na da, kül­tü­rü­nün ge­liş­me­si­ne de hiç­bir kat­kı sağ­la­ya­maz du­ru­ma gel­miş­tir.

Şim­di, bu ya­pı­yı de­ğiş­tir­mek la­zım. Ne la­zım? Bu ya­pı­yı ye­ni­den kur­gu­la­mak, ye­ni­den yap­mak la­zım. Bir YÖK re­for­mu, üni­ver­si­te re­for­mu yap­mak la­zım. Biz, bun­la­rı yap­mı­yo­ruz. Yap­tı­ğı­mız şey şu: Rek­tö­rü biz mi ata­ya­lım YÖK mü ata­sın? YÖK de ata­sa bu ül­ke­nin in­san­la­rın­dan ata­ya­cak, hükûmet de ata­sa so­nuç­ta bu ül­ke­nin in­san­la­rın­dan ata­ya­cak ve ka­ri­ye­ri olan in­san­lar­dan ata­ya­cak. Ya­ni, en azın­dan pro­fe­sör ola­cak herhâlde bu in­san­lar, en azın­dan bel­li bir kı­de­mi ola­cak, dev­let tec­rü­be­si ola­cak. Do­la­yı­sıy­la, bu tür tar­tış­ma­la­ra, ik­ti­dar par­ti­mi­zin ve ana mu­ha­le­fet par­ti­mi­zin, san­ki bir şey­ler olu­yor­muş gi­bi göz­den ka­çı­ra­rak, sa­de­ce bu tür ta­li tar­tış­ma­lar­la bir se­ne­yi bo­şa har­ca­dık di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ge­lin şu YÖK re­for­mu­nu üni­ver­si­te­ler re­for­mu ya­pa­lım, bu ül­ke­nin ge­le­ce­ği adı­na ya­pa­lım, kon­sen­süs­le ya­pa­lım. Ya­ni, üni­ver­si­te­le­ri­miz, aca­ba, ik­ti­da­rın em­ri­ne mi gi­rer ve­ya ik­ti­dar, üni­ver­si­te­le­re ta­hak­küm mü eder? Ol­ma­sın, o da ol­ma­sın; öz­gür ol­sun üni­ver­si­te­le­ri­miz, ken­di iç­le­rin­de öz­gür ol­sun, si­ya­si bas­kı­lar ol­ma­sın. Ama, lüt­fen, on­la­rı da, ar­tık, top­lum­la, top­lu­mun kül­tü­rüy­le, de­ğer­le­riy­le, top­lu­mun kal­kın­ma­sıy­la il­gi­le­nen üni­ver­si­te­ler ha­li­ne ge­ti­re­lim.

Do­la­yı­sıy­la, biz, taa baş­tan be­ri söy­lü­yo­ruz; bi­zi, hükûme­tin ata­ma­sı ve­ya­hut da YÖK’ün ata­ma­sı çok faz­la il­gi­len­dir­mi­yor, ku­ru­cu rek­tör­le­ri çok faz­la… Bi­zi il­gi­len­di­ren şey, bu üni­ver­si­te sis­te­mi­mi­zin, YÖK sis­te­mi­mi­zin, ya­ni, yük­se­köğ­re­nim sis­te­mi­mi­zin, ye­ni baş­tan, çağ­daş bir ya­pı­lan­may­la, top­lu­mun ka­bul ede­ce­ği, bir kon­sen­sü­sün olu­şa­ca­ğı bir ya­pı­lan­may­la ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı­nı sağ­la­mak­tır.

Şim­di, Sa­yın Baş­ka­nı­mın ge­tir­di­ği tek­lif, 4 ta­ne­yi hükûmet be­lir­le­sin, Sa­yın Ba­kan be­lir­le­sin, efen­dim, YÖK bun­lar­dan 2 ta­ne­si­ni ata­sın şek­lin­de. Bu doğ­ru de­ğil. Ya­ni, si­ya­si ira­de­yi bü­rok­ra­tik ira­de­nin de­ne­ti­mi­ne ta­bi tut­mak han­gi de­mok­ra­si­de var? Hükûmet si­ya­si ira­de­yi, millî ira­de­yi tem­sil edi­yor­sa -ki, edi­yor, et­me­si la­zım- o za­man, bü­rok­ra­tik ira­de­ye, ya­ni YÖK’e tek­lif­te bu­lu­nan si­ya­si ira­de mi ol­ma­lı, yok­sa si­ya­si ira­de­ye, hâki­mi­ye­ti­mil­li­ye­yi tem­sil eden si­ya­si ira­de­ye tek­lif­te bu­lu­nan bü­rok­ra­tik ira­de mi ol­ma­lı? Ha, bu de­ğiş­ti­ri­le­cek den­di, Sa­yın Ka­pu­suz “Bir öner­gey­le de­ğiş­ti­re­ce­ğiz.” de­di. Yal­nız, o öner­ge­de de ka­tıl­ma­dı­ğı­mız bir nok­ta var: Şim­di­ye ka­dar, ana rek­tör­le­ri, asıl rek­tör­le­ri, üni­ver­si­te rek­tör­le­ri­ni, YÖK, salt ço­ğun­luk­la be­lir­ler­ken, şim­di bu­nu dört­te 3’e ge­tir­me­nin Ana­ya­sa’ya uy­gun bir ta­ra­fı var mı? Böy­le bir şey… Ya­ni, ku­ru­cu rek­tö­rü dört­te 3’le be­lir­le­ye­cek­si­niz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HA­CI Bİ­NER (Van) – Da­ha ev­vel atan­dı, ay­nı şe­yi ata­ya­lım mı di­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN – Sa­yın Sa­rı­baş, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Asıl rek­tör­le­ri salt ço­ğun­luk­la be­lir­le­yen YÖK, ku­ru­cu rek­tör­le­ri dört­te 3’le be­lir­le­ye­cek. Ni­ye? Çün­kü, 7 ta­ne üye­yi hükûmet atı­yor, o 7 üye­den en az 2 ta­ne­si de da­hil ol­ma­dı­ğı tak­dir­de, bir pa­zar­lık ol­sun. Bu yan­lış ar­ka­daş­lar, bu yan­lış!.. Ya kap­sam­lı bir YÖK re­for­mu ya­pa­lım ya da bı­ra­kın, ya­pa­mı­yor­sa­nız bı­ra­kın, mev­cut hâliy­le YÖK be­lir­le­sin, si­ze sun­sun, siz de Cum­hur­baş­ka­nı­na gön­de­rin; ama, böy­le salt ço­ğun­luk­lar, ni­te­lik­li ço­ğun­luk­lar fa­lan ara­ma­yın. Ni­te­lik­li ço­ğun­luk­lar… Ne amaç­la ni­te­lik­li ço­ğun­luk ara­ya­cak­sı­nız? Şim­di, Ana­ya­sa di­ye­cek, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si di­ye­cek; di­ye­cek ki, asıl rek­tör­le­rin atan­ma­sın­da salt ço­ğun­luk ye­ti­yor da, bu ku­ru­cu rek­tör­de ni­ye ni­te­lik­li ço­ğun­luk?

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Ora­da, üni­ver­si­te­nin se­na­to­su­nun se­çi­mi var.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Efen­dim, ta­mam da, se­na­to­nun seç­tik­le­ri­ni da­hi YÖK salt ço­ğun­luk­la ele­ye­bi­li­yor­sa, ken­di seç­tik­le­ri­ni de herhâlde salt ço­ğun­luk­la se­çe­bil­me­li. Bu­ra­da bir ni­te­lik­li ço­ğun­lu­ğa fa­lan ge­rek yok. Bu ni­te­lik­li ço­ğun­luk da Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı olur, ama, bir an ön­ce bu rek­tör­ler atan­sın, bir an ön­ce bu üni­ver­si­te­ler ha­ya­ta geç­sin; çün­kü, ha­ki­ka­ten, bu ül­ke­de, 1 mil­yon 800 bin öğ­ren­ci­den 1 mil­yon 500 bi­ni üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­dan dön­dü­rü­lü­yor ve on­la­ra, siz işe ya­ra­maz­sı­nız de­ni­li­yor. Böy­le bir hak­kı­mız yok, böy­le bir hu­ku­ku­muz yok. Onun için, bu ka­nu­nun, bir an ön­ce, doğ­ru bir şe­kil­de, Ana­ya­sa’ya uy­gun bir şe­kil­de, ta­bii, bun­dan ev­vel de bir YÖK re­for­mu­nu, adam gi­bi bir YÖK re­for­mu­nu bu mil­le­tin önü­ne ko­ya­rak, üni­ver­si­tey­le hal­kı bü­tün­leş­ti­ren bir an­la­yı­şı hâkim kı­la­rak yap­ma­mız ge­re­ki­yor.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sa­rı­baş.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Ömer Öz­yıl­maz, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li… Yok.

Ay­dın Du­ma­noğ­lu, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li… Yok.

Ala­et­tin Gü­ven, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Gü­ven, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz 1256 sı­ra sa­yı­lı, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç’ın, Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu ve Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de­ki Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­nun Ge­çi­ci 1’in­ci Mad­de­si­nin Ye­ni­den Dü­zen­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi hak­kın­da söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum şah­sım adı­na; he­pi­ni­zi, en de­rin sev­gi­le­rim­le, say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu tek­li­fin yol­cu­lu­ğu di­ye­bi­le­ce­ği­miz se­rü­ve­nin baş­lan­gı­cı, AK Par­ti­nin eği­ti­me ve eği­tim ku­ru­mu için­de üni­ver­si­te­le­re ver­di­ği önem ve ehem­mi­yet­le baş­la­mak­ta­dır. Çağ­daş uy­gar­lık yo­lun­da üni­ver­si­te­le­rin ta­şı­dı­ğı an­la­mı her plat­form­da ifa­de eden ik­ti­da­rı­mız, bu­nun gös­ter­ge­si ola­rak, var olan­la­ra ila­ve­ten 15 ye­ni üni­ver­si­te­yi 15 ili­miz­de kur­ma ça­lış­ma­sı­nı hep be­ra­ber baş­lat­mış, hep be­ra­ber de bu­nu ger­çek­leş­tir­dik ve kur­duk.

73 mil­yo­nun göz ar­dı et­me­di­ği, ede­me­ye­ce­ği bir ger­çek, her üni­ver­si­te bir dün­ya­dır, ufuk­tur, ay­dın­lık ya­rın­lar­dır ve ge­le­ce­ği­miz­dir. Bi­lin­di­ği gi­bi, bu yol­cu­luk­ta 30/12/2005 ta­ri­hin­de 5447 sa­yı­lı Ya­sa’yla 15 üni­ver­si­te­yi kur­duk. Ya­sa’nın ge­çi­ci 1’in­ci mad­de­siy­le ku­ru­cu rek­tör ata­ma­sı tek­rar gö­rü­şül­me­si için Cum­hur­baş­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan tek­rar ge­ri gön­de­ril­di. Tek­rar gö­rüş­tük, ona­ya gön­der­dik. 1/3/2006 ta­ri­hin­de, ku­ru­cu rek­tör­le­rin iki yıl için Millî Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­ka­nı­mı­zın öne­re­ce­ği üç isim ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nın­ca atan­ma­sı hük­mü ka­ra­ra bağ­lan­dı. An­cak, 4/5/2006 ta­ri­hin­de Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­ce ip­tal edil­di.

An­cak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, akan ha­yat için­de gö­re­vi­miz prob­lem­le­ri çöz­mek. İn­sa­nın di­ğer adı da, herhâlde, “prob­lem çö­zen var­lık” ol­sa ge­rek­tir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz ve bu prob­le­min çö­zül­me­si ge­re­kir. An­cak, ku­ru­lan bu üni­ver­si­te­le­ri­miz hak­kın­da­ki ku­ru­cu rek­tör­le­rin ata­ma­sı ko­nu­sun­da ip­tal ka­ra­rı, ar­dın­dan da bir hu­ku­ki boş­luk do­ğur­du­ğu mu­hak­kak. Bu ne­den­le, ye­ni dü­zen­le­me­ye ih­ti­yaç du­yul­muş ve bu ka­nun tek­li­fi ha­zır­lan­mış­tır.

Bu tek­li­fin ya­sa­laş­ma­sıy­la so­run çö­zü­me ka­vu­şa­cak, ay­rı­ca, ka­mu­oyun­da ve aka­de­mik çev­re­ler­de ya­şa­nan hu­zur­suz­luk gi­de­ril­miş ola­cak­tır. He­pi­mi­zin it­ti­fak­la ka­bul ede­bi­le­ce­ği gi­bi, bu­gün­kü YÖK Ka­nu­nu ve mev­cut YÖK ya­pı­sıy­la, üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ğin­den bah­se­di­le­mez. Bu­gün, Tür­ki­ye’nin çağ­daş­laş­ma­sı­na, iler­le­me­si­ne, ge­liş­me­si­ne en­gel­ler­den bi­ri bu ol­sa ge­rek di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Ana­ya­sa de­ği­şik­li­ği ya­pı­la­rak, dün­yay­la ya­rı­şan üni­ver­si­te­le­rin ya­ra­tıl­ma­sı ge­re­kir. As­lın­da, ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­re ya­pı­la­cak rek­tör ata­ma­la­rın­da ya­şa­nan so­run da bu YÖK Ka­nu­nu ve YÖK ku­ru­mu­nun an­ti­de­mok­ra­tik ya­pı­sın­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Her şe­yin de­mok­ra­tik ku­ral­lar içe­ri­sin­de iş­le­di­ği ku­rum­lar­da cid­di so­run­lar ya­şan­maz. YÖK de, di­ğer ku­rum ve ku­rul­lar gi­bi bu ül­ke­nin bir ku­ru­mu­dur; bu ül­ke­nin ka­nun­la­rı­na ta­bi­dir her şey­den ön­ce. Hu­kuk­sal so­run­la­rın, boş­luk­la­rın gi­de­ri­le­ce­ği yer de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­dir. Gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz bu tek­lif­le, bu so­run da çö­zü­le­cek.

Tek­li­fin, ya­sa­laş­tı­ğı tak­dir­de, ül­ke­mi­ze, üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ven.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen Ali Ay­dın­lı­oğ­lu, Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Ay­dın­lı­oğ­lu, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALİ AY­DIN­LI­OĞ­LU (Ba­lı­ke­sir) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; gö­rü­şül­mek­te olan Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu’nun 1’in­ci mad­de­si üze­rin­de, şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Yük­se­köğ­re­ti­min ge­liş­ti­ril­me­si ve yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da, Hükûme­ti­mi­zin bü­tün ça­lış­ma­la­rı­nı rek­tör se­çi­mi­ne ki­lit­le­me­si, ger­çek­ten bü­yük bir ta­lih­siz­lik­tir. Zi­ra, bu dö­nem­de, Hükûme­ti­miz, 15 dev­let üni­ver­si­te­si ya­nın­da, 2 va­kıf üni­ver­si­te­si kur­muş, ay­rı­ca, mes­lek yük­se­ko­kul­la­rı ha­riç ol­mak üze­re, 145 yük­se­köğ­re­tim bi­ri­mi­nin ku­rul­ma­sı­na ne­den ol­muş­tur. 5 va­kıf üni­ver­si­te­si de ku­rul­ma aşa­ma­sı­na gel­miş­tir. Yi­ne yük­se­köğ­re­ti­min des­tek­len­me­si ve ni­te­lik­li in­san gü­cü ye­tiş­ti­ril­me­si ama­cıy­la şim­di­ye ka­dar ve­ri­len yurt dı­şı burs ve kon­ten­jan­la­rı­nın sa­yı­sı, geç­miş ik­ti­dar­lar dö­ne­miy­le kı­yas­la­na­cak olur­sa, çok yük­sek oran­da ar­tı­rıl­mış­tır. 2006 yı­lın­dan baş­la­mak üze­re her yıl 1.000 öğ­ren­ci­nin, beş yıl için­de de top­lam 5.000 öğ­ren­ci­nin yurt dı­şı­na mas­ter ve dok­to­ra öğ­re­nim­le­ri­ni gör­mek için, geç­miş dö­nem­ler­de­ki gi­bi, sa­de­ce git­me­si plan­lan­ma­mış, biz­zat uy­gu­la­ma­ya ge­çil­miş­tir. Her tür­lü en­gel­len­me­le­re rağ­men 15 ye­ni üni­ver­si­te­nin rek­tö­rü­nün atan­dı­ğın­da; 20.305 aka­de­mik, 8.426 ida­ri ve 175 dö­ner ser­ma­ye ol­mak üze­re top­lam 28.906 gen­ci­mi­zin ve va­tan­da­şı­mı­zın da üni­ver­si­te­le­ri­miz­de gö­rev yap­ma imkânı­na ka­vu­şa­cak ol­ma­sı çok önem­li­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sü­rek­li ola­rak bi­lim­sel ve ida­ri özerk­lik­ten bah­set­mek­le bir­lik­te, YÖK bu ya­pı­sıy­la ol­du­ğu sü­re­ce, bu­nun ger­çek­leş­me­si müm­kün gö­rül­me­mek­te­dir. Biz YÖK’e ka­rış de­ği­liz, an­cak her ko­nu­da olum­lu ya da olum­suz Hükûme­ti­mi­zin al­dı­ğı her ka­ra­ra kar­şı çı­kan YÖK’ün, bu Ka­nun’a, en azın­dan Hükûme­tin ver­di­ği kat­kı ka­dar kat­kı ver­me­si ge­rek­mez miy­di? Evet, YÖK’ün her şe­ye kar­şı çık­ma­sı sa­de­ce yük­se­köğ­re­tim sis­te­mi­ni de­ğil, eği­tim sis­te­mi­nin bü­tü­nü­nü et­ki­le­mek­te ve bi­lim­de ge­li­şi­min ve iler­le­me­nin önü­nü kes­mek­te­dir ve sa­yı­la­rı­nın çok­lu­ğu ile her za­man övün­dü­ğü­müz ve gu­rur duy­du­ğu­muz genç­le­ri­mi­zin de, ma­ale­sef, mo­ra­li­ni ve umu­du­nu kır­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 1 Mart 2006 ta­ri­hin­de, 15 ye­ni üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li ka­nun çı­ka­rıl­dı, an­cak 4 Ma­yıs 2006 ta­rih­li ka­rar­la, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, bu Ka­nun’un ge­çi­ci 1’in­ci mad­de­si­ni ip­tal et­ti­ğin­den do­la­yı, o gün­den bu­gü­ne ka­dar rek­tör­le­rin atan­ma­sı hu­su­sun­da ger­çek­ten hu­ku­ki bir boş­luk doğ­muş ve hu­ku­ki bir dü­zen­le­me­ye ih­ti­yaç du­yul­muş­tur. Ha­zır­la­nan bu ka­nun­la da, hem bu hu­ku­ki boş­lu­ğun ka­pa­tıl­ma­sı amaç­lan­mış hem de ye­ni ku­ru­lan 15 beş üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tör­le­ri­nin se­çi­min­de Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­na da, ger­çek­ten, yet­ki­ler ta­nın­mış­tır. Kal­dı ki, ön­ce­ki uy­gu­la­ma­lar­da da ku­ru­cu rek­tör­ler, Baş­ba­kan ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın öne­ri­siy­le Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan se­çil­mek­tey­di. Şu an­da gö­rüş­tü­ğü­müz Ka­nun da, 5467 sa­yı­lı Ka­nun’la il­gi­li Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­tal ka­ra­rı doğ­rul­tu­sun­da ata­ma sü­re­ci­ne Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nu da da­hil et­miş­tir. An­cak, Cum­hur­baş­ka­nı­nın çe­kin­ce­le­ri dik­ka­te alı­na­rak ha­zır­lan­mış­tır.

Bu ka­nu­nun üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze, bi­lim dün­ya­mı­za ve ül­ke­mi­ze ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ay­dın­lı­oğ­lu.

Mad­de üze­rin­de, şim­di, on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum. Sa­yın Ba­ka­nım­dan se­çim böl­gem­le il­gi­li sua­lim ola­cak.

Sa­yın Ba­ka­nım, Kon­ya Sel­çuk Üni­ver­si­te­si, si­zin de çok ya­kın­dan bil­di­ği­niz gi­bi, İs­tan­bul Üni­ver­si­te­sin­den son­ra öğ­ren­ci sa­yı­sı ola­rak Tür­ki­ye’nin ikin­ci bü­yük üni­ver­si­te­si, 80 bin ci­va­rın­da öğ­ren­ci­miz var ve ma­lu­mu­nuz Kon­ya, nü­fus ola­rak 2 mil­yon 300 bin nü­fu­sa sa­hip, şe­hir mer­ke­zin­de 1 mil­yon in­san ya­şa­mak­ta­dır. Ta­bii, Sel­çuk Üni­ver­si­te­si fi­zik­sel şart­lar ba­kı­mın­dan nok­san­sız, ek­sik­siz, ger­çek­ten bi­lim­sel ça­lış­ma­lar or­ta­da.

So­rum şu: Bu ka­dar bü­yük, de­va­sa bir üni­ver­si­te, fi­zik­sel şart­la­rı ta­mam, öğ­ren­ci sa­yı­sı ma­lum; ikin­ci bir üni­ver­si­te nok­ta­sın­da, ya­ni, tek­nik bir üni­ver­si­te nok­ta­sın­da yıl­lar­dır bir ta­le­bi­miz var, bu­nu çok ya­kın­dan bi­li­yor­su­nuz. Bu nok­ta­da, ikin­ci bir üni­ver­si­te­nin ku­rul­ma­sı nok­ta­sın­da Ba­kan­lı­ğın dü­şün­ce­si­ni al­mak is­ti­yo­rum.

Bir de, ku­rul­ma­sı dü­şü­nü­len 10 ye­ni dev­let üni­ver­si­te­si­nin ku­ru­lu­şuy­la il­gi­li ça­lış­ma­lar han­gi aşa­ma­da­dır?

Ay­rı­ca, ka­mu­oyun­da di­le ge­ti­ri­len 5 va­kıf üni­ver­si­te­si­nin ku­ru­luş ça­lış­ma­la­rı hak­kın­da bil­gi is­ti­yo­rum. Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri dev­let üni­ver­si­te­le­riy­le kar­şı­laş­tı­rıl­dı­ğın­da, öğ­re­nim gö­ren öğ­ren­ci sa­yı­sı ora­nı ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Tü­zün…

Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Şim­di, biz on bir ay ön­ce bu Mec­lis­ten bir ya­sa çı­kar­dık. Bu­nu Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal et­ti. Onun üze­ri­ne Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu, var olan ya­sa­ya da­ya­na­rak ted­vi­ren bu 15 ye­ni üni­ver­si­te­ye rek­tör ata­dı ve bun­lar da, ata­nan rek­tör­ler ora­da rek­tör se­çim­le­ri­ni baş­lat­tı. 1 Ara­lık­ta, şim­di 4 ta­ne üni­ver­si­te­miz rek­tör aday­la­rı­nı be­lir­le­ye­cek. Biz de bu­ra­da ye­ni­den işin ba­şı­na dö­nü­yo­ruz, bir ya­sa çı­ka­rı­yo­ruz. Pe­ki, bu çı­ka­ra­ca­ğı­mız ya­sa, ha­ni Cum­hur­baş­ka­nın­dan dön­me­si, Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­me­si, on­lar ay­rı bir sü­reç, ben, şim­di, Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: Ora­da bir sü­reç baş­la­dı ve rek­tör aday­la­rı se­çim­le be­lir­le­ni­yor, biz de bu­nun tam ter­si­ne bu­ra­da bir ya­sa çı­ka­rı­yo­ruz. Bu du­rum na­sıl et­ki­le­ne­cek? Bi­rin­ci so­rum bu.

İkin­ci ve son so­rum: Şim­di, bir öner­gey­le bu 1’in­ci mad­de­nin de­ğiş­ti­ril­me­si söz ko­nu­su. AKP’li ar­ka­daş­lar, o öner­ge­de -Ya­sa’yla- di­yor ki: “Dört­te 3 oy­la YÖK…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, lüt­fen so­ru­nu­zu so­rar mı­sı­nız.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum efen­dim.

…aday­la­rı be­lir­le­sin.” Baş­ka rek­tör­ler salt ço­ğun­luk­la be­lir­le­nir­ken “dört­te 3 oy­la be­lir­le­yin” de­mek ve il­le de Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nı bu­ra­ya, dev­re­ye sok­mak, ikin­cil bi­le ol­sa, doğ­ru mu­dur, ya­sa­ya uy­gun mu­dur, di­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Öz­kan, bu­yu­run.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­kan, bir ko­nu­ya açık­lık ge­tir­me­ni­zi ar­zu edi­yo­rum. Ye­ni ku­ru­lan üni­ver­si­te­ler­den bi­ri de Bur­dur’da Meh­met Akif Er­soy Üni­ver­si­te­si­dir. Mut­lu­lu­ğu­mu­zu bir bay­ram ço­cu­ğu gi­bi Bur­dur­lu­lar ola­rak her plat­form­da di­le ge­ti­ri­yo­ruz, an­cak Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğın­da­ki büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de ya­tı­rım büt­çe­si ola­rak 500 bin YTL ay­rıl­dı­ğı­nı üzün­tüy­le, hay­ret­le öğ­ren­miş bu­lu­nu­yo­rum. Ye­ni ku­ru­lan Bur­dur Meh­met Akif Er­soy Üni­ver­si­te­si­nin ge­rek şe­hir mer­ke­zin­de­ki, göl ke­na­rın­da­ki kam­pus ala­nın­da ge­rek­se Ör­tü­lü böl­ge­sin­de­ki kam­pus ala­nın­da bir­çok ya­tı­rı­ma baş­la­na­ca­ğın­dan bu ay­rı­lan 500 bin YTL kay­na­ğı uy­gun bu­lu­yor mu­su­nuz? Bur­dur’da tüm il­çe­le­ri­miz­den, ika­met eden va­tan­daş­la­rı­mız, iş adam­la­rı­mız tril­yon­lar­ca li­ra har­ca­ya­rak bir kat­kı sağ­la­mış­lar­dır. 59’un­cu Hükûmet ola­rak, Meh­met Akif Er­soy Üni­ver­si­te­si büt­çe­si­ni yet­ki­li­le­ri­mi­zin be­lirt­ti­ği oran­da büt­çe­le­ri­ni çı­kar­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz? Kad­ro­suz, pa­ra­sız bir üni­ver­si­te­yi Bur­dur­lu hem­şeh­ri­le­rim şu ata­sö­züy­le di­le ge­ti­ri­yor­lar: Ha­ma­mı var kur­na­sı yok, da­vu­lu var zur­na­sı yok. Bu du­ru­mu, adı­na üni­ver­si­te aç­tı­ğı­mız Meh­met Âkif Er­soy’un ru­hu­na ve şa­nı­na ya­kış­tı­rı­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­kan.

Sa­yın Ufuk Öz­kan…

So­ru sor­ma sü­re­si ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Ah­met Işık Bey’in so­ru­su­na ce­vap ve­ri­yo­rum: Kon­ya Sel­çuk Üni­ver­si­te­si, doğ­ru­dur, Tür­ki­ye’nin öğ­ren­ci mev­cu­du iti­ba­rıy­la fa­kül­te sa­yı­sı ve sa­hip ol­du­ğu öğ­re­tim üye­si iti­ba­rıy­la Tür­ki­ye’nin en bü­yük üni­ver­si­te­le­rin­den bi­ri­si­dir. Şu an­da üç bü­yük vi­la­ye­tin dı­şın­da bir­den faz­la üni­ver­si­te­si olan il­le­ri­miz­den Es­ki­şe­hir’i ör­nek ve­re­bi­li­riz. Dev­let üni­ver­si­te­si bu­lu­nan üç bü­yük ilin dı­şın­da sa­de­ce Es­ki­şe­hir var. Ama, ge­rek Bur­sa ge­rek Kon­ya ve da­ha bir­çok ili­miz bu po­tan­si­ye­le sa­hip­tir.

80 bin öğ­ren­ci, as­lın­da ida­re edil­me­si zor olan bir po­tan­si­yel­dir. Üni­ver­si­te­le­rin ken­di rı­za­sı, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun ça­lış­ma­sı olur­sa, Sel­çuk Üni­ver­si­te­si gi­bi böy­le de­va­sa üni­ver­si­te­ler, as­lın­da, ge­li­şim­le­ri­ni da­ha hız­lı sür­dü­re­bil­me­le­ri için bö­lü­ne­bi­lir. Şüp­he­siz ki ye­ni üni­ver­si­te­ler ku­ru­la­bi­lir, ama şu aşa­ma­da dev­le­tin Kon­ya’ya ye­ni bir tek­nik üni­ver­si­te kur­ma­sı, en azın­dan 2006-2007 yı­lı içe­ri­sin­de böy­le bir üni­ver­si­te kur­ma­sı Hükûme­ti­mi­zin prog­ra­mın­da mev­cut de­ğil. De­di­ğim gi­bi, üni­ver­si­te iki­ye bö­lü­ne­bi­lir. Üni­ver­si­te­nin, ilin, di­ğer il­gi­li ku­rum­la­rın rı­za­sı alı­nır­sa, böy­le bir ta­lep ge­lir­se, Hükûme­ti­miz ta­ra­fın­dan bu de­ğer­len­di­ri­lir.

5 va­kıf üni­ver­si­te­siy­le il­gi­li ku­ru­luş sü­re­ci de­vam edi­yor. Hükûme­ti­miz ta­ra­fın­dan, bu, bir ta­sa­rı ha­li­ne ge­ti­ril­miş­tir, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gön­de­ril­mek üze­re im­za­ya açıl­mış­tır. Sa­nı­rım im­za­lar, Ba­kan­lar Ku­ru­lun­da­ki im­za­lar ta­mam­lan­mak üze­re­dir. Ta­mam­lan­dı­ğı za­man Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­le­cek. Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da­ki, özel­lik­le büt­çe gö­rüş­me­le­ri bit­tik­ten son­ra, bu üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin ku­ru­lu­şu gün­de­me alı­na­cak­tır.

Bun­dan son­ra dev­let üni­ver­si­te­le­ri­nin, da­ha faz­la sa­yı­da dev­let üni­ver­si­te­si­nin ku­rul­ma­sı için, ma­lu­mu­nuz, ge­çen se­ne bir sü­reç baş­lat­tık, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­na ya­zı gön­der­dik, ora­dan ce­vap bek­li­yo­ruz. Ama, fa­kül­te ku­ru­luş­la­rı yurt ça­pın­da de­vam edi­yor.

Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri ile dev­let üni­ver­si­te­le­ri ara­sın­da öğ­ren­ci po­tan­si­ye­li açı­sın­dan bir mu­ka­ye­se yap­ma­mı is­te­di de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz. Va­kıf üni­ver­si­te­le­ri sa­yı ola­rak 24 üni­ver­si­te­dir, an­cak, sa­hip ol­duk­la­rı öğ­ren­ci sa­yı­sı iti­ba­rıy­la, Tür­ki­ye’de­ki üni­ver­si­te öğ­ren­ci­si po­tan­si­ye­li­nin sa­de­ce yüz­de 4,5’una sa­hip­tir. Bu­nu da siz­le­re bil­dir­mek is­te­rim.

Sa­yın Ga­zal­cı’nın so­ru­su­na ge­lin­ce: Ben, dün, as­lın­da, bu so­ru­ya ce­vap ver­dim. “17-18 Ka­sım­da 4 üni­ver­si­te için se­çim ya­pıl­ma­sı sü­re­ci baş­la­mış­tır, bu ne ola­cak?” di­ye so­rul­du. De­dim ki: Hiç kim­se, Ana­ya­sa’dan ve ya­sa­lar­dan kay­nak­lan­ma­yan bir yet­ki­yi kul­lan­ma hak­kı­na sa­hip de­ğil­dir. Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu böy­le bir iş­le­mi yap­ma­ma­lı­dır.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Ya­sa­da var.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Çün­kü, 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu’nun 13’ün­cü mad­de­si, ku­rul­muş olan, şu an­da rek­tö­rü bu­lu­nan üni­ver­si­te­le­re ye­ni­den rek­tör atan­ma­sı­nın na­sıl ola­ca­ğı­nı dü­zen­li­yor. Do­la­yı­sıy­la, bir ya­sal boş­luk var­dır. Bu ya­sal boş­luk­ta böy­le bir iş­lem ya­pıl­ma­ma­lı­dır. Ya­pı­lır­sa, bu doğ­ru ol­maz, bu ya­sal ol­maz, bu hu­ku­ki ol­maz ve ki­şi­ler so­rum­lu olur bun­dan do­la­yı.

Di­ğer ta­raf­tan, Sa­yın Ga­zal­cı’nın, (Ta­bii, öner­ge he­nüz gö­rü­şül­mü­yor, ama, as­lın­da, Sa­yın Ga­zal­cı sab­ret­se, öner­ge es­na­sın­da da bu ce­vap­lan­dı­rı­lır.) ni­çin dört­te 3’lük ço­ğun­luk…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Ko­nuş­ma şan­sı­mız yok.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ha­yır…

Ni­çin dört­te 3’lük ço­ğun­luk ol­du­ğu­nu, ta­lep edil­di­ği­ni so­ru­yor­su­nuz. Ni­çin, nor­mal rek­tör­le­rin, şu an­da mev­cut üni­ver­si­te­le­rin rek­tör­le­ri­nin atan­ma­sı es­na­sın­da sa­de­ce salt ço­ğun­luk is­te­ni­yor da, bu­ra­da ni­ye dört­te 3’lük ço­ğun­luk is­te­ni­yor? Çün­kü, ora­da aday­la­rı YÖK be­lir­le­mi­yor, ora­da aday­lar se­çi­le­rek ge­li­yor. 6 aday öğ­re­tim üye­le­ri ta­ra­fın­dan se­çil­di­ği için, za­ten 6 ki­şi ora­ya ge­li­yor, ha­zır ola­rak ge­li­yor, salt ço­ğun­luk­la on­la­rın 3’e in­di­ri­le­rek Cum­hur­baş­ka­nı­na gön­de­ril­me­si doğ­ru­dur. An­cak, bu 6 is­mi sı­fır­dan ken­di­le­ri be­lir­le­ye­cek­ler, bir se­çi­me ta­bi ol­ma­ya­ca­ğı için, ni­te­lik­li bir ço­ğun­lu­ğun ol­ma­sı, as­lın­da, son de­re­ce an­lam­lı ve man­tık­lı­dır.

Ben, Sa­yın Öz­kan’a dün de ce­vap ver­miş­tim; ama, hem­şeh­ri­le­ri­nin herhâlde bir kez da­ha duy­ma­sı­nı is­ti­yor. Meh­met Akif Üni­ver­si­te­si de, di­ğer ye­ni kur­du­ğu­muz üni­ver­si­te­ler de, ke­sin­lik­le, bun­lar Hükûme­ti­miz ta­ra­fın­dan ku­rul­du­ğu­na gö­re, öde­nek­le­ri de, per­so­ne­li de, bü­tün ih­ti­yaç­la­rı da kar­şı­la­na­cak­tır. O 500 bin YTL sem­bo­lik­tir. Ya­tı­rım­la­rı hız­lan­dır­ma fas­lın­dan ve ye­dek öde­nek­ten, bun­la­rın kam­pus alan­la­rı be­lir­len­dik­ten son­ra -de­miş­tim ben- Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ve YÖK’ün için­de bu­lun­du­ğu Büt­çe Ya­sa­sı içi­ne ko­nan bir mad­dey­le, bir he­yet oluş­tu­ru­la­cak ve çok ras­yo­nel bir ya­tı­rım ya­pı­la­bil­me­si için, bu tes­pit­ler ya­pıl­dık­tan son­ra ora­lar­dan öde­nek ak­ta­rı­la­cak­tır.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ya­ni, Sa­yın Öz­kan, hem ha­mam ola­cak hem kur­na ola­cak hem da­vul ola­cak hem de zur­na ola­cak; dert et­me­yin.

Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de ye­di adet öner­ge var­dır.

Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­sı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, son­ra ay­kı­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

1256 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın çer­çe­ve 1 in­ci mad­de­siy­le dü­zen­le­nen 5467 sa­yı­lı Ka­nu­nun Ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­sin­de ge­çen “iki” ra­ka­mı­nın “üç” şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­rim.

                                                                                                         Fa­tih Arı­kan

                                                                                                      Kah­ra­man­ma­raş

BAŞ­KAN – İkin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

1256 Sı­ra Sa­yı­lı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın çer­çe­ve 1 in­ci mad­de­siy­le dü­zen­le­nen 5467 sa­yı­lı Ka­nu­nun Ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­sin­de ge­çen “iki yıl­lı­ğı­na” iba­re­si­nin “on­se­kiz ay­lı­ğı­na” şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­rim.

                                                                                                        Mus­ta­fa Ataş

                                                                                                            İs­tan­bul

BAŞ­KAN – Üçün­cü öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin çer­çe­ve 1 in­ci mad­de­siy­le dü­zen­le­nen Geçici Madde 1 in aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Sa­lih Ka­pu­suz

Ala­et­tin Gü­ven

Ca­hit Can

 

An­ka­ra

Kü­tah­ya

Si­nop

 

Meh­met Sa­rı

M. Asım Ku­lak

 

 

Os­ma­ni­ye

Bar­tın

 

Ge­çi­ci Mad­de 1- Bu Ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­rin ku­ru­cu rek­tör­le­ri, iki yıl­lı­ğı­na Yük­se­köğ­re­tim Ge­nel Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan, bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren bir ay için­de üye tam sa­yı­sı­nın 3/4 ço­ğun­lu­ğuy­la be­lir­le­ne­cek al­tı pro­fe­sör aday­dan; Mil­li Eği­tim Ba­ka­nın­ca on­beş gün için­de se­çi­le­rek Cum­hur­baş­ka­nı­na su­nu­lan üç aday ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nın­ca se­çi­lir ve ata­nır. Yük­se­köğ­re­tim Ge­nel Ku­ru­lun­ca aday be­lir­le­me iş­le­mi bir ay için­de so­nuç­lan­dı­rıl­ma­dı­ğı tak­dir­de Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan be­lir­le­ne­cek üç ku­ru­cu rek­tör ada­yı Cum­hur­baş­ka­nı­na su­nu­lur.

BAŞ­KAN – Dör­dün­cü öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

TBMM Baş­kan­lı­ğı’na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1256 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın Ge­çi­ci 1. mad­de­si­nin so­nu­na aşa­ğı­da­ki ifa­de­nin ila­ve edil­me­si­ni arz ede­rim.

Say­gı­la­rım­la.

                                                                                                Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

                                                                                                            Ma­lat­ya

“Mil­lî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ile iş­bir­li­ği ya­pa­rak 15 gün için­de üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin kad­ro ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­lar.”

BAŞ­KAN – Be­şin­ci öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin 1 in­ci mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Dur­sun Ak­de­mir

Sü­ley­man Sa­rı­baş

Hü­se­yin Öz­can

 

Iğ­dır

Ma­lat­ya

Mer­sin

 

E. Saf­der Gay­da­lı

Tu­ran Tüy­süz

Hü­se­yin Gü­ler

 

Bit­lis

Şan­lı­ur­fa

Mer­sin

Mad­de 1.- 1/3/2006 ta­rih­li ve 5467 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir.

“Ge­çi­ci Mad­de 1.- Bu Ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­re ata­na­cak ku­ru­cu rek­tör­le­rin se­çi­min­de; Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu her bir ye­ni üni­ver­si­te için al­tı aday be­lir­le­ye­rek Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na bil­di­rir. Her bir üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tö­rü, Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­ka­nın al­tı aday için­den öne­re­ce­ği üç isim ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nın­ca dört yıl için ata­nır. Bu Ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­ye bir baş­ka Dev­let üni­ver­si­te­sin­den fa­kül­te, yük­sek okul ve/ve­ya il­gi­li mev­zu­at­ta be­lir­ti­len di­ğer bi­rim­ler­den bi­ri­nin dev­ri söz ko­nu­su ise, bu Dev­let üni­ver­si­te­si ku­ru­cu üni­ver­si­te ad­de­di­le­rek, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen al­tı aday­dan en az üçü, ku­ru­cu üni­ver­si­te­nin kad­ro­lu öğ­re­tim üye­le­ri ara­sın­dan tes­pit edi­lir.”

BAŞ­KAN – Al­tın­cı öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 30.11.2005 Ta­rih ve 5467 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu­nun Ge­çi­ci 1. Mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni di­le­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

 

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

Ha­luk Koç

Mu­har­rem İn­ce

 

De­niz­li

Sam­sun

Ya­lo­va

 

Ya­kup Ke­pe­nek

Nu­ret­tin Sö­zen

En­gin Al­tay

 

An­ka­ra

Si­vas

Si­nop

 

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

Mus­ta­fa Öz­yurt

 

 

An­tal­ya

Bur­sa

 

Ge­çi­ci 1 inci Mad­de: “Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­nın sun­du­ğu 3 Rek­tör ada­yın­dan bi­ri 6 ay­lı­ğı­na Cum­hur­baş­ka­nı’nca ata­nır, ata­nan Rek­tör en geç 6 ay için­de Rek­tör­lük se­çi­mi­ni ger­çek­leş­ti­re­rek, gö­re­vi se­çi­len Rek­tö­re dev­re­der”

BAŞ­KAN – Son ve en ay­kı­rı öner­ge­yi oku­tup iş­le­me alı­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan, 30.11.2005 Ta­rih ve 5467 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu­nun Ge­çi­ci 1.nci Mad­de­si­nin Ya­sa met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı di­le­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

 

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

Ha­luk Koç

Mu­har­rem İn­ce

 

De­niz­li

Sam­sun

Ya­lo­va

 

En­gin Al­tay

Nu­ret­tin Sö­zen

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

 

Si­nop

Si­vas

An­tal­ya

 

Mus­ta­fa Öz­yurt

Ya­kup Ke­pe­nek

 

 

Bur­sa

An­ka­ra

 

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Öner­ge üze­rin­de Nu­ret­tin Sö­zen, Si­vas Mil­let­ve­ki­li, söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Sö­zen. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; ön­ce­lik­le he­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Ya­sa’yı, bi­lin­di­ği gi­bi, 1 Mart 2006’da bu­ra­da gö­rüş­müş­tük. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın ve Baş­ba­kan­lı­ğın öne­ri­siy­le rek­tör ata­na­cak­tı. Da­ha son­ra, bi­lin­di­ği gi­bi, Cum­hur­baş­ka­nı bu­nu bir kez da­ha gö­rüş­mek üze­re ia­de et­ti. Bu da yet­me­di, ar­ka­sın­dan Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin baş­vu­ru­su so­nu­cun­da -Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lık id­di­asıy­la baş­vu­rul­muş­tu kuş­ku­suz- bu 4/5/06 ta­ri­hin­de Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ta­ra­fın­dan ip­tal edil­di. Ni­çin ip­tal edil­di? Ana­ya­sa’nın 130’un­cu ve 131’in­ci mad­de­le­ri­ne ay­kı­rı ol­du­ğu için. Ya­ni, üni­ver­si­te özerk­li­ği çiğ­nen­di­ği için ip­tal edil­di.

Üni­ver­si­te özerk­li­ği­ni Millî Eği­tim Ba­ka­nı gi­bi an­lı­yor­sak üni­ver­si­te­le­rin vay gel­di ha­li­ne! Ya­ni, üni­ver­si­te­ler­de ida­ri özerk­lik yok­muş! Ben Sa­yın Ba­ka­na, 1946 ta­rih­li, 4936 sa­yı­lı Tür­ki­ye’nin ilk Üni­ver­si­te Ya­sa­sı’nı oku­ma­sı­nı tav­si­ye edi­yo­rum. Tür­ki­ye’de 1946’dan be­ri üni­ver­si­te­ler bi­lim­sel ve ida­ri özerk­li­ğe sa­hip­tir. An­cak, ma­li özerk­lik­le­ri tar­tı­şı­la­bi­lir. İn­şal­lah, bir gün Türk üni­ver­si­te­le­ri bu du­ru­ma da ge­le­cek­tir, ya­ni, ma­li özerk­li­ğe de ka­vu­şa­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şu an­da tar­tış­tı­ğı­mız ko­nu­nun, ya­ni, ya­sa ta­sa­rı­sı­nın da­ha ev­vel­ki ta­sa­rı­dan far­kı yok­tur. Çün­kü, da­ha ev­vel­ki ta­sa­rı­da, ata­ma zin­ci­ri­ne, ya­sa­ya ay­kı­rı ola­rak, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı ola­rak, ba­kan ve baş­ba­kan da­hil edil­miş­ti. Şim­di­ki öne­ri­dey­se, sa­de­ce baş­ba­kan çı­kar­tıl­mış ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı da­hil edil­miş­tir. Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın öne kon­ma­sı, or­ta­ya kon­ma­sı, üni­ver­si­te-YÖK-Cum­hur­baş­ka­nı zin­ci­ri­ni boz­maz. Ya­ni, üni­ver­si­te ba­ğım­sız­lı­ğı­na, özerk­li­ği­ne ay­kı­rı­dır, ya­ni, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­dır. Bu­ra­da Ana­ya­sa’nın ip­tal et­me ne­de­ni, bu zin­ci­re Millî Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­ka­nın da­hil edil­me­si­dir; YÖK’ün ka­tıl­ma­sı de­ğil, si­ya­set­çi­le­rin ka­tıl­ma­sı­dır. Ka­nun ko­yu­cu, Ana­ya­sa’yı ya­par­ken, 2547 sa­yı­lı Ya­sa’yı ya­par­ken, si­ya­set­çi­yi, üni­ver­si­te rek­tö­rü­nü ata­ma zin­ci­ri­nin dı­şın­da bı­rak­mış­tır. Şim­di, siz, ne ya­pıp ya­pıp, bir ta­ra­fın­dan, ön­den, ar­ka­dan, bir ta­ra­fın­dan Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nı bu zin­ci­re sok­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz ki, iş­te, bu ha­liy­le Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 130 ve 131’e ay­kı­rı­lı­ğı, ay­nı şe­kil­de, yi­ne bu ya­sa bu şek­liy­le çı­kar­sa       -ka­rar­lı­sı­nız, gö­rü­yo­rum- yi­ne Cum­hur­baş­ka­nı ia­de ede­cek­tir, yi­ne Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal ede­cek­tir. Çün­kü, Millî Eği­tim Ba­ka­nı bu ata­ma ve se­çim zin­ci­ri­ne ka­tıl­mış olu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nuş­ma­lar sı­ra­sın­da dün sık­lık­la ifa­de edi­len iş­ler­den bir ta­ne­si boş­luk oluş­tu­ğu­dur. Her­han­gi bir boş­luk söz ko­nu­su de­ğil­dir. Bu ya­sa çık­tı­ğı za­man, 4 üni­ver­si­te­nin, rek­tör seç­me sa­yı­sı­na sa­hip pro­fe­sö­rü var­dı. Ya­ni, da­ha ev­vel Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ile YÖK ara­sın­da ya­pı­lan bir ya­zış­may­la, 7 öğ­re­tim üye­si olan üni­ver­si­te­ler­de rek­tör se­çi­le­bi­le­ce­ği be­lir­til­miş­tir. Do­la­yı­sıy­la, eğer iyi ni­yet­li bir yak­la­şım ol­say­dı, ya­ni da­yat­ma­cı ol­ma­say­dı­nız, ya­ni üni­ver­si­te özerk­li­ği­ne say­gı­lı ol­say­dı­nız, ya­ni Ana­ya­sa’ya say­gı­lı ol­say­dı­nız, böy­le bir an­la­yı­şı­nız ol­ma­say­dı, o 4 üni­ver­si­te, o ta­rih­te rek­tör seç­me sa­yı­sı­na ulaş­mış üni­ver­si­te­ler­de rek­tör se­çi­mi­ni ser­best bı­ra­kır­dı­nız. Gö­rü­lü­yor ki, siz, ne ya­pıp ya­pıp mü­da­ha­le­ni­zi ya­pa­cak­sı­nız, Ana­ya­sa’yı çiğ­ne­ye­cek­si­niz, kad­ro­laş­ma yo­lun­da iler­le­ye­cek­si­niz.

Şim­di, şu Ko­mis­yon Ra­po­ru’nun 4’ün­cü say­fa­sı­nı oku­yo­rum: “YÖK tem­sil­ci­si se­çim tak­vi­mi­nin ka­bul edil­di­ği­ni ve kı­sa bir sü­re­de rek­tör se­çi­mi­nin so­nuç­la­na­ca­ğı­nı söy­le­miş­tir.” Ya­ni, bu yo­lu­na gir­miş. Ya­sa­la­ra da­ya­lı ola­rak, YÖK’ün ka­ra­rıy­la, üni­ver­si­te özerk­li­ği çiğ­nen­me­den, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si çiğ­nen­me­den bu iş yo­lu­na gir­miş. Ama, ih­ti­laf çı­kar­mak, ih­ti­la­fı sür­dür­mek, Cum­hur­baş­ka­nıy­la kav­ga et­mek, YÖK’le kav­ga et­mek, ana mu­ha­le­fet­le kav­ga et­mek ve de­mok­ra­si­yi tah­rip et­me iş­le­mi hız­la de­vam edi­yor. Na­sıl ki, Millî Eği­tim Şûra­sı’nda yi­ne da­yat­ma po­li­ti­ka­la­rı gün­de­me ge­ti­ril­di, bu ül­ke­de ger­gin­lik ya­ra­tıl­mak is­ten­di, ay­nı şe­kil­de, bu ya­say­la da, ye­ni da­yat­ma­lar, ye­ni ger­gin­lik­ler ge­ti­ri­li­yor. Sa­yın Baş­ba­ka­nın bu ge­liş­me­ler­den ne ka­dar ha­ber­dar ol­du­ğu­nu da ay­rı­ca me­rak edi­yo­rum.

De­mek ki, boş­luk yok. Özerk­li­ğe say­gı­lı ol­mak için, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın ve­ya Baş­ba­ka­nın, ya­ni si­ya­set­çi­le­rin -bu ma­kam­lar si­ya­set ma­kam­la­rı­dır- ata­ma ve se­çim zin­ci­rin­den dı­şa­rı­da tu­tul­ma­sı la­zım. Ak­si tak­dir­de, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si de bu­nu tek­rar ip­tal ede­cek­tir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sö­zen, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (De­vam­la) –Da­ha ev­vel böy­le bir uy­gu­la­ma ol­muş, 1992’de ol­muş. Da­ha ev­vel­ki ko­nuş­mam­da da, ya­ni, bun­dan al­tı ay ev­vel yap­tı­ğım ko­nuş­ma­lar­da an­lat­mış­tım, kö­tü em­sal em­sal ol­maz. Hu­ku­ken o za­man böy­le bir şey ya­pıl­mış, iti­raz eden de ol­ma­mış, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­dil­me­miş, ol­muş bit­miş. Biz, şim­di, da­ha iyi­si­ni, da­ha doğ­ru­su­nu ya­pa­ca­ğız. Hu­ku­ka, Ana­ya­sa’ya say­gı­lı ola­ca­ğız.

Üni­ver­si­te özerk­li­ği­ne say­gı­lı olun, Ana­ya­sa’ya say­gı­lı olun, ku­rum­lar­la kav­ga et­me­yin, de­mok­ra­si­mi­zi de da­ha faz­la tah­rip et­me­yin.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum he­pi­ni­ze. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sö­zen.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan, 30.11.2005 Ta­rih ve 5467 Sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu­nun Ge­çi­ci 1.nci Mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni di­le­riz.

Say­gı­la­rı­mız­la.

                                                                                   Mus­ta­fa Ga­zal­cı (De­niz­li) ve ar­ka­daş­la­rı

Ge­çi­ci 1 inci Mad­de: “Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu Baş­kan­lı­ğı­nın sun­du­ğu 3 Rek­tör ada­yın­dan bi­ri 6 ay­lı­ğı­na Cum­hur­baş­ka­nı’nca ata­nır, ata­nan Rek­tör en geç 6 ay için­de Rek­tör­lük se­çi­mi­ni ger­çek­leş­ti­re­rek, gö­re­vi se­çi­len Rek­tö­re dev­re­der.”

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR      AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tıl­mı­yo­ruz efen­dim.

Öner­ge üze­rin­de An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ya­kup Ke­pe­nek söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 1256 sı­ra sa­yı­lı Sa­yın Al­tı­ku­laç’ın Tek­li­fi üze­ri­ne ver­di­ği­miz öner­ge­yi ka­bul et­me­niz di­le­ğiy­le söz al­dım. He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Ön­ce şu­nu söy­le­ye­yim: Bir yıl­dan be­ri üze­rin­de ça­lış­tı­ğı­mız 15 ye­ni üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı işi­ni, üzü­le­rek be­lir­te­yim, Hükûme­ti­miz ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mız hiç de doğ­ru yö­ne­te­me­miş­tir. Bu, sa­kın­ca­lı ve yan­lış yö­ne­ti­min, en iyi, en ku­sur­suz ör­nek­le­rin­den bi­ri­dir. Ge­çen yıl…

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Bu­ra­da ku­rul­ma­ma­sı­nı sa­vun­du­nuz!..

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Ha­yır, ben bu­ra­da çık­tım, Sa­yın Kaf­kas, ku­rul­ma­sı­nı sa­vun­dum; ama, böy­le de­ğil. Şim­di söy­le­ye­ce­ğim, din­le.

Ge­çen yıl ya­sa­la­şan bu sü­reç Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın, dün ak­şam söy­le­di­ği gi­bi, ıs­rar­cı, inat­çı ve iyi ni­yet­ten uzak tu­tu­mu­nun bir so­nu­cu ola­rak iş­le­mez du­rum­da­dır.

Ba­kı­nız, na­sıl. Ön­ce şu­nu söy­le­ye­yim, al­tı­nı çi­ze­rek: Bu üni­ver­si­te­ler ku­ru­lur­ken, bun­la­rın 4’ün­de, Düz­ce’de, Or­du’da -Na­mık Ke­mal- Te­kir­dağ’da ve Uşak üni­ver­si­te­le­rin­de, şim­di­ki üni­ver­si­te­ler­de ol­du­ğu gi­bi, rek­tör se­çi­mi­ni ya­pa­cak sa­yı­da ye­ter­li öğ­re­tim üye­si var­dı. Bu­nun, bu 4 üni­ver­si­te­nin is­tis­na edil­me­si­ni, bu­ra­lar­da nor­mal se­çim ya­pıl­ma­sı­nı öner­dik. Bu ta­le­bi­mi­zi -üzü­le­rek be­lir­te­yim- red­det­ti­niz. Bu, ka­rı­şık­lı­ğın baş­la­ma­sı­nın bi­rin­ci nok­ta­sı­dır.

İkin­ci nok­ta şu­dur: Ye­ni üni­ver­si­te­le­rin ku­ru­lu­şun­dan son­ra bu Ya­sa’nın ip­ta­liy­le il­gi­li tar­tış­ma­lar sü­re­cin­de, YÖK, var olan üni­ver­si­te­le­rin, ye­ni ku­ru­lan­la­rı yö­net­me­si için rek­tör­le­re ted­vi­ren yö­net­me gö­re­vi ver­di.

Şim­di, Sa­yın Ba­kan, YÖK’ü, bu­ra­da çı­kı­yor, hu­ku­ka uy­ma­mak­la suç­lu­yor. Oy­sa, bu dav­ra­nış, 2547 sa­yı­lı Ya­sa’ya uy­gun­dur; bu bir.

İkin­ci­si: Sa­yın Ba­kan, eğer YÖK’ü hu­ku­ka uy­ma­mak­la suç­lu­yor­sa, git­me­si ge­re­ken yer Da­nış­tay­dır. Bu­ra­ya ge­lip, ben ya­sa çı­ka­rı­rım, ben ka­ba­da­yı­lık­la her şe­yi asa­rım, ke­se­rim man­tı­ğı­nın, he­le he­le, bi­lim yu­va­la­rıy­la il­gi­li ko­nu­lar­da hiç ge­re­ği de yok­tur, ye­ri de yok­tur.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Ka­ba­da­yı­lık ol­maz…

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Millî Eği­tim Ba­ka­nı rek­tör ada­yı öne­re­rek…

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Ya­sa çı­kar­mak ka­ba­da­yı­lık de­ğil­dir.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Bir da­ki­ka efen­dim… Din­le­yin.

Bu ta­sa­rı ger­çek­le­şir­se, Millî Eği­tim Ba­ka­nı rek­tör ada­yı öne­ri­yor. Ki­me öne­ri­yor? YÖK’e öne­ri­yor. Böy­le­lik­le, Ba­kan, ken­di­si­ni, YÖK’ün kar­şı­sın­da, ona öne­ri su­nan bir du­ru­ma ge­ti­ri­yor, Ba­kan­lı­ğı.

Bir kez, yö­ne­tim il­ke­le­ri, yö­ne­tim an­la­yı­şı, yö­ne­ti­min kur­gu­su açı­sın­dan Ba­kan­lı­ğın bu du­ru­ma dü­şü­rül­me­si, baş­tan aşa­ğı yan­lış­tır. Ba­kan­lık, YÖK’e su­nuş yap­ma­ma­lı­dır. Bu, kö­kün­den yan­lış­tır ve o gü­ze­lim Ba­kan­lık, Sa­yın Ba­ka­nın elin­de kü­çül­tül­mek­te­dir.

Bu kür­sü­den bir­kaç kez söy­le­dim, tek­rar ede­yim: Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nı Sa­yın Çe­lik’ten kur­tar­mak ge­rek­mek­te­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­vam edi­yo­rum: Bu ta­sa­rıy­la ya­pıl­mak is­te­nen ne­dir? Bu ta­sa­rıy­la ya­pıl­mak is­te­nen şu­dur: Üni­ver­si­te­ye si­ya­set so­kul­mak is­te­ni­yor. Bu, dü­pe­düz, bu­nun uy­gu­la­ma­sı­dır.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Si­ya­set­le ne ala­ka­sı var?..

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Sa­yın Kaf­kas, din­le­yi­niz.

Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal ka­ra­rın­da, bi­lim­sel özerk­li­ğin, yö­net­sel özerk­li­ğin, bi­lim­sel ça­lış­ma ala­nı­nın, ken­di de­ğer­le­ri bir ya­na, ken­di de­ğer­le­riy­le ça­lış­ma­sı­nı, bu­nun, her tür­lü bi­lim­sel ça­lış­ma ala­nı­nın, her tür­lü bas­kı­nın, dış mü­da­ha­le­nin, si­ya­sal, eko­no­mik, din­sel çı­kar iliş­ki­le­ri­nin dı­şın­da tu­tul­ma­sı­nı is­ti­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz bu ya­say­la ne ya­pı­yo­ruz? Şu­nu ya­pı­yo­ruz: Biz bu ya­say­la ida­ri özerk­li­ği­ne üni­ver­si­te­le­rin -ki, bu, bi­lim­sel özerk­li­ğin de te­me­li­dir- si­ya­set yo­luy­la mü­da­ha­le et­me­ye kal­kı­yo­ruz. Bi­lim­sel özerk­lik bu dav­ra­nış­la te­ca­vü­ze uğ­ru­yor, te­ca­vüz edi­li­yor bi­lim­sel özerk­li­ğe. Bu­na izin ve­ril­me­me­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, to­par­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ke­pe­nek, lüt­fen to­par­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Bu çer­çe­ve­de şu­nu söy­le­ye­yim: Ders ki­tap­la­rı­nı hu­ra­fe­ler­le dol­dur­du­ğu­nu biz­zat Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı, tek­lif sa­hi­bi Sa­yın Al­tı­ku­laç’ın be­lirt­ti­ği, Ba­kan­lı­ğı­nı­zın bu­gün­ler­de, ye­di yıl son­ra top­la­nan şûra­da­ki du­ru­mu­na ba­kı­nız. Ta­lim ve Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nı Sa­yın Pro­fe­sör İr­fan Er­do­ğan ay­nen şöy­le di­yor: “Böy­le bir gi­diş, böy­le bir ka­rar Tür­ki­ye’yi yir­mi yıl ge­ri­ye gö­tü­rür.”

Ar­ka­daş­lar, bu­na izin ver­me­yin, bu­na izin ver­me­yin.

Son bir nok­ta da­ha var: Bu üni­ver­si­te­ler­le il­gi­li ko­mik­li­ğe ba­kın, ha­zır­lık­sız­lı­ğa ba­kın, ye­ter­siz­li­ğe ba­kın. Bu üni­ver­si­te­le­rin 11’i ile il­gi­li, 2007, ge­le­cek yıl büt­çe­sin­den ay­rı­lan pa­ra 500 bin YTL’dir. Bu­nun­la hiç­bir şey ya­pıl­maz.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Bi­raz ön­ce açık­lan­dı.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Sa­yın Ba­kan bu­nu öde­nek­ler­le ta­mam­la­ya­ca­ğı­nı söy­lü­yor. As­lın­da bu da yan­lış­tır. Bu, ha­zır­lık­sız­lı­ğın so­mut bir gös­ter­ge­si­dir. Pek çok yer­de hal­kın kat­kı­la­rıy­la yer­leş­ke­ler ya­pı­la­rak, bi­na­lar ya­pı­la­rak çok şey ya­pıl­mak müm­kün­ken, giz­li öde­nek­ler­le, ada­mı­na gö­re tah­sis ya­pa­ca­ğım, öde­nek ayı­ra­ca­ğım de­me­nin hiç­bir man­tı­ğı yok­tur. Bu, 2007 yı­lın­da da bu üni­ver­si­te­le­ri ça­lış­tır­mak is­te­me­yi­şin, bu işi yü­zü­ne gö­zü­ne bu­laş­tır­ma­nın, bu işi yö­ne­te­me­me­nin, bu iş­te­ki ba­şa­rı­sız­lı­ğın -bu öde­nek ola­yı- en so­mut gös­ter­ge­si­dir; plan­sız­lı­ğın ve prog­ram­sız­lı­ğın gös­ter­ge­si­dir.

Bu tek­li­fin ya­sa­laş­ma­sı Tür­ki­ye üni­ver­si­te sis­te­mi­ni yıl­lar­ca için­den çı­ka­ma­ya­ca­ğı çok kö­tü du­rum­la­ra sü­rük­le­ye­bi­lir. Si­zin bu­na izin ver­me­ye­ce­ği­ni­zi dü­şü­nü­yor, bu­na ina­nı­yor, bu dü­şün­ce­ler­le he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ke­pe­nek.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin 1 in­ci mad­de­si­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                    Dur­sun Ak­de­mir (Iğ­dır) ve ar­ka­daş­la­rı

Mad­de 1.- 1/3/2006 ta­rih­li ve 5467 sa­yı­lı Ka­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir.

“Ge­çi­ci Mad­de 1.- Bu Ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­re ata­na­cak ku­ru­cu rek­tör­le­rin se­çi­min­de; Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu her bir ye­ni üni­ver­si­te için al­tı aday be­lir­le­ye­rek Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na bil­di­rir. Her bir üni­ver­si­te­nin ku­ru­cu rek­tö­rü, Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­ka­nın al­tı aday için­den öne­re­ce­ği üç isim ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nın­ca dört yıl için ata­nır. Bu Ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­ye bir baş­ka Dev­let üni­ver­si­te­sin­den fa­kül­te, yük­sek okul ve/ve­ya il­gi­li mev­zu­at­ta be­lir­ti­len di­ğer bi­rim­ler­den bi­ri­nin dev­ri söz ko­nu­su ise, bu Dev­let üni­ver­si­te­si ku­ru­cu üni­ver­si­te ad­de­di­le­rek, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen al­tı aday­dan en az üçü, ku­ru­cu üni­ver­si­te­nin kad­ro­lu öğ­re­tim üye­le­ri ara­sın­dan tes­pit edi­lir.”

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Öner­ge üze­rin­de açık­la­ma yap­mak üze­re, Dur­sun Ak­de­mir, Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­de­mir. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

DUR­SUN AK­DE­MİR (Iğ­dır) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bu­gün, bu­ra­da, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Tay­yar Al­tı­ku­laç Bey’in, Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­lat Ka­nu­nu’nun 1’in­ci ge­çi­ci mad­de­si­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne da­ir, ha­zır­la­mış ol­du­ğu ka­nun tek­li­fi üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Gru­bum adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu ka­nun­la ne ge­ti­ri­li­yor? Da­ha ön­ce na­sıl­dı, bu­nun­la ne ge­ti­ri­li­yor? Da­ha ön­ce, on bir ay ön­ce ya­sa­laş­tı­rıl­mış olan Ka­nun’da, ay­nen, Millî Eği­tim Ba­ka­nı tek­lif edi­yor­du ve Cum­hur­baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ata­ma ge­ti­ri­li­yor­du de­ni­yor. Bu ge­ti­ri­len ka­nun tek­li­fi ay­nen şöy­le:

“Mad­de 1- 1/3/2006 ta­rih­li ve 5467 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Malî Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si aşa­ğı­da­ki şe­kil­de ye­ni­den dü­zen­len­miş­tir.

Ge­çi­ci Mad­de 1- Bu Ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­rin ku­ru­cu rek­tör­le­ri, iki yıl­lı­ğı­na Millî Eği­tim Ba­ka­nın­ca be­lir­le­nen dört pro­fe­sör aday­dan, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun 15 gün için­de se­çe­rek Cum­hur­baş­ka­nı­na sun­du­ğu iki aday ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nın­ca ata­nır.”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün, ben bu­ra­da be­lirt­tim. Bu, bir ba­kı­ma de­mok­ra­si­de hal­kın ver­di­ği yet­ki­yi kul­la­na­ma­ma, do­la­yı­sıy­la yet­ki­yi ken­di ma­iye­tin­de­ki bü­rok­ra­tik bir ma­ka­ma tes­lim et­me an­la­mı­na ge­li­yor. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­tin­de, de­mok­ra­si adı­na, hu­kuk dev­le­ti adı­na bu­nu red­det­mek is­ti­yo­rum. YÖK’ün uy­gu­la­ma­la­rı­na kar­şı ol­ma an­la­mı­na de­ğil, ana­ya­sal bir ku­ru­lu­şu­muz­dur, ama hal­kın, bu top­lu­mun ver­miş ol­du­ğu hak­kı bu şe­kil­de kul­la­na­ma­yız; bir.

İki: AK Par­ti Hükûme­ti­nin ge­tir­miş ol­du­ğu öner­ge­de bir de­ği­şik­lik var, bu Ka­nun’u de­ğiş­ti­ri­yor. Öner­gey­le, ta­ma­men bu Ka­nun’un 1’in­ci mad­de­siy­le il­gi­si ol­ma­yan bir şey ge­ti­ri­yor, di­yor ki: 6 öğ­re­tim üye­si­ni YÖK tes­pit eder, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na bil­di­rir, Millî Eği­tim Ba­ka­nı da 3’ünü Cum­hur­baş­ka­nı­na bil­di­rir. Ama, bu­ra­da 4/3 ço­ğun­luk is­te­ni­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nım ve De­ğer­li Ko­mis­yon Baş­ka­nım Pro­fe­sör Dok­tor Sa­yın Tay­yar Al­tı­ku­laç; ay­nı me­al­de, al­tı ay ön­ce Ka­nun Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ve­to edi­le­rek Mec­li­se gön­de­ril­di­ğin­de ora­da ko­nuş­muş, ay­nı öne­ri­yi ge­tir­mi­şim, al­tı ay ön­ce ka­nun tek­li­fi ver­mi­şim, bu ka­nun tek­li­fi­mi de dün bu­ra­da ko­nu­şup söy­le­mi­şim. Sa­yın Al­tı­ku­laç kür­sü­ye çık­tı­ğın­da be­nim tek­li­fim­den tek ke­li­me söz et­mi­yor. Ka­nun tek­li­fi­mi ken­di­si­ne gös­te­ri­yo­rum, ka­nun tek­li­fin­den ha­be­ri yok. Kırk beş gün içe­ri­sin­de Ko­mis­yon­da in­ce­le­nip Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lu­na ge­ti­ril­me­si ge­re­ken ka­nun­dan, al­tı ay za­man geç­ti­ği hâlde, ka­nun tek­li­fi ya­pıp ge­tir­dik­le­ri hâlde Ko­mis­yon Baş­ka­nı­nın bu ya­sa­dan ha­be­ri yok­sa, bu Hükûmet, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı adı­na na­sıl gö­rev ya­pı­yor, bu ko­mis­yon­lar na­sıl gö­rev ya­pı­yor? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ne­den­le, ben bir ya­sa tek­li­fi ge­tir­dim. 1’in­ci mad­de­nin, öner­gem­le şu şe­kil­de de­ğiş­me­si­ni ta­lep edi­yo­rum. Öner­gem okun­du, ge­rek­çe­si­ni bu­ra­dan açık­la­mak is­ti­yo­rum: 6 öğ­re­tim üye­si tes­pit edil­sin -pro­fe­sör ola­rak- rek­tör ola­rak ta­yin edil­mek üze­re. An­cak, tes­pit edi­len bu 6 öğ­re­tim üye­sin­den 3 ta­ne­si­nin, ku­ru­cu üni­ver­si­te ola­rak, ye­ni açı­lan üni­ver­si­te­yi eğer kur­muş­sa, o ku­ru­cu üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri­nin ara­sın­dan 3 ta­ne­si ol­sun is­ti­yo­rum ben. Bu­ra­da li­ya­ka­ti or­ta­ya koy­muş olu­yo­ruz, eme­ği or­ta­ya koy­muş olu­yo­ruz. O ku­ru­mun da­ha kı­sa sü­re­de ge­liş­me­si­ni en iyi bi­len bir yö­ne­ti­ci­nin o ku­ru­mun ba­şı­na ge­ti­ril­me­si­ni is­ti­yo­ruz.

Bu ne­den­le, bu mad­de­nin bu şe­kil­de de­ğer­len­di­ri­le­rek, ka­nu­nun 1’in­ci mad­de­si­nin, ver­miş ol­du­ğu­muz öner­ge doğ­rul­tu­sun­da de­ğiş­ti­ril­me­si­ni siz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım­dan ta­lep et­mek is­ti­yo­rum. Çün­kü, ay­nen, be­nim ver­di­ğim ka­nu­nu ge­tir­di­ği­ne gö­re ik­ti­da­rı­nız, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın da bu­nu tak­dir et­me­si­ni is­ti­yo­rum.

Yal­nız, bu­ra­da “...3/4 ço­ğun­luk­la...” Bir cüm­le ek­len­miş be­nim tek­li­fi­me. Bu­nun, si­ya­si bir içe­ri­ği ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum, amaç­lı kon­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ak­de­mir, lüt­fen to­par­la­yın.

Bu­yu­run.

DUR­SUN AK­DE­MİR (De­vam­la) – To­par­la­ya­yım Sa­yın Baş­ka­nım.

Çün­kü, 3/4 ço­ğun­luk ge­tir­mek­le, ko­lay ola­rak ata­ma­nın ger­çek­leş­me­me­si, do­la­yı­sıy­la, Hükûmet ta­ra­fın­dan bu­ra­ya ve­ril­miş üye­ler ka­na­lıy­la, YÖK Yö­ne­tim Ku­ru­lu­nu sı­kış­tı­ra­rak, ken­di dü­şün­ce­le­ri doğ­rul­tu­sun­da bir ada­yın atan­ma­sı­na fır­sat sağ­la­mak ama­cıy­la bu öner­ge ge­ti­ril­miş­tir. 3/4‘ü ka­bul et­me­mek kay­dıy­la ve ver­di­ğim öner­ge­ye oy ver­me­ni­zi ta­lep edi­yor, yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ak­de­mir.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1256 sı­ra sa­yı­lı ya­sa­nın Ge­çi­ci 1. mad­de­si­nin so­nu­na aşa­ğı­da­ki ifa­de­nin ila­ve edil­me­si­ni arz ede­rim.

Say­gı­la­rım­la.

                                                                                                Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu

                                                                                                            Ma­lat­ya

“Mil­li Eği­tim Ba­kan­lı­ğı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı ile iş­bir­li­ği ya­pa­rak 15 gün için­de üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin kad­ro ih­ti­yaç­la­rı­nı kar­şı­lar.”

BAŞ­KAN- Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, ka­tıl­mı­yo­ruz. Ta­bii, ko­nu ön­ce Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şül­me­si ge­re­ken bir ko­nu. O ne­den­le ka­tı­la­mı­yo­ruz.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Gö­rüş­tü­ğü­müz tek­lif­le il­gi­si ol­ma­dı­ğı için ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Ge­rek­çe­yi mi oku­ta­yım?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ko­nu­şa­ca­ğım Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın As­la­noğ­lu.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, amaç, so­nuç al­mak, ey­lem yap­mak, bir şey üret­mek. Biz, bu­ra­da adam kan­dı­rı­yo­ruz ba­zen. Ora­ya ge­ti­ril­miş üç­te 4 ço­ğun­luk. Bir ay top­lan­ma­ya­cak o 7 ki­şi. Bir ay son­ra, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ken­di ata­ya­cak. Bu­nu böy­le söy­le­se­ni­ze ya!.. Bu­nu böy­le söy­le­se­ni­ze. Dört­te 3 ço­ğun­luk ol­ma­ya­cak, ol­ma­dı di­ye se­nin bir ayın dol­du… Ön­ce on beş gün­dü ora­da. Ön­ce on beş gün­dü. Ka­nun’un içe­ri­sin­de on beş gün­dü. On beş gün­de ata­maz­sa, Millî Eği­tim… Ni­ye bir­bi­ri­mi­zi kan­dı­rı­yo­ruz? Ni­ye? Bu Mec­lis adam kan­dı­rır mı? Ya­zık olu­yor ar­ka­daş­lar.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, dün­den be­ri Sa­yın Ba­ka­nım ve Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nım hep so­rum­lu­luk duy­gu­sun­dan, hep böy­le bir şe­ye bü­yük so­rum­lu­luk duy­gu­su du­ya­rak bu işi yap­tık­la­rın­dan bah­set­ti­ler. Ne gü­zel! Mil­let­ve­kil­le­ri­nin tek ba­şı­na ka­nun tek­li­fi ve­re­cek­le­ri­ni, ve­re­bi­le­cek­le­ri­ni ve bu­nu de­ğer­len­dir­mek­ten do­la­yı da çok se­vin­dik­le­ri­ni söy­le­di­ler ge­rek Ko­mis­yon Baş­ka­nım ge­rek Sa­yın Ba­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nım, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin kad­ro ka­nu­nu… İki yıl geç­ti. Bu­ra­da, 17 ta­ne mil­let­ve­ki­li­nin, bu Mec­lis­te olan, tüm gru­bu olan par­ti­le­rin mil­let­ve­kil­le­ri­nin im­za­sı var. Siz, bu im­za­ya say­gı­lı mı­sı­nız, say­gı­sız mı­sı­nız?

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Say­gı­sız, say­gı­sız…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Bu, 17 ta­ne ar­ka­da­şım, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­si­ni… Ye­ni üni­ver­si­te­le­ri ko­nu­şu­yo­ruz. Es­ki üni­ver­si­te­le­ri… San­ki on­la­rın hiç­bir so­ru­nu yok. Es­ki üni­ver­si­te­le­rin san­ki her şe­yi çö­zül­müş. Es­ki üni­ver­si­te­le­ri at­mı­şız bir ta­ra­fa. Her ye­re üni­ver­si­te ku­ra­lım, ama ya­zık edi­yo­ruz. O ço­cuk­lar bi­zim ço­cuk­la­rı­mız, o has­ta­lar bi­zim has­ta­la­rı­mız Sa­yın Ba­ka­nım. Ya­ni, 17 ta­ne in­san, iki yıl­dır yal­va­ra­cak, Sa­yın Baş­ba­ka­na yal­va­ra­cak, Sa­yın Ba­ka­na yal­va­ra­cak, Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin Be­ye­fen­di’ye ve Ma­lat­ya mil­let­ve­kil­le­ri­nin hep­si “Bu­ra­da prob­lem var, bu­ra­da so­run var, bu ço­cuk­la­rı­mız kat­le­di­li­yor, ame­li­yat­ha­ne­le­ri­mi­zi aça­mı­yo­ruz, in­san­la­rı­mız ölü­yor.” di­yo­ruz, de­mek ki, bil­mi­yo­rum, aca­ba si­ze du­yur­ma­nın yo­lu ne­dir, bu­nu bi­ze öğ­ret­se­niz, ora­da­ki fer­ya­dı si­ze baş­ka yol­dan du­yu­ra­lım Sa­yın Ba­kan.

AV­Nİ DO­ĞAN (Kah­ra­man­ma­raş) – Rek­tör! Rek­tör!

BAŞ­KAN – Lüt­fen, Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (De­vam­la) – Kar­de­şim, o üni­ver­si­te be­nim, rek­tö­rüm! O üni­ver­si­te­ye, eğer de­mok­ra­si var­sa, atan­mış bir rek­tör­se, ama o ço­cuk­lar be­nim ço­cuk­la­rım, bu­na say­gı­lı ola­cak­sı­nız! Say­gı­lı ola­cak­sı­nız!

Onun için, Sa­yın Ba­ka­nım, es­ki üni­ver­si­te­le­rin, san­ki hiç­bir so­ru­nu yok on­la­rın. De­min, Sel­çuk Üni­ver­si­te­si, bi­li­yo­rum bah­set­ti, ora­da da ay­nı so­run var, ama o üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin hiç­bir so­ru­nuy­la il­gi­len­mi­yor­su­nuz. Bu üni­ver­si­te­le­rin ke­sin­lik­le büt­çe­le­ri­ni sı­fır­la­dı­nız. Ya­tı­rım büt­çe­sin­den bir ku­ruş pa­ra ver­mi­yor­su­nuz. Ve ina­nın çok ya­kın sü­re­de ame­li­yat­ha­ne­ler­de has­ta­la­rı­mız ka­la­cak. Ben, bu­nu, bu­ra­dan bir kez da­ha si­ze su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, aca­ba yurt dı­şın­da kaç ta­ne öğ­ren­ci oku­yor, bi­li­yor mu­su­nuz? Bu ço­cuk­la­rı­mız… Sa­de­ce Ame­ri­ka’da 50 bin Türk ço­cu­ğu oku­yor. Bu ço­cuk­la­rı­mı­zın Ame­ri­ka’ya ve­ya İn­gil­te­re’ye bı­rak­tık­la­rı pa­ra­yı aca­ba hiç he­sap­la­dı­nız mı? Aca­ba hiç he­sap­la­dı­nız mı, ya­ni, ora­ya öğ­re­nim için gi­dip, ora­da har­ca­dık­la­rı pa­ra­yı, oku­la ver­dik­le­ri pa­ra­yı, ote­le ver­dik­le­ri pa­ra­yı, eve ver­dik­le­ri pa­ra­yı? Bu ço­cuk­lar ni­ye gi­di­yor ora­ya? Biz, eğer üni­ver­si­te­le­ri­mi­ze ge­rek­li öde­nek­le­ri, araş­tır­ma ge­liş­tir­me için ge­rek­li her şe­yi ver­sek, aca­ba bu ço­cuk­lar gi­der mi? Biz, bu­ra­da ço­cuk­la­rı­mı­za en az iki ta­ne li­san öğ­ret­sek, bu ço­cuk­la­rı­mız ora­ya gi­der mi ar­ka­daş­lar? Ya­zık edi­yo­ruz bu ço­cuk­la­rı­mı­za ve on­la­rın ço­ğu da dön­mü­yor. Ge­lin, bu ço­cuk­la­rı­mı­za sa­hip çı­kın. Sa­de­ce Ame­ri­ka’da de­ğil, dün­ya­nın her ta­ra­fın­da, sa­de­ce Tür­ki­ye'de­ki üni­ver­si­te­ler­de­ki büt­çe­nin ye­ter­siz ol­ma­sın­dan ve üni­ver­si­te­le­re ge­rek­li araş­tır­ma için, araç ge­reç için hiç­bir tah­si­sat ve­ril­me­di­ği için bu ço­cuk­la­rı­mız gi­di­yor. Ya­zık olu­yor. Bu pa­ra­nın kaç pa­ra ol­du­ğu­nu lüt­fen bir he­sap­la­yın ar­ka­daş­lar. Bir ço­cu­ğun yıl­da har­ca­dı­ğı en az pa­ra, sa­de­ce oku­la yıl­da 25 bin do­lar ve­ri­yor; sa­de­ce bu­nu söy­lü­yo­rum. Her bir ço­cu­ğun yurt dı­şın­da­ki, Ame­ri­ka’da­ki üni­ver­si­te­le­re, sa­de­ce üni­ver­si­te için ver­di­ği pa­ra 25 bin do­lar ar­ka­daş­lar. Bu­nun, ora­da se­kiz ay ote­li­ni, yi­ye­ce­ği­ni he­sap­la­yın ar­ka­daş­lar.

Onun için, Sa­yın Ba­ka­nım, es­ki üni­ver­si­te­ler de, on­la­rın so­ru­nu da, so­rum­lu­luk duy­gu­su ola­rak, eğer so­rum­lu­luk duy­gu­nuz var­sa, Ma­lat­ya İnö­nü Üni­ver­si­te­sin­de­ki has­ta­la­rı­mı­zın ve eği­tim gö­ren ço­cuk­la­rı­mı­zın ve­ba­li he­pi­ni­zin boy­nu­na­dır.

Say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın As­la­noğ­lu.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge red­de­dil­miş­tir.

Sa­yın Er­kal, söz ta­le­bi­niz var; bu­yu­run.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan...

BAŞ­KAN – Ne için söz is­ti­yor­su­nuz? Lüt­fen, aya­ğa kal­kar mı­sı­nız? Ne için söz is­ti­yor­su­nuz, ön­ce…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Bi­raz ön­ce ko­nu­şan mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin kad­ro ta­le­biy­le il­gi­li ola­rak “Ma­lat­ya mil­let­ve­kil­le­ri­nin hep­si im­za ata­rak bu ta­le­bi yap­tı; bu­nu ni­ye an­la­mı­yor­su­nuz” di­ye bir ifa­de kul­lan­dı.

Ben, böy­le bir im­za at­ma­dım. Bu hu­sus­la il­gi­li bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run, ye­ri­niz­den kı­sa bir açık­la­ma, Sa­yın Er­kal...

VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Malatya Milletvekili Ahmet Münir Erkal’ın Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun, konuşmasında, şahsıyla ilgili doğru olmayan bazı ifadeler kullanması nedeniyle açıklaması

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin kad­ro ka­nu­nuy­la il­gi­li ola­rak ar­ka­da­şı­mı­zın yap­tı­ğı açık­la­ma­da be­nim böy­le bir im­zam yok ve bu­ra­da bir­kaç kez gün­de­me gel­di ve bu hu­sus­ta­ki yan­lış­la­rı çok net ola­rak or­ta­ya koy­duk. Ma­ale­sef, İnö­nü Üni­ver­si­te­si Rek­tö­rü, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin ge­nel il­ke­le­ri­ne, te­mel il­ke­le­ri­ne ta­ma­men ay­kı­rı bir dav­ra­nış ser­gi­le­yen; bir ta­raf­tan kad­ro is­ter­ken, di­ğer ta­raf­tan 90 ta­ne kad­ro­yu Ma­lat­ya dı­şı­na gön­de­ren, yap­tı­ğı açık­la­ma­lar­da, özel­lik­le son açık­la­ma­lar­da “ül­ke­nin her şe­yi­nin sa­tı­la­ca­ğı” gi­bi zır­va sa­yı­la­bi­le­cek ifa­de­ler kul­la­nan…

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Ya­kış­mı­yor.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, Sa­yın Er­kal, ken­di­niz­le il­gi­li bö­lü­mü açık­lar mı­sı­nız. Lüt­fen…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Aç, so­ruş­tur­ma aç!.. So­ruş­tur­ma aç!..

BAŞ­KAN – Lüt­fen, Sa­yın As­la­noğ­lu…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Böy­le bir ya­pı­da…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Al gö­rev­den o za­man.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, Sa­yın As­la­noğ­lu…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Böy­le ya­pı­da bi­ri…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Aç so­ruş­tur­ma; be­nim ko­nuş­ma­ma ko­nuş­ma.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Otur ye­ri­ne!..

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Otur ye­ri­ne!..

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sen de çık ko­nuş!..

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Otur ye­ri­ne!..

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ayıp­tır ya!.. Ayıp­tır ya!.. Çık ko­nuş o za­man, ken­di gö­rüş­le­ri­ni söy­le.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Ben ko­nuş­ma is­te­dim, bu­ra­dan söz ver­di, ye­rim­den.

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu, uyar­dım ben Sa­yın Er­kal’ı, lüt­fen…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sen çık, gö­rüş­le­ri­ni söy­le.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Bu an­lam­da, Sa­yın Baş­kan, bu hır­çın ve ta­ham­mül­süz in­sa­nı…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ta­ham­mül­süz sen­sin! Sen çık ko­nuş! Sen çık ko­nuş!

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­kal, lüt­fen…

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – …ka­mu­oyu­na ben teş­hir edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Er­kal.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Ko­nuş­ma­yı öğ­re­ne­cek­si­niz, din­le­me­yi öğ­re­ne­cek­si­niz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Be­nim­ki­ni ko­nuş­ma, sen söz al ko­nuş!

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­kal, te­şek­kür edi­yo­rum.

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Si­ze din­le­me­yi öğ­re­te­ce­ğim ben.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Al­lah Al­lah… Sen çık ko­nuş! Her se­fer, ben söz al­dık­ça kal­kıp or­ta­ya çı­kı­yor­sun ya! Sen çık, kür­sü ora­da ya! Çık, ken­di gö­rü­şü­nü söy­le ya!

AH­MET MÜ­NİR ER­KAL (Ma­lat­ya) – Din­le­me­yi öğ­re­ne­cek­sin.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sen ba­na hiç­bir şey öğ­re­te­mez­sin, ön­ce sen ken­din öğ­ren, ken­din. Ma­lat­ya’ya sa­hip çık­ma­sı­nı öğ­ren. Ayıp­tır ya! Ya­zık sa­na ya!

BAŞ­KAN – Sa­yın As­la­noğ­lu, lüt­fen…

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/886) (S.Sayısı:1256) (Devam)

BAŞ­KAN – Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi­nin çer­çe­ve 1 in­ci mad­de­siy­le dü­zen­le­nen Ge­çi­ci Mad­de 1’in aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                    Sa­lih Ka­pu­suz (An­ka­ra) ve ar­ka­daş­la­rı

Ge­çi­ci Mad­de 1- Bu ka­nun­la ku­ru­lan üni­ver­si­te­le­rin ku­ru­cu rek­tör­le­ri, iki yıl­lı­ğı­na Yük­se­köğ­re­tim Ge­nel Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan, bu Ka­nu­nun yü­rür­lü­ğe gir­di­ği ta­rih­ten iti­ba­ren bir ay için­de üye tam sa­yı­sı­nın 3/4 ço­ğun­lu­ğuy­la be­lir­le­ne­cek al­tı pro­fe­sör aday­dan; Mil­li Eği­tim Ba­ka­nın­ca on­beş gün için­de se­çi­le­rek Cum­hur­baş­ka­nı­na su­nu­lan üç aday ara­sın­dan Cum­hur­baş­ka­nın­ca se­çi­lir ve ata­nır. Yük­se­köğ­re­tim Ge­nel Ku­ru­lun­ca aday be­lir­le­me iş­le­mi bir ay için­de so­nuç­lan­dı­rı­la­ma­dı­ğı tak­dir­de Mil­li Eği­tim Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan be­lir­le­ne­cek üç ku­ru­cu rek­tör ada­yı Cum­hur­baş­ka­nı­na su­nu­lur.

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, ço­ğun­lu­ğu­muz bu­lun­ma­dı­ğın­dan ka­tıl­dı­ğı­mı ifa­de ede­mi­yo­rum, yü­ce Mec­li­sin tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Hükûmet ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, ge­rek­çe üze­rin­de açık­la­ma ya­pa­cak­sı­nız ga­li­ba; bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ar­ka­daş­la­rı­mız­la bir­lik­te ver­miş ol­du­ğu­muz öner­ge­yi kı­sa­cık da ol­sa, bir­kaç cüm­ley­le ifa­de et­mek, açık­la­mak is­ti­yo­rum. Ta­bii, de­ğer­li ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­mız, bir mil­let­ve­ki­li­mi­zin, bir ko­mis­yon baş­ka­nı­nın ken­di­si ta­ra­fın­dan ve­ril­miş olan bir tek­li­fi bir ta­sa­rı gi­bi yo­rum­la­ya­rak, Ba­kan­lı­ğın, bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, biz­zat YÖK’e öne­ren ol­du­ğu­nu ifa­de edi­yor­lar. Bu­nu dü­zelt­mem la­zım. Ta­bii, bir mil­let­ve­ki­li böy­le tak­dir et­miş­tir, böy­le dü­şün­müş­tür, Ba­kan­lı­ğın böy­le bir öne­ri­si­ni tek­lif ola­rak ge­tir­miş­tir. Biz de, öner­ge­miz­de, YÖK ta­ra­fın­dan se­çi­len 6 pro­fe­sör ar­ka­da­şı­mı­zın, on beş gün içe­ri­sin­de seç­me­si­ni, hükûmet ta­ra­fın­dan da bir ay içe­ri­sin­de seç­me­si­ni, ar­ka­sın­dan da hükûme­tin bu ko­nu­da­ki ter­ci­hi­ni, ya­ni, Ba­ka­nın ter­ci­hi­ni Cum­hur­baş­ka­nı­na sun­ma­sı­nı öne­ri­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Tam bir ay, on beş gün de­ğil Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ne­den? Bi­raz ön­ce ar­ka­daş­la­rı­mız ye­ri gel­di ten­kit et­ti­ler. Şim­di, bu öner­gey­le ya­pı­lan şey çok açık ve net. Biz, ora­da bir, dört­te 3 ço­ğun­luk ara­dık. Salt ço­ğun­luk, nor­mal ata­ma­lar­da, rek­tör­le­rin, nor­mal üni­ver­si­te­ler ta­ra­fın­dan se­çil­miş olan rek­tör aday­la­rı­nın 6 ki­şi ola­rak YÖK’e su­nul­muş ol­ma­sı, ki, bu su­nu­lan 6 aday­la il­gi­li ola­rak se­çim­ler sı­ra­sın­da da salt ço­ğun­luk var, evet, var. Hat­ta, onun se­çi­miy­le il­gi­li baş­lı ba­şı­na hem yö­net­me­lik hem ka­nun var.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, pe­ki, salt ço­ğun­luk ol­ma­sı de­ğil de dört­te 3 ol­ma­sı ne sı­kın­tı ge­ti­rir? Şim­di, bu ve ben­ze­ri ko­nu­lar­da bir se­çim­le gel­miş de­ğil de mev­cut, YÖK ta­ra­fın­dan, ki, YÖK 7’si Cum­hur­baş­ka­nı, 7’si hükûmet, 7 ta­ne­si de Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Ku­rul ta­ra­fın­dan ata­nı­yor. Hat­ta, Cum­hur­baş­kan­lı­ğıy­la il­gi­li ola­rak “gö­rev ve so­rum­lu­luk­la­rı” baş­lı­ğı al­tın­da­ki 104’ün­cü mad­de­ye ba­kar­sa­nız, Cum­hur­baş­ka­nı­nın yü­rüt­mey­le il­gi­li gö­rev­le­ri sı­ra­la­nır­ken “rek­tör­le­ri ata­mak” di­yor. Ya­ni, ya­sa­may­la ve yü­rüt­mey­le il­gi­li ola­rak bu ir­ti­ba­tı ku­rar­ken şu­na dik­kat et­me­niz la­zım: Hükûmet 7 aday gön­de­ri­yor. Cum­hur­baş­ka­nı… Yü­rüt­me, gö­re­vi ara­sın­da 7 ta­ne aday­la oluş­tu­ru­lan 21 ki­şi­lik he­yet, za­ten, bir an­lam­da, yü­rüt­me ço­ğun­lu­ğuy­la öne­ril­miş olu­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim bu­ra­da üze­rin­de dur­mak is­te­di­ği­miz hu­sus şu­dur: Bu, si­ya­si ola­rak her ne ka­dar ar­ka­daş­la­rı­mız ken­di pen­ce­re­le­rin­den de­ğer­len­dir­me­le­ri var­sa, ki, onun­la il­gi­li bir­kaç şe­yi za­ten so­nun­da ifa­de ede­ce­ğim; ama şu­nu ifa­de et­mek is­te­rim ki, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin bir ip­tal ge­rek­çe­si var.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Si­zin pen­ce­re…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bu ip­tal ge­rek­çe­sin­den bir boş­luk doğ­muş­tur. YÖK, Ana­ya­sa’da ve ya­sa­lar­da ken­di­si­ne böy­le bir ku­ru­cu rek­tör atan­ma­sı ko­nu­sun­da ne Ana­ya­sa’da ve ne ya­sa­da ol­ma­yan bir yet­ki kul­lan­ma­ya kalk­mış­tır. Bu­nun için bu ya­sal boş­lu­ğu dol­dur­mak da ya­sa­ma­nın gö­re­vi­dir. Biz, bu gö­re­vi ya­pı­yo­ruz. Öner­di­ği­miz de çok açık­tır. YÖK ta­ra­fın­dan dört­te 3 ço­ğun­luk­la, ne ya­pı­lı­yor, 6 aday gös­te­ri­li­yor. Millî Eği­tim Ba­ka­nı bu­nu 3’e in­di­ri­yor, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı da bu 3 aday­dan se­çe­rek 1 ta­ne­si­ni atı­yor. Bu­nun abar­tı­la­cak… De­mok­ra­si­yi teh­li­ke­ye gö­tür­mek, tah­rip et­mek, ku­rum­lar­la kav­ga et­mek gi­bi tak­dim­le­ri­ni ise ben çok ya­dır­ga­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Ay­nen öy­le.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ya­kış­mı­yor ar­ka­daş­lar. Bi­raz son­ra bun­lar­la il­gi­li ola­rak bu ko­nuş­ma­la­rı ya­pan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın önü­ne bir­kaç ta­ne de ken­di ifa­de­le­rin­den bel­ge­ler ko­ya­ca­ğım.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Biz­de de çok bel­ge var Sa­lih Ağa­bey. Eğer bel­ge kav­ga­sı­na gi­rer­sek…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Arz eder, te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za…

III. - YOKLAMA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma ya­pıl­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­nin oy­la­ma­sı sı­ra­sın­da yok­la­ma ta­le­bin­de bu­lu­nul­muş­tur. Şim­di, bu ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­re­ce­ğim.

Ön­ce, yok­la­ma ta­le­bin­de bu­lu­nan sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­nin isim­le­ri­ni oku­tup sa­lon­da bu­lu­nup bu­lun­ma­dık­la­rı­nı tes­pit ede­ce­ğim. Ye­ter­li sa­yı­da sa­yın üye sa­lon­da ha­zır­sa elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pa­ca­ğız.

Sa­yın Koç…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, sa­ya­lım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk, ni­ye ace­le edi­yor­su­nuz? Lüt­fen, bi­raz sa­bır­lı olun.

Sa­yın Al­tay, Sa­yın Me­ral, Sa­yın İn­ce, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Er­cenk, Sa­yın Ba­yın­dır, Sa­yın Öz­yurt, Sa­yın Akın­cı, Sa­yın Coş­ku­noğ­lu, Sa­yın Uz­dil, Sa­yın Çer­çi­oğ­lu, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Ka­ra­de­mir, Sa­yın Ke­si­moğ­lu, Sa­yın Şa­hin, Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Sö­zen.

Ta­mam­lan­mış­tır sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum.

Ad­la­rı­nı okut­tu­ğum sa­yın üye­le­rin yok­la­ma için elek­tro­nik ci­ha­za gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/886) (S.Sayısı:1256) (Devam)

BAŞ­KAN – Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­bul edi­len öner­gey­le mad­de tü­müy­le de­ğiş­ti­ril­di­ğin­den, de­ği­şik­lik ön­gö­ren di­ğer iki öner­ge­yi iş­lem­den kal­dı­rı­yo­rum.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 17.27

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.39

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 19’un­cu Bir­le­şi­mi’nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi’nin gö­rüş­me­le­ri­ne de­vam ede­ce­ğiz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç’ın; Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu, Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu, Ka­mu Ma­li Yö­ne­ti­mi ve Kon­trol Ka­nu­nu, Tel­siz Ka­nu­nu ile 78 ve 190 Sa­yı­lı Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nu­nun Ge­çi­ci 1 in­ci Mad­de­si­nin Ye­ni­den Dü­zen­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (2/886) (S.Sa­yı­sı:1256) (De­vam)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Tek­li­fin 2’nci mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen, En­gin Al­tay, Si­nop Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Al­tay, ko­nuş­ma­ya­cak mı­sı­nız?

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Gel­dim Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Al­tay.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

“Ben eği­ti­me pe­da­go­jik ba­kı­yo­rum.” di­yen Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı, Türk eği­tim sis­te­mi­ni kı­rıp dök­me­ye de­vam edi­yor. Bi­zi ide­olo­jik bak­mak­la it­ham eden Sa­yın Ba­kan, ba­na gö­re, pe­da­go­jik bak­mak şöy­le dur­sun, inat­çı ba­kış ve tu­tu­mu­nu sür­dür­mek­te ve ma­ale­sef, eği­tim sis­te­mi­mi­zi tü­müy­le tah­rip et­mek­te­dir.

Sa­yın Ba­kan, bu ina­dı­nız­dan vaz­ge­çin. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ana­ya­sal bir dev­let­tir. Ana­ya­sa’yla, ana­ya­sal ku­rum­lar­la di­di­şe­rek, vu­ru­şa­rak hiç­bir ye­re va­ra­maz­sı­nız. Ye­ter­li ço­ğun­lu­ğu­nuz var­dır. Ge­lin, Ana­ya­sa’yı is­te­di­ği­niz gi­bi de­ğiş­ti­rin. On­dan son­ra is­te­di­ği­niz gi­bi ça­lıp is­te­di­ği­niz gi­bi söy­le­yin. Ama, bu Ana­ya­sa yü­rür­lük­te­dir. Bi­le­rek, bi­le bi­le bun­da ve bu­nun ku­rum­la­rın­da ge­dik aç­ma­ya ça­lış­mak si­ze de çok şey ka­zan­dır­maz. Bu­nu pe­şi­nen söy­le­mek is­ti­yo­rum.

Gel­di­ği­niz gün­den be­ri yük­sek yar­gıy­la, Cum­hur­baş­kan­lı­ğıy­la, üni­ver­si­te­ler­le, he­le he­le YÖK’le, si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le, de­mok­ra­tik kit­le ör­güt­le­riy­le, vel­ha­sıl bü­tün Tür­ki­ye’yle çak­tır­ma­dan kav­ga edi­yor­su­nuz.

Se­çim sis­te­mi­nin bir so­nu­cu ola­rak, Par­la­men­to­da çok yük­sek bir sa­yı­sal ço­ğun­luk­ta­sı­nız. Ken­di­ni­ze en­gel ola­rak gör­dü­ğü­nüz ka­le­ye kü­çük mer­mi­ler ata­rak ge­dik aç­mak­la uğ­ra­şa­ca­ğı­nı­za, to­pu­nu­zun fi­ti­li­ni ateş­le­yin ve ka­le­yi de­lin. Si­ze tav­si­yem bu­dur. Çün­kü, işin ta­dı kaç­tı. Ya­ni, eği­tim gi­bi has­sas bir ko­nu­da, bu ka­dar ta­lih­siz, bu ka­dar yan­lış, bu ka­dar bir­bi­riy­le çe­li­şen ka­nun tek­lif­le­ri­ni, ta­sa­rı­la­rı­nı bu­ra­ya ge­ti­re­rek, Par­la­men­to­nun da de­ğer­li za­ma­nı­nı iş­gal ede­rek, ya­pa­ca­ğı­nız, ka­za­na­bi­le­ce­ği­niz bir mev­zi ola­maz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen, kür­sü önü­nü bo­şal­tır mı­sı­nız.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Sa­yın Al­tı­ku­laç, bir tek­lif ha­zır­la­dı. Şim­di, bu tek­lif gö­rü­şül­sey­di, ben di­ye­cek­tim ki Sa­yın Ba­ka­na: Siz, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­mu­na 4 ada­yı bil­di­rir­ken ya­zı­nı­zın so­nu­nu “arz ede­rim” di­ye mi bi­ti­rir­si­niz, “ri­ca ede­rim” di­ye mi bi­ti­re­cek­si­niz di­ye­cek­tim. Ya­ni, bu tek­lif, bir bü­yük pro­to­kol skan­da­lıy­dı ay­nı za­man­da. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nı, YÖK’ün bir alt bi­ri­mi­ne dö­nüş­tü­rü­ver­di­niz. Ha, şim­di, bu tür eleş­ti­ri­le­ri alın­ca, apar to­par, Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz ve ar­ka­daş­la­rı­nın ha­zır­la­dı­ğı bir de­ği­şik­lik tek­li­fi… Ten­ce­re di­bin ka­ra, se­nin­ki ben­den ka­ra; bu ka­ra, bu bun­dan da ka­ra. Böy­le ne­re­ye va­ra­cak­sı­nız?

Şim­di, “3 ku­ru­cu rek­tör ada­yı Cum­hur­baş­ka­nı­na su­nu­lur” di­ye bi­ti­ri­yor­su­nuz. Or­ta­da 15 ta­ne üni­ver­si­te var, 15 ta­ne ted­vi­ren gö­rev­len­di­ril­miş rek­tör var. Siz, ana­ya­sal bir iş­le­vi, bir sü­re­ci yok sa­yıp, AKP Gru­bu ola­rak yok sa­yıp, ken­di­ni­ze ye­ni bir sü­reç ya­ra­tı­yor­su­nuz. “Efen­dim, dört­te 3 ço­ğun­luk­la ola­cak.” Ne za­man­dan be­ri bu de­mok­ra­si ve ço­ğul­cu­luk aş­kı­nız böy­le bir­den­bi­re dep­reş­ti bil­mi­yo­rum. De­mok­ra­si ve ço­ğul­cu­luk aş­kı­nız ha­zır dep­reş­miş­ken, ge­lin, Ana­ya­sa’da 102’nci mad­de­yi de bu­ra­da­ki gi­bi bir aşk­la de­ğiş­ti­re­lim de, Cum­hur­baş­ka­nı­nı da üç­te 2 ço­ğun­luk­la se­çe­lim. Ha­di ge­lin, ön­ce bu­nu ya­pa­lım. Böy­le bir şey olur mu? Cum­hur­baş­ka­nı­nı salt ço­ğun­luk­la se­çe­cek Par­la­men­to, ama YÖK dört­te 3’le rek­tör be­lir­le­ye­cek. Bir ke­re da­ha söy­le­miş­tim. Siz, âle­mi ser­sem, her­ke­si kör mü zan­ne­di­yor­su­nuz? Ya­ni bu­ra­da biz ka­bak çe­kir­de­ği mi yi­yo­ruz Sa­yın Ba­kan? Bu yap­tık­la­rı­nı­za ses çı­kar­ma­ya­ca­ğı­mı­zı mı zan­ne­di­yor­su­nuz? Bi­zim, ta­bii Mec­lis İç Tü­zük’ün­den ge­len gü­cü­müz, yap­tı­rı­mı­mız bel­li­dir, ama Ana­ya­sa’yla ve ana­ya­sal ku­rum­lar­la di­di­şil­mez. Rah­met­li Ece­vit, bir dö­nem bu­ra­da, bu kür­sü­den “Bu­ra­sı dev­le­te mey­dan oku­ma ye­ri de­ğil.” de­miş­ti. Şim­di siz de, bu Ana­ya­sa’ya ya sa­da­kat­le bağ­lı ola­cak­sı­nız ya da bu­nu de­ğiş­ti­re­cek­si­niz. Tür­ki­ye’yi ye­ni­den şöy­le Ana­ya­sa’yı fır­la­tır gi­bi bir kri­ze sok­ma­ya da ge­rek yok. Ba­kın, ina­na­rak söy­lü­yo­rum: El­bet­te he­pi­ni­zi kas­tet­mi­yo­rum, ama Tür­ki­ye’de top­lu­mun bü­tün ke­sim­le­rin­de si­zin ni­ye­ti­niz­le il­gi­li kuş­ku var­dır, en­di­şe var­dır.

CÜ­NE­YİT KA­RA­BI­YIK (Van) – Ni­yet oku­yu­cu…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Doğ­ru­dur, de­ğil­dir, An­ka­ra’da 300 bin ki­şi ni­ye­ti­ni gös­ter­miş­tir.

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Ne­re­dey­miş 300 bin ki­şi?

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Onun için ben di­yo­rum ki, ba­kın, bu ül­ke Va­tan Cep­he­si’nden çok çek­ti, bu ül­ke mil­li­yet­çi cep­he­ler­den çok çek­ti. Şim­di siz, bu ül­ke­de ye­ni bir cep­he -adı ne olur ben bil­mem, adı­nı mil­let ko­yar, ama Tür­ki­ye’de ye­ni bir cep­he- sı­kın­tı­sı­na, ye­ni bir cep­he skan­da­lı­na yol açı­yor­su­nuz. Şu­ra­da ben si­zi uya­rı­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – İs­te­se­niz de ol­maz.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ne­yi ol­mu­yor kar­de­şim! De­lik de­şik et­ti­niz şu­nu. Şu­nun şu du­va­ra kaç ke­re çarp­tı­ğı­nı bi­li­yor mu­sun sen? Şu Ana­ya­sa du­va­rı­na AKP Gru­bu ola­rak kaç ke­re çarp­tı­ğı­nı sen bi­li­yor mu­sun?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Zor­la­ma­yın ka­pı­la­rı, ol­maz.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Şim­di, YÖK’te, YÖK’ün te­şek­kü­lün­de üç­te 1, üç­te 1, üç­te 1 var. Ya­ni YÖK’ün üç­te 1’ini za­ten yü­rüt­me or­ga­nı ta­yin edi­yor, üç­te 1’ini de Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Ku­rul ta­yin edi­yor. Dört­te 3. Haa, vay uya­nık­lar! Şark kur­naz­lı­ğı yap­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz da, bu­nu kim­se ye­mez, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu hiç ye­mez, ana­ya­sal ku­rum­lar da hiç ye­mez, he­le yü­ce mil­let hiç ye­mez.

Şim­di, asıl der­di­niz şu­dur ar­ka­daş­lar, Hükûme­ti­ni­zin asıl der­di şu­dur: Ben de­mi­yo­rum ki he­pi­ni­zin böy­le bir der­di var. Şim­di, üni­ver­si­te­le­ri is­te­di­ği­niz ro­ta­ya so­ka­ma­dı­nız ve bu­nun da­ya­nıl­maz ge­ri­li­mi­ni ya­şı­yor Sa­yın Ba­kan ve 59’un­cu Hükûmet ve al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum: Siz, üni­ver­si­te­le­ri is­te­di­ği­niz ro­ta­ya so­ka­ma­ya­cak­sı­nız. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı taş­ra teş­ki­la­tı he­men he­men is­te­ni­len ro­ta­ya gir­di, is­te­ni­len dü­ze­ye gel­di. Bu­nu ne­re­den an­lı­yo­ruz? 17’nci Millî Eği­tim Şûra­sı’na il­ler­de­ki ko­mis­yon­lar­dan ge­len ra­por­lar­dan an­lı­yo­ruz.

Bey­ler, bu­ra­sı Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ve Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin baş­ken­tin­de ya­pı­lan bir Millî Eği­tim Şûra­sı’na Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin bir ili­nin ko­mis­yo­nun­dan “23 Ni­san­lar, 19 Ma­yıs­lar te­fer­ru­at­tır, bun­lar­la il­gi­li yü­rü­tü­len ha­zır­lık­lar iş­le­ri ak­sa­tı­yor” di­ye ra­por gön­de­ri­li­yor­sa, ey Tür­ki­ye’m vay ha­li­ne se­nin! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ama, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ayak­ta ol­du­ğu müd­det­çe, Tür­ki­ye’nin sağ­du­yu sa­hi­bi, la­ik, de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­te bağ­lı yurt­taş­la­rı ayak­ta ol­du­ğu sü­re­ce, bu ra­por­lar eli­mi­zin ter­siy­le iti­le­cek­tir. Şu ha­le ba­kın! Sa­de­ce Di­yar­ba­kır, Ma­raş, Bat­man se­kiz yıl­lık eği­ti­me kar­şı gö­rüş teb­liğ edi­yor.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Ba­kan kar­şı ca­nım.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Uşak “Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si der­si­nin sa­at sa­yı­sı art­sın” di­yor. Bur­sa “Bü­tün okul­la­ra Kur’an der­si­ni ko­ya­lım” di­yor. Ka­ra­bük… San­ki adam­lar, Ka­ra­bük, Tür­ki­ye’den iki yıl­dır, bir yıl­dır so­yut­lan­mış gi­bi, bi­zim bu­ra­da kı­ya­met ko­par­dı­ğı­mız açık li­se hül­le­si­ni ye­ni­den Şûra’ya öne­ri­yor. Ha­tır­lar­sa­nız bu açık li­se hül­le­si­ni, ge­ne o da yar­gı­dan dön­müş­tü.

Şim­di, ne­re­ye gi­di­yor bu Tür­ki­ye? Bu ül­ke ne­re­ye gi­di­yor? Na­sıl olu­yor da Tür­ki­ye’nin bü­tün il­le­rin­den tek bir ses yük­se­li­yor: “Efen­dim, kat­sa­yı en­ge­li kal­dı­rıl­ma­lı­dır.” (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “hak­sız­lık, kalk­sın” se­si)

İyi ya, ben de di­yo­rum ki: Kal­dı­rın kar­de­şim, kal­dı­rın. Ya­sa­ma eli­niz­de, yü­rüt­me eli­niz­de, yar­gı­yı da ne­re­dey­se bay­pas edi­yor­su­nuz, et­ti­niz, ge­lin, kal­dı­rın; ama, kal­dı­ra­ma­ya­cak­sı­nız, ol­maz. Hep söy­le­dim: Va­li imam, Ge­nel­kur­may Baş­ka­nı imam, dok­tor imam, kay­ma­kam imam ol­maz, ola­maz, ka­bul edi­le­mez, ka­bul edi­le­mez.

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Mil­let­ve­ki­li imam.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Şim­di, ar­ka­daş­lar…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MU­RAT YIL­DI­RIM (Ço­rum) – Mil­let si­zi iz­li­yor.

ALİ TE­MÜR (Gi­re­sun) – İmam­la­ra düş­man­lı­ğın mı var?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

Sa­yın Al­tay, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – ...bir kıs­mı­nı­zın bu söy­le­dik­le­ri­me iç­ten içe hak ver…

EROL AS­LAN CE­BE­Cİ (Sa­kar­ya) – İmam­la­ra düş­man­lı­ğın mı var?

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Evet kar­de­şim, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti imam­lar cum­hu­ri­ye­ti ol­ma­ya­cak­tır. Gel, bu­ra­dan ko­nuş!

EROL AS­LAN CE­BE­Cİ (Sa­kar­ya) – Ha­di be ora­dan!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Edep­li ol bi­raz ora­da sen!

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen… Lüt­fen, Sa­yın Al­tay…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Evet, al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum…

EROL AS­LAN CE­BE­Cİ (Sa­kar­ya) – İmam­la­ra ha­ka­ret edi­yor­sun.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – …da­ha ön­ce de söy­le­dim: Re­jim­de ar­zu et­ti­ği­niz kı­rıl­ma nok­ta­sı­na Tür­ki­ye gel­me­ye­cek­tir, gel­me­ye­cek­tir ve… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Geç on­la­rı, geç!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – …ben si­ze söy­le­ye­yim. Millî Eği­tim Şûra­sı’na ki, çok önem­li­dir… Şun­la­ra ben üzü­lü­yo­rum: Millî Eği­tim Şûra­sı ulu­sal ba­sın­da ni­ye “millî” de­ğil, “dinî eği­tim şûra­sı” di­ye baş­lık­la ya­zı­lı­yor?

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) – Kim yaz­mış?

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Kar­de­şim, doğ­ru­dur, yan­lış­tır, bu­nun ya­zıl­ma­sı bi­le yan­lış­tır. İmam-ha­tip dam­ga­sı…

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) – Kim yaz­mış? Han­gi ga­ze­te?

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ga­ze­te­le­ri okur­su­nuz.

AB­DUL­LAH ER­DEM CAN­Tİ­MUR (Kü­tah­ya) – Si­zin ga­ze­te­niz…

BAŞ­KAN – Sa­yın Can­ti­mur…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Şim­di, ateş ol­ma­yan yer­den du­man çık­maz. Ben, de­rim ki Hükûme­ti­ni­ze: Ge­lin, yol ya­kın­ken bu yol­dan dö­nün. Bu yol iyi yol de­ğil­dir. Bu YÖK’ün rek­tör ada­yı be­lir­le­me­sin­de dört­te 3’e ıs­rar edi­yor­sa­nız ve içi­niz­de bi­raz de­mok­ra­si sev­gi­si, bi­raz mil­let sev­gi­si var­sa, ge­lin, Ana­ya­sa’nın 102’nci mad­de­si­ni de­ğiş­ti­re­lim, Cum­hur­baş­ka­nı­nı üç­te 2 ço­ğun­luk­la se­çe­lim. Ben, si­zin ne ka­dar dü­rüst, ne ka­dar va­tan­se­ver ol­du­ğu­nu­zu, ço­ğul­cu­lu­ğa ne ka­dar sev­giy­le, sem­pa­tiy­le bak­tı­ğı­nı­zı, des­tek­le­di­ği­ni­zi o za­man an­la­ya­ca­ğım. Se­çim sis­te­min­de­ki bir for­mül ne­de­niy­le, bir yol ne­de­niy­le bu­ra­ya bu ka­dar ka­la­ba­lık gel­miş ola­bi­lir­si­niz, ama bi­li­niz ki bu mil­le­tin tam dört yıl ön­ce sa­de­ce ve sa­de­ce yüz­de 24’ü si­ze gü­ven­miş­tir. Bu mil­le­tin yüz­de 76’sı dört yıl ön­ce si­ze gü­ven­mi­yor­du, bu­gün bu yüz­de 86 ol­muş­tur.

Yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MAH­MUT GÖK­SU (Adı­ya­man) – Mil­let si­ze gü­ven­mi­yor.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Al­tay.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Hü­se­yin Gü­ler, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler.

MAH­MUT GÖK­SU (Adı­ya­man) – Mil­let si­ze gü­ven­mi­yor.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ne di­yor­sun ne? Ne di­yor­sun? Gel ba­ka­lım gel, gel!

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Gel lan bu­ra­da ko­nuş!

MAH­MUT GÖK­SU (Adı­ya­man) – Ön­ce ik­ti­dar ol, ik­ti­dar.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Sen bir ke­re şu­ra­ya çık­tın mı şu­ra­ya?

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Şu­ra­ya çık­tın mı sen bir ke­re? Çık da ko­nuş­sa­na.

MAH­MUT GÖK­SU (Adı­ya­man) – Ön­ce ik­ti­dar ol, ik­ti­dar.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ya da gel dı­şa­rı­da ko­nu­şa­lım.

BAŞ­KAN – İda­re amir­le­ri, lüt­fen…

Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; ka­nun tek­li­fi­nin 2’nci mad­de­si üze­rin­de Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Evet, her ge­çen gün hoş­gö­rü­ye, her ge­çen gün sağ­du­yu­ya ih­ti­ya­cı­mız ol­du­ğu bir dö­nem­de, ger­gin­lik­ten… Ma­ale­sef, çö­züm­den çok, ama­cı­mız, her­hal­de bi­ri­le­ri­ni sa­de­ce ka­şı­mak ola­rak al­gı­lı­yo­ruz.

Evet, bu bir ma­ce­ray­dı si­ze gö­re. Yak­la­şık bir yıl ön­ce baş­la­yan bir eği­tim sü­re­ci ve bir 15 üni­ver­si­te­ye, 15 ile 15 üni­ver­si­te es­pri­siy­le baş­la­yan bir dö­nem­de sa­de­ce yap­tı­ğı­nız tek şey var: Göç yo­lun­da dü­ze­lir. Bu­nu bu­ra­da de­fa­lar­ca söy­le­dik.

Ta­bii ki bi­lim­sel­lik­ten, ku­ram­sal­lık­tan ve sis­te­mi ola­ğa­nüs­tü… Hep, sa­de­ce, biz ik­ti­da­rız, is­te­di­ği­mi­zi ya­pa­rız an­la­yı­şı içe­ri­sin­de bu işi bu aşa­ma­ya ge­tir­di­niz.

Ta­bii, so­run sis­tem so­ru­nu. Eği­tim so­ru­nu, baş­ta il­köğ­re­tim­den iti­ba­ren baş­la­ya­rak üni­ver­si­te­le­re ka­dar sıç­ra­yan bir kı­sır dön­gü ve bu­gün de sa­de­ce 15 üni­ver­si­te­ye rek­tör ata­ma­sı.

Bey­ler, post kav­ga­sı mı? Ne­dir bu mü­ca­de­le? Eğer ku­rum­lar ara­sı di­ya­log, ku­rum­lar ara­sı bir bir­lik­te­lik ve hi­ye­rar­şi­ye uy­gun ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­se, bu­nu bu­ra­da otu­rup sağ­du­yuy­la çöz­mek zo­run­da­yız.

Yak­la­şık 93 üni­ver­si­te­den 2 mil­yon 310 bin öğ­ren­ci­nin eği­tim sür­dü­ğü, 65 bi­nin üze­rin­de bir eği­tim kad­ro­su­nun ol­du­ğu bir üni­ver­si­te dün­ya­sı­nı şöy­le ha­yal et­ti­ğim­de, biz, Ana­va­tan ola­rak, ola­ya da­ha fark­lı ba­kı­yo­ruz. Di­yo­ruz ki, bu so­run, bir sis­tem so­ru­nu­dur. Eğer YÖK’le baş­la­yan ve eği­tim re­for­muy­la baş­la­ya­cak bir bir­lik­te­lik… Yok­sa, 15 üni­ver­si­te­ye rek­tör ata­mış­sı­nız… Bu, so­ru­nu çöz­mez. Çöz­me­di­ği­ni de hep be­ra­ber gör­dük. Yak­la­şık bir yıl ön­ce baş­la­yan bir ma­ce­ra­da, biz is­te­di­ği­miz rek­tör ada­yı­nı ata­rız de­di­niz, ıs­rar et­ti­niz ve ya­sal ze­mi­ni de, da­ha doğ­ru­su, kı­lı­fı da­hi uy­dur­ma­dan böy­le bir adım at­ma ih­ti­ya­cı duy­du­nuz ve kar­şı­mı­za bu gel­di.

Ta­bii, ka­nun tek­li­fi­nin ken­di için­de­ki çe­liş­ki­le­ri­ni ken­di­niz açı­ğa ver­di­niz. Öner­di­ği­niz öner­gey­le, bir de­re­ce, kıs­men, ya­sa­ma­nın da­ha bir üst ku­rum ol­du­ğu­nun far­kı­na var­dı­nız. Bu yüz­den de, bu­ra­da, kıs­men de ol­sa bu te­la­fi edil­di ola­rak al­gı­la­nı­yor, ama işi yi­ne çöz­me­ye­cek­tir.

Bu­gün, üni­ver­si­te­ler­de ya­şa­nan on­ca so­run­lar, yak­la­şık 1,5 mil­yon öğ­ren­ci­nin sü­rek­li üni­ver­si­te ka­pı­la­rın­dan ge­ri dön­dü­ğü bir ül­ke­de ve… Özel­lik­le bi­lim­sel­lik­ten uzak, özerk­lik­ten uzak bir üni­ver­si­te ya­pı­sı­nı şöy­le dü­şün­dü­ğü­müz an­da, Tür­ki­ye’nin te­mel so­ru­nu­nu he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz.

Dört yıl kay­be­dil­di AK Par­ti ik­ti­da­rın­da, bu­gün de bu ya­sa­da bir yıl kay­be­dil­di, bun­dan son­ra yi­ne kay­be­di­le­cek. Bir ana­ya­sal sü­reç… Ön­ce Cum­hur­baş­kan­lı­ğın­dan, son­ra da, tah­mi­ni­me gö­re de Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den ge­ri dö­ne­cek. O za­man, ama­cı­nız, üzüm ye­mek de­ğil, bağ­cı­yı döv­mek.

Bu­ra­da in­ce bir de­tay var. Ha­yat de­tay­lar­dan iba­ret, şey­tan da de­tay­lar­dan iba­ret. Herhâlde yü­rüt­me ola­rak ata­dı­ğı­nız… YÖK’te­ki 21 üye­nin 7’si­ni siz­ler ata­dı­nız. Bun­la­ra gü­ve­ne­rek, dört­te 3’lük ço­ğun­lu­ğun sağ­lan­ma­sı­nı is­ti­yor­su­nuz. Bir de bir sü­reç ver­di­niz, bir ay. Bir ay sü­re so­nun­da eğer ata­ma ol­maz­sa, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na bu yet­ki dev­re­di­lir. Bu, bir köy­lü kur­naz­lı­ğı­dır, şark kur­naz­lı­ğı­dır. Yap­ma­yın ar­ka­daş­lar. Bi­lim­sel­lik­ten de uzak, özerk­lik­ten de uzak. Eğer, üni­ver­si­te­de­ki rek­tör ata­ma­sı­nı bir post kav­ga­sı ola­rak al­gı­lı­yor­sa­nız, kad­ro­laş­ma ola­rak al­gı­lı­yor­sa­nız, bu yi­ne ters te­pe­cek­tir. Üni­ver­si­te­le­re ço­mak sok­ma­yın. Eğer, özerk üni­ver­si­te ve is­te­ni­len, Tür­ki­ye’nin ha­yal­le­ri­ni ku­ra­bi­le­cek ve bi­lim­sel­lik açı­sın­dan re­ka­bet ede­bi­le­cek, ka­tı­lım­cı­nın ol­du­ğu, top­lum­la ba­rı­şık ol­du­ğu bir üni­ver­si­te öz­le­mi içe­ri­sin­de­yiz.

Bu­gün, YÖK kav­ra­mıy­la he­pi­miz kar­şı kar­şı­ya­yız. Öğ­ren­ci­lik yıl­la­rı­mı­zı ha­tır­lı­yo­ruz, he­pi­miz Ka­nun’a kar­şı­yız, YÖK’ün ku­ru­mu­na de­ğil. Bu yüz­den, eğer bu sü­re­cin adı­nı net koy­ma­dık­tan son­ra, sa­de­ce gü­nü ko­tar­mak ola­rak al­gı­la­nır ki, bu si­zi de kur­tar­maz. Ya­sal sü­reç içe­ri­sin­de ne­re­dey­di­niz? Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal et­ti. YÖK ken­di­ne has bir… Ge­rek­çe­li ka­rar­dan son­ra, YÖK, ku­ru­cu, ken­di üni­ver­si­te­le­rin­den rek­tör­le­ri de ata­dı. Bir hi­ye­rar­şi kav­ga­sı de­vam ede­cek. Ne fay­da ge­lir bu ül­ke­ye? Üni­ver­si­te ku­ru­mu­na ne fay­da ge­lir? Ama, kos­ko­ca bir yıl git­ti, bir yıl da­ha gi­de­cek. Önü­müz­de­ki bu ha­ta­la­rı, herhâlde, bir se­çim­den son­ra, bir sü­reç içe­ri­sin­de, tek­rar, ye­ni Mec­lis be­lir­le­ye­cek­tir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.

Biz, üni­ver­si­te­de oku­yan geç­le­ri­mi­zin, baş­ta, bu­gün ver­di­ği­niz har­cı­rah da­hil ol­mak üze­re, harç­lar, ke­si­len harç­la­rı da göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, üni­ver­si­te­le­rin, ma­ale­sef, bu­gün­kü ya­pı­sı iti­ba­rıy­la, he­pi­mi­zin de şikâyet et­ti­ği bir ko­nu. Bu­nun bu şe­kil­de çö­züm­len­me­ye­ce­ği­ni çok iyi bi­li­yo­ruz. Ama, siz­le­rin, bu­ra­da­ki ni­ye­ti­ni­zin ne ol­du­ğu­nu… As­lın­da, çok kü­çük bir he­sap­la ken­di le­hi­ni­ze çe­vi­re­ce­ği­ni­zi dü­şün­dü­ğü­nüz bu ka­nun tek­li­fiy­le, ma­ale­sef, yi­ne YÖK’le baş ba­şa, kar­şı kar­şı­ya ge­le­cek­si­niz.

Siz hükûmet­si­niz, siz ik­ti­dar­sı­nız, far­kı­nı­za va­rın. Amaç kav­ga et­mek de­ğil, eş gü­dü­mü sağ­la­mak, ko­or­di­nas­yo­nu sağ­la­mak, bu ko­nu­da so­mut, açık ve net ta­vır­lar koy­mak. Bu­gün, üni­ver­si­te­ler­de ya­şa­nan sı­kın­tı­la­rı hep be­ra­ber bi­li­yo­ruz. Bu­nun sa­mi­mi­yet içe­ri­sin­de çö­züm­len­me­si ge­re­ki­yor­sa, tek adı var: YÖK Ka­nu­nu ve eği­tim re­for­mu. Bun­lar­dan uzak ol­du­ğu­nuz müd­det­çe ya­pa­ca­ğı­nız en ufak bir adım bu ya­ra­ya mer­hem ol­maz, tam ter­si­ne ya­ra­yı kan­gre­ne çe­vi­rir.

Ge­lin, ya­pı­la­cak bu sü­reç içe­ri­sin­de, eş gü­dü­mü göz ar­dı et­me­den… Ta­bii ki, bu­gün­kü ko­şul­lar içe­ri­sin­de, bi­zim, Ana­va­tan ola­rak öne­ri­miz açık ve net. Ta­bii ki, ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir ve söz ve yet­ki ya­sa­ma­nın ol­ma­lı; ama, bu doğ­rul­tu­da işin özü, gü­nü ko­tar­mak de­ğil, sis­te­mi çok iyi, net bir şe­kil­de çöz­mek. Bu ko­nu­da ata­ca­ğı­nız her sa­mi­mi adım­da ya­nı­nız­da­yız. Ana­ya­sal de­ği­şik­lik ge­re­ki­yor­sa, bu ko­nu­da da, biz, Ana­va­tan ola­rak -ya­pı­cı ola­rak- ha­zı­rız. Bu­nu, da­ha ön­ce­le­ri de­fa­aten söy­le­dik.

Ama, söy­le­nen un­sur­da, ta­bii, hep al­tı­nı çiz­me­miz ge­re­ken bir un­sur kad­ro­laş­ma, kad­ro­laş­ma… Ne­dir bu­ra­da ama­cı­nız? Bu­ra­da açık ve net ifa­de ede­me­di­ği­niz gi­bi, sa­de­ce tar­tı­şıl­ma­dan bu­nun bir an ön­ce çık­ma­sı ve ken­di an­la­yı­şı­nız doğ­rul­tu­sun­da bir ya­pı­lan­ma, kad­ro­laş­ma, hat­ta par­ti­zan­lık dü­ze­yi­ne va­ran bir al­gı­la­ma bi­çi­mi. Ama, bu, si­ze de fay­da ge­tir­mez.

Bu­gün ül­ke­nin ya­şa­dı­ğı… İş­te, büt­çe gö­rüş­me­le­rin­de önü­mü­ze ge­le­cek, üni­ver­si­te­le­re ve eği­ti­me ak­ta­rı­lan pa­yı göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, Tür­ki­ye’nin eği­tim sü­re­ci içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı ak­sak­lık­la­rı hep be­ra­ber gö­rü­yo­ruz. Üni­ver­si­te sı­na­vın­da­ki ba­şa­rı­sız dev­let okul­la­rı­nın sü­re­ci, üni­ver­si­te­ler­de­ki 1,5 mil­yo­nun üze­rin­de­ki öğ­ren­ci­nin ka­pı dı­şa­rı edil­me­si, da­ha bir sü­rü, kat sa­yı da da­hil ol­mak üze­re bir­çok so­run­lar…

Ta­bii ki, sis­te­min sü­reç içe­ri­sin­de ya­pı­sal an­lam­da bir çö­züm öne­ri­niz ol­ma­dı­ğı gi­bi, sa­de­ce bir bo­yu­tuy­la “biz is­te­di­ği­mi­zi ya­pa­rız” an­la­yı­şın­dan iba­ret, baş­ka en ufak bir kat­kı­nız yok.

Bu­ra­da, ta­bii ki, ka­nu­nun içe­ri­ği­ne bak­tı­ğı­mız­da, çok, al­tı­nı net ola­rak çiz­me­mi­ze kar­şın, ço­ğun­lu­ğu­nu­zun ver­miş ol­du­ğu inat­la bu ka­nu­nun bu bo­yu­tuy­la geç­me­si­ni is­te­me­ye de­vam et­ti­niz. Ba­şa­rı­yor­su­nuz da, ama sa­de­ce ül­ke­ye za­rar ve­ri­yor­su­nuz. Kos­ko­ca bir yı­lı kay­bol­du ül­ke­nin. Bu ül­ke­nin kay­bı­nı, her­hâl­de, hal­kın ken­di­si dü­şü­ne­rek he­sa­bı­nı so­ra­cak­tır. Bun­la­rı unut­ma­ya­cak.

Üni­ver­si­te­de mil­yon­lar­ca öğ­ren­ci­nin so­ru­nu var­ken, ge­rek eği­tim kad­ro­la­rı­nın ye­ter­siz­li­ği… Bi­raz­dan so­ru öner­ge­siy­le so­ra­ca­ğız: Üni­ver­si­te­nin kad­ro­la­rı­nı ne­den ver­mi­yor­su­nuz, ama­cı­nız ne? Üni­ver­si­te­ler­de kad­ro hak­kı ka­za­nıl­mış­tır, ama bu­na kar­şın, bu kad­ro­la­rın açıl­ma­sın­dan, üni­ver­si­te­nin eli­nin ko­lu­nun bağ­lan­ma­sın­dan ne me­det umu­yor­su­nuz, ben de an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­rum? Bu ül­ke­nin ev­lat­la­rı oku­ya­cak bu okul­lar­da. Öğ­re­tim üye­le­ri de bu ül­ke­nin ev­lat­la­rı­dır. Bu yüz­den, ül­ke­de ve­rim­li­li­ği, re­ka­be­ti, bi­lim­sel ve çağ­daş for­mat­la­rı üni­ver­si­te­le­re aşı­la­mak is­ti­yor­sak, lüt­fen, al­tı­nı tek­rar tek­rar çi­zi­yo­ruz, sis­te­mi sor­gu­la­ya­lım. Ama, si­zin sis­te­mi sor­gu­la­ma gi­bi bir ni­ye­ti­niz yok. Ta­bii ki, üni­ver­si­te­le­re ak­tar­dı­ğı­nız kat­kı pay­la­rı da, eko­no­mik du­ru­mu da göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, büt­çe­le­ri da­ral­tıl­mış, kad­ro­la­rı el­le­rin­den alın­mış, hat­ta kad­ro­lar is­tih­dam edil­miş ol­ma­sı­na rağ­men ver­me­mek­te ıs­rar et­ti­ği­niz bir kı­sır dön­gü; bun­dan ne me­det umu­yor­su­nuz, hâlâ an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­rum. Her­hâl­de ka­os­tan bes­le­ni­yor­su­nuz. O ka­os, sü­reç içe­ri­sin­de siz­le­re oy po­tan­si­ye­li ola­rak dö­ne­cek­tir di­ye dü­şü­nü­yor­su­nuz, ama, ya­nı­lı­yor­su­nuz. Hal­kı­mı bu ka­dar saf gör­me­yin. Biz, Ana­va­tan ola­rak her ya­pı­cı adım­la­rı­nız­da ya­nı­nız­da ol­du­ğu­mu­zu ifa­de et­tik. Ama, bi­zim bi­ri­kim ve de­ne­yim­le­ri­miz­den fay­da­lan­mak gi­bi bir dü­şün­ce­niz yok. Bu doğ­rul­tu­da, hep, biz ik­ti­da­rız, ken­di içi­miz­de­ki, da­ha doğ­ru­su, sor­gu­la­ma­dan ve­ri­le­cek bir ka­ra­ra da oy bir­li­ğiy­le, hiç, en ufak bir şe­kil­de, ken­di öner­ge­niz da­hil ol­mak üze­re on­la­rı da red­de­de­rek, Hükûme­tin iki du­da­ğı ara­sın­da, ko­mis­yo­nun iki du­da­ğı ara­sın­da ge­çen bir ve grup baş­kan ve­ki­liy­le bir­lik­te ko­or­di­nas­yon içe­ri­sin­de ge­çir­di­ği­niz bir ka­rar; ka­bul eden­ler, et­me­yen­ler… Bu ül­ke­ye fay­da de­ğil, za­rar ve­ri­yor­su­nuz, açık ve net ola­rak.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bu ül­ke­nin sev­gi­ye, kar­deş­li­ğe, ba­rı­şa her ge­çen gün ih­ti­yaç ol­du­ğu bir dö­nem­de ku­rum­sal kav­ga­dan me­det um­ma­nı­zın si­ze fay­da ge­ti­re­ce­ği­ni de dü­şün­mü­yo­rum. Ama, ül­kem adı­na kay­gı du­yu­yo­rum. Bu ül­ke­min sü­re­ci içe­ri­sin­de, üni­ver­si­te­ler de da­hil ol­mak üze­re, YÖK ve eği­tim re­for­mu ko­nu­sun­da Ana­va­tan ola­rak biz tec­rü­be­mi­zi ve bi­ri­ki­mi­mi­zi pay­laş­tık, ama, bun­dan fay­da­lan­mak gi­bi bir un­su­ru­nuz yok. Ama, bu ül­ke­nin te­mel so­ru­nu sis­tem so­ru­nu­dur. Dört­te 3 ço­ğun­luk gi­bi bir YÖK’te­ki tem­sil dü­ze­yi­ni göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, bu şark kur­naz­lı­ğın­dan vaz­ge­çin di­yo­ruz ve bu ül­ke­yi bir an ön­ce ku­rum­lar ara­sı, en azın­dan ör­nek ola­bi­le­cek gi­bi, Hükûmet-YÖK ve­ya en azın­dan Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı-YÖK gi­bi bir kav­ga­nın bu ül­ke­ye za­rar ge­ti­re­ce­ği­ni dü­şü­nü­yo­ruz. Bu ka­nu­na da, sü­reç içe­ri­sin­de Ana­va­tan ola­rak ya­pı­cı bir bo­yut­ta kat­kı­da bu­lun­ma­ya de­vam edi­yo­ruz.

Öner­ge­mi­zi red­de­di­niz. Ne ya­pa­lım, ca­nı­nız sağ ol­sun di­yo­ruz.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Sa­yın Gü­ler, so­yis­mi­niz Ana­va­tan Par­ti­si Grup Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan “Öz­can” ola­rak bil­di­ril­di­ği için anons edil­miş­tir. Bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­lur.

Ko­mis­yon Baş­ka­nı Tay­yar Al­tı­ku­laç söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Al­tı­ku­laç. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­la­ya­rak söz­le­ri­me baş­lı­yo­rum.

As­lın­da, yü­rür­lük ve yü­rüt­me mad­de­le­ri üze­rin­de söz is­te­me­nin ve Sa­yın Baş­kan­lı­ğın da bu is­tek­le­re olum­lu ce­vap ver­me­si­nin, öte­den be­ri, doğ­ru ol­ma­dı­ğı­na ina­nan­lar­dan bi­ri ol­ma­ma rağ­men, çok kı­sa bir iki açık­la­ma için, bu­na zo­run­lu­luk his­set­ti­ğim için, ken­di­mi... Ya­ni, üzün­tü­mü be­yan edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li bir sa­yın üye, ve­ri­len öner­ge üze­rin­de yap­tı­ğı ko­nuş­ma sı­ra­sın­da, ba­na at­fen, “Biz­zat Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı ders ki­tap­la­rı­nın hu­ra­fe­ler­le dol­du­rul­du­ğu­nu söy­le­di.” gi­bi -Sa­yın Ke­pe­nek- bir be­yan­da bu­lun­du­lar. Bu be­ya­nı dü­zel­ti­yo­rum: Ben böy­le bir şey söy­le­me­dim. Ders ki­tap­la­rı­nın hu­ra­fe­ler­le do­lu ol­du­ğu­nu bil­sem, der­hal söy­le­rim, ya­ni bu­nu açık­la­mak­tan çe­kin­mem. Böy­le bir şey söy­le­me­dim.

Yal­nız, bir ga­ze­te­ci ar­ka­da­şı­mız, “Din Kül­tü­rü ve Ah­lak Bil­gi­si” ki­tap­la­rın­da ab­dest su­yu­nun al­yu­var­la­rı ar­tır­dı­ğı yö­nün­de bir bil­gi­nin bu­lun­du­ğu­nu, bu ko­nu­da be­nim gö­rü­şü­mün ne ol­du­ğu­nu sor­du. Ben de, ken­di­si­ne, bu­nun müs­pet bi­li­min ko­nu­su ol­du­ğu­nu, müs­pet bi­lim böy­le bir şey söy­lü­yor­sa, bu is­pat­lan­mış bir şey­se, o za­man me­se­le yok­tur, ama müs­pet ilim böy­le bir şey de­mi­yor­sa, el­bet­te, bu, yan­lış bir be­yan­dır. Bu­nu ya­zan ar­ka­daş­la­rı­mız da -kim yaz­mış­sa- müs­pet bi­li­me da­ya­na­rak bu­nu yaz­mış ol­ma­lı­dır, şek­lin­de bir açık­la­mam ol­du, ga­ze­te­ler­de de böy­le çık­tı.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Müs­pet bi­lim böy­le bir şey söy­le­ye­bi­lir mi ho­cam?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Bu­yu­ru­nuz?

Evet.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Müs­pet bi­lim böy­le bir şey söy­le­ye­bi­lir mi? Si­zin ka­fa­nız da bu ka­dar ka­rı­şık ola­bi­lir mi?

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Söy­le­ye­bi­lir.

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri...

Sa­yın Al­tı­ku­laç, lüt­fen...

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Efen­dim, bu be­nim ko­num de­ğil.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tı­ku­laç, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­yın. Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR     AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Bu be­nim ko­num de­ğil. Eğer bu is­pat­lan­mış bir şey­se, ya­ni, sü­rek­li ab­dest… Ya da “ab­dest su­yu” di­ye­lim is­ter­se­niz bu­na. Sık sık vü­cu­du­nun bel­li yer­le­ri­ni yı­ka­yan in­san­la­rın vü­cu­dun­da böy­le bir ge­liş­me tes­pit et­miş­se müs­pet bi­lim, be­nim bu­na söy­le­ye­ce­ğim bir şey ola­maz. Ama, yok­sa böy­le bir şey, o za­man, el­bet­te bu yan­lış bir de­ğer­len­dir­me­dir. Ko­nu­yu bu ki­ta­ba ta­şı­yan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın da, herhâlde, bu ko­nu­da müs­pet bi­li­me baş­vur­muş ola­rak bu de­ğer­len­dir­me­yi yap­mış ola­bi­le­cek­le­ri­ni ifa­de et­tim. Olay bun­dan iba­ret­tir. Ders ki­tap­la­rın­da, ders ki­tap­la­rı­nın hu­ra­fe­ler­le do­lu ol­du­ğu­na da­ir bir be­ya­nım hiç­bir za­man ol­ma­mış­tır.

Di­ğer bir nok­ta: Sa­yın Dur­sun Ak­de­mir, ver­di­ği ka­nun tek­li­fiy­le il­gi­li ola­rak -13/4/2006, Ni­san ayın­da ver­di­ği ka­nun tek­li­fiy­le il­gi­li ola­rak- Ko­mis­yon ma­sa­sı­nın önü­ne ge­le­rek ba­na sor­du­lar ger­çek­ten. Ben, bir an için, ha­tır­la­ma­dı­ğı­mı ifa­de et­tim. An­cak, ko­nu­yu in­ce­le­dim. Ger­çek­ten, o ta­rih­te bu tek­lif Sa­yın Ak­de­mir ta­ra­fın­dan ve­ril­miş ve bu Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na so­rul­muş: “Böy­le bir ka­nun tek­li­fi var, ne di­yor­su­nuz?” Ba­kan­lık, bi­ze, ken­di­le­ri­nin bir ça­lış­ma yap­tık­la­rın­dan ba­his­le, bu öne­ri­ye olum­lu bak­ma­dık­la­rı­nı be­yan et­miş­ler, biz de bek­le­mi­şiz. Olay bun­dan iba­ret­tir. Ve ta­bii, Sa­yın Ak­de­mir ve mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın da ye­ter­li ço­ğun­luk­la­rı var­dır Ko­mis­yo­nu top­la­mak için. Özel bir gün­dem­le Ko­mis­yo­nu top­lan­tı­ya ça­ğı­ra­bi­lir­ler ve bu tek­li­fi gün­de­me pekâlâ al­dı­ra­bi­lir­ler­di. Bu­nu da Sa­yın Ak­de­mir ve ar­ka­daş­la­rı yap­ma­mış­lar­dır.

Bu açık­la­ma­yı yap­mak ge­re­ği­ni duy­dum ve hu­zur­la­rı­nı­zı iş­gal et­tim.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum, tek­rar say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Al­tı­ku­laç.

Mad­de üze­rin­de şah­sı adı­na söz is­te­yen Meh­met Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1256 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Tek­li­fi’yle il­gi­li hu­zu­ru­nuz­da­yım. He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün­den be­ri bu­ra­da, özel­lik­le ye­ni ku­ru­lan 15 üni­ver­si­te­nin rek­tör ata­ma­la­rıy­la il­gi­li ve bu me­yan­da üni­ver­si­te­le­rin içe­ri­sin­de bu­lun­du­ğu ge­nel at­mos­fer ve Türk eği­tim sis­te­miy­le il­gi­li çok çe­şit­li gö­rüş­le­ri din­le­me fır­sa­tı bul­duk. Mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin tem­sil­ci­le­ri­nin za­man za­man doğ­ru ve yan­lı­şın iç içe, za­man za­man ön yar­gı­la­rın ve po­pü­liz­min iç içe ol­du­ğu gö­rüş­le­ri­ni hep be­ra­ber din­le­dik.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Sa­na gö­re… Sa­na gö­re…

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, ta­bii, bu­ra­da biz eği­ti­mi tar­tı­şı­yo­ruz ge­nel­de, özel­de YÖK’ü ve rek­tör ata­ma­sı­nı ko­nu­şu­yo­ruz.

Bil­gi üret­mek, bil­gi­yi kul­la­na­rak ye­ni bil­gi­ler el­de et­mek, tek­no­lo­ji üret­mek ve in­san­lı­ğa sun­mak ve eş­ya­nın içe­ri­sin­de­ki sır­la­rı or­ta­ya çı­kar­ma­ya ça­lış­mak, bi­lim­sel ça­lış­ma­la­rın te­mel ama­cı­dır. Bu­nun için de en önem­li ku­rum­sal ya­pı­lar, üni­ver­si­te­ler ve aka­de­mik or­tam­lar­dır. Özel­lik­le üni­ver­si­te­ler­de, aka­de­mik or­tam­lar­da bu bil­gi­yi ya­ka­la­ma mü­ca­de­le­si­nin en te­mel ger­çe­ği, öz­gür­lük­tür, öz­gür aka­de­mik or­tam­lar­dır. Öz­gür­lük at­mos­fer­le­ri­nin, öz­gür­lük ate­şi­nin mem­ba­sı da, ba­kı­nız, ta­rih­te hep üni­ver­si­te­ler ol­muş­tur.

Ta­bii, siz, eğer eği­tim sis­te­min­de so­rum­suz­lu­ğu, dog­ma­la­rı, ide­olo­ji­le­ri ve ye­te­nek­le­ri ön­le­yen sis­te­mi or­ta­dan kal­dır­maz­sa­nız, ne­ti­ce­sin­de bu ül­ke­nin eği­tim­de çağ at­la­ma­sı, çağ­daş eği­ti­mi ya­ka­la­ma­sı ve bi­lim­sel dün­ya­da söz sa­hi­bi ol­ma­sı müm­kün de­ğil­dir.

Türk genç­li­ği, ma­ale­sef, bu ön yar­gı­la­rın, ide­olo­ji­le­rin ve dog­ma­la­rın, gü­ven­siz­li­ğin ve ye­te­nek­le­rin yok edi­li­şi­nin acı­sı­nı yıl­lar­dır çek­miş­tir ve hâlâ da çek­me­ye de­vam et­mek­te­dir. Siz far­kın­da olun ya da ol­ma­yın, Türk genç­li­ği bu acı­yı hâlâ ya­şı­yor.

Eği­ti­min ama­cı -bu­ra­da ta­bii önem ka­za­nı­yor- mü­es­ses ni­za­mı ko­ru­ya­cak genç­lik ye­tiş­tir­mek de­ğil­dir, ol­ma­ma­lı­dır. Eği­tim sis­te­mi, ül­ke­yi da­ha ile­ri gö­tür­me­si ge­re­ken ve aka­de­mik or­tam­da dün­ya­nın ile­ri git­miş, bi­lim­sel re­ka­bet­te çok ile­ri git­miş ül­ke­le­riy­le boy öl­çü­şe­cek ve çağ­daş Tür­ki­ye’yi ku­ra­cak ku­rum­lar ol­ma­lı­dır.

Ba­kın, bu­gün­ler­de bir millî eği­tim şûra­sı ya­pı­lı­yor. Ba­zı ar­ka­daş­la­rım, o şûra­da­ki bel­ki de­tay sa­yı­la­bi­le­cek ko­nu­la­ra de­ğin­di­ler. Ba­kı­nız, esa­sı ne­dir.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – De­tay de­ğil, dog­ma­nın dik âlâsı var ora­da!

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – Evet, işin esa­sı şu: Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Dog­ma­nın dik âlâsı var ora­da!

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – Din­le bir… Din­le…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Din­li­yo­rum… Onun için ce­vap ve­ri­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – Millî Eği­tim Şûra­sı -ben de Millî Eği­tim Şûra­sı’nın bir üye­si­yim- bu­ra­da te­mel ko­nu­lar, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne uyum, ilk ve or­ta­öğ­re­tim­de­ki eği­tim ve yön­len­dir­me sis­te­mi, üni­ver­si­te­le­re gi­riş sı­na­vı gi­bi…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Ço­cuk kan­dı­rı­yor.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – …me­se­le­nin te­mel yön­le­ri ola­bi­le­cek, eği­tim sis­te­mi­nin bel­ki de önem­li bir par­ça­la­rı olan bu un­sur­la­rı tar­tı­şı­yor. An­cak, bel­ki de prob­lem bun­la­rın da­ha da de­rin­le­rin­de ve çö­zü­mün bun­lar­dan da­ha da zor ol­du­ğu­nu dü­şü­nü­yo­rum.

Ben­ce, me­se­le­yi ilk ön­ce dü­şün­ce ve fi­kir pla­nın­da ele alıp, nes­li­mi­ze, ge­le­cek Tür­ki­ye’yi ku­ra­cak ço­cuk­la­rı­mı­za da­ha şef­kat­le yak­la­şıp, on­la­rı, da­ha öz­gür, sor­gu­la­yan, araş­tı­ran, zi­hin­sel ve bi­rey­sel ye­te­nek­le­ri öne çı­kar­tan bir eği­tim for­ma­tı­na doğ­ru yön­len­dir­me­miz ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Böy­le bir sis­tem kur­mak ol­ma­lı he­de­fi­miz. Bu sis­tem, in­san sev­gi­si­ni, va­tan sev­gi­si­ni, eş­ya­nın sev­gi­si­ni öğ­ret­ti­ği gi­bi, öz­gür­lü­ğü, eşit­li­ği ve ada­let duy­gu­la­rı­nı bi­len ve onu ya­şa­yan, top­yekûn ha­ya­tı, dev­le­ti­ni ve mil­le­ti­ni o göz­le gö­ren ne­sil­ler ye­tiş­ti­re­cek­tir.

Ba­kı­nız, adam ye­tiş­tir­mek, in­san ye­tiş­tir­mek, bel­ki de bu ül­ke­nin en te­mel, bi­rin­cil me­se­le­si­dir; he­pi­miz bu ko­nu­da so­rum­lu­yuz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çer­çi, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız!

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, to­par­la­ya­ca­ğım.

Böy­le bir sis­tem­de, fi­kir­de, fel­se­fe­de, sos­yal bi­lim­ler­de ve di­ğer bi­lim alan­la­rın­da, sa­nat­ta, mes­lek er­ba­bın­da ka­li­te­li, yük­sek va­sıf­lı ne­sil­ler ye­tiş­ti­rir­si­niz. Bil­gi­nin ve sa­na­tın pe­şin­den koş­ma­yı amaç edi­nen in­san­lar ve güç­lü aka­de­mik ku­rum­lar ve fi­lo­zof­lar, dev­let adam­la­rı, kah­ra­man­lar an­cak böy­le ye­ti­şe­bi­lir. İş­te o za­man mil­let ola­rak yer­yü­zün­de düş­le­di­ği­miz ye­ri al­ma­mız müm­kün ola­bi­lir.

Bu­gün bu ka­rar­la­rı alır­sa­nız, bu re­form sü­re­ci­ni baş­la­tır­sa­nız, yir­mi yıl, bel­ki yir­mi beş yıl son­ra bun­la­rın ne­ti­ce­si­ni alır­sı­nız. Adam ye­tiş­tir­mek bel­ki de dün­ya­nın en zor işi­dir.

Pis­lik­le­ri ha­lı­nın ar­ka­sı­na ya da kö­şe­ye sü­pü­re­rek, me­se­le­le­ri gör­mez­den ge­le­rek ge­le­ce­ği kur­ta­ra­maz­sı­nız ve an­cak kriz­le­re se­bep olur­su­nuz. Bu­gün­ler­den bu me­se­le­le­re çö­züm üret­me­li­yiz ve Tür­ki­ye’nin ya­rın­la­rı­nı kur­tar­ma­lı­yız di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li dost­lar, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bu­ra­da, ta­bii, işin önem­li bir bo­yu­tu da YÖK me­se­le­si. Şah­si inan­cım odur ki, bu­gün tüm aka­de­mik ca­mi­ada öğ­re­tim gö­rev­li­le­ri içe­ri­sin­de bir araş­tır­ma ya­pıl­sa, bel­ki de yüz­de 70’ler­de, 80’ler­de, üni­ver­si­te öğ­re­tim gö­rev­li­le­ri­nin YÖK sis­te­min­den mem­nun ol­ma­dı­ğı or­ta­ya çı­ka­cak­tır; fa­kat, yıl­lar­ca bu sis­tem, özel­lik­le be­nim öğ­ren­ci­li­ğim­den be­ri kar­şı ol­du­ğu­nu bil­di­ğim bu sos­yal de­mok­rat gö­rüş­te­ki in­san­la­rın da­hi, bu­gün gel­di­ği­miz nok­ta­da YÖK sis­te­mi­nin en ateş­li sa­vu­nu­cu­la­rı ol­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz. Bu sis­tem yıl­lar­ca, kü­çük im­pa­ra­tor­luk­lar, âde­ta kü­çük kral­lık­lar üret­ti. Ge­lin bu sis­te­mi de­ğiş­ti­re­lim. İşin te­me­li­ne, bi­lim­sel ça­lış­ma­yı, bi­lim­sel araş­tır­ma­yı ve öz­gür dü­şün­ce­yi ko­ya­lım. Bun­la­rı yap­ma­dı­ğı­nız tak­dir­de, üni­ver­si­te­le­re is­te­di­ği­niz ka­dar kad­ro ve­rin, is­te­di­ği­niz ka­dar özerk­lik­ten bah­se­din, ba­kı­nız, bu özerk­lik ger­çe­ği ifa­de et­mi­yor.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Eli­ni­zi tu­tan kim Sa­yın Ve­ki­lim?

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın Çer­çi…

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) –Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Ha­yır, ta­mam­lan­dı. Te­şek­kür için Sa­yın Çer­çi… Yok­sa, ke­se­rim sö­zü­nü­zü.

Bu­yu­run, te­şek­kür için.

MEH­MET ÇER­Çİ (De­vam­la) – Ta­mam, te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu aka­de­mik özerk­lik, öz­gür­lü­ğü ta­nım­la­mı­yor. Ge­lin, bu öz­gür­lük üze­ri­ne bi­raz da­ha dü­şü­ne­lim.

Ve he­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Çer­çi.

Mad­de üze­rin­de, Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin Çe­lik söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­lik. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa tek­li­fi üze­rin­de, mü­za­ke­re­ler es­na­sın­da de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın or­ta­ya koy­duk­la­rı ba­zı gö­rüş­le­re açık­lık ka­zan­dır­mak üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum Hükûmet adı­na; he­pi­ni­zi en de­rin sev­gi ve say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Nu­ret­tin Sö­zen Bey, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ile YÖK ara­sın­da da­ha ön­ce bir ya­zış­ma ya­pıl­dı­ğı­nı, 7 pro­fe­sö­re sa­hip olan üni­ver­si­te­ler­de rek­tör­lük se­çi­mi ya­pı­la­bi­le­ce­ği­ni ifa­de et­ti. Sa­yın Sö­zen’in özel­lik­le bil­me­si­ni is­te­rim, böy­le bir ya­zış­ma söz ko­nu­su de­ğil­dir. Olan şey şu­dur: YÖK “Biz 15 vi­la­yet­te üni­ver­si­te kur­mak is­ti­yo­ruz, bu ko­nu­da YÖK’ün gö­rü­şü ne­dir?” di­ye sor­du­ğu­muz­da, de­di­ler ki: “7 pro­fe­sö­rü olan yer­ler­de üni­ver­si­te ku­ru­la­bi­lir.” Bu da 4 vi­la­yet­tir, di­ğer 11’in­de on­lar ken­di­le­rin­ce bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­lar “ku­ru­la­maz” de­di­ler.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) – Bu cüm­le ne de­mek­tir Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Efen­dim?

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) – Bu cüm­le “rek­tör se­çi­le­bi­lir” de­mek­tir.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Efen­dim, ora­ya ge­le­ce­ğim mü­sa­ade eder­se­niz.

Bu­nun­la da yi­ne bağ­lan­tı­lı ola­rak Sa­yın Ke­pe­nek de de­di ki: “Rek­tör se­çi­mi ya­pıl­ma­sı için ye­ter­li olan, 7 pro­fe­sör bu­lu­nan üni­ver­si­te­ler...” De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu’nda ve şu an­da yü­rür­lük­te olan bü­tün ka­nun­lar­da, bir üni­ver­si­te­de rek­tör­lük se­çi­mi ya­pı­la­bil­me­si için 7 pro­fe­sör bu­lun­ma­sı ge­rek­ti­ğiy­le il­gi­li bir hü­küm yok­tur. Bu, sa­de­ce YÖK’ün bir de­ğer­len­dir­me­si­dir. Çün­kü şu­ra­dan ha­re­ket edi­li­yor: 1’i bu otu­ru­ma baş­kan­lık ede­cek, di­ğer 6’sı da aday ola­bi­le­cek, şek­lin­de bir yo­rum ya­pı­lı­yor.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) – Doğ­ru!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Mü­sa­ade edin.

Bir üni­ver­si­te­de rek­tör ada­yı ola­bil­mek için o üni­ver­si­te­nin kad­ro­sun­da bu­lun­ma mec­bu­ri­ye­ti yok­tur. Di­ye­lim ki, Kır­şe­hir Üni­ver­si­te­sin­de bir de­ğer­li pro­fe­sö­rü­müz rek­tör ol­mak is­ti­yor­sa, Ga­zi Üni­ver­si­te­sin­de de kad­ro­su ol­sa, An­ka­ra Üni­ver­si­te­sin­de de ol­sa, ora­ya aday ola­bi­lir. Do­la­yı­sıy­la, böy­le bir mec­bu­ri­yet söz ko­nu­su de­ğil­dir. Bu yo­rum­la­ra açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, yi­ne Sa­yın As­la­noğ­lu özel­lik­le İnö­nü Üni­ver­si­te­si­nin kad­ro me­se­le­si­ni gün­de­me ge­tir­di. Ben, dün, bu­ra­da so­ru­lan bir so­ru­ya da ce­vap ve­rir­ken de­dim ki: Sa­de­ce (A) ve (B) üni­ver­si­te­si­nin, (C) üni­ver­si­te­si­nin de­ğil, bü­tün dev­let üni­ver­si­te­le­ri­nin kad­ro ih­ti­yaç­la­rıy­la il­gi­li ola­rak bir ça­lış­ma ya­pı­yo­ruz, bi­za­ti­hi Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­zın ta­li­ma­tıy­la böy­le bir ça­lış­ma ya­pı­lı­yor. Han­gi üni­ver­si­te­miz­de ida­ri per­so­nel açı­ğı var, han­gi üni­ver­si­te­miz­de özel­lik­le sağ­lık per­so­ne­li açı­ğı var -tıp fa­kül­te­si has­ta­ne­le­rin­de- Sağ­lık Ba­kan­lı­ğı­nı, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nı, DPT’yi de işin içi­ne da­hil ede­rek böy­le bir ça­lış­ma ya­pı­lı­yor. Bu­nun­la il­gi­li, biz, ge­nel bir ted­bir ala­ca­ğız; bu­nun­la il­gi­li kad­ro tah­si­si söz ko­nu­su eğer ola­cak­sa, bu­nu yü­ce Mec­li­sin hu­zu­ru­na ge­ti­re­ce­ğiz, za­ten bü­tün ar­ka­daş­la­rı­mız­la da bu­nu pay­la­şa­ca­ğız.

Yal­nız, Sa­yın As­la­noğ­lu’nun söy­le­di­ği bir cüm­le var -de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu, ta­bii son de­re­ce hak­sız bir ifa­de­dir, doğ­ru ol­ma­yan bir ifa­de­dir- di­yor ki: “Üni­ver­si­te­le­re bir ku­ruş ya­tı­rım öde­ne­ği ver­me­di­niz.” İfa­de ay­nen bu, za­bıt­lar­dan ba­ka­bi­lir­si­niz. Sa­de­ce 2006-2007 yı­lın­da -geç­mi­şe de gi­de­bi­li­riz- üni­ver­si­te­le­rin ya­tı­rım öde­nek­le­ri­ni söy­lü­yo­rum: 2,5 kat­ril­yon Türk li­ra­sı­dır, 2006-2007’yi söy­lü­yo­rum. Ba­kın, 2006 yı­lın­da 1 kat­ril­yon 230 tril­yon Türk li­ra­sı­dır, 2007 yı­lın­da ay­rı­lan ya­tı­rım öde­ne­ği 1 kat­ril­yon 286 tril­yon Türk li­ra­sı­dır. Şim­di, bi­zim üni­ver­si­te­le­ri­miz de...

Yi­ne, bir baş­ka de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız de­di ki: “Ku­rum­lar­la kav­ga edi­yor­su­nuz.” Şu­nun çok iyi bi­lin­me­si ge­re­ki­yor: Üni­ver­si­te­ler bi­zim üni­ver­si­te­le­ri­miz­dir, mah­ke­me­ler bi­zim mah­ke­me­le­ri­miz­dir, ana­ya­sal ku­ru­luş­lar bi­zim ana­ya­sal ku­ru­luş­la­rı­mız­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ku­rum­lar ara­sın­da gö­rüş ay­rı­lı­ğı­nı, ku­rum­lar ara­sın­da me­se­le­le­re ba­kış açı­sın­da­ki fark­lı­lık­la­rı, eğer her za­man kav­ga ola­rak ni­te­ler­se­niz, de­mok­ra­si an­la­yı­şı­nız­da bir prob­lem var de­mek­tir. Biz, hiç­bir ana­ya­sal ku­ru­luş­la, dev­le­tin ta­mam­la­yı­cı un­sur­la­rı olan hiç­bir ku­ru­luş­la kav­ga et­mek gi­bi bir ni­yet­te de­ği­liz. Çün­kü, biz, hal­ka hiz­met et­mek için ik­ti­dar ol­muş ve bu­nun için... Var­lık se­be­bi­miz ola­rak bu­nu ka­bul edi­yo­ruz. Bu açı­dan...

Ba­kın, si­ya­si par­ti­ler­le de il­gi­li ola­rak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mın şu­nu bil­me­sin­de fay­da var: En kü­çük si­ya­si par­ti­den ana mu­ha­le­fet par­ti­si­ne va­rın­ca­ya ka­dar bü­tün si­ya­si par­ti­ler bi­zim ra­kip­le­ri­miz­dir. Ama, hiç­bir si­ya­si par­ti­yi, biz, düş­man ka­bul eden bir zih­ni­ye­te sa­hip de­ği­liz. Düş­man­lık ze­mi­nin­de si­ya­set yap­ma­nın kim­se­ye bir fay­da­sı ol­maz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Bi­raz inan­dı­rı­cı ol!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Şim­di, yi­ne, Sa­yın Al­tay’ın ba­zı ifa­de­le­ri var. Bun­la­rı şık bul­ma­dı­ğı­mı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: “Di­diş­mek”, “kav­ga et­mek”... Biz kim­sey­le di­diş­mi­yo­ruz “di­diş­mek” ta­bi­ri hoş... “Kı­rıp dök­mek”...

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Bu, tes­pit Sa­yın Ba­ka­nım, tes­pit.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ha­yır “kı­rıp dök­mek”, “di­diş­mek” bun­lar ya­kış­mı­yor.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Millî Eği­tim Şûra­sı’yla il­gi­li ola­rak bir iki şey söy­le­ye­ce­ğim; ama, ona geç­me­den ön­ce, yi­ne, ar­ka­daş­la­rı­ma bir hu­su­su ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Üni­ver­si­te­le­re tah­sis et­ti­ği­miz öde­nek­ler­le il­gi­li ola­rak, sü­rek­li ola­rak bi­ze so­ru­lu­yor: Efen­dim, üni­ver­si­te­le­rin öde­nek­le­ri­ni kes­ti­niz... Ben, dün, üni­ver­si­te­le­rin büt­çe­le­ri­ne doğ­ru­dan kon­muş olan ar-ge ya­ni araş­tır­ma-ge­liş­tir­me için kon­muş olan öde­nek­ler­den söz et­tim. Ba­kın, 2002 yı­lın­da 53 dev­let üni­ver­si­te­si­ne, kon­so­li­de büt­çe­den ve­ri­len pa­ra 2 kat­ril­yon 495 tril­yon Türk li­ra­sı­dır. Pe­ki, 2006 yı­lın­da bu ne ka­dar­dır? 5 kat­ril­yon 846 tril­yon Türk li­ra­sı­dır ar­ka­daş­lar. Yüz­de 120’den faz­la bir ar­tış sağ­lan­mış­tır. Şim­di, eğer, bi­ri­le­ri bu­nu gör­mek is­te­mez­se, ya­pa­bi­le­ce­ği­niz bir şey yok ki. Ne­ti­ce­de, ra­kam­lar or­ta­da. Bu­yu­run, bun­lar. Üs­te­lik bu ra­kam­lar ne­re­den bi­li­yor mu­su­nuz? Yük­sek Öğ­re­tim Ku­ru­lu­nun ya­yım­la­dı­ğı ra­por­dan alı­nan ra­kam­lar­dır, Ma­li­ye Ba­kan­lı­ğı­nın, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın de­ğil.

Şim­di, Millî Eği­tim Şûra­sı’na ge­lin­ce de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, ben bir id­di­ada bu­lu­nu­yo­rum; bü­tün es­ki şûra­la­rı in­ce­le­dim, id­dia edi­yo­rum ar­ka­daş­lar, çok bü­yük bir id­di­ada bu­lu­nu­yo­rum: Hiç­bir dö­nem, si­ya­si ira­de­nin bu de­re­ce mü­da­ha­le et­me­di­ği, hür bir or­tam­da ger­çek­leş­me­si­ni sağ­la­dı­ğı bir şûra ol­ma­mış­tır.

Ba­kın, ben, de­ğer­li ar­ka­daş­lar…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Oda­dan oda­ya oy kul­lan­ma­ya gi­di­yor­lar. Şim­di ora­dan gel­dim. Ta­li­mat­la oy kul­la­nı­yor­lar Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın …

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Yap­ma­yın. Ki­mi kan­dı­rı­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Şim­di, ba­kın, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, şûra­nın üç çe­şit üye­si var­dır. Ta­bii üye­ler var. Me­se­la, Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu­nun de­ğer­li üye­le­ri bu­ra­nın ta­bii üye­si­dir. Se­çi­len üye­ler var. Da­vet edi­len… Se­çi­len üye­le­ri de ken­di ku­rum­la­rı se­çe­rek gön­de­ri­yor.

Kim var bu şûra­da da­vet edi­len? Es­ki ba­kan­la­rın hep­si da­vet edil­miş­tir, açı­lış­ta 9 es­ki ba­ka­nı­mız bu­lun­muş­tur. Es­ki Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu baş­kan­la­rı­nın hep­si da­vet edil­miş­tir ha­yat­ta olan­lar. Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu­nun De­ğer­li Baş­ka­nı ve üye­le­ri da­vet edil­miş­tir. YÖK da­vet edil­miş­tir, YÖK üye­le­ri da­vet edil­miş­tir. Rek­tör­ler da­vet edil­miş­tir. Ba­kın, va­li­ler, kay­ma­kam­lar da­vet edil­miş­tir. Be­le­di­ye baş­kan­la­rı da­vet edil­miş­tir ve be­le­di­ye baş­kan­la­rı da­vet edi­lir­ken de, İk­ti­dar Par­ti­si­nin sa­hip ol­du­ğu be­le­di­ye baş­ka­nı sa­yı­sı bel­li­dir, bu oran mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­nin le­hi­ne bir oran­dır. Şu an­da Mec­lis­te tem­sil edil­me­yen par­ti­ler­den de be­le­di­ye baş­kan­la­rı çağ­rıl­mış­tır. Bu­nun ra­kam­la­rı­nı, he­sap­la­rı­nı, isim­le­ri­ni, hep­si­ni bü­tün ar­ka­daş­la­rım­la pay­la­şı­rım. İl ge­nel mec­li­si üye­le­ri, be­le­di­ye mec­li­si üye­le­ri, muh­tar­lar, il millî eği­tim mü­dür­le­ri, öğ­ret­men­ler, öğ­ren­ci­ler ve ba­kın, ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın­dan tem­sil­ci­ler…. Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, her yel­pa­ze­den, eği­tim­le il­gi­li olan si­vil top­lum ör­güt­le­ri çağ­rıl­mış­tır.

Şim­di, de­mok­ra­si, sev­gi­li ar­ka­daş­la­rım, dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü ge­rek­ti­rir. Eğer dü­şün­ce öz­gür­lü­ğü­ne say­gı­nız yok­sa, o ül­ke­de de­mok­ra­si yok­tur.

Ba­kın, dün, da­ha doğ­ru­su ilk gün açı­lış es­na­sın­da, açı­lış­tan son­ra ya­pı­lan bir ko­nuş­ma­da, bir es­ki Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu üye­si çık­tı de­di ki: “Bu ezan Türk­çe­ye çev­ril­me­li­dir, es­ki şek­le… Arap­ça ezan ol­ma­ma­lı­dır, Türk­çe ezan ol­ma­lı­dır.”

Şim­di, bi­ri­si bu­nu söy­lü­yor, bir baş­ka­sı çı­kıp baş­ka bir tek­lif­te bu­lu­na­bi­lir. Şim­di, ne­ti­ce­de, tek­lif sa­hip­le­ri, tek­lif­le­ri­ni Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na ve­ya AK Par­ti Gru­bu­na ve­ya şu med­ya gru­bu­na tas­dik et­ti­re­rek mi gön­de­re­cek­ler? Böy­le bir şey ola­bi­lir mi?

Ben, 17’nci Millî Eği­tim Şûra­sı’nın açı­lı­şın­da da söy­le­dim, de­dim ki: “Zıt fi­kir­le­rin ça­tış­ma­sın­dan ger­çek do­ğar.” Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, eğer siz gö­rüş­le­rin hür bir bi­çim­de ora­da tar­tı­şıl­ma­sı­na mü­sa­ade et­mez­se­niz, ku­man­day­la şûra ya­par­sa­nız, bu­nun adı şûra ol­maz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Meş­ve­re­tin, şûra­nın “ol­maz­sa ol­maz” şar­tı, in­san­la­rın her tür­lü ide­olo­jik sap­lan­tı­lar­dan, pe­şin hü­küm­ler­den sıy­rı­la­rak, ora­da ger­çe­ği ara­ma­sı­dır. Şim­di, ora­da mü­za­ke­re de­vam eder­ken, bi­ri­si bir tek­lif­te bu­lu­nur, bi­ri­si bir baş­ka tek­lif­te bu­lu­nur; in­san­la­rın fark­lı gö­rüş­ler­de ol­ma­sı, fark­lı tek­lif­ler ile­ri sür­me­si, de­mok­ra­si­nin ço­ğul­cu vas­fı­nın ge­re­ği­dir. Do­la­yı­sıy­la, bun­la­rı…

Ba­kın, şu­nu da söy­le­ye­yim: Bi­raz ön­ce de­ğer­li bir mil­let­ve­ki­li­mi­zin, bu­ra­da, bir­kaç vi­la­ye­tin is­mi­ni söy­le­ye­rek ifa­de et­ti­ği tek­lif­ler, ok­ya­nus­ta bir dam­la­dır. 2 bin say­fa­lık ha­zır­lı­ğı, biz, özel­lik­le Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu üye­le­ri­ne gön­der­dik.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – İyi oku­mu­şuz, bak ne gü­zel iş­te!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Oku­du­ğu­nuz fa­lan yok, ba­sın­dan alıp söy­lü­yor­su­nuz. Keş­ke oku­sa­nız!

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ha­yır, ha­yır! Ne mü­na­se­bet! Say­fa nu­ma­ra­sı ve­re­yim.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Pe­ki, ta­mam, oku­muş­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen...

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Say­fa nu­ma­ra­sı ve­re­yim. Lüt­fen! Çok ri­ca edi­yo­rum!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ba­kan -bir da­ki­ka- bi­zi o ra­por­la­rı oku­ma­mak­la it­ham ede­mez!

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen!

Lüt­fen Sa­yın İn­ce!

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Sa­yın Ba­kan, 536’ncı say­fa! Di­yar­ba­kır 344+4, Kah­ra­man­ma­raş 5+578’in­ci say­fa. Say­fa nu­ma­ra­la­rı­nı yaz­dım özel­lik­le, böy­le söy­le­ye­ce­ği­ni­zi de bi­li­yor­dum ben.

BAŞ­KAN – Otu­rur mu­su­nuz Sa­yın İn­ce, lüt­fen!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Bu me­se­le­yi fark­lı ta­raf­la­ra çek­me­nin an­la­mı yok di­yo­rum.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me 19.30’a ka­dar ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.30

 

 

 

BE­ŞİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 19.38

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 19’un­cu Bir­le­şi­mi’nin Be­şin­ci Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi’nin gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/886) (S.Sayısı:1256) (Devam)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Tek­li­fin 2’nci mad­de­si üze­rin­de, şah­sı adı­na ikin­ci söz, To­kat Mil­let­ve­ki­li Re­sul To­sun’un.

Bu­yu­run Sa­yın To­sun. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

RE­SUL TO­SUN (To­kat) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1256 sı­ra sa­yı­lı Ya­sa Tek­li­fi’nin 2’nci mad­de­sin­de şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; ser­de­de­ce­ğim fi­kir­ler ta­ma­men şah­sı­ma ait­tir.

Bu ya­sa tek­li­fiy­le, or­ta­da ku­rul­muş olan 15 ye­ni üni­ver­si­te­mi­zin rek­tör ata­ma so­ru­nu­nu gi­der­me­ye, hal­let­me­ye, çöz­me­ye gay­ret edi­yo­ruz.

Ta­bii, me­se­le, as­lın­da YÖK me­se­le­si­dir, rek­tör ata­ma olun­ca ve YÖK, 1961 ve 1982 Ana­ya­sa­la­rıy­la, âde­ta, top­lum de­ne­ti­mi­nin dı­şı­na bı­ra­kıl­mış bir­ta­kım ku­rum­lar oluş­tur­mak su­re­tiy­le, bir ba­kı­ma üni­ter ya­pı­mı­za da ha­lel ve­re­bi­le­cek bir ana­ya­sal ku­ru­luş­tur. Ana­ya­sal ku­ru­luş ol­du­ğu için ve on­ca eleş­ti­ri­le­ri­mi­ze rağ­men bu Ana­ya­sa yü­rür­lük­te ol­du­ğu için bu Ana­ya­sa’ya uy­mak zo­run­da­yız; an­cak, bu Ana­ya­sa’nın ih­ti­va et­ti­ği an­ti­de­mok­ra­tik mad­de­le­ri he­pi­miz bi­li­yo­ruz, za­man za­man bu­nu di­le ge­ti­ri­yo­ruz, ka­mu­oyun­da ses­len­di­ri­yo­ruz.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – De­ğiş­tir ya! De­ğiş­tir ya!

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – De­ğer­li ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız, bi­zi, bu­ra­ya ge­lip, san­ki cum­hu­ri­yet­le so­ru­nu­muz var­mış gi­bi, cum­hu­ri­ye­tin teh­li­ke­de ol­du­ğu­nu ima eden, hat­ta açık­ça ifa­de eden ba­zı söz­ler söy­le­di­ler. Tür­ki­ye’de hiç kim­se­nin cum­hu­ri­yet­le so­ru­nu ol­du­ğu­nu tah­min et­mi­yo­rum, zan­net­mi­yo­rum. He­le AK Par­ti­li­le­rin…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Han­gi cum­hu­ri­yet­le Re­sul Bey, han­gi cum­hu­ri­yet­le?

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen mü­da­ha­le et­me­yin.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – He­le AK Par­ti­li­le­rin cum­hu­ri­yet­le hiç­bir so­run­la­rı yok­tur; hem cum­hu­ri­ye­ti hem de de­mok­ra­si­yi özüm­se­miş, Par­ti Prog­ra­mın­da da bu­nun te­kem­mül et­ti­ril­me­si is­ti­ka­me­tin­de adım­lar ata­ca­ğı­nı ta­ah­hüt et­miş, ge­çen bu dört yıl içe­ri­sin­de de de­mok­ra­tik­leş­me is­ti­ka­me­tin­de en önem­li adım­la­rı tüm mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zin or­tak gay­ret­le­riy­le bu­ra­da at­mı­şız­dır. An­cak, biz, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, cum­hu­ri­yet­le hiç­bir so­ru­nu­muz yok, ama, biz, sal­ta­na­tın her tür­lü­sü­ne kar­şı­yız, sal­ta­na­tın her tür­lü­sü­ne; sis­tem­de­ki, dev­let sis­tem­le­rin­de­ki sal­ta­na­ta da dev­let için­de­ki sal­ta­nat­la­ra da kar­şı­yız.

Bu oluş­tu­ru­lan YÖK sis­te­mi, ma­ale­sef, dev­let için­de ay­rı bir dev­let gi­bi, âde­ta bir sal­ta­nat oluş­tu­rul­muş ve bu sal­ta­nat, dev­le­tin üni­ter ya­pı­sı­nı da bir ba­kı­ma teh­dit eder ma­hi­yet­te­dir. Mil­le­tin tem­sil­ci­si yü­ce Mec­lis­tir; onun adı­na ic­ra ya­pan, bu Mec­lis­ten çı­kan hükûmet­tir ve ya­sa­ma ve yar­gı dı­şın­da, top­lum­da­ki bü­tün ku­rum ve ku­ru­luş­la­rın hal­kın de­ne­ti­mi­ne açık ol­ma­sı ge­re­kir. An­cak, YÖK’ün, hal­kın de­ne­ti­mi­ne, ka­mu­nun de­ne­ti­mi­ne açık ol­ma­dı­ğı­nı da çok iyi bi­li­yo­ruz.

Şim­di, YÖK’te rek­tör ata­ma­la­rı ko­nu­sun­da şu an­da bir dü­zen­le­me ge­ti­ril­di. Son, leh­te ko­nuş­ma­yı da ben ya­pa­ca­ğım. Biz, aca­ba, rek­tör ata­ma­la­rın­da dün­ya­nın ne­re­sin­de­yiz?

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Or­ta­sın­da.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Ne­re­sin­de­yiz?

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Tam or­ta­sın­da.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Şim­di, ba­kı­nız, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, çağ­daş dün­ya­da, çağ­daş, de­mok­ra­tik ül­ke­ler­de halk­tan top­la­nan ver­gi­ler­le fi­nan­se edi­len üni­ver­si­te­ler, ba­kan­lık­lar, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu gi­bi mer­kezî ve­ya mü­te­vel­li he­ye­ti gi­bi yö­ne­tim ku­ru­lu ni­te­li­ğin­de­ki ara ku­ru­luş­lar ara­cı­lı­ğıy­la top­lu­mun de­ne­ti­mi­ne ta­bi­dir. Top­lum, de­ne­ti­mi­ni biz­zat ya­pa­maz; ve­ki­li eliy­le ya­par, hükûme­ti eliy­le ya­par, ba­ka­nı eliy­le ya­par.

Şim­di, dün­ya­da­ki, özel­lik­le de bi­zim mü­za­ke­re et­mek­te ol­du­ğu­muz Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de­ki rek­tör ata­ma­la­rı­nı si­ze kı­sa­ca özet­le­ye­ce­ğim. Tür­ki­ye’nin bu çağ­daş uy­gu­la­ma­da ye­ri­ni, bu­yu­run, siz tes­pit edi­ve­rin.

Ba­kı­nız, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si İs­pan­ya’da üni­ver­si­te özerk­li­ği, öğ­re­tim üye­le­ri­nin araş­tır­ma yap­ma öz­gür­lü­ğü ola­rak ta­nım­lan­mış­tır.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Doğ­ru.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Biz­de­ki YÖK’e te­ka­bül eden üni­ver­si­te­ler kon­se­yi­ne -dik­kat bu­yu­run- hükûme­tin bir üye­si olan Eği­tim ve Bi­lim Ba­ka­nı baş­kan­lık eder.

Avus­tur­ya’da da du­rum ay­nı­dır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın To­sun, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – O ül­ke­nin ba­ka­nı adam gi­bi adam…

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Üni­ver­si­te­nin özerk­li­ğin­den mak­sat bi­lim­sel özerk­lik­tir, aka­de­mik özerk­lik­tir. Üni­ver­si­te­ler ida­ri yön­den -dik­kat bu­yu­run- Fe­de­ral Ulaş­tır­ma ve Bi­lim Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı­dır. Bu çağ­daş Av­ru­pa’dan bah­se­di­yo­ruz.

Hol­lan­da’da yi­ne üni­ver­si­te­ler Eği­tim, Kül­tür ve Bi­lim Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı­dır. Rek­tö­rü se­çen de­net­le­me ku­ru­lu­nun üye­le­ri­ni de Ba­kan atar.

İtal­ya’da YÖK’e te­ka­bül eden Üni­ver­si­te De­ğer­len­dir­me Millî Kon­se­yi­nin Baş­ka­nı yi­ne hükûmet üye­si bir ba­kan­dır.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Ora­da­ki­ler yan­lış.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Fran­sa’da, yük­se­köğ­re­tim plan­la­ma­sı ko­or­di­nas­yo­nu, öğ­ren­ci ka­pa­si­te­le­ri­nin tes­pi­ti, dip­lo­ma­la­rın ona­yı, öğ­re­tim ele­ma­nı is­tih­da­mı­na da­ir usul ve esas­la­rı Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı tes­pit eder. Rek­tör­le­ri üni­ver­si­te­le­rin üst ku­rul üye­le­ri se­çer, Millî Eği­tim Ba­ka­nı atar. Fran­sa!..

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ora­da ir­ti­ca var mı?

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Sab­re­di­ver.

MU­ZAF­FER BAŞ­TOP­ÇU (Ko­ca­eli) – Din­le, din­le!

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Al­man­ya’da rek­tör­le­re ata­ma yet­ki­si Eya­let Eği­tim Ba­ka­nı­na ait­tir. Se­çi­len rek­tö­rü ve­to et­me yet­ki­si bi­le var­dır ba­ka­nın.

Por­te­kiz’de üni­ver­si­te­ler doğ­ru­dan Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na bağ­lı­dır. Üni­ver­si­te pro­fe­sör­le­ri ta­ra­fın­dan se­çi­len rek­tö­rü yi­ne Eği­tim Ba­ka­nı atar.

İtal­ya’da du­rum ay­nı, İn­gil­te­re’de du­rum ay­nı, Lük­sem­burg’da du­rum ay­nı.

Si­ze bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Ben, as­lın­da, ata­ma­la­rın ta­ma­mı­nı Hükûme­tin yap­ma­sı­nı sa­vun­ma­sı­nı CHP’den bek­ler­dim. Ne­den bi­li­yor mu­su­nuz? CHP’nin 1933 yı­lın­da, 1 Ağus­tos 1933 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gi­ren 2252 sa­yı­lı Üni­ver­si­te­ler Ka­nu­nu’nda, “Rek­tör, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın öne­ri­si üze­ri­ne Cum­hur­baş­ka­nı ta­ra­fın­dan ata­nır.” di­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Mü­ze­den mi bul­dun onu?

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Bir şey da­ha, bir şey da­ha… De­kan­lar da rek­tö­rün öne­ri­siy­le yi­ne Millî Eği­tim Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan ata­nır. Pro­fe­sör kad­ro­su da… İki üç ta­ne pro­fe­sö­rü de­kan se­çer, de­kan­lık, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı gön­de­rir, Ba­kan­lık…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın To­sun, lüt­fen, te­şek­kür…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Ana­ya­sa’yı iyi oku­ma­mış­sın herhâlde, Ana­ya­sa’yı.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şu an­da Tür­ki­ye rek­tör ata­ma­la­rın­da bu­ra­da­dır ve Ata­türk dö­ne­min­de­ki uy­gu­la­ma­lar çağ­daş Av­ru­pa’da­ki uy­gu­la­ma­la­ra uy­gun­dur; ama, şu an­da­ki YÖK’ün ya­pı­sı, ne çağ­daş Av­ru­pa Top­lu­lu­ğu­na ne de Ata­türk’ün çı­kar­dı­ğı ya­sa­ya uy­gun­dur.

İL­YAS SE­ZAİ ÖN­DER (Sam­sun) – Ana­ya­sa’yı de­ğiş­tir, Ana­ya­sa’yı.

RE­SUL TO­SUN (De­vam­la) – Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın To­sun.

Şim­di, mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın İn­ce…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­ka­na şu­nu sor­mak is­ti­yo­rum: De­fa­lar­ca, her ko­nuş­ma­sın­da AKP Hükûme­ti­nin büt­çe­den en bü­yük pa­yı millî eği­ti­me ayır­dı­ğı­nı söy­lü­yor Sa­yın Ba­kan. Ben Sa­yın Ba­ka­na bir sa­yı­sal de­ğer ve­re­ce­ğim. Bu, doğ­ru mu yan­lış mı?

1998-2002 ara­sın­da ka­mu sek­tö­rü eği­tim har­ca­ma­la­rı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı 4,30’dur, ya­ni, siz­den ön­ce­ki dö­nem­de. 2003-2006 ara­sın­da ise gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ka­mu sek­tö­rü eği­tim har­ca­ma­la­rı­nın ora­nı 4,10’a düş­müş­tür. Bu doğ­ruy­sa Sa­yın Ba­kan, halk­tan özür di­le­yin. Bu yan­lış­sa, ben bu kür­sü­den çı­kıp siz­den özür di­le­ye­ce­ğim.

İkin­ci bir so­rum da­ha var. Geç­ti­ği­miz gün­ler­de bir okul mü­dü­rü si­ze öde­nek ye­ter­siz­li­ğin­den ya­kın­dı. Siz de okul mü­dü­rü­ne, “Öde­nek ol­sa an­nem de yö­ne­tir­di.” de­di­niz mi? Eğer bu­nu de­diy­se­niz Sa­yın Ba­kan, o okul mü­dü­rü­nün adı­na bu­ra­dan ses­le­ni­yo­rum: “Büt­çe­ye, ka­nu­na ne ge­rek var? Büt­çe, ka­nun ol­duk­tan son­ra Ba­kan­lı­ğı de­dem de yö­ne­tir.” Bu­nu hak et­miş olur­su­nuz. De­me­diy­se­niz, be­nim bu sö­zü­mü söy­le­me­miş ka­bul edin.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın İn­ce.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Ko­nuy­la il­gi­si ol­ma­yan ko­nu­da so­ru­la­bi­lir mi Sa­yın Baş­kan? Ne ala­ka­sı var?

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın Ka­pu­suz…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Bun­la­rı yö­nelt­me­niz bi­le doğ­ru de­ğil. Ya, ol­maz böy­le şey! Ala­ka­sız bir ko­nu ya!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Efen­dim, Sa­yın Ba­kan de­di ki bi­raz ön­ce­ki ko­nuş­ma­sın­da: İş­te, “YÖK’ün be­lir­le­yip Cum­hur­baş­ka­nı­nın ata­dı­ğı ted­vi­ren ku­ru­cu rek­tör­ler ya­sa­ya uy­gun de­ğil­dir.” Şim­di, ben, Sa­yın Ba­ka­na ya­sa­nın da­ya­na­ğı­nı söy­lü­yo­rum; 2809 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­la­tı Ka­nu­nu’na ek­le­nen ge­çi­ci 31’in­ci mad­de­yi, o ek­le­nen mad­de­yi söy­lü­yo­rum: “…ye­ni ku­ru­lan ve bağ­lan­tı­sı de­ğiş­ti­ri­len yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rın­da uy­gu­la­may­la il­gi­li or­ta­ya çı­ka­cak so­run­lar Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ka­ra­rıy­la çö­züm­le­nir.” Ba­kın, böy­le bir ya­sa yet­ki ver­miş. Ay­rı­ca, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin yal­nız yü­rüt­me ka­ra­rı de­ğil, ip­tal ge­rek­çe­li ka­ra­rı bek­le­dik­ten son­ra ted­vi­ren ata­ma ya­pı­yor.

Sa­yın Ba­ka­nım, za­man za­man si­zin uy­gu­la­ma­la­rı­nız -Da­nış­tay ta­ra­fın­dan- hu­ku­ka uy­gun bu­lun­ma­dı­ğı için Da­nış­ta­ya gö­tü­rül­dü, Da­nış­tay ip­tal et­ti. Siz ger­çek­ten hu­ku­ka ay­kı­rı bir du­rum ol­du­ğu­nu gö­rü­yor­sa­nız, ni­çin on­la­rı mah­ke­me­ye gö­tür­mü­yor­su­nuz da -bu­ra­da YÖK sa­vu­nu­cu­la­rı, YÖK yö­ne­ti­ci­le­ri yok- on­la­rın hu­kuk­suz dav­ran­dı­ğı­nı söy­lü­yor­su­nuz?

Efen­dim, be­nim bir­kaç so­rum da­ha var­dı, ama öte­ki ar­ka­daş­la­ra fır­sat ver­mek is­ti­yo­rum.

Dün ge­ce ko­nuş­mam­da “dört yıl­lık Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın uy­gu­la­ma­la­rı” di­ye­ce­ği­me “yıl­lık” söz­cü­ğü ye­ri­ne “ay” söz­cü­ğü geç­miş­tir. Ben, dört ayı de­ğil, dört yı­lı kas­tet­tim; dü­zel­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Gü­ler…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan, si­zin ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­ma so­ru­la­rı­mız var:

Iğ­dır’da açıl­ma­sı­na ka­rar ve­ri­len Zi­ra­at Fa­kül­te­si­nin kad­ro ve öde­ne­ği ne za­man ve­ri­le­cek­tir?

Kaf­kas Üni­ver­si­te­sin­de tu­tu­lan kad­ro­la­rın sa­yı­sı ne ka­dar­dır? Ne za­man ser­best bı­ra­kı­la­cak­tır?

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Gü­ler.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ben de Sa­yın Ba­ka­nım­dan şu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum: Sa­yın Ba­ka­nım, 1739 sa­yı­lı Millî Eği­tim Te­mel Ya­sa­sı’nın 3’ün­cü mad­de­si­nin ikin­ci fık­ra­sın­da, “Han­gi yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na han­gi prog­ram­la­rı bi­ti­ren­le­rin na­sıl gi­re­cek­le­ri, gi­riş şart­la­rı, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğıy­la iş bir­li­ği ya­pı­la­rak Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan tes­pit edi­lir.” de­nil­mek­te­dir. Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu Baş­ka­nıy­la na­sıl bir iş bir­li­ği içe­ri­sin­de­si­niz? Bu ko­nu­da ne­ler ya­pıl­mak­ta­dır?

Son ola­rak, yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­na eği­tim için ay­rı­lan büt­çe öde­ne­ği­ni mu­ka­ye­se­li ala­bi­lir mi­yim?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Tüy­süz…

TU­RAN TÜY­SÜZ (Şan­lı­ur­fa) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan. Yal­nız, bir­kaç da­ki­ka ri­ca et­sem…

Sa­yın Ba­ka­nım, ha­zır si­zi bul­muş­ken, eli­me bu­gün bir faks gel­di bir öğ­ret­men ar­ka­da­şı­mız­dan; ben, kı­sa­ca onun so­ru­su­nu yö­nel­te­ce­ğim. “Ben, yir­mi beş ya­şın­da ve ken­di­ni hiç­bir za­man öğ­ret­men ola­rak ta­nı­ta­ma­dan et­ra­fım­da­ki­le­re…” di­ye baş­lı­yor. “Et­ra­fım­da­ki­ler, söz­leş­me­li öğ­ret­men­le­re hiç­bir za­man öğ­ret­men ola­rak bak­ma­dı­lar ve ikin­ci sı­nıf öğ­ret­me­niz.” di­yor. “Bir se­ne ön­ce ‘söz­leş­me­li öğ­ret­men’ di­ye bir dal açıl­dı.” di­yor, “Ve içe­ri­ği hoş ol­ma­yan mad­de­ler­le do­luy­du.” di­yor. “İl­ko­kul bi­rin­ci sı­nı­fa gi­der­ken, İb­ra­him, adın­da bir öğ­ret­me­nim var­dı.” di­yor, “Ve onu ör­nek ala­rak öğ­ret­men ol­mak is­te­dim, ama, ge­çen se­ne söz­leş­me­li öğ­ret­men ola­rak atan­dım ve şim­di, ül­ke ge­ne­lin­de ça­lı­şan 25 bin söz­leş­me­li öğ­ret­men var. Bun­la­rın 7 bi­ni­nin as­ker­lik te­ci­li 30 Ka­sım­da bi­ti­yor. MEB’in bi­zi 30 Ka­sım­da ka­pı önü­ne koy­ma gi­bi bir ni­ye­ti var ga­li­ba.” di­yor. “Ba­kan­lı­ğı ara­yıp so­ru­mu­zu söy­le­dik, ama, il­gi­le­nen ol­ma­dı. Mil­let­ve­kil­le­ri­ni ara­dık, kim­se ce­vap ver­me­di.” di­yor.

BAŞ­KAN – Lüt­fen so­ru­nu­zu so­rar mı­sı­nız Sa­yın Tüy­süz.

TU­RAN TÜY­SÜZ (Şan­lı­ur­fa) – So­ru­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım; çün­kü, onun da şe­yi­ni oku­mak zo­run­da­yım.

Ur­fa’da gö­rev ya­pan bir öğ­ret­men. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı… As­ke­re gi­de­cek olan bu söz­leş­me­li öğ­ret­men­ler dön­dük­ten son­ra hak­la­rı sak­lı ka­lı­yor mu kal­ma­ya­cak mı? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Tüy­süz.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; so­ru­lan so­ru­la­rı sı­ray­la ce­vap­lan­dı­rı­yo­rum.

Sa­yın İn­ce’nin, 1998-2002 yıl­la­rı ara­sın­da­ki büt­çe­nin 4,30 ol­du­ğu­nu, 2003-2006 yıl­la­rı ara­sın­da da gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la içe­ri­sin­de pa­yı­nın 4,10 ol­du­ğu­nu söy­le­di ve id­di­alı bir ifa­de kul­lan­dı.

Ba­kın, ben, si­ze, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 2002 yı­lın­da Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı büt­çe­si­ni de ve­re­ce­ğim, yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın büt­çe­si­nin da­hil ol­du­ğu, ge­rek gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya gö­re ge­rek­se de kon­so­li­de büt­çe içe­ri­sin­de­ki pa­yı­nı ifa­de ede­ce­ğim.

2002 yı­lın­da Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la içe­ri­sin­de­ki pa­yı 2,66’dır, 2007 yı­lın­da bu oran 3,40’a çık­mış­tır. Eğer, kon­so­li­de büt­çey­le ifa­de eder­se­niz, kon­so­li­de büt­çe için­de­ki pa­yı 2002 yı­lın­da 7,61’dir, 2003 yı­lın­da 6,91’dir, ama, 2007 yı­lın­da 10,40’a yük­sel­miş­tir. Yük­se­köğ­re­tim büt­çe­si­ni de da­hil et­ti­ği­niz za­man; onu da söy­le­ye­yim…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Fon­lar da­hil mi?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ba­kın, şim­di­ki söy­le­dik­le­rim­de da­hil­dir.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Yaa!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – 2002 yı­lın­da yük­se­köğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın top­lam büt­çe­si­ni de da­hil et­ti­ği­niz za­man, 2002 yı­lın­da 3,54’tür, 2007 yı­lın­da 4,45’dir. Doğ­ru ra­kam bu­dur. Haa, eğer Sa­yın İn­ce’nin söy­le­dik­le­ri doğ­ruy­sa, ken­di doğ­ru­su­nu ka­bul et­sin, de­ğil­se, ifa­de et­ti­ği gi­bi özür di­le­sin.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben, bir öğ­ret­men, bir mü­dür ben­den öde­nek is­te­di, ben de ona şöy­le ce­vap ver­dim şek­lin­de onu tek­rar­la­mak is­te­mi­yo­rum. Sa­yın İn­ce’nin bir id­di­ası var, bu ke­sin­lik­le doğ­ru de­ğil.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ba­sın­dan o.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ba­kın, şim­di eğer ba­sı­na gö­re ha­re­ket eder­se­niz, yan­lış olur.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Si­ze sor­dum za­ten.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Şim­di, 154 Ana­do­lu öğ­ret­men li­se­si­nin mü­dü­rü Zü­bey­de Ha­nım Öğ­ret­me­ne­vin­de bir top­lan­tı­ya çağ­rıl­mış­tı. Ben on­la­ra hi­tap eder­ken de­dim ki: Yan ya­na olan iki okul­da, bi­rin­de ba­kı­yor­su­nuz her şey yer­li ye­rin­de, âde­ta yağ dö­kül­se ya­la­nır tü­rün­den bir te­miz­lik, ter­tip, dü­zen var; di­ğer ta­ra­fa ba­kı­yor­su­nuz, okul dö­kü­lü­yor. So­ru­yo­rum mü­dü­re: “Ni­çin bu böy­le­dir?” “Efen­dim, öde­nek gel­me­di.” di­yor. De­dim ki: Dev­le­tin bir hi­ye­rar­şi­si var. Siz bu me­se­le­yi il­çe millî eği­tim mü­dü­rü­nü­ze gö­tür­dü­nüz mü? Kay­ma­ka­mı­nız­la ko­nuş­tu­nuz mu? Be­le­di­ye baş­ka­nı­na mü­ra­ca­at et­ti­niz mi? Va­li­li­ğe git­ti­niz mi? Bu, ve­li­den, öğ­ren­ci­den pa­ra alın an­la­mı­na gel­mi­yor.

Ba­kın, eğer, ba­sın­da çı­kan ha­ber doğ­ruy­sa, Sa­yın Ga­zal­cı’nın da, “Sa­yın Ba­kan de­mek is­ti­yor ki, o za­man ve­li­den, öğ­ren­ci­den pa­ra alın, ba­ğış alın…” Ben böy­le bir şe­yi as­la söy­le­me­dim. Ak­si­ne, o ko­nuş­mam­da… Ni­te­kim, Ra­di­kal ga­ze­te­sin­de de­di­ğim bi­çim­de yer al­dı. Eğer ba­sı­na gö­re, ba­sı­nın yaz­dık­la­rıy­la ha­re­ket eder­sek ar­ka­daş­lar, yan­lış so­nuç­la­ra va­rı­rız. Ya­ni, her za­man şüp­he­siz ki yan­lış ol­maz, ama, ço­ğu za­man bu tür yan­lış­lar­la kar­şı­la­şı­rız.

Sa­yın Ga­zal­cı’nın söy­le­di­ği, 2809 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ku­rum­la­rı Teş­ki­lat Ya­sa­sı’nın 31’in­ci mad­de­sin­de uy­gu­la­may­la il­gi­li so­run­lar­la il­gi­li Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun yet­ki­li ol­du­ğu şek­lin­de­ki ifa­de, ar­ka­daş­lar, son de­re­ce açık­tır. Rek­tör ata­ma­sı, uy­gu­la­may­la il­gi­li bir so­run de­ğil­dir. Uy­gu­la­may­la il­gi­li so­run­lar Ya­sa’da ön­gö­rül­me­yen, çok açık bir şe­kil­de tas­rih edil­me­miş te­fer­ru­at­la il­gi­li­dir. As­lın­da, bu Ya­sa’yı oku­yan her­kes bu­nu an­lar.

Yi­ne baş­ka bir şey sor­du Sa­yın Ga­zal­cı: “Ni­çin mah­ke­me­ye git­mek ye­ri­ne, YÖK, ya­sa­la­ra ve hu­ku­ka ay­kı­rı bir şey ya­pı­yor di­yor­su­nuz.” Ben, za­ten bu­nu söy­ler­ken de­dim ki, eğer 17-18 Ka­sım­da dört üni­ver­si­te için rek­tör­lük se­çi­mi ya­pı­lır­sa, bu, hu­ku­ka ay­kı­rı olur; bu, Ana­ya­sa’dan ve ya­sa­lar­dan alın­ma­mış bir yet­ki­nin kul­la­nıl­ma­sı an­la­mı­na ge­lir; biz, yar­gı sü­re­ci­ni baş­la­tı­rız de­dik ve Da­nış­ta­ya baş­vu­ra­ca­ğı­mı­zı söy­le­dik. Ya­ni, be­nim söy­le­di­ğim de bu­dur Sa­yın Ga­zal­cı.

Öte ta­raf­tan, de­ğer­li bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın so­ru­su var, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li­miz Hü­se­yin Gü­ler Bey’in so­ru­su var. Bu, Iğ­dır’da­ki Zi­ra­at Fa­kül­te­si­nin kad­ro­la­rıy­la il­gi­li. Ben söy­le­miş­tim ar­ka­daş­lar, Iğ­dır Zi­ra­at Fa­kül­te­si, biz­zat, be­nim me­se­ley­le ya­kın­dan il­gi­le­ne­rek çı­kar­dı­ğım bir fa­kül­te­dir. Sa­yın Iğ­dır Mil­let­ve­ki­li, Iğ­dır hal­kı da bu­nu bi­li­yor. Ora­ya gi­der­ken de bu­nu ta­ah­hüt et­miş­tim ve bu ta­ah­hü­dü­mü ye­ri­ne ge­tir­dim. Kaf­kas Üni­ver­si­te­si, bu­nun­la il­gi­li bir ça­lış­ma ya­pıp gön­der­di­ği za­man…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…biz, bu­nun­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­yi ya­pa­ca­ğız ve ge­re­ke­ni ya­pa­ca­ğız.

Sa­yın Işık, sü­re dol­du­ğu için so­ru­nu­za ce­vap ve­re­mi­yo­rum. Si­ze, ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğim.

Sa­yın Tüy­süz’ün, söz­leş­me­li öğ­ret­men­ler­le il­gi­li söy­le­di­ği­ne bir cüm­ley­le ce­vap ve­re­yim: Söz­leş­me­li öğ­ret­men­ler, bü­tün öz­lük hak­la­rı iti­ba­rıy­la, kad­ro­lu öğ­ret­men­ler­le ay­nı hak­la­ra sa­hip­tir. An­cak, bi­ri­si SSK’lı, di­ğer Emek­li San­dı­ğı­na bağ­lı­dır. Za­ten, sos­yal gü­ven­lik ku­rum­la­rın­da­ki bir­leş­me­den son­ra da bu prob­lem de or­ta­dan kal­ka­cak.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Hiç or­ta­dan kalk­ma yok!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – As­ke­re git­me­le­ri ha­lin­de, dön­dük­le­ri za­man ken­di gö­rev­le­ri­ne dö­ne­cek­ler­dir.

Arz ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de­ki so­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

III. - YOK­LA­MA

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, yok­la­ma is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Yok­la­ma ta­le­bi var. Yok­la­ma is­te­yen­le­ri tes­pit ede­ce­ğim.

Sa­yın Koç, Sa­yın İn­ce, Sa­yın Me­ral, Sa­yın Yıl­dı­rım, Sa­yın Ba­yın­dır, Sa­yın Öz­can, Sa­yın Ça­kır, Sa­yın Pe­kel, Sa­yın Eras­lan, Sa­yın Çe­tin, Sa­yın Ga­zal­cı, Sa­yın Uz­dil, Sa­yın Kü­çük, Sa­yın Yü­ce­san, Sa­yın Sür, Sa­yın Ka­ra­de­mir, Sa­yın Al­tay, Sa­yın Kap­tan, Sa­yın Ün­lü­te­pe, Sa­yın Kart.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 20 ki­şi ta­mam­lan­mış­tır.

Yok­la­ma için beş da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim.

Yok­la­ma­yı baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter sa­yı­sı var­dır.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/886) (S.Sayısı:1256) (Devam)

BAŞ­KAN – Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Mu­har­rem İn­ce, Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın İn­ce. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, az ön­ce­ki so­ru­ma ve­ri­len ce­vap­la il­gi­li ko­nuş­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Ba­kan, be­nim­le il­gi­li po­le­mik­le­ri­ni­zi hep dil bil­gi­sin­den ya­pı­yor­su­nuz, çün­kü, o ko­nu­da bir uz­man­lı­ğı­nız var. Ama, ku­su­ra bak­ma­yın ben de fi­zik…

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şur mu­su­nuz.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şu­yo­rum, az ön­ce­ki ko­nuş­may­la…

BAŞ­KAN – Grup adı­na mad­dey­le il­gi­li söz is­te­di­niz, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – O za­man “Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rüt­me­sin!” di­ye­yim Sa­yın Baş­kan, onu ko­nu­şa­yım!

BAŞ­KAN – Ola­bi­lir Sa­yın İn­ce, bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ken­di ken­di­ne yü­rü­sün!

Şim­di be­nim si­ze so­rum şu: 98-2002 ara­sın­da ka­mu sek­tö­rü eği­tim har­ca­ma­sı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya ora­nı -lüt­fen be­nim söy­le­di­ği­mi- 4,30; 2003-2006 ara­sın­da 4,10 mu? Bu doğ­ru mu? Bu doğ­ruy­sa siz özür di­le­ye­cek­si­niz, bu yan­lış­sa ben özür di­le­ye­ce­ğim. Ben bu­nu sor­du­ğum za­man siz ba­na ha­ne hal­kı har­ca­ma­sı­nı, ve­li­le­rin har­ca­ma­sı­nı, yüz­de 3’lük pa­yı da sa­yı­yor­su­nuz, yüz­de 7 di­yor­su­nuz ya da baş­ka sa­yı­lar söy­lü­yor­su­nuz. Lüt­fen bu is­te­dik­le­ri­me ce­vap ve­ri­niz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ha­yır, hiç­bir şey öy­le de­ğil.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Bir di­ğe­ri. Si­ze ta­rih­ten iki ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Yıl 1400. Se­mer­kant Med­re­se­si Şey­hül-ule­ma­sı (Rek­tö­rü) Uluğ Bey. Za­ma­nın Ha­ka­nı, Uluğ Bey’in yar­dım­cı­sı­nı gö­rev­den alı­yor. Rek­tö­re sor­ma­dan ya­pı­yor ve bü­yük tar­tış­ma­lar çı­kı­yor. Ve so­nun­da Ha­kan özür di­li­yor, Rek­tör Yar­dım­cı­sı­nı gö­re­ve ge­ri ge­ti­ri­yor.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Rek­tör yok­tu da, ney­di o, ule­ma mıy­dı? Doğ­ru­su­nu söy­le, ney­se, onu söy­le.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Yıl 1587. Bu­ha­ra Med­re­se­sin­de giz­li oy­la rek­tör se­çi­mi ya­pı­lı­yor, giz­li oy­la. Bu­ha­ra­lı Sad­ret­tin, İran­lı Şi­na­si’ye kar­şı se­çi­mi ka­za­nı­yor. Bu­nu si­ze ta­rih­ten bir alın­tı yap­mak için yap­tım.

Ge­le­lim di­ğer­le­ri­ne: De­ğer­li Ko­mis­yon Baş­ka­nım, ken­di­ni­zi şu şe­kil­de sa­vun­du­nuz, de­di­niz ki: “Ben bir mil­let­ve­ki­li­yim, ya­sa­ma or­ga­nı­nın bir üye­si­yim, ka­nun tek­li­fi ver­mek de be­nim en do­ğal hak­kım­dır.” Çok doğ­ru, ilk ba­kış­ta çok doğ­ru, an­cak bu ge­tir­di­ği­niz ka­nun tek­li­fi sı­ra­dan bir ka­nun tek­li­fi de­ğil; da­ha ön­ce bu, ta­sa­rı ola­rak Mec­li­se ge­ti­ril­miş, bi­zim iti­raz­la­rı­mı­za rağ­men bu ta­sa­rı bu­ra­dan geç­miş, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı ia­de et­miş, tek­rar gön­der­miş­si­niz, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne gi­dil­miş, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal et­miş. Böy­le bir geç­mi­şi var bu­nun. Şim­di, siz, bu­nu ka­nun tek­li­fi ola­rak ge­ti­ri­yor­su­nuz. So­nuç­ta, bu yi­ne ge­ri dö­ne­cek. Bu­nu he­pi­miz bi­li­yo­ruz, siz de bi­li­yor­su­nuz, si­zin içi­niz­de­ki bir­çok ar­ka­da­şı­mız da bi­li­yor. O za­man Hükûmet di­ye­cek ki, bi­zim su­çu­muz yok val­la­hi, ka­nun tek­li­fi gel­miş­ti, ee, iş­te böy­le ol­du de­ne­cek. Onun için si­ze hak­sız­lık ya­pıl­dı­ğı­nı, si­zi ko­ru­mak için söy­le­dik De­ğer­li Baş­ka­nım Sa­yın Al­tı­ku­laç.

Şim­di, bir de an­la­ya­ma­dı­ğım man­tık şu­ra­sı: Ta­sa­rı ola­rak ge­tir­di­ği­niz­de Millî Eği­tim Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan öne­ri­yor­du Cum­hur­baş­ka­nı­na, 3 isim öne­ri­yor­du, Cum­hur­baş­ka­nı onay­lı­yor­du. Son­ra de­di­niz ki, böy­le ol­maz. Na­sıl olur? Millî Eği­tim Ba­ka­nı YÖK’e öne­ri­yor ka­nun tek­li­fin­de. YÖK ida­ri açı­dan si­ze bağ­lı ol­ma­ya­bi­lir, ama hi­ye­rar­şik ola­rak si­zin al­tı­nız­da bir ku­rum. Na­sıl olu­yor da, siz, ken­di al­tı­nız­da­ki bir ku­ru­ma öne­ri­de bu­lu­nu­yor­su­nuz? Böy­le ge­ti­ri­yor­su­nuz. Şim­di di­yor­su­nuz ki, bu ol­ma­dı, 180 de­re­ce öbür ta­ra­fa dö­nü­yor­su­nuz öner­gey­le, ha­yır böy­le ol­maz. Na­sıl olur? YÖK, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na öner­sin.

Ar­ka­daş­lar, si­zin ka­fa­nız ka­rı­şık, siz ne yap­tı­ğı­nı­zın far­kın­da de­ğil­si­niz. YÖK mü Millî Eği­ti­me öne­re­cek, Millî Eği­tim mi YÖK’e öne­re­cek? Bu­ra­ya ge­le­ne ka­dar öner­gey­le ola­cak iş mi bu? Bu­nu il­ko­kul bi­rin­ci sı­nıf ço­cu­ğu bi­le bi­lir, hu­kuk fa­kül­te­si­nin bi­rin­ci sı­nı­fın­da oku­yan­lar bu­nu bi­lir. Böy­le bir şey olur mu? Bu­nu an­la­mak için hu­kuk fa­kül­te­si dip­lo­ma­sı al­ma­ya ge­rek var mı?

Yi­ne, si­zin der­di­niz üni­ver­si­te aç­mak de­ğil…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ka­le yık­mak, ka­le yık­mak.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – …üni­ver­si­te aç­mak ol­sa, bu­nu kav­ga­sız gü­rül­tü­süz çı­ka­rır­sı­nız.

Bir şey da­ha söy­le­ye­yim: Bak, hak­sız­lık ya­pı­yor­lar. Bu­ra­da kad­ro­laş­ma da de­ğil, çün­kü, es­ki kad­ro­la­rı kul­la­na­cak­sı­nız, 1.000 ci­va­rın­da ye­ni kad­ro… Bu­ra­da kad­ro­laş­ma da de­ğil. Bu­ra­da­ki ama­cı­nız ne bi­li­yor mu­su­nuz Sa­yın Ba­kan: (Ni­yet oku­ma­ya­yım, şif­re çö­zü­yo­rum.) Si­zin der­di­niz, Üni­ver­si­te­le­r A­ra­sı Ku­ru­lu ele ge­çir­mek. Evet, YÖK’ün yet­ki­le­ri­ni tır­pan­la­ya­cak­sı­nız, bu­ra­da Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Ku­ru­lu ele ge­çir­mek si­zin der­di­niz, si­zin der­di­niz bu.

Yap­tı­nız bu­nu, On­do­kuz Ma­yıs Üni­ver­si­te­siy­le il­gi­li ko­mis­yon kur­du­nuz, ne ol­du? Yap­sa­nı­za ge­re­ği­ni, ni­ye yap­mı­yor­su­nuz? Yü­zün­cü Yıl Üni­ver­si­te­si­ne bir­çok şey yap­tı­nız ne ol­du? İnö­nü Üni­ver­si­te­si ne ol­du? Ne yap­tı­nız? Ha­ni, ko­mis­yon ku­ru­yor­du­nuz On­do­kuz Ma­yıs Üni­ver­si­te­siy­le il­gi­li? Kur­du­nuz, ne ol­du, ne bul­du­nuz?

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Bi­raz da bi­ze bak Mu­har­rem.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bir de bir meş­hur Şûra­mız var. Sa­bah Şûra­day­dım. “Oy­la­ma var…” Hay­da, hur­ra, ge­nel mü­dür­ler, ge­nel mü­dür yar­dım­cı­la­rı do­lu­yor­lar bir oda­ya “Oy­la­ma var: Ka­bul eden­ler… Et­me­yen­ler…” Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı gel­me­miş, me­saj bi­le gön­der­me­miş, YÖK’ten yet­ki­li­ler yok, Ge­nel­kur­may tem­sil­ci­le­ri yok, kim­se yok. Top­lu­yor­su­nuz in­san­la­rı “Hay­di oy­la­ma var…”

Ben ne yap­tım bu­gün bi­li­yor mu­su­nuz? Ka­pı­da­ki gö­rev­li­ye git­tim –ma­vi kart­lar var, o kart­lar­la oy kul­la­nı­yor­su­nuz- kim­lik gös­ter­me­dim, hiç­bir şey yap­ma­dım. Ba­na bir üye kar­tı ve­rir mi­sin de­dim. “İsim ne­dir” de­di…

DUR­DU MEH­MET KAS­TAL (Os­ma­ni­ye) – Ro­ze­ti­ni gör­müş­tür.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ro­zet, CHP ro­ze­ti ya­zı­yor bu­ra­da, il­çe baş­ka­nı da ola­bi­li­rim.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Si­zi ta­nı­yor­lar.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Be­ni mi ta­nı­yor­lar?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Se­ni ta­nı­yor­lar­dır.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim.

Ver ora­dan bir üye kar­tı de­dim, al­dım üye kar­tı­nı. Oy kul­la­nı­yor­lar­dı in­san­lar ora­da.

Bu Şûra­nın bir ta­ne ama­cı var ar­ka­daş­lar, tek bir ama­cı var. Bu Şûra­nın ama­cı millî eği­ti­min so­run­la­rı­nı çöz­mek de­ğil. Ya­kın­da ye­ni bir ger­gin­lik ka­pı­da, ye­ni bir ka­nun tek­li­fi ge­le­cek -bü­tün ba­sı­na söy­lü­yo­rum bu­nu- ba­kın, ya­kın­da ye­ni bir ka­nun tek­li­fi ge­le­cek bu kat sa­yı­lar­la il­gi­li. Sa­yın Ba­kan da di­ye­cek ki: “Ne ya­pa­lım kar­de­şim, Şûra­dan böy­le bir ka­rar çık­tı.” Bu­na da­ya­nak oluş­tur­mak için o ka­dar mas­raf edi­yor­su­nuz, o ka­dar in­sa­nı top­lu­yor­su­nuz, böy­le bir şey ola­maz. Ger­gin­lik ya­rat­mak­ta üs­tü­ne yok. Ben­ce, Sa­yın Baş­ba­kan bu se­fer si­zi af­fet­me­ye­cek, çün­kü Sa­yın Baş­ba­kan, son düz­lü­ğe gir­dik Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­min­de, ar­tık ger­gin­lik is­te­mi­yor, bi­raz yu­mu­şak geç­mek is­ti­yor, siz de bü­tün ger­gin­lik­le­ri peş pe­şe ge­tir­di­niz, ke­sin si­zi af­fet­me­ye­cek bu se­fer. Ya­ni, bu son al­tı ye­di ay­da böy­le ger­gin­lik is­te­ye­ce­ği­ni san­mı­yo­rum.

Yi­ne, Sa­yın Ba­kan bir açık­la­ma­sın­da ay­nen şöy­le di­yor. Şikâyet edi­yor­lar imam-ha­tip li­se­li ço­cuk­lar, genç­le­ri­miz, Sa­yın Ba­ka­nın açık­la­ma­sı: “ÖSS’ye zer­re ka­dar hak­kım yok” di­yor, “ÖSS’yi de­ğiş­tir­mek­le il­gi­li hiç­bir kat­kı­da bu­lu­na­mam, zer­re ka­dar kat­kı­da bu­lu­na­mam” di­yor. Böy­le bir açık­la­ma­nız var Sa­yın Ba­kan, bu­lu­rum si­ze bu­nu. Pe­ki, ma­dem­ki zer­re ka­dar hak­kı­nız yok, ÖSS’ye mü­da­ha­le ama­cı ta­şı­yan bu Şûra, tek ama­cı da o olan, bü­tün ba­sı­nı bu şe­kil­de, in­san­la­rın uyuk­la­dı­ğı o Şûra­yı ni­ye top­la­dı­nız? Ma­dem bu ka­dar hak­kı­nız yok, tav­si­ye ni­te­li­ğin­de ka­rar­lar alan Şûra­yı ni­ye top­la­dı­nız? “OKS’yi kal­dı­ra­ca­ğım” de­di Sa­yın Ba­kan. OKS’yi kal­dı­ra­cak­sı­nız da Şûra­nın ön ko­mis­yon ra­por­la­rı­na bak­tım, sı­na­vın sü­re­ce­ği ya­zı­lı olu­yor. Son­ra, şu­ra­da kal­dı on ay, siz gi­di­ci­si­niz, bu Şûra ka­rar­la­rı­nı kim uy­gu­la­ya­cak? Biz bun­la­rı uy­gu­la­ma­ya­ca­ğız, si­ze söy­lü­yo­rum. Biz, bu 17’nci Şûra­nın ka­rar­la­rı­nı uy­gu­la­ma­ya­ca­ğız. Şûra­yı ye­ni­den top­la­ya­ca­ğız.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Siz za­ten yok­su­nuz.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Ela­zığ) – Si­zi ik­ti­da­ra ge­ti­ren kim ki ya­ni?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Bo­şu bo­şu­na mas­raf edi­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan. Dört yıl­dır ik­ti­dar­day­dı­nız ne ol­du da dört yıl­dır bu Şûra­yı top­la­ma­dı­nız da şu­ra­da se­çi­me az bir za­man ka­la bu Şûra­yı top­lu­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ha, ya­kın­da bir şey da­ha ya­pa­cak­sı­nız, bi­li­yo­rum, ba­kın. Ni­yet oku­ma de­ğil bu­nun adı, şif­re çöz­me. Şif­re çö­zü­yo­rum.

CA­VİT TO­RUN (Di­yar­ba­kır) – Mü­nec­cim mi­sin?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ya­kın­da ye­ni bir­çok va­kıf üni­ver­si­te­si açıl­ma­sı için uğ­ra­şa­cak­sı­nız, çün­kü va­kıf üni­ver­si­te­le­ri­nin rek­tör­le­ri de Üni­ver­si­te­ler Ara­sı Ku­ru­lun üye­si.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Gel­di ta­sa­rı, bu­ra­da.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne, il­ginç şey­ler du­yu­yo­rum.

Çok faz­la ca­nım dur­mak is­te­mi­yor da, yi­ne de dur­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum.

Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nı açık­la­ma ya­pı­yor: “Müf­re­dat­lar bi­ze öz­gü­dür.” di­yor. Sa­yın Ba­ka­nın açık­la­ma­sı­na ba­kı­yo­rum, “Ge­liş­miş ül­ke­ler­de ney­se biz de onu ya­pı­yo­ruz.” di­yor. Bi­ze öz­gü mü, ter­cü­me mi?

Dün il­ginç bir şey ol­du. Ge­nel Ku­rul top­lan­mış, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın, onun bü­rok­rat­la­rı­nın, Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu üye­le­ri­nin hep­si­nin bu­lun­du­ğu bir yer ola­cak bu­ra­sı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Bir ta­raf­ta Ge­nel Ku­rul, bir ta­raf­ta Plan ve Büt­çe, bir ta­raf­ta Şûra… Ne­re­ye gi­de­ce­ğiz? Bu ace­le­niz ne­den? Böy­le bir man­tık olur mu? İş­te bu­gün de Plan ve Büt­çe­yi er­te­le­miş­ler ga­li­ba.

Ben, Sa­yın Ba­ka­na bi­lim­sel bir öne­ri­de bu­lun­mak is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, 1900’lü yıl­la­rın eği­tim an­la­yı­şı kur­naz­lık üze­ri­ne­dir, uya­nık­lık üze­ri­ne­dir, kö­rü kö­rü­ne inat üze­ri­ne­dir. Ma­ki­ne­le­rin ya­pa­ca­ğı iş­le­rin be­ce­ri­si­ne sa­hip ol­mak 1900’lü yıl­la­rın man­tı­ğı­dır. 2000’le­rin eği­tim an­la­yı­şı ise, öz­gür­lük an­la­yı­şı­dır, baş­ka­la­rı­nın öz­gür­lük sı­nır­la­rı­nı ta­nım­la­yan bir an­la­yış­tır. Ya­şa­dı­ğı çev­re­ye sa­hip ol­ma de­ğil, ya­şa­dı­ğı çev­re­ye ait ol­ma an­la­yı­şı­dır. Siz ya­şa­dı­ğı çev­re­ye ve do­ğa­ya sa­hip ol­ma an­la­yı­şın­da­sı­nız. Bu an­la­yı­şı terk edin. Mo­dern eği­tim­de, bi­lim­sel eği­tim­de, çağ­daş eği­tim­de sa­hip ol­ma de­ğil, ait ol­ma an­la­yı­şı var­dır ve bu duy­gu­lar­la ye­ti­şen bi­rey­ler ye­tiş­tir­mek zo­run­da­yız. Bu yap­tı­ğı­nız kur­naz­lık­la­rı gö­ren ço­cuk­lar eği­tim­de çok zor­luk çe­ke­cek­ler. Bun­lar kur­naz­lık­tır. 2006 yı­lın­da eği­tim­de kur­naz­lı­ğa yer yok­tur.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum yü­ce Mec­li­se. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın İn­ce.

Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ben de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, 1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi üze­rin­de söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ku­ru­lan 15 üni­ver­si­te üze­ri­ne, bu, üçün­cü kez ola­rak Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gün­de­mi­ne ge­li­yor ve hâlâ da­ha 15 üni­ver­si­te­mi­zin rek­tör­le­ri­ni ata­ma­dık. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nun tek bir se­be­bi var­dır: AK Par­ti, hükûmet ol­duk­tan son­ra, ge­nel an­lam­da yap­tı­ğı tek bir ic­ra­at var­dır, Tür­ki­ye’de bü­tün sa­ha­ya si­ya­sal ola­rak hâkim ol­ma dü­şün­ce­sin­den baş­ka bir şey yok­tur. Bu­nu ne­re­den bi­li­yo­ruz? Si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin kon­gre­le­ri olu­yor, der­nek­le­rin kon­gre­le­ri olu­yor. En kü­çük der­ne­ğe ka­dar, AK Par­ti, bu­ra­la­ra hâkim ol­mak is­ti­yor. Do­la­yı­sıy­la, bu an­la­yış­tan yo­la çı­kan AK Par­ti Hükûme­ti­nin de, bi­lim­sel­li­ğin ye­ri ve mer­ke­zi olan, bir ül­ke­nin kal­kın­ma­sın­da en bü­yük mo­tor olan üni­ver­si­te­le­re si­ya­sal ola­rak hâkim ol­ma dü­şün­ce­sin­den baş­ka bir der­di yok­tur.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Geç an­la­dın geç! Geç an­la­dın!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Hal­bu­ki bi­zim üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin, eği­ti­mi­mi­zin bir yı­ğın so­ru­nu var­dır ve AK Par­ti de, İk­ti­dar olur­ken, genç­li­ği­mi­ze, bü­yük mil­le­ti­mi­ze, aziz mil­le­ti­mi­ze bir yı­ğın söz ve­re­rek gel­miş­tir, fa­kat bun­la­rın hiç bi­ri­si­ni yap­ma­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) – Bü­tün o söz­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­miş­tir.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ba­kın, bun­lar­dan bi­ri­si, mes­lek li­se­si me­zun­la­rı­nın üni­ver­si­te­ye gi­riş önün­de­ki en­gel­le­ri­nin kal­dı­rıl­ma­sı­dır, ya­ni, kat­sa­yı en­ge­li­nin kal­dı­rıl­ma­sı­dır. Bu bağ­lam­da, özel ola­rak, imam-ha­tip li­se­si me­zun­la­rı­na ve ken­di­le­ri­ni din­dar ad­de­den in­san­la­ra me­saj­lar ve­ril­miş­tir, fa­kat, bu­gü­ne ka­dar bun­lar ya­pıl­ma­mış­tır.

Bun­dan ön­ce­ki ko­nuş­ma­lar­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri ko­nu­şur­ken, AK Par­ti­nin, iş­te, din­dar­la­rı ge­tir­di­ği­ni, imam­la­rı ge­tir­di­ği­ni söy­le­di­ler. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, doğ­ru­dur, ge­ti­re­bi­lir, her­kes ola­bi­lir, her­kes bu ül­ke­de yö­ne­ti­ci ola­bi­lir. Bir in­sa­nın dinî bil­gi­ye sa­hip ol­ma­sıy­la, imam ola­rak va­sıf­lan­dı­rıl­ma­sı müm­kün de­ğil. Bu açı­dan ben kar­şı­yım, ama, şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar: As­lın­da, AK Par­ti­nin yap­tı­ğı, bu yüz­le­ri vit­rin­le­re za­man za­man ge­ti­re­rek, ken­di­si­ni din­dar ad­de­den hal­kı­mı­zı kan­dır­mak­tan baş­ka hiç­bir iş­lev gö­re­me­mek­te­dir. Şim­di siz­le­re so­ru­yo­rum: Din­dar­lık, bu ül­ke­de, Ali Di­bo olay­la­rı­nın mey­da­na çık­ma­sı­nı em­re­di­yor mu em­ret­mi­yor mu? İs­la­mi­yet bu­na ce­vaz ve­ri­yor mu ver­mi­yor mu? Eğer, AK Par­ti­nin böy­le dinî bir has­sa­si­ye­ti ol­say­dı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye’de Ali Di­bo olay­la­rı ol­maz­dı. Ya­ni, bu imam de­di­ği­miz in­san­la­rı vit­rin­le­re ko­ya­rak, din­dar in­sa­nı­mı­zı bir da­ha­ki se­çim­ler­de te­tik­le­mek is­te­me­sin­den baş­ka hiç­bir ama­cı bu­lun­ma­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – AK Par­ti­dey­ken öy­le mi ya­pı­yor­du­nuz siz?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, so­run­lar­dan bi­ri­si de bu ül­ke­de ba­şör­tü­lü kız­la­rı­mı­zın üni­ver­si­te­ye gi­riş­te­ki en­gel­ler­den bir ta­ne­si de bu­dur de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şur mu­su­nuz lüt­fen.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu mad­dey­le il­gi­li, so­run efen­dim.

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın Öz­do­ğan.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu bü­yük bir so­ru­nu­muz­dur Sa­yın Baş­ka­nım.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Mad­de­nin adı­nı söy­le.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Se­çim­ler ya­pıl­ma­dan ön­ce mey­dan­lar­da ne ve­ril­di?

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Han­gi mad­dey­le il­gi­li ko­nu­şu­yor­sun?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ba­kın, şu da söy­len­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım:

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Ka­çın­cı mad­de?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – “Baş ör­tü­sü bi­zim na­mu­su­muz­dur” de­nil­miş­tir; ama, ya­pıl­ma­mış­tır. Önü­müz­de­ki 2007 se­çim­le­rin­de ken­di­si­ni din­dar ad­de­den seç­men­le­re ne ce­vap ve­re­cek­ler, han­gi va­at­ler­de bu­lu­na­cak­lar ben ha­ki­ka­ten bu­nu dü­şün­mek­te­yim.

OS­MAN KI­LIÇ (Si­vas) – Sa­na ne?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bel­ki de, az ön­ce, Sa­yın Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce’nin ko­nuş­ma­sı gi­bi, Şûra­da alı­nan ka­rar­lar se­çim­le­re yö­ne­lik ka­rar­lar­dır. Din­dar ad­de­den seç­me­ne bir me­saj ni­te­li­ği ta­şı­mak­ta­dır. Ama, ken­di­si­ni din­dar ad­de­den in­sa­nı­mız as­la ve ka­ti­yet­le bun­la­ra bir da­ha kan­ma­ya­cak­tır.

Ta­bii ki, biz, şah­sen de ve Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak da, bu ül­ke­de ba­şör­tü­lü de ba­şör­tü­süz de han­gi kı­ya­fe­te men­sup olur­sa ol­sun öz­gür­ce öğ­re­ti­mi­ni yap­ma­lı­dır.

Ba­kın, Sa­yın Er­kan Mum­cu, Millî Eği­tim Ba­ka­nıy­ken, kap­sam­lı bir YÖK re­for­mu­nu ha­zır­la­mış­tı, fa­kat, ma­ale­sef, Si­irt se­çim­le­ri ha­tı­rı­na -bir si­ya­siy­le an­la­şa­rak Sa­yın Baş­ba­kan- bu, ra­fa kal­dı­rıl­mış­tır. Bu, din­dar seç­me­ne ya­pı­la­bi­le­cek en bü­yük yan­lış­lar­dan bi­ri­si­dir. Bu­ra­dan mil­le­ti­me bu­nu hay­kır­mak is­ti­yo­rum.

Ba­kın, üni­ver­si­te­le­ri­miz­de­ki en önem­li so­run­lar­dan bi­ri­si de üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin ka­li­te­si­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Üni­ver­si­te­le­ri­miz­de ne ka­dar öğ­ren­ci oku­yor; üni­ver­si­te­le­ri­miz­de ne ka­dar aka­de­mis­yen var, pro­fe­sör var, do­çent var, yar­dım­cı do­çent var ve bun­la­rın sa­yı­sı -ya­ni ka­li­te ve kan­ti­te yö­nün­den- ne ka­dar­dır, bun­lar üze­rin­de AK Par­ti Hükûme­ti hiç dur­ma­mak­ta­dır. Dı­şa­rı­ya ne ka­dar öğ­re­tim ele­ma­nı, ye­tiş­tir­mek üze­re gön­de­ri­yor­su­nuz; bun­la­rın üze­rin­de dur­mu­yor­su­nuz. Sa­yın Baş­ba­kan, her za­man ol­du­ğu gi­bi, dev­let ve hükûmet iş­le­ri­ni bı­ra­ka­rak, en kü­çük il­çe­nin kon­gre­le­ri­ne ka­dar gi­di­yor, fa­kat, ül­ke­mi­zin bu en bü­yük so­run­la­rıy­la uğ­ra­şa­mı­yor. Böy­le bir ida­re, böy­le bir yö­ne­tim gö­rül­me­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­ya­se­ten ül­ke­nin her ku­ru­mu­na, der­nek­le­re, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ne hâkim ol­mak, geç­miş si­ya­si par­ti­ler­de de gö­rül­dü­ğü gi­bi hiç­bir si­ya­si­ye ve hiç­bir si­ya­si par­ti­ye ha­yır ge­tir­mez. İle­ri­de, bu­nun ce­re­me­si­ni çe­ker­si­niz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu­ra­dan, bu­nu, siz­le­re ses­len­mek is­ti­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Er­zu­rum­lu ina­nı­yor mu si­ze?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Di­ğer... Di­ğer önem…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Er­zu­rum­lu ina­nı­yor mu sa­na?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Er­zu­rum­lu’nun ina­nıp inan­ma­dı­ğı­nı bi­le­bil­men için, se­nin da­daş ol­man la­zım. Da­daş­lık vas­fın­dan yok­sun ol­du­ğun için, sen bu­nu bi­le­mez­sin.

Ba­kın, AK Par­ti Hükûme­ti ay­nı za­man­da üni­ver­si­te­ler­le kav­ga­lı, YÖK’le kav­ga­lı de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, üst yar­gıy­la kav­ga­lı. Şim­di, bu­ra­da, AK Par­ti­nin yet­ki­li­le­ri, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri çı­kıp YÖK’ü şikâyet edi­yor­lar, YÖK’ü şikâyet edi­yor­lar de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bu, ya­ni tim­sa­hın göz­yaş­la­rın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir. YÖK’ü kal­dır­mak, ye­ri­ne baş­ka bir ku­ru­mu, da­ha öz­gür­lük­çü bir ku­ru­mu koy­mak si­zin eli­niz­de­dir. Biz de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu ola­rak 21 ki­şi­yiz, 21 mil­let­ve­ki­li­yiz. Hod­ri mey­dan di­yo­ruz, si­ze söz ve­ri­yo­ruz, böy­le öz­gür­lük­çü bir ku­rum ge­ti­rin de­ğiş­ti­re­lim.

İR­FAN GÜN­DÜZ (İs­tan­bul) – Na­sıl gü­ve­ne­ce­ğiz? Siz ya­rı yol­da bı­ra­kır­sı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Siz, Er­kan Mum­cu’nun Millî Eği­tim Ba­ka­nı iken yap­mak is­te­di­ği­ni ra­fa kal­dır­dı­nız. Ağ­la­ma­yın, bu­ra­da çı­kıp, ma­ale­sef, YÖK’ü eleş­tir­me­yin. Bu, si­zin hal­kın kar­şı­sın­da ne ka­dar sa­mi­mi­yet­siz ol­du­ğu­nu­zu gös­ter­mek­te­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Şim­di, üni­ver­si­te me­zun­la­rı boş ge­zi­yor. Bu­gün, me­zun olan üni­ver­si­te­li­le­ri­mi­zin, ma­ale­sef, yüz­de 40’ı boş­ta gez­mek­te­dir. Siz, böy­le si­ya­si iş­ler­le il­gi­le­ne­ce­ği­ni­ze bu üni­ver­si­te me­zun­la­rı­mı­za ne­den iş bul­mu­yor­su­nuz? Bir de çı­kıp di­yor­su­nuz ki, in­sa­nı­mı­zın iş­siz­lik ora­nı yüz­de 8 bil­mem ne ka­dar. Ar­ka­daş­lar, bu ya­lan! İş­siz­lik ora­nı yüz­de 20’den aşa­ğı de­ğil­dir bu ül­ke­de. Bu, resmî ku­rum­la­rın, si­zin em­ri­niz­de­ki resmî ku­rum­la­rın resmî ra­kam­la­rın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir. Bu­ra­da, lüt­fen tim­sah göz­yaş­la­rı dök­me­yin. Eğer kah­ra­man­sa­nız, ge­lin YÖK’ü de­ğiş­ti­rin. Biz, Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak des­tek ve­re­ce­ğiz. Bu­ra­dan hal­kı­mı­za da oy ve­re­ce­ğiz, ge­tir de­ğiş­ti­re­lim.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Ela­zığ) – Na­sıl gü­ve­ne­ce­ğiz si­ze?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Per­de ar­ka­sın­da oy ve­re­ce­ğiz, açık­ça oy ve­re­ce­ğiz, be­yaz oyu kul­la­na­ca­ğız açık­ça.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Sa­na gü­ve­ne­me­yiz!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu­yu­run ge­ti­rin.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Sa­na bir ke­re gü­ven­dik yan­lış yap­tın!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Yi­ğit­se­niz ge­ti­rin!

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Sa­na gü­ve­ne­me­yiz İb­ra­him Bey, sen yan­lış yap­tın, yol­da bı­rak­tın bi­zi.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sen Bur­sa­lı­sın, ya­ni Gi­re­sun­lu Bur­sa­lı­sın. Bur­sa­lı­lar se­ni çok iyi ta­nı­yor Za­fer Bey kar­de­şim, se­ni çok iyi ta­nı­yor.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Sa­na gü­ve­nip yo­la çı­kıl­ma­ya­ca­ğı­nı an­la­dık.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Se­ni çok iyi ta­nı­yor Bur­sa­lı­lar, bu­nu söy­le­ye­yim.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Da­daş­lı­ğa ya­kı­şı­yor mu bu?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, millî eği­tim, ma­ale­sef, bi­zim eği­ti­mi­mi­ze de za­rar ver­miş­tir, İs­la­mi­yet’e de za­rar ver­miş­tir. Ya­ni, bun­dan bir sü­re ön­ce, iş­te ki­tap­lar­da­ki ab­dest alın­dı­ğı za­man al­yu­var­la­rı ar­tır­dı­ğı­nı yaz­mak, ha­ki­ka­ten, İs­la­mi­yet’e, din­dar­lı­ğa yö­ne­len in­san­la­rın önü­ne de bir set çek­miş­tir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Bü­tün bun­lar ni­çin ya­pı­lı­yor? Bü­tün bun­lar, oy kay­gı­sıy­la ya­pı­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

İba­det­ler, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Al­lah için ya­pı­lır. Onun dı­şın­da hiç­bir şey yok­tur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Son ola­rak şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: AK Par­ti, 2007 se­çim­le­ri­ne ar­tık bü­tün hı­zıy­la ça­lış­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ve tek bir sis­te­mi var­dır: Di­ni kul­lan­mak. Geç­miş­te na­sıl kul­lan­dıy­sa, şim­di de kul­la­nı­yor. Si­zin din­dar­la­ra ver­di­ği­niz za­ra­rı kim ver­di de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım?

Ba­kın, ge­çen se­ne, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­ya Ban­ka­lar Ya­sa­sı ge­ti­ril­di ve ora­da bir özel fi­nans ku­ru­mu­nun -ki, ben de ora­ya pa­ra kap­tır­mı­şım­dır- bu­ra­da, il­gi­li mad­de, ge­ce ya­rı­sı Baş­ba­ka­nın em­riy­le kal­dı­rıl­mış­tır ve kur­ta­rıl­mış­tır ve o fi­nans ku­ru­mu­nun te­le­viz­yo­nu da, bü­tün med­ya or­gan­la­rı da ha­rıl ha­rıl AK Par­ti­ye ça­lış­mak­ta­dır. İş­te bu­nun adı­na ne der­ler: Al gü­lüm, ver gü­lüm. Bun­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Kaç pa­ra kap­tır­dın?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ba­kan Al­man­ya’ya git­ti. Sa­na­yi Ba­kan­lı­ğı­na, sa­na­yiy­le il­gi­li pa­ra­sı­nı di­ni kul­la­nan­la­ra kap­tı­ran bir va­tan­da­şı­mız şikâyet et­ti ve “ça­ğı­rın o sah­tekârı” de­di. İş bit­tik­ten son­ra, adı “sah­tekâr” olu­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Pe­ki, so­ru­yo­rum bu­ra­dan si­ze: YİM­PAŞ Hol­din­gin Baş­ka­nı­nın sa­yın ba­kan­lar­la, mil­let­ve­kil­le­riy­le ay­nı ce­na­ze tö­re­nin­de bu­lun­ma­sı­nın ne an­la­mı var­dır? Bu­nu sor­mak is­ti­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ce­na­ze­ye git­me­sin­ler mi? Ce­na­ze­ye gi­dil­me­sin mi?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu si­zin yap­tı­ğı­nız ne­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım? Din­dar­la­rı ve din­dar­lı­ğı kul­la­nıp, es­ki­miş bir ço­rap gi­bi at­mak­tan baş­ka bir şey de­ğil­dir.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen, Sa­lih Ka­pu­suz, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­pu­suz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bir ya­sa tek­li­fi­nin son mad­de­si: “Bu Ka­nu­nu Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.”

Evet, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak bir­ta­kım de­ğer­len­dir­me­le­ri ya­par­lar­ken, üzü­le­rek ifa­de edi­yo­rum ki, doğ­ru bir üs­lu­bu ve doğ­ru­la­rı bu­ra­da ifa­de et­me­yi ter­cih et­mi­yor­lar.

Bi­raz ön­ce­ki id­dia çok dik­ka­ti­mi çek­ti. En­gin Bey’e de ba­kı­yo­rum, ama, ara­mız­da gö­re­mi­yo­rum, zan­ne­der­sem.

Ko­nu şu: Efen­dim, oy­la­ma ya­pı­lı­yor Şûra­da. Bu ya­pı­lan oy­la­ma­da her­kes bir ta­ra­fa ko­şu­yor; ge­nel mü­dür­ler, mü­dür­ler, bir ko­şuş­tur­ma­ca ya­şı­yor. Ger­çek­ten, böy­le bir uy­gu­la­ma var mı di­ye dik­ka­ti­mi çek­ti.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ben de­dim.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Mü­sa­ade edin… Mü­sa­ade edin…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Onu ben de­dim.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Haa, siz, söy­le­di­niz. Doğ­ru, Mu­har­rem Bey söy­le­di; o da gel­di, yok­tu bi­raz ön­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bu­ra­day­dım.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) – Ba­kan­la gö­rü­şü­yor­du.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bi­raz ön­ce te­le­fon et­tim.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ba­kan­la gö­rü­şü­yor­dum, bu­ra­day­dım.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nı Pro­fe­sör Dok­tor İr­fan Er­do­ğan Bey’i ara­dım, bi­raz ön­ce ara­dım, “Ar­ka­daş, oy­la­ma­ya geç­ti­niz mi? Bir de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz, Ge­nel Ku­rul­da çok kö­tü bir gö­rün­tüy­le, ko­şuş­tu­ra­rak oy­la­ma ya­pı­lı­yor… Ne­dir bu olay?” di­ye sor­dum. Efen­dim, oy­la­ma­lar ya­rın. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… Lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bu ya­lan­dır! Bu ya­lan­dır! Bu­gün, Müs­te­şar Yar­dım­cı­sı…

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ha­yır efen­dim. Böy­le bir şey ola­maz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bu ya­lan­dır!

Bu­gün oy­la­ma­nın ya­pı­lıp ya­pıl­ma­dı­ğı­nı ken­di­le­ri açık­la­sın­lar.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce… Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz Sa­yın İn­ce.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yet­me­di…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, ola­maz böy­le bir şey!

BAŞ­KAN – Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Böy­le bir şey ola­maz.

Ben, gö­zü­me mi ina­na­ca­ğım?..

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Yet­me­di…

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ba­kan, oy­la­ma ya­pıl­mı­yor mu bu­gün?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Yet­me­di… De­dim ki, ar­ka­daş­lar si­zin oy­la­ma­nız…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ka­pu­suz, si­ze hiç ya­kış­ma­dı.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Lüt­fen… Lüt­fen… Ko­nuş­tu­nuz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ba­kan ora­da. Ona so­rar mı­sı­nız?

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Efen­dim, sor­ma­ya ih­ti­ya­cım yok. İşin ba­şın­da­ki ar­ka­da­şa sor­dum di­yo­rum ya! Ba­kan Bey bu­ra­da.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – İşin ba­şın­da Ba­kan. Oy­la­ma ya­pıl­ma­dı mı Sa­yın Ba­kan?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Oy­la­ma ya­pıl­ma­dı mı Sa­yın Ba­kan?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – “Pe­ki, oy­la­ma­yı na­sıl ya­pı­yor­su­nuz?” de­dim.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Ba­kan unut­tu… Ba­kan unut­tu…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Geç­miş yıl­lar­da fark­lı, aca­ba bu yıl fark­lı bir uy­gu­la­ma yön­te­mi­niz mi var? Söy­le­dik­le­ri şey şu: Ge­çen yıl­ki, geç­miş şûra­lar­da­ki ya­pı­lan oy­la­ma ney­se, ay­nı yön­tem­le uy­gu­lu­yo­ruz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Oy­la­ma­lar böy­le olur, böy­le…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Her­ke­sin elin­de bir kart ola­cak, o kar­ta gö­re oy­la­ma ya­pı­la­cak.

Pe­ki, ge­nel mü­dür­le­rin oy kul­lan­ma hak­kı var mı? Evet, ge­nel mü­dür­le­rin de, üye­le­rin de ora­da oy ver­me hak­la­rı var. An­cak, ge­nel mü­dür ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bü­yük bir ek­se­ri­ye­ti oy kul­lan­mı­yor­lar, kul­lan­ma­yı dü­şün­mü­yor­lar, çün­kü “Et­ki­le­di­niz, et­ki­li ol­du­nuz di­ye, Şûra’nın üze­rin­de bir de et­ki gö­rün­tü­sü bı­rak­tır­mak is­te­mi­yo­ruz.” de­di­ler.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bi­raz ön­ce, ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­ma bir ön­ce­ki ko­nuş­mam­da söy­le­dim. Şim­di, bir par­ti­yi bağ­la­yan en be­lir­gin ya­zı­lı me­tin, o par­ti­nin prog­ra­mı­dır. Bu, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Prog­ra­mı: “Ye­ni He­def­ler, Ye­ni Tür­ki­ye.” Bu da: “Gü­zel Gün­ler Gö­re­ce­ğiz” Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si 2002 Se­çim Bil­dir­ge­si.

El­bet­te, ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­mız bu­ra­da de­ğer­len­dir­me­le­ri ya­par­lar­ken, herhâlde bu ana me­tin­le­ri­ni de­ğiş­tir­me­dik­le­ri­ne gö­re, bu­ray­la il­gi­li ola­rak re­fe­rans ka­bul eder­ler, bu­na gö­re de­ğer­len­dir­me ya­par­lar.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) – Kop­ya çe­ken as­lı­nı ya­pa­maz Baş­kan, ya­nıl­ma­ya­sın!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Şim­di, par­ti prog­ra­mı say­fa 163. Uzun­ca oku­ma­ya­ca­ğım, fa­kat bir iki cüm­le­yi oku­yup ba­zı ko­nu­la­ra işa­ret et­mek is­ti­yo­rum: “Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si dö­ne­min­de, üni­ver­si­te­ler, en ile­ri ve en yük­sek dü­zey­de eği­tim ve bi­lim araş­tır­ma ya­pan, bil­gi üre­ten, bil­gi­yi hiç­bir bas­kıy­la sı­nır­la­ma ol­mak­sı­zın ser­best­çe ya­ya­bi­len, özerk bi­lim, eği­tim ve kül­tür ku­rum­la­rı ha­li­ne ge­ti­ri­le­cek­tir.”

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ne var bun­da?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – “CHP, bu amaç­la kök­lü bir üni­ver­si­te re­for­mu ya­pa­cak, YÖK sis­te­mi­ni kal­dı­ra­cak, üni­ver­si­te­le­re bi­lim­sel ve yö­net­sel özerk­lik ta­nı­ya­cak­tır.” (CHP sı­ra­la­rın­dan “Doğ­ru, doğ­ru” ses­le­ri)

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) – Doğ­ru!.. Ne var bun­da?

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri! Sab­re­din lüt­fen!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Çok gü­zel.

Bi­raz ön­ce­ki ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar­da, ar­ka­daş­la­rı­mız, yö­net­sel özerk­lik var de­di­ler; yö­net­sel özerk­lik, ya­ni ida­ri özerk­lik var de­di­ler. Var olan bir şe­yi… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Se­çim bil­dir­ge­sin­de öy­le bir şey yok!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir baş­ka şe­ye ge­çe­ce­ğim. Sa­bır­lı olun, an­la­yı­şı­nı­za bı­ra­kı­yo­rum.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) – An­la­ma­mış­sın, an­la­ma­mış­sın!..

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Yi­ne, 3 Ka­sım 2002 Se­çim Be­yan­na­me­niz­de, say­fa 75, o da bu­ra­da.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Ta­mam.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Yan­lış an­la­şıl­ma­sın, gös­te­ri­yo­rum ki, ha­tır­la­yın di­ye. “Üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi çağ­daş dün­ya üni­ver­si­te­le­ri dü­ze­yi­ne çı­ka­ra­ca­ğız.”

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) – Ne var bun­da?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – “… Ana­ya­sa’da ve ya­sa­lar­da ge­rek­li de­ği­şik­lik­le­ri ya­pa­rak, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zi tek tip ya­pı­lan­ma­ya mahkûm ol­mak­tan kur­ta­ra­ca­ğız.”

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ne gü­zel!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bir hü­küm ve­ri­yor. Ba­kın, dik­kat edin, de­mek ki, bu­gün­kü YÖK, bu­gün­kü üni­ver­si­te an­la­yı­şı tek tip­çi. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Pe­ki, ne­yi sa­vu­nu­yor­su­nuz? Ba­kın, söy­le­dik­le­ri­niz­den… Bu doğ­ruy­sa, bu­gün­kü id­di­ala­rı­nı­zı ne­re­ye ko­yu­yor­su­nuz?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Ne il­gi­si var bu­nun­la?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Çok il­gi­si var.

Ba­kı­nız, da­ha baş­ka bir şey söy­le­ye­ce­ğim: Şim­di, bu da, ken­di İn­ter­net si­te­niz­de mev­cut: CHP org. tr. “YOK Ra­po­ru” Lüt­fen, dik­kat edin “YOK Ra­po­ru” ya­ni, -pa­ran­tez için­de- YÖK Ra­po­ru.

HA­LİL AK­YÜZ (İs­tan­bul) – Evet…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Şim­di, ik­ti­dar­da siz ol­say­dı­nız, bu­gün­kü YOK’u, ya­ni, YÖK’ü de­ğiş­ti­re­ce­ği­ni­zi söy­lü­yor­su­nuz. Bi­zim, bu­nun­la il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­muz sı­ra­dan bir dü­zen­le­me­yi bi­le, de­mok­ra­si­nin tah­ri­ba­tı, eği­ti­min bil­mem ne ol­ma­sı, öz­gür­lük­le­rin yok ol­ma­sı gi­bi it­ham­lar­la na­sıl bu­luş­tu­ra­bi­lir­si­niz de­ğer­li ar­ka­daş­lar? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar)

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) – Ge­ri­ye doğ­ru de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Be­te­rin be­te­ri var, sen da­ha be­ter ya­pa­cak­sın!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Da­ha­sı­nı söy­le­ye­ce­ğim. Ba­kı­nız “12 Ey­lül, 82 Ana­ya­sa­sı ve YOK” di­ye, si­zin Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Genç­lik Kol­la­rı Üni­ver­si­te Kon­se­yi­nin bu ko­nuy­la il­gi­li yaz­dık­la­rı­nı, bir kez da­ha, bu­gün, gün­cel­leş­ti­ril­miş ken­di si­te­niz­den oku­ma­nı­zı tav­si­ye ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Oku da tu­ta­nak­la­ra geç­sin.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – İkaz­la­rı­nı an­la­ma­nı­zı tav­si­ye ede­rim.

OR­HAN SÜR (Ba­lı­ke­sir) – İs­ter­se­niz Arap­ça ya­za­lım; o za­man an­lar­sı­nız bel­ki!.. Türk­çe ya­zın­ca an­la­mı­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın tek­li­fin­de ka­fa­mı­zın ka­rı­şık ol­du­ğu­nu söy­le­yen Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­le­re şu ka­fa­la­rı­nın ka­rı­şık olup ol­ma­dı­ğı­nı ken­di­le­ri test et­sin­ler, ken­di­le­ri dü­şün­sün­ler.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Çok net, çok net!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Biz ile­ri­ye doğ­ru de­ğiş­ti­re­ce­ğiz. Siz, ge­ri­ye doğ­ru de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, bu ko­nuy­la il­gi­li ola­rak, dün­kü ko­nuş­tuk­la­rı­nı, se­çim be­yan­na­me­le­ri­ni, prog­ram­la­rı­nı, si­te­le­rin­de­ki be­yan­la­rı­nı bir göz­den ge­çi­rip, bu­gün­kü ko­nuş­ma­la­rıy­la bir tart­sın­lar, ölç­sün­ler, bir şe­ye ka­rar ver­sin­ler. Biz de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin, bu­gün­kü YÖK’ün ya­pı­sın­dan, bu­gün­kü yap­tık­la­rın­dan, ye­ter­li ve­ya­hut da ye­ter­siz­lik­le­rin­den ya­na mı, yok­sa, ger­çek an­lam­da, Tür­ki­ye’ye uy­gun, eği­ti­mi­mi­ze uy­gun, ça­ğı­mı­za uy­gun…

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Si­ze uy­gun, si­ze!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sen da­ha be­ter ya­pa­cak­sın!

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – …bir eği­tim an­la­yı­şı, bir üni­ver­si­te­den ya­na mı, bu­na ka­rar ver­sin­ler.

OR­HAN SÜR (Ba­lı­ke­sir) – Si­ze uy­gun de­ğil, bi­ze uy­gun.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Be­nim siz­den is­te­di­ğim şey bu, bu­nu is­ti­yo­rum sa­de­ce.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu yap­mış ol­du­ğu­muz dü­zen­le­me, Ana­ya­sa’da var olan, di­yor ki, “ka­nun­la dü­zen­le­nen…” Çok açık hü­küm.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, di­yor ki Ana­ya­sa’nın 130’un­cu mad­de­si: “Ka­nu­nun be­lir­le­di­ği usul ve esas­la­ra gö­re, rek­tör­ler Cum­hur­baş­ka­nın­ca… Se­çi­lir ve ata­nır.” Ne­dir o? Ka­nu­nu kim ya­pa­cak? Ka­nu­nu bu­ra­sı ya­pa­cak. Biz ya­pı­yo­ruz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Hit­ler de ço­ğun­lu­ğu­na gö­re ka­nun yap­mış­tı, ne ol­du?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Yap­mış ol­du­ğu­muz ka­nu­na gö­re adım­lar at­mak du­ru­mun­da­yız. Do­la­yı­sıy­la, biz, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ip­tal et­miş ol­du­ğu bir hük­mü, ya­sa­ma gö­re­vi­mi­zi ye­ri­ne ge­ti­re­rek dol­du­ru­yo­ruz.

Do­la­yı­sıy­la, bu­nun Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lı­ğı, bu­nun baş­ka ge­rek­çe­ler­le bir ara­ya ge­ti­ril­me­si­ni doğ­ru bul­ma­dı­ğı­mı bir kez da­ha ifa­de edi­yor, şu ana ka­dar kat­kı ve­ren, ten­kit eden ar­ka­daş­la­rı­mız da­hil, te­şek­kür edi­yo­rum; bu ya­sa­nın, mem­le­ke­ti­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze, ül­ke­mi­ze ha­yır­lı ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, 69’a gö­re söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

Bu­yu­run Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – 69'un­cu mad­de­ye gö­re söz hak­kı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ne için is­ti­yor­su­nuz?

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ka­pu­suz ko­nuş­ma­sın­da… Ben bu­gün Şûra­da oy­la­ma ya­pıl­dı­ğı­nı söy­le­dim, Sa­yın Ka­pu­suz’sa, Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nı­nı ara­dı­ğı­nı, bu­gün bir oy­la­ma ya­pıl­ma­dı­ğı­nı, oy­la­ma­nın ya­rın ya­pı­la­ca­ğı­nı söy­le­di. Bu ko­nu­yu açık­la­mak is­ti­yo­rum, söz­le­ri­mi çar­pıt­mış­tır Sa­yın Ka­pu­suz.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, siz ko­nuş­tu­nuz, din­le­dik, oy­la­ma ya­pıl­dı­ğı­nı söy­le­di­niz. Sa­yın Ka­pu­suz da, Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nıy­la ko­nuş­tu­ğu­nu, Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nı­nın söy­le­dik­le­ri­ni söy­le­di. İş, bu ka­dar ba­sit.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, bu­gün ya­pı­lan oy­la­ma­lar…

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, bu­yu­run; si­zin söz ta­le­bi­niz var­dı.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Uy­gun gör­mü­yo­rum.

Sa­yın Koç…

Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Lüt­fen otu­rur mu­su­nuz.

Sa­yın Koç, bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Şu­nu açık­la­ya­yım: Bu­gün, alt ko­mis­yon oy­la­ma­sı ya­pıl­dı, ya­rın ge­nel oy­la­ma­lar ya­pı­la­cak, Sa­yın Ka­pu­suz. Bu­nu siz de bi­li­yor­su­nuz, bu­nu siz de bi­li­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, za­ten mak­sat ha­sıl ol­du, dü­zelt­ti­niz.

Bu­yu­run Sa­yın Koç, siz ne için söz is­ti­yor­su­nuz?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, 69’un­cu mad­de­de “bir si­ya­si par­ti­ye at­fo­lu­nan yan­lış gö­rüş­ler üze­ri­ne söz hak­kı ta­nı­nır” di­yor.

BAŞ­KAN – Ne di­ye yan­lış söy­le­di, yan­lış şey at­fet­ti?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Efen­dim, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Prog­ra­mın­dan oku­du­ğu bö­lüm­ler, şu an­da bi­zim si­ya­si tu­tu­mu­muz­la bağ­daş… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Doğ­ru” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Din­li­yor­sa­nız söy­le­ye­yim.

Şu an­da bi­zim prog­ra­mı­mız­dan oku­du­ğu bö­lüm­le­rin şu an­da­ki si­ya­si tu­tu­mu­muz­la bağ­daş­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Bu yan­lış bir an­laş­ma­dır. Mü­sa­ade eder­se­niz söz ala­rak dü­zelt­mek is­ti­yo­rum.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Be­nim fik­ri­mi söy­le­me hak­kım yok mu?

(AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan kar­şı­lık­lı laf at­ma­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, ye­ni bir sa­taş­ma­ya ma­hal ver­me­den kı­sa bir açık­la­ma…

İki da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR (Devam)

2.- Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz’un, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ön­ce­lik­le Sa­yın Ka­pu­suz’a te­şek­kür edi­yo­rum. Mec­lis kür­sü­sün­den de ol­sa Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin prog­ra­mıy­la il­gi­li, ka­mu­oyu­na, yurt­taş­la­rı­mı­za açık­la­ma yap­ma du­ru­mun­da kal­dı­ğı için te­şek­kür edi­yo­rum, bu yar­dı­mı için, kat­kı­la­rı için.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si çok açık bir şe­kil­de söy­lü­yor. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, 1980 fa­şist dar­be­siy­le ka­pa­tı­lan bir si­ya­si par­ti­dir ve 12 Ey­lül 1980’in kur­du­ğu ku­rum­la­ra kar­şı mü­ca­de­le ede ede 9 Ey­lül 1992’de ye­ni­den ku­rul­muş­tur. Şim­di, YÖK, ilk ku­ru­lu­şun­da, an­ti­de­mok­ra­tik, o dö­ne­min si­ya­si an­la­yı­şı­nı üni­ver­si­te­le­re da­yat­ma için or­ga­ni­ze edil­miş bir ya­pı­dır. [AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar(!)] Bu­gün için de YÖK’ü sa­vun­mu­yo­ruz. YÖK, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ik­ti­da­rın­da kal­dı­rı­la­cak­tır. [AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar(!)] Ama, in­san hak­la­rı, öz­gür­lük­ler, de­mok­ra­si al­tı­na, o si­hir­li söz­cük­ler al­tı­na siz­ler bir şey­ler sak­lı­yor­su­nuz, öy­le uya­nı­yor.

MU­SA UZUN­KA­YA (Sam­sun) – Hiç­bir şey sak­la­mı­yo­ruz.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Siz bu­nu red­de­din. Ka­mu­oyun­da yer­le­şik ka­nı bu­dur. Si­zin, de­mok­ra­si, in­san hak­la­rı, öz­gür­lük­ler adı al­tın­da ge­tir­mek is­te­di­ği­niz, at­mak is­te­di­ği­niz adım­la­rın ar­ka­sın­da her za­man bir Baş­ba­kan, şu Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın fo­toğ­ra­fı­nı gö­rü­yo­rum ben.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) – Sa­yın Baş­kan, büh­tan­dır bu.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – O fo­toğ­raf, uzun yıl­lar­dır si­ya­si geç­mi­şin­de bı­rak­tı­ğı söz­le­ri, gü­cü eli­ne al­dı­ğı za­man ya­şa­ma ge­çir­me aşa­ma­sın­da her tür­lü şe­yi ya­pa­bi­le­ce­ği­ni gös­te­ri­yor. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin si­zin­le iş bir­li­ği­ne gir­me­me sı­kın­tı­sı bu­dur. Bu­nu, çok açık bi­lin, çok açık bi­lin.

YÖK ko­nu­su­na, bu­gün­kü ko­nu­ya ge­lin­ce… Bu­nun­la ne bağ­lan­tı­sı var, ben onu an­la­ma­dım, bu­nun­la ne bağ­lan­tı­sı var? Ya­ni, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si… Evet, ida­ri açı­dan özerk üni­ver­si­te. Evet, yö­net­sel açı­dan özerk üni­ver­si­te, ma­li açı­dan, bi­lim­sel açı­dan özerk üni­ver­si­te; ama, med­re­se de­ğil Sa­yın Ka­pu­suz, ama, med­re­se de­ğil. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti’nin te­mel il­ke­le­ri­ne bağ­lı ku­rum­lar ola­cak. Var mı­sın bu­na? Se­nin ka­fan­la ol­maz bu.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Koç.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ka­pu­suz.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, ar­ka­da­şı­mı­zın de­ğer­len­dir­me­le­ri, bi­raz ön­ce ken­di­le­ri­nin ifa­de et­ti­ği şek­liy­le çar­pı­tı­la­rak arz edil­miş­tir.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, ye­ni bir sa­taş­ma­ya ma­hal ver­me­den, lüt­fen…

İki da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, bu tor­pil ni­ye böy­le?

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın İn­ce, otu­rur mu­su­nuz…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ba­na -de­min ya­lan­cı­lık­la suç­la­dı- söz hak­kı ver­mi­yor­su­nuz, şim­di ni­ye ve­ri­yor­su­nuz?

BAŞ­KAN – Ver­mi­yo­rum Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Otu­rur mu­su­nuz lüt­fen ye­ri­ni­ze!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Siz, grup baş­kan ve­ki­li de­ğil­si­niz, Mec­li­sin baş­ka­nı­sı­nız, be­nim de baş­ka­nım­sı­nız.

BAŞ­KAN – Lüt­fen, otu­run!

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Si­zin bu tu­tu­mu­nu­zu kı­nı­yo­rum ben. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Din­le” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Lüt­fen, otu­run ora­ya.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ya­kış­mı­yor…

BAŞ­KAN – Söz­le­ri­ni­zi ge­ri alır mı­sı­nız lüt­fen!

Bu­yu­run Sa­yın Ka­pu­suz.

3.- Ankara Milletvekili Salih Kapusuz’un, Samsun Milletvekili Haluk Koç’un, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, hiç­bir za­man ar­ka­daş­la­rı­mı­zın is­te­di­ği bir or­ta­mın oluş­ma­sı­nı is­te­mi­yo­rum. Böy­le bir iş de ifa­de et­me­dim, böy­le bir şey ifa­de et­me­dim.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ya­ra­tı­yor­sun, ya­ra­tı­yor­sun…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ben, sa­de­ce, bir dik­kat çek­mek için ken­di­le­ri­ne ait me­tin­le­ri oku­dum.

Şim­di…

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Çar­pı­ta­rak de­ğil, ta­ma­mı­nı oku.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Ora­da za­ten özü var, an­la­ma­dıy­san bir da­ha ba­kar­sın ar­ka­da­şım.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Sen an­la­ma­mış­sın.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­ri­hi­miz­de, önem­li gö­rev­ler ic­ra et­miş, mi­ra­sı­mız olan, ec­da­dı­mız, kül­tü­rü­müz, de­ğer­le­ri­miz ve inanç­la­rı­mız var. Ek­sik­lik­le­ri bu­lu­na­bi­lir. Bu­gün, cum­hu­ri­yet dö­ne­min­de de dün­kü med­re­se­le­ri­miz bu­gün­kü üni­ver­si­te­le­ri­miz hâli­ne, da­rül­fü­nun­la­rı­mız üni­ver­si­te­ler hâli­ne gel­miş­se, dü­nü ka­ra­la­mak­tan vaz­geç­me­yen bu an­la­yış Tür­ki­ye’yi bir ye­re gö­tü­re­mez. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Biz ise med­re­se­le­ri ye­ni­den ih­das ede­lim de­mi­yo­ruz. De­di­ği­miz şe­yi an­la­mak­ta ar­ka­daş­la­rı­mız güç­lük çe­ke­bi­lir­ler, ama, biz, çağ­daş dün­ya­nın…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sen, çağ­daş…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – …git­ti­ği is­ti­ka­met­te, bi­li­min, tek­no­lo­ji­nin, ula­şı­mın, eri­şi­min en hız­lı ol­du­ğu bir dö­nem­de…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Irak, Su­ri­ye, Su­udi Ara­bis­tan…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) …çağ­daş an­lam­da, o tek tip­çi an­la­yış, mi­li­ta­rist an­la­yış, tas­vip et­me­miz müm­kün ol­ma­yan an­ti­de­mok­ra­tik an­la­yı­şın ya­pı­sın­da bu­luş­mu­yo­ruz, bu­nu sa­vun­mu­yo­ruz; ye­ri gel­di­ği za­man kuş, ye­ri gel­di­ği za­man de­ve ol­mu­yo­ruz. Biz, dün ne isek bu­gün de oyuz, şu an­da sa­vun­du­ğu­muz her şey ken­di prog­ram­la­rı­mız­la ay­nı­dır. [CHP sı­ra­la­rın­dan “Göm­lek, göm­lek” ses­le­ri, al­kış­lar(!)]

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Göm­le­ği kim de­ğiş­tir­di, göm­le­ği?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bi­zim bu ko­nu­lar­da.. Bi­zim bu ko­nu­lar­da… (Gü­rül­tü­ler)

Bi­zim bu ko­nu­lar­da hiç­bir za­man, ama hiç­bir yer­de, bu­nu çağ­rış­tı­ra­cak yan­lış bir adı­mı­mız söz ko­nu­su ol­ma­mış­tır.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Göm­le­ği kim de­ğiş­tir­di, göm­le­ği?

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Her­kes ken­di­si­ne bak­sın. Ay­na­ya ba­kın, ay­na­ya ba­kar­sa­nız ken­di­ni­zi gö­rür­sü­nüz. (Gü­rül­tü­ler)

AK Par­ti…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, te­şek­kür edi­yo­rum.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – …prog­ra­mıy­la…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen, te­şek­kür edi­yo­rum.

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) – Göm­lek ne­re­de, göm­lek?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen… Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­pu­suz…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Te­şek­kür için açı­yo­rum.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Ba­na da iki da­ki­ka ve­rin Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür için…

Lüt­fen Sa­yın Koç.

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, bu ko­nu­lar­da çok açık ve ne­tiz.

OR­HAN SÜR (Ba­lı­ke­sir) – Dün ne ise­niz bu­gün de osu­nuz.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür eder mi­si­niz Sa­yın Ka­pu­suz, lüt­fen…

SA­LİH KA­PU­SUZ (De­vam­la) – Her­kes bu­nu çok iyi bil­mek­te­dir, ar­ka­daş­la­rı­mız da bil­sin.

Te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­pu­suz.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Afe­rin, “dün ne isem bu­gün de oyum” de­din! Ha­ni göm­lek de­ğiş­tir­miş­ti­niz!

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Yok…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Göm­lek ne­re­de, at­let ne­re­de?

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Bu Mec­lis, acı bir iti­ra­fa sah­ne ol­du.

AH­MET KÜ­ÇÜK (Ça­nak­ka­le) – Evet. Biz za­ten ar­ka­daş­la­rın de­ğiş­me­di­ği­ni söy­lü­yo­ruz, dün ne ise bu­gün de olar, göm­lek de­ğiş­tir­me­di­ler.

(AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rı ara­sın­da kar­şı­lık­lı laf at­ma­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Biz de­ğiş­me­di­ği­ni­zi ka­bul edi­yo­ruz za­ten, dün ney­se­niz bu­gün de osu­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Sa­yın İn­ce, ya­lan söy­le­me­di­ği­ni­zi ifa­de et­ti­niz. Za­ten tu­ta­nak­la­ra da geç­ti ve mak­sat ha­sıl ol­du. Si­zi de, ay­nı şe­kil­de, Baş­kan­lık Di­va­nı­na kar­şı da­ha say­gı­lı dav­ran­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ben de si­zi ta­raf­sız dav­ran­ma­ya da­vet edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan, ben de si­zi adil ol­ma­ya da­vet edi­yo­rum.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

4.- İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç’ın; Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanunu, Yükseköğretim Kanunu, Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu, Telsiz Kanunu ile 78 ve 190 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamelerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Geçici 1 inci Maddesinin Yeniden Düzenlenmesine Dair Kanun Teklifi ile Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonu Raporu (2/886) (S.Sayısı:1256) (Devam)

BAŞ­KAN – Hükûmet adı­na Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin Çe­lik söz is­te­miş­ler­dir.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ya­sa tek­li­fiy­le il­gi­li ola­rak dün­den be­ri mü­za­ke­re ya­pı­yo­ruz; an­cak, Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin me­ha­be­ti­ne ya­kı­şan, Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin va­ka­rı­na ya­kı­şan üs­lup, ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mı­zın kul­lan­dı­ğı üs­lup de­ğil­dir.

Bu­ra­da ne yap­tı­ğı­mı­zı, ne yap­mak is­te­di­ği­mi­zi dün­den be­ri izah edi­yo­ruz. Ama, mu­ha­le­fe­te men­sup de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­nu be­ğen­mi­yor­sa, be­nim­se­mi­yor­sa, bu­ra­ya ge­lir­ler, ne­zih ve na­zik bir dil­le gö­rüş­le­ri­ni or­ta­ya ko­yar­lar. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin men­sup­la­rı­na “siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım” di­ye­rek hi­tap et­tik­ten son­ra, ma­ale­sef, son de­re­ce ya­kı­şık­sız ifa­de­ler kul­la­nı­la­bi­li­yor.

Bi­raz ön­ce, Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ha­luk Koç, ko­nuş­ma­sı es­na­sın­da “şu Millî Eği­tim Ba­ka­nı” di­ye­rek, hiç de ken­di­si­ne ya­kış­ma­yan bir üs­lup­la bir ifa­de kul­lan­mış­tır. Ben, “şu Grup Baş­kan Ve­ki­li” de­di­ğim za­man, bu çok şık ol­maz.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Si­zi işa­ret et­tim.

OR­HAN ERAS­LAN (Niğ­de) – “Şu” bir işa­ret sı­fa­tı­dır Sa­yın Ba­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Eras­lan, lüt­fen…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce söy­le­dim, biz ya­sa­ma­nın men­sup­la­rı, biz si­ya­si­ler, si­ya­si par­ti men­sup­la­rı, bir­bi­ri­mi­ze say­gı gös­ter­me­di­ği­miz za­man, bir­bi­ri­mi­ze na­zik, ne­zih bir üs­lup­la hi­tap et­me­di­ği­miz za­man, biz, si­ya­set ku­ru­mu­nu ayak­la­rı­mı­zın al­tı­na al­mış olu­yo­ruz. Siz, si­ya­se­te say­gı duy­ma­dı­ğı­nız za­man…

Ba­kın, dün­den be­ri “üni­ver­si­te­ye si­ya­set so­ku­yor­su­nuz…” San­ki “üni­ver­si­te­ye mik­rop bu­laş­tı­rı­yor­su­nuz” der gi­bi söy­lü­yor­su­nuz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, si­zin yap­tı­ğı­nız da si­ya­set­tir. Si­ya­set, dev­let yö­ne­ti­mi­dir. Si­ya­set, hal­kın re­fah ve mut­lu­lu­ğu­nu en üst dü­ze­ye çı­kar­ma sa­na­tı­nın, bi­li­mi­nin adı­dır.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Hal­kı ez­mek­tir, hal­kı ez­mek!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Si­ya­se­ti bu ka­dar kö­tü bir şey ola­rak ta­nım­lar­sa­nız, on­dan son­ra, in­san­la­rın, si­ya­si par­ti­le­re, si­ya­set ku­ru­mu­na say­gı duy­ma­sı­nı bek­le­ye­mez­si­niz.

NU­RET­TİN SÖ­ZEN (Si­vas) – Si­ya­se­tin ye­ri bu­ra­sı­dır.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ben, bir şe­yin al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız da bu­ra­da ifa­de et­ti­ler, ba­kın, biz, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Dün­ya­nın kal­kın­mış, me­de­ni, mo­dern ül­ke­le­rin­de ol­ma­yan, kim­se­nin bil­me­di­ği, yer­yü­zün­de uy­gu­la­ma­sı ol­ma­yan bir şe­yi, hiç kim­se ge­ti­rip bu­ra­da ika­me et­me­ye ça­lış­mı­yor. Ne­ti­ce iti­ba­rıy­la, Tür­ki­ye’de 15 ye­ni üni­ver­si­te ku­rul­muş­tur, da­ha faz­la­sı­nın ku­rul­ma­sı ge­re­ki­yor. Ni­çin? Ba­kın, her ve­si­ley­le söy­le­dik, Tür­ki­ye em­sa­li olan, nü­fu­su Tür­ki­ye ka­dar olan ül­ke­ler­de 150-200 üni­ver­si­te var­dır. 2 mil­yon öğ­ren­ci­miz üni­ver­si­te ka­pı­sı­na git­mek­te­dir ve bu 2 mil­yon öğ­ren­ci­mi­zin an­cak yüz­de 10’u dört yıl­lık bir li­sans prog­ra­mı­na yer­le­şe­bil­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, bir şe­yin al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum: Di­ye­bi­lir­si­niz ki: “Efen­dim, bu­ra­lar­dan me­zun olan in­san­lar iş­siz ka­lı­yor­lar. Pe­ki, ne ya­pa­ca­ğız bu­nu?” Biz, ha­ni li­se­yi bi­ti­ren genç­ler boş ka­lı­yor di­ye iş… Es­ki­den li­se­yi bi­ti­ren­ler de iş bu­la­bi­li­yor­lar­dı. Dün­ya­nın hiç­bir ye­rin­de üni­ver­si­te­ler­den me­zun olan her­ke­sin dev­let ka­pı­sın­da me­mur ol­ma­sı, iş bul­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil­dir, yer­yü­zün­de böy­le bir şey yok­tur. Biz di­yo­ruz ya, mec­bu­ri eği­ti­mi ha­ni 8 yıl yet­mez 12’ye çı­ka­ra­lım. Bu ül­ke­de yük­se­köğ­re­tim me­zun­la­rı­nın yüz­de­si­ne ba­kın. Üni­ver­si­te­ler­de­ki, da­ha doğ­ru­su, yük­se­köğ­re­tim­de­ki okul­laş­ma oran­la­rı­na ba­kın. Bi­zim bü­tün gay­re­ti­miz bu­dur. El bir­li­ğiy­le, bü­tün si­ya­si par­ti­ler, Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu, il­gi­li olan bü­tün ku­ru­luş­lar, Tür­ki­ye’de­ki bu me­se­le­yi biz çöz­mek ve me­sa­fe ka­tet­mek zo­run­da­yız. Onun için, bir­bi­ri­mi­zi suç­la­ya­rak ve hiç de ne­zih ol­ma­yan, si­ya­se­te ya­kış­ma­yan bir üs­lup kul­la­na­rak, bu­ra­da, bu şe­kil­de bir­bi­ri­mi­ze hi­tap et­me hak­kı­na sa­hip de­ği­liz.

Ba­kın, bu­gün, Millî Eği­tim Şûra­sı’nda olan­la­rı söy­le­ye­yim si­ze: Millî Eği­tim Şûra­sı’nda bir ka­ra­rın ka­rar ola­bil­me­si için ge­nel ku­rul­da oy­lan­ma­sı la­zım, alt ko­mis­yon­lar­da… Bir­çok alt ko­mis­yon­da oy­la­ma ya­pıl­ma­mış­tır, ama, ba­zı alt ko­mis­yon­lar­da te­ma­yül be­lir­le­mek için oy­la­ma ya­pıl­mış­tır. An­cak, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da­ki ya­pı­lan oy­la­ma­la­rın şûra ka­ra­rı ol­ma açı­sın­dan ke­sin­lik­le bir an­la­mı yok­tur. Şûra ge­nel ku­ru­lun­da bun­lar oy­lan­ma­dı­ğı sü­re­ce şûra ka­ra­rı ol­maz­lar.

Bir baş­ka şey: Hiç kim­se, öy­le, eli­ni ko­lu­nu sal­la­ya­rak “Ba­na ora­dan bir kart ver, ben de oy kul­la­na­ca­ğım.” di­ye­mez. Son de­re­ce di­sip­lin­li ve -ba­kın, tek­rar al­tı­nı çi­zi­yo­rum- Şûra üye­si olan in­san­lar ta­ra­fın­dan oy kul­la­nı­la­bi­lir. Ba­kın, ya­rın Şûra sa­lo­nun­da Şûra Ge­nel Ku­ru­lu ya­pı­la­cak ve sa­de­ce üye olan in­san­lar ora­ya ge­le­cek­ler ve ora­da oy­la­rı­nı kul­la­na­cak­lar.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu üye­si olan, Ana­va­tan Par­ti­li Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu üye­si olan, AK Par­ti­li Ko­mis­yon üye­si olan bü­tün ar­ka­daş­la­rım, bu Şûra­nın ta­bii de­le­ge­si­dir, ta­bii üye­si­dir. On­lar da gi­dip ora­da oy­la­rı­nı kul­la­na­bi­lir­ler.

Böy­le bir şey ola­bi­lir mi: Rast­ge­le ka­pı­dan bi­ri­si gi­re­cek “ora­dan ba­na bir kart ver” di­ye­cek ve gi­dip ora­da oy kul­la­na­cak! Biz, ba­kın, bu ya­pı­lan ça­lış­ma­la­rı bu şe­kil­de ha­fi­fe al­dı­ğı­mız za­man, ora­da on­lar­ca pro­fe­sör var, ora­da va­li­ler var, ora­da kay­ma­kam­lar, be­le­di­ye baş­kan­la­rı var, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı­nın, Ma­li­ye­nin, bü­tün ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın ora­da se­çil­miş, gel­miş tem­sil­ci­le­ri var. 800 üye­si var bu Şûra­nın. 800 kü­sur üye­yi biz ha­fi­fe alı­yo­ruz, bun­la­rı is­tih­faf edi­yo­ruz de­mek­tir. Bu son de­re­ce ya­kı­şık­sız bir tu­tum­dur, bu­nu pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

İşin so­nu­na gel­dik, bu vak­te ka­dar de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mın kat­kı­la­rı ol­du. Ben, bir da­ha te­şek­kür ko­nuş­ma­sı yap­ma­mak için, bu ve­si­ley­le bu ka­nun tek­li­fi­nin ya­sa­laş­ma­sı için eme­ği ge­çen, ko­nuş­ma­la­rıy­la, tek­lif­le­riy­le, öner­ge­le­riy­le kat­kı­sı olan bü­tün de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na söz is­te­yen, Ay­han Se­fer Üs­tün, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; 1256 sı­ra sa­yı­lı Ka­nun Tek­li­fi’nin 3’ün­cü mad­de­si üze­rin­de şah­sım adı­na söz al­dım; yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yak­la­şık on bir ay ön­ce, bu Mec­li­sin, yü­ce Mec­li­sin ver­miş ol­du­ğu ka­rar­la, 15 ili­miz­de ye­ni üni­ver­si­te ku­rul­du. O gün­ler­de, ben er­te­si gü­nü te­le­viz­yon­la­rı iz­le­di­ğim­de, in­san­la­rın se­vinç­ten ağ­la­dı­ğı­nı gör­düm. Hat­ta, kar­şım­da du­ran Sa­yın Tev­hit Ka­ra­ka­ya, uçak­tan ini­yor­du, da­vul zur­nay­la in­san­lar bun­la­rı kar­şı­la­mış­lar­dı ve sa­yın mil­let­ve­ki­li­mi­zin de, o duy­gu se­li içe­ri­sin­de ağ­la­ya­rak ko­nuş­tu­ğu­nu gör­düm. Ma­ale­sef, bu gü­zel tab­lo, in­san­la­rı­mı­zın kur­sak­la­rın­da bı­ra­kıl­dı. İde­olo­jik yak­la­şım­lar­dan do­la­yı, ku­rum­la­rın inat­çı­lı­ğın­dan do­la­yı, gel­di­ği­miz nok­ta bu ol­du. Oy­sa, bu­gün, bi­zim, bu­ra­da, aka­bin­de ku­ru­la­cak 15 ta­ne ye­ni üni­ver­si­te­nin han­gi il­le­re ku­rul­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni tar­tış­ma­mız la­zım­dı. Ama, an­lam­sız ka­rar­lar­la, inat­laş­ma­lar­la bu­gü­ne gel­dik.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, rek­tör aday­la­rı­nın atan­ma­sın­da Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu­nun dev­re dı­şı bı­ra­kıl­ma­sı­nın üni­ver­si­te­nin özerk­li­ği­ne ha­lel ge­ti­re­ce­ğin­den do­la­yı, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lı­ğı id­dia edi­le­rek, çı­ka­rıl­mış olan ka­nun ip­tal ol­du. Bi­raz ön­ce, Grup Baş­kan Ve­ki­li­miz Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz da zik­ret­ti. Ben, bir se­fer­de an­la­şıl­mak üze­re tek­rar­lı­yo­rum bu cüm­le­yi. Ba­kın, Ana­ya­sa’nın 130’un­cu mad­de­si: “Ka­nu­nun be­lir­le­di­ği usul ve esas­la­ra gö­re; rek­tör­ler Cum­hur­baş­ka­nın­ca, de­kan­lar ise Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lun­ca se­çi­lir ve ata­nır.” di­yor.

Şim­di, Ana­ya­sa’ya bak­tı­ğı­mız­da, rek­tör­le­rin atan­ma­sı nok­ta­sın­da en ufak bir hü­küm yok. Pe­ki, ne­re­de var: 2547 sa­yı­lı YÖK Ka­nu­nu’nda var ve yi­ne, bi­zim, ara­lık ayın­da çı­kar­dı­ğı­mız, 15 üni­ver­si­te­nin ku­ru­lu­şu­na iliş­kin bu Ka­nun’da var. Şim­di, as­lın­da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, Ana­ya­sa’ya ba­ka­rak bu­na ka­rar ver­me­di; ka­nun­lar ara­sın­da bir den­ge güt­tü, ne­re­dey­se, bir ka­nu­nun bir ka­nu­na de­ne­ti­mi­ni yap­tı. Oy­sa, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin gö­re­vi, sa­de­ce, ka­nun­la­rın Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lı­ğı­nı be­lir­le­mek­tir. Bir ka­nu­nun bir ka­nu­na ay­kı­rı olup ol­ma­dı­ğı­na Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ka­rar ve­re­mez. Bi­zim ka­nun­lar hi­ye­rar­şi­miz de, Ana­ya­sa, ka­nun­lar ve tü­zük­ler ola­rak aşa­ğı doğ­ru gi­der. Bir de­fa, ya­pı­lan bu baş­lan­gıç­ta bir yan­lış­tı.

Bir de, ba­kın, özerk­lik­ten bah­se­di­li­yor. Bu özerk­lik, ki­min özerk­li­ği? YÖK’ün özerk­li­ği mi, yok­sa üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği mi? Ben, oku­yo­rum, Ana­ya­sa di­yor bu­nu: “…bi­lim­sel özerk­li­ğe sa­hip üni­ver­si­te­ler Dev­let ta­ra­fın­dan ku­ru­lur.” Oy­sa, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ve­ya bu­gün, bu­ra­da id­dia eden ar­ka­daş­la­rı­mız, YÖK’ün özerk­li­ği­ni sa­vu­nu­yor­lar. Oy­sa, bi­zim, üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği­ni sa­vun­ma­mız la­zım. YÖK’ü dev­re­ye so­ka­rak… Dün de ko­nuş­mam­da ifa­de et­miş­tim, eğer, bir rek­tör ada­yı 1 oy al­sa da­hi, 6 ta­ne­si­nin ara­sı­na gi­rer­se YÖK’ün önü­ne ge­li­yor; YÖK, sı­ra­la­ma­yı de­ğiş­ti­re­bi­li­yor, 1 oy al­mış ada­mı is­ter­se bi­rin­ci sı­ra­ya ko­yu­yor is­ter­se ikin­ci sı­ra­ya ko­yu­yor, o şe­kil­de Cum­hur­baş­ka­nı­nın önü­ne ko­yu­yor.

Ar­ka­daş­lar, üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği­nin önün­de kim en­gel? Üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği­nin önün­de tek en­gel YÖK’tür. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) – Bra­vo! Doğ­ru tes­pit.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) – YÖK, 1982 Ana­ya­sa­sı’yla bir­lik­te, üni­ver­si­te­le­re, üni­ver­si­te ho­ca­la­rı­na ya­na­şık dü­zen eği­ti­mi ver­mek üze­re kur­du­rul­muş­tur. Ver­di mi? Evet, bu za­ma­na ka­dar ya­na­şık dü­zen eği­ti­mi­ni ver­di, gö­re­vi­ni la­yı­kıy­la yap­tı. Ben şa­şı­rı­yo­rum! Ba­kı­yo­rum, ilk yıl­lar­da, bu­na, sos­yal de­mok­rat­lar kar­şıy­dı. Ha­ki­ka­ten de en çok on­lar çek­ti. 1402’lik­le­re ba­kın siz, 1402’lik­le­re… En faz­la, sos­yal de­mok­rat­lar, sol­cu­lar bun­dan çek­ti, ama, ba­kı­yo­rum ki, şu an­da, sos­yal de­mok­rat­lar “YÖK­se­ver” ol­muş­lar! Hay­ret edi­yo­rum, “YÖK­se­ver” ol­muş­lar!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Siz da­ha teh­li­ke­si­niz on­dan.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar, şu an­da, Ba­ka­nın ve­ya Baş­ba­ka­nın rek­tör ata­ma­la­rın­da yer al­ma­sı­nın, yi­ne bu özerk­li­ğe ay­kı­rı ol­du­ğu ifa­de edil­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Dü­şü­nün ki, bir YÖK, 1 oy al­mış ada­mı sı­ra­la­ma­nın is­ter bi­ri­ne is­ter iki­si­ne ko­ya­bi­li­yor, an­cak, bir Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın ve­ya bir Baş­ba­ka­nın bu sü­reç­te yer al­ma­sı­nın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Üs­tün, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (De­vam­la) – Evet.

1 oy al­mış bir rek­tör ada­yı­nı, YÖK, is­ter­se bi­rin­ci sı­ra­ya ko­ya­bi­li­yor is­ter­se ikin­ci sı­ra­ya ko­ya­bi­li­yor. Bu, üni­ver­si­te­nin özerk­li­ği­ne ay­kı­rı ol­mu­yor, an­cak, bir ba­ka­nın ve­ya bu mem­le­ke­tin baş­ba­ka­nı­nın ata­ma sü­re­cin­de yer al­ma­sı­nın üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği­ne ay­kı­rı ol­du­ğu id­dia edi­li­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu, mil­let ira­de­si açı­sın­dan ol­sun ge­rek­se Ana­ya­sa açı­sın­dan ol­sun ka­bul edi­le­cek bir du­rum de­ğil­dir.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Meh­met Eras­lan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan’a dev­ret­miş­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­raz ön­ce ko­nu­şan ik­ti­dar par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­nin söz­le­riy­le il­gi­li ba­zı dü­şün­ce­le­ri­mi açık­la­mak is­ti­yo­rum. Ne en­te­re­san ve ne ga­rip­tir ki, bir mu­ha­le­fet par­ti­si mil­let­ve­ki­li eda­sı içe­ri­sin­de, bu kür­sü­le­re ge­lip, âde­ta, bel­li hiz­met­le­ri ya­pa­ma­ma­nın ezik­li­ği içe­ri­sin­de gö­rüş­le­ri­ni açık­la­yan mil­let­ve­kil­le­ri ol­du.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – De­mok­ra­si var biz­de.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Şim­di, ben bu­ra­dan sor­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri­ne: Siz, dört yı­lı aş­kın za­man­dan be­ri ik­ti­dar de­ğil mi­si­niz? İk­ti­dar­da­sı­nız. Ben, Sa­yın Ka­pu­suz’un, Acil Ey­lem Pla­nı­nı da ya­nın­da ge­tir­me­si­ni ar­zu eder­dim. Açın, Acil Ey­lem Pla­nı­nı­za ba­kın “YÖK’ün ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı 6 ile 12 ay ara­sı…” Ne ol­du? Ben si­ze so­ru­yo­rum şim­di: Dört yıl bit­ti, YÖK’ü ye­ni­den ya­pı­lan­dır­ma sö­zü ver­di­niz, Acil Ey­lem Pla­nı içe­ri­si­ne koy­du­nuz, ama, bu­gün ge­lip YÖK’ten şikâyet edi­yor­su­nuz, ağ­lı­yor­su­nuz, fer­yat edi­yor­su­nuz. Si­zin eli­ni­zi tu­tan mı var ar­ka­daş­lar? Eli­ni­zi tu­tan mı var? Ni­çin ge­tir­mi­yor­su­nuz YÖK’le il­gi­li bir de­ği­şik­li­ği? Şim­di, bir mil­let­ve­ki­li­miz de de­di ki, tüy­ler ür­per­ti­ci bir söz: “Dev­le­tin üni­ter ya­pı­sı­na ha­lel ve­ri­yor.”

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Kim söy­le­di?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, bir mil­let­ve­ki­li ko­nuş­tu, AK Par­ti­li mil­let­ve­ki­li gel­di, bu­nu söy­le­di. Eğer…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Kim söy­le­di? Öy­le bir şey söy­len­me­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Siz ner­dey­di­niz Sa­yın Mil­let­ve­ki­li?

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Bu­ra­day­dım. Öy­le bir şey yok.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Söy­le­di, tu­ta­na­ğa ba­kın.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Efen­dim… Al­lah Al­lah!.. Ya­ni, şim­di onu söy­le­yen mil­let­ve­ki­li de­sin ki: “Ben böy­le bir şey söy­le­me­dim.”

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Ne de­di?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – “Dev­le­tin üni­ter ya­pı­sı­na ha­lel ve­ri­yor.”

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Ne­re­de?.. Ne­re­de?..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Şim­di, eğer dev­le­tin üni­ter ya­pı­sı­na ha­lel ve­ri­yor­sa YÖK, o za­man ni­çin üni­ter ya­pı­sı­na ha­lel ve­ren bu uy­gu­la­ma­nın önü­nü ke­se­cek ted­bir­le­ri al­mı­yor­su­nuz? Bu çok cid­di bir it­ham, çok cid­di bir id­dia. Dev­le­tin üni­ter ya­pı­sı­na za­rar ve­ren bir YÖK’ün, 355 ki­şi­lik bir AK Par­ti Gru­bu ola­rak önü­nü ke­se­mi­yor­sa­nız, dev­le­tin üni­ter ya­pı­sı­nı te­sis et­me nok­ta­sın­da bir gay­ret, bir fa­ali­yet içe­ri­sin­de de­ğil­se­niz bu­nu na­sıl an­la­ta­cak­sı­nız mil­le­te?

OS­MAN KI­LIÇ (Si­vas) – Sa­yın Kan­do­ğan, o za­man sen var­dın Acil Ey­lem Pla­nın­da.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di bir ar­ka­da­şı­mız da di­yor ki: “Kat sa­yı uy­gu­la­ma­sı de­tay.” Bir AK Par­ti mil­let­ve­ki­li di­yor “Kat sa­yı uy­gu­la­ma­sı de­tay.” di­ye. Şim­di Sa­yın Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan de­me­di mi ki: “Üni­ver­si­te im­ti­ha­nın­da mes­lek li­se­li­le­rin, imam-ha­tip li­se­li­le­rin aya­ğı­na 50 ki­log­ram­lık taş bağ­lı­yo­ruz, di­ğer düz li­se me­zun­la­rıy­la hay­di eşit şart­lar­da üni­ver­si­te im­ti­ha­nı­na gi­ri­li­yor! Biz bu­nun önü­ne ge­çe­ce­ğiz, biz bu hak­sız­lı­ğı hâk ile yek­san ede­ce­ğiz.” Ne ol­du? Ne ol­du de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri? Dört yıl geç­ti. İş­te be­şin­ci yıl ge­li­yor üni­ver­si­te im­ti­han­la­rın­da. Ne za­man dü­zel­te­cek­si­niz bu kat sa­yı ada­let­siz­li­ği­ni?

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Yi­ne ma­sal an­la­ta­cak­lar.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ar­ka­da­şı­mız da di­yor ki: “De­tay.” Ya­ni, ar­tık o bi­zim as­li dü­şün­ce­miz de­ğil, ferî bir ko­nu­dur, ar­tık on­lar de­tay­dır, biz o de­tay­lar­la il­gi­len­mi­yo­ruz, şek­lin­de bir dü­şün­ce­yi bir de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­miz gel­di, bu­ra­da zik­ret­ti.

Şim­di bir mil­let­ve­ki­li­miz de de­di ki: “Üni­ver­si­te­ler­de­ki aka­de­mis­yen­le­rin yüz­de 70’i, 80’i YÖK’e kar­şı.” YÖK’e kar­şıy­sa kal­dı­rın. Kal­dı­rın ge­ti­rin, biz de des­tek­le­ye­lim. Ben de kar­şı­yım YÖK’ün an­ti­de­mok­ra­tik uy­gu­la­ma­la­rı­na. Mut­la­ka YÖK’ün ye­ni­den ya­pı­lan­ma­sı la­zım, ye­ni bir dü­zen­le­me ya­pıl­ma­sı la­zım. 355 ki­şi­lik bir Mec­lis ço­ğun­lu­ğu­na sa­hip­si­niz. Biz­ler de des­tek ola­lım, ge­ti­rin, bu YÖK’ü ye­ni­den ya­pı­lan­dı­ra­lım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mı­zın ge­tir­miş ol­du­ğu tek­li­fin sa­de­ce 2’nci ve 3’ün­cü mad­de­le­ri kal­dı; “Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer”, “Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.” Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mı­zın ver­miş ol­du­ğu tek­li­fin sa­de­ce bu 2 mad­de­si kal­dı, ama ne en­te­re­san­dır ki, böy­le bir ka­nu­nu bu­ra­da gö­rü­şür­ken ve­ri­len bir öner­gey­le, YÖK’ün rek­tör­ler­le il­gi­li se­çim me­se­le­si­nin bu ka­dar zor şart­lar içe­ri­si­ne so­kul­ma­sı­nın al­tın­da ya­tan se­be­bi de bu­ra­da ir­de­le­me­miz la­zım. Ge­ti­ri­len bu dü­zen­le­mey­le, YÖK’ün bir ay içe­ri­sin­de dört­te 3…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen to­par­la­yın.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – …ço­ğun­luk­la bir ay içe­ri­sin­de bu ye­ni ku­ru­cu rek­tör­le­ri se­çe­bi­le­ce­ği­ne ina­nı­yor mu­su­nuz?

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Top­lan­tı ol­ma­ya­cak, top­lan­tı.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Kal­dı ki, Cum­hur­baş­ka­nı se­çi­mi da­ha ko­lay şart­lar içe­ri­sin­de de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Ya­ni, bu ku­ru­cu rek­tör­ler, Cum­hur­baş­ka­nı­nın fonk­si­yo­nun­dan da­ha mı önem­li bir fonk­si­yon ic­ra ede­cek­ler ki, bu ka­dar ağır­laş­tı­rı­cı hü­küm­ler­le, şart­lar­la bir se­çim ge­ti­ri­yo­ruz ve bu­nun al­tın­da ya­tan se­bep de, bir ay içe­ri­sin­de bu ço­ğun­lu­ğa sa­hip olu­na­ma­ya­ca­ğı için, oto­ma­tik­man Millî Eği­tim Ba­ka­nı ta­ra­fın­dan se­çil­me­siy­le il­gi­li bir dü­zen­le­me?

Sa­yın Ba­ka­nım, iki gün ön­ce ye­ni bir araş­tır­ma, an­ket ya­yım­lan­dı. Ba­kı­nız, o an­ket­te, Hükûme­tin ba­şa­rı­lı ol­du­ğu ko­nu­la­rı sor­muş­lar. Ba­şa­rı­lı ol­du­ğu ko­nu­lar, “yüz­de 4,9; eği­tim ala­nın­da ba­şa­rı­lı” di­yor­lar.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Ki­min an­ke­ti?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – 4,9 Sa­yın Ba­ka­nım. Si­zin bu oran­dan çı­ka­ra­ca­ğı­nız ders­ler ol­ma­lı. Eğer, Hükûme­tin ba­şa­rı­lı ol­du­ğu alan­lar içe­ri­sin­de sa­yı­lır­ken eği­tim yüz­de 4,9 ora­nı­na sa­hip­se, bir Millî Eği­tim Ba­ka­nı ola­rak otu­rup dü­şün­me­niz la­zım, ne­re­de ha­ta yap­tı­ğı­nı­zın, ne­re­de yan­lış­lık­lar içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu­zun mu­ha­se­be­si­ni yap­ma­nız la­zım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, iş­te, gel­di­niz, gi­di­yor­su­nuz Sa­yın Ba­ka­nım. Bu dö­nem­de dam­ga­nı­zı vur­du­ğu­nuz bir ic­ra­at var mı Al­lah aş­kı­na? Ge­len ne­sil­ler, bun­dan son­ra­ki Tür­ki­ye, Sa­yın Ba­ka­nım, si­zin dö­ne­mi­niz­le il­gi­li ola­rak han­gi ic­ra­atı ha­tır­la­ya­cak­lar?

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) – Her şe­yi, her şe­yi…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Akıl­la­rın­da han­gi ic­ra­at­lar ka­la­cak? Üni­ver­si­te im­ti­han­la­rın­da, OKS im­ti­han­la­rın­da on bin­ler­ce öğ­ren­ci­nin sı­fır al­ma­sı mı ha­tır­la­na­cak? On bin­ler­ce öğ­ren­ci sı­fır al­mış­tır bu im­ti­han­lar­da.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – İn­saf et!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

Te­şek­kür için…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, da­ha söy­le­ye­cek çok sö­zü­müz var­dı, ama, ben bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kan­do­ğan.

Mad­de üze­rin­de on da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pı­la­cak­tır.

So­ru sor­ma sü­re­si beş da­ki­ka­dır.

Sa­yın Ga­zal­cı, bu­yu­run.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Efen­dim, Ana­ya­sa’nın 104’ün­cü mad­de­sin­de cum­hur­baş­ka­nı­nın “Gö­rev ve yet­ki­le­ri”yle il­gi­li baş­lık­ta “Üni­ver­si­te rek­tör­le­ri­ni seç­mek” de­ni­li­yor. Ta­bii ki, bu ya­sa­nın be­lir­le­di­ği öl­çü­ler­le üni­ver­si­te rek­tör­le­ri­ni se­çe­cek; ama, ya­sa ya­par­ken, ya­sa­nın ka­mu ya­ra­rı­na ay­kı­rı ol­ma­ma­sı ge­re­kir, hu­ku­ka ay­kı­rı ol­ma­ma­sı ge­re­kir, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı ol­ma­ma­sı ge­re­kir. Bi­lim­sel özerk­li­ğe sa­hip… 130’un­cu mad­de­de üni­ver­si­te­le­rin özerk­li­ği­ne ay­kı­rı ol­ma­mak ge­re­kir.

Şim­di, bu ya­sa si­zin oy çok­lu­ğu­nuz­la çı­ka­cak. Pe­ki, bu­ra­da, cum­hur­baş­ka­nı­nın bu Ana­ya­sa’nın 104’ün­cü mad­de­sin­de be­lir­le­nen “rek­tör­le­ri seç­mek” bu ya­sa­nın ne­re­sin­de var?

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) – İçin­de, için­de.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Bu ya­sa, rek­tör­le­rin hu­kuk gü­ven­ce­si­ni ge­ti­ri­yor mu? Üni­ver­si­te özerk­li­ği­ni pe­kiş­ti­ri­yor mu?

Sa­yın Ba­ka­na so­ru­yo­rum: Ba­kın, ku­ru­cu rek­tör­le­rin Hükûmet ta­ra­fın­dan atan­ma­sı mer­kezî YÖK ya­pı­sı­nı de­ğiş­tir­mi­yor. Bu, il­le de rek­tör­le­ri ben se­çe­ce­ğim di­yor. Bu ko­nu­yu üçün­cü ke­re gö­rü­şü­yo­ruz, Cum­hur­baş­ka­nın­dan ge­le­cek bir da­ha gö­rü­şe­ce­ğiz di­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Işık…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­nım, Kre­di Yurt­lar Ku­ru­mu­nun yurt ka­pa­si­te­le­riy­le il­gi­li ge­li­nen nok­ta ne­dir? Ya­ni, ko­ğuş sis­te­min­den çok çağ­daş sis­te­me…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Üni­ver­si­tey­le ne ala­ka­sı var? Rek­tör ata­ma­sı­na gel, rek­tör…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Üni­ver­si­te öğ­ren­ci­le­ri her­hal­de Kre­di Yurt­lar­da ka­lı­yor ar­ka­daş­lar ya­ni!

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Sa­yın Işık, siz so­ru­nu­zu so­run, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Ba­ka­nım, ay­rı­ca, 2006 yı­lın­da öğ­ren­ci ba­şı­na dü­şen pay ne ka­dar­dır üni­ver­si­te­ler­de?

Son so­rum ise: Üni­ver­si­te sı­nav­la­rın­da ilk 5 bi­ne gi­ren öğ­ren­ci­le­re, bi­le­bil­di­ğim ka­da­rıy­la, 250 YTL bir burs ve­ril­mek­te. Bu bur­sun art­ma­sı söz ko­nu­su mu? Çün­kü 130’dan 150 YTL’ye çık­tı di­ğer öğ­ren­ci­le­rin, ar­tı, mas­ter ve dok­to­ra öğ­ren­ci­le­rin­de bu burs de­vam edi­yor mu?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Işık.

Sa­yın Ba­yın­dır…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Te­şek­kür­ler Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, si­ze ya­şan­mış, çok so­mut bir so­ru so­ra­ca­ğım. El­bet­te bu­ra­da ge­tir­di­ği­niz ya­sa­lar­da art ni­ye­ti­ni­zin ol­ma­dı­ğı­nı, iş­te da­ha iyi bir de­mok­ra­si, da­ha çok öz­gür­lük gi­bi ko­nu­lar­da dem vu­ra­rak bi­zi de, hal­kı da ya­nılt­ma­ya ça­lı­şı­yor­su­nuz. Si­zin kad­ro­laş­may­la il­gi­li…

ŞÜK­RÜ ÜNAL (Os­ma­ni­ye) – Yar­gı­lı­yor efen­dim…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – So­ru mu so­ru­yor?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen dü­zel­tir mi­si­niz.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – So­ru­mu so­ru­yo­rum.

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın Ba­yın­dır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Ta­mam Baş­ka­nım.

Şim­di, so­rum net: Sa­yın Ba­kan, 29 Ekim Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı’nda bir li­se­de…

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Üni­ver­si­tey­le ne ala­ka­sı var?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – …al­tı ta­ne, al­tı kı­ta ya­zıl­mış bir şi­ir oku­tu­lu­yor.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – YÖK’le ne ala­ka­sı var?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Si­zin ata­dı­ğı­nız kad­ro­la­rın yap­tı­ğı bir işi an­la­tı­yo­rum si­ze.

Al­tı kı­ta­nın ta­ma­mı­nı oku­ma­ya ce­sa­ret ede­mem, bu, tu­ta­nak­la­ra geç­sin is­te­mem, si­ze ya­zı­lı so­ru öner­ge­si ver­dim. Sa­yın Ba­kan, ib­ret ol­sun di­ye 29 Ekim Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı’nda… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen mad­dey­le il­gi­li so­ru­nu­zu so­rar mı­sı­nız?

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – So­ru­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

“Bu va­tan ne se­nin­dir ne be­nim­dir/Kur’an-ı kal­dı­ran ba­şör­tü­sü­nü yı­kan­la­rın­dır/Bu va­tan kör­pe ço­cuk­la­rı so­ka­ğa atan­la­rın­dır…”

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Ne ala­ka­sı var?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır, sö­zü­nü­zü kes­mek zo­run­da­yım. Lüt­fen so­ru so­rar mı­sı­nız Sa­yın Ba­yın­dır.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) – “Bu va­tan kar­nı tok, sır­tı pek ya­tan­la­rın­dır.” di­yor.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – So­ruy­la ne ala­ka­sı var?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen…

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (De­vam­la) – Sa­yın Ba­kan, di­ğer­le­ri­ni de ya­zı­lı so­ru öner­ge­si ola­rak ver­dim. Ben­ce li­se­le­ri bu ha­le ge­tir­di­niz, kör­pe ço­cuk­la­ra Cum­hu­ri­yet Bay­ra­mı’nda bu şi­ir­le­ri oku­tu­yor­su­nuz. Onun için biz si­zin şif­re­ni­zi çöz­dük di­yo­ruz ve bu ko­nu­da…

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­yın­dır.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) – Bu­nu oku­yan pro­vo­ka­tör­dür.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Sa­yın Ba­ka­nı­mı­za bir so­ru sor­mak is­ti­yo­rum. Er­zu­rum Ata­türk Üni­ver­si­te­si ya­rım asır­lık kök­lü bir üni­ver­si­te­dir. Er­zu­rum’a ikin­ci bir üni­ver­si­te ku­rul­ma­sın­da, ge­rek bi­lim­sel ge­rek­se aka­de­mis­yen ba­kı­mın­dan her tür­lü alt­ya­pı­ya sa­hip­tir. Bu açı­dan Er­zu­rum ka­mu­oyu Er­zu­rum’a tek­nik üni­ver­si­te ola­rak ikin­ci bir üni­ver­si­te is­te­mek­te­dir. Bu ko­nu­da dü­şün­ce­niz ne­dir? Hükûmet ola­rak ba­kış açı­nız ne ola­bi­lir?

Te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Öz­do­ğan.

So­ru sor­ma sü­re­si ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sa­yın Ga­zal­cı’nın… Ana­ya­sa’nın 104’ün­cü mad­de­si­ni zik­re­de­rek, “Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı rek­tör­le­ri se­çer ve atar” de­di­ği­ni ifa­de et­ti. “Bu ya­sa­nın ne­re­sin­de seç­me ve ata­ma var?” di­ye so­ru­yor.

Ma­lu­mu­nuz, şu an­da gö­rüş­tü­ğü­müz tek­lif ya­sa­laş­tı­ğı za­man, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı 3 ki­şi için­den bi­ri­si­ni se­çe­cek ve ata­ya­cak. Bu da son de­re­ce açık bir şe­kil­de ifa­de edil­miş. Bu­gün­kü se­çim sis­te­min­de na­sıl ki -rek­tör ata­ma sis­te­min­de- 6 ki­şi­yi üni­ver­si­te öğ­re­tim üye­le­ri se­çip YÖK’e gön­de­ri­yor­sa, YÖK bu­nu 3’e in­di­rip köş­ke gön­de­ri­yor­sa, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­nın ona­yı­na su­nu­yor­sa, bu­ra­da da ay­nı me­ka­niz­ma iş­le­ye­cek. Bir­den faz­la ada­yın Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­na gön­de­ril­me­si esas­tır. Bu 3 de­ğil, 2 de ola­bi­lir. 2 de ol­du­ğu za­man, seç­me ve ata­ma iş­le­mi ye­ri­ne ge­lir. Bu­ra­da her­han­gi bir prob­lem ol­du­ğu ka­na­atin­de de­ği­lim.

Sa­yın Işık’ın Kre­di ve Yurt­lar Ku­ru­muy­la il­gi­li so­ru­su­na ge­lin­ce: De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bil­di­ği­niz gi­bi, da­ha ön­ce, bi­zim öğ­ren­ci­lik yıl­la­rı­mız­da ya­pı­lan yurt­lar­da ko­ğuş sis­tem­le­ri var­dı. Biz, Tür­ki­ye’de ye­ni yap­tı­ğı­mız yurt­lar­da… Şu an­da Tür­ki­ye’nin dört bir ya­nın­da üni­ver­si­te yurt­la­rı in­şa edil­mek­te­dir ve 188 bin olan da­ha ön­ce­ki ka­pa­si­te 200 bi­nin üze­ri­ne çı­ka­rıl­mış­tır ve yurt­ta­ki oda­lar, âde­ta -otel oda­la­rı gi­bi- üç yıl­dız­lı, dört yıl­dız­lı otel oda­la­rı ka­li­te­sin­de­dir.

3 ki­şi­lik ran­za sis­te­mi kal­dı­rıl­mış, 3 ki­şi­lik, 4 ki­şi­lik kar­yo­la sis­te­mi­ne ge­çil­miş­tir. De­mir doğ­ra­ma olan kar­yo­la­lar kal­dı­rıl­mış, ah­şa­ba ge­çil­miş­tir.

Öğ­ren­ci­le­ri­miz son de­re­ce ne­zih or­tam­lar­da bu yurt­la­rı kul­lan­mak­ta­dır. Ay­nı za­man­da, yurt­la­rı bi­rer ha­yat mer­ke­zi ola­rak tan­zim edi­yo­ruz. Her tür­lü sos­yal fa­ali­yet­le­ri­ni yü­rü­te­cek­le­ri mekânlar ola­rak şu an­da di­zayn edil­mek­te­dir. Bu ma­hi­yet­te bir­çok yurt da açıl­mış­tır.

Kre­di ve Yurt­lar Ku­ru­mu öğ­ren­ci­le­ri­ne, ma­lu­mu­nuz, 2002’nin so­nun­da 45 YTL burs ve­ya kre­di ve­ri­li­yor­du. Şim­di, 2006 yı­lı iti­ba­rıy­la, bu, 130 YTL ol­muş, 2007 büt­çe­siy­le bir­lik­te de 150 YTL’ye çı­ka­cak­tır. Enf­las­yon­da­ki ar­tış or­ta­da­dır. Bu, bi­zim, üni­ver­si­te genç­li­ği­ne ver­di­ği­miz öne­min bir gös­ter­ge­si­dir. 45 YTL, yüz­de 200’den faz­la bir ar­tı­şa te­ka­bül et­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, öte ta­raf­tan, yük­sek li­sans ve dok­to­ra ya­pan in­san­la­rın da al­mış ol­duk­la­rı kre­di­ler ve burs­lar, yi­ne, bu oran­da her se­ne ar­tı­rıl­mak­ta­dır; bun­lar da de­vam ede­cek­tir. Ma­lu­mu­nuz, biz, bü­tün kre­di ve burs sis­te­mi­ni de Kre­di ve Yurt­lar Ku­ru­mu bün­ye­sin­de to­par­la­ya­rak, dev­let­te­ki dub­li­kas­yon­la­rı ön­le­dik. Bu­nu da ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Öz­do­ğan’ın so­ru­su­na ge­lin­ce: Ata­türk Üni­ver­si­te­si, 1957 yı­lın­da ku­rul­du, Tür­ki­ye’nin kök­lü üni­ver­si­te­le­rin­den bi­ri­si­dir ve bün­ye­sin­den, bir­çok öğ­re­tim üye­si ye­tiş­ti­re­rek, di­ğer üni­ver­si­te­le­ri de tak­vi­ye et­miş, bes­le­miş olan bir üni­ver­si­te­dir.

Er­zu­rum, alt­ya­pı­sı iti­ba­rıy­la ikin­ci bir üni­ver­si­te­yi kal­dı­rır du­rum­da­dır. Ba­na da za­man za­man ge­len mü­te­şeb­bis in­san­lar var, bu­ra­lar­da va­kıf üni­ver­si­te­le­ri kur­mak için ça­ba­lar var­dır. Bu ça­ba­lar bi­ze ile­til­di­ği za­man bun­la­rı de­ğer­len­di­re­ce­ğiz. Ama, dev­let üni­ver­si­te­si ola­rak bir tek­nik üni­ver­si­te ku­rul­ma­sı -2006-2007 yıl­la­rın­da- Hükûme­ti­mi­zin gün­de­min­de mev­cut de­ğil­dir.

Sa­yın Baş­ka­nım, arz ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Sü­re var Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Gö­rü­yo­ruz Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim.

Sa­yın Coş­ku­noğ­lu, bu­yu­run.

OS­MAN COŞ­KU­NOĞ­LU (Uşak) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, yü­rüt­me mad­de­si üze­rin­de ko­nu­şu­yo­ruz. Ger­çek­ten bu ya­sa­yı yü­rü­te­bi­le­ce­ği­ni­zi zan­ne­di­yor mu­su­nuz? Ben zan­net­mi­yo­rum. Da­ha ön­ce, ge­rek üni­ver­si­te­ler­de rek­tö­rü ata­mak için ge­rek­se TÜ­Bİ­TAK’ın Baş­ka­nı­nı ata­mak için Hükûmet çok ıs­rar­lı dav­ran­dı ve hep­si ba­şa­rı­sız ol­du. Bu­nu yü­rüt­mek müm­kün ola­cak mı? Bu­nu so­ru­yo­rum; bu ce­va­bı­nız çün­kü tu­ta­na­ğa ge­çe­cek.

Dört yıl ön­ce üni­ver­si­te ol­ma­yı hak et­miş Uşak Üni­ver­si­te­si dört yıl­dır bu­nu bek­li­yor; tek­rar sü­rün­ce­me­de ka­la­cak mı? Bu­nu so­ru­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Coş­ku­noğ­lu, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sü­re ta­mam­lan­mış­tır.

Sa­yın Ba­kan, ya­zı­lı ce­vap ve­rir­si­niz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, bir cüm­ley­le ce­vap ve­re­yim mü­sa­ade eder­se­niz?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­kan, bir cüm­ley­se bu­yu­run.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Coş­ku­noğ­lu, ya­sa­ma­nın gö­re­vi ya­sa­ma yap­mak, yü­rüt­me­nin gö­re­vi yü­rüt­me yap­mak­tır. Biz yü­rüt­mek için gay­ret gös­te­ri­yo­ruz; siz yü­rüt­me­mek için gay­ret gös­te­ri­yor­su­nuz. Bu tav­rı da mil­le­tin fe­ra­se­ti­ne ha­va­le edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Siz de faz­la yü­rü­tü­yor­su­nuz!

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­kan.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Mad­de ka­bul edil­miş­tir.

Tü­mü­nün oy­la­ma­sın­dan ön­ce oyu­nun ren­gi­ni açık­la­mak üze­re Tü­zük’ün 86’ncı mad­de­si ge­re­ğin­ce leh­te söz is­te­yen Av­ni Do­ğan, Kah­ra­man­ma­raş Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Do­ğan. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AV­Nİ DO­ĞAN (Kah­ra­man­ma­raş) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; as­lın­da, tek mad­de­lik bir ka­nu­nu tar­tı­şı­yo­ruz. Eğer, geç­miş­te­ki uy­gu­la­ma­la­rı dü­şü­nür­sek ve vic­da­nı­mı­za so­rar­sak         -eğer, vic­da­nı­mız var­sa- bu­nun tar­tı­şıl­ma­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Ya­pıl­mak is­te­nen ne­dir? Bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan şey­dir. Şim­di, şu söy­le­ni­yor, de­ni­yor ki: “Bu­gü­ne ka­dar ya­pı­lan ya­pıl­dı, biz si­ze yap­tır­ma­yız.” Biz de, millî ira­de­nin bu­ra­ya seç­ti­ği tem­sil­ci­ler ola­rak di­yo­ruz ki: “Biz, ken­di­mi­zi, öte­ki ye­ri­ne koy­dur­ma­yız. Çün­kü, biz, millî ira­de­yiz. Kim­se bi­zi öte­ki ye­ri­ne ko­ya­maz.” “Efen­dim, siz se­çer­se­niz po­li­tik se­çer­si­niz…” Biz seç­mi­yo­ruz za­ten. Bu­gü­ne ka­dar uy­gu­la­nan sü­re­ci uy­gu­la­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz. Siz, bi­ze “öte­ki” di­ye ba­kar­sa­nız, biz de si­ze öy­le ba­ka­rız.

Kı­zıl­de­ri­li’nin bir sö­zü var Ame­ri­ka Baş­ka­nı­na. Di­yor ki: “Sa­yın Baş­kan, eğer, siz, top­ra­ğa tü­kü­rür­se­niz, top­rak da si­ze tü­kü­rür.”

Kim se­çer­se seç­sin rek­tör­le­ri, bu mev­cut pro­fe­sör­ler­den seç­mi­yor mu? Bu pro­fe­sör­ler, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin mek­tep­le­rin­de mi ye­tiş­ti? YÖK sis­te­mi içe­ri­sin­de ye­tiş­me­di mi? YÖK on­la­rı pro­fe­sör yap­ma­dı mı? Biz, dı­şa­rı­dan mı pro­fe­sör ge­ti­ri­yo­ruz? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Kim­se, bu mem­le­ket­te ye­ti­şen bir­ta­kım pro­fe­sör­le­ri biz­den, bir­ta­kım pro­fe­sör­le­ri baş­ka­la­rın­dan sa­ya­maz. Bu çif­te stan­dart­tır, bu yan­lış­tır. Bu­nu ya­pan­lar bu­nun için se­çim ka­za­na­mı­yor­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ya­pı­lan şey şu, ya­pı­lan şey şu: Bir ba­kan tes­pit edi­li­yor, o, ta­ciz edil­me­ye ça­lı­şı­lı­yor. Biz, eleş­ti­ri­yi say­gıy­la kar­şı­la­rız. Bu Mec­lis, çok önem­li eleş­ti­ri­ler gör­müş­tür geç­miş­te, İs­met Pa­şa’nın eleş­ti­ri­le­ri­ni gör­müş­tür. Ta­ciz baş­ka şey­dir, eleş­ti­ri baş­ka şey­dir. Doğ­rul­ta­cak­sın tü­fe­ği, ta­ciz ate­şi; için­de ne var? Ça­mur. Bu­nun­la kim­se bir ye­re va­ra­maz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ata nal çak­tı­ğı­nı gör­müş, kur­ba­ğa aya­ğı­nı uzat­mış. Bu­nu ni­ye söy­lü­yo­rum? Bu­ra­dan se­çi­lip, ora­ya gi­den bir ar­ka­da­şın, yir­mi dört sa­at, se­çil­di­ği ye­re hak et­me­di­ği eleş­ti­ri­le­ri, hak et­me­di­ği ta­ci­zi yö­nelt­ti­ği için.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Bu­ra­yı gös­ter­me, bu­ra­yı gös­ter­me!

AV­Nİ DO­ĞAN (De­vam­la) – İn­san­da, Al­lah’ın bi­ze ver­di­ği…

BAŞ­KAN – Sa­yın Do­ğan, lüt­fen leh­te… Sa­taş­ma­ya ma­hal ver­me­den ko­nu­şur mu­su­nuz.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Si­zin­ki­ler ne­ci?

AV­Nİ DO­ĞAN (De­vam­la) – Ta­mam Sa­yın Baş­ka­nım.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Bu­ra­yı gös­ter­me!

AV­Nİ DO­ĞAN (De­vam­la) – Al­lah’ın ver­di­ği bi­ze bir­çok ni­met var­dır ar­ka­daş­lar, ha­va gi­bi, su gi­bi bir­çok ni­met var­dır, ama en bü­yük ni­met, uta­nır yüz­dür.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Do­ğan.

Aleyh­te söz is­te­yen Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce.

Bu­yu­run Sa­yın İn­ce. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, az ön­ce Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin Grup Baş­kan Ve­ki­li Sa­yın Ka­pu­suz kür­sü­de ay­nen şu söz­le­ri söy­le­di: “Ta­lim Ter­bi­ye Ku­ru­lu Baş­ka­nı­nı ara­dım, bu­ra­da oy­la­ma ya­pıl­ma­mış.” Be­nim, bir an­lam­da, ya­lan söy­le­di­ği­mi söy­le­di. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Doğ­ru” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ar­ka­dan, Sa­yın Ba­kan, kıs­men de ol­sa, zım­nen de ol­sa ba­na des­tek ver­di; bu­ra­da oy­la­ma ya­pıl­dı­ğı­nı, ba­zı ko­mis­yon­da…

MAH­FUZ GÜ­LER (Bin­göl) – Alt ko­mis­yon o!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ko­mis­yon­da ya­pı­lan oy­la­ma, oy­la­ma de­ğil mi? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “De­ğil” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, ni­ye kar­şı­lık­lı ko­nu­şu­yor­su­nuz, lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar, ba­kın hep bel­ge is­ti­yor­su­nuz, alın si­ze bel­ge: İş­te, bu bir kim­lik. Bu kim­lik­le­ri ha­va­ya kal­dı­ra­rak oy kul­la­nı­lı­yor. “Mu­har­rem İn­ce” ya­zı­yor. “Ver ora­dan bir kim­lik” de­dim, “Adı­nız ne?” de­di, “Mu­har­rem İn­ce.” De­le­ge bir de, üye…

DUR­DU MEH­MET KAS­TAL (Os­ma­ni­ye) – Se­ni ta­nı­mış­lar.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ver bir… Bir ta­ne da­ha ver­di.

Sa­yın Ba­ka­na he­di­ye edi­yo­rum bun­la­rı; oy­la­ma­lar böy­le olu­yor.

Bun­dan bü­yük bel­ge olur mu Sa­yın Ka­pu­suz? (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce… Sa­yın İn­ce, lüt­fen.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Bun­dan bü­yük bel­ge olur mu?

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen; tü­mü üze­rin­de aleyh­te söz is­te­di­niz.

MEH­MET KI­LIÇ (Kon­ya) – Ar­ka­da­şın­dan al­dı­ğın kim­lik, ayıp!

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Ya­rın da oy kul­la­na­cak mı­sı­nız?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – İş­te bu­nun için, gü­ve­ni­lir ol­ma­dı­ğı için Sa­yın Baş­ka­nım, gü­ve­ni­lir ol­ma­dı­ğı için bu­ra­da ya­pı­lan­lar, onun için “ret” ve­re­ce­ğim. Çün­kü, ben oyu­mun ren­gi­ni açık­lar­ken bu­nu bir ge­rek­çe­ye da­yan­dır­mam la­zım.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) – Nü­fu­zu­nu kö­tü­ye mi kul­lan­dın?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – O ko­mis­yon­lar­da­ki ya­pı­lan­la­rın hiç­bi­ri­si gü­ve­ni­lir de­ğil­dir. Ora­da­ki ya­pı­lan iş bel­li­dir, ora­da­ki ya­pı­lan iş ya­kın­da ge­ti­ri­le­cek bir ta­sa­rı­ya ze­min ha­zır­la­mak­tır; “Ba­kın, Şûra böy­le is­ti­yor.” de­mek­tir. Yok­sa, bu Şûra­da bo­şu bo­şu­na mas­raf et­ti­niz.

MU­SA UZUN­KA­YA (Sam­sun) – Kim­lik­ler ki­min Mu­har­rem?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Yi­ne, Sa­yın Ba­ka­nın da za­yıf ta­ra­fı­nı keş­fet­miş ol­duk böy­le­ce. Ken­di­si­nin sa­yı­sal bü­yük­lük­ler­le ara­sı pek iyi de­ğil. Gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­nın ka­mu sek­tö­rü için­de­ki pa­yı­nın -ıs­rar­la söy­le­ye­ce­ğim, bu kür­sü­ye her çık­tı­ğım­da söy­le­ye­ce­ğim- 1998-2002 ara­sın­da 4,3; 2003-2006 ara­sın­da 4,10...

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – 99- 2002’yi söy­le.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ha­ne hal­kı har­ca­ma­la­rı­nı say­ma­yın di­yo­rum, ka­mu sek­tö­rün­de­ki har­ca­ma­la­rı sa­yın di­yo­rum. Do­la­yı­sıy­la, si­zin dö­ne­mi­niz­de, eği­tim har­ca­ma­la­rı­nın gay­ri­sa­fi millî ha­sı­la­ya oran­la düş­tü­ğü­nü her fır­sat­ta söy­le­ye­ce­ğim Sa­yın Ba­kan.

Yi­ne, 2007 ya­tı­rım prog­ra­mın­da, bu 15 üni­ver­si­te­den baş­ka 15 ye­ni üni­ver­si­te da­ha ku­ra­ca­ğı­nı­zı söy­le­miş­ti­niz. 2007 ya­tı­rım prog­ra­mı­na ne­den al­ma­dı­nız, ne­den yok? Ya­lo­va var mı bun­la­rın için­de, öğ­ren­mek is­ti­yo­rum. Sa­yın Ba­kan, var mı yok mu? Baş­ka vi­la­yet­le­ri­miz... Kim­ler var? Ora­da yok, 2007 ya­tı­rım prog­ra­mın­da yok. Pe­ki, ni­ye söz ver­di­niz in­san­la­ra? Ni­ye, böy­le ya­pa­ca­ğız de­di­niz?

Ben, bir de şu­nu ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum: Geç­ti­ği­miz gün­ler­de Da­nış­ta­yı ba­san bir ka­ti­lin ba­ba­sı Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da mü­fet­tiş­ti.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can ) – Si­zin dö­ne­mi­niz­de alın­mış.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ha­san Âli Yü­cel de Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­da mü­fet­tiş­ti.

“Rek­tö­rü ba­kan atı­yor” de­di­niz. Evet, 1933’te rek­tö­rü Ba­kan atı­yor­du.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Siz hâlâ 30’lar­da mı­sı­nız?

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ama, o Ba­kan, Dok­tor Re­şit Ga­lip’ti. Siz Re­şit Ga­lip’le kı­yas­la­na­maz­sı­nız Sa­yın Ba­kan. Siz Ha­san Âli Yü­cel’le kı­yas­la­na­maz­sı­nız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler, sı­ra ka­pak­la­rı­na vur­ma­lar) On­lar, cum­hu­ri­ye­tin te­mel­le­ri­ni ku­ran ba­kan­lar­dır.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, lüt­fen...

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan, gi­der­ken -çok te­şek­kür edi­yo­rum, söz hak­kı­nı da ba­na ver­di- de­di­ ki: “Sa­yın Ba­kan, siz, hiç, bu yap­tı­ğı­nız dö­nem­de, Millî Eği­ti­me dam­ga­nı­zı vur­du­nuz mu? Bu­nu so­ru­yo­rum...” Vur­du, vur­du; ço­rap­la­rı­na vur­du, ço­rap­la­rı­na; ço­rap­la­rı­na yaz­dı: “Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin Çe­lik” di­ye.

FEH­Mİ HÜS­REV KUT­LU (Adı­ya­man) – Ayıp, otur ye­ri­ne!

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Oyu­mun ret ol­du­ğu­nu bil­di­rir, yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın İn­ce.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, tek­li­fin tü­mü­nü oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Tek­lif ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır. Ha­yır­lı ol­sun.

Bir­le­şi­me on da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 21.28

 

 

AL­TIN­CI OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 21.45

BAŞ­KAN: Baş­kan Ve­ki­li Sa­dık YA­KUT

KÂTİP ÜYE­LER: Ah­met Gök­han SA­RI­ÇAM (Kırk­la­re­li), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 19’un­cu Bir­le­şi­mi’nin Al­tın­cı Otu­ru­mu’nu açı­yo­rum.

5’in­ci sı­ra­da yer alan, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun; Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na Bir Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru’nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Bursa Milletvekili Mehmet Altan Karapaşaoğlu'nun; Toprak Koruma ve Arazi Kullanımı Kanununa Bir Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (2/762) (S. Sayısı: 1252) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hükûmet ye­rin­de.

Ko­mis­yon Ra­po­ru 1252 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Tek­lif’in tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Kü­çü­ka­şık.

Bu­yu­run Sa­yın Kü­çü­ka­şık.

CHP GRU­BU ADI­NA MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 1252 sı­ra sa­yı­lı Bur­sa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun, Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na Bir Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ve Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru ve özel­lik­le, yi­ne, alt ko­mis­yon­da de­ğiş­miş ha­liy­le, Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da­ki Ka­nun Tek­li­fi hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. He­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, şu an­da, bi­raz son­ra Tür­ki­ye-İtal­ya millî ma­çı oy­na­na­cak ve bü­tün Tür­ki­ye’de­ki in­san­lar, el­bet­te ki, İtal­ya ve Tür­ki­ye ara­sın­da­ki millî ma­çı sey­re­de­cek­ler. Biz­ler ise, bu­ra­da, san­ki giz­li bir iş ya­par­mış gi­bi, ABD’nin is­te­ği üze­ri­ne, bir Ame­ri­kan fir­ma­sı­nı kur­tar­mak için bir ka­nun ça­lış­ma­sı ya­pa­ca­ğız ve özel­lik­le, tüm ku­ral­la­rı hi­çe sa­ya­rak, ça­lış­ma sa­at­le­ri­ni is­te­di­ği­miz gi­bi ayar­la­ya­rak, gün­düz tüm Türk hal­kı­nın bi­zi sey­ret­me­si­ni, tüm in­san­la­rın bi­zi sey­ret­me­si­ni ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin “çok ça­lı­şı­yor, çok ça­lı­şı­yor” di­ye­rek kim­ler adı­na ka­nun çı­kar­ma­sı­nı yi­ne in­san­la­rın gö­zün­den sak­la­ya­rak, ge­ce ya­rı­sı iş ya­pan in­san­lar gi­bi, ba­zı­la­rı gi­bi, bir ya­sa tek­li­fi­ni ge­tir­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz.

Adı ne ka­dar de­ğiş­ti­ril­me­ye ça­lı­şı­lır­sa ça­lı­şıl­sın, bu ya­sa tek­li­fi­nin adı Car­gil­li kur­tar­ma ya­sa­sı­dır. Car­gil­li kur­tar­ma ya­sa­sı­dır; on­dan baş­ka hiç­bir şey de­ğil­dir ve yi­ne, ve­ri­len ka­nun tek­li­fin­de, Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun ver­di­ği tek­lif­te sa­de­ce tek bir mad­de var, ya­ni, bu ka­nu­nun 6’ncı mad­de­si, ama, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu, şim­di­ye ka­dar yer­le­şik olan uy­gu­la­ma­nın ta­ma­men dı­şın­da, alt ko­mis­yo­na gel­di­ğin­de, ken­di­sin­den, du­rum­dan va­zi­fe çı­kar­ta­rak, “aman ha, bu Car­gill di­ye an­la­şıl­ma­sın” de­miş ve hiç­bir ka­nun tek­li­fi ol­ma­dı­ğı hal­de, 1’in­ci, 2’nci, 4’ün­cü, 5’in­ci mad­de­le­ri bu­ra­ya ek­le­miş ve kar­şı­mı­za bu ka­nun tek­li­fi gel­miş.

 

(x) 1252 S.Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Şim­di, ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, Car­gill ne­dir? 31/10/2006 ta­rih­li gün­dem dı­şı ko­nuş­mam­da, ni­şas­ta baz­lı şe­ker­ler­le il­gi­li gün­dem dı­şı söz al­mış­tım ve bu­ra­da, Car­gill­le il­gi­li se­rü­ve­ni an­lat­mış­tım ve bu ya­sa tek­li­fi­nin en kı­sa sü­re­de önü­mü­ze ge­le­ce­ği­ni de söy­le­miş­tim ve ge­rek o za­man­ki Sa­yın Ba­ka­nın ba­na ver­di­ği ce­vap­ta ge­rek­se tek­li­fin sa­hi­bi olan Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu bu­ra­da açık­la­ma­lar­da bu­lun­du ve şim­di, bu tek­lif gel­di önü­mü­ze ar­ka­daş­lar.

Şim­di, Car­gill 21 Ekim 2006 ta­ri­hin­den be­ri ka­pa­lı. Car­gil­lin ka­pa­tıl­ma­sı için, bu­ra­da, Bur­sa Ba­ro­su­nun ön­der­li­ğin­de ya­pı­lan hu­kuk mü­ca­de­le­si, 21 Ekim 2006 ta­ri­hin­de ba­şa­rı­ya ulaş­tı ve bu Mec­lis kür­sü­sün­den, şim­di­ye ka­dar, ilk ön­ce, da­ha Car­gil­lin ku­rul­ma iz­ni ve­ril­di­ği ta­rih­te, 14 Bur­sa mil­let­ve­ki­li­nin 12 ta­ne­si, o za­ma­nın Baş­ba­ka­nı Sa­yın Me­sut Yıl­maz’a gi­de­rek, sa­nı­yo­rum Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu da… Bu mil­let­ve­kil­le­ri­nin içe­ri­sin­de miy­di­niz? Ben, 14 mil­let­ve­ki­li­nin 12’si­ni bi­li­yo­rum, Bur­sa mil­let­ve­ki­li… Sa­yın Me­sut Yıl­maz, “Evet, biz bu ya­tı­rı­ma kar­şı de­ği­liz, ama, bu ya­tı­rı­mın ya­pı­la­ca­ğı yer yan­lış­tır, İz­nik Gö­lü kı­yı­sın­da bu ya­tı­rı­mı yap­ma­yın.” di­ye kar­şı çık­mış­tı ve o ta­rih­ten bu­gü­ne ka­dar, mu­ha­le­fet­te olan bü­tün Bur­sa mil­let­ve­kil­le­ri, Car­gill­le il­gi­li ya so­ru öner­ge­si ver­di­ler ya da bu kür­sü­yü kul­la­na­rak, Car­gil­lin ku­rul­du­ğu yer yan­lış­tır, yar­gı ka­rar­la­rı­nı uy­gu­la­yın di­ye, tüm si­ya­sal ik­ti­dar­la­ra ses­len­di­ler.

Şim­di, göm­lek de­ğiş­tir­mek gi­bi ve­ya uta­nır su­rat­lar ol­mak gi­bi, Sa­yın Do­ğan’ın bi­raz ön­ce söy­le­di­ği bir laf var­dı. Beş yıl ön­ce söy­le­dik­le­ri­ni bu­gün inkâr eder­se in­san­lar, utan­ma­sı ge­re­ken su­rat­lar, beş yıl ön­ce söy­le­dik­le­ri­ni bu­gün inkâr eden­le­rin su­rat­la­rı utan­ma­sı ge­re­kir ve kı­zar­ma­sı ge­re­ken su­rat da onun su­ra­tı ol­ma­sı ge­re­kir. Göm­lek de­ğiş­tir­di­ği za­man in­san­lar, eğer si­ya­sal inanç­la­rı­nı ve fi­kir­le­ri­ni de­ğiş­ti­rir­ler­se, dün “evet, doğ­ru­dur” de­dik­le­ri­ne bu­gün “yan­lış­tır” der­ler­se, iş­te, kı­zar­ma­sı ge­re­ken su­rat­lar on­lar ol­ma­sı la­zım. Göm­lek de­ğiş­mek­le inanç­lar de­ğiş­mez. Bi­zim bir has­sa­si­ye­ti­miz var, bir özel­li­ği­miz var. Biz sek­sen beş yıl­dan be­ri Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­yiz di­yo­ruz, ba­ğı­rı­yo­ruz bu­ra­da, her yer­de söy­lü­yo­ruz. Hiç­bir şe­kil­de fi­kir­le­ri­miz­den de utanç duy­ma­dık ve o fi­kir­le­ri her za­man için de sa­vun­duk.

Şim­di, Car­gill ya­sa­sı­na ge­li­yo­ruz. Sa­yın Baş­ba­ka­nın bir sö­zü var, ay­nen şöy­le söy­le­miş­ti: “Mec­li­sin du­va­rın­da ya­zan ‘Ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir.’ sö­zü­nü hal­kın içe­ri­si­ne ge­ti­re­ce­ğiz.” de­miş­ti. Sa­yın Baş­ba­kan, siz, o sö­zü, Ame­ri­kan Baş­ka­nı Bush’a ver­di­ği­niz, Car­gil­li kur­tar­ma sö­züy­le aca­ba hal­kın içe­ri­si­ne mi in­dir­di­niz, yok­sa Ame­ri­kan Baş­ka­nı­na mı tes­lim et­ti­niz ya da siz Baş­ba­kan­lık­ta, Baş­ba­kan­lık Müs­te­şar Yar­dım­cı­la­rıy­la, Ba­kan­lık tem­sil­ci­le­riy­le ya­pı­lan top­lan­tı­da, Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na, Car­gill ka­pa­tı­la­cak, mah­ke­me ka­rar­la­rı kar­şı­sın­da ka­pa­tı­la­cak­tır, kur­ta­rın di­ye ya­zar­ken ege­men­li­ği hal­kın ara­sı­na mı in­dir­di­niz, yok­sa Ame­ri­ka’nın Car­gill fir­ma­sı­na mı tes­lim et­ti­niz? Her­ke­sin bu­nun ce­va­bı­nı ver­me­si ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum.

Ba­kın, ar­ka­daş­lar, bu ka­nun ni­ye çı­kı­yor? Hiç kim­se ken­di­si­ni sa­vun­ma­sın bu ka­nu­nu biz ken­di­miz çı­ka­rı­yo­ruz di­ye. Ha­yır, öy­le bir şey yok, öy­le bir şey yok. Elim­de, Baş­ba­kan­lık Hu­kuk Mü­şa­vir­li­ği­nin -Mus­ta­fa Çe­tin, Baş­ba­kan adı­na, Müs­te­şar Yar­dım­cı­sı- bir ya­zı­sı var. Bu ya­zı­yı oku­mak is­ti­yo­rum ve he­pi­ni­zin de ib­ret al­ma­sı­nı is­ti­yo­rum. Çün­kü, eğer ege­men­lik var­sa, eğer ya­sa­ma mec­li­si­nin üze­rin­de hiç­bir güç yok­sa, bu ta­sa­rı­nın, bu tek­li­fin bu Mec­lis­ten çe­kil­me­si ge­re­kir ve bu tek­li­fe “evet” di­ye­cek ar­ka­daş­la­rın da vic­da­nı­na ses­len­mek is­ti­yo­rum. Em­ri kim­den al­dık­la­rı­nı, yet­ki­yi kim­den al­dık­la­rı­nı her­kes ona gö­re çok iyi bil­sin.

“Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na

Bur­sa ili Or­han­ga­zi il­çe­si Ge­miç ve Gür­le köy­le­ri Ka­ra­pı­nar mev­ki­in­de ku­ru­lu bu­lu­nan Car­gill Ta­rım Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ano­nim Şir­ke­ti­ne ait mı­sır iş­le­me te­sis­le­ri­nin ku­rul­ma­sı­na ve fa­ali­ye­ti­ne imkân ve­ren iş­lem­le­rin ip­ta­li ta­le­biy­le Bur­sa ilin­de­ki ba­zı mes­lek ku­ru­luş­la­rı ve şa­hıs­lar ta­ra­fın­dan ge­rek ida­re mah­ke­me­le­ri ge­rek­se Da­nış­tay nez­din­de açı­lan da­va­la­rın ida­re aley­hi­ne so­nuç­lan­mak­ta ol­du­ğu ma­lu­mu­nuz­dur. Son ola­rak, fab­ri­ka­nın ku­ru­lu bu­lun­du­ğu ala­nın Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun 05/5/2005 ta­rih ve 2005/8944 sa­yı­lı Ka­ra­rıy­la özel en­düs­tri böl­ge­si ilan edil­me­si­ne iliş­kin iş­le­min yü­rüt­me­si­nin dur­du­rul­ma­sı ve ip­ta­li ta­le­biy­le Da­nış­tay 10. Da­ire­si­nin 2005/6613 ve 2006/36 esa­sın­da iki ay­rı da­va açıl­mış­tır. Bun­lar­dan 2005/6613 esa­sın­da açı­lan da­va­da, da­va ko­nu­su iş­le­min yü­rüt­me­si­nin dur­du­rul­ma­sı­na hük­me­dil­miş­tir. Bu­nun üze­ri­ne, da­va­la­ra kar­şı ha­zır­la­na­cak di­lek­çe­ler­de iz­le­ne­cek stra­te­ji­yi be­lir­le­mek ve yar­gı sü­re­ci so­nun­da ve­ri­le­bi­le­cek ola­sı bir aley­he kar­şı iz­le­ne­cek yol ve yön­tem­le­ri tes­pit et­mek üze­re Baş­ba­kan­lık­ta 10/4/2006 ta­ri­hin­de Müs­te­şar Yar­dım­cı­sı Mus­ta­fa Çe­tin’in baş­kan­lı­ğın­da Baş­ba­kan­lık, Ba­yın­dır­lık ve İskân Ba­kan­lı­ğı, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­kan­lı­ğı, Dev­let Plan­la­ma Teş­ki­la­tı ve Car­gill fir­ma­sı yet­ki­li­le­ri­nin ka­tı­lı­mıy­la bir top­lan­tı ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir.” Car­gill fir­ma­sı­nın yet­ki­li­le­riy­le Baş­ba­kan­lık­ta bir top­lan­tı… De­vam… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Gü­zel” se­si)

El­bet­te gü­zel! Ege­men­li­ği ve inanç­la­rı­mı­zı Ame­ri­ka’ya dev­ret­tik­ten son­ra, el­bet­te gü­zel! De­vam…

“Ya­pı­lan top­lan­tı­da, Da­nış­tay 10. Da­ire­sin­ce ve­ri­len yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı ka­ra­rı­nın te­si­sin fa­ali­yet­le­ri­ni dur­du­ra­cak ni­te­lik­te ol­du­ğu be­lir­ti­le­rek te­si­sin fa­ali­ye­ti­ne de­va­mı­nın sağ­la­na­bil­me­si için hu­ku­ki yön­den ne­ler ya­pı­la­bi­le­ce­ği tar­tı­şıl­mış, so­nuç­ta Ba­kan­lı­ğı­nı­zın fa­ali­yet ala­nıy­la il­gi­li ola­rak;”

“1) 5403 sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu’nda ya­pı­la­cak bir de­ği­şik­lik­le, il­de­ki ka­mu ku­rum ve ku­ru­luş­la­rı ile üni­ver­si­te tem­sil­ci­le­ri ya­nın­da, si­vil top­lum ör­gü­tü tem­sil­ci­le­ri­nin ka­tı­lı­mıy­la olu­şan Top­rak Ku­ru­lu­nun, bu Ka­nun’dan kay­nak­la­nan yet­ki­si­nin, ta­rım ürü­nü iş­le­yen ve ile­ri tek­no­lo­ji kul­la­nan mev­cut te­sis­le­rin bu­lun­du­ğu alan­lar için Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na dev­re­dil­me­si­nin sağ­la­na­bi­le­ce­ği ve böy­le­ce si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin bu ko­nu­da­ki olum­suz tu­tum­la­rı­nın ber­ta­raf edi­le­bi­le­ce­ği,”

2) 5403 sa­yı­lı Ka­nun’un ge­çi­ci 1’in­ci mad­de­sin­de yer alan, ge­rek­li izin­ler alın­ma­dan ta­rım dı­şı amaç­lı kul­la­nı­ma açıl­mış ve ta­rım­sal bü­tün­lü­ğü boz­ma­yan ta­rım ara­zi­le­ri­nin is­te­ni­len amaç­la kul­la­nı­mı için Ba­kan­lı­ğa mü­ra­ca­at­ta ta­nı­nan al­tı ay­lık sü­re­nin, ya­pı­la­cak bir ka­nun de­ği­şik­li­ği ile al­tı ay da­ha uza­tıl­ma­sı­nın…” Te­sa­düf ya, ay­nı mad­de­ler var; te­ker te­ker ta­rif de et­miş, na­sıl ka­nun çı­kar­ta­ca­ğı­nı­zı da bi­lin de­miş ve bu ka­nun tek­li­fi­ni ve­ren ar­ka­da­şı­mız bu­ra­da “ha­yır” di­yor, “Ben, ke­sin­lik­le Baş­ba­kan­lık­tan öy­le bir ya­zı gel­me­di, biz ken­di ini­si­ya­ti­fi­miz­le ver­dik, biz­de hiç­bir is­tek böy­le ol­ma­dı.” di­yor. Te­sa­düf, al­tı ay, al­tı ay da­ha is­ten­miş bu­ra­da; Car­gill için is­ten­miş. “…uza­tıl­ma­sı­nın Şir­ket’in izin­le­ri­ni ye­ni­le­ye­bil­me­si­ne imkân ve­re­ce­ği ve böy­le­ce fa­ali­ye­ti­ne de­va­mı­nı sağ­la­ya­bi­le­ce­ği gö­rüş­le­ri or­ta­ya kon­muş­tur.”

“Be­lir­ti­len bu gö­rüş­le­rin Ba­kan­lı­ğı­nız­ca in­ce­le­ne­rek, so­run­la­rın aşıl­ma­sı için ge­rek­ti­ği dü­şü­nü­len ça­lış­ma­la­rın ya­pıl­ma­sı hu­su­su­nu de­ğer­len­dir­me­le­ri­ni­ze ve bil­gi­ni­zi ri­ca ede­rim.”

Şim­di, ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, çok net bir şe­kil­de Baş­ba­kan­lık Müs­te­şar Yar­dım­cı­sı Sa­yın Mus­ta­fa Çe­tin di­yor ki: “Car­gil­lin kur­ta­rıl­ma­sı için 5403 sa­yı­lı Ya­sa’nın ge­çi­ci 1’in­ci mad­de­sin­de­ki, ye­ni­den, dü­zen­le­me­yi ya­pı­nız.”

Şim­di, Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun ver­miş ol­du­ğu ka­nun tek­li­fi­ni oku­yo­rum: “Ge­çi­ci Mad­de 3.- 11/10/2004 ta­ri­hin­den ön­ce, ge­rek­li izin­ler alın­ma­dan ta­rım dı­şı amaç­lı kul­la­nı­ma açıl­mış bu­lu­nan ve ta­rım­sal bü­tün­lü­ğü boz­ma­yan ara­zi­le­rin is­te­ni­len amaç­la kul­la­nı­mı için, al­tı ay içe­ri­sin­de Ba­kan­lı­ğa baş­vu­rul­ma­sı, -Sa­yın Mus­ta­fa Çe­tin de ay­nı şe­yi söy­lü­yor- ha­zır­la­na­cak top­rak ko­ru­ma pro­je­si­ne uyul­ma­sı ve ta­rım dı­şı kul­la­nı­lan ta­rım ara­zi­le­ri­nin her met­re ka­re­si için beş Ye­ni Türk li­ra­sı öden­me­si şar­tıy­la izin ve­ri­lir.”

Şim­di, ar­ka­daş­lar, bu ya­sa, ta­ma­men Car­gil­li kur­tar­mak için ve Ame­ri­ka’nın is­te­ğiy­le ve Car­gill yet­ki­li­le­ri­nin Baş­ba­kan­lık­ta yap­mış ol­du­ğu top­lan­tı üze­ri­ne ha­zır­lan­mış bir ya­sa­dır. Bu ya­sa­yı çe­kin ge­ri­ye, çe­kin ge­ri­ye. Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­dır. Ana­ya­sa’nın 138’in­ci mad­de­si çok açık. Ve­ril­miş olan yar­gı ka­ra­rı­nı ber­ta­raf et­mek için ya­sa çı­kar­tıl­ma­sı ya­sa­ma or­ga­nın yet­ki­sin­de de­ğil­dir. Bu, Ana­ya­sa su­çu­dur ve bu… Si­zi uya­rı­yo­rum ar­ka­daş­lar, açık­ça da söy­lü­yo­rum. Bir açık oy­la­ma so­nu­cun­da bu Mec­lis­te, bu, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı ya­sa­nın le­hin­de oy kul­la­na­cak ar­ka­daş­la­rın hem vic­da­ni so­rum­lu ola­cak­tır, ama hu­ku­ki so­rum­lu­lu­ğu ne ola­ca­ğı­nı bi­le­mem. Ama, vic­da­ni so­rum­lu­luk­la­rı­nın ola­ca­ğı­na ke­sin­lik­le ina­nı­yo­rum.

Şim­di, Car­gill, ger­çek­ten de önem­li bir olay. Çün­kü, geç­miş­te, mu­ha­le­fet et­tik­le­ri dö­nem­de Car­gil­lin ka­pan­ma­sı­nı is­te­yen ar­ka­daş­lar bu dö­nem­de ne­ler yap­mış­lar. Özel­lik­le, ben, Bur­sa mil­let­ve­kil­le­ri açı­sın­dan so­ru­yo­rum. Şim­di­ye ka­dar, Bur­sa mil­let­ve­kil­le­ri açı­sın­dan, hiç kim­se se­si­ni çı­kar­ma­dı. Ben, özel­lik­le, Car­gil­lin ku­rul­du­ğu 56’ncı Hükûmet za­ma­nın­da, ilk izin ve­ril­di­ği za­man­da, ora­da yi­ğit­çe mü­ca­de­le eden ve bu­gün AKP sı­ra­la­rın­da otu­ran Sa­yın Er­tuğ­rul Yal­çın­ba­yır’ın ne dü­şün­dü­ğü­nü me­rak edi­yo­rum. Hu­kuk­çu ki­şi­li­ği­ne inan­dı­ğım, sev­di­ğim, say­dı­ğım ağa­be­yim bu­gün ne dü­şü­nü­yor Car­gill ko­nu­sun­da? Ve yi­ne Bur­sa mil­let­ve­kil­le­ri­nin, bu­gün AKP içe­ri­sin­de yer alan Bur­sa mil­let­ve­kil­le­ri­nin ne dü­şün­dü­ğü­nü me­rak edi­yo­rum, vic­dan­la­rın­da ne de­dik­le­ri­ni me­rak edi­yo­rum. Bu ce­va­bı bü­tün Bur­sa ka­mu­oyu­na ver­me­le­ri ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum. İna­nı­yo­rum on­la­ra, bu ce­va­bı ver­me­le­ri ge­rek­ti­ği­ne ina­nı­yo­rum.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Bu ce­va­bı sa­na da ve­ri­riz…

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Ta­bii…

Şim­di, ar­ka­daş­la­rı­mız yi­ne, çok, ko­nu­şur­ken, bi­zim yüz­le­ri­mi­zin kı­zar­ma­sın­dan bah­se­di­yor­lar, utan­ma­sın­dan bah­se­di­yor­lar. De­mek ki, ik­ti­dar so­rum­lu­lu­ğu gel­di­ği za­man ve­ya in­san­lar ken­di­le­ri­ni ne­le­rin ik­ti­da­ra ge­tir­dik­le­ri­ni fark­lı ola­rak al­gı­la­dık­la­rı za­man fark­lı dü­şü­nü­yor­lar di­ye al­gı­lı­yo­rum.

Ba­kı­nız, bu ka­nun tek­li­fi­ni ve­ren Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, çok il­ginç­tir ki, bu kür­sü­ler­den, 23/7/1998 gü­nü gün­dem dı­şı bir ko­nuş­ma yap­mış. Bu ko­nuş­ma­da ay­nen şu söz­le­ri söy­lü­yor: “Bur­sa Va­li­li­ğin­de oluş­tu­ru­lan İl Da­nış­ma ve Da­ya­nış­ma Mec­li­si, Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye Baş­ka­nı ve Be­le­di­ye Mec­li­si, si­vil top­lum ör­güt­le­ri, çev­re ku­ru­luş­la­rı, il­gi­li İz­nik, Or­han­ga­zi ve Gem­lik be­le­di­ye­le­ri, Bur­sa Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Oda­sı, Gem­lik, Or­han­ga­zi Ti­ca­ret ve Sa­na­yi oda­la­rı, ova­da ta­rım­la uğ­ra­şan köy­lü­le­ri­miz, bu böl­ge­de­ki tüm top­lum, Ame­ri­kan Car­gill fir­ma­sı­nın İz­nik Gö­lü kı­yı­sı­na kur­ma­yı plan­la­dı­ğı ni­şas­ta fab­ri­ka­sı­nın ku­ru­luş ye­ri­ne kar­şı çık­mak­ta­dır­lar. Hal­kı­mız ve il­gi­li­ler, özel­lik­le ya­ban­cı ser­ma­ye­li bir ya­tı­rı­mın, ül­ke­miz­de ger­çek­leş­ti­ril­me­si­ne kar­şı ol­ma­dık­la­rı­nı; an­cak, yer se­çi­mi­nin çok bü­yük bir yan­lış ya­pı­la­rak tes­pit edil­me­si do­la­yı­sıy­la kar­şı çık­tık­la­rı­nı be­lirt­mek­te­dir­ler.”

De­vam edi­yor: “De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ko­nu­da, il­gi­li bi­rim­ler­den, il­gi­li böl­ge mü­dür­lük­le­rin­den, da­ha ön­ce­ki ta­rih­ler­de olum­suz ra­por ve­ril­miş ol­ma­sı­na rağ­men, bir müd­det son­ra, bi­ri­le­ri ta­ra­fın­dan düğ­me­ye ba­sı­lı­yor… “

Herhâlde, Baş­ba­kan­lık Müs­te­şa­rın­dan ge­len bu ya­zı, o düğ­me herhâlde bu ol­ma­sı la­zım, Car­gill fir­ma­sı­nın, Ame­ri­ka’nın bas­tı­ğı düğ­me bu ol­ma­sı la­zım ve on­dan son­ra, de­vam: “…ve uy­dur­ma ge­rek­çe­ler­le il­gi­li da­ire­ler olum­lu ra­por­lar ve­ya olum­lu­ya çı­ka­bi­le­cek ra­por­lar ver­me­ye baş­lı­yor­lar. Za­ten böl­ge ida­re mah­ke­me­mi­zin ver­miş ol­du­ğu ka­rar da bu olum­suz­luk­la­rı içe­ren bir ka­rar ol­du­ğu için, bu ya­tı­rı­mın dur­du­rul­ma­sı is­ti­ka­me­tin­de bir işa­ret­tir ve il­gi­li­le­ri bu­ra­dan uyar­mak is­ti­yo­ruz.” Ben de si­zi uyar­mak is­ti­yo­rum Sa­yın Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu. Da­nış­ta­yın ver­miş ol­du­ğu en yet­ki­li ka­rar var ve Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı bir tek­lif ve­ri­yor­su­nuz. Ben de si­zi bu­ra­dan uyar­mak is­ti­yo­rum, bu ta­ri­hin kür­sü­sü­nden uyar­mak is­ti­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı bir ya­sa tek­li­fi­ni ve­ri­yor­su­nuz. Da­ha ön­ce de ver­di­niz, şim­di, tek­rar, Car­gil­li kur­tar­ma­ya kal­kı­yor­su­nuz.

Ba­kı­nız, Da­nış­tay 10. Da­ire­si­nin yü­rüt­me­yi dur­dur­ma ka­ra­rın­da -ay­nen bu­gün­kü olay­lar be­lir­len­miş gi­bi- ay­nen şu ifa­de var: “Bu du­rum­da, Car­gill Ta­rım Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ano­nim Şir­ke­ti­ne ait olup, ta­rım­sal amaç­la kul­la­nı­la­cak alan­da kal­dı­ğı an­la­şı­lan ta­şın­maz­lar üze­ri­ne en­düs­tri te­si­si ku­rul­ma­sı­na ola­nak sağ­la­yan 1/25.000 öl­çek­li ve söz ko­nu­su te­sis­ler ile o dö­nem­de alı­nan izin­le­rin da­ya­na­ğı­nı teş­kil eden İz­nik Gö­lü Çev­re Dü­ze­ni Pla­nı­nın hu­ku­ka ay­kı­rı­lı­ğı yar­gı ka­ra­rıy­la sap­ta­na­rak ip­tal edil­mek­le…” Ya­ni, şu an­da ne ya­sal dü­zen­le­me ya­par­sa­nız ya­pın, ne ruh­sat ve­rir­se­niz ve­rin bun­la­rın hep­si ip­tal edil­miş­tir, yı­kıl­ma­sı ge­re­kir di­yor ay­nen. Da­nış­ta­yın ka­ra­rı bu, 10. Da­ire­nin. “…ip­tal ile ida­ri iş­lem, plan, te­sis ta­ri­hin­den iti­ba­ren hu­kuk ala­nın­dan bü­tün so­nuç­la­rıy­la bir­lik­te or­ta­dan kalk­tı­ğın­dan…” Ya­ni, ar­tık, böy­le bir plan yok, böy­le bir te­sis yok di­yor. “Ola­ya bu mad­de hük­mü­nün uy­gu­lan­ma­sı -ya­ni, özel en­düs­tri böl­ge­si ilan edil­me­si o böl­ge­nin, Car­gil­lin bu­lun­du­ğu ala­nın, si­zin ta­ra­fı­nız­dan ya­pıl­dı, bu, 2005 ta­ri­hin­de- su­re­tiy­le, söz ko­nu­su ala­nın en­düs­tri böl­ge­si ola­rak ilan edil­me­sin­de hu­ku­ka uyar­lı­ğı gö­rül­me­miş­tir. Açık­la­nan ne­den­ler­le, 2527 sa­yı­lı İda­ri Yar­gı­la­ma Usu­lü Ya­sa­sı’nın 27’nci mad­de­sin­de ön­gö­rü­len ko­şul­la­rın ger­çek­leş­me­si ne­de­niy­le yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı is­te­mi­nin ka­bu­lüy­le, da­va ko­nu­su 5/7/2005 ta­rih ve 25866 sa­yı­lı Resmî Ga­ze­te’de ya­yın­la­nan 5/5/2005 ta­rih ve 2005/8944 sa­yı­lı Ba­kan­lar Ku­ru­lu Ka­ra­rı­nın yü­rüt­me­nin dur­du­rul­ma­sı­na 8/2/2006 ta­ri­hin­de oy bir­li­ğiy­le ka­rar ve­ril­di. ”

Ar­ka­daş­lar, Da­nış­tay di­yor ki: “Ne ya­par­sa­nız ya­pın, han­gi ya­sal dü­zen­le­me­le­ri ya­par­sa­nız ya­pın, hu­ku­ken bu iş bit­miş­tir.” Ana­ya­sa’nın 138’in­ci mad­de­si ge­re­ğin­ce, siz şu an­da Ana­ya­sa su­çu iş­le­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz, bu­na de­vam edi­yor­su­nuz.

Özel­lik­le, ba­kı­nız, AKP ik­ti­da­ra gel­di­ğin­den be­ri bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­si sı­nır­la­rı içe­ri­sin­de de­ği­şik­lik ya­pıl­dı. Ha­ni şu per­gel ya­sa­sı var ya, 20 ki­lo­met­re, 30 ki­lo­met­re 50 ki­lo­met­re­ye çı­ka­rıl­dı. Or­han­ga­zi’ye bağ­lı köy­ler bir­den­bi­re Bur­sa Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye­si sı­nır­la­rı içe­ri­si­ne alın­dı. Den­di ki: Aca­ba Bü­yük­şe­hir Be­le­di­ye sı­nır­la­rı­na alır­sak, 1/25.000’lik plan­lar­la, ne ka­dar ip­tal edil­se de, biz bu­nu bü­yük­şe­hir­de ye­ni yap­tı­ğı­mız plan­da ge­çi­re­bi­lir mi­yiz en­düs­tri böl­ge­si ola­rak di­ye dü­şü­nül­dü. Son­ra­dan bun­dan vaz­ge­çil­di. On­dan son­ra ne ya­pıl­dı? En­düs­tri böl­ge­si içe­ri­sin­de ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le, yi­ne ek­le­me­ler yap­tı­nız.

Şim­di, ba­kı­yo­ruz ki, çok ma­sum gi­bi gö­zü­ken -ha­ki­ka­ten de, Tür­ki­ye’ye ya­ban­cı ya­tı­rı­mın gel­me­si­ni teş­vik edi­yor ar­ka­daş­la­rı­mız di­ye se­vi­ni­yo­ruz, biz de is­ti­yo­ruz Tür­ki­ye’ye ya­ban­cı ya­tı­rım gel­sin di­ye- ya­pı­lan de­ği­şik­li­ğe ba­kı­yo­rum: En­düs­tri Böl­ge­le­ri Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da­ki Ka­nun. Ka­bul ta­ri­hi: 22/6/2004. Bu­ra­da, 8’in­ci mad­de­de ge­çi­ci mad­de 2’yle bir de­ği­şik­lik ya­pı­lı­yor. Bu­na da­ya­na­rak da Car­gil­lin bu­lun­du­ğu Or­han­ga­zi il­çe­si­nin Ge­miş ve Gür­le köy­le­ri en­düs­tri böl­ge­si ilan edil­di. Ama, bir son fık­ra var ar­ka­daş­lar. Ha­ni, bu is­tih­dam için Tür­ki­ye’de 36-49 di­ye kav­ga edil­di ya, aman ha, sa­kın ha… Baş­ba­kan ba­ğır­dı “Tür­ki­ye’yi kal­kın­dı­ra­ca­ğım” de­di. Son bir fık­ra ek­len­miş. Ay­nen şöy­le ya­zı­yor, ba­kın, oku­yo­rum: “Özel en­düs­tri böl­ge­le­rin­de uy­gu­la­na­cak dev­let yar­dım­la­rı, en­düs­tri böl­ge­le­rin­de uy­gu­la­na­cak dev­let yar­dım­la­rın­dan ay­rı ola­rak Ba­kan­lar Ku­ru­lu ta­ra­fın­dan be­lir­le­nir.”

Şim­di, ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye’de Car­gil­lin bu­lun­du­ğu böl­ge­den baş­ka özel en­düs­tri böl­ge­si var mı? İlan edil­di mi? Ha­yır. Ya­hu, Da­nış­ta­yın, ya­sa­la­rın ip­tal et­ti­ği, kal­dır­dı­ğı, ip­tal et­ti­ği ruh­sat­lar üze­ri­ne o fab­ri­ka­yı de­vam et­tir­me­ye kal­kı­yor­su­nuz, yı­kıl­ma­sı ge­re­ken fab­ri­ka ye­ri­ne tam ter­si ye­ni ya­sal dü­zen­le­me­ler yap­ma­ya kal­kı­yor­su­nuz, ba­ri bir de ce­bi­ne pa­ra koy­ma­ya kalk­ma­yın ya! Ha­ni fa­kir gu­re­ba? Ne­re­de bun­lar? Ne­re­de bun­lar? La­fa gel­di­ği za­man hep bun­la­rı söy­lü­yor­su­nuz: Ga­rip gu­re­ba var. Şim­di, di­ye­cek­si­niz ki bu­ra­ya ge­lin­ce: Ya ar­ka­daş­lar, öy­le de­din ki, mı­sır üre­ti­ci­le­ri var.

Ba­kın ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye’nin mı­sır ih­ti­ya­cı 3 mil­yon ton­dur. Car­gil­lin iş­le­di­ği yıl­lık mı­sır da 200 bin ton­dur, en faz­la 250 bin ton iş­ler. İki yıl ön­ce, söz­leş­me­li mı­sır üre­ti­mi yap­mak için Zi­ra­at Ban­ka­sı Ge­nel Mü­dür­lü­ğüy­le ko­nuş­tu­lar, köy­lü­le­re kre­di ver­me­ye kalk­tı­lar, söz­leş­me­li üre­tim yap­sın­lar di­ye.

Şim­di, ge­çen se­ne mı­sı­ra des­tek ve teş­vik ver­di­ği­niz­de, ge­çen se­ne mı­sı­rın fi­ya­tı -Top­rak Mah­sul­le­ri­ne mü­da­ha­le et­ti­niz- 265 bin li­ray­dı, 50 bin de teş­vik, 310 bin. Şu an­da, Top­rak Mah­sul­le­ri dev­re­ye gir­me­di. Mı­sı­rın fi­ya­tı, ser­best pi­ya­sa­da 365 bin. Aman ha, sa­kın Top­rak Mah­sul­le­ri­ni sok­ma­yın dev­re­ye, sa­kın, sa­kın! Ga­yet iyi gi­di­yor fi­yat­lar. Sa­kın bu­ra­ya kim­se ge­lip de de­me­sin ki, siz, Car­gill ka­pa­tı­lır­sa, mı­sır fi­ya­tı dü­şe­cek. Ha­yır, bu yıl da 400 bin ton açık var ve si­zi bu­ra­dan uya­rı­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kü­çü­ka­şık, lüt­fen, to­par­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Bi­ti­re­ce­ğim Sa­yın Baş­ka­nım.

Şim­di, he­pi­ni­zi bu­ra­dan uya­rı­yo­rum. 400 bin ton açık var bu yıl ar­ka­daş­lar. Mı­sır, 400 bin li­ra­ya da ge­le­cek ve 400 bin ton mı­sır it­hal et­mek zo­run­da ka­la­cak­sı­nız. Çün­kü, ha­va ku­rak­lı­ğı ne­de­niy­le ve ge­çen se­ne mı­sır­da za­rar et­me­si ne­de­niy­le, Tür­ki­ye’de az mı­sır ekil­di. O yüz­den, Car­gill de za­ten al­ma­sı ge­re­ken mı­sı­rın 150 bin to­nu­nu al­dı. Ben si­ze söy­le­ye­yim. 50 bin ton da­ha mı­sır ala­cak bun­dan son­ra, ala­ca­ğı mı­sır bu ola­cak ve şu an­da, her­kes, biz, Tür­ki­ye’de­ki in­san­lar bil­mi­yo­rum bek­li­yor mu ama, Car­gill yet­ki­li­le­ri­nin böl­ge­ye ver­di­ği me­sa­jı bi­li­yo­rum: “Me­rak et­me­yin -dün için söy­lü­yor­lar­dı- bu­gün ya­sa çı­kı­yor, ya­rın mı­sır ala­ca­ğız.”

Is­mar­la­ma ya­sa ya­pan­lar, bi­ri­le­ri­nin is­te­ği üze­ri­ne ya­sal dü­zen­le­me ya­pan­lar, Türk hal­kın­dan ge­re­ken ce­va­bı bu­gü­ne ka­dar al­dı­lar.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Keş­ke söy­le­me­sey­din Meh­met, Ma­li­ye Ba­ka­nı­nın oğ­lu du­ya­cak şim­di, mı­sır ala­cak.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Özel­lik­le, yar­gı ka­rar­la­rı­nı hi­çe sa­ya­rak baş­ka­la­rı­nın çı­ka­rı için dü­zen­le­me ya­pan­lar, Türk hal­kın­dan çok ağır ce­za­lar al­dı­lar.

Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, ken­di­ni­ze ge­lin. Lüt­fen ken­di­ni­ze ge­lin. Bu ya­sa, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı. Bu ya­sa siz­le­rin ser­best ira­de­niz­le çık­mı­yor, Bush’un, Ame­ri­kan Baş­ka­nı Bush’un Baş­ba­kan Tay­yip Er­do­ğan’dan iki ke­re is­te­di­ği ya­sal dü­zen­le­me ne­de­niy­le çı­kı­yor (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar), Baş­ba­kan­lık Müs­te­şar­lı­ğın­da dü­zen­le­nen top­lan­tı ne­de­niy­le çı­kı­yor bu ya­sa.

MEH­MET IŞIK (Gi­re­sun) – Bu­ra­sı sö­mür­ge mi?

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (De­vam­la) – Eğer… Bı­ra­kın ege­men­li­ği Mec­li­sin du­var­la­rın­da kal­sın, siz hal­kın ara­sı­na in­dir­me­ye kalk­ma­yın. Çün­kü, ora­dan alır­sa­nız, Bush’un eli­ne tes­lim edi­yor­su­nuz.

Say­gı­la­rım­la. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Kü­çü­ka­şık.

Tü­mü üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz is­te­yen İb­ra­him Öz­do­ğan, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1252 sı­ra sa­yı­lı, Sa­yın Bur­sa Mil­let­ve­ki­li­miz Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun, Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­na Bir Ge­çi­ci Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi üze­ri­ne Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım, bu ve­si­ley­le yü­ce he­ye­ti­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Sa­yın Meh­met Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, ger­çek­ten, bir­kaç dö­nem­dir Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de -ken­di­si­ne çok da say­gı du­ya­rım, sev­gi du­ya­rım- mil­let­ve­kil­li­ği ya­pan, hal­kı tem­sil eden bir ar­ka­da­şı­mız­dır, say­gı­ya, sev­gi­ye la­yık­tır, fa­kat böy­le bir ka­nun tek­li­fi­ne ne­den alet ol­du­ğu­nu hâlâ da­ha an­la­mış de­ği­lim. Ne­den alet ol­du­ğu ko­nu­su­nu da hâlâ da­ha an­la­mış de­ği­lim, çün­kü ken­di­si ger­çek­ten vic­dan sa­hi­bi­dir, mil­le­ti se­ven bir in­san­dır, mil­le­ti­mi­zi se­ven bir in­san­dır. Az ön­ce, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si sa­yın mil­let­ve­ki­li­nin bu­ra­da ko­nuş­tu­ğu gi­bi, ha­ki­ka­ten, bu­ra­da, üs­tü­müz­de olan bir ya­zı “Ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir.” ve­ci­ze­si­ne, fel­se­fe­si­ne ta­ma­men ay­kı­rı bir ka­nun tek­li­fi­dir ve zan­ne­di­yo­rum ki, Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun ira­de­si doğ­rul­tu­sun­da çık­ma­mış­tır ve bi­zim de al­dı­ğı­mız bil­gi­le­re gö­re, bun­dan bir­kaç ay ön­ce Baş­ba­kan­lık­ta ya­pı­lan top­lan­tı­da, hu­kuk ka­ra­rı­na rağ­men, Da­nış­ta­yın ka­ra­rı­na rağ­men “bu hu­kuk ka­ra­rı na­sıl aşı­lır” şek­lin­de­ki top­lan­tı so­nu­cun­da bu ka­rar Ko­mis­yo­na ka­dar gel­miş ve bu işin ce­re­me­si de Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu’nun üs­tü­ne yük­len­miş­tir. Keş­ke, Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu böy­le bir şe­ye en­gel ol­ma­sıy­dı di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Ha­ki­ka­ten, bu ka­nun tek­li­fi, Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri­nin is­te­ğiy­le Car­gill fir­ma­sı­nın kur­ta­rıl­ma­sı için ve­ril­miş bir ka­nun tek­li­fin­den baş­ka bir şey de­ğil­dir, fa­kat işin kı­lı­fı, bu­ra­da, ka­nun tek­li­fi ge­rek­çe­sin­de ya­zı­lı bu­lun­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ka­nun tek­li­fi­nin ge­rek­çe­si he­pi­ni­zin önün­de şu an­da bu­lun­mak­ta­dır, fa­kat aziz mil­le­ti­mi­zin de ha­ber­dar ol­ma­sı için bu ge­rek­çe­yi oku­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ge­rek­çe şöy­le:

“3/7/2005 ta­rih­li ve 5403 sa­yı­lı Top­rak Ko­ru­ma ve Ara­zi Kul­la­nı­mı Ka­nu­nu­nun ge­çi­ci 1 in­ci mad­de­si ile 11/10/2004 ta­ri­hin­den ön­ce, ge­rek­li izin­ler alın­mak­sı­zın ta­rım dı­şı amaç­lar­la kul­la­nı­ma açıl­mış bu­lu­nan, an­cak ta­rım­sal bü­tün­lü­ğü boz­ma­yan ara­zi­le­rin Ka­nu­nun yü­rür­lük ta­ri­hin­den iti­ba­ren al­tı ay içe­ri­sin­de Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na baş­vu­rul­ma­sı, ha­zır­la­na­cak top­rak ko­ru­ma pro­je­si­ne uyul­ma­sı ve ta­rım dı­şı kul­la­nı­la­cak ara­zi­nin her met­re ka­re­si için beş Ye­ni Türk Li­ra­sı öden­me­si şar­tıy­la söz ko­nu­su ara­zi­le­rin is­te­nen amaç­la kul­la­nı­la­bil­me­si­ne imkân sağ­lan­mış­tır.” di­yor. “An­cak, be­lir­le­nen al­tı ay­lık sü­re içe­ri­sin­de va­tan­daş­la­rı­mı­zın bir kıs­mı çe­şit­li ne­den­ler­den do­la­yı bu dü­zen­le­me­den ya­rar­la­na­ma­mış­tır.” Ba­kın, kı­lı­fa ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar: “Va­tan­daş­la­rı­mı­zın bir kıs­mı çe­şit­li ne­den­ler­den do­la­yı bu dü­zen­le­me­den ya­rar­la­na­ma­mış­tır.” İş­te bu­ra­da Car­gill fir­ma­sı­nı kur­tar­ma kı­lı­fı yat­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ve de­vam edi­yor: “Bu va­tan­daş­la­rı­mı­zın mağ­du­ri­yet­le­ri­nin gi­de­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. Tek­lif ile söz ko­nu­su Ka­nun­da be­lir­len­miş olan 11/10/2004 ta­ri­hin­den ön­ce ta­rım dı­şı amaç­la kul­la­nı­ma açıl­mış ara­zi­le­rin bel­li şart­lar da­hi­lin­de is­te­nen amaç­la kul­la­nı­mı­na imkân sağ­lan­mak­ta­dır.” De­ğer­li ar­ka­daş­lar, az ön­ce de­ğer­li mil­let­ve­ki­li­mi­zin de be­lirt­ti­ği gi­bi, böy­le bir po­zis­yon Tür­ki­ye’nin her­han­gi bir yö­re­sin­de bu­lun­ma­mak­ta­dır. Ya­ni, mız­rak çu­va­la sığ­ma­mak­ta­dır, Car­gill fir­ma­sı kur­ta­rıl­mak­ta­dır.

Şim­di, ben Sa­yın AK Par­ti­li de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma so­ru­yo­rum: Bir se­ne­den az bir za­man kal­dı, 4 Ka­sım 2007’de se­çi­me gi­re­ce­ğiz. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, aca­ba 4 Ka­sım 2007’de Ame­ri­kan va­tan­daş­la­rı mı ge­lip bu­ra­da oy kul­la­na­cak yok­sa aziz mil­le­ti­mi­zin fert­le­ri mi oy kul­la­na­cak? Bu­ra­dan ses­len­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Si­zin bir Ame­ri­kan fir­ma­sı­nı kur­tar­ma­nız, oy­la­rı ala­ca­ğı­nız, tek­rar ik­ti­dar ola­ca­ğı­nız an­la­mı­na hiç­bir za­man gel­me­ye­cek­tir. Ba­kın, 3 Ka­sım 2002’de bü­yük mil­le­ti­miz geç­miş ik­ti­dar­la­rı na­sıl sil­di sü­pür­düy­se, si­zi de el­bet­te ki bu ne­den­ler­den do­la­yı si­lip sü­pü­re­cek­tir. Zer­re ka­dar şüp­he et­me­yin de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Da­daş!.. Da­daş!.. Er­zu­rum’u kan­dır­dın.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bak Ah­met Ye­ni…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Kan­dır­dın Er­zu­rum’u.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ah­met Ye­ni, bak, sa­na bu­ra­dan bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Bas­tır da­daş!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben, asır­lar­dır Er­zu­rum’da otur­muş ger­çek bir Er­zu­rum­lu­yum. Ka­nım­la, an­nem­le, ba­bam­la, de­dem­le, sü­la­lem­le ger­çek bir da­daş, ger­çek bir Er­zu­rum­lu­yum.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Bas­tır da­daş!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­na bun­la­rın kim­ler ta­ra­fın­dan üf­len­di­ği­ni çok iyi bi­li­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben, mil­let­ve­kil­li­ğim sü­re­ci içe­ri­sin­de Er­zu­rum’da hiç­bir fir­ma ile, hiç­bir men­fa­at ku­ru­lu­şu ile hiç­bir ran­ta ke­sin­lik­le gir­me­dim. Ben Er­zu­rum’a git­ti­ğim za­man al­nım açık, yü­züm ak ola­rak gi­di­yo­rum. Bu­nu sa­na üf­le­yen­ler as­lın­da Er­zu­rum’da iti­ba­rı ol­ma­yan in­san­lar­dır. Bak, ilan edi­yo­rum, ya­lan söy­lü­yor­lar on­lar. On­lar ya­lan söy­lü­yor­lar.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ma­kas de­ğiş­tir­din, ma­kas.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni, lüt­fen…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – On­lar ya­lan söy­lü­yor­lar.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bak, Sam­sun, Sam­sun­lu va­tan­daş­la­rı­mız Ka­ra­de­niz’in en yu­mu­şak in­san­la­rı­dır. Sen de çok yu­mu­şak in­san­sın, sa­na bu tav­rı ya­kış­tır­mı­yo­rum, bu­nu söy­le­ye­yim. O üf­le­yen­le­re sa­kın inan­ma, o üf­le­yen­le­rin bir kıs­mı cin ol­ma­dan çarp­mış in­san­lar­dır.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben, bir ku­ruş­luk…

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – …mil­let­ve­kil­li­ğim sü­re­ci içe­ri­sin­de…

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen ko­nu­ya ge­lir mi­si­niz.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) -…bir men­fa­ate gir­me­dim kim­sey­le. Bü­tün Er­zu­rum­lu da be­ni sev­mek­te­dir. Er­zu­rum’da sa­de­ce 150 in­san be­ni sev­mez, on­lar da hor­tum­cu in­san­lar­dır. Bu­nu sa­na açık ve ke­sin ola­rak söy­lü­yo­rum. Bu­nu bil, bir da­ha da ba­na laf at­ma ye­rin­den. Za­ten, bir yıl son­ra sen o sı­ra­lar­da otur­ma­ya­cak­sın, bak, sa­na söy­lü­yo­rum, kal­bim­le söy­lü­yo­rum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – 400 mil­let­ve­ki­liy­le ge­li­yor, 400.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Kork, kork, şim­di­den kork, sa­na söy­lü­yo­rum. Sa­kın, o ya­lan­cı­la­ra da inan­ma.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nu­ya gel­mek is­ti­yo­rum. Şim­di, ba­kın, de­ğer­li Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Muğ­la Mil­let­ve­ki­li­mi­zin bir mu­ha­le­fet şer­hi var bu­ra­da. İşin özü bu­ra­da bu­lun­mak­ta­dır. Mu­ha­le­fet şer­hi­nin bir kıs­mı­nı, bü­yük mil­le­ti­mi­zin de an­la­ma­sı açı­sın­dan bu­ra­da oku­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Fah­ret­tin Üs­tün’e bu­ra­dan te­şek­kür et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Fah­ret­tin Üs­tün bu mu­ha­le­fet şer­hin­de di­yor ki: “Car­gill fir­ma­sı­nın ya­tı­rı­mı­na ola­nak sağ­la­yan İz­nik Gö­lü Çev­re Dü­ze­ni Pla­nı Da­nış­tay 6. Da­ire­si­nin 26/11/2002 ta­rih ve E:2002/4839, K:2002/5652 Ka­ra­rıy­la ip­tal edil­miş ve bu ka­rar İda­ri Da­va Da­ire­le­ri Ge­nel Ku­ru­lun­ca onay­lan­mış­tır. Plan yar­gı ta­ra­fın­dan ip­tal edil­di­ğin­den, Car­gill fir­ma­sı ya­tı­rı­mı­nın hu­kuk­sal da­ya­na­ğı da or­ta­dan kalk­mış­tır.”

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ni hu­kuk bu­nu or­ta­dan kal­dır­mış. Ha­ki­ka­ten bu ge­ti­ri­len ka­nun tek­li­fi, Ana­ya­sa’ya ke­sin­lik­le ay­kı­rı­dır ve Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan ke­sin­lik­le, in­şal­lah, ge­ri gön­de­ri­le­ce­ği ümi­di içe­ri­sin­de­yim.

De­vam edi­yo­ruz: “Da­nış­ta­yın ke­sin­leş­miş ip­tal ka­ra­rı­na rağ­men, söz ko­nu­su ya­tı­rı­ma hu­kuk­sal­lık ka­zan­dır­mak ama­cıy­la 4737 sa­yı­lı Özel En­düs­tri Böl­ge­le­ri Ka­nu­nun­da 22/6/2004 ta­rih­li ve 5195 sa­yı­lı Ka­nun’­la ger­çek­leş­ti­ri­len de­ği­şik­lik­le Car­gill fir­ma­sı­nın ya­tı­rım yap­tı­ğı ara­zi Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun 5/7/2005 ta­rih ve 2005/8944 sa­yı­lı Ka­ra­rıy­la Özel En­düs­tri Böl­ge­si ilan edil­miş­tir.”

“Bu ka­rar üze­ri­ne açı­lan ye­ni da­va­da, hu­ku­ka ay­kı­rı­lı­ğı be­lir­len­miş imar plan­la­rı­nın ge­çer­li sa­yıl­ma­sı yo­lun­da yar­gı ka­rar­la­rı­nı et­ki­siz kı­la­cak ya­sal dü­zen­le­me­le­rin de ya­pı­la­ma­ya­ca­ğı gi­bi ge­rek­çe­ler­le Da­nış­tay 10. Da­ire­si ta­ra­fın­dan 8/2/2006 ta­ri­hin­de Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­nın yü­rü­tül­me­si­nin dur­du­rul­ma­sı­na ka­rar ve­ril­miş­tir.”

İş­te bu­ra­da de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ik­ti­dar ta­ra­fın­dan Ana­ya­sa çiğ­ne­ni­yor, hu­kuk hi­çe sa­yı­lı­yor. Ba­kın, geç­miş si­ya­si­ler­den ve geç­miş si­ya­si par­ti­ler­den ha­ta ya­pan­lar­dan ders al­ma­nız ge­rek­mek­te­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. On­lar, mut­la­ka yap­tık­la­rı ha­ta­nın al­tın­da bo­ğul­muş­lar­dır. Si­ze iyi­lik ol­sun di­ye bu­nu ha­tır­lat­mak ge­re­ği duy­dum.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Te­şek­kür ede­riz.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – “Baş­ba­kan­lık ta­ra­fın­dan Ni­san 2006 ta­ri­hin­de ve 1666/3020 sa­yı­lı ya­zı ile Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na bir ya­zı ya­zı­la­rak Car­gill fir­ma­sı için bir ya­sa­nın çı­ka­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği, bu­nun için de ka­nun de­ği­şik­li­ği ile al­tı ay da­ha uza­tıl­ma­sı­nın şir­ke­tin izin­le­ri­ni ye­ni­le­ye­bil­me­si­ne imkân ve­re­ce­ği ve böy­le­ce fa­ali­ye­ti­ne de­va­mı­nı sağ­la­ya­bi­le­ce­ği gö­rüş­le­ri Ta­rım ve Kö­yiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­na ile­til­miş­tir.”

Bun­lar ta­ma­men, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, kı­lıf­tan baş­ka bir şey de­ğil­dir. İk­ti­da­rın de­va­mı­nı sağ­la­mak is­te­ğin­den baş­ka bir şey de­ğil­dir, fa­kat ik­ti­da­rın de­va­mı da sağ­la­na­cak gi­bi de­ğil­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

“…Car­gill fir­ma­sı­nın kur­ta­rıl­ma­sı için bu­lun­du­ğu ilin mil­let­ve­ki­li bu tek­li­fi sun­muş­tur” di­yor.

“Ana­ya­sa’nın 6’ncı mad­de­sin­de di­le ge­ti­ri­len ‘Ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir. Türk mil­le­ti, ege­men­li­ği­ni, Ana­ya­sa’nın koy­du­ğu esas­la­ra gö­re, yet­ki­li or­gan­la­rı eliy­le kul­la­nır,’ te­mel il­ke­si­ne rağ­men, Hükûme­tin ve Ko­mis­yo­nun ya­ban­cı bir ku­ru­lu­şun ya­ra­rı için ve o ku­ru­luş­la bir­lik­te hu­kuk dı­şı çö­züm ara­ma ça­ba­sı, açık bir Ana­ya­sa ih­la­li gi­ri­şi­mi­dir.”

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nu an­la­mak için hu­kuk­çu ol­ma­ya ge­rek yok, il­ko­kul me­zu­nu bir va­tan­da­şı­mı­za, bir ço­cu­ğa da­hi sor­sa­nız, bu, ha­ki­ka­ten Ana­ya­sa’nın çiğ­nen­di­ği apa­çık or­ta­da­dır.

Son cüm­le: “Özel şa­hıs ve fir­ma için ka­nun çı­ka­rı­la­maz. Yu­ka­rı­da sı­ra­la­dı­ğım ne­den­ler­den do­la­yı mu­ha­li­fiz.” de­miş. Evet, ha­ki­ka­ten, bu, bü­yük mil­le­ti­mi­zin çı­kar­la­rı için mu­ha­lif ol­ma­mız ge­re­ken bir ka­nun tek­li­fi­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, dört yıl­lık hükûmet sü­re­ci içe­ri­sin­de ma­ale­sef AK Par­ti Hükûme­ti­nin ya­ban­cı­la­ra duy­du­ğu hay­ran­lık, ha­ki­ka­ten, he­pi­mi­zi hay­re­te dü­şü­ren bir şey­dir. Sek­sen yıl­lık Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hi içe­ri­sin­de ya­ban­cı­la­ra du­yu­lan hay­ran­lık, bu dö­nem­ki ka­dar bir dö­nem as­la ve ka­ti­yet­le ol­ma­mış­tır.

Ba­kın, bu ül­ke­de sa­de­ce bu gi­bi ferdî olay­lar ve­ya bir fir­ma ba­zın­da olan olay­lar de­ğil­dir, bu Hükûme­tin ya­ban­cı­la­ra top­rak sa­tı­şıy­la çı­kar­dı­ğı Ya­sa’yla, ma­ale­sef, top­rak­la­rı­mız da ya­ban­cı­la­rın eli­ne git­mek­te­dir. Bu­nu da aziz mil­le­ti­miz­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, AK Par­ti­nin çı­kar­dı­ğı ka­nun­lar sa­ye­sin­de Tür­ki­ye, ya­ban­cı­la­ra par­sel par­sel sa­tı­lı­yor.

Ba­kın, Alan­ya Ti­ca­ret ve Sa­na­yi Oda­sı Baş­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ha­zır­la­nan ra­po­ra gö­re, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye’de mülk edi­nen ya­ban­cı­la­rın sa­yı­sı özel ve tü­zel ki­şi­lik ola­rak 62.500, sa­tı­lan ta­şın­maz­la­rın yüz öl­çü­mü ise 285 mil­yon met­re ka­re­dir. Bu, kor­kunç bir ra­kam­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ve ra­por de­vam edi­yor, oku­yo­rum siz­le­re: Ra­po­ra gö­re, sa­tış­la­rın 6.053’ü ye­ni Ka­nun’un yü­rür­lü­ğe gir­di­ği 7 Ocak 2006’dan 24 Tem­muz 2006’ya ka­dar olan dö­nem­de ger­çek­leş­ti. Bu dö­nem­de sa­tı­şı ya­pı­lan ta­şın­maz ala­nın bü­yük­lü­ğü 800 bin met­re­ka­re­ye ulaş­tı. Bu, kor­kunç ve va­ha­met teş­kil eden bir ra­kam­dır. Ay­nı dö­nem­de mülk edi­nen­ler ise 1.876 İn­gi­liz, 801 İr­lan­da­lı, 749 Al­man, 357 Hol­lan­da­lı, 296 Nor­veç­li, 176 Bel­çi­ka­lı, 90 Yu­nan­lı ola­rak be­lir­len­di.

Tür­ki­ye ile ara­sın­da tam kar­şı­lık­lı­lık an­laş­ma­sı bu­lun­ma­yan ül­ke sa­yı­sı­nın 33, va­tan­daş­la­rı Tür­ki­ye’de sa­de­ce bi­na mül­ki­ye­ti edi­ne­bi­len ül­ke sa­yı­sı­nın 26, va­tan­daş­la­rı Türk Dı­şiş­le­ri ve İçiş­le­ri Ba­kan­la­rı­nın or­tak iz­niy­le ta­şın­maz edi­ne­bi­len ül­ke­ler sa­yı­sı­nın 6 ol­du­ğu be­lir­ti­li­yor.

Ay­rı­ca, ra­por­da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye’de mülk edin­me­nin ne­den ve şe­kil­le­ri üze­rin­de de du­ru­lu­yor. Yüz öl­çü­mü ba­kı­mın­dan, Ha­tay’da yüz­de 64 mi­ras, İs­tan­bul’da yüz­de 66 mi­ras, Muğ­la’da yüz­de 96 sa­tış, Ada­na’da yüz­de 74 sa­tış yo­luy­la ger­çek­leş­ti­ği ifa­de edi­li­yor. Bun­lar va­him şey­ler.

Ay­rı­ca, ra­por­da, iş ye­ri ni­te­li­ğin­de­ki ta­şın­maz­lar­da ilk sı­ra­yı İs­tan­bul’un, ko­nut ni­te­li­ği ta­şı­yan ve ya­ban­cı ger­çek ki­şi­le­rin mül­ki­ye­tin­de bu­lu­nan ta­şın­maz­lar­da ilk sı­ra­yı ar­sa pa­yı­na gö­re Muğ­la’nın, tu­ris­tik te­sis­ler­de ilk sı­ra­yı ta­şın­maz­la­rın ar­sa pa­yı bü­yük­lü­ğü­ne gö­re An­tal­ya’nın, ki­şi ve ta­şın­maz sa­yı­sı­na gö­re ise İs­tan­bul’un al­dı­ğı­na yer ve­ri­li­yor. Bun­lar kor­kunç iş­ler­dir ve bun­lar AK Par­ti Hükûme­ti­nin ma­ri­fe­tiy­le mey­da­na gel­mek­te­dir. Mil­le­ti­mi­zin bun­lar­dan ha­ber­dar ol­ma­sı ge­re­ki­yor.

Ay­rı­ca, ya­ban­cı­la­rın sa­hip ol­du­ğu mülk sa­yı­sı­nın il­çe ba­zın­da de­ğer­len­di­ril­me­sin­de ilk 10 il­çe İs­ken­de­run, Sa­rı­yer, Rey­han­lı, Alan­ya, Kum­lu­ca, Fet­hi­ye, Cey­han, Yıl­dı­rım, Bod­rum ve Or­ta­ca ola­rak ge­çi­yor. Ya­ni, Tür­ki­ye’nin cen­net di­ye ni­te­len­di­re­bi­le­ce­ği­miz yer­le­ri. Dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum. Her­hal­de çok ya­kın­da be­le­di­ye baş­kan­la­rı ve be­le­di­ye mec­lis üye­le­ri, zan­ne­di­yo­rum ki, ya­ban­cı­lar­dan se­çi­le­cek­tir. Bu, üni­ter dev­let ya­pı­mı­zın yı­kıl­ma­sı­na ve ül­ke­mi­zin par­ça­lan­ma­sı­na ve­si­le ola­bi­le­cek en kö­tü şey­dir de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz ko­nu­su ra­por­da, bu mülk­le­rin edi­nim ne­den­le­ri de vur­gu­la­nı­yor. Alan­ya’da yüz­de 98, Fet­hi­ye’de yüz­de 95, Yıl­dı­rım’da yüz­de 93, Bod­rum’da yüz­de 93, Or­ta­ca’da yüz­de 98 sa­tış ile bu mülk­le­rin el­de edi­nil­di­ği be­lir­ti­li­yor. Kor­kunç ra­kam­lar.

Bu il­çe­ler ara­sın­da ar­sa tü­rün­den ta­şın­maz­lar­da, yüz öl­çü­mü ta­şın­maz sa­yı­sı ve ki­şi sa­yı­sı açı­sın­dan ilk sı­ra­da Alan­ya yer alı­yor. Alan­ya’da 12.684 met­re ka­re­ye ula­şan 50 par­se­lin 20 ki­şi ta­ra­fın­dan sa­tın alın­dı­ğı be­lir­ti­li­yor. Aca­ba bu 20 ki­şi kim? Siz­le­rin vic­dan­la­rı­na sor­mak is­ti­yo­rum bu­nu.

Tür­ki­ye’de gay­ri­men­ku­le ya­tı­rım ya­pan ya­ban­cı­lar ara­sın­da 14.456 ki­şiy­le İn­gi­liz­ler bi­rin­ci, 14.382 ki­şiy­le Al­man­lar ikin­ci, 13.905 ki­şiy­le Yu­nan­lı­lar üçün­cü sı­ra­da yer alı­yor. Yu­nan­lı­la­rın ra­ka­mı­na da, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, nü­fu­su­nu göz önü­ne ge­tir­di­ği­miz za­man, dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum ve siz­le­ri de­rin de­rin dü­şün­me­ye da­vet edi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

İs­ra­il uy­ruk­lu­la­ra yö­ne­lik ta­şın­maz­la­rın ta­ma­mı­nın 10 il­de top­lan­dı­ğı­na işa­ret edi­le­rek, bu ta­şın­maz­la­rın top­lam yüz öl­çü­mü­nün 80.487 met­re ka­re ve 142 ki­şi­ye ait 106 par­sel ol­du­ğu vur­gu­la­nı­yor. Bun­lar da İs­ra­il­li­le­re ait. İs­ra­il uy­ruk­lu­la­ra ait ta­şın­maz­la­rın yüz öl­çü­mü ba­kı­mın­dan yüz­de 65’ini ar­sa, yüz­de 29’unu ise ara­zi tü­rü ta­şın­maz­lar oluş­tu­ru­yor. Bu ar­sa ve ara­zi tü­rü oran­la­rı­na da dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da ko­nuş­ma­mın üze­ri­ne bi­na et­ti­ğim ra­por, ko­nu­nun bi­rin­ci de­re­ce­de il­gi­li­le­ri ta­ra­fın­ca ha­zır­lan­mış, ke­sin ve net ve­ri­ler su­nan bi­lim­sel bir de­ğer­len­dir­me.

Ay­maz­lı­ğı, vur­dum duy­maz­lı­ğı ar­tık bir ya­şam bi­çi­mi ha­li­ne ge­tir­miş olan Hükûmet yet­ki­li­le­ri­ne bu­ra­dan ses­len­mek is­ti­yo­rum. Biz, ya­ban­cı­la­ra mülk sa­tı­şı­nın içer­di­ği va­ha­me­ti bu kür­sü­den da­ha ön­ce de di­le ge­tir­dik, has­sa­si­ye­ti­mi­zin al­tı­nı çiz­dik. Biz ne za­man bu ko­nu­yu gün­de­me ge­tir­diy­sek, siz ıs­rar­la ve inat­la inkâr et­ti­niz, bu­ra­da en­di­şe­le­ne­cek bir şey yok de­di­niz. Şim­di, da­ha ke­sin, çok da­ha net ra­kam­lar­la ko­nu­şu­yo­ruz. İş­te Ha­lep, iş­te ar­şın. Şim­di ne di­ye­cek­si­niz? Ben, bu ül­ke­nin tüm du­yar­lı ve va­tan­se­ver va­tan­daş­la­rı adı­na bu­nu me­rak edi­yo­rum ve AK Par­ti için­de­ki çok de­ğer­li, vic­dan­lı mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın vic­dan­la­rı­nı tek­rar dür­tük­le­me­le­ri­ni has­sa­si­yet­le ri­ca edi­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­ban­cı­la­ra mülk sa­tı­şı­nın nor­mal kar­şı­lan­ma­sı ge­rek bir du­rum mu­dur, yok­sa ulu­sal gü­ven­li­ği sar­sa­cak bo­yut­lar­da bir ira­de­siz­lik, bir gev­şek­lik mi­dir? Ne­re­dey­se bir yıl­dır bu tar­tı­şı­lı­yor. Hükûmet, her ne ka­dar bu tar­tış­ma bit­ti, va­tan­da­şı­mı­zın içi ra­hat me­sa­jı ver­se de, so­ka­ğa çık­tı­ğı­nız za­man, va­tan­da­şın en bü­yük en­di­şe­le­ri ara­sın­da bu du­rum var­dır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Çün­kü, bi­zim aziz mil­le­ti­miz millî ve ulu­sal ko­nu­lar­da çok has­sas­tır. Hır­sı­zı af­fe­de­bi­lir, hor­tum­cu­yu af­fe­de­bi­lir; fa­kat, millî ve ulu­sal ko­nu­la­ra du­yar­lı­lık gös­ter­me­yen ve iha­net eden­le­ri as­la ve ka­ti­yet­le af­fet­mez de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. (Ana­va­tan Par­ti­si ve CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Mu­ha­le­fe­ti oluş­tu­ran bir ke­sim “ül­ke el­den gi­di­yor” söy­le­mi­ni sa­hip­le­nir­ken, Hükûmet bu­nun komp­lo te­ori­sin­den baş­ka bir şey ol­ma­dı­ğı gö­rü­şün­de. Evet, komp­lo te­ori­si kav­ra­mı­na Hükûmet ve Sa­yın Baş­ba­kan her za­man sı­ğı­nı­yor. Ba­ka­lım, ne­re­ye ka­dar sı­ğı­na­cak? Herhâlde 4 Ka­sım­dan son­ra sı­ğı­na­cak bir du­ru­mu ve bir ko­ru­lu­ğu kal­ma­ya­cak­tır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Bu tar­tış­ma­da ez­ber­den ko­nuş­mak bi­zim tar­zı­mız de­ğil. O ne­den­le, bi­raz, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ya­pıl­mış araş­tır­ma­lar­dan söz et­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ba­kın, Or­ta Do­ğu Tek­nik Üni­ver­si­te­sin­den 3 öğ­re­tim üye­si­nin, ya­ban­cı­la­ra mülk sa­tı­şın­da ge­li­nen son nok­ta­yı tes­pit et­mek için Kaş’ın Kal­kan bel­de­sin­de yap­tı­ğı araş­tır­ma­da, yö­re­de­ki 1.800 vil­la­dan 607’si­nin sa­tıl­dı­ğı, 300’ünün de sa­tış aşa­ma­sın­da ol­du­ğu vur­gu­lan­dı. Türk in­sa­nı­nın bir ke­re­de top­lu pa­ra ka­zan­ma hır­sı yü­zün­den ucu­za ka­pa­tı­lan vil­la­la­rın pan­si­yon ola­rak kul­la­nıl­dı­ğı, Türk tu­riz­mi­nin ya­ban­cı­la­rın eli­ne geç­me teh­li­ke­si­nin baş gös­ter­di­ği be­lir­ti­li­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Si­zin vic­da­nı­nı­za su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, te­şek­kür edi­yo­rum.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben de te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN- Tü­mü üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na söz is­te­yen, Al­tan Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, Bur­sa Mil­let­ve­ki­li.

Bu­yu­run Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (Bur­sa) – Sa­yın Baş­ka­nım, Di­va­nın de­ğer­li üye­le­ri, çok de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi, say­gıy­la, sev­giy­le se­lam­lı­yo­rum.

Ben, ev­ve­la, 8 mad­de ola­rak dü­zen­len­miş olan bu ta­sa­rıy­la il­gi­li, ka­nun­la il­gi­li ola­rak tek­nik bil­gi ver­mek is­ti­yo­rum. Son­ra da, bu­ra­da ya­pı­lan it­ham­la­ra da ce­vap ve­re­ce­ğim ta­bii.

Bu tek­lif 8 mad­de­den iba­ret; 2 mad­de­si yü­rüt­me ve yü­rür­lük. 1’in­ci mad­de­si, ye­ni bir fık­ra ek­le­ne­rek ya­sa­ya, özel ara­zi top­lu­laş­tır­ma­sı­nın ta­nı­mı ya­pıl­mış; bu ya­sa­da ek­sik olan bir ko­nu gün­de­me ge­ti­ril­miş. 2’nci mad­de­sin­de, ya­sa­nın 8’in­ci mad­de­sin­de de­ği­şik­lik ya­pı­la­rak, ve­rim­li iş­let­me oluş­tur­mak için ara­zi­le­rin bö­lün­me­si­ne iliş­kin uy­gu­la­ma­ya, ya­ni ta­pu­ya şerh koy­mak su­re­tiy­le ko­lay­lık ge­ti­ril­miş­tir.

3’ün­cü mad­de­sin­de ise, 13’ün­cü mad­de­de de­ği­şik­lik­le, be­lir­ti­len yet­ki­le­rin va­li­lik­le­re de dev­re­dil­me­si sağ­lan­mış, ye­rel­de in­ce­len­me­si sağ­lan­mış, hal­le­dil­me­si sağ­lan­mış.

4’ün­cü mad­de­sin­de ise, Ta­rım Ba­kan­lı­ğı ken­di uh­de­sin­de olan top­lu­laş­tır­ma yet­ki­si­ni mad­de­de be­lir­ti­len ku­rum ve ku­ru­luş­la­ra dev­re­de­rek, eko­no­mik ve pra­tik bir hâl ka­zan­dır­mış bu­lu­nu­yor.

5’in­ci mad­dey­le ye­ni 28’in­ci mad­de ek­len­mek­te, Ba­kan­lı­ğın eği­tim ve bun­la­ra iliş­kin ser­ti­fi­ka ver­me­si­ni sağ­la­mak­ta; Ba­kan­lı­ğın eği­tim yap­ma­sı, eği­tim ya­pa­bil­me­si sağ­lan­mış.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu tek­li­fin, bu ta­sa­rı­nın be­nim ta­ra­fım­dan Ko­mis­yo­na ve­ri­liş şek­li hak­kın­da da bir­ta­kım ifa­de­ler­de bu­lu­nul­du. Ben, bu­ra­da, şim­di, si­ze bu ta­sa­rı­yı, bu tek­li­fi han­gi ta­rih­te Ko­mis­yo­na ver­di­ği­mi bel­ge­siy­le ifa­de ede­yim. Ba­kın, 22 Şu­bat 2006 ta­ri­hin­de Ko­mis­yo­na ben bu tek­li­fi ver­mi­şim. Ver­di­ğim tek­lif ile sa­de­ce bu ya­sa­nın il­gi­li mad­de­sin­de ve­ril­miş olan al­tı ay­lık sü­re­nin az ol­du­ğu, yan­lış ol­du­ğu, o dü­zen­le­nen mad­de­nin de ha­ta­lar içer­di­ği­ni be­lirt­mek su­re­tiy­le tek­li­fi ha­zır­la­yıp ver­dik.

Bu­nun­la il­gi­li ola­rak, Car­gil­lin ka­pa­tıl­ma­sıy­la il­gi­li ola­rak iş­te Or­han­ga­zi Kay­ma­kam­lı­ğı­nın tu­ta­na­ğı. Efen­dim, 10’un­cu ayın 20’sin­de vu­ku bu­lu­yor. Be­nim böy­le bir Car­gill­le il­gi­li ka­pat­ma ka­ra­rı­nın ve­ril­di­ği­ne da­ir şu­bat ayın­da bil­gim na­sıl olur? Ya­ni, mah­ke­me­nin böy­le bir ka­rar ve­re­ce­ği­ne be­nim ne­re­den bil­gim olur?

ATİL­LA KART (Kon­ya) – On yıl­dır de­vam edi­yor.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Mah­ke­me­ye ben hü­küm ver­mi­yo­rum ki, ben hük­met­mi­yo­rum ki. Mah­ke­me bu ka­ra­rı ve­ri­yor.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Mah­ke­me 8 Şu­bat 2006’da ver­di ka­ra­rı Al­tan Bey.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar... Ar­ka­daş­lar...

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – 8 Şu­bat 2006 mah­ke­me ka­ra­rı.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Meh­met Bey... Meh­met Bey, ba­kın ben si­zi...

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, lüt­fen kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – 8 Şu­bat 2006 mah­ke­me ka­ra­rı.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ben si­zi...

BAŞ­KAN – Ge­nel Ku­ru­la hi­tap eder mi­si­niz.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bir da­ki­ka...

Ben si­zi say­gı­ya da­vet edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen...

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ben si­zi say­gıy­la din­le­dim. Bek­le!..

BAŞ­KAN – Lüt­fen Sa­yın Kü­çü­ka­şık...

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bek­le, ce­vap­la­rı­nı al! Öy­le açık­tan ahkâm oku­mak su­re­tiy­le id­di­alar­da bu­lu­nul­maz. Bak ben sa­na bel­ge gös­te­ri­yo­rum, ez­be­re ko­nuş­mu­yo­rum.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Al­tan Bey, so­ru­yor­su­nuz ama... So­ru­yor­su­nuz ya...

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ha­yır, sor­mu­yo­rum. Be­nim ver­di­ğim...

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, lüt­fen...

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Be­nim ver­di­ğim şey, bel­ge­le­re is­ti­na­den, tek­li­fi ne za­man ver­mi­şim, Car­gill ne za­man ka­pa­tıl­mış, iş­te bel­ge­le­ri bu­ra­da. Hiç il­gi­si yok.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Ge­ri çek, mah­ke­me ka­rar ver­dik­ten son­ra.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bu, ta­ma­men bir if­ti­ra­dan iba­ret.

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) – Ge­ri çe­kin o za­man, ge­ri çe­kin.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ben mi ver­dim ya­sa tek­li­fi­ni, siz ver­di­niz. İf­ti­ra ne de­mek?

BAŞ­KAN – Sa­yın Uz­dil, lüt­fen...

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ben ver­di­ği­mi inkâr et­mi­yo­rum ki, ben ver­dim di­yo­rum.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ne de­mek if­ti­ra? Ta­ri­hi var, bil­mem ne­yi var...

BAŞ­KAN – Sa­yın Uz­dil... Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, ni­ye kar­şı­lık­lı ko­nu­şu­yor­su­nuz? Lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Evet efen­dim.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – İf­ti­ray­mış!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ben Ge­nel Ku­ru­la dö­nü­yo­rum efen­dim.

MEH­MET SE­MER­Cİ (Ay­dın) – Ma­dem yan­lış Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, ge­ri çe­kin o za­man. Ge­ri çe­kin o za­man.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – O za­man “if­ti­ra” di­ye­mez­sin!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Efen­dim, 1998 yı­lın­da yap­tı­ğı­mız ko­nuş­ma­lar bu­ra­da, gös­te­ril­di. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 1997 yı­lın­da Car­gil­lin fa­ali­ye­ti baş­la­dı­ğı za­man, da­ha in­şa­at­la­rı te­mel saf­ha­sın­day­dı. Biz, ken­di­le­ri­nin ya­tı­rım­la­rı­na kar­şı de­ğil, ye­ri­ne ve usu­lü­ne kar­şı çık­tık ve o ta­rih­te de­dik ki: Yan­lış ya­pı­yor­su­nuz, ha­ta­lı iş ya­pı­yor­su­nuz. Bu iş­le­mi­niz­le il­gi­li, si­zin hak­kı­nız­da bir­ta­kım iş­lem­ler ya­pı­lı­yor. O gün bel­ge­le­ri­ni de gös­ter­dik, söy­le­dik. Da­ha yol ya­kın­ken dö­nün bu iş­ten, de­dik. Bel­ge­le­ri­ni de an­lat­tık. Do­la­yı­sıy­la, on­la­rı ikaz gö­re­vi­mi­zi yap­tık. Ben bu ko­nuş­ma­yı iki de­fa yap­tım.

Ay­rı­ca, de­ğer­li ar­ka­da­şım Er­tuğ­rul Yal­çın­ba­yır ya­zı­lı so­ru öner­ge­si ver­mek su­re­tiy­le vak­tin­de, o ta­rih­te, yi­ne ya­zı­lı ola­rak da ikaz et­ti ve Hükûmet­ten ya­zı­lı ce­vap is­te­di. Ona da bir ce­vap gel­miş­tir tah­min edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün, ba­kın bu­gün -açık ko­nu­şu­yo­rum- İz­nik Ova­sı’na ge­lip de bir fab­ri­ka ku­rul­ma ça­lış­ma­sı ya­par­sa, ben ay­nı şe­kil­de kar­şı­sın­da du­ru­rum. Bu­nun kar­şı­sın­da­yım. Ve şu an­da, şu­nu da ifa­de ede­yim: Ora­da, ay­rı­ca 2 ta­ne çi­men­to fab­ri­ka­sı ku­rul­ma­sıy­la il­gi­li fa­ali­yet var­dı. Da­ha son­ra gün­de­me gel­miş­ti. Onun kar­şı­sın­da da di­kil­dik dur­duk, on­lar an­la­dı­lar du­ru­mu ve vaz­geç­ti­ler.

Şim­di, ben, so­ru­yo­rum sa­yın Bur­sa Ba­ro­su avu­kat­la­rı­na, hu­kuk­çu­la­rı­na: Kar­de­şim, Ye­ni­şe­hir’de sa­na­yi böl­ge­si ku­rul­du. Bü­yük bir fab­ri­ka ku­rul­du. Ne­re­de bu hu­kuk­çu­lar? Ne­re­de bu çev­re­ci­ler? Bur­sa’da ku­ru­lu bu­lu­nan sa­na­yi böl­ge­le­ri­nin bü­yük bir kıs­mı, hat­ta ta­ma­mı, bir ta­ne­si ha­riç, ve­rim­li ta­rım alan­la­rı üze­rin­de­dir. Ne­re­de­ler bu hu­kuk­çu­lar?

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Di­ğe­ri Mus­ta­fa­ke­mal­pa­şa’da di­ye­cek­ti­niz…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ne­re­siy­se…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kü­çü­ka­şık, lüt­fen…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bur­sa’da ku­ru­lu olan­la­rın ta­ma­mı ve­rim­li top­rak­lar üze­rin­de­dir. Ne­re­de o hu­kuk­çu­lar?

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Ko­di­yak için ni­çin uğ­raş­tı­nız o za­man Al­tan Bey?

BAŞ­KAN – Sa­yın Kü­çü­ka­şık…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ne­re­de bu hu­kuk­çu­lar? Fa­ali­ye­te geç­se­ler ya!.. Ka­pat­sa­lar ya o sa­na­yi böl­ge­le­ri­ni!..

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – İk­ti­dar siz­si­niz, ik­ti­dar!..

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Haa… Böy­le kar­şı­dan laf at­mak ga­yet ko­lay.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, da­ha söz bit­me­di. Ba­kın, bu ko­nu gün­de­me ne­den gel­di, onu da söy­le­ye­yim: Geb­ze Or­ga­ni­ze Sa­na­yi Böl­ge­si Yö­ne­tim Ku­ru­lu bi­ze gel­di. Yö­ne­tim Ku­ru­lu hat­ta ya­zı da yaz­dı. Ba­kın, mek­tup­la­rı da bu­ra­da. Oku­mak is­te­yen ar­ka­daş­la­ra da ve­re­bi­li­riz.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – “Biz” der­ken, ki­me gel­di?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Di­yor ki: ”Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, 5403 sa­yı­lı Ya­sa çık­tık­tan son­ra Ya­sa’dan ya­rar­lan­mak için ye­te­rin­ce mü­ra­ca­at ol­ma­mış­tı. Çün­kü, ta­rım ara­zi­le­ri üze­ri­ne ya­pı­lan sa­na­yi te­sis­le­ri, ya­pı­la­rın ara­zi­le­ri mü­ra­ca­at et­tik­ten son­ra ta­rım vas­fın­dan çı­ka­rıl­ma­sı­na rağ­men, mev­cut kul­la­nı­mı­na uy­gun bel­ge­len­di­ri­le­me­mek­te. Ya­ni, ara­zi ‘ta­rım’ vas­fın­dan çı­ka­rı­lı­yor ama, ‘sa­na­yi’ vas­fıy­la ad­lan­dı­rı­la­mı­yor. Do­la­yı­sıy­la, plan not­la­rı­na ‘sa­na­yi’ no­tu ko­nu­la­mı­yor, ko­na­mı­yor. Biz bun­dan do­la­yı mü­ra­ca­at et­tik ama, imkân bu­la­ma­dık, ya­sal­laş­tı­ra­ma­dık. Bu Ya­sa’da ek­sik­lik­ler var, bun­la­rı ye­ni baş­tan dü­zel­tin.”

Bu­nun üze­ri­ne bir araş­tır­ma yap­tık…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Bu sa­na­yi­ci kim­miş? Han­gi şir­ket­miş?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Or­ga­ni­ze sa­na­yi böl­ge­si. Bu­yu­run, alın, oku­yun.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­nun üze­ri­ne bir araş­tır­ma yap­tık ne­dir bu du­rum di­ye. Ba­kın bu du­rum ne, söy­le­ye­yim si­ze: 47 il­de sa­de­ce 3.987 va­tan­daş mü­ra­ca­at et­ti ve bun­la­rın, sa­de­ce 120 hek­tar ala­nı­nı kap­sa­yan 356 ade­di­ne iş­lem­ler ta­mam­lan­dı. Bu­nun dı­şın­da 3.500 ci­va­rın­da mü­ra­ca­at et­miş, an­cak iş­le­mi ta­mam­la­na­ma­dan ya­sal sü­re dol­muş bir du­rum­la kar­şı kar­şı­ya­yız ve bu­nun da ala­nı 2.270 hek­tar.

Şim­di ya­pı­lan he­sap­la­ma­la­ra gö­re, Ko­mis­yon­da yap­tı­ğı­mız ça­lış­ma sı­ra­sın­da ya­pı­lan he­sap­la­ma­la­ra ve mü­ra­ca­at­la­ra gö­re, taş­ra vi­la­yet­le­riy­le ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de, bu du­rum­da 20 bin ci­va­rın­da da­ha ta­le­bin ol­du­ğu bil­gi­si bi­ze gel­di. Bu­nun üze­ri­ne Ko­mis­yon­da tek­rar otu­rul­du, bu Ya­sa’nın ek­si­ği ne­dir di­ye tar­tı­şıl­dı, ek­sik­le­ri ta­mam­lan­dı.

Şim­di bu ek­sik­le­rin de ta­mam ol­du­ğu­nu ben ge­ne id­dia et­mi­yo­rum, yi­ne ek­sik­lik­ler ola­bi­lir, ama, bu, za­man­la, ic­ra­at ya­pı­lır­ken dü­şü­nü­le­cek ve dü­zel­ti­le­cek bir ko­nu.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, biz, bu­ra­da, ne Ame­ri­ka Bir­le­şik Dev­let­le­ri’nin uşa­ğı­yız, hiz­metkârı­yız ne de bir baş­ka ül­ke­nin. Ben, bu­ra­da şu­nu si­ze ifa­de et­mek is­ti­yo­rum: Ben 20 bin sa­na­yi­ci­min, 20 bin iş ye­ri­min, 20 bin iş ye­rin­de ça­lı­şan iş­çi­nin tem­sil­ci­si­yim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İs­ti­yor­sa­nız siz, ar­zu edi­yor­sa­nız, hu­kuk mü­ca­de­le­ni­ze de­vam eder­si­niz, Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lı­ğı­nı id­dia edi­yor­su­nuz…

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Hu­kuk dev­le­ti bu­ra­sı, hu­kuk dev­le­ti.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ana­ya­sa’ya ay­kı­rı­lı­ğı­nı id­dia edi­yor­su­nuz. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si bo­zar, tek­rar yı­kar­sı­nız.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Bu, ta­rım­la il­gi­li bir ya­sa. Biz de ta­rım­cı­nın tem­sil­ci­si­yiz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Uz­dil, lüt­fen…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ben, aziz mil­le­ti­me ve Ge­nel Ku­ru­la ses­le­ni­yo­rum.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Biz 73 mil­yo­nun tem­sil­ci­si­yiz, 73 mil­yo­nun.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ta­rı­mı sa­vu­nan bir ki­şi yok. Sa­na­yi­ci sa­vu­nu­lu­yor. İş­te, si­zin par­ti­niz bu!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Biz, 73 mil­yo­nun tem­sil­ci­si ola­rak, bu­ra­da ça­lış­ma ya­pı­yo­ruz. Ül­ke­mi­zin eko­no­mik men­fa­at­le­ri­ni dü­şü­nü­yo­ruz. Ül­ke­mi­ze kat­kı­mız na­sıl ol­sun di­ye dü­şü­nü­yo­ruz.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Ar­ka­daş ta­rım­cı mı?

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ki­min adı­na ko­nuş­tu­ğu­nu söy­le­sin.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Ben ce­vap ve­re­ce­ğim. Ayıp ya!.. Ben ta­rım­cı de­ği­lim, o da ta­rım­cı de­ğil.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Siz de baş­ka şey­ler dü­şü­nü­yor­su­nuz. Ola­bi­lir, bu­yu­run dü­şü­nün.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bu­ra­da, ben si­ze bir…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ök­süz…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Sa­na­yi­ci adı­na ko­nu­şu­yor­muş!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ben, si­ze bu­ra­da bir Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı gös­te­re­ce­ğim. Bu işi sa­vu­nan ar­ka­daş­lar, şu Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­nı al­sın­lar, bak­sın­lar. Bu işe izin ve­ren Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı­dır. Kim­miş ba­ka­lım?

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ba­na ne!..

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ta­bii, işi­ne gel­me­yin­ce “Ba­na ne.”

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ben ta­rım­cı­yım.

EYÜP FAT­SA (Or­du) – Bir sus Al­lah aş­kı­na!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Fat­sa, lüt­fen…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ne­re­de o si­zin üye­niz olan şu an­da Fik­ret Ün­lü Bey? Za­ma­nın ba­ka­nı, bak, im­za­sı var bu­ra­da. Ona da he­sap so­run, ça­ğı­rın onu da bu­ra­ya.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Kim?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Fik­ret Ün­lü, Dev­let Ba­ka­nı.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Hep­si­ni oku­yun.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Hep­si­ni oku­ya­yım; ger­çi ce­vap ver­me­ye değ­mez ama, ve­re­yim.

BAŞ­KAN – Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Sa­yın Ka­ra­pa­şoğ­lu, ni­ye kar­şı­lık­lı ko­nu­şu­yor­su­nuz?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ba­kın, Dev­let Bah­çe­li…

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Si­zin ba­kan­la­rı oku, şim­di­ki ba­kan­la­rı!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Si­na Gü­rel…

Si­zin ba­ka­nı­nız yok­tu o za­man; za­ten, Par­la­men­to­da de­ğil­di­niz ki.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – 97’den be­ri Par­la­men­to­da­yım. Biz göm­le­ği­mi­zi de­ğiş­tir­me­den, ken­di kim­li­ği­miz­le gel­dik bu­ra­ya.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – De­ğil­di­niz, ama, şim­di, içi­niz­de olan ar­ka­daş var, ona da he­sap so­run; ni­ye im­za­la­dın ya bu­nu, de­yin.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Be­ni il­gi­len­dir­mi­yor.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – On­dan son­ra, şim­di, Sa­yın Gay­da­lı var, ara­da sı­ra­da gö­rü­yo­rum bu­ra­da. O za­man Ba­kan; onun im­za­sı da var. İb­ra­him Bey, ya­ni, bu­ra­da böy­le ge­lip ahkâm kes­mek­le ol­mu­yor. Ona da he­sap so­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Biz, kö­tü şey­le­rin vâri­si de­ği­liz.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Onun için yok ol­du­lar, siz de yok ola­cak­sı­nız.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – İyi şey­le­ri­mi­zi ör­nek alın, kö­tü şey­le­ri de­ğil.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – O za­man biz yo­kuz bu­ra­da. Bu­ra­da­ki ba­kan­lar, De­mok­ra­tik Sol Par­ti, Ana­va­tan Par­ti­si ve Mil­li­yet­çi Ha­re­ket Par­ti­si ba­kan­la­rı.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Onun için yok ol­du­lar, siz de yok ola­cak­sı­nız!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bu ba­kan­lar­dan bir ta­ne­si de şu an­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin mil­let­ve­ki­li, şu­ra­da, ar­ka sı­ra­lar­da otu­ru­yor za­man za­man.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir şe­yi söy­ler­ken, bir şe­yi id­dia eder­ken, sağ­lam te­mel­ler üze­ri­ne ko­nuş­mak la­zım, esas­lı ko­nuş­mak la­zım.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­yiz, tü­zel ki­şi­lik bağ­lar.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ba­kın, me­se­la, Ne­ca­ti Uz­dil ar­ka­da­şı­mız, bil­mem bu­ra­da mı de­ğil mi?

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Bu­ra­da, bu­ra­da.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bu­ra­da mı?

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Bu­ra­da.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – O fir­ma­nın sen ba­yi­li­ği­ni ya­pı­yor­sun kar­de­şim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Yap­tım kar­de­şim, to­hum ba­yi­li­ği­ni yap­tım.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ya­ni, bu ka­dar sev­me­di­ğin bu fir­ma, bu ka­dar sev­me­di­ğin bir fir­ma­nın ba­yi­li­ği­ni ya­pı­yor­sun.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ta­rım­cı­yım ben, ta­rım­cı… To­hum ba­yi­li­ği­ni yap­tım, evet.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ne za­man­dan be­ri ek­mek pa­ra­sı ka­zan­mak suç ol­du Ka­ra­pa­şa­oğ­lu?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Şu an­da­ki tu­tum ve dav­ra­nı­şı­nız­la yap­tı­ğı­nız ic­ra­at bir­bi­ri­ni tut­mu­yor aziz ar­ka­daş­lar.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Hır­sız­lık mı yap­mış, soy­gun mu yap­mış, do­lan­dı­rı­cı­lık mı yap­mış? Es­naf­lık yap­mış ek­me­ği için. Ayıp sa­na, ya­kış­mı­yor!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Biz ko­nuş­tu­ğu­muz za­man, ko­nuş­tu­ğu­mu­zu ya­pa­rız.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ya­kış­mı­yor, ayıp sa­na!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Biz ko­nuş­tu­ğu­mu­zu ya­pa­rız.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Hır­sız­lık mı yap­mış, do­lan­dı­rı­cı­lık mı yap­mış?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ça­kır…

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Mem­le­ke­ti mi sat­mış, iha­net mi et­miş?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bak, biz o fir­ma­nın ba­yi­li­ği­ni fa­lan yap­mı­yo­ruz, o fir­ma­dan kim­se­yi de ta­nı­mı­yo­ruz.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ek­mek pa­ra­sı­na ba­yi­lik yap­mış, ne ol­muş?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Haa… Ama, ge­le­lim, is­ti­yor­sa­nız, ge­le­lim, an­la­ta­lım, bu fir­ma­ya kim­ler ne izin­ler ver­miş­ler, is­ter­se­niz si­ze onu da oku­ya­yım ba­şın­dan so­nu­na.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ya­şın­dan ba­şın­dan utan be!

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bu fir­ma, ar­ka­daş, el­li yıl­dan bu ta­ra­fa Tür­ki­ye’de ça­lı­şan, Türk ta­rı­mı­na hiz­met et­ti­ği be­lir­le­nen -el­bet­te kâr ede­cek- kârı­nı da eden bir fir­ma; el­li yıl­dan bu ta­ra­fa, siz ne di­yor­su­nuz?

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ta­bii… Ama, son yıl­lar­da diz çö­kert­ti Tür­ki­ye’yi.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Bu fir­ma bu­ra­ya ku­ru­lur­ken, Car­gill ora­ya ku­ru­lur­ken, bir­ta­kım mah­zur­la­rı çık­mış. Ar­ka­daş­la­rı­mız de­di­ler ya, “Bir­ta­kım bel­ge­ler aley­hin­de ol­ma­sı­na rağ­men, tek­rar düğ­me­ye ba­sıl­dı, dü­zel­til­di.” Evet, o la­fı ben söy­le­dim, ama, son­ra, önü­mü­ze bel­ge koy­du­lar; de­di­ler ki: “Ar­ka­daş, bu­nun ak­sak ta­ra­fı -ya­ni, il top­lan­tı­sın­da ve­ri­len ka­rar- İz­nik Gö­lü’nden su çe­ke­cek, 1’in­ci mad­de, he­men ber­ta­raf ede­lim.” Tut­tu­lar, İz­nik Gö­lü’ne 9 ki­lo­met­re uzak­lık­ta bir va­di­den, İz­nik Gö­lü’yle iliş­ki­si ol­ma­yan su­yu çı­kar­tıp ge­tir­di­ler. De­di­ler ki: “Çev­re kir­li­li­ği­ne se­bep ola­cak.” O za­man de­di­ler ki: “Bu­yu­run, arıt­ma te­si­si.” Şu an­da o böl­ge­de bu­lu­nan fab­ri­ka­la­rın hiç­bi­ri­nin arıt­ma te­si­si yok, sa­de­ce Car­gil­lin var.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Avu­ka­tı gi­bi ko­nu­şu­yor­sun.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – O, Car­gil­lin atı­ğı da Gem­lik Kör­fe­zi’ne gi­den bir de­rey­le atı­lı­yor.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Car­gil­lin or­ta­ğı­nı söy­le ön­ce.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, ba­zı iş­ler var­dır, so­nu­cu um­du­ğu­nuz gi­bi çık­ma­ya­bi­lir; ba­zı ya­sal dü­zen­le­me­ler var­dır, so­nu­cu ge­ne um­du­ğu­nuz gi­bi çık­ma­ya­bi­lir. Be­nim, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ken­di­si­ne çok iti­bar et­ti­ğim, söz­le­ri­ne gü­ven­di­ğim bir ar­ka­da­şım var: Akif Ham­za­çe­bi. Ba­kın ne di­yor: “Ya­sal olan her şey meş­ru de­ğil­dir.”

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Evet, doğ­ru.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­da­şım, doğ­ru ta­bii, doğ­ru ta­bii. Meş­ru ol­ma­yan işi gün­de­me ge­ti­ren o Ya­sa’yı iş­te dü­zel­ti­yo­ruz, da­ha ne is­ti­yor­su­nuz, da­ha ne ya­pa­lım ya­ni? Dü­zel­ti­yo­ruz.

MEH­MET KÜ­ÇÜ­KA­ŞIK (Bur­sa) – Ha­yır.

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Ame­ri­ka dü­zel­ti­yor. Sen mi dü­zel­ti­yor­sun? Emir ve­ri­yor, dü­zel­ti­yor­sun.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ama, şu­nu söy­le­ye­yim: O Bur­sa Ba­ro­su avu­kat­la­rı, bu­yur­sun­lar, Bur­sa’da­ki sa­na­yi böl­ge­le­ri­ni ka­pat­tır­sın­lar. Eğer yü­rek­le­ri ye­ti­yor­sa, be­ce­re­bi­li­yor­lar­sa, millî duy­gu­la­rı var­sa, bu­yur­sun­lar ka­pat­tır­sın­lar. Ni­ye ka­pat­mı­yor­lar, ni­ye mü­ca­de­le et­mi­yor­lar? Bir Ame­ri­kan düş­man­lı­ğı var da onun için, bir Ame­ri­kan düş­man­lı­ğı var.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – On­lar­la faz­la uğ­raş­ma, sa­na la­zım ola­cak o ar­ka­daş­lar.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz bir ta­raf­tan kal­ka­ca­ğız di­ye­ce­ğiz ki: “Ya­ban­cı ser­ma­ye, bu­yur ar­ka­daş gel. Ül­ke­mi­ze ya­tı­rım yap, bi­zim ada­mı­mız ça­lış­sın.” Bir ta­raf­tan da “Bu­ra­dan de­fol git!” di­ye­ce­ğiz. Ol­maz öy­le şey.

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Evin içi­ne gir…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ay­rı­ca, ya­ban­cı şir­ket­le­re ta­nın­mış olan ya­sal hak­lar bi­zim iç dü­zen­le­me­le­ri­miz­le de fes­he­di­le­mez. Şim­di, bir ar­ka­da­şım di­yor ki: “İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­ne gi­di­le­cek.” Bu­yur­sun­lar, git­sin­ler. Ba­ka­lım, İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si ne ce­vap ve­re­cek, ba­ka­lım ne ce­vap ve­re­cek.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sen Yü­ce Di­van­da ne he­sap ve­re­cek­sin? Ken­di­ne bak sen! Sen Yü­ce Di­van­da ve­re­ce­ğin he­sa­bı dü­şün.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­dan ko­nu­şur­ken, şu kür­sü­den ko­nu­şur­ken, bel­ge­siz ko­nuş­ma­mak la­zım, il­gi­siz ko­nuş­ma­mak la­zım.

TEV­HİT KA­RA­KA­YA (Er­zin­can) – Her­kes de ko­nuş­ma­sın.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ma­kul se­vi­ye­de ko­nuş­mak la­zım. İd­di­alar ola­bi­lir, yan­lış­lık­lar ola­bi­lir. Bun­la­rın dü­zel­til­me­si ge­re­ke­bi­lir. Biz, bü­tün bun­la­rı dü­zel­ti­riz, ya­pa­rız, bu id­di­ala­rı hal­le­de­riz; ama, böy­le kar­şı­dan, böy­le bir şey­ler sa­vur­mak­la ol­maz, bir şey­ler at­mak­la ol­maz.

Ba­kın, bu­ra­da, uy­gu­la­ma­lar­dan bir ta­ne de ör­nek seç­tim, ge­tir­dim. Adam mü­ra­ca­at et­miş o Ya­sa’ya is­ti­na­den al­tı ay içe­ri­sin­de, met­re ka­re­si­ne 5 li­ra pa­ra­sı­nı da ya­tır­mış. On­dan son­ra “Şun­la­rı şun­la­rı yap.” de­miş­ler. On­la­rı on­la­rı on­la­rı ya­par­ken bak­mış ki bu­nun bit­me­si müm­kün de­ğil ve bi­ti­re­me­miş. Bü­tün te­si­si ya­rı yol­da kal­mış ve bu te­si­si vak­ti za­ma­nın­da dev­let ça­lış­tır­mış. On­dan son­ra sat­mış, bi­ri­si al­mış. Ya­ni, şim­di ada­ma di­ye­lim mi: “Yok, ku­su­ra bak­ma­yın, al­ma­yay­dın kar­de­şim ya­hu!” Olur mu öy­le şey?

Son­ra, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­zı tek­nik za­ru­ret­ler var, ba­zı tek­nik za­ru­ret­ler var. Sen o fab­ri­ka­yı yık­san da ora­da ta­rım ya­pa­maz­sın. Ta­rım­cı ar­ka­daş­la­rı­mız bu­nu bi­lir­ler. Ben pek ta­rım­dan an­la­mam, ama, ta­rım­cı ar­ka­daş­la­rı­mız bi­lir­ler. İs­te­di­ği­niz ka­dar yı­kın, ora­da o ta­rım iş­le­mi­ni ya­pa­maz­sı­nız. Ha, mak­sat bu­nu yap­tır­ma­mak.

Ama, ben, bu­ra­dan Sa­yın Ba­ka­nı­ma bir tek­lif­te bu­lu­nu­yo­rum: De­ğer­li Ba­ka­nım, Tür­ki­ye’nin uzay­dan, fil­mi­ni, fo­toğ­ra­fı­nı alın…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, lüt­fen to­par­lar mı­sı­nız.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – …ta­rım ara­zi­le­ri­ni tes­pit edin. On­dan son­ra ta­rım il mü­dür­lük­le­ri­ne gö­rev ve­rin. Ön­le­ri­ne koy­sun­lar bu ha­ri­ta­la­rı, film­le­ri, ne­re­ler­de ka­çak ve­ya­hut da izin­siz ya­pı var­sa derhâl mü­da­ha­le edip da­ha te­mel saf­ha­sın­da işi bi­tir­sin­ler. Bu­gün dün­ya­nın çe­şit­li ül­ke­le­rin­de yal­nız ara­zi­ler için de­ğil, şe­hir­ler için de bu ya­pı­lı­yor. Şe­hir­le­rin in­şa­at­la­rı­nı bu şe­kil­de kon­trol edi­yor­lar. Bu ya­pı­lır­sa, o za­man kim­se bir sı­kın­tı içe­ri­si­ne düş­mez.

Ben mil­let­ve­ki­li­yim, siz de mil­let­ve­ki­li­si­niz. Te­ker te­ker ara­zi­yi do­la­şıp da “Bu ka­çak ya­pı­dır.” di­ye­cek hâli­miz yok. Bü­tün Tür­ki­ye’yi de ta­ra­ma­mız imkânsız, ama, bu­gü­nün tek­nik imkânla­rıy­la dü­zen­le­me­miz müm­kün. Ben de, şu an­da, Sa­yın Ba­ka­nı­ma bu tek­li­fi de ya­pı­yo­rum.

Do­la­yı­sıy­la, bu ya­sa Car­gill ya­sa­sı de­ğil. Bu ya­sa­yı dü­zen­le­yen­ler Ame­ri­ka’nın em­riy­le bu işi ya­pı­yor de­ğil­ler. Bu ya­sa, bir ta­raf­tan ulus­la­ra­ra­sı ge­rek­le­ri ye­ri­ne ge­ti­rir­ken, bir ta­raf­tan da ken­di sa­na­yi­ci­mi­zi ko­ru­yan, kol­la­yan, ken­di ça­lı­şa­nı­mı­zı ko­ru­yan, kol­la­yan bir dü­zen­le­me­dir. Do­la­yı­sıy­la, bu ya­sa­ya be­nim de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mın “ha­yır” di­ye­ce­ği­ni hiç um­mu­yo­rum. Siz di­ye­bi­lir­si­niz.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Car­gil­lin or­ta­ğı­nı söy­le­me­di­niz.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Siz di­ye­bi­lir­si­niz.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Car­gil­lin or­ta­ğı­nı söy­le­yin Tür­ki­ye’de­ki.

BAŞ­KAN – Sa­yın Üs­tün, lüt­fen…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Car­gil­lin Tür­ki­ye’de­ki or­ta­ğı kim olur­sa ol­sun, bu­ra­da or­ta­ğın­dan…

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Bu­nun da or­ta­ğı­nı söy­le­yin.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – O za­man…O za­man…

HA­LİL ÜN­LÜ­TE­PE (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Ne­ca­ti Bey’i söy­lü­yor­sun da onu ni­ye söy­le­mi­yor­sun?

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – O za­man söy­le­ye­yim, o za­man söy­le­mem va­cip ol­du. Söy­le­ye­yim, söy­le­ye­yim sa­yın ba­yi, söy­le­ye­yim.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ön­ce ba­yi­yi söy­le­ye­lim.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ha­yır, ba­yi­yi söy­le­dik efen­dim. Şim­di Car­gil­lin or­ta­ğı­nın bir Türk va­tan­da­şı ol­muş ol­ma­sı ka­rar­la il­gi­li de­ğil. Ka­rar baş­ka şey. Ka­rar…

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Öbür or­ta­ğı­nı söy­le.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ka­rar de­mi­yor, ka­rar şu­nu de­mi­yor: Ya, bu­nun or­ta­ğı var Türk, bu­nu da ka­pa­tın de­mi­yor.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Evet. Ba­yi ol­mak ka­rar­la mı il­gi­li?

BAŞ­KAN – Sa­yın Uz­dil, lüt­fen…

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Sen yan­lış… De­mek ki kal­bin­de, ka­fan­da bir Ame­ri­kan düş­man­lı­ğı var. Bu­nu ifa­de edi­yor…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – O se­nin kal­bin­de, se­nin.

BAŞ­KAN – Sa­yın Uz­dil, lüt­fen…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Se­nin kal­bin­de…

BAŞ­KAN – Te­şek­kür eder mi­si­niz Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – Ge­nel Ku­ru­la say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. İn­şal­lah, ha­yır­lı­sıy­la bu ya­sa geç­ti­ği tak­dir­de, sa­na­yi­ci­mi­zin…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ge­çe­cek de dö­ne­cek, dö­ne­cek.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – …sa­na­yi­ci­mi­zin önü­nü aça­ca­ğız…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Evet, ge­çe­cek de dö­ne­cek.

MEH­MET AL­TAN KA­RA­PA­ŞA­OĞ­LU (De­vam­la) – …ve bir da­ha da yan­lış iş ya­pıl­ma­ma­sı­nı bu ör­nek­le te­min ede­ce­ğiz.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu.

Sa­yın Uz­dil, söz ta­le­bi­niz var­dı, ni­çin söz is­ti­yor­su­nuz?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ba­yi­lik de­vam edi­yor mu, onun için…

BAŞ­KAN – Bir sa­ni­ye sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – İs­mi­mi kul­la­na­rak…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ba­yi­yi söy­le­di, is­mi­ni söy­le­me­di.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ye­ni…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – İs­mi­mi de kul­la­na­rak, san­ki suç iş­li­yor­mu­şum gi­bi ta­vır koy­du. Ben de çı­ka­ca­ğım, ba­yi ol­du­ğu­mu söy­le­ye­ce­ğim za­ten. Mü­sa­ade­niz­le…(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Söy­le­di, söy­le­di” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Bir sa­ni­ye sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Sa­yın Uz­dil, Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Be­ni suç­la­dı­lar bu­nun­la, suç­muş gi­bi gös­ter­di­ler efen­dim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Uz­dil… Lüt­fen Sa­yın Uz­dil…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – San­ki hır­sız­lık mıy­mış ba­yi­lik yap­mak? Car­gil­lin ba­yi­si ol­mak, bu ya­sa­ya kar­şı çık­ma­yı…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ka­ra­pa­şa­oğ­lu, ko­nuş­ma­sın­da si­zin Car­gill fir­ma­sı­nın ba­yi­si ol­du­ğu­nu­zu söy­le­di, siz de ko­nuş­ma­nız­da za­ten ba­yi­si ol­du­ğu­nu­zu ka­bul et­ti­niz.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ba­yi­si­yim za­ten, ba­yi­si de­ği­lim de­mi­yo­rum ki.

BAŞ­KAN – Za­ten mak­sat an­la­şıl­mış­tır.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Sa­yın Baş­ka­nım, ta­raf tut­tu­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ça­lış­ma sü­re­si­nin ta­mam­lan­mış ol­ma­sı se­be­biy­le, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 16 Ka­sım 2006 Per­şem­be gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00’te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

Ka­pan­ma Sa­ati: 22.55