DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 132
7’nci
Birleşim
12 Ekim 2006 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
Sayfa
I. - GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Uşak Milletvekili Alim Tunç’un, Avrupa Organ
Bağışı Günü münasebetiyle, bu konuda halkı bilinçlendirmenin yararına
ve ülke ekonomisine yapacağı olumlu katkılara ilişkin gündem dışı
konuşması
2.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın
başkent oluşunun 83’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
3.- Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral’in, çiftçilerin
ve orman köylülerinin sorunlarına, Millî Eğitim Bakanlığının çıkardığı
bir yönetmelik gereğince okullardaki tabelaların değiştirilmesinin
getireceği ek mali yüke ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün, 4926
sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifi’ni (2/429) geri aldığına ilişkin önergesi (4/405)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Konya Milletvekili Atilla Kart ve 32 milletvekilinin,
Konya Ovası Projesi’ndeki durum ile Akşehir ve Beyşehir Göllerindeki
çevre sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/382)
2.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun ve 28 milletvekilinin,
pamuk sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/383)
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662)
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,
Samsun Milletvekili Haluk Koç ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili
Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu’nun; Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/868) (S. Sayısı: 1240)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/869) (S. Sayısı: 1238 ve 1238’e 1 inci
Ek)
V.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
VI.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in, Balıkesir Milletvekili Orhan Sür’ün, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU’nun,
Star gazetesinin sahibine ve bazı iddialara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER’in
cevabı (7/16268)
2.- Antalya Milletvekili Osman KAPTAN’ın, Antalya
Sağlık İşleri İl Müdürlüğündeki yolsuzluk ve usulsüzlük iddialarına
ilişkin sorusu ve Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanı Murat BAŞESGİOĞLU’nun
cevabı (7/16305)
3.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU’nun,
Kablo TV yayınında yaşanan sorunlara ve bazı iddialara ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER’in cevabı
(7/16355)
4.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU’nun, Gümrük
Birliği Anlaşmasının hukuki niteliğine ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı Ali BABACAN’ın cevabı (7/16363)
5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN’ın, vekil
kaymakam görevlendirilen ilçelere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı
Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/16422)
6.- Konya Milletvekili Atilla KART’ın, müsteşarı
hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU’nun cevabı (7/16425)
7.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER’in, Silifke
ilçesine asaleten kaymakam atanmasına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/16449)
8.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI’nın, Antalya
nüfus müdürlüklerindeki personel sayısına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU’nun cevabı (7/16457)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 13.00’te açılarak dört oturum
yaptı.
Mersin Milletvekili Hüseyin Güler, Alevi vatandaşlarımızın
sorunlarına,
Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, Mudanya
Mütarekesinin kabulünün 84’üncü yıldönümünde, anlaşmanın ülkemiz
açısından önemine,
İlişkin gündem dışı birer konuşma yaptılar.
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Ahilik ve
Kültür Haftası münasebetiyle, Ahilik Teşkilatının önemine, özelleştirme
sürecinde olan Halk Bankası hisselerinden esnaf ve sanatkârımıza
da pay ayrılmasının yararlarına ilişkin gündem dışı konuşmasına,
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu cevap verdi.
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi
Başkanı Fatma Ekenoğlu’nun davetine icabetle, Mutlu Barış ve Özgürlük
Bayramının 32’nci yıldönümü kutlamalarına TBMM Başkanını temsilen
TBMM İdare Amiri Erdoğan Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir ve
Kâtip Üye Harun Tüfekci’nin katıldığına ilişkin Başkanlık Tezkeresi
Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 46 milletvekilinin,
Talim ve Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde değişiklik ile
kadrolaşma iddialarının araştırılması (10/380),
Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 33 milletvekilinin,
Manisa pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi sürecinin
araştırılarak fabrikanın yeniden değerlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi (10/381),
Amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu, önergelerin
gündemdeki yerlerini alacağı ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde
yapılacağı açıklandı.
Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık;
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ne,
Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Danimarka’ya,
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un Yunanistan’a,
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in:
Çin Halk Cumhuriyeti’ne,
Amerika Birleşik Devletleri’ne;
Yaptıkları resmî ziyaretlere katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık;
Tezkereleri kabul edildi.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı:
305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2’nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3’üncü sırasında bulunan, Tohumculuk (1/822) (S.
Sayısı 662),
4’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın
Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun Tasarıları ile;
7’nci sırasında bulunan, Ankara Milletvekili
Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin, Mali Tatil İhdas Edilmesi
Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler’in,
Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’nın, Vergi Usul
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin, Vergi Usul Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin, Mali Tatil (2/866, 2/692,
2/774, 2/857, 2/864) (S. Sayısı: 1237),
8’inci sırasında bulunan, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya
Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile
Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetenç’in, 2919 Sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında (2/816) (S. Sayısı: 1228),
9’uncu sırasında bulunan, Denizli Milletvekili
Osman Nuri Filiz ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali’nin, Devlet
Planlama Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında (2/499) (S. Sayısı:
949),
Kanun Tekliflerinin;
Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel
Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
5’inci sırasında bulunan, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili
Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili
Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin,
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi
Hakkında Kanun Teklifinin (2/869) (S. Sayısı: 1238) ikinci görüşmesine,
birinci görüşmenin bitiminden itibaren en az 48 saat geçtikten sonra
başlanabileceği,
6’ncı sırasında yer alan ve İçtüzüğün 91’ inci maddesi
kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde
görüşülmesi kararlaştırılan Mali Suçları Araştırma Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısının (1/1053) (S. Sayısı: 1201) görüşmelerini
müteakiben elektronik cihazla yapılan açık oylama sonucunda, kabul
edilip kanunlaştığı,
Açıklandı.
12 Ekim Perşembe günü, alınan karar gereğince saat
13.00’te toplanmak üzere, birleşime 17.27’de son verildi.
|
|
|
Sadık Yakut |
|
|
Başkan
Vekili |
|
|
|
Harun Tüfekci |
Yaşar Tüzün |
|
|
Bilecik |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
|
|
|
No.:
9
II. - GELEN KÂĞITLAR
12 Ekim 2006 Perşembe
Teklifler
1.-
İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya’nın; 1136 Sayılı Avukatlık Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/871) (Adalet Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 5.10.2006)
2.-
Mersin Milletvekili Ersoy Bulut’un; 8 Mayıs’ın Cezayir Soykırımını
Anma Günü Olarak Kabul Edilmesi ve Ankara’da Bir Soykırım Anıtı Dikilmesine
İlişkin Kanun Teklifi (2/872) (Dışişleri ve İçişleri Komisyonlarına)
(Başkanlığa geliş tarihi:10.10.2006)
3.-
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin ile 7 Milletvekilinin; Milletvekili
Seçimi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi
(2/873) (Anayasa Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 12.10.2006)
Meclis Araştırması
Önergeleri
1.-
Konya Milletvekili Atilla KART ve 32 Milletvekilinin, Konya Ovası
Projesindeki durum ile Akşehir ve Beyşehir Göllerindeki çevre sorunlarının
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/382) (Başkanlığa
geliş tarihi: 29/9/2006)
2.-
Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN ve 28 Milletvekilinin, pamuk sektörünün
sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/383) (Başkanlığa geliş tarihi: 4/10/2006)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN’ın,
Özel Kalem Müdürlüğü telefonlarından kandil kutlama mesajları
gönderildiği iddiasına ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13784)
2.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN’ın, Uşak Arkeoloji
Müzesinin güvenliğine ilişkin Kültür ve Turizm Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13894)
3.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU’nun,
halk kütüphanelerinin mali sorunlarına ilişkin Kültür ve Turizm
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13895)
4.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN’in, özelleştirilen
Türk Telekom’un adındaki “Türk” kelimesinin kullanımının engellenip
engellenmeyeceğine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/14501)
5.- İzmir Milletvekili Yılmaz KAYA’nın, kötü muamele
ile suçlanan emniyet görevlileri hakkındaki soruşturma ve kovuşturmaların
acele işlerden sayılmamasına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/14519)
6.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK’in, Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel Müdürlüğünde yapılan bazı atamalara ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/14520)
7.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK’in, Basın-Yayın
ve Enformasyon Genel Müdür Yardımcılığına yapılan atamaya ilişkin
Devlet Bakanından (Beşir ATALAY) yazılı soru önergesi (7/14521)
8.- Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU’nun,
Refik Saydam Hıfzısıhha Merkezi eski Başkanına ve bazı bürokratlara
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/14547)
9.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN’in, Türk Telekom
personelinin maaşlarının yatırılması karşılığı bankalardan
sağlanan avantajlarla ilgili iddialara ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/14557)
10.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI’nın,
Devlet Demiryolları ile ilgili düzenleme çalışmalarına ve bazı
projelere ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi
(7/14558)
11.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Eskişehir-Osmaneli-Bursa-Bandırma
Demiryolu çalışmalarına ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru
önergesi (7/14559)
12.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU’nun,
doğalgaz ve akaryakıt fiyatlarındaki artışa ilişkin Enerji ve Tabii
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/14568)
12 Ekim 2006 Perşembe
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati:
13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili
İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun
TÜFEKCİ (
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin
7’nci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yeter sayısı vardır; görüşmelere
başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce
üç sayın milletvekiline gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Avrupa Organ Bağışı Günü münasebetiyle
Uşak Milletvekili Sayın Alim Tunç’a aittir.
Buyurun Sayın Tunç.
Süreniz 5 dakika.
III. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Uşak Milletvekili Alim Tunç’un, Avrupa Organ Bağışı Günü münasebetiyle,
bu konuda halkı bilinçlendirmenin yararına ve ülke ekonomisine
yapacağı olumlu katkılara ilişkin gündem dışı konuşması
ALİM TUNÇ (Uşak) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
bugün, ülkemizin gözden kaçan önemli sorunlarından birisine değinmek
istiyorum. Organ nakli ve organ bağışından söz ediyorum. Pek çok insanımızın
hayatına mal olan, ülkemiz ekonomisi için büyük yük oluşturan organ
ve organ bağışı.
Ülkemizde, organ ve doku nakli hizmetleri, 1979 yılında
2238 sayılı Organ ve Doku Alınması, Saklanması ve Nakli Hakkındaki
Kanunla yürütülmektedir. 1 Haziran 2000 tarihinde de, Organ ve Doku
Nakli Hizmetleri Yönetmeliği yürürlüğe girmiştir.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde, şu anda, diyalize
giren yaklaşık 40 bin hasta var ve bu sayı hızla artmaktadır. Karaciğer ve kalp bekleyen
insanlarımız ise artık, binlerle ifade edilmektedir. Neredeyse
her gün, kalp veya karaciğer bekleyen bir hastamızı kaybediyoruz;
çünkü, onların bir diyaliz makinesine girme şansları da yok. İşin
en acı tarafı, haftanın üç gününü makineye bağlı geçiren ve organ
nakli yapılan birine göre daha az yaşayabilen bu böbrek hastalarımız
ile diğer organ bekleyen hastalarımızın, bir organ bulunup takılması
halinde herhangi birimiz kadar sağlıklı bir yaşama ve hayata geri
dönme şanslarının olması. Başka bir deyişle, bu insanlarımızı göz
göre göre kaybediyoruz. Yüzlerce, binlerce organ toprak altında
çürürken, bu insanlar teker teker ölüyorlar.
Değerli arkadaşlar, diğer taraftan, her bir diyaliz
hastasının devlete beş yıllık maliyeti 287 bin dolar civarında. Yani,
bir kişi için yaklaşık 300 bin dolarlık bir maliyetten söz ediyorum.
40 bin hastanın beş yıllık maliyeti 10 milyon doları geçmektedir.
Bu rakam, bugünkü dış borcumuzun onda 1’inden daha fazladır.
Değerli arkadaşlar, eğer bu hastalara organ bulup
takabilirsek, yıllık 1,5 milyon dolar civarında kazancımız
olacaktır. Üstelik, bu rakamlar sadece böbrek hastalarımız
için geçerlidir. Karaciğer ve kalp bekleyen hastalarımız da, yeteri kadar fizibilite
yapılmadığı için, bu rakamlara dahil değildir.
İşin diğer bir olumsuz yanı da bu kadar organ bekleyen
hastanın olması ve kadavradan organ kullanamama nedeniyle, ülkemizde
canlı vericili nakillerin oranının çok artmış olması. Batılı ülkelerde
tüm nakillerin yüzde 25’ini aşmayan canlı organ verici nakilleri,
ülkemizde yüzde 70 civarında. Bu durumda, hem daha çok insanımızın
hayatını riske atıyoruz hem de organ mafyası söylentilerinin önünü
alamıyoruz. Her ne kadar, bu ithamlar hak etmediğimiz boyutlarda
ise de, canlı vericili nakil oranının yüksekliği şaibe altında bırakmaktadır.
Tüm bu sorunlardan kurtulmak, yeni kurtarılacak
hayatları kurtarmak, ülke ekonomisini rahatlatmak ve ülkemizi
şaibeden kurtarmak için kadavra organı bulmak zorundayız. Yeni organları
toprakta çürütmek yerine, dünya malını dünyada kullanmaya devam
etmeliyiz ve insanımıza yepyeni bir hayat sunabilmenin yollarını
aramalıyız. Çözüm çok zor değil, hatta, bazı ülkelere daha kolay bile
sayılır, yeter ki, yapılması gerekenleri bilelim ve yapalım.
Konuyla ilgili bir araştırma yaptığımda açıkça
gördüm ki, önümüzdeki problemler beklediğimden çok farklı. Her şeyden
önce, halkımızın bu konuda eğitimsizliği, dinî bakış açılarının
olumsuz etkileri gibi masalların aslı olmadığı açık bir şekilde
ortada. Yapılmış çalışmalarda, ülkemizde organ bağış oranı yüzde
35 ile 45 oranında, yer yer yüzde 60’lara çıkabildiği görülmektedir.
Bu oranlar, Batılı ülkelerin altında değil, hatta yer yer üzerindedir.
Bu kadar güvensizlik ortamı içinde bile insanlarımızın
bu denli yüksek oranda organ bağışlıyor olması, zannedildiğinin
tersine, kültürümüz ve dinimizin olumlu etkilerinin göstergeleridir.
Değerli arkadaşlar, çünkü “Bir insanı öldüren tüm insanlığı öldürmüş
gibi olur, kim de onu yaşatırsa, tüm insanlığı yaşatmış gibi olur.”
Maide Suresi 32’nci ayet ve diğer taraftan “insanı yaşat ki devlet yaşasın”
felsefesiyle… Bu nedenle de, bizim halkımız, organ bağışında gelişmiş
ülkelerden geri değil, bilakis onlardan daha fazladır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Parlamentoda dinî referans
verilir mi?!
BAŞKAN – Buyurun efendim.
ALİM TUNÇ (Devamla) – Değerli arkadaşlar, ancak,
organ bulmaya gelince, gelişmiş ülkelerde, milyon nüfus başına senede
25-45 arasında kadavra bulunurken, ülkemizde bu rakam sadece
2’dir. Halkımızın organ bağışlaması açısından hiçbir farkımız yokken,
hatta daha iyiyken, kadavra organı bulma konusunda 10-20 kat gibi
geride olmak, sorunun zannettiğimizden farklı bir yerde olduğunu
ortaya koyuyor. Sadece yoğun bakımda olanların organları nakil
için kullanılabiliyor. Asıl sorunumuz, yoğun bakımlarda gerçekleşen
ölümleri zamanında tespit ederek duruma el koyacak, gerekli formaliteleri
yürütecek, yoğun bakımdaki hastaların aileleriyle bağış için konuşacak,
bağış yapılması hakkında organların çıkarılması işinden tutun da
hangi organın, hangi merkezde takılacağının belirlenmesine, organların
transportuna, bağış yapanın cenaze işlerine, oradan halkın ve sistemin
eğitimine varana kadar bir dizi görevler silsilesinin eksiksiz
yürütülmesi gerekiyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, mikrofonu açıyorum; lütfen konuşmanızı
tamamlayın.
ALİM TUNÇ (Devamla) – Sayın Başkanım, çok önemli
bir konu, bir dakikalık daha süre verirseniz…
BAŞKAN – Konuşmanızı tamamlayın efendim.
Buyurun.
ALİM TUNÇ (Devamla) – Çok teşekkür ederim.
Bu, bir sistem. İlk bakışta zor gibi görünse de, bugün,
ülkemizde bu işi yürütenler var.
Organ nakil merkezleri bölgelere göre değerlendirildiğinde,
bazı bölgelerde dünya standartlarında kadavra organı bulunduğunu
görüyoruz. Bu merkezlerde “organ nakil koordinatörlüğü” adı altında
bir kavramı uygulamanın başarının da en önemli parçası olduğunu
görüyoruz. Organ nakil koordinatörlüğü, ülkemizde yaygınlaştırılarak
ve statülerinin yasa ya da yönetmeliklerde daha iyi belirlenmesiyle
daha cazip hale getirilerek, eğitim alan personelin başka alanlara
kaybedilmemesiyle, ülkemizde organ nakliyle ilgili sorunların
kendiliğinden ortadan kalkacağına inanıyorum.
Değerli arkadaşlar, bununla ilgili olarak da,
14 Ekim Avrupa Organ Bağış Günü, önümüzdeki günlerde İstanbul’da Council
Of Europe ve Sağlık Bakanlığının ortaklaşa bir organizasyonuyla,
bu organ nakli ve bununla ilgili yenilikler ve ilgili standartlar
masaya yatırılacak ve bu konudaki yeni gelişmeler paylaşımda bulunulacaktır.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde olan bu organizasyonun
başarılı geçmesini dilerken, bu organizasyonun bir davetiyesi
var, çok kısa, onu okumak istiyorum: “Beni hatırlamak için bir hayat
da siz armağan edin. Gözlerimi, bir bebeğin yüzünü, bir kadının gözündeki
sevgiyi ve gün ışığını hiç görmemiş bir adama verin. Kalbimi, kalbi
kendisine acı vermekten başka bir şeye yaramayan birine verin. Kanımı,
bir otomobil enkazı altından çıkarılmış gence verin, verin ki, torunlarının
oynadığını görene dek yaşayabilsin. Böbreklerimi, yaşamını makineye
bağlı olarak sürdüren birine verin. Kemiklerimi, yürüyebilmesi
için sakat bir çocuğa nakledin. Eğer benden bir şeyler gömmeniz gerekiyorsa
benim hatalarımı, kusurlarımı ve ön yargılarımı gömün. Ruhumu
Allah’a, günahlarımı şeytana verin. Eğer beni hatırlamak isterseniz,
bunu, size ihtiyacı olana yardım ederek yapın. Eğer bütün bu isteklerimi
yerine getirirseniz ben sonsuza kadar yaşayacağım.”
Hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Tunç.
Gündem dışı ikinci söz, Ankara’nın başkent oluşunun
83’üncü yıl dönümü münasebetiyle Ankara Milletvekili Sayın Yılmaz
Ateş’e aittir.
Buyurun Sayın Ateş.
2.- Ankara Milletvekili Yılmaz Ateş’in, Ankara’nın başkent oluşunun
83’üncü yıl dönümüne ilişkin gündem dışı konuşması
YILMAZ ATEŞ (Ankara) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
yüce Meclisimizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri, yarın Ankara’mızın başkent
oluşunun 83’üncü yıl dönümünü kutlayacağız. Tabii, Ankara’mızın
sorunları var, olabilir. Ama, bugün, çok tarihî bir süreçten geçiyoruz.
O nedenle, Ankara’nın günlük sorunlarının ötesinde, bu yaşadığımız
tarihî sürece dikkatinizi çekmek istiyorum.
Sayın milletvekilleri, birkaç dakika önce, Fransa
Meclisi, Türkiye’nin Ermeni soykırımı yaptığına ilişkin tasarıyı
kabul etti. Bu, özgürlükler adına, düşünce özgürlüğü adına, insanlık
adına yüz karası bir karardır. Şahsım ve bütün Türkiye Büyük Millet
Meclisi adına, sizler adına da bu karara önayak olanları da alanları
da kınıyorum, lanetliyorum.
Sayın milletvekilleri, hiçbir dönem Türkiye bu
kadar kuşatılmak istenmemişti. Bir, Ulusal Kurtuluş Savaşından,
Birinci Dünya Savaşından sonra kuşatıldı. O zaman, şimdi, bizim,
Osmanlı Türkiye deyip bütün ulusumuzu töhmet altında bırakmak isteyen,
bütün ulusumuzu, bütün Anadolu’yu, bütün Türkiye’yi karalamak isteyen
o güçler, bugünkü güçler, o gün de Türkiye halkı ile Ermeni halkını
karşı karşıya getirerek, birbirine vurdurarak birbirine kırdıranlar,
şimdi de sahneye çıkmış, kendilerini tarihçi yerine koyarak Türkiye’yi
yargılıyorlar. Bunu tekrar kınıyorum.
Sayın milletvekilleri, Birinci Dünya Savaşından
sonra, Alevi’sini, Sünni’sini, Laz’ını, Türk’ünü, Kürt’ünü, Çerkez’ini,
Arap’ını ayırt etmeden, emperyalist güçler, Anadolu’nun üzerine geldiler,
Anadolu’da yaşayan bu halkları ortadan kaldırmanın mücadelesini
başlattılar. Bunun karşısında da Laz’ı, Çerkez’i, Arap’ı, Kürt’ü,
Türk’ü, Sünni’si, hiçbir ayırıma gitmeden, bu emperyalist güçler karşısında,
Mustafa Kemal’in önderliğinde örgütlendiler ve bu Ulusal Kurtuluş
Savaşını başarıya götürdüler.
Ankara, sadece sıradan bir kanun teklifiyle başkent
olan bir il değildir. Ankara, bütün, emperyalizme karşı mazlum ülkelerin
verdiği o ulusal ve haklı davanın bir sembolü, bir simgesi haline
gelmiştir.
Değerli arkadaşlar, o nedenle, top sesleri
Ulus’taki Büyük Millet Meclisinde duyulduğu bir sırada, dönemin Genelkurmay
Başkanı da olan Başbakanın önergesi, bildiğiniz gibi, Büyük Millet
Meclisine gelmiştir. Biz, bir taraftan savaşırken, bir taraftan da
sizi burada koruyamayız gerekçesiyle Büyük Millet Meclisi Ankara’nın
dışına çıkarılmak istenmiştir. Mustafa Kemal’in yeminli düşmanları,
bunu bahane ederek, Mustafa Kemal’in üzerine giderek, hep eleştirerek,
biz zaten biliyorduk bunun başarısız olacağını diye… Ama, o dönem
pek konuşmayan Dersim Mebusu Diyab Ağa, o, beline kadar inmiş sakalı,
elinde bastonuyla kürsüye gelir ve der ki: “Beyler, ne yapıyorsunuz,
biz buraya korkmaya, kaçmaya değil, biz burada ölmeye geldik. Ölmek
var, buradan kaçmak yok, buradan gitmek yok.” Ankara, böyle bir mücadelenin
sayesinde, böyle bir ulusal Kurtuluş Savaşının sayesinde başkent
olmuştur.
Değerli arkadaşlar, Ulusal Kurtuluş Savaşımızı
kazanırken de, Ankara’yı başkent yaparken de, alt-üst kimliğin de ötesinde,
Türkiye halkı bir bütün olmuştur.
Mustafa Kemal’in Ankara’ya gelirken karşılanması…
Özellikle o günün müftüsü, Ankara’nın Müftüsü Rıfat Börekçi’yi anmamak
büyük haksızlık olur; önünde büyük saygıyla eğiliyoruz. Bir düşünebiliyor
musunuz değerli arkadaşlar, Padişah, Halife, Mustafa Kemal’i hain
ilan etmiş, gördüğü yerde tutuklanmasını emretmiş, ama, Ankara Müftüsü
onu karşılayanların başında yer almış ve Ulusal Kurtuluş Savaşımızın
belki de ilk sermayesi olan para, Ankara Müftümüzün önderliğinde
toplanarak Mustafa Kemal’e getirilip bir tutanakla, bir kayıtla
teslim edilmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
YILMAZ ATEŞ (Devamla) – Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli arkadaşlar, Türkiye, böylesine, bütün
toplum katmanlarıyla el ele, omuz omuza vererek ulusal Kurtuluş Savaşını
başardı, demokratik, laik Türkiye Cumhuriyeti’ni kurdu ve başarıyla
da götürmektedir.
Şimdi gelinen bu süreçte, dün, bizi ortadan, tarihten
silmek isteyen güçler, bugün çeşitli bahanelerle bizi yeniden bir
dar alana, bir kuşatmaya doğru itmektedirler. Bunu, Türkiye’nin kabul
etmesi mümkün değildir.
Biz, bu soruna parti farkı, iktidar-muhalefet
farkı olarak bakmıyoruz. Bütün vatandaşlarımızın, bütün siyasal
partilerimizin bu Türkiye’yi köşeye sıkıştırmak isteyen güçlerin
karşısında tıpkı Ulusal Kurtuluş Savaşındaki bilinçle, kararlılıkla,
sağduyuyla tekrar omuz omuza vermeleri gerektiğine inanıyorum.
Sizleri, tekrar saygı ve sevgiyle selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Ateş.
Gündem dışı üçüncü söz isteği, çiftçinin ve köylünün
yaşadığı sorunlar konusu olmak üzere, Ankara Milletvekili Sayın
Bayram Meral’e aittir.
Buyurun Sayın Meral. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz beş dakika.
3.- Ankara Milletvekili Bayram Ali Meral’in, çiftçilerin ve orman
köylülerinin sorunlarına, Millî Eğitim Bakanlığının çıkardığı
bir yönetmelik gereğince okullardaki tabelaların değiştirilmesinin
getireceği ek mali yüke ilişkin gündem dışı konuşması ve Tarım ve
Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi Eker’in cevabı
BAYRAM ALİ MERAL (Ankara) – Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Her ne kadar Sayın Başkanımıza çiftçinin ve köylünün
sorunlarını dile getirmem gerektiğini ifade ettimse de, müsaade
ederseniz… Geçen hafta Adana’daydım. Daha önce Adana milletvekillerimizin,
Sayın Başbakanımızın Adana’daki Tekel işçilerine verdiği söz henüz
yerine getirilmemiştir. Arkadaşlar üretken olmak istiyor orada
oturmak değil. Adana milletvekillerinden, verdikleri sözün yerine
getirilmesini istiyorlar, Sayın Başbakanımızın verdiği sözü yerine
getirmesini istiyorlar.
Değerli arkadaşlarım, birçok AK Partili milletvekili
arkadaşlarımız, köylerden gelip köylünün sorunlarını kendilerine
izah ettiğimiz bir sırada, hiçbir sıkıntının olmadığını, vatandaşın
halinden memnun olduğunu bize ifade ediyorlar. Bir an için düşündüm,
acaba sizin köylüler farklı, bizim köylüler farklı mı diye.
Değerli arkadaşlarım, köylerde, artık, yaşanacak
durum kalmadı. Bilhassa orman köylüsü daha mağdur bir hale geldi.
Orman köylüsü ekemiyor, biçemiyor, hayvan yetiştiremiyor, yaptığı
bütün işlerden dolayı mahkemelerin huzuruna çıkıyor.
Ayrıca, köylerde, yol sorunu çözüldü, su sorunu
çözüldü diye birçok milletvekili arkadaşım bunu söylüyor. Görebildiğimiz
kadarıyla da Kızılcahamam’ın en yakın köyünde -ismini isterseniz
verebilirim- diğer, Çubukören köyünde -Aşağı Emirler köyü- şurada
dört adımlık köy, maalesef, şu anda suyu yok. Kızılcahamam’da vatandaş,
daha, aynen güneydoğuda, doğuda olduğu gibi, arabayla atın sırtında
köyüne su taşımaktadır.
Değerli arkadaşlarım, orman köylüsünden bahsetmişken
bir konuyu özellikle ifade etmek istiyorum. Kendi seçim bölgem olan
Kızılcahamam bölgesini gezdiğimiz bir sırada, Mercimekli avlak
sahası -16 köyün özellikle ortak kullandığı bir saha- av gerekçesiyle
kiraya verilmiş. Aklıma şu geldi: Dedim ki, ya, bu AK Parti fabrikaları
bitirdi, arsaları bitirdi, limanları bitirdi, madenleri bitirdi,
şimdi, köylünün arazilerine sıra geldi satmaya, insaf etsinler dedim.
Şurada 16 köyün ortaklaşa bir yeri kiraya verilmiş, vatandaş sahasına
giremiyor. Köylerin ismini de sayayım değerli arkadaşlarım: Ciğirler,
Oğlakçı, Semeler, Güvem, Sey Hamamı, İğceler, Süleler, Karaağaç,
Kahyalar, Derenci, Bulak, Yanık Özbekler, Kızılcaören, Ayvacık, Bağören
köyleri. Bu köylerin, fiilen, arazisine el konmuş, satılmış bu köyler,
hayvanlarını bile oraya götüremiyor.
Yalnız, bir üzüntümü de ifade etmek istiyorum: Sayın
Orman Bakanımızın -belki espri yaptığını ben kabul ediyorum, espri
de olsa işin biraz derinliği var- oradaki köylülerin bilhassa gönlünü
almasını istiyorum. Mesela, Çeltikçi-Bağören köyü muhtarına, sayın
muhtar Bakanımıza “Buraya domuzlar geliyor, ayılar geliyor, kendimizi
koruyamıyoruz, yasak, dışarı çıkamıyoruz.” dediğinde “Domuzu
vur bir şey demem, ama, ayıya dokunma, çünkü, ayı sizin kadar kıymetli.”
ifadesini kullanmıştır. Bunu söylemek beni üzüyor. Sayın Bakanımızın,
bu muhtardan özür dilemesini, bunun gönlünü almasını istiyorum
değerli arkadaşlarım.
Saygıdeğer arkadaşlarım, bir konuyu gözden kaçırmamak
lazım. Köyler boşaldı, her gün göç geliyor. Göç, iki şeyi artırıyor:
Gecekonduluğu artırıyor, işsizliği artırıyor. Köylünün yaşayabileceği
bir zemini hazırlamak mecburiyetindeyiz. Maalesef, bugüne kadar
köylüyü ektiğine, biçtiğine pişman ettik. Memurları sokaklara
döktünüz, emeklileri yaşadığına pişman ettiniz ekmek kuyruğunda,
işsizleri, çifte diplomalı gençleri boş gezdiriyorsunuz, esnafı
hiper markete, süper markete yem ettiniz. Kısacası, değerli arkadaşlarım,
çalışanları da ne zaman işimizden oluruz diye beklentiye soktunuz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Köylünün sıkıntısı
buyken, çalışanın sıkıntısı buyken, IMF’den halen daha nasıl borç almayı
düşündüğümüz bir sırada, üzülerek ifade etmek istiyorum, Millî Eğitim
Bakanımız yönetmelikte bir değişiklik yapıyor. Buna neden gerek
duyuyorsunuz değerli arkadaşlarım? Efendim, bütün okullardaki
-Bakanlık hariç- Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı falan
okul yazılı olan tabelalar değişecek Türkiye genelinde “Türkiye
Cumhuriyeti” kelimesi çıkarılacak. Buyurun, değerli arkadaşlarım,
yönetmelik! Acaba, neden buna ihtiyaç duyuyorsunuz muhterem arkadaşlarım?
Avrupalı mı istiyor; yani, bir gün gelse deseler ki, Avrupalı “şu
işi yapacaksınız, ama, bu akşam evinize gitmeyeceksiniz” dese, onu
da mı yerine getireceksiniz?!
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Tabii!..
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Tabii, değil mi?! Teşekkür
ederim, mesele kalmadı. Ne diyelim, kabullenmişsiniz! Yani, o zaman,
ben burada bir şey konuştuğum zaman “teslim ederdiniz” dediğim zaman
niye feryat ediyordunuz?! Demek ki, dediğim doğru.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) – Teslim etmek ayrı, eve
gitmek ayrı!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Değerli arkadaşlarım,
şimdi, bir tarafta, bakınız, bu tabelanın değişmesi trilyonları
tutar, milyarları tutar. Türkiye’deki bütün okulları düşünün. İşin
şakası yok beyler, kuruş bulamıyorsunuz. Doğuda, güneydoğuda,
okullarda tezek bulamıyor köylü, tezek. Siz burada, birilerini kazandırmak
için, bütün tabelaları değiştiriyorsunuz “Türkiye Cumhuriyeti”,
“T.C.”yi çıkarttırıyorsunuz. Utanıyor musunuz
Türkiye Cumhuriyeti’nden? Utanıyorsanız bilmiyorum, biz utanmıyoruz.
Türkiye Cumhuriyeti’nden…
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Ne alaka?!
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Nedir bu Sayın Valim
o zaman?! Valilik yaptın. Bu ne?! Neden çıkarıyor “Türkiye Cumhuriyeti”ni?!
TEVFİK ZİYAEDDİN AKBULUT (Tekirdağ) – Yok…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Burada, veririm… Neyi okuyorsunuz, ondan haberiniz
yok, bundan haberiniz yok! Neden haberiniz var o zaman
burada?! Neden haberiniz var, onu soruyorum,
sormak istiyorum. Buyurun, buyurun yönetmelik! “Türkiye Cumhuriyeti”
okullarda… “Türkiye Cumhuriyeti Millî Eğitim Bakanlığı Çankaya İlkokulu”
Orada “Türkiye Cumhuriyeti”ni çıkarıyorsunuz.
Gerekçesi ne bunun arkadaşlarım? Soruyorum, ben milletvekili değil miyim? Gerekçesi ne bunun, gerekçesi?!
İki
gerekçesi var: Bir, Türkiye Cumhuriyeti’ni içine sindiremiyor Sayın
Bakan. İki, birilerine kaynak sağlamaya çalışıyor.
Ama, birilerine zaten sağladınız, Türkiye’de bir
şey kalmadı. Ama, görebildiğim kadarıyla “Türkiye Cumhuriyeti” kelimesini,
o güzel ismi, Sayın Bakan içine sindiremiyor.
Sizden
ricam, değerli arkadaşlarım, Sayın AK Partililer; yapmayınız, yaptığınız,
artık, haddini aştı! Yapmayınız, yapmayınız değerli arkadaşlarım!
MEHMET
ÇERÇİ (Manisa) – 28 Şubat…
BAYRAM
ALİ MERAL (Devamla) – 28 Şubat sayesinde burada oturuyorsun. 28’de mağdur olan orada oturuyor. Dört duvara kapattın,
dört duvara kapattın. Sen bunları yapmakla 28 Şubatı…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Meral, son cümlenizi rica edeyim.
Size, zaten, ilave süre verdim.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – 28 Şubatı desteklediniz…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Efendim, sen onu konuşacağına,
memleketindeki sattığın arsaları, aldığın payı, gel, burada söyle.
BAŞKAN – Sayın Çerçi, müdahale etmeyin, son cümlesini
alacağım.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Gel de onu söyle, gel…
Sümerbank’ın arsasını kimlere sattın, nasıl yaltaklık yaptın, gel
onu anlat buradan erkeksen!
BAŞKAN – Son cümlenizi rica edeyim.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Soydurttunuz memleketi,
darbecileri desteklediniz.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Gel, gel, gel de onu anlat!..
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) – Darbecileri desteklediniz…
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Gel de, hırsızları savunuyordun,
burada onu anlat, gel erkeksen!
BAŞKAN – Lütfen müdahale etmeyin.
Sayın Meral, teşekkür ediyorum.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Sümerbank’ın arsasını
nasıl sattın, nasıl aracılık yaptın, gel, onu anlat!
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Meral.
BAYRAM ALİ MERAL (Devamla) – Saygılar sunuyorum
hepinize. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim Sayın Meral.
Sayın Bakan cevap verecekler.
Buyurun.
Tarım ve Köyişleri Bakanımız Sayın Eker, konuşmaya
cevap vereceklerdir. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Sayın Bayram Meral’in gündem
dışı yaptığı konuşmayla ilgili, Hükûmet adına cevap vermek üzere huzurlarınızdayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, tabii, şunu söyleyeyim: Başta, AK Parti
mensupları olmak üzere, bütün vatandaşlarımız, Türkiye Cumhuriyeti’nin
vatandaşı olmaktan, mensubu olmaktan ancak şeref duyarlar. Türkiye
Cumhuriyeti… (AK Parti sıralarından alkışlar) Türkiye Cumhuriyeti,
Türkiye Cumhuriyeti ve cumhuriyet kavramı, kimsenin tekelinde
değildir, kimsenin inhisarında değildir. Hepimiz, Türkiye Cumhuriyeti’nin
vatandaşı olmaktan dolayı…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Tabeladan yazı kalkıyor
mu kalkmıyor mu, onu söyleyin Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– … vatandaşı olmaktan dolayı, mutluyuz, gururluyuz…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Tabeladan yazı kalkıyor
mu kalkmıyor mu, ona yanıt verin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Onun istismarını, onun istismarını da yapmayın; çünkü, milletimiz
de, zaten, bunun istismarını yapanları da hiçbir zaman olumlu karşılamamıştır,
bunu da hatırlatmak isterim.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – O uygulamayla neyi kastettiğinizi
anlatın Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– … AK Parti…
Şimdi, Türkiye Cumhuriyeti’nde, vatandaşlarımızın
üçte 1’i kırsal alanda yaşamaktadır; 30 binin üzerinde yerleşim ünitesi,
köy, mezra vesaire şeklinde, vatandaşlarımız buralarda yaşıyor.
Tabii, gönül isterdi ki, buralara götürülen hizmetler, AK Parti
Hükûmeti gelmeden önce, en azından altyapı hizmetleri tamamlanmış
olsaydı; biz de, bugün, başka şeylerle uğraşmış olsaydık, başka hizmetleri
götürmekle uğraşıyor olsaydık. Ancak, AK Parti iktidara geldiği
zaman, Türkiye’deki 30 bin küsur köyün 7 bin tanesinde, hiçbir şekilde
içme suyu yoktu. Ben, içme suyu yetersiz olanlardan bahsetmiyorum,
hiçbir şekilde içme suyu götürülmemiş olan yerleşim ünitelerinden
bahsediyorum.
AK Parti, bu gerçekten yola çıkarak, kırsal alanda
yaşayan vatandaşlarımızın, öncelikle, temel altyapı sorunlarını
çözmek amacıyla, bildiğiniz gibi, geçtiğimiz yıl yatırım bütçesinin
neredeyse yarısını kırsal alana, su ve yol hizmetleri götürmek
için ayırmıştır ve çok şükür, bu proje, çok başarılı bir şekilde gelişiyor.
İnşallah, hedeflediğimiz noktada, yani, 2007 yılı sonunda, Türkiye’nin
kırsal alanında yaşayan vatandaşlarımızın, köylerimizin, köyde
yaşayan vatandaşlarımızın içme suyu ve yol gibi en temel iki problemi
çözülmüş olacaktır.
Biz, aslında, tabii, bu sorunların çözülmeden bize
kadar gelmesine de seviniyor değiliz, üzülüyoruz. Ama, maalesef,
geçmiş hükûmetler, geçen zaman içerisindeki, AK Partiden önceki bütün
hükûmetlerin de burada katkısı olduğunu düşünüyorum, bunu yapmamışlardır,
ama, bugün bunlar çözülüyor.
İkinci mesele şu: İkinci mesele, tabii, köylerde,
kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımızın sağlık hizmetlerinden daha
çok istifade etmesi, eğitim hizmetlerinden daha çok istifade etmesidir.
Bu alanda da, biz, iftiharla söyleyebiliyoruz ki, cumhuriyet tarihinde
millî eğitim hizmetlerine ayrılan en yüksek bütçe payı bizim Hükûmetimiz
döneminde gerçekleşmiştir, realize olmuştur. Millî Eğitim Bakanlığının
bütçesi, bütün kamu kuruluşları içerisinde birinci bütçe olmuştur.
Bu, tabii, özellikle kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımıza sağlanan
eğitim hizmetlerinde kullanılmıştır başta.
100 bine yakın derslik yapılmıştır; yani, bu, son
derecede önemli bir gelişmedir. Sağlık ocakları, sağlıkevleri,
hastaneler de yine bu alanda yapılan, giden hizmetlerdendir.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) – Bakanlık olarak
yaptıklarınızdan bahsedin, hayırseverlerin yaptıklarından bahsetmeyin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Bir başka husus şudur değerli milletvekilleri: Tabii, insanların,
kırsal alanda yaşayan insanlarımızın beklediği hizmetler temel
altyapı hizmetlerinden ibaret değildir. Bir üçüncü husus da, kırsal
alanda yaşayan vatandaşlarımızın sosyoekonomik durumlarının geliştirilmesi,
hayat standartlarının yükseltilmesidir. Sadece Tarım Bakanlığında,
2006 yılı başında uyguladığımız bir kırsal kalkınma desteği projesi
var. Buraya 280 trilyon lira kaynak aktarılmıştır 2006 yılı içerisinde.
Bu, bütünüyle ama bütünüyle kırsal alanda yaşayan vatandaşlarımızın,
kooperatiflerin, üreticilerin, çiftçilerin, gerçek şahısların,
üretici birliklerinin yapacakları gerek altyapı gerekse ekonomik
alandaki tarımla ilgili işleme, pazarlama, paketleme, ambalajlama
gibi tesislere yaptığımız katkıdır. Bununla da, hem kırsal istihdamı
artırmak, kırsal alandaki nüfusun tarım dışı, tarımsal üretim dışındaki
faaliyetlerde istihdam edilmelerini temin etmek hem üretilen tarımsal
ürünlerin katma değerini artırmak hem de o bölgede gelir düzeyini
artırmaktır. Bunlar da hayata geçmiş ve hızla devam etmektedir. Bugüne
kadar bu projelerden 1.000’in üzerindeki kısmı kabul edilmiş ve bunlar
uygulamaya girmiştir. Dolayısıyla, burada da, yine, bizim Hükûmetimizin
çok önemli çabaları, gayretleri vardır. Bunları da tarih kaydediyor,
kaydedecek.
Bir başka husus şudur; bunu da kısaca ifade edip
huzurlarınızdan ayrılacağım: Tarım sektörüne yapılan destekler
konusunda, Hükûmetimiz, önceki hükûmetlerden çok farklı olarak, çok
önemli bütçe transferleri gerçekleştirmiştir.
Şimdi, ben size, son altı yıl içerisinde tarıma
verilen desteklerin miktarını anlatacağım; lütfen, bunları dikkatli
bir şekilde dinleyin. Bakın, 2000 yılında, Türkiye’de, tarım sektörüne
ayrılan toplam desteklerin miktarı 344 milyon YTL’dir. 2001 yılında,
bu, 593 milyon YTL olmuştur. 2002 yılında 2,1 milyar YTL olmuştur. 2003
yılından itibaren -ki, biliyorsunuz Hükûmetimizin dönemidir- o rakamları,
şimdi veriyorum: Bakın, 2003 yılında 2,7 milyar YTL, 2004 yılında 3,2
milyar YTL, 2005 yılında 4,1 milyar YTL ve 2006 yılında da 5 milyar YTL
olmaktadır. Şimdi, 2,1 milyar YTL’den aldığımız tarımsal destek miktarını
5 milyar YTL’ye çıkardık 2006 yılı içerisinde. Bunu da…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, primler
ne oldu primler?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Primleri söyleyeyim, hemen söylüyorum: Bakın, AK Parti iktidara
geldiği yıl, yani, 2002 tarihinde, tarıma, tarımsal primlere ödenen
para 186 milyon YTL’dir, 186 milyon; buna dikkatinizi çekerim.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, buğday
ve arpaya verilen prim ne oldu?!.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– 2006 yılında, 2006 Nisanında ödenen prim miktarı, 924 milyon
YTL’dir. Şimdi, size soruyorum: 924 milyon YTL, 186 milyon YTL’nin kaç
katıdır?! Onu, siz hesaplayın.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, yüzde
35’le yüzde 25 buğday ve arpa primi ne oldu?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Bu arada, bakın, buğday da şu anda, Türkiye’de tarihinin en yüksek
fiyatlarından birini serbest piyasada yakalamış durumdadır. Gayet
de olumlu bir şekilde...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Kaç para?..
Kaç para?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Gayet de olumlu bir şekilde...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Kaç liraya satılıyor söyler
misiniz Sayın Bakan?!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyelim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– ...400 küsur bin liraya gidiyor.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Bir tek, o fiyattan satanı
gösterin... Bir tek...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– 450 bin...
ORHAN SÜR (Balıkesir) – Köylüde buğday kalmadı
ki...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Bu sene Türkiye’nin buğday üretimi 20,5 milyon tondur. Kim dedi buğday
yok diye.
ORHAN SÜR (Balıkesir) – Köylüde kalmadı...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Sizin zihninizde kalmamış.
ORHAN SÜR (Balıkesir) – Köylüde kalmadı...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Sizin zihninizde kalmamış.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Parası yok...
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Bizim, Türkiye’nin de, Türk çiftçisinin de buğdayı da var, arpası
da var, hiç merak etmeyin, bizim ihtiyacımızı giderecek kadar.
HARUN AKIN (Zonguldak) – Tarım Bakanına böyle bir
cevap yakışır!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, sözün burasında...
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, yüzde
35 ile yüzde 25 olarak söz verdiğiniz prim ne oldu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Prim de ödeniyor, prim de...
BAŞKAN – Sayın Bayındır, izin verirsen Bakan bir
anlatsın. Beğenmeyebilirsiniz, ama müdahale etmeyelim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Değerli arkadaşlarım, bakın, biz geçen sene önemli bir miktarda
hububat primi ödedik. Bizim Hükûmetimiz başlattı zaten.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, yüzde
35 ve yüzde 25 olarak açıkladığınız primleri ne zaman vereceksiniz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
– Bizden önce böyle bir şey yoktu, biz başlattık. Geçen sene 360 trilyon
lira hububat primi verdik. Bu sene de tahakkuklar yapılıyor. Tahakkuklar
belli periyotlarla yapıldığı andan itibaren ödemeler gerçekleşiyor.
Bundan da hiç kimsenin şüphesi olmasın.
HÜSEYİN
BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan, karşılamıyor; ne ziraat odası
ne tarım il müdürlüğü... Yanlış söylüyorsunuz,
yanıltıyorsunuz!
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Değerli milletvekilleri, sözün burasında,
fındık alımlarıyla ilgili olarak da Genel Kurulu bilgilendirmek
istiyorum. Bugün itibariyle, Toprak Mahsulleri Ofisi 49 bin ton fındık
almıştır üreticiden, 49 bin ton, bugün itibariyle. Şimdi,
geçtiğimiz yıl, biliyorsunuz, FİSKOBİRLİK’in almış olduğu miktar
da bu civardaydı; yani, bir sezonda FİSKOBİRLİK’in aldığı fındık 50
bin tondu. Biz, dün akşam tarihi itibariyle 49
bin ton fındık almış durumdayız. Bunun yanında,
70 bin ton da, bu tarihten itibaren verdiğimiz randevu var; randevu
sistemiyle fındık satılıyor biliyorsunuz. 70 bin ton da randevumuz
var şu anda; bunlar da, saati, günü geldiğinde veriliyor.
Bunun
için, şu ana kadar, bugün itibariyle 101 trilyon lira fındık üreticisine,
2006 yılında aldığımız, Toprak Mahsulleri Ofisinin aldığı fındığın
bedeli hesaplara geçmiş durumdadır; 101 trilyon.
ALİ
RIZA BODUR (İzmir) – Sizin felaketiniz İspanya’yı bile vurdu be!
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bunun dışında, değerli
arkadaşlar, 20.659 kişiye ödeme yapılmış durumda ve hızla, yaklaşık
70 noktada biz alım yapıyoruz. FİSKOBİRLİK’in geçen sene alıp da parasını
ödeyemediği, üreticilerin mağduriyetini gidermek bakımından
da, biz, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak kredi garantisi verdik ve
hem uluslararası bankalardan hem
yurt içi bankalardan, Ofis olarak biz kredi bulduk. 120 trilyon lira
kredi ihtiyaçları vardı, biz bu krediyi temin
ettik. FİSKOBİRLİK, şimdilik bizden 60 trilyon lira kredi kullanacağını
söyledi ve biz, bunu, üreticilerin hesaplarına, geçen yılki alacaklarına
mahsuben, oraya verilmek üzere, bu krediyi de kendilerine bulduk.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
Ayrıca,
bir şey daha yaptık: Bu sene alım yapmasına imkân sağlamak üzere de 4,6 trilyon lira da, ayrıca, avans babında, biz yine,
FİSKOBİRLİK’e, Toprak Mahsulleri Ofisi olarak para aktardık. Dolayısıyla,
bir, bu sorun, hepiniz de çok iyi biliyorsunuz ki, Hükûmetin meselesi
değildi, Hükûmetin yarattığı bir mesele değildi; FİSKOBİRLİK’in
bundan önceki yönetiminin aldığı ve parasını ödemediği, piyasadan
da kredi bulmadığı için bir ödeme krizine girdiği ve 2006 yılında da
alım yapamayacağının anlaşılması üzerine, Hükûmet, bu sorunu çözmek
gayesiyle, tabiri caizse, ortadaki bu problemi kaldırmak, buna
son vermek gayesiyle bu işe Toprak Mahsulleri Ofisini, Bakanlığımızı
görevlendirdi ve biz de, iyi niyetle bütün imkânlarımızı seferber
edip, bu alanda alıma başladık ve biraz önce de arz ettiğim gibi, dün
itibariyle de, alımda 49 bin ton alım gerçekleştirdik.
HARUN AKIN (Zonguldak) – Kaç liradan alıyorsunuz
Sayın Bakan?
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bu bir ayda açıkladığımız
fiyatlar var. 4 YTL bizim brüt fiyatımız, bunun üzerinden değerlendirme
yapılıyor.
Şunu
da söyleyeyim; şu ana kadar…
HARUN
AKIN (Zonguldak) – Kaç liradan alıyorsunuz, 2,5
YTL diyorlar.
TARIM
VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – 3 doğru değil, 2,5 doğru değil; kesinlikle doğru değil. Bizim verdiğimiz fiyat 4 YTL’dir Giresun kalite fındığa
verdiğimiz. Bu, bir barem dahilinde zaten gelişiyor.
Bunu da biz icat etmedik. Elli
yıldır FİSKOBİRLİK, aynı sistemle, aynı mekanizmayla, aynı yöntemle
alıyordu. Yani, üstelik bizim aldığımız ürüne karşı yaptığımız
kesinti de minimum düzeydedir; yüzde 5,1 civarında
bir kesinti yapıyoruz. Daha önceden, bildiğiniz gibi, FİSKOBİRLİK,
geçtiğimiz yıllarda yüzde 11,2 ilâ yüzde 15 arasında
değişen oranlarda kesinti yapıyordu. Eğer, biz, bu verdiğimiz fiyatı
onunla çarparsak, onunla hesap edersek, bizim verdiğimiz fiyat, mesela
4 YTL, FİSKOBİRLİK’in geçen yıl verdiği 4,6
YTL’lik fiyata tekabül ediyor. Bunu da elimizi vicdanımıza
koyup, o şekilde değerlendirmemiz gerekiyor.
Biz, Türkiye’de kırsal alanda yaşayan
vatandaşlarımızın, köylülerimizin, çiftçilerimizin, üreticilerimizin
daha iyi bir duruma gelmesi, daha yüksek bir hayat standardına sahip
olması, daha iyi bir gelir düzeyine kavuşması için de, Hükûmet olarak
her türlü gayretin içerisindeyiz. Fedakârlıkları da yapıyoruz,
bundan sonra da yapacağız; çünkü, bu çiftçi bizim, bu köylü bizim, bu
vatan bizim ve bu cumhuriyet bizim.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
UFUK ÖZKAN (Manisa) – Üzümcüyü unuttunuz Sayın Bakan.
BAŞKAN – Teşekkür ediyoruz Sayın Bakan.
Gündem dışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Kanun
teklifinin geri verilmesine dair bir önerge var; okutuyorum:
B) TEZKERELER VE
ÖNERGELER
1.-
Kastamonu Milletvekili Hakkı Köylü’nün, 4926 sayılı Kaçakçılıkla
Mücadele Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’ni
(2/429) geri aldığına ilişkin önergesi (4/405)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
4926 sayılı Kaçakçılıkla Mücadele Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimi (2/429) İçtüzüğün 75
inci maddesi gereğince geri almak istiyorum.
Gereğinin yapılmasını saygılarımla
arz ederim.
Hakkı
Köylü
Kastamonu
BAŞKAN – Adalet Komisyonunda bulunan
teklif geri verilmiştir.
Meclis araştırması açılmasına dair 2
önerge vardır; ayrı ayrı okutup, bilgilerinize sunacağım.
Birinci
önergeyi okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL
GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Konya Milletvekili
Atilla Kart ve 32 milletvekilinin, Konya Ovası Projesi’ndeki durum
ile Akşehir ve Beyşehir Göllerindeki çevre sorunlarının araştırılarak
alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/382)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Konya
Kapalı Havzası; tarımsal ve ekonomik anlamda Türkiye’nin
önemli üretim bölgelerinden biridir. Türkiye’nin;
tahıl üretiminin % 10’u, baklagillerden elde edilen toplam gelirin
% 6.2’si ve endüstriyel mahsullerden elde edilen gelirin de % 8.5’u
Konya’dan sağlanmaktadır. Ancak, son yılarda kontrolsüz
su kullanımı ve yeni tarım alanlarının açılması sonucunda, havzadaki
sulak alanlar üzerinde ciddi bir tehlike oluşmuştur. Doğal bir felaket riski
söz konusudur. Buğday üretiminde % 15 seviyesinde azalma vardır.
Konya Kent Merkezi kuraklıktan etkilenir hale
gelmiştir.
Konya Ovası ve çevresindeki yer altı ve yer üstü
su kaynaklarının seviyelerinde büyük düşmeler vardır. Akşehir Gölünün
tamamen kuruması, Beyşehir Gölünün de su seviyesinin çok büyük ölçüde
düşmesi durumu vardır. Bu gelişmelerin sosyal ve ekonomik anlamda
büyük tahribatlar yaratması kaçınılmazdır.
Bu duruma yol açan fiziki etkenlerin araştırılarak,
kamu yönetimleri tarafından alınması gereken önlemlerin tespiti
ve uygulamaya geçmesini sağlamak ve bu suretle kuraklaşma ile çölleşmenin
önlenmesi ve re’sen görülecek hususların tespiti amacıyla;
Anayasa’nın 98 ve Meclis İçtüzüğünün 104-105. maddeleri gereğince; inceleme yapılmasını ve
Meclis Araştırması açılması için gereğini arz ederiz.
1- Atilla Kart (Konya)
2- Hakkı Ülkü (İzmir)
3- Mustafa Özyurt (Bursa)
4- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
5- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
6- Ali Oksal (Mersin)
7- Haluk Koç (Samsun)
8- Ufuk Özkan (Manisa)
9- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
10- Necati Uzdil (Osmaniye)
11- Muharrem Toprak (İzmir)
12- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
13- Nuri Çilingir (Manisa)
14- İlyas Sezai Önder (Samsun)
15- Mehmet Işık (Giresun)
16- Rasim Çakır (Edirne)
17- Nadir Saraç (Zonguldak)
18- Nurettin Sözen (Sivas)
19- Nail Kamacı (Antalya)
20- Osman Özcan (Antalya)
21- Osman Kaptan (Antalya)
22- Mustafa Özyurt (Bursa)
23- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
24- Vezir Akdemir (İzmir)
25- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
26- Bülent Baratalı (İzmir)
27- Atila Emek (Antalya)
28- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
29- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
30- Gürol Ergin (Muğla)
31- Mustafa Gazalcı (Denizli)
32- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
33- Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)
Gerekçe:
KOP (Konya Ovası Projeleri); İçanadolu’da kuraklığı
ve sulama yetersizliğini önleyecek, bölgede üretimi asgari şartlarda
4’e-5’e katlayacak boyutlarda önemli bir projedir. Bu projenin hayata
geçirilmesi konularında Başbakanlık Makamı ve ilgili Bakanlıklara
tarafımızdan muhtelif soru önergeleri verilmiş, ancak savsaklayıcı
ve tutarsız cevaplarla olay geçiştirilmiştir.
4 yılı bulan iktidar döneminde KOP için hiçbir
harcama yapmayan AKP İktidarı, en nihayet Mavi Tünel için ihale sürecini
başlatmıştır. Bu ihalenin 2006 yılı sonunda yapılabileceği, temel
atmanın ise 2007 yılı sonlarına kalacağı anlaşılmaktadır.
Son yıllarda Türkiye’nin tahıl ambarı olan Konya
Ovasında yağışların azalması ve bilinçsiz su tüketimi sebebiyle
kuraklık tehlikesi başlamıştır. Kontrolsüz su kullanımı ve yeni
tarım alanlarının açılması sebebiyle, havzadaki sulak alanlar üzerinde
ciddi bir baskı oluşmuştur. Su seviyesi her yıl 1 metre düşmekte, aşırı
su çekimi sebebiyle su seviyesinde azalmalar olmaktadır. Bu sürecin
devam etmesi halinde Kuzey Toroslardan Tuz Gölüne doğru akan yer altı
sularının, gölün su seviyesinin altında kalacağı ve Tuz Gölünden
ovaya doğru tuzlu su akışının başlayacağı uzmanlar tarafından ifade
edilmektedir. Bu gerçekleşirse, Konya Ovası’nda tarım yapma imkânı
tamamen sona erecektir. Türkiye büyük bir ekonomik değerini kaybedecek,
ülkemizde buğday sıkıntısı yaşanacaktır.
Bu sürecin sonunda 1 milyon civarında nüfusun
işsiz kalması ve sosyal patlamaların doğması kaçınılmaz hale gelecektir.
Öte yandan; yukarıda anlatımı yapılan süreçle
bağlantılı olarak Beyşehir ve Akşehir Göllerinde de su çekilmesi
ve çölleşme başlamış durumdadır.
“Millî Park Alanı” olarak kabul edilen ve görünürde
korumaya alınan Beyşehir Gölü için, Millî Park anlayışına ve amacına
uygun olarak, yasada öngörülen düzenlemeler bugüne kadar hayata
geçirilememiştir. Gölün ekolojik dengesi bozulmuştur. Yeterli
su kaynağının olmaması ve bunun yanında Çarşamba Kanalı’na bilinçsizce
su akıtılması, Isparta bölgesine kurulan 5 ayrı bölgeden motopomplarla
su alınması sonucunda; göl, yok olma riskiyle karşı karşıya gelmiştir.
Türkiye’nin en büyük tatlı su kaynağı olan gölde kirlenme ortaya çıkmıştır.
Gerekli önlemler alınmaz ise göl bu özelliğini de kaybedecektir.
Beyşehir İlçe Tarım Müdürlüğü verilerine göre,
25 yıl önce 24 metre derinliği bulunan Beyşehir Gölünün su seviyesi,
son yıllarda 9 metreye kadar düşmüştür.
Millî Park ve SİT alanı niteliğinde olan gölde temizlik
yapılabilmesi için 3’ü Bakanlık olmak üzere 14 kurumun onay vermesi
gerekmektedir.
Akşehir Gölünde de benzer gelişmeler yaşanmaktadır.
353 km² yüzölçümünde olan Akşehir Gölü son on yılda
40 km² alana kadar küçülmüştür. Göl çevresindeki köy ve kasabalarda
yaşayanlar 10 yıl öncesine kadar geçimlerini gölden sağlarken, artık
bu imkândan mahrum hale gelmişlerdir. Balık, ıstakoz ve kamıştan gelir
sağlayan köylülerin bu kaynağı artık yok olmuştur. Gölün derinliği
15-16 metreden 1 metreye kadar düşmüştür. Göl çevresindeki sazlık
ve kamışlıklar kurumuştur. Göçebe kuşların uğrak yeri olan göle artık
kuşlar inmez olmuş, göl çevresinde yetişen kuşların nesli tükenmiştir.
Gölün kurumasında yağışların azalması etken olduğu
gibi, 500’ün üzerindeki derin kuyuların programsız ve gelişigüzel
bir şekilde açılması da bir diğer etken olmuştur.
Gölün tamamıyla kuruması halinde, patent alınan
dünyaca ünlü Akşehir Kirazı ve aromasının da nesli yok olacaktır.
Gölün çekilmesi sonucunda kanaletler atıl hale
gelmiştir.
Bu sonuçlara yol açan etkenlerin tespiti ve değerlendirmesiyle,
alınacak idari ve yasal önlemlerin araştırılması, bu öneri ve çözümlerin
bir an evvel hayata geçirilmesini sağlamak amacıyla, iş bu araştırma
önergesinin TBMM Başkanlığına sunulması zorunluluğu doğmuştur.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası geldiğinde
yapılacaktır.
Şimdi, ikinci önergeyi okutuyorum:
2.- Hatay Milletvekili Gökhan Durgun ve 28 milletvekilinin, pamuk
sektörünün sorunlarının araştırılarak alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/383)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Ülkemiz ekonomisine en fazla katma değeri yaratan
Pamuğun, üretim ve pazarlama sorunlarının belirlenmesi, gerekli
politikaların geliştirilerek bu sektörden geçimini sağlayan vatandaşlarımızın
mağduriyetlerinin giderilmesi ve sorunlarının yerinde tespiti
amacıyla Anayasanın 98 inci Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün
104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis Araştırması açılmasını
arz ve talep ederiz.
1- Gökhan Durgun (Hatay)
2- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
3-
Fuat Çay (Hatay)
4-
Adbulaziz Yazar (Hatay)
5-
İsmet Atalay (İstanbul)
6-
Mehmet Boztaş (Aydın)
7- Uğur Aksöz (Adana)
8- Gürol Ergin (Muğla)
9- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
10- Şevket Arz (Trabzon)
11- Mehmet Parlakyiğit (Kahramanmaraş)
12- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
13-
Ahmet Yılmazkaya (
14-
Atila Emek (
15- Nail Kamacı (Antalya)
16- Yılmaz Kaya (İzmir)
17- Tuncay Ercenk (Antalya)
18- Halil Akyüz (İstanbul)
19- Erdal Karademir (İzmir)
20- Mehmet Işık (Giresun)
21- Nuri Çilingir (Manisa)
22- İlyas Sezai Önder (Samsun)
24- Enis Tütüncü (Tekirdağ)
25- Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
26- Ali Oksal (Mersin)
27-
Hüseyin Ekmekcioğlu (
28-
Kâzım Türkmen (Ordu)
29-
Necati Uzdil (Osmaniye)
30-
Osman Özcan (
Gerekçe:
Pamuk tarımının yapılması çok eski dönemlere
rastlayan ve lifi işlenen ilk bitkidir. Günümüzde 69 ülkede
tarımı yapılan pamuk, gerek lifi gerekse çiğidinden elde edilen
yağı ve diğer yan ürünleriyle ekonomik değeri çok yüksek olan bir bitkidir.
Pamuk; lifinin doğal oluşu, teri absorbe edişi,
ısıtılıp kaynatıldığında diğer liflere göre sağlam kalışı, statik
elektriği daha az iletmesi, hava geçirgenliği ve hijyenik özellik
taşıma avantajları diğer ürünlere nazaran daha çok tercih edilen
bir tekstil hammaddesidir. Pamuk, diğer kullanım
alanlarıyla da ülkemiz ve dünya tarımında, sanayisinde ve ticaretinde
önemli bir konuma sahip tarım ürünüdür.
Pamuk
dünyada ve ülkemizde bu kadar stratejik bir
ürün olmasına karşın, ülkemizde yıllardır uygulanan yanlış tarım
ve ithalat politikaları sonucu hak ettiği yeri bulamamıştır. Tekstilcilerimizin pamuk ithal etmek için aldığı düşük
faizli dış krediler ülkemiz pamuğuna karşı olan talebin azalmasına
yol açmıştır. Bunun yanında çiftçiye verilen
taban fiyatın düşük olmasına karşın, girdi fiyatlarının yüksek olması
çiftçilerimizin her yıl sezonu zararla kapatmasına yol açmış ve
bunun sonucu; çiftçilerimiz pamuk üretmekte kullandığı alet, makine
teçhizatının düzenini bozarak bu ürünü yetiştirmekten vazgeçmek
mecburiyetinde bırakılmıştır.
Bir
zamanların pamuk ambarı olan Çukurova’da 1998 yılında 175 bin hektar
olan ekim alanı 2005’te 90 bin hektara inmiştir. Bu rakam Antalya’da 17
bin hektardan 3.400 hektara, Ege Bölgesi’nde 252 bin hektardan 126 bin
hektara kadar düşmüştür. 1,6 milyon ton lif pamuk
ihtiyacı olan Türkiye 2002 yılında 983 bin ton olan üretimini 2005 yılında
856 bin tona kadar düşürmüştür. Dünyanın en büyük yedinci pamuk üreticisi
olan Türkiye, 1998 yılında Ege, Güneydoğu Anadolu, Çukurova ve Antalya
yöresinde toplam 757 bin hektar alanda ekim yaparken, dünya ekim alanlarının
yüzde 11 artış gösterdiği 2005 yılında bu rakamı 533,4 bin hektara
kadar düşürmüştür. Bunun karşısında aynı yıl Mısır’da yüzde 47,5; Pakistan’da yüzde 43, Hindistan’da yüzde 36’lık
bir artış kaydedilmiştir. Bugün, 856 bin tonluk üretimine karşın gelişmiş
tekstil sanayisi nedeniyle 1,6 milyon ton pamuk
ihtiyacı olan Türkiye, kalan kısmını da ithalat yoluyla ABD ve Yunanistan’dan
karşılamak mecburiyetindedir. Bu durum ülkemizi
pamuk üretiminde her türlü imkâna sahip olmasına karşın kendi öz kaynaklarından
faydalanmayıp, ülkemizi dışa bağımlı bir hale getirmektedir.
Türkiye’de uygulanan sağlıksız tarım
politikaları, geçimini tarımdan sağlayan ve ülke nüfusunun yüzde
40’ını oluşturan üreticilerin yoksullaşmasına, ülke gelirlerinin
azalmasına ve stratejik tarım ürünlerinde dışa bağımlılığa neden
olmaktadır.
Sonuçta, ihracatın lokomotifi konumundaki tekstil
sektörünün hammaddesi olan pamuk yerine çiftçilerimiz buğday, mısır
ve nar gibi başka tarım ürünleri yetiştirmeye başlamışlardır.
Pamuk
üreticisi çiftçimizin yaşadığı bu sorunlar sadece çiftçimizi değil
ülkemizin gelirlerini, sanayicimizi ve alın teri
ile geçimini sağlayan yüz binlerce tarım işçimizi de şiddetli bir
şekilde etkilemektedir. Bu sebeplerden dolayı pamukta
yaşanan sorunların yerinde tespiti ve çözümü amacıyla bu önerge
verilmiştir.
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, gündemin “Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmına
geçiyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere’nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN
– 1’inci sırada yer alan Kanun Teklifi’nin geri
alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin
görüşmelerini erteliyoruz.
2’nci
sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.-
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN
– Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü
sırada yer alan, Tohumculuk Kanunu Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.-
Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
4’üncü Birleşimde, birinci bölümde yer alan 11’inci
maddeyi oylamış ve kabul etmiştik.
Şimdi, 12’nci maddeyi okutuyorum:
Ceza hükümleri
MADDE 12. -
BAŞKAN – Evet, madde üzerinde 3 adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım,
sonra aykırılıklarına göre de işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Tohumculuk Yasa
Tasarısının 12’nci maddesinin ikinci, üçüncü, dördüncü ve beşinci
fıkralarında geçen “lira” ibarelerinin “Yeni Türk Lirası” ibaresi
olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Mehdi Eker
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
(x) 662 S.Sayılı Basmayazı 4/10/2006 tarihli
3’üncü Birleşim Tutanağına eklidir.
BAŞKAN – İkinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Kanun Tasarısının
12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
A.
Kemal Deveciler |
M.
Mesut Özakcan |
Osman
Kaptan |
|
Balıkesir
|
Aydın
|
|
|
A.
Kemal Kumkumoğlu |
Ahmet
Yılmazkaya |
Sedat
Pekel |
|
İstanbul
|
|
Balıkesir |
Ceza
hükümleri
Madde 12. – 4 üncü madde gereğince kayıt altına
alınan çeşitlere ait tohumlukları;
a) Sertifikasyon işlemine tâbi tutulmadan ve
standart tohumluk şartlarına uygun olarak kontrol edilip tohumluk
analiz raporu alınmadan,
b) Bakanlıkça belirlenmiş asgarî tohumluk standardının
altına düşürülmüş olarak veya tağşiş edilerek,
c) Yönetmeliğe uygun şekilde ambalajlamadan
veya etiketlemeden ya da taklit ambalajlar veya taklit etiketlerle
isim ve marka taklidi yaparak veya isim ve marka dışında da olsa iltibasa
mahal verecek şekilde ibareler kullanarak,
d) Yönetmeliğine uygun hazırlandığı ve ilaçlandığı
bilindiği halde, amacı dışında yemlik veya yemeklik olarak,
e) Sertifika işlemine tâbi tutulmadığı veya
kontrol edilmediği hâlde, sertifikalandırılmış veya kontrol edilmiş
gibi göstererek,
f) Çeşidin kayıt altına alınmasında belirlenen
niteliklere uygun olmayacak şekilde yanıltıcı tanıtım ve reklam
yaparak,
Satanlar, dağıtanlar, satışa ve dağıtıma arz
edenler veya şahsî ihtiyacından fazlasını ticarete konu olacak kadar
elinde bulunduranlara on milyar lira idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından
el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince
karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar
verildiği takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere
ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıktan yetki almadan tohumluk yetiştiren,
işleyen, satışa hazırlayan, dağıtan veya satan kişi veya kuruluşlara,
on milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde para
cezası iki kat olarak uygulanır. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından
el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince
karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar
verildiği takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere
ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıkça gerekli izni verilmeyen ve kontrolleri
yapılmayan tohumlukları, ithal ve ihraç edenler ile ithal ve ihraç
işlemlerinde gerçeğe aykırı bilgi ve belge verenler veya belgeler
üzerinde tahrifat yaptıkları tespit edilenlere, yirmi beş milyar
lira idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle
faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur
ve bu tohumlukların müsaderesine
sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların
imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları
bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıkça belirlenen tohumluk özel üretim alanları
sınırları içerisinde kurallara uymadan tohumluk veya bitkisel
ürün yetiştiren kişilere üç milyar lira idarî para cezası verilir.
Bu ekilişler, masrafları üretimi yapanlara ait olmak üzere, Bakanlıkça
söktürülür ve gerektiğinde imha edilir.
Bu maddede belirtilen idarî para cezaları, o yerin
en büyük mülkî amiri tarafından verilir. Verilen idarî para cezalarına
dair kararlar ilgililere,
11.2.1959 tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine
göre tebliğ edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren
en geç on gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir.
İtiraz, idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz.
İtiraz üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen
hâllerde evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır.
Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları, 21.7.1953 tarihli ve
6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre tahsil olunur.
BAŞKAN – Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 662 sıra sayılı Kanun Tasarısının
12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
Osman Kaptan |
|
Balıkesir |
Aydın |
Antalya |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
İstanbul |
Gaziantep |
|
Ceza hükümleri
Madde 12. – 4 üncü madde
gereğince kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukları;
a) Sertifikasyon işlemine
tâbi tutulmadan ve standart tohumluk şartlarına uygun olarak kontrol
edilip tohumluk analiz raporu alınmadan,
b) Bakanlıkça belirlenmiş
asgarî tohumluk standardının altına düşürülmüş olarak veya tağşiş
edilerek,
c) Yönetmeliğe uygun
şekilde ambalajlamadan veya etiketlemeden ya da taklit ambalajlar
veya taklit etiketlerle isim ve marka taklidi yaparak veya isim ve
marka dışında da olsa iltibasa mahal verecek şekilde ibareler kullanarak,
d) Yönetmeliğine uygun
hazırlandığı ve ilaçlandığı bilindiği halde, amacı dışında yemlik
veya yemeklik olarak,
e) Sertifika işlemine
tâbi tutulmadığı veya kontrol edilmediği hâlde, sertifikalandırılmış
veya kontrol edilmiş gibi göstererek,
f) Çeşidin kayıt altına
alınmasında belirlenen niteliklere uygun olmayacak şekilde yanıltıcı
tanıtım ve reklam yaparak,
Satanlar, dağıtanlar,
satışa ve dağıtıma arz edenler veya şahsî ihtiyacından fazlasını
ticarete konu olacak kadar elinde bulunduranlara on milyar lira
idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle
faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur
ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince karar verilir.
Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği
takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere ait olmak
üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıktan yetki almadan
tohumluk yetiştiren, işleyen, satışa hazırlayan, dağıtan veya satan
kişi veya kuruluşlara, on milyar lira idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde para cezası iki kat olarak uygulanır. Bu tohumluklara
Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine
sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların
imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları
bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıkça gerekli
izni verilmeyen ve kontrolleri yapılmayan tohumlukları, ithal ve
ihraç edenler ile ithal ve ihraç işlemlerinde gerçeğe aykırı bilgi
ve belge verenler veya belgeler üzerinde tahrifat yaptıkları tespit
edilenlere, yirmi beş milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde beş yıl süreyle faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara
Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine
sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların
imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları
bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıkça belirlenen
tohumluk özel üretim alanları sınırları içerisinde kurallara uymadan
tohumluk veya bitkisel ürün yetiştiren kişilere üç milyar lira
idarî para cezası verilir. Bu ekilişler, masrafları üretimi yapanlara
ait olmak üzere, Bakanlıkça söktürülür ve gerektiğinde imha edilir
Bu maddede belirtilen
idarî para cezaları, o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir.
Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere, 11.2.1959
tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ
edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç onbeş
gün içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz,
idarece verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz
üzerine verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde
evrak üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır.
Bu Kanuna göre verilen idarî para cezaları, 21.7.1953 tarihli ve
6183 sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre tahsil olunur.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
bu önerge maddeye en aykırı önerge olduğundan, şimdi, bunu işleme
alıyorum.
Sayın Komisyon, katılıyor
musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet, katılıyor musunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Önerge sahiplerinden…
Gerekçeyi okutayım
mı efendim?
SEDAT PEKEL (Balıkesir)
– Sayın Başkan, ben konuşacağım.
BAŞKAN – Konuşacak
mısınız Sayın Pekel?
SEDAT PEKEL (Balıkesir)
– Evet…
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Pekel.
İmzanız yokmuş ama…
SEDAT PEKEL (Balıkesir)
– Var efendim… 12’nci maddede var…
BAŞKAN – Bunda yok
efendim.
Efendim, Sayın Pekel,
size söz veremiyorum; bunda yok, diğerinde var.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Gerekçe okunsun efendim.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Kanun Tasarısının 12
nci maddesinin son fıkrasında yer alan “yedi gün” ibaresi “onbeş gün”
olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 12’nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A. Kemal Deveciler
(Balıkesir) ve arkadaşları
Ceza hükümleri
Madde 12. – 4 üncü madde
gereğince kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukları;
a) Sertifikasyon işlemine
tâbi tutulmadan ve standart tohumluk şartlarına uygun olarak kontrol
edilip tohumluk analiz raporu alınmadan,
b) Bakanlıkça belirlenmiş
asgarî tohumluk standardının altına düşürülmüş olarak veya tağşiş
edilerek,
c) Yönetmeliğe uygun
şekilde ambalajlamadan veya etiketlemeden ya da taklit ambalajlar
veya taklit etiketlerle isim ve marka taklidi yaparak veya isim ve
marka dışında da olsa iltibasa mahal verecek şekilde ibareler kullanarak,
d) Yönetmeliğine uygun
hazırlandığı ve ilaçlandığı bilindiği halde, amacı dışında yemlik
veya yemeklik olarak,
e) Sertifika işlemine
tâbi tutulmadığı veya kontrol edilmediği hâlde, sertifikalandırılmış
veya kontrol edilmiş gibi göstererek,
f) Çeşidin kayıt altına
alınmasında belirlenen niteliklere uygun olmayacak şekilde yanıltıcı
tanıtım ve reklam yaparak,
Satanlar, dağıtanlar,
satışa ve dağıtıma arz edenler veya şahsî ihtiyacından fazlasını
ticarete konu olacak kadar elinde bulunduranlara on milyar lira
idarî para cezası verilir. Fiilin tekrarı halinde beş yıl süreyle
faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara Bakanlık tarafından el konulur
ve bu tohumlukların müsaderesine sulh ceza mahkemesince karar verilir.
Müsadere edilen tohumlukların imha edilmesine karar verildiği
takdirde, imha işlemi masrafları bu fiilleri işleyenlere ait olmak
üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıktan yetki almadan
tohumluk yetiştiren, işleyen, satışa hazırlayan, dağıtan veya satan
kişi veya kuruluşlara, on milyar lira idarî para cezası verilir.
Fiilin tekrarı halinde para cezası iki kat olarak uygulanır. Bu tohumluklara
Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine
sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların
imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları
bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıkça gerekli
izni verilmeyen ve kontrolleri yapılmayan tohumlukları, ithal ve
ihraç edenler ile ithal ve ihraç işlemlerinde gerçeğe aykırı bilgi
ve belge verenler veya belgeler üzerinde tahrifat yaptıkları tespit
edilenlere, yirmi beş milyar lira idarî para cezası verilir. Fiilin
tekrarı halinde beş yıl süreyle faaliyetten men edilir. Bu tohumluklara
Bakanlık tarafından el konulur ve bu tohumlukların müsaderesine
sulh ceza mahkemesince karar verilir. Müsadere edilen tohumlukların
imha edilmesine karar verildiği takdirde, imha işlemi masrafları
bu fiilleri işleyenlere ait olmak üzere, Bakanlık tarafından gerçekleştirilir.
Bakanlıkça belirlenen
tohumluk özel üretim alanları sınırları içerisinde kurallara uymadan
tohumluk veya bitkisel ürün yetiştiren kişilere üç milyar lira
idarî para cezası verilir. Bu ekilişler, masrafları üretimi yapanlara
ait olmak üzere, Bakanlıkça söktürülür ve gerektiğinde imha edilir.
Bu maddede belirtilen
idarî para cezaları, o yerin en büyük mülkî amiri tarafından verilir.
Verilen idarî para cezalarına dair kararlar ilgililere, 11.2.1959
tarihli ve 7201 sayılı Tebligat Kanunu hükümlerine göre tebliğ
edilir. Bu cezalara karşı tebliğ tarihinden itibaren en geç on gün
içinde yetkili idare mahkemesine itiraz edilebilir. İtiraz, idarece
verilen cezanın yerine getirilmesini durdurmaz. İtiraz üzerine
verilen karar kesindir. İtiraz, zaruret görülmeyen hâllerde evrak
üzerinde inceleme yapılarak en kısa sürede sonuçlandırılır. Bu
Kanuna göre verilen idarî para cezaları, 21.7.1953 tarihli ve 6183
sayılı Âmme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine
göre tahsil olunur.
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
bazı arkadaşlarımız, zannediyorum, söz isteği ya da soru sormak
için cihaza girmiş durumdalar. Biliyorsunuz, soruları ikinci bölüme
geçildiği anda sorma hakkı doğuyor. O bakımdan, arkadaşlarımızın
şu anda cihaza girmesine gerek yok.
Sayın Pekel, önerge
sahibi olarak buyurun efendim.
Süreniz beş dakikadır.
SEDAT PEKEL (Balıkesir)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; söz aldığım değişiklik
önergesiyle ilgili görüşlerime geçmeden önce, yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın milletvekilleri,
tohum, bitkisel üretimde verimi artırmanın en önemli unsuru gibi
görünse de, üretimi artırmanın yolu, tüm girdilerin en iyi şekilde
ve en ekonomik biçimde çiftçiye sunulmasıyla mümkündür. Nüfusumuzun
yüzde 35’inin geçimini sağladığı tarım sektörüne baktığımızda,
desteklemelerin ulusal gelirin yüzde 3’ünden binde 7’sine gerilediğini,
örgütlenmenin zayıflatıldığını, tarımın özellikle son üç yılda
net ithalatçı konumuna getirildiğini, tohum, mazot, gübre, ilaç
gibi girdi fiyatlarının günbegün arttığını, hızlı bir şekilde istihdam
kayıplarının yaşandığını görmekteyiz. AKP İktidarı döneminde
üreticinin yoksulluğuna yoksulluk katılmıştır.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, her türlü meyve, sebzenin yetiştirildiği, çeltik, buğday,
ayçiçeği, zeytin, domates üretiminin yapıldığı, tarım ve tarıma
dayalı sanayisiyle Balıkesir ilimiz ve başta Bandırma, Gönen, Manyas,
Susurluklu olmak üzere, diğer ilçelerimizdeki üreticilerimiz
mağduruz diye feryat etmektedirler. Buğday üreticisi mağdur; çünkü,
buğday için Hükûmetin belirlemiş olduğu 37 yeni kuruşluk fiyat, bunun
dışında, TMO alım merkezlerinin birçoğunun kapatılmış olması,
açık olanların da bin bir zorluk çıkarması, çiftçimizi zorunlu olarak
tüccara yöneltmiştir. Bu nedenle fiyat 25 yeni kuruş olarak gerçekleşmiş
ve çiftçimiz önemli ölçüde zarar etmiştir. Aynı durum, aynı şartlar
arpa için de geçerlidir.
Sayın milletvekilleri,
bölgemizin önemli çeltik üretimi Manyas ve Gönen ilçelerinde gerçekleştirilmektedir.
Çeltiğin kilogram maliyeti 75 yeni kuruş civarındadır. Hasadın
başladığı günlerde 1 YTL olan fiyatlar, bugünlerde 68 yeni kuruşa
kadar gerilemiştir. Üretici, bırakın kâr etmeyi, maliyetini bile
karşılayamamaktadır.
Öte yandan, TMO’nun 76
yeni kuruşluk fiyatı çeltiğin maliyetiyle başa baştır. Üreticimiz
“keşke TMO fiyat açıklamasaydı” diyerek, umutsuzluğunu dile getirmektedir.
TMO, yanlış politikalar nedeniyle, artık, çiftçinin kara gün dostu
değildir; “Dünya fiyatları” aldatmacası adı altında, maalesef,
IMF dostu olmuştur. Üreticimiz, 30 Eylülde ödemesi gereken motorin
ve gübre borcunu ödeyememiş, icra kıskacı altında çaresiz beklemektedir.
Bununla birlikte, ülkemize, Mısır, Hindistan, Pakistan ve ABD’den
gelen çeltik, iç piyasada yerli çeltiğimizin fiyatının düşmesine
neden olmakta, hatta, bölgemizde üretilen baldo tipi pirince tüccarlar
tarafından yüzde 20 oranında karıştırılarak üretimin de kalitesi
düşürülmektedir.
Değerli milletvekilleri,
çeltik üretimi, bilindiği gibi, tamamen suya dayalıdır. Manyas Gölü’ne
hayat veren Kocaçay, kuraklık nedeniyle kuruma noktasına gelmiş,
üretici bu nedenle büyük bir sıkıntı yaşamıştır. Oysa, bölgeye hayat
verecek, 32.368 hektar tarım alanının sulanmasını sağlayacak Manyas
Barajı, söz verildiği gibi, bu yıl işlevsel hale getirilseydi üretici
rahat bir nefes alacaktır; ancak, Manyas Barajı’nda henüz su tutulmadığı
gibi, çalışmaların Kasım, hatta, Aralık aylarına sarkması beklenmektedir.
Bununla birlikte, Manyas Ovası’nın sulaması için gereken ödenek
12,5 milyon YTL’dir ve bu ödenek henüz tahsis edilmediği için ihaleye
çıkılamamıştır. Görüldüğü gibi çiftçimize verilen sözler tutulmamış,
üreticimiz perişan edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
tarımı bitiren, çay üreticisini, narenciye üreticisini, fındık
üreticisini, çeltik, buğday, domates, pancar üreticisini feryat
ettiren AKP Hükûmeti, gözünü bu kez de zeytincimize dikmiştir. Marmarabirlik’in
zeytin alım kampanyasında bu yıl ilk kez açıkladığı…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, son
cümlenizi alayım lütfen.
SEDAT PEKEL (Devamla)
– …gerçek avans fiyatları, ne yazık ki, üreticinin beklentisini karşılamamıştır.
Avans barem fiyatları geçen yılın fiyatlarının neredeyse yarısı
kadardır. Geçen yıl 4 YTL olan Gemlik tipi zeytinin bu yılki fiyatı
2,5 YTL’dir. Bu fiyatlar karşısında Erdek, Edincik, Marmara, Gemlik,
Mudanya, Mürefte ve Orhangazi’de örgütlenen Marmarabirlik’e kayıtlı
32.235 zeytin üreticimiz, IMF direktifleriyle yoksulluk ve açlığa
mahkûm edilecektir.
Sayın milletvekilleri,
ne yazık ki, AKP Hükûmeti, tarımın Türkiye için ne kadar önemli olduğunu
bilmemektedir ve bu tablonun değişmesi için de ciddi anlamda bir çaba
içerisinde olmadığını görüyoruz. Hükûmetin bakanlarının ve milletvekillerinin
anlattığı gibi pembe olmayan, gerçekten kara, kapkara olan bu tablonun
değiştirilmesi için önünüzde bir fırsat var. 2007 politikalarının
belirlendiği ve bütçenin şekilleneceği şu günlerde, IMF baskıları
altında ezilen çiftçimizin rahat bir nefes alması için AKP Hükûmetinin
gayret sarf edeceğini hâlâ umuyorum. Sözlerimi bitirirken de yüce
Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Pekel.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum…
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Affedersiniz
efendim.
Şimdi, biraz önce gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunacağım; ancak, karar yeter
sayısı istenmiştir, karar yeter sayısı da arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı
bulunamamıştır, birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 14.21
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.38
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
662 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarı’nın 12’nci maddesi
üzerindeki ikinci önergenin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı.
Şimdi, ikinci önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter
sayısı arayacağım.
İkinci önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir ve
karar yeter sayısı vardır.
Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte 662 sıra
sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısının 12’nci maddesinin ikinci, üçüncü,
dördüncü ve beşinci fıkralarında geçen “lira” ibarelerinin “Yeni
Türk Lirası” ibaresi olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Mehdi Eker
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu maddede yer alan
idarî para cezalarının yapılan yeni değişikliğe uygun olarak YTL
cinsinden düzenlenmesi hedeflenmiştir.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
13’üncü maddeyi okutuyorum:
Hükmün ilanı
MADDE 13.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 önerge vardır. Önergeleri geliş sırasına göre okutuyorum ve aykırılığa
göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Mehmet Mesut Özakcan |
Osman Kaptan |
|
Balıkesir |
Aydın |
Antalya |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Orhan Sür |
|
Gaziantep |
İstanbul |
Balıkesir |
Hükmün ilanı
Madde 13. – Tohumlukların
müsaderesine ilişkin dava sonucunda haklı çıkan tarafın menfaatinin
veya haklı bir sebebin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa
ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete, elektronik ortam
veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini
talep etme hakkı vardır. İlanın şekli ve kapsamı ile ceza veya tazminat
bedeli ile orantılı olarak tayin edilecek ilan bedeli kararda belirlenir.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 13. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Mehmet Mesut Özakcan |
Osman Kaptan |
|
Balıkesir |
Aydın |
Antalya |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Orhan Sür |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Gaziantep |
Balıkesir |
İstanbul |
Hükmün ilanı
Madde 13. – Tohumlukların
müsaderesine ilişkin dava sonucunda haklı çıkan tarafın menfaatinin
veya haklı bir sebebin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa
ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete veya benzeri vasıtalarla
tamamen veya özet olarak ilan edilmesini talep etme hakkı vardır.
İlanın şekli ve kapsamı ile ceza veya tazminat bedeli ile orantılı
olarak tayin edilecek ilan bedeli ve diğer hususlar kararda belirlenir.
BAŞKAN – Bu önerge en
aykırı önerge olduğu için işleme alıyorum ve Sayın Komisyona soruyorum:
Katılıyor musunuz efendim?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Konuşacağım efendim.
BAŞKAN – Sayın Sür, buyurun.
Balıkesir Milletvekilimiz
Sayın Orhan Sür söz istedi önerge sahibi olarak.
Buyurun.
Süreniz beş dakika
efendim.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; vermiş olduğumuz değişiklik önergesi hakkında söz
almış bulunuyorum; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
sanırım sizin Türkiye’niz farklı bizim Türkiye’miz farklı, sizin köylünüz
farklı bizim köylümüz farklı. Biz, köye gittiğimizde, köylünün yok
olduğunu görüyoruz. Biz, köye gittiğimizde, köylünün nasıl ağladığını
görüyoruz. Ama, bu kürsüye İktidar Partisinden birileri çıktığında,
her şey tozpembe.
Şimdi, burada konuşmak
ile uygulama çok farklı. Televizyon ekranlarında konuşmak ile uygulamalar
çok farklı. Bakın, ben size bir şey söyleyeyim: Bu Meclis 22’nci Dönem
toplandığında, Sayın Başbakan çıktı, dedi ki: “Ey milletvekilleri,
ey bakanlar, size buradan sesleniyorum: Ramazanlarda, dört yıldızlı
otellerde, beş yıldızlı otellerde iftar yemeklerinde sizi görmeyeceğim.”
CAHİT CAN (Sinop) –
Doğru söylemiş.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Şimdi ben Sayın Bakanıma soruyorum: Bu akşam Dedeman Otelinde vereceğiniz
iftar yemeğinin parasını, acaba, devlet mi ödeyecek, Bakanlık mı
ödeyecek, cebinizden mi ödeyeceksiniz? Buradan sormak istiyorum.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Vay vicdansız! Bu nasıl vicdan be!
ORHAN SÜR (Devamla) –
Şimdi, Sayın Bakan, burada, sadece 2006 yılında köylüyü destekleyebilmek
için 280 trilyon lira kaynak aktarıldığını söyledi. Acaba, bu 280
trilyon lira içinden Edremit Körfezi’nin zeytincisinin payına hiç
para düşmedi mi?
Değerli arkadaşlarım,
bundan önceki hükûmetler, hatta bu Hükûmet bile, Edremit Zeytin Zararlılarıyla
Mücadele Birliğine ilaç yardımı yapıyordu, 350 milyar lira civarında
bir ilaç yardımı yapıyordu. Birlik de, yaklaşık 1 trilyon lira üzerine
para ekleyip, uçaklarla bu ilacı atıyordu ve ülkeye yaklaşık 90
trilyon liralık bir kaynak elde ediliyordu ilaçlamanın sonucunda.
Önceki bakanlarımız bunu verdi. Geçen sene, Sayın Bakanımız, bu
350 milyarı 50 milyar olarak verdi, bu sene hiç vermedi. Acaba, bu 280
trilyonun içinden Edremit zeytincisinin payı yok mu Sayın Bakanım?
Ben bunu sizden öğrenmek istiyorum.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Dedeman’a ayrılmış!
ORHAN SÜR (Devamla) –
Tabii, zeytin dediğimiz zaman, zeytini sadece bir tarımsal ürün olarak
değil, bir de zeytinin sanayicisi var. Zeytinciyi koruyacağız derken,
zeytin sanayicisini de korumamız lazım. Elbette, çevre için de duyarlı
olmamız lazım.
Şimdi, zeytin bölgelerindeki
arkadaşlarımız gayet iyi bilirler, çevreye duyarlı olan her vatandaş
zeytinden zeytinyağı çıkarılırken çıkan kara suyun çevreyi ne denli
kirlettiğini bilir ve bizim çiftçimiz de, bizim sanayicimiz de aslında
bu konuda duyarlı, bir çözüm arayışı içinde.
Şimdi, Mart 2006’da Çevre
ve Orman Bakanlığımız zeytinyağı işleyen tesislerimize bir yazı
gönderdi. Tehdit ediyor, diyor ki: 3 tane seçenek var, bunun bir tanesini
yaşama geçirin. Bunu yaşama geçirmezseniz size şöyle ceza yazarım,
şunu uygularım, bunu uygularım. Nedir önerdikleri? Bir tanesi buharlaştırma
havuzları. Peki, buharlaştırma havuzları bugüne kadar uygulanmış
mı? Evet uygulanmış. Başarılı sonuç elde edilmiş mi? Maalesef, kesinlikle
böyle bir başarılı sonuç yok. Bugüne kadar buharlaştırma havuzlarıyla
bu sorunu çözmeye çalışan sanayicimiz, şimdi, başka çözümler aramakla
meşgul.
İkinci öneri ne? İki
fazlı sistem. Şimdi, değerli arkadaşlarım, önce, iki fazlı sistem
için yeterli pirina fabrikamız yok. Ayrıca, pirina fabrikaları,
iki fazlı sistemden gelen pirinayı kullanmak istemiyorlar, ekonomik
bulmuyorlar. Çünkü, bu sistemden gelen pirinayı kullanabilmeleri
için önce pirinanın içindeki suyu buharlaştırmaları gerekiyor.
Bu da ekonomik değil. Ayrıca, Avrupa Birliğine gireceğiz diyoruz
ve Avrupa Birliğine gireceksek, Avrupa Birliği, buharlaştırma
sonucu ortaya çıkan organik maddelerin çevreye zararlı olduğunu
açık açık ifade ediyor. Şimdi, Bakanlığımız, bunları uygulayın diyor.
Peki, üçüncü öneri nedir?
Üçüncü öneri kara suyun arıtılması. Bu konuda yıllardır çalışmalar
var. Önce, Balıkesir Üniversitesi ile Edremit Ticaret Odası bir çalışma
başlattı. Son dönemde Zeytinli Belediyesi ile İzmir Ege Üniversitesinden
bir uzman arkadaşımızın yaptığı ortak çalışma var. Bayağı yol aldılar,
kara suyu arıtabilmek için ciddi çalışmalar yaptılar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, konuşmanızı
lütfen tamamlayın.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Son çalışmalarında,
geçen yılki çalışmalarında, bu kara suyu kanalizasyona verebilecek
seviyeye kadar düşürdüler. Şimdi, Membran Prosesi de ekleyerek bunu
doğaya verebilecek bir noktaya doğru çekiyorlar.
29-30 Mart 2006 tarihinde
yapılan zeytin kara suyunun bertaraf çözüm önerileri toplantısına
Çevre ve Orman Bakanlığı, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, Edremit
Körfez Belediyeler Birliği, Dokuz Eylül Üniversitesi, Ege Üniversitesi,
Balıkesir Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi, TÜBİTAK,
Uludağ Üniversitesi, Ege Bölgesi Sanayi Odası uzmanları katıldılar
ve bir bilim kurulu kurdular.
Bu Bilim Kurulu, bu
sene zeytin sezonunun başlangıcında, 4 Kasımda, dünyadaki bu konuda
iddialı olan bütün sistem sahiplerini Edremit’e, Zeytinlik’e davet
ediyor. Orada bu sistemler bizzat yerinde uygulamalı olarak incelenecek
ve hangisinin bu işi daha iyi yaptığı, hangisinin kullanılması gerektiği
konusunda bir bilim kurulu raporu verilecek.
Şimdi, bu Bilim Kurulu
raporu beklenmeden Çevre Bakanlığımızın sanayicimize baskı yaparak
diğer sistemleri kurdurmaya çalışmasının ben pek doğru bir davranış
olduğuna inanmıyorum. Boşuna kaynak aktarımı olacaktır, boşuna
harcama olacaktır, sanayicimiz gerçekten güç durumda kalacaktır.
Bence, bu Bilim Kurulunun çalışması beklenmeli, Bilim Kurulunun
bizzat zeminde gördüğü uygulamalar sonucunda önereceği projenin
hem Balıkesir’in zeytin bölgelerinde hem ülkemizin diğer zeytin
bölgelerinde uygulanması için Çevre Bakanlığımız destek olmalıdır
diyorum.
Bu duygularla yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Sür.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A.
Kemal Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Hükmün ilanı
Madde 13.- Tohumlukların
müsaderesine ilişkin dava sonucunda haklı çıkan tarafın menfaatının
veya haklı bir sebebin bulunması hâlinde, masrafları karşı tarafa
ait olmak üzere, kesinleşmiş kararın günlük gazete elektronik ortam
veya benzeri vasıtalarla tamamen veya özet olarak ilan edilmesini
talep etme hakkı vardır. İlanın şekli ve kapsamı ile ceza veya tazminat
bedeli ile orantılı olarak tayin edilecek ilan bedeli kararda belirlenir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun tasarısının
13 üncü maddesine “günlük gazete” ibaresinden sonra gelmek üzere
“elektronik ortam” ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
14’üncü maddeyi okutuyorum:
İstisna
MADDE 14.-
BAŞKAN – Bunda 3 önerge
var. Önergeleri geliş sırasına göre okutup aykırılığına göre işleme
alacağım.
Birinci önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısının 14 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.
Mehmet
Mehdi Eker
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Madde 14.- İhracat
amacıyla ithal edilip üretilen bitkisel ürün veya tohumluklarda kayıt
altına alınma şartı aranmaz. Bu madde kapsamındaki bitkisel ürünlerin
ticareti Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre düzenlenir.
Ayrıca, ticarete konu olmamak ve şahsi ihtiyaç miktarı ile sınırlı
kalmak kaydıyla, çiftçiler arasında yapılacak tohumluk mübadeleleri
ile deneme ve denetim amacıyla kullanılan ve miktarları Bakanlıkça
belirlenen tohumluklar bu Kanun hükümlerinden müstesnadır.
BAŞKAN – İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
Mehmet Yıldırım |
|
Gaziantep |
Antalya |
Kastamonu |
|
|
Halil Ünlütepe |
|
|
|
Afyonkarahisar |
|
İstisna
Madde 14.- İhracat
amacıyla üretilen tohumluklarda, kayıt altına alma şartı aranmaz.
Ayrıca, ticarete konu olmamak ve şahsî ihtiyaç miktarı ile sınırlı
kalmak kaydıyla, çiftçiler arasında yapılacak tohumluk mübadeleleri
ile deneme ve denetim amacıyla kullanılan ve miktarları Bakanlıkça
belirlenen tohumluklar, bu Kanun hükümlerinden müstesnadır.
BAŞKAN – Üçüncü önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesinin
tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakçan |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmaz Kaya |
Halil Ünlütepe |
|
Antalya |
Gaziantep |
Afyonkarahisar |
BAŞKAN – Bu önerge en
aykırı önerge olduğundan işleme alıyorum.
Sayın Komisyon, önergeye
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Sayın Hükûmet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Önerge sahipleri adına,
Afyonkarahisar Milletvekilimiz Sayın Halil Ünlütepe.
Buyurun efendim.
Süreniz beş dakika
efendim.
HALİL ÜNLÜTEPE (Afyonkarahisar)
– Sayın Başkan, değerli üyeler; Fransa, Parlamentosu Ermeni soykırımı
yapılmamıştır diyenleri cezalandıran yasa tasarını kabul etmiştir.
Fikir özgürlüğünü engelleyen, ülkemiz yurttaşlarını inciten bu
uygulamayı şiddetle kınadığımı belirterek sözlerime başlamak
istiyorum. 17 Aralıkta, Ankara’nın göbeğinde davul zurnayla, havai
fişeklerle kutlama yapanlar, dilerim bunu iyi değerlendirirler diye
düşünüyorum.
Tohumculuk Kanunu
Tasarısı, Avrupa Birliği 9’uncu Uyum Paketi içinde görüşmeye çalıştığı-mız
yasalardan biridir. Toplumun istekleri ön plana çıkartılarak değil,
Avrupa Birliği istedi diye, Meclis bu yasanın görüşülmesi için
olağanüstü toplantıya çağırılmıştı ve yasa bugün görüşülüyor.
Yasanın Mecliste görüşülmesini,
Avrupa Birliğince istendi diye görüşülmesini pek içime sin-diremediğimi
yüce Meclisle paylaşmak istiyorum.
Yasanın Mecliste görüşülmesinin
gerekçesi, üretim yapamaz, karnını doyuramaz, toprağına bakamaz
hale gelen çiftçilerin ve tarımla uğraşanların talepleri ön plana
çıkarak görüşülseydi daha şık olurdu diye düşünüyorum.
Üzerinde yoğun tartışmaların
olduğu bir yasayı temel yasa olarak görüşüyoruz. Dolayısıyla, yasa
üzerinde madde madde düşüncelerimizi açıklama olanağını bulamıyoruz.
Yasama görevini yürüten değerli parlamenterler yasa üzerinde gerekli
görüşlerini açıklama fırsatını bulamamaktadırlar.
Kanımca, temel yasa
görüşme hususunun sınırlarının yeniden tespiti zorunludur. Açıklık,
şeffaflık, yeterince araştırma gibi hususlar göz ardı edilmektedir.
Kamuoyunda tepkiyle karşılanan bu yasanın kabulüyle birlikte, tohum
araştırma ve üretme merkezleri devreden çıkartılarak, yani, devlet,
tohum üretiminden sertifikalandırılmasına ve ticaretine kadar
tüm alanlardaki faaliyetlerinden çekilmektedir.
Şu gerçeği göz ardı
edemeyiz: Tohumunu kendi üretemeyen ülkeler aç kalmaya mahkûmdur.
Tohumculuk Yasa Tasarısı
üzerinde görüşürken, şu anda ekim döneminde bulunduğumuz haşhaş
üzerinde düşüncelerimi, yüce Parlamentonun değerli üyeleriyle
paylaşmak istiyorum.
Hepinizin de yakından
bildiği gibi, haşhaş ekimi konusu, bir dönem sıcak politikanın gündemindeydi.
O dönemde de, bugün olduğu gibi, süper güç ülkenin politikasında
etkiliydi. İstekleri yerine getirilirken, dünya barış ve sağlığına
yaptığımız hizmetler anlatıla anlatıla bitirilemiyordu. Bugün
olduğu gibi, çiftçimizi açlığa, yoksulluğa düşürürken haşhaş ekimini
yasaklıyorduk. “Türkiye’de Türk çiftçisinin nerede, neyi ve ne kadar
ekeceğine biz karar veririz” diyen Cumhuriyet Halk Partisinin iktidar
döneminde haşhaş ekimine tekrar izin verilmiştir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; Adalet ve Kalkınma Partisi iktidara geldiği dönemde,
yani, 2002-2003 üretim döneminde, Türkiye’de 1 milyon 497 bin dekar
arazide haşhaş ekilirken, ilk işiniz, tütünde, pancarda olduğu gibi,
kota uygulayarak, ekim sahalarını yüzde 50 daralttınız. 1 milyon
497 bin dekar olan haşhaş ekim alanını 700 bin dekara düşürdünüz.
Sizden önce yasaklayanlardan
hiç farkınız yok. Dört yıllık uygulamalarınızda hep çiftçi aleyhine
kararlar aldınız.
Afyonkarahisar bir
ekim bölgesidir. İlimize, Uşak ve Burdur illeri de bağlıdır. İlimizde,
bu yıl, haşhaş 141 bin dekar, Uşak’ta 90 bin dekar, Burdur ilindeyse 85
bin dekar ekilecektir. Yani, Türkiye’de 36 yerleşim bölgesinde haşhaş
ekimi yapılmaktadır. Bu yıl yapılan yeni bir uygulamayla, çiftçi
kayıt sistemine kayıtlı olan çiftçilere ekim izni verilmektedir.
Yani, doğrudan gelir desteği alanlara ekim izni veriyorsunuz, diğer
çiftçilere haşhaş ekim izni verilmemektedir. Halbuki, doğrudan gelir
desteği alma ihtiyacı…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
– … zorunlu değildir, ihtiyaridir. Çiftçilik yapan, ziraat odasına
kaydı olan pek çok çitçinin doğrudan gelir desteği almadığını hepimiz
biliyoruz. Bu kişilere haşhaş ekme izni vermiyorsunuz. Pek çok
çiftçi, pek çok çiftçi… “Ben, hakkım olan bir uygulama sonucunu
hükûmetten altı ay, bir yıl bekleyerek, dilencilik yaparak almam.”
diyerek müracaat etmeyen pek çok çiftçi var. Bu insanlar, niçin haşhaş
ekemeyecek veya tapu kaydı dip muris üzerine kayıtlıysa, zilyet
olanlar yine haşhaş ekemeyecek. Şimdi, zilyetlik belgesine itibar
edilmiyor, tapu kaydının dip muris üzerine olduğuna da itibar edilmiyor.
Halbuki, tapu kaydını kimse inkâr edemez. Hukukun temel ilkelerine
aykırı bir uygulamayı, Toprak Mahsulleri Ofisi Genel Müdürlüğü
yapıyor. Bu tür uygulamalar, açıkçası, haşhaş ekilmemesi için…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Efendim, son
cümlenizi rica edebilir miyim.
Buyurun.
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
– Ben, Sayın Başkan, iki cümleyle bağlayacağım.
Bu uygulama sonucu,
haşhaş ekilmemesi için çıkartılan engeller sonucu, geçen yıl ekilen
haşhaş ekim alanının üçte 1’e düşebileceğini belirtmek istiyorum.
Bu ise, gizli bir kota uygulamasının sonucudur. Bitkisel üretimde
verim ve kaliteyi etkileyen faktörlerin başında kaliteli tohum
kullanma gelmektedir.
Bakın, bir ziraat odası
başkanımızın açıklamasını okuyorum… AK Parti İl Genel Meclisi Üyesidir,
Sandıklı Ziraat Odası Başkanımız. Üç konuyu koymuş: Çiftçi kayıt
sistemine kayıtlı olması; onu açıkladım. İki: Ekimi yapılacak haşhaşların
Toprak Mahsulleri Ofisinden verilecek olan mavi haşhaş olduğu belirtiliyor.
Bu tohumlar 3’er kilogramlık tohum paketleri halinde ulaştırılmış
durumda.
Bunun altını çizerek
söylüyorum: Tohumlukların küflenmiş olması, içerisinde bütün haşhaş
çeşitlerinin karışık olması, haşhaş üreticilerini tedirgin etti.
Tamamen özü geçmiş, küf tutmuş, mavi rengin haricinde tohumlukların
içerisinde sarı, beyaz ve pembe renkli haşhaşlar da bulunuyor ve bu
tohum, Ofisçe, sertifikalı tohum olarak çiftçilere verilmesine
rağmen sertifikası yok.
Sayın Bakan, kime inanacaksınız?
Çiftçi, Ofisin yetkililerine inanamayacak mı? Sertifikalı tohumu
niçin vermiyorsunuz? Tohumculuk Yasası’nı niçin çıkartıyorsunuz?
Yasa’nın çıkış orijinine aykırı olan bir uygulama ve aynen, onun sözlerini
okuyorum: “Toprak Mahsulleri Ofisi yıllardır depolarda sakladığı
tohumlukları üreticiye zoraki ekim yaptıracak. Verilen tohumlukların
hangi yılda üretildiğine dair bilgi yok.” diyor.
Değerli arkadaşlar,
bir şeyi daha bilgilerinize sunarak ayrılmak istiyorum. Bu konuda,
Afyon ilinde, mavi haşhaş ekimine ağırlık verilmektedir. Halbuki,
ilimiz, kışları sert geçen bir iklime sahiptir. Mavi haşhaş tohumu
ekimi; sert iklimde soğuk vuruyor ve haşhaştan beklenen verimi alamıyoruz.
Toprak Mahsulleri
Ofisi Genel Müdürü Sayın Kemaloğlu geçen yıl yaptığı bir açıklamada
aynen şunu söylüyor: Bu yıl -2005 yılında- 593 bin dekar alanda ekim yapıldığını,
fakat sert kış şartları nedeniyle bu alanın 263 bin dekara düştüğünü
belirtiyor.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– Maddeyle ne ilgisi var? Önergeyle ne ilgisi var?
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
– Yani, 330 bin dekar alanda soğuk vurması sonucu haşhaş ekilemiyor.
BAŞKAN – Sayın Ünlütepe,
lütfen efendim…
HALİL ÜNLÜTEPE (Devamla)
– Bir cümleyle bağlıyorum Sayın Başkanım.
Şimdi, Afyon ilinde,
Burdur ve Şuhut illeri de bağlı, oralarda iklim biraz daha ılıman.
Zaten, Sayın Genel Müdürün de belirttiği gibi, çok fazla soğuk vurması
sonucu haşhaş ekiminden belirtilen oranda verim alınamıyorsa, o
zaman, Afyon ilinde mavi haşhaş ekimine gerek olmadığını, bundan
uzaklaşılarak çiftçinin bu konudaki sıkıntılarının giderilmesi
gerektiğini belirterek, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Ünlütepe.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 14. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A.Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
İstisna
Madde 14.- İhracat
amacıyla üretilen tohumluklarda, kayıt altına alma şartı aranmaz.
Ayrıca, ticarete konu olmamak ve şahsî ihtiyaç miktarı ile sınırlı
kalmak kaydıyla, çiftçiler arasında yapılacak tohumluk mübadeleleri
ile deneme ve denetim amacıyla kullanılan ve miktarları Bakanlıkça
belirlenen tohumluklar, bu Kanun hükümlerinden müstesnadır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Madde metninin başlangıcında
yer alan “ithal edilip” ibaresi madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Üçüncü önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısının 14 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesi arz ve teklif ederim.
Mehmet
Mehdi Eker
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
Madde 14.- İhracat
amacıyla ithal edilip üretilen bitkisel ürün veya tohumluklarda kayıt
altına alınma şartı aranmaz. Bu madde kapsamındaki bitkisel ürünlerin
ticareti Bakanlıkça belirlenen usul ve esaslara göre düzenlenir.
Ayrıca, ticarete konu olmamak ve şahsi ihtiyaç miktarı ile sınırlı
kalmak kaydıyla, çiftçiler arasında yapılacak tohumluk mübadeleleri
ile deneme ve denetim amacıyla kullanılan ve miktarları Bakanlıkça
belirlenen tohumluklar bu Kanun hükümlerinden müstesnadır.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet, katılıyor musunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Bu kanunun yürürlüğe
girmesinden sonra sadece kayıt altına alınan çeşitlere ait tohumlukların
ticaretine müsaade edilmektedir. Bu maddede yapılan değişiklik
ile ülkemizde ihraç amaçlı üretilecek tohumluk ve bitkisel ürünlerin
tohumluklarının ticareti ile ilgili Bakanlığa düzenleme yapma
yetkisi vererek sektörün rekabet gücünün artırılması hedeflenmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
14’üncü maddeyi, kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
15’inci maddeyi okutuyorum:
Yetki devri
MADDE 15.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 önerge var; geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 15. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
Mevlüt Coşkuner |
|
|
|
Isparta |
Yetki devri
Madde 15.- Bakanlık, gerekli gördüğü
hâllerde, 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddelerde belirtilen yetkilerini,
kısmen veya tamamen Birliğe, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk
tüzel kişilerine veya üniversitelere; şartları belirlenmek kaydıyla,
devredebilir. Yetki devredenin sorumluluğu ortadan
kalkmaz.
Yetkiyi alanın,
belirlenen şartlara uymaması hâlinde, devredilen yetkiler Bakanlıkça
geri alınır.
Yetki devredilen kişilerin, kastî olarak resmî kontrollerdeki
kuralları ihlal ettiği belirlendiğinde, ilgili tohumlukların
belirlenen standartları karşıladığı durumlar haricinde, bunların
düzenledikleri sertifikalar hükümsüz kılınır.
Belirli bir süreyle
devredilen yetkiler süre bitiminde Bakanlıkça geri alınabilir
veya belirlenen şartlarla yeniden devredilebilir.
Yetki devrinin şartları,
yetki devredilecek Birlik, kamu kurum ve kuruluşları, özel hukuk
tüzel kişileri ve üniversitelerle ilgili teknik ve fizikî şartlara
ilişkin usul ve esaslar ile yetki devrinin geri alınmasında uygulanacak
hususlar yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN – İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 15. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Mevlüt Coşkuner |
Osman Kaptan |
|
|
Isparta
|
|
Yetki devri
Madde 15.- Bakanlık, gerekli gördüğü
hâllerde, 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddelerde belirtilen yetkilerini,
kısmen veya tamamen Birliğe, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk
tüzel kişilerine veya üniversitelere; şartları belirlenmek kaydıyla,
devredebilir.
Yetkiyi alanın,
belirlenen şartlara uymaması hâlinde, devredilen yetkiler Bakanlıkça
geri alınır.
Yetki devredilen kişilerin, kastî olarak resmî kontrollerdeki
kuralları ihlal ettiği belirlendiğinde, ilgili tohumlukların
belirlenen standartları karşıladığı durumlar haricinde, bunların
düzenledikleri sertifikalar hükümsüz kılınır.
Belirli bir süreyle
devredilen yetkiler süre bitiminde Bakanlıkça geri alınabilir
veya belirlenen şartlarla yeniden devredilebilir.
Yetki devrinin şartları,
yetki devredilecek Birlik, kamu kurum ve kuruluşları, özel hukuk
tüzel kişileri ve üniversitelerle ilgili teknik ve fizikî şartlara
ilişkin usul ve esaslar ile yetki devrinin geri alınmasında uygulanacak
hususlar yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN – Önergeyi işleme
alıyorum.
Sayın Komisyon önergeye
katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Önerge sahibi olarak
Isparta Milletvekilimiz Sayın Coşkuner.
Buyurun.
Süreniz beş dakika.
MEVLÜT COŞKUNER (Isparta)
– Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 662 sıra
sayılı Kanun Tasarısı’nın 15’inci maddesi için söz almış bulunuyorum;
yüce Meclisi saygıyla selamlarım.
Değerli milletvekilleri,
Tohumculuk Yasası’yla konuşmadan önce sizlerle paylaşacağım çok
önemli bir konu var. Sayın Millî Eğitim Bakanımız “burada din üzerine,
etniksite üzerine politika yapan haindir.” dedi. Ben 8 Ekim günü
Isparta Kanal 32’de, Sayın Milletvekilimiz Emin Bilgiç’in, YÖK’ü CHP
gizliden desteklediğini, YÖK’ün de bazı okullarda, meslek liselerinde
dine karşı tavır aldığını ve Isparta halkına anlattığını bizzat
kendim gördüm ve o konuşmaya da telefonla canlı yayında katılmak
zorunda kaldım…
BAŞKAN – Sayın Coşkuner,
siz konunuza girer misiniz.
MEVLÜT COŞKUNER (Devamla)
– Bunu söylemek zorundayım.
... ve gerçekten utandım,
gerçekten sıkıldım. Kendilerini kınıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi
hiçbir kurum ve kuruluşun altına sığınmaz; ama, hak arayan kimse,
haklı olduğu her yerde onun yanında olur diye düşünüyorum.
Değerli arkadaşlarım,
Tarım ve Köyişleri Bakanlığına bağlı tarımsal araştırma enstitülerinin
ve tarım işletmelerinin ihmal edilmesi sonucu ve oradaki kadroların
azaltılması sonucu, işte görüyoruz ki, her işte olduğu gibi tohumculuk
da uluslararası arenaya düşmüştür; yani, tekeller burada oluşturulmaktadır.
Ben, bu Yasa’nın görüşüleceğini
beklediğim günlerde şöyle bir olay yaşadım: Daha Hal Yasası’nı hayata
geçiremeyen, bölgelerde bunu gerektiği şekilde işletemeyen bir
anlayış, bugün tohumculuğu da başka ellere bırakmaktadır.
Hal Yasası deyince,
Isparta’da Koçtepe köyü, Gölbaşı köyü, Yakaören köyü ve Gümüşgün
köylerini gezdim. Bu köyler dün hiçbir şey üretmezdi ve bu gittiğimde,
onların seralarda sebze ürettiğini gördüm ve mutlu oldum; ama, kendilerine
bir yazı gönderilerek, hale gelen ürünlerden, çeşitlerden -domatestir,
biberdir, patlıcandır- ancak 100 kilo getirebilirsiniz denmiş ve
halde bu işlem yürürlüğe konulmuş ve kendilerinden sonra Sayın Bakana
önerge verdim. Orada, her üründen en az 100 kilogram ürün getirebilirsin
diyorlar.
Siz, yasa çıkarıyorsunuz;
ama, yasaları denetlemeyince, yasaları belli tekellerin eline
bırakınca, çıkardığınız yasa ne olacak?
Siz, köylüyü çiftçi
yapmadığınız müddetçe, onun elektrik borçlarını, beş yıl gibi, altı
yıl gibi belli bir yapılandırmaya yaymadığınız müddetçe ve onu sanayi
elektriği fiyatına indirmediğiniz müddetçe…
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– İndirdik; haberiniz yok mu!
MEVLÜT COŞKUNER (Devamla)
– …onun soğuk hava deposunda günün koşullarına uymasını isterken,
taşımacılık ve havalandırmada ona gerekli yardımı yapmadığınız
müddetçe ve altından kalkamadığı mazot ve diğer fiyatları indirmediğiniz
müddetçe hangi yasayı çıkaracaksınız?
Bunun ötesinde, siz,
bir hedef fiyat koymuyor iseniz, müdahale fiyatı koymuyor iseniz,
onun kârını koymuyor iseniz neyi gündeme getireceksiniz?
Değerli arkadaşlarım,
köylünün düşünülmesi gerekir. Onlar, üretmek istiyorlar; ama, biz
ne yapıyoruz? Toprak mahsul ofislerini kaldırıyoruz ve buğday alım
merkezi, diğer alım merkezleri açıyoruz; buna gülerler. Siz, toprak
mahsul ofislerini kapatacaksınız, ondan sonra da, “Alım merkezleri
açtık.” diye, köylüye, üreticiye müjde vereceksiniz; bu gidiş, gidiş
değildir.
O nedenle, ülkemizde
üretmek dileğinde olan ve ülkesine katkı sunmak isteyen her üreticinin
yanında olmak durumundayız.
Değerli milletvekilleri,
köylü sizden sadece yanında olmanızı istiyor ve üretimde katkı
sunmanızı istiyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun.
MEVLÜT COŞKUNER (Devamla)
– Ben, bu dilekleri sunarken, öyle zannediyorum ki, köylümüzü düşünürüz,
onun tohumunu da başka ellere teslim etmeyiz diyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Coşkuner.
Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 15. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A.
Kemal Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Yetki devri
Madde 15. – Bakanlık,
gerekli gördüğü hâllerde, 5 inci, 6 ncı, 7 nci ve 8 inci maddelerde
belirtilen yetkilerini, kısmen veya tamamen Birliğe, kamu kurum
ve kuruluşlarına, özel hukuk tüzel kişilerine veya üniversitelere;
şartları belirlenmek kaydıyla, devredebilir. Yetki devredenin sorumluluğu
ortadan kalkmaz.
Yetkiyi alanın, belirlenen
şartlara uymaması hâlinde, devredilen yetkiler Bakanlıkça geri
alınır. Yetki devredilen kişilerin, kastî olarak resmî kontrollerdeki
kuralları ihlal ettiği belirlendiğinde, ilgili tohumlukların
belirlenen standartları karşıladığı durumlar haricinde, bunların
düzenledikleri sertifikalar hükümsüz kılınır.
Belirli bir süreyle
devredilen yetkiler süre bitiminde Bakanlıkça geri alınabilir
veya belirlenen şartlarla yeniden devredilebilir.
Yetki devrinin şartları,
yetki devredilecek Birlik, kamu kurum ve kuruluşları, özel hukuk
tüzel kişileri ve üniversitelerle ilgili teknik ve fizikî şartlara
ilişkin usul ve esaslar ile yetki devrinin geri alınmasında uygulanacak
hususlar yönetmelikle belirlenir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
15. Maddenin birinci
fıkrasına son cümle olarak “Yetki devredenin sorumluluğu ortadan
kalkmaz” cümlesi eklenmiştir.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
15’inci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
16’ncı maddeyi okutuyorum:
BEŞİNCİ BÖLÜM
Alt Birlikler ve Türkiye Tohumcular Birliği
Alt birliklerin kuruluşu
MADDE 16. -
BAŞKAN – 2 önerge var;
geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tohumculuk
Kanunu Tasarısının 16. maddesinin birinci
paragrafında tohum dağıtıcıları’ndan sonra gelen “süs bitkileri
üreticileri” tabirinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Haluk Koç |
|
Faruk Çelik |
|
CHP Grup Başkan Vekili |
|
AK Parti Grup Başkan Vekili |
|
Necati Uzdil |
Özkan Öksüz |
Kerim Özkan |
|
Osmaniye |
Konya |
Burdur |
|
|
Abdullah Çetinkaya |
|
|
|
Konya |
|
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 16. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
Kerim Özkan |
|
Gaziantep |
Antalya |
Burdur |
Alt birliklerin kuruluşu
Madde 16. – Alt birlikler,
tohumculuk sektörünün geliştirilmesi ile sektörde faaliyet gösteren
gerçek veya tüzel kişiler arasında meslekî dayanışma sağlayarak
meslekî faaliyetleri kolaylaştırmak, tohumculuk faaliyetinde bulunanların
ekonomik ve sosyal haklarının korunmasını sağlamak ve mevzuatla
verilen görevleri yerine getirmek amacıyla, bitki ıslahçıları,
tohum sanayicileri ve üreticileri, fide üreticileri, fidan üreticileri,
tohum yetiştiricileri, tohum dağıtıcıları, süs bitkileri üreticileri
ve tohumculukla ilgili diğer konularla iştigal eden en az yedi gerçek
veya tüzel kişi tarafından faaliyet
konularına göre kurulan,
tüzel kişiliğe sahip,
kamu kurumu niteliğinde meslek kuruluşlarıdır.
Alt birlik, kuruluş
ve çalışma esaslarını belirleyen tüzük ile Bakanlığa başvurur. Tüzükte
ve kurucuların hukukî durumlarında mevzuata aykırılık ve noksanlık
yoksa, alt birliğin kuruluşu Bakanlıkça onaylanır ve durum alt birliğe
en geç on beş gün içinde bildirilir. Alt birlik tüzüğü, alt birliğe yapılan
yazılı bildirimden sonra on beş gün içinde yerel bir gazetede ilan
edilir. Alt birlik, tüzüğünün ilan edildiği günü izleyen altı ay içerisinde,
ilk genel kurulunu toplamak ve organlarını oluşturmak zorundadır.
Tüzük değişikliği kuruluş işlemlerine tâbidir.
Kuruluş bildirisinde,
birlik tüzüğünde ve kurucuların hukukî durumlarında mevzuata aykırılık
veya noksanlık tespit edildiği takdirde, bunların giderilmesi geçici
yönetim kurulundan yazı ile istenir. Bu yazının tebliğinden itibaren
otuz gün içinde belirtilen noksanlıklar tamamlanmaz veya mevzuata
aykırılık giderilmez ise Bakanlığın ihbarı üzerine Cumhuriyet
savcılığı, birliğin feshi için yetkili mahkemeye başvurur. Cumhuriyet
savcılığı birliğin faaliyetlerinin durdurulmasını da isteyebilir.
Aynı konuda faaliyet
gösteren birden fazla alt birlik kurulamaz. Tohumculukla iştigal
eden gerçek veya tüzel kişiler faaliyet konularına göre birden fazla
alt birliğe üye olabilirler, ancak, aynı anda birden fazla yönetim
kurulunda görev alamazlar. Alt birliklerin faaliyet konuları ile ilgili çalışma
merkezleri Bakanlıkça tespit edilir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Özkan,
buyurun.
Önerge sahiplerinden Sayın Özkan, Burdur Milletvekilimiz,
görüşlerini açıklayacak, gerekçeyi.
Buyurun.
5 dakika süreniz.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge
hakkında söz almış bulunuyorum; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Verilen üç aylık sürenin
yeterli olmadığı kanaatindeyiz ve altı aya çıkarılmasını istiyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
geleceğimizi yakından ilgilendiren bu Yasa hakkında çekincelerimizi
Komisyon üyesi tüm arkadaşlarımla Komisyon toplantılarımızda belirtmemize
rağmen -ki, tutanaklarda mevcuttur- ancak, o süreçte, muhalefet
şerhi sehven konulamamıştır. Bu Yasa’da temel amaç, üretimi artırmak
ve disipline almaktır; ancak, ülke gerçekleri bunu yansıtmıyor.
Şöyle ki: Ülkemizde üretim azlığından dolayı bir şikâyet yoktur. Hangi
üründe üretim azlığı var, bilemiyorum.
Çiftçinin üretim fazlalığını Hükûmet ancak kotalarla durdurabiliyor.
Pancarda, anasonda, tütünde, haşhaşta kotalar aynen devam ediyor.
Çiftçimizin ürettiği ürünler de para etmiyor. Örnek mi: Pancar para
etmez, fındık para etmez, patates para etmez, soğan para etmez, süt,
et, kesme çiçek, mantar, elma, kayısı, domates, biber, salatalık…
Kısaca, yaş meyve, sebze ve narenciye para etmiyor.
Ramazan ayının bir gününü
hep beraber yaşıyoruz. Vatandaş iftar çadırlarında sırada. Sırada
kimler yok ki: Zengininden fakirine kadar… Kentlerde, ilçelerde,
beldelerde durum böyle. Köylülerimiz ise içler acısı; telefonlarda
şunları söylüyorlar: “Hükûmet yetkililerini köyümüze davet ediyoruz.
Bir en zenginimizin sofrasına, bir de en fakirimizin sofrasına
buyursunlar. Halimizi görsünler. Yediklerimiz aynı; tarhana çorbası,
bulgur pilavı. Biz bittik.” diyorlar. Ki “İftar çadırlarındaki yemekleri
herhâlde ömrümüzde göremeyeceğiz ve tadamayacağız. Rezilliğimiz
diz boyu. Her ne kadar Başbakanımız Söğüt’te, Antalya’da demir dövüyor
ise de, bizler, verdiğimiz oylardan dolayı pişmanız; dizlerimizi
dövüyoruz.” diyorlar. Çocuklarımız…
DURDU MEHMET KASTAL
(Osmaniye) – Yok öyle bir şey!..
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) – Gelin, köylerde hep beraber yaşayalım, görelim… Köy kahvelerinde
bu sesleri, feryatları hep beraber duyuyoruz.
Hayvanlarımız, insanlarımız,
“GDO’lu mısıra, soyaya, kolzaya, ayçiçeğine hayır.” diyor. Traktörlerimiz,
ucuz yeşil mazot istiyor. Tarlalarımız, çoğaltma ve çeşitlendirme
hakkına sahip tohumların üzerlerine serpilmesini ve doğal gübreyi
istiyor. Çiftçilerimiz sertifikalı tohuma mahkûm olmak istemiyor;
geleneksel tohumluluklarını kullanmak istiyor. Türk çiftçisinin
en büyük endişesi, Türkiye tohumculuğunun bu Yasa’yla çok uluslu
şirketlere hizmet edecek olmasındandır. Bu endişelere bizler de
katılıyoruz. Bilinmelidir ki, bu çok uluslu şirketler, tohumlarımızı
ve topraklarımızı hem bozmaya hem de bizden almaya geliyorlar. Topraklarımıza
sahip çıkmak istiyorsak, bu Yasa’nın geri çekilmesi gerekiyor.
Tohumların soframıza
birer kanserojen madde olarak gelmesini istemiyoruz. Bugün, beslenme ve
sağlıkla ilişkilerinden dolayı hastanelerin dikkat çekecek oranda
hastalarla doluluğu üzücüdür. Bu hastalıkların, bilinen hastalık
nedenlerinden değil, farklı hastalıklardan olması da üzücüdür.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bizler hep beraber biliyoruz ki, kimyasal gübreleri,
kimyasal ilaçları, antibiyotikleri, hormonları, makineleri, tohumları
ve GDO’ları, genetiği değiştirilmiş organizmaları üreten çok uluslu
şirketler, bütün dünya tarımını kendi güdümlerinde tutabilmek
için, IMF ve Dünya Bankası gibi finans kuruluşlarını kullanarak yerel
hükûmetlere baskı yapıyorlar bugün olduğu gibi; ülkelerin bütün
tarımsal yapılarını dağıtıyorlar; kendi güdümlerinde şirket tarımcılığını
geliştiriyorlar. Bu Yasa ile de ülke tarımımız, çok uluslu şirketlerin
güdümüne sokulmak isteniyor. Olayın gerçek yüzü bu. Onun için, birbirimize
kızmaya, kırmaya, öfkelenmeye, kötü söz söylemeye gerek yok. Acı
reçete bu. Bunu hep beraber görüp Yasa’yı çekebilirseniz ne mutlu.
Çekemezseniz, elle gelen düğün bayram; biz bu oyunda yokuz; çünkü,
yıllardır TAGEM ve buna bağlı enstitülerin yaptıkları cansiparane
çalışmalarla yürütülen tarımsal ARGE’leriyle, TİGEM’e ait çiftliklerde
tohumlar üretip üreticilere dağıtmakta, tarımsal sistemi başarıyla
çalıştırmaktaydı. Bugün, bu genel müdürlüklerin topraklarının yabancılara
satışı söz konusu ise de –ki, bizler buna karşıyız- ve her ne kadar burada
çalışan en alt birimden en üst birime…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BURHAN KILIÇ (Antalya)
– Oy verdin; neye karşısın?
BAŞKAN – Sayın Özkan,
son cümlenizi alayım.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) – …veteriner hekimine, müdürüne, genel müdürüne kadar
olan çalışanların durumunda yıllardır bir iyileştirme yapılmamasına
rağmen -ki, acilen yapılması gerekmektedir- bu genel müdürlükler,
devletimize, milletimize trilyonlar kazandırmaktadır. Bu sistem,
bu Yasa’yla tamamen yok ediliyor.
Kısacası, ülkemizin
tarım sektöründeki tohum üretimi ve satışı özelleştiriliyor. Ne
olacak TAGEM’in ve TİGEM’in hali? Çiftçi kardeşlerim, kötü günler sizleri
bekliyor. Bu AKP İktidarıyla, kendi tohumunu ve çeşitliliğini
kullanamayacaksın. O keselerde, torbalarda biriktirdiğin, severek
yediğin, güzelliğine doyamadığın karpuzun, kavunun, domatesin,
biberin, salatalığın, elmanın, eriğin, cevizin -aklına ne gelirse-
tohumunu ayıramayacaksın, onu tarlana atamayacaksın, pazara sunamayacaksın.
1 kilo domates tohumunu 30 milyara, 40 milyara alacaksın. Bu durum,
hem bitkisel hem de hayvansal tohumlar için geçerlidir. Onun için, bu
Yasa’ya karşı çıkıyoruz bugün.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Bitiriyorum
değil, son cümlenizi alacağım efendim. Lütfen… Temenninizi…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Devamla) – Sayın Bakanımız açıkladı “Bu Yasa’yla, GDO’ların kesinlikle
geliş yetkisi yoktur.” diye; ancak, ülkemize 2 milyon tona yakın
GDO’lu mısır, soya, pamuk ve kolza hiçbir denetime tabi olmadan gelmektedir.
Biz, onun için, bu Yasa’nın
çekilmesinden yanayız. Dışarıdaki ortam, söylem şu: Bu Yasa’yı çıkaran
Hükûmet de, bu yasaya oy veren milletvekilleri de, her zaman, çilekeş
çiftçilerin, mağdur köylülerin, sahipsiz tarımcıların ve unutulan
ülke halkının karşısında sorumlu olacaktır. Biz, bu sorumluluğa
ortak olmuyoruz.
Yüce heyeti saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri,
İç Tüzük’ün 42’nci maddesi “Komisyon raporu” başlığını taşımaktadır.
İç Tüzük’ün 42’nci maddesinin dördüncü fıkrasını aynen okuyorum:
“Komisyon raporunda imzası bulunan komisyon üyesi, diğer komisyonlarda…”
İLYAS SEZAİ ÖNDER
(Samsun) – Niye olduğunu izah etti.
BAŞKAN – “…ve Genel Kurulda,
çekimser veya aykırı olduğunu rapor metninde yazıyla belirttiği
hususlar dışında, sözcüden soru soramaz ve komisyon raporuna aykırı
konuşma yapamaz.”
Değerli arkadaşlar,
tabii ki, gruplarımız bu kürsüde önergelerinin açıklanmasını isteyeceklerdir;
ancak, komisyon raporunda muhalefet şerhi bulunmayan arkadaşlarımız,
burada, tamamen değişik bir şekilde konuşma yapıyorlar İç Tüzük’e
aykırı. Sözü kesmedim Sayın Özkan. Bundan sonra söz isteyecek arkadaşlarımızın
buna göre hareket etmelerini rica ediyorum; çünkü, sizin…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Komisyon üyesi önerge de veremez.
BAŞKAN – …bu Yasa’daki
raporda bir muhalefetiniz yok.
Bu hususu Genel Kurulun
bilgisine saygıyla arz ediyorum…
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Söylediklerimin aynısını komisyonda söyledim.
BAŞKAN – …ve gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Arkadaşlarım, değerli
milletvekilleri; Başkanlık Divanının taleplerini dikkate alalım;
ben zorlanıyorum.
… Kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Tohumculuk
Kanunu Tasarısının 16. maddesinin birinci
paragrafında tohum dağıtıcıları’ndan sonra gelen “süs bitkileri
üreticileri” tabirinin metinden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Faruk Çelik (AK Parti
Grup Başkan Vekili) ve arkadaşları
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
mi okutayım efendim; yoksa, açıklayacak mısınız?
SADULLAH ERGİN (Hatay)
– Gerekçe okunsun.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 3. maddenin
(a) bendindeki değişiklik doğrultusunda yeniden düzenlenmiştir.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
16’ncı maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
17’nci maddeyi okutuyorum:
Üyelik
MADDE 17. –
BAŞKAN – 2 önerge var;
geliş sırasına göre okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Fahrettin Üstün |
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Muğla |
Antalya |
Gaziantep |
Üyelik
Madde 17. – Tohumculukla
ilgili faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, faaliyet konuları
ile ilgili alt birliğe üye olmak zorundadır. Üyelik ile ilgili usul
ve esaslar alt birliğin tüzüğünde belirlenir.
Gerçek veya tüzel kişi
alt birlik üyeleri, alt birliğe giriş sırasında giriş aidatı ve her
yıl için yıllık aidat ödemekle yükümlüdür. Giriş aidatı ile yıllık
aidat, onaltı yaşından büyükler için uygulanan aylık asgarî ücretin
brüt tutarının yüzde beşinden az, dört katından fazla olamaz. Giriş
aidatının alındığı yıl için ayrıca yıllık aidat alınmaz. Süresinde
ödenmeyen aidatlar alt birlikçe kanunî faizi ile tahsil edilir.
BAŞKAN – İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Fahrettin Üstün |
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Muğla |
Antalya |
Gaziantep |
Üyelik
Madde 17. – Tohumculukla
ilgili faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, faaliyet konuları
ile ilgili alt birliğe üye olmak zorundadır. Üyelik ile ilgili usul
ve esaslar alt birliğin tüzüğünde belirlenir.
Gerçek veya tüzel kişi
alt birlik üyeleri, alt birliğe giriş sırasında giriş aidatı ve her
yıl için yıllık aidat ödemekle yükümlüdür. Giriş aidatı ile yıllık
aidat, onaltı yaşından büyükler için uygulanan aylık asgarî ücretin
brüt tutarının yüzde onundan az, üç katından fazla olamaz. Giriş aidatının
alındığı yıl için ayrıca yıllık aidat alınmaz. Süresinde ödenmeyen
aidatlar alt birlikçe kanunî faizi ile tahsil edilir.
BAŞKAN – Bu önergeyi
en aykırı olduğu için işleme alıyorum ve Sayın Komisyona soruyorum:
Katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Konuşacak
mısınız efendim?
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)
– Evet.
BAŞKAN – Sayın Üstün, buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Sayın Başkanım, Komisyon üyesi arkadaşımız önerge veremeyeceğine
göre, nasıl konuşma yapacak önerge hakkında?
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)
– Önerge sahibiyim.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Önerge sahibi olamazsınız ki, önerge veremezsiniz, Komisyon üyesisiniz
siz.
FAHRETTİN ÜSTÜN (Muğla)
– Sayın Başkan, burayı siz mi yönetiyorsunuz Sayın Kacır mı yönetiyor?
İLYAS SEZAİ ÖNDER
(Samsun) – Sen devam et…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Önerge veremez efendim, Komisyon üyesi…
OSMAN ÖZCAN (
Buna ne!.. Buna ne!..
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– İç Tüzük bunu amirdir.
BAŞKAN – Birleşime
beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.39
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
662 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
İşleme aldığımız
ikinci önergede, Hükûmet ve Komisyon katılmayacağını ifade etti ve
önerge sahiplerinden Osman Kaptan önergesinin gerekçesini açıklayacak
efendim.
Sayın Kaptan, buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Komisyon üyelerinin konuşamayacağının karara bağlanması lazım,
tutanağa geçmesi bakımından.
OSMAN KAPTAN (Antalya)
– Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ben, narenciye
ve sebze üzerine, onların tohumla olan ilişkiselliğinden doğan sorunların
genel sorunlar içerisindeki yerini dile getirmeye çalışacağım.
Sayın arkadaşlarım, Hükûmet
narenciyeye, ihracatta bu yıl bir destek verdi; ama, verilen destek…
BAŞKAN – Sayın Kaptan,
önergeye döner misiniz. Bakın, tohumculuk konusunu
konuşuyoruz.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
– Bırak Başkan ya, tarımı konuşuyor tarımı, önergeyi değil!
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)
– Madem tohum var, narenciyeyi de konuşsun.
OSMAN KAPTAN (Devamla)
– Peki Sayın Başkan.
Şimdi, sebzenin de narenciyenin
de tohumla, fidanla doğrudan ilişkisi vardır Sayın Başkan, ben madde
madde önerileri koyuyorum:
Bir: Domatese ve narenciyeye
bütün kalemlerde ton başına 100 dolar ihracat teşviki verilmelidir.
Bu yıl, narenciyeye, portakala, mandalinaya, greyfurta, limona
verilen teşvik, dört yıl önceki teşvikin daha altındadır.
İkincisi, ihracatlık
ürün yetiştiren üreticiler teşvik edilmelidir. Teşvikte süre, hasat
aylarını kapsayacak şekilde düzenlenmelidir. Domates, kasım ve
aralık, mayıs ve haziran aylarını kapsayacak şekilde verilmelidir.
Geçen sene domatese 50 dolar, ton başına ihracat desteği verildi;
ama, bu destek, ocaktan mayıs ayına kadar verildi, haziran ayı ve bir
önceki yılın kasım ve aralık ayları ihracat teşviki dışında kaldı.
Bu da üreticileri ve ihracatçıları mağdur etmiştir.
Şimdi, modern seracılık
üretimi de kendine özgü teşvik sistemiyle desteklenmeli,en az bir yıl geri ödemesiz, dört beş yıl vadeli krediler
verilmesi sağlanmalıdır.
Dış pazarda talebi
yüksek narenciye türleri yetiştiren ve yetiştirmek isteyen üreticilere
de aynı şekilde kredi desteği sağlanmalıdır.
Sözleşmeli üretim
yaygınlaştırılmalı ve teşvik edilmelidir.
Yaş sebze-meyve ve narenciye
nakliyesinde kamyonculara, TIR’cılara, nakliyatçılara mazot desteği
verilmelidir.
İlaç, gübre, tohum, mazot,
sulama elektriği gibi girdilerin KDV’leri indirilmelidir.
OECD ülkeleri içerisinde
istihdamdan en fazla vergi alan ülke Türkiye’dir. İstihdamdaki sigorta
ve vergi oranlarının indirilmesi sağlanmalıdır.
Meyve suyu sanayii
desteklenmeli, portakal, greyfurt, nar, domates, havuç gibi sebze
ve meyve sularının KDV’si yüzde 18’den yüzde 8’e indirilmelidir.
Yurttaşlarımızın Coca-Cola,
Pepsi Cola, Cola Turka gibi içecekler yerine yerli meyve suyu, sebze
suyu içmeleri de özendirilmelidir.
Yaş sebze ve meyve narenciyesinin
iç piyasadaki tüketimi özendirilmelidir.
Sebze ve meyve ithalatında
yerli üreticiler korunmalıdır.
İhracat yaptığımız
bazı ülkelerdeki maksimum ilaç kalıntı limitleri konusunda yaşanan
sorunlar, İtalya ve İspanya’nın yaptığı gibi, ikili anlaşmalarla
çözümlenmelidir.
AB ülkelerine ihraç
ettiğimiz ürünlere uygulanan gümrük vergileri sorunu da çözümlenmelidir.
Yaş sebze-meyve ve narenciye
ihracatımızın yüksek olduğu Almanya ve Rusya gibi ülkelerde tarım
müşavirlikleri kurulmalıdır.
Toptancı Haller Yasası
değiştirilmelidir. Toptancı hallerdeki gıda kontrolü Sanayi ve
Ticaret Bakanlığı yerine Tarım Bakanlığına verilmelidir.
Büyük ölçekli toptancı
hallerde uluslararası akredite laboratuvarları kurulması ve
mevcut laboratuvarların yaygınlaştırılması sağlanmalıdır.
Dış ülkelerden aldığımız
petrol, doğal gaz gibi bazı ürünlerin parası sebze, meyve ve narenciye
olarak ödenmelidir.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kaptan.
Şimdi, gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 17. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal Deveciler
(Balıkesir) ve arkadaşları
Üyelik
Madde 17. – Tohumculukla
ilgili faaliyette bulunan gerçek veya tüzel kişiler, faaliyet konuları
ile ilgili alt birliğe üye olmak zorundadır. Üyelik ile ilgili usul
ve esaslar alt birliğin tüzüğünde belirlenir.
Gerçek veya tüzel kişi
alt birlik üyeleri, alt birliğe giriş sırasında giriş aidatı ve her
yıl için yıllık aidat ödemekle yükümlüdür. Giriş aidatı ile yıllık
aidat, onaltı yaşından büyükler için uygulanan aylık asgarî ücretin
brüt tutarının yüzde beşinden az, dört katından fazla olamaz. Giriş
aidatının alındığı yıl için ayrıca yıllık aidat alınmaz. Süresinde
ödenmeyen aidatlar alt birlikçe kanunî faizi ile tahsil edilir.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi okutuyorum efendim:
Gerekçe:
17. maddenin ikinci
fıkrasında yer alan “yüzde onundan” ibaresi yüzde beşinden” olarak
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Şimdi, 17’nci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
18’inci maddeyi okutuyorum:
Alt birliğin görevleri
MADDE 18-
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 önerge vardır, geliş sırasına göre okutacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarının 18. maddesinin
(f) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
A Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Mustafa Gazalcı |
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Denizli |
Antalya |
Gaziantep |
Alt birliğin görevleri
Madde 18.- Alt birliğin
görevleri şunlardır:
a) Üyeleri arasında
iletişim ve dayanışma sağlamak.
b) Üyelerinin ve tohumculuk
sektöründe faaliyet gösteren kişilerin, meslekî bilgi ve görgülerini
geliştirmek üzere konferans, panel, kurs, seminer ve benzeri eğitim
faaliyetlerinde bulunmak, kitap ve süreli yayınlar hazırlamak veya
hazırlatmak.
c) Faaliyet gösterdikleri
tohumculuk alt sektörünün geliştirilmesi için konuları ile ilgili
yatırım yapmak, inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak ve raporlar
düzenlemek.
d) Tohumculuk sektörüyle
ilgili kararların oluşmasına yardım etmek üzere öneriler ve raporlar
hazırlamak ve bunları Birliğe sunmak.
e) Birliğe üye olarak,
ülke tohumculuğunun gelişmesine katkı sağlamak.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarının 18. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Mustafa Gazalcı |
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Denizli |
Antalya |
Gaziantep |
Alt birliğin görevleri
Madde 18.- Alt birliğin
görevleri şunlardır:
a) Üyeleri arasında
dayanışma sağlamak.
b) Üyelerinin ve tohumculuk
sektöründe faaliyet gösteren kişilerin, meslekî bilgi ve görgülerini
geliştirmek üzere konferans, panel, kurs, seminer ve benzeri eğitim
faaliyetlerinde bulunmak, kitap ve süreli yayınlar hazırlamak veya
hazırlatmak.
c) Faaliyet gösterdikleri
tohumculuk alt sektörünün geliştirilmesi için konuları ile ilgili
yatırım yapmak, inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak ve raporlar
düzenlemek.
d) Tohumculuk sektörüyle
ilgili kararların oluşmasına yardım etmek üzere öneriler ve raporlar
hazırlamak ve bunları Birliğe sunmak.
e) Birliğe üye olarak,
ülke tohumculuğunun gelişmesine katkı sağlamak.
f) Mevzuatla verilecek
görevleri yerine getirmek.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz önergeye?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet, katılıyor musunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Gazalcı’nın
söz isteği var.
Sayın Gazalcı, buyurun.
MUSTAFA GAZALCI (Denizli)
– Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla
selamlarım. Verdiğimiz bir önergeyi açıklamak için söz aldım.
Değerli arkadaşlar,
tohumculukla ilgili Yasa Tasarısı görüşülüyor. Bu Tasarı nedeniyle
tarımı ve çeşitli ürünleri dile getiriyoruz. Sayın Bakanı sabahleyin
burada bir arkadaşımızın gündem dışı konuşmasına bir yanıt verirken
dinledik; sanki, başka bir ülkenin çiftçisini anlatır gibi, tarımın
ne kadar iyi olduğunu bize anlattı. Bardağın yarısı dolu, orayı anlatıyor
desem, bardakta dolu taraf kalmadı. Yani, ben, kendi yöremden biliyorum.
Her ürünü yetiştiren çiftçi “öldük, bittik” diyor; ama, Sayın Bakan,
ne kadar çok destek verildiğini, tarımda nasıl çağ atladığını… Bu,
nasıl çağ atlamak ki, gittiğimiz her yörede her ürünü üreten çiftçi
dert yanıyor, iki üç yıl önceye göre ürününü daha az bir fiyatla sattığını…
Ben, şimdi, bu iki üç
dakika içerisinde üzümden söz edeceğim. Sayın Bakan, yıllarca bu
kürsüde eğitimden sonra tütünü konuştum ben, tütün dedim, tütün dedim,
tütün dedim. Sizin izlediğiniz politikalar da dahil olmak üzere,
-öncesi de var tabii-, Türk tütününü ve tütün üreticisini öldürdük
değerli arkadaşlar. Ülkenin pazarını yabancılara verdik, yarısından
fazlasını. Tütün üreticisini destekleyen Tekeli Özelleştirme
İdaresine aldık, içki kısmını kopardık, içki bölümünü bir konsorsiyuma
verdik; şimdi, 280 küsur milyon dolara aldığı o içki bölümünü, aradan
iki yıl sonra bir Amerikan firmasına iki kat fazlasıyla sattı, yüzde
90’ını sattı. (CHP sıralarından “5 kat, 5 kat” sesleri) Hadi, kazandığı
yanında olsun, ayrı bir konu; ama, arkadaşlar, sonucunu, şimdi üzümcü
çekiyor derdini.
Bakın, yani, Tekel
devreden çıkınca, destek olmaktan çıkınca piyasaya terk edildi. Tabii,
piyasa aaltyapısı hazır olmayınca, çiftçi desteklenmeyince başka
ülkelerin üreticileri gibi, gerekli örgütlenme yapılmayınca ortada
kaldı.
Attila İlhan diyor
ki: “Üzümler memleketi, tütünler memleketi, /Türkiye, Türkiye çok
ağlamış, çok gülmüş,/Sabırlı, bağrı yanık insanlar
memleketi.” Bir tütün memleketi, üzüm memleketi olmaktan çıkardık;
ama, bir zamanlar gülüyordu bu ürünleri üretenler. Özellikle, bu bağ
bozumu zamanı bir şenlik olurdu. Ürününü satardı, düğününü yapardı;
ama, şimdi değerli arkadaşlar, üzümler ya dalında kaldı benim memleketimde
olduğu gibi ya da derelere dökülüyor. Biliyorsunuz, on gün önce,
Çal’dan, İsabey’den buraya arkadaşlar, kasa kasa milletvekillerine
üzüm getirdi. Yalnız size ikram için değildi o üzümler; bakın, ne kadar
güzel üzümler para etmiyor diyordu.
Sayın Bakan, siz biliyor
musunuz, şu anda Denizli’nin Yenice kasabasında 50 kuruşa üzüm
alınmıyor.
Evet arkadaşlar, bakın,
tütünün yerine bağ dikin dendi; dikildi, dikti her taraf. Bu yalnız
Denizli, Manisa’da değil değerli arkadaşlar, Çal’da değil, Güney’de
değil, Bekilli’de değil, Tekirdağ’da da öyle, Orta Anadolu’da da öyle,
bütün Türkiye’de öyle. Şu anda üzüm para etmiyor; yalnız sofralık
üzüm değil, şaraplık üzüm de etmiyor Sayın Bakan. Siz bir gecede
ÖTV’yi yüzde 118 artırdınız, bağcıyı dövdünüz. Bakın, bağcı dövüldü.
Diyemiyorsunuz şarap yasaktır. Eh, onun yerine vuruyorsunuz abalıya,
vergiye. O zaman hem kaçak üretim artıyor hem dışarıdan, aynen sigarada
olduğu gibi… 1 milyar dolar şimdi sigara kaçakçılığı yaşanıyor
Türkiye’de. Aynen şarapta da öyle. Bakın, arkadaşlar, dünyada dördüncüyüz
biz bağda.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
– Şimdi, zamanım azalıyor, ek sürede, neler yapılabilir, hiç olmazsa
bu aşamada bile Sayın Bakanın yapacağı… Belki Türkiye’nin Tarım Bakanı
olduğunu anımsar.
Sayın Bakanım, bakın,
Denizli yöresindeki, Manisa yöresindeki üzümcüler, bağcılar kan
ağlıyorlar. Hiç olmazsa Ziraat Bankasına, tarım krediye olan borçlarını
bu yıl erteletin. Bir ekip göndertin. Bakın, tüccarların verdiği, aldığı
çekler karşılıksız çıkıyor. Geçen yılki fiyatların çok altında. Ya
dereye dökülüyor üzümler ya da bağlarda kaldı.
Denizli öyle bir yöre
ki arkadaşlar, haziran ayında Yenice’de ilk üzüm çıkar, dünyanın her
yerine gönderilir; bakın, bu mevsime kadar Çal’da devam eder. Ama, değerli
arkadaşlar, ne olduysa oldu, iki üç yıldır üzümcünün ağzı, tadı bozuldu
ve boynu büküklük yaşıyor. Dünyanın en güzel üzümlerini, sofralık
üzümlerini, şaraplık üzümlerini yetiştiren benim memleketim…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Gazalcı,
son cümlenizi rica edeyim efendim.
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
– Peki.
Sayın Bakan, kooperatifleri,
birlikleri destekleyin. Bakın, İtalya’da 50 milyon litre kapasiteli
üretici şarap fabrikaları var. Yalnız, şaraba alerji duyuyorsanız,
pekmezi destekleyin, sirkeyi destekleyin, entegre tesisler kurmayı
destekleyin. Üzümcü, tütüncünün durumuna düşmesin. Şu anda burnundan
soluyor. Fındıkta yaşananlar, bağda da yaşanacaktır. Bağcıyı dövmeyin,
üzüm yiyelim diyorum, üreticiye kulak verelim diyorum.
Bu Avrupa Birliğine
uyum diye çıkardığımız yasalar belki kâğıt üstünde güzeldir. Tütün
Yasası’nda da böyle oldu; ama, uygulamada insanlarımızı öldürüyor.
Uyum sağlamak bir yana, sizin verdiğiniz destekler belki üreticinin
eline değil, kimi büyük bazı çiftçilerin eline geçiyor olabilir o
destekler; ama, üretici kan ağlıyor, üzümcü kan ağlıyor. Bir kere daha
söylüyorum: Sofralık üzümler dalında kaldı, şaraplık üzümler dalında
kaldı; özel teşebbüs almıyor.
BAŞKAN – Sayın Gazalcı…
MUSTAFA GAZALCI (Devamla)
– Tekelin içki kısmını özelleştirdiniz, perişan oldu; sizi göreve
çağırıyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Gazalcı.
Gerekçesini dinlediğiniz
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 18. maddesinin
(f) bendinin madde metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Alt birliğin görevleri
Madde 18.- Alt birliğin
görevleri şunlardır:
a) Üyeleri arasında iletişim ve dayanışma
sağlamak.
b) Üyelerinin ve tohumculuk
sektöründe faaliyet gösteren kişilerin, meslekî bilgi ve görgülerini
geliştirmek üzere konferans, panel, kurs, seminer ve benzeri eğitim
faaliyetlerinde bulunmak, kitap ve süreli yayınlar hazırlamak veya
hazırlatmak.
c) Faaliyet gösterdikleri
tohumculuk alt sektörünün geliştirilmesi için konuları ile ilgili
yatırım yapmak, inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak ve raporlar
düzenlemek.
d) Tohumculuk sektörüyle
ilgili kararların oluşmasına yardım etmek üzere öneriler ve raporlar
hazırlamak ve bunları Birliğe sunmak.
e) Birliğe üye olarak,
ülke tohumculuğunun gelişmesine katkı sağlamak.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz önergeye?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor musunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe
Gereksiz bir düzenleme
olduğu için madde metninden çıkarılmıştır.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… 18’inci madde kabul
edilmiştir.
19’uncu maddeyi okutuyorum:
Alt birlik organları
MADDE 19. -
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 önerge var, sırasıyla okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Emin Koç |
|
Aydın |
İstanbul |
Yozgat |
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
|
Malatya |
Gaziantep |
Antalya |
|
A. Kemal Deveciler |
Mehmet Yıldırım |
|
|
Balıkesir |
Kastamonu |
|
“Alt birlik organları
Madde 19.- Alt birliğin
organları; genel kurul, yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplik
kuruludur.”
BAŞKAN – İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
|
Balıkesir |
Gaziantep |
Antalya |
|
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Mehmet Yıldırım |
|
Aydın |
İstanbul |
Kastamonu |
|
|
Emin Koç |
|
|
|
Yozgat |
|
“Alt birlik organları
Madde 19.- Alt birliğin
organları;
a) Genel kurul,
b) Yönetim kurulu,
c) Denetim kurulu,
d) Disiplin kurulundan
oluşur.”
BAŞKAN – Bu önergeyi
işleme alıyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Sayın Başkan, müsaade ederseniz önergeler hakkında kısa bir açıklama
yapmak istiyorum.
BAŞKAN – Yok efendim,
öyle bir usulümüz yok.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Kısa bir açıklama hakkı yok mu? Aynı arkadaşlar iki farklı şey teklif
ediyorlar, usule aykırı.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet?..
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Gerekçeyi
mi okutalım, söz mü istiyorsunuz?
EMİN KOÇ (Yozgat) – Söz
istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Koç, buyurun.
EMİN KOÇ (Yozgat) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Tohumculuk Kanunu
Tasarısı’nın 19’uncu maddesiyle ilgili CHP adına söz aldım. Sözlerimin
başında, hemen, AKP İktidarına şunu öneriyorum: Bu Kanun Tasarısı
hemen çekilmelidir. Bu Kanun Tasarısı’nın hiçbir maddesinin Türk
çiftçisi lehine getireceği hiçbir şey yok. Bugün görüyoruz, yıllardır
Türk tarımının neden bu hale getirildiğini biliyoruz biz. Bu tür
zihniyetler Türk tarımını bu hale getirdi. Türk tarımını, yıllardır,
Avrupa’dan gelen, Amerika’dan, Fransa’dan gelen birtakım önerilerle
güya kalkındırmaya çalışıyorduk. Ne hale geldi Türk tarımı? Hiçbir
kalkınma ortada yok.
Ben Yozgat milletvekiliyim.
Yozgat’ın tarımını hepimiz biliyoruz: Hayvancılıkla uğraşıyor,
buğday üretiyor, pancar üretiyor, koskoca Yozgat, ama, küçücük bir
Hollanda kadar, başka Batı ülkesi kadar ürün ihraç edemiyor. Kendisine
de yetmez hale geldi.
Bugün dünyanın her yerinde,
dünyanın her türlü ülkesinin marketlerinde Fransız peynirini görüyorsun,
Hollanda peynirini görüyorsun, Batı ülkelerinin mallarını görüyorsun,
ama, Türkiye’den hiçbir şey yok. Niye böyle oldu? Türkiye’yi bu hale
getiren merkez sağ zihniyettir. Avrupa’nın sözünü dinleye dinleye,
maalesef, Türkiye’yi bu hale getirdiler.
Yıllardır medyada da
izleriz, her yıl tarımla ilgili “tarıma devlet şu kadar para ayırıyor,
bu kadar para boşa gidiyor” diye haberlerini okuduk. Belirli aralıklarla
bunu Türk toplumunun aklına yerleştire yerleştire Türk tarımını,
maalesef, bu hale getirdi.
Tasarı görüşülürken
Tarım Bakanımızın sözlerini, açıklamalarını dinledik. Tarım Bakanımız
bu yıl Türk tarımına çok büyük destekler yapıldığını sıraladı.
Bu destekler acaba kime
yapılıyor? Değerli arkadaşlar, hepimiz Türkiye’yi dolaşıyoruz,
elinizi yüreğinize koyun, hiçbir bölgemizde buğday üretenler, pancar
üretenler, hayvancılıkla uğraşanlar, üzümle, tütünle, pamukla uğraşan
hiçbir çiftçinin memnun olduğunu gördünüz mü? Görmedik.
Şimdi, Tarım Bakanımız
“destek verdik” diyor. Nerelere destek verdiklerinden bir örnek veriyorum
arkadaşlar:
Değerli arkadaşlar,
şimdi, bir yasa var. Dahilde İşleme Rejimi adı altında, güya, Türkiye,
un, bulgur, makarna ihraç ediyor. Bu amaçla, devlet, belli üreticilere
buğday tahsis ediyor, ihracat yapma kaydıyla buğday tahsis ediyor.
Yine, bu İktidarın yayınladığı bir yayın var. Resmî belgesiyle söylüyorum.
Bu yayında, AKP İktidarının göreve başladığı dönemde, mesela,
2003 yılında 45 bin ton buğday tahsis edilmiş ihracat yapma amacıyla,
45 bin ton; 2005 yılında 3 milyon tona yakın buğday tahsis edilmiş bu
firmalara. Yani, Toprak Mahsulleri Ofisi, 415 binlere mal ettiği
buğdayı bu tüccarlara 200 bin liraya vermiş. Aradaki fark değerli
arkadaşlar, tam 900 trilyon liradır. Bu, Türk milletinin soygunu demektir.
Böyle bir ihracat, maalesef, Türkiye’de yok. Pancarda da aynı şey söz
konusu. Tarım Bakanı bunlara dikkat etmelidir.
Şimdi, Tohumculuk Yasası’yla
ne yapıyorsunuz? Tohum tekelini eline geçiren firmaların kurbanı
haline getireceksiniz bu çiftçiyi. Peki, bu tohum tekelini elinde
bulunduran firmalar kim? Amerika, İngiltere, Fransa, Hollanda, İsrail.
Bunların esiri haline gelecek bizim çiftçimiz…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
EMİN KOÇ (Devamla) –
Bunlardan tohum alacağız. Aldığınız tohum da, öyle genleriyle oynanmış tohum ki, aldığınız
tohumu bir defa kullanıyorsunuz, ertesi yıl, o ürettiğiniz buğdaydan,
üründen bir daha kullanamıyorsunuz. Yani, onu, aynı, uyuşturucuya
alışan insanlar gibi, bizim çiftçimizi de bu tohumlara alıştıracaklar
ve hiçbir zaman üstesinden gelemeyeceğimiz bir noktaya gelecek
ve tarımı da başkalarına devretmiş olacağız. Yani, bu yasa, Türk tarımına,
Türk milletine çok büyük bir ihanettir. Bu yanlıştan dönmenizi istiyoruz.
Batı ülkelerinin ne
yaptıklarını görüyorsunuz. Fransa kalkıyor “Türkiye Ermeni soykırımı
yapmıştır” diyor veya o görüşü destekleyenlere ödüller dağıtıyor,
Nobel ödülleri veriyor. Şimdi, onların baskısıyla, onların zorlamasıyla
Tohumculuk Yasası’nı çıkartıyoruz. Türk toplumunu böyle destekleyemeyiz
arkadaşlar.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Koç, son
cümleniz için açıyorum.
Buyurun.
EMİN KOÇ (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, bu İktidar da, Türk tarımına hiçbir şey kazandırmamıştır.
Bu İktidar göreve başladığında buğdayın kilosu 320 bin lira idi,
mazot 900 küsur bin lira idi. Bugün, buğday yine aynı fiyatta, mazot
onun 10 katında. Yine, Ziraat Bankasına, borçlarına bakıyoruz
çiftçinin, bir sene öncesinin 2 katı. 750 trilyon lira borcu vardı
Türk çiftçisinin, bugün 3 katrilyon lira borcu var Ziraat Bankasına.
Tarım gittikçe ölüyor, çiftçi gittikçe ölüyor. Çözüm bu değildir. Çözüm
bu yasalar değildir. Hep beraber, gelin oturalım, tarımı nasıl kurtaracağız,
bu milleti nasıl kurtarıp, ayağa kaldıracağız, onu konuşalım diyorum.
Hepinize saygılar,
sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar) BAŞKAN – Teşekkür
ederim Sayın Koç.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
– Sayın Başkan, karar yeter sayısı…
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
– Sayın Başkan, karar yeter sayısı diye bar bar bağırdım.
BAŞKAN – Duymadım.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
– 20 defa bağırdım.
BAŞKAN – Bu sefer arayalım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
“Alt birlik organları
Madde 19.- Alt birliğin
organları; genel kurul, yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplin
kuruludur.”
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın
Hükûmet, katılıyor musunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Katılmıyorsunuz.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
“Alt birliğin organları;
genel kurul, yönetim kurulu, denetim kurulu ve disiplin kurulundan
oluşur” ibaresi “Alt birliğin organları; genel kurul, yönetim kurulu,
denetim kurulu ve disiplin kuruludur” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar
yeter sayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı bulunamamıştır.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 16.11
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 16.26
BAŞKAN: Başkan Vekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Bayram ÖZÇELİK
(Burdur)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
662 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
(Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Tasarı’nın 19’uncu
maddesi üzerindeki ikinci önergenin oylanmasında karar yeter sayısı
bulunamamıştı. Şimdi, ikinci önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım
ve karar yeter sayısı arayacağım.
İkinci önergeyi kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir ve karar yeter
sayısı vardır.
Şimdi, 19’uncu maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul
edilmiştir.
20’nci maddeyi okutuyorum:
Alt birlik genel kurulu
MADDE 20. –
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
M. Mesut Özakcan |
|
Balıkesir |
Malatya |
Aydın |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
|
İstanbul |
Gaziantep |
Antalya |
Alt birlik genel kurulu
Madde 20.- Alt birlik
genel kurulu, alt birlik üyelerinden oluşur. Yılda iki defadan az olmamak
üzere ve yönetim kurulunun çağrısı üzerine, üye tam sayısının salt
çoğunluğu ile toplanır. Yönetim kurulunun veya denetim kurulunun
kararı yahut genel kurul üyelerinin beşte birinin yazılı istemi
üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır. İlk toplantıda yeterli
çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Ancak,
ikinci toplantıya katılan üye sayısı; yönetim, denetim ve disiplin
kurulları asıl üyelerinin toplamının iki katından az olamaz. Bu toplantıda
da gerekli çoğunluk sağlanamazsa alt birlik feshedilmiş sayılır.
Toplantılarda kararlar, hazır bulunanların salt çoğunluğu ile alınır.
Alt birlikler, iki yıllık
bir dönem için Birlik genel kurul toplantılarına katılmak üzere, on
asıl ve on yedek temsilci seçer. Genel kurulun toplantıya çağrılması,
toplanma ve Birlik genel kurulu temsilcilerinin belirlenmesi ile
ilgili usul ve esaslar alt birliğin tüzüğünde belirlenir.
Alt birlik genel kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Alt birlik organlarını
seçmek.
b) Üyelik şartları,
üyelikten çıkma ve çıkarılma konusunda karar vermek.
c) Giriş aidatı ve
yıllık aidatı belirlemek.
d) Meslekleri ile ilgili
tohumculuk alt sektörünün geliştirilmesi için temel ilkeleri belirlemek.
e) Yönetim kurulu ve
denetim kurulu raporlarını görüşmek ve ibra edilip edilmemesine
karar vermek.
f) Yönetim kurulunca
hazırlanan bütçeyi görüşmek ve onaylamak.
g) Alt birliğin çalışmaları
ve yönetilmesi ile ilgili genel ilkeleri belirlemek.
h) Alt birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
ayni hak tesis etmek konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
ı) Birlik genel kurulu
ve hakem kuruluna temsilci seçmek.
i) Tohumculuk faaliyetleri
ile ilgili tesis, laboratuvar, işletme, eğitim merkezi kurulması
ve bu yerlerin alet, ekipman ve diğer ihtiyaçlarının giderilmesi
konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
j) Genel kurul toplantı
kararlarının birer suretini Birliğe göndermek.
k) Tohumculuk sektörünün
güncel konularını görüşmek.
BAŞKAN – İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20. maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Osman Kaptan |
|
Balıkesir |
Malatya |
Antalya |
|
M. Mesut Özakcan |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Aydın |
İstanbul |
Gaziantep |
Alt birlik genel kurulu
Madde 20.- Alt birlik
genel kurulu, alt birlik üyelerinden oluşur. Yılda bir defadan az olmamak
üzere ve yönetim kurulunun çağrısı üzerine, üye tam sayısının salt
çoğunluğu ile toplanır. Yönetim kurulunun veya denetim kurulunun
kararı yahut genel kurul üyelerinin beşte birinin yazılı istemi
üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır. İlk toplantıda yeterli
çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Ancak,
ikinci toplantıya katılan üye sayısı; yönetim, denetim ve disiplin
kurulları asıl üyelerinin toplamının iki katından az olamaz. Bu toplantıda
da gerekli çoğunluk sağlanamazsa alt birlik feshedilmiş sayılır.
Toplantılarda kararlar, hazır bulunanların salt çoğunluğu ile alınır.
Alt birlikler, iki yıllık
bir dönem için Birlik genel kurul toplantılarına katılmak üzere,
oniki asıl ve oniki yedek temsilci seçer. Genel kurulun toplantıya
çağrılması, toplanma ve Birlik genel kurulu temsilcilerinin belirlenmesi
ile ilgili usul ve esaslar alt birliğin tüzüğünde belirlenir.
Alt birlik genel kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Alt birlik organlarını
seçmek.
b) Üyelik şartları,
üyelikten çıkma ve çıkarılma konusunda karar vermek.
c) Giriş aidatı ve
yıllık aidatı belirlemek.
d) Meslekleri ile ilgili
tohumculuk alt sektörünün geliştirilmesi için temel ilkeleri belirlemek.
e) Yönetim kurulu ve
denetim kurulu raporlarını görüşmek ve ibra edip edilmemesine karar
vermek.
f) Yönetim kurulunca
hazırlanan bütçeyi görüşmek ve onaylamak.
g) Alt birliğin çalışmaları
ve yönetilmesi ile ilgili genel ilkeleri belirlemek.
h) Alt birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
ayni hak tesis etmek konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
ı) Birlik genel kurulu
ve hakem kuruluna temsilci seçmek.
i) Tohumculuk faaliyetleri
ile ilgili tesis, laboratuvar, işletme, eğitim merkezi kurulması
ve bu yerlerin alet, ekipman ve diğer ihtiyaçlarının giderilmesi
konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
j) Genel kurul toplantı
kararlarının birer suretini Birliğe göndermek.
k) Tohumculuk sektörünün
güncel konularını görüşmek.
BAŞKAN – Sayın Komisyon
katılıyor musunuz önergeye?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet
katılıyor musunuz?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu,
buyurun; önergenizdeki gerekçeyi açıklayacaksınız.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, yüce Meclisin çok değerli milletvekilleri;
önce, demokratım diyen, demokrasiden nasibini almayan, yıllarca
ülkeleri sömüren ve yıllarca Afrika’yı, Cezayir’i sömüren Fransız
Meclisinin aldığı kararı kınıyorum ve lanetliyorum. (Alkışlar)
Sayın milletvekilleri,
bir yasa görüşüyoruz, tohumculuk. Ama, bir yasada, görüşülürken,
o yasadan önce, o yasayla ilgili çiftçinin durumuna bakmak lazım.
Değerli milletvekilleri,
bir Hükûmet, yedi aydır, eğer bir don tespitini yapamıyorsa, bu
Hükûmet, âciz hükûmettir. Yedi aydır, köylünün -yedi ay oldu, yedi ay- yedi aydır -hasar
tespitini- hâlâ, hasar tespiti yapıyorum diyorsa, yazıklar olsun!
Aç köylü!.. Yok köylü!.. Yedi
aydır, daha hasar tespiti sonuçlanmadı. Bu nasıl hasar tespiti acaba
ya?! Acaba, biz, hangi matematik şeylerle yapıyoruz? Yedi ay geçti
arkadaşlar!
İki: Hasar tespiti yapıyoruz
arkadaşlar. Size örnek vereceğim, bir köylünün, Doğanşehir Eskiköy’den
bir köylümün hasar tespiti: Kayısı bedeli 760 milyon -yani, kaybettiği,
hasar- 760 milyonluk kayısısı yok olmuş. Başka hiçbir şeyi yoktur bu
insanın. Bir ineği, bir de ahırı var arkadaşlar, bir ineği bir ahırı
var, 760 milyon da kayısısını kaybetmiş. Diyorlar ki, 768, ineğe 1,5
milyon fiyat koymuşlar, 3 milyar da ahırına koymuşlar; diyorlar ki:
“Senin mal varlığın 5 milyar 468 milyon, hasarın ise, sadece 768 milyon.
Sana hasardan pay vermeyiz.” Bu, hak mıdır, adalet midir, nedir arkadaşlar?!
Ahırına 3 milyar koyacaksın, bu ahırı mı yiyecek bu insan?! Bir ineği
var arkadaşlar, bir ineği… Yazık değil mi?!. Günah
değil mi?! Hak mı bu, adalet mi bu?! Ben, hakikaten inanamıyorum, neyin
hasar tespitini yapıyorsunuz? Mal varlığı demek, alacağı vardır,
borcu vardır, mal varlığı... Traktörü var. Traktörü var diyor, traktörünün
borcu var, daha bir kuruş ödememiş, traktörü hacizli, traktör bedeli
koyuyor. Mazotçuya borcu var, gübreciye borcu var, onları mal varlığından
düşmüyor. Ne oluyor, bunun adı hasar tespiti oluyor. Haktan, adaletten
uzak bu hasar tespiti arkadaşlar. Böyle bir uygulama olmaz arkadaşlar.
Ben, Sayın Bakanım kusura
bakmayın, yedi aydır bekledim, yedi aydır sabrettim, yedi aydır o
insanların içindeyim. Hakikaten, bu yapılan uygulamayı şiddetle
kınıyorum.
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
– Şimdi, bu Yasa’yla ortadan kaldıracağız bu sorunları!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Yaklaşık iki yıl önce kayısımız dondu. Burada bas bas bağırdık,
yüzde 70 kayısımız gitti, bir kuruş para vermediniz. Fındıkçıya
söz verdiniz, nerede?.. Şimdi, 35 milyar, Sayın
Bakanım söz verdiniz. Devlet babanın sözü namus borcudur, şeref borcudur
ve Malatya’da tüm yerel gazetelerde “Sayın Başbakandan müjde...”
Devlet borcunu öder. 35 trilyon parayı lütfen ödeyin, lütfen ödeyin
Sayın Bakanım. Aksi halde, Malatya köylüsü açtır, bir ekmeğe muhtaçtır.
Ama, yarısı şimdi, yarısı bahara... Acaba hangi bahara?..
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Gelmedi, bahar gelmedi.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Fındıkçıya da söz verdiniz iki sene önce. Hangi bahara
Sayın Bakanım?
Sayın Bakanım, hasar
tespitleriniz objektif kriterden uzaktır. Hasar tespitleriniz, kesinlikle
-35 trilyon dediniz- 10 trilyonu bulmayacaktır Sayın Bakanım. Böyle
bir tespit, aç olan köylüyü daha aç bırakacaktır. Mal varlığı demek...
Sayın Bakanım, muhasebede şu vardır: Mal varlığı demek, bilançonun
aktifi pasifi... Eğer traktörü varsa, traktörü var sayıyorsunuz,
bunun borcu var mı yok mu? Mazot borcu
var mı, gübre borcu var mı? Hepsi borç. Sayın Bakanım, Malatya’da yapılan
hasar tespiti subjektiftir, objektif kriterden uzaktır.
Ben şunu yapacağım:
İki yıl önce, fındığa, verdik deyip vermediğiniz hasar tespitlerini...
Mahkemeye suç duyurusunda bulunacağım, salı günü. Subjektif hasar
tespiti vardır. Bir de gidin oradakileri inceleyin, şu vermedikleriniz
var ya… Mahkemeye suç duyurusunda bulunacağım. (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli milletvekilleri,
eğer paran yoksa, eğer bu Tohumculuk Yasası…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Bitiriyorum Sayın Başkan.
İki sene önce, burada,
bir Depoculuk Yasası çıkardık. Aa, hepimiz, nerede depolar?.. Eğer uzun vadeli finansman yapmıyorsan, eğer kendi
öz değerlerine, kendi katma değerlerine katma değer yaratmayan
uzun vadeli finansman politikan yoksa, birileri gelir, seni böyle
burandan tutar, alır gider. Onun için, bu Yasa da hiçbir işe yaramayacaktır.
Eğer, kendi ürününü, kendi tohumunu buna teşvik etmiyorsan, sonuçta
hiçbir şey olmaz.
Yine, demin… Tabii,
her şeyi, demin Fahrettin kardeşim konuşamadı. Türkiye'de bir döllenme
metodu uygulanmış, vallahi ilk defa gördüm, tosunlar döllenmiş, hamile
inekler döllenmiş! Hakikaten, nasıl bir uygulama, bunu anlamakta
güçlük çekiyorum.
Sayın Bakanım, sizin
söz verdiğiniz -Sayın Başbakan söz verdi, siz söz verdiniz- 35 trilyonumuzu
-yarın geç Sayın Bakan- bugün istiyoruz, Sayın Bakanım bugün istiyoruz.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Aslanoğlu.
Sayın milletvekilleri,
gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 20’nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal Deveciler (Balıkesir) ve
arkadaşları
Alt birlik genel kurulu
Madde 20.- Alt birlik
genel kurulu, alt birlik üyelerinden oluşur. Yılda iki defadan az olmamak
üzere ve yönetim kurulunun çağrısı üzerine, üye tam sayısının salt
çoğunluğu ile toplanır. Yönetim kurulunun veya denetim kurulunun
kararı yahut genel kurul üyelerinin beşte birinin yazılı istemi
üzerine olağanüstü toplantıya çağrılır. İlk toplantıda yeterli
çoğunluk sağlanamazsa ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Ancak,
ikinci toplantıya katılan üye sayısı; yönetim, denetim ve disiplin
kurulları asıl üyelerinin toplamının iki katından az olamaz. Bu toplantıda
da gerekli çoğunluk sağlanamazsa alt birlik feshedilmiş sayılır.
Toplantılarda kararlar, hazır bulunanların salt çoğunluğu ile alınır.
Alt birlikler, iki yıllık
bir dönem için Birlik genel kurul toplantılarına katılmak üzere, on
asıl ve on yedek temsilci seçer. Genel kurulun toplantıya çağrılması,
toplantı ve Birlik genel kurulu temsilcilerinin belirlenmesi ile
ilgili usul ve esaslar alt birliğin tüzüğünde belirlenir.
Alt birlik genel kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Alt birlik organlarını
seçmek.
b) Üyelik şartları,
üyelikten çıkma ve çıkarılma konusunda karar vermek.
c) Giriş aidatı ve
yıllık aidatı belirlemek.
d) Meslekleri ile ilgili
tohumculuk alt sektörünün geliştirilmesi için temel ilkeleri belirlemek.
e) Yönetim kurulu ve
denetim kurulu raporlarını görüşmek ve ibra edilip edilmemesine
karar vermek.
f) Yönetim kurulunca
hazırlanan bütçeyi görüşmek ve onaylamak.
g) Alt birliğin çalışmaları
ve yönetilmesi ile ilgili genel ilkeleri belirlemek.
h) Alt birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
ayni hak tesis etmek konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
ı) Birlik genel kurulu
ve hakem kuruluna temsilci seçmek.
i) Tohumculuk faaliyetleri
ile ilgili tesis, laboratuar, işletme, eğitim merkezi kurulması
ve bu yerlerin alet, ekipman ve diğer ihtiyaçlarının giderilmesi
konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
j) Genel kurul toplantı
kararlarının birer suretini Birliğe göndermek.
k) Tohumculuk sektörünün
güncel konularını görüşmek.
BAŞKAN – Sayın Komisyon,
önergeye katılıyor musunuz?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe: 20 nci maddenin
ikinci cümlesinde yer alan “yılda bir” ibaresi “yılda iki” şeklinde
değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
20’nci maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici
1 ilâ 2’nci maddeler dahil 21 ilâ 43’üncü maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde
söz istekleri vardır.
İkinci bölüm üzerinde,
grup adına ilk söz isteği, Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili
Sayın İbrahim Özdoğan.
Buyurun.
Süreniz on dakika Sayın
Özdoğan.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; sözlerime başlarken, hepinizi en derin saygılarımla
selamlıyorum. Ben de, 662 sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde, Anavatan
Partisi Grubu adına görüşlerimi bildirmek istiyorum.
Öncelikle, bugün
Fransız Parlamentosunun aldığı sahte kararı en derin nefret duygularımla
kınamak istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu Yasa Tasarısı üzerindeki görüşlerimizi daha önce bir vesileyle
kısmen açıklamıştık. Son olarak, bu konuyla alakalı şunları belirtmek
istiyorum: Bu kanun çalışmasına, biyoteknolojik tekniklerle elde
edilen genetiği değiştirilmiş tohumların son ürün olarak insana
ulaşmasından dolayı, ulusal sağlık güvenliğini sağlamak amacıyla
Sağlık Bakanlığının da dahil edilmesi ve görüşlerinin alınması gerekmektedir.
Ancak, bu kanun tasarısında Sağlık Bakanlığının konuyla ilgili
görüşleri alınmadığı için, ulusal sağlık güvenliği açısından ciddi
sorunların ortaya çıkacağı tespit edilmiştir.
Yukarıda belirtilen
gerekçeler doğrultusunda, Tohumculuk Kanunu Tasarısının, ilgili
kurum ve kuruluşlarca olgunlaştırılmak üzere tekrardan incelenmesinin
millî güvenliğimiz, genetik çeşitliliğimiz, ulusal sağlık güvenliğimiz,
ülke istikrarımız ve Avrupa Birliği uyum çalışmalarımız açısından
çok daha faydalı olacağı düşünülmektedir.
Değerli arkadaşlar,
bir atasözümüz vardır: “Deveye sormuşlar: ‘Neden boynun eğri?’ Deve:
‘Nerem doğru ki’ demiş.” Şimdi, Türk tarımına baktığımız zaman, bu
Yasa Tasarısının da çok faydalı olması için, total bir çalışmanın
yapılması gerekmektedir. Bu total çalışma hususunda, kısmen, biz
de Anavatan Partisi olarak, inşallah, iktidara geldiğimiz zaman
neler yapabileceğimiz hususunda görüşlerimizi belirtmek istiyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bizim çiftçi dostu olduğumuz bu yeşil renkten bellidir. Burada, Anavatan
Partisinin görüşleri bulunmaktadır değerli arkadaşlar. Bu yeşil,
hem Türk tarımına, çiftçisine verdiğimiz önemi göstermekte hem çevreci
olduğumuzu hem de bu medeniyetin sembolü, Türk milletinin medeniyetinin
sembolü olduğunu göstermektedir.
Değerli arkadaşlar,
bu vesileyle, iktidara geldiğimizde neler yapabileceğimiz hususunda
birkaç maddeyi sizlerle paylaşmak istiyorum. Arkadaşlar, tarıma
ilişkin yetki ve sorumluluklar pek çok bakanlığın görev alanına girmesi
sebebiyle, uygulanan tarım ve hayvancılık politikalarında bir
bütünlük ve koordinasyon sağlanması mümkün olmamaktadır. Tarım
ve hayvancılıkla ilgili tüm görev, yetki ve sorumluluklar Tarım ve
Köyişleri Bakanlığının yetkisi altında toplanmalıdır. Köy Hizmetleri
Genel Müdürlüğünün kaldırılmasıyla sahipsiz kalan toprak -su hizmetleri
Tarım ve Köyişleri Bakanlığı bünyesinde kurulacak toprak su genel
müdürlüğü tarafından yürütülmelidir.
Çok önemli bir konu da
değerli arkadaşlar, Türk tarımının en önemli sorunlarından birisi,
arazilerimizin çok küçük parçalara bölünmesi ve işletme büyüklüklerinin
çok küçük olmasıdır. Bu nedenle, Miras Kanunu’nda değişikliğe giderek
arazilerimizin daha fazla bölünmesine müsaade edilmeyecektir
ve mutlaka arazi toplulaştırılmasına gidilecek, ayrıca, kullanılmayan
tarım arazilerinin tarımsal üretimde kullanılabilmesi için gerekli
tedbirler alınacaktır.
Hayvancılık, çok ivedilikle,
çok güçlü ve en öncelikli teşvik politikalarıyla desteklenecek
ve çiftçiye ucuz finansman kaynakları temin edilerek büyük ve entegre
tesisler kurulması teşvik edilecektir.
Tarımda uygulanan
taban fiyat, teşvik ve doğrudan gelir desteği gibi politikalar bir
bütün olarak ele alınacak ve yukarıda reformları destekleyecek biçimde
uygulanacaktır ve tarım arazilerine dekar başına yapılan destekleme
yerine üretilen ürün desteklenecektir.
Tarımda, suyun etkin
kullanımını sağlayan yağmurlama ve damla sulama gibi modern basınçlı
sulama yöntemleri yaygınlaştırılmalı, bu konuda düşük faizli
kredi kullanımı başta olmak üzere, katılımcılık ilkesi esas alınarak
projeler uygulanmalıdır.
Mera alanları tespit
ve tahdit çalışmaları hızla tamamlanarak ıslah edilmeli, mera ve
otlak alanlarının rasyonel kullanımı sağlanmalıdır.
Sulamaya açılacak
alanlarda ve ikinci ürün alanlarında yağ bitkileri ekilişi yoluyla
bitkisel yağ açığı giderilecek, diğer taraftan çevre kirliliğinin
önlenmesine katkıda bulunacak biyodizel üretimiyle ilgili araştırma
ve uygulamalara ağırlık verilecektir.
Yüksek verimli ve üstün
vasıflı hayvan varlığının artırılması için ırk ıslahında büyük
önem taşıyan suni ve tabii tohumlamayı teşvik edecek önlemler alınacak,
damızlık hayvan ihtiyacını karşılamak üzere büyük ölçekli damızlık
işletmelerin kurulması teşvik edilerek alıcı ve satıcının aracısız
işlem yapabileceği damızlık hayvan borsası oluşturulacaktır.
Yerli ırklarımız ıslah
edilerek özellikle Doğu Anadolu bölgesinde meraya dayalı besi işletmeleri
oluşturulacak, koyun ve keçi gibi kırmızı et kaynağı üretimi teşvik
edilecektir. Hayvancılığın geliştirilmesi amacıyla yem bitkilerinin
üretimine ağırlık verilerek kaba yem açığı giderilecektir.
Tarım ürünleri ihracatı
teşvik edilip ihracat kredilerinin kullanımı kolaylaştırılacaktır.
Tarımsal ürün dış ticaretinin geliştirilmesi için dış pazarlar izlenerek
ve bu alanda süratle politika geliştirmek ve uygulamaya koyabilmek
açısından bir veri ağı oluşturulacaktır.
Geleneksel ürünlerde
markalaşmaya gidilerek Türk markasının tanıtılması sağlanarak
yaş meyve ve sebzede üretim ve iç pazarda standartlar, ambalajlama,
etiket bilgileri uygulamaları zorunlu kılınacaktır.
Kırsal kalkınma politikası
güçlendirilecek ve tarım ve ormancılık sektörlerinin rekabetçiliğini
artırma, çevreyi ve kırsal alanı geliştirme, kırsal kesimde yaşam
kalitesini artırma ve ekonomik faaliyetlerin çeşitliliğini sağlama
konularını içeren katılımcılık ilkesi çerçevesinde yeni bir anlayışla
ele alınacaktır.
Kırsal alanda tarımdan
çekilebilecek nüfusa, turizm, tekstil, dokumacılık, hizmet ve el
sanatları gibi tarım dışı sektörlerde yeni istihdam imkânları oluşturacak
projeler geliştirilecektir.
Katılımcı bir yaklaşımla
tarım dışı gelir getirici faaliyetler ve diğer kırsal kalkınma tedbirlerinin
desteklenmesine önem ve öncelik verilerek kırsal alanda genç çiftçilere
iş kurma ve meslek edindirme, çiftliklerin modernizasyonu, tarımsal
aaltyapıyı iyileştirme, tarımsal çevre, sağlık, insan, hayvan ve
bitki açısından ve hayvan refahı önlemleri, tarımsal ürünlerin işlenmesi
ve pazarlanması, tarıma dayalı sanayiler, yarı geçimlik çiftlikler,
üretici birliklerinin kurulması, arazilerin ve çevre koruma amaçlı
ağaçlandırılması, köylerin yenilenmesi ve geliştirilmesi konularında
projeler hazırlanacak ve desteklenecektir.
Çiftçilerin örgütlenmelerinin
güçlendirilmesi için kooperatif ve üretici birlikleri desteklenecektir.
Ülkenin yüksek verimli ve üstün nitelikli sertifikalı tohumluk,
fide ve fidan ihtiyacının yurt içi üretimle karşılanması ve kullanımı
teşvik edilecektir Anavatan iktidarında.
Avrupa Birliği müktesebatına
uygun tarımsal müdahale kuruluşları ve ödeme kuruluşları tesis
edilecektir.
Türk tarımının sorunlarını
çözerken asla tarımdaki nüfusun belli bir orana indirilmesi hedef
alınmayacaktır. Asıl hedef, Türk çiftçisinin sorunlarını çözmek ve
onları daha mutlu yarınlara, daha umutla bakan bir sektör haline
getirmek olacaktır.
Dünyada, kalkınmış
devletlerden hiçbiri tarımı ihmal etmemiştir, tam tersi, tarımda
da kalkınmış devletlerdir kalkınmış ülkeler. Tarımı ihmal ederek
kalkınan bir devlet modeli henüz dünyada yoktur. Tüm tarım ve hayvancılıkta
hedeflediğimiz bu icraatları yaparken, kalkınmış ülkelerin uyguladığı
bilgi ve teknolojiden faydalanacağız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Evet, buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
– Bu uygulamayı yaparken, atıl vaziyette boş bulunan onbinlerce
ziraat mühendisi, veteriner hekimlerimizi, gıda mühendislerimizi,
orman mühendislerimizi bizzat sahada görev yapmak ve uygulamak
üzere yoğun bir şekilde istihdam edecektir.
Değerli arkadaşlar,
son olarak şunu söylemek istiyorum: Halka hizmeti Hakk’a hizmet bilen,
siyasette yarın endişesi taşımayan bir anlayış ve doğru kadrolarla,
genel olarak yukarıda izah etmeye çalıştığım temel politikalarla,
Türk tarım ve hayvancılığının yeniden ayağa kaldırılması mümkündür.
Ancak, reformlar, yürekli insanlar ve koltuk sevdası olmayan anlayışlarla
yapılabilir.
Hepinize, tekrar,
saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Özdoğan.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına ve şahsı adına, Antalya Milletvekili Sayın Osman Özcan.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA OSMAN
ÖZCAN (Antalya) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Tohumculuk
Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
açıklamak üzere huzurunuzdayım; hepinizi saygı, sevgiyle selamlıyorum.
Yeni yasama dönemimizin,
ülkemize, halkımıza, köylümüze, hayvancımıza, çiftçimize hayırlı
ve uğurlu olmasını dilerken, bu dönemin çiftçimizin sıkıntılardan
biraz da olsa kurtulma dönemi olmasını yürekten diliyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; tohum, bir ülkenin tarımı için gerçekten çok önemli.
Geç olmakla beraber, Tohum Kanunu’nun Meclisimize gelmesini de yerinde
olarak değerlendiriyoruz. Şimdi, yalnız, bu Tohum Kanunu Meclisimize
gelirken, yerli tohumcularımızın desteklenmesini içtenlikle diliyorum,
çünkü, dev dış firmalar karşısında yerli tohumcularımızın onlarla
baş etmesi biraz güçtür. Onun için, Bakanlığımızın, bu hususta görevini
yapmasını diliyorum.
Değerli arkadaşlarım,
işin özünü bilmemizde fayda var. Şimdi, Avrupa Birliği ülkeleri diyor
ki, sizin yüzde 35 çiftçiniz fazla, bunu yüzde 10’a indireceksiniz.
Bizim AKP Hükûmeti de, aynen, Dünya Bankasından ve Avrupa Birliğinden
aldığı -direktifleri demeyeceğim- görüşleri aynen uyguladığı
gibi, Avrupa Birliğinin de isteklerini yerine getirmek için hemen
paçaları sıvıyor. Bunu nasıl yapacak, yüzde 10’a nasıl indirecek
çiftçiyi? Dövecek değil, ekme de diyemiyor, kovacak da değil, ancak
şunu yapıyor: Çiftçiyi ektiğine pişman ettirerek, malını para ettirmeyerek,
zarar ettirerek, iflas ettirerek yerine getirmeye çalışıyor.
Eğer, çiftçi mallarından para edenler olursa, dışarıdan getirivererek,
daha da ötesi gümrük kapılarını boş bırakarak, yol geçen hanı yaparak,
hatta hatta faturasız mal girişine göz yumuyor. Aynen, Bulgaristan’dan
dana butlarının gelip faturasız, turizm bölgelerinde satıldığı
gibi.
Değerli arkadaşlarım,
Avrupa Birliği, çiftçilerini yüzde 10’a indirmiş, yüzde 7’ye indirmiş,
ama, sanayisini geliştirmiş, çiftçiliği bırakanları o yöne göndermiş,
çiftçiyi sokağa atmamış, aç bırakmamış. İşte, bunun sonunda ne oldu:
Kapkaç, hırsızlık, yolsuzluk, soysuzluk aldı başını gidiyor. Önleyebiliyor
musunuz?!
Değerli arkadaşlarım,
Avrupa Birliği oyununu oynuyor, biz de bu oyuna geliyoruz diye düşünüyorum.
AKP’nin dört yıllık iktidarı döneminde uyguladığı ekonomi politikası,
ülke gerçeklerinden tamamen yoksun olduğu gibi, dışa bağımlıdır.
Açık ve seçik konuşuyorum. AKP Hükûmetinin kitabında çiftçi de yoktur,
hayvancı da yoktur. Bunu herkesin çok iyi bilmesi lazım.
Şimdi, Sayın Tarım Bakanım
diyor ki: “Son yıllarda 1 milyon çiftçi çiftçiliği bıraktı.” Sayın
Bakanım, çiftçiliği bıraktı 1 milyon kişi de, bu 1 milyon kişinin
nasıl geçindiğini… Bu 1 milyon kişiye istihdam temin ettiniz mi?
Artık, Bakanlık, laf etme yeri olmaktan mutlaka çıkarılmalıdır.
Seçim meydanlarında, “AKP gelecek IMF gidecek” diyeceksin, “tütün
kotaları kalkacak” diyeceksin, “bu fiyatlarla üzüm mü satılır” diye
bağıracaksın, “buğdayda tohum üretimini artıracağız, çiftçinin
yüzünü güldüreceğiz” diyeceksin, “elmacının, narenciyecinin
dış satımını kolaylaştıracağız, prim vereceğiz” diyeceksin, iktidara
gelince bunun tam tersini uygulayacaksın! Bundan sonra size inanacak
bir Allah’ın kulu çıkacak mı değerli arkadaşlarım!
Evet, şimdi, arkadaşlar,
bakın, Manavgat’ın, Sağırin, Çakış, Niğit köylerini, Serik’in köylerini
geziyorum, orada pamuk ekimi bitmiş. Sizin Hükûmetinizden önce ANTBİRLİK
130 bin ton pamuk alıyordu; şimdi, kaç alıyor biliyor musunuz; 10 bin
ton. Sizin Hükûmetinizden önce bu bölgelerde 400 bin hektar arazi ekiliyordu.
Şimdi ne kadar ekiliyor arkadaşlar biliyor musunuz; 50 bin hektar,
50 bin hektar ekiliyor.
AHMET ERTÜRK (Aydın)
– Kabiliyetsizliğinden, beceriksizliğinden
almıyor.
OSMAN ÖZCAN (Devamla)
– Bunlar resmî rakamlar arkadaş! Öyle atmıyoruz biz. Biz, bilerek konuşuruz.
Şimdi, Bakanlık ne yapıyor
“Herkes, ektiğini satsın; ekerken bana mı danıştın, dikerken bana
mı danıştın.” diyor. O zaman, bu Bakanlığı kaldıralım. Bakanlık yan
gelip yatma yeri mi arkadaşlar? Böyle bir laf olabilir mi?! (CHP sıralarından
alkışlar)
Değerli arkadaşlarım,
elbette, tohumculuk çok önemli. Ülkemizde son yıllarda tohumculuk gelişti; ama,
dış dev firmalar karşısında tohumcuların mücadele etmesi zor;
onun için, yüzde 8 olan katma değeri, tohumda, sıfıra veya yüzde 1’e
indirelim. Çiftçimiz, yerli tohum kullansın, ucuz tohum kullansın,
ucuz üretim yapsın. Esas mesele budur.
Şimdi, bakın, Serik’in
Sarıabalı köyünde usaryum diye bir hastalık çıkmış yeni, Bakanlığın
haberi yok. Her camekâna, her seraya 500 milyon lira para yatırılıyor
arkadaşlar o hastalığın giderilmesi için. Bunun kontrolü yok. Bunları
kim yapıyor? Dış firmalar yapıyor. Dış firmalar olunca, yarının ne
olacağını kestirebilir miyiz?! İşte, onun için diyoruz, yerli tohumu
destekleyelim diyoruz.
AKP Hükûmetinin tarımı
bitirmesinin bir başka yönü de, uluslararası kuruluşlara tam teslimiyettir
arkadaşlar. Şimdi, bakın, Manavgat’ın Düzağaç köyüne gidiyorum,
80 kilometre uzaklıkta, kırsal kesim… Bir davar çobanına rastladım.
Davar çobanı, aynen, milletvekillerine iletmem için şunu söyledi:
“Sayın Vekilim, Avrupa Birliğinin Türkiye’yi bölme birliği olduğunu
biz çoktan öğrendik. Köylerimizde, kahvelerimizde bunu hep konuşuyoruz;
ama, bu milletvekilleri bunu hâlâ görememişse, onları sandıkta boğarak
biz bunu göstermesini bileceğiz” dedi.
Gördünüz Fransa’nın
yaptığını. Fransa görevini yapıyor, kınasan ne kınamasan ne. Hollanda
sanki iyi mi davranıyor? Almanya iyi mi davranıyor? Avrupa Birliğinin
her dediğine evet dersen, daha başımıza neler geleceğini siz düşünün.
Evet…
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
– CHP Avrupa Birliğine karşı mı?
OSMAN ÖZCAN (Devamla)
– Değerli arkadaşlarım, geçen yıl 16 milyon lira olan doğrudan gelir
desteği, enflasyon arttığı halde 10 milyona düşürüldü mü düşürülmedi
mi? 2006’nın sonuna geliyoruz, 2005’in doğrudan gelir desteğini daha
yeni vermeye başladık.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Verilmedi, daha paraları verilmedi.
OSMAN ÖZCAN (Devamla)
– 2006 ne oldu? İşte, AKP’nin çiftçiye bakış açısının gerçek aynası
budur.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
– Nisanda veriliyor.
OSMAN ÖZCAN (Devamla)
– Şimdi, Akdeniz Bölgesinde narenciye olmaya başladı arkadaşlar,
narenciye olmaya başladı! Seralarda domates, patlıcan, fasulye,
hepsi dikildi; fakat, çiftçilerimiz kara kara düşünüyor: Geçen seneki
gibi para etmeyecek mi?.. Ben size söylüyorum:
Geçen cuma günü Gazipaşa’da salatalık bedava!..
Bedava, resmen bedava!.. Sorun. Sabah ben hallerden
faksları aldım. Salatalık kaç bugün biliyor musunuz? 60 bin lira. Domates kaç lira; 70 bin lira.
Limon kaç lira; 100 bin lira.
Öyleyse, arkadaşlar,
Bakanlık görevini yapmalı, gerekli dış satım anlaşmalarını yapmalı.
Eskiden nasıl oluyordu? Bilhassa Rusya’yla anlaşma yapılmalı. Akas
tokas anlaşmaları vardı. Neydi; biz onlardan doğal gaz alıyoruz,
bizde onlara elma satalım, narenciye satalım, domates satalım,
parada devletlerarası taahhütler olsun ve böylece, çiftçinin yüzü
gülsün; ama, biz de böyle bir şey yok. Oturacağız, laf edeceğiz. Yalan
yanlış rakamlarla millet kandırılacak. Millet ağlıyor, burada,
biz bunun –neredeyse- cenaze merasimini yapıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, seralarda kullanılan elektrik 179 lira. 141 lira var, 163 lira var. Sanayide kullanılan
elektrik kaç? 121 lira. Ayıptır, günahtır! Çiftçiye bakış açısı işte
bu! Çiftçinin kullandığı elektrik de 121 liraya indirilmeli. İşte,
o zaman, ben görmeliyim, çiftçinin yanında mısın değil misin.
Evet, değerli arkadaşlarım,
doğrudan gelir desteği üretene verilmeli. Çiftçimizin borçları,
faizleri silinmeli, beş yıllık eşit taksitlere bölünmeli. AKP’nin
dört yıllık iktidarı döneminde, ortalama fiyat artışları: Gübrede yüzde 70, traktörde yüzde 85, mazotta
yüzde 95’dir. Bu, devletin resmî rakamları, atmıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bir konuya daha önemle değinmek istiyorum. Basınımızda, televizyonlarımızda,
bazı işgüzarlar, bilmezler çıkıyor, hormondan bahsediyor. Hormondan
bir nebze bahsetmek istiyorum.
Sebzelerde ve meyvelerde
hormon kullanılmıyor. Biz, o bölgenin insanıyız. Sadece, çok soğuk
havalarda, çiçek tutması için hormon kullanılabiliyor; ama, zaten,
çiftçinin hormon kullanmasının imkânı yok, evinin yolunu bulamaz.
Domates, patlıcan, salatalık gibi sebzelerde ve tarla ürünlerinde
hormon kullanılmaz. O bölgelerde, Kınık’ta, Demre’de, bilhassa Kumluca’da
arı kullanılıyor, arı. Arı ne; kutusu, 120 milyon peşin, veresiye
160 milyon, 35-40 tane var içinde, bir seraya bir dönemde 4 sefer arı
kullandırılıyor. Yani, halkımız bunlara inanmasın. Bazı bitki ve
sebzelerde, meyvelerde büyüklük varsa, bu, tohum özelliklerindendir,
teknolojinin gelişmesindendir. Mesela, çilekte olduğu gibi, mesela
Napolyon kirazında olduğu gibi. Onun için, Bakanlığımız da, böyle,
gelişigüzel, insanların konuşmasıyla ilgili gerekli işlemleri
yapmalıdır diye düşünüyorum.
Çok değerli arkadaşlarım,
kooperatifler geliştirilmeli. Ziraat Bankası, adına yakışır,
çiftçi bankası olmalı. Ziraat Bankası, Ziraat Bankası değil ki,
ticaret bankası; buna Bakanlığımız el koymalı. Daha da önemlisi,
artık, çiftçilerimiz, IMF’den, Avrupa Birliğinden değil, Türkiye’den
idare edilmeli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
Narenciyede, sebzede,
meyvede dış satım anlaşmaları yapılmalı arkadaşlar.
Bir konuya daha değinmek
istiyorum değerli arkadaşlarım. Şimdi, bakınız, Akdeniz Bölgesinde,
Kaş’ından, Kumluca’sından, Serik’inden, Manavgat’ından, Gündoğmuş’una,
Akseki’sine kadar, kırsal kesimde arazi yok, o bölgede davar besleniyor
arkadaşlar, davar. Bazı işgüzar orman bölge müdürleri, muhtarları
toplayarak, davarları kaldırın, değilse size şu cezayı veriyoruz
-vermeye de başlamışlar- ondan sonra da sizi geçindirecek başka
kollar bulacağız… Arkadaşlar, bunlar çok tehlikeli işler. Zaten,
davarcı davarından memnun değil, 250 milyona sattığı tekesini 100
milyona satamıyor; ama, yapacak başka işi yok, gidecek yeri yok, fabrika
yok çalışacak. Vatandaşın bu ekmeğiyle de oynamayın. Çıkar yol değildir,
netice alamazsınız. Zaten, biliyorum, mayıs ayına doğru, geldiği
zaman, kim yapmış bunu, biz böyle bir şey söylemedik, size dokunmayacağız
deyip propagandaya başlayacaksınız. Biz bunları biliyoruz, bunları
da görür gibi oluyorum. Onun için, işin başında tehlikeyi görün. Bunlar
baba nasihati, ister dinleyin ister dinlemeyin! Bunu açıkça ifade
ediyorum. Köylünün ekmeğiyle, davarıyla oynamayın. Bunlar çok tehlikeli
işler.
Değerli arkadaşlarım,
elbette iyi tohum üretmek çok iyi. İyi tohum üreteceğiz de, kullanacağız
da, iyi tohumu kullanabilmek için bazı şartlar lazım. Ne lazım: Gübre
lazım. Vatandaş gübreyi alacak durumda mı? Şimdi ondan bir bahsedeyim
bakalım. Bu Hükûmet iktidar olduğu zaman 255 bin olan üre gübresi 510
bin liraya çıktı arkadaşlar. Evet, 255 binden 510 bine, yüzde 100 artış.
275 bin Türk lirası olan kompoze gübre 450 bine
çıktı. 385 bin Türk lirası olan DAP gübresi 590 bin lira
oldu arkadaşlar. Evet, dört yıllık iktidar döneminde mazotun fiyatı
belli, traktörün fiyatı belli, gübrenin fiyatı belli değerli arkadaşlarım.
Bunu çok iyi düşünmek lazım. Ondan sonra da, çiftçiye şu kadar kredi
verdik, çiftçiye şu kadar ayırdık... Yahu, bu çiftçi, bu kadar mal, para
verdiniz, desteklediniz de, laf olsun diye mi, nam olsun diye mi ağlıyor?!
Ben anlamadım bunu. Gidiyorum ben de -en çok gezenlerden birisiyim,
köy köy geziyorum- size açık seçik söylüyorum: Memnun olan bir tek kişiyi
bulamazsınız bizim bölgemizde. Açık söylüyorum, samimi söylüyorum,
bir tane kişi bulamazsınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun efendim.
OSMAN ÖZCAN (Devamla)
– Evet, bitiriyorum Sayın Başkan. Çok teşekkür ederim.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, DİE’nin (Devlet İstatistik Enstitüsü) açıklamasına göre, aç
köylü sayısı 2002’de 550 bin iken, 584 bin oldu. Yoksul köylülerin sayısı
da 650 bin artarak 10 milyon 81 bin oldu. Ben mi yazdım bunu?! Kim yazdı
bunu?! (CHP sıralarından alkışlar) Devlet İstatistik Enstitüsü
söylüyor bunu. Oradan aldım. Hadi konuşun bakalım. Neyi konuşacaksınız
arkadaşlar?! Yani, bağırsak da, çağırsak da, parmak kaldır-parmak indir
görevinizi yapıyorsunuz, çok güzel. Ama, bakın, pişman olacaksınız.
Pişman olacaksınız gittikten sonra diyeceksiniz ki, biz bunu neden
yaptık.
Sizleri sevgi, saygılarla
selamlıyorum. İnşallah, nasihatten anlamışsınızdır. Tekrar selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Özcan.
AK Parti Grubu adına,
Şanlıurfa Milletvekili Sayın Müfit Yetkin.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz on dakika.
AK PARTİ GRUBU ADINA
A. MÜFİT YETKİN (Şanlıurfa) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Tohumculuk Kanun Tasarısı hakkında, AK Parti Grubu adına söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Tohum kalite güvencesini
sağlayarak tohumluk üretim ve ticaretiyle ilgili tohumculuk sektörünün
yeniden yapılandırılması ve geliştirilmesi için gerekli olan düzenlemeleri
içerecek bu Tasarı, çiftçimize büyük fayda sağlayacaktır; çünkü,
ülkemizde bitkisel üretimin gayrisafi millî hasıla içindeki payının
20 milyar dolar civarında olduğu tahmin edilirse, bu sektörün temel
girdisi olan tohumculuk ve bununla ilgili olan tohumculuk sektörü
önem arz etmektedir. 1983 yılında tohumluk fiyatlarının, 1984’te ise
tohumluk ithalatının serbest bırakılması ve serbest piyasa ekonomisinin
etkin hale gelmesiyle özel sektör tohumculuğu gelişme fırsatı bulmuştur.
Tohumculuk sektöründe özel sektör yalnızca üretim alanında değil,
aynı zamanda teknoloji transferi, çeşit geliştirme, tohum işleme
ve pazarlama konularını da içine alacak şekilde organize olmuştur.
2002 yılına kadar çiftçi talebinin düşük olmasına bağlı olarak, genelde
ülkemizde tohum üretimi düşük olmuş ve sertifikalı tohum kullanma
oranları da düşük seyretmiştir. Mesela Şanlıurfa ilinde, 2001 yılında
40 bin dönüm arazi sertifikalı tohum kullanmıştır. 2002 yılında 47 bin,
2003 yılında 70 bin dekarda; fakat, 2004 yılından sonra bu artmış ve
223 bin dönüm arazide sertifikalı tohum kullanılmaya başlanmıştır.
2005 yılında 364 bin, 2006 yılında da 940 bin dekarda sertifikalı tohum
kullanılmıştır. İfade ettiğim rakamlardan da anlaşılacağı gibi,
İktidarımızla beraber sertifikalı tohum üretimine ağırlık verilmiş
ve aynı zamanda sertifikalı tohum kullanan çiftçilerimize prim
ödemeleri yapılarak desteklenmiş ve yaygınlaştırılmıştır.
Bu Yasa Tasarısı, tohumculuk
sektöründe hızlı değişim, bilim ve teknolojide gelişmeler yanında,
mevcut yasanın günümüzde sektörün ihtiyaçlarını karşılayamaması,
tohumluk üretimi ve ticaretinde karşılaşılan problemlerden dolayı
tohumculuk sektörünün yeniden yapılandırılması ve Avrupa Birliğine
uyum amacıyla yapılmıştır. Avrupa Birliği istedi diye veya şart
koştuğu için bu kanun çıkartılmıyor. Hedefimiz, hem Avrupa Birliğine
girmek olacak hem de 1963 yılında yürürlüğe giren 308 sayılı Tohumculuk
Kanunu ile ülkeye hizmet edeceğiz. Böyle düşünmemiz yanlıştır; çünkü
gelişmiş ülkeler, kamu kurumları, araştırma enstitüleri ve üniversitelerin
ıslah ve geliştirme yoluyla elde ettiği materyalleri özel sektöre
devretmiştir. Özel sektör de yatırımlarını yaparak, kendi araştırma
sistemlerini kurmuşlardır.
Ülkemizde ise kamu
ve üniversite, ilmî çalışmalarını, maalesef, pratiğe aktaramamıştır.
Özel sektöre güvensizlik ve onlarla koordineli çalışamamaktan
dolayı çiftçiye ulaşılamamış, çiftçi eğitilememiş; çiftçi, modern
tarıma geçmekten ziyade, kendi ihtiyacını temin etmeye ve fazlasıyla
da geçinmeye zorlanmıştır. Verimsiz tohumları kullanarak kısmi
sulu, çoğunluk kuru arazide tabii afetlere açık ve korumasız ve
hükûmetlerin popülist ürün alım fiyat politikalarıyla hep oyalanmıştır.
Fakat, Hükûmetimiz döneminde ve muhalefetimizin desteğiyle Tarım
Çerçeve Kanunu’nu, Toprak Koruma Kanunu’nu, Tarım Sigorta Kanunu’nu
ve Tohumculuk Kanunu’nu çıkartarak tarımı hukuki bir çerçeveye
oturtacağız. Çiftçimiz, önümüzdeki yıllarda kaliteli ve verimli
tohum kullanarak, sigortasını yaptırarak, ürün ve sertifikalı tohum
desteklemelerini alarak daha güvenli bir tarım yapacaktır.
Bu arada bir konuya
değinmek istiyorum. Bu Tasarıda “genetik” kelimesi geçti diye
GDO’lu ürünlerin serbest satılabileceğini ve ekilebileceğini
ifade ederek eleştiren arkadaşlarımıza ve sivil toplum örgütlerine
cevaben bir bilim adamının fikrini iletmek istiyorum. İnternette
konuyu araştırırken rastladığım sayfada bu bilim adamımız, konunun
Biyogüvenlik Yasa Tasarısına dayandırılma çabalarını ideolojik
bir yaklaşım olarak değerlendiriyor. Bizler de, matbaaya karşı çıkar
gibi GDO teknolojisini öğrenmeye de karşı çıkmamamız gerekir,
halkımızı yanlış bilgilendirmememiz gerekir; çünkü, biz Hükûmet
olarak, zaten GDO tohumlarının kullanılmasına karşı hükümler koymuşuz,
bunları yasaklamışız ve bunların kullanılması da şu anda yasaktır.
Halkımızın da iyice beslenebilmesi için ekolojik tarımı, yani, organik
tarımı destekliyoruz ve bu tohumları kullananlar yüzde 3 gibi bir
artışla bunlardan faydalanabiliyor. Ama, biz, bu arada da, mesela
pamukta olduğu gibi, GDO’lu ürünlere de karşı çıkmamamız lazım, temelden
karşı çıkmamamız lazım, bunun teknolojisini öğrenmemiz lazım. Mesela,
pamukta GDO’lu tohum kullanan ülkeler, Amerika, Çin, Avustralya gibi
büyük ülkeler, bunlar GDO’lu tohumu kullanarak daha verimli ürünler
elde etmektedirler. Zaten, bizim girdilerimizin pahalı olması
ve dışa bağımlı olmasından dolayı, mazotun, gübrenin pahalı olması
ve dışa bağımlı olmasından dolayı fiyatları yükselmektedir. Biz,
ancak verimi artırarak bunları kapatabiliriz. Bu yüzden de GDO
teknolojisine direkt karşı çıkmamamız gerekir. Bunlar Biyogüvenlik
Yasası’nda iyice değerlendirilip, ona göre üretilen malların da
etiketlenmesiyle birlikte insanların kullanımına faydalı olabilir
kanaatindeyim.
Burada dikkatinizi
bir noktaya da çekmek istiyorum: Tohumculuk Kanunu Tasarısıyla
getirilen düzenlemelere göre, bundan böyle, tohumluk üretim alanları
ve bölgeleri Tarım Bakanlığı tarafından belirlenecek, böylece,
herkesin istediği yerde istediği şekilde tohumluk üretmesinin
önüne geçilecektir.
Bunun yanında, 15’inci
maddede belirtildiği gibi, Bakanlık gerekli gördüğü hallerde 5,
6, 7, 8’inci maddelerdeki yetkilerini, yani, tohumluk üretimi, tohumluk
sertifikasyonu, tohumluk ticareti ve piyasada denetim yetkilerini
kısmen veya tamamen Birliğe, kamu kurum ve kuruluşlarına, özel hukuk
tüzel kişilerine veya üniversitelere süreli veya süresiz devredebilir
hükmü özel sektörün önünü açmıştır. Özel sektörün de örgütlenmesi
öngörülerek, alt birliklerin oluşturulması, kamu kurumu niteliğindeki
özerk bir meslek örgütü olarak Türkiye tohumculuk birliği kurulacaktır.
Görüşülmekte olan bu
Yasa’yla, tohumculuk sektörü, üretimden satışa, dağıtımdan ticari
faaliyetlere kadar her aşamada yeniden yapılandırılacak, böylece
tohumculuk sektörünün dünyayla entegrasyonu sağlanarak, kamu ve
özel sektör iş birliği daha güçlü bir zemine oturacaktır.
Bakanlık ise, kayıt,
denetim ve kontrol görevine ağırlık verecek ve bu vesileyle Bakanlık
nezdinde bürokratik işlemler de azalacaktır.
Ayrıca, bu denetimler
vesilesiyle tohum üretimi ve ticareti disipline edilecek, tohumluk
ticaretinde problem olan kaçak ve sertifikasız tohum satışlarına
daha ağır yaptırımlar ve cezai müeyyideler getirilecektir.
Görüşmekte olduğumuz
Tohumculuk Kanunu Tasarısının çiftçimize ve ülkemize hayırlı
olmasını diliyor, yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Yetkin.
Hükûmetin söz isteği
var efendim.
Buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabii, birkaç oturumdur
Tohumculuk Yasa Tasarısını konuşuyoruz ve çok enteresan durumlar
oluyor. Zannediyorum, Meclis tarihinde de pek böyle durumlar fazla
olmamıştır. Burada ne İç Tüzük bu Kanun’un müzakereleri esnasında
ne teamüller maalesef hiçbirisi icra edilmiyor ve çalışmıyor.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
– Ne demek çalışmıyor?! İç Tüzük dışında mı konuşuluyor Sayın Başkan?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, Komisyonda bu Kanun’a
hiçbir muhalefet yapmayan, oy birliğiyle buna destek veren arkadaşlarımız
buraya geliyor, bu Tasarıyı yerden yere vuruyor.
MUSTAFA NURİ AKBULUT
(Erzurum) – Millet de onları yerden yere vuracak!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Kalkıyor işte, önerge veriyor,
aleyhte konuşuyor. Meclise geliyor, konuşuyor burada, kürsüde…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
– Ayıp mı ediyorlar?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – …ve önergeyle ilgili kimse konuşmuyor;
verilen önergelerle ilgili konuşma yapılmıyor. Herkes, konuşan
arkadaşlar, artık, bırakın Türkiye’nin geleceğini, Türkiye tarım
sektörünün geleceğini, dünyayla entegrasyonunu, bu Kanun’un gerçekte
Türk tarım sektörüne ne getirip ne götürdüğünü tartışmak, bazı arkadaşlarımız
kendi köylerinde -bırakın vilayetlerinde, bölgelerinde- kendi
köylerindeki sorunu, herhangi bir sorunu… Yani, burada, bugün,
millî eğitim, çevre, diyanet, ne bileyim, aklınıza gelebilecek envaiçeşit
konuyla ilgili konular gündeme getirildi, köydeki, bir köyün içerisindeki
o arkadaşımızın ya şahsi sorunu veya çok yakınındaki birinin sorunu,
buraya, bu Tohumculuk Yasa Tasarısı tartışmaları vesilesiyle
getirildi ve o kadar çok şey konuşuldu ki, tabii, Tohumculuk Yasa
Tasarısı gölgede kaldı. Yani, biz, gerçekte, Tohumculuk Yasa Tasarısını
mı görüşüyoruz başka şeyler mi görüşüyoruz, bilemeyecek hale geldik.
Tabii, söylenen şeyler…
Bakın, öyle şeyler de söyleniyor ki… Arkadaşlarımız, esasen bilmeleri
gereken konuları bilmeyip, burada tekrar tekrar ifade edilen gerçekleri,
doğruları saptırıp, burada, Türk milletine de, yüce Meclise de yanlış
bilgiler veriliyor. Bunların hepsi yanlış, çoğu yanlış.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Nedir o yanlış?
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
– Gübre fiyatları yanlış mı Sayın Bakan?!
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Senin Bakan olman yanlış!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın size söyleyeyim: Bir arkadaşımız
çıktı, burada “efendim, Türkiye, tarımda, net ithalatçı” dedi, “net
ithalatçı” dedi. Arkadaşlar, bu, doğru değil. Bunu, ben, defaatle,
burada, bu kürsüde açıkladım. Bakın, AK Parti Hükûmeti döneminde
-en son 2005 rakamını söyleyeceğim- 8,3 milyar dolar tarım ürünleri
ihracatı, ithalatı 6,4… Şimdi, aradaki farkı, buyurun; net ihracatçı
mıyız, net ithalatçı mıyız?! Bu, AK Parti döneminde bu hale geldi.
AK Partiden önce böyle değildi. Bakın, 2002 tarihinde Türkiye’nin
tarım ürünleri ithalatı ile tarım ürünleri ihracatı başa baştı,
arada sadece 50 milyon dolarlık fark vardı; ama, geçen zaman içerisinde,
2003, 2004, 2005’te, bu, sürekli ihracatın lehine gelişti ve en son
2005 ihracat rakamı, tarım ürünleri ihracatı 8,3 milyar dolara çıktı,
ithalat 6,4’teyken. Şimdi, arkadaşlar, affederseniz, bu, yanlış değil
de nedir?! Bunun hepsi…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Köylünün sorununu size söylemeyeceğiz de kime söyleyeceğiz?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bırak canım, bırak; konuşuruz
onların hepsini.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Köylünün sorununu size söylemezsek, kime anlatacağız?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bunların hepsi…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Siz, Bakanlığınızın ne anlama geldiğini bilmiyorsunuz!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Burada doğruları konuşalım,
doğruları tartışalım.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Köylünün sorununu sana söyleyeceğim tabii.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Türk çiftçisinin, Türk tarım sektörünün
sorunlarını çözeceğiz, çözüyoruz, bundan sonra da çözmeye devam
edeceğiz; ama, hiçbir zaman şöyle bir iddiamız olmadı: Biz, Türk tarım
sektörünün bütün sorunlarını üç yılda çözdük gibi bir iddiada bulunmadık,
böyle bir şey söylemedik; ancak, aldığımız noktadan çok daha iyi bir
noktaya getirdik. Bunu da, ben söylemiyorum, rakamlar söylüyor.
Cumhuriyet tarihinde kaç yıl üst üste tarım sektörü büyüdü, AK Parti
Hükûmeti dönemi dışında?!
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Battı, battı; tarım sektörü battı Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bakın, son iki yıl içerisinde AK Parti
Hükûmeti döneminde tarım sektörü pozitif büyüyor…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Sen büyüteçle bakıyorsun, büyüteçle. Senin gözünde
büyüteç var.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – En son 2005’te 5,6’dır büyüme hızı.
Üretim rakamları belli; yani, hububatta da hayvancılıkta da sütte
de diğer bütün ürünlerde de üretim rakamları belli.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, siz konuştunuz, ben sizi dinledim. Lütfen, o nezaketi gösterin,
siz de beni dinleyin. Buraya, Türk milletine de, yüce Meclise de yanlış
bilgiler vermek suretiyle, doğru bilgiler vermemek suretiyle,
siz, hem yanıltıyorsunuz hem de verilen doğru cevaplara da tahammül
etmiyorsunuz; bu nasıl demokrasi anlayışıdır?!
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Yapmayın Sayın Bakanım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI
MEHMET MEHDİ EKER
(Devamla) – Lütfen… Lütfen…
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Köylü doğrusunu biliyor, merak etmeyin siz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Köylü bize de doğruyu söylüyor.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Köylü doğrusunu biliyor.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Köylü bize doğruyu da söylüyor.
Siz hiç merak etmeyin; sizden daha çok köye gidiyoruz biz.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Yandaşlarınıza gidiyorsunuz.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) -Şimdi, bir arkadaşımız çıktı dedi
ki: Efendim, TİGEM arazileri satılıyor, ne olacak bu kurumun hali?
Şimdi, değerli arkadaşlar, TİGEM arazilerinden bir tek metrekare
satılmış değildir, devredilmiş değildir, kiralanmıştır. Bu, yanlış
bir bilgidir, otuz yıl süreyle kiralanmıştır. Ne olmuştur burada:
Sadece toplam TİGEM arazilerinin yüzde 3,8’i kiralanmıştır. Peki,
olmuş da ne olmuş, hangi şartla verilmiş; bir tek şartla: Tarımsal
amaçlı tohum ve damızlık üretiminde kullanılmak kaydı şartıyla, bu
şekilde verilmiştir, kiralanmıştır. Şu ana kadar 60 trilyon lira yatırım
yapılmıştır bu geçen iki yıllık zaman içerisinde. Üretim miktarı
da, TİGEM’in ürettiği tohumluk miktarı da, ürettiği damızlık miktarı
da bu arazi kiralanmasına rağmen artmıştır. Şimdi, size onların rakamını
vereceğim.
Bakın, TİGEM’in hububat
tohumluk dağıtımı: 2001 yılında 58 bin ton. Dikkat buyurun, 2002’de
76 bin ton, yani, AK Partinin seçimle iktidara geldiği yıldır bu; 76
bin ton. 2005’te ne kadar; 169 bin ton.
Bir şey daha söyleyeyim:
TİGEM’in hububat ekilişlerinde kullanılan çoğaltım materyali miktarı:
2002 yılında 3 bin ton. 3 bin tondan devraldık biz, 3 bin tondan devraldık.
Nereye getirdik biliyor musunuz; 2006, 13.879 ton bugünkü bunun gerçekleşmesi.
Şimdi, 3 bin tonu,
biz, 13.800 tona çıkarmışız TİGEM olarak. Yüzde 3,8 arazimizi kiralamışız,
ama, biz, elde kalan araziyi de çok iyi işletmişiz, çok iyi yönetmişiz
ve Türkiye’de TİGEM’in bu alandaki üretimini kat kat artırmışız.
TAGEM’le ilgili söylüyorum:
Bakın, burada, biz, Bitki Islahçı Hakları Kanunu çıkardık, araştırmacıların
emeklerinin karşılığını kendilerine ödeyelim diye. Bunu biz çıkardık,
bu Meclis çıkardı, bu dönemde çıktı. Eğer -daha önce de söylemiştim
bir başka vesileyle- Bitki Islahçı Hakları Kanunu bundan yirmi sene
önce çıkmış olsaydı, tohumculuğun sektör kanunu yirmi sene önce
çıkmış olsaydı, bugün, Türkiye’nin tohumdaki ithalatı bu düzeyde
olmazdı, ihracatı da bu düzeyde olmazdı, çok daha iyi bir noktada
olurdu. Ama, biz çıkarmadık, daha önceden çıkarmadık. Şimdi, biz bunu
düzelttik.
Bakın, çeşit tescil
yaptırdıkları zaman TAGEM’in araştırmacıları, biz, kendilerine
bu gelirin, çeşitten elde edilen gelirin yüzde 50’sini dağıtıyoruz.
Şimdi ben size soruyorum:
TAGEM’de çalışan araştırmacılar AK Partinin getirdiği uygulamayla
mı daha iyi durumdalar, yoksa, daha önce mi daha iyi durumdalardı;
biz mi onları desteklemiş olduk, yoksa, gerçekten, onların araştırma
heveslerini kursaklarında mı bıraktık? Değerli arkadaşlarım, rakamlar
ortada, sonuç ortada.
Şimdi, bir arkadaşımız,
yine…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Köylü de ortada!
ASIM AYKAN (Trabzon) –
Aslan gibi ortada duruyor köylü, bir şey yok.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla)
–Şimdi, değerli arkadaşlarım, bakın, bir arkadaşımız çıktı -bu arkadaşımız
da Tarım Komisyonu üyesi, bilmesi gereken- bakın, Komisyonda bu kanuna
karşı çıkıp bir şey söylemedi, ama, burada çıktı, söyledi. Dedi ki
-bakın- Tarım Komisyonu üyesi muhalefet mensubu milletvekili arkadaşımız…
Ancak, AK Partinin tohumluklarda KDV’yi… Bizim Hükûmetimiz döneminde
hububat ve yem bitkileri tohumluğunun KDV’sini yüzde 8’den yüzde
1’e indirdiğimizi bilmiyor, bilmiyor. Burada, biraz önce çıktı,
dedi ki: “Tohumluklarda KDV’yi yüzde 8’den yüzde 1’e indirin, indirmeniz
lazım.” Ya, biz bunu indireli yıllar oldu değerli arkadaşım. Sen,
üstelik Komisyondasın, üstelik Tarım Komisyonu üyesisin! (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşım…
Değerli milletvekilleri; bakın, bir arkadaşımız yine şunu söyledi:
“Ziraat Bankası ne yapıyor; kimseye kredi vermiyor?” Bakın, AK Parti
Hükûmeti döneminde Ziraat Bankası kredileri, çiftçilere kullandırılan
krediler tam 10 kat artmıştır. Bakın, rakamı size söylüyorum: 2002
yılında çiftçiye kullandırılan zirai kredi miktarı 227 trilyon lira,
2005’te çiftçiye kullandırılan kredi 2,2 katrilyon lira. Bakın, 2,2
katrilyon lira. Şimdi, 2,2 katrilyon, 220 trilyonun tam 10 katıdır,
tam 10 katıdır.
SEDAT PEKEL (Balıkesir)
– Toplam kredinin yüzde kaçı; onu soruyoruz Sayın Bakan.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Hangi çiftçidir o?!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bir şey daha söyleyeceğim…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Hangi çiftçi?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Arkadaşlar, bakın, hepsine de
cevap verecek zamanım da yok. Ancak, böyle önemli noktaları kamuoyunun
bilgisine huzurunuzda sunmam gerekiyor.
Bir arkadaşımız dedi
ki: “Toprak Mahsulleri Ofisi kapanıyor, kapatılıyor. AK Parti
Hükûmeti zamanında Toprak Mahsulleri Ofisinin işlevi yok, kapatılıyor.”
Bakın, ben size söyleyeyim.
2001 yılında Toprak Mahsulleri Ofisinin iş yeri sayısı, hububatla
ilgili olarak iş yeri sayısı 303’tü; biz iktidara geldiğimiz zaman
303’tü. 2006 yılında, biz, 320 alım merkeziyle, 320 ekiple Toprak Mahsulleri
Ofisi faaliyetini sürdürdü. Demek ki, Toprak Mahsulleri Ofisinin
faaliyetleri de, iş yeri alımları da azalmamıştır, artmıştır.
Bir başka husus söyleyeyim
size.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
toparlar mısınız efendim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Efendim, toparlıyorum, ama, çok
soru soruldu ve ben bunlara cevap vermediğim zaman, sanki, bunlar
doğruymuş gibi kamuoyu nezdinde anlaşılacak.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Size kimse inanmıyor.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – İzin veriniz, hiç değilse, bunların
bir kısmını, kamuoyunu aydınlatalım, doğru bilgiler verelim, kayıtlara
da bu şekilde girsin.
Şimdi, bir arkadaşımız
dedi ki: “Efendim, Toprak Mahsulleri Ofisi, işte, vatandaştan 410
bin liraya aldığı buğdayı, mal ettiği buğdayı, 200 küsur bin liraya
satıyor. Böyle şey mi olur?”
Şimdi, bu muhalefet
partimize mensup Değerli Milletvekili arkadaşımıza ben soru soruyorum:
O fark...
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Ne zaman alındı?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Yani, bir arkadaşımız söyledi,
onun veririm ismini.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – 140 bin liraya buğday almadınız ki!
ORHAN SÜR (Balıkesir) – Siz ters söylüyorsunuz
onu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) – Hayır, ters söylemiyorum. Bir dakika... Cevap veriyorum. Vereceğim, hepsini
vereceğim.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Soruyu
anlamamışsınız ki!
TARIM VE KÖYİŞLERİ BAKANI MEHMET MEHDİ
EKER (Devamla) – Şimdi, aradaki fark çiftçiye verilen destektir arkadaşlar;
aradaki fark çiftçiye verilen destektir; yani, dünya fiyatı ile iç
fiyat arasındaki farktır bu.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Sayın Bakan,
siz 400 liraya buğday almadınız ki? 280 lira buğday.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Müsaade et…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Buğday 280 lira.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Artı, 35 bin lira primi niye hesaplamıyorsun?
Artı, primi niye hesaplamıyorsun?
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
müdahale etmeyelim.
Sayın Bayındır, lütfen...
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Bir de primi hesapla bakayım,
kaç ediyor, 385’in üzerine? 35’in üzerine koy bakalım.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Prim ödediniz mi?
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Prim ne zaman ödendi?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bakın, değerli arkadaşlarım,
Türkiye’nin, bizim dönemimizde hububatla ilgili politikası şu;
ben, şimdi, size rakamları vereceğim. Bakın, Türkiye 2002 yılında
1 milyon 116 bin ton buğday ithal etmiştir -2002 yılında- ve 2003 yılında
1 milyon 818 bin ton buğday ithal etmiştir, 2004’te 1 milyon 65 bin ithal
etmiştir, 2005 yılında 135 bin tona düşmüştür, 2006 yılında 22 bin tona
düşmüştür. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Şimdi, bakın, giderek,
Türkiye, ihtiyaçtan kaynaklanan, kalite ihtiyacından kaynaklanan
buğday ithalatını, bu ihtiyacı, bu sorunu ortadan kaldırmıştır.
Şimdi, size, bakın,
bir rakam vereyim. Demin arkadaşımızın şikâyet ettiği husus da şudur;
diyor ki: “Siz bunu aldınız; işte, pahalı aldınız, ucuza verdiniz.”
Şimdi, ben size bununla ilgili bir rakam da vereyim. Mesela, 1998 yılında
Türkiye 1 milyon 109 bin ton buğday ihraç etmiş -bakın, 1 milyon 109
bin ton buğday ihraç etmiş- 1 milyon 721 ton da ithal etmiş. 1999 yılında
Türkiye 1 milyon 864 bin ton buğday ihraç ediyor, 1 milyon 613 bin ton
ithal ediyor.
Şimdi, hem ihracatta
düşük fiyatta ihraç ediyor, ithal ederken de dünya fiyatlarıyla ithal
ediyor; yani, hem ithal ediyor hem ihraç ediyor ve Türkiye zarara giriyor.
Şimdi, biz bunu ne yaptık:
Biz, bunu, tuttuk “dahilde işleme rejimi” adı altında, ihracat yapacak
sanayiciye, Toprak Mahsulleri Ofisinin almış olduğu buğdayı, kendilerine,
ihraç kaydıyla, yani, ihracatlarını yapsınlar, sonra biz kendilerine
bu buğdayı dünya fiyatından verelim diye bir uygulama yaptık. Ve
bununla ne oldu bakın: Şimdi, 2002 yılında Türkiye 316 ton un ihraç
etmiş -316 ton- 2003’te 669 bin ihraç etmiş, 2004’te 941 bin ihraç etmiş,
2005’te 2 milyon 40 bin buğday unu, Türkiye, ihraç etmiş ve Türkiye dünyada
buğday unu ihracatında lider olmuştur, birinci ülke olmuştur, AK
Partinin bu uygulaması sayesinde. (AK Parti sıralarından alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Makul süreyi geçti, yedi dakika oldu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bir arkadaşımız dedi ki…
BAŞKAN – Sayın Bakan,
şimdi, soru-cevap kısmında cevaplandırırsınız bir kısmını, lütfen
son sözlerinizi alayım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Evet… Peki...
Bir arkadaşımız “buğday
tohumunu bir defa ekiyoruz, bir daha ekemiyoruz” dedi. Bu da, tabii,
talihsizliktir, çok yanlış bir bilgidir; çünkü, buğday tohumluluğunda
böyle bir şey söz konusu değildir. Birazcık buğdayla, çiftçiyle, köylüyle
ilişkisi olan arkadaşlarımızın, tabii, bu bilgileri, bu şekilde
kullanmaması lazım. Bu doğru bir şey değildir, yıllarca kullanılıyor.
Bakın, kalıntı izleme…
İthalatta üreticinin korunmasıyla ilgili, bir değerli milletvekilimizin,
işte, bunlar izlenmiyor vesaire yönünde şikâyetleri oldu. Bakın,
değerli arkadaşlar, kalıntı programı… Sebze, meyvede ilaç kalıntısıyla
ilgili, 2002 yılında 1.348 numuneye bakılmış, 2006 yılında 4.308 numuneye
bakıldı; yani, 1.348’den 4.300’e çıkardık, 3 katın üzerinde bir artış
söz konusu.
Şimdi, üzüm üreticileriyle
ilgili bazı hususlar söylendi “üzüm üreticisi bitti” dendi…
BAŞKAN – Sayın Bakanım,
lütfen…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Tamam, bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Soru-cevapta
onlara bakalım.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Bizim sözcülerimize de aynı süreyi
istiyoruz, sekiz dakika oldu.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Bitiriyorum efendim, son cümlemi…
Bitiriyorum…
BAŞKAN – Sayın Bakan,
lütfen… Lütfen efendim, son cümlelerinizi alacağım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Sayın Başkanım, şimdi, kuru
üzüm mesela…
BAŞKAN – Efendim, süremizi
çok aştık. Soru – cevap kısmında bu konulara değinirsiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– İç Tüzük’ün neresinde yazıyor bu?
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Şimdi, bunların hepsini, arkadaşlar,
hakları olmadığı halde, İç Tüzük’ü ihlal ederek, çıkıp, burada bunları
söylediler. Şimdi, benim bunlara cevap vermemem mümkün mü?!.. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Efendim, o
Başkanlığın takdiridir.
Teşekkür ederim Sayın
Bakan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Sayın Başkan, İç Tüzük’e uyulup uyulmaması sizin takdirinizdedir,
Sayın Bakanın değil.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Son sözlerimi söyleyeceğim Sayın
Başkan.
Şimdi, tarımla ilgili,
bakın, tarımın sorunları da, tohumculuğun sorunları da, bu Hükûmetle
asgari düzeye indirilecek. Biz, elimizden gelen bütün gayreti gösteriyoruz,
çiftçinin yanındayız, yanında olmaya devam edeceğiz.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– On dakika oldu.
BAŞKAN – Şahsı adına
söz isteyen Van Milletvekili Sayın Maliki Ejder Arvas. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz beş dakika
efendim.
Buyurun.
MALİKİ EJDER ARVAS
(Van) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; 662 sıra
sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısının ikinci bölümünde şahsım adına
söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, bizi şu anda, iftar saatinde
televizyonları başında dinleyen aziz milletimize ve çok değerli
çiftçilerimize, camiasına, saygı, sevgi, muhabbetlerimi iletiyorum.
Değerli arkadaşlar,
ben bugün, esas, konuşmayı düşünmüyordum, uzun süredir de zaten konuşma
yapmadım, konuşmayı da düşünmüyordum. Ama, ne yazık ki, 2005 yılında
bu Yasa Tasarısı komisyona geldiğinde, Anamuhalefet partisi üyesi
arkadaşlarımızla biz bunu ittifakla geçirdik ve buraya getirdik.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – 2004…
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Bakın, Türkiye -bilmiyorum, bazılarının gözüne mi küçük
görünüyor- şu anda tarım dalında ürün olarak 3 binin üzerinde ürün
üretebiliyoruz Türkiye’de. Allah aşkına, bugüne kadar bu ürünlerin
hangisi kayıt altına alındı, hangisi?! Ne ekiliyor, ne biçiliyor,
ürün verimi nedir… Düşüklük rekoltesinden dert yanılıyor devamlı.
Ee, neden? Kontrol edilmiyor ki. Bana göre, bu Tohumculuk Yasa Tasarısı
bir devrim yasasıdır, devrim! Bunu, böyle kabul etmek lazım. Çünkü,
sebebine gelince, bu Yasa’yla, tohumculuk, belli başlı bir kanun
çerçevesinde bir takvime bağlanıyor.
Bundan sonra… Bu son
zamanlarda zaten tohumculuğa bayağı bir rağbet verilmişti, tohumculuk
sahası bayağı genişlemişti. Ama, ne yazık, başıboş, hangi tohum nerede
ekilecek…
Ve bugün tohumların
çeşitleri var; kışlık tohumlar var, yazlık tohumlar var ve soğuğa
karşı mukavemetli tohumlar var. Hangi toprakta hangi tohum ekilir,
bugüne kadar bununla ilgili herhangi bir tedbir alınmamıştı. Ama,
bakın, bugün, bu Hükûmetin -ben, burada, Hükûmeti, yalnız, demiyorum-
22’nci Dönem Parlamentosunun çatısı altında, bu Yasa’nın altında
imzası olan herkesin büyük katkısı var bunda. Ben, hepsine teşekkür
ediyorum huzurlarınızda.
“Tarım bitti, yok oldu
gitti…” Ya, Allah aşkına, 16-17 milyon tondan 20-21 milyon tona çıkan
bir buğday üretimini, bugün, eğer, bunu, bu millete gözünün içine baka
baka “tarım bitti, öldü, yok oldu”
diyorsanız, halk bunu iyi dinliyor sizden.
K. KEMAL ANADOL (İzmir)
– Kaçtan alıyorsunuz?
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Bakın, seçim bölgemde, 12 ilçeyi dolaştım, 12 ilçenin
yanında da 100’ün üzerinde de kırsal, köyü dolaştım. Ayrı ayrı toplantılar
yaptım çiftçilerimizle. Basın nezdinde, birçok muhtarımız, bizim
bu çalışmamızdan dolayı teşekkür plaketi bize teklif ettiler, verdiler.
Bakın, birçok çiftçimizden teşekkür plaketi aldık. Ee, şu anda, kalkmışsınız…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Beraber Ordu’ya gidelim.
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – …bakın, kalkmışsınız…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Sayın Bakanı da alalım, beraber Ordu’ya gidelim.
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Yani, kendi kendinize “tarım yok oldu, bitti...” Ben, huzurlarınızda,
bu gibi yanlışları halka…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Yarın plaketi getir de bakalım. Yarın plaketin birini
getir de bakalım.
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Yani, lütfen, lütfen, bu yanlışları halka aktarmayın;
yazık, günah bu memlekete. Bu memleket hepimizin.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Beraber gidelim çiftçiye… Beraber…
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Bakın… Bakın, buğday…
TUNCAY ERCENK (Antalya)
– 1 kilo buğday satıyor, 1 bardak çay içiyor adam!
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Bakın, buğday bugünlerde piyasada ne oldu?
TUNCAY ERCENK (
MALİKİ EJDER ARVAS (Devamla) – Kaç paraya
gidiyor: 450-480 liraya kadar fırladı. Bu kimin
malıdır: Çiftçinin malıdır.
Onun için, bakın,
bu Yasa Tasarısı, bana göre bir devrimdir, devrim. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Bakın, devrimdir. Ondan dolayı…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Doğru söylüyorsun da, ona “karşı devrim” denir, karşı
devrim!
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Ondan dolayı, belli başlı bir kanun çerçevesi doğrultusunda
takvime bağlanıyor ve bundan sonra, rastgele… Yani, bu, zaten bizim
verim düşüktü, bunun sebebi budur. Kayıtsız, şartsız, kayıt dışı…
Hangi tohum nerede ekilir, bugüne kadar bunun üzerine eğilen yoktu
ki. Ben, üç senedir bu Parlamento çatısı altındayım; böyle bir yasa bugüne kadar hiç komisyonlara inmedi.
Bakın, senelerdir tarım sigortası hep lafta kalmıştı, bu Hükûmet döneminde
geçti.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
– Uygulandı mı peki?!
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Toprak Koruma Kollama Kanunu bu Hükûmet döneminde geçti.
Bakın, Depoculuk Yasa
Tasarısı… Vatandaş malını satamadığı gibi, mecbur gidip tefecinin
kucağına düşüyordu, bugün o olay kalktı ortadan. Vatandaş götürüyor,
depoya döküyor, devlet kucağı açmış, bankalar… Bakın, geçmişte demiyorum
arkadaşlar, zirai krediler uzun süreydi. Türkiye’de zirai araçlara
1 lira kredi daha almıyordu.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Sayın Başkanım, toparlıyorum.
BAŞKAN – Buyurun efendim.
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Ama, Hükûmetimiz döneminde, bakın, traktör sayısına bakın,
çıkan traktör sayısına bakın. 5 binden şimdi 36-37 binlere çıkmış.
Niye?
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Traktörün mazotu yok!
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Çiftçi para kazanmasa, çiftçi haliyle bu traktörleri
niye alıyor? Ondan dolayı, biz, bildiğimiz doğrularda devam edeceğiz.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Çiftçi batacak demek ki…
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Yarın, halk bunun raporunu verecek, sizler değil.
ORHAN SÜR (Balıkesir) – Göreceğiz onu…
MALİKİ EJDER ARVAS
(Devamla) – Ben, bu vesileyle, aziz milletime sonuna kadar güveniyorum.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) – Hatim indirsen
yine olmaz…
MALİKİ EJDER ARVAS (Devamla) – Bu mübarek
günde, bu iftar saatinde beni dikkatle dinlediğiniz
için hepinize teşekkür ediyorum ve bu Yasa’nın ülkemize, çiftçimize
hayırlara vesile olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Teşekkür
ediyorum Sayın Arvas.
Bölüm üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Şimdi, soru-cevap
kısmına geçiyoruz.
Bu, on beş dakikalık bir süredir.
Cihaza girmiş olan arkadaşlarımıza
giriş sırasına göre söz vereceğim.
Soruların kısa ve öz
sorulmasını rica ediyorum.
Sayın Işık, buyurun.
AHMET IŞIK (Konya) –
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Vasıtanızla, Bakanıma
şu soruları yöneltmek istiyorum; ama, evvela, Nobel Edebiyat Ödülünü
alan Orhan Pamuk’u tebrik ediyorum; milletimize hayırlı olsun bu
arada.
Sayın Bakanım, bu tasarıyla,
genetiği değiştirilmiş organizmaların Türkiye’ye ithali mümkün
hale gelecek midir? Temel gen kaynağı 2006 yılında kaç ton olmuştur?
Anadolu’da kaç bin ton
bitki türü vardır? Bunların üzerinde hak iddia edebiliyor muyuz?
Hâlihazırda, yalnızca
bayiler denetlenmektedir. Yasa Tasarısının hayata geçmesiyle denetimde
genişleme var mıdır?
Son olarak, 1 milyon
kişi 2005 yılında tarım sektöründen sanayi sektörüne, ara hizmetlere
geçişte bulunmuştur. Bu geçişle birlikte tarım sektöründeki üretimde
düşüş var mıdır?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Işık.
Sayın Bayındır, buyurun.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Önce, Sayın Bakanın
verdiği bir rakamı düzelterek sorumu soracağım aynı şey içerisinde.
Sayın Bakanım, benim
bölgem Kırşehir. Kırşehir’de hiçbir çiftçi buğdayını 400 liraya vermedi;
280, 290, 300 liraya verdi. Şimdi benim sorum şu: 7/6/2006 tarihinde
Sayın Başbakan hububat fiyatlarını sizinle birlikte açıklarken
“buğdaya 35 kuruş prim, arpaya 25 kuruş prim” demişti. Bunu daha vermediniz.
Çiftçiye bunu ne zaman vereceksiniz? Birazdan çıkıp ya da yanıtlar
bölümünde eğer bunu yanıtlarsanız, çiftçiler bunu dört gözle bekliyor
diyorum.
Bir şey daha: 2003 yılında
Kırşehirimiz merkez ve ilçelerinde doğal afetler sonucu oluşan hasardan
kaynaklı 1.862 çiftçi zarar gördü, tespit yapıldı, ama, ödeme, yalnızca,
en zenginden başlamak üzere, 280 çiftçiye ödendi, diğerleri mağdur
oldu. Yine bu yıl, dondan kaynaklı, Kaman ilçemizde bir tane dahi ceviz
kalmadı. Ceviz üreticisi Kaman’da perme perişan. Her yıl yaptığımız
Kaman Ceviz Festivali’ni bu yıl yapamaz durumdayız. Bununla ilgili
de bir çalışmanız vardı; henüz, Malatya’da olduğu gibi, inceleme
devam ediyor. Sayın Bakan, elinizi vicdanınıza koyun; kürsülerde
verdiğiniz rakamlarla insanın cebine para girmez.
Bu sorularıma net cevap
vermenizi sizden istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Bayındır.
Sayın Özdoğan…
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım. Aracılığınızla Sayın Bakana
birkaç sorum var.
Sayın Bakan, bir zamanlar
Ege’nin Söke Ovası’nda uçsuz bucaksız kar yığını pamuk tarlaları görülürdü.
Burada yeryüzünün en kaliteli pamuğu üretilirdi. Bu pamuğu toplamaya
Egeli işçiler yetişemezdi, Güneydoğu’dan takviye işçi gelirdi.
Şimdi ise, Ege’de artık pamuk tarlaları bozularak nar bahçelerine
dönüşüyor. Hükûmetinizin bu alandaki destekleri kesmesiyle birlikte,
pamuk tarlaları birer birer yok oluyor. Desteği kesmenizin ardındaki
sebebin IMF’ye verdiğiniz taahhütlerle bir alakası var mıdır?
İkinci sorum: Geçtiğimiz
sene, çok sayıda vatandaşımızın ölümüne de sebep olan kuş gribi krizi
esnasında, kırsal bölgelerimizdeki veteriner hekim ağının ne kadar
zayıf olduğu bariz bir şekilde görülmüştü. Hükûmetimiz, veteriner
hekim ağındaki açığı kapatmak için, geçtiğimiz seneden beri hangi
önlemleri almıştır?
Son sorum: Bir zamanlar,
Doğu Anadolu’nun tümünde olduğu gibi, Erzurum’un yaylaları, dağları
ve ovaları, köylümüzün ve besicimizin yüzünü güldürecek şekilde,
sığır ve koyun sürüleriyle doluydu. Şimdi ise, sığır sayısı tükenme
noktasına geldi; koyunculuk ise, neredeyse tamamen bitti. Acaba,
bunun nedeni, AK Parti Hükûmetinin ve Başbakanın köylümüze biçtiği
değersizlikle birlikte, IMF politikalarının uygulanması ve
Hükûmetin üstüne gitmek istemediği canlı hayvan ve et kaçakçılığı
mıdır? Sizden önceki dönemde, sığır ve keçi ve koyun olarak Türkiye’nin
canlı hayvan sayısı ne kadardı? Sizin döneminizde sayı kaça düşmüştür? Erzurum
için bu sayılar ne kadardır?
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN – Sayın Kavuştu,
buyurun.
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) – Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakanımdan şu soruları
soruyorum:
Sayın Bakanım, öncelikle,
bu yıl, TMO’nun, tarafınızdan uygulanan 15 nem oranını, çeltik üreticilerimize,
talep ettiği 16 oranına çıkardığınızdan dolayı, üreticilerimiz
ve bize ulaşan memnuniyetlerden ifade etmek istiyorum ve teşekkür
ediyorum.
HARUN AKIN (Zonguldak)
– Biz de teşekkür ediyoruz!..
ALİ YÜKSEL KAVUŞTU
(Çorum) – Sayın Bakanım, 2005-2006 döneminde geçerli olmak üzere alınan
Bakanlar Kurulu kararıyla, çiftçi kayıt sisteminde kaydı olmayan
çiftçilerimizin ürünlerini almış ve taban fiyatı, zamanında açıklanmıştı,
ancak, Haziran 2006’da çıkan yeni kararnameyle, çiftçi kayıt sistemi
uygulaması değiştirildi. Ecri misil yoluyla 2/B hazine arazilerinde ekim
yapan çeltik üreticilerinin çeltiklerini TMO alamıyor. Bu yüzden
üreticilerimiz piyasa şartlarında korunmasız kalıyor ve düşük
fiyatla tüccara satış yapmak zorunda kalıyor. Bu konuda çiftçilerimizi
rahatlatacak yeni bir çalışma yapmayı düşünüyor musunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ederim
Sayın Kavuştu.
Sayın Tandoğdu, buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
– Sayın Bakanım, Toprak Mahsulleri Ofisinin Karadeniz’de almış olduğu
fındıkların depolamasını… Kiraladığınız depolarda mı muhafaza
edeceksiniz, yoksa Toprak Mahsulleri Ofisinin silolarında mı değerlendireceksiniz,
muhafaza edeceksiniz ve bu fındıkları satmayı düşünüyor musunuz?
Satış şekliniz ihale şeklinde mi olacaktır?
İkinci sorum: Konuşmanızda,
fındığa yaptığınız büyük destekten bahsettiniz, yani, altın çağını
yaşadığını söylediniz. Sayın Bakanım, benim misafirim olarak,
lütfen, Ordu’ya gelip de, bu altın çağını yaşayan fındık köylüsünün
teşekkürlerini almak isterseniz, benimle beraber, hareket tarihinizi
söyleyin, benim misafirim, benim uçağımla, benim helikopterimle,
benim arabamla gideceğiz. Zira, fındık ağaçlarının dibinde büyüyen,
ormanda büyüyen, suni değil, tabii mantarın kilosu 10 milyon lira.
4 kilo fındık satarak 1 kilo mantar alma hakkına
sahip olan bu Karadenizlilerin neresi altın çağını yaşıyor? Bunun
cevabını sizden istiyorum.
Sayın Bakanım, üçüncü
sorum çok net ve açık olacak: Karadeniz’de değil Türkiye’deki bütün
tarım köylüsü, fındığından zeytincisine, çeltikçisinden buğdaycısına
kadar bütün köylü ağlıyor, sızlıyor, dert yanıyor ve biz de onların
dertlerini anında dinliyoruz. Sanal olarak köyleri gezdiğimizi
söyleyerek değil, gerçekten gezerek öğreniyoruz. Burada iki tane
doğru var; ya siz yalan söylüyorsunuz ya biz yalan söylüyoruz. Lütfen,
bu kürsüden açık ve net bir şekilde cevabını vermenizi istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Tandoğdu.
Soru süremizi aştık;
ne yazık ki diğer arkadaşlarımıza bu imkânı veremiyorum.
Sayın Bakan, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Işık’ın sorduğu
sorulara sırayla cevap vereceğim. Bu Tasarı ile genetiği değiştirilmiş
organizmaların Türkiye'ye ithali arasında bir ilişki yok, onu öncelikle
belirteyim, daha önce de belirtmiştim; çünkü, bu, bununla ilgili
herhangi bir hüküm vazetmiyor. Ayrıca, zaten genetiği değiştirilmiş
organizmayla ilgili de, bizim bir biyogüvenlik yasa tasarısı taslağımız
var şu anda, onun çalışmaları yapılıyor, onun çerçevesinde bundan
sonraki işlemler yapılacak.
Temel gen kaynağı,
anaç tohum materyali 2006 yılında ne kadar olmuştur? Esasen, bir nebze
ona kürsüde değindim. Bizim dönemimizde, bu 3 bin ton devraldığımız
anaç tohum miktarı, çoğaltım materyali bir başka tabirle, 2006 yılında,
içinde bulunduğumuz yılda 13 bin küsur tona çıkmıştır. Dolayısıyla,
10 bin tonun üzerinde, bizim Hükûmetimiz döneminde, çoğaltım materyalinde
bir artış söz konusudur.
Dünyadaki 12 binin
üzerinde bulunan endemik bitki türünün 3 bin küsuru Anadolu’da bulunmakta
ve bugüne kadarki mevzuatımızda bunların kayıt altına alınma mecburiyeti
olmadığı için, bugüne kadar bunların Türkiye adına tescil edilmesi
veya Türkiye adına bunların kayıt altına alınması, kısacası Türkiye'ye
mal edilmesi imkânı olmamıştır; ancak, bu tasarı, böyle bir imkân getirmektedir,
âdeta bir zorunluluk getirmektedir bu alanda. Bu çeşitlerin kayıt
altına alınmasıyla, patentleri de Türkiye’ye ait olacağından, bundan
sonra bunların yurt dışına çıkarılması ve oralarda çoğaltılması
mümkün olmayacaktır. Bu Tasarı’nın böyle bir faydası var.
Bunun dışında, bir
de, hâlihazırda, yalnızca bayiler denetleniyor; denetim konusunda
ne tür etkiler olduğuna dair bir soru var. Yeni yasayla sadece bayiler
değil, tohumluk üretimi yapan, satışını yapan, dağıtımını yapan
ve diğer tüm ticari faaliyetleri yapan tüm gerçek ve tüzel kişilerin
denetim altına alınması söz konusudur. Bu Tasarı, böyle bir
imkân getiriyor.
İkinci soru sahibi
Sayın Bayındır. Sayın Bayındır, işte, “Kırşehir’de kimse buğdayını
Toprak Mahsulleri Ofisine 400 bin liraya satmadı” dedi, doğrudur.
Kimse zaten satmayacak, çünkü, Toprak Mahsulleri 400 bin lira bir fiyat
açıklamadı, 370-380 bin lira açıkladı; ama, ona, ilave olarak biz prim
veriyoruz, primle birlikte 410 bin liraya çıkıyor. Dolayısıyla,
benim söylediğim…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Ben 280 bin liraya buğday aldığını söyledim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Yok, siz o şekilde söylediniz.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – 280 bin liraya buğday aldı. Söylediğimi ben biliyorum
Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – O şekilde söylediniz. 400
bin liraya, kimse, satılmadı…
Şimdi, o buğdayların
hepsi baremle kaliteye göre alınıyor. Ben sizinle ağız yarıştırmak
için konuşmuyorum burada. Soru sordunuz, ben dinledim; cevap veriyorum,
siz dinleyin lütfen. Tamam mı!
Şimdi, ikinci sorusu…
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Sayın Bakan, talimat verir gibi “tamam mı” deme!
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Nezaketli olun biraz! Ben sizinle
ağız şey yaptırmayayım yani.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Tamam mı filan diye…
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sizi de, bakın, şeyleriniz
uyarsınlar.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Sayın Bakan, sinirleriniz çok gergin sizin herhâlde. Önce
bir tansiyon ölçtürün.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, yeni primlerin ne zaman
ödeneceği hakkında bir çalışma yapılıyor. Önümüzdeki haftalarda
bu çalışma biter ve ona göre uygulama başlar.
Bu arada, sizin daha
önce belirttiğiniz bir husus daha vardı, geçen hafta. Çünkü, arkadaşlar
-biraz önce, kürsüde de söyledim- o kadar çok değişik konularda, konuyla
ilgili olmayan o kadar çok şey dile getiriyorlar ki, yani, böyle,
herkes, her şeyi -tabiri caizse- konuşuyor. Hepsine aynı anda cevap
verme imkânı da olmuyor tabii. Ama, sizin söylediğiniz hususu önemli
gördüğüm için söyledim. Sizin Akçakent ilçesindeki kooperatife
borcu olan, tarım kredi kooperatiflerine borcu olan vatandaşlarla
ilgili, bir kere, bir icra işlemi gerçekleşmiş değildir, onu öncelikle
söyleyelim.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Gerçekleşti Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Bir dakika… Gerçekleşmedi
canım kardeşim.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir)
– Gerçekleşti Sayın Bakan, kanıtlarım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Bitireyim ya!
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Kanıtlarım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Kanıtlayamazsın.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Kanıtlarım Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Kanıtlayamazsın, hiçbir
şey kanıtlayamazsın, doğru değil çünkü.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Kanıtlarım.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Doğru değil.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Sayın Bakanım, siz yanlış söylüyorsunuz.
BAŞKAN – Sayın Bayındır,
böyle bir usulümüz yok. Varsa getirirsiniz belgenizi. Şimdi cevap
versin.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Belgem var.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Getirirsin o zaman.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Biraz sonra getireceğim. Beş dakika sonra belge burada.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Yok, getiremezsin.
Cevap veriyorum.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
siz devam edin, süremiz bitmek üzere.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Beş dakika sonra belge burada. Sizi utandıracağım.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
siz Genel Kurula hitap edin.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Değerli milletvekilleri,
şimdi, 400 civarındaki çiftçinin ödemeleri yeniden düzenlendi.
Yüzde 30’u peşin, yüzde 30’u aralık ayında, kalan kısmı da 2007’de ödenmek
üzere bu çiftçiler ile tarım kredi kooperatifleri arasında bir uzlaşma
sağlanmış ve şu anda da bu icra-haciz işlemiyle ilgili tutuklanan…
İşte, kendisi geçen gün bize öyle söyledi. Buna dair hiçbir bilgi
yok; doğru değil.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – Mustafa Kaya… Elimde mahkeme kararı var, vereceğim.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Doğru değil, bu bilgiler doğru
değil.
HÜSEYİN BAYINDIR
(Kırşehir) – İki dakika sonra geliyor Sayın Bakan.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Şimdi, bir şey daha söyledi,
“işte, bu rakamlar, söylediğiniz rakamlar vatandaşın cebine girmiyor”
diye. Biz, vatandaşın cebine aktarılan rakamları söylüyoruz.
Sayın Özdoğan’ın pamukla
ilgili olarak söylediği bir soru vardı. Öncelikle, tabii, biz pamuk
desteğini kesmedik. Bilakis, pamuk desteğini çok ciddi şekilde artırdık.
Örneğin, 80 küsur bin liraydı 2002 tarihinde pamuğa verilen prim,
88 bin liraydı. Biz, bunu, geçen sene sertifikalı tohumlukta -pamuk
tohumluğu kullananlar için söylüyorum- 320 bin liraya çıkardık.
Şimdi, 88 bin lira olan pamuk primini 320 bin liraya çıkarmışsa, siz
buna “pamuk desteğini kestiniz, pamuğa destek vermediniz” diyemezsiniz.
Bu, doğru değil.
Veteriner hekim sayısına
gelince… Onunla ilgili bir soru soruldu. Veteriner hekim sayısı
yirmi yirmibeş yıldır ilk defa 2006 yılında 520 tane veteriner hekim
Tarım Bakanlığına alındı, 2006 yılında ilk defa. Bu, yirmi küsur senedir
olmamış bir hadiseydi. İlk defa, bu kadar, ÖSYM vasıtasıyla sınava
girmiş, KPSS’den puan almış arkadaşlarımız yerleştirildi.
Bir üçüncüsü, şunu
söyledi: İşte, hayvanlarla ilgili, havyan varlığı, sığır varlığından
bahsetti. Ben, sığır varlığıyla ilgili olarak şunu söyleyeyim: Bizim
dönemimizde, devraldığımızda, mesela büyükbaş sığır varlığı 1
milyon 860 bindi, kültür ırkı hayvan 1 milyon 860 bindi. 2005 yılında
bu rakam 2 milyon 355 bin. Dolayısıyla, burada bir azalma değil, bir
artma söz konusudur.
Kaldı ki, bir şey daha
söyleyeyim: Türkiye’de 2.500 litre civarında olan ortalama süt verimi,
şu anda bizim işletmelerimizde ortalama 6 tona çıkmıştır. Dolayısıyla,
Türkiye’de, hem süt veriminde hem et veriminde birim hayvandan elde
edilen üretim miktarında ciddi bir artış var. Bu da verimlilik demektir.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
teşekkür ediyorum, süremizi çok aştık.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkan, diğer sorularla ilgili olarak yazılı cevap vereceğim.
BAŞKAN – Yazılı cevap
vereceksiniz.
İkinci bölüm üzerindeki
görüşmeler tamamlanmış olup, saat 20.00’de tekrar toplanmak üzere,
birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.04
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 20.04
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
Çalışmalarımıza devam
ediyoruz.
Danışma Kurulunun
bir önerisi vardır, okutuyorum:
V.- ÖNERİLER
A) DANIŞMA KURULU ÖNERİLERİ
1.- Gündemdeki sıralamanın yeniden düzenlenmesine
ilişkin Danışma Kurulu önerisi
No: 201 Tarihi:
12.10.2006
Danışma Kurulu Önerisi
Gündemin “Kanun Tasarı
ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının 385 inci
sırasında yer alan 1240 sıra sayılı Kanun Teklifinin bu kısmın 5 inci
sırasına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül
ettirilmesinin, Genel Kurulun onayına sunulması Danışma Kurulunca
uygun görülmüştür.
|
|
|
Bülent Arınç |
|
|
|
Türkiye Büyük Millet Meclisi |
|
|
|
Başkanı |
|
Salih Kapusuz |
Ali Topuz |
Süleyman Sarıbaş |
|
AK Parti Grubu Başkan Vekili |
CHP Grubu Başkan Vekili |
Anavatan Partisi Grubu Başkan Vekili |
BAŞKAN – Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, 662 sıra sayılı
Kanun Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Şimdi, ikinci bölümde
yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini
yaptıktan sonra ayrı ayrı oylayacağız.
21’inci maddeyi okutuyorum:
Alt birlik yönetim kurulu
MADDE 21.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutacağım,
sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Nail Kamacı |
M. Mesut Özakcan |
|
Balıkesir |
Antalya |
Aydın |
|
Osman Kaptan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Antalya |
İstanbul |
Gaziantep |
|
Enis Tütüncü |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Orhan Sür |
|
Tekirdağ |
Antalya |
Balıkesir |
Alt birlik yönetim kurulu
Madde 21. – Alt birlik
yönetim kurulu iki yıllık bir dönem için, genel kurul üyeleri arasından
seçilen, en az yedi asıl ve aynı sayıda yedek üyeden oluşur. Yönetim
kurulu asıl üyeleri, ilk toplantılarında yönetim kurulunun vereceği
görevleri yürütmek üzere, gizli oyla, kendi aralarından bir başkan,
bir başkan yardımcısı ve bir sayman üye seçerler. Yönetim kurulunun
vereceği görevler ile alt birliğin işlerini yürütmek üzere bir genel
sekreter tayin edilir. Genel sekreterin nitelikleri ile görevleri,
alt birlik tüzüğünde belirlenir.
Yönetim kurulu başkanı;
yönetim kuruluna başkanlık ve alt birliği temsil eder. Alt birliğin
mali işlerinden ve bu konu ile ilgili defter ve kayıtların tutulmasından
sayman üye ile birlikte, diğer defterler ve yazışmalarla ilgili olarak
da genel sekreterle birlikte sorumludur. Başkanın yokluğunda kendisine
başkan yardımcısı vekâlet eder. Üst üste iki dönem başkanlık yapanlar
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler.
Yönetim kurulu ayda
bir defadan az olmamak üzere başkanın çağrısı ile salt çoğunlukla
toplanır. Katılanların salt çoğunluğu ile karar alınır; eşitlik halinde
kararı, başkanın oyu belirler.
Yönetim kurulu toplantılarına
ilişkin usul ve esaslar, alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Yönetim kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Genel kurul gündemini
hazırlamak ve genel kurulu toplantıya çağırmak.
b) Alt birliğin dönem
bilançosunu, faaliyet raporunu ve tahmini bütçesini hazırlayıp
genel kurula sunmak.
c) Genel kurul kararlarını
uygulamak.
d) Üyeler arasında
iletişim ve dayanışmayı sağlamak.
e)Üyelerin ve tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren kişilerin
meslekî bilgi ve görgülerinin artırılması ve geliştirilmesi için
konferans, seminer, kurs, sempozyum ve benzeri eğitim işlerini düzenlemek.
f) Tohumculuk sektörünün
geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak, sektörle ilgili
inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak.
g) Üyeler hakkında disiplin
cezasını gerektiren veya suç teşkil eden fiillerin varlığı hâlinde,
disiplin kurulunu göreve çağırmak.
h) Alt birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
aynî hak tesis etmek.
ı) Genel kurulca verilecek
diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Enis Tütüncü |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Orhan Sür |
|
Tekirdağ |
Antalya |
Balıkesir |
|
Osman Kaptan |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
M. Mesut Özakcan |
|
Antalya |
İstanbul |
Aydın |
|
A. Kemal Deveciler |
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
Balıkesir |
Gaziantep |
|
Alt birlik yönetim kurulu
Madde 21. – Alt birlik
yönetim kurulu bir yıllık bir dönem için, genel kurul üyeleri arasından
seçilen, en az beş asıl ve aynı sayıda yedek üyeden oluşur. Yönetim
kurulu asıl üyeleri, ilk toplantılarında yönetim kurulunun vereceği
görevleri yürütmek üzere, gizli oyla, kendi aralarından bir başkan,
bir başkan yardımcısı ve bir sayman üye seçerler. Yönetim kurulunun
vereceği görevler ile alt birliğin işlerini yürütmek üzere bir genel
sekreter tayin edilir. Genel sekreterin nitelikleri ile görevleri,
alt birlik tüzüğünde belirlenir.
Yönetim kurulu başkanı;
yönetim kuruluna başkanlık ve alt birliği temsil eder. Alt birliğin
malî işlerinden ve bu konu ile ilgili defter ve kayıtların tutulmasından
sayman üye ile birlikte, diğer defterler ve yazışmalarla ilgili olarak
da genel sekreterle birlikte sorumludur. Başkanın yokluğunda kendisine
başkan yardımcısı vekalet eder. Üst üste iki dönem başkanlık yapanlar
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler.
Yönetim kurulu ayda
bir defadan az olmamak üzere başkanın çağrısı ile salt çoğunlukla
toplanır. Katılanların salt çoğunluğu ile karar alınır; eşitlik halinde
kararı, başkanın oyu belirler.
Yönetim kurulu toplantılarına
ilişkin usul ve esaslar, alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Yönetim kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Genel kurul gündemini
hazırlamak ve genel kurulu toplantıya çağırmak.
b) Alt birliğin dönem
bilançosunu, faaliyet raporunu ve tahmini bütçesini hazırlayıp
genel kurula sunmak.
c) Genel kurul kararlarını
uygulamak.
d) Üyeler arasında
iletişim ve dayanışmayı sağlamak.
e) Üyelerin ve tohumculuk
sektöründe faaliyet gösteren kişilerin meslekî bilgi ve görgülerinin
artırılması ve geliştirilmesi için konferans, seminer, kurs, sempozyum
ve benzeri eğitim işlerini düzenlemek.
f) Tohumculuk sektörünün
geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak, sektörle ilgili
inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak.
g) Üyeler hakkında disiplin
cezasını gerektiren veya suç teşkil eden fiillerin varlığı hâlinde,
disiplin kurulunu göreve çağırmak.
h) Alt birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
aynî hak tesis etmek.
ı) Genel kurulca verilecek
diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Aykırı olan
önerge, son okuttuğum önergedir.
Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Sür. (CHP sıralarından alkışlar)
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli
arkadaşlarım; görüşülmekte olan madde üzerinde verdiğimiz değişiklik
önergesi üzerinde söz almış bulunuyorum; yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Gönül isterdi ki Sayın
Bakanımız şu anda orada olsaydı, ama biraz önce kalktılar.
ALİM TUNÇ (Uşak) – Geliyor,
geliyor.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Çünkü, biraz önce, verilen aradan önce, burada yaptığı konuşmalarda,
özellikle Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin bilgisiz olduğunu,
gerçekleri burada yansıtmadığını, burada söylediklerinin yanlış
olduğunu açık açık ifade etti.
Hüseyin Bayındır arkadaşımızın
ısrarla sorduğu tarım kredi kooperatifi borçları nedeniyle
mahkûmiyetler var sorusuna, “böyle bir belge getiremezsiniz, böyle
bir olay yok” diye açık ve net bir ifade kullandı. Keşke kendisi burada
olsaydı.
Şimdi benim elimde
bir belge var. Bir mahkeme kararı Sayın Bakanım. Geldiyse... Bir mahkeme
kararı. Tarih, 15.9.2006. Hem de asil borçlu değil, kefaletten, hem de
kefaletten. Mustafa Kaya… Mustafa Kaya isimli bir vatandaşımız
mahkûm oluyor. Sayın Bakanımız da diyor ki: “Hayır, böyle bir olay yok,
siz bilgisizsiniz.” O zaman, Sayın Bakanım, siz inkârcı olmuyor musunuz?
Bu belge varken inkârcı olmuyor musunuz siz? (CHP sıralarından alkışlar)
Şimdi, ben, Sayın Bakanıma
iftardan önceki konuşmamda bir soru yöneltmiştim. Burada, geldi,
birçok konuda yanıt verdi. Yine aynı soruyu soruyorum. Kendisine
afiyet olsun diyorum; biraz önce gitti, iftar yaptı, geldi. O iftarın
parasının kimin tarafından verildiğini sormuştum. Sayın Başbakanın
“beş yıldızlı otellerde iftar yemeğine gitmeyin” diye talimatı
varken, acaba, nasıl oluyor da, bakanlarımız beş yıldızlı otellerde
iftar yemekleri veriyorlar diye sormuştum. Benim bu sorumdan sonra
bir değişim oldu. Neydi değişim: Dedeman Otelden, yemek, Dikmen Vadi
Park Restorana alındı, ama yine bu yemek yapıldı. Şimdi sorumu yineliyorum:
Bu yemeğin parasını kim verdi? Sayın Bakanım siz cebinizden mi verdiniz,
devletimizin kasasından mı çıktı, yoksa, Tohumculuk Yasası’nı görüşüyoruz,
bir yabancı uluslararası tohumculuk şirketi falan mı bu yemeği finanse
etti? Bunu burada öğrenmek istiyorum. Bunu eğer anlatırsanız, gerçekten,
Türk halkı mutlu olacak.
Yine, burada, bir arkadaşımız,
bu yasadan “devrim yasası” diye bahsetti. Gerçekten çok büyük bir
devrim yasası arkadaşlar! İkibuçuk yıl kadar önce komisyonda görüşülmüş.
Ama, o kadar hızlı bir devrim yasası ki, komisyondan Meclis Genel Kuruluna
gelmesi ikibuçuk yıl falan almış. Çok büyük bir devrim! Yani, bu devrimden
de, devrimden faydalanacak kişilerin haberi yok.
Değerli arkadaşlar,
şimdi, gerçekten, AKP İktidarı bazı konularda lider. Biraz önce Sayın
Bakan burada açıkladı çiftçiye verilen borcun ne kadar büyüdüğünü…
Yani, 10 kat fazla kredi açmışsınız. İşte, çiftçi o sayede yaşıyor,
çiftçi o sayede yaşıyor değerli arkadaşlarım. Çiftçiyi, cumhuriyet
tarihinin en borçlu çiftçisi haline getirdiniz. Çiftçi komada. Bizim
sizden ricamız şu, buradaki mücadelemiz şu: Hiç olmazsa oksijen
çadırına alın da önümüzdeki dönem Cumhuriyet Halk Partisi iktidarında
o çiftçiyi ayağa kaldıralım, öldürmeyin. (CHP sıralarından alkışlar)
AHMET YENİ (Samsun) –
Rüyalara bak! Rüya görmeye başladınız.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Evet, siz rüyayı göreceksiniz, siz rüyayı göreceksiniz!
AHMET YENİ (
ORHAN SÜR (Devamla) – Burada, Sayın Bakan
yine çeşitli örnekler veriyor, işte tohumculukta şunu yaptık, tohumculukta
bunu yaptık diye. O tam orada bunu söylerken benim telefonum çalıyor,
Balıkesir’in Savaştepe ilçesinin Karapınar köyünün muhtarı arıyor,
diyor ki: “Şu Bakana söyleyin de Savaştepe’ye biraz buğday tohumu
göndersin, biz tohum bulamıyoruz.” Sayın Bakana, buradan, ben, onun
adına iletmiş olayım.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, 1992’de
Cumhuriyet Halk Partisini biz tekrar kurduğumuzda, tekrar açıldığında
Cumhuriyet Halk Partisi, 1993 yılında, biz, köy kahvelerine falan
bir afiş yapıştırdık, “1 kilo buğday, eşittir 1 bardak çay” diye. Ama sizin iktidarınızda, artık, köylü 1 kilo buğdayla 1
bardak çay da içemiyor. Şimdi, burada, Sayın Bakan,
410 bin liradan buğday satıldığından falan bahsetti. Yani,
Türkiye'nin 20 milyon tonluk hububatı içinde acaba ne kadarı 410 binden
-410 bin değil de zaten, 370 bindi- satıldı, gelsin bir de bunu açıklasın
burada.
Şimdi, bunlar, tabii,
bir gerçek.
BAYRAM ÖZÇELİK
(Burdur) – Önerge.
Önerge…
ORHAN SÜR (Devamla) –
Evet, önerge, önerge…
Bakın, Sayın Bakanın
verdiği yanıtların yanıtlarını veriyorum. Biz, işte, köylüye şunu
yaptık, köylüye bunu yaptık; köylü şu kadar iyi durumda, köylü bu kadar
iyi durumda. Sayın Bakanım, siz iktidara geldiğinizde köylü sütü
525 bin liraya satıyordu; aradan dört yıl geçti, 400-450 bin lira arasında
süt satıyor bu köylü. Yani, köylü, bütün…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sür,
lütfen, toparlar mısınız.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
– 470 bin oldu Burdur’da.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Evet, Burdur’da 470 bin olmuş, müjdeliyoruz. Daha sizin iktidara gelmeden
önceki rakama ulaşamamışsınız demek ki. Köylünün hangi halde olduğu
meydanda.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur)
– Desteği de ekle.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Hep böyle desteklerden bahsediyorsunuz, niye kösteklerden bahsetmiyorsunuz?
Niye, hindicilik istasyonlarını kaldırdığınızdan bahsetmiyorsunuz?
Niye, devletin tohumculuk istasyonlarını kaldırdığınızdan, yandaş
şirketlere peşkeş çektiğinizden bahsetmiyorsunuz? Ne oldu o güzelim
araziler, ne kadar tohum üretiyorlar, gelip anlatsanıza burada.
Geçtiğimiz hafta, bütün Türkiye'nin tarım il müdürlerini buraya
çağırdınız, onlara sordunuz. Acaba memnun musunuz o tohumculuk işletmelerinin
özel sektöre devrinden? Oralarda neler yetiştiriliyor? Bunları gelip
anlatsanıza burada, görelim bir. Elbet bunları anlatamazsınız,
ama masal anlatmak kolay.
Bakın, yanlış teşviklerle
çiftçiyi ayağa kaldıramazsınız. Zeytinde teşvik veriyorsunuz zeytin
ekilsin diye, Akdeniz bölgesinin tamamına Gemlik tipi zeytin ekiliyor.
Gemlik tipi zeytini zaten satamıyoruz. Yani, oradaki çiftçimiz bu
zeytini yetiştirecek, ürün almaya başladığında ürün elinde kalacak.
Yazık değil mi bu çiftçiye?! Bir de bunu teşvik vererek yapıyorsunuz,
hektar başına teşvik veriyorsunuz.
Değerli arkadaşlarım,
burada yasa çıkarmak sorun değil. IMF istiyor siz çıkarıyorsunuz,
Avrupa Birliği istiyor siz çıkarıyorsunuz, ama bunu uygularken
neler yaptığınızı, köylüyü ne hale soktuğunuzu elbette köylü hepimizden
iyi biliyor ve bunları hepimizden daha iyi bir şekilde size soracak.
Ben inanıyorum ki sizi iktidara getiren bu köylü, sizi iktidardan
da götürecek.
MEMET ALİ SUÇİN (Batman)
– Bir de önerinizi söyle. Öneriniz nedir?
ORHAN SÜR (Devamla) –
Önerilerimizi söylüyoruz. Önerilerimiz: Gerçekçi davranın, köylünün
yanında yer alın, köylünün yanında. Burada konuşarak değil, eylemlerinizle
köylünün yanında yer alın.
AHMET YENİ (Samsun) –
Öneri yok!
ORHAN SÜR (Devamla) –
Yani, biraz önce örnek verdiğim, o Sayın Başbakanın burada konuşup
verdiği talimatları nasıl yerine getirmiyorsanız, burada geçenleri
de yerine getirmiyorsunuz.
Bu ülkenin insanı
için yasa çıkaralım…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
ORHAN SÜR (Devamla) –
Teşekkür edip ineceğim Başkanım.
BAŞKAN – Lütfen…
ORHAN SÜR (Devamla) –
Sayın Başkanım, çok teşekkür ediyorum.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Sür.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sayın Başkanım…
BAŞKAN – Bir saniye
Sayın Bakan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… (AK Parti sıralarından
“var, var” sesleri)
Sayın milletvekilleri,
lütfen… Niye heyecanlanıyorsunuz anlamadım.
Önerge reddedilmiştir.
Sayın Bakan, buyurun.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Sataşmadan dolayı… Sayın
Konuşmacı ismimden bahsederek bir sataşmada bulunmuştur.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
– Oylandı Sayın Başkan.
BAŞKAN – Sayın Bakan,
yeni bir sataşmaya mahal vermeden, buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Üç dakikalık süre veriyorum.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
– Sayın Başkan oylandı geçti.
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri…
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
– Başka maddeye geçtik Sayın Başkan. Başka maddeye geçtik efendim.
BAŞKAN – Buyurun Sayın
Bakan.
VI.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
Eker’in, Balıkesir Milletvekili Orhan Sür’ün, konuşmasında, şahsına
sataşması nedeniyle konuşması
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Diyarbakır) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biraz önce, burada, Muhalefet Partisinin Değerli
Sözcüsü konuşurken, tabii, aslında, ne Türkiye Büyük Millet Meclisinin
mehabetine ne de usul ve adaba uygun olmayan bir sataşmada bulunmuştur.
Öğleden önce de, yine, benim, arkadaşlarıma, milletvekili arkadaşlarıma
verdiğim, vereceğim bir iftar yemeğini buranın gündemine getirmiştir.
Ben, tabii, iftardan önce bu tür bir tartışmaya, doğrusu, cevap vermeyi
lüzumsuz addettim. Çünkü, ne konuyla ilgilisi var ne herhangi bir
şey. Ancak, görüyoruz ki, Sayın Vekil, bunu, ısrarla, tekrar dile getiriyor
ve birtakım, tabii, nahoş birtakım çirkin yakıştırmalarda bulunuyor.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
tarım bakanı, arkadaşlarına vereceği, ikram edeceği yemeğin parasını
verebilecek güçtedir. Ben de, bu akşam arkadaşlarıma verdiğim iftar
yemeğini kendim ödedim, faturası buradadır. (AK Parti sıralarından
alkışlar) Benim şahsi ikramımdır bu. Dolayısıyla, Bakanlığımla
ilgili değildir ve o nedenle de, şahsen bunu ödedim, faturası burada.
Öğrenmek isteyen de gelir, alır.
Türkiye Cumhuriyeti’nin
tarım bakanının, görüşülmekte olan bir kanun vesilesiyle, ilgili
sektörden veya herhangi birinden yemek parası almaya ne ihtiyacı
vardır ne böyle bir şeye tenezzül eder. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Bu, eğer, Cumhuriyet Halk Partili bir tarım bakanı olsa da bir şey değişmez,
bir şey değişmez. (AK Parti sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
NECATİ UZDİL (Osmaniye)
– Bravo.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) – Dolayısıyla, bu Kanun’u, bu şekilde
küçük meselelerle sulandırmaya kalkışmak, Türkiye Büyük Millet
Meclisine saygısızlıktır, Türk milletine saygısızlıktır.
MEHMET BEŞİR HAMİDİ
(Mardin) – Yakışmıyor.
TARIM VE KÖYİŞLERİ
BAKANI MEHMET MEHDİ EKER (Devamla) –Ben, bunu, bu şekilde açıklama
gereği duydum.
Yüce heyeti saygılarla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Bakan.
Buyurun Sayın Sür.
ORHAN SÜR (Balıkesir)
– Sayın Başkanım, ben adaba aykırı bir konuşma yapmadım. Ben, bir milletvekili
olarak, denetim görevimi yapıyorum. Sayın Bakanıma saygısızlık
yapmadım. Sayın Bakanım 3 tane lokanta değiştirmiştir benim konuşmamdan
sonra, ondan sonra buraya fatura getiriyor. Dün akşam verilen, acaba,
yemeğin faturası nerede? Onu sorarız o zaman başka bir bakana. (AK
Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN – Lütfen sayın
milletvekilleri...
Sayın Sür, anlaşılmıştır,
sözleriniz tutanaklara da geçirilmiştir. Teşekkür ediyorum.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 21. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Enis
Tütüncü (Tekirdağ) ve arkadaşları
Alt birlik yönetim kurulu
Madde 21. – Alt birlik
yönetim kurulu iki yıllık bir dönem için, genel kurul üyeleri arasından
seçilen, en az yedi asıl ve aynı sayıda yedek üyeden oluşur. Yönetim
kurulu asıl üyeleri, ilk toplantılarında yönetim kurulunun vereceği
görevleri yürütmek üzere, gizli oyla, kendi aralarından bir başkan, bir
başkan yardımcısı ve bir sayman üye seçerler. Yönetim kurulunun
vereceği görevler ile alt birliğin işlerini yürütmek üzere bir genel
sekreter tayin edilir. Genel sekreterin nitelikleri ile görevleri,
alt birlik tüzüğünde belirlenir.
Yönetim kurulu başkanı;
yönetim kuruluna başkanlık ve alt birliği temsil eder. Alt birliğin
malî işlerinden ve bu konu ile ilgili defter ve kayıtların tutulmasından
sayman üye ile birlikte, diğer defterler ve yazışmalarla ilgili olarak
da genel sekreterle birlikte sorumludur. Başkanın yokluğunda kendisine
başkan yardımcısı vekalet eder. Üst üste iki dönem başkanlık yapanlar
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler.
Yönetim kurulu ayda
bir defadan az olmamak üzere başkanın çağrısı ile salt çoğunlukla
toplanır. Katılanların salt çoğunluğu ile karar alınır; eşitlik halinde
kararı, başkanın oyu belirler.
Yönetim kurulu toplantılarına
ilişkin usul ve esaslar, alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Yönetim kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Genel kurul gündemini
hazırlamak ve genel kurulu toplantıya çağırmak.
b) Alt birliğin dönem
bilançosunu, faaliyet raporunu ve tahmini bütçesini hazırlayıp
genel kurula sunmak.
c) Genel kurul kararlarını
uygulamak,
d) Üyeler arasında
iletişim ve dayanışmayı sağlamak.
e) Üyelerin ve tohumculuk sektöründe faaliyet gösteren kişilerin
meslekî bilgi ve görgülerinin artırılması ve geliştirilmesi için
konferans, seminer, kurs, sempozyum ve benzeri eğitim işlerini düzenlemek.
f) Tohumculuk sektörünün
geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak, sektörle
ilgili inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak.
g) Üyeler hakkında disiplin
cezasını gerektiren veya suç teşkil eden fiillerin varlığı hâlinde,
disiplin kurulunu göreve çağırmak.
h) Alt birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
aynî hak tesis etmek.
ı) Genel kurulca verilecek
diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
21. Maddenin birinci
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “beş” ibaresi “yedi” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Alt birlik denetim kurulu
MADDE 22. -
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
|
|
|
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Muharrem
Kılıç |
|
|
|
|
|
Alt birlik denetim kurulu
Madde 22. – Denetim kurulu, genel kurul tarafından
bir yıllık bir dönem için alt birlik üyeleri arasından seçilen, üç
asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Denetleme kurulu yılda en az iki defa toplanır ve üyeler ilk toplantılarında
kendi aralarından gizli oyla bir başkan seçerler.
Denetim kurulunun
toplanma usul ve esasları alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Denetleme kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Alt birliğin tüm hesap
ve işlemlerini incelemek.
b) Hesap ve işlemlerde gördüğü
aksaklıkları en geç onbeş gün içinde yönetim kuruluna
sunmak.
c) İki yıllık denetim
sonuçlarını bir rapor hâlinde genel kurula sunmak.
d) Gerektiğinde genel
kurulu olağan üstü toplantıya çağırmak.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Osman Kaptan |
Ahmet Yılmaz Kaya |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
|
|
|
|
|
|
Hüseyin
Ekmekcioğlu |
|
|
|
|
|
Alt birlik denetim kurulu
Madde 22. – Denetim kurulu, genel kurul tarafından
iki yıllık bir dönem için alt birlik üyeleri arasından seçilen, üç
asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Denetleme kurulu yılda en az üç defa toplanır ve üyeler ilk toplantılarında
kendi aralarından gizli oyla bir başkan seçerler.
Denetim kurulunun
toplanma usul ve esasları alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Denetleme kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Alt birliğin tüm hesap
ve işlemlerini incelemek.
b) Hesap ve işlemlerde gördüğü
aksaklıkları en geç onbeş gün içinde yönetim kuruluna
sunmak.
c) İki yıllık denetim
sonuçlarını bir rapor hâlinde genel kurula sunmak.
d) Gerektiğinde genel
kurulu olağan üstü toplantıya çağırmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeyi katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Deveciler,
konuşacak mısınız?
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
– Sayın Başkan, ben konuşacağım.
BAŞKAN – Malatya Milletvekili
Sayın Muharrem Kılıç, buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Malatya)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Tohumculuk
Kanunu’nun 22’nci maddesiyle ilgili olarak vermiş olduğum önergeyle
ilgili olarak söz almış bulunmaktayım; yüce heyeti saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Tohumculuk Yasası, tohumculuk sektörünün, tohumların veriminin,
kalitesinin yükseltilmesini amaçlayan bir kanun. Muhakkak ki iyi
niyetle hazırlanmış bir yasa. Ancak, burada, bu Yasa’da korunan yarar,
acaba çiftçilerin mi, yoksa tohum tüccarlarının mı, tohumculuk sektöründe
faaliyet gören şirketlerin mi? Bunu anlamak istiyoruz.
Yalnız, değerli arkadaşlar,
tohumculuk sektörünü düzeltiyoruz da, yalnız, çiftçinin hâli ne durumda,
onu öğrenmek istiyoruz. Çünkü, çiftçi şu anda hangi ürünü ekse zarar
ediyor. Çiftçi, kaderine terk edilmiş durumda; çünkü, üretim girdileri,
maalesef, çok yüksek olduğu için, çiftçi yeteri kadar, ürettiğinden,
randıman elde edemiyor.
AHMET RIZA ACAR (Aydın)
– Mazot düşüyor… Mazot düşüyor…
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, mazot düşmüyor, mazot sürekli yükseliyor.
AHMET RIZA ACAR (Aydın)
– Düşüyor, düşüyor!..
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
– Yalnız, ben Malatya Milletvekiliyim. Malatya’daki çiftçinin de
durumunu çok iyi biliyorum; çünkü, Malatya’daki köylerimizi sürekli
geziyoruz. Özellikle AKP İktidarı döneminde, emin olunuz, çiftçilerimiz
hiç bu kadar kötü durumda olmamıştı. Çünkü, tohumculuğu ne kadar
düzeltirsek düzeltelim, Malatya’da şu anda tütün ekimi yok, tütün
ekilmiyor Malatya’da; pancar ekimi kotadan dolayı durma noktasında.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Kayısı…
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
– Zaten, kayısıyı da şu anda Malatya’da… Malatya’da kayısıyı, maalesef,
iktidarınız döneminde kayısıyı, değerli arkadaşlar, öldürdünüz.
Çünkü, 2006 yılında ilkbaharda meydana gelen don olayında, maalesef,
Malatyalı çiftçinin kayısısı yok oldu. Bununla ilgili olarak da,
ne yazık ki, Hükûmetten hiçbir yetkili gelip, Malatyalının bu kayısı
sorununa sahip çıkmadılar. 12 Temmuzda Sayın Başbakan Malatya’ya
geldi. Malatya’ya geldiğinde, Malatyalılar heveslendiler, sevindiler,
dediler ki: “Sayın Başbakan Malatya’ya geliyor, acaba, bizim sorunumuza
çözüm üretecek mi?” Sayın Başbakan da, Malatyalıların beklentisini
gördüğü için… Sanırım, gerekli dokümanlar kendisine iletildi; donla
ilgili olarak 35 trilyon liralık bir zarar söz konusuydu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Müjde… Müjde…
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
– Sayın Başbakan da, müjde verdi Malatyalıya. Gazeteler çarşaf çarşaf
yazdılar “Başbakandan müjde” diye. Ancak, 12 Temmuzdan sonra iki ay
içinde ödeneceği bildirilen o yardımlar, henüz yapılmadı.
Değerli arkadaşlar,
Sayın Başbakan sizin Genel Başkanınız; ancak, Türkiye Cumhuriyeti’nin
Başbakanı, bizim de Başbakanımız. Biz, Sayın Başbakanın yanlış beyanatta
bulunmasını kabul etmek istemiyoruz. Sayın Başbakan, âdeta, Malatyalıları
kandırdı. Çünkü, o zamanki beyanatında, bu paraları iki ay içerisinde
ödeyeceğini belirtmişti. Ancak, aradan iki aydan çok fazla zaman
geçti, henüz ortada ödeme yok.
Hem de Sayın Başbakandan sonra “Biz bu ödemeyi 2090 sayılı Kanun’a göre
yapacağız.” dediler. Ancak, Başbakan bundan bahsetmemişti.
Sayın Başbakan, ne çiftçinin traktöründen ne çiftçinin ineğinden ne
çiftçinin başka gelirinden bahsetmişti. Ancak, şu
anda yapılan tespitlerde, çiftçinin diğer mal varlıkları araştırılıyor,
onlarla ilgili olarak “Tüm mal varlığının yüzde 40’ını kaybetmiş
olursa, o zaman yardım yapacağız.” diyorlar. Bununla ilgili
ilçeleri gezdik; ilk yapılan tespitlerde, zararı yüzde 100’e yakın
olan çitçiler bile, şu anda yapılan tespitlerde yüzde 20, yüzde 30’lara düştü, büyük çoğunluğu bu zararlarını alamıyorlar
değerli arkadaşlar. Şu anda, bizim elimizde, ilçelerimizdeki
çiftçilerimizden gelen belgeler var. İlk yapılan tespitlerde yüzde
80 zarar var, yüzde 90 zarar var. Şu anki yapılan tespitlerde de, maalesef, bu zararlar
yüzde 40’lara…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kılıç,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
MUHARREM KILIÇ (Devamla)
– Değerli arkadaşlar, bu durumlara karşı, ilçelerimizde muhtarlarımızdan,
çiftçilerimizden çok büyük tepkiler var. Bu tepkileri yatıştırmak
üzere, İktidar Partisinin bazı milletvekilleri ilçeleri gezdiler,
bu sorunları çözeceklerini belirttiler. Kuluncak ilçemize gittim;
ilçedeki çiftçiler “Sayın Vekilim, iktidardan milletvekili geldi
‘sorunu çözeceğiz’ dedi. ‘Köyden 20 kişi bu zarardan etkilendi’ diye
rapor tutulmuşsa, bu, şu anda 10’a düştü. Yani, iktidar milletvekili
geldikten sonra, sorunlar iyice arttı.” diyorlar. Bu şu demektir:
Çiftçilerimiz, kendi haline terk edilmiş durumda.
Değerli arkadaşlar,
Malatyalılar vefalı insanlardır; iyiliği de bilirler kötülüğü
de bilirler. Seçim yaklaşıyor; bu seçimlerin sonucunda da, Malatyalılar
gereken dersi mutlaka İktidara vereceklerdir.
Bu duygularla yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.(CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kılıç.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 22. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Alt birlik denetim kurulu
Madde 22. – Denetim
kurulu, genel kurul tarafından bir yıllık bir dönem için alt birlik
üyeleri arasından seçilen, üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Denetleme
kurulu yılda en az iki defa toplanır ve üyeler ilk toplantılarında
kendi aralarından gizli oyla bir başkan seçerler.
Denetim kurulunun
toplanma usul ve esasları alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Denetleme kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Alt birliğin tüm hesap
ve işlemlerini incelemek.
b) Hesap ve işlemlerde
gördüğü aksaklıkları en geç onbeş gün içinde yönetim kuruluna sunmak.
c) İki yıllık denetim
sonuçlarını bir rapor hâlinde genel kurula sunmak.
d) Gerektiğinde genel
kurulu olağan üstü toplantıya çağırmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN- Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
22. Maddenin birinci
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “iki yıllık” ibaresi “bir yıllık”
şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Sayın Başkan…
BAŞKAN – Sayın Komisyon
Başkanının bir düzeltme talebi vardır.
Buyurun Sayın Başkan.
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım.
22’nci maddede geçen
“denetleme kurulu” ifadelerinin madde başlığıyla uyumlu hale getirilebilmesi
için “denetim kurulu” olarak değiştirilmesini teklif ediyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN – Not alınmıştır
Sayın Başkan.
Düzeltmeyle birlikte
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Alt birlik disiplin
kurulu
MADDE 23. -
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Ali Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
|
Antalya |
Balıkesir |
Aydın |
|
Osman Kaptan |
Enis Tütüncü |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Antalya |
Tekirdağ |
İstanbul |
|
|
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
|
Gaziantep |
|
Alt birlik disiplin
kurulu
Madde 23.- Disiplin
kurulu, genel kurulca iki yıllık bir dönem için alt birlik üyeleri
arasından seçilen, beş asıl ve beş yedek üyeden oluşur. Disiplin kurulu,
yönetim kurulunun çağrısıyla toplanır. Disiplin kurulu üyeleri
ilk toplantılarında gizli oyla kendi aralarından bir başkan ve bir
de raportör seçerler.
Toplanma ve disiplinle
ilgili usul ve esaslar alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Disiplin kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Yönetim kurulunun
disiplin kovuşturması açılmasına dair kararı üzerine, inceleme
yaparak disiplinle ilgili kararları uygulamak ve cezaları vermek.
b) Yönetim kurulunun
vereceği diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A.Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
İstanbul |
|
Ahmet Yılmazkaya |
Osman Kaptan |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Gaziantep |
Antalya |
Antalya |
|
|
Enis Tütüncü |
|
|
|
Tekirdağ |
|
Alt birlik disiplin
kurulu
Madde 23.- Disiplin
kurulu, genel kurulca bir yıllık bir dönem için alt birlik üyeleri
arasından seçilen üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Disiplin kurulu,
yönetim kurulunun çağrısıyla toplanır. Disiplin kurulu üyeleri
ilk toplantılarında gizli oyla kendi aralarından bir başkan ve bir
de raportör seçerler.
Toplanma ve disiplinle
ilgili usul ve esaslar alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Disiplin kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Yönetim kurulunun
disiplin kovuşturması açılmasına dair kararı üzerine, inceleme
yaparak disiplinle ilgili kararları uygulamak ve cezaları vermek.
b) Yönetim kurulunun
vereceği diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde,
Antalya Milletvekili Hüseyin Ekmekcioğlu söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Ekmekcioğlu.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; vermiş olduğumuz
değişiklik önergesi üzerine söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Bugün, Türk tarımını
çok yakından ilgilendiren bir yasa tasarısı’nı görüşüyoruz. Bu Tasarı,
aynı zamanda, Hükûmetin tarım politikasına bakışının en açık göstergesidir.
Tarım ve tarımla ilgili tüm mekanizmaları uluslararası tekellere
terk eden AKP Hükûmeti, bu Yasa Tasarısıyla, üreticinin en önemli girdisi
olan tohum alanını da, tamamen uluslararası tekellere bırakmaktadır.
Tasarı, tohumculuk şirketlerinin temsilcilerinden oluşan Türkiye
Tohumcular Birliğinin kurulmasını öngörürken, bu alandaki tüm
yetkiler, tohum dağıtılan şirketlere bırakılacaktır. Tasarıda,
“Kamu bu işi yapamamıştır, eğer özel sektöre biz bu işi tamamen devredersek,
Türkiye’de tohumculuk konusunun önünü açmış oluruz” mantığı yatmaktadır;
bu, çok yanlış bir mantıktır. Burada AKP Hükûmetinin amacı, yerli üretimi
teşvik etmek değil, tohum ithalatına dayalı bir sistem kurmaktır.
Sadece tohumda değil, her türlü ürünü ithal eden bir anlayışın ekonomimizi
getirdiği nokta ortadadır. Tarımda büyüme ve üretici gelirlerinin
artırılmasını engelleyen en önemli sebeplerden birisi, girdi fiyatlarındaki
artışlardır. Son beş yılda, üretimde kullanılan girdilerin fiyatları
anormal bir şekilde artmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 2006 yılında, Toprak Mahsulleri Ofisi alış fiyatı
375 bin lira olan buğday, piyasada, yaklaşık 320 bin liraya alıcı bulmaktadır.
Aynı şekilde, mısır 350, arpa 250 bin liradan zor alıcı bulabiliyor.
Hububat üreticilerinin sıkıntıda olduğu önemli iki nokta var. Bunlardan
biri, AKP hükûmete geldiğinde bu fiyatlar aşağı yukarı aynıydı; üzerinden
dört yıl geçti, bu dönemde, mazot, gübre, ilaç, işçilik yüzde 100 artış
gösterdi. Ülkemizde, halkın satın alma gücü gün geçtikçe düşüyor;
ama, hububat satış fiyatı yerinde saymaya devam ediyor.
Sıkıntılardan ikincisi,
bu ürünlere 2006 senesinde Bakanlık tarafından verilecek primlerle
ilgili kararname hâlâ çıkarılmadı. Çiftçi bekliyor, ürünlerini
kaç liradan satacağını bilmiyor. Durum böyle olunca, çiftçi, tüccarın
insafına bırakılıyor. Sadece bu ürünleri ekerek geçimini sağlayanlar
var ülkemizde. Bunlar evlerine nasıl ekmek götürecekler? Türk çiftçisi,
cumhuriyetin hiçbir döneminde, AKP Hükûmeti döneminde olduğu kadar
perişan olmamıştır ve zor günler geçirmemiştir.
Bunlara ek olarak,
2003 yılında 89 bin liraya alıcı bulunan pancar, bu yıl 80 bin liraya
üreticinin elinden çıkarılmaktadır. Çiftçiler, ellerindeki pancarı
devlete zararına satmaktadırlar. Aynı şekilde, ayçiçeği, 2006 yılında,
geçen yılki fiyattan alıcı bulabilmektedir. Üç yıl önce 3 milyon
500 bin liradan alınan anason, şu anda 1 milyon 750 bin liraya alıcı
bulabilmektedir. Ne yapsın tarımla uğraşan çiftçiler, köylüler?
Adında “tarım” ve “köy” geçen bir bakanlık olarak bu insanları hiç mi
düşünmüyorsunuz Sayın Bakan? Bu insanlara “hiçbir şey ekmeyin” mi
demek istiyorsunuz? Sizin Bakanlık olarak üretimi teşvik etmeniz
gerekmez mi?
Bunlar böyleyken elmanın
durumu içler acısıdır. Geçen yıl 200-250 bin liradan zararına elden çıkarılabilen
elmanın bu seneki akıbeti de merakla beklenmektedir.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– Hepsi satıldı elmanın.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Devamla) – Geçen yıl, yine bu ürünlerde, Mecliste yapmış olduğum konuşmada
Hükûmeti uyarmıştım. Uyarımı bu yıl da tekrarlıyorum: İhracatın
önündeki engelleri bir an önce kaldırın, ihracat primlerini artırın.
Aksi halde, geçen yıldan daha da kötü bir dönem yaşanabilir. Lütfen,
bu uyarılarımıza kulak veriniz ve gereğini yapınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Ekmekcioğlu,
lütfen toparlar mısınız.
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkan, toparlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
tarımı kökünden yok etmeye çalışıyorsunuz. Şu günlerde tarımsal
ürünlerin çoğu ithal ediliyor: Muz, elma, pamuk, buğday, tütün, pirinç.
Örnekleri daha çoğaltabiliriz. Bu ülkenin tarım ülkesi olduğunu
unutuyorsunuz. Lütfen, kendinize geliniz. Tarımı yok ederek ülkemizin
kalkınmasının olanaksız olduğu herkes tarafından bilinmelidir.
Sanayii yeteri kadar geliştirmeden tarımı küçültmeye çalışırsanız,
bu ülkeyi büyük sıkıntılara sokarsınız. Şu anda yaşanan gerçekler
de, bunun en iyi göstergesidir. Üreticiyi, çiftçiyi, köylüyü yok sayan
AKP İktidarına, hiç şüphe yok ki, halk, yanıtı önümüzdeki seçimlerde
verecektir. Bu halkı perişan edenler, her zaman perişan olmuşlardır.
Biz, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, üreticinin, çiftçinin, köylünün yanında olacağız,
üretenleri destekleyeceğiz. Biz, ülkemizde yaşayan belli bir kesimin
değil, tüm ülkenin hükûmeti olacağız. Üreticimizi ezdirmeyeceğiz,
halkımızı soydurmayacağız, vatanı da böldürmeyeceğiz.
AHMET YENİ (Samsun) –
Seçim meydanı mı burası?
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Devamla) – Önergemize olumlu oy vereceğinizi düşünür, yüce heyetinizi
saygıyla selamlarım. [CHP sıralarından alkışlar; AK Parti sıralarından
alkışlar (!)]
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Ekmekcioğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 23. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Alt birlik disiplin
kurulu
Madde 23.- Disiplin
kurulu, genel kurulca iki yıllık bir dönem için alt birlik üyeleri
arasından seçilen, beş asıl ve beş yedek üyeden oluşur. Disiplin kurulu,
yönetim kurulunun çağrısıyla toplanır. Disiplin kurulu üyeleri
ilk toplantılarında gizli oyla kendi aralarından bir başkan ve bir
de raportör seçerler.
Toplanma ve disiplinle
ilgili usul ve esaslar alt birlik tüzüğü ile belirlenir.
Disiplin kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Yönetim kurulunun
disiplin kovuşturması açılmasına dair kararı üzerine, inceleme
yaparak disiplinle ilgili kararları uygulamak ve cezaları vermek.
b) Yönetim kurulunun
vereceği diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
23. maddenin birinci
fıkrasının ilk cümlesinde yer alan “üç asıl ve üç yedek” ibaresi “beş
asıl ve beş yedek” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Alt birlik gelir ve giderleri
MADDE 24. –
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır. Önergeleri önce geliş sırasına göre okutup aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
Antalya |
|
Osman Kaptan |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
|
|
|
Kemal
Sağ |
Yakup
Kepenek |
|
|
Adana |
Ankara |
|
Alt Birlik gelir ve giderleri
Madde 24.- Alt birliklerin
gelirleri şunlardır:
a) Giriş aidatı ve
yıllık aidat.
b) Üyelerin tohumculukla
ilgili ürün, mal ve hizmet satışlarından; binde üç oranında kesilecek
komisyon.
c) Yatırım, ortaklık
ve işletme gelirleri ile laboratuvar ve benzeri tesis gelirleri.
d) Fuar, organizasyon,
reklam, tanıtım ve yayıncılık gelirleri.
e) İsim hakkı, logo,
tohumluk etiketi, sözleşme ücretleri, hakemlik, arabuluculuk, danışmanlık,
eğitim ve toplantı gelirleri.
f) Taşınır ve taşınmaz
mallardan elde edilen her türlü gelirler.
g) Alt birlik yetkisinde
bulunan işlemlerle ilgili izin, yetki belgesi ve tasdik ücretleri.
h) Faaliyet konuları
ile ilgili diğer gelirler.
Alt birliğin giderleri,
bu Kanun kapsamında verilen görevler ile kuruluş amaçları çerçevesinde
yürütülen görevlerin ifasına yönelik faaliyetlerle ilgili giderlerdir.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Aydın |
Antalya |
|
Osman Kaptan |
Yakup Kepenek |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Antalya |
Ankara |
Gaziantep |
Alt Birlik gelir ve giderleri
Madde 24.- Alt birliklerin
gelirleri şunlardır:
a) Giriş aidatı ve
yıllık aidat.
b) Üyelerin tohumculukla
ilgili ürün, mal ve hizmet satışlarından, binde dört oranında kesilecek
komisyon.
c) Yatırım, ortaklık
ve işletme gelirleri ile laboratuvar ve benzeri tesis gelirleri.
d) Fuar, organizasyon,
reklam, tanıtım ve yayıncılık gelirleri.
e) İsim hakkı, logo,
tohumluk etiketi, sözleşme ücretleri, hakemlik, arabuluculuk, danışmanlık,
eğitim ve toplantı gelirleri.
f) Taşınır ve taşınmaz
mallardan elde edilen gelirler.
g) Alt birlik yetkisinde
bulunan işlemlerle ilgili izin, yetki belgesi ve tasdik ücretleri.
h) Faaliyet konuları
ile ilgili diğer gelirler.
Alt birliğin giderleri,
bu Kanun kapsamında verilen görevler ile kuruluş amaçları çerçevesinde
yürütülen görevlerin ifasına yönelik faaliyetlerle ilgili giderlerdir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Önerge üzerinde,
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Ankara)
– Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan Tasarı’nın 24’üncü maddesi üzerine verdiğimiz
değişiklik önergesi konusunda
görüşlerimi açıklamak üzere söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
şimdiye kadar yaptığımız görüşmelerde, tarımın değişik konularına
“mikro” diyebileceğimiz ürün düzeyinde ve bölge düzeyinde değinildi,
birçok konu tartışıldı, vurgulandı. Ben, burada, tarımın genel, bütünüyle
bir değerlendirmesini, bir çerçevesini tarihsel gelişimi içinde
irdeleyeceğim ve kimi görüşlerimi sizlerle paylaşacağım.
Değerli arkadaşlar,
İkinci Dünya Savaşından hemen sonra dünyada gelişmiş-az gelişmiş
ayırımı yapıldığında, Türkiye gibi gelişmekte olan ülkelere bir
görev verildi, denildi ki: Türkiye gibi ülkeler tarımda uzmanlaşsın,
ağır sanayi işini, sanayi işini gelişmiş ülkelere bıraksın. Bu yolda,
Türkiye tarımı 80’li yıllara kadar geldi; ama, 80’den sonra dünyadaki
yapının, küreselleşmenin de katkısıyla değişmesi üzerine, gelişmiş
ekonomilerin tutumu değişti. Demeye başladılar ki, tarımı da biz
yaparız, siz yapamazsınız. Bu durum Türkiye’de şunu getirdi: Türkiye
tüketicisi, peynirden süte kadar pek çok konuda, pek çok alanda yabancı
kaynaklı ürünü tüketir duruma geldi. Hiçbir gelişmiş ülkenin yapmadığı
ölçekte ve ölçüde Türkiye tarımı dışarıya açıldı; denetimsiz
açıldı, verimsiz açıldı. Bir taraftan pahalı ve lüks gıda tüketimi,
bir taraftan Türkiye toplumu kaçak tarım ürünleriyle dolduruldu.
Diğer maddeler de var ama, tarımda kaçak, ülke tarımını daha önemli
bir biçimde kötüye götürdü, vurgun yedirdi, izin verirseniz.
Değerli arkadaşlar,
tohumculuk, esas olarak, ileri teknoloji işidir. Türkiye’nin tarımsal
araştırma ve geliştirme birimleri, Hükûmetiniz işbaşına geldiği
zaman, 85 dolayındaydı; 88’di yanılmıyorsam. Şimdi ben -Sayın Bakan
kendileri yok ama- Tarım Bakanından soruyorum: Bu yönetim döneminde,
AK Parti İktidarında, kaç adet tarımsal araştırma, geliştirme birimi
kapatıldı; bunların kaç tanesi tohum üretimiyle ilgiliydi ve kaç
tanesi şu anda faaliyettedir? Korkarım -Teletaş’a 80’li yıllarda
yaptığımız gibi- Türkiye, bu alanda da kendi elindeki, devletin
elindeki üretim birimlerini kapatarak, o alanda yapabileceğini
de yapamaz duruma gelecek ve pahalı teknolojiyi yine yabancılardan,
çok fazla bedel ödeyerek almak durumunda kalacaktır. Bu, kötüye
kullanımın bir örneğidir.
Değerli arkadaşlar,
bir başka kötüye kullanım, Türkiye’de tarım arazilerinin durumudur.
Türkiye’deki tarım arazileri, çok büyük ölçüde, sanayiin, inşaatın,
konutun, rantın alanı haline gelmiştir. Bu uygulamada çoğu kez mahkeme
kararlarına uyulmamakta, yargı kararları yerine getirilmemektedir.
Bunun çok somut bir örneği var, izninizle bunu burada belirteyim:
Bursa’daki ünlü Cargill firmasının işgal ettiği tarımsal alan 212
dönümdür ve 1998’den bu yana, sekiz yıldır, bu alan üzerinde çok değişik
mahkeme kararları, iptalleri, yürütmeyi durdurma kararları bir
türlü uygulanamamaktadır. Şimdi, burada sorulması gereken bir
soru var: Sayın Başbakanımızın son Washington gezisinde, Cargill
firmasının Bursa’daki durumunun ele alınması Amerika Başkanı Bush
tarafından istendi mi? İstendiyse, ne yapıldı? Bunu bilmek durumundadır
bu Meclis. Neden bilmek durumundadır; çünkü, bu, bir örnek. Cargill
olur margil olur, başkaları olur; ama, Türkiye’de tarım topraklarının
kullanımında ve ileri teknolojiye dayalı üretimde yabancıların
hukuk tanımaz, mahkeme kararlarının uygulanmasını engelleyen
ve…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
YAKUP KEPENEK (Devamla)
– Sayın Başkan, bitiriyorum izninizle.
BAŞKAN – Sayın Kepenek,
buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Bir cümle de önergeyle ilgili konuş.
YAKUP KEPENEK (Devamla)
– Sabredin.
…bir biçimde siyasiler
tarafından korunan bir durumda olması, ülke tarımı açısından çok
kaygı vericidir, çok sakıncalıdır, çok tehlikelidir.
Değerli arkadaşlar,
ülke tarımının önemli bir yarası daha var; yarası çok da, büyük bir
yarası daha var. Burada dile getirmeye çalıştım, ülke tarımının
önemli bir bölümü, izin verirseniz söyleyeyim, yüzde 88,2’si…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
– Önergeyle ilgisi ne?
YAKUP KEPENEK (Devamla)
– Susar mısınız.
…kayıt dışıdır. Şimdi,
tarımdaki ücretlilerin yüzde 51’i, yevmiyelilerin yüzde 98’i kayıt
dışıdır; daha da önemlisi, tarımda 3 milyonun üzerinde ücretsiz aile
işçisi vardır. Bu kürsüden birkaç kez dile getirdim: Çağımızda ücretsiz
aile işçisi demek, çağdaş köle demektir. Bu, ekonomik bağımlılığın;
bu, bireyin özgürleşememesinin; bu, demokrasinin işlememesinin
en önemli ögelerinden, nedenlerinden biridir. O yapıyı göz ardı
ederek, onu bir tarafa bırakarak Türkiye tarımını düzeltmeye kalkmak
çok da uygun olmayacaktır.
Son bir nokta daha
var. Hükûmetiniz, kanımca, doğru ve olumlu bir tavır aldı ve Et ve Balık
Kurumunu -hani satılan, özelleştirilen, atılan Et ve Balık Kurumunu-
yeniden canlandırmaya karar verdi. Bu, sağlıklı bir dönüşümdür.
Umarım, diğer, cumhuriyetin kurduğu, tarımı korumaya, güçlendirmeye
yönelik, geçmiş iktidarların katkı yaptığı o büyük kurumlar yeniden
canlandırılır ve Türkiye tarımı güçlü kurumsal yapısına kavuşur.
Bu dileklerle hepinize
saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kepenek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 24. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Alt Birlik gelir ve giderleri
Madde 24.- Alt birliklerin
gelirleri şunlardır:
a) Giriş aidatı ve
yıllık aidat.
b) Üyelerin tohumculukla
ilgili ürün, mal ve hizmet satışlarından; binde üç oranında kesilecek
komisyon.
c) Yatırım, ortaklık
ve işletme gelirleri ile laboratuvar ve benzeri tesis gelirleri.
d) Fuar, organizasyon,
reklam, tanıtım ve yayıncılık gelirleri.
e) İsim hakkı, logo,
tohumluk etiketi, sözleşme ücretleri, hakemlik, arabuluculuk, danışmanlık,
eğitim ve toplantı gelirleri.
f) Taşınır ve taşınmaz
mallardan elde edilen her türlü gelirler.
g) Alt birlik yetkisinde
bulunan işlemlerle ilgili izin, yetki belgesi ve tasdik ücretleri.
h) Faaliyet konuları
ile ilgili diğer gelirler.
Alt birliğin giderleri,
bu Kanun kapsamında verilen görevler ile kuruluş amaçları çerçevesinde
yürütülen görevlerin ifasına yönelik faaliyetlerle ilgili giderlerdir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
24. maddenin birinci
fıkrasının (f) bendinde yer alan ilk cümlesinde yer alan “Taşınır ve
taşınmaz mallardan elde edilen gelirler” ibaresi “Taşınır ve taşınmaz
mallardan elde edilen her türlü gelirler” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Fesih
MADDE 25. -
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup,
aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Ahmet Yılmazkaya |
M. Mesut Özakcan |
|
Balıkesir |
Gaziantep |
Aydın |
|
Osman Kaptan |
Nail Kamacı |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Antalya |
|
Kemal Sağ |
Enis Tütüncü |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Adana |
Tekirdağ |
İstanbul |
Fesih
Madde 25. – Alt birlik
genel kurulu, genel kurula katılma hakkına sahip tüm üyelerin dörtte
üç çoğunluğu ile fesih kararı alabilir. İlk toplantıda çoğunluk
sağlanamaması hâlinde ikinci toplantıda yönetim, denetim ve disiplin
kurulu üye sayısının iki katından az olmamak üzere katılan üyelerle
toplantı yapılabilir. Bu durumda fesih kararı, toplantıya katılanların
üçte iki çoğunluğuyla alınır. Fesihle ilgili usul ve esaslar alt birlik tüzüğü
ile belirlenir.
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Ahmet Yılmazkaya |
M. Mesut Özakcan |
|
Balıkesir |
Gaziantep |
Aydın |
|
Osman Kaptan |
Nail Kamacı |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
|
Antalya |
Antalya |
Antalya |
|
Kemal Sağ |
Enis Tütüncü |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Adana |
Tekirdağ |
İstanbul |
Fesih
Madde 25. – Alt birlik
genel kurulu, genel kurula katılma hakkına sahip tüm üyelerin üçte
iki çoğunluğu ile fesih kararı alabilir. İlk toplantıda çoğunluk
sağlanamaması hâlinde ikinci toplantıda yönetim, denetim ve disiplin
kurulu üye sayısının üç katından az olmamak üzere katılan üyelerle
toplantı yapılabilir. Bu durumda fesih kararı, toplantıya katılanların
üçte iki çoğunluğuyla alınır. Fesihle ilgili usul ve esaslar alt birlik tüzüğü
ile belirlenir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
Nail Kamacı, Antalya
Milletvekili, söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Kamacı.
NAİL KAMACI (Antalya)
– Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Tasarı’nın 25’inci maddesindeki
öneri hakkında söz almış bulunuyorum; hepinize saygılar sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle birkaç konuyu bir düzeltmekte fayda olduğunu düşünüyorum.
Meclis Başkanı dahil olmak üzere, Bakanımız ve Komisyon Başkanı arkadaşlarımız,
Komisyonda bulunan Cumhuriyet Halk Partisi milletvekillerinin
tümüne, o Komisyonda bulundukları dönem içerisinde itiraz etmediklerinden
dolayı burada konuşma hakkı yok diye söylediler. Belki İç Tüzük’te
öyledir. Ama, şunu söyleyeyim: İkibuçuk yıl önce bu kürsülerde tartışılması
gereken bir Tasarı, ikibuçuk yıl orada bekletiliyor ve ikibuçuk
yıl sonra bu Meclis kürsüsüne gelebiliyor. Bunda bir yanlışlık olsa
gerek değerli arkadaşlar. Eğer, Avrupa Birliği, bu süreçte bizden
bu Yasayı istememiş olsaydı, bu Tasarı diğer tasarılar gibi kadük
olacaktı, gelecek döneme aktarılacaktı. Üstelik, her Meclis dönemi
dört yılla sınırlıdır. Dört yılla sınırlı olmuş olsaydı, bugün bu tasarı
kadük olmuş olacaktı değerli arkadaşlar.
AHMET YENİ (Samsun) –
Beş yıla alışacaksınız, beş yıla.
NAİL KAMACI (Devamla)
– Eğer öyle bir önemli tasarıysa Sayın Ahmet Yeni, o Tasarı daha önce
buraya gelir ve konuşulurdu.
Artı, bunun yanında,
değerli arkadaşlar, Komisyon üyesi arkadaşlarımızın konuşma hakkı
yok diyorsunuz. Ben size söyleyeyim: Sayın Bakan o dönemde Komisyon
üyesiydi; bugün, değişiklik üzerinde, bir değişiklik için önerge
verdi. Sayın Bakan bu önergeyi veriyor, Sayın Komisyon Başkanı da
olur diyor. O nasıl diyor, o dönemlerde “evet” veya “hayır” diyen Komisyon
Başkanı veya Sayın Bakan? Değerli arkadaşlarım, herkesin bu konuda
hakkı vardır, önerge üzerinde de hakkı vardır, tasarı’nın maddeleri
üzerinde de hakkı vardır. O yüzden, böyle bir olay olması düşünülemez.
İkinci konu: Sayın Bakan
bilerek veya bilmeyerek kamuoyunu tamamen yanıltmıştır değerli
arkadaşlar. Burada, Sayın Osman Özcan, Antalya Milletvekili, tohumluklar
üzerinden alınan yüzde 8 KDV’nin yüzde 1’e düşürülmesini istemiştir
ve bunu istemiştir, yerine oturmuştur. Daha sonra, Sayın Bakan kalkmıştır,
kürsüde, bu madde üzerinde sayın milletvekillerimize, bilmediklerini,
bu konuyu bilmediklerinden dolayı kamuoyuna yanlış aksettirdiklerini
söylemiştir. İşte, buradan Türk halkına söylüyorum: Yem bitkileri,
yonca, fiğ vesaire, arpa, buğdayda, evet, yüzde 8’den yüzde 1’e inmiştir;
doğru. Sebzelerin tamamı, sadece taze fasulye haricinde, hepsi
yüzde 8’de durmaktadır. O yüzden, Sayın Bakanın söylediklerinin
gerçekle alakası yoktur değerli arkadaşlar. Bizim görevimiz, özellikle
Türkiye Cumhuriyeti Hükûmetinin bakanlarının görevi, Türk halkını,
Türk milletini yanıltmamaktır ve onlara inanmaktır. O yüzden, Bakanı
kınıyorum buradan, kınıyorum, kınıyorum! (CHP sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar,
aynı şekilde bir şey daha söyleyeyim: Sayın Bakan, TİGEM arazilerinin
yüzde 3’ünün, kiralama karşılığında verildiğini söylüyor. Değerli
arkadaşlar, kaç yıllığına verilmiş; otuz yıllığına. Ben size söyleyeyim:
1983’ten sonra, bu ülkede, kiralama yapılan hiçbir arazi devlete
döndü mü değerli arkadaşlar; dönmedi. Bunun da dönmesi beklenmiyor.
Daha bundan sonra yeni arazilerin kiralanması olabilir değerli
arkadaşlar.
Bunun yanında, bu kürsülerde,
İktidar Partisi milletvekilleri, sanki Türkiye'nin başka bir yerinde
yaşıyorlarmış gibi veya Avrupa’da yaşıyorlarmış gibi, Türk çiftçisinin
altın dönemini yaşadığını söylüyor değerli arkadaşlar.
AHMET RIZA ACAR (Aydın)
– Doğru.
NAİL KAMACI (Devamla)
– O sizin görüşünüz olabilir, ona saygı duyuyorum; ama, Türk milletini
kandıramazsınız değerli arkadaşlar. Türk milleti, yaşadığı zorlukları,
yaşadığı sorunları biliyor değerli arkadaşlar. O yüzden, burada,
bakanlarınızla, Hükûmet Başkanınızla, Recep Tayyip Erdoğan’la, Sayın
Başbakanla insanları yanıltamazsınız değerli arkadaşlar.
Öncelikle söyleyeyim…
AHMET RIZA ACAR (Aydın)
– Sen gezmedin mi? Ben gezdim.
NAİL KAMACI (Devamla)
– Ben tarih söylüyorum, tarih. Otur orada! Yıl 2002, siz geldiğiniz zaman,
potasyum nitrat 15 yeni Türk lirası, şu anda 32 yeni Türk lirası. Oranını
siz yapın değerli arkadaşım oradan.
AHMET YENİ (Samsun) –
Petrol, petrol…
NAİL KAMACI (Devamla)
– Evet, petrol fiyatları 2 milyon 500 bin lira Sayın Ahmet Yeni. Bakın,
bekleyin…
AHMET YENİ (Samsun) –
Hammadde… Varil…
NAİL KAMACI (Devamla)
– Bakın, sizin Genel Başkanınız ya Tokat’ta ya Konya’da bir seçim toplantısında
şöyle dedi: “Bu Hükûmet insafsızdır, 1 miyon 200 bin lira mazotun litresi,
ÖTV vergisi bunun yüzde 70’i; haksızlıktır, adaletsizliktir; ben geldiğim
takdirde 650 bin lira yapacağım.” Dedi mi demedi mi?
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– Demedi.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) – Demedi.
NAİL KAMACI (Devamla)
– Yalan söylüyorsunuz! Yalan söylüyorsunuz!
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– İspatla.
BAŞKAN – Lütfen toparlar
mısınız.
Buyurun Sayın Kamacı.
NAİL KAMACI (Devamla)
– Bitki koruma ilaçları… Bunlar da yüzde 250, yüzde 300 civarında
artmıştır değerli arkadaşlar. Bunların hepsi kayıtlarda vardır.
Hem de nerede, biliyor musunuz; Kumluca ilçesi toptancı hal sebze
fiyatlarıdır Sayın…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
– Ahmet Yeni…
NAİL KAMACI (Devamla)
– Hayır, Ahmet Yeni değil.
1/3/2002’de domates fiyatı
90 yeni kuruş, 1/3/2006’da 60 yeni kuruş. Çarliston biber 2002 yılında
1,70 yeni Türk lirası, şu anda, 2006 yılında 1,20. Bunlar, hep sizin döneminizde
olanlar.
FİKRET BADAZLI (
NAİL KAMACI (Devamla) – Değerli arkadaşlar,
bir şey daha söyleyeyim: Mademki sebzede veya tarımda herhangi bir
sorun yok, neden burada araştırma komisyonu kurdunuz?! Kurmasaydınız
ya!
FİKRET BADAZLI (
NAİL KAMACI (Devamla) – Madem bu ülkede
tarımda sorun yok, sebze, narenciye ve çiçekte araştırma komisyonunu
niye kurdunuz?!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
– Beraber kurduk…
NAİL KAMACI (Devamla)
– Demek ki, biz… O komisyonun kurulması için 2005 yılında Osman
Kaptan önerge verdi, 2005 yılında. Dikkat edin; ne zaman? Sizin bakanınızın
değiştiği günlerde. Ne zaman gündeme geldi? 2006 yılında gündeme
getirildi değerli arkadaşlar.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye)
– Ancak!..
NAİL KAMACI (Devamla)
– Tam bir yıl üç ay bekledi. Mademki
sorun yoktu… Ziraatta sorun yok, esnafta sorun yok, çiftçide sorun yok(!)
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (
NAİL KAMACI (Devamla)
– Onların hepsini diğer arkadaşlarım söyledi değerli arkadaşlar.
Siz bu dönem içerisinde…
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– Fındık ne oldu?!
NAİL KAMACI (Devamla)
– Ben size hiçbir nasihat yapmayacağım, öyle bir şey yok; çünkü, size
vermeyelim bu düşüncelerimizi.
AHMET YENİ (Samsun) –
Saklayın...
NAİL KAMACI (Devamla)
– Biz, kendimiz, Cumhuriyet Halk Partisi iktidara geldiğinde bunları
en iyi şekilde uygulayacağız değerli arkadaşlar.
Hepinize saygılar
sunuyorum. [CHP sıralarından alkışlar, AK Parti sıralarından “Bravo”
sesleri, alkışlar(!)]
AHMET YENİ (Samsun) –
Elli yıl daha!.. Rüya görmeye başladılar!
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Kamacı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
A. Kemal
Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
Fesih
Madde 25.- Alt birlik
genel kurulu, genel kurula katılma hakkına sahip tüm üyelerin dörtte
üç çoğunluğu ile fesih kararı alabilir. İlk toplantıda çoğunluk
sağlanamaması hâlinde ikinci toplantıda yönetim, denetim ve disiplin
kurulu üye sayısının iki katından az olmamak üzere katılan üyelerle
toplantı yapılabilir. Bu durumda fesih kararı, toplantıya katılanların
üçte iki çoğunluğuyla alınır. Fesihle ilgili usul ve esaslar alt birlik
tüzüğü ile belirlenir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
25. Maddede yer alan “üçte
iki” ibaresi “dörtte üç” şeklinde değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Türkiye Tohumcular
Birliği
MADDE 26.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 önerge vardır, okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 26. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A. Kemal Deveciler |
Ensar Öğüt |
Nurettin Sözen |
|
Balıkesir |
Ardahan |
Sivas |
|
M. Vedat Melik |
A. Kemal Kumkumoğlu |
Mehmet Yıldırım |
|
Şanlıurfa |
İstanbul |
Kastamonu |
Türkiye Tohumcular
Birliği
Madde 26.- Türkiye Tohumcular
Birliği; alt birlikler arasındaki işbirliği ve dayanışmayı temin
etmek, tohumculuk sektörünün geliştirilmesi ile sektörde faaliyet
gösterenler arasında meslekî dayanışma sağlamak ve mevzuatla verilen
diğer görevleri yerine getirmek amacıyla alt birliklerce kurulan,
tüzel kişiliğe sahip, kamu kurumu niteliğinde meslek üst kuruluşudur.
Birliğin kuruluşundan sonra alt birlikler, Birliğe üye olmak zorundadır.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU … ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Ensar Öğüt,
Ardahan Milletvekili, söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Öğüt.
(CHP sıralarından alkışlar)
ENSAR ÖĞÜT (Ardahan)
– Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; vermiş olduğum önerge üzerine
konuşma yapacağım.
Sözlerime başlamadan
önce, Ardahan’ın Göle ilçesinin Balçeşme köyünde on gün önce bir
hortum olayı yaşandı, çok büyük bir fırtına. 80 tane ev hasar gördü,
300 tane hayvanımız telef oldu, çok sayıda da köy tahrip oldu; ot, saman
da âdeta bir yok oldu. Ama, şu ana kadar, hasar gören, çok mağdur olan Göle’nin
Balçeşme köyüne devlet, elini, ne yazık ki, uzatmadı. Soru önergesi
vermeme rağmen, yazı yazmama rağmen,
şu ana kadar, Göle’deki Balçeşme köyü insanları çok mağdur, çadırlarda
yaşıyorlar, perişan bir durumda. Kış geliyor, lütfen, ben rica ediyorum
Bayındırlık Bakanından, derhal, acil bir ekip göndersin ve Göle’nin
Balçeşme köyündeki evleri onarsın ve oradaki vatandaşlarımızın
mağduriyetini gidersin.
Değerli arkadaşlar,
çiftçilerin çok büyük sorunları var. Ülkemizin yüzde 40’a yakını
köylü ve çiftçi; ama, ne yazık ki, bu Hükûmet, dört yıldan beri, çiftçiye,
hiçbir şekilde, doğru dürüst kalkındıracak, doğru dürüst hiçbir hizmet
yapmadı. Şimdi, bunu kabul etmemiz lazım. Niçin yapmadı? Kaçak hayvancılık
hayvancılığı öldürdü, ithal tohumculuk tarımı öldürdü, ondan dolayı
zarar gören ve 2001’de de yüksek faizden dolayı zarar gören çiftçilerimiz,
maalesef ve maalesef, icra dairelerine de düştüler. 2003 Haziranında
yapmış olduğumuz iyileşme de çiftçiyi kurtarmadı. Şu anda, Türkiye’nin
her yerinde, çiftçinin malı mülkü satılıyor, tarlası satılıyor,
traktörü satılıyor, evindeki eşyası satılıyor. İşte, şimdi, buradan,
bana, lütfen, Sayın Bakan cevap versin, Hükûmet... 28/8/2006, yani kırk
gün önce, Erzurum’dan gönderiyor arkadaşımız Lütfi Tekman, Hüseyin
Karadeniz, Sıtkı Öztürk, Ahmet Türkmen, Turgut Aksakal, Mevlüt Topal...
Ahmet Türkmen, Sıtkı Öztürk, Ali Ateş ve buna benzer bir sürü icra evrakları.
Bakın, bunlar belge,
arkadaşlar. Ne zaman olmuş? Kırk gün önce olmuş. Bu belgeleri Sayın
Bakana da vereceğim.
Sayın Bakanım, şu anda,
Erzurum’un Tekman ilçesindeki köylerde, korkunç derecede vatandaşın
üzerine giderek, herkesin elindeki malı mülkü ne varsa icra almış.
On günlük -avukatlar bilir, siz de bilirsiniz Sayın Bakanım- eğer,
mal bildirim beyanını bildirmese, on günde cezaevine giren bir sürü
arkadaşlar var. Bir çiftçimiz de intihar etmiş, Erzurum Tekman’da
bir kişi de intihar etmiş. İsmini tam, şu anda çıkaramıyorum; ama,
onun belgesini Sayın Bakana vereceğim.
Şimdi, değerli arkadaşlar,
bu Eskişehir’de de böyle, Ardahan’da da böyle, Kars’ta da böyle, Antalya’da
böyle, Malatya’da da böyle...
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Balıkesir’de de...
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
– Balıkesir’de de böyle, Aydın’da da böyle, Muğla’da da böyle. Türkiye’nin
her tarafında var. Trakya, zaten biliyorsunuz...
Şunu söyleyeyim değerli
arkadaşlar: Hakikaten, bizi gönderen halk, buraya, bizden medet
umuyor. Bir şey çıkarsınlar, kanun... Bakın, 2003’te çıkardığımız kanun
hiçbir işe yaramadı. Çiftçiler perişan. İşte, gidin, Malatya’da kaçak
et var mı yok mu, bakın.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Evet!
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
– Antalya’da kaçak et var mı yok mu, bakın.
Şu anda… Bakın, sezon
olarak, yayladan inen hayvanı, Ardahan, Kars bölgesine bir sürü tüccar
gelip alırdı; şu anda, hiçbir tüccar gelip almıyor. Şimdi, biraz önce
telefonla konuştum. Niçin almıyor? Çünkü, 8 milyon 500 bin liradan,
et fiyatları 7 milyon 700’e düşmüş. Niye düşmüş? Çünkü, 5 milyon liraya
Antalya’da kaçak satılıyor, Trakya’da kaçak satılıyor. Bulgaristan’dan,
Romanya’dan otobüslerle, gemilerle, tırlarla kaçak et geliyor değerli
arkadaşlar.
Ben, bunu, bakın, tespit
ettim. Hatta, hörgüçlü bir hayvanın bile -bakın, hörgüçlü bir hayvan,
düz hayvan değil- Kars’ta resmini çektim getirdim. O hayvan nerede yaşıyor?
Hindistan’da yaşıyor, Hindistan’dan hayvan buraya kaçak getiriliyor.
Niye? Çünkü, ucuz. Orada, hayvan, kutsal hayvan, kesmiyorlar, hayvana
taptıkları için, ineğe taptıkları için, buraya getirip satıyorlar.
Şimdi, şunu söyleyeyim
değerli arkadaşlar: Bu ülke bizim, bu insanlar bizim. Eli nasırlı,
yüzü ayazdan kızarmış…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
– Sayın Başkanım, sürem bitti mi?
BAŞKAN – Sayın Öğüt,
buyurun.
FİKRET BADAZLI (Antalya)
– Yüzünü ayaz çarpmış…
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
– Evet, yüzünü ayaz çarpmış…
FARUK ANBARCIOĞLU
(Bursa) – Ayaz çalmış…
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
– …çalmış -öyle diyelim- yüreği sevgi dolu, vatanına, milletine
bağlı bir köylüye, köylümüze, nüfusumuzun yüzde 40’ını temsil eden
köylümüze, bu Meclis, ne yazık ki, doğru dürüst kanun çıkarıp, köylüyü
rahat ettirmedi.
Faize karşıyız dediniz,
geldiğimiz zaman faizleri sileceğiz dediniz, hiçbir faiz silinmedi
değerli arkadaşlar.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) – Sildik, sildik…
ENSAR ÖĞÜT (Devamla)
– Yahu, yüzde 5 faiz sildin, yüzde 7 bine çıktı faizler 2001’de değerli
arkadaşlar. Yüzde 7 bine çıkan faizin altında çiftçi inim inim inledi.
Bakın, bir şey söyleyeyim:
Eskişehir’den bir arkadaşın hayvanları… Beypazarı ya, kulağımızın
dibindeki Beypazarı’ndaki arkadaşımızın hayvanlarını icradan
sattı bu devlet. Böyle bir devlet olabilir mi ya?!
Ve bakın, şimdi rica
ediyorum; Sayın Bakanım, burada, seçime de bir yıl var; yine puanı
siz alın; ama, bu çiftçinin borcuna bir kolaylık getirin, çiftçinin
2005’teki, 2006’daki yem bitkileri parasını, doğrudan gelir destek
parasını lütfen hemen bir an evvel ödeyin. Kış geliyor, mağdur vatandaşlarımız.
Bu anlamda, değerli
arkadaşlar, politika yapmanın anlamı yok. Herkes bize şunu diyor:
“Kırmızı koltukta oturuyor bunlar yan gelip yatıyorlar.” Burası
yan gelip yatma yeri değil kardeşim, burası çalışma yeridir!
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından “Bravo sesleri”, alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Öğüt.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birliğin görevleri
MADDE 27. –
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 27. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Nurettin Sözen |
M. Vedat Melik |
|
Balıkesir |
Sivas |
Şanlıurfa |
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
M. Mesut Özakcan |
Mehmet Semerci |
|
Antalya |
Aydın |
Aydın |
Birliğin görevleri
Madde 27. – Birlik, ülkenin
tohumculuk sektörünün geliştirilmesini sağlamak amacıyla aşağıda
belirlenen görevleri yapar:
a) Tohumculuk sektörünün
geliştirilmesi ve tohumculuk politikalarının oluşturulmasına
için Bakanlığa önerilerde bulunmak.
b) Ülkede ticareti yapılan tohumlukların
kalite güvencesinin sağlanması için sistem oluşturmak.
c) Tohumculuk konusunda
hazırlanan düzenlemelere ilişkin görüş bildirmek.
d) Üyeleriyle, kamu
kurum ve kuruluşları ve diğer meslekî kuruluşlar arasında işbirliği
ve koordinasyon sağlamak.
e) Üyeleri arasında
çıkacak uyuşmazlıklarda, tarafların talebi üzerine arabuluculuk
yapmak.
f) Ulusal ve uluslar
arası meslek örgütleri ile teknik işbirliği yapmak ve gerektiğinde
bu örgütlere üye olmak.
g) Tohumculuk sektöründe
araştırıcı ve ıslahçılara burs, hibe ve destek sağlayarak teknik
kadroların oluşmasını sağlamak.
h) Üyelerin ve tohumculuk
sektöründe faaliyet gösterenlerin uymaları gereken meslekî etik
kurallarını belirlemek.
ı) Tohumluk üretim
sözleşmeleri düzenlemek ve uygulamasını izlemek.
i) Tohumculuk sektörü
ile ilgili yatırım yapmak, menkul ve gayrimenkul almak, satmak, rehnetmek,
ödünç para almak, kuruluş amaçları doğrultusunda sosyal yardımlarda
bulunmak.
j) Bakanlıkça bu Kanun
kapsamında verilecek diğer iş ve işlemleri yapmak.
k) Mevzuatla verilecek
diğer iş ve işlemleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılmıyoruz.
BAŞKAN – Mehmet Semerci,
Aydın Milletvekili, söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Semerci.
(CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET SEMERCİ (Aydın)
– Sayın Başkan, yüce Meclisin değerli üyeleri; Tohumculuk Yasası’nın
27’nci maddesinde söz almış bulunuyorum, hepinize saygılar sunarım.
Sözlerime başlamadan
önce, burada sık sık veya başka yerlerdeki toplantılarda, Sayın
Başbakan dahil olmak üzere, bakanlar, AKP’nin değerli milletvekilleri
“devrim” sözcüğünü sıkça kullanır hale geldiler. “Devrim” sözcüğü,
ideolojik bir sözcüktür. Yani “devrim” sözcüğü, iddialı bir sözcüktür.
Yasalarda yapılan günübirlik uygulamalarla ilgili hayatımızın
her devresinde bize yenileştirmeye, bize çağdaşlaşmaya, bize daha
güzel bir hayat, yaşam standardı sağlamak için hazırlanan yasalardan
tutun da, Hükûmet uygulamalarına kadar bu çalışmalar, hep devrimle
özdeşleştiriliyor.
Sevgili arkadaşlar,
yani, burada “devrim” sözcüğünü pek kullanmayacak olan bir siyasi
anlayış varsa, o da, özellikle sağ ve sığ politikaların, muhafazakâr
politikaların ve Türkiye’de talanlar olurken, yalanlar olurken,
Türkiye paylaşılırken, bunları söyleyecek sözcüler siz olmamalısınız.
Yani, bunlara dikkat etmek gerekir. Bu sözcükler iddialı sözcüklerdir.
“Devrim” sözcüğü,
eğer sizin tarafınızdan kullanılıyorsa, şunları söylememiz gerekir
o zaman: Bugün cumhuriyete türban geçirmek isteyen çevreleri hiç
görmemezlikten gelmek veya onların bu söylediklerini sanki destekler
mahiyette “efendim, laiklik yeniden yorumlansın” diye söylem içine
girmek, emperyalizmin içerideki ve dışarıdaki taşeronlarının,
ülkenin gelirlerini, ulusal kaynaklarını paylaşırken ve bunun
adına “globalleşme” diyerek “özelleştirme” adı altında bunlara
imkân sağlanırken, bu sözcükleri hiç siz kullanmamalısınız. Ayrıca,
2 tane düve ile 3-5 koyun vermek de bir devrim değildir. Siz, devrimi
şurada bakın: Eğer, bir toplumun hayatını, iyi yönde, aydınlık yönde,
gelişmeci, çağdaşlaşma, uygarca, insan haklarına saygılı, inancına
saygılı, eğer, böyle bir anlayışı, Türk toplumunu değiştiren bir yapı
getiriyorsanız, o zaman, siz devrimden söz edebilirsiniz. Ayrıca,
mağaraya doğru gitmek devrim değildir, güneşe doğru gitmek devrimdir.
(CHP sıralarından “Bravo” sesleri, alkışlar)
Bunları, kısaca size
hatırlattıktan sonra, bugün, bu maddeyle ilgili… Ben, Tarım Komisyonu
üyesiyim; ama, bu Yasa Taslağı hazırlanırken o Komisyonda görevli
değildim. Bunu da Sayın Başkana hatırlatmakta fayda görüyorum.
Sayın milletvekilleri,
Tohumculuk Yasası, günümüzde, en çağdaş biçimde, ulus çıkarları
doğrultusunda çıkması, hepimizin haklı istediğidir. 1963 tarihli,
3008 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve Sertifikasyonu Hakkında
Kanun günümüz ihtiyaçlarına ve gelişmelere hakikaten cevap vermemektedir;
doğrudur bu. Bu nedenle hazırlanan yeni Tohumculuk Yasası, bu eksiklikleri
gidermek, tohumculuk alanındaki gelişmeleri düzenlemek ve denetlemek
gibi görevleri belirlemiştir. Bu Yasa’nın 27’nci maddesinde kurulmuş
bulunan Türkiye Tohumcular Birliğinin görevleri bu anlayış içinde
düzenlenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
tarımla ilgili çıkan ve bundan sonra çıkacak yasalar, Hükûmetin uyguladığı
tarım politikalarıyla paralellik taşımaktadır. Tohumculukla
ilgili görüşülen bu yasa da Hükûmetin bakış açısını göstermektedir.
Benim bölgem Aydın,
pamuk bölgesi. Bugün bütün bilgileri aldım. Toplama 250 bin lira. Piyasadaki pamuğun kilogramı -en kaliteli
bölge pamuğudur bunlar- 800 bin lira. Şu anda piyasa, tüccarların
alım fiyatı 800 bin lira, ki birçok hükûmet politikalarının verdiği
zararlar yanında, bugünlerde, son kuşak, yağmur kuşağı olan bölgemizde
de yağmurlar devam etmektedir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Buyurun;
lütfen toparlar mısınız.
MEHMET SEMERCİ (Devamla) – Düşünün, bugün
çiftçinin maliyeti pamukta 1 milyon 100 bin lira ile 1 milyon 200 bin
lira arasındadır; toplama dahildir bunun içine, tahmini bir fiyattır
bu. 800 bin liraya pamuk satan bir pamuk çiftçisinin beli kırılmaz
da ne olur?!
Demin, Sayın Bakanımız diyor ki, övünüyor:
“İşte, 320 bin lira prim verdik.” Sevgili Sayın Bakanım, senin de komşun
720 bin lira prim verdi, Yunanistan. Onu görmüyorsun,
sosyal devleti unutuyorsun, ondan sonra da 1 katrilyon liralık dışarıdan
pamuk alıyorsun; bununla da övünüyorsun!..
Başka bir övünme, Türkiye’nin
çiftçinin borçlanmasını, Ziraat Bankasına borçlanmasını övünüyor.
Ya, bundan insan utanır. Yani,
çiftçi, 10 katı bankalara borçlanmışsa bir bakan utanır, bir hükûmet
utanır bunu söylemeye. Demek ki, siz, 10 kat fakirleştirmişsiniz
Türk çiftçisini.
Bırakın, dört yıl
önce, en kötü hükûmetler döneminde dediğiniz, sizin eleştirdiğiniz
dönemde enflasyon yüzde 68.
Peki, Ziraat Bankası faizleri kaç? Yüzde 55.
TARIM, ORMAN VE
KÖYİŞLERİ KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (
MEHMET SEMERCİ (Devamla)
– Yüzde 13 puanla çiftçiyi bu hükûmetler koruyordu. Siz, bugün, enflasyon
yüzde 9 diyorsunuz, Ziraat Bankası faizleri yüzde 18. DFİF kredileri,
bir ara TARİŞ’e de verdiniz, yüzde 25’ten, sonra indirdiniz yüzde
16’lara. Yani, günah değil mi? Bu insanlar fakirleşmiyor da zenginleşiyor
mu? Tabii ki, siz, zenginleşiyor görüyorsunuz. Neden, biliyor musunuz?
Siz, valilerle, kaymakamlarla gidiyorsunuz köylere. Bizim Aydın’da
da öyle. Ama, biz, tek başımıza gidiyoruz, tek başımıza.
RECEP GARİP (Adana) –
Geç bu hikâyeleri…
MEHMET SEMERCİ (Devamla)
– Gitmeyin valilerle, kaymakamlarla. Tek başınıza gidin de görün
o insanların size anlatacaklarını.
Evet, bu düşüncelerle,
saygılar, sevgiler sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Semerci.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
(CHP sıralarından gürültüler)
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) – Biz daha fazlayız!
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
bir saniye…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Say bak Sayın Başkan.
BAŞKAN – Lütfen sessiz
olur musunuz sayın milletvekilleri.
Oturduğunuz yerden
kendiniz de sayabilirsiniz; İktidar Partisinin 51 milletvekili,
muhalefetin 38 milletvekili var; burada sayıyoruz. (AK Parti sıralarından
alkışlar, CHP sıralarından gürültüler)
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Nasıl saydınız bir dakikada!
BAŞKAN – Buyurun, lütfen
sayın.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Çok ayıp yani!
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Hangi maddeye oy verdiklerini biliyorlar mı acaba?
Birliğin organları
MADDE 28.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; okutup, işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 28. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali Kemal Deveciler |
Nurettin Sözen |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
Sivas |
İstanbul |
|
M. Vedat Melik |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
M.Mesut Özakcan |
|
Şanlıurfa |
Antalya |
Aydın |
|
|
Nuri Çilingir |
|
|
|
Manisa |
|
Birliğin organları
Madde 28.- Birliğin
organları; Genel Kurul, Yönetim Kurulu, Denetim Kurulu, Disiplin
Kurulu ve Hakem Kurulundan oluşur.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Manisa Milletvekili
Nuri Çilingir; buyurun.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 662 sıra sayılı Tohumculuk
Kanunu’nun 28’inci maddesiyle ilgili söz almış bulunuyorum; yüce
heyeti saygıyla selamlıyorum.
Ülkemizde, tohumculuk,
1963 yılında çıkarılan 308 sayılı Tohumlukların Tescil, Kontrol ve
Sertifikasyonu Hakkında Kanun’la yürütülmektedir. Aradan geçen
zaman içerisinde, ülkemiz ve dünyada, tohumculuk konusunda büyük
gelişmeler olmuştur. Bu gelişmeler, özellikle Avrupa Birliğine
üye ülkelerce çok yakından takip edilmiş, tohumculuk konusunda, bu
ülkelerce büyük ilerlemeler sağlanmıştır. Ülkemizde ise, diğer konularda
olduğu gibi, tohumculukta da gerekli düzenlemeler yapılmamıştır.
Büyük bir tarımsal potansiyele sahip olan ülkemizde, tohum yetiştiriciliği
için uygun iklim, toprak ve diğer üretim faktörü olmasına rağmen, maalesef,
yeterli düzeyde üretim yapılmamaktadır.
Günümüz dünyasında
her şey eskisine göre çok hızlı değişmektedir. Bu değişimde, iç dinamikler,
politikalardaki belirleme gücünü yitirmektedir. Giderek her konuda
daha belirgin olan küreselleşme süreci, tarımda da kendisini olabildiğince
göstermektedir. ABD ve AB öncülüğünde saptanan politikalar bütün
dünya devletlerinde dayatılmakta ve bir dünya politikası haline
getirilmektedir. Amerika Birleşik Devletleri ve AB, üreticilerine,
her türlü desteklemeyi cömertçe kullanmaktadır. Söz konusu ülkeler,
ulusal ihtiyaçlarının çok üzerindeki tarımsal üretimlerini dış
satımla eritme konusundaki güçlükleri aşmak için, kendi menfaatlerine
olan her türlü yolu kullanmaktadırlar. ABD ve AB’deki tarım potansiyelinin
çıkarları, ülkemizin de içinde bulunduğu gelişmekte olan ülkeler
grubunun çıkarlarıyla paralel değildir. Ulusal tarım politikalarımızı
dış dinamiklerin belirleme gücü AKP İktidarı döneminde daha da
artmıştır. Bu süreç, ülkemiz tarımı için bir yıkım, üreticiler için
büyük bir yoksullaşma olarak karşımıza çıkmaktadır. Ülkemizde uygulanan
destekleme politikalarının etkinlikten uzak yapısı herkes tarafından
bilinmektedir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde modern tarıma geçilemediği ve çiftçilerimize gerekli
destek sağlanmadığı için, çiftçilerimiz dünyayla rekabet edemez
duruma gelmişlerdir. Seçim bölgem olan Manisa’da, nüfusun büyük çoğunluğu,
geçimlerini tarımla sağlamaya çalışmaktadır. Bilindiği üzere,
Manisa denince çekirdeksiz üzüm akla gelmektedir. Üzümün ana vatanı
Türkiye’dir. Ülkemiz, çekirdeksiz kuru üzüm üreticisi ülkeler içerisinde,
üretim ve ihracatta, dünyada birinci sırada yer almaktadır. Üretilen
çekirdeksiz kuru üzümün yaklaşık yüzde 90’ı ihraç edilmektedir. Türkiye
olarak dünyadaki çekirdeksiz kuru üzüm ticaret hacminden yüzde
50’ye yakın pay almaktayız. Bu durumda ülkemiz, dünya fiyatlarının
oluşmasında belirleyici rol oynamakta, çekirdeksiz kuru üzüm ihracatından
yaklaşık her yıl 250 milyon dolar ihracat geliri elde etmektedir.
2006-2007 sezonu çekirdeksiz kuru üzüm
rekoltesi geçen yıla göre biraz daha yüksektir. TARİŞ Üzüm Birliğince
oluşturulan fiyat üreticiler tarafından referans olarak kabul
edilmektedir.
Ülkemizde çekirdeksiz
kuru üzümdeki arz fazlalığı nedeniyle oluşan stoklar, TARİŞ Üzüm
Birliğince taşınmaktadır. Bu yük nedeniyle, Üzüm Birliğinin öz kaynakları
gün geçtikçe zayıflamaktadır. 2006 ürünü çekirdeksiz kuru üzüm alımları
için TARİŞ Üzüm Birliğine DFİF kredisi çok geç açılmıştır ve çok düşük
miktarda açılmıştır. TARİŞ’in istediği miktar 65 trilyon, devletin
açmış olduğu yüksek faizli bu kredi 15 trilyondur ve geç açılmıştır.
Üreticiler üzümlerini sattıktan sonra bu para TARİŞ’e aktarılmıştır.
Piyasadaki arz fazlası üzümün çekilememesi nedeniyle, çekirdeksiz
kuru üzümün piyasa fiyatı hızla düşmektedir. 26 Haziran 2006 tarihinde
kilogramı 1,54 YTL olan çekirdeksiz kuru üzümün borsa fiyatı bu günlerde
1,15; hatta 1 YTL’ye kadar düşmüştür ki, bu, beş sene önceki fiyatın
da gerisinde bir fiyattır. Müdahale edilmemesi durumunda bu düşüş
devam edecektir.
Bu yeni sezonda fiyatların
bu kadar aşağı olması, büyük bir özveriyle AB standartlarına uygun
olarak üretim yapan üreticimizde büyük moral bozukluğu yaratmakta,
dünyaca ünlü bu ürünümüzün üretimini ciddi bir tehlikeye sokmaktadır.
Fiyatlardaki bu düşüşten sadece üretici değil, üzüm ihracatçısı
da zor durumdadır. Bu kadar iyi bir kalitede üretilmiş üzümlerimiz
ülkemizde olduğu gibi dünyada da hak ettiği değere satılamıyor.
Çünkü, iç piyasada fiyatların düşüşünden haberdar olan Avrupalı
tüccarlar daha önceden yapmış oldukları kontratları iptal ederek
düşük fiyatla yeniden bağlantı yapmaya çalışmaktadırlar. Her yıl
ülkemize ciddi miktarda döviz girdisi sağlayan bu ürünün, bir an önce
hak ettiği değerden satılması gerekiyor.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Çilingir,
buyurun.
NURİ ÇİLİNGİR (Devamla)
– Değerli milletvekilleri, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarının
izlemiş olduğu yanlış özelleştirmeci politikalar yüzünden, ülkemizdeki
bütün üreticilerimiz perişan edilmişlerdir. Üzüm üretim maliyetlerinin
artışına karşılık, üzüm satış fiyatları aynı oranda artmamakta,
aksine azalmaktadır. Üreticilerimiz, ürünlerini üretim maliyetlerinin
altında satmak zorunda kalmaktadırlar.
Fındık, pamuk, mısır
üreticilerinin durumları ortadadır. Dünya Bankası ve IMF’nin dayatmasıyla
kabul edilen 4572 sayılı Tarım Satış Kooperatif ve Birlikleri Hakkında
Kanun, âdeta birliklerin ölüm fermanı olmuştur. Bu Kanun’la, mali
açıdan bağımsız sayılan birlikler, devletin mali desteğinden yoksun
bırakılmışlardır. Devletin etkin denetimi ve müdahalesi olmayınca,
üreticiler kendi kaderiyle baş başa bırakılmışlardır.
Bunun için size son
bir örnek vermek istiyorum: Daha bundan birkaç gün önce, Sarıgöl ilçemizde
yağan yağmur neticesinde sofralık üzümler çatlamıştır. Bu üzümler,
geçmişte Tekel tarafından alınmakta, şıra veya alkol yapımında
kullanılmaktaydı. Ancak, şu anda bu üzümleri alan hiçbir kuruluş
kalmadığı için, Sarıgöl üreticileri perişan ve mağdur durumdadır.
Yüce heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Çilingir.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.
Birlik Genel Kurulu
ve görevleri
MADDE 29. –
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 29. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
A. Kemal Deveciler |
Nurettin Sözen |
|
Antalya |
Balıkesir |
Sivas |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
M. Mesut Özakcan |
Nail Kamacı |
|
İstanbul |
Aydın |
|
|
|
M.
Vedat Melik |
|
|
|
Şanlıurfa |
|
Birlik Genel Kurulu
ve görevleri
Madde 29. – Birlik Genel
Kurulu, alt birliklerin kendi üyeleri arasından üç yıl için seçecekleri
temsilcilerden oluşur. Temsilcilerin alt birliklerden çıkması, çıkarılması,
ölümü, istifası hâllerinde yerlerine yedek temsilciler Genel Kurula
katılırlar. Temsilcilerin Genel Kurula katılma masrafları,
temsil ettikleri alt birlik tarafından karşılanır.
Genel Kurul, yılda
bir defadan az olmamak üzere yönetim kurulunun çağrısı üzerine
toplanır. Yönetim kurulunun veya denetim kurulunun kararı yahut
genel kurul üyelerinin beşte birinin yazılı istemi üzerine olağanüstü
toplantıya çağrılır. İlk toplantıda yeterli çoğunluk sağlanamazsa
ikinci toplantıda çoğunluk aranmaz. Ancak, ikinci toplantıya katılan
temsilci sayısı; yönetim, denetim ve disiplin kurulları asıl üyelerinin
toplamının iki katından az olamaz. Genel Kurul, temsilci
tam sayısının salt çoğunluğu ile toplanır ve toplantılarda kararlar,
hazır bulunanların salt çoğunluğu ile alınır.
Genel Kurulun toplantıya
çağrılması ve toplantılarla ilgili usul ve esaslar Birlik Tüzüğünde
belirlenir.
Genel kurulun görev
ve yetkileri şunlardır:
a) Alt birlikler arasında
işbirliği kurmak ve bunların gelişimi için gerekli tedbir ve kararları
almak.
b) Tohumculuk alt sektörünün
geliştirilmesi için temel ilkeleri belirlemek.
c) Birlik organlarını
seçmek.
d) Birliğin çalışmaları
ve yönetilmesi ile ilgili genel ilkeleri belirlemek.
e) Yönetim kurulunca
hazırlanan bütçeyi görüşmek ve onaylamak.
f) Yönetim Kurulu ve Denetim Kurulu raporlarını görüşmek ve ibra
edilip edilmemesine karar vermek.
g) Alt birliklerce hazırlanan
genel düzenlemeleri onaylamak.
h) Gerekli gördüğü
hâllerde komisyonlar kurmak.
ı) Birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
ayni hak tesis etmek konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
i) Tohumculuk faaliyetleri
ile ilgili tesis, laboratuvar, işletme, eğitim merkezi kurulması
ve bu yerlerin alet, ekipman ve diğer ihtiyaçlarının giderilmesi
konusunda yönetim kuruluna yetki vermek.
j) Tohumculuk sektörünün
güncel konularını görüşmek.
k) Alt birliğin gelirlerinden,
Birlik için ayrılacak katkı payını belirlemek.
l) Mevzuatla verilen
diğer görevleri yerine getirmek.
BAŞKAN – Komisyon önergeye katılıyor
mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) – Katılmıyoruz Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Kemal Sağ,
Adana Milletvekili…
Buyurun Sayın Sağ.
KEMAL SAĞ (Adana) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlar; 662 sayılı Tohumculuk Yasası Tasarısı’nın 29’uncu maddesindeki öneri hakkında
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
biz, burada, sadece önerge değil, çok önemli bir kişinin sözünü veya
başka bir kuralını getirsek, yine de az sonra oylarınızla reddedeceksiniz.
O yüzden izniniz olursa, ben, önerge yerine, bu yasayla ilgili görüşlerimi
açıklamak istiyorum.
Bitkisel bir üretim
materyali olan tohumun, bir ülkenin tarım sektörü için ne kadar stratejik
bir önemi haiz olduğu hepimizin malumudur. AB uyum paketi içerisinde
bugün görüşmekte olduğumuz bu Yasa, kamu kuruluşlarını tohumculuk
alanından dışlayarak, sektörü, tümüyle çok uluslu şirketler ve onların
yerli taşeronlarının egemenliğine terk etmeyi amaçlamaktadır.
Bu Tasarıyla, Türkiye’de, Tarımsal Araştırma Genel Müdürlüğüne
bağlı enstitülerin tarımsal ARGE faaliyetleri sonucunda, Tarım
İşletmeleri Genel Müdürlüğüne ait TİGEM çiftliklerinde tohum üretip,
ucuz fiyatla ve zamanında üreticiye ulaştırma şeklinde işleyen kamu
sistemi, bir bakıma demode olarak ilan ediliyor. Böylece, devlet,
AKP’nin politikası uyarınca yaşamsal bir alandan daha çekilerek yabancı
şirketler ile onlara taşeronluk edenlere yeni kâr alanları yaratma
yolunu açmaktadır. AKP Hükûmeti, bir kez, daha AB uyum yasaları kandırmacasıyla, kendi yandaşlarına ayrıcalık verme
hazırlığı yapmaktadır. AKP İktidarı döneminde, çoğu alanda olduğu
gibi bu alanda da yıllardır TAGEM ve TİGEM’lere yeterli kaynak aktarılmamış,
teknik elemanlara gereken önem ve destek verilmemiş ve ayrıca TİGEM’e
ait bazı işletmeler ve arazilerin bir kısmı elden çıkarılarak bu
kurumların içleri boşaltılmış ve adım adım tasfiye edilmeye başlanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
keşke, TİGEM ve özellikle TAGEM’de çalışanların çalışmalarını ve
eğitim düzeylerini inceleseydiniz görürdünüz ki, bu personelin
büyük bir çoğunluğu yabancı dil bilen, lisans üstü eğitim almış arkadaşlarımızdır.
Bunların eğitim ve emeklerine yazık ediyorsunuz. Keşke bu personelin
çalışmalarını yerinde görebilseydiniz, keşke ürettikleri yeni
tohum çeşitlerini görebilseydiniz, sanırım tohumculukla ilgili
görüşleriniz daha farklı olurdu.
Değerli arkadaşlar,
bu personel çoğumuzun fark bile etmediği şekilde arazide çalışmaktadır,
ama, ne yazık ki, bu personelin özlük hakları masa başındaki mühendisten
farklı değildir. Bunlara, AKP Hükûmeti
dört yıldan beri herhangi
bir farklılık getirmediği gibi, önem vermeyi dahi düşünmemiştir.
Bir taraftan yurt dışına beyin göçünden şikâyet ediyoruz, diğer taraftan,
elimizdeki değerli beyinlerin heba olmasına zemin hazırlıyoruz.
Bu yapılanlar gerçekten yanlıştır değerli arkadaşlar.
Günümüz Türkiye’si
sebze tohumluğunda yüzde 90’ın üzerinde dışa bağımlıdır. Sertifikalı
hububat tohumluğunda ise yüzde 75 oranında dışa bağımlı durumdayız.
Dün “devlet sucuk, pastırma yapar mı” diyerek, Et ve Balık Kurumunu
tasfiye eden, bunun sonucunda hayvancılık sektörünü çökerten ve
bu telaşla elde kalan et balık kurumlarını, işletmelerini yeniden
çalıştırma çabasına giren AKP zihniyeti, şimdi de, âdeta “devlet
tohumculuk mu yapar” demeye getirmektedir. Dün “Et Balık gereksizdir”
diyordunuz, ama, bugün “Et Balık gerekli” diyorsunuz. Bugün “tohumculuk
gereksiz” diyorsunuz, emin olun ki, yarın “tohumculuk gerekli” diyeceksiniz,
ama, ne yazık ki, geç olacak.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sağ,
lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Değerli arkadaşlar, kamu tohumculuk yapar, yapmalıdır da. Tohumculuk
işinden devletin çekilmesi sonucunda, Tasarı’da öngörülen ve üretici
yaşamını perişan edecek birkaç noktayı belirtmek istiyorum. Örneğin
“Yetki devri” maddesinde, Tarım Bakanlığı, tohumluk üretimi sertifikasyonu
ve ticareti ve diğer konuları alt birliklere bırakmaktadır. Daha
doğrusu, onlar tarafından kurulacak Türkiye Tohumcular Birliğine
süresiz bırakmaktadır. Böylece, üretimi yapanın kendisini denetlemesi
gibi akla ve kamu yararına aykırı bir hüküm yasa hükmü haline getirilmektedir.
Ayrıca, Birlik, tohumlukların
kalite güvencesinin sağlanması için sistem oluşturmak, tohumluk
üretim sözleşmeleri düzenlemek gibi yetkilerle donatılmakta,
sermayenin üreticiyi ezeceği yeni bir yapı oluşturulmaktadır.
Türkiye’de üretimi
ve dağıtımı yasak olan genetiği değiştirilmiş tohumlar, bu Yasa
Tasarısıyla yasallaştırılmakta ve ülkenin genetiği değiştirilmiş
ürünle işgaline ortam hazırlanmaktadır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu Yasa çıktıktan sonra, artık, yabancı şirketler,
doğal bir gen hazinesi olan ülkemizde herhangi bir tohumumuzun biyoteknolojik
yöntemle kazandıkları küçük bir özelliğini gerekçe göstererek patent
hakkını alacaklardır. Açıkça, ülkemizin aleyhine olan bütün bunlar
AKP Hükûmeti için normaldir, çünkü, bu Hükûmet, Bursa’da Cargill firmasının
menfaatini korumak için yasa çıkartmayı bile denemiştir. Ancak,
bu yol doğru bir yol değildir değerli arkadaşlar. Bir iktidarın,
uluslararası ilişkilerin bu kadar tesiri altında kalmasının ileride
bu ülkeyi telafisi imkânsız zarara sürüklemesi kaçınılmazdır. Ne
yazık ki, bu konularda basireti bağlanmış bir iktidara bir süre daha
katlanmak zorundayız.
Bu düşüncelerle, hepinizi
saygıyla selamlıyorum değerli arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Sağ.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.47
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 21.56
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
662 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
30’uncu maddeyi okutuyorum:
Birlik Yönetim Kurulu
ve görevleri
MADDE 30.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 önerge vardır; okutup, işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 30. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Enis Tütüncü |
A. Kemal Deveciler |
|
Antalya |
Tekirdağ |
Balıkesir |
|
Muharrem Kılıç |
Kemal Kılıçdaroğlu |
M. Vedat Melik |
|
Malatya |
İstanbul |
Şanlıurfa |
|
Nurettin Sözen |
Mehmet Yıldırım |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Sivas |
Kastamonu |
İstanbul |
Birlik Yönetim Kurulu
ve görevleri
Madde 30. - Birlik Yönetim
Kurulu, iki yıllık bir dönem için, temsilciler arasından Birlik Genel
Kurulunca her alt birlikten en az bir temsilci olmak üzere seçilen,
asgari beş asıl ve aynı sayıda yedek üyeden oluşur. Asıl üyeler ilk
toplantılarında, Yönetim Kurulunun vereceği görevleri yürütmek
üzere, gizli oyla, kendi aralarından bir Başkan, bir Başkan Yardımcısı
ve bir Sayman seçerler. Yönetim Kurulu Başkanı aynı zamanda Birliğin
de başkanıdır. Yönetim kurulunun vereceği görevler ile Birliğin
işlerini yürütmek üzere bir Genel Sekreter tayin edilir. Genel Sekreterin
nitelikleri ile görevleri, Birlik tüzüğünde belirlenir.
Yönetim Kurulu Başkanı;
Yönetim Kuruluna başkanlık ve Birliği temsil eder. Birliğin malî işlerinden
ve bu konu ile ilgili defter ve kayıtların tutulmasından Sayman üye
ile birlikte; diğer defterler ve yazışmalarla ilgili olarak da Genel
Sekreterle birlikte sorumludur. Başkanın yokluğunda kendisine
Başkan Yardımcısı vekalet eder. Üst üste üç dönem Başkanlık yapanlar
aradan iki seçim dönemi geçmedikçe aynı göreve yeniden seçilemezler.
Yönetim Kurulu ayda
bir defadan az olmamak üzere Başkanın çağrısı üzerine, salt çoğunlukla
toplanır ve katılanların salt çoğunluğu ile karar alır. Eşitlik halinde
kararı, Başkanın oyu belirler.
Yönetim Kurulu toplantılarına
ilişkin usul ve esaslar Birlik tüzüğü ile belirlenir.
Yönetim Kurulunun
görev ve yetkileri şunlardır:
a) Genel Kurul gündemini hazırlamak ve toplantıya çağırmak.
b) Birliğin dönem bilançosunu,
faaliyet raporunu ve tahminî bütçesini hazırlayıp Genel Kurula
sunmak.
c) Genel Kurul kararlarını uygulamak.
d) Alt birlikler arasında
iletişim ve dayanışmayı sağlamak.
e) Üyelerin ve tohumculuk
sektöründe faaliyet gösteren kişilerin meslekî bilgi ve görgülerinin
artırılması ve geliştirilmesi için konferans, seminer, kurs, sempozyum
ve benzeri eğitim işlerini düzenlemek.
f) Tohumculuk sektörünün
geliştirilmesi için gerekli çalışmaları yapmak, sektörle ilgili
inceleme ve araştırma yapmak veya yaptırmak.
g) Üyeler hakkında disiplin
cezasını gerektiren veya suç teşkil eden fiillerin varlığı hâlinde,
Disiplin Kurulunu göreve çağırmak.
h) Birlik adına taşınır
ve taşınmaz mal almak, satmak, ipotek etmek ve bunlar üzerinde her türlü
aynî hak tesis etmek,
ı) Alt birliklerin aidatlarını
süresi içinde yatırmalarını sağlamak ve bu konuda gerekli denetimleri
yapmak,
i) Genel kurulca verilecek
diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Mevlüt Aslanoğlu,
Malatya Milletvekili, söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Aslanoğlu.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) – Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım;
hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli milletvekilleri,
ben, konuşmamda yabancı sermaye, tabii bu şeyle ilgili ve 5084 sayılı
Teşvik Kanunu’nun tarıma etkisi konusunda birkaç kelime etmek istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
yabancı sermaye bakalım nereye geliyor, nereye geldi? Dikkat ederseniz,
Türkiye’de üretilen bir malı… Türkiye’de katma değer yaratacak bir
malı üretmek üzere yabancı sermaye geldi mi? Bir tek gemi inşaat sektörü
hariç -orada çok güzel gelişmeler var- yabancı sermaye, dikkat ederseniz,
bankacılık, finansman kesimine geldi, sigorta, borsa ve hazine bonosu…
Şimdi, ülkenin kendi
kaynaklarını, kendi dinamiklerini, ülkedeki katma değer yaratan
ürünleri işleyecek, bunları ihraç edecek bir yabancı sermaye geldi
mi? Genelde, gelen yabancı sermayeler, çoğunlukla, dışarıdan Türkiye’ye
mal satmak üzere geliyor, ithal ikamesi olan yabancı sermayeler…
MUSTAFA DURU (Kayseri)
– Demir-çelik…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Birkaç tane örnek hariçtir Sayın Duru, birkaç örnek hariç.
Yani, bu kadar şeyde üç beş örnek hariçtir. Ama, ülkenin kendi dinamiklerini,
ülkenin kendi kaynaklarını dışarıya ihraç etmek üzere gelmiyor
Sayın Duru. Ben bundan bahsetmek istiyorum. Onun için, bize bizden
başkasının faydası yoktur.
5084 sayılı Yasa, aynı
şekil tarımda da… Eğer, biz, bu Yasa’yı işlevsel hale getirmezsek…
5084 sayılı Yasa sadece yasak savmak için getirilmiştir. İşte, bazı
milletvekillerim o zaman çok sevindiler kendi illerine bu Yasa uygulanacak
diye. Soruyorum, soruyorum… Birkaç ilimize geldi bu. Örneğin, Malatya’ya
geldi, Düzce’ye geldi, Afyon’a geldi… Ama, bunlar, yeni işletme değil, bazı illerden
geldiler bir kısmı. Ama, Hakkâri’ye, Şırnak’a, Tunceli’ye, arkadaşlar
kaç işletme gitti, kaç işletme gitti arkadaşlar? Amaç, bu bölgeleri
kalkındırmak değil miydi? Ama, biz, bu Yasa’yı tekrar Türkiye’nin gerçeğiyle,
yirmi yıl… Verin arkadaşlar, yirmi yıllık teşvik verin Hakkâri’ye; niye
korkuyorsunuz?! Oradan, asgari ücretten vergi almayın oradaki insanları
harekete geçirelim, orada üretim yaptıralım. Eğer, biz, bu Tarım
Teşvik Yasası’nı da bu şekilde, bu hale getirmesek arkadaşlar, ne
bu Tohumculuk Yasası, ne diğer yasalar, hakikaten işlemez, hep parası
olanın eline geçer. Çünkü, adam, Türkiye'ye iki yıl vadeli tohum ihraç
ediyor Kofas kredisiyle, Hermes kredisiyle, yani, kendi ihracatçısını
iki yıl finanse ediyor arkadaşlar. Eğer, biz, Türkiye'de, bizim üreticimize
uzun vadeli finansman sağlamazsak… Soruyorum, Türkiye'deki bankacılık
sisteminde, hangi banka, artık, uzun vadeli finansman yapıyor? Yani,
bir işletmeye, iki yıl ödemesiz beş yıl veya iki yıl ödemesiz yedi yıl,
var mı? Böyle bir finansman sistemin olmayacak, o zaman, siz, Türkiye'de,
birtakım, Türkiye’nin üretiminden bahsedeceksiniz! Değerli arkadaşlarım,
birbirimizi kandırmayalım. Eğer, burada, finansman sistemi biz geliştirmezsek…
Soruyorum, Ziraat Bankasının 38 katrilyon kaynağı var. Ziraat Bankasının
görevi, tarımı finanse etmektir arkadaşlar. Tarıma sübvansiyon
yapsın demiyorum, tarımı finanse etsin arkadaşlar, uzun vadeli,
iki yıl, üç yıl, beş yıl, yedi yıllık krediler versin. Sadece verdiği
kredi 2 katrilyon, bununla övünmeyelim. Biz bu gerçekleri görmezsek,
ne bu Yasa ne bir başka yasa…
Demin de söyledim, Depoculuk
Kanunu çıkarken, bravo, herkes depo yapacak, ürünler artık para edecek…
Arkadaşlar, nerede depo yapıldı? Çünkü finansman yok.
Ben size bir örnek vereyim
arkadaşlar. Bazı pazarlarımız var, fındık, kayısı gibi. Dünya kayısı
piyasasının yüzde 90’ına Türkiye sahip, dünya kuru kayısı piyasasının.
Biz bunu değerlendiremiyoruz. Maalesef, üç tane yabancı alıcının
elinde oyuncak olduk arkadaşlar, oyuncak olduk! Adamlar Hamburg’da
oturuyor, fiyatı onlar belirliyor, çünkü paramız yok. Biz kimseden
inayet istemiyoruz, sadece altı ay finansman istiyoruz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN – Sayın Aslanoğlu,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Devamla) – Arkadaşlar, 3 bin dolardı kayısı fiyatları yıllardır,
şimdi 1.200 dolara düştü. Yılda 150 milyon dolar, 200 milyon dolar Türkiye'ye
para girmiyor artık. Aynı şekilde fındık…
Eğer, biz, kayısıya
30 trilyon bir ön finansman sağlasaydık -ön finansmandan bahsediyorum-
kayısı fiyatları 3 bin doların altına düşmezdi. Hem ülkeye 200 milyon
girer hem de Malatya’daki benim köylümün cebine 200 milyon dolar girerdi.
Siz de mutlu olurdunuz, köylü de mutlu olurdu, bunları konuşmazdık
arkadaşlar. Finansman bacağı olmayan hiçbir şey işlemez arkadaşlar,
bunu böyle bilin. Yani, teşvik, ancak finansman sistemini kurduğun
zaman işler.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Aslanoğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Birlik Denetim Kurulu
ve görevleri
MADDE 31. -
BAŞKAN – Madde üzerinde
2 adet önerge vardır.
Önergeleri önce geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alıyorum.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 Sıra Sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısının 31 inci maddesinin 1
inci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Mehmet
Mehdi Eker
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
“Birlik denetim kurulu,
birlik genel kurulunca iki yıllık bir dönem için temsilciler arasından
seçilen iki asıl ve iki yedek üye ile Bakanlık tarafından belirlenen
bir asil ve bir yedek üyeden oluşur.”
BAŞKAN – Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 31. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
A. Kemal Deveciler |
Mehmet Yıldırım |
|
Antalya |
Balıkesir |
Kastamonu |
|
M. Vedat Melik |
Enis Tütüncü |
Nurettin Sözen |
|
Şanlıurfa |
Tekirdağ |
Sivas |
Birlik Denetim Kurulu
ve görevleri
Madde 31.- Birlik Denetim
Kurulu, Genel Kurul tarafından iki yıllık bir dönem için, temsilciler
arasından seçilen üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Denetim Kurulu
yılda en az üç defa toplanır, üyeler ilk toplantılarında kendi aralarından
gizli oyla bir başkan seçerler.
Denetim Kurulunun
toplanma usul ve esasları Birlik tüzüğü ile belirlenir.
Denetim Kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Birliğin tüm hesap
ve işlemlerini incelemek.
b) Hesap ve işlemlerde
gördüğü aksaklıkları, en geç onbeş gün içinde Yönetim Kuruluna sunmak.
c) İki yıllık denetim
sonuçlarını, bir rapor hâlinde Genel Kurula sunmak.
d) Gerektiğinde Genel Kurulu olağan üstü toplantıya çağırmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Enis Tütüncü,
Tekirdağ Milletvekili söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Tütüncü.
(CHP sıralarından alkışlar)
ENİS TÜTÜNCÜ (Tekirdağ)
– Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
hepinizi sevgiyle, saygıyla selamlıyorum.
Bilindiği gibi, ülkemizde
tarım alanlarını daha fazla artırmak, genişletmek olanağı yok. Hatta,
verimli arazilerimiz dahi, birinci sınıf, ikinci sınıf verimli
arazilerimiz dahi, her geçen gün yavaş yavaş elden çıkıyor. İşte bu
nedenle, tohumculuğun, kaliteli, yüksek verimli tohumculuğun,
Türkiye açısından, Türk tarımı açısından yaşamsal önemde olduğu buradan
da ortaya çıkıyor.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; Türkiye’nin dışa bağımlılık açısından petrolden sonraki
en büyük ithalat kalemi yağlı tohumlar ve bitkisel yağlardır. Dört
yıldır iktidardasınız, kaliteli ayçiçeği tohumculuğunun geliştirilmesi
konusunda neler yaptınız ve görüştüğümüz bu Tasarı, Türkiye’deki
bitkisel yağ açığının kapatılması açısından, kaliteli, verimli
ayçiçeği tohumunun yetiştirilmesi bakımından ne gibi olanaklar
getirmektedir? Bu soruların yanıtları yoktur Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri.
Yine, bitkisel yağ
açığının kapatılması için ayçiçeğinde nasıl bir fiyat ve nasıl bir
destekleme politikası öngörülmelidir? Bu konuda düşüncelerimi
sizle paylaşmak istiyorum.
Bu yıl, Trakyabirlik,
ayçiçeği avans fiyatını, kilogramı 500 bin Türk lirası olarak açıkladı.
Kilogram başına 37-38 bin Türk lirası kesinti yapılıyor, 1 kilogram
ayçiçeğinden çiftçinin eline net 462 bin Türk lirası geçiyor. Ayçiçeği,
şu anda, Tekirdağ’da, 475-480 bin Türk lirasından işlem görüyor.
Şimdi bakınız, AKP iş
başına geldiğinde, Trakyabirlik alım fiyatı 460 bin Türk lirasıydı
ve bunun üzerine 85 bin Türk lirası da destekleme primi vardı, yani,
iktidara geldiğiniz zaman, ayçiçeğinin fiyat artı prim toplamı
545 bin Türk lirasıydı. O zaman, ayçiçeğinde genellikle kullanılan
20-20’lik gübre fiyatı 280 bin Türk lirasıydı, mazot 1 milyon 200 bin
Türk lirasıydı. Gübre, şimdi, 20-20’lik gübre fiyatı 420 bine yükselmiş,
mazot, son indirimleri dikkate aldığımızda, 2 milyon 300 bine çıkmış.
Yani, mazotta, iktidara geldiğiniz güne göre, yüzde 92’lik bir artış,
gübrede, 20-20’lik gübrede yüzde 50’lik bir artış meydana gelmiş.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; işte, bu olumsuz tablo, ayçiçeği destekleme priminin
ne kadar olması gerektiği konusunu ön plana çıkarıyor.
Bakınız, iktidara
geldiğinizdeki ayçiçeği fiyatını, destek primiyle birlikte, gübre
ve mazottaki ortalama fiyat oranında artırırsak -ki, bu, ortalama
yüzde 70 oluyor- ayçiçeğinin fiyatı, destekleme primiyle birlikte,
2006 için 926 bin lira civarında çıkıyor. Buna göre, 2006 yılı için ayçiçeği
destek primi en az 360 bin Türk lirası olmalıdır. Olmalı ki, çiftçimiz,
AKP iktidara geldiğindeki ayçiçeği fiyatını yakalayabilsin.
Hesap ortada, gerçekler bunu gösteriyor.
Eğer, hem üreticinin
mağduriyetini gidermek hem de Türkiye’nin bitkisel yağ açığını kapatmak
istiyorsanız, sizden, ayçiçeği üreticisi ve Türkiye adına şunu
talep ediyoruz: Destekleme primini en az 350 bin Türk lirası olarak
tespit ediniz ve bunu en kısa sürede ilan ediniz, açıklayınız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı.)
BAŞKAN – Sayın Tütüncü,
buyurun.
ENİS TÜTÜNCÜ (Devamla)
– Toparlıyorum Sayın Başkan.
AKP İktidarı döneminde
bitkisel ham yağ ve yağlı tohumlar ithalatına toplam kaç milyar dolar
döviz ödenmiştir, buradan açıklanmasını talep ediyoruz.
Siz, Türk çiftçisinden
esirgiyorsunuz, ama, yabancı ülkelerin çiftçilerine, elin çiftçisine
yağdırıyorsunuz. Halk deyimiyle, herkese şapır şupur, bize gelince
Ya Rabbi şükür! Yapmayınız bunu! Artık, böyle yanlış politikaları
bırakınız, terk ediniz. Eğer terk etmezseniz, bu çiftçi de size sandıkta
Ya Rabbi şükür diyecektir!
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi, tekrar sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Tütüncü.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 Sıra Sayılı Tohumculuk Yasa Tasarısının 31 inci maddesinin 1
inci cümlesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederim.
Mehmet
Mehdi Eker
Tarım
ve Köyişleri Bakanı
“Birlik denetim kurulu,
birlik genel kurulunca iki yıllık bir dönem için temsilciler arasından
seçilen iki asıl ve iki yedek üye ile Bakanlık tarafından belirlenen
bir asil ve bir yedek üyeden oluşur.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Olumlu görüşle takdire
bırakıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Önerge katılıyoruz. Yalnız, bir imla
hatası var. Birinci “asıl” doğru; ikinci “asil” ol-muş, o da “asıl” olacak.
Arz ederim.
BAŞKAN – Not alınmıştır
Sayın Bakan.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe: Bakanlık ve
sektör arasında iletişim sağlamak ve tohumculuk politikalarını
ve stratejilerinin uygulanmasına katkıda bulunmak, denetlemek
ve gerektiğinde uygulamada karşılaşılacak sorunların tespiti
ve gerekli önlemlerin alınmasını sağlamak üzere bu düzenleme yapılmıştır.
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge
doğrultusunda ve düzeltmeyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birlik Disiplin Kurulu
ve görevleri
MADDE 32. –
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sayılı Kanun Tasarısının 32. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Kemal Sağ |
Ali Kemal Deveciler |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
|
Adana |
Balıkesir |
İstanbul |
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Enis Tütüncü |
Nurettin Sözen |
|
Antalya |
Tekirdağ |
Sivas |
|
Mehmet Yıldırım |
M. Vedat Melik |
|
|
Kastamonu |
Şanlıurfa |
|
Birlik Disiplin Kurulu
ve görevleri
Madde 32.- Birlik Disiplin
Kurulu, Genel Kurul tarafından üç yıllık bir dönem için, temsilciler
arasından seçilen, üç asıl ve üç yedek üyeden oluşur. Disiplin Kurulu,
Yönetim Kurulunun çağrısı üzerine toplanır. İlk toplantılarında
gizli oyla kendi aralarından bir başkan ve bir de raportör seçerler.
Toplanma ve disiplinle
ilgili usul ve esaslar Birlik Tüzüğü ile belirlenir.
Disiplin kurulunun
görevleri şunlardır:
a) Yönetim Kurulunun disiplin kovuşturması açılmasına dair kararı
üzerine, inceleme yaparak disiplinle ilgili kararları uygulamak
ve cezaları vermek.
b) Yönetim Kurulunun vereceği diğer görevleri yapmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
KEMAL SAĞ (Adana) – Sayın
Başkan, söz istiyorum.
BAŞKAN – Adana Milletvekili
Sayın Kemal Sağ söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Sağ.
(CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL SAĞ (Adana) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; 662 sayılı Tohumculuk Yasası’nın
32’nci maddesi hakkında vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış
bulunuyorum; Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
ben, şimdi, desem ki size, bu Disiplin Kurulu ne işe yarar, şöyle olsun,
böyle olsun, önergeyi kabul edin desem, acaba biriniz lehte oy kaldırır
mısınız?! Deminki geçen önergelerin, acaba, hiçbiri doğru değil
miydi?!
O yüzden, ben, yine,
önerge hakkında konuşmak yerine, deminki görüşlerimin devamını
size sunmaya çalışacağım değerli arkadaşlar.
Tüm Avrupa’daki toplam
bitki çeşidine yakın bir sayıda olmak üzere, 3 bini endemik, yani,
aynı bölgede yetişen, başka bölgede yetişmeyen toplam 13 bin bitki
çeşidine sahip olan Anadolu coğrafyası, doğal bir gen bankası niteliğindedir.
Genetiği değiştirilmiş
ürün işgali, biyolojik çeşitliliğimiz üzerinde büyük bir tehdit
oluşturacak, çiftçinin kendi üretimi için tohum ayırma şansını bile
vermeyecektir. Türkiye’de giderek gerileyen sektör ve artan kırsal
yoksulluk gerçeği, tohumculuk alanında yeni bağımlılık ilişkileri
kurmayı değil, genetik potansiyeli bu denli zengin olan memleketimizde,
üreticiye, zamanında, ucuz, kaliteli ve yüksek verimli, çevreye
uyumlu, hastalık ve zararlılara dayanıklı tohumluk temin etmeyi,
yerli çeşitlerimizin inat ve ısrarla korunup geliştirilmesini
gerekli kılmaktadır.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
lütfen…
Buyurun Sayın Sağ.
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Bu anlayışın tam zıddı bir
yaklaşımla hazırlanmış olan bu Tasarı’nın yasalaşması, sektör
ve üretici için yıkım anlamına gelirken, çok uluslu şirketler ile onların
yerli taşeronları için yeni kâr alanları haline gelecektir.
Cumhuriyet Halk Partisi
olarak, Hükûmetten, ülkemiz yararına olmayan, üreticimizi ortadan
kaldırmaya yönelik olan bu Tasarı’yı geri çekmesini, ülke ve üretici
yararını gözeten düzenlemeler yapmasını bekliyoruz. Yasaları
başkaları için değil Türk milleti için çıkarmanızı bekliyoruz.
Cumhuriyet Halk Partisi
iktidara geldiğinde, tarım sektörünün ve çiftçinin, serbest piyasanın
acımasız koşulları altında ezilmesine asla izin verilmeyecektir.
Dayatmacı IMF ve Dünya Bankası politikaları yerine, ülkemizin
ihtiyacı olan doğru tarım politikaları uygulanacaktır. Çiftçimiz,
sıkıştığı her anda, yanında Cumhuriyet Halk Partisini bulacaktır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; bu yasa çıktıktan sonra, artık, yabancı şirketler,
doğal bir gen hazinesi olan ülkemizde, demin belirttiğim gibi, herhangi
bir tohumumuzun biyoteknolojik yöntemlerle kazandıkları küçük
bir özelliğini gerekçe göstererek patent hakkını alacaklardır.
Değerli arkadaşlar,
açıkça ülkemiz aleyhine olan bu durum, belki size normal gelebilir;
ama, bakın, demin de söyledim, siz, gerekirse, menfaat sağlayan bir
firma için yasa çıkartmayı dahi düşünebiliyorsunuz. Bunlar yanlıştır
değerli arkadaşlar.
Tekrar ediyorum: Bir
iktidarın, uluslararası ilişkilerin bu kadar tesiri altında kalmasının,
ileride, bu ülkeyi, telafisi imkânsız zararlara sürükleyeceğini
göreceksiniz. Biz, her zaman uyarıyoruz, ama siz, her defasında bildiğinizi
okuyorsunuz. Unutmayınız ki, tüm bunlar, yüce Meclisin tutanaklarına
geçmektedir, ileride de karşınıza çıkması kaçınılmaz olacaktır.
Sayın Bakanım… Sayın
Tarım Bakanı burada yok, ama adaleti sağlamakla yükümlü Sayın Adalet
Bakanı aracılığıyla…
AHMET YENİ (Samsun) –
Millî Savunma Bakanı…
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Sayın Millî Savunma… O da değişmiş efendim, sürekli değişiyor; o da
değişmiş.
O yüzden, Sayın Bakan
aracılığıyla, Sayın Tarım Bakanına bir olayı arz etmek istiyorum:
Sayın Bakanım, siz, daha önce, bundan epeyce bir süre önce -ama, 2006
yılı içerisinde- Çukurova’da ve diğer bölgelerde, havadan zirai
ilaçlamaya yasak getirdiniz. Bu yasak sonucunda…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Sağ,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Bu yasak dolayısıyla, ülkemizde, 20 civarında zirai ilaçlama firması,
100 civarında uçak ve buna mümasil, pilot ve personel işsiz kaldı.
Biz, Cumhuriyet Halk Partisinden Sayın Mustafa Özyürek ve ben, size
bu konuyu sorduk, ama, hiçbir şekilde yeterli bir cevap vermediniz.
Bu yetmedi, konuya bir çözüm de üretmediniz. Siz çözüm bulamayınca,
Çukurova çiftçisi kendine göre bir çözüm üretti. Ne yaptı: Mevcut
traktörlerin şeklini ve amortisörlerini değiştirerek uzun ayaklı,
çok büyük bir böceğe benzeyen bir motor yaptı ve bununla ilaçlama
yapmaya kalktı. Ama, bu da olaya çözüm getiremedi.
Sayın Bakanım, siz,
Türkiye’de üretim planlaması yapmıyorsunuz, hangi bölgede, ne kadar
ürün üreteceğinizi belirlemiyorsunuz, çiftçiyi buna göre yönlendirmiyorsunuz,
sonra da kalkıp ekolojik şartları korumak için havadan zirai ilaçlamayı
yasaklıyorsunuz! Çiftçiye bu yapılır mı Sayın Bakanım?!
Çiftçinin, sizin için
ne kadar güzel düşündüğünü, ne kadar güzel fikirler beslediğini,
acaba, ilgililer size aktarıyorlar mı? Eğer aktarmıyorlarsa, lütfen,
Çukurova çiftçisiyle yakın temasa geçin ve bu düşünceleri öğrenin.
Eğer, bunu da yapmazsanız, şunun şurasında çok kalmadı, en geç on iki
ay sonra öğreneceksiniz.
Son bir konuya değineceğim
Sayın Bakanım.
ASIM AYKAN (Trabzon) –
Birlikte…
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Evet, siz de öğrenin lütfen, sizin de öğrenmeniz lazım.
ASIM AYKAN (
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Çünkü, narenciyede ihracat primini hâlâ açıklamadınız. Eğer, bu
yıl da narenciye dalında kalırsa, üretici perişan olursa, herhalde,
bunun vebalini biz çekmeyeceğiz, siz çekeceksiniz Beyefendi.
ASIM AYKAN (Trabzon) –
Niye?..
KEMAL SAĞ (Devamla) –
Onun için, bu düşüncelerle, yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Sağ.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Birlik Hakem Kurulu
ve görevleri
MADDE 33.-
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 33. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Yaşar Tüzün |
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
A.Kemal Deveciler |
|
Bilecik |
Malatya |
Balıkesir |
|
Osman Kaptan |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Ahmet Yılmazkaya |
|
|
|
|
|
M.
Vedat Melik |
M.
Mesut Özakcan |
|
|
Şanlıurfa |
Aydın |
|
Birlik Hakem Kurulu ve görevleri
Madde 33.- Birlik
Hakem Kurulu, alt birliklerin kendi üyeleri arasından iki yıl için
seçecekleri, konu uzmanı en az üç temsilciden oluşur. Seçilen temsilci
sayısı kadar da yedek temsilci seçilir. Temsilcilerin birliklerden çıkması, çıkarılması, ölümü,
istifası hallerinde yerlerine yedek temsilciler Hakem Kuruluna
katılır. Hakem Kurulu ve görevleri ile ilgili usul ve esaslar
Birlik Tüzüğünde belirlenir.
Hakem Kurulunun görevleri
şunlardır:
a) Birlik ve alt birlikler,
alt birlikler ve üyeleri ile alt birlik üyeleri ve üçüncü kişiler arasında
ortaya çıkacak ihtilafları uzlaşma, arabuluculuk ve hakemlik yoluyla
çözmek.
b) Birliğin uluslararası
uzlaşma, arabuluculuk ve hakemlikle ilgili yükümlülükleri çerçevesindeki
görevlerini yürütmek.
c) Çalışma raporlarını
Genel Kurula sunmak.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde
Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik)
– Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 662
sıra sayılı Kanun Tasarısı’nın 33’üncü maddesinin değiştirilmesiyle
ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
önergede istediğimiz durum, Birlik Hakem Kurulu alt birliklerin
kendi üyeleri arasından seçecekleri 2 kişinin, iki yıl arayla değil,
üç yıl arayla seçilmesini istiyoruz. Bu konuda verdiğimiz önergeye
sizlerden destek ve katkı bekliyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
bugün, bu yüce çatı altındaki konuşmaların da birçoğunu, Başkanlık
Divanı Üyesi olarak, dinleme şansımız oldu. Ancak, özellikle belirteyim
ki, Sayın Bakanımızın konuşmalarına tanıklık ettim, maalesef, Tarım
ve Köyişleri Bakanımızı tanımakta zorlandım. Gerçekten, bugün,
özellikle iftar öncesi, çok sinirli, çok agresif ve çok bencil bir konuşma
yaptı. Değerli arkadaşlar, Sayın Bakanımız, bugün, bu kürsüde yapmış
olduğu konuşmada, kendisini, Türkiye Cumhuriyeti’nin bir Tarım
ve Köyişleri Bakanı olarak hiç görmedi, aksine, AKP’nin bir il başkanı
gibi, bir ilçe başkanı gibi konuşmalarda bulundu. Sayın Bakanım,
siz, eski görevinizin etkisi altında kaldınız herhâlde! Siz, kendinizi,
hâlâ, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin Veteriner İşleri Müdürü
mü zannediyorsunuz? Siz, konuşmanızda, defalarca -tutanaklardan
baktım- tam oniki defa “AK Parti Hükûmeti” diye hitap etti… Değerli
arkadaşlar, bu Hükûmetin adı AK Parti Hükûmeti mi, soruyorum, soruyorum,
bileniniz var mı? Bu Hükûmetin adı, Türkiye Cumhuriyeti’nin 59’uncu
Hükûmeti, herkes, böyle bilmek ve böyle konuşmak zorunda. Özellikle,
Türkiye Cumhuriyeti’nin 59’uncu Hükûmetinin bir bakanının böyle konuşması
hiç yakışmadı.
ZAFER HIDIROĞLU (Bursa)
– Aynı zamanda, AK Parti Hükûmeti…
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– Değerli arkadaşlarım, Tarım ve Köyişleri Bakanlığı, elbette,
tüm Türkiye’nin köylerinden sorumlu. Siz, Türkiye’nin tarımından sorumlusunuz;
siz, Türkiye’nin et ve balığından sorumlusunuz; siz, Türkiye’nin hayvancılığından sorumlusunuz; siz, Türkiye’nin arazi
işlerinden sorumlusunuz; siz, Türkiye’nin Toprak Mahsulleri Ofisinden
sorumlusunuz; siz, Türkiye’nin Atatürk Orman Çiftliğinden sorumlusunuz;
siz, Türkiye’nin meyveciliğinden sorumlusunuz; siz, Türkiye’nin narenciyesinden
sorumlusunuz; siz, Türkiye’nin zeytinciliğinden sorumlusunuz;
siz, Türkiye’nin tohumculuğundan sorumlusunuz; söylediğiniz her
söz devleti bağlar, Hükûmeti bağlar.
Değerli arkadaşlarım,
burada, iftar öncesi Balıkesir Milletvekilimiz Sayın Orhan
Sür’ün değindiği konuyu bir kez daha hatırlatmak istiyorum. Değerli
arkadaşım dedi ki: “Bu akşam iftar yemeğini Dedeman Otelinde vereceksiniz.”
Elbette, her Türkiye Cumhuriyeti vatandaşının ve her Türkiye Cumhuriyeti
hükûmetinin bakanının, her yerde, her istediği ortamda iftar yemeğine
katılması veyahut başka toplantılara katılması kadar doğal bir
şey olamaz. Ancak “bu toplantının, bu iftar yemeğinin ücretini kim
ödeyecek” dediğinde, siz kalkıp burada cevap veremediniz ve üstelik,
iftara bir saat kala, Dedeman Otelinde yaptırmış olduğunuz rezervasyonu
iptal ettirdiniz, gittiniz başka restoranda yemek verdiniz. Tabii
ki verebilirsiniz, bundan doğal bir şey yok. Ancak, Türkiye Cumhuriyeti
Devleti’nin Bakanı bunu böyle, bu yüce çatı altında açıklamamalıydı
değerli arkadaşlar. O nedenle, Sayın Bakanın bu konuşmasını ve bu
tavrını burada kınıyorum.
BAŞKAN – Sayın Tüzün,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçtiğimiz aylarda
Tarım ve Köyişleri Bakanlığının yapmış olduğu bir faaliyet raporu
kitapçığı elimize geçti. Burada Sayın Bakanlık veyahut Bakanlık
mensuplarının ve Bakanın dört yıllık yapmış olduğu hizmetlerin tanıtımını
gerçekleştirmiş, yani yapılan hizmetleri bir kitapçık halinde toplamış
ve yapılan hizmetlerde, baktım ki, Tarım ve Köyişleri Bakanlığının
dört yıllık süre içerisinde yaptıkları var. Ancak, bu kitapçıkta,
bundan önceki Sayın Bakanımız Sami Güçlü’nün hiçbir fotoğrafı ve
lehinde hiçbir haberi yoktur. Hem dört yıllık icraatları anlatıyorsunuz
hem de sizden önceki, bir önceki Bakan arkadaşınıza haksızlık yapıyorsunuz.
Bu, ne kadar bencil olduğunuzun ve ne kadar vefasız olduğunuzun
bir göstergesidir. (CHP sıralarından alkışlar) O nedenle, biz, bu
ülkede, Türk köylüsüne ve Türk çiftçisine kimin ne kadar hizmet ettiğini
en iyi şekilde biliyoruz değerli arkadaşlar.
Sayın Bakana buradan
bir sorum daha olacak. Zannediyorum kendileri yok; ama, Genel Kurul
tutanaklarından okuyunca göreceklerdir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 14 Mayıs tarihi tüm dünyada Çiftçiler Günü olarak kutlanmaktadır.
14 Mayıs 2006 tarihinde, Türkiye'nin hiçbir yerinde Dünya Çiftçiler
Günü kutlaması ve etkinliği yapılmadı. Neden yapılmadı biliyor
musunuz; çünkü, Tarım ve Köyişleri Bakanı, bakan olarak görevinin
başında değildi; Adalet ve Kalkınma Partisinin kongresinde misafir
konuşmacıydı.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tüzün,
lütfen… Buyurun.
Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– İşte, sizin Bakanlığınızın ve Bakanınızın, Türk çiftçisine, dünyada
Çiftçiler Günü olarak kutlanırken 14 Mayısın, ne kadar önem verdiğinin,
ne kadar değer verdiğinin en büyük göstergesini, 14 Mayıs 2006 tarihinde
hep birlikte gördük. Bu nedenle, Türk köylüsüne ve Türk çiftçisine
bunca sıkıntısının ve sorununun içerisinde değer verilmeyişinin
en büyük göstergesini 14 Mayıs 2006’da görmüş olduk.
Değerli arkadaşlarım,
burada, bakanlık ve milletvekilliği tartışması ve yarışması anlayışı
içerisinde, bugüne kadar hiçbir konuşma yapmadım. Her zaman konuşmalarıma
ve sözlerime dikkat etmeye çalıştım; ancak, bugün itiraf edeyim ki,
çok üzgün olabileceğimiz birçok olaya şahit oldum.
Kırşehir Milletvekilimiz
Sayın Bayındır “bu konuda elimde belge var, bu konuda elimde mahkeme
kararı var” dediği halde, Sayın Bakanın “getir bu mahkeme kararını”
dediği halde burada olmayışı ve bu kararı getiren arkadaşın belgesini
sunmasına müsaade etmeyişini de bir kez daha kınıyorum.
HACI TURAN (Kırşehir)
– Kırşehir’de öyle bir şey yok.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– Değerli arkadaşlar, biraz da seçim bölgem Bilecik’ten bahsedeyim.
BAŞKAN – Lütfen, Sayın
Tüzün…
HACI TURAN (Kırşehir)
– Kırşehir’de öyle bir şey yok.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; sözlerimi toparlıyorum.
Bilecik ilinde, başta
Gölpazarı ilçemizde, Osmaneli ilçemizde, Söğüt ilçemizde ve İnhisar
ilçesinde, 2003 yılından bugüne kadar, 2006’nın bahar ayına kadar yaşanan,
başta kuraklık, don ve doğal afet olaylarında tutulan raporların daha
hiçbiri yerine getirilmemiştir. Buradan, Bilecik halkı adına istirhamım şudur:
Bu afetteki tutulan raporların, en kısa zamanda…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tüzün,
lütfen… Teşekkür için açıyorum Sayın Tüzün, lütfen…
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– Değerli arkadaşlar, son cümle olarak şunu söylüyorum: Biz, Türk
köylüsünün, Türk çiftçisinin yanındayız. Benim bizzat vermiş olduğum
ve Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun da onaylamış olduğu kanun teklifinin
en kısa zamanda yerine getirilmesini talep ediyoruz. Talebimiz
şudur: Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasından ve tarım kredi kooperatiflerinden
Türk köylüsünün ve çiftçisinin almış olduğu kredilerin…
BAŞKAN – Sayın Tüzün…
YAŞAR TÜZÜN (Devamla)
– …bir yıl ertelenmesi konusunda talebimiz var. Bakanlığı bir kez
daha buradan uyarıyorum, bu kanun teklifinin en kısa zamanda Genel
Kurula gelmesini talep ediyorum.
Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Tüzün.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Birliğin gelir ve giderleri
MADDE 34. -
BAŞKAN – Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
662 sıra sayılı Kanun Tasarısının 34. maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Hüseyin Ekmekcioğlu |
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
|
Antalya |
Balıkesir |
Aydın |
|
Osman Kaptan |
M. Vedat Melik |
Ahmet Yılmazkaya |
|
Antalya |
Şanlıurfa |
Gaziantep |
Birliğin gelir ve giderleri
Madde 34.- Birliğin
gelirleri şunlardır:
a) Genel Kurul tarafından 17 nci maddedeki sınırlar çerçevesinde
belirlenecek giriş aidatı ve yıllık aidatlar ile alt birliklerin
her yıl brüt gelirlerinden ayıracakları en az yüzde onu oranında ödeyecekleri
katılım payı.
b) Yatırım, ortaklık
ve işletme gelirleri ile laboratuvar ve benzeri tesis gelirleri.
c) Fuar, organizasyon,
reklam, tanıtım ve yayın gelirleri.
d) İsim hakkı, logo,
tohumluk etiketi, sözleşme ücretleri, hakemlik, arabuluculuk, danışmanlık,
eğitim ve toplantı gelirleri.
e) Taşınır ve taşınmaz
mallardan elde edilen gelirler.
f) Yetkisinde bulunan
işlemlerle ilgili izin, yetki belgesi ve tasdik ücretleri.
g) Faaliyet konuları
ile ilgili diğer gelirler.
(a) Bendi hükmü uyarınca:
Birlik Genel Kurulu tarafından belirlenen en az yüzde on oranındaki
katılım payı, Birlik Yönetim Kurulunun belirleyeceği bankalardan
birine Birlik adına, alt birlik tarafından yatırılır. Katılım payları,
bir önceki yıl net gelirleri üzerinden hesap edilerek, izleyen yılın
mart, haziran, eylül ve aralık aylarında eşit dört taksitte ödenir.
Zamanında ödenmeyen katılım payları kanuni faiz ile birlikte tahsil
edilir.
Birliğin giderleri,
bu Kanun kapsamında verilen görevler ile kuruluş amaçları çerçevesinde
yürütülen görevlerin ifasına yönelik faaliyetlerle ilgili giderlerdir.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye katılıyor mu?
TARIM, ORMAN VE KÖYİŞLERİ
KOMİSYONU BAŞKANI VAHİT KİRİŞCİ (Adana) – Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Hükûmet katılıyor
mu?
MİLLÎ SAVUNMA BAKANI
MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN – Önerge üzerinde,
Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler söz istemişlerdir.
Buyurun Sayın Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 662 sıra sayılı
Tohumculuk Kanunu Tasarısının 34’üncü maddesi üzerinde vermiş olduğumuz
önerge hakkında söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Bu maddeye göre, Birliğe
genel kurul tarafından giriş aidatı maddemizde en az yüzde 10’u,
bütçe gelirlerinin, brüt gelirlerinin yüzde 10’u oranında ödeyecekleri
bir katılım payı var. Bunu yüzde 5’e, çok olduğu için, yüzde 5’e düşürülmesini
talep ediyoruz.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; ben, bir konuyla ilgili, seçim bölgemdeki bir konuyla
ilgili, zeytinle ilgili bazı şeyler söylemek istiyorum. Balıkesir,
Körfez bölgesi, 250 bin insanımızın yaşadığı ve yüzde 70’inin gelir
kaynaklarının zeytinden olduğu, zeytinle geçim sağladığı bir bölge.
Burada 12 milyona yakın
bir ağaç var ve dünyanın en güzel, en nefasetli zeytinyağları buradan
elde ediliyor; ama, şunu da söylemek istiyorum: Buradaki zeytin
üreticisi mağdur. Tarım Bakanını bana şikâyet ediyorlar. Neden
şikâyet ediyorlar; burada Zeytin Zararlıları ile Mücadele Birliği
adında Türkiye’de kurulu tek bir birlik var, Türkiye’de başka bir birlik
yok, kanunla kurulmuş bir Birlik. Bu, 12 milyon zeytin ağacının ilaçlamasını
yapan bir Birlik. Bu Birliğin gelirleri, sadece ilaçlamadan sonra
oradaki zeytin üreticisinden ağaç başına alınan bir ücret. Bugüne
kadar gelen tüm tarım bakanları… Burada ilaçlamada kullanılan Ziray
adlı bir ilaç var (cezbedici). Bu Ziray ilacı, sadece Tarım Bakanlığı
tarafından üretilmekte, özel sektörde böyle bir ilaç yok. Yani, bu
Birlik bu ilacı Tarım Bakanlığından almak mecburiyetinde; ilaç,
yılda da 350 milyar lira civarında tutuyor. 1 trilyon lira da -uçakla
ilaçlama yapıyorlar- uçak kirası ödüyorlar; aşağı yukarı 1 trilyon
350 milyar lira; ama, ne yazık ki, ilk defa, bu sene, Tarım Bakanımız
bu Birliğe yardımcı olmadı.
Bundan evvelki Tarım
Bakanımız Sami Güçlü’ye Körfez zeytin üreticileri adına teşekkür
ediyorum. Ziray ilacının bedelini almamıştır, zeytin üreticisine
bir destekleme olarak, hibe olarak vermiştir. Geçen sene Tarım Bakanı
Mehdi Eker geldiğinde ilacın 50 milyar liralık kısmını zar zor aldık.
Bu sene de 350 milyar liralık ilacı istedik; çok gariptir ki -çünkü,
özel sektörde olsa, Birlik, vadeyle, senedini, çekini verip alacak;
ama, özel sektör de üretmiyor, devlet üretiyor- aynen şunu dediler
Birliğe: “Önce parayı yatırınız, ondan sonra biz bu ilacı ürettirelim.”
Böyle saçma şey olur mu arkadaşlar?! Nerede kaldı Tarım Bakanlığı?!
Nerede kaldı zeytin üreticisini destekleme?! Alt tarafı 350 milyar.
Ondan sonra “Efendim, teminat mektubu verin…” O da olmadı. Bizim ısrarlı takiplerimiz neticesinde kasım
ve aralık ayına zar zor 2 tane çek alınarak, Birlik başkanının özel çeki
alınarak, bu Birliğe bu ilaç verildi. Bakınız, ilaçlama bir hafta on
gün geç olarak başlatıldı. Şimdi, bu arada ilaçlama olmadığı takdirde
burada bir kere nefasette, asitte, büyük asit çıkacak. Zeytin, yeşil
zeytin ve siyah zeytin, sofralık zeytinde büyük zarar oluyor. Zeytin
sineği vurduğu zaman, o zeytin ilaçlama yapılmadığı için iflah etmiyor
ve 90 trilyon lira zeytin üreticisinin cebinden bir para çıkıyor arkadaşlar.
Bakın, 0,5 dizyem yağı
geçen sene 6 milyon liraya sattılar. Eğer bu ilaçlama yapılmasaydı
10 dizyem yağ çıkacaktı, 10 dizyem yağ 4 milyon liradan, 3,5 milyon liradan
zor satılacaktı. 1 tonda 2,5 milyar lira para; yani, 2 ton imal eden zeytincinin
zararı 5 milyar liradır arkadaşlar ve burada, bu bölgede 90 trilyon
liralık bir zarar oluyor. Kaldı ki, nereden geliyor bu zarar; Tarım
Bakanlığının 350 milyar liralık bir ilacı vermemesinden geliyor.
Bu sene on gün geç yapıldı, inşallah, zarar biraz aza düşer; ama, Tarım
Bakanlığı, herhalde, fındık üreticisine yaptığını zeytin üreticisine
de yapmak istiyor.
Yine, Tarım Bakanlığının
almış olduğu bir destekleme var, dönüm başına 250 milyon lira. Dönüm
başına 250 milyon lira zeytin ağacı dikenlere destekleme veriliyor;
yani, 1 dönümde 250 milyon, 10 dönümlük arazisine 2,5 milyar. Zaten,
10 dönümün altındakilere de destekleme vermiyorlar. Şimdi, ama,
burada bir kota konmadı.
Bakınız, biz, Zeytin
Komisyonu olarak, Güneydoğu Anadolu’ya, Doğu Anadolu’ya gittik…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Deveciler,
lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) – Her yerde Gemlik zeytini dikiliyor arkadaşlar. Şimdi,
Gemlik zeytininin yetişeceği iklim şartları ayrıdır. Bunun önüne
geçilmesi lazım, taban araziye, sulak araziye zeytin ağacı dikilmemesi
lazım. Bu, ancak yamaç arazilere, dağdaki arazilere verilmesi lazım.
Bu düzenlemenin bu şekilde yapılmasını istiyorum, değiştirilmesini
istiyorum; ancak amacına ulaşacaktır. Herkes kendi bildiği gibi,
her valilik, her özel idare kendi bildiği gibi hiçbir zaman için böyle
zeytin fidanı dağıtmaması lazım.
Yine, ben, burada dikkatinizi
çekmek istiyorum. Bakınız, aynı özelleştirme yaptığınız gibi,
Millî Emlakin zeytin dikimine elverişli arazilerini de yağmalattırıyorsunuz.
Ayvalık’ta Çakmak köyü
ve Kırcalar köyü merasında bulunan 2.050 dönüm arazi İstanbul’dan
Gürsoy A.Ş. firmasına devredilmek üzere arkadaşlar. Ben, geçen hafta
Ayvalık’ta bu köylerdeydim, köylü isyanda. Köylü diyor ki: Madem verilecekse,
madem zeytin dikilecekse, neden köylülere verilmiyor diyorlar arkadaşlar.
Çakmak köyü ve Kırcalar köyü buna talip. Lütfen, devletin malını
peşkeş çekmeyelim, öncelikle oradaki köylülere verelim. Hem 2 bin
dönüm araziyi bunlara bedava vereceğiz hem de bunların üzerinden
dönüm başına 250 milyon lira da destekleme alacaklar
arkadaşlar, 500 milyar lira devlet bunlara bir de teşvik verecek.
Böyle şey olmaz!
Ben, buradan, Sayın
Bakanımın, Sayın Grup Başkan Vekilimin de dikkatini çekmek istiyorum,
bu konuyla ilgili lütfen ilgileniniz. Lütfen, bu malı, İstanbul’daki
bir holdinge… Artık, kimlerin tanıdığı, kimlerin tanımadığı, yandaş
mı, değil mi, artık onu bilemiyorum; ama, oradaki köylüye vermenizi
istiyorum; köylü isyanlarda. Lütfen, bunun teminini istiyorum.
Böyle bir işlemin de durdurulmasını istiyorum.
Yine, Küçükdere köyü
var Havran’ın, 1992 yılında altın aranmasıyla ilgili bir izin alınmış
Madencilik Yasası’na göre. 2002’ye gelmiş…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Deveciler,
lütfen…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) – Başkanım bitiriyorum.
BAŞKAN – Lütfen Sayın
Deveciler… Teşekkür için…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) – Önemli bir konu Sayın Başkanım.
BAŞKAN – Sayın Deveciler,
ek süreyi de verdim, lütfen... teşekkür eder misiniz.
Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) – Bir dakika Başkanım.
BAŞKAN – Teşekkür
için açıyorum Sayın Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) – Bu maden işleri Koza Limitet Şirketine geçmiş ve de ben
burada bunu açık ve net olarak söylemek istiyorum: Fetullahçılara
yakın bir şirket, burası peşkeş çekilmek isteniyor ve 4086 sayılı
Yasa’nın 5’inci maddesi, zeytin alanlarına 3 kilometre mesafe olmasına
rağmen ihlal ediliyor. Burada bununla ilgili gerekli hukuki işlemler
yapılmakta.
BAŞKAN – Sayın Deveciler,
lütfen…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) – Lütfen, bununla ilgili de gerekli işlemin yapılmasını
istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum
Sayın Deveciler.
ASIM AYKAN (Trabzon) –
Doğru bir cümle değil o cümle!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) – Koza Limitet Şirketi, Fethullah şirketi…
ASIM AYKAN (
BAŞKAN – Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Birleşime beş dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.48
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 22.54
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
662 sıra sayılı Kanun
Tasarısı’nın görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5’inci sıraya alınan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkan Vekilleri İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol, Samsun
Milletvekili Haluk Koç ile Anavatan Partisi Grup Başkan Vekili Gaziantep
Milletvekili Ömer Abuşoğlu’nun; Milletvekili Seçimi Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu Raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
4.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa, Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekilleri
İstanbul Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol,
Samsun Milletvekili Haluk Koç ile Anavatan Partisi Grup Başkanvekili
Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu’nun; Milletvekili Seçimi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu
Raporu (2/868) (S. Sayısı: 1240) (x)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yerinde.
Hükûmet?.. Yerinde.
Komisyon Raporu 1240
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde
söz isteyen, gruplar adına söz talebi? Yok.
Şahısları adına, İnci
Özdemir…
İbrahim Hakkı Birlik,
Şırnak Milletvekili…
Mustafa Nuri Akbulut,
Erzurum Milletvekili…
İsmail Bilen, Manisa
Milletvekili…
Ünal Kacır, İstanbul
Milletvekili…
İrfan Rıza Yazıcıoğlu,
Diyarbakır Milletvekili…
Cemal Uysal, Ordu Milletvekili…
(x) 1240 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Haluk Koç, Samsun Milletvekili…
Ümmet Kandoğan, Denizli
Milletvekili…
Mehmet Eraslan, Hatay
Milletvekili…
Sayın vekillere teşekkür
ediyorum.
Teklifin tümü üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
yeni 1’inci madde ihdasına dair bir önerge vardır. Malumları olduğu
üzere, görüşülmekte olan tasarı ve teklife konu kanunun, komisyon
metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklif ile çok yakın ilgisi
bulunan bir maddenin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt
çoğunlukla katıldığı önergenin üzerinde yeni bir madde olarak görüşme
açılacağı İç Tüzük’ün 87’nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür.
Bu nedenle, önergeyi okutup, Komisyona soracağım. Komisyon önergeye
salt çoğunlukla, 13 üyesiyle katılırsa, önerge üzerinde yeni bir
madde olarak görüşme açacağım. Komisyonun salt çoğunlukla katılmaması
halindeyse, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kanun
Teklifine aşağıdaki maddenin 1 inci madde olarak eklenmesini ve
sonraki madde numaralarının teselsül ettirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Ali Topuz |
Süleyman Sarıbaş |
|
Ankara |
İstanbul |
Malatya |
Madde 1- 10.06.1983 tarihli
ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 6’ncı maddesinin
2’nci fıkrası aşağıdaki şekilde değiştirilmiştir:
“Her seçim döneminin
son toplantı yılının 20 Temmuz günü seçimin başlangıç tarihidir ve
Kasım ayının ilk Pazar günü oy verilir.”
BAŞKAN – Komisyon
önergeye yeterli çoğunlukla katılıyor mu?
ANAYASA KOMİSYONU
BAŞKANI BURHAN KUZU (İstanbul) – Sayın Başkanım, çoğunluğumuz var,
katılıyoruz.
BAŞKAN – Sayın Hükûmet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) – Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN – Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılmış olduğundan, önerge üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açıyorum.
Söz isteyen?.. Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
1’inci maddeyi Kanun’un
başlığıyla birlikte 2’nci madde olarak okutuyorum:
MİLLETVEKİLİ SEÇİMİ
KANUNUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASI HAKKINDA KANUN TEKLİFİ
MADDE 2- 10/6/1983 tarihli
ve 2839 sayılı Milletvekili Seçimi Kanununun 26 ncı maddesinin
(b) bendinin birinci cümlesinde yer alan “Siyasî Partiler” ibaresi
“Siyasî Partiler ve Bağımsız Adaylar” olarak, (d) bendi ise aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“d)
Bağımsız adaylar, son sıradaki siyasî partiden sonra yer alır. Bir seçim
çevresinde birden fazla bağımsız aday varsa, sıra aralarında çekilecek
kura ile belirlenir. Başta ve ortada bağımsız adayın adı ve soyadı
yazılır. Belirli bir aralık veya çizgiden sonra çapı iki santimetre
olan bir boş daire basılır ve bunların altı çizilir. Birden fazla bağımsız
aday sütunları arasında, yarım santimetre ve iki çizgi ile belirlenmiş
bir aralık bırakılır.
BAŞKAN – Söz isteyen?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3’üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 3- 2839 sayılı
Kanunun 28 inci maddesinin ikinci ve dördüncü fıkraları aşağıdaki
şekilde değiştirilmiştir.
“Seçmen, “Evet” mührünü
sadece tercih ettiği siyasî partiye veya varsa yalnızca oy vermek
istediği bağımsız adaya ait özel daire içine basmak ve oy pusulasını
zarfa koymak suretiyle oyunu kullanır.”
“Seçmen, “Evet” mührünü
bastığı siyasî partiye veya bağımsız adaya oy vermiş sayılır.”
BAŞKAN – Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4’üncü maddeyi okutuyorum:
Madde 4- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN – Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5’inci maddeyi okutuyorum:
Madde 5- Bu Kanun hükümlerini
Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN – Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Teklifin tümünü oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
birleşime on dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 23.01
SEKİZİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.13
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 7’nci Birleşiminin Sekizinci Oturumunu
açıyorum.
6’ncı sıraya alınan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan vekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 245 milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporunun ikinci görüşmelerine başlıyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/869) (S. Sayısı: 1238 ve 1238’e 1 inci
Ek) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve
Hükûmet yerinde.
Sayın milletvekilleri,
Teklif’in birinci görüşmeleri 10/10/2006 Salı günü saat 23.08’de tamamlanmıştı.
Bilindiği gibi, anayasa
değişiklik tekliflerinin ikinci müzakerelerinde, gerek teklifin
tümü üzerinde gerekse maddeleri üzerinde görüşme açılmamakta,
yalnızca maddeler üzerinde verilmiş değişiklik önergeleri görüşülmekte,
birinci görüşmede üzerinde değişiklik teklifi bulunmayan bir madde
hakkında ikinci görüşmede önerge verilememektedir.
Teklif’in birinci görüşmesinde
herhangi bir önerge verilmemiştir. Bu nedenle, şimdi, teklifin 1’inci
maddesini okutup, gizli oya sunacağım.
TÜRKİYE CUMHURİYETİ ANAYASASININ BİR MADDESİNİN
DEĞİŞTİRİLMESİ HAKKINDA
KANUN TEKLİFİ
MADDE 1.- 7.11.1982 tarihli ve 2709 sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 76 ncı maddesinin birinci fıkrasındaki
“Otuz” ibaresi “Yirmi beş” olarak değiştirilmiştir.
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
oylamaya başlamadan önce oylamanın yöntemiyle ilgili olarak bazı
açıklamalarda bulunacağım.
Anayasanın 175’inci
ve İç Tüzük’ün 94’üncü maddeleri gereğince, anayasa değişiklik tekliflerinin
maddelerinin ve tümünün kabulü, üye tam sayısının en az beşte 3 çoğunluğunun
gizli oyuyla mümkündür, yani, teklifin maddelerinin ve tümünün kabulü
için en az 330 kabul oyu gerekmektedir. Genel Kurulun 5/7/1995 tarihli
134’üncü Birleşiminde oylanarak kabul edilen Başkanlık tezkeresi
uyarınca, anayasa değişiklik teklifinin ikinci görüşmesinde;
(x) 1238 S. Sayılı
Basmayazı 10.10.2006 tarihli 5’inci Birleşim tutanağına eklidir.
1238’e 1’inci ek S. Sayılı Basmayazı
bu birleşim tutanağına eklidir.
1- Yapılan oylamada
330'un altında oy alan madde, birinci oylamada aldığı oy ne olursa
olsun, kesin olarak reddedilmiş olacak ve düşecektir.
2- Yapılan oylamada
330'un üzerinde oy alan maddeler, birinci oylamada aldığı oy 330'un
altında da olsa kabul edilmiş olacaktır.
3- Yapılan oylamada
maddeler 330'un ve 367'nin üzerinde oy almış olsalar da, tümünün oylamasında
330'un altında oy alırsa, teklifin tümü kesin olarak reddedilmiş olacak
ve düşecektir.
4- Yapılan oylamada
maddelerin bir kısmı 330'un üzerinde, fakat, 367'nin altında oy almış
olsa, bir kısmı da 367'nin üzerinde oy almış olsa, tümünün oylamasında
teklif 367'nin üzerinde oyla kabul edilirse, teklifin hiç-bir maddesi
kendiliğinden halk oylamasına sunulmayacaktır. Aynı durumda, tümünün
oylamasında teklif 367'nin altında oyla kabul edilirse, teklifin
tümü kendiliğinden halk oylamasına sunulacaktır.
Gizli oylamanın ne
şekilde yapılacağını da arz ediyorum:
Komisyon ve hükûmet sıralarında
yer alan kâtip üyelerden, komisyon sırasındaki kâtip üyeler, Adana'dan
başlayarak Denizli'ye kadar (Denizli dahil) ve Diyarbakır'dan başlayarak
İstanbul'a kadar (İstanbul dahil), hükûmet sırasındaki kâtip üyeler
ise, İzmir'den başlayarak Mardin'e kadar (Mardin dahil) ve Mersin'den
başlayarak Zonguldak'a kadar (Zonguldak dahil), adı okunan milletvekiline,
biri beyaz, biri yeşil, biri de kırmızı olmak üzere 3 yuvarlak pul
ile mühürlü zarf verecek ve pul ve zarf verilen milletvekilini ad
defterinde işaretleyecektir.
Milletvekilleri,
Başkanlık kürsüsünün sağında ve solunda yer alan kabinlerden başka
yerde oylarını kullanmayacaklardır.
Vekâleten oy kullanacak
bakanlar da, yerine oy kullanacakları bakanın ilinin bulunduğu
bölümde oylarını kullanacaklardır.
Bildiğiniz üzere, bu
pullardan beyaz olanı kabul, kırmızı olanı ret, yeşil olanı ise çekimser
oyu ifade etmektedir.
Oyunu kullanacak sayın
üye, kâtip üyeden 3 yuvarlak pul ile mühürlü zarfı aldıktan ve adını
ad defterine işaretlettikten sonra kapalı oy verme yerine girecek,
oy olarak kullanacağı pulu burada zarfın içerisine koyacak, diğer
2 pulu ise ıskarta kutusuna atacaktır. Bilahare oy verme yerinden
çıkacak olan üye, oy pulunun bulunduğu zarfı Başkanlık Divanı kürsüsünün
önüne konulan oy kutusuna atacaktır. Oylamada adı okunmayan milletvekiline
pul ve zarf verilmeyecektir.
Sayın kâtip üyeler yerlerini
aldılar mı?
Şimdi, gizli oylamaya
Adana ilinden başlıyoruz.
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Anayasanın Bir Maddesinin Değiştirilmesine İlişkin Kanun Teklifi’nin
ikinci tur oylamalarında, Devlet Bakanı Ali Babacan’a Tarım ve Köyişleri
Bakanı Mehdi Eker, Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’a Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin Çelik, Devlet Bakanı Kürşat Tüzmen’e Devlet Bakanı
Mehmet Aydın, Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali Şahin’e
Devlet Bakanı Nimet Çubukçu vekâleten oy kullanacaktır.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
BAŞKAN – Oyunu kullanmayan
sayın milletvekilleri var mı? Yok.
Sayın milletvekilleri,
oylama işlemi bitmiştir.
Oy kupalarını kaldıralım.
(Oyların ayrımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 245 milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 1’inci
maddesinin gizli oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
451 |
Kabul |
: |
414 |
Ret |
: |
23 |
Çekimser |
: |
5 |
Boş |
: |
8 |
Geçersiz |
: |
1 |
Böylece, 1’inci madde
kabul edilmiştir.
2’nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer ve halkoylamasına sunulması halinde
oylanır.
BAŞKAN – 2’nci maddenin
gizli oylamasına başlıyoruz.
Adana’dan itibaren
okutuyorum:
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
BAŞKAN – Oylarını
kullanmayan sayın milletvekilleri lütfen oylarını kullansınlar.
Ayrıca, kâtip üyeler de lütfen oylarını kullansınlar…
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
BAŞKAN – Oylama işlemi
bitmiştir; lütfen, kupaları kaldıralım.
Sayın görevliler,
lütfen, hiçbir sayın milletvekilimize pul ve zarf vermeyelim.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin 2’nci maddesinin
gizli oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı : 446
Kabul : 413
Ret : 26
Çekimser : 2
Boş : 3
Geçersiz : 2
Böylece, 2’nci madde
kabul edilmiştir.
Şimdi, Teklif’in tümünün
gizli oylamasına başlıyoruz.
Adana ilinden itibaren
okutuyorum:
(Oyların toplanılmasına
başlandı)
BAŞKAN – Oylarını
kullanmayan sayın milletvekilleri lütfen oylarını kullansınlar.
Sayın kâtip üyeler de lütfen oylarını kullansınlar.
(Oyların toplanılmasına
devam edildi)
BAŞKAN – Oylama işlemi
bitmiştir; lütfen kupaları kaldıralım.
(Oyların ayırımı yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkan Vekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi’nin tümünün
gizli oylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı |
: |
445 |
Kabul |
: |
413 |
Ret |
: |
19 |
Çekimser |
: |
3 |
Boş |
: |
5 |
Geçersiz |
: |
5 |
Böylece, teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır.
Sayın milletvekilleri,
Genel Kurulumuz bugünkü birleşimde de yoğun bir mesai yaparak,
gençlerimize Parlamentomuzun güveninin göstergesi olan seçilme
yaşının 25’e indirilmesine ilişkin anayasa değişikliğini ve Milletvekili
Seçim Kanunu’yla ilgili teklifi kanunlaştırarak tarihî günlerinden
birini yaşadı.
Gecenin bu geç saatlerine
kadar büyük bir dikkat ve fedakârlıkla çalışmalara katılan tüm siyasi
partilerimize, grup başkan vekillerine, milletvekillerimize,
basın ve televizyon çalışanlarına, kavaslara, teknik personele,
Tutanak ve Kanunlar ve Kararlar personeline ve Başkanlık Divanına
teşekkür ediyorum ve iyi geceler diliyorum.
Böylece, sözlü soru
önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için,
17 Ekim 2006 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 00.40