Normal deneme 2 6 2006-10-30T13:59:00Z 2006-10-30T13:59:00Z 1 50966 290507 Türkiye Büyük Millet Meclisi 2420 681 340792 10.2625 Clean 0 6 nk 6 nk 0 MicrosoftInternetExplorer4

 DÖNEM: 22                             CİLT: 129                                 YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

129 uncu Birleşim (Olağanüstü)

26 Eylül 2006 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

 I. ­- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMA

 IV. - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne iliş­kin TBMM Baş­kan­lı­ğı­na yap­mış ol­duk­la­rı ta­lep­le­ri­ne kar­şı­lık, TBMM Baş­kan­lı­ğı­nın “top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği­ne; ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne da­ir olan gö­rü­şe ka­tıl­ma­dı­ğı­na ve ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği” ce­va­bı ne­de­niy­le

V.- AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç’ın, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan’ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

VI.- ÖNE­Rİ­LER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Ge­nel Ku­ru­lun ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

2.- Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı gün­de­min­de­ki sı­ra­la­ma ile ça­lış­ma gün ve sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne, 1236 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın İç­tü­zü­ğün 91 in­ci mad­de­si­ne gö­re te­mel ka­nun ola­rak ve bö­lüm­ler ha­lin­de gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si

VII.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1183, 2/743) (S. Sa­yı­sı: 1151)

2.- Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/967) (S. Sa­yı­sı: 976)

VI­II.- SO­RU­LAR VE CE­VAP­LAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Ada­na Mil­let­ve­ki­li Ta­ci­dar SEY­HAN’ın, şu­be mü­dür­lük­le­ri­ne sı­nav­sız ata­ma ya­pıl­dı­ğı id­di­ası­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali ŞA­HİN’in ce­va­bı (7/14577)

2.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Ber­han ŞİM­ŞEK’in, mil­let­ve­kil­le­ri­nin bil­gi ta­lep­le­ri­nin kar­şı­lan­ma­dı­ğı id­di­ası­na iliş­kin Baş­ba­kan­dan so­ru­su ve Dev­let Ba­ka­nı ve Baş­ba­kan Yar­dım­cı­sı Meh­met Ali ŞA­HİN’in ce­va­bı (7/14588)

3.- Si­nop Mil­let­ve­ki­li En­gin AL­TAY’ın, öğ­ret­men is­tih­da­mı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK’in ce­va­bı (7/16136)

4.- Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Mi­raç AK­DO­ĞAN’ın, öğ­ret­men is­tih­da­mı­na iliş­kin so­ru­su ve Millî Eği­tim Ba­ka­nı Hü­se­yin ÇE­LİK’in ce­va­bı (7/16142)

5.- An­tal­ya Mil­let­ve­ki­li Hü­se­yin EK­MEK­Çİ­OĞ­LU’nun, sa­hil ve yay­la köy­le­rin­de­ki ha­zi­ne ara­zi­le­ri­nin sa­tış ko­şul­la­rı­na iliş­kin so­ru­su ve Ma­li­ye Ba­ka­nı Ke­mal UNA­KI­TAN’ın ce­va­bı (7/16509)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 14.00’te açıldı.

 

Gündemin “Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler” kısmının:

 

1 inci sırasında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılan Özel Öğretim Kurumları Kanunu Tasarısı ve Samsun Milletvekili Cemal Yılmaz Demir’in, Özel Öğretim Kurumları Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (1/1183, 2/743) (S. Sayısı: 1151),

 

2 nci sırasında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılan Tohumculuk Kanunu Tasarısının (1/822) (S. Sayısı: 662),

 

Müzakereleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından, ertelendi.

 

Alınan karar gereğince, olağanüstü çağrı gündemindeki diğer işleri görüşmek ve 26 Eylül 2006 Salı günü saat 15.00’te toplanmak üzere, birleşime 14.03’te son verildi.

 

 

 

 

 

Sadık Yakut

 

 

Başkanvekili

 

 

 

 

 

 

 

Mehmet Daniş

 

Ahmet Küçük

Çanakkale

 

Çanakkale

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

No.: 176

II.- GE­LEN KÂĞIT­LAR

25 Ey­lül 2006 Pa­zar­te­si (Ola­ğa­nüs­tü)

Tek­lif­ler

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Lok­man Ay­va’nın; 2828 Sa­yı­lı Sos­yal Hiz­met­ler ve Ço­cuk Esir­ge­me Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun Ek 7 nci Mad­de­sin­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/855) (Plan ve Büt­çe ile Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18.9.2006)

2.- Es­ki­şe­hir Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem Toz­çö­ken ve 2 Mil­let­ve­ki­li­nin; Ka­nun Hük­mün­de Ka­rar­na­me­ler­de De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı­na Da­ir Ka­nun Tek­li­fi (2/856) (Mil­lî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor ile Plan ve Büt­çe Ko­mis­yon­la­rı­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18.9.2006)

3.- Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li Eyüp Ayar ve 36 Mil­let­ve­ki­li­nin; Ver­gi Usul Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi (2/857) (Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu­na) (Baş­kan­lı­ğa ge­liş ta­ri­hi: 18.9.2006)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

Bİ­RİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 15.06

26 Ey­lül 2006 Sa­lı

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 129 un­cu Bir­le­şi­mi­ni açı­yo­rum.

Top­lan­tı ye­ter­sa­yı­sı var­dır; gö­rüş­me­le­re baş­lı­yo­ruz.

IV. - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne iliş­kin TBMM Baş­kan­lı­ğı­na yap­mış ol­duk­la­rı ta­lep­le­ri­ne kar­şı­lık, TBMM Baş­kan­lı­ğı­nın “top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği­ne; ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne da­ir olan gö­rü­şe ka­tıl­ma­dı­ğı­na ve ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği” ce­va­bı ne­de­niy­le

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, cu­ma gü­nü ko­mis­yo­nun bu­lu­na­ma­ma­sı ne­de­niy­le, da­ha ön­ce alın­mış Ge­nel Ku­rul ka­ra­rı ge­re­ğin­ce ça­lış­ma­lar sa­lı gü­nü­ne -bu­gü­ne ya­ni- er­te­len­miş­ti.

Şim­di, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın bir ta­le­bi var. Da­ha ön­ce­den Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu Baş­kan­lı­ğı­nın ta­le­bi­ne Mec­lis Baş­ka­nı­mı­zın im­za­sıy­la bir ce­vap ve­ril­miş­ti. Sa­yın Mec­lis Baş­ka­nı­mız Sa­yın Arınç ça­lış­ma­la­rın de­vam et­ti­ği­ni ve bu­ra­da ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne da­ir olan gö­rü­şe ka­tıl­ma­dı­ğı­nı ve ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği, gö­rü­şü­nü il­gi­li Gru­ba, ya­ni, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na ya­zı­lı ola­rak be­yan et­miş­ti. Şu an­da da, o ya­zı­lı ge­rek­çe­si elim­de­dir; ama, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Ana­dol, Baş­kan­lı­ğı­mı­za mü­ra­ca­at­la, Sa­yın Baş­ka­nın bu hu­sus­ta­ki ya­zı­lı be­ya­na­tı­na ve gö­rüş­le­ri­ne ka­tıl­ma­dı­ğı­nı be­yan ede­rek usul hak­kın­da gö­rüş­me ta­lep et­mek­te­dir ve bu hu­sus­ta­ki gö­rüş­le­ri­ni kür­sü­den ifa­de et­mek is­te­mek­te­dir.

Şim­di, İç­tü­zü­ğün 63 ün­cü mad­de­si­ne gö­re, bu hu­sus­ta, iki leh­te, iki aleyh­te söz ve­re­ce­ğim ar­ka­daş­la­rı­ma ve bu hu­sus­ta Baş­kan­lı­ğı­mı­za gel­miş olan bir di­lek­çe var; Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Uğur Ak­söz’e ait­tir, bu ta­lep aleyh­te­dir. Aleyh­te bir ki­şi­ye da­ha ve leh­te de iki ki­şi­ye söz ve­re­ce­ğim ve şu an­da…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Be­nim de aleyh­te efen­dim.

BAŞ­KAN – Siz de mi aleyh­te?

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Evet efen­dim.

BAŞ­KAN – Evet, o za­man, ikin­ci aleyh­te ko­nuş­ma da Sa­yın Ana­dol’a ait­tir.

İlk ko­nuş­ma­yı yap­mak üze­re, Sa­yın Ana­dol’a söz ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run Sa­yın Ana­dol. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ana­dol, bir, beş on sa­ni­ye­ni­zi ri­ca ede­yim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bu ara­da, için­de bu­lun­du­ğu­muz, rah­met, be­re­ket ve mağ­fi­ret ayı olan ra­ma­za­nı şe­ri­fi­ni­zi teb­rik edi­yo­rum ve si­zin adı­nı­za bü­tün mil­le­ti­mi­zin de ra­ma­za­nı­nı teb­rik edi­yor, mil­le­ti­miz, Müs­lü­man­lar ve in­san­lık için ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Ana­dol, bu­yu­run efen­dim.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, Yü­ce Mec­li­sin say­gı­de­ğer üye­le­ri; he­pi­ni­zi, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ve şah­sım adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­kan bi­raz ön­ce du­ru­mu özet­le­di. Bil­di­ği­niz gi­bi, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, Ana­ya­sa­ya gö­re, çağ­rı­sız, 1 Ekim­de ken­di­li­ğin­den top­la­nır -çün­kü, ta­ti­le gir­miş­tir, ta­til bit­ti- Ana­ya­sa böy­le em­ret­mek­te­dir. Bu ara­da, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si İç­tü­zü­ğü­nün 7 nci mad­de­si­ne gö­re Mec­li­si­miz ola­ğa­nüs­tü top­lan­dı. Şim­di, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu ola­rak, baş­tan be­ri “ben yap­tım, ol­du” an­la­yı­şıy­la, Ana­ya­sal, ya­sal ku­ral­la­rı ve İç­tü­zük ku­ral­la­rı­nı bir ta­ra­fa ite­rek bu man­tık­la ha­re­ket et­me­nin yer­siz­li­ği­ni, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ge­le­nek­le­ri­ne uy­ma­yan, uy­gu­la­ma­la­rı­na uy­ma­yan yan­lış bir­ta­kım uy­gu­la­ma­la­rın kar­şı­sın­da ol­du­ğu­mu­zu dört se­ne­dir söy­lü­yo­ruz. Biz söy­le­mek­ten usan­ma­dık; ama, bu uy­gu­la­ma­lar sü­rek­li de­vam edi­yor. Bu, 63’e gö­re is­te­di­ği­miz söz de, bu an­lam­da bir ta­lep.

Şim­di, baş­tan bir yan­lış ol­du ar­ka­daş­lar. Ba­kı­nız, hep be­ra­ber, uy­ma­ya mec­bur ol­du­ğu­muz İç­tü­zü­ğün 7 nci mad­de­si­ni bir oku­ya­lım so­ğuk­kan­lı­lık­la:

“Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, ta­til ve­ya ara­ver­me sı­ra­sın­da Cum­hur­baş­ka­nı ve­ya Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı ta­ra­fın­dan top­lan­tı­ya çağ­rıl­ma­sı ha­lin­de, be­lir­ti­len gün ve sa­at­te top­la­nır.

Cum­hur­baş­ka­nı, top­lan­tı çağ­rı­sı­nı doğ­ru­dan doğ­ru­ya ve Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun is­te­mi üze­ri­ne ya­par.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı doğ­ru­dan ge­rek gö­rür­se top­lan­tı çağ­rı­sı­na ka­rar ve­re­bi­lir. Üye­le­rin beş­te bi­ri­nin im­za­sı­nı ta­şı­yan ge­rek­çe­li öner­ge­de­ki çağ­rı is­te­mi­ni ise en geç ye­di gün için­de ye­ri­ne ge­ti­rir.”

De­mek ki ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si üç şe­kil­de top­la­nır:

1-Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı­nın çağ­rı­sı üze­ri­ne,

2-Cum­hur­baş­ka­nı­nın çağ­rı­sı üze­ri­ne,

3-Beş­te bir mil­let­ve­ki­li­nin im­za­sı­nı kap­sa­yan bir baş­vu­ru üze­ri­ne top­la­nır.

Hü­kü­me­tin, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­ma hak­kı var mı; yok. De­miş ki: “Eğer, Hü­kü­met, Mec­li­sin ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­sın­da bir za­ru­ret gö­rür­se Cum­hur­baş­ka­nı­na mü­ra­ca­at eder; Cum­hur­baş­ka­nı, Hü­kü­me­tin bu ta­le­bi­ni ile­tir ve bu ta­lep üze­ri­ne Mec­li­sin ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya çağ­rıl­ma­sı­nı is­te­ye­bi­lir.” Hü­kü­me­tin, Mec­li­sin ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya çağ­rıl­ma­sı­nı is­te­me, böy­le bir ta­lep­te bu­lun­ma hak­kı, de­mek ki, yok; Ana­ya­sa­ya gö­re yok, 7 nci mad­de­ye gö­re yok. Ama, ne ol­du ar­ka­daş­lar, ne ol­du?! İm­za­lar Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­na ve­ril­me­den ön­ce -te­le­viz­yo­nu aç­tık- Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­dı. Ba­kan­lar Ku­ru­lu top­lan­tı­sı­nın so­nun­da Hü­kü­met Söz­cü­sü, Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı­ğı­nı, sa­ati­ni, gü­nü­nü söy­le­ye­rek ilan et­ti. Bu ba­sit bir olay de­ğil. Baş­tan be­ri söy­lü­yo­ruz; güç­ler ay­rı­lı­ğı, kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı il­ke­si, si­zin bu uy­gu­la­ma­la­rı­nız, Hü­kü­me­tin bu uy­gu­la­ma­la­rı so­nun­da or­ta­dan kal­kı­yor. Ya­sa­ma or­ga­nı yü­rüt­me­nin ta­hak­kü­mü al­tın­da­dır di­yo­ruz, di­yo­ruz, di­yo­ruz… Biz söy­le­mek­ten bık­tık, siz uy­gu­la­mak­tan bık­ma­dı­nız. Ya­ni, Hü­kü­me­tin Mec­li­si ça­ğır­ma hak­kı ol­ma­dı­ğı hal­de, te­le­viz­yon ek­ran­la­rın­dan, Ba­kan­lar Ku­ru­lu ka­ra­rı ala­rak bu­nu ka­mu­oyu­na du­yur­mak su­çüs­tü ya­ka­lan­mak­tan baş­ka bir şey de­ğil. Ne hak­la bu ey­le­mi, bu iş­le­mi yap­tı­nız?! De­mek ki, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ba­kan­lar Ku­ru­lu­nun em­rin­de­dir fel­se­fe­si hâkim, bi­le­rek ve­ya bil­me­ye­rek, bel­ki bi­lin­çal­tın­da. Ger­çek şu: Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan Baş­ba­kan­lık ile İs­tan­bul Be­le­di­ye Baş­kan­lı­ğı­nı bir­bi­ri­ne ka­rış­tır­mak­ta ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni be­le­di­ye mec­li­si zan­net­mek­te­dir. Du­rum bu.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Ge­çen­de de söy­le­din.

K. KE­MAL ANA­DOL (De­vam­la) – Bu alış­kan­lık­lar­la Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ile bir hü­kü­me­tin doğ­ru bir iliş­ki kur­ma­sı, ya­sa­la­rı uy­gu­la­ma­sı, İç­tü­zü­ğü uy­gu­la­ma­sı müm­kün de­ğil, yan­lış.

Şim­di, ay­nı şe­kil­de, söy­le­dik işin özü­ne mü­te­al­lik. Ni­ye Tür­ki­ye’nin ger­çek­ten ge­rek­si­ni­mi olan, gün­de­min­de olan ya­kı­cı so­run­lar yok da, ola­ğa­nüs­tü top­lan­ma ge­rek­çe­sin­de bu say­dı­ğı­nız ya­sa­lar var, va­kıf­lar var, Sa­yış­tay Ya­sa­sı var, nor­mal dü­ze­nin­de Mec­li­sin gö­rüş­me­si ge­re­ken ya­sa­lar var da ni­ye te­rör yok? Bir teğ­me­ni­miz da­ha şe­hit ol­du, Al­lah rah­met ey­le­sin, ha­in bir sal­dı­rı­ya kur­ban git­ti ve Ba­lı­ke­sir’de bu­gün ha­zin bir ce­na­ze tö­re­niy­le def­ne­dil­di; ama, hâlâ te­rör yok! Va­kıf­lar Ya­sa­sı var, Özel Okul­lar Ya­sa­sı var! Ve biz bun­la­rı söy­le­di­ği­miz va­kit, çok yan­lış, hak­sız it­ham­la­ra ma­ruz ka­lı­yo­ruz.

Ve cu­ma gü­nü ne ol­du ar­ka­daş­lar; cu­ma gü­nü şu ol­du: 9 mad­de­lik bir ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı ta­le­bi­niz var; Da­nış­ma Ku­ru­lun­da ka­bul gör­me­di; İk­ti­dar Gru­bu­nun, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu­nun ta­le­bi bu­ra­da mü­za­ke­re edil­di, ka­bul edil­di. Na­sıl uy­gu­la­na­cak bu?! “Bi­ti­mi­ne ka­dar” di­yor bir de.

Bir ya­sa ta­sa­rı­sı gel­di, gö­rü­şül­dü; ikin­ci ya­sa ta­sa­rı­sı­na sı­ra gel­di, Hü­kü­met yok, Ko­mis­yon yok; ne olur; di­ğer ya­sa­ya sı­ra ge­lir. Ay­nı şe­kil­de bir mu­ame­le söz ko­nu­su ol­du­ğu va­kit di­ğe­ri­ne sı­ra ge­lir. Uy­gu­la­ma böy­le ol­du baş­tan ve “bi­ti­mi­ne ka­dar” den­di­ği­ne gö­re cu­ma gü­nü Mec­li­sin gün­de­min­de olan ya­sa, ta­sa­rı, Hü­kü­met yok­sa, ko­mis­yon yok­sa di­ğe­ri­ne sı­ra ge­lir ve cu­ma gü­nü mü­za­ke­re de­vam eder. Ne za­ma­na ka­dar; bi­tin­ce­ye ka­dar. Cu­ma gü­nü bit­mez­se mü­za­ke­re­ler, sa­at 24.00’e ka­dar de­vam edi­yor­sa cu­mar­te­si­ye sar­kar; ama, ne ol­du; sa­lı gü­nü­nü gün ver­di otu­ru­mu yü­rü­ten Sa­yın Baş­kan. Cu­ma­yı at­la­dı, cu­mar­te­si­yi at­la­dı, pa­za­rı at­la­dı, pa­zar­te­si­yi at­la­dı, sa­lı­ya bı­rak­tı. Biz de di­yo­ruz ki, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı is­te­mi­nin ge­rek­çe­si or­ta­dan kalk­tı bu uy­gu­la­may­la be­ra­ber.

Son­ra, Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz’un de­me­ci çık­tı Ana­do­lu Ajan­sın­da. Var, is­ter­se ken­di­si­ne ve­re­yim, gör­müş­tür za­ten: “Efen­dim, to­hum­cu­luk­la il­gi­li ya­sa gel­di, bu­nun­la il­gi­li, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li­ler fın­dık­la il­gi­li so­ru so­ra­cak­lar -ne­re­den bi­li­yor­sa so­ru so­ra­ca­ğı­mı­zı, öğ­ren­di- bu fın­dık­la il­gi­li so­ru­la­rı -Kül­tür Ba­ka­nı var o sı­ra­da, Ta­rım Ba­ka­nı yok- onun ce­vap­lan­dı­ra­ca­ğı­na inan­mı­yo­ruz, o ne­den­le sa­lı­ya er­te­len­di.” Ken­di Ba­ka­nı­nı­za ni­ye hak­sız­lık edi­yor­su­nuz?! Ya­ni, va­li­lik yap­mış, bü­yük­şe­hir be­le­di­ye­si ge­nel sek­re­ter­li­ği yap­mış bir Ba­ka­nı­nı­zı ka­mu­oyu­nun önün­de bu ka­dar kü­çük dü­şü­re­rek, o ne­den­le, Kül­tür Ba­ka­nı­nın ye­ter­siz­li­ği ne­de­niy­le er­te­le­dik de­me si­ze ne ge­ti­ri­yor, me­rak edi­yo­rum.

Pe­ki, bir so­rum var şim­di: Millî Eği­tim Ba­ka­nı bu­ra­da yok­tu. En önem­li ya­sa, Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­la­mış­sı­nız, Özel Okul­lar Ya­sa­sı­nı… Millî Eği­tim Ba­ka­nı yok; kim var ye­ri­ne; Ti­ca­ret Ba­ka­nı var; ya­ni, özel okul­la­rı pa­zar­la­mak için, Millî Eği­tim Ba­ka­nı ye­ri­ne, Ti­ca­ret Ba­ka­nı­nı ora­ya koy­muş­su­nuz. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) On­dan son­ra, Kül­tür Ba­ka­nı­na bu hak­sız­lı­ğı ya­pı­yor­su­nuz, Millî Eği­tim Ba­ka­nı ye­ri­ne, pa­zar­la­ma­cı Ti­ca­ret Ba­ka­nı­nı ora­ya ko­yu­yor­su­nuz ve on­dan son­ra da, Sa­yın Baş­ba­kan, Sa­yın Bay­kal’a ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­ne “pa­zar­la­ma­cı” di­yor. Bir de­fa, pa­zar­la­ma­cı­lık Sa­yın Baş­ba­ka­nın mil­let­ve­ki­li ol­ma­dan ev­vel­ki mes­le­ği.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bis­kü­vi pa­zar­la­ma­cı­lı­ğı…

K. KE­MAL ANA­DOL (De­vam­la) – İki: Dört se­ne­den be­ri pa­zar­la­ma­cı bir uy­gu­la­ma­nın sim­ge­si Sa­yın Baş­ba­kan, o Hü­kü­me­tin ba­şı ola­rak. Ve bu­ra­da ken­di­si­ne söy­lü­yo­rum: “Pa­zar­la­ma­cı” söz­cü­ğü bir el­di­ven gi­bi Sa­yın Re­cep Tay­yip Er­do­ğan’a ya­kış­mak­ta­dır, bir el­di­ven gi­bi.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Göm­lek…

K KE­MAL ANA­DOL (De­vam­la) – Şim­di, bu Mec­lis top­la­na­cak. De­vam­lı, meş­ru­iyet tar­tış­ma­sı yap­mak­tan bık­tık ar­ka­daş­lar. Eğer bu Mec­li­sin nor­mal ça­lış­ma dü­ze­ni­ni sür­dür­sey­di­niz, cu­ma gü­nü de­vam et­sey­di, böy­le uy­dur­ma ge­rek­çe­ler­le “fın­dı­ğa ce­vap ve­re­mi­yo­ruz, Ta­rım Ba­ka­nı yok” di­ye…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ana­dol, 1 da­ki­ka ek­sü­re ve­ri­yo­rum.

Bu­yu­run efen­dim.

K.KE­MAL ANA­DOL (De­vam­la) – Son cüm­lem, bi­ti­ri­yo­rum. 

…yap­ma­say­dı­nız, bu Mec­lis top­lan­tı­sı, gün­de­mi içi­mi­ze sin­me­se bi­le, de­vam ede­cek­ti, biz de, si­zin ça­lış­ma­la­rı­nı­za ko­lay­lık sağ­la­ya­cak­tık, İç­tü­zük­ten, Ana­ya­sa­dan do­ğan hak­la­rı­mı­zı kul­la­na­cak­tık; öner­ge­ler ve­re­cek­tik, ko­nu­şa­cak­tık her ne ka­dar ku­şa çe­vir­se­niz… Ar­tık, Te­mel’in ya­sa­sı ol­du, o Ka­ra­de­niz’de­ki Te­mel’in ya­sa­sı; ya­ni, Mec­li­sin ya­sa­sı ol­mak­tan çık­tı, her ya­sa­sı ol­mak­tan çık­tı; her ya­sa Te­mel’in, her ya­sa Te­mel’in… Te­mel bi­le gü­lü­yor­dur bu uy­gu­la­ma­ya.

Şim­di, o ne­den­le, ge­rek­çe­si kal­ma­yan, dü­şen bu ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı is­te­mi düş­tük­ten son­ra bu mü­za­ke­re­nin de­va­mı İç­tü­zük ba­kı­mın­dan müm­kün de­ğil­dir. Eğer top­lan­tı­nın de­va­mı­nı is­ti­yor­sa­nız, ye­ni­den im­za top­lar­sı­nız; 1 Eki­me ka­dar, bu top­lan­tı an­cak öy­le müm­kün­dür; ak­si hal­de, bu ça­lış­ma­la­rı Mec­li­sin bo­şa gi­de­cek­tir. Bir yan­lış da­ha yap­ma­yın; si­zi uya­rı­yo­ruz.

Be­ni din­le­di­ği için Yü­ce Mec­li­sin bü­tün üye­le­ri­ne sev­gi­ler, say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ana­dol.

Öne­ri­nin le­hin­de ikin­ci ko­nuş­ma­cı, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Uğur Ak­söz.

Bu­yu­run Sa­yın Ak­söz. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

UĞUR AK­SÖZ (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; Yü­ce He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­gün­kü ko­nu­muz, biz şu an­da Mec­lis ça­lış­ma­sı­nı ola­ğa­nüs­tü şart­lar­da mı ya­pı­yo­ruz, nor­mal bir ça­lış­ma mı ya­pı­yo­ruz; ora­da dü­ğüm­le­mek la­zım. Şu an­da Mec­li­si­miz nor­mal ça­lış­ma dü­ze­nin­de de­ğil­dir. Ola­ğa­nüs­tü çağ­rıy­la top­lan­mış, ola­ğa­nüs­tü ça­lı­şan bir Mec­lis ko­nu­mun­da­dır. Bu­nu, her­hal­de tar­tış­ma­ya ge­rek yok­tur. Ola­ğa­nüs­tü ça­lış­ma ko­şul­la­rı da, Mec­li­sin ola­ğan ça­lış­ma ko­şul­la­rın­dan fark­lı­dır.

Mec­lis, ola­ğan ça­lış­ma dü­ze­ni için­de ya­sa­la­rı gö­rü­şür, er­te­ler, ko­mis­yon bu­lu­nur, bu­lun­maz, her şey olur; Tü­zük­te bun­la­rın hep­si dü­zen­len­miş­tir; ama, ola­ğa­nüs­tü ça­lış­ma ko­şul­la­rı bun­lar­dan fark­lı­dır. Bir Mec­lis ola­ğa­nüs­tü top­lan­dı­ğı za­man, ola­ğan du­ru­mun şart­la­rı­nı uy­gu­la­ya­maz. Ola­ğa­nüs­tü top­la­nan Mec­lis, ola­ğa­nüs­tü top­lan­ma şart­la­rı­nı uy­gu­la­mak zo­run­da­dır, bu şart­lar şun­lar­dır; bu­nu her­kes bi­lir de bir ke­re da­ha tek­rar­la­ya­yım:

1- Çağ­rı­da­ki gün­dem ney­se o gün­dem de­ğiş­mez. Ya­ni, çağ­rı­yı ya­pan mil­let­ve­kil­le­ri­nin ek­le­di­ği bir, iki, üç, dört, beş, kaç ya­sa var­sa onun dı­şın­da bir şey gö­rü­şül­mez.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mız çağ­rı­yı ya­par­ken 9 adet ya­sa­yı alt al­ta yaz­mış­lar, de­miş­ler ki: “Biz, bun­la­rı gö­rü­şe­ce­ğiz.” Ta­mam, bu de­ğiş­mez. Top­lan­tı açıl­mış, ikin­ci şart ço­ğun­luk ol­ma­sı­dır ilk gün, ço­ğun­lu­ğu da bul­muş ve gö­rüş­me­ler baş­la­mış. İş­te, bu­ra­da bir in­ce­lik var. O an­dan iti­ba­ren Ge­nel Ku­rul, hiç­bir şey gö­rüş­me­den er­te­le­me ya­pa­maz; çün­kü, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı ha­lin­de­yiz. Ya­ni, bi­rin­ci sı­ra­da­ki ya­sa­yı gö­rü­şür, gö­rüş­mez­se bir son­ra­ki­ni gö­rü­şe­cek­tir; çün­kü, do­kuz ya­sa için bu Mec­lis top­lan­tı­ya çağ­rıl­mış, bir ya­sa için de­ğil. Ola­ğa­nüs­tü top­lan­dık. Pe­ki, ikin­ci­ye ba­ka­cak, ikin­ci yok, üçün­cü­ye ba­ka­cak; ya­ni, Baş­kan­lık Di­va­nı, çağ­rı ko­nu­su do­kuz ya­sa­nın ta­ma­mı­nı yok­la­ya­rak “bir son­ra­ki iş, bir son­ra­ki iş” di­ye­rek, ta­ma­mı­nı yok­la­ya­rak bi­ri­si­ni gö­rüş­mek ve­ya oy­lat­mak zo­run­da­dır.

Pe­ki, cu­ma gü­nü ne ol­muş­tur; cu­ma gü­nü, Baş­kan­lık Di­va­nın­da­ki Sa­yın Baş­kan, bir ya­sa­ya baş­la­mış­tır, o ya­sa gö­rü­şül­me­yin­ce “bir son­ra­ki” de­miş, bir son­ra­kin­de de dön­müş “Ko­mis­yon yok, Sa­yın Ba­kan yok, Hü­kü­met yok, ben otu­ru­mu ka­pat­tım” de­miş. İş­te, bu­nu ya­pa­maz; çün­kü, nor­mal ça­lış­ma dü­ze­nin­de de­ği­liz, ola­ğa­nüs­tü dü­zen­de­yiz. Ola­ğa­nüs­tü dü­zen­de ol­du­ğu­muz için, Sa­yın Baş­kan “bir son­ra­ki” de­di­ği za­man üçün­cü­ye, o yok­sa dör­dün­cü­ye, hiç­bi­ri­ni bu­la­maz­sa son sı­ra­da­ki ulus­la­ra­ra­sı an­laş­ma­yı gö­rüş­tür­mek ve oy­lat­mak zo­run­da­dır; çün­kü, biz, bu­nun için top­lan­dık, ola­ğa­nüs­tü çağ­rı bun­lar için ya­pıl­dı. Sa­yın Baş­kan bun­la­rı yap­ma­dı­ğı için biz iti­raz et­tik ve Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­na bir di­lek­çey­le baş­vur­duk. Mec­lis Baş­kan­lı­ğı ce­vap ve­ri­yor “o gün ilk ya­sa ko­nu­şul­muş, son­ra bir son­ra­ki iş olan ya­sa ele alın­mış­tır” di­yor bi­rin­ci gün için; ya­ni, bi­zim de­di­ği­mi­zi sa­vu­nu­yor “bir son­ra­ki iş alın­dı kar­de­şim” di­yor. Pe­ki, cu­ma gü­nü ni­ye bir son­ra­ki iş alın­ma­mış; ya­ni, Sa­yın Baş­kan ver­di­ği şu ya­zı­lı ce­vap­ta da bi­zim de­di­ği­mi­zi ik­rar edi­yor “ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı, hak­lı­sı­nız, bir son­ra­ki iş alı­nır, biz, per­şem­be gü­nü de böy­le yap­tık, cu­ma gü­nü de öy­le yap­ma­dık, bu­nun hu­kukî te­me­li yok­tur, top­lan­tı de­vam eder” di­yor. Ya­ni, Sa­yın Baş­kan­lık “top­lan­tı de­vam eder” hük­mü­nü ku­ru­yor; ama, ge­rek­çe­si bi­zim ge­rek­çe­miz; bu na­sıl iş?!

O ba­kım­dan, biz, bu­gün bir usul tar­tış­ma­sı is­te­dik ve de­dik ki: Sa­yın Baş­kan­lı­ğın bu uy­gu­la­ma­sı yan­lış­tır; çün­kü, cu­ma gün­kü top­lan­tı­da, top­lan­tı açıl­mış, hiç­bir ya­sa gö­rü­şül­me­den “Hü­kü­met yok, Ko­mis­yon yok” de­nip ka­pa­tıl­mış­tır. Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­da, o gün, bü­tün me­sai için­de bir tek ya­sa gö­rü­şül­me­miş, bir tek ya­sa oy­lan­ma­mış ol­du­ğu için, bu Tü­zü­ğe ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı şar­tı­nı ko­yan ka­nun ko­yu­cu­nun ira­de­si bu­ra­da yok­tur ve bu ne­den­le de ar­tık ola­ğa­nüs­tü çağ­rı­ya de­vam ede­mez­si­niz di­yo­ruz; ede­me­yiz, sa­kat olur. Eğer, bir son­ra­ki iş de­yip ta­ma­mı­nı gö­rüş­sey­di­niz, bir son­ra­ki iş de­yip hiç­bi­ri­ni bu­la­maz­sa­nız, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­yi oy­lat­say­dı­nız hak­lıy­dı­nız; çün­kü, o gün bir şey gö­rü­şül­müş ola­cak­tı; ama, ola­ğa­nüs­tü top­la­nan bu Mec­lis­te cu­ma gü­nü hiç­bir şey gö­rü­şül­me­yip, hiç­bir şey oy­lan­ma­mış­sa, bu­ra­da, İç­tü­zük mad­de 7 gün­de­me ge­lir ve ora­da der ki: İş­ler ta­mam­la­nın­ca, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ça­lış­ma­la­rı­na de­va­ma ka­rar ver­me­di­ği tak­dir­de, ta­ti­le de­vam olu­nur di­yor İç­tü­zük. Ya­ni, böy­le bir ka­rar da ol­ma­dı­ğı­na gö­re, ta­ti­le de­vam olu­nu­yor. Ta­ti­le de­vam olu­nu­yor ki, Sa­yın Baş­kan bi­ze da­ve­ti­ye gön­der­miş, 1 Ekim­de açı­lış ya­pa­ca­ğım di­yor. Şim­di, bu Mec­lis 1 Eki­me ka­dar açık­sa ve de­vam edi­yor­sa, açı­lı­şa, tö­re­ne ne lü­zum var? De­mek ki, biz ta­til­de­yiz ki, Baş­kan, açı­lı­şı 1’in­de ya­pı­yor.

Ya­ni, ne­ti­ce­de, bi­zim söy­le­dik­le­ri­mi­zi Sa­yın Baş­kan­lık Di­va­nı ka­bul et­miş, bu­ra­da­ki ce­va­bın­da da ka­bul et­miş; ama, so­nuç­ta bir sa­tır­la “ha­yır, Mec­lis ça­lış­ma­ya de­vam eder” de­miş.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bun­lar şu­ra­dan kay­nak­la­nı­yor: Bu İç­tü­zük­te, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tıy­la il­gi­li ye­ter­li mad­de yok. Za­ten, biz, yıl­lar­dır ay­nı şe­yi sa­vu­nu­yo­ruz. Bu İç­tü­zü­ğü de­ğiş­ti­re­lim, dü­zel­te­lim, ola­ğa­nüs­tüy­le il­gi­li, di­ğer ko­nu­lar­la il­gi­li mad­de­le­ri ko­ya­lım, ih­ti­laf ol­ma­sın di­yo­ruz. Bu ko­nu­da açık hü­küm yok, bu­na sı­ğı­nı­yor Baş­kan­lık Di­va­nı; ama, bir de hu­ku­kun ev­ren­sel il­ke­le­ri var, hu­ku­kun te­mel pren­si­bi var. Bu ko­nu­da açık hü­küm yok­sa te­amü­le ba­kı­lır, tea­mül yok­sa mu­ka­ye­se ya­pı­lır. Bir mu­ka­ye­se ya­pa­cak olur­sak…

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Ge­nel Ku­rul ka­rar ve­rir.

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) - Efen­dim?..

Şim­di Sa­lih Bey ge­ne ko­nu­şa­cak, du­ra­maz; söy­le Sa­lih Bey.

SA­LİH KA­PU­SUZ (An­ka­ra) – Din­li­yo­rum, din­li­yo­rum…

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) – Pe­ki din­le, din­le! Pe­ki…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu top­lan­tı cu­ma gü­nü ya­pıl­ma­dı­ğı için bi­zim sa­vun­ma­mız şu­dur ve ıs­rar­lı­yız: Hiç­bir gö­rüş­me ve oy­la­ma ya­pıl­ma­dı­ğı için, bir son­ra­ki ya­sa­lar da araş­tı­rıl­ma­dı­ğı için bu top­lan­tı çağ­rı­sı düş­müş­tür, ye­ni bir çağ­rı ya­pıl­ma­dan ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı de­vam et­mez di­yo­ruz. Bu bir.

Şim­di Sa­lih Bey ge­ne ko­nuş­tu ya, ben de bir şey söy­le­ye­yim. Son­ra, dün­ya­nın ne­re­sin­de gö­rül­müş ar­ka­daş­lar, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya Mec­li­si ça­ğı­rı­yor­su­nuz… Han­gi hal­ler­de Mec­lis çağ­rı­lır? Ol­gun­laş­mış, gö­rü­şül­müş, bit­miş, oy­la­ma­ya ha­zır ya­sa­lar için çağ­rı­lır de­ğil mi? Bu­ra­ya ge­li­yo­ruz, bi­ze de­ni­li­yor ki, da­ha ko­mis­yon­da ba­zı ya­sa­lar.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yol­da…

UĞUR AK­SÖZ (De­vam­la) – Yol­da, tren­de ge­li­yor!..

Ya ar­ka­daş­lar, ko­mis­yon­da olan ya­sa için siz bi­zi na­sıl ça­ğı­rır­sı­nız? Onun ko­mis­yon­dan çı­ka­ca­ğı bel­li mi? Ko­mis­yo­nun top­la­na­bi­le­ce­ği bel­li mi? Bun­lar hep mu­al­lak. Ee siz ko­mis­yon­da­ki için de bi­zi ça­ğır­dı­nız. O da ikin­ci yan­lış.

Pe­ki, üçün­cü yan­lı­şı söy­le­ye­yim; ya­ni hep yan­lış yan­lış yan­lış… Biz söy­le­mek­ten yo­rul­ma­yız, üçün­cü yan­lı­şı söy­le­ye­yim: Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu iş oyun­cak de­ğil. Biz bu­ra­da ev­ci­lik mev­ci­lik oy­na­mı­yo­ruz. Bu­ra­sı ya­sa­ma Mec­li­si. Ya­sa­ma Mec­li­sin­de bir çağ­rı ya­pıl­dıy­sa, onun ge­re­ği ya­pıl­ma­lı­dır. Halk bi­ze gü­ler. Pe­ki, ne yap­tı Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si; ye­ter­li ço­ğun­luk­la im­za­yı bul­du, top­la­dı de­ğil mi. Pe­ki, top­la­dı­nız; şim­di, bu­ra­da, mik­ro­fo­nu alıp da “efen­dim, ko­mis­yon yok” de­mek ca­iz mi­dir? Ra­ma­zan­dır da, onun için ca­iz mi­dir di­yo­rum. Ca­iz mi­dir? Ko­mis­yon si­zin içi­niz­de de­ğil mi? Pe­ki, şim­di dö­nüp de, bu ta­ra­fa dö­nüp de “hü­kü­met yok” de­mek ca­iz mi­dir? Hü­kü­met siz de­ğil mi­si­niz?! (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Pe­ki, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­mis­yo­nu bul­mak­tan âciz­se­niz, hü­kü­me­ti oturt­mak­tan âciz­se­niz, pe­ki ko­mis­yon­da ya­sa­la­rı hâlâ bir tür­lü bi­tirt­tir­mek­ten âciz­se­niz ni­ye bi­zi ça­ğır­dı­nız? Ni­ye bu Mec­li­si top­la­dı­nız? Ni­ye? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Bu­nun adı şu­dur, ben adı­nı ko­yu­yo­rum, bu işin bir tek adı var: İk­ti­dar­sız ik­ti­dar­sı­nız.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Le­hin­de söz is­ti­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­lik si­ze söz ve­re­ce­ğim, is­ter­se­niz en son ola­rak ko­nu­şun. Sa­yın Kan­do­ğan’ın da leh­te bir ta­le­bi var­dır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ön­ce Sa­yın Çe­lik­se… Sı­ray­la Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ön­ce Sa­yın Çe­lik ver­diy­se… Sı­ray­la Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, ko­nuş­ma­la­rın sı­ra­sı­nı, usu­lü­nü Baş­kan­lık Di­va­nı­nın ken­di­si ka­rar­laş­tır­mak­ta­dır.

Sa­yın Kan­do­ğan, şu an­da ko­nuş­ma sı­ra­sı, ta­le­bi­ni­ze gö­re, si­zin­dir; ko­nu­şa­cak­sa­nız bu­yu­run, ko­nuş­ma­ya­cak­sa­nız Sa­yın Çe­lik’e söz ve­re­ce­ğim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ko­nu­şa­ca­ğım.

BAŞ­KAN - Leh­te, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan; bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri;  siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Baş­ka­nın tu­tu­mu­nun da yan­lış ol­du­ğu inan­cın­da­yım; çün­kü, bu­gü­ne ka­dar­ki uy­gu­la­ma­lar, di­lek­çe­le­rin, ko­nuş­ma is­tek­le­ri­nin, Baş­kan­lık Di­va­nı­na ve­ril­me sı­ra­sı­na gö­re ya­pıl­ma­sı ge­nel bir ku­ral­dır. Sa­yın Baş­kan, her ne hik­met­se, be­nim ko­nuş­ma­la­rım­dan son­ra, ken­di par­ti­si­ne men­sup olan grup baş­kan­ve­ki­li­nin be­nim ko­nuş­ma­la­rı­ma da ce­vap ver­me­si­nin ze­mi­ni­ni ha­zır­la­ma­ya ça­lı­şı­yor her­hal­de. Onun için, Sa­yın Baş­ka­nın bu tu­tu­mu­nun yan­lış ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. Kal­dı ki, be­nim ko­nuş­mam da leh­te bir ko­nuş­ma; ya­ni, Sa­yın Çe­lik’in ko­nuş­ma­sın­dan fark­lı bir ko­nuş­ma ol­ma­ya­cak. O ba­kım­dan, Sa­yın Baş­ka­nın bu tu­tu­mu­nu tas­vip et­me­di­ği­mi, yan­lış ol­du­ğu­nu, her za­man ol­du­ğu gi­bi, be­nim­le il­gi­li hâlâ ön­yar­gı­lar içe­ri­sin­de ol­du­ğu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, yaz ta­ti­li de­vam eder­ken, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı. Se­bep; Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı­nın Mec­lis­ten bir an ön­ce ge­çi­ril­me­si. Ni­çin; Av­ru­pa Bir­li­ği böy­le is­te­di­ği için. Av­ru­pa Bir­li­ği İler­le­me Ra­po­ru, bi­li­yor­su­nuz, önü­müz­de­ki gün­ler­de gö­rü­şü­le­cek. İler­le­me Ra­po­ru­nun içe­ri­si­ne ba­zı müs­pet ila­ve­ler yap­tı­ra­bi­lir mi­yiz bu şe­kil­de­ki bir ça­lış­may­la di­ye ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı yap­tı­nız. Ka­bul et­tik, gel­dik, biz de gel­dik, ça­lış­ma­la­ra da kat­kı ver­dik. Ya­pı­lan ça­lış­ma­lar ne­ti­ce­sin­de sa­de­ce iki ka­nun gö­rü­şül­dü: Bir, İskân Ka­nu­nu; iki, Mes­lekî Ye­ter­li­lik Ku­ru­mu Ka­nu­nu. Ge­çen haf­ta­ki bü­tün ça­lış­ma­la­rı­nın ne­ti­ce­sin­de iki ka­nun bu­ra­dan geç­ti. Bir di­ğer ka­nun var­dı, Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı, bu­ra­da geç­ti, oy­lan­dı, öner­ge­ler ve­ril­di; ama, so­nun­da, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si, tek­ri­ri mü­za­ke­re ta­le­biy­le bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 1 mad­de­si­nin ye­ni­den gö­rü­şül­me­si­ni is­te­di. Şim­di, ben, bu­ra­dan, bü­tün Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­ne sor­mak is­ti­yo­rum. Şim­di, bu ka­nun ta­sa­rı­sın­dan ha­be­ri­niz var mıy­dı? Ha­be­ri­niz yok­tu.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Var­dı; ko­mis­yon­dan geç­ti.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ko­mis­yon­dan geç­ti, bi­li­yo­rum.

İkin­ci­si, Hü­kü­me­tin, ka­nun ta­sa­rı­sı bu­ra­da gö­rü­şü­lür­ken, ve­re­ce­ği öner­ge­den ha­be­ri­niz var mıy­dı? Var mıy­dı?.. So­ru­yo­rum ar­ka­daş­lar.

ASIM AY­KAN (Trab­zon) – Ne ge­re­ği var?

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Öner­ge sa­hip­le­ri­ne sor­mak la­zım.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bir ar­ka­da­şı­mız ora­dan di­yor ki: Ne ge­re­ği var. Şim­di, De­ğer­li Mil­let­ve­ki­lim, ba­kı­nız, siz, geç­miş­te, o ka­nun­la il­gi­li, o ka­nu­nun bu şe­kil­de geç­me­siy­le il­gi­li bir du­rum ol­sa, Tür­ki­ye'yi aya­ğa kal­dı­rır­dı­nız; baş­ta siz... Hü­kü­met böy­le bir ka­nun ta­sa­rı­sı ge­ti­ri­yor ha­be­ri­niz yok, de­ği­şik­lik öner­ge­si ge­ti­ri­yor ha­be­ri­niz yok! Eğer, Hü­kü­met de­ği­şik­lik öner­ge­si ge­tir­miş ve bu doğ­ruy­sa, o za­man ni­çin ge­ri çe­ki­yor? Eğer o ve­ri­len öner­ge doğ­ruy­sa, Sa­yın Ali Coş­kun’un im­za­sıy­la ve­ri­len öner­ge doğ­ruy­sa, ni­çin ge­ri çe­kil­di? Ben bu­nu me­rak edi­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Biz­de de­mok­ra­si var.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Siz­de de­mok­ra­si fa­lan yok Sa­yın Mil­let­ve­ki­lim. Siz­de de­mok­ra­si ol­sa, Sa­yın Çer­çi, Ma­ni­sa Mil­let­ve­ki­li­miz, siz, o ka­nun­la il­gi­li de­ği­şik­lik öner­ge­si­ni bu­ra­da de­ğil, da­ha ön­ce­den öğ­re­nir­di­niz. Par­ti içe­ri­sin­de de­mok­ra­si kal­ma­dı, yok.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Bi­zim ko­mis­yon­dan gel­di.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben de onu an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­rum. Öner­ge­den ha­be­ri­niz yok. O öner­ge öy­le bir öner­ge ki, geç­miş­te, onun­la il­gi­li on­lar­ca ar­ka­da­şı­mı­zın mü­te­ad­dit ko­nuş­ma­la­rı­nı çı­ka­ra­bi­li­rim, or­ta­ya ko­ya­bi­li­rim. Böy­le bir öner­ge­yi –Mec­li­se gel­me­di­ği­niz için, dı­şa­rı­da otu­ru­yor­su­nuz- öğ­ren­ci az­lı­ğın­dan do­la­yı ka­pan­mak­ta olan o azın­lık men­su­bu okul­la­rıy­la il­gi­li ve­ri­len öner­ge­yi, siz, imam-ha­tip­ler­le il­gi­li bir dü­zen­le­me zan­net­ti­niz. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler) Evet, siz öy­le zan­net­ti­niz. İmam-ha­tip li­se­le­ri­nin öğ­ren­ci­le­ri­nin azal­ma­ya baş­la­ma­sı üze­ri­ne, böy­le bir ka­nun ta­sa­rı­sı ge­ti­ri­lip, bir öner­gey­le de, Sa­yın Ali Coşkun’un, Hü­kü­me­tin öner­ge­siy­le de imam­-ha­tip li­se­le­ri­nin aza­lan öğ­ren­ci­le­ri­ne tak­vi­ye ya­pıl­ma­sıy­la il­gi­li bir dü­zen­le­me zan­net­ti­niz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Bu ka­dar da at­ma!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, öy­le zan­net­ti­niz.

Ve­ya­hut, şöy­le dü­şü­nü­yo­rum ben: Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si İk­ti­da­rı de­di ki: Ya­hu, şu imam-ha­tip­ler­le il­gi­li bir dü­zen­le­me ya­pa­ma­dık, söz ver­dik, ya­pa­ma­dık. Ya­hu, ra­ma­zan gü­nü -hiç ol­maz­sa ra­ma­zan da ge­li­yor- imam-ha­tip­ler­le il­gi­li ya­pa­ma­dı­ğı­mız dü­zen­le­me­yi şu azın­lık men­sup­la­rı okul­la­rıy­la il­gi­li ya­pa­lım de­di­niz. Ya­ni, bu­nu baş­ka tür­lü na­sıl izah ede­ce­ğiz?! İmam-ha­tip­le­ri ya­pa­ma­dı­nız, ba­ri hiç ol­maz­sa azın­lık men­sup­la­rı­nın okul­la­rıy­la il­gi­li bir dü­zen­le­me ya­pa­lım de­di­niz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Se­vap­tır de­miş­ler­dir!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, Mec­li­sin, ya­pı­la­cak ça­lış­ma­lar­dan, ge­ti­ri­len ka­nun­lar­dan, ve­ri­le­cek öner­ge­ler­den ha­be­ri ol­ma­sı la­zım.

O gün ve­ri­len öner­ge­yi biz is­te­dik, oy­lan­ma­sın­dan son­ra öner­ge­yi eli­mi­ze ala­bil­dik. Öner­ge oy­lan­dı, ne­yin oy­lan­dı­ğı­nı bil­me­den… Öner­ge­yi is­te­dik, öner­ge gel­me­di. Gör­me­di­ği­miz, oku­ma­dı­ğı­mız, bil­me­di­ği­miz bir öner­ge gel­di ve o öner­ge de Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­nin oy­la­rıy­la bu­ra­dan geç­ti.

Şim­di, eli­ni­zi vic­da­nı­nı­za ko­yun. O gün “evet” oyu ve­ren­ler, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri, ya­rın tek­ri­ri mü­za­ke­re gel­di­ğin­de o mad­de­de han­gi oyu kul­la­na­cak­sı­nız? Ne oyu ve­re­cek­si­niz? Şim­di si­ze so­ru­yo­rum; evet mi, ha­yır mı?!. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “gel­sin ba­ka­lım” se­si, gü­rül­tü­ler)

Gel­sin… Ben, Sa­yın Al­tı­ku­laç’ın ya­nı­na da git­tim, Ko­mis­yon Baş­ka­nı­mı­zın ya­nı­na da git­tim. Ya­hu, bu de­ği­şik­le ne ge­li­yor ne gi­di­yor, kim­se bil­mi­yor. Sa­na­yi Ba­ka­nı Ali Coş­kun, al­tı­na im­za at­tı­ğı öner­ge­nin ne an­la­ma gel­di­ği­ni bil­mi­yor ar­ka­daş­lar.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Bi­li­yor!.. Bi­li­yor!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bi­li­yor­sa onu bi­le­mem, bi­ze “bil­mi­yo­rum” de­di.

Sa­yın Al­tı­ku­laç, ben si­ze gel­dim, bu öner­ge ne ge­ti­ri­yor, ne gö­tü­rü­yor de­dim. Siz de de­di­niz ki: “Ben de bil­mi­yo­rum.”

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Yok, öy­le bir şey de­me­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ha­yır efen­dim, bu­ra­da be­ra­ber ko­nuş­tuk, ya­nı­mız­da ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri var­dı. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Öy­le bir şey söy­le­me­dim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, da­ha son­ra, bi­zim bu çı­kı­şı­mız­dan son­ra AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri de uyan­dı. Ya, de­di­ler ki on­lar da “bu ka­nun­la il­gi­li ge­ti­ri­len öner­ge…”(AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – At­ma be!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, evet, on­dan son­ra uyan­dı­nız, ha­be­ri­niz yok­tu, hiç bi­ri­ni­zin ha­be­ri yok­tu.

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, Baş­kan­lı­ğın tu­tu­muy­la ne il­gi­si var efen­dim bu­nun?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, bu çok önem­li. Ge­çen haf­ta­ki… Evet… Şim­di ora­ya ge­li­yo­rum.

Şim­di, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, cu­ma gü­nü gel­dik bu­ra­ya. Sa­yın Mec­lis Baş­kan­ve­ki­li “ye­ter­li ço­ğun­luk var­dır” de­di, Mec­li­si aç­tı. Şim­di, bak­tık, ko­mis­yon ye­rin­de yok. Eğer, ko­mis­yo­na ta­li­mat Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si ta­ra­fın­dan, Hü­kü­met ta­ra­fın­dan ve­ril­me­miş­se, siz, ko­mis­yon baş­ka­nı hak­kın­da bir iş­lem yap­tı­nız mı Sa­yın Çe­lik, yap­tı­nız mı? Çün­kü, bir ko­mis­yon baş­ka­nı ora­ya otur­ma­mak­la, si­zin ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı­ğı­nız Mec­li­sin ça­lış­ma­sı­nı en­gel­li­yor si­zin Par­ti­nin bir mil­let­ve­ki­li.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Bra­vo…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Eğer, si­zin ta­li­ma­tı­nız­la ora­da otur­ma­mış­sa, lüt­fen, o ko­mis­yon baş­ka­nıy­la il­gi­li iş­lem ya­pın.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Par­ti­içi bir me­se­le, se­ni il­gi­len­dir­mez.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Par­ti­içi me­se­le de­ğil, bu me­se­le mil­let me­se­le­si.

Ba­kı­nız, yi­ne Sa­yın Al­tı­ku­laç’tan ör­nek ve­re­ce­ğim. Sa­yın Al­tı­ku­laç di­yor­du ki: “Mec­li­sin 1 da­ki­ka­lık ça­lış­ma­sı 11 tril­yon li­ra.” Sa­yın Al­tı­ku­laç’ın yap­tı­ğı he­sap­la­ma­la­ra gö­re, o gün Mec­li­sin ça­lış­ma­ma­sı­nın fa­tu­ra­sı kaç tril­yon? O za­man, siz, o ko­mis­yon baş­ka­nıy­la il­gi­li lüt­fen bir iş­lem ya­pın Par­ti ola­rak. Bu­na hak­kı­nız yok.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Doğ­ru Yol Par­ti­li­ler de yok.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı­ğı­nız Mec­li­sin ça­lış­ma­ma­sı­nın baş mü­mes­si­li olan ko­mis­yon baş­ka­nıy­la il­gi­li lüt­fen bir iş­lem ya­pın, lüt­fen bir iş­lem ya­pın.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, bu­gün­kü top­lan­tı­nın ça­lış­ma­sıy­la il­gi­li, baş­la­ma­sıy­la il­gi­li ben şu gö­rüş­te­yim: Ge­çen haf­ta­ki Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Grup öne­ri­si bu­ra­da oy­lan­dı, ka­bul edil­di. Oy­la­ma­da, cu­ma gü­nü sa­at 14.00’te baş­la­ma­sı ve 662 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­nin bi­ti­mi­ne ka­dar ol­ma­sı; 26.9.2006 Sa­lı gü­nü ise ola­ğa­nüs­tü çağ­rı gün­de­mi ve di­ğer iş­le­ri gö­rüş­mek üze­re sa­at 15.00’te top­lan­ma­sı.

Bu, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin öne­ri­siy­di, ka­bul edil­di. O ne­den­le, ben, bu­gün­kü ça­lış­ma usu­lü­nün doğ­ru ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim. Cu­ma gü­nü ko­mis­yon ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le o ka­nun gö­rü­şü­le­me­miş­tir; an­cak, Grup öne­ri­si, oy­la­nan öne­ri, o gün o ka­nu­nun gö­rüş­me­si­nin bi­ti­mi­ne ka­dar­dı. O ka­nun gö­rü­şü­le­me­yin­ce -za­ten öne­ri­de de var­dır, 26.9.2006 Sa­lı gü­nü ola­ğa­nüs­tü çağ­rı gün­de­mi ve di­ğer iş­le­ri gö­rüş­mek üze­re sa­at 15.00’te top­lan­ma­sıy­la il­gi­li öne­ri­yi ka­bul et­ti­ği­mi­ze gö­re- bu­gün kal­dı­ğı­mız yer­den ça­lış­ma­la­rın de­vam et­me­si­ni, ben, nor­mal gö­rü­yo­rum, ma­kul gö­rü­yo­rum; an­cak, tek­rar edi­yo­rum, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın, 1 da­ki­ka­lık ek­sü­re.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı­ğı­nız Mec­li­sin ça­lış­ma­sı için, lüt­fen, gay­ret gös­te­ri­niz.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Bi­ze mi?!.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Çer­çi si­ze söy­lü­yo­rum.

Ba­kı­nız, ge­çen haf­ta, kaç kez bu­ra­da ka­rar ye­ter­sa­yı­sı is­ten­di; Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğı­ran Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si mil­let­ve­kil­le­ri­nin ye­ter­li ço­ğun­luk­ta, sa­yı­da bu­ra­da ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le, kaç kez Mec­lis ça­lış­ma­la­rı­na ara ve­ril­mek mec­bu­ri­ye­tin­de kal­dı.

Sa­yın Çe­lik, Gru­bu­nu­za hâkim olun!

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Doğ­ru Yol Par­ti­li­ler de yok!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın Çe­lik, Gru­bu­nu­za hâkim olun, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tıy­la il­gi­li ola­rak mil­let­ve­kil­le­ri­ni­zin Mec­li­se de­va­mı­nı sağ­la­yın, Mec­li­se de­va­mı­nı sağ­la­yın, yok­sa, o bah­set­miş ol­du­ğu­nuz ka­nun­la­rın hep­si­nin bu­ra­da gö­rü­şül­me­si müm­kün ol­ma­ya­cak. Hâlâ, ko­mis­yon­lar­da gö­rü­şü­len ka­nun ta­sa­rı­la­rı var de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri. Böy­le bir şey ola­bi­lir mi?! Ko­mis­yon­dan ne za­man çı­ka­ca­ğı bel­li ol­ma­yan bir ka­nun­la il­gi­li ola­rak, siz, ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı gün­de­mi­ne onu da da­hil edi­yor­su­nuz. Va­kıf­lar Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın ka­çın­cı mad­de­si gö­rü­şü­lü­yor, kaç mad­de? Ye­ti­şe­cek mi Sa­yın Çe­lik? Ye­tiş­me­si müm­kün de­ğil.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür ede­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben te­şek­kür ede­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma var.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­na leh­te ve aleyh­te söz ta­lep­le­ri ge­li­yor ve bun­la­rı sı­ra­sı­na gö­re de­ğer­len­di­ri­yo­ruz. Sa­yın Kan­do­ğan’ın söz ta­le­bi, Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Çe­lik’ten ön­ce gel­miş­tir. Onun için, ken­di­si­ne bu­ra­da ön­ce­lik­li ola­rak söz ver­dim. Her­han­gi bir ta­kın­tı, ve­sa­ire söz ko­nu­su de­ğil­dir.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Ça­lış­ma­la­rı­mız, usu­lü­ne uy­gun ola­rak yü­rü­tül­mek­te­dir.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bil­gi­le­ri­ni­ze arz ede­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­ka­nım…

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tı­ku­laç, bu­yu­run efen­dim.

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Yan­lış be­yan­da bu­lu­nul­du, dü­zelt­mek is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ya­ni, hak­kı­nız­da söy­le­di­ği söz­le­rin hi­la­fı ha­ki­kat ol­du­ğu­nu be­yan edi­yor­su­nuz?

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Evet, adı­ma at­fen….

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Al­tı­ku­laç, çok kı­sa bir açık­la­ma.

Sa­yın Al­tı­ku­laç, çok kı­sa bir açık­la­ma, ri­ca edi­yo­rum.

Bu­yu­run efen­dim.

V.- AÇIK­LA­MA­LAR VE SA­TAŞ­MA­LA­RA İLİŞ­KİN KO­NUŞ­MA­LAR

1.- İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Tay­yar Al­tı­ku­laç’ın, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan’ın, ko­nuş­ma­sın­da, şah­sı­na sa­taş­ma­sı ne­de­niy­le ko­nuş­ma­sı

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; Yü­ce He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Bi­raz ön­ce bu­ra­da ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mız Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan, per­şem­be gün­kü mü­za­ke­re­ler sı­ra­sın­da ve­ri­len bir öner­gey­le il­gi­li ola­rak ba­na gel­di­ği­ni ve ben­den bu öner­ge­nin ma­hi­ye­ti­ni sor­du­ğu­nu, be­nim de, bu ko­nu­da bil­gim ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­di­ği­mi ifa­de et­ti­ler. Ta­bi­atıy­la, ben, ar­ka­da­şı­mız için “ya­lan söy­lü­yor” gi­bi bir ifa­de kul­lan­ma­ya­ca­ğım; ama, her­hal­de ya­nı­lı­yor. O öner­ge­yi be­nim bil­me­mem hiç müm­kün de­ğil; çün­kü, o öner­ge­nin bir geç­mi­şi var. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­li Ko­mis­yon üye­si ar­ka­daş­la­rım ha­tır­la­ya­cak­lar. Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı tem­sil­ci­le­ri, Ko­mis­yo­nu­muz­da, bu ta­sa­rıy­la il­gi­li ola­rak, ye­ter­li ha­zır­lı­ğı ya­pa­ma­dık­la­rı­nı, da­ha son­ra gö­rüş­le­ri­ni be­yan edip ede­me­ye­cek­le­ri­ni ifa­de et­ti­ler. Ben de, Ko­mis­yon Baş­ka­nı ola­rak, ken­di­le­ri­ne, Ko­mis­yon­da ka­bul edi­len me­tin­le il­gi­li ola­rak fark­lı bir mü­la­ha­za­la­rı var­sa Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ola­rak, bu­nu da­ha son­ra da bi­ze gön­de­re­bi­le­cek­le­ri­ni ve Ge­nel Ku­rul­da­ki mü­za­ke­re­ler sı­ra­sın­da bun­la­rın öner­ge­ler­le de­ğiş­ti­ri­le­bi­le­ce­ği­ni söy­le­dim ve ni­ha­yet, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı, uzun­ca -2 say­fa­dan faz­la sa­nı­yo­rum- bir ya­zıy­la, bu ta­sa­rıy­la il­gi­li gö­rüş­le­ri­ni, Ko­mis­yon Baş­ka­nı ola­rak be­nim adı­ma yaz­dık­la­rı ya­zı­da, resmî ya­zı­da ifa­de et­ti­ler ve ben, bu ya­zı­yı, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­na ve Ba­kan­lı­ğa sun­dum. Ba­kan­lık, bu öne­ri­le­ri in­ce­le­di ve için­den 2 ve­ya -ya­nıl­mı­yor­sam- 3 öner­ge oluş­tur­du.

Sa­yın Ga­zal­cı da, bu­ra­da­ki ko­nuş­ma­la­rı sı­ra­sın­da, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı uz­man­la­rı­nın bu ko­nu­da gö­rü­şü alın­ma­dan bu ta­sa­rı­nın mü­za­ke­re edil­di­ği yo­lun­da bir be­yan­da bu­lun­du­lar, onu da tas­hih et­miş ola­yım izin­le­riy­le. Bu öner­ge­le­ri, tam ter­si­ne, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı uz­man­la­rı­nın ko­mis­yo­nu­mu­za sun­duk­la­rı gö­rüş­ler doğ­rul­tu­sun­da ha­zır­la­dık…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Bu­ra­da­ki mi?

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Evet, evet, bu­ra­da­ki.

…ve ben  ken­di­le­ri­ne de, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­dan ge­len ya­zı­yı tak­dim ede­bi­li­rim. Ben si­ze tak­dim ede­ce­ğim ya­zı­yı, resmî ya­zı­yı.

Bu­ra­da, üç ta­ne öner­ge, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın ba­na res­men yaz­dık­la­rı ya­zı­nın için­den çı­ka­rıl­mış öner­ge­ler­dir. İfa­de­ler ay­nen öy­le­dir, de­ği­şik hiç­bir şey yok­tur; ama, bil­di­ği­niz gi­bi bu­ra­da bir has­sa­si­yet oluş­tu, ruh­ban oku­lu­na ka­pı­la­rın ara­lan­dı­ğı fi­lan gi­bi en­di­şe­ler di­le ge­ti­ril­di.

Son­ra, ge­ce vak­ti, bu­ra­da, ha­tır­la­yı­nız, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bü­rok­rat­la­rı­nı ara­ya­rak te­le­fon­la, bu­nun, bu de­ği­şik­lik öner­ge­le­ri­nin, Av­ru­pa Bir­li­ği bağ­la­mın­da ya­pıl­ma­sı ge­re­ken de­ği­şik­lik­ler mi; yok­sa, ya­ni, da­ha iyi olur an­la­mın­da de­ği­şik­lik­ler mi ol­du­ğu­nu sor­duk. De­di­ler ki: “Biz, in­sanî dü­şün­ce­ler­le bu­nu, ya­sa­yı da­ha da iyi­leş­tir­mek için bu öne­ri­ler­de bu­lun­duk.”

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Baş­kan, son cüm­le­ni­zi ala­yım.

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – He­men, son cüm­le­mi ve­ri­yo­rum.

“Av­ru­pa Bir­li­ği bağ­la­mın­da ko­nuy­la il­gi­si yok­tur” de­di­ler. “Ma­dem öy­le, Ge­nel Ku­rul­da bu ko­nu­da ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız -İk­ti­dar­dan ve mu­ha­le­fet­ten- has­sa­si­yet gös­te­ri­yor­lar; bu ko­nu­yu tek­ri­ri mü­za­ke­re ede­riz ve de­ğiş­ti­ri­riz” de­dik.

Ya­ni, Sa­yın Kan­do­ğan ar­ka­da­şı­mı­zın, be­nim da­hi bil­gi­min bu­lun­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­ti­ği hu­su­sun ar­ka pla­nı bu­dur.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Be­nim­le ko­nuş­tu­nuz mu ko­nuş­ma­dı­nız mı?!

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Si­zin­le ko­nuş­muş ola­bi­li­rim; an­cak…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – “Ola­bi­li­rim” de­ğil; ko­nuş­tu­nuz mu ko­nuş­ma­dı­nız mı?!

BAŞ­KAN – Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım.

Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Al­tı­ku­laç, ko­nu an­la­şıl­mış­tır; ya­ni, ko­nu­dan ha­be­ri­ni­zin ol­du­ğu­nu söy­lü­yor­su­nuz; ta­mam efen­dim.

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Şim­di, si­ze, bu­ra­da, ko­mis­yon­da­ki mü­za­ke­re sı­ra­sın­da, Ge­nel Ku­rul­da­ki mü­za­ke­re sı­ra­sın­da bu ge­niş açık­la­ma­yı ya­pa­ma­ya­ca­ğı­mı söy­le­miş ola­bi­li­rim; an­cak “ben de bu­nu bil­mi­yo­rum” de­miş ol­mam müm­kün de­ğil. Siz, lüt­fen, ha­fı­za­nı­zı kon­trol edin.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, be­nim gel­di­ğim­den ha­be­ri­niz yok!

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tı­ku­laç, te­şek­kür edi­yo­rum.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Efen­dim, bu şe­kil­de kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma di­ye bir üs­lup yok­tur.

Sa­yın Al­tı­ku­laç be­yan et­miş­tir, ko­mis­yon baş­ka­nı­dır. Ko­mis­yon­da olan ar­ka­daş­lar gi­der­ler, bil­gi­le­ri­ni alır­lar. Ya­ni, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­da­ki bü­rok­ra­si­nin böy­le bir ta­le­bi ol­muş­tur, onu de­ğer­len­dir­miş­ler­dir. Tek­ri­ri mü­za­ke­re sı­ra­sın­da di­ğer ko­nu­lar açık­lı­ğa ka­vu­şur.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Baş­ka­nım, Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, bir şey yok efen­dim! Ne söy­le­di?..

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) - Efen­dim, be­nim adı­mı ge­çir­di Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Her adı ge­çen in­san bu­ra­ya çı­kıp ko­nu­şur­sa ol­maz.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – İzin ve­rin Baş­ka­nım.

BAŞ­KAN – Her­han­gi bir sa­taş­ma yok Sa­yın Ga­zal­cı, lüt­fen...

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Söy­le­di­ği­min ter­si­ni ora­da an­lat­tı.

 IV. - USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER (Devam)

1.- Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne iliş­kin TBMM Baş­kan­lı­ğı­na yap­mış ol­duk­la­rı ta­lep­le­ri­ne kar­şı­lık, TBMM Baş­kan­lı­ğı­nın “top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği­ne; ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın düş­tü­ğü­ne da­ir olan gö­rü­şe ka­tıl­ma­dı­ğı­na ve ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı­nın de­vam et­ti­ği” ce­va­bı ne­de­niy­le (Devam)

BAŞ­KAN - Sa­yın Çe­lik, bu­yu­run efen­dim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FA­RUK ÇE­LİK (Bur­sa) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Baş­kan­lı­ğın uy­gu­la­ma­sı­nın doğ­ru ol­du­ğu dü­şün­ce­siy­le söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum. Ön­ce­lik­le, bu­ra­da bir usul tar­tış­ma­sı açıl­dı ve ya­pı­lan ko­nuş­ma­la­ra bak­tı­ğı­mız za­man, usul tar­tış­ma­sı içe­ri­ğiy­le il­gi­si ol­ma­dı­ğı­nı, mil­le­ti­miz de ib­ret­le iz­li­yor, biz­ler de dik­kat­le bu­ra­da iz­li­yo­ruz ve yi­ne, kı­sa­ca, he­men söz­le­ri­min ba­şın­da, bir du­ru­mu da­ha be­lirt­mek is­ti­yo­rum. AK Par­ti bir hiz­met ker­va­nı. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar [!]) Tür­ki­ye’de ne­ler yap­tı­ğı­mı­zı, ne­le­rin olup bit­ti­ği­ni siz­ler gör­me­se­niz de mil­le­ti­miz gö­rü­yor. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ker­va­nın önün­de kim gi­di­yor?!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – AK Par­ti­li ol­mak gü­zel bir ha­di­se; ama, şim­di, bu­ra­da, az ön­ce ko­nu­şan ar­ka­da­şı din­le­di­ğim za­man, AK Par­ti­yi öz­le­di­ği­ni… Dik­kat­le eğer ko­nuş­ma­sı­nı iz­ler­se­niz, AK Par­ti­yi ne ka­dar öz­le­di­ği­ni gö­re­cek­si­niz o ko­nuş­ma­sın­da.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Er­ba­kan’ı da geç­tin!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Gi­di­şi böy­le ko­lay olun­ca, dö­nü­şün çok zor ol­du­ğu­nu her­ke­sin bil­me­si­ni is­ti­yo­ruz, ar­ka­da­şın da bu­nu bil­me­si ge­re­ki­yor. Bu ka­pı­ya…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Ma­lat­ya’da ka­yı­sı üre­ti­ci­siy­le al­tı ay­dır il­gi­len­di­niz mi? Ek­me­ği­ne ek­mek ver­di­niz de­ğil mi(!)?..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ne­re­den çı­kar­dı­nız?!.

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) - Al­tı ay­dır aç!..!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Be­nim han­gi cüm­lem­den bu­nu çı­kar­dı­nız Sa­yın Çe­lik?!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Çe­lik, açık­la!.. Han­gi cüm­lem­den çı­kar­dın bu­nu?! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “din­le, din­le” ses­le­ri)

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Tür­ki­ye…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Han­gi cüm­lem­den çı­kar­dın?..

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

Sa­yın Çe­lik, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edi­niz efen­dim.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Par­ti­mi­zin iç uy­gu­la­ma­la­rı­na va­rın­ca­ya ka­dar, şim­di ne ya­pa­cak­sı­nız, şim­di ne ya­pı­yor­su­nuz…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Han­gi cüm­lem­den çı­kar­dı­nız?!

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Ya­ni, bi­zi su­al et­mek, bi­zi sor­gu­la­mak se­nin gö­re­vin de­ğil ki.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Evet, gö­re­vim be­nim, mil­let­ve­ki­li ola­rak gö­re­vim.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Bu, AK Par­ti­ye olan aş­kı­nı ko­ru­yor; ama, ge­ri dö­nü­şü müm­kün de­ğil, onu söy­le­me­ye ça­lı­şı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Gel­mek is­te­yen mi var ki ge­le­ce­ğim!..

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Dö­ne­me­ye­cek­si­niz da­ha!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ne­re­den çı­kar­dı­nız onu?.. Ne­re­den çı­kar­dı­nız?..

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Şim­di,  Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) - Ge­ri gel­mem için sen gel­me­din mi ya­nı­ma?! Ge­ri dön­mem için sen gel­me­din mi ya­nı­ma?!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – İç­tü­zük… Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sen gel­me­din mi ya­nı­ma!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen!..

MEH­MET KI­LIÇ (Kon­ya) – Şim­di de CHP Gru­bu­na mı geç­tin?!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, İç­tü­zük 7 nci mad­de çer­çe­ve­si­ne uy­gun ola­rak top­lan­tı­sı­nı ger­çek­leş­ti­ri­yor. Bu­ra­da, İç­tü­zü­ğe, Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı hiç­bir uy­gu­la­ma­nın ol­ma­dı­ğı­nı ifa­de et­mek is­ti­yo­rum. İç­tü­zük 7 nci mad­de­de tek bir kri­ter var, ya­ni, çağ­rı­nın düş­me­siy­le il­gi­li ola­rak; “Ye­ter­li ço­ğun­luk sağ­la­na­maz­sa çağ­rı dü­şer” de­ni­li­yor. Baş­ka bir kri­ter yok. O hal­de, ge­çen haf­ta­dan bu haf­ta­ya dö­nük tüm uy­gu­la­ma­lar­da, İç­tü­zü­ğe ay­kı­rı, Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı, ya­sa­la­ra ay­kı­rı hiç­bir uy­gu­la­ma­sı söz ko­nu­su de­ğil Baş­kan­lı­ğın.

Ay­rı­ca, ola­ğa­nüs­tü çağ­rı­ya ay­kı­rı bir du­rum ol­ma­dı­ğı­nı as­lın­da mu­ha­le­fet de ka­bul edi­yor. Ba­kı­nız, bi­raz son­ra Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­le­ri gö­rü­şü­le­cek. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin de bir Da­nış­ma Ku­ru­lu öne­ri­si var.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yok, ha­yır!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Bu ne de­mek­tir; ya­ni, Mec­lis ça­lış­ma­la­rı ve Baş­kan­lı­ğın uy­gu­la­ma­la­rı son de­re­ce ye­rin­de­dir, biz de bu­na kat­kı sağ­lı­yo­ruz ve bu sü­re­cin na­sıl iş­le­me­siy­le il­gi­li tek­li­fi­mi­zi de Ge­nel Ku­ru­la su­nu­yo­ruz di­yor­lar. Bu an­lam­da da bir sı­kın­tı­nın ol­ma­dı­ğı or­ta­da­dır.

Ay­rı­ca, Ge­nel Ku­rul, ko­mis­yon tar­tış­ma­la­rı ya­pıl­dı bu­ra­da. Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı bir bü­tün­dür. Bu­ra­da ko­mis­yo­nu, Ge­nel Ku­ru­lu ay­rı ay­rı de­ğer­len­dir­mek doğ­ru de­ğil­dir. Ge­nel Ku­rul açıl­mış­sa, ko­mis­yon da fa­ali­yet­le­ri­ni sür­dü­re­cek­tir. Bu­ra­da ga­rip bir du­rum, yan­lış bir uy­gu­la­ma var­mış gi­bi bir iz­le­nim or­ta­ya ko­nul­ma­ya ça­lı­şıl­dı; doğ­ru de­ğil­dir.

Fa­kat, bir yan­lış ya­pıl­dı. Pa­zar­la­ma­cı ve pa­zar­la­ma uz­man­la­rı, Tür­ki­ye'de, bu dö­nem­de son de­re­ce bü­yük gö­rev gö­rü­yor­lar bi­li­yor­su­nuz; dün­ya­nın dört bir ya­nın­da, As­ya­sın­dan Af­ri­ka­sı­na, Ame­ri­ka­sı­na va­rın­ca­ya ka­dar, Tür­ki­ye'de­ki Türk ürün­le­ri­mi­zi pa­zar­la­ma ko­nu­sun­da ger­çek­ten ciddî bir ça­ba içe­ri­sin­de­ler. Üni­ver­si­te­le­ri­miz­de ciddî bir bö­lüm ola­rak, iş­let­me bö­lü­mün­de ciddî bir uz­man­lık da­lı ola­rak, önem­li sa­yı­da pa­zar­la­ma­cı uz­man­la­rı­mı­zın, pa­zar­la­ma uz­man­la­rı­mı­zın ol­du­ğu­nu ve Tür­ki­ye'nin ih­ra­ca­tı­nın art­ma­sın­da ciddî kat­kı sağ­la­dı­ğı­nı unut­ma­ma­mız ge­re­ki­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Fın­dı­ğı pa­zar­la fın­dı­ğı!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la) – Si­ya­set pa­zar­la­ma­cı­sı ay­rı bir olay­dır. Kas­te­di­len bu­dur; yok­sa, Sa­yın Ana­dol, bel­ki seh­ven, di­rekt ola­rak ko­nu­ya gir­di­ği için ka­mu­oyu yan­lış an­la­mış­tır ifa­de­siy­le bu­nu dü­zelt­me açı­sın­dan söy­lü­yo­rum.

Bir di­ğer ko­nu ise, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mız­la il­gi­li ifa­de­ler… Ya­ni, haz­me­de­mi­yor­su­nuz, bu­nu bi­li­yo­ruz ar­tık biz. Bu­nu da bir tar­tış­ma ko­nu­su yap­mak is­te­mi­yo­ruz. Ya­ni, kıs­kan­ma­yın di­yo­ruz. Li­der ko­lay ye­tiş­mi­yor Tür­ki­ye’de, li­der ko­lay ye­tiş­mi­yor. Siz de, ba­kı­nız, çok ça­lı­şın, çok araş­tı­rın, hat­ta gü­zel gün­ler­de­yiz ba­kın, ra­ma­zan gün­le­ri dua edin…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya)- Ka­ra mi­zah bu, ka­ra  mi­zah!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Siz de böy­le bir li­de­re sa­hip olur­su­nuz, bel­ki siz de bir çı­kış sağ­lar­sı­nız di­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya)- Ka­ra mi­zah bu! Gü­lü­yor halk bun­la­ra! Halk, bu laf­la­ra gö­be­ğiy­le gü­lü­yor.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Bir son cüm­le ola­rak da şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum:

Te­rö­rü ve Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ni, ne olur, iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si ha­li­ne ge­tir­me­ye­lim. Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li, bir­lik­te çok gü­zel şey­ler yap­tık, da­ha yap­ma­mız ge­re­ken çok şey var. Tür­ki­ye’nin bu he­de­fi­dir, Tür­ki­ye’nin bu ide­ali­dir. 

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye)- Av­ru­pa Bir­li­ği adı al­tın­da is­te­di­ği­ni­zi ya­pı­yor­su­nuz!

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- İki­de bir bu­ra­da, kal­kıp, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li olum­suz tab­lo­lar çiz­mek, mil­le­ti­mi­zin mo­ra­li­ni bo­za­cak nok­ta­la­ra ta­şı­mak doğ­ru de­ğil.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir)- Doğ­ru­yu söy­lü­yo­ruz. Doğ­ru­yu söy­lü­yo­ruz, doğ­ru­yu!..

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ciy­le il­gi­li olup bi­ten­ler bü­tün açık­lı­ğıy­la ce­re­yan edi­yor.  Bu ko­nu­da mil­let ola­rak bu sü­reç­te­ki sı­kın­tı­la­rı bi­li­yo­ruz. Bu sı­kın­tı­la­ra gö­ğüs ge­re­cek bir du­ru­şu, millî onu­ru­mu­zu, millî du­ru­şu­mu­zu da mu­ha­fa­za ede­rek; ama, Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­cin­den de kop­ma­ya­rak bir yü­rü­yü­şü ser­gi­li­yo­ruz, hep be­ra­ber bir kat­kı sağ­lı­yo­ruz bu­ra­da. Bu­nu bir iç po­li­ti­ka mal­ze­me­si ol­mak­tan çı­ka­ra­lım.

Te­rör ko­nu­su da böy­le­dir. Te­rör, Tür­ki­ye’de ana­la­rın bağ­rı­nı ya­kı­yor, mil­le­tin bağ­rı­nı ya­kı­yor. Bu ko­nuy­la il­gi­li ya­sal dü­zen­le­me­yi…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir)- Ko­or­di­na­tö­re ha­va­le et­ti­niz! Ni­ye top­la­mı­yor­su­nuz Mec­li­si?

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Ya­sal dü­zen­le­me­yi bu­ra­da ger­çek­leş­tir­dik.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir)- Mec­li­si top­la­yın, onun için top­la­yın…

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı­nı bu­ra­da bir­lik­te çı­kar­dık. Ya­pıl­ma­sı ge­re­ken­ler var­sa, bun­la­rı da bir­lik­te ko­nuş­ma­mız ge­re­ki­yor, bir­lik­te yap­ma­mız ge­re­ki­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir)- Ni­ye top­la­mı­yor­su­nuz Mec­li­si?

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Ama, şe­hit üze­rin­den, te­rör üze­rin­den, lüt­fen, si­ya­set yap­ma­ya­lım.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir)- Bı­rak, bı­rak!..

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Ne si­ze ne bi­ze ne kim­se­ye bu ya­kış­mı­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir)- Ko­or­di­na­tö­re ha­va­le et­ti­niz za­ten.

FA­RUK ÇE­LİK (De­vam­la)- Çün­kü, bun­lar, mil­le­ti­mi­zin bağ­rı­nı ya­kan olay­lar di­ye ifa­de edi­yo­rum.

Baş­kan­lı­ğın uy­gu­la­ma­sı­nın doğ­ru ol­du­ğu­nu bir kez da­ha ifa­de edi­yor, Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN- Te­şek­kür ede­rim.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bi­raz ön­ce kür­sü­den inen AK Par­ti Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Fa­ruk Çe­lik’in, ko­nuş­ma­sı sı­ra­sın­da, ken­di­si­nin san­ki tek­rar bir par­ti­ye dö­ne­ce­ğin­den ba­his­le, Üm­met Kan­do­ğan bir di­lek­çe ver­miş­tir. Di­lek­çe­sin­de, ken­di­si­nin böy­le bir ta­le­bi­nin ol­ma­dı­ğı­nı açık se­çik be­yan et­miş­tir.

Bil­gi­le­ri­ni­ze arz ede­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Mü­sa­ade edin de ben açık­la­ya­yım onu Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Ko­nu üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­ka­nı Sa­yın Bü­lent Arınç’ın Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­na yaz­mış ol­du­ğu ce­vabî ya­zı­da hu­kukî ge­rek­çe­ler ışı­ğın­da Mec­li­sin ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı de­vam et­mek­te­dir. Baş­kan­lık Di­va­nı ola­rak da, Mec­lis Baş­ka­nı­mı­zın bu tu­tu­mu­nun da doğ­ru ol­du­ğu ka­na­atin­de­yim ve ça­lış­ma­la­rı­mı­za de­vam edi­yo­ruz.

Arz ede­rim.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun, İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır; oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

VI.- ÖNE­Rİ­LER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- Ge­nel Ku­ru­lun ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne iliş­kin CHP Gru­bu öne­ri­si

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun, 26.9.2006 Sa­lı gü­nü (bu­gün) yap­tı­ğı top­lan­tı­sın­da, si­yasî par­ti grup­la­rı ara­sın­da oy­bir­li­ği sağ­la­na­ma­dı­ğın­dan, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin İç­tü­zü­ğün 19 unu mad­de­si ge­re­ğin­ce Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı say­gı­la­rım­la arz ede­rim.

                                                                                                                   Ke­mal Ana­dol

                                                                                                                          İz­mir

                                                                                                               Grup Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri: Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­nun, 26.9.2006 Sa­lı, 27.9.2006 Çar­şam­ba, 28.9.2006 Per­şem­be gün­le­ri 15.00-20.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lış­ma­sı öne­ril­miş­tir.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup öne­ri­si­nin le­hin­de ve aley­hin­de 3’er adet ta­lep gel­miş­tir. Ta­lep­ler­de bu­lu­nan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mız­dan ta­lep­le­rin­den vaz­ge­çen­ler yok­sa, her 3 ko­nuş­ma­cıy­la, ta­lep eden ko­nuş­ma­cıy­la il­gi­li ola­rak ku­ra çe­ke­ce­ğim.

Ta­le­bin­den vaz­ge­çen var mı? Yok.

Aleyh­te, Meh­met Eras­lan, Ünal Ka­cır ve Ala­et­tin Gü­ven; bu 3 ar­ka­da­şı­mız ara­sın­da ku­ra çe­ki­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğim.

Öne­ri­nin le­hin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si grup öne­ri­si­nin le­hin­de, Sa­yın Ha­luk Koç, Sa­yın Ömer Abu­şoğ­lu ve Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan’ın söz ta­lep­le­ri var­dır. Bu ar­ka­daş­la­rı­mız­dan da, fe­ra­gat eden ar­ka­da­şı­mız var­sa 2’si­ne söz ve­re­ce­ğim; yok­sa ku­ra çe­ke­ce­ğim.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, ni­ye ku­ra çe­ki­yor­su­nuz? Ken­di grup öne­ri­mi­zin le­hin­de biz ko­nu­şa­lım mü­sa­ade eder­se­niz. Böy­le bir saç­ma­lık olur mu?! Var mı böy­le bir usul?!

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, lüt­fen…

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Efen­dim, ken­di grup öne­ri­miz.

BAŞ­KAN – En çok 2 ki­şi­ye leh­te ve aleyh­te söz ve­ri­lir ta­le­bi var­dır. Be­ra­ber gel­miş­se be­nim ya­pa­ca­ğım bir şey yok. O za­man, di­ğer ar­ka­daş­la­rı­mız fe­ra­gat ede­cek­ler­dir.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin grup öne­ri­si üze­rin­de baş­ka par­ti na­sıl ko­nu­şur?!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ana­dol, ne­za­ket pla­nın­da hak­lı­sı­nız; ben bir şey de­mi­yo­rum; ama “mil­let­ve­kil­le­ri­ne söz ve­ri­lir” hük­mü açık­tır. Ge­ti­rip, ar­ka­daş­la­rı­mız bu­ra­ya bı­rak­mış­lar. Be­nim ya­pa­bi­le­ce­ğim hu­sus ne­dir? Yok­sa, ka­tı­lı­yo­rum fik­ri­ni­ze; doğ­ru­dur.

YIL­MAZ KA­YA (İz­mir) – Gru­bun ko­nuş­ma hak­kı ba­ki­dir Sa­yın Baş­kan. Baş­ka par­ti­nin tem­sil­ci­si mi ko­nu­şur grup öne­ri­si üze­rin­de?!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, aleyh­te olan 3 ar­ka­da­şı­mız­la il­gi­li ola­rak ku­ra çe­ki­yo­rum; ku­ra­da çı­ka­cak olan ilk ar­ka­da­şı­mız ko­nuş­ma­ya­cak­tır: Sa­yın Ünal Ka­cır.

Sa­yın Eras­lan ve Sa­yın Ala­et­tin Gü­ven, 2 ko­nuş­ma­cı, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li­miz ve Ha­tay Mil­let­ve­ki­li­miz…

Leh­te olan ar­ka­daş­la­rı­mız­dan, vaz­ge­çen ar­ka­da­şı­mız var mı efen­dim?

Sa­yın Ömer Abu­şoğ­lu… Dı­şa­rı­da kal­dın. Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan ve Sa­yın Ha­luk Koç ko­nu­şa­cak­lar. Eğer Sa­yın Kan­do­ğan hak­kın­dan vaz­ge­çer­se, ANAP Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Ömer Abu­şoğ­lu ko­nu­şa­bi­lir…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Onu ne­re­den çı­kar­dın Sa­yın Baş­kan?!

BAŞ­KAN – …ve­ya Sa­yın Ha­luk Koç; fark et­mez…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ağ­zı­ma bant ya­pış­tı­rın bir de Sa­yın Baş­kan!

BAŞ­KAN – Aleyh­te, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Meh­met Eras­lan; bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (Ha­tay) – Sa­yın Baş­kan, çok de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ön­ce­lik­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ge­çen haf­ta­dan bu­gü­ne ka­dar yap­mış ol­du­ğu­muz ya­sa­ma fa­ali­yet­le­ri, ka­nun ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li ya­sa­ma fa­ali­yet­le­ri­nin, ül­ke­miz adı­na, mil­le­ti­miz adı­na ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni ön­ce­lik­le te­men­ni edi­yo­rum.

Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin grup öne­ri­si­nin aley­hin­de, şah­sım adı­na söz al­dım. Bun­dan son­ra, Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­nin de bir grup öne­ri­si ola­cak. O grup öne­ri­siy­le il­gi­li çe­kin­ce­le­ri­mi­zi, aleyh­te, yi­ne söz al­mak su­re­tiy­le, ifa­de et­me­nin gay­re­ti içe­ri­sin­de ola­ca­ğım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, da­ha ön­ce, yi­ne Lüb­nan’a Türk as­ke­ri­nin gön­de­ril­me­siy­le il­gi­li ola­ğa­nüs­tü top­lan­mış­tı ve Dör­dün­cü Ya­sa­ma Yı­lı bi­tip Be­şin­ci Ya­sa­ma Yı­lı­na gi­rer­ken, yi­ne Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si, Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı çer­çe­ve­sin­de ça­lış­ma­lar yap­mak üze­re ikin­ci de­fa ola­ğa­nüs­tü top­lan­mış­tır ve ge­çen haf­ta iti­ba­riy­le baş­la­yan Ge­nel Ku­rul ça­lış­ma­la­rı bu haf­ta­ya ka­dar de­vam et­miş­tir; fa­kat, ola­ğa­nüs­tü top­la­nan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin, Da­nış­ma Ku­ru­luy­la cu­ma gü­nü ça­lış­ma­sı ön­gö­rül­dü­ğü hal­de ça­lış­ma­ma­sı hiç şık ol­ma­mış­tır. Şu se­bep­le ve­ya bu se­bep­le ka­nu­nun ha­zır­lan­ma­yı­şı, ka­nun mad­de­le­riy­le il­gi­li öner­ge­le­rin an­la­şıl­ma­yı­şı ve sa­ir se­bep­ler­den do­la­yı cu­ma gü­nü ko­mis­yon ye­rin­de ol­ma­mış­tır, Hü­kü­met ye­rin­de ol­ma­mış­tır ve ça­lış­ma­lar, ola­ğa­nüs­tü top­lan­mış olan Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ça­lış­ma­la­rı, ge­çen haf­ta cu­ma gü­nün­den bu haf­ta sa­lı gü­nü­ne er­te­len­miş­tir.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, evet, bu grup öne­ri­sin­de, sa­lı, çar­şam­ba ve per­şem­be gün­le­ri Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Ge­nel Ku­ru­lu­nun sa­at 15.00 ile 20.00 ara­sın­da ça­lış­ma­sı öne­ril­miş­tir. Bu ça­lış­ma sa­ati, az bir sa­at­tir. Do­la­yı­sıy­la, eğer Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­lan­mış ise ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin çı­kar­ma­sı ge­re­ken acil ka­nun­lar var ise ve bun­lar eğer bir ta­ri­he ka­dar bi­ti­ril­me­si ge­rek­li ise, 15.00 ile 20.00 ara­sın­da­ki 5 sa­at­lik bir ça­lış­ma sü­re­ci­nin, bir ça­lış­ma za­ma­nı­nın kâfi ol­ma­dı­ğı­nı, ye­ter­li ol­ma­dı­ğı­nı, da­ha çok gün ve da­ha faz­la sa­at ara­lı­ğıy­la Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ça­lış­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni vur­gu­la­mak is­ti­yo­rum.

Di­ğer ta­raf­tan, bu ça­lış­ma­lar ya­pı­lır­ken ka­nun­lar önem­li; Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı, Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı çer­çe­ve­sin­de Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den geç­me­si ge­re­ken, ya­sa­laş­ma­sı ge­re­ken ka­nun­lar. Bu ka­nun­lar önem­li mi; önem­li; üze­rin­de tar­tı­şıl­ma­sı ge­re­ken ka­nun­lar; ama, ge­nel ma­na­da bi­zim de des­tek ver­di­ği­miz, ge­nel ma­na­da des­tek­le­di­ği­miz, ama için­de de ba­zı mad­de­le­ri­nin eleş­ti­ril­me­si ge­rek­ti­ği­ne inan­dı­ğı­mız ka­nun­lar gö­rü­şü­lür­ken, bu ka­nun­lar gö­rü­şü­lür­ken, te­mel ka­nun ola­rak gö­rü­şül­me­si­ni an­la­mak müm­kün de­ğil. Ni­ye, bun­la­rı, biz, te­mel ka­nun ola­rak gö­rü­şü­yo­ruz ya?! Ya­ni, mu­ha­le­fet ko­nuş­ma­sın, mil­let­ve­ki­li ko­nuş­ma­sın…

Evet, ba­kın, şu hak­kı tes­lim edi­yo­rum; ça­lı­şa­lım, haf­ta­nın üç gü­nü de­ğil, dört gü­nü ça­lı­şa­lım, beş gü­nü ça­lı­şa­lım; 5 sa­at de­ğil, 10 sa­at ça­lı­şa­lım, 15 sa­at ça­lı­şa­lım, ge­ce gün­düz ça­lı­şa­lım, sa­bah­la­ra ka­dar ça­lı­şa­lım; ama, ça­lı­şır­ken, ka­nun­la il­gi­li -İç­tü­zük 91 in­ci mad­de de­ği­şik­li­ğe uğ­ra­dı ama- bu­nu uy­gu­la­mak ve­ya uy­gu­la­ma­mak yi­ne İk­ti­dar Gru­bu­nun elin­de as­lın­da.

Te­mel ka­nun ola­rak ge­tir­di­ği­niz za­man, bu ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nı te­mel ka­nun ola­rak mü­za­ke­re­ye aç­tı­ğı­nız za­man, ma­ale­sef, her mad­de­siy­le il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­mi­zi ay­rın­tı­lı bir şe­kil­de ifa­de et­me­miz müm­kün ol­mu­yor. Te­mel ka­nun iki bö­lüm ha­lin­de ge­li­yor ve­ya üç bö­lüm ha­lin­de. İş­te, 30 mad­de­si, 20 mad­de­si bir bö­lüm. Do­la­yı­sıy­la, bir bö­lüm­de 5 da­ki­ka­lık bir ko­nuş­ma sü­re­siy­le, 15 mad­de­yi, 20 mad­de­yi izah et­me­niz müm­kün de­ğil ve işin ga­rip ta­ra­fı, te­mel ka­nun ola­rak gö­rü­şül­me­ye açı­lan ka­nun ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li bü­tün ko­nuş­ma­lar dol­du­rul­muş, öner­ge­ler dol­du­rul­muş; öner­ge ve­re­mi­yor­su­nuz.

Mil­let­ve­kil­le­ri ni­ye var, bu mil­let­ve­kil­le­ri ni­ye var, ni­çin var?! Bun­la­rın ko­nuş­ma­la­rı­nın önü­ne ge­çer­se­niz, ko­nuş­ma­ma­la­rı için her tür­lü gay­re­ti sarf eder­se­niz, öner­ge­le­ri dol­du­rur­sa­nız, mil­let­ve­ki­li Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne kat­kı sağ­la­ya­maz­sa, pe­ki, bu sağ­lık­lı ka­nun gö­rüş­me­le­ri na­sıl ola­cak?! De­mok­ra­si ne­dir, ne de­mek­tir de­mok­ra­si?!

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Te­mel ka­nun(!)

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) – De­mok­ra­si, mü­za­ke­re de­mek­tir, ta­ham­mül de­mek­tir, fi­kir­le­rin, dü­şün­ce­le­rin pay­la­şıl­dı­ğı ze­min de­mek­tir. De­mok­ra­si iş­te bu­dur; ama, de­mok­ra­si­yi ve ifa­de özel­li­ği­ni eğer bi­ri­le­ri haz­me­de­mi­yor­sa, o za­man, ba­şı­nı iki eli­nin ara­sı­na alıp dü­şün­me­li­dir di­ye dü­şü­nü­yo­rum. Bu­ra­da mu­ha­le­fet ko­nu­şa­cak ta­biî ki, di­ğer mil­let­ve­kil­le­ri de ko­nu­şa­cak, ka­nun­la il­gi­li dü­şün­ce­le­ri­ni, duy­gu­la­rı­nı, fi­kir­le­ri­ni, kat­kı­la­rı­nı sağ­la­ya­cak, söy­le­ye­cek. Bun­dan da­ha do­ğal bir şey yok. Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin gö­re­vi bu ve her bir Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si aza­sı­nın gö­re­vi de ya­sa­ma fa­ali­ye­ti­ne kat­kı sağ­la­mak­tır. Bi­zim bun­dan baş­ka bir ni­ye­ti­miz yok; ama, ma­ale­sef, bir grup öne­ri­si gel­di, şim­di, grup öne­ri­siy­le il­gi­li ko­nuş­ma imkânı­mız ol­du da, ku­ra çe­kil­di de, bi­ze çık­tı da, aman, al­la­haş­kı­na böy­le yap­ma­yın, bı­ra­kın mil­let­ve­kil­le­ri­nin ko­nuş­ma­la­rı­nın önü­ne geç­me­yin, bir­lik ve be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de, gü­zel­lik içe­ri­sin­de bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri ka­nun­la il­gi­li gö­rüş­le­ri­ni be­yan ede­rek bir ka­nun ha­zır­lı­ğı, ka­nun ça­lış­ma­sı, ya­sa­ma fa­ali­ye­ti bu şe­kil­de ya­pıl­sın öne­ri­si­ni, an­cak, bu şe­kil­de ve­re­bi­li­yo­ruz.

Şim­di, bun­dan son­ra ge­le­cek olan ka­nun­lar da, bak­tım ben hep­si­ne, gün­de­me bak­tım, ge­rek Ka­mu De­net­çi­li­ği Ka­nu­nu ge­rek To­hum­cu­luk Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı, bun­la­rın iki­si ger­çek­ten çok önem­li ka­nun­lar ve Ka­mu De­net­çi­li­ği Ka­nu­nu özel­lik­le çok önem­li, To­hum­cu­luk Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı da çok önem­li; ama, iki­si de te­mel ka­nun ola­rak gel­miş. Te­mel ka­nun ola­rak gel­di­ği za­man, iki bö­lüm ha­lin­de gö­rü­şü­yor­su­nuz, is­ter­se 80 mad­de ol­sun, ko­nuş­ma hak­kı­nız 5 da­ki­ka, 10 da­ki­ka, ya­ni…

Te­mel ka­nun de­yin­ce ben şu­nu an­lı­yo­rum: Te­mel ka­nun, gö­rü­şül­me­den ge­çen ka­nun­dur, üze­rin­de mü­za­ke­re edil­me­den, doğ­ru dü­rüst -da­ha doğ­ru­su- mü­za­ke­re edil­me­den ve hak­kı ve­ri­le­rek gö­rü­şül­me­den ge­çen ka­nun­dur ve Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­den sağ­lık­lı ge­çen ka­nun de­ğil­dir. Mil­let­ve­ki­li­nin kat­kı sağ­la­ma­dı­ğı, fi­kir­le­ri­ni, dü­şün­ce­le­ri­ni, öne­ri­le­ri­ni, tel­kin ve tav­si­ye­le­ri­ni ifa­de ede­me­di­ği ka­nun­dur te­mel ka­nun. Hay­di bir an ön­ce çı­ka­ra­lım, çı­ka­ra­lım şu ka­nun­lar bit­sin şek­lin­de… Ya, ka­ba­la­ma al­dık bu işi biz ya!.. Haf­ta­da al­tı gün ça­lı­şa­lım, ye­di gün ça­lı­şa­lım. Eğer, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin ola­ğa­nüs­tü top­lan­ma­sı ge­re­ki­yor isey­di, bir ay ön­ce­den Mec­li­si aç­say­dık ve bir ay­dan be­ri Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de bu ka­nun­la­rı gö­rüş­sey­dik. Ama, ka­ba­la, he­men, bir an ön­ce bi­ti­re­lim, hız­lı geç­sin, aman kim­se ko­nuş­ma­sın, kim­se bir şey söy­le­me­sin, kim­se söz al­ma­sın, kim­se­nin söz ta­le­bi ol­ma­sın da bu ka­nun­lar ale­la­ce­le geç­sin… Pe­ki, di­ğer ka­nu­nu ni­ye o za­man biz ge­ri çek­tik; ba­kın, de­mek ki in­sa­noğ­lu şa­şar, in­sa­noğ­lu ya­nı­la­bi­lir, öner­ge­sin­de de ya­nı­la­bi­lir, ka­nu­nun­da da ya­nı­la­bi­lir. Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ge­ri çe­kil­miş­tir; cu­ma gü­nü gö­rüş­me­ler dur­du­rul­muş, cu­ma gü­nü gö­rüş­me­ler ip­tal edil­miş ve üze­rin­de bir da­ha ça­lı­şıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne ina­nıl­dı­ğı için bir da­ha tet­kik edil­mek­te­dir.

De­mek ki, mil­let­ve­kil­le­ri­nin kat­kı­la­rın­dan kork­ma­mak ge­re­ki­yor. De­mek ki, mil­let­ve­kil­le­ri­nin Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si ça­lış­ma­la­rı­na ya­pa­cak­la­rı öz­ve­ri­li ça­lış­ma­la­rı des­tek­le­mek ge­re­ki­yor; İk­ti­dar Gru­bu da bu des­te­ği ver­me­li­dir mu­ha­le­fe­te, mu­ha­le­fet de İk­ti­da­ra des­te­ği­ni ver­mek su­re­tiy­le …

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Eras­lan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MEH­MET ERAS­LAN (De­vam­la) – …ül­ke­mi­ze ve mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lar ge­ti­re­cek olan bu ya­sa­ma fa­ali­ye­ti­ni bu şe­kil­de hep be­ra­ber bir­lik ve be­ra­ber­lik içe­ri­sin­de, iyi ni­yet­le, ama bir­bi­ri­mi­zi an­la­ya­rak, ama bir­bi­ri­mi­zi din­le­ye­rek, bir­bi­ri­mi­zin duy­gu­la­rı­na ter­cü­man ola­rak ve bir­bi­ri­mi­zi özüm­se­ye­rek, ül­ke­miz, mil­le­ti­miz adı­na, Tür­ki­ye adı­na bu ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nı iyi ni­yet­le ve iyi ni­yet gös­ter­ge­le­riy­le yap­mak du­ru­mun­da­yız; bun­dan  baş­ka ça­re­miz yok.

Eleş­ti­ri­le­re lüt­fen açık ola­lım. Sa­yın Çe­lik, lüt­fen, mil­let­ve­kil­le­ri­nin ko­nuş­ma­la­rı­na en­gel koy­ma­ya­lım, öner­ge­le­ri ve ko­nuş­ma hak­la­rı­nı dol­dur­ma­ya­lım. Bı­ra­kın mu­ha­le­fet ko­nuş­sun, bı­ra­kın mil­let­ve­kil­le­ri ko­nuş­sun. Tür­ki­ye adı­na ve Türk Mil­le­ti adı­na en doğ­ru ka­rar, mü­za­ke­re edi­le­rek, ko­nu­şu­la­rak, tar­tı­şı­la­rak, kar­şı­lık­lı is­ti­şa­re edi­le­rek çı­ka­cak­tır di­yo­rum ve bu ka­nun ça­lış­ma­la­rı­nın ül­ke­miz, mil­le­ti­miz adı­na ha­yır­lar ge­tir­me­si­ni te­men­ni ede­rek, he­pi­ni­zi sev­giy­le, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Öne­ri­nin le­hin­de, Sam­sun Mil­let­ve­ki­li ve Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Ha­luk Koç.

Sa­yın Koç, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­at 16.15; şim­di­den, ge­ce 24.00’e ka­dar ça­lı­şa­ma­ya­cak bir Par­la­men­to man­za­ra­sı ser­gi­le­ni­yor za­ten. Ge­rek bel­ki gü­nün bu aşa­ma­sı­na ka­dar olan yor­gun­lu­ğun üze­ri­ni­ze sin­me­sin­den ge­rek önü­müz­de­ki gün­ler­de­ki be­lir­siz­lik­ten ge­rek ge­len, ge­ti­ri­len ya­sa ta­sa­rı­la­rı­nın bu­ra­da öner­ge­ler­le çok an­la­mı dı­şın­da bir­ta­kım de­ği­şik­lik­le­re uğ­ra­tıl­ma­sın­dan duy­du­ğu­nuz ra­hat­sız­lık­tan pek bu önü­müz­de­ki dört­beş gü­nü ta­şı­ya­ma­ya­cak gi­bi gö­rü­nü­yor­su­nuz. Bu, bu­ra­dan gö­zü­ken man­za­ra. Bu­nu pay­laş­mak is­te­dim.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ön­ce­lik­le Sa­yın Grup Baş­kan­ve­ki­li­nin bir ifa­de­si­ne açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum. O da şu: Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si, cu­ma gü­nü Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin fii­len top­la­na­ma­ma­sı üze­ri­ne ola­ğa­nüs­tü çağ­rı­nın düş­tü­ğü an­la­mın­da bir yo­rum yap­mış, bu­nu Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na ilet­miş, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı da bir kar­şı ya­zıy­la, sa­at 19.00’da, cu­ma gü­nü, gö­rü­şü­nü ifa­de et­miş­ti. O ya­zı üze­ri­ne biz bu­gün­kü Da­nış­ma Ku­ru­lu­na bir grup öne­ri­si gö­tür­dük. Ya­ni, Sa­yın Mec­lis Baş­kan­lı­ğı­nın ya­zı­sı­na say­gı­dan ötü­rü o ya­zı­yı gö­tür­dük. Yok­sa, gö­rüş­le­ri­mi­zin ıs­ka­ta çık­ma­sın­dan, bo­şa çık­ma­sın­dan ba­his­le bir dav­ra­nış için­de ol­ma­dık. Ken­di­si­ne bu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum; ama, her­hal­de ge­ce­ki prog­ram­la meş­gul­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın ge­çen haf­ta ne ya­şan­dı; lüt­fen, ge­çen haf­ta ya­şa­nan­la­rı bi­rer bi­rer bir dü­şü­ne­lim. Ge­çen haf­ta yi­ne böy­le sa­lı gü­nü grup öne­ri­le­riy­le ge­lin­di. Bu­ra­da ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı gün­de­mi tas­la­ğı -Gru­bu­nu­zun ha­zır­la­dı­ğı- bu­ra­da ve sa­lı gü­nü, İskân Ka­nu­nu, biz­le­rin de kat­kı­sıy­la geç­ti. Çar­şam­ba gü­nü… Çar­şam­ba gü­nü bir şey­ler ya­şa­dı bu Mec­lis.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ben, bu­nu anım­sat­mak is­ti­yo­rum si­ze. Lüt­fen, bu­nu ha­fi­fe al­ma­yın ve önü­müz­de, şu an­da ko­mis­yon­da gö­rü­şül­mek­te olan Va­kıf­lar Ya­sa­sıy­la il­gi­li, lüt­fen, şim­di­den, mad­de mad­de bil­gi sa­hi­bi ol­ma­ya baş­la­yın. Ben, si­ze aslî gö­re­vi­ni­zi ha­tır­lat­mak is­ti­yo­rum, par­ti gö­re­vi­ni­zi de­ğil, mil­let­ve­ki­li ola­rak ya­sa­ma gö­re­vi­ni­zi anım­sat­mak is­ti­yo­rum. Ne­ler ge­ti­ril­mek is­te­ni­yor, ne olu­yor, son da­ki­ka­da öner­gey­le ne­ler ne­le­re ta­şı­tıl­mak is­te­ni­yor, ne­le­re ne an­lam yük­len­mek is­te­ni­yor ve kar­şı­mı­za so­nuç­ta çı­kan ya­sa, eğer ka­bul edi­lir­se, bi­zi -bi­zi der­ken, AKP’yi, CHP’yi, ANAP’ı, şu­nu, bu­nu söy­le­mi­yo­rum- Tür­ki­ye’yi ne­re­ye gö­tür­mek is­ti­yor; Tür­ki­ye üze­rin­den ne­ler ta­şın­mak is­ti­yor, han­gi de­ğer­ler ne şe­kil­de azal­tıl­mak is­te­ni­yor, içi bo­şal­tıl­mak is­te­ni­yor; Tür­ki­ye, top­lu­muy­la du­yar­sız­laş­tı­rıl­mak is­te­ni­yor; bun­la­rı, lüt­fen, işin ba­şın­dan tar­tış­ma­ya baş­la­ya­lım.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, çar­şam­ba gü­nü, bu öner­ge­ye kar­şı çık­tık. Ben, te­şek­kür edi­yo­rum; on­lar ken­di­le­ri­ni bi­li­yor­lar, ba­ka­rak da söy­lü­yo­rum, bir­çok du­yar­lı ar­ka­da­şı­mın ol­du­ğu­nu ben AKP Gru­bu için­de gör­düm. Biz, iyi ni­yet­le bir uya­rı yap­tık; bu öner­ge yan­lış­tır de­dik; bu öner­ge yan­lış­tır de­dik… Sa­de­ce, ba­sı­nın ba­zı kö­şe­le­rin­de, ko­nu­nun gün­de­mi­ni bil­me­den, tar­tı­şı­lan ya­sa ta­sa­rı­sı­nı bil­me­den, ne ge­ti­ri­yor, ne gö­tü­rü­yor bil­me­den, ko­mis­yon­da­ki Va­kıf­lar Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nı bil­me­den, sa­de­ce kö­şe ya­za­rı ol­ma­nın so­rum­lu­lu­ğu­nu ye­ri­ne ge­tir­me­yi dü­şü­nen ba­zı ka­lem­le­rin yaz­dık­la­rı­nın mu­ha­tap­la­rı­nın bu Mec­lis­te ol­ma­dı­ğı­nı söy­lü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, biz, ne ırk­çı­yız ne gö­zü ka­pa­lı, ger­çek­le­re ka­pa­lı, vic­da­nı ka­pa­lı in­san­la­rız; biz, gö­re­vi­mi­zi ya­pı­yo­ruz, her­ke­sin de yap­ma­sı­nı is­ti­yo­ruz ve açık­ça söy­lü­yo­ruz; açık­ça söy­lü­yo­ruz: Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti yurt­ta­şı ol­ma­yan, ay­nı et­nik kö­ken ve din­sel kö­ken­den ge­len­le­rin de, azın­lık okul­la­rın­da, Tür­ki­ye’de eği­ti­me ka­bul edil­me­le­ri­nin yan­lış ol­du­ğu­nu, o ge­ce ba­ğı­ra ba­ğı­ra söy­le­dik ve du­yar­lı olan ar­ka­daş­la­rım da, ko­nu­dan ha­ber­siz olan, bu­ra­da­ki ya­sa­ma gö­re­vi­ni “Gru­bum ge­tir­miş, Hü­kü­me­tim öner­miş, ben el kal­dı­ra­rak ba­na ta­nı­nan kı­sım­da gö­re­vi­mi ya­pa­rım” di­yen ar­ka­daş­la­ra da, o du­yar­lı olan ar­ka­daş­la­rı­mın an­lat­ma­sıy­la, yan­sıt­ma­sıy­la, ge­ri çek­mek zo­run­da kal­dı­nız de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım ve bu, bi­ze ta­nı­nan çok dar ko­nuş­ma sü­re­si için­de ol­du. Hül­le ya­pa­rak 5 in­ci mad­dey­le il­gi­li, 1 in­ci mad­de­de bir öner­ge şan­sı bu­la­rak bun­la­rı an­la­ta­bil­dik, söy­le­ye­bil­dik; kö­tü mü ol­du?!

Bun­la­rın bi­zi ne­re­ye gö­tü­re­ce­ği­ni dü­şün­dü­nüz mü de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ka­bul edil­sey­di?! “Yok efen­dim, öy­le de­ğil, iyi ni­yet­le, şu şe­kil­de olan bir gru­bun da bu şe­kil­de bir is­te­ği­ni bu­nun içi­ne sı­kış­tır­mış ol­duk.” Onun sı­nır­la­rı­nı siz çi­ze­mez­si­niz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Ba­kın, her za­man söy­lü­yo­ruz; is­te­yen is­te­di­ği şe­kil­de de­ğer­len­dir­sin, is­te­yen pa­ra­no­yak de­sin, is­te­yen di­no­zor de­sin, is­te­yen sta­tü­ko­cu de­sin, Tür­ki­ye coğ­raf­ya­sı, or­ta ve uzun va­de­de, hâlâ da­ha em­per­ya­list amaç­lar için üze­rin­de he­sap ki­tap ya­pı­lan bir coğ­raf­ya­dır; bu­nu çok iyi bil­me­miz ge­re­ki­yor. Her ya­sa ta­sa­rı­sın­da, her cüm­le­de, her vir­gül­de, bu du­yar­lı­lı­ğı, eğer bu pen­ce­re­den ba­ka­rak ser­gi­le­mez­se­niz, ta­rih önün­de so­rum­lu olur­su­nuz, so­rum­lu olu­ruz, 22 nci Dö­nem ola­rak so­rum­lu olu­ruz. Özel öğ­re­tim ku­rum­la­rıy­la il­gi­li ya­sa ta­sa­rı­sın­da, tek­ri­ri mü­za­ke­re­de bu ha­ta­yı eğer te­la­fi ede­cek­se­niz, lüt­fen, şu­na sı­ğın­ma­yın; bu, Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı­nın 6 ncı mad­de­sin­de de ol­du; lüt­fen şu­na sı­ğın­ma­yın: “Efen­dim, bu, si­zin de­di­ği­niz gi­bi bir so­nu­ca yol aç­ma­ya­cak­tı; ama, so­nuç­ta si­ya­set ya­pı­yo­ruz, mu­ha­le­fet ola­rak bu­nu aley­hi­mi­ze kul­la­nır­sı­nız di­ye biz bu­nu çe­ki­yo­ruz.” De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ap­te­si­niz­den şüp­he­niz mi var?! Ap­te­si­niz­den şüp­he­niz var mı?! 354 ki­şi de ço­ğun­lu­ğu­nuz var. Eğer doğ­ru ol­du­ğu­na ina­nı­yor­sa­nız, ge­tir­di­ği­niz öner­gey­le de­ğiş­tir­di­ği­niz ya­sa­nın o ha­liy­le bi­zim söy­le­dik­le­ri­mi­zin dı­şın­da bir so­nuç ge­ti­re­ce­ği­ne ina­nı­yor­sa­nız, o za­man bu tel­kin­ler­le, bu uya­rı­lar­la, bu tep­ki­ler­le ne­den tek­ri­ri mü­za­ke­re ya­pı­yor­su­nuz, ne­den çe­ki­yor­su­nuz?! De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sa­mimî ola­lım. Si­ya­set var, işin bir ucun­da var si­ya­set ta­biî. Si­ya­set her­ke­sin gö­zü­nün önün­de olu­yor. He­pi­miz sah­ne­de­yiz, si­ya­set sah­ne­sin­de­yiz. Her­ke­sin tu­tu­mu, üs­lu­bu, dav­ra­nı­şı, ta­kın­dı­ğı ta­vır, çe­şit­li ko­nu­lar­da iz­le­di­ği po­li­ti­ka, bun­lar her­ke­sin si­ci­lin­de, her­ke­sin ha­ne­sin­de, ku­ru­mu ola­rak da, ki­şi ola­rak da ya­zı­lı­yor ve bun­lar ta­ri­he ak­ta­rı­lı­yor, ta­ri­he ka­yıt ola­rak dü­şü­yor; o ay­rı. Ama, so­nuç­ta hep be­ra­ber ha­ta yap­ma­mak zo­run­da­yız. Biz bu­ra­da bir­ta­kım ka­nal­lar­la -açık söy­lü­yo­rum, is­te­yen is­te­di­ği ye­re çe­ke­bi­lir- bir­ta­kım tel­kin­ler­le, siz­ler­den çok da­ha ko­lay ula­şı­la­bi­le­cek bir hü­kü­met ka­na­dıy­la, bir ka­nal­la bu ta­lep­ler eğer bu­ra­da, ya­sa­ma­da bir ke­sin ya­sa şek­li­ne dö­nü­şür­se, bu­nun so­rum­lu­lu­ğu­nu si­zin ya­nı­nız­da biz de ta­şı­yo­ruz. Onun için, te­mel ya­sa kap­sa­mın­da ge­ti­ri­le­cek olan uy­gu­la­ma­la­ra kar­şı biz­ler, ko­mis­yon­da ol­sun Ge­nel Ku­rul­da ol­sun, ya­ka­la­ya­bil­di­ği­miz öl­çü­de, söz ala­bil­di­ği­miz öl­çü­de mut­la­ka uya­rı­la­rı­mı­zı ya­pa­ca­ğız, de­ğer­len­dir­me­le­ri­mi­zi ya­pa­ca­ğız.

Bir yan­lış an­laş­ma­ya da se­be­bi­yet ver­me­mek için söz­le­ri­mi bu açık­la­may­la bi­tir­mek is­ti­yo­rum. De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu tar­tış­ma kap­sa­mın­da dün ba­zı azın­lık grup­la­rı bir bil­di­ri ya­yım­la­dı­lar. Dün ge­ce bir ha­ber ka­na­lın­da bu gru­bun ön­de ge­len­le­ri­nin ile­ri sür­dük­le­ri sav­la­ra kar­şı Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si­nin gö­rüş­le­ri­ni ben özet­le­dim. Bir ke­re da­ha hu­zu­ru­nuz­da ifa­de edi­yo­rum: Bu ül­ke­de ya­şa­yan, bu ül­ke­de üre­ten, bu ül­ke­de be­nim­le be­ra­ber ana­ya­sal yurt­taş­lık kap­sa­mı içe­ri­sin­de bu­ra­yı so­lu­yan her­kes bi­zim kar­de­şi­miz­dir; Müs­lü­man-gay­ri­müs­lim. Bun­dan hiç şüp­he­niz ol­ma­sın. Her­kes bi­zim eşit kar­de­şi­miz­dir. Bu ül­ke­yi sev­mek, bu ül­ke­nin de­ğer­le­ri­ni be­ra­ber ta­şı­mak şar­tıy­la ta­biî; o nu da ek­li­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ge­ti­ri­len ve ta­lep edi­len “mü­te­ka­bi­li­yet” tar­tış­ma­la­rı, bu gru­bu he­def alan, bu gru­bu Tür­ki­ye’nin elin­de san­ki va­tan­daş­ken bir si­yasî re­hi­ney­miş gi­bi kul­la­nan bir ama­ca dö­nük de­ğil­dir. Bu çok açık­tır.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, bu­yu­run efen­dim.

HA­LUK KOÇ (De­vam­la) – Bu son de­re­ce önem­li­dir. Böy­le bir töh­me­ti ka­bul et­mek müm­kün de­ğil­dir. Bun­la­rı ya­pan­la­rı, en azın­dan, bir baş­ka si­yasî he­sap­la bun­la­rı di­le ge­tir­mek­le ben it­ham edi­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bi­zim söy­le­di­ği­miz açık ve net­tir. Lo­zan’ın 45’ini, Sevr’in 151’ini lüt­fen oku­yun.. Lüt­fen oku­yun… Eğer, Va­kıf­lar Ya­sa Ta­sa­rı­sın­da, al­tı­nı çiz­di­ği­miz sı­kın­tı­lar gi­de­ril­mez­se, Sevr’in bir ben­ze­ri  “mü­te­ka­bi­li­yet”, ya­ni “kar­şı­lık­lı­lık” ara­ma­dan Tür­ki­ye’nin ken­di­sin­den ta­lep edi­len­le­ri, o za­ma­nın ga­lip sa­vaş dev­let­le­ri, bu za­ma­nın AB ül­ke­le­ri, o ta­lep­le­ri Tür­ki­ye’den tek ta­raf­lı ola­rak is­te­ye­bi­le­cek­ler. Bi­zim de­di­ği­miz bu.

Pe­ki, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin bir üye­si var, kom­şu­muz. Evet, iyi dost­luk iliş­ki­le­ri içe­ri­sin­de­yiz; ama, so­run­la­rı­mız da var; bu­nu ifa­de et­tik. Mü­te­ka­bi­li­yet, Lo­zan’ın 45’i, hiç­bir za­man, Ba­tı Trak­ya’da ya­şa­yan Türk ve Müs­lü­man azın­lı­ğın ora­da ne ya­şa­dı­ğı­nı, ne sı­kın­tı­lar çek­ti­ği­ni, ne­ler­le kar­şı kar­şı­ya kal­dı­ğı­nı bi­ze unut­tu­ra­maz.

Ben, dün azın­lık ola­rak bil­di­ri ya­yım­la­yan de­ğer­li kar­deş­le­ri­me şu­nu ses­len­mek is­ti­yo­rum: Her bi­ri top­lum­da önem­li yer­de­ler; ga­ze­te­ci­ler, top­lum ön­de­ri ol­ma gö­re­vin­de­ler, sos­yo­log­lar, top­lum­bi­lim­ci­ler, eği­tim­ci­ler, öğ­re­tim gö­rev­li­le­ri var ara­la­rın­da. Ben on­lar­dan şu­nu is­ti­yo­rum: Bi­rer kar­de­şiz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin eşit yurt­ta­şı­yız. Pe­ki, şim­di­ye ka­dar, ken­di so­run­la­rı dı­şın­da, Ba­tı Trak­ya’da ya­şa­yan Türk ve Müs­lü­man azın­lı­ğı­nın da so­run­la­rı ol­du­ğu ko­nu­sun­da, o ka­lem­ler­den, her­han­gi bir ya­zı, her­han­gi bir de­ğer­len­dir­me, her­han­gi bir tep­ki gör­dü­nüz mü de­ğer­li ar­ka­daş­lar? (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Eğer, bir azın­lık hak­kı­nı sa­vun­ma ko­nu­sun­da sa­mi­mi­yet­le or­ta­ya çı­kı­yor­sa­nız, o za­man bu ga­rip­ler… Ga­ze­te kö­şe­le­rin­de, du­va­ra di­zip kur­şu­na di­zi­yor­su­nuz biz­le­ri; di­zin; en do­ğal hak­kı­nız; ama, bu ga­rip­ler ne di­yor­lar, ki­min adı­na ki­min hak­kı­nı sa­vu­nu­yor­lar?!

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ül­ke he­pi­mi­zin. Onun için, lüt­fen, mu­ha­le­fe­tin söy­le­dik­le­ri­ni ku­la­kar­dı et­me­yin ve Sa­yın Grup Baş­kan­ve­ki­lin­den de, bu­ra­da “ker­van mer­van” o tür ifa­de­ler­le de­ğil de, doğ­ru dü­rüst po­li­ti­ka­la­rı doğ­ru dü­rüst ifa­de et­me şan­sı­nı bir de­fa­ki se­fe­re kul­lan­ma­sı di­le­ğiy­le, he­pi­ni­ze say­gı­la­rı­mı su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Öne­ri­nin aley­hin­de, Kü­tah­ya Mil­let­ve­ki­li Ala­et­tin Gü­ven; bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (Kü­tah­ya) – Sa­yın Baş­ka­nım, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Ana­mu­ha­le­fet Par­ti­si, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si grup öne­ri­si aley­hi­ne söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Bu ve­si­ley­le de, bu için­de bu­lun­du­ğu­muz kut­lu ra­ma­zan ayı­nın, İs­lam âle­mi­ne, ül­ke­mi­ze ve tüm in­san­la­ra ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı te­men­ni edi­yo­rum.

CHP Grup Baş­kan­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız “bu ül­ke bi­zim” de­di. Bu ül­ke bi­zim­se çok ça­lış­ma­mız ge­re­ki­yor. Az uyu­yup, az yi­yip, az ge­zip, fa­kat çok ça­lış­ma­mız ge­re­ki­yor; ben bu­nu böy­le an­la­dım.

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Yan ge­lip yat­ma­mak ge­re­ki­yor!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Onun için, bi­li­yor­su­nuz, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin yıl için­de­ki nor­mal ça­lış­ma tak­vi­mi ekim ayın­da baş­lar, ha­zi­ran so­nu ta­mam­la­nır. Biz üç ay ta­til ya­pa­cak­ken, ola­ğa­nüs­tü bir top­lan­tı­ya çağ­rıl­dık. Ne­den; ge­rek­li ol­du­ğu için, el­zem ol­du­ğu için, ehem, mü­him iş­ler gö­rü­şe­ce­ği­miz için.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Köy­le­re gi­de­me­di­ği­niz için!..

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – Köy­le­re de git­tik, gez­dik, çok iyi­ler, se­lam­la­rı var.

BAY­RAM ALİ ME­RAL (An­ka­ra) – Köy­le­re gi­de­me­di­ği­niz için!..

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – AB sü­re­ci için­de ge­rek­li olan ya­sa­la­rın çık­ma­sı ge­re­ki­yor­du. Onun için, ba­kı­nız, biz Ana­ya­sa­mı­zın 93, İç­tü­zü­ğün 7 nci mad­de­si­ne gö­re ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya çağ­rıl­dık ve gel­dik. Ola­ğan bir top­lan­tı de­ğil -dik­ka­ti­ni­zi çe­ke­rim- ola­ğa­nüs­tü bir top­lan­tı. Bu ola­ğa­nüs­tü çağ­rıl­ma, al­tın­da da halk di­liy­le “ça­lış­ma­mız ge­re­kir, ça­lış­ma­mız ge­re­kir; va­kit na­kit­tir, onu de­ğer­len­dir­me­miz ge­re­kir” an­la­mı ya­tar, bu­nun için bu­ra­da­yız.

ALİ ARS­LAN (Muğ­la) – Cu­ma gü­nü ni­ye ça­lış­ma­dı­nız?

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – “Ko­mis­yon?.. Yok. Hü­kü­met?.. Yok.”

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Cu­ma gü­nü ni­ye ça­lış­ma­dı­nız?

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – Ne yap­tık; gel­dik, İskân Ya­sa­sı­nı çı­kar­dık, Mes­lek Edin­dir­me Ya­sa­sı­nı çı­kar­dık.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – “Ko­mis­yon?.. Yok. Hü­kü­met?.. Yok.”

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – Bu haf­ta da na­sip olur­sa, yi­ne -ge­çen haf­ta üze­rin­de ça­lış­tı­ğı­mız de­vam ede­cek- Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa­sı­na de­vam ede­ce­ğiz, Av­ru­pa Soy­sal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ya­sa­lar var ve ar­ka­sın­dan Ka­mu De­net­çi­li­ği ve önü­müz­de­ki, bu haf­ta yi­ne, 45 mad­de, 43’ü ve 2 ge­çi­ci mad­dey­le 45 mad­de­lik bir To­hum­cu­luk Ya­sa­sı­nı gö­rüş­mek üze­re bu­ra­da top­lan­mış bu­lu­nu­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, sa­at 3’te bu­ra­ya gel­dik; sa­at 4,5; 1,5 sa­at­tir, bu­gün, bi­zim, bu­ra­da esas önem­li, esas gö­re­vi­miz olan ya­sa çı­kar­ma gö­re­vi­mi­ze he­nüz da­ha ge­çe­me­dik. Ya­sa çı­kar­ma­ya öna­yak olan şart­la­rı tar­tı­şı­yo­ruz. Öy­ley­se, va­kit önem­li… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) – Cu­ma gü­nü ba­kan­lar ne­re­dey­di, siz ne­re­dey­di­niz?! Ba­kan­la­rı­nı­zı ni­ye ge­tir­me­di­niz?!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Cu­ma gü­nü ne­re­dey­di­niz Sa­yın Ve­kil, ni­ye kaç­tı­nız?

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Dört gü­nü ni­ye boş ge­çir­di­niz?!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – Ba­kın, şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, İç­tü­zü­ğün 54 ün­cü mad­de­sin­de ça­lış­ma sa­at­le­ri­miz bel­li. Ne­dir on­lar: 15.00’te baş­lar, 19.00’da bi­ter. Ben bu ara­da, siz­le­ri teb­rik edi­yo­rum, kut­lu­yo­rum…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Cu­ma gü­nü 14.00’te baş­la­dık…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Dört gün ni­ye yan ge­lip yat­tı­nız?!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – Ne­den? Siz de, vak­tin önem­li ol­du­ğu­nu, çok ça­lış­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni tes­pit ede­rek… Ben, grup öne­ri­si­ni şöy­le oku­yo­rum ba­kı­nız…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Cu­ma­dan son­ra ni­ye yan ge­lip yat­tı­nız?!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Şöy­le de­sey­di­niz… “Ola­ğan bir du­rum­dur, bu sa­at­ler için­de ça­lı­şa­lım” de­me­miş­si­niz, kut­lu­yo­rum si­zi. Ne de­miş­si­niz “15.00-19.00” ye­ri­ne, “15.00-20.00” de­miş­si­niz; gü­zel. Şöy­le oku­yo­rum ben bu­nu: “15.00-20.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lış­ma­sı öne­ril­miş­tir.” Al­tı­nı ka­zı­dı­ğım za­man şu­nu söy­lü­yo­rum: 15.00-19.00 yet­mez de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yan ge­lip yat­ma­ya­lım!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - …De­ğer­li Mec­lis, da­ha faz­la ça­lış­ma­mız ge­re­kir. Biz de şöy­le di­yo­ruz…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Cu­ma gü­nü ne­re­dey­di­niz?!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Si­zi kut­la­dı­ğım bu. Bu öne­mi an­la­dı­ğı­nız için kut­lu­yo­rum. Biz de di­yo­ruz ki…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Esa­sa gel.

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - ...çı­ka­ra­ca­ğı­mız ya­sa­lar, tar­tı­şa­ca­ğı­mız ko­nu­lar önem­li­dir; 15.00-20.00 ara­sı yet­mez. Bak, 1,5 sa­at geç­miş. Biz de di­yo­ruz ki, 15.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lı­şa­lım.

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Sa­bah 9.00’da baş­la­ya­lım. Ge­çen haf­ta söy­le­dik…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Cu­ma­dan be­ri ni­ye yan ge­lip yat­tı­nız?!

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) – Siz, “bi­raz faz­la ça­lı­şa­lım,” biz, “bi­raz da­ha faz­la ça­lı­şa­lım” di­yo­ruz. Ben, si­zin bu öne­ri­ni­zi böy­le oku­yo­rum ve bu öne­ri­niz de nor­mal, ru­tin ça­lış­ma sa­at­le­ri dı­şın­da bir ça­lış­ma sa­ati ge­ti­ri­yor. Bir yer­de bir­le­şi­yo­ruz, çok ça­lış­ma­mız ge­re­kir. Ha, biz ne di­yo­ruz… Siz, 15.00’ten 20.00’ye ne ya­par, 5 sa­at eder, biz de di­yo­ruz ki 9 sa­at ça­lı­şa­lım, far­kı­mız bu.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Gö­re­ce­ğiz… Gö­re­ce­ğiz, gö­re­ce­ğiz…

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Bu ak­şam Baş­ba­ka­nın if­tar ye­me­ği­ne git­me­yin o za­man,otu­rup ça­lı­şa­lım…

ALA­ET­TİN GÜ­VEN (De­vam­la) - Bu ça­lış­ma ile bu ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin he­pi­mi­ze ha­yır­lı uğur­lu ol­ma­sı ve ve­rim­li ol­ma­sı di­lek­le­riy­le se­lam­la­rı­mı arz edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

CA­NAN ARIT­MAN (İz­mir) – Bu ak­şam if­tar ye­me­ği­ne git­me­yin, Baş­ba­ka­nın if­tar ye­me­ği­ne git­me­yin.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Grup öne­ri­si­nin…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı…

BAŞ­KAN …le­hin­de Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Ömer Abu­şoğ­lu ve Ana­va­tan Grup Baş­kan­ve­ki­li.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Pe­ki, son­ra, on­dan son­ra…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Unut­ma­ya­lım.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Mec­li­si­miz, bil­di­ği­niz gi­bi, ge­çen haf­ta bir­ta­kım ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nı gö­rüş­mek üze­re ola­ğa­nüs­tü top­lan­dı ve bu ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı da bu haf­ta da de­vam edi­yor ça­lış­ma­la­rı­nı bi­ti­re­me­di­ği için; ama, or­ta­da ga­rip bir du­rum var, Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­la­yan İk­ti­dar Par­ti­si, da­ha ön­ce­den tes­pit edi­len top­lan­tı gün­le­ri, cu­ma gü­nü ta­sa­rı gö­rüş­mek üze­re Mec­lis top­la­nı­yor; fa­kat, Mec­li­si, Ge­nel Ku­ru­lu ça­lış­tı­ra­cak ko­mis­yon or­ta­da yok. AK Par­ti bir ke­re bu­nun he­sa­bı­nı ver­me­li­dir. Ni­çin Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı­nız, ni­çin ça­lış­ma­yı sür­dü­re­cek ge­rek­li ze­mi­ni, ge­rek­li or­ta­mı ha­zır­la­mı­yor­su­nuz? Or­ta­da na­sıl bir sı­kın­tı ya­şa­nı­yor? O gün gö­rü­şü­le­cek olan To­hum­cu­luk Ka­nu­nu do­la­yı­sıy­la aca­ba top­lum­da ne gi­bi sı­kın­tı var? Sa­de­ce gö­rü­şü­le­cek olan To­hum­cu­luk Ka­nu­nun­da mı sı­kın­tı? Baş­ka di­ğer ko­nu­lar­da da top­lum o gün­ler­de ne gi­bi sı­kın­tı ya­şı­yor?

Bi­li­yor­su­nuz, çar­şam­ba ve per­şem­be gün­le­ri özel öğ­re­tim ku­rum­la­rıy­la il­gi­li bir ta­sa­rı­yı gö­rüş­tük ve bu ta­sa­rı­da da, ol­duk­ça tar­tış­ma­lı ge­çen ve bi­raz son­ra üze­rin­de du­ra­ca­ğım ba­zı hu­sus­lar­dan do­la­yı Tür­ki­ye’nin ger­çek­ten çok in­cin­di­ği, Tür­ki­ye’nin ger­çek­ten bü­yük bir teh­li­ke at­lat­tı­ğı bir öner­ge me­se­le­si ya­şan­dı. Teh­li­ke at­lat­tı di­yo­rum, bi­raz son­ra üze­rin­de du­ra­ca­ğım, ni­çin Tür­ki­ye bir teh­li­ke at­lat­tı. Bu ta­sa­rı gö­rü­şü­lür­ken, İk­ti­da­rın, ge­rek Ko­mis­yon ola­rak ge­rek Hü­kü­met ola­rak ge­rek mil­let­ve­ki­li ola­rak ser­gi­le­di­ği ta­vır, bir ib­ret­lik se­yir içe­ri­sin­de mu­ha­le­fet ta­ra­fın­dan iz­len­miş­tir. Ni­çin?.. Or­ta­da çok ciddî bir öner­ge var, Hü­kü­me­tin, Ko­mis­yo­nun ve AK Par­ti Gru­bu­nun ha­ra­ret­le sa­vun­du­ğu bir öner­ge var ve mu­ha­le­fet ola­rak biz de di­re­ni­yo­ruz ki, bu öner­ge bu ha­liy­le geç­me­me­si la­zım. Bu ha­liy­le ge­çer­se, or­ta­ya çı­ka­cak sı­kın­tı­lar, ya­rın Tür­ki­ye’yi bek­le­yen teh­li­ke­ler ne­ler­dir, bun­la­rı an­lat­ma­ya ça­lı­şı­yo­ruz; ama, İk­ti­dar Par­ti­si ıs­rar­la di­re­ni­yor da di­re­ni­yor, bu öner­ge­ler ge­çe­cek… Fa­kat, Al­lah bu mil­le­tin yü­zü­ne ba­kı­yor, bir an­da, AK Par­ti İk­ti­da­rı yö­ne­ti­ci­le­ri, grup baş­kan­ve­kil­le­rin­de şa­fak atı­yor, ger­çek­ten, ge­len bu öner­ge­de ciddî bir­ta­kım risk­ler var, ciddî teh­li­ke­ler var; ama, iş iş­ten geç­miş. Öner­ge bir ke­re oy­lan­mış, ka­bul edil­miş. Ne ya­pa­lım; öy­ley­se, ye­ni­den bir tek­ri­ri mü­za­ke­re is­te­ye­lim ve bu ka­bul edi­len öner­ge­yi red­de­de­cek ve bu öner­gey­le mey­da­na ge­len ta­sa­rı içe­ri­sin­de­ki de­ği­şik­li­ği or­ta­dan kal­dı­ra­lım, ül­ke ha­la­sa ye­ni­den ka­vuş­sun.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, böy­le bir ida­re tar­zı, böy­le bir Mec­lis ça­lış­ma tar­zı hiç­bir de­vir­de gö­rül­me­miş­tir. Bir ik­ti­da­rın ken­di ba­ka­nı, ik­ti­da­rın ken­di ta­sa­rı­sı üze­rin­de öner­ge­yi ve­ri­yor ve ıs­rar­la bu öner­ge­nin geç­me­si İk­ti­dar Par­ti­si Gru­bu ta­ra­fın­dan sa­vu­nu­lu­yor, ama he­men ya­rım sa­at son­ra bu öner­ge­nin or­ta­ya çı­kar­dı­ğı teh­li­ke­ler se­zi­li­yor, mu­ha­le­fe­tin de­me­si­ne rağ­men bu öner­ge ge­ri çe­kil­mi­yor; ama uya­rı­la­rı­mız et­ki­si­ni gös­te­ri­yor ve bu yan­lış­tan ge­ri dön­mek üze­re bi­raz son­ra bu özel öğ­re­tim ku­rum­la­rıy­la il­gi­li ka­nun ta­sa­rı­sı­nı, o mad­de­yi, il­gi­li mad­de­yi ye­ni­den tek­ri­ri mü­za­ke­re edip öner­ge­nin or­ta­ya çı­kar­dı­ğı mah­zur­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­ca­ğız.

Bu­ra­da dü­şü­nül­me­si ge­re­ken şu­dur: Bu öner­ge kim ta­ra­fın­dan ve ni­çin ha­zır­lan­mış­tır? Duy­du­ğu­muz ka­da­rıy­la, bi­raz ön­ce Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı da açık­la­dı, bu öner­ge Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ha­zır­lan­mış. Bi­zim de da­ha ön­ce al­dı­ğı­mız du­yum­lar Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan ha­zır­lan­mış, fa­kat Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı kar­şı çı­kı­yor. Or­ta­da si­ya­set yok. Bir ta­raf­ta Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bü­rok­ra­si­si­nin ha­zır­la­dı­ğı öner­ge var, bir ta­raf­tan da bu öner­ge­ye kar­şı çı­kan Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı bü­rok­rat­la­rı var. Si­ya­set ne­re­sin­de bu işin? Siz ül­ke­nin ida­re­si­ni bü­rok­ra­si­ye mi bı­rak­tı­nız? Si­zin si­yasî so­rum­lu­lu­ğu­nuz bu işin ne­re­sin­de? (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Si­zin si­yasî so­rum­lu­lu­ğu­nuz mu­ha­le­fe­tin ıs­rar­la ve inat­la or­ta­da­ki yan­lış­lı­ğı gös­ter­me­si, gö­zü­nü­ze gö­zü­nü­ze sok­ma­sı so­nu­cun­da mı or­ta­ya çı­kı­yor? Si­yasî so­rum­lu­luk her şey­den ön­ce, bü­rok­ra­si­den ön­ce de en ön sı­ra­da gel­mez mi?!

Ya­rın, ül­ke ida­re­siy­le or­ta­ya çı­kan her­han­gi bir yan­lış­lı­ğın he­sa­bı­nı hem siz ve­re­cek­si­niz hem de mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, bu Mec­lis­te ni­çin bun­la­rı ye­te­ri ka­dar di­le ge­tir­me­di­niz di­ye biz­ler ve­re­ce­ğiz; en azın­dan, vic­da­nı­mız­da bu­nun he­sa­bı­nı ver­mek du­ru­mun­da ka­la­ca­ğız. Ama, İk­ti­dar Par­ti­si -bü­tün mil­let­ve­kil­le­ri­ni kas­tet­mi­yo­rum, ten­zih edi­yo­rum- mil­let­ve­kil­le­rin­den da­ha ön­ce­lik­li ola­rak, ge­rek ko­mis­yon­da gö­rev alan mil­let­ve­kil­le­ri ge­rek ko­mis­yon baş­kan­la­rı ge­rek grup baş­kan­ve­kil­le­ri, Mec­lis­te, Ge­nel Ku­rul­da gö­rü­şü­len ta­sa­rı­la­rın ve ve­ri­len öner­ge­le­rin ne an­la­ma gel­di­ği­ni, ön­ce­lik­le, mil­let­ve­kil­le­rin­den da­ha ön­ce bil­mek, an­la­mak ve bu­nun ge­ri­sin­de ne gi­bi bir­ta­kım tu­zak­lar var, bun­la­rı gör­mek zo­run­da­dır; bu bir.

İkin­ci ko­nu: Hü­kü­me­tin, şim­di­ye ka­dar bu öner­ge­nin ve­ril­me­si­ne öna­yak olan, bu öner­ge­yi ha­zır­la­yan bü­rok­ra­si ve­ya bü­rok­rat­lar hak­kın­da, mut­lak su­ret­te, so­ruş­tur­ma aç­ma­sı­nı bek­ler­dim. Ma­dem teh­li­ke­li bir­ta­kım hü­küm­ler ge­ti­ri­yor; bu öner­ge­nin ha­zır­lan­ma­sın­da aca­ba ka­sıt un­su­ru mu var, aca­ba kö­tü ni­yet mi var, aca­ba şer güç­ler ta­ra­fın­dan bir yön­len­di­ril­me mi var? Bu, öy­le, iyi ni­yet­le ve­ril­miş bir öner­ge­dir de­yip üze­rin­de du­rul­ma­ya­cak, ge­çi­le­cek bir ko­nu de­ğil, çok ciddî bir ko­nu, çok has­sas bir ko­nu. Lo­zan Ant­laş­ma­sın­dan be­ri Tür­ki­ye’nin di­ren­mek­te ol­du­ğu ve Ba­tı’nın da, ıs­rar­la, her fır­sat­ta de­ğiş­tir­me­ye uğ­raş­tı­ğı nok­ta­lar­dan, hu­sus­lar­dan bi­ri­si. Aca­ba di­yo­rum ben, bu öner­ge ha­zır­la­nır­ken, bu mer­ci­ler ta­ra­fın­dan bir­ta­kım yön­len­dir­me­ler mi ya­pıl­mış­tır? Du­rup du­rur­ken, Dı­şiş­le­ri bü­rok­ra­si­si, bu öner­ge­yi, ken­di­le­ri­ne her­han­gi bir gö­rev ve­ril­me­miş­ken, ni­çin ha­zır­la­yıp, Mec­lis­ten, bu­nun, ale­la­ce­le, te­mel ka­nun es­pri­si içe­ri­sin­de ge­çi­ril­me­si­ne öna­yak ol­du­lar? Bu­ra­da, Hü­kü­me­te dü­şen gö­rev, AK Par­ti­ye dü­şen, AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­ri­ne dü­şen gö­rev, bu ko­nu­nun ar­ka­sı­nı bı­rak­ma­ma­la­rı­dır. Ha­di bu se­fer bı­rak­tık, bir­ta­kım in­san­la­ra ce­sa­ret ver­miş olu­ruz. Ni­çin?... İle­ri­ki dö­nem­ler­de de, bu­na ben­zer kri­tik ko­nu­lar­da el ça­buk­lu­ğuy­la bir­ta­kım öner­ge­le­ri bu Mec­lis­ten ge­çirt­ti­re­bi­lir­ler. Bu­nun ör­ne­ği­ni, biz, geç­ti­ği­miz dö­nem­ler­de Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nun­da ya­şa­dık. Ge­ce­nin çok iler­le­yen vak­tin­de, bü­rok­ra­si, ken­di üze­rin­de­ki bir­ta­kım so­rum­lu­luk­la­rı or­ta­dan kal­dı­ra­cak şe­kil­de, Plan ve Büt­çe Ko­mis­yo­nu üye­le­ri­ne ka­rar al­dır­ma­ya ça­lış­tı­lar. Ge­ce­nin o uy­ku­lu vak­tin­de ön­ce ka­rar al­dık; ama, da­ha son­ra, yap­tı­ğı­mız işin far­kı­na var­dık, biz yan­lış yap­tık di­ye. He­men bu­ra­da ol­du­ğu gi­bi bir tek­ri­ri mü­za­ke­re, mad­de­yi ge­ri­sin ge­ri­ye red­det­tik. Bu­ra­da da ay­nı şe­kil­de. Bu öner­ge­yi ha­zır­la­yan kim ve kim­ler­se, mut­lak su­ret­le, ge­ri pla­nı araş­tı­rıl­ma­lı­dır. Türk Mil­le­ti adı­na araş­tı­rıl­ma­lı­dır; bı­ra­kın İk­ti­dar Par­ti­si ve­ya Hü­kü­met adı­na de­ğil, Türk Mil­le­ti adı­na araş­tı­rıl­ma­lı­dır; çün­kü, bu öner­gey­le, Türk Mil­le­ti­nin ha­re­mi is­me­ti­ne do­ku­nul­ma­ya ça­lı­şıl­mış­tır. En ciddî şe­kil­de, en has­sas şe­kil­de ko­ru­ma­ya ça­lış­tı­ğı­mız ba­zı ka­le­le­ri­miz dar­ma­da­ğın edil­me­ye ça­lı­şıl­mış­tır bu öner­gey­le. Mut­lak su­ret­le, ko­nu­nun araş­tı­rıl­ma­ya de­ğer ta­ra­fı var­dır.

Biz­ler, mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak, önü­mü­ze ge­len tek­nik ba­zı ko­nu­lar­da­ki in­ce ay­rın­tı­la­rı gö­re­me­ye­bi­li­riz; ama, AK Par­ti Gru­bu­nun Grup Baş­kan­ve­kil­le­ri­ni, özel­lik­le, ko­mis­yon baş­kan­la­rı­nı ve özel­lik­le de öner­ge­le­rin al­tı­na im­za atan Hü­kü­met üye­le­ri­ni… Tıp­kı geç­miş öner­ge­de ol­du­ğu gi­bi… Ben iyi ni­yet­ten her­han­gi bir şüp­he ol­du­ğu için söy­le­mi­yo­rum; ama, iyi ni­yet yet­mi­yor.

Bu Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci içe­ri­sin­de çok has­sas ve ciddî ko­nu­la­rı içe­ren bir­ta­kım ta­sa­rı­la­rın ka­nun­laş­ma­sı­na ça­lı­şa­ca­ğız bu­ra­da. Bu­gü­ne ka­dar yap­tık ve bun­dan son­ra da ya­pa­ca­ğız; ama, so­rum­lu ki­şi­ler­den bi­raz has­sa­si­yet bek­li­yo­rum. Bir si­ya­set­çi ola­rak de­ğil, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin, Türk Mil­le­ti­nin bir fer­di ola­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (De­vam­la) - …bu has­sa­si­ye­ti bek­li­yo­rum. Mil­le­tin has­sa­si­yet­le üze­rin­de dur­du­ğu ko­nu­la­rı si­ya­set­çi ola­rak gör­mez­lik­ten ge­le­me­yiz. Si­ya­set­çi ola­rak gö­re­vi­miz top­lu­mu­mu­zun se­si­ni bu­ra­da yan­kı­lan­dır­mak­tır, top­lu­mu­mu­zun yü­re­ğin­de­ki his­si­ya­tı bu­ra­da ifa­de­le­re dök­mek­tir.

O ba­kım­dan, top­lu­mu­mu­zun hoş­lan­ma­dı­ğı, ar­zu­la­ma­dı­ğı ve hoş gör­me­di­ği ba­zı ko­nu­la­rı da, biz, bu­ra­da, kim ne der­se de­sin, han­gi mer­ci ne gi­bi suç­la­may­la ce­vap ve­rir­se ver­sin, mil­le­ti­mi­zin hoş gör­me­di­ği bir şe­yi bi­zim de bu­ra­da hoş gör­me­miz, bi­zim de bu­ra­da ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil­dir.

Biz, bu has­sa­si­yet içe­ri­sin­de Ana­va­tan Par­ti­si ola­rak gö­rev ya­pı­yo­ruz. Ay­nı has­sa­si­ye­ti AK Par­ti Gru­bun­dan ve AK Par­ti mil­let­ve­kil­le­rin­den de bek­li­yo­ruz. Mil­le­tin se­si­ne bi­raz da­ha ku­lak ve­rin, bi­raz da­ha faz­la onun his­si­ya­tı­na ter­cü­man ol­ma­ya ça­lı­şın.

He­pi­ni­zi say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Abu­şoğ­lu.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu­nun İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş öne­ri­si üze­rin­de­ki gö­rüş­me­ler ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, öne­ri red­de­dil­miş­tir, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı var­dır.

Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si Gru­bu­nun İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si­ne gö­re ve­ril­miş bir öne­ri­si var­dır; oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

2.- Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı gün­de­min­de­ki sı­ra­la­ma ile ça­lış­ma gün ve sa­at­le­ri­nin ye­ni­den dü­zen­len­me­si­ne, 1236 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın İç­tü­zü­ğün 91 in­ci mad­de­si­ne gö­re te­mel ka­nun ola­rak ve bö­lüm­ler ha­lin­de gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin AK Par­ti Gru­bu öne­ri­si

                                                        26.9.2006

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Da­nış­ma Ku­ru­lu­nun 26.9.2006 Sa­lı gü­nü (bu­gün) yap­tı­ğı top­lan­tı­da si­yasî par­ti grup­la­rı ara­sın­da oy­bir­li­ği sağ­la­na­ma­dı­ğın­dan, İç­tü­zü­ğün 19 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce, Gru­bu­mu­zun aşa­ğı­da­ki öne­ri­si­nin Ge­nel Ku­ru­lun ona­yı­na su­nul­ma­sı­nı arz ede­rim.

                                                                                                                     Fa­ruk Çe­lik

                                                                                                                         Bur­sa

                                                                                                        AK Par­ti Grup Baş­kan­ve­ki­li

Öne­ri:

Gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­nın 3, 4 ve 5 in­ci sı­ra­la­rın­da yer alan 976, 977 ve 977’ye 1 in­ci ek ve 1236 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­la­rı­nın, bu kıs­mın 2, 3 ve 4 ün­cü sı­ra­la­rı­na alın­ma­sı, di­ğer iş­le­rin sı­ra­sı­nın bu­na gö­re te­sel­sül et­ti­ril­me­si,

Ge­nel Ku­ru­lun ça­lış­ma sa­at­le­ri­nin; 26.9.2006 Sa­lı gü­nü 15.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da, 27.9.2006 Çar­şam­ba ve 28.9.2006 Per­şem­be gün­le­ri sa­at 14.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ol­ma­sı,

1151 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si­nin, Hü­kü­me­tin ta­le­bi doğ­rul­tu­sun­da İç­tü­zü­ğün 89 un­cu mad­de­si­ne gö­re TBMM Ge­nel Ku­ru­lun­da ye­ni­den gö­rü­şül­me­si,

Cum­hur­baş­ka­nın­ca bir kez da­ha gö­rü­şül­mek üze­re ia­de edi­len 1236 sı­ra sa­yı­lı Ka­mu De­net­çi­li­ği Ku­ru­mu Ka­nu­nu­nun tü­mü­nün İç­tü­zü­ğün 91 in­ci mad­de­si­ne gö­re te­mel ka­nun ola­rak gö­rü­şül­me­si ve bö­lüm­le­ri­nin ek­te­ki cet­vel­de­ki şek­liy­le ol­ma­sı,

Öne­ril­miş­tir.

Ek:

1236 Sı­ra Sa­yı­lı

Cum­hur­baş­ka­nın­ca Bir Kez Da­ha Gö­rüş­mek Üze­re İa­de Edi­len

Ka­mu De­net­çi­li­ği Ku­ru­mu Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı

 

Bö­lüm­ler                           Bö­lüm Mad­de­le­ri                            Bö­lüm­de­ki

                                                                                               Mad­de Sa­yı­sı

1. Bö­lüm                       1 ila 23 ün­cü Mad­de­ler                              23

2. Bö­lüm                       24 ila 41 in­ci Mad­de­ler

(Ge­çi­ci 1 ila 4 ün­cü  mad­de­ler da­hil)                                               22

                                      Top­lam Mad­de Sa­yı­sı                               45

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, aleyh­te 5 ta­ne söz ta­le­bi var­dır, 5 mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın söz ta­le­bi var­dır. Fe­ra­gat eden ar­ka­da­şı­mız yok­sa bu 5 mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız ara­sın­dan ku­ra çe­ke­ce­ğim, ilk üç sı­ra­da çı­kan ar­ka­daş­la­rım hak­la­rı­nı kay­bet­miş ola­cak­lar.

Leh­te sa­de­ce 2 adet mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın söz ta­le­bi var­dır.

Bi­rin­ci hak­kı­nı kay­be­den ar­ka­da­şı­mız, Ha­tay Mil­let­ve­ki­li Meh­met Eras­lan.

İkin­ci sı­ra­da, Ga­zi­an­tep Mil­let­ve­ki­li Ana­va­tan Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Ömer Abu­şoğ­lu.

Üçün­cü sı­ra­da, Ma­lat­ya Mil­let­ve­ki­li Fe­rit Mev­lüt As­la­noğ­lu.

Di­ğer iki ar­ka­da­şı­mız, Si­nop Mil­let­ve­ki­li En­gin Al­tay ve De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan.

Aleyh­te ilk ko­nuş­ma­cı, Si­nop Mil­let­ve­ki­li En­gin Al­tay.

Sa­yın Al­tay, bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; AKP Grup öne­ri­si aley­hin­de söz al­dım; Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Her ve­si­ley­le bu­ra­ya çık­tı­ğı­mız­da, bu Mec­li­si “yü­ce” sı­fa­tıy­la anı­yo­ruz; el­bet­te ki, Par­la­men­to­muz bu sı­fa­tı da hak edi­yor; ama, 23 Ni­san 1920’de açı­lan bu Par­la­men­to­nun bu­gün­ler­de, bu yıl­lar­da ya­şa­dı­ğı sü­re­ce ba­kın­ca, doğ­ru­su­nu is­ter­se­niz, üzü­lü­yo­ruz. Tam halk ta­bi­riy­le söy­le­mek ge­re­kir­se, işin cıl­kı çık­tı, işin ta­dı kaç­tı. Böy­le ya­sa or­ga­nı ol­maz, böy­le ya­sa­ma or­ga­nı ol­maz.

Şim­di, bir ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı­sı yap­tı Hü­kü­met. Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı. Ge­çen­de de Özel Öğ­re­tim Ka­nu­nu­nu gö­rü­şür­ken, bir ve­si­le söy­le­miş­tim; bun­la­rın hiç­bi­ri uyum ka­nu­nu fa­lan de­ğil, bir­ço­ğu da ipo­tek ka­nu­nu de­miş­tim; bu sö­zü­mü tek­rar­lı­yo­rum. Par­la­men­to­nun, Yü­ce Mec­li­sin, ken­di üze­rin­den, bir­ta­kım, ül­ke­miz üze­rin­de­ki ulus­la­ra­ra­sı oyun­la­ra, se­nar­yo­la­ra alet ol­ma­sı ka­bul edi­le­mez ve ge­tir­di­ği­niz ya­sa­la­ra bak­tı­ğı­mız­da da, bi­le bi­le la­des ya­pı­yor­su­nuz, bir inat­laş­ma­yı, bir inat­laş­ma­yı, ıs­rar­la sür­dü­rü­yor­su­nuz. Hü­kü­me­tin, ba­kan­la­rı­nı­zın çı­kar­dı­ğı yö­net­me­lik­ler Da­nış­tay du­var­la­rı­na çar­pı­yor. Ne ya­zık ki, Yü­ce Mec­li­sin çı­kar­dı­ğı ka­nun­lar da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si du­var­la­rı­na çar­pı­yor. Bir Par­la­men­to, bi­le bi­le, yü­rür­lük­te­ki Ana­ya­sa ay­kı­rı­lı­ğı­nı bi­le bi­le ka­nun ya­pıp da ona­ya gön­de­rir mi?! 1 ta­ne göz­den ka­ça­bi­lir, 2 ta­ne ka­ça­bi­lir; ama, dört yıl­da, ge­tir­di­ği­niz ka­nun­lar­dan kaç ta­ne­si­nin Ana­ya­sa Mah­ke­me­sin­den dön­dü­ğü­nün sa­yı­sı­nı biz ta­kip ede­mi­yo­ruz. Şu an­da da, şu an­da da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin gün­de­min­de, çok sa­yı­da gö­rü­şü­le­cek ve muh­te­me­len, Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı­lık­tan do­la­yı red­de­di­le­cek ka­nun bek­li­yor. Ee, Yü­ce Par­la­men­to­nun yü­ce­li­ği ze­de­le­ni­yor. Bu Par­la­men­to­ya, bu Par­la­men­to­nun say­gın­lı­ğı­na, bu Par­la­men­to­nun ni­te­li­ği­ne, bi­zim, her­kes­ten da­ha çok önem ve ehem­mi­yet ver­me­miz la­zım.

Şim­di, bu Par­la­men­to, açıl­dı­ğı gün­den be­ri çok şey tar­tış­tı. Tar­tı­şı­lır, Par­la­men­to­da ha­ra­ret­li kav­ga­lar da olur, tar­tış­ma­lar da olur; bun­da bir sa­kın­ca yok. Her­kes, ken­din­ce, tem­sil et­ti­ği si­yasî dü­şün­ce çer­çe­ve­sin­de, ka­na­ati­ni, dü­şün­ce­si­ni söy­ler; ama, par­la­men­ter de­mok­ra­si­ler­de, ya­sa­ma-yü­rüt­me-yar­gı, kuv­vet­ler ay­rı­lı­ğı pren­si­bi esas­tır. Eğer, bir ül­ke­de, yü­rüt­me, ya­sa­ma or­ga­nı­nı by-pass edi­yor­sa, o ül­ke­de par­la­men­ter de­mok­ra­si ol­maz. Eğer, bir ül­ke­de, ya­sa­ma da yar­gı­yı by-pass edi­yor­sa, ora­da da par­la­men­ter de­mok­ra­si ol­maz. An­cak, gö­rü­nen o ki, yü­rüt­me­nin, Par­la­men­to üze­rin­de çok ciddî bir bas­kı­sı ve da­ha ile­ri gi­de­rek söy­lü­yo­rum, bir by-pass ope­ras­yo­nu var­dır. Hiç, dün­ya­da, ken­di ken­di­ni by-pass eden par­la­men­to olur mu?! Bu du­ru­ma bi­le bi­le alet olan par­la­men­ter olur mu?! Ya­ni, sis­te­mi, par­la­men­ter sis­te­mi oli­gar­şik sis­te­me çe­vir­me­niz, oli­gar­şik sis­tem şek­lin­de bir ya­sa­ma fa­ali­ye­ti yü­rüt­me­miz ka­bul edi­le­mez, bu yan­lış­tır. Bu Par­la­men­to­da hiç­bir şey ol­du­bit­tiy­le hal­le­di­le­mez, ko­nu­nun ne ka­dar öne­mi, aci­li­ye­ti olur­sa ol­sun.

Yi­ne, yıl­lar ön­ce si­ze söy­le­miş­tim; bu Par­la­men­to sa­vaş yü­rü­ten bir par­la­men­to özel­li­ği­ne sa­hip­tir ve bu Par­la­men­to, 80 ki­lo­met­re öte­den, Po­lat­lı’dan top ses­le­ri ge­lir­ken, bu Par­la­men­to Baş­ko­mu­ta­nı bu­ra­da sa­at­ler­ce din­le­miş­tir, he­sap sor­muş­tur de­miş­tim. Bu­nu, ben si­ze üç yıl ön­ce söy­le­miş­tim; ama, an­la­şı­lı­yor ki, si­zin o gün­le­re, o gün­kü Par­la­men­to­nun, o gün­kü Par­la­men­to­yu oluş­tu­ran in­san­la­rın an­la­yı­şı­na, pers­pek­ti­fi­ne, ulu­sal du­yar­lı­lık­la­rı­na pek il­gi­niz yok; an­la­şı­lı­yor ki, bil­gi­niz de yok.

Par­la­men­to ciddî bir iş­tir ya!.. Böy­le Par­la­men­to olur mu?! Hü­kü­me­tin ta­li­ma­tı­na gö­re aç-ka­pa, git-gel, ko­mis­yon­da ça­lış­ma bit­me­den, bu­ra­da, bu işin gö­rü­şü­le­ce­ği­ni ka­rar al­tı­na al; böy­le şey ol­maz!

Ya­ni, in­sa­nın bir par­la­men­ter ola­rak, ye­di sü­la­le­si­ne bı­ra­ka­ca­ğı ciddî bir mi­ras­tır. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­tin­de par­la­men­ter­lik yap­mış bi­ri­nin ço­cuk­la­rı ola­cak si­zin ço­cuk­la­rı­nız, on­la­rın ço­cuk­la­rı si­zin to­run­la­rı­nız ola­cak; ama, böy­le bir Par­la­men­to da, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­ne, ma­ale­sef, çok iyi geç­me­ye­cek. Çok iyi anı­lan, çok ciddî bir Par­la­men­to, say­gın bir Par­la­men­to kav­ra­mı­nı ma­ale­sef kay­be­di­yo­ruz. Çok ri­ca edi­yo­rum ar­ka­daş­lar; bu Par­la­men­to­da, bu ça­tı­da ay­nı ka­de­ri pay­la­şı­yo­ruz. Si­zin yü­zü­nü­ze biz de kö­tü anı­la­ca­ğız.

Evet, bu Par­la­men­to -al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum- ya­sa­ma or­ga­nı, ya­sa ya­pan or­gan. Sı­ra sa­yı­la­rı ge­li­yor oda­la­rı­nı­za. Oku­ma­ya, in­ce­le­me­ye fır­sat bu­la­ma­dan, ka­pı­dan gi­rer­ken par­mak el­de gi­ri­yor­su­nuz; böy­le şey olur mu?! böy­le Par­la­men­to olur mu?!

MU­HAR­REM DO­ĞAN (Mar­din) – Her ağaç mey­ve­sin­den ta­nı­nır; me­rak et­me, ta­nır­lar…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) - Şim­di, bu, ni­ye, bi­le bi­le la­des yap­ma me­se­le­si önem­li. Bir ıs­ra­rı sür­dü­rü­yor­su­nuz. İçi­niz­de, ta­biî ki, her ba­kım­dan tak­dir et­ti­ği­miz, re­jim­le prob­le­mi ol­ma­yan, çok sa­yı­da ar­ka­da­şı­mız var; biz bu­nu bi­li­yo­ruz; ama, bi­li­yo­ruz ki, ta­kın­tı­lı ar­ka­daş­la­rı­nız da var; bun­la­rı da bi­li­yo­ruz; re­jim­le so­ru­nu olan ar­ka­daş­la­rı­mız da var, bun­la­rı da bi­li­yo­ruz.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Kim?..  Kim?..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Şim­di, söy­le­ye­yim mi?

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) - Söy­le, kim?..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) - Söy­le­ye­yim mi?

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Kim?.. Sö­zü­nü ge­ri al!..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Söy­le­ye­yim mi? Söy­le­ye­yim mi?

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Has­ta mı­sın sen!..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ben has­ta de­ği­lim, sen has­ta­sın!.. Söy­le­ye­yim mi bu­ra­da?

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Evet… Ne söy­le­di­ği­mi bi­le­rek söy­lü­yo­rum…

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Sö­zü­nü ge­ri al­sın Baş­kan!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ne söy­le­di­ği­mi bi­le­rek söy­lü­yo­rum…

AH­MET KO­CA (Af­yon) – Adı­nı ver­sin Baş­kan…

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Dal­ga mı ge­çi­yor­sun!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Hı­dı­roğ­lu…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Şim­di, ba­kın, bi­zim, si­zin­le ara­mız­da…

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Söy­le­ye­cek ko­nu kal­ma­dı her­hal­de…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – …ik­ti­dar-mu­ha­le­fet iliş­ki­si ve çe­liş­ki­si ya­nın­da, bi­zim, si­zin­le ara­mız­da bir gü­ven so­ru­nu var.

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Biz sa­na za­ten gü­ven­mi­yo­ruz!..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Evet, gü­ven so­ru­nu var…

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) - Mil­let de gü­ven­mi­yor si­ze!..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Sen gü­ven­mez­sen gü­ven­me!

HA­LİL TİR­YA­Kİ (Kı­rık­ka­le) – Ba­kar mı­sı­nız Sa­yın Baş­kan, böy­le bir…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Bi­zim, si­zin­le…

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Gü­ven so­ru­nu­nu ken­di­niz­de ara­yın!.. Bi­zim mil­let­le ara­mız­da gü­ven so­ru­nu yok.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ara­nız­da gü­ven so­ru­nu var…

Bu­nu şim­di oku­ma­ya­ca­ğım; ama, bu Par­la­men­to­da, bir gün, bi­zi çok kız­dı­ra­cak­sı­nız, bu­nu oku­ya­ca­ğım. Bu­nu oku­du­ğum za­man, ba­ka­ca­ğım, Sa­yın Agâh Kaf­kas hop­lu­yor mu, yok­sa, kol­tu­ğun al­tı­na mı gi­ri­yor; o za­man, ba­ka­ca­ğım! Evet, al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum. (AK Par­ti  sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım… Lüt­fen, ar­ka­daş­lar…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) -  Al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum…

AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kaf­kas, lüt­fen…

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum. Ara­nız­da, bi­zim­le si­zin ara­nız­da, ik­ti­dar-mu­ha­le­fet çe­liş­ki­si­nin öte­sin­de, bir gü­ven so­ru­nu var­dır.

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Mil­let gü­ven­mi­yor kar­de­şim sa­na, ben ne ya­pa­yım!..

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Var­dır… Var­dır ve bu yüz­den de, yap­tı­ğı­nız her şe­yi, ge­tir­di­ği­niz her şe­yi, çok ariz amik in­ce­le­mek mec­bu­ri­ye­ti­miz var.

Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nı ge­tir­di­niz. Ka­mu­oyu­nu, üç ay, 1 mil­yar­la meş­gul et­ti­niz. Biz de, az da­ha yu­tu­yor­duk. 1 mil­yar pa­ra ve­ri­le­cek, çe­ki­len kre­di fa­iz­le­ri­nin yüz­de 50’si­ni dev­let öde­ye­cek, ço­cu­ğu­nu özel okul­la­ra gön­de­ren­le­re di­ye. Son­ra, ka­mu­oyu­nu, iki ay böy­le, bi­zi de iki ay meş­gul et­tik­ten son­ra, pat di­ye ge­tir­di­ği­niz bu 5 in­ci mad­de ne?! Ne bu 5 in­ci mad­de?

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Sa­na mı so­ra­ca­ğız!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Sa­yın AKP grup söz­cü­sü, bu­ra­da, mad­de­yi öy­le gü­zel an­lat­tı ki, bu mad­de ne ge­ti­ri­yor, 1 in­ci mad­de­den baş­la­dı, 13 ün­cü mad­de­ye ka­dar an­lat­tı. 5 in­ci mad­de­yi ni­ye at­la­dı?! Ni­ye şim­di tek­ri­ri mü­za­ke­re is­ti­yor­su­nuz?! Ben de­me­dim ki hiç­bi­ri­ni­ze gü­ven­mi­yo­ruz, bir kıs­mı­nı­za gü­ven­mi­yo­ruz de­dim.

Ni­ye…

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Ya, mil­let si­ze gü­ven­mi­yor!

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) – Mil­let gü­ve­ni­yor, siz gü­ven­me­se­niz ne ya­zar!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Mil­le­ti de gö­re­cek­si­niz, mil­let gös­te­re­cek si­ze!

Şim­di, bir ta­ne­niz de Gru­bu­nu­za ni­ye sor­mu­yor; ya­hu kar­de­şim, ha­ki­ka­ten ne ya­pı­yor­su­nuz siz, ne bu re­za­let di­ye ni­ye sor­mu­yor­su­nuz Gru­bu­nu­za?

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Se­nin me­se­len de­ğil ki bu! Sa­na ne bun­dan ya!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Pa­tır pa­tır oy­la­rı ver­di­niz. Şim­di tek­ri­ri mü­za­ke­re is­ten­di­ği za­man, ni­ye is­te­di­niz, ne olu­yor de­di­niz mi?! De­di­niz de, ne ce­vap al­dı­nız?

MU­HAR­REM CAN­DAN (Kon­ya) – Sa­na ne bun­dan! Me­se­le­ni ko­nuş sen!

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Ee, bun­la­rı söy­lü­yo­ruz iş­te.

Onun için, iş ora­ya ge­li­yor ki, ar­tık si­zin de­di­ği­niz “Al­lah bir”in dı­şın­da…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, 1 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

EN­GİN AL­TAY (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

…her ko­nu­da şüp­he­ci ol­mak, kuş­ku­cu ol­mak ve dik­kat­li ol­mak, bi­zim, bu mil­le­te, bu cum­hu­ri­ye­te gö­re­vi­miz­dir.

Yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim. (AK Par­ti ve CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım… Lüt­fen sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

Ko­nuş­ma­lar sı­ra­sın­da, kar­şı­lık­lı, ha­tip ile ye­rin­de otu­ran ar­ka­daş­lar ara­sın­da söz dü­el­lo­su ve­ya kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma olun­ca, bu­ra­da ha­ti­bin ve­ya kar­şı­dan ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mı­zın ne de­mek is­te­di­ği­ni an­la­mı­yo­ruz. Onun için, ar­ka­daş­la­rı­mız sükûnet­le din­ler­se da­ha ko­nu ra­hat an­la­şı­lır ve bu ara­da her­han­gi bir sa­taş­ma fa­lan var­sa, onu da bi­zim din­le­me imkânı­mız, tu­ta­nak­la­rı ge­tirt­me­den müm­kün ola­bi­lir.

Evet, şim­di, öne­ri­nin le­hin­de, Ada­na Mil­let­ve­ki­li Re­cep Ga­rip.

Sa­yın Ga­rip, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

RE­CEP GA­RİP (Ada­na) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; AK Par­ti Grup öne­ri­si­nin le­hin­de ko­nuş­mak üze­re söz al­dım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Özel­lik­le, söz­le­ri­me baş­lar­ken, mü­ba­rek ra­ma­za­nın ken­di coğ­raf­ya­mı­za, Türk in­sa­nı­na ve İs­lam coğ­raf­ya­sı­na ve yer­yü­zü­ne ha­yır­lar ve mut­lu­luk­lar ge­tir­me­si­ni, esen­lik­ler ge­tir­me­si­ni te­men­ni edi­yo­rum.

Çok de­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz, el­bet­te ki, Mec­li­si ola­ğa­nüs­tü top­la­dık ve bun­dan do­la­yı da, bu­ra­da ya­sa­la­rın çı­ka­rıl­ma­sı için bir­lik­te gö­rüş­me­ler ya­pı­yo­ruz. An­cak, ifa­de­le­ri­mi­zi kul­la­nır­ken, kar­şı­lık­lı bir­bi­ri­mi­zi din­ler­ken da­ha er­dem­li, da­ha say­gın, da­ha sos­yal, da­ha ba­rış­çıl, da­ha Tür­ki­ye’nin bir­bi­ri­ni an­la­ya­bi­le­cek, kay­na­şa­bi­le­cek, bir­bir­le­ri­ne yü­rek yü­re­ğe ve­re­bi­le­cek bir du­ruş or­ta­ya koy­ma­mız ge­re­kir­ken, özel­lik­le, 22 nci Dö­nem mil­let­ve­kil­le­ri ola­rak biz, AK Par­ti Gru­bu­nun ça­lış­ma­la­rı ve gay­ret­le­ri so­nu­cun­da 800’ü aş­kın ya­sa­yı ha­ya­ta ge­çir­dik, hep bir­lik­te ger­çek­leş­tir­dik. Bir­lik­te ge­ce­le­dik, bir­lik­te va­kit­le­ri har­ca­dık ve bir­bi­ri­miz­le bu gö­rüş­me­le­ri ya­par­ken, son de­re­ce es­te­tik, son de­re­ce es­nek, son de­re­ce bir­bi­ri­ni an­la­yan, bu va­ta­nın ev­lat­la­rı­nın bir­bi­ri­ne bağ­lı ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni, yek­vü­cut ol­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni, Ana­do­lu in­sa­nı­nın biz­den bir du­ruş bek­le­di­ği­ni ve bu du­ru­şu mut­lak su­ret­te or­ta­ya koy­ma­mız için, bu an­la­yış­la, bu­gün, bu­ra­da ye­ni­den ya­sal ça­lış­ma­la­rı­mı­zı sür­dür­mek için gay­ret et­ti­ği­mi­zi be­lirt­mek­te ya­rar gö­rü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir­bi­ri­mi­zi an­la­mak için mut­lak su­ret­te yak­laş­ma­lı­yız. Bu ül­ke­nin hay­rı­na, men­fa­atı­na ge­le­ce­ği­mi­zi şe­kil­len­di­rir­ken, ger­çek­ten âli dü­şün­ce­ler­le,  yük­sek dü­şün­ce­ler­le bu ül­ke­nin ge­le­ce­ği­ne kat­kı­da bu­lun­ma­lı­yız. O ne­den­le, bi­raz ön­ce­ki ko­nuş­ma­lar­da üzül­dü­ğüm, gü­ven or­ta­mı­nın oluş­ma­sın­da son de­re­ce önem­li yol­lar ka­tet­ti­ği­miz şu gün­ler­de, son yıl­lar­da AK Par­ti­miz, ye­di­den yet­mi­şe Tür­ki­ye’nin bü­tü­nü­nü ku­cak­la­mış ve ger­çek­ten, Ana­do­lu’nun gö­ren gö­zü ol­muş­tur, tu­tan eli ol­muş­tur, dü­şü­nen ak­lı ol­muş­tur, yü­rü­yen aya­ğı ol­muş­tur. Biz, bu­nu, bu yaz dö­ne­min­de de köy­le­ri, ka­sa­ba­la­rı, yay­la­la­rı, şe­hir­le­ri gez­di­ği­miz­de de gör­dük. Ger­çek­ten, Ana­do­lu in­sa­nı, AK Par­ti­ye gü­ven­me­ye de­vam edi­yor; bu­nu, ger­çek­ten, gö­ren göz, mut­lak su­ret­te gör­me­ye de­vam edi­yor; ama, gö­rü­yo­rum ki, siz­ler Ana­do­lu’yu gez­mi­yor­su­nuz; gö­rü­yo­rum ki, siz­ler, Tür­ki­ye’de köy­le­ri, ka­sa­ba­la­rı gez­mi­yor­su­nuz. Gez­miş ol­say­dı­nız, AK Par­ti­ye, İk­ti­da­rı­mı­za hal­kın na­sıl gü­ven­di­ği­ni çok ciddî nok­ta­da gö­re­cek­ti­niz.

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Mer­sin) – San­dık­ta gö­re­ce­ğiz, san­dık­ta!

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Biz gö­zü­müz­le gö­rü­yo­ruz; ama, na­sıl ol­du...

RE­CEP GA­RİP (De­vam­la) – Do­la­yı­sıy­la, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, dört yıl­dan bu ya­na, Tür­ki­ye’nin bir­çok vi­la­ye­ti­ni gez­me fır­sa­tı bul­dum ve Ada­na’nın da bir­çok köy­le­ri­ni, ka­sa­ba­la­rı­nı, il­çe­le­ri­ni, sü­rek­li, dört yıl­dan bu ya­na gez­me­ye de­vam edi­yo­ruz. 50’nin üze­rin­de kö­yü, bi­za­ti­hi, bu se­ne, 20 gün­lük ge­zi prog­ra­mım­da da gör­düm. Ana­do­lu in­sa­nı, el­li yıl­dan bu ya­na gör­me­miş ol­du­ğu hiz­me­ti, KÖY­DES pro­je­siy­le, köy­le­re ka­dar… Köy­le­rin yol­la­rı ya­pıl­mış, 7 met­re­lik yol­lar ya­pıl­ma­ya de­vam et­miş. Su­yu ak­ma­yan köy­le­re su­la­rın akı­tıl­dı­ğı­nı biz bu dö­nem­de gör­dük.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – To­ros­lar­da köy­lü su bu­la­mı­yor!

RE­CEP GA­RİP (De­vam­la) – Ne­den dün siz­ler yap­mı­yor­du­nuz?! Ne­den biz­den ön­ce­ki dö­nem­ler­de… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Biz­den ön­ce­ki dö­nem­ler­de ne­den siz­ler, köy­le­rin yol­la­rı­nı yap­mı­yor­du­nuz, köy­le­rin su­la­rı­nı akıt­mı­yor­du­nuz?! İş­te, AK Par­ti İk­ti­da­rı­nın far­kı bu.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Bu­ra­da, 7 met­re­lik yol­lar bu­ra­da. Ta­rih ko­nu­şu­yor, ta­rih…

RE­CEP GA­RİP (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, top­lu­ma ön­cü­lük yap­mak, top­lu­ma ön­der­lik yap­mak, top­lu­ma li­der­lik yap­mak çok ko­lay de­ğil­dir. Ge­li­niz, ak­lı­mı­zı ba­şı­mı­za ala­rak; ge­li­niz, bu ül­ke­nin ge­le­ce­ğiy­le il­gi­li yap­mış ol­du­ğu­muz ça­lış­ma­lar­da, bi­raz da­ha du­ru­şu­mu­zu, güç­lü­lü­ğü­mü­zü, be­ra­ber­li­ği­mi­zi, ko­lek­tif ak­lı­mı­zı bir­leş­ti­re­rek, bir­lik­te ve be­ra­ber­ce ya­sal dü­zen­le­me­le­ri­mi­zi yap­ma­ya de­vam ede­lim. Emin olu­nuz, Tür­ki­ye ye­ni­den ya­pı­la­nı­yor; bu­nu gör­mek­te ya­rar var.

Ya­sal ça­lış­ma­la­rı­mı­zın bir an ev­vel baş­la­ma­sı ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Onun için, bu haf­ta, bu­gün, şu sa­at­le­re ka­dar bir tür­lü ça­lış­ma­yı baş­la­ta­ma­dık ve bi­raz­dan, Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nun Ta­sa­rı­sı, 1151 sı­ra sa­yı­lı ya­sa ge­le­cek ve onun gö­rüş­me­le­ri de­vam ede­cek ve in­şal­lah, çar­şam­ba gü­nü, 14.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da ça­lı­şa­ca­ğız ve per­şem­be gü­nü yi­ne 14.00-24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da To­hum­cu­luk Ya­sa­sı­nı gö­rüş­me­ye baş­la­mış ola­ca­ğız.

Ben, bu duy­gu­lar­la he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum, sev­gi­ler su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ga­rip.

Öne­ri­nin aley­hin­de, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan; bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Sa­yın Ada­na Mil­let­ve­ki­li­miz Re­cep Ga­rip, çok ga­rip bir ko­nuş­ma yap­tı. Çok ga­rip, çok ga­rip!.. Şim­di, Sa­yın Ga­rip di­yor ki: “El­li yıl­dan be­ri köy­le­re gö­tü­rül­me­yen hiz­met­le­ri gö­tür­dük.” Al­lah’tan kork Sa­yın Ga­rip mü­ba­rek ra­ma­zan gü­nü!

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Doğ­ru söy­lü­yor.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu köy­le­rin ta­ma­mı­na elek­trik git­miş­tir, ta­ma­mı­na te­le­fon git­miş­tir, ta­ma­mı­na okul git­miş­tir, çok az bir bö­lü­mü­ne, yol dı­şın­da­ki, ta­ma­mı­na yol git­miş­tir, su git­miş­tir… Bu köy­ler, si­zin bah­set­ti­ği­niz köy­ler 300-500 köy yok Tür­ki­ye’de, Sa­yın Ga­rip. Ben kay­ma­kam­lık yap­tım, Ma­ni­sa Göl­mar­ma­ra Kay­ma­kam­lı­ğı yap­tım; 92-95… Ma­ni­sa mil­let­ve­kil­le­ri var­sa bu­ra­da, lüt­fen, tas­dik et­sin­ler ve­ya iti­raz­la­rı var­sa söy­le­sin­ler. 1994 yı­lı içe­ri­sin­de Göl­mar­ma­ra’nın, bir kö­yü ha­ri­cin­de, bü­tün köy­le­ri­ni as­falt yap­tık; 94… Siz gel­miş­si­niz, 2006 yı­lın­da, geç­miş­ten be­ri bu ka­dar ya­pı­lan bü­yük hiz­met­le­rin üze­ri­ne bir çiz­gi çi­ze­cek­sin! Şu­ra­da yap­tı­ğı­nız 300-500 ta­ne köy var, bu hiz­met­ler­den is­ti­fa­de ede­me­yen köy­ler var; yol, su… On­dan son­ra, kal­kıp ge­le­cek­si­niz, bu­ra­da el­li yıl­dan be­ri ya­pıl­ma­yan hiz­met­le­ri yap­tık di­ye­cek­si­niz! Mü­ba­rek ra­ma­zan gü­nün­de bu söz­ler si­ze ya­kış­mı­yor Sa­yın Ga­rip, ya­kış­mı­yor!

RE­CEP GA­RİP (Ada­na) – Ya­lan söy­lü­yor­sun, doğ­ru söy­le­mi­yor­sun.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ba­kı­nız, Sa­yın Çe­lik si­zin ya­nı­nız­da otu­ru­yor.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­yın Çe­lik, ben Mu­dan­ya Kay­ma­ka­mı iken Bur­sa İl Baş­ka­nıy­dı Re­fah Par­ti­si­nin, Bur­sa İl Baş­ka­nıy­dı. O dö­nem­de ik­ti­dar da ol­du­lar, Doğ­ru Yol Par­ti­siy­le ik­ti­dar yap­tı­lar. Ken­di dö­nem­le­ri –Sa­yın Çe­lik de bi­lir ki- o dö­nem­de köy­le­re, Bur­sa’da, Mu­dan­ya’da na­sıl çığ gi­bi hiz­met­ler gö­tür­dü­ğü­mü­zü en iyi Sa­yın Çe­lik bi­lir. Sa­yın Ga­rip, bir sol ta­ra­fı­na dön de, Sa­yın Çe­lik’e bir sor. Ya­ni, AK Par­ti­si­ni an­la­mak müm­kün de­ğil. Bü­tün geç­mi­şe, 2002 yı­lı­na ka­dar olan­la­ra bir  çiz­gi çi­zi­yor­su­nuz, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­ni… 2002 yı­lın­dan bah­se­di­yor­su­nuz.

Ba­kın, dün bir ha­ber var­dı ga­ze­te­ler­de; oto­ban­lar­dan ve Bo­ğaz Köp­rü­sü ge­çiş­le­rin­den yı­lın ilk al­tı ayın­da 263 tril­yon li­ra ge­lir el­de edil­miş. Bu,  si­zin büt­çe­ni­ze gir­di. Ya­pı­lan oto­ban­lar ve köp­rü­ler­den el­de edi­len ge­lir… Geç­miş­te Ereğ­li De­mir ve Çe­lik’i, İs­ken­de­run De­mir ve Çe­lik’i, Ata­türk Ba­ra­jı, Ke­ban Ba­ra­jı, Ka­ra­ka­ya Ba­ra­jı, li­man­lar, ha­va­alan­la­rı, mey­dan­lar, üni­ver­si­te­ler, has­ta­ne­ler, ak­lı­nı­za ne ge­lir­se, o ka­dar bü­yük hiz­met­ler ya­pıl­mış; ama, siz, hâlâ, 2002’den, bir çiz­gi çi­ze­cek­si­niz, o çiz­gi­den son­ra­sı­nı meş­ru gös­te­re­cek­si­niz; 2002’den cum­hu­ri­ye­tin ku­ru­lu­şu 1923’e ka­dar tu ka­ka… Böy­le bir an­la­yı­şı şid­det­le red­de­di­yo­rum, şid­det­le red­de­di­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler) Evet, halk da red­de­di­yor. Bu­nun bu ko­nuş­ma­sın­dan son­ra, Sa­yın Ga­rip’in bu ko­nuş­ma­sın­dan son­ra o ko­nuş­ma­yı halk da red­de­de­cek.

Ba­kı­nız, İd­ris Na­im Şa­hin bu­ra­da; kay­ma­kam­lık yap­mış­tır. Kaç kö­ye bu hiz­met­le­ri gö­tür­müş­tür; hem de kıt kay­nak­la­rı kul­la­na­rak. Yol, su, okul, elek­trik, te­le­fon; geç­miş dö­nem­ler­de gö­tür­müş­tür, ya­pıl­mış­tır. Evet, Sa­yın Şa­hin, el­bet­te geç­miş­te he­pi­miz yap­tık bun­la­rı. Dev­le­tin kıt imkânla­rıy­la Tür­ki­ye bu nok­ta­ya… Hem de na­sıl ol­muş­tur bi­li­yor mu­su­nuz; te­rö­re dev­let geç­miş­te 100 mil­yar do­lar har­ca­mış­tır, o yok­luk içe­ri­sin­de, te­rö­re ay­rı­lan 100 mil­yar do­lar­lık kay­nak eğer ya­tı­rım­la­ra yö­nel­til­miş ol­say­dı, bu­gün Tür­ki­ye ka­ça kat­la­nır­dı… 70’li yıl­la­rı gö­zü­nü­zün önü­ne ge­ti­rin; sen­di­ka­lar, grev­ler, fab­ri­ka­la­rın iş­gal­le­ri… O dö­nem­ler­de geç­miş hü­kü­met­ler 2002 yı­lı­na ka­dar bu hiz­met­le­ri yap­mış­lar, ge­tir­miş­ler.

Si­zin söy­le­ye­ce­ği­niz şey şu ol­ma­lı Sa­yın Ga­rip: “Geç­miş­te ça­lı­şan hü­kü­met­le­re te­şek­kür edi­yo­ruz; ama, biz, da­ha iyi­le­ri­ni yap­mak için ik­ti­dar­da­yız.” Bu­nu söy­le­ye­bi­lir­sin. Da­ha iyi yap­tık­la­rın var­sa, onu da, gel, bu kür­sü­den an­lat.

Şim­di, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı bi­raz son­ra ge­le­cek. Şim­di, ora­da bir mad­de da­ha ön­ce ko­mis­yon­da gö­rü­şül­müş; fa­kat, ko­mis­yon ye­ni­den top­lan­mış. İçin­de bu­lun­du­ğu­muz eko­no­mik şart­lar­dan do­la­yı bu şar­tı be­nim­se­mi­yo­ruz, ka­bul et­mi­yo­ruz di­ye ko­mis­yon ye­ni­den top­lan­mış. Şim­di, ba­kı­yo­ruz, bir ta­raf­tan di­yor­su­nuz ki “büt­çe faz­la ve­ri­yor, ta­rih­te gö­rül­me­miş öl­çü­de imkânla­ra sa­hi­biz”; di­ğer ta­raf­tan me­mu­ra gel­di mi “efen­dim, kı­sıt­lı büt­çe imkânla­rı bu ka­dar, ne ya­pa­lım bun­dan faz­la­sı­nı ve­re­mi­yo­ruz.”

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, Sa­yın Al­tı­ku­laç da bi­raz ön­ce bu­ra­da gel­di, de­di­ler ki: “Üm­met Kan­do­ğan’la gö­rüş­tü­ğü­mü, gö­rüş­me­di­ği­mi ha­tır­la­mı­yo­rum.” Şim­di, bu­nu söy­le­dik­ten son­ra, ben Sa­yın Al­tı­ku­laç’a ne söy­le­ye­yim! Ya­ni, beş gün ön­ce şu­ra­da ge­lip ken­di­siy­le gö­rüş­tü­ğü­mü, öner­ge­yi gö­tü­rüp önü­ne koy­du­ğu­mu ha­tır­la­mı­yor­sa, bu­ra­ya ge­lip de “Üm­met Bey ba­na böy­le bir şey söy­le­me­di” de­me hak­kı­na sa­hip de­ğil. Ön­ce, gö­rüş­tü­ğü­mü­zü gö­rüş­me­di­ği­mi­zi ha­tır­la­ya­cak, bi­le­cek, on­dan son­ra di­ye­cek ki, efen­dim ben Üm­met Bey­le gö­rüş­tüm ve­ya gö­rüş­me­dim.

Şim­di, o ge­ce di­yor ki Sa­yın Al­tı­ku­laç: “Efen­dim, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­dan gö­rüş al­dık.” Pe­ki, gö­rüş al­dıy­sa­nız, o ge­ce ni­ye ale­la­ce­le sa­at 10.30-11.00’de iki ta­ne Dı­şiş­le­ri bü­rok­ra­tı­nı bu­ra­ya ça­ğır­dı­nız; ni­ye gel­di o iki bü­rok­rat bu­ra­ya, ni­çin gel­di o iki bü­rok­rat?!

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, Sa­yın Çe­lik –Sa­yın Çe­lik de ne­re­de, gö­re­mi­yo­rum da, bi­raz ön­ce bu­ra­day­dı- be­nim ko­nuş­ma­mı…

FAH­RET­TİN POY­RAZ (Bi­le­cik) – Ar­kan­da.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ha­yır, Sa­yın Hü­se­yin Çe­lik de­ğil, Sa­yın Fa­ruk Çe­lik.

…be­nim ko­nuş­mam­dan, be­nim Ada­let ve Kal­kın­ma Par­ti­si­ni öz­le­di­ği­mi, tek­rar ora­ya geç­mek is­te­di­ğim gi­bi bir dü­şün­ce içe­ri­sin­de ol­du­ğu­mu ifa­de edi­yor. Şim­di, ben o ko­nuş­ma­ma iki üç se­fer da­ha bak­tım. Han­gi cüm­le­sin­den onu çı­kar­mış, ben me­rak edi­yo­rum Sa­yın Çe­lik’in. Çok me­rak edi­yo­rum; bu na­sıl bir an­la­ma ka­bi­li­ye­ti­dir me­rak edi­yo­rum. Kal­dı ki, ben bu par­ti­den ay­rıl­dı­ğım, Doğ­ru Yol Par­ti­si­ne geç­ti­ğim­de Doğ­ru Yol Par­ti­si­nin oy ora­nı ka­mu­oyu araş­tır­ma­la­rın­da yüz­de 2 gös­te­ri­li­yor­du. Ben, hiç­bir ge­le­cek bek­len­ti­si ve is­tik­bal en­di­şe­si içe­ri­si­ne gir­me­den bu sı­ra­lar­dan o sı­ra­la­ra geç­tim. (DYP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Hiç­bir ge­le­cek en­di­şem yok; an­cak, şim­di, Üm­met Kan­do­ğan’ı tek­rar ora­ya ça­ğı­ra­rak, kan kay­be­den…

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – İs­te­mi­yo­ruz, is­te­mi­yo­ruz.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - ...kan kay­be­den, ba­ra­jı aş­ma prob­le­mi olan bir par­ti­yi ba­raj al­tın­dan çı­kar­ma nok­ta­sın­da ben­den des­tek is­ti­yor­sa­nız, ben yo­kum! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler, CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Yok... Yok... Yok... Öy­le yok… Öy­le yok... Ben yo­kum… Ben yo­kum…

Ba­kı­nız, şim­di, gi­de­cek­si­niz… Biz di­yor­duk ki, biz bu­ra­da di­yor­duk ki, fın­dık­la il­gi­li ko­nuş­ma­lar ya­pı­lır­ken di­yor­duk ki: Ba­kı­nız, böy­le ko­nuş­ma­yın, siz, ya­kın­da Ka­ra­de­niz’e gi­de­me­ye­cek­si­niz de­miş­tik. De­dik, bu­ra­dan söy­le­dik, bu­ra­dan söy­le­dik.

Şim­di, Sa­yın Fat­sa’ya ya­pı­lan ha­re­ke­ti tas­vip et­me­miz müm­kün de­ğil.

EYÜP FAT­SA (Or­du) – Al­kış­la, al­kış­la!..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Tas­vip et­me­miz müm­kün de­ğil. Tep­ki­ler de­mok­ra­tik bir şe­kil­de di­le ge­ti­ril­me­li; an­cak, biz, bu­ra­da di­yo­ruz ki, şim­di Ege’ye de gi­de­me­ye­cek­si­niz. Ni­ye; gi­de­me­ye­cek­si­niz… Şim­di, üzüm fi­yat­la­rı­nı…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Köy­lü­nün üze­rin­den si­ya­set yap­ma­yı bı­rak!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­yın Çer­çi, otur!.. Sa­yın Çer­çi, otur!.. Şim­di, üzüm fi­yat­la­rı ne ka­dar Sa­yın Çer­çi?!. Ne ka­dar üzüm fi­yat­la­rı?!.  Üzüm fi­yat­la­rı ne ka­dar?!.

Ba­kı­nız, dört yıl ön­ce ku­ru üzüm fi­yat­la­rı Tür­ki­ye’de 1,5 mil­yon, 1,5 YTL dört yıl ön­ce, beş yıl ön­ce. Şim­di ne ka­dar Sa­yın Çer­çi; şim­di 1 000 000, 1 100 000, 1,1 YTL. Şim­di, dört yıl ön­ce Ma­ni­sa­lı üzüm üre­ti­ci­le­ri üzü­mü­nü 1,5 YTL’ye sa­tar­ken, bü­tün gir­di fi­yat­la­rı iki ka­tı­na çık­mış­ken, eğer ürün fi­ya­tı 1,1 YTL’ye ge­li­yor­sa, ya­kın­da Ma­ni­sa’ya da gi­de­mez­si­niz, Ege Böl­ge­si­ne de gi­de­mez­si­niz. Ak­de­niz’de na­ren­ci­ye ge­çen se­ne dal­lar­da…

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Za­ten na­ren­ci­ye­ye hiç ge­le­mi­yor­lar…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ba­kı­nız, mil­let­ve­ki­lim tas­dik edi­yor.

Dal­lar­da kal­dı na­ren­ci­ye ge­çen se­ne; ben göz­le­rim­le gör­düm. Bu se­ne Çu­ku­ro­va’ya da gi­de­mez­si­niz. Bak, gi­de­me­ye­cek­si­niz… Gi­de­me­ye­cek­si­niz… Şe­ker­pan­ca­rı… Şe­ker­pan­ca­rı geç­miş­te­ki fi­yat­la­rı ile şim­di­ki fi­yat­la­rı kar­şı­laş­tı­rın.

MEH­MET SOY­DAN (Ha­tay) – Köy­le­ri gez­dim gel­dim..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­yın Ha­tay Mil­let­ve­ki­li, bak, Yay­la­dağ Kay­ma­kam­lı­ğı yap­tım. Sen Yay­la­dağ­lı­sın. Bak, Yay­la­dağ’ın tek ge­çim kay­na­ğı tü­tün­dü. Bak, tek ge­çim kay­na­ğı tü­tün­dü. Ge­çen­ler­de git­tim Yay­la­dağ’a, Yay­la­dağ hal­kı pe­ri­şan, pe­ri­şan kar­de­şim. Bak, Yay­la­dağ’a gi­de­mez­sin. Bu­ra­da böy­le ko­nu­şur­san, tü­tün­le il­gi­li böy­le söy­ler­sen, siz de Yay­la­dağ’a gi­de­mez­si­niz. Ba­kın, tü­tün­cü pe­ri­şan. 650 000 tü­tün üre­ti­ci­si 250 000’e düş­müş. 3-3,5 YTL’ye tü­tü­nü­nü sa­ta­mı­yor bu va­tan­daş. Şe­ker­pan­ca­rı 1 YTL’nin üze­rin­dey­di bu­nun fi­ya­tı üç dört yıl ön­ce, şim­di 0,89 YTL.

Ar­ka­daş­lar, han­gi ürü­ne ba­kar­sa­nız ba­kın, Tür­ki­ye’de ta­rım bit­ti, çö­kert­ti­niz, yok et­ti­niz ta­rı­mı; yok et­ti­niz!.. Es­naf pe­ri­şan! Çift­çi­de, köy­lü­de ol­ma­yın­ca es­naf­ta da ol­mu­yor. Ya, şim­di böy­le bir or­tam­da siz ge­le­cek­si­niz bu­ra­ya di­ye­cek­si­niz ki, cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­ni 2002’den baş­la­ta­cak­sı­nız, ya­pı­lan hiz­met var­sa ha­ne­ni­ze ya­zı­la­cak, geç­miş­te ya­pı­lan bü­tün o gör­kem­li hiz­met­le­rin…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, bi­raz ne­fes­le­nin…

1 da­ki­ka için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Sa­yın Baş­kan, ba­kın, de­min iz­le­dim, hem Ömer Abu­şoğ­lu’na hem de Ha­luk Koç’a 3 da­ki­ka faz­la­dan ver­di­niz.

BAŞ­KAN – Yok…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, ka­yıt­la­ra ba­ka­bi­lir­si­niz… Ka­yıt­la­ra ba­ka­bi­lir­si­niz… Ben gör­düm, 3 da­ki­ka faz­la­dan ko­nuş­tu­lar. Ta­kip et­tim Sa­yın Baş­kan.

Şim­di, ba­kı­nız, ge­çen Ak­ça­ko­ca İl­çe­si Te­pe­köy Muh­ta­rıy­la da gö­rüş­tüm. Kö­yü sa­tı­lı­ğa çı­kar­mış. Te­le­viz­yon­da iz­le­di­niz. Fın­dık üre­ten bir köy. Te­le­viz­yon­lar­da gör­dük, muh­ta­rın ken­di­siy­le de gö­rüş­tüm. Bü­yük bir pan­kart as­mış­lar. Fın­dı­ğın bu şe­kil­de­ki çift­çi­nin be­li­ni kı­ran bir fi­yat po­li­ti­ka­sı, Fis­ko­bir­lik düş­man­lı­ğın­dan do­la­yı uy­gu­la­nan po­li­ti­ka­lar ne­ti­ce­sin­de bu köy, Te­pe­köy, ken­di kö­yü­nü sa­tı­lı­ğa çı­kar­mış. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de ilk de­fa olan bir ha­di­se… İlk de­fa olan bir ha­di­se…

Siz fın­dı­ğın yüz­de 80’ini üre­te­cek­si­niz, dün­ya­da hâkim ol­du­ğu­muz tek ürün fın­dık ola­cak, onun fi­ya­tı­nı da Fis­ko­bir­lik se­çim­le­rin­de ba­şa­rı el­de ede­me­di­ği­niz için, yö­ne­ti­mi de­ğiş­ti­re­me­di­ği­niz için -tu­ta­nak­lar­da da mev­cut­tur, kon­gre tu­ta­nak­la­rın­da da mil­let­ve­kil­le­ri­ni­zin na­sıl ko­nuş­tuk­la­rı var- 8 000 000 Ka­ra­de­niz­li­nin ha­yat hak­kı­nı elin­den ala­cak­sı­nız.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İS­MA­İL Bİ­LEN (Ma­ni­sa) – At­ma… At­ma…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür ede­rim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben te­şek­kür ede­rim. (CHP ve Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, hiç­bir mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­zın bu kür­sü­de sö­zü­ne mü­da­ha­le et­mek is­te­mi­yo­ruz; ama, ko­nuş­tu­ğu­muz ko­nu­lar­la ya­pı­lan ko­nuş­ma­lar ara­sın­da­ki il­gi­yi si­zin tak­di­ri­ni­ze su­nu­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Ben ce­vap ver­dim sa­de­ce Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Bir şey de­me­dim. Ben siz­den bah­set­me­dim za­ten, ge­nel iti­ba­riy­le ko­nu­şu­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Ga­rip’in ko­nuş­ma­sın­dan son­ra söy­le­ye­cek­ti­niz.

BAŞ­KAN - Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, şu hu­su­su ha­tır­lat­mak la­zım: Ba­kı­nız, bir par­ti gru­bu bir hu­sus­ta bir öne­ri­de bu­lu­nu­yor; ama, bu­ra­ya mü­ra­ca­at­la­rı olu­yor ar­ka­daş­la­rı­mı­zın ve o par­ti­nin grup baş­kan­ve­ki­li ku­ra çe­ki­mi so­nu­cun­da ko­nuş­ma hak­kı­nı el­de ede­bi­li­yor; ya­ni, bü­tün bun­la­rı bir ne­za­ket içe­ri­sin­de ken­di­mi­zin hal­let­me­si la­zım. Ya­ni, ve­ri­len bir öne­ri­nin hak­kın­da… Ta­mam, mil­let­ve­kil­le­ri­ne söz hak­kı ve­ri­li­yor, doğ­ru­dur; İç­tü­zü­ğü uy­gu­lu­yo­ruz, doğ­ru­dur; ama, ve­ren gru­bun bir ko­nuş­ma hak­kı­nın ol­ma­sı la­zım; bu, çok do­ğal­dır. Bu­nun tak­di­ri ki­min­dir; bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın bu­nu tak­dir et­me­si ge­re­kir; bu­nu da bil­gi­le­ri­ni­ze arz edi­yo­rum.

Son ko­nuş­ma­cı, öne­ri­nin le­hin­de, Sa­kar­ya Mil­let­ve­ki­li Ay­han Se­fer Üs­tün…

Sa­yın Üs­tün, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

AY­HAN SE­FER ÜS­TÜN (Sa­kar­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; AK Par­ti grup öne­ri­si­nin le­hin­de ko­nuş­mak üze­re söz al­dım; Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, sa­at 3’ten ön­ce grup­lar ara­sın­da bir Da­nış­ma Ku­ru­lu ger­çek­leş­ti­ril­di. Bu Da­nış­ma Ku­ru­lun­da an­laş­ma sağ­la­na­ma­ma­sı üze­ri­ne Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ken­di grup öne­ri­si­ni, AK Par­ti de ken­di grup öne­ri­si­ni sun­du. Sa­at ne­re­dey­se 5,30’a gel­di, yak­la­şık iki­bu­çuk sa­at­ten be­ri bu grup öne­ri­le­ri üze­rin­de tar­tı­şı­yo­ruz. Oy­sa, be­nim ka­na­ati­me gö­re, Baş­kan­lık bir usul be­lir­le­me­liy­di; çün­kü, önü­mü­ze bak­tı­ğı­mız­da, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si grup öne­ri­si ile AK Par­ti grup öne­ri­si ara­sın­da bir nü­ans far­kı var, çok az bir fark var; ya­ni, za­ten gün­dem ola­ğa­nüs­tü tek­lif­le be­lir­len­miş; bu gün­de­mi, bi­zim de­ğiş­tir­me gi­bi bir şan­sı­mız yok. Ara­da­ki fark, ça­lış­ma sa­at­le­ri 15.00-20.00 mi ol­sun, yok­sa 15.00-24.00 mü ol­sun? Bu öner­ge­le­rin iki­si de ay­nı ma­hi­yet­te, sa­de­ce AK Par­ti grup öne­ri­sin­de bir faz­la­lık var, bel­ki kap­sam ge­niş­li­ği var. 1151 sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si­nin tek­ri­ri mü­za­ke­re­si öne­ri­si var.

Şim­di, Baş­kan­lık, ka­na­atim­ce bu iki öner­ge­yi ay­nı ma­hi­yet­te öner­ge ola­rak ka­bul et­me­liy­di ve ön­ce AK Par­ti­nin öne­ri­si­ni gö­rüş­tü­rüp, on­dan son­ra oya su­na­rak gün­de­me geç­me­liy­di ve bu sa­ye­de de, 2,5 sa­at­ten be­ri bir usul tar­tış­ma­sı içe­ri­sin­de de­ğil de, şu an­da gö­rüş­me­miz ge­re­ken ko­nu­la­ra geç­miş olur­duk.

AK Par­ti, grup öne­ri­siy­le ne di­yor; AK Par­ti, önü­müz­de da­ha gö­rüş­me­miz ge­re­ken Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, To­hum­cu­luk Ka­nu­nu gi­bi önem­li ka­nun­la­rın ol­ma­sı ha­se­biy­le bu ka­nun­la­rı 15.00 ile 20.00 ara­sın­da gö­rüş­me­miz müm­kün ol­ma­dı­ğın­dan, 15.00 ile 24.00, çar­şam­ba ve per­şem­be gün­le­ri de 14.00 ile 24.00 sa­at­le­ri ara­sın­da gö­rüş­me­mi­zi tek­lif edi­yor. An­cak, bu sa­at­ler ara­sın­da za­man kay­bet­me­den, va­kit kay­bet­me­den Mec­li­si­miz ça­lı­şa­bi­lir­se bu ka­nun­la­rı ya­sa­laş­tır­ma imkânı­mız var­dır.

AK Par­ti grup öne­ri­si­nin le­hin­de söz al­dım, Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum ar­ka­daş­lar. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Üs­tün.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

III.- Y O K L A M A

(CHP sı­ra­la­rın­dan bir grup mil­let­ve­ki­li aya­ğa kalk­tı)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yok­la­ma is­ti­yo­ruz.

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) – Yok­la­ma is­ti­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Ta­mam… Yok­la­ma is­tek­le­ri­ni tes­pit ede­lim.

Sa­yın Ke­mal Ana­dol, Ali To­puz, Ati­la Emek, Os­man Öz­can…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Duy­mu­yo­ruz… Ses…

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Ses gi­di­yor, duy­mu­yo­ruz ki ne söy­le­di­ği­ni­zi!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, mik­ro­fo­na bir şey ol­du, se­si­niz du­yul­mu­yor.

BAŞ­KAN - …Mu­har­rem İn­ce, Na­il Ka­ma­cı, Ha­lil Bey si­zi yaz­dık… Hü­se­yin Ba­yın­dır, Ve­dat Me­lik, İz­zet Çe­tin, Mus­ta­fa Ga­zal­cı, Sa­lih Gün, Meh­met Işık, Öz­lem Çer­çi­oğ­lu, En­gin Al­tay, Nu­ri Çi­lin­gir…

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, yok­la­ma is­te­mi­ni iş­le­me ko­ya­ca­ğım.

Yok­la­ma ta­le­bin­de bu­lu­nan mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın sis­te­me gir­me­me­le­ri­ni ri­ca edi­yo­rum.

Yok­la­ma için 5 da­ki­ka­lık sü­re ve­ri­yo­rum ve yok­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la yok­la­ma ya­pıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, top­lan­tı ye­ter­sa­yı­sı var­dır.

Öne­ri­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, bir­le­şi­me 5 da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma sa­ati: 17.31

 

 

İKİN­Cİ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 17.42

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 129 un­cu Bir­le­şi­mi­nin İkin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı çağ­rı öner­ge­si­ne ko­nu ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni gö­rüş­mek için, gün­de­min “Ka­nun Ta­sa­rı ve Tek­lif­le­ri ile Ko­mis­yon­lar­dan Ge­len Di­ğer İş­ler” kıs­mı­na ge­çi­yo­ruz.

1 in­ci sı­ra­da yer alan, Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu ra­po­ru­nun gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

VII.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER

1.- Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1183, 2/743) (S. Sa­yı­sı: 1151) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hü­kü­met ye­rin­de.

126 ncı Bir­le­şim­de, İkin­ci Bö­lüm­de yer alan ge­çi­ci 4 ün­cü mad­de ka­bul edil­miş­ti.

Şim­di bu bö­lüm­de yer alan di­ğer mad­de­le­ri, var­sa, öner­ge iş­lem­le­ri­ni yap­tık­tan son­ra oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

15 in­ci mad­de­yi oku­tu­yo­rum:

Yü­rür­lük

MAD­DE 15-

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de 2 adet öner­ge var­dır. Öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­ta­ca­ğım, son­ra ay­kı­rı­lık­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 15 in­ci mad­de­sin­de­ki “ya­yı­mı” söz­cü­ğün­den ön­ce gel­mek üze­re “Resmî Ga­ze­te­de” iba­re­si­nin ek­len­me­si­ni arz ve ta­lep ede­riz.

 

Ber­han Şim­şek

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

Mu­har­rem İn­ce

 

İs­tan­bul

De­niz­li

Ya­lo­va

 

Or­han Eras­lan

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

 

 

Niğ­de

An­tal­ya

 

BAŞ­KAN – Di­ğer öner­ge­yi oku­tup iş­le­me ala­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 15 in­ci mad­de­si­nin aşa­ğı­da be­lir­ti­len ge­rek­çe­ler­le ta­sa­rı met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve ta­lep ede­riz.

                         

 

Ber­han Şim­şek

En­gin Al­tay

Ha­luk Koç

 

İs­tan­bul

Si­nop

Sam­sun

 

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

Ali Cum­hur Ya­ka

 

De­niz­li

An­tal­ya

Muğ­la

 

Mu­har­rem İn­ce

Mus­ta­fa Öz­yurt

Or­han Eras­lan

 

Ya­lo­va

Bur­sa

Niğ­de

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?..

DEV­LET BA­KA­NI Nİ­MET ÇU­BUK­ÇU (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, bu­yu­run.

Sü­re­niz 5 da­ki­ka.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa­sı Ta­sa­rı­sı­nı gö­rüş­me­ye de­vam edi­yo­ruz. Öner­ge­mi açık­la­mak için, ar­ka­daş­la­rı­mız­la bir­lik­te ver­di­ği­miz öner­ge­yi açık­la­mak için söz al­dım. Millî Eği­tim Ba­ka­nı yi­ne or­ta­lar­da yok. Bu ya­sa, bir ara as­kı­ya alın­dı. Yi­ne, ya­sa­nın son mad­de­le­ri gö­rü­şü­lü­yor; Ba­ka­nı bu­la­mı­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir kez, bu ta­sa­rı­nın te­mel ya­sa ola­rak gö­rü­şül­me­si­ni, biz içi­mi­ze sin­di­re­mi­yo­ruz ve an­la­ya­mı­yo­ruz. Ge­çi­ci mad­de­ler­le bir­lik­te tü­mü 20 mad­de olan bir ta­sa­rı­nın, üs­te­lik tek­nik olan bir ko­nu­da, ya­ni, eği­tim­le il­gi­li, azın­lık okul­la­rıy­la il­gi­li, ya­ban­cı okul­lar­la il­gi­li, özel okul­lar­la il­gi­li, dev­let okul­la­rıy­la il­gi­li, öğ­ret­men­le­rin dev­let okul­la­rın­dan özel okul­la­ra ders ver­me­si­ni il­gi­len­di­ren ko­nu­lar ta­ma­men tek­nik, her mad­de üze­rin­de gö­rüş­me ya­pıl­ma­sı ve kat­kı ya­pıl­ma­sı ge­re­ken bir ko­nu. Ne yap­tı Hü­kü­met; bi­zi ola­ğa­nüs­tü top­la­dı “Av­ru­pa Bir­li­ği­ne uyum pa­ke­ti” di­ye, pa­ke­tin için­den, uyum pa­ke­tiy­le hiç il­gi­si ol­ma­yan bir Özel Okul­lar Ta­sa­rı­sı­nı önü­mü­ze koy­du.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı, az ön­ce bu­ra­da, –Sa­yın Al­tı­ku­laç- adı­mı da söy­le­ye­rek Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nu­nun, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın tem­sil­ci­si­nin gö­rüş bil­dir­di­ği­ni söy­le­di. Lüt­fet­ti, gel­di, ba­na da o gö­rü­şü ver­di; ama, ben da­ha ön­ce­ki ko­nuş­mam­da, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı söz­cü­sü­nün, Ko­mis­yon­da, bu ko­nu­da bir is­te­ği ol­ma­dı­ğı­nı söy­le­dim.

Ya­ni, Ko­mis­yon­da, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı söz­cü­sü “eği­tim ko­nu­sun­da Av­ru­pa Bir­li­ği her ül­ke­yi ser­best bı­rak­mış­tır; ken­di alan­la­rı­na gi­rer, böy­le bir ko­nu­da mük­te­se­bat yok­tur” de­di ve biz Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak, bir kar­şı gö­rüş ya­zı­sı yaz­dık Ko­mis­yon­da. Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu­nun ra­po­ru­na ba­kar­sa­nız eli­niz­de­ki ta­sa­rı­da, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı söz­cü­sü­nün ay­rı bir is­te­mi de yok; ama, son­ra­dan ne ol­duy­sa ol­du, bi­ri­le­ri dev­re­ye gir­miş, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­dan Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu­na bir ya­zı gel­miş, o ya­zı­ya da­ya­na­rak bir öner­ge ha­zır­la­nı­yor; o öner­ge­den biz ka­bul edil­dik­ten son­ra bil­gi sa­hi­bi ol­duk, bu­ra­da tar­tış­ma­lar ol­du ve içi­niz­den ba­zı ar­ka­daş­lar da bu kay­gı­la­ra ka­tıl­dı ki, bir haf­ta­dır ya­sa raf­ta bek­li­yor­du ve şim­di, ye­ni­den gö­rüş­mey­le, o mad­de­nin, bü­tü­nü oy­lan­ma­dan ön­ce ge­le­ce­ği­ni de dü­şü­nü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ta­sa­rı­nın bu bi­çim­de ya­sa­laş­ma­sı doğ­ru de­ğil­dir. Bü­tün öner­ge­ler­de siz ka­pat­mış­sı­nız; bir­kaç öner­ge dı­şın­da bi­zim ko­nuş­ma hak­kı­mız ol­ma­dı. 10 mad­de­de bir 10 da­ki­ka gö­rüş­me… Şim­di, in­sa­fı­nı­za sı­ğı­nı­yo­rum, ben -ör­ne­ğin, özel okul­lar­dan hiz­met sa­tın al­mak­la il­gi­li bir mad­de var, 8 in­ci mad­de- bu­ra­da sor­dum Sa­yın Ba­ka­nın ye­ri­ne otu­ran Ba­ka­na “han­gi hiz­me­ti sa­tın ala­cak­sı­nız Sa­yın Ba­ka­nım” de­dim, bir ses yok; son­ra “ya­zı­lı ya­nıt­la­rız” de­di; ya­sa ge­çe­cek…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 12 nci mad­de­nin ba­zı kı­sım­la­rı çe­ki­li­yor; ama, doğ­ru­dan özel okul pat­ron­la­rın­dan hiz­met sa­tın ala­rak dev­le­tin kay­nak­la­rı ak­ta­rı­la­cak.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ta­sa­rı eği­tim­de­ki ni­te­li­ği yük­selt­mez. Ba­kın, hiç­bir öl­çüt yok; özel okul­la­rın iyi­si­ni kö­tü­sü­nü ayır­mı­yor. Ama­cı­mız eği­ti­mi yay­gın­laş­tır­mak, ni­te­li­ği yük­selt­mek­se des­tek ver­di­ği­niz oku­lun ni­te­li­ği­ne ba­ka­cak­sı­nız. Si­zin al­tı­nı­zı oyu­yor­sa, Ana­ya­sa­ya, ya­sa­la­ra uy­mu­yor­sa, bu özel oku­lun des­tek­len­me­si de­mek dev­le­tin var­lı­ğı­nı kös­tek­le­me­si de­mek­tir. Böy­le bir şey ola­maz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, 1 da­ki­ka­lık sü­re için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) – Evet.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu ta­sa­rı­nın, ge­çen haf­ta söy­le­di­ği­miz gi­bi, ol­du­bit­ti­ye ge­ti­ril­me­den ge­ri çe­kil­me­si­ni öne­ri­yo­ruz. Biz, ka­tı­la­ma­dık, gö­rüş­le­ri­mi­zi tam, mad­de mad­de be­lir­te­me­dik, Ko­mis­yon­da gö­rü­şül­dü­ğü bi­çim­den ay­rı bir nok­ta­ya gel­di bu ta­sa­rı. Lüt­fen, bir kez da­ha yi­ne­li­yo­ruz, bu, eği­ti­mi­mi­zi ya­kın­dan il­gi­len­di­ren mad­de­le­re bi­zim kat­kı­mı­zı, eleş­ti­ri­mi­zi, öne­ri­mi­zi, yo­ru­mu­mu­zu din­le­mek is­ti­yor­sa­nız, lüt­fen, bu ta­sa­rı­yı ge­ri çe­kin, ye­ni­den gö­rü­şe­lim, biz de gö­rüş­le­ri­mi­zi da­ha ra­hat bi­çim­de or­ta­ya ko­ya­lım. Te­mel ya­sa ol­mak­tan, bu ta­sa­rı, çık­sın. Ak­si hal­de, ka­mu­oyun­da tar­tış­ma sü­re­cek­tir ve biz­le­rin kay­gı­la­rı sü­re­cek­tir. O yüz­den, bu ta­sa­rı­nın için­de bir­çok sa­kın­ca­lar var. Bun­la­rı 5 da­ki­ka içe­ri­sin­de an­la­ta­mı­yo­ruz, za­man bas­kı­la­ma­sı olu­yor ve…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, te­şek­kür edi­yo­rum.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) – Te­şek­kür edi­yo­rum ben de.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı…

BAŞ­KAN - Ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir; ka­rar ye­ter­sa­yı­sı var­dır.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 15 in­ci mad­de­sin­de­ki “ya­yı­mı” söz­cü­ğün­den ön­ce gel­mek üze­re “Resmî Ga­ze­te­de” iba­re­si­nin ek­len­me­si­ni arz ve ta­lep ede­riz.

                                                                                       Ber­han Şim­şek (İs­tan­bul) ve ar­ka­daş­la­rı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tı­la­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tıl­mı­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met ve Ko­mis­yon ka­tıl­mı­yor efen­dim.

Evet, im­za sa­hip­le­ri…

Öner­ge sa­hip­le­ri adı­na Sa­yın Mu­har­rem İn­ce, bu­yu­run.

Sa­yın İn­ce, sü­re­niz 5 da­ki­ka.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Ön­ce­lik­le, Sa­yın Ba­ka­nı bu­ra­da gör­mek­ten de çok mut­lu ol­du­ğu­mu be­lirt­mek is­ti­yo­rum; çün­kü, ne ya­zık ki, gün­ler­dir göz­le­ri­miz ken­di­si­ni arı­yor. Ma­dem bu ka­dar önem­li, ma­dem Mec­lis ola­ğa­nüs­tü top­la­nı­yor, ma­dem te­mel ya­sa, Sa­yın Ba­kan da bu­ra­da ol­ma­lı di­ye dü­şü­nü­yo­rum ve he­men şu so­ru­yu sor­mak is­ti­yo­rum: Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin Hü­kü­me­ti mü­te­ka­bi­li­yet­ten vaz mı geç­ti? 16 Ey­lül 2006 gü­nü, Ata­köy’de, Ba­tı Trak­ya 5 in­ci Ku­rul­ta­yın­da, Sa­yın Baş­ba­kan ay­nen şu cüm­le­le­ri söy­le­miş­tir: “Dos­tum Kos­tas, ke­sin­lik­le her iliş­ki­miz­de mü­te­ka­bi­li­yet ara­na­cak­tır.” Ma­dem mü­te­ka­bi­li­yet ara­na­cak, o za­man bu ya­sa ta­sa­rı­sı ne?

Azın­lık okul­la­rı ile ya­ban­cı okul­la­rı bir­bi­ri­ne ka­rış­tı­rı­yor de­ği­lim, al­tı­nı çi­ze çi­ze söy­lü­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu­ra­da­ki olay şu­dur: Ya­ban­cı okul­la­rın ta­şın­maz­la­rı, ge­tir­di­ği­niz ta­sa­rıy­la, şu ana ka­dar sa­de­ce Ba­kan­lı­ğa dev­re­di­le­bi­lir­di, bu ta­sa­rıy­la, tü­zü­ğün­de “eği­tim iş­le­ri ya­pa­bi­lir” de­ni­len her­han­gi bir vak­fa dev­re­di­le­bi­le­cek. Ya­ni, bir say­gın ya­ban­cı işa­da­mı Tür­ki­ye’ye ge­le­cek, bir okul ku­ra­cak, son­ra bu­nu her­han­gi bir vak­fa dev­re­de­bi­le­cek, öy­le mi Sa­yın Ba­kan?

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Evet.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – İş­te, ar­ka­daş­lar, aç­maz bu­ra­da. Ya­ni, da­ha açık bir ifa­dey­le söy­le­ye­yim: Bir ya­ban­cı işa­da­mı ge­le­cek, Tür­ki­ye’de bir okul ku­ra­cak ve bu­nu son­ra bir Hı­ris­ti­yan vak­fı­na dev­re­de­bi­le­cek. Bu­na oy ve­re­cek­si­niz şim­di, gö­re­ce­ğim. Kim evet ve­ri­yor, kim ha­yır ve­ri­yor hep bir­lik­te bu­nu gö­re­ce­ğiz. Ge­ti­ri­len bu­dur ar­ka­daş­lar.

Türk mü­dür yar­dım­cı­sın­dan vaz­ge­çi­yor­su­nuz. Ne­den vaz­ge­çi­yor­su­nuz bun­dan? Ge­rek­çe ne? Bu­gün Yu­na­nis­tan’da Ba­tı Trak­ya Türk azın­lı­ğı var. 30 Ocak 1923’te im­za­lan­mış… Ana­do­lu’da ya­şa­yan Rum aha­li­si ile Yu­na­nis­tan’da Ka­ra­su Neh­ri’nin ba­tı­sın­da ya­şa­yan, Müs­lü­man aha­li­si ola­rak ta­nım­la­nan Türk­ler yer de­ğiş­tir­miş, İs­tan­bul’da­ki Rum­lar ile Gü­mül­ci­ne’de, De­de­ağaç’ta ve İs­ke­çe’de­ki Türk­ler kar­şı­lık­lı ola­rak kal­mış. Pe­ki, siz, bu Türk mü­dür baş­yar­dım­cı­sı­nı “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı ola­bi­lir” şek­lin­de de­ğiş­ti­ri­yor­su­nuz da, bu­nun kar­şı­lı­ğın­da Gü­mül­ci­ne’de­ki, İs­ke­çe’de­ki, De­de­ağaç’ta­ki soy­daş­la­rı­mız eği­tim­le il­gi­li ye­ni bir hak al­dı­lar da siz de bu­nun kar­şı­lı­ğın­da mü­te­ka­bi­li­yet ge­re­ği mi ya­pı­yor­su­nuz bun­la­rı? Ne ol­du? Ki­tap­la­rı mı de­ğiş­ti? Okul­la­rı­nı mı onar­dı­lar? Va­kıf so­ru­nu­nu mu çöz­dü­ler? Se­çil­miş müf­tü­yü mü ta­nı­dı­lar? Va­tan­daş­lık­tan ıs­kat edi­len 50 000 ki­şi­yi va­tan­daş­lı­ğa mı al­dı­lar? Ne ol­du da siz bu­nu ge­ti­ri­yor­su­nuz? Ya­ni, bu­nu an­la­mak müm­kün de­ğil.

Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti­nin sı­nır­la­rı için­de ya­şa­yan gay­ri­müs­lim­ler bi­zim va­tan­da­şı­mız­dır, en az bi­zim ka­dar say­gın in­san­lar­dır, hiç iti­ra­zı­mız yok; ama, Ba­tı Trak­ya’da ya­şa­yan in­san­lar da bi­zim soy­da­şı­mız­dır. Yu­nan va­tan­da­şı­dır, Türk­tür, Müs­lü­man­dır ve bi­zim soy­da­şı­mız­dır ve bun­lar kar­şı­lık­lı ola­rak Lo­zan Ant­laş­ma­sı so­nu­cu bu şe­kil­de yer­leş­miş­ler­dir. Bun­dan na­sıl vaz­ge­çe­bi­lir­si­niz? Bu­nu ger­çek­ten an­la­ya­bil­miş de­ği­lim.

Ya­ban­cı okul­la­rın kon­ten­jan­la­rı­nı, ara­zi­le­ri­ni 5 ka­tı­na ka­dar çı­kar­ma­la­rı­na imkân sağ­lı­yor­su­nuz, İs­ke­çe’de­ki Mu­zaf­fer Sa­li­hoğ­lu or­ta­okul-li­se ka­rı­şı­mı oku­la hiç git­ti­niz mi? Ahır gi­bi bir yer­de eği­tim ya­pı­yor­lar.

Gü­mül­ci­ne’de­ki Ce­lal Ba­yar Li­se­si­ni zi­ya­ret et­ti­niz mi? Ora­da 140 000 soy­da­şı­mız ya­şı­yor, gi­de­bi­le­cek­le­ri 2 ta­ne li­se var. Üni­ver­si­te sı­nav­la­rın­da ver­dik­le­ri yüz­de 0,5 kon­ten­jan­lar­la o ço­cuk­la­rı na­sıl asi­mi­le et­tik­le­ri­ni, na­sıl da­ğıt­tık­la­rı­nı -3 ta­ne Ati­na’ya, 4 ta­ne Se­la­nik’e, 5 ta­ne Ada­lar’a, 8 ta­ne Ko­za­ni’ye bun­la­rı na­sıl da­ğıt­tık­la­rı­nı- na­sıl bil­mez­den ge­le­bi­lir­si­niz, na­sıl gör­mez­den ge­le­bi­lir­si­niz, ger­çek­ten an­la­ya­bil­miş de­ği­lim. Bu­nu, Ana­mu­ha­le­fet Par­ti­si­nin bir söz­cü­sü ola­rak, ne pa­ha­sı­na olur­sa ol­sun mu­ha­le­fet ede­lim man­tı­ğıy­la söy­le­mi­yo­rum.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, bu­yu­run; 1 da­ki­ka­lık sü­re… Ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu Par­la­men­to, her se­çim­de yüz­de 60’ını ye­ni­ler. Bel­ki yüz­de 60’ımız da bir son­ra­ki dö­nem­de ol­ma­ya­ca­ğız. O za­man, şu an dik du­ra­lım ar­ka­daş­lar. Bu­nu oy­la­rı­mız­la ge­ri te­pe­lim.

Te­rör­le Mü­ca­de­le Ya­sa­sı­nın 6 ncı mad­de­sin­de de, te­rör ör­gü­tü­nün ku­ru­cu­su­na af çı­kar­tı­yor­su­nuz de­dik; ol­maz öy­le şey, yap­mı­yo­ruz de­di­niz, son­ra ge­ri çek­ti­niz. Yap­mı­yor­sa­nız, ni­ye ge­çir­me­di­niz?!

Şim­di, bu­ra­da da uya­rı­yo­rum: Lo­zan’ı de­li­yor­su­nuz, Lo­zan’ın 45 in­ci mad­de­si­ne ay­kı­rı bir iş ya­pı­yor­su­nuz. Yap­tı­ğı­nız iş yan­lış­tır. Lüt­fen, bu yan­lış­tan vaz­ge­çin, 130 000-140 000 soy­da­şı­mı­zı da üz­me­yin di­yo­rum.

Da­ha son­ra­ki mad­de­ler­de gö­rüş­mek üze­re, he­pi­ni­ze say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­ka­nım, öner­gey­le il­gi­li bir açık­la­ma yap­mak is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; bir yan­lış bil­gi­yi dü­zelt­mek için Sa­yın Baş­kan­dan söz al­dım.

De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mız, azın­lık okul­la­rın­da Türk mü­dür yar­dım­cı­sın­dan vaz mı geç­ti­niz şek­lin­de bir so­ru sor­du. Azın­lık okul­la­rın­da Türk mü­dür yar­dım­cı­sı di­ye bir kad­ro söz ko­nu­su de­ğil, böy­le bir is­tih­dam…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ya­ban­cı okul­lar…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ya­ban­cı…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ba­kın “azın­lık okul­la­rı” de­di­niz. Ba­kın, Gü­mül­ci­ne’de­ki…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ya­ban­cı de­di, ya­ban­cı…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Efen­dim, mü­sa­ade eder mi­sin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Kür­sü­ye çık, ora­da ko­nuş.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Mü­te­ka­bi­li­yet esa­sı çer­çe­ve­sin­de, Lo­zan Ant­laş­ma­sı çer­çe­ve­sin­de dü­zen­le­nen okul­lar azın­lık okul­la­rı­dır. Bi­zim, Gü­mül­ci­ne’de­ki Ce­lal Ba­yar Li­se­sin­de, di­ğer okul­lar­da mü­te­ka­bi­li­yet esa­sı­nı göz önün­de bu­lun­dur­ma­mız, an­cak azın­lık okul­la­rıy­la il­gi­li ola­bi­lir.

Di­ye­lim ki, Al­man Li­se­si, Avus­tur­ya Li­se­si, Ro­bert Ko­lej… (CHP sı­ra­la­rın­dan “ne il­gi­si var” se­si)

Mü­sa­ade edin.

“Bu­ra­lar­da mü­dür yar­dım­cı­sı­nın Türk asıl­lı ol­ma­sı la­zım” gi­bi bir ifa­de var. Biz, bu “Türk asıl­lı” ifa­de­si­ni, “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti va­tan­da­şı” ola­rak ifa­de edi­yo­ruz. Ni­çin; Ana­ya­sa­mız­da “Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti va­tan­da­şı olan her­kes Türk­tür” ifa­de­si yok mu­dur?

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Yu­na­nis­tan ya­pı­yor mu onu?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Efen­dim, bu­nun Yu­na­nis­tan’la ala­ka­sı yok…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Na­sıl ala­ka­sı yok?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – …ya­ban­cı okul­lar­la il­gi­si var. Azın­lık okul­la­rı ol­say­dı…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Yu­na­nis­tan’da mü­dür yar­dım­cı­sı Yu­nan ol­mak zo­run­da­dır.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Efen­dim, ba­kın, bi­zim bu­ra­da da, bu­ra­da­ki okul­da, bi­zim Rum va­tan­daş­la­rı­mı­zın ken­di okul­la­rın­da mü­dür mu­avi­ni de, mü­dür de Rum asıl­lı bi­ri­si­dir. On­lar ken­di okul­la­rı­nı ken­di­le­ri ida­re edi­yor­lar. “Ya­ban­cı­la­rın Tür­ki­ye'de kur­muş ol­duk­la­rı okul­lar var. Bu okul­lar­da Türk mü­dür yar­dım­cı­sı­nın Türk asıl­lı ol­ma­sı ge­re­kir” gi­bi bir ifa­de var­dı. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti ma­dem­ki et­nik kö­ken üze­ri­ne in­şa edil­miş bir dev­let de­ğil­dir, Ana­ya­sa­da “Türk” ifa­de­si bü­tün Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti va­tan­daş­la­rı­nı kap­sa­dı­ğı için böy­le bir dü­zen­le­me ya­pıl­mak­ta­dır. Azın­lık okul­la­rıy­la il­gi­li böy­le bir dü­zen­le­me söz ko­nu­su de­ğil­dir; çün­kü yok.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bir işa­da­mı oku­lu­nu vak­fa dev­re­de­bi­le­cek mi, dev­re­de­me­ye­cek mi?

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Bu ka­dar zah­me­te ge­rek var mıy­dı?!

BAŞ­KAN – Te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nın ara­nıl­ma­sı­nı is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı var­dır.

Mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, sa­at 20.30’da top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­me ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 18.02

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ÜÇÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 20.30

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 129 un­cu Bir­le­şi­mi­nin Üçün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1151 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

VII.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (Devam)

1.- Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1183, 2/743) (S. Sa­yı­sı: 1151) (Devam)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hü­kü­met ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 16 ncı mad­de­si­ni oku­tu­yo­rum:

Yü­rüt­me

MAD­DE 16.-

BAŞ­KAN – Mad­de üze­rin­de 2 adet öner­ge var­dır; öner­ge­le­ri ön­ce ge­liş sı­ra­la­rı­na gö­re oku­tup, son­ra ay­kı­rı­lık du­rum­la­rı­na gö­re iş­le­me ala­ca­ğım.

İlk öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 16 ncı mad­de­sin­de­ki “hü­küm­le­ri” söz­cü­ğü­nün “mad­de­le­ri” bi­çi­min­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve ta­lep ede­riz.

 

Ber­han Şim­şek

Or­han Eras­lan

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

 

İs­tan­bul

Niğ­de

De­niz­li

 

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

Mu­har­rem İn­ce

 

 

An­tal­ya

Ya­lo­va

 

BAŞ­KAN – Di­ğer öner­ge­yi oku­tup iş­le­me ala­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 16 ncı mad­de­si­nin aşa­ğı­da be­lir­ti­len ge­rek­çe­ler­le ta­sa­rı met­nin­den çı­ka­rıl­ma­sı­nı arz ve ta­lep ede­riz.

 

Ber­han Şim­şek

Or­han Eras­lan

Mus­ta­fa Ga­zal­cı

 

İs­tan­bul

Niğ­de

De­niz­li

 

Hü­se­yin Ek­mek­ci­oğ­lu

Mu­har­rem İn­ce

En­gin Al­tay

 

An­tal­ya

Ya­lo­va

Si­nop

 

 

Ali Cum­hur Ya­ka

 

 

 

Muğ­la

 

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, ko­nu­şa­cak­sı­nız…

Bu­yu­run.

Sü­re­niz 5 da­ki­ka.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Da­ha ön­ce­ki ko­nuş­mam­da ulu­sal bü­tün­lü­ğü­mü­zü il­gi­len­di­ren mü­te­ka­bi­li­yet­le il­gi­li açık­la­ma­la­rı yap­tım. Şim­di ise, uy­gu­la­ma­da kar­şı­mı­za çı­ka­cak sı­kın­tı­la­rı siz­ler­le pay­laş­mak is­ti­yo­rum.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di, di­yor ki, tef­tiş; iki kez ar­ka ar­ka­ya olum­suz ra­por olur­sa gö­re­vin­den alı­na­cak. Ba­kı­nız, bu çok yan­lış. Yıl­lar­ca özel öğ­re­tim ku­rum­la­rın­da tef­tiş ge­çir­miş bi­ri­si ola­rak, oni­ki yıl mü­dür­lük yap­mış bi­ri­si ola­rak söy­lü­yo­rum. Mut­la­ka, bu mad­de şöy­le ol­ma­lı­dır: İki ay­rı ki­şi ol­ma­lı­dır tef­ti­şi ya­pan. Ay­nı mü­fet­ti­şin iki ra­po­ru as­la doğ­ru de­ğil­dir. Bu, ora­da be­lir­til­me­miş­tir; iş­te, ek­sik­lik­ler­den bi­ri bu­dur.

Bir baş­ka­sı, resmî  okul­lar­da gö­rev ya­pan öğ­ret­men­le­rin, 15 sa­ate ka­dar özel okul­lar­da der­se gir­me­si.

Ar­ka­daş­lar, bu, Ana­ya­sa­ya ay­kı­rı­dır. Ya­ni, bu ül­ke­de bin­ler­ce genç öğ­ret­men var. Bu ço­cuk­lar iş­siz. Dev­let, is­tih­dam po­li­ti­ka­la­rı­nı ge­liş­tir­mek zo­run­da­dır, iş­siz­li­ği azal­ta­cak yön­de po­li­ti­ka­lar ge­liş­tir­mek zo­run­da­dır. Ya­ni, siz, bu ül­ke­de bin­ler­ce genç iş­siz­ken, dev­le­tin resmî okul­la­rın­da gö­rev ya­pan öğ­ret­men­le­re, 15 sa­ate ka­dar, özel okul­lar­da gö­rev yap­ma şan­sı ve­ri­yor­su­nuz. Genç­ler ne ola­cak?

MEH­MET SA­RI (Os­ma­ni­ye) – Öğ­ret­men­le­rin önü­nü açı­yo­ruz.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Öğ­ret­men­le­rin önü­nü aç­mı­yor­su­nuz, genç­le­rin önü­nü tı­kı­yor­su­nuz.

Bir di­ğe­ri, öğ­ren­ci­le­rin özel öğ­re­tim ku­rum­la­rı­nın rek­lam­la­rın­da kul­la­nıl­ma­sıy­la il­gi­li dü­zen­le­me de bu­ra­da ye­ter­siz. Bu dü­zen­le­me da­ha ka­tı ku­ral­la­rı içer­me­liy­di; ama, ne ya­zık ki, bu­nun­la il­gi­li en ufak bir şey gör­mü­yo­ruz.

Yi­ne, va­li­lik, lü­zum gö­rü­len du­rum­lar­da, yö­ne­ti­ci ya da öğ­ret­me­ni gö­re­vin­den uzak­laş­tı­ra­bi­le­cek.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu o ka­dar muğ­lak bir ifa­de ki, o ka­dar ge­niş bir ifa­de ki… Lü­zum gö­rü­len hal­ler... Ba­kı­nız ne ola­cak: Bu ya­sa­ma or­ga­nı bir ka­nun ya­pı­yor. Ka­nun çı­ka­ra­ca­ğız bu­ra­da. Son­ra bu yet­ki­yi va­li­lik­le­re ve­re­ce­ğiz. Va­li­lik, özel öğ­re­tim ku­ru­mun­da gö­rev ya­pan bir us­ta öğ­re­ti­ci­yi, öğ­ret­me­ni ya da yö­ne­ti­ci­yi, lü­zum gö­rü­len bir du­rum üze­ri­ne gö­re­vin­den ala­cak, son­ra bu özel öğ­re­tim ku­ru­mu­nun yö­ne­ti­ci­si bi­ze ge­le­cek, ya­ni mil­let­ve­kil­le­ri­ne ge­le­cek “bu du­ru­mu çöz” di­ye­cek, biz de va­li­ye te­le­fon açıp ri­ca ede­ce­ğiz. Ken­di­mi­zi kü­çük dü­şür­dü­ğü­mü­zün far­kın­da mı­yız? Ne de­mek, lü­zum gö­rü­len du­rum­lar­da va­li­lik özel öğ­re­tim ku­ru­mu­nun yö­ne­ti­ci­si­ni, öğ­ret­me­ni­ni gö­rev­den alır? Şu­nu ek­le­ye­mez miy­dik ora­ya: Va­li­lik, özel öğ­re­tim ku­ru­mu­nun yö­ne­ti­ci­si­ne ya da öğ­ret­me­ni­ne ya­zı­lı ola­rak bil­dir­mek zo­run­da­dır bu­nu; lü­zum gö­rü­len du­ru­mu, öğ­ret­me­ne, yö­ne­ti­ci­ye, va­li­lik bil­dir­mek du­ru­mun­da­dır. Böy­le bir yet­ki ola­maz, ol­ma­ma­lı­dır. Bu­nu kim yaz­mış, kim ha­zır­la­mış, doğ­ru­su, me­rak edi­yo­rum. Ya ken­di­si­ni ge­le­cek­te va­li ada­yı gö­rü­yor bü­rok­rat­lar­dan bi­ri­si ya da göz­den kaç­mış bir du­rum bu.

Yi­ne, özel okul­lar dı­şın­da­ki etüt eği­tim mer­kez­le­ri­nin, kurs­la­rın, ders­ha­ne­le­rin açıl­ma iz­ni­ni va­li­lik­le­re bı­rak­mak da müt­hiş yan­lış bir olay­dır. Kar­şı­la­şa­ca­ğı­mız zor­lu­ğu şim­di­den gö­rü­yor gi­bi­yim. Trab­zon’da­ki Va­li­li­ğin stan­dart­la­rı ile, is­tek­le­ri ile Ma­ni­sa’da­ki fark­lı ola­cak, Edir­ne’de­ki ile Di­yar­ba­kır’da­ki fark­lı ola­cak. İl­le­ri­miz­de, özel öğ­re­tim ko­nu­sun­da ye­tiş­miş ele­man­la­rı­mız yok. Bu­ra­da­ki millî eği­tim mü­dür­lük­le­ri­nin, va­li­lik­le­rin is­tek­le­ri, ku­rum aç­may­la il­gi­li stan­dart­lar yö­ner­ge­si­ni uy­gu­la­ma­la­rı, yo­rum­la­ma­la­rı o ka­dar fark­lı ola­cak ki… Ma­ni­sa’da­ki bir ders­ha­ne­nin özel­lik­le­ri ile Amas­ya’da­ki bir ders­ha­ne­nin özel­lik­le­ri çok fark­lı ola­cak. Bu çok yan­lış­tır. Ke­sin­lik­le bu yet­ki Ba­kan­lık­ta ol­ma­lı­dır.

Ne­den, pe­ki, özel okul­la­rın açıl­ma iz­ni­ni Ba­kan­lık­ta bı­ra­kı­yor­su­nuz da, di­ğer­le­ri­ni ne­den va­li­lik­le­re ve­ri­yor­su­nuz? Bu ko­nu­da müt­hiş bir yan­lış­lık ola­cak.

Yi­ne çok fark­lı bir…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – 1 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Yi­ne, ba­kı­nız, özel okul­lar­da­ki elek­trik ve su pa­ra­sı­nı dev­let okul­la­rıy­la eşit­le­di­niz. Pe­ki... Pe­ki, Sa­yın Ba­kan, haf­ta so­nun­da okul­lar­da kurs açı­lır; ya­ni, bu dev­le­tin resmî okul­la­rın­da haf­ta so­nu kurs açı­lır; ya­ni, ders­ha­ne, ya­ni, kurs fa­ali­ye­ti ya­par okul. Siz haf­ta so­nun­da ay­rı bir sa­yaç mı ta­ka­cak­sı­nız okul­la­ra?! Böy­le bir şey ola­maz. Ya­ni, siz 625 sa­yı­lı Ya­sa­ya  da­ya­na­rak özel öğ­re­tim ku­ru­mu aç­tı­ra­cak­sı­nız, son­ra, dev­let ola­rak onun­la re­ka­bet ede­cek­si­niz! Bu­nu na­sıl çö­ze­cek­si­niz? Mah­ke­me­ye ve­rir­ler si­zi. Ve ta­rih­te re­kor kı­rı­yor­su­nuz, en faz­la da­va açı­lan Ba­kan­sı­nız yap­tı­ğı­nız dü­zen­le­me­ler­le, yö­net­me­lik­ler­le; 104 ta­ne yö­net­me­lik de­ğiş­tir­di­niz.

Cum­hu­ri­yet ta­ri­hi­nin bir re­kort­me­ni­si­niz. Bu­nu na­sıl çö­ze­cek­si­niz? Bun­la­rı na­sıl gö­re­mi­yor­su­nuz? Bun­la­rın hep­si yar­gı­dan dö­ne­cek ar­ka­daş­lar. Tu­ta­nak­la­ra geç­sin di­ye söy­lü­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan, Yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın İn­ce.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı…

BAŞ­KAN – Ara­ya­ca­ğım Sa­yın Ana­dol.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nup, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler…

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ka­rar ye­ter­sa­yı­sı yok­tur; bir­le­şi­me 5 da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 20.41

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DÖR­DÜN­CÜ OTU­RUM

Açıl­ma Sa­ati: 20.50

BAŞ­KAN: Baş­kan­ve­ki­li Nev­zat PAK­DİL

KÂTİP ÜYE­LER: Ha­run TÜ­FEK­Cİ (Kon­ya), Türkân Mİ­ÇO­OĞUL­LA­RI (İz­mir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 129 un­cu Bir­le­şi­mi­nin Dör­dün­cü Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

1151 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne kal­dı­ğı­mız yer­den de­vam ede­ce­ğiz.

VII.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

1.- Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi ile Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Ra­po­ru (1/1183, 2/743) (S. Sa­yı­sı: 1151) (De­vam)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hü­kü­met ye­rin­de.

Ta­sa­rı­nın 16 ncı mad­de­si üze­rin­de ve­ril­miş bi­rin­ci öner­ge­nin oy­la­ma­sın­da ka­rar ye­ter­sa­yı­sı bu­lu­na­ma­mış­tı. Şim­di, öner­ge­yi tek­rar oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım ve ka­rar ye­ter­sa­yı­sı­nı ara­ya­ca­ğım.

Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­rar ye­ter­sa­yı­sı var­dır; öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

Di­ğer öner­ge­yi oku­tu­yo­rum:

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın 16 ncı mad­de­sin­de­ki “hü­küm­le­ri” söz­cü­ğü­nün “mad­de­le­ri” bi­çi­min­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

                                                                                       Ber­han Şim­şek (İs­tan­bul) ve ar­ka­daş­la­rı

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tıl­mı­yo­ruz Sa­yın Baş­kan.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan…

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Sü­re­niz 5 da­ki­ka.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; gö­rü­şül­mek­te olan ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 16 ncı mad­de­sin­de ver­miş ol­du­ğu­muz öner­ge üze­ri­ne söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

AKP Hü­kü­me­ti, ik­ti­da­ra ge­li­şi­nin he­men ar­dın­dan özel okul­la­rı des­tek­le­mek adı­na, ka­mu kay­nak­la­rı­nı özel okul­la­ra ak­tar­mak için çe­şit­li gi­ri­şim­ler­de bu­lun­muş­tur. Ka­mu kay­nak­la­rı­nın özel eği­tim ku­rum­la­rı­na trans­fe­ri­ni ve eği­ti­mi­ni kıs­men pa­ra­lı ha­le ge­tir­mek ama­cıy­la Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nı ha­zır­la­mış­tır.

Av­ru­pa Bir­li­ği uyum ya­sa­la­rı çer­çe­ve­sin­de gün­de­me ge­ti­ri­len ta­sa­rı­nın ama­cı ve içe­ri­ğin­de eği­ti­min ih­ti­yaç­la­rı de­ğil, özel eği­tim ku­rum­la­rı­nın yıl­lar­dır dil­len­dir­di­ği is­tek ve bek­len­ti­ler yer al­mak­ta­dır.

Eği­tim sis­te­mi­nin dağ gi­bi bi­rik­miş so­run­la­rı var­ken, ka­mu okul­la­rı­nın pek çok zo­run­lu har­ca­ma­sı, öde­nek ye­ter­siz­li­ği ge­rek­çe­siy­le öğ­ren­ci ve ve­li­le­rin omuz­la­rı­na yı­kıl­mış­tır.

Özel okul­la­rın Hü­kü­met ta­ra­fın­dan des­tek­len­me­si, eği­tim­de tüc­car si­ya­se­tin gel­di­ği son aşa­ma­yı gös­ter­mek­te­dir. Hü­kü­met, böy­le­si bir uy­gu­la­may­la pa­ra­lı eği­ti­me prim ver­mek­te­dir.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, An­tal­ya’nın il­çe­si Ma­nav­gat İl­çe Millî Eği­tim Mü­dür­lü­ğü bün­ye­sin­de, şu an­da 300’ün üze­rin­de öğ­ret­men, 10 şu­be mü­dü­rü, 160 il­köğ­re­tim…

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, bir 5 sa­ni­ye­ni­zi ri­ca ede­yim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen sükûne­ti sağ­la­ya­lım.

Bu­yu­run.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (De­vam­la) – …160 il­köğ­re­tim, 60 li­se den­gi ol­mak üze­re, top­lam 320 ders­lik, 3 ge­nel li­se, 50 me­mur, 100 hiz­met­li, 6 ka­lo­ri­fer­ci ih­ti­ya­cı bu­lun­mak­ta­dır. Bu, sa­de­ce, bir il­çe­mi­zin acil ih­ti­yaç­la­rın­dan­dır; va­rın, ül­ke ge­ne­li­ni siz dü­şü­nün. Du­rum böy­ley­ken, özel okul­la­ra kay­nak ak­ta­rıl­ma­sı, açık­la­na­bi­le­cek bir du­rum de­ğil­dir.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; ge­nel büt­çe­den ve Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı büt­çe­sin­den ya­tı­rım­la­ra ay­rı­lan pay­da­ki azal­ma, va­tan­daş­la­rı­mı­zın, eği­tim ma­li­ye­ti­ni üst­len­me­de da­ha çok yü­küm­lü­lük al­tı­na gir­di­ği açık­ça göz­len­mek­te­dir. Eği­tim har­ca­ma­la­rı­nın fi­nans­man kay­nak­la­rı­na gö­re da­ğı­lı­mı, eği­tim­de ma­li­ye­tin fa­tu­ra­sı­nın her ge­çen gün ve­li­ye da­ha çok yük­len­di­ği­ni or­ta­ya koy­mak­ta­dır. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın ya­tı­rım büt­çe­si de son beş yıl­da yüz­de 50 azal­mış­tır. Kon­so­li­de büt­çe ya­tı­rım­la­rın­dan Ba­kan­lı­ğın ya­tı­rım­la­rı­na ay­rı­lan pay da her ge­çen yıl azal­mak­ta­dır. Bu, şu an­la­ma gel­mek­te­dir: Millî Eği­ti­me ya­pı­lan eği­tim­de ti­ca­ri­leş­me eği­li­min­de son yıl­lar­da çok ciddî ar­tış­la­rın ol­du­ğu­nu or­ta­ya koy­mak­ta­dır; ya­ni, ya­tı­rım­la­rın git­tik­çe azal­dı­ğı­nı gös­ter­mek­te­dir.

Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın ge­nel ge­rek­çe­sin­de “eği­tim­de plan­la­ma, öğ­re­tim prog­ram­la­rı­nı ge­liş­tir­me, de­net­le­me ve ko­or­di­nas­yon iş­le­vi dı­şın­da­ki hiz­met­le­rin özel sek­tör ta­ra­fın­dan yü­rü­tül­me­si, dev­le­tin eği­tim yü­kü­nü ha­fif­le­te­ce­ği gi­bi fi­nans so­run­la­rı­nın aşıl­ma­sın­da da et­ki­li ola­cak ve da­ha ka­li­te­li eği­tim ve­ril­me­sin­de olum­lu ge­liş­me­le­re or­tam ha­zır­la­ya­cak­tır” söz­le­riy­le be­lir­ti­len he­de­fi, eği­ti­min id­dia et­ti­ği gi­bi bir­kı­sım de­ğil ta­ma­mı­nın pi­ya­sa me­ka­niz­ma­sı­na terk edi­le­ce­ği­nin iti­ra­fı­dır. Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın gö­rev­le­ri, bu ta­sa­rıy­la, plan­la­ma, öğ­re­tim prog­ram­la­rı ge­liş­tir­me, de­net­le­me ve ko­or­di­nas­yon­la sı­nır­lan­dı­rıl­mak­ta­dır. Bu­ra­da eği­ti­min ka­mu­sal fi­nans­ma­nın­dan söz edil­me­mek­te ve eği­tim­de so­run­la­rın özel öğ­re­tim­le aşı­la­ca­ğı id­dia edil­mek­te­dir. Bu du­rum, Hü­kü­me­tin asıl ni­ye­ti­nin, ka­mu­sal eği­tim hiz­met­le­ri­ni ta­ma­men pi­ya­sa ko­şul­la­rı­na terk ede­rek özel­leş­tir­mek ol­du­ğu­nu gös­ter­mek­te­dir.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu ta­sa­rı Tür­ki­ye’nin eği­tim an­la­yı­şı­nı de­ğiş­tir­me­yi he­def­le­mek­te­dir. Oy­sa, 1739 sa­yı­lı Millî Eği­tim Te­mel Ka­nu­nun­da ön­ce­lik ka­mu­da­dır. Eği­tim, dev­le­tin ver­me­si ge­re­ken ön­ce­lik­li bir hiz­met ol­mak­tan çı­ka­rıl­mak­ta­dır. Ta­sa­rı­da, bir yan­dan eği­ti­min bü­tün yü­kü­nün dev­le­tin sır­tın­da ol­du­ğu, eği­ti­me kay­nak ak­tar­mak­ta güç­lük çe­kil­di­ği di­le ge­ti­ri­lir­ken, di­ğer yan­dan da, özel öğ­re­ti­mi teş­vik et­mek için ka­mu­dan ciddî bir kay­nak ak­ta­rı­la­cak ol­ma­sı bü­yük bir çe­liş­ki­dir. Ay­nı za­man­da, hep­si kâr et­mek ama­cıy­la kon­ten­jan­la­rı­nı dol­du­ra­ma­yan ki­mi çev­re­le­re, de­ği­şik amaç­lar­la ku­rul­muş va­kıf ve ce­ma­at­le­re bağ­lı okul­la­rı ge­liş­tir­me amaç­lan­mak­ta­dır. AKP Hü­kü­me­ti ka­mu ya­ra­rı gö­zet­ti­ği­ni id­dia ede­rek, özel okul­la­rı des­tek­le­mek is­te­mek­te­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

HÜ­SE­YİN EK­MEK­Cİ­OĞ­LU (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum Sa­yın Baş­kan; te­şek­kür ede­rim.

Eğer, AKP Hü­kü­me­ti ger­çek­ten ka­mu ya­ra­rı­nı gö­ze­ti­yor­sa, ka­mu kay­nak­la­rı­nı özel okul­la­ra ak­tar­mak ye­ri­ne, her­ke­se eşit, pa­ra­sız ve ka­mu­sal eği­tim an­la­yı­şı­nı ha­ya­ta ge­çir­me­li­dir.

Ver­miş ol­du­ğu­muz öner­ge­ye olum­lu oy ve­re­ce­ği­ni­zi dü­şü­nür; he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­la­rım. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ek­mek­ci­oğ­lu.

Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Öner­ge ka­bul edil­me­miş­tir.

16 ncı mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, ikin­ci bö­lüm­de yer alan mad­de­le­rin oy­la­ma­la­rı ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın gö­rüş­me­le­ri  ta­mam­lan­mış­tır.

Şim­di, Hü­kü­me­tin, gö­rü­şül­mek­te olan 1151 sı­ra sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si­nin ye­ni­den gö­rü­şül­me­si­ne iliş­kin, İç­tü­zü­ğün 89 un­cu mad­de­si­ne gö­re bir ta­le­bi var­dır. Baş­kan­lık, bu ta­le­bi ye­ri­ne ge­ti­re­cek­tir.

Bi­raz ev­vel ka­bul edil­miş bu­lu­nan öne­ri doğ­rul­tu­sun­da, şim­di, Hü­kü­me­tin is­te­mi­ni oku­tup, oy­la­rı­nı­za su­na­ca­ğım.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1151 sı­ra sa­yı­lı ka­nun ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si­nin İç­tü­zük 89 un­cu mad­de­ye gö­re ye­ni­den gö­rü­şül­me­si­ni arz ede­rim.

                                                                                                           Hü­se­yin Çe­lik

                                                                                                       Millî Eği­tim Ba­ka­nı

BAŞ­KAN – Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Mad­de­ler ara­sın­da uyum sağ­lan­mak ama­cıy­la.

BAŞ­KAN – Hü­kü­me­tin ta­le­bi­ni oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şim­di, ka­bul edi­len is­tem uya­rın­ca, ta­sa­rı­nın 2 nci mad­de­si­ni ye­ni­den gö­rüş­me­ye açı­yo­rum.

2 nci mad­de üze­rin­de ilk söz, Ana­va­tan Gru­bu adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Öz­do­ğan, sü­re­niz 10 da­ki­ka.

Bu­yu­run.

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 1151 sı­ra sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın bi­rin­ci bö­lü­mü­nün 2 nci mad­de­si, İç­tü­zük ge­re­ğin­ce, İç­tü­zü­ğün 89 un­cu mad­de­si ge­re­ğin­ce, Hü­kü­me­tin is­te­ğiy­le, mad­de­ler ara­sın­da uyum sağ­la­mak ama­cıy­la, tek­ri­ri mü­za­ke­re­ye açıl­mış­tır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Şim­di, bu­ra­da, bir şe­ye dik­ka­ti­ni­zi çek­mek is­ti­yo­rum. Mad­de­ler ara­sın­da uyum sağ­la­mak ama­cıy­la ba­ha­ne­si, adı üs­tün­de, tam bir ba­ha­ne­dir. Bu­ra­da, çün­kü, mız­rak çu­va­la sığ­ma­mak­ta­dır. Bu tek­lif­le, ki, bu tek­li­fi ge­ti­ren, şu an­da Ba­kan­lar Ku­ru­lu sı­ra­sın­da otu­ran Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Sa­yın Ali Coş­kun ta­ra­fın­dan ge­ti­ril­miş­tir; ya­ni, ke­sin­lik­le, bu, ön­ce­den bi­li­nen teh­li­ke­nin, son­ra­dan mil­let bu işe ne der, oy ora­nı­mız yıp­ra­nır mı yıp­ran­maz mı en­di­şe­siy­le tek­ri­ri mü­za­ke­re­ye açıl­mış­tır. Baş­ka hiç­bir ne­de­ni yok­tur de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Bu Hü­kü­met dö­ne­min­de -vic­dan­la­rı­nı­za ses­len­mek is­ti­yo­rum, Al­la­hı­nı­zı se­ver­si­niz- mil­let için han­gi ya­sa ta­sa­rı­sı­nı ge­tir­di­niz; mil­let için ne­ler yap­tı­nız?! An­cak ve an­cak “Av­ru­pa Bir­li­ği­ne uyum sağ­la­mak” adı al­tın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ve Av­ru­pa ül­ke­le­ri­nin is­tek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­mek için dur­ma­dan ça­lış­tı­nız.

HÜ­SE­YİN ÖZ­CAN (Mer­sin) – Baş­kan, her­kes ayak­ta Baş­kan! Otur­sun­lar, din­le­sin­ler.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Sa­yın AK Par­ti­li­ler, siz­le­re bir şey söy­le­mek is­ti­yo­rum: Ya­rın se­çim ol­du­ğu za­man, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri ge­lip oy kul­lan­ma­ya­cak­lar, bu ül­ke­nin in­san­la­rı oy kul­la­na­cak­lar ve bu ül­ke­nin in­san­la­rı­nın yüz­de 100’ü bu ko­nu­lar­da, millî ve ulu­sal ko­nu­lar­da has­sas­tır de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; fa­kat, siz, par­ti­ni­zin yıp­ran­ma­sı­nı bu ge­tir­di­ği­niz tek­lif­le ön­ce­den gör­dü­ğü­nüz için, bu­nu tek­ri­ri mü­za­ke­re­ye aç­tı­nız; bu, mız­ra­ğın çu­va­la sığ­ma­ma­sı an­la­mı­na gel­mek­te­dir.

Ba­kın, cu­ma gü­nü, apar to­par, kur­naz­lık­la, ma­ale­sef, iş­te “Hü­kü­met yok, ko­mis­yon yok” ba­ha­ne­siy­le Mec­lis ka­pa­tıl­dı ve bu­gün, tek­rar aç­tık ve o gün, AK Par­ti Grup Baş­kan­ve­ki­li Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz ga­ze­te­le­re de­meç ve­ri­yor; bun­lar­dan bi­ri­si de Sa­bah Ga­ze­te­si ya­za­rı Mu­har­rem Sa­rı­ka­ya’ya; ruh­ban oku­lu­nun açıl­ma­sı­na imkân ta­nı­yan Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nun Ta­sa­rı­sıy­la il­gi­li de­ği­şik­lik öner­ge­si­nin Er­me­ni Pat­ri­ği II. Mes­rop’un ri­ca­sıy­la ve­ril­di­ği­ni yaz­dı. Bu­nu, bu de­me­ci ve­ren Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz’dur de­ğer­li ar­ka­daş­lar ve şöy­le di­yor: “Öner­ge­yi, Türk va­tan­daş­lı­ğı­na geç­me­miş Er­me­ni ço­cuk­la­rın iyi­li­ği için ver­dik.” Böy­le bir gü­lünç ha­di­se ol­maz de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ma­ale­sef, bu ha­ber, Sa­yın Sa­lih Ka­pu­suz ta­ra­fın­dan ve­ya AK Par­ti yet­ki­li­le­ri ta­ra­fın­dan ya­lan­lan­ma­mış­tır.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Türk millî eği­ti­mi­nin ve Türk ço­cuk­la­rı­nın bir­yı­ğın so­ru­nu var­ken, ne­den Er­me­ni ço­cuk­la­rı­nı siz dü­şü­nü­yor­su­nuz? Bu, do­kuz­yüz se­ne Er­zu­rum’da Er­me­ni­ler­le ya­şa­mış bir şeh­rin in­sa­nı, bir mil­let­ve­ki­li ola­rak be­nim ka­nı­ma do­kun­mak­ta­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu be­nim ka­nı­ma do­kun­mak­ta­dır…

El­bet­te ki, Tür­ki­ye'de ya­şa­yan Er­me­ni va­tan­daş­la­rı, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti Dev­le­ti­nin il­ke­le­ri­ne bağ­lı ol­du­ğu müd­det­çe, bi­zim va­tan­daş­la­rı­mız­dır, bi­zim in­sa­nı­mız­dır.

Pe­ki, la­ik­lik adı­na so­ru­yo­rum: Bir pat­rik­ten böy­le bir gö­rüş al­ma­nız ve onun öne­ri­si doğ­rul­tu­sun­da bu tek­li­fi ge­tir­me­niz la­ik­li­ğe ay­kı­rı de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar?! La­ik­li­ğe ay­kı­rı de­ğil mi?! Ya­ni, Er­me­ni Pat­ri­ği­nin men­su­bu ol­du­ğu ki­li­se dinî bir mü­es­se­se de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar? Hal­bu­ki, bi­zim bir­yı­ğın so­ru­nu­muz var. Bu mil­let, si­ze Ana­ya­sa­yı de­ğiş­ti­re­cek bü­yük ço­ğun­luk­ta bir güç ver­di; fa­kat, bi­zim mes­lek okul­la­rı­nın ve ba­şı ör­tü­lü kız­la­rı­mı­zın so­run­la­rı ol­du­ğu hal­de bu­nu de­ğiş­tir­me­di­niz, di­ni bü­tün in­san­la­rı­mı­zın ve­ya din­da­rım di­yen in­san­la­rı­mı­zın is­tek­le­ri­ni ye­ri­ne ge­tir­me­di­niz; ama, Er­me­ni Pat­ri­ği Mes­rop Mu­taf­yan’ın is­te­ğiy­le öner­ge ve­ri­yor­su­nuz. Bu­nu, bu­ra­dan, mil­le­ti­mi­ze açık­la­mak is­ti­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Din üze­rin­den si­ya­set ya­pı­yor­su­nuz!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben, din üze­rin­den si­ya­set yap­mı­yo­rum Sa­yın Meh­met Çer­çi.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Ya­pı­yor­su­nuz!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Din üze­rin­den si­ya­set yap­mı­yo­rum, din üze­rin­den si­ya­set ya­pan­la­rı de­şif­re edi­yo­rum.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Mil­le­tin de­ğer­le­ri­ni kul­lan­ma­yın!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Din üze­rin­den si­ya­set yap­mak gü­nah­tır, ayıp­tır!

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Her za­man ya­pı­yor­su­nuz!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu mil­let, hiç­bir za­man bir da­ha si­ze kan­ma­ya­cak­tır.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Ne­re­den bi­li­yor­sun?

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) – Din üze­rin­den si­ya­set ya­pan­lar, din üze­rin­den ti­ca­ret ya­pan­lar, din üze­rin­den sa­na­yi iş­le­ten­ler, din üze­rin­den med­ya açan­lar re­zil ol­muş­tur…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Pa­lav­ra­lar­la ol­maz bu iş.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - …ve bu mil­le­tin, din­da­rım di­yen va­tan­daş­la­rın pa­ra­la­rı­nı sö­mür­müş­ler­dir ve bu mil­let de “bir mu­si­bet, bin na­si­hat­ten iyi­dir”  ata­sö­züy­le uyan­mış­tır.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Mil­le­tin or­tak de­ğer­le­ri­ni kul­lan­ma.

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ar­tık, din üze­rin­den si­ya­set, ti­ca­ret, sa­na­yi, med­ya iş­le­ten­ler as­la bu mil­le­tin yü­ce di­ni­ni kul­la­na­ma­ya­cak­lar­dır; bu­nu, bu­ra­dan be­lirt­mek is­ti­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ka­pu­suz’un ak­tar­dı­ğı­na gö­re, Pat­rik II. Mes­rop son yıl­lar­da Er­me­nis­tan’dan Tür­ki­ye’ye çok sa­yı­da ço­cu­ğun gel­di­ği­ni söy­le­miş; bu ço­cuk­la­rın Türk va­tan­daş­lı­ğı­na geç­me şan­sı ol­ma­dı­ğı için, oku­ma ola­nak­la­rı­nın bu­lun­ma­dı­ğı­nı vur­gu­la­mış. Vah be­nim Sa­yın Grup Baş­kan­ve­ki­lim, vah!.. Bir­yı­ğın, mil­yon­lar­ca Türk öğ­ren­ci­si­nin, mil­yon­lar­ca so­ru­nu var; siz, Er­me­ni ço­cuk­la­rı­nın, Er­me­nis­tan’dan ge­le­cek Er­me­ni ço­cuk­la­rı­nın eği­ti­mi­ni dü­şü­nü­yor­su­nuz!..

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Aca­ba ne­den?!

İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (De­vam­la) - Mil­le­ti­me bu­nu de­şif­re et­mek is­ti­yo­rum; bu ne va­him bir du­rum­dur… Bu be­nim ka­nı­ma do­ku­nu­yor de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ki, bu dı­şa­rı­dan ge­len Er­me­ni­le­rin ata­la­rı, be­nim, Er­zu­rum’da ve do­ğu­nun bir­çok vi­la­ye­tin­de de­de­le­ri­mi şe­hit et­miş in­san­lar­dır de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Bu­nu, as­la ve ka­ti­yet­le ka­bul et­mi­yo­ruz ve mil­le­ti­me şikâyet edi­yo­rum de­ğer­li ar­ka­daş­lar.

Ve di­yor, azın­lık okul­la­rın­dan ya­rar­lan­ma ola­nak­la­rı­nın sağ­la­na­ma­ma­sı ha­lin­de, ço­cuk­la­rın is­ten­me­yen yol­la­ra kay­ma­la­rı­nın önü­nü ke­se­bi­le­cek­le­ri­ni bil­dir­miş Sa­yın Ka­pu­suz. Ya, böy­le bir re­za­let olur mu de­ğer­li ar­ka­daş­lar?! Er­me­nis­tan’dan ço­cuk­lar bu­ra­ya ne­den gel­sin­ler ve bu­ra­da, ne­den Tür­ki­ye’de olay çı­kar­sın­lar?! Türk em­ni­yet güç­le­ri var­dır; Türk em­ni­yet güç­le­ri, olay çı­ka­ran ço­cuk­la­rı her­hal­de ka­pı dı­şa­rı eder­ler. On­la­rın du­rum­la­rı­nı dü­şü­ne­cek bi­zim ha­li­miz yok­tur; bi­zim der­di­miz ve prob­lem­le­ri­miz bi­ze faz­la­sıy­la ye­ti­yor. Bu ne bed­baht­lık­tır; mil­le­tim, du­yun bu hal­le­ri!

Özel okul­lar ya­sa ta­sa­rı­sı­nın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­sin­de­ki gö­rüş­me­le­ri ta­mam­la­nır­ken, ba­zı mil­let­ve­kil­le­ri­nin uya­rı­sıy­la, ne­re­dey­se Lo­zan’ın de­lin­di­ği fark edil­di. Ben, AK Par­ti­de­ki ve di­ğer mu­ha­le­fet par­ti­le­rin­de­ki bu mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­ma min­net duy­gu­la­rı­mı arz edi­yo­rum, hep­si­ne te­şek­kür edi­yo­rum. El­bet­te şu­nu bi­li­yo­rum: AK Par­ti­de­ki mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mın ka­hir ek­se­ri­ye­ti, millî ve ulu­sal ko­nu­lar­da son de­re­ce has­sas­tır, bu­nu bi­li­yo­rum; ama, or­ta­da bir za­fi­yet var. Bu ne­dir; bir da­ha­ki se­çim­ler­de mil­let­ve­ki­li ola­bi­lir mi­yiz...

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, he­pi­miz bir gün ölüp gi­de­ce­ğiz; ta­ri­he kö­tü isim­ler­le anıl­ma­ya­lım, ka­zın­ma­ya­lım. Ço­cuk­la­rı­mız bi­zi rah­met­le yad et­sin. Al­lah önün­de bir gün he­sap ve­ri­riz. Al­lah önün­de ve­re­ce­ği­miz he­sap­tan he­pi­mi­zin kork­ma­sı la­zım.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­zi bu ko­nu­lar­da tek­rar has­sa­si­ye­te da­vet edi­yor ve bu tek­li­fin tek­rar gün­de­me gel­me­me­si için gay­ret­le­ri­ni­zi ri­ca edi­yor, he­pi­ni­ze en de­rin say­gı ve sev­gi­le­ri­mi su­nu­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Mad­de üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Mus­ta­fa Ga­zal­cı; bu­yu­run. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ga­zal­cı, sü­re­niz 10 da­ki­ka.

CHP GRU­BU ADI­NA MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ya­sa Ta­sa­rı­sı­nın gö­rüş­me­si tam bir fi­yas­ko­dur. Ele alı­nış bi­çi­mi, te­mel ya­sa­ya so­ku­lu­şu ve Sa­yın Ba­ka­nın gö­rüş­me­ler sı­ra­sın­da bu­ra­da bu­lun­ma­ma­sı, son an­da ki­mi mad­de­le­ri­nin de­ğiş­ti­ril­me­si, ye­ni­den gö­rüş­me is­tem­le­ri; ger­çek­ten bir AKP kla­si­ğiy­le kar­şı kar­şı­ya­yız.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­kan ni­ha­yet ya­sa­nın so­nun­da gel­di; ama, so­nu­na gel­dik.

Şim­di, ben so­ru­yo­rum: Özel okul­la­ra gi­den her öğ­ren­ci­ye 1 000 YTL, ya­ni 1 mil­yar li­ra ve­ri­le­cek­ti -An­tal­ya’da söy­le­di Ba­kan, baş­ka yer­ler­de söy­le­di- ve kre­di­le­rin yüz­de 50 fa­izi­ni dev­let öde­ye­cek­ti; kar­şı çık­tık o za­man. Son­ra ne ol­du; bu­ra­dan ge­ri­ye çek­ti­niz; kim­den çe­ki­ne­rek?.. Siz de bi­li­yor­su­nuz ki, özel okul­da hiç­bir ço­cuk 1 000 YTL’ye oku­maz. Ya­ni, bu­gün özel okul­la­rın en ucu­zu 4-5 mil­yar­dan baş­lar; ya­ni, ne köy­lü ço­cu­ğu ne iş­çi ço­cu­ğu ne me­mur ço­cu­ğu, siz 1 000 YTL ver­se­niz de, o okul­lar­da oku­ya­ma­ya­cak­tı.

Pe­ki, şim­di, onu çek­ti­niz, ye­ri­ne ne ge­tir­di­niz -ya da var­dı za­ten- hiz­met sa­tın al­ma… Ne­dir bu sa­tın ala­ca­ğı­nız hiz­met, ne yap­tı­ra­cak­sı­nız; ge­ne, ora­da ço­cuk mu okut­tu­ra­cak­sı­nız -ha­ni, bu 10 000 ço­cuk okut­tur­ma işi var­dı- ya da ora­da baş­ka bir şey,- ne­yi sa­tın ala­cak­sı­nız? Bir yan­dan, dev­le­tin des­te­ği söz ko­nu­su “des­tek­le­ye­lim; bak, ora­da, ya­rı ya­rı­ya özel okul­la­rın kon­ten­jan­la­rı boş” di­yor­su­nuz; bir yan­dan da “ben siz­den hiz­met sa­tın ala­ca­ğım” di­yor­su­nuz. Bu bir çe­liş­ki de­ğil mi de­ğer­li ar­ka­daş­lar?

Ge­le­lim şim­di 2 nci mad­de­ye. Şim­di, 2 nci mad­de Ko­mis­yon­da gö­rü­şül­dü; biz bü­tü­nü­ne bir “kar­şı oy” ya­zı­sı yaz­dık. Son­ra bu­ra­ya gel­dik, bak­tık ki­şi­sel ko­nuş­ma­lar ka­pa­tıl­mış, öner­ge­ler ve­ril­miş “Ka­bul eden­ler… Et­me­yen­ler…” Bir şey ka­bul edil­di... Biz, bu Mec­lis, oy­la­ma­dan son­ra bu 2 nci mad­de­nin far­kı­na var­dık. Sa­yın Ali Coş­kun bir öner­ge ve­ri­yor. Öner­ge elim­de. Şim­di, bi­rin­ci kıs­mıy­la kar­şı­laş­tı­rı­yo­rum. Baş­lan­gıç kıs­mın­dan son­ra “ile” kıs­mı var, ya­ni “Ali ile Ve­li...” Ve­li kıs­mı di­yor ki bu­ra­da: “Bu azın­lı­ğa et­nik ve dinî kö­ken iti­ba­riy­le men­sup ya­ban­cı uy­ruk­lu ço­cuk­la­rın de­vam et­ti­ği oku­lön­ce­si eği­tim, il­köğ­re­tim ve or­ta­öğ­re­tim özel okul…” Bu, da­ha ön­ce­ki ta­sa­rı­da yok, ko­mis­yon­da yok. Bi­ze de­ni­li­yor ki: “Dı­şiş­le­ri bil­dir­di.” Bu­gün -sağ ol­sun- Baş­kan, Dı­şiş­le­rin­den ge­len ya­zı­yı ba­na ver­di. Ben bu 2,5 sa­at ara­da dön­düm dön­düm bak­tım. Ya­zı­nın ta­ri­hi 5 Ma­yıs 2006. Ben sa­nı­yor­dum ki, bu ye­ni gel­di, he­men ve­ril­di. Ba­kın, 5 Ma­yıs 2006. Biz bu ta­sa­rı­yı ni­san­da gö­rüş­tük de­ğer­li ar­ka­daş­lar. Ora­da Dı­şiş­le­ri Ba­ka­nı Söz­cü­sü­ne Baş­kan sor­du: “Ne dü­şü­nü­yor­su­nuz bu ko­nu­da?” “Bu ko­nu­da, efen­dim, her dev­let ken­di­si dü­zen­li­yor.” Ya­ni, böy­le bir dü­zen­le­me is­te­ği yok. Yal­nız 2 nci mad­de­ye iliş­kin de­ğil; bu­ra­da bak­tım ben; özel okul­la­rın va­li­lik­çe açıl­ma­sı­nı da is­te­mi­yor Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı. Şim­di biz Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın gö­rü­şü­ne ta­biî ki önem ve­ri­riz, ko­mis­yon­da ko­nu­şu­ruz, ara­mız­da ko­nu­şu­ruz; ama, siz bu­ra­dan işi­ni­ze ge­len kıs­mı ala­cak­sı­nız, Türk va­tan­da­şı ol­ma­yan, dı­şa­rı­dan ge­len et­nik ve din­sel… İş­te Er­me­ni ço­cuk­la­rı var­mış, on­lar bu­ra­da oku­sa iyi olur­muş! Bi­ri­le­ri öy­le de­miş! Ba­kan da, bu ma­yıs­ta ge­len bu ya­zı­yı bü­rok­rat­la­rı­na ver­miş, son da­ki­ka bu­ra­da bir öner­ge ve­ril­miş. Son­ra biz bu­ra­da iti­raz edin­ce AKP’li ar­ka­daş­la­rın da ka­fa­sı ka­rış­tı, ye­ni­den mü­za­ke­re… Şim­di onu gö­rü­şü­yo­ruz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın ben ta­biî ki bir Lo­zan uz­ma­nı de­ği­lim, azın­lık­lar uz­ma­nı de­ği­lim. Bu ko­nu­da yet­kin in­san­lar var. Ama, bu ko­nu gel­dik­ten son­ra araş­tır­ma yap­tım. Şim­di bu Lo­zan’ın, ya­ni, 24 Tem­muz 1923’te ka­bul edi­len Lo­zan Ant­laş­ma­sı­nın 37 nci ve 45 in­ci mad­de­le­ri azın­lık­lar­la il­gi­li. Bu­ra­da “azın­lık”, Müs­lü­man ol­ma­yan­lar için ko­nul­muş. Et­nik kö­ken yok. Ya­ni, gay­ri­müs­lim­ler için ko­nul­muş. Bu­ra­sı doğ­ru; ama, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir 41 in­ci mad­de var bu­ra­da ka­bul edi­len; ora­da di­yor ki -ba­kın, 41 in­ci mad­de- Müs­lü­man ol­ma­yan azın­lık­lar için be­lir­ti­len bir ay­rı­ca­lık ge­ti­ri­li­yor, tek ay­rı­ca­lık o: “Türk hü­kü­me­ti­nin, ge­nel, ya­ni ka­mu­sal eği­tim ko­nu­sun­da, Müs­lü­man ol­ma­yan uy­ruk­lu­la­rın önem­li bir oran­da otur­mak­ta ol­duk­la­rı il ve il­çe­ler­de -ya­ni Müs­lü­man ol­ma­yan, Tür­ki­ye’de azın­lık sta­tü­sün­de olan il ve il­çe­ler­de- bu Türk uy­ruk­lu­la­rın ço­cuk­la­rı­na il­ko­kul­lar­da ana­dil­le­riy­le öğ­re­tim­de bu­lun­ma­sı­nı sağ­la­mak ba­kı­mın­dan uy­gun dü­şen ko­şul­lar gös­te­ril­me­si” di­yor. Bu ne de­mek; bu şu de­mek: Ya­ni, Müs­lü­man ol­ma­yan, Tür­ki­ye’de il ve il­çe­de yo­ğun ola­rak otu­ru­yor­sa, ora­da il­ko­ku­lu –o za­man­ki de­yim­le- ken­di ana­dil­le­riy­le oku­ya­cak; ama, bir şey de ek­len­miş: Türk Di­li­nin oku­tul­ma­sı da zo­run­lu.

Bu ara­da ay­raç için­de şu­nu söy­le­ye­yim: Bu­gün 26 Ey­lül, Dil Bay­ra­mı­nın 74 ün­cü yıl­dö­nü­mü; onu da kut­lu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ama biz, bu kap­sa­mı ge­niş­le­ti­yo­ruz şim­di. Ba­kın, o za­man il­köğ­re­tim­de, bu­lun­du­ğu yer­ler­de yal­nız il­köğ­re­tim­de ken­di anadi­liy­le il­ko­ku­lu oku­ya­bi­le­cek­ken, Türk Di­li­ni de öğ­ren­me­si zo­run­luy­ken, şim­di oku­lön­ce­sin­den or­ta­öğ­re­ti­min so­nu­na ka­dar ge­ti­ri­yo­ruz; bu­na da bir şey den­mi­yor, bu da ola­bi­lir; ama, bir de dı­şa­rı­dan ge­ti­ren­le­re mad­de açı­lı­yor. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ka­fa ka­rış­tı­ran bu; si­zin de ka­fa­nız ka­rış­tı ki, ge­ri çek­ti­niz bu mad­de­yi. Ben, ge­ne de, ya­nıl­gı, ne­re­den dö­nü­lür­se ka­zanç­tır di­yo­rum. Kar­şı­lık­lı­lık il­ke­si –ben tek­rar söy­lü­yo­rum, uz­man de­ği­lim ama- dış po­li­ti­ka­da önem­li­dir. Ya­ni, siz bu­ra­da ka­pı­la­rı açar­ken, si­zin ço­cuk­la­rı­nı­za Al­man­ya’da, baş­ka yer­de kar­şı­lık ve­ril­mi­yor­sa, sen ka­pı­la­rı aça­maz­sın.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, ben ge­ne sor­dum, Av­ru­pa Bir­li­ğin­de, her par­la­men­to, ki­min azın­lık ola­ca­ğı­na ka­rar ve­ri­yor. Ba­kın, Av­ru­pa Bir­li­ği üye­si ül­ke­ler­de, ki­min azın­lık ola­ca­ğı­na, o ül­ke­nin par­la­men­to­su ka­rar ve­ri­yor. Yu­na­nis­tan -ar­ka­daş­la­rım bu­ra­da çok ko­nuş­tu- Ma­ke­don­ya­lı­la­rı hâlâ azın­lık ka­bul et­mi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ko­nuş­tu­ğu­muz, eği­tim, in­sa­nı bi­çim­len­dir­me sü­re­ci. Ya­ni, bu mad­de, ta­biî, Özel Okul­lar Ya­sa Ta­sa­rı­sı bun­dan iba­ret de­ğil, bu­na ki­lit­len­me­ye­lim, dev­let okul­la­rı­nın içi bo­şal­tı­lı­yor bu ya­say­la.

Ba­kın, Sa­yın Ba­kan gel­di ge­le­li, dört yı­la ya­kın, ger­çek­ten dev­le­tin ba­ka­nı gi­bi ha­re­ket et­mi­yor, dev­let okul­la­rı­nın ni­te­li­ği­ni yük­selt­mek için ça­lış­mı­yor. Ad­res ola­rak ne­re­yi gös­te­ri­yor? Git ora­ya di­yor, hem öğ­ren­ci­ye hem öğ­ret­me­ne. Bu­ra­da ders üc­re­ti­ni 5 li­ra yap­tı ba­kın. 10 li­ra söz ver­di, son­ra Ma­li­ye Ba­ka­nı de­di, şu de­di, bu de­di, 5 li­ra yap­tı.

Bu­gün ga­ze­te­nin bi­rin­de “öğ­ret­men pa­za­rı” di­yor ar­ka­daş­lar. Ba­kın, üc­ret­li öğ­ret­men­le­re, sa­ati 5 li­ra­dan, İz­mir’de 402 açık için, in­ter­net­te bir say­fa açıl­mış, 2 800 öğ­ret­men ada­yı baş­vur­muş. Sa­yın Ba­kan, ba­kın… 100 sa­at der­se gir­se bu öğ­ret­men –ki, çok zor- 500 eder ar­ka­daş­lar. Bu…

Ba­kın, dev­let oku­lun­da siz öğ­ret­me­ne iyi ay­lık ver­mez­se­niz, iyi üc­ret ver­mez­se­niz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, 1 da­ki­ka­lık sü­re için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yın.

Bu­yu­run.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) – …aya­ğı­nı ora­dan ke­ser­se­niz, bu, yan­lış olur, dev­let oku­lun­da­ki ni­te­li­ği bo­şal­tır­sı­nız.

Ba­kın, bu ta­sa­rı­nın en bü­yük sa­kın­ca­la­rın­dan bi­ri­si da­ha -bu­ra­da bir iki ke­re ko­nuş­ma fır­sa­tı bul­du­ğum­da hep söy­lü­yo­rum- ni­te­lik ayı­rı­mı yap­mı­yor, özel okul­la­ra des­tek ve­rir­ken “ben, şu ni­te­lik­le­re sa­hip, ya­ni yük­sek ni­te­lik­le­re sa­hip ya da şu aşa­ma­da eği­tim ya­pan okul­la­ra des­tek ve­re­ce­ğim” de­mi­yor. Za­ten ni­te­lik­li okul­lar do­lu­yor, des­te­ğe de ge­rek­si­nim yok. Bu­ra­da des­tek ve­ril­mek is­te­nen, ger­çek eği­tim yap­ma­yan ya da ger­çek­ten öğ­re­tim bir­li­ğiy­le so­ru­nu olan, la­ik­lik­le so­ru­nu olan…

Ar­ka­daş­lar bu­ra­da çık­tı­lar, “özel okul­lar olur­sa şöy­le ola­cak, böy­le ola­cak…” Kim­se bu­na ha­yır de­mi­yor ki za­ten. Ama, özel okul­da, dev­let oku­lun­da ni­te­lik ara­na­cak, ana­ya­sal il­ke ara­na­cak. Eğer bun­lar aran­maz­sa, bu ya­sa­nın so­nu­cun­da, hiz­met sa­tın al­ma id­di­asıy­la, bir­ta­kım okul pat­ron­la­rı­na… Ba­kın, 1 000 YTL’yi çe­ki­yor­su­nuz; bu se­fer, oku­lun sa­hi­bi­ne pa­ra ak­ta­rı­yor­su­nuz.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) - Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ga­zal­cı, sü­re­niz dol­du.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN – Ha­yır; 1 da­ki­ka için­de ta­mam­la­yın de­miş­tim.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­vam­la) – Pe­ki.

Ben, te­şek­kür edi­yor, say­gı­lar su­nu­yo­rum ar­ka­daş­lar. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN - Sağ olun.

Ko­mis­yon adı­na, Ko­mis­yon Baş­ka­nı İs­tan­bul Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Tay­yar Al­tı­ku­laç; bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım; millî me­se­le­ler­de he­pi­mi­zin du­yar­lı olup ol­ma­dı­ğı ya da ba­zı­la­rı­mı­zın du­yar­lı, ba­zı­la­rı­mı­zın du­yar­sız ol­du­ğu ko­nu­su, bu­ra­da, ben­ce, ko­nu­şu­la­maz. Bu Mec­lis­te, han­gi par­ti­ye men­sup olur­sa ol­sun, ik­ti­da­rıy­la, mu­ha­le­fe­tiy­le, ba­ğım­sız­la­rıy­la, her ar­ka­da­şı­mız, millî me­se­le­ler­de du­yar­lı­dır. Bu açı­dan, bu ko­nu tar­tı­şı­lır­ken, özel­lik­le mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup ar­ka­daş­la­rı­mı­zın gös­ter­dik­le­ri du­yar­lı­lı­ğı da, ben, say­gıy­la, tak­dir­le kar­şı­lı­yo­rum. An­cak, bi­raz -af­fe­der­si­niz- ba­zı ger­çek­le­ri bir­bi­riy­le ka­rış­tı­rı­yo­ruz. Ben, mu­ha­le­fet söz­cü­le­ri­nin ko­nuş­ma­la­rı­nı din­le­dik­ten son­ra, da­ha ön­ce­ki mü­za­ke­re­ler­de­ki ko­nuş­ma­la­rı da ha­tır­la­ya­rak, bir iki nok­ta­ya açık­lık ge­tir­mek üze­re söz al­dım.

Şim­di, bir öner­ge­yi tar­tı­şı­yo­ruz, da­ha ön­ce ve­ril­miş bir öner­ge­yi tar­tı­şı­yo­ruz; bu öner­ge ni­çin ve­ril­di, ni­çin son­ra bun­dan vaz­ge­çil­di, bu­nun ar­ka pla­nın­da ne­ler var?.. Bun­dan ön­ce­ki otu­rum­lar­da bir ar­ka­da­şı­mı­zın adı­mı zik­re­de­rek yap­tı­ğı ko­nuş­ma üze­ri­ne yap­tı­ğım açık­la­ma­da da be­lirt­tim; Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı uz­man­la­rı­nı, ta­biî, bu gi­bi ko­nu­lar­da, biz, Ko­mis­yo­na ça­ğı­rı­yo­ruz, da­vet edi­yo­ruz. Bu uz­man ar­ka­daş­la­rı­mı­za sor­duk, de­dik ki: Si­zin, bu ta­sa­rı üze­rin­de bir kar­şı gö­rü­şü­nüz var mı? On­lar, bir kar­şı gö­rüş­le­ri ol­ma­dı­ğı­nı be­yan et­mek­le bir­lik­te, de­di­ler ki: “Bu ta­sa­rı bi­zim eli­mi­ze bir gün ön­ce geç­ti, ye­te­ri ka­dar in­ce­le­ye­me­dik; eğer in­ce­le­me­nin ya­ra­rı ola­cak­sa, in­ce­le­ye­lim, si­ze gö­rüş be­lir­te­lim.” Ben ken­di­le­rin­den bil­has­sa ri­ca et­tim, de­dim ki: Lüt­fen, ko­nu­yu önem­le in­ce­le­yin, ir­de­le­yin; dü­zel­til­me­si, de­ğiş­ti­ril­me­si, ge­liş­ti­ril­me­si ge­re­ken bir şey var­sa, Ge­nel Ku­rul­da­ki mü­za­ke­re­ler sı­ra­sın­da da bu­nu ya­pa­bi­li­riz. Sa­yın Ga­zal­cı’nın da ifa­de et­ti­ği gi­bi, bi­zim Ko­mis­yon­da­ki gö­rüş­me­miz­den bir müd­det son­ra, iş­te, ni­san, ma­yıs ay­la­rı­nı zik­ret­ti Sa­yın Ga­zal­cı…

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – 5 Ma­yıs.

TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Be­nim ri­cam üze­ri­ne, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı yet­ki­li­le­ri, ko­nu üze­rin­de yap­tık­la­rı ça­lış­ma so­nu­cu­nu, Millî Eği­tim, Kül­tür, Genç­lik ve Spor Ko­mis­yo­nu Baş­kan­lı­ğı­na sun­du­lar resmî ya­zıy­la; bir nüs­ha­sı­nı da Sa­yın Ga­zal­cı’ya tak­dim et­tim. Bu­ra­da, ta­sa­rıy­la il­gi­li ba­zı öne­ri­ler­de bu­lu­nu­lu­yor. Bun­la­rın bir kıs­mı, Av­ru­pa Bir­li­ği­nin ba­zı ba­kış açı­la­rı­na da atıf­ta bu­lu­na­rak, şöy­le olur­sa da­ha iyi olur, böy­le olur­sa da­ha iyi olur gi­bi; ama, Av­ru­pa Bir­li­ği bağ­la­mın­da zo­run­lu de­ği­şik­lik­ler ola­rak de­ğil; ama, bun­la­rın dik­ka­te alın­ma­sı du­ru­mun­da ta­sa­rı­nın da­ha doğ­ru bir dü­zen­le­me­ye ka­vu­şa­ca­ğı­nı ifa­de edi­yor­lar bu ya­zı­da. Ben bu ya­zı­yı Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mı­za tak­dim et­tim, on­lar da Ba­kan­lık ola­rak in­ce­le­di­ler, de­ğer­len­dir­di­ler ve sa­nı­yo­rum 3 ta­ne öner­gey­le ko­mis­yo­nu­mu­za gel­di­ler. Biz, bu öner­ge­yi -Sa­yın Ali Coş­kun adı sık sık ge­çi­yor ve bel­ki Sa­yın Ba­kan da bun­dan üzü­lü­yor- ya be­nim im­za­la­mam ya da Sa­yın Ba­ka­nın im­za­la­ma­sı ge­re­ki­yor­du; çün­kü, mil­let­ve­kil­le­ri adı­na ve­ril­miş öner­ge­ler dol­muş­tu; ya­ni, mil­let­ve­kil­le­ri­nin bu öner­ge­yi im­za­la­ma imkânla­rı kal­ma­mış­tı.

Ta­biî, tek­lif Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğın­dan ve Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğın­dan gel­di­ği için gö­rüş ola­rak, Hü­kü­met adı­na bu­nu Sa­yın Ba­ka­nın im­za­la­ma­sı­nın da­ha doğ­ru ola­ca­ğı­nı, o sı­ra­da Ko­mis­yon ye­rin­de Hü­kü­met adı­na otu­ran Sa­yın Ali Coş­kun’a ben ri­ca et­tim; ben de im­za­la­ya­bi­lir­dim pe­ka­la, Sa­yın Ba­kan im­za­la­dı; olay bir ke­re bu, ar­ka pla­nı bir ke­re bu.

Şim­di, ne ol­du bu öner­ge­yi ver­mek­le; azın­lık okul­la­rı­na, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­da­şı olan, “azın­lık” ta­bir et­ti­ği­miz, Lo­zan Ant­laş­ma­sı çer­çe­ve­sin­de, bu va­tan­daş­la­rı­mı­zın ço­cuk­la­rı­nın -“bu va­tan­daş­la­rı­mı­zın” al­tı­nı çi­zi­yo­rum- oku­du­ğu okul­la­ra, ay­nı et­nik ve dinî kö­ken­den ge­len gay­ri­müs­lim­le­rin de, Türk va­tan­da­şı ol­ma­sa­lar da, bu okul­la­ra gi­re­bil­me­le­ri­ni sağ­lı­yor.

Ta­biî, bu Lo­zan’ın de­lin­me­si, ta­sa­rı­nın ge­niş­le­til­me­si gi­bi ge­niş tar­tış­ma­lar ol­du. Ben, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı bü­rok­rat­la­rıy­la gö­rüş­tü­ğüm za­man bu de­ği­şik­li­ği ni­çin öner­dik­le­ri­ni “Tür­ki­ye’de İs­tan­bul gi­bi, An­ka­ra gi­bi bü­yük şe­hir­ler­de ya­ban­cı mis­yon şef­le­ri var, bun­la­rın ço­cuk­la­rı var, ba­zı işa­dam­la­rı ge­lip bir­kaç yıl Tür­ki­ye’de ka­la­bi­li­yor­lar ve bun­la­rın ço­cuk­la­rı­nın eği­ti­mi söz ko­nu­su; bun­la­ra bir al­ter­na­tif -bun­la­rın oku­ya­bi­le­cek­le­ri okul­lar hiç mi yok; var; ama, bu da bir al­ter­na­tif- ola­bi­lir­di; in­sanî dü­şün­ce­ler­le biz bu­nu öner­dik” de­di­ler. Biz de bu­nu ma­kul gör­dük ve öner­ge­yi sun­duk.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu­ra­da özel­lik­le mu­ha­le­fet mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım­dan ri­ca edi­yo­rum “mil­let­le­ra­ra­sı okul­lar” di­ye bir ta­nım var ora­da. Mil­let­le­ra­ra­sı okul­lar ta­nı­mın­da ne di­yor; “Yal­nız ya­ban­cı uy­ruk­lu öğ­ren­ci­le­rin de­vam ede­bi­le­cek­le­ri özel öğ­re­tim ku­rum­la­rı.”

Bu okul­la­rı kim aça­bi­li­yor? Ba­kı­nız, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti va­tan­daş­la­rı­nın ço­cuk­la­rı­nın oku­ya­bi­le­ce­ği okul­lar de­ğil, sa­de­ce Tür­ki­ye’de bu­lu­nan ya­ban­cı­la­rın ço­cuk­la­rı­nın oku­ya­bi­le­cek­le­ri okul­lar var. Bun­lar açıl­mış. 1985’li yıl­lar­dan bu ya­na bu okul­lar fa­ali­yet gös­te­ri­yor, bir fa­ali­yet gös­te­ri­yor; ya­ni, 625 sa­yı­lı Ya­sa­da bu okul­lar za­ten var. Siz o mad­de­yi ge­niş­let­se­niz de ge­niş­let­me­se­niz de, dı­şa­rı­dan bi­ri­si Tür­ki­ye’ye gel­di­ği za­man onun ço­cu­ğu­nun oku­ya­ca­ğı ya­ban­cı okul var. Pe­ki, bu­nu ni­ye ge­niş­le­ti­yor­su­nuz? Ya­ni, bir al­ter­na­tif sun­mak, bir ko­lay­lık sun­mak, bel­ki, (X) mın­tı­ka­sın­da oku­yan ya­ban­cı­nın…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­ka­nım, lüt­fen ama…

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Lüt­fen, ben, si­zi, sa­kin, sükûnet­le din­le­dim Sa­yın İn­ce.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Ama, doğ­ru an­lat­mı­yor­su­nuz…

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Ha­yır…

Mil­let­le­ra­ra­sı okul…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Bu fark­lı, mil­let­le­ra­ra­sı fark­lı.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Kim aça­bi­li­yor bu okul­la­rı, mil­let­le­ra­ra­sı okul­la­rı; bir Yu­nan va­tan­da­şı ge­lip Tür­ki­ye’de mil­let­le­ra­ra­sı okul aça­bi­li­yor; bir Bul­gar va­tan­da­şı kal­kıp Tür­ki­ye’de bu­nu aça­bi­li­yor. Ku­rum­sal ola­rak aça­bi­li­yor­lar. Yu­nan se­fa­re­ti aça­bi­li­yor ya da Arap top­lum­la­rın­dan. Ya­ni, or­ta şark ül­ke­le­rin­den bi­ri­si kal­kıp, bu okul­la­rı, mil­let­le­ra­ra­sı okul­la­rı aça­bi­li­yor. Ya­ni, açık bu za­ten.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Azın­lık oku­lu baş­ka, o baş­ka Sa­yın Baş­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Efen­dim, azın­lık oku­lu baş­ka, o baş­ka; ta­biî ki baş­ka.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ee?..

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Azın­lık oku­lu baş­ka,. Azın­lık oku­lu­na… O da bir Rum oku­lu­dur ya da Er­me­ni oku­lu­dur.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Va­tan­daş­la­rı­mız ge­li­yor ora­ya.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Mil­let­le­ra­ra­sı okul­lar­da oku­yan ço­cuk­lar da ya Rum ço­cu­ğu­dur ya Er­me­ni ço­cu­ğu­dur ya Al­man ço­cu­ğu­dur ya İn­gi­liz ço­cu­ğu­dur…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ha­yır, kor­dip­lo­mat­la­rın ço­cuk­la­rı.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Şim­di, de­mek ki, bu­nu ge­niş­let­miş ol­ma­nın bi­zi pa­ni­ğe gö­tü­re­cek bir ta­ra­fı yok. Bu okul­lar… Şu an­da 11 ta­ne de mil­let­le­ra­ra­sı okul var. Bu okul­lar­da ya­pan­cı­la­rın ço­cuk­la­rı oku­yor. Bu mad­de­yi de ge­niş­le­tir­se­niz, yi­ne ya­ban­cı­la­rın ço­cuk­la­rı ya o mil­let­le­ra­ra­sı okul­lar­da oku­ya­cak­lar ya da iş­le­ri­ne ge­li­yor­sa, ko­lay­la­rı­na gi­di­yor­sa, bu azın­lık okul­la­rın­dan bi­ri­ni ter­cih edip ço­cuk­la­rı­nı ora­da oku­ta­cak­lar.

Pe­ki, öner­ge­yi ni­ye çek­tik ya da de­ği­şik­lik öner­ge­siy­le, de­ği­şik­lik tek­li­fiy­le bu­gün kar­şı­nız­da­yız; an­la­şıl­ma­yan, ben­ce doğ­ru ol­ma­yan, ben­ce ge­rek­li ol­ma­yan bir du­yar­lı­lık ol­du. İk­ti­dar­da da ol­du, mu­ha­le­fet­te de ol­du. İk­ti­dar Par­ti­si­ne men­sup mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım da gel­di­ler, on­la­ra an­lat­tık, ik­na ol­du­lar; ama, Mu­ha­le­fet Par­ti­si­ne men­sup ar­ka­daş­la­rı­mız, on­lar pek ik­na ol­mak yan­lı­sı de­ğil­ler. Ma­dem­ki, de­ğil­ler, bir du­yar­lı­lık var, pekâlâ, öy­le ka­la­bi­lir.

Ge­le­lim...

K. KE­MAL ANA­DOL   (İz­mir) – Çek­me­yin o za­man.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Çek­me­yin o za­man, de­vam edin Sa­yın Baş­kan. Doğ­ru­lu­ğu­na ina­nı­yor­sa­nız, çek­me­yin o za­man. Ne­yi izah edi­yor­su­nuz?! Çek­me­yin.

BAŞ­KAN – Kar­şı­lık­lı ko­nuş­ma­ya­lım. Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen ar­ka­daş­lar... Lüt­fen...

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Ya­ni, Gru­bu­nu­zu ik­na et­me­ye ça­lı­şı­yor­su­nuz. Çek­me­yin. Çek­me­yin o za­man.

K. KE­MAL ANA­DOL   (İz­mir) – Za­ra­rı yok­sa çek­me­yin ca­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Pe­ki, onu da dü­şü­ne­lim.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, tar­tış­ma­lar­da, ko­nu, ge­nel­lik­le, Ruh­ban Oku­lu­na ka­pı açı­lı­yor gi­bi ta­ra­fa da çe­kil­di. Şim­di, bu­nun Ruh­ban Oku­luy­la, ev­ve­la, ne il­gi­si var?! Bu­nun, Ruh­ban Oku­luy­la, bir ke­re, as­la bir il­gi­si yok.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Ta­mam, ge­çi­rin!..

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Mü­sa­ade eder mi­si­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Ruh­ban Oku­luy­la bir il­gi­si yok. Ruh­ban Oku­lu ne­dir? Hey­be­li Ada’da fa­ali­yet gös­ter­miş olan, sa­nı­yo­rum 1971 yı­lı­na ka­dar, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin ka­ra­rı­na ka­dar fa­ali­yet gös­ter­miş olan iki yıl­lık yük­se­ko­kul­dur Ruh­ban Oku­lu; Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­na bağ­lı de­ğil­dir.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Lüt­fen efen­dim...

Sa­yın Baş­kan...

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tı­ku­laç, ek 1 da­ki­ka­lık sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yıp, te­şek­kür edi­niz.

Bu­yu­run efen­dim.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) – Bi­na­ena­leyh, Ruh­ban Oku­lu­nun açıl­ma­sı ko­nu­su bir Ana­ya­sa ko­nu­su­dur; hiç­bir şe­kil­de, bu­ra­da ya­pa­ca­ğı­mız de­ği­şik­lik­ler­le Ruh­ban Oku­lu­na ka­pı aça­maz­sı­nız.

Bi­raz ön­ce, de­ğer­li bir ko­nuş­ma­cı ar­ka­da­şım, ki­li­se­ler­le iliş­ki­len­dir­di ko­nu­yu. Bu­nun ki­li­se­ler­le ne il­gi­si var? Nor­mal li­se bun­lar ya da il­köğ­re­tim oku­lu. Azın­lık okul­la­rı de­di­ği­niz okul­la­rın din eği­ti­mi oku­lu ol­mak­la bir il­gi­si yok. Za­ten, özel din eği­ti­mi oku­lu aça­mı­yor­su­nuz. Bu­na da­ir de mad­de var ka­nun­da. Ya­ni, din eği­ti­mi oku­lu açıl­ma­sı müm­kün de­ğil.

Sa­yın İn­ce’nin, bi­raz ön­ce, gay­ri­men­kul­le­rin, ta­şın­maz­la­rın, ya­ban­cı okul­la­ra ait ta­şın­maz­la­rın dev­riy­le il­gi­li en­di­şe­si için de ay­nı şey­le­ri söy­le­ye­ce­ğim. Bu­gün, mil­let­le­ra­ra­sı okul­lar var. Me­se­la, bi­raz ön­ce söy­le­di­ğim gi­bi, bir Rum va­tan­da­şı ge­lir, Tür­ki­ye’de bir okul yap­tı­rır, bu oku­lu is­te­di­ği bir vak­fa ba­ğış­la­ya­bi­lir. Biz, bu ba­ğı­şı, şim­di, ya­ban­cı okul­lar için...

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­de­ce Millî Eği­ti­me ba­ğış­la­ya­bi­lir­di­niz. Siz şim­di ge­niş­let­ti­niz.

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) –...Ba­kan­lar Ku­ru­lu iz­ni­ne bağ­la­dık; ama, mil­let­le­ra­ra­sı okul açan bir ya­ban­cı, okul yap­tı­rır, bu­nu bi­ri­le­ri­ne dev­re­der.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) - Ne Ba­kan­lar Ku­ru­lun­dan izin alır…  Doğ­ru­dan doğ­ru­ya dev­re­der, iş bi­ter. Bir en­gel yok. Bu ko­nu­da gös­te­ri­len du­yar­lı­lık­la­rın, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ku­su­ra bak­ma­sın mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri…

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tı­ku­laç… Te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan…

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (De­vam­la) - …ba­na gö­re, hiç­bir de­ğe­ri yok.

Say­gı­lar su­na­rım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Sağ olun.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­yi çek­me­yin o za­man Baş­ka­nım, öner­ge­yi çek­me­yin. Ma­dem, prob­lem yok­sa, kal­sın öner­ge.

BAŞ­KAN – Şah­sı adı­na, Ya­lo­va Mil­let­ve­ki­li Mu­har­rem İn­ce.

Sa­yın İn­ce, bu­yu­ru­nuz. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sü­re­niz 5 da­ki­ka.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Baş­kan, sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Şim­di, ko­nu çarp­tı­rı­lı­yor de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım. Mil­let­le­ra­ra­sı okul, azın­lık oku­lu, ya­ban­cı okul…

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Ha­yır… Ha­yır…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, ku­su­ra bak­ma­yın. Ba­kın, 21 in­ci say­fa­dan hep bir­lik­te oku­ya­lım:

“5) Ya­ban­cı okul­la­rın ta­şın­maz mal­la­rı -ya­ban­cı okul­lar bö­lü­mün­de- ku­ru­cu­la­rı­nın ve­ya yet­ki­li­le­ri­nin öne­ri­si ile Ba­kan­lı­ğa ya da ku­ru­luş amaç­la­rı eği­tim ver­mek olan şu va­kıf­la­ra dev­re­di­le­bi­lir.”

Za­ten, çe­kin­ce­miz bu­ra­da bi­zim Sa­yın Baş­kan. Ati­na’dan say­gın bir işa­da­mı ge­lir, bu­ra­ya bir özel okul ku­rar. Özel oku­lu kur­duk­tan son­ra -bil­gi­sa­ya­rı, la­bo­ra­tu­va­rı, spor sa­lo­nu, dört ba­şı ma­mur bir okul ku­rar mı- şu an­da­ki ya­sa­la­rı­mı­za gö­re, bu­nu dev­ret­mek is­ter­se, sa­de­ce, ne­re­ye dev­re­der; Millî Eği­ti­me dev­re­der, Ba­kan­lı­ğa dev­re­der. Şim­di, siz “va­kıf­la­ra dev­re­der” di­yor­su­nuz. İş­te, so­run bu­ra­da baş­lı­yor za­ten. Bi­zim iti­ra­zı­mız bu­ra­ya.

Bir de şu­ra­yı an­la­ya­ma­dım: Sa­yın Ali Coş­kun’un dev­let adam­lı­ğın­dan hiç kuş­ku duy­mu­yo­rum. Bu­nu, ger­çek­ten, ina­na­rak söy­lü­yo­rum.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Kul­lan­mış­lar, kul­lan­mış­lar…

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ben, bu­ra­da Sa­yın Ba­ka­na hak­sız­lık ya­pıl­dı­ğı­nı dü­şü­nü­yo­rum. Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın bu öner­ge­den ha­be­ri var mıy­dı? Ben­ce, Sa­yın Ba­kan, gel­sin bu kür­sü­ye, bu­nu an­lat­sın. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Bun­dan ha­be­ri var mıy­dı? Ar­ka­da­şı­na, ay­nı Ka­bi­ne­de­ki ar­ka­da­şı­na hak­sız­lık yap­mış­tır.

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – İha­le pe­şin­de­dir o, iha­le pe­şin­de… O iha­le pe­şin­de­dir.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Ben­ce, bu­nu an­lat­sın. Sa­yın Ba­kan, ma­dem­ki te­mel ya­sa, ma­dem­ki Mec­lis ola­ğa­nüs­tü top­lan­mış, he­pi­miz gel­mi­şiz bu­ra­ya, Sa­yın Ba­kan bu­ra­da yok ve çok tar­tış­ma­lı, da­ha son­ra ge­ri çe­ki­len öner­ge­yi Ka­bi­ne­de­ki bir baş­ka ar­ka­da­şı­na im­za­la­tı­yor. Bil­me­ye­bi­lir de in­san, an­la­ma­ya­bi­lir bir baş­ka ko­nuy­la il­gi­le­nen ba­kan bu­ra­da. Ben Sa­yın Ali Coş­kun’u hiç suç­la­mı­yo­rum. Ben Sa­yın Ba­ka­nı suç­lu­yo­rum, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nı suç­lu­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, cum­hu­ri­ye­tin ilk Millî Eği­tim Ba­kan­la­rın­dan Mus­ta­fa Ne­ca­ti Bey, otuz­lu yaş­lar­da ve­fat et­ti­ğin­de, bu ül­ke­nin Cum­hur­baş­ka­nı Ata­türk, hün­gür hün­gür ağ­la­mış­tır; çün­kü, Mus­ta­fa Ne­ca­ti, La­tin al­fa­be­si­ne ge­çen, kar­ma eği­ti­mi ya­pan, Tev­hi­di Ted­ri­sa­tın te­mel­le­ri­ni atan bir Millî Eği­tim Ba­ka­nı idi. Bu­gün, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nıy­la kav­ga­lı, Ana­mu­ha­le­fet­le kav­ga­lı, YÖK’le kav­ga­lı, üni­ver­si­te­ler­le kav­ga­lı, öğ­ret­men­le kav­ga­lı, öğ­ren­ciy­le kav­ga­lı, ve­liy­le kav­ga­lı, mu­ha­le­fet­le kav­ga­lı, her­kes­le kav­ga­lı…

SÜ­LEY­MAN SA­RI­BAŞ (Ma­lat­ya) – Mü­te­ah­hit­ler­le ba­rı­şık; bö­lü­cü ay­nı za­man­da!..

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Bu ka­dar uz­laş­maz, bu ka­dar da­yat­ma­cı, bu ka­dar inat­çı, bu ka­dar an­ti­la­ik!.. Böy­le uy­gu­la­ma­lar cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de gö­rül­me­di. Cum­hu­ri­yet ta­ri­hin­de bun­lar hiç ol­ma­dı. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar, AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, tut­tur­duk bu­gün­ler­de bir be­da­va ki­tap... Şu be­da­va ki­ta­bı kı­sa­ca bir an­la­ta­yım si­ze. Okul­lar­da öğ­ren­ci­den 41 ka­lem­de pa­ra top­la­nır, ya­ka­cak pa­ra­sı, dip­lo­ma pa­ra­sı, pul pa­ra­sı, fo­to­ko­pi pa­ra­sı gi­bi. Bun­lar­dan bir ta­ne­si de ki­tap pa­ra­sı­dır. Yak­la­şık bun­la­rın, en ucu­zu da ki­tap­tır bi­li­yor mu­su­nuz? Me­se­la def­ter pa­ra­sı ki­tap pa­ra­sı­nın 3 ka­tı­dır. Ki­tap­la­rın ma­li­ye­ti 20 000 000’dur ya­ni to­pu to­pu. Ay­da 70 mil­yar ka­za­nan sa­na­yi­ci­ye de, ay­da 700 000 000 alan öğ­ret­me­ne de, 70 000 000 li­ra yaş­lı­lık ma­aşı ala­nın ço­cu­ğu­na da, hep­si­ne be­da­va ve­ri­yo­ruz. Bu ne de­mek­tir bi­li­yor mu­su­nuz: Bu, 73 000 000 Türk Mil­le­ti­nin hep­si­ne 40 nu­ma­ra ayak­ka­bı ver­mek­tir. Eşit­lik­tir, ama ada­let de­ğil­dir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “ne ala­ka­sı var” ses­le­ri, gü­rül­tü­ler) Ba­kı­nız, si­zin ada­let an­la­yı­şı­nız bu. Her­ke­se 40 nu­ma­ra ayak­ka­bı ver­mek de, bir eşit­lik­tir.

Ay­nen bu­na ben­zer si­zin ada­let an­la­yı­şı­nız. Ada­let an­la­yı­şı­nız bu. Kal­kın­ma an­la­yı­şı­nız da, Ku­zey Irak’a gir­me­ye­rek, Ame­ri­ka’dan ala­ca­ğı­mız do­lar­la­ra bağ­lıy­dı. Bu­ra­la­rı hiç deş­me­ye­lim. Ora­la­ra hiç gir­me­ye­lim.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Ör­nek tut­ma­dı.

ESAT CA­NAN (Hakkâri) – Sap­tır­ma.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, yi­ne… Al­la­haş­kı­na bir öğ­ret­men ola­rak bu pro­je­le­ri gö­rün­ce çıl­dı­rı­yo­rum. UNI­CEF des­tek­li bir pro­je var, Tür­ki­ye’nin 81 vi­la­ye­tin­de 300 oku­la ta­be­la ası­yor­lar: “Bu okul ço­cuk dos­tu­dur.”

Ya ar­ka­daş­lar, yan ya­na iki ta­ne okul dü­şü­nün, siz de ço­cuk ol­du­ğu­nu­zu dü­şü­nün bir an için. Kar­şı­da­ki okul­da “Bu okul ço­cuk dos­tu­dur” ya­zı­yor,  siz öbür oku­la gi­di­yor­su­nuz. Ço­cuk dü­şün­mez mi, bi­zim­ki ço­cuk düş­ma­nı mı?.. Ba­kın, böy­le bir pro­je ola­bi­lir mi?! Hem de bu ta­be­la­yı ne­re­ye ası­yor­lar bi­li­yor mu­su­nuz; okul ta­be­la­sı­nın ta di­bi­ni ası­yor­lar. İş­te si­ze pro­je!

Bir pro­je da­ha söy­le­ye­yim. “1940’tan be­ri Tür­ki­ye’nin ha­ya­li­dir” de­di Sa­yın Ba­kan “sos­yal bi­lim­ler li­se­si; bu alan­da bi­lim ada­mı ye­tiş­ti­re­ce­ğiz” de­di. 6 vi­la­yet­te sos­yal bi­lim­ler li­se­si aç­tı­lar.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın İn­ce, 1 da­ki­ka­lık sü­re için­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

MU­HAR­REM İN­CE (De­vam­la) – Es­ki­şe­hir, Ay­dın, İs­tan­bul, An­ka­ra, Sam­sun gi­bi. Bu okul­la­rın iki ta­ne bö­lü­mü var, Türk­çe-ma­te­ma­tik bö­lü­mü, sos­yal bi­lim­ler bö­lü­mü. İs­tan­bul Müm­taz Tur­han Sos­yal Bi­lim­ler Li­se­sin­de bu yıl alan se­çen ço­cuk­la­rın hiç­bi­ri­si sos­yal bi­lim­ler ala­nı­nı seç­me­miş­tir. Tam bir fi­yas­ko­dur bu. Dü­şü­ne­bi­li­yor mu­su­nuz, 96 öğ­ren­ci alı­yor­su­nuz, sos­yal bi­lim­ler ala­nın­da bi­lim ada­mı ye­tiş­ti­re­cek­si­niz; 96 öğ­ren­ci­nin hiç­bi­ri­si sos­yal bi­lim­ler ala­nı­nı seç­mi­yor. Pro­je ölü do­ğu­yor, ölü!

O ka­dar çok var ki bun­lar; gen­so­ru­da, Sa­yın Ba­kan­la, bu kür­sü­de mil­le­ti­mi­zin önün­de he­sap­la­şa­ca­ğız.

Çok te­şek­kür edi­yo­rum Sa­yın Baş­kan; Yü­ce Mec­li­se say­gı­lar su­nu­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Hü­kü­met adı­na Millî Eği­tim Ba­ka­nı Sa­yın Hü­se­yin Çe­lik.

Sa­yın Ba­kan, bu­yu­run. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re­niz 10 da­ki­ka.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; mü­sa­ade eder­se­niz, ön­ce­lik­le, hu­zu­ru­nuz­da, mu­ha­le­fet par­ti­le­ri­ne men­sup mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın üze­rin­de çok dur­duk­la­rı, hep özel okul­lar gö­rü­lü­yor,dev­let okul­la­rı ih­mal edi­li­yor, dev­let okul­la­rı için hiç­bir şey ya­pıl­mı­yor…

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) – Öğ­ret­men ma­aş­la­rın­dan bel­li Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ben, gö­re­ve gel­di­ğim­den be­ri hep özel okul­la­rı…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­den ha­be­rin var mı  Ba­ka­nım?!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Sa­yın Ba­kan, öner­ge­den ha­be­rin var mı, öner­ge­den?! Ön­ce onu açık­la.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) -… gö­zet­mi­şim, gör­mü­şüm; ama, bir tür­lü dev­let okul­la­rı­nı gör­me­mi­şiz.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­den ha­be­rin var mı Sa­yın Ba­kan?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kın, şu say­dık­la­rı­mın han­gi­si özel okul­lar için ya­pıl­mış?! Ben, bu­nu, ...

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­den ha­be­ri­niz var mı; ön­ce onu açık­la­yın Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ora­ya ge­le­ce­ğim… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın De­ve­ci­ler…

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Bı­ra­ka­lım okul­la­rı; öner­ge…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Mü­sa­ade edin… Ne ko­nu­şa­ca­ğı­ma siz ka­rar ve­re­mez­si­niz.

Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­zim İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de, 85 000 ders­lik dev­let okul­la­rı için ya­pıl­mış­tır, bir tek özel okul için bir şey yap­mış de­ği­liz.  406 000 bil­gi­sa­yar okul­la­ra gön­de­ril­miş­tir, özel okul­la­ra bir tek bil­gi­sa­yar gön­de­ril­me­miş­tir.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Özel oku­la sen ve­re­mez­sin ki za­ten, na­sıl ve­re­cek­sin Sa­yın Ba­kan?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) –  Öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin, dev­let okul­la­rın­da oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­mi­zin yüz­de 90’ına in­ter­net hiz­me­ti ser­vi­si gö­tü­rül­müş­tür.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) - Bir de özel oku­la ver…  1’er mil­yar ve­ri­yor­su­nuz za­ten, da­ha ne ola­cak!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Fa­kir fu­ka­ra ai­le­le­rin, özel­lik­le kır­sal ke­sim­de­ki fa­kir fu­ka­ra ai­le­le­rin ço­cuk­la­rı­nın oku­ma­sı için, or­ta­öğ­re­tim tah­sil­le­ri­ni sür­dü­re­bil­me­le­ri için, bi­zim İk­ti­da­rı­mız dö­ne­min­de 120 adet müs­ta­kil or­ta­öğ­re­tim yur­du in­şa edil­miş­tir -pan­si­yon­lu li­se­le­ri­miz, ve­sa­ir bu­nun dı­şın­da- ve or­ta­öğ­re­tim­de 150 000 öğ­ren­ci­ye burs ve­ril­miş­tir, 150 000’e çı­ka­rıl­mış­tır ve yüz­de 300 ar­tı­rıl­mış­tır bu burs­lar.

Yük­se­köğ­re­tim­de­ki -bun­la­rın hep­si dev­let okul­la­rın­da oku­yan öğ­ren­ci­le­ri­mi­ze- burs­lar yüz­de 200’den faz­la ar­tı­rıl­mış­tır.

Ya­tı­lı okul­lar­da oku­yan ço­cuk­la­rı­mı­zın ia­şe be­de­li, ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ia­şe be­de­li yüz­de 250 ar­tı­rıl­mış­tır, ora­da da­ha iyi bes­len­sin­ler di­ye.

Şart­lı na­kil trans­fe­rin­den “ben ço­cu­ğu­mu oku­la gön­de­re­mi­yo­rum, ben dar­ge­lir­li­yim, sa­bit ge­lir­li­yim, fa­kir ge­lir­li­yim, ben ço­cu­ğu­mu oku­la gön­de­re­mi­yo­rum” di­yen ai­le­ler des­tek­len­miş­tir, an­ne­le­ri­nin he­sa­bı­na pa­ra ya­tı­rıl­mış­tır. Bu, bil­di­ği­niz gi­bi de­vam et­mek­te­dir.

Üc­ret­siz ders ki­ta­bı, ba­kın, bu yıl li­se­le­re de da­ğı­tıl­mış­tır. 140 000 000 üc­ret­siz ders ki­ta­bı da­ğı­tıl­mış­tır ve 13 ay­rı ül­ke­de­ki Türk top­lu­luk­la­rı­nın bu­lun­du­ğu yer­le­re, va­tan­daş­la­rı­mı­za da, soy­daş­la­rı­mı­za da bu ki­tap­lar gön­de­ril­miş­tir. İlk de­fa, AK Par­ti Hü­kü­me­ti dö­ne­min­de, özür­lü va­tan­daş­la­rın eği­ti­mi­ne çok ciddî şe­kil­de eğil­mi­şiz­dir ve eğer, bir özür­lü ço­cu­ğu­nuz var­sa, bir özel eği­tim ku­ru­mu­na muh­taç­sa, ai­le­ye 360 000 000 Türk Li­ra­sı ay­da pa­ra ödü­yo­ruz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, 360 000 000 Türk Li­ra­sı…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Fa­ali­yet ra­po­ru­nu de­ğil, öner­ge­yi an­la­tır­sa­nız Sa­yın Ba­kan!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ve bun­la­rı…

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin, lüt­fen…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ha­ni, biz, dev­let okul­la­rı için, özel okul­lar için bir şey yap­ma­mı­şız ya. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Öner­ge ni­ye ge­ri çe­kil­di?

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – 50 se­fer­dir ay­nı şey…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Her yıl, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, özür­lü ço­cuk­lar, özel eği­ti­me muh­taç olan ço­cuk­la­rı­mız evin­den alı­nı­yor ve evi­ne bı­ra­kı­lı­yor.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Hep ay­nı şey, hep ay­nı şey!

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Sa­yın Baş­kan, ya­say­la il­gi­li ko­nuş­sun!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Bu­nun için, 2005 yı­lın­da 18 tril­yon Türk Li­ra­sı pa­ra öden­miş­tir ve de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, oku­lön­ce­si eği­tim, biz gö­re­ve gel­di­ği­miz­de, ba­kın, bun­lar dev­let okul­la­rı, yüz­de 11’den yüz­de 22’ye çı­ka­rıl­mış­tır.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, ba­kan­lık büt­çe­si­ni gö­rüş­mü­yo­ruz!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ba­kın, da­ha üç gün ön­ce, yi­ne fa­kir ço­cuk­la­rı­mı­zın, yok­sul­la­rı­mı­zın giy­di­ril­me­si, okul ih­ti­yaç­la­rı­nın kar­şı­lan­ma­sı için Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma­yı Teş­vik Fo­nun­dan 50 tril­yon pa­ra gön­de­ril­miş­tir. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Büt­çe­de an­lat Sa­yın Ba­kan bun­la­rı, büt­çe­de!

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Büt­çe­de bun­lar, büt­çe­de!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Siz, lüt­fe­dip her şe­yi büt­çe­de an­la­tır­sa­nız, ben de ora­da an­la­tı­rım.

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Büt­çe­de an­la­tın!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Siz, bu­ra­da ge­lip her tür­lü eleş­ti­ri­yi ya­pa­cak­sı­nız; si­ze ben ce­vap ve­ri­rim. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Öner­ge ne­re­de, öner­ge?!.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Öner­ge­yi kim ver­di, kim çek­ti?!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Öner­ge­yi açık­la­yın, öner­ge­yi!..

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­ye gel, öner­ge­ye!..

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Ayıp, ayıp; se­ni din­le­mek zo­run­da mı­yız?!

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Din­le­yin, din­le­yin!.. Öğ­re­nin.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ba­kın, “Eği­ti­me Yüz­de Yüz Des­tek” kam­pan­ya­sı çer­çe­ve­sin­de, bi­zim, yi­ne yü­rüt­tü­ğü­müz bir kam­pan­ya so­nu­cun­da…(CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, 10 sa­ni­ye­ni­zi ri­ca ede­yim.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da ko­nu­şan ha­tip­ler ko­nuş­ma­la­rı sı­ra­sın­da Sa­yın Ba­ka­na pek çok so­ru yö­nelt­ti­ler; ora­da­ki ar­ka­daş­la­rı­mız, ko­nu­şan ar­ka­daş­la­rı­mız, din­le­yen ar­ka­daş­la­rı­mız o ko­nu­şu­lan­la­rın ne ka­da­rı­nın öner­gey­le, tek­ri­ri mü­za­ke­rey­le il­gi­li ol­du­ğu­nu ken­di vic­dan­la­rın­da tar­tış­sın­lar.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Hep tek­ri­ri mü­za­ke­re­den, hep öner­ge­den bah­set­ti­ler!

BAŞ­KAN – Bi­raz ön­ce Ko­mis­yon Baş­ka­nı açık­la­dı. Sa­yın Ba­kan si­zin is­te­di­ği­niz gi­bi ko­nu­şa­cak de­ğil, bı­ra­kın Sa­yın Ba­kan ko­nuş­sun; lüt­fen efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Bu­na ce­vap ver­sin!

BAŞ­KAN – Mü­da­ha­le et­me­yin… Mü­da­ha­le et­me­yin efen­dim lüt­fen… Mü­da­ha­le et­me­yin ko­nuş­sun Sa­yın Ba­kan.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Na­sıl mü­da­ha­le et­me­ye­lim!

BAŞ­KAN - Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bü­tün so­ru­la­rı­nı­za ce­vap ve­re­ce­ğim.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ne­re­de ve­ri­yor­sun?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Hiç­bir so­ru­nuz ce­vap­sız kal­ma­ya­cak.

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Ma­sal din­le­me­ye gel­me­dik bu­ra­ya!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – “Eği­ti­me Yüz­de Yüz Des­tek” kam­pan­ya­sı çer­çe­ve­sin­de…

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) - Bir haf­ta­dır si­zi bek­li­yo­ruz Sa­yın Ba­kan…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) -  …yi­ne, bi­zim yü­rüt­tü­ğü­müz  bir kam­pan­ya çer­çe­ve­sin­de, 2,5 kat­ril­yon, dev­let okul­la­rı­na, dev­let okul­la­rı­na gi­den ço­cuk­la­rı­mı­za kat­kı sağ­lan­mış­tır. Bi­zim dö­ne­mi­miz­de, 227 000 “kad­ro­lu, söz­leş­me­li, kısmî za­man­lı, üc­ret­li ve­ya us­ta öğ­re­ti­ci” adı al­tın­da öğ­ren­men ata­ma­sı ya­pıl­mış­tır ve de­ğer­li ar­ka­daş­lar, bi­raz ön­ce…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Söz­leş­me­li öğ­ret­men!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – …ba­kın, bir mil­let­ve­ki­li­miz de­di ki: “Sa­yın Ba­kan öğ­ret­men­le­re 10 YTL ek ders üc­re­ti söz ver­di; fa­kat, 5 YTL ver­di­ler.” Biz, ben, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı­nın büt­çe­si­ni tek­lif eder­ken, biz, Ma­li­ye­den mak­si­mum dü­zey­de büt­çe is­te­riz. Ben 30 kat­ril­yon is­te­dim, ba­na 17 kat­ril­yon ver­di­ler. Ben, öğ­ret­men­le­rim adı­na, okul­da­ki mes­lek­taş­la­rım adı­na, el­bet­te, en iyi­si­ni ta­lep ede­rim ve ben 10 YTL’yi tek­lif et­tim. Ben, kim­se­ye 10 YTL söz ver­me­dim; bu, be­nim yet­kim da­hi­lin­de olan bir olay da de­ğil; ama, şu­nu unut­ma­yın: 1998 yı­lın­dan be­ri, öğ­ret­men­le­rin ek ders üc­ret­le­ri­ne ke­sin­lik­le zam ya­pıl­ma­mış­tı. Biz, öğ­ret­men­le­rin ek ders üc­ret­le­ri­ni 5 YTL’ye çı­ka­ra­rak, yüz­de 40 kü­sur­luk bir zam yap­mış ol­duk.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, “efen­dim, ba­kın, öğ­ret­men pa­za­rı ku­rul­muş, ek ders üc­re­ti kar­şı­lı­ğın­da öğ­ret­men­ler der­se gi­ri­yor­muş.” Dün­ya­nın her ye­rin­de, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, dün­ya­nın her ye­rin­de, full­ti­me, part­ti­me, kısmî za­man­lı ve­ya bü­tün me­sa­isi­ni dev­le­te sa­ta­rak in­san­lar iş ya­par­lar. Bir ba­yan ar­ka­da­şı­mız -yurt dı­şın­da bu­nun çok ör­nek­le­ri var- ev ha­nı­mı­dır, evi­ne va­kit ayır­mak is­ti­yor, haf­ta­da 10 sa­at, 8 sa­at der­se gi­rer, kısmî za­man­lı ça­lı­şır ve­ya­hut da, bu­ra­da, bir öğ­ret­me­ni­miz üc­ret­li ola­rak gi­der, haf­ta­da 10 sa­at, 15 sa­at ders ve­rir; ama, bir baş­ka iş­te ça­lı­şa­bi­lir. Di­ğer öğ­ret­men­le­ri­miz, kad­ro­lu öğ­ret­men­le­ri­miz de, bü­tün gün okul­da ka­lır. Şim­di, bü­tün bun­lar or­ta­day­ken, ben, de­ğer­li ar­ka­daş­la­rı­mın “efen­dim, dev­let okul­la­rı için hiç­bir şey ya­pıl­ma­dı; bu­gü­ne ka­dar, ne ya­pıl­dıy­sa, özel okul­la­ra ya­pıl­dı” di­yen ar­ka­daş­la­rı­mın ifa­de­le­ri­ni, tek ke­li­mey­le, hay­ret­le kar­şı­lı­yo­rum. Özel okul­la­ra, biz bu se­ne ilk de­fa, üc­ret­siz ders ki­tap­la­rı­nı üc­ret­li ola­rak ver­dik o da. Özel okul­lar ile dev­let okul­la­rı ara­sın­da bir bir­lik­te­lik sağ­la­mak, ki­tap te­min et­me­le­ri­ni ko­lay­laş­tır­mak ama­cıy­la, biz de­dik ki: Bu ki­tap­la­rı si­ze ve­re­ce­ğiz, üc­re­ti­ni ala­cak­sı­nız, siz de öğ­ren­ci­le­ri­ni­ze ya üc­ret kar­şı­lı­ğın­da ve­ya­hut da fi­ya­tın için­de ve­re­cek­si­niz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu üc­ret­siz ki­ta­bı ver­di­ği­miz­den be­ri, hep, mu­ha­le­fet par­ti­si­ne men­sup ar­ka­daş­lar şu­nu söy­ler­ler: Hem zen­gi­ne ve­ri­yor­su­nuz hem fa­ki­re ve­ri­yor­su­nuz. Şim­di dü­şü­nün, pe­da­go­jik ola­rak şöy­le bir ha­yal edin: 40 ki­şi­nin ol­du­ğu bir sı­nı­fa gi­di­yor­su­nuz, 25 öğ­ren­ci­ye di­yor­su­nuz ki, sen fa­kir­sin, sen fa­kir sta­tü­sün­de­sin, sa­na üc­ret­siz ders ki­ta­bı ve­ri­yo­rum…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Sa­yın Ba­kan sü­re­niz bi­ti­yor… Şu öner­ge­ye ne za­man ge­le­cek­si­niz?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – 15 öğ­ren­ci­ye de di­yor­su­nuz ki, sen zen­gin­sin, sa­na ver­mi­yo­ruz… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Öner­ge­ye ne za­man ge­le­cek­sin?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Bu, pe­da­go­jik de­ğil ar­ka­daş­lar.

VE­ZİR AK­DE­MİR (İz­mir) – Ça­dır­da ye­mek ver­me­si­ni bi­li­yor­sun Sa­yın Bakan. Mil­le­ti ça­dır­la­ra ni­ye gö­tü­rü­yor­su­nuz?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Biz, bü­tün dün­ya­da ol­du­ğu gi­bi, bü­tün me­denî ve kal­kın­mış ül­ke­ler­de ol­du­ğu gi­bi, bü­tün yav­ru­la­rı­mı­za üc­ret­siz ders ki­tap­la­rı­nı bu­gü­ne ka­dar ver­dik, bun­dan son­ra da ver­me­ye de­vam ede­ce­ğiz.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­ye gel, sü­re bit­ti…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ge­le­lim öner­ge­ye…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Sa­yın Ba­ka­nım, sü­re bit­ti…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ben sü­re­mi gö­rü­yo­rum…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – 40 sa­ni­ye var…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Sa­yın Al­tı­ku­laç, öner­gey­le il­gi­li, bu­ra­da, de­ğer­li gö­rüş­ler or­ta­ya koy­du. De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, şu­nun al­tı­nı çiz­mek is­ti­yo­rum: Be­nim, özel­lik­le 1 000 YTL ver­di­niz, ni­çin çek­ti­niz, bun­la­rın hep­si­ne ve­re­cek ce­va­bım var.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Var, söy­le!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Mü­sa­ade eder­se­niz söy­le­ye­ce­ğim.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) –Doğ­ru­yu duy­mak­tan hoş­lan­mı­yor­su­nuz ki!.. Söy­lü­yor…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Ne­yi söy­lü­yor?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, ben, şim­di si­ze bir he­sap ya­pı­yo­rum. Ba­kın, sa­de­ce…

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Hep doğ­ru söy­le­dik­le­ri…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Bu der­si el­li ke­re din­le­dik!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Mü­sa­ade eder mi­si­niz ar­ka­daş­lar…

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen Sa­yın Ba­ka­nı din­le­ye­lim.

Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – El­li se­fer din­le­dik!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 15 Ağus­tos­ta, sa­de­ce 15 Ağus­tos­ta, DGD adı al­tın­da (doğ­ru­dan ge­lir des­te­ği adı al­tın­da) çift­çi va­tan­daş­la­rı­mı­za 1,7 kat­ril­yon teş­vik ver­dik.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Bı­rak şim­di çift­çi­ye ge­lir des­te­ği­ni. Öner­ge, öner­ge…Çift­çi­nin du­ru­mu bel­li Sa­yın Ba­ka­nım…

RA­MA­ZAN KE­RİM ÖZ­KAN (Bur­dur) – Çift­çi kan ağ­lı­yor, ora­ya gir­me...

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ne­re­ye ge­le­ce­ği­mi bil­mi­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ba­ka­nım.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ta­rım­da… Ba­kın, ih­ra­cat­çı­ya des­tek ve­ri­lir, teks­til­ci­ye des­tek ve­ri­lir. Her sek­tör­de, dev­let, sek­tör­le­ri teş­vik et­mek için des­tek ve­rir, ve­re­bi­lir; bu, dün­ya­nın her ta­ra­fın­da böy­le­dir.

Ba­kın, özel öğ­re­tim ku­rum­la­rın­da…

NU­Rİ Çİ­LİN­GİR (Ma­ni­sa) – Çift­çi­nin öner­gey­le ne ala­ka­sı var Sa­yın Ba­kan?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Mü­sa­ade edin ar­ka­daş­lar.

Özel öğ­re­tim ku­rum­la­rın­da, şu an­da 300 000 ki­şi­lik atıl ka­pa­si­te var.

MUS­TA­FA GA­ZAL­CI (De­niz­li) – Dev­let okul­la­rın­da ne ka­dar?

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Bu 300 000 atıl ka­pa­si­te bir şe­kil­de dol­du­ğu za­man, bu, dev­let okul­la­rın­dan gi­de­cek­tir. Ben, 300 000 öğ­ren­ci için okul yap­tır­ma­ya kal­kı­şır­sam… Ba­kın, 1 000 öğ­ren­ci için bir okul ya­par­sa­nız, 1 000 öğ­ren­ci için yap­tı­ğı­nız oku­lun ma­li­ye­ti 2 tril­yon­dur...

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Hâlâ öner­ge­ye ge­le­cek­si­niz ya! Bit­ti, sü­re bit­ti…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - 600 tril­yon Türk Li­ra­sı sa­de­ce ya­tı­rı­ma gi­der. Şu an­da, 600 tril­yon­luk ha­zır bir ya­tı­rım var ve atıl ka­pa­si­te ola­rak du­ru­yor.

Ba­kın, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; biz, 1 000 YTL’yi ki­me ve­re­cek­tik…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Se­ni ben bi­le kur­ta­ra­mam! Me­rak et­me!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Ma­li­yey­le ko­nuş­tuk ve özel okul­la­ra gi­den öğ­ren­ci­le­rin yüz­de 20’si­ne -özel­lik­le ge­lir dü­ze­yi iti­ba­riy­le okul­lar bu­nu tes­pit ede­cek­ler- ilk etap­ta ve­ri­le­cek; bu da 50 tril­yon tu­tu­yor.

Bu teş­vik­le­ri ve­re­rek…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, ko­nuş­ma­nı­zın bir ye­rin­de, ben si­ze mü­da­ha­le et­tim; onu da ta­mam­la­yın.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN - Lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ba­kın, de­ğer­li ar­ka­daş­lar; ben, sa­de­ce 50 tril­yon Türk Li­ra­sı­nı…

ALİ KE­MAL KUM­KU­MOĞ­LU (İs­tan­bul) – Dev­let oku­lun­da­ki bir öğ­ren­ci­ye yıl­da kaç li­ra har­cı­yor­su­nuz; söy­ler mi­si­niz.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Be­nim Hü­kü­me­tim 50 tril­yon Türk Li­ra­sı­nı, sa­de­ce üç gün ön­ce, fa­kir fu­ka­ra ço­cuk­la­rı­nın giy­di­ril­me­si için, def­ter ka­lem ih­ti­ya­cı için gön­der­miş­tir. 50 tril­yon Türk Li­ra­sı, sa­de­ce Fak­fuk Fo­nun­dan, eği­ti­me des­tek ol­mak üze­re, Sa­yın Be­şir Ata­lay ta­ra­fın­dan il­le­re gön­de­ril­miş­tir.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Ada­let…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Mil­le­tin fa­kir­li­ğiy­le övün­me­yin ya!.. Mil­le­tin fa­kir­li­ğiy­le övün­me­yin! İa­ne, ia­şe top­lu­mu yap­tı­nız mil­le­ti; ayıp­tır  ya!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, özel oku­la gi­den…

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay, lüt­fen efen­dim.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Ayıp­tır ya!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Al­tay…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­den ha­be­ri­niz var mı yok mu Sa­yın Ba­kan?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ta­raf­tan, özel oku­la gi­den her öğ­ren­ci…

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Mem­le­ket­te fa­kir­lik fu­ka­ra­lık kal­ma­dı di­ye övü­nün. Fa­kir­li­ği fu­ka­ra­lı­ğı bi­ti­re­cek­si­niz, öy­le övü­ne­cek­si­niz!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la)  - …dev­let okul­la­rı­na git­me­di­ği za­man, ken­di eği­tim mas­raf­la­rı­nı ken­di­si kar­şı­lı­yor de­mek­tir.

EN­GİN AL­TAY (Si­nop) – Fa­ki­re fu­ka­ra­ya pa­ra ver­dik di­ye övü­ne­ni ilk siz­de gö­rü­yo­ruz ya! Ayıp­tır ya!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) - Sa­yın Baş­ka­nım, bu or­tam­da mü­za­ke­re ya­pıl­maz.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­ye gel Sa­yın Ba­kan, öner­ge­ye…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Mü­sa­ade edin, ge­li­yo­rum.

Ar­ka­daş­lar…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ne­re­ye ge­li­yor­sun; bit­ti sü­re!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, din­ler mi­si­niz.

Eğer..

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Fa­ali­yet ra­po­ru­nu an­lat­tı­nız.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) – Bun­la­rı öğ­re­nin, öğ­re­nin!

MİL­Lİ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la)– Din­ler mi­si­niz…

Eğer…

(Mik­ro­fan oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Yüz ke­re din­le­dik Çer­çi; yüz ke­re!..

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Öner­ge­de adı­nız var mı yok mu Sa­yın Ba­kan?..

BAŞ­KAN – Sa­yın De­ve­ci­ler…

Sa­yın Ba­ka­nım, bu­ra­da; ya­ni, bü­tün mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rı­mı­zın millî eği­tim­le il­gi­li de­ği­şik ko­nu­lar­da gö­rüş­le­ri, dü­şün­ce­le­ri ola­bi­lir; bun­la­rın hep­si­ni ta­biî ki sa­de­ce ay­rı­lan bu 10 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de ce­vap­lan­dır­mak müm­kün de­ğil­dir. Sa­yın Ko­mis­yon Baş­ka­nı, an­la­dı­ğım ka­da­rıy­la -siz de ona işa­ret et­ti­niz- tek­ri­ri mü­za­ke­rey­le il­gi­li açık­la­ma­lar­da bu­lun­du, siz de di­ğer ar­ka­daş­la­ra ce­vap ver­di­niz. Sa­de­ce ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­mak için mik­ro­fo­nu­nu­zu aça­ca­ğım, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kın, bu öner­ge… (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Sa­yın Baş­kan, her­ke­se ay­nı mu­ame­le­yi yap­ma­nız la­zım, 3 se­fer uzat­tı­nız!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, ba­kın, bu öner­gey­le il­gi­li ola­rak Sa­yın Al­tı­ku­laç ge­rek­li açık­la­ma­la­rı yap­tı.

Ben, ba­kın, bir gün­de, Adı­ya­man, Bur­sa; ba­kın, sa­bah Adı­ya­man, öğ­le­den son­ra Bur­sa, ak­şam Ko­ca­eli’nde ol­mak üze­re çok önem­li prog­ram­la­rı ic­ra et­mek, açı­lış­lar yap­mak üze­re, da­ha ön­ce­den prog­ram­la­nan bir prog­ram için bu­ra­lar­da bu­lu­nu­yo­rum.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Ba­ba­nın ara­ba­sıy­la mı git­tin?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Biz, üst­le­ne­me­di­ği­miz bir şe­yi, ar­ka­da­şı­mı­za fa­lan pas et­me­yiz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Ne ol­du?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Biz, Hü­kü­met ola­rak bir bü­tü­nüz.

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Pas öy­le mi olur?! Ar­ka­da­şı­nı kul­lan­dın.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Sa­yın Ali Coş­kun bu­ra­da ol­ma­dı­ğı za­man, ben onun adı­na im­za ata­rım, ben bu­ra­da ol­ma­dı­ğım za­man o be­nim adı­ma im­za atar, bi­zim bir­lik­te­li­ği­mi­zi siz an­la­ya­maz­sı­nız. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

RA­SİM ÇA­KIR (Edir­ne) – Onun adı bir­lik­te­lik de­ğil­dir, baş­ka şey­dir Sa­yın Ba­kan!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Ve ne ol­du bi­li­yor mu­su­nuz…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, te­şek­kür edi­yo­rum, sağ olun. (CHP sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Mü­da­ha­le et­me­yin… Lüt­fen…

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım ve Say­gı­de­ğer Ba­ka­nım; şim­di, bu ko­nu­lar­la il­gi­li ola­rak, bak, ben…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, bi­ti­ri­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, ba­kı­nız 4 ün­cü de­fa sü­re­ni­zi uzat­tım, lüt­fen…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – 4 ke­re uzat­tı­nız, 4!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, lüt­fen Ge­nel Ku­ru­la bir te­şek­kür edi­niz.

Bu­yu­run efen­dim. Lüt­fen…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – 5 ol­du!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kın, tek­ri­ri mü­za­ke­re, bu tür du­rum­lar­da, ik­ti­dar ve­ya mu­ha­le­fet mil­let­ve­kil­le­ri, eğer bir ko­nu­da tat­min ol­ma­mış­sa…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – 5 de­fa da bi­ze uza­ta­cak­sı­nız, 5 de­fa da ben is­ti­yo­rum.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – …bu­ra­dan “Lo­zan de­lin­di, biz Lo­zan’ı kur­tar­dık” gi­bi, ken­di adı­nı­za, bir, lüt­fen, kah­ra­man­lık çı­kar­ma­yın. Yi­ne, AK Par­ti Gru­bu­nun ira­de­siy­le…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yü­re­ğin var­sa çek­me!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Çek­me o za­man!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (De­vam­la) – …ar­ka­daş­la­rı­mı­zın te­red­dü­tü hâsıl ol­du­ğu için tek­ri­ri mü­za­ke­re ya­pıl­mış­tır ve bu gün­de­me gel­miş­tir.

Say­gı­lar su­nu­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan “Bra­vo” ses­le­ri, al­kış­lar; CHP sı­ra­la­rın­dan “Çek­me o za­man” ses­le­ri, gü­rül­tü­ler)

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yü­re­ğin var­sa, çek­me!

ATİ­LA EMEK (An­tal­ya) – Çek­me!..

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Çek­me o za­man!..

BAŞ­KAN – Sa­yın De­ve­ci­ler… (Gü­rül­tü­ler)

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım, lüt­fen…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Kim­sin sen? (Gü­rül­tü­ler)

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Otur ye­ri­ne. Sa­bah­tan be­ri çır­pı­nı­yor­sun ora­da.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır…

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa)  Sen kim olu­yor­sun?!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Ko­nuş­ma, otur ye­ri­ne, dan­dik he­rif!.. Sa­bah­tan be­ri ba­ğı­rı­yor­sun ora­da.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa)  Gel bu­ra­ya!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) - Gel­se­ne! Has­ta mı­sın?!

BAŞ­KAN – Şah­sı adı­na, son ko­nuş­ma­cı De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Sa­yın Üm­met Kan­do­ğan; bu­yu­run.

MEH­MET ÇER­Çİ (Ma­ni­sa) - Gel!

HÜ­SE­YİN BA­YIN­DIR (Kır­şe­hir) – Gel bu­ra­ya!

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­yın­dır, lüt­fen!..

Sa­yın Kan­do­ğan bu­yu­run efen­dim. Bu­yu­run Sa­yın Kan­do­ğan. Siz ko­nu­şun efen­dim, din­ler ar­ka­daş­lar.  Bu­yu­run Sa­yın Kan­do­ğan. Siz Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin.

Bu­yu­run Sa­yın Kan­do­ğan.

Say­gı­de­ğer ar­ka­daş­la­rım…(Gü­rül­tü­ler)

Sa­yın Kan­do­ğan bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mı­zın yap­mış ol­du­ğu ko­nuş­ma üze­ri­ne ba­zı dü­şün­ce­le­ri­mi ifa­de et­mek is­ti­yo­rum.

Şim­di, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nı­mız, dö­ne­min­de çok hiz­met­ler ya­pıl­dı­ğı­nı ifa­de et­ti. Şim­di ge­le­ce­ğim. 120 ta­ne yurt açıl­mış. Şim­di ben bu­ra­da, Sa­yın Atil­la Koç yok, hak­kı­nı da ye­me­ye­yim Sa­yın Ba­ka­nın; Si­irt Va­li­siy­ken bir  yıl içe­ri­sin­de -yıl 1988- tam 8 ta­ne yur­du bir yıl içe­ri­sin­de Si­irt’te o dö­nem­de yap­tık hep be­ra­ber. Ya­ni, 120 yur­du dört yıl­da yap­mış­sı­nız; 1988 yı­lın­da Si­irt’te 8 ta­ne yurt ya­pıl­dı Sa­yın Ba­kan.

Şim­di, okul­lar ya­pıl­dı­ğı­nı söy­lü­yor. Sa­yın Ba­ka­nın ba­kan ol­ma­sın­dan ön­ce, De­niz­li’de ya­pı­lan her 4 oku­lun 1 ta­ne­si ha­yır­se­ver va­tan­daş­lar ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış­tır. 110 ta­ne okul De­niz­li’de ha­yır­se­ver­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­mış Sa­yın Ba­ka­nım; si­zin ba­kan ol­ma­nız­dan çok çok ön­ce…

Şim­di, ben Mu­dan­ya Kay­ma­kam­lı­ğı ya­pı­yor­dum… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler, gü­lüş­me­ler)

Evet çok önem­li… Çok önem­li… Bir yıl­da Mu­dan­ya’da… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

BAŞ­KAN – Ar­ka­daş­lar, lüt­fen, din­le­ye­lim.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - …dev­let-va­tan­daş iş­bir­li­ğiy­le 7 ta­ne okul bi­tir­dim ben. Ya­ni, Sa­yın Ba­kan dört yıl­da o ka­dar hiz­met yap­tı­ğı­nı söy­lü­yor; biz bir il­çe­de yap­tık Sa­yın Ba­kan, bir il­çe­de…

Şim­di, Sa­yın Ba­kan di­yor ki: Fa­kir fu­ka­ra öğ­ren­ci­le­re kır­ta­si­ye yar­dı­mı, ki­tap yar­dı­mı… Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Vak­fın­dan 50 tril­yon ak­tar­mış­lar. Ben, bu­ra­da, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nı Tur­gut Özal’ı rah­met­le, min­net­le anı­yo­rum; çün­kü, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Vak­fı­nı ku­ran Sa­yın Tur­gut Özal’dır. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) O gün­den be­ri; 1986 yı­lın­dan be­ri, Tür­ki­ye’de okul­lar açıl­dı­ğın­da ki­tap­sız, kır­ta­si­ye­siz, ön­lük­süz, ayak­ka­bı­sız bir tek öğ­ren­ci kal­ma­mış­tır. Ben o va­kıf­la­rın onal­tı yıl baş­kan­lı­ğı­nı yap­tım. Sa­de­ce, ilk de­fa, si­zin Hü­kü­me­ti­ni­zin dö­ne­min­de Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Vak­fın­dan kay­nak ak­ta­rı­lı­yor­muş, geç­miş dö­nem­ler­de böy­le bir şey ya­pıl­ma­mış; kül­li­yen yan­lış… Yan­lış…

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Kaç tril­yon top­lam? 30 tril­yon; 3 ka­tı bi­zim dö­ne­mi­miz­de.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ben şu­nu id­dia edi­yo­rum, ra­kam­la­rı da ve­re­ce­ğim: Ben, Sos­yal Yar­dım­laş­ma ve Da­ya­nış­ma Ge­nel Mü­dür­lü­ğün­den ra­kam­la­rı da al­dım. Geç­miş dö­nem­ler­de ya­pı­lan yar­dım­lar ile şim­di­ki ra­kam­la­rı kı­yas­la­dım; hiç­bir fark yok.

Ha, şim­di, 3 kat fark ol­duy­sa, bu­ra­dan mef­hu­mu mu­ha­li­fiy­le bir şey çı­kar Sa­yın Mil­let­ve­ki­li, de­mek ki, si­zin dö­ne­mi­niz­de fa­kir fu­ka­ra sa­yı­sı o ka­dar art­mış.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Ne il­gi­si var?..

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Evet, evet, o an­la­şı­lır. Fa­kir fu­ka­ra­yı art­tır­mış­sı­nız, eğer o doğ­ruy­sa, fa­kir fu­ka­ra sa­yı­sı art­mış, ora­ya har­ca­nan kay­nak­lar art­mış.

Şim­di ba­kı­nız, be­nim Ün­ye Kay­ma­kam­lı­ğım sı­ra­sın­da -onu da söy­le­ye­yim- bü­tün ta­şı­ma­lı öğ­ren­ci­le­re, 3 500 öğ­ren­ci­ye sı­cak ye­mek çı­kar­tı­yor­duk. Şim­di so­ru­yo­rum Sa­yın Ba­ka­na: Ün­ye’de böy­le bir uy­gu­la­ma var mı? 22 ki­şi­yi si­gor­ta­lı ola­rak ora­da is­tih­dam edi­yor­duk. Ama, si­zin dev­ri ik­ti­da­rı­nız­da Ün­ye’de­ki bu uy­gu­la­ma kalk­tı, yok. Onun için, her şe­yi -de­min de söy­le­dim- hep 2002 yı­lın­da ke­sip, on­dan son­ra baş­lar­sa­nız yan­lış olur. Bu­nun al­tı­nı bir kez da­ha çiz­mek is­ti­yo­rum.

Okul­lar açı­lır­ken fa­kir fu­ka­ra­lar tes­pit edi­lir, ki­tap­la­rı, kır­ta­si­ye­le­ri, ön­lük­le­ri, ayak­ka­bı­la­rı, ka­ban­la­rı bü­tün Tür­ki­ye ge­ne­lin­de sos­yal yar­dım­laş­ma ve da­ya­nış­ma va­kıf­la­rın­dan ken­di­le­ri­ne ve­ri­lir­di. Si­zin yap­tı­ğı­nız gi­bi, zen­gin öğ­ren­ci­le­re de bir kay­nak ak­tar­ma söz ko­nu­su de­ğil­di. Bu kay­nak­lar­dan sa­de­ce fa­kir öğ­ren­ci­ler ya­rar­la­nır­dı.

De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di elim­de 3 ta­ne öner­ge… Şim­di Sa­yın Çe­lik’in ver­miş ol­du­ğu ye­ni öner­ge… Al­la­haş­kı­na, şu ge­rek­çe­ye ba­kı­nız: “Ge­rek­çe: Mad­de­ler ara­sın­da uyum sağ­lan­mak ama­cıy­la…” Bu mu mak­sa­dı­nız Sa­yın Çe­lik?! Bu­nun için mi ver­di­niz bu öner­ge­yi?!

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Evet.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ha­yır, yan­lış. Ni­ye yan­lış; şun­dan do­la­yı yan­lış: Mad­de­ler ara­sın­da uyum sağ­la­mak is­ti­yor­sa­nız, 5 in­ci mad­de­yi 2 nci mad­de­ye uy­du­rur­du­nuz, ge­ne uyum sağ­lan­mış olur­du. Ya­ni, si­zin mak­sa­dı­nız uyum! sağ­la­mak idiy­se, 5 in­ci mad­de­de de, 2 nci mad­de­de ol­du­ğu gi­bi, bir de­ği­şik­lik ya­par­dı­nız, iş­te si­ze uyum. Bu­nun­la mil­le­ti kan­dı­ra­maz­sı­nız. Bir sa­tır­lık ge­rek­çey­le tek­ri­ri mü­za­ke­re!.. Ama, Sa­yın Ali Coş­kun’un ge­rek­çe­si çok uzun. Ba­kı­nız, bu­ra­da Ali Coş­kun di­yor ki: Gay­ri­müs­lim azın­lık­lar ta­bi­ri­ni kul­la­na­rak…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – 5 se­fer hak­kın var Üm­met, de­vam et.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Gay­ri­müs­lim azın­lık­lar ta­bi­ri­ni kul­la­na­rak Lo­zan’la uyum sağ­la­mak is­te­dik­le­ri­ni söy­lü­yor Sa­yın Ali Coş­kun. Bu­ra­da ge­rek­çe­niz bu.

Şim­di Hü­kü­me­tin bir ba­ka­nı Lo­zan’la uyum sağ­la­mak için bir öner­ge ve­ri­yor, Hü­kü­me­tin di­ğer ba­ka­nı da, Sa­yın Ali Coş­kun’un ver­miş ol­du­ğu öner­ge­nin tam ak­si­ne bir öner­ge ve­ri­yor.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Lo­zan’ı kur­tar­mış o!

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) - Ay­rı­ca, Sa­yın Fa­ruk Çe­lik ve ar­ka­daş­la­rı da, on­lar da bir ye­ni öner­ge ve­ri­yor, 2 nci mad­de­nin ilk ha­li­ne dö­nül­me­siy­le il­gi­li. Al­la­haş­kı­na, bu ka­dar, bir hü­kü­met içe­ri­sin­de çe­liş­ki ola­bi­lir mi?! Sa­yın Ba­kan­lar ara­sın­da bu ka­dar çe­liş­ki ola­bi­lir mi?! İş­te si­ze üç ta­ne öner­ge, üç ta­ne ge­rek­çe, hep­si bir­bi­ri­ni nak­ze­di­yor, hep­si bir­bi­ri­ni de­ğiş­ti­ri­yor. Böy­le bir an­la­yış­la ne hü­kü­met ola­bi­lir­si­niz ne Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ni ra­hat bir şe­kil­de ça­lış­tı­ra­bi­lir­si­niz.

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Par­ti içi de­mok­ra­si var biz­de.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri…

Biz öy­le de­mok­ra­si­le­ri çok gör­dük par­ti içi...

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Ne­re­de gör­dün?

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Eğer, par­ti içi de­mok­ra­si bu ol­say­dı, bu öner­ge siz­le­rin gö­rüş­le­ri doğ­rul­tu­sun­da, siz­le­rin bil­gi­si da­hi­lin­de ha­zır­la­nır­dı, hiç­bi­ri­ni­zin bu öner­gey­le il­gi­si yok.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız lüt­fen.

Bu­yu­run.

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Ya­lo­va kay­ma­kam­lı­ğı da yap­tın mı?!

BAŞ­KAN - Lüt­fen son cüm­le­le­ri­ni­zi ala­yım, bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, şim­di özel okul­la­ra ge­li­yo­rum, özel okul­la­ra.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız. Özel okul­la­ra za­man kal­mı­yor ya­ni, lüt­fen.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum, ta­mam­lı­yo­rum.

Şim­di özel okul­la­ra ge­li­yo­rum; ba­kı­nız, Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu ha­ne hal­kı büt­çe an­ke­ti yap­mış; Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu resmî ra­po­ru. Şim­di, bu resmî ra­por­da ne di­yor bi­li­yor mu­su­nuz; ha­ne hal­kı tü­ke­tim har­ca­ma­sın­da eği­tim hiz­met­le­ri­ne ay­rı­lan pay, ha­ne hal­kın­da eği­tim hiz­met­le­ri­ne ay­rı­lan pay 2005’te 1,9; kar­şı­lı­ğı 20 000 000 li­ra. Şim­di, Tür­ki­ye’de­ki ha­ne hal­kı or­ta­la­ma ge­lir de 1 091 000 000, bu da yok. Ya­ni, or­ta­la­ma ge­li­ri as­garî üc­ret­le mil­yon­lar­ca in­sa­nın ça­lış­tı­ğı bir ül­ke­de ra­kam bu. Şim­di, bun­lar 20 000 000 li­ra eği­ti­me pay ayı­ra­cak­lar, ço­cuk­la­rı­nı na­sıl özel oku­la gön­de­re­cek­ler?! Kim­le­rin gön­der­di­ği­ni bi­li­yor­su­nuz özel okul­la­ra. Şu tab­lo­da­ki va­tan­daş­lar özel oku­la öğ­ren­ci­le­ri­ni gön­de­re­bi­lir mi?! Büt­çe­sin­den sa­de­ce ay­da 20 000 000 li­ra eği­ti­me pay ayı­ran ai­le­ler na­sıl ço­cuk­la­rı­nı özel oku­la gön­de­re­cek­ler, Sa­yın Millî Eği­tim Ba­ka­nım açık­la­sın! Açık­la­sın… Di­yor­lar­dı ki…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

FA­RUK AN­BAR­CI­OĞ­LU (Bur­sa) – Açık­lat­tır­mı­yor­su­nuz ki, de­min ko­nu­şa­yım de­di ko­nuş­tur­mu­yor­su­nuz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, te­şek­kür edi­yo­rum.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Evet, ben te­şek­kür edi­yo­rum.

ALİ KE­MAL DE­VE­Cİ­LER (Ba­lı­ke­sir) – Da­ha üç hak­kı var.

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri…

ÜNAL KA­CIR (İstanbul) – O ku­pü­rün ar­ka­sı­nı oku, ba­ka­lım ne ya­zı­yor.

BAŞ­KAN - Sa­yın De­ve­ci­ler, lüt­fen…

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, mad­de üze­rin­de 10 da­ki­ka sü­rey­le so­ru-ce­vap iş­le­mi ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Efen­dim, söz hak­kım var be­nim.

BAŞ­KAN – Efen­dim?..

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Le­hin­de söz ta­le­bim var 5 da­ki­ka, ka­yıt­la­rı­nız­da var.

BAŞ­KAN – Ne­yin le­hin­de Sa­yın Ke­pe­nek?

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Ta­sa­rı­nın le­hin­de ko­nuş­mak üze­re söz ta­le­bim…

BAŞ­KAN – Ona he­nüz gel­me­dik efen­dim -oyu­nun ren­gi­ni be­lirt­mek üze­re- on­dan ön­ce so­ru-ce­vap iş­le­mi­ni ger­çek­leş­ti­re­ce­ğiz.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra)-Ta­mam, te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN- Sa­yın Ke­pe­nek, so­ru so­ra­cak mı­sı­nız? Yok­sa, ko­nuş­mak için mi…

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Ha­yır, so­ru so­ra­ca­ğım ve ko­nuş­ma hak­kı­mı da kul­la­na­ca­ğım.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run.

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Şim­di, Sa­yın Ba­kan, yö­ne­ti­me gel­di­ği­ni­zin be­şin­ci yı­lı­na gi­ri­yo­ruz ve siz, ka­mu ke­si­mi­ne ni­te­lik­li in­san ye­tiş­tir­mek üze­re 1 000 ki­şi­lik bir yurt dı­şın­da eği­tim sü­re­ci baş­lat­tı­nız, yük­sek li­sans ve dok­to­ra için. Bu çer­çe­ve­de, ön­ce 1416 sa­yı­lı Ya­sa­nın kul­la­nı­mın­da ne­den mü­la­ka­ta yer ve­ril­di ve re­fe­ran­sa yer ve­ril­di yüz­de 25 ve 5 ora­nın­da? Mü­la­ka­tı kim­ler yap­tı? Ar­tı, yurt dı­şın­da yük­sek li­sans ve dok­to­ra­nın on­da 1’i ma­li­ye­ti­ne Tür­ki­ye’nin seç­kin üni­ver­si­te­le­rin­de bu eği­tim ve­ril­mez miy­di, ve­ri­le­mez miy­di? Hü­kü­me­ti­miz ne­den bu mas­ra­fın al­tı­na gir­di?

İkin­ci so­rum, bi­ti­ri­yo­rum, bu yıl, bu ders yı­lın­da te­mel eği­ti­me de­vam ede­me­yen kaç öğ­ren­ci­miz var? Bun­la­rın il­le­re gö­re ve kız-er­kek ayı­rı­mı­na gö­re da­ğı­lı­mı ne­dir?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ke­pe­nek.

Sa­yın Ka­ma­cı, bu­yu­run efen­dim.

NA­İL KA­MA­CI (An­tal­ya) – Sa­yın Baş­kan, Sa­yın Ba­kan, Kaş Mer­kez İl­köğ­re­tim Oku­lun­da da­ha ön­ce­den ve­ri­len ra­por­lar doğ­rul­tu­sun­da il­köğ­re­tim ka­pa­tıl­dı­ğı ve Çer­çi­ler ta­ra­fı­na ta­şı­nı­yor? Şim­di 450 ta­ne öğ­ren­ci­miz tam öğ­re­tim yı­lı­nın baş­la­dı­ğı dö­nem­de okul­suz bı­ra­kıl­dı ve ta­şı­may­la iki­li öğ­re­ti­me ge­çi­len bir ye­re ta­şı­nı­yor. Aca­ba, bu oku­lun ye­ri­ne ay­nı­sı­nı yap­ma­yı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci­si, eğer bu mü­te­ah­hit bu­nu ta­ah­hüt­te bu­lun­du­ğu sü­re içe­ri­sin­de, yü­küm­lü­lük ol­du­ğu sü­re içe­ri­sin­de on yı­lı geç­me­diy­se, bu mü­te­ah­hi­de bu oku­lun ya­pı­mı­nı tek­rar ödet­me­yi dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

Te­şek­kür ede­rim.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ka­ma­cı.

Sa­yın İn­ce…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Baş­kan.

Sa­yın Ba­kan, An­tal­ya ve Ya­lo­va İl­le­ri­ni kı­yas­lar­sak, bu il­ler, ge­rek ÖSS’de ge­rek OKS’de ilk 5’te ol­muş­lar­dır yıl­lar­ca, hep ba­şa­rı­lı il­ler ola­rak ad­lan­dı­rıl­mış­lar­dır. Ne za­man ki, siz, bu il­le­rin Millî Eği­tim mü­dür­le­ri­ni gö­rev­den al­dı­nız, bi­zim de de­fa­lar­ca si­zi uyar­ma­mı­za rağ­men, bu­gün, An­tal­ya 30 un­cu­lu­ğa, Ya­lo­va -bel­li pu­an tür­le­ri için ko­nu­şu­yo­rum- 20 nci­li­ğe ka­dar ge­ri­le­miş­tir. Bu ko­nu­da hiç vic­da­nı­nız sız­lı­yor mu, ha­ta yap­tı­ğı­nı­zı dü­şü­nü­yor mu­su­nuz?

İkin­ci so­rum: “Sa­yın Ali Coş­kun’la ara­mı­za kim­se gi­re­mez” de­di­niz. Bu ba­ğı­nız ay­nı par­ti­li ol­mak­tan mı kay­nak­la­nı­yor; yok­sa, siz, geç­miş­te, Doğ­ru Yol’da, Sa­yın Ali Coş­kun da ANAP’tay­ken bu ba­ğı­nız yi­ne var mıy­dı? Ara­nı­za kim­se­nin gi­re­me­ye­ce­ği ka­dar bu güç­lü bağ­lar han­gi bağ­lar­dır?

Te­şek­kür edi­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Edep­li so­ru sor, edep­li! Çok ayıp!..

ZA­FER HI­DI­ROĞ­LU (Bur­sa) – Se­vi­ye­si çok dü­şük bir so­ru.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Ayıp!.. Se­vi­ye­si çok dü­şük so­ru­lar so­ru­yor­sun.

BAŞ­KAN – Sa­yın Koç, bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür edi­yo­rum.

Sa­yın Ali Coş­kun da din­ler­se; son de­re­ce önem­li söy­le­dik­le­rim. Biz, Ali Coş­kun’un ulu­sal du­yar­lı­lık­la­rı­nı bi­li­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım, Sa­yın Coş­kun, efen­dim, so­ru­yu si­ze de yö­nel­ti­yor; ya­ni, da­ha doğ­ru­su, so­ru­nun için­de ge­çi­yor o şey.

Bu­yu­run.

HA­LUK KOÇ (Sam­sun) – Biz, Sa­na­yi ve Ti­ca­ret Ba­ka­nı Sa­yın Ali Coş­kun’un ulu­sal du­yar­lı­lık­la­rı­nı bi­li­yo­ruz. Ge­çen haf­ta içe­ri­sin­de, bu ka­nu­nun gö­rü­şül­me­si sı­ra­sın­da, Sa­yın Ba­kan, yurt ça­pın­da bir­ta­kım gö­rev­le­ri­niz ol­du­ğu­nu söy­le­di­niz; ama, bu çok tar­tı­şı­lan ka­nun ta­sa­rı­sın­da si­zin en önem­li gö­re­vi­niz bu­ra­da bu­lun­mak­tı. Ku­ru­lan bir tu­za­ğın üze­ri­ne Ali Coş­kun’u oturt­ma­ya ça­lış­tı­nız. Ali Coş­kun’un çiz­di­ği si­yasî çiz­gi, ken­di­si­ni ak­la­ya­cak ka­dar, bi­zim nez­di­miz­de, te­miz­dir. Siz bu iş­ten so­rum­lu­su­nuz; aca­ba, ha­be­ri­niz var mıy­dı bu öner­ge­den Sa­yın Ba­kan? Siz, bu işin ne­re­sin­de­si­niz, bir açık­lar mı­sı­nız. Bu­ra­ya kal­kıp, çı­kıp, baş­ka şey­ler­le ko­nu­yu çar­pıt­ma­ya hiç ge­rek yok. Siz, Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti yurt­ta­şı ol­ma­yan, et­nik ve din­sel kö­ke­ni ne­de­niy­le, azın­lık okul­la­rı­na ka­yıt yap­tır­ma­ya hak ka­zan­dı­ra­cak bu öner­ge­nin ne­re­sin­de­si­niz? So­rum­lu mu­su­nuz, de­ğil mi­si­niz? Ali Coş­kun’u hiç ka­rış­tır­ma­yın bu işe; Ali Coş­kun’un çiz­gi­si bel­li.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Sa­yın Ba­ka­nım, ka­lan 5 da­ki­ka sü­re­yi siz kul­la­na­cak­sı­nız; bu­yu­run.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Sü­re bit­me­di efen­dim, da­ha biz so­ru so­ra­ca­ğız.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Da­ha var efen­dim.

BAŞ­KAN – 5 da­ki­ka­nın al­tı­na in­di. Sa­yın Ba­kan ce­vap­la­ya­cak. Eğer, Sa­yın Ba­kan 5 da­ki­ka­lık sü­re­si­ni kul­lan­maz­sa sı­ra si­ze ge­le­cek efen­dim.

ÖMER ABU­ŞOĞ­LU (Ga­zi­an­tep) – Sa­yın Baş­kan, 20 da­ki­ka yet­mez Sa­yın Ba­ka­na, uzat­ma ka­bi­li­ye­ti var­dır.

BAŞ­KAN – Bu­yu­run Sa­yın Ba­kan.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ön­ce­lik­le Sa­yın Ke­pe­nek’in so­ru­su­na ce­vap ver­mek is­ti­yo­rum.

Bil­di­ği­niz gi­bi, son gün­ler­de ka­mu­oyu­nun gün­de­min­de olan, ba­sın­da yer alan, yurt dı­şı­na Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ta­ra­fın­dan 1 000 öğ­ren­ci gön­de­ril­me­siy­le il­gi­li Sa­yın Ke­pe­nek’in sor­du­ğu so­ru­ya, Mec­li­si bil­gi­len­dir­mek, siz­le­ri bil­gi­len­dir­mek adı­na ce­vap ve­ri­yo­rum.

Bil­di­ği­niz gi­bi, 1416 sa­yı­lı Ya­sa 1929 yı­lın­da çık­mış­tır ve ya­sa­nın ama­cı ge­nel ve kat­ma büt­çe­li ka­mu ku­ru­luş­la­rı­nın, hat­ta, ti­ca­ret ve sa­na­yi oda­la­rı­nın ni­te­lik­li ele­man ih­ti­ya­cı­nı kar­şı­la­mak üze­re ge­rek­ti­ği hal­ler­de yurt dı­şı­na öğ­ren­ci gön­der­mek için­dir ve o gün bu­gün­dür, Tür­ki­ye'de, özel­lik­le yö­ne­tim­de, tek­nik alan­da üni­ver­si­te­ler­de söz sa­hi­bi ol­muş bir­çok in­san, bu ka­nun­dan, 1416 sa­yı­lı Ya­sa­dan ya­rar­la­na­rak yurt dı­şı­na git­miş ve Tür­ki­ye'de önem­li gö­rev­ler, hiz­met­ler ifa et­miş­tir.

Da­ha ön­ce bu hep yü­rür­lük­te ol­muş­tur ve son on yıl­da 1 755 öğ­ren­ci gön­de­ri­lir­ken, bir ta­raf­tan Av­ru­pa Bir­li­ği sü­re­ci­ni ya­şı­yor ol­ma­mız, bir ta­raf­tan kü­re­sel­leş­me­nin özel­lik­le dün­ya­da baş dön­dü­rü­cü bir bo­yut­ta de­vam et­me­si, özel­lik­le iyi ya­ban­cı dil bi­len ve ulus­la­ra­ra­sı de­ne­yi­me, tec­rü­be­ye sa­hip olan, çe­şit­li alan­lar­da çok iyi ye­tiş­miş ni­te­lik­li ele­ma­na ih­ti­yaç his­set­tir­miş­tir. Hü­kü­me­ti­miz bü­yük bir fe­dakârlık ör­ne­ği or­ta­ya koy­muş­tur. Da­ha ön­ce, ba­kın, son beş al­tı yıl­da, yıl­da 35-40 ki­şi gön­de­ri­lir­ken, ben, Sa­yın Baş­ba­ka­nı­mı, Hü­kü­me­ti­mi, Ma­li­ye Ba­ka­nı­mı ik­na et­mi­şim, her yıl, bu iş için 50 tril­yon li­ra pa­ra ayır­mı­şız ve 1 000 öğ­ren­ci­yi dün­ya­nın en iyi üni­ver­si­te­le­ri­nin bu­lun­du­ğu ül­ke­le­re gön­der­me ka­ra­rı al­mı­şız.

Da­ha ön­ce, bil­di­ği­niz gi­bi, öğ­ren­ci­ler ço­ğun­luk­la Ame­ri­ka’ya ve İn­gil­te­re’ye gön­de­ri­lir­di, za­man za­man Fran­sa’ya ve Al­man­ya’ya gön­de­ri­lir­di. Bu­gün Ja­pon­ya’yı, Çin’i, Hin­dis­tan’ı, Gü­ney Ko­re’yi, Ye­ni Ze­lan­da’yı, Avus­tral­ya’yı, Ka­na­da’yı gör­mez­lik­ten ge­le­mez­si­niz. 19 ül­ke­ye bu se­ne 1 000 öğ­ren­ci gön­der­mek üze­re ilan ver­dik.

Ba­kın, bu, 2547 sa­yı­lı Yük­se­köğ­re­tim Ka­nu­nu­nun 33 ün­cü mad­de­sin­de yurt dı­şı­na bi­lim ada­mı ye­tiş­tir­mek üze­re öğ­ren­ci gön­der­mey­le ta­ma­men fark­lı bir pro­se­dür­dür. 33 ün­cü mad­dey­le, YÖK Ka­nu­nu­nun 33 ün­cü mad­de­siy­le Yük­se­köğ­re­tim Ku­ru­lu yurt dı­şı­na öğ­ren­ci gön­de­re­bi­lir. Öğ­ren­ci, ni­te­kim gön­de­ri­yor, on­lar öğ­re­tim üye­si ada­yı­dır.

Tür­ki­ye Pet­rol­le­ri Ano­nim Or­tak­lı­ğı, Dev­let De­mir­yol­la­rı, TÜ­Bİ­TAK, bir­çok ku­ru­luş biz­den ni­te­lik­li ele­man is­ti­yor ve on­lar adı­na yurt dı­şı­na öğ­ren­ci gön­der­me­mi­zi is­ti­yor.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Siz onun için mi gön­der­di­niz, ni­te­lik­li ela­man için?! Bil­mi­yor­duk, öğ­ren­dik, sağ olun!.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Şim­di, biz, ba­kın ne yap­tık de­ğer­li ar­ka­daş­lar: Öy­le söy­len­di­ği gi­bi, biz, üni­ver­si­te­le­ri gör­mez­lik­ten ge­le­rek, YÖK’ü ta­ma­men dev­re dı­şı bı­ra­ka­rak bu iş­le­mi yap­ma­dık. Ne de­dik; öğ­ren­ci­le­rin, ön­ce­lik­le, yurt dı­şı­na burs­lu gi­de­cek öğ­ren­ci­le­rin mü­ra­ca­at et­me­si için ön­ce LES sı­na­vın­dan as­garî 60 al­ma­sı la­zım. LES sı­na­vı­nı kim ya­pı­yor; ÖSYM. Ne­dir bu sı­na­vın adı; Li­san­süs­tü Eği­tim Sı­na­vı. As­garî 60 al­ma­sı la­zım ve ay­rı­ca, 100 üze­rin­den me­zu­ni­yet or­ta­la­ma­sı as­garî 70 ol­ma­sı la­zım; ya­ni, Millî Eği­tim Ba­kan­lı­ğı ob­jek­tif kri­ter­ler tes­pit et­miş, mü­ra­ca­at et­me­nin tek kıs­ta­sı ba­şa­rı ola­rak or­ta­ya ko­nul­muş­tur.

Ay­rı­ca “ni­çin mü­la­kat ya­pıl­mak­ta­dır” şek­lin­de bir so­ru so­rul­du.

Ba­kın, üni­ver­si­te­le­ri­mi­zin li­san­süs­tü sı­nav­la­rı­na şöy­le bir ba­kın, yük­sek li­sans ve dok­to­ra öğ­ren­ci­le­ri alı­nır­ken, araş­tır­ma gö­rev­li­si ola­rak alı­nır­ken bü­tün üni­ver­si­te­le­re şöy­le bir ba­kın, o in­san­lar mü­la­kat­la alı­nı­yor mu alın­mı­yor mu?! Bir­çok, ka­mu­da yurt dı­şı­na öğ­ren­ci gön­de­ri­lir­ken, bu­gü­ne ka­dar hep bu ya­pıl­mış.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Yi­ne öner­ge yok!.. Yi­ne öner­ge güm­le­di!.. Yi­ne tek­ri­ri mü­za­ke­re yok!.. Hay­ret bir şey ya­hu!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Şim­di, ba­kın de­ğer­li ar­ka­daş­lar, top­lam 870 öğ­ren­ci sı­na­va gir­miş…

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – Sa­yın Ba­kan, di­ğer so­ru­la­ra da ce­vap ve­rin.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Ba­ka­na ser­best, is­te­di­ği ka­dar ko­nuş­sun!.. Son­suz!..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – De­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, 870 öğ­ren­ci sı­na­va gir­miş, bu­nun 609’u ka­zan­mış­tır.

Pe­ki, mü­la­ka­tı kim yap­mış; mü­la­ka­tı, ta­ma­men öğ­re­tim üye­si un­va­nı­na sa­hip in­san­lar yap­mış­tır. Do­la­yı­sıy­la…

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) – Sa­yın Ba­kan, hikâye an­lat­ma, öner­ge­ye gel!

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Te­şek­kür ede­riz Ba­ka­nım, ne gü­zel ce­vap ver­di­niz…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ar­ka­daş­lar, ba­kın… Lüt­fen…

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) – Öner­ge­ye ge­lin…

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, lüt­fen…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ben so­ru­lan so­ru­ya ce­vap ve­ri­yo­rum Sa­yın To­puz.

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – 1 ta­ne­si­ne ve­ri­yor­su­nuz… Sü­re bit­ti…

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – 1 ta­ne­si­ne ve­ri­yor­su­nuz…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Pe­ki, mü­sa­ade edin. Siz ba­na bir so­ru so­ru­yor­su­nuz, 10 şık­kı olan bir so­ru so­ru­yor­su­nuz, ben ce­vap ver­di­ğim za­man ni­çin ra­hat­sız olu­yor­su­nuz?

MU­HAR­REM İN­CE (Ya­lo­va) – 1 ta­ne­si­ne ve­ri­yor­su­nuz.

K. KE­MAL ANA­DOL (İz­mir) – Siz 1 ta­ne­si­ne ce­vap ve­ri­yor­su­nuz, 9 şık yok. Siz ne is­ter­se­niz onu söy­lü­yor­su­nuz Sa­yın Ba­kan.

BAŞ­KAN – Sa­yın Ba­ka­nım…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Pe­ki, 9 so­ru­nu­za da ya­zı­lı ce­vap ve­re­ce­ğiz, ma­dem is­ti­yor­su­nuz.

Te­şek­kür edi­yo­rum.

NE­CA­Tİ UZ­DİL (Os­ma­ni­ye) – Zah­met et­me­yin.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Ba­ka­nım.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, so­ru-ce­vap iş­le­mi ta­mam­lan­mış­tır.

Mad­de üze­rin­de 1 adet öner­ge var­dır; öner­ge­yi oku­tup iş­le­me alı­yo­rum.

Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si Baş­kan­lı­ğı­na

Gö­rü­şül­mek­te olan 1151 sı­ra sa­yı­lı Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nun Ta­sa­rı­sı­nın 2 nci mad­de­si­nin (e) ben­di­nin aşa­ğı­da­ki şe­kil­de de­ğiş­ti­ril­me­si­ni arz ve tek­lif ede­riz.

 

Fa­ruk Çe­lik

Ay­han Se­fer Üs­tün

Adem Baş­türk

 

Bur­sa

Sa­kar­ya

Kay­se­ri

 

Ah­met Ko­ca

Ala­et­tin Gü­ven

Re­cep Ga­rip

 

Af­yon­ka­ra­hi­sar

Kü­tah­ya

Ada­na

 

 

Tay­yar Al­tı­ku­laç

 

 

 

İs­tan­bul

 

“e) Azın­lık okul­la­rı: Rum, Er­me­ni ve Mu­sevî azın­lık­lar ta­ra­fın­dan ku­rul­muş, Lo­zan Ant­laş­ma­sı ile gü­ven­ce al­tı­na alın­mış ve ken­di azın­lı­ğı­na men­sup Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti uy­ruk­lu öğ­ren­ci­le­rin de­vam et­ti­ği okul ön­ce­si eği­tim, il­köğ­re­tim ve or­ta öğ­re­tim özel okul­la­rı­nı,”

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon öner­ge­ye ka­tı­lı­yor mu?

MİLLÎ EĞİ­TİM, KÜL­TÜR, GENÇ­LİK VE  SPOR KO­MİS­YO­NU BAŞ­KA­NI TAY­YAR AL­TI­KU­LAÇ (İs­tan­bul) – Yü­ce Mec­li­sin tak­di­ri­ne bı­ra­kı­yo­ruz.

BAŞ­KAN – Hü­kü­met?..

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Ka­tı­lı­yo­ruz efen­dim.

BAŞ­KAN – Ge­rek­çe­yi oku­tu­yo­rum:

Ge­rek­çe:

Da­ha ön­ce öner­gey­le ya­pı­lan de­ği­şik­li­ğin ge­rek­li ol­ma­dı­ğı ka­na­ati­ne va­rıl­mış­tır.

BAŞ­KAN – Öner­ge­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, 2 nci mad­de­yi oy­la­rı­nı­za su­nu­yo­rum: Ka­bul eden­ler… Ka­bul et­me­yen­ler… Ka­bul edil­miş­tir.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın tü­mü­nü oy­la­ma­dan ön­ce, oyu­nun ren­gi­ni be­lirt­mek üze­re, leh­te ve aleyh­te bi­rer mil­let­ve­ki­li ar­ka­da­şı­mı­za söz ve­re­ce­ğim.

Aleyh­te, Üm­met Kan­do­ğan, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li.

Sa­yın Kan­do­ğan, bu­yu­run efen­dim…

FE­RİT MEV­LÜT AS­LA­NOĞ­LU (Ma­lat­ya) – Sa­yın Baş­kan, bu bö­lüm­de so­ru­muz var­dı… Sa­yın Baş­kan, so­ru­muz var­dı bu bö­lüm­de, bu mad­de­de…

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, sü­re­niz 5 da­ki­ka.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­niz­li) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri; siz­le­ri say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

2 nci mad­de­de ve­ri­len de­ği­şik­lik öner­ge­siy­le, ka­nun gö­rüş­me­le­ri ta­mam­lan­mış olu­yor.

Yal­nız, bu 2 nci mad­dey­le il­gi­li, Sa­yın Fa­ruk Çe­lik’in ve ar­ka­daş­la­rı­nın ver­miş ol­du­ğu öner­ge­nin ge­rek­çe­si­ni bir kez da­ha oku­mak is­ti­yo­rum. “Ge­rek­çe: Da­ha ön­ce öner­gey­le ya­pı­lan de­ği­şik­li­ğin ge­rek­li ol­ma­dı­ğı ka­na­ati­ne va­rıl­mış­tır.” Ge­rek­li ol­ma­dı­ğı ka­na­ati­ne va­rıl­mış­tır…

Şim­di, böy­le bir ge­rek­çe si­zi tat­min edi­yor mu Sa­yın Ka­cır?! Tat­min edi­yor­sa, me­se­le yok. Ya­ni, da­ha ön­ce­den ge­rek­liy­miş. Ge­rek­li ol­du­ğu­na kim ka­rar ver­di; Hü­kü­met. Hü­kü­me­tin ka­rar ver­miş ol­du­ğu, ge­rek­li ol­du­ğu­nu ka­bul et­ti­ği ve bir Sa­yın Ba­ka­na im­za­lat­tı­ğı bir öner­ge, ge­len tep­ki­ler üze­ri­ne, bu se­fer “ge­rek­li de­ğil­dir” şek­lin­de­ki bir öner­gey­le de­ğiş­ti­ri­li­yor. Ku­su­ra bak­ma­yın ama, böy­le bir ka­nun gö­rüş­me­si dün­ya­nın hiç­bir Mec­li­sin­de ol­maz. Hiç­bir Mec­li­sin­de ol­maz; ama, bu ha­liy­le ge­çi­yor. İn­şal­lah, mem­le­ke­ti­mi­ze, mil­le­ti­mi­ze ha­yır­lı olur.

Ama, ben, şu­nu ifa­de et­mek is­ti­yo­rum ki, ba­kı­nız, azın­lık­lar­la il­gi­li me­se­le­ye bu ka­dar du­yar­lı dav­ran­dı­nız, yurt dı­şın­da­ki bu azın­lık men­sup­la­rıy­la il­gi­li ola­rak, on­la­rın da Tür­ki­ye’de oku­ma­sı için gay­ret sarf et­ti­niz, bu okul­la­rın ka­pan­ma­ma­sı için, öğ­ren­ci az­lı­ğın­dan ka­pan­ma­ma­sı için böy­le bir öner­ge ge­tir­di­niz; ama, ben me­rak edi­yo­rum, her ge­çen gün sa­yı­la­rı aza­lan, öğ­ren­ci­le­ri aza­lan imam-ha­tip­ler­le il­gi­li ne ya­pa­cak­sı­nız, ne ge­ti­re­cek­si­niz, si­ze so­ru­yo­rum? Dört yıl geç­ti ik­ti­da­rı­nız üze­rin­den, 4 üni­ver­si­te im­ti­ha­nı ya­pıl­dı; ha­ni, Sa­yın Baş­ba­kan di­yor­du ki: “İmam-ha­tip li­se­li­le­rin aya­ğı­na 50 ki­log­ram­lık bir taş bağ­lı­yo­ruz, di­ğer li­se­li­ler­le be­ra­ber üni­ver­si­te sı­nav­la­rın­da ya­rı­şa so­ku­yo­ruz. Böy­le bir yan­lış­lı­ğı ka­bul et­me­miz müm­kün de­ğil­dir. Bu, zu­lüm­dür” di­yor­du Sa­yın Baş­ba­kan.

Ben de, mü­ba­rek ra­ma­zan ak­şa­mı siz­le­re so­ru­yo­rum: Ne za­man ge­ti­re­cek­si­niz bu de­ği­şik­li­ği?! Mes­lek li­se­le­riy­le il­gi­li de­ği­şik­li­ği… Azın­lık­lar­la il­gi­li me­se­le­yi hal­let­ti­niz. Ge­li­niz, bi­zim va­tan­daş­la­rı­mı­za, ger­çek genç­le­ri­mi­ze, ço­cuk­la­rı­mı­za sa­hip çı­ka­cak, imam-ha­tip li­se­le­riy­le, mes­lek li­se­le­riy­le il­gi­li dü­zen­le­me­yi ne za­man ya­pa­cak­sı­nız?! Ba­şör­tü­süy­le il­gi­li dü­zen­le­me­yi ne za­man ya­pa­cak­sı­nız, ne za­man ge­ti­re­cek­si­niz?! Mey­dan­lar­da hep be­ra­ber söz­ler ver­dik, Kah­ra­man­ma­raş Mey­da­nı bu­na şa­hit­tir. Kah­ra­man­ma­raş Mey­da­nın­da, bu­gün Mec­lis Baş­ka­nı olan De­ğer­li Mil­let­ve­ki­li­mi­zin mey­dan­da ne­ler söy­le­di­ği­ni he­pi­niz bi­li­yor­su­nuz; ama, bu ne azın­lık sev­da­sı­dır siz­de­ki, an­la­mak müm­kün de­ğil. Ni­çin bu ka­dar de­ğiş­ti­niz de­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri?! Siz es­ki­den böy­le de­ğil­di­niz; bu ko­nu­lar­da has­sa­si­yet gös­te­rir­di­niz, du­yar­lı­lık gös­te­rir­di­niz.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – İs­tis­mar et­me­yin… İs­tis­mar et­me­yin…

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu cey­lan de­ri­si kol­tuk aş­kı mı si­zi bu ha­le ge­tir­di?! Bir da­ha mil­let­ve­ki­li ola­ma­ma en­di­şe­sin­den do­la­yı mı bu de­ği­şik­lik­le­re “evet” oyu ve­ri­yor­su­nuz?! Ge­çen gün, 2 nci mad­de­de­ki de­ği­şik­lik öner­ge­si­ne ni­çin oy ver­di­niz, ni­çin el­le­ri­ni­zi kal­dır­dı­nız?!

Şim­di ben si­ze so­ru­yo­rum: Ne za­man bun­lar­la il­gi­li bir dü­zen­le­me ya­pa­cak­sı­nız? Bun­lar­la il­gi­li ça­lış­ma­yı ne za­man ya­pa­cak­sı­nız? Hal­ka ver­di­ği­niz söz­le­rin ge­re­ği­ni ne za­man ye­ri­ne ge­ti­re­cek­si­niz? Ama, bu va­tan­da­şı­mız, ya­rın, san­dık gel­di­ğin­de, bu­nun he­sa­bı­nı, siz­ler­den, oy­la­rıy­la so­ra­cak­tır; bun­dan hiç­bir en­di­şe­niz, hiç­bir şüp­he­niz ol­ma­sın.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Halk is­tis­mar­cı­la­rı ta­nır.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – De­ğer­li mil­let­ve­kil­le­ri, bu­ra­da, Özel Öğ­re­tim Ka­nu­nuy­la il­gi­li 12 nci mad­de üze­rin­de bi­raz ön­ce söz al­dım. Siz, han­gi dü­şün­cey­le, han­gi ge­rek­çey­le... Ay­da sa­de­ce 20 YTL eği­ti­me büt­çe­sin­den pay ayı­ran va­tan­da­şın ço­cu­ğu­nun özel okul­la­ra git­ti­ği­ni mi zan­ne­di­yor­su­nuz!

Ba­kı­nız, bu­gün, özel okul­la­rın üc­re­ti 7 000-8 000 YTL’den aşa­ğı de­ğil. Tür­ki­ye or­ta­la­ma­sı­nı 1 091 000 000 ola­rak ka­bul edi­yor Tür­ki­ye İs­ta­tis­tik Ku­ru­mu an­ke­ti. 1 091 000 000 ge­çim için pa­ra ka­za­nan, ge­li­ri olan ai­le­nin eği­ti­me ayır­dı­ğı pay 20 YTL. Siz bu du­ru­mu bil­mi­yor muy­du­nuz?! Ni­çin bu ka­nun ta­sa­rı­sı­nı, Sa­yın Ba­ka­nım, bu şe­kil­de Mec­li­sin gün­de­mi­ne ge­tir­di­niz?! Ha­ni, ko­mis­yon­lar­da ye­te­rin­ce tar­tı­şı­lı­yor­du, te­mel ya­sa ol­ma­sı­nın öne­mi yok­tu?! İş­te, gör­dü­nüz, te­mel ya­sa ola­rak ge­len ka­nun ne ha­le gel­di. Kaç gün­den be­ri, bu ka­nu­nu bu­ra­da gö­rü­şü­yo­ruz. Ola­ğa­nüs­tü top­lan­tı­ya ça­ğır­dı­ğı­nız Mec­lis­te, sa­de­ce, da­ha 2 ka­nun gö­rü­şe­bil­dik, 2 ka­nu­nu bu­ra­dan ge­çir­dik.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Kan­do­ğan, lüt­fen ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

ÜM­MET KAN­DO­ĞAN (De­vam­la) – Bu şe­kil­de­ki bir Mec­lis ça­lış­ma­sıy­la hiç­bir ye­re va­ra­maz­sı­nız.

Ba­kın, Ka­mu De­net­çi­li­ği Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nın­dan ge­ri gel­di. Ben, bu­ra­da, çık­tım de­dim ki, ge­ri ge­le­cek. Ba­zı ar­ka­daş­la­rı­mız iti­raz et­ti­ler, gel­di, ge­ri gel­di. Bu­nun ge­ri ge­le­ce­ği bel­li ar­ka­daş­lar. Ba­kı­nız, şim­di, yi­ne­den Ka­mu De­net­çi­li­ği­ni gö­rü­şü­yo­ruz. Ne yap­tı­nız; şim­di, Ka­mu De­net­çi­li­ği­ni te­mel ya­sa ha­li­ne ge­tir­di­niz. Ge­çen se­fer te­mel ya­sa de­ğil­di. Bu­ra­da mad­de­le­ri­ni gö­rüş­tük, ko­nuş­tuk, tar­tış­tık, Sa­yın Cum­hur­baş­ka­nın­dan ge­ri gel­di. Şim­di, te­mel ya­sa yap­tı­nız. Eğer, bu te­mel ya­sa idiy­se, ola­cak­dıy­sa, ni­çin da­ha ön­ce ge­tir­me­di­niz? Ni­çin te­mel ya­sa ola­rak gö­rüş­me­di­niz? Şim­di, mak­sa­dı­nız, hız­lı­ca bu­nu da ge­çi­re­lim, tar­tı­şıl­ma­sın, gö­rü­şül­me­sin, ne ol­du­ğu an­la­şıl­ma­sın şek­lin­de­ki bir an­la­yı­şın yan­lış ol­du­ğu­na ina­nı­yor, bu ka­nu­na olum­suz oy kul­la­na­ca­ğı­mı ifa­de edi­yor; Yü­ce He­ye­ti­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Oyu­nun ren­gi­ni be­lirt­mek üze­re leh­te, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ya­kup Ke­pe­nek.

Sa­yın Ke­pe­nek; bu­yu­run efen­dim. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

YA­KUP KE­PE­NEK (An­ka­ra) – Sa­yın Baş­kan, te­şek­kür ede­rim.

He­pi­ni­ze iyi ak­şam­lar di­li­yo­rum.

Ben, eği­ti­min le­hi­ne ko­nu­şa­ca­ğım. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­lüş­me­ler) Ha­yır, dör­dün­cü yı­lı­mı­zı ta­mam­la­dık, be­şin­ci­ye gi­ri­yo­ruz, ben­den sah­tekârlık bek­le­me­di­ği­ni­zi çok iyi bi­li­yo­rum. O ne­den­le, eği­ti­min le­hi­ne ko­nu­şa­ca­ğı­mı baş­tan söy­le­ye­yim.

ÜNAL KA­CIR (İs­tan­bul) – Ka­nu­nun le­hi­ne?!.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Şu­ra­dan baş­la­ya­ca­ğım; Sa­yın Ba­kan, bi­raz ön­ce, be­nim bir so­ru­ma ya­nıt ve­rir­ken, bir bö­lü­mü­nü ya­nıt­la­dı, bir bö­lü­mü­nü at­la­dı, öbür so­ru­la­ra da hiç ya­nıt ver­me­di. Ön­ce onu net­leş­ti­re­lim.

M. CEV­DET SEL­Vİ (Es­ki­şe­hir) – Hep böy­le ya­par.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Hep böy­le olu­yor.Ben de­dim ki. -ben de, 1416 sa­yı­lı Ya­say­la gön­de­ril­dim- şu­nu sor­dum: Bu eği­tim, yurt dı­şın­da­ki eği­tim işi, be­şin­ci se­ne ya­pı­lı­yor. Ne­den bu ka­dar bek­len­di; bu bir.

İkin­ci­si, bu eği­tim, ina­nın, on­da 1 fi­ya­tı­na, on­da 1 ma­li­yet­le, Tür­ki­ye’nin gü­zi­de, gü­zel üni­ver­si­te­le­rin­de ya­pı­la­bi­lir­ken, ne­den, o mas­ra­fın al­tı­na gi­ri­li­yor?

Üç; mü­la­kat ol­ma­dan on­ca in­san gön­de­ri­lir­ken ve iyi so­nuç alı­nır­ken, bu yıl keyfî bir uy­gu­la­may­la mü­la­ka­ta ne­den baş­vu­rul­du” di­ye sor­dum. Bu so­ru­la­rın hiç­bi­ri­ne, Sa­yın Ba­kan, bu­ra­dan ya­nıt ver­me­di.

Şim­di, de­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­ka­nın uy­gu­la­ma­la­rıy­la il­gi­li ola­rak…

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Sa­yın Ke­pe­nek, siz ni­çin git­ti­niz yurt dı­şı­na?

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - Sa­yın Ba­kan, laf at­ma­dım ben si­ze, siz de ba­na at­ma­yın, ya­kış­mı­yor; ya­kış­mı­yor, hiç ya­kış­mı­yor si­ze.

MİLLÎ EĞİ­TİM BA­KA­NI HÜ­SE­YİN ÇE­LİK (Van) – Siz 1416’yla ni­çin git­ti­niz?

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Sa­yın Ba­ka­nın ken­di­siy­le il­gi­li eleş­ti­ri­le­re, so­ru­la­ra, us­ta­lık­la ve ge­çiş­ti­re­rek ya­nıt ver­di­ği­ni hep bir­lik­te son gün­ler­de ya­şı­yo­ruz. Pa­ra­sız da­ğı­tı­lan 11 in­ci sı­nıf ki­tap­la­rın­dan bi­rin­de ağız ve diş sağ­lı­ğıy­la il­gi­li bir ya­zı­nın, bir met­nin bi­lim­dı­şı ol­du­ğu, hu­ra­fe ol­du­ğu, uçuk ol­du­ğu, bi­lim­sel­lik­ten uzak ol­du­ğu, yal­nız, şim­di­ki Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı­mız Sa­yın Bar­da­koğ­lu ta­ra­fın­dan de­ğil, Millî Eği­tim Ko­mis­yo­nu Baş­ka­nı­mız Sa­yın Al­tı­ku­laç ve Sa­yın Mus­ta­fa Sa­id Ya­zı­cı­oğ­lu ta­ra­fın­dan, es­ki iki seç­kin Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı­mız ta­ra­fın­dan bi­lim­dı­şı ol­mak­la ni­te­len­di­ril­di, söy­len­di. Millî Eği­tim Ba­ka­nı, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın me­mur­la­rı, Ba­kan­lı­ğın ça­lı­şan­la­rı, o gö­rü­şü, bi­lim­dı­şı ol­du­ğu­nu 3 seç­kin Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı­nın söy­le­di­ği met­ni sa­vun­du­lar. De­di­ler ki: “O doğ­ru­dur” de­di­ler, “Din ve Ah­lak ki­ta­bın­da ağız sağ­lı­ğıy­la il­gi­li ola­rak ya­zı­lan­lar doğ­ru­dur” de­di­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Millî Eği­tim Ba­ka­nı, ken­di­si, bi­lim in­sa­nı ge­çi­nir -bu de­yi­mi ba­ğış­la­yın- ama, Ba­kan­lı­ğı ve ken­di­si, tü­müy­le bi­lim dı­şı­na düş­müş­tür. Bu­nun da ka­nı­tı, 3 seç­kin Di­ya­net İş­le­ri Baş­ka­nı­mız­dır.

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Bu si­ze ya­kış­mı­yor!..

ALİ AY­DIN­LI­OĞ­LU (Ba­lı­ke­sir) – Çok ayıp!..

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) - De­ğer­li ar­ka­daş­lar, iki gün ön­ce­ki Mil­li­yet­te, Sa­yın Ya­zı­cı­oğ­lu’nun, Sa­yın Al­tı­ku­laç’ın ve Sa­yın Bar­da­koğ­lu’nun gö­rüş­le­ri yer al­dı. Lüt­fen, hiç ol­maz­sa ga­ze­te oku­yun, hiç ol­maz­sa ga­ze­te oku­yun!

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – Yan­lış yaz­dı­ğı­nı her­kes bi­li­yor…

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar, hiç si­nir­len­me­yin.

Sa­yın Ba­ka­nı­mız­la il­gi­li ola­rak, üç ay ev­vel -al­tı ay di­ye­lim- al­tı ay ev­vel, ben, bu kür­sü­den, ken­di­siy­le il­gi­li, iki kez bu kür­sü­den, siz­le­re söz ver­di­ğim için, bir, Gru­bu­ma gen­so­ru öner­ge­si ver­di­ği­mi bu­ra­da açık­la­dım, iki kez de ken­di­si­ni is­ti­fa­ya ça­ğır­dım.

Şim­di, ne­den ol­du bu; ya­ni, du­rup du­rur­ken, her­han­gi bir ba­kan­la il­gi­li ola­rak de­ğil de Millî Eği­tim Ba­ka­nıy­la il­gi­li ola­rak ne­re­den çık­tı bu?! Siz… (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

Bir da­ki­ka efen­dim, bi­ti­re­yim.

Siz, Millî Eği­tim Ba­ka­nı­nın uy­gu­la­ma­la­rın­dan, yap­tık­la­rın­dan çok mut­lu ol­ma­dı­ğı­nı­zı ken­di­niz, ço­ğu ar­ka­da­şım ba­na yol­da iz­de söy­ler­ken, bu du­ru­ma ni­ye kat­la­nı­yor­su­nuz?! Ka­nım­ca, ya­pıl­ma­sı ge­re­ken de…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – İsim ve­rin…

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Ve­ri­rim, is­te­di­ği­niz gi­bi ve­ri­rim. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan gü­rül­tü­ler)

De­ğer­li ar­ka­daş­lar…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – İsim ve­rin…

YA­VUZ AL­TI­NO­RAK (Kırk­la­re­li) – Bi­ri­si ken­di­si za­ten, so­ran ken­di­si…

ÖZ­KAN ÖK­SÜZ (Kon­ya) – İsim ve­rin…

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­daş­lar… Ga­yet ko­lay o…

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, si­ze bir şey söy­le­ye­yim: Millî Eği­tim Ba­ka­nı…

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­da ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Ke­pe­nek, lüt­fen, ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run efen­dim.

YA­KUP KE­PE­NEK (De­vam­la) – Ta­mam­lı­yo­rum efen­dim.

Ba­kan­lı­ğı Sa­yın Çe­lik’ten kur­tar­mak ge­re­ki­yor. Sa­yın Ba­ka­na dü­şen, bun­ca bi­lim­dı­şı­lı­ğı, bun­ca yan­lı­şı, bun­ca deh­şet ve­ri­ci uy­gu­la­ma­sı­nın so­nu­cun­da -ben, al­tı ay ev­vel­ki gö­rü­şüm­de ıs­rar edi­yo­rum- hiç gen­so­ru­ya, Mec­li­sin za­ma­nı­nı al­ma­ya, tar­tış­ma­ya ge­rek kal­ma­dan is­ti­fa et­me­si­dir. Et­mi­yor­sa, bi­ze dü­şen, Tür­ki­ye millî eği­ti­mi­ni, o ca­mi­ayı Sa­yın Çe­lik’ten kur­tar­mak­tır.

He­pi­ni­ze say­gı­lar su­na­rım; te­şek­kür­ler. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

MAH­MUT UĞUR ÇE­TİN (Niğ­de) – Çok ba­şa­rı­lı Ba­ka­nı­mız…

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim. 

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, ta­sa­rı­nın gö­rüş­me­le­ri ta­mam­lan­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü açı­koy­la­ma­ya ta­bi­dir.

Açı­koy­la­ma­nın şek­li hak­kın­da Ge­nel Ku­ru­lun ka­ra­rı­nı ala­ca­ğım.

Açı­koy­la­ma­nın elek­tro­nik oy­la­ma ci­ha­zıy­la ya­pıl­ma­sı­nı oy­la­rı­nı­za arz edi­yo­rum: Ka­bul eden­ler... Ka­bul et­me­yen­ler... Ka­bul edil­miş­tir.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, Van Ça­tak’ta ya­tı­lı il­köğ­re­tim böl­ge oku­lu ona­rım ha­lin­de; ora­da eği­tim baş­la­mış mı, hiç araş­tır­dı­nız mı? Sa­yın Ba­kan, bu ta­ra­fa ba­kın, bu ta­ra­fa!..

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, oy­la­ma için 5 da­ki­ka sü­re ve­re­ce­ğim. Bu sü­re içe­ri­sin­de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin tek­nik per­so­nel­den yar­dım is­te­me­le­ri­ni, bu yar­dı­ma rağ­men de sis­te­me gi­re­me­yen üye­le­rin, oy pu­su­la­la­rı­nı, oy­la­ma için ön­gö­rü­len 5 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, bu ta­ra­fa ba­kın, o ta­ra­fa bak­ma­yın! 520 öğ­ren­ci şu an­da so­kak­ta!

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk…

Ay­rı­ca, vekâle­ten oy kul­la­na­cak sa­yın ba­kan­lar var ise, han­gi ba­ka­na vekâle­ten oy kul­lan­dı­ğı­nı, oyu­nun ren­gi­ni ve ken­di­si­nin ad ve so­ya­dı ile im­za­sı­nı da ta­şı­yan oy pu­su­la­sı­nı, yi­ne, oy­la­ma için ön­gö­rü­len 5 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de Baş­kan­lı­ğa ulaş­tır­ma­la­rı­nı ri­ca edi­yo­rum.

Oy­la­ma iş­le­mi­ni baş­la­tı­yo­rum.

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya baş­la­nıl­dı)

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sa­yın Ba­kan, bir da­ha söy­lü­yo­rum: Van Ça­tak’ta öğ­re­tim baş­la­ma­dı da­ha, üç ay sü­re­cek in­şa­at, öğ­ren­ci­ler so­kak­ta!

AB­DUL­LAH VE­Lİ SEY­DA (Şır­nak) – Ya, ye­ter!..

BAŞ­KAN – Sa­yın Er­cenk, lüt­fen…

(Elek­tro­nik ci­haz­la oy­la­ma­ya de­vam edil­di)

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nu Ta­sa­rı­sı ve Sam­sun Mil­let­ve­ki­li Ce­mal Yıl­maz De­mir’in Özel Öğ­re­tim Ku­rum­la­rı Ka­nu­nun­da De­ği­şik­lik Ya­pıl­ma­sı Hak­kın­da Ka­nun Tek­li­fi­nin (sı­ra sa­yı­sı 1151) açı­koy­la­ma so­nu­cu:

Oy sa­yı­sı                           : 312

Ka­bul                                 : 255

Ret                                     : 57 (x)

Böy­le­ce, ta­sa­rı ve tek­lif ya­sa­laş­mış­tır.

Özel öğ­re­tim ku­rum­la­rı­mız, Millî Eği­tim ca­mi­amız ve mil­le­ti­miz için ha­yır­la­ra ve­si­le ol­ma­sı­nı di­li­yo­rum.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me 5 da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 22.38

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 22.50

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 129 un­cu Bir­le­şi­mi­nin Be­şin­ci Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

2 nci sı­ra­ya alı­nan, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

VII.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

2.- Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/967) (S. Sa­yı­sı: 976)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon?.. Yok.

Say­gı­de­ğer mil­let­ve­kil­le­ri, bir­le­şi­me 5 da­ki­ka ara ve­ri­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 22.51

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.54

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞ­KAN – Sa­yın mil­let­ve­kil­le­ri, Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­nin 129 un­cu Bir­le­şi­mi­nin Al­tın­cı Otu­ru­mu­nu açı­yo­rum.

2 nci sı­ra­ya alı­nan, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı ra­por­la­rı­nın gö­rüş­me­le­ri­ne baş­la­ya­ca­ğız.

VII.- KA­NUN TA­SA­RI VE TEK­LİF­LE­Rİ İLE KO­MİS­YON­LAR­DAN

GE­LEN Dİ­ĞER İŞ­LER (De­vam)

2.- Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı ve Sağ­lık, Ai­le, Ça­lış­ma ve Sos­yal İş­ler ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yon­la­rı Ra­por­la­rı (1/967) (S. Sa­yı­sı: 976) (x)

BAŞ­KAN – Ko­mis­yon ve Hü­kü­met ye­rin­de.

Ko­mis­yon ra­po­ru 976 sı­ra sa­yı­sıy­la bas­tı­rı­lıp da­ğı­tıl­mış­tır.

Ta­sa­rı­nın tü­mü üze­rin­de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin, Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan.

Şa­hıs­la­rı adı­na, An­ka­ra Mil­let­ve­ki­li Ya­kup Ke­pe­nek, Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin, De­niz­li Mil­let­ve­ki­li Üm­met Kan­do­ğan.

İlk söz, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na Ko­ca­eli Mil­let­ve­ki­li İz­zet Çe­tin’e ait­tir.

Bu­yu­run Sa­yın Çe­tin.

CHP GRU­BU ADI­NA İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lu­nu­yo­rum; Yü­ce Mec­li­si say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­biî, önü­mü­ze ge­len, ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me ni­te­li­ğin­de bir ta­sa­rı. Ta­sa­rı, esa­sın­da, 21 Ekim 1991 ta­ri­hin­de im­za­ya açıl­mış, im­za­lan­mış bir pro­to­kol. Tür­ki­ye bu­gü­ne ka­dar bu­nu im­za­la­ma­mış. Ger­çek­ten, bi­raz son­ra, bu ta­sa­rı­dan son­ra gö­rü­şe­ce­ği­miz (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tıy­la bir bü­tün ola­rak ele alın­dı­ğın­da, bu Sos­yal Şar­tın Mec­lis­te onay­la­nıp onay­lan­ma­ma­sı­nın da çok faz­la bir öne­mi yok; çün­kü, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı bü­tün ül­ke­ler ta­ra­fın­dan onay­lan­dık­tan son­ra, Sos­yal Şar­tın ye­ri­ne ika­me ola­cak bir ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me.

Ta­biî, biz Tür­ki­ye ola­rak, bu ya­sa­ma dö­ne­min­de, dört yı­lı ge­ri­de bı­rak­tı­ğı­mız bu dö­nem­de, de­mok­ra­tik­leş­me ko­nu­sun­da Av­ru­pa Bir­li­ği­nin is­tem­le­ri­ne uy­gun, ki­mi za­man da ken­di ül­ke­mi­zin ih­ti­yaç­la­rı­na ce­vap ve­re­cek ni­te­lik­te pek çok ya­sal dü­zen­le­me ve ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me yap­mış ol­ma­mı­za rağ­men, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı bi­raz ih­mal et­tik. O ne­den­le, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı hak­kın­da kı­sa bir bil­gi ver­dik­ten son­ra ko­nu­ya gir­mek is­ti­yo­rum.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı, bil­di­ği­niz gi­bi, 1949 yı­lın­da ku­rul­muş olan Av­ru­pa Kon­se­yin­ce ka­bul edi­len Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­sin­den son­ra­ki en önem­li ikin­ci ku­şak in­san hak­la­rı söz­leş­me­si­dir. An­cak, ge­rek aka­de­mik çev­re­ler­de ge­rek­se di­ğer çev­re­ler­de Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si ar­tan bi­çim­de il­gi gö­rür­ken, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ve bu­na iliş­kin olan bu pro­to­kol­ler ne ya­zık ki bu­gü­ne ka­dar ye­ter­li il­gi­yi ül­ke­miz­de gör­me­di.

Ön­ce­lik­le onay­lan­mak üze­re önü­mü­ze ge­len bu söz­leş­me­ye bir bak­tı­ğı­mız za­man, söz­leş­me To­ri­no Pro­to­ko­lü ola­rak ken­di­ni gös­te­ri­yor. To­ri­no Pro­to­ko­lü da­ha çok bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­de bir de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­nın na­sıl iş­le­ye­ce­ği­ni gös­te­ri­yor. (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na ba­kıl­dı­ğı za­man ora­da gö­rü­rüz ki, İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si­nin ön­gör­dü­ğü de­ne­tim bi­çi­mi, bi­rey­sel baş­vu­ru ve bi­rey­sel baş­vu­ru İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­sin­de ka­ra­ra bağ­la­nır­ken, Sos­yal Şart­la il­gi­li bu pro­to­kol­de Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın de­ne­tim sis­te­mi ye­ter­siz kal­mış ve İn­san Hak­la­rı Mah­ke­me­si bu şart­la­rın de­ne­ti­miy­le gö­rev­li de­ğil.

Bu­ra­da, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na iliş­kin iki de­ne­tim sis­te­mi söz ko­nu­su. Bun­lar­dan bir ta­ne­si, üye ül­ke­le­rin sun­duk­la­rı ra­por­la­ra iliş­kin de­ne­tim, bir di­ğe­ri de, top­lu şikâyet­le­rin in­ce­len­me­si yo­luy­la ya­pı­lan de­ne­tim. Ta­raf ül­ke­le­rin onay­la­yıp çe­kin­ce koy­ma­dık­la­rı hak­la­ra iliş­kin iki yıl­da bir ver­dik­le­ri ra­por­la­ra da­ya­lı de­ne­tim 4 or­gan ta­ra­fın­dan ya­pı­lı­yor. Bu de­ne­tim sis­te­mi ol­duk­ça kar­ma­şık ve ya­vaş. Bu de­ne­tim sis­te­mi­nin za­yıf­lık­la­rı­nı gi­der­mek üze­re 1995 yı­lın­da top­lu şikâyet sis­te­mi­ni ön­gö­ren bir pro­to­kol ka­bul edi­li­yor. Ra­por yo­luy­la ya­pı­lan de­ne­tim­ler­de hü­kü­met­le­rin sun­muş ol­duk­la­rı ra­por­lar ulu­sal sen­di­kal mer­kez­le­re gön­de­ri­li­yor, sen­di­kal ör­güt­ler is­ter­ler­se, ra­por­la­ra iliş­kin göz­lem­le­ri­ni Kon­se­ye ile­ti­yor­lar. Bu­ra­da ra­por­lar, Ba­ğım­sız Uz­man­lar Ko­mi­te­si, Hü­kü­met Ko­mi­te­si, Ba­kan­lar Ko­mi­te­si ve Par­la­men­ter­ler Mec­li­sin­de ele alı­nı­yor. Ba­kan­lar Ko­mi­te­si, di­ğer üç or­ga­nın ra­por ve gö­rü­şü­ne da­ya­na­rak tav­si­ye ni­te­li­ği ta­şı­yan ka­rar ve­ri­yor. Bir üye dev­le­te böy­le bir tav­si­ye­nin gön­de­ril­me­si, o dev­le­tin Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ge­rek­ti­ği gi­bi uy­gu­la­ma­dı­ğı an­la­mı­nı ta­şı­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, 1995 ta­rih­li pro­to­kol­le ka­bul edi­len ve 98’de yü­rür­lü­ğe gi­ren top­lu şikâye­te da­ya­lı de­ne­tim sis­te­mi, ra­po­ra da­ya­lı de­ne­tim sis­te­min­den da­ha et­kin bir sis­tem. Top­lu şikâyet hak­kı, 4 grup ör­güt ta­ra­fın­dan ya­pı­la­bi­li­yor. Bun­lar, ulus­la­ra­ra­sı iş­çi ve iş­ve­ren ör­güt­le­ri, ulus­la­ra­ra­sı hü­kü­met dı­şı ör­güt­ler, ya­ni NGO’lar, üç, ulu­sal iş­çi ve iş­ve­ren ör­güt­le­ri ve hü­kü­met dı­şı ör­güt­ler.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, top­lu şikâyet­le­ri, Sos­yal Hak­lar Av­ru­pa Ko­mi­te­si, es­ki adıy­la Uz­man­lar Ko­mi­te­si in­ce­le­me­ye yet­ki­li. Ya­ni, bu To­ri­no Pro­to­ko­lü ola­rak önü­mü­ze ge­len ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me, bir ba­kı­ma geç kal­mış, ge­cik­miş bir ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me. Biz de, Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak bu söz­leş­me­nin onay­lan­ma­sı­na des­tek ve­ri­yo­ruz; an­cak, bu­ra­da ulus­la­ra­ra­sı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na de­ği­şik­lik ge­ti­ren pro­to­ko­lün ge­rek­çe­si­ne bak­tı­ğı­mız za­man, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da yer alan ça­lış­ma ha­ya­tı­na iliş­kin dü­zen­le­me­le­re da­ha faz­la önem at­fet­ti­ği­miz bu dö­nem­de, Sos­yal Şart­ta et­ki­li bir de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­nı ön­gö­ren pro­to­kol hü­küm­le­ri… Ya­ni ge­rek­çe­de di­yo­ruz ki: “Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da yer alan ça­lış­ma ha­ya­tı­na iliş­kin dü­zen­le­me­le­re da­ha faz­la önem at­fet­ti­ği­miz bir dö­nem­de…”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, hiç ku­su­ra bak­ma­yın, AKP ola­rak, AKP Hü­kü­me­ti ola­rak en iyi yap­tı­ğı­nız iş, yap­ma­dık­la­rı­nı­zı ve ya­pa­ma­dık­la­rı­nı­zı, yap­mak is­te­me­dik­le­ri­ni­zi yap­mış gi­bi bu mik­ro­fon­lar­dan, te­le­viz­yon ka­nal­la­rın­dan hal­ka çok iyi an­la­ta­bil­mek. Ora­da ger­çek­ten çok ma­hir­si­niz. Bi­raz ev­vel söy­le­dim, ya­ni, bir id­dia ola­rak de­ğil, bir ger­çek­lik ola­rak da söy­lü­yo­rum, Sa­yın Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­ka­nı­mı­zı ten­zih ede­rek söy­lü­yo­rum -ta­biî, Hü­kü­me­tin bir üye­si, el­bet­te so­rum­lu­lu­ğu var; ama- Ana­do­lu’da bir de­yim var, ha­ni, der­ler ki “uy­sal atın tek­me­si pek olur” di­ye.

Ben, sen­di­kal ya­şa­mım de­vam eder iken, di­ğer sen­di­ka­cı ar­ka­daş­la­rı­mız­la bir­lik­te, 1980’li yıl­la­rın ikin­ci ya­rı­sın­dan iti­ba­ren, mer­hum Özal için “Çan­ka­ya’nın şiş­ma­nı, iş­çi düş­ma­nı” di­ye ba­ğı­ra­rak, so­kak­lar­da bir­sü­rü ey­lem yap­tık.

İş­çi hak ve öz­gür­lük­le­ri­nin ça­lış­ma ya­şa­mı­na iliş­kin kı­sıt­la­rın önem­li bir bö­lü­mü, ger­çek­ten, 12 Ey­lül­den son­ra ger­çek­leş­ti­ril­di. Özel­lik­le 89-90’lı yıl­la­ra gel­di­ğin­de bı­çak ke­mi­ğe da­yan­dı, ba­har ve yaz ey­lem­le­riy­le bir­lik­te iş­çi­ler so­kak­la­ra dö­kül­dü ve hak­la­rı­nı bi­raz ol­sun ge­liş­tir­di­ler. O dö­nem­de ha­zır­la­dı­ğım bir ra­por­da, Ke­nan Ev­ren ve Özal dö­ne­min­de kay­bo­lan iş­çi hak­la­rı­nı ra­por ha­li­ne ge­tir­miş idim. Şim­di de, AKP’nin dört yıl­lık bu Hü­kü­me­ti dö­ne­min­de, ça­lış­ma ya­şa­mı­na iliş­kin hak ka­yıp­la­rı­nı yu­ka­rı­dan aşa­ğı­ya bir ra­por ola­rak çı­kart­tım. Eğer ağır­lık­la­rı­nı bir te­ra­zi­ye ko­yup tar­tar­sa­nız, bu dö­nem­de iş­çi­le­rin, me­mur­la­rın, emek­li­le­rin, yok­sul­la­rın hak ka­yıp­la­rı, sos­yal gü­ven­lik hak­la­rı, ça­lış­ma ya­şa­mın­da, İş Ya­sa­sın­da, iş gü­ven­ce­sin­de, has­ta­ne­le­rin dev­rin­de, emek­li­le­rin aç­lık sı­nı­rı­nın al­tın­da emek­li ma­aşı­na mahkûm edil­me­le­rin­de, ye­şil­kart­lı­la­rın çek­ti­ği çi­le­ler­de, el­le­rin­de­ki ku­rum­la­rın alın­ma­sın­da… Böy­le yu­ka­rı­dan aşa­ğı­ya tek tek… Bir gün he­pi­ni­ze da­ğı­ta­ca­ğım onu, gö­re­cek­si­niz. Bu dö­nem­de, dö­ne­mi­niz­de ça­lış­ma ya­şa­mı­na iliş­kin hak ka­yıp­la­rı Ke­nan Ev­ren ve Özal dö­ne­mi­nin top­la­mın­dan da­ha faz­la.

Şim­di, bun­la­rı sa­de­ce ben söy­le­mi­yo­rum. Ba­kı­nız, bu­ra­da -bi­raz ev­vel söy­le­dim- Sos­yal Şart­ta et­ki­li bir de­ne­tim me­ka­niz­ma­sı­nı ön­gö­ren pro­to­kol hü­küm­le­rin­den söz edi­li­yor. O de­ne­ti­min na­sıl ola­ca­ğı­nı da söy­le­dim. “Ulus­la­ra­ra­sı ku­ru­luş­lar da bu de­ne­tim­le­ri ya­pa­bi­lir” hük­mü­nü ya da “şi­ka­yet­te bu­lu­na­bi­lir” hük­mü­nü bi­raz son­ra onay­la­ya­ca­ğız.

Ba­kı­nız, elim­de, ICF­TU sen­di­kal hak ih­lal­le­ri ra­po­ru var. Bu, ulus­la­ra­ra­sı bir iş­çi ör­gü­tü; ya­ni, bu­ra­da Türk İş’in, DİSK’in, Hak İş’in de üye ol­du­ğu, kon­fe­de­ras­yon­la­rı­mı­zın üye ol­du­ğu bir ör­güt. Bu ör­güt, ça­lış­ma ya­şa­mı­mı­za iliş­kin hak ih­lal­le­ri­ni ra­por ha­li­ne ge­tir­miş ve Av­ru­pa Kon­se­yi­ne… Ya­ni, bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı ve (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da­ki kı­sıt­la­rı bir son­ra­ki ka­nun ta­sa­rı­mız­da uzun uzun an­la­ta­ca­ğım siz­le­re; ama, bu­ra­da, ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü önün­de­ki sı­nır­la­ma­lar­dan söz edi­li­yor. Ne­dir ör­güt­len­me öz­gür­lü­ğü önün­de­ki kı­sıt­lar? Bil­di­ği­niz gi­bi, AKP ik­ti­da­ra gel­me­den ön­ce, 57 nci Hü­kü­met dö­ne­min­de, iş gü­ven­ce­si, iş­çi mev­cu­du 10’dan faz­la olan iş­let­me­ler­de ge­çer­li ola­rak çık­mış ve 1 Mart­ta yü­rür­lü­ğe gi­re­cek idi. Si­zin ilk işi­niz, ik­ti­da­ra ge­lir gel­mez, iş gü­ven­ce­si­ni er­te­let­mek ol­du; an­cak, be­re­ket, Cum­hur­baş­ka­nı­mız ona kar­şı çık­tı. Ama, 4857 sa­yı­lı İş Ya­sa­sı gö­rüş­me­le­rin­de, iş gü­ven­ce­si­ni hem iş­ye­ri iş­çi mev­cu­du­nu 10’dan 30’a çı­ka­ra­rak et­ki­siz ha­le ge­tir­di­niz hem de ora­da­ki o ka­nu­nun, İş Gü­ven­ce­si Ka­nu­nu çı­kar­ken eş­za­man­lı ola­rak ge­ti­ril­me­si, ça­lı­şan­la­ra, sen­di­ka­la­ra, kon­fe­de­ral ör­güt­le­re, iş­çi­le­re müj­de ola­rak ve­ri­len Sen­di­ka­lar Ya­sa­sı ile Top­lu İş Söz­leş­me­si, Grev ve Lo­kavt Ya­sa­sın­da­ki de­ği­şik­lik­ler eş­za­man­lı ola­rak ge­le­cek hük­mü­nü unut­tur­ma­ya ça­lış­tı­nız. 2003 yı­lın­da İş Ya­sa­sı çı­kar­tı­lır­ken yi­ne ay­nı va­adi gün­de­me ge­tir­di Sa­yın Ba­ka­nı­mız. Bu­gü­ne ka­dar, dört yıl­lık bir sü­re içe­ri­sin­de, Sen­di­ka­lar ile Top­lu İş Söz­leş­me­si, Grev ve Lo­kavt Ya­sa­la­rın­da­ki an­ti­de­mok­ra­tik hü­küm­ler ve uy­gu­la­ma­lar ha­len yü­rür­lük­te. Ben, öy­le zan­ne­di­yo­rum ve ina­nı­yo­rum ki ve id­di­ada bu­lu­nu­yo­rum ki, Sen­di­ka­lar Ka­nu­nu ile Top­lu İş Söz­leş­me­si, Grev ve Lo­kavt Ka­nu­nun­da­ki de­ği­şik­lik­le­ri de bu dö­nem­de gün­de­me ge­tir­me­ye­cek­si­niz.

Yi­ne, sen­di­kal fa­ali­yet­le­rin sı­nır­lan­dı­rıl­ma­sı­na iliş­kin ICF­TU’nun uya­rı­sı var, top­lu pa­zar­lık üze­rin­de­ki sı­nır­la­ma­lar üze­rin­de uya­rı­sı var, grev hak­kı­nın kul­la­nı­mı­na yö­ne­lik ciddî uya­rı­lar var.

De­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, ba­kı­nız, bu dört yıl­lık ic­ra­atı­nız dö­ne­min­de, ger­çek­ten, önem­li grev er­te­le­me­le­rin­de bu­lun­du­nuz. Grev er­te­le­me­le­ri, bir ba­kı­ma, geç­miş ik­ti­dar­la­rın dö­ne­min­de­ki ka­dar yo­ğun de­ğil; çün­kü, grev yok. İş­çi­le­rin grev ya­pa­cak me­ca­li, ha­li yok; çün­kü, sen­di­ka­lar, iş­yer­le­rin­de ör­güt­len­me mü­ca­de­le­si­ni ve­rir­ken, kar­şı­la­rın­da sa­de­ce iş­ve­ren­le­ri bul­mu­yor, özel­lik­le, ka­mu ke­si­min­de si­ya­sal ik­ti­da­rın ken­di­si­ne yan­daş sen­di­ka­la­rı ka­yır­ma­sı ve di­ğer sen­di­ka­la­rı da bir ba­kı­ma et­ki­siz ha­le ge­tir­me gi­ri­şim­le­ri­ne ne ya­zık ki tes­lim ol­muş ko­num­da. Bu­gün, 3 iş­çi kon­fe­de­ras­yo­nun­dan 1 ta­ne­si­nin ke­sin bir des­te­ği­ni al­mış du­rum­da­sı­nız. Bir di­ğe­ri et­ki­siz ko­num­da. Bir baş­ka­sı da sen­di­ka­cı­lı­ğı bı­rak­mış, baş­ka iş­ler­le uğ­raş­tı­ğı için, iş­çi­ler ko­ru­ma­sız. Bu­ra­da gö­rev Ça­lış­ma ve Sos­yal Gü­ven­lik Ba­kan­lı­ğı­na dü­şü­yor. Ger­çek­ten, top­lum­da sa­de­ce sen­di­ka­lı iş­çi­ler an­la­şıl­ma­ma­lı. Bu­gün, ça­lı­şan­lar içe­ri­sin­de yak­la­şık 700 000-800 000 ci­va­rın­da iş­çi sa­de­ce sen­di­ka­lı­lık ve top­lu­söz­leş­me hak­kı­nı kul­la­na­bi­lir­ken, as­garî üc­ret­le ça­lı­şan 5 000 000’dan faz­la in­sa­nı­mız ve bir o ka­dar da as­garî üc­re­tin bi­le al­tın­da, ka­yıt dı­şın­da ça­lı­şan sen­di­ka­sız, si­gor­ta­sız, sos­yal gü­ven­ce­den yok­sun, ça­lış­ma ko­şul­la­rı ağır… Bu sos­yal şart­lar­da sü­rek­li ola­rak Tür­ki­ye o ne­den­le eleş­ti­ri­li­yor, ko­ru­ma­sız bi­çim­de ça­lı­şı­yor ve bü­tün bu ko­nu­la­ra kar­şı Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı, ye­ter­siz mü­fet­ti­şiy­le gü­ya de­ne­tim ya­pı­yor. İş­yer­le­ri de­ne­tim­den yok­sun. İş­ve­ren­ler, ger­çek­ten, or­ta­ça­ğın kö­le­lik ko­şul­la­rın­da. 4857 sa­yı­lı Ya­sa­nın ge­tir­di­ği, es­nek ça­lış­ma bi­çim­le­ri­nin de ge­tir­di­ği ola­nak­lar­la, 15 sa­ate, 18 sa­ate va­ran ça­lış­ma­lar­la iş­çi­ler ezi­li­yor, uy­ku­suz, yor­gun, iş ka­za­la­rı ar­tı­yor ve Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nın bu ko­nu­lar­da yap­tı­rım­la­rı ye­ter­siz, et­ki­siz ve ger­çek­ten ce­zaî yap­tı­rım­lar ya­sa­da yok de­ne­cek ka­dar az.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ba­kı­nız, si­ze bi­raz ev­vel söy­le­dim; ya­ni, bu grev er­te­le­me­le­ri bi­raz dik­ka­te su­nul­ma­sı ge­re­ken bir ko­nu. Ör­ne­ğin, Kris­tal-İş Sen­di­ka­sı­nın bir gre­vi er­te­len­di. Grev… 4 Ara­lık 2003 ta­ri­hin­de, Da­nış­tay 10. Da­ire­si, Hü­kü­me­tin ip­tal ge­rek­çe­le­ri­ni ip­tal et­ti. Kris­tal-İş Sen­di­ka­sı­nın Ba­kan­lar Ku­ru­lu aley­hi­ne aç­tı­ğı da­va Da­nış­tay 10. Da­ire­si ta­ra­fın­dan oy­bir­li­ğiy­le ip­tal edi­lir­ken şu gö­rüş­le­re yer ve­ril­miş. Di­yor ki: “Gre­vin ya­pıl­dı­ğı iş­yer­le­ri­nin ve ya­pı­lan iş­le­rin ni­te­li­ği dik­ka­te alın­dı­ğın­da er­te­le­nen gre­vin ya­sa­da ön­gö­rü­len an­lam­da millî gü­ven­li­ği bo­zu­cu ni­te­lik­te ol­ma­dı­ğı so­nu­cu­na va­rıl­mış­tır.”

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ay­nı şe­kil­de, Millî Gü­ven­lik Ku­ru­lu Ge­nel Sek­re­ter­li­ği de bu gre­vin er­te­len­me­si­ne iliş­kin ay­nı gö­rü­şü ve­ri­yor, “bu gre­vin er­te­len­me­si millî gü­ven­li­ği teh­dit et­mez, ne­re­den çı­kar­dı­nız” der­ce­si­ne Hü­kü­me­te olum­suz gö­rüş be­yan edi­yor; ama, grev er­te­le­ni­yor. Ni­ye; çün­kü, AKP’nin bu tür ça­lış­ma ya­şa­mı­na ba­kı­şı­nın so­mut gös­ter­ge­le­rin­den bi­ri.

Bir baş­ka il­ginç olay, yi­ne ça­lı­şan­la­ra yö­ne­lik ola­rak tu­tu­mu­nu­zu or­ta­ya koy­ma­sı açı­sın­dan il­ginç bir ör­nek: AKP, Hü­kü­met ola­rak, ba­sın­da teş­mil uy­gu­la­ma­sı­nı da en­gel­le­ye­rek, ba­sın pat­ron­la­rı­nın is­tem­le­ri doğ­rul­tu­sun­da ha­re­ket et­miş­tir. Ül­ke­miz­de­ki gün­lük ga­ze­te­le­rin, rad­yo ve te­le­viz­yon­la­rın he­men he­men hiç­bi­rin­de sen­di­kal ör­güt­len­me yok­tur. Sa­de­ce Ana­do­lu Ajan­sın­da top­lu­söz­leş­me­li ve grev­li sen­di­kal hak­kı­nı kul­la­nı­yor­lar. Ba­zı ga­ze­te ve ba­sın-ya­yın ku­ru­luş­la­rın­da ça­lı­şan­lar, tek ba­şı­na sen­di­ka üye­si ol­sa­lar bi­le, hiç­bir top­lu­söz­leş­me­den ya­rar­la­na­mı­yor­lar. O ne­den­le, TGS (Tür­ki­ye Ga­ze­te­ci­ler Sen­di­ka­sı) 21 Ara­lık 2004 ta­ri­hin­de Hü­kü­me­te bir ya­zı ya­zı­yor, im­za­la­nan top­lu­söz­leş­me­nin ba­sın iş ko­lun­da uy­gu­lan­ma­sı­nı, ga­ze­te­ci­le­rin de bu top­lu­söz­leş­me­de­ki hak­lar­dan ya­rar­lan­ma­sı­nı is­ti­yor.  Söz­leş­me­nin sü­re­si de 30 Ey­lül 2006’da so­na ere­cek. Hü­kü­met, TGS’nin yaz­mış ol­du­ğu ya­zı­ya iki yıl ce­vap ve­re­mi­yor. An­cak, bu sü­re içe­ri­sin­de, li­be­ral eği­lim­li bir ga­ze­te­ci ge­lip, Hü­kü­met üye­le­riy­le, ba­kan­lar­la gö­rü­şe­rek, ga­ze­te­ci ga­ze­te­ci­le­rin teş­mil hak­kın­dan ya­rar­lan­ma­sı­nı Hü­kü­met­le an­la­şa­rak er­te­li­yor. Ba­sın­da, ga­ze­te­le­rin hiç­bi­rin­de sen­di­ka yok. 13 000’den faz­la ba­sın emek­çi­si ora­da ça­lı­şı­yor; ama, on­lar da ko­ru­ma­sız.

İl­ginç olan bir uy­gu­la­ma da, bu ba­sın ça­lı­şan­la­rı­nın, geç­ti­ği­miz dö­nem­ler­de, bir­ta­kım hak­la­rı­nı al­mak için yar­gı­ya baş­vur­ma­la­rın­da Yar­gı­tay ken­di­le­ri­ni hak­lı bu­lu­yor­du. Son za­man­lar­da -öy­le zan­ne­di­yo­rum ki, yü­rüt­me­nin yar­gı üze­rin­de­ki ta­hak­kü­mü bu­ra­da da ken­di­ni gös­te­ri­yor- yar­gı, ora­da da, ne ya­zık ki, ça­lı­şan­la­rın taz­mi­nat­la­rı­nı bu­du­yor, Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı bu­nu da sey­ret­mek­le de­vam edi­yor.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bir ko­nu­ya açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum. Bu ko­nu, esa­sın­da, Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me ol­du­ğu için tar­tı­şıl­dı; ama, doğ­ru­su, bel­ki, Ça­lış­ma, Ai­le, Sağ­lık ve Sos­yal İş­ler Ko­mis­yo­nun­da gö­rü­şül­me­siy­di; çün­kü, doğ­ru­dan doğ­ru­ya ça­lış­ma ya­şa­mı­nı il­gi­len­di­ren, ça­lış­ma ya­şa­mı­mı­zın hem Av­ru­pa Kon­se­yi hem Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın de­ne­tim me­ka­niz­ma­la­rı­na yö­ne­lik de­min say­dı­ğım ku­rum­la­rın­da bi­zim ek­sik­lik­le­ri­mi­zi di­le ge­tir­me­si açı­sın­dan önem­li. O ne­den­le, ko­nu Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­nı il­gi­len­dir­di­ği için Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı­na yö­ne­lik ko­nu­şu­yo­rum; de­ğil­se, Dı­şiş­le­ri Ba­kan­lı­ğı­nın da bu ko­nu­da­ki ek­sik­li­ği el­bet­te açık.

Böy­le bir ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­yi, göz­den ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı çe­kin­ce­ler­le onay­la­ma­sı Hü­kü­me­tin, onay­la­mak için ko­mis­yo­na gön­der­me­si ka­bul edi­le­bi­lir bir du­rum de­ğil. Hü­kü­me­tin -bi­raz son­ra ar­ka­daş­la­rım da ben de gün­de­me ge­ti­re­ce­ğim- göz­den ge­çi­ril­miş Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nı Tür­ki­ye Bü­yük Mil­let Mec­li­si­ne gön­der­di­ği şe­kil ile Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­dan çı­kan şe­kil ara­sın­da fark var. Esa­sın­da, Hü­kü­me­tin gön­der­di­ği me­tin, Hü­kü­me­tin, ça­lı­şan­la­ra, yok­sul­la­ra, top­lu­mun ko­run­ma­ya muh­taç ke­sim­le­ri­ne ba­kış açı­sı­nın da bir gös­ter­ge­si; ya­ni, için­de bu­lun­du­ğu­muz ra­ma­zan ayın­da, ra­ma­zan ça­dır­la­rın­da bir öğün ye­mek ve­re­rek ya da oya tah­vil ola­cak şe­kil­de, fi­le fi­le gı­da mad­de­si ya da kış ay­la­rın­da kö­mür da­ğı­ta­rak sos­yal dev­le­tin ya­ra­tı­la­ma­ya­ca­ğı­nı, bu (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı or­ta­ya ko­yu­yor. Onur­lu bir in­san, onur­lu bir yurt­taş ola­rak, on­la­ra yar­dım­la­rın na­sıl ya­pıl­ma­sı ge­rek­ti­ği­ne de işa­ret edi­yor. Bi­raz son­ra­ki bö­lüm­de on­la­ra da de­ği­ne­ce­ğiz.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­biî, sa­de­ce bu ko­nu­lar de­ğil. Özel­lik­le, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­na iliş­kin, top­lu­söz­leş­me ye­ri­ne top­lu­gö­rüş­me­nin da­ya­tıl­mış ol­ma­sı, he­men he­men bü­tün ulus­la­ra­ra­sı top­lan­tı­lar­da, Tür­ki­ye’nin eleş­ti­ril­di­ği ana ko­nu­lar­dan bi­ri.

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin, 1 da­ki­ka­lık sü­re içe­ri­sin­de ko­nuş­ma­nı­zı ta­mam­la­yı­nız.

Bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Şah­sım adı­na da sö­züm var­dı Sa­yın Baş­kan.

BAŞ­KAN – Efen­dim?..

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Şah­sım adı­na da söz al­mış­tım.

BAŞ­KAN – Ara­da grup­lar var. Grup­lar ko­nu­şa­cak, on­dan son­ra şa­hıs­lar adı­na söz ala­cak­sı­nız. Son­ra, sı­ra­sı gel­di­ğin­de, ora­da ko­nu­şur­su­nuz.

Bu­yu­run.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Pe­ki, ora­da de­vam ede­rim.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, ta­biî, sü­re­min yet­ti­ği ka­dar, ko­nu­ya de­ğin­me­ye ça­lı­şı­yo­rum.

An­cak, özel­lik­le, ka­mu ça­lı­şan­la­rı­nın grev­li, top­lu­söz­leş­me­li sen­di­kal hak ye­ri­ne, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı ve di­ğer... Bu Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da, Av­ru­pa Bir­li­ği ül­ke­le­ri bi­ze “(Göz­den Ge­çi­ril­miş) Sos­yal Şar­tı çe­kin­ce­siz onay­la­yın” di­yor, biz çe­kin­ce ko­yu­yo­ruz. Ni­ye çe­kin­ce ko­yu­yo­ruz; efen­dim, Yu­na­nis­tan’da da çe­kin­ce var... Dı­şiş­le­ri Ko­mis­yo­nun­da Ça­lış­ma Ba­kan­lı­ğı bü­rok­rat­la­rı­na so­rul­du: Han­gi ül­ke­ler bu ko­nu­da 4 ün­cü mad­de­nin bi­rin­ci fık­ra­sı­na iliş­kin çe­kin­ce koy­muş? De­di­ler ki: Fin­lan­di­ya, Tür­ki­ye ve Bul­ga­ris­tan.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, Fin­lan­di­ya’nın ol­ma­dı­ğı açı­ğa çık­tı. Bü­tün bel­ge­le­ri im­za­la­mış­lar; ama, Bul­ga­ris­tan ile Tür­ki­ye’yi, Yu­na­nis­tan ile Tür­ki­ye’yi ay­nı ke­fe­ye ko­ya­rak, hem ça­lış­ma ya­şa­mı­nı hem di­ğer ko­nu­la­rı...

(Mik­ro­fon oto­ma­tik ci­haz ta­ra­fın­dan ka­pa­tıl­dı)

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Bi­ti­ri­yo­rum. Te­şek­kür edi­yo­rum.

BAŞ­KAN – Sa­yın Çe­tin, te­şek­kür ede­rim. Şah­sı­nız adı­na, son­ra de­vam eder­si­niz.

Bu­yu­run. Son cüm­le­ni­zi ala­yım.

İZ­ZET ÇE­TİN (De­vam­la) – Son cüm­le­mi söy­lü­yo­rum: Ya­ni, Tür­ki­ye’yi o ül­ke­ler­le kı­yas­la­ya­rak, ça­lış­ma ya­şa­mı­nı hâlâ bu ko­nu­muy­la ta­şı­ma­ya kal­kış­ma­mız Tür­ki­ye için bir bü­yük ayıp. Ger­çek­ten, bu ulus­la­ra­ra­sı söz­leş­me­ler son de­re­ce önem­li. Cum­hu­ri­yet Halk Par­ti­si ola­rak biz de kat­kı yap­sak bi­le, de­ğiş­tir­me ola­na­ğı­mız yok. De­ği­şik­li­ği ya­sa­lar­da ya­pa­ca­ğız.

Bu duy­gu­lar­la, he­pi­ni­zi say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum.

Te­şek­kür edi­yo­rum. (CHP sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim.

Ana­va­tan Gru­bu adı­na, Er­zu­rum Mil­let­ve­ki­li İb­ra­him Öz­do­ğan.

Bu­yu­run Sa­yın Öz­do­ğan. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

ANA­VA­TAN PAR­Tİ­Sİ GRU­BU ADI­NA İB­RA­HİM ÖZ­DO­ĞAN (Er­zu­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; 976 sı­ra sa­yı­lı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı üze­rin­de Ana­va­tan Par­ti­si Gru­bu adı­na söz al­mış bu­lun­mak­ta­yım; Yü­ce He­ye­ti­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, bu ta­sa­rı­nın Yü­ce Mec­li­si­mi­zin gün­de­mi­ne gel­me­si ve­si­le­siy­le Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na kı­sa­ca de­ğin­mek ve Ana­va­tan Par­ti­si­nin ko­nu­nun bü­tü­nü­ne ba­kı­şı­nı özet­le­mek is­ti­yo­rum.

Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si hu­kuk ya­zı­nı­mız­da gi­de­rek ar­tan bi­çim­de in­ce­le­me­le­re ko­nu ol­du­ğu hal­de, onu ta­mam­la­yan Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı hak­kın­da ay­nı şey­le­ri söy­le­ye­me­yiz. 1961 ta­rih­li Şart, Tür­ki­ye ta­ra­fın­dan 1989’da onay­lan­dı. Onay ta­ri­hin­den iti­ba­ren de­ne­tim sis­te­mi de iş­le­me­ye baş­la­dı. Tür­ki­ye, 1990-1991 dö­ne­min­den baş­la­ya­rak, Şar­tın de­ne­tim sis­te­mi­ne 7 ra­por sun­muş­tur. İlk on yı­lı­nı ta­mam­la­yan de­ne­ti­me kar­şın, Şar­tın iç hu­ku­ku­mu­zu ciddî an­lam­da et­ki­le­di­ğin­den söz edil­me­si son de­re­ce güç­tür.

Bu­ra­da kul­la­nı­lan “et­ki­le­me” de­yi­mi en az iki an­la­ma gel­mek­te­dir. Bi­rin­ci­si, yük­sek mah­ke­me­le­rin ve Ana­ya­sa Mah­ke­me­si­nin Şart iç­ti­ha­dı­nı dik­ka­te al­ma­la­rı; ikin­ci­si, hü­kü­me­tin Şart de­ne­tim or­ga­nı iç­ti­ha­dı­na gö­re iş­lem­ler yap­ma­sı.

Ana­ya­sa­nın ka­bul et­ti­ği yön­te­me gö­re –Ana­ya­sa, mad­de 90- ka­nun hük­mün­de olan Şar­tın mah­ke­me­ler ta­ra­fın­dan uy­gu­lan­ma­sı söz ko­nu­su ola­bi­lir. Uy­gu­la­ma ör­ne­ği ola­cak ka­ra­ra ras­lan­ma­mış­tır. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si bir­kaç ka­ra­rın­da Şar­ta atıf­ta bu­lun­muş­tu; an­cak, yol­la­ma ya­pıl­mış ol­ma­sı, Şar­tın uy­gu­lan­dı­ğı an­la­mı­na gel­me­mek­te­dir.

Zo­run­lu eği­ti­mi se­kiz yı­la çı­ka­ran ya­sa­ya kar­şı açı­lan da­va­da, Ana­ya­sa Mah­ke­me­si, “Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın 9 un­cu ve 10 un­cu mad­de­le­rin­de de eği­tim hak­kı ve kap­sa­mıy­la il­gi­li dü­zen­le­me­le­re yer ve­ril­miş­tir” bi­çi­min­de bir yol­la­may­la ye­tin­miş­tir.

As­lın­da, bu da­va­da ip­ta­li is­te­nen ka­nun, mev­zu­atı­mı­zın kü­çük­le­rin 15 yaş­tan ön­ce ça­lış­tı­rıl­ma­ma­sı­nı ön­gö­ren şart­la -ki, bu 7 nci mad­de­dir- uyum içi­ne gir­me­si­ni sağ­lı­yor­du ve Av­ru­pa Sos­yal Hak­lar Ko­mi­te­si bu ko­nu­da Tür­ki­ye hak­kın­da bir ihlâl ka­ra­rı ver­miş­ti. Ana­ya­sa Mah­ke­me­si ip­tal is­te­mi­ni ret ge­rek­çe­sin­de bu du­ru­mu be­lirt­sey­di, Şar­tın Tür­ki­ye’de uy­gu­la­ma­ya ışık tut­tu­ğu­nu gös­ter­me­si ba­kı­mın­dan çok an­lam­lı ola­cak­tı.

İkin­ci ola­rak, ra­por de­ne­ti­mi sü­re­cin­de, Ko­mi­te­nin sap­ta­dı­ğı Şar­ta ay­kı­rı du­rum­la­rın dü­zel­til­me­si ama­cıy­la iç hu­kuk­ta de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı ak­la gel­mek­te­dir. Bu so­nun­cu ola­sı­lık he­nüz ger­çek­leş­miş de­ğil­dir.

Öte yan­dan, bu yol, ül­ke­miz­de pek bi­lin­me­mek­te­dir. Ulus­la­ra­ra­sı in­san hak­la­rı an­laş­ma­la­rı­nın iç hu­ku­ka et­ki­si­nin bil­gi­len­dir­me­den geç­ti­ği­ni vur­gu­la­mak ge­rek­li­dir. Do­la­yı­sıy­la, ger­çek et­ki­le­me, Şart iç­ti­ha­dı­nın Türk­çe ya­yın­lan­ma­sı ve in­ce­len­me­siy­le baş­la­ya­cak­tır.

Bu­nun­la bir­lik­te, et­ki­le­me­nin za­yıf­lı­ğı sa­de­ce Şart ve Tür­ki­ye bağ­la­mın­da söz ko­nu­su de­ğil­dir. Sos­yal hak­lar­da yay­gın, kü­re­sel bir il­gi­siz­lik dö­ne­mi ya­şan­mış olup, gü­nü­müz­de il­gi ar­tış sü­re­ci­ne gi­ril­miş­tir.

Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na kar­şı ge­liş­ti­ri­len il­gi­siz­li­ğin eko­no­mik ne­den­ler­le ala­ka­sı ola­bi­lir mi?! Bu so­ru­nun ya­nı­tı­nı da ir­de­le­mek la­zım­dır di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Şar­ta il­gi­siz­lik eko­no­mik ne­den­le­re bağ­la­na­bi­lir mi? Şar­tın uy­gu­lan­ma­sı ve et­ki­li­li­ği­ni ölç­me açı­sın­dan eko­no­mik du­rum­la doğ­ru oran­tı kur­ma­sı ya­nıl­tı­cı ola­bi­lir. Bu­nun­la bir­lik­te, eko­no­mik du­rum ile Şart ara­sın­da et­ki­le­şim ol­du­ğu açık­tır.

Kı­sa­ca vur­gu­la­mak ge­re­kir­se, Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın im­za­ya açıl­dı­ğı 1961 yı­lı, böl­ge­nin eko­no­mi­si­nin tam is­tih­dam ve ge­liş­me tab­lo­sun­da te­pe nok­ta­sın­da­dır. Bir ba­kı­ma, Şart, bir eko­no­mik ve sos­yal öz­gü­ven dö­ne­min­de im­za­ya açıl­mış­tır. 1973 pet­rol bu­na­lı­mı, Av­ru­pa’da uzun sü­re­li iş­siz­li­ğin yüz­de 40 ora­nı­na ulaş­ma ne­de­ni sa­yıl­mak­ta­dır. Bu ta­rih­ten son­ra tam is­tih­dam he­de­fi­nin ger­çek­leş­me­ye­ce­ği an­la­şı­lı­yor. 1983 son­ra­sı, eko­no­mik du­rum­da ye­ni­den iyi­leş­me gö­rü­lü­yor. Bu ara­da Şar­tın et­ki­li bir araç ha­li­ne ge­ti­ril­me­si yö­nün­de ça­lış­ma­lar baş­la­tı­lı­yor. Gü­nü­müz­de kü­re­sel­leş­me et­ki­le­ri, özel­lik­le sos­yal gü­ven­lik sis­tem­le­rin­de su­nu­lan hiz­met­le­rin özel­leş­ti­ril­me­si, es­nek ça­lış­ma za­man­la­ma­sı gi­bi eko­no­mi ağır­lık­lı uy­gu­la­ma­lar, Şar­tın ge­tir­di­ği ba­zı gü­ven­ce­le­rin za­yıf­la­ma­sı­na ya da ye­ni bir yo­rum­la­ma­ya yol aç­mış gö­rün­mek­te­dir.

Şar­tın de­ne­tim or­ga­nı olan Av­ru­pa Sos­yal Hak­lar Ko­mi­te­si, uzun bir za­man­dır Av­ru­pa’da ya­şa­nan iş­siz­lik ne­de­niy­le 1 in­ci mad­de­ye iliş­kin de­ne­tim­le­ri bu so­nu­ca bağ­la­ma­mak­ta­dır. Bu mad­de al­tın­da sa­de­ce göz­lem ve tes­pit ya­pıl­mak­ta; fa­kat, bu du­ru­mun Şar­ta uy­gun olup ol­ma­dı­ğı ka­ra­ra bağ­lan­ma­mak­ta­dır. Kı­sa­ca, bu alan­da de­ne­tim ya­pıl­ma­mak­ta­dır. Şar­tın bir­çok mad­de­sin­den ge­çen “imkânlar da­hi­lin­de” de­yi­mi, “eko­no­mik şart­lar” ola­rak an­la­şıl­mış­tı. Bu tür bir ka­yıt içe­ren yü­küm­lü­lük­le­rin öl­çüt­le­re bağ­lan­ma­sı çok zor­dur. Bu alan­lar­da de­ne­tim en alt dü­ze­ye in­mek­te, ba­zı du­rum­lar­da et­ki­siz ol­mak­ta­dır. Bu­na bir ör­nek ver­mek ge­re­kir­se, ai­le­nin eko­no­mik ve malî ted­bir­ler­le des­tek­len­me­si ko­nu­su­na yer ve­ren 16 ncı mad­de uy­gu­la­ma­sın­da, Ko­mi­te, göz­lem yap­mak­la ye­tin­mek­te, de­ğer­len­dir­me yap­mak­tan ka­çın­mak­ta­dır. Ko­mi­te, bu yü­küm­lü­lü­ğün da­ha et­kin bir şe­kil­de de­ne­ti­mi ama­cıy­la, son yıl­lar­da, eko­no­mik güç­lük için­de­ki ai­le­le­rin -çok ço­cuk­lu, yok­sul, tek ana-ba­ba­lı ve­sa­ire- na­sıl des­tek­len­di­ği ko­nu­sun­da hü­kü­met­le­re da­ha be­lir­gin so­ru­lar yö­nelt­me­ye baş­la­mış­tır. An­cak, ge­len ya­nıt­la­rın de­ğer­len­di­ril­me­sin­de ay­nı güç­lük­ler sür­mek­te­dir. Bu nok­ta­lar, Ko­mi­te de­ne­ti­mi­nin pek bir işe ya­ra­ma­dı­ğı, et­kin ol­ma­dı­ğı gi­bi ka­nı­la­rın yay­gın­laş­tı­rıl­ma­sı­na ve gi­de­rek, dev­let­le­rin bu ko­nu­lar­da bir tür ba­ğı­şık­lık ka­zan­ma­sı­na yol aç­mış­tır. Ço­ğu za­man öne sü­rü­len­le­re ba­kı­lır­sa, il­gi­siz­li­ğin te­mel ne­den­le­rin­den bi­ri de, sos­yal hak­lar uy­gu­la­ma­sı­nın ki­şi­sel hak­lar­dan çok fark­lı ol­ma­sı­dır. Ki­şi­sel hak­lar­da so­nuç alın­ma­sı, ge­nel­lik­le, ba­zı ka­nun­lar­da ve idarî dü­zen­le­me­ler­de de­ği­şik­lik ya­pıl­ma­sı, mah­ke­me ka­rar­la­rı­nın uy­gu­lan­ma­sıy­la sağ­la­na­bi­lir; an­cak, sos­yal hak­la­rın ge­liş­ti­ril­me­si ve uy­gu­lan­ma­sı, bi­li­nen tek­nik ve usul­ler­den da­ha fark­lı olan­la­rı­nı ve da­ha faz­la­sı­nı ge­rek­li kıl­mak­ta­dır.

Bir baş­ka il­gi­siz­lik ne­de­ni de, sos­yal hak­la­rın ma­li­ye­ti­nin yük­sek ol­ma­sı, bu ko­nu­lar­da ya­pı­la­cak har­ca­ma­la­rın eko­no­mik he­sap­la­ra uy­gun ol­ma­ma­sı­dır. Sos­yal hak­lar, bi­rey­sel hak­la­ra gö­re da­ha kar­ma­şık ya­pı­lı ol­duk­la­rın­dan, uy­gu­la­ma­da so­nuç alın­ma­sı, top­lum­sal ke­sim­le­rin ör­güt­len­me ve iş­le­yiş dü­zey­le­ri­ne bağ­lı­dır.

Kı­sa­ca, sos­yal hak­lar, sa­na­yi­leş­miş ül­ke­ler­de var olan ör­güt­len­me ve iş­le­yiş mo­de­li üze­ri­ne ku­rul­muş­tur. Do­la­yı­sıy­la, bu sü­re­cin ta­mam­lan­mış ol­ma­dı­ğı ve­ya iyi iş­le­me­di­ği ül­ke­ler­de, sos­yal hak­la­rın ge­liş­ti­ği­ni söy­le­mek müm­kün de­ğil­dir. Bu du­rum­da olan ül­ke­le­rin, sos­yal hak­lar­da ulus­la­ra­ra­sı de­ne­tim ön­gö­ren bir sis­te­me il­gi duy­ma­la­rı da as­la bek­le­ne­mez. Ku­ram­sal açı­dan doğ­ru olan bu hü­küm, uy­gu­la­ma­da doğ­ru­lan­ma­mış­tır. Baş­ka bir de­yim­le, Şar­ta ta­raf çe­şit­li ül­ke­ler­de ya­pı­sal bo­zuk­luk­lar de­vam et­mek­te­dir. Bu du­rum on­la­rın ta­raf ol­ma­sı­nı en­gel­le­me­miş­tir. Pek çok ül­ke, mev­cut so­run­la­rı­na kar­şın Şar­ta ta­raf ol­muş ve­ya Şar­tı im­za­la­mış­tır.

Sos­yal hak­la­rın, ya­pı­sal bo­zuk­luk­lar­dan, doğ­ru­dan doğ­ru­ya olum­suz bi­çim­de et­ki­len­dik­le­ri çok açık­tır. Ya­pı­sal bo­zuk­luk­lar, ge­nel eko­no­mik ve sos­yal ne­den­le­re bağ­lı ör­güt­len­me ve iş­le­yiş bo­zuk­luk­la­rı­dır. Kı­sa­ca­sı, ya­pı­sal bo­zuk­luk­lar, hü­kü­met­le­rin ma­ruz kal­dık­la­rı, is­te­dik­le­ri hal­de kı­sa va­de­de dü­zelt­me­le­ri müm­kün ol­ma­yan bo­zuk­luk­lar­dır.

Doğ­ru­su, ya­pı­sal bo­zuk­luk­la­rı olan ül­ke­le­rin, bu tür bo­zuk­luk­la­rın gi­de­ril­di­ği­ni var­sa­yan bir ulus­la­ra­ra­sı ta­ah­hüt sis­te­mi­ne gir­me­me­si bek­le­nir. Hü­kü­met­le­rin, çö­zü­mü uzun za­ma­na bağ­lı so­run­la­rın var­lı­ğı­na kar­şın, bu ko­nu­lar­da ulus­la­ra­ra­sı de­ne­ti­mi ka­bul et­me­le­ri hay­li ya­dır­ga­na­cak bir du­rum­dur.

De­ğer­li ar­ka­daş­lar, biz­de, ge­nel­lik­le sö­zü edi­len ka­yıt­dı­şı eko­no­mi, sos­yal gü­ven­ce­si ol­ma­yan iş­çi ça­lış­tır­ma an­la­mı­na gel­mek­te­dir. Şar­ta ta­raf di­ğer ül­ke­le­rin hiç­bi­rin­de bu tür bir ya­pı­sal bo­zuk­lu­ğa rast­lan­ma­mak­ta­dır.

Ço­cuk iş­çi ça­lış­tı­rıl­ma­sı, emek­li ay­lı­ğı kuy­ruk­la­rı, be­bek ve an­ne ölüm­le­ri, me­mur sen­di­ka­cı­lı­ğı­nın red­di gi­bi ol­gu­lar, biz­de, yay­gın ya­pı­sal bo­zuk­luk ör­nek­le­rin­den­dir. Bu­na kar­şı­lık, uzun sü­re­li iş­siz­lik, çev­re kir­li­li­ği, özel­lik­le halk sağ­lı­ğı­nı olum­suz et­ki­le­yen gı­da mad­de­le­ri, has­ta­ne sı­ra lis­te­le­ri, ki­şi ba­şı­na ulu­sal ge­li­ri 15 000 do­la­rın üze­rin­de olan ta­raf ül­ke­le­rin de üs­te­sin­den ge­le­me­di­ği ya­pı­sal bo­zuk­luk ör­nek­le­rin­den­dir.

Bu gi­bi du­rum­lar, ay­nı an­da bir­den çok te­mel sos­yal hak­kın ih­la­li­ne yol aç­mak­ta­dır. Bu tür so­run­la­rı olan ül­ke­le­rin Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na ta­raf ol­ma­la­rı, ön­ce­lik­le, ken­di­le­ri­nin is­te­me­di­ği bir du­rum­dur; an­cak, Av­ru­pa Kon­se­yi, iz­le­di­ği onay po­li­ti­ka­sıy­la, (Göz­den Ge­çi­ril­miş) Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­nın im­za­lan­ma­sı­nı özen­dir­mek­te­dir. İm­za­lan­mış olan ül­ke­ler­de ona­yı sağ­la­mak ama­cıy­la uyum ça­lış­ma­la­rı ya­pıl­mak­ta­dır. Tür­ki­ye, say­dı­ğı­mız ve baş­ka ya­pı­sal bo­zuk­luk­la­ra kar­şın, 1989’da uyum ça­lış­ma­sı ya­pıl­mak­sı­zın Şar­ta ta­raf ola­rak bir çe­liş­ki ve ce­sa­ret ör­ne­ği ser­gi­le­miş­tir; an­cak, bu ce­sur gi­ri­şim, ne­den­se Tür­ki­ye’de pek ir­de­len­me­miş­tir. Kı­sa­ca, pek çok ül­ke için ya­pı­sal bo­zuk­luk­la­rın var­lı­ğı borç al­tı­na gir­me­yi en­gel­le­me­miş­tir.

Av­ru­pa Kon­se­yi­nin iz­le­di­ği onay po­li­ti­ka­sı­nın ba­şa­rı­lı ol­ma­sı iki te­mel ne­den­den kay­nak­lan­mak­ta­dır: Şar­tın Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı gi­bi bir Av­ru­pa Kon­se­yi ka­za­nı­mı sa­yıl­ma­sı; Şar­tın es­nek onay sis­te­mi.

1990 son­ra­sın­da or­ta­ya çı­kan bir baş­ka so­nuç da, Av­ru­pa Kon­se­yi üye­li­ği­ne ka­bul ko­şu­lu ola­rak te­mel ant­laş­ma­la­rın aday ül­ke ta­ra­fın­dan onay­la­na­cak ol­ma­sı­dır. Av­ru­pa Kon­se­yi, es­ki­den, sa­de­ce Av­ru­pa İn­san Hak­la­rı Söz­leş­me­si­ni bu ni­te­lik­te sa­yar­ken, bu de­fa, Şart­la bir­lik­te, iş­ken­ce­nin ön­len­me­si­ni de üye­le­rin or­tak an­la­yı­şı ya da ka­za­nı­mı say­mış­tır. Bun­la­ra, son za­man­lar­da, Ulu­sal Azın­lık­la­rın Ko­run­ma­sı Hak­kın­da Çer­çe­ve Söz­leş­me­si ile Böl­ge ya da Azın­lık Dil­le­ri Av­ru­pa Söz­leş­me­si de ek­len­miş­tir.

Kı­sa­ca, ye­ni ül­ke­ler, du­rum­la­rı uy­gun ol­ma­sa da, Av­ru­pa Kon­se­yi­ne gi­riş ge­rek­tir­di­ği için, Şar­tı onay­la­mak zo­run­da kal­mış­lar­dır. Bu du­rum, on­la­rı, onay sı­ra­sın­da ih­ti­yat­lı bir tu­tu­ma ya da mi­ni­mum onay po­li­ti­ka­sı­na zor­la­mış­tır. Ge­nel­lik­le, ant­laş­ma­lar, bü­tün hü­küm­le­riy­le ona­ya ta­bi­dir; tam onay güç­lü­ğü var­sa, çe­kin­ce koy­ma imkânı ta­nın­mış­tır; an­cak, bir­den çok mad­de­ye çe­kin­ce ko­nul­ma­sı, ge­nel ni­te­lik­te çe­kin­ce sa­yı­la­bi­lir ve rast­lan­ma­yan bir du­rum­dur. Bu­na kar­şı­lık Av­ru­pa Sos­yal Şar­tın­da se­çim­lik onay sis­te­mi ön­gö­rül­müş­tür. Bu­na gö­re, Şar­tın, 1, 5, 6, 12, 13, 16 ve 19 un­cu mad­de­le­rin­den en az 5’inin, ka­lan kı­sım­dan 10 mad­de ve­ya bu kı­sım­dan 45 pa­rag­ra­fın onay­lan­ma­sı ye­ter­li­dir. Tür­ki­ye, as­garî onay­la ye­tin­miş­tir. Bu tür du­rum­lar­da, âdet­ten ol­muş­tur, şu söz, hep söy­le­nir de­ğer­li ar­ka­daş­lar: “Keş­ke, dış­po­li­ti­kay­la il­gi­li önem­li gün­dem mad­de­le­ri­ni, bu­ra­da, Yü­ce Mec­li­si­miz­de da­ha sık tar­tış­ma fır­sa­tı bu­la­bil­sek; bu sa­ye­de, bel­ki, Ha­ri­ci­ye­miz ile hal­kı­mız ara­sın­da da bir köp­rü va­zi­fe­si gö­re­bi­li­riz” di­ye. Bu, önem­li bir mis­yon olur. Zi­ra, de­ğer­li dip­lo­ma­tı­mız, bü­yü­ğü­müz Sa­yın Kâmran İnan’ın çok do­ku­nak­lı bir eleş­ti­ri­si var­dır; Sa­yın İnan di­yor­du ki: “Kay­ma­ka­mın dün­ya­dan ha­be­ri yok, dip­lo­ma­tın da Tür­ki­ye’den ha­be­ri yok.” Bu ül­ke­nin en bü­yük so­ru­nu da… Ben de, bu tes­pi­te ca­nı­gö­nül­den ka­tı­lı­yo­rum ve gü­cü­nü hal­kı­nın ira­de­sin­de bu­lan sağ­lam bir dış po­li­tik viz­yon di­li­yo­rum.

He­pi­ni­zi en de­rin say­gı­la­rım­la se­lam­lı­yo­rum. (Ana­va­tan Par­ti­si sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

BAŞ­KAN – Te­şek­kür ede­rim Sa­yın Öz­do­ğan.

Üçün­cü ko­nuş­ma­cı, AK Par­ti Gru­bu adı­na, Ço­rum Mil­let­ve­ki­li Agâh Kaf­kas.

Sa­yın Kaf­kas, bu­yu­run efen­dim.

AK PAR­Tİ GRU­BU ADI­NA AGÂH KAF­KAS (Ço­rum) – Sa­yın Baş­kan, de­ğer­li mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım; he­pi­ni­zi, AK Par­ti Gru­bu adı­na say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. 976 sı­ra sa­yı­lı Av­ru­pa Sos­yal Şar­tı­na De­ği­şik­lik Ge­ti­ren Pro­to­ko­lün Onay­lan­ma­sı­nın Uy­gun  Bu­lun­du­ğu­na Da­ir Ka­nun Ta­sa­rı­sı hak­kın­da, AK Par­ti Gru­bu adı­na gö­rüş­le­ri­mi açık­la­mak üze­re hu­zur­la­rı­nız­da­yım.

Bi­lin­di­ği gi­bi, ulus­la­ra­ra­sı stan­dart­la­rı ya­ka­la­mak, çağ­daş­laş­ma pers­pek­ti­fin­de yü­rü­yen her ül­ke­nin te­mel he­def­le­ri ara­sın­da ve ül­ke­miz de, bu­nu, uzun yıl­lar­dır ger­çek­leş­tir­me ça­ba­sı içe­ri­sin­de­dir. Bu­gün bu yap­tı­ğı­mız dü­zen­le­mey­le de, Mec­li­sin onay­la­ma­sıy­la da, bu ko­nu­da­ki iler­le­me­le­ri­mi­zin so­mut adım­la­rın­dan bir ta­ne­si­ni da­ha ger­çek­leş­tir­miş ol­ma­nın mut­lu­lu­ğu­nu ya­şı­yo­ruz ve bu­nun de­tay­la­rı­nı -ka­nun mad­de­le­ri açık- bi­raz ön­ce ko­nu­şan de­ğer­li ar­ka­da­şım Sa­yın Çe­tin de açık­la­dı, tek­rar ol­ma­ma­sı ne­de­niy­le de ben de­tay­la­rı­na gir­mek is­te­mi­yo­rum; an­cak, bu­ra­da bir­kaç ko­nu­ya açık­lık ge­tir­mek is­ti­yo­rum; ya­ni, bu ül­ke he­pi­mi­zin ve bu ül­ke Par­la­men­to­su­nu, bu Yü­ce Mil­let iz­li­yor. O ne­den­le de, bu­ra­da yap­tı­ğı­mız ko­nuş­ma­lar, yap­tı­ğı­mız dü­zen­le­me­ler­de, ön­ce hem Par­la­men­to ola­rak ken­di­mi­ze hak­sız­lık yap­mak­tan  vaz­geç­me­li­yiz hem de ül­ke­mi­ze hak­sız­lık yap­mak­tan vaz­geç­me­li­yiz. Bu 22 nci Dö­nem Par­la­men­to­su, Tür­ki­ye’de, de­mok­ra­tik­leş­me adı­na, ça­lış­ma ha­ya­tı­nın dü­zen­len­me­si adı­na dev­rim ni­te­li­ğin­de bir­çok iler­le­me­yi ger­çek­leş­tir­miş bir Par­la­men­to­dur. Bun­dan, İk­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le he­pi­mi­zin pa­yı­mı­zı al­ma­mız ge­rek­ti­ği­ni dü­şü­nü­yo­rum. Ön­ce­lik­le par­la­men­ter sis­tem ve Par­la­men­to­ya kar­şı özen­li ol­ma ko­nu­sun­da he­pi­miz du­yar­lı ol­ma­lı­yız.

Ben, bu ko­nu­ya gir­me­den ön­ce, bi­raz ön­ce, bir ön­ce­ki ka­nun ta­sa­rı­sı gö­rü­şü­lür­ken, bir ar­ka­da­şı­mın, is­mim­den de söz ede­rek söy­le­di­ği bir­kaç cüm­le­yi dü­zelt­me ih­ti­ya­cı­nı his­se­de­rek söz­le­ri­me baş­la­mak is­ti­yo­rum. Ar­ka­da­şı­mız ora­da di­yor ki: “İçi­miz­de, ta­biî ki her ba­kım­dan tak­dir et­ti­ği­miz, re­jim­le prob­le­mi ol­ma­yan çok sa­yı­da ar­ka­da­şı­mız var. Biz bu­nu bi­li­yo­ruz; ama, bi­li­yo­ruz ki, ta­kın­tı­lı ar­ka­daş­la­rı­mız da var. Bun­la­rı da bi­li­yo­ruz. Re­jim­le so­ru­nu olan ar­ka­daş­la­rı­mız da var. Bun­la­rı da bi­li­yo­ruz” di­yor ve bu­nun üze­ri­ne biz, ar­ka­da­şı­mı­za şu­nu söy­lü­yo­ruz…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Kaf­kas, ben öy­le bir ko­nuş­ma yap­ma­dım.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - … Bu­ra­da, Yü­ce Mec­lis­te bü­tün par­la­men­ter­ler ye­min et­miş­tir ve re­jim­le prob­le­mi olan in­san­lar bu Par­la­men­to­nun, Yü­ce Par­la­men­to­nun ça­tı­sı al­tın­da ola­maz. Re­ji­mi ko­ru­mak, kol­la­mak kim­se­nin te­ke­li al­tın­da ola­maz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ve bir baş­ka­la­rı­nı re­jim mu­ha­li­fi gi­bi gös­ter­me­ye de bu ül­ke­de kim­se­nin hak­kı ve had­di ola­maz di­ye dü­şü­nü­yo­rum; çün­kü, bu Par­la­men­to, ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le cum­hu­ri­ye­tin te­mel il­ke­le­ri­ni or­ta­ya koy­muş bir par­la­men­to­dur.

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sen Hür­ri­yet Ga­ze­te­si­ni oku­dun mu; Emin Çö­la­şan’ı ?!. Ön­ce onu bir oku.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Yi­ne, ar­ka­da­şı­mız “80 ki­lo­met­re öbür ta­raf­ta top pat­la­dı­ğı za­man­ki Ku­ru­cu Mec­li­sin ru­hu ney­se, bi­zim ru­hu­muz da… bu Mec­lis o ru­hu kay­bet­miş­tir” di­yor…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Kaf­kas, hiç öy­le bir şey ko­nuş­ma­dım. Ne­re­den çı­ka­rı­yor­sun?!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Şim­di, ben, bu­ra­da üzün­tüy­le sey­re­di­yo­rum. Ben ina­nı­yo­rum ki, bu Mec­lis, bu yü­ce ça­tı, Ku­ru­cu Mec­lis­te ruh, he­ye­can, iman, azim, ül­ke­nin bir­li­ği, bü­tün­lü­ğü adı­na ne ka­rar­lı­lık var­sa, 22 nci Dö­nem Par­la­men­to­sun­da da ay­nı ka­rar­lı­lık var­dır, 102 nci Par­la­men­to dö­ne­min­de de ay­nı ka­rar­lı­lık ebe­di­yen sü­re­cek­tir. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – 23 ün­cü Dö­nem­de siz ola­ma­ya­cak­sı­nız ma­ale­sef! De­vam et sen…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Yi­ne, de­ğer­li ar­ka­da­şı­mız di­yor ki, ce­bin­den bir bel­ge çı­ka­rı­yor…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Kaf­kas, kim söy­le­di? Be­nim ko­nuş­ma­la­rı­mı ge­ti­rin Sa­yın Baş­kan. Be­nim ko­nuş­ma­la­rım­da öy­le bir şey yok.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Bir da­ki­ka ar­ka­daş­lar…

… ce­bin­den bir bel­ge çı­ka­rı­yor ve di­yor ki: “Bir gün…”

BAŞ­KAN – Sa­yın Kaf­kas, lüt­fen ko­nuy­la il­gi­li ko­nu­şur mu­su­nuz.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, be­nim ko­nuş­ma­la­rım­da öy­le bir şey yok; ge­tir­tin ko­nuş­ma­la­rı­mı!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Sa­yın Baş­ka­nım, bu­ra­da is­mim ge­çi­ri­le­rek söy­len­miş bir şey var.

BAŞ­KAN – An­la­dım.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Ha­yır, ben se­nin adın­dan söz et­me­dim.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Ve ben, o za­man söz is­te­dim, söz ver­me­di­niz ve bir dü­zelt­me­yi, tu­ta­nak­la­ra geç­me­si açı­sın­dan bir dü­zelt­me­yi yap­mak is­ti­yo­rum.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, ben öy­le bir şey söy­le­me­dim.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Şim­di, bu­ra­da di­yor ki ar­ka­da­şı­mız…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, ko­nu­yu çar­pı­tı­yor; öy­le bir ko­nuş­ma yap­ma­dım.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Tu­ta­nak­lar­dan oku­yo­rum, di­yor ki ar­ka­da­şı­mız…

BAŞ­KAN – Söy­le­dim Sa­yın Çe­tin; lüt­fen…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Ha­yır, ben ko­nuş­ma­dım öy­le bir şey.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Sa­yın Çe­tin, sa­kin olun. Esa­sa ge­li­yo­rum. Sa­kin ol… Sa­kin ol…

Bak, di­yor ki ar­ka­da­şı­mız…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Kim onu di­yen?

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - … ce­bin­den bir kâğı­dı çı­ka­ra­rak “bu­nu şim­di oku­ma­ya­ca­ğım; ama, bu Par­la­men­to­da, bir gün bi­zi çok kız­dı­rır­sa­nız, bu­nu oku­ya­ca­ğım. Bu­nu oku­du­ğum za­man da ba­ka­ca­ğım, Sa­yın Agâh Kaf­kas hop­lu­yor mu yok­sa kol­tu­ğun al­tı­na mı gi­ri­yor; o za­man ba­ka­ca­ğız. Evet, al­tı­nı çi­ze­rek söy­lü­yo­rum: Şim­di oku­mu­yo­rum, o za­man ba­ka­ca­ğız.”

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, tu­ta­na­ğın ta­ri­hi kaç­tır; ne­re­den bah­se­di­yor?! Han­gi za­man­da kal­mış?!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Şim­di, tam bu­ra­da şu­nu söy­le­mek is­ti­yo­rum: Bu Par­la­men­to­da, bu par­la­men­ter­ler­le il­gi­li bi­ri­le­ri­nin bir bil­gi­si var­sa, bi­ri­le­ri ken­din­ce si­cil tu­tu­yor­lar­sa, Par­la­men­to dı­şın­da bir yer­ler­de bun­la­rın si­cil­le­ri tu­tu­lu­yor ve cep­le­rin­de gez­di­ri­yor­lar­sa, bu, et­tik­le­ri ye­mi­ne iha­net­tir. Var­sa ön­le­rin­de bel­ge­si, bil­gi­si, bu­nu or­ta­ya ko­yar­lar ve bu­nu da otu­rur ko­nu­şu­ruz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – İş­te bel­ge!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Kim­se­nin re­jim­le der­di ola­maz, ki­min re­jim­le prob­le­mi var­sa da onun he­sa­bı so­ru­lur; ama, Yü­ce Par­la­men­to­yu, par­la­men­ter­le­ri töh­met al­tın­da bı­rak­ma­ya hiç kim­se­nin hak­kı yok­tur di­ye dü­şü­nü­yo­rum. He­le ki şah­sım adı­na, ben, kol­tu­ğun al­tı­na ha­ya­tım bo­yun­ca gir­me­dim; el­li yıl­dır Agâh Kaf­kas ol­mak için ça­ba sarf et­tim, el­li yıl­dır de­mok­rat du­ru­şum­da, çiz­gim­de hiç­bir ta­vi­zim ol­ma­dı, bun­dan son­ra da ol­ma­ya­cak­tır, biz ha­ya­tı­mız bo­yun­ca hiç kol­tuk, ma­sa al­tı­na gir­me­dik; ama, ma­sa­nın al­tın­dan ha­ya­ta ba­kan­la­rı an­la­mak­ta da zor­luk çek­ti­ği­mi ifa­de ede­rek bir baş­ka ko­nu­ya geç­mek is­ti­yo­rum.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – De­mok­ra­si­yi de kir­let­me ba­ri!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Şim­di, bu­ra­da, de­ğer­li ar­ka­da­şım…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, tu­ta­na­ğın ta­ri­hi­ni, nu­ma­ra­sı­nı söy­ler mi­si­niz. Ne­re­de bah­se­di­yor?

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – De­ğer­li ar­ka­da­şım, fo­to­ko­pi bu­ra­da, ve­re­yim ben sa­na. Fo­to­ko­pi bu­ra­da, ben sa­na ve­re­yim.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kaf­kas, Ge­nel Ku­ru­la hi­tap edin, ko­nuy­la il­gi­li ko­nu­şa­lım.

Bu­yu­run.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Fo­to­ko­pi bu­ra­da, tu­ta­nak­tan oku­yo­rum. Tu­ta­nak­tan oku­yo­rum.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Kim ko­nuş­tu on­la­rı? Ben mi ko­nuş­tum?

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Sa­yın Çe­tin, ma­dem şim­di­den otur­du­ğu­nuz yer­den bir şey­ler söy­lü­yor­su­nuz, o za­man şu­nu söy­le­mek zo­run­da­yım.

BAŞ­KAN – Sa­yın Kaf­kas, lüt­fen bir sa­taş­ma­yı de­vam et­tir­me­ye­lim, ko­nu­ya ge­le­lim efen­dim.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Şim­di, de­ğer­li ar­ka­da­şım, bi­raz ön­ce­ki ko­nu­şan ar­ka­da­şı­mı ben esef­le din­le­dim. Mes­lek­ta­şım ve yıl­lar­dır be­ra­ber emek mü­ca­de­le­si ver­di­ği­miz ar­ka­da­şı­mız. Esef­le din­le­dim ve “Özal dö­ne­min­de ‘biz Çan­ka­ya’nın şiş­ma­nı, iş­çi düş­ma­nı’ di­ye slo­gan atı­yor­duk, oy­sa ki, bu dö­nem­de, AK Par­ti dö­ne­min­de o ka­dar çok ge­ri­ye gi­diş ol­du ki, bun­la­rın lis­te­si” de­di ve say­dık­la­rı­na bak­tım ve ger­çek­ten, biz ay­nı yer­de mi ya­şı­yo­ruz, ay­nı ge­ze­gen­de mi­yiz, ni­ye bun­la­rı böy­le söy­lü­yor­lar, an­la­mak­ta güç­lük çek­tim.

He­men söz­le­ri­nin ba­şın­da Sa­yın Çe­tin “has­ta­ne­le­rin dev­ri, bir­leş­me­si” de­di. Ya, Al­la­haş­kı­na, va­tan­da­şın ara­sı­na gi­rin, lüt­fen, va­tan­da­şın ara­sı­na gi­rin ve lüt­fen va­tan­da­şın ara­sı­na gi­rin…

TUN­CAY ER­CENK (An­tal­ya) – Sen gir!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sen bir gir­se­ne!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – …sağ­lı­ğın bir­leş­me­sin­den do­la­yı, has­ta­ne­le­rin bir­leş­me­sin­den do­la­yı, yurt­taş­la­rı­mı­zın sağ­lık hiz­me­ti al­ma­sın­da­ki ka­li­te­yi Al­la­haş­kı­na gö­rün.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Ya­hu, ne ka­li­te­sin­den bah­se­di­yor­sun!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ec­za­ne kuy­ruk­la­rın­da re­zil olan in­san­la­rı­mı­zın, çağ­daş ko­şul­lar­da bü­tün ec­za­ne­ler­den ila­cı­nı al­dı­ğı­nı gi­din gö­rün!

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Mu­aye­ne­ha­ne­ye git­me­den has­ta­nın hak­kı yok, bı­çak pa­ra­sı al­ma­dan ame­li­yat ya­pıl­mı­yor, sen hâlâ ka­li­te­den bah­se­di­yor­sun. Ke­pa­ze­lik! Has­ta­ne­le­rin du­ru­mu­nun ne ol­du­ğu­nu gör­mü­yor mu­su­nuz! Lüt­fen…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Lüt­fen, he­ye­can­lan­ma! He­ye­can­lan­ma!.. Sa­kin ol!.. Bu­nu va­tan­da­şı­mız din­li­yor, mil­le­ti­miz din­li­yor. Mil­le­ti­miz din­li­yor.

Ba­kın, bu­ra­da bir şey an­la­tır­ken…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Mas­ra­fı­nı söy­le! Kaç tril­yon?!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Özel­lik­le, söy­le­di­ği­niz sö­zün kar­şı­lı­ğı ol­ma­ya­cak…

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du)- Sa­yın Kaf­kas, bil­me­di­ği­niz ko­nu­yu ko­nuş­ma­yın ora­da.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – …kim­se bu­nun ce­va­bı­nı ver­me­ye­cek, böy­le bir an­la­yış yok; böy­le bir an­la­yış yok.

Şim­di, siz, tu­ta­cak­sı­nız, bu­ra­da, İş Ka­nu­nu­nu çı­ka­rır­ken “al­tı ay kö­le­lik ya­sa­sı” de­di­ği­niz ya­sa, bir yı­lı aş­kın­dır, iki yı­la ya­kın­dır yü­rür­lük­te ve bu ya­sa­nın hiç de kö­le­lik ya­sa­sı fa­lan ol­ma­dı­ğı or­ta­ya çık­tı ve bu­gün, ar­tık, bü­tün bi­lim­sel sem­poz­yum­lar­da bu ya­sa­nın Av­ru­pa stan­dart­la­rın­da ol­du­ğu gös­te­ri­li­yor.

Ar­ka­daş­lar, in­saf edin. Yir­mi yıl­dır, biz, ILO’nun Ap­li­kas­yon Ko­mi­te­sin­de, ya­ni, ILO’nun -hal­kın an­la­ya­ca­ğı li­san­la söy­le­ye­cek­sek- ka­ra lis­te­sin­de ten­ki­de alın­dı­ğı… Yir­mi yıl­dır dört de­fa alın­ma­mış, yir­mi yıl­da dört de­fa alın­ma­mış ve bi­zim dört yıl­lık İk­ti­da­rı­mı­zın üç yı­lı­dır bu. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Yir­mi yıl­da dört ta­ne alın­ma­mış ve bu yir­mi yı­lın dört ta­ne alın­ma­mış olan bu dört yı­lı, bi­zim dört yıl­lık İk­ti­da­rı­mı­zın üç yı­lı­dır. Ya­ni, ar­tık, Av­ru­pa şart­la­rın­da, Av­ru­pa sos­yal şart­la­rın­da, ILO’nun şart­la­rın­da, biz, Ap­li­kas­yon Ko­mi­te­si­ne alın­ma­mak­tan ar­tık gu­rur duy­du­ğu­nu­zu, bu ül­ke­nin par­la­men­te­ri ola­rak, bu ül­ke­nin Par­la­men­to­sun­da bu­lu­nan in­san­lar ola­rak, bu­nun onu­ru­nu hep be­ra­ber ya­şa­ya­lım, ik­ti­da­rıy­la mu­ha­le­fe­tiy­le. Si­ze rağ­men yap­ma­dık bu­nu…

Son­ra, bir baş­ka ten­kit ya­pı­yo­ruz: Hü­kü­met­ten ge­len… San­ki, Hü­kü­met ile AK Par­ti Gru­bu fark­lı par­ti­ler­den. Hü­kü­met­ten ge­len an­la­yış ya­sa­da şuy­muş, ko­mis­yon­lar­da­ki de­ği­şi­len­ler bu ol­muş. Ya, ko­mis­yon­lar­da… On­dan son­ra­ki ko­nuş­ma­nız­da da di­yor­su­nuz ki, biz, ko­mis­yon­lar­da, ya­ni, biz tek­lif­le­ri­mi­zi su­nu­yo­ruz; ama, so­nu­cu be­lir­le­ye­me­dik di­ye, ken­di ko­nuş­ma­nız­da söy­lü­yor­su­nuz. O ko­mis­yon­lar­da­ki ya­pı­lan dü­zen­le­me­yi ki­min oy­la­rıy­la, han­gi mil­let­ve­kil­le­ri, na­sıl dü­zen­le­me yap­mış­lar?! Bu, AK Par­ti­li­le­rin oy­la­rı de­ğil mi, AK Par­ti­li­ler ta­ra­fın­dan ya­pıl­ma­mış mı?!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – De­mok­ra­si an­la­yı­şın bu ka­dar…

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Bi­zim de­mok­ra­si an­la­yı­şı­mız bu iş­te.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Par­la­men­ter sis­te­mi sin­di­re­me­di­ğin bel­li.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Hü­kü­met­ten ge­le­nin, in­sa­nı­mı­zın, hal­kı­mı­zın… Par­la­men­to hiç kim­se­nin…

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Kim yap­mış­sa o ko­nuş­ma­yı, doğ­ru söy­le­miş.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ege­men­lik ka­yıt­sız şart­sız mil­le­tin­dir ve AK Par­ti Gru­bu, Hü­kü­me­tin­den ge­len­le­ri da­ha da iyi­leş­tir­me ko­nu­sun­da hep adım­lar at­mış­tır, yap­mış­tır, yap­ma­ya da de­vam et­mek­te­dir. O ne­den­le, bir de­fa, ül­ke­mi­ze hak­sız­lık yap­mak­tan, Al­la­haş­kı­na vaz­ge­çin.

Şim­di, Tür­ki­ye’de ilk de­fa, Türk Ce­za Ka­nu­nu­na, sen­di­kal ör­güt­len­me­yi en­gel­le­yen­le­re ha­pis ce­za­sı ko­yu­yor­su­nuz. Bu bir dev­rim de­ğil­dir de ne­dir Al­la­haş­kı­na?! İlk de­fa, Tür­ki­ye’de, iş gü­ven­ce­si­ni ya­sal uy­gu­la­ma­ya AK Par­ti dö­ne­min­de ko­yu­yo­ruz. Ya­ni, bu dü­zen­le­me de­ğil­dir de, Al­la­haş­kı­na, ne­dir?! Ya­ni, bun­la­rın al­tı­nı çiz­me­miz la­zım.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Han­gi sen­di­ka­ya git­ti­ği bel­li.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Şim­di, ba­kı­yor­su­nuz de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım, bu­ra­da, du­rup du­rup, sen­di­kal ha­re­ke­ti suç­la­ma­ya: “Ni­ye grev ol­mu­yor?” Ya­hu, gre­vin bir ne­de­ni olur, onun için grev olur. Ya­ni, ni­ye grev ol­mu­yor di­ye te­la­şa ka­pı­lıp, bir ta­ne sen­di­ka AK Par­ti­nin gü­dü­mün­de, öbür kon­fe­de­ras­yon baş­ka iş­ler ya­pı­yor, öbü­rü de gün­dem­den kalk­tı di­ye, gel­di­ği­niz ala­nı, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­mi­zi ve bu­ra­da hiç­bir şe­kil­de ce­vap ver­me imkânı ol­ma­yan in­san­la­rı töh­met al­tın­da bı­rak­mak, han­gi izan­la, han­gi de­mok­ra­si an­la­yı­şıy­la izah edi­le­bi­lir Al­la­haş­kı­na?! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar) Ya­ni, şim­di bu­nu na­sıl izah ede­bi­lir­si­niz?! Tür­ki­ye’de, sen­di­kal ha­re­ket, özel­lik­le iş­çi sen­di­ka­la­rı­mız­da, me­mur sen­di­ka­la­rı­mız­da fev­ka­la­de ba­şa­rı­lı iş­ler ya­pı­lı­yor. Her za­man, de­mok­ra­si­de, bi­zim ho­şu­mu­za gi­den­le­ri ya­pa­cak­lar di­ye bir ku­ral yok. Fark­lı dü­şü­ne­cek­ler ve fark­lı çı­kar grup­la­rı­nın hak­la­rı­nı sa­vu­nu­yor­lar; do­ğal ola­rak da, bu hak­la­rı sa­vu­nur­ken, si­zin­le ters dü­şe­cek­ler.

Si­zin bu­ra­da şu man­tı­ğa ge­li­yor ol­ma­nız la­zım: Ya, ni­ye biz on­lar­la ör­tüş­mü­yo­ruz? Ni­ye on­lar böy­le dü­şü­nü­yor da biz fark­lı dü­şü­nü­yo­ruz di­ye mu­ha­le­fet yap­ma, il­la mu­ha­le­fet ya­pa­ca­ğız di­ye bir an­la­yı­şın sa­hi­bi ol­mak ye­ri­ne o ar­ka­daş­la­rı­mız­la ça­lış­ma ya­şa­mı­nı sür­dür­se­niz, bir­çok şe­yi da­ha sağ­lık­lı gör­me imkânı­nız olur di­ye dü­şü­nü­yo­rum.

Siz de bi­li­yor­su­nuz ki Sa­yın Çe­tin, İş Ka­nu­nun­da iş­çi­le­rin le­hi­ne olan 5 ta­ne mad­de var­dı ve bu Par­la­men­to, ilk de­fa -tek­ri­ri mü­za­ke­rey­le- bi­zi an­la­dı, emek dün­ya­sı­nı an­la­dı, kon­fe­de­ras­yon­lar­la mu­ta­ba­ka­ta var­dı­ğı­mız 5 mad­de, ay­nen, har­fi har­fi­ne, tek ke­li­me de­ğiş­tir­mek­si­zin, tek­ri­ri mü­za­ke­rey­le bu­ra­dan geç­ti. Tür­ki­ye Cum­hu­ri­ye­ti ta­ri­hin­de 22 dö­nem­dir Par­la­men­to var, sen­di­ka­la­rı­mız var. İlk de­fa sos­yal ta­raf­lar­la uz­la­şı ara­ma gay­re­ti bi­zim dö­ne­mi­miz­de ve ku­rum­sal ya­pı­la­ra ka­vuş­tu­ru­la­rak ve sık sık sos­yal ta­raf­lar bir­lik­te ha­re­ket edi­le­rek ger­çek­leş­ti­ril­di. Al­la­haş­kı­na, se­nin­le be­ra­ber ay­nı ko­mis­yon­da ça­lış­tık. Tür­ki­ye’de dev­rim ni­te­li­ğin­de bir sos­yal gü­ven­lik re­for­mu ger­çek­leş­tir­me­dik mi?

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Han­gi dev­rim­den bah­se­di­yor­sun?

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Gö­re­ce­ğiz, dev­rim mi gö­re­ce­ğiz!..

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Ya­ni, ar­tık, bit­miş, if­las et­miş, norm ve stan­dart bir­li­ği­ni kay­bet­miş, 3 ta­ne ay­rı ku­rum, 6 ta­ne ay­rı emek­li­lik sis­te­mi olan sos­yal gü­ven­lik re­for­mu­nu tek ça­tı al­tın­da top­lu­yor ol­mak. Ana kar­nın­dan baş­la­yıp, 18 ya­şı­na ka­dar ba­ba­sı ça­lı­şı­yor mu, ki­min ço­cu­ğu­dur di­ye ba­kıl­mak­sı­zın, zen­gin mi­dir yok­sul mu­dur di­ye ba­kıl­mak­sı­zın, Tür­ki­ye yurt­ta­şı ol­mak ye­ter­li­dir di­ye dev­le­tin gü­ven­ce­si­ne al­mak, bu ba­şa­rı de­ğil mi­dir?! Al­la­haş­kı­na bun­la­rı ni­ye pay­laş­mı­yo­ruz?! Ni­ye ken­di­mi­ze iha­net edi­yo­ruz?! (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

Ni­ye bu Par­la­men­to­nun say­gın­lı­ğı­na za­rar ve­re­cek iş­ler­le iş­ti­gal et­me­ye de­vam edi­yo­ruz?! Ge­lin, bu Par­la­men­to­nun onu­ru­na, bu Par­la­men­to­nun me­ha­be­ti­ne ya­kı­şa­cak şe­kil­de… Bi­zim­le, be­nim­le ay­nı şe­kil­de dü­şün­mü­yor ola­bi­lir­si­niz. Her fik­ri­ni­ze say­gı du­yu­yo­rum; ama, Par­la­men­to­yu, par­la­men­ter sis­te­mi, si­vil top­lum ör­güt­le­ri­ni aşa­ğı­la­ya­rak bir ye­re gi­de­me­yiz.

Biz, ön­ce de­mok­ra­si­ye ina­nı­yor­sak, fark­lı dü­şün­ce­le­rin de ola­bi­le­ce­ği­ne say­gı gös­tert­me­li­yiz. İkin­ci­si -gü­ve­nir­si­niz gü­ven­mez­si­niz, se­ver­si­niz sev­mez­si­niz- biz, mil­le­tin ide­al­le­riy­le, mil­le­tin he­ye­can­la­rıy­la, mil­le­tin umut­la­rıy­la ör­tüş­tü­ğü­müz için bu ka­dar bü­yük bir gru­bun sa­hi­bi­yiz. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Bir da­ha gö­re­me­ye­cek­si­niz; ce­za­sı­nı gö­re­cek­si­niz. Geç­miş ol­sun.

ALİ TO­PUZ (İs­tan­bul) – Ba­ra­jı ge­çe­me­ye­cek­si­niz.

İ. SA­Mİ TAN­DOĞ­DU (Or­du) – Si­zi Ka­ra­de­niz’e gö­me­ce­ğiz, Ka­ra­de­niz’e… Ka­ra­de­niz’e… De­ni­ze gö­me­ce­ğiz si­zi.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – Onun için de bu Grup, mil­le­tin ira­de­si­ni, mil­le­tin is­tem­le­ri­ni, mil­le­tin dert­le­ri­ne de­va ol­ma gay­re­ti içe­ri­sin­de ol­ma­yı sür­dü­re­cek.

Ba­kın, bu mil­le­te rağ­men, mil­le­tin öl­çü­sü­nü ko­yar­sa­nız, bu mil­le­tin öl­çü al­ma ko­nu­sun­da­ki has­sa­si­ye­ti her se­çim dö­ne­min­de çok in­ce ayar­lı ya­pıl­mış­tır. Bu Par­la­men­to­da bu­nun da acı­sı­nı çok ya­şa­mış bir ge­le­nek­ten ge­len ar­ka­daş­la­rı­mız var­dır. Bu kos­ko­ca cum­hu­ri­ye­ti ku­ran par­ti Par­la­men­to dı­şın­da bı­ra­kıl­mış, ba­ra­jın al­tın­da kal­mış bir ya­pı var­dır. Bun­lar­dan he­pi­mi­zin ders alı­yor ol­ma­mız la­zım. Onun için de­ğer­li ar­ka­daş­la­rım…

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ken­di işi­ne bak, ken­di işi­ne!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Ben işi­me ba­kı­yo­rum.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Sen­di­ka­yı ba­tır­dı­nız, mah­vet­ti­niz.

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Ve ilk de­fa, Sa­yın Çe­tin, biz, üc­re­ti­mi­zi ala­ma­dı­ğı­mız hal­de hiç­bir şey ya­pa­ma­dı­ğı­mız iş­yer­le­rin­de, şim­di, “hak gre­vi” di­ye yıl­lar­dır çır­pı­nır­ken, üc­re­ti­ni ala­ma­yan­la­ra işi yap­ma­ma, işi red­det­me hak­kı­nı ge­ti­rip, ner­dey­se hak gre­vi­ni ge­tir­miş ol­mak, bu hak kay­bı an­la­mı­na mı ge­li­yor Al­la­haş­kı­na?! Yap­ma­yın, gö­zü­nü­zü se­ve­yim, yap­ma­yın!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Utan!.. Utan!.. Hak gre­vi ner­de Tür­ki­ye’de?! Nor­mal gre­vi ya­pa­mı­yor­lar, nor­mal gre­vi. Ay­da mı ya­şı­yor­sun sen?!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) – İlk de­fa Tür­ki­ye’de in­sa­na sağ­la­nan de­ğe­rin gös­ter­ge­si­dir ki, iş sağ­lı­ğı, iş gü­ven­li­ği ted­bir­le­ri­ni al­ma­yan iş­ve­re­nin işi­ni red­det­me ve üc­re­ti­ni al­ma hak­kı­nı ge­tir­mi­şiz. Bu mu Al­la­haş­kı­na ge­ri­ye gi­diş ol­mak ya­hu?!

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Da­ha tü­zük yok. Yö­net­me­lik­le ida­re edi­li­yor. Tü­zük yok, tü­zük!

AGÂH KAF­KAS (De­vam­la) - Onun için, her­ke­si ben izan sa­hi­bi ol­ma­ya ve bir­bi­ri­mi­ze özen­li ol­ma­ya…

Biz, bu mil­le­tin gö­rev ver­me­si ha­lin­de ik­ti­dar ol­ma­ya de­vam ede­ce­ğiz, siz de mu­ha­le­fet ol­ma­ya de­vam ede­cek­si­niz ve mil­le­tin ira­de­si­ne say­gı duy­ma ge­le­ne­ği­ni öğ­ren­di­ği­miz sü­re­ce mut­lu ol­ma­yı ve ba­şa­rı­lı ol­ma­yı bir­lik­te ger­çek­leş­ti­ri­riz di­yo­rum, Yü­ce He­ye­ti say­gıy­la se­lam­lı­yo­rum. (AK Par­ti sı­ra­la­rın­dan al­kış­lar)

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma var.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Ar­ka­da­şı Me­mur-Sen’e ge­nel baş­kan ya­pa­lım, ya­kı­şır!

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, grup­lar adı­na ko­nuş­ma­lar ta­mam­lan­mış­tır.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­taş­ma var Sa­yın Baş­kan. Ta­raf ol­ma­yı­nız lüt­fen. Sa­taş­ma var. Söz is­ti­yo­rum.

BAŞ­KAN – Say­gı­de­ğer mil­let­ve­ki­li ar­ka­daş­la­rım, şa­hıs­lar adı­na ko­nuş­ma­lar için va­kit ye­ter­li de­ğil­dir. O ar­ka­daş­la­rın ko­nuş­ma­sı için özel izin al­mak la­zım.

FE­Rİ­DUN FİK­RET BA­LOĞ­LU (An­tal­ya) – Efen­dim, sa­taş­ma var.

İZ­ZET ÇE­TİN (Ko­ca­eli) – Sa­yın Baş­kan, sa­taş­ma var.

BAŞ­KAN – Bü­tün bun­la­rı dik­ka­te ala­rak, ça­lış­ma sa­ati­miz şah­sı adı­na ko­nuş­ma­ya da mü­sa­it de­ğil­dir, onu da de­ğer­len­di­re­rek, alı­nan ka­rar ge­re­ğin­ce, ka­nun ta­sa­rı ve tek­lif­le­ri­ni sı­ra­sıy­la gö­rüş­mek için, 27 Ey­lül 2006 Çar­şam­ba gü­nü sa­at 14.00’te top­lan­mak üze­re, bir­le­şi­mi ka­pa­tı­yo­rum.

 

Ka­pan­ma Sa­ati: 23.51