Normal deneme 2 2 2006-10-30T15:09:00Z 2006-10-30T15:09:00Z 1 58437 333096 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2775 781 390752 10.2625 0 0 nk 0 nk 0 0 0 nk 0 nk MicrosoftInternetExplorer4

DÖNEM: 22                         CİLT: 129       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

130 uncu Birleşim (Olağanüstü)

27 Eylül 2006 Çarşamba

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                                                                                                                Sayfa    

  I. - GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

 II. - GE­LEN KÂĞIT­LAR

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ati­na’da ya­pı­la­cak olan “Gü­ney­do­ğu Av­ru­pa’da Or­tak Eko­no­mik Ala­na Doğ­ru” baş­lık­lı kon­fe­ran­sa, Dün­ya Ban­ka­sı Par­la­men­ter­ler Ağı Baş­ka­nı Hol­lan­da Par­la­men­to­su üye­si Bert Ko­en­ders ta­ra­fın­dan is­men da­vet edi­len Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı So­ner Ak­soy’un ka­tıl­ma­sı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1111)

2.- Stras­burg’da dü­zen­le­ne­cek olan II. Av­ru­pa Ak­de­niz Ta­rım Kon­fe­ran­sı­na, Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Va­hit Ki­riş­ci’nin ka­tıl­ma­sı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1112)

IV.- ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 1 Ekim 2006 Pa­zar gü­nü baş­la­ya­cak olan ye­ni ya­sa­ma yı­lı­nın ilk bir­le­şi­min­de, Cum­hur­baş­ka­nı­nın açı­lış ko­nuş­ma­sın­dan son­ra baş­ka ko­nu­la­rın gö­rü­şül­me­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/967) (S. Sa­yı­sı: 976)

2.- (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/968) (S. Sa­yı­sı: 977 ve 977´ye 1 in­ci Ek)

VI.- SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YA­ZI­LI SO­RU­LAR VE CE­VAP­LA­RI

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Emin Şİ­RİN’in, Gü­ney Kıb­rıs Rum Ke­si­min­de Tel­sim aley­hi­ne açı­lan da­va­ya iliş­kin so­ru­su ve Ada­let Ba­ka­nı Ce­mil Çİ­ÇEK’in ce­va­bı (7/14349)

2.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi TAN­DOĞ­DU’nun, Irak’ta ha­sar gö­ren ve yağ­ma­la­nan ta­rihî Türk eser­le­ri­ne iliş­kin so­ru­su ve Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Ab­dul­lah GÜL’ün ce­va­bı (7/14744)

 

 

I.- GE­ÇEN TU­TA­NAK ÖZE­Tİ

TBMM Ge­nel Ku­ru­lu sa­at 15.00’te top­la­na­rak al­tı otu­rum yap­tı.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li K. Ke­mal Ana­dol’un, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne iliş­kin TBMM Baş­kan­lı­ğı­na yap­mış ol­duk­la­rı ta­lep­le­ri­ne kar­şı­lık, TBMM Baş­kan­lı­ğı­nın “top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği­ne; ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne da­ir olan gö­rü­şe ka­tıl­ma­dı­ğı­na ve ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği” ce­va­bı ne­de­niy­le, TBMM İç­tü­zü­ğü­nün 63 ün­cü mad­de­si uya­rın­ca usul tar­tış­ma­sı açıl­ma­sı­na iliş­kin öner­ge­si üze­ri­ne ya­pı­lan usul mü­za­ke­re­si so­nun­da, Otu­rum Baş­ka­nı, TBMM Baş­ka­nı­nın tu­tu­mu­nun doğ­ru ve uy­gu­la­ma­sı­nın bu yön­de ola­ca­ğı­nı açık­la­dı.

İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan’ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le, bir açık­la­ma­da bu­lun­du.

Ge­nel Ku­ru­lun 26.9.2006 Sa­lı, 27.9.2006 Çar­şam­ba, 28.9.2006 Per­şem­be gün­le­ri 15.00-20.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lış­ma­sı­na iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si­nin, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­me­di­ği;

Gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­nın 3, 4 ve 5 in­ci sı­ra­la­rın­da yer alan 976, 977 ve 977’ye 1 in­ci ek ve 1236 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nın, bu kıs­mın 2, 3 ve 4 ün­cü sı­ra­la­rı­na alın­ma­sı­na, di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si­ne; Ge­nel Ku­ru­lun ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin 26.9.2006 Sa­lı gü­nü 15.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da, 27.9.2006 Çar­şam­ba ve 28.9.2006 Per­şem­be gün­le­ri 14.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ol­ma­sı­na; 1151 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si­nin, Hü­kü­me­tin ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da İç­tü­zü­ğün 89 un­cu mad­de­si­ne gö­re TBMM Ge­nel Ku­ru­lun­da ye­ni­den gö­rü­şül­me­si­ne; Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ia­de edi­len 1236 sı­ra sa­yı­lı Ka­mu De­net­çi­li­ği Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun tü­mü­nün İç­tü­zü­ğün 91 in­ci mad­de­si­ne gö­re te­mel ka­nun ola­rak, 1 ilâ 23 ün­cü mad­de­le­ri­nin (23 mad­de) bi­rin­ci bö­lüm, 24 ilâ 41 in­ci mad­de­le­ri (18 mad­de) ile ge­çi­ci 1 ilâ 4 ün­cü mad­de­le­ri­nin (4 mad­de) ikin­ci bö­lüm (top­lam 22 mad­de) ola­rak gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si­nin, ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­den son­ra, ka­bul edil­di­ği;

Açık­lan­dı.

Gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­nın:

1 in­ci sı­ra­sın­da bu­lu­nan ve İç­tü­zü­ğün 91 in­ci mad­de­si kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­le­rek te­mel ka­nun ola­rak bö­lüm­ler ha­lin­de gö­rü­şül­me­si ka­rar­laş­tı­rı­lan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in, Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi­nin (1/1183, 2/743) (S. Sa­yı­sı: 1151), mü­za­ke­re­le­ri ta­mam­la­na­rak, elek­tro­nik ci­haz­la ya­pı­lan açı­koy­la­ma so­nu­cun­da, ka­bul edi­lip ka­nun­laş­tı­ğı açık­lan­dı.

2 nci sı­ra­sı­na alı­nan, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın (1/967) (S. Sa­yı­sı: 976), tü­mü üze­rin­de bir sü­re gö­rü­şül­dü.

27 Ey­lül 2006 Çar­şam­ba gü­nü, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce sa­at 14.00’te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me 23.51’de son ve­ril­di.

 

Nev­zat Pak­dil

 

 

Baş­kan­ve­ki­li

 

 

 

Ha­run Tü­fek­ci

Türkân Mi­ço­oğul­la­rı

 

Kon­ya

İz­mir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

                                                                                                                            No.: 177

II.- GE­LEN KÂĞIT­LAR

27 Ey­lül 2006 Çar­şam­ba (Ola­ğa­nüs­tü)

Tek­lif­ler

1.- Ba­lı­ke­sir Mil­let­ve­ki­li Tur­han Çö­mez ve 3 Mil­let­ve­ki­li­nin; Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Üye­le­ri­nin Öde­nek, Yol­luk ve Emek­li­lik­le­ri­ne Da­ir Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/858) (Plan ve Büt­çe ile Ana­ya­sa Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 19.9.2006)

2.- Şan­lı­ur­fa Mil­let­ve­ki­li Meh­met Ve­dat Me­lik ve 21 Mil­let­ve­ki­li­nin; 2510 Sa­yı­lı İskân Ka­nu­nu­na Bir Ek Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/859) (Ba­yın­dır­lık, İmar, Ulaş­tır­ma ve Tu­rizm Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 20.9.2006)

3.- Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi Tan­doğ­du ve 19 Mil­let­ve­ki­li­nin; Fın­dı­ğın Millî Ürün ve Dev­let İk­ra­mı Ol­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/860) (Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 20.9.2006)

4.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ke­mal Kı­lıç­da­roğ­lu ve 21 Mil­let­ve­ki­li­nin; 26.9.2004 Ta­rih­li ve 5237 Sa­yı­lı Türk Ce­za Ka­nu­nu­na Bir Mad­de Ek­len­me­si Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/861) (Ada­let Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 20.9.2006)

5.- Te­kir­dağ Mil­let­ve­ki­li Enis Tü­tün­cü’nün; Nakdî Taz­mi­nat ve Ay­lık Bağ­lan­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/862) (Millî Sa­vun­ma ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 21.9.2006)

6.- Trab­zon Mil­let­ve­ki­li M. Akif Ham­za­çe­bi’nin; Ver­gi Usul Ka­nu­nu­na Bir Ge­çi­ci Ek Mad­de Ek­len­me­si­ne Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/863) (Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 21.9.2006)

Tez­ke­re

1.- Kas­ta­mo­nu Mil­let­ve­ki­li Meh­met Yıl­dı­rım’ın Ya­sa­ma Do­ku­nul­maz­lı­ğı­nın Kal­dı­rıl­ma­sı Hak­kın­da Baş­ba­kan­lık Tez­ke­re­si (3/1110) (Ana­ya­sa ve Ada­let Ko­mis­yon­la­rı Üye­le­rin­den Ku­ru­lu Kar­ma Ko­mis­yo­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 25.9.2006)

 

 

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 14.03

27 Ey­lül 2006 Çar­şam­ba

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 130 un­cu Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter­sa­yı­sı var­dır; gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­nın iki tez­ke­re­si var­dır; ay­rı ay­rı oku­tup oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

III. - BAŞ­KAN­LI­ĞIN GE­NEL KU­RU­LA SU­NUŞ­LA­RI

A) TEZ­KE­RE­LER VE ÖNER­GE­LER

1.- Ati­na’da ya­pı­la­cak olan “Gü­ney­do­ğu Av­ru­pa’da Or­tak Eko­no­mik Ala­na Doğ­ru” baş­lık­lı kon­fe­ran­sa, Dün­ya Ban­ka­sı Par­la­men­ter­ler Ağı Baş­ka­nı Hol­lan­da Par­la­men­to­su üye­si Bert Ko­en­ders ta­ra­fın­dan is­men da­vet edi­len Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı So­ner Ak­soy’un ka­tıl­ma­sı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1111)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Dün­ya Ban­ka­sı Par­la­men­ter­ler Ağı Baş­ka­nı Hol­lan­da Par­la­men­to­su üye­si Bert Ko­en­ders ta­ra­fın­dan gön­de­ri­len da­vet mek­tu­bun­da, 29-30 Ey­lül 2006 ta­ri­hin­de Ati­na’da ya­pı­la­cak olan “Gü­ney­do­ğu Av­ru­pa’da Or­tak Eko­no­mik Ala­na Doğ­ru” baş­lık­lı Kon­fe­ran­sa Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li ve Sa­na­yi, Ti­ca­ret, Ener­ji, Ta­biî Kay­nak­lar, Bil­gi ve Tek­no­lo­ji Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı So­ner Ak­soy is­men da­vet edil­mek­te­dir.

Söz ko­nu­su da­ve­te ica­bet edil­me­si hu­su­su “Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da­ki 3620 sa­yı­lı Ka­nu­nun 9 un­cu mad­de­si” uya­rın­ca Ge­nel Ku­ru­lun tas­vip­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                                   Bü­lent Arınç

                                                                                                     Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                                      Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Di­ğer tez­ke­re­yi oku­tu­yo­rum:

2.- Stras­burg’da dü­zen­le­ne­cek olan II. Av­ru­pa Ak­de­niz Ta­rım Kon­fe­ran­sı­na, Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Va­hit Ki­riş­ci’nin ka­tıl­ma­sı­na iliş­kin Baş­kan­lık tez­ke­re­si (3/1112)

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­na

Ada­na Mil­let­ve­ki­li ve TBMM Ta­rım, Or­man ve Kö­yiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı Va­hit Ki­riş­ci’nin, Av­ru­pa Par­la­men­to­su ve Av­ru­pa Kon­se­yi Par­la­men­ter Asamb­le­si ta­ra­fın­dan 28-29 Ey­lül 2006 ta­rih­le­rin­de Stras­burg’da dü­zen­le­ne­cek “II. Av­ru­pa Ak­de­niz Ta­rım Kon­fe­ran­sı”na ka­tıl­ma­sı ön­gö­rül­mek­te­dir.

Söz ko­nu­su da­ve­te ica­bet edi­le­bil­me­si hu­su­su “Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin Dış İliş­ki­le­ri­nin Dü­zen­len­me­si Hak­kın­da­ki 3620 sa­yı­lı Ka­nu­nun 9 un­cu mad­de­si” uya­rın­ca Ge­nel Ku­ru­lun tas­vip­le­ri­ne su­nu­lur.

                                                                                                                   Bü­lent Arınç

                                                                                                     Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

                                                                                                                      Baş­ka­nı

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun bir öne­re­si var­dır; oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

IV.- ÖNE­Rİ­LER

A) DA­NIŞ­MA KU­RU­LU ÖNE­Rİ­LE­Rİ

1.- Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 1 Ekim 2006 Pa­zar gü­nü baş­la­ya­cak olan ye­ni ya­sa­ma yı­lı­nın ilk bir­le­şi­min­de, Cum­hur­baş­ka­nı­nın açı­lış ko­nuş­ma­sın­dan son­ra baş­ka ko­nu­la­rın gö­rü­şül­me­me­si­ne iliş­kin Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si

Da­nış­ma Ku­ru­lu Öne­ri­si

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 1 Ekim 2006 Pa­zar gü­nü baş­la­ya­cak olan ye­ni ya­sa­ma yı­lı­nın ilk bir­le­şi­min­de, Cum­hur­baş­ka­nı­nın açı­lış ko­nuş­ma­sın­dan son­ra baş­ka ko­nu­la­rın gö­rü­şül­me­me­si­nin Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı Da­nış­ma Ku­ru­lun­ca uy­gun gö­rül­müş­tür.

 

 

 

Bü­lent Arınç

 

 

 

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si

 

 

 

Baş­ka­nı

 

Sa­lih Ka­pu­suz

Ali To­puz

 

 

AK Par­ti Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

CHP Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

 

 

 

Ömer Abu­şoğ­lu

 

 

 

Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu Baş­kan­ve­ki­li

 

BAŞ­KAN – Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı öner­ge­si­ne ko­nu ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni gö­rüş­mek için, gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

1 in­ci sı­ra­da yer alan, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/967) (S. Sa­yı­sı: 976) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon?.. Bu­ra­da.

Hü­kü­met?.. Bu­ra­da.

Ge­çen bir­le­şim­de, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de grup­lar adı­na ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tı.

Şim­di, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de şa­hıs­lar adı­na gö­rüş­me­ler ya­pı­la­cak­tır.

Şah­sı adı­na ilk ko­nuş­ma­cı, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ya­kup Ke­pe­nek; bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

                          

(x) 976 S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı 26.9.2006 ta­rih­li 129 un­cu Bir­le­şim tu­ta­na­ğı­na ek­li­dir.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 976 sı­ra sa­yı­lı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na İliş­kin Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­na Da­ir Ta­sa­rı üze­rin­de ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re söz al­dım.

Ön­ce­lik­le şu­nu söy­le­ye­yim: Mec­li­si­mi­zin Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ele al­ma­sı, Tür­ki­ye’nin eko­no­mik ve sos­yal ge­liş­me­sin­de çok olum­lu ve çok önem­li bir adım­dır. Bu ne­den­le, bu adı­mın atıl­ma­sın­da kat­kı­sı olan tüm in­san­la­rı, her­ke­si, ça­ba gös­te­ren­le­ri iç­ten­lik­le kut­lu­yo­rum. Ek­sik­lik­le­ri­ne ve ye­ter­siz­lik­le­ri­ne bi­raz son­ra de­ği­ne­ce­ğim; ama, ge­cik­me­li de ol­sa, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın bu aşa­ma­ya gel­me­si, onay­la­nır aşa­ma­ya gel­me­si, Tür­ki­ye’nin ça­lı­şan ke­si­mi­nin, emek­çi ke­si­mi­nin, üc­re­tiy­le, maa­şıy­la ge­çi­nen­le­rin hak­la­rı­nın güç­len­me­si­ne az ve­ya çok kat­kı ya­pa­ca­ğı için önem­li­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve bil­di­ği­niz gi­bi, 1961’de Tür­ki­ye’nin de ku­ru­cu­su ol­du­ğu Av­ru­pa Kon­se­yi ta­ra­fın­dan im­za­la­nan Sos­yal Şart, üzü­le­rek be­lirt­mek ge­re­kir ki, Tür­ki­ye ta­ra­fın­dan an­cak 1989’da ele alı­na­bil­miş­tir ve bi­zim onay­la­ya­ca­ğı­mız göz­den ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı da 1 Tem­muz 1999’da yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir, 1996’da ele alın­dı­ğı hal­de.

Sos­yal Şar­tın iki yıl ön­ce Ekim 2004’te im­za­lan­mış ol­ma­sı, an­cak, o gün­den bu ya­na ge­çen iki yıl bo­yun­ca her­han­gi bir bi­çim­de ele al­ma­mış ol­ma­mız ya da ge­cik­me­li ele alın­ma­sı, kuş­ku­suz önem­li bir ek­sik­lik sa­yıl­ma­lı­dır.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ben, Sos­yal Şar­tın göz­den ge­çi­ril­miş bi­çi­mi üze­rin­de de ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi açık­la­ya­ca­ğım; an­cak, bu ko­nu­yu, Sos­yal Şar­tı ay­rın­tı­lı ola­rak ele al­ma­dan ön­ce, ka­nım­ca Sos­yal Şar­tın öne­mi ve sos­yal hak­lar ko­nu­su­na özet­le de­ğin­mek­te ya­rar var. Ay­rı­ca, üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz kit­le­nin; ya­ni, ça­lı­şan ke­si­min du­ru­mu­na da, ül­ke­miz­de­ki du­ru­mu­na da bak­ma­mız­da ya­rar var di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, eko­no­mik ve sos­yal hak­lar ül­ke­miz­de 1961 Ana­ya­sa­sıy­la ya­sal bir çer­çe­ve­ye otur­tul­du ve te­mel hak ve öz­gür­lük­le­rin ya­şa­ma ge­çi­ril­me­si için, ça­lı­şa­bi­lir ol­ma­sı için, iş­le­me­si için ge­rek­li gö­rü­len hak­lar­dır eko­no­mik ve sos­yal hak­lar.

Çok bi­li­nen iki ör­nek ve­re­yim: Ko­nut do­ku­nul­maz­lı­ğı te­mel in­san hak­kı­dır; ama, ko­nu­tu ol­ma­yan için ko­nut do­ku­nul­maz­lı­ğı­nın hiç­bir an­la­mı yok­tur. Bu­nun gi­bi, eğer, siz, iş­siz ve yok­sul ise­niz, dü­şü­ne­cek za­ma­nı­nız yok­sa, dü­şün­ce ve an­la­tım öz­gür­lü­ğü­nün si­zin için çok faz­la an­la­mı ve ya­ra­rı yok­tur. O ne­den­le, eko­no­mik ve sos­yal şart­lar, hak­lar, bu Şart­ta dü­zen­le­nen hak­lar de­mok­ra­si­nin, in­sa­nın öz­gür­leş­me­si­nin, ki­şi­lik ka­zan­ma­sı­nın, öz­gür bi­re­yin ve -bu­ra­da ih­mal edil­di­ği­ni bi­raz son­ra ko­nu­şa­ca­ğız- ör­güt­lü top­lu­mun en te­mel, en esas­lı öğe­si­dir, da­ya­na­ğı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sos­yal Şar­tın Mec­li­sin ona­yı­na gel­me­sin­den ön­ce­ki ma­ce­ra­sı­na, geç­ti­ği aşa­ma­la­ra da de­ğin­mek­te ya­rar var. Ön­ce şu­nu söy­le­ye­yim, işin bi­çim­sel yö­nü­ne de­ği­ne­yim: Ko­mis­yon­da bel­li bir me­tin ha­zır­la­nı­yor, hü­kü­me­tin çe­kin­ce­le­ri­nin bir bö­lü­mü kal­dı­rı­lı­yor ve onay­la­nı­yor. An­cak, baş­ka bir şey ya­pı­lı­yor; dün bu­nu bu­ra­da ya­şa­dık: Ko­mis­yo­nun onay­la­dı­ğı me­tin da­ha son­ra ye­ni­den ele alı­nı­yor ve 4 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı de­ğiş­ti­ri­le­rek ye­ni­den ya­zı­lı­yor.

Şim­di, bu du­rum, as­lın­da, bi­çim yö­nün­den Sos­yal Şar­tı ele al­ma­mız­da­ki ek­sik­li­ği­mi­zin en önem­li öğe­le­rin­den bi­ri­dir. Ora­ya, bu nok­ta­la­ra ge­lir­ken ne­yin üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­mu­zu da bil­me­miz­de ya­rar var.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim eko­no­mi­miz­de, bi­zim ül­ke­miz­de eko­no­mi­de ça­lı­şan­la­rın du­ru­mu öy­le çok iç açı­cı de­ğil­dir. Han­gi ba­kım­lar­dan iç açı­cı de­ğil­dir; şu yön­le­riy­le iç açı­cı de­ğil­dir: Ön­ce, ça­lı­şan­la­rın en son ve­ri­le­re gö­re, İs­ta­tis­tik Ens­ti­tü­sü­nün en son ve­ri­le­ri­ne gö­re yüz­de 50’si ka­yıt­dı­şı­dır ve ka­yıt­şı­lık, ger­çek­ten çok yay­gın­dır. Şim­di, üc­ret­li­le­rin yüz­de 23’ü -Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sı ola­rak- yev­mi­ye­li­le­rin, gün­de­lik­çi­le­rin yüz­de 91’i, iş­ve­ren­le­rin yüz­de 27,6’sı, ken­di he­sa­bı­na ça­lı­şan­la­rın yüz­de 65’i ve sı­kı du­run, sa­yı­la­rı 3 000 000’un üze­rin­de olan üc­ret­siz ai­le iş­çi­le­ri­nin de yüz­de 95’i ka­yıt­dı­şı ça­lış­mak­ta­dır. Ko­lay­ca tah­min ede­ce­ği­niz gi­bi, ka­yıt­dı­şı­lık ta­rım ke­si­min­de çok da­ha faz­la­dır, çok da­ha yo­ğun­dur; ama -or­ta­la­ma­la­rı ver­dim bi­raz ev­vel- ta­rım­dı­şı ke­sim­ler­de de hiç az de­ğil­dir. Ta­rım dı­şın­da yüz­de 88’e çı­kan ka­yıt­dı­şı­lık kent­sel ke­sim­de de yüz­de 34,6 do­la­yın­da­dır; ya­ni, Tür­ki­ye’de ça­lı­şan ke­sim ka­yıt­dı­şı­dır. Ka­yıt dı­şın­da ol­ma­sı­nın an­la­mı şu­dur: Bu ke­sim sos­yal gü­ven­lik hak­la­rın­dan ya­rar­la­na­ma­mak­ta­dır; en te­mel sos­yal gü­ven­lik hak­la­rın­dan yok­sun­dur; bu bir.

İkin­ci­si ve çok da­ha önem­li­si, ka­yıt dı­şın­da­ki ke­sim, yal­nız sos­yal gü­ven­lik hak­la­rın­dan yok­sun ol­mak­la kal­mı­yor, ör­güt­len­me ola­nak­la­rın­dan da yok­sun; ya­ni, bun­la­rın ör­güt­lü ola­rak hak ara­ma yol­la­rı, do­ğal ola­rak, işin ya­pı­sı ge­re­ği, ka­pa­lı­dır, tı­ka­lı­dır. O ne­den­le, ele al­dı­ğı­mız Sos­yal Şart iki nok­ta­da; bir, ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü­ne ve­re­ce­ği omuz­la, des­tek­le; iki, eğer eko­no­mi­de, üc­ret, di­ğer sos­yal hak­lar, iş­ye­rin­de­ki ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si gi­bi ko­nu­lar­da, ül­ke­miz­de ça­lı­şan­la­ra yar­dım­cı olur­sa, kuş­ku­suz bun­dan eko­no­mi­mi­zin yal­nız ça­lı­şan ke­si­mi de­ğil, bü­tü­nüy­le ya­rar­la­na­ca­ğı da çok açık bir ger­çek­tir. Sos­yal hak­la­rın ge­liş­me­sin­de, eko­no­mik ve sos­yal hak­la­rın güç­len­me­sin­de en önem­li da­ya­nak, de­mok­ra­tik­leş­me­nin, hak ara­ma yol­la­rı­nın açıl­ma­sı­nın ay­nı za­man­da iş­ve­ren­le­rin de ya­ra­rı­na ol­du­ğu­nun bi­lim­sel ola­rak ka­nıt­lan­mış ol­ma­sı­dır; ya­ni, eko­no­mik ve sos­yal hak­lar, bir ha­yır­se­ver­lik, bir lü­tuf, bir iyi­lik yap­ma an­la­mın­da ve­ril­miş hak­lar de­ğil­dir. Tam ter­si­ne, eko­no­mik ve sos­yal hak­lar ne ka­dar sağ­lam olur­sa, ne ka­dar doğ­ru sağ­la­nır­sa ve bi­re­yin öz­gür­leş­me­si, te­mel bir ge­lir dü­ze­yi­ne ka­vuş­ma­sı, top­lu­mun ör­güt­lü bir ya­pı­ya ka­vuş­ma­sı ve de­mok­ra­si­nin güç­len­me­si ne ka­dar iyi sağ­la­nır­sa, sağ­lam ku­ral­la­ra otur­tu­lur­sa, ül­ke­le­rin eko­no­mik ge­liş­me­si de, ser­ma­ye bi­ri­ki­mi­nin ar­tı­şı da o çer­çe­ve­de olum­lu ve bü­yük oran­da ol­mak­ta­dır, iyi ol­mak­ta­dır.

 (Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, 1 da­ki­ka izin ve­rir­se­niz cüm­le­mi ta­mam­la­ya­ca­ğım, son­ra de­vam ede­ce­ğim.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ke­pe­nek, 1 da­ki­ka­lık sü­re­ni­zi baş­lat­tım.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Şim­di, bü­tün bu ve­ri­le­re bak­tı­ğı­mız za­man, ge­liş­me­le­re bak­tı­ğı­mız za­man, Tür­ki­ye’nin, ta­rih­sel sü­reç için­de şöy­le bir du­ru­mu gün­de­me ge­li­yor: Tür­ki­ye, ge­liş­mek­te olan bir ül­ke ol­ma­sı­na rağ­men, Av­ru­pa Kon­se­yi­nin 12 ku­ru­cu üye­sin­den bi­ri ola­rak, eko­no­mik ve sos­yal hak­la­rı, de­mok­ra­tik­leş­me­yi özüm­se­me­yi ken­di­si­ne iş edin­miş bir ül­ke­dir. Da­ha son­ra, 12 Mart­tan baş­la­ya­rak, 12 Ey­lül­de ge­len as­kerî dar­be­nin eko­no­mik ve sos­yal hak­la­ra çok bü­yük za­rar ver­di­ği bi­li­nen bir ger­çek­tir.

Şim­di, bu önü­müz­de­ki Sos­yal Şart ile Tür­ki­ye, eğer, bu açı­ğı­nı, sos­yal hak açı­ğı­nı ka­pat­ma­yı ba­şa­rır­sa, ve­re­ce­ği­miz öner­ge­ler­le güç­len­di­rir­se, kuş­ku­suz, bu, hem ül­ke­mi­zin ça­lı­şan­la­rı, emek­çi­le­ri açı­sın­dan bir atı­lım ola­cak­tır hem de de­mok­ra­si için bir ka­za­nım ola­cak­tır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ke­pe­nek.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin.

Sa­yın Çe­tin, bu­yu­run.

Sü­re­niz 10 da­ki­ka.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da şah­sım adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, söz­le­ri­me baş­la­ma­dan ön­ce, dün­kü ko­nuş­mam­da yan­lış an­la­şı­la­bi­le­cek bir ko­nu­yu dü­zelt­mek is­ti­yo­rum ön­ce­lik­le. Dün­kü ko­nuş­mam­da, bu, şu an­da gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Ek Pro­to­ko­lün, ya­ni, To­ri­no Pro­to­ko­lü­nün, de­ne­tim sis­te­mi­ni, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da­ki de­ne­tim sis­te­mi­ni hız­lan­dır­mak, sü­rat­len­dir­mek adı­na ya­pı­lan bir pro­to­kol ol­du­ğu­nu ifa­de et­me­ye ça­lış­tım. Söz­le­rim­den, tu­ta­nak­la­ra bak­tı­ğım­da, san­ki, Or­tak Şikâyet Pro­to­ko­lü­nü Tür­ki­ye onay­la­mış gi­bi bir an­lam çı­kı­yor. Tür­ki­ye’nin, bir an ön­ce, Or­tak Şikâyet Pro­to­ko­lü­nü onay­la­ma­sı ge­re­kir; ama, onay­la­mış de­ğil. (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın bir an­lam­da iş­le­ye­bil­me­si­nin me­ka­niz­ma­sı, Or­tak Şikâyet Pro­to­ko­lü­nün de Yü­ce Mec­li­si­miz­ce onay­lan­ma­sın­dan ge­çi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, dün, yi­ne, bu pro­to­ko­lün tü­mü üze­rin­de ya­pı­lan gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da, AKP Grup Söz­cü­sü ar­ka­da­şı­mız Sa­yın Kaf­kas, bu­ra­da yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma­da, ger­çek­ten hem ba­na ait ol­ma­yan bir­ta­kım söz­cük­ler­le bir ne­vi if­ti­ra dü­ze­yin­de bir ko­nuş­ma­ya yö­nel­di, di­ğer yan­dan da ko­nu­la­rı çar­pıt­tı. Ben, çok faz­la ay­rın­tı­ya gir­me­den, ev­vel Agâh Kaf­kas ar­ka­da­şı­mı­zın tu­ta­nak­lar­da­ki ko­nuş­ma­la­rı­na ya­nıt ver­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Kaf­kas, dün­kü ko­nuş­ma­sın­da “İçi­miz­de, ta­biî ki, her ba­kım­dan tak­dir et­ti­ği­miz re­jim­le prob­le­mi ol­ma­yan çok sa­yı­da ar­ka­da­şı­mız var. Biz, bu­nu bi­li­yo­ruz; ama, bi­li­yo­ruz ki, ta­kın­tı­lı ar­ka­daş­la­rı­mız da var, bun­la­rı da bi­li­yo­ruz. Re­jim­le so­ru­nu olan ar­ka­daş­la­rı­mız da var, bun­la­rı da bi­li­yo­ruz ve bu­nun üze­ri­ne biz ar­ka­da­şı­mı­za şu­nu söy­lü­yo­ruz” di­yor; ya­ni, Kaf­kas’ı teb­rik edi­yo­rum ko­nuş­ma­sı ne­de­niy­le.

NU­RET­TİN AK­TAŞ (Ga­zi­an­tep) – Ko­nuy­la ne ala­ka­sı var?!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Za­man za­man bu Mec­lis­te bi­zim ko­nuş­ma­la­rı­mı­za gös­ter­di­ği­niz tep­ki­le­rin, Sa­yın Kaf­kas hak­sız ol­du­ğu­nu tep­ki­le­rin, bi­zim bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı­mı­zın doğ­ru ol­du­ğu­nu çok açık­ça ifa­de edi­yor ve di­yor ki Sa­yın Kaf­kas: “Bu­ra­da Yü­ce Mec­lis­te bü­tün par­la­men­ter­ler ye­min et­miş­tir ve re­jim­le prob­le­mi olan in­san­lar bu Par­la­men­to­nun,Yü­ce Par­la­men­to­nun ça­tı­sı al­tın­da ola­maz. Re­ji­mi ko­ru­mak, kol­la­mak kim­se­nin te­ke­li al­tın­da ola­maz ve bir baş­ka­la­rı­nı re­jim mu­ha­li­fi gi­bi gös­ter­me­ye de bu ül­ke­de kim­se­nin hak­kı ve had­di ola­maz di­ye dü­şü­nü­yo­rum; çün­kü, bu Par­la­men­to ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le cum­hu­ri­ye­tin te­mel il­ke­le­ri­ni or­ta­ya koy­muş bir Par­la­men­to­dur.” Teb­rik edi­yo­rum ar­ka­da­şı­mı­zı. De­vam edi­yor: “Şim­di, ben, bu­ra­da üzün­tüy­le sey­re­di­yo­rum. Ben ina­nı­yo­rum ki, bu Mec­lis, bu Yü­ce Ça­tı, Ku­ru­cu Mec­lis­te ruh, he­ye­can, iman, azim, ül­ke­nin bir­li­ği, bü­tün­lü­ğü adı­na ne ka­rar­lı­lık var­sa, 22 nci Dö­nem Par­la­men­to­sun­da da ay­nı ka­rar­lı­lık var­dır, 102 nci par­la­men­to dö­ne­min­de de ay­nı ka­rar­lı­lık ebe­di­yen sü­re­cek­tir. (AKP Gru­bun­dan al­kış­lar)”

Şim­di, ben, Sa­yın Kaf­kas’a ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Sa­yın Kaf­kas, bu al­kış­la­rın ara­sın­da, aca­ba, Kürt So­ruş­tur­ma­sı ki­ta­bı­nı ya­zan mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­nı­zın da al­kış­la­rı var mı?! Bu Mec­lis ko­nuş­ma­nı­zın CD’si­ni alıp bir iz­le­yin. Ar­ka­da­şı­mız ora­da di­yor ki… Bi­raz ev­vel­ki ko­nuş­ma­la­rı­nız­da, de­mek ki kuş­ku­lan­mış­sı­nız, de­mek ki AKP Gru­bun­dan, AKP Par­ti­sin­den ra­hat­sız­lık duy­muş­su­nuz, bi­ze doğ­ru yö­nel­mek is­ti­yor­su­nuz; ama, ka­pı­mız si­ze ka­pa­lı Sa­yın Kaf­kas.

Ba­kın, bu­ra­da ne di­yor ar­ka­da­şı­nız, ne di­yor ar­ka­da­şı­nız… Bir da­ha bi­zim ar­ka­daş­la­rı­mı­za, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­le­rin ya da di­ğer mu­ha­le­fet par­ti­si söz­cü­le­ri­nin, bu­ra­da, cum­hu­ri­yet­le, re­jim­le so­ru­nu ol­mak­la il­gi­li ko­nuş­ma yap­tı­ğın­da sa­kın tep­ki gös­ter­me­yin.

Ba­kı­nız, bu sa­tır­la­rın sa­hi­bi ara­nız­da. Di­yor ki bu sa­tır­la­rın sa­hi­bi, oku­ya­ca­ğım sa­tır­la­rın sa­hi­bi: “Ke­ma­list, la­ik ve de­mok­ra­tik il­ke­ler Tür­ki­ye’de ya­şa­yan her­ke­se zor­la da­ya­tıl­mak­ta­dır. Türk­lük adı­na yö­ne­ti­mi el­le­rin­de bu­lun­du­ran­lar, halk­la­rı için, Ke­ma­lizm adın­da bir din ter­cih et­miş­ler­dir.”

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin… Sa­yın Çe­tin…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – “Biz Müs­lü­man­la­rın te­zi, ke­sin­lik­le ulus dev­let ol­ma­ma­lı­dır.”

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin...

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – “Biz­ler için dev­let, ana un­sur­la­rı­nı ide­olo­ji­miz­den, İs­lam­dan alan dev­let ol­ma­lı­dır.” Bu sa­tır­la­rın sa­hi­bi ara­nız­da Sa­yın Kaf­kas. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bü­tün kür­sü­ye çı­kan ar­ka­daş­la­rım için ge­nel­de hi­tap edi­yo­rum. Lüt­fen, Ge­nel Ku­rul­da ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ko­nuş­ma­lar ya­pı­nız.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, ko­nu­ya ge­le­cek mi? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Otur!... Doğ­ru, de­ğil mi?

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Ke­sin se­si­ni­zi!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – La­fa bak!.. Tav­ra bak!..

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run, bu­yu­run de­vam edin efen­dim

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – …ben, dün, Kaf­kas’ı ikaz et­me­niz ko­nu­sun­da uyar­dım si­zi.

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Bu­ra­sı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si! (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Açı­ğa çı­kı­yor de­ğil mi?!

BAŞ­KAN – De­vam edin… Ben ge­nel ko­nuş­tum, de­vam edin…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Ve de­vam edi­yor ar­ka­daş­la­rı­mı­zın sa­tır­la­rı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – De­vam edin…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Mec­lis Kü­tüp­ha­ne­sin­de bu ki­tap du­ru­yor, is­te­yen ba­ka­bi­lir. Git, Mec­lis Kü­tüp­ha­ne­sin­den bak, ala­bi­lir­sin. Di­yor ki: “Re­ji­min, ya­ni cum­hu­ri­yet re­ji­mi­nin yüz yıl­lık zul­mü, ha­li­fe­li­ği kal­dır­ma­sı ve İs­lam düş­man­lı­ğı ha­len bü­tün şid­de­tiy­le de­vam edi­yor­ken, ki­mi Müs­lü­ma­nın Apo’nun sos­ya­list­li­ğin­den bah­set­me­si” di­ye de­vam edi­yor ar­ka­da­şı­nız. Ara­nız­da, ara­nız­da!..  (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Sa­yın Kaf­kas da ko­nuş­ma­sın­da “el­bet­te” di­yor “ta­kın­tı­lı ar­ka­daş­la­rı­mız var­dır, bun­la­rı bi­li­yo­ruz.” Bi­li­yor­sun ma­dem­ki Sa­yın Kaf­kas, o za­man, ko­nuş­ma­la­rı­na dik­kat et.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Bir da­ki­ka!.. Onu ben de­mi­yo­rum, si­zin, ar­ka­da­şı­nı­zın söy­le­di­ği­ne ce­vap ve­ri­yo­rum. Çar­pıt­ma.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Şim­di, di­yor ki, yi­ne Sa­yın Kaf­kas…

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Çar­pıt­ma!.. Çar­pıt­ma!..

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Yi­ne, Sa­yın Kaf­kas, se­nin ko­nuş­man­dan oku­yo­rum, ay­nen, Mec­lis tu­ta­na­ğın­dan…

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Mec­lis tu­ta­na­ğı, Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Bu, Mec­lis tu­ta­na­ğı…

BAŞ­KAN -  …geç­miş­te, ya­ni, ay­nı si­vil top­lum ör­güt­le­rin­de gö­rev yap­mış olan ar­ka­daş­lar bu şe­kil­de bir­bir­le­ri­ni­ze ko­nu­şur­sa­nız…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, si­zi ben uyar­dım. Sa­yın Kaf­kas di­yor ki…

BAŞ­KAN – Ol­maz…Lüt­fen…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) –  Bu­ra­da ko­nu­şul­ma­ya­cak da ne­re­de ko­nu­şu­la­cak Sa­yın Baş­kan?!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – “…he­men söz­le­ri­nin ba­şın­da “has­ta­ne­le­rin dev­ri, bir­leş­me­si” de­di. Ya, Al­lah aş­kı­na va­tan­da­şın ara­sı­na gi­rin, lüt­fen, va­tan­da­şın ara­sı­na gi­rin ve lüt­fen, va­tan­da­şın ara­sı­na gi­rin...”

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Ko­lay mı?!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Sen, ik­ti­dar olun­ca, cam fa­nus­ta ya­şı­yor­sun Sa­yın Kaf­kas. Siz, va­tan­da­şın ilaç pa­ra­sı­nı, kan­ser­li has­ta­nın ilaç pa­ra­sı­nı kes­ti­niz, bu­ra­da “dev­rim” di­ye su­nu­yor­su­nuz. Mec­lis ça­tı­sı al­tın­da, 1 000’den faz­la in­san, 1 000’den faz­la ça­lı­şan, 657 sa­yı­lı Ya­sa­nın 4/C mad­de­si­ne mahkûm edil­di. Özel­leş­tir­me adı al­tın­da ka­pa­tı­lan, yan­daş­la­ra peş­keş çe­ki­len ku­rum­lar­dan çı­kar­dı­ğı­nız iş­çi­ler, 500 li­ra, 2-2,5 mil­yar li­ra ma­aş alan­lar, şim­di, 500 000 000’a zap­tu­rapt al­tı­na alın­dı.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Söy­le­di­ğin her şe­yin ce­va­bı­nı ve­ri­rim; onun için öl­çü­lü ol!.. Öl­çü­lü ol!..

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Mec­lis­te, her gün, her haf­ta, yan­daş­la­rı­nı­zı alır­ken, on yıl­dan bu ya­na ça­lı­şan­la­rı hâlâ kad­ro­ya al­ma­dı­nız. Sa­yın Kaf­kas yi­ne “Tür­ki­ye’de, iş gü­ven­ce­si­ni ya­sal uy­gu­la­ma­ya AK Par­ti dö­ne­min­de ko­yu­yo­ruz” di­yor. Sa­yın Kaf­kas ko­nu­la­rı çarp­tır­mak­ta pek ma­hir ma­şal­lah. Oy­sa iş gü­ven­ce­si, 1992 yı­lın­da, za­ma­nın DYP-SHP Koa­lis­yo­nu­nun dö­ne­min­de ilk de­fa tar­tış­ma­ya açıl­dı; da­ha son­ra, bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me ka­bul edil­di. Ece­vit Hü­kü­me­ti, 57 nci Hü­kü­met Dö­ne­min­de, Ya­şar Oku­yan’ın Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğın­da İş Gü­ven­ce­si Ya­sa­sı çı­ka­rıl­dı. Siz, çı­ka­rı­lan ya­sa­yı bu­da­dı­nız. Da­lı­nı bu­da­ğı­nı ko­par­dı­nız Sa­yın Kaf­kas.

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) – Sa­yın Baş­kan, iki­si çık­sın­lar, dı­şa­rı­da ko­nuş­sun­lar; böy­le ol­maz ki!..

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Sa­kin ol! Din­le!..

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Yi­ne, Kaf­kas di­yor ki…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Ya bu­ra­sı Kaf­kas kür­sü­sü mü?!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) -  Dün din­le­me­din mi sen!..

MU­SA SI­VA­CI­OĞ­LU (Kas­ta­mo­nu) – Ya, iki­niz dı­şa­rı çı­kın…

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - Yi­ne Kaf­kas di­yor ki: “Bit­miş, ar­tık bit­miş, if­las et­miş, norm ve stan­dart bir­li­ği­ni kay­bet­miş üç ay­rı ku­ru­lu­şu bir­leş­tir­dik, ço­cuk­la­ra, sos­yal gü­ven­lik hak­kı­nı, sağ­lık hak­kı­nı ver­dik.” Ço­cuk­lar, za­ten sos­yal gü­ven­ce al­tın­day­dı; siz, o öv­dü­ğün ya­say­la, 18 ya­şı­nı aş­mış, ev­len­me­miş, bekâr kız ço­cuk­la­rı­nın sağ­lık si­gor­ta­sı­nı or­ta­dan kal­dır­dı­nız. O, muh­taç ko­num­da olan 18 ya­şın üze­rin­de­ki kız ço­cuk­la­rı ne ya­pa­cak?

Sa­yın Kaf­kas’ın dev­rim di­ye sun­du­ğu SSK ve sos­yal gü­ven­lik ko­nu­sun­da, yi­ne, ba­kı­nız di­yor ki Kaf­kas: “Hak gre­vi­ni çı­kar­dık.” Ben bu­ra­da dün de söy­le­dim, ön­ce­ki gün­ler­de de söy­le­dim, ulus­la­ra­ra­sı top­lan­tı­lar­da, Tür­ki­ye, Av­ru­pa Bir­li­ği nez­din­de sü­rek­li eleş­ti­ri­li­yor. Top­lu­söz­leş­me­le­rin çık­ma­za gir­me­si ha­lin­de bi­le grev ya­pa­bil­me­nin pro­se­dü­rü çok zor. Oy­sa, da­ya­nış­ma gre­vi, hak gre­vi bü­tün ül­ke­ler­de var, biz­de de ol­ma­sı ge­re­kir. Şart da bu­nu ön­gö­rü­yor. Sen, Şar­tın o bö­lüm­le­ri­ni onay­la­mı­yor­sun ki… 6 ncı mad­de­ye çe­kin­ce­yi ni­ye koy­dun, 5 in­ci mad­de­ye çe­kin­ce­yi ni­ye koy­dur­dun?

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, yi­ne bu­ra­da gö­rü­yo­ruz ki, Sos­yal Si­gor­ta­lar Ku­ru­mu has­ta­ne­le­ri­nin bir­leş­ti­ril­me­sin­den son­ra açık­lar öy­le­si­ne art­mış ki, ik­ti­dar ol­du­ğu­nuz­da, açık -2002 yı­lın­da- 1,6 mil­yon do­lar­ken, bu­gün 6,8 mil­yar do­la­ra çık­mış. Bu, ne bi­çim if­las­tan kur­tar­ma Ku­ru­mu?!

Di­ğer ta­raf­tan, üç sos­yal gü­ven­lik ku­ru­lu­şu­nun açık­la­rı­na bak­tı­ğı­nız za­man, sü­rat­le art­mış. Tıp­kı, Tür­ki­ye’yi dört yıl­da sek­sen yıl­lık borç­la­ra eş­de­ğer borç­lan­dır­dı­ğı­nız gi­bi, ku­rum­la­rı da borç ba­ta­ğı­na dü­şür­dü­nüz. Ta­biî, ne ol­du, kim­ler ne yap­tı; Ali Di­bo’lar tü­re­di, il­kön­ce de Ali Di­bo, sa­ye­niz­de Ço­rum’da çık­tı or­ta ye­re, son­ra Ha­tay’da, son­ra baş­ka yer­ler­de tü­re­di.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – To­par­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ba­kın, bu mek­tup bu­gün gel­di, 22.9.2006. O cam fa­nus­tan bir çık, va­tan­da­şın içi­ne bir git Sa­yın Kaf­kas, ne di­yor, emek­li ne di­yor... Tam da, se­nin dün­kü ko­nuş­ma­na ce­vap ve­ri­yor, 22.9.2006, di­yor ki: “Bi­zim, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı, emek­li­ye ve­ri­len bir­çok ila­cı ta­sar­ruf di­ye ver­mi­yor. Sa­yın Ba­kan, ila­cı kes­mek­le de­ğil, yol­suz­lu­ğu ön­le­mek­le ta­sar­ruf ya­pı­lır.“ Ders ve­ri­yor emek­li, Ma­li­ye Ba­ka­nı­na. Ta­biî, bun­la­rın du­ru­mu bu. Di­ğer ta­raf­tan, köy­lü­nün du­ru­mu­nu bun­dan da pe­ri­şan et­ti­niz. 1 bar­dak çay içe­bi­le­bil­mek için 1,5 ki­log­ram buğ­day sa­tı­yor be­nim köy­lüm, 2 ki­log­ram ar­pa sa­tı­yor…

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Ela­zığ) – Hil­ton’da mı içi­yor ça­yı?!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) - … ya da 1 bar­dak çay iç­ti­ğin­de, kah­ve­ha­ne­de, ya­nı­na 1 lit­re süt koy­mak zo­run­da ka­lı­yor ve­ya 1 lit­re ma­zot ala­bil­mek için 9 ki­log­ram buğ­day, 12 ki­log­ram ar­pa, 8 ki­log­ram mı­sır sat­mak zo­run­da bı­rak­tı­nız köy­lü­yü…

On­dan son­ra, çı­kıp, bu­ra­da ahkâm ke­si­yor­sun Sa­yın Kaf­kas.

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Ela­zığ) – Ça­yı She­ra­ton Ote­lin­de mi içi­yor?!

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) - Sen ne­re­de içi­yor­sun ça­yı?!

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Bir da­ha, öy­le ha­ma­si nu­tuk ata­rak, bu­ra­da ko­nuş­ma ya­par­san ce­va­bı­nı alır­sın; bu­nu bil de ko­nuş.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin, te­şek­kür edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

1 in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

AV­RU­PA SOS­YAL ŞAR­TI­NA DE­Ğİ­ŞİK­LİK GE­Tİ­REN PRO­TO­KO­LÜN

ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın de­ne­tim sis­te­mi ile il­gi­li hü­küm­le­ri­ni de­ğiş­ti­ren ve ül­ke­miz ta­ra­fın­dan 6.10.2004 ta­ri­hin­de im­za­la­nan 21 Ekim 1991 ta­rih­li “Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­kol”ün onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Bay­ram Me­ral, Ana­va­tan Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin Gü­ler; şa­hıs­la­rı adı­na Bay­ram Me­ral, Üm­met Kan­do­ğan, Ce­mal Uy­sal ve İr­fan Rı­za Ya­zı­cı­oğ­lu.

Sa­yın Me­ral, bu­yu­run…

Sa­yın Me­ral, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız efen­dim?

ZÜL­FÜ DE­MİR­BAĞ (Ela­zığ) – Sa­yın Baş­kan, te­le­fon­da ko­nu­şu­yor şu an­da…

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Ko­nuş­ma­ya­cak efen­dim.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen…

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sa­yın Me­ral; bu­yu­run efen­dim.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Ko­nuş­ma­ya­ca­ğım Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Ta­mam.

Ana­va­tan Gru­bu adı­na, Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Sa­yın Baş­kan, bir yan­lış­lık ola­cak ora­da. Grup adı­na…

BAŞ­KAN – Be­nim elim­de­ki kâğıt­ta Sa­yın Me­ral’in is­mi var; ola­bi­lir.

Efen­dim, grup adı­na ko­nuş­ma­la­rı, grup baş­kan­ve­kil­le­ri­niz im­za­la­ya­rak gön­de­ri­yor bi­ze.

Evet, Sa­yın Gü­ler, bu­yu­run efen­dim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz 10 da­ki­ka.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­kol üze­rin­de Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Evet, bu ya­sa­nın içe­ri­ği­ne bak­tı­ğı­mız­da, Ana­va­tan ola­rak, her za­man­ki gi­bi ya­pı­cı an­la­yı­şı­mız­la bu­na des­tek ver­di­ği­mi­zi tüm ka­mu­oyu­nun bil­me­si ge­rek­mek­te. Biz, Tür­ki­ye'nin uyum sü­re­ci da­hil ol­mak üze­re, Tür­ki­ye'de­ki  sos­yal ve eko­no­mik an­lam­da­ki her tür­lü ge­li­şi­me kat­kı­da bu­lu­nan her tür­lü ya­sa­ya kat­kı ver­me­ye ha­zır ol­du­ğu­mu­zu da her de­fa­sın­da söy­le­miş­tik, bu­gün de söy­le­me­ye de­vam edi­yo­ruz. Bu­gün, bu ya­sa­ya, as­lın­da ek­sik­le­riy­le be­ra­ber di­ye­bi­le­ce­ği­miz ya da da­ha olum­lu olur dü­şün­ce­siy­le kat­kı­da bu­lun­mak is­ti­yo­ruz.

Av­ru­pa’nın da­yat­ma­sı de­ğil de, Av­ru­pa’nın is­te­ği de­ğil de, tam ter­si­ne, ken­di si­vil top­lum ör­güt­le­ri­miz, ken­di de­mok­ra­tik ta­lep­le­ri­miz ve ken­di bi­ri­ki­mi­miz­le bu ya­sa­la­rın ol­gun­laş­ma­sı­nı bek­le­mek en do­ğal hak­kı­mız. Gör­dü­ğü­müz ka­dar, bu­ra­da­ki sü­reç içe­ri­sin­de, son za­man­lar­da da ka­mu­oyu­na yan­sı­yan, as­lın­da dü­ne gö­re da­ha faz­la si­ya­sal­laş­ma­mız ge­re­ken bir dö­nem­de, top­lu­mun si­ya­set yap­ma önün­de­ki en­gel­le­re bak­tı­ğı­mız­da, en­gel­le­rin hâlâ dur­du­ğu­nu gö­rü­yo­ruz.

Bu­nu bi­raz da­ha ir­de­le­di­ği­miz­de, Tür­ki­ye'de­ki  si­yasî ya­pı­nın na­sıl ge­liş­ti­ği­ni, bu Par­la­men­to lis­te­le­ri­nin na­sıl se­çil­di­ği­ni he­pi­miz çok iyi bi­li­yo­ruz. Li­der­le­rin iki du­da­ğı ara­sın­da si­ya­set yap­ma şan­sı­nın ol­du­ğu ül­ke­miz­de, in­san kay­na­ğı­mı­zın bu ka­dar zen­gin ol­du­ğu bir yer­de, si­ya­se­tin önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dır­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi. Her şey­den önem­li­si bir­bi­ri­mi­ze gü­ven­mek zo­run­da­yız. Bu ül­ke bi­zim, bu ül­ke­ye sa­hip çık­mak da he­pi­mi­zin gö­re­vi, baş­ta da Par­la­men­to­nun aslî gö­re­vi.

Bu yüz­den, si­ya­set­te­ki in­san kay­na­ğı­nı zen­gin­leş­ti­re­bil­me­nin yo­lu, özel­lik­le dev­let me­mur­la­rı da­hil ol­mak üze­re, sen­di­ka­la­rın kıs­men önün­de si­ya­set yap­ma hak­kı ol­ma­sı­na kar­şın, dev­let me­mur­la­rı­mı­zın önün­de si­ya­set yap­ma şan­sı ma­ale­sef yok; sa­de­ce se­çim dö­ne­min­de is­ti­fa edip gel­me gi­bi bir sü­reç var. Bu aşa­ma­da si­ya­set yap­ma­ya kalk­tı­ğı za­man ise, ya­pa­ca­ğı en bü­yük şey so­ruş­tur­ma.

Bu­gün de ya­şa­nı­lan sı­kın­tı or­ta­da. Bu­gün­kü top­lu­söz­leş­me gö­rüş­me­le­rin­de önü­mü­ze ser­gi­le­nen, Sa­yın Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin’in de ifa­de et­ti­ği gi­bi, bu­gün, si­vil top­lum ör­güt­le­ri, top­lu­söz­leş­me gö­rüş­me­le­ri aşa­ma­sın­da “siz si­ya­set ya­pı­yor­su­nuz” di­ye de eleş­ti­ril­mek­te. Bu­na hak ver­mek müm­kün de­ğil. Si­ya­set, ya­şa­mın ta ken­di­si. Sen, top­lu­söz­leş­me gö­rüş­me­le­ri için ge­re­ken ze­mi­ni ya­ra­ta­cak­sın; ama, so­nun­da yi­ne bil­di­ği­ni sen oku­ya­cak­sın. Hem da­vul se­nin elin­de hem zur­na se­nin elin­de; ya­ni dü­dük de si­zin eli­niz­de. Bu­nun adı­na da top­lu­söz­leş­me gö­rüş­me­si di­yo­ruz ve ta­biî ki,  ka­mu gö­rev­li­si, ör­güt­lü ka­mu per­so­ne­li­nin ya­pa­ca­ğı tek şey var­dır; si­ya­sal­laş­mak. Bu­gün, si­ya­sal­laş­ma­yı du­yar­lı­lık ola­rak al­gı­la­mak ge­re­kir. Ta­biî, için­de ba­zı ku­rum­la­rın has­sas olan nok­ta­sın­da onu ayırt ede­rek; ama, tüm ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin de bir kıs­mı­nı gö­zar­dı et­me­den de, si­ya­set önün­de­ki en­gel­le­rin açıl­ma­sı için ge­rek­li ya­sal ze­min­le­ri ha­zır­la­mak zo­run­da­yız.

Yi­ne, dün gör­dük; po­lis, me­mu­ru­mu­za cop ve bi­ber ga­zı kul­lan­mak­ta. Ha­ni, AKP ola­rak, siz­ler, hep si­vil ka­tı­lım­cı, de­mok­ra­si­den ya­nay­dı­nız?! AKP’ye si­yah çe­lenk ko­yar­ken ni­ye zor­la­nı­yor­su­nuz?!. Ka­mu gö­rev­li­si, bu­gün, aç­lı­ğa, se­fa­le­te mahkûm ol­du­ğu bir dö­nem­de si­zi pro­tes­to et­mek is­ti­yor; bu da en do­ğal hak­kı. De­mok­ra­tik bir ta­lep. Ya­pı­lan tek şey var; me­mu­ru me­mu­ra kar­şı kul­lan­dı­nız. Ya­ni, yi­ne em­ni­yet ted­bir­le­ri… Bu bas­kı, bu da­yat­ma si­zi bir yer­le­re gö­tür­mez. Bu ka­mu gö­rev­li­le­ri içe­ri­sin­den bü­yük oran­da da oy al­dı­nız. Baş­ta da, maz­lum bu top­lu­mun de­ğer­le­ri üze­ri­ne si­ya­set yap­tı­nız; ama, bu­gün gel­di­ği­niz nok­ta, mak­ro eko­no­mi de­yip du­ru­yor­su­nuz. Bir yan­dan, mak­ro eko­no­mik den­ge­ler­le övü­nür­ken, me­mu­run ala­ca­ğı ko­nu­su­na gel­di­ği­niz­de, eko­no­mik den­ge­ler sar­sı­lır…Sa­mi­mi­ye­ti­ni­ze inan­mı­yo­ruz. Eko­no­mik gös­ter­ge­ler içe­ri­sin­de gö­zar­dı edil­me­me­si ge­re­ken en önem­li gi­de­re bak­tı­ğı­mız­da fa­iz­dir. Ni­ye, mak­ro eko­no­mik ko­nu­lar ge­lin­ce, fa­ize ver­di­ği­niz pa­ra­la­rı, yıl­lar­dır bu ül­ke­nin na­sıl sö­mü­rül­dü­ğü­nü çok iyi bi­li­yor­su­nuz.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Si­zin pa­ra­nı­zı ve­ri­yo­ruz:

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Bi­zim pa­ra­la­rı­mı­zı de­ğil, hiç­bir za­man bi­zim pa­ra­la­rı­mı­zı ver­mi­yor­su­nuz.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) - Evet, evet, der­si­ne iyi ça­lış!..

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Her­kes alın te­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı ala­bil­me­nin kav­ga­sı­nı ve­ri­yor. Bu sü­reç­te vur­gu­lan­ma­sı ge­re­ken şey üre­tim­de re­ka­bet, ve­rim­li­lik­te re­ka­bet. Tam ter­si­ne, gü­nü ko­ta­ran, gü­nü­bir­lik ya­şa­yan, sa­de­ce üret­mek­ten çok, kay­gı ve kor­ku­lar­la me­mu­ri­ye­ti­ni ida­me et­me­ye ça­lı­şan bü­yük bir kit­le ve gü­ven­siz­lik, so­ru işa­re­tiy­le ba­kan bir an­la­yı­şı­nız var. Ni­ye dev­let me­mu­ru­na gü­ven­mi­yor­su­nuz ar­ka­daş­lar?! Si­ya­set, sa­de­ce biz­le­rin de­ğil, ay­nı za­man­da, bu ül­ke­de ya­şa­yan her va­tan­da­şın, her yurt­ta­şın do­ğal hak­kı. Si­ya­set yap­ma ko­nu­sun­da­ki en­gel­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da, Av­ru­pa’da bir­çok ör­nek­le­ri var. Bu ko­nu­da, ya­sal mev­zu­at ko­nu­sun­da da, Sa­yın Baş­ba­ka­nın bu ko­nu­da da özel­lik­le çiz­mek is­te­di­ği bir nok­ta var, al­tı­nı çiz­di­ği “ve­re­ce­ğiz” de­di­ği ve va­at­ten öte­ye git­me­di­ği­ni dü­şün­dü­ğü­müz ve bu ko­nu­da da sa­mi­mi ol­ma­dı­ğı­nı dü­şün­dü­ğü­müz, grev­li top­lu­söz­leş­me hak­kı.

Evet, ka­mu per­so­ne­li­nin yüz­de 20’si­ni geç­me­yen bir ör­güt­len­me sü­re­ci var. Böy­le bir or­tam içe­ri­sin­de, sen­di­ka­lar ara­sın­da da­hi ayırt ede­rek, bir baş­ka sen­di­ka­da olan ka­mu per­so­ne­li­ni, sür­gün, teh­dit gi­bi kor­ku­lar­la sin­dir­me­ye ça­lı­şıp, ken­di is­te­di­ği­niz doğ­rul­tu­sun­da ör­güt­len­me­ye izin ver­me­ni­ze rağ­men, bu­gün­kü ör­güt­len­me ora­nı çok dü­şük. Ör­güt­süz top­lum­la­rın ge­le­ce­ği ka­ran­lık­tır, ge­rek ka­mu ça­lı­şa­nı ge­rek­se si­vil top­lum an­la­yı­şın­da. Bu doğ­rul­tu­da, eğer Av­ru­pa stan­dar­dı­nı ya­ka­la­mak is­ti­yor­sak, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey var; bu sü­re­ce, ör­güt­len­mek­te­ki ze­mi­nin alt­ya­pı­sı­nı ya­rat­mak.

Gö­rü­nen o ki, bu­gün, yüz­de 4, ar­tı 4 di­ye öner­di­ği­niz, ka­mu ça­lı­şa­nı­na, dev­let me­mu­ru­na öner­di­ği­niz, dü­ne ka­dar da­ha, de­va­lü­as­yon­la be­ra­ber ya­pı­lan zam­la­rı da göz önün­de bu­lun­dur­du­ğu­muz­da, alım gü­cü­ne de bir ba­kın, dev­let me­mu­ru her ge­çen gün alım gü­cün­den yok­sun­la­şı­yor. Evet, ba­zen kı­yas­la­dı­ğı­nız bir ör­nek var; 1 ma­aş­la 1 buz­do­la­bı ala­bi­li­yor­su­nuz. Ar­tık, buz­do­la­bı âtıl bir tek­no­lo­ji. Ya­ni, dün­kü ge­liş­me­si­ne bak­tı­ğı­mız­da, bel­ki bir alım gü­cü ola­rak bir kri­ter­di; ama, bu­gün de­ğil, tek bir fak­tör de­ğil. Bu­gün, eği­tim de da­hil ol­mak üze­re, bir ai­le­nin aç­lık ve se­fa­let oran­la­rı­nı lüt­fen göz- ar­dı et­me­yin. Yok­sul­luk sı­nı­rı bel­li bu ül­ke­de. Çe­şit­li, ge­rek TÜ­İK ve ge­rek­se si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin yap­mış ol­du­ğu stan­dart bel­li. Yak­la­şık 1 700 YTL olan bir yok­sul­luk sı­nı­rı, 700 YTL aç­lık sı­nı­rı­nın ol­du­ğu bir ül­ke­de ya­şı­yo­ruz; bun­la­rı gö­zar­dı et­me­yin. İşi­ni­ze gel­di­ği za­man Av­ru­pa, işi­ni­ze gel­me­di­ği za­man teh­di­de va­ran bir sü­reç ve an­la­yış. Bu­gün Av­ru­pa Bir­li­ğin­de ya­şa­yan bir dev­let me­mu­ru­nun öz­lük hak­la­rı­na ba­kın, ça­lış­ma ko­şul­la­rı­na ba­kın, on­dan son­ra Tür­ki­ye’de­kiy­le kı­yas­la­yın.

Ta­biî ki, AKP ola­rak, mil­yon­lar­ca in­san­la­rı­mı­zın ha­yal kı­rık­lı­ğı ya­şa­dı­ğı bir si­yasî olu­şum. Bu at­mos­fer­de, Tür­ki­ye’nin ya­şa­dı­ğı on­ca sı­kın­tı­la­rın bir par­ça­sı, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da­ki bir de­re­ce olum­lu dü­şün­dü­ğü­müz, ama, ek­sik­lik ola­rak da si­zin­le pay­laş­tı­ğı­mız nok­ta­da Tür­ki­ye’nin en önem­li so­run­la­rın­dan bir ta­ne­si -bi­raz ön­ce de al­tı­nı çiz­me­ye ça­lış­tık- bu ül­ke­nin ka­osa, hu­zur­suz­lu­ğa, po­le­mi­ğe ih­ti­ya­cı yok. Her ge­çen gün sev­gi­ye, inan­ca, kar­deş­li­ğe ih­ti­yaç ol­du­ğu bir dö­nem ya­şı­yo­ruz. Bu­gün, her ge­çen gün in­san­la­rı­mı­zın du­yar­sız­laş­tı­ğı bir dö­nem ya­şı­yo­ruz; bu da kö­tü bir şey. Yüz­de 40’a va­ran bir ay­maz­lı­ğa va­ran bir kit­le, top­lum kit­le­si; he­pi­miz için en bü­yük teh­li­ke bu. İk­ti­dar­lar de­ği­şir, dik­ta­tör­ler de­ği­şir, AKP de de­ğiş­ti­ri­le­bi­lir; ama, top­lu­mun ay­maz­lı­ğı­nı kır­mak ko­lay de­ğil. Asıl, du­yar­sız top­lum­lar­dan kor­kun. Yüz­de 40 bu oran; bu­nu iyi dü­şü­nün ar­ka­daş­lar; yüz­de 40. Yüz­de 40’ı da şaş­kın ör­dek gi­bi, bu top­lu­mun ya­rın­la­rı­nın ha­ya­li­nin ka­ram­sar­lı­ğı­nı ya­şa­mak­ta. Sa­bah işe ge­lip, ak­şam eve gi­de­bil­me­nin sı­kın­tı­sı­nı ve hu­zur­suz­lu­ğu­nu ya­şı­yor.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Böy­le bir şey var mı ya?! Mil­le­ti şaş­kın ör­de­ğe na­sıl ben­ze­ti­yor­sun?! Böy­le bir şey olur mu ya?!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) - Hal­ka na­sıl “şaş­kın ör­dek” der­sin, Sa­yın Ve­ki­lim?!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Fi­kir ola­rak şaş­kın ör­dek, ar­ka­daş­lar. Siz bu­nun an­la­mı­nı, içe­ri­ği­ni dü­şün­mü­yor­sa­nız, al­gı­la­mak­ta zor­la­nı­yor­sa­nız, lüt­fen, ge­lip ay­dın­la­tın.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Hay­ret bir şey ya, hal­kı ren­ci­de edi­yor­sun.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Hiç­bir za­man ren­ci­de et­mi­yo­ruz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Ya­ni, siz ne de­di­ği­ni­zi bi­le bil­mi­yor­su­nuz. Ağ­zın­dan çı­ka­nı ku­la­ğın duy­mu­yor.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Bu top­lu­ma sev­gi­miz, say­gı­mız fark­lı. Ama, şu­nu kim­se gö­zar­dı et­me­sin: Top­lu­mun şaş­kın­lı­ğı -me­cazî an­lam­da; al­tı­nı çi­zi­yo­ruz- ay­maz­lı­ğa va­ran bir du­yar­sız­lı­ğı var.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Hay­ret bir şey ya!

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Ayıp! Ayıp!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ya­şı­yor­su­nuz he­pi­niz, gör­mü­yor mu­su­nuz Sa­yın Ve­ki­lim?

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Hal­ka “ay­maz” de­nil­mez! Ayıp!

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ee ge­lin; ge­lin bu­ra­da an­la­tın lüt­fen, ge­lin bu­ra­da an­la­tın.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Se­nin gi­bi han­gi par­ti­ye gi­de­ce­ği­ni şa­şı­ran­la­ra de­nir “şaş­kın”.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Söy­le­ye­ce­ği­niz un­sur bel­li; ge­lir­si­niz, söy­le­ne­cek bir sö­zü­nüz var­sa, bu­ra­da…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Hal­kı ren­ci­de et­me­ye hak­kın yok.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) - Ha, hal­kın içe­ri­si­ne çı­ka­cak bir yü­zü­nüz var­sa, halk za­ten ge­re­ken tep­ki­si­ni her alan­da gös­ter­me­ye baş­la­dı.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) - Hal­kı ren­ci­de et­me­ye hak­kın yok. Biz, o hal­kın ve­kil­le­ri­yiz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Bu hal­kın tep­ki­si­ni, içi­niz­de as­lın­da siz­ler de ya­şı­yor­su­nuz. So­ka­ğın içe­ri­si­ne gi­rer­ken bu kav­ga­yı, ala­ca­ğı­nız tep­ki­le­ri gö­zar­dı et­me­yin lüt­fen. Gö­re­ce­ği­miz şey­ler var…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Si­zin de­di­ği­niz an­cak han­gi par­ti­ye gi­de­ce­ği­ni bi­le­me­yen ve­kil­ler için söy­le­ne­bi­lir.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Gü­ler, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Bu ka­nun, ek­sik­li­ği­ne rağ­men, da­ha doğ­ru­su bi­zim dü­şün­ce­miz Ana­va­tan ola­rak, da­ha ge­niş ka­tı­lım­cı de­mok­ra­si an­la­yı­şı­na uy­gun ola­rak, gör­dü­ğü­müz ek­sik­li­ği de gö­zar­dı et­me­den, ama bu­nun ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­ruz; çün­kü, önem­li olan sü­reç, Av­ru­pa uyum sü­re­cin­de ak­sa­yan yön­le­ri Av­ru­pa’nın de­ğil, ken­di iç di­na­mik­le­ri­miz­le öne çık­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz.

Ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum; say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN –Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­ler.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nuş­ma ta­le­bi olan, Gru­bun öner­di­ği Sa­yın Me­ral’in bir ya­kı­nı­nın ani­den tra­fik ka­za­sı ge­çir­me­si ne­de­niy­le Ge­nel Ku­rul­dan ay­rıl­dı.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, şu an­da, Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Cev­det Sel­vi ko­nu­şa­cak­tır.

Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; il­kön­ce he­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­la­rım.

Şah­sım ve Grup adı­na, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı üze­rin­de söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

Ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler, ge­li­şen,de­ği­şen dün­ya­mız­da her ko­nuy­la il­gi­li an­laş­ma­la­rı, söz­leş­me­le­ri ge­ti­rir. Bu, bu­gü­nün ola­yı de­ğil­dir; 1930’lar­dan, taa 1800’lü yıl­la­rın so­nun­dan be­ri de­vam eder. İn­san Hak­la­rı Be­yan­na­me­si, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ve ben­ze­ri bü­tün söz­leş­me­le­ri, uy­gar­laş­mak is­te­yen, çağ­daş bir ya­şa­mı be­nim­se­yen, te­mel hak ve öz­gür­lük­le­ri ka­bul eden dev­let­ler bun­la­rı in­ce­ler, araş­tı­rır ve ken­di ül­ke­le­rin­de de ge­çer­li ol­ma­sı için bu ku­ral­la­rın, bu söz­leş­me­le­ri im­za­lar­lar. Dış iliş­ki­ler­de ve de­ği­şik yön­ler­de bun­lar olur, çe­şit­li alan­lar­da da olur; an­cak, Tür­ki­ye’de dik­ka­ti çe­ken bir olay var­dır. Dış po­li­ti­ka­da, dış iliş­ki­le­ri­miz­de ulu­sal bir so­rum­lu­luk ikin­ci de­re­ce­ye atı­la­rak, dış­po­li­ti­ka, iç­po­li­ti­ka mal­ze­me­si ola­rak ya­pı­lır ve bu son de­re­ce sa­kın­ca­lı, ik­ti­dar­la­rı, hal­kı çe­liş­ki için­de, di­ğer dev­let­le­ri ve ül­ke­le­ri de gü­ve­nil­mez bir ül­ke du­ru­mu­na ge­ti­ren önem­li ko­şul­lar­dan bi­ri­dir.

Bi­raz son­ra ka­bul edi­le­cek pro­to­kol ve bu an­laş­ma da, şim­di­ye ka­dar ya­pı­lan an­laş­ma­lar gi­bi, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler, ku­ral­lar, ül­ke­miz ta­ra­fın­dan, el­bet­te, o ge­liş­miş ül­ke­le­rin, de­mok­ra­si­si otur­muş ül­ke­le­rin in­san hak­la­rı­na ve öz­gür­lük­le­ri­ne say­gı­lı olan ül­ke­le­rin ai­le­si için­de bu­lu­nup, on­lar­dan da ül­ke­mi­zin ya­rar­lan­dı­rıl­ma­sı için bu söz­leş­me­ler im­za­la­nır; ama, ne ya­zık ki, Tür­ki­ye’de, yıl­lar­dan be­ri, bu söz­leş­me­ler, ILO söz­leş­me­si da­hil ol­mak üze­re, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de ku­ral­lar ge­re­ği uy­gu­la­nır; ama, açıp bak­tı­ğı­mız­da, ül­ke ya­ra­rı­na, hal­kın ge­li­şi­mi­ni sağ­la­ya­cak, hal­kın öz­gür­lük­le­ri­ni ger­çek­leş­ti­re­cek mad­de­ler göz gö­re gö­re çe­kin­ce­li ve Tür­ki­ye’de ge­çer­li ol­ma­ya­cak şe­kil­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne ge­ti­ri­lir. İş­te, bu önü­müz­de­ki ra­por da ay­nı­sı­dır. 1961 yı­lın­da 46 dev­let Av­ru­pa Kon­se­yi­ni ha­ya­ta ge­çir­miş­tir ve bu, o ta­rih­ten bu ya­na de­ği­şik­li­ği ge­rek­tir­di­ği için To­ri­no’da ya­pı­lan bir an­laş­ma­nın pro­to­ko­lü im­za­la­na­cak­tır; an­cak, bu söz­leş­me­nin, bu pro­to­ko­lün Tür­ki­ye’de eme­ğiy­le ge­çi­nen­le­re, ör­güt­len­me hak ve öz­gür­lü­ğün­den ya­rar­lan­mak is­te­yen­le­re, alın­te­riy­le ça­lı­şıp da de­mok­ra­tik bir bi­çim­de ya­sal ku­ral­la­ra uy­gun hak­kı­nı al­mak is­te­yen­le­re ke­sin­lik­le açık de­ğil­dir. İl­ginç olan, bu pro­to­ko­lün en önem­li, an­lam ifa­de ede­cek olan mad­de­le­ri­dir.

1- Ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü, ta­ma­men, sen­di­ka­laş­ma hak­kı ta­ma­men çe­kin­ce kon­muş­tur. Bu pro­to­ko­lün, bu an­laş­ma­nın ne işe ya­ra­ya­ca­ğı­nı bir iki mad­de­si­ni da­ha söy­le­dik­ten son­ra siz de kav­ra­ya­cak­sı­nız. An­lam­sız ve Tür­ki­ye’nin çok ih­ti­ya­cı olan 1 in­ci mad­de, ör­güt­len­me, sen­di­ka­laş­ma hak­kı Tür­ki­ye’de ge­çer­li ol­ma­ya­cak­tır bi­raz son­ra ka­bul ede­ce­ği­miz söz­leş­me ve pro­to­kol.

2- Top­lu iş söz­leş­me­siy­le, ya­ni, ta­raf­la­rın uz­la­şa­rak, pa­zar­lık ede­rek gü­nün ko­şul­la­rı­na uy­gun hak­la­rı­nı, eko­no­mik hak­la­rı­nı al­ma hak­kı çe­kin­ce al­tı­na alın­mış­tır.

3- 18 ya­şın­dan kü­çük ço­cuk­la­rın bir ay­lık ta­til yap­ma­sı­nı çe­kin­ce al­tı­na koy­muş­tur ve en önem­li­le­rin­den ve il­ginç olan­la­rın­dan bir ta­ne­si de, 4 ün­cü mad­de­nin adil bir üc­ret hak­kı, ya­ni, bi­rin­ci fık­ra­sı şu­nu söy­le­mek­te­dir: Ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ya­cak üc­ret hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı ta­nı­ma­yı ge­rek­ti­ren fık­ra, ne hik­met­se Mec­li­se da­ha ön­ce gel­miş; ama, ba­zı ki­şi­le­rin il­gi­siy­le ko­mis­yo­na git­miş, bu­na da çe­kin­ce ko­nul­muş­tur.

Şim­di, bu söz­leş­me ve an­laş­ma­nın Tür­ki­ye’de yo­ğun bir ih­ti­yaç ol­du­ğu bu dö­nem­de ma­na ifa­de eden, an­lam ifa­de eden ko­nu­la­rı­nı siz ge­çer­li say­ma­dan  bu­ra­da im­za­la­dık­tan son­ra, hal­kı oya­la­ma­ya, bu­ra­ya ba­zı çı­kan, bu iş­ten de an­la­dı­ğı­nı zan­net­ti­ği­miz ar­ka­daş­la­rım, iş­te biz bu söz­leş­me­le­ri, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­le­ri im­za­la­dık di­ye övü­ne­rek top­lu­mu oya­la­mak; ama, ulus­la­ra­ra­sı alan­da o in­san­la­rı da kan­dır­ma­ya yö­ne­lik im­za­lar­dır, söz­leş­me­ler­dir, Tür­ki­ye’nin iti­ba­rı­nı sar­san, Hü­kü­me­tin ise, halk nez­din­de gü­ve­ni­lir­li­ği­ni or­ta­dan kal­dı­ran bir olay ola­rak or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

Şim­di, dört yıl­lık bir hü­kü­me­tin, aca­ba, sa­de­ce ulus­la­ra­ra­sı iliş­ki­ler­le sı­nır­lı bir sö­zü mü var­dır hal­ka; yok­sa, Tür­ki­ye’de, Ana­ya­sa, ya­sa­lar ve ben­ze­ri yap­tı­rım gü­cü olan tü­zük­ler ve yö­net­me­lik­ler­de hal­ka ver­di­ği söz­ler mi var­dır? Ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­nin bu an­lam ifa­de eden mad­de­le­ri­ni ta­ma­men yok sa­ya­lım; ama, şöy­le bir du­rum var, si­ze ba­zı şey­le­ri ha­tır­lat­ma ih­ti­ya­cı his­se­di­yo­rum, bel­ki ya­ra­rı olur; çün­kü, dört yıl­dır sa­bır­la bek­le­yen in­san­lar umut­la­rı­nı yi­tir­di. Çift­çi­sin­den iş­çi­si­ne, me­mu­run­dan es­na­fı­na, iş­si­zin­den ka­dı­nı­na, ka­dı­nın­dan ço­cu­ğu­na ka­dar her­kes bü­yük bir tep­ki için­de. Git­ti­ği­niz yer­ler­de kar­şı­laş­tı­ğı­nız tep­ki, o fın­dık­çı­nın, ar­tık, bı­çak ke­mi­ğe da­yan­dı­ğı için so­ka­ğa çık­tı­ğın­da, te­rö­rist, pro­vo­ka­tör gi­bi laf­lar­la ka­muf­le edil­me­ye­cek nok­ta­ya gel­di. Siz de onu ya­şa­dı­nız, gör­dü­nüz. Emek­li­le­rin kon­gre­le­rin­de AKP’nin söz­cü­le­ri­nin çok ciddî tep­ki­ler­le kar­şı­laş­tı­ğı or­ta­ya çık­tı.

İş­te, bu­nu da­ha faz­la yo­ğun­laş­tır­ma­mak için, hal­kın sab­rı­nı tü­ket­me­mek için bir dü­şün­me­ni­zi ge­rek­ti­ren; çün­kü, olum­suz ge­liş­me­nin hız­la de­vam ede­ce­ği ve Tür­ki­ye’nin her ye­rin­de ıs­rar­la iv­me ka­za­na­ca­ğı bir or­tam­da si­ze fay­da­sı olur, si­ya­se­ti­mi­ze fay­da­sı olur; ama, şu… Ba­kı­nız, 59 un­cu Hü­kü­met Prog­ra­mın­da ve 9 un­cu say­fa­sın­da… Se­çim Bil­dir­ge­niz ha­riç, Acil Ey­lem­ler Pla­nı­nız ha­riç, hal­ka söz ver­di­ği­niz ve bu­ra­da an­lat­tı­ğı­nız 59 un­cu Hü­kü­me­tin Prog­ra­mın­da­ki şöy­le, hal­ka ver­di­ği­niz söz­le­ri; ya­ni, halk­la AKP’nin an­laş­ma­sı­nı, ver­di­ği­niz söz­le­ri, ya­zı­lı ola­rak ka­bul edi­len prog­ra­mı­nı­zı şöy­le bir göz­den ge­çi­re­lim:

59 un­cu Hü­kü­met Prog­ra­mı­nın 9 un­cu say­fa­sın­da ek­sik­siz te­mel hak ve hür­ri­yet­ler va­at edil­miş, “tüm po­li­ti­ka­lar bu doğ­rul­tu­da şe­kil­len­di­ri­le­cek­tir” de­miş­si­niz. Ne­dir; “te­mel hak ve öz­gür­lük­ler ek­sik­siz şe­kil­de uy­gu­la­na­cak” de­miş­si­niz.

11 in­ci say­fa­sın­da… Bu ko­nuş­tuk­la­rım çok da­ha faz­la; ama, ben bu ko­nu­nun kap­sa­mı için­de olan­la­rı ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum. Hü­kü­met Prog­ra­mı­nın 11 in­ci say­fa­sın­da, “bi­rey­sel ve­ya ör­güt­lü ola­rak hak ve öz­gür­lük­le­rin kul­la­nıl­ma­sı te­mel de­ğer­ler­dir; AKP’nin hü­kü­met et­me man­tı­ğı­nın da ol­maz­sa ol­ma­zı­dır.” De­mek ki, te­mel hak ve öz­gür­lük­ler, hü­kü­met ye­ni ku­rul­du­ğun­da iyi ni­yet­le uy­gu­lan­maz­sa, ge­çer­li ha­le ge­ti­ril­mez­se, ol­maz­sa ol­maz den­miş, hal­ka söz ve­ril­miş.

12 nci say­fa­sın­da, te­mel hak ve öz­gür­lük­ler re­ji­mi­ni ev­ren­sel stan­dart­la­ra çı­kar­mak sö­zü ve­ril­miş.

18 in­ci say­fa­sın­da “ulu­sal dü­zey­de Eko­no­mik ve Sos­yal Kon­sey et­kin ola­rak ça­lış­tı­rı­la­cak”

22 nci say­fa­sın­da “fa­kir­lik ve iş­siz­li­ği azalt­mak” di­ye söz ve­ril­miş.

23 ün­cü say­fa­sın­da “va­tan­daş­la­rın ha­yat stan­dar­dı­nı ar­tır­ma­yı sağ­la­yan eko­no­mik po­li­ti­ka­la­ra ağır­lık ve­ri­le­cek” de­nil­miş.

31 in­ci say­fa­sı çok il­ginç “ta­rım sek­tö­rün­de ve­rim ve üre­ti­min ar­tı­rıl­ma­sı, üre­ti­ci ge­li­ri­nin is­tik­ra­ra ka­vuş­tu­rul­ma­sı, hay­van­cı­lık po­tan­si­ye­li­nin can­lan­dı­rıl­ma­sı ve en üst dü­ze­ye çı­ka­rıl­ma­sı…”

34 ün­cü say­fa­sın­da ise “iş­siz­lik, sa­de­ce önem­li bir üre­tim fak­tö­rü­nün is­ra­fı de­ğil, ay­nı za­man­da bir in­san­lık prob­le­mi ola­rak ele alı­na­cak­tır.” 11 in­ci say­fa­ya bir ke­re da­ha dö­nüp bak­tı­ğı­mız­da “yok­sul­luk ve yol­suz­luk­la en et­kin şe­kil­de mü­ca­de­le edi­len, yar­gı­la­ma­nın önün­de­ki                   -do­ku­nul­maz­lık­lar da­hil- tüm en­gel­ler kal­dı­rı­la­cak” de­miş­si­niz bu Tür­ki­ye’ye, dört yıl ön­ce, ye­ni ik­ti­dar olun­ca, bu par­ti­de. Di­ğer, ve­ri­len  söz­le­ri dik­ka­te bi­le al­mak is­te­mi­yo­rum, ye­ter­li bu.

2004 yı­lı, Hü­kü­me­ti­niz ta­ra­fın­dan “iş­siz­lik ve ka­yıt­dı­şıy­la mü­ca­de­le yı­lı” ilan edil­miş. Ya­ni, her yap­tı­ğı­nız re­form, her yap­tı­ğı­nız dev­rim ol­du­ğu gi­bi, 59 un­cu Hü­kü­met­çe, ola­ğa­nüs­tü, hal­kın bu­na­lım için­de bu­lun­du­ğu bu dö­nem de “iş­siz­lik ve yok­sul­luk­la mü­ca­de­le yı­lı” de­nil­miş, ilan edil­miş! Ar­ka­sın­dan ne ol­muş; iş­siz­lik­le mü­ca­de­le ko­mis­yon­la­rı ku­rul­muş, ra­por­lar ha­zır­lan­mış. Ha­zır­la­nan ra­por­la­ra bak­tı­ğı­nız­da, olay­la­rın tes­pi­tin­den iba­ret­tir. İş­siz­lik­le mü­ca­de­le, so­mut ola­rak, na­sıl çık­mış­tır; iş­siz­li­ğin he­sa­bın­da de­ği­şik oyun­lar ya­pı­la­rak, ger­çek iş­siz­lik ke­na­ra bı­ra­kıl­mış, hal­kın iş­siz­li­ği­nin yü­zü­ne ba­ka ba­ka “iş­siz­lik aşa­ğı­ya düş­tü” de­ni­le­cek ra­kam oyun­la­rıy­la or­ta­ya çı­kıl­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

SE­DAT KI­ZIL­CIK­LI (Bur­sa) – Cev­det Bey “iş­siz­lik yük­sel­di” di­ye ha­ber olun­ca ina­nı­yor­su­nuz, “düş­tü” di­ye ha­ber olun­ca inan­mı­yor­su­nuz.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ya bı­rak şim­di, bı­rak!

SE­DAT KI­ZIL­CIK­LI (Bur­sa) – Onu ka­bul edi­yor­su­nuz, bu­nu ka­bul et­mi­yor­su­nuz.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ya­hu ko­nuş­ma!

BAŞ­KAN – Sa­yın Kı­zıl­cık­lı, lüt­fen…

Sa­yın Sel­vi, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Şim­di, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me, ya­sa­lar, ve­ri­len söz­ler ve Prog­ram or­ta­day­ken, şim­di Tür­ki­ye’nin ha­li­ne ba­kın!.. Ana­ya­sa­nın 90 ın­cı mad­de­si “Mil­let­le­ra­ra­sı and­laş­ma­la­rı uy­gun bul­ma” mad­de­si “bu and­laş­ma­la­rın Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ta­ra­fın­dan onay­lan­ma­sıy­la an­lam ifa­de eder” der. “Yü­rür­lü­ğe ko­nul­muş bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler ka­nun hük­mün­de­dir” der Ana­ya­sa­nın 90 ın­cı mad­de­si. “Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı­lık id­di­asıyla Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­ne baş­vu­ru­la­maz. Te­mel hak ve öz­gür­lük­le­re iliş­kin ulus­la­ra­ra­sı and­laş­ma­lar­la ka­nun­la­rın ay­nı ko­nu­da fark­lı hü­küm­ler içer­me­si ne­de­niy­le çı­ka­bi­le­cek uyuş­maz­lık­lar­da mil­let­le­ra­ra­sı and­laş­ma hü­küm­le­ri esas alı­nır.” Bu, Ana­ya­sa­nın 90 ın­cı mad­de­si.

Ana­ya­sa­nın “Sen­di­ka­laş­ma hak­kı” baş­lık­lı 51 in­ci mad­de­si: “Hiç kim­se bir sen­di­ka­ya üye ol­ma­ya ya da sen­di­ka üye­li­ğin­den ay­rıl­ma­ya zor­la­na­maz.”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız efen­dim. Ek sü­re­yi baş­lat­tım.

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - 2821 sa­yı­lı Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı­na dö­nüp bak­tı­ğı­mız­da, ay­nı dü­zen­le­me ya­pıl­mış­tır. Ne­dir; sen­di­ka­ya üye ol­mak ser­best­tir. “Hiç kim­se sen­di­ka­ya üye ol­ma­ya ve­ya ol­ma­ma­ya zor­la­na­maz.” Bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­yi bı­rak­tım, alış­kan­lık ha­li­ne ge­ti­ril­miş. Dı­şa kar­şı “Efen­dim, biz her şe­yi ya­pı­yo­ruz”, ama, içe­ri­de de hal­kı bu­nun­la oya­la­rız, “dev­rim yap­tık” de­riz, “öz­gür­lük­ler ge­liş­ti” de­riz di­ye, hiç de hal­kın ih­ti­ya­cı olan­la­rın, özel­lik­le emek­çi­le­rin ih­ti­ya­cı­na ce­vap ver­me­ye­cek olay­lar ge­çi­yor. Onu bı­rak­tık; ama, Ana­ya­sa bu. Siz da­ha se­çi­me gel­me­den ön­ce bu mad­de­ler var­dı, bi­le bi­le söz ver­di­niz. Ya­sa­lar bu; ama, uy­gu­la­ma­ya…

BAŞ­KAN- Sa­yın Sel­vi, son cüm­le­le­ri­ni­zi ala­yım efen­dim. Lüt­fen…

M.CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bi­raz son­ra ko­nu­şa­ca­ğım, me­rak et­me­yin, ta­mam­la­rım.

Sa­ğol Baş­kan.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2 nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Gü­ler.

Bu­yu­run.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Uy­gu­lan­ma­sı­na Da­ir Ka­nun üze­ri­ne, Ana­va­tan Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım; he­pi­ni­ze say­gı­lar ve sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

As­lın­da, bir ön­ce­ki ko­nuş­mam­da da al­tı­nı çiz­di­ğim nok­ta­lar var. Bu ko­nu­yu gö­zar­dı et­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz. Özel­lik­le, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­nin önem­le al­tı­nı çiz­di­ği, si­zin de, bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın im­za­la­nır­ken al­tı­na çe­kin­ce koy­du­ğu­nuz ve bu top­lu­mun asıl ih­ti­ya­cı olan, de­ta­yı olan un­su­ru gö­zar­dı et­me­ye de­vam edi­yor­su­nuz.

Siz­den tek ri­ca­mız var: Bu­gün, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı bir bü­tün ola­rak alın, işi­ni­ze ge­le­ni al­ma­yın. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken tek şey var: Bu­gün, ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin ör­güt­len­me ve top­lu­pa­zar­lık hak­la­rı­nı içe­ren 5 in­ci ve 6 ncı mad­de­le­ri lüt­fen gö­zar­dı et­me­yin. Sa­yın Baş­ba­kan da bu ko­nu­da ka­mu­oyu­na va­at­te bu­lun­du. Siz Sa­yın Baş­ba­ka­nı din­le­mi­yor mu­su­nuz?! Si­ze ve­ri­len her yet­ki­ye çok ra­hat­lık­la evet di­yor­du­nuz. Sa­yın Baş­ba­kan ka­mu­oyun­da sa­de­ce va­at­te bu­lun­du her­hal­de. Bu­nun ge­re­ği bel­li­dir. Ge­lin, grev­li top­lu­söz­leş­me alt­ya­pı­sı­nı hep be­ra­ber ya­ra­ta­lım; yok­sa, bu­nun, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ayak­la­rı ke­sik ola­cak; ya­ni, içe­ri­ği boş ola­cak, şe­kil­den öte­ye git­me­ye­cek.

Bu top­lu­mun ör­güt­len­me­ye ve kar­şı­lık­lı gü­ve­ne ih­ti­ya­cı var. Ta­biî ki, sis­tem ken­di kon­trol me­ka­niz­ma­la­rı­nı ku­ra­cak, bu­nu hiç­bir za­man gö­zar­dı ede­me­ye­ce­ğiz. Eğer, gü­ven­siz­lik üze­ri­ne ül­ke­nin ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı adı­mı atı­lır­sa, sa­de­ce tö­kez­le­riz.

Ör­güt­lü top­lum, ya­rın­la­rı­na umut­la ba­kan bir top­lum ya­pı­sı­dır; ak­si tak­dir­de, ör­güt­süz top­lum­la­rın ge­le­ce­ği ka­ran­lık­tır. Eğer, biz, Av­ru­pa sü­re­ciy­le il­gi­li en­teg­ras­yo­nu sağ­la­mak is­ti­yor­sak, bu önem­li olan çe­kin­ce­le­re… Si­zin için da­ha doğ­ru­su, bi­zim için kay­gı ve kor­ku de­ğil; si­zin için her­hal­de kor­ku­lan bir sü­reç ya­şan­mak­ta, top­lu­mun ör­güt­lü­lü­ğün­den ra­hat­sız ol­ma­ya de­vam edi­yor­su­nuz; çün­kü, her git­ti­ği­niz yer­de top­lu ör­güt­ler, siz­le­ri pro­tes­to et­me­ye baş­la­dı bi­le. Bun­lar­dan en önem­li un­sur­lar, geç­ti­ği­miz sü­reç içe­ri­sin­de ya­şa­dı­ğı­mız, iş­te fın­dık üre­ti­ci­le­ri­nin so­run­la­rı. Dün­ya fın­dık re­kol­te­si­nin yüz­de 80’ni­ni Tür­ki­ye üret­me­si­ne rağ­men, ma­ale­sef, fi­yat­la­rı Tür­ki­ye be­lir­le­mi­yor, ma­ale­sef. Bu ko­nu­da bir­kaç ih­ra­cat­çı ve­ya ço­ku­lus­lu fir­ma­la­rın, ba­na gö­re, bi­raz da­ha, çı­kar­la­rı gö­zar­dı edil­me­di; ya­ni, on­la­rın çı­kar­la­rı ilk pla­na çı­ka­rıl­dı, 80 000 üre­ti­ci gö­zar­dı edil­di. Bu­gün, Ka­ra­de­niz yö­re­sin­de, yak­la­şık 3,5 mil­yo­nu il­gi­len­di­ren fın­dık üre­ti­ci­si­nin so­run­la­rı­nı çığ gi­bi gö­rü­yo­ruz.

Ör­güt­lü ol­mak­tan bu top­lum kork­ma­sın, siz­ler de kork­ma­yın. Ta­biî ki, top­lu­mun ay­dın­lı­ğı, ge­le­ce­ği, üret­ken­li­ği, re­ka­be­ti, an­cak ak­lın, bi­li­min, sağ­du­yu­nun ol­du­ğu bir an­la­yış­la kur­gu­la­na­bi­lir. Ama, bu­gün ba­kı­yo­ruz, siz­le­rin en çok övün­dü­ğü ör­güt­lü top­lum­lar, as­lın­da ör­güt­süz top­lum. Bun­lar­dan en gü­zel­le­rin­den bir ta­ne­si, aç­lık ve se­fa­le­tin gös­ter­ge­si ye­şil­kart. Sa­yın Baş­ba­kan, bun­dan son­ra ifa­de et­miş –sa­yın ba­kan da bu­nun al­tı­na te­yit ve­ri­yor- bun­dan son­ra, ye­şil­kart­lı­la­rın, eğer, üze­rin­de, ye­te­ri ka­dar ge­li­ri ol­ma­yan, mal, ara­ba gi­bi un­sur­lar gö­zar­dı edi­le­cek. Ya­ni, bu top­lu­mu asa­lak­laş­tır­ma­ya de­vam ede­cek­si­niz; üret­tir­me­ye­cek­si­niz…

Bu­gün hiç­bir top­lum ken­di ye­şil­kar­tıy­la övün­mez. Bu oran yüz­de 20’yi geç­ti ar­ka­daş­lar, yüz­de 20. Bu, her top­lu­mun… 5 ki­şi­den bi­ri­ni top­lum­da sa­de­ce ia­şe­ye ba­ğım­lı ha­le ge­tir­di­niz. Dört yıl­da ye­şil­kart­lı sa­yı­sı­nı art­tır­dı­nız. Ta­biî ki, mağ­dur, zor du­rum­da olan va­tan­daş­la­rı­mı­za yar­dım et­mek he­pi­mi­zin gö­re­vi. He­le sos­yal dev­let ya­pı­sı içe­ri­sin­de bu te­mel bir gö­rev; ama, bu, bir iki de­fa olur; sü­rek­li ol­maz. Sü­rek­li olur­sa, sa­de­ce, o top­lu­mu asa­lak­laş­tı­rır­sı­nız. Ver­di­ği­niz üc­ret bel­li, ye­şil­kar­tın ar­tı de­ğer­le­ri bel­li; sos­yal gü­ven­lik ve sağ­lık ko­nu­sun­da­ki ar­tı de­ğer­ler bel­li; ama, siz bu şem­si­ye­ye… Tür­ki­ye top­lu­mu­nun za­ten yüz­de 40’ı her­hal­de bu şem­si­ye al­tı­na gi­re­cek bu gi­diş­le. Bu­ra­da en önem­li gös­ter­ge se­çim ya­tı­rı­mı ola­rak gö­rü­nü­yor.

Eğer bu top­lu­mun re­ka­be­ti­ni, ve­rim­li­li­ği­ni art­tır­ma­nın yo­lu, baş­ta, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le en­teg­ras­yo­nuy­la bir­lik­te, üre­tim araç­la­rı­nın bu top­lu­mun içi­ne har­man­lan­ma­sı ge­re­kir; ama, eko­no­mik gös­ter­ge­le­re ba­kı­yo­ruz, it­ha­la­ta ba­ğım­lı ih­ra­cat… Ya­ni, Tür­ki­ye top­lu­mu, ma­ale­sef, kat­ma­de­ğer üret­mi­yor. Bir­kaç ta­ne it­ha­lat­çı ve ih­ra­cat­çı fir­ma­nın ka­zan­cın­dan öte­ye git­mi­yor. Es­ki­den de en bü­yük ar­tı de­ğe­ri­miz genç iş­gü­cü­müz­dü; bu­gün ise, o genç iş­gü­cü­mü­zün, ma­ale­sef, Tür­ki­ye’den iş bul­ma umut­la­rı­nı da her ge­çen gün yi­tir­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz ve bu umut­suz­luk, bu top­lu­mu ka­ran­lı­ğa doğ­ru gö­tür­me­ye de­vam ede­cek.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın stan­dart­la­rı… Bi­raz ön­ce de al­tı­nı çiz­me­ye ça­lış­tık. As­garî üc­re­te ba­kın, lüt­fen; se­fa­let üc­re­ti ve mil­yon­lar­ca üni­ver­si­te­li genç­le­ri­miz da­hi bu üc­re­ti bu­la­bi­le­cek iş ara­yı­şın­da. Çün­kü, bu iş ta­le­bi onur­lu bir ta­lep. Ne mer­di­ne ne na­mer­di­ne muh­taç ol­ma­mak için üret­mek is­te­yen kit­le­le­rin ta­le­bi. Ta­biî ki, si­yasîler ola­rak si­zin, İk­ti­dar Gru­bu­nu­zun Hü­kü­me­ti de bu ko­nu­da so­mut adım­lar at­ma­lı; ama, üre­tim­den çok üre­tim­siz­li­ği, ka­yıt al­tın­da­ki eko­no­mi­yi ka­yıt dı­şı­na it­me­yi, ma­ale­sef, ma­ri­fet zan­ne­di­yor­su­nuz. Bu doğ­rul­tu­da, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da­ki bu ciddî de­tay­la­rı gö­zar­dı et­me­yin. Bu ka­nun ge­çer­ken, eğer, grev­li top­lu­söz­leş­me­nin al­tı­nı bir öner­gey­le de­ğiş­ti­rin. Bi­zim ve­re­ce­ği­miz öner­ge­le­ri en ufak ka­le al­dı­ğı­nız yok. Çok ma­sum bu tür öner­ge­le­ri­mi­ze da­hi sı­cak şe­kil­de bak­ma­dı­nız, des­tek de  ver­me­di­niz. O za­man, bu­nu siz ya­pın ve si­ya­set­te­ki kar­şı­lı­ğı­nı da gö­rün. Hiç­bir za­man, bu, bir çı­kar iliş­ki­si de­ğil­dir; ama, siz­ler sa­de­ce oy ola­rak gö­rü­yor­sa­nız bu top­lu­mun de­ğer­le­ri­ni, bi­le­mem ar­tık, top­lu­mun da si­zi na­sıl al­gı­la­ya­ca­ğı­nı.

İfa­de et­ti­ği­miz bu ciddî nok­ta­la­rın, ka­mu sen­di­ka­la­rı­nı…

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – Sa­yın Ha­tip, top­lum­la bir prob­le­mi­miz yok bi­zim.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Doğ­ru, öy­le bir kay­gı­nız da yok as­lın­da; ya­ni, top­lum­la so­ru­nu­nuz da yok; top­lu­mun so­ru­nu ol­muş ol­ma­mış hiç önem­li de­ğil si­zin için; ni­ye kav­ga­nız ol­sun; kav­ga­nın al­tın­da inanç ya­tar, kav­ga­nın al­tın­da id­dia ya­tar.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – İd­di­amız da var, inan­cı­mız da.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ta­biî ki, hak­lı­sı­nız. Fın­dık üre­ti­ci­si­nin so­ru­nu var­mış; doğ­ru, ni­ye kav­ga ede­si­niz, içi­ne gi­rer­se­niz kav­ga eder­si­niz. Sa­yın Baş­ba­ka­nın her ve­si­ley­le top­lum fert­le­riy­le iç içe gir­di­ğin­de­ki ya­şa­nan sı­kın­tı­yı hep be­ra­ber gö­rü­yo­ruz, ka­mu­oyu­na yan­sı­yor. Bir çift­çi­ye ver­di­ği tep­ki­yi gör­dük “al ana­nı da, al gö­tür” de­me­si. Bun­lar, iç dün­ya­sı­nın, ba­na gö­re, dı­şa vu­ru­mu. Onun ya­nın­da, me­mur­la­ra ya­pı­lan tep­ki­ler… Siz, bi­ber ga­zı­nı, AKP’yi zi­ya­ret et­ti­ğin­de, hoş mu gö­rü­yor­su­nuz? Hiç so­ru­nu­nuz yok, doğ­ru, hak­lı­sı­nız; lüt­fen, o top­lu­mun ara­sı­na gi­rin de na­sıl so­run­lar ya­şa­dı­ğı­nı­zı gö­re­lim.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – Top­lum­la iç içe­yiz.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Her gün be­ra­be­riz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Bi­le­mem her gün be­ra­ber ol­du­ğu­nu. Her­hal­de bu ka­mu­oyu bi­zi ya­nıl­tı­yor, bi­ze kar­şı ya­pı­lan tep­ki­le­ri gö­zar­dı edi­yo­ruz her­hal­de. Biz de bu ül­ke­de ya­şı­yo­ruz, sa­de­ce siz mi ya­şa­dı­ğı­nı­zı id­dia edi­yor­su­nuz!

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) – Bir kıs­mı da fark­lı dü­şü­ne­cek.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Doğ­ru, bir kıs­mı de­ğil, o bü­yük bir ço­ğun­luk. Bu top­lu­mun yüz­de 40’ı, yok­sul­luk, aç­lık se­fa­le­ti­nin al­tın­da. Bu, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun açık­la­ma­la­rı, lüt­fen, gö­zar­dı mı edi­yor­su­nuz?! Bu ve­ri­ler, bu ra­kam­lar si­zin de­ne­ti­mi­niz al­tın­da­ki ka­mu ku­ru­mu­nun gös­ter­ge­le­ri. Bun­la­rı gö­zar­dı ede­cek­si­niz…

Sağ­lık­ta ya­şa­nan re­za­let­le­ri gö­rü­yo­ruz. Bu­gün, ta­biî ki, ba­la­yı bit­ti. Bu­gün, iş dün­ya­sı, iyi adım atar­san “Al­lah ra­zı ol­sun” der; ama, ya­pı­lan sı­kın­tı­nın öde­ne­cek fa­tu­ra­la­rı­nı da gö­zar­dı et­me­yin. Bu top­lu­ma ve­re­ce­ği­niz her tür­lü kat­kı­ya, biz, so­nu­na ka­dar Ana­va­tan ola­rak des­tek ver­me­ye ha­zı­rız; ama, bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ciddî de­tay­la­rı var, bu de­tay­la­rı gö­zar­dı et­me­yin di­yo­ruz. Bu şans si­zin eli­niz­de şu an­da, ka­mu­oyu, bu halk si­ze bu fır­sa­tı ver­di ik­ti­dar ola­rak; çün­kü, Mec­li­sin ira­de­si ta­ma­mıy­la AKP Gru­bu­nun al­tın­da. Ola­ğa­nüs­tü ça­ğır­dı­nız, iş­te ka­tı­lı­ma ba­kı­yo­ruz, 100’e ya­kın mil­let­ve­ki­li­miz yok, hiç­bir kat­kı yok. Sa­de­ce, ge­len her tür­lü öner­ge­ler si­zin oy­la­rı­nız­la ka­bul edi­li­yor ve­ya red­de­di­li­yor. Bu ka­dar Hü­kü­me­tin ipo­te­ği al­tın­da olan bir Mec­lis ira­de­si... Kat­kı­nı­za ba­kı­yo­ruz, ken­di içi­niz­de­ki çe­liş­ki­ler­le kar­şı kar­şı­ya­sı­nız. Ge­çen cu­ma gü­nü ya­şa­nan ola­yı gör­dük; Sa­yın Tu­rizm Ba­ka­nı bu­ra­da, Mec­lis Baş­kan­ve­ki­li “Ba­kan, Ko­mis­yon Baş­ka­nı yok” di­yor. Sa­yın Ba­kan, siz ora­da ne ge­zi­yor­su­nuz, si­zi yok sa­yı­yor­lar. “Otur de­di­ler, otur­dum” di­yor. Ya­ni, bu ka­dar net bir olay. Ya­ni, Hü­kü­met bi­ri­le­ri­nin, o da, elin­de gi­bi gö­rü­lü­yor.

O za­man vur­gu­lan­ma­sı ge­re­ken şey, bu de­tay­la­rı gö­zar­dı et­me­yin. Ça­lı­şan­la­rın ça­lış­ma ha­ya­tı­na, ba­rı­şı­na, üret­ken­li­ği­ne, re­ka­bet ko­şul­la­rı­na kat­kı­da bu­lu­nun. Av­ru­pa uyum sü­re­ci içe­ri­sin­de iki gün son­ra kar­şı­nı­za tek­rar bu ya­sa­lar ge­ri ge­le­cek şu ek­sik­lik­ler­den do­la­yı. Siz, sa­de­ce, Sa­yın Kretsc­hmer ve­ya Av­ru­pa Bir­li­ği söz­cü­le­ri­nin di­rek­tif­le­riy­le bu gö­re­vi yap­ma­yın. Ka­mu­nun ih­ti­ya­cı olan bu, ba­rış, hu­zur ve üret­ken­lik. Bu halk da bu­na la­yık. Bu yüz­den, bu ka­nun ge­çer­ken bu­nu gö­zar­dı et­me­yin di­yo­ruz.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Gü­ler.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na Or­du Mil­let­ve­ki­li İd­ris Sa­mi Tan­doğ­du.

Bu­yu­run Sa­yın Tan­doğ­du. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ve dış iliş­ki­ler­den olu­şan ta­sa­rı­yı da­ha ko­nuş­ma­ma baş­la­ma­dan ev­vel des­tek­le­di­ği­mi be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

17 Ara­lık 2004 ta­ri­hin­de ya­pı­lan Av­ru­pa Kon­se­yi top­lan­tı­sın­da­ki, mü­za­ke­re­le­rin baş­la­ma­sı için ta­rih alın­mış bir ül­ke ola­rak Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da yer alan ça­lış­ma ha­ya­tı­na iliş­kin dü­zen­le­me­le­re da­ha faz­la önem ver­di­ği­miz bir dö­nem­de Sos­yal Şar­tın ek pro­to­ko­lü­nü ger­çek­leş­tir­mi­şiz. Bu ça­lış­ma ha­ya­tı yal­nız iş­çi-iş­ve­ren iliş­ki­le­ri­ni de­ğil, eme­ğiy­le ge­çi­nen in­san­la­rı in­san onu­ru­na ya­ra­şır bir ya­şam için ko­run­ma­la­rı­nı zo­run­lu gö­rür; bu bağ­lam­da iş­çi­ler­le bir­lik­te me­mur­la­rı, emek­li­le­ri, ço­cuk­la­rı, dul ve ye­tim­le­ri, iş­siz­le­ri ve yok­sul­la­rı da kap­sar. Yok­sul­la­şan fın­dık üre­ti­ci­si­nin, köy­lü­le­ri­nin so­run­la­rı ve ay­nı za­man­da İs­pan­ya’da­ki fın­dık üre­ti­ci­si­nin bu söz­leş­me­ye da­ya­na­rak ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­la­ra, Av­ru­pa Bir­li­ği Kon­se­yi­ne, ILO’ya şikâyet­le­ri üze­rin­de dur­mak is­ti­yo­rum.

İs­pan­ya’da­ki fın­dık üre­ti­ci­le­ri sen­di­ka­laş­mış, ko­ope­ra­tif­leş­miş bir olu­şum için­de­dir­ler. Üret­tik­le­ri fın­dı­ğı Av­ru­pa’da iyi fi­yat­la de­ğer­len­di­rir­ler. İs­pan­ya’da­ki üre­ti­ci­ler sa­tış­la­rı­nı aliv­re ve düz şe­kil­de ya­par­lar. Fi­yat­lar da ona gö­re de­ği­şir. 7 eu­ro, 5,5 eu­ro ve 3,5 eu­ro­ya ka­dar fi­yat­lar yük­se­lir ve dü­şer. Bu dü­şüş­le­rin se­be­bi ola­rak da son za­man­lar­da İs­pan­ya Hü­kü­me­ti, İs­pan­ya üre­ti­ci­le­riy­le, İs­pan­ya’da­ki fın­dık üre­ti­ci­le­riy­le sı­kın­tı­lar içe­ri­sin­de­dir. İs­pan­ya’da­ki fın­dık üre­ti­ci­le­ri Tür­ki­ye’nin bu fın­dık dü­şüş­le­ri­ne se­bep ol­du­ğu­nu ile­ri sü­re­rek Tür­ki­ye Hü­kü­me­ti­ne kar­şı gi­ri­şim­ler­de bu­lun­muş ve şikâyet­le­ri­ni sı­ra­la­ma­ya baş­la­mış­tır.

Şim­di, say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da Ka­ra­de­niz’in dı­şın­da olan çok mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız var, Ka­ra­de­niz mil­let­ve­ki­li de­ğil ama Tür­ki­ye’nin çe­şit­li yer­le­rin­de yer­leş­miş, ama, Ka­ra­de­niz kim­li­ğin­de olan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız da var. Bu­gün ben gün­de­mi, 2006 yı­lın­da­ki gün­de­mi beş al­tı ay­dan be­ri meş­gul eden fın­dı­ğı si­ze an­lat­mak, fın­dık­ta dö­nen do­lap­la­rı, fın­dık­ta dö­nen yan­lış­lık­la­rı ve doğ­ru­la­rı, lüt­fen, bu Mec­lis­te an­lat­ma so­rum­lu­lu­ğu­nu ve gö­re­vi­ni ken­dim­de gör­dü­ğüm için bu­gün söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım. Bu ko­nu üze­rin­de has­sa­si­yet­le bü­tün ger­çek­le­ri si­ze an­lat­mak is­ti­yo­rum.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, bun­lar Sos­yal Şart­la mı ala­ka­lı?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Tür­ki­ye’de, he­men he­men en önem­li, Tür­ki­ye’nin sos­yal şart­la­rın­da, bil­has­sa Ka­ra­de­niz’de­ki ve Bo­lu-Düz­ce yö­re­sin­de­ki sos­yal bu­na­lı­ma gir­miş olan fın­dık üre­ti­ci­le­ri­nin bu sı­kın­tı­sın­dan kur­tu­la­bi­le­cek ça­re­yi bu Mec­lis bu­la­cak­tır. O ne­den­le, pür­dik­kat, ba­na, bu ko­nuş­ma­la­rı­ma dik­kat et­me­ni­zi ve ba­na da yar­dım­cı ol­ma­nı­zı siz­den is­te­ye­ce­ğim.

Şim­di, Tür­ki­ye’de, fın­dık fi­yat­la­rı, fın­dık dal­day­ken, ma­yıs ayın­da açık­la­nır. Fın­dık, bu­gü­ne ka­dar, bu du­ru­ma na­sıl gel­di, na­sıl bu hal­de­dir; bun­la­rı bil­mek için 2004 yı­lı­na ka­dar ge­ri­ye git­mek zo­run­da­yım. Bil­di­ği­niz gi­bi, 2004 yı­lın­da, Tür­ki­ye ge­ne­lin­de bir don fe­la­ke­ti ya­şan­dı. Yal­nız fın­dık de­ğil, Ana­do­lu’nun çe­şit­li yer­le­rin­de, ku­ru­ye­miş ve yaş yi­ye­cek­ler…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ka­yı­sı, ka­yı­sı…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) - Bil­has­sa Kay­se­ri’de, Ma­lat­ya’da ka­yı­sı­nın sı­kın­tı­sı, üzü­mün sı­kın­tı­sı ve en çok da fın­dı­ğın sı­kın­tı­sı çok son­suz bo­yut­la­ra er­miş­ti. O za­man Sa­yın Ge­nel Baş­ka­nı­mız De­niz Bay­kal, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bun­da, böl­ge mil­let­ve­kil­le­ri­ne bir ko­mis­yon kur­du­ra­rak, bi­zi Ka­ra­de­niz’de araş­tır­ma­ya gön­der­di. Bu ara­da, AKP mil­let­ve­kil­le­ri­ne ve di­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za da biz çağ­rı­da bu­lun­duk; fa­kat, ma­ale­sef, ken­di­le­ri bu işe teş­rif bu­yur­ma­dı­lar. Biz, Sam­sun’dan baş­la­ya­rak, Trab­zon’un en üc­ra kö­şe­sin­de­ki il­çe­le­re ve bel­de­le­re ka­dar, köy köy ge­ze­rek, don fe­la­ke­ti­ni tes­pit et­tik. Do­nun yüz­de 80 ol­du­ğu­nu tes­pit et­ti­ği­miz­de, bu in­san­la­rın mağ­du­ri­ye­ti­ni or­ta­dan kal­dı­ra­cak tek fak­tö­rün, afet böl­ge­si ola­rak böl­ge­nin açık­lan­ma­sı­nı is­te­dik. Fa­kat, bu imkânsız­lık­la­rı, za­ma­nın ba­ka­nı ve yet­ki­li­ler bi­ze an­lat­tık­la­rın­dan son­ra tat­min ol­duk; ama, biz, hiç ol­maz­sa, bu böl­ge­ye bir yar­dım fo­nu­nun ve­ril­me­si üze­rin­de dur­duk. Sağ ol­sun­lar, o za­ma­nın Ta­rım Ba­ka­nı Sa­mi Be­yin de bü­yük yar­dım­la­rıy­la, 292 tril­yon li­ra ka­dar pa­ra­yı don fe­la­ke­tin­de­ki bu in­san­la­rın mağ­du­ri­ye­ti için har­ca­dı­lar. Fa­kat, ve­re ve­re, o za­man­ki ge­len pa­ray­la, 40 tril­yon li­ra­ya ya­kın bir pa­ra gel­di. O pa­ra da ge­ne bir harç­lık ol­muş­tu bi­zim köy­lü­ler için. Ama, o böl­ge­nin 252 tril­yon li­ra ka­dar bir pa­ra ala­ca­ğı kal­mış­tı ve bu, hâlâ, bel­lek­te­dir. Ne­den bu­nun üze­rin­de du­ru­yo­rum; kay­nak bu­la­ma­dı­ğı­mız, kay­nak ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­yen yet­ki­li­le­re bu­nun bir kay­nak ol­du­ğu­nu, bir kay­nak ola­rak ke­nar­da dur­du­ğu­nu gös­ter­mek için an­la­tı­yo­rum bu­ra­da.

Se­ne 2005. Ha­ki­ka­ten borç­lu harç­lı, ha­ki­ka­ten zor du­rum­da olan Ka­ra­de­niz köy­lü­sü, fın­dık köy­lü­sü 2005 yı­lı­na borç­la gir­di; fa­kat, bu don fe­la­ke­tin­den kay­nak­la­nan sı­kın­tı­nın 2005 yı­lın­da bi­te­ce­ği umu­du yük­sek­ti. Re­kol­te de iyiy­di; 550 000-600 000’e ya­kın bir re­kol­te var­dı. Fın­dık ta­ban­fi­ya­tı­nın yük­sek ol­ma­sı için bü­yük ça­ba­lar gös­te­ri­li­yor­du; çün­kü, arz-ta­lep me­se­le­sin­den kay­nak­la­na­rak, fın­dık az ol­du­ğu için, 2004 yı­lın­da­ki fın­dık fi­ya­tı 7 000 000 li­ra­ya ka­dar vur­muş­tu. Ger­çek­ten de, 2001 yı­lı fın­dı­ğı­nın yük­sek fi­yat­la -yağ­lı­ğa ay­rıl­mış olan, fın­dık ya­ğı ya­pı­la­cak olan fın­dı­ğın da yük­sek fi­yat­la- sa­tıl­ma­sı hem Hü­kü­met için hem Fis­ko­bir­lik için, o za­man­ki ku­ru­mun ça­lış­ma­la­rı­nın içe­ri­sin­de çok iyi ran­dı­man­lar ve dev­le­te de, hiç he­sap­ta ol­ma­yan 250-300 tril­yon li­ra­ya ya­kın bir pa­ra ka­zan­dır­mış­tır bu; do­nun, arz-ta­le­bin mey­da­na ge­tir­di­ği bir kârla.

Ama, 2005 yı­lın­da fın­dık ta­ban­fi­ya­tı­nın 7 000 000 li­ra­dan 5 000 000 li­ra­ya düş­me­si ta­biî müm­kün de­ğil, 6 000 000 li­ra­ya düş­me­si de müm­kün de­ğil. Va­tan­daş ve Fis­ko­bir­lik, yap­mış ol­duk­la­rı he­sap­lar ne­ti­ce­sin­de 7 000 000 li­ra ta­ban­fi­ya­tı açık­la­dı­lar. 7 000 000 li­ra ta­ban­fi­ya­tı açık­lan­dı­ğı za­man, ha­ki­ka­ten, ül­ke­de, böl­ge­de çok bü­yük şen­lik­ler, çok bü­yük mut­lu­luk ifa­de­le­ri, cüm­le­ler, ke­li­me­ler kul­la­nıl­dı. İk­ti­dar Par­ti­si ve biz mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak da böl­ge için çok se­vin­dik; ama, ne ol­duy­sa, ara­dan bir­bu­çuk iki ay son­ra, Fis­ko­bir­lik’in elin­de­ki sto­kun, ya­ni, pa­ra­nın bit­me­si­ne ya­kın ve de se­çim­le­rin yak­la­şa­ca­ğı bir za­man­da iş­ler ters dön­me­ye baş­la­dı. Fis­ko­bir­lik di­yor ki: “Bu 7 000 000 li­ra fın­dık ta­ban­fi­ya­tı­nı ben ver­dim.” Hü­kü­met di­yor ki: “Ben ver­dim.” Hü­kü­me­tin ver­di­ği ile Fis­ko­bir­lik’in ver­di­ği ara­sın­da­ki çe­liş­ki­de en çok mağ­dur olan da o böl­ge­nin mil­let­ve­ki­li ola­rak, ben; ta­biî, çok bü­yük sı­kın­tı­lar çe­ki­yor­dum. Di­yo­rum ki: 7 000 000 li­ra­yı Hü­kü­met mi ver­di, Fis­ko­bir­lik mi ver­di? Va­tan­daş di­yor ki:“Hü­kü­met ver­di, Al­lah ra­zı ol­sun” ve ha­ki­ka­ten, TESK Otel­de­ki bir top­lan­tı­da, o za­man ye­ni Ba­kan olan Meh­di Bey, kal­ka­rak “bi­zim bu 7 000 000 li­ra ta­ban­fi­ya­tı­mı­zı na­sıl bu­lu­yor­su­nuz, bu bi­zim eko­no­mik po­li­ti­ka­la­rı­mı­zın ürü­nü­dür” de­di. Böl­ge mil­let­ve­kil­le­rin­den ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız, kal­ka­rak, o top­lan­tı­da “at sa­hi­bi­ne gö­re kiş­ner”, “bu fi­yat bi­zim ürü­nü­müz­dür ve bu­nun­la da gu­rur du­yu­yo­ruz” de­di­ler.

Ben de o top­lan­tı­da­yım te­sa­dü­fen. Ba­na da ko­nuş­ma hak­kı ve­ril­me­den, top­lan­tı bi­ter­ken -Zi­ra­at Oda­la­rı Baş­kan­lı­ğı­nın or­ga­ni­ze et­miş ol­du­ğu bir top­lan­tıy­dı bu- de­dim ki: “Ben de bir ko­nuş­mak is­ti­yo­rum, ba­na da bir ko­nuş­ma ve­rir mi­si­niz?” “Aa, Sa­yın Ve­ki­lim özür di­le­riz, bu­yu­run kür­sü­ye” de­di­ler. “Kür­sü­ye ge­rek yok, ol­du­ğum yer­den ko­nu­şu­rum” de­dim. Ora­da­ki fın­dık üre­ti­ci­si­ne, köy­lü­ye ve muh­tar­la­ra şu­nu söy­le­dim, de­dim ki: “Ar­ka­daş­lar, bu­gün­kü 7 000 000 li­ra­dan do­la­yı Hü­kü­me­ti teb­rik edi­yo­rum. As­lın­da, ben, şu­nu is­ter­dim: Ge­çen se­ne çok bü­yük sı­kın­tı ya­şa­dık. Don fe­la­ke­tin­de şu­ra­da otu­ran mil­let­ve­kil­le­rin­den, ba­kan­lar­dan hiç kim­se yok­tu. Ye­ni ev­le­nen çift­le­re nikâh me­mu­ru­nun söy­le­di­ği gi­bi ‘iyi gün­de de kö­tü gün­de de ya­nı­nız­da­yız’ de­di­ği gi­bi, ben, on­la­rın, kö­tü gü­nü­nüz­de de yan­la­rı­nız­da ol­ma­sı­nı is­ter­dim; ama, ma­ale­sef, hep iyi gün­le­ri­niz­de ya­nı­nız­da­lar; ama, in­şal­lah, bu 7 000 000 li­ra­yı da iyi de­ğer­len­di­rir­si­niz, Hü­kü­me­te te­şek­kür edi­yo­rum” de­dim ve ay­rıl­dım.

Bü­tün sa­mi­mi­ye­tim­le, bü­tün iç­ten­li­ğim­le… Olay­lar bu şe­kil­de geç­miş­tir, bu­nun ta­nık­la­rı da var­dır; ama, gel ge­le­lim, bir­bu­çuk ay son­ra Fis­kor­bir­lik’in sto­ku bi­tin­ce baş­la­dı Hü­kü­met­ten çat­lak ses­ler çık­ma­ya: “Bu yö­ne­tim iyi yö­ne­tim de­ğil, bu yö­ne­tim bak­kal dükkânı ça­lış­tı­rı­yor, bu yö­ne­tim Fis­ko­mar­la­rı ça­lış­tı­rı­yor, bun­lar gü­ve­ni­lir adam­lar de­ğil” de­me­ye baş­la­dı­lar.

Ya­hu, ne­re­den çık­tı bun­lar?! Fis­ko­bir­lik bir se­ne­den be­ri Fis­ko­mar ve­ya­hut da bak­kal dükkânı ça­lış­tır­mı­yor ki, on­beş yıl­dan be­ri Fis­ko­bir­lik bir ti­ca­ret­ha­ne ça­lış­tı­rı­yor. Ken­di­si­nin bil­di­ği, yö­ne­ti­mi­nin bil­di­ği bir olay­dır.

Be­ni de za­ten o il­gi­len­dir­mi­yor, 254 000 ta­ne, 255 000 ta­ne üye­si olan Fis­ko­bir­lik ku­ru­mu be­ni il­gi­len­di­ri­yor. Ku­ru­mun mağ­du­ri­ye­ti çok önem­liy­di. Ku­rum tek ba­şı­na, yal­nız ba­şı­na bir ke­na­ra bı­ra­kıl­dı ve se­çim ari­fe­sin­de baş­la­dı­lar ko­nuş­ma­ya -AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri ve ba­kan­lar da da­hil- Gi­re­sun te­le­viz­yon­la­rın­da, Or­du te­le­viz­yon­la­rın­da: “Biz, bir lis­te çı­kar­tı­yo­ruz, bu lis­te­ye oy ve­re­cek­se­niz. Eğer bu lis­te­ye oy ver­mez­se­niz Fis­ko­bir­lik’te şu ana ka­dar ala­ma­dı­ğı­nız pa­ra­la­rı ha­yat bo­yu ala­maz­sı­nız” de­di­ler.

Bu­nu, bü­tün iç­ten­li­ğim­le, sa­mi­mi­ye­tim­le söy­lü­yo­rum. Eğer bu söz­le­rim­de bir yan­lış­lık var­sa, böl­ge mil­let­ve­kil­le­ri, kal­kar bu­ra­da, er­kek­çe, Ka­ra­de­niz­ce, Ka­sım­pa­şa­ca, Fat­sa­ca da ko­nu­şa­bi­lir­ler; ger­çek bu­dur. Pe­ki, ne ol­du se­çim­ler­de; 254 000 de­le­ge­nin ira­de­si es­ki yö­ne­ti­me des­tek ver­di ve es­ki yö­ne­tim tek­rar se­çi­mi al­dı ve Fis­ko­bir­lik o gün­den bu ya­na dek bu bu­na­lım­lar içe­ri­sin­de bu­gün­le­re ka­dar gel­di.

Son­ra, Sa­yın Baş­ba­ka­na ve di­ğer yet­ki­li ki­şi­le­re, Fis­ko­bir­lik’e kre­di ve­ril­me­si için ri­ca­lar­da bu­lu­nul­du, ara­la­ra gi­ril­di. Ha­ki­ka­ten, böl­ge mil­let­ve­kil­le­ri bu kre­di ve­ril­me­siy­le il­gi­li ça­lış­ma­lar­da bu­lun­du­lar. Ken­di­le­ri­ne te­şek­kür edi­yo­rum. Ken­di­le­ri­ni ben sı­kış­tı­rı­yo­rum, di­yo­rum ki: “Ne za­man kre­di alı­na­cak, ne za­man bi­te­cek?” “Ağa­bey, on gün son­ra, beş gün son­ra, üç gün son­ra” di­yor­lar ve taa bu ma­yıs ayı­na ka­dar, Fis­ko­bir­lik… Fın­dı­ğı­nı ve­ren, 64 000 ton fın­dık ver­miş olan müs­tah­sil pa­ra­sı­nı al­ma­dan o gü­ne ka­dar gel­di­ler. On­dan son­ra ne ol­du; on­dan son­ra, fi­yat tes­pi­tiy­le il­gi­li, ta­biî, 2006 fın­dı­ğı da dal­da gö­rül­me­ye baş­la­yın­ca, bu fın­dık­tan mağ­dur ol­ma­yan halk da, da­ha ev­vel­den, ilk ön­ce­den fın­dı­ğı­nı sa­tan va­tan­daş­lar da mağ­du­ri­yet­le­rin ge­le­ce­ği­ni gö­rün­ce baş­la­dı­lar is­ya­na. Be­ni sı­kış­tır­ma­ya baş­la­dı­lar, AKP mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı sı­kış­tır­ma­ya baş­la­dı­lar: “Ta­ban­fi­yat açık­lan­sın, ta­ban­fi­yat açık­lan­sın…” Fa­kat, ma­ale­sef, ta­ban­fi­yat­la il­gi­li hiç­bir açık­la­ma ya­pıl­maz ol­du ve ve­ri­len ce­vap­lar şu ol­du: He­pi­ni­zin de bil­di­ği gi­bi, meş­hur Baş­da­nış­man Cü­neyt Zap­su’nun da bü­yük öne­ri­le­ri, bü­yük fi­kir­le­riy­le, ban­ka­lar­dan kre­di alın­ma­sı ıs­rar­la­rı­na kar­şın Fis­ko­bir­lik’e bü­tün ban­ka­lar ka­pı­la­rı­nı ka­pat­tı­lar, ge­nel mü­dür­ler kaç­tı­lar ve hat­ta, Sa­yın Zap­su, ba­sın top­lan­tı­sın­da “hiç­bir ban­ka Fis­ko­bir­lik’e kre­di ve­re­mez, eğer Fis­ko­bir­lik’in kre­di­ye ih­ti­ya­cı var­sa te­fe­cin­den pa­ra ala­bi­lir” di­ye… İş­te bu­ra­da. Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı­za ben Or­du’da bu­nu an­lat­tı­ğım za­man ken­di­le­ri de ba­na de­di­ler ki: “Ve­re­mez de­me­miş­tir de ver­mez de­miş­tir.” “Sa­yın Baş­ba­ka­nım, ben­de ba­sın bil­di­ri­si var Sa­yın Zap­su’nun; lüt­fen, ola­yı araş­tı­rın ve bu va­tan­da­şın mağ­du­ri­ye­ti­ni or­ta­dan kal­dı­rın” de­di­ğim za­man, ken­di­si­ne de şu­nu söy­le­di­ğim­de “bu den­li mağ­dur ol­muş bu köy­lü­nün, millî ürü­nü­müz olan fın­dı­ğı kul­la­na­rak po­li­ti­ka yap­mak, ba­na ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin etik ya­pı­sı­na uy­maz efen­dim” de­di­ğim­de, ken­di­le­ri ba­na te­şek­kür et­ti­ler; ama, gel ge­le­lim, ken­di­si­ne, ben, şu­nu söy­le­dim: “Şu an­da bu­ra­dan” de­dim, “il kon­gre­si­ne gi­de­cek­si­niz. Gi­re­sun’da fın­dı­ğın aley­hin­de ko­nuş­tu­nuz, sa­hip çı­ka­ma­ya­ca­ğı­nı­zı söy­le­di­niz, fın­dık 3 500 li­ra­ya düş­tü. Eğer, bu­ra­da da fın­dı­ğa sa­hip çı­kar­sa­nız, çı­ka­ca­ğı­nı­zı söy­ler­se­niz, fın­dık 5 000 000 li­ra­dır Sa­yın Baş­ba­ka­nım” de­dim ve ina­nır mı­sı­nız, bü­tün iç­ten­li­ğim­le, sa­mi­mi­ye­tim­le söy­lü­yo­rum; Baş­ba­kan, il kon­gre­sin­de “fın­dı­ğa ben ka­rış­mı­yo­rum, Fis­ko­bir­lik­ten gi­din pa­ra­nı­zı alın...” Hat­ta, ba­na, ora­da, is­yan et­ti­ğim­de, pro­to­kol­de otu­rur­ken, ba­ğı­rır­ken, va­tan­daş­la­rın pro­tes­to­la­rı­na kar­şı, ay­nı, Al­man­ya’da­ki ye­şil ser­ma­ye­ye pa­ra­sı­nı kap­tı­ran in­san­la­ra söy­le­di­ği gi­bi “ba­na mı sor­du­nuz, pa­ra­nı­zı ver­di­niz” gi­bi, de­di­ği söz­ler gi­bi, ora­da­ki, Fis­ko­bir­lik’e ma­lı­nı ve­ren, fın­dı­ğı­nı ve­ren, o mağ­dur köy­lü­ye kar­şı, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız “gi­din Fis­ko­bir­lik’ten alın...” Ben ye­rim­den fır­la­yıp mü­da­ha­le et­ti­ğim­de, “be­ye­fen­di, İş Ban­ka­sı si­zin, ve­rin pa­ra­yı, Fis­ko­bir­lik de öde­sin” de­di.

Ar­ka­daş­lar, bü­tün iç­ten­li­ğim­le, sa­mi­mi­ye­tim­le si­ze ses­le­ni­yo­rum: İş Ban­ka­sı bi­zim mi?

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Yö­ne­tim...

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Yö­ne­tim 11 ki­şi­den olu­şu­yor. Bu 11 ki­şi­nin 4 ta­ne­si... Ata­türk’ün o za­man­ki ko­şul­lar­da, Dil Ku­ru­mu­na ba­ğış­lan­ma­sı için ve­ri­len bir ba­ğış ni­te­li­ğin­de bir his­se­dir bu. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin ka­sa­sı­na 5 ku­ruş gir­mez ki ora­dan. Bu­nu siz­ler de bi­li­yor­su­nuz.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – O za­man çe­ki­lin ora­dan, çe­ki­lin!

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Çe­ki­lin.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Ni­ye çe­ki­le­lim?! Ora­da biz mi­ra­sı bek­li­yo­ruz be­ye­fen­di! Biz ora­da mi­ras bek­li­yo­ruz, mi­ras!.. Bek­çi­lik ya­pı­yo­ruz Ata­türk’ün ema­net­le­ri­ne!

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Çe­kil­me­ye de ha­zı­rız. Si­ze ve­re­lim is­ter­se­niz. Eğer, va­si­ye­ti dev­re­der­sek, siz ala­bi­lir­si­niz.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Si­ze bı­rak­sak, siz Ata­türk’ün his­se­le­ri­ne bek­çi­lik ya­pa­bi­lir mi­si­niz; ya­pa­maz­sı­nız. Ata­türk’ün han­gi mi­ra­sı­na bek­çi­lik yap­tı­nız da, İş Ban­ka­sın­da­ki his­se­le­ri­ne bek­çi­lik ya­pa­cak­sı­nız?!

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Pe­ki, Sa­yın Baş­ba­ka­nım, ora­da­ki bin­ler­ce in­sa­nın kar­şı­sın­da, İş Ban­ka­sı­nın bi­zim ol­ma­dı­ğı­nı, be­nim ora­ya kre­di ver­me imkânı­mın ol­ma­dı­ğı­nı...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, 15 da­ki­ka ko­nuş­tu­nuz, si­ze sa­de­ce 1 da­ki­ka­lık ek­sü­re ve­re­ce­ğim. Fın­dı­ğın so­ru­nu 1 da­ki­ka­da çö­zü­lür mü çö­zül­mez mi bil­mi­yo­rum, ama, sa­de­ce 1 da­ki­ka için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lı­yor­su­nuz.

Bu­yu­run efen­dim.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, çok ka­pa­lı olan şey­le­rin açı­ğa çık­ma­sı için, lüt­fen, sü­re ver­me­ni­zi ri­ca edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ha­yır, ol­maz. Sa­de­ce 1 da­ki­ka son­ra ko­nuş­ma­nız ta­mam.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Fis­ko­bir­lik pa­ra­sı­nı ne­re­ye koy­muş?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Şim­di, ar­ka­daş­lar, Baş­ba­ka­nı­mı­zın bu ko­nuş­ma­la­ra kar­şı, Ka­ra­de­niz­de­ki...

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Fis­ko­bir­lik pa­ra­sı­nı ne­re­ye koy­muş?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Bir da­ki­ka efen­dim.

...son­ra­ki ya­pı­lan mi­ting­ler­de, in­san­la­rın hak­kı olan, de­mok­ra­tik hak­kı olan mi­ting hak­kı­nı bu den­li is­tis­mar et­me­ye hiç kim­se­nin hak­kı yok­tur. Ora­da­ki iki ki­şi­nin ölü­mü­nün Sa­yın Baş­ba­ka­na yan­lış bil­di­ril­me­si…

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) – Hiç­bir il­gi­si yok.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – …so­kak­lar ara­sın­da olan olay­la­rı “il­le­gal ör­güt­le­re mah­sus­tur, PKK’ya ait­tir” den­me­si çok yan­lış­tır.

Ba­kın, bu­ra­da çok mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım var, çok sev­di­ğim de ar­ka­daş­la­rım. On­la­rı gün­de­me ge­tir­mek is­te­mi­yo­rum.

EYÜP FAT­SA (Or­du) – Ge­tir, ge­tir… 

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Ba­kın Eyüp Bey, yi­ne laf atı­yor­su­nuz.

EYÜP FAT­SA (Or­du) – Ge­tir kar­de­şim…  

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Ben bu­ra­da fın­dık so­ru­nu­nu ko­nuş­tu­ğum müd­det­çe siz “hal­kın hiç­bir şikâye­ti yok” di­yor­du­nuz. İş­te, gör­dü­nüz şikâye­ti­nin ne ol­du­ğu­nu. Çok şü­kür ki, bu­gün se­ni sağ ola­rak kar­şım­da gö­re­bi­li­yo­rum. Bu in­san­la­rın…

EYÜP FAT­SA (Or­du) – İf­ti­har ede­bi­lir­si­niz Sa­yın Tan­doğ­du.  

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Ba­kın, si­ze bir şey söy­le­ye­yim mi, biz he­pi­miz ya­rın es­ki mil­let­ve­ki­li ola­ca­ğız…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, te­şek­kür edi­yo­rum…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – …ve bu­lun­muş ol­du­ğu­muz mem­le­ket­te,  cad­de­nin or­ta­sın­da ho­roz gi­bi gez­mek de var. Yok­sa, ça­tı­la­rın al­tın­da, dam­la­rın di­bin­de giz­le­ne­rek gez­mek­le hiç­bir şey el­de ede­me­yiz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, te­şek­kür edi­yo­rum…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Bu mem­le­ket­te bir şey ya­pa­cak­sak doğ­ru yap­mak zo­run­da­yız.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) – Hiç­bir il­gi­si yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Soy­dan, lüt­fen…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Bu so­rum­lu­luk­tan ka­ça­ma­yız. Be­nim ne fın­dık fab­ri­kam var ne her­han­gi bir ku­ru­mun ko­ope­ra­tif bi­na­la­rı­nı al­mı­şım ne de her­han­gi bir or­man ara­zi­si­ni üze­ri­me ge­çir­mi­şim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, ek­sü­re­niz de ta­mam­lan­mış­tır; lüt­fen efen­dim… Bu­yu­run…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Eğer siz hâlâ akıl­lan­ma­mış­sa­nız, bu­nun ce­za­sı­nı halk si­ze ve­re­cek­tir! (CHP sı­ra­la­rın­dan  al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, bu­yu­run efen­dim…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Ayıp­tır! Ayıp­tır! Sa­na ya­kış­maz bu!

EYÜP FAT­SA (Or­du) – Sa­na ya­kış­mı­yor!.. Bak, mil­let­ve­ki­li so­rum­lu­lu­ğuy­la ko­nu­şu­yor­sun. Ayıp ya!

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, bu­yu­run… Te­şek­kür ede­rim.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Şim­di…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­doğ­du, lüt­fen efen­dim... Sü­re­niz dol­du; lüt­fen, ye­ri­ni­ze otu­rur mu­su­nuz. Lüt­fen... İs­tir­ham edi­yo­rum... Ek­sü­re­ni­zi ver­dim, sü­re­ni­zi bir­leş­tir­dim. Lüt­fen efen­dim… Bu­yu­ru­nuz…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, bir önem­li ko­nu da­ha var­dı.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu ko­nu­yu 2 sa­at de ko­nuş­sa­nız -bi­li­yor­su­nuz, dört beş ay­dır ko­nu­şu­lu­yor- çö­zül­mez. Onun için, ba­sın top­lan­tı­sı var, di­ğer yol­lar var, onu ora­da ko­nu­şu­nuz.

Bu­yu­ru­nuz efen­dim... 

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (De­vam­la) – Say­gı­lar su­na­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

3 ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Mad­de 3.- Bu Ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de, AK Par­ti Gru­bu adı­na, Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Ke­ma­let­tin Gök­taş.

Sa­yın Gök­taş, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz 10 da­ki­ka.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; AK Par­ti Gru­bu adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bu­ra­da, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün onay­lan­ma­sıy­la il­gi­li ko­nu­şu­yo­ruz; ama, az ön­ce bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mı­zı din­le­dik­ten son­ra, aca­ba baş­ka bir mad­de mi var, baş­ka bir ka­nun mu var di­ye de te­red­düt et­tim içim­den ve is­ter is­te­mez ko­nu­yu fın­dı­ğa ge­tir­di. Fın­dı­ğı ko­nu­şun­ca da, bir Ka­ra­de­niz­li ola­rak, bir Trab­zon­lu ola­rak da fın­dı­ğın ko­nu­şul­ma­yan yön­le­ri­ni de bu­ra­da si­ze açık­la­ma­yı ken­di­me bir gö­rev ad­det­tim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, fın­dık, he­pi­ni­zin bil­di­ği gi­bi, ül­ke­mi­ze eko­no­mik yön­den bü­yük bir de­ğe­ri olan mah­su­lü­müz­dür ve Ka­ra­de­niz üre­ti­ci­si­nin önem­li ge­çim kay­nak­la­rın­dan bi­ri­dir. Ay­nı za­man­da, sağ­lık yö­nün­den de in­sa­nı­mı­zın bes­len­me­si, ge­liş­mek­te olan ço­cuk­la­rı­mı­zın zi­hin­sel yön­den de, be­yin­sel yön­den de ge­liş­me­si­ne fev­kalâde kat­kı­sı olan bir ürü­nü­müz.

Yıl­lar­dan be­ri ya­pı­lan yan­lış po­li­ti­ka­lar yü­zün­den, son üç dört se­ne­ye ka­dar fın­dık üre­ti­ci­miz, son beş se­ne­ye ka­dar fın­dık üre­ti­ci­miz fev­kalâde mağ­dur du­rum­day­dı. Son za­man­lar­da, on­dan son­ra­ki, 1997’den son­ra­ki po­li­ti­ka­lar yü­zün­den, uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar­dan fın­dık üre­ti­ci­si­nin du­ru­mu bi­raz da­ha dü­zel­miş­tir; fa­kat, son, özel­lik­le, don ola­yı­na de­ğin­mek is­ti­yo­rum. Ha­ki­ka­ten bek­len­me­yen bir don ola­yı böl­ge­miz­de vu­ku bul­du ve ora­da zi­ra­at oda­la­rı­mı­zın yap­tık­la­rı, ta­rım il mü­dür­lük­le­ri­mi­zin yap­tık­la­rı tes­pit­le­re gö­re, 50 tril­yo­nun üze­rin­de des­tek ve­ril­miş­tir fın­dık üre­ti­ci­mi­ze ve fın­dı­ğı don­dan do­la­yı za­rar gö­ren müs­tah­si­li­mi­zin, fın­dık üre­ti­ci­mi­zin bir neb­ze ol­sun za­ra­rı gi­de­ril­miş­tir.

Yi­ne, Fis­ko­bir­lik’in, özel­lik­le yan­lış po­li­ti­ka­la­rı fın­dı­ğı bu­gü­ne ta­şı­mış­tır. Bu­gün bu kri­zin or­ta­ya çık­tı­ğı sü­rek­li söy­le­ni­yor; fa­kat, bi­ri­le­ri fark­lı şe­kil­de bu­nu bu­ra­da or­ta­ya ko­yu­yor. Bir baş­ka yön­den de ko­nu­şan­lar, bir baş­ka şe­kil­de ola­yı or­ta­ya ko­yu­yor­lar. Biz de, bi­zim açı­mız­dan ola­yı de­ğer­len­dir­mek is­ti­yo­ruz de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, özel­lik­le, Fis­ko­bir­lik’in Hü­kü­me­te yap­mış ol­du­ğu mü­ra­ca­at­ta “be­ni, bi­zi Fis­ko­bir­lik ola­rak, bir­lik­le­rin ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sıy­la il­gi­li, ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sıy­la il­gi­li ku­rul­dan çı­ka­rın” di­ye ta­le­bi var ve bu ta­lep­te “bi­zim borç­la­rı­mı­zı si­lin” de­ni­li­yor ve bu ta­lep doğ­rul­tu­sun­da, 1 kat­ril­yon 700 tril­yon ci­va­rın­da Fis­ko­bir­lik’in bor­cu si­li­ni­yor. Ar­ka­sın­dan de­ni­li­yor ki: “Bi­zim kı­dem taz­mi­nat­la­rı­mız var borç ola­rak, 19 tril­yon; onu da si­lin” de­ni­yor Hü­kü­me­te. O da öde­ni­yor ve ar­ka­sın­dan şöy­le bir mad­de di­yor: “Bun­lar ya­pıl­dık­tan son­ra, bi­zim, Hü­kü­me­te, bun­dan son­ra hiç­bir ta­le­bi­miz ol­ma­ya­cak­tır. Bi­zim borç­la­rı­mı­zı si­lin, kı­dem taz­mi­na­tı­mı­zı öde­yin; ama, bun­dan son­ra Hü­kü­met­ten bir ta­le­bi­miz ol­ma­ya­cak­tır.” Ya­ni, Fis­ko­bir­lik, bü­tün ka­rar­la­rı za­ten ken­di için­de alı­yor ve alı­mı­nı, sa­tı­mı­nı, ih­ra­ca­tı­nı, it­ha­la­tı­nı, ney­se, hep­si­ni ken­di­si ya­pı­yor.

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) – Doğ­ru olan bu.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Hü­kü­met­le hiç­bir iliş­ki­si yok ve biz de doğ­ru ola­nı yap­tık ve da­ha son­ra, Fis­ko­bir­lik, 2005 yı­lı –bu 2006 yı­lın­da- fın­dı­ğın öden­me­si­ne sı­ra gel­di­ğin­de, fi­yat ola­rak 7 200 000 li­ra­yı açık­la­dı. Kim­se­ye sor­ma­dı, Hü­kü­me­te da­nış­ma­dı, mil­let­ve­ki­li­ne sor­ma­dı. Bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­da­şı­ma so­ru­yo­rum: Si­ze sor­du mu, ha­be­ri­niz var mıy­dı?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Mil­let­ve­ki­li­ne ni­ye so­ra­cak ya…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Sor­ma­dı, sor­mak da zo­run­da de­ğil­dir.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Hü­kü­met sa­hip çık­tı za­ten bu­na.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Sor­mak da zo­run­da de­ğil­dir.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Hü­kü­met çık­tı sa­hip.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Hü­kü­met… Kim­se sa­hip çık­tı­ğı yok. O si­zin ken­di uy­dur­ma­nız.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Te­es­süf ede­rim ya­ni be­ye­fen­di.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Si­zin ken­di uy­dur­ma­nız… Hü­kü­met sa­hip çık­ma­dı.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Ne­yi uy­dur­mu­şum ben!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Lüt­fen, ye­ri­ni­ze otu­run.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Gel­sin, bu­ra­da, Sa­yın Ta­rım Ba­ka­nı…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, ben si­zi ye­rim­de otu­ra­rak din­le­dim, siz de otu­run din­le­yin.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Ama, be­ni tah­rik edi­yor­su­nuz! Baş­ka bir şey yap­tı­ğı­nız yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gök­taş…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Efen­dim...

BAŞ­KAN – Bir dü­zel­te­lim. Ya­ni, bu, Sa­yın Sa­mi Tan­doğ­du’nun gö­rüş­le­ri de­mek is­ti­yor­su­nuz. O “uy­dur­ma” sö­zü öy­le­ce dü­zel­te­lim.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Evet, ola­bi­lir.

Şim­di, ar­ka­daş­lar… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, dü­zel­me­di o.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ta­mam, Baş­ka­na ka­tıl­dım; doğ­ru, ta­mam, dü­zel­di.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – “Sa­mi Tan­doğ­du’nun gö­rü­şü ola­rak” de­yin o za­man; öy­le de­yin, da­ha doğ­ru.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Be­nim ne di­ye­ce­ği­me ben ka­rar ve­re­yim, siz ka­rış­ma­yın lüt­fen.

Şim­di ar­ka­daş­lar, Fis­ko­bir­lik 7 200 000 li­ra fi­ya­tı­nı açık­la­dı ve bü­yük bir he­ye­can­la, fın­dık üre­ti­ci­si­ne sa­hip çık­tı­ğı­nı, fın­dık üre­ti­ci­nin ya­nın­da ol­du­ğu­nu söy­le­di. Biz de, ta­mam, bu­yu­run, fın­dık pa­ra­sı­nın bu ol­du­ğu­nu, fi­ya­tı­nın bu ol­du­ğu­nu ve pa­ra­sı­nı da öde­ye­ce­ği­ni­ze gö­re so­run yok… Ne za­man pa­ra­lar öden­me­ye baş­la­dı… Pa­ra­la­rı öde­me­ye sı­ra ge­lin­ce, ka­sa­da pa­ra yok, mil­le­tin fın­dı­ğı alın­mış, ema­ne­te kon­muş, pa­ra öden­mi­yor. Bu se­fer Hü­kü­me­tin ka­pı­sı­na gel­di; “efen­dim, biz pa­ra­la­rı öde­ye­mi­yo­ruz, pa­ra ve­rin.” Biz de de­dik ki: “Ar­ka­daş, ba­kın, si­zin im­za­lı kâğı­dı­nız var. De­di­niz ki, ‘şun­la­rı şun­la­rı ya­pın, biz, bun­dan son­ra siz­den pa­ra ta­le­bin­de ve­ya hiç­bir şey ta­le­bin­de bu­lun­ma­ya­ca­ğız.” “Bi­ze kre­di bu­lun” de­nil­di bu se­fer. Biz de­dik ki: “Biz, kre­di ve­ren ku­rum de­ği­liz, kre­di­yi ve­ren ku­rum­lar ban­ka­lar­dır, ora­ya gi­de­cek­si­niz; za­ten, kre­di ve­ri­le­bi­lir du­rum­da olur­sa­nız, ban­ka­lar si­ze kre­di ve­ri­yor, ve­rir de; çün­kü, bir ban­ka -her gün ga­ze­te­ler­de rek­lam­la­rı gö­rü­yo­ruz- iş­te, da­ire ala­na şu ka­dar kre­di, iş­te, 0,90’la, yüz­de 1,4’le; ara­ba ala­na şu ka­dar kre­di di­ye rek­lam ve­ri­yor. Kre­di ver­mek için, ban­ka­lar, müş­te­ri arı­yor, rek­lam ya­pı­yor, si­ze hay­di hay­di ve­rir. Bu­yu­run, gi­din, ban­ka­lar­dan alın.”

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Pe­ki, bu­na ni­ye ver­mi­yor, 1,5 mil­yar do­lar mal var­lı­ğı var?

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar, ge­le­ce­ğim, bir da­ki­ka, sa­bır­lı olun… Sa­bır­lı olun…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Zi­ra­at Ban­ka­sı ne işe ya­rar?! Tü­ke­ti­ci kre­di­si ver­me­ye mi?!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) -  Sa­bır­lı olun… Sa­bır­lı olun… Lüt­fen... Biz, “bu­yu­run, ban­ka­la­ra gi­din…” Ban­ka­la­ra, bun­lar, te­mi­nat ve­re­cek, ya­ni, ken­di­ni ga­ran­ti­ye ala­cak bir te­mi­nat ve­re­me­di­ler. Biz hü­kü­met ol­duk­tan son­ra, ba­kın ar­ka­daş­la­rım, Fis­ko­bir­lik, Zi­ra­at Ban­ka­sın­da­ki bü­tün pa­ra­la­rı­nı çe­ki­yor, İş Ban­ka­sı­na ge­ti­ri­yor, ya­tı­rı­yor, -ga­yet nor­mal, ge­ti­rip, ter­ci­hi­ni, ya­tı­ra­bi­lir- ve İş Ban­ka­sı­na gi­di­yor, ora­nın müş­te­ri­si ola­rak ve bü­tün o Fis­ko­mar­la­rın, Fis­ko­bir­lik’in bü­tün pa­ra­la­rı­nı ora­ya ya­tır­ma­sı­na rağ­men, İş Ban­ka­sı, ken­di­si­ne, Fis­ko­bir­lik’e kre­di ver­mi­yor.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Ali Coş­kun’a so­run onu.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ar­ka­daş­lar…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) - Ali Coş­kun bi­li­yor, Sa­yın Ba­ka­nı­mız bi­li­yor!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Şim­di, ar­ka­daş­lar, bu­ra­da, bir isim­den bah­se­di­le­rek, “iş­te, o, kre­di­yi en­gel­le­di...” Yok böy­le bir şey.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Yok öy­le bir şey! Ta­biî, ca­nım!..

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Kim­se­nin bu­na gü­cü yet­mez ar­ka­daş­lar. Ban­ka­cı­lık Ka­nu­nu­na gö­re kre­di ve­ri­le­bi­lir olan ki­şi­ye kre­di ve­ri­lir. Ba­kı­nız, za­ten, Fis­ko­bir­lik’in es­ki yö­ne­tim ku­ru­lu baş­ka­nı, İş Ban­ka­sı­nın Ge­nel Mü­dü­rü­ne ya­zı ya­zı­yor “ha­ni siz rek­lam ve­ri­yor­du­nuz, gü­ve­ni­lir ban­kay­dı­nız” di­yor. “As­lın­da ka­ra gün dos­tuy­du­nuz, as­lın­da siz gü­ve­ni­lir ban­ka, ka­ra gün dos­tu de­ğil­si­niz, iyi gün dos­tu­su­nuz” di­ye si­temkâr bir mek­tup ya­zı­yor Fis­ko­bir­lik’in es­ki baş­ka­nı, yö­ne­tim ku­ru­lu baş­ka­nı ve bu şe­kil­de, sa­de­ce İş Ban­ka­sı­na de­ğil, tam 13 ta­ne ban­ka­ya mü­ra­ca­at edi­yor ar­ka­daş, tam 13 ta­ne; bil­di­ği­miz bü­yük ban­ka­lar, ya­ban­cı ban­ka­lar, İş Ban­ka­sı, Zi­ra­at, Halk, Va­kıf ve Oyak Bank da bun­la­rın için­de. Ha­di di­ye­bi­lir­si­niz, ya­ni, id­dia edi­yor­su­nuz ki, yok, ta­ma­men hi­la­fı ha­ki­kat… Bü­tün ban­ka­la­rı, HSBC Bank var, onu da biz mi dur­dur­duk, Oyak Ban­kı biz mi dur­dur­duk ar­ka­daş­lar; ya­ni, böy­le bir şey ola­bi­lir mi?! Bu ka­dar bü­yük kre­di ve­ri­le­cek, bu ka­dar, ban­ka­nın bü­yük bir men­fa­atı ola­cak da, Hü­kü­met de­di di­ye, bu­na kre­di ver­me­ye­cek; böy­le bir şey dü­şü­nü­le­bi­lir mi ar­ka­daş­lar?! Bun­lar ti­carî ku­ru­luş­lar­dır. Bun­lar, ken­di­le­ri­nin ka­zanç­la­rı­nı, kârla­rı­nı dü­şün­mek zo­run­da­dır. Yıl so­nun­da bi­lan­ço ya­pı­yor­lar bun­lar. O bi­lan­ço­la­rı­na gö­re, on­la­rın yö­ne­tim ku­rul­la­rı he­sap ve­ri­yor. O ba­kım­dan, böy­le, şa­hıs­la­rın tem­bih­le­riy­le, şa­hıs­la­rın ikaz­la­rıy­la kre­di ver­me­mez­lik ya­pa­maz­lar. Bu, ta­ma­men hi­la­fı ha­ki­kat­tir. Fis­ko­bir­lik, gü­ve­nil­mez, kre­di ve­ri­le­mez du­rum­da ol­du­ğu için kre­di ala­ma­mış­tır

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du)- Ca­nım, şah­sa ver­mi­yor ki. Ku­rum…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Du­rum, esas­ta bun­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır, sı­kın­tı bu­ra­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır ar­ka­daş­lar; yan­lış yö­ne­tim­den.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Hâlâ an­la­mı­yor ya da ben an­la­ta­mı­yo­rum…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Ba­kı­nız, şim­di, bu kre­di ko­nu­su… Fis­ko­bir­lik ne ya­pı­yor; ta­ma­men iş­let­me dı­şı fa­ali­yet­ler için­de bu­lu­nu­yor. Keyfî… Ben­de de­ne­tim ku­rul­la­rı ra­por­la­rı var, elim­de. Yurt­dı­şı se­ya­hat­le­ri…

İ.SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Biz­de de var.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Oku­muş­sa­nız za­ten siz de gö­rür­sü­nüz. Yurt­dı­şı se­ya­hat­le­ri… Şim­di, yurt­dı­şı­na, di­ye­lim ki yö­ne­tim ku­ru­lun­dan bir ki­şi gi­de­cek. Ol­maz, hep be­ra­ber… Üç ki­şi, dört ki­şi… Lüks se­ya­hat­ler, avan­ta ye­mek­ler, ne­ler böy­le…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – De­ne­tim ge­re­ği­ni ya­pın Sa­yın Ve­ki­lim…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Bun­lar as­lın­da ra­kam­lar… Bun­la­rı, ra­kam­la­rı dol­du­rup, çok şe­yi tut­maz…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Çok yan­lış şey­ler…

KE­MAL­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ba­kın ar­ka­daş­lar… Ba­kın ar­ka­daş­lar…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Şim­di, di­ye­lim ki, bir ba­kan bir ye­re gi­di­yor, Baş­ba­kan bir ye­re gi­di­yor; ya­ni, on­lar şim­di…

KE­MAL­LE­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Ba­kın ar­ka­daş­lar… Ben, şu­ra­da, si­zi otur­dum din­le­dim, sa­bır­la siz de din­le­yin.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Si­zin­ki din­le­ne­cek bir şey de­ğil ki ca­nım!..

YAH­YA BAŞ (İs­tan­bul) – Se­nin­ki çok mu doğ­ru!..

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Evet, çok doğ­ru. Be­nim söy­le­di­ğim her şey doğ­ru. Bil­me­di­ğin ko­nu­da ko­nuş­ma­ya­cak­sın.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gök­taş, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Baş­ka­nım.

Ba­kın ar­ka­daş­lar, şim­di, bu­nun ya­nın­da, iş­let­me dı­şı tam 36 000 000 do­lar Ba­şak Si­gor­ta­dan his­se alı­yor, 36 000 000 do­lar. Ya­hu, Fis­ko­bir­lik’in Ba­şak Si­gor­tay­la ne işi var ar­ka­daş­lar?! Ar­ka­daş­lar, bi­zim Trab­zon’da özel üni­ver­si­te ya­pı­yor, bir baş­ka­sı­na ki­ra­ya ve­ri­yor 50 mil­yar li­ra­ya. Ki­ra al­dı­ğı da yok. Bi­rin­ci sı­nıf lüks in­şa­at yap­tı­rı­yor, tak­ri­bi 30 tril­yo­nun üze­rin­de pa­ra.

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) – Kaç kat­lı?!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Ka­tı önem­li de­ğil; çok lüks.

İş mer­kez­le­ri yap­tı­rı­yor, bir­sü­rü iş mer­kez­le­ri. Hiç il­gi­si yok; Fis­ko­bir­lik’in il­gi ala­nı­na gir­mez.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Ve­ki­lim, dört yıl­dır ni­ye de­net­le­mi­yor­su­nuz o za­man?!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Ar­ka­daş­lar, de­net­len­di, mah­ke­me­de bun­lar.

Fis­ko­mar­lar açı­lı­yor. Fis­ko­mar­lar…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Ben köy­lü­yü dü­şü­nü­yo­rum, fın­dık köy­lü­sü me­se­le­si bu. Be­nim Fis­ko­bir­lik’in mal­la­rıy­la il­gim yok.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Bu Fis­ko­mar­la­rı da de­le­ge­le­rin ya­kın­la­rı ça­lış­tı­rı­yor ve bu Fis­ko­mar­lar ol­du­ğu gi­bi za­rar edi­yor.

Ba­kın, baş­ka bir şey da­ha söy­le­ye­ce­ğim si­ze de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Yi­ne, ar­ka­daş­lar, iha­le­ler ya­pı­lı­yor…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Ben şah­sım adı­na da ko­nuş­mak is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım. İs­ter­se­niz, bu­nu da ek­le­yin.

BAŞ­KAN – Sa­yın Gök­taş, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, şim­di, bu “fın­dık ka­bu­ğu­nu dol­dur­maz” di­ye bir ata­sö­zü var; ama, bu fın­dık ka­bu­ğu çok bü­yük bir ka­buk. Onun için, bu ko­nuş­ma­la­rın ne­ti­ce­si­ni… Ya­ni, Mec­lis kür­sü­sün­de bu iş­le­ri ta­ma­men hal­let­mek müm­kün de­ğil. Ben, son ola­rak…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Bu­ra­da hal­lo­la­cak Sa­yın Baş­kan, bu­ra­da!

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, ba­sın top­lan­tı­la­rı ya­par­sı­nız, özel top­lan­tı­lar ya­par­sı­nız, açık­la­ma­lar ya­par­sı­nız; bu iş­ler hal­lo­lur.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Bu­ra­da Sa­yın Baş­ka­nım, bu­ra­da!..

BAŞ­KAN - Bu işi, sa­de­ce kür­sü­de hal­let­me­ye kalk­mak müm­kün de­ğil­dir.

Şim­di, son de­fa ola­rak, Sa­yın Gök­taş’ın 1 da­ki­ka­lık sü­re­si­ni kul­lan­dı­ra­ca­ğım; son­ra­sın­da, ke­se­ce­ğim sö­zü­nü.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Be­nim ki­şi­sel söz hak­kım da var, onu da onun­la be­ra­ber…

BAŞ­KAN - Bun­dan son­ra da dı­şa­rı­da ken­di ara­nız­da ko­nu­şu­nuz.

Bu­yu­run efen­dim.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Şim­di, ba­kın, ar­ka­daş­lar, iha­le­ler ya­pı­yor­lar, bir hay­li iha­le­ler. Her vi­la­ye­tin bir mü­te­ah­hi­di var. Bir ki­şi­ye ve­ri­li­yor bun­lar her vi­la­yet­te ve ör­ne­ğin, di­ye­lim ki, bir iha­le, 5 tril­yon li­ra iha­le be­de­li ola­rak tes­pit edil­miş, alın­mış ve her iha­le, ar­ka­daş­lar, ba­kın, her iha­le en az yüz­de 80, yüz­de 90, yüz­de 200, yüz­de 300 fark­la şey ya­pı­lı­yor ve -ben mü­te­ah­hit­li­ği de bil­mem- doğ­ru­dan alım me­to­duy­la bu mü­te­ah­hit­le­re bu iha­le­ler ve­ri­li­yor, doğ­ru­dan alım me­to­duy­la ve­ri­li­yor.

Ar­ka­daş­lar, Fis­ko­bir­lik’in bu­gü­ne gel­me­si, esas­ta Fis­ko­bir­lik yö­ne­ti­ci­le­ri­nin yan­lış po­li­ti­ka­la­rı so­nu­cu­dur; hü­kü­met­le bu­nun ke­sin­lik­le il­gi­si, ala­ka­sı yok­tur.

Bir di­ğer ko­nu­yu da şey ya­pa­rak…

BAŞ­KAN – Sa­yın Gök­taş, sü­re­niz dol­du; lüt­fen.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Pe­ki Sa­yın Baş­ka­nım.

He­pi­ni­ze te­şek­kür edi­yo­rum, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Evet, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, in­şal­lah, sa­yın mil­let­ve­kill­le­ri­miz ve biz­le­ri iz­le­yen ar­ka­daş­la­rı­mız bu ko­nuş­ma­lar­dan ay­dın­lan­mış­lar­dır. Ko­nuş­ma­cı­la­ra te­şek­kür edi­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ga­ye Er­ba­tur. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Fın­dık ko­nu­su açık­lı­ğa ka­vuş­tu. Sa­yın Er­ba­tur, tah­min edi­yo­rum, ko­nuy­la il­gi­li gö­rüş­le­ri­ni be­yan ede­cek.

Bu­yu­run Sa­yın Er­ba­tur.

CHP GRU­BU ADI­NA N. GA­YE ER­BA­TUR (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Gru­bum ve şah­sım adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım; Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­la­rım.

Av­ru­pa Kon­se­yi­nin 1961’de or­ta­ya koy­du­ğu, 1989 yı­lın­da ka­bul et­ti­ği ve 1996’da re­vi­ze ede­rek ge­niş­let­ti­ği Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, sos­yal po­li­ti­ka­ya öz­gü Av­ru­pa’ya özel bir yak­la­şım ge­tir­mek­te­dir. Yak­la­şı­mın te­mel özel­li­ği­ni, hak vur­gu­sun­da ve sos­yal dış­lan­ma kav­ra­mın­da bu­lu­yo­ruz. Bu doğ­rul­tu­da, hem ça­lış­ma ha­ya­tı­nı dü­zen­le­yen ön­lem­ler hem de yok­sul­lar ve­ya özür­lü­le­rin du­ru­mun­da ol­du­ğu gi­bi özel ko­num­la­rı ne­de­niy­le top­lu­ma eşit va­tan­daş­lar ola­rak ka­tıl­mak­ta zor­la­nan­la­rın so­run­la­rı­na yö­ne­lik uy­gu­la­ma­lar, bir hak­lar man­zu­me­si ola­rak gün­de­me gel­mek­te­dir.

Av­ru­pa Kon­se­yi, ken­di­le­ri­nin or­tak mi­ra­sı olan ide­al ve il­ke­le­rin ger­çek­leş­ti­ril­me­si ve ko­run­ma­sı ama­cıy­la, İn­san Hak­la­rı ve Te­mel Öz­gür­lük­le­rin Ko­run­ma­sı Av­ru­pa Söz­leş­me­si­ni, sos­yal hak­lar açı­sın­dan ta­mam­la­yan bir pro­to­kol im­za­la­ma­yı uy­gun gör­müş­ler­dir. Bu amaç­la ha­zır­la­nan şar­tın, in­san­la­rın ya­şam stan­dar­dı­nı ve sos­yal re­fah dü­ze­yi­ni yük­selt­mek için, za­man için­de de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı güç­len­di­ri­le­rek da­ha et­ki­li ha­le ge­ti­ril­miş­tir. Sos­yal hak­la­ra sa­hip ol­ma üze­rin­de, Av­ru­pa Bir­li­ği, her za­man önem­le dur­muş­tur. Bu ne­den­le, Sos­yal Şart, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ken­di­ni ye­ni­den ta­nım­la­ma sü­re­ciy­le bir­lik­te üze­rin­de da­ha çok tar­tı­şı­lır bir du­ru­ma gel­miş ve bu tar­tış­ma­la­rın odak nok­ta­sın­da de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı yer al­mış­tır.

Sos­yal Şart, yü­rür­lü­ğe gir­di­ği 1989 yı­lın­dan iti­ba­ren, de­ne­tim me­ka­niz­ma­la­rı­nı bu ne­den­le ge­liş­tir­me yo­lun­da sey­ret­miş­tir. 90’lı yıl­lar­da Sos­yal Şar­tın ye­ni­den ka­zan­dı­ğı il­gi, de­ne­tim me­ka­niz­ma­sın­da de­ği­şik­li­ği ka­çı­nıl­maz kıl­mış­tır. De­ne­tim sü­re­ci­nin dört or­ga­nı­nın dev­re­ye gir­me­sin­den ile­ri ge­len aşı­rı uzun­lu­ğu, Şar­ta yal­nız­ca hü­kü­met­le­rin de­ğil, ay­nı za­man­da ve özel­lik­le sos­yal ta­raf­la­rın ve öte­ki hü­kü­met dı­şı ör­güt­le­rin çok az il­gi gös­ter­me­si, Şar­tın de­ne­tim me­ka­niz­ma­la­rı­nı za­yıf­la­tan et­men­ler­di. Bu­gün üze­rin­de ko­nuş­tu­ğu­muz To­ri­no Pro­to­ko­lü bu ek­sik­lik­le­ri or­ta­dan kal­dır­ma­ya yö­ne­lik­tir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; To­ri­no Pro­to­ko­lü, amaç­la­dı­ğı gi­bi, Sos­yal Şart de­ne­tim me­ka­niz­ma­sın­da onu da­ha can­lı ve et­ki­li kı­lan de­ne­tim bel­ge­le­ri­nin açık­lan­ma­sı­nı ve is­te­yen il­gi­li­ler­ce gö­rül­me­si­ni sağ­la­yan, iş­le­yi­şi­ni iyi­leş­ti­ri­ci ki­mi ön­lem­ler ge­tir­mek­te­dir.

Tür­ki­ye’nin, sos­yal hak­la­ra ula­şı­mı de­net­le­me ko­nu­sun­da söz ko­nu­su pro­to­ko­lü uy­gun bul­ma­sı önem­li bir adım­dır. Pro­to­kol­le, hü­kü­met dı­şı ör­güt­ler de de­ne­tim sis­te­mi­ne alın­mış­tır. Bu­na gö­re, ge­nel sek­re­ter, söz­leş­me­ci ta­raf­la­rın ra­por­la­rı­nın bir ör­ne­ği­ni hü­kü­met dı­şı ör­güt­le­re de gön­de­re­cek ve bu ör­güt­ler de ola­sı göz­lem­le­ri­ni ge­nel sek­re­te­re ile­te­cek­tir. O ne­den­le, Tür­ki­ye, iş­çi ve iş­ve­ren ör­güt­le­ri­nin rol­le­ri üze­rin­de da­ha ciddî ola­rak dü­şün­me­ye baş­la­ma­lı­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ser­best do­la­şım hak­kı, ça­lış­ma ve üc­ret hak­kı, da­ha iyi ya­şa­ma ve ça­lış­ma hak­kı, ka­dın ve er­kek ara­sın­da eşit mu­ame­le gör­me hak­kı, iş­çi­le­rin bil­gi­len­di­ril­me­si, da­nı­şıl­ma ve yö­ne­ti­me ka­tıl­ma hak­kı, ço­cuk­lar ve er­gen­lik ça­ğın­da­ki genç­ler için ya­sa­lar­la ko­run­ma hak­kı, sos­yal ve mes­lekî en­teg­ras­yon hak­kı gi­bi çok önem­li ko­nu­lar Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da yer al­mak­ta­dır. Bu kap­sam­da ele alın­ma­sı ge­re­ken ko­nu­lar için­de, ön­ce­lik­le, sos­yal hak­la­ra sa­hip ol­ma­yan iş­çi ça­lış­tır­ma gel­mek­te­dir. Tür­ki­ye dı­şın­da, Şar­ta ta­raf di­ğer ül­ke­le­rin hiç­bi­rin­de, bu tür bir ya­pı­sal bo­zuk­lu­ğa rast­lan­ma­mak­ta­dır. Ço­cuk iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sı, emek­li ay­lı­ğı kuy­ruk­la­rı, be­bek ve an­ne ölüm­le­ri, me­mur sen­di­ka­cı­lı­ğı­nın red­di gi­bi ol­gu­lar, biz­de yay­gın ya­pı­sal bo­zuk­luk ör­nek­le­ri­dir.

Tür­ki­ye’nin Şar­ta ta­raf ol­ma­sı gö­rü­şü­lür­ken, yu­ka­rı­da­ki te­mel hak­la­ra eri­şim ve kul­la­nıl­ma­sı gi­bi ko­nu­lar da dü­şü­nül­me­li­dir. Bu kap­sam­da, Tür­ki­ye’nin uy­gu­la­ma­sı­na ba­kıl­dı­ğın­da, Tür­ki­ye’nin, ör­güt­len­me hak­kıy­la, top­lu pa­zar­lık hak­kıy­la il­gi­li mad­de­le­ri onay­la­mak­tan ka­çın­dı­ğı­nı gö­rü­yo­ruz. Bu hak­la­rın, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le mü­za­ke­re sü­re­ci yü­rü­ten bir ül­ke ta­ra­fın­dan ka­bul edil­me­me­si bü­yük bir te­zat­tır. Bu­ra­dan, Hü­kü­me­tin, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­de­ki sa­mi­mi­yet­siz­li­ği bir kez da­ha or­ta­ya çık­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; sos­yal hu­kuk dev­le­ti, güç­süz­le­ri, güç­lü­ler kar­şı­sın­da ko­ru­ya­rak, ger­çek eşit­li­ği, ya­ni, sos­yal ada­le­ti ve top­lum­sal den­ge­yi sağ­la­mak­la yü­küm­lü dev­let de­mek­tir. Sos­yal dev­le­tin ama­cı, her­ke­se, in­san onu­ru­na ya­ra­şan as­garî bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­mak­tır. Bu bağ­lam­da, her şey­den ön­ce, her­ke­se ça­lış­ma imkânı­nın sağ­lan­ma­sı ve ça­lış­ma ya­şa­mı ko­şul­la­rı­nın iyi­leş­ti­ril­me­si ge­re­kir.

İş gü­ven­li­ği, 1990 son­ra­sın­da Av­ru­pa’da en çok di­le ge­ti­ri­len ko­nu­la­rın ba­şın­da yer al­mak­ta­dır. Sa­de­ce iş sa­ha­la­rı ya­rat­mak de­ğil, bu iş sa­ha­la­rı­nın in­sanî ya­şa­ma ko­şul­la­rı­na sa­hip ol­ma­sı ge­re­kir. Ay­rı­ca, ka­dın­la­rın iş gü­ven­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı da önem­li­dir.

Sos­yal Şart “Tüm ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­mak için ye­ter­li, adil bir üc­ret al­ma hak­kı var­dır” der­ken, Tür­ki­ye, ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­mak için dü­zen­le­me yap­ma­mak­ta­dır. Da­ha ön­ce as­garî üc­ret­le il­gi­li mad­de ka­bul edil­miş­tir; fa­kat, as­garî üc­ret alan­lar san­ki tek baş­la­rı­na ya­şı­yor­lar­mış ve bir ai­le­le­ri yok­muş gi­bi dü­şü­nül­mek­te­dir. As­garî üc­ret be­lir­le­nir­ken, bu ki­şi­le­rin o üc­ret­le ai­le ge­çin­dir­mek zo­run­da ol­duk­la­rı Hü­kü­met ta­ra­fın­dan göz ar­dı edil­mek­te­dir. Son dö­nem­de gün­dem­de olan me­mur zam­mı ko­nu­sun­da, Hü­kü­me­tin, ça­lı­şan­la­rın adil üc­ret al­ma hak­kı­nı gö­zar­dı et­ti­ği bir kez da­ha gö­rül­müş­tür. Za­ten, Şar­tın bu mad­de­si­nin Hü­kü­met ta­ra­fın­dan son an­da onay met­nin­den çı­ka­rıl­mış ol­ma­sı, ça­lı­şan­la­ra gös­te­ri­len il­gi­siz­li­ğin bir ka­nı­tı­dır. Hü­kü­met­ten, ça­lı­şan­la­rı­na in­san­ca ya­şa­ya­bi­le­cek­le­ri bir üc­re­ti ver­mek­te di­re­nir­ken, ai­le­le­rin du­ru­mu­nu dü­şün­me­si­ni bek­le­mek, sa­de­ce iyi­ni­yet ol­mak­ta­dır.

Yu­ka­rı­da­ki mad­de ka­bul edil­mek­ten ka­çı­nı­lır­ken, onay­la­nan mad­de­ler­de ise uy­gu­la­ma sı­kın­tı­sı gö­ze çarp­mak­ta­dır. Şart­ta “Her­kes öz­gür­ce edi­ne­bi­le­ce­ği bir iş­le ya­şa­mı­nı sağ­la­ma fır­sa­tı­na sa­hip­tir” de­nil­mek­te­dir. Tür­ki­ye’de ka­dı­nın top­lum­sal ko­nu­mu, ne ya­zık ki, öz­gür­ce iş edin­me­ye bü­yük oran­da en­gel ol­mak­ta­dır. “Ka­dın işi” ve “er­kek işi” gi­bi söy­lem­ler top­lum­da sık­ça di­le ge­ti­ril­mek­te ve uy­gu­lan­mak­ta­dır. Böy­le bir ger­çek or­ta­day­ken ka­dı­nın top­lum­sal ko­nu­mu­nun ge­liş­ti­ril­me­si­ne yö­ne­lik so­mut adım­lar atıl­ma­dık­ça Şart ye­ri­ne ge­ti­ril­me­miş ola­cak­tır. Ka­dın­lar, ge­be­lik gi­bi du­rum­lar­da iş­ten çı­ka­rıl­mak­ta ve ka­yıt­sız iş­çi ko­nu­mun­da ça­lış­tı­rıl­mak­ta­dır.

Ya­şa­mı sür­dür­mek için her­kes iş bul­ma hak­kı­na sa­hip­tir. Resmî ola­rak açık­la­nan iş­siz­lik ora­nı­nın yüz­de 11’e ulaş­tı­ğı; is­ta­tis­tik­le­re yan­sı­ma­yan, do­ğal ola­rak, iş­siz or­du­su içi­ne da­hil edil­me­yen iş­siz­le­rin sa­yı­sı­nın 2,8 mil­yo­na ulaş­tı­ğı, bu ra­kam­la iş­siz­lik ora­nı­nın yüz­de 18,8 ol­du­ğu dü­şü­nü­lür­se, ya­pı­sal bo­zuk­luk­la­rın Şar­tın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ne en­gel teş­kil et­ti­ği gö­rül­mek­te­dir. Ül­ke­miz­de ka­dın­la­rın is­tih­dam ora­nı sa­de­ce yüz­de 24’tür. Bu oran, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de yüz­de 60’lar ci­va­rın­da­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Şart­ta, tüm ça­lı­şan­la­rın cin­si­ye­te da­ya­lı ayı­rım ya­pıl­mak­sı­zın eşit mu­ame­le gör­me hak­kın­dan bah­set­mek­te­dir. Tür­ki­ye’de­ki uy­gu­la­ma bu mad­dey­le de çe­liş­mek­te­dir. İs­tih­dam ve mes­lek edin­me­de ço­ğu za­man ka­dın­la­ra kar­şı ayı­rım­cı­lık ya­pıl­mak­ta­dır. İş ilan­la­rın­da er­kek ele­man aran­mak­ta, mü­hen­dis­lik gi­bi iş­ler­de er­kek­le­re ön­ce­lik ve­ril­mek­te­dir. Şart­ta yer alan cin­si­ye­te da­ya­lı fır­sat eşit­li­ği ko­nu­sun­da Tür­ki­ye’nin çok kö­tü du­rum­da ol­du­ğu­nu be­lirt­me­li­yim. Baş­ba­ka­na yö­nelt­ti­ğim so­ru öner­ge­si­nin ce­va­bın­da da bu ayı­rım­cı­lık açık­ça gö­rül­mek­te­dir. Ka­mu­da ça­lı­şan üst dü­zey ka­dın yö­ne­ti­ci sa­yı­sı yok de­ne­cek ka­dar az­dır. Şart­ta “Her­kes top­lum­sal dış­lan­ma­ya kar­şı ko­run­ma hak­kı­na sa­hip­tir” den­mek­te­dir. Öy­ley­se, ka­dın­la­ra kar­şı po­zi­tif ayı­rım­cı­lık ya­pıl­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

Tüm bu mad­de­ler yan ya­na ge­ti­ril­di­ğin­de, as­lın­da, Şar­tın ka­dın hak­la­rı açı­sın­dan öne­mi ve Tür­ki­ye’nin ka­dın hak­la­rı­nı ge­liş­tir­me­si açı­sın­dan çok işi ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir.

Şart­ta “Ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin ko­run­ma­sı hak­kı” baş­lı­ğın­da bir bö­lüm bu­lun­mak­ta­dır. Ay­rı bir baş­lık al­tın­da ele alı­na­cak ka­dar önem­li olan ço­cuk hak­la­rı ko­nu­sun­da, Tür­ki­ye, Şar­tı im­za­la­yan ül­ke­ler ara­sın­da en kö­tü olan­lar­dan­dır. Özel­lik­le ço­cuk iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sı çok yay­gın­dır ve ço­ğun­luk­la ka­yıt­dı­şı ça­lış­tı­rı­lan bu ço­cuk­la­rın sos­yal hak­la­ra ulaş­ma şan­sı yok­tur. Bu ne­den­le, ön­ce­lik­le ço­cuk iş­çi ça­lış­tır­ma­ya yol açan ko­şul­lar dü­zel­til­me­li­dir.

Ço­cuk­lar, ma­ale­sef, ül­ke­miz­de fu­huş sek­tö­rün­de de ça­lış­tı­rıl­mak­ta­dır. Ya­pı­lan araş­tır­ma­lar­da, ül­ke­miz­de bu du­ru­mun art­mak­ta ol­du­ğu gö­rül­mek­te­dir. Ge­rek­li ön­lem­ler der­hal alın­ma­lı­dır.

Ça­lı­şan ka­dın­la­rın ana­lı­ğı­nın ko­run­ma­sı ko­nu­su, Şart­ta ay­rı bir baş­lık al­tın­da ele alın­mış­tır. Ha­mi­le, ye­ni do­ğum yap­mış ve ço­cu­ğu­nu em­zir­me dö­ne­min­de­ki ka­dın­la­rı ko­ru­ma­ya yö­ne­lik olan Şar­ta im­za atan Tür­ki­ye’de iş­yer­le­rin­de ye­ter­li kreş yok­tur; olan­la­rın da ka­pa­tıl­ma­sı yö­nün­de ça­lış­ma­lar ya­pıl­mak­ta­dır. Hal­bu­ki, sağ­lık­lı bir ne­sil ye­tiş­ti­ril­me­si için, hem bu kreş­le­re hem de ka­dın­lar için em­zir­me oda­la­rı­na çok bü­yük ih­ti­yaç var­dır.

Ay­rı­ca, Şar­tın ba­zı mad­de­le­ri­nin Tür­ki­ye’nin ya­pı­sal bo­zuk­luk­la­rın­dan do­la­yı uy­gu­lan­ma­sı müm­kün gö­rün­me­mek­te­dir. Ör­ne­ğin, Şart­ta “Her­kes ula­şa­bi­le­cek en yük­sek sağ­lık dü­ze­yin­den ya­rar­la­nıl­ma­sı­nı müm­kün kı­la­cak her tür­lü ön­lem­den ya­rar­lan­ma hak­kı­na sa­hip­tir” den­mek­te­dir. Tür­ki­ye’de hiç­bir sağ­lık ku­ru­mu ol­ma­yan böl­ge­ler var­ken, var olan has­ta­ne­ler­de ekip­man ve per­so­nel ye­ter­siz­ken, kır­sal ke­sim­de dok­tor ve hem­şi­re bu­lu­na­maz­ken, bu hak, in­san­la­rı­mız için kul­la­nı­la­maz ha­le gel­mek­te­dir.

“Sağ­lı­ğın ko­run­ma­sı hak­kı” baş­lı­ğı­nı ta­şı­yan Şar­tın il­gi­li bö­lü­mün­de, sağ­lı­ğın ko­run­ma­sı hak­kı­nın et­ki­li bir şe­kil­de kul­la­nı­la­bil­me­si için, sağ­lı­ğın bo­zul­ma­sı­na yol açan ne­den­le­rin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği be­lir­til­mek­te­dir. Bu kap­sa­ma ka­dı­na kar­şı uy­gu­la­nan şid­de­tin or­ta­dan kal­dı­rıl­ma­sı da gir­mek­te­dir; çün­kü, ka­dın­la­rın ya­şa­dı­ğı sağ­lık prob­lem­le­ri­nin ço­ğu, ai­le için­de ya­şa­dı­ğı şid­det­ten kay­nak­lan­mak­tır. Bu ne­den­le, ai­le içi şid­de­tin ön­len­me­si için ge­re­ken tüm ön­lem­ler der­hal alın­ma­lı­dır.

Bu ve­si­ley­le, hâlâ ye­ter­li sı­ğın­ma evi açıl­ma­dı­ğı­nı, Alo Şid­det hat­tı­nın ça­lış­ma­dı­ğı­nı be­lirt­mek is­ti­yo­rum. 4320 sa­yı­lı Ai­le­nin Ko­run­ma­sı Ka­nu­nu için ver­di­ğim de­ği­şik­lik öne­ri­si­nin de hâlâ gün­de­me alın­ma­ma­sın­dan kay­gı du­yu­yo­rum.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı onay­lar­ken, şar­tın en azın­dan özü­ne uyum sağ­la­mak için, sos­yal dev­let ol­ma­nın bi­lin­ciy­le ha­re­ket edil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Sa­de­ce eği­tim sis­te­mi­miz bi­le baş­lı­ba­şı­na sos­yal dev­let­ten hız­la uzak­laş­tı­ğı­mı­zın ka­nı­tı­dır. Li­se­ler­de eği­ti­min ka­li­te­siz­li­ği yıl­lar­dır tar­tı­şıl­mak­ta­dır. Dev­let, ken­di ha­zır­la­dı­ğı sı­na­va ken­di okul­la­rın­da­ki öğ­ren­ci­le­ri ha­zır­la­ya­ma­mak­ta, bu so­rum­lu­lu­ğu gay­ri resmî ola­rak ders­ha­ne­le­re dev­re­de­rek, sos­yal dev­le­tin ilk ba­sa­ma­ğın­da sek­te­ye uğ­ra­mak­ta­dır. Sos­yal dev­le­tin so­rum­lu­lu­ğu, eği­ti­mi her­ke­se ulaş­tır­mak­tır. Ma­ale­sef, eği­tim, Tür­ki­ye’de gi­de­rek lüks ol­mak­ta­dır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye’nin de­ği­şen Şar­tı onay­la­ma­sı, el­bet­te, olum­lu bir adım­dır; fa­kat, önem­li olan, ön­ce­lik­le uy­gu­la­ma­da Şar­tın il­ke­le­ri­ni ha­ya­ta ge­çir­mek­tir. Tür­ki­ye, Ana­ya­sa­sın­da da yaz­dı­ğı üze­re, sos­yal bir hu­kuk dev­le­ti ise, bu­ra­da­ki “sos­yal” ke­li­me­si­nin an­la­mı­nın tam kar­şı­lı­ğı, iş­te bu Şar­tın il­ke­le­ri­dir. Tür­ki­ye, hem bu ne­den­le hem de Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le uyum sü­re­cin­de­ki ba­şa­rı­sı için Şar­tı özüm­se­me­li­dir.

Bu doğ­rul­tu­da, ik­ti­da­ra gel­di­ği gün­den be­ri sos­yal po­li­ti­ka­la­rı gö­zar­dı eden Hü­kü­me­tin, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­mek uğ­ru­na bir­çok ta­viz ve­rir­ken, as­lın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ne ol­du­ğu­nu an­la­ma­dı­ğı or­ta­da­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği, kü­re­sel­leş­me için­de sos­yal hak­la­ra sa­hip çı­kan ve bu hak­la­rı ar­tı­ran bir güç­tür. Eko­no­mik açı­dan güç­len­me, iş­çi­ler yok sa­yı­la­rak ya­pıl­ma­mak­ta­dır. Top­lu­mun her ke­si­mi dü­şü­nü­le­rek sos­yal hak­lar bü­tü­nü oluş­tu­rul­muş­tur. Bu hak­lar bü­tü­nü­nün en önem­li aya­ğı da Sos­yal Şart ola­rak dek­la­re edil­miş­tir.

Tür­ki­ye, ger­çek­ten, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ol­mak is­ti­yor­sa, bu­gün üze­rin­de ko­nuş­tu­ğum de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­na iş­ler­lik ka­zan­dı­ran pro­to­ko­lü ka­bul eder­ken, Şar­tın ge­rek­le­ri­ni ive­di­lik­le ye­ri­ne ge­tir­me­si ge­rek­ti­ği­nin bi­lin­cin­de ol­ma­lı­dır.

Yü­ce He­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Er­ba­tur.

Mad­de üze­rin­de, şah­sı adı­na De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan.

Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run.

Sü­re­niz 5 da­ki­ka.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Sa­yın Baş­ka­nın mü­sa­ma­ha­sı­na sı­ğı­na­rak, ben de, fın­dık­la il­gi­li gö­rüş­le­ri­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, Sa­yın Gök­taş’ı çok dik­kat­li bir şe­kil­de din­le­dim. Şu an­da ken­di­si­ni gö­re­mi­yo­rum, Mec­lis Ge­nel Ku­ru­lun­da yok. Şim­di, geç­miş dö­nem­de Fis­ko­bir­lik ha­ta­lı ola­bi­lir, yan­lış yap­mış ola­bi­lir, yan­lış po­li­ti­ka­lar uy­gu­la­mış ola­bi­lir...

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Yok öy­le bir şey!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …ama, 2006 yı­lı ey­lül ayın­da­ki du­rum ne­dir ve biz bu du­ru­mu na­sıl çö­ze­ce­ğiz, me­se­le bu­dur de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; yok­sa, geç­mi­şi suç­la­ya­rak, Fis­ko­bir­lik’i avan­ta ye­mek­ler ye­mek­le suç­la­ya­rak bir ye­re va­rı­la­ma­ya­ca­ğı­nı he­pi­mi­zin çok iyi bil­me­si la­zım. Şu an­da 8 000 000’a ya­kın Ka­ra­de­niz­li va­tan­da­şı­mız, fın­dık­la il­gi­li ola­rak ne ya­pı­la­ca­ğı­nı dört göz­le bek­li­yor.

NU­RET­TİN AK­TAŞ (Ga­zi­an­tep) – Fın­dık­tan baş­ka ko­nu­şu­la­cak ko­nu yok mu?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim, ba­kı­nız, de­min si­zin Sa­yın Gök­taş 13 da­ki­ka ko­nuş­tu. Ni­çin se­si­niz çık­mı­yor­du 13 da­ki­ka­da?! Ni­çin din­le­di­niz de, şim­di mü­da­ha­le edi­yor­su­nuz?!

NU­RET­TİN AK­TAŞ (Ga­zi­an­tep) – Baş­ka bir şey ko­nuş!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, ben on­beş gün ön­ce Trab­zon’day­dım. Ya­rın Sam­sun, Or­du, Gi­re­sun, Trab­zon, Ri­ze’ye gi­di­yo­rum ge­ne. Ora­da­ki, Ka­ra­de­niz’de­ki va­tan­daş­la­rı­mız pe­ri­şan, se­fil bir ha­yat ya­şı­yor­lar, yi­ye­cek ek­mek­le­ri yok.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Ayıp ya!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Öğ­ren­ci­le­ri­ni na­sıl oku­ta­cak­la­rı­nı dü­şü­nü­yor­lar. Ev­lat­la­rı­nı, ço­cuk­la­rı­nı na­sıl ev­len­di­re­cek­le­ri­ni dü­şü­nü­yor­lar.

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) – Öy­le bir şey yok.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­po­la­rın­da­ki fın­dık­la­rın na­sıl sa­tı­la­ca­ğı­nı, kaç pa­ra­ya gi­de­ce­ği­ni dü­şü­nü­yor­lar.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) – Af­ri­ka mı bu­ra­sı?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Önem­li olan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­nun çö­zü­mü­nü sağ­la­mak, çö­zü­mü­nü bul­mak. Yok­sa, Fis­ko­bir­lik ha­ta­lı; ta­mam, ha­ta­lı, ben de ka­bul edi­yo­rum; ama, ha­ta­lı de­mek­le, se­kiz mil­yon in­sa­nın me­se­le­si­ni na­sıl çö­ze­ce­ğiz; ni­ye gö­zar­dı edi­yor­su­nuz bun­la­rı?!

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, ben Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si­nin alı­mıy­la il­gi­li her gün bil­gi al­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum; ama, ula­şa­mı­yo­rum. Şim­di, Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si pi­ya­sa­ya gir­di­ği gün­den be­ri ne ka­dar fın­dık al­dı; ne  ka­dar fın­dık al­dı so­ru­yo­rum mil­let­ve­kil­le­ri­mi­ze, ne ka­dar fın­dık al­dı?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – 1 500… 1 500…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) –  Al­mı­yor… Al­mı­yor… Ka­sıt­lı ola­rak al­mı­yor. Ni­ye al­mı­yor; şu­nun için al­mı­yor: Eğer Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – 16 000 ton.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – 16 000 ton ise, Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, 16 000 ton ise, ne ka­dar ol­du pi­ya­sa­ya gi­re­li? Şim­di, ben her gün ora­dan bil­gi alı­yo­rum.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Yok, yan­lış, yan­lış, 16 000 ton­la ala­ka­sı yok!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Her gün ora­dan  bil­gi alı­yo­rum; de­po­la­rı tam aç­ma­dı­lar, aç­ma­dı­lar; ge­ri­ye gün ve­ri­yor­lar.

 MU­SA UZUN­KA­YA (Sam­sun) – Ye­ni gel­dim ora­dan, yok öy­le bir şey!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – “Fın­dı­ğın ne­mi yük­sek­tir” şek­lin­de, fın­dık­la­rı al­ma­mak için ve fın­dık üre­ti­ci­si­ni tüc­ca­rın ku­ca­ğı­na at­mak için ka­sıt­lı po­li­ti­ka­lar uy­gu­lu­yor­lar.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di di­yor­su­nuz ki, fın­dık­ta arz faz­la­sı var; di­ye­lim ki var -ol­ma­dı­ğı inan­cın­da­yım- 50 000 ton faz­la ol­du­ğu­nu ka­bul ede­lim; pe­ki, bu dev­let, bu yet­miş mil­yon­luk ül­ke, 50 000 ton­luk arz faz­la­sı­nı alıp bir kö­şe­de tu­ta­bi­le­cek du­rum­da de­ğil mi?!

A. MÜ­FİT YET­KİN (Şan­lı­ur­fa) – Olur mu öy­le şey?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ni­ye ol­ma­sın? Kim ona “ol­maz” di­yen, han­gi mil­let­ve­ki­li ona “ol­maz” di­yen; din­le­ye­lim ba­ka­lım. Siz Şan­lı­ur­fa’da­sı­nız, Ka­ra­de­niz’i  bil­mez­si­niz Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim, Ka­ra­de­niz’i bil­mez­si­niz, fın­dı­ğı bil­mez­si­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, elim­de bir ba­sın açık­la­ma­sı var, Sa­yın Cü­neyt Zap­su’nun açık­la­ma­sı, ba­kın ne di­yor, ne di­yor Cü­neyt Zap­su, ne di­yor; ba­kın ba­sın açık­la­ma­sı: “Te­fe­ci­ler dı­şın­da kim­se­nin kre­di ver­me­ye­ce­ği­nin her­kes ta­ra­fın­dan bi­lin­me­si ge­re­kir.” Siz bu açık­la­ma­la­rı ya­pa­cak­sı­nız, Fis­ko­bir­lik’in iti­ba­rı­nı yer­le bir ede­cek­si­niz, al­tı­na da AK Par­ti Ge­nel Baş­ka­nı Ve­ri Ko­or­di­na­tö­rü ya­za­cak­sı­nız, son­ra da Fis­ko­bir­lik’i suç­la­ya­cak­sı­nız.

Pe­ki, se­kiz mil­yon va­tan­da­şın gü­na­hı ne­dir de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri?!

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Suç­suz mu?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu se­kiz mil­yon va­tan­da­şı­mız…

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Su­çu var mı, yok mu?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu­gün fın­dık ka­ça gi­di­yor bi­li­yor mu­su­nuz…

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) – Yet­miş mil­yo­nun hak­kı­nı gö­zet­mek zo­run­da­yız.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – …bu­gün 2,5 YTL; Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­lim, si­zin tu­zu­nuz ku­ru. Ya­rın gel, Ka­ra­de­niz’e be­ra­ber gi­de­lim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Ba­kı­nız, Sa­yın Baş­ba­kan ge­çen gün Ka­ra­de­niz’dey­di. Giz­li­ce gel­di. Giz­li­ce gel­di Or­du’ya, Fat­sa’ya, giz­li­ce…

NUS­RET BAY­RAK­TAR (İs­tan­bul) – Ne ala­ka­sı var!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, çok ala­ka­sı var; 4-5 va­tan­daş “fın­dık” de­yin­ce, ba­sın men­sup­la­rı­nı uzak­laş­tır­dı­lar ya­nın­dan Sa­yın Baş­ba­ka­nın; 4-5 ki­şiy­le ora­da giz­li­ci ko­nuş­tu Sa­yın Baş­ba­kan.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Ayıp olu­yor Üm­met Bey!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, evet… Giz­li­ce ko­nuş­tu.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Ayıp olu­yor!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Gi­de­me­di ora­la­ra, giz­li­ce git­ti. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kı­nız, bir Sa­yın Baş­ba­kan Ka­ra­de­niz’e, fın­dık üre­ti­ci­le­ri­nin ol­du­ğu böl­ge­ye giz­li­ce gi­di­yor­sa, bu­nun he­sa­bı­nı siz ver­mek zo­run­da­sı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – San­dık­ta ve­re­cek­ler.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan…

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Sa­yın Baş­ka­nım, bu ne di­yor ya?!

BAŞ­KAN – Bir da­ki­ka efen­dim, bir da­ki­ka…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Baş­ba­ka­nı bir ye­re giz­li git­mez; ha­ka­ret edi­yor­sun.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ay­kan… Sa­yın Ay­kan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ola­nı söy­lü­yo­rum. Ba­sın­da, te­le­viz­yon­da yer al­dı. Tek­zip edin… Tek­zip edin…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Olur mu…

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Mu­ha­tap ol­ma­yın şu adam­la!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ay­kan, otu­rur mu­su­nuz!

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ayıp; es­ki ar­ka­da­şı­nız ya!

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nuy­la… Sa­yın Kan­do­ğan ve di­ğer ar­ka­daş­la­rı­ma da hi­tap edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bu ko­nu beş al­tı ay­dır Tür­ki­ye’nin gün­de­min­de. Ka­ra­de­niz’de ko­nu­şu­lu­yor, her yer­de ko­nu­şu­lu­yor. Ya­ni, siz­ler, ko­nuy­la il­gi­li…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ya­rın bir­lik­te gi­de­lim Ka­ra­de­nize…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan…

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) – Yet­miş mil­yo­nun…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, söz­leş­mey­le il­gi­li de bir­kaç cüm­le söy­ler­se­niz mem­nun olu­rum.

Bu­yu­run, mik­ro­fo­nu­nu­zu aç­tım, 1 da­ki­ka­lık sü­re için­de ta­mam­la­yın.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­rim, Sa­yın Baş­ba­kan öy­le git­me­diy­se, Sa­yın Baş­ba­kan bir tek­zip ya­yın­lar; biz de te­le­viz­yon­lar­da, ba­sın­da, Fat­sa’ya göğ­sü­nü ge­re ge­re, bü­tün mil­le­te ha­ber ve­re­rek, ba­sı­nı ve te­le­viz­yo­nu da pe­şi­ne ta­ka­rak git­ti­ği­ni öğ­re­ne­lim. Gi­de­me­di­niz. Gi­de­me­di Sa­yın Baş­ba­kan de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Bu me­se­le­nin çö­zül­me­si la­zım.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Çö­züm ye­ri bu­ra­sı.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ba­kı­nız, se­kiz mil­yon va­tan­da­şı­mız bun­dan mağ­dur. Na­sıl çö­zü­le­cek­se bu­yu­run çö­ze­lim, hep be­ra­ber çö­ze­lim.

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Çö­züm ne?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Çö­zü­mü söy­lü­yo­rum… Çö­zü­mü söy­lü­yo­rum…

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Bir ye­re va­ra­maz­sın!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) –  Ba­kı­nız, 50 000 ton fın­dı­ğı alıp bir ye­re...

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Kim ala­cak, onu söy­le…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) –  Şim­di, Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si­ni ni­ye dev­re­ye sok­tu­nuz?

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Çö­züm ne?

BAŞ­KAN – Sa­yın Ça­kır… Sa­yın Ça­kır…

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Çö­zü­mü söy­le…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si ni­ye dev­re­ye gir­di; fın­dık alı­mı için gir­di, de­ğil mi?!

Top­rak Mah­sul­le­ri Ofi­si 50 000 ton al­maz 100 000 ton alır, 50 000 to­nu da de­po­sun­da bi­rik­ti­rir, ge­le­cek se­ne eğer arz faz­la­sı ol­maz­sa, biz fın­dı­ğı 10 YTL’ye sa­ta­rız. Bu ka­dar… Bu ka­dar… Bu ka­dar ba­sit…

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Se­nin Fis­ko­bir­lik’in fın­dı­ğı alıp sat­tı mı?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu ka­dar ko­lay bu iş. Bu ka­dar ko­lay. Onun için, ted­bir bu­lun, ça­re bu­lun.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kan­do­ğan.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Meh­di Eker, fın­dık 7 YTL olun­ca “at sa­hi­bi­ne gö­re kiş­ner” de­di.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu­yu­run efen­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) –  Fın­dık 7 YTL olun­ca ba­şa­rı si­zin!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür ede­rim.

Bu­yu­run.

FAH­Rİ ÇA­KIR (Düz­ce) – Çift­çi­nin üze­rin­den po­li­ti­ka yap­ma­ya kalk­ma­yın bu­ra­da.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Fi­yat­lar dü­şün­ce ba­şa­rı­sız­lık Fis­ko­bir­lik’in!.. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür ede­rim.

Bu­yu­run.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma var…

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) – Sa­taş­ma var…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Sa­taş­ma var…

FAH­Rİ KES­KİN (Es­ki­şe­hir) – Ka­ra­de­niz­li­ler adı­na ce­vap ver­sin…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, dün, bu­gün, ko­nuş­ma­lar sı­ra­sın­da, ar­ka­daş­la­rı­mız bir yer­le­re hi­tap ede­bi­lir, bir yer­le­re ko­nu­şa­bi­lir, ses­le­ri­ni du­yu­ra­bi­lir. Bu­ra­sı mil­le­tin mik­ro­fo­nu, doğ­ru­dur; ama, kür­sü­ye çı­kan ar­ka­daş­la­rı­mız ko­nuy­la il­gi­li -bü­tün grup­lar açı­sın­dan söy­lü­yo­rum- ko­nu­şur­lar­sa, da­ha mut­lu, da­ha gü­zel ne­ti­ce­ler el­de edil­miş olur.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, sos­yal ko­nu­lar de­ğil mi bun­lar?! Sos­yal Şart de­ğil mi?! Sos­yal şart bun­lar!..

NU­RET­TİN AK­TAŞ (Ga­zi­an­tep) – Bu­ra­sı fın­dık ara­zi­si de­ğil!..

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bir­kı­sım ar­ka­daş­la­rı­mız -bun­lar da, yi­ne, bi­zim mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız- ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ar­ka­daş­la­rı­mız ko­nuş­ma yap­ma­dı­ğı için, ko­nu­nun dı­şı­na taş­tı­ğı için, Baş­kan­lık Di­va­nı­nı ikaz edi­yor­lar, doğ­ru­dur yap­tık­la­rı; ama, bu­ra­ya çı­kan her ar­ka­da­şı­mız, böl­ge­sin­de so­run­la­rı hal­le­de­me­miş, di­ğer yer­de hal­le­de­me­miş… Ya­ni, ko­nu­şul­muş, tek­rar ge­lip, 10 da­ki­ka­da Mec­lis kür­sü­sün­de bu iş­ler hal­le­di­le­cek ve­ya 5 da­ki­ka­da!.. Böy­le bir şey müm­kün de­ğil! Böy­le bir şe­yi tak­di­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

Sa­yın Kan­do­ğan’a hi­ta­ben şu­nu söy­lü­yo­rum: Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin Baş­ba­ka­nı, hiç­bir ye­re, hiç­bir giz­li­lik al­tın­da de­ğil, her ye­re, en gü­zel şe­kil­de, göğ­sü­nü ge­re ge­re gi­der. Bun­dan son­ra, bu tip ko­nuş­ma­la­ra lüt­fen dik­kat ede­lim. Böy­le bir olay yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Otur ye­ri­ne!.. Otur ye­ri­ne be!

BAŞ­KAN - Böy­le bir üs­lup da yok. Ya­ni, bu üs­lu­bun ne­re­le­re gi­de­ce­ği­ni, ne ne­ti­ce­ler do­ğu­ra­ca­ğı­nı her bi­ri­ni­zin bil­me­si la­zım. Böy­le bir ko­nuş­ma­yı bun­dan son­ra lüt­fen yap­ma­yı­nız.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, bir bil­gi ver­dim, tek­zip et­sin­ler.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Tek­zip ede­cek bir şey yok. Söy­le­di­ği­niz şey za­ten hi­la­fı ha­ki­kat­tir. Böy­le bir şey ol­maz. Olur mu?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ba­sın­da ve te­le­viz­yon­lar­da var.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Otur ye­ri­ne ha­di! Otur ye­ri­ne! Ter­bi­ye­siz he­rif! Ter­bi­ye­siz­lik yap­ma!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sen ne di­yor­sun?!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, mad­de üze­rin­de 10 da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan…

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Otur ye­ri­ne! Ter­bi­ye­siz­lik yap­ma, otur! Ye­ter ar­tık! Yet­ti ar­tık!

EYÜP FAT­SA (Or­du) – Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Sa­yın Hak­kı Ül­kü, bu­yu­run efen­dim.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Yan­lış ya­pı­yor­su­nuz Sa­yın Baş­kan.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Ha­di gel! Gel ha­di, gel!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Gel bu ta­ra­fa! Gö­re­ce­ğim se­ni!

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Ge­li­yo­rum… Ge­li­yo­rum… (CHP sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo!” ses­le­ri)

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Mec­lis şam­pi­yo­nu! He­lal ol­sun sa­na!

BAŞ­KAN - Ar­ka­daş­lar, ye­ri­mi­ze otu­ra­lım.

Sa­yın Ül­kü, bu­yu­run efen­dim. (Gü­rül­tü­ler)

Ar­ka­daş­lar, din­le­ye­lim.

HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan, her­ke­si sükûne­te da­vet et­mek gi­bi bir gö­re­vi­niz var ta­biî. Ön­ce­lik­le onu bir ya­pın, son­ra so­ra­yım.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li­miz so­ru so­ru­yor, lüt­fen din­le­ye­lim.

Bu­yu­run efen­dim.

HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan, bu tas­la­ğın ko­mis­yon­lar­da gö­rü­şül­me­si es­na­sın­da çe­şit­li sos­yal ta­raf­la­rı ko­mis­yo­na ça­ğır­dı­ğı­nız ifa­de edil­miş­ti. Aca­ba bun­la­rın içe­ri­sin­de ça­ğır­ma­dık­la­rı­nız han­gi­le­ri­dir? DİSK ile te­mas­ta bu­lun­du­nuz mu? Zi­ra, söz ko­nu­su bel­ge, Av­ru­pa sos­yal mük­te­se­ba­tı­nın önem­li bir par­ça­sı­nı oluş­tur­mak­ta­dır. (Gü­rül­tü­ler)

Ben de so­ru­yu so­ra­mı­yo­rum efen­dim.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen sükûne­ti sağ­la­ya­lım.

Bu­yu­run Sa­yın Ül­kü.

HAK­KI ÜL­KÜ (İz­mir) – DİSK ile te­mas­ta bu­lu­nul­du mu? Zi­ra, söz ko­nu­su bel­ge, Av­ru­pa sos­yal mük­te­se­ba­tı­nın önem­li bir par­ça­sı­nı oluş­tur­mak­ta­dır. Şar­tın ta­mam­la­yı­cı bir par­ça­sı olan Top­lu Şikâyet Pro­to­ko­lü de bu bağ­lam­da de­ğer­len­di­ril­me­si ge­rek­mez miy­di?  “Ço­cuk ve genç­le­rin ko­run­ma­sı” baş­lık­lı mad­de­de 18 ya­şın­dan kü­çük ço­cuk­lar için dört haf­ta­lık üc­ret­li yıl­lık iz­ni ni­çin çok gö­rü­yor­su­nuz? Bu yak­la­şı­mı­nız­la, üye­lik sü­re­ci­ni ucuz emek pa­za­rı ola­rak özüm­le­mek ve yurt­taş­la­rı­nı bu pa­zar­da ikin­ci sta­tü­de bu­lun­dur­mak gi­bi bir ta­vır içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu­zun far­kın­da mı­sı­nız?

İn­san­ca ya­şa­mı, ça­lı­şan­la­ra, genç­li­ğe ve yaş­lı­la­ra çok gö­ren yak­la­şı­mı­nı­zı ye­ni­den göz­den ge­çi­rip, sos­yal ta­raf­la­rın ve emek plat­for­mu­nun çağ­rı­lı ol­du­ğu ye­ni bir dü­zen­le­me yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ül­kü.

Sa­yın Öz­do­ğan, bu­yu­run.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­ka­nım.

Ara­cı­lı­ğı­nız­la Sa­yın Ba­ka­na 2 so­ru sor­mak is­ti­yo­rum…

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­mi­zi din­le­ye­lim!..

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) - Sa­yın Ba­ka­nım, bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, ko­mis­yon­da ya­pı­lan gö­rüş­me­ler­de, ko­mis­yo­nun da­ha ön­ce ka­bul et­miş ol­du­ğu mad­de­ler ay­nen ka­bul edil­miş­tir. “Be­yan­lar” kıs­mın­da ek mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı “ül­ke­mi­zin şu an­ki eko­no­mik du­ru­mu iti­ba­riy­le bu fık­ra­nın ge­rek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­me­ye­ce­ği” ge­rek­çe­siy­le da­ha ön­ce ko­mis­yo­nu­muz­ca ka­bul edi­len be­yan­dan çı­ka­rıl­mış­tır. Bu bağ­lam­da şu so­ru­yu sor­mak is­ti­yo­rum: Ta­biî bu ek mad­de­nin fık­ra­sı, söz ko­nu­su mad­de, ça­lı­şan­la­rı ve ai­le­le­ri­ni ma­kul bir ha­yat dü­ze­yi sür­dü­re­bi­le­cek ge­li­re ka­vuş­ma he­de­fi­ni or­ta­ya koy­mak­tay­dı. Şim­di Sa­yın Baş­ba­kan ve Sa­yın Hü­kü­met yet­ki­li­le­ri, ye­ri gel­di­ği za­man, ki­şi ba­şı­na dü­şen gayrî safî millî hâsı­la­da 5 000 - 6 000 do­lar­dan bah­se­di­li­yor ve ya­kın bir ge­le­cek­te bu­nun 10 000 do­la­ra çı­ka­ca­ğın­dan bah­se­di­li­yor. Aca­ba bu ifa­de­le­rin doğ­ru ol­ma­dı­ğı­nın, bu ek fık­ra çı­ka­rıl­dı­ğı­na gö­re, bir iti­ra­fı de­ğil mi­dir di­ye so­ru­yo­rum.

İkin­ci so­ru: Son ola­rak, 657’ye ta­bi üst dü­zey me­mur­la­ra yüz­de 3 ve alt dü­zey­de olan me­mur­la­ra yüz­de 4 ora­nın­da zam ya­pıl­mış­tır. Me­mur­la­rı­mı­zın bir kıs­mı yok­sul­luk sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­mak­ta­dır, ka­hir ek­se­ri­ye­ti de aç­lık sı­nı­rı al­tın­da ya­şa­mak­ta­dır­lar. Bi­raz son­ra ka­bul ede­ce­ği­miz Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na bu mad­de­ler ve me­mu­ra ve­ri­len zam­lar ne ka­dar uy­gun­dur? Sa­yın Hü­kü­me­te sor­mak is­ti­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­do­ğan.

Bu­yu­run Sa­yın Ga­zal­cı.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Tür­ki­ye, ulus­la­ra­ra­sı yap­tı­ğı an­laş­ma­lar­da, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na bir­ta­kım hak­lar ta­nı­mış­tır, ILO ve UNES­CO’nun or­tak­la­şa or­ta­ya koy­du­ğu söz­leş­me­le­ri im­za­la­mış­tır. Me­mur­la­rın, Tür­ki­ye’de, bir­çok çağ­daş ül­ke­de olan top­lu­söz­leş­me, grev hak­kı, si­ya­set yap­ma hak­kı yok­tur. Bun­la­rın bir kıs­mı Ana­ya­sa­da en­gel­len­miş­tir, bir kıs­mı da Ana­ya­sa­da en­gel ol­ma­dı­ğı hal­de dü­zen­le­me ya­pıl­ma­mış­tır. Za­man za­man, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na hak­lar ve­ril­mek­ten söz edil­mek­te­dir. Dört yı­la yak­la­şan ik­ti­dar dö­ne­min­de, me­mur­lar­la il­gi­li, on­la­rın de­mok­ra­tik hak­la­rı­nı, sen­di­kal hak­la­rı­nı ge­liş­ti­re­cek bir adım atıl­ma­mış­tır, bu ko­nu­da ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­la­rın, söz­leş­me­le­rin ge­re­ği ye­ri­ne ge­ti­ril­me­miş­tir. Aca­ba, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın de­mok­ra­tik hak­la­rı­nı, sen­di­kal hak­la­rı­nı ge­liş­ti­re­cek, Hü­kü­me­tin, İk­ti­da­rın, önü­müz­de­ki gün­ler­de bir ha­zır­lı­ğı var mı­dır? Ör­ne­ğin, on­la­ra, top­lu­söz­leş­me­li, grev­li sen­di­ka hak­kı için bir ça­lış­ma ya­pıl­mak­ta mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ga­zal­cı.

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­yu­run.

ÇEV­RE VE OR­MAN BA­KA­NI OS­MAN PE­PE (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, so­ru­la­rın hep­si­ne ya­zı­lı ola­rak ce­vap ve­re­ce­ğiz.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın ta­mam­ının oy­lan­ma­sı­ndan ön­ce, oyu­nun ren­gi­ni be­lirt­mek üze­re Trab­zon Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ke­ma­let­tin Gök­taş, leh­te…(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­yu­run Sa­yın Gök­taş.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (Trab­zon) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; tek­rar he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

Bu­ra­da, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tıy­la il­gi­li ka­nun gö­rü­şü­lür­ken, hiç gün­dem ol­ma­dı­ğı hal­de, fın­dık ko­nu­su gün­de­me ge­lin­ce ki, Sa­yın Baş­ka­nım, siz, bu ko­nu­da ser­ze­niş­te bu­lun­du­nuz doğ­ru; ama, bu ko­nu­yu gün­dem eden biz de­ği­liz. Biz­den ön­ce­ki ar­ka­daş­lar yap­tı­ğı için, biz de ce­vap ver­mek, ko­nu­yu açık­lı­ğa ka­vuş­tur­mak için bu ko­nu­ya gir­dik.

Şim­di, bu ko­nuy­la il­gi­li, ar­ka­daş­lar, bi­len de ko­nu­şu­yor, bil­me­yen de ko­nu­şu­yor…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ağ­zı olan ko­nu­şu­yor.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ya­ni… O bir de­yim ta­biî.

…Bi­len de ko­nu­şu­yor, bil­me­yen de. Şim­di, kal­kı­yor adam, bu­ra­da, fın­dık­la il­gi­li ko­nu­şu­yor…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – “Adam” de­ğil mil­let­ve­ki­li…

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Dü­zel­ti­yo­ruz, mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız di­ye­lim. Dü­zelt­tim…

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, fın­dı­ğın böl­ge­miz­de olan olum­suz et­ki­le­ri­ni, bu­ra­da, po­li­ti­ka ya­pa­rak “Ka­ra­de­niz in­sa­nı aç, Ka­ra­de­niz in­sa­nı açık­ta, Ka­ra­de­niz in­sa­nı ya­nı­yor” gi­bi po­le­mik­le­re gir­me­ye lü­zum yok. Ben Ka­ra­de­niz in­sa­nı­yım, ben ora­nın ço­cu­ğu­yum, ora­nın ev­la­dı­yım.

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Si­zi kas­tet­mi­yor­lar.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ora­yı bi­li­yo­rum…

Ar­ka­daş­lar, ben ora­dan çı­kı­yo­rum; ora­dan çık­tım, ora­nın in­sa­nı­yım. Sen kaç gün Ka­ra­de­niz’de kal­dın ki, bu­nu ko­nu­şu­yor­sun? Şim­di, ar­ka­daş­lar, bel­ki bu Fis­ko­bir­lik’in yan­lış po­li­ti­ka­la­rı yü­zün­den fın­dık üre­ti­ci­miz bir­ta­kım eko­no­mik sı­kın­tı­ya düş­müş ola­bi­lir; ama, bun­dan do­la­yı fın­dık üre­ti­ci­miz, aç, açık­ta de­ğil, se­fil de­ğil, pe­ri­şan de­ğil, bu­nu bi­le­si­niz ve fın­dık üre­ti­ci­miz de Hü­kü­me­ti­ne, dev­le­ti­ne küs­me­miş­tir. AK Par­ti Hü­kü­me­ti­ni bağ­rı­na bas­mış­tır, ba­sa­cak­tır. Bu­nu da böy­le bil­sin her­kes. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar[!])

İL­YAS SE­ZAİ ÖN­DER (Sam­sun) – Git gez ba­ka­lım Or­du’yu!..

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Şim­di, ba­kı­yo­rum ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye’de ne ka­dar adı sa­nı du­yul­ma­mış par­ti var­sa Ka­ra­de­niz’e hü­cum et­ti. Ka­ra­de­niz’de san­ki al­tın ma­de­ni var­mış gi­bi, her ak­lı­na ge­len ora­ya gi­di­yor.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Fın­dık al­tın­dır.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Şim­di, ya­rın bir ta­ne­si da­ha gi­de­cek­miş. Ne ya­pa­cak­sın ora­da?!

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Boş­luk var, boş­luk; ik­ti­dar boş­lu­ğu var.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ben, sa­de­ce si­ze şu­nu söy­le­ye­yim: Ora­da si­ze prim yok, ora­da si­ze oy yok…

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Doğ­ru, bi­ze prim yok, prim; si­ze de oy yok, oy.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Ora­da Ka­ra­de­niz­li si­zi bağ­rı­na ba­sar, o da Ka­ra­de­niz­li­nin mi­sa­fir­per­ver­li­ği yü­zün­den­dir, si­zi en iyi şe­kil­de ağır­lar, en iyi şe­kil­de ora­da mi­sa­fir eder ve uğur­lar; ama, oy ge­lin­ce, oy AK Par­ti­ye­dir, onu bi­le­si­niz. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Biz an­ket yap­tı­rı­yo­ruz ar­ka­daş­lar, biz an­ket yap­tı­rı­yo­ruz, ne­yin ne ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz; ha­yal­ci po­li­ti­ka­lar yap­mı­yo­ruz, bi­le­rek, bi­lim­sel po­li­ti­ka ya­pı­yo­ruz. O ba­kım­dan, siz ora­la­ra gi­dip de Ka­ra­de­niz in­sa­nı­nın ka­fa­sı­nı ka­rış­tır­ma­ya kalk­ma­yın, ka­rış­maz, ak­lı ba­şın­da, ne yap­tı­ğı­nı bi­lir be­nim in­sa­nım. O ba­kım­dan, Baş­ba­ka­nı­na da bağ­lı­dır, Baş­ba­ka­nı­na da say­gı­lı­dır, Baş­ba­ka­nı is­te­di­ği ye­re -ül­ke­nin- göğ­sü­nü ge­re ge­re gi­der, kim­se­den de çe­kin­mez.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Val­la­hi gi­de­mi­yor, çift­çi­le­rin ya­nı­na git­ti mi; gi­de­me­di.      

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Eğer, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­ma bi­ri­le­ri bir­ta­kım olum­suz dav­ra­nış­la­ra gi­ri­yor­sa -ki, ya­pı­lı­yor- bu den­siz­ler bir­ta­kım pro­vo­ka­tör­ler­dir…

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ne za­man­dan be­ri den­siz ol­du ma­sum olan çift­çi­ler! Mil­let aç; öl­dür­dü­nüz be!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – …ba­zı mu­ha­lif par­ti­le­rin pro­vo­ka­tör­le­ri­dir. O ba­kım­dan, Baş­ba­kan, geç­miş­te­ki ma­zi­si, ter­te­miz ma­zi­siy­le bu­gün­kü…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Sa­yın Ve­ki­lim, si­zi iyi­ce se­çim kor­ku­su sar­mış, iyi­ce sar­mış.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – …du­ru­muy­la hal­kıy­la bü­tün­leş­miş, hal­kıy­la be­ra­ber si­ya­set yap­mış­tır, yap­ma­ya da de­vam et­mek­te­dir ve hal­kın tak­di­ri­ni ka­zan­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Top­rak Mah­sul­le­ri ofi­siy­le il­gi­li…

ZE­KE­Rİ­YA AKIN­CI (An­ka­ra) – Çok faz­la se­çim kor­ku­su sar­mış, öy­le an­la­şı­lı­yor.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - …evet, bir­ta­kım sı­kın­tı­la­rın var ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz; ama, tak­dir eder­si­niz ki, hiç böy­le bir uy­gu­la­ma içi­ne gir­me­yen bir ku­ru­mun baş­ta yap­mış ol­du­ğu bir­ta­kım ye­ni uy­gu­la­ma­dan do­la­yı bir­ta­kım ak­sak­lık­la­rı var. Za­man için­de bun­la­rın dü­ze­le­ce­ği­ni, dü­zel­ti­le­ce­ği­ni bu­ra­dan ben be­yan edi­yo­rum ve bu Fis­ko­bir­lik’in yan­lış po­li­ti­ka­la­rı yü­zün­den Top­rak Mah­sul­le­ri dev­re­ye gir­mek zo­run­da­dır, zo­run­da kal­dı. Ne­den; fın­dık üre­ti­ci­si sı­kın­tı­ya düş­me­sin di­ye.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Fis­ko­bir­lik siz­den de­ğil onun için de­ğil mi?!

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Se­ni bi­rin­ci sı­ra­ya koy­maz­lar bu ko­nuş­man­la, me­rak et­me, çok ta­lih­siz ko­nu­şu­yor­sun!

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

Ar­ka­da­şım, ye­rin­den ko­nu­şa­cak yer­de, sen, bu­ra­da… Ye­rin­den ko­nu­şur­sun, ge­le­cek se­ne ka­sım ayın­da şu üst­ten ko­nu­şur­sun, onu da söy­le­ye­yim ben sa­na.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Biz Ka­ra­de­niz’e de gi­der ko­nu­şu­ruz.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) - Se­nin gi­bi­le­ri­ni ben çok gör­düm bu Mec­lis­te, ben üç dö­nem­dir bu Mec­lis­te­yim.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Se­ni bi­rin­ci sı­ra­ya koy­maz­lar! (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gök­taş, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen… Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…

Sa­yın Gök­taş, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­lar mı­sı­nız.

Bu­yu­run.

KE­MA­LET­TİN GÖK­TAŞ (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum.

Bu şe­kil­de po­le­mik­ler­le bir ye­re va­rıl­maz. Biz, hü­kü­met ola­rak so­rum­lu­lu­ğu­mu­zun bi­lin­cin­de­yiz. Ka­ra­de­niz’de de, Ak­de­ni­zin­de de, Ege­sin­de de, Do­ğu­sun­da da, Gü­ney­do­ğu­sun­da, her yer­de bü­tün va­tan­da­şı­mı­zın dert­le­riy­le dert­len­miş, der­di­ni bün­ye­sin­de his­se­den bir ik­ti­da­rın men­sup­la­rı­yız. Onun için, al­nı­mız ak, ba­şı­mız dik ola­rak hal­kı­mı­zın için­de­yiz, hal­kı­mız­la be­ra­be­riz.

Ben he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ta­sa­rı­nın tü­mü açı­koy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açı­koy­la­ma­nın şek­li hak­kın­da Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­nı ala­ca­ğım.

Açı­koy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için 4 da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN - Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın açı­koy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı   :     292

Ka­bul                         :     287

Ret                             :         5  (x)

Böy­le­ce, ta­sa­rı ka­bul edil­miş ve ka­nun­laş­mış­tır; ha­yır­lı, uğur­lu ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bir­le­şi­me 10 da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 16.27

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 16.41

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 130 un­cu Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

2 nci sı­ra­da yer alan, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nun gö­rüş­me­le­ri­ne baş­lı­yo­ruz.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

2.- (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/968) (S. Sa­yı­sı: 977 ve 977´ye 1 in­ci Ek) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon?.. Ye­rin­de.

Hü­kü­met?.. Ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Zü­he­yir Am­ber; şa­hıs­la­rı adı­na Ya­kup Ke­pe­nek, İz­zet Çe­tin, Üm­met Kan­do­ğan, Tev­fik Ak­bak ve Hü­se­yin Tan­rı­ver­di’nin söz ta­lep­le­ri var­dır.

İlk ko­nuş­ma, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Zü­he­yir Am­ber’e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Am­ber. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA ZÜ­HE­YİR AM­BER (Ha­tay) – De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, gö­rü­şül­mek­te olan 977 sı­ra sa­yı­lı (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın ge­ne­li üze­rin­de, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, si­vil ve si­ya­sal hak­la­ra yer ve­ren İn­san Hak­la­rı Av­ru­pa Söz­leş­me­si­nin eko­no­mik ve sos­yal alan­da­ki uzan­tı­sı du­ru­mun­da­dır. 1961 yı­lın­da im­za­la­nan ilk Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, 1965 yı­lın­da yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, sen­di­ka­laş­ma, top­lu­pa­zar­lık, grev ve ça­lış­ma hak­kı da­hil, 19 sos­yal hak­kı gü­ven­ce al­tı­na al­mak­ta­dır. 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ek­sik­lik­le­ri­ni gi­de­ren ve sos­yal hak­la­rı kap­sam­lı bir bi­çim­de gü­ven­ce al­tı­na alan (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tıy­sa, 1996’da im­za­ya açı­la­rak, 1999’da yü­rür­lü­ğe gir­miş. Ha­len her iki sos­yal şart da yü­rür­lük­te­dir.

(Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, ça­lış­ma hak­kı, adil ça­lış­ma ko­şul­la­rı hak­kı, adil üc­ret hak­kı, ör­güt­len­me, ya­ni, sen­di­ka­laş­ma hak­kı, top­lu­pa­zar­lık hak­kı -grev da­hil- ço­cuk­lar ve genç­le­rin ko­run­ma­sı hak­kı, ça­lı­şan ka­dın­la­rın ana­lı­ğı­nın ko­run­ma­sı hak­kı, sağ­lı­ğın ko­run­ma­sı hak­kı, sos­yal gü­ven­lik hak­kı, ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin ko­run­ma hak­kı, yaş­lı­la­rın sos­yal ko­run­ma hak­kı, iş gü­ven­ce­si hak­kı ve ko­nut hak­kı gi­bi çok sa­yı­da eko­no­mik, sos­yal ve sen­di­kal hak­kı gü­ven­ce al­tı­na alan bir ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me. Tek­rar edi­yo­rum: Bu bir bil­dir­ge de­ğil, söz­leş­me de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.

Sos­yal şart­lar, bi­rer bil­dir­ge de­ğil, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me ni­te­li­ği ta­şı­yan ve onay­la­yan ül­ke­ler açı­sın­dan bağ­la­yı­cı bel­ge­ler­dir. Sos­yal şart­la­rın gü­ven­ce al­tı­na alın­dı­ğı sen­di­ka­laş­ma hak­kı ka­mu gö­rev­li­le­ri­ni de kap­sa­mak­ta ve sen­di­ka­laş­ma hak­kı, gör­dük­le­ri iş ve hiz­met­ler açı­sın­dan bir ayı­rım yap­mak­sı­zın, bü­tün ça­lı­şan­la­ra ta­nın­mak­ta­dır.

                                     

(x) 977 ve 977’ye 1 in­ci ek S. Sa­yı­lı Bas­ma­ya­zı Tu­ta­na­ğa ek­li­dir.

Bu çer­çe­ve­de, 4688 sa­yı­lı Ka­mu Gö­rev­li­le­ri Sen­di­ka­la­rı Ya­sa­sın­da yer alan ve ka­mu gö­rev­li­le­ri­nin önem­li bir bö­lü­mü­nün sen­di­ka­laş­ma­sı­nı ya­sak­la­yan hü­küm­ler Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na ay­kı­rı­dır. Yi­ne, ül­ke­miz­de yıl­lar­dır de­vam eden grev hak­kı­nın sis­te­ma­tik ih­la­li de Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na ay­kı­rı­dır. Av­ru­pa Kon­se­yi ve Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­le­rin ne­re­dey­se tü­mü te­mel sen­di­kal hak­la­ra çe­kin­ce koy­ma­mış­tır.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın sen­di­ka­laş­ma hak­kıy­la il­gi­li 5 in­ci mad­de­si Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si 34 ül­ke ta­ra­fın­dan onay­lan­mış du­rum­da­dır. Bu 34 ül­ke­nin 24’ü ay­nı za­man­da Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si­dir. Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­den sa­de­ce Yu­na­nis­tan 5 in­ci mad­de­ye çe­kin­ce koy­muş olup, top­lu pa­zar­lık ve grev hak­kıy­la il­gi­li 6 ncı mad­de Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si 33 ül­ke ta­ra­fın­dan onay­lan­mış­tır. Yi­ne, bu ül­ke­le­rin 24’ü Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­dir.

Av­ru­pa Bir­li­ği üye­le­rin­den sa­de­ce Yu­na­nis­tan 6 ncı mad­de­nin tü­mü­ne çe­kin­ce koy­muş, ar­dın­dan, Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si An­do­rra ve Tür­ki­ye, 25 Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­den 3’ü -bun­lar Avus­tur­ya, Lük­sem­burg ve Po­lon­ya- ise sa­de­ce 6 ncı mad­de­nin dör­dün­cü pa­rag­ra­fı­na çe­kin­ce koy­muş du­rum­da­lar.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı 1961 yı­lın­da im­za­la­yan ilk 16 ül­ke ara­sın­da yer al­mış­tır. An­cak, 1961 yı­lın­da im­za­la­nan Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı yir­mi­se­kiz yıl bek­le­dik­ten son­ra 1989’da onay­lan­mış ve yü­rür­lü­ğe gir­miş­tir. Ara­dan on­ye­di yıl geç­me­si­ne rağ­men AK Par­ti Hü­kü­me­ti de, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na, ma­ale­sef, kar­şı di­renç gös­ter­mek­te ki, Hü­kü­met, sen­di­kal hak­la­ra iliş­kin 5 ve 6 ncı mad­de­le­rin ya­nı sı­ra “mad­de 2: Adil ça­lış­ma ko­şul­la­rı hak­kı. Bu­nun bi­rin­ci fık­ra­sı, ça­lış­ma sü­re­le­ri­nin azal­tıl­ma­sı; üçün­cü fık­ra, en az dört haf­ta­lık yıl­lık izin hak­kı. Mad­de 4: Adil üc­ret hak­kı. İkin­ci fık­ra­sı, ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ya­cak üc­ret hak­kı. Mad­de 7: Ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin iş­te ko­run­ma­sı hak­kı. Bu­nun ye­din­ci fık­ra­sı, 18 yaş al­tın­da ça­lı­şan­la­ra en az dört haf­ta­lık yıl­lık izin hak­kı. Mad­de 23: Yaş­lı­la­rın ko­run­ma hak­kı” gi­bi mad­de­le­re de çe­kin­ce koy­muş du­rum­da­dır. Özel­lik­le, yaş­lı­la­rın ve genç­le­rin ko­run­ma­sı­na iliş­kin mad­de­le­re çe­kin­ce kon­ma­sı akıl­la­ra dur­gun­luk ve­re­cek du­rum­da­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­miz­de­ki de­mok­ra­si ve in­san hak­la­rı mü­ca­de­le­si­nin önü­ne, ül­ke­mi­zin şart­la­rı adı al­tın­da ko­nul­mak is­te­nen en­gel­le­re bir ye­ni­si da­ha ek­len­mek is­ten­mek­te­dir. As­lın­da, bu çe­kin­ce­ler­le ya­pıl­mak is­te­nen, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na ör­güt­len­me ve top­lu pa­zar­lık hak­kı ta­nı­ma­mak, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin sos­yal ka­za­nım­la­rı ara­sın­da olan ki­mi ko­nu­la­ra da çe­kin­ce ko­nu­la­rak Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Hü­kü­me­ti­nin eliy­le dü­şük sta­tü­lü yurt­taş­lık ya­ra­tıl­mak is­ten­mek­te­dir.

Eğer, Hü­kü­met bu çe­kin­ce­le­ri­ni kal­dı­rır­sa, sa­nı­yo­rum, Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı­na uyum çer­çe­ve­sin­de de­ğiş­tir­di­ği Ana­ya­sa­nın 90 ın­cı mad­de­si­ne gö­re ül­ke­mi­zi ucuz emek pa­za­rı­na dö­nüş­tü­ren ve yurt­taş hak­la­rı­nı hak ol­mak­tan çı­ka­ran po­li­ti­ka­la­rı sür­dür­mek ola­na­ğı­nı bu­la­ma­ya­cak­tır. Dü­şük sos­yal hak­lar ve­ri­len hal­kı­mı­zın, Av­ru­pa Bir­li­ği yo­lun­da dü­şük sta­tü­lü yurt­taş­lar ha­li­ne ge­ti­ril­me­si söz ko­nu­su­dur.

Oy­sa, Hü­kü­me­ti­niz, her fır­sat­ta, hal­kı­mı­zın re­fa­hı­nı, Av­ru­pa Bir­li­ği stan­dart­la­rın­da de­mok­ra­tik, eko­no­mik ve sos­yal şart­la­rı sağ­la­ya­ca­ğı sö­zü ver­mek­te­dir. Bu söz­leş­me­ye koy­du­ğu­nuz sa­kın­ca­lar, as­lın­da, Hü­kü­me­ti­ni­zin ger­çek dü­şün­ce­le­ri­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Ta­biî, bu çe­kin­ce­le­ri­ni­zi il­gi­li si­vil top­lum ör­güt­le­ri­mi­ze na­sıl açık­la­ya­cak­sı­nız onu bi­le­mem; ama, şu an­da, tüm si­vil top­lum ör­güt­le­ri­miz bu­gün­kü gö­rüş­me­le­ri ta­kip et­mek­te­dir ve tü­mü­nün ta­lep­le­ri bu çe­kin­ce­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı yö­nün­de­dir.

Sos­yal Şar­tın mad­de­le­ri­ne ko­nan çe­kin­ce­le­re göz at­tı­ğı­mız­da, bu, ül­ke ça­lı­şan­la­rı için ça­lış­ma sü­re­le­ri­nin aza­la­bi­le­ce­ği, in­san­ca ya­şa­ma ve ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nın müm­kün ola­bi­le­ce­ği ko­nu­sun­da­ki bir ola­sı­lı­ğı bi­le or­ta­dan kal­dır­mak­ta­dır. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ça­lı­şan­la­rı için hak olan dört haf­ta­lık üc­ret­li yıl­lık izin hak­kı, ül­ke­miz ça­lı­şan­la­rı için, ço­cuk bi­le ol­sa­lar, uy­gun gö­rül­me­mek­te­dir.

Ça­lı­şan­lar için as­garî üc­re­tin adil bir üc­ret ol­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil­dir. Tür­ki­ye’de as­garî üc­ret, ça­lı­şan ki­şi­nin ken­di­si ve ai­le­si için iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­yan üc­ret ol­mak ye­ri­ne bir ki­şi için be­lir­le­nip tüm ai­le­si­nin ge­çi­mi­ni sağ­la­yan üc­ret al­ma­yı sür­dü­re­cek­tir. Ör­güt­len­me, top­lu iş söz­leş­me­si ve grev hak­la­rı, gös­ter­me­lik hak­lar ola­rak kâğıt üze­rin­de kal­ma­ya de­vam ede­cek­tir.

İş­yer­le­rin­de ve iş­let­me­ler­de ça­lı­şan­lar ve tem­sil­ci­le­ri­nin ka­tı­lım ve de­ne­tim­le­riy­le il­gi­li de­mok­ra­tik sü­reç­ler iş­le­til­me­ye­ce­ği için, ça­lış­ma iliş­ki­le­ri­nin top­lu­mun de­mok­ra­tik­leş­me­si­ne kat­kı­sı ger­çek­leş­me­ye­cek­tir. Yaş­lı­lar, top­lum­dan dış­la­na­rak, yurt­taş hak­la­rın­dan ya­rar­lan­ma­ya­rak, dü­şük emek­li ge­lir­le­riy­le aç­lık sı­nı­rın­da ya­şa­ya­rak, top­lu­mun dış­lan­mış un­sur­la­rı ol­ma­yı sür­dü­re­cek­ler­dir.

Tüm bun­la­rın ya­nı sı­ra, Hü­kü­met, bir­çok ko­nu­da ol­du­ğu gi­bi (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ele alın­ma­sın­da da, tek yan­lı­lı­ğı ve da­yat­ma­yı esas al­mak­ta­dır. Ger­çek­te, Av­ru­pa Bir­li­ği Mük­te­se­ba­tı­nın bir par­ça­sı olan Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, sos­yal di­ya­lo­ğa baş­vu­rul­ma­dan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si gün­de­mi­ne ge­ti­ril­miş­tir. 2005 yı­lın­da gö­rü­şül­me­ye baş­la­nan Şart, ça­lı­şan­la­rın eko­no­mik ve sos­yal hak­la­rıy­la il­gi­li ol­ma­sı­na kar­şın, üye­si bu­lun­du­ğum Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu ça­lış­ma­la­rın­da, ça­lı­şan­la­rın tem­sil­ci­le­ri­nin gö­rüş­le­ri­ne baş­vu­rul­ma­dan ve da­nı­şıl­ma­dan Ge­nel Ku­ru­la ge­ti­ril­miş­tir. Hü­kü­met, bu yak­la­şı­mıy­la, ül­ke hal­kı ve ça­lı­şan­la­rı için, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin sos­yal ve eko­no­mik hak­la­rı­nı uy­gun gör­me­mek­te ve Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye­lik sü­re­ci­ni, ül­ke­yi bir ucuz emek pa­za­rı ola­rak dü­zen­le­ye­rek, yurt­taş­la­rı­nı, ikin­cil sta­tü­de, ucuz emek ola­rak pa­zar­la­ma­yı sür­dür­mek­te ka­rar­lı ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir.

Çe­kin­ce ko­nu­lan mad­de­le­rin ge­rek­çe­le­ri­nin tü­mü­ne bak­tı­ğı­mız­da gö­rü­yo­ruz ki, ül­ke­miz kal­kın­mış­lık dü­ze­yi ve sos­yo­eko­no­mik şart­la­rı dik­ka­te alın­mış ola­rak gö­rül­mek­te­dir. O za­man sor­mak is­ti­yo­rum, Sa­yın Baş­ba­kan ve sa­yın ba­kan­la­rı­mı­za: Her açı­lış­ta, ne­den “kal­kın­dık” di­ye ha­ma­si söy­lem­ler­de bu­lu­nu­yor­lar?.. De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu şart­lar ge­rek­çe­siy­le te­mel hak­la­ra çe­kin­ce kon­ma­sı, AK Par­ti­si­nin de­mok­ra­si ve öz­gür­lük­ler pers­pek­ti­fi­nin ne ka­dar üs­tün­kö­rü ol­du­ğu­nu gös­ter­me­si açı­sın­dan son de­re­ce önem­li­dir.

Tüm ka­mu ke­si­min­de, 2007 yı­lı için ya­pı­lan zam ora­nı bir fi­yas­ko­dur. Öy­le­si­ne ko­mik ge­rek­çe ve ra­kam­lar su­nul­muş­tur ki, ka­mu ça­lı­şa­nı­mı­zın gu­ru­ruy­la oy­nan­mış­tır. Ger­çi, bu söz­leş­me­de koy­du­ğu­nuz çe­kin­ce­ler, yu­ka­rı­da ifa­de et­ti­ğim gi­bi, as­lın­da, ger­çek dü­şün­ce­ni­zi or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Açık­la­nan zam oran­la­rı, ül­ke­miz ça­lı­şan­la­rı­nın ta­lep­le­ri doğ­rul­tu­sun­da de­ğil, ta­ma­men, Hü­kü­met ol­du­ğu­nuz gün­den bu ya­na eko­no­mi po­li­ti­ka­la­rı­nı­zı yön­len­di­ren IMF’nin is­te­ği doğ­rul­tu­sun­da ol­muş­tur. Tür­ki­ye eko­no­mi­sin­de­ki kı­rıl­gan­lık, ka­mu ke­si­mi açık­la­rın­dan ya da si­yasî, ik­ti­sadî bir­ta­kım yan­lış uy­gu­la­ma­lar­dan de­ğil, biz­zat özel sek­tö­rün ken­di çı­kar­la­rı­nı gö­ze­ten ras­yo­nel ka­rar­la­rın­dan ve fi­nans pi­ya­sa­la­rı­nın kı­sa dö­nem­ci ve sü­rü iç­gü­dü­sü­ne da­ya­lı ka­rar al­ma bi­çim­le­rin­den kay­nak­lan­mak­ta­dır. Uy­gu­lan­mak­ta olan prog­ra­mı al­ter­na­tif­siz ka­bul ede­rek, her tür­lü eko­no­mik ve si­yasî ge­liş­me­yi, ya­ban­cı ya­tı­rım­cı ne dü­şü­nü­yor ve enf­las­yon he­de­fi man­tı­ğı­na in­di­ren mev­cut an­la­yış, Tür­ki­ye’nin uzun dö­nem­li stra­te­jik kal­kın­ma, is­tih­dam ar­tı­rı­cı ya­tı­rım­lar ve tek­no­lo­ji se­çi­mi gi­bi mak­ro so­run­la­rı­nı gö­zar­dı et­mek­te ve Tür­ki­ye’yi, ulus­la­ra­ra­sı fi­nans dün­ya­sı­nın spe­kü­la­tif çı­kar he­sap­la­rı­na ba­ğım­lı ha­le ge­tir­mek­te­dir. Bu ba­ğım­lı­lı­ğın ma­li­yet­le­ri­nin ve fa­tu­ra­sı­nın kim­le­re çı­ka­rıl­mak­ta ol­du­ğu­nu, bu ta­sa­rı­ya ko­nu­lan çe­kin­ce­ler­le gör­mek­te­yiz. Tür­ki­ye eko­no­mi­si­nin ge­le­ce­ği, ulu­sal di­na­mik­le­re ya da ulu­sal eko­no­mik ku­ru­luş­la­rın yön­len­di­ril­me­si­ne de­ğil, ulus­la­ra­ra­sı fi­nans şe­be­ke­si­nin spe­kü­la­tif ka­rar­la­rı­na ve kap­ris­le­ri­ne bağ­lı­dır.

Tür­ki­ye’nin, mev­cut prog­ram al­tın­da, ba­ğım­sız bir kal­kın­ma stra­te­ji­si iz­le­ye­rek, is­tih­dam ya­ra­tı­cı ve ge­lir da­ğı­lı­mı­nı iyi­leş­ti­ri­ci bir bü­yü­me sü­re­ci­ni sür­dü­re­bil­me ola­na­ğı yok­tur. Mev­cut prog­ram, der­hal göz­den ge­çi­ri­le­rek, ül­ke­miz ça­lı­şa­nı­na ve iş­siz­le­ri­ne der­man ola­cak ha­le ge­ti­ril­me­li­dir. Bu ül­ke bi­zim, in­sa­nı­mız bi­zim. İk­ti­dar, yurt dı­şın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne ku­zu, ül­ke­miz va­tan­daş­la­rı­na as­lan ke­sil­me hü­ne­rin­den vaz­ge­çe­rek, çağ­daş ya­şam stan­dart­la­rı­nı her va­tan­da­şı­mı­za sağ­la­ma­lı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Göz­den Ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na bu ge­rek­çe­ler­le çe­kin­ce kon­ma­sı, Av­ru­pa Bir­li­ği uyum sü­re­ciy­le çe­liş­ki­li ve çif­te stan­dart­lı bir tu­tum­dur. Her iki sos­yal şart da Av­ru­pa Bir­li­ği ta­ra­fın­dan te­mel bel­ge­ler ola­rak ka­bul edi­li­yor. Top­lu­luk An­laş­ma­sı­nın 136 ncı mad­de­si Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na açık­ça atıf­ta bu­lu­nu­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği An­laş­ma­sı­nın gi­ri­şin­de ise üye ül­ke­le­rin Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ta­ra­fın­dan be­lir­le­nen hak­la­rı te­yit et­tik­le­ri vur­gu­la­nı­yor. İler­le­me ra­por­la­rın­da da Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın çe­kin­ce­siz onay­lan­ma­sı is­te­ni­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın 5 in­ci ve 6 ncı mad­de­le­ri­ne ko­nan çe­kin­ce­nin kal­dı­rıl­ma­sı­nı ve Göz­den Ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın çe­kin­ce­siz onay­lan­ma­sı­nı uyum sü­re­ci­nin bir ge­re­ği ola­rak gör­mek­te­dir; an­cak, Hü­kü­met, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bu de­ğer­len­dir­me­le­ri­ne rağ­men, 5 in­ci ve 6 ncı mad­de­le­ri onay­la­ma­mak­ta ıs­rar­lı dur­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Göz­den Ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın onay­la­ma gi­ri­şi­mi­nin çe­kin­ce­ler ya­nın­da çok önem­li bir baş­ka ek­si­ği da­ha var. Bu­nu da ke­sin­lik­le bu­ra­da söy­le­me ih­ti­ya­cı­nı du­yu­yo­rum. Hü­kü­met, sen­di­ka­la­ra ve si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ne top­lu şikâyet hak­kı ta­nı­yan ve de­ne­ti­mi et­kin­leş­ti­ren 1995 ta­rih­li Top­lu Şikâyet Pro­to­ko­lü­nü de onay­la­mak­tan ka­çı­nı­yor. Böy­le­ce, Sos­yal Şar­tın et­kin de­ne­ti­mi­ne ola­nak, bu du­rum­da, ma­ale­sef sağ­la­na­mı­yor.

Göz­den Ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın çe­kin­ce­siz, şart­sız onay­lan­ma­sı, bir yan­dan, çağ­daş sos­yal hak­la­rı gü­ven­ce al­tı­na alan çok önem­li bir söz­leş­me ol­ma­sı; öte yan­dan, Av­ru­pa Bir­li­ği uyum sü­re­ci­nin bir ge­re­ği ol­ma­sı ne­de­niy­le bü­yük önem ta­şı­yor; an­cak, Göz­den Ge­çi­ril­miş Sos­yal Şar­tın çe­kin­ce­li ona­yı, koz­me­tik bir dü­zen­le­me­nin öte­sin­de bir an­lam ta­şı­ma­ya­cak­tır.

Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak, tüm ça­lı­şan­lar ve on­la­rın ai­le­le­ri adı­na di­yo­ruz ki: Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, sos­yal dev­let ve in­san hak­la­rı il­ke­si­nin ge­re­ği­ni yap­ma­lı ve (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ka­yıt­sız şart­sız onay­la­ma­lı­dır. İn­san­ca ya­şa­mı, ça­lı­şan­la­ra, genç­le­re ve yaş­lı­la­ra çok gö­ren yak­la­şı­mı­nı­zı, lüt­fen, tek­rar göz­den ge­çi­rin ve Göz­den Ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na koy­du­ğu­nuz çe­kin­ce­le­ri, tek­rar tek­rar ri­ca ede­rek söy­lü­yo­rum, kal­dı­rı­nız.

He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la, tek­rar tek­rar, se­lam­lı­yo­rum. Te­şek­kür ede­rim. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin.

Sa­yın Çe­tin, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­ri­ne, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na geç­me­den ön­ce, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na bir vur­gu yap­mak ge­re­ki­yor. Ger­çek­ten ko­nu­şu­yo­ruz; bu, bi­raz ev­vel ko­nuş­tu­ğu­muz ek pro­to­kol­le il­gi­li ko­nu­lar­da da za­man za­man bir­ta­kım yan­lış an­la­şıl­ma­la­ra mey­dan ve­re­bi­le­cek ko­nuş­ma­lar ya­pıl­dı. O ne­den­le, ben, kı­sa­ca, bir kro­no­lo­jik geç­mi­şi­ni ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, 18 Ekim 1961 ta­ri­hin­de, Av­ru­pa Kon­se­yi üye­si 16 dev­let ta­ra­fın­dan To­ri­no’da im­za­lan­dı. Tür­ki­ye adı­na, o dö­nem­de, Ça­lış­ma Ba­ka­nı ola­rak Ca­hit Ta­las bu­lu­nu­yor­du. 26 Şu­bat 1965’te Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı yü­rür­lü­ğe gir­di. 14 Ekim 1989’da, Tür­ki­ye, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı onay­la­dı. 24 Ara­lık 1989’da, onay, Tür­ki­ye yö­nün­den yü­rür­lü­ğe gir­di. 5 Ma­yıs 1988’de ek pro­to­kol im­za­lan­dı. Bu (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şart­tan ön­ce gö­rüş­tü­ğü­müz Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da De­ği­şik­lik Pro­to­ko­lü, ya­ni, To­ri­no Pro­to­ko­lü ola­rak bil­di­ği­miz pro­to­kol 21 Ekim 1991’de im­za­lan­dı. 22 Ha­zi­ran 1995’te, Ba­kan­lar Ko­mi­te­sin­ce Or­tak Şikâyet Pro­to­ko­lü ka­bul edil­di. 2 Ni­san 1996’da, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ka­bul edil­di. 3 Ma­yıs 1996’da im­za­ya açıl­dı, 1 Tem­muz 1999’da yü­rür­lü­ğe gir­di.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı da geç­ti­ği­miz ocak, şu­bat ayı içe­ri­sin­de Mec­li­si­mi­zin gün­de­mi­ne gel­di. Ger­çek­ten, bel­ki, Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nu­nun, ge­niş kap­sam­lı si­vil top­lum ör­güt­le­riy­le, sen­di­ka­lar­la, ka­mu ça­lı­şan­la­rı sen­di­ka­la­rıy­la ve di­ğer il­gi­li iş­ve­ren ör­güt­le­ri­nin tem­sil­ci­le­riy­le ne ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni tar­tış­ma­sı ge­re­kir­di; ama, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me ol­ma­sı ne­de­niy­le, ko­nu, doğ­ru­dan, Ça­lış­ma Ko­mis­yo­nun­ca, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­na gön­de­ril­di ve Ko­mis­yon ora­da bir­ta­kım ça­lış­ma­lar yap­tı.

Hü­kü­met, Ko­mis­yo­na gön­de­rir­ken, bu (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın 2 nci mad­de­si­nin 1 inci fık­ra­sı­na ve 3 ün­cü fık­ra­sı­na, 4 ün­cü mad­de­si­nin 2 nci fık­ra­sı­na, 5 in­ci mad­de­si­nin tü­mü­ne, 6 ncı mad­de­si­nin tü­mü­ne, 7 nci mad­de­si­nin 7 nci fık­ra­sı­na, ya­ni, 18 yaş al­tın­da ça­lı­şan­la­ra en az dört haf­ta yıl­lık üc­ret­li izin ve­ril­me­si hak­kı­na, 22 nci mad­de­nin (c) ve (d) bent­le­ri­ne ve 23 ün­cü mad­de­nin tü­mü­ne; ya­ni, yaş­lı­la­rın ko­run­ma hak­kı­na iliş­kin çe­kin­cey­le Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gön­de­re­rek, esa­sın­da, ça­lış­ma ya­şa­mı­na na­sıl bak­tı­ğı­nı, ba­kış açı­sı­nın ne ol­du­ğu­nu çok so­mut bir şe­kil­de or­ta­ya koy­du.

Ta­biî, bu ara­da, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu, Hü­kü­me­tin gön­der­di­ği bu çe­kin­ce­ler­den bü­yük bir bö­lü­mü­nü -ka­bul et­mek ge­re­kir- bi­raz da­ha göz­den ge­çir­di ve ba­zı hü­küm­le­ri­ni kal­dır­dı. 2 mad­de­nin tü­müy­le, 3 mad­de­nin 4 fık­ra­sı üze­rin­de çe­kin­ce ifa­de ede­rek Mec­li­se gön­der­miş­ti. Bu ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı sı­ra­sın­da, her ne ol­duy­sa -ta­biî, ne ol­du­ğu­nu ben bi­li­yo­rum, bi­raz son­ra da kıs­men an­la­ta­ca­ğım siz­le­re- Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu, bir­den­bi­re, bu (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şar­tı ge­ri çek­ti. Ge­ri çek­me ge­rek­çe­si­ni -Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu top­lan­tı­sı­na da ka­tıl­dım- ora­da, çok açık bir şe­kil­de, bu, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şar­tın 4 ün­cü mad­de­si­ni, ya­ni, adil üc­ret hak­kıy­la il­gi­li, ça­lı­şan­la­rın, ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ya­cak üc­ret hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı ta­nı­ma­yı ön­ce ka­bul et­miş, ta­nı­mış­tı Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu; Hü­kü­met­ten ge­len bas­kıy­la, bu­nu ye­ni­den gö­rüş­tü ve Hü­kü­me­tin is­te­ği doğ­rul­tu­sun­da, 977 sı­ra sa­yı­lı bu ka­nun ta­sa­rı­sı­na 1 in­ci Ek ya­pa­rak, o çe­kin­ce­si­ni pe­kiş­tir­miş ol­du.

Ta­biî, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da il­ginç tar­tış­ma­la­ra ta­nık ol­dum ve üzül­düm. Hü­kü­me­tin ge­ri çek­me­sin­de­ki ge­rek­çe­le­re ba­kıl­dı­ğı za­man, as­garî üc­re­tin Tür­ki­ye’de şu ana ka­dar bir tek ki­şi için, onun za­ru­ri ih­ti­yaç­la­rı göz önü­ne alı­na­rak he­sap­lan­dı­ğı­nı bi­li­yo­ruz. “Eğer bu 4 ün­cü mad­de ka­bul edi­lir­se, çe­kin­ce ko­nul­maz­sa, ai­le fert­le­ri­nin tü­mü dik­ka­te alı­na­rak he­sap edi­lir­se, Tür­ki­ye bu yü­kün al­tın­dan kal­ka­maz” de­ni­li­yor. Bu­na yö­ne­lik ola­rak, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı “10 ço­cuk­lu bir as­garî üc­ret­li, ge­çi­ne­mi­yo­rum di­ye­rek AİHM’e baş­vu­rur­sa, taz­mi­nat­la­rın al­tın­dan kal­ka­ma­yız” di­yor­lar.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bü­rok­rat­la­rı ya da Ba­kan­lık ya da Ba­kan böy­le bir şey söy­le­miş­se, ger­çek­ten bü­yük bir gaf. Dün­ya­nın he­men he­men bü­tün ül­ke­le­rin­de, bu tür he­sap­la­ma­lar ya­pı­lır­ken, ço­cuk sa­yı­sı, her bir ai­le için kaç ço­cuk var­sa o ka­dar sa­yı göz önü­ne alı­na­rak ya­pıl­maz. Çe­kir­dek ai­le ola­rak 4 ki­şi­lik ai­le baz ka­bul edi­lir ve ona gö­re as­garî üc­ret ka­lıp­la­rı he­sap edi­lir. Ya­ni, di­yor­lar ki bü­rok­rat­lar, Hü­kü­me­te: “Eğer ya­par­sa­nız Tür­ki­ye ba­tar; as­garî üc­ret, bir an­da, yok­sul­luk sı­nı­rı olan, 4 ki­şi­lik bir ai­le için yok­sul­luk sı­nı­rı olan 1 800 li­ra­nın ya da  1 800 000 000’un üze­ri­ne çı­kar.” De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ke­re, bü­tün ço­cuk­lar dik­ka­te alın­maz; bir. İkin­ci­si, as­garî üc­ret ka­lıp­la­rı bel­li; bu­ra­da, ki­ra, tek ba­şı­na bü­yük bir ka­lem; ya­ni, bir­den­bi­re bü­tün ai­le fert­le­ri­ni ay­nı bi­na­dan ayı­ra­cak ha­li­niz yok. O hal­de, bu­ra­da bir ya­nılt­ma var. Ne­dir bu te­laş, ne­dir bu kor­ku; tam ola­rak al­gı­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

Ger­çek­ten, geç­ti­ği­miz yıl, IMF Baş­kan Yar­dım­cı­sı An­ne Kru­eger Tür­ki­ye’de as­garî üc­re­tin yük­sek ol­du­ğu­nu söy­le­miş­ti. İş­ve­ren­ler de za­man za­man böl­ge­sel as­garî üc­ret is­tek­le­ri­ni AB’nin, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin is­tek­le­ri doğ­rul­tu­sun­da gün­de­me ge­ti­ri­yor­lar; ya­ni, Tür­ki­ye’nin için­de bu­lun­du­ğu na­zik dö­ne­mi bi­le dik­ka­te al­ma­dan böl­ge­sel as­garî üc­ret Tür­ki­ye’de gün­de­me ge­ti­ri­le­bi­li­yor. As­garî üc­ret­li, bu­gün, 5 000 000’dan faz­la in­sa­nı­mız 380 li­ra as­garî üc­ret­le ça­lı­şır­ken, ka­yıt dı­şın­da, kay­da alı­na­ma­mış, hiç­bir sos­yal gü­ven­ce­si ol­ma­yan bel­ki 5 000 000’dan da­ha faz­la in­sa­nı­mız, ne ya­zık ki, as­garî üc­re­te bi­le muh­taç ko­num­da; ya­ni, bu­nu bir si­yasî po­le­mik ko­nu­su ola­rak söy­le­mi­yo­rum, bir ger­çek­lik ola­rak söy­lü­yo­rum. Bu­gün, 100 000’den faz­la -bu­nun 1 000 ta­ne­si de Mec­lis ça­tı­sı al­tın­da- 4/C’ye zap­tu­rapt edil­miş ça­lı­şa­nı­mız var, 657 sa­yı­lı Ya­sa­ya gö­re.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ya­ni, as­garî üc­re­tin bu­gün­kü de­ğe­ri eu­ro cin­sin­den 200 eu­ro ci­va­rın­da; Yu­na­nis­tan’da 570 eu­ro. Bul­ga­ris­tan’da, Ro­man­ya’da bel­ki biz­den da­ha dü­şük -Ro­man­ya’da 70 eu­ro ci­va­rın­da- ama, as­garî üc­ret­le ki­ra­da ge­çi­ne­bil­me­nin ola­na­ğı yok. Şim­di, ne olur­muş eğer Tür­ki­ye 4 ün­cü mad­de­de bu çe­kin­ce­yi koy­maz­sa; Tür­ki­ye bu­nu kar­şı­la­ya­maz­mış! De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ma­li­ye Ba­ka­nı­mız bi­raz ev­vel bu­ra­day­dı… Fa­iz dı­şı faz­la­ya gel­di­ği za­man, ya­ban­cı­la­rın ala­cak­la­rı­nı ga­ran­ti al­tı­na al­ma an­la­mı­na ge­len fa­iz dı­şı­na sı­ra gel­di­ğin­de pa­ra­mız var, Ali Di­bo­lar için pa­ra­mız var, yan­daş­la­rı zen­gin et­mek için pa­ra­mız var; sı­ra yok­sul ke­si­me, as­garî üc­ret­li­ye, dü­şük üc­ret­li me­mu­ra gel­di mi on­la­ra bi­ber ga­zı­mız var, co­pu­muz var, so­pa­mız var. Böy­le dev­let an­la­yı­şıy­la Av­ru­pa Bir­li­ği is­tem­le­ri­ne uy­gun ça­lış­ma ya­şa­mı­nı ku­ra­bil­me­nin ola­na­ğı yok.

Ha, ben, bu Av­ru­pa Bir­li­ği ko­nu­sun­da, ger­çek­ten de­mok­ra­tik­leş­me, te­mel in­san hak ve öz­gür­lük­le­ri ve sen­di­kal hak ve öz­gür­lük­ler yö­nün­den Tür­ki­ye’nin ora­ya ta­şın­ma­sı­nı yü­rek­ten is­te­yen­ler­de­nim; ama, is­te­di­ği her şe­yin de ka­yıt­sız şart­sız ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si, ne ya­zık ki, he­pi­mi­zi ra­hat­sız et­me­si ge­re­ken bir ta­lep. Za­man za­man dur­ma­mız ge­re­kir. Me­se­la, ki­mi­nin Bol­kes­te­in Yö­ner­ge­si de­di­ği Hiz­met Yö­ner­ge­si, Hiz­met­ler Yö­ner­ge­si­ne bak­tı­ğı­nız za­man, Av­ru­pa Par­la­men­to­su ka­bul et­ti. Fran­sa’da, Al­man­ya’da, Hol­lan­da’da o Bol­kes­te­in Yö­ner­ge­si­ne yö­ne­lik ola­rak bü­tün sen­di­ka­lar ey­lem­ler yap­tı­lar “ka­bul edi­le­mez” de­di­ler. Ey­lem­ler ya­pı­yor­lar; ya­ni, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin de ken­di için­de so­run­la­rı var. Ne­dir Bol­kes­te­in Yö­ner­ge­si; -bak­tı­ğı­nız za­man hiz­met­ler yö­ner­ge­si- Tür­ki­ye’de, Po­lon­ya’da ya da Bul­ga­ris­tan’da, Ro­man­ya’da ku­rul­muş bir şir­ket, gi­dip Fran­sa’da, İn­gil­te­re’de, Al­man­ya’da, Hol­lan­da’da, ken­di ül­ke­sin­de­ki üc­ret­le, ken­di ül­ke­sin­de­ki ça­lış­ma ya­sa­la­rıy­la, ken­di ül­ke­sin­de­ki hak ih­lal­le­riy­le o ül­ke­ler­de, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de fa­ali­yet gös­te­re­bi­le­cek; ya­ni, biz, ba­zı ko­nu­lar­da bir­ta­kım ted­bir­le­ri, Av­ru­pa Bir­li­ği is­ti­yor, di­ye alı­yor gö­zü­kür­ken, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de olup bi­ten­le­ri de göz­den ka­çır­ma­ma­mız ge­re­kir. Av­ru­pa Par­la­men­to­su bu­nu ka­bul et­ti; ama, Bir­lik, he­nüz ne onay­la­dı ne de bu­nu göz­den ge­çir­di, ya­ni de­ğer­len­dir­me­ye al­dı. Ta­biî bu bir mü­ca­de­le; sü­re­cek.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şart­la il­gi­li, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak ta­le­bi­miz, is­te­mi­miz şu­dur: De­min söy­le­dim, ya­ni, mad­de­le­ri bu­gün tek tek söy­le­ye­cek olur­sam, 2 nci mad­de­nin 3 ün­cü fık­ra­sı­na, 4 ün­cü mad­de­nin 1 in­ci fık­ra­sı­na, 5 ve 6 ncı mad­de­le­rin tü­mü­ne ve 7 nci mad­de­nin 7 nci fık­ra­sı­na hü­küm, çe­kin­ce ko­nul­ma­sı­nı ka­bul et­mi­yo­ruz.

Ger­çek­ten, bi­raz ev­vel ANAP Gru­bu adı­na ko­nu­şan sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız da, bu çe­kin­ce­le­rin Tür­ki­ye için ar­tık bir ta­şı­na­maz yük ol­du­ğu­nu, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le iliş­ki­li iler­le­me ra­por­la­rın­da, ulu­sal prog­ram­lar­da bun­la­rın sü­rek­li ola­rak ten­kit edil­di­ği­ni di­le ge­tir­di; ben de ka­tı­lı­yo­rum. Ger­çek­ten, bu­gün, eğer, Tür­ki­ye, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne ger­çek­ten gir­mek is­ti­yor­sa, hem 2002, 2004, 2005 iler­le­me ra­por­la­rın­da be­lir­til­di­ği gi­bi hem de her top­lan­tı­da gün­de­me ge­ti­ril­di­ği gi­bi, Sos­yal Şar­tı çe­kin­ce­siz ola­rak onay­la­mak zo­run­da­dır. Ya­ni, bu­gün, çe­kin­ce­li ola­rak ge­çi­rir­sek, bel­ki, ta­biî, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ül­ke­le­re ön­gör­dü­ğü ku­ral­lar­dan da­ha ge­niş bir bi­çim­de onay­la­mış ola­ca­ğız, bu­nu ka­bul edi­yo­rum, ile­ri bir adım; ama, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ol­maz­sa ol­maz ku­ral­la­rın­dan bi­ri­si ola­rak, bir­kaç ay son­ra “ya, siz, da­ha ça­lış­ma ya­şa­mı­na iliş­kin sen­di­kal hak ve öz­gür­lük­ler­le il­gi­li, top­lu­söz­leş­me hak­kıy­la il­gi­li önem­li kı­sıt­la­rı ta­şı­yor­su­nuz, 18 ya­şın­dan kü­çük ço­cuk­la­ra bi­le yıl­da dört haf­ta­lık üc­ret­li izin hak­kı­nı çok gö­rü­yor­su­nuz, as­garî üc­re­ti Av­ru­pa Bir­li­ği ka­lıp­la­rı­nın dı­şın­da be­lir­li­yor­su­nuz, he­le bun­la­rı da bir dü­zel­tin” de­dik­le­rin­de, Mec­li­si, eğer bu söy­lem yi­ne bir yaz ta­ti­li­ne rast­lar­sa, o za­man da mı ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğı­rıp ko­nu­şa­ca­ğız; bu­na ge­rek yok.

Di­yor­su­nuz ki, bu ka­nun ta­sa­rı­sı üze­rin­de, söz­leş­me üze­rin­de Ba­kan­lar Ku­ru­lu bu­na yet­ki­li ol­sun. Doğ­ru­dur, bu da ka­bul edi­le­bi­lir, ile­ri bir adım­dır; ama, ya­ni, bu­nu, bu­gün ya­rı to­pal, ağır ak­sak çı­kar­ma ye­ri­ne, ta­ma­mı­nı Av­ru­pa stan­dart­la­rı­na uy­gun ola­rak “bi­zim ça­lış­ma ya­şa­mı­mız ar­tık bu yü­kü çok ra­hat kal­dı­rır” di­ye­rek ka­bul et­mek bi­ze hiç­bir şey kay­bet­tir­mez.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ger­çek­ten, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tıy­la il­gi­li ola­rak, biz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak ik­ti­dar ol­du­ğu­muz­da, hiç­bir çe­kin­ce­ye ma­hal kal­ma­dan, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şar­tı onay­la­ya­ca­ğı­mı­zı, bu çe­kin­ce­le­ri kal­dı­ra­ca­ğı­mı­zı bu­ra­dan ta­ah­hüt edi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ev­vel de­ğin­dim, ger­çek­ten, pek çok ke­sim Av­ru­pa’nın sos­yal po­li­ti­ka yak­la­şı­mı­nın mer­ke­zi­ne bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ko­yu­yor. (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şart çe­kin­ce­siz onay­lan­ma­sı ha­lin­de, dün­den şu sa­ate ka­dar ko­nuş­tu­ğu­muz ek pro­to­ko­lün onay­lan­ma­sı­na bi­le ge­rek kal­ma­ya­cak idi; ya­ni, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şart bü­tü­nü ola­rak onay­lar isek, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın da, ek pro­to­kol­le­ri de -şu an­da yü­rür­lük­te, iki­si bir ara­da gi­di­yor ama- bü­tün ül­ke­ler onay­la­dı­ğın­da, ar­tık, di­ğer şart­la­ra ge­rek kal­ma­ya­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­biî, biz, bu top­lu­söz­leş­me ve grev hak­kı­na iliş­kin -Sa­yın Kaf­kas’a ce­vap ol­sun di­ye söy­le­mi­yo­rum- hak gre­vi, da­ya­nış­ma gre­vi gi­bi, özel­lik­le 6 ncı mad­de­de­ki kı­sıt­la­rı sür­dü­re­rek ça­lış­ma ya­şa­mı­nı ge­liş­ti­re­me­yiz. Ora­da­ki di­ren­cin Hü­kü­met­ten çok iş­ve­ren ta­ra­fın­dan gel­di­ği­ni gö­rü­yo­ruz.

Ta­biî, bu­nun­la il­gi­li bir baş­ka önem­li nok­ta var ar­ka­daş­la­rım, onu da be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Av­ru­pa sos­yal po­li­ti­ka yak­la­şı­mı­nın te­mel özel­li­ği hak kav­ra­mı­na vur­gu ya­pı­yor. Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na yan­sı­yan bi­çi­miy­le hak vur­gu­su, sa­de­ce ça­lı­şan­la­rın sos­yal gü­ven­lik, ör­güt­len­me ve ça­lış­ma ha­ya­tı­nı et­ki­le­yen ka­rar­la­ra ka­tıl­ma hak­kı­nı de­ğil, iş­çi hak­la­rı­nın öte­sin­de, da­ha ge­nel an­lam­da va­tan­daş­lık hak­la­rı­nı da kap­sı­yor. Bu bağ­lam­da, 1996’da re­vi­ze edil­miş olan Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın bü­tün va­tan­daş­la­rın yok­sul­luk ve sos­yal dış­lan­ma­ya kar­şı ko­run­ma hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı be­lir­ten 30 un­cu mad­de­si, bu hak­kın ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si için kul­la­nı­lan önem­li bir ön­lem ola­rak as­garî ge­lir des­te­ği uy­gu­la­ma­sı­nı gün­de­me ta­şı­yor. Ni­te­kim, Av­ru­pa Kon­se­yi, 2000 yı­lın­da, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na iliş­kin ya­yın­la­dı­ğı bir reh­ber­de, as­garî ge­lir des­te­ği uy­gu­la­ma­sı­nı sos­yal yar­dım­dan ya­rar­la­na­bi­le­cek du­rum­da­ki her­kes için yay­gın bir uy­gu­la­ma ola­rak ka­bul edi­yor. Bu­gün Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­nin he­men he­men bü­yük bir bö­lü­mün­de as­garî ge­lir des­te­ği uy­gu­la­ma­sı­nın var­lı­ğı her­hal­de bil­gi­niz da­hi­lin­de­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­biî, bu­ra­da be­lir­le­yi­ci olan yok­sul­luk­la mü­ca­de­le so­rum­lu­lu­ğu­nun Av­ru­pa’da ki­li­se, biz­de de ce­ma­at yar­dı­mı ve­ya bi­rey­sel, ha­yır­se­ver yurt­taş­lık yak­la­şı­mı­nın öte­sin­de si­yasî bir so­rum­lu­luk ola­rak ele alın­ma­sı­nı bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı bi­ze zo­run­lu kı­lı­yor. Bu du­ru­mun yok­sul­luk­la mü­ca­de­le bağ­la­mın­da hâlâ gün­de­me ge­len va­kıf ge­le­ne­ği­miz­le iliş­ki­si­nin bu­lun­ma­dı­ğı da bir ger­çek ya da ik­ti­da­rı­nı­zın ra­ma­zan ça­dır­la­rın­da ye­mek da­ğıt­ma­sı, ra­ma­zan ayın­da, için­de bu­lun­du­ğu­muz ay­da gı­da da­ğıt­ma an­la­yı­şı ol­ma­sı ge­re­ken si­yasî bir so­rum­lu­luk de­ğil. Bu des­te­ğin yurt­taş­la­rın onu­ru­na ya­ra­şır şe­kil­de ya­pıl­ma­sı­nı da yi­ne ya­rın, üye­si ol­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız Av­ru­pa Bir­li­ği bi­ze zo­run­lu kı­la­cak; o ne­den­le, bu sos­yal dev­let ve sos­yal yar­dım an­la­yış­la­rı­nı da bir göz­den ge­çir­mek­te ya­rar var.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­biî bu ara­da -dün de söy­le­dim- Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si ile bu (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ara­sın­da de­ne­tim açı­sın­dan önem­li fark­lı­lık­lar var. O ne­den­le, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si in­san hak­la­rı ih­lal­le­ri­ne iliş­kin ola­rak bir­ta­kım yar­gı­la­ma, mah­ke­me gi­bi ça­lış­ma gö­re­vi­ni yü­rü­tür­ken, bu­ra­da­ki uy­gu­la­ma­lar­da­ki ak­sak­lık­lar ne ya­zık ki bir mah­ke­me ola­rak gö­rül­mü­yor. De­min de­ğin­di­ğim, as­garî üc­re­tin 4 ki­şi­lik bir ai­le baz alı­na­rak he­sap­lan­ma­sı ha­lin­de bü­rok­rat ar­ka­daş­la­rı­mız de­di­ler ki: “Da­nış­tay­da açı­lan pek çok da­va var; ya­rın AİHM’e gi­der­ler.” AİHM’in gö­re­vi bu de­ğil. Bu­ra­da da Hü­kü­me­ti bir ya­nılt­ma var; ya bi­le­rek bir ya­nılt­ma var ya da bir baş­ka an­la­yış­la bu bi­linç­li­ce gün­de­me ge­ti­ril­di. Bu­ra­da­ki de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­nın na­sıl ola­ca­ğı son de­re­ce açık; ya­ni, bu­nun de­ne­tim or­gan­la­rı da iki şe­kil­de, bir ra­por üze­ri­ne, bir de ulus­la­ra­ra­sı iş­çi ve iş­ve­ren ör­güt­le­ri­nin, ulu­sal iş­çi ve iş­ve­ren ör­güt­le­ri­nin, NGO’la­rın ya­pa­ca­ğı şikâyet­ler üze­ri­ne 4 or­ga­nın ay­rı ay­rı bir sis­te­ma­tik içe­ri­sin­de yap­mış ol­du­ğu de­ne­tim­ler var. Ya­ni, bu de­ne­tim­ler­de el­bet­te ra­por­lar il­gi­li ül­ke­ye gön­de­ri­le­rek in­ce­le­ni­yor, bir­ta­kım yap­tı­rım­lar, ta­lep­ler gün­de­me ge­ti­ri­li­yor; ama, ne ya­zık ki, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si­nin gö­re­vi ol­ma­dı­ğı için ora­ya git­me ha­lin­de bi­le her­han­gi bir risk­le Tür­ki­ye kar­şı­laş­ma­ya­cak idi.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ta­biî, dün de de­ğin­dim, bu­gün de söy­le­me­ye ça­lış­tım, ger­çek­ten ça­lış­ma ha­ya­tı­na ba­kış açı­nız hem Av­ru­pa Bir­li­ği­nin or­gan­la­rın­da çif­te stan­dar­da ta­bi hem de siz­de çok da­ha ge­ri bir şe­kil­de çif­te stan­dar­da ta­bi.

Tür­ki­ye, ça­lış­ma ya­şa­mı açı­sın­dan, ar­tık, çağ­daş ül­ke­ler se­vi­ye­si­ne ge­le­bil­miş bir ül­ke. Ger­çek­ten iş­çi sen­di­ka­la­rın­dan son­ra ka­mu ça­lı­şan­la­rı sen­di­ka­la­rı da epey­ce tec­rü­be­len­di­ler. Bu ül­ke bi­zim ül­ke­miz. Geç­miş­te bu ül­ke 12 Mart­la­rı ya­şa­dı, 12 Ey­lül­le­ri ya­şa­dı. Kon­fe­de­ral ör­güt­ler, iş­çi ör­güt­le­ri hiç hak et­me­dik­le­ri bi­çim­de ka­pa­tıl­dı, yö­ne­ti­ci­le­ri ce­za­ev­le­ri­ne mahkûm edil­di; ama, za­man için­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run, ek 1 da­ki­ka­lık sü­re­ni­zi baş­la­tı­yo­rum.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Za­man için­de gö­rül­dü ki, ne ül­ke­nin za­man za­man de­mok­ra­si­si­nin ke­sin­ti­ye uğ­ra­tıl­ma­sın­da ne de ül­ke­mi­zin hem eko­no­mik hem de si­ya­sal kriz­le­re sü­rük­len­me­sin­de ne ça­lı­şan­la­rın, iş­çi­le­rin, me­mur­la­rın ne de on­la­rın ör­gü­tü sen­di­ka­la­rın ve sen­di­ka­cı­la­rın hiç­bir ku­su­ru­nun ol­ma­dı­ğı, ku­su­run bü­yük oran­da si­ya­sal so­rum­lu­luk ta­şı­yan biz­ler­de, siz­ler­de ol­du­ğu, bu ül­ke­yi yö­ne­ten­ler­de ol­du­ğu ve bu­ra­da ka­za­nıp, ül­ke­miz­de ka­za­nıp baş­ka ül­ke­ler­de ya­tı­rım ya­pan iş­ve­ren­ler­de ol­du­ğu açık­ça or­ta­ya çık­tı. O ne­den­le, sen­di­ka­lar grev ya­par, me­mur­lar top­lu­söz­leş­me is­ter, yaş­lı­lar ko­run­mak is­ter, genç­ler üc­ret­li izin hak­kı is­ter di­ye­rek bu çe­kin­ce­le­ri sür­dür­mek, Tür­ki­ye için ta­şı­na­maz bir yük, bir ayıp. Çe­kin­ce­siz ola­rak bu­nun onay­lan­ma­sı için ver­di­ği­miz öner­ge­ye des­tek ol­ma­nı­zı di­li­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin, te­şek­kür ede­rim.

Şah­sı adı­na, bi­rin­ci ko­nuş­ma­cı, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ya­kup Ke­pe­nek…

Sa­yın Ke­pe­nek, bir da­ki­ka­nı­zı is­tir­ham ede­yim.

Sa­yın Fat­sa, Grup adı­na…

EYÜP FAT­SA (Or­du) – İb­ra­him Özal, Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bu­ra­ya no­tu­nuz ile­til­me­miş o za­man…

EYÜP FAT­SA (Or­du) – İle­til­miş ol­ma­sı la­zım.

BAŞ­KAN – Ta­mam, pe­ki.

AK Par­ti Gru­bu adı­na, Sa­yın İb­ra­him Rey­han Özal…

Bu­yu­run Sa­yın Özal. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM REY­HAN ÖZAL (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 977 ve 977’ye 1 in­ci Ek sı­ra sa­yı­lı (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­ri­ne, Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; AK Par­ti Gru­bu adı­na he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Bu ve­si­ley­le, mil­le­ti­mi­ze ve İs­lam âle­mi­ne, mü­ba­rek ra­ma­zan ayı­nın ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­le­rim.

Bi­lin­di­ği üze­re, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, de­mok­ra­tik sis­tem­le­re tam iş­ler­lik ka­zan­dı­ra­bil­mek üze­re, özel­lik­le eko­no­mik ve sos­yal alan­lar­da, in­san hak­la­rı­nın gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı ama­cıy­la oluş­tu­rul­muş bir me­ka­niz­ma­dır. 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, Av­ru­pa Kon­se­yi­nin, in­san hak­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, ka­bul et­ti­ği en önem­li iki te­mel bel­ge­den bi­ri­ni oluş­tur­mak­ta­dır. Di­ğer bel­ge, 1950 ta­rih­li, in­san hak­la­rı ve te­mel öz­gür­lük­le­rin ko­run­ma­sı­na iliş­kin Av­ru­pa Söz­leş­me­si­dir. Söz­leş­me, me­denî ve si­yasî hak­la­rı dü­zen­le­mek­te; Şart ise, ça­lış­ma, sos­yal gü­ven­lik, sos­yal re­fah, sağ­lık ve bun­lar­la il­gi­li di­ğer alan­lar­da­ki te­mel in­san hak­la­rı­na iliş­kin hü­küm­ler içer­mek­te­dir.

Av­ru­pa Kon­se­yi ta­ra­fın­dan gü­ven­ce al­tı­na alın­ma­sı­na, ko­run­ma­sı­na ve ge­liş­ti­ril­me­si­ne ça­lı­şı­lan eko­no­mik ve sos­yal hak­lar bel­ge­si ola­rak ha­zır­la­nan ve üye ül­ke­le­rin im­za ve ona­yı­na açı­lan Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, içer­di­ği sos­yal hak­la­ra stan­dart ge­ti­ren ulus­la­ra­ra­sı hu­kuk­sal bir söz­leş­me­dir. Bu ne­den­le, ta­raf ül­ke­ler, ulu­sal mev­zu­at ve uy­gu­la­ma­la­rı­nı Şart hü­küm­le­ri­ne uy­gun ha­le ge­tir­mek­le yü­küm­lü­dür. Ül­ke­le­rin bu yü­küm­lü­lük­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­rip ge­tir­me­dik­le­ri, dü­zen­li ara­lık­lar­la ha­zır­la­dık­la­rı ulu­sal ra­por­la­rın, Şart de­ne­tim or­gan­la­rın­ca in­ce­len­me­siy­le be­lir­len­mek­te­dir.

Av­ru­pa Kon­se­yi­ne üye 46 üye­den, ara­la­rın­da ül­ke­mi­zin de bu­lun­du­ğu 38 ül­ke, Şar­tı onay­la­mış­tır. Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, is­tih­dam, ko­nut, sağ­lık, sos­yal ko­ru­ma, eği­tim ve ayı­rım­cı­lı­ğın ön­len­me­si gi­bi alan­lar­da top­lam 19 mad­de ve 72 fık­ra­yı içer­mek­te­dir. Top­lam 19 mad­de­den 7’si Şar­tın te­mel mad­de­le­ri­ni, bun­la­rın dı­şın­da ka­lan mad­de­ler ise te­mel ol­ma­yan mad­de­le­ri oluş­tur­mak­ta­dır.

Ül­ke­miz, 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı 18 Ekim 1961 ta­ri­hin­de im­za­la­mış, 24 Ka­sım 1989 ta­ri­hin­de de onay­la­mış­tır. Tür­ki­ye, 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Baş­lan­gıç, Bö­lüm 1, 3, 4, 5 ve eki­nin tü­mü ile İkin­ci Bö­lü­mü­nün aşa­ğı­da­ki mad­de­le­rin­den te­mel olan 5 mad­de­yi, 1, 12, 13, 16, 19 un­cu mad­de­le­ri, te­mel ol­ma­yan 8 mad­de­yi, fık­ra ba­zın­da ise top­lam 46 fık­ra­yı ka­bul et­miş ve do­la­yı­sıy­la, 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na ta­raf ol­muş bu­lun­mak­ta­dır.

Ül­ke­miz, 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı onay­la­mış ol­du­ğu 1989 yı­lın­dan bu­gü­ne ka­dar, Şar­tın te­mel ve te­mel ol­ma­yan mad­de­le­ri­nin uy­gu­lan­ma­sı­na iliş­kin 13 adet ulu­sal ra­po­ru ha­zır­la­mış ve Av­ru­pa Kon­se­yi­ne sun­muş­tur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­gün onay­lan­mak üze­re Mec­li­sin gün­de­min­de bu­lu­nan 1996 ta­rih­li (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ise, Av­ru­pa’da kay­de­di­len ge­liş­me­le­ri de dik­ka­te ala­rak 1961 ta­rih­li es­ki Şar­tın boş­luk­la­rı­nı dol­du­ran ye­ni bir me­tin ni­te­li­ğin­de­dir. 1996 ta­rih­li (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ye­ri­ne ge­çe­cek şe­kil­de tek bir me­tin ha­lin­de, 1961 ta­ri­hin­de­ki hak­lar­la bir­lik­te, 1988 ta­rih­li Ek Pro­to­ko­lün içer­di­ği 4 hak­kı ve bun­la­ra ila­ve­ten 8 ye­ni hak­kı içer­mek­te­dir.

1988 ta­rih­li Ek Pro­to­ko­lün için­de yer alan ve (Göz­den Ge­çi­ril­miş), Re­vi­ze Sos­yal Şar­tın içe­ri­si­ne ko­nu­lan bu 4 hak­kı sı­ra­la­ya­cak olur­sak; bun­lar, “is­tih­dam­da fır­sat ve mu­ame­le eşit­li­ği hak­kı”, “bil­gi ve da­nış­ma hak­kı”, “ça­lış­ma ko­şul­la­rı ve ça­lış­ma or­ta­mı­nın tes­pit ve iyi­leş­ti­ril­me­si­ne ka­tıl­ma hak­kı” ve “yaş­lı­la­rın sos­yal ko­run­ma hak­kı”dır. Bun­la­ra ek ola­rak ko­nu­lan 8 ye­ni hak ise, “işe son ve­ril­me­sin­de ko­run­ma hak­kı”, “iş­ve­re­nin if­las et­me­si du­ru­mun­da iş­çi­le­rin ta­lep­le­ri­nin ko­run­ma hak­kı”, “onur­lu ça­lış­ma hak­kı”, “ai­le so­rum­lu­lu­ğu ta­şı­yan iş­çi­le­rin fır­sat eşit­li­ğin­den ya­rar­lan­ma ve eşit mu­ame­le gör­me hak­kı”, “iş­let­me­de ça­lı­şan iş­çi tem­sil­ci­le­ri­nin ko­run­ma ve ken­di­le­ri­ne ta­nı­nan ko­lay­lık­lar­dan fay­da­lan­ma hak­kı”,” top­lu iş­ten çı­kar­ma yön­tem­le­ri­ne iliş­kin bil­gi­len­di­ril­me ve da­nı­şıl­ma hak­kı”,” yok­sul­luk ve sos­yal dış­lan­ma­ya kar­şı ko­run­ma hak­kı” ve “ko­nut hak­kı”dır.

1996 ta­rih­li ye­ni Sos­yal Şart, 31 mad­de­yi ve top­lam 86 fık­ra­yı ih­ti­va et­mek­te­dir. (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şar­tın 31 mad­de­sin­den 9’u te­mel mad­de­le­ri oluş­tur­mak­ta, ka­lan 22 mad­de­si ise te­mel ol­ma­yan mad­de­le­ri oluş­tur­mak­ta­dır. 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın onay­lan­ma­sın­da ol­du­ğu gi­bi, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Şar­tın onay­lan­ma­sın­da da bir­ta­kım as­garî şart­lar ge­rek­mek­te­dir. 9 te­mel mad­de­nin en az 6’sı­nın, top­lam 31 mad­de­nin en az 16’sı­nın, fık­ra ba­zın­da ise top­lam 86 fık­ra­nın en az 63’ünün ka­bul edil­me­si ge­rek­mek­te­dir. Av­ru­pa Kon­se­yi­ne üye 46 ül­ke­den Al­man­ya, İs­viç­re, Hır­va­tis­tan, Le­ton­ya, Li­esc­htens­te­in ve Ma­ke­don­ya Cum­hu­ri­ye­ti dı­şın­da ara­la­rın­da ül­ke­mi­zin de bu­lun­du­ğu 40 ül­ke (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı im­za­la­mış­tır. Bun­lar­dan Fran­sa, Nor­veç, İs­veç, Bel­çi­ka, Por­te­kiz, Hol­lan­da, İtal­ya, Fin­lan­di­ya gi­bi ön­de ge­len AB üye­si ül­ke­le­rin de yer al­dı­ğı 22’si, anı­lan Şar­tı ay­rı­ca onay­la­mış­tır. İn­şal­lah, bu­gün Yü­ce Mec­li­si­mi­zin ona­yıy­la ül­ke­miz de bu gru­ba ka­tı­la­cak­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şart ül­ke­miz ta­ra­fın­dan 6 Ekim 2004 ta­ri­hin­de im­za­lan­mış­tır. Bu­gün üze­rin­de mü­za­ke­re et­ti­ği­miz Şar­tın ka­nun ta­sa­rı­sın­da ül­ke­miz ta­ra­fın­dan ka­bul edil­me­si ön­gö­rü­len mad­de­ler; 1 in­ci mad­de, 2 nci mad­de­nin 1, 2, 4, 5, 6, ve 7 nci fık­ra­la­rı, 3 ün­cü mad­de, 4 ün­cü mad­de­nin 2, 3, 4, ve 5 inci fık­ra­la­rı, 7 nci mad­de­nin 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9 ve 10 un­cu fık­ra­la­rı ve 8 ilâ 31 in­ci mad­de­le­ri­dir. Ya­ni, bun­la­rın fık­ra­la­rı­nın ta­ma­mı.

Ül­ke­miz, Şar­tın 2 nci mad­de­si­nin, en az 4 haf­ta­lık üc­ret­li yıl­lık izin sağ­la­ma­yı ön­gö­ren üçün­cü fık­ra­sı­nı; 4 ün­cü mad­de­si­nin, ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ya­cak üc­ret hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı ta­nı­ma­yı ön­gö­ren bi­rin­ci fık­ra­sı­nı; ör­güt­len­me hak­kı olan 5 in­ci mad­de­si­ni, top­lu­pa­zar­lık hak­kı­nı ih­ti­va eden 6 ncı mad­de­si­ni ve 7 nci mad­de­si­nin, 18 ya­şın al­tın­da­ki ça­lı­şan­la­ra yıl­da en az 4 haf­ta­lık üc­ret­li izin hak­kı­nı ta­nı­ma­yı ön­gö­ren 7 n­ci fık­ra­sı­nı kap­sam dı­şı bı­rak­mış­tır.

Bu nok­ta­da be­lirt­mek is­te­rim ki, ül­ke­miz sa­de­ce 7 fık­ra­yı onay­la­ma­mış ve­ya onay­la­ma­ya­cak­tır. Ya­ni, top­lam, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Şar­tın için­de­ki 31 mad­de­nin 29 mad­de­si­ni onay­la­ya­ca­ğız in­şal­lah, 86 fık­ra­nın da 79 fık­ra­sı­nı onay­la­ma­yı ön­gö­rü­yo­ruz.

Di­ğer ül­ke­le­rin du­rum­la­rı­na ba­kar­sak, Av­ru­pa Kon­se­yi­ne üye olan 46 ül­ke­nin sa­de­ce ve sa­de­ce 2’si -bun­lar da Fran­sa ve Por­te­kiz- (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Şar­tı, ta­ma­men çe­kin­ce­siz bir şe­kil­de onay­la­mış­tır. Bu­nun dı­şın­da, bi­zim onay­la­ya­ca­ğı­mız 79 fık­ra­dan ve 29 mad­de­den da­ha faz­la fık­ra ve mad­de onay­la­mış olan ül­ke sa­yı­sı, bü­tün Av­ru­pa Kon­se­yi­nin 46 ül­ke­si içe­ri­sin­de Fran­sa ve Por­te­kiz dı­şın­da 4 ay­rı ül­ke­dir; ya­ni, biz, şu an, bu­gün onay­la­ya­ca­ğı­mız (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tıy­la, Av­ru­pa Kon­se­yi­ne üye 39 ül­ke­den da­ha faz­la mad­de ve fık­ra onay­la­mış ola­ca­ğız. Bu­nu özel­lik­le be­lirt­mek is­ti­yo­rum. Bu ül­ke­le­rin ara­sın­da, bi­zim, da­ha faz­la fık­ra ve mad­de onay­la­dı­ğı­mız ül­ke­le­rin ara­sın­da, özel­lik­le Al­man­ya’yı ve İs­viç­re’yi de zik­ret­mek is­te­rim; zi­ra, Al­man­ya Av­ru­pa’nın en güç­lü dev­le­ti, bu (Göz­den Ge­çi­ril­miş) şar­ta, de­ğil onay ver­me­yi, he­nüz im­za­la­ma­mış­tır bi­le. Ki­şi ba­şı­na ge­lir ba­kı­mın­dan Av­ru­pa’nın en zen­gin ül­ke­le­rin­den bi­ri olan İs­viç­re, yi­ne ay­nı şe­kil­de onay­la­ma­yı bı­ra­kın, da­ha bu şar­tı im­za­la­ma­mış­tır bi­le.

Mev­zu­atı­mız­da, yıl­lık üc­ret­li izin­le il­gi­li dü­zen­le­me­ler, iş­çi, me­mur ve hiz­met sü­re­le­ri­ne gö­re fark­lı­lık­lar arz et­mek­te­dir. Bu ne­den­le, şar­tın en az 4 haf­ta­lık üc­ret­li yıl­lık izin sağ­la­ma­yı ön­gö­ren fık­ra­sı ile, 18 ya­şın al­tın­da­ki ça­lı­şan­la­ra yıl­da en az 4 haf­ta­lık üc­ret­li izin hak­kı ta­nı­ma­yı ön­gö­ren fık­ra­sı­nın onay­lan­ma­sı, baş­ta 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu ile 4857 sa­yı­lı İş Ka­nu­nu­muz­da ya­pı­la­cak de­ği­şik­lik­ler son­ra­sı da­ha uy­gun ola­cak­tır.

Yi­ne, çe­kin­ce ko­nu­lan 4 ün­cü mad­de­nin 1in­ci fık­ra­sın­da, ül­ke­mi­zin eko­no­mik du­ru­mu ve ül­ke ger­çek­le­ri göz önün­de bu­lun­du­rul­muş­tur. Söz ko­nu­su çe­kin­ce­nin şu aşa­ma­da kal­dı­rıl­ma­sı­nın ka­yıt­dı­şı is­tih­da­ma se­bep ola­ca­ğı, ar­tan emek ma­li­ye­tiy­le bir­lik­te, gi­ri­şim­ci­le­ri­mi­zin dün­ya ge­ne­lin­de­ki re­ka­bet gü­cü­nü za­yıf­la­ta­ca­ğı, ön­gö­rü­len üc­re­tin sağ­la­na­ma­ma­sı du­ru­mun­da top­lu­mun hu­zu­ru­nu ka­çı­ran bir­ta­kım sos­yal sı­kın­tı­la­rın baş gös­te­re­ce­ği kuv­vet­le muh­te­mel­dir.

Şar­tın 5 in­ci mad­de­sin­de­ki ör­güt­len­me hak­kı ve 6 ncı mad­de­sin­de­ki top­lu­pa­zar­lık hak­kı­na ko­nu­lan çe­kin­ce­ler­de, Si­lah­lı Kuv­vet­ler ile gü­ven­lik güç­le­ri­mi­zin du­ru­mu gö­zö­nün­de bu­lun­du­ru­la­rak, -da­ha ön­ce­ki 1961 ta­rih­li Sos­yal Şart­ta ol­du­ğu gi­bi, bu­ra­da da- çe­kin­ce­nin sür­dü­rül­me­si ön­gö­rül­müş­tür. Öte yan­dan, ül­ke­miz mev­zu­atın­da, iş­çi­ler açı­sın­dan grev ve lo­kav­tın ya­sak ol­du­ğu iş­ler ve iş­yer­le­ri za­man içe­ri­sin­de ya­pı­lan ya­sal de­ği­şik­lik­ler­le azal­tıl­mak­la be­ra­ber, bu ko­nu­da­ki ye­ni ya­sal ça­lış­ma­lar sür­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Şar­ta koy­du­ğu­muz çe­kin­ce­ler, ken­di­mi­zi di­ğer ül­ke­ler­le kar­şı­laş­tır­dı­ğı­mız­da, bu ül­ke­le­rin bir­ço­ğu­nun da ken­di top­lum­la­rı­na ge­niş kap­sam­lı sos­yal hak­lar sağ­la­ma­la­rı­na rağ­men, ço­ğu fık­ra­ya çe­kin­ce ve­ya be­yan yo­luy­la yo­rum ge­tir­di­ği, hat­ta, ba­zı fık­ra­la­rı sos­yal ya­pı­sı­na ay­kı­rı bu­la­rak ka­bul et­me­di­ği gö­rül­mek­te­dir. Ül­ke­miz ta­ra­fın­dan 1989 yı­lın­da onay­la­nan es­ki şar­ta uy­gun ola­rak Av­ru­pa Kon­se­yi­ne sun­du­ğu­muz ulu­sal ra­por­lar­da, mev­zu­at ve uy­gu­la­ma­la­rı­mız­da­ki uyum­suz­luk­lar­dan kay­nak­la­nan bir di­zi so­run­la kar­şı­laş­tı­ğı­mız da bir ger­çek­tir. An­cak, bu so­run­la­rın gi­de­ril­me­si­ne yö­ne­lik, Hü­kü­me­ti­miz dö­ne­min­de önem­li mev­zu­at de­ği­şik­lik­le­ri ger­çek­leş­ti­ril­miş, uy­gu­la­ma­da yi­ne önem­li ge­liş­me­ler kay­de­dil­miş­tir. Hem es­ki Şart­ta yer alan hem de ila­ve hak­lar­la bir­lik­te, ye­ni, 1996 ta­rih­li (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da ga­ran­ti al­tı­na alı­nan hak­la­rın önem­li bir kıs­mı, 10 Ha­zi­ran 2003 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­ren 4857 sa­yı­lı ye­ni İş Ka­nu­nu ve ta­ki­ben uy­gu­la­ma­ya kon­muş yö­net­me­lik­ler için­de yer al­mak­ta­dır. Bun­lar 4, 7, 8, 21, 24, 25, 26, 27, 29 ve 30 un­cu mad­de­ler­dir.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, de­ne­tim or­gan­la­rın­ca ül­ke­mi­zin sık­ça eleş­ti­ril­di­ği ko­nu­lar ara­sın­da yer alan, Şar­tın ça­lı­şan ka­dın­la­rın ana­lı­ğı­nın ko­run­ma­sı hak­kı­na iliş­kin 8 in­ci mad­de­sin­de, ka­dın­la­ra do­ğum­dan ön­ce ve son­ra üc­ret­li izin ve­ya sos­yal gü­ven­lik yar­dı­mı ve­ya ka­mu yar­dım­la­rın­dan ya­rar­lan­dır­ma ko­nu­sun­da ön­gö­rü­len en az 14 haf­ta­lık izin sü­re­siy­di. 4857 sa­yı­lı İş Ka­nu­nu­muz­da, 2003 yı­lı içe­ri­sin­de, ar­ka­da­şı­mız Zey­nep Ka­ra­han Us­lu’nun ver­di­ği tek­lif ve ya­pı­lan de­ği­şik­lik­le, ka­dın­la­ra do­ğum­dan ön­ce ve son­ra 8’er haf­ta­lık ge­çi­ci iş gö­re­mez­lik öde­ne­ği ve­ril­me­si sağ­la­na­rak, Şart­ta ön­gö­rü­len bu sü­re­nin üze­ri­ne bir uy­gu­la­ma ge­ti­ril­miş­tir.

Yi­ne, anı­lan Şart mad­de­le­ri ara­sın­da yer alan di­ğer akit, ta­raf­la­rın ül­ke­le­rin­de ge­lir ge­ti­ri­ci bir iş edin­me hak­kı­na iliş­kin 18 in­ci mad­de­sin­de ve göç­men iş­çi­ler ve ai­le­le­ri­nin ko­run­ma ve yar­dım hak­kı­na iliş­kin 19 un­cu mad­de­sin­de be­lir­ti­len hu­sus­lar göz önün­de bu­lun­du­ru­la­rak, çı­ka­rı­lan 4817 sa­yı­lı Ya­ban­cı­la­rın Ça­lış­ma İzin­le­ri Hak­kın­da Ka­nun ve il­gi­li yö­net­me­lik­ler 2003 yı­lın­dan bu ya­na uy­gu­lan­mak­ta­dır. Anı­lan şar­tın, göç­men iş­çi­ler ve ai­le­le­ri­nin ko­run­ma ve yar­dım hak­kı­na iliş­kin 19 un­cu mad­de­si kap­sa­mın­da, ül­ke­mi­ze yö­nel­ti­len eleş­ti­ri­ler ara­sın­da yer alan 506 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar Ka­nu­nu­nun il­gi­li mad­de­si 2003 yı­lın­da çı­ka­rı­lan 4958 sa­yı­lı Ya­say­la yü­rür­lük­ten kal­dı­rı­la­rak, bir iş­ve­ren em­rin­de ça­lı­şan ya­ban­cı uy­ruk­lu iş­çi­le­rin is­tek­le­ri olup ol­ma­dı­ğı­na bak­mak­sı­zın, tüm si­gor­ta kol­la­rı kap­sa­mı­na gir­me­si sağ­lan­mış­tır. Söz ko­nu­su Şar­tın “sos­yal gü­ven­lik hak­kı­na” iliş­kin 12 nci mad­de­si ile, sos­yal ve tıbbî yar­dım hak­kı­na iliş­kin 13 ün­cü mad­de­si kap­sa­mın­da de­ğer­len­di­ri­len hu­sus­la­rı da içe­re­cek bir di­zi ya­sal de­ği­şik­lik ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. “Sos­yal gü­ven­lik re­for­mu” adıy­la baş­la­tı­lan bu dü­zen­le­me­ler­le, ku­rum­sal an­lam­da tek ça­tı­yı oluş­tur­mak, tüm nü­fu­su norm ve stan­dart bir­li­ği içe­ri­sin­de tek bir sos­yal gü­ven­lik ya­sa­sı kap­sa­mı­na, yi­ne, tüm nü­fu­su sağ­lık si­gor­ta­sı kap­sa­mı­na al­mak, sos­yal yar­dım ve hiz­met­ler ala­nın­da mev­cut da­ğı­nık­lı­ğı or­ta­dan kal­dı­ra­rak, sos­yal yar­dım­la­rı bir hak ola­rak ta­nım­la­mak ve ye­ni bir sos­yal yar­dım sis­te­mi kur­mak he­def­len­miş­tir.

Bu he­def bağ­la­mın­da, sos­yal gü­ven­lik­te ku­rum­sal dö­nü­şü­mü ger­çek­leş­tir­me­yi amaç­la­yan 5502 sa­yı­lı Sos­yal Gü­ven­lik Ku­ru­mu Ka­nu­nu bu yıl içe­ri­sin­de ya­sa­laş­tı­rı­la­rak yü­rür­lü­ğe gir­miş bu­lun­mak­ta­dır. Sos­yal gü­ven­lik ala­nın­da, tüm ça­lı­şan­lar açı­sın­dan norm ve stan­dart bir­li­ği sağ­la­ma­yı; ay­rı­ca, 18 ya­şı­na ka­dar tüm nü­fu­su ge­nel sağ­lık si­gor­ta­sı sis­te­mi­ne al­ma­yı ön­gö­ren 5510 sa­yı­lı Sos­yal Si­gor­ta­lar ve Ge­nel Sağ­lık Si­gor­ta­sı Ka­nu­nu, 1 Ocak 2007 ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­re­cek şe­kil­de ya­sa­laş­mış­tır.

Özür­lü­le­rin top­lum­sal ya­şam­da ba­ğım­sız ol­ma, sos­yal bü­tün­leş­me ve ka­tıl­ma hak­kı­na iliş­kin Şar­tın 15 in­ci mad­de­sin­de yer alan hü­küm­ler açı­sın­dan 4857 sa­yı­lı ye­ni İş Ka­nu­nu­muz­da önem­li açı­lım­lar ge­ti­ril­miş­tir. Nor­mal ça­lış­ma or­ta­mın­da özür­lü­le­ri is­tih­dam et­mek, ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nı özür­lü­le­rin ge­rek­si­nim­le­ri­ne uyar­la­mak ya da özür­lü­lük ne­de­niy­le bu­nun müm­kün ol­ma­dı­ğı du­rum­lar­da ça­lış­ma­yı bu­na gö­re dü­zen­le­mek ya da öz­rün dü­ze­yi­ne gö­re gü­ven­li bir is­tih­dam tü­rü ya­rat­mak ama­cıy­la hem özel sek­tö­re hem de ka­mu sek­tö­rü­ne yö­ne­lik 2004 yı­lı içe­ri­sin­de teb­liğ­ler çı­ka­rıl­mış­tır. Özel sek­tör açı­sın­dan, is­tih­dam edi­le­cek özür­lü, es­ki hü­küm­lü ve te­rör mağ­du­ru sa­yı­sı­nı ar­tı­ran il­gi­li yö­net­me­lik­ler, bu yıl ha­zi­ran ayın­da yü­rür­lü­ğe gir­miş bu­lun­mak­ta­dır.

Söz ko­nu­su Şar­tın, is­tih­dam ve mes­lek ko­nu­la­rın­da cin­si­ye­te da­ya­lı ayı­rım ya­pıl­mak­sı­zın fır­sat eşit­li­ği ve eşit mu­ame­le gör­me hak­kı­na iliş­kin 20 nci mad­de­sin­de­ki eşit­lik il­ke­si, baş­ta Ana­ya­sa­mız ol­mak üze­re tüm ya­sa­la­rı­mız­da gö­ze­ti­len bir il­ke­dir. Ni­san 2006’da çı­ka­rı­lan, Ka­mu Ku­rum ve Ku­ru­luş­la­rı­nın Da­imî Kad­ro­la­rı­na İlk De­fa İş­çi Ola­rak Alı­na­cak­lar İçin Ya­pı­la­cak Mer­kezî Sı­na­va Gi­re­cek­ler İle Eği­tim Dü­zey­le­ri İti­ba­riy­le Mer­kezî Sı­nav Dı­şın­da Ka­lan­lar ve Bun­la­rın İşe Yer­leş­ti­ril­me­le­ri­ne İliş­kin Usul ve Esas­lar Hak­kın­da­ki Teb­liğ­de iş­gü­cü ta­lep­le­rin­de cin­si­yet ayı­rı­mı­na yer ve­ril­me­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir.

Yi­ne, anı­lan şar­tın 22 nci mad­de­sin­de yer alan ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nın ve ça­lış­ma or­ta­mı­nın dü­zen­len­me­si­ne ve iyi­leş­ti­ril­me­si­ne ka­tıl­ma hak­kı kap­sa­mın­da, ça­lı­şan­la­rın ça­lış­ma ko­şul­la­rı­nın ve ça­lış­ma or­ta­mı­nın dü­zen­len­me­si­ne ve iyi­leş­ti­ril­me­si­ne ka­tıl­ma hak­la­rı­nı et­kin bi­çim­de kul­lan­ma­la­rı­nın özen­di­ril­me­si ön­gö­rül­mek­te­dir. Bu bağ­lam­da, 4857 sa­yı­lı ye­ni İş Ka­nu­nu­muz ge­re­ğin­ce, 2003 yı­lın­dan bu ya­na iş sağ­lı­ğı ve gü­ven­li­ğiy­le il­gi­li 33 yö­net­me­lik ya­yım­lan­mış olup, bun­la­rın 21 ta­ne­si Av­ru­pa Bir­li­ği di­rek­tif­le­ri­nin uyum­laş­tı­rıl­ma­sıy­la ha­zır­lan­mış­tır.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ay­rın­tı­lı ola­rak be­lirt­me­ye ça­lış­tı­ğım gi­bi, ül­ke­miz­de kay­de­di­len bu ge­liş­me­ler çer­çe­ve­sin­de 96 ta­rih­li (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ül­ke­miz ta­ra­fın­dan onay­lan­ma­sı­nın, ulu­sal hu­ku­ku­muz açı­sın­dan bir olum­suz­luk ya­rat­ma­ya­ca­ğı­nı ifa­de et­mek is­te­rim. Bi­la­kis, ül­ke­mi­zin özel­lik­le son yıl­lar­da eko­no­mik ve sos­yal in­san hak­la­rı ala­nın­da sarf et­mek­te ol­du­ğu ça­ba­la­rı ve bu hu­sus­lar­da­ki iyi ni­ye­ti­ni or­ta­ya koy­ma­sı ba­kı­mın­dan, söz ko­nu­su Şar­tı onay­la­ma­sı­nın bü­yük önem ta­şı­dı­ğı­nı be­lir­tir, Şar­tın ül­ke­miz ve mil­le­ti­miz için ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­ler, he­pi­ni­zi sev­gi ve say­gıy­la se­lam­la­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Özal, te­şek­kür edi­yo­rum.

Şah­sı adı­na -ken­di ara­la­rın­da mu­ta­ba­kat sağ­la­dık­la­rı için- ilk ko­nuş­ma­cı, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu.

Sa­yın As­la­noğ­lu, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, Yü­ce Mec­li­sin de­ğer­li üye­le­ri; he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı onay­lı­yo­ruz. Ta­biî, sos­yal de­mek, sev­mek de­mek, inan­mak de­mek, in­sa­nı in­san­ca gör­mek de­mek. Ta­biî, sos­yal ol­mak bu­dur. Ta­biî, bir Şart onay­lı­yo­ruz, aca­ba bu onay­la­dı­ğı­mız şart­lar, aca­ba Av­ru­pa ko­şul­la­rı ile Tür­ki­ye ko­şul­la­rı ay­nı mı? Şart­lar, sos­yal olay, in­san­lar her ta­raf­ta in­san­dır; ama, ko­şul­lar eşit mi aca­ba? Ko­şul­la­rı eşit ol­ma­dan, eğer, biz bu­nu, kâğıt üze­rin­de, bey­ni­miz­de eğer sos­yal de­ğil­sek, yü­re­ği­miz­de sos­yal de­ğil­sek, bu­nu kâğıt üze­rin­de onay­la­mış, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bir şar­tı­nı eğer ye­ri­ne ge­ti­ri­yor­sak, ben, bu­na, içim sin­mi­yor, içi­me sin­di­re­mi­yo­rum. Ön­ce, şart­lar, ko­şul­lar, eşit ol­ma­sı la­zım. Av­ru­pa’da­ki in­sa­na, in­sa­na ba­kış ko­şul­la­rıy­la, in­san­la­rın için­de ol­du­ğu ko­şul­lar­la Tür­ki­ye’de­ki ko­şul­lar ay­nı mı? Biz bir şe­yi onay­lı­yo­ruz; ama, Türk in­sa­nı­na ne ve­re­cek? Sa­de­ce bir ya­sak mı sa­vı­yo­ruz? Av­ru­pa Bir­li­ği ko­şul­la­rın­dan bi­ri olan bir şe­yi bu Mec­lis onay­lı­yor; ama, bir şe­yi onay­la­ma­nın ye­rin­de, in­sa­nı­mı­za, Türk in­sa­nı­na, ken­di ulus dev­le­ti­mi­ze, ken­di in­sa­nı­mı­za aca­ba biz bu ko­şul­la­rı ha­zır­la­ya­bi­li­yor mu­yuz; ben bu­na ba­kı­yo­rum. So­ru­yo­rum si­ze: Aca­ba Av­ru­pa’da­ki sos­yal ko­şul­lar ile Tür­ki­ye’de­ki sos­yal ko­şul­lar, eği­ti­mi, sağ­lı­ğı, ge­çi­mi, ek­me­ği ay­nı mı? Ek­me­ği ol­ma­yan bir in­sa­nı han­gi sos­yal ko­şul­la­ra uy­du­ra­cak­sın? Ek­me­ği ol­ma­yan bir in­sa­nı ne ya­pa­cak­sı­nız? Ön­ce bun­la­rı, bir ke­re, bu ül­ke­nin ken­di de­ğer­le­riy­le, ken­di kay­nak­la­rıy­la, ken­di imkânla­rıy­la Türk in­sa­nı­nı -eği­ti­miy­le, sağ­lı­ğıy­la, eko­no­mik ya­pı­sıy­la- Av­ru­pa ko­şul­la­rı­na ha­zır­la­ma­yı bey­ni­miz­de sin­dir­me­li­yiz. Ben, onun için ko­nu­ya bu­ra­dan gir­dim.

Ta­biî, sos­yal ol­mak, in­sa­nı sev­mek de­mek­tir, inan­mak­tır, top­lu­mu sev­mek de­mek­tir. Aca­ba, Tür­ki­ye’de, in­sa­nı­mı­za ye­te­ri ka­dar, Tür­ki­ye’de­ki bu­gün­kü ko­şul­lar­la sos­yal­li­ği ya­şa­ta­bi­li­yor mu­yuz?

He­pi­ni­ze so­ru­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım: Ön­ce Tür­ki­ye’de­ki ken­di kay­nak­la­rı­mı­zın, ken­di üre­ti­mi­mi­zin, ken­di eko­no­mi­mi­zin bu tür so­run­la­rı­nı çöz­me­den, in­sa­nı­mı­zın aş ve ek­mek so­ru­nu­nu çöz­me­den bir­ta­kım şey­le­ri ko­nuş­mak; ha­ki­ka­ten ko­nu­şa­mı­yo­rum. Bu açı­dan, ben, ola­yın eko­no­mik per­de­si­ne, eko­no­mik ba­ca­ğı­na ba­ka­ca­ğım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bir ül­ke­nin eko­no­mik ba­ğım­sız­lı­ğı yok­sa, bu­nu her za­man söy­le­ye­ce­ğim, o ül­ke­nin sos­yal ba­ğım­sız­lı­ğı ol­maz, o ül­ke­nin di­ğer ba­ğım­sız­lı­ğı ol­maz. Ön­ce, ül­ke eko­no­mik ola­rak ba­ğım­sız ol­ma­lı­dır; ön­ce, ül­ke in­sa­nı­na ye­di­re­cek ek­me­ği ken­di kay­nak­la­rıy­la üret­me­li­dir.

So­ru­yo­rum, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri: Tür­ki­ye’de­ki ken­di de­ğer­le­ri­mi­zi, ken­di kay­nak­la­rı­mı­zı ye­te­rin­ce de­ğer­len­di­re­bi­li­yor mu­yuz? De­min­den be­ri bu­ra­da fın­dık ko­nu­şul­du, de­min­den be­ri bu­ra­da hep bu so­run di­le ge­ti­ril­di.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 2005 yı­lın­da 2 mil­yar do­lar bu ül­ke­ye kay­nak gir­diy­se, ki­me git­ti bu pa­ra; bi­zim in­sa­nı­mı­za git­ti. Bu, ül­ke­nin bir de­ğe­ri­dir. Bi­zim, he­pi­mi­zin, her­ke­sin bu de­ğer­le­ri da­ha yük­sek fi­yat­la sa­tıp, in­sa­nı­mı­za eko­no­mik de­ğer ya­rat­mak he­pi­mi­zin gö­re­vi­dir; ama, ben, söy­lü­yo­rum fın­dık üre­ti­ci­le­ri­ne, siz da­ha şans­lı­sı­nız. Ay­nı yıl Ma­lat­ya’da don ola­yı ol­du, bir ku­ruş pa­ra ve­ril­me­di.

Yi­ne, bu yıl Ma­lat­ya’nın Da­ren­de, He­kim­han, Ku­lun­cak İl­çe­le­rin­de –don­du- tek bir bit­ki­miz kal­ma­dı, mey­ve­miz kal­ma­dı. Al­tı ay geç­ti. Eğer in­sa­nı se­vi­yor­sak, in­sa­na de­ğer ve­ri­yor­sak, ni­san, ma­yıs, ha­zi­ran, tem­muz, ağus­tos, ey­lül… Ey­lül bit­ti sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… Ra­ma­zan gel­di; aca­ba, bu in­san­lar evi­ne bir if­tar­lık gö­tü­re­bi­li­yor mu? Bu, bi­zim, iş­te, sos­yal dev­let… Ön­ce sos­yal dev­let ol­ma­lı­yız. Olay­la­ra bu pen­ce­re­den bak­ma­ya­cak­sın, in­sa­na in­san­ca bak­ma­ya­cak­sın; on­dan son­ra, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ge­lip bu­ra­da ko­nu­şa­ca­ğız; ben bu­nu haz­me­de­mi­yo­rum… Ön­ce, be­nim in­sa­nım, bu­nu çok açık­ça söy­lü­yo­rum, al­tı ay­dır ek­me­ğin var mı, su­yun var mı di­yen kim­se ol­ma­dı, al­tı ay geç­ti sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri. Tek bir yi­ye­cek ek­mek­le­ri yok bu in­san­la­rın. Ya­ni, hak, ada­let, sos­yal­lik, in­sa­nı sev­mek, ön­ce be­yin­de ol­ma­lı. Bey­nin­de yok­sa, siz bu­nu im­za­la­mış­sı­nız, ne işe ya­rar. Onun için, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ön­ce in­sa­na in­san­ca, hak­ka hak­ça bak­ma­lı­yız. Türk in­sa­nı­nın ko­şul­la­rı­nı Av­ru­pa in­sa­nı­nın ko­şul­la­rıy­la eğer eş­de­ğer tu­ta­maz­sa­nız, bu an­laş­ma­lar kâğıt üze­rin­de ka­lır.

Be­nim aci­za­ne tav­si­yem, ön­ce, bu ül­ke­nin ken­di de­ğer­le­ri­ni, ken­di imkânla­rı­nı, ül­ke­nin ken­di kay­nak­la­rı­nı, ül­ke in­sa­nı­nın mut­lu­lu­ğu için, ül­ke in­sa­nı­nın ek­me­ği için, ül­ke in­sa­nı­nın eği­ti­mi için çok yük­sek se­vi­ye­ye çı­ka­rıp, bir­ta­kım şey­le­ri on­dan son­ra be­ra­ber, eşit ko­şul­lar­da ko­nu­şa­bi­li­riz.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Fran­sa’ya ba­kın, Hol­lan­da’ya ba­kın, hâlâ, ken­di köy­lü­sü­nü, ken­di üre­ti­ci­si­ni ko­ru­mak ve kol­la­mak ama­cıy­la ne­ler ya­pı­yor; ama, biz, üre­ti­ci­yi bi­ri­le­ri­nin eli­ne tes­lim edi­yo­ruz. Yıl­da 2 mil­yar do­lar gi­ren fın­dık, yıl­da 300 mil­yon do­lar gi­ren ka­yı­sı yer­ler­de sü­rü­nü­yor. Eğer, biz ken­di de­ğe­ri­mi­zi bil­mi­yor­sak, ül­ke­mi­zin kay­nak­la­rı­nı hor kul­la­nı­yor­sak, hep Av­ru­pa’da­ki bir­ta­kım alı­cı­la­rın ce­bi­ne bu ka­lan pa­ra­yı gön­de­ri­yor­sak, eşit ko­şul­lar ol­maz. Onun için, ben bu pen­ce­re­den ba­kı­yo­rum, eko­no­mik pen­ce­re­den. Ön­ce, ül­ke­le­rin eko­no­mik ko­şul­la­rın­da, eşit ko­şul­la­ra doğ­ru… Bi­z ken­di in­sa­nı­mıza bu­nu sağ­la­ma­lıyız. Eğer, bu­nu sağ­la­ya­mı­yor­sak, bir­ta­kım an­laş­ma­lar hep ka­ğıt üze­rin­de ka­lır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yor, te­şek­kür edi­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın As­la­noğ­lu.

Şah­sı adı­na ikin­ci ko­nuş­ma­cı, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ya­kup Ke­pe­nek.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­dan ön­ce­ki 976 sı­ra sa­yı­lı Pro­to­kol­le il­gi­li ko­nuş­mam­da, biz­de­ki ça­lı­şan ke­si­min du­ru­muy­la il­gi­li ola­rak ki­mi sa­yı­la­ra de­ğin­miş­tim; he­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­la­ya­rak, ön­ce, o ko­nu­da ba­zı nok­ta­la­ra bi­raz da­ha açık­lık ge­ti­re­ce­ğim, son­ra da, gö­rüş­mek­te ol­du­ğu­muz Sos­yal Şar­tın çe­kin­ce ko­nan bö­lüm­le­ri üze­rin­de, yi­ne, ki­şi­sel gö­rüş­le­ri­mi siz­ler­le pay­la­şa­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz­de­ki ça­lı­şan­la­rın da­ğı­lı­mı, ya­pı­sı, ger­çek­ten, ge­liş­mek­te olan bir eko­no­mi­nin, sos­yal ve eko­no­mik açı­lar­dan ge­liş­miş­lik dü­ze­yi ye­ter­li ol­ma­yan bir ya­pı­nın yan­sı­ma­la­rı­dır, yan­sı­ma­sı­dır.

Ba­kı­nız, top­lam ça­lı­şan­la­rın -ha­zi­ran ve­ri­le­ri­ne gö­re- yal­nız­ca yüz­de 27’si ka­dın­dır. Bu ça­lı­şan ka­dın, çağ nü­fu­su için­de ça­lı­şan ka­dın ora­nı kent­ler­de yüz­de 20’nin al­tın­da­dır. Ya­ni, kent­ler­de ça­lı­şa­bi­le­cek her 5 ka­dın­dan yal­nız­ca 1’i ça­lış­mak­ta­dır. Bu bir top­lum­sal ya­ra­dır, bir top­lum­sal ek­sik­lik­tir.

Hü­kü­met­le­rin işe al­ma, is­tih­dam po­li­ti­ka­la­rın­da, üzü­le­rek be­lir­te­yim ki, da­ha çok, ka­dın­la­rı bir ta­ra­fa bı­rak­mak, işe al­ma­mak, er­kek­le­ri is­tih­dam et­mek gi­bi bir po­li­ti­ka, ki­mi dev­let da­ire­le­rin­de mü­hen­dis­le­re uza­nan bir bi­çim­de uy­gu­la­na­gel­di. An­cak, bu du­ru­mun, bu tu­tu­mun ke­sin­lik­le de­ğiş­me­si ge­rek­ti­ği ka­nı­sın­da­yım; çün­kü, yal­nız ve an­cak öz­gür­le­şen ka­dın­dır ki top­lum­da de­mok­ra­si­nin güç­len­me­si­ne, ge­liş­me­si­ne kat­kı­da bu­lu­nur.

Son bir cüm­le da­ha söy­le­ye­yim bu bağ­lam­da: Tür­ki­ye’de ça­lı­şır gö­rü­nen 6 000 000’u aş­kın, 6 200 000 ka­dı­nın 2 800 000’i üc­ret­siz ai­le iş­çi­si­dir; hiç­bir sos­yal gü­ven­li­ği ol­ma­yan, tü­müy­le ba­ğım­lı. Üc­ret­li ne ka­dar; üc­ret­li de 2 356 000, ha­zi­ran ve­ri­le­riy­le.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu, şu­nu gös­te­ri­yor: Üc­ret­siz ai­le iş­çi­si sa­yı­sı üc­ret­li ka­dın sa­yı­sın­dan da­ha faz­la­dır. Bu top­lum­sal ya­pı, bu eko­no­mik ya­pı ka­dı­na ye­te­rin­ce hak ta­nı­ma­mak­ta­dır.

Şim­di, ge­le­lim ör­güt­len­me­nin öbür bo­yu­tu­na: 12 Ey­lü­lün sen­di­ka­lar üze­ri­ne ge­tir­di­ği bas­kı­yı hep bir­lik­te ya­şa­dık ve bu­ra­da, ben­den ön­ce­ki ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rım di­le ge­tir­di­ler. Ger­çek­ten de, on yıl ön­ce iş­çi­le­rin sen­di­ka­laş­ma ora­nı top­lam iş­çi­le­rin yüz­de 67,8’i idi; şim­di­ler­de bu oran 10 pu­an azal­mış, yüz­de 58,7’ye düş­müş­tür.

Me­mur­lar­da ise du­rum bi­raz da­ha kö­tü­dür. Me­mur­la­rın, 1,5 mil­yo­nu aş­kın me­mu­run yal­nız­ca 749 000’i sen­di­ka­lı­dır. Bu­nun ne­de­ni ne­dir di­ye bak­tı­ğı­mız­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar, me­mur sen­di­ka­la­rı­nın top­lu­gö­rüş­me­ler­de -geç­ti­ği­miz gün­ler­de acıy­la ya­şan­dı­ğı gi­bi,- el­le­rin­de grev si­la­hı­nın ol­ma­ma­sı, grev yap­ma imkânla­rı­nın bu­lun­ma­ma­sı, on­la­rın ma­sa­lar­dan ye­nik kalk­ma­sı­na yol aç­mak­ta­dır; ya­ni, me­mur ke­si­mi Tür­ki­ye’de hak­kı­nı ala­ma­ma­nın sı­kın­tı­sı için­de­dir. Bu ne­re­den kay­nak­la­nı­yor; şun­dan kay­nak­la­nı­yor: Me­mu­ra grev­li top­lu iş söz­leş­me­si hak­kı ta­nın­ma­ma­sın­dan kay­nak­la­nı­yor. Da­ha ev­vel bir ar­ka­da­şı­mız da sor­du. Çok is­ter ve bek­ler­dim ki, Hü­kü­met, hiç ol­maz­sa, bu şar­tı da dik­ka­te ala­rak, bu­nun il­gi­li mad­de­si­ni, top­lu­pa­zar­lık hak­kı mad­de­si­ni; ya­ni, 6 ncı mad­de­yi is­tis­na koy­ma­dan ka­bul ede­rek, me­mur­la­ra bu müj­de­yi ve­re­bil­sin, on­la­rın top­lu­söz­leş­me hak­la­rı­nı ta­nı­sın.Grev hak­kı­nı ta­nı­ma­mak, me­mur­la­rı güç du­rum­da bı­rak­mak­ta­dır.

Ör­güt­len­me­nin önün­de­ki en önem­li en­gel­ler­den bi­ri de şu­dur: Ay­nı iş ko­lun­da çok sa­yı­da sen­di­ka var­dır ve ma­ale­sef, Tür­ki­ye’nin sen­di­kal ya­pı­sı çok bü­yük bir da­ğı­nık­lık için­de­dir. Bel­li iş kol­la­rın­da çok sa­yı­da sen­di­ka ol­ma­sı ve bun­la­rın üye el­de et­mek için ya­rı­şa gir­me­le­ri, az sa­yı­da üyey­le ça­lı­şır du­rum­da ol­ma­la­rı, ken­di­le­ri ara­sın­da­ki üye ka­zan­ma re­ka­be­ti sen­di­ka­cı­lı­ğı za­yıf­lat­mak­ta­dır. O ne­den­le, ör­güt­len­me hak­kı gi­bi, top­lum­sal ya­şa­mın en önem­li öğe­le­rin­den bi­ri olan hak­kın ta­nın­ma­sı ko­nu­sun­da Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın 5 in­ci mad­de­si­ne Hü­kü­me­tin çe­kin­ce koy­ma­sı, hiç de doğ­ru bir tu­tum de­ğil­dir ve bu­nun dü­zel­til­me­si, ve­re­ce­ği­miz öner­ge­ler­le, bu çe­kin­ce­le­rin kal­dı­rıl­ma­sın­da ya­rar ol­du­ğu gö­rü­şün­de­yim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da iki çe­kin­ce nok­ta­sı da­ha var. Hü­kü­met, ne­den­se, üc­ret­li izin me­se­le­si­ni sav­sak­la­mak pe­şin­de­dir. 2 nci mad­dey­le ge­ti­ri­len 4 haf­ta­lık iz­ni, üc­ret­li iz­ni, yıl­lık iz­ni ka­bul et­me­mek bu­nu gös­te­ri­yor; ama, çok acık­lı bir nok­ta­yı da­ha, izin ve­rir­se­niz, be­lir­te­yim bu is­tis­na­lar bağ­la­mın­da.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ül­ke­miz, ço­cuk iş­çi­li­ği­nin, ço­cu­ğun sö­mü­rül­me­si­nin çok yay­gın ol­du­ğu bir ül­ke­dir. Dün­kü gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da ve da­ha ön­ce de, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na “bu ders yı­lın­da kaç ço­cu­ğu­muz te­mel eği­ti­me gi­de­mi­yor, bun­la­rın il­le­re gö­re ve cin­si­ye­te gö­re da­ğı­lı­mı na­sıl­dır” di­ye sor­dum, hiç­bir ya­nıt ala­ma­dım. Yüz­de 13-14 do­la­yın­da gö­rü­nü­yor bu mik­tar; ya­ni, 1,5 mil­yon ço­cu­ğu­mu­zun 150 000-200 000’inin oku­la git­me­di­ği an­la­şı­lı­yor.

Şim­di, bu ço­cuk­la­rın hiç­bir hak­kı yok. Üs­te­lik, bu­ra­da bir hü­küm var; 18 ya­şın al­tın­da­ki ça­lı­şan­la­ra yıl­da en az 4 haf­ta­lık üc­ret­li izin ve­re­mi­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ço­cuk­la­ra ve genç­le­re; ya­ni, oyun ça­ğın­da­ki in­sa­na bu kö­tü­lü­ğü yap­ma­yın. Oyun ça­ğın­da­ki in­sa­nın, ça­lış­mak  zo­run­lu­lu­ğun­da olan­la­rın, mec­bu­ren ça­lı­şan­la­rın 4 haf­ta­lık yıl­lık üc­ret­li izin­den ya­rar­lan­ma­sı­nın yo­lu­nu açın. Hiç ol­maz­sa -hiç ol­maz­sa- ço­cuk­la­rın üc­ret­li izin hak­la­rı­nı ta­nı­yan bir hak­se­ver­li­ği, bu kut­sal gün­de, bu Mec­lis ta­nı­mak zo­run­da­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum; çün­kü, ço­cuk­la­rı­na, 18 ya­şın al­tın­da bu­lu­nan­la­ra yıl­da 4 haf­ta üc­ret­li iz­ni çok gö­ren bir top­lum, ne ya­par­sa­nız ya­pın, ne söy­ler­se­niz söy­le­yin, ge­liş­miş ol­maz. Ço­cuk­la­rı­nı önem­se­me­yen bir top­lum ge­li­şe­mez. O ne­den­le, özel­lik­le 7 nci mad­de­nin 7 nci fık­ra­sı­nın “çe­kin­ce” bö­lü­mün­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı il­gi­li Ko­mis­yon ve Hü­kü­met­ten bü­tün kal­bim­le is­te­di­ği­mi bil­gi­le­ri­ni­ze su­nu­yo­rum, si­zin­le pay­la­şı­yo­rum.

Bu­ra­da son bir nok­ta da­ha var. Yi­ne, da­ha ön­ce de ko­nu­şul­du. Çe­kin­ce ko­nu­lan, uy­gu­lan­ma­sı is­ten­me­yen mad­de­ler­den bi­ri de adil bir üc­ret hak­kı­dır. Hü­kü­me­ti­miz, bu­ra­da, yal­nız ça­lı­şan­la­rın de­ğil, ai­le­nin de iyi bir ya­şam dü­ze­yi­ne ka­vuş­ma­sı için “ye­ter­li üc­ret”, “en az üc­ret” kav­ra­mı­nı, üc­ret hak­kı­nı ta­nı­mı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, da­ha ev­vel bu kür­sü­den söy­le­dim. Eğer, bel­li bir ge­lir dü­ze­yi­ne sa­hip de­ğil­se­niz, ça­lış­mı­yor­sa­nız, ça­lış­ma hak­kı­nı kul­la­na­mı­yor­sa­nız, o za­man, hak ve öz­gür­lük­le­ri kul­lan­ma­nız ola­na­ğı yok­tur. Şu­nu de­mek is­ti­yo­rum: De­mok­ra­tik­leş­me­nin, öz­gür­leş­me­nin, hak al­ma­nın, düz­gün, seç­kin, bi­linç­li yurt­taş ol­ma­nın yo­lu, bel­li bir ge­lir dü­ze­yin­den ge­çi­yor; bu bir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, bir da­ki­ka­nı­zı ri­ca edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ta­biî.

Bu­yu­run Sa­yın Ke­pe­nek.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum.

İkin­ci­si ve çok da­ha önem­li­si: Ar­ka­daş­lar, dün­ya­nın her ye­rin­de, ge­nel­lik­le mu­ha­fa­zakâr, tu­tu­cu, sağ­cı gö­rüş­ler her za­man ai­le­nin kut­sal­lı­ğı­nı öne çı­ka­rır. Bi­zim Hü­kü­me­ti­mi­zin söz­cü­le­ri de, iki­de bir ai­le­nin kut­sal ol­du­ğun­dan, top­lum­sal ya­pı­nın te­me­li ol­du­ğun­dan söz eder­ler. Doğ­ru­dur. O za­man, onun ge­re­ği­ni ye­ri­ne ge­ti­re­cek­si­niz. 4 ün­cü mad­de­nin, 1 in­ci fık­ra­sın­da sö­zü edi­len, ai­le­nin en az üc­re­te sa­hip ol­ma­sı ge­rek­ti­ği hük­mü­nü onay­la­ya­cak­sı­nız. Bu, dü­şün­ce ya­pı­nı­zın da tu­tar­lı­lı­ğı­nın bir ge­re­ği­dir, bir zo­run­lu­lu­ğu­dur. Bu­nu yap­ma­dı­ğı­nız za­man, ba­kın, üç nok­ta­da açık ve­ri­yor­su­nuz: Ör­güt­len­me ko­nu­sun­da açık ve­ri­yor­su­nuz, ço­cuk­la­ra üc­ret­li izin ver­me­mek­le açık ve­ri­yor­su­nuz ve da­ha da önem­li­si ai­le­ye bel­li bir ge­lir dü­ze­yi ta­nı­mak­ta açık ve­ri­yor­su­nuz,  bun­la­rı ka­bul et­mi­yor­su­nuz. Bu bü­yük hak­sız­lık­tır, bun­lar­dan ka­çı­nın di­ye öne­ri­yo­rum.

Sos­yal Şar­tın, emek­çi­le­rin bi­linç­len­me­si­ne, ül­ke­mi­zin güç­len­me­si­ne, eme­ğin sö­mü­rül­me­si­nin önü­ne ge­çe­cek adım­la­rın, so­mut adım­la­rın atıl­ma­sı­na yar­dım­cı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum. Bu dü­şün­ce­ler­le he­pi­ni­ze say­gı­lar, sev­gi­ler su­nu­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ke­pe­nek.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın mad­de­le­ri­ne ge­çil­me­si­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­at 20.30’da top­lan­mak üze­re bir­le­şi­me ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.00

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 20.33

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 130 un­cu Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

977 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

V.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

2.- (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/968) (S. Sa­yı­sı: 977 ve 977´ye 1 in­ci Ek) (De­vam)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hü­kü­met ye­rin­de.

1 in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

(GÖZ­DEN GE­Çİ­RİL­MİŞ) AV­RU­PA SOS­YAL ŞAR­TI­NIN ONAY­LAN­MA­SI­NIN UY­GUN BU­LUN­DU­ĞU­NA DA­İR KA­NUN TA­SA­RI­SI

MAD­DE 1.- 16.6.1989 ta­rih­li ve 3581 sa­yı­lı Ka­nun­la onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lu­nan 1961 ta­rih­li Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ye­ri­ni al­mak üze­re, Av­ru­pa Kon­se­yi ta­ra­fın­dan 1996 ta­ri­hin­de ka­bul edi­len ve ül­ke­miz ta­ra­fın­dan 6.10.2004 ta­ri­hin­de im­za­la­nan “(Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı”nın be­yan ile onay­lan­ma­sı uy­gun bu­lun­muş­tur.

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ali Rı­za Gül­çi­çek.

Sa­yın Gül­çi­çek, sü­re­niz 10 da­ki­ka.

Ara­da grup ko­nuş­ma­sı ola­ca­ğı için, şah­sı­nız­la il­gi­li olan kıs­mı bir­leş­ti­re­mi­yo­rum şu an­da.

Bu­yu­run.

CHP GRU­BU ADI­NA ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; 977 sı­ra sa­yı­lı (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve ko­mis­yon ra­po­ru hak­kın­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Kon­se­yi­nin iki ana söz­leş­me­sin­den bi­ri, Av­ru­pa Kon­se­yi Sos­yal Şar­tı, ilk ha­liy­le 1966’da or­ta­ya çı­kı­yor. Yıl­lar son­ra bu me­tin göz­den ge­çi­ri­le­rek ve ye­ni adıy­la (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ola­rak 1999’da yü­rür­lü­ğe gi­ri­yor. Tür­ki­ye, bu Şar­tı 6 Ekim 2004’te im­za­la­ya­rak di­ğer 46 ül­ke ara­sı­na ka­tıl­dı; an­cak, im­za­la­mak, onay­la­mak ve ta­raf ol­mak an­la­mı­na gel­mi­yor. Av­ru­pa Bir­li­ği, aday ül­ke­le­rin bu met­ne ta­raf ol­ma­sı­nı is­ti­yor. Her iler­le­me ra­po­run­da da ül­ke­le­rin bu ko­nuy­la il­gi­li ne du­rum­da ol­du­ğu be­lir­ti­li­yor.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Sos­yal Şar­tın, Av­ru­pa Kon­se­yi­nin di­ğer te­mel söz­leş­me­si olan Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si­ne gö­re bir fark­lı­lı­ğı var. Ta­raf ol­mak için, Söz­leş­me­nin için­de en az 16 mad­de­ye ve 67 fık­ra­ya onay ver­mek ye­ter­li. Ay­rı­ca, Söz­leş­me­nin ba­şın­da yer alan 9 te­mel mad­de­den en az 6’sı­nın da onay­lan­ma­sı ge­re­ki­yor. Öte yan­dan, Sos­yal Şart için Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si ben­ze­ri bir yap­tı­rım me­ka­niz­ma­sı da yok­tur.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Tür­ki­ye, yıl­lar­dır, bu metîn, özel­lik­le ça­lı­şan­la­rın hak­la­rı­nı dü­zen­le­yen mad­de­le­ri­ne onay ver­mi­yor. Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın 4 ün­cü mad­de­si, ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne ma­kul bir ha­yat dü­ze­yi sür­dü­re­bi­le­cek ge­li­re ka­vuş­ma he­de­fi­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Bu ko­nu­da, ül­ke­le­ri tak­vi­me bağ­la­ya­cak hiç­bir so­mut mü­kel­le­fi­yet ge­tir­me­mek­te­dir. Bu te­mel he­de­fe Tür­ki­ye’nin re­zerv koy­ma­sı, ça­lı­şan­la­rın te­mel hak­la­rı­na ül­ke­mi­zin say­gı gös­ter­me­di­ği iz­le­ni­mi­ni ya­ra­ta­cak­tır. Yok­sul­luk­la mü­ca­de­le ede­ce­ği­ni her ve­si­ley­le ilan eden AKP Hü­kü­me­ti, gün geç­tik­çe in­san­la­rı yok­sul­laş­tır­mak­ta­dır. Sos­yal Şart “Tüm ça­lı­şan­la­rın, ken­di­le­ri ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­mak için ye­ter­li adil bir üc­ret al­ma hak­kı var­dır” der­ken, AKP Hü­kü­me­ti “ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi” bö­lü­mü­nü gör­mez­den ge­li­yor ve as­garî üc­re­ti ki­şi­sel baz­da be­lir­li­yor. Son me­mur zam­mı da, bu­nun bir ka­nı­tı­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye, özel­lik­le, Sos­yal Şar­tın “ça­lı­şan­la­rın ör­güt­len­me hak­kı­nı” tes­lim eden 5 in­ci mad­de ve “top­lu pa­zar­lık hak­kı­nı” ta­nı­yan 6 ncı mad­de­le­ri­ne çe­kin­ce­ler koy­muş­tur. 1989’da çe­kin­ce ko­na­rak onay­la­nan bu mad­de­ler gi­bi “adil üc­ret hak­kı”, “ço­cuk­la­rın ve genç­le­rin ko­run­ma hak­kı” mad­de­le­rin­de­ki çe­kin­ce­ler, AKP Hü­kü­me­ti ta­ra­fın­dan hâlâ kal­dı­rıl­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ül­ke­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu şart­lar ge­rek­çe­siy­le te­mel hak­la­ra çe­kin­ce kon­ma­sı, AKP’nin de­mok­ra­si ve öz­gür­lük­ler pers­pek­ti­fi­nin ne ka­dar üs­tün­kö­rü ol­du­ğu­nu gös­ter­me­si açı­sın­dan dü­şün­dü­rü­cü­dür. Öte yan­dan (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na çe­şit­li ge­rek­çe­ler­le çe­kin­ce kon­ma­sı, Av­ru­pa Bir­li­ği uyum sü­re­ciy­le çe­liş­ki­li ve çif­te stan­dart­lı bir tu­tum­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, bir­çok Av­ru­pa ül­ke­si için, gün­cel­len­me­si acil bir ko­nu ola­rak gö­rül­mek­te­dir. Ba­kı­nız, Av­ru­pa Kon­se­yi Sos­yal İş­ler Ko­mi­te­si, 9 ve 10 Ka­sım ta­rih­le­rin­de, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ye­ni­den göz­den ge­çir­mek için, Fe­de­ral Al­man­ya es­ki Ça­lış­ma Ba­ka­nı Wal­ter Ri­es­ter’i gö­rev­len­di­re­rek, bir ra­por ha­zır­lı­ğı­na geç­miş­tir. Özel­lik­le Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de tek­rar göz­den ge­çi­ril­me­si önem­li­dir ve ül­ke­mi­zin de, bu­nun ne­re­sin­de ol­du­ğu­nu me­rak edi­yo­rum ben.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın, özel­lik­le 19 un­cu mad­de­si­ne dik­kat çek­mek is­ti­yo­rum. Ba­kın 19 un­cu mad­de­si, “Ça­lı­şan göç­men­le­rin ve ai­le­le­ri­nin ko­run­ma ve yar­dım hak­kı.” Özel­lik­le bu­nun iki pa­rag­ra­fı­nı dik­ka­ti­ni­ze sun­mak is­ti­yo­rum: Bi­rin­ci­si, “Ül­ke­de yer­leş­me­si­ne izin ve­ril­miş bir ya­ban­cı ça­lı­şa­nın ai­le­si­nin ye­ni­den bir­leş­me­si­ni ola­bil­di­ğin­ce ko­lay­laş­tır­ma­yı” ve 12 nci pa­rag­raf­ta da “Göç­men ola­rak ça­lı­şan ki­şi­nin ço­cuk­la­rı­na, el­ve­riş­li ol­du­ğu öl­çü­de, göç­men ola­rak ça­lı­şan ki­şi­nin ana­di­li­nin öğ­re­til­me­si­ni teş­vik et­me­yi ve bu­nu ko­lay­laş­tır­ma­yı…”

Ger­çek­ten, sı­ra­sı gel­miş­ken, yurt dı­şın­da ça­lı­şan 3 500 000 yurt­ta­şı­mı­zın bu so­run­la­rı­nı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı kap­sa­mın­da, bu­gü­ne ka­dar, Hü­kü­me­tin ele al­ma­ma­sı ger­çek­ten dü­şün­dü­rü­cü­dür. Ba­kı­nız, biz, Par­la­men­to­da bir ko­mis­yon kur­muş­tuk. Çok da emek ve­ril­di. Yurt dı­şı­na mil­let­ve­ki­li gön­de­ril­di ve bu ko­nu­da A’dan Z’ye ka­dar, yurt dı­şın­da ya­şa­yan yurt­taş­la­rı­mı­zın ai­le bir­le­şi­mi­ni, ser­best do­la­şım hak­kı­nı, çif­te va­tan­daş­lık hak­kı­nı, seç­me ve se­çil­me hak­kı­nı, emek­li­lik, ana­dil­de eği­tim ve bu­na ben­zer bir­çok so­ru­nu­nu bu­ra­da ele al­mış­tık; ama, üzü­le­rek be­lirt­mek is­ti­yo­rum ki, bu ko­mis­yon ra­po­ru ra­fa kal­dı­rıl­mış­tır ve bu­gü­ne ka­dar, yurt dı­şın­da ya­şa­yan 3 500 000 yurt­ta­şı­mı­zın, ger­çek­ten, so­run­la­rı­na ciddî bir şe­kil­de il­gi gös­te­ril­me­miş­tir.

Bil­di­ği­niz gi­bi, yurt dı­şın­da ça­lı­şan yurt­taş­la­rı­mız­la il­gi­li bir Dev­let Ba­ka­nı­mız var; ama, me­rak edi­yo­rum, bu Ba­ka­nı­mız ne iş­lev gö­rü­yor; han­gi ko­nu­lar­da yurt dı­şın­da ça­lı­şan yurt­taş­la­rı­mı­zın so­run­la­rıy­la meş­gul ol­muş­tur. Ger­çek­ten, bu­nu an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­rum ve bu­nu da an­la­mak is­ti­yo­rum.

Bu çer­çe­ve­de, ger­çek­ten, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın bu kap­sam­da ele alın­ma­sı önem­li­dir; an­cak, me­se­le ya­sa­lar­la de­ğil, an­laş­ma­lar­la de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, önem­li olan bu ya­sa­la­rı uy­gu­la­mak­tır; ama, gö­rü­yo­ruz ki, bu­gü­ne ka­dar, hiç­bir an­laş­may­la -içe­rik ola­rak- va­tan­daş­la­rı­mı­zın, yurt­taş­la­rın, ça­lı­şan­la­rın hak­la­rı ko­nu­sun­da bir iler­le­me kay­de­dil­me­miş­tir.

Ben, bu ra­po­run ha­yır­lı ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum; ama, önem­li olan ra­por de­ğil, on­dan son­ra­ki sü­reç­tir. Bu ra­po­run ha­ya­ta ge­çi­ril­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum.

Say­gı­la­rım­la. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gül­çi­çek, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ana­va­tan Gru­bu adı­na, Mer­sin Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Gü­ler Bey; bu­yu­run.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­lar; Av­ru­pa Sos­yal Söz­leş­me de­ği­şik­li­ği­nin 1 in­ci mad­de­si üze­ri­ne Gru­bum adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Evet, hep uyum­dan bah­se­di­yo­ruz; ama, gör­dü­ğü­müz ka­da­rıy­la, uyu­ma­dan öte­ye de git­mi­yo­ruz. Bu ko­nu­yu bi­raz ir­de­le­mek la­zım. Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci içe­ri­sin­de ki, bi­raz ön­ce de Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da Tür­ki­ye ra­po­ru oy­lan­dı. Ma­ale­sef, se­vi­nir ha­le gel­dik; Er­me­ni ta­sa­rı­sı çı­ka­rıl­dı di­ye, ön­şart ha­li­ne ge­ti­ril­me­di di­ye. Hep bu da­yat­ma­la­ra kar­şı ne ka­dar di­re­ne­ce­ğiz, bi­le­mi­yo­rum; hep iti­raz eden, red­de­den ol­ma­dı di­yen ko­num­da… Bu, bi­zim için bü­yük bir ek­sik­lik; ama, AKP’nin bu­ra­da­ki si­ya­sal du­ru­şu­na ba­kı­yo­rum, Av­ru­pa’dan so­rum­lu Dev­let Ba­ka­nı Sa­yın Ali Ba­ba­can’ı bu sü­reç içe­ri­sin­de bi­raz ye­ter­siz gö­rü­yo­ruz. San­ki, AKP, bu Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ni al­mış, ra­fa kal­dır­mış. Za­ten, Av­ru­pa Bir­li­ği de, bu sü­reç­te, o da so­ğuk, buz­do­la­bı­na kal­dır­mış. Kar­şı­lık­lı bir mem­nu­ni­yet var gi­bi. Bu doğ­rul­tu­da, bi­ze 10 un­cu mu, 11 in­ci mi, ar­tık, han­gi bu ko­şul­lar içe­ri­sin­de “uyum pa­ke­ti” adı al­tın­da ge­le­cek, ya­kın­da hep be­ra­ber gö­re­ce­ğiz.

Bu ra­po­run içe­ri­sin­de bir ko­nu­ya de­ğin­mek is­ti­yo­rum; 20 000 000’a ya­kın Alevî yurt­taş­la­rı­mı­zın so­run­la­rıy­la il­gi­li. Av­ru­pa Par­la­men­to­su, şu ko­nu­nun al­tı­nı net ola­rak çiz­miş­tir: Ale­vi­li­ğin ta­nın­ma­sı, ce­mev­le­ri­nin iba­det­ha­ne ka­bul edil­me­si. Bu ka­dar net. Bu, in­san hak­la­rı açı­sın­dan da, din ve vic­dan öz­gür­lü­ğü açı­sın­dan da son de­re­ce önem­li bir ko­nu.

Yıl­lar­dır siz de söz ver­di­niz, zo­run­lu din ders­le­ri­nin kal­dı­rı­la­ca­ğı ko­nu­su da da­hil ol­mak üze­re; ama, ha­ya­ta ge­çir­mek­te, ma­ale­sef, sa­mi­mi dav­ran­ma­dı­nız. Dör­dün­cü yı­lı­nız git­ti, be­şin­ci yıl da ge­çe­cek; ama, bir son­ra­ki sü­reç her­hal­de si­ze de kıs­met ol­ma­ya­cak; çün­kü, Tür­ki­ye'nin te­mel di­na­mik­le­ri olan Alevî yurt­taş­la­rı­mı­zın son de­re­ce net ve sa­mi­mi bir ta­le­bi, ta­nın­mak, say­gı du­yul­mak ve var ol­du­ğu­nun, de­ğe­ri­nin kar­şı­lı­ğı­nı gör­mek.

Alevî yurt­taş­la­rı­mız, -he­pi­miz bi­li­yo­ruz ki- bi­rin­ci sı­nıf va­tan­daş­la­rı­mız di­yo­ruz –ya­kın­da- Va­kıf­lar Ka­nu­nuy­la azın­lık­lar ko­nu­sun­da gay­ri­müs­lim va­tan­daş­la­rı­mı­za ver­di­ği­miz hak­la­rın ya­rı­sı­nı da­hi ver­mi­yo­ruz. Bu bir çe­liş­ki­dir. Bi­ze Av­ru­pa Bir­li­ği­nin da­yat­ma­sın­dan çok, eğer ken­di iç di­na­mik­le­ri­miz­le ba­rı­şık, da­ya­nış­mak ve sev­gi içe­ri­sin­de ol­mak is­ti­yor­sak, bun­la­rın gözar­dı edil­me­me­si ge­re­kir.

Bu­gün, ge­rek ce­mev­le­ri­nin iba­det­ha­ne ola­rak ka­bul edil­me­si ge­rek zo­run­lu din der­si­nin kal­dı­rıl­ma­sı ve ge­rek­se Di­ya­net İş­le­ri Baş­kan­lı­ğı­nın ye­ni­den ya­pı­lan­dı­rıl­ma­sı… Bun­lar ta­bu de­ğil. Bu top­lum­sal de­ğer­le­ri göz önün­de bu­lun­dur­mak zo­run­da­yız.

Bi­zim, yıl­lar­dır, Türk top­lu­mu­nun te­mel un­sur­la­rın­dan bi­ri, sa­de­ce bas­kı­la­mak, yok say­mak ya da bi­ri­le­ri­nin da­yat­ma­sı­na bo­yun eğ­mek. Evet, Alevî yurt­taş­la­rı­mı­zın bu ta­lep­le­ri kar­şı­sın­da, bu­gün, Av­ru­pa uyum sü­re­ci içe­ri­sin­de­ki ka­nun tek­li­fi içe­ri­sin­de çok da önem­li bir ko­nu, al­tı çi­zil­me­si ge­re­ken bir ko­nu. Bu ko­nu­nun dü­zel­til­me­si ko­nu­sun­da AKP Gru­bu­nun ve­ya Hü­kü­me­tin, bu ko­nu­da ne ka­dar sa­mimî olup ol­ma­dı­ğı­nı bu­ra­da açık­la­mak zo­run­da.

İfa­de et­me­ye ça­lı­şı­yo­rum. Sa­de­ce, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bi­ze gö­rev ve­rip, siz­le­rin de bir emir eri ola­rak “em­re­der­si­niz” de­me­ni­zi bek­le­mi­yo­ruz. Tam ter­si­ne, içi­miz­de­ki kar­deş­li­ği, sev­gi­yi, ba­rı­şı ve top­lu­mu ku­cak­la­ya­cak bu önem­li bir sü­re­ci, bir an ön­ce Tür­ki­ye’de so­run­la­rın çö­züm­len­me­si ko­nu­sun­da ciddî bir adım ola­rak al­gı­la­mak is­ti­yo­ruz.

Bu­gün, ken­di­ni Türk va­tan­da­şı ve bi­rin­ci sı­nıf yurt­taş ola­rak ka­bul eden Alevî kit­le­mi­zin, 20 000 000’a ya­kın -bu ciddî bir ra­kam, çe­şit­li is­ta­tis­tikî ra­kam­lar de­ği­şe­bi­lir, 15 000 000 ile 20 000 000 ara­sı- bir kit­le, bir top­lum, eğer ken­di­ni ifa­de et­mek is­ti­yor­sa bu ko­nu­da, si­ya­sal du­ru­şu­muz ola­rak, bu­nu bir an ön­ce çö­züm­le­mek zo­run­da­yız. Ta­biî ki, bu ko­nu­da, iş­te, özel­lik­le, ge­rek Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın bu ko­nu­da, ma­ale­sef ta­lih­siz bir açık­la­ma­sı; zo­run­lu din der­si ko­nu­sun­da “kim ken­di­ni Müs­lü­man ka­bul et­mi­yor­sa, bir di­lek­çe ver­sin ve bu iş de bu­ra­da çö­züm­len­sin” gi­bi, ma­ale­sef, bir açık­la­ma, ta­lih­siz bir açık­la­ma. Bu­nu, ki­min Müs­lü­man olup ol­ma­dı­ğı­nı, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın ve­re­ce­ği bir ka­rar de­ğil, her­kes ken­di­ni na­sıl ka­bul edi­yor­sa… He­pi­mi­zin du­ya­ca­ğı tek şey var, say­gı­dır, sev­gi­dir. Bu yüz­den, Alevî ca­mi­amı­zın so­run­la­rı­nı gö­zar­dı et­me­ye­lim.

Evet, yak­la­şık bir üç beş ay son­ra da, bu ül­ke, en kö­tü ih­ti­mal­le, ola­ğan bir se­çim at­mos­fe­ri­ni ya­şa­ya­cak. Si­zin bu ko­nu­da ya­pa­ca­ğı­nız, iki üç ay­lık bir Mec­lis ça­lış­ma arit­me­ti­ği kal­dı. On­dan son­ra, içe dö­nük, ki­min se­çi­lip se­çil­me­ye­ce­ği­nin kay­gı­sı ön­de, Par­la­men­to­nun da­ha atıl kal­dı­ğı, sa­de­ce gü­nü ko­tar­mak ola­rak al­gı­la­ya­ca­ğı­mız bir at­mos­fer ya­şa­ya­ca­ğız.

Bu­gün de gö­rü­yo­ruz. Mec­li­sin “ka­yıt­sız şart­sız ege­men­lik mil­le­tin­dir” sö­zü­nün ne ka­dar yok­sun ol­du­ğu­nu, bu­nun, Hü­kü­me­tin ya­sa­ma üze­rin­de­ki et­ki­si­ni gö­rü­yo­ruz. Bu­gün, Par­la­men­to­da han­gi mil­let­ve­ki­li­mi­zin öner­ge­si ka­bul edil­di ki?! Bu ko­nu­da da ciddî so­mut adım­lar at­ma­nı­zı ger­çek­ten bek­le­mek­te ka­ram­sar mı­yız, inan­mak mı is­ti­yo­ruz, bu­nu za­man gös­te­re­cek; ama, Alevî kit­le­si­nin, ca­mi­ası­nın bu tür ta­lep­le­ri­ne, hak­lı ta­lep­le­ri­ne göz yum­ma­yın di­yo­ruz; bun­lar, çün­kü, hak­lı se­bep­ler.

Av­ru­pa Par­la­men­to­su, ya­kın­da, net, bir da­ha ka­mu­oyun­da açık­la­na­cak. Dün biz ne de­dik: Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun yap­tı­rım gü­cü yok, önem­li olan Kon­sey. Bu da ge­çer; çün­kü, Av­ru­pa Bir­li­ği, eğer, en­teg­ras­yon dö­ne­mi­ni ya­şa­ya­cak­sak, bu­nun gö­zar­dı edil­me­me­si ge­re­kir di­ye dü­şü­nü­yo­ruz. Ta­biî ki, bu­ra­da, Av­ru­pa Bir­li­ği ra­po­ru­na bak­tı­ğı­mız­da da­ha bir­çok un­sur­lar var gö­zar­dı edil­me­me­si ge­re­ken; bu­gün, ge­rek 301 in­ci mad­de ge­rek­se te­rör­le mü­ca­de­le ko­nu­su, se­çim ba­ra­jı gi­bi bir­çok un­sur...

As­lın­da, Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun en önem­li un­sur­la­rın­dan bi­ri de se­çi­min ve da­ha doğ­ru­su hal­kın ira­de­si­nin yan­sı­ma­sı ko­nu­sun­da de­ğer­len­dir­mek la­zım. Bu­gün, önü­müz­de­ki sü­reç­te, san­ki  ka­mu­oyun­da ka­os bek­len­ti­si içe­ri­sin­dey­miş gi­bi gö­rü­nen Cum­hur­baş­kan­lı­ğı se­çi­mi ko­nu­sun­da, bu­ra­da  si­ze tek bir öne­ri­miz var. Eğer li­de­ri­ni­ze gü­ve­ni­yor­sa­nız, eğer bu hal­ka da gü­ve­ni­yor­sa­nız, bu Cum­hur­baş­ka­nı­nı halk seç­sin. Ha, ken­di­ni­ze gü­ve­ni­niz yok­sa, bu­gün­kü sa­de­ce Mec­lis arit­me­ti­ğiy­le biz bu işi hal­le­de­riz, ko­ta­rı­rız di­yor­sa­nız, ya­nı­lır­sı­nız. Ha, Mec­li­sin seç­me yet­ki­si var­dır, hiç kim­se­nin de Mec­li­sin ira­de­si­ni tar­tış­ma gi­bi bir hak­kı yok; bun­da hem­fi­ki­rim. Yok­sa, ken­di­mi­zi yok say­mış olu­ruz.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) – Mec­li­si halk seç­ti.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Evet, halk seç­ti, dün­kü halk. Bu­gün de, o za­man hal­ka ma­dem gü­ve­ni­yor­sa­nız, bu­yu­run, hod­ri mey­dan! Li­de­ri­niz or­ta­da. Ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rı­nız si­zin ayak­la­rı­nı­zı yer­den kes­miş; ama, ger­çek ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rı hal­kın ta ken­di­si. Yüz­de 18 ile yüz­de 22 ara­sın­da gi­dip ge­li­yor­su­nuz. Bu­nu, ka­mu­oyu yok­la­ma­la­rın­da biz­ler de el­de edi­yo­ruz. Hal­ka gü­ve­ni­yor­sa­nız, bu­yu­run, Cum­hur­baş­ka­nı­nı halk seç­sin. Top­lu­mun ar­tık ba­rı­şa ih­ti­ya­cı var, kav­ga­ya de­ğil. Beş yıl ön­ce si­zi se­çen halk, bu­gün­kü tem­sil­de­ki bu yet­ki­yi ge­ri ala­cak za­ma­nı dört göz­le bek­li­yor; ya­ni, se­çim san­dık­la­rı­nı bek­li­yor.

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) – Çok bek­ler…

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Evet. Siz­ler…

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) – Halk ka­rar ve­re­cek.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Gö­re­ce­ğiz… Bu hal­kın tak­di­ri, bu hal­kın yap­tık­la­rı­nın unu­tul­ma­ya­ca­ğı­nı he­pi­miz gö­re­ce­ğiz. Te­men­ni­miz, bu hal­kın ken­di­ne yap­tık­la­rı­nı unut­ma­sın di­yo­ruz.

Si­ze söy­le­ye­ce­ği­miz çok faz­la bir sö­zü­müz yok; çün­kü, ken­di bü­tün­lü­ğü­nüz içe­ri­sin­de, ya­rın­la­rın bi­rey­sel kay­gı­la­rı pe­şin­de ko­şan ar­ka­daş­lar­sı­nız. Biz ise, hal­kın ya­rın­la­rı­na umut ve­re­bi­le­cek, ya­rın­la­rın ha­ya­li­ni ku­ra­bi­le­cek bir Tür­ki­ye öz­le­mi içe­ri­sin­de­yiz. Biz, her yer­de net ola­rak söy­le­dik; bu top­lu­mun uz­la­şı­ya ih­ti­ya­cı var; sev­gi­ye, ba­rı­şa, kar­deş­li­ğe; ama, AKP ola­rak bu şan­sı dört yıl­da kul­la­na­ma­dı­nız. Ge­rek Av­ru­pa Bir­li­ği­nin si­ze öner­di­ği ve da­yat­tı­ğı –al­tı­nı net ola­rak çi­zi­yo­rum- de­mok­ra­si adı al­tın­da da­ha çok eko­no­mik ko­şul­lar, bir ta­raf­tan IMF’nin da­yat­tı­ğı ko­şul­lar, eko­no­mik ko­şul­lar, bir ta­raf­tan da Ame­ri­ka. O za­man, ta­biî ki, Tür­ki­ye’yi yö­net­mek ko­lay der­si­niz. Her şey ha­zır; eli­ni­zin al­tın­da… Ve­ri­len gö­re­vi de en iyi şe­kil­de yap­tı­ğı­nı­za gö­re, bir so­run yok; çün­kü, bu ül­ke­de, her­ke­sin ha­ya­li­ni ku­ra­bi­le­ce­ği bir ül­ke öz­le­mi­ne bak­tı­ğı­mız­da, gü­nü­bir­lik ya­şar ha­le gel­di. İs­tan­bul’da ya­şa­nan gasp olay­la­rı­nı gö­rü­yor­su­nuz; gü­pe­gün­düz, ar­tık kay­be­de­cek hiç­bir şe­yi kal­ma­mış!.. Bu ko­nu­da, ge­rek adlî suç ora­nı ge­rek­se adlî va­ka­lar açı­sın­dan bak­tı­ğı­mız­da Türk top­lu­mu, ma­ale­sef, suç üret­me­ye baş­la­dı ve dört yıl­da ya­şa­nı­lan sü­reç­te -her se­fe­rin­de tek­rar et­me­ye ça­lı­şı­yo­rum- ma­ale­sef, bu­gün ce­za­ev­le­ri 2 kat do­lu. Ha, bu­nun ze­mi­ni­ni siz­ler ya­rat­tı­nız. Top­lum, bu ze­min­ler içe­ri­sin­de suç iş­le­me­ye de­vam edi­yor.

Evet, AKP’li yıl­lar ka­yıp yıl­la­rı. Bu halk unut­ma­ya­cak; bun­dan hiç­bir şüp­hem yok. Se­çim san­dı­ğı­na… So­run, sü­reç içe­ri­sin­de bu ül­ke­de…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

Ta­biî ki, he­pi­mi­zin öz­le­mi, bu ül­ke­de onur­lu, il­ke­li ve re­fah içe­ri­sin­de ya­şa­yan bi­rey­ler ola­bil­mek; ama, yüz­de 40 gi­bi bir yok­sul­luk sı­nı­rı içe­ri­sin­de ya­şa­yan bir kit­le­nin ne ha­ya­li ne ya­rın­la­rı ola­cak ve bu­gün­le­ri de bu halk, ina­nı­yo­rum ki, unut­ma­ya­cak­tır, o se­çim san­dı­ğı­nı dört göz­le bek­le­mek­te ve ge­rek­li me­sa­jı da ve­re­cek­tir.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Gül­çi­çek, bu­yu­run.

Şah­sı­nız adı­na, sü­re­niz 5 da­ki­ka.

ALİ RI­ZA GÜL­Çİ­ÇEK (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; bi­raz ön­ce­ki ar­ka­da­şım, Alevî yurt­taş­la­rı­mı­zın so­ru­nu­nu ifa­de eden bir cüm­le kul­lan­dı. Ta­biî, ko­nu­muz, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı; an­cak, bu ko­nu­nun yan­lış an­la­şıl­ma­ma­sı ko­nu­sun­da ba­zı dü­şün­ce­le­ri­mi si­zin­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

El­bet­te, ül­ke­miz­de ver­gi­si­ni öde­yen, as­ker­li­ği­ni ya­pan ve la­ik de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin te­mel gü­ven­ce­si olan Alevî yurt­taş­la­rı­mı­zın bir­ta­kım te­mel sı­kın­tı­la­rı ol­du­ğu­nu bi­li­yo­ruz. Bun­la­rın, ger­çek­ten, ce­mev­le­ri­nin ha­len iba­det ye­ri sa­yıl­ma­ma­sı üzün­tü ve­ri­ci bir tab­lo­dur.

Ba­kı­nız, 3 Ekim­de, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­sin­de zo­run­lu din ders­le­ri­nin kal­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da bir ka­rar alı­na­cak ve bel­ki de Tür­ki­ye bu ko­nu­da mahkûm edi­le­cek­tir.

So­nuç iti­ba­riy­le, özel­lik­le Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­run­da bah­se­di­len Alevî yurt­taş­la­rı­mı­zın ce­mev­le­ri­nin ya­sal sta­tü­ye ka­vuş­tu­rul­ma­sı, zo­run­lu din ders­le­ri­nin kal­dı­rıl­ma­sı ko­nu­sun­da… Özel­lik­le de azın­lık ola­rak ta­nın­ma­sı­nı şid­det­le red­de­di­yo­rum bu­ra­da. Alevî yurt­taş­la­rı­mız, bu ül­ke­nin asıl un­su­ru­dur, la­ik de­mok­ra­tik cum­hu­ri­ye­ti­mi­zin te­mel un­sur­la­rı­dır ve bu so­run­la­rı­mı­zı bu ça­tı­nın al­tın­da çöz­mek is­ti­yo­ruz, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin da­yat­ma­sı­nın so­nu­cun­da de­ğil de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım.  (CHP ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)Bu­ra­da,  her­ke­sin bu­na dik­kat çek­me­si­ni bek­li­yo­rum ve özel­lik­le AKP Gru­bu­nun bun­dan son­ra­ki sü­reç­te ka­nun tek­lif­le­ri­mi­zi bu den­li dü­şün­me­sin­de ya­rar var.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP ve AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Gül­çi­çek, te­şek­kür edi­yo­rum du­yar­lı­lı­ğı­nız için.

Şah­sı adı­na, İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Zey­nep Ka­ra­han Us­lu.

Sa­yın Us­lu, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ZEY­NEP KA­RA­HAN US­LU (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Av­ru­pa Kon­se­yi­nin 57 yıl­dan be­ri üye­si olan ve tüm bel­li­baş­lı söz­leş­me­le­ri­ni onay­la­yan bir ül­ke ola­rak, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın onay­lan­ma­sıy­la in­san hak­la­rı ve de­mok­ra­si ala­nın­da ye­ni iler­le­me­ler sağ­la­ya­ca­ğı­mız açık­tır ve bu nok­ta­da, sos­yal dev­let il­ke­si­ne söz­de de­ğil, öz­de sa­hip çı­kan ve bu­nu her uy­gu­la­ma­sıy­la gös­te­ren Hü­kü­me­ti­mi­zin, bu­gün onay­la­na­ca­ğı­na inan­dı­ğım Şar­tın ge­rek­le­riy­le ör­tü­şen pek çok dü­zen­le­me­yi ha­li­ha­zır­da da ger­çek­leş­tir­di­ği­nin al­tı çi­zil­me­li­dir.

(Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, 46 üye ül­ke­nin ül­ke­mi­zin de da­hil ol­du­ğu 40’ı ta­ra­fın­dan im­za­lan­mış ve 22’si ta­ra­fın­dan da onay­lan­mış olup, pa­ra­lel bir onay sü­re­ci­nin ge­re­ği de açık­tır. Ke­za, Tür­ki­ye için, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si­ni güç­len­di­ren Şar­tın ça­ğın ge­rek­le­ri­ne uy­gun ola­rak ge­liş­ti­ril­miş ha­li­nin onay­lan­ma­sıy­la te­mel sos­yal ve eko­no­mik hak­la­rın sağ­lan­ma­sı açı­sın­dan, hem Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye­lik ger­çek­le­şe­cek hem de top­lum­sal bek­len­ti­le­re kar­şı­lık ge­len uy­gu­la­ma­la­rın or­ta­ya kon­ma­sı­na ye­ni bir kat­kı sağ­la­na­cak­tır.

Bu bağ­lam­da, re­vi­ze Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı onay­la­yan 22 ül­ke­den 20’si­nin çe­şit­li ge­rek­çe­ler­le pek çok çe­kin­ce koy­dur­du­ğu­na da dik­kat çe­ke­rek, ül­ke­mi­zin de ken­di ön­gö­rü­le­ri doğ­rul­tu­sun­da bir­çok ül­ke­ye gö­re de son de­re­ce sı­nır­lı bir bi­çim­de ve ne­den­le­ri de­tay­la­rıy­la açık­la­nan ba­zı çe­kin­ce­ler koy­ma­sı­nın eleş­ti­ril­me­si­ni de, salt Hü­kü­me­ti­mi­zi yıp­rat­ma­ya yö­ne­lik hak­sız bir yak­la­şım ola­rak ni­te­len­dir­di­ği­mi de be­lirt­mek is­te­rim. Di­ğer ta­raf­tan, Şar­tın hü­küm­le­rin­den, an­cak kar­şı­lık­lı­lık il­ke­siy­le ya­rar­la­nı­la­bi­lin­mek­te olup, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da mev­cut olan sos­yal ve eko­no­mik hak­lar­dan Av­ru­pa Kon­se­yi­ne üye ül­ke­ler­de ya­şa­yan çok sa­yı­da va­tan­da­şı­mı­zın da ya­rar­la­na­bil­me­si, bu ka­nu­nun ka­bu­lüy­le müm­kün ola­cak­tır. Bir baş­ka ifa­dey­le, bu Şar­tın ka­bu­lüy­le yurt dı­şın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mız da da­ha ge­liş­miş sos­yal hak­lar el­de ede­cek­ler­dir.

Av­ru­pa Kon­se­yi­nin 1961 yı­lın­dan be­ri, sos­yal, eko­no­mik, me­denî ve po­li­tik hak­la­rın ko­ru­ma al­tı­na alın­ma­sın­da önem­li rol oy­na­yan en te­mel bel­ge­le­rin­den bi­ri olan re­vi­ze Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da hem mev­cut hü­küm­ler ge­liş­ti­ril­miş hem de ilk kez yer ve­ri­len ye­ni hak­lar­la bel­ge­nin kap­sa­yı­cı­lı­ğı ar­tı­rıl­mış­tır.

Bu ye­ni hak­lar, kı­sa­ca, ça­lış­ma ya­şa­mı­nın ça­lı­şan­lar le­hi­ne ge­liş­ti­ril­me­sin­den ko­nut hak­kı­na, top­lum­sal dış­lan­ma­ya kar­şı ko­run­ma­dan yaş­lı­la­rın sos­yal ko­run­ma hak­kı­na, is­tih­dam ve mes­lek ko­nu­la­rın­da cin­si­ye­te  da­ya­lı ayı­rım ya­pıl­mak­sı­zın fır­sat eşit­li­ği­ni sağ­la­ma­ya ka­dar çe­şit­li alan­la­ra yö­ne­lik­tir.

Bi­lin­di­ği gi­bi Hü­kü­me­ti­miz, ka­dın hak­la­rı ko­nu­sun­da bu­gü­ne de­ğin ak­tif tu­tum al­mış ve bu­nun ne­ti­ce­si olan pek çok ya­sal dü­zen­le­me ve ça­lış­ma ger­çek­leş­ti­ril­miş­tir. Re­vi­ze Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın ka­bu­lü de ay­nı an­la­yı­şın bir yan­sı­ma­sı­dır. Şar­tın, ka­dın-er­kek eşit­li­ği­nin sağ­lan­ma­sı­na kat­kı ve­re­cek pek çok ifa­de­nin içe­ri­sin­de yer al­dı­ğı tüm mad­de­le­ri ka­bul edil­miş­tir. Bu ara­da, Şar­tın ge­rek­le­ri içe­ri­sin­de de yer alan ve ko­nu­ya yö­ne­lik sa­mimî, so­run çö­zü­cü yak­la­şı­mı­mı­zın gös­ter­ge­si olan üc­ret­li do­ğum izin­le­ri­nin on­dört haf­ta­ya çı­ka­rıl­ma­sı, iş­ye­rin­de cin­sel ta­ci­ze yö­ne­lik ce­zaî mü­ey­yi­de­le­rin ka­nun­la­rı­mız­da ta­nım­lan­mış ol­ma­sı gi­bi dü­zen­le­me­le­rin, Hü­kü­me­ti­mi­zin ini­si­ya­ti­fiy­le za­ten ger­çek­leş­ti­ril­miş ol­ma­sı da mem­nu­ni­yet ve­ri­ci­dir.

Bu duy­gu ve dü­şün­ce­ler­le, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne üye­lik sü­re­cin­de olan bir ül­ke ola­rak in­san hak­la­rı ve de­mok­ra­tik­leş­me açı­sın­dan el­de et­ti­ği­miz ka­za­nım­la­ra sos­yal norm­la­rı­mı­zın da­ha ge­liş­miş bir ha­le gel­me­si­ni sağ­la­ya­rak kat­kı ve­re­cek olan (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın onay­la­na­ca­ğı­na duy­du­ğum inan­cı ifa­de edi­yor, Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sa­yın Us­lu, za­ma­nı­nı­zı çok dik­kat­li kul­lan­dı­ğı­nız için ben de si­ze te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, mad­de üze­rin­de 2 adet öner­ge var­dır; öner­ge­le­ri, ön­ce ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­tup, son­ra ay­kı­rı­lık de­re­ce­le­ri­ne gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

Bu­yu­run.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 977 sı­ra sa­yı­lı (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 1 in­ci mad­de­si­ne bağ­lı be­yan­da yer alan “7 nci mad­de­nin 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9 ve 10 un­cu fık­ra­la­rı” iba­re­si­nin son­ra “7 nci mad­de” şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Fa­ruk Çe­lik

Ünal Ka­cır

Ah­met Ye­ni

 

Bur­sa

İs­tan­bul

Sam­sun

 

Zey­nep Ka­ra­han Us­lu

Ni­ya­zi Pak­yü­rek

Agâh Kaf­kas

 

İs­tan­bul

Bur­sa

Ço­rum

BAŞ­KAN – Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 977’ye 1 in­ci Ek sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 1 in­ci mad­de­si­ne bağ­lı be­ya­nı aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­miş­tir.

 

Ha­luk Koç

Ya­kup Ke­pe­nek

İz­zet Çe­tin

 

Sam­sun

An­ka­ra

Ko­ca­eli

 

M. Cev­det Sel­vi

Bay­ram Ali Me­ral

 

 

Es­ki­şe­hir

An­ka­ra

 

“Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti, 1996 ta­rih­li (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı’nın III. Bö­lü­mü­nün A mad­de­si ge­re­ğin­ce, anı­lan Şart’ın II. Bö­lü­mü­nün aşa­ğı­da­ki mad­de, fık­ra ve bent­le­ri­ni ka­bul et­ti­ği­ni be­yan eder.

1 in­ci mad­de

2 nci mad­de

3 ün­cü mad­de

4 ün­cü mad­de

5 in­ci mad­de

6 ncı mad­de

7 nci mad­de

8 ila 31 in­ci mad­de­ler”

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN­VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (An­ka­ra) – Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, ge­rek­çe­yi mi oku­ta­yım, ko­nu­şa­cak mı­sı­nız?

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Ko­nu­şa­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Sel­vi.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri; Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­na ve­ri­len öner­ge hak­kın­da, da­ha doğ­ru­su öner­ge­miz hak­kın­da gö­rüş­le­ri­mi be­lirt­mek üze­re hu­zu­ru­nuz­da­yım.

Ulus­la­ra­ra­sı bir söz­leş­me­nin, an­laş­ma­nın, el­bet­te, bi­zim ül­ke­miz­de, ko­mis­yon­lar­da, Mec­lis­ler­de, içe­ri­ği hak­kın­da ve mad­de­le­ri üze­rin­de bir de­ği­şik­lik yap­ma­mız söz ko­nu­su de­ğil­dir; çün­kü, üye­si bu­lu­nan ül­ke­le­rin ha­zır­la­dı­ğı, im­za­la­dı­ğı ve di­ğer ül­ke­le­re de gön­der­di­ği bir an­laş­ma ve söz­leş­me­dir. Onun içe­ri­sin­de ye­ni, olum­lu bir şey­ler, mad­de­ler ila­ve et­mek is­ten­se da­hi doğ­ru de­ğil­dir; an­cak, bu söz­leş­me­de, Tür­ki­ye’ye, ül­ke­miz­de ih­ti­ya­cı olan hiz­met­le­ri ve gasp edil­miş öz­gür­lük ve hak­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­bil­mek için çe­kin­ce koy­du­ğu­muz mad­de­le­ri kal­dır­ma imkânı­na sa­hi­biz. İş­te, da­ha ön­ce çı­kan genç mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım “efen­dim, bu söz­leş­me­de pek çok mad­de ve fık­ra var; biz, hep­si­ni im­za­la­dık, yal­nız ara­sın­dan 7 ta­ne­si­ni, 7 mad­de­yi im­za­la­ma­dık, onun için, çok mü­kem­mel bir ge­liş­me Tür­ki­ye için” de­di.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ve ben­ze­ri ant­laş­ma­lar, has­sas ko­nu­la­rı içe­ren an­laş­ma­lar­dır, an­lam ifa­de eden an­laş­ma­lar­dır. Eğer, siz, o sa­yı­la­ra ba­ka­rak, o sa­yı­la­rı dik­ka­te ala­rak çok ba­şa­rı­lı ol­du­ğu­nu söy­ler­se­niz, bu­nu ka­bul et­mek müm­kün de­ğil­dir. İçi bo­şal­tıl­mış bir pro­to­kol im­za­la­na­cak… Bu, şu­na ben­zer: Şim­di, bir tren ya­pı­yor­su­nuz, hız­lı tren, ray­la­rın üs­tü­ne de ko­yu­yor­su­nuz, çok mü­kem­mel; ama, onun mo­to­ru­nu koy­mak ak­lı­nı­za gel­mi­yor ve­ya­hut mo­to­ru yok. İş­te bu söz­leş­me ve an­laş­ma, dı­şa­rı­dan ba­kıl­dı­ğın­da, “ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­yı ka­bul et­tik” de­me­ye ya­rar; ama, bi­zim ül­ke­miz­de ih­ti­yaç olan ve si­zin her za­man tek­rar­la­dı­ğı­nız te­mel hak ve öz­gür­lük­le­ri ka­ti­yet­le ka­bul et­me­yen, gasp edil­miş in­san­la­rın, özel­lik­le emek­çi­le­rin hak­la­rı­nı or­ta­dan kal­dı­rır ve­ya on­la­ra hiç­bir an­lam ifa­de et­mez. O ne­den­le, bi­raz ön­ce bu söz­leş­me­nin ni­met­le­rin­den bah­se­den­le­rin hak­lı çı­ka­bil­me­si için, bu söz­leş­me­nin, ül­ke­miz­de ciddî ek­sik­lik­le­ri gi­de­re­cek de­mok­ra­tik bir ül­ke, te­mel hak ve öz­gür­lük­le­re say­gı du­yan bir ül­ke, bu­gü­ne ka­dar ya­pa­ma­dı­ğın­dan vaz­ge­çen bir ül­ke ola­rak ka­bul edil­me­si için, eğer uy­gun gö­rür­se­niz, bu 8 mad­de­nin, çe­kin­ce ko­nul­muş 8 mad­de­nin or­ta­dan kalk­ma­sı, ka­bu­lü, an­lam ifa­de ede­cek­tir.

İkin­ci­si; bu çe­kin­ce­le­ri de an­la­ma­da güç­lük çe­ki­yo­ruz. 4 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı, si­zin Hü­kü­met Prog­ra­mın­da hal­ka ver­di­ği­niz sö­zü ay­nen tek­rar­lı­yor; yok­sul­lu­ğu or­ta­dan kal­dır­mak, ge­çi­mi­ni sağ­la­ya­cak… Ha­ni “ga­rip gu­re­ba, sa­çı bit­me­dik ye­tim” söz­le­ri­niz var ya, onu, 4 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı ay­nen ya­zı­yor, si­zin Hü­kü­met Prog­ra­mı­nız­da var ve il­kön­ce bu­nu ka­bul et­miş­si­niz, çe­kin­ce koy­ma­dan, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin önü­ne ge­tir­miş­si­niz. Son­ra ne ol­duy­sa, tek­rar ko­mis­yo­na gi­dip ora­da de­ğiş­tir­miş­si­niz; bu­nu an­la­mak müm­kün de­ğil­dir. Ne yap­tı­ğı­nı­zı, ne­den yap­tı­ğı­nı­zı kav­ra­mak müm­kün de­ğil­dir. Ve bir­ta­kım ar­ka­daş­la­rım da bu­ra­da, her za­man ol­du­ğu gi­bi, “son de­re­ce mü­kem­mel bir ge­liş­me, de­mok­ra­tik­leş­me” adı al­tın­da gi­bi bir sü­rü söz­ler söy­lü­yor. Be­lir­li ar­ka­daş­la­rım­dan bir ta­ne­si de, “efen­dim, çe­şit­li ül­ke­ler ka­bul et­me­di, özel­lik­le Al­man­ya, İs­viç­re ka­bul et­me­di” di­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler be­lir­li ül­ke­ler için çok faz­la önem ta­şır, be­lir­li ül­ke­ler için kıs­men önem ta­şır. Al­man­ya’da, İs­viç­re’de bun­la­rın im­za­lan­ma­sı, onay­lan­ma­sı çok önem­li olay de­ğil­dir. Yıl­lar­dan be­ri ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü olan, yıl­lar­dan be­ri te­mel hak ve öz­gür­lük­ler­de be­lir­li nok­ta­ya ge­len ül­ke­le­rin im­za­la­ma­sı önem­li de­ğil, bi­zim ül­ke­mi­zin im­za­la­ma­sı önem­li­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - Ben, bu ne­den­le, an­lam ifa­de eden, dört yıl ön­ce hal­ka söz ver­di­ği­niz ko­nu­nun da ger­çek­leş­me­si için bu öner­ge­mi­zi ka­bul et­me­ni­zi is­tir­ham edi­yor, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN –Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Sel­vi.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 977 sı­ra sa­yı­lı (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 1 in­ci mad­de­si­ne bağ­lı be­yan­da yer alan “7 nci mad­de­nin 1, 2, 3, 4, 5, 6, 8, 9 ve 10 un­cu fık­ra­la­rı” iba­re­si­nin “7 nci mad­de” şek­lin­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                                  Fa­ruk Çe­lik (Bur­sa) ve ar­ka­daş­la­rı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN­VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (An­ka­ra) – Tak­di­re bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?..

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Ka­tı­lı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe: Tek­lif ile 18 ya­şın al­tın­da­ki ça­lı­şan­la­ra yıl­da en az dört haf­ta­lık üc­ret­li izin hak­kı­nı ta­nı­ma­yı ta­ah­hüt eden 7/7 nci mad­de­si­nin de onay­lan­ma­sı amaç­lan­mış­tır.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nın aran­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­miş­tir; ka­rar ye­ter­sa­yı­sı var­dır.

Ka­bul edi­len öner­ge doğ­rul­tu­sun­da 1 in­ci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

2 nci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 2- Bu Ka­nun ya­yı­mı ta­ri­hin­de yü­rür­lü­ğe gi­rer.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Sü­ley­man Sa­rı­baş, Grup Baş­kan­ve­ki­li; bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 977 sı­ra sa­yı­lı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­dım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sos­yal ba­rı­şı sağ­la­yan şey, bir top­lum­da­ki sos­yal sı­nıf­la­ra, hak et­tik­le­ri in­san­ca ya­şa­ma hak­kı­nı ta­nı­mak­tan ge­çer. Ba­kın, Hü­kü­me­ti­niz her za­man mey­dan­lar­da “ben­zin fi­ya­tı” den­di­ği za­man “Av­ru­pa ile ay­nı fi­ya­ta ge­tir­dik” de­ni­yor ve­ya­hut da “ki­ra fi­ya­tı” de­ni­yor, “Av­ru­pa’da da böy­le...” Pe­ki, “emek­çi­nin, emek sa­hi­bi­nin hak­kı” den­di­ği za­man, Av­ru­pa şart­la­rı­nı ma­ale­sef ka­bul et­mi­yor­su­nuz. Ni­ye?.. Ge­rek­çe gös­te­ri­yor­su­nuz, di­yor­su­nuz ki: “Tür­ki­ye’nin eko­no­mik şart­la­rı bu­na ye­ter­li de­ğil.” Siz de­ğil mi­si­niz ki, mey­dan mey­dan ge­zip “Tür­ki­ye çağ at­lı­yor, el­li yıl­da ya­pı­la­ma­yan­la­rı ya­pı­yo­ruz, mak­ro­eko­no­mik den­ge­le­ri­miz şöy­le iyi böy­le iyi…” Ee, ve­rin in­san­la­rın hak­kı­nı. 380 000 000 li­ra­ya, as­garî üc­re­te in­san ça­lış­tırt­ma­yın. As­garî üc­ret üze­rin­de­ki ver­gi­le­ri in­di­rin. 18 ya­şın­dan kü­çük ço­cuk­la­ra bi­raz ön­ce ta­til üc­re­ti ver­me lüt­fun­da bu­lun­du­nuz. Te­şek­kür edi­yo­rum, bu bir lü­tuf; ya­ni, hak­lı­nın hak­kı­nı, hak­lı­nın hak­kı­nı ver­mek için da­hi ko­mis­yon­da red­det­ti­niz, ara­da red­det­ti­niz, ar­tık bu saf­ha­ya ge­lin­ce bir öner­gey­le ver­mek zo­run­da…Ee, di­ğer­le­ri­ni de ya­pa­lım. Di­ğer­le­ri­ni yap­mak çok mu zor? İş­çi sen­di­ka­la­rı­mız, me­mur sen­di­ka­la­rı­mız  he­pi­mi­ze gel­di, grup grup gez­di­ler. Bu şart­la­rın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si­ni is­te­di­ler.

Emek­li­le­ri­miz; 8 000 000 emek­li­miz var; ya­ni, Tür­ki­ye’de emek­li­le­rin ne du­rum­da ol­du­ğu… Av­ru­pa ül­ke­sin­de­ki emek­li ile Tür­ki­ye’de­ki emek­li­nin kı­yas­lan­ma­ya­cak ka­dar ara­da uçu­rum­lar ol­du­ğu­nu bil­mi­yor mu­yuz?! Ni­ye, övün­me­ye gel­di­ği za­man, “dün­ya­nın onal­tın­cı eko­no­mi­si ol­duk” di­yor­su­nuz ve­ya “on­se­ki­zin­ci eko­no­mi­si ol­duk, şöy­le yap­tık, böy­le yap­tık…”  O za­man, ve­rin ar­ka­daş­lar, ve­rin in­san­la­rın hak­kı­nı… Tür­ki­ye’de 8 000 000 emek­li… Bir araş­tı­rın ba­ka­lım, gay­ri safî millî hâsı­la… Ha­ni di­yor­su­nuz ya “6 000 do­la­ra çı­kar­dık.”  Şim­di, bu­ra­dan söy­lü­yo­rum; 6 000  do­lar di­ye te­laf­fuz et­ti­niz, ge­çen haf­ta. Bu­ra­dan söy­lü­yo­rum; 8 000 000 emek­li el­le­ri­ni ce­bi­ne at­sın, ce­bi­ne at­sın, kim ce­bin­de 500 do­lar bu­lur­sa, ben bü­tün söz­le­ri­mi ge­ri alı­yo­rum. Şu an, 8 000 000 emek­li, be­ni din­le­yen bü­tün emek­li­ler, el­le­ri­ni at­sın­lar cep­le­ri­ne, 500 do­lar bu­lur­lar­sa cep­le­rin­de, ben bü­tün söz­le­ri­mi alı­yo­rum.Yok öy­le bir şey, yok öy­le bir şey ar­ka­daş­lar. Tür­ki­ye’de, be­nim bu söz­le­ri­mi din­le­yip, eli­ni at­tı­ğı za­man 50 000 do­la­rı olan­lar var. On­lar bel­li, on­la­rın sa­yı­la­rı da bel­li. On­lar si­zin İk­ti­da­rı­nız ya­nın­da, iha­le ta­kip­çi­si, yan­da­şı­nız… Et­ra­fı­nız­da ge­zen­ler var, on­la­rın ce­bin­de bel­ki 50 000 de­ğil 500 000 do­lar da var; ama, 8 000 000 emek­li­nin ce­bin­de, bu sa­hur­da ne yi­ye­ce­ği­ni, bo­şa­lan mut­fa­ğı­na ne ko­ya­ca­ğı­nı da­hi dü­şün­dü­ren bir ge­çim kay­na­ğı yok, pa­ra­sı yok. Kaç li­ra alı­yor?..

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Bir yan­lış eser var­sa, ANAP’ın ese­ri­dir.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Bağ-Kur emek­li­si ne alı­yor Sa­yın Çe­lik; 400 000 li­ra alı­yor.

Ba­kın, Ana­va­tan Par­ti­si -içi­niz­de me­mur olan­lar var- 1989’da yüz­de 90 ver­di, 1989’da me­mu­ra yüz­de 90 zam ver­di. Yi­ğit­se­niz, ve­rin bir yüz­de 90. 2,5’lar­da ge­zi­yor­su­nuz. Bu­çuk, bu­çuk!... Bu­çuk ne­yin işa­re­ti­dir bi­li­yor mu­sun? Bu­çuk ki­me der­ler? Bu­çu­ğun ki­me den­di­ği­ni bu mil­let bi­li­yor? Siz bu­çuk­çu­su­nuz çün­kü. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) – Çok ayıp!.. Çok ayıp!..

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Ana­va­tan Par­ti­si yüz­de 90 ver­di 1989’da. İçi­niz­de, he­pi­niz Ana­va­tan’da bü­rok­rat­lık yap­tı­nız, me­mur­luk yap­tı­nız. Doğ­ru mu, doğ­ru de­ğil mi?! 1989’da me­mu­ra yüz­de 90 ver­di. Bu­yu­run, ve­rin ha­di! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Enf­las­yon ne ol­du?

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Enf­las­yon yüz­de 70’ti Sa­yın Çe­lik; yüz­de 70’ti, yüz­de 90 ver­dik.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Enf­las­yon yüz­de 12; yüz­de 18 ve­rin me­mu­ra.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Yüz­de 110’du!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Ve­rin yüz­de 18 me­mu­ra. Ne­re­de ge­zi­yor­su­nuz; yüz­de 3’te ge­zi­yor­su­nuz.

Bı­ra­kı­nız ver­me­yi, bı­ra­kı­nız, sos­yal hak­la­rı­nı ve­ri­niz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Bı­rak­tı­ğı­nız borç­la­rı ödü­yo­ruz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ba­kın, şu söz­leş­me­de­ki, çe­kin­ce­le­ri kal­dı­rı­nız, sos­yal hak­la­rı­nı ve­ri­niz.

Ba­kın, Ana­va­tan Par­ti­si bun­dan on se­ne ev­vel me­mu­ra sen­di­ka kur­ma hak­kı­nı ver­di mi; ver­di. Ha­di, siz de top­lu pa­zar­lık hak­kı­nı ve­rin, grev hak­kı­nı ve­rin, lo­kavt hak­kı­nı ve­rin, atın bir adım da­ha ile­ri, atın bir adım da­ha ile­ri yü­re­ği­niz var­sa, ce­sa­re­ti­niz var­sa… Ana­va­ta­nın ver­dik­le­riy­le ik­ti­fa edi­yor­su­nuz. Ana­va­ta­nın ver­di­ği­nin üs­tü­ne bir şey ver­me şan­sı­nız da yok, be­ce­ri­niz de yok, yü­re­ği­niz de yok, ni­ye­ti­niz de yok. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Ne­yi­niz var bi­li­yor mu­su­nuz; sa­de­ce mil­le­ti kan­dır­ma­ya yö­ne­lik sö­zü­nüz var, la­fı­nız var.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – O ko­nu­da ma­hir­si­niz; o ko­nu­da ma­hir­si­niz! Ra­ma­zan ça­dır­la­rın­da mil­le­te va­at et­mek­te, söz ver­mek­te ma­hir­si­niz, ma­şal­lah! Ama, Ana­va­tan Par­ti­si­nin öy­le bir yö­nü yok.

OR­HAN SEY­Fİ TER­Zİ­BA­ŞI­OĞ­LU (Muğ­la) – O ANAP  bu ANAP mı?!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - Ana­va­tan Par­ti­si, mil­le­tin di­ni­ni ima­nı­nı ça­dır­lar­da is­tis­mar ede­rek gez­mez. Ak­şam Sa­yın Baş­ba­kan di­yor ki: “Ka­rım bir ta­raf­tan ben bir ta­raf­tan ge­zi­yo­rum” di­yor. Gez­me­yin Sa­yın Baş­ba­kan, mil­le­tin dert­le­ri­ni çö­zün, mil­le­tin so­run­la­rı­nı çö­zün. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) İş­te, önü­nüz­de mil­le­tin so­ru­nu ba­kın. Kal­dı­rın çe­kin­ce­le­ri, eli­ni­zi öpe­yim; kal­dı­rın çe­kin­ce­le­ri, bu mil­le­tin, ça­lı­şan­la­rın, emek­çi­nin, emek­li­nin önün­de­ki en­gel­le­ri kal­dı­rın, çe­kin­ce­le­ri kal­dı­rın, şu me­mu­ra da şu Ra­ma­zan­da…

Şu ça­dır­la­ra, if­tar ça­dır­la­rı­na ba­ğış ya­pan­la­rı bir araş­tı­rın ba­ka­lım, o ba­ğış­lar ka­dar ver­gi ve­ri­yor mu bu ül­ke­ye?! Cen­ne­te git­mek için 100 mil­yar li­ra Ra­ma­zan ça­dı­rı­na pa­ra­yı ve­ri­yor; ama, ver­gi lev­ha­sı­na ba­kın, 1 000 000 li­ra gö­re­mez­si­niz; ver­gi lev­ha­sın­da yok, ver­gi lev­ha­sın­da gö­zük­mü­yor; çün­kü, ver­gi lev­ha­sın­da bu mil­le­tin dev­le­ti­ne ve­rir ise, bu dev­let ne ya­pa­cak; iş­çi­si­ne, köy­lü­sü­ne sos­yal gü­ven­lik ve­re­cek, re­fah ve­re­cek; ona yok; ama, ra­ma­zan ayın­da ve­re­yim, ee, cen­net­ten de ye­ri­mi ala­yım… Yok öy­le! Öy­le yağ­ma yok, öy­le yağ­ma yok! Ba­kın, ve­ri­yor­sa­nız, iş­te bu­ra­da ka­nun. Ka­nun bu­ra­da; çe­kin çe­kin­ce­le­ri, kal­dı­rın çe­kin­ce­le­ri, Av­ru­pa stan­dart­la­rın­da bir ça­lış­ma ha­ya­tı ku­ra­lım, Av­ru­pa stan­dart­la­rın­da emek­li­le­ri­mi­zin hak ve hu­ku­ku­nu ye­ri­ne ge­ti­re­lim, haa, di­ye­yim ki, par­ti­ni­zin “ada­let” kıs­mı­nı ye­ri­ne ge­tir­miş ola­sı­nız. Ada­let, ya­ni par­ti­ni­zin bir is­mi. İş­te, ada­let bu­ra­da bel­li olu­yor. Ada­let­li mi­si­niz ada­let­siz mi­si­niz, hak­lı mı­sı­nız hak­sız mı­sı­nız, hak mı yi­yor­su­nuz hak mı ve­ri­yor­su­nuz; iş­te çe­kin­ce­ler or­ta­da. Yü­re­ği­niz var­sa; yü­re­ği­niz var­sa, mil­le­te ver­di­ği­niz söz­le­rin ar­ka­sın­day­sa­nız, 8 000 000 emek­li­den ya­nay­sa­nız, 4 000 000, 5 000 000 iş­çi­den ya­nay­sı­nız, 3 000 000 me­mur­dan ya­nay­sa­nız; iş­te çe­kin­ce­ler. Kim­den ya­na­sı­nız? Yüz­de 20 var ya, ha­ni o millî ge­li­rin yüz­de 51’ini yi­yen  yüz­de 20 var ya, hiç ver­gi ver­me­yen, dev­le­te borç ve­ren, ver­gi ver­me­si ge­re­kir­ken borç ve­ren, fa­iz alan… O fa­iz­le­rin bir kıs­mı­nı if­tar ça­dır­la­rı­na gön­de­ri­yor­lar si­ze, hep­si ya­nı­nız­da­lar şim­di.

HA­SAN AN­ĞI (Kon­ya) – On­lar sa­ye­niz­de, sa­ye­niz­de...

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – Vaz­ge­çin bun­lar­dan; bun­lar­dan vaz­ge­çin. Dev­le­tin ver­gi­si­ni top­la­yın, if­tar ça­dır­la­rı­na pa­ra top­la­ya­ca­ğı­nı­za, dev­le­tin ver­gi­si­ni top­la­yın, o if­tar ça­dır­la­rı­na ge­len in­san­la­ra aş ve­rin, iş ve­rin, sos­yal gü­ven­lik ve­rin ve in­san­ca ya­şa­ma hak­kı ve­rin, ka­li­te­li bi­rey ya­rat­ma­nın ve her­ke­se fır­sat eşit­li­ği ya­rat­ma­nın hu­ku­ku­nu ya­ra­tın. Ya­rat­mı­yor­su­nuz iş­te; o çe­kin­ce­le­ri ko­ya­rak, ya­rat­mı­yor­su­nuz. “Efen­dim, bir­çok mad­de var da, 7 mad­de ne ola­cak?...”  Bir­çok mad­de ya­zar­sı­nız da, son mad­de­ye  “bun­la­rı is­te­di­ği­miz za­man uy­gu­la­rız” di­ye bir mad­de ko­yar­sı­nız, hiç­bir an­la­mı ol­maz. İs­te­di­ği­niz za­man uy­gu­la­ya­ca­ğı­nız mad­de­le­ri koy­muş­su­nuz za­ten. Ge­ri ka­la­nı onay­la­sa­nız ne olur, onay­la­ma­sa­nız ne olur?! Ya­ni, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı onay­la­dık di­ye, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne, gi­dip, Brük­sel’de ha­va mı ata­cak­sı­nız?! Gör­me­ye­cek­ler mi bun­la­rı?!

An­lam­sız… Mec­li­sin de, bu sa­at­ler­de me­sa­isi­ni boş ye­re har­ca­yan, mil­le­ti avu­tan, iş ya­pı­yor­muş gi­bi ya­pıp  as­lın­da iş yap­ma­yan, sa­de­ce mil­le­tin hak ve hu­ku­ku­nu ye­mek­ten iba­ret dört se­ne­yi dol­dur­du­nuz, beş se­ne de ge­çer; hiç me­rak et­me­yin, bu mil­let, çok se­ne­le­re alış­tı, bu se­ne de ge­çer, siz­den de kur­tu­lur…

YAH­YA BAŞ (İs­tan­bul) – Bi­ter­se, yi­ne ge­li­riz.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) – … siz­den de kur­tu­lur, par­ti­niz­den de kur­tu­lur, ik­ti­da­rı­nız­dan da kur­tu­lur; ama, mil­let, ken­di­ne la­yık ola­nı in­şal­lah se­çe­cek­tir di­yo­rum.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Bu se­çim­de han­gi par­ti­den aday ola­cak­sı­nız?!

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (De­vam­la) - He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Bu se­çim­de han­gi par­ti­den aday ola­cak­sı­nız?! Ken­di­ni­ze bir par­ti bu­lun Mec­li­se ge­le­bil­mek için.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ya­ni, bu­ra­da ha­tip­ler ko­nu­şur­ken, ken­di­ni­zi ha­ti­bin ye­ri­ne ko­yup, bir sa­taş­ma ol­du­ğu za­man na­sıl dav­ra­nı­yor­sa­nız öy­le dav­ran­ma­nı­zı is­tir­ham edi­yo­rum. Uzak­tan ya­kın­dan…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Doğ­ru ko­nuş­sun!..

BAŞ­KAN -  Efen­dim, çı­kıp… Ar­ka­daş­lar, çı­kıp doğ­ru­yu… Grup­lar adı­na ko­nuş­ma­lar var, şa­hıs­lar adı­na ko­nuş­ma­lar var; çı­kıp doğ­ru söy­le­nir.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Baş­ka par­ti­den se­çi­lip bu­ra­da ko­nuş­mu­yor ki… Ana­va­tan Par­ti­si­ne bu mil­let rey ver­me­di, san­dık­ta bı­rak­tı; ko­nu­şu­yor. AK Par­ti­den ANAP’a ge­çi­yor, ko­nu­şu­yor iş­te!..

BAŞ­KAN - Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, ora­da­ki ar­ka­daş ko­nu­şu­yor; sa­lo­nun sükûne­ti­ni sağ­la­yın.

BAŞ­KAN - Grup adı­na ko­nuş­ma ol­du­ğu için ko­nuş­ma­nı­zı bir­leş­ti­re­me­ye­ce­ğim. Ay­rı­ca, şah­sı­nız adı­na söz ve­re­ce­ğim.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Bir­leş­ti­rin…

BAŞ­KAN – Efen­dim, AK Par­ti Gru­bu adı­na ko­nuş­ma ta­le­bi var. Eğer, AK Par­ti Gru­bu ko­nuş­ma­sı­nı öne ala­cak­sa…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) –  Al­sın…

BAŞ­KAN - Olur efen­dim. Ala­cak­sa, ora­da, Grup Baş­kan­ve­ki­li­miz ora­da.

Sa­yın Çe­lik…

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Evet…

BAŞ­KAN - Sa­yın Kaf­kas, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AK Par­ti Gru­bu adı­na he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, söz­le­ri­me baş­lar­ken, son ko­nuş­ma­cı­nın tes­pit­le­ri üze­rin­den yü­rü­mek is­ti­yo­rum.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, ce­vap hak­kı do­ğar şim­di...

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ya­ni, söy­le­nen söz, or­ta­ya söy­len­miş söz­dür.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kaf­kas, müs­pet olan­la­rı, doğ­ru olan­la­rı so­rar­sak, bu ça­lış­ma­mı­zı bu­gün ta­mam­la­ya­lım.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, ben…

BAŞ­KAN - Ya­ni, siz söy­le­ye­ce­ği­niz fi­kir­le­ri eleş­ti­rin; ama, ya­ni, şa­hıs isim­le­ri ver­mez­se­niz iyi olur.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, bir de­fa, be­nim sü­rem­den kul­la­nı­yor­su­nuz. Bu 1 da­ki­ka­lık sü­re­yi ila­ve ede­ce­ği­ni­zi uma­rım.

Çün­kü, ya­ni, bu­ra­da­ki söy­len­miş söz­ler, kim­se­nin ce­vap ve­re­me­ye­ce­ği, ver­me­me­si ge­re­ken söz­ler­se, o za­man, söy­len­me­me­si ge­re­ken söz­ler­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Ha­yır, ce­vap hak­kı do­ğar.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Bu­ra­da söy­len­miş söz­ler, mu­hak­kak, mu­ha­tap­la­rı var­sa ce­va­bı­nı da bu­la­cak söz­ler­dir. Ya­ni, biz, açık­ça hiç kim­se­ye ce­vap ver­mek ni­te­li­ğin­de de­ğil ama, açık­ça şu­nu söy­lü­yo­rum: Biz, ik­ti­da­rı­mı­zın dör­dün­cü yı­lın­da­yız; Yü­ce Par­la­men­to, ilk de­fa Be­şin­ci Ya­sa­ma Yı­lı­na üç gün son­ra baş­la­ya­cak. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Uzun yıl­lar ara­dan son­ra ilk de­fa baş­la­ya­cak.

VAH­DET Sİ­NAN YER­Lİ­KA­YA (Tun­ce­li) – 91’de de baş­la­dı.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Dört yıl­lık ik­ti­da­rı­mız bo­yun­ca, her­ke­sin gö­zü­nün içi­ne ba­ka­rak şu­nu söy­lü­yo­rum ki; ya­şa­ma da­ir, eko­no­mik ku­ral­lar da­hil, sos­yal ku­ral­lar da­hil, hu­kuk­sal dü­zen­le­me­ler da­hil, de­mok­ra­tik­leş­me da­hil, mak­ro den­ge­ler da­hil, mik­ro den­ge­ler da­hil, ha­ya­tın bü­tün alan­la­rın­da ama bü­tün alan­la­rın­da dört yıl ön­ce­siy­le bu­gü­nü, dört yıl ön­ce­siy­le bu­gü­nü kar­şı­laş­tır­ma­nın öte­sin­de, bü­tün ik­ti­dar­la­rın dört yıl­la­rıy­la bu son dört yı­lı kar­şı­laş­tır­ma­ya, her­kes­le he­sap­laş­ma­ya va­rız; bü­tün alan­lar­da va­rız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar) Hem de bü­tün alan­lar­da va­rız; üc­ret­ler­de va­rız, yok­sul­luk de­di­ği­niz Tür­ki­ye’nin yok­sul­luk ha­ri­ta­sı­nın dü­nün­de va­rız, bu­gü­nün­de va­rız; yok­sul­lar­la il­gi­li dün ya­pı­lan­lar­da va­rız, bu­gün ya­pı­lan­lar­da va­rız. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Eve dö­nüş ya­sa­sın­da va­rız!..

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) – Yol­suz­luk­ta var­sı­nız!..

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Ali Di­bo’lar­da var­sı­nız!..

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Bü­tün alan­lar­da; ama, id­di­alı söy­lü­yo­rum, ya­şa­mın bü­tün alan­la­rın­da va­rız.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) – Köy­lü­ler­le he­sap­laş, köy­lü­ler­le!..

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ba­kın, bu­ra­da, 22 nci Dö­nem Par­la­men­to­su ola­rak, ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le, bir onu­ru pay­la­şı­yo­ruz; far­kın­da de­ğil­si­niz, muh­te­şem bir iş ya­pı­yo­ruz; lüt­fen, ge­lin, şu mu­ha­le­fet ol­ma ve il­la kar­şı çık­ma ref­leks­le­ri­niz­den kur­tu­la­rak ne yap­tı­ğı­mı­zın bi­raz far­kın­da ola­lım. 31 mad­de­lik Av­ru­pa’nın ye­ni Sos­yal Şar­tı­nı, bu­gün, bu Yü­ce Mec­lis ka­bul ede­cek.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Çe­kin­ce­le­riy­le be­ra­ber!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Bir da­ki­ka… Bir da­ki­ka… Çe­kin­ce­le­ri­ne ge­li­yo­rum, çe­kin­ce­le­ri­ne ge­li­yo­rum.

Av­ru­pa’da­ki bir­çok dev­let­ten, Av­ru­pa’da ön­der­lik ya­pan ve eko­no­mik ola­rak biz­den çok da­ha güç­lü olan dev­let­ler­den da­ha ile­ri ko­şul­lar­da ka­bul edi­yo­ruz.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Yap­ma, sen­di­ka­cı kim­li­ği­ni unut­ma, geç­mi­şi­ni unut­ma; sen­di­ka­cıy­dın!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Za­ten Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da, Sos­yal Şar­tı­nı ko­yar­ken bü­tün ül­ke­ler ka­yıt­sız şart­sız bu­nu ka­bul ede­cek di­ye bir ku­ral koy­ma­mış; di­yor ki, 9 te­mel mad­de­den 6’sı­nı, 31 mad­de­den de 16’sı­nı ka­bul et­mek du­ru­mun­da­sı­nız. Biz, 31 mad­de­den 2 mad­de­yi ka­bul et­mi­yo­ruz, er­te­li­yo­ruz; 2 mad­de­nin de 2 ta­ne fık­ra­sı­nı er­te­li­yo­ruz; ya­ni, biz, Av­ru­pa’da­ki… Ya­ni, hâlâ bu Sos­yal Şar­tı im­za­la­ma­yan Av­ru­pa ül­ke­le­ri var, baş­ta Al­man­ya ol­mak üze­re, Av­ru­pa ül­ke­le­ri var. Biz, bun­la­rın içe­ri­sin­de 4 ta­ne mad­de­yi ka­bul et­mi­yo­ruz, öte­li­yo­ruz.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) – Afe­rin!..

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – O da ne­dir, bi­li­yor mu­su­nuz? Onu da, açık açık, hiç sak­la­ma­dan, giz­le­me­den, açık açık da onu söy­lü­yo­rum. Bir ta­ne­si ne; ör­güt­len­me ve top­lu­söz­leş­mey­le il­gi­li çe­kin­ce­le­ri­miz var. Açık­ça­sı şu­dur: Tür­ki­ye, ciddî an­lam­da bir ka­mu per­so­nel re­ji­mi ça­lış­ma­sı­nı yap­mak zo­run­da­dır. Tür­ki­ye, bu mad­de­le­ri ka­bul et­mek du­ru­mun­da­dır ve in­şal­lah, bu mad­de­le­ri ka­bul et­mek de, AK Par­ti­ye na­sip ola­cak­tır, AK Par­ti ha­ya­ta ge­çi­re­cek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Şi­ir gi­bi ez­ber­le­miş­sin!..

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – An­cak, grev ve top­lu­söz­leş­me hak­kı­nı ve ör­güt­len­me­de­ki sı­nır­sız hak­kı ta­nır­ken, şu­nu yap­mak du­ru­mun­da­sı­nız:

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Ge­çin bu­nu ge­çin…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Dün­ya­da grev ve top­lu­söz­leş­me hak­kı ta­nı­nan in­san­la­rın hu­kukî ze­mi­ni ile Tür­ki­ye’de­ki 657’nin hu­kukî ze­mi­ni­ni ör­tüş­tür­mek du­ru­mun­da­sı­nız.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Kim ya­pa­cak bu­nu?!

ALİM TUNÇ (Uşak) – AK Par­ti… AK Par­ti ya­pa­cak…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Hem 657 sa­yı­lı Dev­let Me­mur­la­rı Ka­nu­nu­nun bu çer­çe­ve­si de­vam ede­cek hem de bu­nun üze­ri­ne top­lu­söz­leş­me­li grev hak­kı ve­re­cek­si­niz. Bu­nun, bir sen­di­kal kül­tür­den gel­miş ve emek mü­ca­de­le­si­ni ver­miş, grev ve top­lu­söz­leş­me­nin ne ol­du­ğu­nun des­ta­nı­nı bu ül­ke­de yaz­mış ve bu işin uz­ma­nı bi­ri ola­rak söy­lü­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar [!]) Bu işin uz­ma­nı ola­rak söy­lü­yo­rum.

HÜ­SE­YİN GÜ­LER (Mer­sin) – Na­sıl ra­hat söy­lü­yor­sun!..

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ni­ye söy­lü­yo­rum; çün­kü, biz… Ön­ce­lik­le, ka­mu per­so­ne­li re­ji­mi­ni yap­mak da bi­ze na­sip ola­cak. İş­çi-me­mur ayı­rı­mı­nı ya­pa­ca­ğız ve Tür­ki­ye’de­ki emek­çi­le­rin ta­ma­mı top­lu­söz­leş­me­li grev hak­kı­na sa­hip ola­cak ve bu­nu da in­şal­lah biz ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Ve­rin me­mu­ra grev hak­kı­nı, top­lu­söz­leş­me hak­kı­nı…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Şim­di, üçün­cü­sü “as­garî üc­ret ni­ye ai­le baz alı­nıl­ma­dan tes­pit edil­di” di­yor. Ya in­saf eder­si­niz, bi­zim en yu­mu­şak ye­ri­miz, yu­mu­şak kar­nı­mız di­ye bak­tı­ğı­nız ye­ri söy­le­ye­yim si­ze. Biz gel­di­ği­miz gün as­garî üc­ret 250 000 li­ray­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “180” ses­le­ri) Bu­gün 531 000 li­ra, ar­tış yüz­de 150 ci­va­rın­da. Dün biz gel­di­ği­miz­de as­garî üc­ret 158 do­lar­dı, hem de 1 580’ken do­lar.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ma­zot kaç pa­ra?!.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ge­le­ce­ğim ya…

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) - Gel… Gel…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ge­le­ce­ğim ya… Sa­kin olun.

Söy­le­dik­le­ri­ni­zin hep­si­nin ce­va­bı var.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Buğ­day kaç pa­ra?

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Bu­gün as­garî üc­ret 394 do­lar.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Pan­car kaç pa­ra?

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Onun için, sev­gi­li kar­deş­le­rim, biz, dün…

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) – Fın­dık kaç li­ra Ka­ra­de­niz’de; onu söy­le­se­ni­ze…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Hâlâ fın­dı­ğın ka­bu­ğu­nun için­den çı­ka­ma­dı­nız be!.. Tür­ki­ye’ye ge­lin ya. Fın­dı­ğın ka­bu­ğun­dan çı­kın, Tür­ki­ye’ye ge­lin. Tür­ki­ye’ye ge­lin.

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) – Onu söy­le… Onu söy­le…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce AK Par­ti Gru­bu­nun ver­di­ği öner­gey­le 7 nci mad­de­nin ye­din­ci fık­ra­sın­da­ki 18 ya­şın­dan kü­çük­le­rin bir yıl­lık, dört haf­ta­lık üc­ret­li ta­til izin­le­ri­ni de ka­bul ede­rek, mad­de sa­yı­sı­nı dü­şür­dük.

Ba­kın, ka­bul et­me­dik­le­ri­mi­zin bir ta­ne­si de ne­dir “yıl­lık üc­ret­li izin­ler 30 gün ol­sun” di­yor. Tür­ki­ye’nin fo­toğ­ra­fı­nı, Tür­ki­ye’nin ger­çek­le­ri­ni, ha­ya­tın ger­çek­le­ri­ni yok sa­ya­rak, üto­pik dav­ra­na­maz­sı­nız. Ka­yıt­dı­şı­nın, is­tih­dam so­ru­nu­nun bi­rin­ci ön­ce­li­ği­miz ol­du­ğu bir yer­de, iş­siz­lik so­ru­nu­nun hep ya­kı­cı bir nok­ta­da ol­du­ğu ve bü­tün ça­ba­mı­zın is­tih­dam so­ru­nu­nu çöz­mek ol­du­ğu bir yer­de, in­san­la­ra 30 gün izin ta­le­bin­de bu­lu­nu­yor ol­mak Tür­ki­ye ger­çek­le­riy­le ör­tüş­mü­yor; an­cak, bu ko­nu­da da cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de, yıl­lar­dır ya­pı­la­ma­yan­la­rı biz yap­ma­ya baş­la­dık, İş Ka­nu­nu­nu dü­zen­ler­ken, izin sü­re­le­ri­ni ar­tır­dık ve bu sü­re­ci, is­tih­dam prob­le­mi­ni de çö­ze­rek izin sü­re­le­ri­nin de bu stan­dar­da gel­me­si ko­nu­sun­da ça­lış­ma­la­rı­mız de­vam ede­cek­tir.

O ne­den­le, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı, Al­man­ya’dan da­ha ile­ri şart­lar­da Tür­ki­ye onay­lı­yor­sa, bu­nun onu­ru­nu, lüt­fen, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de­ki her­kes tak­dir et­me­li ve onu­ru­nu ya­şa­ma­lı ve bu­nun key­fi­ni, bu Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin mil­let­ve­ki­li ol­ma­nın er­de­mi­ni ve key­fi­ni ya­şa­ma­lı; bü­tün dün­ya­ya da bu­nu gös­ter­me­li­yiz. Oy­sa­ki, biz ka­bul et­tik­le­ri­mi­zi ve ba­şa­rı­la­rı­mı­zı Tür­ki­ye’den dün­ya­ya, bu­ra­dan hep be­ra­ber hay­kı­ra­cak­ken, bun­la­rı ge­ri çe­ki­yor ol­ma­nın an­la­mı­nı an­la­mak­ta zor­luk çe­ki­yo­rum.

Bir de Sa­yın Baş­ka­nım, kim­se­ye ce­vap ver­mek ni­te­li­ğin­de de­ğil, ama, tu­ta­nak­la­ra geç­me­si an­la­mın­da bir kü­çük dü­zelt­me da­ha yap­mak is­ti­yo­rum.

Ben, dün ak­şam yap­tı­ğım bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın “bu­ra­da re­jim­le il­gi­li ta­kın­tı­sı olan mil­let­ve­kil­le­ri var” be­ya­nı­na ce­vap ni­te­li­ğin­de­ki bir ko­nuş­ma­mı, be­nim ko­nuş­ma met­nim­den bir CHP’li ar­ka­da­şı­mız ala­rak, ora­da­ki yap­tı­ğım alın­tı­yı san­ki be­nim ko­nuş­mam­mış gi­bi ak­set­tir­di. Oy­sa­ki, ben, şu­nun al­tı­nı dün de çiz­dim, bu­gün de çi­zi­yo­rum, bun­dan son­ra da her par­la­men­te­rin yap­ma­sı ge­rek­ti­ği gi­bi bir kez da­ha söy­lü­yo­rum ki, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ve Par­la­men­to­sun­da gö­rev alan her mil­let­ve­ki­li, se­çil­miş her mil­let­ve­ki­li­nin re­jim­le prob­le­mi ola­maz, ol­ma­ma­lı­dır; var­sa, bu­nun açık ve net bir şe­kil­de or­ta­ya ko­nul­ma­sı la­zım.

Yi­ne, ar­ka­da­şı­mız di­yor ki, dün, ce­bin­den bel­ge çı­ka­rıp ko­yan­lar ni­ha­yet bu­gün or­ta­ya çık­tı­lar…

MU­HAR­REM DO­ĞAN (Mar­din) – Ma­zo­ta gel ma­zo­ta!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – …bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın, on­beş yıl ön­ce, Kürt so­ru­nu­nun PKK’ya iha­le edil­me­si ye­ri­ne, en­te­lek­tü­el­ler­le otu­rup bu so­ru­nun çö­zül­me­si ko­nu­sun­da­ki yap­tı­ğı bir ça­lış­ma­da­ki söy­le­di­ği söz­le­ri, san­ki bu­gün söy­le­miş gi­bi çar­pı­ta­rak or­ta­ya ge­tir­me­nin hiç kim­se­ye ya­ra­rı yok.

Di­yar­ba­kır Mil­let­ve­ki­li­miz İh­san Ars­lan, on­beş yıl ön­ce­ki söy­le­di­ği nok­ta­da de­ğil­dir; bu­gün, ken­di­si yap­tı­ğı ba­sın top­lan­tı­sıy­la açık­ça or­ta­ya koy­muş­tur. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Açık­ça or­ta­ya koy­muş­tur. Yü­ce Mec­lis­te­ki ba­sın top­lan­tı­sıy­la açık­ça or­ta­ya koy­muş­tur.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – O da mı de­ğiş­miş?!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Siz, Al­lah aş­kı­na ni­ye de­ği­şim­den kor­ku­yor­su­nuz? Ni­ye bi­zim de­ğiş­ti­ği­miz­den en­di­şe edi­yor­su­nuz? Ni­ye de­ği­şi­mi an­la­mak­ta güç­lük çe­ki­yor­su­nuz?

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN (Muğ­la) – Bö­lü­ne­rek mi de­ği­şe­cek­sin!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Siz, hal­kın bek­len­ti­le­ri, hal­kın ide­al­le­ri çer­çe­ve­sin­de de­ği­şi­mi ger­çek­leş­ti­re­me­di­ği­niz sü­re­ce…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sat­ma­nın adı ne za­man de­ği­şim ol­du ar­ka­daş?!

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) – Ken­di­si sa­vun­sun, sen ni­ye sa­vu­nu­yor­sun?!

BAŞ­KAN – Sa­yın Kaf­kas, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. Ek 1 da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum si­ze.

Bu­yu­run.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Hal­kın bek­len­ti­le­riy­le ör­tüş­me­di­ği­niz sü­re­ce, hal­kın ide­al­le­riy­le ör­tüş­me­di­ği­niz sü­re­ce, böy­le fa­nu­sun içe­ri­sin­de kal­ma­ya, halk­tan ko­puk ol­ma­ya ve ba­raj­la­rın al­tın­da de­be­len­me­ye de­vam ede­cek­si­niz. Her se­çim yak­laş­tık­ça, ye­ni­den han­gi par­ti­nin ta­be­la­sı al­tı­na sı­ğı­nı­rım ara­yış­la­rı içe­ri­si­ne gir­me­ye de­vam ede­cek­si­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Onu siz ya­pı­yor­su­nuz!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Onun için, ge­lin, hep be­ra­ber, bu mil­let de­di­ği­ni­zin için­den ge­li­yo­ruz. Ge­lin, bu mil­let de­di­ği­ni­zin biz için­den ge­li­yo­ruz, köy­den ge­li­yo­ruz, ara­zi­den ge­li­yo­ruz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Ar­ka­daş­la­rı­na bak; Anavatan var, DYP var, Re­fah var, MHP var! Ba­kan­la­ra bak; Anavatan var, MHP var, Re­fah var!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – AK Par­ti Gru­bun­da­ki her mil­let­ve­ki­li en az 50 ta­ne, 100 ta­ne köy gez­di, gel­di. Ge­lin, han­gi­niz var­sa­nız, han­gi par­ti­nin han­gi mil­let­ve­ki­li var­sa, ben, Ana­do­lu’nun her kö­şe­si­ne on­lar­la git­me­ye ve mil­le­tin önün­de he­sap­laş­ma­ya va­rım di­yo­rum.

Her­ke­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MEH­MET IŞIK (Gi­re­sun) – Gi­re­sun’a gel! Var mı­sın Gi­re­sun’a!

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) – Gi­der­ken de bü­rok­ra­si­yi ya­nı­nız­da gö­tü­rü­yor­su­nuz.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Ana­va­tan Par­ti­li ar­ka­daş­la­rın var ara­nız­da, Doğ­ru Yol’lu var, MHP’li­ler var…Bak, baş­ka par­ti­ler­den gel­di­ler hep­si (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya)  - Say­gı­sız­lık ya­pı­yor­su­nuz, ayıp!..

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri… Sa­yın Kı­lıç, lüt­fen… Sa­yın Ka­ma­cı, Sa­yın Kı­lıç… Ar­ka­daş­la­rım, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım; ba­kı­nız, her par­ti­nin adı­na…

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Tah­rik et­me­sin.

BAŞ­KAN - …grup­lar adı­na, şa­hıs­lar adı­na ko­nuş­ma­lar olu­yor. Şim­di, sı­ra, yi­ne, sen­di­ka kö­ken­li bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­za sö­zü ve­re­ce­ğim…

OS­MAN ÖZ­CAN (An­tal­ya) – Sen­di­kay­la hiç il­gi­si yok.

BAŞ­KAN - Şu an­da Cev­det Sel­vi Bey ko­nu­şa­cak; mü­sa­ade edin, fi­kir­le­ri­ni ora­da açık­ça be­yan ede­cek, siz ni­ye he­ye­can­la­nı­yor­su­nuz, sa­kin olun efen­dim.

OS­MAN KAP­TAN (An­tal­ya) – Sa­ki­niz biz.

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sı adı­na, Sa­yın Cev­det Sel­vi; bu­yu­run.  (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ilk ön­ce, he­pi­ni­zi say­gı ve sev­giy­le se­lam­la­rım.

(Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Oy­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu ra­po­ru üze­rin­de şah­sım ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu  adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, if­tar­dan ön­ce­ki ko­nuş­mam­da, yan­lış bir şey söy­le­yip mü­ba­rek ra­ma­zan gü­nü kim­se­yi kır­ma­mak için, özel­lik­le ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­nin mad­de­le­ri­ne bağ­lı ka­la­rak ve AKP’nin se­çim bil­dir­ge­si­ni, Hü­kü­met Prog­ra­mı­nı, Acil Ey­lem Prog­ra­mı­nın dı­şı­na çık­ma­mak için mad­de mad­de ve say­fa­la­rı­nı bil­di­re­rek siz­le­re an­lat­ma­ya ça­lış­tım. Bu ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­nın öte­sin­de, Ana­ya­sa­mı­zın ve 2821 sa­yı­lı Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı­nın ör­güt­len­me hak­kın­da, sen­di­ka­laş­ma hak­kın­da, top­lu iş söz­leş­me­si hak­kın­da ne gi­bi dü­zen­le­me­ler yap­tı­ğı­nı da mad­de­ler­den oku­dum; an­cak, so­nu­ca bak­tı­ğı­mız­da şa­şır­dık. Şim­di, si­ze, o, gü­ne­şe kar­şı, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gir­me mü­ca­de­le­si­ni ver­di­ği­niz, da­ha ka­rar­la­rı, ra­por­la­rı oku­ma­dan Kı­zı­lay’da gü­ne­şe kar­şı ha­vai fi­şek­ler at­tı­ğı­nız ve Av­ru­pa Bir­li­ği kah­ra­ma­nı ol­du­ğu­nuz dö­nem­de­ki bir bel­ge­yi de söy­le­ye­ce­ğim.

Bu­ra­da ar­ka­da­şım çok gü­zel ko­nuş­tu; ama, gir­mek is­te­di­ği­niz Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­run­da 10 Ka­sım 2005’te şun­la­rı söy­lü­yor: “Sen­di­kal hak­la­ra, özel­lik­le sen­di­ka­laş­ma, grev ve top­lu­söz­leş­me hak­kı­na ria­yet et­me­di­ği­niz; ILO, Bir­leş­miş Mil­let­ler Ça­lış­ma Teş­ki­la­tı ILO’nun onay­lan­mış ol­ma­sı­na rağ­men iti­bar et­me­di­ği­niz ve uy­gu­la­ma­dı­ğı­nız, sen­di­ka­la­ra bas­kı yap­tı­ğı­nız ve ya­sa­la­rı dik­ka­te al­ma­dı­ğı­nız gi­bi, da­ha çok faz­la, hâlâ, da­ha ga­ze­te­ci­ler, sen­di­ka­laş­ma ça­ba­la­rın­da hâlâ zor­luk­lar­la kar­şı­laş­tı­ğı­nı, yıl­lar ön­ce ILO Söz­leş­me­si­nin 87 ve 98 sa­yı­lı ka­rar­la­rı­na uy­ma­dı­ğı­nı­zı söy­lü­yor. Bu, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin o kah­ra­man­ca yap­tı­ğı­nız iş­ler; bun­lar bi­zim de­ğil. Da­ha ön­ce­ki ko­nuş­tuk­la­rım da si­zin, ken­di, hal­ka söz ver­di­ği­niz, hal­ka hi­la­fı­ha­ki­kat ol­du­ğu son­ra­dan çı­kan va­at­le­ri­niz­dir.

Şim­di, şöy­le bir ba­ka­lım, bu se­çim bil­dir­ge­sin­den, ey­lem­ler­den son­ra Tür­ki­ye’nin için­de bu­lun­du­ğu ko­şul­la­ra. Be­lir­li ko­nu­lar var­dır ki, gra­fik­ler­le, ra­por­lar­la, bir­ta­kım söz­ler­le o ko­nu­da­ki ge­liş­me­yi an­la­ta­bi­lir­si­niz. Eko­no­mi­de pek çok gra­fik an­la­tı­la­bi­lir, bor­sa­nın inip çık­tı­ğı an­la­tı­la­bi­lir; ama, sos­yal po­li­ti­ka­lar­da bu ra­por­lar, bu gra­fik­ler ye­ter­li de­ğil­dir. Bu, di­na­mik bir ha­yat­tır; bu, dos­ya­lar içe­ri­sin­de mak­ro po­li­ti­ka­lar, mik­ro po­li­ti­ka­lar laf­la­rıy­la hal­kın tat­min ol­ma­ya­ca­ğı bir olay­dır; öl­çü­sü de, dö­nüp mu­ha­tap­la­rı­na bak­mak­tır. Ger­çek öl­çü sos­yal po­li­ti­ka­lar­da bu­dur. Şöy­le bir dö­nüp ba­ka­lım; ne­ler yap­mış­sı­nız me­ğer­sem de, ha­be­ri­miz yok.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, he­le, bu­ra­da, gre­vin, söz­leş­me­nin,  ey­lem­le­rin  -ne za­man bil­mi­yo­rum ama- ki­ta­bı­nı ya­zan ar­ka­da­şı­mı, val­la­hi, hay­ret­le, tak­dir­le din­le­dim. Bir in­sa­nın, ol­ma­yan bir şe­yi, bir in­sa­nın, an­lam ifa­de et­me­yen bir bel­ge­yi bu ka­dar he­ye­can­la an­la­ta­bi­lir.

Ba­kın, si­ze… Da­ha ön­ce­ki ko­nuş­ma­sın­da da ne de­di: “Biz iş­çi­le­rin hak gre­vi­ne mü­sa­ade et­tik. Hak gre­vi, sem­pa­ti gre­vi, des­tek­le­me gre­vi, men­fa­at gre­vi…” Bu­nu, bir sen­di­ka­cı­nın söy­le­me­si­ni ka­bul et­mem, söy­le­mez­de; an­cak…  Ama, bu mes­lek­ten ge­len de bi­raz doğ­ru­yu, bil­me­yen ar­ka­daş­la­ra an­lat­ma­sı la­zım.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Tu­ta­nak­la­ra bak!..

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - İkin­ci­si “biz, top­lu iş söz­leş­me­le­rin­de ve­ya ör­güt­len­me­de eğer Ana­ya­sa­nın ve ya­sa­la­rın; ya­ni, kim­se­ye sen­di­ka­lı ol­ma ve­ya sen­di­ka­dan çık­ma bas­kı­sı ya­pı­la­maz; eğer ya­pı­lır­sa, ha­pis ce­za­sı ve­ri­lir” di­yen siz­di­niz. “Biz ge­tir­dik” de­di­niz.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Evet, Türk Ce­za Ka­nu­nun­da açar­sa­nız, gö­rür­sü­nüz…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - Çok mut­lu ol­dum, doğ­ru.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ya­pı­lan dü­zen­le­me­le­re gö­re, bu mad­de Tür­ki­ye’de hiç kul­la­nıl­ma­mış­tır. İş­çi­le­ri, do­ğal, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler­den do­ğan hak­lar, Ana­ya­sa­dan, ya­sa­dan do­ğan hak­lar ne­de­niy­le sen­di­ka­lı ol­ma­ya kal­kan iş­çi­yi atan iş­ve­ren, bel­ge­ler­le da­hi, hiç­bir ce­za gör­me­miş­tir ve ma­ale­sef, bu­ra­da övü­nen ar­ka­da­şı­ma şu­nun bir par­ça­sı­nı gös­te­re­ce­ğim. İş­te, sen­di­ka­laş­ma hak ve öz­gür­lü­ğü­nü ge­tir­di­ği­ni söy­le­yen­ler, her ağ­zı­nı aç­tı­ğın­da öz­gür­lük­ten, ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğün­den bah­se­den­ler, 2003 yı­lın­dan bu ya­na, sa­de­ce bu hak­kı­nı kul­lan­mak, sen­di­ka­lı ol­mak is­te­yen     15 531 iş­çi ek­me­ğin­den edil­miş­tir; 15 531, 2003’ten 2005’e ka­dar. Bu sa­de­ce Türk-İş’in araş­tır­ma­sı­dır. İş­yer­le­ri­nin ad­re­si bu­ra­da­dır.

İki, DİSK’kin­ki­ni de alır­sa­nız, di­ğer kon­fe­de­ras­yon­la­rın­ki­ni alır­sa­nız, 20 000 iş­çi­yi, si­zin dö­ne­mi­niz­de, öz­gür­lük ve de­mok­ra­si adı­na nu­tuk çek­ti­ği­niz or­tam­da, sa­de­ce bir ya­sal hak­kı­nı, ana­ya­sal hak­kı­nı, do­ğal hak­kı­nı kul­lan­dı di­ye ai­le­siy­le aç bı­rak­tı­nız.

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Kaç ta­ne­si işe dön­dü, ne ka­dar taz­mi­nat al­dı­lar; ha­be­ri­niz var mı on­dan?!.. 

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Efen­dim?..

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Kaç ta­ne­si­nin işe ia­de ka­ra­rı al­dı­ğın­dan ha­be­ri­niz var mı?!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ha­yır ca­nım, öy­le bir şey yok. Ge­le­ce­ğim… Özel­leş­tir­me­den at­tık­la­rı­nı­zı söy­lü­yor­sun sen. Sen ola­yın far­kın­da de­ğil­sin; onu da an­la­ta­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­de­ce Türk-İş’in, ad­res bel­li… Sa­yın Ba­kan bu­ra­da; han­gi­si­ni işe al­dır­mış, ba­na söy­le­sin.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – 10 ke­re ko­nuş­tu açık­la­ya­ma­dı; ye­rin­den açık­la­ma­ya ça­lı­şı­yor.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Şim­di, Baş­kan, be­nim mes­lek­ta­şım, kır­mak is­te­mi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ma­nız için ikaz et­tim. Lüt­fen, ha­ti­bi sükûnet­le din­le­ye­lim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bak, ben, İz­zet gi­bi de­ği­lim, çır­pa­rım.

Bu sa­de­ce Türk-İş’in 2005, 2006’yı bu­na ila­ve eder­se­niz ve di­ğer kon­fe­de­ras­yon­la­rın bu in­san­la­rın, öz­gür­lük­le­ri­ni gasp et­ti­ği­niz in­san­la­rın sa­yı­sı 20 000 olur. 20 000 ai­le sa­de­ce bir hak­kı­nı kul­lan­dı­ğı için aç bı­rak­mış­sı­nız. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin araş­tır­ma­sı­na gö­re 25 000 ai­le­dir. Özel­leş­tir­me­den do­ğan, ha­ni böy­le yap­mak ye­ri­ne sat­tı­ğı­nız, olay­lar ne­de­niy­le de özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı pe­ri­şan ol­muş­tur, gel­di­ği­niz­de be­lir­li bir…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı­na…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Söy­le ya…

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen…

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ne de­din, af­fe­der­sin?.. Sen de bi­lir­sin bu işi.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı…

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Ben söy­le­ye­yim: Özel­leş­tir­me­ye kar­şı mı­sı­nız?

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ee, kar­şı­yım; ne ol­du?!

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Böy­le­si­ne kar­şı­yız.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Mil­let aç ka­la­cak­sa, Tür­ki­ye pe­ri­şan ola­cak­sa, siz her­ke­se peş­keş çe­ke­cek­se­niz, kar­şı­yım. Ne­den kar­şı ol­du­ğu­mu da söy­le­ye­ce­ğim.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Şart­lı de­ğil. Kar­şı mı­sı­nız, de­ğil mi­si­niz?

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Kar­şı­yız böy­le­si­ne.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ay­do­ğan, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Kar­şı­yım kar­de­şim; kar­şı­yım…

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Tür­ki­ye’nin var­lı­ğı­nın sa­tıl­ma­sı­na, peş­keş çe­kil­me­si­ne kar­şı­yım. Ne var?! (Gü­rül­tü­ler)

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Kaç ki­şi iş­ten atıl­dı; söy­le…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Şim­di, bir da­ki­ka… Sen ne di­yor­sun? (Gü­rül­tü­ler)

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırklareli)- Sat­tın da han­gi bi­ri­ni…

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tı­no­rak, lüt­fen…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Kaç ki­şi?!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ne di­yor­sun sen?!

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım. İs­tir­ham edi­yo­rum…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Git ya!.. Git kar­de­şim! Sen söy­le…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, Sa­yın Ay­kan, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Sı­ray­la söy­le­yin ama; sı­ray­la… Ben ce­vap ve­ri­rim, işi­me de ge­lir.

Ne di­yor­sun? Söy­le sen.

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, kür­sü­de­ki ha­ti­be mü­da­ha­le et­me­ye­lim… Lüt­fen…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı­nı ko­ru­yan bi­zim ik­ti­da­rı­mız.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Söy­le­yim mi? Sor­dun, söy­le­ye­ce­ğim… Ya, sor­dun söy­le­ye­ce­ğim…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Mağ­dur olan­la­ra…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, lüt­fen…

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım… Sa­yın Sel­vi, is­tir­ham ede­yim…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ar­ka­daş­la­rım otur­du­ğu yer­den söy­lü­yor­lar…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Ka­rış­tır­ma­yın!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ya, ce­vap is­ti­yor…

BAŞ­KAN – Efen­dim, bir da­ki­ka… Ta­mam, si­ze ek­sü­re­yi ve­re­ce­ğim…

Sa­yın Tan­rı­ver­di, say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ha­ti­bin ko­nuş­ma­sı bit­tik­ten son­ra, lüt­fen, dı­şa­rı­da bu ko­nu­yu hal­le­di­niz ara­nız­da. İs­tir­ham edi­yo­rum…

Lüt­fen bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Siz o yol­la­ra gi­der­ken ben ge­li­yor­dum. Ben bu kür­sü­ye çık­tı­ğım za­man söy­le­di­ğim her cüm­le­nin al­tın­da, is­pat ede­mez­sem bir da­ha kar­şı­nı­za çık­mam.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Biz o yo­la de­vam edi­yo­ruz, siz dön­müş­sü­nüz; biz de­vam edi­yo­ruz.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bel­li…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, lüt­fen, is­tir­ham edi­yo­rum efen­dim! Lüt­fen!..

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Al­lah, al­lah… Ki­bar ola­yım de­dik­çe…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, grup adı­na çı­kın ko­nu­şun. Lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bir da­ha ra­hat  ver­mem. Al­lah Al­lah…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, is­tir­ham edi­yo­rum…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ar­ka­daş­la­rım, an­lat­mak is­te­di­ği ne bi­li­yor mu­su­nuz…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Ter­cü­me­ye ge­rek yok, bu Mec­lis çı­kar­dı bu­nu.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Al­lah Al­lah… (Gü­lüş­me­ler) Ya­hu sen hiç mi?.. Sen­di­ka­cı­lar böy­le ol­maz ya, bi­raz di­sip­lin­li olur, bi­raz ne­za­ket­li olur, bi­raz bil­di­ği­ni ko­nu­şur.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la  hi­tap edin.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Manisa)– Ama, bir doğ­ru­yu söy­ler­se­niz…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, is­tir­ham edi­yo­rum… Ar­ka­daş­lar, böy­le bir üs­lup yok ya.

FAH­RET­TİN ÜS­TÜN  (Muğ­la) – Ye­di ay­lık, ye­di ay­lık!..

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Kür­sü­ye çı­kıp ko­nuş­sa­na sen!

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Töv­be ya Rab­bi ya!

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – İn­si­ca­mı­nı bo­zu­yor­lar ya, mah­sus ya­pı­yor­lar

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Yok, yok, bo­zul­mam ben. Sa­ni­ye­si­ne ka­dar bu­ra­dan  be­ni in­di­re­mez kim­se.

So­ru sor­du ve ar­ka­da­şım övü­ne­cek bir yer çı­kar­ma­ya ça­lış­tı. Ge­lir­ken, o se­nin da­ha kav­ra­ya­ma­dı­ğın…

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

Bu­yu­run efen­dim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ta­biî ca­nım, so­ru­su­na ce­vap ve­re­ce­ğim.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Ben so­ru sor­ma­dım…Yap­tı­ğı­mız işi…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, is­tir­ham edi­yo­rum ar­ka­da­şım, lüt­fen… Sa­yın Çe­lik…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Yap­tı­ğı­nız işi söy­le­ye­ce­ğim be…

Al­lah’ım ya Rab­bim, ben böy­le mil­let­ve­ki­li gör­me­dim ya­hu. (Gü­lüş­me­ler)

BAŞ­KAN – Bu­yu­run. Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run efen­dim.

ALİ TO­PUZ (İS­TAN­BUL)- Sen si­nir­len­me.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Sa­yın Sel­vi, ya sa­bır çek, sa­bır.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Va­kit alı­rım, siz sa­ate ba­kın. Yok öy­le avan­ta.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) –  Ben sa­ati tu­tu­yo­rum.

MAH­MUT GÖK­SU (Adı­ya­man) – Sa­kin sa­kin an­la­tın.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ar­ka­daş­lar… Sa­kin sa­kin an­la­ta­ca­ğım, fır­sat ver­se­ler. De­vam ede­yim. Ar­ka­daş, ben 20 000 ai­le­yi ya­sal hak­la­rı ne­de­niy­le so­kak­lar­da bı­rak­tı­nız, aç bı­rak­tı­nız di­ye tek tek ad­res­le­ri var… Ora­da tut­tu­ra­ma­dı alın­dı fa­lan di­ye. Şim­di, özel­leş­tir­me mağ­dur­la­rı de­di­ğim için ora­da kö­şe­ye sı­kış­tı­ra­cak. Ta­biî yap­tı­lar; çün­kü, peş­keş çe­ki­len mü­es­se­se­ler­de var olan­la­rı sa­ta­rak is­tih­dam imkânı kal­ma­dı, var olan­la­rı sa­ta­rak, ora­da üç beş ku­ruş, ça­lı­şan­la­rı da so­ka­ğa at­tı­lar. An­cak…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) –Ha­yır  çar­pı­tı­yor­su­nuz Sa­yın Sel­vi.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – On­dan son­ra bir ka­rar al­dı­lar.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ma­ni­sa’da… Ma­ni­sa’da…

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Sey­di­şe­hir’de Kas­ta­mo­nu’da...

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bu yıl­lar­ca emek ver­miş, kı­de­mi gel­miş, sos­yal ve eko­no­mik hak­la­rı be­lir­li dü­ze­ye gel­miş in­san­la­rı hiç su­çu yok­ken iş­ten at­tı­lar, ge­çi­ci iş­çi ola­rak sağ­da sol­da sü­rün­dü­rü­yor­lar as­garî üc­ret­le; bu­nu da övün­me­ye kal­kı­yor! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Çar­pıt­ma!..

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ben…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Ha­yır efen­dim, çar­pı­tı­yor­sun!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ya, kav­ga et­ti­re­cek­ler be­ni, ben sev­mem öy­le şe­yi.

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, lüt­fen…

Sa­yın Sel­vi, bu­yu­run efen­dim; Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Kay­se­ri’de, yüz­ler­ce iş­çi bu mağ­du­ri­ye­ti­ni an­lat­tı.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Trab­zon Be­le­di­ye­si­nin at­tı­ğı iş­çi­le­ri mi söy­lü­yor­sun; so­kak­ta ge­zi­yor­lar, çar­pıt­ma bo­şu­na!

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz.

Sa­yın Tan­rı­ver­di… Lüt­fen ar­ka­daş­lar…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – İş­te, övün­me­ye kalk­tı­ğı iş­çi­le­ri, o ka­dar yaş­lı, yıl­la­rın bi­ri­ki­miy­le hak et­miş iş­çi­le­ri sü­rün­dü­rü­yor­lar ad­li­ye­ler­de; ad­li­ye­ler­de çöp­çü ya­pı­yor­lar ve iş ver­dik di­ye de bu­ra­da mil­le­ti kan­dır­ma­ya kal­kı­yor­lar; işin bi­ri bu.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Öy­le bir şey yok.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Hay­ret bir şey! (Gü­lüş­me­ler)

İkin­ci ola­ya ge­le­lim. Bi­raz ön­ce, sos­yal po­li­ti­ka­lar ve sos­yal ya­şam­da öl­çü, dö­nüp bak­ma­ya ge­re­kir den­di. Da­ha dün, si­yah çe­lenk­le zi­ya­re­te gel­di­ler övün­dü­ğü­nüz ka­mu ça­lı­şan­la­rı. Tür­ki­ye’de, 2 240 000 ci­va­rın­da ka­mu ça­lı­şa­nı var­dır, me­mur var­dır. Öz­gür­lük­le­ri çok iyi kul­lan­dı­ğı­nız ve ver­di­ği­niz için, 4680 sa­yı­lı Ya­say­la, 1 584 490 me­mu­run sen­di­ka­lı ol­ma hak­kı var­dır; ama, bun­lar­dan sa­de­ce, doğ­ru ol­ma­yan abar­tıl­mış ra­kam­lar­la, 747 617 me­mur sen­di­ka­lı­dır; an­cak, grev hak­kı yok­tur; an­cak, top­lu­söz­leş­me hak­kı yok­tur.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan. (CHP sı­ra­la­rın­dan “sü­re ve­rin” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Ek­sü­re ver­dim efen­dim, bu­yu­run.

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) – 5 da­ki­ka ve­re­cek­sin, 5 da­ki­ka…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ta­biî ya.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Sel­vi.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Uz­laş­tır­ma Ku­ru­lu­nun en ufak bir et­ki­si yok­tur ve do­la­yı­sıy­la, sen­di­ka sen­di­ka de­ğil, ka­mu ça­lı­şan­la­rı hak­la­rı­nı ala­ma­ya­cak nok­ta­da so­kak­la­ra çık­mış­tır, üç kon­fe­de­ras­yon bir­den.

İş­te, bu ko­nu­da şu söy­len­mek­te­dir: “Biz, ce­bi­miz­den mi ve­ri­yo­ruz.” Ee kim­se ce­bin­den ver­mez. Gö­re­vin var; bu mil­le­tin ha­zi­ne­sin­den ve­ri­yor­su­nuz. “Eko­no­mik ko­şul­lar ve büt­çe şart­la­rı­na gö­re ve­ri­yo­ruz.” Si­zin eko­no­mik ko­şul­la­rı­nı­zı bo­zan, na­mu­suy­la ça­lı­şıp in­san gi­bi ya­şa­mak is­te­yen in­san­lar mı?! Büt­çe­ni­zi on­lar mı ya­pı­yor?!

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Enf­las­yo­na ez­dir­dik mi?!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - Siz, işi­ni­ze gel­di­ği za­man, özel­leş­tir­me di­ye, kaş­la gö­zün ara­sın­da, TÜP­RAŞ’ın yüz­de 14,76’lık bö­lü­mü­nü ucu­za tes­lim et­ti­niz. Ara­dan al­tı ay geç­tik­ten son­ra, 554 000 000 li­ra­yı hi­be et­ti­niz mah­ke­me­de.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Ne­re­den ne­re­ye ge­çi­yor­sun!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – İki: “Kay­nak­lar yok” di­yor­su­nuz. 1 mil­yar do­lar, fın­dık­ta­ki ba­şa­rı­sız­lı­ğı­nız ne­de­niy­le, Türk eko­no­mi­si­ne za­rar ver­di­niz.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Fın­dık hak­kın­da ko­nuş­ma, o bi­zim işi­miz…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Üç: Te­ke­lin iç­ki fab­ri­ka­sı­nı 200 kü­sur mil­yon do­la­ra sat­tı­nız, iki se­ne son­ra, Ame­ri­ka’ya 900 mil­yo­nun üze­rin­de do­la­ra sat­tı­nız, 700 mil­yar da ora­da za­rar ver­di­niz. Bun­la­rı ar­ka ar­ka­ya ko­yar­sak, o iş­çi­ye “ce­bi­miz­den kay­nak yok” de­me hak­kı­nı ken­di­niz­de gö­re­mez­si­niz. Bu, sa­de­ce bir bö­lü­mü.

İş­çi­le­re ge­lin­ce, Tür­ki­ye’de üç kon­fe­de­ras­yo­na bağ­lı, bu söz­leş­me­ler im­za­lan­mış, hak­la­rı var…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. İs­tir­ham edi­yo­rum…

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Sa­de­ce 12 000 000 iş­çi­nin -az­dır, abart­mı­yo­rum- ça­lı­şa­nın sen­di­ka­laş­ma hak­kı ol­ma­sı­na rağ­men, sa­de­ce üç kon­fe­de­ras­yo­na bağ­lı 600 000 iş­çi söz­leş­me yap­mak­ta­dır. 600 000 üye var­dır Tür­ki­ye’de 12 000 000’a kar­şı­lık, si­zin bas­kı­la­rı­nız so­nu­cu. Siz, her ye­re el at­tı­nız. Siz, TESK’in kon­gre­sin­de ken­di­niz­den ya­na bir so­nuç al­ma­ya kalk­tı­nız. Siz, Tür­ki­ye Sa­kat­lar Kon­fe­de­ras­yo­nun­da, ba­kan da­hil, bü­rok­rat­lar, bun­la­rın öz­gür hak­kı­nı sı­nır­la­dı. Siz, Or­man Ba­kan­lı­ğın­da­ki iş­çi­le­ri, İk­ti­dar ol­ma­nın avan­ta­jıy­la, acı­ma­dan bas­kı al­tın­da tut­tu­nuz. Siz, me­mur­la­rı, o do­ğal ve sen­di­kal hak­kı­nı kul­lan­dık­la­rı için sür­dü­nüz, emek­li­li­ğe mec­bur et­ti­niz. Han­gi sen­di­ka?! Han­gi öz­gür­lük?!.Han­gi Av­ru­pa Bir­li­ği?!.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Fis­ko­bir­lik de­ğil mi?!

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Ha­ya­tı­nı­zı mı an­la­tı­yor­su­nuz Sa­yın Sel­vi? Ha­ya­tı­nı­zı mı?!.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Sisst la ora­dan…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Biz dos­tuz!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, te­şek­kür edi­yo­rum si­ze.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ben te­şek­kür ede­ce­ğim bi­raz son­ra.

BAŞ­KAN – Yok, sü­re­niz ta­mam­lan­dı; ben ek sü­re­le­ri­ni­zi ver­dim…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Hi­la­fı ha­ki­kat söy­lü­yor­su­nuz, ta­rım­da üre­ti­mi ge­ri gö­tür­dü­nüz, pa­muk­ta ge­ri git­ti.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bü­tün ta­rım üre­ti­mi ge­ri git­ti. (CHP sı­ra­la­rın­dan “ses, ses” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ta­rım üre­ti­ci­le­ri aç.

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Sü­re ve­rin!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Onun için, gi­de­mi­yor­su­nuz.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Be­ra­ber gi­de­lim Sa­yın Sel­vi!

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Tü­tün­de ge­ri­ye gi­dil­di. Onun için git­ti­ği­niz yer­de, si­ze umut bağ­la­yan in­san­lar tep­ki gös­te­ri­yor; çün­kü, ya­lan söy­lü­yor­su­nuz, gö­zü­ne ba­ka ba­ka ya­lan söy­lü­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, te­şek­kür edi­yo­rum.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Trab­zon ‘u an­lat!.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ben ne söy­le­di­ği­mi bi­li­yo­rum… Emek­li­le­rin içi­ne gi­de­mi­yor­su­nuz, gi­der­ken de,  si­ze bir iyi­lik ya­pa­yım

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Be­ra­ber gi­de­lim be­ra­ber!

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, te­şek­kür edi­yo­rum efen­dim za­tıâli­ni­ze.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ver­di­ği­niz söz­le­ri tut­mu­yor­su­nuz. (CHP sı­ra­la­rın­dan “mik­ro­fo­nu aç” ses­le­ri)

BAŞ­KAN – Efen­dim, ta­mam, sü­re ta­mam­lan­dı; is­tir­ham edi­yo­rum.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Söz ver­di­ği­niz hal­de…

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, te­şek­kür edi­yo­rum.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Sa­yın Ba­kan bu­ra­da, yıl­lar­dan be­ri TÜ­FE far­kı­nı ala­ma­yan, yar­gı ka­ra­rıy­la ke­sin­le­şen…

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN – Lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Yar­gı­ya gi­den, o emek­li­le­rin, ge­çim sı­kın­tı­sı çe­ken emek­li­le­rin TÜ­FE’den do­ğan far­kı­nı ver­me­di­niz, ya­rım mil­yo­na ya­kın hak sa­hi­bi emek­li öl­dü. Siz, bu­nu bir an ön­ce ve­re­cek­si­niz. 

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, te­şek­kür edi­yo­rum; lüt­fen… Lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Gel­di­ği­niz­den be­ri in­ti­bak ya­sa­sı­nı çı­kar­ma­dı­nız…

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Trab­zon’dan bah­set!..

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Bu emek­li­ye, bay­ram­dan ön­ce, hiç ol­maz­sa…

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - …bu gasp et­ti­ği­niz hak­la­rı, en azın­dan 100 000 000 li­ra ola­rak bay­ram­dan ön­ce bir avans ve­rin ki, o in­san­la­rın du­ası­nı alın, mağ­dur et­me­yin.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen… Te­şek­kür ede­rim efen­dim. Lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – İş­te si­zin an­la­yı­şı­nız bu. Ma­ca­ris­tan’da bir de­fa ya­lan söy­le­di­ği için -o da bel­ge­li de­ğil- ne ol­du?! Tür­ki­ye’de tep­ki­ler da­ha da ge­li­şe­cek.

SU­AT KI­LIÇ (Sam­sun) – İda­re amir­le­ri gö­re­ve.

HA­LİL AY­DO­ĞAN (Af­yon­ka­ra­hi­sar) – Trab­zon Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğın­dan bah­set!

BAŞ­KAN – Lüt­fen ar­ka­daş­lar…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - Ama, kol­luk kuv­vet­le­ri ile hal­kı kar­şı kar­şı­ya ge­ti­ri­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen… İs­tir­ham edi­yo­rum efen­dim. Te­şek­kür edi­yo­rum siz­le­re. Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Ora­da na­mu­suy­la ku­ra­la uyan em­ni­yet gö­rev­li­le­ri­ni sü­rü­yor­su­nuz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, is­tir­ham edi­yo­rum efen­dim. Lüt­fen… Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) - Siz, tah­rik edi­yor­su­nuz; ama, bu in­san­la­rı, bu hal­kı san­dık­ta gö­re­cek­si­niz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen efen­dim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Onun için, oy kay­be­di­yor­su­nuz.Hır­çın­lı­ğı­nız on­dan. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

SU­AT KI­LIÇ (Sam­sun) – İda­re amir­le­ri gö­re­ve çağ­rıl­sın.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, lüt­fen… İs­tir­ham edi­yo­rum. Sa­yın Sel­vi, lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si iş­te si­zi onun için ra­hat­sız edi­yor. Siz çok uya­nık­sı­nız, sen­di­ka­cı­sı­nız… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, is­tir­ham edi­yo­rum. Lüt­fen efen­dim… Kür­sü­yü terk edi­niz efen­dim.  Lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Onun için ha­ka­ret edi­yor­su­nuz in­san­la­ra…

SU­AT KI­LIÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, ida­re amir­le­ri­ni gö­re­ve ça­ğı­rın.

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Onun için…

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, is­tir­ham edi­yo­rum efen­dim. Ar­ka­daş­lar, Lüt­fen…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – O ba­kım­dan, Al­lah hiç kim­se­nin ar da­ma­rı­nı çat­lat­ma­sın. O kor­kunç bir şey. İnin aşa­ğı­ya, ba­kın ne olu­yor!

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi, is­tir­ham edi­yo­rum… Ba­kı­nız Sa­yın Sel­vi, 6 da­ki­ka­dır kür­sü­yü iş­gal edi­yor­su­nuz. Lüt­fen Sa­yın Sel­vi…

M. CEV­DET SEL­Vİ (De­vam­la) – Kız­ma­ya lü­zum yok. On­la­ra kı­za­cak­sı­nız! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı­nı­zın hep­si­nin bir İç­tü­zük ge­re­ği ola­rak uy­gu­lan­ma­sı ge­re­kir. Ar­ka­daş­la­rı­mız bir­bi­ri­ne za­man za­man laf atı­yor, sa­ta­şı­yor. Bun­lar doğ­ru­dur. Si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rın­dan ge­len sen­di­ka­cı­la­rın bu­ra­da kar­şı­lık­lı ola­rak ko­nuş­ma­la­rı­nı din­le­dik. De­mek ki sen­di­ka­cı­lık zor ve zevk­li bir iş. Bu­nu da böy­le hu­zu­ru­nuz­da tes­pit et­tik. Fa­kat, bu­ra­ya çı­kan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın sü­re­le­ri dol­du­ğun­da kür­sü­yü terk et­me­le­ri de bir İç­tü­zük ge­re­ği­dir. Otu­ran ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ha­ti­bin hak­kı­na hu­ku­ku­na ria­yet et­me­le­ri de ay­nı şe­kil­de­dir. Yi­ne, ay­nı cüm­le­mi tek­rar edi­yo­rum: Bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mı­zın ye­ri­ne her ar­ka­daş ye­ri­ne ko­yar ve ona gö­re dav­ra­nır­sa çok mem­nun olu­ruz ve özel­lik­le, grup­la­rın ken­di ad­la­rı­na ko­nuş­ma hak­la­rı, şa­hıs­la­rın ken­di ad­la­rı­na ko­nuş­ma hak­la­rı var­dır. Bir kı­sım ko­nuş­ma­lar çok hoş gi­bi gö­zü­ke­bi­lir ve­ya bir kı­sım ar­ka­daş­la­rı­mız da bun­la­rı al­kış­lar­lar, teş­vik ede­bi­lir­ler; ama, bü­tün bun­lar ka­mu­oyu­nun hu­zu­run­da ya­pı­lı­yor. Lüt­fen, is­tir­ham edi­yo­rum.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu sa­at­ten iti­ba­ren şu­nu is­tir­ham edi­yo­rum: Ko­nu dı­şı­na çı­kan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın, il­gi­si ol­ma­yan ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu sa­at­ten son­ra söz­le­ri­ni ke­se­ce­ğim. Açık se­çik söy­lü­yo­rum. Lüt­fen… Bu­ra­da her­kes ko­nuy­la il­gi­li ola­rak ko­nuş­sun. Bak, ta­ham­mül sı­nır­la­rı­nı zor­la­ma­ya­lım, be­lir­li bir şe­yi aş­ma­ya­lım ve ona gö­re her­kes ha­zır­lı­ğı­nı yap­sın, söz bu­la­ma­yın­ca seç­me­ne me­saj yok.

Şah­sı adı­na De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan; bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Ko­nuş­ma­mın ba­şın­da, ya­rın ben bir Ka­ra­de­niz ge­zi­si­ne çı­kı­yo­rum, Sa­yın Kaf­kas’ı da be­ra­be­rim­de gö­tür­mek is­ti­yo­rum. Ara­cı­mız ha­zır.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan…

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Baş­kan ne de­di şim­di?

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen, bu tek­li­fi dı­şa­rı­da Sa­yın Kaf­kas’a ya­pa­bi­lir­si­niz. Kür­sü­de yap­ma­nı­za ge­rek yok.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, bi­raz ön­ce o tek­li­fi Sa­yın Kaf­kas kür­sü­den yap­tı. Ben de kür­sü­den ce­vap ve­ri­yo­rum.

Si­zi ya­rın be­ra­be­rim­de Ka­ra­de­niz ge­zi­si­ne da­vet edi­yo­rum. Araç var, ora­da mi­sa­fir ede­ce­ğim se­ni.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Sa­yın Kaf­kas çık­tı, mak­ro­eko­no­mi­nin iyi­lik­le­rin­den, gü­zel­lik­le­rin­den, bu dö­nem­de ya­pı­lan­lar­dan bah­set­ti. Şim­di, elim­de Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun ver­miş ol­du­ğu ra­por… Oku­yo­rum: Sos­yal Şar­tın 4 ün­cü mad­de­si­nin bi­rin­ci fık­ra­sı: “Ül­ke­mi­zin şu an­ki eko­no­mik du­ru­mu iti­ba­riy­le, bu fık­ra­nın ge­rek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­ti­re­me­ye­ce­ği ge­rek­çe­siy­le, da­ha ön­ce ko­mis­yo­nu­muz­ca ka­bul edi­len be­yan­dan çı­ka­rıl­mış­tır.”

İş­te ve­si­ka. AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de eko­no­mi­nin hem mak­ro hem de mik­ro çok iyi­ye git­ti­ği­ni söy­le­di­ği­niz bir dö­nem­de, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon Baş­ka­nı ve üye­le­ri­nin de al­tın­da im­za­sı olan bel­ge, ül­ke­nin şu an­ki, için­de bu­lun­du­ğu eko­no­mik şart­la­rın ge­re­ği ne­de­niy­le 7 nci mad­de­nin 1 in­ci fık­ra­sı­nın onay­lan­ma­sı­nı uy­gun bul­mu­yo­ruz. Ne di­yor, 7 nci mad­de­nin 1 in­ci fık­ra­sı: “Ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ya­cak üc­ret hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı ta­nı­ma­yı” kim­ler için; ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri­ne ve ya­kın­la­rı­na iyi bir ya­şam dü­ze­yi. Şim­di, siz, bu­nu onay­la­mı­yor­su­nuz; ya­ni, ça­lı­şan­lar ve ai­le­le­ri iyi bir ya­şam dü­ze­yi içe­ri­sin­de ol­ma­sın­lar di­yor­su­nuz. Ni­ye di­yor­su­nuz bu­nu; Tür­ki­ye’nin şu an­da­ki eko­no­mik du­rum­la­rı iyi de­ğil, on­dan do­la­yı biz bu­nun onay­lan­ma­sı­nı is­te­mi­yo­ruz; Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru. Da­ha ön­ce bu onay­lan­mış­tı, da­ha ön­ce Ko­mis­yon bu­nu onay­la­mış­tı. Hü­kü­me­tin bas­kı­sıy­la tek­rar, ye­ni­den gö­rü­şül­dü ve bu mad­de­nin onay­lan­ma­ma­sıy­la il­gi­li ye­ni Ko­mis­yon ka­ra­rı gel­di. Siz on­dan son­ra na­sıl bah­se­de­cek­si­niz, Tür­ki­ye’nin eko­no­mi­si­nin mak­ro ve mik­ro den­ge­le­ri­nin çok iyi ol­du­ğu… Şim­di, mak­ro den­ge­ler ne­ler, bir ba­ka­lım, mak­ro den­ge­ler ney­miş: Mak­ro den­ge­ler, iş­siz­lik, iş­siz­lik bir mak­ro den­ge. Dev­ral­dı­ğı­nız­da 10,3. Dört yıl so­nun­da, 10,5… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “8.8” ses­le­ri) Ha­yır efen­dim, yan­lış bi­li­yor­su­nuz. İlk al­tı ayın or­ta­la­ma­sı 10,5. Hem de ni­ye bi­li­yor mu­su­nuz; ba­kın, nü­fus 1 000 000 art­mış bu dö­nem­de. 15 yaş üs­tü ça­lı­şa­bi­le­cek nü­fus 866 000. An­cak, bun­lar­dan 60 000’i iş­gü­cü­ne gir­me­yi is­ti­yor. 866 000’in 60 000’i iş­gü­cü­ne gir­mek is­ti­yor. 800 000 ki­şi bu dö­nem­de iş bul­ma ümi­di­ni kay­bet­ti­ği için, iş bu­la­ma­ya­ca­ğı en­di­şe­si ta­şı­dı­ğı için her­han­gi bir mü­ra­ca­at­ta da­hi bu­lun­mu­yor. Bu­na rağ­men, iş­siz­lik, ilk al­tı ayın ra­ka­mı 10,5. Dev­ral­dı­ğı­nız­dan da­ha kö­tü. Dör­dün­cü yı­lın so­nun­da­ki mak­ro den­ge bu.

Ca­ri açık; 1,5 mil­yar do­lar­da al­dı­nız, 8 ay­lık 20,7 mil­yar do­lar, yıl so­nun­da 30 mil­yar do­la­rı ge­çe­cek mak­ro den­ge.

Dış­ti­ca­ret açı­ğı; 10 mil­yar do­lar­da al­dı­nız, 45 mil­yar do­lar olu­yor.

İh­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı; dev­ral­dı­ğı­nız­da yüz­de 70, dev­ral­dı­ğı­nız o kriz or­ta­mın­dan son­ra­ki Tür­ki­ye’de ih­ra­ca­tın it­ha­la­tı kar­şı­la­ma ora­nı yüz­de 70, şim­di yüz­de 60,8; ya­ni, 10 pu­an da­ha kö­tü­ye git­miş­si­niz.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Bar­da­ğın boş ta­ra­fı­nı söy­lü­yor­sun, do­lu ta­ra­fı­nı söy­le.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Re­el fa­iz; yüz­de 12, dev­ral­dı­ğı­nız­da yüz­de 13, dör­dün­cü yı­lın so­nun­da yüz­de 12 re­el fa­iz.

Enf­las­yon; dev­ral­dı­ğı­nız yıl enf­las­yon yüz­de 70’den yüz­de 29’a düş­müş, ya­ni, o dö­nem, o yıl, bir yıl­da 40 pu­an düş­müş. Si­zin dü­şür­dü­ğü­nüz dört yıl­da 29’dan 11, o da, olup ol­ma­ya­ca­ğı bel­li de­ğil.

İç­borç, dış­borç, dört yıl­lık dö­nem içe­ri­sin­de 150 mil­yar do­lar art­mış.

Ge­lir da­ğı­lı­mın­da­ki ada­let­siz­lik bo­zul­muş.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı lüt­fen ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Şim­di, bun­la­rın hep­si mak­ro den­ge. Mik­ro den­ge­de za­ten hiç­bir şey yok. Ya­ni, va­tan­da­şın ce­bi­ne gi­ren hiç­bir şey yok. Övün­dü­ğü­nüz mak­ro den­ge­ler bun­lar.

Şim­di, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ye­ni bir an­ket yap­tı, ye­ni ya­yın­la­dı­lar. Şim­di so­ru­yor­lar va­tan­daş­la­ra “ge­le­cek al­tı ay sa­tın al­ma gü­cü­nüz bu­gün­kün­den iyi mi ola­cak, kö­tü mü ola­cak?” “İyi ola­cak” di­yen­le­rin ora­nı yüz­de 13,3, “kö­tü ola­cak” di­yen­le­rin ora­nı 36,8. Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ye­ni, ge­çen haf­ta ya­yın­la­dı. Ka­rar­sız­lar da var.

İyi ola­cak:13,3; kö­tü ola­cak: 36,8. Önün­de­ki al­tı ay için söy­lü­yor.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – İnan­ma!.. İnan­ma!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ge­çen üç aya gö­re şu an­ki du­ru­mu­nuz, 16,6 iyi, 48 kö­tü.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Tam ter­si!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bir ar­ka­da­şı­nız di­yor ki: “İnan­ma­yın.” Bu, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun ya­yın­la­dı­ğı ye­ni ra­por. Sa­yın So­ner Ak­soy, siz bir Ko­mis­yon Baş­ka­nı­sı­nız. Dev­le­tin resmî ku­ru­mu, eğer inan­mı­yor­sa­nız, ya­rın resmî ola­rak so­rar­sı­nız…

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – So­ra­rım.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) –  …ya­rın da ge­lin, bu kür­sü­den -ben de bu­ra­da ola­ca­ğım- si­zi din­le­mek is­ti­yo­rum; din­le­mek is­ti­yo­rum. Böy­le, ha­yalî söz­ler­le, afakî, ra­kam­lar­la…

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Ha­ya­li de­ğil…

BAŞ­KAN –Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür edi­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben de, te­şek­kür edi­yor, siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Ha­ya­li ko­nuş­tun, evet…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Hep­si bu­ra­da, ger­çek ra­kam­lar. Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun ra­kam­la­rı.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru sor­mak için ta­lep­te bu­lu­nan ar­ka­daş­lar var.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Bar­da­ğın üs­tün­de­ki az bir boş­luk var ya, onu gö­rü­yor­sun.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ha­yır efen­dim, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu, da­ha ye­ni ya­yın­la­dı­lar, ve­re­yim si­ze. Ve­re­yim is­ti­yor­sa­nız, alın…

BAŞ­KAN – So­ru-ce­vap iş­le­mi ya­pa­ca­ğız 10 da­ki­ka sü­rey­le.

Sa­yın Ke­pe­nek, bu­yu­run efen­dim.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­ka­nım, ara­cı­lı­ğı­nız­la, Sa­yın Ba­ka­nı­mız­dan, bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın göz­den ge­çi­ril­miş bi­çi­mi­nin gö­rü­şül­me­si­ne ka­tıl­dı­ğı için, ben, Ba­ka­nı­mı­za te­şek­kür edi­yo­rum.

Bu ko­nu­da 3 so­rum ola­cak: Bi­rin­ci­si, Sa­yın Ba­ka­nım, si­zin ka­yıt­la­rı­nı­za gö­re, bu­gün, as­garî üc­re­tin al­tın­da bir üc­ret­le ça­lı­şan­la­rın, top­lam ça­lı­şan­la­ra ora­nı ne ka­dar­dır? Böy­le bir ka­yıt eli­niz­de var mı?

İkin­ci­si, haf­ta­lık ça­lış­ma sü­re­si, iş­çi ke­si­min­de, yev­mi­ye­li ke­sim­de, haf­ta­lık ça­lış­ma sü­re­si, si­zin ka­yıt­la­rı­nı­za gö­re ne ka­dar­dır?

Üç, Sos­yal Şart­ta çe­kin­ce ko­nu­lan mad­de­le­rin kal­dı­rıl­ma­sı yö­nün­de, hü­kü­me­tin yet­ki­si var, hü­kü­me­te yet­ki ve­ri­li­yor. Bir ba­kan ola­rak, bir ba­kan ola­rak siz, bir hü­kü­met üye­si ola­rak, önü­müz­de­ki yıl­lar­da, ör­ne­ğin 18 ya­şın­dan kü­çük­le­re ta­til hak­kı ve­ril­me­si ve­ya di­ğer ko­nu­lar­da -ör­güt­len­me hak­kı, top­lu­pa­zar­lık hak­kı, ai­le ge­li­ri, üc­ret­li izin gi­bi ko­nu­lar­da- bu çe­kin­ce­ler ko­nu­sun­da, önü­müz­de­ki yıl­lar­da, Hü­kü­me­tin, han­gi tak­vim­le bu çe­kin­ce­le­ri kal­dı­ra­ca­ğı­nı bek­li­yor­su­nuz? Ge­le­ce­ğe yö­ne­lik bir kes­ti­rim­de bu­lun­mak ge­re­kir­se, ne söy­ler­si­niz?

Çok te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­kan.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Işık, bu­yu­run.

AH­MET IŞIK (Kon­ya) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Be­nim de, Sa­yın Ba­ka­nı­ma iki kı­sa so­rum ola­cak.

Sa­yın Ba­ka­nım, bi­rin­ci so­rum: Re­vi­ze Sos­yal Şar­tın onay­lan­ma­sı­nın Av­ru­pa Bir­li­ği mü­za­ke­re sü­re­ciy­le il­gi­si ne­dir, mut­lak şart mı­dır?

İkin­ci so­rum, Re­vi­ze Sos­yal Şar­tın çe­kin­ce ko­nu­lan mad­de­le­ri­nin ile­ri­de kal­dı­rıl­ma­sı imkân da­hi­lin­de mi­dir? Bu­nun­la il­gi­li za­man kıs­ta­sı var mı­dır?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım; bu­yu­run efen­dim.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

So­ru so­ran ar­ka­daş­la­rı­ma da çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Or­tak bir so­ru var; iz­ni­niz­le on­dan baş­la­ya­yım. Şu an­da çe­kin­ce ko­nu­lan mad­de­ler üze­rin­de­ki çe­kin­ce­ler ile­ri­de kal­dı­rı­la­bi­lir mi; el­bet­te kal­dı­rı­la­bi­lir.

Pren­sip iti­ba­riy­le, 5 ve 6 ncı mad­de ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü ve grev ko­nu­su­nu, top­lu­pa­zar­lı­ğı içer­mek­te­dir. Bu­nu, özü iti­ba­riy­le red­det­mek müm­kün de­ğil. Ya­ni, ül­ke­miz­de sen­di­kal ha­re­ke­tin ge­liş­me­si­ni, her­kes gi­bi Ça­lış­ma Ba­ka­nı ola­rak ben de da­ha çok ar­zu edi­yo­rum ve bu ko­nu­da ya­sal ze­mi­ni, ku­rum­sal ya­pı­yı oluş­tur­ma­nın gay­re­ti içe­ri­sin­de­yiz; an­cak, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­cı­lar da ifa­de et­ti­ler, bu ko­nu, da­ha çok ka­mu ça­lı­şan­la­rı açı­sın­dan­dır. Yok­sa, hiz­met ak­diy­le ça­lı­şan­la­rın ge­rek 87 ge­rek­se 98 sa­yı­lı söz­leş­me­ler tah­tın­da her­han­gi bir so­ru­nu yok­tur, ya­sal açı­dan.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Ör­güt­len­me yö­nün­den de yok mu efen­dim?

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Pra­tik­te, uy­gu­la­ma­da ba­zı so­run olur; ama, bu­ra­da kas­te­di­len, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın, ya­ni, ka­mu sen­di­ka­cı­lı­ğı­nın iş­çi sen­di­ka­cı­lı­ğı­na eş ens­trü­man­la­ra sa­hip ol­ma­sı me­se­le­si­dir.

Ön­ce­lik­le, bu ko­nu­da önü­mü­zü net gö­re­bil­mek için, per­so­nel re­ji­mi­nin yer­li ye­ri­ne otur­ma­sı ge­re­kir Tür­ki­ye’de. Bu ko­nu­da, Hü­kü­me­ti­miz­de bil­di­ği­niz gi­bi bir ça­lış­ma var, bel­ki, bu ya­sa­ma dö­ne­mi­ne ye­tiş­me­ye­bi­lir; ama, ile­ri­de, mut­la­ka, sa­de­ce sen­di­kal hak­lar açı­sın­dan de­ğil, me­mur­la­rı­mı­zın hak, hür­ri­yet ve malî açı­dan avan­taj­la­rı açı­sın­dan, mut­la­ka, per­so­nel re­ji­mi­nin Tür­ki­ye’de yer­li ye­ri­ne otur­tul­ma­sı ge­re­ki­yor; bu, sen­di­kal açı­dan da önem arz et­mek­te­dir. Hat­ta, da­ha ile­ri gi­de­rek şu­nu söy­le­ye­yim: Ben, en ni­haî he­def ola­rak, Tür­ki­ye’de me­mur ve iş­çi sen­di­ka­cı­lı­ğı­nın de­ğil, tek sen­di­ka­cı­lı­ğın, ya­ni ça­lı­şan­la­rın tek ça­tı al­tın­da top­lan­dı­ğı güç­lü bir sen­di­ka­cı­lı­ğın ül­ke­miz­de ger­çek­leş­me­si­ni ar­zu edi­yo­rum; ya­ni, bi­zim, Ba­kan­lık ola­rak, en ni­haî he­de­fi­miz bu­dur. Me­mur­lar da ay­nı kon­fe­de­ras­yo­na üye ola­bil­sin­ler, hiz­met ak­diy­le ça­lı­şan­lar da ola­bil­sin­ler ve dün­ya­da ya­şan­mak­ta olan sen­di­kal yo­ğun­luk­ta­ki sı­kın­tı­yı, ça­lı­şan­la­rı­mı­zı bu şe­kil­de cem ede­rek ha­ya­ta ge­çi­re­lim; ama­cı­mız bu­dur.

As­garî üc­ret al­tın­da ça­lı­şan­lar ko­nu­sun­da, ta­biî, ya­sal bir ka­yıt za­ten müm­kün de­ğil; ter­sin­den ce­vap ve­re­yim izin ve­rir­se­niz: Ül­ke­miz­de SSK’ya bil­di­rim­le­rin bü­yük bö­lü­mü as­garî üc­ret üze­rin­den­dir; yan­lış ha­tır­la­mı­yor­sam, 3 200 000 ci­va­rın­da­ki ça­lı­şa­nı­mı­zın bil­di­ri­mi as­garî üc­ret üze­rin­den ya­pıl­mak­ta­dır.

Evet, ça­lış­ma sü­re­le­ri İş Ka­nu­nu­muz­da bel­li­dir; ama, en son çı­kar­dı­ğı­mız ka­nun­la denk­leş­tir­me sü­re­le­ri, te­la­fi ça­lış­ma gi­bi ye­ni es­nek ça­lış­ma mo­del­le­ri de gel­miş­tir. Yi­ne, top­lam­da, haf­ta­lık ça­lış­ma sü­re­si­ni geç­me­mek kay­dıy­la, iki ay içe­ri­sin­de bir denk­leş­tir­me sü­re­si­ni, iş­ve­ren, bu ya­sa­nın ver­miş ol­du­ğu çer­çe­ve içe­ri­sin­de ye­ri­ne ge­ti­re­bil­mek­te­dir.

Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le iliş­ki­si var mı? Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le iliş­ki­si ola­bi­lir; ama, bi­zim ama­cı­mız, da­ha çok ül­ke­miz­de­ki sos­yal stan­dart­la­rın yük­sel­til­me­si me­se­le­si­dir. Ya­ni, bu ko­nu­da da çok mü­te­va­zı ol­ma­ya­lım; ken­di­le­ri­ni sos­yal dev­le­tin ka­le­si ola­rak ad­de­den ül­ke­ler, sos­yal ko­ru­ma­yı ne­sil­le­ri­ne bı­ra­ka­bi­le­cek­le­ri en önem­li mi­ras gö­ren ül­ke­ler­den ba­zı­la­rı bi­le, bi­zim, şu an­da Yü­ce Mec­li­si­mi­zin ak­det­mek­te ol­du­ğu Re­vi­ze Sos­yal Şar­tı onay­la­ma­mış­lar­dır. Biz, ço­ğu Av­ru­pa ül­ke­sin­den, ya­ni bu an­lam­da övü­nen ül­ke­ler­den da­ha ile­ri bir ko­num­da­yız; ama, de­di­ğim gi­bi, ba­zı mad­de­le­re bu­gü­nün şart­la­rı iti­ba­riy­le çe­kin­ce koy­mak du­ru­mun­da­yız.

As­garî üc­re­ti çok te­laf­fuz et­ti­ler. Biz de is­te­riz; ya­ni, ben de is­te­rim Ça­lış­ma Ba­ka­nı ola­rak as­garî üc­ret en yük­sek se­vi­ye­ye çık­sın. Kal­dı ki, biz, Hü­kü­met ola­rak, as­garî üc­ret ko­nu­sun­da en yük­sek ar­tı­şı ya­pan hü­kü­met­ler­den bi­ri­yiz. Enf­las­yo­nun çok çok üze­rin­de, as­garî üc­re­ti ar­tır­dık; ama, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, as­garî üc­re­ti sa­de­ce ka­mu ver­mi­yor. He­pi­niz iş âle­min­den gel­di­niz, ya­nı­nız­da iş­çi ça­lış­tı­rı­yor­su­nuz; ya­ni, bu, ne­ti­ce­de, Tür­ki­ye’de iş­siz­li­ği kö­rük­le­yen, ter­si­ne iş­le­yen bir du­rum ola­bi­lir. Ya­ni, şu an­da, as­garî üc­re­tin iş­ve­re­ne ma­li­ye­ti, brüt 640 000 000 li­ra­dır; bu­nu 2 mil­ya­ra çı­ka­rır­sa­nız, iş­let­me­de eğer 2 ki­şi ça­lı­şı­yor­sa 1’ini çı­kart­mak zo­run­da ka­lır ve­ya­hut da ka­yıt­dı­şı­na ka­çar; yok­sa, bi­zim, ya­ni, bu, eli­miz­de olan bir şe­yi ve­rip, ça­lı­şa­nı­mız­dan esir­ge­di­ği­miz bir hu­sus de­ğil.

Kal­dı ki, dün­ya­nın ço­ğu ye­rin­de, as­garî üc­ret, ya­sa­lar­la be­lir­len­me­miş­tir. Söz­leş­me öz­gür­lü­ğü­ne uy­gun ola­rak, ta­raf­lar bu­nu, top­lu­söz­leş­me­ler­le ara­la­rın­da bel­li eder­ler ve bu, da­ha çok da ki­şi ola­rak uy­gu­la­nır; ya­ni, ai­le fert­le­ri yok­tur ço­ğu as­garî üc­ret uy­gu­la­yan ül­ke­ler­de. Ör­ne­ğin İn­gil­te­re’de yok­tur, Hol­lan­da’da yok­tur; hep, bun­lar, tek ça­lı­şan üze­rin­den ya­pıl­mış­tır. Kal­dı ki, hiç kim­se­nin eli­ni ko­lu­nu da bağ­la­mı­yo­ruz; ya­ni, bu as­garî üc­ret, ka­mu­nun ilan et­ti­ği, Ko­mis­yo­nun ilan et­ti­ği en dü­şük üc­ret­tir. İmkânı olan iş­let­me­nin, bu­nun kat kat üze­rin­de, iş­çi­si­ne, ça­lı­şa­nı­na, hak et­ti­ği üc­re­ti ver­me­si­ne hiç­bir en­gel yok; za­ten, ve­ren­ler de var. Bu ko­nu­nun, bu çer­çe­ve­den de­ğer­len­di­ril­me­si, me­se­le­nin yer­li ye­rin­de tar­tı­şıl­ma­sı açı­sın­dan da­ha doğ­ru olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Evet, mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – 1,5 da­ki­ka var­dı; so­ru so­ra­bi­lir­dik efen­dim.

BAŞ­KAN – Bir son­ra­ki mad­de­de so­run Sa­yın Öz­can, geç­tik. Bel­ki, ben gör­me­dim si­zin gir­di­ği­ni­zi; çün­kü,  da­ha ön­ce­den yok­tu. Evet, şu an­da, Hü­se­yin Öz­can Bey, gir­di­ği­niz gö­zü­kü­yor ora­da. Bir son­ra­ki mad­de­de so­ru­nu­zu ala­yım.

3 ün­cü mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

MAD­DE 3.- Bu ka­nun hü­küm­le­ri­ni Ba­kan­lar Ku­ru­lu yü­rü­tür.

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Sam­sun Mil­let­ve­ki­li ve Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Ha­luk Koç; bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CHP GRU­BU ADI­NA HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan, Söz­leş­me­nin onay­lan­ma­sı­na da­ir ta­sa­rı­nın son mad­de­sin­de Gru­bum adı­na söz al­dım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sü­re­nin ta­ma­mı­nı kul­lan­ma ni­ye­tin­de de­ği­lim. Ön­ce­lik­le, da­ha ön­ce­ki mad­de­ler­de ya­şa­nan tar­tış­ma­lar çer­çe­ve­sin­de, ba­zı gö­rüş­le­ri­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Ba­ka­na ön­ce­lik­le te­şek­kür edi­yo­rum, ken­di ko­nu­suy­la il­gi­li bir ta­sa­rı­nın gö­rü­şül­me­si sı­ra­sın­da, ba­şın­dan so­nu­na ka­dar, Hü­kü­met sı­ra­la­rın­da gö­rev ya­pıp, so­ru­la­rı ce­vap­la­yıp, çok ol­gun bir şe­kil­de bu otu­ru­mu sür­dür­dü­ğü için. 

MEH­MET YIL­DI­RIM (Kas­ta­mo­nu) – Kas­ta­mo­nu­lu…

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Çün­kü, çok fark­lı ör­nek­le­re ta­nık ol­duk. Son de­re­ce önem­li ka­nun ta­sa­rı­la­rın­da, hem İk­ti­dar Gru­bu içe­ri­sin­de hem mu­ha­le­fet için­de ciddî tar­tış­ma­lar ya­şa­nan ko­nu­lar­da, so­rum­lu, mu­ha­tap ba­kan­la­rın bu sı­ra­lar­da yer al­ma­dı­ğı­nı gör­dü­ğüm için, Ba­ka­na bu te­şek­kü­rü­mü ilet­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, ta­rih­çe­si­ni söy­le­me­ye­ce­ğim bu Sos­yal Şart Pro­to­ko­lü­nün. Bu­nu ko­nuş­ma­cı ar­ka­daş­la­rı­mız di­le ge­tir­di; fa­kat, be­nim söy­le­mek is­te­dim bir olay var. Şim­di, mü­za­ke­re sü­re­cin­de olan bir ül­ke ola­rak, çe­şit­li da­yat­ma­lar­la, hak­sız da­yat­ma­lar­la kar­şı kar­şı­ya kal­mış bir ül­ke ola­rak, ek si­yasî ko­şul ka­bul et­me­me ka­ra­rı­nı yük­sek ses­le ifa­de eden bir ül­ke ola­rak, eşit şart­lar­da üye­lik sü­re­ci­nin tam üye­lik pers­pek­ti­fiy­le, ya­ni, yo­lun so­nu­nun net gö­rül­dü­ğü bir nok­ta­da sür­dü­ren bir ül­ke ola­rak, bu sü­reç­te ne­ler­le kar­şı kar­şı­ya­yız, kı­sa­ca de­ğin­mek is­ti­yo­rum.

Bu­gün­kü Av­ru­pa Par­la­men­to­su ka­ra­rın­da, ba­zı ke­sim­ler çok se­vin­di; ya­ni, Er­me­ni soy­kı­rı­mı­nın, asıl­sız soy­kı­rım id­di­ala­rı­nın Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun ka­ra­rın­dan çı­ka­rıl­ma­sı, san­ki bir za­fer gi­bi su­nul­ma­ya ça­lı­şıl­dı. Ben, mü­sa­ade­niz­le, bu hu­sus­ta şun­la­rı söy­le­mek is­ti­yo­rum:

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu, yüz yıl­lık bir id­di­adır, Tür­ki­ye’yi ku­şa­tan bir id­di­adır, or­ga­ni­ze bir id­di­adır. Bir Par­la­men­to ka­ra­rın­da, bir an­lık bir pe­ri­yot­ta, bu id­di­anın gün­dem­den dü­şü­rül­müş ol­ma­sı gi­bi bir olay, hiç­bir za­man Tür­ki­ye’nin bu ko­nu­da­ki ka­rar­lı tu­tu­mu­nu, id­di­alı tu­tu­mu­nu ge­ri çe­vir­me­me­li­dir. Bu kan­dır­ma­ca­ya hiç kim­se­nin inan­ma­ma­sı ge­re­kir. Bu id­dia, or­ga­ni­ze bir id­di­adır ve ge­çen haf­ta içe­ri­sin­de ve dün de –ta­mam­la­nan- Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu­nun çe­kin­ce­le­ri­ni söy­le­miş­tik ve Tür­ki­ye’yi çe­vi­ren bü­yük bir Rum di­as­po­ra­sı ve Er­me­ni di­as­po­ra­sı var­dır. Bun­lar, Tür­ki­ye’nin çağ­daş dün­ya­ya, çağ­daş Av­ru­pa’ya en­teg­re ol­ma­sı kar­şı­sın­da inat­la di­re­ne­cek­ler­dir. Bun­la­rı gör­me­miz la­zım. Onun için, mü­te­ka­bi­li­yet di­yo­ruz.

Ba­kın, ka­yıt­sız şart­sız Av­ru­pa Bir­li­ği di­yen­ler, hiç­bir di­renç gös­ter­me­me eği­li­mi­ni top­lu­ma en­jek­te et­me­ye ça­lı­şan­lar, dik­kat edin, çok il­ginç bir sü­reç ya­şa­tı­yor­lar Tür­ki­ye’de. İk­ti­dar­dan çok mu­ha­le­fet par­ti­si­ni kur­şu­na di­zi­yor­lar, kö­şe ya­zı­la­rın­da, ga­ze­te­le­rin­de. Biz Tür­ki­ye’ye iyi­lik edi­yo­ruz. Tür­ki­ye’ye doğ­ru­yu gös­ter­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz. Si­ze de yan­lış yap­ma­ma­nız için, doğ­ru­lar ko­nu­sun­da ıs­rar­cı ol­ma­nız için bu tav­rı­mı­zı sür­dü­rü­yo­ruz. Ne ya­zar­lar­sa yaz­sın­lar, ne der­ler­se de­sin­ler, ne yo­rum ya­par­lar­sa yap­sın­lar. Bel­ki de dün­ya de­mok­ra­si­le­rin­de gö­rül­me­yen bir çe­liş­ki­yi ya­şı­yo­ruz; ik­ti­dar ye­ri­ne mu­ha­le­fet eleş­ti­ri­li­yor Tür­ki­ye’de. Bu, doğ­ru ol­du­ğu­nu gös­te­ri­yor, ba­zı dik du­ru­şun ve ba­zı id­di­ala­rın di­le ge­ti­ril­me­si­nin. Bu, si­ze en bü­yük des­tek­tir; bu­nu unut­ma­yın.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ko­nu­ya ge­le­cek olur­sak; ka­mu sen­di­ka­cı­lı­ğı ala­nın­da, ma­ale­sef -Sa­yın Ba­kan da ku­su­ra bak­ma­sın­lar- bir ko­me­di ya­şı­yo­ruz. ILO stan­dart­la­rı or­ta­da, Ana­ya­sa­nın 90 ın­cı mad­de­si or­ta­da, Tür­ki­ye’nin bağ­lı ol­du­ğu hü­küm­ler or­ta­da ve bu­na uy­gun… Biz is­te­di­ği­miz ka­dar so­yut söz­leş­me­le­re ona­yı­mı­zı Par­la­men­to ka­ra­rıy­la ger­çek­leş­ti­re­lim; ama, bun­la­rın ya­şa­ma geç­me­si ko­nu­sun­da adım at­ma­dık­tan son­ra ken­di ken­di­mi­zi kan­dır­mış olu­ruz. “Ko­me­di” de­dim; ne­den ko­me­di; son sü­re­ci ha­tır­la­ya­lım, üç bü­yük me­mur kon­fe­de­ras­yo­nu, bi­li­yor­su­nuz, gö­rüş­me­le­re ka­tıl­dı ve bu sü­reç so­nun­da Uz­laş­tır­ma Ku­ru­lu­na git­ti, Uz­laş­tır­ma Ku­ru­lu ka­ra­rı­nı açık­la­dı; ama, so­nuç­ta, bu sü­re­cin ya­şan­ma­sı­na hiç ge­rek yok­muş tar­zın­da bir yo­rum yap­tı­ra­cak, yi­ne, Hü­kü­met top­la­na­rak, pa­zar­te­si gü­nü ken­di­si bu ka­ra­rı ver­di, ma­aş ar­tış­la­rıy­la il­gi­li. O za­man, biz bu ko­me­di­yi ni­ye ya­şı­yo­ruz?! Ni­ye var bu me­mur kon­fe­de­ras­yon­la­rı?! Han­gi hak­kı sa­vu­nu­yor­lar ve so­nuç­ta, bu sa­vun­duk­la­rı hak ko­nu­sun­da, eğer ta­lep et­tik­le­ri nok­ta­da bir uz­laş­ma sağ­la­ya­ma­dık­la­rı an­da da ne gi­bi bir hak­ka sa­hip­ler; hiç­bir hak­ka sa­hip de­ğil­ler.

Şim­di, çe­kin­ce­ler ko­nu­sun­da üzül­dü­ğüm bir nok­ta var. Da­ha ön­ce Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­dan ge­çen, bu pro­to­kol­le il­gi­li me­tin tek­rar ge­ri çe­ki­le­rek -ge­çen haf­ta içe­ri­sin­de bi­li­yor­su­nuz- bir ek çe­kin­ce da­ha ko­nul­muş­tur. Ya­ni, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­dan ge­çer­ken Tür­ki­ye'nin ko­şul­la­rı, ça­lış­ma ya­şa­mıy­la il­gi­li ko­şul­la­rı, de­ğer­len­dir­me­le­ri fark­lıy­dı da, ge­çen haf­ta da­ha fark­lı bir nok­ta­ya mı gel­di?! De­mek ki, biz de tam ha­zır de­ği­liz, biz de tam oturt­ma­mı­şız. Çe­liş­ki­ler bu­ra­dan çı­kı­yor.

De­min­ki di­ya­log­lar çer­çe­ve­sin­de tar­tış­ma­ya gir­mek is­te­mi­yo­rum; ama, siz­den bir is­tir­ha­mım var, bu­nu, Sa­yın Kaf­kas’a da söy­le­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz­ler, bu kür­sü­de, Tür­ki­ye'nin bü­tün­lü­ğü­ne, Tür­ki­ye'nin dir­li­ği­ne, Tür­ki­ye'nin Ana­ya­sa­sı­na ye­min ede­rek ya­sa­ma gö­re­vi ya­pan mil­let­ve­kil­le­ri­yiz. Hiç kim­se­yi ayırt et­me­den söy­lü­yo­rum. Çe­şit­li ifa­de­le­rin -biz­ler bi­li­yo­ruz bun­la­rı- za­man za­man Sa­yın Baş­ba­ka­nın ya­kın çev­re­sin­de­ki da­nış­man­la­rın sı­kın­tı­sı­nı di­le ge­tir­di­ği­miz za­man, tür­lü ha­ka­ret­le­re de uğ­ra­dık. Ben şah­sen uğ­ra­dım, ağır ha­ka­ret­le­re uğ­ra­dım. Bun­la­rı ben ta­şı­rım. Doğ­ru ol­du­ğu sü­re­ce, sa­vun­duk­la­rım doğ­ru ol­du­ğu sü­re­ce, bun­la­rı ta­şı­rım; bu, bir ulu­sal gö­rev­dir, bir millî du­ruş­tur; ama, siz­den şu­nu is­tir­ham edi­yo­rum: Ge­rek­siz ye­re kim­se­yi sa­vun­ma­yın de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Adı ge­çen mil­let­ve­ki­li­ni, ben, bu kür­sü­ye tek­rar da­vet et­mek is­ti­yo­rum ve gel­sin, Tür­ki­ye'nin bü­tün­lü­ğü üze­ri­ne, Tür­ki­ye'de­ki  Mi­sa­kı­millînin tar­tı­şıl­ma­ma­sı üze­ri­ne çı­kan be­yan­lar, açık­la­ma­lar, es­ki ka­yıt­lar­la il­gi­li, bu­gün­kü du­ru­şu­nu bu kür­sü­den ifa­de et­sin, ge­rek­siz tar­tış­ma­la­ra gir­me­ye­lim. Siz, ge­rek­siz ye­re kim­se­yi sa­vun­ma­yın, o ar­ka­daş da ge­rek­siz ye­re suç­la­ma­la­ra mu­ha­tap ol­ma­sın. Bu­nu, siz­den özel­lik­le is­ti­yo­rum. Türk top­lu­mu biz­den net­lik is­ti­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; Türk top­lu­mu, biz­den, dik du­ruş is­ti­yor; Türk top­lu­mu, biz­den, et­ti­ği­miz ye­mi­ne bağ­lı kal­ma­mı­zı, sa­dık ol­ma­mı­zı is­ti­yor. Onun için, bu­nun en net ça­re­si: Kar­de­şim, sen, Mi­sa­kı­millîyi ta­nı­yor mu­sun; kar­de­şim, sen, Tür­ki­ye’nin, bü­tün cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­lu­şun­da Bü­yük Ata­türk’ün ta­rif et­ti­ği gi­bi “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­ni ku­ran aha­li­ye Türk Mil­le­ti de­nir” ta­nı­mı­nı, bü­tün grup­la­rın kar­deş ol­ma­sı te­me­lin­de ka­bul edi­yor mu­sun ve bu­nun tar­tış­ma­ya açıl­ma­sı, se­nin nez­din­de, sa­de­ce se­nin par­ti­ne de­ğil, Tür­ki­ye’ye za­rar ve­rir ve ki­me koz ve­rir bi­li­yor mu­su­nuz, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, mu­ha­le­fe­te koz ver­mez, biz bu­nun üze­rin­den si­ya­set yap­ma­yız. Ki­me koz ve­rir; Tür­ki­ye üze­rin­de -dün de söy­le­dim, al­tı­nı çi­ze­rek o ke­li­me­yi tek­rar edi­yo­rum- Tür­ki­ye coğ­raf­ya­sı üze­rin­de, or­ta ve uzun va­de­de em­per­ya­list he­def­le­ri olan ve bu­nu acı­ma­sız­ca uy­gu­la­ma­ya ko­yan, ba­zı si­yasî he­def­le­ri, pro­je­le­ri, he­sap­la­rı ken­di­si­ne düs­tur edi­nen ve bu­ra­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin için­de­ki ba­zı un­sur­lar da var, bun­la­ra koz ve­rir ve ko­lay kul­lan­dıt­tı­rı­lan bir nok­ta­ya ge­ti­rir.

Ben, bu dü­şün­ce­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­te­dim. Her ne ka­dar çe­kin­ce­ler­le bir­lik­te de ol­sa, bu pro­to­ko­lün onay­lan­ma­sı­na Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak, bu­ra­da bu­lu­nan mil­let­ve­kil­le­ri­miz­le be­ra­ber olum­lu oy ve­re­ce­ği­mi­zi bil­di­ri­yo­rum, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Gru­bu adı­na, Sa­yın İb­ra­him Öz­do­ğan; bu­yu­run. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 977 ve 977’ye 1 in­ci Ek sı­ra sa­yı­lı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­ri­ne, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım; Yü­ce He­ye­ti­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu Sos­yal Şar­tın onay­lan­ma­sı, ta­biî ki, ül­ke­miz için çok önem­li hu­su­si­yet­ler­den bi­ri­si­dir. Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak biz bu­nu çok önem­si­yo­ruz; ama, bu Sos­yal Şar­tın uy­gu­lan­ma­sı açı­sın­dan Tür­ki­ye’de de­mok­ra­si­nin ve si­vil ini­si­ya­ti­fin ge­liş­ti­ril­me­si ge­rek­mek­te­dir. AK Par­ti İk­ti­da­rı dö­ne­min­de, bak­tı­ğı­mız za­man, de­mok­ra­si­nin, si­vil ini­si­ya­ti­fin ve­ya bun­la­rın içe­ri­ğin­de olan si­vil ita­at­siz­li­ğin ge­liş­ti­ril­me­si hu­su­sun­da hiç­bir adım atıl­ma­dı­ğı gi­bi, bun­la­rın kös­tek­len­me­si hu­su­sun­da çok men­fi ic­ra­at­la­rı ol­muş­tur.

Bun­lar­dan bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Geç­ti­ği­miz ha­zi­ran ayı so­nun­da, Ka­ra­de­niz’de­ki Hü­kü­me­tin fın­dık po­li­ti­ka­sı­nı be­ğen­me­yen Ka­ra­de­niz hal­kı Or­du’da bir mi­ting yap­mak is­te­di ve Or­du-Gi­re­sun ara­sın­da­ki ka­ra­yo­lu­nu ka­pat­tı. Ne ol­du; Ka­ra­de­niz­li sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri­miz­den bi­ri­si, o mi­tin­gi çok olum­lu bir şe­kil­de ida­re et­mek is­te­yen Em­ni­yet Mü­dür Yar­dım­cı­sı­nı ara­ya­rak çok sert bir şe­kil­de bu pro­tes­to­cu­la­rın da­ğı­tıl­ma­sı­nı is­te­di. Sa­yın Em­ni­yet Mü­dür Mu­avi­ni Rıd­van Gü­ler Bey de, bu­nun müm­kün ola­ma­ya­ca­ğı­nı, pro­tes­to­cu­lar­la iyi bir di­ya­log ku­ra­rak bu­nu ida­re et­mek is­te­di­ği­ni be­lirt­ti. Tat­min ola­ma­yan bu sa­yın mil­let­ve­ki­li­miz, baş­ka bir sa­yın mil­let­ve­ki­li­mi­zi, Or­du mil­let­ve­ki­li­mi­zi ara­ya­rak on­dan yar­dım is­te­di ve bu sa­yın mil­let­ve­ki­li de İçiş­le­ri Ba­ka­nı­nı ara­dı, bu du­ru­mu ak­tar­dı ve İçiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan bu Em­ni­yet Mü­dür Yar­dım­cı­sı gö­rev­den alın­dı. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ne­dir, bu du­rum; bu, İk­ti­dar Par­ti­si­nin de­mok­ra­si­ye, si­vil ini­si­ya­ti­fe ve bu­nun içe­ri­ği olan si­vil ita­at­siz­li­ğe vur­du­ğu önem­li dar­be­ler­den  bi­ri­si­dir. Bir de­fa, AK Par­ti­nin içe­ri­sin­de de­mok­ra­si tam an­la­mıy­la yok. Bu eğer ol­say­dı, iki sa­yın mil­let­ve­ki­li, eleş­ti­ri­ler­den do­la­yı, yol­suz­lu­ğu mey­da­na çı­ka­ran be­ya­nat­la­rın­dan do­la­yı bu par­ti­den atıl­maz­dı. Ya­ni, ma­ale­sef, AK Par­ti­nin gen­le­rin­de de­mok­ra­si yok, tam an­la­mıy­la bu­lun­ma­mak­ta­dır. Bu­nu, mut­lak su­ret­te ön­le­me­miz la­zım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ka­ra­de­niz hal­kı, ger­çek­ten, va­ta­nı­na, mil­le­ti­ne, bay­ra­ğı­na, mu­ha­fa­zakâr, millî de­ğer­le­ri­ne bağ­lı bir halk­tır. Dev­le­ti­ne hiç­bir nok­ta­da iti­ra­zı ol­ma­mış­tır, is­yan et­me­miş­tir. Eğer 80 000 in­san fın­dık fi­yat po­li­ti­ka­sı­nı pro­tes­to et­mek için top­lan­mış­sa, de­mek ki, bu­ra­da çok önem­li bir yan­lış­lık bu­lun­mak­ta­dır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di bu­ra­da­ki fın­dık fi­ya­tı hu­su­sun­da­ki en önem­li hu­su­si­yet­ler­den bi­ri­si­ni bu­ra­da hal­kım­la pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Bu­nu, Ka­ra­de­niz hal­kı çok iyi bil­mek­te­dir. Sa­yın Baş­ba­ka­nın ve­ri ta­ba­nı ko­or­di­na­tö­rü Cü­neyd Zap­su Ulus­la­ra­ra­sı Ağaç Ye­mi­şi Kon­se­yi­nin iki se­ne ön­ce Las Ve­gas’ta ger­çek­le­şen zir­ve­sin­de, ulus­la­ra­ra­sı fın­dık lo­bi­ci­le­riy­le bir­lik­te söz­leş­me­ye uy­ma­yan, Türk fın­dık­çı ih­ra­cat­çı­la­rı­nı ce­za­lan­dır­mak için on­la­ra des­tek olan­lar­dan bi­ri­si­dir. Şim­di ak­lı­mı­za şöy­le bir şey ge­li­yor: Aca­ba, Sa­yın Baş­ba­ka­nın Ka­ra­de­niz hal­kı­na olan bu olum­suz tav­rı Sa­yın Cü­neyd Zap­su’nun bu tav­rın­dan do­la­yı mı­dır? So­ru so­ru­yo­rum; hal­kım­la da bu­nu pay­laş­mak is­ti­yo­rum. Ora­da mil­yon­lar­ca in­sa­nın ge­çim kay­na­ğı fın­dık­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Şim­di, bu­ra­da AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­rin­den is­tir­ham edi­yo­rum; ne­dir bu fın­dı­ğa ta­kı­lıp kal­dı­nız… Fın­dık, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, çok önem­li­dir. Ha­ki­ka­ten, stra­te­jik ürün­le­ri­miz­den bir ta­ne­si­dir. De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız­dan bir­ka­çı da bu­nu söy­le­di, ben de söy­lü­yo­rum. Ka­ra­de­niz in­sa­nı­nın her şe­yi fın­dı­ğa bağ­lı­dır. Oğ­lu­nu, kı­zı­nı ev­len­dir­me­si, has­ta­ne pa­ra­sı, ilaç pa­ra­sı, ge­çi­mi, şu­yu bu­yu; bun­dan do­la­yı önem­li­dir. Ka­ra­de­niz in­sa­nı­nın bu­nu unu­ta­ca­ğı­nı hiç zan­net­mi­yo­rum. Bu­ra­da gün­dü­zün ko­nu­şan bir Ka­ra­de­niz­li sa­yın mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, ha­ki­ka­ten, oy­la­rı ce­bin­de zan­ne­di­yor, Ka­ra­de­niz in­sa­nı­nın tek­rar ken­di­le­ri­ne oy ve­re­ce­ği­ni söy­lü­yor.

ALİ İBİŞ (İs­tan­bul) – Hiç şüp­he­niz ol­ma­sın...

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Du­rum öy­le de­ğil ar­ka­daş­lar, du­rum öy­le de­ğil; çün­kü, ora­da, da­ha bir­kaç gün ev­vel, her tür­lü fi­zik­sel sal­dı­rı­yı her me­denî in­sa­nın kı­na­dı­ğı gi­bi ben de kı­na­mak­la bir­lik­te -hiç ka­bul edi­le­bi­lir bir ya­nı yok­tur- ora­da bir sa­yın İk­ti­dar Par­ti­si mil­let­ve­ki­li­ne, bir grup baş­kan­ve­ki­li­ne sal­dı­rı ol­muş­tur. Bu ne­yin ifa­de­si­dir; Ka­ra­de­niz in­sa­nı­nın bir in­fi­al içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nun ifa­de­si­dir ve ora­da oy­la­rın ka­hir bir ek­se­ri­yet­le kay­be­dil­di­ği­nin ifa­de­si­dir de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Hiç kim­se­nin oy­la­rı bir si­yasî par­ti­nin ce­bin­de de­ğil­dir. Sah­te an­ket­ler hiç kim­se­yi al­dat­ma­sın. Sah­te an­ket­ler, bü­yü­yen bir­kı­sım par­ti­ler gi­bi -bu Ana­va­tan Par­ti­si ta­biî en ön­de- onun önü­nü as­la ve ka­ti­yet­le ke­se­mez, ma­sa ba­şın­da ha­zır­la­nan an­ket­ler ke­se­mez. Bir gün, biz de, in­şal­lah se­çim­ler ol­sun, de­ğer­li ar­ka­da­şım, dos­tum, Kon­ya Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ah­met Işık gi­bi, ben de ka­tı­la ka­tı­la in­şal­lah gü­le­ce­ğim. Ah­met Işık’ı bu­ra­da tek­rar gör­mek is­ti­yo­rum ben ta­biî ki.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – Siz de o an­ket­ler­le se­çil­di­niz AK Par­ti­den...

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben eme­ğim­le gel­dim…

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – AK Par­ti­nin eme­ğiy­le gel­di­niz!..

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben eme­ğim­le gel­dim, be­da­va gel­me­dim. Bu­nu bir gün an­la­tı­rım.

AH­MET YE­Nİ (Sam­sun) – AK Par­ti­nin eme­ğiy­le gel­di­niz...

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, şim­di, baş­ka bir ko­nu­ya geç­mek is­ti­yo­rum. Bu Hü­kü­met dö­ne­min­de, ma­ale­sef, si­vil ini­si­ya­tif baş­ka alan­lar­da da, millî ve ulu­sal da­va­lar­da da kör­leş­ti­ril­miş­tir, üs­tü­ne üs­tü­ne gi­dil­miş­tir.

Baş­ka bir ör­nek ver­mek is­ti­yo­rum, bu ko­nu­da de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Şim­di, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin de­ğiş­tir­mek is­te­di­ği 301 in­ci mad­de­den yar­gı­la­nan söz­de ya­zar Elif Şa­fak “Ba­ba ve bil­mem ne” ad­lı bir ki­tap ya­zı­yor. Onu bu­ra­dan, mil­le­tin kür­sü­sün­den, ede­bi­me ay­kı­rı ol­du­ğu için, söy­le­mek is­te­mi­yo­rum ve ve bu­ra­da Er­me­ni­le­ri maz­lum gös­te­ri­yor, Türk­le­ri ka­til ola­rak gös­te­ri­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – Oku­du­nuz mu ki­ta­bı İb­ra­him bey?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Oku­ya­ca­ğım in­şal­lah; oku­ya­ca­ğım.

Siz ga­ze­te oku­mu­yor mu­su­nuz?! Ga­ze­te oku­mu­yor mu­su­nuz?!

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – Oku­ma­dı­ğı­nız ki­tap hak­kın­da na­sıl…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ga­ze­te me­denî in­san­la­rın oku­ya­ca­ğı bir şey. İlk­çağ in­sa­nı gi­bi du­man­la mı ha­ber­le­şe­cek­si­niz?!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ga­ze­te­den fay­da­la­na­ca­ğız ta­biî…

MEH­MET ALİ BU­LUT (Kah­ra­man­ma­raş) – Ya, oku­ma­dı­ğı­nız ki­tap üze­rin­de na­sıl ko­nu­şu­yor­su­nuz?!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Du­man­la mı ha­ber­le­şi­yor­su­nuz?!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, bu Elif Şa­fak, Türk­le­re ha­ka­ret eden, Er­me­ni­le­ri maz­lum gös­te­ren Elif Şa­fak, yar­gı­lan­ma­dan bir gün ön­ce Sa­yın Baş­ba­kan ta­ra­fın­dan ara­nı­yor ve ken­di­si­ne “geç­miş ol­sun” de­ni­yor, “geç­miş ol­sun” di­yor.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Ne­den di­yor?!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ha­tı­rı için, ik­ti­da­rın de­va­mı için di­yor.

MEH­MET EMİN TU­TAN (Bur­sa) – Ha­yır…

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Halk bu­nu ka­bul et­mi­yor ve in­şal­lah, be­ra­at ede­ce­ği­ni söy­lü­yor ve er­te­si gün Elif Şa­fak mah­ke­me­ye git­mi­yor -bel­ki Türk yar­gı ta­ri­hin­de ilk­tir bu- ra­por alı­yor ta­biî, git­me­di­ği hal­de be­ra­at edi­yor; Sa­yın Baş­ba­kan tek­rar arı­yor, geç­miş ol­sun duy­gu­la­rı­nı bil­di­ri­yor.

Ay­rı­ca, baş­ka bir ko­nu da var de­ğer­li ar­ka­daş­lar; o, mah­ke­me ol­du­ğu za­man, AB’ye men­sup bi­ri­si gi­dip mah­ke­me sa­lo­nu­nu tef­tiş edi­yor ve bu ara­da Sa­yın Baş­ba­kan, İs­tan­bul Em­ni­yet Mü­dü­rü­nü arı­yor; di­yor ki “Pro­tes­to­cu­la­rı so­kak­ta gör­mek is­te­mi­yo­rum.”

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Sen Baş­ba­kan­lık­ta mı ça­lı­şı­yor­sun?!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Türk­lü­ğe ha­ka­ret eden, Tür­ke ha­ka­ret eden Elif Şa­fak ko­ru­nu­yor, on­la­rı pro­tes­to et­mek is­te­yen Türk Mil­le­ti­nin yegâne tem­sil­ci­le­ri so­kak­lar­da gö­rül­mek is­ten­mi­yor. İş­te, bu da, Sos­yal Şar­ta uy­gun ola­rak, si­vil ini­si­ya­ti­fin, de­mok­ra­si­nin bas­tı­rıl­ma­sın­dan baş­ka bir şey de­ğil­dir. Ben, bun­la­rı mil­le­tim­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

O ki­ta­bı, el­bet­te ki, oku­ya­ca­ğım. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz­cık ga­ze­te oku­yun, med­ya­yı ta­kip edin. Ga­ze­te oku­mu­yor mu­su­nuz?! Oku­mu­yor­su­nuz… Ama ga­ze­te oku­mak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Öz­do­ğan, lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­ru­nuz efen­dim.

1 da­ki­ka­lık sü­re­ni­zi baş­lat­tım.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – Han­gi ga­ze­te­yi oku­yor­sun?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Söy­le­ye­yim; bü­tün ga­ze­te­le­ri oku­yo­rum. Her me­denî in­san gi­bi ga­ze­te ayı­rı­mı yap­mı­yo­rum. Mil­li­ye­ti de oku­yo­rum, Hür­ri­ye­ti de oku­yo­rum, Ye­ni­ça­ğı da oku­yo­rum, Or­ta­do­ğu­yu da oku­yo­rum, Millî Ga­ze­te­yi de oku­yo­rum; hep­si­ni oku­yo­rum.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – Bra­vo!.. Bra­vo!..

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Oku­mu­yor mu­su­nuz Millî Ga­ze­te­yi?

İS­MA­İL  Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – Bra­vo!..

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Tas­vip et­mi­yor mu­su­nuz Millî Ga­ze­te­yi; siz ora­dan gel­me­di­niz mi?!

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iş­te, bu, Tür­ki­ye’de bu İk­ti­dar yü­zün­den, bu Sos­yal Şar­tın uy­gu­la­na­ma­ya­ca­ğı­nı gös­te­ri­yor. İn­şal­lah, bu Sos­yal Şar­tın, gen­le­rin­de ve DNA’sın­da de­mok­ra­si bu­lu­nan Ana­va­tan Par­ti­si ik­ti­da­rın­da uy­gu­la­na­ca­ğı­nı çok iyi bi­li­yor, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN –Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­za ta­biî ki say­gı gös­ter­mek bi­zim gö­re­vi­miz­dir; ama, yi­ne ko­nu­dı­şı ko­nuş­ma­lar de­vam edi­yor ve üs­te­lik yar­gı­nın ver­miş ol­du­ğu bir­kı­sım ka­rar­lar nok­ta­sın­da dı­şa­rı­da ya­zı­lı ola­rak, söz­lü ola­rak eleş­ti­ri­le­bi­lir; ama, bu­ra­da­ki bu tip ifa­de­ler bu de­fa dı­şa­rı­ya baş­ka şe­kil­de yan­sı­yor; çün­kü, bu­ra­da bir yar­gı ka­ra­rı var­dır; yar­gı ka­ra­rı­nı eleş­tir­mek da­ha fark­lı bir ze­min­de ol­ma­lı di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Şah­sı adı­na De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan.

Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ko­nuş­ma­mın ba­şın­da, Sa­yın Mec­lis Baş­kan­ve­ki­li­nin bi­raz ön­ce­ki gö­rüş­le­ri­ne ka­tıl­ma­dı­ğı­mı ifa­de edi­yo­rum. Bu­ra­sı mil­le­tin hür kür­sü­sü­dür. Bu­ra­da mil­let­ve­kil­le­ri, her ko­nu­da gö­rüş­le­ri­ni ra­hat­lık­la açık bir şe­kil­de di­le ge­tir­me imkânı­na sa­hip­tir. Sa­yın Mec­lis Baş­kan­ve­ki­lim, bu tu­tu­mu­nu­zun, bu dü­şün­ce­ni­zin yan­lış ol­du­ğu inan­cın­da­yım.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, keş­ke, bu ge­ti­ril­miş olan ka­nun ta­sa­rı­sın­da mev­cut çe­kin­ce­ler ol­ma­say­dı, mev­cut çe­kin­ce­ler bu­lun­ma­say­dı. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı da, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­de ken­di­le­ri­ne ge­ti­ri­len sos­yal, eko­no­mik, malî, kül­tü­rel, sen­di­kal hak­lar, ne var­sa hep­si­ne bi­zim va­tan­daş­la­rı­mız da sa­hip ol­sa­lar­dı. An­cak, Mec­lis kür­sü­sün­den, bu ül­ke­nin Baş­ba­ka­nı­nın çay ve si­mit he­sa­bı yap­tı­ğı bir ül­ke­nin Mec­li­si­nin böy­le çe­kin­ce­ler koy­muş ol­ma­sı­nı da ben faz­la ya­dır­ga­mı­yo­rum; çün­kü, bir ül­ke­nin baş­ba­ka­nı, va­tan­daş­la­rı­nın ge­çi­miy­le il­gi­li ola­rak bu­ra­da çay-si­mit he­sa­bı yap­tı. As­garî üc­ret­le, 5 ki­şi­lik bir ai­le­nin na­sıl sa­de­ce çay ve si­mit­le ge­çi­ne­bi­le­ce­ği­ni bu kür­sü­ler­den ifa­de et­ti. Biz de, son­ra, kal­kı­yo­ruz, 4 ün­cü mad­de­nin 1 in­ci ben­di­ni onay­la­mı­yo­ruz. El­bet­te onay­la­ma­yız. Ça­lı­şan­la­rın ken­di­le­ri­ne ve ai­le­le­ri­ne iyi bir ya­şam dü­ze­yi sağ­la­ya­cak üc­ret hak­kı­na sa­hip ol­duk­la­rı­nı ta­nı­may­la il­gi­li mad­de­yi, el­bet­te, Ko­mis­yo­nu­muz da, AK Par­ti İk­ti­da­rı da onay­lan­ma­ma­sı için Mec­li­sin hu­zu­ru­na böy­le ge­ti­rir­ler. Biz, bu İk­ti­dar­dan, bu Sa­yın Baş­ba­kan­dan çok faz­la bir şey bek­le­mi­yo­ruz bu nok­ta­da.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, dün ak­şam, Sa­yın Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali Şa­hin çık­tı, te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­dan “ben bu sen­di­ka­la­rı ciddîye al­mı­yo­rum...” Sa­yın Kaf­kas ne­re­de bil­mi­yo­rum; ama, bir sen­di­ka­cı ola­rak dün de ken­di­si­ni ikaz et­tim bu­ra­da. “Sa­yın Meh­met Ali Şa­hin’in bu ko­nuş­ma­sı­nı din­le­din mi” de­dim “bir sen­di­ka­cı ola­rak...” “Din­le­me­dim.” Ama, “ben­den duy” de­dim; bu kür­sü­den de bir di­le ge­tir­me­si­ni bek­le­dim, ge­tir­me­di.

Şim­di, bu ül­ke­nin Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı “sen­di­ka­la­rı ciddîye al­mı­yo­rum” di­ye te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­da ko­nu­şur­sa…

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – Din­le­di­ği­ni an­la­mı­yor­sun.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – …biz, şu Şart­ta­ki onay­lan­ma­sı ge­re­ken şey­le­ri el­bet­te onay­la­ya­ma­yız.

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – Din­le­di­ği­ni an­la­ma­mış­sın.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Şim­di, Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, siz o gö­rüş­tey­se­niz, bu­yu­run; bu­ra­sı bi­raz son­ra bo­şa­la­cak, bu kür­sü…

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – “Ba­zı­la­rı” di­yor.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) –“ Ba­zı­ları” da ol­sa “sen­di­ka­cı­la­rı” da ol­sa “ba­zı­la­rı” da ol­sa, “ka­bul et­mi­yo­rum, ciddîye al­mı­yo­rum” ifa­de­si bir Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı­nın ağ­zın­dan çı­kan ifa­de­ler ola­rak Tür­ki­ye’nin han­gi nok­ta­da ol­du­ğu­nun açık bir işa­re­ti ve gös­ter­ge­si­dir. Biz, böy­le bir Tür­ki­ye’yi Av­ru­pa Bir­li­ği­nin içe­ri­si­ne da­hil et­me­ye ça­lı­şı­yo­ruz.

Şim­di, bu­gün Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun bir ka­ra­rı çık­tı. Şim­di, Tür­ki­ye’den gi­den he­yet, Sa­yın Şa­ban Diş­li’nin baş­kan­lı­ğın­da­ki he­yet açık­la­ma ya­pı­yor, di­yor­lar ki, 2004 ve 2005 yı­lın­da ka­bul edi­len ra­por­lar­dan da­ha ge­ri ol­ma­dık­la­rı­nı sa­vu­nu­yor.

Ya­ni, şim­di, şu man­tı­ğa ba­kın de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri: 2004’ten ve 2005’ten da­ha ge­ri de­ğil­miş; bu­nun­la avu­nu­yor, bu­nun­la te­sel­li bul­ma­ya ça­lı­şı­yor­lar. Biz de is­ter­dik ki, Sa­yın Baş­ba­kan, Hü­kü­met yet­ki­li­le­ri, Av­ru­pa’da bü­yük bir lo­bi ve ku­lis fa­ali­ye­tin­de bu­lun­sun­lar, Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da­ki bu ka­rar, en azın­dan, iler­le­me ra­por­la­rın­dan da­ha iyi bir du­rum­da çık­say­dı. Şim­di ora­da hâlâ di­yor ki, li­man­la­rı­nı­zı açın; Gü­ney Kıb­rıs Rum Ke­si­mi­ni ta­nı­yın; Er­me­nis­tan sı­nı­rı­nı açın; Alevîler­le il­gi­li olan bö­lüm­ler ay­nen ora­da yer­li ye­rin­de du­ru­yor.

Şim­di, hal böy­le iken, ora­dan ge­len eleş­ti­ri­ler, Hü­kü­me­tin Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li ça­lış­ma­lar­da bü­yük bir re­ha­vet içe­ri­si­ne gir­di­ği­ni söy­lü­yor. Şim­di…

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Ne ya­pa­lım o za­man?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ya­pa­cak­sın bir şey, ik­ti­dar­sın.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Er­me­nis­tan sı­nı­rı­nı mı aça­lım?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ba­kın, biz, Mec­lis ola­rak, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­ril­me nok­ta­sın­da, biz­den ne is­ti­yor­sa­nız, mu­ha­le­fet­ten ne is­ti­yor­sa­nız biz ha­zı­rız; ama, si­zin ka­fa­nı­zın ar­ka­sın­da, Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li mü­za­ke­re­le­ri sa­de­ce iç­po­li­ti­ka mal­ze­me­si ola­rak kul­lan­mak ya­tı­yor.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Li­man­la­rı mı aça­lım?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, Sa­yın Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı, Mec­lis­te da­ha ön­ce ko­nuş­ma­sı var, ben tu­ta­nak­lar­dan oku­dum, di­yor ki Ab­dul­lah Gül: “Av­ru­pa Bir­li­ği bir Hı­ris­ti­yan ku­lü­bü­dür, bi­zi içi­ne al­maz­lar.” Evet, bu­nu söy­lü­yor.

SO­NER AK­SOY (Kü­tah­ya) – Ne­re­de söy­lü­yor?!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Tu­ta­nak­lar­da var; ben, bu­nu kaç se­fer bu­ra­ya ge­tir­dim. Ba­kı­nız, bu­gün, bu­ra­dan bü­yük bir ses çık­ma­lı.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAY­RAM ÖZ­ÇE­LİK (Bur­dur) – Eli­miz­de ka­la­cak...

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, 1 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız; bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Şim­di, ben, ge­çen­ler­de, on­beş gün ön­ce, Cem Vak­fı­nın, Ata­türk Ka­pa­lı Spor Sa­lo­nun­da­ki top­lan­tı­sı­na git­tim; yak­la­şık 10 000 ki­şi ora­day­dı, top­lan­tı­da ve ora­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin Alevîler­le il­gi­li ola­rak, on­la­rı azın­lık ola­rak ta­nım­la­ma­la­rı­na kar­şı, ora­dan, 10 000 ki­şi­den gür bir ses, gür bir se­da çık­tı; di­yor­lar ki: “biz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin aslî un­su­ru­yuz” ve 10 000 ki­şi ayak­ta al­kış­la­dı.

Şim­di, bi­zim yap­ma­mız ge­re­ken, Hü­kü­met ola­rak, Mec­lis­te -is­ter­se­niz, biz mu­ha­le­fet ola­rak ha­zı­rız- Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li, Av­ru­pa Par­la­men­to­suy­la il­gi­li ça­lış­ma ya­pa­lım.

Ge­çen haf­ta, ben, bu­nu bu­ra­da di­le ge­tir­dim, gür bir ses çık­sın bu Mec­lis­ten de­dim, Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz “Av­ru­pa Par­la­men­to­su ka­rar­la­rı bağ­la­yı­cı de­ğil­dir” de­di. Ba­kı­nız, böy­le bir an­la­yış ola­bi­lir mi?! Bağ­la­yı­cı de­ğil di­ye­rek, on­lar bi­ze ne söy­le­ye­cek­se ka­bul mü ede­ce­ğiz ar­ka­daş­lar?!

FİK­RET BA­DAZ­LI (An­tal­ya) – Ha­yır, yok öy­le bir şey.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ee, o za­man, bi­ze dü­şen, Mec­lis ola­rak, Hü­kü­met ola­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Kan­do­ğan.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, Baş­kan­lık Di­va­nı­nın uy­gu­la­dı­ğı hu­sus, İç­tü­zük hü­küm­le­ri­dir. İç­tü­zü­ğe gö­re, söy­le­ye­cek sö­zü olan, ge­re­ken şe­kil­de ça­lış­mış olan ar­ka­daş, ko­nuy­la il­gi­li ola­rak her tür­lü gö­rü­şü­nü be­yan eder; ama, ko­nu­nun dı­şın­da, bir­kı­sım ar­ka­daş­la­ra, bir­kı­sım yer­le­re da­vet me­to­du­nun İç­tü­zük­te ye­ri ol­ma­dı­ğı­nı bil­gi­le­ri­ni­ze arz ede­rim.

ALİM TUNÇ (Uşak) – Ko­nuş­ma­lar ko­nuy­la il­gi­li ol­mu­yor ki Sa­yın Baş­ka­nım!..

BAŞ­KAN - Hü­kü­met adı­na, Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı­mız Sa­yın Mu­rat Ba­şes­gi­oğ­lu.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi şah­sım ve Hü­kü­me­ti­miz adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Şu ana ka­dar bu ko­nu­da gö­rüş ser­de­den bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma da çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Evet, sa­at iler­le­di, uzun ko­nuş­ma­ya­ca­ğım. 1996 yı­lın­da im­za­ya açıl­mış bu­lu­nan bu Sos­yal Şart, Hü­kü­me­ti­miz ta­ra­fın­dan 2004 yı­lın­da im­za­lan­mış ve şu an­da da Yü­ce Mec­li­sin ona­yı­na -uy­gun bu­lun­du­ğu­na da­ir ka­nun ta­sa­rı­sı- ge­ti­ril­miş bu­lun­mak­ta­dır. Umu­yo­rum, bu gö­rüş­me­ler ışı­ğın­da, bu önem­li ulus­la­ra­ra­sı bel­ge­yi Yü­ce Mec­li­si­miz onay­la­ya­cak­tır ve da­ha ön­ce uy­gun gör­dü­ğü­müz sos­yal stan­dart­la­ra ye­ni sos­yal stan­dart­lar ila­ve ede­rek, hem va­tan­daş­la­rı­mı­zın Tür­ki­ye’de re­fa­hı­nın, mut­lu­luk­la­rı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­na imkân ve­re­ce­ğiz hem de ulus­la­ra­ra­sı bağ­lam­da önem­li bir bel­ge­yi, Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si­nin ta­mam­la­yı­cı­sı olan bir bel­ge­yi de ka­bul et­me­nin ya­rar­la­rı­nı ve avan­taj­la­rı­nı in­şal­lah önü­müz­de­ki dö­nem­de gö­re­ce­ğiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da çe­kin­ce­ler çok ko­nu­şul­du; doğ­ru­dur, her ül­ke gi­bi biz de bu söz­leş­me­nin ba­zı hü­küm­le­ri­ne çe­kin­ce koy­duk. Bu çe­kin­ce, ta­ma­men iyi ni­yet­le, ül­ke­mi­zin için­de bu­lun­du­ğu şart­lar­dan kay­nak­lan­mak­ta­dır. Ba­zı hu­sus­la­rın ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si ge­re­ki­yor, ba­zı de­ği­şik­lik­le­rin ya­pıl­ma­sı ge­re­ki­yor. Bun­lar ya­pıl­dı­ğı za­man, in­şal­lah önü­müz­de­ki sü­reç­te bu Yü­ce Mec­lis, bu kon­muş olan çe­kin­ce­le­ri de or­ta­dan kal­dı­ra­cak­tır. Pren­sip ola­rak hiç­bi­ri­ne as­lın­da kar­şı de­ği­liz; ne ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü­ne kar­şı­yız ne top­lu­pa­zar­lı­ğa kar­şı­yız ne de as­garî üc­re­tin da­ha faz­la ol­ma­sı nok­ta­sın­da­ki iyi ni­yet te­men­ni­le­ri­ne kar­şı­yız; ama, so­rum­lu­luk du­yan in­san­lar ola­rak, bu­gün ül­ke­mi­zin du­ru­mu bu­dur, an­cak bu şart­lar da­hi­lin­de bu söz­leş­me­yi onay­la­ya­bi­li­yo­ruz. Kal­dı ki, bir­çok Av­ru­pa ül­ke­si bu an­lam­da biz­den da­ha ge­ri­dir; bu­nun da bi­lin­me­sin­de fay­da mü­la­ha­za edi­yo­rum. Bu re­vi­ze Sos­yal Şar­tın onay­lan­ma­sı­nın, ül­ke­miz ulu­sal hu­ku­ku açı­sın­dan bir mah­zur teş­kil et­me­di­ği­ni tek­rar ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Bir­çok ko­nu söy­len­di bu­ra­da; iş­siz­lik­ten, sen­di­kal hak ve hür­ri­yet­ler­den, bir­çok ko­nu­ya, hat­ta fın­dı­ğa ka­dar uza­nan bir­çok ko­nu di­le ge­ti­ril­di. Bun­la­rı bel­ki baş­ka or­tam­da ce­vap­la­ya­ca­ğım; ama, şu­nu söy­le­ye­bi­li­rim: Tür­ki­ye’de sos­yal hak­lar ko­nu­sun­da, sen­di­kal hak­lar ko­nu­sun­da her gün da­ha ile­ri­ye git­me nok­ta­sın­da hem ya­sal hem de ku­rum­sal an­lam­da önem­li adım­lar atı­yo­ruz; İş Ka­nu­nu­nun çık­ma­sı, İş-Kur Ka­nu­nu­nun çık­ma­sı, Sos­yal Gü­ven­lik Ya­sa­sı bun­la­rın en önem­li işa­ret­le­rin­den­dir. Eli­miz­de 2821 ve 2822 sa­yı­lı Ya­sa­lar ha­zır­dır, kon­fe­de­ras­yon­la­rın gö­rüş­le­ri­ni bek­li­yo­ruz. 4688 sa­yı­lı Ka­mu Gö­rev­li­le­ri Sen­di­ka­sın­da da yi­ne ile­ri adım­lar at­mak önem­li he­def­le­ri­miz ara­sın­da­dır. İn­şal­lah bun­la­rı Yü­ce Mec­li­sin ona­yıy­la bir­lik­te ha­ya­ta ge­çi­rip, Tür­ki­ye’de sos­yal po­li­ti­ka ala­nın­da, sen­di­kal hak ve hür­ri­yet­ler ala­nın­da da­ha ile­ri adım­lar ata­ca­ğı­mız inan­cın­da­yım.

Bu ko­nu­da, ta­biî, ken­di­mi­zi sor­gu­lar­ken, ken­di­mi­ze hak­sız­lık et­me­me­miz la­zım; Tür­ki­ye, sen­di­kal hak­lar açı­sın­dan bi­ri­ki­mi olan bir ül­ke­dir. Bu­gün Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ka­pı­sın­da olan bir­çok ül­ke­de ol­ma­yan ya­sal ve ku­rum­sal ya­pı Tür­ki­ye’de mev­cut­tur. Bu ko­nu­da Tür­ki­ye’nin ço­ğu ül­ke­den ile­ri ol­du­ğu­nu da bir kez da­ha ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; iz­ni­niz­le bir­kaç cüm­ley­le de bu Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun tav­si­ye ka­ra­rı­na iliş­kin gö­rüş­le­ri­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Evet, bu­ra­da­ki gö­rüş­le­ri bi­zim pay­laş­ma­mız müm­kün de­ğil­dir. Özel­lik­le Lo­zan’da ta­nım­lan­mış azın­lık kav­ra­mı dı­şı­na çı­kan, bu ül­ke­nin aslî un­sur­la­rı­nı azın­lık ka­te­go­ri­sin­de gö­ren ka­rar­la­rı hiç­bir şe­kil­de ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil­dir. Bu­na şid­det­le “ha­yır” di­yo­ruz ve umu­yo­rum, bu Par­la­men­to­dan bu an­lam­da bü­tün grup­la­rın iş­ti­ra­kiy­le da­ha gür bir ses çı­ka­cak­tır.

Yi­ne, Hol­lan­da’da Türk kö­ken­li mil­let­ve­ki­li aday­la­rı­na ya­pıl­mış olan ayı­rım­cı­lı­ğı da bi­zim ke­sin­lik­le ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil. On­la­rın par­ti yö­ne­tim­le­ri ta­ra­fın­dan ve­to edil­me­si­nin ne­de­ni, o ül­ke­nin di­li­ni bil­me­me­si, o ül­ke­nin ge­le­nek­le­ri­ne, o ül­ke­nin de­ğer­le­ri­ne uy­ma­ma­sın­dan de­ğil, ta­rih­te ya­rım kal­mış söz­de bir Er­me­ni id­di­ası­nın, di­as­po­ra­nın et­kin gay­ret­le­ri ne­ti­ce­sin­de, o ül­ke­nin yö­ne­tim­le­ri ta­ra­fın­dan, ma­ale­sef çok yan­lış bir şe­kil­de ka­bul edil­me­sin­den kay­nak­la­nan bir du­rum bu aday ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ba­şı­na gel­miş­tir. Umu­yo­rum, Yü­ce Par­la­men­to, ik­ti­da­rıy­la-mu­ha­le­fe­tiy­le Türk kö­ken­li bu üç aday ar­ka­da­şı­mı­za sa­hip çı­ka­cak. El­bet­te on­lar ken­di bi­rey­sel hak ve hu­kuk­la­rı­nı ko­ru­ya­cak­lar; ama, Tür­ki­ye’den de çok güç­lü bir şe­kil­de bir se­sin bu ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ya­nın­da ol­ma­sın­da fay­da mü­la­ha­za et­ti­ği­mi siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Yi­ne Av­ru­pa Par­la­men­to­su­nun bu tav­si­ye ka­ra­rın­da pay­laş­ma­dı­ğı­mız bir­çok hu­sus var. Bü­tün bun­la­rı dü­şü­ne­rek, Tür­ki­ye’nin özel­lik­le dış po­li­ti­ka­da çok yo­ğun bir gün­dem ya­şa­dı­ğı­nı he­pi­mi­zin bil­me­si la­zım. Bu­nun için, ken­di ara­mız­da­ki ufak te­fek me­se­le­le­ri bü­yüt­me­den, Tür­ki­ye’nin ulu­sal çı­kar­la­rı et­ra­fın­da ik­ti­da­rıy­la-mu­ha­le­fe­tiy­le, dev­le­tin bü­tün ku­rum­la­rıy­la bir­le­şe­rek ar­tık güç­lü bir şe­kil­de aya­ğa kalk­mak ve mil­le­ti­mi­zin hak­lı se­si­ni bü­tün dün­ya­ya du­yur­mak gi­bi bir so­rum­lu­luk­la kar­şı kar­şı­ya­yız. İn­şal­lah bu­nu ya­pa­ca­ğız, ba­şa­ra­ca­ğız.

Bu duy­gu­lar­la Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (Al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Ba­ka­nım.

Şah­sı adı­na son ko­nuş­ma­cı, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Hü­se­yin Tan­rı­ver­di.

Bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (Ma­ni­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Göz­den Ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de, sa­nı­yo­rum, ye­te­rin­ce ko­nuş­ma­lar ya­pıl­dı ve Sa­yın Ba­ka­nı­mız da açık­la­ma­lar­da bu­lun­du.

Ta­biî ki bu ya­sa üze­rin­de ol­duk­ça yo­ğun ko­nuş­ma­mız ge­re­ki­yor, de­tay ça­lış­ma­mız ge­re­ki­yor; çün­kü, bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, te­mel sos­yal ve eko­no­mik hak­la­rın he­men he­men bü­tü­nü­nü, bü­tün yön­le­ri­ni ga­ran­ti eden bir Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­dır; tek söz­leş­me­dir. Do­la­yı­sıy­la, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ne gir­miş ül­ke­mi­zin sos­yal ve eko­no­mik hak­la­rı­nın, top­lu­mu­mu­zun bu yön­de­ki hak­la­rı­nın be­lir­len­me­si ko­nu­sun­da ciddî ça­lış­ma yap­ma­mız ge­re­ki­yor­du ki, ger­çek­ten de­tay ça­lış­ma ya­pıl­dı.

Bu Sos­yal Şar­ta iliş­kin ta­rihî geç­miş ve­ril­di. 1961’de To­ri­no’da im­za­ya açı­lan, 1965’te yü­rür­lü­ğe ko­nu­lan ve on­dan son­ra da ül­ke­mi­zin 1989 yı­lın­da ka­bul et­miş ol­du­ğu ifa­de edil­di ve böy­le ta­rihî bir sü­reç sey­ret­ti.

Ül­ke­miz 1989 yı­lın­da bu­nu ka­bul et­ti, on­dan son­ra de­ği­şik hü­kü­met­ler iş­ba­şı­na gel­di. Bu de­ği­şik hü­kü­met­ler za­ma­nın­da, bu çe­kin­ce­ler da­ha yo­ğun bir şe­kil­de var­ken, şim­di, bi­zim Hü­kü­me­ti­miz za­ma­nın­da bu çe­kin­ce­ler en aza in­di­ril­miş ol­du. İfa­de edil­di­ği gi­bi, 4 mad­de üze­rin­de çe­kin­ce var; ama, 2 mad­de­si­nin fık­ra­la­rı üze­rin­de var; do­la­yı­sıy­la, 2 ana mad­de üze­rin­de çe­kin­ce söz ko­nu­su. Bu çe­kin­ce de, kar­şı ol­ma­mız­dan kay­nak­la­nan bir çe­kin­ce de­ğil, za­man içe­ri­sin­de ya­pı­la­cak dü­zen­le­me­le­re bağ­lı ol­du­ğu için, bir çe­kin­ce­dir ki, 2821 sa­yı­lı Sen­di­ka­lar Ka­nu­nu, 2822 sa­yı­lı Top­lu İş Söz­leş­me­si, Grev ve Lo­kavt Ka­nu­nu ça­lış­ma­la­rı da baş­la­tıl­mış, sos­yal ta­raf­la­ra ta­sa­rı ha­lin­de gön­de­ril­miş, on­la­rın ce­vap­la­rı bek­le­nil­mek­te­dir. Bu çer­çe­ve­de bun­lar da dü­zel­til­miş ve çe­kin­ce­ler oto­ma­tik­man or­ta­dan kalk­mış ola­cak­tır.

Ay­nı şe­kil­de, di­ğer mad­de­ler­de de böy­le­si bir bek­len­ti­den kay­nak­la­nan çe­kin­ce­dir, yok­sa bu mad­de­le­re kar­şı ol­mak­tan de­ğil. İfa­de edil­di­ği gi­bi, yi­ne, ço­ğu Av­ru­pa ül­ke­sin­den da­ha ile­ri dü­zey­de, ül­ke­miz, bu sos­yal şar­ta onay ver­miş­tir, ka­bul ver­miş­tir.

Ta­biî…

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Doğ­ru mu söy­lü­yor­sun?!

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Doğ­ru söy­lü­yo­rum…

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Söy­le­di­ğin­le ya­pı­la­nın ala­ka­sı yok. Bir de “sen­di­ka­cı­yım” di­ye ge­çi­ni­yor­sun.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – 31 mad­de var Sa­yın Sel­vi…

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Geç bun­la­rı… Ha­di ca­nım sen­de!..

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - Bu­ra­da ko­nuş­tu­nuz, 31 mad­de var, 4 mad­de üze­rin­de çe­kin­ce var. 2 ta­ne­si ör­güt­len­me ve söz­leş­me hak­kı­dır.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Se­nin de­dik­le­rin­le hiç ala­ka­sı yok. Bu işi bil­di­ği­ni ora­dan id­dia et­me.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Şim­di, ta­biî, Sa­yın Sel­vi ora­dan ko­nu­şu­yor. Sa­yın Sel­vi kür­sü­den de ko­nuş­tu…

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Sen de otur­du­ğun yer­den ko­nuş­tun.

 HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - Ama, doğ­ru­su, Sa­yın Sel­vi bu­gün Mec­li­si­mi­ze çok renk ka­tan, Mec­li­si­mi­zin alış­kın ol­ma­dı­ğı, kür­sü­ye han­gi şart­lar­da, han­gi ka­fay­la çı­kıl­ma­sı ge­rek­ti­ği nok­ta­sın­da, bu­gü­ne ka­dar sa­nı­yo­rum Sa­yın Sel­vi’nin öğ­ren­me­di­ği bir ko­nu var.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Ne de­mek bu söy­le­di­ğin?! Ne de­mek “han­gi ka­fa”?!

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ne de­mek “han­gi ka­fa”?

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - Şim­di “han­gi ka­fa” de­di­ği­miz, doğ­ru­la­rı ifa­de et­mi­yor­su­nuz, çar­pı­tı­yor­su­nuz, bu­ra­da yan­lış be­yan­lar­da bu­lu­nu­yor­su­nuz.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Se­nin bel­ge­le­rin­den oku­dum, hiç­bi­ri yan­lış bel­ge de­ğil. Hi­la­fı ha­ki­kat ko­nuş­tu­ğu­nu­zu de­fa­lar­ca söy­le­dim.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - Evet, bu kür­sü mil­le­tin kür­sü­sü­dür. Mil­le­te ters dü­şe­cek, mil­le­tin dav­ra­nış­la­rı­na ters dü­şe­cek, mil­let ek­ran­da iz­ler­ken “ne­dir bu Mec­li­sin ha­li” de­dirt­me­ye­cek bir ta­vır ve ka­fay­la bu­ra­da ol­ma­nız la­zım, bu­nu söy­lü­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) İn­şal­lah, bun­dan son­ra o dü­şün­cey­le bu­ra­ya çı­kar­sı­nız, o dav­ra­nış bi­çi­mi­niz­le, o du­ru­mu­nuz­la çı­kar­sı­nız. Şim­di…

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – İş­çi sı­nı­fı­na iha­net eden bir adam an­cak böy­le ko­nu­şur. İş­çi sı­nı­fı­na iha­net eden bir ada­mın ko­nuş­ma­sı ib­ret­le in­ce­le­ne­cek.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – İş­çi sı­nı­fı­na…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, bu­yu­run; lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Ta­biî, iha­net et­ti­ği için söy­le­ye­cek la­fı yok.

BAŞ­KAN – Sa­yın Sel­vi…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Ke­sin­lik­le, bu­ra­da iş­çi sı­nı­fı­na iha­net söz ko­nu­su de­ğil­dir.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Doğ­ru ko­nuş­mu­yor­sun. Ko­nuş­ma­nın hep­si yan­lış, ya­lan!

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - …yap­tık­la­rı­nı­zı bu­ra­da ifa­de edi­yor­su­nuz, dü­şün­dük­le­ri­ni­zi, ka­fa­nı­zın için­de­ki­ni bu­ra­da ifa­de edi­yor­su­nuz. Bu İk­ti­dar­dan baş­ka eme­ği, iş­çi­yi, ça­lı­şa­nı, dar ve sa­bit ge­lir­li­yi -köy­lü­süy­le, çift­çi­siy­le- dü­şü­nen baş­ka bir ik­ti­dar ol­ma­dı Sa­yın Sel­vi, ol­ma­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Çe­kin­ce koy­du­nuz!

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - İş­çi, eme­ği en yü­ce de­ğer ka­bul eden, al­nı­nın te­ri ku­ru­ma­dan üc­re­ti­ni ve­ren an­la­yış bu an­la­yış, bu İk­ti­da­rın an­la­yı­şı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar, CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Bu­nun için mi çe­kin­ce koy­du­nuz? İha­net edi­yor­sun ken­di sı­nı­fı­na, sa­na ya­kış­maz! İş­çi­le­ri aç bı­rak­mak mı?..

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Ba­kı­nız, zo­run­lu ta­sar­ruf­lar için ka­pı ka­pı be­ra­ber do­laş­tı­ğı­mız ar­ka­daş­la­rı­mız var bu­ra­da, Sa­yın Me­ral yok.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Ne di­ye do­laş­mı­şız?

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - Ka­sa­da yok; ama, ka­yıt­ta var, “ve­re­me­yiz” di­yor­du ba­kan­lar. Şim­di, biz ve­ri­ver­dik; bu, eme­ğin hak­kı­nı tes­lim et­mek de­ğil mi Sa­yın Sel­vi?! (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Ne­yi ver­di­niz? Ne de­mek eme­ğin hak­kı?!

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Ala­cak­lı Ada­mın ala­ca­ğı­nı ver­di­niz.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ne de­mek “ve­ri­ver­dik”? (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Gel bu­ra­da bun­la­rı ko­nuş, gel bu­ra­da… Zo­run­lu ta­sar­ruf­la­rı ver­dik, zo­run­lu ta­sar­ruf­la­rı ver­dik. Kim ve­ri­yor­du? Ka­sa­da yok… Ka­sa­da yok di­yen­le­re so­run, ka­sa­da yok di­yen­le­re so­run.

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di… Sa­yın Tan­rı­ver­di, lüt­fen, te­şek­kür eder mi­si­niz Ge­nel Ku­ru­la.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Ba­kı­nız, şim­di…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di… Sa­yın Tan­rı­ver­di…

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – İş­siz­lik si­gor­ta­sı di­ye mil­le­tin pa­ra­sı­nı top­la­dı­nız, iş­siz­ler so­kak­ta…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Ba­kı­nız, şim­di, hak gre­vi­ni bu­ra­da ko­nu­şu­yor­su­nuz.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – An­la­maz­sın bu­nu sen. Sen da­ha dün gel­din.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Adı hak gre­vi de­ğil ama…

KÂZIM TÜRK­MEN (Or­du) – Sü­re­si bit­ti, Baş­kan, ni­ye ka­pat­mı­yor­sun?!

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Otur­du­ğu yer­den ko­nu­şur­ken… Ter­bi­ye­siz­ce ko­nuş­tu…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) - Ba­kın…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, din­ler mi­si­niz…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) -… biz, bu­ra­da…

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di, sü­re­ler dol­du, lüt­fen, te­şek­kür eder mi­si­niz; is­tir­ham edi­yo­rum.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım… Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN – Sü­re dol­du, lüt­fen.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, ben sö­zü­mü ta­mam­lı­yo­rum; yal­nız…

BAŞ­KAN – Lüt­fen, te­şek­kür eder mi­si­niz.

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) -… bu mil­le­tin kür­sü­sü, bu mil­le­te uy­gun şe­kil­de ko­nuş­ma kür­sü­sü­dür; ya­lan ko­nu­şu­la­cak bir kür­sü de­ğil­dir. Her­kes, per­va­sız­ca, ak­lı­na ge­le­ni söy­le­ye­mez… CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Tan­rı­ver­di…

HÜ­SE­YİN TAN­RI­VER­Dİ (De­vam­la) -…ger­çek­le­ri ifa­de eder.

Te­şek­kür edi­yo­rum, sağ olun. (AK Par­ti  sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Per­va­sız­ca, ter­bi­ye­siz­ce ko­nuş­tu­ğu için…

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Tan­rı­ver­di.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma var bir de­fa, söz is­ti­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir)- Sa­taş­ma var ca­nım; ol­maz mı?! Bal gi­bi sa­taş­ma ya! İs­men hem…

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, mad­de üze­rin­de… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım…

Sa­yın Hü­se­yin Öz­can, so­ru so­ra­cak mı­sı­nız?

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Evet.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run efen­dim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Baş­ka­nım, 63 ün­cü mad­de­ye gö­re söz ta­le­bim var.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Baş­kan…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Siz­le­rin va­sı­ta­sıy­la, Sa­yın Ba­ka­nı­ma 5 ta­ne so­ru so­ra­ca­ğım.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Son de­re­ce ka­ba ve bu Mec­li­se ya­kış­ma­ya­cak laf­lar söy­le­di. Son de­re­ce ya­lan, yan­lış ko­nuş­tu.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Av­ru­pa Sos­yal Şart­la­rı Ka­bul edi­lir­ken, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­der­ken, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­den han­gi­le­rin­de 13 000 000 -14 000 000 ye­şil­kart sa­hip­le­ri var­dır; bu­nu öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

İkin­ci­si, iş­çi­le­rin ve me­mur­la­rın sen­di­ka­laş­ma­sı­nın önü­nü kes­mek, bun­la­rı cop­lan­dı­ra­rak, bun­la­rın önü­nü ke­se­rek, sen­di­ka­laş­ma­yı en­gel­le­mek, Av­ru­pa Bir­li­ği­ne gi­der­ken, doğ­ru mu­dur?

Üçün­cü… Av­ru­pa Bir­li­ği­ne, han­gi ül­ke­le­rin­de, kut­sal gün­ler­de if­tar ça­dır­la­rın­da gös­te­riş ya­pan bir dev­let yö­ne­ti­ci­si var mı­dır?

Di­ğer bir so­rum ise, Tür­ki­ye Av­ru­pa Bir­li­ğiy­le il­gi­li. Av­ru­pa Par­la­men­to­sun­da ka­bul edi­len ka­rar­la il­gi­li ba­zı so­ru­lar var; ör­ne­ğin, Hü­kü­me­tin 301, 216, 277, 288, 301, 305 ve 318 in­ci mad­de­le­rin de­ğiş­ti­ril­me­si ko­nu­sun­da­ki dü­şün­ce­le­ri­ni öğ­ren­mek is­ti­yo­ruz.

Yi­ne, ay­nı ra­por­da, Ale­vi­li­ğin ta­nın­ma­sı, ce­mev­le­ri­nin de dinî mer­kez ola­rak tes­cil edil­me­si, din eği­ti­mi gö­nül­lü esa­sı­na gö­re dü­zen­le­me­si gi­bi bir ça­lış­ma­nız var mı; ne dü­şü­nü­yor­su­nuz?

Son so­rum ise, Tür­ki­ye’nin li­man­la­rı­nın Rum ge­mi­le­ri­ne açıl­ma­sı ta­lep edi­len ra­por­da, Kıb­rıs Rum ke­si­mi da­hil, tüm Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri­ne ta­nın­ma­sı mü­za­ke­re­si sü­re­cin­de, böy­le bir ko­nu­da AKP Hü­kü­me­ti ola­rak ne dü­şü­nü­yor­lar? Bun­la­rı öğ­ren­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Hü­se­yin Öz­can, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ha­luk Koç, bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Ya­ni, önem­li bir söz­leş­me­nin ona­yı­nın gö­rü­şül­me­si­nin son nok­ta­sı­na gel­dik. Ben, ba­zı üs­lup­la­rı ya­dır­ga­dı­ğı­mı be­lir­te­rek Sa­yın Ba­ka­na so­ru sor­mak is­ti­yo­rum. Ta­biî, Sa­yın Ba­ka­nı kap­sa­mı­yor söz­le­rim.

De­min, Grup adı­na yap­tı­ğım ko­nuş­ma­da, da­ha ön­ce­ki ko­nuş­ma­lar­da olan ger­gin or­ta­mı ben yu­mu­şat­ma­ya ça­lış­tım; fa­kat, bun­dan hiç kim­se bir ders çı­kart­ma­mış gi­bi gö­zü­kü­yor ve tek­rar, ya­lan­cı­lık­la suç­la­ma­lar, bir­ta­kım ifa­de­ler bu­ra­da yer alı­yor. Bun­lar şık de­ğil. Eğer, o üs­lup­la ce­vap ve­ri­le­cek olur­sa, ben, Grup adı­na ko­nu­şur, bu­ra­da her­ke­si ye­re se­re­bi­li­rim (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Aa” ses­le­ri) ama, on­dan, fark­lı bir üs­lup­la ko­nu­şu­yo­rum.(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Aa” ses­le­ri, gü­rül­tü­ler)

Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan… Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run, so­ru­nu­zu so­run Sa­yın Koç.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, şim­di, bu­ra­da, mu­ha­le­fet adı­na ko­nu­şan hiç kim­se ya­lan bir ifa­de­de bu­lun­ma­mış­tır, bel­ge­ler üze­ri­ne ko­nuş­muş­tur ve bu­na ve­ri­le­cek ce­vap İk­ti­dar Par­ti­si Gru­bun­dan, bu üs­lup­la ol­ma­ma­lı­dır. Ben, Sa­yın Ba­ka­nın, bu ko­nu­da, her­hal­de, Sa­yın Grup Baş­kan­ve­kil­le­riy­le te­mas ede­rek, da­ha ol­gun bir gö­rüş­me or­ta­mı sağ­lan­ma­sı ko­nu­sun­da yar­dı­mı­nı ri­ca et­mek için so­ru hak­kı­mı kul­lan­dım.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım…

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­ka­nım.

Da­ha ön­ce, bu Av­ru­pa Par­la­men­to­su­na iliş­kin gö­rüş­le­ri­mi kür­sü­den pay­laş­tım. Bun­la­rın bir bö­lü­mü, bel­ki be­nim şahsî gö­rü­şüm ola­bi­lir; ama, he­pi­mi­zin his­si­ya­tı­nı yan­sıt­tı­ğı­na da ina­nı­yo­rum, yi­ne ay­nı şey­le­ri tek­rar­lı­yo­rum.

Onun dı­şın­da ka­lan­la­ra ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğim; ama, en son şöy­le bir te­men­ni­de bu­lu­na­yım; bel­ki bu­na hak­kım var di­ye de dü­şü­nü­yo­rum, bu Par­la­men­to­da uzun dö­nem gö­rev ya­pan bir ar­ka­da­şı­nız ola­rak: Par­la­men­to­da ik­ti­dar-mu­ha­le­fet ger­gin­li­ği­nin si­ya­set ku­ru­mu­na fay­da­sı ol­ma­dı­ğı­nı ya­şa­dık, gör­dük. Si­nir­li ola­bi­li­riz, ger­gin ola­bi­li­riz; ama, her za­man bel­li hu­dut­lar içe­ri­sin­de kal­mak­ta fay­da var. Onun için, gö­rüş­me­le­rin, asıl mec­ra­ın­da, Par­la­men­to ge­le­ne­ği­mi­ze uy­gun bir şe­kil­de ya­pıl­ma­sı he­pi­mi­zin ar­zu­su­dur. Ge­ce­nin iler­le­yen saa­tin­de, bu top­lan­tı­yı, bu şe­kil­de, bu duy­gu­lar­la bi­tir­mek is­ti­yo­rum.

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, kı­sa bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ney­le il­gi­li Sa­yın Çe­lik?

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Ko­nuy­la il­gi­li; Sa­yın Grup Baş­kan­ve­ki­li­nin açık­la­ma­sı üze­ri­ne.

BAŞ­KAN – Mik­ro­fo­nu­nu­zu açar­sa­nız, so­ru-ce­vap iş­le­mi de­vam edi­yor, ora­dan, ye­ri­niz­den ko­nu­şa­bi­lir­si­niz.

Bu­yu­run.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­ka­nım, çok te­şek­kür edi­yo­rum.

Az ön­ce, mu­ha­le­fe­te men­sup Grup Baş­kan­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, Gru­bu­mu­za men­sup ha­tip­le­rin ko­nuş­ma­la­rın­da­ki üs­lup­la il­gi­li de­ğer­len­dir­me­de bu­lun­du­lar ve her­ke­sin ak­lı­se­lim içe­ri­sin­de, bir ger­gin­li­ğe ma­hal bı­rak­ma­dan me­ra­mı­nı kür­sü­den açık­la­ma­sı ko­nu­sun­da be­yan­da bu­lu­nur­lar­ken çok da ve­ciz bir de­ğer­len­dir­me yap­tı­lar. Eğer, sağ­lık­lı üs­lup her­ke­si ye­re ser­mek­se, bu­ra­da na­sıl ger­gin­lik­le­rin ya­şa­na­ca­ğı­nı her­ke­sin tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­rum. Böy­le bir te­men­ni ile böy­le bir tek­li­fi bir ara­da tut­mak çok doğ­ru ol­ma­sa ge­rek. İçe­ri­de, bir bün­ye­de, bi­re­yin bün­ye­sin­de bir sı­kın­tı­nın ifa­de­si­ni or­ta­ya ko­yu­yor bu ifa­de­ler; bir.

İkin­ci­si, bu ge­ri­li­me ve­si­le olan ko­nuş­ma­la­rı da dik­kat­le ta­kip et­mek ge­re­ki­yor. Az ön­ce Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mı­zın ha­le­ti ru­hi­ye­si­ni, du­ru­şu­nu, ib­ret­le he­pi­miz iz­le­dik ve sa­bır­la iz­le­dik. Baş­kan, on ke­re, yir­mi kez, kür­sü­den ay­rıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni söy­le­me­si­ne rağ­men, ar­ka­da­şı­mız, mik­ro­fo­nun ka­pa­lı olup ol­ma­dı­ğı­nın da bi­lin­cin­de de­ğil­di. Biz, Mec­li­sin, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin dı­şa­rı­ya yan­sı­ma­sı ko­nu­sun­da, mil­let­ve­ki­li ve Mec­lis iti­ba­rı ko­nu­sun­da bir yan­lış an­la­şıl­ma ol­ma­sın di­ye, o an­da mü­da­ha­le et­me­dik ve sa­bır­la din­le­dik; ama, bu açık­la­ma­dan son­ra, az ön­ce, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na ko­nu­şan ar­ka­da­şın tav­rı­nı Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si yet­ki­li­le­ri­nin dik­ka­te al­ma­la­rı ve ge­rek­li ön­lem­le­ri al­ma­la­rı­nı, Mec­lis­te ge­ri­li­mi çok alt se­vi­ye­ye in­di­re­ce­ği dü­şün­ce­siy­le… He­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Ya­nın­da­ki­ne söy­le­ye­cek­sin onu.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, sa­at 14.00’ten bu sa­ate ka­dar ge­çen -yak­la­şık şu an­da sa­at 23.00- 9 sa­at­lik bir za­man di­li­mi içe­ri­sin­de, ara da ve­re­rek ça­lış­tık ve bir Sos­yal Şar­tın oy­lan­ma­sı­nın so­nu­na gel­dik. Grup Baş­kan­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ko­nuş­ma­la­rı, uzun dö­nem­dir, beş dö­nem­dir Par­la­men­to­da bu­lu­nan bir Sa­yın Ba­ka­nı­mı­zın geç­mi­şe da­ya­lı ola­rak tec­rü­be­le­ri ışı­ğın­da, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rın, ya­pı­lan hi­tap­la­rın, ta­biî ki, sa­de­ce bu­ra­da kal­ma­dı­ğı, dı­şa­rı­da­ki in­san­la­rı­mı­zı da, en üc­ra kö­şe­de, et­ki­le­di­ği­ni dü­şü­nür­sek, bun­dan son­ra­ki ko­nuş­ma­lar­da, grup baş­kan­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın de­di­ği şe­kil­de, da­ha ol­gun, da­ha yu­mu­şa­tı­cı, da­ha sa­kin, ama, ge­rek­li gö­rüş­le­ri de ifa­de ede­ce­ği­ni be­lirt­mek is­ti­yo­rum.

M.CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Otur­du­ğu yer­den mü­da­ha­le edip… Sus­tu­ra­ma­dı­nız ge­ve­ze­le­ri!..

BAŞ­KAN – …bu dü­şün­ce­le­re ka­tı­lı­yo­rum. Umu­yo­rum ki, bun­dan son­ra­ki gö­rüş­me­ler­de, bu öze­ne hep be­ra­ber dik­kat ede­ce­ğiz, bu­na özen gös­te­re­ce­ğiz.

Tek­rar te­şek­kür edi­yo­rum.

Mad­de üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Ta­sa­rı­nın ta­ma­mı­nın oy­la­ma­sın­dan ön­ce, bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın aleyh­te söz ta­le­bi var­dır.

Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Eras­lan; bu­yu­run.

Sü­re­niz 5 da­ki­ka.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) - Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Av­ru­pa Bir­li­ği mük­te­se­ba­tı olan Av­ru­pa Sos­yal Şar­tıy­la il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­nin so­nu­na gel­miş bu­lun­mak­ta­yız. Kı­sa­ca Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ka­nu­nuy­la il­gi­li duy­gu­la­rı­mı siz­le­re ak­ta­ra­rak, faz­la za­ma­nı­nı­zı al­ma­ma­ya ça­lı­şa­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­biî ki, bu bir an­laş­ma, bu bir söz­leş­me. Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­rin­den ve aday ül­ke­le­rin­den ve di­ğer ül­ke­ler­den, bu­nun onay­lan­ma­sı­nı, ken­di par­la­men­to­la­rın­dan geç­me­si­ni, onay­lan­ma­sı­nı ta­lep eder­ler. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti de, mil­le­ti adı­na, ku­rum­sal gü­cü adı­na ve var­lı­ğı adı­na bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı Par­la­men­to­sun­dan ge­çir­mek su­re­tiy­le, üze­ri­ne dü­şen yü­küm­lü­lük­le­ri, so­rum­lu­luk­la­rı ye­ri­ne ge­tir­miş ola­cak­tır; fa­kat, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın onay­lan­ma­sı sa­de­ce kâğıt üs­tün­de kal­ma­ma­lı­dır. Biz, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı Par­la­men­to­muz­dan ge­çi­re­ce­ğiz; ama, on­dan son­ra­ki ikin­ci adım­da, bun­la­rın ge­rek­le­ri­nin ye­ri­ne ge­ti­ril­me­si as­lo­lan­dır ve mut­lak olan­dır. 73 mil­yon ül­ke in­sa­nı, bir­lik be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de, hu­zur içe­ri­sin­de, re­fah içe­ri­sin­de, mut­lu­luk içe­ri­sin­de, gü­ven içe­ri­sin­de ol­sun is­ti­yor isek, si­yasî ik­ti­dar ola­rak ve Par­la­men­to ola­rak, mil­le­tin bi­ze ver­miş ol­du­ğu yet­ki­ye da­ya­na­rak ve biz­le­rin de mil­le­ti­mi­ze ver­miş ol­du­ğu­muz söz­le­ri ye­ri­ne ge­tir­mek usu­lüy­le, top­lu­mu­mu­za sos­yal şart­la­rı tev­di et­me­nin gay­re­ti içe­ri­sin­de ola­ca­ğız ki, da­ha de­mok­ra­tik bir ül­ke, da­ha güç­lü bir ül­ke… Çün­kü, mil­le­ti güç­lü ol­ma­yan, mil­le­ti, va­tan­da­şı, köy­lü­süy­le, çift­çi­siy­le, ka­mu per­so­ne­liy­le, ka­mu ve özel sek­tör­de ça­lı­şa­nıy­la hal­kıy­la güç­lü ol­ma­yan, öz­gür ol­ma­yan… Bir mil­let ol­ma­nın baş­ka bir ça­re­si yok­tur. Ya­sak­lar­la mü­ca­de­le eden, hiç­bir sos­yal hak­ka ve hiç­bir eko­no­mik iyi­leş­tir­me hak­la­rı­na sa­hip ol­ma­yan bir mil­le­tin dev­le­ti de güç­lü ol­ma­ya­cak­tır. Oy­sa­ki, biz, güç­lü bir dev­le­tin an­cak güç­lü bir mil­let­le var ola­ca­ğı­nı… Az ön­ce, Sa­yın Ba­ka­nı­mız, çok gü­zel ifa­de et­ti­ler, bu­ra­da­ki ça­lış­ma­la­rın ama­cı­nın ne ol­du­ğu­nu, ya­sa­ma fa­ali­ye­ti­nin ama­cı­nın ne ol­du­ğu­nu ifa­de et­ti­ler. Ben, ca­nı yü­rek­ten ka­tı­lı­yo­rum.

Biz şu­nu is­ti­yo­ruz: Bir an ön­ce bu ça­lış­ma­lar, sos­yal şart­la­rın iyi­leş­ti­ril­me­si nok­ta­sın­da­ki ça­lış­ma­lar, ar­tı, va­tan­da­şı­mı­zın ik­ti­sadî, eko­no­mik nok­ta­da­ki iyi­leş­ti­ril­me­si­ne iliş­kin ça­lış­ma­lar hız ka­zan­sın. Yok­sul­luk sı­nı­rı ve aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da ya­şa­yan va­tan­daş­la­rı­mız, ar­tık fak­ru za­ru­ret içe­ri­sin­de, yok­luk ve yok­sul­luk içe­ri­sin­de, se­fa­let içe­ri­sin­de, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti gi­bi bir dev­let­te, var­lık, zen­gin­lik içe­ri­sin­de yok­sul, aç, se­fil ve iş­siz bir şe­kil­de ya­şa­ma­sın is­ti­yo­ruz. Bü­tün ta­le­bi­miz bu.

Dev­let İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu­nun resmî ve­ri­le­ri bel­li. 1 000 000 in­sa­nı­mız, bu­gün Tür­ki­ye’de aç. Si­vil top­lum ku­ru­luş­la­rı­nın yap­mış ol­duk­la­rı ça­lış­ma­lar da     3 000 000 in­sa­nı­mı­zın aç ol­du­ğu­nu söy­lü­yor ve 18 500 000 in­sa­nı­mı­zın yok­sul­luk sı­nı­rı­nın al­tın­da ol­du­ğu­nu söy­le­yen yi­ne bu dev­le­tin resmî ku­ru­mu­dur ve Em­ni­yet Ge­nel Mü­dür­lü­ğü­nün ve­ri­le­ri, her ge­çen gün suç iş­le­me ora­nı­nın art­tı­ğı­nı, hat­ta, da­ha ön­ce­ki yıl­la­ra is­ti­na­den suç iş­le­me ora­nı­nın yüz­de 20 ile yüz­de 25 ora­nın­da art­tı­ğı­nı ifa­de edi­yor­lar. Dev­le­tin resmî ku­rum­la­rı bu­nu ifa­de edi­yor. Hır­sız­lık, kap­kaç, in­ti­har, adam öl­dür­me, yan­ke­si­ci­lik gi­bi suç­lar al­mış ba­şı­nı gi­di­yor. Top­lum­sal bir yoz­laş­ma ve top­lum­sal bir bo­zul­ma ve top­lum­sal bir gü­ven­siz­lik or­ta­mı ha­kim ol­ma­ya baş­la­dı. Evet, sos­yal şart­la­rı ye­ri­ne ge­ti­re­lim, eko­no­mik şart­la­rı da ye­ri­ne ge­ti­re­lim.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Eras­lan, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız, 1 da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) – Öğ­le­den be­ri, sa­at 2’den be­ri, ben, Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı­nı din­li­yo­rum ve bu­gün ilk ko­nuş­ma­mı ya­pı­yo­rum. İk­ti­dar­dan şu­nu ta­lep edi­yo­rum, şu­nu is­ti­yo­rum ve her tür­lü des­te­ğe de ha­zı­rım: Biz, güç­lü bir Tür­ki­ye is­ti­yo­ruz, güç­lü bir dev­let is­ti­yo­ruz; bu­nun yo­lu da güç­lü bir mil­let ol­mak­tan ge­çer. Güç­lü bir mil­let ol­mak da, mil­le­te sos­yal hak­la­rın ve eko­no­mik hak­la­rın tev­di edil­me­sin­den ge­çer. Dev­let ile mil­le­ti ba­rış­tır­ma­nın, si­ya­set ku­ru­mu ile mil­le­ti ba­rış­tır­ma­nın, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin say­gın­lı­ğı­nın ar­tı­rıl­ma­sı­nın yegâne yo­lu, tek yo­lu bu­dur. Bu­nu ya­pa­cak olan kim­dir; yi­ne Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üye­le­ri­dir, özel­lik­le İk­ti­dar Par­ti­si­dir. Bu nok­ta­da, da­ha ciddî gay­ret­ler sarf et­me­miz ge­re­kir.

Top­lu­mun so­run­la­rı­nı gör­mez­den… İk­ti­dar di­yor ki, top­lu­mun so­ru­nu yok, her şey… Efen­dim, fın­dık… Var iş­te, ya­ni, var, din­li­yo­rum, öğ­le­den be­ri din­li­yo­rum; ama, Tür­ki­ye'de so­run var, Tür­ki­ye'de so­run yok de­mek­le, Tür­ki­ye'de­ki so­run­la­rı or­ta­dan kal­dır­mış ol­ma­yız. Ge­ti­re­lim bu so­run­la­rı ma­sa­ya ya­tı­ra­lım ve bu so­run­la­rın çö­zü­mü ci­he­tin­de, iyi ni­yet­le, iç­ten ge­le­rek bir gay­ret içe­ri­sin­de ola­lım di­yo­rum.

He­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 1 in­ci mad­de­ye bağ­lı be­yan üze­rin­de ve­ri­len ve ka­bul edi­len öner­gey­le, 7 nci mad­de­nin ta­ma­mı ka­bul edil­miş ol­du­ğun­dan, ya­zı­lış tek­ni­ği ba­kı­mın­dan be­yan­da­ki ifa­de­nin “7 ilâ 31 in­ci mad­de­ler” şek­lin­de ol­ma­sı ge­rek­mek­te­dir.

İç­tü­zü­ğün 85 in­ci mad­de­si­ne gö­re, Hü­kü­met ve Ko­mis­yon bu dü­zelt­me­ye ka­tı­lı­yor mu?

DI­ŞİŞ­LE­Rİ KO­MİS­YO­NU BAŞ­KAN­VE­Kİ­Lİ EY­YÜP SA­NAY (An­ka­ra) – Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

ÇA­LIŞ­MA VE SOS­YAL GÜ­VEN­LİK BA­KA­NI MU­RAT BA­ŞES­Gİ­OĞ­LU (İs­tan­bul) – Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN – Bu şe­kil­de­ki dü­zelt­me­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın tü­mü açı­koy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açı­koy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Oy­la­ma için 4 da­ki­ka sü­re ve­ri­yo­rum ve oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın açı­koy­la­ma so­nu­cu­nu açık­lı­yo­rum:

Kul­la­nı­lan oy sa­yı­sı   :    294

Ka­bul                        :    286

Ret                             :         8 (x)

Böy­le­ce ta­sa­rı ka­nun­laş­mış­tır; ha­yır­lı, uğur­lu ol­sun.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ça­lış­ma sü­re­mi­zin ta­mam­lan­ma­sı­na çok az bir za­man kal­mış­tır. Grup­lar ara­sın­da da mu­ta­ba­kat var­dır.

Alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 28 Ey­lül 2006 Per­şem­be gü­nü sa­at 14.00’te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum. Siz­le­re ve bi­zi iz­le­yen say­gı­de­ğer mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı ge­ce­ler di­li­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 23.21

 

 

 

                                    

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.