DÖNEM:
22 CİLT: 131 YASAMA YILI: 5
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
6’ncı
Birleşim
11 Ekim 2006 Çarşamba
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.- YOKLAMA
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler’in, Alevi
vatandaşlarımızın sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Ahilik
ve Kültür Haftası münasebetiyle, Ahilik Teşkilatının önemine,
özelleştirme sürecinde olan Halk Bankası hisselerinden esnaf ve sanatkârımıza
da pay ayrılmasının yararlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu’nun cevabı
3.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın,
Mudanya Mütarekesinin kabulünün 84’üncü yıldönümünde, anlaşmanın
ülkemiz açısından önemine ilişkin gündem dışı konuşması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi
Başkanı Fatma Ekenoğlu’nun davetine icabetle, Mutlu Barış ve Özgürlük
Bayramının 32’nci yıldönümü kutlamalarına TBMM Başkanını temsilen
TBMM İdare Amiri Erdoğan Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir ve
Kâtip Üye Harun Tüfekci’nin katıldığına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1132)
2.- Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası
dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1133)
3.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Danimarka’ya yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1134)
4.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un Yunanistan’a
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1135)
5.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs
Türk Cumhuriyeti’ne yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1136)
6.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Çin Halk Cumhuriyeti’ne
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1137)
7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Amerika Birleşik
Devletleri’ne yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine
ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1138)
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 46
milletvekilinin, Talim ve Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde
değişiklik ile kadrolaşma iddialarının araştırılması amacıyla
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/380)
2.- Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 33 milletvekilinin,
Manisa pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi sürecinin
araştırılarak fabrikanın yeniden değerlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/381)
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa
Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman
ve Köyişleri Komisyonu Raporu
(1/822) (S. Sayısı: 662)
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi
ve Anayasa Komisyonu Raporu (2/869) (S. Sayısı: 1238)
6.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat
ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporları (1/1053) (S. Sayısı: 1201)
7.- Ankara Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin;
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler’in; Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’nın;
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin; Vergi Usul Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin; Mali Tatil Kanun Teklifi
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/866, 2/692, 2/774, 2/857, 2/864) (S.
Sayısı: 1237)
8.- Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri
Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan
Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili
Mustafa Erdoğan Yetenç’in; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi
Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/816) (S. Sayısı:
1228)
9.- Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Sali’nin; Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/499) (S.
Sayısı: 949)
VI.- OYLAMALAR
1.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat
ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısı’na verilen oyların sonucu
VII.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM’in, Tedavi
Hizmetleri Genel Müdürünün birden fazla kamu görevi yürüttüğü iddiasına
ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ’ın cevabı (7/14621)
2.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU’nun,
kamu personeli alımı sınavlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı (7/14700)
3.- Hatay Milletvekili Züheyir AMBER’in, üst düzey
bürokratlara verilen ek görevlere ilişkin Başbakandan sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı
(7/16006)
4.- Aydın Milletvekili Mehmet Mesut ÖZAKCAN’ın,
istisnai memurluklara yapılan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı
(7/16184)
5.- Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK’in, AK
Parti il kongrelerinde devlet imkânlarını kullandığı iddialarına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı (7/16198)
6.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI’nın, kredi
borcunu ödeyemeyen çiftçilere ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım
ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in cevabı (7/16200)
7.- Tekirdağ Milletvekili Erdoğan KAPLAN’ın, dahilde
işleme rejimi kapsamında TMO’nun zarara uğratıldığı iddiasına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
EKER’in cevabı (7/16215)
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin ÖZCAN’ın, Başbakanlığa
yapılan açıktan atamalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı (7/16221)
9.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU’nun,
doğrudan gelir desteğine ve destekleme politikasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in cevabı
(7/16223)
10.- Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL’in, Bursa
Kambiyo Müdürlüğünün kapatılmasına ilişkin Başbakandan sorusu
ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN’in cevabı (7/16232)
11.- Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU’nun,
TMO’nun fındık alımlarına ve taban fiyata ilişkin Başbakandan sorusu
ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in cevabı (7/16240)
12.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR’in, tarım
ürünlerindeki tekelleşme iddialarına ve denetimine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in cevabı
(7/16252)
13.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN’ın, ihracatın
ithalatı karşılama oranına ve üretimi artırıcı tedbirlere ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN’in cevabı
(7/16263)
14.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR’in,
TMO’nun fındık alımıyla görevlendirilmesi ve fındıkta arz fazlalığına
ilişkin Başbakandan sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi
EKER’in cevabı (7/16265)
15.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK’ın, arz
fazlası üzüme ve çekirdeksiz kuru üzüm fiyatına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER’in cevabı
(7/16280)
16.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER’in, Türk
millî takımlarının uluslararası spor müsabakalarındaki başarısızlıklarına
ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali
ŞAHİN’in cevabı (7/16337)
17.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN’in, Universiade
Oyunlarının bütçesine ve tasfiyesine ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı
ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı (7/16342)
18.- Antalya Milletvekili Feridun Fikret BALOĞLU’nun,
Avrupa Atletizm Şampiyonasında karşılaşılan sorunlara ve bazı
iddialara ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN’in cevabı (7/16343)
19.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR’in, İzmir
Kültür ve Turizm İl Müdürü hakkındaki iddialara ilişkin sorusu ve
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla KOÇ’un cevabı (7/16478)
20.- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN’ın, personel
hareketleri ve bazı iddialara ilişkin sorusu ve Kültür ve Turizm
Bakanı Atilla KOÇ’un cevabı (7/16489)
21.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ’in,
özelleştirme kapsamındaki KİT’lerin yönetim ve denetim kurulları
üyelerine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN’ın cevabı
(7/16500)
22.- Gaziantep Milletvekili Abdulkadir ATEŞ’in,
THY’nin yurt dışı açılış törenlerine gönderilen kişilere ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN’ın cevabı (7/16505)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açılarak üç oturum yaptı.
Millî Eğitim Bakanı hakkında verilmiş olan gensoru
önergesinin (11/6) Genel Kurulda görüşülmesi sırasında, konuşma sürelerinin,
Hükümet ve siyasi parti grupları adına 60’ar dakika olmasına ve gruplar adına
konuşmaların birden fazla kişi tarafından yapılmasına ilişkin CHP Grubu
önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının 382’nci sırasında yer alan, 1238 sıra sayılı
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile 11’inci sırasında yer alan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının, bu
kısmın 5’inci ve 6’ncı sıralarına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun, 10.10.2006 Salı günkü birleşiminde
“Özel Gündemde Yer Alacak İşler” kısmında yer alan (11/6) esas numaralı gensoru
önergesinin görüşmelerinin tamamlanmasından sonra sözlü sorular ile diğer
denetim konularının görüşülmeyerek, kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesine; 11.10.2006 Çarşamba günkü birleşimde sözlü soruların
görüşülmemesine; çalışma sürelerinin ise 10.10.2006 Salı günkü birleşimde 1238
sıra sayılı Anayasa Değişikliği Teklifinin birinci tur oylamasının bitimine
kadar, 11.10.2006 Çarşamba günkü birleşimde saat 13.00’ten 23.00’e kadar
olmasına, 12.10.2006 Perşembe günkü birleşimde ise saat 13.00’te toplanmasına
ve bu birleşimde Anayasa Değişikliği Teklifinin ikinci tur oylamasının
yapılarak bu işin görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışmaların
sürdürülmesine ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan öngörüşmelerden
sonra, kabul edildiği;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu Adına Grup Başkanı ve
Antalya Milletvekili Deniz Baykal ile Grup Başkanvekilleri İstanbul
Milletvekili Ali Topuz, İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol ve Samsun
Milletvekili Haluk Koç’un, nitelikli ortaöğretim kurumlarında atıl kapasite
oluşturarak kamu kaynaklarını israf ettiği, Talim ve Terbiye Kurulu
Başkanlığını işlevsizleştirerek ders kitapları ve yardımcı kitapların
içeriğinde sorunlar oluşturduğu, YÖK ile çatışmaya girdiği, kadrolaşmak ve
yargı kararlarını uygulamamak suretiyle görevini kötüye kullandığı
iddialarıyla, Millî Eğitim Bakanı Hüseyin Çelik hakkında Anayasa’nın 99’uncu ve
İçtüzük’ün 106’ncı maddeleri uyarınca bir gensoru açılmasına ilişkin
önergesinin (11/6) gündeme alınmasının, yapılan görüşmelerden sonra, istem
üzerine elektronik cihazla yapılan açık oylama sonucunda, kabul edilmediği;
Açıklandı.
Yalova Milletvekili Muharrem İnce, Kahramanmaraş
Milletvekili Avni Doğan’ın, konuşmasında, şahsına sataştığı iddiasıyla bir
açıklamada bulundu.
Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler” kısmının:
1’inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri,
daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2’nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin (1/1030)
(S. Sayısı: 904),
3’üncü sırasında bulunan, Tohumculuk (1/822) (S. Sayısı
662),
4’üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi
Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı:
1147),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
5’inci sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin, Türkiye Cumhuriyeti
Anayasasının Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifinin
(2/869) (S. Sayısı: 1238) birinci
görüşmesi tamamlandı; ikinci görüşmesine en az 48 saat geçtikten sonra başlanabileceği
açıklandı.
11 Ekim 2006 Çarşamba günü, alınan karar gereğince saat
13.00’te toplanmak üzere, birleşime 23.08’de son verildi.
Sadık Yakut
Başkan
Vekili
Harun
Tüfekci Yaşar
Tüzün
Konya Bilecik
Kâtip Üye Kâtip
Üye
No.: 8
II. - GELEN KÂĞITLAR
11 Ekim 2006 Çarşamba
Teklif
1.- Yozgat Milletvekili Bekir Bozdağ ve 11 Milletvekilinin;
Çeşitli Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi
(2/870) (Adalet Komisyonuna) (Dağıtma tarihi: 10.10.2006)
Rapor
1.- Vakıflar Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği
Uyum ile Adalet Komisyonları Raporları (1/1054) (S. Sayısı: 1239) (Dağıtma
tarihi: 11.10.2006) (GÜNDEME)
Meclis Araştırması Önergeleri
1.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI ve 46
Milletvekilinin, Talim Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde
değişiklik ile kadrolaşma iddialarının araştırılması amacıyla
Anayasanın 98‘inci, İçtüzüğün 104 ve 105’inci maddeleri uyarınca
bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/380) (Başkanlığa
geliş tarihi: 27/9/2006)
2.- Manisa Milletvekili Hasan ÖREN ve 33 Milletvekilinin,
Manisa pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi sürecinin
araştırılarak fabrikanın yeniden değerlendirilmesi için alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Anayasanın 98’inci, İçtüzüğün
104 ve 105’inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına
ilişkin önergesi (10/381) (Başkanlığa geliş tarihi: 28/9/2006)
11 Ekim 2006 Çarşamba
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 13.00
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisinin 6’ncı
Birleşimini açıyorum.
III. - YOKLAMA
BAŞKAN – Elektronik cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için beş dakika süre vereceğim. Sayın
milletvekillerinin oy düğmelerine basarak salonda hazır bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama
pusulalarını, oylama için öngörülen beş dakikalık süre içerisinde
Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, toplantı yeter
sayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce 3 sayın milletvekiline
gündem dışı söz vereceğim.
Gündem dışı ilk söz, Alevi vatandaşlarımızın sorunları
hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin Güler’e aittir.
Buyurun Sayın Güler. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEM DIŞI KONUŞMALAR
1.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler’in, Alevi vatandaşlarımızın
sorunlarına ilişkin gündem dışı konuşması
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, bu kadar, yığınla sorunları olan bir ülkede,
amacım bir sorunu kaşımak değil, tam tersine, göz ardı edilen bir kitlenin
sorunlarını dile getirmek. Tam, sayısal, rakam olarak, istatistik
veri olarak 20 milyon civarında Alevi yurttaşlarımızın, yurt dışında
da yaklaşık 1 milyon Alevi yurttaşımızın sorunlarını dile getirmek
için bugün söz almış bulunuyorum.
Bugün, ülkemizde, her Alevi yurttaşın cumhuriyete,
ülkenin tüm değerlerine, askerliğini, vergisini ve şehitlerini
dahi veren böyle bir birinci sınıf yurttaşlarımıza karşı, dört yıldır
unutulan, göz ardı edilen bir siyasi iradenin, maalesef, sıkıntısını
yaşıyoruz.
Dün, bir anayasa değişikliğini geçirdik. Bugünkü
süreç içerisinde, bunlar çoktan geçmeliydi. Bugün, demokratik bir
ülkeye yakışan ve olması gereken bir süreci, kendimiz burada çözmemiz
gerekirken, maalesef, bu konuda somut bir adım atmadık.
Sayın Başbakan her vesileyle şu sözü söyler: “Alevilik
Ali’yi sevmekse, ben sizden daha çok Aleviyim.” O zaman Sayın Başbakana
hatırlatmak lazım: Alevilerin özlemi, Alevilerin talebi neydi?
Bu ülkede, birinci sınıf vatandaş olmak hakkıysa şayet, bir azınlık
gibi değil, asla farklı bir rejim veya bu ülkenin temel kavramlarda
bir çatışması yokken, Sayın Başbakanın bu konuda en ufak bir somut
adım atmamasını ben yadırgıyorum, samimiyete davet ediyorum;
ama, böyle bir kaygınız, böyle bir niyetiniz de yok.
İkincisi, tabii ki, Anayasayı değiştirmek, bugünkü
İç Tüzük gereği, iki tane siyasi partinin vereceği bir teklifle
mümkün olmakta. Biri İktidar Partisi, -zaten Meclisin tüm iradesi
İktidar Partisinin elinde- diğeri ise Cumhuriyet Halk Partisinin
elinde; ama, bu özlemler karşısında, bugüne kadar, somut, en ufak bir
şekilde adım atılmadı. Kuru kuru, sadece, sizleri seviyoruz anlamından
öteye gitmeyen bir süreç. Bugün, yakında, azınlıklarla ilgili de süreçte
karşımıza bir yasal ve kanun değişikliği gelecek ve gayrimüslimlere
veya gayrimüslimlere tanıdığımız haklardan dahi mahrum bırakacağız,
Bugün, Alevi yurttaşlarımızın temel üç tane özlemi
var: Birincisi, cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi; ikincisi,
zorunlu din dersinin kaldırılması; üçüncüsü ise kamuda ve eğitim
süreci içerisinde somut adımların atılması. Bugün, üçüne de baktığımızda,
maalesef, bu konuda en ufak bir somut adım görmemekteyiz.
Millî Eğitim Bakanı, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin
aldığı bir karar gereği -daha doğrusu yargı aşamasında olan, 3 Ekimde
ara görüşmesi oldu, yaklaşık üç beş ay sonra da, bu net bir karşımıza-
maalesef, ülkem bu konuda da yargılanmış olacak, mahkûm olacak ve ülkem
adına üzülüyorum. Zorunlu din dersinin kaldırılması için dayatma
olacak da ondan sonra mı böyle somut bir adım atalım; bunu da, sizleri,
bu samimiyete davet ediyorum.
Tabii ki, Sayın Millî Eğitim Bakanı, o zamanlar
bir laf söyledi; dedi ki Alevi yurttaşlarımıza: “Gelsinler, Müslüman
olmadıklarını bildirsinler, biz de zorunlu din dersinden muaf tutalım.”
Kimin Müslüman olup olmadığını, Sayın Millî Eğitim Bakanı burada
yetkili merci değil. Kendisi, millî eğitim müfredatında değişiklik
yaptığını söylediler; hepsi yalan. Onuncu sınıftan itibaren -on ve
onbirinci sınıflarda- birer sayfa dahi bahsedilmeyen bir Alevilik
konusunda müfredatın değişmediğini Alevi yurttaşlarımız görüyor.
Üçüncüsü, cemevlerinin ibadethane kabul edilmesi.
Bu konuda en somut örneği Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih
Gökçek de söyledi. “Cemevi ibadethane değildir, bir kültür evidir;
onun için kamu hizmetinden faydalanamaz.” Peki, bir kilise, bir cami,
bir sinagog bu ülkede tüm kamu hizmetlerinden faydalanırken cemevleri
neden yok sayılmakta? Tabii ki, kamu hizmetinde mağdur olan Alevi
yurttaşlarımız, artık, bu konuda temel unsuru kendi örgütlenmesini
bir an önce tamamlamak zorunda. Biz Anavatan olarak… Tabii ki, Alevi
yurttaşlarımızın sorunlarını geniş bir boyutta anlatmamız gerekirken,
5 dakikaya sıkıştırmaya çalışıyoruz.
Biz Anavatan olarak, Genel Başkanımın da çok güzel
bir tanımı var: “Ülkemin tüm değerleri; Sünnisiyle, Alevisiyle,
dinsel olarak gayrimüslim dahil olmak üzere ve alt kimlik olarak da
Türk’üyle, Kürt’üyle, Çerkez’iyle, Laz’ıyla…”
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Güler.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Teşekkür ediyorum.
Tabii ki bir şerbet gibi olduk. Bu ülke için şehitlerimizi
verdik, bu ülke için emperyalizme karşı tek vücut, tek yürek olduk.
Birinci sınıf olarak gördüğümüz bu Alevi yurttaşlarımıza çok şeyleri
görmeyin lütfen. Bugün bir şans, ülke adına. Bugünkü Meclis aritmetiği
bu kanunların, bu anayasal düzenin değişmesi için ciddi bir vesile.
Gerekeni yapın. Haa, yapmaya da niyetiniz yok. Birileri bunu suiistimal
etmeye devam etmekte ve ülkenin huzuruna da çomak sokmaya devam
etmekte.
Biz diyoruz ki: Alevi yurttaşlarımız bu konuda
kendilerine karşı kimin ne kadar samimi olup olmadığını lütfen
tartsın. Seçim dönemi yaklaşıyor ve bu süreç içerisinde kendi değerlerine
saygı duyan siyasi oluşumlara destek versin, duygularının esiri
olmasın diyoruz. Bu konuda biz Anavatan olarak bu ülkenin tüm değerlerinin
bir şerbet tadında olmasını ve ülkenin de bu nimetlerden yararlanmasını;
farklılığın çelişki değil, zenginlik olarak algılanması gereken
bir dönemi yaşamak istiyoruz. Değerlere saygı duyulan bir ülkede
onurlu bir insan gibi, birinci sınıf vatandaş gibi muamele etmek istiyoruz
ve burada, dün Sayın Başbakan yine bir mesaj verdi, uzlaşı kültüründen
bahsetti. Bakıyorum, uzlaşı kültürünü, kimi nereye davet ediyor;
biri Cumhurbaşkanlığı, biri Türk Silahlı Kuvvetler, biri de Fransa;
yani, gücü olan karşısında hoşgörüye davet ediyor. Peki, örgütlü,
kendi sivil toplumları aracılığıyla “bu ülkede varım” diyen sivil
anlayışı veya farklılığı zenginlik olarak kabul eden Alevi kitlesini
neden karşısına muhatap almak istemiyor veya neden uzlaşıya davet
etmiyor? Sadece bu ülkede insan gibi yaşamak isteyen Alevi yurttaşlarımızın
temel sorunları var. Bu sorun da, biraz önce de ifade etmeye çalıştım,
temel üç dört ana başlık altında toplanacak sorunlar ve kendilerine,
insan gibi, birinci sınıf vatandaş muamelesi gösterilmesini isteyen
Alevi yurttaşlarımız bu konuda gerekli samimiyeti görmek istiyor.
Bugün Meclis aritmetiğinde gösterilen bu çalışma için bir fırsat.
Bu fırsatı hep beraber değerlendirelim diyorum; ama, gördüğüm kadar,
sadece söylemden öteye geçmeyen, “biz birinci sınıf vatandaşız”
söylemleriyle yurttaşlarımızı, maalesef, samimi olmadan, aynı
şekilde de, sadece politik söylemden öteye gitmeyen, samimiyetten
yoksun bir siyasi iradenin mevcudiyetiyle karşı karşıyayız.
Biz, Alevi yurttaşlarımız, ülkemin tüm değerlerini,
başta da cumhuriyet, Atatürk ilke ve inkılapları ve tüm rejim kaygısı
olmadan bir süreç içerisinde bu ülkede yaşamak isteyen milyonların
sesi olarak burada paylaşmak istedim. Tabii ki, temennimiz bu konuda
somut adımların atılması. Bu inançla hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
Gündem dışı ikinci söz, özelleştirme kapsamındaki
Türkiye Halk Bankasıyla ilgili söz isteyen Bilecik Milletvekili
Yaşar Tüzün’e aittir.
Sayın Tüzün, buyurun.
2.- Bilecik Milletvekili Yaşar Tüzün’ün, Ahilik ve Kültür Haftası
münasebetiyle, Ahilik Teşkilatının önemine, özelleştirme sürecinde
olan Halk Bankası hisselerinden esnaf ve sanatkârımıza da pay ayrılmasının
yararlarına ilişkin gündem dışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu’nun cevabı
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) – Sayın Başkan, sayın milletvekili
arkadaşlarım; esnafımızın ekonomik sorunlarının çözümü noktasında
tek dayanağı olan Halk Bankasının özelleştirilmesi, Ahilik ve Kültür
Haftası münasebetiyle söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, ahi, kardeş, arkadaş, yaren,
yiğit anlamına gelmektedir. Ahi Evren tarafından kurulan Ahi Teşkilatı,
günümüzün küçük ve orta ölçekli işletmeleri için temel kaynaklardan
biridir. Ahi örgütleri, üretim, pazarlama, fiyat tespiti, kalite
ve standart, tüketici hakları, sosyal güvenlik, işçi-işveren ilişkileri,
hizmet içi eğitim gibi konularda, bugün, Türk ekonomisindeki KOBİ’lere
yol gösterici nitelikteki uygulamaları yüzyıllar öncesinden hayata
geçmiştir. Ahilik Teşkilatı, haksız rekabeti ortadan kaldıran, kaliteli
üretimi teşvik eden, haklıyı kayıran, teşkilat mensupları arasında
sosyal yardımlaşmayı ve dayanışmayı sağlayan mükemmel bir çırak-kalfa-usta
ilişkisi kuran, sürekli insana saygı ve sevgiyi işleyen, vatanperverliği,
bayrağı ve devleti mukaddes sayan çoğulcu demokrasinin hâkim olduğu
bir teşkilattır.
KOBİ’ler denilen küçük ve orta ölçekli işletmeler,
kamuoyunda en çok konuşulan, ama,
maalesef, en az ilgilenilen kesimlerdir. Ayrıca, KOBİ’lerin yanı
sıra, esnaf ve sanatkârlar diye sözünü ettiğimiz bir kesim daha vardır.
Yıllardır hep söyleriz; işletmelerin yüzde 98’i KOBİ’ler ya da ülke
nüfusunun, eş ve çocuklarıyla beraber, 30 milyon esnaf ve sanatkâr
vardır diye söyleriz; ancak, onlara gereken önemi vermeyiz, onları
desteklemek adına bir girişimde bulunmayız. Tam tersi, her gün artırılan
vergi matrahlarıyla, her geçen gün yeni vergilerle onları bunaltırız
ve sıkıntıya sokarız.
Ülkemizde, tüm bankaların KOBİ’lere kullandırdıkları
kredi oranı yüzde 12’dir. Bunun, bu yüzde 12’nin sadece yüzde 60’ını KOBİ’lere
kredi olarak kullandıran bir banka vardır, o da Türkiye Halk Bankasıdır.
Ayrıca, KOBİ’ler, istihdamın yüzde 61’ini sağlamaktadırlar. Esnaf
ve sanatkârımız için böylesine önemli bir kurumu, Halk Bankasını da
özelleştirerek esnaf ve sanatkârlarımızı yetim bırakıyoruz.
Değerli arkadaşlar, Halk Bankasının kurulmasında
Büyük Önder Atatürk’ün “Küçük esnafa ve büyük sanayi erbabına muhtaç
oldukları kredileri kolayca ve ucuza verecek bir teşekkül vücuda
getirmek ve kredinin normal şartlar altında ucuzlatılmasına çalışmak
lazımdır” sözünün önemli bir yeri vardır. Birinci Dünya ve Kurtuluş
Savaşının getirdiği ekonomik zorlukların aşılması, sosyal ve ekonomik
düzenin temeli olan esnaf ve sanatkârlarımızın ayakta tutulması
Halk Bankası sayesinde olmuştur. Bugün geldiğimiz noktada, takvimi
de belli olan, Halk Bankasının özelleştirilmesi söz konusudur.
Arkadaşlar, buradan sizlere soruyorum: Halk Bankası
neden özelleştiriliyor, neden satılıyor, neden satılması için gerekli
girişimler başlatılmıştır? Halk Bankasının kurulmasına sebep
olan şartlarda ne gibi değişiklikler olmuştur ki, bu bankanın özelleştirilmesine
ihtiyaç duyulmuştur? Yoksa, sizlerin IMF’ye verdiğiniz sözü yerine
mi getirmek istiyorsunuz? IMF programına göre taahhüt edildi ve
mutlaka özelleşecek ise, esnaf ve sanatkârımıza bu banka satılmalıdır.
Esnaf, kendi bankasına sahip çıkacaktır. Yabancı yatırımcı kuruluşlara
satılarak Halk Bankası işlevini yitirmesin.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Tüzün, buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Devamla) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri,
değerli arkadaşlarım; özelleştirme şartnamesi hazırlanırken
Halk Bankasının kuruluş amacı -Gazi Mustafa Kemal Atatürk’ün bize
bıraktığı önemli miraslardan biri olan Halk Bankasının kuruluş amacı-
göz önünde bulundurularak esnaf ve sanatkârımıza yüzdelik dilim
mutlaka ayrılmalıdır. Bankanın esnaf ve sanatkârımıza yönelik işlevlerinin
etkinleştirilmesi için, mutlaka ama mutlaka şartnameye bir madde
konulması gerekir. Böylece, KOBİ’ler ve esnaf ve sanatkârımız ortada
kalmayacaktır.
Ahilik Kültür ve Esnaf Bayramını kutladığımız
bu haftanın önemi ve özelliği içerisinde bu istek ve arzumuzun Özelleştirme
İdaresi yetkilileri ve ilgili Bakan tarafından göz önünde bulundurulacağı
inancım tamdır. Bu duygu ve düşüncelerle tüm esnaf ve sanatkârlarımızın
Ahilik Kültür ve Esnaf Bayramını kutluyor, Yüce Meclise saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Tüzün.
Gündem dışı konuşmaya İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir
Aksu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Bilecik Milletvekili
Sayın Yaşar Tüzün’ün, özelleştirme kapsamında bulunan Türkiye Halk
Bankasının hitap ettiği esnafa satılmasıyla ilgili gündem dışı
konuşması üzerine söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi
en derin sevgi, saygı, hürmetlerimle selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bildiğiniz gibi, 1999 yılı
sonuna gelindiğinde kamu bankaları, belirli sektörlere yapılan
destekleme politikalarının temel uygulayıcısı konumuna getirilmiş,
diğer taraftan da kârlılık ve etkinlik ilkelerinden uzaklaşmaları
söz konusu olmuştur. Kamu bankalarının bütçe kısıtları sebebiyle
tahsil edemediği birikmiş görev zararı alacaklarının yarattığı
finansman, likidite ihtiyacının oluşturduğu baskı, para piyasalarında
ortaya çıkan yüksek faiz hadlerinin belirleyicisi olmuştur. Yine,
aynı dönemde kötü yönetimler elinde oluşan batık krediler yüzünden
de önemli miktarda banka kaynakları buharlaştırılmıştır. Kasım
2000 ve Şubat 2001’de yaşanan mali krizin ardından mali sektörün yeniden
yapılandırılması süreci başlatılmış ve bu bağlamda kamu bankalarının
yeniden yapılandırılması öncelikle ele alınmıştır. Yeniden yapılandırma
programı da, 25.12.2000 tarih ve 4603 sayılı Kanun uyarınca bu bankaların
özelleştirilmesi hedefi çerçevesinde başlatılmış ve ilk adım olarak,
bu bankaların yönetim kurullarına, kamu bankalarını yeniden yapılandırma
ve özelleştirmeye hazırlama yetkisi verilmiştir. Bu sürecin devamı
olarak, Halk Bankta mevcut kamu hisseleri, 11.08.2006 tarih ve 2006/69
sayılı Özelleştirme Yüksek Kurulu kararıyla özelleştirme kapsam
ve programına alınarak satış stratejisi belirlenmiş ve özelleştirme
çalışmaları, 4046 sayılı Özelleştirme Uygulamaları Kanunu’na göre
başlatılmıştır. Bankanın özelleştirme süreci, banka hisselerine
sahip küçük hissedarları mağdur edecek herhangi bir düzenlemeyi
içermemektedir.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Hükûmetlerimiz döneminde esnaf ve sanatkârlara verilen desteğin ne
kadar yüksek olduğu herkes tarafından bilinmektedir. Diğer yandan,
küçük esnaf ve sanatkârların desteklenmesine yönelik olarak Halk
Bankası üzerinden kullanılan kredilerin özelleştirme sonrası dönemde
de devam etmesine yönelik olarak Hazine Müsteşarlığımızca kanun
çalışmaları da ayrıca yürütülmektedir.
Genel olarak özelleştirme sürecinde alıcı olabilecek
yatırımcılara yönelik 4046 sayılı Kanun’da sayılan kısıtlamalar
dışında kimlerin banka sahibi olabileceği 5411 sayılı Bankacılık
Kanunu’nun 8’inci maddesiyle, Bankacılık Yönetmeliği’nde de ayrıntılı
bir şekilde yer almıştır. Esnaf ve sanatkârlarımızın da ihalede alıcı
olarak yer alabilmeleri söz konusu bu hükümlere tabidir.
Bu durumu arz ediyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Gündem dışı üçüncü söz, Mudanya Mütarekesinin
84’üncü yılı münasebetiyle söz isteyen Bursa Milletvekili Ertuğrul
Yalçınbayır’a aittir.
Buyurun Sayın Yalçınbayır.
3.- Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır’ın, Mudanya Mütarekesinin
kabulünün 84’üncü yıldönümünde, anlaşmanın ülkemiz açısından önemine
ilişkin gündem dışı konuşması
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) – Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bugün 11 Ekim. Mudanya Mütarekesinin 84’üncü yıldönümü.
Bu gün vesilesiyle her yıl Mudanya’da kutlama törenleri ve etkinlikler
yapılır. Mütareke Meydanı’nda İsmet İnönü’nün anıtı önünde tören ve
konuşmalar yapılır. Uludağ Üniversitesi Devrim Tarihi Kürsüsünden
bir görevli konuşur. Daha sonra Belediye Başkanı, Bursa Valisi konuşmalarını
yaparlar. Ayrıca, Mudanya Mütarekesi konulu bir panel düzenlenir.
Bu hep lokal olarak yapılır. Bu yıl da, bu kapsamda, Uludağ Üniversitesi
ve Atatürkçü Düşünce Derneğinin katkılarıyla, Mudanya Kaymakamlığı
ve Mudanya Belediye Başkanlığınca tören düzenlendi. Bugünkü panelde,
Uludağ Üniversitesi Rektörü, Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti eski
Cumhurbaşkanı Rauf Denktaş ve Atatürkçü Düşünce Derneği Başkanı
emekli Orgeneral Şener Eruygur Paşa konuşacaklar.
Türkiye Büyük Millet Meclisinde de, her yıl, Bursa
milletvekilleri, bu gün vesilesiyle, gündem dışı konuşurlar, süreç
içerisinde soru önergeleriyle konuyu gündeme taşırlar. Bu dönemde
de, Sayın Anbarcıoğlu, Sayın Özyurt, Sayın Demirel, bu konuyla ilgili
görüşlerini belirtmişlerdir.
Değerli milletvekilleri, Mudanya Silah Bırakışımı
Sözleşmesi 11 Ekim 1922’de imzalandı. Ondan önce şöyle bakıldığında:
15 Mayıs 1919 günü, Yunan ordusunun İzmir’e çıkışıyla başlayan
Türk-Yunan savaşına bu sözleşmeyle son verildi. Türkiye’nin Trakya
sınırının Ankara Sözleşmesinin istediği biçimde çizilmesi gereği
de, müttefiklere, bu sözleşmeyle kabul ettirildi, Lozan barış görüşmelerinde
toprak sorununun çözümlenmesi kolaylaştırıldı.
Diğer anlaşmalar açısından bakıldığında, Mudanya
Sözleşmesi, giderek geçerliliğini yitirmiş olan 1918 Mondros Silah
Bırakışımı Sözleşmesinin yerine geçti. İstanbul Hükûmetinin imzaladığı
Sevr Anlaşmasının ölü doğduğunu müttefiklere kabul ettirdi ve bu
olgu, Türkiye’ye karşı güdülen düşmanca ve haksız politikaların
baş aktörü İngiliz Başbakanı Lloyd George’un çekilmesine neden oldu.
Böyle bir sözleşmeye varan olayların gelişmesini,
kısaca, başlıklarıyla söylemek gerekirse, Birinci Dünya Savaşının
Osmanlı İmparatorluğu için bittiğini ilan eden belge, Mondros Silah
Bırakma Sözleşmesiydi. Burada, Osmanlı İmparatorluğu’nun kayıtsız
ve şartsız teslimi anlamına gelen belgede, düşmanca eylemlerin 31
Ekimde sona erdirileceği öngörülmesine rağmen, müttefikler, buna
uymadan, İmparatorluğun çeşitli yerlerini işgal ettiler. 1919 yılı,
bir yandan müttefikler arası barış görüşmelerine ve Osmanlı Devleti’nde
yaşayan Türk olmayan unsurların bu görüşmeleri kendi istekleri
doğrultusunda etkileme çabalarına, öte yandan Müslüman Türk halkının
her türlü işgale karşı direnmek üzere örgütlenmesini sağlama uğraşısına
sahne oldu.
Amerika Birleşik Devletleri, İngiltere ve Fransa,
15 Mayıs 1919’da, İzmir’i Yunanlılara işgal ettirdiler. İzmir’in işgalinden
dört gün sonra, 19 Mayıs 1919’da Samsun’a çıkan Mustafa Kemal, bölgede,
bölgesel düzeyde gerçekleştirilen direniş örgütlenmelerini ulusal
düzeye çıkarmak üzere harekete geçti ve Ulusal Kurtuluş Savaşı
başladı ki, 19 Mayıs 1919 tarihi, bugünkü Yunan Parlamentosu tarafından
Pontus soykırımı olarak ilan edilen bir tarihtir ve yine ilerleyen
zaman içinde göreceğiz; 9 Eylül tarihi de, küçük Asya soykırımının,
Rum kırımının ilan edildiği bir tarihtir.
Tarihi iyi değerlendirmemiz gerekiyor. Soykırımlar
nasıl ilan edildi? Bu çerçevede, Pontus soykırımı ile Rum soykırımı
tarihlerini sizlere arz ediyorum, bir daha hatırlatıyorum. Bizim
için kurtuluşun başlangıcı, sonu, onlar için yeni bir politikanın
başlangıcı.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Yalçınbayır, buyurun lütfen.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) – Değerli milletvekilleri,
20 Haziran 1920’de, Yunanlılara müttefiklerce Anadolu içlerine
ilerleme izni verildi. 8 Temmuzda güzel Bursa işgal edildi. Bursa
işgal edildiği zaman, bizzat Mustafa Kemal’in teşvikiyle Meclis kürsüsüne
siyah bir örtü örtüldü. Bu tavır ne İstanbul ne İzmir işgal edildiğinde
gösterilmedi. Onların önemsizliğinden değil; ancak, Bursa’nın işgal
edilmesinin ardından Mecliste öylesine büyük bir yas tutuldu ki,
bu yas, Bursa’nın düşman işgalinden kurtulduğu 11 Eylül 1922’ye kadar
sürdü ve o görüldükçe, bağımsızlığın ve istiklalin önemi, Kurucu
Meclisçe, Meclis Hükûmetince fevkalade dikkate alındı.
Değerli milletvekilleri, Yunan ordusunun Anadolu’da
ilerleyişi, Birinci İnönü Muharebesi, Yunan ordusunun Afyon, Eskişehir’e
ilerleyişi, İkinci İnönü Muharebesi, Sakarya, Büyük Taarruz, 30
Ağustos Başkumandanlık Meydan Muharebesi ve Yunanlıların İzmir’den
defedilişi ve yine, Bursa’dan ve diğer yerlerden defedilişi.
Bu süreçlerden sonra, 3 Ekim 1922’de Silah Bırakışma
Konferansı toplandı. Bu toplantıda, Mudanya görüşmelerinde Türkiye’yi,
Garp Cephesi Komutanı İsmet Paşa Başkanlığında bir askersel kurum
temsil etti. İngiltere ve Fransa adına, bu devletlerin İstanbul’daki
işgal kuvvetleri komutanları ve yardımcıları katılmıştı. Yunanistan
adına bir kurul bulunuyordu; ancak, toplantılara katılmadılar.
Sevr Sözleşmesi… 14 maddeden oluşuyor; ama, bunun
getirdiği sonuçlara şöyle kısaca baktığımızda, burada, Türkiye
ile Yunanistan arasındaki silahlı çatışmaya son verilmiştir. Yunanlılar
onbeş gün içinde Doğu Trakya’yı boşaltacaklar, Türkiye, barış sağlanıncaya
kadar burada emniyet ve asayişin sağlanması için 8 bin jandarma bulunduracak,
Boğazların durumu Barış Anlaşmasıyla saptanacak, itilaf devletlerinin
kuvvetleri Barış Anlaşması imzalanıncaya kadar İstanbul’da kalacaklar.
Sonuç itibariyle Mudanya Ateşkes Anlaşması, Osmanlı
Devleti’ni hukuken sona erdirmiştir. Doğu Trakya savaş yapılmadan
kazanılmıştır, Türk diplomasisi önemli bir başarı elde etmiştir
ve bu temel üzerinde Lozan’a gidilmiştir ve yeni Türkiye Cumhuriyeti’nin
milletlerarası planda resmen tanındığı bir anlaşma olmuştur. Cumhuriyetimizin
100’üncü yılına yaklaşıyoruz. 100’üncü yılına yaklaşırken, koyacağımız
eylem planlarıyla, bu konuları, okullarda ders yılı sonlarında değil
ders yılı başlarında, çocuklarımıza, gençlerimize, toplumumuza
daha etkili biçimde anlatmak durumundayız.
Tarih, tekerrürden ibarettir. Aynı ögeler, aynı
unsurlar bugün yine var. İşte, soykırımdaki tavırları, dünya parlamentolarının
bu konuda aldığı tavırlar, savaş içinde arkadan vurmalar ve onlara
karşı yapılan bir mukatele. Ya onların savaş içinde yaptıkları neydi?!
Onların soykırımları, yangınları, talanları neydi?! Bunları unutmadan,
ama, çağdaş dünyanın değerleriyle kendimizi tanıyarak, bilerek,
tanıtarak, cumhuriyetimizin 100’üncü yılına doğru bir eylem planına
ihtiyacımız var.
Dış politikayı genç öğrencilerimize de öğretmeliyiz.
Onların etkilerinin nelere, nerelere geldiğini hep birlikte görüyoruz.
Ben, bu duygular içinde, bu Mütarekede katkıları
olanları, Kurtuluş Savaşımızda şehit olanları, bu ülkenin bölünmez
bütünlüğü için mücadele edenleri ve şehit olanları kutluyorum; onların
aziz hatıraları önünde saygıyla eğiliyorum. Bu ülkenin bölünmez
bütünlüğü doğrultusunda, cumhuriyetimizin, dünyanın en büyük ülkeleri
arasına gireceğine dair 2023 perspektifini bir daha hatırlatıyor;
saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi Başkanı
Fatma Ekenoğlu’nun davetine icabetle, Mutlu Barış ve Özgürlük Bayramının
32’nci yıldönümü kutlamalarına TBMM Başkanını temsilen TBMM İdare
Amiri Erdoğan Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir ve Kâtip Üye Harun
Tüfekci’nin katıldığına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1132)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti Cumhuriyet Meclisi
Başkanı Dr. Fatma Ekenoğlu’nun vaki davetine icabetle, 20 Temmuz
1974 Mutlu Barış ve Özgürlük Bayramının 32 nci yıldönümü kutlamalarına,
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanını temsilen TBMM İdare Amiri
Erdoğan Yetenç, TBMM İdare Amiri Dursun Akdemir ve Kâtip Üye Harun Tüfekci
katılmıştır.
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 11 inci maddesi (Araverme
veya Tatilde Uygulanacak Usul) gereğince Genel Kurulun bilgilerine
sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN – Bilgilerinize sunulmuştur.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin iki önerge
vardır, okutuyorum:
C) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI
ÖNERGELERİ
1.- Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 46 milletvekilinin,
Talim ve Terbiye Kurulunun görev ve yetkilerinde değişiklik ile
kadrolaşma iddialarının araştırılması amacıyla Meclis araştırması
açılmasına ilişkin önergesi (10/380)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Talim Terbiye Kurulu (TTK), Millî Eğitim Şûraları
hazırlayarak ulusal eğitim politikalarının belirlenmesinde,
ders kitaplarının incelenmesinde önemli hizmetler vermiş bir eğitim
kuruluşudur. TTK, 80 yıllık geçmişinde Millî Eğitim Bakanlığına
bağlı olmasına karşın, görev yapan Kurul üyelerinin tutumu ve orada
çalışan uzmanların alanlarında iyi yetişmiş yetkin kişiler olması
Kurumu günlük siyasetin dışında tutarak saygın bir konuma getirmiştir.
Ne yazık ki, Millî Eğitim Bakanlığının 2003 tarihinden
bu yana TTK’da yaptığı değişikliklerle bu Kurul işlevinden uzaklaştırılmış,
günlük siyasetin içerisine sokulmuştur.
2003 tarihinde TTK’nın 15 kişilik Kurul üyelerinin
14’ü, çalışan uzman ve öğretmenlerin 167’si bir çırpıda Kurumdan
uzaklaştırılmıştır. Uzaklaştırılan bu kişilerin yerlerine Kuruma
bu konuda deneyim sahibi olmayan yeni elemanlar getirilmiştir.
Gönderilen öğretmenlerin birçoğu mahkeme kararıyla döndüğü halde,
bu deneyimli kişilere görev verilmemiştir.
2003 yılında 1739 sayılı Millî Eğitim Temel Kanunu’nun
55’inci maddesi değiştirilerek okullara girecek kaynak kitapların
TTK’dan onay alması kaldırılmıştır. Yerine bir inceleme yeri gösterilmediği
için, okullara 100 Temel Eser adı altında hakaret, küfür taşıyan, içeriği
çarpıtılmış yardımcı kitaplar sokulmuştur.
Okullara alınacak ders araç ve gereçlerine TTK
onayını devreden çıkarmak için yönetmelikler değiştirilmiştir.
1 Eylül 2006 tarihinde yapılan bir yönetmelik değişikliğiyle
de ders kitaplarının incelemesi Millî Eğitim Bakanlığındaki birimlere,
genel müdürlüklere bırakılmaktadır. 90 puanı alan kitaplar TTK Üst
Kuruluna gönderilecektir. Fiilen ders kitaplarının incelenmesini
Millî Eğitim Bakanlığı genel müdürlüklerinde kurulacak komisyonlar
yapacaktır. TTK’nın deneyimli elemanları devre dışı kalacaktır.
Oysa, yasalara göre, kitap inceleme işi TTK’nındır. Yasayla verilen
bir hakkın yönetmelikle devri olamaz.
Eğitim tarihimizde önemli işlevi olan, birçok
hizmetlere imza atmış TTK’daki kadrolaşma ve kitap inceleme yetkilerinin
değiştirilmesi sonucunda yaşanan huzursuzluğun giderilmesi,
Kurumun yeniden saygın konuma getirilebilmesi için Anayasanın
98 inci maddesine, TBMM İçtüzüğünün 104 ve 105’inci maddelerine göre
Meclis araştırılması açılmasını diliyoruz.
1- Mustafa Gazalcı (Denizli)
2- Türkân Miçooğulları (İzmir)
3- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
4- Yakup Kepenek (Ankara)
5- Ali Rıza Gülçiçek (İstanbul)
6- Nail Kamacı (Antalya)
7- Tuncay Ercenk (Antalya)
8- Atilla Kart (Konya)
9- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
10- Bülent Baratalı (İzmir)
11- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
12- Birgen Keleş (İstanbul)
13- N. Gaye Erbatur (Adana)
14- Oya Araslı (Ankara)
15- Kemal Sağ (Adana)
16- Bayram Ali Meral (Ankara)
17- Fahrettin Üstün (Muğla)
18- Enver Öktem (İzmir)
19- Ensar Ögüt (Ardahan)
20- Abdurrezzak Erten (İzmir)
21- Osman Özcan (Antalya)
22- Halil Akyüz (İstanbul)
23- Vezir Akdemir (İzmir)
24- Mustafa Özyurt (Bursa)
25- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
26- Nejat
Gencan (Edirne)
27- Orhan
Sür (Balıkesir)
28- İzzet Çetin (Kocaeli)
29- İdris Sami Tandoğdu (Ordu)
30- Muharrem Kılıç (Malatya)
31- Nurettin Sözen (Sivas)
32- Orhan Eraslan (Niğde)
33- Cevdet Selvi (Eskişehir)
34- Salih Gün (Kocaeli)
35- Ali Kemal Kumkumoğlu (İstanbul)
36- Mehmet Semerci (Aydın)
37- Yılmaz Kaya (İzmir)
38- Harun Akın (Zonguldak)
39- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
40- Atila Emek (Antalya)
41- Hüseyin Bayındır (Kırşehir)
42- Nuri Çilingir (Manisa)
43- Yavuz Altınorak (Kırklareli)
44- Kemal Kılıçdaroğlu (İstanbul)
45- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
46- Halil Tiryaki (Kırıkkale)
47- Mehmet Boztaş (Aydın)
BAŞKAN – Diğer önergeyi okutuyorum:
2.- Manisa Milletvekili Hasan Ören ve 33 milletvekilinin, Manisa
pamuklu mensucat fabrikasının özelleştirilmesi sürecinin araştırılarak
fabrikanın yeniden değerlendirilmesi için alınması gereken önlemlerin
belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/381)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Türkiye 1985 yılından itibaren büyük bir özelleştirme
sürecine girmiştir. Özelleştirme ile devletin ekonomideki sınaî
ve ticarî aktivitesinin en aza indirilmesi hedeflenirken, rekabete
dayalı piyasa ekonomisinin oluşturulması, devlet bütçesi üzerindeki
KİT finansman yükünün azaltılması, sermaye piyasasının geliştirilmesi
ve atıl tasarrufların ekonomiye kazandırılması, bu yolla edilecek
kaynakların altyapı yatırımlarına kanalize edilmesi amaçlanmış,
ancak aradan geçen 20 yılı aşkın sürede bu anlamda hiçbir başarı
sağlanamamıştır. 1985 yılından bu yana, 1985 yılından itibaren 243
kuruluştaki kamu hisseleri, 22 yarım kalmış tesis, 375 taşınmaz, 6
otoyol, 2 boğaz köprüsü, 97 tesis, 6 liman, şans oyunları lisans hakkı
ile araç muayene istasyonları özelleştirme kapsamına alınmış ve
bunların birçoğu özelleştirilmiştir. Özelleştirme İdaresi Başkanlığı
rakamlarına göre özelleştirme gelirleri özelleştirme giderlerini
ancak karşılamış ve Hazineye önemli bir girdi sağlanmamıştır.
Özelleştirme uygulamaları, gerek siyasîler, gerekse
toplum tarafından yakından izlenmektedir. Özelleştirmenin ilk yıllarında
özelleştirilen kuruluşların bir yıl sonra tekrar devlet tarafından
2 katı fiyatla satın alındığına ya da alacakların bir türlü tahsil
edilemediğine şahit oluyorduk. Şimdi ise Başbakan ve dört bakandan
oluşan Özelleştirme Yüksek Kurulu tarafından kişiye özel kararlar
alınarak başkalarına devir yolunun açılması veya cezaların affedilmesi
sonucu konu, özelleştirme felsefesinden ve amacından saptırılmaktadır.
Manisa Pamuklu Mensucat AŞ’nin Manisa Ortak Girişim
Grubu tarafından satın alınması ve arsanın yarısının başka bir firmaya
5 katı bedelle satılması Manisa gündemini aylardır meşgul etmektedir.
Manisa’nın malı Manisa’da kalsın söylemi ile yola çıkan 47 kişi ve 6
kuruluştan oluşan Manisa Ortak Girişim Grubu siyasîlerin de desteği
ile Pamuklu Mensucatı 3,9 trilyon liraya satın aldılar. Manisa mahkemelerinin
değerini 48 trilyon lira olarak tespit ettiği arsaya ÖİB tarafından
özel imar uygulaması yaptırılmıştır. Manisa Ortak Girişimi net 90
bin metrekare kalan arsanın, 55 bin metrekaresini bir başka firmaya
19 trilyon liraya satarak büyük
kâr etmiş, Özelleştirme İdaresi de tüm bunlara göz yummuştur. Açılan
bir dava nedeniyle Danıştay İdarî Davalar Genel Kurulu yürütmeyi
durdurma kararı vermiş, ancak ÖİB bu kararı bugüne kadar uygulamamıştır.
Özelleştirme İdaresinin Manisa Pamuklu Mensucat
Fabrikasını özelleştirme yöntemi ve uygulaması ile değer tespitindeki
aksaklıkların araştırılması, Özelleştirme İdaresi Başkanlığı üzerindeki
siyasî baskılar, Hükümetin ve siyasîlerin özelleştirmeye etkileri,
Özelleştirme Yüksek Kurulunun kişilere özel aldıkları kararlar,
fabrika arsasının Manisa’ya katkı sağlayacak, üretim ve istihdam
yaratacak şekilde yeniden değerlendirilme yolları, hissedarlarının
mağduriyetinin giderilmesi ve oluşacak artı değerin tüm Manisa’ya yayılmasının
araştırılması amacıyla Anayasanın 98, TBMM İçtüzüğünün 104 ve
105’inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını arz
ve teklif ederiz.
1- Hasan Ören (Manisa)
2- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
3- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
4- Necati Uzdil (Osmaniye)
5- Ali Oksal (Mersin)
6- Mehmet Yıldırım (Kastamonu)
7- Ramazan Kerim Özkan (Burdur)
8- Bülent Baratalı (İzmir)
9- Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya)
10- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
11- Mehmet Vedat Yücesan (Eskişehir)
12- Mehmet Boztaş (Aydın)
13- Ali Kemal Deveciler (Balıkesir)
14- Muharrem Toprak (İzmir)
15- Haluk Koç (Samsun)
16- İlyas Sezai Önder (Samsun)
17- Mehmet Işık (Giresun)
18- Nuri Çilingir (Manisa)
19- Ufuk Özkan (Manisa)
20- Rasim Çakır (Edirne)
21- Nadir Saraç (Zonguldak)
22- Nurettin Sözen (Sivas)
23- Nail Kamacı (Antalya)
24- Osman Özcan (Antalya)
25- Osman Kaptan (Antalya)
26- Mustafa Özyurt (Bursa)
27- Vezir Akdemir (İzmir)
28- Algan Hacaloğlu (İstanbul)
29- Mehmet Vedat Melik (Şanlıurfa)
30- M. Akif Hamzaçebi (Trabzon)
31- Mustafa Gazalcı (Denizli)
32- Gürol Ergin (Muğla)
33- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
34- Yüksel Çorbacıoğlu (Artvin)
BAŞKAN – Önergeler gündemde yerini alacak ve Meclis
araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşmeler, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir
tezkeresi vardır, okutup oylarınıza sunacağım.
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1133)
06 Ekim 2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca,
Mali Millî Meclisi ile TBMM arasında parlamentolararası dostluk
grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısının
aranılmasını istiyoruz.
BAŞKAN – Kabul edenler… Karar yeter sayısı arayacağım.
Kabul etmeyenler…
Karar yeter sayısı yoktur, birleşime 5 dakika
ara veriyorum.
Kapanma Saati: 13.48
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 14.01
BAŞKAN: Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
2.- Türkiye ile Mali arasında parlamentolararası dostluk grubu
kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1133) (Devam)
BAŞKAN – Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
tezkeresinin oylamasında karar yeter sayısı bulunamamıştı; şimdi,
tezkereyi yeniden oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını
arayacağım: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yeter sayısı
vardır, kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
3.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ’ın Danimarka’ya yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi
(3/1134)
05/10/2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ’ın “Dünya Sağlık Örgütü 56. Avrupa Bölge
Komitesi Toplantısı”na katılmak üzere bir heyetle birlikte 10-15
Eylül 2006 tarihleri arasında Danimarka’ya yaptığı resmî ziyarete,
ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi
uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz
ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
İrfan Rıza Yazıcıoğlu Diyarbakır Milletvekili
Cevdet Erdöl Trabzon Milletvekili
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.- Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un Yunanistan’a yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1135)
05/10/2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Kültür ve Turizm Bakanı Atilla Koç’un, vaki davete
icabetle, görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte 17
Ağustos 2006 tarihinde Yunanistan’a yaptığı resmî ziyarete, ekli
listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun
görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulun Kararının sureti ilişikte
gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz
ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ali Aydınlıoğlu Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler Balıkesir Milletvekili
İsmail Özgün Balıkesir Milletvekili
Sedat Pekel Balıkesir
Milletvekili
Orhan Sür Balıkesir
Milletvekili
Ahmet Edip Uğur Balıkesir Milletvekili
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan’ın Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti’ne
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1136)
05/10/2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
20 Temmuz Barış ve Özgürlük Bayramı törenlerine
katılmak ve görüşmelerde bulunmak üzere, bir heyetle birlikte
19-21 Temmuz 2006 tarihlerinde Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyetine yaptığım
resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin
de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu
Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz
ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Ayhan Zeynep Tekin Adana Milletvekili
Mevlüt Çavuşoğlu Antalya Milletvekili
Mehmet Dülger Antalya Milletvekili
Abdurrahim Aksoy Bitlis Milletvekili
Faruk Anbarcıoğlu Bursa Milletvekili
Yaşar Yakış Düzce Milletvekili
Mehmet Necati Çetinkaya
Elazığ Milletvekili
Hasan Murat Mercan Eskişehir Milletvekili
Ahmet Büyükakkaşlar Konya Milletvekili
Orhan Erdem Konya Milletvekili
Hüseyin Güler Mersin Milletvekili
Fahrettin Üstün Muğla Milletvekili
Şaban Dişli Sakarya Milletvekili
Cevdet Erdöl Trabzon Milletvekili
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
6.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Çin Halk Cumhuriyeti’ne yaptığı
resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1137)
06/10/2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in, görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 18-23 Eylül 2006 tarihlerinde Çin Halk
Cumhuriyeti’ne yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki
Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz
ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
M. Vedat Yücesan Eskişehir
Milletvekili
Zülfikar İzol Şanlıurfa Milletvekili
Yekta Haydaroğlu Van Milletvekili
BAŞKAN – Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
7.- Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in Amerika Birleşik Devletleri’ne
yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1138)
09/10/2006
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Kürşad Tüzmen’in, görüşmelerde bulunmak
üzere, bir heyetle birlikte 10-16 Eylül 2006 tarihlerinde Amerika
Birleşik Devletleri’ne yaptığı resmî ziyarete, ekli listede adları
yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu
konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz
ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
Liste
Mehmet Boztaş Aydın
Milletvekili
Erdoğan Özegen Niğde Milletvekili
Ayhan Sefer Üstün Sakarya Milletvekili
BAŞKAN – Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince sözlü soruları görüşmüyor
ve gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen
Diğer İşler” kısmına geçiyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere’nin,
Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN – 1’inci sırada yer alan Kanun Teklifinin
geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden,
teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2’nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu
Raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı:
904)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3’üncü sırada yer alan, Tohumculuk Kanunu Tasarısı
ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Tohumculuk Kanunu Tasarısı ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonu Raporu (1/822) (S. Sayısı: 662)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4’üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi
Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin
İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna
Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım
Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN – Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin, Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili
İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili
Eyüp Fatsa ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının
Bir Maddesinin Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa
Komisyonu Raporu (2/869) (S. Sayısı: 1238)
BAŞKAN – 5’inci sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma
Partisi Grup Başkanvekilleri Hatay Milletvekili Sadullah Ergin,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz,
Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa
ve 245 Milletvekilinin; Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının Bir Maddesinin
Değiştirilmesi Hakkında Kanun Teklifi ve Anayasa Komisyonu raporunun
ikinci tur görüşmelerine, birinci görüşmeden itibaren 48 saat geçmediği
için başlayamıyoruz
6’ncı sırada yer alan, Mali Suçları Araştırma Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları
Raporlarının görüşmelerine başlayacağız.
6.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1053) (S. Sayısı: 1201) (x)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Komisyon Raporu 1201 sıra sayısıyla bastırılıp
dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince,
bu tasarı, İç Tüzük’ün 91’inci maddesi kapsamında görüşülecektir.
Bu nedenle, tasarı, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine
geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve
bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Tasarının tümü üzerinde, AK Parti Grubu adına
söz isteyen Denizli Milletvekili Sayın Osman Nuri Filiz; buyurun
efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA OSMAN NURİ FİLİZ (Denizli) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısının geneli üzerinde
Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinize bu vesileyle saygılar
sunarım.
Değerli arkadaşlarım, bu Tasarı aklamayla mücadelede
daha etkili araçların kullanılması, böylece mücadele sisteminin
daha etkin hale getirilmesi amacıyla hazırlanmıştır. MASAK’ın en
fazla destek ihtiyacı duyduğu konu, bilgi toplama ve analizin geliştirilmesidir.
Bu konuda Başkanlık gerekli çalışmaları yapmış ve bunun, ancak alt
yapı çalışmaları tamamlandıktan sonra yasal alt yapısının hazırlanmasına
gelmiştir. Bu vesileyle de eğer, hazırladığımız bu kanun buradan
geçtiği zaman da gerekli yasal alt yapı da sağlanmış olacaktır.
Değerli milletvekilleri, gündemimizdeki tasarıda
aklama suçunun önlenmesi kapsamında önemli tedbirler yer almaktadır.
Bu tedbirler terörün finansmanı suçunun önlenmesi amacıyla da kullanılacağından,
önemi daha da artmaktadır. Şimdi, izninizle bu tedbirlerden kısaca
bahsetmek istiyorum.
Öncelikle, kendisine yükümlülükler getirilen
sektörler ve meslek grupları tasarıda açıkça belirtilmektedir.
Bunlara getirilen yükümlülüklerin kapsamı da genişletilmektedir.
Örneğin, yükümlülerin görünürdeki müşterilerinin yanı sıra hesabın
gerçek sahibinin de kimliğinin tespit edilmesi için gerekli önlemler
ve düzenlemeler yapılmaktadır.
Mevcut durumda, yasa dışı bir kaynaktan elde edildiğinden
şüphelenilen fonlarla ilgili olarak da MASAK’a şüpheli işlem bildiriminde
bulunulmaktadır. Tasarıda, fonların yasa dışı amaçlarla kullanılmasından
şüphelenildiği durumlarda MASAK’a bildirimde bulunulacağı öngörülmektedir.
Bu bildirimler, özellikle terörün finansmanı suçunun tespiti açısından
büyük önem arz etmektedir.
Tabii, bu bildirim sürecinde, hem bilgi sızdırılmasının
önlenmesi hem de bu bildirim yapanların korunması gerekmektedir,
ancak, mevcut kanunda bu yönde düzenlemeler bulunmadığından MASAK’a
gönderilen bildirim sayıları oldukça düşük kalmıştır. Tasarının
4’üncü ve 10’uncu maddelerinde bu eksikliği karşılayacak uluslararası
standartlara uygun hükümler yer almaktadır.
(x) 1201 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Tasarının 5’inci maddesinde, yükümlülerin müşterilerini
tanımaları, onların mali portreleri hakkında yeterli bilgiye sahip
olmaları ve riskli alanları ve müşterileri tespit edebilmeleri
için gerekli önlemleri almaları mecburiyeti getirilmektedir.
Bu doğrultuda, risk yönetim sistemleri oluşturulmasında kimlerin
yükümlü sayılacağı, işletme büyüklükleri ve iş hacimleri dikkate
alınarak belirlenmektedir.
Bankalar başta olmak üzere, yükümlülerin, aklama
suçunun önlenmesi konusunda çalışanları için gerekli eğitim ve
bilinçlendirme çalışmaları yapılması da bir yasal zorunluluk olarak
düzenlenmektedir.
MASAK, bir taraftan mali sektör ve bazı meslek
gruplarını muhatap alan düzenlemeler yaparken, bir taraftan da getirdiği
kurallara uyulup uyulmadığını denetlemek durumundadır. Bu denetimin
etkinliği, kendisine yükümlülük getirilenler arasındaki rekabet
eşitliğini sağlamak açısından da önem arz etmektedir.
Bu itibarla, Tasarıda, yükümlülük denetiminin
geniş bir denetim kadrosundan istifade edilerek yapılması öngörülmektedir.
Ayrıca, kendisine yükümlülük getirilen kişi ve kuruluşların çeşitliliği
nedeniyle sektörü daha yakından tanıyanlarca denetim yapılması,
uygulamadan, doğru ve yerinde sonuçlar alınmasına yardımcı olacaktır.
Değerli milletvekilleri, sizler de takdir edersiniz
ki, aklamayla mücadelede daha etkin stratejiler belirleyebilmek
için mümkün olduğunca fazla veriye hızlı şekilde ulaşmak ve kapsamlı
analizler yapmak büyük önem arz etmektedir. Bilgi analizleri yapabilmek
için, bu analizi yapabilecek nitelikte insan kaynağı, yazılım ve
donanım yanında, esas itibariyle veri yığınlarına ihtiyaç vardır.
Bu nedenle, tasarının 6’ncı maddesinde, MASAK’ın yükümlülükler ve
kamu kurum ve kuruluşlarından devamlı bilgi alabilmesine imkân tanınmaktadır.
Diğer taraftan, tasarının 9’uncu maddesiyle de,
ekonomik olaylara, servet unsurlarına, vergi mükellefiyetlerine,
nüfus bilgilerine, yasa dışı faaliyetlere ilişkin kayıt tutan kamu
kurum ve kuruluşlarının bilgi işlem sistemlerine erişim sağlanmasının
yasal alt yapısı oluşturulmaktadır.
Aklamayla mücadele çok taraflı yaklaşım gerektiren
bir alan olduğundan, tasarının, MASAK’ın görevlerinin yer aldığı
19’uncu maddesi ile Koordinasyon Kurulunun teşkiline ilişkin
20’nci maddesi etkili iş birliğini ve koordinasyonu sağlayacak
şekilde düzenlenmektedir.
Değerli arkadaşlar, bankalar aracılığıyla yapılan
uluslararası transferler kadar, sınırdan, yolcu beraberinde getirilip
götürülen fonların takibi de önem arz etmektedir. Elbette, insanlar,
yasak olmadıkça, yanlarında istedikleri kadar parayla bir ülkeden
diğer ülkeye geçebilirler, ancak, bir fonun sınırdan yolcu beraberinde
başka bir ülkeye geçirilmesi, aklama ya da terörün finansman elde
etme yöntemi olarak kullanılabilmektedir. İşte, bu durumlarda
gerçeğin ortaya çıkabilmesi ve suçun engellenebilmesi için en etkili
yollardan birisi, nakledilmeye çalışılan değerlerin fiziki nakil
anının tespit edilmesi ve hareketinin durdurulması gerekmektedir.
Saygıdeğer arkadaşlar, konuşmamın başında, Tasarının,
komisyonda büyük ölçüde mutabakatla geçtiğini ifade etmiştim,
ancak, mutabakat sağlanamayan MASAK’ın inceleme fonksiyonu hususunda
bazı açıklamalarda bulunmayı gerekli görüyorum.
Bildiğiniz gibi, yürürlükte bulunan 4208 sayılı
Kanun’un 3’üncü maddesi ile MASAK’a kara para aklama suçunun tespitine
yönelik görevler yüklenmiş bulunmaktadır. Bu çerçevede, MASAK
Başkanlığı, kara para aklama suçunun araştırılması, incelenmesi
görevini 6 grup inceleme elemanı vasıtasıyla yerine getirmektedir.
Uygulamada, yükümlülerden gelen şüpheli işlem bildirimleri, aklama
suçunu tespit talebiyle savcılıklardan intikal eden hazırlık dosyaları
ve ihbarlar, araştırma ve inceleme için doğrudan ya da mali suçlar
araştırma uzmanları ve uzman yardımcıları tarafından yapılan ön
inceleme sonrasında, yukarıda belirtilen inceleme elamanlarına
intikal ettirilmektedir. Komisyon çalışmaları sırasında, iyi yetişmiş
bu denetim elemanlarından istifade edilmesine devam olunması gerektiği
konusunda görüşler dile getirilmiştir. Elbette, Kanun’dan yetki
alan inceleme elemanlarının, inceleme, soruşturma ve denetim konularında
sahip oldukları yetenekler ve üstünlükler konusunda şüphe yoktur;
fakat, Komisyona verilen bilgilerden de anlaşıldığı üzere, aklama
suçunun ortaya çıkabilmesi için, bu inceleme elemanlarının, varsa
hangi öncül suçun işlendiğini, işlenen öncül suçtan gelir elde edilip
edilmediğini, gelir elde edilmişse bu gelirin hangi işlem ve faaliyetlerle,
kimler tarafından aklandığının ortaya konulması gerekmektedir. Ancak, bilindiği üzere,
aklama suçu öncül suç şartına bağlı adli nitelikte nitelikli bir
suç olduğundan, suçun varlığı, idari düzeyde yürütülen inceleme
ve araştırmalarla ispatlanamamaktadır. Zira, suçun delillendirilebilmesi
için savcılık yetkilerinin kullanılması, gerektiğinde Ceza Muhakemesi
Kanunu’ndaki iletişimin tespiti, dinlenmesi ve kayda alınması,
teknik araçlarla izleme gibi yöntemlerin uygulanması bir zorunluluktur.
Bu nedenle idari düzeyde yapılacak çalışmaların, aklama suçunun
işlendiğine dair ciddi şüphelerin mevcudiyeti noktasında, bekletilmeden
ilgili cumhuriyet savcılığına aktarılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, tasarıyla öngörülen sistemde,
toplanan veriler ve şüpheli işlem bildirimleri analiz edilecek ve
değerlendirilecek, aklama suçunun işlendiğine dair ciddi şüpheler
ortaya konulduğunda konu cumhuriyet savcılığına intikal ettirilecektir.
MASAK, veri yığınları üzerinde çalışacağından
ve güçlü veri tabanına bağlı sorgulama sistemleri kullanacağından,
değerlendirme sürecinde, münferit dosyalar bazında yürütülen
araştırma ve incelemelere nazaran çok daha isabetli sonuçlar elde
etme imkânına sahip olacaktır. Ayrıca, kolluk dahil tüm birimlerden
kendi görev alanlarında inceleme ve araştırma yapmaları talebinde
bulunabileceğinden, MASAK, inceleme ve denetim birimlerinin
bilgi ve ihtisasından faydalanmaya devam edecektir. Cumhuriyet
savcıları da, tabii olarak, ihtiyaç duyduğu her noktada, MASAK başta
olmak üzere inceleme birimleri ve diğer birimlerden bilgi ve belge
talep edebilecekler, soruşturma sırasında, bu birimlerin elemanları
bilirkişi olarak görevlendirilecektir.
Anlaşıldığı üzere, aklamayla mücadele kapsamında,
idari mekanizma içinde yapılması gerekli tüm çalışmalar, kurumlar
arası koordinasyon ve iş birliği temelinde, Tasarıda yer almaktadır.
Mevcut uygulamadan farklı olarak, esasen, adli yetki gerektiren hususlar
ait olduğu adli makamlara bırakılmak suretiyle suçla mücadelede
etkinlik artırılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, Tasarıyla öngörülen sistemde
MASAK, suçun ortaya çıkarılmasında büyük katkı sağlayacak bildirimlerin
alınmasında ve bu bildirim ve bilgilerin analizi ve değerlendirilmesi
ile önleyici tedbirlere odaklanmaktadır.
Bu sayede, bir taraftan finansal sistemin aklama
amacıyla kullanılmasının önüne geçilecek, diğer taraftan cumhuriyet
savcılıklarına suçun ispatına yarayacak nitelikli bilgiler zamanında
sunulmuş olacaktır.
Bu Tasarının ülkemize hayırlı, uğurlu olmasını
diler, hepinize saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Filiz.
Tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına,
Ali Kemal Kumkumoğlu, İstanbul Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) –
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısıyla ilgili Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlarım.
Değerli arkadaşlarım, önce, çok uzun zamandan bu
yana, Meclisimizin, İktidar Partisi tarafından alışkanlık haline
getirilmiş, ama, muhalefet partileri tarafından hiçbir şekilde
kabul edilmesi mümkün olmayan bir anlayışıyla ilgili düşüncelerimi
ifade ederek konuşmama başlamak istiyorum.
Şimdi, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun, daha önce 4208 sayılı Mali Suçları Araştırma Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun olarak zaten yasal düzenlemelerimiz içerisinde
var. Bunun üzerinde birtakım değişiklikler yapmak istiyoruz, yapmaya
çalışıyoruz ve İktidar Partisi, bunu, temel yasa olarak Meclisin
gündemine getiriyor.
Değerli arkadaşlarım, bu anlayış, giderek, Meclisin
kanun yapma yetkisini, sadece formaliteleri yerine getirmekten
ibaret bir uygulama haline dönüştürüyor. Ben, özellikle İktidar
Partisi yetkililerinin dikkatini bu noktaya çekmek istiyorum.
Böyle bir anlayış, sadece, sizin bugün çoğunluğunuz bulunuyor olması
nedeniyle, size avantaj sağlıyor gibi görünebilir. Ama, hepimizin
ısrarla, inatla ve kararlılıkla savunması gereken, Meclisin kendi
işleyişiyle ilgili, İç Tüzük’ünde yer alan düzenlemelerin asıl amacına
dönük olarak uygulanmasıyla ilgili konularda göstermemiz gereken
hassasiyeti, maalesef, uzun zamandan bu yana, İktidar Partisinin,
âdeta istismar ettiği âdeta İç Tüzük’ün kendisine verdiği bu yetkiyi,
muhalefeti, ondan da daha önemlisi, milletvekilinin kanun yapma
yetkisini elinden almaya çalışan, kanunlar üzerinde milletvekillerinin
düşüncelerini, katkılarını sunmalarını engellemeye çalışan
bir uygulama haline dönüştürülmek istenmektedir.
Genel anlamda bakıldığında, belki, bu yasayla,
bu yasanın içeriğine de bakıldığında, İktidar Partisinin, Meclisi
devre dışı bırakma anlamındaki İç Tüzük’ün kendisine verdiği yetkileri
kullanma anlayışını, İktidarın yasaları devre dışı bırakma anlayışını
da genel iktidar uygulamaları içerisinde görmek mümkündür. Bu düzenleme,
yani, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
da, İktidar Partisinin, bütün diğer denetim mekanizmalarında olduğu
gibi, mali suçlarla ilgili konularda da âdeta mali suçlarla mücadele
etme sorumluluğu olan MASAK’ı devre dışı bırakmak gibi bir uygulamayı
beraberinde getirmektedir.
Değerli arkadaşlarım, dikkatinizi bir noktaya
çekmek istiyorum: Bakın, bu Hükûmet, bütün denetim mekanizmalarını
âdeta devre dışı bırakmak için, her türlü yasal düzenlemeyi bu anlamda
kullanmaya çalışmaktadır. 5018 sayılı Yasa çıkarıldığında, iç denetim
mekanizmalarını dumura uğratan, teftiş kurumlarını âdeta kendisine
düşman ilan eden bir anlayışla davranmıştır. 5018’le, iç denetim mekanizması,
memurun amiri güya denetleyeceği bir mekanizma haline dönüştürülmüştür.
Teftiş kurulları, her yasal düzenlemede, bu
Hükûmetin mutlaka devreden çıkarmaya çalıştığı denetim kurumları
haline dönüştürülmüştür ve birçok kuruluşta, teftiş kurulları, o
kurumlarla ilgili yapılan yasal düzenlemelerde devre dışı bırakılmıştır,
lağvedilmiştir, gündemden çıkarılmıştır.
Şimdi, Plan ve Bütçe Komisyonunda Sayıştay Yasası
düzenlemeleri yapılıyor. Sayıştay, kamunun yaptığı harcamaları
denetlemekle sorumlu olan en temel bağımsız kuruluşumuzdur; ama,
şimdi, Hükûmet, orada, ısrarla, Sayıştayı, bütün üyelerinin Hükûmet
tarafından atandığı bir denetleme kurumu haline dönüştürmeye çalışmaktadır.
Yani, iç denetimde, memurun amiri denetlediği mekanizmayı, Sayıştayla
ilgili olarak da, dış denetimde, Hükûmetin atadığı denetim elemanlarının,
Hükûmetin harcamalarını denetlediği bir mekanizma haline dönüştürmeye
çalışmaktadır. Burada, bugün, Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısıyla da MASAK’ın, denetim faaliyetleri yürüten
bir kurul olması özelliği ortadan kaldırılmakta, bunun yerine, MASAK
sadece bir koordinasyon kurulu haline dönüştürülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, buradan, bir Hükûmet
yetkilisinin çıkıp mesela Sayın Bakanın çıkıp burada, bütün bu konuşmalardan
sonra, geneliyle ilgili yapacağı değerlendirmelerde, Hükûmetin
bu denetim mekanizmalarıyla nasıl bir sorunu vardır, niçin Hükûmet,
her vesileyle, bugüne kadar hiçbir iktidar partisini rahatsız etmemiş,
hatta bizatihi bundan önceki iktidar partileri tarafından bu yasal
düzenlemeler yapılırken, fiilen kendilerini denetlesin, kendi
uygulamalarını denetlesin, kendi uygulamalarını denetleyen
kurumların bağımsız kuruluşlar olmasını sağlayabilsin diye yapmış
olduğu bu yasal düzenlemeleri, bu İktidar Partisi ısrarla ortadan
kaldırmak istemektedir. Bunu, buradan, milletvekillerine, şüphesiz,
milletvekillerinden daha da önemlisi, Türkiye Cumhuriyetinin
yurttaşlarına açıklamak durumundadırlar.
Şimdi, hem bir taraftan denetim mekanizmalarını
ortadan kaldırmaya çalışacaksın, onları etkisizleştirmeye çalışacaksın,
öbür taraftan da, seninle ilgili, Hükûmetinle ilgili, Hükûmetinin
uygulamalarıyla ilgili bir sürü yolsuzluk gündeme getirilecek,
ne o yolsuzlukla ilgili iddiaları dikkate alacaksın, öbür taraftan,
her türlü denetim mekanizmasını ısrarla ortadan kaldıracaksın,
var olan bütün denetim mekanizmalarını Hükûmetin kontrolü altına
almak üzere ısrarlı bir gayretin ve çabanın içerisine gireceksin!
Peki, bu ülkede, bunca yolsuzluğun, bunca olumsuzluğun, rüşvetin,
kayıt dışılığın, kayırmacılığın hesabı nasıl, ne şekilde sorulacak
değerli arkadaşlarım, Sayın Bakan, değerli Hükûmet? O zaman, çıkın,
buradan, bize bir yol gösterin. Muhalefet, sizin olumsuzluklarınızı
nasıl denetleyecek? Muhalefet, İktidar Partisinin olumsuz uygulamalarını,
hatta, kayırmacı, kollamacı, belki içerisinde rüşvet iddiaları
taşıyan uygulamalarını nasıl denetleyecek, nasıl kontrol edecek?
Bu ülkenin, bu Devletin, bugüne kadar kurmuş olduğu bütün denetim
mekanizmalarını iktidarın kontrolü altına almak veya yok etmek
gibi bir görevle kendinizi görevli sayıyorsunuz. Bütün yasal düzenlemelerinizde
bu kurumları etkisizleştirmek en önemli işleviniz oluyor.
Peki, bu Hükûmetin uygulamalarında ortaya çıkacak
olumsuzlukların -hadi bırak, Hükûmetin kendisi bizatihi bu iş içerisinde
olmasın- değişik birimlerde, değişik kurumlarda o kurumların sorumlularının
yapmış olduğu, yaratmış olduğu, sebep olduğu olumsuzlukların, kayırmaların,
yolsuzlukların ortaya çıkmasının yolunu, o zaman, bize ve bundan
sorumlu olan kurum ve kişilere lütfen gösterin.
Değerli arkadaşlarım, bugün, ekonominin en temel
problemleri nedir sorusu nerede soruluyor olursa olsun, şüphesiz,
makro birtakım ifadelerin yanında -yani, büyüme, enflasyon, gelir
dağılımındaki adaletsizlik vesaire biçimindeki birtakım temel
argümanların yanında- ekonominin problemleriyle ilgili olarak
seslendirdiğimiz en temel sorunların başında kayıt dışılık, kaçakçılık,
vergi kaçakçılığı, sıcak para, yolsuzluklar, yolsuzluklarla mücadele
gibi, yani, şu anda görüşmekte olduğumuz yasa tasarısında sorumluluk
verdiğimiz Mali Suçları Araştırma Kurumu MASAK’a vermiş olduğumuz
sorumluluklar, bugün Türk ekonomisinin geçmişten bu yana gelen en
temel problemlerini, en temel zafiyet alanlarını oluşturuyor. Üstelik
siyasete olan güvensizliğin altında yatan en temel nedenlerden
bir tanesiyle ilgili mücadele etmek durumunda olan Kurum da yine
şu anda yasasını yeniden düzenlemek durumunda olduğumuz MASAK
kuruluşumuzdur.
Peki, bu kadar önemli olan MASAK’ın, bu yasal düzenlemeyle,
eğer bunun yeniden düzenlenmesi ihtiyaç haline gelmişse ne yapmamız
gerekir? İktidar Partisi Grubu adına konuşma yapan arkadaşımız
çıktı buradan dedi ki: “MASAK’ın yetkilerini genişletiyoruz.”
Değerli arkadaşlarım, herhalde temel yasanın
en temel sıkıntısı bu. Biz, MASAK’ın denetim yetkisini elinden alıyoruz,
yani MASAK’ın görevlerini yerine getirme noktasındaki en temel
işlevini, fonksiyonunu onun elinden alıp, onu işlevsiz, fonksiyonsuz
hale getiriyoruz; İktidar Partisine mensup milletvekili arkadaşım
çıkıp burada diyor ki: “MASAK’ın bu yasayla yetkilerini artırıyoruz.”
Sayın Bakan, İktidar Partisine mensup milletvekili
arkadaşımızın belki bir daha konuşma hakkı yok, ama, ben sizden rica
ediyorum: Çıkın, şuradan, biz burada MASAK’ın yetkilerini artırıyor
muyuz azaltıyor muyuz, bununla ilgili, lütfen, açıklama yapın. Eğer
MASAK’ın yetkilerini azaltıyor isek, yani bu mali suçlarla, yani
yolsuzlukla, yani rüşvetle, yani kara parayla mücadele etmesi gereken
bu Kurumun yetkilerini azaltıyor isek, lütfen, çıkın buradan milletvekillerine
ve Türkiye’de yaşayan bütün yurttaşlarımıza, bu suçlarla mücadele
etmesi gereken Kurumun yetkilerini niye azalttığımızı, niye bu
Kurumun yetkilerini azaltma ihtiyacı içerisine girdiğimizi anlatın,
ifade edin, ikna edin.
Değerli arkadaşlarım, bu yasal düzenlemeyle,
Mali Suçları Araştırma Kurumunu sadece bir koordinasyon kurumu
haline dönüştürüyoruz. Sorumluluğun büyük bölümünü bütün mahkemelere
bırakıyoruz, yani, hani “suya yazmak” diye bir tanım vardır ya veya
ozanın söylediği gibi “Herkes dosta yazmış arzuhâlini, benimkini
ürüzgâra yazmışlar.” Biz, şimdi, burada, mali suçları rüzgâra havale
ediyoruz, atıyoruz rüzgâra, hangi savcı bunu yakalarsa!
Değerli arkadaşlarım, bugün, savcılarımızın
böyle bir işlevi mi var?! Devletin en temel konularıyla ilgili olarak
şu Parlamento kürsüsünden dile getirilen yolsuzluklarla, devletin
en temel nitelikleriyle ilgili suçlamalar konusunda bile, savcıların
harekete geçtiğini, ben, bugüne kadar hiç görmedim. Ben, buradan,
bu kürsüden, Başbakanlık bütçesi görüşülürken Başbakanlık Müsteşarıyla
ilgili olarak, “Bu iddiaların arkasında durduğunu söyleyen Başbakanlık
Müsteşarı, bu cumhuriyetin düşmanıdır. Bütün mahkemeleri sorumluluğa
çağırıyorum; ya benimle ilgili dava açsınlar ya bu Başbakanlık
Müsteşarıyla ilgili dava açsınlar” diye bas bas bağırdım. Daha bugüne
kadar ne Başbakanlık Müsteşarı beni mahkemeye verdi ne de herhangi
bir savcı, “Gel bakalım Sayın Milletvekili, sen bu kadar iddialı bir
ifadeyi nasıl kullanabilirsin, ya sen suçlusun ya senin iddiada bulunduğun
kişi suçludur, şu işi bir çözelim” diye kendi üstüne, bir tek cumhuriyet
savcısı bir tek şeyi alınmadı. Şimdi, biz, mali suçlarla ilgili olarak
bütün sorumluluğu, işte, efendim, hangi savcı nerede ne bulursa o
alsın, o üstlensin biçiminde mahkemelerin üzerine veriyoruz, savcıların
üzerine veriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, kabul edelim, bu, çok açıkça,
bir başka denetim mekanizmasını daha, ekonomimizin en temel sıkıntılarıyla,
sorunlarıyla, siyasetimizin en temel problemleriyle, siyasetimizin
kirlenmişliğiyle mücadele etmesi gereken bir kurumu daha, yani,
MASAK’ı da etkisizleştirme ve devre dışı bırakma düzenlemesidir,
yasasıdır, tasarısıdır.
Şimdi, savcılar uygulama yapacak!.. Nasıl yapacak
değerli arkadaşlarım? MASAK’ın ilgilendiği bir dava vardı, El Kadı
davası… Savcılar üzerinde birtakım; yani, işlem yapmak zorunda kalmışlar.
Niye; çünkü, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyinin konuyla ilgili
birimi, El Kadı’nın, El Kaide’ye mali kaynak aktardığı gerekçesiyle,
bunun ekonomik faaliyetlerine, parasal kaynaklarına el konulması
gibi bir talebi bütün Birleşmiş Milletlere üye ülkelere bildirmiştir.
Ne yaptı bizim savcımız; Birleşmiş Milletlerin bu kararını inceledi
ve savcımız, yani, o, bütün MASAK’la ilgili sorumlulukları devrettiğimiz
savcılarımızdan bir tanesi “El Kadı’yla ilgili olarak herhangi bir
inceleme yapmaya gerek yoktur” diye karar verdi. Muhatap kim; Başbakanlık.
Bu, kamuoyuna yansıyınca, ister istemez, Başbakanlığın ilgili birimleri
bir üst mahkemeye konuyu taşıma gereği duydular ve Sayın Başbakan
devreye girdi, dedi ki: “Ben buna kefilim. Dolayısıyla, bununla ilgili
herhangi bir uygulama yapmaya gerek yoktur.” Başbakanlık, bir üst
mahkemeye vermiş olduğu itirazı geri çekti.
Değerli arkadaşlarım, ne yapıyorsunuz?! Yani,
bu iş Sultan Süleyman’a kalmamış size mi kalacak?! Ne yapıyorsunuz,
ne?!..
MUHARREM CANDAN (Konya) – Sana kalacak, sana (!)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) – Hayır, ne yapıyorsunuz?!.
Arkadaşlar, burası aşiret devleti mi?! Bir Başbakanın,
bir yabancıya “ben ona kefilim, onunla ilgili uygulama yapmayın”
diye, âdeta, savcılara ve ilgili kuruluşlara talimat vermesi ne
demektir değerli arkadaşlar?! Yani, bunu, çağdaş, modern bir devlette
kabullenmek, içimize sindirmek nasıl mümkün olabilir?! Biraz önce
burada bir başka Meclis araştırma önergesiyle ilgili… Cumhuriyet
Halk Partisi Manisa Milletvekili arkadaşımız bir araştırma önergesi
verdi. Bütün özelleştirmelerde aynı sıkıntılar var. Diyor ki araştırma
önergesinde: “Özelleştirmenin 10 misli fiyatına, sadece bu fabrikanın
arazisinin yarısı satılmıştır.”
Değerli arkadaşlarım, bir daha soruyorum: Ne yapıyorsunuz?!
Ben, onbeş gün önce Sayın Bakana bir soru önergesi verdim. İstanbul
Pendik’te bir arazi yönetim alanı olarak satışa çıkarılıyor, yönetim
alanı.
Değerli arkadaşlarım -içinizde ticaretle uğraşan
çok arkadaşımız vardır, bizi dinleyenlerin içerisinde de vardır-
bir yönetim alanını, planlarda yönetim alanı olarak bulunan bir yeri,
yani, kaymakamlık binası yapılacak, yani, belediye binası yapılacak,
yani, cami yapılacak, yani, okul yapılacak bir alanı herhangi bir
vatandaş para verip niye alır?! Verdi ve aldı, ama, aradan kısa bir süre
geçmeden derhal Büyükşehir Belediyesinde imar değişiklikleri
gündeme geldi, Büyükşehir Belediyesi İmar Komisyonunun olumsuz
raporuna rağmen orada imar değişikliği yapıldı ve İstanbul Sabiha
Gökçen Havaalanına 1 kilometre cephesi olan 43 dönümlük alan ticaret,
artı, konut alanı haline dönüştürüldü.
Değerli arkadaşlarım, ticaretle uğraşanlarınıza
soruyorum: Hiç hayatınızda bu kadar kolay ve bu kadar çok para kazandınız
mı?! Kimin parası bu?! Kimin parasını kime veriyorsunuz?! Eğer, oranın
yönetim alanı olması bir ihtiyaç olmaktan çıkmışsa, niye Maliye
Bakanlığı, orayı özelleştirmeden önce orayla ilgili gerekli imar
değişikliklerini yapmıyor?! Her konuda bu iş böyle. İnanıyorum
ki, Manisa’daki, biraz önce arkadaşımızın vermiş olduğu Meclis
araştırması önergesinde de aynı şeyler var.
Değerli arkadaşlarım, bakın -zamanım daralıyor-
yasanın gerekçesinde neler söyleniyor: “Suçtan gelir elde edilmesiyle
ve bu gelirlerin aklanmasıyla mücadele toplumun ekonomik, mali,
siyasi, sosyal ve ahlaki yapısını korumak bakımından önemlidir.
Bir ekonomide suçtan elde edilen gelirler yaygınlık gösteriyorsa
bu durum;
Ekonomik aktörler arasında rekabet eşitsizliği
yaratır. Ekonomik hayatta tersine seçim hâkim olur; kurallara uyanlar
kaybeder, uymayanlar kazanır.”
Değerli arkadaşlarım, bugün, Türkiye’de kurallara
uyanlar mı kazanıyor, uymayanlar mı?!
Devam ediyor: “Kamu maliyesini zayıflatır. Çünkü
verginin gerektiği ölçüde ve adaletli bir biçimde toplanması mümkün
olmaz. Ayrıca güvenlik harcamaları da artar.”
Değerli arkadaşlarım, bugün bizim ülkemizde
vergi konusundaki en temel problemlerden bir tanesi vergide adaletsizlik
değil midir?! Sizin İktidarınız döneminde dolaylı vergiler
10 puan yükselerek, yüzde 62’lerden, 63’lerden yüzde 75’lere çıkmadı
mı?! Vergide adaletsizlik sizin Hükûmetinizin en önemli uygulamalarından
birisi değil mi?!
“Suç çeteleri, toplumun meşru güçlerinin dolduramadıkları
iktidar alanlarını doldurur.”
Değerli arkadaşlarım, bugün bu uygulama veya
pratikte gördüğümüz bu doldurma işlemi hangi düzeydedir?! “Suç çeteleri,
toplumun meşru güçlerinin dolduramadıkları iktidar alanlarını
doldururlar. “
“İşte bu ve benzeri sebeplerle; rekabetçi bir
ekonomi, temiz bir siyaset ve kamu idaresi, sağlam bir sosyal yapı
oluşturulmak isteniyorsa suç gelirleriyle ve suç gelirlerinin aklanmasıyla
etkin bir şekilde mücadele edilmelidir.”
Bu ne demektir: Eğer, Hükûmetin kendi gerekçeleri
içerisinde sıraladığı düzenlemeler bile…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) – Toparlıyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN – Buyurun Sayın Kumkumoğlu.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (Devamla) – Teşekkür ederim
Sayın Başkanım.
Bugün çıplak gözle bile bakıldığında, toplumu
sarsan, toplumu rahatsız eden en temel problemler haline dönüşmüşse,
o zaman bizim yapmamız gereken şey, bu olumsuzluklarla mücadele etmesi
gereken kuruluşları etkisiz hale dönüştürmek değil, tam tersine,
bu olumsuzluklarla mücadele etmesi gereken kuruluşları, yani denetim
mekanizmalarını, yani Sayıştayı, yani iç denetim kuruluşlarını,
yani MASAK’ı daha etkili hale ve daha güçlü hale dönüştürebilmektir.
Şimdi, değerli arkadaşlarım, bugün bu düzenlemeyle
ve bu düzenlemeyi temel yasa haline dönüştürerek toplumun dikkatinden
konuyu uzaklaştırmaya çalışan bir anlayışla yapmaya çalıştığınız
şey, MASAK’ın etkisini ve gücünü azaltmaktır. Meydanları, sokakları,
alanları kanun dışılıklara, yolsuzluk yaparak para kazanmaya çalışanlara,
kara para ticaretiyle uğraşıp devlete yüksek faizlerle borç vermeye
çalışanlara, yani Türkiye’yi, yani bu cennet vatanı bütün dünyadaki
kara paracılar için âdeta bir cennet haline dönüştürebilme çabası
ve gayretidir.
Değerli arkadaşlarım, bundan sizin muradınız
nedir, ben bunu bilemiyorum. Ama, buradan Türkiye’nin en küçük bir
yararının, Türkiye insanının en küçük bir çıkarının olması kesinlikle
söz konusu değildir. O sebeple, Türkiye’nin ve Türkiye insanının
en küçük bir çıkarının olmadığı böyle bir yasal düzenlemeye Cumhuriyet
Halk Partisinin şiddetle karşı olacağı sanıyorum hem sizin hem de
kamuoyunun bilgisi dahilindedir.
Hepinizi saygıyla selamlıyor, teşekkür ediyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kumkumoğlu.
Tümü üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına söz
isteyen Selami Yiğit, Kars Milletvekili. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars)
– Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
üzerinde Grubum adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, kara parayla mücadele
ve temiz toplum oluşturulması amaçlarıyla 1996 yılında kurulan MASAK’ın,
yani diğer adıyla Mali Suçları Araştırma Kurumunun görevlerinin
ana temaları şunlardır:
Kendisine intikal eden konuları cumhuriyet savcıları
adına incelemek ve savcıların kara para aklanması suçuna ilişkin
talepleri yerine getirmek. Bu konuda ön inceleme yapmak ve suçun
işlendiğine ilişkin ciddi belirtilerin saptanması üzerine emniyet
görevlileriyle iş birliği yaparak işlem yapılmasını istemek. Kara
paranın aklanması suçunun işlendiğine ilişkin bilgi ve belgeleri
cumhuriyet savcılıklarına iletmek olarak oluşmaktaydı.
MASAK’ın hazırladığı faaliyet raporuna göre,
kuruluşundan bu yana geçen on yıllık süreç içerisinde -MASAK, daha
önce belirttiğim gibi 1996 yılında kurulmuştur- ve son on yıllık raporundan
ortaya çıkan sonuçlar şöyledir: Çeşitli kurum ve kişilerden MASAK’a
2.638 ihbar, 1.704 şüpheli işlem bildirimi yapılmış, 1.426 dosya açılmış,
bu dosyalardan ancak 1.139’u tamamlanabilmiştir. 300’e yakın dosya
-ki, bunların içerisinde önemli yolsuzluk iddiaları vardır- bir sonraki
yıla devredilmiş bulunmaktadır. Burada dikkat çeken, 1.000’in üzerindeki
dosyadan sadece 54’ü için suç duyurusunda bulunabilmiştir. Acı
olan şudur ki, birçok yolsuzluk dosyası, incelemelerinin zaman alması,
uzman eleman sıkıntısı, görevin savsaklanması gibi nedenlerle zaman
aşımına uğramıştır.
MASAK’ın kuruluşundan 2005 yılı sonuna kadar 2,5
milyar YTL’lik, yani, 2,5 katrilyonluk para aklanmıştır. MASAK’ın cumhuriyet
savcılıklarına intikal ettirdiği dosyalar içerisinde mahkûmiyetle
sonuçlanmış tek bir dosya bile mevcut değildir. Bu açıdan bakıldığında,
MASAK, on yıl içerisinde kara parayla mücadelede etkili olamamış,
sınıfta kalmıştır.
Değerli milletvekilleri, son yıllarda klasik
suçlara oranla ekonomik suçlarda meydana gelen artış ve teknolojinin
sağladığı imkânlar nedeniyle kara para suçlarında ülke sınırlarını
aşan tekniklerin kullanılması, bu suçlarla uluslararası çapta mücadeleyi
gerekli kılmaktadır. İşte, bu nedenle, Avrupa Birliği bu konuya
duyarsız kalmamış, 1991 yılında kara paranın aklanması suçlarıyla
ilgili bir düzenleme yapmıştır. Türkiye’nin de üyesi bulunduğu Mali
Eylem Görev Grubu, bağlayıcı nitelikteki tavsiye kararlarıyla,
bu konunun üzerine gidilmesini üye ülkelere bir görev olarak vermiştir.
Üstelik, MASAK’ın faaliyete geçmesi bakımından, kara para suçlarıyla
yakından bağlantılı uluslararası terör suçlarında büyük artışlar
görülmüş, MASAK’ın terör suçlarının finansmanı ve bu suçlarla mücadelede
etkin hale getirilmesi, ülkemizin de üye olduğu uluslararası kuruluşlar
tarafından önerilmiştir; hatta, terörün finansmanının suç olarak
kabul edilmesini ve buna yönelik yasal düzenlemelerin yapılmasını
istemiştir. Zaten, bizim MASAK Yasası’nda değişiklik yapma ihtiyacımız
da bundan kaynaklanmaktadır.
Avrupa Birliği uyum süreci nedeniyle, yasa, geçtiğimiz
yasama yılı başlarında Türkiye Büyük Millet Meclisine sunulmuştur.
Ancak, bırakalım terörün finansmanı gibi uluslararası zeminde
yüzlerce yöntem kullanan organize suç örgütleriyle mücadele etmeyi,
MASAK Yasası, Plan ve Bütçe Komisyonunda, mevcut durumundan daha
da geriye götürülmüştür. Öncelikle Tasarının adı değiştirilmiş,
MASAK, Maliye Bakanlığına bağlı daha özerk bir kuruluş olmaktan çıkarılıp,
Maliye Bakanlığına tamamen bağımlı bir kuruluş haline getirilmiştir.
Tasarının ilk biçiminde yer alan örgütlenme yapısıyla ilgili 16
madde metinden çıkarılmıştır.
MASAK, kara para suçlarıyla ilgili cumhuriyet
savcılıklarına yardımcı olacak bir kuruluş olmaktan çıkarılmış,
kara parayla, gerçekten, ciddi bir mücadele yapmak isteniyorsa,
bağımsız bir kurul olarak düşünülmesi gereken MASAK, tamamen Maliye
Bakanının emrine verilerek pasifize edilmiştir. Şimdi, Hükûmet,
kara parayla mücadelede etkisiz kalmış bu Kurumumuzun eksiklerini
giderecek, daha etkin çalışmasını sağlayacak bir yasa yapmak yerine,
Kurumun görevlerinden tamamen feragat ettiği bir yasa tasarısıyla
karşımıza çıkmaktadır.
Bu Yasa Tasarısının, sırf göz boyama amaçlı olduğu
ortadadır. Tıpkı, anayasal zemini olmayan ombudsman, yani, Kamu
Denetçiliği Kurumunda olduğu gibi. Burada, Avrupa Birliğine,
işte biz ödevimizi yapıyoruz görüntüsü verilmek istenmektedir.
Değerli milletvekilleri, Avrupa ülkelerinde
kara parayla mücadele amacıyla yapılandırılmış benzeri kuruluşların
tümünün inceleme yapma yetkileri vardır ve bu kuruluşlar, suçu
oluşturacak savcılıklar ve kolluk kuvvetleriyle irtibatlandırılmış
ve son derece geniş yetkilerle donatılmışlardır. Ama, biz ne yapıyoruz;
MASAK’ı savcılıklara yardımcı bir kurum olarak düzenleme yerine,
elinden inceleme yapma yetkisini alıyoruz. Başbakanlığın Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderdiği ilk tasarının 4’üncü maddesinde
Kurumun görev ve yetkileri sıralanırken, aklama suçunun işlendiğine
dair ciddi şüphelerin mevcut olması durumunda, konuyu, cumhuriyet
savcılığına veya diğer yetkili mercilere intikal ettirmek, öte
yandan, değerlendirme sürecinde gerekli duyulduğunda ilgili birimlerin
kendi görev alanlarında inceleme ve araştırma yapılması talebinde
bulunmak gibi görevleri vardı. Şimdi, görüştüğümüz bu yasayla MASAK
bu görevlerden feragat etmektedir. Dolayısıyla, MASAK, Hükûmet tasarısının
gerekçesinde de belirtilen suçlarla mücadele edecek bir kurum olmaktan
uzaklaştırılmış, bir koordinasyon kurumu haline dönüştürülmüştür.
Oysa, beklenen, MASAK’ın savcılıklarda ve yargıda biriken iş yükünü
hafifletecek biçimde organize olması, artık uluslararası nitelik
kazanan ve teknolojinin de sağladığı olanaklarla yüzlerce farklı
yöntemin uygulandığı kara para suçlarıyla mücadelede uzman kadro
yetiştirecek ve kurumsallaşması gerekmektedir.
Peki, biz ne yapıyoruz; görev ve yetkilerini daralttığımız
MASAK’a, ek cetvellerde görüldüğü gibi kadro veriyoruz. Üstelik,
bu 61 kadro ilavesinden sadece 19’u uzmanlara ayrılmıştır. MASAK
artık inceleme yapmayacaksa, ek kadro ihdasına ne gerek vardır?
Görev alanı daraltılan bir kuruma kadro ihdası iş yapmak yerine,
olsa olsa siyasi kadrolaşmaya yöneliktir, hâlâ Kurumda çalışmakta
olan Hamza Kaçar gibi müfettişlerin tasfiyesine yöneliktir.
Görev ve yetkileri kısıtlanan MASAK’ın işleyişi
de bazı düzenlemelerle zora sokulmuştur. Bu Kanun Tasarısının
3’üncü maddesiyle, yükümlülerin işlemlerindeki kimlik bildirimleri
ve işlem türleri, bunların parasal sınırları; 4’üncü maddesiyle
şüpheli işlem bildirimlerinin usul ve esasları; 5’inci maddesiyle
eğitim, iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemlerine ilişkin
esaslar; 6’ncı maddesiyle hangi kamu kurumlarının hangi usul ve esaslara
göre MASAK’a bilgi verecekleri Maliye Bakanlığının çıkaracağı
yönetmeliklere bırakılmıştır. Yani, Maliye Bakanlığı yönetmelikleri
çıkarana kadar bu yasanın uygulanmasına olanak yoktur. Yönetmelikler
çıktıktan sonra da MASAK’ın işleyişi tamamen Maliye Bakanlığının
çizdiği sınırlar çerçevesinde kalacaktır. Böyle bir kuruluşun
kara parayla mücadelede etkin olması beklenebilir mi?!
Dikkatinizi çekmek istediğim başka bir konu, Tasarının
8’inci maddesiyle yükümlülere her türlü ortamdaki bilgi ve belgeleri,
defter ve kayıtları, kimlik tespitine ilişkin belge ve bilgileri
sekiz yıl süreyle muhafaza ve istenmesi halinde yetkililere ibraz
etmekle yükümlü tutulmalarıdır.
Bu kadar kapsamlı bilgi ve belgenin yükümlü tarafından
sekiz yıl süreyle saklanmasının zorluğunu bir kenara bırakalım.
Ama, görev alanı daraltılan, inceleme yetkisinden yoksun bırakılan
ve bir araştırma ve koordinasyon kurumuna dönüştürülen MASAK, bu
bilgi ve belgelere ulaşma yolunu açık tutmaktadır. Üstelik, bu bilgi
ve belgeler üzerinde katı bir gizlilik uygulanacaktır. Yani, bizler,
diyelim ki El Kadı olayında olduğu gibi, bilgi ve belgelere ulaşamayacağız,
ama, MASAK, istediği her türlü bilgi ve belgeyi alacak ve arşivleyebilecektir.
Hatta, söylemeye dilimiz varmıyor ama, kötü niyetli siyasi kullanımlara
açık hale gelecektir. İktidarı elde eden çoğunluk, Maliye Bakanlığına
bağlı olan MASAK aracılığıyla, yükümlü gerçek ve tüzel kişilerin
ve kamu kuruluşlarının elindeki bu belge ve bilgileri istediği
zaman elde edebilecek, istediği biçimde kullanma imkânına kavuşmuş
olacaktır. Yakın bir zamanda örneği görüldüğü gibi, siyasi partilerin
veya liderlerin bankalardaki hesaplarından gerçek ve tüzel kuruluşların,
yani, şirketlerin tüm parasal hareketliliği siyasal iktidar tarafından
kontrol edilebilecektir. Bu hüküm Tasarı metninden çıkarılmazsa,
kara parayla ilgili mücadele yerine, çoğunluğumuzun demokrasi
üzerinde kara bulutlar dolaşmasına zemin hazırlayacaktır.
Anlaşılan şu ki, Hükûmetin, El Kadı uygulamasında
da görüldüğü üzere, bu Kanunla, kara parayla mücadele etmek gibi
bir niyeti yoktur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; MASAK’la
ilgili tasarının, apar topar, Genel Kurula yarın getirileceğine
bugün getirilmesini buradan kınıyorum. MASAK çok önemli bir kurumdur
ve bu konudaki, yani, Parlamentonun ve Komisyon üyesi Başkanı arkadaşlarımızın
bu konuya bu kadar gayriciddi yaklaşmalarını kınıyor, hepinize
saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.
Tümü üzerinde şahsı adına söz isteyen Alaattin
Büyükkaya, İstanbul Milletvekili.
Sayın Büyükkaya?.. Yok.
Cavit Torun, Diyarbakır Milletvekili...
Haluk Koç, Samsun Milletvekili...
Ümmet Kandoğan, Denizli Milletvekili... Yok.
Mehmet Eraslan...
Ali Kemal Kumkumoğlu...
Fazıl Karaman...
Atilla Kart...
Buyurun Sayın Kart. (CHP sıralarından alkışlar)
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
görüşülmekte olan 1201 sıra sayılı Mali Suçları Araştırma Kurumunun
Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi
Hakkında Kanun Tasarısı üzerinde, kişisel görüşlerimi açıklamak
üzere söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, 4208 sayılı Karaparanın
Aklanmasının Önlenmesine Dair Mevzuatta değişiklikler getiren
bir tasarıyı tartışmak üzere bugün Genel Kurul çalışması yapıyoruz.
Bu Tasarının uygulanmasındaki temel birimlerden
biri, biliyorsunuz, MASAK; yani, Mali Suçları Araştırma Kurumu.
Mali Suçları Araştırma Kurumunun Maliye Bakanlığı bünyesinde görev
yaptığını çok iyi biliyoruz. Ama, bakıyoruz, burada, uygulamadan
doğan sorunları tartışacağımız bir Genel Kurul ortamında Maliye
Bakanının hazır olmadığını görüyoruz. Bilmek istiyoruz, hangi
sebeple hazır değil? Gerçekten bir mazereti mi var, programı mı uygun
değil, yoksa, bu Tasarının görüşmeleri esnasında özellikle hazır
mı bulunmak istemedi Sayın Maliye Bakanı?! Bu konuda, umarım, Sayın
İçişleri Bakanı, şu anda komisyon sıralarında hazır olan Sayın
İçişleri Bakanı bir açıklama getirecektir. Çünkü, bu Tasarının uygulamalarından
doğan sakıncaları ve bu Tasarının amaca uygun bir şekilde yapılanmasını
sağlamak amacıyla, burada, konunun doğrudan muhatabı olan, sorumlusu
olan, herhalde, Sayın Maliye Bakanının bulunması gerekirdi. Yoksa,
biz, burada bir tuluat mı yapıyoruz değerli arkadaşlarım, burada
bir tiyatro mu yapıyoruz?! Burada, bu tasarıları görüşmeden, konuşmadan,
olgunlaştırmadan, birilerinin dikte ettiği şekilde, birilerinin
dizayn ettiği şekilde, sadece göstermelik bir şekilde, bir tiyatro
mu sergiliyoruz?! Bunları görmemiz gerekiyor; kendimize olan saygımız
adına, bunları konuşmamız, sorgulamamız gerekiyor değerli arkadaşlarım.
Ben, Sayın İçişleri Bakanından, öncelikle bu konuya
açıklama getirmesi gereğini bir kez daha ifade ediyorum, bir kez daha
vurguluyorum. (AK Parti sıralarından “ne alakası var” sesi)
Alakası olmaz olur mu Sayın Milletvekili! Bu konu
olayın esasıyla ilgili, olayın özüyle ilgili. Burada, 4208 sayılı
Yasa’da birtakım yeni düzenlemeler getiriyoruz. Ama, şu ileri sürülüyor:
4208 sayılı Yasa’da, bırakın iyileştirme yapmayı, daha kötüye gidişe
dair ciddi bulgular söz konusu. Bu neden böyle yapılıyor, niçin böyle
yapılıyor, bunları ciddi bir şekilde konuşmamız, tartışmamız gerekiyor.
Değerli arkadaşlarım, günümüzde, gelir elde etme
amacıyla işlenen suçlarla mücadelede, hapis cezası yanında, gelir
kaynaklarını kurutmaya yönelik müeyyidelerin, yapılanmaların
da artık getirilmesi gereği ortaya çıkmış durumda. Suçun saiki
olan, suçun işlenmesine yol açan suç gelirinin kaynaklarına ulaşılabilmesi
için, eylem, fail ve sonuç arasındaki irtibatın kurulabilmesini
sağlayacak bir mekanizmayı gerçekleştirmek gerekiyor. Yani, artık,
suç ve suçluyla mücadelede daha teknik yol ve yöntemlere başvurulması
gereği, geldiğimiz dönemde kendisini gösteriyor. Suçtan gelir elde
edilmesi ve bu gelirlerin aklanmasıyla mücadelede toplumların
ekonomik, siyasi, sosyal ve ahlaki yapısını korumak adına yeni düzenlemeler
yapılması gerekiyor. Bu mücadele etkin, teknik ve disiplinli bir
şekilde sürdürülmediği takdirde, kamu maliyesinin zayıflaması,
kirli para sahiplerinin kendilerini siyasetçi, bürokrat ve iş
adamları arasında yandaş bulması, bu ilişkilerin siyaseti, bürokrasiyi,
ekonomiyi ve toplumu kirletmesi kaçınılmazdır.
Özet bir ifadeyle, değerli arkadaşlarım, bu Tasarının,
aslında olması gereken temel amaçları arasında, şu amacı görüyoruz:
Kayıt dışı ekonomiyi kayıt altına almak ve disipline etmek; ama,
maalesef, böyle bir yapılanmanın gerçekleştirilemediğini, gerçekleştirilemeyeceğini,
bu yapılanmayla bırakın ekonomiyi, siyasetin de kayıt dışı hale
geldiğini görüyoruz. Bu yapılanmanın âdeta devam etmesini sağlamaya
yönelik bir çalışmanın olduğunu üzülerek ve dehşetle görüyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlarım, Sayın Kumkumoğlu
ayrıntılı açıkladılar, ben de tekrara girmeden önemli gördüğüm konulara
yine temas edeceğim. Getirilen tasarının, bünyesinde ciddi zafiyetleri
içerdiği ve bu yönüyle yolsuzlukla mücadele konusunda toplumsal
beklentilere cevap vermekten çok uzak olduğu ortada. MASAK’ın; yani,
Mali Suçları Araştırma Kurumunun Maliye Bakanlığı bünyesinde mücadele
etmesi işin doğası gereği, bunda bir tereddüt yok; ama, aklama suçuyla
mücadelede, kara paranın aklanmasının önlenmesine dair suçlarla
mücadelede, kurumsal kapasitenin güçlendirilmesi ve daha etkin
sonuç alınabilmesi için yeni düzenlemelerin, yeni yapılanmaların
gerçekleştirilmesi zorunluluğu ortada iken, bakıyoruz, denetim
elemanı kavramına hiçbir açıklama getirilmiyor Tasarıda. Bakıyoruz,
yükümlülük denetimi sisteminin, geçmiş tecrübeler ve uluslararası
örnekler dikkate alınarak iyi bir şekilde düzenlenmesi noktasında
hiçbir çalışma yapılmamış. Bakıyoruz, MASAK’ın inceleme yapma yetkisi
ortadan kaldırılıyor ve yerine de tam anlamıyla, etkin bir şekilde
işleyecek bir sistem getirilmiyor. Bakıyoruz, MASAK bünyesinde
kara para aklama suçunun işlenip işlenmediğine ilişkin inceleme
yapacak uzmanlaşmış bir grubun oluşturulması için hiçbir düzenleme
yapılmıyor.
Bakıyoruz değerli arkadaşlarım, Tasarıyla, sadece
kara para aklama suçunun önlenmesinde üstlendiği görevlerinden,
mevcut görevlerinden vazgeçerek, sadece bir koordinasyon ve veri
toplama birimi haline dönüşen, iş yükü azalan bir MASAK yapılanmasının
gerçekleştirildiğini, böyle bir amacın hedeflendiğini görüyoruz.
Aslında, değerli arkadaşlarım, bu sürece çok da
şaşırmamak gerekiyor. Bu süreç, üzülerek ifade ediyorum, devletin,
kamu yönetiminin teknik işlevini, denetim işlevini, denetim
fonksiyonunu tasfiye etme planının bir parçası değerli arkadaşlarım.
Ama, üzücü olan nokta şu: Bu noktada milletvekilleri olarak, yasama
organı olarak, yasama birimi olarak, hiçbir ciddi muhakemenin,
sorgulamanın ve tartışmanın içinde değiliz değerli arkadaşlarım.
Bakın, şunlar bir tesadüf olabilir mi; neden görmek
istemiyoruz, neden sorgulamak istemiyoruz, neden bunları değerlendirmek
istemiyoruz?! Bakıyoruz, teftiş kurulları etkisiz hale getiriliyor.
Bakıyoruz, üst kurullar, yani, denetim görevi yapan, özerk olması
gereken, bağımsız olması gereken üst kurullar bağımlı hale getiriliyor.
Bakıyoruz değerli arkadaşlarım, kamu avukatlığı
kurumu, özellikle işletilemez hale getiriliyor. Kamu avukatlığının
asgari ölçüde verilmesi gereken, asgari ölçüde yapılması gereken
düzenlemeleri, yani, ek göstergeleri, makam tazminatlarına ilişkin
olarak, özellikle yeni bir düzenleme yapılmaktan kaçınılıyor.
Bakıyoruz değerli arkadaşlarım, Kamu İhale Kurumunda
da benzer bir süreci görüyoruz ve en nihayet, bakıyoruz, yolsuzlukla
mücadelede en etkili araçlardan birisi olan MASAK’ı mevcut konumundan
daha da geriye götüren bir düzenlemeyi burada tartışıyoruz, değerlendiriyoruz
ve böylece, yasal denetim mekanizmalarını, yasalardan doğmuş
olan denetim mekanizmalarının tümünü etkisiz hale getiriyoruz,
işlevini kaybetmesine yol açıyoruz. Sırada ne kaldı: Sırada, anayasal
denetim mekanizması kaldı, yani, Sayıştay kaldı. Sayıştay konusunda
da iki yıldan bu yana, ikibuçuk yıldan bu yana yapılan çalışmaları
kamuoyu çok iyi biliyor, çok iyi değerlendiriyor. Sayıştayı nasıl
etkisiz hale getireceğiz; onun da yol ve yöntemi gayet açık.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN –Sayın Kart, buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) – Sayıştayın kendi serbest
oluşumunu, yani, teknik oluşumunu sağlayacak, mesleki oluşumunu
sağlayacak yapılanmayı özellikle ortadan kaldırma gayreti içindeyiz.
Sayıştay Genel Kurulunu tümden devreden çıkararak, siyasi iktidara
doğrudan bağımlı olan bir yapılanmayı sağlamak istiyoruz. Bu sebepledir
ki, Sayıştay 7 üyesinin seçimini, Hükûmet, aşağı yukarı dokuz aydan
bu yana, on aydan bu yana bekletiyor değerli arkadaşlarım. Bunlar
sizi rahatsız etmiyor mu sayın milletvekilleri?! Bunlar, sizi, neden
rahatsız etmiyor, neden bunları sorgulamıyoruz?!
Burada, ben, yeri gelmişken, Sayın Meclis Başkanını
bir kez daha göreve davet etmek gereğinin duyuyorum. “Efendim, ben,
Sayıştay Genel Kurulundan gelen bu listeyi Plan ve Bütçe Komisyonuna
gönderdim” demekle olmuyor. Siz, onu, yirmi gün içinde göndermiş olabilirsiniz,
ama, Plan ve Bütçe Komisyonu, aradan geçen dokuz ay içinde, on ay içinde,
bu görevini neden yapmıyor Sayın Meclis Başkanı? Buna, neden cevap
vermiyorsunuz? Bu konuya neden eğilmiyorsunuz? Sizin, İç Tüzük’ün
14’üncü maddesine göre, Meclis çalışmalarını, komisyon çalışmalarını
takip etme ve denetleme sorumluluğunuz var. Her konuda ahkâm kesiyorsunuz,
bu konuda, Meclisin doğrudan görev alanına giren bu konuda neden
üstünüze düşen görevi yapmıyorsunuz? Bunları, elbette sorgulamak
gerekiyor. Bunları sorguladığınız zaman, denetim mekanizmalarının
neden bu kadar etkisiz hale getirildiğini, işlevini kaybettiği
sorusunu da cevaplandırmak, herhalde kolaylaşacak.
Bu mekanizmalar, neden bu kadar etkisiz hale getiriliyor,
bunlar bir tesadüf değil derken, değerli arkadaşlarım, bunları anlatmaya
çalışıyoruz. Ama, üzülerek ifade ediyorum, sizler, yine bildiğinizi
yapmaya devam edeceksiniz, üzücü olan da bu.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN – Sayın Kart, lütfen, teşekkür…
ATİLLA KART (Devamla) – Bitiriyorum bir cümleyle
Sayın Başkanım.
Bunları, biz, kararlılıkla, inançla anlatmaya
devam edeceğiz. Ta ki, sizleri sağduyulu davranmaya, bu noktada
davranmaya, bu noktada sağduyulu düşünmeye, bu noktaya gelinceye
kadar bunları anlatmaya devam edeceğiz değerli arkadaşlarım.
Genel Kurulu bir kez daha saygıyla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Tümü üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın Kart, buyurun.
ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Tabii, konuşmamın başında başladığım noktaya
yine dönüyorum. Burada, Tasarının uygulanmasından, MASAK Teşkilatının
ve 4208 sayılı mevcut Tasarının uygulanmasından doğan sorunları
tartışıyoruz. Bu noktalarda, bu sorunları aşmak noktasında ne gibi
düzenlemeler yaparız, yapmamız gerekiyor? Gönül isterdi ki, burada,
bu konunun doğrudan muhatabı olan Sayın Maliye Bakanı bulunsun. Ama,
ümit ederim, tatminkâr bir açıklamayı Sayın Bakan getirecektir veya…
Ama, şundan da endişe ediyoruz: Klasik bir tavırla, efendim bu soruları
yazılı olarak cevaplandıracağız tavrıyla, bunların yine geçiştirileceğinin
endişesini yaşıyoruz.
Bakın, değerli arkadaşlarım, bunları ilerleyen
bölümlerde daha somut olarak anlatacağız. MASAK olayını tartışıyoruz
Sayın Bakan.
BAŞKAN – Sayın Kart, lütfen sorunuz. Lütfen…
ATİLLA KART (Konya) – Bitiriyorum efendim, evet…
MASAK’ın şu anda görev yaptığı Yasin El Kadı meselesi...
Bu meselede Albaraka Türk Özel Finans Kurumu -bu olayda- Kuveyt Türk
Özel Finans Kurumu, Faysal Finans Özel Kurumunun herhangi bir ticari
faaliyet ve vergi kaydı bulunmayan şahıslar aracılığıyla 4,5 milyon
dolar -bir kalemden söz ediyorum- seviyesindeki bir rakamı, Zapsu
Ailesi aracılığıyla, El Kaide terör örgütüne aktardığı yolunda
MASAK raporunda bulgular var Sayın Bakan. Siz, Maliye Bakanı olarak,
Maliye Bakanlığı olarak, 4208 sayılı Kanun kapsamında, bu özel finans
kurumlarına yönelik olarak yükümlülük denetimi görevinizi neden
yapmıyorsunuz, neden bu yolda hiçbir teşebbüste bulunmuyorsunuz?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Sayın Sağ, buyurun.
KEMAL SAĞ (Adana) – Sayın Başkanım, aracılığınızla
Sayın Bakana 3 soru yöneltmek istiyorum.
Birincisi; MASAK kurulduğu 1996 yılından bu yana
kadar ne kadar işlem yapmıştır dosya bazında, ihbar bazında, suç duyurusu
bazında?
İkinci sorum: Kayıt dışını önleme konusunda MASAK’ın
fonksiyonu nedir? Bunu öğrenmek istiyorum.
Üçüncüsü de, MASAK’ın özerk olması isteniyor mu
istenmiyor mu?
Teşekkür ederim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.
Başka soru yok.
Sayın Bakan, buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) – Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım; Sayın Kart’ın ilk sorusunu şöyle cevaplandırıyorum:
Bugün, biz, olağanüstü Bakanlar Kurulu toplantısı yapıyoruz ve bu
Bakanlar Kurulu toplantısı da Meclise sunulacak bütçe kanunuyla
ilgili. O bakımdan, Maliye Bakanımız Bakanlar Kurulunda arkadaşlarımıza
bu sunumu yaptığı için gelemediler; halen devam ediyor, onun için Maliye
Bakanımız bulunamadılar.
ATİLLA KART (Konya) – Geçerli bir mazeret; teşekkür
ederim.
TUNCAY ERCENK (Antalya) – Siz niye katılmadınız
Sayın Bakanım?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) –
Ben şimdi gideceğim; bakın, bir bakan arkadaşım geldi, ben de gideceğim
şimdi. Münavebeyle; birimizin burada bulunması gerekir.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) – Anlaşıldı efendim.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Meclisi turnikeye çevirdiniz!
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) – Arkadaşlarımın
diğer sorularına, müsaade ederseniz, yazılı cevap vereceğim; çoğu
teknik bilgiler içeriyor, yazılı arz edeceğim.
BAŞKAN – Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Başka soru olmadığı için soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Sayın milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 15.13
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.31
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1053) (S. Sayısı: 1201) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) – Karar yeter sayısı...
BAŞKAN – Arayacağım Sayın Anadol.
Kabul edenler...
ALİ RIZA BODUR (İzmir) – Arkadaşlar gelinceye kadar
bekleyecek miyiz Sadık Bey?!
YILMAZ KAYA (İzmir) – Sayın Başkan, beş dakika bekleyin,
ben odalara bakıp geleyim.
BAŞKAN – Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yeter sayısı yoktur;
birleşime beş dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.33
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 15.47
BAŞKAN : Başkan Vekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Harun TÜFEKCİ
(Konya)
BAŞKAN – Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 6’ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı
ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1053) (S. Sayısı: 1201) (Devam)
BAŞKAN – Komisyon ve Hükûmet yerinde.
Tasarının maddelerine geçilmesinin oylanmasında
karar yeter sayısı bulunamamıştı; şimdi, maddelere geçilmesini
tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yeter sayısını arayacağım:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm, 1 ilâ 18’inci maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde söz isteyen, Anavatan Partisi
Grubu adına, Mersin Milletvekili Hüseyin Güler.
Buyurun Sayın Güler.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA HÜSEYİN GÜLER (Mersin)
– Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar;
Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, küreselleşen bir dünyada, küçülen bir dünyada
böyle bir mali suçları önleme projesinde çıkarılan yasa konusunda,
AK Partinin bu kadar samimiyetten uzak, bu kadar önemsize dem vurması
açısından iyi bir örnek. Bu konuda bakanlığa baktığımızda, Maliye
Bakanı maalesef ortalıkta yok. Soruları soruyoruz ve bu sorulara
yanıt asla yok. Böyle bir süreci, bunu, kamuoyunun takdirine sunuyorum.
Evet, mali suçlar konusu, artık, sadece ulusal değil,
uluslararası anlamda dünyanın temel sorunu ve maalesef, bu konuda
da Türkiye’nin de ünü, namı dünya çapında ligin üst sıralarında. Nedenine
baktığımızda, üretmeyen bir toplumun daha çok bu tür arayışlar içerisinde
olmasını görüyoruz.
Ekonomik alanda, baktığımızda, kayıt dışının
yüzde 60’lara vardığı, kayıt altına alınan ekonominin yüzde 40’lara
vardığı ülkemizde bu tür sıkıntıların yaşanması gayet doğal.
Gençlerimize bakıyoruz, bu konuda kendine örnek
alması gereken aile yapısındaki dizilerden çok Kurtlar Vadisi gibi,
gerçekten, sistem içerisinde güçlü, üretmeyen, ama daha çok bu gücünü
topluma baskı unsuru olarak kullanan rolleri kendine benimsemiş
görünüyor.
Suçlar, mali açıdan da baktığımızda, organize
suçlar gibi de görünse, ilkokul sınıflarına kadar yansımış. Sokağın
dili, maalesef, kısa adıyla “mafya” diyebileceğimiz, çeşitli organize
suçlarla ilgili, dolup taşmakta. Beş kişi, on kişi bir araya geldiğinde, kendini
bir güç olarak algılamakta.
AKP İktidarına baktığımızda, Türk toplumunun
son dört yıldaki suç işleme oranı, bu sizin içinizden, karne açısından
değerlendirdiğimizde yine olumsuz. Bu toplum, her geçen gün suç işlemeye
devam ediyor.
ÖNER ERGENÇ (Siirt) – Yüzde 14 azalma var.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Bugün “yüzde 14 azalma
var” diyorsunuz, cezaevleri 2 kat kapasiteyle dolu bu kadar af yasasından
sonra, göz ardı etmiyorum.
Bu konuyu, Türk toplumunu analiz ederken, sistemi
analiz ederken bakıyoruz; mali suçlarda, MASAK gibi bir örgütün teşkilat
yapısı yapılandırılırken, kanadının kolunun nasıl kırıldığını
göz ardı etmeyelim. Böyle mücadele edilmez. Aslında bu, küresel sermayenin bize dayattığı
bir unsur. Siz de sadece bir görev yapıyorsunuz. Neden? Küresel sermaye
Türkiye’de artık var olmaya başladı, özelleştirmeler de dahil olmak
üzere. Bu unsur da, tabii ki, burada huzur ister, burada hukuk ister. Yapılan
bütün çabalar sadece gösterişten ibaret. Yani, kısaca, bu teşkilat
yapılandırılırken, Türkiye’deki mali suçları denetleyecek, örgütleyecek
ve yargıya hizmet edecek konumdan uzak. Bunun çok tipik bir örneği
var: BDDK. Şayet, sadece bir denetim mekanizması olmuş olsaydı, dünün
40 milyar dolar yolsuzlukla karşımıza gelen bilançosu, belki 200
milyar doları bulabilirdi. Bu konuda, tabii ki bu MASAK’ın eli kolu bağlanarak
mali suçlarla mücadele etmesi mümkün değil. Yargıyla, emniyetle,
hatta MİT’le birlikte koordine çalışıp, sistemi çok iyi denetleyen
ve hukuka hizmet etmesi gereken bir oluşum olması gerekirken, bu
yapıyla mücadele etmesi zor. Hepimizin iyi bildiği gibi, sistem
içerisinde yargı mekanizmasının önü bizzat AK Parti İktidarı döneminde
tıkanmaya devam etmekte.
Bizde sadece Maliye Bakanlığına bağlı olması,
işin temel ruhu açısından sakıncalı. Özerk bir kurum olması gereken
böyle bir kurumun sadece Maliye Bakanlığına bağlı olmasını anlamakta
da çok zorlanmıyoruz. Bu Meclis, en az üç defa, Maliye Bakanlığıyla
ilgili gensoru önergesini görüşmüştür. Sizin çoğunluğunuzla, bakıyorum,
yasalar geçerken sizin için son derece önemsiz; ama, dün Millî Eğitim
Bakanlığının araştırması söz konusu olunca, bizzat Başbakan başta
olmak üzere tüm kadro buradasınız. Niye?.. Denetim mekanizmasından uzak durmak için
o sayısal çoğunluğunuza güveniyorsunuz. Ha, bunu aşabilmenin yolu,
tabii ki, yargının önünü açabilmektir. Bugün, kara para dahil olmak
üzere, dünyada dolaşan yaklaşık 500 milyar doların üzerinde olduğu
tahmin edilen bu kara paranın hareket yeteneği, gelişen teknolojiyle
birlikte, artık, saniyelerle zaman dilimi içerisinde hareket yeteneğine
sahip. Peki, bu Kurum nasıl çalışacak, nasıl denetleyecek? Gördüğüm
kadar, AK Parti milletvekili arkadaşların bu konuda sorgulama ihtiyacı
dahi yok. Bu Yasa, normal sürecinde yarın gelmesi, Meclis gündeminde
olması gerekirken, Tohumculuk Kanunu’nu bir kenara çektiniz. Çekindiniz
mi bilmiyorum. Tarım sektöründen gelen sıkıntıları göz önünde mi
bulundurdunuz, onu da hiç bilmiyorum; ama bildiğimiz tek şey var: Meclisin
iradesi tamamıyla AK Parti Grubunun elinde. Sorgulama derdiniz
hiç yok. Ben de burada size değil, bizi dinleyen vatandaşlarıma seslenmek
istiyorum. Bu Kanun çıkarılırken ülkeme hizmet etmek yerine, tam
tersine, sadece şekilde varmışız gibi görünen, Avrupa uyum sürecini,
entegrasyonunu yaşarmış gibi görünürcesine… Böyle bir anlayış…
Kısaca, ayakları yere basmayan bir Kurum ve bu Kurumun yapılandırmasında,
başta da en önemli unsur, teşkilatta en önemli unsur, uzman kadro. Uzman
kadrodan yoksunsunuz. Böyle bir teşkilatın verimliliğini, böyle
bir teşkilatın günümüzün teknolojisiyle donanmış ve kara para mekanizmasıyla,
mali suçlarla baş etmesi mümkün değil.
Sizler, yolsuzluk ve yoksulluk üzerine geldiğinizde
“bu ülkeden hesap soracağız” dediniz. Ben, size, buradan sormak istiyorum:
Kaç kişiden hesap sordunuz, kaç kişiden?!. Buyurun, gelin, işte kürsü…
Kamuoyu da vicdanen rahatlasın. Yahu, bu ülkede AK Parti İktidarında
kanun dışı, özellikle de yolsuzlukla mücadele konusunda sonuna
kadar gidildi denilsin. Ama, sizler de inanmıyorsunuz; çünkü, öyle
bir gerçek yok, olmadı, olmayacak da. Hesap sorduğunuzu iddia ettiğiniz
unsurların yargı mekanizmasında, gerek ticari sır ve gerek devlet
sırrı kavramı içerisinde kaybolup gitti ya da zaman aşımı… Yani, kısaca,
hesap sormak isteyen, önce kendi karnı ağrımasın, vereceği hesabı
olmasın, yargının karşısında alnı dik, başı dik olsun. Ama, gördüğüm
kadarıyla, dokunulmazlık dahil olmak üzere, yargının önündeki tüm
mekanizmaları tıkamaya devam ettiniz. Kurum içerisine, sistemin
içine baktığımızda tüm dengeler altüst oldu. Bu toplum, istikrar uğruna,
umutları uğruna sizlere oy verdi, ama gördüğümüz kadarıyla AK Partili
yıllar kayıp yılları. Mali suçlar konusunda da böyle bir mücadelenin
samimiyetine inanmıyorum. Eğer içeriği, günümüzün teknolojisi
ve uluslararası entegrasyonu sağlamış olsaydı, ben sizleri yürekten
kutlardım.
İçeriğinden yoksun olan bir kurumun böyle bir mücadele
yapması mümkün değil, ama verilen bir görev sizlere: Bu kanun geçsin.
Kanunun kimler tarafından istendiğini hep biliyoruz. Bazen diyoruz
ki: Dış dengeler baskı unsurunu hiç mi kaldırmasın. Çünkü, sizin hep
değer verdiğiniz unsur, iç dinamiklerden çok, daha çok dış dinamiklere.
IMF’nin istediği, Dünya Bankasının istediği, Avrupa Birliğinin
istediği, yani kısaca baronların istediği unsurlara sadece
“evet” dediniz. Peki, böyle bir anlayışta, Türkiye’nin mali suçlar
konusundaki karnesinin zayıf olmasını, her geçen gün artan suç
oranlarını göz önünde bulundurduğumuzda Türkiye’nin imajı maalesef
olumsuz. Olumsuzluklar içerisinde 1 numara, olumlu kriterlerde hep
son sırada. Bu tezatlığı hep sizler becerdiniz.
Bizler de Anavatan olarak, üreten, kayıt altına
alınan ekonomi ve dünyayla organik bağlarını sağlayan bir teşkilattan
yanayız. Bu yapıyla ülkemize dünya imajını veya dünya liglerinde
birinci sınıf imajını vermesi mümkün değil ve bu konuda mücadelenin
başarısızlıkla sonuçlanacağını biliyoruz ve bu kanunun…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Tamamlıyorum Sayın
Başkan.
BAŞKAN – Sayın Güler, buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Kısaca, bu kanunun şekilden öteye gitmeyip gösterişmiş
gibi, varmış gibi görünen, hep mış, mış’larla dolu bir kurumdan ibaret
olacak, ayakları yere basmayacak ve mali suçlar konusunda başarısız
olunacak, altı ay sonra ek katkılar isteyeceksiniz burada.
Biz Anavatan olarak yapıcı eleştirimizde her zaman
bulunmaya devam ettik. Böyle bir anlayışın,
böyle bir siyasi iradenin bu sonucu kabul etmesi bizim kabulleneceğimiz
bir unsur değil. Son derece donanımlı, hareket yeteneği yüksek bir
MASAK’ın hepimiz için özlem olduğunun bilincindeyiz.
Hepinize
saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Güler.
Bölüm
üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Sayın Atilla
Kart, Konya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Kart.
CHP
GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) – Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
1201 sıra sayılı Tasarının birinci bölümü üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım, Genel Kurulu bir
kez daha saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlarım, bölümle ilgili değerlendirmeme başlamadan evvel,
biraz evvel Sayıştay üyelerinin seçimi noktasında Sayın Meclis
Başkanını eleştiren konuşmama Sayın Başkanın verdiği cevabı sizlere
aktarmak istiyorum. Ben, öncelikle, Sayın Meclis Başkanına bu hassasiyetinden
dolayı teşekkür ediyorum ve bunun özel bir yazışma olmaması sebebiyle
de Genel Kurulu bilgilendirme gereğini duyuyorum.
Sayın
Başkan, Meclis Başkanı aynen şöyle yazmış: ”Konuşmanızı dinledim.
Plan Bütçe Komisyonuna gönderdiğim yazıyı bilgilerinize sunuyorum.
Bu konudaki ikazlarınızda haklısınız. Teşekkür ederim. Ancak,
ben, her konuda ahkâm kesmiyorum, bildiklerimi söylemeye çalışıyorum.”
diye bir bilgi notu göndermiş ve 5 Ekim tarihinde de Plan Bütçe Komisyonunu
uyaran yazısını göndermiş.
Yani,
bu konuda yaptığımız eleştirilerin ne kadar yerinde olduğunu, Sayın
Meclis Başkanı da açık yüreklilikle ifade etmişler; üçüncü ayda,
dördüncü ayda yapmaları gereken görevi nihayet onuncu ayda yapmışlar.
Ben, Sayın Başkana, Sayın Meclis Başkanına bu açık tavrından dolayı,
dürüst tavrından dolayı, geç de olsa, huzurlarınızda teşekkür ediyorum.
Değerli
arkadaşlarım, tasarının tümüyle ilgili olarak yaptığım konuşmalardan
sonra, şu hususları özellikle dikkat ve takdirlerinize sunmak istiyorum:
Bu
Tasarının aslında en önemli amacı, iddiası, bakıyoruz, terörle mücadelenin
finansmanını engellemeye yönelik, kurutmaya yönelik, kaynağında
yok etmeye yönelik birtakım yapılanmaları, birtakım iddiaları
içermesi ve bu amaçla da suç ilişkisi ve tanımının yeniden düzenlenmesi
amacını güden bir düzenlemeyi görüyoruz. Tasarının özü, biraz evvel
de ifade ettiğim gibi, bu noktada yoğunlaşıyor.
Bu
Tasarıyla ilgili olarak mevcut olan eksiklikleri, yetersizlikleri
arkadaşlarım ifade ettiler. Biz, Meclis olarak, eksik de olsa, yetersiz
de olsa, bu düzenlemeleri yapıyoruz. Bunları, aslında, hakkıyla
ve tutarlı bir şekilde yapmamız gereğini bir kez daha ifade ediyorum.
Peki,
bunları öyle veya böyle biz Meclis olarak yaparken, Hükûmet olarak nasıl
bir uygulama içindeyiz değerli arkadaşlarım? Bu tasarıları, bu
yasaları uygulamak mevkiinde olan Hükûmet acaba nasıl bir uygulama
içinde? Olayın esası bu, olayın özü bu. Meclis olarak bu aşamada sorgulamamız,
tartışmamız gereken konu bu, değerli arkadaşlarım. Meclisin çıkardığı
bu yasalar amacına uygun olarak uygulanıyor mu; yoksa, kanun orada
dursun, biz bildiğimizi yaparız mı diyoruz? Gelin, değerli arkadaşlarım,
bu konuyu samimi bir şekilde, dürüst bir şekilde, tutarlı bir şekilde
tartışalım.
Bakın,
değerli arkadaşlarım, konuyla bire bir, doğrudan ilgisi olduğu
için zorunlu olarak temas etmek gereğini duyuyorum. Türkiye aylardır
bir Yasin El Kadı meselesini tartışıyor. Nedir bu olayın esası?
Değerli
arkadaşlarım, bakın, Birleşmiş Milletler tarafından imzaya açılan
Terörizmin Finansmanının Önlenmesine Dair Uluslararası Sözleşme
Ocak 2002 tarihinde 4738 sayılı Kanun ile Meclis tarafından uygun bulundu
ve yürürlüğe girdi. Bu mücadele çerçevesinde de, 28 Eylül 2001 tarihinde
kabul edilen 1373 sayılı Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Kararıyla,
üye ülkelerden, terörizmin finansmanının önlenmesi, terörist
amaçlara hizmet edecek doğrudan veya dolaylı mali kaynak yaratılmasının
önünün kesilmesi, terörist eylemlerle ilgili kişi ve kuruluşların
her türlü mali kaynaklarının derhal dondurulması istendi. Birleşmiş
Milletler Güvenlik Konseyinin bu talebi doğrultusunda, bu kararları
doğrultusunda, terör örgütü El Kaide ve Usame Bin Ladin’le bağlantılı
olan terörün finansmanına destek sağlayan kişi ve kuruluşların faaliyetlerine
engel olunması amacıyla, Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi Yaptırımlar
Komitesince, tüm ülkelerden, yayımlanan listelerde adı geçen kişiler
hakkında derhal tedbir kararı alınması istendi, karar alındı bu yolda.
Türkiye Cumhuriyeti de Aralık 2001 tarihinden itibaren bu kararları
uygulamaya soktu. Her yıl güncelleştirilen bu listeler, 2001, 2002,
2003 yıllarında Resmî Gazete’de yayımlandı değerli arkadaşlarım.
Ancak, her nedense, 2004, 2005 ve 2006 yıllarında bu listeler güncelleştirilmiş
olmasına rağmen -bakıyoruz- Resmî
Gazete’de yayımlanmadı. İşte, olayın seyri bu aşamadan itibaren,
değerli arkadaşlarım, Türkiye Cumhuriyeti adına ibret ve utanç verici
bir hâl almaya başladı. Bu aşamadan itibaren ortaya çıkan bulguların
ve gelişmelerin Hükûmeti doğrudan rahatsız ettiği anlaşılıyor.
Zapsu ailesi, Yasin El Kadı, Julaydan ve Albaraka Türk özel finans
kurumu ilişkileri içinde El Kaide’ye lojistik ve finansal destek
sağlandığına dair bulgular ortaya çıktı değerli arkadaşlarım.
AHMET
YENİ (Samsun) – Yalan, hepsi yalan!
ATİLLA
KART (Devamla) – Rapordan söz ediyorum, Birleşmiş Milletler Güvenlik
Konseyi kararlarından söz ediyorum. Dinlerseniz, Avrupa Adalet Divanı
Mahkemesi kararından söz edeceğim.
AHMET
YENİ (Samsun) – Hepsi yalan onların, yalan.
ATİLLA
KART (Devamla) – Kime inanacağız?
BAŞKAN
– Sayın Yeni, niye müdahale ediyorsunuz.
ATİLLA
KART (Devamla) – Yargıya inanmıyoruz, Birleşmiş Milletlere inanmıyoruz,
Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu
raporlarına inanmıyoruz; kime inanacağız; Sayın Milletvekili,
kime inanacağız; sizin hiç muhakemeniz yok mu?
AHMET
YENİ (Samsun) – Bana inanacaksın, bana.
ATİLLA
KART (Devamla) – Hiç sorgulama yapma yeteneğiniz yok mu? Böyle bir
sorumluluk anlayışınız yok mu sizin. Siz neye inanıyorsunuz? (CHP
sıralarından alkışlar) Neye inanıyorsunuz siz, kime inanıyorsunuz?
Yargıya inanmıyorsun, Birleşmiş Milletler kararlarına inanmıyorsun,
Avrupa Adalet Divanı Mahkemesine inanmıyorsun, teftiş kurulu raporuna
inanmıyorsun; neye inanıyorsun sen?
Değerli
arkadaşlarım, bu tespit ve bulgular kim tarafından ortaya çıkarılıyor?
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Sayın Başkanım, Genel Kurula “Sizin muhakemeniz
yok.” diyemez.
BAŞKAN
– Sayın Milletvekili, lütfen oturur musunuz.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Başkan olarak müdahale etmeniz lazım.
BAŞKAN
– Lütfen oturur musunuz. Kimse hatibe söz atmasın oradan. Lütfen oturun…
ATİLLA
KART (Devamla) – Bu tespitler, değerli arkadaşlarım, Dışişleri Bakanlığının
eş güdümünde sürdürülen, Adalet, İçişleri, Maliye Bakanlığı, Genelkurmay
Başkanlığı, Hazine Müsteşarlığı, SPK Başkanlığı, BDDK Başkanlığı
temsilcilerinden oluşan bir komisyon tarafından sürdürülüyor; MASAK’ın
bilgi ve talepleri doğrultusunda sürdürülüyor. Kim çıkarıyor bunları? Tamamen, devletin görev ve talimat
verdiği Maliye Başmüfettişi çıkarıyor. Ortada ciddi bir çalışma
söz konusu. Bu çalışma devletin tüm ilgili birimlerinin bilgi ve
talepleri doğrultusunda yapılıyor. Bunları anlattığım zaman,
inanıyorum ki, muhakeme yapılıyor mu yapılmıyor mu, Sayın Kutlu
daha iyi değerlendireceksiniz.
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Genel Kurula hitap et.
ATİLLA
KART (Devamla) – Muhakeme yapılmıyor, üzücü olan bu. Sorgulama yapılmıyor,
eleştiri yapılmıyor, tartışma yapılmıyor. Bir refleksle, gelen tasarı
ve teklifler, talepler doğrultusunda, talimatlar doğrultusunda
oylanıyor. Sorun bu. Olayın esası bu.
Değerli
arkadaşlarım, bakın, bir örnek vermek istiyorum: Faysal Finansın
İsviçre Şubesi aracılığıyla Azizler Holding ile Yasin El Kadı’nın
hâkim ortağı olduğu Caravan Şirketi arasında 8/5/2000 tarihinde vuku
bulan 4,5 milyon dolar tutarındaki para hareketini bilgilerinize
sunuyorum değerli arkadaşlarım. Bu paranın, yasa dışı ve kara para
ilişkileri içinde seyir gösterdiğini ifade ediyorum. Bu gelişme,
bizim kayıtlarımız dışında, Türkiye Cumhuriyeti Devleti’nin kayıtları
dışında, Avrupa Adalet Divanı Mahkemesine yansıyor, Birleşmiş
Milletler kararlarına yansıyor, Alman istihbarat birimlerine
yansıyor.
Bütün
bunların ötesinde nasıl bir gelişme oluyor? Biraz evvel de ifade ettiğim
gibi, Birleşmiş Milletler kararlarının Avrupa Birliği ülkeleri
tarafından da uygulanması üzerine, ilgili şahıs ne yapıyor? Avrupa
Adalet Divanı Mahkemesine dava açıyor değerli arkadaşlarım. Sayın
Kutlu, bunları bilmeniz gerekiyor. Bunları bilmeniz gerekiyor;
bilmediğiniz anlaşılıyor.
BAŞKAN
– Sayın Kart, lütfen Genel Kurula hitap eder misiniz. Lütfen Sayın
Kart…
ATİLLA
KART (Devamla) – Bunları bilmediğiniz anlaşılıyor. Avrupa Adalet
Divanı Mahkemesi ne yapıyor değerli arkadaşlarım?
FEHMİ
HÜSREV KUTLU (Adıyaman) – Benim bilip bilmememin ne anlamı var?
ATİLLA
KART (Devamla) – Siz bildiğiniz zaman, bunları sorgulamak durumundasınız;
onun için bilmeniz gerekiyor.
Değerli
arkadaşlarım, Avrupa Adalet Divanı Mahkemesi dört yıl süren bir
yargılama yapıyor, vaka denetimi yapıyor; yani, suçlama ile delilleri
tartışıyor, değerlendiriyor tek tek.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Kart, lütfen toparlar mısınız.
ATİLLA
KART (Devamla) – Dört yılın sonunda ilgili şahsa diyor ki: “Senin talebini
reddediyorum; çünkü, senin suç ilişkileri içinde bulunduğunu gösteren
raporlar var, belgeler var.” Gelinen aşamada, değerli arkadaşlarım,
Yasin El Kadı’nın mal varlığının dondurulması yönünde gerek yargısal
ve gerek idari süreçte aşamalar kazanmış ciddi bulgu ve belgeler
söz konusu. Hâl böyle olmasına, olay böylesine açıklık kazanmasına
rağmen, Hükûmet olarak ne yapıyoruz?
İşte,
değerli arkadaşlarım, Türkiye’nin dramı, Hükûmetin hukuk tanımaz
kimliği, Sayın Başbakanın sorumsuz ve keyfî tavrı ve suç ilişkilerini
himaye eden tavrı bir kez daha karşımıza çıkıyor. Bu bulgulara rağmen,
Sayın Maliye Bakanı ve Sayın Başbakan bu olayı neden örtbas etmek
istiyor, neden geçiştirmek istiyor? Neden Yasin El Kadı himaye ediliyor?
Neden Yasin El Kadı’ya kefil olunuyor? İşte, soru bu. İşte, sorun bu.
Buyurun, tartışın. Buyurun, bunu muhakeme edin. Buyurun, bunu sorgulayın.
Bunun için buradasınız. Bunun için buradasınız.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Kart, teşekkür ediyorum.
ATİLLA
KART (Devamla) – Bir cümle, Sayın Başkanım…
BAŞKAN
– Lütfen, Sayın Kart… İkinci bölümde de söz hakkınız var…
ATİLLA
KART (Devamla) – Bir cümle, Sayın Başkan…
BAŞKAN
– Hayır, süreyi verdim Sayın Kart. Lütfen… Lütfen, Sayın Kart…
ATİLLA
KART (Devamla) – Efendim…
BAŞKAN
– Teşekkür için açıyorum Sayın Kart.
ATİLLA
KART (Devamla) – Ben, sizleri bu sorulara cevap bulmaya davet ediyor,
devletin kamu yönetiminin teknik işlevinin tasfiye edilmesi sürecine
destek vermemeye davet ediyor, Genel Kurulu bir kez daha saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Bölüm üzerinde şahsı adına söz isteyen Abdullah Erdem Cantimur,
Kütahya Milletvekili.
Buyurun
Sayın Cantimur. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ABDULLAH
ERDEM CANTİMUR (Kütahya) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının birinci bölümü hakkında şahsım
adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Suçtan
gelir elde edilmesiyle ve bu gelirin aklanmasıyla mücadele, toplumun
ekonomik, mali, siyasi, sosyal ve ahlaki yapısının korunması bakımından
önemlidir. Bu Tasarıyla, kirli paraya karşı daha etkin mücadele
etmenin önü açılmaktadır.
Ana
hatlarıyla, Tasarının neler getirdiğini sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tasarıyla,
MASAK’ın bilgi ve analiz kapasitesinin güçlendirilmesine yönelik
düzenlemeler yapılmaktadır. Bu kapsamda, karşı tarafın da izniyle,
kamu kurum ve kuruluşlarının bilgi işlem sistemlerine erişim sağlanmasına
yönelik uygulamanın yasal zemini hazırlanmaktadır. Bunu sağlamak
amacıyla, Avrupa Birliğiyle müşterek bir proje yürütülüyor; bu
projeyle, çeşitli uygulamalar, çeşitli yazılımlar hazırlanıyor.
Yine,
bu Tasarıyla, ilk kez, hükümlülerin cezai ve hukuki yaptırımlardan
korunmasına yönelik hükümler getiriliyor; yani, suçu ihbar edeni
korumaya alıyoruz.
Yine,
Tasarıyla, hâlihazırda 23 adet yükümlü grubu var. Bu 23 yükümlü grubundan
bazıları, bankalar, sigorta şirketleri, sermaye piyasası aracı
kurumları, döviz büroları, yatırım fonları gibi mali kuruluşlar
ile emlakçılar, kuyumcular gibi mali olmayan kuruluşlar. Bunların
şubeleri, aracıları dikkate alınırsa, binlerce yükümlünün denetiminin
yapılması gereken birim var. Mevcut uygulamada denetim elemanları
6 grup olarak yetersiz iken, tasarıyla yetki verilenlerin de denetim
yapmasına imkân sağlanmaktadır.
Diğer
taraftan, daha önce, yükümlülüklere aykırılık halinde hapis cezası
vardı, mahkemeler bu cezayı buldukları için erteliyorlardı. Yeni
yapılan uygulamayla iki ayırıma gidiliyor. Bazı yükümlüler için
idari para cezası getiriliyor. Kimlik tespiti ve şüpheli işlem
bildiriminde idari para cezası uygulamasına geçilmiş olacak.
Yine,
diğer taraftan, daha önce, bir fonun yasa dışı yollardan elde edildiğine
dair şüphe olduğu zaman, yükümlüler, şüpheli işlem bildiriminde
bulunuyorlardı. Şimdi ise fonun yasa dışı amaçlarla kullanıldığına
dair şüphe olduğunda da bunu MASAK’a bildirecekler. Bundan amaç, terörün
finansmanıyla mücadelede şüpheli işlem bildirim mekanizmasının
kullanılmasını sağlamaktır. Bu Tasarı kanunlaşınca, MASAK, kara
parayla daha etkin bir şekilde mücadele etme imkânı bulacaktır.
Tasarının
hayırlı olmasını diliyor, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Cantimur.
Bölüm
üzerinde şahsı adına söz isteyen Tuncay Ercenk, Antalya Milletvekili.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) – Sorum var efendim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Ercenk.
Bölüm
üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır. Soru-cevap işlemine geçiyorum.
Sayın
Ercenk, buyurun.
TUNCAY
ERCENK (Antalya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Görüşmekte
olduğumuz Tasarının gerekçesinde “Bir ekonomide suçta elde edilen
gelirler yaygınlık gösteriyorsa, kirli para sahipleri kendilerine
siyasetçi, bürokrat, iş adamları arasından yandaşlar bulmak arayışı
içine girer. Bu ilişkiler, siyaseti, bürokrasiyi, ekonomiyi ve giderek
bütün toplumu kirletir.” denilmektedir. Dört yıllık İktidarınız
döneminde kirli para sahiplerinin kendilerine yandaş bulduklarını
düşündüğünüz siyasetçiler, bürokratlar ve iş adamları var mıdır?
Mali
Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığının, hakkında vergi kaçırma
ve evrakta sahtecilik suçunu işlediği iddia edilen, kendisi için
defalarca af çıkarma teşebbüsünde bulunan, kaçak villa yaptırıp
ve yıkan, çocuklarının geliri sorulduğunda “Ticari sırdır.” diyen,
tapusuz arazisine tapu almak için yasa çıkarmaya çalışan, “Türkiye
Cumhuriyeti’nin ekonomik değerlerini baba baba satarım.” diyen,
4 kişinin öldüğü kazada ölüme sebebiyet verdiği iddia edilen damadı
tutuklanmayan, Kuşadası TÜPRAŞ ihalelerinde yolsuzluk yaptığı
iddia edilen, Birleşmiş Milletlerin terör listesinde yer alan bir
şahsa kefil olduğunu söyleyen bir başbakanın kabinesinde yer alan
Maliye Bakanına bağlı olması sizce doğru mudur?
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Ercenk.
Sayın
Kart, buyurun.
ATİLA
KART (Konya) – Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Biraz
evvel yaptığımız açıklamalar, mevcut deliller, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi kararları, Maliye Bakanlığı Teftiş Kurulu raporları,
Avrupa Adalet Divanı Mahkemesinin kararları kapsamı karşısında,
Türkiye Cumhuriyeti’nin saygınlığı adına, terörle mücadelede zafiyet
yaratmamak ve inandırıcı olmak adına soruyorum: 4208 sayılı Kara
Paranın Aklanmasının Önlenmesine Dair Yasa’nın 9’uncu maddesi gereğince,
ilgili birimlere, Maliye Bakanlığı olarak, MASAK olarak suç duyurusunda
bulunacak mısınız? Bulunmayacaksanız gerekçeniz nedir?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ederim Sayın Kart.
Sayın
Özdoğan, buyurun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Aracılığınızla
Sayın Bakana bir soru sormak istiyorum: Türkiye’de suç gelirlerinin
artmasında bir yığın unsur bulunmaktadır. Mesela Karadeniz’deki
fındık üreticimizin alın terinin, alınmaması, suç gelirlerinden
dolayıdır. Bunları bu Mecliste çok işledik. Bilhassa Doğu ve Güneydoğu
Anadolu’da hayvan kaçakçılığı nedeniyle besicimiz, çiftçimiz ve
köylümüz perişan durumdadır. Hayvan kaçakçılığı suç gelirlerini
artırmıştır; çay kaçakçılığı, Karadeniz’de, Rize’de, çay ekicilerimizi
perişan etmiştir, istedikleri fiyatı alamamışlardır ve bir yığın
usulsüz ihale olmuştur ve suç gelirleri oluşmuştur. Mazot kaçakçılığı,
uyuşturucu ticareti, kaçakçılığı filan, bunlar hep AK Parti Hükûmeti
döneminde önemli boyutlara ulaşmıştır. Bir kısım bakan oğulları hatır
ticaretinden katrilyoner olmuşlardır; bu da bir suç geliridir. Sigara
kaçakçılığı da apayrı bir suç geliri oluşturmuştur. Hükûmetimiz bu
konuda ne yapmıştır? İçişleri Bakanlığının ve İçişleri Bakanının
bu konuda yeteri kadar çalıştığını siz vicdanınıza sığdırabiliyor
musunuz?
Teşekkür
ediyor, saygılar sunuyorum.
BAŞKAN
– Sayın Özdoğan, teşekkür ediyorum.
Buyurun
Sayın Bakan.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL(Kocaeli) – Sayın Başkan, yazılı
olarak cevap verilecektir.
Arz
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.
Başka
soru olmadığı için soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Birinci
bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
SUÇ GELİRLERİNİN
AKLANMASININ ÖNLENMESİ HAKKINDA
KANUN
TASARISI
BİRİNCİ BÖLÜM
Amaç ve Tanımlar
Amaç
MADDE
1-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Tanımlar
MADDE
2-
BAŞKAN
– Madde üzerinde 1 önerge vardır; önergeyi okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan “Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile
Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın
2’nci maddesinde yar alan “e” bendinin “e) Denetim elamanı: Maliye
Müfettişleri, Hesap Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri,
Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri, Bankacılık
Düzenleme ve Denetleme Kurumu ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanlarını”
şeklinde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ali Kemal Kumkumoğlu Bülent Baratalı
Trabzon İstanbul İzmir
Nurettin
Canikli M. Mesut Özakcan A. Kemal Deveciler
Giresun Aydın Balıkesir
Mehmet
Mustafa Açıkalın Kemal
Sağ
İstanbul Adana
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Olumlu görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe
: Mali suçların incelenmesinde görev alacak denetim eleman-larının
tanımlanmasının 4208 sayılı Kanunun mevcut 3’üncü maddesinde ol-duğu
üzere açık bir şekilde yapılması amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul et-meyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İKİNCİ BÖLÜM
Yükümlülükler ve Bilgi Değişimi
Kimlik
tespiti
MADDE
3-
BAŞKAN
– Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Şüpheli
işlem bildirimi
MADDE
4-
BAŞKAN
– Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Eğitim,
iç denetim, kontrol ve risk yönetim sistemleri ile diğer tedbirler.
MADDE
5-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Devamlı
bilgi verme
MADDE
6-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bilgi
ve belge verme
MADDE
7-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Muhafaza
ve ibraz
MADDE
8-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Erişim
sistemi
MADDE
9-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yükümlülerin
korunması
MADDE
10-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yükümlülük
denetimi
MADDE
11-
BAŞKAN
– Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan “Mali Suçları Araştırma
Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının
Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı”nın 11’inci maddesinin birinci
fıkrasında yer alan “denetim elemanı” ibaresinin “Maliye Müfettişleri,
Hesap Uzmanları, Gümrük Müfettişleri, Gelirler Kontrolörleri,
Bankalar Yeminli Murakıpları, Hazine Kontrolörleri ve Sermaye
Piyasası Kurulu Uzmanları” ifadesi ile değiştirilmesini; ikinci
fıkrasına “Görevlendirilecek Maliye Müfettişleri, Hesap Uzmanları,
Gümrük Müfettişleri, Bankalar Yeminli Murakıpları, Gelirler Kontrolörleri,
Hazine Kontrolörleri, Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
ve Sermaye Piyasası Kurulu Uzmanları Başkanlığının talebi üzerine
ilgili birim amirinin teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları
Bakanın onayı ile belirlenir.” cümlesinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
M.
Akif Hamzaçebi Ali Kemal Kumkumoğlu Bülent Baratalı
Trabzon İstanbul İzmir
M.
Mesut Özakcan A. Kemal Deveciler Nurettin Canikli
Aydın Balıkesir Giresun
Mustafa
Açıkalın
İstanbul
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Efendim, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkanım, katılıyoruz.
Sondan bir önceki satırda “Başkanlığının” değil “Başkanlığın” çünkü,
çok başkanlıklar var orada. Orada kastedilen “Başkanlık”, bu Kanun’un
düzenlemekte olduğu Başkanlıktır; arz ediyorum. Bu görüşle katılıyoruz.
BAŞKAN
– Not alınmıştır Sayın Bakan.
Gerekçeyi
okutuyorum:
Mali
suçların incelenmesinde görev alacak denetim elemanları tanımlamasının
ve görevlendirilme usulünün belirlenmesinin 4208 sayılı Kanunun
mevcut 3’üncü maddesinde olduğu üzere açık bir şekilde yapılması
amaçlanmaktadır.
BAŞKAN
– Yapılan tashih ile birlikte önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Uluslararası
bilgi değişimi
MADDE
12-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Cezalar, Elkoyma ve Kararların Bildirimi
Yükümlülük
ihlalinde idari ceza
MADDE
13-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yükümlülük
ihlalinde adli ceza
MADDE
14
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başkası
hesabına işlem yapıldığının beyan edilmemesi
MADDE
15-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Gümrük
idaresine yapılacak açıklama
MADDE
16
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Elkoyma
MADDE
17
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kararların
bildirimi
MADDE
18-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Birinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci
bölüm, geçici 1 ilâ geçici 3’üncü maddeler dahil, 19 ila 31’inci maddeleri
kapsamaktadır.
İkinci
bölüm üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen İbrahim Özdoğan,
Erzurum Milletvekili. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN
PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) – Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 1201 sıra sayılı Yasa Tasarısı üzerinde
Anavatan Partisi Grubu adına ikinci bölümde söz almış bulunuyorum;
bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, suç gelirlerinin önlenmesinde en büyük görevin İçişleri
Bakanlığına düştüğünü bilmekteyiz; fakat, dört senedir İçişleri
Bakanlığının icraatı, maalesef, Türkiye’de kaç yüz tane suç gelirinin
olduğu konusundaki rakamı tespit edemez duruma geldik. Sanki İçişleri
Bakanlığımızın başında bir İçişleri Bakanı yoktur. Biz, yaklaşık
birbuçuk sene evvel de Sayın İçişleri Bakanına “Bakanlıktan ayrılacak
mısınız, istifa edecek misiniz?” diye burada soru sorduk; fakat,
bir yanıt alamadık. Aynı soruyu huzurlarınızda tekrar sormak istiyorum.
Suç gelirleri artmıştır, Türkiye’de her türlü kriminal terör örgütü
artmıştır, diğer terörlerde de büyük tırmanış olmuştur; fakat, İçişleri
Bakanımız maalesef uyumaktadır, hiçbir faaliyet göstermemektedir.
Tabii ki, burada ben, İçişleri Bakanının yerinde durmasının suçunu
Sayın İçişleri Bakanında bulmuyorum, onu o görevde tutan Sayın Başbakan
hatalıdır diyorum.
Değerli
arkadaşlar, bu Yasa Tasarısı üzerindeki görüşlerimizi şöyle ifade
etmek istiyoruz:
Yolsuzluk,
uyuşturucu kaçakçılığı, silah ve insan ticareti gibi yasa dışı
faaliyetlerden elde edilen paralar yasal sisteme sokulması için
organizatörler, sayısını bilmediğimiz, belki 200’ün üzerinde
farklı yönteme başvurmaktadırlar. Bunlar arasında, özelleştirme
ihaleleri, turizm yatırımlarının da gelişmekte olan ülkelerde
bir kara para aklama yolu olarak kullanılmaktadır. Emniyet Kaçakçılık
ve Organize Suçlarla Mücadele Daire Başkanlığı tarafından yapılan
çalışmalara göre, suçtan elde edilen gelirlerin sisteme sokulmasında
bankalar ve diğer finans kurumları çok önemli bir konumda bulunmaktadırlar.
Bu yüzden, suç örgütlerinin banka sahibi olmak için özelleştirmelere
dahi girdikleri bilinmektedir.
Bu
Hükûmet sayesinde bugün Türkiye’de tartışılan konuların başında,
son dönemde gerçekleştirilen özelleştirmeler ve özel sektör satışları
gelmektedir. Bankacılık sektörü yabancı büyük finans kuruluşlarına
açılmıştır ve bu oran yüzde 55’e ulaşmıştır. Büyük ülkeler, yani globalleştirilen
ülkelerde bu oran en fazla yüzde 20’dir. Yani, biz bankaları yabancılara
açarken onlar bu konuda son derece akıllı davranmaktadırlar. Peki,
bu yabancı bankalar ileride reel sektöre kaynak aktarmaz ise bunun
sorumluluğu kime ait olacaktır?
Alıcıların
ve satıcıların memnun olduğu banka ticaretinden sadece BDDK rahatsız
olmuş görünmektedir. Bankacılık Düzenleme ve Denetleme Kurumu
Başkanı Tevfik Bilgin “artık bankalardaki yabancı payda kritik aşamaya
gelinmiştir” demiştir. Tabii, BDDK’nın son yıllarda bankacılık lisansı
vermemesi nedeniyle yabancı bankalar özellikle TMSF’nin elinde bulunan
banka portföyüne yönelmekte ve bankaları değerlerinin altında
almaktadırlar. Bu da ayrıca üzerinde durulması gereken önemli bir
konudur.
Değerli
milletvekilleri, yaşanan hızlı mülkiyet değişiminin arkasında
kara para değil küresel sermaye bulunmaktadır. Türkbank, Sümerbank,
Etibank gibi kamu bankalarının özelleştirilmesi sırasında yaşananlar
ülke içindeki bir paylaşım savaşıdır. Bugünkü satın alma ve ortaklıklar
küresel sermayenin yeni hareket alanları bulma çabasıdır. Hatta,
kara para, yani uyuşturucu, silah ve insan ticaretinden elde edilen
gelir, daha çok soğuk savaş yıllarında örtülü faaliyetlerin finansmanında,
özellikle üçüncü dünya ülkelerinde kullanılırdı. Şimdi ise bu paralar
bizim gibi gelişmekte olan ülkelerin varlıklarının, değerlerinin
satın alınmasında kullanılmaktadır. 1990’ların ortasında Türkiye’de
bazı iş adamlarının inanılmaz bir hızla yükselmesinin ardında yatan
asli unsur da aslında kara paradır. 2002’den sonra, bugün geldiğimiz
noktada, 2006’nın sonuna kadar, bazı iş adamlarının katmerli zengin
olmasının da altında yatan bu kara paradır değerli arkadaşlar.
Değerli
milletvekilleri, kara parayla örtülü faaliyetleri finanse etme
dönemi hep var olacaktır. Ülkeler arası güç mücadelesi sürdüğü müddetçe
ülkeler de bu tür faaliyetleri sürdüreceklerdir. Bu yüzden, ancak,
kara parayla mücadele edecek bir büyük mali gücü kontrol altında
tutabiliriz. Bu da, kontrol altında tutabiliyorsanız, yönetebildiğinizi
ve silah elinizdeyse, namluyu istediğiniz kişiye ve ülkeye doğrultabileceğinizi
gösterir.
Değerli
arkadaşlar, bazı özelleştirmelerde ise şaibeli isimler ve firmalar
vardır. Mesela, Sami Ofer’in Galataport ihalesini kazanması, bu konudaki
soru işaretlerini artırmıştır. Her ne kadar, Ofer, dünya denizcilik
piyasalarında haklı ve saygın bir üne sahip olsa da, derin ilişkileri
de göz ardı edilemeyecek bir kuruluştur. Mesela, Irak’a özgürlük,
liberalizm, hürriyet getirilince kurulan Kürt Yatırım Bankasının
sahibi Ofer ailesidir. Kürt Yatırım Bankası, Irak’ın kuzeyinde yaşayan
Kürtlere uzun vadeli krediler açarak, bölgedeki Arap ve Türkmen topraklarını
satın almalarına aracılık eden bir banka olarak bilinmektedir.
Aynı
zamanda, İsrail’in en büyük dördüncü bankası olan United Mizrahi
Bankın çoğunluk hisselerini elinde bulunduran Ofer grubu, kumarhane
yatırımlarıyla da dikkati çekmektedir. TÜPRAŞ’ın özelleştirilmesinden
sadece yedi ay önce yüzde 15’ini 446 milyon dolara satın alan aynı
grup, ihalenin Koç-Shell ortaklığında kalmasıyla, bir günde 700 milyon
dolar kazanmıştır. Bu da, AK Parti Hükmeti zamanında olmuştur.
Değerli
milletvekilleri, kara paranın özelleştirmeler yoluyla gelmesi
sık görülen bir durumdur. Mesela, gelen yabancı sermayeyi iki farklı
kategoride değerlendirmek gerekmektedir. Yani, özelleştirmeler
için gelen yabancı sermayeyi, siyasi ve iktisadi sermaye olarak
ikiye ayırmalıyız.
Siyasi
sermayenin amacı, özelleştirmeler ve satın almalar yoluyla ülkede
birtakım siyasi ve ekonomik sonuçlar elde etmektir. 1994-1997 arası
Rusya’da yaşanan hızlı mülkiyet değişimi bunun için iyi bir misaldir.
Özelleştirmede ise asıl organizatör küresel sermayedir. Mesela,
yine, Rusya’da operasyonun esas gayesi Rusya’yı ele geçirmektir. Buna
benzer bir süreç, ülkemizde de, maalesef, bu AK Parti Hükûmeti döneminde
hızla yaşanmaktadır.
Son
olarak, Türkiye'ye gelen sermayenin arkasında, genelde, siyasi
birtakım amaçların yattığını unutmamalıyız. Artık, bunlarla mücadele
etmek isteyip istemediğimize ülke olarak karar vermemiz gerekmektedir.
Ülkemiz, kendi kaynaklarına dayalı olarak üretmeli ve gelen sıcak
parayla yabancı sermayeye bağlı bir yapıdan uzaklaşan bir millî ekonomiye
sahip olmalıdır.
Ayrıca,
güvenlik kurumları arasındaki koordineli çalışma ve bilgi paylaşımı
da, kara para ve mali suçlarla ilgili mücadelede şarttır. Ülkeyi
yönetenlerin, bu çalışma mekanizmasının iyi işleyip işlemediğini
sürekli kontrol etmeleri gerekmektedir. Bu bağlamda, Sayın Başbakana
bir daha sesleniyorum: İçişleri Bakanının yaptığı görevi bir daha
denetlemesini ve ülke adına, millî çıkarlarımız adına bir daha gözden
geçirmesini yürekten diliyorum. Eğer, İçişleri Bakanlığının bu
icraatını gözden geçirmezse, İçişleri Bakanlığının yapacağı her
hata, bu Hükûmete ve Sayın Başbakana yüklenecektir, milletimizin,
aziz milletimizin gözünden hiçbir şey kaçmamaktadır.
Bu
duygularla, hepinizi en derin saygılarımla, tekrar, selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Bölüm
üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili
Kemal Kılıçdaroğlu söz istemişlerdir.
Sayın
Kılıçdaroğlu, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP
GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkür ediyorum Sayın
Başkan.
Değerli
milletvekilleri, geçen gün Ankara Ticaret Odasının bir araştırması
yayımlandı, sanıyorum, gazetelerden bütün değerli milletvekillerimiz
okumuşlardır. Yaklaşık 20 milyar dolarlık bir kara paranın, bir kayıt
dışı ekonominin varlığından söz ediliyor. Bizim ülkemizde MASAK
var, Mali Suçları Araştırma Kurulu, ama, bu Kurul, kurulduğu tarihten
bu yana gerçek anlamda işlevini, maalesef, yerine getirememiştir.
Umuyoruz bu yasa çıkar, bu yasadan sonra bizim beklediğimiz çabaları
göstermiş olur.
Değerli
milletvekilleri, burada Konya Milletvekilimiz Sayın Atilla Kart
Yasin El Kadı olayıyla ilgili bir açıklama yaptı ve bir milletvekili
arkadaşımız, Sayın Yeni bunların yalan olduğunu söyledi.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, hiç kimseyi peşinen suçlu saymak gibi bir amacımız
olamaz. Hakkında kesinleşmiş yargı kararı olmadığı sürece de hiç
kimseye sen suçlusun diyemeyiz, ama, şimdi elinizi vicdanınıza koyup
şu anlattıklarım yanlış mıdır doğru mudur kararı siz verin:
Bir
olay oluyor. Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi “Bu konuyu araştırın.”
diyor, “Şu kişinin mal varlıklarını dondurun.” diyor. Bu ülkede bir
Bakanlar Kurulu kararı çıkıyor ve o kişinin mal varlıkları donduruluyor.
Söylenecek bir şey yok. Dönem değişiyor, iktidar değişiyor, Adalet
ve Kalkınma Partisi tek başına iktidar oluyor. Burada da bir şey
yok. Ama yaptığı bir şey var: İktidar olduktan sonra yaptığı ilk iş
mal varlığı dondurulanların kararını Resmî Gazete’de yayınlamıyor.
Şimdi,
bu, bizim aklımıza doğal olarak bir şüphe getiriyor, yani, niçin yayınlamıyorsunuz?
Birleşmiş Milletler bildirmiş size. Siz bunu yayınlayacaksınız,
Türkiye Cumhuriyeti vatandaşları da bilecek kimin mal varlığı
donduruldu diye. Bu, yayınlanmıyor. Tam 3 tane Bakanlar Kurulu kararı;
gizli, bilmiyoruz.
Şimdi,
diyeceksiniz ki, gizli olup da ne olacak?
Bakın
şimdi değerli arkadaşlar, şu dosya, bizim CHP olarak, Yasin El Kadı’yla
ilgili olarak mal varlığı dondurulduğu için devletin resmî kayıtlarından
oluşturulan bir dosya. Şimdi, bu dosyayı, değerli milletvekilleri…
(AK Parti sıralarından “Gizli o.” sesi)
Gizli
değil, niçin gizli olmadığını da açıklayacağım.
Şimdi,
bu dosya… Birleşmiş Milletler Güvenlik Konseyi kararına göre Türkiye’ye
girişi çıkışı, mal varlığı yasaklanan bir kişi -2000 yılında yasaklanıyor,
hâlâ yasak- 2 Nisan 2004 tarihinde Şişli-İstanbul 35’inci Noterliğine
gidiyor. Türkiye’ye girişi çıkışı yasak bunun. Elimizde noter belgesi
var. Gidiyor notere, notere diyor ki: “Ben, mal varlığımı satmak istiyorum.”
Mal varlığını satamaz mı; satabilir, ama, Bakanlar Kurulu kararı
var, bu kişinin mal varlığı dondurulmuş. Satılan mal varlıklarının
tapu senetleri de burada değerli arkadaşlar. Sonra ne oluyor; bu
mal varlıklarını satıyor, birisini 850 milyar liraya, birisini 1
trilyon 400 milyar liraya satıyor.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bunun neresi yalan, neresi gerçek dışı? Olur
ya noter yalan söylediyse? Ee, mesele yok.
Biz
ne yaptık CHP olarak; Sayın Atilla Kart’la birlikte, Türkiye Cumhuriyeti
Emniyet Genel Müdürlüğüne bir suç duyurusunda bulunduk, dedik ki:
Bu kişinin Türkiye Cumhuriyeti’ne girişi yasak, çıkışı yasak, mal
varlığı dondurulmuş; bu, İstanbul 35’inci Noterliğine gidip nasıl
bu işlemi yaptı? İstanbul Ticaret Odasına imza sirkülerini nasıl
verdi? Bu adam geldi mi gelmedi mi?
Emniyet
Genel Müdürlüğünün ne tür bir araştırma yaptığını bilmiyoruz; ama,
gazetelere yansıyan şu haber var: Gidilmiş, noterden belgelerin
orijinalleri görülmüş, notere sorulmuş: “Yasin El Kadı buraya gelip
bu imzayı burada mı attı?” Noter de demiş ki: “Evet, geldi, benim huzurumda
bu imzayı attı.” Emniyet Genel Müdürlüğü resmen yalanlıyor. Emniyet
Genel Müdürlüğünün resmî sözcüsü, yaptığı basın toplantısında “Yasin
El Kadı’nın Türkiye’ye girişi çıkışı yasaktır, mal varlığı dondurulmuştur,
bu kişi Türkiye Cumhuriyeti’ne girmemiştir.” diyor. O zaman, önümüzde
bir sorun var, ya noter doğruyu söylemiyor ya Emniyet Genel Müdürlüğü
doğruyu söylemiyor. Şimdi dosya nerede; takip ediyoruz, dosya şu
anda Adalet Bakanlığında.
Şimdi,
değerli arkadaşlar, eğer, siz bu olayların üzerine gitmezseniz, istediğiniz
kadar yasa çıkarın, hiçbir yasanın önemi yoktur; yasayı uygulayacak
olan bürokratların ve onun arkasındaki siyasi irade çok önemlidir.
Eğer siyasi irade bu olayı gölgeliyorsa, bu olayın üzerine çarşaf
örtüyorsa, siz, kara parayla mücadele ediyorsunuz diye sahneye
çıkamazsınız. Siz, kara para aklayıcılarını koruyan bir rol üstleniyorsunuz
demektir.
Şimdi,
Sayın Başbakan diyor ki: “Ben Yasin El Kadı’ya kefilim.” diyor, yani
Yasin El Kadı güvenilir bir adamdır... Yasin El Kadı, sadece bizim
ülkemizde değil, diğer ülkelerde de mal varlığı üzerindeki yasaklamanın
kaldırılmasını istemiştir. Doğru. İsviçre’de başvurdu. İsviçre
savcısı ne yaptı değerli arkadaşlar: Savcı, Dışişleri Bakanlığı
aracılığıyla, Birleşmiş Milletlerden “Yasin El Kadı’nın mal varlığını
hangi gerekçeyle donduruyorsunuz?” diye sordu. Bana bilgi gönderin
diyor, ben bağımsız ülkeyim diyor ve ilgili ülke, Birleşmiş Milletler
Güvenlik Konseyi aracılığıyla gelen bütün belgeleri aldı, değerlendiriyor
ve diyor ki: Yasin El Kadı’nın mal varlığının dondurulmasına karar
veriyorum, diyor. Mahkeme karar veriyor, bana sunulan belgeler yeterlidir
diye.
Şimdi,
AKP Hükûmeti ne yapıyor? AKP Hükûmeti, tek sayfalık bir yazı, tek sayfalık
bir yazıyla diyor ki: “Yasin El Kadı’nın mal varlığını donduruyorum.”
Tek sayfalık... Şimdi, mahkeme bakıyor buna, tek sayfalık bir yazıyla
ben bir kişinin mal varlığını niye dondurayım diyor. Bakın, verdiği
karar ne değerli arkadaşlar? Gerçekten de ibretlik bir karar: İstanbul
4. Sulh Ceza Mahkemesinin kararında aynen şu ifade geçiyor: “Tedbir
talebine ekli bir delil ve belge eklenmediğinden talebin reddine...”
Hiçbir belge eklenmemiş. Güvenlik Konseyinin yazısı dahi eklenmiyor.
Şimdi,
tabii, doğal olarak, aklımıza şu soru geliyor: Hükûmet, acaba, bu belgeleri
niçin eklemiyor; Hükûmet hangi gerekçeyle eklemiyor?
İki;
bunları inceleyen Maliye müfettişi görevden alınıyor. “Sen incelemeleri
yapma arkadaş.” Niçin? “Efendim, süre geçti, zaman geçti. On gün süre
veriyorum. On gün içinde bitirdin, bitirdin; yoksa, sen bu işi yapamazsın.”
Şimdi,
değerli arkadaşlar, bu gündeme geldiği zaman, bizim aklımıza, doğal
olarak, başka sorular geliyor. Nedir o sorular: Bakın, Yasin El Kadı,
Türkiye’ye girişi çıkışı yasak, mal varlığı dondurulmuş, Türkiye’de
mal alıp satıyor; iki, Türkiye’de gazetelere tam sayfa ilan veriyor.
Şimdi, hiç kimse de kalkıp sormuyor; ya, Türkiye’ye girişi çıkışı yasak,
mal varlığı dondurulmuş, bu gazeteler para almadan ilan vermezler,
ilan yapmazlar, bu parayı kim ödüyor? Devlet üç maymunları oynuyor;
görmedim, duymadım, konuşmadım. AKP Hükûmeti, tipik, üç maymunları
oynuyor. Doğru mu arkadaşlar bu? Bir tek Allah’ın kulu çıkıp şuraya,
desin ki, siz doğruları söylemiyorsunuz, söylediğiniz belgelerin
tümü yanlıştır, ben gelip burada doğruları anlatacağım. Biz de o
kişinin önünde saygıyla eğiliriz; deriz ki, buraya gelip doğruları
söyledi.
Şimdi,
bakın, niçin yasaklanıyor: Şimdi, değerli arkadaşlar, Yasin El Kadı’nın
Türkiye’deki ilişkilerine baktığınız zaman, bu yasaklamanın arkasındaki
gerçeği çok net görüyorsunuz; kim Yasin El Kadı ve niçin bunun mal
varlıklıkları bu kadar korunuyor, üzerine gidilmiyor, cesaret
edilmiyor? Yasin El Kadı’ya bakıyorsunuz; ortaklarından birisi Cüneyt
Zapsu. Kim Cüneyt Zapsu değerli arkadaşlar; Sayın Başbakanın veri
danışmanı. Sayın Başbakanın danışmanı... Sayın Başbakanın danışmanı,
aynı şekilde, kendisi de Yasin El Kadı’nın hayırsever bir iş adamı
olduğunu söylüyor; tıpkı, Başbakan gibi. Acaba, içinizden bir tek
kişi, kalkıp da, ey Sayın Başbakanım, siz bu kişiye hayırsever bir
iş adamıdır dediniz, gayet güzel, siz bilirsiniz, her şeyi biliyorsunuz.
Peki, Türkiye Cumhuriyeti’nde hangi hayırsever işi yaptı? Bir yerde
okul mu açtı? 15-20 çocuğu mu okuttu? Yoksul çocuklara burs mu verdi?
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Kılıçdaroğlu, lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Ramazan ayında, gidip de, Altındağ’da iftar
çadırı mı açtı? Yoksulları mı giydirdi? Hayır. Bunun hayırseverliği,
kendisine ve yandaşlarına hayırseverlik. Kim; Abdülaziz Zapsu;
bu da aynı şekilde. Mehmet Fatih Saraç; Sayın Başbakanın yakınlarından
birisidir, beraber umre yaptığı arkadaşıdır, kızının nikahında,
kızının kına gecesinde evini, villasını açan kişidir. Mustafa Latif
Topbaş; Topbaş ailesini biliyorsunuz, ayrıca söylemeye gerek yok
ve İbrahim Halil Çizmeci. Bunlar, bu işin içinde olduğu sürece, kara
para olayını aklayamazsınız. Kara para olayı aklanamaz.
Değerli
arkadaşlar, Türkiye’de belli şeyleri yaparken samimi olmak lazım.
Bir şeyin üzerine ya gidilir ya gidilmez. Gidilmezse, çıkılıp denir
ki ortaya: “Biz gitmiyoruz arkadaş, bu olayın üzerine yürümek istemiyoruz.”
Bu olayda Türkiye’nin çıkarı varsa, biz de bilelim. Kapalı oturum yapın,
deyin ki: “Burada Türkiye Cumhuriyeti’nin çıkarları var; dolayısıyla,
bu olayların üzerine yürünmeyecektir.” Bunlar yapılmıyor.
Savcı
ne karar veriyor? Savcı olayı tahkik etmiyor. Türkiye Cumhuriyeti
savcıları görevlerini kötüye kullanmışlardır bu konuda. İki savcı
hakkında -Sayın Kart’la beraber- suç duyurusunda bulunduk ve şu anda,
onlar hakkında soruşturma açılıyor; açıldı, bize gelen yazıda. O
soruşturmaların sonucunu da bekleyeceğiz. Batılı bir ülkenin
savcısı Birleşmiş Milletlerden delil istiyor? Türkiye Cumhuriyetinin
bir savcısı dosyayı kapatıyor. Olmaz… Olmaz arkadaşlar… Eğer, siz,
terörle böyle mücadele ederseniz, yarın birisi de kalkıp “PKK’ya
karşı da, ben de bunu yapıyorum” der. Hak talebinde bulunamayız,
doğruyu savunamayız. Terör her yerde terördür. Terörün sağı solu
olmaz, katilin sağı solu olmadığı gibi. Terörün üzerine gideceğiz.
Konuşmamın
başında şunu söyledim: Hiç kimseyi suçlamıyoruz, ama…
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Teşekkür edeceğim Sayın Başkanım.
BAŞKAN
– Sayın Kılıçdaroğlu, buyurun.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (Devamla) – Hiç kimseyi suçlamıyoruz, ama araştırılması
gereken bir konunun üzerine de perde örtmeyelim. Türkiye Cumhuriyeti’nin
vakarına yakışmıyor bu değerli arkadaşlar.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Bölüm
üzerinde şahsı adına söz isteyen Selami Uzun, Sivas Milletvekili.
Sayın
Uzun, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz
beş dakikadır.
SELAMİ
UZUN (Sivas) – Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; saygıyla selamlıyorum.
Mali
Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı hakkında şahsım
adına söz almış bulunuyorum.
Tabii,
bundan önce, biz, siyasi iradeyi yolsuzlukların üzerine nasıl etkili
kullandığımızı cümle âlem bilmektedir, bütün Türkiye bilmektedir.
Banka hortumlayanların, devletin malını iç edenlerin mallarına
nasıl el konulduğunu, TMSF tarafından satılarak Hazineye nasıl
gelir kaydedildiğini, ibretle, bu ülkede yaşayan insanlar izlemektedirler.
Yolsuzlukla mücadelede, ekonomik suçlarla, organize suçlarla mücadelemiz
kararlı bir şekilde devam etmektedir ve edecektir de.
Bir
tek Allah’ın kulu desin ki “Siz hortumcuları kayırdınız, onları cezalandırmadınız.”
desin.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) – Hortumun yönünü değiştirdiniz!
SELAMİ
UZUN (Devamla) – Onun için, bu köylere bu sene 2 katrilyon para verildi.
Bütün köy yolları şu anda asfaltlanmaya başladı. İçme suyu problemleri
tamamen kökünden hallolurken, nereden aldık zannediyorsunuz bu
paraları; elbette ki, hortumculardan aldık.
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Yani, vatandaşlar vergi ödemedi mi?!
SELAMİ
UZUN (Devamla) – Onun için, bizi hiç kimse, hiç kimse, yolsuzlukla mücadele
etmiyor diye suçlayamaz. Türkiye’de cumhuriyet hükûmetleri içerisinde
bu konuda suçlanacak en son siyasi parti biziz.
MUHARREM
KILIÇ (Malatya) – Yolsuzluğu tabana yaydınız!
HALİL
AYDOĞAN (Afyonkarahisar) – Nasıl oluyor o?
SELAMİ
UZUN (Devamla) – Sayın milletvekilleri, çağımızın ekonomik ve teknolojik
gelişmelerine paralel olarak, ülke ekonomilerinin geliştiğini,
teknolojinin, âdeta, yetişilemez boyutlara ulaştığını görüyoruz.
Ekonomiler gelişirken, bu alandaki işlenen suçların niteliği de
çağın gereklerine göre gelişme kaydetmekte ve değişmektedir. Klasik
suçlara oranla ekonomik suçlarda daha fazla artış gözlemlenmektedir.
Suçların niteliği ve saikindeki değişmeye paralel olarak suçla
mücadele anlayış ve yöntemlerinin de geliştirilmesinin yanı sıra,
ekonomik suçlar için ayrı bir uzmanlık alanının ortaya çıkarılması
gerekmektedir. Gelir elde etmek amacıyla işlenen suçlarla mücadelede,
hürriyeti bağlayıcı cezalar tek başına yetersiz kalmakta. Hapis
cezalarına rağmen, suç gelirlerinden mahrum edilemeyen suçlular,
zamanla organize olarak güçlü örgütler haline gelmektedir. Suç örgütleri,
her türlü gelişmeyi, toplum aleyhine kendi çıkarlarına kullanırken,
devletin elini kolunu bağlayarak oturması beklenemez. Ekonomik
çıkar amaçlı suçlarla etkin bir mücadele yürütülebilmesi için,
suç gelirinin nerede, ne şekilde olursa olsun bulunabilmesi, irtibatların
kurulabilmesi ve kaynağın belirlenmesi gerekmektedir. Bu amaçla,
lüzumlu mali bilgilerin toplanması ve analiz edilmesiyle beraber
uygun araştırma yöntemlerinin geliştirilmesi şarttır. Suçtan gelir
elde edilmesiyle ve bu gelirlerin aklanmasıyla mücadele etmek,
toplumun çoğunluğunu oluşturan vatandaşların, iş sahiplerinin
çıkarlarını korumak olduğu gibi, toplumun ekonomik, mali, siyasi,
sosyal ve ahlaki yapısını korumak anlamına da gelmektedir. Ekonomik
suçların yaygınlık kazanması halinde, iyiler kaybeder, kötüler kazanır,
kamu maliyesi zayıflar, güvenlik harcamaları artar, kirli para
sahipleri, siyasetten bürokrasiye, iş dünyasından güvenliğe varıncaya
kadar her kurumu ve kişiyi etkisi altına almaya çalışır, toplum
yozlaşır.
İşte,
bu ve benzeri sebeplerle, rekabetçi bir ekonomi, temiz bir siyaset
ve kamu idaresi, sağlam bir sosyal yapı oluşturulmak isteniyorsa,
suç gelirleriyle de, suç gelirlerinin aklanmasıyla etkin bir şekilde
mücadele edilmelidir. Aklama suçuyla mücadele konusunda çıkarılan
96 tarihli, 4208 sayılı Karaparanın Aklanmasının Önlenmesine Dair
Kanun’la “kara para” kavramı ve kara para aklama suçu hukuk sistemimize
dahil edilmiştir. Maliye Bakanlığı teşkilatı içerisinde, Mali
Suçları Araştırma Kurulu Başkanlığı kurulmuştur. Bugün gelinen
noktada, inceleme, soruşturma ve
yargı süreçlerinin çok uzun zaman alması, soruşturmaların adli ve
mali boyutunun eş zamanlı yürütülememesi, bu süreçlerde ihtiyaç
duyulan veri ve bilgi alt yapısının eksikliği ve uluslararası bilgi
değişiminde yaşanan zorluklar, suçla mücadelede zafiyet ortaya
çıkarmıştır.
Ayrıca,
aklama suçuyla mücadelede önleyici tedbirlerin başarıyla uygulanabilmesi,
mali sektörle yakın iş birliği yapılmasını gerektirmektedir.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Buyurun Sayın Uzun.
SELAMİ
UZUN (Devamla) – 4208 sayılı Kanun’a göre, yükümlülüklerini iyi niyetle
yerine getirenler korunamıyorlardı, iş birliği zayıflamış oluyordu.
Bu Kanun’la, bu aksaklık da giderilmiş oluyor.
Ülke
sınırlarını aşan tekniklerin kullanılması, mücadelenin ülkeler
arası iş birliğini de gerekli kılmıştır. Bu konuda uluslararası düzenlemelere
imza atmış bulunmaktayız. İşte, ulusal gereklerin yanı sıra, uluslararası
düzenlemeler de göz önünde bulundurularak hazırlanan Kanun’la,
suçla mücadelede mali sektörle iş birliğinin güçlendirilmesi,
güçlü bir bilgi ve veri sistemi kurulması, bu suretle, mali bilgilerden
hareketle, suça ve suçluya ulaşılması, yükümlülüklere uyumun takibinde
etkinlik ve uluslararası gelişmelere uyum sağlanması hedeflenmektedir.
Hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Uzun.
Bölüm
üzerinde soru-cevap işlemi yapılacaktır.
Sayın
Kart, buyurun.
ATİLLA
KART (Konya) – Sayın Başkan, teşekkür ederim.
Sorularımıza
cevap verecek ilgili bakan olmamasına rağmen, kayıtlara intikal
etmesi bakımından bu soruları sormak gereğini duyuyoruz Sayın
Başkan; teşekkür ediyorum tekrar.
Sayın
Bakan, Yasin El Kadı hakkındaki Danıştay kararını, Başbakanlık 13
sayfalık, Dışişleri Bakanlığı da 4 sayfalık dilekçeyle temyiz etti.
Başbakanlık 13 sayfalık temyiz dilekçesinde, Yasin El Kadı hakkında
Taliban yönetimi ve El Kaide terör örgütüyle ilişki içinde olduğuna
dair gerekçeler ileri sürüyor. Başbakanlık bunu ileri sürüyor. Ne
zaman; üç ay evvel, dört ay evvel verdiği dilekçede. Bakıyoruz, bu
temyiz dilekçelerinden sonra, Başbakanlık makamı ve Dışişleri Bakanlığı
hiçbir gerekçe getirmeden, hiçbir açıklama yapmadan temyiz talebinden
vazgeçiyor. Böyle bir devlet yönetimi anlayışı, devlet ciddiyetiyle,
sorumluluğuyla bağdaşır mı? Birinci sorum bu.
İkinci
sorum da şu: Kara parayla mücadele mevzuatı kapsamında Yasin El Kadı’nın
mal varlığı Bakanlar Kurulu kararıyla dondurulmuştur, yurda giriş-çıkışı
yasaklanmıştır. Hâl böyle olmasına rağmen -Sayın Kılıçdaroğlu da
ifade ettiler- Nisan 2004’te, bu şahsın, bizzat notere giderek ve diğer
resmî mercilere giderek yasal işlemler yaptığı ortaya çıkıyor;
belgeler mevcut. Yani, ortada ne var: İçişleri Bakanlığı tarafından
veya başka bir birim tarafından açık bir şekilde himaye edildiği,
en üst düzeyde, yürütme organı nezdinde en üst düzeyde himaye edildiği
ortaya çıkan bir kişi söz konusu, Birleşmiş Milletler kararları ve
Bakanlar Kurulu kararlarına rağmen. Bu olayla ilgili tahkikatı
ne zaman sonuçlandıracaksınız ve kamuoyuna ne zaman tatminkâr açıklama
yapacaksınız?
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Kart.
Sayın
Özdoğan…
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) – Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Ben
de, Sayın Bakanıma iki soru yöneltmek istiyorum.
En
son Rize gezisinde, çay üreticileri “Çay elimizde kaldı.” dediği
zaman Sayın Başbakan çay üreticilerine “Bana oy verin diye denize
dökmek için çay almam; alırsam, bu, tüyü bitmemiş yetimin hakkını yedirmektir.”
dedi ve bir de şunu söyledi Sayın Başbakan: “ ‘Çayda fiyat düşük’ diyorlar,
biraz insaf edin!” Ben de, şöyle diyorum: Bugün…
BAŞKAN
– Sayın Özdoğan, yasayla ilgisi ne?
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) – Yasayla ilgili, hemen soruyorum efendim. Cümleyi
tamamlamadım daha efendim.
BAŞKAN
– Tamamlayın o zaman.
Buyurun,
sorunuzu sorun.
İBRAHİM
ÖZDOĞAN (Erzurum) – Tamamlıyorum.
Bugün,
yurda 50 bin ton kaçak çay girmektedir. Bu da, İçişleri Bakanlığının
görevidir. Acaba, Sayın Başbakan, çay üreticilerimize mi biraz insaf
edin demesi lazım; yoksa, Sayın İçişleri Bakanına mı bunu söylemesi
gerekir? Bir, bu.
İkinci
sorum da, Sayın Başbakan, terör finansörü Yasin El Kadı için -ki, Yasin
El Kadı’nın, az önce, değerli arkadaşlar kürsüde söylediler; Türkiye’ye
girişi çıkışı yasak, mal varlığı dondurulmuş- “ben kefilim” diyor.
Bu Yasin El Kadı’nın Türkiye’deki ortakları da, Cüneyt Zapsu, Sayın
Başbakanın veri tabanı koordinatörü, Abdülaziz Aksu ve Fatih Saraç
ve bu insanlar, Sayın Başbakanın yakın çevresinde bulunan insanlar.
Acaba İçişleri Bakanlığı ve yargı organları, bu üç isim hakkında
bir işlem başlattılar mı, araştırma başlattılar mı; bunu soruyorum.
Teşekkür
ediyorum.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Özdoğan.
Sayın
Kılıçdaroğlu…
KEMAL
KILIÇDAROĞLU (İstanbul) – Teşekkürler Sayın Başkan.
Sayın
Bakana, aracılığınızla, bir sorum olacak. 24 Haziran 2003 tarihinde,
Dışişleri Bakanlığı, bir yazı yazıyor Maliye Bakanlığına; diyor
ki: Kanada Atlı Polisi tarafından FBI ile koordinasyon halinde yürütülmekte
olan bir soruşturma çerçevesinde, terörizmi destekleyen, kökten
dinci örgütlerle bağlantısı bulunduğundan kuşkulanılan Abdullah
Almaki isimli vatandaşla ilgili bazı sorular soruyor. Bu listeye
ekli, Fevzipaşa Caddesi Müezzin Bilâl Sokak No.: 14 Fatih/İstanbul
adresinde oturan Ahmet Erdoğan var. Bu Ahmet Erdoğan, acaba kim? Bu
konuda, lütfedip bilgi verirlerse sevinirim.
Teşekkür
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Kılıçdaroğlu.
Sayın
Bakan, buyurun.
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Sayın Başkanım, yazılı
olarak cevap verilecektir.
Arz
ederim.
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım.
Başka
soru olmadığı için, soru-cevap işlemi tamamlanmıştır.
Böylece,
ikinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi,
ikinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge
işlemlerini yaptıktan sonra ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Başkanlık ve Koordinasyon Kurulu
Başkanlığın
görev ve yetkileri
MADDE
19-
BAŞKAN
– Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutup, işleme alıyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının 19’uncu maddesinin (f) bendinden
sonra gelmek üzere aşağıdaki bentlerin madde metnine eklenmesini
ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini ve ayrıca madde
metnine aşağıdaki fıkraların eklenmesini arz ve teklif ederiz.
Eyüp
Fatsa Nurettin Canikli Süleyman Sarıbaş
Ordu Giresun Malatya
M.
Akif Hamzaçebi İnci
Özdemir Ünal Kacır
Trabzon İstanbul İstanbul
Mustafa
Açıkalın Kemal
Kılıçdaroğlu
İstanbul İstanbul
“g)
Bu Kanun kapsamına giren işlemler ile ilgili olarak, araştırma ve
inceleme yapmak veya yaptırmak,
ğ)
Yapılan araştırma ve inceleme sonucunda aklama suçunun işlendiği
hususunda olguların varlığının tespiti halinde, Ceza Muhakemesi
Kanunu hükümlerine göre gerekli işlemler yapılmak üzere Cumhuriyet
Başsavcılığına suç duyurusunda bulunmak,
h)
Cumhuriyet savcıları tarafından intikal ettirilen konuları incelemek
ve aklama suçunun tespitine ilişkin talepleri yerine getirmek,”
“(3)
Başkanlık, aklama suçunun araştırılması ve incelenmesi görevlerini
denetim elemanları vasıtasıyla yerine getirir. Görevlendirilecek
denetim elemanları Başkanın talebi üzerine ilgili birim amirinin
teklifi ve bağlı veya ilgili bulundukları Bakanın onayı ile belirlenir.
(4)
Başkanlığın talebi üzerine görevlendirilecek denetim elemanları
görevlendirme konusuna giren hususlarda bilgi ve belge istemeye,
araştırma ve inceleme yapmaya, uygulamayı takip ve denetlemeye,
bu maksatla her türlü evrakın tetkikine yetkilidir.”
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılıyoruz Sayın
Başkan.
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu
Kanun kapsamına giren işlemlerle ilgili olarak Başkanlık görev ve
yetkilerini belirlemek, aklama suçunun işlendiğine dair olguların
tespiti halinde ilgili cumhuriyet başsavcılığına suç duyurusunda
bulunmak, başlatılan soruşturma üzerine Başkanlık görevlilerinin
görevlendirilmesi hususuna açıklık getirmek amacıyla işbu değişiklik
önergesi verilmiştir.
Ayrıca,
madde metnine eklenen iki fıkra ile denetim elemanlarının bu kanunla
kendilerine verilen yetkilerini ne surette kullanacakları hususuna
açıklık getirilmiştir.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Koordinasyon
Kurulu
MADDE
20-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Mali
suçları araştırma uzmanı ve uzman yardımcısı
MADDE
21-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sırrın
ifşaı
MADDE
22-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli ve Son Hükümler
MADDE
23-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE
24-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE
25-
BAŞKAN
– Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1053 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25’inci maddesinin metinden
çıkarılmasını ve madde numaralarının buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Nurettin Canikli M. Akif Hamzaçebi
Bursa Giresun Trabzon
Süleyman
Sarıbaş Kemal
Anadol
Malatya İzmir
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?..
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bilindiği
üzere Tasarıyla MASAK’a terörün finansmanının önlenmesi kapsamında
bazı yetki ve görevler verilmektedir. Bu nedenle bu tasarının kabul
edildiği tarihte terörün finansmanının suç haline getirilmiş olması
şart olduğundan Tasarının 25’inci maddesinde terörün finansmanı
suçu düzenlenmiştir.
Ancak
terörün finansmanı suçu 18.07.2006 tarih ve 26232 sayılı Resmî Gazetede
yayınlanarak yürürlüğe giren 29.06.2006 tarih ve 5532 sayılı “Terörle
Mücadele Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun”la düzenlenmiş ve söz konusu kanun değişikliği ile 3713
sayılı Terörle Mücadele Kanununun 8’inci maddesinde tanımlanmış
bulunmaktadır.
Bu
nedenle, terörün finansmanı suçuna ilişkin düzenlemenin yer aldığı
25’inci maddenin Tasarı metninden çıkartılması gerekmektedir.
Teklif,
bu amaçla verilmiştir.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir ve böylece 25’inci madde metinden çıkarılmıştır.
26’ncı
maddeyi 25’inci madde olarak okutuyorum:
Ek
ödemeler
MADDE
25-
BAŞKAN
– Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının 25’inci maddesinin 2 numaralı
fıkrasının (b) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki (c) bendinin
eklenmesini ve diğer bentlerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Eyüp
Fatsa Nurettin Canikli M. Akif Hamzaçebi
Ordu Giresun Trabzon
Kemal
Kılıçdaroğlu İnci Özdemir Ünal Kacır
İstanbul İstanbul İstanbul
“c)
Bu Kanun kapsamında görevlendirilen denetim elemanlarının (6 ayı
geçmemek üzere) 10.000”
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Önergeyle
araştırma ve inceleme görevlerinde çalışan denetim elemanlarına
yapılacak ek ödeme miktarı belirlenmektedir.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Kabul
edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kaldırılan
ve değiştirilen hükümler
MADDE
26-
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Sayın Başkan, madde 26’da düzeltilmesi gereken bir konu var.
BAŞKAN
– Sayın Komisyonun bir düzeltme talebi var.
Buyurun.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Burada paragraf başlıkları (a), (b), (c) diye yazılmış, 1, 2, 3 diye
düzeltilmesi gerekiyor efendim.
BAŞKAN
– Not alınmıştır Sayın Başkan.
Düzeltme
talebiyle birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yönetmelikler
MADDE
27-
BAŞKAN
– Madde üzerinde 1 adet önerge vardır, okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının 27’nci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Fatih Arıkan Fahri Keskin
Bursa Kahramanmaraş Eskişehir
İnci
Özdemir Ali
Öğüten
İstanbul Karabük
“Madde
27 – (1) Bu Kanunun 2 nci maddesinin (d) ve (e) bendi ile 3, 4, 6, 7, 11,
15, 16, 19 ve 20 nci maddelerinde belirtilen hususlara ilişkin usul
ve esaslar Bakanlar Kurulunca, Kanunun yayımı tarihini izleyen
altı ay içinde çıkarılacak yönetmeliklerle düzenlenir.”
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN-
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 19 uncu maddesinde yapılan değişiklik doğrultusunda yukarıdaki değişikliğin
yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Madde
üzerinde Komisyon Başkanının düzeltme talebi vardır.
Buyurun
Sayın Başkan.
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Gerek kalmadı; önergenin gerekçesinde düzeltildi.
BAŞKAN
– Kabul edilen önerge doğrultusunda maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Maktu
tutarların artırımı
MADDE
28 -
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 1-
BAŞKAN
– Madde üzerinde önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte
olan 1201 sıra sayılı Kanun Tasarısının Geçici 1’inci maddesinin
metinden çıkarılmasını ve sonraki maddelerin buna göre teselsül
ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
Faruk
Çelik Fatih Arıkan Fahri Keskin
Bursa Kahramanmaraş Eskişehir
İnci
Özdemir Sabri
Varan
İstanbul Gümüşhane
BAŞKAN
– Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN
VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa)
– Uygun görüşle takdire bırakıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Hükûmet katılıyor mu?
MİLLÎ
SAVUNMA BAKANI MEHMET VECDİ GÖNÜL (Kocaeli) – Katılıyoruz efendim.
BAŞKAN
– Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir; madde metinden çıkarılmıştır.
GEÇİCİ
MADDE 1 –
BAŞKAN
– Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
GEÇİCİ
MADDE 2 –
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE
29-
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
MADDE
30 -
BAŞKAN
– Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İkinci
bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Oyunun
rengini açıklamak üzere, lehte söz isteyen Kemal Sağ, Adana Milletvekili.
Sayın
Sağ, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
KEMAL
SAĞ (Adana) – Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; 1201 sayılı Suç Gelirlerinin
Aklanmasının Önlenmesi Hakkında Kanun Tasarısı hakkında lehte
görüşümü belirtmek üzere son sözü almış bulunuyorum, hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli
arkadaşlar, yalnız, bu görüşlerimi açıklamadan önce, bir şeyi belirtmek
istiyorum: Bakın, burada Sayın Maliye Bakanı yok, Sayın Adalet Bakanı
yok, MASAK Başkanı yok, Maliye Bakanlığından kimse yok, Adalet Bakanlığından
kimse yok.
MAHFUZ
GÜLER (Bingöl) – Bakanlar Kurulunda…
KEMAL
SAĞ (Devamla) – Sayın arkadaşım, Bakanlar Kurulu olabilir, ama, bu
kanunu bugün getirmek zorunda mıydınız?! Ayarlayın, planlayın efendim.
Peki,
değerli arkadaşlar, biz burada ne görüşüyoruz; suç gelirlerinin
aklanmasının önlenmesi hakkında bir yasa tasarısı görüşüyoruz.
Peki, bu kanunun amacı nedir; bu kanunun amacı, kara paranın ve dolayısıyla,
kayıt dışı ekonominin önlenmesi ve müsebbiplerinin cezalandırılmasıdır.
Peki, Hükûmetin amacı nedir? Eğer durum böyleyse, dostlar alışverişte
görsündür. Hedefi gerçekten kayıt dışı ekonominin önlenmesi olan
bir iktidar, böylesine ciddi bir konuya, böylesi bir yaklaşımla bakamaz
değerli arkadaşlar. Öncelikle, bu düşüncemi belirtmek istedim.
Şimdi,
ben size, dünya uygulamaları ile Türkiye’deki MASAK’ın yetki ve görevlerini
mukayese etmek istiyorum. Bakın, dünyada, MASAK veya benzeri bir
kuruluşta, doğrudan denetim ve inceleme yetkisi olduğu halde,
Türkiye’mizdeki MASAK’ta doğrudan denetim ve inceleme yetkisi bulunmamaktadır.
Dünyadaki
benzeri kuruluşlarda koordinasyon yetkisi olduğu halde, bizde
koordinasyon yetkisi çok sınırlıdır, değerli arkadaşlar.
Dünyada
mali konularla ilgili özel bir kolluk kuvveti olduğu halde, bizde
sadece mali şube vardır ve gerçekten çok yetersiz kalmaktadır.
Dördüncü
fark olarak, denetim ve inceleme, dünyada, son ceza aşamasına kadar
bu kuruluş tarafından tamamlanmakta olduğu halde, bizde soruşturma
yetkisi tamamen cumhuriyet savcılığına bırakılmıştır değerli
arkadaşlar. Savcılarımızın ise yetkileri var, ama, uzmanlıkları
yoktur. Dünyadaki kuruluşlarda, denetim ve inceleme elemanlarının
kimler olduğu ve yetkileri açıkça belirtilmiş olduğu halde, Türkiye’de,
denetim elemanının tanımı dahi henüz muğlak, belirsizdir değerli
arkadaşlar. Dünyada, kurum bünyesinde, kendisini sürekli yenileyen
uzman bir denetim kadrosu olduğu halde, bizde böyle bir kadro bulunmamaktadır,
bu Kurumun bünyesinde tabii ki, diğer kurumdaki elemanları kastetmiyorum
değerli arkadaşlar.
Sonuncusu
ve en önemlisi ise, dünyada MASAK benzeri kuruluşlar özerk bir yapıya
sahip olduğu halde, bizde herhangi bir özerk yapı mevcut değildir,
değerli arkadaşlar.
Konuşmamın
bu bölümünde MASAK’ın gelişimi hakkında birkaç not vermek istiyorum,
değerli arkadaşlar. MASAK, kurulduğu 96 yılından bugüne kadar
2.683 ihbarda bulunmuştur, 1.704 şüpheli işlem mevcuttur, bildirimi
yapılmıştır; 778 inceleme yapılmıştır, 258 suç duyurusunda bulunulmuştur;
ama, ne yazık ki, mahkûmiyet sayısı sadece 10’dur değerli arkadaşlar;
yani, oran, ihbara göre kıyaslarsanız binde 4’tür. Gönül isterdi
ki, bu oran, bugünkü yasayla yükselme imkânı bulsun; ama, maalesef,
mümkün değil.
Değerli
arkadaşlar, bu yasaya, ben ve Partim lehte oy veriyoruz; ancak, şu
hususları da kayda geçirmek istiyorum:
1-
En başta, eğer gerçekten kayıt dışı ekonomiyle mücadele etmek istiyorsanız,
MASAK her hâlükârda özerk bir yapıya kavuşturulmalıdır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN
– Sayın Sağ, lütfen toparlar mısınız.
Buyurun.
KEMAL
SAĞ (Devamla) – 2- Bu Kuruma doğrudan denetim ve inceleme yetkisi
mutlaka verilmelidir.
3-
Mali konularda uzmanlığı bulunan özel bir kolluk kuvveti oluşturulmalıdır.
Bu, MASAK bünyesinde olabilir veya dışarıda olabilir.
4-
MASAK’ın adli makamlarca bilirkişi olarak kullanılması yerine denetim
görevini aktif olarak yapması ve sonuçlandırılması sağlanmalıdır.
5-
MASAK güçlendirilirken kara para üzerinde uzmanlaşmış özel bir savcılık,
özel bir kolluk kuvveti ve özel bir mahkeme teşkilatı kurulmalıdır.
Sonuç
olarak: Bu yasa, MASAK örgütü açısından yenilikler getirmemekte,
hatta bazı yetkilerini geriye bile götürmektedir; ancak, suç gelirlerinin
takibi açısından getirdiği bazı yenilikler dolayısıyla, biz,
olumlu oy veriyoruz; ama, iktidar olduğumuz zaman da, az önce değindiğimiz
eksiklikleri de tamamlayacak yasa değişikliklerini mutlaka yapacağımızı
belirtiyor, hepinizi saygıyla selamlarken, yasanın da hayırlı olmasını
diliyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN
– Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.
Tasarının
görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının
tümü açık oylamaya tabidir.
Açık
oylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açık
oylamanın, elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama
için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen
üyelerin, teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulularını, oylama için öngörülen
3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca,
vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten
oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını
da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 3 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik
cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN
– Sayın milletvekilleri, Mali Suçları Araştırma Kurumunun Teşkilat
ve Görevleri ile Suç Gelirlerinin Aklanmasının Önlenmesi Hakkında
Kanun Tasarısının oylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 264
Kabul: 241
Ret: 23
(x)
Böylece,
tasarı kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır.
(x)
Açık oylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
7’nci
sırada bulunan, Ankara Milletvekili Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin;
Mali Tatil İhdas Edilmesi Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler’in; Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’nın;
Vergi Usul Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi,
Kocaeli Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin; Vergi Usul Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin; Mali Tatil Kanun Teklifi
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
7.- Ankara Milletvekili
Bülent Gedikli ve 17 Milletvekilinin; Mali Tatil İhdas Edilmesi
Hakkında Kanun Teklifi, Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler’in;
Vergi Usul Kanununun Bir Maddesinde Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi, Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı’nın; Vergi Usul
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi, Kocaeli
Milletvekili Eyüp Ayar ve 36 Milletvekilinin; Vergi Usul Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Mersin Milletvekili
Mustafa Özyürek ve 27 Milletvekilinin; Mali Tatil Kanun Teklifi
ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/866, 2/692, 2/774, 2/857, 2/864) (S.
Sayısı: 1237)
BAŞKAN
– Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
8’inci
sırada yer alan, Türkiye Büyük Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl
Milletvekili Feyzi Berdibek, Antalya Milletvekili Burhan Kılıç,
Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Manisa Milletvekili Mustafa
Erdoğan Yetenç’in; 2919 Sayılı Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
8.- Türkiye Büyük
Millet Meclisi İdare Amirleri Bingöl Milletvekili Feyzi Berdibek,
Antalya Milletvekili Burhan Kılıç, Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir
ile Manisa Milletvekili Mustafa Erdoğan Yetenç’in; 2919 Sayılı Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Sekreterliği Teşkilat Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/816) (S. Sayısı: 1228)
BAŞKAN
– Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
9’uncu
sırada yer alan, Denizli Milletvekili Osman Nuri Filiz ile Balıkesir
Milletvekili Ali Osman Sali’nin; Devlet Planlama Teşkilatı Kuruluş
ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Teklifi ve Plan ve Bütçe Komisyonu Raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
9.- Denizli Milletvekili
Osman Nuri Filiz ile Balıkesir Milletvekili Ali Osman Sali’nin; Devlet
Planlama Teşkilatı Kuruluş ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamede Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ve Plan
ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/499) (S. Sayısı: 949)
BAŞKAN
– Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın
milletvekilleri, gündemde bulunan diğer tasarı ve tekliflerin görüşülmesinde
de komisyonların bulunamayacağı anlaşıldığından ve grupların
da mutabakatıyla, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 12 Ekim 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 13.00’te
toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 17.27