DÖNEM: 22 CİLT: 132 YASAMA
YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
10’uncu Birleşim
19 Ekim 2006 Perşembe
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin,
Dünya Yoksullukla Mücadele Günü münasebetiyle, ihtiyaç sahibi
vatandaşları sürekli yardım alan konumdan kurtararak, onların,
kendi gelirlerini temin edebilmelerini sağlayacak kalıcı proje
desteklerine ağırlık verilmesinin önemine ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
kredi kartı borçlarına uygulanan yüksek faizin getirdiği sıkıntılara
ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan’ın, fındık alımı
konusuna ve geçmişteki fındık politikalarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Ulusal
Halk Meclisi Başkanı Amar Saadani’nin davetlisi olarak Cezayir’e
resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç’ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere
gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1145)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe ve
20 milletvekinin, internetin sosyal yapı üzerindeki etkilerinin
araştırılarak bilgi teknolojilerinin sağlıklı kullanımı için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/385)
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ve 36 milletvekilinin,
TOKİ’nin kurumsal yönetiminin ve konut politikasının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/386)
3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat Yücesan
ve 30 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki olumsuzlukların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/387)
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin CHP Grubu Önerisi
2.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin Anavatan Partisi Grubu Önerisi
VI. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarı ile Tarım, Orman ve
Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662)
4.- Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:
1147)
5.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin;
Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun
Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S. Sayısı: 1246)
VII. - AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun,
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’in, konuşmasında,
Partisine sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN’ın, Güney
Kıbrıs’ta Fransa’ya askeri üs tahsisine ilişkin Başbakandan sorusu
ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL’ün cevabı
(7/16245)
2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI’nın, Antalya
SSK Sağlık İşleri Müdürlüğündeki yolsuzluk iddialarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU’nun
cevabı (7/16270)
3.- İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ’ın, Gümrük
Birliği Ek Protokolüne ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Abdullah GÜL’ün cevabı (7/16326)
4.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN’in, Anamur-Güzelyurt
arasındaki su boru hattı projesinin durdurulup durdurulmadığına
ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah
GÜL’ün cevabı (7/16331)
5.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN’in, Güney
Kıbrıs’ta Fransa’ya askeri üs tahsisine ilişkin sorusu ve Dışişleri
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL’ün cevabı (7/16332)
6.- İstanbul Milletvekeli Onur ÖYMEN’in, Başbakanın
Kuzey Irak’a NATO müdahalesine yönelik bir açıklamasına ilişkin
sorusu ve Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL’ün
cevabı (7/16333)
7.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN’in, KKTC’nin
bazı Türkçe köy isimlerini değiştirme kararına ilişkin sorusu ve
Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL’ün cevabı
(7/16334)
8.- İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN’in, Güney
Kıbrıs Rum Yönetiminin PKK’ya verdiği destek konusunda bir girişimde
bulunup bulunulmadığına ilişkin sorusu ve Dışişleri Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdullah GÜL’ün cevabı (7/16335)
9.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI’nın, Antalya’nın
2006 yılı ÖSS’de başarısız olmasının nedenlerine ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in cevabı (7/16529)
10.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI’nın, Antalya-Korkuteli-Küçükköy
beldesindeki İlköğretim okulunun bina sorununa ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik’in cevabı (7/16533)
11.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU’nun,
bir öğrencinin OKS tercih formunun değiştirilmesine ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in cevabı (7/16536)
12.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Kütahya’da
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16822)
13.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Siirt’te
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16826)
14.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Elazığ’da
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16828)
15.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Bingöl’de
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16829)
16.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Bartın’da
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16833)
17.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Erzurum’da
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16834)
18.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Düzce’de
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16838)
19.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Nevşehir’de
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16839)
20.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Kars’ta
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16840)
21.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Adıyaman’da
kirliliğe maruz kalan su kaynakları ile katı ve sıvı atıkların işlenmesine
ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE’nin cevabı
(7/16841)
22.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE’nin, Başkent
Öğretmenevine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK’in
cevabı (7/17689)
23.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN’in, MKE Kurumunun
silah satışında sağladığı kolaylıklara ilişkin sorusu ve Millî Savunma
Bakanı Mehmet Vecdi GÖNÜL’ün cevabı (7/17691)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00’te açılarak üç oturum
yaptı.
Sivas Milletvekili Osman Kılıç, Sivas’ta tarımsal
yapıya etki eden olumsuz faktörlere, meraların korunmasının yanı
sıra, ıslah projelerinin desteklenmesinin önemine, hayvancılığın
gelişmesinin önündeki problemlere ve çözüm önerilerine,
Kars Milletvekili Selahattin Beyribey, köylerimizde
içme suyu konusunda yaşanan paylaşım ve kullanım sorunlarına ve
bu konuda yapılması gerekenlere,
Tekirdağ Milletvekili Enis Tütüncü, Tekirdağ’da
üzüm üreticilerinin sorunlarına ve bu konuda alınması gereken
tedbirlere,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Antalya Milletvekili Atila Emek, Antalya ve ilçelerinde
meydana gelen yoğun yağış ve hortumun verdiği zararlara ilişkin
bir açıklamada bulundu.
Gündemin “Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına
Dair Öngörüşmeler” kısmının 117’nci sırasında yer alan (10/166) esas
numaralı Meclis araştırması önergesinin ön görüşmesinin, Genel
Kurulun 18.10.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının 384’üncü sırasında yer alan 1239 sıra sayılı
Kanun Tasarısının bu kısmın 6’ncı sırasına alınmasına, 18.10.2006
tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan 1246 sıra sayılı,
17.10.2006 tarihli gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan 1243 ve 1245
sıra sayılı Kanun Tasarı ve Tekliflerinin 48 saat geçmeden bu kısmın
5’inci, 7’nci ve 8’inci sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının
buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 18.10.2006 Çarşamba
günkü birleşiminde sözlü soruların görüşülmemesine, çalışma sürelerinin
ise bu birleşimde saat 23.00’e, 19.10.2006 Perşembe günkü birleşimde
ise saat 13.00’ten 18.00’e kadar olmasına; 1239 sıra sayılı Kanun Tasarısının
İç Tüzük’ün 91’inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesi
ve bölümlerinin;
1 ilâ 30’uncu maddelerinin (30 madde) birinci bölüm,
31 ilâ 46’ncı maddelerinin (16 madde) ikinci bölüm,
47 ilâ 72’nci maddelerinin (26 madde) üçüncü bölüm,
73 ilâ 82’nci maddeleri (10 madde) ile geçici 1 ilâ
9’uncu maddelerinin (9 madde); dördüncü bölüm (toplam 19 madde),
Halinde görüşülmesine ilişkin AK Parti Grubu
önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;
Açıklandı.
26.9.2006 tarihli ve 5545 sayılı Özel Öğretim Kurumları
Kanunu’nun bir maddesinin, Anayasa’nın 89’uncu ve 104’üncü maddelerine
göre bir kez daha görüşülmek üzere geri gönderildiğine ilişkin Cumhurbaşkanlığı;
Finlandiya Parlamentosu İstihdam ve Eşitlik Komitesinin
Helsinki’de yapacağı toplantıya Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin
ve Adana Milletvekili Nevin Gaye Erbatur’un katılacaklarına;
Ankara Milletvekili Faruk Koca’nın, Millî Savunma,
İstanbul Milletvekili Halide İncekara’nın, İnsan
Hakları,
Komisyonu üyeliklerinden çekildiklerine;
İlişkin Başkanlık,
Tezkereleri;
Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve
21 milletvekilinin, kayısı üreticilerinin sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/384);
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergenin gündemdeki yerini alacağı ve öngörüşmesinin,
sırası geldiğinde yapılacağı açıklandı.
TBMM Başkanlığınca, esas komisyon olarak Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonuna havale edilmiş olan, Uşak
Milletvekili Alim Tunç ve 6 milletvekilinin, Yerel Yönetim Kuruluşlarına
Bağlı Hastanelerde Döner Sermaye Kurulması Hakkında Kanun Teklifinin
(2/834) amaç ve içerik açısından, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonunda
görüşülmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı tezkeresi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu; tezkerede belirtilen istem Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunca da uygun bulunduğundan,
gereğinin yerine getirildiği bildirildi.
Avrupa Kıtası Habitat Global Parlamenterleri
Bölgesel Konsey Başkanı Peter Götz’ün TBMM Çevre Komisyonu Başkanı
Münir Erkal'ı, Brüksel’de yapılacak olan Habitat-Avrupa Kıtası Küresel
Parlamenterleri Yönetim Kurulu Kurucu Toplantısına davetine
icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi, kabul edildi.
Dilekçe Komisyonunda açık bulunan ve AK Parti
Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Ankara Milletvekili
Faruk Koca,
Millî Savunma Komisyonunda açık bulunan ve AK Parti
Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Ankara Milletvekili
Telat Karapınar,
İç İşleri Komisyonunda açık bulunan ve AK Parti
Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Kilis Milletvekili
Veli Kaya,
Seçildiler.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi’nin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden,
2’nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3’üncü sırasında bulunan, ve İç Tüzük’ün 91’inci
maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler
halinde görüşülmesi kararlaştırılan Tohumculuk (1/822) (S. Sayısı:
662),
4’üncü sırasında yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,
Ertelendi.
5’inci sırasına alınan, Hatay Milletvekili Sadullah
Ergin ve 7 Milletvekilinin, Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/873) (S.Sayısı: 1246) tümü
üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 2’nci maddesine kadar kabul
edildi; 2’nci maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün, Grubu adına
yapmış olduğu konuşmadaki bazı ifadelerinin yanlış anlamalara
meydan verebileceği gerekçesiyle bir açıklamada bulundu.
19
Ekim 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te toplanmak
üzere, birleşime 23.04’te son verildi.
Sadık Yakut |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Mehmet Daniş |
Ahmet Küçük |
|
Çanakkale
|
Çanakkale |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No.: 14
II.
- GELEN KÂĞITLAR
19
Ekim 2006 Perşembe
Tasarılar
1.- Avrupa Konseyi Terörizmin Önlenmesi
Sözleşmesinin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
(1/1253) (Adalet, İçişleri ile Dışişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa
geliş tarihi: 10.10.2006)
2.- Gecekondu Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1254) (Plan ve Bütçe ile Bayındırlık,
İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
11.10.2006)
3.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Çin Halk Cumhuriyeti Hükümeti Arasında Hayvan Sağlığı ve Karantina
Konusunda İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı (1/1255) (Tarım, Orman ve Köyişleri ile Dışişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 13.10.2006)
Teklifler
1.- Hatay Milletvekili Fuat Çay’ın;
2820 Sayılı Siyasi Partiler Kanunu ile 2839 Sayılı Milletvekili
Seçimi Kanununun Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Teklifi (2/876) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi:
28.9.2006)
2.- İstanbul Milletvekili Gülseren Topuz
ve 8 Milletvekilinin; Eylül Ayının İkinci Pazar Gününün Büyükanneler
ve Büyükbabalar Günü İlan Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi (2/877)
(Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler ile İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi: 11.10.2006)
3.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı’nın;
Kanunların ve Nizamnamelerin Sureti Neşir ve İlanı ve Meriyet Tarihi
Hakkındaki Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
(2/878) (Adalet Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.2006)
4.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan
Uslu’nun; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi (2/879) (İçişleri Komisyonuna) (Başkanlığa geliş
tarihi: 12.10.2006)
Rapor
1.- Türkiye Cumhuriyeti ile Mısır Arap
Cumhuriyeti Arasında Bir Serbest Ticaret Alanı Tesis Eden Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1224) (S. Sayısı: 1244) (Dağıtma tarihi:
19.10.2006) (GÜNDEME)
Meclis
Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mehmet YÜKSEKTEPE
ve 20 Milletvekilinin, internetin sosyal yapı üzerindeki etkilerinin
araştırılarak bilgi teknolojilerinin sağlıklı kullanımı için
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/385) (Başkanlığa geliş tarihi:
16/10/2006)
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar TÜZÜN
ve 36 Milletvekilinin, TOKİ’nin kurumsal yönetiminin ve konut politikasının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/386) (Başkanlığa
geliş tarihi: 16/10/2006)
3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat
YÜCESAN ve 30 Milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki olumsuzlukların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/387) (Başkanlığa
geliş tarihi: 19/10/2006)
19
Ekim 2006 Perşembe
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 13.03
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
10’uncu Birleşimini açıyorum.
III. - Y O K L A M A
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin oy düğmelerine basarak
salonda hazır bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde
elektronik sisteme giremeyen sayın milletvekillerinin salonda
hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen
sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını, yoklama
için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde, Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
toplantı yeter sayısı vardır, görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz,
Dünya Yoksullukla Mücadele Günü münasebetiyle söz isteyen Manisa
Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’ye aittir.
Buyurun Sayın Tanrıverdi.
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Manisa Milletvekili Hüseyin Tanrıverdi’nin,
Dünya Yoksullukla Mücadele Günü münasebetiyle, ihtiyaç sahibi
vatandaşları sürekli yardım alan konumdan kurtararak, onların,
kendi gelirlerini temin edebilmelerini sağlayacak kalıcı proje
desteklerine ağırlık verilmesinin önemine ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Dünya Yoksullukla
Mücadele Günü nedeniyle gündem dışı söz almış bulunuyorum; sözlerime
başlarken Yüce Heyetinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
İnsanlık tarihi boyunca
yoksulluktan uzak, yani yoksulu hiç olmayan, toplum bulmak mümkün değildir.
Tarih boyunca var olmuş bütün toplumlarda zengin, fakir ve orta gelirli
üç grup toplum kesimi hep olagelmiştir. Zaten, önemli olan, yoksulun
olmayışı değil, yoksulun kendi haline, kendi başına bırakılmayışıdır.
Bir ülkede öncelikle devletin, ikinci olarak da toplumun tamamının
görevi, yoksulu kendi çaresizliğiyle baş başa bırakmamaktır. Aksi
halde, devlet, devlet olarak, toplum ise millet olarak yaşamasını
sürdüremez. Daha açık bir ifadeyle, bir ülkede yoksullar kendi hallerine
terk edilecek olurlarsa, o ülkede, barışın, huzurun ve kardeşliğin
sürdürülmesi mümkün olmayacağı gibi, uzun vadede devletin varlığını
sürdürmesi de mümkün olamayacaktır. Çünkü, devlet milletiyle vardır
ve yoksulları kendi haline terk edilen bir toplum millet olma özelliğini
kaybetmiş demektir. Millet olma özelliğini kaybeden bir toplumun
ise devletini ayakta tutması, yani devletli olarak yaşaması zaten
mümkün değildir.
Ülkemizin 2000 ve
2001 yıllarında karşı karşıya kaldığı ekonomik krizler sonrasında
toplumumuzda derin ve onulmaz yaralar açılmıştır; birçok insanımız,
işinden, aşından olmuş, bir gecede yoksullaşmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
yoksullukla mücadelede artık, yıllardır uygulanagelen klasik
yardım anlayışı AK Parti ile terk edilmiştir. Çünkü, bu alanda yapılması
gereken ilk iş ilke değişikliği idi. Artık, insanlara balık vermek
yerine, balık tutmasını öğretmek gerekliydi. Bu yüzden, yeni bir
hedef ortaya konuldu ve ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın günlük
ihtiyaçlarını karşılamak üzere, sürekli yardım alan konumdan kurtararak,
onların kendi gelirlerini temin edebilmelerini sağlayacak kalıcı
proje desteklerine ağırlık verilmektedir.
Bunun yanında, yine
dar gelirli insanlarımızın çocuklarının eğitim ve sağlık hizmetlerinden
yeterince faydalanmalarına, istihdam artırıcı eğitim desteklerine
de öncelik verilmektedir. Geçmişte kurulan Sosyal Yardımlaşma Fonu
kaynakları bu dönemde daha verimli ve etkin bir kullanıma tabi tutulmuş,
harcamalar disipline edilmiş ve kaynakların daha aktif ve daha rantabl
olarak ihtiyaç sahiplerine ulaştırılması sağlanmıştır.
İşsizlikle birlikte,
bütün toplumların mücadele ettiği yoksulluğun önlenmesi amacıyla,
kurumsal bir yapıya dönüşmesi önemlidir. Devletimizin Anayasa’da
belirtilen sosyal bir hukuk devleti olması özelliği gereği, gelir
dağılımındaki dengesizliklerin giderilmesine ve yoksul kesimlerin
desteklenmesine yönelik sosyal politikalar, toplumsal dayanışmanın
güçlendirilmesi ve sosyal barışın korunması açısından büyük önem
arz etmektedir. İşte bu bağlamda, Hükûmetimiz de fakiri, yoksulu,
özürlü vatandaşımızı da koruyan, sosyal yönü ağır olan 2007 bütçesini
hazırlamıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışmayı Teşvik Fonu 3294 sayılı Yasa’yla
1986 yılında kurulmuş, 5263 sayı ve 1/12/2004 tarihli Yasa’yla da Sosyal
Yardımlaşma ve Dayanışma Genel Müdürlüğü kurulmuştur. Kırsal ve
kentsel alanlarda yaşayan vatandaşlarımızın gelirlerini artırma
ve sürekli işe sahip olmalarına yönelik projelere bu Genel Müdürlüğümüz
destek vermektedir.
Yoksullukla mücadelenin
sadece kurumsal yapıyla değil, devlet-millet birlikteliği, ardından
istikrar ve güven ortamıyla gelişen ve büyüyen bir ekonomiyle olacağı
muhakkaktır. Türkiye bu dönemde birçok alanda üstün başarı sağlarken,
kişi başına millî gelirde de rekor düzeye çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
dünyadaki yoksulluğu tarif etmeye gerek yoktur.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Sayın Tanrıverdi,
buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Çünkü özellikle içinde bulunduğumuz coğrafyanın hinterlandında
başlayan savaşlar ile yoksulluk, küresel bir sorun olarak karşımıza
çıkmaktadır. Birleşmiş Milletler ve Dünya Bankasının gittikçe artan
oranlarda yoksulluk üzerine çalışmalar yaptığı bilinmektedir. Birleşmiş
Milletler 1997 Kalkınma Raporu’yla birlikte hem yoksulluğun tanımında
hem de yoksulluğa yaklaşımında geniş bir perspektif kazandığı görülmektedir.
Artık, yoksulluk tanımı yalnızca gelir yoksulluğu anlamında değil,
yoksunluk anlamında tanımlanmaktadır. Hayatta kalmaktan yoksunluk,
bilgiden yoksunluk, yaşam koşullarından yoksunluk olmak üzere çeşitli
boyutlarda ele alınmaktadır. Bunun gibi, mahrumiyetin, yoksunluğun
giderilmesi anlamında da tüm insan haklarını içine alan bütünlükçü
bir insan hakları yaklaşımı benimsenmiş ve yoksulluk insan haklarının
ihlali olarak tanımlanmıştır.
Dünya Bankasının
2000 yılında yayınladığı rapor Yoksullukla Mücadele adını taşımakta
ve bu raporda, yoksullukla mücadeleyi, Dünya Bankası, kendi uğraş
alanı içinde tanımlamaktadır. Yoksullukla mücadelede en önemli
amaç, beşerî sermayenin korunması, gelişimidir. Çünkü, insanı öncelemeyen
hiçbir politika başarılı olamaz. Bunun bilincinde olan Hükûmetimiz,
insani kaynaklara aktarılan, yani istihdama yönelik proje desteklerine
büyük önem vermektedir. Geçtiğimiz dönemde fon kaynakları harcamalarından
istihdama yönelik olanların oranı yüzde 3’ü bulmazken, bu oran
2006’da, tahsisat bazında yüzde 20’ye ulaşmıştır. Türkiye’deki sosyal
yardım sisteminin güçlendirilmesi, hedef kitlenin objektif kriterlerle
belirlenmesi; eğitim, sağlık ve istihdama yönelik desteklerin artırılarak
beşerî potansiyelin en olumlu bir şekilde kullanılması konularında
önemli adımlar atılmıştır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Lütfen Sayın
Tanrıverdi, teşekkür için.
Buyurun.
HÜSEYİN TANRIVERDİ
(Devamla) - Bu atılan adımların devamında işsizliğin önlenmesi ve
istihdamın artırılması projeleri yarının gelişmiş ve müreffeh
Türkiye’sini kurmada önemli rol oynayacaktır. Yoksulluğun ortadan
kaldırılması sadece devlet eliyle değil, aynı zamanda sivil toplum
ve yardımlaşma kuruluşlarının faaliyetleriyle gerçekleşecektir.
Bu tür vakıf ve derneklerin daha planlı ve daha organize bir şekilde
çalışmasının sağlanması gerekmektedir. Çünkü, yoksulluk, lokal
olarak üstesinden gelinecek bir vaka değildir. Yoksulluk, toplumsal
düzeyde ve organize bir şekilde ortadan kaldırılabilir.
Değerli arkadaşlarım,
sözlerimi tamamlarken, yoksullukla mücadele yolundakilere insanlık
ve yoksullar adına teşekkür ediyor, sizlerin ve yüce milletimizin
Kadir Gecesini ve yaklaşan mübarek Ramazan Bayramını tebrik ediyor,
hepinize, tekrar, saygılarımı sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Tanrıverdi.
Gündem dışı ikinci
söz, kredi kartlarıyla ilgili söz isteyen Malatya Milletvekili Ferit
Mevlüt Aslanoğlu’na aittir. (CHP sıralarından alkışlar)
Buyurun.
2.- Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu’nun,
kredi kartı borçlarına uygulanan yüksek faizin getirdiği sıkıntılara
ilişkin gündem dışı konuşması
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekilleri; öncelikle
önümüzdeki Ramazan Bayramının tüm Türk ulusuna, hepimize sağlık,
sıhhat getirmesini diliyorum. Bunu, tüm halkına, hep sağlık, sıhhat
diliyorum.
Değerli milletvekilleri,
size önce birkaç rakam vereceğim, Türkiye’deki finans sisteminin
rakamlarını vereceğim. Rakamla konuşuyorum. 31/12/2005 ve
22/9/2006’yı veriyorum, yani ikisinin kıyaslamasını veriyorum.
Değerli milletvekilleri,
toplam kredi hacmi 31/12’de 153 katrilyon, 22/9’da 200 katrilyon. Yani,
artış oranı… Artmış, yani 47 katrilyon kredi hacmi artmış, ama nereye
artmış… 31/12’de toplam kredilerin tüketici kredilerine oranı yüzde
29’muş. Yani, 100 liralık, Türkiye’de, verilen kredinin 29 lirası tüketici
kredisine gitmiş. 22/9’da ise bu oran yüzde 32’ye çıkmış. Bu, 10’lardan,
15’lerden, 20’lerden geliyor arkadaşlar. Yani, toplam olarak şu anda
Türkiye’de tüketici kredisine giden kaynak 63 katrilyon.
Değerli milletvekilleri,
üretim ve tüketim. Tabii bunların içinde -dikkatinizi çekiyorum-
kredili kredi kartları rakamı, hakikaten aşırı oranda yükselmiş. Bu
65 katrilyonun 22 katrilyonu kredili kredi kartı.
Şimdi, geleyim, son
beş yılda kredili kredi kartını ödemeyenlerin rakamını veriyorum
yıllık: 2001’de 18 bin, 2002’de 33 bin, 2004’te 50 bin, ama 2006’nın Ağustosuna
kadar bu rakam 165 bin olmuş arkadaşlar. Salt bu yıl, kredili kredi
kartından dolayı borcunu ödeyemeyen yeni 160 bin kişi eklenmiş değerli
milletvekilleri ve bu rakam 550 bine ulaştı. Rakamsal olarak da bu
yıl, yani 2006 yılında 2 katrilyona çıktı arkadaşlar kredili kredi
kartı ve tüketici kredisi, ağırlıklı kredi... 1,7 katrilyon kredi
kartından dolayı ve 300 milyar da tüketici kredisinden. 2 katrilyona
çıktı değerli arkadaşlar. Rakam bu arkadaşlar, manzara bu.
Şimdi, değerli milletvekilleri,
bu bir kanayan yara. Bunu defalarca, hep gündeme getirdik, ama maalesef,
yaraya merhem bulamadık, bulunmaz. Neden? Yüce Meclis geçen yıl bu
konuyu yine ele aldı ve denildi ki: Efendim Merkez Bankasının takdirine
bırakalım. Ne yaptı Merkez Bankası biliyor musunuz değerli milletvekilleri?
Zaten bankaların en yüksek uygulayanın kredili kredi kartına faiz
uygulama oranı 6 idi. Merkez Bankası dedi ki: Hakem benim, ben hakemlik
yapıyorum arkadaş, 5,70’tir. Ya, büyük iş mi yaptın Merkez Bankası?!
Biz senin adaletine, biz senin Türkiye’deki ekonomik ve sosyal gelişmelere
uygun olarak adil olacağına inandık, toplumun her kesimini koruyacağına,
kollayacağına inandık; ama, dağ fare doğurdu sayın milletvekilleri.
En yüksek 6 olan rakamı, lütfetti, 5,75 dedi. Her üç ayda bir belirleyecekti,
geçtiğimiz üç ayda da 5,70 dedi arkadaşlar.
Değerli milletvekilleri,
enflasyonun yüzde 12’ler, faizlerin yüzde 22’ler olduğu bir Türkiye’de,
dünyanın hangi yerinde, hangi o… Bu geliyor, hep alıyorlar ya bankalarımızı…
Niye geliyorlar biliyor musun? Gelip Türkiye’de uzun vadeli, gelip
Diyarbakır’ında, Malatya’sında, şurada burada, benim sanayicim,
al sana uzun vadeli kredi vereyim diye gelmiyorlar. Burada bir ballı
kaymak var, bunun için geliyorlar.
Size rakam vereyim
yine: Tüketici kredileri normal, 1,5-1,60…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Tüketici kredilerinin faiz oranı 1,5. 1,5 demek, yani
yüzde 23 civarında. Arkadaşlar, bu, 70. Tamam, operasyon maliyetlerini
biliyorum. Yüzde 40 olsa, 30 puan halkın sırtından fazla para alıyorlar.
Bunu açıkça söylüyorum. Bu kaç para yapar biliyor musun, yıllık 6
katrilyon arkadaşlar. Yani yoksul halktan, yani borcunu ödeyemeyen
o borçlu kredili kredi kartlı müşterilerinden yıllık 6 katrilyon
gidiyor.
Bakın Türk bankacılığının
kârlılığına, yıllık 6 katrilyon var mı? Yani, sadece sadece, kârlılığı
sadece tüketici kredisi vererek yaratmaya çalışan bir sistem
oluştu Türkiye’de. Ben, hepinizi uyarıyorum ve burada mağdur olan
insanlar… Bu rakam, yıl sonu itibariyle, değerli arkadaşlarım,
2006’da sadece 250 bin kişiye doğru gidiyor. Eylül ayında bu rakam
bir 40 bin daha artmış, yani 200 bine doğru gitmiş. Hepimizin sosyal
görevi… Dünyanın hiçbir yerinde böyle bir kâr marjı yoktur arkadaşlar.
Serbest rekabet… Olmaz arkadaşlar böyle serbest rekabet. Yani, halkı
soyacaksın, soyduracaksın, serbest rekabet!.. Böyle serbest rekabet
olmaz arkadaşlar. Bir etik değer vardır, oranlar var, enflasyonun yüzde
şu kadar, faiz oranı bu kadar. Onun için, ben, bir kez daha, hepinizi
uyarıyorum. Burada, yine büyük bir yara geliyor. Gelin, biz… Yüce
Meclis, Merkez Bankasının adaletine teslim etti, ama Merkez Bankası
adil olmadı arkadaşlar, halktan yana adil olmadı. Yüce Meclis, hepimizin,
o zaman, Merkez Bankası bunu yüzde 3’ler…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Son kelimem…
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
lütfen…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Hemen bitiriyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
için Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) - Ediyorum efendim.
Merkez Bankasının bunu
yüzde 3’ler civarına düşüreceğini tahmin etmişti herkes, tüm yüce
Meclis; fakat, arkadaşlar, 5,70… 6 olan rakamı 0,30 puan çeken bir zihniyeti,
ben, hepinizin takdirine sunuyorum.
Teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. Hepinize iyi bayramlar diliyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Gündem dışı
üçüncü söz, fındık politikalarıyla ilgili söz isteyen Trabzon Milletvekili
Asım Aykan’a aittir.
Buyurun Sayın Aykan.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Trabzon Milletvekili Asım Aykan’ın, fındık alımı
konusuna ve geçmişteki fındık politikalarına ilişkin gündem dışı
konuşması ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
ASIM AYKAN (Trabzon) -
Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; sözlerime başlamadan önce hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Bugünkü söz alışımın
sebebi, fındık konusunda son zamanlardaki gelişmeler ve geçmişteki
fındık politikalarıyla ilgili görüşlerimi sizlerle paylaşmaktır.
Değerli arkadaşlar,
fındığın temel iki tane problemi var. Bu, hem geçmiş siyasi iktidarlar
döneminde böyleydi hem de bizim dönemimizde böyledir. Objektif
baktığımız zaman çok çıplak biçimde bu gözüküyor. Bir tanesi rekoltedir.
Rekoltenin yüksek olduğu zamanlarda, her dönemde fındıkta belli
ölçüde problem olmuştur. İkinci problem ise, yönetim problemidir.
Nitekim, son zamanlarda bu durum çok net biçimde gözükmüştür. Birliklere
4572 sayılı Yasa’yla verilen yetkilerin özde doğru olmasına rağmen
daha dengeli ve kontrollü verilmesi gerektiği, devletin elinin burada
olması gerektiği son uygulamalarla çok net biçimde gözüküyor. Yani
biz, Tarım Bakanlığını, Ticaret Bakanlığını, ihracatçıları, FİSKOBİRLİK’i,
diğer ilgili devlet kurumlarını da gerekirse bu işin içerisinde
tutmamız gerekir idi.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Hata yaptık.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Lisanslı depoculukla beraber belki önümüzdeki günlerde bu işi
-geçmişten aldığımız tecrübelerle de- daha net biçimde göreceğiz.
Değerli arkadaşlar,
biliyorsunuz Hükûmetimiz Toprak Mahsulleri Ofisi marifetiyle fındığa
müdahalede bulunmuştur. Şunu burada net biçimde ifade edeyim: Şayet
Hükûmetimiz bu müdahalede bulunmamış olsa idi, fındık belki bugün
1 dolar civarında idi.
MEHMET IŞIK (Giresun)
- Hükûmet niye var?
ASIM AYKAN (Devamla)
- Son tabloyu dün itibariyle aldım. Şu ana kadar Toprak Mahsulleri
Ofisine beyanda bulunulan miktar 171
bin ton.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne?
ASIM AYKAN (Devamla)
- 171 bin ton beyanda bulunulan fındık miktarı.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne almış?
ASIM AYKAN (Devamla)
- Alınan fındık 67 bin ton. Ödenen para 128 trilyon. Ortalama fiyat 3
milyon 630 bin lira. Bu 171 bin tonun realize olduğunu düşünerek söylüyorum.
Şayet, bu, Toprak Mahsulleri Ofisi tarafından alınırsa yaklaşık
olarak 500 trilyonun üzerinde bir
para devlet tarafından üreticimize verilecek ve bu alınan fındık
da bir kenara konulacak, piyasaya sürülmeyecektir. Bu çok önemlidir,
hepimizin dikkatle takip ettiği bir iştir. Burada Hükûmetin fındık
üreticine nasıl bir destek sağladığını çok net biçimde görüyoruz
ve şimdiye kadar hiçbir Hükûmet fındık üreticisine böylesine bir
destek vermemiştir, bunu özellikle vurgulamak istiyorum.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Böylesine hiç süründürülmedi fındık üreticisi.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Devam ediyorum, dinlemeye devam edin.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
İlk defa süründürdünüz, ilk defa. Böyle süründüğü hiçbir dönem olmadı.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Arkadaşlar, devletin fiyat açıkladığı…
BAŞKAN - Sayın Arz,
lütfen…
ASIM AYKAN (Devamla)
- Bakın, çok net söylüyorum: Devlet eliyle taban fiyatı açıklandığı
dönemlerde en yüksek fiyatı AK Parti Hükûmeti vermiştir. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Yapmayın Allah aşkına! Onu fındık üreticisine söyle.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Tablo önümde efendim, buyurun.
Şimdi eline çantayı
alan arkadaşımız Karadeniz’e gidiyor
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- 8 milyon insan sizi bekliyor orada.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Hayatında hiç fındık toplamamış, fındık dalından düşmemiş, ayaklarını
ısırgan yakmamış, fındığın ne olduğunu bilmeyen insanlar… Yakında
herhalde, fındık turizm diye bir firma da kurulacak, yani doğru Karadeniz’e,
doğru Trabzon’a, doğru Giresun’a, doğru Ordu’ya…
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Var o firma, Fındık Turizm var zaten.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Yolcu taşıyor, var.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Arkadaşlar, burada rakamlar konuşuyor.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Belirttiği rakamın altında kalırsa, alınmazsa ne olacak?
ASIM AYKAN (Devamla)
- Söylüyorum, söylüyorum arkadaşlar. Bakın, arkadaşlar, ANAP döneminde
1986 ve 1990 yılları arasında fındığa verilen ortalama fiyat 1,5 dolar
bile değil. Rakamlar elimizde.
MEHMET IŞIK (Giresun)
- 2004’e gel, 2004’e…
ASIM AYKAN (Devamla)
- Daha sonra Doğru Yol Partisi-SHP döneminde fındığa verilen fiyat
yine 1,5 doların altında, ortalamayı söylüyorum. Doğru Yol Partisi-SHP
dönemi, verilen fiyatlar burada, dolar üzerinden; isterseniz tek tek
okuyayım.
Daha sonra 1999, 2000,
2001 yılında verilen fiyatlar elimizde, gene 1,5 doların altında.
Hadi geçiyorum, 1,5 dolar diyorum. Son iki dönemde FİSKOBİRLİK’in
açıkladığı fiyatlar var, bunlar ekstra fiyatlardır, bunu hepiniz
biliyorsunuz. Şimdi, bizim verdiğimiz fiyat 2,72 dolar.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne demek ekstra? Ekstra ne demek Sayın Asım Bey?
ASIM AYKAN (Devamla)
- Hükûmetin verdiği fiyat 2,72 dolar.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Piyasada kaç lira şu anda?
ASIM AYKAN (Devamla)
- 2,72 dolar mı daha büyüktür, 1,5 dolar mı büyüktür arkadaşlar? Lütfen…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Şu anda piyasada kaç lira, onu söyle?
ASIM AYKAN (Devamla)
- Şu anda piyasada fındık, arkadaşlar, FİSKOBİRLİK tarafından, biliyorsunuz,
5 milyon açıklandı, fakat, finansmandan dolayı para verilemediği
için, o fiyat çok önemli değil, Hükûmetimizin verdiği 4 milyondur.
Arkadaşlar, 2002 yılında
biz Hükûmet olduğumuz zaman fındığın fiyatı 1 milyon 650 bin lira.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - 615...
ASIM AYKAN (Devamla)
- Yuvarlak konuşuyorum.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- “2 milyon yapacağım” dedi Sayın Başbakanımız.
BAŞKAN - Lütfen toparlar
mısınız Sayın Aykan.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Evet, Sayın Başbakanımız “Biz 2 milyon yapacağız” dediler.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Zorla yaptırdık, zorla…
ASIM AYKAN (Devamla)
- O günden bu yana enflasyonu -yuvarlak- yüzde 50 koyuyorum, ki o kadar
da değil. Yüzde 50… Gelecek olan fiyat 1,650 üzerinden 2,5 milyon lira
civarındadır. 2 milyon üzerinden 3 milyon civarındadır. Şu anda
fındık 4 milyon açıklanmıştır.
MEHMET IŞIK (Giresun)
- Sayın Aykan, Trabzon’a bir daha gitmeyeceksin herhalde.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Dün burada, üzümle ilgili, arkadaşlarımız konuşurken, üzümle ilgili
bir rakam verdiler ve hemen arkasından “işte, fındıkta da böyledir”
dediler. “İşte, 1 milyon 450 bin liraydı üzüm, sonra 1 milyon liraya
düştü, fındık da işte böyle oldu…”
Arkadaşlar, Hükûmet
fındığa o günkü fiyat üzerinden verdiği fiyat yüzde 150 zamdır. Lütfen yani, rakamlar
meydanda.
MEHMET IŞIK (Giresun)
- Ee, insaf et!
ASIM AYKAN (Devamla)
- Siyaset, samimiyeti gerektirir.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar)
- Doğru… Doğru…
ASIM AYKAN (Devamla)
- O gün ne vermişsiniz…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Gidin de bunu vatandaşa anlatın, vatandaşa!
ASIM AYKAN (Devamla)
- …siz Hükûmet olduğunuz zaman fındığa kaç dolar vermişsiniz…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Ordulular neden isyan
ediyor?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
2,5 lira fındık, 2,5 lira!
ASIM AYKAN (Devamla)
- …şimdi Hükûmet kaç dolar vermiş, bunun hesabını yapmak gerekir.
BAŞKAN - Sayın Deveciler…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Bunlar hikâye!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Asım Bey, dalga mı geçiyorsunuz?
ASIM AYKAN (Devamla)
- İktidardayken… Lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ayıp ya! Vallahi ayıp ya!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, sabredin, bir anlatsın.
ASIM AYKAN (Devamla)
- İktidardayken ayrı fiyat, ayrı söz, muhalefetteyken ayrı bir tavır
içerisinde olmamak gerekiyor.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Vallahi ayıp ya!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - AK Parti milletvekillerini niye taşlıyorlar?
ASIM AYKAN (Devamla)
- Bu Hükûmet, fındığa en güzel desteği vermiştir. Vermiş olduğu destekle
beraber, fındık üreticisinin yüzünü de güldürmeye çalışmaktadır…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Önde gidip keseceksiniz ya!
ASIM AYKAN (Devamla)
- …ve de bu fındık üreticisinin sahibi de AK Parti Hükûmetidir. Bunu
da buradan özellikle vurgulamak istiyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Teşekkür ederim efendim,
sağ olun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Ordu’da ne oldu Ordu’da? Ordu’yu söyle!
BAŞKAN - Sayın Deveciler,
lütfen…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Hiçbiri doğru değil, 2,5 milyon, fındık, şu anda.
ASIM AYKAN (Devamla)
- Çok doğrusunu söyledim efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Aykan.
Gündem dışı konuşmaya,
Hükûmet adına, Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehdi Eker cevap vereceklerdir.
Sayın Bakan, buyurun.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Oo, anlaşmalı demek ki!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Danışıklı iş, danışıklı!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Reform yaptınız fındıkta, devam edin!
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Hiç doğru değil konuşmaları, hiçbiri doğru değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Aynı Erbakan!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
2,5 milyon, fındık, şu anda.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - …gündem dışı konuşma yapan Trabzon Milletvekili Sayın
Asım Aykan’ın yaptığı konuşmaya…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ayıp, vallahi çok ayıp!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -…Hükûmet adına cevap vermek üzere
huzurlarınızdayım…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Anlaşarak konuşuyorsunuz.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Çok güzel, aferin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
4 değil, 2,5; fındık 2,5!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Onu figüran çıkarmışsın kendinden önce.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -…bildiğiniz gibi, Türkiye, önemli
bir fındık üreticisi ülkedir...
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
2,5 milyon, fındık.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - …dünyanın en önemli fındık üreticisi ülkesidir.
ŞEVKET ARZ (
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Türkiye’de, 13 ilde, resmî izinli olarak fındık ekilmekte
yaklaşık 600 bin hektar alanda…
MEHMET IŞIK (Giresun) - Fındık dikilir,
ekilmez.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - İspanyolların
bile bedduasını aldınız fındık yüzünden.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - …ve üretim rakamlarımız da, yıldan yıla değişmekle
birlikte, 500, 600, 650 bin ton civarında. Bu sene tabii, 2006 yılında,
650 bin ton bizim rekolte tahminimiz vardır.
Bildiğiniz gibi, kırk
yılın üzerinde bir zamandır, Türkiye’de fındık alımı, Fındık Tarım
Satış Kooperatifleri Birliği, kısa adı FİSKOBİRLİK tarafından yapılmakta
idi. Ancak, geçtiğimiz yıl, 2005 yılında yaşanan, FİSKOBİRLİK’in yaşadığı
sorunlar ve içine düştüğü mali kriz sebebiyle…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Kim düşürdü, kim(?)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …ilan ettiği fiyatın karşılığında
aldığı ürünün parasını üreticiye ödemekte sıkıntı içerisine düşmesi
sebebiyle ve arkasından da, tabii, 2006 yılı ürünü gelmesi sebebiyle,
bu durum karşısında, her ne kadar bu işin sorumlusu FİSKOBİRLİK ise
de, Hükûmetimiz, fındık üreticisinin durumunu göz önünde bulundurarak,
Toprak Mahsulleri Ofisi marifetiyle…(CHP sıralarından gürültüler)
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Zaten, Hükûmet hiçbir sorumluluğu üstlenmiyor!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Siz sütten çıkmış ak kaşıksınız! Helal olsun sana!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …fındık almak suretiyle üreticinin
bu sorununu çözmek için önemli adım atmıştır ve…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Çözdünüz mü ?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çözdük, çözdük... Çözüyoruz…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Hadi, beraber gidelim o zaman…
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Beraber gidelim… Buyurun…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Şimdi…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
2004 afet paralarını ne zaman ödeyeceksiniz?
BAŞKAN - Sayın Arz…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
2004 afet paralarını ne zaman ödeyeceksiniz? 252 trilyon…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Hâlâ ödemediniz…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Git de Karadeniz’in halini gör…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakın, bu
söylediklerinizin…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Afet paralarını ne zaman ödeyeceksiniz, afet paralarını? 2004’ün
afet paraları hâlâ duruyor, 252 trilyon!..
BAŞKAN - Sayın Arz,
lütfen, oturur musunuz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Hâlâ duruyor, ödeyin ondan sonra…
AHMET KOCA (Afyonkarahisar)
- Otur yerine ya!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Niye geldim buraya oturacaksam? Buraya niye geldim, oturacaksam?
Ben, vatandaşın hakkını savunmaya geldim buraya.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
252 trilyonu ödemediniz 2004’ten beri, afet parasını.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlar…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Ne konuşuyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Arz,
lütfen…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bazı
arkadaşlarımızı anlamakta zorluk çekiyoruz.
YILMAZ KAYA (İzmir) -
Sayın Bakan, bir dahaki sefere, bir iki cümlesini değiştirin şu konuşmanın
ya!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Bu arkadaşlarımız, fındık üreticisinin
sorunlarının çözümünü istiyorlar mı, istemiyorlar mı. (AK Parti
sıralarından alkışlar) İstiyorlar mı, istemiyorlar mı, önce biz
bunu bilelim.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Biz çözüm istiyoruz…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Yani, böyle, bağırıp çağırmakla,
konuşturmamakla bir yere varılmaz. O, kayıtlara, sadece, CHP sıralarından,
muhalefet sıralarından laf atma şeklinde geçecek.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Parayı öde de laf atmayalım…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Türk çiftçisinin de, Türk fındık
üreticisinin de hiçbir sorununu çözmez bu, bu sorunu çözen biziz,
ona el attık çözüyoruz.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Çözün istiyoruz bizde.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Adamların belini kırdınız.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Hiç endişe buyurmayın ve eğer
dinleme nezaketinde bulunursanız da bunun nasıl çözüldüğünü…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Daha çözülmedi.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - … ve şu anda hangi noktaya geldiğimizi
de öğrenirsiniz.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Doğru konuşursanız dinleriz Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ama, onun için, önce nezaketen
dinlemeniz gerekiyor.
Sayın milletvekilleri,
11 Eylül tarihi itibariyle, Toprak Mahsulleri Ofisi, önce elli noktada,
sonra yetmiş noktada alıma başlamıştır. Alım esaslarını da, üreticinin
lehine olacak tarzda, fındık üreticisinin lehine olacak şekilde…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Bir şey kalmadı ki zaten.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - … hem dijital aletlerle, modern
aletlerle, hem vadesini de hesaplamak suretiyle, buraya yeteri
kadar finansman ayırmak suretiyle bu alımlara başlamıştır ve 3 bin
tona yaklaşan, başlangıçta 300-500 kiloyla başlayıp, şimdilerde 3
bin tona yaklaşan günlük alımla, dün itibariyle 67.610 ton fındık alımı
gerçekleştirilmiştir. Bunun için de, fındık üreticisine, bugün itibariyle,
172 trilyon 151 milyar 394 milyon lira para ödenmiştir, hesaplarına
geçti bu (AK Parti sıralarından alkışlar) yani, 172 trilyon.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Bedava mı vereceklerdi yani?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Alkışlıyorlar, sanki çok para vermiş gibi!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Dolayısıyla, şu anda, üç gün içerisinde bu paranın
yarısı, kalan on beş gün içerisinde de tamamı ödenmektedir. (AK Parti
sıralarından “Peşin” sesi) Evet, bu şekilde.
Şimdi, değerli milletvekillerimize
ben şu bilgiyi sunmak istiyorum: Toprak Mahsulleri Ofisinin, piyasadan,
bu manada, arz fazlası olan ürünün tamamını almaya hazır ve muktedir
olduğunu ifade etmek istiyorum. (AK Parti sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) Bunu, biz alıma başladığımız 11-12 Eylül günü de
söyledik, bugün geldiğimiz noktada da aynı sözleri söylemeye devam
ediyoruz. (AK Parti sıralarından “Para problemi de yok” sesi)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Para problemi yok.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Bugün afet paralarını ödeyin para problemi yoksa.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -
Çünkü, Toprak Mahsulleri Ofisinin kredibilitesi var ve kredibilitesi
olduğu için de, bunun için gerekli kaynağa sahiptir ve bunu bugüne
kadar ödüyor.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Peki, Sayın Bakan, arz fazlasının dışında emekçinin elinde kalan
fındık ne oldu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Şimdi, değerli milletvekilleri, 56 bin fındık üreticisi
beyan vermiştir.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- 2,5 milyon liradan satılan fındıklar ne oldu?
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
ne yapmak istiyorsunuz? Anlaşılmadı.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Beyan miktarı 171 bin tondur. Biz,
bunun şu ana kadar 67 bin tonunun alımını gerçekleştirdik. Diğeri
de, randevu usulüyle olduğu için, biz, gelen bütün ürünü peyderpey
alıyoruz. Vaktinde de, vaat ettiğimiz tarihte de bunun parasını
ödüyoruz. Şu ana kadar da bunu bu şekilde yaptık.
Tabii, bir şey daha
söyleyeyim. Bizim, esasen, buraya, bu noktaya gelmeden önce FİSKOBİRLİK
eski yönetimine bazı önerilerimiz oldu. Biz onlara, 2005 yılı fındık
ürünü için, alınan ve parası ödenmeyen miktarda kendilerine yardımcı
olmak üzere bir teklifte bulunduk.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Onlar nasıl olsa burada yok. İstediğin gibi at!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dedik ki: Biz size para bulalım,
kredi garantisini biz verelim, para verelim ve bu para, üreticilere,
2005 yılında ürünü alınıp da parasını alamamış olan mağdur üreticilere
ödensin diye. Ancak, eski yönetim, maalesef, mutabakat toplantısında
mutabakatın altına imza attıkları halde, ertesi günü protokol
detaylarının imzalanma törenine gelmekten kaçınmışlardır, gelmemişlerdir.
Biz bunun için de kendilerinden sadece iki şey istiyorduk: Bir, depolarını
istedik; iki, personelinden ilgili personeli orada alım yapamayacak,
boş oturacağına, bunları ücreti karşılığında çalıştıralım, bu
işte üreticinin sorununu çözelim diye böyle bir teklifte bulunmuştuk.
Hatta, ilave olarak bir teklifte daha bulunduk. Dedik ki: FİSKOBİRLİK’in
yasası gereği kooperatiflerin ortaklarına karşı asgari yükümlülükleri
var -yani belli bir miktar asgari alması gerekiyor üreticiden- onları
da biz alalım; bu şekilde hem parasını ödeyelim hem size kredi bulalım
hem alacağınız miktara da biz para sağlayalım, şeklinde. Ancak bu
olmadı. Tabii biz, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak depoları kendimiz
bulduk, eksperlerimizi o zaman içerisinde, çok kısa bir süre içerisinde
eğittik; 185 tane personel eğittik biz on-on beş gün gibi kısa bir süre
içerisinde. Fındık alabilecek hale geldi bu personelimiz, bu eksperlerimiz
ve alımlara başladık.
Şimdi, daha sonraki
değişen yeni yönetime, biz, tekrar, bu önceden belirlediğimiz ve
söylediğimiz, ama kabul görmeyen teklifleri yeni yönetime de söyledik
ve onlar da bizden, 60 trilyon lira 2005 ürünü fındığın alacaklılarına
ödenmek üzere bir talepte bulundular. Biz, Toprak Mahsulleri Ofisi
olarak bunun kredi garantisini verdik ve bu parayı temin ettik.
MEHMET IŞIK (Giresun)
- Yüzde 40’ı Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Ayrıca, FİSKOBİRLİK’in yeni yönetimine
avans olarak, yani kendileri de alım yapabilsinler diye Ofis olarak,
4 milyon 693 bin 749 YTL, yani 4,7 trilyon lira kendilerine bir de
avans verdik, kendileri de bir alım yapsınlar diye. Çünkü, amaç, burada,
öncelikle arz fazlasını çekmek ve böylece piyasada fiyatın yükselmesini
temin etmektir.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Bir şey sorabilir miyim: Arz fazlasını çekiyorsun, 400 bin ton fındık
ne oldu? Ne oldu?..
HASAN ÖREN (Manisa) -
Kuru üzümde de yapıyor musunuz bunu, kuru üzümde?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Dikkat buyurunuz. Şu fındık işini
halledelim…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Halledemezsin! Sen onu iflas ettirdin! Halledemezsin!
HASAN ÖREN (Manisa) -
Kuru üzüm?..
BAŞKAN - Sayın Ören,
lütfen…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; sorunların çözülmüş olmasından neden rahatsız
oluyorsunuz Neden?..
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Sen üreticiyi hallettin, fındığı halledemedin!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Siz sadece felaketler ve sorunlar
üzerine mi siyaset yapacaksınız? (AK Parti sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Felaket olmasın diye sizi uyarıyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Yani, sadece bunun üzerine mi
siyaset yapacaksınız?
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Arabayı yıkmayın diyoruz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Gelin, bu memleketin sorunlarını
çözelim. Bu memleketin sorunlarının çözülmesine katkı sağlayın.
MEHMET IŞIK (Giresun)
- Neyi çözdün Sayın Bakan? 6 milyon olan fındığı, 2,5 milyona düşürdünüz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Katkı sağlayacağınız şey, asgari
olarak, yapılanlara saygı göstermektir, başarılı çalışmalara
sessizlikle de olsa saygı göstermektir, ama siz ona da tahammül etmiyorsunuz.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Sayın Bakan, köylü yoksullaşmış, yok olmuş; ne saygısı
istiyorsun sen!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, bakın,
bizim aldığımız miktar çok önemli bir miktardır, 67 bin ton…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Git de köylere, sana saygısı yoktur.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - …Neden?..
BAŞKAN - Sayın Bayındır...
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Neden?..
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- İspanyol üreticileri bile size dua ediyor!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Çünkü, değerli arkadaşlar, bakın,
FİSKOBİRLİK, 2005 yılında toplam sezon içerisinde aldığı fındığın
miktarı 50 bin ton, bütün sezon.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Parası bitti adamın.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Önceki yılda kaçtı? 2004 yılında
kaç aldı?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- 178 bin tondu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Önceki yılda, 2004 yılında kaç
aldı?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ne kadardı?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Bilmiyorsunuz işte, tamam mı!
13 bin ton.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın
Bakan, önce 8 bin tondu, 2004 yılında 16 bin ton… (Gürültüler)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Sayın Bakan, 6,5 milyon liradan 2,5 milyon liraya fındığı düşürdünüz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Bakan…
EYÜP FATSA (Ordu) - Ne
terbiyesiz adamsın sen ya.
BAŞKAN - Sayın Fatsa
lütfen!.. Sayın Fatsa!..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Evet.
BAŞKAN - Sayın Bakan,
lütfen karşılıklı konuşmayalım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, devletin
kayıtları benim elimde var, rakamlar benim elimde var.
EYÜP FATSA (Ordu) - Yeter be! Saygı gösterdik, ağabey
dedik, dinlemiyorsun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sen kimsin, benimle böyle konuşuyorsun?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…Sayın
Fatsa...
Sayın Bakan, siz, lütfen
Genel Kurula hitap eder misiniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) - Değerli milletvekilleri, daha
önce FİSKOBİRLİK 8 bin ton almıştır, ondan önce 10 bin ton almıştır… (Gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen yerlerinize oturur musunuz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Yani, FİSKOBİRLİK’in parasının
olduğu dönemlerde bile FİSKOBİRLİK daha az miktarlarda almıştır.
Dolayısıyla, bir sezon boyunca veya 2004 yılı içerisinde 8 bin ton
aldı, 10 bin aldı, 13 bin ton aldı o yıllarda; geçmiş yıllarda aldığı yıllık toplam
10 bin ton, 15 bin ton civarında iken, biz, sadece bir ay içerisinde 67
bin ton aldık. (AK Parti sıralarından alkışlar) Bu önemli bir rekordur
ve biz bunun parasını da, biraz önce arz ettiğim gibi, 172 trilyonunu
ödedik, vadesi gelenin de tamamını on beş gün içerisinde ödüyoruz.
Bizim gayemiz, çabamız, Türk üreticisinin, Türk fındık üreticisinin
…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) -
Perişan etmek…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) - Perişan etmek sizin birinci göreviniz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) - Bu işten, bu sorunu, bizim vasıtamızla, bizim elimizle
en kısa sürede bunu aşmasıdır; bundan sonra da bu tür çabalarımız
devam edecek.
Bir de şunu söyleyeyim: Tabii, vatandaşlarımız
da merak ediyorlardır, biz bunları böyle al-sat vesaire için almıyoruz.
Toprak Mahsulleri Ofisi, piyasayı düzenlemek gayesiyle, üretici
gelirlerinin belli bir noktaya yükselmesi gayesiyle bu alımları
yapıyor. O nedenle de buna uygun davranacaktır.
Ben, bu duygu ve düşüncelerle hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları
vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
bir tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - 2,5 milyon liraya
fındık. Bir de çıkıp konuşuyorsunuz oradan.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Gel, gel, yüzümüze söyle, gel! 4 milyon
lira…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hadi be, nerede 4
milyona! Nerede 4 milyona! 2,5 milyon liraya satılıyor fındık piyasada,
daha konuşuyorsun!
BAŞKAN - Sayın Arz, lütfen…
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi Başkanı
Amar Saadani’nin davetlisi olarak Cezayir’e resmî ziyarette bulunacak
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç’ın beraberindeki
Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1145)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç’ın, Cezayir Demokratik Halk Cumhuriyeti Ulusal Halk Meclisi
Başkanı Amar Saadani’nin davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento
heyetiyle, Cezayir’e resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 Sayılı
Kanun’un 6. maddesi uyarınca, Genel Kurulun 5 Ekim 2006 tarihindeki
4. Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan Kanun’un 2. maddesi uyarınca, Heyetimizi
oluşturmak üzere Siyasi Parti Gruplarınca bildirilen isimler Genel
Kurulun bilgilerine sunulur.
İsmail
Alptekin
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
V.
Adı Soyadı: Seçim
İli
Ali Küçükaydın Adana
Hakkı Ülkü İzmir
Kerim Özkul Konya
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin
üç önerge vardır, ayrı ayrı okutuyorum:
C)
GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.-
Denizli Milletvekili Mehmet Yüksektepe ve 20 milletvekinin, internetin
sosyal yapı üzerindeki etkilerinin araştırılarak bilgi teknolojilerinin
sağlıklı kullanımı için alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/385)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Ülkemizde bilgi toplumu olma yolunda
yaşanan sürecin sağlıklı yaşanması ve bilgi teknolojilerinin
sosyal hayata girmesiyle yaşanabilecek toplumsal ve bireysel
risklerin en aza indirilmesi hususunda Anayasa’nın 98’inci, İç Tüzüğün
104 ve 105’inci maddeleri gereğince “İnternetin Sosyal Yapıya İlişkin
Getireceği Sorunlar ve Alınması Gereken Tedbirleri Araştırma Komisyonu”
kurulmasını teklif ediyorum.
Gereğini takdirlerinize arz ediyorum.
Saygılarımla…
1- Mehmet Yüksektepe |
(Denizli) |
2- Mehmet Emin Tutan |
( |
3- Ramazan Can |
(Kırıkkale) |
4- Cemal Yılmaz Demir |
( |
5- Zeyid Aslan |
(Tokat) |
6- Niyazi Pakyürek |
( |
7- Hasan Fehmi Kinay |
(Kütahya) |
8- Abdullah Erdem Cantimur |
(Kütahya) |
9- Erdoğan Özegen |
(Niğde) |
10-
Burhan Kılıç |
( |
11-
Muzaffer Külcü |
(Çorum) |
12-
Fetani Battal |
(Bayburt) |
13-
Murat Yıldırım |
(Çorum) |
14-
İsmail Katmerci |
(İzmir) |
15-
Şevket Orhan |
( |
16-
Ali Rıza Alaboyun |
(Aksaray) |
17-
Cevdet Erdöl |
( |
18-
Alim Tunç |
(Uşak) |
19-
Mustafa Said Yazıcıoğlu |
(Ankara) |
20-
Ayhan Sefer Üstün |
(Sakarya) |
21-
Hasan Anğı |
(Konya) |
Gerekçe:
Günümüzde teknolojik gelişmelerin
ulaştığı nokta, ekonomik ve sosyal hayatı kolaylaştırdığı gibi
kendine özgü yeni sorunları da beraberinde getirmektedir. Bu çerçevede
bilişim teknolojilerinin kullanımının ne kadar yaygın hale geldiği
ve/veya geleceği düşünülürse karşı karşıya olduğumuz tehlikenin
boyutları hesaplanabilir olmaktan çıkmaktadır. Burada bahsedilen
ekonomik ve sosyal tehlikelerin boyutlarının ölçülebilir olup olmadığı
da ayrı bir tartışma konusudur.
Bilgi teknolojilerinin kullanımı ve
bunun kullanımı ile oluşan yeni yaşam biçiminin toplumsal hayatta
yarattığı değişim ve dönüşümün sonucu olarak ortaya çıkan “Bilgi
Toplumu” sosyal yapımızda yeni değişikliklere yol açmaktadır.
Bu yeni durumun Türkiye’de yaratacağı
değişim ve dönüşümün sebep olacağı olumsuzlukların ilk defa ülkemizde
yaşanmayacak olması da önemli bir avantajdır.
Bilgi teknolojilerini kullanmakta
olan ülkeler ve toplumlarda yaşanan tecrübeler sonucunda İnternetin
getirdiği zararlı içerik konusunda ABD’de Federal Düzeyde kanunlar
çıkarılırken, Yeni Zelanda’da “Ailelerin İnterneti Etkin Kullanması
ve Çocukların Zararlı İçerikten Korunması” amacıyla resmî bir birim
kurulmuş ve danışma hizmeti vermeye başlamıştır. Başta İngiltere
ve Kanada olmak üzere Batı ülkelerinde yeni teknolojilerin faydalı
yönlerini kullanırken getireceği zararlı etkilerden korunmak
için araştırmalar ve çalışmalar yapılmaktadır. Ülkemizde internet
kullanım oranının henüz düşük olması olası tehlikelere karşı bu
ülkelerin tecrübelerinden yararlanma imkânı sunmaktadır. Ancak
toplumların sosyal ve kültürel yapısından kaynaklanan farklılıkların
yaratacağı etki ve tepkilerin de farklı olabileceği gözden kaçırılmamalıdır.
E-Türkiye Dönüşüm Projesi ve Bilgi Toplumu
Stratejisi gibi ülkemizin gelecek ile ilgili projeksiyonunu belirleyen
önemli kararlar alınırken yaşanabilecek olumsuzluklar ile ilgili
projeksiyonlara da ihtiyaç vardır.
Nitekim geçtiğimiz günlerde yapılan
bir araştırma ile özellikle internetin aile içi ilişkilere ve çocuklara
etkileri araştırılmış ve bu konularda Türkiye’de yayınlanmış ciddi
bir araştırmanın bulunmadığı belirlenmiştir.
Araştırma, ülkemizde ailelerin internetle
birlikte ortaya çıkan online riskler ve bunların yönetimi konusunda
henüz yeterli bilgi düzeyine sahip olmadıklarını, devletin ise
bu konu ile ilgili henüz kapsayıcı bir yaklaşım (bir proje veya eylem)
geliştirmediğini ortaya koymuştur.
Araştırmada, internetin doğuracağı
riskleri yönetmede tek bir aktörle (çoğu zaman devlet eliyle) yönetmenin
güçlüğü vurgulanmış, çözüm yolunun, toplumun başta devlet olmak
üzere, diğer tüm aktörlerin katılımıyla oluşturulacak ağ yapılanma
modeli içinde taraf olmasından geçtiği vurgulanmıştır. Bu modelin
sağlıklı işlemesi ise tüm aktörlerin sosyal yapılandırmacı kurama
dayalı bir öğrenme modelini benimsemesine bağlı olduğu ileri sürülmüştür.
Özellikle çocuklarımızın ve gençlerimizin
korunması ve sağlıklı bir gelişim sürecinin yaşanabilmesi hususunda
gereken önlemlerin alınması amacıyla “İnternetin Sosyal Yapıya
İlişkin Getireceği Sorunlar ve Alınması Gereken Tedbirleri Araştırma
Komisyonu” kurulmalıdır.
2.-
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün ve 36 milletvekilinin, TOKİ’nin
kurumsal yönetiminin ve konut politikasının araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/386)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sosyal devlet ilkesinin gereği olarak,
dar gelirli vatandaşları arsa ve konut sahibi yapma amacıyla kurulan
Toplu Konut İdaresinin bu amacından uzaklaşarak, lüks ve kâr amaçlı
yatırımlara yöneldiği, konut metrekare birim maliyetlerinin
çok yüksek belirlenmesinden anlaşılmaktadır. Sosyal amaçlı bir kuruluş
olan TOKİ’de çeşitli makam ve birimler oluşturularak kurum bürokratik
hale getirilmiş, teknik nitelikli uzmanlar yerine genel idare hizmetleri
ağırlıklı, nesnel ölçülere uygun sınav yapılmaksızın personel kadrosu
şişirilmiştir. 2985 sayılı yasayla kurumun görev alanlarının genişletilmesi
başta finansman olmak üzere birçok soruna sebep olmuş, konut ve işyeri
satışlarında uygulanan yöntem rant iddialarını gündeme getirmiş,
ihalelerde usulsüzlükler yapıldığı ortaya çıkmıştır.
Bu gerekçelerle TOKİ’nin ülkemiz genelinde
yapmış olduğu faaliyetlerde yaşanan sorunların ve kurumsal yapısının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin ve çözüm önerilerinin
belirlenmesi amacı ile Anayasanın 98, TBMM İç Tüzüğünün 104 ve 105.
maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasını arz ve talep
ederiz.
1-
Yaşar Tüzün |
(Bilecik) |
2-
Türkân Miçooğulları |
(İzmir) |
3- Ahmet Küçük |
(Çanakkale) |
4- Rasim Çakır |
(Edirne) |
5- Yavuz Altınorak |
(Kırklareli) |
6- Halil Tiryaki |
(Kırıkkale) |
7- Salih Gün |
(Kocaeli) |
8- Ali Kemal Deveciler |
(Balıkesir) |
9- Ramazan Kerim Özkan |
(Burdur) |
10- Ali Arslan |
(Muğla) |
11- Hüseyin Bayındır |
(Kırşehir) |
12-
Bayram Ali Meral |
( |
13-
İzzet Çetin |
(Kocaeli) |
14-
Yüksel Çorbacıoğlu |
(Artvin) |
15-
Nejat Gencan |
( |
16-
Mehmet S. Kesimoğlu |
(Kırklareli)
|
17- Yılmaz Ateş |
(Ankara) |
18- Orhan Eraslan |
(Niğde) |
19- Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
(Malatya) |
20- Feridun Fikret Baloğlu |
(Antalya) |
21- Nezir Büyükcengiz |
(Konya) |
22-
Şevket Arz |
( |
23-
Kâzım Türkmen |
(Ordu) |
24-
Mehmet Nuri Saygun |
(Tekirdağ) |
25-
Nail Kamacı |
( |
26-
Mehmet Işık |
(Giresun) |
27-
Osman Kaptan |
( |
28-
Ali Kemal Kumkumoğlu |
(İstanbul) |
29-
Mehmet Boztaş |
(Aydın) |
30- Ufuk Özkan |
(Manisa) |
31- Harun Akın |
(Zonguldak) |
32- Kemal Sağ |
(Adana) |
33- Vezir Akdemir |
(İzmir) |
34- Mehmet Kartal |
(Van) |
35- Tacidar Seyhan |
(Adana) |
36- Mehmet Mesut Özakcan |
(Aydın) |
37- Enis Tütüncü |
(Tekirdağ) |
Gerekçe:
Anayasanın 57. maddesinde,
konut ihtiyacı ile ilgili tedbirleri almak ve toplu konut teşebbüslerini
desteklemek devlete görev olarak verilmiştir. Konut yapımının temel
unsuru arsadır. Özellikle gelişen büyük şehirlerde arsa sağlanmasının
zorluğu ve imkânsızlığı göz önünde bulundurulduğunda gerçek ihtiyaç
sahiplerine arsa sağlanmasının devletin sosyal bir görevi olduğu
açıktır.
Devletin bu görevi
yerine getirmek için kurulmuş bulunan toplu konut idaresinin dar
gelirliyi konut ve arsa sahibi yapma amacından uzaklaştığı, lüks
konut veya kâr amaçlı yatırımlara yöneldiği, bunları yerine getirirken
de zaman zaman devleti önemli ölçülerde zarara uğrattığı birçok
teftiş ve denetim raporlarında yer almıştır.
Toplu Konut İdaresinin,
son bir yıllık, 2005 yılı verilerine göre konut metrekare maliyetleri;
Ankara Esenboğa yolu için 280,74 YTL, Malatya için 274,97 YTL, Osmaniye
ili için 231,10 YTL’dir. Yani en pahalı inşaat maliyetlerinden biri
diye örnek gösterebileceğimiz Ankara için bu rakam, müteahhit
kârlı imalat bedeli 280 YTL/metrekaredir. Bu rakamlar içinde,
toplu konut alanları için arsa maliyeti yüzde 10’u geçmemektedir. Arsa
payını da ilave ettiğimiz zaman maliyet, arsa payı dahil 310 YTL/metrekare
olmaktadır.
2006 yılı bina inşaat
maliyetlerinin yüzde 10 arttığı göz önüne alınarak, bu rakam da ilave
edildiğinde 1 metrekare birim maliyeti, Ankara için 340 YTL civarındadır.
Bu durumda, daha ucuz fiyata satılması gereken konutlar 2 kat fazla
değerle satılmaktadır.
Başbakanlığa bağlı
bir kuruluş olarak çalışmalarını sürdüren Toplu Konut İdaresinde
başkan ve başkan yardımcıları yanında Hukuk Müşavirliği, Basın ve
Halkla İlişkiler Müşavirliği, Sivil Savunma Uzmanlığı ve 9 daire
başkanlığı bulunmaktadır.
Toplu Konut İdaresinde
31.08.2004 itibariyle 311 kişi görev yapmaktadır. Nesnel ölçütlere
uygun sınavlarla personel alımı gerçekleştirilmemiştir. 189 uzmanın
görev yaptığı kurumda, uzmanların teknik ağırlıklı olması gerekirken
genel idare hizmetleri ağırlıklı olduğu görülmüştür.
2985 sayılı Yasaya
eklenen kurallarla Kurumun görev alanı genişletilmiştir. Bir çok
yetki ve görevin bir arada yürütülmesi, başta finansman olmak üzere
çeşitli sorunları beraberinde getirdiği gözlenmektedir.
Konut yapımı konusunda,
kurumun nesnel ölçütler ve bilimsel araştırmalara dayalı bir stratejisi
bulunmadığından plansız bir şekilde konut yapımı inşa edilmekte
bunun da, satış sorunlarına yol açtığı TOKİ’nin vermiş olduğu ilanlardan
anlaşılmaktadır.
Konut ve işyeri satışlarında
uygulanan açık satış yöntemi, özellikle rant amaçlı konut satışlarında
yakınmalara neden olmaktadır.
Bazı yüklenicilerin
belgelerinde çeşitli eksiklik ve aykırılıklar bulunmasına karşın
tekliflerinin değerlendirmeye alındığı, buna karşın belgeleri
tamam olan bazılarının ise eksiklik gerekçesiyle değerlendirme
dışı tutulduğu, ihale konusu işlerin duyurusuyla ilgili konularda
yanlışlıklar yapıldığı, hasılat paylaşımlı ihalelerde farklı sözleşmeler
yapılarak yükleniciler arasında farklılık yaratıldığı, her ihale
için ayrı işlem dosyası düzenlenmesi gerekirken kimi ihalelerde
tek işlem dosyası düzenlendiği, ihale bedelleri eşik değerin üzerinde
olduğu halde eşik değerin altındaymış gibi işlem yapıldığı, sözleşmeye
aykırılıktan kaynaklanan gecikme cezalarının tahsil edilmediği,
ihale komisyonu kararında yer alan konut alanları ile Belediyeye
sunulan plandaki alanlar arasında fark bulunduğu, yapı ruhsatı
alınmadan işe başlandığı, inşatların sigorta sürelerinin kesin
kabul tarihine kadar olan dönemi kapsamadığı, çeşitli kamu kurum
ve kuruluşları çalışanlarına konut yapımı konusunda yoğun bir
istem olduğu, istemlerin değerlendirilmesine ilişkin nesnel ölçütler
bulunmadığı yapılan araştırmalar ve denetlemeler sonunda ortaya
çıkmaktadır.
3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat Yücesan
ve 30 milletvekilinin, çocuk işçiliğindeki olumsuzlukların araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/387)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Tamirhanelerde,
atölyelerde, tarlalarda çalışan, geçim derdini küçük yaşta omuzlayan
çocuk işçiler ülkemizin kanayan ve gittikçe de büyüyen bir yarasıdır.
Toplumumuzun geleceği olan çocuklarımızın iyi bir şekilde eğitilmesi
ve nitelikli bireyler olarak yetiştirilmesi gerekirken, sayıları
azımsanmayacak bir oranı oluşturan çocuklarımız ruhsal ve bedensel
sağlıkları ile ahlaki gelişmelerini olumsuz yönde etkileyecek
şekilde istihdam edilmektedirler.
4857 sayılı İş Kanunu’nun
71. maddesinde 14 yaşını doldurmuş ve ilköğretimi tamamlamış çocukların
hafif işlerde çalıştırabileceği belirtilmektedir. 14 yaşın altında
ve ilköğretimi tamamlamamış çocukların çalışması kanunen yasaklanmıştır.
Buna rağmen Devlet İstatistik Enstitüsü’nün 1999 yılı verileri Türkiye'de
6-14 yaş grubu arasında çalışan 511 bin çocuk bulunduğunu ortaya
koymaktadır. Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanlığı’nın Haziran
2004’te açıkladığı rakamlara göre ise 12-14 yaş grubunda kayıtlı çalışan
çocuk sayısı 469 bindir. Kayıt dışı çalıştırılan ve sayıları resmî
istatistiklere yansımayan çocuk işçiler ise buz dağının görünmeyen
kısmını oluşturmaktadır.
Türkiye, 1992 yılında
Uluslararası Çalışma Örgütü’nün (ILO) Çocuk Emeğinin Sona Erdirilmesi
Uluslararası Programı’nı (IPEC) imzalayan ilk 6 ülke arasında yer
almış, AB normlarına uygun hale getirilen Çocuk ve Genç İşçilerin
Çalıştırılma Usul ve Esasları Hakkında Yönetmelik 06.04.2004 tarihinde
Resmi Gazete’de yayınlanarak yürürlüğe girmiştir. Yapılan bu düzenlemeler
çocuk işçilerin hayatına yansımamış, çocuklar kendilerine tanınan
haklardan habersiz olarak her an yaralanma yada ölüm riskiyle karşı
karşıya çalışmaktadırlar.
Çocuk işçilerin %
58’i tarımda, % 22’si sanayide, % 10’u ticarette, % 10’u da hizmet sektöründe
istihdam edilmektedir. Her türlü suistimal ve istismara açık olarak
çalıştırılan bu çocuklar 182 sayılı ILO Sözleşmesi’nde ”çocuk işçiliğinin
en kötü biçimleri” olarak tanımlanan ayakkabıcılık, oto tamirciliği,
mobilya sanayi, kaportacılık gibi iş kollarında çalışmaktadırlar.
Çalışan çocukların % 37’sini oluşturan kız çocuklarının büyük kısmı
ise UNICEF’in raporunda, “çocukların en gizli şekilde çalıştırılması”
olarak belirtilen çocuk hizmetçi olarak istihdam edilmektedirler.
Çalışan küçük kız çocukları ayrıca cinsel meta olarak kullanılmakta
ve çocuk ticaretine de maruz kalmaktadırlar.
Çalışan çocuklar, işyerlerinde
akciğer ve diğer organlara zarar verebilecek tozlara, çeşitli
kimyasal ve toksik maddelere daha fazla maruz kaldıkları için solunum
yolu problemlerini daha sık yaşamaktadırlar. Solunum açısından
risk altında olan çocukların 1/3’ünün sigara içicisi olması var olan
problemleri daha da artırmakta ve ilave hastalıklara neden olmaktadır.
Tozlu, dumanlı ortamlar ve sigara dumanı gibi etkenler nedeniyle
çalışan çocukların % 87’sinde öksürük ve alerjik rinit, % 78’inde nefes
darlığı, % 49’unda göğüs hastalıkları görülmektedir. Çalışan çocuklar
aile denetiminden uzak kaldığından uyuşturucu, uçucu madde, alkol
gibi bağımlılık yaratan maddelere ve suça karşı korunmasız kalmakta,
çocukların ruhsal ve toplumsal gelişimleri tehlikeye girmektedir.
Çocuklarını sağlıklı
gelişim şartlarına aykırı bir şekilde, sosyal güvencesi olmadan
çalıştıran ailelere verilen hapis cezaları paraya dönüştürülebildiği
ve caydırıcı olmadığı için aileler para cezasını ödeyebilmek amacıyla
çocuklarını daha fazla çalıştırmaktadırlar. Çalışan çocukların
büyük kısmı kaçak olarak istihdam edildikleri için resmî kayıtlarda
gözükmemekte, işçi haklarından yoksun olarak günde ortalama 10-12
saat asgari ücretin altında bir rakamla çalışmakta, bu süre içerisinde
tek öğün gıda almaktadır.
Ülkemizin geleceğinde
yer alacak olan bu çocukların ağır çalışma ortamından kurtarılması
ve sorunun köklü bir çözüme kavuşturulması için hepimizin ortak
problemi olan bu konuda alınması gereken tedbirlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğü’nün
104 ve 105. maddeleri gereğince bir Meclis Araştırması açılması hususunda
gereğinin yapılmasını saygılarımla arz ederim.
1- Mehmet Vedat
Yücesan |
(Eskişehir) |
2- İzzet Çetin |
(Kocaeli) |
3- Yaşar Tüzün
|
(Bilecik) |
4- Cevdet Selvi |
(Eskişehir) |
5- Şevket Arz |
(Trabzon) |
6- Ali Arslan |
(Muğla) |
7- Ali Rıza Bodur |
(İzmir) |
8- Mustafa Erdoğan
Yetenç |
(Manisa) |
9- Nail Kamacı |
(Antalya) |
10- A. İsmet Çanakcı |
(Ankara) |
11- Salih Gün |
(Kocaeli) |
12- Feridun Fikret Baloğlu |
(Antalya) |
13- Mehmet Ali Arıkan |
(Eskişehir) |
14- Mehmet Işık |
(Giresun) |
15- Oya Araslı |
(Ankara) |
16- Haluk Koç |
(Samsun) |
17- Muharrem Kılıç |
(Malatya) |
18- Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
(Malatya) |
19- Zekeriya Akıncı |
(Ankara) |
20- Hüseyin Bayındır |
(Kırşehir) |
21- Mehmet Yıldırım |
(Kastamonu) |
22- Halil Akyüz |
(İstanbul) |
23- Rasim Çakır |
(Edirne) |
24- Nejat Gencan |
(Edirne) |
25- Yılmaz Kaya |
(İzmir) |
26- Algan Hacaloğlu |
(İstanbul) |
27- Halil Ünlütepe |
(Afyonkarahisar) |
28-
Atila Amek |
( |
29-
Osman Özcan |
( |
30- Ramazan Kerim Özkan |
(Burdur) |
31- Orhan Eraslan |
(Niğde) |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önergeler gündemde
yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki
ön görüşmeler, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
V. - ÖNERİLER
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin CHP Grubu Önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu’nun,
19.10.2006 Perşembe günü (Bugün) yaptığı toplantısında, siyasi parti
grupları arasında oy birliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisini İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurul’un onayına
sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Prof.
Dr. Haluk Koç
Samsun
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Gündeminin, Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler kısmının 308 inci
sırasında yer alan 1088 Sıra Sayısının bu kısmın 6 ncı sırasına
alınması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen Enver Öktem, İzmir Milletvekili…
(CHP sıralarından alkışlar)
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 926 sayılı Türk Silahlı Kuvvetleri
Kanunu’nun öne alınmasıyla ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubumuz
adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bu Kanun Teklifi’nin özü, ülkemizde halen fiilen çalışan 100 bin, bir
o kadar da emekli olan 200 bin astsubayımızı
ilgilendirmektedir. Elbette ki, ülkemizde, sadece, sorunları
olan kesim astsubaylarımız değildir. Bugün, işçilerimizin büyük
sorunları vardır, kamu çalışanlarımızın büyük sorunları vardır,
çiftçilerimizin, üreticilerimizin büyük sorunları vardır, esnafımızın,
sanatkârımızın büyük sorunları vardır, gençliğimizin sorunları
vardır. Bu sorunları daha da çoğaltmak mümkündür.
Değerli arkadaşlarım,
gerçekten, bugün, asgari ücretle çalışan işçilerimizin aldığı
ücret, takdir edersiniz ki, bir ev kirasını karşılamaz noktaya gelmiştir.
Bundan bir süre önce kamu çalışanlarımıza yaptığımız zammı hatırlayınız.
O zamla, bugün, memurlarımızın ulaştığı ücretlerin tümü, yoksulluk
sınırının altında bir yaşama insanlarımızı mahkûm etmiştir. Esnaf
ve sanatkârımız dükkânlarını açtıklarında bir yıl öncesini arar noktaya
gelmişlerdir. Ciroları, neredeyse, yarı yarıya düşer hale gelmiştir.
Demin, burada, AKP
Grubu adına bir konuşma yapan, şahsı adına konuşma yapan arkadaşımız,
fındıkla ilgili görüşlerini dile getirirken, gerçekten, üreticilerimizin,
çiftçilerimizin de çok mutlu olduğu bir tabloyu sergilemeye çalıştı.
Değerli arkadaşlarım,
o konuşmayı dinlerken, bir ara, gerçekten bu konuşulan rakamların
Türkiye gerçeklerini yansıtıp yansıtmadığını hafızamda canlandırmaya
çalıştım ve düşündüm ki, bir sorun var, bir problem var, bu problemin
asıl kaynağı ya Karadenizli yurttaşlarımızdır ya da gerçekten burada
bunun tersinde bir iddiada bulunan arkadaşlarımızdır. Şimdi, 100
binlerce Karadenizli yurttaşımız yürüyüş yapmış, miting yapmış.
Bunlar delirdi mi de durup dururken yürüyüş yaptılar değerli arkadaşlar?
Çıldırdı mı bu insanlar? Bir insan, durup dururken, 100 bin kişi bir
alana toplanır, bir yolu tıkar mı? Nasıl bir iştir ki, hiç arzu etmediğimiz
halde, içinde AKP’li yöneticilerin de bulunduğu Karadenizli yurttaşlarımız
bu Parlamentonun milletvekillerini linç etmeye kalkar? Böyle bir
şey olabilir mi değerli arkadaşlarım? Bir problem yoksa, gerçekten,
anlatıldığı gibi, her şey güllük gülistanlıksa neden bunlar oluyor?
Değerli arkadaşlarım,
güneşi balçıkla sıvamak mümkün değil. Gerçekleri çok iyi ortaya
koymamız gerekiyor. Bu gerçekler belki acı olabilir ama, olayın neresinden,
zararın neresinden dönersek, belki, olayı daha rahatlıkla çözme
şansına sahip oluruz diye düşünüyorum değerli arkadaşlarım.
Şimdi, değerli arkadaşlarım,
asıl konumuz olan astsubaylarla ilgili verdiğimiz teklif de bu demin
sıraladığım kesitlerin sorunlarından pek farklı değil. 200 bin astsubayımız
bu olayla ilgilidir ama, aileleriyle birlikte yaklaşık 1 milyon insanı
ilgilendiren bir Kanun Teklifi’dir.
Değerli arkadaşlarım,
bu arkadaşlarımız, gerçekten, bugün, yoksulluk sınırının altında
bir ücretle çalışmaktadırlar ve bu arkadaşlarımızın yaptığı iş,
görev, gerçekten kutsal bir görevdir, vatansever bir görevdir.
Değerli arkadaşlarım,
1984 yılından bu yana, Türkiye’de, yaklaşık 1.000’in üzerinde astsubayımız,
uzman çavuşumuz ve subayımız şehit olmuştur ve bu insanlarımız,
bir ölçüde, ülkemizdeki terörü engellemek için en önde savaşan insanlardır.
Geçenlerde Sayın Ulaştırma Bakanımızın oğlu Lübnan’a giden askerî
kafilenin içerisinde yer aldı, medyada, gazetelerimizde yer aldı
değerli arkadaşlarım. Hatta, Sayın Bakanımızı konuşturdular.
Çok mutlu oldu. Bütün yurttaşlar olarak biz de dedik ki: “Ne kadar güzel,
üç ay, gidecek, Lübnan’da, her yurttaşın oğlu gibi, o da askerliğini
yapacak.”
Değerli arkadaşlarım,
üç aylık bir askerî görevi, medya, aldı, bir gün boyunca işledi de,
1.000 küsur insanımızı şehit verdik ve bu insanlarımız ölmeye devam
etmektedirler ve bu insanlarımıza birkaç tane hakkı çok göreceğiz.
İstenilen şeyler atla deve değil değerli arkadaşlarım. Anayasal
bir eşitsizliği, bir hukuksuzluğu, bir adaletsizliği gidermek istiyoruz.
Bugün, Türkiye’de Anayasa’nın önünde eşitlik ilkesinden yararlanamayan,
belki de tek kesim, bu astsubaylarımız. Yüksekokulu bitirmelerine
rağmen, 1’inci derecenin 4’üncü kademesine gelmeleri yasak olan
bir kesimle karşı karşıyayız. İstenilen şey, Anayasanın var olan
eşitlik ilkesinin hayata geçirilmesidir, bir hukuksuzluğun giderilmesidir,
bir adaletsizliğin giderilmesidir. Bunu yaparken, sadece bu Kanun
Teklifi’nin Cumhuriyet Halk Partisine ait olmasını da istemeyiz. İstiyoruz
ki, bu şeref, bütün Genel Kurula ait olsun. 200 bin tane vatansever
insanımızın bu haklarını teslim etmek istiyoruz.
Sayın Eyüp Fatsa’nın,
bundan önceki, kanun teklifimizin görüşülmesinde, öne alınmasını
teklif ettiğimizde yaptığı konuşma önümdedir. Sayın Fatsa, “Bu Kanun
Teklifi’nin aleyhine söz almış olmama rağmen, aslında ben bu Kanun
Teklifi’nin özüne karşı değilim. Benim de desteklediğim bir kanun
teklifidir; ancak, şeklen birtakım eksikliklerin giderilmesini
istiyoruz. Bunun giderilmesi için de elimden geleni yapacağım, daha
sonra bu olayı gündeme getirelim” demiştir ve tutanaklarda mevcuttur.
Şimdi, Sayın Fatsa buradadır;
kendisinden rica ediyorum, 200 bin tane astsubayımız adına rica
ediyorum: Gerçekten bir mağduriyet söz konusudur. Bu insanlar psikolojik
olarak son derece rahatsız konuma gelmişlerdir. Aileleri perişan
noktadadırlar. Lütfen bu talebimizi dikkate alınız. Türkiye’nin
buna ihtiyacı var. Güvenlik sorunu yaşayan bir ülkede bizim buna
ihtiyacımız vardır. Elbette ki, diğer yurttaşlarımızın da sorunlarını
tek tek gündeme getirmek mümkündür, onları getireceğiz, onları
çözmek için elimizden geleni yapacağız; ancak, bu Kanun Teklifimiz
önümüze kadar gelmiştir. İstenilen şeyin bütçeye getirdiği bir
yük de, olağanüstü bir yük de söz konusu değildir değerli arkadaşlarım.
Bunların yeniden komisyonlara gönderilmesine de gerek yoktur. Kanun
Teklifi önümüze gelmiştir. Orada yapılması gereken, İktidarın da
istediği bir redaksiyon söz konusuysa onları da yaparak, bu arkadaşlarımızı,
bu yurttaşlarımızı, bu 1 milyon insanı kapsayacak olan düzenlemeyi
el birliğiyle gerçekleştirmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
eğer bunu gerçekleştirirsek, umut ediyorum ki, bu insanlara çok önemli
bir hediye vermiş oluruz. Eğer ola ki vermez isek, AKP’li arkadaşlarımızın
oylarıyla yine reddedilecek olur ise, biraz sonra kuracağım cümlenin
o retten sonra geçerli olmasını talep edeceğim.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
- Öyle şey olur mu?
ENVER ÖKTEM (Devamla)
- O da şudur: Gerçekten bu hukuksuzluğu gidermediğimiz takdirde
-kış ayı yaklaşıyor; yağmur var, kar var, dolu var- dilerim o zaman,
eğer ret oyu verirseniz, dilerim o zaman başınıza fındık kadar büyüklüğünde
dolu yağar.
Saygılar sunarım.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öktem.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
- Tam Kadir Gecesi duası oldu.
BAŞKAN - Grup önerisi
lehinde söz isteyen, Rasim Çakır, Edirne Milletvekili. (CHP sıralarından
alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 926 sayılı Personel
Yasası’yla ilgili değişiklik içeren, Cumhuriyet Halk Parti milletvekilleri
Enver Öktem ve Bülent Baratalı’nın yasa teklifiyle ilgili kanunun
hemen görüşülmesi noktasında, Cumhuriyet Halk Parti Grubu adına
lehinde söz almış bulunuyorum; öncelikle, yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Hepinizin bildiği
gibi, astsubaylar, Türk Silahlı Kuvvetlerimizin omurgasını teşkil
eden, en ağır görevleri ve sorumlulukları üstlenen, yirmi dört saat
erle beraber yatıp kalkan ve onlarla beraber en ciddi yükü omuzlayan
insanlardan oluşuyor.
Maalesef, Türk Silahlı
Kuvvetler Personel Yasası düzenlenirken, değerli astsubaylarımızın
bu meşakkatli, bu özverili çalışmaları yeterince dikkate alınmamış
ki, burada, sonradan üniversiteyi bitiren astsubay arkadaşlarımızın
1’inci derecenin 4’üncü kademesine gelebilmeleri engellenmiş. Sivilde,
üniversiteyi bitiren bir sivil devlet memurunun kademeli olarak
1’in 4’üne gelebilmesine olanak sağlanırken, sadece astsubay olduğu
için, bu devlet memurlarının 1’in 4’üne gelmeleri maalesef engellenmiş.
Tabii bu da onların sosyal yaşamlarını, toplumdaki statülerini,
çocuklarının yaşam standartlarını belirleyen de bir kanun olmuş. Aynı
şekilde, üniversiteyi bitirmeden emekli olan veya üniversiteyi
bitirdikten sonra emekli olan astsubaylarımızın da derece ilerlemeleri
bu Kanun gereği yeteri kadar tekabül etmediği için, maalesef, günlük
yaşamımızda, etrafımızda emekli olan astsubay vatandaşlarımızın
sosyal statülerine hiç de yakışmayan gündelik işlerde çalışma zorunluluğuna
gelmişler.
Değerli arkadaşlarım,
bu, öncelikle Anayasa’nın eşitlik ilkesine uygun olmayan, toplum
olarak, Türk milleti olarak kabul edemeyeceğimiz ve hele hele Parlamento
olarak ulusal kurtuluş savaşını, cepheyi direkt sevk ve idare eden
gazi Parlamento olarak kabul edemeyeceğimiz bir durumdur. Biz, bu
durumun düzeltilmesiyle ilgili, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak, Cumhuriyet Halk Partisi milletvekili olarak bir yasa teklifi
verdik. Bütün iyi niyetimizle ve samimiyetimizle İktidar Partisine
destek olmak, ona yardımcı olmak düşüncesiyle sorunu tespit ettik,
gündeme getirdik ve çözüm önerdik. Öncelikle bizim bu Yasa Teklifimiz
kırkbeş gün beklemesine rağmen, maalesef Millî Savunma Komisyonunda
görüşülmedi. Daha sonra, biz Grup olarak Danışma Kurulunda, bu Yasa
Teklifi’nin, İç Tüzük’ün bize verdiği yetkiye dayanarak, Yasa Teklifi’nin
Komisyonda görüşülmeden Genel Kurulda görüşülmesini talep ettik.
O Genel Kurulda bir takiyeyle karşı karşıya kaldık. O Genel Kurulda,
hatırlayacaksınız, Grup Başkan Vekili Sayın Salih Kapusuz, bizim
Grup önerimize “evet” diyerek Yasa’nın gündeme alınmasını sizlere
kabul ettirdi. Biz ve bizimle beraber astsubay ve emekli astsubay
arkadaşlar, Parlamentonun bu kararını alkışlarla ve canı gönülden
kabul ettik; çok iyimserdik, çok umutluyduk. Ama, maalesef, alınan sıra,
bu yıl süre yetmeyeceği için, Kanun 2006 yılı sonunda kadük olacaktı.
Dolayısıyla, sizlerin vermiş olduğu o değerli “evet” oylarının,
astsubayların durumunu değiştirmek adına hiçbir fonksiyonu olmayacaktı.
Verdiğiniz evet oyları, kaldırdığınız parmaklar havada asılı kalacaktı,
boşta kalacaktı. Bunun üzerine, biz Cumhuriyet Halk Parti Grubu olarak
yeniden Danışma Kuruluna getirdik ve Yasa’nın birinci öncelikle
görüşülmesini talep ettik. O görüşmede de, Sayın Fatsa, bu Yasa’nın
özüne katılmakla beraber, konunun komisyonlarda ve bütün milletvekillerinin
katkılarıyla ve Genelkurmayın katkılarıyla daha olumlu, mantıklı
ve kabul edilebilir bir şekilde çözülmesinden taraf olduğunu ifade
etti. Ama, bugüne kadar bekledik, maalesef, bu konuyla ilgili yapılan
ve yapılmış olan en ufak bir çalışmaya tanıklık edemedik. Verilen
sözler, hep ileriki tarihlere, hep boş vaatler şeklinde oldu.
Şimdi, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu olarak sizlere yine bir iyilik yapmak istiyoruz.
Sizlerin, değerli astsubaylarımızın ve ailelerinin gözünde itibarlarınızı
artırmak, iktidar büyüklüğünüzü artırmak adına size bir iyilik
yapmak istiyoruz ve bu Yasa’nın yeniden birincil öncelikle görüşülmesini
talep ediyoruz. Maalesef, bu talebimiz Danışma Kurulunda kabul
görmedi. Umuyorum ki, Danışma Kurulunda kabul görmeyen bu talep,
yüce heyetinizde, Genel Kurulda kabul görür.
Değerli arkadaşlarım,
unutmayınız ki, bu ülkede, Türk Silahlı Kuvvetlerde astsubaylar
yan gelip yatmıyor. Astsubaylar barışta ter döküyor, eğitim yapıyor,
savaşa hazırlanıyor ve erlerini eğitiyor, savaşta da can veriyor,
kan döküyor.
Bugüne kadar, az önce
değerli İzmir Milletvekili arkadaşımın da ifade ettiği gibi, binlerce
şehit vermiş bu camia, maalesef, Sayın Başbakanın dediği gibi yan
gelip yatmıyor; can veriyor, kan veriyor, şehit oluyor.
Yani, biz, Cumhuriyet
Halk Partisi milletvekilleri olarak…
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Ne ilgisi var?
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Çok ilgisi var.
…buna sahip çıkıyorsak,
buna sahip çıkma gayreti içerisindeysek, ben dilerdim ki, Sayın Başbakan
bu lafı söyledikten hemen sonra hatasının farkına varsın; hemen
bir dakika sonra, bir gün sonra, bir saat sonra kamuoyu önüne çıkıp
Silahlı Kuvvetlerden özür dilesin. Ama, Sayın Başbakan…
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ
(Isparta) - Propaganda yapmayın lütfen.
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Hayır…
Ama, Sayın Başbakan,
ne zaman ki bu laftan sonra AKP’nin oylarının düştüğünü görmeye başladı,
ne zaman ki bir ayağı çukura gittiğini fark etmeye başladı, o zaman
zevahiri kurtarmak için çıktı, lütfen kabilinden, bu milletten özür
dilemek zorunda kaldı.
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(BÖRÜ) (Adana) - “Bir ayağı çukura gitti” demek ne kadar ayıp! Ne kadar
ayıp!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Gönül rızasıyla değil, özür dilemek zorunda kaldı.
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(BÖRÜ) (Adana) - Sizin de ayağınız… Bunlar konuşulmaz, ayıp!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Ben, Partinin bir ayağı çukurda demek istedim Sayın Hanımefendi.
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(BÖRÜ) (Adana) - Bu tabiri kullanmayın, çok ayıp!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Şimdi, değerli arkadaşlarım, size bir fırsat veriyoruz. (AK Parti
sıralarından “yakışmıyor” sesleri)
Yakışıyor veya yakışmıyor!
Biz size bir fırsat veriyoruz,
biz size bir fırsat sunuyoruz. Sayın Başbakanın, geçtiğimiz günlerde
televizyonda Türk milletinin gözünün içine bakarak “Eğer böyle anlaşıldıysa,
ben, özür diliyorum.” demesindeki samimiyetin ölçüsünü, işte,
şimdi, burada yine milletin önünde sizin oylarınızla test edeceğiz!
(CHP sıralarından alkışlar) Sizin oylarınızla test edeceğiz! Eğer,
gerçekten Sayın Başbakan samimiyse, gerçekten yanlış anlaşıldığını
düşünüyorsa, gerçekten Silahlı Kuvvetler personelinin özlük haklarıyla
ilgili hassas ve duyarlıysa, o zaman, biliyorum ki sizler de Sayın
Başbakanı hiç mahcup etmezsiniz, hiç kırmazsınız, onun dileği sizin
için bir emirdir…
AYHAN ZEYNEP TEKİN
(BÖRÜ) (Adana) - O bizim bileceğimiz iş!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- …sizler de burada Cumhuriyet Halk Partisinin bu Yasa Teklifi’ne
“evet” dersiniz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
- Sizin dolduruşunuza gelmeyiz!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Ve size verdiğimiz bu fırsattan dolayı bana laf atmazsınız, bana
teşekkür edersiniz. (AK Parti sıralarından “Vay, vay, vay” sesleri)
Biz, size, yüce Türk
milleti önünde samimiyetinizi ispat etme hakkı veriyoruz, şansı
veriyoruz. Bu şansı doğru kullanın. Eğer bu şansı doğru kullanmazsanız,
o anketlerin gösterdiği bayır aşağı gidiş hızlanarak devam edecektir.
Biz, önümüzdeki dönemde…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çakır,
lütfen toparlar mısınız.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
- “Allah bizi iktidardan korusun.” diyen Genel Başkanına ne diyeceksin?
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Sayın Başkan, Divan Üyesi oradan laf atıyor!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Biz, önümüzdeki dönemde, hepinizle olmasa bile içinizden bazı
arkadaşlarla beraber bu Parlamentoda yine çalışmak istiyoruz. Sizin
barajın altında kalmanıza gönlümüz razı olmaz. O bakımdan, size
bu fırsatı veriyoruz. Lütfen, bu fırsatı iyi değerlendirin.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ)
- Aç tavuk rüyasında darı görürmüş!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Son cümle olarak da şunu ifade etmek istiyorum: Az önce Sayın Bakan
kürsüden bir söz söyledi, “Cumhuriyet Halk Partisi olarak, siz, hep
felaket tellallığı mı yapacaksınız?” şeklinde bir söz söyledi.
MURAT YILMAZER (Kırıkkale)
- Doğru söylemiş!
RASİM ÇAKIR (Devamla)
- Doğru veya yanlış olduğunu yüce millet takdir eder, siz değil!
Ama, tabii ki, biz muhalefetiz.
Bizim görevimiz olumsuzluğu söylemek, yanlışı söylemek, eksiği
söylemek. Sizin göreviniz de, doğruyu yapmaya gayret etmek. Ama,
biz, felaketleri söylemeye devam edeceğiz. Çünkü, bu milletin başına
gelmiş olan en büyük felaket AKP İktidarıdır. (CHP sıralarından alkışlar)
Bu felaketten bu milleti kurtarmak için, sonuna kadar, doğru bildiklerimizi
bu kürsüde söylemeye devam edeceğiz.
Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Çakır.
Önerinin aleyhinde
söz isteyen, Recep Garip, Adana Milletvekili…
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; bugün, gündemimize
geçmek için, sabahleyin, parti gruplarının, gündemi yeniden tanzim
etmek ve düzenlemek maksadıyla, grup önerileriyle ilgili toplantı
yapılmış ve anlaşılamamış, anlaşma sağlanamamış; dolayısıyla,
bunu tartışıyoruz.
Ancak, hepiniz bilirsiniz
ki, uzun süreden bu yana tartışmış olduğumuz ya da gündemimizde
olan konu, otuz yaş, milletvekilliği seçiminin yirmi beş yaşa indirilmesi
konusu gündemimizdedir ve bu salı günü gündeme alınmış, ancak dün
yine çalıştırılmak istenilmemiş, gece geç saatlere kadar gündeme
geçilememiş…
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
- Siz de toplantıda bulunun!
RECEP GARİP (Devamla)
- …ancak, gündeme geçilmiş, 2’nci
maddede kalınmış.
OSMAN ÖZCAN (Antalya) - Neredeydiniz?..
RECEP GARİP (Devamla)
- Dinleyeceksiniz!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Siz yok muydunuz burada?
RECEP GARİP (Devamla)
- Dinleyeceksiniz! Gece saat 23.00’e kadar buradaydım.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Siz yok muydunuz?
RECEP GARİP (Devamla)
- Buradaydık…
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - “Muş…” diyorsunuz da ondan…
RECEP GARİP (Devamla)
- Çok değerli arkadaşlar, dinlemeyi öğreneceksiniz! Dinlemeyi
öğreneceksiniz!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Dinliyoruz, merak etme!
RECEP GARİP (Devamla)
- Bakın şu anda, şu anda sizin konuşmalarınızı, Anadolu’daki bütün,
televizyonlarının başında bulunan halk izliyor, herkes izliyor.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
- Onca parayı…
RECEP GARİP (Devamla)
- Yani, kimin doğru, kimin yanlış, kimin haklı, kimin haksız, kim neyi
savunuyor, kimin neyi savunmadığını, Anadolu’da, yediden yetmişe
herkes iyi biliyor ve iyi izliyor.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Bu telaşını… 20 milyarı iade etmeden maaşını nasıl alacaksın,
merak ediyorum…
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
- Haram o para!..
RECEP GARİP (Devamla)
- Telaş halinde olan sizsiniz, telaşa kapılmayın.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - 20 milyarı iade etmeden maaşını nasıl alacaksın, merak
ediyorum…
RECEP GARİP (Devamla)
- Telaşa kapılmayın, gündemi belirliyoruz.
BAŞKAN - Sayın Garip,
lütfen, karşılıklı konuşmayalım. Genel Kurula hitap eder misiniz.
RECEP GARİP (Devamla)
- Çok değerli arkadaşlar…Çok değerli arkadaşlar…
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Verecek misiniz vermeyecek misiniz, onu bekliyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen… Niye müdahale ediyorsunuz sayın hatibe…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Meclisi çalıştırmayan kendiniz, hem Meclise gelmiyorsunuz
hem konuşuyorsunuz.
RECEP GARİP (Devamla)
- Tabii, bugün yeni bir gündemin oluşması konusunda, Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşlarımızın -Enver Öktem ve 14 arkadaşının- vermiş
olduğu, 308 sıradaki teklifin 6’ncı sıraya alınması ve görüşülmesi
konusu... Oysa gündemimizde yirmi beş yaş -milletvekilinin seçilmesi-
gündemimizde ve arkasından da Vakıflar Yasa’sı görüşülecek. Ancak,
buna geçemiyoruz.
Ben şimdi şunu sormadan
edemiyorum: Düne kadar otuz yaştan yirmi beş yaş gruba geçilmesi,
yirmi beş yaşa indirilmesi, gençliğin siyasete atılması konusundaki
genel kanaatleriniz olumlu gözükürken, birdenbire ne oldu ki size
telaşa kapıldınız da, gündemi değiştirmek için çabalayıp duruyorsunuz?
HALUK KOÇ (Samsun) -
Farkında değilsin hayatın.
RECEP GARİP (Devamla)
- Nedir yeni bir gündem?
HALUK KOÇ (Samsun) -
Hayatın farkında değilsin.
RECEP GARİP (Devamla)
- Astsubaylarla ilgili olan yasal çalışma komisyona bile gelmemiş.
HALUK KOÇ (
RECEP GARİP (Devamla) - Haluk Koç, dinliyor
musun Sayın Başkan? Dinliyorsunuz... Dinliyorsunuz...
HALUK KOÇ (
RECEP GARİP (Devamla) - Dinliyorsunuz...
HALUK KOÇ (
RECEP GARİP (Devamla) - Dolayısıyla,
bugün gündemimizde bulunan yasa, yirmi beş yaş grubunun görüşülmesi
yasasıdır.
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Önce tabloların hesabını vereceksin.
HALUK KOÇ (
RECEP GARİP (Devamla) - Ülkenin problemlerini,
çalışmalarını dört yıldan bu yana sürdürdük. Bugün yeni bir Danışma
Kurulu yapmak zorunda kaldık. Elbette ki, astsubaylarla ilgili
mutlak surette görüşülmesi gereken problemler varsa, bunlar mutlaka
görüşülecek. Ama bugün, salı günü itibariyle başlamış olduğumuz
gündemdeki konular devam ediyor ve görüşülmesi gereken konular
bunlar diye düşünüyorum. Onun için, teklifte, astsubayların mevcut
statülerinin ve haklarının eğitim seviyeleriyle uyumlu hale getirilmesi
ve özlük haklarının iyileştirilmesi öngörülüyor. Elbette ki bunlar görüşülecekse,
bunların zamanı geldiğinde, mutlak surette görüşülmesi yapılacak.
Ama biz bugün, dün kalmış olduğumuz yasal görüşmedeki yirmi beş yaşın,
gençlerin siyasete kazandırılması konusundaki...
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Zamanı seçimlerden sonra gelecek galiba.
RECEP GARİP (Devamla)
- ...gündemin bir an evvel gelinmesi ve 2’nci maddeden, kaldığımız
yerden devam edilmesidir.
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Biz bunu dört sene önce söyledik, dört sene önce.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Sayın Başkan, burada bir çarpıtma söz konusu.
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Önergeyi reddettiniz 2002’de.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Burada bizim önerimiz kanunun görüşülmesini engellemek değil...
BAŞKAN - Sayın Öktem,
lütfen... Lütfen Sayın Öktem...
RECEP GARİP (Devamla)
- Komisyonlara gelmemiş olan...
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Tam tersine teklifimiz var.
BAŞKAN - Sayın Öktem,
lütfen...
RECEP GARİP (Devamla)
- Komisyonlara gelmemiş olan, herhangi bir şekilde gündeme alınmamış
olan bir gündemin tekrar, yeniden, acilen gündeme getirilmesi…
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Astsubaylar resim yapmıyorlar orada, savaşıyorlar.
RECEP GARİP (Devamla)
- Hani bilirsiniz, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımız ve diğer
grubu bulunan arkadaşlarımız konuşurlar, derler ki…
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Onlar para alamazlar!
RECEP GARİP (Devamla)
- Apar topar gündeme alınmadan, herhangi bir komisyona gündem taşınmadan,
komisyonda görüşülmeden hemen getirdiniz. Bu Yasa görüşülseydi,
üzerinde tartışılsaydı ne kadar iyi olurdu diye hep söyleyip dururlar.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Komisyona getirmesi gereken Hükûmet, biz değiliz ki kardeşim!
RECEP GARİP (Devamla)
- Bakınız, dünkü tutanaklardan bir iki notu aktarmak istiyorum.
Uğur Aksöz diyor ki:
“Haftalar öncesinde verilmesi gereken…”
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Garip.
RECEP GARİP (Devamla)
- “… gerekli olan çalışmaları yapalım, inceleyelim, sivil toplum
örgütleriyle görüşelim, buna hazırlanalım diye, ama, maalesef,
tam dört senedir Adalet ve Kalkınma Partisi bunu esirgemiştir.”
Asla… Anayasa Komisyonunda,
diğer ilgili olan komisyonlarda herhangi bir şekilde görüşülmemiş
olan yasayı bugün teklif olarak siz getiriyorsunuz gündeme.
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Garip garip konuşuyorsun kardeşim!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Siz İç Tüzük’ü öğrensenize!...
RECEP GARİP (Devamla)
- Bundan önceki görüşmelerin tamamı, komisyonlarda görüşülmüş
ve gündeme öyle taşınmıştır.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Komisyona zamanında gönderilmediği için isyan ediyoruz.
RECEP GARİP (Devamla)
- Çok değerli arkadaşlar, tutanaklar sizin söylediklerinizin aksini
söylüyor.
Yine, dün Bakanımıza
sorular soran arkadaşlarımız, yasal görüşmelerle ilgili yirmi
beş yaş grubu, yirmi beş yaşa insin, seçim, milletvekillerinin seçilmesi
yirmi beş yaşa insin görüşmesindeki sorulan sorulara dikkat çekmek
istiyorum. Diyor ki arkadaşlarımız: “İşsiz oranı nedir? Kahve köşelerinde
ne kadar genç var, bunu biliyor musunuz?” Ne ilgisi var şimdi bunların?
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Peki… Bu sizin söylediklerinizin şu anda konuyla ilgisi yok ama.
RECEP GARİP (Devamla)
- Görüşülmesi gereken yasa, farklı bir yasayken bu neden konuşuluyor?
Yine, arkadaşımız
diyor ki…
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Öğreneceksiniz, öğreneceksiniz Recep Bey.
RECEP GARİP (Devamla)
- “… sağlayamamış gençlerimizin, ekonomik bağımsızlığını sağlayamamış
gençlerimizin, siyasi bağımsızlığını nasıl sağlayacağız? Ülkedeki
nitelikli işsizlik sorununu nasıl çözeceğiz?” diye sorular soruyorsunuz.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Gerçek değil mi?
RECEP GARİP (Devamla)
- Elbette ki, bunlar Türkiye’nin problemleri. Elbette ki, işsizlik,
dünya ülkelerinin bütününün problemleri.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Bakan size mi havale etti bu cevapları?
RECEP GARİP (Devamla)
- Ama, sizin yapmış olduğunuz bugünkü gündemi değiştirme konusu
asla söylemiş olduklarınızla uyumlu değildir.
ATİLA EMEK (Antalya)
- Türkiye'nin gündemi açlık! Sen farkında değilsin, gençler aç!
RECEP GARİP (Devamla)
- Çok değerli arkadaşlar… Çok değerli arkadaşlar, elbette ki dört
yıldan bu yana AK Parti İktidarımızın yapmış olduğu bütün düzenlemeler
neyi yaptığımızı ortaya koymuş, Anadolu’nun, emin olunuz, yediden
yetmişe hepsi, kime güveneceğini, kimin yanında olduğunu, kimin
şanslı olduğunu, yarın seçim sandıkları önümüze konulduğu zaman
kimlerin nasıl oy vereceğini çok iyi biliyor.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Hiç konuşmayın bu konuda bakın! Hiç konuşmayın! Siz yaptığınız
hizmet karşılığında para aldınız. Konuşmayın, şık olmuyor!
RECEP GARİP (Devamla)
- AK Parti, Türkiye'nin kalbi ve gönlü olmuştur…
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Konuşmayın! Şık olmuyor!
RECEP GARİP (Devamla)
- Siz kendi halinize bakın! Siz kendi halinize bakın! (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Bakınız, yaptığınız hizmet karşılığı bedel aldınız. Şık
olmuyor, konuşmayın bu konuda!
RECEP GARİP (Devamla)
- Siz kendi halinize bakacaksınız!
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Milletle alay etmeyin! Ücret alanların konuşmaması lazım.
Yaptığı iş için para alanların konuşmaması lazım. Yapmayın! Arkadaşlarınız
da size destek vermiyor.
RECEP GARİP (Devamla)
- Çok değerli arkadaşlar… Çok değerli arkadaşlar, bakın, Millî Savunma
Bakanlığından gelmiş olan 23 Mart 2005 tarihli kanun teklifiyle ilgili
görüşmelerdeki maddeler şöyle: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
sunulan kanun teklifi, daha önce emekli astsubaylar tarafından çeşitli
şekillerde gündeme getirilmiş, ancak uygun bulunmamıştır.
Muhtemelen emekli
astsubayların girişimiyle bir kısım milletvekili tarafından gündeme
getirilen söz konusu teklif, astsubayların mevcut statülerinin
ve haklarının eğitim seviyeleriyle uyumlu hale getirilmesi, hem
Türk Silahlı Kuvvetlerinin iç düzeni ve disiplini gereği hem de kamu
yararı gereği gibi uygun olmayan gerekçelerle hazırlanmıştır. Yani,
gerekli olan mutfak çalışması yapılmamıştır.
Siz, şimdi, akşam yattınız,
sabahleyin kalktınız, gelin arkadaşlar, biz, yirmi beş yaşı yasa
olarak görüştürmeyelim, Vakıflar Yasası’na geçmeyelim, birdenbire
gündemi değiştirelim…
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Çarpıtma konuyu, çarpıtma!
RECEP GARİP (Devamla)
- Neden yeni bir gündemle karşımıza çıkıyorsunuz? Ne ihtiyaç vardı
buna?
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Alakası yok konuştuğun şeyin! Alakası yok!
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Birincisi doğru, ikincisi yanlış!
RECEP GARİP (Devamla)
- Dolayısıyla, Türkiye, neyi doğru savunuyor, kimler doğruyu savunuyor,
kimler haktan yana, kimler halkın yanında, bunu çok iyi bilmekte ve
görmektedir. Dolayısıyla, gündemin bir an evvel Yirmi Beş Yaş Yasası’nın
hayata geçirilmesi konusunda kalmış olduğumuz yerden görüşülmesi
için bir an evvel geçilmesi konusunda görüşlerimi bildiriyor…
MEHMET KÜÇÜKAŞIK
(Bursa) - Astsubaylar ne olacak?
RECEP GARİP (Devamla)
- …ve hemen onun akabinde, mutlak surette, Vakıflar Yasası’nın gündeme
alınmasını ve bunların daha sonraki süreçte gündemimize alınacağını
bildiriyor, hepinize sevgiler ve saygılar sunuyorum.
Çok teşekkür ediyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Garip.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Sayın Başkan, hatip olayları yandan dolaşarak anlattı ve gerçekleri
kamuoyundan saklıyor.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Öktem. Oturur musunuz lütfen…
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Cumhuriyet Halk Partisi, yirmi beş yaş için Anayasa oylamasında
evet oyu kullanmıştır.
BAŞKAN - Lütfen oturur
musunuz Sayın Öktem…
Grup önerisinin aleyhinde
söz isteyen Erzurum Milletvekili Mücahit Daloğlu.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Komisyonlara kanun teklifi getirecek olan AKP Hükümetidir, Cumhuriyet
Halk Partisi değildir.
BAŞKAN - Sayın Öktem,
oturur musunuz lütfen. Oturur musunuz lütfen Sayın Öktem.
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Yandan dolaşmasınlar, astsubaylara getirilecek hakka karşıyız
desinler; doğrusu bu.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Daloğlu.
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; değerli arkadaşlar, bugün
Kandil Gecesi. Cumhuriyet Halk Partisinin vermiş olduğu öneri aleyhinde
konuşmak için söz aldım. Birbirimizin kalbini kırmadan da konuşabiliriz
diye düşünüyorum ve Allah’ın izniyle kalbinizi de kırmayacağım;
çünkü, önerinizin de doğru olduğuna…
ENVER ÖKTEM (İzmir) -
Teşekkür ederiz.
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum)
- Müsaadenizle… Önerinizin de doğru olduğuna inanıyorum ve aleyhinde
konuşacağım, ama, bu nasıl oluyor onu da ifade edelim:
Onun için, lütfen, birbirimizin
hakikaten fikrinin aleyhinde de olsak, tartışsak da, beğenmesek de
birbirimizi kırmadan da anlatabiliriz ve öyle anlatacağım inşallah.
Şimdi, 100 binden fazla
emekli astsubayımızın ve halen muvazzaf olarak çalışan 100 bin emekli
astsubayımızın özlük hakları noktasındaki sıkıntılarını da AK
Parti Grubu olarak biliyoruz ve bunun üzerinde çalışıyoruz. Kaldı
ki, gerçekten, Türk Silahlı Kuvvetlerinde astsubaylarımızın, en
tabanda, en temelde olup, kışlada, kıtada, ne bileyim, istihkâmda,
muhaberede ve teknik hizmetlerde gerçekten çok büyük emek sahibi
olan bir sınıf olduğuna gönülden inanıyoruz ve hepsinden öte, hep gönül
dedik. Bir de, bu arkadaşlarımızın çoğu da, genelde lojmanlarda değil,
milletin içinde otururlar, yani, bizim komşularımızdır bunlar. O
bakımdan da borcumuz vardır bu arkadaşlarımıza diye düşünüyorum.
Ancak, Devlet Personel
Başkanlığının ve Hükûmetimizin, Personel Yasası’yla ilgili yapmış
olduğu kapsamlı bir çalışma var. Bu, gerçekten, tabii, uzun da bir zaman
aldı. Ee, kolay iş değil yani, yüzyıllara münhasır olan bir Personel
Yasası’nı el çabukluğuyla, kısa bir zamanda geçirirsen, birçok eksiklikleri
de olur. O bakımdan, çok ciddi bir çalışma yapılmaktadır.
Bu çerçevede, yine,
Devlet Personel Başkanlığımızın ve Hükûmetin yaptığı çalışmaların
içerisinde olduğuna da inanıyoruz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- IMF isteseydi hızlı çıkardı değil mi Sayın Vekilim ya da Avrupa
Birliği isteseydi hemen çıkardı?
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Efendim, dolayısıyla şunu ifade etmek istiyorum: Türk Silahlı
Kuvvetlerinin 926 sayılı Personel Yasası’nda yapılacak olan değişiklik
bizim de gündemimizdedir. Yıllardır da çalışma var. Ancak, her bir
yasa, komisyonlarda ve mutlaka grupların katkılarıyla görüşülerek
Genel Kurula indiğinde daha sağlıklı olacağına biz de inanıyoruz.
Bu arada, biraz evvel
Cumhuriyet Halk Partisinin değerli sözcüsünün ifade etmiş olduğu
bu “yan gelip yatma” sözüne de bir açıklık getirmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
insanlar… Her birimizin zaman zaman ağzından çıkan kelimeleri nereye
çekseniz, kasıtlı, hüsnüniyetli veya suiniyetli hangi kelimeyi
yükleseniz olur. Onun için, sözü şahsından dinlemek gerekir. Başbakanımız
da, çeşitli zeminlerde ve en son -ben de izledim- Arena programında,
çok net olarak, Uğur Dündar’ın programında, böyle bir şeyin yanlış anlaşıldıysa,
Türk milletinden… Buranın da altını çiziyorum; özür dilerim, sözcümüz
belki iyi niyetle kullandı ama “Türk Silahlı Kuvvetlerinden özür dilenmeli”
dendi. Hayır! Şehitler, Türk milletinin şehitleridir; dilenirse,
Türk milletinden dilenir. Şehitler hepimizindir, bunun da altını
çizmek istiyorum.
Türk Silahlı Kuvvetleri,
görevini yapan bir kurumdur, yapar. O bakımdan…
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Şehit yakınlarından ve gazilerden özür diledi, milletten dilemedi.
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Evet, evet… Olur… Şehit yakınlarından, gazilerden… Hepimiz şehit
yakınıyız, tamam…
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Milletten dilemedi, şehit yakınlarından ve gazilerden diledi.
BAŞKAN - Sayın Çakır,
lütfen müdahale etmeyin.
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Ben daha doğru anlamışım Başkanım.
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- Değerli hemşehrilerim, yani inşallah şehitlerimiz bir daha gelmez,
ama hepimiz, şurada oturan herkes de ocağından bir şehit vermiştir. İnşallah
bundan sonra vermeyiz. Bu acıları yeniden birbirimizi üzmek için
kullanmayalım. Onun için, elbette, işini sahiplendiler. Ama, ben yazdım,
“Türk Silahlı Kuvvetlerinden” dediğiniz için özellikle üzerine basıyorum,
bu işin sahibi millettir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Oradan şehit olan yok mu?
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla)
- O da millet, o da millet efendim, o da millet. Yani, Millî Eğitim Bakanlığından
bir öğretmen ölünce ondan mı özür dileyeceksin? Hepsi millet… Türk Silahlı
Kuvvetlerini işe bu manada karıştırmayalım.
Onun için, değerli arkadaşlar,
AK Parti Hükûmeti olarak, Devlet Personel Başkanlığımız, Hükûmetimiz,
Personel Yasası üzerinde kapsamlı bir çalışma yaptığından dolayı,
bu 200 bin astsubayımızın da özlük haklarının, hatta 1’in 4’üne kadar
gelmesi de dahil olmak üzere, çeşitli ciddi çalışmalar yapılmaktadır.
Bu manada destekliyoruz. Ancak, şu anda Meclis gündeminde böyle
bir çalışma olmadığı için bu önerinin aleyhinde söz almış bulunmaktayım.
Hepinizi bu vesileyle
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Eyüp Fatsa’nın konuşmasını istiyorduk. Eyüp Fatsa nerede? Eyüp Fatsa’nın
konuşmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Daloğlu.
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Her defasında başkasıyla mı muhatap olacağız?
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Karar yeter sayısı…
BAŞKAN - Sayın Koç, niye
heyecanlanıyorsunuz? Arayacağız karar yeter sayısını.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Heyecanlanmıyorum.
BAŞKAN - Çok heyecanlandınız ama.
Kabul edenler…
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Sayın Fatsa gelsin, konuşsun. Nereye gitti Sayın Fatsa? Her defasında
başkasıyla mı muhatap olacağız biz?
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ
(Elâzığ) - Ona biz karar verelim, siz değil de.
RASİM ÇAKIR (Edirne)
- Sayın Fatsa nereye gitti? O gelsin, konuşsun.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur.
Birleşime on dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.43
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.57
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 10’uncu Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grup önerisinin oylanmasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısı
arayacağım.
V.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin CHP Grubu Önerisi (Devam)
BAŞKAN - CHP Grup önerisini
kabul edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, kâtip üyeler
arasında anlaşmazlık olduğu için elektronik sistemle oylama yapacağız.
Oylama için beş dakika
süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin
teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme
giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen beş
dakikalık süre içinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar varsa, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadıyla imzasını da taşıyan
oy pusulasını, yine oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yeter sayısı vardır, öneri reddedilmiştir.
Anavatan Partisi Grubunun
İç Tüzük’ün 19’uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır, okutup
oylarınıza sunacağım:
2.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin Anavatan Partisi Grubu Önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun
19.10.2006 Perşembe günü (bugün) yaptığı toplantıda, Siyasi Parti
Grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Aşağıdaki Grup
önerimizin içtüzüğün 19. maddesi uyarınca Genel Kurulun onayına
sunulmasını arz ederiz.
Saygılarımızla.
Süleyman
Sarıbaş
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Gündemin Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan gelen diğer işler Kısmının 65 inci
sırasında bulunan 176 Sıra Sayılı Kanun Teklifinin bu kısmının 6
ncı sırasına alınarak biran önce görüşülmesi önerilmiştir.
BAŞKAN - Anavatan Partisi
Grup önerisi lehinde söz isteyen Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu.
Buyurun Sayın Abuşoğlu.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Anavatan Partisi
Grup önerisi olarak, daha önce gündemde yerini almış Bitlis’te bir
üniversite açılmasıyla ilgili Sayın Bitlis Milletvekilimiz Edip
Safder Gaydalı’nın kanun teklifinin ön sıraya çekilip görüşülmesini
sağlamak ve Bitlis gibi tarihî bir şehrimizin, özellikle Doğu Anadolu’da
yer alan bu şehrimizin bir kültür yuvasına kavuşması ve tarihteki
öneminin günümüzde de sürdüğünün bir göstergesi, bir işareti olarak
da bu üniversitenin bir an önce açılması ve faaliyete geçilmesiyle
ilgili kanun teklifimizin ön plana alınmasını istiyoruz.
Sayın milletvekillerinden
de, bu konuya verdikleri önemi göstermeleri babından desteklerini
bekliyoruz. Sayın AK Parti milletvekilleri kürsüye çıktıklarında,
âdeta, mangalda kül bırakmıyorcasına her türlü iyi şeyin destekleyicisi
ve politikasının düzenleyicisi olduklarını iddia ediyorlar,
ama, ne yazık ki, uygulamaya geldiğinde bu tür konulara bırakınız
destek olmayı köstek olmasalar dahi ona da razı olacağız, fakat,
köstek de oluyorlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Gençler sizi seyrediyor.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Evet, söylediğim şeylerden bazı AK Partili milletvekilleri pek
hoşlanmayabilir, ama gerçeği söylüyorum ben.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Gençler size soracak.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Öbür kanunu da görüşeceğiz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
Niye getiriyorsunuz o zaman?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Öbür kanun zaten gündemde yerini almış, 1 maddesi kalmış; o bitecek,
onun arkasından da bunu görüşeceğiz.
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) -
Niye vakit kaybediyorsunuz?
BAŞKAN - Sayın Öksüz
niye müdahale ediyorsunuz!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- O kadar telaşlanacağınız bir durum yok ortada. Gençlerin yirmi
beş yaşla ilgili sorunları zaten çözülecek, gündemde yerini almış.
Biz diyoruz ki, onu bitirelim, arkasından da Bitlis’te yeni bir üniversite açılmasıyla
ilgili kanun teklifini görüşmeye başlayalım. Bunu niye görüşmekten
kaçınıyorsunuz. Türkiye’nin bir üniversiteye daha kavuşması, sizi
niye bu kadar rahatsız ediyor? (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Görüşelim, görüşelim... Bitlis’e yakışır.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Üniversitelerin önünde bekleyen 1,5 milyondan fazla gencin, belki
100’ü, 150’si daha okuma imkânına kavuşacak, okuma imkânı elde edecek.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Öyle, 20 tane daha üniversite...
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Bundan memnun olmanız lazım, ama, ne yazık ki… Bıraksanız kendi haline
iki muhalefet partisi bu konuyu gündeme alacak. Yok! Mutlak suretle
köstek olmanız gerekiyor ya!
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- O sizin işiniz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Her olumlu işlerin, mutlaka, bir tarafına bir kulp bulup, bir gerekçe
bulup köstek oluyorsunuz. Buna da el kaldırmayacaksınız, “evet” demeyeceksiniz.
Bunu bilmemize rağmen getiriyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Aynen öyle yapıyorsunuz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Evet, aynen öyle yapıyorsunuz.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Aynen öyle yapıyorsunuz, yirmi beş yaşı engelliyorsunuz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Burada yaptığımız, getirdiğimiz her olumlu teklife “hayır” diyeceksiniz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
- Bunlar Malatya Üniversitesinin kadro kanununu da çıkarmıyorlar.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Nitekim, bakın, sabredin biraz, Bayramdan sonra bir kanun teklifinin
Meclis gündemine alınması için Anavatan Partisi Grubu olarak teklifte
bulunacağız. Adım gibi biliyorum ki, ona da “hayır” diyeceksiniz.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Diyeceğiz tabii.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- “Hayır” diyeceğiniz şey ne biliyor musunuz Sayın Koral?
RECEP KORAL (İstanbul) - Gerek yok.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Kendi milletvekilinizin
hazırladığı, Aziz Akgül’ün -dün akşam da söyledim- Mikro Finans Kuruluşları
Kanun Tasarısı. Kime? Yoksula yardım sağlayacak, kredi verecek.
İşe başlayan, sermayesi olmayan, teşebbüs heyecanıyla iş hayatına
atılmayı bekleyen insanlara küçük küçük krediler vererek istihdam
imkânı sağlayan ve bu imkânı ortaya koyan bir kuruluş.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Muhalefeti öğrenmeden, hilesini öğrendiniz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Siz, buna dahi evet demeyeceksiniz, buna dahi köstek olacaksınız.
(AK Parti sıralarından gürültüler) Ben hangi birine örnek vereyim
bu tür kösteklerin.
Diyojen demiş ki:
“Gölge etmeyin başka ihsan istemem.” AK Parti köstek olmasın, bakın,
memleket adına, ülke lehine, ülke adına, ülke yararına ne güzel burada
işlemler yapılacak, ne güzel tasarılar çıkarılacak. Ama, İktidar,
sanki, ülke yararına birtakım işlere engel olmak, köstek olmak gibi
bir vazifesi varmışçasına gelip burada, bu tekliflere “hayır” diyor.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- O görevi siz yapıyorsunuz, layıkıyla yapıyorsunuz.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Evet, biz bekleriz ki, İktidar Partisi olarak, ülkenin temel birtakım
meselelerine gerçekten köklü çözümler getirecek projeleri getirsinler,
Meclisin önüne koysunlar. Biz de muhalefet olarak buna destek verelim.
RECEP KORAL (İstanbul)
- Vakıflar Kanunu geldi.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Ama, İktidar Partisinin getirdiği, gerek Genel Kurulun tasarı
halinden kanun haline getirdiği gerekse henüz tasarı aşamasında,
kanunlaşmamış birçok projeye bakıyoruz; derme çatma, birtakım, uygulama
imkânı olmayan…
RECEP KORAL (İstanbul)
- Vakıflar Kanunu’nu getirdik.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Evet, Vakıflar Kanunu gibi, uygulama imkânı olmayan, Türkiye’nin
zararına işleyecek birtakım hükümleri de içeren bazı tasarıları
getiriyor, kanunlaştırıyorsunuz burada kendi oylarınızla, ama,
aradan bir ay geçiyor, yaptığınız kanunu değiştirecek yeni bir tasarıyla
karşımıza geliyorsunuz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir)
- Şaşkın ördek gibi!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Bunu, biz, İktidarın projeleri, İktidarın ortaya koyduğu kanun
tasarıları derme çatma dediğimiz zaman da, buna alınıyorsunuz,
buna kızıyorsunuz.
Evet, burada, bugün,
ülke yararına, gerçekten önemli bir kanun teklifinin gündeme getirilmesini,
ön sıraya alınmasını ve görüşülmesini istiyoruz. Buna destek vermenizin,
hem size oy olarak belki bir katkısı olacak, buna gerçekten ihtiyacınız
var, çünkü, biraz önce…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Sizin yok değil mi?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Bizim de var, bizim de var. Ama, sizin bizden daha fazla ihtiyacınız var. Özellikle
yirmi beş yaşla ilgili meseleyi, durup dururken, seçime bir yıl kala
gibi çok kritik bir dönemde kanunlaştırma çabanız açıkça gösteriyor
ki, seçimlerde gerçekten ciddî bir…
EYÜP FATSA (Ordu) -
İlk oylamada siz de buradaydınız.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- …oy kaybıyla karşı karşıyasınız. Bunu telafi etmek üzere de…
MAHFUZ GÜLER (Bingöl)
- Partinin programında var.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Evet, bunu telafi etmek üzere de…
Dört seneden beri ne
durdunuz?
Bu kaybı telafi etmek
üzere… Biliyorum, kendi aranızdaki tartıştığınız rakamın kaç olduğunu
söylesem bu da zorunuza gidecek. Kendi aranızda, AK Partinin oylarının
yüzde 15’lere indiği noktasında tartışmalarınız geçiyor. (AK Parti
sıralarından gürültüler)
MAHFUZ GÜLER (Bingöl)
- Allah, Allah!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Evet, evet…
RECEP GARİP (Adana) -
Hayal görüyorsun hayal!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Şimdi, bakın…
RECEP GARİP (Adana) - Hayal görüyorsun!..
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Baraj altı…
RECEP KORAL (İstanbul) - 35’e de siz çıktınız
herhalde ki, ancak dengeyi sağlıyoruz!
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Korkunun ecele
faydası yok!
MAHMUT GÖKSU (Adıyaman) - Yüzde 52…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla) - Biz, herhangi
bir rakam telaffuzunda, herhangi bir rakam iddiasında değiliz.
Ama, şurası açık bir gerçek ki: Biraz önce, Sayın Güler dedi ki, “Parti
Programımızda var.” Acil Eylem Planında da vardır belki. Dört yıl bekleyip
de, alelacele, niçin yirmi beş yaşını şimdi getiriyorsunuz?
RECEP KORAL (İstanbul)
- Uzlaşmayla…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Haa!.. Popülist politikalara kaldı işiniz. Ülkenin gerçekten çözüm
bekleyen sorunlarına hiçbir çözüm getiremediniz. YÖK meselesi
ortada. Getirebildiniz mi bir çözüm?
HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
- Yürek ister, yürek!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Başka? Her türlü problem, işsizlik problemi, dar gelirlilik, sefalet,
gelir dağılımındaki eşitsizlikler gibi birçok temel problemler ortada
duruyor, bunların çözümüne yönelik projeler üretmek yerine -var
orada, bir popülizm kokuyor ya, yirmi beş yaşta biraz popülizm var
ya- hemen, popülist politikalara yönelerek…
AHMET GÖKHAN SARIÇAM
(Kırklareli) - ANAP döneminden kalan bir şey, yeni değil ki!
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Bakın, dinleyin, dinleyin…
AHMET GÖKHAN SARIÇAM
(Kırklareli) - ANAP döneminden kalan…
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Daha, sizin yaşınız genç, siyasette edineceğiniz çok tecrübe
var. Tecrübe de dinlemeyle olur. Dinleyerek öğreneceksiniz.
AHMET GÖKHAN SARIÇAM
(Kırklareli) - Dört yıllık tecrübe az mı Hocam? Dört yılda üniversite
bitiriyor insanlar.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Şimdi, dört senede yapmadığınız, “Acil Eylem Planında vardır” dediğiniz,
iddia ettiğiniz bir konuyu, dört sene kulak üstü yatacaksınız, seçime
bir sene kala, yedi sekiz ay kala… Ne kadar kaldığını şu anda kesin söylemek de mümkün
değil. Belki, uygulama imkânı da olmayacak bu yirmi beş yaşı. Öyle
bir zamanlamaya getiriyorsunuz. Seçimleri on beş gün önce yapmak,
bir ay önce yapmak gibi bir zaruret ortaya çıksa, yirmi beş yaştan istifade
edemeyecekler yirmi beş yaşındaki gençlerimiz. Durup durup, son anda,
popülizm kokan yönünü ön plana çıkararak, gençlerin oylarını âdeta
gasp edercesine, yirmi beş yaşı getiriyorsunuz.
Biz de diyoruz ki, bunu
da geçirelim, buna da taraftarız, yirmi beş yaşındaki gençlerimize
seçilme imkânı verelim. (AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET GÖKHAN SARIÇAM
(Kırklareli) - Gençlere engel olmayın.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
lütfen…
AHMET GÖKHAN SARIÇAM
(Kırklareli) - Şu Kanun’a destek verin.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Ama, bunlarla beraber, Bitlis’e üniversite açılmasına da evet diyelim,
o hayırlı işi yapalım.
RECEP KORAL (İstanbul)
- On tane daha açalım.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Ama, sizin, gerçekten ciddi projelerle hiç işiniz yok. İşte, yeni
üniversite açtık hep beraber burada, bir rektörü dahi atayamadınız.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Biz mi atayamadık?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Ben, Millî Eğitim Bakanı Sayın Hüseyin Çelik’e bir teklifte bulundum.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Abuşoğlu,
lütfen, toparlar mısınız; buyurun.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Şöyle bir yol uygularsanız, bu üniversitelere rektör atanabilir,
YÖK de bu sistem içerisinde buna uymak zorunda kalır, Cumhurbaşkanının
da uyabileceği bir mekanizma teklif ettim. “Makul bir mekanizmadır,
toplumun tüm kesimleri buna uyabilir.” dedim. Gerekçesi ne oldu biliyor
musunuz? Benim teklif ettiğim sistemin, atama usulünün içerisinde.
“YÖK, Millî Eğitim Bakanlığından üstün bir organ mı ki?” Sırf, kim üstte
kim altta noktasında kendini ispat etmek için, Sayın Hüseyin Çelik’in
tutumu, bugün, bu üniversiteleri rektörsüz bıraktı. Meseleniz sizin,
üzüm yemek mi, bağcıyı dövmek mi? Eğer gerçekten bu üniversitelere
rektör atamak ve bu üniversiteleri ciddi bir şekilde çalışır hale
getirmekse, her türlü görüşe, her türlü öneriye açık olmanız lazım.
Ama, Sayın Hüseyin Çelik’in bu tutumundan, âdeta, ben hayal kırıklığına
uğradım, dedim ki, AK Parti, Türkiye’nin meselelerinin çözümüne
yönelik ciddi hiçbir işin içerisinde yok, ama, popülizm kokan yönü
varsa, orada AK Partinin işi var.
RECEP KORAL (İstanbul)
- En kötü, en hazırlıksız konuşma.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Burada herhangi bir popülizm yok. Bitlis’e bir üniversite açmaya
çalışıyoruz.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Niye Bitlis, Kilis’e olsun! Başka yer yok mu?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Başka yeri de siz teklif edin.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Kilis de var.
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Kilis’i de, sayın Kilis milletvekilleri teklif etsin.
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa)
- Şu Bitlis’i bir anlatsana ya! Nedir Bitlis?
ÖMER ABUŞOĞLU (Devamla)
- Daha önceden verilmiş bir kanun teklifi var, yenisini de siz verin,
sizinkini de destekleyelim.
O bakımdan, ülke yararına
gördüğümüz her türlü teklifi desteklemek noktasında, bir kez daha,
vatandaşlarımıza, kamuoyuna açıklamada bulunuyorum. Sizi de bu
tür projelere katkıda bulunmaya davet ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum
Sayın Abuşuoğlu.
Önerinin lehinde söz
isteyen, Edip Safder Gaydalı, Bitlis Milletvekili. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
EDİP SAFDER GAYDALI
(Bitlis) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; sözlerime
başlamadan önce hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bu akşam Müslümanların
mübarek Kadir Gecesi. Bu vesileyle de, bütün Müslümanlığın bu mübarek
gecesini sevgiyle, mutlulukla, sevinçle geçirmelerini diliyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu dönem Parlamentosunun özelliklerinden bir tanesi de, İç Tüzük’te
var olan bir hükmün, bir kararın çok sık uygulanması. Bu da, Danışma
Kurulu mekanizmasının çok sık gündeme gelmesi. Bundan önceki parlamentolarda
bu Kurul gene çalıştırıldı, çalıştırılıyordu da. Ama, bu Kurul çalıştırıldığı
zaman, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisini, kamuyu ilgilendiren
çok önemli bir tasarı vardı ve onun öne alınması için Danışma Kurulları
toplanıyordu.
Bu Danışma Kurulları
genellikle hafta başı pazartesi günleri toplanıyordu ve karar
alarak o haftanın gündemini belirliyordu. Ama, dönem itibariyle
bakarsanız, bu, bir dönemde -yani, şimdiye kadar hiçbir zaman Parlamento
beş yıl olmadı ama- dört yıllık parlamentolarda, bu, ya on ya yirmi veya
otuzu geçmedi. İlk defa bu dönem Parlamentosunda, Danışma Kurulları,
bırakın her hafta toplanmayı, bazen her gün toplanmayı, hatta günde
iki defa toplanmayı da alışkanlık haline getirdi. Buradan Danışma
Kurulu kararlarının elden imzaya açılması, dolaştırılması ve
gün içinde gündem değişiklikleri gündeme geldi. Aslında bu Türkiye
Büyük Millet Meclisine, aslında bu milletvekillerine bence en büyük
saygısızlık. Neden saygısızlık? Çünkü, gündemin ön planına alınması
istenen kanun teklifi hakkında daha önceden milletvekillerinin
haberinin olması gerekir, bununla ilgili konuşması gerekir, bununla
ilgili danışması gerekir, bununla ilgili inceleme yapması gerekir
diye düşünüyorum.
Şimdi bunu dedikten
sonra siz değerli arkadaşlarımdan, “peki, o zaman sen niye bu Danışma
Kurulu kararını istismar ediyorsun, çıkıp konuşacaksın” diyen
olacaktır mutlaka. Ama, bu, benim verdiğim bir kanun teklifi idi.
5/6/2003 tarihinde verdiğim bir kanun teklifini, burada gündeme gelince,
çıkıp savunmamak saygısızlık olurdu diye düşündüm, onun için de çıktım
ve hepinizden özür dileyerek bu konuşma gereğini hissediyorum.
5/6/2003. O zaman bağımsız
milletvekili olarak Parlamentoda bu Kanun Teklifi’ni vermiştim,
ama, kırk beş gün komisyonda görüşülmediği için, doğrudan gündeme
alınması için… Pardon… 9/4/2003’te bu Kanun Teklifi’ni vermişim, kırk
beş günde görüşülmediği için de 5/6/2003’te, burada, yine gündeme
alınması için konuşma yapmışım ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin,
iktidar-muhalefet, çok değerli milletvekillerinin oylarıyla gündeme
alınmış. Ama, gündemin kaçıncı sırasına alınmış? En arka sırasına…
Gün gelmiş, önündeki
kanunlar görüşüldüğü için ilk ona girmiş; yedi ve sekizinci sıralara
geldiği zaman sevinmişiz, mutluluk duymuşuz, acaba ne zaman görüşülecek,
ilk ona girdik diye, ama, bir hafta geçmiş, bir bakmışız, önümüze yine
Danışma Kurulu kararlarıyla kanun tasarı ve teklifleri gelmiş,
atılmış otuzuncu sıraya. Geriye atılınca üzülmüşüz, öne gelince sevinmişiz,
ama, Parlamento döneminin sonuna geldik, halen görüşülmedi. Şu anda
bakıyorum 65’inci sırada yer alıyor.
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- İktidarınız döneminde yapılsaydı şimdi üzülmeyecektiniz.
EDİP SAFDAR GAYDALI
(Devamla) - İktidarlarımız döneminde zaten gerekli hataları yapmasaydık,
bugün burada oturmazdık. Ama, inşallah, bunlardan siz ders almışsınızdır,
ama, hiç zannetmiyorum ders aldığınızı. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar).
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Sizin ders almanız lazım. Hâlâ ders almamışsınız.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Çünkü, eğer ders alabilseydiniz, İktidar hiçbir zaman
gün hesabı yapmazdı. Bakın, ilk defa, Parlamentoda, iktidarda bir
gün daha fazla kalmanın hesabını yapıyorsunuz. Geçen hafta, -birden
verilen bir önergeyle, yine kimsenin haberi olmadan, birçok milletvekilimizin
Genel Kurulda olmadığı bir sırada- bu dönem Parlamentosunu bir
gün daha uzatarak “4 Kasım 2007’de genel seçimler yapılacaktır” diye
bir karar aldınız. Bu da, başta İktidar ve bütün partilerin oy birliğiyle
alındı.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Siz de desteklediniz.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Hayır, ben desteklemedim. Burada olsaydım da, çıkar, yine
üzerinde konuşurdum, çünkü bunun Anayasa’ya aykırı olduğu görüşündeyim.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Siz bağımsız mısınız?
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
- Sen havada uçuyorsun.
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Ben, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bir milletvekiliyim.
Ben, Türkiye milletvekiliyim. Ben, dört dönemdir bu Parlamentoda
görev yapıyorum. Dilerim, inşallah, sizlere de nasip olur ikinci
kez bu görevi yapmak. Ama, bazı tecrübelerimi de sizlerle paylaşmak
istiyorum.
Şimdi, bir gün daha
fazla bu dönemi uzatmak Anayasa’ya aykırıdır diyorum. Evet, doğrudur.
Çünkü, Anayasa’da der ki: “Türkiye Büyük Millet Meclisi seçimleri
beş yılda bir yapılır. Bir istisnası vardır: “Savaş durumu göz önüne
alınırsa bu dönem uzatılabilir.” diyor. Şimdi, ha beş yıl bir gün olmuş,
ha beş yıl on gün olmuş, ha beş yıl bir ay olmuş, beş yılı geçtikten sonra
ne fark eder. Ama, siz, bir gün daha fazla iktidarda kalabilmek için bu
hesabı yapıyorsanız vay halinize!.. Vay halinize!..
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Bunu inanarak mı söylüyorsunuz?
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - İnanarak söylüyorum, kalpten söylüyorum.
BAŞKAN - Sayın Bilen,
lütfen!..
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Bu toplum, size çok büyük fırsatlar verdi. Bu toplum, sizi,
Anayasa’yı değiştirecek çoğunlukla iktidar yaptı, ama, dönem sonuna
geldik. Bakın, bir şeyle avunuyorsunuz, diyorsunuz ki: “Bu dönem,
şimdiye kadar cumhuriyet tarihinde olmamış, ilk defa beş yılı tamamlayacağız.”
ve bu dönemin başladığını da ima ediyorsunuz. Aksine, bu dönemi
19’uncu Dönem’le kıyaslarsanız, daha o dönemi toparlayamadınız. Çünkü
19’uncu Dönem Parlamentosu dört yıl iki ay beş gün hizmet yapmıştır,dört
yıl iki ay beş gün. O zaman, bu dönem Parlamentosunun, bunu, yani, bu
rekoru egale etmesinin günü ne zamandır? 8 Ocak 2007. Eğer, 8 Ocak
2007’den sonraya bu Parlamento görev yapabilirse, 19. Dönem Parlamentosunu
egale etmiş ve ilk defa beş yıla girmiş olacağız. Ama, söylüyorum, her
an…
İSMAİL BİLEN (Manisa)
- Bir duyumunuz mu var?
EDİP SAFDER GAYDALI
(Devamla) - Bir duyumum var, çünkü, halkın duyumu var, halkın beklentisi
var; halk, bir an önce, sandığın önümüze gelmesini istiyor; halk, bir
an önce, tekrar, sandıktan yeni birilerine görev vermek istiyor;
halk, bu sıkıntılardan bir an önce kurtulmak istiyor.
Çok değerli Trabzon
Milletvekilimiz, demin gündem dışı konuştu, Tarım Bakanımız Sayın
Mehdi Eker de buradan cevap verdiler, “Biz problemleri çözüyoruz.”
dediler. Yani, problem çözülmüşse burada konuşulmaz. Ama, burada
konuşuluyorsa, demek ki, ortada bir problem vardır.
Şimdi, isim vermeyeyim,
ama, kuliste konuşulan bir sözü size aktarmak istiyorum: Çok değerli
AK Parti milletvekillerinden biri “Giresun’da halkoyu araştırması
yaptık, oy oranımız Karadeniz bölgesinde yüzde13, ama, sevindirici
bir yön var.” diyor “Nedir?” dedik “Halen birinci partiyiz Karadeniz
bölgesinde.” dedi.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Hayır, yüzde 13 değil;
yanlış o, doğru değil.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - Çok değerli
arkadaşlarım, biraz konudan saptık. Tabiî, konu, Bitlis ilinde tekrar
bir üniversite açılmasıyla ilgiliydi, ama, 15 ilin üniversitesi burada
kurulurken, ben de çıktım burada bir konuşma yaptım; bu 15 ilde yapılan
üniversitelerin, bu 15 ille birlikte bütün Türkiye’ye mutluluk getireceğini
de ifade etmiştim. Ama, gelinen nokta o ki, bugün Hürriyet gazetesinde
çıkan bir yazı, “Hükûmet 15 yeni üniversiteyi cezalandırdı.” diye
bir manşet. İnşallah doğru değildir. Ama, eğer Hükûmet, Sayın Hükûmet bu
rektörleri atamadığından, atayamadığından ötürü böyle bir cezalandırmaya
gidiyorsa, bu 15 yeni üniversite içinde, bizim teklifimiz Bitlis
Üniversitesi’nin de kurulmasıydı; o zaman iyi ki kurulmamış. Demek
ki, kurulmasıyla kurulmaması arasında hiçbir farklılık yoktur.
Bakın, niye bu üniversitelere bu ödenekler
ayrılmadı, kurulmadı? Çünkü, işte, yandaşlarımız bu üniversitelerde
rektör olamadı. Bakın, bu, çok sıkıntılı bir yere götürüyor Sayın
Hükûmeti. Niye götürüyor? Bakın, bu yandaşlık işinden Sayın Başbakanımız
salı günü az daha canından oluyordu, az daha canından oluyordu, Allah
göstermesin!
Şimdi, bakın, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanlığında, çok deneyimli polis kökenli şoförler ve bu işlerin
eğitimini almış şoförler ve korumalar vardır ve şimdiye kadar elli
dokuz cumhuriyet hükûmetinin…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Gaydalı, buyurun lütfen.
EDİP SAFDER GAYDALI (Devamla) - … başbakanlarına
şerefle hizmet etmişlerdir ve bu işi -tabiri caize- mektebinde öğrenmişlerdir.
Ama, bakın, bu -sorumluluk mu diyeyim, sorumsuzluk mu diyeyim- Sayın
Başbakanımızı az daha canından ediyordu.
Bu mayıs ayı bizim için çok önemli bir ay.
Biliyorsunuz, mayıs ayında Cumhurbaşkanlığı seçimleri de yapılacak.
Ama, mayıs ayına kadar, bakıyoruz, Hükûmette, şimdiye kadar olmamış
çok büyük gelişmeler ve değişimler var, çok güzel yumuşamalar var.
Sayın Başbakanımızın ATV’de çıkıp özür dilemesi de bunun bir başlangıcı;
ama, mayıs ayına gelene kadar bu tip özürlerin, bu tip yumuşamaların
çok fazla olacağı inancındayım, ama, keşke dönem başından beri böyle
bir yumuşak ortamda gelebilseydik, getirebilseydik, Türkiye’yi
germeseydik diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlar, yirmi beş yaş dendi.
Yirmi beş yaş doğrudur, fakat yirmi beş yaşa gelinceye kadar bu gençlerimizin
problemleriyle ilgili bu dönem Parlamentosunda ne yaptık diye kendi
kendimize düşünmemiz lazım. Bunların askerlik sorunlarıyla ilgili
hiçbir şey yapamadık, YÖK’le, üniversiteyle ilgili hiçbir sorunlarını
burada halledemedik, bunların işsizlik sorunlarını halledemedik;
ama, şimdi dönüp de bu genç arkadaşlarımıza, genç çocuklarımıza diyoruz
ki: Sizin için hiçbir şey yapamadık, ama, gelin, sizi milletvekili
yapalım.
Süremin sonuna geldim. Değerli arkadaşlar,
önümüzdeki hafta da mübarek Ramazan Bayramımız. Bu vesileyle, tüm
ulusumuzun bayramını kutluyor, hepinize en derin saygı ve hürmetlerimi
arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar.)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Gaydalı.
Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen
İdris Sami Tandoğdu, Ordu Milletvekili.
Buyurun Sayın Tandoğdu. (CHP sıralarından
alkışlar)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; Bitlis Üniversitesinin kurulmasıyla
ilgili aleyhte söz almış bulunuyorum. Zira, daha evvel çıkmış olan
15 üniversitenin durumları iç açıcı değilken, perişan durumdayken,
Bitlis Üniversitesinin ne olacağı ve geleceği çok tehlikeli ve
çok muallak ve sonuçsuz da kalmış durumdadır.
Bu arada, YÖK’ün önerisiyle kabul edilen
bizim Ordu Üniversitemizin, bölgemin Ordu Üniversitesinin, ödenek
yoksunluğundan dolayı bilim adamını yetiştirmekte, ilim adamı yetiştirmekte
gecikmesinden dolayı üzüntülerimi belirtiyorum. 500 trilyon lira
bir paranın bu 15 üniversiteye ayrılmasının çok komik bir rakam… Sadece
rektörleri, mütevelli heyeti atayamadıkları için, hukuktan geri
döndüğü için, bu uzatmanın, bu engellemenin değerlendirmesini yapmayı
halkımıza, vatandaşlarımıza bırakıyorum.
Ordu’da durum bu haldeyken, biraz evvel,
Sayın Bakanın, geçim kaynağı olan, her şeyinin başı olan, tarımın altını
olan, petrolü olan fındıkla ilgili sizleri yanıltan açıklamalarından
dolayı çok üzüldüm. Şimdi, en önemlisi, FİSKOBİRLİK’e TMO kanalıyla
60 trilyon lira para verildiğini, 120 trilyon liraya yakın…
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, lütfen Anavatan
Partisi Grup önerisinin aleyhinde konuşur musunuz.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Konuya gireceğim,
ama bu çok önemli Sayın Başkan. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından
gürültüler) Buna girmek zorundayım, çünkü buradaki yanlış bilgilere
karşı yerimden verdiğim cevapları burada açıklamak zorundayım.
Şu anda 60 trilyon lira bir kredi oraya
düşürülmüş, verilmiş, ama maalesef, daha hâlâ FİSKOBİRLİK’in kapısından
içeriye girmedi.
ASIM AYKAN (Trabzon) - 44 trilyon girdi
bu sabah.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Hâlâ girmedi,
bu sabah da girdi diyorsunuz, ona da bakacağız. Neden bu şekilde değerlendirmeleri
yanıltarak anlatıyorsunuz; bunu anlamak mümkün değil.
Sevgili arkadaşlarım, bu akşam Kadir
Gecesi. Kadir Gecesinin tüm ulusumuza yeni sayfalar açması dileğiyle…
Biz siyasetçiler, Allah korkusu, Peygamber sevgisi, doğa sevgisi,
hayvan sevgisi, insan sevgisiyle dolu olan, sevgiyi ve gönülü önde
tutan, ama rantı ve geçimi hiçbir zaman önde tutmayan bir grubuz, bir
kitleyiz şu anda, 550 kişiyiz. Ama, maalesef, bu sevgi dolu hizmetin
Karadeniz köylüsüne, Karadeniz fındık üreticisine yapılmadığını
gördüğüm için buradan bu üzüntülerimi Hükûmete ve sizlere bildirmek
zorundayım.
Sözüm ona, benden evvelki konuşmacılar
-dün de sayın bölge milletvekili arkadaşımızın- bölgeyle ilgili,
fındıkla ilgili reformlar yaptığını söylüyorlar, devrimler yaptığını
söylüyorlar.
Sevgili arkadaşlarım, Karadeniz köylüsü…
Benim Ordu vilayetimde 185-200 bin ton fındık olur. Bu fındığın 1,5 tonu,
1 tonu, 2 tona yakını esas üreticidir, mağdur olan üreticidir, fındık
geçimi birinci dereceden olan köylüdür. Bu köylü tüccardan, bankalardan
almış olduğu kredileri, borçlarını zamanında ödemek zorundadır
ve fındığını satalı şu anda yirmi gün, yirmi beş gün, bir ay oldu. Benim
için 5 ton fındık yapan, 10 ton fındık yapan, 30 ton, 40 ton fındık yapan
üretici o kadar problem değil, şu anda elden çıkarmış olan, 2,5 milyon
liradan, 2 milyon 300 bin liradan tüccara satan halkın mağduriyeti
öndedir. Bunu anlatmaya çalışıyoruz.
Sayın Bakan diyor ki: Ben arz fazlası
125 bin ton, 200 bin ton fındık alacağım. Şu ana kadar aldığı fındık 59
bin, 60 bin ton. Bayrama kadar alacağı fındığın 100 bin ton olduğunu
söylüyordu. 150 bin ton olduğunu düşünelim. Peki, geriye kalan 400
bin ton, 500 bin ton… O 1 ton, 1,5 ton fındık yapıp da mağdur olan o köylünün
durumu ne olacak? Problem burada. Bizim burada arkadaşlarımıza
izah etmek istediğimiz, Sayın Başbakanıma izah etmek istediğim konu
buydu. 500 milyon doları eğer birbuçuk ay evvel devlet süspanse edeceğini
söylemiş olsaydı, o benim 1,5 ton, 2 ton fındık yapan fındık köylüm
mağdur olmayacaktı, fındık da bugün 6,5-7 milyon lira olacaktı. Ama,
kalkmış şu anda Tarım Bakanı “ben süspanse edeceğim ve fındığın fazlasını
alacağım” diyor.
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Sübvanse,
sübvanse!..
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sübvanse!..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sevgili
arkadaşlarım, konuyu saptırarak gitmemek lazım. Bu kürsüde bu fındığın
sorununu çözmek zorundayız.
Sayın Eyüp Fatsa’nın dünkü konuşmaları
benim yüreğimi yaralamıştır, çok üzülmüşümdür. Bölgenin bir milletvekili
olarak bu şekilde olaya yaklaşması beni üzmüştür, hâlâ da üzüntüm devam
ediyor. Kalkıyorlar, (Arkadaşlar, bu sözüm sadece AKP Grubunadır,
sizlere sesleniyorum.) “bu fındık mevsimi bitmedi ki, bir dahaki
sene gene var, o zaman 7 milyon, 8 milyon verir, bu halk unutur.” diyorlar.
ALİM TUNÇ (Uşak) - Kim söylüyor?
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Kim söyledi?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sevgili
arkadaşlarım, halkın, bu yanlışlığı, bu acıyı, bu sıkıntıyı unutması
mümkün değildir.
Şu anda,
köylü, bahçesindeki soğanıyla, patatesiyle belki geçinebilir.
Ama, bu seneki fındığın gelirine göre, esnaf, vatandaş mal almış,
senet imzalamış… Feveran şimdi esnaftadır. Esnaf kan ağlıyor. Size
bir örnek göstermem gerekirse… Bundan onbeş gün evvel gittiğimde,
Ordu’da, Fatsa’da, Ünye’de, esnaf beni dükkâna sokuyor, “ben 600 tane
önlük aldım, şu ana kadar on bir tane sattım” diyor.
Sevgili arkadaşlar, hepimiz ilkokulda
okuduk. Hepimiz, ilkokulun yeni başlangıcında yeni önlük, yeni
ayakkabı isterdik. Bir baba ve bir anne… Bir hasta baba “ben, çocuklarıma
ve aileme, karıma karşı mahcubum” diyorsa… Buradaki tehlikeyi
duymazlıktan geliyorsa bu Hükûmet, eğer bir kişinin isteğiyle hareket
ediyorsa çok yazık. Bütün içtenliğimle söylüyorum. Eğer bu doğruları,
bu gerçekleri… Ben, bugün, Başbakanımın makamına fındık döktüysem,
o âcizliğimizden, sıkıntımızdan dökmüşüzdür. Gündemde tutmak
için… Eğer ben bugün fındığı gündemde tutmasaydım… Benim gündemde
tutmamın en büyük özelliklerinden biri de fiyat belki artacak diyedir.
Ama, maalesef, hâlâ, Başbakanımız ve Cüneyt Zapsu’nun birlikte hareket
ederek, oradaki alivreci insanları, alivreci üç beş tane tüccarı
veyahut da on bir tane tüccarı… O 8 milyon insanı mağdur etmeye hakları
yoktur. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri.) Eğer bu yanlışsa, lütfen,
gelsin burada arkadaşlar konuşsunlar.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Biraz
önce söyledi ya.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Üniversite, üniversite…
ALİM TUNÇ (Uşak) - Biz üniversiteyle ilgili
konuşuyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) -
Gençler üniversiteye gidemiyorlar.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Bu da bir
üniversitedir. Benim, Ordu Üniversitesinde… Şu anda, lütfen, benim
odama gelen babaları, anneleri görün, çocuklarını okullarına
gönderemiyorlar.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Para
yok, para.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Yürekler
sızlanıyor. Burs, para, en büyük sıkıntısı. Karadeniz’de, bugün,
ekonomik terör başlayacaktır. Bu ekonomik terörün nedeni sadece
fındıktır. Fındıktan başka hiçbir geliri olmayan Ordulu, Giresunlu
hemşehrilerimiz… Cenabı Allah, o toprakları, o araziyi sadece
fındık için yaratmıştır ve o fındığın kalitesini, o güzelliğini
hiçbir Avrupa ülkesi yetiştiremez.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Siz fındığa ne vermiştiniz
onu söyle!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Ama, size
şunu anlatmak istiyorum, şunu bilmenizi istiyorum: Bugün, hakikaten,
Kabuklu Yemişler Konfederasyonu Başkanı olduğunu söyleyen ve Sayın
Başbakanımızın da danışmanlığını yapan kişinin, yedi sekiz seneden
beri fındıkla ilgili hiçbir çalışma yapmadığını ve hiçbir tanıtıma
girmediğini biliyoruz.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Siz fındığa ne vermiştiniz
onu söyler misiniz?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Bizim fındığa
verdiğimiz o kadar önemli değil.
ASIM AYKAN (Trabzon) - Ne vermiştiniz
onu söyler misin?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Ben bugünü
konuşuyorum. Bana, 1956’lardan, 1970’lerden, 1980’lerden…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Dolar olarak
söyle.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Peki, siz
bunu söylerken, benim bölgemde, Ordu’ya (İşte, burada sayın milletvekili
arkadaşlarım da var.) bu Hükûmet bir tane çivi çaktıysa, bir yol gösterdiyse…
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Topçam Barajı.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Topçam Barajı…
Lütfen…
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Allah’tan kork!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Bende Allah
korkusu var; ama, bu camiada ve sizlerde bunun olmadığını görüyorum.
(AK Parti sıralarından “sıra kapaklarına vurmalar” ve gürültüler)
Evet, siz, eğer, cennet-cehennem korkusu olmasa, kıbleye bile dönmezsiniz,
bunu hissediyorum. (AK Parti sıralarından “sıra kapaklarına vurmalar”
ve gürültüler)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ayıp! Ayıp!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Hayır,
ayıplık hiçbir şey yok. Gerçekler karşısında…
AHMET IŞIK (Konya) - Ayıp!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Eğer, gerçekler
karşısında… Eğer, Karadeniz’in mağduriyetini bu denli hiçe sayarak,
bu gerçekleri…(AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, sözünü
geri alsın.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - İstediğiniz
kadar bağırabilirsiniz; bana doğruları söyletmeye engel olamazsınız.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Fındığın
arz fazlasının bitimiyle sorun hallolmayacaktır. Bu Hükûmetin, bu
Meclisin, şu anda en acil yapacağı şey… Benim vermiş olduğum bir kanun
teklifi var; fındığın millî ürün ve devlet ikramı olması için acilen
gündeme getirip bunu çıkartmak zorundayız.
Fındık yemesini ve fındığı yedirmeyi
öğretmek zorundayız, çünkü bu fındık, tarım ürünleri içerisinde…
(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Lütfen Sayın Tandoğdu…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sayın Başkan,
siz de konuşmamı engellemelerine mâni olur musunuz.
BAŞKAN - Siz de konuyla ilgili konuşur
musunuz Sayın Tandoğdu. Lütfen…
MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Anadolu köylüsünün ürünü millî ürün değil mi?! Saygısızlık etme!..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Şimdi, sayın
milletvekilleri biraz evvel konuşmacı arkadaşlarıma müdahale
ettiler, “yanlış anlaşıldı” veyahut da “yanlış söylendi” diye. Sayın
Başbakanımız (Tanrı şifalar versin.) Ordu’ya geldiğinde kendisini
protesto edenlere karşı “FİSKOBİRLİK’ten gidin paranızı alın.” dediğinde…(AK
Parti sıralarından “kimi protesto ettiler?” sesi, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu… Lütfen konuyla
ilgili konuşur musun Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sayın Başkan
bitiyorum. …(AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sayın Başkan,
bu kürsüde fındığı halletmediğimiz müddetçe, fındık köylüsünün
mağduriyetini çözmediğimiz müddetçe ben buradan inmeyeceğim.
…(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar; AK Parti sıralarından
gürültüler)
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yirmi defadır aynı
şeyleri söylüyorsun.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
ASIM AYKAN (Trabzon) - İşgalci misin
sen?
BAŞKAN - Tüzük size o hakkı vermiyor Sayın
Tandoğdu.
ASIM AYKAN (Trabzon) - İşgalci misiniz?
BAŞKAN - Söz istediğiniz konuyla ilgili
konuşmanız gerekir Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Ben, halkın
bana vermiş olduğu hakkı ve yetkiyi kullanıyorum. Bunları burada
dile getirmek zorundayım.
Peki, ben, şimdi… Sayın Başbakanım bana
orada dedi ki: “İş Bankası sizin.”
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yahu yirmi defadır
aynı şeyi söylüyorsun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Şimdi, aynı
şekilde bunda bir yanlış anlama… Siz ne anladınız bundan? Lütfen, size
soruyorum: Ne anlıyorsunuz? (AK Parti sıralarından gürültüler)
ALİM TUNÇ (Uşak) - Türk Tarih Kurumunun
parasını ödemediniz…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Peki, “askerlik
yan gelip yatma yeri değildir” sözünden siz ne anlıyorsunuz? (CHP sıralarından
“Bravo” sesleri, alkışlar; AK Parti sıralarından gürültüler) Ne anlıyorsunuz?
MAHFUZ GÜLER (Bingöl) - Ne alakası var?
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yirmi defadır aynı
hikâyeyi anlattın. Utan be!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Hayır, ne
anlıyorsunuz? (AK Parti sıralarından gürültüler) Hayret yahu!..
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu…
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Ayıp, ayıp be!..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Ayıp olan…
BAŞKAN - Sayın Kafkas…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sana teessüf
ederim. Sen Çorum’a git de, Çorum’da konuş böyle. (CHP sıralarından
“bravo, bravo” sesleri, alkışlar; AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Yazıklar olsun!..
Sen Allah’tan korkmuyorsun!
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Müdahale etmeyin,
adam konuşsun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Hayır, ne
anlıyorsunuz, ben size soruyorum; biz yanlış anladık?
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Ayıp, ayıp!.. Yeter!..
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Söyleyecek
hiçbir şeyin yok senin.
BAŞKAN - Sayın Kafkas, lütfen…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın
Başkan, konuşmasını sağlayın.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sevgili
arkadaşlarım… Sevgili arkadaşlarım… Sevgili arkadaşlarım, eğer
Karadeniz köylüsünde bir ekonomik terör, ekonomik bunalımın oluşmasını
ve yaşamasını istemiyorsanız, bu bölgeye gelin. Karadeniz’in…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tandoğdu…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Konuşturmadılar
ki!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, teşekkür ediyorum.
Ek süreyi de verdim, kullandınız, teşekkür ediyorum.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Karadeniz’de
para varsa üniversite var, para yoksa üniversite yok.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Yirmi defa aynı
şeyleri anlattı.
BAŞKAN - Sayın Kafkas… Lütfen Sayın Kafkas…
Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen
Eyüp Fatsa, Ordu Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Anavatan Partisi Grubunun Grup önerisinin
aleyhinde söz aldım; bu vesileyle Genel Kurulu ve Başkanlık makamını
saygıyla selamlıyorum.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Üniversitelere
karşı mısınız Başkan?
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
eğer, üniversiteler konusunda, yeni üniversiteler açılması noktasında
Hükûmetimizin ne kadar gayretli ve ne kadar samimi olduğunu görmemiş
olmanızı bir zafiyet olarak telakki ediyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Eskileri
ne yaptınız?
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin…
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Eskileri
ne yaptınız? Üç dönemdir burada kanun bekliyor ya! (Gürültüler)
EYÜP FATSA (Devamla) - Şimdi, değerli
arkadaşlar…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…Niye
Hatibi dinlemiyorsunuz!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
bu kürsüden konuşmak bir erdemlilik olduğu gibi, konuşanları dinlemek
de aynı şekilde bir erdemliliktir.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Demin neredeydin?
EYÜP FATSA (Devamla) - Hoşunuza gider,
gitmez, bilmiyorum, ama…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Şimdi mi aklına
geldi?
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade edin… Müsaade
edin…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Aklın neredeydi?
Şimdi mi aklına geldi Başkan?
EYÜP FATSA (Devamla) - Ya, bir sus Hocam.
Hocam, lütfen… Saygılı Hocam…
Sayın Başkanım…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Ee, biraz önce niye
söylemedin?! (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
ZEYİD ASLAN (Tokat) - Senin yetiştirdiğin
öğrenciler böyle terörist…
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
maalesef, üzülerek söylemek istiyorum, muhalefet grupları…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın
Başkan, orada “terörist” gibi laflar ediliyor. Oraya gitmeyeyim yani.
Oraya gidersem dağıtırım orayı!
EYÜP FATSA (Devamla) - ...burada konuşan
arkadaşlarımızı önce solo, sonra koro halinde konuşturmamak
için her türlü yola başvuruyorlar. Bunun değerlendirmesini ben
aziz milletimize bırakıyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Bırak,
bırak...
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Allah razı
olsun!
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
Bitlis Milletvekili Sayın Edip Safder Gaydalı’nın, İç Tüzük’ün 37’nci
maddesine göre, doğrudan gündeme alınması talebiyle, Bitlis’te
bir üniversite kurulmasıyla alakalı teklifi var.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Kendisi terörist
olanlar, terörist yetiştirmekle suçluyor. Senin soyun sopun terörist!
(AK Parti sıralarından “Dinle, dinle” sesleri)
BAŞKAN - Sayın Ergin... Sayın Ergin, lütfen...
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
AK Parti Hükûmeti, kurulduğu zaman, bir düşüncesini kamuoyuyla
açık ve net olarak paylaşmıştır: Her ile bir üniversite. Biz, yani, AK
Parti iktidarından önce, 40 ilde, 77, toplam üniversite vardı. Bugün,
bu Meclis çatısı altında, iktidarımızın önerisiyle... Ki, Sayın
Tandoğdu, biraz önce, “YÖK önerisiyle Ordu’da bir üniversite açıldı”
dedi, bu doğru değil, bu bir hükûmet tasarısıdır. Dolayısıyla, olayları
çarpıtmayalım.
İ.SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - YÖK’ün onayını
almış bir olay. YÖK’ün onayı...
EYÜP FATSA (Devamla) - Bu bir hükûmet tasarısıdır,
altında da Türkiye Cumhuriyeti Hükûmeti ve onun Sayın Başbakanı ve
Bakanlar Kurulunun imzası vardır. Rahatsız etmesin sizi, sizi rahatsız
etmesin.
İ.SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Çok önemli.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bunun, 15 üniversitenin
açılmasından sonra, kuruluşuyla ilgili kanun burada görüşüldükten
sonra, yeni 10 ilde daha üniversite kurulması çalışmaları yapılacağı
ifade edildi. İfade edildi ki, bu iller: Çankırı, Nevşehir, Kilis, Siirt,
Ağrı, Bilecik, Artvin, Sinop, Karaman ve Karabük’te yeni üniversitelerin
kurulmasıyla alakalı. Kaldı ki, bununla ilgili, Millî Eğitim Bakanlığımız
YÖK’le ilgili çalışmaları da başlattığını kamuoyuyla beraber paylaşmıştır.
Tabii, Sayın Bakanım, Saygıdeğer Safder
Gaydalı Bey, bir ilde üniversite kurulmasıyla alakalı, onunla ilgili
yeterli fiziki altyapının ve hazırlıkların ne kadar ve nasıl olması
gerektiğini, öyle zannediyorum ki, biliyordur. Yani, bu 10 üniversite,
yeni kurulacak 10 üniversitenin içerisinde Bitlis üniversitesinin
de olmasından biz memnuniyet duyarız. Asla bundan rahatsızlık duymayız.
Demek ki, fiziki altyapı bakımından yeterli bulunamadı ki, burada,
ismi zikredilmedi. Yoksa, biz, bunları böyle, arkadaşlarımızın
tekliflerine, taleplerine göre değil, illerdeki üniversiteyle
ilgili yeterli fiziki altyapının yeterli olup olmadığına göre
değerlendirilerek kararlar alınıyor. Ama, inşallah, Sayın Bakanım,
11’inci üniversite olarak, eğer yeterli altyapı temin edilirse, fiziki
altyapı temin edilirse, Bitlis üniversitesinin de buradan kanunlaşmasını
onurla, gururla, hep beraber gerçekleştiririz. Bunun onuru da, yine,
bu Meclisin olur. Bundan bir rahatsızlığımız yok.
Ancak, bir konuyu da bu vesileyle ifade
etmek istiyorum. Sayın Bakan burada konuşurken, Sayın Gaydalı, yani,
Danışma Kurulu önerilerinin ne zaman verileceğini, bunların,
gündemi sabote etmeye yönelik, yani gerçekte sonuç alınmayacak
gayretler olduğunu da ifade etmiştir. Ben, dolayısıyla, bugün, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu ve Anavatan Partisi Grubunun vermiş olduğu Danışma
Kurulu grup önerilerinin de bu çerçevede değerlendirilmesini
hassaten istirham ediyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce, burada
ismim de zikredilerek bazı ifadelerde bulundu. Ben, yeni bir sataşma
başlatmak istemiyorum Sayın Başkan; ama, bu konularla ilgili, müsaade
ederseniz birer cümle düşüncelerimi ifade etmek istiyorum. Burada,
tarımcı arkadaşlar var, ekonomiyi bilen arkadaşlar var, İktidar
grubunda da var, muhalefet grubunda da var…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) -
Biz, hiçbir şey bilmiyoruz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bir şeyi çok iyi
biliyorsun Sayın Mevlüt Aslanoğlu, laf atmayı, her konuşana itiraz
etmeyi…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Malatya
Üniversitesinin hakkını helal etmiyorum.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Defalarca
sizden ricada bulunduk Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, lütfen…
Buyurun, Sayın Fatsa, lütfen, konuyla
ilgili konuşun siz de.
Buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
fındık ürünü dahil, bütün tarım ürünlerindeki problem arz fazlası
üründür. Amasya milletvekili arkadaşlarımız buradaysa beni doğrulayacaktır.
Ben, Ordu’ya giderken, geçen, Merzifon’da soğan satan vatandaşlarla
oturdum konuştum. Dedim ki: “Nedir problem?” Dediler ki: “Fiyat düşük.” “Neden?” dedim. “Geçen sene soğan çok
yüksek fiyat etti, 300-350 kuruştan, yani, 3,5 liradan soğanı satma
imkânımız oldu...”
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Soğan sarımsağı
bırak… Başınızı yiyecek!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et… Ya,
bir, Hüseyin Bey, lütfen… Lütfen ya…
“…Ancak, herkes, soğan çok para ediyor
diye çok soğan ekti. Dolayısıyla, ihtiyacın çok üzerinde soğan
ekildiği için, maalesef, geçen seneki fiyatı yakalayamadık.” diye
ifade ediyor, Amasya milletvekillerim de burada.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, üniversiteden
bahsetsin, uyarsanıza!
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et… Müsaade
et…
Değerli arkadaşlar, bütün tarım ürünleriyle
ilgili -Sayın Hocam, tarımla ilgili çok konuştunuz- fındıkla ilgili
de konuşulan hep aynı şeydi: Arz fazlası fındığın piyasadan alınması,
arz fazlası fındığın piyasadan çekilmesiydi. Tüccar bunu söylüyordu,
siyasiler bunu söylüyordu, bölgedeki insanlar, fındık üreticisi
bunu söylüyordu, ihracatçısı bunu söylüyordu, manavı bunu söylüyordu,
herkes bunu söylüyordu. Bu sene, fındıkla ilgili yeni bir aktör çıkmış
demiş ki: “Ben piyasada…”
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan,
Bitlis üniversitesiyle soğanın ne alakası var?
BAŞKAN - Uyardım Sayın Abuşoğlu. Tüm sayın
milletvekilleri aynı şeyleri yapıyorlar.
Sayın Fatsa, lütfen… Konuyla ilgili konuşur
musunuz Sayın Fatsa.
EYÜP FATSA (Devamla) - “…piyasada ne kadar
arz fazlası fındık, hatta, daha fazlasını alacağım” demiş. Alacağım
dediği fındığı da almış. Aldığı fındık da geçen sene FİSKOBİRLİK’in
aldığı fındıktan yaklaşık 20 bin ton daha fazla. Bayrama kadar da bunu
100 bin tona çıkartacağını taahhüt ediyor ve limitsiz alım yapacağını
söylüyor.
Değerli arkadaşlar, eğer problem arz
fazlası fındıksa arz fazlası fındık piyasadan alınıyor. Ama, bir şeyi
daha söylemek istiyorum burada: FİSKOBİRLİK yetkilileriyle görüşüyorum,
sürekli de görüşüyorum. Diyor ki: “Bizim, Toprak Mahsulleri Ofisiyle
anlaşmış olmamızdan, maalesef, Cumhuriyet Halk Partisi, Doğru Yol
Partisi, Milliyetçi Hareket Partisi ve ziraat odaları ciddi manada
rahatsız oldular.” (CHP sıralarından gürültüler)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Allah,
Allah!..
EYÜP FATSA (Devamla) - FİSKOBİRLİK yetkilileri
söylüyor, ben söylemiyorum; gider sorarsınız niye öyle söylediklerini.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Yandaşların,
yandaşların!..
EYÜP FATSA (Devamla) - Değerli arkadaşlar,
Toprak Mahsulleri Ofisinin bölgede fındık alımı yapmasından niye
rahatsız oluyorsunuz?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Olmuyoruz
ki…
EYÜP FATSA (Devamla) - Veya, Sayın Tandoğdu,
bak, şunu sormak istiyorum: Eğer, Toprak Mahsulleri Ofisi fındık almasaydı,
böyle bir fındık alımıyla alakalı bir tasarrufta bulunmasaydı, doğru
söyleyin, kaç para olacaktı fındık bu sene piyasada?
BAŞKAN - Sayın Fatsa, konuya geliniz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bir…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Ben söyleyeyim,
cevabını vereyim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Müsaade et, müsaade
et ben seni dinledim.
Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, lütfen, oturur
musunuz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Efendim, soru
soruyor, sorunun cevabını veriyor. Sorunun cevabının verilmesi
gerekir.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Arzu ediyorsan
cevabını vereyim canım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Fatsa.
Lütfen, siz Genel Kurula hitap edin Sayın
Fatsa.
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; tüccarın ucuza fındık aldığını söylüyor. Doğrudur,
ama, ben yine arkadaşlarıma soruyorum: Ordu, Giresun, Trabzon ve
fındık üreten bölgelerdeki borsalara, her gün tabelalarınıza 2,5
lira fiyatı neye göre yazıyorsunuz diye sordunuz mu?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Soruyoruz.
EYÜP FATSA (Devamla) - Neye göre yazıyorlarmış
Sayın Tandoğdu?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Söyleyeyim
mi?
EYÜP FATSA (Devamla) - Peki.
İlk defa tüccar fındık alıyor değil, bu,
geçen sene, ondan önceki sene, onlarca sene önce de aynı şeyler vardı,
aynı şeyler vardı; lütfen olayı sapıtmayın, burada hepimiz bir samimiyet
testinden geçiyoruz.
Sayın Tandoğdu dedi ki: “Bölgeye İktidar
ne hizmet yapmıştır?”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Fatsa, buyurun.
EYÜP FATSA (Devamla) - Bitiriyorum.
Sayın Başkan bir hayli de sözümü kestiler…
Sayın Tandoğdu, iktidarın bölgeye ne
hizmet edip etmediğini bölge çok iyi takdir ediyor. Bakın, sadece bilinsin
diye söylüyorum, ayrıca memnuniyet de duydum -benim yok- Fatsa’da
yapmış olduğumuz toplu konuttan sizin de bir daire aldığınızı duydum.
(AK Parti sıralarından “Aaa” sesleri, alkışlar)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Gayet tabii,
seninle ne alakası var canım.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, lütfen…
EYÜP FATSA (Devamla) - Sayın Başkan, son
sözüm.
Bir de, değerli arkadaşlar, bölgede
bir ekonomik terörden bahsediyor Sayın Sami Tandoğdu. Geçen gün de
burada konuşurken şöyle bir şey konuşmuştu, dedi ki: “Ben hayret ediyorum
ki, Sayın Fatsa o anaforun içerisinden ölmeden nasıl çıktı.” Demek
ki, Sayın Tandoğdu benim orada ölmemi kurgulamıştınız, ama, başaramadınız.
(CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Allah
korusun, Allah korusun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Teessüf ederim,
sana teessüf ederim.
EYÜP FATSA (Devamla) - Lütfen…
Bölgede bir ekonomik terör olmaz Sayın
Tandoğdu. Eğer bölgeyi rahatsız etmezseniz, insanları istismar etmezseniz,
üreticileri istismar etmezseniz korkmayın bölgede bir ekonomik
terör olmaz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Ben, bu duygularla Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
III.
- YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, yoklama
yapılmasını istiyoruz. (AK Parti ve CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir saniye Sayın Fatsa…
Bir saniye Sayın Tandoğdu, oturur musunuz
lütfen.
İ.SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - 63’üncü maddeden,
şahsıma olan hakaretten dolayı konuşmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, yoklamayı yapalım,
sonra tutanakları isteyip, inceleyeceğim.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan “kabul
edenler” dediniz, geçtiniz oylamaya. Oylamaya geçtiniz…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Sayın Başkan, bu
Meclisi ne zaman çalıştıracaksınız?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, yoklama
talebini yerine getireceğim. Maddenin oylamasından önce bir yoklama
talebi var, şimdi yerine getiriyorum. Ancak, yoklama talebini işleme
koyabilmem için, ayakta yoklama talep eden milletvekillerinin sayısının
20 olup olmadığını tespit edeceğim. İsimler tutanağa geçeceğinden,
ayaktaki her sayın milletvekillinin sırasıyla isimlerini söylemelerini
rica ediyorum…
Sayın Aslanoğlu, Sayın Küçükaşık, Sayın
Kılıç, Sayın Tandoğdu, Sayın Koç, Sayın Işık, Sayın Kesimoğlu, Sayın
Özkan, Sayın Bayındır, Sayın Akyüz, Sayın Ercenk, Sayın Emek, Sayın
Diren, Sayın Kaptan, Sayın Melik, Sayın Baloğlu, Sayın Ekmekcioğlu,
Sayın Üstün, Sayın Demirel, Sayın Arslan.
20 milletvekili tamam oldu.
Yoklama için beş dakika süre veriyorum.
Adlarını okuduğum sayın üyelerin, yoklama
için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yeter sayısı vardır.
V.-
ÖNERİLER (Devam)
A)
SİYASİ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
2.-
Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine ilişkin Anavatan
Partisi Grubu Önerisi (Devam)
BAŞKAN - Öneriyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı:
305)
BAŞKAN - 1’inci sırada yer alan Kanun
Teklifi’nin geri alınan maddeleriyle ilgili Komisyon Raporu gelmediğinden
Teklif’in görüşmelerini erteliyoruz.
2’nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Tohumculuk Kanunu
Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu’nun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sıraya alınan, Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin, Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu’nun görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve
Anayasa Komisyonu Raporu (2/873) (S.Sayısı: 1246) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Geçen birleşimde Teklif’in 2'nci maddesi
üzerinde gruplar adına yapılan konuşmalar tamamlanmıştı.
(x)
1246 S.Sayılı Basmayazı 18/10/2006 tarihli 9’uncu Birleşim Tutanağına
eklidir.
Şimdi, söz sırası, şahsı adına söz isteyen
Isparta Milletvekili Mehmet Emin Murat Bilgiç’e aittir.
Buyurun Sayın Bilgiç. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Isparta) - Sayın
Başkan, değerli üyeler; Seçim Kanunu’nun Anayasa’ya uyumlu hale getirilerek
seçilme yaşının otuzdan yirmi beşe indirilmesini sağlayacak Seçim
Kanunu’nun 10’uncu maddesi hakkında söz almış bulunuyorum. Sözlerimin
başında, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği üzere, Türkiye Büyük Millet
Meclisi, dönem başında da bu konudaki anayasa değişikliğini gündeme
getirmiş, ancak, ne yazık ki, muhalefetten destek bulamamıştı. Ancak,
daha sonra, dört sene sonra, bu Kanun ve anayasa değişikliği yeniden
gündeme geldi ve tüm Meclisin onayıyla kanunlaşma safhasına geldi.
Bunun için, özellikle, Türkiye’deki toplam nüfusun yüzde 60’ı otuz yaşın
altındadır ve aynı şekilde, toplam seçmenlerin yüzde 40’ı da otuz yaşın
altındadır. Bu anlamda, temsilde nüfusa oranla bir adalet ilkesi,
bir hakkın teslimi olarak yerine getirilmektedir. Bu anlamda, Türkiye’de,
gerçekten, toplumumuzun çok daha dinamik bir kesimini temsil eden
gençlerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde daha büyük bir oranda temsil
edilmesini sağlayan bu Kanun Tasarısı, gerçekten, Hükûmetimizin,
Partimizin önemli bir çalışmasıdır ve tüm Meclisin de uyumlu bir çalışmasıyla
bu hale gelmiştir. Gene, 1981 Anayasa’sında seçmen yaşı yirmi bir
idi, daha sonra, yirmiye ve on sekize indi. Bu da, özellikle seçmen
yaşı açısından öngörülen tedbirlerin seçilme yaşı açısından da öngörülmesi
gerektiğini Meclisin anladığını göstermektedir, ki, bu da son derece
olumludur.
Gene, Türkiye’nin demokratikleşmesi
anlamında, Meclisimizin aldığı çok önemli kararlar vardır. Bunlardan
bir tanesi, öğrenci meclislerinin oluşturulmasıdır. Türkiye Büyük
Millet Meclisi ile Millî Eğitim Bakanlığı arasında 2003 yılında yapılan
bir anlaşmayla, Türkiye Öğrenci Meclisinin kurulması sağlanmıştır.
Bu anlamda, her okulda öğrenci temsilcilerinin seçimi, öğrenci
meclislerinin, okul meclislerinin kurulması, Türkiye’nin demokratikleşmesi,
demokratik kültürün tüm toplumun her kademesine yansıması açısından
son derece önemli gelişmelerdir.
Bu doğrultuda, biliyorsunuz, il genel
meclislerinin de demokratikleşmesini sağladık. İl genel meclislerinde
de, bundan böyle seçilmişler başkanlık yapmaktadır ve giderek, birkaç
kurum dışında, temel birkaç kurum dışında tüm kurumlar il genel meclisleri
tarafından yönetilecektir ve il genel meclislerinin bütçe hakkı
çok daha büyütülmüştür ve yerinden yönetim çok daha önemli bir ilke
haline gelmiştir.
Mahallî idarelerde de seçilme yaşı yirmi
beş idi biliyorsunuz, belediye başkanlıklarında da. Bu Tasarı’yla
da, her iki kanun da uyumlu hale getirilmektedir. Bütün bunlar, Partimizin
demokratikleşmeye verdiği önemi göstermektedir.
Şüphesiz, temelde gençlikle ilgili
iki temel problemden bahsedilebilir: Bir tanesi, bizim Hükûmetimiz
döneminde gençliğe gerçekten önem verdik mi? İkincisi, muhalefetin
sıklıkla dile getirdiği işsizlikle ilgili hususlar. Bunların, tabii,
cevaplanması lazım. Gerçekten biz bu önemi verdik. Evet, gerçekten
biz bu önemi verdik.
Millî eğitim alanında yaptığımız hizmetler:
Mesela, 476 milyon kitabı ilk ve ortaöğretim öğrencilerine dağıttık,
dört yılda. Gene “Eğitime Yüzde Yüz Destek Kampanyası” kapsamında
2,5 katrilyon liralık bir kaynak sağlandı, 21 bin derslik, 1.640 okul
yapımı sağlandı. Son dört yılda “Eğitime Yüzde Yüz Destek” de dahil
olmak üzere yapılan derslik sayısı 80 bin. Gene bu dönemde 406 bin
bilgisayar hizmete girdi okullarımızda, öğrencilerimize yönelik
olarak. Ayrıca, öğretmenlerimizin eğitim kalitesini artırmaları
için de 100 bin bilgisayar almalarını, çok ucuz kaynaklarla, sağladık.
Gene, ilköğretimde yapılan çok fazla
iş var. Bunlardan bir tanesi de, Millî Eğitimin genel bütçeden aldığı
pay birinci sıraya çıktı. Bu da yüzde 6,9’dan yüzde 9,5’a yükselen bir
oranı, genel bütçeden aldığı pay itibariyle birinci sıraya çıkmasını
işaret ediyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bilgiç, lütfen toparlar
mısınız.
Buyurun.
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) - Ayrıca,
lisanslı sporcu sayısını, bizim dönemimizde -2002 yılından
2006’ya- 276 binden 2,5 milyona çıkardık. Bu, dokuz katlık bir artışa
işaret etmektedir.
Ayrıca, özellikle iş gücüne yönelik
olarak yapılan hizmetler de şöyle özetlenebilir: Son dört yılda sağlanılan
yeni iş 3,2 milyondur. Her yıl 800 bin insana iş sağlamıştır bu
Hükûmet. Ayrıca, yine gençlere yönelik olarak, işsizlere yönelik
olarak -gençlerin büyük bir bölümünün işsiz olduğunu da dikkate
alınız- İŞKUR’la birlikte çok önemli projeler başlattık. Özürlü ve eski
hükümlülere destek projeleri, iş alanında eğitim ve yeni iş alanları
açılmasına yönelik, özelleştirmede sosyal destek projelerİ, yine,
KOSGEB kaynaklarıyla başlattığımız çok sayıda proje var, teknokent
ve TEKMER’lerle çok önemli atılımlar yaptık, yüzde 100’ü aşan gelişmeler
sağlanmıştır.
Sadece Tarım Bakanlığımızın ortaya
koyduğu bir proje, Köy Bazlı Katılımcı Yatırım Projesi kapsamında
250 trilyonluk kaynağı köylerde sanayileşmeyi ve verim artışını
sağlamak üzere tüm nüfusumuza armağan ettik. Buradan, 500 trilyon
liralık, köylerde sanayileşme hedefini, tarımda sanayileşme hedefini
ortaya koyduk. Bunun dışında, tarım alanında yüzlerce, belki binlerce,
işsizliği önlemek üzere, özellikle Sosyal Yardımlaşma ve Dayanışma
Fonunun katkılarıyla projeler gerçekleştirildi. Bütün bunlar çerçevesinde
de Türkiye’de işsizliğin giderilmesi ve yerinde, bölgelerde çözüm
bulunması amacıyla çok büyük çalışmalar yapıldı.
Bu anlamda, Türkiye’de, tabii Millî Eğitimin
meseleleri olduğu kadar, YÖK’le ilgili meseleler de var. Özellikle,
sanayiden duyduğumuz çok önemli şikâyetler var.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) - Sayın
Başkan, bitiriyorum müsaadenizle.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, daha
yeni başladı, devam etsin!
BAŞKAN - Lütfen Sayın Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) - Devam etsin efendim.
BAŞKAN - Bunu belirleyecek siz değilsiniz.
HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, Hükûmetin
icraatını öğreniyoruz!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) -
Özellikle…
BAŞKAN - Lütfen, teşekkür eder misiniz
Sayın Bilgiç.
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) - Sayın
Başkanım, bitiriyorum.
HALUK KOÇ
(Samsun) - Efendim, devam etsin, bitirsin. Sayın Başkanım, biz
razıyız.
BAŞKAN - Teşekkür için açtım Sayın Bilgiç.
Lütfen…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Öğrenmek
istiyoruz efendim!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) - Tabii,
öğreneceğiniz çok şey var ama, bir türlü öğrenmeye niyetiniz olmadığını
da görüyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sizin
o öğretmedeki kabiliyetsizliğinden kaynaklanıyor olabilir!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) -
Ben, buradan tüm Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. Kanun’un hayırlı
uğurlu olmasını diliyorum.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sadece
laf yetiştiriyorsunuz, başka bir şey yok! Ayıp ya!
MEHMET EMİN MURAT BİLGİÇ (Devamla) - Ayrıca,
önümüzdeki Ramazan Bayramının ve bu akşamki Kadir Gecemizin, tüm
oruç tutan Müslüman kardeşlerimize hayırlı uğurlu olsun dilekleriyle
saygılar sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bilgiç.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Bu ayıp oldu!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Bir
bunu biliyorsun sen, tek bildiğin bu, öyle anlaşılıyor! Biz senin
konuşmanı savunuyoruz, söz hakkını, sen bize laf yetiştiriyorsun!
Ayıp ya!
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan,
tutanaklar geldi mi?
BAŞKAN - Geliyor, Sayın Tandoğdu.
Madde üzerinde, şahsı adına söz isteyen,
Süleyman Turgut, Manisa Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)
SÜLEYMAN TURGUT (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 1246 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin 2’nci
maddesinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli dostlar, iki gündür çıkartmak
için uğraştığımız bu Kanun’un, inanıyorum ki, özellikle bugün gecikmesini,
televizyonları başında izleyen yirmi beş ve otuz yaşları arasındaki
gençlerimiz niye geciktiğini çok ciddi bir şekilde test edecekler
ve bunun kararını iyi bir şekilde verecekler.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sen orada
konuştukça gecikiyor.
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Değerli
dostlar, Sayın Genel Başkanımız ve Başbakanımız, yapmış olduğu,
gençlerle ilgili konuşmaların birçoğunda “Siyasette gençlere
yer vermesini bilmek ustalığın şiarındandır.” demektedir.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Gençler
laf değil, iş istiyor, iş!
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Elbette
ki, bunu başka genel başkanlar da söylüyor, ama bunların sadece sözlerde
kalmaması, icraata da geçmesi gerekir diye düşünüyorum.
HALUK KOÇ (Samsun) - Her hâlde!
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Değerli
dostlar, 3 Kasım 2002 seçimlerine şöyle bir baktığımızda, otuz ve
otuz bir yaşlarında toplam 6 tane milletvekilinin AK Partiden geldiğini
görüyoruz.
Yine, bugün en genç milletvekilleri sıralamasına
baktığımızda, 10 milletvekilinin 9’unun yine AK Partide olduğunu
görüyoruz.
Ben inanıyorum ki, bu Kanun çıktıktan
sonra yirmi beş yaşında milletvekillerini göreceksek, yine bu Grubun
içerisinde oturuyor olacaklar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Meclise
girerseniz! Önce barajı aşıp Meclise bir girin de...
SÜLEYMAN TURGUT (Devamla) - Ben, bundan
dolayı Sayın Başbakanımıza, Genel Başkanımıza ve buna karar veren
AK Parti ailesine teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Elbette ki sadece, teşekkürü, onlara
değil, bugün, bu Kanun’un çıkmasında, oy birliğiyle çıkmasında destek
verecek olan muhalefet partilerine de etmek istiyorum ve çıkacak
olan bu Kanun’un gençlerimize ve ülkemize hayırlı olmasını dilerken,
bugün akşam yaşayacak olduğumuz Kadir Gecesinin de tüm İslam âlemine
hayırlara vesile olmasını diliyor, bu gecenin dünyada barışa vesile
olmasını diliyor, hepinize saygı ve sevgilerimi sunuyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Turgut.
Şimdi soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Yalnız, madde dün görüşülürken soru sormak isteyen arkadaşların
isimleri belirlendiği için dünkü sıralamaya göre takip edeceğiz.
Sayın Meral, buyurun.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sayın Başkan,
çok teşekkür ediyorum.
Şimdi, sayın AK Parti sözcülerini tebrik
ediyorum. Çok çalıştıklarını söylüyorlar. Emekliyi ekmeğe muhtaç
ettiler. Memuru sokaklara döktüler. Esnafı hipermarketlere, süpermarketlere
yem ettiler. Her tarafı hurdaya çevirdiler. Şimdi sıra gençlere
geldi. Bugün, gençler her şeyden önce iş istiyor beyler, iş. Hangi iş
yerini açtınız, gençlere hangi işi buldunuz? Milletvekili olmak
için getirecek size para yatıracak, aday olacak. Vatandaş okullara
kaydını yaptırmak için para bulamıyor.
BAŞKAN - Sayın Meral, lütfen sorunuzu
sorar mısınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Soruyorum
Sayın Başkanım, müsaade eder misiniz. Girişi bu.
Şimdi, gençleri biz de seviyoruz, bizim
evlatlarımız. Yasanın çıkmasını biz de istiyoruz. Yalnız, bütün
sözcüleriniz yirmi beş-otuz yaş arasındaki seçmen sayısının yüzde
45-60 arasında olduğunu söyledi. Gençlere hakikaten bir kapı açıyorsanız,
tüzüğünüzde, ne kadar, gençler için kontenjan ayırdınız? Sayın Bakana
soruyorum. Yoksa, acaba böyle bir kontenjan düşünüyor musunuz?
Diğer bir konu, köylüye çok yardım ettiğinizi
söylüyorsunuz. Sayın Bakanımıza yine özellikle sormak istiyorum.
Ben, bir orman köylüsü çocuğuyum. Benim köyüme veya orman köylüsüne
şu ana kadar hakikaten hiçbir yardım yapılmamıştır. Sonunda, köylüye
hizmet götüren Köy Hizmetlerini kapattınız. İnşallah, bir yıl sonra
-Köy Hizmetlerinde çalışan işçilerin bilgisi olsun- Cumhuriyet
Halk Partisi döneminde Köy Hizmetleri Genel Müdürlüğü tekrar kurulacaktır.
Hepinize teşekkür ediyorum.
HASAN ANĞI (Konya) - Ne alakası var?
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Meral.
Sayın Kılıç…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Başkanım,
öncelikle, sözüme başlamadan önce yüce milletimizin bayramını
kutluyor, saygılarımı sunuyorum.
Dün, Sayın Bakana, Malatya’da gençlerin
perişan olduğunu, işsiz olduğunu ve Sayın Başbakanın da verdiği
sözde durmasını söylemiştim 35 trilyonla ilgili. Sayın Bakan da bu
sözün verilip verilmediğini bilemediğini söylemişti. Ben, aynen
satırıyla okuyayım: “Kayısı üreticilerine ödenmesi gereken 35
milyon YTL’nin yarısı Tarım ve Köy İşleri Bakanlığı tarafından gelecek
hafta, geriye kalanı ise gelecek yılın ilk üç ayında ödenecek.” demişti.
Bununla ilgili gazeteleri, televizyon kasetlerini, isterseniz,
Sayın Bakanım sizlere de -bunları- iletirim. Bu nedenle, Sayın Başbakanın
vermiş olduğu bu sözün Hükûmet olarak, Sayın Başbakan Yardımcısı olarak
arkasında durmanızı isteyeceğim. Sayın Malatyalılar da bunun
beklentisi içindeler.
Yine, Sayın Bakanım, dün…
BAŞKAN - Sayın Kılıç, lütfen soru sorar
mısınız.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sorum bu
efendim, sorum bu. Ödenecek mi diye sordum.
İkinci sorum da Sayın Bakanım: Yine,
dün Malatya İnönü Üniversitesinin Kadro Kanunu’yla ilgili, bu Kanun’un
çıkartılmaması noktasında, ne zaman çıkartılacağını sormuştum.
Siz de bunun, Kanun’un Meclise gelmesinin Hükûmetin değil de Meclisin
görevi olduğunu söylemiştiniz. Biz bunu biliyoruz Sayın Bakan,
bunun idrakindeyiz. Nitekim bir milletvekili olarak İç Tüzük’ün
37’nci maddesine göre bu kanun teklifinin, yani İnönü Üniversitesine
700 tane kadro verilmesiyle ilgili kanun teklifinin Mecliste görüşülmesi
için biz önerge verdik, Mecliste geldik konuşma yaptık. Ancak, AKP sıralarından
maalesef eller havaya kalktı ve talebimiz reddoldu. Sayın Bakanım,
bu Kadro Kanunu’nu ne zaman çıkartacaksınız? Çünkü, gençlere imkân
tanıdığınızı söylüyorsunuz, yirmi beş yaşına, seçilme yaşını,
indirdiğinizi söylüyorsunuz. Ancak gençler perişan, aç. Bu gençlerin
eğitilmesi için yeterli kadroyu ne zaman sağlayacaksınız?
Yine, Sayın Bakan, geçen sene İnönü Üniversitesine
40 bin YTL, sadece, kaynak ayrıldı. Bununla ilgili bu kaynağı ne zaman
artıracaksınız? Yani, bu üniversiteye olan kadro, yok, kaynak
yok... Bunlarla ilgili imkânları ne zaman sağlayacaksınız? Bunu öğrenmek
istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kılıç.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
Sayın Bakan, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Dört dakika sürdü.
BAŞKAN - Sayın milletvekillerine söyler
misiniz Sayın Işık, soru soran milletvekillerine.
AHMET IŞIK (Konya) - Dört-beş saniye varken
kesiyorsunuz; başkasına kullandırdığınız süreleri bize kullandırmıyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
hepinize saygılar sunuyorum.
Şu anda görüşmekte olduğumuz Kanun
Teklifi’nin yürütme maddesini görüşüyoruz. Siz, saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarıma, İç Tüzük’ün 81’inci maddesini hatırlatmak isterim.
Burada, soru-cevap düzeni bir cümle halinde ifade edilmiş. Tasarı
ve teklifle ilgili soru sorulacağını ve cevap verileceğini düzenlemiştir.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Bakan,
tasarı gençlerle ilgili.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, değerli arkadaşlarımız, İç Tüzük’ün
bu hükmüyle hiç ilgili olmaksızın, görüştüğümüz teklifle, görüştüğümüz
maddeyle hiç ilgisi olmayan sorular soruyorlar. Şimdi…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Gençler para
kazanamazsa nasıl politika yapacaklar Sayın Bakan?
BAŞKAN - Sayın Kılıç, lütfen…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Üniversiteyi
bitiremezse, para kazanamazsa nasıl politika yapacaklar?
BAŞKAN - Lütfen Sayın Kılıç…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Meral, emekliyi, özellikle memuru
namerde muhtaç ettiğimizi ifade etti.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, sizin
verdiğiniz yetki dahilinde konuşuyor, sizin müdahale etmeniz lazım;
sizin adınıza konuşuyor.
BAŞKAN - Sorulara cevap veriyor Sayın
Bakan.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sorulara cevap vermiyor
efendim.
BAŞKAN - Lütfen Sayın Koç…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Meral’in bu beyanına, izin verirseniz,
cevap vermek istiyorum. Bizim dönemimizde en düşük memur maaşına
toplam yüzde 96 oranında zam yapılmış, ama bizim dönemimizdeki enflasyon
toplam yüzde 46,2 olmuştur.
ORHAN ERASLAN (Niğde)
- O doğru değil ama.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN
YARDIMCISI MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ortalama memur maaşına
yüzde 72 oranında zam yapılmış dönemimizde; enflasyon yüzde 46,2. Bu şu demektir…
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Enflasyon doğru
değil ama.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Memur enflasyonun üzerinde zam almış
demektir.
HALUK KOÇ (Samsun) - Mutluluktan uçuyorlar
Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda en düşük memur maaşı 765 yeni
Türk lirasıdır, yılbaşında 814’e çıkacaktır.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Onun için mi
sokaklara döküldüler?
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Memurlar açlık
sınırında yaşıyorlar!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi “memuru açlığa mahkûm ettiniz”
diye soran arkadaşlarıma ben bir soru soruyorum: Siz, kendi Parti
Genel Merkezinizde çalıştırdığınız insanlara kaç para ödüyorsunuz?
HALUK KOÇ (Samsun) - Ne ilgisi var?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bilmiyorsunuz, ben söyleyeceğim şimdi.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - 1,5
milyar…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bakın, kendi Genel Merkezinizde 76 tane
eleman çalışıyor; eline geçen maaşları söylüyorum: 517 lira, 510
lira, 481 lira… (CHP sıralarından “hayır, hayır” sesleri) Bunları
devletin resmî kurumundan aldım. Beyanname veriyorsunuz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Kesinlikle
doğru değil. CHP’de sendikalı personel çalışıyor.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Siz, önce, kendi işçilerinize, kendi
çalışanlarınıza sahip çıkın. (AK Parti sıralarından alkışlar;
CHP sıralarından gürültüler)
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Bilmiyorsunuz!
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Doğru değil,
saptırıyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen
oturur musunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Evet… İşte, size göstereceğim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Ayıp ya,
ayıp! Bakansınız…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, burada, kendi çalışanlarını
açlığa mahkûm edenler, gelip, bizi, burada, memuru açlığa mahkûm etmekle
itham ediyorsunuz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Ayıp!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu… Sayın Hacaloğlu…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Önce, siz, kendi çalışanlarınıza devletin
memuruna verdiği kadar verin, ondan sonra gelin burada konuşun.
(AK Parti sıralarından alkışlar) Ayrıca, bunu birtakım memur sendikaları
da istismar ediyor.
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Sizin Genel
Merkezde çalışanların parasını patronlar ödüyor, patronlar…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Memur sendikalarının, çalışanlarına
ne kadar verdiğini sordum, asgari ücret veriyorlar. Geliyorlar bizim
karşımıza “memuru açlığa mahkûm ettiniz” diyorlar.
Arkadaş, önce kendi evinizin önünü temizleyin,
önce kendi çalışanlarınıza sahip çıkın, ondan sonra gelin devleti
itham edin, devletten hesap sorun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan,
yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu… Lütfen oturur
musunuz Sayın Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bakın, devletin Sosyal Sigortalar Kurumuna
bunlar her ay bordro veriyorlar.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yalan söylüyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - İşte Cumhuriyet Halk Partisinin verdiği
bordro elimdedir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Efendim,
onun üstüne, eğer, siz, ikramiyeleri ve diğer hakları ilave ederseniz…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Peki… Peki…
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, lütfen…
Sayın Bakan, cevap verir misiniz…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, diğer siyasi partilerin de aldım;
onu da ifade edeyim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Gidin sendikalı
yapın çalıştırdıklarınızı…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şu anda, çalışanlarına en iyi ücreti
Adalet ve Kalkınma Partisi veriyor; en düşük maaş 800 YTL.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Hayır…
Hayır…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bizi geçtiler, devleti geçtiler,
ama,yılbaşında biz onları da geçeceğiz eğer zam yapmazlarsa.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kimi
aldatıyorsunuz? Sendikanız bile yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Hemen şunu ifade edeyim: Tabii ki çalışanlarımıza
vermiş olduğumuz ücreti ve maaşı yeterli görmüyoruz, keşke daha
fazla verebilsek, keşke ekonomik imkânlarımız bunları vermeye elverse.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Ama onlar bina
yaptılar, nasıl versinler?!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ama, bizi eleştirenlerin önce kendilerine
bakmaları hususunu bir kez daha hatırlatmak istiyorum.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Doğru değil…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Siz
gerçek dışı konuştunuz ve çok ayıp ettiniz Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayrıca…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Söylediklerinizin
hiçbirinin gerçekle ilgisi yok. Yazıklar olsun!..
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Doğru değil…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Ayrıca, “Gençlere hangi iş imkânını verdiniz?”
diye soruyorsunuz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Ayıp!.. Ayıp!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, 2005 yılında 2 milyon
333 bin kişi yeni bir işe başlamıştır.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Doğru değil efendim…
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Müteahhitlere
yaptırtmıyoruz, alın teriyle yaptırıyoruz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - 2006 yılının Temmuz ayı sonuna kadar
Türkiye’de 1 milyon 307 bin kişi yeni bir işe başlamıştır. Bu, özel sektörün
son yıllarda yeni iş alanları açmasının neticesidir. Eğer, Türkiye’de
istikrar devam ederse, yerli ve yabancı sermayenin yatırım yapma
konusu…
BAŞKAN - Sayın Bakan, süre tamamlanmıştır;
lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - …yatırım yapma ihtiyacı önündeki engelleri
kaldırırsak, inanıyorum ki bu sayı daha da artacak ve gençlerimiz
buralarda daha fazla iş bulma imkânına sahip olacaklardır.
Sürem doldu. Diğer sorulara yazılı
olarak cevap vereceğim.
Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.(AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar
yeter sayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Arayacağım Sayın Koç.
Kabul edenler…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - El kaldırın…
Gençler görüyor, gençler… Gençlere karşı mısınız?
BAŞKAN - Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
yoktur; birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.24
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.39
BAŞKAN:
Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 10’uncu Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1246 sıra sayılı Kanun Teklifi’nin görüşmelerine
kaldığımız yerden devam ediyoruz.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/873) (S.Sayısı: 1246) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Teklif’in 2’nci maddesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, 2’nci maddeyi tekrar oylarınıza
sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım: 2’nci maddeyi kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı
vardır, madde kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
MADDE 3- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar
Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Atilla Kart, Konya Milletvekili.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın
Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan yasa değişikliği
teklifinin 3’üncü maddesi üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Bakanlar Kurulunun yürütme zafiyeti
ve tutarsızlıklarıyla sınırlı olacak şekilde, maddeyle ilgili değerlendirmelerimi
yapacağım değerli arkadaşlarım. Hemen, değerlendirmelerimi yaparken,
kendinden emin bir şekilde konuşma becerisini gösteren Sayın Bakanı,
bu beceriyi gösteren Sayın Bakanı, bu başarısından dolayı kutladığımı
hemen ifade ediyorum, elbette tırnak içinde ifade ediyorum.
Ancak, Sayın Bakan, sizin ve Hükûmetinizin
temel bir sorunu var: İnandırıcı olamıyorsunuz. Bütün mesele bu.
Söyledikleriniz gerçeğe uygun değil, gerçek dışı konuşuyorsunuz
diğer birçok konuda olduğu gibi. Bunları, hemen somut örnekleriyle
açıklamak istiyorum: Sayın Bakanın, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezinde çalışanlar, gençlerin sorunları ve işsizlik rakamlarına
dayalı açıklamaları da gerçek dışıdır değerli arkadaşlarım, tıpkı
kamu personel rejimi konusunda yaptığı açıklamalar gibi.
Bakın değerli arkadaşlarım, Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Merkezinde çalışan 73 çalışanın hepsi de sendikalı
ve toplu sözleşmeli. Siyasi partiler içinde, çalışanları sendikalı
ve toplu sözleşmeli olan Cumhuriyet Halk Partisi dışında hiçbir parti
söz konusu değil. (CHP sıralarından alkışlar) AKP de buna dahil. Yine,
Cumhuriyet Halk Partisi çalışanlarının tamamının giydirilmiş ortalama
ve net ücretleri 1,5 milyar Türk lirasının üstünde değerli arkadaşlarım.
1,5 milyar Türk lirasının üstünde. En düşük ücret ise, giydirilmiş
tutarı, 1 milyar Türk lirası, 1 milyar Türk lirası.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Belgeyi göster,
belgeyi!
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Bakanın
sözünü etmek istediği rakamın, taşeron uygulamasıyla ve Cumhuriyet
Halk Partisinin işveren olmadığı, müteahhidin çalıştırdığı işçiler
olduğunu herhalde kastetmek istiyor Sayın Bakan. Ama, unutmayın
ki, bu da yine sizin eserinizdir Sayın Bakan. Bu örgütsüz yapıyı meydana
getirmek ve işçinin emeğini sömürmek, o da yine sizin çıkardığınız
yasayla meydana gelen bir uygulamadır. (CHP sıralarından alkışlar)
Onun için, Sayın Bakanı, bütün bu konularda, devlet adamı ciddiyeti
ve sorumluluğu içinde konuşmaya bir kez daha davet ediyorum.
Cumhuriyet Halk Partisinin yaptığı bu
uygulamalar, tamamen yasalarımız çerçevesinde, mevzuatımız çerçevesinde,
Tez-Koop-İş Sendikasıyla yaptığı toplu sözleşmeler sonucunda yaptığı
uygulamalar. Onun için, ben, Sayın Bakanın bu açıklamalarını, popülist,
fırsatçı, devlet adamı ciddiyeti ve sorumluluğuyla bağdaşmayan
açıklamalar olarak değerlendirdiğimi bir kez daha ifade etmek istiyorum.
Konuşmamın başında da ifade etmiştim:
Bu, tabiî, son derece üzücü bir tablo. Bakıyoruz, Türkiye’nin en temel
sorunlarından biri olan kamu personel rejimi konusu. Bu konuyla
bağlantılı her tasarı veya teklif…
BAŞKAN - Sayın Kart, biraz da konuyla ilgili
bahseder misiniz lütfen.
ATİLLA KART (Devamla) - Sayın Başkanım,
bakın, yürütme maddesini tartışıyoruz.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Yürütmeyi
Bakanlar Kurulu yürütür Sayın Başkan.
ATİLLA KART (Devamla) - Yürütme konusundaki,
yani yasaların yürütülmesi konusundaki Bakanlar Kurulunun zafiyetini
ve tutarsızlıklarını anlatıyorum Sayın Başkan. Bu çerçevede de,
bu olayları anlatmam gerekiyor.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Destek getirin,
başka destek getirin, yetmez.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Hacaloğlu…
ATİLLA KART (Devamla) - Şimdi, bu çerçevede
yaptığım açıklamalara, Sayın Bakanın, ciddî bir şekilde, sorumlu
bir devlet adamı şeklinde cevap vermesi gereğini bir kez daha ifade
ediyorum.
Bakın, kamu personel rejimi, AKP’nin
Acil Eylem Planında, bir yıl içinde bunun uygulamaya sokulacağı
ifade edildi. 15 Temmuz 2003 tarihinde, Genel Kurul kürsüsünde Sayın
Bakan yaptığı konuşmada -tarihe dikkatinizi çekiyorum, 15 Temmuz
2003- 2003 yılı sonuna kadar kamu personel rejimini uygulamaya sokacağından
söz etti Sayın Bakan. Geldik 2004’e. 2004 yılında bu Yasa’nın, bu uygulamanın
hayata geçeceğinden söz etti Sayın Bakan. 2006’ya geldik. İki ay evvel,
üç ay evvel yaptığı açıklamaya göre, 2007 yılı başında bu tasarı uygulamaya
girecek. Sayın Bakan, sizi ciddiyete davet ediyorum, sizi bir kez
daha ciddiyete davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu değerlendirmelerden
sonra, geldiğimiz aşamada, teklifle ilgili olarak da şu değerlendirmeleri
yapmak istiyorum: Bakın, ekonomik ve sosyal yönden bunalım içinde
olan, gelecek kaygısı taşıyan, üniversite kapılarında yığılan,
mezun olduktan sonra işsizlik yüzünden bunalıma giren, yeni suç
türleri yaratan ve sosyal patlamanın fitili haline gelen gençlerden…
Türkiye’nin tablosu bu! Gençlerin tablosu bu! Bu konuda, ben, ayrıca,
yeni bir değerlendirme yapmak istemiyorum. Sadece, dört yıl öncesine
göre bu sorunlarda ciddi anlamda bir iyileştirme yaptık mı, yoksa
bu sorunları daha da içinden çıkılmaz hale mi getirdik? Bu soruyu
irdelemenizi ben rica ediyorum. Bu konuda, sizleri özeleştiri ve
değerlendirme yapmaya bir kez daha davet ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, ben, bu yasa değişikliği
teklifini bir başka boyutuyla aslında değerlendirmek istiyorum.
Bilindiği gibi, Anayasa’nın 76’ncı maddesi “…seçilme yeterliliği”
başlığını taşıyor. Bakıyoruz, üç fıkradan ibaret olan bu maddede,
birinci fıkrada seçilme yaşıyla ilgili bölüm, ikinci fıkrada hangi
suçların -üst sınır olarak- ve hangi cezaların seçilme engeli teşkil
edeceği düzenlemesi var, üçüncü fıkrada ise bazı kamu görevlilerinin
görevlerinden çekilmedikçe aday olamayacakları düzenlemesi
var. Bu fıkralar bir bütün olarak değerlendirildiğinde birbirini
tamamlayan nitelikler taşıdığı açık. Seçilme yeterliliğini düzenleyen
1 ve 3’üncü maddenin uygulanması noktasında hiçbir ciddi sorunun
olmadığını biliyoruz. Ama, ikinci fıkra yönünden ise daha farklı
vaat ve uygulamaların olduğunu hemen ifade etmek istiyorum. İkinci
fıkrada, yani seçilme engeli teşkil eden suçlar yönünden, bir anayasa
değişikliği yapılması sürecinden söz etmiyorum. Ben, mevcut Anayasa
hükmünün seçilme yeterliliği kavramıyla uyumlu ve tutarlı bir şekilde
uygulanması gereğinden söz ediyorum değerli arkadaşlarım.
Bakıyoruz, 76’ncı maddenin ikinci fıkrası
neyi düzenliyor: Taksirli suçlar, bir yıl ve daha fazla hapis cezası
alınması hali ve zimmet, irtikap, ihtiras gibi suçlar halinde,
mahkûmiyet halinde milletvekili olmanın mümkün olamayacağını ifade
ediyor bu madde. Bu maddeyle bağlantılı olarak bakıyoruz, İç Tüzük’ün
133’üncü maddesinde de düzenleme var. 133’üncü madde, dosyanın içeriğine
göre, suçun niteliğine göre, Karma Komisyonun, ya dokunulmazlığın
kaldırılması ya da kovuşturmanın ertelenmesi kararı verebileceğini
ifade ediyor. Yani, aslında, anayasa koyucu, seçilme engeli teşkil
eden suçlar yönünden, kural olarak, yargılama yapılması gereğini
ifade ediyor, anayasa koyucunun amacı bu. Ama, biz ne yapıyoruz Karma
Komisyon ve Meclis olarak? Suçlamanın niteliği konusunda hiçbir
ölçü getirmeden, muhakeme ve sorgulama yapmadan, refleksle ve maalesef,
talimatla, dosyalar ve suçlamalar arasında hiçbir değerlendirme
yapmadan, hiçbir ayrım yapmadan, kovuşturmanın ertelenmesi kararı
veriyoruz. Bu dosyalar arasında, çok iyi biliyoruz ki, mahkûmiyetle
sonuçlanması kuvvetle muhtemel olan dosyalar var, dosya safahatları
ve süreçler bunu gösteriyor. Bu durumda yapılması gereken gayet
açıktır: Bu dosyalar yönünden dokunulmazlığın kaldırılması ve yargılama
engelinin sürdürülmemesi gerekir. Zira, mahkûmiyet halinde, milletvekilliğini
mutlak anlamda engelleyen bir hal söz konusudur ve biz Meclis olarak,
birbiriyle bağdaşmayan, seçilme yeterliliğini özünden sakatlayan
bu olayı, dört yıldan bu yana, ısrarla ve kararlılıkla sürdürüyoruz.
Bakın değerli arkadaşlarım, Anayasa
ihlali pahasına yapılan bu eylemli ve organize İç Tüzük ihlali,
aradan geçen dört yıla rağmen niçin ve neden ısrarla sürdürülüyor,
bunun gerekçesi nedir? Bunları sorgulamayacak mısınız? Bunları
sorgulamak için burada değil misiniz sizler değerli arkadaşlarım?
Bakın, aslında, bunun gerekçesi son derece açık. 230 dosyanın yarısı,
seçilme engeli teşkil eden zimmet, irtikâp gibi yüz kızartıcı suçlarla
ilgili. O zaman tablo kendiliğinden ortaya çıkmıyor mu? Kişisel
hesap ve siyasi kaygılarla Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığını
ihlal ettiğimizi ve Meclisi zan altında bıraktığımızı geldiğimiz
bu aşamada artık sorgulamayacak mıyız? Olay bu kadar açık. Kişisel
kaygılarla ve hesaplarla anayasal sistemde yapılan bir tahribat
söz konusu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) - Bu tahribatın
vahametini artık görmemiz gerekiyor değerli arkadaşlarım. Bu anlayış
ve uygulamanın sonucudur ki, anayasa ihlallerini her alanda pervasız
ve cüretkâr bir şekilde yapmaya devam eden bir siyasi iktidar anlayışı
ve uygulamasıyla karşı karşıyayız. Değerli arkadaşlarım, müsteşar,
müsteşar yardımcısı, genel müdür, genel müdür yardımcısı, daire
başkanı, il müdürü, genel sekreter düzeyinde 3.719 kadro, yani, 4
bine yakın kadro dört yıldan bu yana vekâleten sürdürülüyor ise, aslında
başka bir şey anlatmaya gerek kalmıyor. Kamu yönetiminde istikrar
ve verimlilik neden sağlanamıyor, bunun cevabı burada gayet açık
bir şekilde yatıyor. Bu sebepledir ki, Türkiye Cumhuriyeti’nin, artık,
geldiğimiz aşamada, muhteris ve kifayetsiz bir yönetim anlayışıyla
idare edilmeye tahammülü olmadığını toplumun bir kez daha görmesi
gerekiyor. Biz bunları anlatmaya devam edeceğiz değerli arkadaşlarım.
Bu değerlendirme ve uyarılar ışığında,
bu yapılan yasal değişikliğin hayata geçmesi ve yararlı olmasını
diliyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Anavatan Partisi Grubu adına Hüseyin
Güler söz istemişlerdir.
Buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN
GÜLER (Mersin) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar;
1246 sayılı Kanun Teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına
söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Aslında, tabii ki bu kanunu yürekten
destekliyoruz. Dün de ifade etmeye çalıştık. Burada, iktidar milletvekili
bir arkadaşımızın engellemekle suçlayan bir anlayışı hâkimdi. Burada
kendisine sadece bir şey hatırlatırım: Günaydın mı demek lazım,
iyi akşamlar mı demek lazım? Bir yıl kaldı. Bu Kanun’un uygulanıp uygulanmayacağını
da ileriki zaman gösterecektir.
İkincisi: Sayın Bakanın, burada, milletvekillerinin
soru önergelerine, sorularına karşı yaklaşımını da ben makul karşılamış
değilim, tam tersine, şiddetle eleştiriyorum.
Bugün biz… Meclis idaresinin iki boyutu
var: Bir, yasama; iki, denetleme. Yaklaşık her bakanlıkla ilgili sorulara
bir yıldan önce yanıt aldığımız yoktur. Bugün de burada sıcağı sıcağına
sorulan soruları, Sayın Bakanın, biraz daha hoşgörülü, açık ve net
bir şekilde cevaplamasını bekliyoruz. Burası yasama. Her milletvekilinin
iradesi burada. Her bakanın da burada, Meclise, her türlü soru karşısında
cevap vermek zorunda. Hiçbir şey Meclisin iradesinin üzerinde değil.
Ama, görünen bir şey var ki, yürütme, Meclisin üzerinde ipotek koymuş
ve koymaya devam ediyor. Eğer biz, demokrasiye ve egemenliğin kayıtsız
şartsız milletin olduğuna inanıyorsak, burada milletvekilinin
iradesinin yansıması gerekir. Ama, şu ana kadarki, maalesef, yaşanan
sıkıntıları gördükçe, Sayın Bakanı da burada dinledikçe üzüntümü
sizlerle paylaşıyorum.
En önemli sorunlardan biri, işte, gençliğimizin
önündeki siyaset engelinin kaldırılması konusunda. Biraz önce,
işte, Sayın Safder Gaydalı’nın Bitlis’te üniversite açılması konusundaki
tepkinizi gördük.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - On üniversite
yaptık.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - On üniversite
yaptınız, haklısınız, rektörünü atayamadınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - On değil, on beş.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Yakında bütçe
görüşmesi gelecek ve bütçe üzerinde, yaklaşık, bir sürü ödenek ayıracaksınız.
Kim kullanacak bunu? “On beş üniversite açtık!” E, gerisi?.. Gerisi
de yok.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Gelecek.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Gelecek… Ne
zaman gelecek? Öğretim yılı bitecek, arkasından bunca sıkıntılar
kısır döngüye dönüşecek ve arkasından gelecek. Haklısınız. AKP İktidarının
anlayışı hep “gelecek, göç yolunda düzelir” bir mantığı. Yeter artık
arkadaşlar!
Aklın ve bilimin yolu bizim için referans
olmalı. Bir üniversitenin nasıl açıldığını, nasıl, hangi kurumlarla
özerklik ve korelasyon içerisinde davranılması gerektiğini sizin
iyi bilmeniz gerekir.
Bugün, gençliğin önündeki her türlü engele
hayır demeye devam ediyorsunuz. Bugün, sizin de kapınıza binlerce
öğrenci geliyor, yurt sorunuyla baş başa. Kazanmak bir sorun, kazandıktan
sonra yaşanan sıkıntıları çözmek apayrı bir sorun. Binlerce öğrenciyi
yurtlara yerleştirdiniz mi? Sizin önünüze de geldi, İktidardınız,
İktidar milletvekilleri olarak kaçına derman olabildiniz? Buradan,
gelin, açıklayın lütfen. O zaman eğri oturup, doğru konuşmak lazım.
İkincisi: Mezun olan öğrencilerin istihdamı
konusunda, Sayın Bakan her vesileyle mazeret üretmekten başka bir
çözüm bulmadı. İnşallah, maşallah… Yani söylenecek söz “olacakmış,
edecekmiş…” Peki, ben size soruyorum: Yakında iki tane kanun teklifi
daha gelecek. Birinci kanun teklifi, yabancı doktorların çalıştırılmasıyla
ilgili… Sayın Başbakan kamuoyunda açıkladı. Her yıl mezun olan 5 bin
hekimin sorunlarıyla ilgili zaten istihdam sorunu varken, karşımıza
gelen istihdam da farklı bir engel.
İkincisi, en önemlilerden biri, mimarlık,
mühendislik ve plan, proje mühendisleri konusunda yine yabancılara
çalışma izni. Sorarım size: Arkadaşlar, bu kadar işsizliğin olduğu
bir yerde… Dünya ile entegrasyondan yanayım. Bu ülke beyin göçü verirken,
her geçen gün umutlarını, gençlerin yarınlarını başka ülkelerde
ararken, siz, sadece sıfatsız, pazar olan unsurları peşkeş çekmek…
Başka hiçbir unsur yok. Sağlıkta belirli bir alan (İstanbul, İzmir,
Ankara) yine Plan ve Bütçe’de keza aynısı.
Bugün, gençliğimizin önündeki bu Kanun
Teklifi hiçbir zaman pratik hayata da geçmeyecek. Sayın Bakan dün,
keza, söyledi: “Ha 25 olmuş ha 26, ne fark eder; kanun çıksın hele.”
Dostlar alışverişte görsün… Doğru, haklısınız. Askerlik sorununu
çözme… Eğitim, istihdam, rekabet koşullarını eşit yaratma, ondan
sonra askerlik sorunu geldiği zaman onu da çözme, “ha 25 olmuş ha
26...” Yani kısaca, bu Kanun çıkarken sizlerde, sadece dostlar alışverişte
görsün mantığından öteye giden bir şey yok. Gençlere vereceğiniz
tek şey var: Siyasi vaat, vaat, vaat. Bu toplumun karnı tok.
AK Partinin beş yılda çizdiği tablo belli.
Olumsuz kriterler içerisinde dünya sıralamasında ilk sıralardasınız.
Bu konuda nasıl da becerikli olduğunuzu kamuoyu görüyor. Olumlu
kriterler içerisinde baktığımızda, sadece mazeret üretemeye devam
ediyorsunuz, beş yıl öncesini günah keçisi ilan ediyorsunuz.
Arkadaşlar, İktidar olduğunuzu hatırlayın.
Koskoca dört yıl geçti. Yaşamın, artık, bilginin yarı ömrü yedi yıl
olan bir dünyada ve böyle bir dönem içerisinde, siz, koskoca dört yılı
sadece yok ettiniz, o zamanı öldürdünüz ve her defasında söylediğim
gibi, AK Partili yıllar Türk siyasetine kayıp yılları olarak geçecek.
İkincisi: Üzerinizdeki stres ve gerginlik,
yoğunluk… Artık taşıyamaz hale geldiniz. Her vesilesiyle… Burada
Sayın Daloğlu’na da cevap vermek istiyorum: Dün söylediğinde… Biz
Meclis iradesinin her şeyin üzerinde olduğuna inanıyorum. Sayın
Mücahit Daloğlu, önce, köyünden başka Erzurum’un içini ve diğer yöreleri
bir gezsin bakayım, dünyanın nasıl olduğunu kendisi görsün. O gençlerin,
Erzurumlu gençlerimizin, Erzurumlu kadınlarımızın, Erzurumlu
ailelerimizin çocukları için sizden istediklerini, lütfen, gelin,
burada paylaşın. Kaçına derman oldunuz? Bu yüzden, her vesileyle,
Meclisin, iradenin, her vesileyle, en üstün kılınmasından yanayım.
Gerek demokratik ve gerekse siyasal inancım bunu gerektirir. Ama,
hepimiz görüyoruz ki, milletvekilinin iradesinin yansımadığına,
gerek Bakanlığın tasarılar üzerindeki tavrı ve gerekse komisyonun
ve grup başkan vekilinin dışında inisiyatif sahibi veya reflekslere
sahip olmanız mümkün değil.
Bu doğrultuda, her vesileyle gençlerimize
ve ülkenin tüm sorunlarının çözümünde sadece size verilen görevleri
-o görevlerin adresleri belli- ekonomik anlamda IMF’e havale etmişsiniz,
demokratik ve ekonomik koşullarla birlikte Avrupa Birliğine, Türkiye’nin
iç sorunları olunca “yapacağız, edeceğiz, mış, mış…” Yapmayın arkadaşlar,
bu ülke kaybediyor. Bu ülkenin çareleri olmak zorundasınız ve bu
süreci en iyi şekilde değerlendirmek zorundayız. Her geçen gün korku
ve kaygılarla bu ülkede yaşam idame edilmez.
Bugün yurt dışında yaşayan öğrencilerimizin
veya gençlerimizin sorunlarıyla ilgili, Sayın Bakana sorduğumuzda,
şu ana kadar onbir yıl öncesi icraatından bahsetti, bugün ise elde
var sıfır. Peki, şimdi ben size soru sormak isterim: Fransa’daki gençlerimiz,
Fransız Parlamentosunun aldığı son karar doğrultusunda kendi özgür
düşüncesini paylaştığında, siyaset yapacak, sesli düşünecek. Sorarım
size: Uğrayacağı ceza karşısında ne yapacak? Hangi imkânları tanıdık,
hangi tepkileri koyduk? Sayın Başbakanın uzlaşı kültürünü anlamakta
zorluk çekiyoruz; ama, biz, Anavatan olarak bir kanun teklifinde bulunduk.
Temennimiz bu kanun teklifine sıcak bakmanız ve destek vermeniz.
Her ülkenin yaptığına karşı demokratik
tavırlarımızı ve tepkimizi koymak zorundayız ve tavırsızlık bu
ülkeyi bitirir; korkular, kaygılar bu ülkeyi bitirir.
Ülkemizde Fransa’ya ait Fransızca isimlerin
değiştirilerek Türkçe isim konulması konusunda ve bundan sonra da
Fransız isimlerinin konulmaması şeklinde bir kanun teklifimiz
var. Buyurun destekleyin. Son derece demokratik bir talep.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Galatasaray
Üniversitesinin adını değiştirelim.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Galatasaray;
Türkçe bu, Galatasaray.
Sen Jozef, ondan sonra şeyde yine Paris
Sokağı, eski ismi Cezayir Sokağı. Haydi yüreğiniz yetiyorsa yapalım
bunu. Tavır koyalım, demokratik bir tavır; ama, orada da yoksunuz,
sadece yapılması gereken şey günü kotarmak. Günü kotarmakla bir
yere varmamız mümkün değil. Ülkenin yaşadığı süreç içerisindeki
sıkıntıları veya meşrutiyeti başka yerlerde değil ülkenin içinde
arayın.
Bu halkımız size oy verdi, Anayasa’yı
değiştirecek çoğunlukta. Böyle bir ortam içerisinde her vesileyle
tekrar ettiğimiz bir ortam var: Siyasi Partiler Kanunu’nu, lütfen,
gelin değiştirelim. Öyle bir niyetiniz de yok, düşünceniz de yok,
hatta kaygınız da yok. Türkiye’de temel sorunlar paylaşılırken, maalesef,
üzülerek, dışarıdaki dayatmalar sizin üzerinizde daha belirleyici
oluyor. Her vesileyle önümüze getirilen yasalar konusuna baktığımızda
hep organik bağlar yurt dışında çıkıyor. Bunlara üzülüyoruz. Eğer
tam bağımsız bir ülkeysek, demokratik bir ülkeysek, tüm sorunlarımızı
birisi dikta etmeden, tam tersine, kendi iç deneyim ve birikimlerimizle,
kendi kültür ve değerlerimizle harmanlayarak bu ülkede çözüm bulmak
zorundayız. Bizim, milletvekilleri veya Meclis olarak görevimiz
budur; ama, her çıkartılan…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Bugün ülkenin yaşadığı sıkıntılara
baktığımızda, dünya klasmanında maalesef ikinci, üçüncü sınıf ülkeler
boyutunda. Bunu üzülerek söylüyorum, övünerek değil.
Hep edilgen olan, itiraz eden, sadece,
“hayır, yapmam” diyen bir anlayıştan kurtulmak zorunda bu ülke. Bu
ülke, lider konumunda; vizyonu, iddiası ve komşularına ve çevresine,
dünya insanlığına katkıda bulunan, üreten ve her alanda örnek olan
bir ülke olmak zorunda. Biz, Anavatan olarak, gençlerimize, kadınlarımıza
ve yarınlarımız olan çocuklarımız da dahil olmak üzere tüm topluma
güveniyoruz.
Burada, eğer, yirmi beş yaşında gençlerimize,
çok daha ileri bir boyutuyla algıladığınızda, yirmi beş yaşın,
eğer, bir ülkede anayasal gereği seçme şansı varken… on sekiz yaşında
oy kullanabiliyor, tüm yasalar karşısında bir birey olarak algılanıyorsa,
seçme yaşının yirmi beş olarak kıyaslanmasını da anlamakta zorluk
çekerim. Temel sorun askerlik sorunu. Evet, bir hizmettir, bu ülke
için bir değerdir, ama her insan, zaten hizmeti her alanda yapıyor.
Milletvekili seçildikten sonra da hizmetini, görevini yerine getirebilir.
Bu konuda tabularımızı yıkalım. Dünya standardında demokrasinin
gereğini yerine getirelim.
Eğer, bu ülkede gençlerimize güvenmek
istiyorsak, onun elini kolunu bağlamak değil, tam tersi, önünü açalım.
Ama, sizin, bu konuda, inanıyorum ki, ne bir niyetiniz var ne de bir
samimiyetiniz. Hepimizin vurguladığı bir unsur var: Demokratikleşmek
için siyasallaşmak lazım.
Dün de davet ettim, ülkemin tüm gençlerine,
kadınıyla, erkeğiyle bu ülkemin tüm değerlere, ülkenin her türlü
sorunlarına duyarlılığa davet ediyoruz. Bu ülkenin sorunlarının
sessiz kalmakla çözümlenmeyeceğine, siyasetle çözümleneceğine
inanıyorum.
Bu Kanun’u destekleyeceğimizi… Hayırlı
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
Hükûmet adına, Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısı Mehmet Ali Şahin söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
hepinize saygılar sunuyorum.
Huzurunuza çıkmamın nedeni, biraz önce
Genel Kurula hitap eden Sayın Atilla Kart’ın şu cümleleridir, Sayın
Kart şu cümleleri kullandılar: “Sayın Bakan, inandırıcı olamıyorsunuz.
Gerçek dışı konuşuyorsunuz.”
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Doğru söylüyor.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - “Devlet adamı ciddiyetiyle bağdaşmıyor
bu yaptığınız.” diyerek, Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinde
çalışanlara Cumhuriyet Halk Partisinin kamuda çalışanlar kadar
bile ücret vermediğini, düşük ücret verdiğini ifade etmiştim, bunun
yalan olduğunu ve benim doğruları söylemediğimi ifade ettiler.
HALUK KOÇ (Samsun) - Gerçek dışı olduğunu
söyledi, yalan demedi.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, şu dönem bordrosu
detay bilgileridir.
ATİLLA KART (Konya) - Aynı şeyleri söylüyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İlgili sosyal güvenlik kurumundan alınmıştır.
ATİLLA KART (Konya) - Saptırma yapıyorsunuz.
Aynı demagojiyi yapıyorsunuz. Halen devam ediyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İş yeri sicil numarası var.
ATİLLA KART (Konya) - Halen devam ediyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İş yeri Cumhuriyet Halk Partisi, yani
taşeron değil.
ATİLLA KART (Konya) - İşvereni kim?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Evet…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İş yeri unvanı Cumhuriyet Halk Partisi.
ATİLLA KART (Konya) - İşvereni kim, işvereni
Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Sayın Kart dediler ki…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Bakan,
işveren kim?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - “Bizde 1 milyarın altında çalışan insan
yok.”
ATİLLA KART (Konya) - İşvereni kim? (Cumhuriyet
Halk Partisi sıralarından “İşvereni kim?” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - “1 milyarın altında çalışan insan yok.”
Şimdi okuyorum…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Demagoji
yapmayın.
MEHMET KÜÇÜKAŞIK (Bursa) - Gözümüze
bakarak söyleyin…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, okuyorum: Turgay
Uluçay, otuz gün süreyle çalışıyor, brüt ücreti 992,19; ele geçen 695.
Erdal Karakoç, otuz gün çalışıyor, brüt ücreti 992,19; eline geçen
695. Devam ediyorum: Bülent Kök, 974,81; ele geçen 681. Emin Özen, otuz
gün çalışıyor, 722,22 brüt ücreti, ele geçen 510. Muzaffer Yakıcı,
otuz gün süreyle çalışıyor, brüt ücreti 722,20; ele geçen 510. Bunu devam
ettirebilirim.
HALUK KOÇ (Samsun) - Ettir, ettir…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hep eksik bilgi
verilmiş sana.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ben devlet ciddiyetine
sahibim. Bu da devletin resmî belgeleridir. Burada birilerini itham
ederken önce kendi durumunuzu değerlendirmeniz ve ondan sonra onu
itham etmenizin daha doğru olacağını söyleyerek bunları ifade etme
ihtiyacını duydum.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Bakan,
600 liralık sosyal yardımı net olarak koyacaksınız, ondan sonra rakam
söyleyeceksiniz. Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen oturun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, siz, kamuda çalışanları açlığa
mahkûm ediyorsunuz, en az kamuda ücret 765 YTL iken, siz bunun altında
çalışanlarınıza ücret veriyorsunuz, bunu, lütfen, kamuda çalışanların
seviyesine getirin, ondan sonra bizi eleştirin dedim. Sayın Kart
da, benim doğruları söylemediğimi ifade etti. İşte, ben de…
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Bakan,
iddia ediyorum, kamuda çalışanların 2 katı Cumhuriyet Halk Partisi
veriyor. Eksik bilgi veriyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, lütfen, oturur
musunuz. Sayın Hacaloğlu, Sayın Bakan konuşur, ondan sonra ne istediğinizi
anlatırsınız. Lütfen oturun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şimdi, o zaman, Sayın Hacaloğlu’nun bu
beyanı üzerine bir değerlendirme yapmak durumundayım.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yılda
dört ikramiyeyi söylemiyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Diyorlar ki, “Bu resmî belgelerin dışında
da, biz, çalışanlarımıza ayrıca para veriyoruz.”
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Her ay 596
lira sosyal yardımı söylemiyorsunuz. Eksik bilgi veriyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Demek ki, siz, çalışanlarınıza resmiyette
göstermediğiniz rakamları da ödüyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cumhuriyet
Halk Partisi senin ayarında bir parti değildir!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Ne
ilgisi var?!.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O zaman şöyle düşünürler…
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Doğru değildir…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Cumhuriyet Halk Partisinde acaba vergi
mi kaçırılıyor diye düşünebilirler. (AK Parti sıralarından alkışlar;
CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Doğru değildir…
Doğru değildir…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Doğru bilgi
vermiyorsunuz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ayıp, ayıp!..
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Doğru bilgi
vermiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, bakın, çalışanlarınıza ne
kadar ödüyorsanız, burada göstereceksiniz. Eğer bunun dışında da
ödüyorsanız, onu, tabii, değerlendirecek olan yetkili kurumlar değerlendirecektir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Onun dışında,
ayda herkes 596 lira sosyal destek alıyor.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - O nedenle, biz, burada konuşurken, mutlaka
elimizde resmî belgeler…
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Artı, yılda
dört maaş net ikramiye alıyor. Ortalama gelir 1.900 liradır.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, lütfen, oturur
musun?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - …inandırıcı bilgiler olursa konuşuruz.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Dedikleriniz
doğru değildir.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Elimizde resmî belge yoksa, inandırıcı
bilgi yoksa, burada, gelir, böyle bir konuşma yapmayız.
Değerli arkadaşlar…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - İkramiyeler
var mı Sayın Bakan orada?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Zapta geçti
dediklerim, gidip incelersiniz.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - 4 tane ikramiye
var mı Sayın Bakan orada? Sosyal yardımlar var mı Sayın Bakan?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Siz Bakansınız…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Şu beyannameyi biz vermedik, Cumhuriyet
Halk Partisi verdi. Ben, bu resmî belgeye göre konuşuyorum.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Dört maaş
ikramiye, 596, sosyal destek…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunun dışında da başka bir beyannameniz
varsa, bildiriminiz varsa, onları da bilmek isterim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yanıltıyorsunuz…
Ben ilk defa böyle bir müdahalede bulunuyorum.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Sayın Kart, Kamu
Personel Yasa Tasarısı’yla ilgili benim burada yapmış olduğum konuşmalardan
alıntılar yaparak da değerlendirmelerde bulundu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Seksen üç
yıllık partiye böyle söylemeye hakkınız yok.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Kamu Personel Kanun Tasarısı’yla ilgili
iki kez Bakanlar Kuruluna sunum yaptım, hazırlamış olduğumuz kanun
tasarısı taslağını. Ancak Sayın Başbakan “Sivil toplum örgütlerinin
de muvafakatını alalım, ondan sonra Meclise sevk edelim.” dedi. İki kez sivil toplum örgütlerinin görüşlerini
aldım.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bu mübarek günde
Bakan olarak yalan söylüyorsun. Ayıp!..
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - En son, Ağustosun 15 ile 30’u arasında yapmış
olduğumuz toplu görüşme esnasında da yetkili konfederasyon ve
sendikalardan…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Milletin
içinde, mübarek günde yalan söylüyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - … yeniden en son hazırladığımız ve onların
görüşlerini alarak bazı maddelerinde değişiklik yapmış olduğumuz
Kamu Personeli Kanunu Tasarısı taslığını, tekrar, konfederasyon
ve sendikalara verdim. Henüz konfederasyon ve sendikalarımız, en
son taslakla ilgili bize görüşlerini bildirmediler. Bir makul süre
daha bekledikten sonra, görüş bildirmemiş sayarak mevcut metni
üçüncü kez Bakanlar Kuruluna takdim edeceğim. Tabii ki, Bakanlar Kurulunun
takdirindedir, bir an önce Meclise sevk etmeyi düşünüyorum. Bunu
niye söylüyorum; çünkü, personelden sorumlu bir Bakan olarak,
Hükûmetimizin bu icraatıyla ilgili sorumluluk taşıdığım için.
ATİLLA KART (Konya) - Topluma yalan beyanda
bulunuyorsunuz Bakan olarak, yanlış bilgi veriyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - İki sene önce hazırladığımız bir kanun
tasarısı taslağının kamuoyunda, daha doğrusu, sivil toplum örgütleriyle
ilgili bölümünde…
ATİLLA KART (Konya) - 15 Temmuz 2003’te ne
dediniz? Acil Eylem Planı’nda ne dediniz Sayın Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - … henüz bir mutabakat sağlanamadığı
için şu ana kadar Meclise sevk edememiş olmanın da üzüntüsünü yaşadığımı
ifade etmek istiyorum.
ATİLLA KART (Konya) - Sayın Bakan, Acil
Eylem Planı’nda ne dediniz?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, neyi konuşuyoruz
iki gündür? Milletvekili seçilme yaşının otuzdan yirmi beşe indirilmesini
konuşuyoruz. Şimdi, buraya çıkıyor muhalefet partisine mensup
arkadaşlarımız “Evet, yirmi beş yaşı biz de destekliyoruz.” diyor
(Biraz önce hepimiz ibretle izledik.) ancak, destek vermiyorlar.
Bu Kanun Tasarısı’nın maddelerine oylarıyla destek vermiyorlar.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Bakan,
sizi teşhir etmek için desteklemiyoruz; çünkü, yeterli çoğunluğu
sağlayamıyorsunuz.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Yani, bu bir samimiyetsizlik değil mi
değerli arkadaşlar? (AK Partisi sıralarından alkışlar.) Yani, buraya
çıkacaksınız, “Biz bunu destekliyoruz.” diyeceksiniz; ama, oy vermeyeceksiniz!..
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kim
söylüyor bunu?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Bunu kamuoyunun, muhterem kamuoyunun
takdirlerine bırakıyorum.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Oylara bakın
önce, ondan sonra konuşun.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sen
ayıp etmiyor musun! Grubunu getir önce!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Ayıp!..
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan… Sayın
Bakan…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - … muhalefetin, İç Tüzük’ün verdiği tüm
yetkileri kullanarak…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Bakan, Kadir
Gecesi… Sen çarpılacaksın!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen çarpılacaksın,
Kadir Gecesi!.. Sen inanmıyorsun; çünkü, ayaküstü gerçek dışı konuşuyorsun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - … İktidarın düşündüğü tasarıların yasalaşmasını
engellemek için bu çalışmaları yapmasını son derece doğal karşılıyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç…
HALUK KOÇ (Samsun) - Ayağın havada zaten,
ayağını indir.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Ayağın havada
konuşuyorsun, ayağını indir.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Ancak, arkadaşlar…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Grubuma söylüyorum, Grubuma sesleniyorum:
Biz çok güçlü bir Grubuz. Muhalefet, İç Tüzük’ün tüm imkânlarını kullanır,
bunda da haklıdır ve kendi takdirleridir, İç Tüzük’ün verdiği tüm
yetkileri kullanacaktır.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen, Kadir Gecesi,
çarpılacaksın, çarpılacak!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Grup başkan vekili arkadaşlarıma ve Grubumuzdaki
değerli milletvekili arkadaşlarıma söylüyorum ki, bu yasaların
çıkmasında burada tam mevcut olmalıyız ve milletimizin beklediği
bu yasa tasarılarını biz çıkarmalıyız. Muhalefet muhalefetliğini
yapacaktır, ama biz de iktidarlığımızı yapmak durumundayız.
HALUK KOÇ (Samsun) - Yapamıyorsunuz!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (Devamla) - Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Gücünüzü kaybetmişsiniz
siz! Sokağa çıkamıyorsunuz, sokağa!
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Sayın Hacaloğlu, Tüzük’ün 69’uncu maddesi
gereğince bir söz talebiniz var.
Yeni bir sataşmaya mahal vermeden, sadece
açıklama yapmak üzere üç dakikalık süre veriyorum.
Buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.-
İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu’nun, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali Şahin’in, konuşmasında, Partisine sataşması nedeniyle konuşması
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan,
değerli arkadaşlar; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Öncelikle, milletvekili seçilme yaşının
yirmi beşe indirilmesinden duyduğum memnuniyeti ifade ediyorum
ve o konuda desteğimizin her zaman tam olduğunu açıklamak istiyorum.
(AK Parti sıralarından “Her türlü engeli yapıyorsunuz” sesi, gürültüler)
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Oyunuz mu
eksik! Oyunuz mu eksik!
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Sayın Bakan bir açıklama yaptı. Sayın Bakan, açıklamasında,
Partimize ilişkin bir bordroyu -kamuoyuna- elinde gösterdi.
Önce şunu soruyorum: Sayın Başbakan
Yardımcısı konumunda olan bir Sayın Bakanın Cumhuriyet Halk Partisinin
çalışanlarıyla ilgili bir bilgiye ihtiyacı varsa, bunu, iktidar-muhalefet
ilişkileri içinde, hangi yollarla, nasıl aldıysa, böyle mi temin
eder?! Bunu kalkıp konuşmaz mı, sormaz mı?!
Cumhuriyet Halk Partisinin bütün hesapları
kitapları, bütün partiler gibi, Anayasa Mahkemesinde gayet net,
açık bir şekilde herkesin incelemesine açık konumdadır.
Kaldı ki, Cumhuriyet Halk Partisi siyasette
etik anlayışını yıllardır gündemde tutan ve sizin, maalesef, bir
türlü komisyonlardan buraya indirmediğiniz bir teklifin peşindedir.
Orada şeffaflık, açıklık öngörüyoruz; herkes mal varlığını açıklasın
diyoruz, herkesin her türlü ilişkileri uluslararası Avrupa standartlarında
olsun diyoruz.
Bakınız, bir açıklama yapıyorum şimdi:
Sayın Bakan, siz bir bordro almışsınız. Doğrudur söylediğiniz rakamın
ilgili bölümü. Ama, gerçeğin diğer bölümünü ya bilmiyorsunuz veya
bilerek çarpıtıyorsunuz. Çünkü…
ATİLLA KART (Konya) - Bilerek çarpıtıyor,
bu gayet açık.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Bir dakika…
Cumhuriyet Halk Partisi -biraz evvel
bir arkadaşımın ifade ettiği gibi- bütün siyasi partiler içinde,
bütün çalışanları, yıllardır, yıllardır, grevli sendikal haklara
sahip olan yegâne çalışanlardır; bir.
İki: Şu anda, Cumhuriyet Halk Partisi
kadrosunda 76 çalışan vardır. Bunlara, 596 lirası her ay yemek ve diğer
sosyal doğrudan nakdî destek olmak üzere ve dört maaş ikramiyenin bölünmesiyle
yılda ortalama net 1.900 lira geçmektedir, 1.900 lira.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Kayıt dışı!
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - En az alan
4 çalışan ise, ayda ortalama 1.580 lira almaktadır. Yani, bu nedir?
En az alan 4 kişi, 580 lira maaş, 596 lira sosyal destek, artı, dört maaş
ikramiyeyle eline geçen para. Bu, net 1.580 liradır. Sayın Başkan,
yani, 1 milyar 580 milyon lira ayda.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Genel ortalamayı
tekrarlıyorum: 1 milyar 900 milyon liradır…
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Hacaloğlu
HALUK KOÇ (Samsun) - Özür dilesin.
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Bakan özür
dilesin.
BAŞKAN - Lütfen sayın milletvekilleri…
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Sayın Başkan, müsaade
edin, açıklasın.
BAŞKAN - Sizden mi soracağız sayın milletvekilleri?!
Süresini verdim, tamamladı.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - … Cumhuriyet
Halk Partisinden özür dilesin. Bu size yakışıyor mu? Ayıptır Sayın
Bakan!
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Ben teşekkür ediyorum Hacaloğlu.
HALUK KOÇ (Samsun) - Özür dilesin…
BAŞKAN - Madde üzerinde şahsı adına söz
isteyen Mücahit Daloğlu, Erzurum Milletvekili.
ATİLLA KART (Konya) - Gayet pişkin bir şekilde
tavrınızı sürdürüyorsunuz… Gayet pişkin bir şekilde aynı tavrınızı
sürdürüyorsunuz…
MUHARREM KILIÇ (Malatya) - Sayın Bakan
özür dilesin Cumhuriyet Halk Partisinden.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Oturduğu koltuğun
rengini aldı Sayın Bakan!
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Başbakanımız
da özür diliyor yeri gelince, Sayın Bakanın da özür dilemesi lazım.
VI.-
KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
5.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ve 7 Milletvekilinin; Milletvekili Seçimi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/873) (S.Sayısı: 1246) (Devam)
MÜCAHİT DALOĞLU (Erzurum) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Yasa’yla ilgili olarak,
geneli üzerinde ve maddeleri üzerinde, AK Parti Grubu ve şahıslar
adına, AK Partinin seçilme yaşının yirmi beşe indirilmesi hususundaki
çabalarını, Grupta, hep birlikte izledik. Onun için, biz, muhalefetten,
bu Yasa’nın desteklenmesini de arzu ediyoruz.
ATİLLA KART (Konya) - Ciddiyeti olan, sorumluluğu
olan kalkar, özür diler.
BAŞKAN - Sayın Kart, lütfen...
MÜCAHİT DALOĞLU (Devamla) - Lüzumsuz
yere de burada herhangi bir gerginlik yaratmak istemediğimizden,
muhalefetten de bunu istiyoruz. Onun için, bu Yasa’nın, önce gençlerimize,
sonra da Türk milletine hayırlı olmasını temenni ediyor, kandiliniz
ve bayramınızı tebrik ediyor, iyi akşamlar, saygılar sunuyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Daloğlu.
HALUK KOÇ (Samsun) - Süre var.
BAŞKAN - Madde üzerinde, şahsı adına
söz isteyen Recep Garip, Adana Milletvekili.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, dört
dakika kaldı şahıs konuşmalarında.
BAŞKAN - Tamamen Sayın Daloğlu’na aittir,
Sayın Koç, kullanıp kullanmayacağı.
HALUK KOÇ (Samsun) - Olur mu öyle şey. Soru-cevapta
oluyor.
BAŞKAN - Tabii.
Buyurun Sayın Garip.
RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Türkiye Cumhuriyeti Anayasası’nın
bir maddesinin değiştirilmesiyle ilgili Kanun Teklifi’yle ilgili,
şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK Parti, siyasi ve kültürel anlamda,
gençliğe önem vermektedir. Dolayısıyla, Meclis çatısı altında,
seçmenin yanı sıra seçilme noktasında da gerekli fırsat eşitliğini
gençlerimize tanımış olacağız. Bakınız, seçim beyannamemizde,
gençlerin siyasi ve sosyal hayata katılımı teşvik edilecek, bu
amaçla seçilme yaşı biraz sonraki oylamayla yirmi beşe indirilmiş
olacak. Bugün bunu hayata geçirmenin sevincini, umuyorum ki, hep
birlikte gerçekleştirmiş olacağız ve yaşamış olacağız. Milletimize
vermiş olduğumuz sözleri de, böylece, bir bir gerçekleştirmiş olmanın
onurunu ve mutluluğunu yaşayacağız. Her alanda bu böyle olmuştur.
Ekonomik, sosyal, kültürel alanlarda olmak üzere, seçilme yaşının
yirmi beşe indirilmesi, demokratik hayatımız ve gençlerin siyasete
katılımının sağlanması açısından oldukça önem arz etmektedir. Yeni
ve genç düşünceleri, çağdaşlaşmanın ve gelişimin bir gereği olarak
algılamamız ve hayata böyle bakmamız gereklidir diye düşünüyorum.
Gençliğimiz, ülkemizin en büyük zenginliği, aynı zamanda, dinamizmimiz
ve değişim potansiyelimizin de temel kaynağıdır. AK Partimiz, toplumun
gençlere, gençlerin de Türkiye’ye güvenini sağlamayı temel hedefleri
arasında görmektedir.
Gençlerimiz, özgür düşüncenin, kendine
olan güven, beceri ve yeniliklerin yönetim anlayışına yansıtılması
imkânını da böylece yakalamış olacak. Özellikle, siyasi partilerimizin
gençlik kollarında siyaset yapmış nitelikli gençlerimizin önemli
bir kazanım olarak siyasi yaşamımıza girmeleri böylece birazdan
sağlanmış olacak.
Zira, siyaset, günlük yaşamımızdan tutun,
kadınlarımıza, gençlerimize ve sosyal hayatımızın bütününe mutlak
surette etki etmektedir. Gençlerimizin yönetime katılması, ülkenin
geleceğinin belirlenmesinde, siyasal, sosyal politikaların geliştirilmesinde
söz sahibi olmaları, siyasal ve toplumsal bir zorunluluk halindedir.
Ülkemizde, otuz yaş altı genç nüfusun
yüzde 60’lar seviyesinde olması, seçilme yaşının otuzdan yirmi beşe
indirilmesinde mutlak surette önemli bir etkendir.
İki gündür bu Yasa’nın tartışmasını hep
birlikte yaşıyoruz ve bir türlü yol alamadık. Ancak, biraz önce
2’nci maddede, Ana Muhalefet Partimiz oy kullanmadığını, ne hazindir
ki, bunu, hep birlikte izleme imkânı bulduk.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Nedir
2’nci madde kardeşim?
RECEP GARİP (Devamla) - Ve üzüldüğümü
bir kez daha belirtmek istiyorum.
Hepimizin geleceği olan gençliğimiz;
hep birlikte bunu söyleyip duruyoruz, gelin, şimdi, 3’üncü maddenin
sonunda, hep birlikte, ülkemizin gözü önünde, yediden yetmişe bütün
milletimizin izlemiş olduğu bu saatlerde, gelin, hep birlikte, bu
yirmi beş yaş, seçilme yaşını, hep birlikte oylamış olalım ve bu sevinci,
bu sevinçle birlikte bayramı yaşamış olalım.
Bu değişiklik seçim malzemesi olarak
asla düşünülmemelidir. Meclis gündemimizin yoğunluğu, güncel ve
önemli konuların öncelik kazanması, bu değişikliğin bugün yapılmasına
imkân vermiştir. AK Parti, ülke yönetiminde nitelikli, eğitimli
gençlerimizi toplumun önünde görmek istemektedir. Ülkenin geleceğinde
söz sahibi olmalarını istemekteyiz ve bugün, bunun ilk adımları
atılmaktadır. Siyasal sorumlulukları taşıyacak, kültürel birikimi
ve düşünce ufuklarıyla, inanıyorum ki, gençliğimiz, üstleneceği
vazifeyi hakkıyla yerine getirecektir. Bu imkânı veriyoruz. Çünkü,
gelecek gençlerimize aittir. Bir uygarlığı şekillendirirken, medeniyeti
şekillendirirken, bu anlamda gençlik adına yapmış olduğumuz her şeyin
az olduğunu söylemekte yarar görüyorum.
Atatürk’ün şu özgün ifadesiyle sözlerimi
toparlamak istiyorum: “Ey, yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir.”
Bir kez daha tekrar ediyorum sizin için…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Biz
çok okuduk onları, siz yeni öğrendiniz.
RECEP GARİP (Devamla) - Sizin için tekrar
ediyorum: “Ey yükselen yeni nesil! Gelecek sizindir…”
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Herhalde
yeni başladın galiba Recep Bey.
RECEP GARİP (Devamla) - “…Cumhuriyeti
biz kurduk, onu yükseltecek ve yaşatacak olan sizlersiniz.”
Gelin vazgeçin, Atatürk’ü kullanmaktan
vazgeçin.
Kadir Gecesi’nin ve Ramazan Bayramı’nın
Türk ulusuna, coğrafyamıza ve dünya insanlığına hayırlar getirmesini
diliyor, hepinizin tek tek bayramlarını tebrik ediyor, Yasa’nın hayırlı
olmasını diliyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Garip.
Sayın Çetin, kısa bir söz talebiniz
var.
Yerinizden, bir dakikalık; buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Yalnız, Sayın Çetin, çok kısa.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tamam.
Ben, 60’ıncı maddeye göre söz aldım. Gerçekten,
böyle bir önemli, güzel bir günde, Sayın Bakandan hiç beklenmedik
tarzda, doğrulukla, dürüstlükle de yakışmayacak, bağdaşmayacak
biçimde, Cumhuriyet Halk Partisi tüzel kişiliğini de tahrip edecek
nitelikte konuşma yapması hiç hoş olmadı, doğru değil. Çünkü, Sayın
Bakanın verdiği rakamlara, Merkez Yönetim Kurulu üyemiz, Genel
Sekreter Yardımcımız cevap verdi. 1992’den bu yana…
BAŞKAN - Sayın Çetin, konuşulacak bir
konu yok o zaman. Sayın Hacaloğlu cevap verdi.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır…
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, bir dakika,
tamamlamam…
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çetin.
Lütfen… (AK Parti sıralarından alkışlar)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Adaletinize
teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Niye alkışlıyorsunuz?
Siz neyi alkışladığınızı biliyor musunuz?
BAŞKAN - Madde üzerinde on dakika süreyle
soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, teşekkür
ediyorum.
Vasıtanızla Sayın Bakanıma şu soruları
yöneltmek istiyorum:
Sayın Bakanım, işbu Yasa Teklifi’yle
seçilme yaşı otuzdan yirmi beşe düşmekte. Gençliğin önüne koymak istediğiniz
hedef nedir? Türk demokrasisine nasıl bir katkı sağlamak istiyorsunuz?
Üniversite öğrencilerine verilen
kredi miktarı, Sayın Bakanım, 2007 yılında 150 YTL. 2002 yılına baktığımız
zaman 45 YTL idi. Yine üniversite sınavlarında ilk 5 bine giren insanımıza
250 YTL ödenmekte, mastır ve doktorada devam etmektedir. Üniversitede
okuyup Kredi Yurtlarda kalan gençlerimize 100 YTL’ye yakın bir yemek
katkısı bulunuyorsunuz. 2007’de, 2006, 2005, 2004’te olduğu gibi eğitime
katkı bütçede birinci sırada. Tüm bunlara rağmen istihdam yılda 500
bin artmasına rağmen muhalefet tarafından tarihi sorunların sorgulaması
yapılıyor eğitimde, işsizlikte ve buna benzer konularda. Değerlendirmenizi
almak istiyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
“Böyle soru olmaz” sesleri, gürültüler)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Işık.
Sayın Bayındır.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Böyle soru sorulmaz
Sayın Başkan.
AHMET IŞIK (Konya) - Sizden mi öğreneceğiz
soru sormayı?
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Soru sor, soru.
AHMET IŞIK (Konya) - Siz mi öğreteceksiniz?
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Işık.
AHMET IŞIK (Konya) - Yeter artık be.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Işık, lütfen…
Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Bayındır soru soracak.
Buyurun Sayın Bayındır.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın
Başkan iki tane soru soracağım Sayın Bakana. (Karşılıklı konuşmalar,
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen…
AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, soracağım
soruya da karışıyorlar.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Işık…
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Soru sormuyorsun…
AHMET IŞIK (Konya) - Her şeyime karışıyorlar.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Neyine karışıyorlar.
ÖBER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Meclisin
huzurunu bozuyor bunlar.
BAŞKAN - Sayın Işık, lütfen oturur musunuz.
Sayın milletvekilleri, lütfen…
Sayın Bayındır, buyurun.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın
Başkan, iki tane net soru soracağım.
Bir tanesi, biliyorsunuz ülkemizde
açlık sınırı 700 YTL’nin üzerinde, yoksulluk sınırı 2 bin YTL’nin üzerinde,
ama, sabahtan beri, dünden bu yana ağzınıza sakız yaptığınız gençlerimizin
asgari ücreti 380 YTL. Bununla o gencimiz, okumasına, sosyal yaşamına,
evine nasıl bakar diye size soruyorum; bir.
İkincisi, Sayın Bakanım, bölgemde,
Hükûmetin, ar damarının çatladığı söyleniyordu. Bugün de burada…(AK
Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Bayındır, lütfen…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - …Cumhuriyet
Halk Partisine…
BAŞKAN - Sayın Bayındır… Sayın Bayındır,
lütfen…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Soruyorum…Soruyorum
Başkan…
BAŞKAN - Kelimenizi düzeltir misiniz
Sayın Bayındır.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Soruyorum
Başkan…
BAŞKAN - Sorunuzu sorar mısınız.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Soruyorum
buradan… Düzelteceğim Sayın Başkan. Düzelteceğim Sayın Başkan.
Şimdi, soruyorum buradan: Cumhuriyet
Halk Partisinin Genel Merkezine doğru olmayan beyandan dolayı
özür dilerseniz, ar damarınızın çatlamadığına inanacağım, ama dilemiyorsanız,
Hükûmetin ar damarı çatlamıştır diye düşünüyorum.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elâzığ) - Bordroyu veren
özür diler, bordroyu…
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bayındır.
Sayın Kaptan.
OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan,
teşekkür ederim.
Sayın Bakana çok kısa bir sorum var. Ancak,
sorumdan önce, Antalya ve ilçelerinde, özellikle Kumluca, Finike,
Demre bölgesinde meydana gelen şiddetli yağmur, fırtına ve su baskını
felaketinden zarar gören seracılarımıza ve tüm zarar gören diğer
bütün hemşerilerimize geçmiş olsun diyoruz. Hükûmetin bu bölgeye
önemle eğilmesini, gerekli önlemleri almasını diliyoruz. Tekrar,
bu türlü afetlerin olmamasını Allah’tan diliyorum. Ayrıca, yüce
milletimizin mübarek Kadir Gecesi ve yaklaşan Ramazan Bayramı’nı
kutluyoruz.
Sayın Bakan, bu Yasa önümüzdeki seçime
yetişecek mi yetişmeyecek mi?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.
Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Bakanım,
Sayın Başkanım; Kadir Gecesi’nin ve Bayramımızın Türk ulusuna, Meclisimize
hayırlı uğurlu olmasını dilerken, Sayın Bakanımın, bugün Meclisteki
tutumu ve tavrından dolayı dört sorumun nasıl olsa cevabını alamayacağım,
o nedenle soruyu sormaktan vazgeçtim. Yalan veyahut da sallama dinlemek
istemiyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tandoğdu.
Sayın Özkan.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Sayın
Başkan, teşekkür ederim.
Ben de aynı şekilde Kadir Gece’nizi ve
yaklaşan Ramazan Bayramı’nızı kutluyorum.
Sayın Bakanımız, bugün, gerçek beyanlarda
bulunmadığı için ben de soru sormaktan vazgeçiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Özkan.
Soru sorma süresi tamamlanmıştır.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Kırk iki saniye var Sayın Başkan, tamamlayın.
BAŞKAN - Sayın Bakan, buyurun.
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar;
soru yönelten arkadaşlarımıza teşekkür ediyorum.
Sayın Işık, yirmi beş yaş gerçekleştiği
ve milletvekili seçilme yaşı yirmi beşe indirildiği takdirde, bunun
Türk demokrasisine ne gibi katkılar sağlayacağını sordular.
Elimizde bir komisyon raporu var. Anayasa
Komisyonu konuyu görüşmüş ve burada söz alan milletvekili arkadaşlarımız
bu Teklif’le nelerin amaçlandığını bir iki cümleyle ifade etmişler.
Nitekim, bu da rapora yansımış.
İzin verirseniz, ben, buradan iki cümleyi
okumak istiyorum: “…milletvekili seçilme yaşının yirmi beşe indirilmesinin
katılımcı demokrasinin gereklerini karşılamak, gençlerin taleplerinin
yasama sürecine yansımasına katkıda bulunmak için son derece
önemli olduğu…” Komisyonumuzca da tespit edilmiştir anlamında bir
kısa değerlendirme yapılmıştır.
Gerçekten, ben bu değerlendirmelere
katılıyorum. Katılımcı demokrasi açısından, bu, Parlamentomuzun
gerçekleştirdiği yasal düzenleme son derece önemlidir ve gençlerimiz
taleplerini yasama sürecine de yansıtma imkânı bulacaklardır.
Bu, Türk demokrasisinin gelişmesine de ciddi katkı sağlayacaktır.
Burslarla ilgili bilgi verdiniz, bana
bir soru yöneltmediniz. Biz, göreve geldiğimizde, yükseköğrenimde
eğitim gören gençlerimize burs olarak 45 milyon Türk lirası veriyorduk.
Bu, sonra 135’e çıktı, yıl başında da 150’ye çıkmış olacak ki, bu, aşağı
yukarı yüzde 200’e yakın bir artış demektir. Keşke, gençlerimize daha
fazla imkân sağlayabilmiş olsak.
Açlık sınırıyla ilgili ve yoksulluk
sınırıyla ilgili Sayın Bayındır’ın bir sorusu oldu: İşte, “7 binin
üzerinde, 2 bin YTL’nin üzerinde” dedi. Bu rakamlar, resmî rakamlar değildir.
Türkiye İstatistik Kurumunun açlık sınırı ve yoksulluk sınırıyla
ilgili rakamları bunun çok altındadır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Ne kadar Sayın
Bakan?
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - O rakamlar en son haliyle şu anda yanımda
değil. O nedenle, Sayın Bayındır’ın bu sorusuna cevabı yazılı olarak
takdim edeceğim. Yani, Türkiye İstatistik Kurumunun açlık sınırı
ve yoksulluk sınırıyla ilgili en son istatistiki rakamlarını kendilerine
ifade edeceğim; ama, bu rakamlar resmî rakamlarla örtüşmemektedir.
Bir “ar damarının çatladığı söyleniyor”
falan diye ifadeler kullanıldı. Ben, bunu kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
Biraz önce, bir milletvekili arkadaşımız Cumhuriyet Halk Partisi
adına burada konuşurken bizim Grubumuza dönerek “sizde Allah korkusu
yok” diye bir ifade kullandı. Bizim arkadaşlarımız yerlerinden “lahavle”
çekerek sessizce oturdular.
AHMET ERSİN (İzmir) - Bu soru mu Sayın
Bakan? Sorulara cevap verin siz!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Şimdi, bu tür cümlelerin ne anlama geldiğini,
ben, hem sizlerin hem de kamuoyunun takdirine bırakıyorum.
“Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinden
özür dilemezseniz ar damarınızın çatladığına hükmedeceğiz.” diyor
Sayın Bayındır…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Evet, aynen
öyle, aynen öyle!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Niye Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezinden
özür dileyeceğim? Ben, sadece, sizin, Cumhuriyet Halk Partisi Genel
Merkezinin resmî mercilere vermiş olduğu şu bildirgeyi burada okudum.
Şimdi diyorsunuz ki… (CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yalan söylemeye
devam ediyorsunuz! Siz, memurları kandırdınız! Hâlâ yalan söylemeye
devam ediyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Diyorsunuz ki, bunlar gerçek değil. Gerçek
değilse, o zaman siz gerçek olmayan beyanname vermişsiniz arkadaşlar.
Bunu ben vermedim ki, siz verdiniz. (CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Hayır
efendim!
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Sayın Bakan,
bu yalanda niye ısrar ediyorsunuz?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Ayıptır
Sayın Bakan!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bunu siz verdiniz!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Bunu ben hazırlamadım. Cumhuriyet
Halk Partisi Genel Merkezinden hazırlandı ve verildi. (CHP sıralarından
gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yakışmıyor!
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Eğer, eksik vermişseniz eksiği tamamlayın.
Biz de bilelim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Ayıp bir
şey, ayıp bir şey! Yakışıyor mu size?
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Yalan söylemeye
devam ediyorsunuz!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bakansınız.
Ayıp, ayıp!
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen…
DEVLET BAKANI VE BAŞBAKAN YARDIMCISI
MEHMET ALİ ŞAHİN (İstanbul) - Değerli arkadaşlar, bunun dışında cevaplandırmam
gereken başka soru yok Sayın Başkan.
Soru soran arkadaşlarımıza bir kez daha
teşekkür ediyorum.
Size de, söz verdiğiniz için, saygılarımı
sunuyorum efendim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Ayıp ya!.. Ayıp!.. Siz AKP’de kaç liraya çalıştırıyorsunuz?
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Ya, böyle
Türkiye Cumhuriyeti Bakanı olur mu? Olur mu böyle şey?
BAŞKAN - Madde kabul edilmiştir.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Bir daha,
bakalım nasıl geleceksiniz Cumhuriyet Halk Partisi Genel Merkezine?
BAŞKAN - Tümünün oylanmasından önce,
Tüzük’ün 86’ncı maddesine göre, lehinde söz isteyen, görüşünü belirtmek
üzere Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili…
Bayram Meral, Ankara Milletvekili.
Buyurun Sayın Meral. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) - Evet efendim,
Allah kabul etsin…
Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum. Bu Yasa’nın hayırlı olmasını diliyorum,
seçilecek gençlere başarılar diliyorum.
Yalnız, bir üzüntümüzü de bildirmek istiyorum:
Sayın Bakanımız, burada, Hükûmeti temsil ediyor, devleti temsil ediyor;
tahrikçilik yapmaması gerekir, doğruları söylemesi gerekir. Bize
de diyorlar ki, Sayın Bakan, bürosunda çalıştırdığı elemanları sigortasız
çalıştırdı, kıdem tazminatını vermedi. Diyorlar ki…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hani belgesi?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Şimdi, değerli
arkadaşlarım, niye rahatsız oluyorsunuz; bir olayı tartışıyoruz.
Gençler, bugün, asgarî ücretle iş bulamıyor; yalan mı?
SONER AKSOY (Kütahya) - Yalan…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Emekli arkadaşlarımız
ucuz ekmek kuyruğunda sıra tutuyor; yalan mı?
SONER AKSOY (Kütahya) - Yalan…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Memuru sokaklara
döktünüz; yalan mı? (AK Parti sıralarından “Yalan!” sesleri)
BAŞKAN - Sayın Meral…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Esnaf
dükkânlarını kapattı; yalan mı? (AK Parti sıralarından “Yalan!” sesleri)
BAŞKAN - Sayın Meral, Yasa’nın tümü üzerinde…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yalan… Niye
oruç tutuyorsunuz yalansa? Niye oruç tutuyorsunuz eğer bunlar yalansa?
Yalansa niye tutuyorsunuz?
Şimdi, ne yaptınız değerli arkadaşlarım…
Yirmi beş yaşa itiraz etmiyoruz. Şimdi, bizim Tüzük’ümüzde, daha bu
Yasa çıkmadan önce, kadınların yüzde 20 kontenjanı vardır.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Yüzde 25.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yüzde 25
mi? Pardon, yüzde 25. Şimdi, hakikaten, siz, gençleri seviyorsanız,
acaba Tüzük’ünüzde, bunlara, bu fakir çocuklara -zengin çocukların
size ihtiyacı yok, basar parayı, sizin önünüze geçer, merak etmeyin-
fakir çocuklara, acaba yüzde 25 bir kontenjan ayıracak mısınız? Soruyorum
size. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Sizi ben neye benzetiyorum, biliyor
musun? Sizi acemi nalbanda benzetiyorum. Acemi nalbant ne yapar?
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen...
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Dört defa
mıha sekiz defa nala vurur, ses çıkarır. Öyle değil mi? Gülüyorsun
Başkan.
FARUK ANBARCIOĞLU (Bursa) - Sizden öğrendik.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Şimdi, gözünü
sevdiğim, bunun adı nedir, biliyor musun? Göz boyama. Meydanlarda,
bakın gençler, efendim biz size işte bu Yasa’yı çıkardık. Ee ne oldu?
Efendim, sıraya üç beş tane girdiniz, diğeriniz giremediniz...
Soruyorum şurada, Erzurum Milletvekiline
soruyorum: Benim kazamdan, senin hududundan, kazandan kaç tane gencin
gücü var, gelip aday olacak, o parayı yatıracak, milletvekili adayı
olacak? Soruyorum sana. (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Para almayacağız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Bunun adı
nedir, biliyor musun? Bunun adı göz boyamadır değerli arkadaşlarım.
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Yasa çıkmadan
pankart astınız.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Ama, bütün
buna rağmen, öyle bir belayı başınıza aldınız ki... Arıyorsunuz ya
bela...
CAVİT TORUN (Diyarbakır) - Bela değil...
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Yarın bütün
o gençler gelecek, Allah kısmet ederse… Belki yarınız yok, bir bölümünüz
yoksunuz; ona da üzgünüm.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Sen var mısın?
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Evet, inşallah.
Allah, hayırlıysa kısmet etsin. Allah, hayırlıysa kısmet etsin, yararlıysa
kısmet etsin.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Emekli ol!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) - Öyle sizin
gibi “olurum da olurum, Avrupa’ya
dayanırım olurum, Amerika’ya yaslanırım olurum” gibi gücümüz yok;
halka dayanacağız, halka. Halktan oy isteyeceğiz. (CHP sıralarından
alkışlar, AK Parti sıralarından gürültüler)
Hayırlı olsun.
Saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Meral.
Görüşünü belirtmek üzere aleyhte söz
isteyen, Orhan Eraslan, Niğde Milletvekili.
Buyurun Sayın Eraslan.
ORHAN ERASLAN (Niğde) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizin ve ulusumuzun Kadir Gecesi’ni, Ramazan
ve Cumhuriyet Bayramı’nı kutluyorum konuşmama başlamadan önce.
Şimdi, İç Tüzük olanaklarını muhalefetin
kullanmasını engellediniz. Bu, sizin demokrasi anlayışınız. Lehinde
olduğumuz, destek verdiğimiz bir Yasa’da, bir şeyi söyleyebilmek
için, doğru bir şeyi söyleyebilmek için, ne yazık ki, boş olan, sadece
boş bırakılan aleyhte söz almayı kullanmak zorunda kaldık. Tabii
ki, Yasa’yı destekliyoruz; ben de destekliyorum, Grubum da destekliyor.
Bunda bir tereddüt yok. (AK Parti sıralarından gürültüler) Ama, şahıs
adına aldığınız sözlerle, burada selamlayıp inmek suretiyle oraları
doldurdunuz. Demokrasilerde… Her rejimin iktidarı vardır, demokrasilerin
muhalefeti vardır. Muhalefetin sesini kısma yolunu denediğiniz
için, gençlerimiz ve halkımız kusura bakmasın, burası boştu, bunu
kullanmak zorunda kaldık.
Değerli arkadaşlarım, biraz önce burada
bir tükeniş seyrettik. Başbakan Yardımcısı bize söylüyor. Başbakan
Yardımcısı sıfatını taşıyan bir Değerli Bakan, Cumhuriyet Halk
Partisinin personeliyle ilgili açıklama yaptı. Hiçbirisi doğru
değil. Bunun usulü vardır. Cumhuriyet Halk Partisinin hesabını Süleyman
Mercümekler tutmaz. Cumhuriyet Halk Partililer hesabından dolayı
kayıp trilyon davasının sanığı da değildir. (CHP sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar) Cumhuriyet Halk Partisinin her hesabı şeffaftır.
Cumhuriyet Halk Partisinin her çalışanı kamu çalışanının iki katı
maaş alır. Cumhuriyet Halk Partisinde takiye yoktur, takiye. Takiye
yoktur. Sendikası, toplu sözleşmesi olan tek partidir; başka ikincisi
yok. (CHP sıralarından “Bravo” sesleri,
alkışlar)
Şimdi, bir atasözü var: Tavşan korktuğu
için kaçmazmış, kaçtığı için korkarmış. Korku tükenişin korkusu. Sataşma
yeri arıyorsunuz, çatma yeri arıyorsunuz; yalan söylüyorsunuz. Bu
mübarek günde yalan söylüyorsunuz bile bile. Sahte belgelere sığınıyorsunuz.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Haydi oradan!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Şimdi, yirmi
beş yaş ile ilgili yasaya gelelim.
Değerli arkadaşlar, yirmi beş yaşın seçilme
yaşı olmasıyla ilgili Anayasa değişikliği, yine bir takiye eseri
olarak bu Meclise geldi. Orman arazilerini haramzadelere peşkeş
çekmek için gençler kullanılmak istendi. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Olmadı, dört yıl geçti aradan, dört yıl geçti, en son, buna, bu yaptığınız
takiyenin kamuoyunda affedilmeyeceğini görünce mecburiyet doğdu,
getirdiniz. Biz de destekliyoruz.
MEHMET SARI (Osmaniye) - Niye oy vermiyorsunuz!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Elbette bu
bir ihtiyaçtır ama, getirilen Yasa, altı doldurulmamış bir yasa,
eksiklikler içeren bir yasa. Yirmi beş yaşında insanın siyaseti nasıl
finanse edeceği belli değil, o imkân yok. Yani bu haliyle reel adalet
değil, biçimsel bir adalet. Biçimsel adalet olmasına rağmen, bir
adımdır düşüncesiyle, inşallah ileride de altı doldurulur düşüncesiyle
buna olumlu oy vereceğiz, ben de olumlu oy vereceğim, hep beraber.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
Şimdi, demin bir maddede ölçtük sizi,
ölçtük. Dediniz ki, getiriyoruz, götürüyoruz.
Arkadaşlar, karar yeter sayısı 138 kişi.
İktidar Partisisiniz, övünmeniz böbürlenmeniz dünyayı tutuyor,
356 kişilik Grubunuz var, 138 kişiyi hazır edemediniz, çıkartıyoruz
dediğiniz yasaya! Biz oy vermeyince ortada kaldınız, muhalefet
oy vermeyince ortada kaldınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
Onu ölçtük. Kamuoyuna sergiledik sizi, görün diye, görülsün diye.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bir efsaneyi daha yıkmak zorundayız.
Buraya çıkan AKP’li arkadaşlarım, otuzlu yaşlardakiler, en çok genç
sayısı bizde diye söylüyorlar. Böyle bir şehir efsanesi de bir zaman
kadın milletvekiliyle ilgili vardı, 2 tane sayısı fazla diye böbürlene
böbürlene…
Arkadaşlar, oran diye bir şey vardır.
Bir tarafta 150 rakamı var, bir tarafta 350 rakamı var.
Bir de, sıralamayla ilgili… Şimdi,
ben, Niğde’de birinci sırada seçildim. İkinci sıradaki arkadaşım
da gelseydi…
SONER AKSOY (Kütahya) - Gelemezdi!
ORHAN ERASLAN (Devamla) - …otuzlu yaşlarda
milletvekili olarak gelecekti.
Şimdi, bunu hesaplamadan gerçek dışı
böbürlenmelere yer yok.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, teşekkür ediyorum.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlar…
Hemen bitiriyorum…
BAŞKAN - Lütfen, Sayın Eraslan, zaten
beş dakika… Buyurun, teşekkür için…
ZEKERİYA AKINCI (Ankara) - Siz “gelemez”
demeyin. Bir dahaki sefere en az yarınız hiç gelemeyeceksiniz
haa! Son bir yılın kıymetini iyi bilin. Bak, hesabınızı da ona göre
yapın. Ben çok dostane uyardım.
ORHAN ERASLAN (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
şimdi bu yapılan yasa -tabii, inşallah hayırlı olur, inşallah bu sıralarda
gençleri görürüz ama- eksik, değerli arkadaşlar. Bunu belirtmek durumundayız.
Şimdi, çiftçiye “ananı al, git” dediniz,
askere “yan gelip yatma” dediniz, gençlere de bir şey yapamadınız. (AK
Parti sıralarından gürültüler, sıra kapaklarına vurmalar)
“Bari kendi yasanı kendin çıkar, kendine kendin yap” demek için bu Yasa’yı
çıkarıyorsunuz; gençlere “size yaptık” demek için.
Hepinize saygılar sunuyorum, teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Eraslan.
Teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler…
(AK Parti sıralarından “niye el kaldırıyorsunuz”
sesleri)
HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yeter sayınız
yok, yardımcı oluyoruz.
BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri, tüm sayın milletvekillerimizin
Ramazan Bayramı’nı kutluyorum.
Çalışma süremiz tamamlandığı için, kanun
tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 26 Ekim 2006 Perşembe
günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.46