DÖNEM: 22 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
CİLT : 124
116
ncı Birleşim
15 Haziran 2006 Perşembe
İ Ç İ N D E K İ L
E R
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in, Körfez
Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğinin finans sıkıntısı
çekmesi sonucunda zeytin zararlılarıyla havadan yapılan mücadelenin aksamasının
olumsuzluklarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması
2.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, Türkiye'nin
Avrupa Birliği üyeliği katılım sürecinde atılan adımlara ve bu konudaki
gelişmelere ilişkin gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın
cevabı
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın,
demokratik rejimlerde önemi gün geçtikçe artan basın etiğine ilişkin gündemdışı
konuşması ve Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum İline bağlı
bazı köylerde görülen ve kenelerden bulaşan Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı
vakalarına ilişkin gündemdışı açıklaması
B) TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin
davetlisi olarak Bulgaristan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento
heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1077)
III.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu
(3/983) (S. Sayısı: 1178)
2.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/984) (S. Sayısı: 1179)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı:
305)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik
Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım
Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı:
1206)
7.- Mardin Milletvekili Nihat Eri ve 4 Milletvekilinin;
Sıvılaştırılmış Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin
Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji
Komisyonu Raporu (2/813) (S. Sayısı: 1205)
IV.- ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
öngörüşmesinin, Genel Kurulun 15.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi
V.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, Tekelin alkollü
içkiler şirketinin hisse satış sözleşmesinin imza tarihine ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14017)
2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, futbol liglerinde
yaşanan şiddet olaylarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/14221)
3.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, eksoz gazı
emisyon ölçüm bedeline ilişkin Başbakandan sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/14254)
4.- Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, TOKİ'nin
konut projelerinde İngilizce isimler kullanılmasına ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı
(7/14258)
5.- Adana Milletvekili Atilla BAŞOĞLU'nun, millî
park belirlenmesindeki kriterlere ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman
Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/14271)
6.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Bilecik
İlindeki belediyelere gönderilen ödemelere,
Denizli İlindeki belediyelere gönderilen ödemelere,
İlişkin soruları ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın
cevabı (7/14372, 14465)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00'te açılarak yedi oturum yaptı.
Şanlıurfa Milletvekili
Mehmet Vedat Melik'in, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde
yaşayan göçerlerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşmasına, Adalet Bakanı Cemil Çiçek cevap verdi.
Konya Milletvekili
Mustafa Ünaldı, UNESCO'nun 2007'yi Mevlânâ Yılı ilan etmesine ve Hz. Mevlânâ'nın
tasavvufî düşünceleri ile eserlerine,
Siirt Milletvekili
Öner Ergenç, Türk Kızılayının kuruluşunun 138 inci yılı münasebetiyle,
kurumun faaliyetlerine,
İlişkin gündemdışı
birer konuşma yaptılar.
Edirne Milletvekili
Nejat Gencan'ın (3/961) (S. Sayısı: 1176),
Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler'in (3/982) (S. Sayısı: 1177),
Yasama dokunulmazlıklarının
kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu karma komisyon raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
Yalova Milletvekili
Muharrem İnce ve 32 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının
sorunları konusunda genel görüşme (8/30),
Anavatan Partisi Grubu
adına Grup Başkanvekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu ve Malatya Milletvekili Süleyman
Sarıbaş'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli
iddiaların araştırılarak TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi
amacıyla Meclis araştırması (10/372),
Açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı;
Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının
306 ncı sırasında yer alan (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra,
kabul edilmediği;
Açıklandı.
İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına
sataştığı iddiasıyla bir açıklamada bulundu.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında
bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin
(2/212) (S. Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin
komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2 nci sırasında
bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S.
Sayısı: 904),
3 üncü sırasında
bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı:1147),
Kanun Tasarılarının
görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4 üncü sırasında
bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel
kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan, Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1158) (S. Sayısı: 1206), görüşmelerine
devam olunarak, birinci bölüme bağlı 17 nci maddesine kadar kabul edildi.
Hükümetin ve salt çoğunluğunu
sağlayan komisyonun katıldığı bir önerge hakkında önerge sahibine söz
verilmemesi üzerine, Başkanın tutumu hakkında açılan usul müzakeresi sonunda,
İçtüzük hükümlerine göre, yapılan uygulamanın doğru olduğu bildirildi.
15 Haziran 2006 Perşembe
günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime
22.59'da son verildi.
Nevzat Pakdil |
|
|
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Bayram Özçelik |
|
Türkân Miçooğulları |
|
Burdur
|
|
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
|
Kâtip
Üye |
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 14.04
15
Haziran 2006 Perşembe
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşimini
açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden
önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim. Konuşma süreleri 5'er
dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir;
süresi 20 dakikadır.
Hafta süresince
yaptığımız uygulamayı bugün de sürdüreceğiz. Arkadaşlarımız, konuşmalarına ilaveten
sadece 1 dakikalık eksüre alacaklardır; onu da bilgilerinize sunuyorum ve
bugüne kadar göstermiş olduğunuz nezaketten dolayı
da bütün arkadaşlarıma teşekkür ediyorum.
Gündemdışı ilk
söz, 2006 yılında zeytin sineği mücadelesine ilişkin söz isteyen, Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Deveciler'e aittir.
Sayın Deveciler, buyurun.
II.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI
KONUŞMALAR
1.- Balıkesir Milletvekili
Ali Kemal Deveciler'in, Körfez Zeytin Hastalık ve Zararlılarıyla Mücadele
Birliğinin finans sıkıntısı çekmesi sonucunda zeytin zararlılarıyla
havadan yapılan mücadelenin aksamasının olumsuzluklarına ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; zeytin zararlılarıyla
mücadele hakkında gündemdışı söz almış bulunmaktayım; hepinizi saygı ve
sevgilerimle selamlıyorum.
4086 sayılı Yasanın
4 üncü maddesinin ikinci fıkrasında, zeytin hastalık ve zararlılarıyla
mücadele amacıyla Belediye Kanunu hükümleri dairesinde birlikler kurulması
öngörülmüştür.
İnşallah, Sayın
Bakanım da gelir, dinler; cevabını da verir.
4086 sayılı Yasanın 4 üncü maddesi, 3573
sayılı Kanunun 17 nci maddesinde, "Zeytinlik bölgelerin il ve ilçelerinde
zeytin hastalık ve zararlıları ile mücadele amacı ile 1580 sayılı Kanun
hükümleri dairesinde birlikler kurulur. Zararlılarla
mücadelede devlet birliklere gerekli araç, gereç ve finans kaynaklarını
sağlar ve bu konuda Tarım ve Köyişleri Bakanlığınca yeterli eleman görevlendirilir"
denmektedir.
4086 sayılı Yasaya
göre kurulmuş ve faal görevini tam olarak yapmakta olan, ülkemizde tek ve
nadir zeytin mücadele birliklerinden biri, bir tanesi, Körfez Zeytin Hastalık
ve Zararlılarıyla Mücadele Birliğidir. Bakanlar Kurulu kararıyla kurulmuştur, beş yıldan beri faaliyetini sürdürmektedir; ama, üzüntüyle
ifade etmek isterim ki, bu Birlik bugüne kadar devlet tarafından yeteri
kadar desteklenmemiştir.
Ayvalık'tan Altınoluk'a kadar
kuzey Ege'nin Edremit Körfezindeki 5 ilçe, 10 belde ve 88 köyü kapsamaktadır.
10 000 zeytin ağacını içeren bu bölge, Türkiye'nin, hatta dünyanın en
kaliteli yemeklik sızma yağının imal edildiği, 300 000'e yakın insanımızın
yaşadığı, yüzde 70'inin geçim kaynağını sağladığı bu bölgede, bu Birlik,
uçakla, zeytin sineği mücadelesi faaliyetini sürdürmektedir. Ne yazık ki, finans yönünden büyük sıkıntı çekmektedir.
Gerçekçi söyleyecek
olursak, devlet, kendisine yüklediği görevi, bir diğer ifadeyle, devletliğini
yerine getirememiştir.
Bugüne kadar Tarım Bakanlığı, 4086 sayılı Kanunun
görev olarak verdiği finans şartını, ne yazık ki, lütuf gibi telakki etmiştir.
Bu Birliğin yapmış olduğu mücadele sonunda,
bu bölgede üretilen zeytinyağlarında sızma yemeklik zeytinyağı nispeti
yüzde 85'e kadar yükselerek, zeytinyağı ihracat
potansiyeli dolayısıyla artmıştır. Dolayısıyla, millî
ekonomiye büyük katkı sağlamıştır. Millî ekonomiye sağlamış olduğu
katkı 2003 yılında 42 trilyon, 2004 yılında 56 trilyon, 2005 yılında 82
trilyon liradır; bu da, Balıkesir Tarım İl Müdürlüğünde gözükmektedir. Bu rakamları dikkate aldığımızda, zeytin sineği mücadelesinin
muhakkak suretle yapılması gerekmektedir.
Birliğin 2004-2005
yılından uçak firmalarına 300 milyar lira civarında borcu bulunmaktadır. Uçak firmaları Birliği
icraya vermiş durumdadırlar. 2006 yılı için uçak
kiralaması olanaksız olduğundan dolayısıyla zeytin sineği mücadelesi de
tehlikeye girmiş bulunmaktadır.
Birliğin kuruluşunu düzenleyen 4086 sayılı
Kanuna göre çıkartılan zeytin hastalık ve zararlılarıyla mücadele konusunda
birlikler kurulmasına dair Yönetmeliğin geçici 1 inci maddesine göre
"birliklere hedeflenen temel amaçlara ulaşmaları için, malî açıdan işlevlerini
yapabilecek seviyeye gelinceye kadar, Bakanlık bütçesine
konulacak ödeneklerle aynî ve nakdî olarak yardım yapılır" denilmektedir.
Ne yazık ki, 2004 yılına kadar Tarım Bakanlığı
tarafından burada kullanılmakta olan ziray adlı cezbedici bedelsiz
olarak verilmiştir; ama, 2005 yılında ise sadece 250 000 kilogramlık ziray
adlı cezbedicinin 50 milyar liralık kısmı devlet tarafından karşılanmış,
200 milyar liralık kısmı ise Birlik tarafından karşılanmak mecburiyetinde
kalınmıştır. Hatta, Birlik, 80 milyar liralık son aplikasyon bedeli,
Bakanlıkça, Birlikten teminat istenmiş, nakit istenmiş, Birlik bunu
verememiştir ve ilaç, Bakanlık tarafından verilmemiştir. Bunun neticesinde,
Birlik Başkanı Ramazan Yaşar tarafından 80 milyar liralık kendi çeki verilmiştir
ve neticede, Bakan da devreye girmiştir, Bakanın devreye girmesinden sonra
verilmiştir ve 2005 yılında ilaçlama bu şekilde yapılmıştır.
Bu sene ilaçlama
tehlikededir.
300 trilyon lira sadece uçak firmalarına borcu vardır.
750 milyar lira bu sene için uçak bedeli gerekmektedir.
Birlik için ayrıca 80 milyar liralık diğer bir ziraî ilaç
kullanılması gerekmektedir. Bunun yanında, sadece ve sadece Tarım
Bakanlığı tarafından imal edilmekte olan -çünkü, Türkiye'de hiçbir özel
şirket tarafından imal edilmemektedir- ziray adlı ilaç için Birlikçe
25.4.2006 tarihinde talepte bulunulmuş ve 23.5.2006 tarihinde Bakanlıkça
Birlikten imal edilmesi için, bırakın ilacın teslimini, imal edilmesi
için, imalata başlanabilmesi için 250 726 400 Türk Lirası dönersermaye işletmesinin,
Enstitünün hesabına, Ziraat Bankası hesabına yatırılması istenmektedir.
Arkadaşlar, Birlik, çok kötü durumdadır. Zaten 1 trilyonun üzerinde diğer girdilerin ödenmesi gerekmektedir. 2004 yılına kadar
da devlet tarafından zirayi bedeli verilmiştir. Sayın Bakanımıza
defalarca söylememize rağmen, Sayın Bakanımız, ziray adlı ilacın Birliğin kasasından alınmasını istemektedir.
Burada, 300 000 insan yaşamaktadır, 200 000 insan zeytinle geçinmektedir.
Eğer, zeytin mücadelesi yapılmadığı takdirde -ki, şu anda yapılmama tehlikesine
girmiştir- bu yıl 100 trilyon lira hem oradaki vatandaşların…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Deveciler, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - ... maddî olarak kayıpları olacaktır hem de 100 trilyon lira
millî ekonominin büyük kaybı olacaktır.
Onun için, ben -Sayın
Bakanımız burada yok; inşallah, televizyondan izliyordur, bilemiyorum-
200 000 insanımız için, ilaçlamanın yapılabilmesi için, Tarım Bakanlığı
tarafından -zirayın hiç olmazsa- 250 milyar liralık istenen ziray
bedelinin karşılanmasını istiyorum. Bunu
200 000 insanımıza böldüğünüz
zaman, 1 000 000 lira düşüyor insan başına; böyle bir yardımın yapılmasını
istiyorum. Birlik, aynı zamanda da,
ortaklarından, üreticilerden tahsilat yapmakta zorlanmaktadır. Bununla
ilgili de, Türkiye Büyük Millet Meclisi Zeytin ve Zeytinyağı
Üreticilerinin Sorunlarını Araştırma Komisyonu olarak bu konuları tespit
ettik. Bu konuyla ilgili de bir yasal düzenleme yapılması lazım.
Üreticilerin ya tahsilat ücretlerinde ya da müstahsil makbuzları kesintilerinde,
mücadele fonu adı altında bir kesinti yapılarak, Birlik hesabına yatırılması
için…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Deveciler, teşekkür ediyorum.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Sayın Başkan bitiriyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım,
bakınız… Yani, hatipsiniz konunuza hâkimsiniz; ama, ben size, bakınız, baştan
söylüyorum, söylememiş değilim ve bütün bir hafta boyu aynı şeyi uyguluyorum.
İstirham ediyorum yani… Lütfen…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Sayın Başkan, bitiriyorum…
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Şeriattan taş düşmüyor ya Başkan!
BAŞKAN - Bakınız,
sadece teşekkür…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Sayın Başkan,
bitiriyorum; önemli..
BAŞKAN - Efendim, olabilir; süre belli, diğer şeyler
belli. Yani, önemsiz bir konu yok, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bütün
konuları önemlidir.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bitiriyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Sermayeden zarar mı ediyorsun?!
BAŞKAN - Sayın
Deveciler, teşekkür ediyorum.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Sayın Başkan, 2 dakika verin…
BAŞKAN - Hayır.
Sayın milletvekilleri…
Teşekkür ederim.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Teşekkür edeceğim.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Sayın Bakan nerede; bu konuşmaya kim cevap verecek?!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Önemli bir konu…
BAŞKAN - Hayır efendim,
ben söyledim, baştan söylüyorum… İstirham ederim…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - 1 dakika… Teşekkür edeceğim…
BAŞKAN - Sayın
Deveciler, buyurun lütfen efendim. İstirham ediyorum… Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla)
- Şimdiye kadar bitirmiştim!
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Bakan olsaydı 25 dakika konuşurdu!
BAŞKAN - Arkadaşlar,
ben size daha önceden söylüyorum, ilan ediyorum. Bakınız gündemdışı taleplerde
bulunuyorsunuz, gündemdışı taleplerinizi alıyorum, kabul ediyorum; sizlere
yetkimi kullanarak söz hakkı veriyorum diye olmaz ki böyle bir şey!..
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Sayın Başkan, 1 dakika geçti bile!..
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Yani, söz hakkı vermeyecek misiniz?!
BAŞKAN - Gündemdışı
ikinci söz…
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Başkanım 1 dakika içerisinde bitireceğim… Hayret bir şey!..
RAMAZAN KERİM ÖZKAN
(Burdur) - Bakanın hakkından 5 dakika çal.
BAŞKAN -…Türkiye'nin
Avrupa Birliği üyeliği üyelik sürecinde müzakerelere başlamasındaki
başarısı hakkında söz isteyen, Konya Milletvekili Sayın Remzi Çetin'e
aittir. (CHP sıralarından gürültüler)
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Bu ara sinirlerin çok gergin senin! Vallahi sinirlerin çok gergin Başkan!
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - 1 dakikada bitireceğim… Yazıklar olsun!..
Başkan sizi kınıyorum… Resmen kınıyorum sizi…
BAŞKAN - Sayın Çetin
buyurun… (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Bu kadar önemli bir konu için, ülke ekonomisindeki önemi için
1 dakika süre vermiyorsunuz; Adalet ve Kalkınma Partisinin adaleti bu mu?!
İLYAS ARSLAN (Yozgat)
- Hakkınıza riayet edin.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Hayır, bakan
olsa 20 dakika daha konuşacaktı.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Bakan olsa
20 dakika konuşacaktı.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Zeytincilik bitti,
zeytincilik…
BAŞKAN - Sayın Çetin,
bir dakika efendim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, ben bu kadar talep arasında, gündemdışı, sizlere söz verdiğim
için teşekkür etmenizi beklerdim; ama, bunun karşılığında böyle bir söze
muhatap olmak beni incitmiştir. Takdiri sizlere bırakıyorum.
Teşekkür ediyorum.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Gündemdışı da söz vermeyin, hiç söz vermeyin!
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Verme, niye veriyorsun ki?!
EYÜP AYAR (Kocaeli) -
Boş konuşuyorsunuz ya, konuşsanız ne olur!
BAŞKAN - Sayın Çetin,
buyurun efendim.
2.- Konya Milletvekili Remzi Çetin'in, Türkiye'nin Avrupa Birliği
üyeliği katılım sürecinde atılan adımlara ve bu konudaki gelişmelere ilişkin
gündemdışı konuşması ve Devlet Bakanı Ali Babacan'ın cevabı
REMZİ ÇETİN (Konya) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Muhterem Başkan, muhterem
milletvekilleri; Türkiye'nin Avrupa Birliğiyle kırk yıldan uzun bir geçmişi
olan ilişkileri, 3 Ekim 2005 tarihinde tam üyelik müzakerelerinin başlamasıyla
yeni bir döneme girmiştir. Türkiye, bu tarihten itibaren, artık sadece bir
aday ülke değil, aynı zamanda katılım sürecine başlamış bir ülke statüsüne
yükselmiştir. Hiç kuşkusuz, bu sonuç kolay alınmamıştır.
Avrupa Birliğine
üyelik konusunda, üyelik başvurusunun yapıldığı tarihten itibaren, toplumun
geniş kesimleri mutabakat içinde olmuştur. Hükümetimiz, iktidara geldiği
günden itibaren, bu mutabakatın da desteğiyle, üyelik amacına yönelik olarak
yoğun ve kararlı bir çalışma yürütmüştür. Hükümetimiz, AB'ye üyelik
hedefini ulusal hedeflerimizin ve menfaatlarımızın bir gereği olarak görmüştür.
Bizim için bu süreç, cumhuriyetimizin bütün ilkelerinin daha ileri noktalara
taşınması, halkımızın daha özgür ve müreffeh bir geleceğe kavuşması anlamını
taşımaktadır.
AB süreci olmasa dahi,
kendimiz için yapmamız gereken reformlar, üyelik hedefine dönük olarak daha
kapsamlı ve güçlü bir çerçeveye kavuşmuştur. Bu sürecin sonunda, ülkemiz,
21 inci Yüzyılın güçlü, huzurlu, kalkınmış, müreffeh ülkeleri arasında
yerini alacak ve hem bölgesinde hem de küresel ölçekte yıldızı parlayan
bir ülke haline gelecektir.
3 Ekimden bu yana kadar
geçen sekiz aylık dönem zarfında, katılım sürecinde yol almamızı sağlayan
son derece önemli ve kapsamlı çalışmalar yürütülmüştür. Bu çerçevede,
sadece taraması biten 17 fasılda, 3 Ekimden bu yana, 16 adet kanunî düzenleme
ve 79 adet ikincil düzenleme yapılmıştır. Siyasî kriterler alanında ileri
adımlar içeren 9 uncu Uyum Paketi Dışişleri Bakanımız tarafından ilan edilmiş
ve yasama sürecinde öncelikli olarak gündeme alınmış durumdadır. Tarama
sürecinde daha da somut olarak gördüğümüz üzere, ülkemizin Avrupa Birliği
müktesebatına teknik düzeyde uyumu tahmin edilenden daha hızlı gerçekleşecektir.
Türkiye, yeni üye ülkelerin katılım sürecine, başlangıç şartlarının çok
daha ilerisinde, AB'yle uyumlu bir noktadadır. Kurumlarımızın uzun yıllardır
sağladıkları birikim, gümrük birliği sürecinin kazanımları ve son yıllarda
birçok alanda gerçekleştirdiğimiz reformlar, bizi, Avrupa Birliğine
tahminlerin ötesinde yakın bir noktaya taşımıştır.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz üzere, 12 Haziran tarihinde Lüksemburg'da yapılan Ortaklık Konseyi
ve Hükümetlerarası Konferans, ülkemizde bu hızlı gelişmelerin yaşandığı
bir dönemle gerçekleşmiştir. Sayın Dışişleri Bakanımız, beraberinde Devlet
Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Ali Babacan'la birlikte bu toplantılara iştirak
etmiştir.
Ortaklık Konseyi toplantısında,
Sayın Dışişleri Bakanımız Türkiye'nin AB'den beklentilerini dile getirmiştir.
Bu çerçevede, en çok şikâyet edilen konuların başında gelen işadamlarımızın
vize almada karşılaştıkları sorunları gündeme getirmiştir. Ortaklık
Konseyinin ardından yapılan Hükümetlerarası Konferansta, başarıyla devam
etmekte olan tarama sürecinin en somut sonuçlarından biri elde edilmiştir.
Bilim ve araştırma faslında müzakerelerin açılıp ve kapatılmış olmasıyla
birlikte, Türkiye fiilen müzakerelere başlamıştır.
Geçen yıl yapılan Ortaklık
Konseyi toplantısından bu yıl yapılan Ortaklık Konseyi toplantısına
kadar geçen süreye bakılırsa, ülkemizin AB'yle ilişkilerinde katetmiş olduğu
mesafe daha iyi görülebilir. Geçen yılki Ortaklık Konseyi toplantısı
sırasında, Türkiye, henüz müzakerelere başlamamış bir aday ülke durumundaydı.
Oysa, bu Ortaklık Konseyi sonrasında, Türkiye, müzakere eden ülke, hatta
fiilî müzakerelerde bir faslı kapatmış ülke konumuna yükselmiştir. Bu,
fevkalade önemli bir gelişmedir.
Değerli milletvekilleri,
Kıbrıs meselesinin çözümünün, Türkiye - AB ilişkileriyle ve özellikle
müzakere süreciyle bir ilgisi bulunmamaktadır. Müzakerelerin gidişatını Kıbrıs
meselesinin etkilemesi kabul edilemez. Nitekim, bu hususlar, Sayın Dışişleri
Bakanımız tarafından Lüksemburg'da AB'li muhataplarımıza açık seçik ifade
edilmiştir. Türkiye - AB üyelik sürecinin, bir Kıbrıs müzakere süreci
haline getirilmemesi gerektiğinin altı çizilmiştir.
Hükümetlerarası konferans
öncesinde Kıbrıslı Rumların, Kıbrıs meselesi ile ülkemizin müzakere
sürecini birbiriyle irtibatlandırma çalışmaları olmuştur; ancak, bu
çalışmaların, Sayın Dışişleri Bakanımızın AB'li muhataplarıyla sürdürdüğü
yoğun diplomasi trafiğiyle sonuç vermesi engellenmiştir.
Sonuçta, Kıbrıslı Rumların
bilim ve araştırma faslında, fiilî müzakerelerin açılıp kapanmasını engelleme
çabaları akim kalmıştır. Kıbrıslı Rumlar, bir bakıma, AB içinde yalnız
kalmıştır. Müzakere sürecinde önemli bir merhalenin geride bırakıldığının
teslim edilmesi gerekir. Önümüzde uzun bir müzakere süreci bulunmaktadır.
Bu süreçte, bundan sonraki fasılların daha az yorucu olması için, sadece
Türkiye tarafından adım atılması beklenmemelidir. Çözüm; tek taraflı adımlar
ve çabalarla birlikte gelemez. Herkesin kapsamlı çözüm yönünde üzerine
düşeni yapması gerekir. Aksi, gerek AB'nin gerek Türkiye'nin enerjisini
gereksiz yere harcanması demek olacaktır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin,
ek 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız;
Buyurun efendim.
REMZİ ÇETİN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Türkiye, tabiî ki,
kalıcı bir çözüm için üstümüze düşenleri yapmaya devam edecektir. Türkiye,
taahhütlerini yerine getiren bir ülke olarak saygın bir konuma sahiptir;
ancak, Türkiye'nin tek başına kendi taahhütlerini yerine getirmesinin de
yeterli olmayacağı açıktır. Lüksemburg'da Sayın Dışişleri Bakanımız
tarafından, AB'li muhataplarına verilen temel mesaj da esasen bu olmuştur.
Değerli arkadaşlarım,
bu zorlu süreçte toplumun tüm kesimlerine ve tabiatıyla Yüce Meclisimize
de önemli görevler düşmektedir. AB üyeliği, çocuklarımıza daha güzel bir
gelecek bırakmak için, siyasî fark gözetmeksizin hepimizin paylaştığı ortak
bir hedeftir. Meclis olarak, bugüne kadar olduğu gibi, bundan sonra da
üzerimize düşeni yapmaya devam edeceğimize şüphem yoktur.
Bu itibarla, hem AB
sürecini hem de bunun ulusal meselemiz olan Kıbrıs'a yansımalarını yakından
izlemeye ve bu sürece aktif şekilde katılmaya devam edeceğiz diyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ediyorum Sayın
Başkanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çetin.
Sayın Çetin'in gündemdışı
yapmış olduğu konuşmaya, Devlet Bakanı ve Başmüzakereci Sayın Ali Babacan
cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
DEVLET BAKANI ALİ
BABACAN (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye'nin Avrupa
Birliğiyle olan ilişkileri, 3 Ekim tarihinden itibaren, Türkiye'nin Avrupa
Birliğiyle olan ilişkileri, artık, yepyeni bir döneme girmiştir. Türkiye,
artık, sadece aday bir ülke değil, aynı zamanda, katılım sürecine başlamış
bir ülke statüsünü elde etmiştir.
Kırk yılı aşkın bir
süredir Türkiye ile Avrupa Birliği arasında devam eden ve uzun yıllardır
üzerinde çalışılan böylesine önemli, böylesine stratejik bir konunun,
Hükümetimiz döneminde yepyeni bir boyut kazanması, yepyeni bir sürece girmesi,
kuşkusuz, Türkiye'nin uzun vadeli istikrarı ve öngörülebilirliği açısından
son derece önemlidir.
Avrupa Birliğiyle
olan ilişkilerimiz bundan sonraki dönemde iki önemli hatta yürüyecektir.
Bunlardan bir tanesi, siyasî reformlardır. Siyasî reformlar, özellikle
demokratikleşme konusunda, insan hakları konusunda, özgürlükler
konusunda şimdiye kadar yapmış olduklarımızın daha rafine edilmesi, bir
bakıma derinleştirmesini içeren çalışmalar olacaktır.
Aynı zamanda, uygulama,
yine siyasî reformlar konusunda çok temel bir unsur olmaya devam edecektir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisimizde, son üçbuçuk yıllık süre içerisinde pek çok Anayasa değişikliği
yapılmıştır. Yine, bu konularda, siyasî reformlar konusunda pek çok yasal
düzenleme yapılmıştır; ancak, bu düzenlemelerin gerçek hayatta uygulanması,
bundan sonraki dönemin belki de en kritik unsuru olacaktır.
Avrupa Birliği müktesebatına
uyum ise, bu süreçteki ikinci önemli hattımızdır. 35 ayrı fasıl altında
çalışmaya başladığımız, öncelikle, taramalarla başlayan, daha sonra da
fiilî müzakerelerle devam edecek bu çalışma yıllarca devam edecektir. 35
faslın taramasını, 13 Ekim 2006 tarihi itibariyle tamamlamış oluyoruz. Yani,
20 Ekim 2005'te başladığımız çalışmalar, ellibir haftada tamamlanmış
olacak. Müktesebatın tamamını taramış olacağız ve kendi mevzuatımız ile Avrupa
Birliği müktesebatı arasındaki farkları bir bakıma ortaya koymuş olacağız
ve daha sonra da, her bir fasıl için bu farkları nasıl kapatacağımızla ilgili
çalışmaların startını vermiş olacağız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yarın itibariyle, 19 uncu faslın taramasını tamamlamış
oluyoruz. Şu anda, bir heyetimiz Brüksel'de, enerji faslının ayrıntılı
taraması yapılıyor ve yarın akşam itibariyle 19 uncu fasıl olan enerji faslının
taramasını da bitirmiş oluyoruz.
Bir yandan da, taraması
biten fasılların fiilî müzakerelerine başlıyoruz. Kaldı ki, geçtiğimiz
pazartesi günü, 12 Haziran günü, birinci fasılda, yani "Bilim ve Araştırma"
faslında fiilî müzakereleri hem açtık hem de kapattık. Bu, gerçekten çok
önemli bir aşama ve âdeta, diğer fasıllar için de önemli bir test oldu
bizim için. Yani, böylesine bir süreçte, Türkiye gibi çok önemli bir ülke
olarak, Avrupa Birliği sürecindeki ilk faslın açılmasıyla ilgili karşımıza
neler çıkabilecek, ne tür problemler yaşayabileceğiz; bir bakıma bunları da
fiilen görmüş olduk ve bütün bu zorlukların, karşımıza çıkan bu güçlüklerin
de üstesinden gelerek 1 inci faslın hem açılmasını hem de kapatılmasını
aynı gün, aynı toplantıda bitirmiş olduk. Şimdi, sırada 2 nci fasıl var
Eğitim ve Kültür; arkasından 3 üncü, 4 üncü, 5 inci fasıllar, sırayla
devam ediyor.
Ben, süreç hakkında
çok kısa detaylara da biraz inmek istiyorum; çünkü, bu, gerçekten, Türkiye
Büyük Millet Meclisimizin de yakından takip ettiği bir konu. Her bir fasılla
ilgili, değerli arkadaşlar, tarama çalışmaları bittikten sonra, Komisyon
bir tarama raporu hazırlıyor. Bu tarama raporunda, Türkiye, müktesebata
göre nerede ve nerelerde eksikler var; bir bakıma, Komisyon, kendi değerlendirmelerini
yapıyor ve biz, bu tarama raporu üzerindeki görüşlerimizi verdikten sonra,
tarama raporu nihaî haline gelip Konseye, yani, 25 ülkenin onayına sunuluyor.
25 ülke bu raporu onayladıktan sonra, raporun tavsiye bölümünü dikkate
alarak müzakerelerin açılmasına karar veriyor ve bize, Dönem Başkanlığından,
müzakerenin açılmasıyla ilgili davet mektubu gelmiş oluyor.
Bu, önemli bir aşama;
çünkü, taramalardaki farklılıklar, eksiklikler ortaya çıktıktan sonra,
bazı fasıllarda açış kriterleri de getirilebilecek, ki, kamu alımları faslında,
rekabet politikası faslında açış kriterleri de, bize verilen, bize gelen mektuplarda
zikredildi.
Bu, şu demek:
Müzakereler, o fasıl açılmadan önce, Türkiye'nin yapması gereken, özellikle
eski yükümlülüklerinden hâlâ yerine getirmedikleri varsa onları içeren
ve aynı zamanda, bazı konularda da kurumsal altyapımızı güçlendirmemizi
talep ettikleri konular bunlar.
Açılış kriterleri tamamlandıktan
sonra, zaten, o fasılla ilgili, biz, müzakere pozisyon belgemizi oluşturuyoruz,
Komisyona teslim ediyoruz ve âdeta, o
fasılla ilgili yapılacak işlerin çoğunu da o anda zaten tamamlamış
oluyoruz. Zaten, müzakere pozisyon belgesini hazırlamak -ki, ilk fasılda da
gördük- aslında, müzakerelerin yüzde 80'inin, 90'ının, zaten, tamamlanmış
olduğunun çok önemli bir göstergesi, aşaması.
Bunun karşılığında, Avrupa
Birliğinin hazırladığı da ortak pozisyon belgesiyle, âdeta, iki belge
karşı karşıya gelmiş oluyor ve o noktada, zaten müzakerenin açılması,
neredeyse, kesinleşmiş oluyor.
Bazı fasıllar için,
yine, kapanış kriterleri de söz konusu olabilecek. Bazı fasılları açacağız;
ancak, kapanmadan önce, yine, bazı adımları atmamız gerekecek ki, o fasıllar
kapanabilsin.
Değerli arkadaşlar,
takdir edeceğiniz gibi, bu süreç, gerçekten çok yoğun bir emek harcayacağımız,
tüm kurumlarımızın, kuruluşlarımızın, Türkiye Büyük Millet Meclisimizin
çok yoğun mesai harcayacağı bir süreç olacak aynı zamanda. 100 000 sayfanın
üzerinde bir müktesebatın üstlenilmesi, tüm kurumlarımızın yoğun bir
çabasıyla ancak mümkün olabilecek.
Sadece ayrıntılı
tarama çalışmalarına, şu ana kadar 1 200'ün üzerinde arkadaşımızın katıldığını
-Brüksel'e giden arkadaşlarımızdan bahsediyorum- düşünecek olursak ve
yine Türkiye'de binlerce arkadaşımızın bu çalışmaların içinde yer aldığını
düşünecek olursak, bu işin kapsamını, boyutunu belki daha iyi algılamamıza
yardımcı olabilir diye düşünüyorum.
Şu ana kadarki fasıllarla
ilgili bizim kendi uygulamalarımızı anlattığımız sunuşların, slaytların
toplamı şu anda 10 000 sayfayı geçmiş durumda. Bunlar hazırlanırken,
yani tüm bu sunuşlar hazırlanırken, aynı zamanda bizim müzakere pozisyon
belgemiz hazırlanırken ilgili tüm kuruluşların görüşünü alıyoruz, desteğini
alıyoruz. Tek bir masa etrafında tüm kuruluşlarımızı topluyoruz ve onların
sadece yazılı görüşleriyle de yetinmeyip, belge üzerinden satır satır
geçip, tüm kuruluşlarımızın üzerinde mutabık kaldığı tek bir ortak belge
oluşturuyoruz. Bu, hem müzakere pozisyon belgesi için böyle hem de Komisyona
yaptığımız tüm sunuşlar için aynı metot, aynı sistem uygulanıyor. Bir
bakıma, Türkiye Cumhuriyetinin tüm kurumlarıyla üzerinde mutabık kaldığı
tek bir duruş sergiliyoruz Avrupa Birliği karşısında.
Bu çalışma şekli, yani
konsensüs oluşturarak kurumların işbirliğiyle, beraberliğiyle yapılan
çalışmanın sonucunda da şunu görüyoruz ki, tüm kurumlarımız, bu süreci, bu
işleri sahipleniyor ve bundan sonraki uygulamayla ilgili işin de sahibi
yine o kuruluşlarımız oluyor. Biz, hiçbir zaman, Avrupa Birliği konusunda
merkezî bir yapılanmayı öngörmedik; yani, küçük bir ekibin Brüksel'e
gidip, Avrupa Birliği müktesebatını anlayıp, gelip, kuruluşlarımıza anlatması,
tanıtması, empoze etmesi şeklinde bir yapılanmayı kesinlikle tercih etmedik.
Ne yaptık; Türkiye'de işin sorumlusu kimse, kimin eli taşın altındaysa,
o kişiler bizzat gittiler Brüksel'e, ki, bunlar müsteşar seviyesinde, müsteşar
yardımcısı seviyesinde arkadaşlar; mesela, bugün enerji faslı
görüşülüyor Brüksel'de; ama, Enerji Bakanlığı Müsteşarımız da bizzat
orada; diğer kuruluşlardan, en az 15-20 ayrı kuruluştan daha insanlar
orada, enerjiyle uzaktan yakından ilgili kim varsa diğer bakanlıklarda
onlar oradalar, ki, geri döndükleri zaman, reform hazırlıklarını, yasa taslağı
hazırlıklarını, ikincil düzenleme hazırlıklarını hızla yapabilsinler
ve uygulamaya hızla geçebilsinler.
Biraz önce gerçi
değinildi; ama, ben, tekrar etmekte fayda görüyorum.
3 Ekimden bu yana, kuruluşlarımızın
kendi kendine, sadece müktesebattan öğrendiklerinin, gelinip, burada uygulanması
neticesinde 70'in üzerinde ikincil düzenleme yapıldı. Yine, 3 Ekimden bu
yana, Türkiye Büyük Millet Meclisinde kabul edilen tam 16 tane yasanın
içerisinde, aynı zamanda, bizim, Avrupa Birliği müktesebatına uyumu
içeren pek çok önemli madde vardı. Bir bakıma, kuruluşlarımız, bu çalışmalar
sırasında yapmaları gereken konusunda detaylı bilgi sahibi oldukları
için ve hemen, derhal, bu adımları atmanın da bizim çıkarımıza olduklarını
da bildikleri için, döner dönmez bu adımları attılar ve yine, tüm kuruluşlarımızdan,
sadece ilk 17 fasılla ilgili ve hemen yapabileceğimiz ve yapmamızın da bizim
için çok iyi olacağı konuların bir dökümünü istedik; yasal düzenlemeler, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde görüşülecek kanun tasarıları ve aynı zamanda ikincil
düzenlemeler. 2006 yılında hemen yapabileceğimiz ve bizim için çok iyi
olacağını söyledikleri tam 30 tane yasal düzenleme tespit ettik; yine,
100'ün üzerinde ikincil düzenleme 2006 yılında yapılabilecek durumda. 2007
yılında, yine, tam 24 yasal düzenleme ve 150'nin üzerinde ikincil düzenlemenin
yapılabileceğini, tüm bakanlıklarımız, kendileri çalıştılar ve bize bildirdiler.
Bakın, burada, herhangi
bir zorlama yok; Avrupa Birliği için bizim bunu yapmamız gerekiyor, haydi,
arkadaşlar, yapalım, ne zaman; çabuk şunları bitirelim diye herhangi bir,
henüz, yönlendirmemiz dahi olmadan, kuruluşlarımızın kendi kendine çalıştıkları
ve bu işi bir an önce yapalım, bizim için iyidir dedikleri çalışmalar bunlar.
Kaldı ki, bu, ilk 17 fasılla ilgili dediğim gibi. Bundan sonraki fasıllarla
ilgili, yine, yasal düzenlemeler, ikincil düzenlemeler gündeme gelecek, bu
rakamlar çoğalacak, hem 2006 için hem 2007 için gündemimiz daha yoğunlaşacak.
Aynı zamanda, tarama
raporları Komisyondan geldikçe, Avrupa Komisyonundan, bizim, yine,
önümüzdeki dönemle ilgili yapacağımız konular hakkında daha detaylı bilgiler
elde etme şansına sahip olacağız ve burada da, yine, Türkiye Büyük Millet
Meclisinde görüşülecek yasalar olsun, ikincil düzenlemeler olsun, önümüzdeki
gündem konusunda, gittikçe daha farklı gelişmeler olacak.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sayın Bakan, eğitim laik midir değil midir? O cümleyi niye çıkardığınızı
açıklar mısınız?
DEVLET BAKANI ALİ
BABACAN (Devamla) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; bu Avrupa Birliği
süreci, Türkiye'nin her alanda standartlarının yükselmesini sağlayacak
bir süreç; hem halkımızın -bugünkü Türkiye'de- hem de çocuklarımızın, torunlarımızın
çok daha müreffeh bir ortamda yaşayabilmesi için kullanabileceğimiz çok
önemli bir vesile, çok önemli bir reform çerçevesi. Biz ne yaptıysak şimdiye
kadar, kendimiz için yaptık, kendi insanımız için yaptık, kendi ülkemizin
geleceği için yaptık ve yaptığımız her şey, bize, artı olarak geri döndü. Aynı
zamanda bu süreç, bir kazan-kazan süreci; yani, hem bizim kazanacağımız hem de
Avrupa Birliğinin kazanacağı bir süreç. Bizim bir şeyler kaybettiğimiz Avrupa
Birliğinin kazandığı bir süreç değil ya da Avrupa Birliğinin kazandığı
bizim bir şeyler kaybettiğimiz bir süreç değil kesinlikle.
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sayın Bakan, eğitim laik midir değil midir? O cümleyi niye çıkardınız,
merak ediyorum?!
DEVLET BAKANI ALİ
BABACAN (Devamla) - Bu süreçten geçerek, biz -daha önce de söylediğim gibi-
her alanda halkımızın yaşam kalitesini yükseltme fırsatını bulacağız. Aynı
zamanda da Avrupa Birliği, Türkiye gibi büyük bir ülkenin, çok çok önemli
bir ülkenin, kendisiyle daha iyi entegre olmasını sağlayarak, bir bakıma
hem Doğu-Batı ilişkileri açısından hem de bölgemizin geleceği açısından,
güvenliği açısından, istikrarı açısından çok önemli kazanımlar elde
edecek.
Yine Türkiye-Avrupa
Birliği süreci etkileri, sadece bizim ülkemizle, bizim bölgemizle sınırlı
kalmayacak, tüm dünyada Medenîyetlerin ilişkilerini yeni bir perspektife
oturtacak bir süreç olacak aynı zamanda. Bizim bu çalışmalarımızın sonuçlarını,
biz sadece ülkemizde ya da Avrupa Birliğinde görmeyeceğiz. Dünyanın
neresine gidersek gidelim, Türkiye'nin Avrupa Birliği süreci çok yakından
takip ediliyor. Sayın Başbakanımızla geçenlerde yaptığımız Avustralya,
Yeni Zelanda programında dahi, her toplantının ilk başında bize sorulan
Avrupa Birliği oldu. Diyeceksiniz ki; nereden nereye, neden bu kadar çok ilgileniyorlar.
Bunun sebebi çok açık; özellikle Türkiye gibi çok büyük gelecek vaat eden,
bölgesinde önemli bir güç olan bir ülkenin, aynı zamanda nüfusunun yüzde
99'unun Müslüman olduğu bir ülkenin, Avrupa Birliğinin ortak idealleri
ve ortak değerleri etrafında kenetlenebilmesi, aynı zamanda Avrupa Birliğinin
bu evrensel değerlerinin belli bir coğrafya, belli bir ırk, dinle sınırlı
kalmaması, daha evrensel boyutlara taşınabilmesi, gerçekten, dünya
tarihinin akışında da çok önemli yer alacak bir konu.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; biz, hep söyledik ki, Avrupa Birliği, İkinci Dünya
Savaşından sonraki en önemli barış projesi. Düşünün ki, birbiriyle
kıyasıya savaşan ülkeler, milyonlarca insanın öldüğü bir savaştan çıkan
ülkeler, şu anda bir arada ve ortak değerler etrafında kenetlenmiş
durumdalar. İşte, Türkiye'nin bu birlik içerisinde yer alması, Türkiye'nin,
hatta, bu sürece giriyor olması, yine, dünya barışına ileride sağlayacağı
katkılar açısından çok çok büyük önem taşıyor. Bunun önemini, daha çok sayıda
kanaat önderi, özelikle Avrupa Birliğinde, daha çok sayıda siyasî lider anlıyor.
Belki Türkiye'yi uzaktan tanıyan, Türkiye'nin gerçeklerini tam olarak algılayamayan
bazı çevreler Avrupa Birliğinde olabilir. Avrupa Birliğinde biz üye
olana kadar en az 50-60 tane seçim olacak. Her seçimde, Türkiye, az ya da çok
gündeme gelecek. Bazı siyasî partiler, Türkiye'yi, belki, maalesef, iç
politikalarında söylem olarak kullanabilecekler. Bunlara da hazır olmamız
lazım ve bunlar karşısında da asla bir tereddüte, bir farklı psikolojiye
kesinlikle girmememiz lazım. Bu, sürecin tabiatında var. Bu, kolay bir
süreç değil; hiçbir ülke için kolay olmamış, Türkiye için de kolay olmayacak.
Düşünün ki, bakın, İspanyol
Dışişleri Bakanı, zamanında, kendi müzakere süreçlerinde bakan olan İspanyol
eski Dışişleri Bakanı, geçenlerde beni ziyaret ettiğinde, bir ülkenin
vetosu yüzünden tam iki sene tüm müzakerelerini askıya almak zorunda kaldıklarını
ifade etti. Yine, İngiltere, hepiniz biliyorsunuz, müzakerelerini tamamladıktan
sonra, her şeyi bitirdikten sonra tam 2 defa yine bir Avrupa Birliği
üyesi ülke tarafından veto edildi ve tam üye olamadı. Böyle örnekler var.
Başka örnekler de var. Norveç, bütün müzakerelerini bitirdi; fakat, Norveç,
kendisi dışarıda kalmaya karar verdi. Biz, bütün bu örneklere bakıyoruz.
Bizim için şu anda önemli
olan sürecin kendisidir. Türkiye üye olsun olmasın, ne zaman olsun tartışmaları
için de çok erkendir diye düşünüyoruz ve sürecin kendisine odaklanıp, bu
reformların kendisine odaklanıp, bu reform sürecini kendi faydamıza, kendi
çıkarımıza azamî şekilde nasıl kullanabiliriz, bundan nasıl istifade
edebiliriz; işte bunun endişesinde olmamız lazım. Bu şekilde, bu kaygıyla
hareket etmemiz gerekir diye düşünüyoruz açıkçası.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlar; 17 Aralık tarihi, gerçekten Türkiye-Avrupa Birliği ilişkilerinde
çok önemli bir dönüm noktasıydı. Bir başka önemli dönüm noktası da 3 Ekim
oldu; yani, Türkiye'nin Müzakere Çerçeve Belgesinin kabul edildiği ve artık,
müzakere sürecinin resmen başladığı bir tarih.
Ben, şunu rahatlıkla
ifade etmek istiyorum ki, 12 Haziran Pazartesi günü; yani, geçtiğimiz pazartesi
günü de, Türkiye ile Avrupa Birliği ilişkilerinde gerçekten tarihî bir
dönüm noktasıdır ve bütün bu tarihlerden önce, dikkat edin, olacak mı olmayacak
mı, son anda acaba bir problem çıkacak mı çıkmayacak mı, birileri gelip engel
olacak mı olmayacak mı endişesi yaşandı hep; ama, çok şükür, bütün bu kritik
tarihleri gayet güzel bir şekilde aştık ve bütün bu süreçten de, Türkiye'nin
menfaatlarını, Türkiye'nin millî çıkarlarını hep önplanda tutarak ve hiçbir
zaman, hiçbir konuda da asla taviz vermeyerek, bu kritik günleri, çok
şükür, aşmış olduk.
Bu, gerçekten, artık,
Türkiye'nin geri dönülmez bir yola, geri dönülmez bir sürece girdiğinin de
en önemli bir kanıtı. Öyle, sadece, tamam, müzakere başlama kararı alınmış,
Çerçeve Belgesi kabul edilmiş değil; artık, bir tane fasıl açılmış kapanmış,
artık, bu yola girilmiş. Dolayısıyla, bu yol, artık, bizim, özellikle
ekonomimizin geleceği açısından son derece büyük önem taşıyor. Avrupa Birliği
süreci, yerli-yabancı tüm yatırımcılar için, Türkiye'nin, artık daha öngörülebilir
bir ülke olduğunun kuvvetli bir mesajını veriyor. Bundan beş sene sonra,
on sene sonra, yirmi sene sonra nasıl bir Türkiye olacak acaba sorusunun
cevabını, herkes, işte, bu Avrupa Birliği sürecinde bulmuş oluyor. Bu,
gerçekten, Türkiye'nin bundan sonraki büyümesi için, refahı için büyük
önem taşıyor.
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
normal sürenize 1 dakika kaldı, 1 dakika da eksüre vereceğim; konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
DEVLET BAKANI ALİ
BABACAN (Devamla) - Peki; teşekkür ederim.
Özellikle, doğrudan
uluslararası sermayenin Türkiye'ye daha çok gelmesi için, yine, kendi insanımızın,
kendi yatırımcımızın Türkiye'ye daha gönül rahatlığıyla yatırım yapabilmesi
için, Avrupa Birliği süreci büyük önem taşıyor.
Türkiye, her yıl nüfusu
1 000 000 artan bir ülke. 73 000 000 nüfusumuz var ve her sene 1 000 000
nüfusumuz artıyor. Her sene, 500 000 ilâ 700 000 kişi işgücüne ekleniyor.
Biz, Türkiye'de, özel sektör
yatırımlarını mutlaka ve mutlaka canlı tutmak zorundayız. Bu, bizim hem
ekonomik politikalarımız açısından önemli hem sosyal politikalarımız açısından
çok büyük önem taşıyor.
İşte, bu Avrupa Birliği
süreci, bakın, Türkiye'deki yatırımları nereden nereye getirdi. Geçen sene,
sadece özel sektörün Türkiye'ye 74 milyar YTL'lik bir yatırım yaptığını
düşünecek olursanız -ki, 2002'ye göre 3 mislidir neredeyse bu rakam- Avrupa
Birliği sürecinin faydalarının şimdiden ekonomimiz üzerinde görüldüğünü de
yine takdir edeceksiniz.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım,
1 dakikalık eksüre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız; teşekkür ediyoruz.
Buyurun efendim.
DEVLET BAKANI ALİ
BABACAN (Devamla) - Yine, şöyle bir bakacak olursak, 2000, 2001 yıllarında,
2002 yıllarında, Türkiye'de konuşulan rakamlar, değerler neydi, bugün ne
oldu. Bakmayın bu piyasalardaki geçici hareketliliğe; önemli olan uzun vadedir,
önemli olan, Türkiye'nin uzun vadedeki istikrarıdır. Zaten, Türkiye'nin
uzun vadedeki geleceğine, istikrarına güvenenler de, şimdiye kadar hiç pişman
olmamışlardır, bundan sonra da pişman olmayacaklardır ve Türkiye'nin
geleceğine güvenen, geleceğine yatırım yapan, mutlaka, uzun vadede kârlı
çıkacaktır. Bir yandan da, bu güven, bu istikrar, Türkiye'deki en önemli
sorunlarımızdan birisi olan istihdam konusunun, işsizlik konusunun da en
önemli çözüm kaynağı olacaktır.
Ben, bu fırsatı verdiğiniz
için hepinize teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova)
- Sayın Bakan, Türkiye'de eğitim laik midir değil midir; onu niye açıklamıyorsunuz?!
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakanım.
Sayın milletvekilleri,
Türkiye'nin bu aşamaya gelmesinde hizmeti geçen her kademedeki insanlarımıza,
büyük gayret sarf eden Hükümetimize ve İktidarıyla muhalefetiyle bütün milletvekili
arkadaşlarımıza da şükranlarımı sunuyorum.
Gündemdışı üçüncü
söz, basın etiği hakkında söz isteyen, Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan
Balandı'ya aittir.
Sayın Balandı, buyurun.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
3.- Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın, demokratik rejimlerde
önemi gün geçtikçe artan basın etiğine ilişkin gündemdışı konuşması ve
Çorum Milletvekili Feridun Ayvazoğlu'nun, Çorum İline bağlı bazı köylerde
görülen ve kenelerden bulaşan Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı vakalarına
ilişkin gündemdışı açıklaması
REYHAN BALANDI (Afyonkarahisar)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; demokratik rejimlerde çok
büyük önem arz eden ve günümüzde de öneminin kat be kat arttığı basın etiği
konusunda konuşmama imkân tanıdığı için Sayın Başkana çok teşekkür
ediyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Ancak, gereken miktarda
süremin olmayacağını ve bu kısıtlamanın bana da uygulanacağını bildiğim
için, konuşmamı tam manasıyla, gereği gibi tamamlayamayacağım için bütün izleyenlerden
de özür diliyorum. Aynı imkânı, keşke, konuşmanın sonuna kadar da sağlasaydı
diye düşünüyorum.
Sayın milletvekilleri,
siyaset, medya ve toplum üçgeninde doğru bir iletişim kurulması, sorunların
bir an önce masaya yatırılması gerekiyor. Bazılarınız biliyorlardır; ben,
Parlamentodaki en genç bayan milletvekiliyim. Yaklaşık da on yıldır basın
camiasının içindeyim. Köşe yazdım, kadın-aile sayfası yaptım, sonra kendi
gazetemi kurdum, zaman zaman dizgi de yaptım, zaman zaman röportaj da yaptım;
bazen gece 3'te, 4'te matbaa makinesini tamir ettiğim zamanlar bile oldu;
yani, bu işin hem işçisi hem de patronu oldum. Parlamentoda da basın için
önemli katkı ve çalışmalarım oldu, olmaya da devam edecek. Gerçekten,
masanın diğer tarafından siyasete bakarken, bugün, siyasetin içinden basına
bakıyor olmak çok farklı bir tecrübe. Şimdi söyleyeceklerim kimilerine
göre yaraya tuz basmak, kimilerine göre de yaraya merhem olmak anlamına
gelebilir. Değerli arkadaşlar, demokrasinin sacayağı basın, bugün demokrasinin
neresinde ve nasıl bir katkı sağlıyor; bunu biraz ortaya koymak lazım. Yani,
gazete sahibi olarak kendimi de bu konunun içine dahil ediyorum ve bir anlamda
özeleştiride bulunmak istiyorum.
Gazetecilik mesleği,
dünyadaki en zor ve en yıpratıcı meslek. Hele, gazetecilik, maddî kaygıların
yaşandığı bir ortamda yapılıyorsa, ilkeleri, hassasiyetleri önplanda
tutmak, diğer mesleklere göre daha bıçak sırtı bir hal alıyor. Her meslekten
insanın kabul ettiği ahlak kurallarının belirleyicisi, elbette, önce insanın
kendisidir; ancak, basın için özgürlük nasıl vazgeçilmez bir şart ise,
basın etiği de bir o kadar korunması gereken bir değerdir.
Sayın milletvekilleri,
bizi izleyen sayın basın çalışanları ve patronları; Türk toplumu, basın
inandırıcılığı, basın etiği konusunda güven kaybına uğramıştır ve bu güven
kaybı her geçen gün artmaktadır; tıpkı, siyaset kurumunda olduğu gibi. Toplumun
gazete almak yerine aç kalmamak için ekmek almayı tercih ettiği bir ortamda
gazete okuyan vatandaşlar, basındaki haber ve yorumları ne kadar sağlıklı,
ne kadar ilkeli ve inandırıcı buluyorlar; hiç araştırdınız mı diye eğer
soracak olsam, her basın kuruluşu "bizim haberlerimizi daha inandırıcı,
daha etik buluyorlar" gibi bir düz mantıkla hareket edebilir; ancak,
bu, basın etiği sorununun varlığını ortadan kaldırmaz ve çözüm getirmez. Olumsuz
örnek oluşturacak olan cinayet, şiddet haberleri gibi haberlerin sıkça
yayımlanması halinde toplumda aynı suçu işlemede bir artış gözlendiği
istatistiksel olarak da tespit edilmiştir. Son günlerde, basının etikdışı
davranış kodlarını tekrar tartışılır hale getiren eski Başbakanımız
Bülent Ecevit'in hastane fotoğraflarının yayımlanması oldu. Hem siyasetçi
hem basın mensubu olarak bu fotoğrafın yayımlanması beni de derinden
yaraladı, toplumu da derinden yaraladı, kırdı, incitti, okurların da
büyük tepkisine sebep oldu. Yanımda, gazete kupüründen alıntı pek çok okur
yazısı getirmiştim; ama, onların hemen bir tanesini okuyayım süre almamak
için:
"Bu ülkeye, iyi
kötü, neredeyse ömrünün yarısından çoğunu vermiş bir insanı, yaptığı
güzel şeyleri anımsatıp yaşatmak yerine, işin kolayına kaçmak ne kadar doğru?!
Bana göre hiç hoş kaçmadı" diyor Doğukan Kaya.
Bu fotoğrafların yayımlandığı
gazetelerde görüş ayrılığı da vardı, tartışmalar da yaşanıyordu; bunlar
biliniyor. Hiçbir kamu yararı taşımayan böyle bir konuda eğer ihtilaf varsa,
basın, kendinde böyle bir hakkı nasıl görebiliyor; bunu anlamak mümkün
değildir. Bu tip konular medya etiğini ciddî anlamda sıkıntıya sokmaktadır.
212 sayılı Basın Kanununun çıkmasında önderlik yapan, basın çalışanlarına,
fikir işçilerine sosyal haklar getiren, basının önemli sorunlarına…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Balandı,
buyurun; ek 1 dakikalık sürenizi başlatıyorum.
REYHAN BALANDI (Devamla)
- Efendim, o zaman tam manasıyla... Geçiyorum, sonuca geçiyorum hemen.
Sayın milletvekilleri,
sonuç olarak, bu Meclis kürsüsünden milletin vekili olarak ve gazeteci
olarak şunu söylüyorum: Herkes empati yapmak zorundadır, siyasetçiler iki
kere empati yapmak zorundadır; ancak, hassas konularda, basın, üç kere,
beş kere empati yapmak zorundadır ve tıpkı hekimlikte hipokrat yemini
edildiği gibi, baroya kayıtlı avukatların yemin ettiği gibi, basın mesleğinde
de basın yemini edilmelidir. Halka karşı, haberi yapılana karşı ve kendilerine
karşı sorumluluk duyan, vicdanlarının sesini dinleyen ilkeli
gazetecilerin ve bin bir zorlukla mesleklerini yapmaya çalışan muhabir,
editör, köşeyazarı gibi basın çalışanlarının, bunların varlığını sürdürebilmeleri
için ve haklarının korunabilmesi için basın yemini ve yasal düzenlemeler,
yönetmelikler mutlaka gerekli ve önemlidir.
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Balandı.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, medyaya da intikal ettiği şekliyle, Çorum'da kene ısırması
sebebiyle bazı vatandaşlarımız vefat etmişlerdir; kendilerine Allah'tan
rahmet diliyorum.
Bu konuda, yerinden,
çok kısa bir söz talebi vardır Sayın Ayvazoğlu'nun ve kendisine, şu anda,
mikrofonunu açıp, söz vereceğim.
Buyurun Sayın Ayvazoğlu.
FERİDUN AYVAZOĞLU
(Çorum) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum öncelikle.
Gerek basından gerekse
Çorum Valiliğinden aldığım bilgiler doğrultusunda, gerçekten, kene
tabir edilen hayvanın sebep olduğu Kırım-Kongo kanamalı ateşi hastalığı
adıyla ve bunun sonucunda, Çorum İli Mecitözü İlçesinde Bayındır Köyü
nüfusuna kayıtlı 19 yaşlarındaki bir üniversite öğrencisi Himmet Aslan,
Çorum İli Merkez Elicek Köyünden 45 yaşlarındaki Aysel Özcan, yine Ortaköy
İlçesi Oruçpınar Köyünden 77 yaşlarındaki Samiye Ateş ölmüştür; kendilerine
Allah'tan rahmet diliyorum, kalanlarına başsağlığı diliyorum.
Böyle bir olay,
çok ilginç bir olay.
Denilen hastalık, 1945 ve 46 yıllarında görülen bir hastalık.
Ne yazıktır ki, yıllar sonra böyle bir hastalıktan dolayı ve şu anda
Sayın Bakanımız da burada iken, Avrupa Birliği sürecine girmekte olan ülkemizin,
girmek için uğraşmakta olan ülkemizin, bu süreçte, böyle ilkel bir hastalıktan
dolayı ölümlere sebebiyet verilmiş olması hepimizi düşündürmesi gereken bir
olaydır.
Bu doğrultuda olmak
üzere, şu anda 22 tane şüpheli vaka tespit edilmiş durumdadır. Bu bilgileri, Çorum
Valiliğinden aldım ve ulusal basında da bu bilgiler ortaya çıkmış, aydınlanmıştır.
Ben, buradan, Yüce
Meclisin çatısından, Sayın Sağlık Bakanına ve Sayın Tarım Bakanına çağrıda
bulunuyorum.
Bu olayın ciddî bir şekilde araştırılarak derhal üzerine
gidilmesi gerektiği noktasında, bütün Çorum kamuoyu beklemekte ve aynı
şekilde de tedirginliği yaşamaktadır. O nedenle, bu olayın acilen
üzerine gidilmek suretiyle, Sayın Sağlık Bakanından ve Sayın Tarım Bakanından
gereken tedbirleri almasını diliyorum.
Bu vesileyle de,
bir kez daha, böyle bir fırsatı verdiği için Sayın Başkana teşekkür
ediyorum.
Çorum'daki, şu anda
rahatsızlık geçiren, şüpheli vakalara muhatap olan vatandaşlarımıza, hemşerilerimize
de geçmiş olsun diyorum.
Ölenlere, tekrar, rahmet dileyerek; tekrarını istemediğimizi,
arzu etmediğimizi ifade etmek istiyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Ayvazoğlu.
Vefat edenlere Allah'tan
rahmet, hastalara da acil şifa diliyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel
Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında 2 adet raporu vardır; sırasıyla
okutup, bilgilerinize sunacağım.
Buyurun.
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER
1.-
Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/983) (S. Sayısı: 1178) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tehdit ve hakaret suçunu işlediği iddia
olunan Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkında düzenlenen
yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve
eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3
Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
(x)
1178 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin
niteliğini dikkate alarak Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkındaki
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla
sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve
sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı, yasama organı
üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden
özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür.
Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık,
nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve
kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı,
TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine
görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının,
kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza
adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen
bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin
şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında,
başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması
istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından
derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda
dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından
bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi
yolundaki kararına katılmıyoruz.
Oya
Araslı |
M. Ziya Yergök |
Feridun
Ayvazoğlu |
|
|
|
|
|
Çorum |
|
|
Sezai
Önder |
Feridun Baloğlu |
Mehmet
Küçükaşık |
|
|
|
|
|
|
|
Muharrem
Kılıç |
Uğur
Aksöz |
Atilla
Kart |
|
|
|
|
|
|
BAŞKAN - Diğer raporu okutuyorum:
2.-
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hakaret suçunu işlediği iddia olunan Samsun
Milletvekili Ahmet Haluk Koç hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık
komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında
görüşülmüştür.
Samsun Milletvekili
Ahmet Haluk Koç Komisyona sözlü olarak doku-nulmazlığının kaldırılması
talebini iletmiştir.
(x)
1179 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin
niteliğini dikkate alarak Samsun Milletvekili Ahmet Haluk Koç hakkındaki
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel
Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile
sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve
sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı
üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden
özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür.
Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık,
nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve
kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı,
TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine
görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının,
kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde ceza
adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen
bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin
şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında
başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması
istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından
derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda
dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından
bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi
yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Atilla Kart |
Mehmet Küçükkaşık |
Feridun Ayvazoğlu |
|
|
|
Çorum |
|
Uğur Aksöz |
Feridun Baloğlu |
M.Ziya Yergök |
|
|
|
|
|
Muharrem Kılıç |
Sezai Önder |
Oya Araslı |
|
|
|
|
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi vardır; okutup bilgilerinize
sunacağım.
II.
- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) TEZKERELER VE
ÖNERGELER
1.-
Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin davetlisi olarak
Bulgaristan'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak
üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık
tezkeresi (3/1077)
14
Haziran 2006
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin
davetine icabetle, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Bulgaristan'a
resmî ziyarette bulunması, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel
Kurulun 30.5.2006 tarihindeki 108 inci Birleşiminde kabul edilmiştir.
Anılan kanunun 2
nci maddesi uyarınca, heyetimizi oluşturmak üzere siyasî parti gruplarınca
bildirilen isimler Genel Kurulun bilgilerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
Adı Soyadı :
Seçim Bölgesi:
Mehmet Alp Burdur
İsmail Soylu Hatay
Salih Gün Kocaeli
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubunun, İçtüzügün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi
vardır; okutup oylarınıza sunacağım.
IV.- ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ
GRUBU ÖNERİLERİ
1.-
(10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin,
Genel Kurulun 15.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP grup önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu;
15.6.2006 Perşembe günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını
arz ederim.
Saygılarımla.
Ali
Topuz
İstanbul
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmının 310 uncu sırasında yer alan (10/369) esas
numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun;
15.6.2006 Perşembe günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
önerisinin lehinde Orhan Sür, Balıkesir ve Cevdet Selvi, Eskişehir Milletvekillerinin
söz talepleri vardır.
Buyurun Sayın Sür.
ORHAN SÜR (Balıkesir) - Teşekkür ediyorum
Sayın Başkanım.
Sayın Başkanım, değerli arkadaşlarım; Cumhuriyet
Halk Partisinin vermiş olduğu araştırma önergesi konusunda Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve bizleri izleyen
vatandaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ülkemizde belirli aralıklarla, maalesef, üzücü maden kazaları olmakta. Maden kazaları, elbette, dünyanın her
yerinde, madencilik sektörünün olduğu her birimde yaşanıyor; ama, bu
yaşanan kazaların hangi önlemlerle daha az yaşanması
sağlanıyor, onların araştırılmasını istiyoruz ve ülkemizde yaşanan bu
maden kazalarının sebeplerinin… Bunları acaba ortadan kaldırabilir
miyiz diye bir çalışma yapalım diyoruz.
Çok değerli arkadaşlarım, dünyada bugüne kadar yaşanan en büyük maden kazası 1906'da Fransa'da
Padökale'de Couriere madenlerinde yaşanmış. Bu maden
kazasında, grizu patlamasında tam 1 200 madenci hayatını kaybetmiş.
Ülkemizde ise en büyük maden kazası yine bir kömür madeninde
yaşanmış. 1992'de, Zonguldak'ta, Kozlu bölgesinde yaşanan grizu
faciasında 263 madencimiz şehit olmuş ve her 3 Martta, Kozlu'da, madenciler,
o kaybettikleri arkadaşlarını ve bugüne kadar kaybettiklerini
anarlar.
Milyonlarca yılda oluşan madenlerimiz ve
bunları değerlendirmeye çalışan madenciliğimiz, bilime dayanmayan, günü
kurtaran, azamî kârı hedef seçen, ulusal madencilik politikalarımızın temel
ilkelerinden uzak, işçi güvenliği gibi kavramların benimsenmediği anlayışlara
terk edilerek, madencilik politikamız, maalesef, yok edilmektedir. Madencilik politikamızın temelinde insan ve doğa olmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, önergemizde de
ifade ettiğimiz gibi, 1941 yılından bu yana maden
kazalarında 3 712 vatandaşımızı kaybettik. Yine, bu
kazalarda 373 484 vatandaşımız yaralandı. Çalışma ve Sosyal Güvenlik
Bakanlığı verilerine göre, 44 ilde yeraltı ve yerüstü madenciliği
faaliyeti olan 772 işletmeden 87 tanesi işletme belgesine sahip.
469 işyerinde işçilerin
sağlık raporları tutulmamakta ve Ağır ve Tehlikeli İşler Yönetmeliği
gözardı edilmektedir.
428 işyerinde
periyodik sağlık gözetimleri yapılmamaktadır.
222 işyerinde işçilere
genel çalışma şartlarıyla ilgili eğitim verilmemektedir.
Son günlerdeyse, madencilik sektörünün
önünün açılması gibi gerekçelerle, insan sağlığı ve iş güvenliği gündemden
çıkarılıyor; bu konu, Maden Yasasında bile, maalesef, yer almıyor. Mevcut olan İş Güvenliği Yönetmeliğiyse, masraflı bulunarak
değiştirilmeye çalışılıyor.
Anayasal güvence olarak vatandaşlarımıza
verdiğimiz yaşam hakkının bu kadar sorumsuzca insanımızın
elinden alınmasına bu ülkenin Meclisi olarak dur diyebilmek için sorunları
araştırmalı ve çözüm önerilerini oluşturarak, insanımızı, uygar ülke insanlarının
kavuştukları standartlara ve güvencelere taşımalıyız.
Değerli arkadaşlarım,
biz, Mustafa Kemal'in Türkiyesi olmayı hedefliyorsak, politikalarımızın
odağına insanı yerleştirmeliyiz, insanımızın yaşam koşullarını her geçen
gün daha güzele, daha iyiye yönlendirici politikalar oluşturmalıyız. Hedef sadece gelişme ve
kâr olmamalı; bu güzel ülke, Çin gibi, insan yaşamına değer vermeyen bir ülke
haline gelmemeli.
Değerli arkadaşlarım,
Çin'de, resmî rakamlara göre, maden kazalarında yılda 6 000 işçi ölüyor,
diğer kaynaklara göre ise bu rakam 20 000 civarında. Bu, yaklaşık, günde 15
Çin madencisinin maden kazasında öldüğünü bize gösteriyor; ama, çağdaş ülkelerde,
uygar ülkelerde acaba bu böyle mi?
Değerli arkadaşlarım, bakın, Amerika Birleşik
Devletlerinde, 2001 yılında, Alabama'da bir grizu patlaması oluyor, 13
kişi ölüyor; hemen gerekli önlemler alınıyor, çalışmalar yapılıyor, yıllarca
grizu patlaması bir daha gündeme gelmiyor. Geçtiğimiz ocak ayında yeni bir
grizu patlaması oluyor, 12 kişi ölüyor ve yine
üzerine ciddî bir çalışma, yine kamunun bu maden kazalarının nedenleri
üzerinde ciddî çalışmaları gündeme geliyor.
Değerli arkadaşlarım, maden kazalarının
nedenleri aslında belli; 3 ana başlık altında toplayabiliyoruz:
1- Doğal etkenler.
2- İnsan hatası.
3- Teçhizat hataları.
Şimdi, biz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak diyoruz ki, bu ülke madencileri, bu ülkede yeraltında çalışan, bu
ülkenin yeraltı değerlerini yer üstüne çıkarıp ülke hizmetine sunmaya
çalışan insanlarımız bu 3 nedenle -doğal etkenlerle, insan hatalarıyla,
makine ve teçhizat hatalarıyla- maalesef, yaşamlarını kaybediyorlar ve
bunun önlenmesi için Türkiye Büyük Millet Meclisinin bazı çalışmaları yapmaya
gereksinimi var.
Benim seçim bölgem
dahil, ülkemizin birçok yerinde yüksek risk taşıyan, kuralsız ve denetimsiz
çalışan maden ocağı olduğunu biliyoruz. Buralarda çalışan insanlar
bizim insanımız; vatan savunmasında gündeme geldiğinde askere çağırdığımız,
oya ihtiyacımız olduğunda sandığa çağırdığımız insanlar. Bizlerin
bu insanlara karşı borcu var. Bizim, hepimizin bu insanlara karşı borcumuzu
yerine getirmek zorunluluğumuz var. Ama, ülkemizde, işyerlerinde sağlık
ve iş güvenliğini birinci derecede ilgilendiren eksiklikler sadece parayla
cezalandırılıyor ve bu para cezası kesildikten sonra, maalesef, bu eksikliklerin
giderilip giderilmediği araştırılmıyor bile. Maalesef, bu
eksikliklerin giderilmemesinin bedelini de insanımız, madencimiz canıyla,
hayatıyla ödüyor. Doğası gereği riskler nedeniyle
bilgi, deneyim, uzmanlık ve sürekli denetim gerektiren madencilik konusu,
maalesef, son dönemlerde çok ihmal edilmiştir. Denetimler
iyice gevşemiştir. Yeni İş Kanunuyla ilgili olarak
çıkarılan yönetmelikler, madencilik sektöründe etkin denetim yapılabilmesi
için son derece yetersizdir. Denetim kadroları
yetersizdir. Riski yüksek işyerlerinde iş güvenliği uzmanının
çalıştırılmasını zorunlu kılan yönetmelik iki yıldır ertelenmekte,
yürürlüğe girmemektedir; bu da kaza riskini artırmaktadır.
Ayrıca, aldığımız
duyumlara göre, Maden Kanununda bazı değişiklikler yaparak, bazı madenlerin
denetiminin özel idarelere devri gündeme getirilmek istenmektedir.
Değerli arkadaşlarım, hangi özel idaremizde,
madenlerimizde iş güvenliğini sağlayacak deneyim ve birikim var?! Son kaza, yaşadığımız son elim kaza, seçim bölgem Balıkesir'in Dursunbey
İlçesinde yaşandı. Geçtiğimiz hafta, bu kürsüde, bu konuyla ilgili
bir gündemdışı konuşma yaptım. O gündemdışı konuşmayı yaparken de,
maalesef, Sayın Bakanımız salonda değildi; bugün burada bu konuşmayı yaparken
de, maalesef, Sayın Bakanımız, salona gelme gereğini hissetmedi. Ama, değerli arkadaşlarım, kor düştüğü yeri yakıyor, ateş düştüğü
yeri yakıyor. Eğer Dursunbey'e gitseydiniz, o
madende şehit olan insanların ailelerini ziyaret etseydiniz, onların
nasıl çırpındıklarını, onların nasıl umutsuz olduklarını görürdünüz.
Bizim, bu insanlara umut vermek zorunluluğumuz var.
Bizim, bu insanlarımızı korumak, kollamak zorunluluğumuz var.
Bakın, geçtiğimiz
günlerde, Zonguldak'ta, TKİ, bir işçi alımı yapmak istedi. 1 120 kişilik bu işçi alımına 42 000 kişi müracaat etti, 42 000 kişi! Bizim, bu insanların sağlığını,
iş güvenliğini düşünmek görevimiz değil mi?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sür, buyurun; 1 dakikalık
sürenizi başlatıyorum.
ORHAN SÜR (Devamla) - Teşekkür ediyorum.
Neden yeraltına girmek istiyor bu 42 000 kişi; yoksulluktan değerli arkadaşlar. Balıkesir'in Dursunbey'indeki insanlar da yoksul. Bir taraftan, ölmek istemiyorlar; ama, bir taraftan da,
yaşamak için bir mücadelenin içindeler. Bizim, bu insanlara
sahip çıkmak zorunluluğumuz var. Her ne kadar Zonguldak'ta 42 000
kişinin müracaat etmesinden sonra onlara iş müjdesi vermek üzere Başbakan
Zonguldak'a davet ediliyor, Zonguldak'ta billboard'larda çocukların
"artık babam işçi olacak" sözcükleriyle billboard'lar
donatılıyor, 42 000 müracaat eden kişi AKP il kongrelerine davet ediliyorsa,
o zaman, bu insanların geleceğini, bu insanların iş sağlığını bizim gündeme
getirmemiz lazım, bunu araştırmamız ve gereğini yapmamız lazım.
Değerli arkadaşlarım, 19 Kasım 2004'te Sayın Musa Sıvacıoğlu ve arkadaşları bir önerge
verdiler, o önerge de bu kapsamda, o önerge işleme konulmadı; 25 Kasım
2004'te okundu, bir işlem yapılmadı. Gelin, bunu birleştirelim, bu araştırma
ekibini kuralım ve madencimize, insanımıza gereken desteği verelim, çözüm
önerilerini üretelim ve çağdaş, uygar bir ülke olduğumuzu, Mustafa
Kemal'in uygar ülkesi olma yönünde ilerlediğimizi tüm dünyaya gösterelim
ve canlarını bu ülke için veren madencilerimize ve onların gelecek kuşaklarına
karşı olan borçlarımızı ödeyelim diyorum.
Hepinizi saygıyla selamlıyorum.(CHP sıralarlından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Sür.
Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu önerisinin lehinde, Eskişehir Milletvekili Cevdet Selvi.
Sayın Selvi, buyurun.
CHP GRUBU ADINA CEVDET SELVİ (
2 Haziran 2006 tarihinde Balıkesir Dursunbey
Ortaköy Kömür Ocağında meydana gelen bir patlama sonucu 17 işçi hayatını
kaybetmiş, 5 işçi yaralanmış ve bu olayla ilgili, uzun süreden beri her
maden kazasında, her ocak çöküşünde, grizu patlamasında, Cumhuriyet Halk
Partisi milletvekilleri derhal oraya giderek, bu acıları paylaşmanın
yanında, sorunların çözümü konusunda, oradaki bu acı olayın meydana gelmesinin
nedenlerini araştırmıştır.
Bu nedenle de, İçtüzüğümüz ve Anayasa
gereğince, Balıkesir grizu patlaması ve tüm maden kazaları ve hatta, iş
kazalarıyla ilgili bir araştırma önergesi ve araştırıldıktan sonra da
çözümlerin, önlemlerin belirlenmesi konusunda bir önerge verilmiştir.
Ben, bugün, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, bu
önergenin lehine konuşmak üzere huzurunuzdayım.
Değerli arkadaşlarım, bu maden kazası her
gündeme geldiğinde tüm insanlarımızı alabildiğine üzer, huzursuz eder. Kısa süre içerisinde başımıza gelen
maden kazalarına baktığımızda, biz, bize düşen, devlete düşen, iktidara
düşen, bakanlığa düşen, işverene düşen, işçiye düşen bu sorumluluğun,
görevin ne olduğunu da inceleme imkânını bulamadan yenisine gideriz.
Örneğin, 2003 yılında Ermenek'te 10 işçi,
2004 yılında Amasra'da 2 işçi, Kastamonu-Küre'de 19 işçi, değişik ocaklarda
17 işçi; 2005 yılında Kütahya-Gediz'de 18 işçi olmak üzere 66 işçi, ihmalin,
sorumsuzluğun, gereken önlemleri almamanın sonucunda hayatını kaybetmiştir.
En son olarak da, 2 Haziran'da, Balıkesir-Odaköy'de 17 işçi
hayatını kaybetmiş. Ayın 14'ünde, yani, iki gün önce,
yine, Zonguldak'ta bir göçük olmuş, 1 işçi hayatını kaybetmiş, 1 yaralı
işçimiz de olayda mağdur olmuştur. 13 Haziranda,
yine Zonguldak-Kurtköy'de kaçak maden ocağında göçük olmuş ve 1 işçi
vefat etmiş, 1 işçi de yaralanmıştır.
Bunları alt alta
koyduğumuzda, Türkiye'de bu ihmali görmemek mümkün değil. İşsizliğin ve
yoksulluğun son hadde ulaştığı, sabırları tükettiği bir dönemde, çoluk
çocuğunun geçimini sağlamak için, onlarca, yüzlerce metre yerin altında,
geçimini sağlamak gayesiyle kömür ocaklarına giren tecrübesiz işçiler,
genç işçiler -bir taraftan asgarî ücret veya altında çalışırken, sigortalı
veya sigortasız çalıştırılırken- canından olmakta, canının ötesinde, dul
ve yetimleri ortalıkta kalmaktadır. Bu, gözardı edilmemesi gerekecek kadar önemli bir olaydır. Bu, kader
değildir. Bu, işkolunun veya maden kazalarının her yerde olduğu,
olabileceği gibi gayet basit, yüzeysel bir açıklamayla ifade edilemeyecek kadar önem taşıyan bir olaydır.
İşte, 2005 yılında
Gediz'de bir patlama oldu, grizu patlaması. Oraya da Cumhuriyet Halk Partisi
bir heyet gönderdi. 18 işçi orada hayatını kaybetti, onlarca dul, onlarca
çocukları yetim kaldı ve perişanlık, sosyal sorunları da artırır hale geldi.
Bunu takip ettik, takip ettik ve 21 Nisan 2005 yılında yerinde yaptığımız
incelemelerden sonra, bundan sorumlu ve görevli olan Çalışma Bakanlığında
da takibimizin sonucunda, 26 Mayıs 2005 yılında Çalışma Bakanlığının incelemelerinin
sonucunda, bu 18 vatandaşın, 18 işçinin ölümünün tamamen nedeni, müfettişler
tarafından, yüzde 100 kusurlu olarak işveren bulundu; hiçbir önlemin
alınmadığını Çalışma Bakanlığı müfettişleri açık seçik bize bildirdi;
ama, arkasından, diğer maden ocaklarının arka arkaya ihmal edildiği, teftiş
edilmediği ve İktidarın ve Hükümetin ve Çalışma Bakanlığının, 2857 sayılı
Yasanın 91 inci maddesine göre verilen görevi yerine getirmediği veya getiremediği;
yine, işçi, iş güvenliği ve işçi sağlığıyla ilgili -aynı yasanın- Beşinci
Bölümünde 77 nci maddeden 89 uncu maddeye kadar Hükümetin, Bakanlığın ne
gibi önlemler alması gerektiğini açıkça düzenleyen yasaya rağmen, hiçbir
sorumluluk ve görevin yerine getirilmediği açıkça ortaya çıkmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
bu acı, bu üzerinde hiç de durulmayan ve ölenin öldüğü, çoluk çocuğunun
perişan olduğu bir konuda, İktidarın, Hükümetin, ilgili bakanlığın, Anayasa
ve yasalarla vermiş olduğu, yönetmeliklerle üstlerinde neler yapacağı
belirli olan konularda ne kadar duyarsız olduğunu açık seçik gösteriyor. Olay
can kaybından ibaret değil. Gözden kaçan önemli bir olayda her konuda israfı
önleme gayreti dile getirilirken, bu konudaki, işçi sağlığı, iş sağlığı
ve güvenliği konusundaki ihmallerin, yine, Çalışma Bakanlığının raporlarında,
korkunç boyutlara ulaştığı açıkça ortaya konuyor. 21 katrilyon -yani, 21
milyar dolar- yılda iş kazaları ve meslek hastalıkları sonucu bütçeye yük
getiriliyor. Bunu, Çalışma Bakanlığının İSAG Projesi Genel Koordinatörlüğünün
yaptığı açıklamada görüyoruz.
Gözümüzle şöyle bir
geçmişe baktığımızda karşılaştığımız olaylar şunlardır: İş kazası
sayısı 2003 yılında 76 668, 2004 yılında 83 830 olmuştur. Ölü sayısı ise,
sadece 2003 yılında 811 işçi, yurttaş ve 811 aile
perişan olmuştur. 2004 yılında 843 işçi vefat etmiş, ailesi perişan olmuştur.
Sürekli iş göremezler, 2003 yılında 1 596, 2004 yılında 1 693 olmuştur.
Ve kayıp işgünü: Bu kazalar nedeniyle, 1 983 410 gün -işgünü- Türkiye
ekonomisinde kayıp hanesine geçmiştir.
Bunlara dönüp baktığımızda,
sadece lafla değil, yasal görevleri yerine getirmek mecburiyetinde olduğumuzu
ve bu konuda ekonomik yönden nasıl bir tahribatın söz konusu olduğunu
bilerek araştırmamız gerekmektedir. Meclisin en önemli görevlerinden,
işlevlerinden birisi olduğu kanaatinde olarak bu önergeyi verdik. Hem
can kaybı hem sosyal yönden o çoluğun çocuğun sahipsiz kalması hem de
ekonomiye tahmin edilemeyecek -yılda 21 katrilyon gibi- yük getiren bir
olayı bu Meclis mutlak ele almalıdır.
Bu olumsuzlukları
gidermenin yollarını, önlemlerini, birlikte çalışarak asgariye indirmenin,
hem milletvekilliği hem parlamenterlik görevi olduğu gibi hem de insanî
görev olduğunu düşünerek bu önergeyi verdik.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Selvi,
1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız.
M. CEVDET SELVİ (Devamla)
- Sizden de, böylesine ekonomik çöküntüye neden olan, böyle can kaybını,
gereksiz yere, önlemler alınmadığı için meydana getiren olayları, Meclis
olarak, bir komisyonda inceleyip, asgariye indirme konusunda, sizlerin,
elbette, oylarınıza, kabulünüze ihtiyaç vardır. Eğer bunu gerçekleştirirseniz,
ülkemize hem bugün hem de gelecek için olumlu çalışmalar yaptığımızı kanıtlayacak
bir Meclis araştırması ortaya çıkacaktır.
Ben, sizleri daha fazla
üzmek istemiyorum, vaktimi daha fazla uzatarak Sayın Başkanın anlayışını
istismar etmek istemiyorum.
Bu konu, hem ekonomik
hem diğer yönden mutlak ele alınması... Bu konuda farkına varmayan veya
yasa çıkarıp, yönetmelik çıkarıp, kendi kendine bu işlerin düzeleceğini
sananları uyarmak zorundayız.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Selvi,
teşekkür cümlenizi alayım.
M. CEVDET SELVİ (Devamla)
- İkincisi şu: İlle başkasını suçlamak değil; ne yazık ki, böyle bir denetleme,
teftiş etme ve yönlendirme görevi olan Çalışma Bakanlığının genel müdürlüğü
ve müfettişlerinin sayısı 627'dir. Bunun 300 küsuru büro hizmeti yapmakta;
sosyal görevler yapmakta, sadece 281 müfettiş bütün Türkiye'yi dolaşıp,
bu olumsuzlukları önlemeyle görevlidir. Yani, imkânsızlık vardır, iyi
niyet yetmemektedir. 27 yönetmelik çıktığı halde uygulanmamakta, yasal
düzenlemeler yerine getirilmemektedir. Bu konuda, Meclis, Çalışma Bakanlığımızın
da, ilgili genel müdürlüklerin de görevini daha iyi yerine getirmesi
konusunda önerilerde bulunacaktır. Faydalı bir çalışma olacaktır. Bu önergeyi
kabul etmeniz gönülden arzu edilmektedir; takdir size aittir.
Hepinize teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Cumhuriyet Halk Partisi
grup önerisinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldım.
Bugün, Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisiyle ilgili Danışma Kurulu toplanamadı. Danışma Kurulu
toplanamadığı için de, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu, İçtüzüğün 19 uncu
maddesi gereğince, Genel Kurulun onayına sunulmasıyla ilgili bir önerge.
Danışma Kurulu toplanamamış.
Demek ki, İktidarımızın, bu önergeyle ilgili düşüncesi menfi. Bu hafta,
yine, biliyorsunuz, Cumhuriyet Halk Partisinin bir başka grup önerisi geldi.
O grup önerisi de, burada, İktidar Partisi milletvekilleri tarafından
reddedildi. Çok önemli bir konuydu; Türkiyemizi, vatandaşların büyük
çoğunluğunu yakından ilgilendiren bir konuydu; ancak, bu konuyla ilgili,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekili gelip burada şunları söyledi:
"Evet, bu konu önemli, biz de biliyoruz bu konunun önemini; ancak, Meclisin
kapanmasına onbeş günlük süre kaldı. Bu onbeş günlük süre içerisinde,
komisyonun kurulması, faaliyete geçmesi, çalışması mümkün olmayacak; onun
için, bunu yeni döneme bırakalım."
Şimdi, biraz sonra oylanacak,
göreceğiz veya grup adına konuşma yapacaklar mı bilmiyorum, aynı sözler
burada tekrar edilecek: "İşte, süremiz daraldı, bu komisyonun kurulmasının
pratikte çok fazla faydası olmayacak, yeni döneme bırakalım…"
Şimdiye kadar -ben
rakamlara baktım- aşağı yukarı, 300 araştırma önergesi verilmiş ve bu
araştırma önergelerinden ancak yüzde 20'si ele alınabilmiş. Geçen, AK
Parti Grup Başkanvekili geldi, buradan, kürsüden dedi ki: "Bu yüzde
20'lik oran çok büyük bir orandır." Geçmiş dönemlerle kıyaslıyor. Ben
de o gün çıkıp söylemiştim, suimisal misal değildir. Geçmişte öyle olmuş
olabilir; ama, biz, 22 nci Dönem Parlamentosuyuz. 22 nci Dönem Parlamentosundan
milletimiz çok şey bekliyor. Siz, yüzde 20'lik bir oranı, burada gelir
başarı olarak takdim ederseniz, halka bunu anlatamazsınız.
Bu araştırma önergelerine
bakınız arkadaşlar, neler... İşte, bugünkü, gelen, bir maden kazasıyla ilgili
verilmiş bir araştırma önergesi. Hiç kimse çıkıp diyebilir mi ki, bu araştırma
önergesi önemsizdir, görüşülmemesi gerekir; hiç kimse bunu söyleyemez. Ancak,
22 nci Dönem Meclis olarak biz bu noktada çok duyarsızız arkadaşlar İçtüzüğün
96 ncı ve müteakip maddeleri denetim konularına ayrılmış. Meclisin en önemli
fonksiyonlarından birisi, denetim görevini yerine getirmek. Şimdi, orada
17 vatandaşımız hayatını kaybetti. 2 tanesi de aynı gün işe başlamışlar;
işe başladıkları ilk gün hayatlarını kaybediyorlar. Geride yüzlerce gözü
yaşlı eş, çocuk, akraba bıraktılar. Şimdi, rakamları da arkadaşımız söyledi;
3 712 vatandaşımız bugüne kadar maden kazalarında hayatını kaybetmiş, 370
000 de yaralı var. Son derece önemli bir konu. Bu konu, mutlaka, Türkiye
Büyük Millet Meclisinde bir komisyon marifetiyle ele alınıp incelenmesi
gereken bir konu; ama, siz, temel kanun esprisi içerisinde meselelere yaklaşarak,
kamu denetçiliğini bugün nasıl buradan geçiririz, nasıl muhalefetin sesini
kısarak bu Kamu Denetçiliği Kanununu bugün hallederiz, onun hesabı ve düşüncesi
içerisinde olursanız, bu meseleleri, elbette, elinizin tersiyle bir
kenara iteceksiniz. Kamu Denetçiliği Kanunu -önergenize de baktım, bir önerge
de veriyorsunuz- 31.7.2007 tarihinde yürürlüğe girmek üzere bir önerge vermişsiniz;
denetçilerin faaliyete geçmesiyle ilgili, AK Parti Grubu önergesi. Ee,
siz, şimdi, bir yılı aşkın bir süre sonra yürürlüğe girecek olan bir
kanunu, temel kanun esprisi içerisinde ve… Dün akşam da burada trajikomik
olaylar yaşadık; yani, Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayacak ölçüde
olaylar oldu burada. Alınız o görüntüleri, bugün, sağlıklı bir şekilde
hep beraber yeniden izleyelim. Yani, bu Parlamentoya böyle bir çalışma metodu kesinlikle yakışmıyor ve
milyonlarca insanımız da, dün akşamki bu Parlamento çalışmasını ibretle
izledi ve Meclisle ilgili düşünceleri olumsuz bir şekle dönüştü.
Onun için, muhalefetle
anlaşsaydınız Sayın Grup Başkanvekilim -size söylüyorum- bu kamu denetçiliğiyle
ilgili muhalefetle konuşsaydınız, bizlerle bir uzlaşma arayışı içerisinde
olsaydınız, en azından, meramımızı anlatacak kadar zamanı bize vermiş olsaydınız,
beşer konuşma yaptırmış olsaydınız örneğin, belki, bu kanun, uzlaşmayla
dün çıkmış olacaktı, çıkmış olacaktı. Kamu Denetçiliği Kanununa itiraz
eden var mı bu Mecliste; yok. Desteklediğimiz, ancak, bazı hususlarına
katılmadığımız noktalar var. Onları, muhalefet olarak, biz, burada dile
getirirdik ve dün de o Kamu Denetçiliği Kanunu buradan geçmiş olurdu. Kuru
bir inat, bir iddia uğruna Meclisin çalışmasının önünü kesmeye çalışıyorsunuz.
Yani, değerli milletvekilleri,
onun için bir uzlaşma arayışı içerisinde olmanız lazım. Uzlaşma arayışını
da İktidar Partisi gösterecek. Biz, muhalefet olarak ve Doğru Yol Partisinin
bir milletvekili olarak, burada, birçok kanunda, gelip, açıkça desteğimi
ifade ettim. Yanlış gördüğüm hususlar varsa, onları da eleştirdim. Dün,
Kamu Denetçiliği Kanunundaki konuşmalarım burada. Ben, beklerdim ki, AK
Parti milletvekillerinden bir arkadaşım, çıkıp, oradaki konuşmaların
üzerine "hayır, siz şurada yanlış düşünüyorsunuz; bu kanun, bu şekliyle
daha iyi" demesini beklerdim, o da olmadı.
O nedenle, değerli milletvekilleri,
Meclisin aslî fonksiyonlarını, aslî görevlerini yerine getirebilmek
için, mutlaka, hepimizin duyarlı olması lazım. Yozlaşmadan uzlaşma kültürünün
bu Mecliste teessüs etmesi lazım. Bunu sağlayacak olan da, öncelikle, İktidar
Partisi ve İktidar Partisinin Grup Başkanvekilleridir.
Değerli milletvekilleri,
şimdi, biraz sonra bunu reddedeceğiz, oylarla göreceğiz. Bunu niye peşin
peşin söylüyorum; çünkü, dünkü konuşmalardan anladığım, çıkardığım düşünce
bu. O nedenle, biz, denetim konularını ihmal etmeyelim.
Bakınız, o maden ocağında
hayatını kaybeden vatandaşlarımızın belki tamamı asgarî ücretle
çalışıyordu, hayatlarını zor idame ettiriyorlardı.
İşte size birkaç
rakam: Açlık sınırı -en son rakam- 558 YTL, asgarî ücret 380 YTL. En düşük
SSK aylığı alan bir vatandaşımızın aldığı ücret, sadece gıda harcamalarına,
başka hiçbir harcama yapmadan yirmialtı günlük gıda harcamasına
yetiyor; bakınız, aylık gıda harcamasını bile karşılayamıyor. Bağ-Kur'da
onüç günlük harcamalarını karşılıyor. Böyle durumda, bu zor şartlarda
çalışan ve hayatını idame ettirmeye çalışan, asgarî ücretle, yerin metrelerce
altında güneş yüzü görmeden çalışan, hayatının baharında kara toprağa verdiğimiz
bu vatandaşlarımızın acısını yürekten paylaşıyoruz, kendilerine Allah'tan
rahmet diliyoruz, kederli ailelerine başsağlığı diliyoruz.
Ancak, şu anda yerin
altında çalışan binlerce insanımızın bu meselesinin de Meclis tarafından
ciddî bir şekilde ele alınması, incelenmesi, araştırılması, gerekirse
ek tedbirler alınarak bundan sonra bu tür müessif kazaların önüne geçme
imkânı, şu anda Meclisin önüne gelmiş durumdadır. Verilecek evet oylarıyla,
ne fark eder arkadaşlar, bir komisyon kurulsa, o komisyonumuz çalışmalarına
başlasa?! Üç aylık Meclis tatili olabilir; ama, ek yeterli bir süre, zaten
bir aylık süre verilebiliyor; bunlar da ele alınabilir. Yazın, belki, arkadaşlarımız
biraz daha fedakârlık yapabilir, komisyonun yazın çalışmasına engel bir
durum var mı bilmiyorum ama, arkadaşlarımız, eğer gönüllü olarak beş gün,
on gün, onbeş günde, bu süre içerisinde çalışmak istiyorlarsa bunun
önünü niye kapatalım. Arkadaşlarımız çalışmayı arzu ediyorlarsa, bunlara
bu imkânı verelim. En azından bundan sonra bu tür müessif hadiselerin
önüne geçebilme imkânımız olabilir; belki 1 kişinin dahi hayatını kurtarma
imkânımız olabilir.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kandoğan, 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Ben, bu duygu ve düşüncelerle, bu araştırma önergesinin çok önemli olduğuna
inanıyorum. Mutlaka, bunun, Meclis gündeminde yer almasını…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Aleyhte mi?!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Efendim, aleyhte… Şunun için söylüyorum: Sizin oylarınız belli; ben,
onun için diyorum ki, Cumhuriyet Halk Partisi Grubuna, Danışma Kurulu toplantısı
olmamış, grup başkanvekilimiz dün geldi, dedi ki "Meclis kapanıyor,
bu tür şeylere karşıyız." Benim itirazım ona. Sayın Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun getirdiği teklife itiraz etmek mümkün mü. Ancak, sizin düşünceniz,
yapınız belli olduğu için, bu yapı da bilindiği için, Cumhuriyet Halk Partisinin
getirdiği önergeye onun için karşı çıkıyorum ben; yoksa, bir milletvekili
olarak, bu meselenin araştırılmasından, incelenmesinden, sıkıntıların ortaya
konulmasından, çözüm yollarının ortaya konulmasından kim rahatsız
olabilir, kim karşı çıkabilir.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Kafan çalışmaya başladı!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Böyle bir şey olabilir mi!.. Onun için, şunun için söylüyorum değerli milletvekilleri;
biraz sonra, olumsuz oy kullanacaksınız. Kendi hür iradenle oy kullanacaksan
Sayın Bursa Milletvekilim, hodri meydan, Grubun aleyhine, kendiniz
"evet" oyu kullanabiliyorsanız...
FARUK ANBARCIOĞLU
(Bursa) - Kendi adına konuş!.. Doğru Yol Partisi adına
konuş!..
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Biraz sonra grup başkanvekiline bakacaksınız, eli hangi istikamette,
onu kullanacaksınız. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
teşekkür ediyorum.
FARUK ANBARCIOĞLU
(Bursa) - Sana ne?!. Sana mı soracak?!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bana ne olur mu?!.. Önemli bir konu…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
buyurun efendim.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
kürsüde konuşan hatiple karşılıklı olarak konuşma diye bir usul yoktur;
lütfen…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Karar yetersayısı…
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş önerisini
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur;
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 15.36
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 15.46
BAŞKAN : Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER : Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân
MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin İkinci Oturumunu
açıyorum.
IV. - ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/369) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin,
Genel Kurulun 15.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin
CHP grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, öneriyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını
arayacağım.
Öneriyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir;
karar yetersayısı vardır.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına
devam ediyoruz.
Saygıdeğer arkadaşlarım,
saygıdeğer milletvekilleri, biraz sonra, yarım kalmış olan tasarının oylamalarına
devam edeceğiz.
Bilgilerinize arz
olunur.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı:
305)
BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı İle Plan
ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştrir.
3 üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi
Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5.-
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti
Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının
Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı
ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan,
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
6.-
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Geçen birleşimde birinci
bölümde yer alan 16 ncı madde kabul edilmişti.
Şimdi, bu bölümde yer
alan diğer maddeleri, varsa, önerge işlemlerini yaptıktan sonra oylarınıza
sunacağım.
ÜÇÜNCÜ BÖLÜM
Kuruma Başvuru ve
Yapılacak İşlemler
Başvuru ve usulü
MADDE 17-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Başvuru ve usulü" başlıklı 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
A. Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal
Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M. Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
Madde 17- (1) Kuruma, gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler.
Yabancıların başvuru hakkını kullanabilmeleri, karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2) Başvuru; başvuru
sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini, başvuru
sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili
kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu
başvuru, yönetmelikte belirlenecek şartlara uyulmak kaydıyla elektronik
ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu
içermeyenler,
b) Yargı organlarında
görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar,
c) İkinci fıkrada
belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve
tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma, illerde
valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar vasıtasıyla da başvurulabilir.
(5) Başvurulardan ücret
alınmaz.
(6) Kuruma, idarî işlemlerde
tebliğ tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda öğrenme tarihinden
itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin
Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hallerde başvurunun
Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava açma süresi
içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
(x) 1206 S. Sayılı Basmayazı 13.6.2006 tarihli 114 üncü
Birleşim Tutanağına eklidir.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Başvuru ve usulü" başlıklı 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
İzzet Çetin |
Bülent Baratalı |
Algan Hacaloğlu |
|
|
Kocaeli |
İzmir |
İstanbul |
|
Türkân
Miçooğulları |
Bayram Ali
Meral |
Muharrem Kılıç |
|
İzmir |
Ankara |
Malatya |
(A) (1) Kuruma, gerçek
ve tüzel kişiler başvurabilirler. Yabancıların başvuru hakkını kullanabilmeleri,
karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2) Başvuru; başvuru
sahibinin adı ve soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini, başvuru
sahibi tüzel kişi ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili
kişinin imzasını ve yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu
başvuru, yönetmelikte belirlenecek şartlara uyulmak kaydıyla elektronik
ortamda veya diğer iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu
içermeyenler,
b) Yargı organlarında
görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar,
c) İkinci fıkrada
belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve
tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma, illerde
valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar vasıtasıyla da başvurulabilir.
(5) Başvurulardan ücret
alınmaz.
(6) Kuruma, idarî işlemlerde
tebliğ tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda öğrenme tarihinden
itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin
Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hallerde başvurunun
Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava açma süresi
içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
"(B) (1) Genel Sekreter,
en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve
aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartlara sahip olanlar arasından
Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir.
Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi eliyle yürütülür.
(C) (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek
için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar
yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat
ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk
gününde otuz beş yaşını doldurmamış olmak.
(D) (1) Uzman yardımcılığına atananlar,
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
açılacak yeterlilik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar,
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az ( C )
düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit
sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği
Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar,
istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlilik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(E) (1) Personel, Başdenetçisi
tarafından atanır,
(2) Uzman ve uzman yardımcısı
dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını
kazananlar arasından yapılır.
(F) (1) Başdenetçi,
denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta
emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve
sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki
genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler
uygulanır.
(G) (1) Kurumun gelirleri
şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(H) Başdenetçi Cumhurbaşkanı
tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumsuz görüşle katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Çetin.
Süreniz 5 dakika.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının 17 nci maddesi üzerine vermiş olduğumuz
önergeyle ilgili söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
Kuruma başvuru ve yapılacak işlemler, başvuru ve usulüyle ilgili 17 nci
madde, tabiî, bu Kamu Denetçiliği Kurumunun en önemli maddelerinden
birisi; yani, biz, Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili olarak, her ne kadar,
Avrupa Birliği Uyum Komisyonu ve Bütçe Plan Komisyonunda tartışıldı ise
de burada ciddî bir çalışma ortamı bulamadık. Yurttaşlarımız da bu konuda
gerektiği kadar -konuyu- şu ana kadar ilgilenmiş değiller; ama, belki, bu
Mecliste ne yapılıyor, ne görüşülüyor diye ilgi gösterebilirler idi. Avrupa
Birliği uyum yasaları çerçevesinde ele almakta olduğumuz bu tasarıda, başvuruyla
ilgili, tabiî ki, düzenlemede doğrudan doğruya başvuru yapılabiliyor; ama,
önümüzdeki süreçte, kamu denetçisinin, ofisinde çalışan personel de sözlü
olarak şikâyetini ileten yurttaşlara kolaylık göstererek, belki, bir matbu
format yaratarak -bu, belki, yönetmelikle düzenlenebilir; ama, madde
içine de yerleştirilebilecek bir düzenleme- yurttaşa kolaylık sağlayabilirler
idi.
Sadece, kamu denetçileri,
başvuru üzerine harekete geçecekler, yapılan düzenlemeye göre. Oysa, Avrupa
ülkelerinde uygulanan, özellikle İskandinav ülkelerindeki modelde
sadece yazılı başvuru değil, kamu denetçisinin bizzat gördüğü, duyduğu,
basında okuduğu ya da herhangi bir şekilde kendisine iletilmiş bir kamu
hizmetinden dolayı da, olumsuz bir kamu hizmetinden dolayı da yurttaşın haksızlığa
uğraması durumunda doğrudan harekete geçebilmekte. Bizdeki düzenleme,
tabiî, dostlar alışverişte görsün mantığıyla, sadece bir yasayı daha
çıkardık düşüncesiyle yapılmış bir düzenleme olarak gözüküyor.
Buradaki başvuru için doksan
günlük süre de yeterli bir süre değil. Yine, değişik ülkelere baktığımızda,
altı ay, hatta bir yıl, iki yıl gibi bir sürede, haksızlığa uğrayan yurttaşın
haksızlığa uğradığı konuyu kamu denetçisine, yani ombudsmana iletebilmesi
olanaklı. Bizim gibi büyük bir coğrafyada, ombudsmanın ya da kamu denetçisinin
ne anlama geldiğini ne iş yaptığını, ne işe yarayacağını, kamu denetçilerinin
nerelerde olduğunu bilmeyen, öğrenmemiş, bugüne kadar uygulaması olmamış
bir kamu hizmetinin, bir bakıma kamu denetim hizmetinin nasıl kullanılacağı
bile ortada değilken, doksan gün gibi bir kısıtın yasaya konmuş olması,
gerçekten, yasanın eksikliklerinden birisi. Bu sürenin en az altı ay
olarak yeniden ele alınmasında büyük yarar olduğunu ifade etmek istiyorum.
Tabiî, bir de "dava
açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma
süresini durdurur" diyoruz. Bu konunun yurttaş açısından bir kez daha
anlaşılır bir şekle sokulması gerekir. Yani, yargıda uzun yıllardan bu
yana görülmekte olan bir davayla ilgili olarak kamu denetçisine iletilen
bir şikâyet, eğer kamu denetçisi tarafından ciddiye alınmış ise, bu, yargılamayı
durduracak sebeplerden olarak gösterilmiş. Oysa, bu düzenleme, belki
hukuk açısından bir kez daha ele alınarak, hangi konuların, bütün yargıya intikal
etmiş konulardaki şikâyetlerde mi, yoksa, belli konulardaki şikâyetlerde
mi bu kamu denetçisinin harekete geçmiş olmasının davayı durduracağı, açıklığa
kavuşturulması gereken hususlardan bir başkası.
Değerli arkadaşlar,
gerçekten bu konudaki uygulamalar, dünya örnekleri, bu 5 dakikalık süre
içerisinde açıklanabilecek durumda değil. Yani, bakınız, Sri Lanka'da bile,
süreç; önce yurttaş parlamentoya gidiyor, parlamentere müracaat ediyor,
parlamenter Dilekçe Komisyonuna havale ediyor, Dilekçe Komisyonu ombudsmana
başvuruyor. Yani, bir süzgeçten geçirme kanalı oluşmuş.
Yine, burada, bizdeki
büyük eksikliklerden bir tanesi de Dilekçe Komisyonuna gelen dilekçelerden
hiç olmazsa bir kısmını, özelliği olanları, kamu denetçisine Dilekçe
Komisyonunun gönderebileceği bir yol mutlak surette yasanın içerisine konulmalıydı.
Ben bu eksiklikleri
işaret etmek için önergemizi verdiğimizi hatırlatıyor, hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Peki, teşekkür
ediyorum Sayın Çetin.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Başvuru ve usulü" başlıklı 17 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 17- (1) Kuruma,
gerçek ve tüzel kişiler başvurabilirler. Yabancıların başvuru hakkını kullanabilmeleri,
karşılıklılık esasına bağlıdır.
(2) Başvuru; başvuru sahibinin adı ve
soyadı, imzası, yerleşim yeri veya iş adresini, başvuru sahibi tüzel kişi
ise tüzel kişinin unvanı ve yerleşim yeri ile yetkili kişinin imzasını ve
yetki belgesini içeren Türkçe dilekçe ile yapılır. Bu başvuru, yönetmelikte
belirlenecek şartlara uyulmak kaydıyla elektronik ortamda veya diğer
iletişim araçlarıyla da yapılabilir.
(3) Yapılan başvurulardan;
a) Belli bir konuyu
içermeyenler,
b) Yargı organlarında
görülmekte olan veya yargı organlarınca karara bağlanmış uyuşmazlıklar,
c) İkinci fıkrada
belirtilen şartları taşımayanlar,
ç) Sebepleri, konusu ve
tarafları aynı olanlar ile daha önce sonuçlandırılanlar,
incelenmez.
(4) Kuruma, illerde
valilikler, ilçelerde kaymakamlıklar vasıtasıyla da başvurulabilir.
(5) Başvurulardan ücret
alınmaz.
(6) Kuruma, idarî işlemlerde tebliğ
tarihinden, idarî eylem, tutum ve davranışlarda öğrenme tarihinden
itibaren doksan gün içinde başvurulabilir. Başvuru tarihi, dilekçenin
Kuruma, valilik veya kaymakamlıklara verildiği, diğer hallerde başvurunun
Kuruma ulaştığı tarihtir.
(7) Dava açma süresi
içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış olan dava açma süresini durdurur.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Komisyon olarak çoğunluğumuz olmadığından
takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?...
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; vermiş bulunduğumuz önerge üzerinde,
şahsım adına, Cumhuriyet Halk Partisi adına söz almış bulunuyorum; hepinize
saygılarımı sunuyorum. Önergede imzası olan bir arkadaşınız olarak söz almış
bulunuyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ombudsman kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu, kavram olarak ve kurum olarak,
ülkemizde insanlarımızın hak ve hukuklarını arama konusunda yeni bir pencere
açacaktır, demokrasimizde yeni bir açılım sağlayacaktır ve bir boyutuyla
da, Avrupa ülkelerinde yaygın olarak kullanılmakta olan, kurulmuş
bulunan bu tür kurumlarla ilişki içinde, AB müktesebatına uyumumuz konusunda
bir mesafe katedilecektir.
Değerli arkadaşlarım,
bildiğiniz gibi, Avrupa Birliği kapsamı içinde, Avrupa Ombudsman Kurumu
bulunmaktadır. Bu kurul, bu Kurum, uzun yıllardır görev yapmakta olan bu
Kurum, başta Avrupa Komisyonu olmak üzere, Avrupa Birliği Konseyine, Avrupa
Parlamentosuna, Avrupa Merkez Bankasına ve Avrupa Birliğiyle ilgili
olan diğer kurumlara yönelik yapılan türlü uygulamalara yönelik itirazları
veya şikâyetleri denetlemek, ele almak üzere oluşturulmuştur.
Bu kurul, kendisine
gelen şikâyetleri bir hafta içinde ele almak konumundadır. Bu ele aldığı
konu üzerinde bir araştırma başlatıp başlatmama konusunda, bir ay içinde
karar vermek zorundadır ve bir yıl içinde de, ele aldığı araştırmayı, incelemeyi
sonuçlandırmak zorundadır. Yani, Avrupa Ombudsman Kurumu, kendisini,
belirli bir takvimle, belirli bir çalışma çerçevesi içinde sınırlandırmış
bulunmaktadır.
1995 yılından günümüze
değin, bu kurula, Avrupa Birliğinin ifade ettiğim kurullarının uygulamalarından
kaynaklanan 10 000 adet şikâyet gelmiştir ve bu çalışmalar ve uygulamaların
içinde, Avrupa Ombudsmanının, temel hak ve özgürlüklerin korunmasına
yönelik bir mekanizma oluşturduğu, daha iyi bir yönetim anlayışının yerleşik
hale gelmesine katkı sağladığı, açık ve hesap verebilir bir yönetimin
yapısının olgunlaşması için bir alan yarattığı, kurumlar tarafından yurttaşlara
verilmekte olan hizmetlerin kalitesinin yükseltilmesine katkı sağladığı
ve en önemlisi de hukuk devleti anlayışının ve uygulamasının garanti edilmesi,
güçlendirilmesi konusunda bir alan yarattığı için, önemli bir hizmet verdiği
düşünülmektedir.
Bizim, burada tartışmakta
olduğumuz, Türkiye için oluşturmaya çalıştığımız, Türkiye'nin tüm coğrafyasını
kapsayacak ve tüm alanlarla ilgili olarak kamu kurumlarının bireylere
yönelik yapacağı hak ihlalleri karşısında yurttaşlarımızın itirazlarını
ele alacak olan ombudsman kurumunun da Avrupa Birliği Ombudsman Kurumu
düzeylerine zaman içinde ulaşması dileğiyle, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Hacaloğlu.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bilgi ve belge istenmesi
MADDE 18-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Bilgi ve belge istenmesi" başlıklı
18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı |
A. Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal Deveciler |
|
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
|
Bayram Meral |
Erdal Karademir |
M.
Mesut Özakcan |
|
|
Ankara |
İzmir |
Aydın |
|
|
|
İzzet Çetin |
|
|
|
|
Kocaeli |
|
|
Madde 18- (1) Kurumun inceleme
ve araştırma konusu ile ilgili olarak istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin
tebliğ edildiği tarihten itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Bu
süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler
hakkında Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci,
disiplin soruşturması açar.
(2) Ancak; Devlet sırrı
veya ticarî sır niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst
makam veya kurulunca gerekçesi belirtilerek verilmeyebilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Bilgi ve belge istenmesi" başlıklı
18 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Baratalı |
İzzet
Çetin |
Bayram
Meral |
|
|
|
İzmir |
Kocaeli |
|
|
|
Algan
Hacaloğlu |
Türkân
Miçooğulları |
Muharrem Kılıç |
|
|
İstanbul |
İzmir
|
|
|
"(A) Kurumun inceleme ve araştırma konusu ile ilgili
olarak istediği bilgi ve belgelerin, bu isteğin tebliğ edildiği tarihten
itibaren otuz gün içinde verilmesi zorunludur. Bu
süre içinde istenen bilgi ve belgeleri haklı bir neden olmaksızın vermeyenler
hakkında Başdenetçi veya denetçinin başvurusu üzerine ilgili merci,
disiplin soruşturması açar.
(2) Ancak; Devlet sırrı veya ticarî sır
niteliğindeki bilgi ve belgeler, yetkili mercilerin en üst makam veya
kurulunca gerekçesi belirtilerek verilmeyebilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar,
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar,
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C)
düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit
sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği
Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar,
istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) (1) Personel, Başdenetçi tarafından
atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki
personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar
arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel
Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır…"
GÜROL ERGİN (Muğla) - Sayın Başkan, hiçbir
şey anlaşılmıyor!.. Böyle okunur
mu?!
"(2) Genel Sekretere
Başbakanlıktaki genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara
ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî
idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz
kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda,
iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara
bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar
hariç) kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler.
Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı
geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili
kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri
ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve
emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri
başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine
bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda
Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere,
Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele
ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından
belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir…"
TUNCAY ERCENK (Antalya)
- Yavaş oku! Hakikaten anlayamıyoruz.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Anlayamıyoruz yani.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Anlaşılır şekilde okunması esastır; tutanaklara geçecek!..
"(H) (1) Bu Kanunun
uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(I) (1)Bu Kanun hükümleri,
mahallî idarelerin eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışları hakkında,
yürürlüğe girdikten bir yıl sonra uygulanır.
(İ) Başdenetçi Cumhurbaşkanı
tarafından seçilir."
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Teşekkür ederiz Bayram Bey!
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumsuz görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Konuşacak
mısınız Sayın Baratalı?
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Tabiî.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dün akşam konuşamamıştık;
ama, bugün mutlu bir şekilde görüyorum ki, tekrar muhalefet olarak Yüce Meclisin
çatısı altında konuşma hakkımızı elde etmiş bulunmaktayız.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; bu maddeyle ilgili önerge üzerinde konuşmak üzere söz
almış bulunmaktayım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Önergeye girmeden önce
bir konuyu, izin verirseniz, açıklamak istiyorum.
Biz Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu olarak bu yasayı sonuna kadar destekliyoruz. Yazdığımız karşı oy
yazılarından iki tanesinin de desteklendiğini görmenin mutluluğunu özellikle
ben taşıyorum. Ancak, tabiî, kurumu çok daha iyi kavrayabilmek için kavramlar
üzerinde de bir görüş birliğinde olmamız gerekiyor.
Plan ve Bütçe Komisyonundan
değerli arkadaşım Sayın Baştopçu dün çok güzel bir sunuşta bulundu. Kendisine
teşekkür ediyorum. Hem tarihî süreçten hem de çağımızla ilgili süreçlerden
ve dünya ülkelerindeki uygulamalarından burada söz etti. Çok yararlandık
hep beraber. Ancak, Kurumun başlangıcı olarak ifade ettiği
"kadi-il-Kudat" dediğimiz, kurumdaki kadının hâkimle aynı eşdeğerde,
anlamda olduğunu söyledi. İzin verirse ben bu konuya pek katılmak istemiyorum.
Yani, şimdiki mevzuatımızdaki yargıçla, hâkimle, daha önceki, Osmanlı
sistemindeki kadı -ki, yeniçeri ocağından seçilmiş olan bir görevlidir-
ikisi aynı anlamda değildir. Hâkim, önüne gelen konularda, adı üzerindedir,
yarar atar, yargıçlık yapar; konunun infazını, verdiği kararın infazını
başka bir kurum yerine getirir, bir infaz kurumu vardır. Oysa, kadı kurumunda,
kadı, verdiği kararı da aynı zamanda uygulayan insan demektir. Kadı,
yeniçeri ocağından ihtisap ağalarını, böcekbaşını ve diğer kurumu kullanır,
yani kararını verir; ama, bir müddet sonra gider onu ifa eder. Bir örnek vermeye
çalışıyorum; şimdiki belediyecilik anlayışına uygun olan bir örnek: Diyelim
ki piyasa denetimi yapıyorsunuz. Kadı, yanlarındaki ihtisap ağalarıyla bir
piyasa denetimi yaparken, eksik dirhem bulduğu zaman -diyelim ki eksik dirhem
bulundu tartı aletlerinde- hemen kararını verir, ihtisap ağasına emreder,
ihtisap ağası derhal bu esnafı yere yatırır, kırk değnek vurur. Yani,
aralarında çok önemli bir anlayış farkı ve kavram farkı bulunmaktadır. Bunu
burada ifade etmeye çalışıyorum. Yani, yargıç kararını verir, infazını başka
bir kurum yapar şimdiki sistemimizde. Oysa, kadı, hem karar verir hem de infazını
yapar. Aralarında küçük bir nüans var. Öncelikle bunu ifade etmeye çalıştım.
Değerli arkadaşlar,
uzun bir önergeydi. Önergede çok önemli hususlar var. Bunlardan bir
tanesi, bu yasa yürürlüğe girdikten itibaren, geçici maddeler gereğince,
yasanın mahallî idarelerle ilgili olan bölümleri bir yıl sonra işlemeye
başlayacaktır. Bu konuyu çok iyi tartışmamız gerekmektedir. Özellikle,
benim düşünceme göre, Kamu Denetçiliği Kurumu, ombudsmanlık kurumu daha
çok yerelde hizmet edecek olan bir kuruldur. O nedenle, mahallî idarelerdeki
uygulamaları bir yıl sonra mı yapalım, yasanın yürürlüğe girdiği zaman merkezî
idarenin sistemiyle beraber mi yapalım düşüncesini, burada, tartışmalıyız.
Ayrıca, ombudsmanlarda,
bayanlar için ayrı bir pozitif ayırımcılık yaparak kadın ombudsmanını,
kadın başdenetçiyi ve denetçileri, bizim, devreye sokmamız gerekmektedir.
Özellikle çocuklar için de bu yapılabilir; ama, burada süremin bittiğini
görüyorum. Daha ileriki maddelerde bunu da anlatmak isterim.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Meclisimizin bu çalışma gününde düne göre daha bir rahatlık ve güzel bir
dayanışma görüyorum.
Çok teşekkür
ederim.
Saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısı…
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, karar
yetersayısı…
BAŞKAN - Sundum artık...
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, ben önce
kalktım ve söyledim -Kâtiplere sorunuz- duymazdan geldiniz Sayın Başkan...
BAŞKAN - Tamam.
Önergeyi oylarınıza
sunup karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.18
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.27
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Üçüncü Oturumunu
açıyorum.
1206 sıra sayılı
kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.-
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 18 inci maddesinde
İzmir Milletvekili Bülent Baratalı ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında
karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi yeniden oylayacağım ve
karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, Kâtip Üyelerin arasındaki ihtilaftan dolayı elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama için 3 dakikalık
süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
İkinci önerge vardı!..
BAŞKAN - Efendim?..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
İki önergemiz var Sayın Başkan!
BAŞKAN - Bu, ikinci
önerge zaten.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Hayır! Biri işlem görmedi, tutanaklara bakın.
BAŞKAN - Sayın Çetin,
işlemde bir yanlışlık yoktur; 2 tane önergenin ikisi de oylanmıştır.
Bilirkişi görevlendirilmesi
ve tanık dinlenmesi
MADDE 19-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık
dinlenmesi" başlıklı 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
A. Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.Mesut Özakcan |
Erdal Karademir |
İzzet Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
Madde 19- (1) İnceleme
ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi
görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi olarak
görevlendirilen kamu görevlilerine her bir inceleme ve araştırma konusu
için (500), diğer kişilere her bir inceleme ve araştırma konusu için (1000)
gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı
geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti
ödenir. Bu ödemeler, Damga Vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye
tâbi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma
konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da
ilgili kişileri dinleyebilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık
dinlenmesi" başlıklı 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı |
Algan
Hacaloğlu |
Bayram
Meral |
|
|
İzmir |
İstanbul |
|
|
Türkân
Miçooğulları |
Muharrem
Kılıç |
İzzet
Çetin |
|
İzmir |
|
Kocaeli |
(A)- (1) İnceleme ve araştırma
konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi olarak görevlendirilen kamu
görevlilerine her bir inceleme ve araştırma konusu için (500), diğer
kişilere her bir inceleme ve araştırma konusu için (1000) gösterge
rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı geçmemek
üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye
tâbi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma konusu ile ilgili
olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da ilgili kişileri
dinleyebilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar,
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar,
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C)
düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit
sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği
Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar,
istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C ) (1) Personel,
Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki
personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar
arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel
Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel
müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî
idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz
kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda,
iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara
bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar
hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler.
Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı
geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili
kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri
ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve
emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri
başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine
bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda
Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline
ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı
dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek
üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti
ödenir."
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde
çıkarılır.
(I) Baştdenetçi
Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Komisyon olarak biz, takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet ?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Sayın Başkan, Algan Hacaloğlu konuşacak.
BAŞKAN - Evet; buyurun
efendim.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; önerge sahibi olarak söz almış
bulunuyorum; hepinize saygılarımı sunuyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu vermiş olduğumuz önergeyle, Kamu Denetçisi Kurumunda istihdam
edilecek uzman yardımcısı, uzmanların
özlük haklarına yönelik düzenlemeler genel anlamıyla yer almakta
ve vermiş olduğumuz önerge, bu alandaki kuralların birbirleri içinde,
uygulanacak olan kuralların birbirleriyle uyumlu olmasını hedef alan bir
anlayışla hazırlanmış bulunuyor. Biz, şu ana kadar söz almış olan diğer arkadaşlarımın
ifade etmiş olduğu gibi, Kamu Denetçiliği Kurumunu giderek gelişecek, öyle
birden bire kısa vadede büyük beklentiler yaratılmaması gereken, demokrasi
kültürünün ülkemizde yeşermesinin paralelinde işlev görecek bir kurum
olarak görmekteyiz.
O bağlamda, özellikle,
başlangıçta, kuruluşunda, sağlam değerleri özümsemiş ve bu konuda bağımsız
bir format ve yapı içinde görev yapacak etkin, zengin bir kadroyla desteklenmiş
bir kurum yapısına ihtiyaç var. Böyle bir yapının doğal olarak özlük haklarına
da gerekli özenin gösterilmesi gerekiyor.
Tabiî, bu Kurum, yani,
kamu denetçiliğinin muhatap olacağı sorular arasında -şu anda âdeta görebilmekteyim
ki- çok sayıda, geçim koşulları nedeniyle mağdur olmuş veyahut da çalışma
yaşamı kuralları içinde gerekli haklarını kullanamama durumunda olan
kişilerin yapacağı müracaatları, âdeta, bugünden görmekteyim.
Biliyorsunuz, bu, bir
AB uyum yasasıdır. Tabiî, AB'ye katılsak da katılmasak da, böyle bir kurumun
temellerini bugünlerden atmamız gerekiyor. Ancak, AB müktesebatı içinde,
Katılım Ortaklığı Belgesi içinde -en geç iki yıl- ki, bunun altı ayı geçmiş
bulunuyor birbuçuk yıl içinde yaşama geçirmemiz gereken düzenlemeler arasında,
evet, bu yer alıyor; ama, bunun gibi Avrupa ILO Sözleşmesinin de, şu andaki
mevcut yapısı içinde, tümüyle yaşama geçirilmesi de öngörülüyor.
Bilindiği gibi, ülkemizde
çalışma yaşamı yıllar boyunca belirli gelişmeler kaydetmiş, örgütlülük
yapısı ve anlayışı, 80 sonrasında, 12 Eylülden sonra giderek, ne yazık
ki, zayıflamış. Belirli birçok alanda yasal zeminde çalışma yaşamına
yönelik, grevli toplusözleşme hakkına yönelik haklar Batı ülkeleri
düzeyinde yer almış olmasına rağmen, kamu çalışanlarının örgütlenme ve
toplusözleşme yapma hakları Avrupa ülkeleri düzeyinde, ne yazık ki,
değildir. Bu konuda kamu çalışanlarına -ki, oluşturacağımız Kamu Denetçiliği
Kurumu da kamusal alanda görev yapacak olan bir kurum olacaktır- grevli toplusözleşme
hakkını ülkenin güvenliğine ve sürdürülmesi zorunlu olan hizmetlerde
bir eksiklik yaratmamak kaydıyla, bu hakkın kamu çalışanlarına verilmesi;
tekrar ediyorum, grevli toplusözleşme hakkının kamu çalışanlarına da,
söylediğim çerçeve içinde verilmesi, Türkiye'nin AB müktesebatı ve
Katılım Ortaklığı Belgesi içinde kendisinden beklenen bir yapılanma ve
bir düzenlemedir.
Bunun da en kısa zamanda
yaşama geçirileceğine ilişkin umudumla, saygılarımı sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık
dinlenmesi" başlıklı 19 uncu maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 19 - (1) İnceleme
ve araştırma konusu ile ilgili olarak Başdenetçi veya denetçiler bilirkişi
görevlendirebilir.
(2) Bilirkişi olarak
görevlendirilen kamu görevlilerine her bir inceleme ve araştırma konusu
için (500), diğer kişilere her bir inceleme ve araştırma konusu için (1000)
gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla çarpımı sonucu bulunacak miktarı
geçmemek üzere görevlendirmeyi yapanın kararı ile bilirkişi ücreti
ödenir. Bu ödemeler, damga vergisi hariç herhangi bir vergi ve kesintiye
tabi tutulmaz.
(3) İnceleme ve araştırma
konusu ile ilgili olarak Başdenetçi, denetçiler veya uzmanlar tanık ya da
ilgili kişileri dinleyebilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Baratalı.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasanın 19 uncu maddesiyle ilgili
verdiğimiz önergede önerge sahibi olarak konuşuyorum; bu nedenle, Sayın
Değerli Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 19 uncu madde, bilirkişi görevlendirilmesi ve tanık
dinlenmesiyle ilgili olarak düzenlenmiş olan bir maddedir. Burada, inceleme
ve araştırma konusuyla ilgili olarak, başdenetçi ve denetçilerin ya Ankara'da
veya gerekli yerlerde büro açılırsa, oralarda nasıl bilirkişiye başvuracakları,
bu bilirkişilere nasıl özlük haklarının ödeneceği, bilirkişi ve tanıkların
nasıl geleceği konusunda bir düzenleme yapılmıştır.
Bu maddeye girmeden önce,
Türkiye'deki yargı sistemindeki bilirkişilik konusunu da tartışmaya
değer buluyorum; çünkü, Türkiye'de, eğer yargıyı şöyle bir gözden geçirirsek,
bir bilirkişi tahakkümünün olduğunu görmekteyiz. Oysa, yargıcın,
hâkimin, kararlarını verirken, kendi background'u, bilgisi, becerisi, aldığı
eğitimin dışında kalan konularda -daha çok teknik konularda- bilirkişiye
gitmesi gerekmektedir. Bunun doğrusu budur; ama, yapılan uygulamalarda,
hâkim, direkt olarak bilirkişiye gitmektedir. Bunu, ben, bir hukukçu olarak
da, son derece sakıncalı buluyorum; çünkü, hâkimin, kendi bilgisi içinde,
kendi çözebileceği konularda da bilirkişiye gitmesi; yani, teknik
konuların dışındaki konularda da bilirkişiye gitmesi, bence, Anayasanın
amir hükmüne de aykırıdır; çünkü, Anayasamız, Türk Milleti adına bu yetkiyi
kullanmak için, hâkimlere, yargıya Türk Milleti adına bir yargı devretmesi
-delegesi- yapmıştır. O nedenle -önümüzdeki uygulamalarda göreceğiz- bu
Kamu Denetçiliği Kurumunda da yargı sistemimize uygun olan yanlış uygulamaların
yapılmaması gerektiğini düşünüyorum. Umuyorum, diliyorum, daha kanun yürürlüğe
girmeden, bu konuları da beraberce çözmüş oluruz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 19 uncu maddenin 2 nci fıkrası da bilirkişi olarak
görevlendirilen kamu görevlilerinin her inceleme ve araştırma konusu için
alacakları ücreti düzenlemektedir. Bu ücret, yine, diğer mahkemelerde olduğu
gibi, her inceleme ve araştırma konusu için 500, diğer kişilere her inceleme
ve araştırma konusu için 1 000 gösterge rakamının memur aylık katsayısıyla
çarpımı sonucu bulunacak ve bu miktarı geçmeyecek olan bir rakamdır. Bu çarpımlar
sonucu ortaya çıkan rakamdan da, yine, Damga Vergisi hariç, herhangi bir
vergi ve kesinti olmayacaktır. Bu, yargı sistemimizde de aynen uygulanmaktadır.
Diğer konularda, diğer
uzmanlar ve tanıklar için de aynı şeyler geçerlidir; ancak, kararlarında
ihtiyarî olan bu Kurum, bu bilirkişi, tanıkları ve uzmanları nasıl kendi
makamına getirecektir; burada, büyük bir sıkıntı yaşanacağı şimdiden bellidir.
Biz, yukarıda, komisyonda
çalışırken, "bunların gelmemeleri durumunda genel hükümler uygulanır"
denmişti; bunu çıkardık; çünkü, yargı yetkisini kullanmadıkları için
zaten Anayasaya aykırı idi. Sayın Dilekçe Komisyonu Başkanımız da, onu,
orada uygun gördüler. Biz de, uygun gördük; yani, sonuç olarak, bu bilirkişiler,
uzmanlar ve tanıklar, kendilerinden gelmezlerse, dinlenmeleri ve
bilirkişilik yapılmaları için, bunların genel hükümlere uyarak izharen
getirilmeleri mümkün olmayacaktır. Bu da, doğru bir uygulama idi, bizim
de katıldığımız bir uygulama idi. Bu nüansları burada belirtmeye çalıştım.
Sayın Meclisi saygıyla
selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım ve saygıdeğer hatipler, şunu ifade etmek istiyorum: Bu verilmiş
olan önergelerin madde başlıkları ile alt tarafa yazılmış olanların
arasındaki uyumları çok tecrübeli ve deneyimli hatiplerin, sözcülerin tetkikine
ve takdirine sunuyorum; bu kadar.
GÜROL ERGİN (Muğla) -
Bütün yasaları temel yasa yapınca oluyor!..
BAŞKAN - Buyurun:
İnceleme ve araştırma
Madde 20.-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "İnceleme ve araştırma" başlıklı
20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
Erdal Karademir |
İzzet Çetin |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
Algan Hacaloğlu |
M. Mesut Özakcan |
Bayram Ali Meral |
|
İstanbul |
Aydın |
Ankara |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
A. Kemal Deveciler |
|
İstanbul |
|
Balıkesir |
"Madde 20 - (1) Kurum, inceleme ve araştırmasını
başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay içinde neticelendirir.
(2) Kurum, inceleme ve
araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir.
Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını da gösterir.
(3) İlgili merci,
Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği
çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde bunun gerekçesini otuz
gün içinde Kuruma bildirir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup, işleme alacağım.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "İnceleme ve araştırma" başlıklı
20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı |
Bayram
Meral |
İzzet
Çetin |
|
|
İzmir |
|
Kocaeli |
|
Muharrem
Kılıç |
Türkân
Miçooğulları |
Algan
Hacaloğlu |
|
|
İzmir |
İstanbul |
(A) (1) Kurum, inceleme ve araştırmasını
başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay içinde sonuçlandırır.
(2) Kurum, inceleme ve
araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir.
Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını da gösterir.
(3) İlgili merci,
Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği
çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde bunun gerekçesini otuz
gün içinde Kuruma bildirir.
(B) (1) uzman yardımcılığına
atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak
yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu
Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde
puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından
bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını
alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya
Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun
kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman
ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve
usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) - (1) Personel, Başdenetçi
tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı
dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını
kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi,
denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Ku-rum personeline Başbakanlıkta
emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalı-şanlara uygulanan malî
ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki
genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler
uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî
idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde,
döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası
kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî
kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar
(hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren
işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin
süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca
öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından
aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri
ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde
de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde
yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri
şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda
hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Dev-let Memurları
Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline
ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı
dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla ça-lışma ücretini geçmemek
üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti
ödenir.
(H) Bu Kanunun uygulanmasına
ilişkin yönetmelikler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz
ay içinde çıkarılır.
(M) (1) Ekli (1) sayılı
listede yer alan kadrolar ihdas edilerek, 190 sa-yılı Genel Kadro ve Usulü
Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin eki (lll) sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği
Kurumu bölümü olarak eklenmiştir.
(I) Başdenetçi Cumhurbaşkanı
tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım,
konuşacak hatipler, herhalde, önceden hazır olması lazım.
Buyurun Sayın Hacaloğlu.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Hatiplerimiz her zaman hazırdır Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu,
buyurun.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinize saygılarımı sunuyorum. Görüşülmekte
olan ve imzacılarından biri olduğum değişiklik önergesi üzerinde söz almış
bulunuyorum.
Tabiî, sabrınızı biraz
zorladığımızın farkındayız; yani, ama, hepimiz, demokratik haklarımızı
korumaya yönelik oluşturulmasını hedef aldığımız bu Kuruma yönelik
müzakerelerde, bunu beklemek doğal. Bu konuda, hepimiz, görüşlerimizi, keşke,
daha rahat ortamda, daha düzenli bir şekilde sergileyebilseydik; ama, şu
noktada sürdürülmekte olan görüşmeler, bize, görüşlerimizi belirli ölçüde
açıklama imkânı vermektedir. Bu bakımdan da Başkanlık makamına teşekkür
ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
burada, Kurumun yapısı içinde gerekli olacak olan uzman ve uzman yardımcı
kadroları, ne şekilde temin edileceği ve bunların nasıl seçileceği, hangi
niteliklere sahip olmalarına ilişkin ilkelere daha ayrıntılı olarak yer
vererek, oluşumun sağlıklı bir zeminde gelişmesi hedef alınmıştır. Tabiatıyla,
günümüzde, çok sayıda eğitilmiş olan insan işsiz; gençlerimiz üniversiteyi
bitiriyor; ama, iş bulamıyor. Şu anda, şubat
ayı itibariyle -ki ayın
20'sinde, mart ayı rakamları ilan edilecek- işsizlik oranı, her ne kadar,
TÜİK; yani, Türkiye İşçi İş Bulma Kurumu tarafından yüzde 12 olarak ilan
edilmiş olmakla beraber, gerçek rakam yüzde 23'tür. Bu gerçek rakamın
temelini de, yine, TÜİK'in rakamlarından yapılan tahlil oluşturmaktadır.
Yaklaşık 2 800 000
kişi, çalışmaya hazır oldukları halde, iş aramadıkları gerekçesi içinde,
işgücüne ve işsizler ordusu rakamlarına dahil edilmemektedir. Yaklaşık
bir 800 000 kişi de geçici olarak istihdam edildikleri için, keza, işgücüne
ve işsizlik rakamlarına dahil edilmemektedir. Bunlar, gerçek anlamda
işsiz kişilerdir. Bunlar, işbaşı yapmaya hazır kişilerdir ve bunlar,
TÜİK'in, yani, eski adıyla Devlet İstatistik Enstitüsünün rakamlarıdır.
Devlet İstatistik Enstitüsü,
kendi hesapladığı işsizlik rakamlarını, işsizlik sayısını belirtirken
bunları da açıklıyor. Ayın 20'sinde yayınlanacak olan tablolara, lütfen,
danışmanınıza söyleyin veya kendiniz girin, bakın. O açıklanmış olan rakamların
altında bunları da göreceksiniz. Siz, kendiniz de bu hesabı yapabilirsiniz.
Eğer, bu iki dediğim kesimi, siz, hem işsizler içine hem de işgücü rakamları
içine katarsanız, işsizlik oranının Türkiye genelinde yüzde 23 olduğunu
görürsünüz.
Gençlerimiz arasında
ise, kentlerde yaşayan gençlerimiz arasında ise işsizlik rakamı yüzde 33
düzeyindedir; yani, her 3 gencimizden 1'i işsizdir. Bu, ülkemizin çok ciddî
bir sorun alanıdır.
Tabiatıyla, umut
ediyorum ki, bu yasayla kuracağımız Kamu Denetçilik Kurumu, hem toplumun hak
arama yollarına yeni yöntemler geliştirirken, hem de toplumda, genel anlamda
istihdama yönelik, özellikle Hükümetimizde, istihdama yönelik yeni bir
duyarlılık yaratır. Aksi halde, gerçekten, bu tür kurumları kurarız; ama,
ne yazık ki, gün gelir, çalıştıracak eleman dahi bulamayız.
İnsanlarımızı,
anayasal bir hakları olan çalışma hakkına kavuşturmada da özel özen içinde
olmamız gerektiğinin altını çizerken, hepinize en derin saygılarımı
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN _ Teşekkür
ediyorum Sayın Hacaloğlu.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Karar yetersayısı…
BAŞKAN - Sayın Çetin,
anlayamadım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Karar yetersayısı istiyor.
BAŞKAN - Karar
yetersayısı istiyor; tamam.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Karar yetersayısı yoktur; birleşime 5
dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.00
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 17.09
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Dördüncü Oturumunu
açıyorum.
1206 sıra sayılı
kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.-
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 20 nci maddesinde,
İzmir Milletvekili Sayın Baratalı ve arkadaşlarının vermiş olduğu önergede,
önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, tekrar
önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, şu hususu tekrar takdirlerinize sunuyorum: Gördüğünüz gibi,
birkaç dakika arayla, sık sık yoklama yapılmaktadır. Onun için, daha hızlı
bir çalışma sürecini devam ettirebilmemiz için, bu hususu değerlendirmenizi
ıttılaınıza ve takdirlerinize arz ediyorum.
Buyurun:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "İnceleme ve araştırma" başlıklı
20 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 20 - (1) Kurum,
inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en fazla altı ay
içinde neticelendirir.
(2) Kurum, inceleme ve
araştırma sonucunu ve varsa önerilerini ilgili mercie ve başvurana bildirir.
Kurum, başvurana, işleme karşı başvuru yollarını da gösterir.
(3) İlgili merci,
Kurumun önerileri doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği
çözümü uygulanabilir nitelikte bulmadığı takdirde bunun gerekçesini otuz
gün içinde Kuruma bildirir.
BAŞKAN - Sayın Baratalı
konuşacak mısınız?
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Kamu
Denetçiliği Yasasının 20 nci maddesinde verdiğimiz bir önergenin önerge
sahibi sıfatıyla konuşuyorum; bu nedenle, Grubum ve şahsım adına sizlere
saygılarımı sunuyorum.
Verdiğimiz önerge,
genellikle inceleme ve araştırma yapacak olan Kamu Denetçiliği Kurumunun
daha rahat çalışabilmesi -katıldığımız bir madde; ama- daha da güçlendirilmesi,
maddenin daha anlaşılır hale getirilebilmesi ve daha özenli hale getirilmesine
yönelik bir değişiklik önergesidir. Eğer maddeye bakarsak, 20 nci maddenin
(1) inci fıkrasında "en geç" kelimesi yerine "en fazla"
kelimesi konulmuştur. Bu, daha anlamlı, anlamı daha da büyüten bir
kelimedir; etimolojik olarak "en geç" kelimesinin "en fazla"
olarak değiştirilmesini, biz daha doğru olarak buluyoruz.
Diğeri, (3) üncü fıkrasında...
Belki, bazı arkadaşlarımız, çabuk okunduğu için farkına varamamış olabilirler,
ben bir kere daha anlatmak istiyorum.
Verdiğimiz önergenin
20 nci maddesindeki (3) üncü fıkra "ilgili merci, Kurumun önerileri
doğrultusunda tesis ettiği işlemi veya Kurumun önerdiği çözümü uygulanabilir
nitelikte bulmadığı takdirde, bunun gerekçesini otuz gün içinde Kuruma
bildirir."
Burada da, yine,
etimolojik olarak "görmediği" kelimesini "bulmadığı"
kelimesiyle değiştiriyoruz.
Yani, sonuç olarak, verdiğimiz
bu önerge, 20 nci maddenin daha kolay anlaşılabilmesi, daha özenli yazılmasına
yönelik olan bir önergedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kurum, az önce geçtiğimiz maddeler doğrultusunda bir
inceleme yaptıktan sonra, bu incelemeyi resen kendisi veya -kendisinin
background'u dışında, bilgisi, eğitimi dışında- bilirkişilere yaptırdığı
bir inceleme sonunda, uzman ve tanıklarla desteklediği bir inceleme
sonunda, kararlarını incelemesini en geç altı ay içinde bitirmesi gerekmektedir.
Tabiî, burada, hemen bir
soru akla gelebilir: Kurum, Kamu Denetçiliği Kurumu, altı ay içinde bu incelemesini
bitirmezse ne olacaktır; şimdiden bir şey söylemek pek mümkün değildir. Bu,
uygulama aşamasına geldiği zaman, araştırmanın ve incelemenin altı ay
içinde bitmemesi durumunda ne tür müeyyideler uygulanacağı, ne tür kararlar
alınacağı konusunda, belki bir içtihat, burada uygulanabilir diye
düşünüyorum.
Aslında, tabiî, Medenî
Kanunumuzun 1 inci maddesinin yargıçlara verdiği yetkiyi, burada, başdenetçiye
vermek doğru mudur değil midir bilmiyorum. Medenî Kanunun 1 inci maddesini
hep beraber anımsarsak, eski 1 inci maddeyi, aynen şöyleydi:
"Kanun, lafzıyla ve ruhuyla temas ettiği bütün meselelerde mer'idir. Hakkında
hüküm bulunmayan bir meselede, hâkim, örf ve âdete göre; bu konuda örf ve âdet
dahi yoksa, kendisi vazııkanun olsaydı bu meseleye dair nasıl bir kaide
vazedecekse ona göre hükmeder" der. İkinci fıkrada da "Hâkim,
kararlarında, ilmî ve kazaî içtihatlardan istifade eder" hükmü vardır.
Acaba, bu maddeyi, yargıç olmadığı için, yargı yetkisini Türk Milleti
adına Anayasamız gereği kullanamayacağı için, baş ombudsmana, baş ombuda
bunu vermek doğru mudur, değil midir; bu da, hem, bence, doktrinde,
literatürde tartışmalı hem de ileride ilmî ve kazaî içtihatlarda bu
konuda hükümler olmalıdır diye düşünüyorum.
Araştırma ve inceleme
konusu bittiği zaman, Kurum, bunu, başvurana bildirecektir. Başvuranın ve
inceleme yapılan kurumun kararları, aldıkları kararı, raporları, araştırma
konusunu yerindelik, hakkaniyet ve etkenlik açısından inceleyecekler;
işine gelen bunu kabul edecektir, işine gelmeyen de bunu kabul etmeyecektir.
Eğer bir kabul söz konusu değilse, biraz sonra göreceğimiz gibi, idarî yargıya
başvuru süreleri durduğu yerden devam edecek ve süre, altmış günlük süre…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Baratalı, konuşmanızı tamamlayınız.
BÜLENT BARATALI (Devamla)
- Teşekkür ederim; son cümlemdi efendim.
Eğer işine gelmeyen bir
konu varsa, otuz gün içinde taraflar bir karar vereceklerdir; isteyen,
idarî yargıya gidecektir, isteyen de bu karara razı olacaktır ve kabul
edecektir.
Hepinize saygı ve sevgilerimi
sunuyorum; teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi
okutuyorum:
Dava açma süresinin
yeniden işlemeye başlaması
MADDE 21-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması"
başlıklı 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Bayram Meral |
Erdal Karademir |
|
İzmir |
Ankara |
İzmir |
|
İzzet Çetin |
Algan Hacaloğlu |
Mesut Özakcan |
|
Kocaeli |
İstanbul |
Aydın |
|
A.Kemal Kumkumoğlu |
|
A. Kemal Deveciler |
|
İstanbul |
|
Balıkesir |
Madde 21- (1) Başvurunun
Kurum tarafından reddedilmesi halinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli
ret kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum
tarafından yerinde görülerek kabul edilmesi ha-linde; ilgili merci
Kurumun önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem yapmaz veya eylemde
bulunmaz ise, durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
(3) Kurumun, inceleme
ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması
durumunda da durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Dava açma süresinin yeniden işlemeye başlaması"
başlıklı 21 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent
Baratalı |
Bayram
Meral |
Muharrem
Kılıç |
|
|
İzmir |
|
|
|
İzzet
Çetin |
Algan
Hacaloğlu |
Türkân
Miçooğulları |
|
Kocaeli |
İstanbul |
İzmir |
A- (1) Başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi
halinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden
itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum tarafından yerinde
görülerek
(3) Kurumun, inceleme ve araştırmasını,
başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması durumunda
da durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
B (1) Uzman yardımcılığına atananlar en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar,
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C)
düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit
sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği
Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar,
istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) (1) Personel, Başdenetçi tarafından
atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki
personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar
arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel
Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel
müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî
idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz
kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda,
iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara
bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar
hariç) kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler.
Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı
geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili
kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri
ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve
emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri
başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
F (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine
bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
G (1) Bu Kanunda
bu hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları
Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere,
Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele
ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından
belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir.
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikler Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde
çıkarılır.
(I) Başdenetçi,
Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Bir de bizimkine katılıverin ne olur Başkanım, ne olur Bakanım?!. Ayrı ırktan mı geliyoruz Allahaşkına?! Sizin
dediğiniz dedik, bizim çaldığımız düdük oluyor!..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Dün hepsine katıldık.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Baratalı.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Dava açma süresinin
yeniden işlemeye başlamasıyla ilgili görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği
Yasasıyla ilgili verdiğimiz bir önergenin imza sahiplerinden bir arkadaşınız
olarak söz almış bulunmaktayım; bu nedenle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Bu çok önemli bir madde.
Dava açma süresinin işlemeye başlamasıyla ilgili madde üç fıkradan
oluşuyor, üçü de ayrı ayrı hukukî işlemleri düzeltiyor ve tanzim ediyor;
ancak, verdiğimiz önerge, bu maddeyi desteklemiş olmamıza karşın, maddenin
daha iyi anlaşılabilir olması, kanun yapma tekniği açısından daha da düzenli
hale getirilebilmesi, tedvin işlemi açısından da yasaya uyma amacıyla
verilmiştir.
Ayrıca, birinci bölümde
konuştuğumuz, konuşacağımız -birkaç madde sonra birinci bölüm bitecektir-
bu maddeler arasındaki uyumun tesis edilmesi, sağlanması açısından verilmiş
olan bir maddedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; dün bu yasayı konuşmaya başladığımızdan itibaren bu
yasayı desteklediğimizi ifade etmiştik. Bu önerge de, bu yasanın desteklenmesi
konusunda, yurttaş tarafından, hemşeri tarafından daha iyi anlaşılabilmesi
konusunda verilmiş olan kısa önergelerden bir tanesidir. Bundan sonra
biraz daha uzun önergelerimiz gelecektir; ama, söylediğim gibi, bir tanzim,
düzeltme ve maddeler arasındaki uyuma yönelik olan bir önergedir.
Şimdi, maddenin 1 inci
fıkrasında, başvurunun Kurum tarafından reddedilmesi halinde, yapılacak
olan işlem buraya yazılmış bulunmaktadır. Durmuş olan dava açma süresi,
gerekçeli ret kararını ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye
başlayacaktır. Diyelim ki, bir idarî tasarruf hakkında -hukuka uygunluk
denetimi yapıyoruz ya idarî yargıda- bir yurttaşımız, bir hemşerimiz bundan
etkilendi, kendisine yerindelik, hakkaniyet açısından bu tasarrufu uygun
bulmadı. Bunun için, bir üst mercie müracaat edecektir, temyize gidecektir;
ama, daha önce ombudsmana gidiyor, ombudsman da bu kararı reddettiği
zaman, dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlıyor.
Diyelim ki, bir idarî
tasarrufta dava açma süresi altmış günse, elli gün kala sürenin bitimine,
yurttaş -zarar gören diyelim- yönetilen, yönetilenler aleyhine idarî yargıya
gideceğine, süresi içinde ombudsmana gidiyor; ombudsman, bunu, en geç altı
içinde inceliyor; ama, reddediyor. O zaman yurttaşın yapması gereken,
geride kalan on günlük süre içinde, eğer kararı beğenmiyorsa, tekrar idarî
yargı sürecinin başlamasına karar vermesi demektir.
2 nci madde, başvurunun
baş ombud tarafından yerinde görülmesi durumunda, ilgili merci, Kurumun
önerisi üzerine otuz gün içinde herhangi bir işlem tesis etmez veya eylemde
bulunmaz ise durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden başlar. Bu 2 nci
fıkra da, kamu denetçisinin başvuruyu kabul etmesi halinde, ilgili mercie
gönderilen tasarrufun, ilgili merci tarafından otuz gün içinde yapılmaması
halinde başvurulacak olan sürenin yeniden işlemeye başlamasının tanzim
edilmiş halidir.
3 üncü ise, Kurumun, inceleme
ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması
halinde durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden başlayacaktır. Yani,
somuta indirgersek, bir davranış hakkında, idarenin, gerek yerel yönetimlerin,
gerek merkezî yönetimin bir davranışı hakkında -kendisi tarafından yerinde
bulmazsa yurttaş veya hemşehri, müracaata göre- müracaat ediyor; ama, ombdusmanlık
kurumu, Kamu Denetçiliği Kurumu, bunu, süresi olan altı ay içinde sonuçlandıramıyor.
O zaman, tekrar, idarî tasarrufun durduğu yerden sürenin başlamasıyla ilgili
bir düzenlemedir.
Bu düzenlemeye tamamen
katıldığımızı ifade eder, Yüce Meclise saygılarımı sunarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Dava
açma süresinin yeniden işlemeye başlaması" başlıklı 21 inci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Erdal Karademir |
İzzet Çetin |
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
M. Mesut Özakcan |
Algan Hacaloğlu |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Aydın |
İstanbul |
İstanbul |
|
A.
Kemal Deveciler |
|
Bayram
Meral |
|
Balıkesir
|
|
|
Madde 21- (1) Başvurunun Kurum tarafından
reddedilmesi halinde, durmuş olan dava açma süresi gerekçeli ret
kararının ilgiliye tebliğinden itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar.
(2) Başvurunun Kurum tarafından yerinde
görülerek
(3) Kurumun, inceleme ve araştırmasını,
başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandıramaması durumunda
da durmuş olan dava açma süresi kaldığı yerden işlemeye başlar.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Çetin,
konuşacaksınız galiba; buyurun.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu Temel
Kanun Tasarısının 21 inci maddesi üzerine verdiğimiz önerge hakkında söz
aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
kamu denetçiliği gibi bir kurum, gerçekten etkin bir denetimi sağlamak
için mi; yani, halkın ihtiyaçlarını gidermede, kamu hizmetlerinin daha
verimli hale gelmesinde etkin bir denetimi sağlamak, ona yardımcı olmak
için mi; yoksa, Avrupa Birliği ülkelerinde var, bizde de olması gerekir
anlayışından mı kaynaklandığını tam olarak bilmediğim, üzerinde de tartışamadığımız,
konuşamadığımız, kısıtlı bir temel kanun tasarısıyla karşı karşıyayız.
Şimdi, burada, birbiriyle
bağlantılı maddeleri incelediğimiz zaman, esasında, düzenleme, Üçüncü
Bölümle ilgili olarak bir akışkanlık içerisinde olmakla birlikte, pek
çok eksiği bağrında taşıyor. Tabiî hukukta dava açma süresini kesen, durduran
nedenler, yeniden başlatan nedenler ayrıntılarıyla düzenlenmiş. Burada
da, kısaca da olsa, dava açma süresinin yeniden işlemeye başlamasına ilişkin
düzenleme mevcut.
Ancak, ben, bu konuya
ilişkin değerlendirmeye geçmeden evvel, 18 inci madde üzerinde verdiğimiz
ikinci önergede -iyi takip ettiğimi zannediyorum, Sayın Başkanın da affına
sığınarak söylüyorum- orada, bir husus, gerçekten çok önemliydi; yani,
biz, burada, Büyük Millet Meclisi üyeleri olarak, herhangi bir konuda,
yazılı ya da sözlü olarak, Hükümet üyeleri hakkında vermiş olduğumuz
yazılı ya da sözlü soru önergelerinin, kiminin devlet sırrı, kiminin ticarî
sır gerekçesiyle cevaplandırılmadığına, hatta, gerekçelerinin bile milletvekiline
bildirilmediğine tanık oluyoruz. Şimdi, dünyada ombudsman olarak bilinen
Kamu Denetçiliği Kurumunu getireceğiz; buna, her türlü ticarî sırrı, devlet
sırrı niteliğindeki bilgi ve belgeler hariç bilgileri vereceğimizi 18 inci
maddede söylüyoruz. Tabiî, bu bilgi ve belgeleri vermeyeceksek, gerekçesini
açıklayacağız.
Şimdi, birbirimizi kandırmaya
gerek yok; burada, Büyük Millet Meclisi üyelerine -örnek olarak veriyorum-
oğlunun iki koli yumurtadan 24 trilyon kazanmasını ticarî sır diye açıklamayan
bir Bakanın, bilgi vermeyen bir Bakanın, yarın, ilgili kurumunda ombudsman
olarak görev yapan, kamu denetçisi olarak görev yapan bir kişiye bu bilgileri
verebileceğini hiç düşünemiyorum. Eğer sizler düşünüyorsanız, onu da sizlerin
takdirine bırakıyorum.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, burada, yine devam eden maddelerde, eğer inceleme ve araştırma
sonuçlarına göre, başvurunun, Kurum tarafından reddedilmesi halinde durmuş
olan dava açma süresi, gerekçeli ret kararının ilgiliye tebliğinden
itibaren kaldığı yerden işlemeye başlar deniyor. Burada, benim aklıma şu
geliyor: Diyoruz ki, Kamu Denetçiliği Kurumu kuruyoruz, etkin, verimli bir
denetime katkı sağlasın, denetim daha hızlı olsun. Bunu, Danıştay gibi,
Sayıştay gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dilekçe Komisyonu gibi
kuruluşlar tam olarak yerine getiremiyor, kamu denetçisi getirecek; ama,
getiremezi de peşin olarak kabul ediyoruz. Diyoruz ki: Bu, bir idarî tasarruftur,
yargı kararlarına bile, hükümetler, idare uymadığına göre, bunun kararlarına
da uymaz. Hiç olmazsa, bu yurttaşımızın yargıya gitme hakkı zayi olmasın,
gitmişse de süresi, beni dinlemezse idare, eh, yargıda devam etsin anlayışı,
yasayı zayıflatan bir anlayış. Yani, daha bu düzenleme yapılırken, peşinen,
bu işin sağlıklı yürümeyeceği, burada, maddenin içerisinde, gizli bir
şekilde yerleştirilmiş vaziyette. Şimdi, bunu okuyan yurttaş ya da bunu
uygulamaya kalkacak kamu denetçisi, uygulanmayacağını bile bile, kamu
kurumlarıyla, bürokrasiyle niye cebelleşmeye girsin; belge, bilgi isteyip
kendini refüze etsin! O belge ve bilgileri de alamayacağını bile bile, ne
yapacak?!
Değerli arkadaşlar,
buradaki düzenlemede, eğer böyle bir durum hâsıl olacaksa, demek ki, Kamu
Denetçiliği Kurumu, Türkiye açısından daha olgunlaşmamış. Avrupa Birliğinde
var, bizde de olsun. Avrupa Birliğine giden yolda, bize sunulan yol
haritasında bir basamak taşı da bu.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Çetin; konuşmanızı tamamlayınız.
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Bitiriyorum Sayın Başkan.
Bu engeli de aşalım,
dostlar alışverişte görsün mantığıyla hazırlanmış. O nedenle, bizim
vermiş olduğumuz değişiklik önergesinin de kabul edilmeyeceğini biliyorum,
tarafınızdan; otomatiğe bağlandı eller.
Hepinize teşekkür
ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Kurumun raporları
Madde 22-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kurumun raporları" başlıklı 22 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı |
Erdal Karademir |
İzzet Çetin |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
|
M. Mesut Özakcan |
Algan Hacaloğlu |
A. Kemal
Deveciler |
|
|
Aydın |
İstanbul |
Balıkesir |
|
|
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
|
|
|
İstanbul |
|
|
MADDE 22- (1) Kurul, her
takvim yılı sonunda yürütülen çalışmaları ve önerileri kapsayan bir rapor
hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp, kendi düşünce
ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere
Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun yıllık
raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurul; açıklanmasında
fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin istediği zaman kamuoyuna
duyurabilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kurumun raporları" başlıklı 22 nci
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı |
Bayram
Meral |
İzzet
Çetin |
|
|
İzmir |
|
Kocaeli |
|
Muharrem
Kılıç |
Algan
Hacaloğlu |
Türkân
Miçooğulları |
|
|
İstanbul |
İzmir |
(A) (1) Kurul, her takvim yılı sonunda
yürütülen faaliyetleri ve önerileri kapsayan bir rapor hazırlayarak Komisyona
sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp, kendi düşünce ve görüşlerini
de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderir.
Komisyonun raporu Genel Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun yıllık raporu, ayrıca Resmî
Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurul; açıklanmasında fayda gördüğü
hususları yıllık raporu beklemeksizin istediği zaman kamuoyuna duyurabilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar,
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar,
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C)
düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit
sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği
Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar,
istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C) (1) Personel, Başdenetçi tarafından
atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki
personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar
arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel
Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel
müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî
idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz
kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda,
iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara
bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar
hariç) kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler.
Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı
geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili
kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri
ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve
emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri
başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine
bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda
Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline ve Kurumda görevlendirilenlere,
Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışan personele
ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek üzere, Başdenetçi tarafından
belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti ödenir.
(H)
(1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren dokuz ay içinde çıkarılır.
(M) (1) Ekli (1) sayılı listede yer alan
kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararnamenin eki (III) sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği Kurumu bölümü olarak
eklenmiştir.
(I) Başdenetçi
Cumhurbaşkanı tarafından seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın
Baratalı, buyurun.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; önemli maddelerden birini görüşüyoruz; ancak, bu maddede,
az önce Başkanlık Divanı Üyesi arkadaşımız tarafından okunan bir önergemiz
var, bu önerge için söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Ombudsmanlık kurumu,
her takvim yılı sonunda, yaptığı hizmetlere ilişkin, çözdüğü sorunlara
ilişkin, aldığı kararlara ilişkin, faaliyetlerini, önerilerini kapsayan
bir rapor hazırlayacaktır. Bu rapor komisyona sunulacaktır. Buradaki komisyonun,
tasarının başında konuştuğumuz karma komisyon olduğunu ifade etmek isterim.
Hepimizin bildiği gibi ve kabul ettiğimiz gibi, bu karma komisyon, Dilekçe
Komisyonundan ve İnsan Hakları Komisyonundan oluşan bir komisyondur. Tasarının
başlığında da, bu komisyonun nasıl oluşacağını, komisyonun başkanının, sözcüsünün
ve kâtip üyesinin nasıl olacağını beraberce kararlaştırmıştık ve kabul etmiştik.
Başombudun hazırlayacağı
rapor komisyona gelecektir. Komisyon raporu görüşecektir, kendi kanaatlerini
de bu rapora ekleyecektir ve Genel Kurula sunulmak üzere Başkanlığa gönderecektir.
Maddenin birinci fıkrası böyle düzenlenmiştir. Buradaki başkanın da belki
hangi başkan olduğu tereddüt edilebilir. Bu Başkan, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Sayın Başkanıdır. Hepimizin bildiği gibi, bu kabul ettiğimiz ombudsmanlık,
Türkiye'deki uygulamasıyla, parlamenter ombudsmanlık olacaktır. Yani,
Parlamentodan vücut bulacaktır, bütün giderleri Parlamentodan karşılanacaktır;
denetçiler, başdenetçi yardımcıları ve başdenetçiler komisyonda belirlenip
burada, Genel Kurulda seçilecektir. Yani, bizim kabul ettiğimiz sistem, parlamenter
ombudsmanlık sistemidir; 100 ülkede değişik araştırmalar ve tanımlar
var; ama, Türkiye'nin kabul ettiği sistem budur.
Şimdi, burada, dikkat
ederseniz, Hükümetin teklif ettiği metinle Plan ve Bütçe Komisyonunun
kabul ettiği metin arasında önemli bir nüans vardır. Hükümetin teklif ettiği
metinde "Genel Kurulda görüşülür" ifadesi yoktur. O nedenle, Plan
ve Bütçe Komisyonunu teşkil eden İktidar ve muhalefet kanadına mensup milletvekilleri,
Parlamentoya saygı açısından bu hükmü kabul etmişlerdir, biz de bu hükmü
kabul ediyoruz. Yani, bir rapor Genel Kurulda görüşülmedikten sonra nerede
kalacaktır, nasıl kamuoyuna duyurulacaktır; bu tartışmalı olabilirdi; ama,
bu düzenleme çok uygun olmuştur.
Diğeri; kurulun yıllık
raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulacaktır.
Değerli arkadaşlar,
bu da önemli bir maddedir. Resmî Gazetede yayımlanacaktır; ama, başombud
bu raporunu Parlamentoya, daha doğrusu karma komisyon başkanına sunarken,
bir basın toplantısı yapacaktır. Bu basın toplantısında da, başta TRT olmak
üzere ve diğer görsel kurumlar olmak üzere, yayın yapan görsel kurumlar olmak
üzere, yayın yapan görsel kurumlar ve yazılı yapanlar olmak üzere, bu açıklanacaktır.
Saydamlık ilkesi açısından da bunu çok önemsiyoruz. Bu 2 nci fıkraya da aynen katılıyoruz, Komisyonun
kabul ettiği metin olarak.
Diğeri, Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; 3 üncü fıkra da düzenleme şekli de aynen şöyledir,
okumak istiyorum izninizle "Kurul; açıklanmasında fayda gördüğü
hususları yıllık raporu beklemeksizin her zaman kamuoyuna duyurabilir"
diyoruz. Burada "istediği zaman" olarak biz değiştiriyoruz; ayrıca,
verdiğimiz önergede de, faaliyet ve önerileri Türkçeleştiriyoruz, hem
kelimelerin etimolojik açısından değerlendirilmesi hem de Arapça ve Türkçe
kelimelerin yan yana olmasının getireceği sakıncaları da ortadan kaldıran
bir önergedir. O nedenle, önergemizin desteklenmesini diliyor, Sayın Meclisi
saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kurumun raporları" başlıklı 22. maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 22- (1) Kurul,
her takvim yılı sonunda yürütülen çalışmaları ve önerileri kapsayan bir
rapor hazırlayarak Komisyona sunar. Komisyon, bu raporu görüşüp, kendi
düşünce ve görüşlerini de içerecek şekilde özetleyerek Genel Kurula sunulmak
üzere Başkanlığa gönderir. Komisyonun raporu Genel Kurulda görüşülür.
(2) Kurulun yıllık
raporu, ayrıca Resmî Gazetede yayımlanmak suretiyle kamuoyuna duyurulur.
(3) Kurul; açıklamasında
fayda gördüğü hususları yıllık raporu beklemeksizin istediği zaman
kamuoyuna duyurabilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKAN VEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
Sayın Çetin, siz mi
konuşacaksınız efendim?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Gerekçeyi okuyalım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 22 nci maddesinin
daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Karar yetersayısı istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Karar
yetersayısı istiyorsunuz; peki.
Önergeyi oylarınıza
sunacağım, karar yetersayısını da arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Evet, elektronik
cihazla oylama yapacağım Kâtip Üyelerin ihtilafından dolayı.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oylama için 2 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini
başlatıyorum.
Pusula veren milletvekili
arkadaşlarımız, lütfen, salondan ayrılmasınlar.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; önerge
MUHARREM KILIÇ (
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Açıklama yapma yetkisi
MADDE 23-
BAŞKAN - 2 önerge vardır;
önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Açıklama yapma yetkisi" başlıklı
23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı |
Erdal
Karademir |
İzzet Çetin |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
M.Mesut Özakcan |
Algan Hacaloğlu |
Bayram Meral |
|
Aydın |
İstanbul |
Ankara |
Madde 23- (1) Kurumun
faaliyetleri hakkında açıklamayı Başdenetçi yapar. Ancak, Başdenetçi
bu yetkisini Başdenetçivekiline devredebilir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Açıklama yapma yetkisi" başlıklı
23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı |
Bayram Meral |
İzzet Çetin |
|
|
İzmir |
|
Kocaeli |
|
Muharrem Kılıç |
Türkân Miçooğulları |
Algan Hacaloğlu |
|
|
İzmir |
İstanbul |
(A) (1) Kurumun faaliyetleri hakkında açıklamayı
Başdenetçi yapar. Ancak, Başdenetçi bu yetkisini Başdenetçivekiline
devredebilir.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atananlar,
en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla
açılacak yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar,
Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C)
düzeyinde puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit
sınavlarından bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği
Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar,
istekleri halinde kurumunda veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer
kamu kurum ve kuruluşlarında uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C ) (1) Personel,
Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki
personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar
arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel
Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel
müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî
idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz
kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda,
iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara
bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar
hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler.
Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı
geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili
kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri
ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve
emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri
başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine
bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda hüküm bulunmayan hususlarda
Kurum personeli hakkında Devlet Memurları Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline
ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı
dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek
üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti
ödenir."
(H) (1) Bu Kanunun uygulanmasına ilişkin
yönetmelikler, Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren dokuz ay içinde
çıkarılır.
(I) (1) Ekli (1) sayılı listede yer alan
kadrolar ihdas edilerek, 190 sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun
Hükmünde Kararnamenin eki (III) sayılı cetvele, Kamu Denetçiliği Kurumu
bölümü olarak eklenmiştir.
(İ) (1) 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet
Memurları Kanununun değişik 36 ncı maddesinin "Ortak Hükümler"
bölümünün (A) bendinin değişik (11) numaralı fıkrasına, "Sosyal Güvenlik
Kurumu Müfettiş Yardımcıları" ibaresinden sonra gelmek üzere
"Kamu Denetçiliği Kurumu Uzman Yardımcıları" ibaresi ve "Kaymakamlığa"
ibaresinden sonra gelmek üzere "Kamu Denetçiliği Kurumu Uzmanlığına"
ibaresi eklenmiştir.
(J) Başdenetçi Cumhurbaşkanı tarafından
seçilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Evet, Sayın
Baratalı, buyurun efendim; bekliyoruz sizi.
HASAN ANĞI (Konya) -
Her önergeye aynısını yazmışsınız, bunu biraz değiştirmek lazım.
BÜLENT BARATALI (İzmir)
- Çok teşekkür ederim, bunu tartışmamız gerekiyor.
Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Yasa Tasarısının
23 üncü maddesinde, verdiğimiz bir önerge nedeniyle, görüşlerimi
ileteceğim; bu nedenle, Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Burada, kurum adına,
Kurum faaliyetleri, Kurum çalışmaları adına açıklama yetkisi başdenetçiye
verilmektedir; ancak, eğer, yetkilerini delege ederse başdenetçi, başdenetçivekili
de bu yetkiye sahip olacaktır. Zaten, idare hukukunun temel kurallarından
birisidir; asil, eğer, yetkisini devrederse, tüm yetkilerini beraber de devreder.
Zaten, bu anlayış içinde bu yasa düzenlenmiştir. Bu da, bizim baştan beri
kabul ettiğimiz, üzerinde karşı oy yazısı olmayan maddelerden bir
tanesidir; ancak, burada bizim teklif ettiğimiz cümle aynen şöyledir:
"Kurumun faaliyetleri hakkında açıklama yapmaya başdenetçi yetkilidir"
diyoruz. Bunu, biz, anlaşılabilmesi açısından daha bir değişik ifadeyle
önerdik. "Kurumun faaliyetleri hakkında açıklamayı başdenetçi
yapar." Yani, burada bir kararlılık ifadesi var. Yetkilidir değil, yetkiyi
de içeren, onu da mezceden önemli bir vurgulamadır. Bu nedenle, ancak başdenetçi,
yetkisini başdenetçivekiline devredebilir diyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bundan önceki maddelerde, başdenetçi vekilinin nasıl seçileceğini burada
beraberce karara bağlamıştık; ancak, bu konuda iki görüş vardı. Birinci
görüş, seçilen başdenetçinin, başombudun kendi vekilini tayin etmesi yöntemiydi.
Diğeri de, en fazla 10 olarak sınırladığımız başdenetçi yardımcıları ve
başdenetçiden oluşan 11 kişilik kurulun içinden seçimle gelmesiydi. Ama,
Meclis, başkanlık sistemine yakın bir tasarrufta bulundu, başdenetçinin,
vekilini de kendisinin tayin etmesi yetkisini başdenetçiye verdi.
Değerli arkadaşım
burada önemli bir hususu ifade etti; acaba, bugüne kadar tartışmadığımız,
bu saate kadar tartışmadığımız bir konuyu tartışmalı mıyız; bence çok önemli,
acaba başdenetçiyi Cumhurbaşkanı mı seçmelidir konusu.
Sayın milletvekilim,
önerinizi tartışıyoruz...
Bence üzerinde durulması
gereken önerilerden birisidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Cumhurbaşkanlığı makamı, hepimizin bildiği gibi, 82
Anayasasıyla yeniden tanzim edilmiştir. 82 Anayasası bir ihtilalle geldiği
için, Cumhurbaşkanına önemli yetkiler vermiştir; ama, bundan önce
yürürlükte olan 1961 Anayasasında Cumhurbaşkanı yetkileri, daha çok
talikî yetkilerdir. Nedir bu talikî yetkiler; yasaların bir daha görüşülmesi
konusunda, görüşlerini gerekçelerinde bildirerek, Meclise tekrar iade etmektir.
Biz, buna zayıf bir yetki diyoruz, talikî yetki diyoruz; yani, ikinci derece
bir yetkidir; ama, 82 Anayasasındaki Sayın Cumhurbaşkanının yetkileri,
olağanüstü bir Anayasa olduğu için, daha da güçlendirilmiş yetkilerdir. Özellikle
anayasal kurumların içeriğini oluşturan makamlardaki seçme yetkileri,
buna benzer yetkiler, hakikaten, 61 Anayasası ile 82 Anayasasında çok ayrı
düzenlenmiştir. Bence, eğer uygun görürseniz, Sayın Cumhurbaşkanına da
bu yetkiyi verebiliriz.
Aslında, sizin aklınızdan
geçenin başkanlık sistemi olduğunu biliyorum. Aslında, Türkiye'de yarı
başkanlık sisteminin uygulandığı da bellidir; ama, bu düşüncelerle tartışalım
derseniz Cumhurbaşkanı konusunu da tartışabiliriz. Acaba, Türkiye'de
presidentiel sistem gelmeli mi gelmemeli mi; yoksa, Fransa'daki gibi yarı
başkanlık sistemini denemeli miyiz, denememeli miyiz; bu, ayrı bir tartışma,
ayrı bir yasa konusu.
Benim de 5 saniyem kaldığı
için süremi doldurmuş bulunmaktayım, umarım ileriki önergelerde bu konuyu
da tartışırız.
Bu düşüncelerle, Sayın
Meclise saygılarımı sunuyorum.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Baratalı.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Açıklama yapma yetkisi" başlıklı
23 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
Madde 23.- (1) Kurumun
faaliyetleri hakkında açıklamayı Başdenetçi yapar. Ancak, Başdenetçi
bu yetkisini Başdenetçivekiline devredebilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum.
Gerekçe:
Tasarının 23 üncü maddesinin
daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Şimdi, ikinci bölümün
görüşmelerine başlıyoruz.
İkinci bölüm, geçici 1
ile 4 üncü maddeler dahil, 24 ile 41 inci maddeleri kapsamaktadır.
İkinci bölüm üzerinde;
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet
Çetin, Anavatan Partisi Grubu adına Ankara Milletvekili Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu'nun
söz talepleri vardır.
Şahısları adına, Alaattin
Büyükkaya, İstanbul; Mustafa Elitaş, Kayseri; aynı anda vermişler. Üçüncü
bir arkadaşımız vazgeçtiği için söz hakkı bunlara aittir. Diğer iki arkadaşımız
daha var.
İlk söz, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin; buyurun. (CHP
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA İZZET
ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Kamu
Denetçiliği Kurumu temel Kanunu Tasarısının ikinci bölümü üzerinde, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz aldım; şahsım ve Partim adına hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
hep söylenilegeldi; tabiî, 24 üncü maddeden 41 inci maddeye kadar, ek maddelerle
birlikte, madde başlıklarını saysak epeyce zaman alacak bir düzenlemeler
manzumesini 10 dakikanın içerisinde bütün olarak sunmaya çalışacağız.
Tabiî, kanun -bir kez
daha tekraren söylüyorum- yeteri kadar anlaşılabilmiş, tartışılabilmiş
değil. Her şeyden önce, neden Kamu Denetçiliği Kurumu kuruyoruz sorusunun
açıklığa kavuşması gerekir. Böyle bir örgütlenme hangi ihtiyaçtan doğmuştur?
Bu girişimi başlatan temel güdü, halka, yönetimi denetlemede etkin bir ek
kanal açmak mıdır, yoksa, Avrupa Birliğine üye ülkelerde var, bizde de
olsun mantığıyla bize dayatılan bir emri yerine getirmek midir?
Değerli arkadaşlarım,
toplumsal yaşamın belli bir düzen içinde devamı için gerekli hizmetleri
sağlamakla yükümlü olan kamu yönetiminin, bu işlevi nedeniyle kendisine
tanınmış olan yetkileri, hukuk kuralları ve kamu yararına uygun, halkın
beklentilerini karşılar biçimde kullanması, hukuk devletinin ve demokratik
yaşamın bir gereğidir. Yönetimin her türlü eylem ve işleminin denetime açık
olması ve kamu gücünün amacı dışında kullanımına dayalı uygulamalar karşısında
yurttaşları koruyucu mekanizmalar oluşturulması, demokratik bir yönetim
anlayışının başlıca unsurlarından biridir.
Bu anlamda, kamu denetçiliği,
her şeyden önce idarenin daha iyi denetlenebilmesi amacıyla kurulmuş bir
devlet kuruluşu. Ancak, bu kurumun kuruluş aşamasında geçireceği süreç çok
önemli. Keşke, bu kuruluşun oluşumunu gerçekleştirecek olan bu tasarı halka
anlatılabilse, Mecliste tartışılabilse, bilim adamlarıyla birlikte,
sempozyumlarla, panellerle toplumu duyarlı hale getirebilseydik. Keşke,
temel yasa olarak getirmeseydiniz de, maddelerde, Cumhuriyet Halk Partisi
olarak karşı çıkmadığımız böyle bir ihtiyacın giderilmesine biz de katkı
verebilseydik.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, bu bölüme bakacak olursak, hem personele ilişkin düzenlemeler hem de
çeşitli hükümleri içeren bölümlerden oluşuyor.
Şimdi, bu ikinci
bölüme baktığımız zaman, personelin nasıl alınacağı, atanacağı, personelin
hakları, yükümlülükleri ve burada yasaklar, ödevler gündeme getirilmiş. Şimdi,
bakıyoruz, özellikle 28 inci maddede, personelin malî ve sosyal haklarını
düzenleyen başlıkla, başdenetçi ve denetçiler ve genel sekreter hariç olmak
üzere, kurum personeline, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı dereceli
kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hakların verileceğini; 31
inci maddede de, Kurumda çalışanlara, fazla çalışma ücretini geçmemek
üzere, başdenetçi tarafından bir miktar ücret ödeneceğini öngörüyoruz.
Demin verdiğimiz önerge
üzerinde de söyledim. Daha kurulurken, kuruluş, eğer Türkiye'nin yerleşik
bürokratik mekanizmalarına teslim olacak ise, eğer bu Kurum daha oluşurken
personeli diğer kamu çalışanları gibi açlık ve yoksulluk sınırının arasına
sıkıştırılacak olur ise, bu Kurumdan beklenen faydanın sağlanabilmesinin
olanağı yok. Bunu siz de biliyorsunuz ve kabul etmeniz gerekir.
Hatırlarsanız, taa
1980'lerde "benim memurum işini bilir" felsefesi halen yürürlükte.
O felsefe, Türkiye'yi bu noktalara taşıyan bir felsefe. Şimdi, hem kamu
denetçiliği gibi bir Kurumu oluşturacaksınız hem o Kurumda görev alan personeli
birtakım yasaklarla sınırlayacaksınız; hem de devlet memuruna vermiş olduğunuz
ücretle açlık sınırına onu mahkûm edeceksiniz ve oradan etkin denetim ve
etkin verim sağlayacaksınız; bu mümkün değil.
Tabiî, bundan daha önemlisi,
bu konuda yasaklar var. Yasaklara ilişkin düzenlemelere baktığımız zaman,
32 nci maddede, bunların görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri
meslekî bilgileri açıklayamamaları, kendilerinin veya başkalarının
yararına bu bilgileri kullanmaları yasaktır. Bu doğrudur, olması gereken
bir kural; ancak, görevleri sona erdikten sonra bunlar ne yapacak; yani,
bakıyorsunuz diğer Avrupa ülkelerinde ya da dünyanın değişik yerlerindeki
uygulamalara; bu kamu denetçiliği göreviyle görevlendirilen kişiler, yaşamlarının
sonuna kadar siyasetle uğraşamazlar gibi ya da ticaretle uğraşamazlar
gibi kurallar koyuluyor. Daha baştan bu kuralları kabul eden, meslekî bilgisinin
ve kariyerinin son safhasına gelmiş, toplumda genel kabul görmüş, söylediğine
inanılan, güvenilen 1 kişi ya da 10 kişi, 11 kişi, kamu başdenetçisi ve denetçileri.
Şimdi, siz, böylesi bir göreve getirdiğiniz kişiyi, eğer, birtakım yasaklarla
daha baştan önünü kesmezseniz, bizim gibi gelişmekte olan ülkelerde ya
da -dilim varmıyor söylemeye- geri kalmış ülkelerde, bu görevler siyasal
amaçlı da kullanılabilir, çıkar amaçlı da kullanılabilir. Bunun altının
çok iyi çizilmesi ve belgelenmesi gerekir.
Değerli arkadaşlar,
tabiî, konu başlıklarına girmek bile mümkün değil. Bir de, burada, özellikle,
üzerinde durmak istediğim, iki konudan birisi, dokunulmazlıklar konusu. Türkiye'de,
bugün, geri kalmışlığın asıl nedenlerinden bir tanesi de yolsuzluklardır.
Yolsuzluk, hem yoksulluğu hem işsizliği besliyor. Nedenine baktığımız
zaman, altında, siyaset, ticaret, bürokrasi işbirliğine tanık oluyoruz. Şimdi,
burada, biz, Meclis açıldığından bugüne kadar, 3 Kasım seçimleri öncesinde
gündeme getirdiğimiz, Başbakanla birlikte Genel Başkanımızın getirdiği,
dokunulmazlıkların kaldırılması için her seferinde, aylardır, yıllardır
çaba sarf ediyoruz; ama, AKP Grubu olarak direniyorsunuz. Bakanlarınızın, milletvekillerinizin
dokunulmazlıkları konusunda duyarsız olduğunuz gibi, bizim milletvekili
arkadaşlarımızın "kaldırın dokunulmazlıklarımızı" söylemine de
sessiz kalıyorsunuz.
Şimdi, burada, bakanlıklarda
müsteşarları bakan koruyacak; müsteşar yardımcılarını koruyacak; şimdi
burada da, başdenetçi ve denetçiler dokunulmazlık zırhına bürünüyor.
Değerli arkadaşlarım,
böylesi saygın bir kurumda görev yapacak kişinin dokunulmazlıkla korunmaya
kalkışılması, daha onun baştan yıpranmasına neden olacaktır. Bu göreve
gelen kişinin dokunulmazlığının olmaması gerekir; bunun altını çizerek söylüyorum.
Bu doğru değildir, doğru bir yaklaşım değildir.
Bir başka husus -yine
söylenecek çok şey var ama, diğer maddelerde geleceğim- özellikle geçici
madde 3'te diyorsunuz ki: "İlk Başdenetçi ve denetçilerin seçimi
tamamlandıktan sonra başdenetçi tarafından doksan gün içinde; bir
defaya mahsus olmak üzere ek (1) sayılı listede yer alan Kamu Denetçiliği
Kurumu uzman unvanlı serbest kadro adedinin yüzde 50'sini geçmemek
üzere, 25 ve 26 ncı maddelerdeki şartlar aranmadan, doğrudan atama
yapılabilir." Nedir 25 ve 26 ncı maddeler; Kamu Denetçiliği Kurumu uzman
yardımcılığı ve uzmanlığı.
Değerli arkadaşlar,
uzmanlığı gerektiren bir konuda, daha kurum oluşturulurken, sırf kadrolaşma
anlayışını buraya gizleyerek, atanacak 34, 51 kişinin 25'ini, 26'sını, daha,
beyninizde var olan ulemalardan ya da tarikat şeyhlerinden atayarak bu
Kurumun başına getirecek olursanız, daha bu Kurum doğmadan ölecektir. (AK
Parti sıralarından gürültüler) Bunun altını çizerek söylüyorum. Bu, doğru
bir yaklaşım değildir, bu doğru değildir. Kadrolaşmaya, daha burada,
kurumu oluşturmadan el atmışsınız. Lütfen, bunun değiştirilmesini istirham
ediyorum. Bu doğru bir yaklaşım olamaz.
Değerli arkadaşlar,
yine, bakınız, bu Kurumda görev yapan kişinin, gerçekten bağımsız, kimseden
emir almamış olması gerekir. Şimdi, bu atamayla ilgili hükümle birlikte
değerlendirdiğim zaman tüylerim ürperiyor. Bakınız bu, 6 Nisan tarihli
Milliyet Gazetesinde, daha Danıştaydaki olay gerçekleşmeden Başbakan,
"Danıştayda birçok engelle karşı karşıyayız. Bürokratik oligarşiyle
uğraşıyoruz. Ya engelleri aşacağız, ya bizi anlayanla yürüyeceğiz"
diyor. Şimdi, bununla birlikte, siz, başdenetçi ve denetçileri daha baştan,
ulema ya da tarikat şeyhlerinden atayarak nereye varmaya çalışacaksınız?! Lütfen,
daha bu Kurumu doğmadan öldürmeye yönelik girişimlerden vazgeçiniz.
Sizin, değerli arkadaşlarım…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin, 1
dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Siz vehimlerden vaz geçin, vehimlerden!
ZEKİ KARABAYIR (Kars) -
Senin kafandan birini atayalım, senin kafandan!
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Benim kafamda değil, senin…
Bakın, burada "Başbakan,
Danıştay'dan rahatsız." Danıştayda yargı kararları... Danıştayın
diyorum… Türkiye'de idarî yapı içerisinde yargı kararları kesindir. (AK
Parti sıralarından gürültüler) Kesin olan bir organın kararına "ya engelleri
aşacağız ya bizi anlayanla yürüyeceğiz" derseniz, kararları kesin olmayan
başdenetçi ve denetçileri kimlerden atayacağınız açığa çıkıyor…(AK Parti
sıralarından gürültüler)
ZEKİ KARABAYIR (Kars) -
Senin, o, kırk yıllık zihniyetin!..
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Senin zihniyetin de ona çok uygun düşüyor! (AK Parti sıralarından gürültüler)
ZEKİ KARABAYIR (Kars) -
Senin o gerçekleştirmeye çalıştığın, 40 sene evvelki, 50 sene evvelki!..
İZZET ÇETİN (Devamla)
- Senin zihniyetin de ona çok uygun düşüyor!
Değerli arkadaşlarım,
daha doğmadan ölü çıkacak bir kamu denetçiliğini burada tartışmaktan, bu
yasayı burada tartıştırmaktan bunun için kaçıyorsunuz. Eğer, bu konuların
açığa çıkmasını istiyorsanız, madde madde açın, konuları daha derinliğine
tartışalım diyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Çetin.
Anavatan Grubu adına, Ankara
Milletvekili Muzaffer Kurtulmuşoğlu…
Sayın Kurtulmuşoğlu,
buyurun efendim. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri;
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında Anavatan Grubu adına söz almış
bulunmaktayım; şahsım ve Grubum adına Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
"Bugün Kamu Denetçiliği
Kurumu bulunmayan tek Avrupa ülkesi Türkiye'dir" sözü, artık, bu
kanun çıktıktan sonra tarih olacaktır. Bu sürecin anlamını ve önemini iyi
yorumlamak ve anlamak ülkemizin insan hakları ve demokratik denetim
mekanizmalarının işlemesi yönünden önemli bir adım olacaktır. Ne kadar
güzel bir şey! Ne zaman başlamış; taa, Osmanlı zamanında başlamış. Avrupalılar,
bizi örnek almış. İstanbul'a geliyor XII. nci Şarl, İstanbul'da bunu
görüyor -kadı sistemini- götürüp, memleketinde, ombudsmanlık çıkarıyor ve
ondan sonra da tüm Avrupa ülkelerinde bu uygulanıyor. Tabiî ki, Avrupa
uyum yasalarına uymak için, geç de olsa, Türkiye, buna yeniden dönmek mecburiyetinde
kalıyor. Ne kadar güzel! Ne olurdu -ben şimdi söylüyorum- böyle bir güzel
kanunu, böyle bir yasayı, muhalefetle tartışarak getirseydik; temel yasa
yapmasaydık ne olurdu acaba?! Burada eksikleri yok mudur bu yasanın; elbette
vardır. Bu, muhalefetin söyleyeceği veya ekleyeceği bir kelimeyi... Burada,
kanun şahsa çıkmadığına göre, 73 milyon insanı ilgilendirdiğine göre ne
kaybederdik?! İki gündür uğraşıyoruz, iki gündür uğraşıyoruz, her maddede
de 2 tane önerge. Nedir bu?! Yani, size bir şey söylemiyor mu?!
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Terbiyesizliktir bu!
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Siz bunu yaparsanız, muhalefet de diyor ki: "Ben bunu
yaparım." Sonuçta kime oluyor?!
AFİF DEMİRKIRAN (Batman)
- Millete…
MUZAFFER R.KURTULMUŞOĞLU
(Devamla) - Sonuçta, ülkeye oluyor zarar.
Ben, burada, ombudsmanlığın,
ilkönce Meclise lazım olduğunu düşünüyorum; çünkü, bir araya gelemiyorsunuz.
Yan yana gelip, grup başkanvekilleri, bu yasaları yaparken, eksisiyle artısıyla
bir araya gelseler de, ondan sonra, burada, bu Mecliste tartışmayı yapsak,
eksiklerimizi burada tamamlasak kötü mü olurdu?! (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar) Nedir vazife, yani, nedir yapmak istediğiniz?!
Evet, burada şunu öğrendim:
Üçbuçuk senedir, birileri gelir bu kürsüde konuşur, hiç kimse dinlemez,
yani, dinler gözükür. Acaba bir şey alır mıyım diye de... Hiç de ders alınmaz.
Sevgili arkadaşlarım,
şunu söyleyeyim: Bu yasa ülkemize gerekli idi ve gereğine de inanıyorum. Yalnız,
siz, ne söylerseniz söyleyin, gerek muhalefet olarak gerek İktidar olarak,
ben, uzlaşmadan yanayım. Ben, bu kanunun, sadece İktidarın kanunu olduğuna
inanmıyorum.
Ne olur… Muhalefetten
"eksikler var..." Muhalefet ne diyor önergelerinde, bakıyorum:
Efendim, şuraya bir virgül koyalım; koyalım, ne olacak… Demek ki, değişiyor
orada bir şey. Bu kadar, iki gündür, birbuçuk gündür önerge verildi. Yani,
bu önergelerin içinde, bu muhalefetin söylediğinde bir tane de mi doğru
yoktu?! (AK Parti sıralarından "yok, yok" sesleri) Yani, bir tane
de mi doğru yoktu ya?! (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Sevgili arkadaşlarım,
bu gemide hepimiz varız. Bu gemi battığı an, su aldığı an hepimiz birden battığına
göre; eğer, bu gemi güzel yüzerse, hepimiz mutlu olacağımıza göre ülke
olarak...
Ben, yine söylüyorum:
İktidar, bazı şeylerde, biraz daha mahcup davranması lazım. İktidarı gölgelemek
değil, grup başkanvekilini gölgelemek değil veya söylemek değil; ama, bir
şey söylüyorum: İktidar grup başkanvekillerinin, bir şey önerildiğinde,
doğru mudur yanlış mıdır diye biraz bakmasında yarar vardır diye
düşünüyorum.
Sevgili arkadaşlarım,
tabiî ki bu yasa çıkacak. Bu yasanın eğitici etkisi olacak. Bugün birçok ülkede,
insan haklarının korunması alanında temel sorun, pozitif hukuktaki eksiklik
değil, pozitif hukukun uygulanmasındaki bir eksikliktendir. Yurttaşların
birçoğu ya pozitif hukukun kendilerine tanıdığı haklardan haberdar değil
ya da bu hakların korunması mekanizmalarını bilmemektedir. İşte, bu nedenle,
kamu denetçiliği, toplumun haklarını korumada ve kullanmada bilinçli davranmaları
için, mutlaka, bir eğitim sürecinden geçmesi lazımdır diye düşünüyorum.
İkinci olarak da, bu
yasanın, caydırıcı etkisi olması lazım diye düşünüyorum. İdarenin denetlenmesinin
tek yolu, kamu denetçiliği değildir. İdare, idarî denetim, Parlamento
denetimi, kamuoyu denetimi ve yargısal denetim yollarıyla denetlenmektedir.
Güçlü ve etkin bir kamu denetçiliğinin yaratabileceği caydırıcı etki,
sorunları, daha doğmadan ortadan kaldıracağı için, diğer tüm etkilerden
daha önemlidir diye düşünüyorum.
Üçüncüsü de, bu yasanın,
kamu yönetimini iyileştirici etkisi olarak görülmektedir. Kamu denetçiliğinin,
eğitici ve caydırıcı etkilerinin yanında, kamu yönetimini iyileştirici etkisinden
de söz etmek mümkündür. Kamu yöneticileri, hazırlayacağı raporlarla ve
idarenin isteği üzerine vereceği görüşlerle, insan haklarına saygılı bir
kamu yönetiminin hangi kurallara tabi olması gerektiğini idareye bildirecek
ve bu yönde de bir uygulamanın gelişmesine katkıda bulunacaktır. Tabiî ki,
düzeltici etkileri de vardır bunların kuşkusuz ki.
Keşke, bu yasaların, bu
kadar… Bu yasanın 4 tane etkisi olduğuna göre, ister beğenir ister beğenmez
İktidar Grubu arkadaşlarım; ama, bir şeyler alabilse sevgili grup başkanvekili
arkadaşlarım, burada muhalefetin önereceği önerileri kabul etmelerinde bu
yasanın daha iyi çıkacağını zannediyordum; ama, olmadı. Ben yine söylüyorum;
bundan sonra olsun sayın grup başkanvekilleri, hele İktidar Grubu Grup
Başkanvekili, ben yaptım yok… Sen, bu muhalefette bulundun, muhalefetteyken
de biliyoruz biz senin halini, Sayın Grup Başkanvekili; ama, İktidara geldiğinde,
o yaptıklarının hepsini unutuverdin, burada muhalefeti de unutuverdin! Yapmayın
bunları. Bu, ülkeye zarar veriyor; bu, bize zarar veriyor; bu, topluma zarar
veriyor. Ben, yine söylüyorum.
Sayın Kapusuz, gülüyorsun
ama, ben başhekimken, senin, devamlı, elinde Meclis İçtüzüğüyle buraya
geldiğini biliyorum, muhalefetteyken. O günlerini unuttun, şimdi, burada,
devamlı, her dediğim olur deyip… Çalışan bir arkadaşımsın; ama, yanlış
yapıyorsunuz diye düşünüyorum.
Beni dinlediğiniz için,
sabrınıza teşekkür ediyorum, hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Kurtulmuşoğlu.
Şahsı adına İstanbul
Milletvekili Alaattin Büyükkaya.
Buyurun Sayın Büyükkaya.(AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ALAATTİN BÜYÜKKAYA (İstanbul)
- Sayın Başkan, Türkiye Büyük Millet Meclisinin çok değerli üyeleri; Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanununun ikinci bölümü üzerinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum; sözlerime başlamadan önce, hepinizi saygıyla selamlarım.
Evet, hepimizin aklından
geçen bir soru var: Bireyler devlet için mi, devlet bireyler için mi? Sanıyorum, bugünün dünyasında
ve Türkiyesinde sormamız gereken en önemli soru bu. Eğer bizler sadece devlet
içinsek, o zaman, geçmişteki mantık aynen devam ediyor demektir; ama, bizler,
devlet, esas olarak, fertlerin, bireylerin hukukunu koruyan bir organizasyondur
diyorsak, farklı bir düşünce içindeyiz. Dünyanın geldiği bugünkü düzende
ve bugünkü anlayışta, devlet fertler için, onun hukukunu korumak zorunda;
ancak, açıkça söylemeliyim ki, Türkiye'de, hâlâ, biz, fertleri, halkın
hukukunu koruyan hükümlerden çok, acaba devletin hukukunu burada nasıl
koruruzun peşinde oluyoruz ve çıkardığımız birçok yasada da maalesef, bu
hususu daha çok önplana çıkarıyoruz.
O halde, bizim bu yeni
getirdiğimiz sistemle -ki, bunun geçmişi Türklerde var- bu düzen, ilk
defa, halkın hukukunu, devlete karşı halkın hukukunu koruma noktasındaki
ilk uygulama dünyada Türklerde, Osmanlı döneminde. Demokrasiye geçtik
cumhuriyetle birlikte. O halde, biz de -geçmişimizdeki bu sistemi,
bugün, Batı uyguluyor ve başarıyla uyguluyor- şimdi diyoruz ki, acaba halkın
hukukunu koruyacak yeni bir düzen kurabilir miyiz. İşte getirdiğimiz yasayla
diyoruz ki, halkın hukukunu korumak üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi
adına çalışacak bir teşkilat kuralım. Bunun adına Kamu Denetçiliği Kurumu
diyoruz. Bunlar, Türkiye Büyük Millet Meclisi adına halkın dileklerini,
halkın taleplerini, uygulamayı tayin edecekler ve gelen şikâyetleri, daha
sonraki, devletin uygulamalarını belirlemek noktasında düzenleyici bir
çalışma içinde olacaklar. Belki doğrudan yaptırım yetkileri olmayacak;
ama, getirecekleri önerileriyle, devletin çalışma sisteminin ve halk ile
devlet arasındaki ilişkilerin daha demokrat, daha bağımsız, halkın
hukukunu koruyacak tarzda düzenlenmesine yardımcı olacak bir çalışma içinde
olunacak.
Evet, bugüne kadar, herkes,
halkın hukukunu savunduğunu söylüyordu; ancak, biz, halkın hukukunu doğrudan
doğruya koruyacak yasayı getirmiş durumdayız ve bu yasayla, Türkiye'de,
cumhuriyet döneminde bir ilke imza atıyoruz.
Diyoruz ki, bu yasayla,
artık, bundan sonra halkın da savunucusu var, onun da avukatı var, onun da,
koruyacak -ki, Türkiye Büyük Millet Meclisi- millet adına karar veren bu
kurumda, halkın dileklerini dinleyecek, onu, devletin, bürokratın yanlışlarına
karşı koruyacak bir sistemi tesis ediyoruz. Ülkemize, milletimize hayırlı
olsun.
İnanıyorum ki, bu uygulamayla
yeniden tarihimizle buluşuyor, tarihimizle de barışıyoruz.
Hepinize saygılar
sunarım.
Teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Büyükkaya.
Şahsı adına ikinci
konuşmacı Kayseri Milletvekili Mustafa Elitaş.
Sayın Elitaş, buyurun.
MUSTAFA ELİTAŞ (
Değerli arkadaşlar,
vatandaşlar ile devlet idaresi arasında, muhakkak ki çeşitli zamanlar
içerisinde uzlaşmazlık, anlaşmazlıklar ortaya çıkabilir. Bu uzlaşmazlık ve anlaşmazlıkların
giderilmesi için vatandaşın müracaat edebileceği çeşitli yollar var, yöntemler
var; ama, süre çok uzadığından dolayı, bu yöntemlerin ve yolların, vatandaşın
lehine ve zamanında yapılmadığından dolayı sıkıntılar ortaya çıktığını
hep beraber biliyoruz. Bunun için, yıllar itibariyle,
kültürümüzde de olan, akil kişilerin belirli konulardaki yaptıkları görüşler
çerçevesinde, insanları uzlaştırma maharetiyle yaptıkları önemli bir
müessese vardı. İşte, biz, bu müesseseyi yasal hale getirerek, bir
manada, halkın avukatı diyebileceğimiz, ombudsman diye tanımlayabileceğimiz
kamu başdenetçileri yasasını, burada, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, inşallah,
değerli milletvekili arkadaşlarımızın yaptığı katkılar çerçevesinde ve
vereceğimiz oylar sayesinde yasalaştıracağız diye ümit ediyorum.
Bu yasanın özünde
belli; tanımlar kısmında zaten sayılmış, kamu denetçilerinin görevlerinin
ne olduğu da tek tek ifade edilmiş.
Bu ifadede, kamu idaresinin kimler olduğu tanımlanmış ve
kafalarda istifham bırakmayacak şekilde ortaya konulmuş. Vatandaşlar, öncelikle, kendileri ile idare arasında ortaya
çıkan sıkıntıları, bu Kuruma müracaat ederek, benim işimi halledin ve benim
işimi halletmek için çözüm yolları gösterin diye müracaat ediyor.
Kamu Denetçiliği Kurumu, uzmanlar vasıtasıyla bunları inceleyerek, vatandaşa,
nereye müracaat edeceğine dair yol, yöntem göstermesi vazifesini gösteriyor.
Bu süreç içerisinde, vatandaşın dava hakkı saklı kalmak üzere, Kamu Denetçiliği
Kurumu, ilgili kurumlara görüşlerini bildirerek, şu şekilde, vatandaşın
haklı veya haksız olduğunu ifade ederek, bu şekilde düzenleme yapılması
yönünde telkinlerde bulunuyor. Bunun, gerçekten, Türkiye'deki
dava aşamasını olumlu yönde etkileyecek, insanların birbirleriyle, insanların
idareyle olan uyuşmazlıklarını hızlı bir şekilde çözmeye yönelik bir
düzenleme olduğunu düşünüyorum.
Aslında, komisyonlarda bu konuyu tartıştığımız
zaman, bir iki madde üzerinde olumsuz görüş beyan
Bu yasanın Türk Milletine
hayırlı, uğurlu olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Elitaş.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, görüşmeler tamamlanmıştır.
İçtüzüğün 72 nci
maddesine göre verilmiş olan 1 önerge vardır. Önergeyi önce
okuyacağım, sonra işaret oyuna başvuracağım Genel Kurulun.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, önerge
sahibine söz vermeyecek misiniz önergesini anlatması için?
BAŞKAN - Hayır. "Görüşmesiz
olarak" diye açık ifade var.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kaçıncı madde efendim?
BAŞKAN - 72 nci
maddeyi okursanız "görüşmeksizin" ifadesi var.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan,
yanlış…
BAŞKAN - "Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1206 sıra sayılı tasarının ikinci bölümü üzerindeki görüşmeler tatmin edici
olamamıştır.
Bu nedenle, İçtüzüğün
72 nci maddesi uyarınca görüşmelere devam edilmesini arz ederim.
Mustafa
Özyürek
Evet, buradaki İçtüzüğün
amir hükmü açık ve uygulama da hep bu şekilde olmuştur.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Neresi açık efendim?!
"Görüşmesiz" lafı nerede var efendim?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, yanlış yorumluyorsunuz…
ALİ TOPUZ (İstanbul)
- Nerede var Sayın Başkan?!.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Başka bir madde okuyorsunuz.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
"Görüşmesiz" nerede diyor?! Farklı şeyler mi var elimizde?!
BAŞKAN - Evet, şu ana
kadarki Mecliste uygulamaların hepsi bu şekilde tesis etmiştir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkanım, 72 nci maddeyi lütfen bir daha okuyalım.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
tartışmaya hiç gerek yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hayır, orada "görüşmesiz" diye bir ibare yok Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Yerinize
oturunuz… Başkanlık Divanının bu husustaki görüşü nettir. Uygulamalar da
hep bu şekilde olmuştur.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hayır efendim... Bir kişi önerge vermişse, o önergesinin lehinde konuşma
hakkı vardır. Burada, lütfen, birlikte, tekrar okuyalım…
BAŞKAN - Hayır; birlikte
okumaya gerek yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- "…önerge verilmiş ve bu önerge de Genel Kurulun işaret oyuyla kabul
edilmiş ise…"
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Siz, oylamaya geçmeden, önce önerge sahibini burada konuşturmak durumundasınız.
BAŞKAN - Efendim,
sizin yorumlarınızla burayı yönetme imkânımız yoktur Sayın Kandoğan.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Uygulamanız yanlıştır. Tutumunuz hakkında söz istiyorum
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hayır, ben… 72 nci madde çok açık…
BAŞKAN - Lütfen,
yerinize oturunuz. Yıllardır bu Meclisin teamülündeki uygulamalar böyle
olmuştur.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Hayır efendim... Önerge sahibi görüşünü açıklamaz mı?!
BAŞKAN - Efendim, siz
ilk defa gelmişseniz, bilmemişseniz, bir şey yok. Bakın, burada, milletvekilliği
yapmış, bakanlık yapmış olan arkadaşlarımız var; buyurun, sorun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Siz de ilk defa geliyorsunuz Sayın Başkan, ben ilk defa gelmişsem siz de
ilk defa geldiniz buraya.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum…
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Tutumunuz hakkında söz istiyorum Sayın Başkan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan…
BAŞKAN - Efendim…
ÜNAL KACIR (İstanbul)
- Sayın Başkan, lütfen devam edin…
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Böyle bir usul yok Sayın Başkan.
BAŞKAN - Önerge kabul
edilmemiştir, görüşmeler yeterli bulunmuştur.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Yanlış bir uygulama yapıyorsunuz…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
saat 19.10'da toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum
Kapanma
Saati : 18.35
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 19.18
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân
MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Beşinci Oturumunu
açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
III. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa
Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı:
1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının ikinci bölümü
üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
DÖRDÜNCÜ BÖLÜM
Personele İlişkin
Hükümler
Genel Sekreter
Madde 24-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Genel Sekreter" başlıklı 24 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
Bayram Meral |
Erdal
Karademir |
|
|
İzmir |
Ankara |
İzmir |
|
İzzet Çetin |
Ümmet Kandoğan |
M. Mesut Özakcan |
|
Kocaeli |
Denizli |
Aydın |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
A. Kemal
Deveciler |
|
İstanbul |
|
Balıkesir |
MADDE 24- (1) Genel Sekreter,
en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tâbi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve
aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartları taşıyanlar arasından Başdenetçi
tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir.
Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi aracılığıyla yürütülür.
BAŞKAN - Diğer
önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Genel Sekreter" başlıklı 24 üncü
maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent
Baratalı |
Türkân
Miçooğulları |
İzzet
Çetin |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
Kemal
Kılıçdaroğlu |
Algan
Hacaloğlu |
Bayram
Meral |
|
İstanbul |
İstanbul |
|
(A) (1) Genel Sekreter, en az dört yıllık
yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları
Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve aynı Kanunun 48 inci maddesinde
yazılı şartlara sahip olanlar arasından Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir.
Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi eliyle yürütülür.
(B) (1) Uzman yardımcılığına atanabilmek
için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan genel şartlar
yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat
ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk
gününde otuz beş yaşını doldurmamış olmak.
(C)
(1) Uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl
çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye
hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi
Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul
görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış
olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda
veya Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun
kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının mesleğe alınmaları,
yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman ve uzman yardımcılarının
görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve usuller yönetmelikle düzenlenir.
(D)
(1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı dışındaki
personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını kazananlar
arasından yapılır.
(E) (1) Başdenetçi, denetçiler ve Genel
Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta emsal unvanlı
ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki genel
müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(F) (1) Merkezî yönetim kapsamındaki kamu
idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî idarelerde, mahallî
idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde, döner sermayeli
kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel kişiliğini haiz
kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlarda,
iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî kuruluşları ile bunlara
bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar (hâkimler ve savcılar
hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren işlerde görevlendirilebilirler.
Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi altı ayı
geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili
kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı
izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri
ile ilgileri ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve
emekliliklerinde de hesaba katılır. Yükselmeleri
başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde yapılır.
(G) (1) Kurumun gelirleri şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesine
bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(H) (1) Kurumun bütçe ve harcama esas ve
usulleri
(2) 5018 sayılı Kanuna ekli (II) Sayılı Cetvelin
B) Özel Bütçeli Diğer İdareler bölümüne "29- Kamu Denetçiliği
Kurumu" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun hükümleri
arasında uyum sağlanması amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Genel Sekreter" başlıklı 24 üncü
maddesinin aşağıdaki şekildeki değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ümmet Kandoğan (Denizli) ve arkadaşları
Madde 24- (1) Genel Sekreter,
en az dört yıllık yükseköğretim kurumu mezunu, 14/7/1965 tarihli ve 657
sayılı Devlet Memurları Kanununa tabi görevlerde on yıl hizmeti bulunan ve
aynı Kanunun 48 inci maddesinde yazılı şartları taşıyanlar arasından Başdenetçi
tarafından atanır.
(2) Genel Sekreter, Kurumun harcama yetkilisidir.
Malî iş ve hizmetler malî hizmetler birimi aracılığıyla yürütülür.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
Buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Çok önemli bir kanun
tasarısını görüşüyoruz; ancak, önceki oturumda, birinci bölümle ilgili
olarak verilmiş olan bir önergenin, Sayın Başkanın bir tutumuyla, önerge sahibi konuşturulmadan
oylamayla reddedilmiş olmasının doğru olmadığı inancındayım. Sayın Başkan
bunu söylerken, bana dönerek, Mecliste ilk defa bulunduğumu, o nedenle bu
konuda görüş bildirmemin çok sağlıklı olmadığını, geçmiş dönemlerde
değişik uygulamalar yapıldığını ifade etti.
Sayın Başkanım, ben Mecliste
ilk defa bulunuyorum, siz de ilk defa bulunuyorsunuz. Siz, geçmişte, bir Meclis
Başkanvekilinin uygulamış olduğu; ama, doğruluğu her zaman tartışılabilecek
olan bir uygulamayı emsal kabul ederek bu dönemdeki Mecliste de uygularsanız,
bunun çok sağlıklı olmadığı inancındayım; çünkü, bakınız, 89 uncu maddede,
görüşmesiz oylama yapılma meselesi bir istisnaî durumdur, aslolan önerge
sahiplerinin konuşmasıdır; kanunu koyucu, bunu bu şekilde değerlendirmiştir.
Bakın, 89 uncu maddede, bir hususu
belirlerken "Bu istem Danışma Kurulunun görüşü alındıktan sonra
Genel Kurulca, görüşmesiz…" Açık bir ibareyle "görüşmesiz"
yapılacağı söylenmiştir. Şimdi, 72 nci maddeye göre bir önerge verilmiştir.
O önerge, görüşmelerin tam ve yeterli olmadığı yolunda bir önergedir ve
ben bu önergeye de gönülden katılıyorum. Niye; bakınız, dün akşam burada çok
değişik önergeler verildi. Ben, Sayın Adalet Bakanımızın hukukla ilgili,
kanun tekniğiyle ilgili bilgilerine son derece saygı duyuyorum; ama, Sayın
Adalet Bakanımız, dün akşam, orada, verilmiş olan bütün önergelere
"katılıyorum" dedi. Ben tereddüte düştüm. Hukuk bilgisi son derece
geniş ve engin bir hukuk bilgisi olan Adalet Bakanımız, verilen önergelere
"katılıyorum" dedi.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Genel Kurulun kararı…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Bu kanun tasarısını Plan ve Bütçe
Komisyonundan getiren arkadaşlarımızdan burada ilgili arkadaşımız da
"katılıyorum" dedi ve ben şaşırdım. Yani, Sayın Adalet Bakanımız, bu
kadar engin hukuk bilgisiyle verilen önergelere katılıyor; ama, buradan ret
çıkıyor. Saygı duyuyorum buraya da…
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Saygı duymak zorundasın.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Hayır; saygı duyuyorum buranın oylarına; ama…
AHMET YENİ (
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, Genel
Kurul var; ama, Sayın Kapusuz da dün akşam dedi ki burada: "Komisyonlarda
bu tartışıldı, görüşüldü, daha ne konuşacağız." Şimdi,
bir taraftan öyle söylüyorsunuz, diğer taraftan da "Genel Kurul
var" diyorsunuz. Şimdi, bu çelişkiyi burada
açıklamanız lazım.
Bakınız, iki arkadaşımız konuştu biraz önce
kanunla ilgili, şahısları adına, tümü üzerinde de
konuştu AK Partili arkadaşlarımız. Allah aşkına, bir
tek maddeyle ilgili, şöyle olursa daha iyi olur, böyle olursa daha iyi
olur şeklinde bir önerge, bir düşünce, bir görüş serdedildi mi burada?!
AHMET YENİ (Samsun) -
Kanunu biz getirdik.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Hayır... Serdedildi mi?! Bakınız, siz önergeler getiriyorsunuz, önergeler
elimde. Arkadaşlarınız çok güzel, çok mükemmel diyor; siz, biraz sonra,
önergeyle, mükemmel dedikleri yerlerde de değişiklik öneriyorsunuz ve
sizlerin oylarıyla kabul edilecek; şimdi, bu da yaman bir çelişki.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Olabilir...
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Biz istiyoruz ki, bu kanun burada etraflıca tartışılsın, AK Parti Grubu
adına, şahsı adına konuşan milletvekilleri gelsinler desinler ki, bu
kanunun şu şu maddeleri, şu şu sebeple son derece iyidir. Ama, Allah için,
bir de olumsuz yer yok mu bu kanunda, söyleyeceğiniz, eleştireceğiniz bir
hüküm yok mu; var. O kadar çok var ki değerli milletvekilleri, siz, sadece
-yine tekrar ediyorum, beni konuşturmamak için- "genel hatlarıyla bu
kanun çok faydalıdır, çok yararlıdır, çıkması lazım…" Evet, eyvallah,
biz de onu söylüyoruz, çıkması lazım; ama, Allahaşkına, gelin... Burada, bu
kürsüde, bu kanunla ilgili söylenecek o kadar çok şey var ki, o kadar çok
hüküm var ki. Niçin gizli oyla seçilmeyi kaldırdığınızı anlatın burada.
Niçin?
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
... verdiğiniz önergenin konusu neydi?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Burada, gelen tasarıda, gizli oyla seçilmesi vardı, verdiğiniz bir önergeyle
gizli oyu kaldırdınız. Niye?!. Niye?!. Milletvekillerinin oylarının
üzerine ipotek koymak için.
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Verdiğiniz önergenin konusu ne?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- ...verdiğiniz, getirdiğiniz isimlere bütün milletvekillerinin, aleni
bir şekilde kimin, hangi oyu verdiğini görmek için. Bu kadar önemli bir
başdenetçilik meselesini niçin gizli oyla yapmıyoruz?!
AHMET YENİ (Samsun) -
Önergeniz neydi sizin?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Niçin değiştirdiniz?! Niçin değiştirdiniz, gelin, açıklayın.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız. Ek sürenizi başlatıyorum.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, bakınız, daha başka önergeleriniz de var
burada; biraz sonra onlar da gelecek.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Sen şu önergenin konusunu bir söyle.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- En azından, çıkan arkadaşlar o önergeyle ilgili bir şeyler söyleselerdi,
"o kanunda şu şu şu sebeple bu önergelerle değişiklik yapılması
gerekiken, aksayan yönleri vardı. O aksayan yönlerini böyle düzeltmek istiyoruz"
diye gelip söyleselerdi değerli milletvekilleri.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Sen bizim önergeyi boş ver, kendi önergeni söyle bakalım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Benim… Benim… Sen
burada yoksun Sayın Milletvekili, Çorum Milletvekili.
Tutanağı oku. Ben, dün burada
tamamen teknik konuşma yaptım. En az 10
küsur madde üzerinde, niçin bu maddelerin böyle olmaması lazım geldiğini,
geldim, burada anlattım. Gel buraya, kürsüye, benim o sözlerimin yanlış
olduğuna inanıyorsan, bu kanunu da okumuşsan, tartışalım.
AGÂH KAFKAS
(Çorum) - Tartışalım.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, Çorum Milletvekilim,
gelin, burada tartışalım bu kanunu. Gelin. Grup adına konuşma hakkınız var. Niye kullanmadınız grup
adına konuşma hakkınızı?! Niye kullanmadınız?! Soruyorum. Şahıs adına konuşmalar
var. Gelin buraya, tartışalım, konuşalım. Meclise devam etmiyorsunuz,
sonra da gelip burada konuşuyorsunuz.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Allah Allah!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, benim dünkü
konuşmamda burada yoktunuz. O sözlerinizden bu anlaşılıyor Sayın Milletvekilim.
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Sayın Başkanım, bu arkadaş
Meclisin kâtip üyesi mi?! Nereden biliyor?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Benim dünkü
konuşmamda burada olmadığınız çok açık ve net bir şekilde anlaşılmıştır.
Ben bu duygu ve
düşüncelerle Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
İZZET ÇETİN
(Kocaeli) - Karar yetersayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
bahsedilen 72 nci maddeyle ilgili olarak 18.2.2004 tarihinde ve daha başka
zamanlar içerisinde aynı şekilde verilmiş olan önergeler bu dönem
içerisinde de görüşmeksizin işaret oyuyla Genel Kurulun onayına sunulmuş
ve oylanmıştır. Bu hususu da bilgilerinize, takdirlerinize
arz ediyorum.
İZZET ÇETİN
(Kocaeli) - Suimisal emsal olmaz Sayın Başkan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan,
bu uygulama doğru olabilir mi?! Niye bunu böyle söylüyorsunuz?
O gün öyle… Açık… Bakınız efendim, İçtüzükte "görüşmesiz oylanır…"
Açıkça, sarih bir şekilde yazılmış, "görüşmesiz" diyor, açık; 89
uncu madde…
İZZET ÇETİN
(Kocaeli) - Karar yetersayısının aranmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, şimdi önergeyi oylarınıza sunacağım. Bu arada karar yetersayısının
aranması talebi vardır, karar yetersayısını da arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Sayalım Sayın Özçelik…
Arkadaşlarımız
arasında ihtilaf var. Elektronik oylama cihazıyla oylama yapacağım.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - 10 dakika…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Dünkü gibi 1
dakika... Dün yemekten sonra 1 dakikaya düşürmüştün.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Pusula gönderenlerin
adlarının okunmasını istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
oylama için 3 dakika süre vereceğim ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
karar yetersayısı vardır; önerge
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Buyurun.
Kamu Denetçiliği Kurumu
uzman yardımcılığı
MADDE 25-
BAŞKAN - Madde üzerinde
2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı"
başlıklı 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bülent Baratalı Erdal
Karademir İzzet
Çetin
İzmir İzmir Kocaeli
Sami Tandoğdu Bayram
Meral A. Kemal Kumkumoğlu
Ordu |
|
İstanbul |
|
|
M. Mesut Özakcan |
|
|
Aydın |
Madde 25- (1) Uzman yardımcılığına
atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan
genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler, iktisat
ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği
b) Yapılacak giriş sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı yılın ocak ayının ilk
gününde otuz yaşını doldurmamış olmak.
BAŞKAN - Diğer
önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun
tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı" başlıklı
25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Baratalı |
Türkân
Miçooğulları |
Kemal
Kılıçdaroğlu |
|
|
İzmir |
İzmir |
İstanbul |
|
Sami Tandoğdu |
Ali Kemal Deveciler |
Bayram Meral |
|
Ordu |
Balıkesir |
Ankara |
|
Algan Hacaloğlu |
|
İzzet Çetin |
|
İstanbul |
|
Kocaeli |
(A) (1) Uzman yardımcılığına
atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde sayılan
genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadi ve idarî bilimler, iktisat
ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı
öğretim kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş
sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı
yılın ocak ayının ilk gününde otuz beş yaşını doldurmamış olmak.
(B) (1) Uzman yardımcılığına
atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak
yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu
Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde
puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından
bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını
alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda veya
Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun
kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman
ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve
usuller yönetmelikle düzenlenir.
(C )
(1) Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı
dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını
kazananlar arasından yapılır.
(D) (1) Başdenetçi,
denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta
emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve
sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki
genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler
uygulanır.
(E) (1) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî
idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde,
döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası
kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî
kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar
(hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren
işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin süresi
altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha uzatılabilir. Kurumun
bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca öncelikle sonuçlandırılır.
Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından aylıklı izinli sayılır.
İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri ve özlük hakları
devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde de hesaba
katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan süresinde
yapılır.
(F) (1) Kurumun gelirleri
şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(G) (1) Bu Kanunda
hüküm bulunmayan hususlarda Kurum personeli hakkında Devlet Memurları
Kanunu hükümleri uygulanır.
(2) Kurum personeline
ve Kurumda görevlendirilenlere, Başbakanlıkta emsal unvanlı ve aynı
dereceli kadrolarda çalışan personele ödenen fazla çalışma ücretini geçmemek
üzere, Başdenetçi tarafından belirlenecek miktarda fazla çalışma ücreti
ödenir."
(H) (1) Kurumun bütçe
ve harcama esas ve usulleri 10/12/2003 tarihli ve 5018 sayılı Kamu Malî
Yönetimi ve Kontrol Kanunu hükümlerine tabidir.
(2) 5018 sayılı Kanuna
ekli (II) Sayılı Cetvelin B) Özel Bütçeli Diğer İdareler bölümüne "29-
Kamu Denetçiliği Kurumu" ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Deveciler.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Balıkesir) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı"
başlıklı 25 inci maddesiyle ilgili önerge hakkında söz almış bulunmaktayım;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle, ombudsman
nedir; yurttaşın yönetime karşı korunmasında bağımsız bir denetim organıdır.
Onun içindir ki, uzman yardımcılığını görüşüyoruz, Kamu Denetçiliği Kurumu
uzman yardımcılığını. Uzman yardımcılığının daha nitelikli kişilerden
oluşması gerekmektedir. Uzman yardımcılığına atanabilmesi için bu şartların
değiştirilmesi, daha nitelikli kişilerin uzman yardımcısı yapılması
gerekmektedir. Bu, bize göre, 25 inci maddedeki üç bölümden oluşan şartlar
yeterli değildir. Buradaki (c) fıkrasında, sınavın yapıldığı yılın ocak
ayının ilk gününde 35 yaşını doldurma şartı… Yüksektir bu. Bu yaşın 30 olması
gerekmektedir. Çünkü, neden; bugün, Parlamentodayız, 22 nci Dönemi
yaşıyoruz, 22 nci dönemdir milletvekili oluyoruz. Milletvekili seçilme
yaşı şayet 30 ise, burada, Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığına
atanma yaşı neden 35 olsun? Biz, burada, her dönemde, Türkiye Cumhuriyetindeki
çeşitli kanunları çıkarıyoruz ve çıkarırken de en önemli bir görevi
yapıyoruz Türk Ulusunun bize vermiş olduğu vekâletle. Burada 30 yaş baz
alınıyorsa, bence -Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da- Kamu Denetçiliği
Kurumu uzman yardımcılığı için de 30 yaşın baz alınması lazım. Daha dinamik
kişilere bu alanda görev vermemiz gerekiyor.
Yine, aynı zamanda,
daha nitelikli olması için, kamu personeli yabancı dil seviye tespit
sınavından (c) düzeyinde puan alması gerekir. Burada da, bunu getirmemiz
lazım. İyi derecede yabancı dil bilme şartını buraya kesinlikle koymamız
lazım.
Yine, mesleğe atanmada
ombudsman tarafından çıkarılacak olan, başdenetçi tarafından çıkarılacak
olan yönetmelik düzenlenmesi gerekiyor. Uzman yardımcılarının, Kamu Denetçiliği
Kurumu uzman yardımcılarının bu yönetmelik çerçevesinde, esasları bildirilerek
çıkarılacak yönetmelik çerçevesinde atanması, yetki ve çalışmalarının,
görev alanlarının, yine, bu yönetmelik çerçevesinde düzenlenmesi
gerekiyor.
Bu gibi personelin,
yine, başdenetçi, ombudsman tarafından atanması gerekmez mi arkadaşlar?
Bu çıkaracağımız yasayla o kadar büyük yetki veriyoruz başdenetçiye, o
zaman, atanmayı da başdenetçiye vermemiz gerekir.
Yine, uzman, uzman yardımcısının
dışındaki personelin atanması ise, naklen veya kamu personeli seçme
sınavını kazananlar arasından yapılması gerekir.
Şimdi, Türk ombudsmanı
nasıl bir kişiliğe sahip olmalıdır, bunu da, burada, birkaç kelimeyle sizlere
izah etmek istiyorum.
Yasal düzenlemelerle
ombudsmanlara hangi olanaklar sağlanırsa sağlansın, ombudsmanlar,
gerçek güç ve otoritelerini kendi kişiliklerinden almaktadırlar. Bu
nedenle, Türk ombudsmanın da herkesin
güvenle başvurabileceği, bağımsızlığından hiçbir şekilde taviz vermeyecek,
otoritesine inanılan, herkesin
tanıdığı, herkesin güvendiği, kabullendiği, kişilikli insanlardan olması
gerekmektedir. Devleti ve kamu kurumlarının işleyişini çok iyi bilmesi ve
sorumluların üzerine yılmadan gidebilecek
enerjiye sahip olması ombudsmanda
aranılacak en önemli özelliklerden biri olmalıdır diyorum.
Ombudsman kişiliğinin,
özellikle kurumun, yeni kurulduğu dönemlerde kurumun kabuledilebilirliliğini
belirlemesi açısından, çok, ama çok büyük önem taşımaktadır.
Ombudsman olacak
kişinin, özellikle kurumun kuruluşu sırasında ne kadar önemli olabileceğini
iki örnekle açıklamak ve konunun önemini ortaya koymak istiyorum.
Ombudsmanlık kurumu
İsveç'te ortaya çıkmış ve İsveç'ten sonra da ilk olarak Finlandiya'da
kabul edilmiş olmasına karşın, kurumu tüm dünyaya tanıtan ve…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, Sayın
Devciler, 1 dakika içinde konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Sayın Başkanım teşekkür ederim.
Kurumu bugünkü
popülaritesine kavuşturan Danimarka ombudsmanlığı olmuştur. Danimarka Ombudsmanlık Kurumunun bu kadar
ünlenmesinin nedeni, Prof. Hurwitz'tir. Prof. Hurwitz, ombudsman olarak
atandıktan sonra gerek kurumun yerleşmesi ve sorunların çözümündeki
başarıları gerekse kurumun tanıtımı ve geliştirilmesine yönelik örnek
çabalarıyla bu alandaki başarının sembolü olmuştur, bu alanda örnek olmuş
bir kişidir.
Buna karşılık Yunanistan'da
1967 Albaylar Cuntasını izleyen dönemde yapılan anayasada ombudsmanlık
kurumu, bir anayasal kurum olarak yer almış, ancak, bir albayın ombudsman
olarak atanmasıyla, kurum hiçbir zaman için güvenilirlik kazanmamıştır,
kazanamamıştır.
Bu nedenle, ilk Türk ombudsman
atanırken, yukarıda da belirtilen özelliklere ek olarak, ahlakî zaafı olmayan,
namuslu ve gözü pek adaylar arasından seçim yapılması kurumun geleceğini
garanti altına alacaktır. Aksi halde, kurumun ölü doğması olasılığı çok
yüksek olacaktır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim Sayın Deveciler.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum:Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi
okutuyorum :
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzman yardımcılığı"
başlıklı 25 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Bayram Meral (Ankara) ve arkadaşları
Madde 25.- (1) Uzman
yardımcılığına atanabilmek için, Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde
sayılan genel şartlar yanında aşağıdaki nitelikler de aranır:
a) En az dört yıllık
eğitim veren hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat
ve işletme fakültelerinden veya bunlara denkliği kabul edilmiş yabancı öğretim
kurumlarından mezun olmak,
b) Yapılacak giriş
sınavında başarılı olmak,
c) Sınavın yapıldığı
yılın ocak ayının ilk gününde otuz yaşını doldurmamış olmak.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ombudsmanlık yasasının
25 inci maddesinde Kamu Deneticiliği Kurumu uzman yardımcılığıyla ilgili
maddede şunu konuşmak… Sıkıntılarımızı, bu sevgiyi, bu hoşgörüyü, bu
barışı oluşturacak ombudsman konusunda, benim de üçbuçuk yıldan beri
mücadele verdiğim sağlıkla ilgili çalışmalarda, Sağlık Bakanlığı ile
benim aramdaki ombudsman kim olacak acaba? Bu konuda Yüce Meclisin yardımlarını
bekliyorum. Yüce Meclisin bu konudaki görüşlerini bu kürsüde paylaşmak
-vatandaşlarımızla, halkımızla- ve Sağlık Bakanlığında olan yanlışlıkları
düzeltmek için sizlerden yardım istemek için çıktım.
Sayın Başkan, sevgili,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hakikaten, Sağlık Bakanlığının yapmış
olduğu son zamanlardaki yanlışlıkların içerisinde en önemlisini dün
yaşadık. Bu dünkü olayda, Türkiye Üreme Sağlığı Programı, Avrupa Birliğiyle
ilgili, Avrupa Birliğinin desteğiyle programa alınan bu program, 60 000
000 euro karşılığında, Avrupa Birliğinin, Türkiye Üreme Sağlığı Programıyla,
annelerin hamilelik devresinden doğuma kadar olan devrede sağlıklı bir
şekilde doktor muayene ve kontrollerinin yapılması ve bu sırada, bu annenin,
bu ailenin o bakımı, o kontrolü esnasında maddî olarak cebinden çıkan, kendisinden
çıkacak olan masrafın da Avrupa Birliğinin fonundan karşılanması olayı. Artı,
doğumdan sonraki çocuğun, 0 yaş ile 6 yaş arasındaki çocuklarımızın da, o
annenin çocuğunun da büyümesindeki engelleri, doktora gitmesindeki engelleri,
doktor masraflarının, ilaç masraflarının karşılanmasıyla ilgili çalışmaları
öneren bu programı, maalesef, Sağlık Bakanlığı, Hak-İşin organizasyonuyla,
10 000 kişi üzerinde yapılan araştırmalarla programına almış ve 73 000
000 nüfuslu olan ülkenin doğum kontrolünü, aile planlamasını ortadan kaldırmıştır.
Dünkü beyanatı çok
üzücüdür, esef vericidir. Yetmişüç milyonluk ülkenin geleceğinin ne olacağı
karanlık olan çocuklarımızın istikbalinin, istihdamının ne olacağı belli
olmayan ülkemizde, tekrar, doğuma, yeni doğumlara teşvik etmek, doğum
kontrollerini engellemek, hastanelerde aile planlaması programını uygulayan
klinikleri kaldırmak bir Sağlık Bakanlığına yakışmayacak… Sağlık Bakanlığının,
bu programı desteklemesi gerekirken reddetmesi, beni ve benim gibi
düşünen sağduyu sahibi doktor arkadaşlarımız ve halkın arasında… Bir ombudsman
olması gerektiğine inanıyorum. Bunun da bu Meclisten seçilmesini istiyorum.
Bu konuda, Yüce Meclisin…
EYÜP FATSA (Ordu) - Sizi seçelim, sizi.
İ. SAMİ TANDOĞDU
(Devamla) - Evet, sizi alabiliriz Sayın Eyüp Fatsa. Sizi ombudsman
yapabiliriz bu konuda.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sizi ombudsman
yapalım.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Evet,
yapacağım; sizi, bu konuda… Diğer konularda olduğu gibi bu
konuda da ombudsmanlığınıza müracaat edeceğiz ve yardımcı olmanızı
diliyorum sizden.
EYÜP FATSA (Ordu) - Ben size destek
vereceğim.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Teşekkür
ederim. Fındıkta verdiğiniz desteği de burada verirseniz
memnun olacağım. Sağolun.
Şimdi, sevgili arkadaşlarım,
aile planlamasından vazgeçilmesiyle, bu 60 000 000 euroluk yatırımın, bu
kaynağın belirli bölgelerde, bilhassa İstanbul,
Sağlıkta Dönüşüm Programı altında sizlere
sunmuş olduğu ve konunun dışında olan siz milletvekillerini de ikna ettiğini
zanneden bu Sağlıkta Dönüşüm Programında ombudsmanlığı, nedenlerini,
niye ihtiyaç olduğunu size şöyle sıralamak istiyorum: Birinci olarak, Sağlıkta
Dönüşüm Programını getirdiğinde mecburî hizmeti kaldırdı, bir süre sonra
bu mecburî hizmeti tekrar gündeme getirdi ve şimdi, mecburî hizmet
kuralarının çekiminde de, birtakım torpillerin, birtakım kayırmaların,
birtakım yandaş insanların kura dışında tutularak daha önceden yerlerinin
belirlenmesini, bilgisayarla, noter huzurunda nasıl yaptığını da çok
merak ediyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sağlık
konuları çok fazla derin konular olduğu için gündeme gelemedik.
Buyurun Sayın Tandoğdu.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Teşekkür
ederim. Bağlıyorum hemen.
Yalnız, yapmış olduğu
hizmetlerin içerisinde takdir ettiğim; ama, bir türlü, uygulamada, hiçbir
zaman uygulamaya koyamadığı SSK, Bağ-Kur ve yeşilkart ve devlet hastanelerini
birleştirmede yapmış olduğu hizmetten dolayı kendisini kutluyorum. Ama, bugün, üniversitelere -hepimiz bir milletvekili
olarak bu olayı yaşıyoruz, yanımıza gelen hastalardan yaşıyoruz- götürmüş olduğumuz
Bağ-Kurlu, SSK'lı ve yeşilkartlı hastaları üniversiteler
Bunun gibi, Sağlık
Bakanlığının aşılama sisteminde göstermiş olduğumuz başarıları, acaba,
son, dün Göztepe Hastanesinde ölen 4 tane çocuk, Giresun Devlet Hastanesinde
ölen 3 tane çocuk ve hâlâ yarın da ne olacağı belli olmayan bu çocukların
sağlık durumlarındaki…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
teşekkürlerimi sunuyorum, sağ olun efendim.
İ. SAMİ TANDOĞDU
(Devamla) - Bağlıyorum efendim.
BAŞKAN - Bir sonraki
maddede devam ederiz.
Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Diğer maddeyi
okutuyorum:
Kamu Denetçiliği Kurumu
Uzmanlığı
MADDE 26. -
BAŞKAN - 2 adet önerge
vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı"
başlıklı 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı |
Ali Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Erdal Karademir |
M. Mesut Özakcan |
İzzet Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
|
Bayram Meral |
|
|
|
Ankara |
|
Madde 26.- (1) 25 inci
maddeye göre uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak ve
olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak
kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi
Seviye Tespit Sınavında en az ( C ) düzeyinde puan veya uluslararası kabul
görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış olmak
kaydıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda
başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman
ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve
usuller yönetmelikle düzenlenir.
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı"
başlıklı 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent Baratalı |
İzzet Çetin |
Türkân Miçooğulları |
|
|
İzmir |
Kocaeli |
İzmir |
|
Algan Hacaloğlu |
Kemal Kılıçdaroğlu |
Bayram Meral |
|
İstanbul |
İstanbul |
Ankara |
(A) (1) Uzman yardımcılığına
atananlar, en az üç yıl çalışmak ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak
yeterlik sınavına girmeye hak kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu
Personeli Yabancı Dil Bilgisi Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde
puan veya uluslararası kabul görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından
bu puana denk puan almış olmak şartıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını
alırlar. Sınavda başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda ve
Devlet Personel Başkanlığınca diğer kamu kurum ve kuruluşlarında uygun
kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman
ve uzman yardımcılarının görev yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve
usuller yönetmelikle düzenlenir.
(B) (1) Personel, Başdenetçi
tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı
dışındaki personelin atanması, naklen veya Kamu Personeli Seçme Sınavını
kazananlar arasından yapılır.
(C) (1) Başdenetçi,
denetçiler ve Genel Sekreter hariç olmak üzere Kurum personeline Başbakanlıkta
emsal unvanlı ve aynı dereceli kadrolarda çalışanlara uygulanan malî ve
sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır.
(2) Genel Sekretere Başbakanlıktaki
genel müdürlere uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler
uygulanır.
(D) (1) Merkezi yönetim
kapsamındaki kamu idarelerinde, sosyal güvenlik kurumlarında, mahallî
idarelerde, mahallî idarelerin bağlı idarelerinde, mahallî idare birliklerinde,
döner sermayeli kuruluşlarda, kanunlarla kurulan fonlarda, kamu tüzel
kişiliğini haiz kuruluşlarda, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası
kamuya ait kuruluşlarda, iktisadî devlet teşekkülleri ve kamu iktisadî
kuruluşları ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseselerde çalışanlar
(hâkimler ve savcılar hariç), kurumlarının izni ile uzmanlık gerektiren
işlerde görevlendirilebilirler. Bu şekilde yapılan görevlendirmenin
süresi altı ayı geçemez. Ancak ihtiyaç halinde bu süre üç ay daha
uzatılabilir. Kurumun bu konudaki talepleri, ilgili kurum ve kuruluşlarca
öncelikle sonuçlandırılır. Bu şekilde görevlendirilen personel, kurumlarından
aylıklı izinli sayılır. İzinli oldukları sürece memuriyetleri ile ilgileri
ve özlük hakları devam ettiği gibi, bu süreler yükselme ve emekliliklerinde
de hesaba katılır. Yükselmeleri başkaca bir işleme gerek duyulmadan
süresinde yapılır.
(E) (1) Kurumun gelirleri
şunlardır:
a) Türkiye Büyük Millet
Meclisi bütçesine bu amaçla konulacak ödenek,
b) Diğer gelirler.
(F) (1) Başdenetçi,
denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel,
siyasî partilere üye olamazlar; herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin
yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini
yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve
mezhep ayırımı yapamazlar; görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri
meslekî veya ticarî sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar,
kendilerinin veya başkalarının yararına kullanamazlar.
(2) Başdenetçi, denetçi,
Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları; kendilerinin, eşlerinin ve
üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımlarının şikâyetlerini
inceleyemezler.
(3) Başdenetçi, denetçi,
Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, bu görevleri
süresince resmî veya özel hiçbir görev alamazlar, ticaretle uğraşamazlar.
Bilimsel yayınlarda bulunma, görevleri veya meslekleri ile ilgili
olarak davet edildikleri ulusal veya uluslararası kongre, konferans ve benzeri
toplantılara katılma, derneklerde üyelik ve kâr amacı gütmeyen
kooperatiflerde ortaklık halinde bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın
Deveciler, siz mi konuşacaksınız?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan,
değerli üyeler; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı" başlıklı 26 ncı maddesiyle
ilgili vermiş olduğumuz önerge hakkında söz almış bulunmaktayım;
hepinize saygılarımı, sevgilerimi sunuyorum.
1206 sıra sayılı kanun
tasarısının en önemli maddelerinden birisi de Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığıdır. Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığına atanma
şartları, en az üç yıl çalışmak, olumlu sicil almak kaydıyla, açılacak
yeterlik sınavında girmeye hak kazananlar arasından İngilizce veya yabancı
dil tespit sınavında en az (C) düzeyinde puan alması, uluslararası kabul
görmüş dil seviye tespit sınavlarından bu veya bu puana denk puan alınması
gerekmektedir; bence olumludur. Az evvel, Kamu
Denetçiliği Kurumu yardımcılığı sınavında da, atamasında da aynı şeyin
konulmasını söylemiştim; burada konulduğunu görüyoruz. Yine, uzman yardımcılıklarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman,
uzman yardımcılarının görev ve yetkileriyle ilgili de -yine, az evvel söylemiştim- esas bir yönetmelik düzenlenmesi
lazım. Çıkarılacak bu yönetmeliğe göre bunların görev ve
yetki alanlarının belirlenmesi gerekmektedir.
Ombudsmanlık
kurumunun özelliklerinden bahsetmek istiyorum. Ombudsman, ortaya
çıkışından beri, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi, gelişmekte olan ülkelerde
de hukuk devletinin güçlendirilmesi ve demokratikleşmenin bir elemanı
olarak ortaya çıkmıştır. Kurumun popülaritesinin
artması nedeniyle, neredeyse, yargı dışında oluşturulan her şikâyet mercii
"ombudsman" olarak anılmaya başlanmış, böylece de kurum konusunda
bir kavram karışıklığı olduğu izlenimi verilmiştir. Bugün, uluslararası
düzeyde, devlet düzeyinde ve yerel yönetimler düzeyinde görev yapan ombudsmanların
yanında, ihtisas ombudsmanlarına; askerî, tüketici, çocuk, sinema, basın
ombudsmanları gibi ticarî ombudsmanlara; banka, sigorta, taşımacılık ombudsmanları
gibi ve bulundukları yerlere göre aile ve üniversite ombudsmanlarına da
bazı ülkelerde rastlanmaktadır. Ancak, bir denetim
kurumunun ombudsmanlık modeli içerisinde sayılabilmesi için üç temel özelliğe
sahip olması gerekmektedir. Bu özellikleri,
görevinin tamamından, yetkilerinden ve statüsünden kaynaklanmaktadır.
Birbirini tamamlayan bu üç özellikler, birey hak ve özgürlüklerinin
korunmasına yönelik şikâyetlerin giderilmesinde başvurulan diğer bütün sistemlerden
onu farklı kılmakta ve ombudsmana belirgin bir üstünlük sağlamaktadır.
Ombudsmanın
görevi, kamu otoriteleri ile bireyler arasındaki ilişkiler nedeniyle ortaya
çıkan sorunlarla ilgilenmektedir ve bu sorunları çözmektir. Ombudsman, kamu yönetimine karşı bireylerin
şikâyetlerini
Ombudsmanın kamu otoriteleri ile birey
arasındaki ilişkilerde müdahale ettiği alan,
kurumun uygulandığı ülkelerde kapsam değişikliğine uğramaktadır. Kurumun çıktığı ülke olan İsveç'te ombudsmanın görevi, insan
hak ve özgürlüklerinin korunması olarak belirlenmişken, İngiltere'de
bu görev yurttaşın kötü yönetime karşı korunması, Fransa'da ise yurttaş
ile yönetim arasındaki ilişkilerin iyileştirilmesi ile yönetsel işlemlerde
hakkaniyetin sağlanması olarak ortaya çıkmış bulunmaktadır. Bugün birçok ülkede ombudsmanlar bu görevleriyle birlikte,
sadece bir ya da iki alanda sorumlu olarak bu görevlerini yürütmektedirler.
Yasamıza göre düzenleme
yapılmış 10 uncu maddede; ama, bence, tabiî ki, ombudsmanın hukukçu olmaması,
zorunlu olmaması burada önemlidir.
10 uncu maddede sadece hukukçulardan değil de, dört yıllık eğitim veren
hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve işletme…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Deveciler; konuşmanızı
tamamlayınız.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - …fakültelerinden
veya bunlara denkliği
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Evet, teşekkür ederim.
Buyurun, devam
edin.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Teşekkür
ediyorum, saygılar sunuyorum. Seni kırmayayım Başkanım...
BAŞKAN - Bilmukabele.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Diğer önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanlığı"
başlıklı 26 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Bülent
Baratalı (İzmir) ve arkadaşları
"Madde 26- (1) 25
inci maddeye göre uzman yardımcılığına atananlar, en az üç yıl çalışmak
ve olumlu sicil almak kaydıyla açılacak yeterlik sınavına girmeye hak
kazanırlar. Sınavda başarılı olanlar, Kamu Personeli Yabancı Dil Bilgisi
Seviye Tespit Sınavında en az (C) düzeyinde puan veya uluslararası kabul
görmüş yabancı dil seviye tespit sınavlarından bu puana denk puan almış
olmak kaydıyla Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanını alırlar. Sınavda
başarılı olamayanlar, istekleri halinde kurumunda uygun kadrolara atanırlar.
(2) Uzman yardımcılarının
mesleğe alınmaları, yetiştirilmeleri ve yeterlik sınavının şekli ile uzman
ve uzman yardımcılarının görev, yetki ve çalışmalarına ilişkin esas ve
usuller yönetmelikle düzenlenir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutuyorum?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
imzanız yok bu önergede.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Var efendim.
BAŞKAN - Bir sonrakinde
var galiba, burada sizin imzanız yok.
Başka bir arkadaş
konuşacaksa… Veya hızlı geçeyim, gerekçeyi okutayım burada, bir sonrakinde
var galiba…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) -
Tamam, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Tasarının 26 ncı maddesinin
daha anlaşılır hale getirilmesi amaçlanmıştır. Ayrıca yeterlik sınavında
başarısız olanların kurumda değerlendirilmeleri amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Personelin atanması
MADDE 27-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Personelin atanması" başlıklı 27
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent Baratalı
|
A. Kemal Kumkumoğlu
|
A. Kemal
Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Erdal
Karademir |
M. Mesut Özakcan
|
İzzet Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
Bayram Meral |
Sami Tandoğdu |
Ümmet Kandoğan |
|
Ankara |
Ordu |
Denizli |
"Madde 27 - (1)
Personel, Başdenetçi tarafından atanır.
(2) Uzman ve uzman yardımcısı
dışındaki diğer personelin atanması, naklen ya da Kamu Personeli Seçme
Sınavını kazananlar arasından yapılır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu?..
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, önergede benim de imzam var; ben konuşacağım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) -
Ümmet Bey konuşsun; bir dahaki sefere...
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sakın karıştırmayın Tandoğdu ile Kandoğan'ı.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - İyi bir ortaklık!..
ÜMMET KANDOĞAN
(Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merak etmeyin, benim
bu konuşmamdan siz de istifade edeceksiniz, hiç merak etmeyin, kuşku duymayın
sayın milletvekilim; çünkü, ben, tamamen teknik bir konuşma yapacağım, bu
kanunda gördüğüm eksiklikleri dile getirmeye çalışacağım. O bakımdan, bir İktidar Partisi milletvekili
olarak, benim bu konuşmamdan en fazla sizin istifade edeceğinizden hiçbir
şüphem yok.
Değerli milletvekilleri, çok önemli bir
kanun tasarısı ve bu kanun tasarısıyla ilgili olarak 86 ncı maddeye göre de
bir söz hakkım var, başka konuşmayacağım; ancak, bu personel alımıyla ilgili
olarak bu 30 yaş meselesi demin de dile getirildi. Milletvekili
seçilme yaşının 30 olduğu bir ülkede, uzman yardımcılığına seçilebilme
yaşının 35 olmasının haklı ve mantıklı bir izahı yoktur.
Ve yine, uzmanlarda
(C) seviyesinde yabancı dil bilgisi aranırken, uzmanlığa geçmek üzere
alınan uzman yardımcığında da bunun aranmasının faydalı olduğu düşüncesindeyim.
Ve yine, bir defaya mahsus olmak üzere uzman
sayısının yüzde 50'si oranında başdenetçi tarafından kamu kurumlarından
atama yapılmasının da doğru olmadığı inancındayım; şunun için: Bu kanun,
sizin de bir önergenizle müracaatlar 1 Temmuz 2007 yılında başlayacak;
yani, bu kanunun fiilen hayata geçmesi, orada çalışan arkadaşlarımızın
göreve başlaması 1 Temmuz 2007 tarihi itibariyle geçerli olacak. Siz daha bir yıllık bir süre varken, uzmanların atanmasını
diğer usullerden farklı olarak başdenetçiye yüzde 50'sini geçmemek üzere
verirseniz, bunun yanlış olduğu kanısı bende hâkim olmuştur.
Değerli milletvekilleri, yine, önergeniz
var -ona da baktım- biraz sonra o da gelecek; o önergenizle, mahallî
idarelerde bu kanun hükümlerinin uygulanabilmesiyle ilgili olarak bir
değişiklik yapıyorsunuz, kanunun bütünüyle yürürlüğe girmesinden sonra
mahallî idarelerdeki iş ve işlemlerle ilgili değerlendirmeler konusunda
bu kuruma yetkiyi veriyorsunuz. Peki, zaten bununla ilgili yürürlüğe girme
tarihi belli bir tarihte ve bir yıl sonrayı da içine alacak şekilde bir
düzenleme yaparsanız, mahallî idarelerle ilgili olarak müracaatların 1
Temmuz 2008… Bunun altını çizmek istiyorum. Ne yapmak istiyorsunuz? Niçin mahallî idarelerle ilgili
olarak, mahallî idarelerde yapılan iş ve işlemlerle ilgili olarak
yapılacak müracaatları,
kanunun bütün maddelerinin tümüyle yürürlüğe girdikten sonra
hayata geçirmenin altındaki yatan sebep nedir? Bir AK Partili
milletvekili, bunu, gelsin, kürsünden açıklasın. Niçin, diğer bütün kurumlarda daha önceki bir tarihte yürürlüğe
girmekte iken, sadece mahallî idarelerdeki yürürlük tarihinin 2008 1 Temmuzundan
itibaren olmasının sebebini, geliniz, bir AK Partili milletvekilinden hep
beraber dinleyelim.
Değerli milletvekilleri,
ben bu kanunla ilgili çok şey söyledim.
Başdenetçivekilinin
başdenetçi tarafından seçilmesinin yanlış olduğunu söyledim. Kurul halinde yapılan
çalışmalarda, mutlaka, kurulun oylarıyla seçilmesi lazımgeldiğini tekrar
ifade ediyorum.
En fazla 10 denetçi
seçilmesinin de yanlış olduğunu, kanunda bunun sabit bir rakam olarak zikredilmesi
lazımgeldiğini bir kez daha ifade ediyorum.
Başdenetçi
yaşının 50 olmasının yanlış olduğunu tekrar dile getirmek istiyorum.
Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının
1 bölü 10'u… Onu kaldırdınız Allah'a şükür.
İki dönem görev yapma
meselesini geçen gün de eleştirdim, tekrar eleştiriyorum; bunlar yanlıştır. Yani, biz milletvekili
olarak seçildiğimiz takdirde, ömür boyu seçilme hakkımız olacak; ama, başdenetçi
seçtiğimiz kişileri, ikinci dönemden sonra "siz seçilemeyeceksiniz"
diye Mecliste bir karar vereceğiz.
Raporun Mecliste okunma
meselesinin neticesi ne olacak, belli değil. "Rapor Genel Kurula
sunulur..." Ne yapacak Genel Kurul raporu; bu konuyla ilgili hiçbir
sarih bir hüküm, maalesef, içerisinde bulunmamaktadır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
ek 1 dakikalık süre veriyorum; konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Toparlıyorum.
Altı ay içerisinde bu
müracaatların neticelenmesiyle ilgili amir hüküm var; ama, bir madde sonra,
altı ay içerisinde bitirilemezse ne olur şeklinde bir başka hüküm var. Yani,
bu tür çelişkilerle dolu olan bir kanun tasarısı; ama, hepsi burada söylenmiş
olmasına rağmen, maalesef, gözden uzak tutuldu.
Ve yine, yönetmeliğin
dokuz ay içerisinde çıkarılması meselesi. Bu ne kadar zor bir iş ki, yönetmeliği
dokuz ayda çıkarıyoruz değerli milletvekilleri! Yani, Kamu Denetçiliği
Kurumuyla ilgili çıkarılacak yönetmelik bu kadar zor mudur ki; niçin dokuz
ay?! Eğer dokuz aysa, niçin bu acele?!
Değerli milletvekilleri,
bu kanun tasarısının, biraz sonra, Adalet ve Kalkınma Partisinin oylarıyla
kabul edilecek bu kanun tasarısının, eksiklikleriyle beraber, çelişkilerle
beraber, yanlışlıklarla beraber, milletimize, memleketimize hayırlara
vesile olmasını temenni ediyor, sizleri saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun:
Personelin malî ve sosyal hakları
MADDE 28-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Kamu kurum ve kuruluşlarındaki personelin
görevlendirilmesi
MADDE 29-
SÜLEYMAN SARIBAŞ (
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika
ara veriyorum; karar yetersayısı yoktur.
Kapanma
Saati : 20.14
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 20.17
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Altıncı Oturumunu
açıyorum.
1206 sıra sayılı
kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
6.-
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve
Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 29 uncu maddesinin
oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı.
Şimdi, tekrar maddeyi
oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
BEŞİNCİ BÖLÜM
Çeşitli Hükümler
Kurumun gelirleri
MADDE 30-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kurumda çalışanların
statüsü ve fazla çalışma ücreti
MADDE 31-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yasaklar
MADDE 32-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Yasaklar" 32 nci maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
Erdal Karademir |
İzzet Çetin |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
Sami Tandoğdu |
Bayram Meral |
A. Kemal Deveciler |
|
Ordu |
Ankara |
Balıkesir |
|
M. Mesut Özakcan |
|
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Aydın |
|
İstanbul |
Madde 32- (1) Başdenetçi,
denetçi, Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel,
siyasî partilere üye olamazlar; herhangi bir siyasî parti, kişi veya zümrenin
yararını veya zararını hedef alan bir davranışta bulunamazlar; görevlerini
yerine getirirken dil, ırk, cinsiyet, siyasî düşünce, felsefî inanç, din ve
mezhep ayırımı yapamazlar; görevleri sebebiyle herhangi bir şekilde öğrendikleri
meslekî veya ticarî sırları görevlerinden ayrılmış olsalar bile açıklayamazlar,
kendilerinin veya başkalarının yararına kullanamazlar.
(2) Başdenetçi, denetçi,
Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları; kendilerinin, eşlerinin ve
üçüncü dereceye kadar (bu derece dahil) kan ve kayın hısımlarının başvurularını
inceleyemezler.
(3) Başdenetçi, denetçi,
Genel Sekreter, uzman ve uzman yardımcıları ile diğer personel, bu görevleri
süresince resmî veya özel hiçbir görev alamazlar, ticaretle uğraşamazlar.
Bilimsel yayınlarda bulunma, görevleri veya meslekleri ile ilgili
olarak davet edildikleri ulusal veya uluslararası kongre, konferans ve benzeri
toplantılara katılma, derneklerde üyelik ve kâr amacı gütmeyen
kooperatiflerde ortaklık durumunda bu madde hükümleri uygulanmaz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (Ankara) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu,
siz mi konuşacaksınız efendim?
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu)
- Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 25 inci maddedeki
konuşmamın eksik kalan bölümüne bu maddede devam etmek zorunda kalıyorum. Çünkü,
Sağlık Bakanlığının uygulamalardaki yanlışlıklarını, halkla olan problemlerini…
Bizim önerilerimizin bu Mecliste reddedilmesi üzerine, komisyonlarda reddedilmesi
üzerine, aramızda bir ombudsmanın oluşmasının çok yararlı olacağı görüşünü
gene savunuyorum.
Sağlıkta Dönüşüm Programı
altında yapmış olduğu değişiklikler içerisinde kendi Müsteşarı, Sağlık
Bakanlığı Müsteşarı sırf dönersermayeden para alsın diyerek tekrar onu şef
ilan etmesi, şef olarak hastaneye ataması… Bunun çözümünü burada kendisini
defalarca da uyarmamıza rağmen halledemememiz… Bu yanlışlığı ortadan kaldırmak
için de bir ombudsmana ihtiyacımız olduğunu burada dile getirmek istiyorum.
Bu konuda da Sayın Sağlık Komisyonu Başkanımız Prof. Dr. Cevdet Erdöl
Beyin de ombudsman olarak atanmasını öneriyorum.
Şimdi, aynı şekilde,
mecburî hizmet atamalarındaki yapmış olduğu yanlışlıklara karşın, Ordu
Vilayetinde 50 tane beldede doktoru yokken, karakışta mağdur olan o bölgemin
benden yardım istemesi üzerine -Meclis Başkanlığına vermiş olduğum izin
dilekçemle- o bölgede yirmibeş gün doktorluk yaptım. Bu sıkıştırmam,
bu doktorluk hizmetimden sonra kuralara Ordu Vilayetinde 34 tane doktoru
koyarak atayan bu kişinin, aynı şekilde benim de bir ombudsmanlık görevi
yerine getirdiğimi sizler de görmüş oldunuz, arkadaşlarım ve bölge insanlarım
da yaşamış oldular.
Şimdi, bir de
Karadeniz'de en büyük sorun var; fındık köylüsünün mağduriyeti. Fiskobirlik
ve Hükümet arasında bir ombudsmana ihtiyaç var. Bu ombudsmanın bu Meclisten
olmasını istiyorum. Bu, çözülmesi zor görünen; ama, aslında çok kolay
olan; zira, 25 Nisan 2005 tarihinde çıkartılan bir kararnameyle, SSK'nın
ilaç alımındaki anlaşmalı sözleşmenin iptalinden sonra çıkartılan
yasayla 6 ilaca devletin ödemiş olduğu fiyat farkı eski parayla tam 100
trilyon lira arkadaşlar. Eğer bugün Fiskobirlik'e 100 trilyon lira para
vermiş olsa veyahut da bir bankadan kredisini sağlamasında yardımcı olsa
8 000 000 fındık köylüsünü mağduriyetten kurtaracakken, bu ısrarlarımızı,
bu ricalarımızı yerine getirmeyen Hükümet, Fiskobirlik ve fındık köylüsü
arasına bir ombudsman atanmasının şart olduğunu görüyoruz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bir tane ombudsman
var, her konuda ombudsman yok.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Bir ombudsman
hallediyor.
BAŞKAN - Sayın Tandoğdu, Genel Kurula
hitap ediniz.
Sayın Kacır, lütfen…
İ. SAMİ TANDOĞDU (Devamla) - Sağlık Bakanlığının,
Türkiye'nin ihtisas veren hastanelerine imtihana tabi tutmaksızın şef
atamalarını ve bu atamış olduğu şeflerin hiçbirini imtihana tabi tutmaksızın,
örneğin Numune Hastanesinde herhangi bir klinikte 7 tane şef, Yüksek İhtisas
Hastanesinde 5 tane şef, İzmir'de, İstanbul'da, Adana'da ve diğer devlet
hastanelerinde, ihtisas veren hastanelerde şeflerin sayısı 1'den, 2'den
6'lara, 7'lere çıktı. Fakat, arkadaşlar, bu şef atamalarındaki mağduriyet...
Şef bol, ama, klinik yok! Bu hastaneler ihtisas veren hastaneler,
uzman hekim yetiştiren hastaneler. Bu hastanelerdeki
şeflerin bu denli sınavsız, ihtisas imtihanına girmeksizin, şeflik imtihanına
girmeksizin atamalarının komplikasyonlarını, tayin olan, mecburî hizmetle
veya ihtisas sahibi olmuş olan doktorların bölgedeki yapmış oldukları
yanlışlıklarla, hatalarıyla insanların canlarının yok olduğunu
görüyoruz. Bu yanlışlıkları, bu aksaklıkları ortadan kaldırmak
için, Sağlık Komisyonunun altında, Sağlık Komisyonunun kendisinde konuşmalarımızı,
uyarılarımızı hiçe sayan bu Sağlık Bakanı ile halk arasında, vatandaş arasında,
hasta arasında ve bizim aramızda bir ombudsman olması gerektiğine inanıyorum.
O nedenle, bu hassasiyetimizin, bu içten duygularımızın, bu konsensüsün
oluşabilmesi için, bütün milletin, bütün isteklerini yerine getirebilmesi
için, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ile AK Parti Grubunun ve, Anavatan Partisi
Grubunun ve grubu olamayan diğer milletvekili arkadaşlarımızın sevgi
içerisinde, hoşgörü içerisinde, dayanışma içerisinde ülke menfaatlarına,
ülke çıkarlarına yararlı yasalar çıkaracağı inancımla hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başdenetçi veya denetçiler
hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü
MADDE 33-
BAŞKAN - 1 adet önerge
vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi veya denetçiler hakkında
ceza soruşturması ve kovuşturması usulü" başlıklı 33 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
A. Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Erdal Karademir |
M. Mesut Özakcan |
İzzet Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
Bayram Meral |
|
Mustafa Özyürek |
|
Ankara |
|
Mersin |
Madde 33- (1) Başdenetçi
ve denetçilerin görevleri nedeniyle bir suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde
haklarında ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya
verilmemesine ait karara karşı itiraz mercii Danıştayın ilgili dairesidir.
(2) Başdenetçi ve
denetçiler hakkındaki hazırlık soruşturması Yargıtay Cumhuriyet Başsavcısı
tarafından gerçekleştirilir. Açılacak kamu davası, Yargıtayın ilgili ceza
dairesinde görülür. Temyiz mercii, Yargıtay Ceza Genel Kuruludur.
(3) Bu maddede hüküm
bulunmayan hususlarda 2/12/1999 tarihli ve 4483 sayılı Memurlar ve Diğer
Kamu Görevlilerinin Yargılanması Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4) Ağır ceza mahkemesinin
görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü hâli genel hükümlere tâbidir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşacaksınız…
Buyurun Sayın Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Görüşmekte olduğumuz
madde, başdenetçi ve denetçilerin özel bir yargılama usulüne tabi tutulmasıyla
ilgili maddedir.
Değerli arkadaşlarım,
biz, 2002 seçimlerine girerken milletvekili dokunulmazlıklarının kaldırılmasını
hep istedik ve Adalet ve Kalkınma Partisi de istedi; fakat, ne yazık ki, o
günden bugüne herhangi bir adım atılamadı.
Biz, milletvekili
dokunulmazlığının sınırlandırılmasını gündeme getirdiğimizde, Adalet ve
Kalkınma Partisi sözcüleri dediler ki, sadece milletvekili dokunulmazlığını
kaldırmak yetmez, tüm bürokratların da dokunulmazlığını kaldıralım
dediler. Biz de hep bu tartışmalarda dedik ki, buyurun, kimin dokunulmazlığı
varsa, hepsini kaldıralım.
Kaldı ki, bürokratlarla
ilgili dokunulmazlık denilen özel yargılama yöntemi yasalarla düzenlenmiştir,
herhangi bir anayasal değişikliğe ihtiyaç yoktur.
Şimdi, burada, Adalet
ve Kalkınma Partisinin getirdiği bu tasarıda denetçilere, başdenetçiye
özel bir yargılama usulü getiriliyor. Yani, onların ifadesiyle, bir anlamda
dokunulmazlık sağlanıyor.
Şimdi, eğer, siz, bürokratlara
dokunulmazlık getiriliyor, onların özel bir yargılama usulüne tabi tutulmasına
biz karşıyız diyorsanız, niçin bu özel yargılama usulünü getiriyorsunuz? Bu,
bir çelişki. Değerli arkadaşlarım, esas çelişki, bürokratların özel yargılama
usulünün bir dokunulmazlık gibi topluma sunulmasıdır ve milletvekili
dokunulmazlığıyla karıştırılmasıdır. O nedenle, bu vesileyle, bir kez
daha ifade etmek istiyorum ki, biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, milletvekili
dokunulmazlığının kaldırılmasını istiyoruz. Eğer Adalet ve Kalkınma Partisi,
hangi bürokratın, kimin bir dokunulmazlığı var ve onu kaldıralım diyorsa,
onların dokunulmazlıklarının kaldırılmasına da karşıyız.
Değerli arkadaşlarım,
dünden beri, burada, bu kamu denetçiliğiyle ilgili tasarıyı tartışıyoruz. Ne
yazık ki, Adalet ve Kalkınma Partisinin, İçtüzükte yer alan temel yasa kavramını
yanlış ve çok geniş yorumlaması nedeniyle, burada, biz, bazı önlemler almaya,
sözümüzün kısıldığı noktada, başka bir noktada söz hakkı almaya çalıştık;
ama, yapılan görüşmelerde, konuşmalarda şu ortaya çıktı ki, temel yasa uygulaması
abartılı bir şekilde, genel çerçevesini de aşacak şekilde yorumlanmıştır.
Bundan sonra, temel yasa konusunda birbirimizi ikna etmeye, gruplararası
bir mutabakat sağlamaya çaba harcayacağız.
Elbette, geçmişte,
Ceza Kanunu gibi, Medenî Kanun gibi kapsamlı, önemli düzenlemeler ihtiva
eden yasalar geldiği zaman -bunların temel yasa olduğunda hiç kuşku yok-
bu noktada birbirimize yardımcı oluruz. Örneğin, şu anda Adalet Komisyonunda
görüşülmekte olan Türk Ticaret Kanunu gibi yüzlerce madde içeren ve kapsamlı,
sistematik bir yasa görüşülürken de temel yasa uygulaması yapılmasında hiçbir
sorun yoktur; ama, 10 maddelik, 15 maddelik tasarıları temel yasa gibi algılamak
son derece yanlıştır. Bu noktalarda bir açıklığa, birbirimizi anlayan
bir noktaya gelmiş olmamızdan, ben, son derece…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özyürek, konuşmanızı tamamlayınız.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Devamla)
- …mutlu oldum.
Bu vesileyle, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Genel Sekreter ve personel
hakkında ceza soruşturması ve kovuşturması usulü
MADDE 34-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı Kanun Tasarısının "Genel Sekreter ve personel hakkında
ceza soruşturması ve kovuşturması usulü" başlıklı 34 üncü maddesinin
aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
A. Kemal Kumkumoğlu |
A. Kemal Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Erdal Karademir |
M. Mesut Özakcan |
İzzet Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
|
Bayram Meral |
|
|
|
Ankara |
|
Madde 34- (1) Genel Sekreter,
uzman ve uzman yardımcılarının görevleri nedeniyle bir suç işledikleri
ileri sürüldüğü takdirde ceza soruşturması ve kovuşturması yapılabilmesi,
Başdenetçinin iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin
karara karşı itiraz mercii Ankara Bölge İdare Mahkemesidir.
(2) Genel Sekreter, uzman
ve uzman yardımcıları ile diğer personel hakkındaki hazırlık soruşturması,
suçun işlendiği yer Cumhuriyet başsavcısı veya görevlendireceği Cumhuriyet
savcısı tarafından gerçekleştirilir. Açılacak kamu davası aynı yer mahkemesinde
görülür.
(3) Bu maddede hüküm
bulunmayan hususlarda, Memurlar ve Diğer Kamu Görevlilerinin Yargılanması
Hakkında Kanun hükümleri uygulanır.
(4) Ağır ceza mahkemesinin
görev alanına giren suçlara ilişkin suçüstü hâli genel hükümlere tâbidir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN -Sayın Deveciler
siz mi konuşacaksınız?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan,
değerli üyeler; az evvel görüştüğümüz 33
üncü maddede, başdenetçi ve denetçiler hakkında ceza soruşturması
ve kovuşturma usulünü görüştük ve bu maddede, başdenetçi ve denetçilerin
soruşturulması Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine bağlandı
ve şöyle diyor: "Başdenetçi ve denetçilerin görevleri sebebiyle bir
suç işledikleri öne sürüldüğü takdirde haklarında ceza soruşturması ve
kovuşturması yapılabilmesi Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının iznine
bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine ilişkin
karara karşı itiraz mercii Danıştayın ilgili dairesidir."
Şimdi ise, 34 üncü
maddeye göre, genel sekreter, uzman ve uzman yardımcılarının işledikleri
suçlar nedeniyle soruşturma ve kovuşturması başdenetçinin iznine bağlanmaktadır. Aynen orada da şunu söylüyor: "Genel
sekreter, uzman ve uzman yardımcılarının görevleri sebebiyle bir suç işledikleri
öne sürüldüğü takdirde ceza soruşturması ve kovuşturma yapılabilmesi
başdenetçinin iznine bağlıdır. İzin verilmesi veya verilmemesine
ilişkin karara karşı itiraz mercii Ankara Bölge İdare Mahkemesidir."
Şimdi bakınız, bu
yapılan, 33 üncü maddede yaptığınız düzenleme de, 34 üncü maddede yapılan
düzenleme de, kesinkes doğru bir düzenleme değildir. Çünkü, şöyle bir 2002
seçimlerine gidelim. 2002 seçimlerinde, başta Genel Başkanımız
Deniz Baykal ve Başbakan Tayyip Erdoğan ve AKP sözcüleri, bütün yapmış olduğu mitinglerde, basın açıklamalarında,
açık oturumlarda, iktidara geldiklerinde dokunulmazlıkları kaldıracakları
sözünü vermişti. Vatandaşımız da, halkımız da 2002 seçiminden evvel,
1999-2002 arası ülkemizi yöneten siyasîlerin fazla yolsuzluklara bulaştıkları
için ve bizler de söz verdiğimiz için bundan dolayı her iki partiyi Meclise,
Parlamentoya gönderdiler.
Şimdi, ama
bakıyoruz, bu dokunulmazlıkları bir kenara ittik. Seçimlerden beri, biz verdiğimiz sözlerin
yerine getirilmesi için, her defasında, her platformda, başta Genel Başkanımız,
grup başkanvekillerimiz, bütün milletvekillerimiz, her platformda halkımıza verilen bu sözlerin
yerine getirilmesini istiyoruz, dokunulmazlıkların kaldırılmasını istiyoruz;
ama, nedense, AKP buna bir türlü yanaşmamaktadır.
Şimdi, bakıyoruz, niçin, böylesi,
kamuoyunun saygınlığını kazanması şart olan bir kurumun, ombudsmanlık
kurumunun başdenetçisini,
denetçisini, genel sekreter, uzman ve uzman yardımcılarını
dokunulmazlık zırhına alıyoruz? Mecliste kaldıramadık.
Bunu defalarca söylüyoruz. Zaman zaman, bizim Cumhuriyet Halk Partili
milletvekillerinin de dokunulmazlıklarla ilgili savcılıktan fezlekeleri
geliyor, AKP milletvekillerinin de fezlekesi var, 150'ye yakın fezleke
var; ama, biz, Cumhuriyet Halk Partililer olarak, her zaman için, gerek
Adalet ve Anayasa Komisyonlarından oluşan Karma Komisyonda gerekse yapmış
olduğumuz konuşmalarda veya fezlekelerin Mecliste görüşülmeleri esnasında
dokunulmazlıklarımızın kaldırılıp, yargılanmamızı istiyoruz; fakat,
nedense, siz, her zamanki gibi, çıkardığınız yasalarda da çoğunluğunuza
güvenerek, bunda da bizim dokunulmazlıklarımızın kaldırılmasına müsaade
etmiyorsunuz.
Siz kendi dokunulmazlıklarınızı
kaldırmayabilirsiniz; ama, hiç olmazsa, müsaade edin, Cumhuriyet Halk Partisi
milletvekillerinin dokunulmazlıklarını kaldırınız.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Seçimde hepsi kalkacak!
Seçimde hiç dokunulmazlığınız kalmayacak!
ALİ KEMAL DEVECİLER (Devamla) - Siz, bırakın
dokunulmazlıkları kaldırmayı, kendinizin, milletvekillerinizin,
belediye başkanlarınızın, bakanlarınızın, daha evvelden, milletvekili
seçilmeden evvel işlemiş olduğu suçlardan veya milletvekili seçildikten
sonra yapmış oldukları olaylardan dolayı ceza almalarını kaldırabilmek
için, zaman zaman, getirilen kanunların çeşitli maddelerine bunu adapte etmeye
çalışıyorsunuz.
Bakınız, daha geçen gün burada bir yasa
görüşülürken, af niteliğindeki, 330 çoğunluk isteyen bir yasa görüşülürken,
eskiden belediye başkanlığı yapmış, eskiden belediye bürokratlığı yapmış,
şu anda milletvekili olan ve halihazırda da belediye başkanlığı yapan
bazı arkadaşlarınızı kurtarabilmek için bir yasa getirdiniz, madde
ilavesi yaptınız…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Buyurun, konuşmanızı
tamamlayınız.
ALİ KEMAL DEVECİLER
(Devamla) - Ama, ne yazık ki, Cumhuriyet Halk Partili arkadaşlarımızın ret
oylarıyla ve sizin içinizde bulunan bazı sağduyulu arkadaşlarımızın göstermiş
olduğu hassasiyetle 321 oyda kaldı ve bu değişikliği ve bu affı, kendi
kendinizi affetmeyi bir türlü gerçekleştiremediniz; ama, bazı bakanlarla
ilgili, bugüne kadar altı yedi sefer af çıkardınız.
Yine, bu hafta içerisinde,
Adalet Komisyonunda görüşülen bir af yasasında, Sayın Maliye Bakanı hakkında
-yedi kere affettik, sekizinci af gelmişti- hayalî ihracat ve naylonfaturayı
bilerek kullananların da af kapsamına alınmasıyla ilgili, orada da Cumhuriyet
Halk Partili arkadaşlarımızın vermiş olduğu onurlu mücadele neticesi, bu
da Adalet Komisyonunun kapsamından çıkartıldı.
Ne yazık ki, bunları
her zaman yapıyorsunuz; ama, seçim kapıda, seçim geliyor. Bunların hesabını
halka sandıkta vereceksiniz. İlk yapılan seçimlerde, aynen, 1999-2002
yılları arasında yapılan yolsuzlukların hesabını, halkımız, nasıl 2002
seçimlerinde o partilerden sorduysa, önümüzdeki kasım ayında yapılacak
seçimlerde sizlerden de soracaktır.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın
Deveciler, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Emeklilik
MADDE 35-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Bütçe ve harcama
MADDE 36-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)
- Karar yetersayısı Başkanım…
BAŞKAN - Oya sundum;
sonra, bir sonrakinde.
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)
- Söyledim…
BAŞKAN - … Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Kadrolar
MADDE 37-
HÜSEYİN ÖZCAN (
BAŞKAN - Maddeyi
ekindeki listeyle birlikte oya sunacağım ve karar yetersayısını da
arayacağım.
Sayın milletvekilleri, 37 nci maddeyi ekli
listesiyle birlikte oylarınıza sunuyorum:
MADDE 38-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum:
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, yeni madde ihdasına dair 1 önerge vardır.
Malumlarınız olduğu üzere, görüşülmekte
olan tasarı veya teklife konu kanunun komisyon metninde bulunmayan; ancak,
tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini
isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni
bir madde olarak görüşme açılacağı İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü
fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona
soracağım. Komisyon önergeye salt çoğunlukla -21 üyesiyle- katılırsa
önerge üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyonun salt çoğunlukla
katılmaması halinde ise, önergeyi işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan
1206 sayılı kanun tasarısına 38 inci maddeden sonra gelmek üzere bir madde
eklenmesini ve bundan sonra gelen maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini
arz ve teklif ederiz.
Nevin
Gaye Erbatur |
Türkân
Miçooğulları |
Mustafa
Özyürek |
|
|
Adana |
İzmir |
Mersin |
|
Tuncay Ercenk |
Birgen Keleş |
Bülent Baratalı |
|
Antalya |
İstanbul |
İzmir |
Madde 39- Kadın hakları
ile ilgili çıkacak olan sorunlarda kadın-erkek eşitliğini sağlamak üzere
bir kadın-erkek eşitliği kamu denetçisi görevlendirilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Salt çoğunluğumuz yok, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmamış olduğundan, önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Yeni madde ihdasıyla
ilgili 1 önerge daha vardır; o önergeyi de okutup, aynı işlemi tekrarlayacağım:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sayılı Kanun Tasarısına 38 inci maddeden sonra gelmek üzere bir madde eklenmesini
ve bundan sonra gelen maddelerin buna göre teselsül ettirilmesini arz ve
teklif ederiz.
Nevin Gaye Erbatur |
Türkân Miçooğulları |
Birgen Keleş |
|
|
Adana |
İzmir |
İstanbul |
|
Mustafa Özyürek |
Tuncay Ercenk |
Bülent Baratalı |
|
Mersin |
Antalya |
İzmir |
|
|
Mehmet Kartal |
|
|
|
Van |
|
Madde 39.- Çocuk hakları
ile ilgili sorunların çözümünde yetkili olmak üzere çocuk hakları kamu
denetçisi görevlendirilir.
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
önergeye salt çoğunlukla katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmadığından, önergeyi işlemden
kaldırıyorum.
Yönetmelik
MADDE 39-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 1-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
Sıra Sayılı Kanun Tasarısının geçici 1 inci maddesinin (2) numaralı fıkrasında
yer alan "Komisyon" ibaresinin "Başkanlık" şeklinde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
İrfan Gündüz |
Yahya Akman |
T. Ziyaeddin Akbulut |
|
İstanbul |
Şanlıurfa |
Tekirdağ |
|
Mehmet Kurt |
|
Muharrem Eskiyapan |
|
Samsun |
|
Kayseri |
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Komisyon takdire
bırakıyor, Hükümet katılıyor.
Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Kurumun Komisyon yerine
Başkanlığa başvurması, 11 inci maddede yapılan değişiklikle kabul edildiğinden,
buna paralel olarak geçici 1 inci maddede aynı değişikliğin yapılması gerekmektedir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 2-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 3-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206
sıra sayılı kanun tasarısının geçici 3 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Bülent Baratalı |
Erdal Karademir |
İzzet Çetin |
|
|
İzmir |
İzmir |
Kocaeli |
|
Bayram Meral |
M. Mesut Özakcan |
A. Kemal Kumkumoğlu |
|
Ankara |
Aydın |
İstanbul |
|
|
A. Kemal Deveciler |
|
|
|
Balıkesir |
|
Geçici Madde 3- (1) İlk
Başdenetçi ve denetçilerin seçiminin bitiminden sonra Başdenetçi tarafından
doksan gün içinde; bir defaya mahsus olmak ve ekli (1) sayılı listede yer
alan Kamu Denetçiliği Kurumu uzmanı unvanlı serbest kadro adedinin yüzde
ellisini geçmemek üzere, 25 ve 26 ncı maddelerdeki şartlara bakılmaksızın,
uzman olarak kamu kuruluşlardan atama yapılabilir.
(2) Şu kadar ki, uzman
olarak atanacakların Devlet Memurları Kanununun 48 inci maddesinde
sayılan genel şartları taşımaları ve 25 inci maddenin birinci fıkrasının
(a) bendinde sayılan niteliklere ve mesleklerinde en az beş yıllık
deneyime sahip olmaları gerekir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Özyürek.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin)
- Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz
tasarının geçici 3 üncü maddesi, başdenetçiye atama yetkisi veren bir madde.
Bu kurumun 100 personeli
var; uzman var, diğer personel var. Bu 100 personeli de atama yetkisi başdenetçiye
veriliyor. Bu, olağanüstü bir yetki. Bu, büyük sakıncalar doğuracak bir yetki.
Herhangi bir çerçeve de çizilmiyor; yani, şu esaslara göre böyle bir
atama yapar da denilmiyor. Onun için, bu düzenleme, özellikle bu geçici 3
üncü madde, uygulamada büyük sorunları, sıkıntıları beraberinde getirecek
bir düzenlemedir.
Değerli arkadaşlarım,
görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Kurumuyla ilgili tasarının sonlarına
gelmiş bulunuyoruz. Bu konuyla ilgili bazı şeyler, bazı düşüncelerimizi
ifade etmek istiyorum. Bu, yeni bir kurum. Bu kurumun toplumda etkin olması,
amacına uygun olarak çalıştırılabilmesi için, buraya atanacak kamu başdenetçisinin
nitelikleri ve atama şekli son derece önemlidir. Eğer, Adalet ve Kalkınma
Partisi, nasıl olsa bizim çoğunluğumuz var, istediğimiz kişiyi atarız anlayışıyla
buraya bir atama yaparsa, bu, ölü doğar, eksik doğar. Hem Meclis içinde hem
Meclis dışında bir uzlaşma arayarak kamuoyunda saygınlık yaratmış olan
kişiler arasından bir seçim yapılırsa, bu kurum, daha başlangıçta doğru
bir yaklaşımla ortaya çıkar ve işlerlik kazanır. Onun için, buraya
atanacak başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri, kalitesi son derece önemlidir.
Şimdi, bazı kurumlar kurulur; ama, siz, o kurumları işletecek kişileri atarken,
o kişileri belirlerken yeterli özeni göstermezseniz o kurum ölü doğar. O
bakımdan, büyük umutlarla, büyük beklentilerle bir yasa tasarısı
çıkarıyoruz ve istiyoruz ki, toplumda saygınlığı olan, herhangi bir
karar verdiği zaman adaletinden şüphe edilmeyen bir kişiyi başdenetçi
olarak atayalım. Elbette, bu nitelikte pek çok insan var toplumumuzda,
adalet anlayışıyla, tarafsız kişiliğiyle, çalışmalarıyla kendini kabul
ettirmiş kişiler var. Bunlar, çok rahat bir şekilde bulunabilir ve bir uzlaşma
içinde bu kişiler göreve getirilebilir; ama, bu yapılmayıp da "bizim
nasıl olsa çoğunluğumuz var; bize yakın birisi olsun, bizim anlayışımızda
birisi olsun" dediğiniz zaman toplumun büyük kesiminin karşı çıkacağı,
uygun bulmadığı bir atamayla yola çıkmış oluruz ve verilen bunca emeğe, bu
konudaki umutlara yazık olur. Onun için, özellikle bu yasanın sonuna geldiğimiz
bu aşamada hatırlatmak istiyorum ki, bu göreve, toplumda saygınlık kazanmış
kişileri mutabakatla seçelim ve işlerliği olan çağdaş bir kurumu, Batı
demokrasilerinde var olan bir kurumu Türkiye'de de işler hale getirelim.
Bu dileğimizi, bu temennimizi,
bu vesileyle açıklamak istiyorum. Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Özyürek.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Bir düzeltmemiz var Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Geçici madde 3'ün birinci fıkrasının
son cümlesi "uzman olarak kamu kurum ve kuruluşlarından" diye bir
ilavemiz olacak; "atama yapılabilir…"
BAŞKAN - Evet, gerekli
not alınmıştır, gerekli düzeltme yapılacaktır.
Teşekkür ederim.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Ben teşekkür ederim.
BAŞKAN - Düzeltmeyle
birlikte maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
GEÇİCİ MADDE 4-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının geçici 4 üncü maddesinde geçen
"tutum ve davranışları hakkında" ibaresinden sonra gelmek
üzere "Kanun bütünüyle" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif
ederiz.
İrfan Gündüz |
Yahya Akman |
Ziyaeddin Akbulut
|
|
|
İstanbul |
Şahlıurfa |
Tekirdağ |
|
Muharrem Eskiyapan |
|
Mehmet Kurt |
|
Kayseri |
|
Samsun |
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
SALİH KAPUSUZ (Ankara)
- Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanunun tüm maddeleri
eş zamanlı olarak yürürlüğe girmeyeceğinden, mahallî idareler açısından
uygulama tarihi hususunda tereddüt oluşmaması amacıyla bu değişiklik önergesi
verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yürürlük
MADDE 40-
BAŞKAN - Madde üzerinde
1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Kamu
Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 40 ıncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesi arz ve teklif ederiz.
İrfan Gündüz |
Yahya Akman |
Ziyaeddin Akbulut |
|
|
İstanbul |
Şahlıurfa |
Tekirdağ |
|
Muharrem Eskiyapan |
|
Mehmet Kurt |
|
Kayseri |
|
Samsun |
"(1) Bu Kanunun 17 nci maddesi 1 Temmuz
2007, diğer maddeleri 1 Ekim 2006 tarihinde yürürlüğe girer."
BAŞKAN - Komisyon önergeye
katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Uygun görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
İlk Başdenetçi ve en
az beş denetçinin seçimi ile Kurumun kurulması öngörülmüş ve Kanunun yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren otuz gün sonra Komisyon tarafından Başdenetçi
ve beş denetçi seçimi için aday adaylığı başvuru sürecinin başlayacak olması
ve bu tarihin de Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatil dönemine rastlaması
nedeniyle bu değişiklik önergesi verilmiştir.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde
maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Yürütme
MADDE 41-
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
ikinci bölümde yer alan maddelerin oylamaları tamamlanmıştır.
Tasarının görüşmeleri
tamamlanmıştır.
Tasarının tümünün oylamasından
önce, tasarının leh ve aleyhinde söz talepleri vardır.
Aleyhinde, Sayın Ümmet
Kandoğan, Denizli; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Tasarının tümü oylanmadan
önce, oyumunun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum.
Ben, bu kanun tasarısı
görüşülmeye başlandığında bu kanun tasarısının, Türkiye Büyük Millet Meclisinde
etraflıca tartışılıp, görüşülüp, en faydalı bir şekilde çıkarılacağı inancındaydım
ve bu nedenle de, kanun tasarısı Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde,
bu tasarıyla ilgili düşüncelerim son derece olumluydu ve olumlu oy vermeyi
düşünmüştüm; ancak, tasarı görüşülürken benim de burada dile getirdiğim
birçok hususla ilgili hiçbir değerlendirme yapılmadan, bu konularla ilgili
görüşlerimizin doğru veya yanlış olduğu hiçbir şekilde ileri sürülmeden
görüşmeler tamamlandı.
Gönül isterdi ki, bu
kanun tasarısıyla ilgili olarak bizim eleştirilerimiz, önerilerimiz, Adalet
ve Kalkınma Partisi Grubu tarafından da değerlendirilsin. Belki önermiş
olduğumuz hususlardan birkaç tanesi sizlerin de oylarıyla değiştirilip,
kanun tasarısının çok daha iyi bir şekilde çıkması arzumuzdu; ancak, bunu
gerçekleştiremedik ve bu nedenle, başlangıçta, bu konunun lehinde oy
kullanacağımı düşünmüş olmama rağmen, bu geldiğimiz noktada, maalesef, bu
eksikliklerden, yanlışlıklardan dolaylı bu kanun tasarısının lehinde
oy kullanamayacağımı ifade etmek istiyorum.
Yine, bu kanun
tasarısının, Sayın Cumhurbaşkanı tarafından, Kamu Denetçiliği Kurumunun
Anayasada yer almaması, Anayasada bir karşılığı olmaması nedeniyle bir kez
daha Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilme ihtimalinin olduğunu
da, en azından tutanaklara geçirtmek için
söz almış bulunuyorum.
Gönül arzu ederdi ki,
bizim önerilerimiz ve isteklerimiz doğrultusunda
bu kanun tasarısında gerekli düzeltmeler yapılmış olsaydı; ancak, bu şansı
kaçırdık. Türkiye için son derece önemli olan ve uygulamaya geçtiğinde
Türkiye'deki vatandaşlarımıza çok büyük faydalar sağlayacak olan bir kanun
tasarısını, daha hayata geçirmeden, maalesef, bu yönleriyle kabul etmiş olmamızdan
dolayı, ben, bu kanun tasarısının aleyhinde oy kullanacağımı ifade ediyor;
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Lehte, oyunun
rengini belirtmek üzere, Ertuğrul Yalçınbayır... Yok.
Sayın Resul Tosun,
buyurun.
RESUL TOSUN (Tokat) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
YAHYA AKMAN (Şanlıurfa)
- Ümmet ve Resul peş peşe geldiler.
RESUL TOSUN (Devamla) -
Eh, Ümmet ve Resul peş peşe konuşunca Ümmet'in değil, Resul'un sözü geçerlidir
biliyorsunuz.
Evet, latife bir yana,
değerli arkadaşlar, 3 Kasım 2002 yılında yeni görevine başlayan 22 nci
Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi, hakikaten, sessiz devrimlere imza atmış, bunun muharrik
gücünü, motor gücünü AK Parti oluşturmuş; ancak, zaman zaman, muhalefet partilerinin
de, bu istikamette, lehte, demokratikleşme istikametinde desteklerine
şahit olmuşuzdur; onlara da, Meclisimize de müteşekkiriz.
22 nci Dönemde,
hakikaten, demokratikleşme istikametinde Kopenhag Kriterleri diye özetlenen,
demokratikleşme, insan hakları, özgürlükler alanında, Meclisimiz, bu
dönemde bir tarih yazmıştır. Bu tarihi yazarken, başta İktidar Partisi
milletvekilleri ve katkıda bulunan muhalefet partisi milletvekillerini
de takdir etmeden geçmek, kadirşinassızlık olur.
Değerli arkadaşlar,
bu sessiz devrimlerden birisi de, kamu denetçiliği adı altında 1206 sıra
sayısıyla iki gündür görüştüğümüz ve tamamladığımız, son derece önemli,
Türkiye açısından, Türkiye'deki demokratikleşmeyi olgunlaştırma
açısından atılmış en önemli adımlardan birisidir bu 1206 sıra sayılı kanun
tasarısı.
Ne getiriyor; kamu denetçiliği
diye aslında isim konmuş, tam oturuyor mu, oturmuyor mu, bunu tartışmanın
bir anlamı yok. Ancak, bugüne kadar, aslında, idarenin her türlü eylemine
ve işlemine karşı, tavır ve davranışlarına karşı vatandaşlarımızın haklarını
arayabilmek için başvurabilecekleri, bugüne kadar, kurullar düzeyinde,
kurumsallaşmamış birtakım merciler vardı.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya)
- Ne demek; mahkemeler kurumsal değil mi?!
RESUL TOSUN (Devamla) -
Aslında, bizden önceki dönemde, 57 nci Hükümet döneminde kurulan insan
hakları kurulları vardı ilçelerde ve illerde ve bunun da üzerinde,
tabiî ki, kanunla kurulmuş tek komisyon olan Türkiye Büyük Millet Meclisi
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, aslında, Avrupa'daki ombudsmanlık
kurumunun, âdeta, görevini ifa etmeye gayret eden bir komisyondu; ancak,
kurumsallaşma yoktu.
Bizden önceki 57 nci
Hükümet döneminde, Hikmet Sami Türk Bey zamanında, aslında, bir tasarı hazırlanmıştı;
fakat, o dönemde kurulan insan hakları kurulları olsun ve biz gelip de devraldığımızda
-insan hakları kurullarını, Türkiye Büyük Millet Meclisi İnsan Haklarını
İnceleme Komisyonu olarak ele aldığımızda değerli arkadaşlar- bu ombudsmanın,
idarenin eylemlerine, işlemlerine karşı bireyin, vatandaşın hakkını,
hukukunu koruyacak olan il ve ilçe insan hakları kurullarının üyelerinin,
emniyet müdürlerinden, jandarma komutanından, savcıdan, millî eğitim müdüründen,
sağlık müdüründen, yani, kimden şikâyet ediliyorsa onların bu kurulların
içine getirildiğini görmüştük. Yine, bu dönemde, Komisyonumuzun ikazları
neticesinde bu değiştirilmiş ve tamamen, bir vali yardımcısının başkanlığında,
koordinasyonunda sivil toplum örgütlerinin temsilcilerinden oluşan
daha demokratik kurullar haline gelmişlerdir; ancak, bunlar kuruldur,
kurum değildir, herhangi bir müeyyidesi de yoktur. Bir de, vatandaşlar,
buralara, bugüne kadar müracaat etmekte hep çekimser kalmışlar, ürkmüşler
ve devlet kapısına gider gibi algılamışlar ve maalesef, çok olumlu sonuçlar
aldığımızı söylememiz mümkün değil.
İşte, bu Kamu Denetçiliği
Yasa Tasarısını yasalaştırdıktan sonra, artık, hiç kimseden emir ve
talimat almayan... Çünkü, yasada onu da belirttik, hiçbir merci, hiçbir
kimse, görevleriyle ilgili emir ve talimat veremez, genelge gönderemez,
tavsiye ve telkinde bulunamaz. İstisna tuttuğumuz 4 madde dışında,
yönetimin bütün icraatlarında, bütün eylemlerinde, idarenin her türlü eylem
ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını, adalet anlayışı içinde, insan
haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden incelemek,
araştırmak ve idareye önerilerde bulunma yetkisine sahip...
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
RESUL TOSUN (Devamla) -
Tamamlıyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tosun; 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız.
RESUL TOSUN (Devamla) -
Eğer, seçilen ombudsman diye de Avrupa'da bildiğimiz bu başdenetçi, kamu
denetçisi, hakikaten bu şartları haiz, liyakatli biri olur, kimseden emir,
talimat almaz da insan haklarını göz önünde bulundurursa, artık, bugünden
sonra, bu yasa yürürlüğe girdikten sonra, kamu denetim sistemi kurumu
oluştuktan sonra, Türkiye'de de, artık "Berlin'de hâkimler
var" dendiği gibi "Ankara'da da kamu denetçisi vardır" dedirtebilecek
bir sistemi Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak oluşturuyoruz.
Ülkemize, insanımıza
hayırlı olsun diyorum.
Lehte konuşacağımı
belirttim.
Teşekkür ediyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ederim.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, tasarının görüşmeleri tamamlanmıştır.
Tasarının tümü açıkoylamaya
tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, oylama için 4 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme
giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 4
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 4 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Sayın milletvekilleri,
görüşmeler devam edecektir; arkadaşlarımız Genel Kuruldan ayrılmasınlar.
Oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1158) tümü üzerindeki açıkoylama
sonucunu arz ediyorum:
Oy sayısı
: 252
Ret : 2
Çekimser
: 1 (x)
Böylece, tasarı
Sayın milletvekillerimize
ve televizyonlarda bizi izleyen izleyicilerimize Sayın Bakanın bir teşekkür
konuşması olacak.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ADALET BAKANI CEMİL
ÇİÇEK (
Bu tasarının yasalaşması sırasında gösterdiğiniz
çaba, destek ve gayretten dolayı, teker teker tüm milletvekillerimize,
siyasî parti gruplarımıza ve komisyon çalışmalarında emeğini, katkısını
esirgemeyen hem Plan ve Bütçe Komisyonunun Başkan ve üyelerine, hem Avrupa
Birliği Uyum Komisyonunun Sayın Başkan ve üyelerine ve sabırla bu oturumları
yönetip bunun yasalaşmasında çaba gösteren, dirayet gösteren Başkanlık
Divanın Sayın Başkan ve üyelerine huzurunuzda teşekkür ediyorum.
Bu yasanın milletimize
hayırlı olmasını temenni ediyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, biz de, size ve şahsınızda
Hükümetimize, böyle bir tasarıyı Meclisimize getirip kanunlaşmasına vesile
olduğunuz için teşekkür ediyoruz.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 21.16
(x)
Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 21.25
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP
ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 116 ncı Birleşiminin Yedinci Oturumunu
açıyorum.
Çalışmalarımıza kaldığımız yerden devam edeceğiz.
Sayın milletvekilleri, 5 inci sırada yer
alan, Mardin Milletvekili Nihat Eri ve 4 Milletvekilinin; Sıvılaştırılmış
Petrol Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
III.
- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN
DİĞER İŞLER (Devam)
7.-
Mardin Milletvekili Nihat Eri ve 4 Milletvekilinin; Sıvılaştırılmış Petrol
Gazları (LPG) Piyasası Kanunu ve Elektrik Piyasası Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi ve Teknoloji Komisyonu
Raporu (2/813) (S. Sayısı: 1205) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 1205
sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde,
Anavatan Grubu adına İbrahim Özdoğan, Erzurum Milletvekili; Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına Tacidar Seyhan, Adana Milletvekili.
Şahısları adına konuşmacılar:
Recep Garip, Mücahit Daloğlu, Tacidar Seyhan ve İbrahim Özdoğan.
İlk söz, tasarının tümü
üzerinde, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan'a aittir; Anavatan Grubu
adına.
Sayın Özdoğan, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
1205 sıra sayılı Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanunu ve Elektrik
Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına
İlişkin Kanun Teklifi ve Sanayi, Ticaret, Enerji, Tabiî Kaynaklar, Bilgi
ve Teknoloji Komisyonu raporu üzerinde, Anavatan Partisi Grubu adına,
geneli üzerinde söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Yüce Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bu teklife sektör temsilcileri tepki göstermektedir. Birkaç yüz istasyonu
kurtaracak düzenleme sektördeki iç barışı bozacaktır. Çünkü, akaryakıtta
lisanslama işlemini geçen yıl tamamlayan Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu,
1 500'ü aşkın bayie 57 156'şar YTL ceza kesmiştir. Bayilerin isteği
üzerine, Enerji Bakanlığının, cezaların affedilmesi yönünde bir çalışma
başlattığı dile getirilmişti. 13 Haziran itibariyle LPG lisansı vermeyi
kesecek EPDK'nın, sektördeki 1 000'e yakın otogaz istasyonunu
kapatabileceği gündemdedir. Haziran itibariyle 6 000'e yakın LPG lisansı
başvurusunu kabul eden Enerji Üst Kurulu, bunların 5 000'e yakınını sonuçlandırmıştır.
1 000 civarındaki otogaz istasyonunun ise, noksanlıkları yüzünden, belgeleri
geri gönderilmiştir. Lisans alımının bitmesi, af anlamına gelecek bir
kanunî düzenlemenin yapılması yanlış olacaktır; çünkü, akaryakıt sektöründe
yapılamayan bir uygulamanın LPG'de yapılması doğru değildir.
(x) 1205 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Bu düzenleme
girişimine, LPG akaryakıt sektörünü temsil eden endüstri örgütleri ve
bayi sendikaları karşıdır. Sektörün çok büyük bir bölümünün karşı olduğu
bir düzenlemenin, kurallara uymamış olan birkaç yüz istasyonu kurtarmak
amacıyla yapılması uygun değildir. Bu konuda, öncelikle, EPDK'nın lisans
ve değerlendirme sürecinin tamamlanması gerekmektedir. Daha sonra,
konumuyla ilgili yeni yaklaşımlar ve ihtiyaçlar doğrultusunda öneri
getirilebilir.
Bu kanun teklifiyle,
noksanlıklarını tamamlamayan 900 kadar otogaz istasyonundan 300-400
kadarı kapanmaktan kurtulacaktır. Değişiklik sayesinde, bu tür istasyonlar,
işyeri açma ve çalışma ruhsatı olmadan 2007 sonuna kadar çalışabilme imkânına
kavuşmaktadır.
Geçtiğimiz yıl
yasalaşan Sıvılaştırılmış Petrol Gazları Piyasası Kanununa göre, piyasada
faaliyet gösteren şirketlerin, çevre ve toplum güvenliği açısından risk
oluşturmadığını ispat eden, işyeri açma ve çalışma ruhsatı gibi belgelerle
EPDK'ya başvurarak, lisans alma zorunluluğu getirilmişti. Bu kapsamda,
LPG piyasasında faaliyet gösteren 5 700 otogaz istasyonu olmak üzere, 6
000 kadar şirket, 13 Mart 2006 tarihine kadar EPDK'ya lisans başvurusu yapmıştı.
EPDK, kanunun verdiği yetkiyle, başvurusunu yaptığı halde evrakları eksik
olan şirketler için üç aylık eksüre vermişti. Edinilen bilgiye göre,
bugüne kadar noksanlıklarını tamamlayan yaklaşık 4 100 otogaz istasyonu
EPDK'dan lisans almaya hak kazandı.
Mevcut kanunun irdelenmesi
ve asıl yapılması gerekenler ise, Hükümet tarafından üç sene önce hazırlanan
LPG Piyasası Kanunu Tasarısı çalışmalarına konuyla ilgili meslek odaları davet
edilmemiştir. Hazırlanan tasarıda, sektör temsilcilerinin etkisiyle,
yalnızca LPG piyasasının gözetimine ve denetimine yönelik hükümler yer almıştır.
Bu tasarıyla, ruhsat
alacak LPG istasyonlarında afet olayları meydana gelirse sorumlusu kim
olacaktır? Milletin kürsüsünden burada soruyorum.
Akaryakıt istasyonları
ve LPG istasyonlarının oluşturduğu tehlikeleri görmezden gelemeyiz; can
ve mal güvenliği açısından -yeni akaryakıt ve LPG istasyonlarına imar mevzuatına
aykırı olarak izin verilmiştir- bunların kapatılması gerekmektedir.
Değerli milletvekilleri,
LPG istasyonlarının da akaryakıt istasyonlarının açılmasında aranan
tüm şartları sağlaması gerekmektedir. Bu tip kamu yararı ve toplum sağlığı
açısından çok büyük önem taşıyan işletmelerin yer seçimine ilişkin belirlenen
ölçütlerin bilimsel analiz ve saptamalar üzerinden hayata geçmesi sağlanmalıdır.
Bu planlama çalışmalarının yapılması şart koşulmalı ve imar planlarında
bu alanların LPG istasyonu, akaryakıt istasyonu alanı olarak belirtilmeleri
sağlanmalıdır. İmar planlarında bu amaçlarla ayrılmış yerlerin dışında
söz konusu tesislerin açılabilmesi engellenmelidir.
Diğer yandan, birçok
yerde akaryakıt ve LPG istasyonları birlikte aynı alan içinde bulunmaktadır.
LPG istasyonlarına birtakım hükümler uygulanıp, akaryakıt istasyonlarına
bu hükümlerin uygulanmaması hukuksal ve teknik açıdan ciddî sorunlara
yol açacaktır. Akaryakıt istasyonları içinde kaçak LPG istasyonlarının
oluşumu da engellenmelidir.
Bazı gaz istasyonlarına
af gibi düzenlemeler yapılacağına, bu
istasyonların olası risklerini en aza indiren düzenlemeler yapılmalıdır.
Akaryakıt ve LPG istasyonlarının oluşturacağı tehlikelerin önlenmesi ve
en aza indirilmesi planlama kararlarıyla mümkündür. Can ve mal güvenliğinin
sağlanması, sağlıklı çevrelerde yaşanması, imar planlarının usulüne uygun
biçimde hazırlanıp onanması zorunludur. Akaryakıt ve LPG istasyonlarının
yerleşim yerleri içinde uygun yer seçimi, bu alanlardan optimum biçimde
yararlanmak için planlama ayrıca bir ön şart olarak da değerlendirilmelidir.
Planlama şartlarının
yerine getirilmemesi halinde diğer ruhsatlar tek başına sorunu çözemeyecektir.
Planlama esasları, şehircilik ilkeleri ve kamu yararına göre yapılması
zorunludur. Toplum sağlığı açısından büyük önem taşıyan bu tür tesislerin yer seçimi, ilgili tüm standart ve ölçütler
oluşturulduktan sonra plan kararına bırakılmalı ve tesislerin planında
ancak LPG istasyonu, akaryakıt servis istasyonu olarak işaretlenmesi
halinde faaliyet göstermesine izin verilmelidir.
İmar Kanununda bu
konuda var olan sorunun giderilebilmesi amacıyla "konut dışı kentsel
çalışma alanları" tanımı içerisinde, yanıcı, parlayıcı, patlayıcı işlevler
içermeyen imalathaneler ve akaryakıt
istasyonlarının bir arada bulunmasından kaynaklanan çelişki giderilmelidir.
Bunun için "konut dışı kentsel çalışma alanları" tanımlaması
içerisinden "akaryakıt istasyonu" tanımı çıkarılmalı ve bu tesislerin
kendi özel gösterimi ve yapılaşma, yer seçim koşulları dışında hayata
geçebilmesi engellenmelidir.
Akaryakıt ve LPG
depolama, dolum, bayii ve istasyonlarında imar planı yapılmalı, planlamaya
ilişkin şartlar her biri için uygulanmalıdır. Mevcut kanundaki imar planı
yapımının sadece, otogaz bayileri ve istasyonlarına getirilmesi yetersizdir;
diğer akaryakıt ve LPG tesislerinin bütünü için getirilmelidir.
Yürürlükteki imar mevzuatı
açısından da bu tür tesislere imar planı yapılması zaten zorunludur. LPG ve
akaryakıt istasyonları, üretim, depolama, satış özelliklerinden dolayı,
insan-çevre sağlığı açısından yer seçimi, planlama ve denetlenmesinde
bir dizi ölçüt belirlenerek, titizlikle uygulanması gerekli olan bir
kentsel servis niteliği taşımaktadır.
LPG ve akaryakıt tesislerinin
yapılacak planlarda uygun yer seçiminin sağlanması için özel ilkeler
getirilmeli ve bunlar, yönetmeliklerde detaylı bir hale getirilmelidir.
Bu tesislerin yer
seçiminde ulaşım önemli bir faktördür. Bunun için, Karayolları Genel Müdürlüğünden
geçiş yolu izin belgesi alınması zorunluluğu hükme bağlanmalıdır. Bunun
dışında, yer seçiminde ulaşım açısından da değerlendirme yapılması gerektiği
belirtilmelidir.
Aynı yol güzergâhı
üzerinde ne kadar mesafe içinde LPG ve akaryakıt istasyonu bulunabileceği
de teknik açıdan tespit edilmelidir. Bu amaçla Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanlığı ilkeler tespit etmeli ve bu konuda görüşler vermelidir. Aksi
halde, ihtiyaç olup olmadığına bakılmaksızın, çok sık aralıklarla istasyonların
yapımı gerçekleşecektir. Bu durum ekonomik açıdan da önemli bir kayıptır.
Bulunan yolun genişliği, geçen araç sayısı ve yoğunluğa göre belli ölçütler
belirlenebilir.
Yürürlükte olan ve
karayolu kenarında yapılacak akaryakıt mesafelerine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanlığının 11 Eylül 1996 tarih ve 22754 sayılı Resmî Gazetede
yayımlanan tebliği bu açıdan bilimsel nitelik taşımamaktadır.
Şehir plancılarına istasyonlarla
ilgili bilimsel veriler verilmek suretiyle, konunun diğer veriler bütünlüğünde
değerlendirilmesi sağlanmalıdır.
LPG ve akaryakıt tesislerinin,
etrafında bulunan kullanımlarla birlikte düşünülmesi gerekmektedir. Özellikle
herhangi bir afet anında bu tesislerin patlamasıyla tehlikenin artmasına
neden olabilecek kullanımlara izin verilmemelidir. Bu alanların etrafında
diğer patlayıcı tesislere izin verilmemesi gereği de kanun çalışmalarında
dikkate alınmak mecburiyetindedir. Değerli arkadaşlar, aksi halde,
sanayi ve depolama alanları içerisinde ve çevresindeki diğer işlevler göz
önünde bulundurulmadan herhangi bir yerde açılabilecek LPG, akaryakıt istasyonları
yeni sakıncaları beraberinde getirecektir.
Sözgelimi bir kimyevî
nitelikli fabrika ile LPG istasyonu bir arada faaliyet gösterebilecek ya
da organize sanayi alanlarının sosyal tesisleri ya da sağlık, eğitim tesisleri
bitişiğinde LPG istasyonlarının açılması yönündeki hiçbir talep geri çevrilmeyecektir.
Bunun da ne kadar tehlikeli bir durum olduğunu vicdanlarınıza arz ediyorum.
Şüphesiz ki, bu tip toplu
bulunmayı gerektirecek alanlarda, LPG, akaryakıt istasyonu benzeri işlevler
yer almamalıdır. Bu durumu belirleyip uygulayacak olan da imar planlarıdır.
Bu tip bir planlama çalışması ve denetiminin dışlanması, mevcut, ruhsatsız
ve toplum sağlığı açısından sakıncalar taşıyan yerlerde yer seçmiş LPG
istasyonlarının yasallaştırılması yönünde bir çabayı içeren bu tasarı
yasalaşmamalıdır.
Özelikle yoğun yerleşim
yerlerinin bulunduğu kent merkezleri içinde bu tür istasyonlara izin
verilmemelidir. Güvenlik mesafeleri ve sağlık koruma bantlarıyla kuşatılmalıdır.
Akaryakıt ve LPG tesisleri, Gayri Sıhhi Müesseseler Yönetmeliğine tabi olmasına
rağmen, bu Yönetmelik hükümlerine uygun olarak sağlık koruma bantlarının
uygulamada belirlenmediği görülmektedir. Bu nedenle, kanunda hangi
tesislerin birinci ve ikinci sınıf gayri sıhhi müessese olduğu kanunla
öngörülmelidir. Koruma bantlarının da yeterli mesafede tespit edilmediği
uygulamada karşılaşılan diğer bir sorundur. Bu konuda yeterli ve bilimsel
mesafeler konulmamaktadır.
Kanunda sağlık koruma
mesafelerinin hangi ilkelere göre tespit edileceği de hükme bağlanmalıdır.
Ayrıca, LPG ve akaryakıt tesislerinin birbirlerine, okul, sağlık gibi
umumî hizmet tesislerine, yerleşme yerlerine, yollara ne kadar uzaklıkta
olması gerektiğine ilişkin güvenlik mesafelerinin belirlenmesi de zorunludur.
Tesislerin niteliğine göre, mesafe şartları da farklılaşmalıdır. Kanunda
ilkeler belirlenmeli, yapılacak yönetmelikte detaylandırılmalıdır.
Güvenlik mesafeleri ve
sağlık koruma bantlarının kapsayacağı alanda mülkiyet sorunları çözümlenmelidir.
Kişilerin mülkiyet haklarının sınırlandırılmaması için, bu alanların
satın alınacağı veya kiralanacağı kanunda yer almalıdır.
Bu şartlar yerine
getirildikten sonra yapılacak planlarda mesafeler işaretlenmelidir. Bu
mesafeler içinde, kanunda yer alan kullanımlar dışında hiçbir kullanıma
izin verilmemelidir. Bu durumda, insanların ve çevrenin korunması mümkün
olacak ve sorun temelden çözümlenebilecektir.
Akaryakıt ve LPG alanları
içinde ticarete izin verilmemelidir. "Akaryakıt istasyonu" ya da
"konutdışı kentsel çalışma alanları" tanımı kapsamında kurulmuş
akaryakıt ya da LPG istasyonları içerisinde yapılabilen ticarî ünitelerden
toplu bulunmayı gerektirecek sosyal tesis, alışveriş merkezi, süpermarket,
düğün salonu gibi işlevler böylesi tehlikeli alanlar içerisinden ayıklanmalıdır.
Bu bakımdan, LPG akaryakıt istasyonları içerisindeki ünitelerden, zorunlu
olması halinde, yalnızca servis, bakım, yönetim, küçük çaplı bakkal
bulunabilmeli, bunun dışındaki ticarî işlevlerin bu alanlar içerisinde
bulunamayacağı kanunda yer almalıdır.
Kanun teklifinde buna
ilişkin getirilen hükümler de yerinde görülmektedir.
LPG akaryakıt istasyonları
içerisindeki ticarî ünitelerde ne gibi faaliyetlere izin verilebileceği
konusunda, belediyelerin küşat, işletme ruhsatı birimlerinin uyarılması
sağlanmalı, uzun vadede bu birimlerin imarla ilgili birimlerle eşgüdüm
içerisinde çalışmasını sağlayabilecek düzenlemeler araştırmalıdır.
Değerli arkadaşlar,
unutulmamalıdır ki, birçok ruhsatlı benzin istasyonu alanı içerisinde,
imar planıyla verilen inşaat alanı içerisinde kalan ticarî birimlere,
yukarıda vurgulanan hassasiyet gözardı edilerek, ruhsat verilebilmektedir.
Böylesi bir ticarî işlevleri
sınırlama, yönlendirme çabası olmaması ve birimlerarası eşgüdüm eksikliği
her açıdan yasal göründüğü halde, telafisi imkânsız sakıncalara yol
açabilen tesislerin açılıp, işletilmesine neden olmaktadır.
Sorun, yalnızca ruhsatsız
LPG istasyonlarında olmadığı, konunun akaryakıt istasyonlarından
bağımsız düşünülmemesi gerektiği unutulmamalı ve ruhsatlı-ruhsatsız tüm
LPG akaryakıt istasyonlarının tüm bu hassasiyetler üzerinden yeniden
değerlendirilmesi ivedilikle sağlanmalıdır.
LPG ve akaryakıt istasyonuna
yönelik plan değişiklikleri yapılması engellenmelidir; çünkü, yürürlükte
bulunan imar planlarının birçoğunda kamu yararına aykırı olarak plan
değişiklikleri kolaylıkla yapılmakta ve hiçbir kurala uyulmamaktadır.
Yapılan plan değişiklikleriyle,
bazı kişilere ayrıcalık oluşturulmakta, rant aktarılmaktadır. Özellikle,
ticaret, yeşil alan, spor gibi sosyal ve teknik altyapı alanlarında bu tür
değişikliklere gidilmektedir. Yapılan plan değişiklikleri planlama ilkelerine
aykırı olarak yapılmaktadır.
Bu tesisler can ve mal
güvenliği açısından çok büyük tehditler içermektedir. Bu nedenlerle,
LPG ve akaryakıt istasyonlarına ilişkin plan değişiklikleri zorlaştırılmalıdır.
Mevcut tesisler yeniden gözden geçirilmelidir.
Değerli arkadaşlar,
kentlerimizin içinde bulunan tüm akaryakıt ve LPG istasyonları için, her
kent için ayrı ayrı kurulacak LPG akaryakıt inceleme komisyonlarınca bir
envanterin çıkarılması zorunlu tutulmalıdır. Bu envanter uyarınca ilgili
tüm mevzuat hükümlerine uygun olması nedeniyle ruhsat almış olsa dahi,
kentteki konumu, çevre ilişkileri uyarınca LPG istasyonları için aranan
şartları sağlayamayan, konut alanları içinde kalmış, gerekli sağlık,
güvenlik, koruma bandı bulunmayan, üzerinde veya güvenlik şeridi içinde
tesise ait servis, bakım, yönetim yapıları dışında yapı ya da işlev barındıran
tüm istasyonların, olası tehlikeleri ve telafisi imkânsız sakıncaları
göz önünde bulundurularak, her türlü maliyeti karşılanıp faaliyetlerinin
durdurulması uygun bulunacak ve ilgili mevzuat uyarınca sakınca görülmeyen
alanlara taşınması sağlanmalıdır.
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
ek 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayın efendim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Hiç şüphesiz, böylesi
bir işlem, Hazine ya da orman arazilerinin veya kent merkezindeki okulların
satışı anlamında, kamuya para girişi sağlayamayacaktır; ancak, kamuya
düşen temel görev, gerek doğal miras alanlarının ve gerekse kamuya ait tüm
değerlerin tüketilerek, oluşturduğu düşünülen bu özel alanların işgalcilerine
ödül verircesine satılması yerine, kentlerde kamu yararı ve toplum sağlığı
açısından çok önemli sorunları, LPG akaryakıt istasyonlarının faaliyetlerinin
durdurulup, sağlıklılaştırılması gibi çözmek olmalıdır.
LPG Yönetmeliğinin
yürürlüğe girmesinden önce açılmış, yönetmelik ve TS 11939 standardına
aykırı unsurlar taşıyarak, ruhsatlı ya da ruhsatsız faaliyet gösteren
LPG istasyonlarından, ruhsatlı olup, yer seçimi, konumu ve faaliyet gösterdikleri
alanlarda yakın ilişki içinde bulundukları kentsel kullanımlar göz
önünde bulundurulduğunda…
(Mikrofon otomatik
cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
size teşekkür ediyorum.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Ben de teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Sağ olun.
Sayın grup başkanvekili
arkadaşlarım, şu anda konuşacak olan arkadaşlar var tümü üzerinde, maddeler
üzerinde. Sayın Fatsa,
Sayın Topuz?..
EYÜP FATSA (Ordu) - Süre bitene kadar devam edelim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bitene kadar devam edelim.
BAŞKAN - LPG kanunu?..
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Evet.
BAŞKAN - O zaman,
Genel Kurulun onayını alacağım.
Kanun tasarısının…
SÜLEYMAN SARIBAŞ (
BAŞKAN - Sayın Seyhan?..
TACİDAR SEYHAN (
BAŞKAN - Sayın Seyhan, o zaman, sizin konuşmanızın
bitimine kadar tamamlayayım veya...
Buyurun Sayın Seyhan.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, tartışma
konusu olmasın. Sayın Tacidar Seyhan'ın konuşmasına kadar
devam edelim.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Sayın
Tacidar Seyhan grup adına konuşmayı yapacaktır,
tasarının tümü üzerinde.
Sayın Seyhan'ın konuşmasını tamamlayıncaya
kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza
sunuyorum:
Sayın Seyhan, buyurun efendim.
CHP GRUBU ADINA
TACİDAR SEYHAN (
Bu kanunu çıkarma
amacımız, güvenlik ve Türk Standartları Enstitüsünün gereklerini yerine
getiren LPG istasyonlarının imar alanlarının belirlenmemesinden dolayı
ruhsat alamayanların mağduriyetinin önüne geçmektir. Biz yeni bir LPG piyasası
kanunu düzenlemiyoruz. Zaten, sektöre bir düzenleme
getirebilmek için LPG Kanununu çıkardık. Bu kanunu çıkarmamızdaki
amaç, şu ana kadar imar planlarını yapamayan
belediyelerin GSM verememiş olmasından dolayı 1 250 istasyon kapanma noktasına
gelmiştir. Bu istasyonların belli bir süre daha imar planları düzenleninceye
kadar faaliyetlerini sürdürebilmeleri için, TSE
koşullarını ve teknik koşullarını yerine getirmek kaydıyla geçici lisans
verilmesini oyluyoruz. Bu, bir af değildir. Bu,
imardan dolayı mağdur duruma düşmüş insanların işlemler tamamlanıncaya
kadar imar gereği düşünülmeden geçici lisansa kavuşturulmasıdır.
Zaten, imar belediyenin genel sahası içerisinde değilse, bu
geçici lisans kesin lisansa çevrilemeyecektir; ama, biz, bu sahanın imara
girip girmediğini bilmeden, müktesep hak kazanmış istasyonlarımızı bugün
kapanmaya mahkûm edip buradaki çalışanları sokağa atarsak, burada çok olumsuz
bir şey yapmış oluruz. Biz, bu kanunda, son fıkraya, özellikle 1 inci
maddenin son fıkrasında "imar planlarının tamamlanması için"
ibaresini, imar planlarının tamamlanmasıyla çalışma ruhsatı ve işyeri açma
ruhsatı alabileceklere 31.12.2007'ye kadar bir uzatma istiyoruz. Bu uzatma, tekrar ediyorum, Türk Standartları Enstitüsünce
tanımlanan standartlara uygunluğun yerine getirilmesi koşuludur ve bu istasyonların
güvenlik nedenine, koşuluna uyma koşuludur. Bunların ikisini birlikte
yerine getirenlere biz bir uzatma veriyoruz; hem EPDK'nın
hem belediyelerin yanlış bir uygulama yapmaması için kanuna açıklık
getiriyoruz. TSE'nin belirlenme yetkisi EPDK'dadır, lisansların
verilme yetkisi EPDK'dadır. İnsanlarımızı belediyelerin önünde standart/standart
dışı şeklinde ayrıştırmanın önüne geçmek için bu kanuna açıklık getiriyoruz;
hem sorunu çözüyoruz hem açıklık getiriyoruz. Aksi halde,
biz, belediyeleri, bu insanlarla karşı karşıya getirip çözüm yolları için
farklı yollara başvurmaları için insanları teşvik ederiz. Bizim görevimiz sorunu çözmektir, bizim görevimiz insan sağlığına
uygun olan yerleri oluşturmaktır. Zaten bu kanunda
o çerçeve belirlenmişti. Bugün burada güvenlik
çerçevesini konuşuyor olmanın kanunun mantığıyla hiçbir alakası yoktur.
Zaten, jandarma, güvenlik gereklerine uymayanı
kapatıyor, mahkemeler hapis cezası veriyor. Bugün,
hapis cezası almış ve kapanmış yüzlerce istasyon var; ama, burada bir
düzenleme yapılacaksa, bugün, müktesep haktan dolayı şehrin merkezinde
de lisans almış benzin istasyonları da var, otogaz istasyonları da var.
Bunlar kapatılacaksa dahi belediyelere görev düşüyor. Ellerindeki hazine arazilerini imar planlarına göre düzenlesinler,
bu millete bir iyilik yapsınlar.
Gelin, sizin için, müktesep hak kazanmışsınız, verebileceğimiz
yerler buralar desinler. Oraları insanların ayaklarının
altından çekip, o insanları da mağdur etmeden istasyonların yerini
değiştirsinler. Bizi de burada bu işe aracı kılmasınlar.
Bu sorun belediyelerin sorunu haline gelmiştir.
Ben, bu kanunun desteklenmesini
ve kısa sürede görüşülmesini Genel Kuruldan rica ediyorum; çünkü, 1 250 istasyona
gaz verme kesilmiş, bunların lisans süreleri bitmiş, iki gündür bu istasyonlar
gaz alamıyor.
Sektörü yeni sıkıntıya sokmamak için, bugün, lütfen, bu
kanunu Genel Kuruldan geçirelim ve bu istasyonlarımızın mağduriyetinin
önüne geçelim.
Saygılar sunuyor,
teşekkür ediyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Seyhan, teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şu
anda şahısları adına konuşma yapacak olan arkadaşlarımıza
süre kalmamıştır.
Sizlere grup başkanvekilleri
olarak söylediğimde, bazı arkadaşlarımız, çalışma süresinin sadece bu kısa
bölümüyle ilgili olarak onay alınmasını istemişlerdir.
Bütün bunları göz önüne alarak, çalışma
süremizin de dolduğunu dikkate alarak, sözlü soru önergeleri ile diğer
denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 20 Haziran 2006 Salı günü saat
15.00'te toplanmak üzere birleşimi kapatıyorum.
Sizlere ve bizleri izleyen bütün milletimize
hayırlı geceler ve hayırlı bir hafta sonu diliyorum.