BIM 2 16 2006-07-07T13:51:00Z 2006-07-07T13:51:00Z 80 46234 263536 TBMM 2196 527 323640 9.3821 21 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22 CİLT: 123                                                          YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

115 inci Birleşim

14 Haziran 2006 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II. - GELEN KÂĞITLAR

III. - YOKLAMALAR

 IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı

2.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, UNESCO'nun 2007'yi Mevlânâ Yılı ilan etmesine ve Hz. Mevlânâ'nın tasavvufî düşünceleri ile eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Siirt Milletvekili Öner Ergenç'in, Türk Kızılayının kuruluşunun 138 inci yılı münasebetiyle, kurumun faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 32 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/30)

2.- Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu  ve Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli iddiaların araştırılarak TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/372)

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

 

1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/961) (S. Sayısı: 1176)

2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/982) (S. Sayısı: 1177)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206)

 

VI.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Hükümetin ve salt çoğunluğunu sağlayan komisyonun katıldığı bir önerge hakkında önerge sahibine söz verilmemesi üzerine, Başkanın tutumu hakkında

IX.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bankacılık sektöründe yabancılara yapılan satışlarla ortaya çıkan sorunlara ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13952)

2.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, Jandarma Genel Komutanlığı ile imzalanan bir protokolün iptal edilip edilmediğine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/13963)

3.- Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, zehirli atıkların bertarafına ve çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/13964)

4.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Tekirdağ-Çorlu'daki 23 Nisan kutlamalarında bazı öğrencilerin kıyafetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/14021)

5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, özel kalem müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/14023)

6.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya İl Millî Eğitim Müdür Yardımcısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/14026)

7.- Denizli Milletvekili Mehmet YÜKSEKTEPE'nin, İLKSAN'a ilişkin sorusu Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/14029)

8.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, Türkiye Jokey Kulübünün kiraladığı AOÇ arazisi üzerinde gerçekleştirmek istediği bir tasarrufa,

- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, doğal afetlerden zarar gören çiftçilere,

- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Çeltik-İshakuşağı Köyündeki Hazine arazilerine,

- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMO'da yapılan bazı personel görevlendirmelerine,

İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in cevabı (7/14240, 14241, 14242, 14243)

9.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, ihale ilanlarıyla ilgili düzenleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14253)

10.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Bingöl Orman Müdürlüğünün kapatılma nedenine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/14267)

 

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.

 

Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş, Iğdır'da pancar üreticilerinin ve hayvancılıkla uğraşanların karşılaştıkları sorunlar ile alınması gereken tedbirlere,

Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün, dünyanın yedi harikasından biri olarak kabul edilen ve Muğla ili Bodrum İlçesinden İngiltere'ye götürülen Mausoleion'un ülkeye tekrar ne zaman kazandırılacağına, SİT alanı içinde bulunan bazı koylara inşaat izni verilmesinin sakıncalarına,

Adana Milletvekili Recep Garip, Cahit Zarifoğlu ve Cemil Meriç'in ölüm yıldönümlerinde, eserlerine ve edebî kişiliklerine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

 

Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 32 milletvekilinin, arkeolojik değerlerin korunmasında ve müzelerin güvenliğinde yaşanan sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/371),

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 32 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları ve Donatım Dairesi Başkanlığınca yapılan ihalelerin hukuka uygunluğunun araştırılması (10/370),

Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı bildirildi.

 

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail Alptekin'in, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Bangladeş Parlamento Başkanı Muhammad Jamuriddin Sincar'ın, Bangladeş'e resmî davetine icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi kabul edildi.

 

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

7 nci sırasında yer alan 952 sıra sayılı Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun Tasarısı ve Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan ve Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ile 12 milletvekilinin Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun Tekliflerinin bu kısmın 5 inci sırasına, 291 inci sırasında yer alan 1040 sıra sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı sırasına alınmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;

355 inci sırasında yer alan 1192 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 4 üncü sırasına, 364 üncü sırasında yer alan 1205 sıra sayılı kanun teklifinin 6 ncı sırasına, 361 inci sırasında yer alan 1202 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 358 inci sırasında yer alan 1199 sıra sayılı kanun teklifinin 8 inci sırasına, 360 ıncı sırasında yer alan 1201 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 363 üncü sırasında yer alan 1204 sıra sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 46 ncı sırasında yer alan 945 sıra sayılı kanun tasarının 11 inci sırasına, 359 uncu sırasında yer alan 1200 sıra sayılı kanun teklifinin 12 nci sırasına, 290 ıncı sırasında yer alan 933 ve 933'e 1 inci ek sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 297 nci sırasında yer alan 1057 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 362 nci sırasında yer alan 1203 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 48 inci sırasında yer alan 662 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 344 üncü sırasında yer alan 1159 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 15 inci sırasında yer alan 949 sıra sayılı kanun teklifinin 18 inci sırasına, 356 ncı sırasında yer alan 1193 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına, 7 nci sırasında yer alan 952 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına, 288 inci sırasında yer alan 1037 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci sırasına, 291 inci sırasında yer alan 1040 sıra sayılı kanun tasarısının 22 nci sırasına, 292 nci sırasında yer alan 1041 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü sırasına, 16 ncı sırasında yer alan 922 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü sırasına, 14 üncü sırasında yer alan 1086 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci sırasına, gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 48 saat geçmeden 5 inci sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 13.6.2006 Salı ve 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine, 13.6.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; ayrıca, Genel Kurulun 13.6. 2006 Salı ve 14.6.2006 Çarşamba günleri 15.00-23.00, 15.6. 2006 Perşembe günü 14.00-22.00 saatleri arasında çalışmasına; 1192 sıra sayılı kanun teklifinin 1 ilâ 20 nci maddelerin birinci bölüm, 21 ilâ 38 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 23 üncü maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ geçici 4 üncü maddeleri ile 24 ilâ 41 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1202 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 8 inci maddelerinin birinci bölüm, 9 ilâ 16 ncı maddelerinin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1201 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 18 inci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ geçici 3 üncü maddeleri ile 19 ilâ 31 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 945 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 15 inci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 4 üncü maddeleri ilâ 16 ilâ 31 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 933 ve 933'e 1 inci ek kanun tasarısının 1 ilâ 25 inci maddelerin birinci bölüm, 26 ilâ 50 nci maddelerin ikinci bölüm, 51 ilâ 75 inci maddelerin üçüncü bölüm, 76 ilâ 97 nci maddelerin dördüncü bölüm, 98 ilâ 103 üncü maddeler ile 98 inci maddeye bağlı ek 15, 16, 17, 18 ile 99 uncu maddeye bağlı geçici 19 ilâ 20 nci maddelerin de beşinci bölüm olmak üzere beş bölüm, 1057 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 30 uncu maddelerin birinci bölüm, 31 ilâ 58 inci maddelerin de ikinci bölüm, 59 ilâ 71 inci maddeler ile 69 uncu maddeye bağlı ek 3 üncü ve 4 üncü maddeler, geçici 6 ncı madde ile geçici 1, 2, 3 ve 4 üncü maddelerin de üçüncü bölüm olmak üzere üç bölüm, 662 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 20 nci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 2 nci maddeler ile 21 ilâ 43 üncü maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm , 1159 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 19 uncu maddeler ile 12 nci maddeye bağlı (38)A, (38)B, (38)C maddelerin birinci bölüm, 20 ilâ 40 ıncı maddeler ile 20 nci maddeye bağlı geçici 10, 11, 12 nci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1193 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 19 uncu maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 2 nci maddeler ile 20 ilâ 33 üncü maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1037 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 15 inci maddelerin birinci bölüm geçici 1 inci madde ile 16 ilâ 31 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1040 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 9 uncu maddelerin birinci bölüm, geçici 1 inci madde ile 10 ilâ 16 ncı maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1041 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 20 nci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 5 inci ile 21 ilâ 41 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 922 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 13 üncü maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 4 üncü madde ile 14 ilâ 24 üncü maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1086 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 21 inci maddelerin birinci bölüm, 22 ilâ 26 ncı maddeler ile 22 nci maddeye bağlı yeni eklenen 66 ilâ 74 üncü maddeler ile geçici 1 ve 2 nci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm halinde İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve bölümlerinin ekteki cetvellerdeki şekliyle olmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;

İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, Devlet Memurları Kanununa Ek Madde Eklenmesine İlişkin (2/763),

Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Özel Eğitim Kurumları Odası Kurulmasına Dair (2/238),

Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;

Açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2 nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),

3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı:1147),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

 

İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan:

4 üncü sırasına alınan, Kurumlar Vergisi Kanunu Tasarısı ve Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık ve 47 Milletvekilinin; Kurumlar Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (1/1170, 2/719) (S. Sayısı 1192), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

 

5 inci sırasına alınan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının (1/1158) (S. Sayısı: 1206), tümü üzerinde bir süre görüşüldü.

 

14 Haziran 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 22.58'de son verildi.

 

 

 

 

 

 

Nevzat Pakdil

 

 

 

Başkanvekili

 

 

Bayram Özçelik

 

Mehmet Daniş

 

Burdur

 

Çanakkale

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

 

 

Kırklareli

 

 

 

Kâtip Üye

 

 

 

 

 

 

 

 

No: 161

 

II.- GELEN KÂĞITLAR

14 Haziran 2006 Çarşamba

Meclis Araştırması Önergesi

1.- Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer ABUŞOĞLU ve Malatya Milletvekili Süleyman SARIBAŞ'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli iddiaların araştırılarak TRT'nin asli görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/372) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/6/2006)

Genel Görüşme Önergesi

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE ve 32 Milletvekilinin Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/30) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/6/2006)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

14 Haziran 2006 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim; konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet, bu konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır. 

Gündemdışı ilk söz…

Bunu belirtmeden önce, dün uyguladığımız şeyi bugün de uygulayacağımı belirtmek istiyorum. Grup adına veya şahıslar adına konuşacak olan arkadaşlara sadece ek 1 dakika süre verilecektir. Arkadaşlarımızın buna riayet etmelerini özellikle istirham ediyorum.

Gündemdışı ilk söz, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunları hakkında söz isteyen, Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'e aittir.

Sayın Melik, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı

MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunlarına ilişkin düşüncelerimi ifade etmek üzere gündemdışı söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 1 750 000 dekar büyüklüğündeki Ceylanpınar Tarım İşletmesi, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü kapsamındaki en büyük işletmedir. Osmanlı dönemindeki toprak düzenine göre has arazisi olarak işletilen bu topraklar, cumhuriyetle birlikte devlet üretme çiftliği kapsamına alınmış ve 1943 yılından itibaren de çiftlik olarak tanzim edilmeye başlanmıştır. Yalnız, çiftliğin sınırları tespit edilirken, bu bölgede çok uzun yıllardan beridir yaşayan, geçimini hayvancılıkla sağlayan, bizlerin kısaca "göçer" dediğimiz insanların varlığı gözardı edilmiştir. Günümüzde, başta Hamik, Sofra, Göle ve Gellegöç olmak üzere, toplam 25 yerleşim biriminde hayvancılık yaparak yaşamlarını sürdürmeye çalışan, sayıları şu anda yaklaşık 470 aile ve 4 000'e ulaşan insanlarımız, çiftliğin kurulmasından itibaren ve özellikle de 1990'lı yıllardan sonra idareyle çok ciddî sorunlar yaşamaya başlamışlardır. İdare, göçerleri işgalci olarak nitelendirirken, göçerler de asırlardır bu bölgede yaşadıklarını, bu araziler üzerinde hakları olduğunu, tapulama tespitleri sırasında haklarını savunamadıkları için bugün bu duruma düştüklerini iddia etmektedirler.

Değerli milletvekilleri, gerek 22 nci Dönemde KİT Komisyonunun Ceylanpınar Tarım İşletmesine yaptığı geziyle ilgili tutanaklar olsun gerekse başta Ceylanpınar Kaymakamlığı olmak üzere bütün resmî birimlerin verdiği raporlarda olsun "göçer" dediğimiz bu Türkiye Cumhuriyeti vatandaşlarının 19 uncu Yüzyıl şartlarında yaşadıkları açıkça belirtilmektedir; çünkü, bu vatandaşlarımız idarece işgalci olarak kabul edilmekte, dolayısıyla, başta eğitim, sağlık, su, yol olmak üzere, hiçbir hizmet bunlara götürülmemektedir. Çevre ilçelerde kendini bir mahalle veya köye kaydettiremeyenlerin, nüfus cüzdanları olmadığı için, birçoğu yeşilkart dahi alamamaktadır. 2005 yılı öğretim yılı itibariyle bu yerleşim yerlerinde yaşayan yaklaşık 500 çocuk, hiç okula başlayamamıştır. Bu yerleşim birimlerindeki evlerin çok büyük çoğunluğunda tuvalet dahi yoktur. İşgalci olarak kabul edildikleri için, tuvalet yapmalarına dahi izin verilmemektedir. 2005 yılı haziran ayında Hamik yerleşim yerinde buğday saplarını koymak amacıyla 1 metre yüksekliğinde bir yer yaptığı için İsmail Demir isimli vatandaş, çiftliğin bekçileri tarafından bütün köy halkının gözleri önünde vurularak öldürülmüştü. Vuranlardan hiçbiri tutuklu değildir; ancak, olaya şahitlik etmek isteyen bazı yerel bekçiler derhal başka tarım işletmelerine sürgüne gönderilmişlerdir. Gerçi, göçerlerin eğitim sorunlarının çözümü için çiftlik sınırları dışında iki alana okul yapılması için Sayın Millî Eğitim Bakanı söz ve talimat vermişlerdir. Yöre insanları, 2006-2007 öğretim yılında, çocuklarını yeni açılacak bu okullara göndermeyi dört gözle beklemektedirler.

Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl, özellikle Hamik Köyünden İsmail Demir'in öldürülmesinden sonra, KİT Komisyonu kapsamında benim de davet edildiğim ve çalışmalarına katıldığım bir komisyon kurulmuştu. Komisyonun yaptığı uzun çalışmalardan sonra, göçerlerin sorununa köklü bir çözüm getirilebilmesi için yasa değişikliği gerektiği, bunun için de 2510 sayılı İskân Kanununa bir madde eklenerek sorunun çözülebileceğine karar verilmiş, bu amaçla da bir taslak hazırlanmıştı; ancak, bu çalışmaların üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bir sonuca varılamamış ve derhal de dosya rafa kaldırılmıştır.

Değerli arkadaşlar, Türkiye ilginç bir ülkedir. Aslında, ülkede bir şey yoktur da, ülkeyi yönetenler tuhaftır. Bunları niye söylüyorum; bakın, şimdi, Ceylanpınar göçerleri söz konusu olduğu zaman ilgili-ilgisiz herkes bölgenin stratejik önemi ve güvenlik kaygılarını öne sürmektedir. Eğer ilgilenirseniz, lütfen, tutanakları açın, okuyun, bu iddiaları açıkça göreceksiniz; ama, Ceylanpınar'ın da güney sınırını çizen mayınlı sahanın yabancı firmalara kırkdokuz yıllığına yap-işlet-devret modeliyle verilmesi kararından ya haberdar değildirler veya daha kötüsü, Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türk vatandaşları için yapılacak bir düzenlemenin Türkiye'nin güvenliğini etkileyeceğini, daha doğrusu, bu vatandaşlarımızın, sınırın sıfır noktasını boydan boya elinde tutacak olan, ne olduğu belli olmayan yabancı firmalardan ülke için daha tehlikeli olduğu görülmektedir.

Değerli milletvekilleri, bu bölgede yaşayan insanların büyük bölümü, daha bu işletme oluşturulmadan yıllar öncesinden beri bu bölgede oturmaktadırlar. Bunları işgalci olarak nitelendirmek biraz haksızlık olmaktadır. Göçerlerin tarım işletmesi alanı içinde bulunmalarının kendilerine göre nedenleri vardır; ama, acaba, Atatürk Orman Çiftliğini işgal eden kişi veya kurumların geçerli nedenleri nelerdir; yoksa, onların babaları ve dedeleri de Atatürk Orman Çiftliği alanında koyun mu otlatmaktaydı?! Göçerlere işgalci diyenlerin, Türkiye Cumhuriyetinin ve özellikle Ankara'nın simgesi olan Atatürk Orman Çiftliğinde şimdiye kadar yapılan arazi yağmasını unutmamalarını ve bundan sonra planlanan arazi talanını önlemek için ne tür tedbirler alacaklarını iyice düşünmelerini öneriyorum. Ama, benim başka bir teklifim var: Gelin, önce, Atatürk Orman Çiftliği içindeki tüm işgalcileri, ama tümünü, yani, şu kadar yıllığına, kırkdokuz, ellidokuz yıllığına çiftliğin arazisini kiralayıp tesis yapanlar da dahil dışarı atalım, Atatürk Orman Çiftliğini temizleyelim, ardından da Ceylanpınar arazisi içindeki göçerleri kovalayalım.

Değerli milletvekilleri, bütün Türk Halkı gibi Ceylanpınar göçerleri de sorunlarının çözüm yerinin ve adaletin dağıtıldığı merciin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğu yönündeki inançlarını halen muhafaza etmektedirler. Bu nedenle, Afgan göçmenlerini, Ahıska Türklerini yerleştiren Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Ceylanpınar göçerlerine bir yer bulması şarttır.

Bu arada, ben buradan Hamik halkı adına Sayın Adalet Bakanına seslenmek istiyorum; İsmail Demir'in katillerini bulun ve cezalandırın ki, kamu vicdanı huzura kavuşsun.

Değerli arkadaşlar, üzülerek söylüyorum ki, ben, bu sorunun Hükümet tarafından ciddîye alınarak çözüleceğine inanmıyorum; ama, ülkemizin acı gerçeklerinin ve vatandaşımızın içler acısı durumunun bir kez daha tutanaklara geçmesini istiyorum; çünkü, üçbuçuk senedir GAP Projesinin en büyük sulama alanı olan…

BAŞKAN - Sayın Melik…

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Bitiriyorum.

BAŞKAN -  Hayır, bitiriyorsunuz da, sistemde bir arıza oldu, benim bildiğim kadarıyla şu anda 10 dakikaya yakın bir konuşma oldu; ama, sistemde arıza olduğu için ben de sözünüzü kesmek istemedim.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Son cümleyi söyleyeyim mi?

BAŞKAN - Buyurun, buyurun.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Son cümleyi söyleyeyim mi? İstemiyorsanız keseyim yani.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Çünkü, üçbuçuk senedir GAP Projesinin en büyük sulama alanı olan Harran Ovasını Türkiye'ye bağlayan Akçakale-Urfa arasındaki 50 kilometrelik yolu bile bitiremeyen bir Hükümetin, daha karmaşık bir konuyu çözmeye çalışacağına inanmıyorum.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Melik.

Gündemdışı konuşmaya, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Gündemdışı konuşmayla ilgili kısaca bilgi vermek isterim.

Ceylanpınar Tarım İşletmesi, Türkiye'deki, Bakanlığa bağlı tarım işletmelerinin en büyüklerinden bir tanesidir ve burada bir göçer sorunu da vardır. Ancak, göçer sorunu, elli yıllık hukukî, sosyal ve ekonomik boyutları olan da bir sorundur. İlk defa 1995 yılında Başbakanlık Yüksek Denetleme Kurulu tarafından rapora alınmış, daha sonra her yıl raporda yer almasına rağmen, bugüne kadar da kesin bir çözüme kavuşturulamamıştır.

Hükümetimiz döneminde bu sorunu yerinde tespit edip, çözmek amacıyla KİT Komisyonu toplantısı ve devletin ilgili birimleri bir araya gelmek suretiyle, buna bir köklü çözüm bulma yoluna gitmiştir. Bu statüde olan vatandaşlarımızın hem barınma hem iştigal alanlarıyla ilgili olarak kendilerine her türlü imkânı sağlayabilmek noktasında nasıl bir çözüm bulunabilir, bu toplantılarda tartışılmış, sonuçta bir karara da varılmıştır.

Şimdi, önümüzdeki günlerde, bu konuyla ilgili olarak, arkadaşlarımızın, devletin ilgili birimleriyle beraber hazırlamış olduğu kanun tasarısı ya da teklifi -tasarı tarzında da gelebilir, teklif tarzında da gelebilir- Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna gelecektir. Böylece, yarım asrı aşan bir zamandan beri Türkiye'nin önünde bir sorun olarak kalan bu konu, kökten bir çözüme kavuşmuş olacaktır. Bunu yaparken, hak, hukuk, adalet duyguları içerisinde bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Kanun tasarısı huzurlarınıza geldiğinde, hiç şüphesiz, buradaki değerli arkadaşlarımızın ve bu konuyu açıklamamıza fırsat veren çok değerli milletvekilimizin de katkısıyla, bu sorun kökten çözülmüş olacak, bir daha bu konuya tekrar dönme imkânımız da kalmayacaktır.

Kısaca bu açıklamayı yapmayı ve size bilgi sunmayı görev saydım; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Gündemdışı ikinci söz, UNESCO'nun 2007 yılını Hazreti Mevlânâ Yılı olarak kabul etmesiyle ilgili söz isteyen, Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'ya aittir.

Sayın Ünaldı, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

2.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, UNESCO'nun 2007'yi Mevlânâ Yılı ilan etmesine ve Hz. Mevlânâ'nın tasavvufî düşünceleri ile eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; UNESCO'nun 2007 yılını Mevlânâ Yılı ilan etmesi dolayısıyla, gündemdışı söz aldım; bu konuda düşüncelerimi sizlerle paylaşmak, sizlere arz etmek istedim. Öncelikle, hepinize, en iyi dileklerle selam ve saygılar sunarken, söz verdiği için Sayın Başkana teşekkür ederim.

Maksadım, çok önemli bulduğum, 2007 yılının Mevlânâ Yılı ilan edilmesi olayını, duymamış olanlara duyurmak, unutanlara hatırlatmak, aklında tutup heyecan duyanlarla duygularımızı paylaşmaktır. Ayrıca, zamanın değerlendirilmesi için gündemde tutmak da, işin diğer yönü. İşte, 2006 yılını yarıladık, geldi, gidiyor 2006, yarın 2007 sanki. UNESCO'nun bu kararını çok önemsiyorum. Konya için de ülkemiz için de insanımız için de çok önemli kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Konyamız ve ülkemiz için, tanıtım başta olmak üzere, birçok yönden kazanımlar sağlayacaktır ve bu durum bir yılla da bağlı kalmayacaktır; dilerim, bu kazanımların sürdürülmesi için gerekli olanları, üzerimize düşenleri yerine getiririz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle, bir gündemdışı konuşmaya sığacak kadar, Konya'dan ve Hazreti Mevlânâ'dan, onun tefekküründen bazı hatırlatmalarda bulunmak isterim.

İnsanlık ve kültür tarihinde önemli bir yere sahip, büyük bir hatırayla yüklü olan Konya, Mevlânâ'yla birlikte anıldığında, bunu duyan bütün insanlarda, ifade edilmesi güç, muhteşem duygular uyandırmaktadır. Uygarlıklar kavşağında, dokuz bin yıllık bir süre birçok medeniyete ev sahipliği yapan Konya, Anadolu Selçuklu başkenti olmasıyla da ünlü olmakla beraber, esas ününü ve kimliğini ve bir cazibe merkezi oluşunu Mevlânâ'dan kazanır.

Rahmanî, ümitlerle dopdolu, kâmil bir insan, ulu bir şahsiyet olan Hazreti Mevlânâ, yani Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Horosan'ın Belh Vilayetinde 1207'de doğmuş, 5-6 yaşlarındayken ailesi, uzun bir göç serüveninden sonra, Karaman'a gelmiş, orada, 18 yaşında, Lalasının kızıyla evlenmiş ve 20-21 yaşlarında ailesiyle birlikte Konya'ya yerleşmiştir. Burada, yani Konya'da kırk seneden fazla ikamet ile tefekkürünü geliştirip eserlerine aktarmış, ebediyete de burada intikal etmiştir. İlk Hanımı Gevher Hatun'un genç yaşta vefatı üzerine, Gera Hatunla evlenmiş, her iki hanımından 3 erkek, 1 kız, 4 çocuğu olmuştur.

Hazreti Mevlânâ'nın, başta Mesnevî olmak ve diğerleri de, Divan-ı Kebir, Fihi Mâ Fih, Mecalis-i Seb'a ve Mektubat olmak üzere 5 büyük eseri vardır. En büyük eseri Mesnevî, binlerce beyitten oluşmuş muazzam bir umman gibidir. Bu sahanın uzmanları, Fihi Mâ Fih için "eşsiz bir hazine", Mecalis-i Seb'a için "bir şölen", Mektubat için "sevginin, saygının ve büyüklere hürmetin ne olduğunu gösteren bir zarafet, rikkat ve dikkat yüklü bir kaynaktır" derler. Bu 5 kitap bir sofradır. Bu sofra Mevlânâ'nındır. Onun sofrası, gelip oturan bütün insanlara açık durumdadır.

Yunus Emre, Nasreddin Hoca ve Sadrettin Konevi gibi çok büyük şahsiyetlerle de çağdaş olan Hazreti Mevlânâ'nın tefekküründen beslenenler Konya'ya akın etmişler ve etmektedirler. Onun tefekkürü ve tasavvufî düşünceleri, aradan geçen sekizyüz yıla yakın bir süreye rağmen taptaze ve canlı olarak etkisini devam ettirmektedir. Böylesine uzun bir süre etkileyen ve etkilemesini azalmadan sürdüren bu büyük mutasavvıf hakkında yerli yabancı çok sayıda eserler ortaya konulmuş, Goethe başta olmak üzere, ondan etkilenen ve onun hayatını, tefekkürünü ortaya koymaya çalışan Alman, Fransız, İtalyan, İngiliz, Macar, Romanyalı, Güney Amerikalı ve Amerika Birleşik Devletleri kaynaklı çok sayıda ilim adamı, mütefekkir, şair, sanatkâr, bu konuda eserler vermişlerdir.

Evrensel olduğu kadar insanî ihtiyaçlara da cevap veren hazret, Türkiye'nin coğrafî olarak oluşturduğu köprü vaziyetini gönül ve kültür alanında gerçekleştirmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünaldı, süreniz doldu; lütfen, 1 dakika içerisinde konuşmanızı tamamlarsanız efendim… Mevlânâ'ya, tabiî, dakikalar, saatler, günler yetmeyeceği için ben onu istirham ediyorum.

Buyurun efendim.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

O, aklı ve kalbi uzlaştıran, ilme dayanan bir tefekkürü temsil etmektedir. Onu salt bir turistik anlayışla ele almak herhalde hataların en büyüğü olur.

Özet olarak, Prof. Arberry'nin ifade ettiği gibi, Mevlânâ Celâleddin Rûmî sekizyüz yıl evvelde dünyayı büyük bir kargaşadan kurtarmıştır. Günümüzde de Avrupa'yı kurtaracak tek şey, onun eserleridir.

Orta Asya'dan kopup gelmiş, Anadoluya yerleşmiş ve Anadolunun cazibe merkezî haline gelmiş Mevlânâ'yı Ahmet Kabaklı'nın ifadesinden bir kırıntıyla hatırlatıverirsek, "Aydın, halk, tarikatlı, medreseli, mektepli, besteci, nakkaş, hattat, şair, bilgin. Herkes aynı ışığın tılsımında uçarken, birbirinden ayırt edilemez pervaneler oluyorlar."

Konyamızın, ülkemizin, milletimizin haklı bir iftihar kaynağı olan Hazreti Mevlânâ'nın gönlünden fışkıran şey sadece belli kalıplara sıkıştırılmış beşerî fikirler değil, ilham kaynağı olarak benimsediği ilahî kaynaklardan süzülen ideallerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ünaldı, son cümlenizi alabilir miyim.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

BAŞKAN - Efendim, bakınız, dün de tatbik ettik ve arkadaşlardan olumlu cevap aldık. Lütfen, cümlenizi alayım; çünkü, bütün arkadaşlara aynı muameleyi uygulayacağım.

Buyurun efendim.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Aynı muamele olmuyor Sayın Başkan.

BAŞKAN - Son cümlenizi alayım efendim.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bu idealle, insanları, güzele…

BAŞKAN - Sayın Ünaldı, teşekkürünüzü alabilir miyim efendim; istirham edeyim yani.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Son sözlerimi söylüyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bu idealle, insanları, güzele, doğruya, birlik, beraberlik ve huzura davet etmiştir. Allah'a olan güçlü imanı Kur'an'a ve Hazreti Peygambere tam bağlılığı o'nun en önde gelen özelliklerindendir. Bunun dışında bütün isnatlardan da rahatsız olacağını açıkça belirtir. Bunu açıkça ortaya koyan kendi ifadelerini, Hasan Ali Yücel manzum bir ifadeyle tercüme ve ifade etmiştir.

"Can tende var oldukça kulum Kur'an'a…"

BAŞKAN - Sayın Ünaldı, bundan sonraki arkadaşlarıma tatbik edemem; ama, Hocam. İstirham edeyim, yani, lütfen…

Buyurun.

MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan, bitiriyorum son sözlerimi söylüyorum.

"Can tende var oldukça, kulum Kur'an'a

Yol toprağıyım, Peygamber-i zişana

Hakkımda bunun zıddına söz etse birisi

Vay bu söze

Vay böyle diyen insana."

Bu Mevlânâ Yılı başlı başına bir olay olacak, insanlığın onu daha çok ve daha yakından tanımasına vesile teşkil edecektir diyor, Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Saygıdeğer arkadaşlarım -Sayın Ergenç sizden de istirham ediyorum- lütfen efendim, yani, gezmeler, görmeler, doğmalar, ölmeler; onlar değil, mesajınızı net olarak iletirseniz herkese vakit kalır. İstirham ediyorum, yani, bizi de adalet duygusundan uzak tutmayınız efendim, lütfen.

Gündemdışı üçüncü söz, Kızılayın kuruluşuyla ilgili olarak söz isteyen, Siirt Milletvekili Öner Ergenç'e aittir.

Sayın Ergenç buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

3.- Siirt Milletvekili Öner Ergenç'in, Türk Kızılayının kuruluşunun 138 inci yılı münasebetiyle, kurumun faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması

ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan; süreye riayet etmeye azamî ölçüde dikkat edeceğim efendim.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, savaş alanında yaralı ve hastalara, askerlere yardım fikrinden doğan Türk Kızılayı, bu ulvî görevine yüzotuzsekiz yıldır büyük bir azim ve kararlılıkla ve çalışmalarını, çalışma alanlarını genişleterek ve çeşitlendirerek devam etmektedir. Hamiyetperver halkımızdan aldığı güç ve destekle, yüzotuzsekiz yıldır ülkemizde ve dünyada meydana gelen doğal afetlerde, kriz ve savaşlarda ihtiyaç sahiplerinin yanında olan Türk Kızılayı, birbuçuk asra yaklaşan tarihî birikimiyle geleceğe de umutla bakmaktadır.

Türkiye'nin taraf olmadığı savaşlardan kaynaklı acıları dindirmek için de tüm varlığıyla çalışan Türk Kızılayı, Birinci Körfez Savaşından etkilenen ve ülkemize sığınmak zorunda kalan onbinlerce mülteciye hizmet vermiş, Afganistan, Bosna-Hersek ve Irak'taki savaştan etkilenen insanlara yardım elini uzatmış olan Kızılay, Somali ve Filistin başta olmak üzere, dünyadaki çatışma alanlarında zarar gören sivil halka Türk Halkının şefkatli ve sıcak dost elini uzatmanın yanı sıra, doğal afetlerden etkilenen ülkelerin de yardımına ve imdadına koşmuş ve bu alanda 38 ülkeye ulaşmıştır. Türk Kızılayı global bir aktör olarak son dönemde Irak, İran, Gürcistan, Endonezya, Sri Lanka, Pakistan ve Sudan'da meydana gelen afetler ve çatışma ortamlarında zarar gören insanların imdadına yetişmiş ve oralardaki insanların yaralarını sarmaya çalışmıştır.

Bundan takriben iki ay kadar önce Sudan'a yaptığımız bir ziyarette, gittiğimizde, özellikle 70 000 mültecinin, evini, köyünü, yurdunu terk ederek, üzerinde bir çadır bile olmadan güneşin altında, yağışın altında on yıldır yaşayan o insanların imdadına yine Türk Kızılayının koştuğunu bizatihi orada müşahede ettik ve nitekim, Sayın Başbakanımızın, oradaki insanlara, su bulamayan, yiyecek bulamayan, ilaç bulamayan o zor durumdaki insanlara bir nebze de olsun sağlık hizmeti verebilmesi bakımından bir hastane yaptırılması talimatı üzerine, Türk Kızılayını, orada bu hastaneyi inşa etme çabası ve çalışması içerisinde gördük ve bu, bu milletin bir ferdi ve bir milletvekili olarak oralarda bizi gururlandırdı ve göğsümüzü kabarttı.

Ancak, bütün bunlar yapılırken, Kızılayın, bu çalışmaları yürütmedeki temel ilkeleri insancıllık, ayırım gözetmemek, tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik olmuştur ve bugün de bu ilkelerle hizmet vermeye devam etmektedir.

Ancak burada bir hususun altını da kalın çizgilerle çizmek istiyorum ki, Türk Kızılayı, Türkiye'de bir anda 250 000 insanın yardımına koşabilecek tarzda mobilize edilmiş, bütün stoklarını hazırlamış olmasına rağmen, dünyada meydana gelen olaylarda, bu olaylardan zarar gören insanların yardımına koşan, sıralamada, dünyada ikinci kurum olmuştur.

Bugün, bütün dünyanın çeşitli bölgelerinde yardım bekleyen, yemek bekleyen, ekmek bekleyen, çadır bekleyen, ilaç bekleyen, su bekleyen bunca insan varken, dünyada, insanlık, ne yazık ki, kulağını bu problemlere kapatmış ve sadece 2005 yılı içerisinde silahlanmaya 1 trilyon doların üzerinde para harcamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ergenç, 1 dakika eksüre veriyorum; lütfen, konuşmanızı tamamlayın

Buyurun.

ÖNER ERGENÇ (Devamla) - Bitiriyorum efendim.

Ne yazık ki, bu harcamayı yapanlar, dünyada, gelişmiş ülkeler; ama, öte taraftan, savaşlarda yok olan çocuklara, sakat kalan çocuklara, anasız babasız kalan çocuklara, sahiplenme noktasında, bu duyarlılığı göstermemişlerdir.

Dolayısıyla, Kızılayımızın bu örnek çalışmalarını takdirle karşılıyorum. Başta Genel Başkanı olmak üzere, bütün çalışanlarını ve Kızılaya yardım eden bütün vatandaşlarımızı tebrik ediyorum ve bir çağrıyla konuşmamı bağlamak istiyorum.

Bütün vatandaşlarımızdan, aziz milletimizden, Kızılaya, başta kan bağışı olmak üzere, her alanda yardım ve destek verilmesini, bir kere daha, milletin kürsüsünden istirham ediyorum ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi, tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ergenç.

Biz de Kızılayımıza başarılar diliyoruz.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 2 adet raporu vardır; sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.

Okutuyorum:

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/961) (S. Sayısı:1176) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Tehdit suçunu işlediği iddia olunan Edirne Milletvekili Nejat Gencan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Edirne Milletvekili Nejat Gencan hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarındaki kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.

Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.

Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona  ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Aralsı

Sezai Önder

Muharrem Kılıç

 

 

Ankara

Samsun

Malatya

 

 

Ziya Yergök

Feridun Baloğlu

Uğur Aksöz

 

 

Adana

Antalya

Adana

 

 

Feridun Ayvazoğlu

Mehmet Küçükaşık

Atilla Kart

 

 

Çorum

Bursa

Konya

 

BAŞKAN -Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum :

2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/982) (S. Sayısı: 1177 (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Basın yoluyla görevli memura hakaret suçunu işlediği  iddia olunan Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

   Burhan Kuzu

           İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.

Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.

Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında başvurulabilecek tek yol olarak "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

Sezai Önder

Muharrem Kılıç

 

Ankara

Samsun

Malatya

 

M. Ziya Yergök

Feridun Baloğlu

Uğur Aksöz

 

Adana

Antalya

Adana

 

Feridun Ayvazoğlu

Mehmet Küçükaşık

Atilla Kart

 

Çorum

Bursa

Konya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Bir genel görüşme önergesi vardır, okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ

1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 32 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/30)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim çalışanlarının sorunları hakkında Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

1.- Muharrem İnce                                (Yalova)

2.- Yakup Kepenek                                (Ankara)

3.- Abdurrezzak Erten                                (İzmir)

4.- Vezir Akdemir                                (İzmir)

5.- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

6.- Uğur Aksöz                                (Adana)

7.- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

8.- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

9.- Berhan Şimşek                                (İstanbul)

10.- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

11.- Canan Arıtman                                (İzmir)

12.- Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

13.- Mehmet Işık                                (Giresun)

14.- İsmail Özay                                (Çanakkale)

15.- Orhan Eraslan                                (Niğde)

16.- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

17.- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

18.- Kemal Sağ                                (Adana)

19.- Mevlüt Coşkuner                                (Isparta)

20.- Hasan Ören                                (Manisa)

21.- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

22.- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

23.- Bülent Baratalı                                (İzmir)

24.- Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

25.- Muharrem Toprak                                (İzmir)

26.- Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

27.- Erdal Karademir                                (İzmir)

28.- Yılmaz Kaya                                (İzmir)

29.- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

30.- Nurettin Sözen                                (Sivas)

31.- Sedat Pekel                                (Balıkesir)

32.- Ayşe Gülsün Bilgehan                                (Ankara)

33.- Mehmet Uğur Neşşar                                (Denizli)

Gerekçe:

Başta öğretmenler olmak üzere, diğer memur statüsündeki çalışanlar ile geçici, sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlarıyla 1 000 000'a yaklaşan personel sayısına sahip olan Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları, her geçen gün artmaktadır.

Öğretmenlerin maaş ve ekders ücretleri, tayin ve terfileri, okul müdürlerinin okul bütçelerinin yetersizliklerinden dolayı karşılaştıkları sorunlar ile Bakanlık gerek merkez teşkilatında gerekse taşra teşkilatlarında yaşanan usulsüzlükler, kadrolaşma, sık sık değişen mevzuat ve buna uyum sağlama, eğitim çalışanlarının en önemli sorunları arasında yer almaktadır.

Eğitim çalışanlarının tüm sorunlarını, meslekî, ekonomik, sosyal sorunlar olarak üç başlık altında toplamak mümkündür. Bu sorunların neler olduğu bilinmekle beraber, siyasal düzeyde sorunları çözme yönünde bir kararlılık görülmemektedir. Örneğin, önceki yıllarda eğitim iş kolundaki yetkili sendika ile Bakanlık arasında belirlenmiş sorunların çözümü noktasındaki protokolün gereği yapılmamıştır. Kuşkusuz, bu protokolde yer almayan çok sayıda başka sorunlar da bulunmaktadır.

Önümüzdeki öğretim yılına, eğitim çalışanlarının temel bazı sorunlarının çözülmesi noktasında bir kararlılığın TBMM'de ortaya çıkması, hem çalışanları hem de Bakanlığı rahatlatacaktır.

Millî eğitim sistemimizin karşılaştığı sorunların büyüklüğü düşünüldüğünde, bu sorunların çözümü noktasında birinci derecede belirleyici olacak olan kesim Bakanlığın çalışanlarıdır. Bu nedenle, Meclisimizin bir genel görüşme açarak, bu konuda ulusal iradenin sürece müdahale etmesinin önü de açılmış olacaktır.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge vardır, okutuyorum:

2.- Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu  ve Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli iddiaların araştırılarak TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/372)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Anayasamızın 133 üncü maddesine göre; "Devletçe, kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzel kişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır."

Yani TRT özerk ve tarafsız bir yayın kurumudur.

2954 sayılı TRT yasasının 5 inci maddesinin "k","l","m" bentlerine göre de TRT, "Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak, haberler ile yorumları ayırmak ve yorumların kaynaklarını açıklamak, kamuoyunun sağlıklı ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasî partinin, grubun, çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak" zorundadır.

3093 sayılı TRT'nin Gelirleri Kanununa göre, TRT gelirlerinin yaklaşık yüzde 80'ini, denetim pulu (bandrol) ve elektrik faturaları aracılığı ile halktan toplanan para oluşturmaktadır. Bu nedenle TRT, kamu hizmeti yapmakla yükümlüdür. Bu hizmeti Anayasa ve yasaların belirlediği çerçevede sunmak zorunluluğu vardır.

Ocak 2004 tarihinden itibaren kamuoyuna yansıyan gelişmeler, TRT'nin Anayasa ve yasalarla belirlenen çerçeveden uzaklaştığını ve TRT'nin ehil olmayan kişilerce yönetildiğini göstermektedir.

TRT haber bültenlerinde ve programlarında toplumun farklı kesimlerinin taleplerinin yansıtılmadığı, tek taraflı yayınlar yapıldığı, özellikle haber bültenlerinde tüm muhalif kesimlere sansür uygulandığı, eylem ve etkinliklerine yer verilmediği belgelerle iddia edilmektedir.

Yukarıda açıklanan ve ayrıca ekteki gerekçede de belirtilen nedenlerle; TRT'de yaşanan olayların; kuruma asaleten yönetici atanamamasının; yolsuzluk, usulsüzlük, partizanlık, kayırmacılık, objektif habercilik yerine belirli bir zihniyetin yerleştirilmesine dönük yayın yapıldığı iddialarının saptanabilmesi, TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı bir şekilde yerine getirilebilmesi için gerekli önlemlerin alınması amacıyla Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105 inci maddeleri gereğince inceleme yapılması ve Meclis araştırması açılması için gereğini arz ederiz.

               Ömer Abuşoğlu Süleyman Sarıbaş

        Gaziantep                   Malatya

         Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Anavatan Partisi Grup Başkanvekili

Gerekçe

Ocak 2004 tarihinden bu yana TRT'de siyasal bir kadrolaşma gerçekleştirildiği, siyasal kadrolaşma için yönetmelik değiştirildiği, liyakatsiz kişilerin göreve getirildiği, yasa ve yönetmeliklere aykırı atamalar yapıldığı, Kurum içi sınavlarda usulsüzlükler yapıldığı, birkısım personel hakkında müfettişlerce  hazırlanan raporların işleme konulmadığı, çalışanlar arasında siyasî düşünce, inanç, etnik köken ve sendika üyeliklerine göre ayırımcılık yapıldığı, Kurum personeli atıl hale getirilirken programların dışarıdan yüksek fiyatlara yaptırıldığı, personelin önerdiği programların reddedildiği, bu önerilerin kurum dışına aktarıldığı ve programların kurum personeli olmayan kişilere yüksek ücretler karşılığında sundurulduğu, üst düzey yöneticilerin adlarının yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karıştığı, TV Dairesi Başkan Yardımcılarından birinin, eşinin üzerine kayıtlı yapım şirketine 1,5 milyon YTL karşılığında dizi yaptırıldığı, piyasada fiyat araştırması yapılmadan ve ihale açılmadan 4 150 000 ABD Doları karşılığında 181 aracın kiralandığı, fiyat araştırması yapılmadan alınan 39 filme bir özel TV sadece 830 000 dolar öderken, TRT'nin 2,3 milyon dolar ödediği, TRT-INT yayınlarının Avustralya'ya iletilmesi ile ilgili işlemlerde TRT'nin zarara uğratıldığı, TRT'ye aktarılan kamu kaynaklarının amacına uygun kullanılmadığı, TRT personeli üzerindeki baskıların arttığı, sanatçılara hakaret edildiği, laiklik ilkesi ihlal edilerek şeriat propagandası yapıldığı, TRT'ye ait taşınmazların satılmasında çeşitli usulsüzlükler yapıldığı, Yönetim Kurulu üyelerinin bir bölümünün yetkilerini Kurumda çalışan yakınları lehine kullandığı, çeşitli kademelere atanan üst düzey yöneticilerinin belirli sürelerle görevden alınıp yerlerine yenilerinin atanması ile bazı kişilere yüksek ekgöstergelerle emekliliğe hak kazandırıldığı yönündeki iddialar ve belgeler basına yansımıştır.

TRT Yönetiminin bazı uygulamaları yargıya taşınmıştır. Çok sayıda personel yöneticilerin işlemlerine karşı yargıya başvurmuştur. TRT tarafsızlığını kaybetmiş, âdeta hükümetin propaganda aracına dönüşmüştür. Anayasamızın değiştirilemez ilkeleri arasında yer alan laiklikten ve barıştan yana program yapmak neredeyse suç sayılmıştır. Bu ve benzeri konuları işleyenler hakkında soruşturma açılmış ve bir kısmı da görevden alınmıştır.

Çanakkale Savaşlarının yıldönümünde, bu dönemi en iyi anlatan yazarlarımızdan birisi olan Turgut Özakman'a karşı sansür uygulanmıştır. Tüm TRT kanallarının aynı anda 3 saat boyunca kararması, siyasal kadrolaşma sonucu liyakatsiz kişilerin işbaşına getirilmesinin bir sonucudur. TRT ekranları ve radyoları iki yıldır muhalefete kapatılmıştır. Yayınlarda eşitlik ve cevap hakkı, eşit süre kullanımı gibi ilkeler çiğnenmiştir. Sansür, olağanüstü dönemleri aratır boyutlara gelmiş, köy enstitülerinin programda konu edilmesi engellenmiş, Uğur Mumcu'nun sözleri, Aziz Nesin'in öyküleri yasaklanmıştır. İstanbul Radyosunda yöneticiler "barış" konulu bir programı sansürlemek istemiş, sansüre boyun eğmeyen bir yapımcıya kınama cezası vermişlerdir.

Olayların boyutu öylesine büyümüştür ki, TRT çalışanları, üzerlerindeki baskıyı ve Kurumdaki ayırımcılığı protesto gösterileriyle kamuoyunun gündemine taşıyacak noktaya gelmişlerdir. Bu tablo, halkımız ve ülkemiz açısından önemli bir kurumu yıpratmakta, güvenirliğini azaltmaktadır.

Yukarıda belirtilen konuların bir bölümü, TBMM'nin denetim araçlarından biri olan soru önergeleri ile kamuoyunun gündemine taşınmıştır. TRT yönetimi, soru önergelerine verdiği eksik ve yanlış bilgilerle TBMM'yi ve kamuoyunu yanıltmıştır.

TRT yönetiminin, 12 Ocak 2004 tarihinden bu yana ikibuçuk yıllık icraatının Parlamento gündemine taşınıp, araştırılarak, enine boyuna tartışılması ve kalıcı çözüm bulunması büyük önem arz etmektedir.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım:

VI.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ

1.- (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu 14.6.2006 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

       Ali Topuz

           İstanbul

                Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 306 ncı sırasında yer alan (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmesinin, Genel kurulun 14.6.2006 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde şu ana kadar 2 adet başvuru olmuştur: Atilla Kart, Konya milletvekili ve Kemal Anadol, İzmir milletvekili.

Sayın Ümmet Kandoğan da aleyhte söz talep etmiştir.

İlk söz, Atilla Kart, Konya milletvekili, lehte.

Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, Kilis'te 28.3.2004 tarihine kadar 3 dönem belediye başkanı ve 16 ncı Dönemde de milletvekili olarak görev yapan Ekrem Çetin ile oğlu Cahit Çetin, 3 Haziran 2005 tarihinde, öğle saatlerinde, saat 13.45 sularında, yüzlerce kişinin gözleri önünde, organize bir saldırı sonucunda öldürüldüler. Bu eylemle ilgili olarak 6 kişi hakkında, 6 şüpheli hakkında tasarlayarak adam öldürme suçuna iştirak ve suçluyu kayırma gerekçesiyle hazırlanan iddianame üzerine Kilis Ağır Ceza Mahkemesinde açılan dava halen devam etmektedir.

Bu eylemden önce de, yukarıda sözü edilen öldürme eyleminin aslî faili ve yardımcıları 1 Nisan 1999 tarihinde, yine, aynı Belediye Başkanına yönelik olarak öldürme girişiminde bulunmuşlar, saldırıyı tamamlamışlar, eylem tam teşebbüs aşamasında kalmış, Belediye Başkanı ölümden dönmüştür. 1999 yılındaki eylemle ilgili olarak yapılan yargılama sonucunda, aslî fail yakalanamadığı için dosyası tefrik edilmiş, sanıklardan 5'i hakkında ise yirmi yıla yaklaşan muhtelif hapis cezalarına hükmolunmuştur.

Değerli arkadaşlarım, biz, bu araştırma önergesiyle, adlî mercilerin görev alanına giren konularda ahkâm yürütmek veya araştırma yapılmasını istemek talebi içinde değiliz. Bunu, öncelikle ifade etmek istiyorum. Yargı yetkisinin kullanılmasına yönelik bir gayretin de içinde değiliz. Bu araştırma önergesiyle, kolluk gücü ve mülkî idare yapılanması içinde mevcut olan illegal ve hukukdışı ilişkiler ve himayeler ile bu ilişki ve yapılanmalarda sorumluluğu olanların ve alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla bu araştırma önergesinin bir an evvel görüşülmesini talep ediyoruz.

Aslında, bu araştırma önergesiyle, Türkiye'nin bugün içinde bulunduğu gerçek gündemin de tartışılmasını sağlamak istiyoruz. Derin devlet kavramı adı altında kamuoyuna yansıtılan hukukdışı yapılanmaların boyutlarını, devlet içinde, bir taraftan kamu yetkisini kullanıp, diğer taraftan bu yetkiyi kötüye kullanarak yaratılmış olan haksız kazanç ve hukukdışı ilişkilerin boyutlarını tartışmak istiyoruz. İşte, bu anlamda da, yasama denetimi veya başka bir ifadeyle, siyasî denetimin gereğini yapmak istiyoruz. Elbette, bu çalışmayı yaparken, devam eden dosyayla ilgili olarak adlî denetimin sınırlarına müdahale etmeme ve yargı yetkisinin kullanılmasına müdahale anlamına gelebilecek davranışlardan da özenle kaçınmamız gerektiğini hemen ifade ediyorum.

İşte, değerli arkadaşlarım, bu sorumluluk ve anlayış içinde, 3 Haziran 2005 tarihinde meydana gelen olayın önemi ve anlamı nedir; bunu, biraz daha somutlaştırarak, bilgi ve takdirlerinize sunmak istiyorum.

1999 ve 2005 tarihindeki olayların aslî faili olan kişi, bakıyoruz, altı yıldan bu yana kırmızı bültenle aranmasına ve Güneydoğu Bölgesinde olduğu bilinmesine rağmen, halen yakalanamamıştır. 2005 yılındaki eylemin aslî faillerinden olan bir diğer kişinin ise istihbarat elemanı olduğu, ilgili amirler tarafından mahkemeye hitaben yazılan resmî yazıda, cevaben ifade edilmiştir. Bu kişinin Suriye uyruklu olduğu, 3 ayrı kimlik kullandığı, eroin satmaktan dolayı mahkûmiyetinin bulunduğu, tutuklu iken Suriye kimliğiyle cezaevinde evlilik işleminin gerçekleştirildiği, kimlik tespitleri yapılmadan, cezaevi idaresinin de iştirakiyle, evlilik işleminin sonuçlandırıldığı yolunda bilgi ve belgeler mevcuttur.

Öldürme eyleminin, 2005 yılındaki öldürme eyleminin faillerinden olan 3 kişinin de istihbarat elemanı olduğu yolunda, yine, bilgi ve dokümanlar mevcuttur.

Bu arada, 1999 yılındaki eylemin faillerinden olan ve Kayseri Cezaevinde infazı yapılmakta olan bir diğer kişinin ise, hafta sonları dahil, haftanın üç dört gününü cezaevi dışında geçirdiği, düzenli olarak cezaevi dışında geçirdiği, cezaevi dışından, cezaevi idaresiyle sürekli olarak görüşmeler yaptığı, yaptığı cep telefonu görüşmelerinin dokümanlarının 400 sayfayı aştığı, bu görüşmelerde, 3 Haziran 2005 tarihinden önce ve sonra, öldürme eyleminin failleriyle irtibat içinde olduğu yolunda bilgi ve dokümanlar mevcuttur.

Bu kişi, 3 Haziran 2005 tarihli olayla ilgili olarak, enteresandır, emniyetin düzenlendiği fezlekede şüpheliler arasında zikredilmiş ise de, her nasılsa ve her nedense, savcılık iddianamesinde şüpheliler arasında bu kişinin ismi yoktur.

Yine, bakıyoruz, 1999 yılının faillerinden olan bir diğer kişiyse, 29 Mart 2006 tarihinde, değerli arkadaşlarım, Kayseri Cezaevinden firar etmiş olup halen yakalanamamıştır.

Değerli arkadaşlarım, bu gelişmeler olurken, devletin mülkî amiri ve emniyet birimleri ne yapmıştır; onu da kısaca ifade etmek istiyorum.

Mülkî amirlik ve emniyetin, 1999 yılından sonra süreklilik kazanan tehdit ve olaylara rağmen, gerek merhum Ekrem Çetin ve gerek oğulları Ömer ile Hurşit'in silah taşıma ruhsatlarını, bütün talep ve itirazlara rağmen iptal ettiğini görüyoruz bu süreç içinde.

Mülkî amirin, Çetin ailesine hitaben, resmî yazışma yaparken -aynen o ifadeyi de aktarıyorum- "idaremiz, zatınız hariç, Kilis halkına bunu reva görmemektedir" dediğini görüyoruz; yani, tasavvur edin, devletin mülkî amiri, resmî yazışmada, vatandaşa hitaben "sen hariç" diyor "sana her türlü kötü muameleyi ben reva görüyorum" diyor, bunu resmî yazışmasına yansıtabiliyor, bunu ifade edebiliyor.

Bakın, bu aşama içinde, bütün bu süreç içinde, devletin kolluk gücü ile mülkî amirliğinin gözleri önünde cereyan eden organize bir eylemler zincirinin varlığını görüyoruz değerli arkadaşlarım. Kamu yetkisini kullananlar, her aşamada, doğrudan veya dolaylı olarak, böyle bir eyleme iştirak etmişlerdir. Bu yapılanma sebebiyledir ki, hazırlık soruşturması aşamasında delillerin karartıldığı kuşkusu haklı olarak doğmuştur.

Anlatımı yapılan bu süreç, Ekrem Çetin ve oğlu Cahit'in öldürülmesi olayına karışan faillerin kamu birimleri veya görevlileri tarafından himaye edildikleri, öldürme eyleminden sonra ve halen de bu himayelerin devam ettiğini göstermektedir.

İşte değerli arkadaşlarım, gerek cezaevi yönetiminde ve gerek kolluk gücü yapılanmasında ve daha da ötesi, mülkî idare yapılanmasında görevi kötüye kullanma boyutlarını aşan hukukdışı yapılanmaların ve illegal ilişkilerin varlığı yönündeki iddia ve kuşkuları doğrulayan çarpıcı bir dosyayla, çarpıcı bir olayla karşı karşıyayız. Şayet, gerçekten ülkenin gündemine hâkim olmak istiyorsak, gerçekten o gündemi kendi inisiyatifimizle, kendi irademizle kullanmak istiyor isek, buyurun size bir fırsat değerli arkadaşlarım. Derin devlet adı altında kamuoyunda tartışılan bu ve benzeri olayların gerçek boyutlarının, devlet içinde oluşan adacık ve çetelerin ne şekilde oluştuğunun ortaya çıkarılması ve bu noktada alınması gereken önlemlerin tespiti amacıyla, bu araştırma önergemizin, bu takvim içinde, bu dönem içinde, Mecliste, bir an evvel görüşülmesinde yarar gördüğümüzü ifade ediyorum.

Niye bu sonuca vardık; bakın, bu konuda, benim, muhtelif soru önergelerim oldu; İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol'un, Gaziantep Milletvekili Sayın Abdulkadir Ateş'in muhtelif soru önergeleri oldu; ama, hepsinde, o soru önergelerimize verilen cevaplarda, idarenin ve Bakanlığın gerekli aydınlatmayı, bu olayı açıklığa kavuşturmak noktasında gerekli iradeyi gösteremediğini üzüntüyle gözlemledik. O sebepledir ki, artık, bu olayın, soru önergesi boyutlarını aşan araştırma önergesi boyutlarına varan bir nitelik kazandığı ortaya çıktığı içindir ki, bu konunun, Meclis tarafından bir an evvel görüşülmesi talebiyle…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun Sayın Kart.

ATİLLA KART (Devamla) - … bu düşünceyle, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu tarafından verilmiş olan grup önerimizin gündeme alınarak, bu konunun üzerine gidilmesi gerektiğini beyan ediyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.

Önerinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan.

Sayın Kandoğan, buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldım; ancak, Sayın Atilla Kart'ı dinledikten sonra, bu konunun ne kadar önemli bir konu olduğu, mutlaka, üzerinde ciddî bir şekilde çalışılması lazım geldiği inancı bende hâkim oldu.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde, son dönemlerde, özellikle terör hadiselerinde de ciddî manada bir artış söz konusu. Bu Hükümet işbaşına geldiğinde, terör hadiselerinin hemen hemen sıfırlandığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Ne oldu ki, üçbuçuk yıllık süre içerisinde terör meseleleri tekrar Türkiye'nin gündemine oturdu?! Bu üçbuçuk yıllık süre içerisinde -rakamlar da elimde var- 300'e yakın güvenlik görevlimiz hayatını kaybetmiş ve her gün artık gazete sayfalarında da görüyoruz ki, bu güvenlik görevlilerimizin hayatını kaybetmeleri, şehit olmaları, artık sıradan bir hadise gibi kabul edilmeye başlanmış. Meselenin bu yönü son derece önemli. Eğer bu meseleler artık sıradan bir mesele, hadise gibi görülmeye başlanmışsa, esas tehlike o zaman başlamış demektir.

Şimdi, bakınız, çok önemli bir konuyu gündeme getirdi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve Sayın Atilla Kart'ı da tüylerim ürpererek dinledim. Bu kadar önemli bir konuda çok ciddî iddialar da ortaya koydu Sayın Kart. Yenilir yutulur cinsten değil bu iddialar. Böyle iddiaların Türkiye Büyük Millet Meclisinde gündeme getirildiğini görüyoruz, dinliyoruz. Peki, bu iddiaların muhatabı kim, kim bu iddiaları ele alacak, değerlendirecek, inceleyecek, araştıracak; Sayın İçişleri Bakanı. Geçen hafta da, burada, yine bu konularla ilgili bir önerge geldi. Geçen hafta da yoktu Sayın İçişleri Bakanı burada, bu hafta da yok değerli milletvekilleri.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hiçbir bakanları yok!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yani, şimdi, Sayın İçişleri Bakanı ve bakıyorum, Hükümet adına, Hükümet sıralarında bir bakan bile yok. Siz, Hükümet olarak, bu kadar önemli konunun gündeme getirildiği bir günde, Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir bakanınızı bile bulunduramıyorsanız, bırakın İçişleri Bakanını…

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yoruldular, yoruldular!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …bir bakanınızı bile bulunduramıyorsanız, siz, bu meseleleri ciddiye almıyorsunuz demektir, terör meselesi devam etsin demektir.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yoruldular, yoruldular!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, burada, terörle ilgili… Sayın Grup Başkanvekilim, herhalde, telefonu eline aldı, bir bakan çağırıyor; biraz sonra belki gelecek.

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Hayır, hayır…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, bakınız, bu meseleler çok önemli değerli milletvekilleri. Siz, terörle ilgili olağanüstü toplantı yapılmasını engellemeye çalıştınız, genel görüşme açılma isteğini reddettiniz. Peki, genel görüşme açılsaydı, terör meselesi burada konuşulsaydı, tartışılsaydı -belki bunu kamuoyu önünde tartışmak istemiyor olabilirsiniz, bir gizli oturum yapılsaydı- en azından Meclis bu konuda ne diyor bir dinleseydiniz, muhalefet ne diyor bir dinleseydiniz veya en azından milletvekilleri olarak bizim, İktidarın, Hükümetin bu konuyla ilgili görüşlerini, düşüncelerini öğrenme imkânımız olsaydı.

İstihbarat kaynaklarının bilgileri Hükümetin elinde, biz o bilgilere ulaşamıyoruz. En azından, terörle ilgili hangi noktadayız, Meclisin bilgilendirilmesi lazım gelmez miydi?! Niye reddettiniz?! Niye, o günden beri… Bakınız, o günden beri on ay geçiyor arkadaşlar. Biz, bunu, Türkiye Büyük Millet Meclisi açılınca gündeme getireceğiz… On ay geçti, hâlâ bu konuyla ilgili bir adım atmadınız İktidar Partisi ve hâlâ o bölgelerden şehitler gelmeye devam ediyor. Bu mesele çok önemli. Hep söylüyoruz, bu meselenin bir güvenlik boyutu var; ama, bunun yanında o bölgelerde bu meseleleri önleyecek çok önemli tedbirlerin alınması lazım; ekonomik tedbirler, siyasî tedbirler, kültürel tedbirler, altyapı hizmetleri, psikolojik tedbirler, dış bağlantılarla ilgili tedbirler; yani, aklınıza gelebilecek o kadar çok tedbir var ki, bunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilip tartışılması lazım; ama, bakınız, bu konularla ilgili somut bir tek adım bile atmadınız. Belki, işte, bu Meclis kapanmak üzere, belki de bir erken seçim gündeme gelecek. Peki, ne zaman tartışacağız, ne zaman konuşacağız bu meseleleri?! Terörün kan akıtmaya devam etmesinin önüne ne zaman geçeceğiz?! Bu meselede, biz, bir siyasî rant elde etmek düşüncesinde değiliz. Getirin bu konularla ilgili ne yapılması isteniyorsa, işte, biz de muhalefet olarak, haklı ve mantıklı önerilerinize destek verelim. Bu konularda, burada, biz, size güç verelim Meclis olarak; ama, maalesef, maalesef, bu konularda çok ciddî sıkıntılar var. Gasp, kapkaç, hırsızlık… Türkiye'de bütün  sektörler mahvoldu, bütün sektörler can çekişiyor.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Bırak ya!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bir gelişen, büyüyen bir sektör var, gasp, kapkaç, hırsızlık sektörü; tek büyüyen, gelişen sektör bu.

Sayın Milletvekilim, biraz sonra, söz hakkınız var, gelirsiniz; burada deyiniz ki…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Canım doğru söyle sen de!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, doğru söylüyorum.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Bütün sektörler mahvoldu diye…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -Tarım çöktü, tarım çöktü…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -  Rakamlara bak!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sen Manisa milletvekilisin, tarım çöktü, Manisa'da 100 000 kişi miting yaptı tarım çöktü diye. Siz gelmişsiniz burada konuşuyorsunuz!..

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atıyorsunuz!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tekstil çöktü, tekstil çöktü. Ben Denizliliyim, Denizli'de tekstil çöktü, KOBİ'ler çöktü…

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atma!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -  Küçük esnaf, sanatkâr çöktü.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atma!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - İşadamları ilan veriyor, tekstilciler ilan veriyor gazetelere "biz mahvolduk, çöktük" diyorlar ya. Turizm bu sene can çekişiyor. Yani, hangi sektör var; gelin burada deyin ki, bir tek sektör var, o sektör iyileşti. Ha, var, ben size söyleyeyim, ben size söyleyeyim…

MEHMET KILIÇ (Konya) - Gelişmeler var.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Gelişenler de var, kim gelişti; Türkiye'deki ilk büyük 1 000 holdingin -bakın- ilk 250 tanesi gelişmiş; geçen seneye göre kârları ve ciroları artmış.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kim onlar?..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Onun dışında hepsi çöküşte, hepsi çöküşte onun dışında.

Değerli milletvekilleri…

HASAN ÖREN (Manisa) - Bakan geldi.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Onun için rakamlar elimde, yani, geçmiş yıllarla… Uyuşturucu, gasp, kapkaç, hırsızlık, fuhuş çeteleri okul önlerinde kol geziyor. Gidin okul önlerine, bakınız, anneler almışlar örgülerini ellerine okul önünde çocuklarını bekliyorlar. Yani, gidin, okul önlerinde bu manzaralarla çok karşılaşacaksınız değerli milletvekilim.

Ben bunu istismar etmiyorum, bunun önlemini, tedbirini alalım diyorum. Bu konularla ilgili ne yapılması gerekiyorsa, getirin Meclise biz de destek olalım diyorum, size güç verelim diyorum, kuvvet verelim diyorum; ben iyi niyetle yaklaşıyorum.

Terörle ilgili… Bakınız, Terörle Mücadele Kanunu üç ay önce gündeme geldi. Demek ki bir ihtiyaç vardı ki, Hükümet, Terörle Mücadele Kanun Tasarısını Meclise sevk etti. Ne oldu üç aydan beri; nerede Terörle Mücadele Kanun Tasarısı?!

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Apo'ya takıldı, Apo'ya! 

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yani, 6 ncı maddenin son fıkrası bölücü terör örgütü başını ilgilendiriyor deyip, Türkiye'nin gündemine oturunca, bu mesele gündemden düştü. Ne zaman çıkacak? Kan akmaya devam ediyor. Her gün oradan şehitlerimiz geliyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor sayın milletvekillerim.

Onun için, bu terör meselesi, gasp, kapkaç, hırsızlık, uyuşturucu, fuhuş meseleleri ve Sayın Atilla Kart biraz önce çok ciddî ithamlarda bulundu; yani, burada, geldi, bir milletvekili olarak çok ağır ithamlarda bulundu. O ithamlar karşısında -Sayın İçişleri Bakanım da burada, görüyorum, hoşgeldiniz Sayın Bakanım- burada bir şey söylenmesi lazım. O iddialara bir cevap verilmesi lazım. Cevap verilmediği takdirde, yarın bu tür eylemleri desteklersiniz, güç verirsiniz, kuvvet verirsiniz.

Bakınız, Sayın İçişleri Bakanı, Diyarbakır olayları oldu, ortalıkta yok. Diyarbakır'da kan gövdeyi götürdü, insanlar sokağa çıkamadı, terör örgütü Diyarbakır'ın caddelerine hâkim oldu, esnaflar kepenklerini kapattılar, Sayın İçişleri Bakanımızı görebildiniz mi ortalıkta?! Ben beklerdim, Sayın İçişleri Bakanı bir yatıştırıcı açıklama yapsın, millete güven verecek bir konuşma yapsın; onu beklerdik; yok.

Şemdinli hadiselerinden sonra var mıydı Sayın İçişleri Bakanı, var mıydı arkadaşlar?! Kaç gün sonra gittiniz Sayın Bakanım Şemdinli'ye?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Söyleyeceğim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, söyleyeceksin, onu gelip söyleyeceksiniz. İçişleri Bakanlığı öyle bir bakanlıktır ki, nerede olay varsa, orada olacak İçişleri Bakanı.

Bakınız, Fransa'da olaylar oldu. Fransa'nın en büyük meydanında bir gece bir bakan oradaydı, İçişleri Bakanı oradaydı. Güvenlik güçlerini tebrik için, destek için, güç vermek için Fransa'nın en büyük meydanında gece yarısı güvenlik güçlerinin yanında bir bakan vardı; İçişleri Bakanıydı o, Fransız İçişleri Bakanı. Siz de Diyarbakır'da olacaktınız Sayın Bakan. Diyarbakır caddelerini Belediye Başkanına teslim etmeyecektiniz.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, 1 dakika içinde konuşmanızı tamamlayınız; buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum.

Sizin Vali Yardımcınız, Belediye Başkanının yanında duruyor, Belediye Başkanı açıklama yapıyor, vatandaşlara, o eylemi yapanlara diyor ki: "Siz de evlerinize gidin. Güvenlik güçleri karakollara çekilecek." Bunu Belediye Başkanı yapıyor Sayın Bakanım. Dünyanın neresinde görülmüş böyle bir şey?! Vali Yardımcısı da yanında bekliyor!..

Siz, bu şekilde bir uygulama yaparsanız, bu işleri yapanları cesaretlendirirsiniz, onlara güç katmış olursunuz. Yapılması gereken iş, İçişleri Bakanı o gün orada olacak, güvenlik güçlerine destek için orada olacak, halk görecek; İçişleri Bakanı gelmiş, Diyarbakır'da olaylara hâkim devlet, güvenlik güçlerinin arkasında destek; böyle olur İçişleri Bakanlığı.

O nedenle, değerli milletvekilleri, bu mesele, Sayın Atilla Kart'ın meseleleri… Sayın Bakanım, siz yoktunuz, Sayın Kart'ın konuşmasını, lütfen, tutanaktan okuyun; çok ağır ithamlar, özellikle bakanlığınızla ilgili. Bunlarla ilgili, mutlaka, bir cevap vermeniz gerektiğine inanıyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, ismimi zikrederek bir sataşma var.

BAŞKAN - Evet Sayın Bakanım, isminizi zikrederek, Sayın Kandoğan bazı ifadelerde bulundu.

Kısa bir açıklama yapmanız için, size söz veriyorum; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Önce, tutanağı inceleseniz iyi olur Sayın Bakanım.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Neyi dinledi ki, neye verecek?!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Önce, tutanağı okuması lazım.

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım…

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Konuşmayı dinlemediniz ki siz!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bakın, bu yüce çatının altında, birbirimizi anlayalım, dinleyelim. Biraz evvel kulisteydim, "Sayın Bakan burada yok" dediniz. Şimdi geldim, içerideyim, bu defa da "neyi dinlediniz, neye cevap vereceksiniz" diyorsunuz!

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Dinlemediniz, yoktunuz burada.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bu iddiaların hepsini, her zaman cevapladık; bunlar ilk defa konuşulmuyor. Temcit pilavı gibi, her gün, bu kürsüde, Sayın Kandoğan bunu dile getiriyor, Sayın Kart da dile getiriyor. Biz de, bunların hepsine cevap da veriyoruz.

Değerli arkadaşlarım, Şemdinli'de, son olaydan önce bir patlama, büyük bir olay daha vardı. Can kaybımız yoktu; ama, maddî hasarlı bir olaydı. Ertesi gün, bayram olmasına rağmen, ben, Şemdinli'deydim, olay yerindeydim. İkinci Şemdinli olayı olduğu gün, Avusturya'da, Karma Ekonomi Komisyonu Eşbaşkanıyım, toplantıdaydım; o gün kestim ve ertesi günü Türkiye'ye döndüm.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Diyarbakır'a gittiniz mi Sayın Bakanım?

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Şimdi, Diyarbakır olayına geliyoruz. Diyarbakır olayı olduğu gün, Ankara'da, o işin koordinasyonu, organizasyonuyla ilgili çalışmaları buradan yürüttük. Bir; Bakanlığımda hemen bir toplantı düzenledik. Diyarbakır'a, Mardin'e, Kızıltepe'ye, Batman'a emniyet güçlerimizin takviyesi için komşu illerden takviyeler tefrik edip gönderildi, malzeme gönderildi. Bu ara asayiş toplantısı yaptım. Sayın Başbakan Vekilimizle birlikte toplantı yaptık. Aynı günün akşamı, Terörle Mücadele Yüksek Kurulunun olağanüstü toplantısını yaptım. Ertesi gün de, ben ve bütün Diyarbakır milletvekili arkadaşlarım ve Diyarbakır Milletvekili olan Tarım Bakanımızla birlikte Diyarbakır'a gittim, Batman'a gittim. Gider gitmez, orada toplantı yaparak, vatandaşlarımızı aydınlattım. Hem Diyarbakır'da hem Batman'da, çıkıp esnafı dolaştık, tek tek dükkânları dolaştık. Siz bunları televizyondan görmediyseniz, izlemediyseniz, basından takip etmediyseniz, ben ne söyleyeyim size yani?! Bunları herkes gördü. Bütün Diyarbakırlılar da gördü. Tek tek esnafı dolaştım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Kaç gün sonra gittiniz Sayın Bakan?!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Onun için, değerli arkadaşlarım, lütfen…Terörle mücadele önemli bir konudur.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - İnsanlar ölmeye devam ediyor ama!..

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bugün, artık, terörle mücadelede, hiçbir ülke tek başına bunu götürmüyor; terörle mücadelede, uluslararası işbirliğine de ihtiyaç var. Biz, Hükümet olarak, bu konu üzerinde de duruyoruz ve bugüne kadar, bakın…

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Bakan, terör devam ediyor! Şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor!

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Dinleyin ama… Dinleyin... Konuşuyorum… Lütfen, beyler…

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Vicdanınız sızlamıyor mu?!

MEHMET CEYLAN (Karabük) - Saygılı olun…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Durun ama… Konuşuyoruz… Konuşmayınca diyorsunuz ki, konuşmuyorsunuz. Gelince de… Bir dinleyin, bakın…

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Teröre tedbir al; almaya gücün varsa!..

BAŞKAN - Sayın Bayındır, lütfen… Sayın Bayındır, lütfen…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bugün, artık, bütün dünyanın kabul ettiği, terörle mücadelede uluslararası işbirliği öne çıkıyor. NATO bünyesinde bu çalışmalar yapılıyor, Birleşmiş Milletler bünyesinde bu çalışmalar yapılıyor. Biz, bir taraftan, Hükümet olarak, terörle mücadeledeki kararlılığımızı, işte, güvenlik güçleriyle mücadelemizi yaparken, işbirliği konusunda da terörle mücadelede işbirliği arayışları içerisindeyiz. 53 ülkeyle terörle mücadelede işbirliği anlaşması ve protokolleri imzaladık bugüne kadar. Bakın, bugün de, Arnavutluk İçişleri Bakanı konuğum olarak buradaydı. Üç gün önce de…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Bırakın Arnavutluk'u, Diyarbakır'ı anlatın…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bir dakika… Dinle Sayın Kandoğan…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen…

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Biraz dinleyin lütfen… Birkaç gün önce de Gürcistan İçişleri Bakanı buradaydı; bunlarla, bu konularda görüşülüyor. Hükümet olarak terörle mücadeledeki kararlılığımızı ortaya koyduk, Terörle Mücadele Yüksek Kurulunu oluşturduk. Başbakanlık bünyesinde, güvenlik işlerinin koordinasyonu için bir Güvenlik İşleri Genel Müdürlüğü kuruldu. Her ay muntazaman, bazen de olağanüstü, Terörle Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarını yapıyoruz ve mesela, yarın da, Terörle Mücadele Yüksek Kurulunun toplantısı var. Terörle Mücadele Yasasını sevk ettik, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Adalet Komisyonunda, altkomisyonda görüşülüyor. Ayrıca, ben, asayişe müessir olaylarla daha etkin bir mücadele yapılabilmesi için, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, ek 1 dakika süre veriyorum, konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

Buyurun.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - … değişiklik öngören bir taslak hazırladım, Başbakanlığa sundum; şimdi, arkadaşlarımız çalışmalarını tamamlıyorlar. En kısa sürede, inşallah, Terörle Mücadele Yasasıyla birlikte, ona paralel, onunla eşzamanlı olarak, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda değişiklik yapan tasarıyı da huzurlarınıza getirip sizlerin desteğini bekleyeceğim.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, burada konuşan hatiplerin, milletvekillerinin veya sayın bakanların görüşlerine yüzde yüz iştirak etmek mecburiyeti yoktur milletvekili arkadaşlarımızın; ama, bir sayın bakan konuşurken veya bir milletvekili arkadaşımız konuşurken, en azından, Genel Kurulda oturan milletvekilleri, yasama görevini yapan milletvekilleri olarak dinlemek diye bir nezaketimiz vardır ve olmalıdır. Lütfen, hatipler konuşurken, yüksek sesle müdahale etmeyelim, hatipleri rahatsız etmeyelim. Bu, her taraftan, hem iktidar hem muhalefet kanadından görüşen, konuşan milletvekili arkadaşlarımız için geçerlidir; çünkü, bazen dinleyici oluyoruz, bazen konuşmacı oluyoruz; bilgilerinize sunuyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.- (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Önerinin lehinde, İzmir Milletvekili Kemal Anadol.

Sayın Anadol, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Önergemizde belirttiğimiz gibi, 28.3.2004 tarihine kadar 3 dönem Kilis Belediye Başkanlığı yapmış -bu arada, ben de rahmetliyle görev paylaşımında bulunmuştum- 16 ncı Dönem milletvekili olarak görev yapan Ekrem Çetin ve oğlu Cahit Çetin, 3.6.2005 tarihinde, yani, bir sene kadar önce Kilis kent merkezinde yüzlerce kişinin gözleri önünde müessif ve organize bir hain saldırı sonucunda öldürülmüşlerdi. Ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu araştırma önergesini vermeden önce uzun bir çalışma yaptığımızı da burada belirtmek isterim. Daha önce Merkez Yönetim Kurulu Üyemiz Fuat Çay başkanlığında bir heyet gitti. Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk bulundular. Diğer heyetlerimiz çeşitli vesilelerle Kilis'e gittiklerinde konu üstünde araştırma yaptılar. Ayrıca, olaydan sonra ben, Sayın Atilla Kart, Sayın Abdulkadir Ateş ayrı ayrı soru önergeleri verdik, yanıtlar aldık. Bu araştırma önergesini, maalesef, vermek zorunda kaldık.

Şimdi, değerli arkadaşlar, Parlamentoda ve Parlamento dışında tartışılıyor; tartışma nedir; devam eden bir dava hakkında araştırma önergesi verilir mi verilmez mi? Danışma Kurulunda da Sayın Meclis Başkanının başkanlığında, kendi düşüncelerini de söylediği oturumlarda bu konuyu enine boyuna tartıştık.

Neden bu tür önergeleri vermek zorunda kalıyoruz?.. Biliyorsunuz, geçtiğimiz dönemlerde merhum Uğur Mumcu ve faili meçhul siyasî cinayetlerle ilgili bir araştırma önergesi verilmişti. 22 nci Dönemde, lojman cinayetiyle ilgili, eski İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör cinayetiyle ilgili bir araştırma önergesi verilmişti; kabul edildi; rapora bağlandı, müzakere edildi rapor Meclisimizde. Şemdinli olayları nedeniyle -davası devam etmektedir- bir araştırma önergesi verilmişti. Şimdi, bir araştırma önergesi daha verdik. Neden?..

Şimdi, arkadaşlar, sürekli tartışılır -bu konular söz konusu olduğu vakit- yargının bağımsızlığı, yargının bağımsızlığına müdahale tartışmaları olur. Yargı bağımsız mı, değil mi Türkiye'de?.. Geçtiğimiz dönemlerde "yargı bağımsız değildir" dediği için İstanbul DGM Savcısı hakkında dava açılmıştı hatırlarsınız. O, ayrı bir tartışma konusu; ne kadar bağımsız, ne kadar değil. Yüksek Hâkimler Kurulunun oluşumu, işleyişi, siyasetçinin buraya müdahalesi, bunlar ayrı tartışma konusu. Yasamanın konumu ayrı…

Şimdi, asıl bu önergelerin verilmesine neden olan bir sebep var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da meramımızı bir türlü İktidar Grubuna anlatamadık ve büyük bir direnişle karşı karşıya kaldık. Maalesef, Sayın İçişleri Bakanı da bu konuda ağırlığını yargının tecellisi için koyacak yerde, emniyet güçlerinden polisin meslek şovenizmi izlenimi veren çok ağır baskıları sonucunda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu buradan çıkarken, bir türlü adlî kolluk, adlî zabıtanın tam anlamıyla, evrensel ölçülerde kurulması, işlemesi ve adaletin gerçekleşmesine yardımcı olması için gerekli kurumlaşma gerçekleşemedi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu dönemi, bir şansı daha elinden kaçırdı. Şimdi, bu davada da görüyoruz, bu araştırma önergeleri ondan veriliyor. Bir tanesini, güncel tartışmalar bu istikamette olduğu için, hâlâ içinde olduğumuz için söyleyeyim.

Arkadaşlar, Van'da Rektör tutuklandı, dava hâlâ devam ediyor. Daha sonra Şemdinli olayları oldu. Daha sonra Danıştay baskını; Danıştayda işlenen menfur cinayetten sonra, çeteler adı altında birtakım kişiler gözetime alındı ve birtakım davalar açıldı; ama, enteresan bir şey oldu üçünde de; üçünde de, soruşturmanın gizliliği devam ederken, bütün kamuoyunun projektörleri, acaba ne oluyor, toplumu tehdit eden bu oluşum nedir sorusu can yakıcı biçimde toplumun gündemindeyken; baktık, gazetelerin manşetlerinde, soruşturmada ifadesi alınanların ifadeleri yer aldı. Nasıl olabilir bu arkadaşlar, nasıl olabilir?! Yani, o konuyla ilgili görevli birim belli; müdür, komiser, başkomiser kimse, polis memuru; ifadesi alınan belli, ifadesi alınanın kendi ifadesini ifşa etmesi söz konusu değil, özgürlüğü yok çünkü, gözetimde. Deliller karartılmasın diye zaten orada gözetimde. Kim verebilir bunu dışarıya, kim sızdırabilir bu ifadeleri; ifadeyi alanlar, emniyet güçleri veya o ifadeyi yazanlar kendi kendilerine uyduruyor olabilirler. Bunlar suç, adlî görevi ihlal, o sırada adlî görev yapıyor o emniyet güçleri. Kimse, ismen de belli, o işle, o dosyayla görevlendirilen kimseler belli; devlet memuru, polis, emniyet müdürü, muavini, komiser, komiser muavini; ama, gazetelerin genel yayın müdürleri yazdı "Sarı zarfla bize servis yapıldı bu Atabaylar olayında, bu çete olayında. İfadeler şöyledir, bunu değerlendirin diye bize servis yaptılar" diye, Türkiye'nin en büyük tirajlı gazetelerinin genel yayın müdürleri imzalı yazı yazdılar arkadaşlar. Şimdi ben soruyorum Sayın Bakanımıza: Gerek… (CHP sıralarından "Yok, yok" sesleri)

Yok mu; konuşup gidiyorlar işte, konuşup gidiyorlar. En önemli şeyleri tartışıyoruz burada.

Şimdi, Van Rektörünün davasında, Şemdinli davasında, son Atabeyler çetesi ve diğer çete iddialarında bu ifadeleri dışarıya sızdırdı diye, adlî görevini ihlal etti diye kaç emniyet görevlisi hakkında soruşturma açılmıştır? Kaçı hakkında işlem yapılmıştır? Koskoca bir sıfır. Olsa da, Sayın Bakan eğer bir şey yaptıysa öğrenebilsek.

Dolayısıyla, şunu söylemek istiyorum: Eğer adlî kolluk sağlıklı işlemezse, böyle bir kurumlaşma olmazsa -ki yok Türkiye'de- sanık, hâkimin karşısına çıkıncaya kadar elindeki bütün imkânlar kötü işleyen bir idare tarafından alınır, artık, sanığın kendisini savunması, avukatla mahkemenin karşısında yer alması bir şeklî şarttan ibaret hale gelir. Bütün deliller karartılmıştır, bütün deliller aleyhine tanzim edilmiştir.

Soru önergesi verdik biz, Sayın Kart demin söyledi, soru önergeme cevapta şöyle söyleniyor: "Oğullarına beş sene ruhsat verilmiştir, taşıma ruhsatı, sonra kendileri istemediklerinden bulundurmaya çevrilmiştir, sonra o da iptal edilmiştir" diye soru önergesi var. Koskoca bir yalan! Ama, idare böyle cevap verdiği için milletvekilinin soru önergelerine de gerçekdışı yanıt veriliyor.

Onun dışında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı Sayın Bülent Arınç, İçişleri Bakanlığına yazı yazmış; bu olayda, bir üç dönem belediye başkanlığı yapmış, milletvekilliği yapmış birisi oğluyla beraber öldürülüyor, araştırın, nedir, tahkik edin diye. İçişleri Bakanı cevap vermiyor. Cevabı veren kim biliyor musunuz; Ramazan Er imzasıyla… Adına filan da değil, İçişleri Bakanı adına filan da değil. Bu kadar ciddiye alınıyor olay ve oradaki vali gibi Sayın Meclis Başkanına teessüflerini bildiriyor. Yazı…

Arkadaşlar, bu konuda, artık belli, emniyet taraf. Düşünebiliyor musunuz?! Ben detaylı tekrar etmek istemiyorum, Atilla Kart arkadaşım çok güzel izah etti. Adamın, ayrı kimlik taşımaktan, uyuşturucu satmaktan çeşitli sabıkaları var ve…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bitiriyorum.

BAŞKAN - Sayın Anadol, konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu kişi tutukluyken, başka ülkelerin uyruğunu taşıyan bir kadınla evlenebiliyor cezaevinde. Karmakarışık ilişkiler… Jandarma birimlerinden gelen yazından anlaşılıyor ki, bu, ne olduğu belli olmayan karışık kişi haber elamanıymış jandarmanın.

Şimdi, o nedenle, biz, yargının sınırlarına tecavüz etmeden, idarenin, adaletin tecelli etmesine yardımcı değil, engel olduğu iddiasıyla, bu görüşü taşıdığımız için, bu kuşkuyu taşıdığımız için bu önergeyi verdik. Bunun kabul edilmesi, gerçekten, adalet üzerine düşecek gölgeyi ortadan kaldıracaktır, o amaçla verdik. Kabulü yönünde oy kullanmanızı diliyorum.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Anadol.

Öneri üzerindeki son konuşmacı, aleyhinde, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz'dür.

Sayın Gündüz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce Meclisimizin çok değerli üyeleri; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.

Tabiî, üç dönem Kilis Belediye Başkanlığı yapmış, 16 ncı Dönemde bu çatı altında görev yapmış bir arkadaşımızın menfur bir saldırıya kurban gitmesi, hepimiz için yürek dağlayıcı bir hadisedir; hem kendisine hem de oğluna Allah'tan rahmet diliyorum.

Sonra, böylesine önemli bir olaya sahip çıkmak ve bir milletvekilinin hak ve hukukunu gözetmek, Meclis olarak da, bizim, hem insanî hem de bu çatı altında görev yapmış bir arkadaşımızın haklarını takip etmek açısından da aslî görev ve sorumluluğumuzdandır diye değerlendiriyorum.

Ancak, Anayasanın 138 inci maddesi tartışmalı bir konu; ama, biz de şuna inanıyoruz ki, yasama organının denetimi farklı, yargının denetimi farklı ve bunların alanları da birbirleriyle kesişmeyen noktalardadır. Yasama organının da böyle bir denetim yapmasından yana olduğumuzu, bunun çok yararlı olacağını buradan da ilan ediyoruz; ancak, zamanlama açısından, şurada dün de benim ifade ettiğim gibi, yasama döneminin son 100 metresine gelinmiştir, şu anda finişe girmiş bulunuyoruz. Gerçekten, bugüne kadar, milletvekillerimiz geceli gündüzlü burada çalıştılar iktidarıyla muhalefetiyle, emeği geçen herkese de şükran borcumuz var; ama, bu yasama döneminin şu son günlerinde böyle bir meseleyi, tamam, kabul edelim, araştırma komisyonu kuralım; yaz tatilinde çalışmayacak… Dolayısıyla, biz, bunu, Danışma Kurulunda da, Sayın Meclis Başkanının başkanlığında yaptığımız Danışma Kurulu toplantısında da dile getirdik; yani, gelin, bunu… Hele, bazı olaylarla ilgili Mecliste araştırma komisyonları kuruldu, bunlarla ilgili tartışmalar hem de devletin bazı kurumları tarafından da dillendirildi. O yüzden, böylesine önemli, bir arkadaşımızın katliyle ilgili olayların perde arkasını irdelemek, gerçekten varsa, eğer, mülkî idaredeki illegal yapılanma ya da Emniyet kuvvetleri arasında varsa illegal yapılanma bunları mutlaka bulmak, çözmek ve kamuoyuna ilan etmenin de bizim boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz; ancak, gelin, bunu, bundan sonraki yasama dönemine, ekim başına tehir edelim ve o zaman, böylesine…

HASAN ÖREN (Manisa) - Şimdi etsek ne olacak?!

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bu meseleyle ilgili söylüyorum ben. Meclis araştırması komisyonu kuralım ve o zaman çalışsın. Şu anda, on gün içerisinde ne komisyon kurulabilir ne de çalışma yapılabilir. O yüzden, bizim itirazımız sadece zamanlamasınadır. O yüzden, arkadaşlarımızın konuyla ilgili… Biz, aleyhte oy vereceğimizi belirtiyoruz.

Öbür taraftan, Sayın Kandoğan'ın ifadelerine de ben burada bir cevap vermek istiyorum; yani "Türkiye büyüyor mu, küçülüyor mu."

Bütün dünya ve tüm gazetelerin ekonomi sayfaları, ekonomistler şunu söylüyor: 16 çeyrektir büyüyen tek ülke Türkiye'dir Çin'den sonra ve dünya çapında sıralamada da Çin'den sonra ikinci büyüyen ülkedir.

Alman Başbakanı Merkel'in bir ifadesi var "şu anda Türkiye'nin gösterdiği kalkınmadaki hızı bizim yakalamamız ancak hayal âleminde olur" diye. Merkel söylüyor bunu.

O yüzden, bakın, Türkiye'de…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Vay be!..

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Tavlamış sizi!

İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hiç konuşmayın, ben efendice dinliyorum, siz de beni dinleyin, lütfen.

Şimdi, burada, bir defa, nasıl bir ekonomi devralındı, herkesin malumu. Çukur bir ekonomiden Türkiye'yi çıkarmak ve Türkiye'yi aydınlık bir geleceğe taşımakla ilgili, gece gündüz Hükümetin gayretleri var, Meclisimizin gayretleri var. Bakın, bu konuyla ilgili, bugün, gerçekten, paranın adresi değişmiştir, rantiyeden şantiyeye dönmüştür. Türkiye'nin her tarafı şantiye halindedir. Ha, burada, ekonomideki bu büyümeyi, eğer, dikkate aldığımız zaman; yani, bu büyümenin vatandaşın sofrasına ve mutfağına yansımasında sıkıntılar vardır derseniz, tabiî, ona katılırız, onda var. Ekonomideki büyüme devletin büyümesidir; ama, bu, devletin önce kendi kasasını doldurduktan sonra, ödemeler dengesini sağlam bir yere getirdikten sonra ancak bunu toplumla paylaşma noktasına şimdilerde gelmek üzeredir. Son günlerdeki yurtdışı kaynaklı ekonomik türbülansı dikkate alarak, eğer, aleyhte değerlendirmelerde bulunursanız… Bunun da kendi içimizden kaynaklanmadığını yine herkes söylüyor, ekonomistler de söylüyor, iş dünyası da söylüyor.

Herkes, konuyla ilgili, gerçekten, elini vicdanına koyarak değerlendirsin diyorum ve CHP'nin grup önergesinin aleyhinde oy kullanmanızı diliyor; hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Cinayeti araştıracaksınız, başka bir şeyi değil ki!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Karar yetersayısı istiyorum efendim.

BAŞKAN - Tamam Sayın Topuz.

Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, öneriyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Dışarıdakiler sayılmaz Başkanım, ya maç seyretsinler ya buraya gelsinler.

MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Ne oylandığını bilmiyorlar ki.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ne oylanıyor beyler, ne?!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 16.34

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 16.44

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)

1.- (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, oylamayı tekrarlayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...

Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var; elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için 4 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, karar yetersayısı vardır; öneri kabul edilmemiştir.

Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?... Sayın Koç?.. (CHP sıralarından "Uyuyor" sesleri) Sayın Koç…  Sayın Bakanım, buyurun efendim.

Geçen birleşimde tasarının tümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Grubu adına konuşma yapılmıştı; şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'ya aittir.

Sayın Baratalı, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini aktaracağım. O nedenle, Grubum ve şahsım adıma sizleri saygıyla selamlıyorum..

Kamu Denetçiliği Kurumu, Yedinci ve Sekizinci Kalkınma Planlarında, Kamu Hizmetlerinde Etkinliğin Artırılması Projesi çerçevesinde düşünülmüş bulunmaktadır. Ayrıca, bu Yedinci ve Sekizinci Kalkınma Planlarının amir hükümleri doğrultusunda, 57 nci Hükümetin Adalet Bakanlığı, bu tasarıyı hazırlamış; ama, bugüne kadar bu tasarı yasalaşamamıştır. Hazırlıklar tamamlanmıştır; ama, tasarı, şimdi önümüze gelmiş bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batı'da, genellikle "ombudsman" diye adlandırılan, ama, bizim dilimizde genel bir kabul üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu olarak şimdi idarî hukuk sistemimize girmekte olan bu kurum, ilk defa 1809 yılında, İsveç'te, anayasal bir kurum olarak düşünülmüş ve uygulanmaya başlanmıştır. Kurumun temeli de, ilk başlangıcı da, daha çok, Osmanlıda ve Müslüman ülkelerde başlamıştır.

1709 yılında Ruslara yenilerek Osmanlıya sığınan 12. Charles, diğer adıyla Demirbaş Charles, burada sürgünde bulunması nedeniyle, geride bıraktığı ülkesindeki yurttaş ile idare arasındaki ilişkileri uzaktan gözleyebilmek için, orada, bir kurum kurmuş ve oradaki yönetimi, Osmanlı toprakları üzerinde izlemiştir. Ancak, her ne kadar 1809 yılında İsveç'te uygulanmaya başlanmış ise de, kurumun başlangıcı, daha çok Müslüman ülkelerdedir; Emevî, Abbasî, Memlûk ve Selçuklu gibi İslam devletlerinde uygulanmıştır. Osmanlı Devletinde ise Divanı Mezalim (Haksızlıklar Divanı) adı altında uygulanmış, yine, Darüladl (Adalet Evi) ismi altında uygulanmış, Divanı Hümayunda uygulanmış ve Şeyhülislamlık kurumunun da içinde uygulanmış ve bu kurumdan da etkilenmiştir. Daha çok, bir yeniçeri sınıfı olan kazasker veya başkadı uygulaması içinde de, bu kurum, Osmanlıda uygulanmıştır.

Avrupa Birliğinin bize dikte etmeye çalıştığı bu kurum, aslında, bizim kurumumuzdur. O nedenle, genel bir kabul olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak da, bazı çekincelerle ombudsmanlık veya Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununa karşı çıkmıyoruz.

İsveç'ten sonra Finlandiya'da 1919 yılında uygulanmış. Ancak, her şeyden de önemlisi, 1971 yılında Viyana'da toplanan İnsan Hakları Üzerinde Avrupa Parlamentosu Konferansında bu kurum özendirilmiştir. O zaman sayıları 25 olan, ülkede, bu kurum uygulanmaya başlanmıştır. Şimdiki Avrupa Birliğini teşkil eden bütün ülkelerde bu kurum uygulanmaktadır.

Ayrıca, 185 ülkeden 100 ülkede de bu kurum uygulanmıştır. Yeni Zelanda, Avustralya ve Hindistan da bu ülkelerin içinde yer almış bulunmaktadır.

Kurum, ülke genelinde, bölge genelinde, kent genelinde ve sektör genelinde uygulanmaktadır.

Ayrıca, ülkelerde olduğu gibi, Avrupa Birliğini teşkil eden ülkelerde, Avrupa Birliği bürokrasisi tarafından yapılacak yanlış uygulamalara karşı üye ülke vatandaşlarının haklarını korumak üzere kamu denetçiliği veya oradaki adıyla ombudsman kurumu oluşturulmuştur.

Ombudsman kurumunun İsveç dilindeki karşılığı "vekil, delege, avukat" karşılığını içermektedir. Daha doğrusu, bizim deyişimizle   ombudsman "kimsesizlerin kimsesi" olarak, yönetilenlerin yanında yer almış bir kurumdur.

Türkçe'de ise değişik isimler tartışılmış; halk denetçisi, kamu denetçisi, kamu hakemi, arabulucu, halk avukatı, yurttaş sözcüsü gibi isimler denenmiş; ama, bizim, komisyonda yaptığımız genel bir anlayış doğrultusunda da, bu kuruma "Kamu Denetçiliği Kurumu" adı verilmesi uygun görülmüş bulunmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belki, şöyle bir soru sorulabilir: Anayasanın 125 inci maddesinin amir hükmü karşısında, bu kuruma ne gereksinme vardır denebilir; ancak, buradaki nüans şudur: Anayasamızın 125 inci maddesinde, idarenin her tür eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi olduğunu, yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluk denetimi şeklinde kısıtlı veya sınırlı olduğunu görmekteyiz; yani, idarenin her türlü eylem ve işlemleri, Anayasanın 125 inci maddesi gereğince idarî yargıya tabidir; ama, idarî yargı, bu tür eylem ve işlemlerde, ancak hukuka uygunluk denetimi yapabilir. Örneğin, idarî yargı, takdir hakkının denetiminde çok fazla bulunamaz. O nedenle, Anayasanın 9 uncu maddesinde, yargı yetkisinin Türk Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını da burada belirlersek, bu görüşü ileri sürersek, hukuka uygunluk denetimi dışında, idarenin eylem ve davranışlarının da hukuka uygunluk denetimi yanında denetlenmesi gerekir diye çağdaş bir görüş vardır. Bu da, çağdaş bir kurumdur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim idarî mevzuatımıza göre, idarî yargı, idarî eylem ve işlemlerde hukuka uygunluk denetimi yapmaktadır az önce söylediğim gibi. Oysa kamu denetçisi, Anayasada belirtilen nitelikler çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerini, tutum ve davranışlarını, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk ile yerindelik yönlerinden incelemek, araştırmak, önerilerde bulunmak suretiyle, yönetimin kalitesinin yükseltilmesine de katkı sağlayan bir kurumdur. Bu anlamda, kamu denetçiliği, kamusal alanın denetiminde kullanılan çağdaş denetim sistemi araçlarından birisidir. Görev alanı, kamu gücü ile bireyler arasındaki ilişkilerdir. Görevi, kişi hak ve özgürlüklerini savunmak, yurttaşları yönetime karşı korumak, kötü yönetimden doğan haksızlıkları önlemek amacıyla yönetimin iyileştirilmesini sağlamaktır.

Hepimizin bildiği gibi, çeşitli nedenlerle, adalet örgütü, mekanizması, düzeneği, Türkiye'de tam istediğimiz gibi çalışmamaktadır; davalar geç bitmektedir, yargıya müracaat çok pahalıdır değerli arkadaşlar. İşte, yargıya müracaat ile kamu denetçisinin görevi arasındaki en büyük, ayrılan, mümeyyiz vasıf da, kamu denetçisine yapılan her türlü başvurunun, her türlü harçtan ve ücretten âri kılınmasıdır. Yine, ikisi arasında, idarî yargı kararları ile kamu denetçisinin kararları arasındaki, sonucu itibariyle en büyük fark da, idarî yargı kararlarının, yani, Türkiye'de kesinleşmiş yargı kararlarının muhakkak uygulaması zorunludur; uygulamayanlar hakkında, muhakkak, Anayasa gereğince işlem yapılır ve gerekli cezalar verilir; ama, kamu denetçisinin verdiği kararlar, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ihtiyarî kararlardır. Yani, yargı kararlarının aksine, kamu denetçisinin verdiği kararlara uymak diye bir kural yoktur; işine gelen uyar, işine gelmeyen ya idarî yargıya başvurur veya kamu denetçisine başvurduğu yerde kesilen zamanaşımı süresinden yararlanarak tekrar bu karar aleyhine idarî yargıya müracaat edebilir. Ancak, tabiî, tartışılması gereken temel bir kural vardır; acaba, her sene dönem biterken, bazı yasaların, hiç alakası olmadığı halde, neden temel yasa olarak bizim önümüze geldiği düşüncesidir.

Değerli arkadaşlar, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre, bir yasanın temel yasa olarak düzenlenebilmesi özel olarak bazı kurallara ve koşullara bağlanmıştır. Şimdi, Kamu Denetçiliği Kanununa baktığımız zaman, neden bunun temel yasa olarak getirildiğini anlamak, bu düşünceyi burada serdetmek veya savunmak, son derece savunması zor bir tez olarak ortaya çıkacaktır. Bazı arkadaşlarımız, Anayasa Mahkemesinin usulden verdiği bir karara dayanarak "bizim yaptığımız doğrudur" diyebilir; ancak, İçtüzüğün 91 inci maddesi bu tezleri çürütmektedir.

Bakınız, İçtüzüğün 91 inci maddesi şöyle diyor: "Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel ilkeleri içermesi gerekmektedir." O nedenle, başta bunu temel yasa olarak buraya getirmek veya savunmak, İçtüzüğün 91 inci maddesine aykırıdır. Nedense, uzun kış geceleri, bu Meclis tarafından, İktidar Partisi tarafından harcanmaktadır. Tam tatile gireceğimiz zamanlarda, 20'den fazla yasa, tatile gireceğimizden altı gün önce bu Meclise getirilmektedir, Meclisin önü tıkanmaktadır. Bu şu demektir: "Ben iktidarım, benim parmak sayım çok; ben bu sayıyla istediğim kanunu istediğim zamanda ve istediğim sürede ve şekilde geçiririm."

Değerli arkadaşlar, bu anlayış, 1950 yılından itibaren çağcıl demokrasilerde, Batı demokrasilerinde, uygar demokrasilerde vazgeçilmiş olan bir anlayıştır. Artık, günümüzün yükselen trendi, anayasal üstünlüktür; Meclis çoğunluğu sisteminden vazgeçilmiştir. Öykündüğümüz Batı demokrasilerinde, şimdi, oralarda kullanılan sistem, anayasal üstünlüktür. Yani, siz, çoğunluğunuza dayanarak istediğiniz gibi, istediğiniz şekilde, sürede ve zamanda yasa çıkaramazsınız; çıkarırsınız, bu yasa önce Cumhurbaşkanından -şekilde görüldüğü gibi- sonra da Anayasa Mahkemesinden döner gelir, tekrar biz bunları düzeltmek ve yeniden tanzim etmek için büyük bir zaman harcarız, Türk Milletinin zamanından harcarız değerli arkadaşlar.

Burada bir iki önemli ilkenin açıklamasını da uygun buluyorum Sayın Başkan, değerli milletvekilleri. Yasada geçen yerindelik ilkesi, bizim idarî tasarruflarda anladığımız yerindelik ilkesi demek değildir. İdarî tasarruflardaki yerindelik ilkesi, bir üst organın alt organ yerine geçerek, onun adına karar verme yetkisidir. Bu yerindelik ilkesi, buradaki yerindelik ilkesi bu demek değildir. Buradaki yerindelik ilkesi, yönetsel işlemde yerindelik, herkesin durumuna uygun bir sonuç elde etmenin sağlanmasıdır.

Buradaki etkenlik ilkesi, kararın gereksinme duyulduğu zamanda alınmasıdır.

Buradaki hakkaniyete uygunluk, hukuk sistemlerinin doğuşundan beri hukukun ortak temeli gibi görünmektedir, adalet ile hemen hemen aynı anlamı taşımaktadır.

Özellikle yerindelik ilkesinin, bildiğimiz anlamdaki, idarî tasarruflardaki yerindelik ilkesiyle karıştırılmaması gerekmektedir diye düşünüyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, şu ana kadar yaptığım konuşma içinde, yasanın katıldığımız noktalarını burada ifade etmeye çalıştım; ama, şimdi, ayrışık oyumuzda da görüleceği gibi, yasanın önemli bölümlerine katılmıyoruz.

Bir defa, bu kurum siyasetten arınacaksa, tarafsız bir kurum olacaksa, daha doğmadan ölmeyecekse, cenin halinde kalmayacaksa, bu kurumun anayasal kurum olması gerekmektedir. Koşul mudur; değildir. Ama, Anayasanın 6 ncı maddesine, 6/3'e bakarsak "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz" kesin ve amir hükmü karşısında, bu kurumun öncelikle anayasal kurum olması gerekmektedir. Dilekçe Komisyonu Başkanımızın da görüşü bu noktadadır; ayrıca, ilk üniversitemiz olan İstanbul Üniversitesinin görüşü bu noktadadır; yine, Danıştayımızın görüşü de bu noktadadır. Anayasaya aykırı bir kurum değildir; ama, az önce söylediğim gibi, bu kurum sağlıklı doğacaksa, bir defa, anayasal kurum olmalıdır. Anayasanın 100 üncü, 101 inci maddesinden sonraki bir yere yerleştirilebilir. Eğer bunu yapmazsanız kamu denetçisi kendini rahat hissedemeyecektir, siyasetin baskısını devamlı üzerinde hissedecektir.

Değerli arkadaşlar, BDDK'yı düşünün… Burada 1 dakikada bir kanun çıkarıldı, BDDK'nın yönetimi altüst edildi ve yeni yönetim seçildi. O nedenle, bu kurumu, bir defa, anayasal kurum haline getirmeliyiz.

Diğeri, diğer çağdaş örneklerinde olduğu gibi, başdenetçiye Anayasaya aykırılık iddiasında bulunma olanağını muhakkak vermeliyiz. Yani,  belirli şekillerde kullanılan Anayasaya aykırılık iddiası, yani Meclisin, siyasî partilerin kullandığı veya defi suretiyle kullanılan, yerel mahkemelerin kullandığı anayasaya aykırılık iddiasının yanında, kamu denetçilerine de belirli kanunların anayasaya aykırılığı konusunda düşüncelerini ifade etme ve Anayasa Mahkemesine gitme olanağını tanımalıyız.

Ama her şeyden önemlisi, değerli arkadaşlar, başdenetçilerin ve  denetçinin seçim yöntemleridir. Şimdi elimizdeki tasarıya göre başdenetçi ve denetçiler iki şekilde seçilmektedir. Bir tanesi, Dilekçe ve İnsan Hakları Komisyonundan oluşan karma komisyonda seçilme şeklidir; diğeri de, Meclisimizi oluşturan milletvekili sayısının onda 1'i kadar milletvekili arkadaşımızın burada verdiği tekliflerle başdenetçi ve denetçinin seçilme yöntemidir. Bu iki yöntemi muhakkak tek yönteme indirmek durumundayız. Ayrıca, bunu yapmazsak şöyle bir mahzuru da vardır: İki yöntemle seçilen denetçiler arasında bir statü farkı doğacak ve de bunların çalışmalarını engelleyecektir. Yani, ben milletvekilleri tarafından seçildim, ben karma komisyondan seçildim ikiliğini burada hiçbir şekilde yapmamamız gerekmekte ve onda 1 milletvekilinin teklifiyle seçilme koşulunu muhakkak kaldırmalıyız. Bu konuda da bizim önergelerimiz olacaktır.

Diğeri, değerli arkadaşlarım, karma komisyonda ve Genel Kurulda, muhakkak, başdenetçi ve denetçinin seçilme yetersayısını 2/3 çoğunlukla yapmalıyız ve bunu ilk turda aradığımız gibi, son turda da aramalıyız. Eğer bu kurum sağlıklı doğacaksa, Meclisin tümünün katıldığı bir seçmenin ardından bu kurum doğmalıdır. Yoksa, daha doğmadan bu kurum ölü doğar, siyasetin tesiri altında kalır ve Mecliste çoğunluğu elinde tutan bir partinin kurumu, bir partinin adamı ve adamları durumuna, bu kurumdaki yer alan arkadaşlarımızı ve kurumu ve kurulu bu noktaya sokarız diye düşünüyorum.

Başdenetçinin, daha doğrusu kamu denetçisinin bakmaması gereken bazı tasarruflar kanun metninde yazılı bulunmaktadır. Bunlar, kanun metni okunduğu zaman görülecektir; Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı bazı tasarruflar, yasama yetkisinin yaptığı tasarruflar, yargının yaptığı tasarruflar. Ancak, buna, değerli arkadaşlar, hâkim ve savcılar…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Baratalı, ek 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlayınız lütfen.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan. Çok konuşacağım için, hemen uyacağım efendim sizin ikazınıza.

Anayasamızın 144 üncü maddesinde hâkim ve savcıların denetimi vardır. Hâkim ve savcıların denetimi çok özel koşullara bağlıdır. Bu denetimin dışında, daha önce düzenlenmiş bulunan ama -memnuniyetle gördüm ve ifade ediyorum ki- komisyonda çıkarılan, yargı yetkisinin kullanılmasına dair işlemler dışında kalan hâkim ve savcıların tasarrufları buradan çıkarılmıştır. O nedenle de, ben, benim bu önerimi kabul ettikleri için komisyon üyelerine de çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önemlisi de, bu kanun, yürürlüğü tarihinde yürürlüğe girecektir; ama, mahallî idarelerde bir yıl sonra uygulanmaya başlanacaktır. Esas, bu yasa, bu kanun, mahallî idarelerde çok vücut bulacaktır. O nedenle, geçici 4 üncü maddedeki bir yıl koşulunu da kaldırarak, tümüyle hem merkezî idarelerde hem de yerel yönetimlerde yürürlük tarihini beraber yapmamız gerekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Son cümlem…

BAŞKAN - Sayın Baratalı, son cümlenizi alayım; buyurun.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Söylediğim düşüncelerle, kanuna, temelde bir ana fikir olarak karşı değiliz; ama, burada ifade ettiğim ve ayrışık oyda yazdığım ve önergelerle dile getireceğimiz koşullar da değişirse, bu kanunu destekleyeceğimizi ifade eder, hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Tasarının tümü üzerinde, Anavatan Grubu adına, Kars Milletvekili Selami Yiğit. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında, Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde de belirtildiği gibi, tarihte ombudsman uygulaması, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde görülmektedir. Osmanlıda idarî yargı sistemi olmadığı için, halkın idareye yönelik şikâyetlerini incelemek üzere bir kadı tayin edilmiştir. "Kadi-il-kudat" adı verilen bu özel kadılar, padişah dahil, idarenin her türlü işlem, eylem, tutum ve davranışlarına yönelik halk tarafından yapılan başvuruları inceleyerek etkin bir denetim mekanizması çalışması sağlamışlardır.

18 inci Yüzyılın başlarında, İsveç Kralı Charles, sığınmacı olarak geldiği Osmanlı topraklarında sistemi incelemiş, dönüşünde, ülkesinde de "ombudsman" adı altında uygulama başlatmıştır. İsveç dilinde ombudsman, kamu hakemi, arabulucu anlamına gelmektedir. Osmanlıdan sonra İsveç'te uygulanan ombudsman sistemi, daha sonra tüm Avrupa ülkeleri tarafından benimsenmiş, hatta çoğu Avrupa ülkeleri tarafından anayasal bir kurum haline getirilmiştir.

Ombudsman sistemi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tümüyle birlikte, bugün, 120'nin üzerinde ülkede uygulanmakta, vatandaşın idareyle ilgili sorunlarının mahkemelere gerek kalmadan çözümünde etkili rol oynamaktadır.

İlk Avrupa ombudsmanı 1995 yılında seçilmiştir. Ombudsman, yani kamu denetçiliği sistemi olmayan tek Avrupa Birliği aday ülkesi Türkiye'dir. Avrupa Birliği, Türkiye'de de bu sistemin yasal hale getirilmesini önermiş, konu Yedi ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında yer almış, geçmiş hükümetler döneminde de bu konuda bazı çalışmalar yapılmıştır.

Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Kurumu Yasa Tasarısı, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri incelemek ve önerilerde bulunmak üzere, bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi içinde olan Kamu Denetçiliği kurumu kurulmasını öngörmektedir.

Kurumda, 1 başdenetçi ile en fazla 10 denetçi görev yapacaktır. Başdenetçi 50 yaşını doldurmuş, hukuk fakültesi veya dört yıllık eğitim veren siyasal bilgiler, idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültesi mezunu, mesleğiyle ilgili kamuda veya özel sektörde en az on yıl çalışmış, herhangi bir siyasî partiye üye olmayan, kamu haklarından yasaklı bulunmayan kişiler arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından beş yıllığına seçilecektir.

Başdenetçi ve denetçilerin seçiminde, ilk turda Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının üçte 2 çoğunluk şartı aranacaktır. İlk turda bu çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci tur oylamada üye tamsayısının salt çoğunluğu gerekecektir. Bu turda da seçilemezse, üçüncü turdaki oylamaya ikinci tur oylamada en fazla oy alan iki aday katılacak ve bunlar arasından üye tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu almış bulunan aday seçilmiş olacaktır. Başdenetçi ve denetçiler, seçildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda, tasarıda yazılı olan andı içtikten sonra göreve başlayacaklardır.

Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumundan beklediğimiz fayda ve etkinliğin sağlanabilmesi için, başta başdenetçi olmak üzere, bu kurulda görev alacak herkesin hukuk alanında bir otorite olmaları mutlak gereklidir. Başdenetçi veya denetçilerin seçilmesinde aranacak nitelikler arasına, hukukî formasyon vermeyen ya da eksik veren bazı fakültelerin mezunları da dahil edilmiştir. Son derece hassas idarî yargı konusunda bir bilirkişi gibi görev yapacak olan Kamu Denetçiliği Kurumunda görev yapacak kişilerde aranacak niteliklerin bu şekilde genişletilmesini doğru bulmuyorum. Bu kuruma seçilecek kişilerin hukukî formasyonlarının yanı sıra, her birinin geçmişte aldıkları kararlarla toplumda saygınlıklarını ortaya koymuş kişiler olmalarının büyük önemi vardır. Meclis Genel Kurulunda hangi yöntemle seçilmiş olursa olsun, eğer kuruma seçilecek kişilerde bu saygınlığı gözetmezsek, ülkemizde büyük bir boşluğu dolduracak olan Kamu Denetçiliği Kurumundan beklenen fayda sağlanamayacaktır. En kötüsü de, kurumun çalışanları, çalışmaları üzerine ister istemez siyaset gölgesi düşecektir.

Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumu, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri inceleyecek ve önerilerde bulunacaktır. Tasarı, kuruma başvuru süreciyle ilgili şu düzenlemeleri getirmektedir:

Gerçek ve tüzelkişiler, şikâyet konusunu belirttikleri başvuru dilekçeleriyle Kuruma başvurabilecekler. Dava açma süresi içinde yapılan başvuru, işlemeye başlamış dava açma sürecini durduracaktır.

Başdenetçi ve denetçiler, bilirkişi kullanabileceklerdir.

Kurum, şikâyet konusu araştırma ve incelemeler için herhangi bir ücret almayacaktır ve şikâyetleri, başvuru tarihinden itibaren altı ay içerisinde sonuçlandıracaktır. Bu durum da, idarî mahkemelerin iş yükünü büyük ölçüde azaltacak, zaman ve maddî kayıpların önüne geçilmiş olacaktır.

Görüşmekte olduğumuz tasarının eksik ve olumsuz taraflarına gelince: Değerli milletvekilleri, Türkiye'de idarî işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğu idare mahkemeleri tarafından yapılmaktadır. Bildiğimiz gibi, Anayasamızda Kamu Denetçiliği Kurumuna yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Anayasal dayanağı olmaksızın idarenin vatandaşın şikâyetlerine konu olan eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını inceleyecek bir kurum oluşturulması yeni bir hukukî kargaşa yaratacaktır. Kamu denetçiliği sisteminden beklenen yararın ve etkinliğin sağlanması için bu kurumun mutlaka anayasal güvenceye kavuşturulması gerekmektedir. Bu eksiklik, çıkan yasayı da tartışılır hale getirecektir. Bildiğiniz gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti 2004 yılında çıkardığı İl Özel İdaresi Yasasının içerisine il genel meclislerinde halk denetçilerinin bulunması hükmünü koymuş; ancak, düzenleme, Cumhurbaşkanı Sayın Sezer tarafından, halk denetçiliği kurumunun Anayasamızda ve uygulamadaki kanunlarda yer almadığı gerekçesiyle veto edilmiştir. Bu açıdan, hem bu yasanın veto edilme riskini ortadan kaldırmak hem de etkin bir kamu denetçiliği kurumu oluşturmak için anayasal düzenleme yapılmasında büyük yarar görüyorum.

Öte yandan, tasarı, yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemleri Kamu Denetçiliği Kurumunun görev alanı dışında bırakmaktadır. Kuvvetler ayırımı prensibi çerçevesinde değerlendirildiğinde bu doğrudur; ama, birçok Avrupa ülkesinde anayasal zemine oturtulan ombudsman sistemine göre, kamu denetçileri yasalardaki eksikliklerin giderilmesini isteyebilmektedirler, hatta, anayasaya aykırılık iddiasında bile bulunabilmektedirler. Oysa, getirilen tasarıyla, Kamu Denetçiliği Kurumunun idarî mahkemelere başvuru imkânı bile bulunmamaktadır. İdareyle ilgili şikâyetleri incelemekle görevli, idarî yargıya yardımcı olmak üzere düşünülen Kamu Denetçiliği Kurumuna gerek görüldüğü konularda idarî mahkemelere başvuru yolunun açılmamış olması büyük bir eksikliktir. Bizde de, hiç olmazsa, Kamu Denetçiliği Kurumunun yasama organına eksikliğini veya yanlışlığını gördüğü konularda yasal düzenleme önerme yetkisi verilmeli, idarî yargıya başvuru yolu açılmalıdır.

Değerli milletvekilleri, ayrıca, tasarının 18 inci maddesine eklenen bir fıkrayla, devlet sırrı ve ticarî sır niteliğindeki belge ve bilgilerin Kuruma verilemeyebileceği hükmü getirilmiştir. Şikâyete konu olan idare, Kamu Denetçiliği Kurumunun istediği bilgi ve belgeleri devlet sırrı ya da ticarî sır gerekçesini göstererek veremeyecektir. Bildiğiniz gibi, idareyle ilgili her türlü usulsüzlüğün incelenip soruşturulmasında bu kavramlar birer kalkan olarak kullanılmıştır. Gerçi, Sayın Adalet Bakanı "devlet sırrı" ve "ticarî sır" kavramlarının yeniden ele alındığını, bu konuda yeni bir yasal düzenleme hazırlıkları yaptığını söylemiştir; ancak, bu kavramlarla ilgili yasal düzenleme çıkarılmadan, kamu denetçiliği kurumunun işlemesinde büyük güçlükler yaşanacaktır. Bu durumda, vatandaşın idareden en fazla şikâyetçi olduğu rüşvet, adam kayırma, iltimas, görevi kötüye kullanma gibi suçlarla ilgili kamu denetçiliği kurumunun etkin takipte bulunması olanaksızlaşacaktır. Şikâyete hedef olan idare, bu düzenlemeye sığınarak kamu denetçiliği kurumuna gerekli bilgi ve belgeleri vermekten kaçınacak; dolayısıyla, Kurum, kuruluş gerekçesi olan kamu denetçiliği görevinde etkisiz kalacaktır. Bir bakıma, Kurum, Meclisimizde halkımızın anayasal bir imkânı kullanması için kurulan Dilekçe Komisyonuna dönecektir. Kamu Denetçiliği Kurumundan beklenen faydanın ve etkinliğin sağlanması için halkın bu konuda bilgilendirilmesi, hangi durumlarda nasıl başvuracağı konusunda yönlendirilmesi gereklidir. Adalet Bakanlığının bu konuda ne gibi çalışmaları vardır bilmiyorum, ama, yasanın çıkarılmasıyla birlikte sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin öncülüğünde düzenlenecek bazı programlarla Kamu Denetçiliği Kurumunun tanıtımı yapılmalı, işleyişi ve başvuru yolları vatandaşa anlatılmalıdır. Bu konuda medyaya da büyük görev düşmektedir.

Değerli milletvekilleri, tasarı, Kamu Denetçiliği Kurumunun bağımsız çalışacağını, hiçbir kurum ve kuruluştan emir almayacağını hükme bağlasa da, başdenetçi ile denetçilerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçimine ilişkin esaslar Kurumun bağımsızlığına gölge düşürecek niteliktedir. Tasarıyla başdenetçi ve denetçilerin seçiminde ilk turda üçte 2 çoğunluk şartı getirilmesine karşın, ikinci tur oylamada seçilmek için salt çoğunluk yeterli olmaktadır. Salt çoğunlukla seçilme ise, başdenetçi ile denetçilerin üçüncü turda dolaylı yoldan iktidar partisi veya partilerinin oylarıyla seçilmelerinin yolunu açacaktır. Bu durum da Kurumun bağımsızlığını tartışılır hale getirecektir.

Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, idare ile birey arasındaki ilişkilerden kaynaklanan şikâyetlere etkin ve hızlı çözümler getirecek bir kurumu ülkemiz sistemine ilk kez getirmeyi hedefliyoruz. Elbette, kurumun oluşturulmasıyla birlikte bazı eksiklikler görülecek ve umarız ki, bunların giderilmesi yönünde adımlar atılacaktır. Ancak, kamu denetçiliği kurumunun daha etkin çalışmasının sağlanması açısından, görevleriyle ilgili olarak bazı yetkiler ve yaptırımlarla da donatılması yerinde olacaktır.

Tasarıya göre, Kurum, kendisine gelen şikâyetlerle ilgili raporlar hazırlayacak ve önerilerde bulunacaktır. Bu raporlarda belirtilecek hususların idare tarafından yerine getirilmemesi veya savsaklanması durumunda Kamu Denetçiliği Kurumunun ne gibi bir yaptırımı olacaktır; bu konuda da, tasarıda yeterince açıklık bulunmamaktadır. Bu önemli eksiklik giderilmediği takdirde, korkarız ki, Kurum, bir süre sonra, idareye ilişkin sayısız şikâyetleri sadece raporlarına yansıtan bir kurumdan öteye gidemeyecektir; tıpkı, her yasama döneminde onlarcasını kurduğumuz Meclis araştırma komisyonları gibi. Tasarıyı temel yasa olarak önümüze getirmemiş olsaydınız, bu eksiklikleri, maddeler görüşülürken daha detaylı tartışmak ve giderme yoluna gidebilecektik; ancak, şimdi, ne yazık ki, bu imkândan yoksun durumundayız.

Bu tasarıyı geç kalmış bir düzenleme olarak değerlendirirken, saydığım eksikliklerin giderilmesini, özellikle de Kurumun anayasal güvenceye kavuşturulmasını tekrar vurguluyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Yiğit, teşekkür ediyorum.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahsı adına ilk konuşmacı Kütahya Milletvekili Sayın Alaettin Güven; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Sayın Güven, süreniz 10 dakikadır.

ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; kamu yönetiminin dünyada ve ülkemizde meydana gelen değişim ve gelişimlere paralel olarak yeniden yapılandırılması gereği, zaman içinde artarak devam etmektedir. Bunun için, hem halkın yönetimden kaynaklanan şikâyetlerini ortadan kaldırmak veya en aza indirmek için yeni bir yönetim anlayışını yerleştirmek hem de kamu hizmetleriyle ilgili devlet görevlerinin yeniden gözden geçirilmesi zorunluluk arz etmektedir. Bundan dolayı da, bu konu, hem Yedinci hem de Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planında, kamu hizmetlerinde etkinliğin artırılması projesi çerçevesinde, halkın şikâyetleriyle ilgilenen bir kamu denetçisi (ombudsman) sisteminin Türkiye'de de kurulması öngörülmüştür.

Ombudsman, kamu denetçisi, kamu hakemi, halkın sözcüsü veya halkın avukatı gibi değişik anlamlara gelmektedir. Ombudsman, idarenin eylem ve işlemlerinden dolayı menfaatları haleldar olan vatandaşların bu mağduriyetlerinin giderilmesi ve kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde kalitenin sağlanması bakımından son derece yararlı bir kurumdur. Bilindiği gibi, bu kurum bize çok yabancı değildir. Tarihte ahilik kurumundan esinlenerek hayata geçirilmiştir. Bağımsız ve tarafsız bir kurum olarak faaliyet gösteren ve aynı zamanda sivil toplum kuruluşu olan Ahilik, devlet ile vatandaş arasındaki sorunların çözümünde, hakların korunmasında halkın vekilliği görevini yerine getirmiş, halkın gözlemcisi olmuştur.

Ayrıca, Osmanlı idarî sistemindeki başkadının görevi, padişah da dahil, idarenin işlem, icraat, tutum ve davranışlarına, halkın yaptığı başvuruları değerlendirerek etkin bir denetim sağlamıştır. Böylece, başkadı, insanların haklarını adaletsizliğe ve kamu görevlilerinin güçlerini kötüye kullananlarına karşı korumaktaydı.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Osmanlıdaki Ahilik kurumundan esinlenen, Demirbaş Şarl olarak da tanınan İsveç Kralı XII. Şarl, ülkesinde, kendisinin yokluğunda başgösteren yolsuzlukların önlenmesi amacıyla ombudsman kurumunu kurmuştur. 1809 İsveç Anayasasında da, anayasal bir kurum olarak ombudsman yer almıştır. Kurum, halen İsveç'te kamu görevlilerinin görevlerini yasalara uygun ve gerektiği gibi yerine getirip getirmediğini denetlemekle görevli bulunmakta ve vatandaşların bu konulardaki şikâyetlerini incelemektedir. Ardından, İskandinav ülkelerinden Finlandiya, Norveç, Danimarka bu ombudsman sistemine geçmiştir. Daha sonra bu kurum, birçok ülke tarafından da kurulmuştur. Günümüze geldiğimizde, Avrupa Birliği, AB bürokrasisi tarafından yanlış uygulamalara karşı vatandaşlarının haklarını koruyacak bir ombudsman kamu denetçiliği kurumunu kanunlaştırmıştı. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından, AB'nin kendi bünyesinde ve üye ülkelerde kurulan ombudsman kurumunun Türkiye'de de kurulması önerilmişti.

2000 yılında bu konuyla ilgili bir yasa taslağı hazırlanmış, ilgili komisyonlarda görüşülmüş, fakat kanunlaşmamıştı. Artık, ombudsman kurumunun kurulması bir zorunluluk haline gelmiştir. Zira, klasik denetim yollarının yetersizliği ve çağdaş devletin karmaşıklaşan yapısı gibi nedenler, kamu denetçiliğini zorunlu kılmaktadır.

Kamu denetçiliği görev alanı, kamu gücü ile bireyler arasındaki ilişkileri düzenlemektedir; görevi ise, kişi hak ve özgürlüklerini savunmak, vatandaşları yönetime karşı korumak, kötü yönetimden doğan haksızlıkları önlemek amacıyla yönetimin iyileştirilmesine çalışmaktır. Bu amaçla kamu denetçiliği, çatışan çıkarlardan bağımsız olarak çalışacak ve çözüm önerileri sunacaktır.

Ombudsman kurumu ortaya çıkışından beri, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi gelişmekte olan ülkelerde de hukuk devletinin güçlendirilmesi ve demokratikleşmesinde önemli görevler üstlenmektedir. Bugün, uluslararası düzeyde, devlet düzeyinde ve yerel yönetimler düzeyinde görev yapan ombudsmanların yanında, ihtisas ombudsmanları, ticarî ombudsmanlar ve bulundukları yerlere göre "aile, üniversite" gibi adlandırılan ombudsmanlara rastlanmaktadır.

Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bilindiği gibi, Anayasanın 125 inci maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı yargı yolunun açık olduğu belirtilmektedir; ama, o denetim, hukuka uygunluk denetimi niteliğindedir. Oysa, bir kamu denetçisi eliyle yürütülecek olan denetim bundan farklıdır, onun dışındaki alanı kapsamaktadır. İdarî hizmetlerin kalite yönünden, verimlilik yönünden, hatta yerindelik yönünden değerlendirilmesi de söz konusu olabilmelidir.

Öte yandan, yargı denetimi belli usullere bağlıdır, genellikle zaman alan ve vatandaşlar yönünden pahalı olabilecek bir denetim yoludur. İşte, denetimin daha süratli ve yargısal denetim usullerine tabi olmaksızın, kısa zamanda sonuç verebilecek ve vatandaşa herhangi bir malî yük getirmeyecek biçimde yürütülmesi kamu denetçiliği kurumunun temel amacıdır. Kaldı ki, angarya, kötü niyet, unutma ya da ihmallerin yarattığı kötü yönetim, yargının yönetim üzerindeki hukukîlik denetimine karşın, varlığını sürdürüp gitmektedir.

Böyle bir kurum Türkiye'de çalışmaya başladığı zaman, her şeyden önce idare ile vatandaşların ilişkilerinde diyalog sağlanmış olacaktır; idarenin yürüttüğü kamu hizmetlerinde kalite yükselecektir. İdare ile vatandaş arasındaki uyuşmazlıkların bir bölümü bu yolla ortadan kalkacağı için, idarî yargının yükü hafifleyecektir. Böylelikle, idarî yargının görevini daha verimli biçimde yürütmesi sağlanmış olacaktır.

Düşüncelerimi sizlerle paylaşırken, tasarının ülkemize ve insanlarımıza hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.

Hükümet adına Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek.

Sayın Çiçek, buyurun efendim.

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak, gruplar adına ve şahsı adına söz alan, katkı sağlayan ve işin bu noktaya gelmesinde emeği geçen Avrupa Birliği Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine ve bu tasarının hazırlığında çaba sarf eden tüm çevrelere huzurunuzda teşekkür etmek istiyorum.

Arkadaşlarımızın da belirttiği gibi, kamu deneticiliği olarak huzurunuza getirdiğimiz, bazı ülkelerde "halkın avukatlığı" ya da son ifadelerle "ombudsman" olarak bilinen bu müessese, aslında, tarihî dayanakları olan ve bizim kendi kültürümüz açısından da yabancısı olmadığımız bir kurum. Bir taraftan tarihî dayanağı var; ama, Batı uygulamalarına baktığımızda da, aynı zamanda çağdaş bir kurum. Dolayısıyla, çağdaş bir kurum olması hasebiyle de, uygulamaya konulduğu ülkelerde uluslararası hukukta dayanağı olan, yeri olan, mevzuatı olan bir kurum.

Arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, aslında, böyle bir kurumun toplumumuza, toplum hayatımıza kazandırılmasında bir gecikme olmuştur; ama, gecikme olsa dahi, bugün huzurunuza getirilmiş olması önemli bir olaydır. Gerçekten de, Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında da, idare ile vatandaş ilişkilerinde meydana gelen birkısım şikâyetleri etkin ve hızlı bir şekilde çözüme kavuşturma noktasında yeni önerilere, yeni kurumlara ihtiyaç olduğu ve bunun kurulması gerektiği bu kalkınma planlarında da ifade edilmiştir. Şimdi, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemine girdiğimize göre, demek ki, en azından Türkiye'nin geriye dönük on yıllık süresi içerisinde de böyle bir kurum kurulabilirdi; ama, bugüne kısmet olmuştur. Dolayısıyla, biz, bugün, burada, kalkınma planlarının ilkeleri arasında, önerileri arasında bulunan bir düzenlemeyi huzurunuza getirmiş bulunuyoruz.

Tabiatıyla, yeni bir kurum kurmanın getirdiği zorluklar vardır, karşılaşacağı problemleri tümüyle önceden öngörebilmekte de zaman zaman zorluklar bulunabilmektedir. Ancak, tasarı hazırlanmazdan evvel, bununla ilgili, çok değişik seminerler, toplantılar yapılmıştır; bu kurumu uygulayan Batılı ülkelerden uzmanlar getirtilmiştir. İnsan Hakları Komisyonu -Meclisimizin- bu toplantılara ev sahipliği yapmıştır. Hem İstanbul'da hem Nevşehir'de, çok yönlü, konular tartışıldı. Ondan sonra, Bakanlığımızda, konuya ilgisi olan, bilgisi olan kişiler de davet edilmek suretiyle, uzun bir hazırlık döneminin sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildi. Burada da hem Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda hem Plan Bütçe Komisyonunda enine boyuna tartışıldı; dolayısıyla, bugünkü şekle geldi.

Böyle bir kuruma ihtiyaç var mı; evet, ihtiyaç var. İhtiyaç var; çünkü, Yedinci, Sekizinci Beş Yıllık Planda da bu konu tartışılmış.

İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Şüphesiz, idarenin eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir; ancak, herkesin bildiği, ifade ettiği, kabul ettiği gibi, yargının işleyişi zaman almaktadır ve masraflıdır. Vatandaşın ise, ihtilafın kısa yoldan çözümünü istemek gibi de bir hakkı, bir özlemi de bulunmaktadır. Bunu karşılayabilmek adına, kamu denetçiliği olarak ifade edilen böyle bir kurum, belki birçok ihtilafın mahkemelere intikal etmezden evvel çözümüne katkı sağlayabilecektir.

İkincisi, bütün dünya da, yargı yoluyla ihtilafları çözmek yerine, alternatif uyuşmazlık çözümleri üzerinde, bugün, başta Avrupa Birliği, Avrupa Konseyi olmak üzere, ciddî bir çaba sarf etmekte, bununla ilgili sayısız toplantılar yapmaktadır. Oradaki dava sayısı bizimle kıyas kabul etmeyecek derecede az. Halbuki, milyonlarca -her yıl- davanın yargı önüne geldiğini hesaba katarsak, demek ki, bizim de, yargı yolu dışında, ihtilafların çözümü için alternatif uyuşmazlık çözümleri üretmemiz ve bu türlü kurumları toplumumuza kazandırmamız gerekmektedir.

Biz, bu çözümlerin bir kısmını, uzlaşma müessesi olarak, Ceza Muhakemesi Yasasında düzenlemeye çalıştık. Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edeceğimiz hukuk muhakemeleri yasasıyla ilgili olarak da, nizasız kaza ve benzer çözümleri orada da getirmeye çalışıyoruz; ama, bütün bunların yetmediğini de düşünerek, çağdaş bir kurum ve tarihî geçmişi olan kamu deneticiliği, ombudsmanlık, kamu hakemliği veya halkın avukatlığı -ne dersek diyelim; halk nasıl algılayacak, esas olan odur isminden ziyade- böyle bir müesseseyi de bir alternatif uyuşmazlık çözümü olarak değerlendirmekte bir mahzur yoktur.

Ancak, şunu hemen ifade etmek isterim: Bu kurum yargının alternatifi değildir. Bunun altını çiziyorum. Çünkü, bunu böyle kabul etmediğimiz takdirde, o zaman bazı hukukî sorunlar gündeme gelebilir. Hiçbir şekilde, bu, yargının alternatifi değil; bunu böyle anlamamak gerekir. Böyle olmadığı içindir ki, Anayasaya, bugünkü şartlar altında, aykırılık da söz konusu olmayacaktır; çünkü, bu kurum karar vermeyecek, sadece, idarenin işleyişiyle ilgili incelemeler yapacak ve bunun neticesinde önerilerde bulunacaktır. Ve ayrıca, madde düzenlemelerinde de görülebileceği gibi, yargı organlarında görülmekte olan veya yargı organlarında karara bağlanmış uyuşmazlıklar bu Kurumun inceleme alanı içerisinde değildir. Bundan dolayı da yargının alternatifi değil. Eğer, kişi kendi iradesiyle sorununu yargının önüne götürdüyse, hem yargıya hem buraya müracaat etmek, oradan ayrı bir karar buradan ayrı bir karar söz konusu olamaz. Dolayısıyla, biri diğerinin alternatifi değil.

Yargı kararları, eski tabiriyle "lazımül icra" kararlarıdır, uyulması gerekli kararlardır ve zorunludur Anayasaya göre. Halbuki, burada öneriler söz konusudur, tavsiyeler söz konusudur. İdare buna uyup uymamakta, hiç şüphesiz, hukuken bir rahatlık içerisinde olmakla birlikte, kamuoyu baskısı ve başkaca yöntemlerle, idare, kurumun işleyişinden iyi neticeler gördükçe… İnşallah, bu Kurumda görev yapacakları ne kadar isabetli seçebilirsek, seçtiğimiz başdenetici ve deneticilerin kişiliğiyle birlikte, kişisel ağırlığı, popülaritesi ve saygınlığına paralel olarak da ihtilafların bir kısmını bu şekilde çözme imkânı olacaktır.

Bu nedenle, Anayasaya aykırılık durumu söz konusu değil. Arkadaşlarımız, bunu, bilvesile ifade etmeye çalıştılar. Belki, anayasal dayanağını ileride bulma imkânımız da olabilecektir. Gerçekten, önümüzde fırsat ve imkân olursa, belki, bu işleyişleri de görüp, karşılaştığımız sorunları da yeni baştan bir değerlendirdikten sonra, belli bir süre sonra bu yasayı tekrar gündeme getirebiliriz, bu eksiklikleri giderebiliriz. Ümit ediyorum ki, Meclisimiz bir anayasa değişikliği sırasında bunu da bir anayasal dayanağa kavuşturmuş olur.

Bu Kurumun kurulmasının bir başka avantajı da şudur: Hiç şüphesiz, çağdaş devletin işlemleri şeffaf olmak mecburiyetindedir. Devletin güven tesis etmesi, vatandaşın devletine ve idareye güveninin sağlanması açısından, yaptığı işlemlerin halkın önünde, şeffaf, açık ve saydam bir şekilde yapılması gerekmektedir.

İşte, bunu temin etmenin araçlarından bir tanesi de, böyle bir kurumun kurulmuş olmasıdır, böyle bir maksadı da bu temin edebilecektir.

Şüphesiz, bu Kurumun urulmasıyla beraber, başkaca yasaların da çıkması gerekmektedir. Yine, söz alan arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, ticarî sır ve devlet sırrıyla ilgili düzenlemelerin de bunun akabinde yapılması, bu Kurumun kurulmasından beklenen faydanın sağlanabilmesi, azamî ölçüde sağlanabilmesi açısından önem arz ediyor. Biz, Bakanlık olarak, hem ticarî sırla ilgili hem de devlet sırrıyla ilgili yasa tasarılarını hazırladık, Başbakanlığa gönderdik. Orada da son bir değerlendirilmesi yapıldıktan sonra, bunun akabinde onların da Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmesi gerekmektedir.

Bu nedenle, bu düzenlemelerin de yapılmasıyla birlikte, ümit ediyorum ki, Kamu Deneticiliği Kurumu, toplum hayatımızda, devlet hayatımızda önemli bir boşluğu dolduracak; birkısım vatandaşlarımızın, gerek idarenin hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan tasarrufları gerekse idarenin tutum ve davranışları, sadece eylem ve işlemleri değil, idarenin, hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan tutum ve davranışlarıyla ilgili de başvurabileceği bir merci ve hakkını elde etmede başvurabileceği bir alternatif kurum, yeni bir kurum toplumumuzun hizmetine sunulmuş olabilecektir.

İnanıyoruz ki, bu tasarı, aynı zamanda, devlet-millet kaynaşması açısından da sayısız faydalar sağlayacaktır; ama, şunu komisyonda da ifade etmeye çalıştım: Esas olan, metinlerin düzenlenmesi, metinlerdeki mükemmeliyet değildir, burada görev yapacak başdenetici ve deneticilerin, her türlü siyasî düşüncelerin üstünde, herkese saygı telkin eden, güven telkin eden kişiler olmasındadır. Eğer o kişileri birlikte bulur, birlikte seçebilir, birlikte böyle bir kurumda görev alır hale getirebilirsek, yazılı olanların ötesinde de, topluma önemli faydalar sağlayabilecektir. Eğer buradaki düzenlemeler çok mükemmel olsa, ama, seçim yanlış yapılırsa, isabetsiz yapılabilirse, o takdirde, başka bir problem karşımıza çıkar. Bu hususu da bu vesileyle tekrar ifade etmek istiyorum.

Bu tasarının oylarınızla, inşallah, yasalaşması halinde, toplumumuzda önemli bir boşluğu dolduracağı inancıyla, katkılarınızdan ve oylarınızdan dolayı şimdiden teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.

Şahsı adına Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum; bu kanun tasarısının, milletimize ve memleketimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.

Çok önemli bir boşluğu dolduracağına inandığım bir kanun tasarısıdır. Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde benzer uygulamalar yapılmaktadır. Türkiye'de de böyle bir uygulamaya geçilmesinin son derece sağlıklı olacağı inancındayım; ancak, burada hemen şunu belirtmek lazım: Bu müessese yürürlüğe girince, Türkiye'deki birçok meselenin kısa sürede halledileceğini düşünmemizin de yanlış olduğu inancındayım. Çünkü, uyulması zorunlu olan mahkeme kararlarına bile Türkiye'de uyulmadığını göz önüne alacak olursak, sadece bir tavsiye ve öneri niteliğinde olan bu kurum kararlarının pratikte ne kadar faydalı olacağını da sizlerin takdirine bırakıyorum.

Ben, bugünkü konuşmamda tasarının tamamen teknik detaylarına, ayrıntılarına girmek istiyorum. 6 ncı maddede başdenetçi vekilinin, başdenetçi tarafından seçileceği söylenmektedir. Bizim hukuk sistemimizde kurul halinde çalışanlar, kurul halinde karar verenlerin başkan ve başkanvekilleri, o kurulun üyelerinin oylarıyla seçilir. Bizim hukukumuzdaki temel usul ve kural budur; ama, bu tasarıda, bu maddede başdenetçi vekilinin bizzat başdenetçi tarafından seçilmiş olmasının doğru olmadığı inancındayım. Bir kurul varsa, o kurul üyelerinin, başdenetçi vekilini kendi üyeleri arasından ve oylarıyla seçmesinin doğru olduğu kanaatindeyim.

Şimdi, yine bu tasarıda, en fazla 10 denetçinin seçileceği söyleniyor. Değerli milletvekilleri, kanunlarda böyle şey olmaz. Bakınız Anayasamıza, diğer bütün kanunlarımıza bakın, bu tür yerlerde sayılar sabittir; Anayasa Mahkemesine, Danıştaya, Askerî Yargıtaya, Sayıştaya… Hepsinde ve diğer kurullarda sayılar belirlidir. Kaç kişinin orada görev yapacağı kanunla belirlenmiştir. Şimdi, burada en fazla 10 denetçi… Ya, böyle bir şey olmaz değerli milletvekilleri! Kanunun içerisinde sayıyı Türkiye Büyük Millet Meclisinin belirlemesi… Kaç olacak; en fazla 10! Sonra da diyoruz ki, biraz sonra maddede, beşte 3 çoğunluğuyla karar alır. 4 kişi olursa ne yapacaksınız?! 3 kişi olursa ne olacak?! Onun için, bu rakamın mutlaka burada sabit bir sayı olarak ele alınması ve kanunun içerisine bu şekilde yerleştirilmesi gerekmektedir ve başdenetçinin 50 yaşında, 50 yaşını doldurmuş, denetçilerin de 40 yaşını doldurmuş olması…

Değerli milletvekilleri, biz, Türkiye'de, Cumhurbaşkanı olma yaşını 40 diyoruz. 40 yaşında olan ve diğer şartları taşıyanlar Cumhurbaşkanı olabiliyorlar. 30 yaşında milletvekili olur diyoruz. Milletvekillerinin oylarıyla seçilecek olan başdenetçi ve denetçilerle ilgili burada yaş sınırlaması getiriyoruz; 50 yaş. Niye 50 yaş? Yani, niçin 50 yaş olsun? Cumhurbaşkanı seçilmek için 40 yaş olacak, başdenetçi seçilmek için 50 yaş olacak; bunu anlamak mümkün değil. Denetçi için niye 40 yaş?! Onun için, değerli milletvekilleri, lütfen, bu yaş sınırlamalarıyla ilgili olarak da, mutlaka, bu yaş sınırlarının aşağıya doğru çekilmesi gerektiği inancındayım.

Ve yine, 11 inci maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının en az 1/10'u tarafından aday gösterilebilecek. Kaç aday gösterileceği belli değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin 1/10'u, yani, 55 milletvekili bir araya gelecek, kaç aday gösterebilecek; 50 tane mi aday gösterecek, 100 tane mi aday gösterecek? Yani, bu sayının da, mutlaka, bir sabit rakam haline getirilmesi gerektiği inancındayım.

Seçimin doksan gün içerisinde sonuçlandırılacağı… Şimdi, biz, Türkiye'de işlerin çok ağır gittiğini söylüyoruz, işlerin sürüncemede bırakıldığını söylüyoruz ve o nedenle -gerekçede de var- yargının katı işleyiş kurallarına bağlı oluşu ve zaman alıcı işlemesi karşısında böyle bir tasarı getirdiğimizi söylüyoruz; ancak, bunların seçilmesini de doksan gün içerisinde… Yani, burada bir başdenetçi seçeceğiz, denetçi seçeceğiz, bunun süresini de doksan gün, yani, üç ay içerisinde -azamî süresi de budur- seksendokuzuncu gün de seçebilirsiniz. Yani, hem diyoruz ki, yargı, katı işliyor, zaman alması nedeniyle, onun için, böyle bir sistem getirilmesi lazımdır. Biz, bu sistemi getirirken, üyelerin seçimiyle ilgili olarak da doksan gün içerisinde, üç ay içerisinde… Bunun da yanlış olduğu inancındayım.

Yine, 14 üncü maddede, herhangi bir nedenle bu görevini bitiren, istifa, ölüm ve görevden uzaklaştırma gibi sebeplerle görevden ayrılan denetçi ve başdenetçinin yerine seçilenlerin de süresinin beş yıl olacağı...

Bakınız, bizim hukuk sistemimizde, bu tür bir ayrılma, bir boşalma olduğunda, yeni seçilen kişi, eksik kalan süreyi tamamlar. Bizim hukuk sistemimizin en temel özelliklerinden biri de budur. O nedenle, böyle boşalmalarda, sık sık, Türkiye Büyük Millet Meclisini bu şekilde meşgul etmenin, seçimle uğraştırmanın da haklı olduğunu zannetmiyorum, düşünmüyorum. O nedenle, toplu olarak seçim yapılmasının daha sağlıklı olduğu ve herhangi bir sebeple boşalma olması halinde, sürenin eksik kalan  kısmının yeni üye tarafından tamamlanmasının daha doğru olduğu inancındayım.

Şimdi, 15 inci maddede, seçilmeye engel bir suçtan dolayı görevin sona erdirilmesi meselesi söz konusu. Kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun bilgisine sunulmasıyla görevin sona ereceği söyleniyor. Bizim yine hukuk sistemimizdeki usul, göreve başlamayla görevin sona ermesinin aynı esaslar içerisinde olması lazım gelir. Sadece Genel Kurulun bilgisine sunulmasının yetmeyeceği ve Genel Kurulun bu konuda karar alması lazım geldiğini düşünüyorum; çünkü, bizim hukuk sistemimizin temel özelliklerinden birisi de budur. Nasıl, bir makama, mevkie getirilmişse, aynı usulle görevinin sona erdirilmesi gerektiğini düşünüyorum.

Ve yine 17 nci maddede, idarî işlemlerde, tebliğ tarihinden itibaren ve bunu öğrenme tarihinden itibaren doksan gün içerisinde başvurunun yapılması gerektiği... Yine bizim hukuk sistemimizde, belirli bir süre sonunda, müracaatın önüne bir engel getirilmesi şeklinde bir uygulama vardır; yani, artık o olayın üzerinden belli bir süre geçtikten sonra, o konuyla ilgili müracaatın yapılamaması esastır; yani, siz, ilanihaye böyle bir yetkiyi bu şekilde açık bırakırsanız, yirmi yıl sonra, otuz yıl sonra da, bu konuların tekrar gündeme getirilmesi söz konusu olabilir.

Ve yine 14 üncü maddede -bu da çok enteresandır- iki dönem görev yapılması meselesi kanun tasarısında yer almaktadır. Bizim Meclisimizde, bu dönemde bir özellik var; buraya hangi kanun gelirse, eğer bir seçimle gelme meselesi varsa, mutlaka, bir dönemle sınırlıyoruz değerli arkadaşlarım. Şimdi, milletvekilliğinde herhangi bir sınırlama yok; ama, esnaf odalarında, sanayi odalarında, tarımda, işte burada da, iki dönemle sınırlıyoruz. Ya başarılı görev yapıyorsa, bu görevi bihakkın yerine getiriyorsa, niçin bunun önüne bir engel koyalım?! Eğer seçecekse, yine Meclis seçecek. Meclis de, zaten beşer yıllık dönemler olduğu için yeni Meclis olacak, üye dağılımları değişmiş olacak. O nedenle, müracaat etsin, seçecek olan Meclistir. Böyle bir uygulamayla bunların önünü kapatmanın yanlış olduğu düşüncesi içerisindeyim.

Ve yine 20 nci maddede, araştırmanın en geç altı ay içerisinde bitirileceği söyleniyor. Bunları daha öne çekmemiz lazım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, buyurun, konuşmanızı tamamlayın; 1 dakikalık ek süre…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, 1-2 dakika istirham edeceğim;  hep teknik konuları söylüyorum.

BAŞKAN - Efendim, söyleyebilirsiniz de, ben, bu hususta, adaletli bir uygulama yapıyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır, şimdi, temel kanun olduğu için başka söz hakkımız da yok. Gördünüz yani, çok teknik…

BAŞKAN - Bütün arkadaşlarımız için geçerli, sizin için de geçerli. Lütfen, sürenizde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, altı ay içerisinde sonuçlandırılması meselesinin de mutlaka öne çekilmesi gerektiği inancındayım.

22 nci maddede "komisyon raporu Genel Kurulda görüşülür..." Netice yok, öyle açık bırakmışız. Genel Kurulda görüştük; ne yapacağız raporları? Bu konuyla ilgili açık bir hüküm yok. Genel kurulda görüşüldü; sonra?.. Mutlaka, bu konunun da bir açıklığa kavuşturulması lazım.

"Altı ay içerisinde sonuçlandırır" deniliyor, ancak, hemen akabinde   "Kurumun inceleme ve araştırmasının başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandırılamaması halinde" diye bir başka fıkra getirmişiz; yani, bir öncekinde "altı ay içinde sonuçlandırır" kesin hüküm; arkasından bir hüküm daha getiriyoruz ki "sonuçlandırılamaması halinde…" Açık kapı bırakıyorsunuz yani. Önde "altı ay içerisinde sonuçlandırır", arkasında "altı ay içinde sonuçlandırılamaması halinde" diye bir açık…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum konuşmanız için; sağ olun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gruplar adına ve şahsı adına konuşmalar tamamlanmıştır.

15 dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.

Önce sorayım: Sayın Hakkı Ülkü?..

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Buradayım efendim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Hakkı Ülkü.

HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakana şu soruyu yöneltmek istiyorum:

Yasa, iyi tabiî; ama, çok yasa yapmak, ülkeyi çok iyi yönetmek demek değildir. Ombudsman ya da kamu denetçiliği veya benzeri isimler, Türkiye'de 12 Marttan bu yana tartışılmaktadır; yani, otuzbeş yıldır tartışılmaktadır. Günümüzde de olgunlaşmış ve yasa taslağı olarak önümüze gelmiştir.

İdarenin yürüttüğü kamu hizmetlerinde kalitenin yükseltileceği malum. İdare ile vatandaşlar arasındaki uyuşmazlıkların bir bölümünün bu yoldan ortadan kalkacağı malum ya da beklenir. İdarî yargının belki de yükü de hafifleyecek bu suretle. Hatta, özet olarak şu da denilebilir: İdarede verimlilik artacak, bu anlamda; ancak, yasa taslağının 10 uncu maddesinde öylesine bir ayırım yapılmış ki, bunun düzeltilmesine ihtiyaç var gibi geliyor. Sayın Bakan ne der, bilmiyorum. Yani, deniliyor ki orada: "Hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültesi ya da denkliği kabul edilmiş olan okullardan mezun olanlar ancak başdenetçi ve denetçiliğe seçilirler." Bunun doğru olmadığını ve düzeltilmesi gerektiğini düşünüyorum; siz ne dersiniz diye soruyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ülkü.

Sayın Akyüz, buyurun.

HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Yine, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin (c) bendinde, arkadaşımızın söylediği gibi, dört yıllık eğitim veren, hukuk, siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültelerinden veya bunların muadili olan yabancı fakültelerden mezun olanlar ombudsman olabilirler veya ombudsman yardımcısı olabilirler.

Şimdi, milletvekilliği yapmış olanlar, bakanlık yapmış olanlar, başbakanlık yapmış olanlar, cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar, bu görevleri sona erdikten sonra ombudsman olamazlar mı?

Şimdi, Meclisin yüzde 10'uyla sınırlı olmak üzere, önerildiği takdirde, bir kişi başdenetçi veya denetçi olabiliyor. Meclisin bu öneriyi yapan yüzde 10'unun hiçbirisi hukuk fakültesi mezunu olmayabilir, iktisat fakültesi mezunu olmayabilir.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Onu kaldırıyoruz.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Diş hekimi olmayabilir.

HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Diş hekimine zaten bu hak verilmiyor yasada; yani, biraz da itirazım onadır da, işi geniş tutmak istiyorum.

Şimdi, bu yasada gösterilen özellikleri taşımayan Meclisin onda 1'i ombudsman önerebiliyor; ama, halk adına görev yapan milletvekilleri, bakanlar, Türkiye Cumhuriyeti adına imza atan başbakan, Türkiye Cumhuriyetini temsil eden cumhurbaşkanı bu görevleri sona erdikten sonra ombudsman olamıyorlar; neden? Yoksa, oluyorlar da, ben mi kanunun bir yerinde bunu bulamadım?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Durumları müsaitse oluyorlar.

BAŞKAN - Sayın Baştopçu, bekleyelim.

HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Okulları müsait olmayan cumhurbaşkanı oluyor da, ombudsman niye olamıyor?! Yani, burada bir başka şey var. Sayın Bakan biliyorsa, bunu söylesin; yoksa, bu, ilave edilmeli buraya.

Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akyüz.

Sayın Bakanım, buyurun efendim; cevap verecek misiniz?

KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) - Sayın milletvekilleri, bu tatbikat, Avrupa'daki genel uygulamaya uyularak yapılmıştır. Bir kanun teklifi, daha doğrusu, değişiklik teklifi yapılarak düzeltilebilir. Takdir Meclisindir; ama, Avrupa'da böyle yapıyorlar.

Benim için herhangi bir problem söz konusu değil; ben, siyasal bilgiler fakültesini… (Gülüşmeler)

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.

Sayın Baştopçu, sizin için de problem yok galiba, bitirdiğiniz mektep itibariyle.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Teknikler olamıyor Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Akyüz için var.

Saygıdeğer arkadaşlarım, Meclis Genel Kurulu bu hususta bir önerge verir, değiştirir; o ayrı bir konu.

Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısı istiyorum.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.06

 

 

 

 

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 18.17

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon yerinde, Hükümet yerinde.

Tasarının maddelerine geçilmesinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, oylamayı tekrarlayacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir; karar yetersayısı vardır.

Sayın milletvekilleri, şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.

Birinci bölüm 1 ilâ 23 üncü maddeleri kapsamaktadır.

Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul Milletvekili Algan Hacaloğlu; şahısları adına, Ahmet İnal, Ertuğrul Yalçınbayır ve Algan Hacaloğlu'nun söz talepleri vardır.

Üç milletvekilimiz aynı anda söz talebinde bulunmuştur. Onun için, onlar arasında kura çekeceğiz.

Ben, belki eksik söyledim; Ahmet İnal, Ali Osman Sali ve Ertuğrul Yalçınbayır aynı anda vermişler, Algan Hacaloğlu daha sonra vermiş.

Dolayısıyla, ilk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Algan Hacaloğlu.

Buyurun Sayın Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Öncelikle bir tespit yapmak istiyorum. Avrupa Birliği üyelik sürecinde, bazı, demokratikleşmeye yönelik yasalar kabul etmekteyiz; ancak, şu tespitimi açıkyüreklilikle ifade ediyorum: Siz getirmekte olduğunuz demokratikleşmeye yönelik tasarıları ciddiye almıyorsunuz. Bu tasarıları, ne getirip ne götüreceğini, demokrasimiz için, özünde, temelinde çok önemli olan tasarıları, maalesef, yeterince, gereğince hazırlık yapmadan…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, duyamıyoruz konuşmaları; Meclisin haline bakın.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Pazar yerine döndü burası.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Pazar yerini geçti.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -…yeterince olgunlaşmamış tasarılar olarak komisyonlara ve Meclise sunmaktasınız. Bu tasarı da bunlardan biridir. On yıllık geçen bir süreden ve sizin üç yıllık iktidarınız sonrasında getirilmiş olan tasarı, gerek AB Uyum Komisyonunda gerekse görüşüldüğü Plan ve Bütçe Komisyonunda ciddî değişikliklere uğramıştır. Buna rağmen, tasarı, bu şekliyle de eksiktir.

Değerli arkadaşlarım, taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı, çağdaş demokratik bir devletin oluşumunun temel öğelerini, çoğulculuk, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerini özümleyen, içeren, kucaklayan hukuk devleti çerçevesi içinde yapılanmayı öngörmüş bulunmaktadır. Buna rağmen, özellikle devlette çağdaş, saydam, etkin bir yapının oluşturulamamış olması, demokrasi kültürünün yeterince toplumumuza mal edilememiş olması ve insan hak ve özgürlüklerine yönelik duyarlılıkların yeterince yaygınlaştırılmamış olması, demokrasimizin temel sorunları olarak gözükmektedir.

Özünde, bireyin devletle olan ilişkilerinde, bireyin taleplerine yönelik devletin hak ve hukuk alanında eksiklik göstermesi, bireyin temel hak ve özgürlüklerini bir anlamda ihlal etmesi ve bu süreçte oluşan mağduriyetlerin normal hukuk yargı alanı dışında uzlaşmayla veya diğer yöntemlerle çözüme bağlanması sürecini öngören kamu denetçiliği sistemi, Türkiye'nin ihtiyacı olan bir kurumdur, bunu kabul ediyoruz; ancak, şunu bilmemiz gerekiyor ki, Türkiye, çok yaygın olarak insan haklarının ihlal edildiği bir ülkedir. Ben, geçenlerde bir konuşmamda da ifade ettim; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gündeminde olan, 2005 yılında verilmiş olan kararlar arasında, yaşam hakkı üzerinde verilmiş olan kararların yüzde 80'i Türkiye'yle ilgilidir. İşkence ve kötü muameleye ilişkin verilmiş olan kararların, keza, yüzde 53'ü Türkiye'yle ilgilidir. Özgürlüklerin kısıtlanması konusundaki kararların yüzde 22'si Türkiye'yle ilgilidir. Keza, örgütlenme hakkının ihlaliyle ilgili kararların yüzde 58'i, yine Türkiye'yle ilgilidir.

Evet, ne yazık ki, ülkemizde, bunun, bu kırık karnenin eşliğinde, yargı bağımsızlığı baskı altındadır. Bunun en son örneğini Van Üniversitesi olayında yaşadık. Bürokrasi etkin değildir. Parlamento çatısı altında temiz siyaset ve etik kuralların yaşama geçirilmemiş olması, bürokrasiyi olumsuz olarak etkilemektedir. Dürüst yönetim ilkesi yaşama geçirilememektedir. Yolsuzlukların önü alınamamakta, Ali Dibo olayları giderek tüm ülkeye yaygınlaşmaktadır. Devlette partizan kadrolaşma, devlet kadrolarının rasgele doldurulması, devlet hizmetlerini aksatmakta, vatandaşı mağdur etmektedir.

Bütün bunlara karşın, ülkemizde, ne yazık ki, yargı yavaş işlemektedir. Bakınız, geçenlerde, ATO'nun yapmış olduğu ve sonuç itibariyle gizli af yaşamı raporu olarak yayınlanan raporun içeriğinde, 1995 ve 2004 yılları arasında ülke genelinde kapanan dosya sayısı, yıllık ortalama 480 000'e ulaşmıştır. 2004 yılında sadece, 546 000 dosya zamanaşımı nedeniyle rafa kaldırılmıştır; yani, bir anlamda, belirli, yargıda adaletin tecellisi süreci aksamıştır. Dolayısıyla, etkin bir, bir adıyla ombudsman, yani Kamu Denetçisi Kurumunun kurulması, yargının bu ağır yükünde bir nebze azalma ve yargının etkinliğinde bir iyileşme sağlayabilir diye düşünmekteyiz.

Ve maalesef, bugün, şu söylenir haldedir: Bilinçli olarak, şu veya bu müdahalelerle, yargı uzatılıyor ve zamanaşımı denilen sinsi ve gizli affın pençesinde Türkiye kıvranıyor. Zamanım olmadığı için, bu konuya daha fazla girmek istemiyorum; fakat, özü itibariyle, devletin varlık nedeni, özünde, yurttaşların hakkını, hukukunu, esenliğini, güvenliğini korumaktır. Bu bağlamda, kamusal hizmetlerin sunumunda adalet, kamu hizmetlerinden yararlanmada eşitlik, temel evrensel kurallardır.

Değerli arkadaşlarım, bugün, Türkiye'de, Anayasamızın 57 nci maddesi çerçevesi içinde korunan konut hakkı, birçok bölümleriyle ihlal edilmektedir. Bir örnek vermek istiyorum: Maltepe-Başıbüyük'te, kentsel dönüşüm uygulaması içinde, binlerce yurttaşımız, TOKİ ile Hükümetin çok yakın müteahhidi arasında yapmış bulunduğu anlaşma içinde uygulamaya konulan projede İstanbul Büyükşehir Belediyesine öngörülen yaptırım, birkaç ay içinde o bölgenin boşaltılmasıdır ve orada oturan binlerce insanın, kendilerine yeni bir barınma olanağı sağlanmadan oraları terk etmeleridir. Bunlar içinde, Başbakanı evinde misafir etmiş kişiler var. Gelip yakındılar, yaptığımız bir toplantıda. "Bir daha bizim yüzümüze nasıl bakacaksın" dediler; ama, bu konudaki uygulama hakkında, o ortada olan sözleşme hakkında, ne yazık ki, o evlerinden edilen, gecekondularda oturan yurttaşlarımızın hiçbirisinin bilgisinin olmadığını orada yaptığımız bir toplantıda gördük. Böylesine yaygın bir şekilde konut hakkının ihlal edildiği bir ortamda, siz, ombudsman kurumunu kursanız ne olur, kurmasanız ne olur değerli arkadaşlarım!

Keza, bazı bölgelerde ve Şile'de, orman köylerinde, yörede yaşayan orman köylülerimiz bilgilendirilmeden, bu konuda herhangi bir yön gösterilmeden makta kesimi yasaklanmıştır ve birdenbire, bu bölgede yaşayan insanlarımız ciddî bir sıkıntıyla, iki aylık süre sonrasında, yeni bir… Şile'ye gidin, Şile'deki orman köylüleriyle konuşun değerli arkadaşlarım.

Keza, kamulaştırma, Anayasanın 46 ncı maddesinde öngörülmüş olan kamulaştırma, yani kamu yararının öngörüldüğü yerlerde, bedeli peşin ödenmek kaydıyla yapılması öngörülen kamulaştırmada, kamulaştırma bedellerinin uzun süreler ödenmediğini bilmekteyiz.

Keza, kamu hizmetlerine girme hakkı; yani Anayasanın 70 inci maddesinde, maalesef, kamuya alınan personelin, memurun seçiminde izlenen yöntemlerin çok ciddî mağduriyetlere yol açmakta olduğunu bilmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, ombudsman kurumu, doğal olarak, yargıya rakip bir kurum olarak oluşmayacaktır; özellikle, bağımsızlığı, bağımsız bir yapı altında görev yapması büyük önem taşımaktadır; ama, bunun sağlanabilmesi için, muhakkak, bu kurumun bir anayasal çerçeve içinde şekillendirilmesi önem taşımaktadır. Bu nedenle, bu yasa paralelinde, böyle bir anlayışın Anayasaya yansıtılmasını, bu kurumun işlevlerini etkin olarak götürebilmesinin temel önceliklerinden biri olarak görmekteyiz.

Değerli arkadaşlarım, birçok nokta var. Bunlar arasında sadece 5 tanesini belirtmek istiyorum.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, ek 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı tamamlar mısınız.

Buyurun efendim.

ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Birçok konuda yasa tasarısında değişiklikler yapılması gerekiyor. Maalesef, bu yasa tasarısını sunuş şekliniz, getiriş şekliniz bu maddeleri ayrıntılarıyla tartışma olanağını elimizden almış bulunuyor. Bu nedenle, esasında, esef ediyorum. Böyle bir yasa tasarısını, yani, örneğin, bilgilenme hakkını koruması öngörülen ombudsman yasa tasarısı dahi görüşülürken, bunu böyle temel yasa mantığı diye hiçbir şekilde kendinize inandıramadığınız bir görüşme takvimine oturtmuş olmanız, esasında, sizin bu yasayla kurmak istediğiniz yeni düzene, temel hakların bu şekilde aranışı ve elde edilişine inanmadığınızın bir kanıtıdır.

Benim söyleyeceğim başka şeyler vardı; ama, başka ortamda tekrar belirtmek kaydıyla…

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.

Anavatan Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş.

Buyurun Sayın Sarıbaş. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Yasa Tasarısı üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına Birinci Bölüm için söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, avukatlığımda başımdan geçen iki olayla başlamak istiyorum. Vatandaşın su saati bozulmuş. 300 küsur metreküp su yazmış. Belediyeye, ASKİ'ye müracaat etmiş. ASKİ gelmiş, saatin bozuk olduğunu tespit etmiş, 700 küsur milyon lira da su parası tahakkuk ettirmiş. Saatin bozuk raporunu yapanlar kendileri. Peki, ne yapacak? Vatandaşın geçmişten beri ödediği su, aylık 21-22 metreküp. O ay 200 küsur metreküp; çünkü, saat bozuk; saat dönmüş ve yazmış. "Bizim yapacağımız bir şey yok, tüketici mahkemesine dava açacaksın. Saatin bozukluğunu biz tespit ettik, biz sana raporu da veriyoruz, bizim tahakkuk ettirdiğimiz şeyi iptal ettireceksin." Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?! Yani, suyu satan kurum, suyu dağıtan  kurum, o saatin bozuk olduğunu, vatandaşın da on yıllık süreçte ay itibariyle 21-22 metreküp kullandığını kendisi tespit ettiğine göre -yönetim kurulu var ASKİ'nin, başka kurulları da var- kendi kurulunda idarî işlemle düzeltmesi mümkünken, vatandaşa gösterilen yer mahkemenin kapısı. "Davalar neden çoğalıyor" dediniz de, onun için anlatıyorum. Bunu bir örnek olarak anlatıyorum.

Bir başka şey vardı. Bir otomobil firması otomobil ithal etmiş. İlk ithalde 10 000 otomobil ithal etmiş. Ağırlığı 1 160 kilo teknik belgesinde. 1 160 kilo üzerinden otomobiller kara taşıt vergisine tabi olarak satılmış. Bir altı ay sonra depolar dolu olarak 1 210 kilo üzerinden tahakkuk yapmış Maliye Bakanlığı ve 10 000 araca -alıcının hiçbir günahı yok, aldığı günü teknik belge belli, bir tahakkuk yapmış Maliye, o parayı ödemiş- demiş ki: "Size, her bir araca 1'er milyar lira -o günün parasıyla- ek bir tahakkuk ve ceza!" Üç beş vatandaş gitmiş dava açmışlar, mahkeme haklı görmüş, demiş ki: "Araç, depo dolu, teknik belge olmaz, depo boş olarak 1 160 kilodur. 1 160 kilodan da yatmıştır, bu tahakkuk eden ekvergi ve cezası yasaya uygun değildir." Onlarca karar gelmiş; ama, buna rağmen dava açmayanlara bu tahakkuk devam ettirilmiş; yani, bir uygulama netleştirilmemiş.

Şimdi, işte, idare kendini niye denetletmiyor? İdare denetlettiriyor aslında, idarenin denetlenmeyen bir tarafı yok; ancak, bürokraside bir şey var. Bürokrasi, bürokrat, kendinden tek bir kuruşun hesabı sorulmasın diye vatandaşı, maalesef, perişan etmekte mahirdir. Hiç bu kurumları falan kurmanıza gerek yok, sadece bir hüküm koyun, deyin ki: "Dava açılıp devletin davayı kaybetmesine vesile olan bürokrat o davanın avukatlık ücretlerini ve masraflarını şahsen ödemekle mükelleftir." Bir madde. Bu kanundan sağlayacağınız yarardan çok daha fazlasını sağlarsınız. Niye; çünkü, bürokrat haksız olduğunu biliyor, zaten vatandaşın o işlemini yapmadığı için, direndiği için, vatandaşın dava açtığında kazanacağını da biliyor; ama, kendine kimse bir şey sormasın diye vatandaşın mahkeme kapısına gitmesini, dava açmasını, vatandaşın sürüm sürüm sürünmesini layık görüyor vatandaşa. Siz deyin ki: "Dava açtığında vatandaşın avukatlık ücretini, dava masraflarını, aradan geçen faizi, eğer paraya tahakkuk ediyorsa faizi, uğradığı zararları, bu davanın açılmasına sebebiyet veren bürokrat şahsen ödemekle mükelleftir." Bakın bakayım, bürokrat, dava aç diyebiliyor mu. Kendi hukukî yönden hallediyor mu etmiyor mu.

Değerli arkadaşlar, bu…

(Kürsü üzerindeki su dolu bardak devrildi) Çok özür diliyorum. Bu, hep oluyor. Nedense?.. Pek heyecanlı da değilim ama… Pek heyecanlı da değilim ama…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İnşallah hayır olur.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Değilim, inan ki değilim. İnşallah cihaza bir şey vermiyordur Sayın Başkan.

Şimdi, değerli arkadaşlar, elbette, ombudsmanlık sistemi, yani, kamu denetçiliği sistemi önemli bir kanun tasarı; Avrupa Birliğinde, Avrupa ülkelerinde uygulanan bir tasarı. Ancak, bu tasarıya baktığımız zaman, yani, hele bir kuralım, başta bir kuralım, bir bakalım. Yani, Avrupa Birliğine "ya tamam, kurduk işte…" İşler mi işlemez mi… Hele bir getirelim diye, günü savmaya yönelik bir tasarı. Çünkü, görülüyor ki, bu tasarıyla hâsıl olması istenilen amacı devletin 10 000 - 11 000 müfettişiyle hâsıl edememişsiniz de, 10 tane denetçiyle hâsıl etmeniz mümkün değil. Çünkü, gerek Dilekçe Komisyonu Başkanlarımız…

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, belki o dökülen su, arada cihaza giderse arıza verebilirmiş. Eğer konuşma devam edecekse, ara vereyim; yok, birkaç dakika içinde tamamlayacaksınız, ona göre ara vereyim.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Şimdi, demek istediğim şu: Yani, gelmesinde fayda var, ama, bu yeterli değil. 11 000 müfettişle yapamadığımız işi 10 kişiyle yapma şansımız yok. Mutlaka çok daha donanımlı şekilde olması ve yaptırıma bağlamamız lazım. Yani, rapor verecek, rapor sunacak; ama, hiçbir yaptırımı yok. Bizim bürokratlarımız, biliyorsunuz, yaptırımı olmayan işleri fazla da önemsemezler; ancak, yaptırıma taalluk eder ise, o zaman, belki ciddîye alırlar. Ama, bir başlangıç olarak, bence, fayda var diyorum, ama, çok kısa sürede, bunu, hakiki bir kurum olarak oturtmamızda da fayda var. Hele, önce bir deneyelim, seçilecek arkadaşların performanslarına da bir bakalım, uygulamaya bir bakalım, bürokrasinin direncine bir bakalım, ne kadar direnç gösteriyorlar. Biliyorsunuz, Bilgi Edinme Yasasına da bir hayli direnç gösterdiler; ama, bir iki yılda yavaş yavaş oturuyor. Bu kurumları böyle böyle başlatmakta fayda var diyorum. Biz, bu tasarıyı destekliyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sarıbaş.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şahsı adına konuşmaları da bitirmek istemiştik; ama, bir arıza olmaması için, saat 19.15'te toplanmak üzere, birleşime ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 18.38

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 19.24

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, şahsı adına, Batman Milletvekili Ahmet İnal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

AHMET İNAL (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına kanunlaşmak üzere intikal etmiş bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı, birinci bölümü üzerinde görüşlerimi aktarmak üzere söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.

Ombudsmanlık kurumunun kısmen tarihçesinden bahsederek, neden gerekli olduğundan bahsetmek istiyorum. Ombudsman kavramı için literatürde birden çok tanıma rastlamak mümkündür, ombudsmanlığın çok çeşitli tanımları vardır; hepsini burada zikretmek mümkün değildir. A.Şeref Gözübüyük'e göre, ombudsman, yönetimin hukuka uygun hareket etmesini sağlamak amacıyla genel olarak yasama organı tarafından görevlendirilen ve bağımsız olarak hareket eden, kamu denetçisi olarak da adlandırılan, alışılmış denetim biçimlerinin yanında yer alan bir kurumu ifade etmektedir.

Ombudsman kurumunun tarihsel gelişimine bakıldığında, bazı kaynaklar, ombudsman kurumunun temellerini ararken, Çin'deki Han Hanedanlığı sırasında var olan Yuan kontrol kurumu, Roma'daki halk tribünleri, 17 nci Yüzyıl Amerikan kolonilerindeki censors kurumları arasında bir bağlantı kurarlar. Kimi yazarlar da, Hz. Muhammed'in vefatından sonra ikinci Halife Hz. Ömer'in (634-644) bütün vatandaşların başvurabileceği, şikâyetlerini bildirebileceği idarî denetim kurumu olarak kurduğu muhtesib kurumuna işaret ederler. Ancak, kurumu ilham alan ülkeler, ombudsman örneğini İsveç'te bulmuşlar ve daha gerilere gitmek gereği duymamışlardır. Bu yüzden ombudsmanlığın tarihi, genellikle 18 inci Yüzyılın başlarına dayandırılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, kamu yönetiminin, dünyadaki ve ülkemizdeki değişime ve gelişmelere paralel olarak, yeniden yapılandırılması ihtiyacı doğmuştur. Kamu hizmetleri yürüten devletin görevinin yeniden değerlendirilmesi ve halkın idareden kaynaklanan şikâyetlerini asgarîye indirebilecek bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacı karşılayacak olan uygulamaya kamu denetçiliği veya kamu ombudsmanlığı denmektedir.

Aslında, ombudsmanlık kurumu, nitelik olarak bize pek yabancı sayılmamaktadır. Osmanlıların idare sistemindeki başkadının, yani, kazaskerin görevi, İstanbul hukukunun, tüm hükümet görevlileri tarafından, insanların kendi aralarındaki ilişkilerinde ve devletle olan ilişkilerinde uygulanmasını sağlamaktı. Böylece, başkadı, insanların haklarını, adaletsizliğe ve kamu görevlilerinin güçlerini kötüye kullanmalarına karşı korumaktaydı.

Yine, aynı şekilde, ombudsmanlık, 1809 yılında İsveç Anayasasına girerek anayasal bir kurum niteliğine kavuşturulmuştur.

Günümüzde ombudsmanlık sistemi, aralarında Fransa, İngiltere, İtalya, İspanya, İsrail, Hindistan, Nijerya ve Portekiz'in de bulunduğu 40'ın üstündeki ülkede uygulanmaktadır. 

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…

BAŞKAN - Sayın İnal, birkaç saniye rica edeyim.

Ben, yanlışlıkla, sizin sürenizin 10 dakika olduğunu söyledim; ama, şahsı adına konuşma süreniz 5 dakika, 1 dakika da ilave edeceğim, 6 dakika. Haberiniz olsun.

Buyurun.

AHMET İNAL (Devamla) - Peki, ombudsmanlık kurumu neden gereklidir; ombudsmanlık müessesini gerekli kılan unsurların başında, klasik denetim yollarının yetersizliği gelmektedir. Her ne kadar, idare, çeşitli şekillerde denetlemekte ise de, denetim şekillerinden her birinin çeşitli sakınca ve noksanlıkları bulunmaktadır. Günümüzde, idarenin gücü, geleneksel denetim yollarının ve vasıtalarının başa çıkamayacağı bir hızla gelişmekte ve büyümektedir. İdarenin kendi içerisindeki denetimi, hiyerarşik yapı ve dayanışma duyguları gibi sebeplerle, vatandaş için bir güvence olmaktan uzaklaşmaktadır. Esasen, idarî denetimin aslî fonksiyonu, birinci planda, idarenin etkinliği ve verimini artırmaktır. Böylece, kamuya ve onun çıkarlarına yabancılaşan bu klasik denetim yolu konumundan sapmış, giderek, sadece kendi kurallarını yürüten ve bu kuralları yürütmesini biricik varlık nedeni sayan vacibül vücut, yani mevcudun gerekliliği bir noktaya gelmiştir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın İnal, ek 1 dakikalık sürenizi başlatıyorum.

Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.

AHMET İNAL (Devamla) - Bitiriyorum.

Sayın Başkan,  değerli milletvekilleri; ombudsmanın görevi, kamu gücü ile bireyler arasındaki ilişkiler noktasında şu şekilde sıralanabilmektedir: Kişi hak ve özgürlüklerini savunmak, yurttaşları yönetime karşı korumak, kötü yönetimden doğan haksızlıkları önlemek amacıyla yönetimin iyileştirilmesine çalışmak olarak kendini göstermektedir.

Ombudsman, idarenin eylem ve işlemlerini haklı bulursa, bu defa, idareyi, şikâyet edenlere karşı savunacaktır.

Sözlerime son verirken, bu yasanın, milletimize, devletimize hayırlara vesile olacağını umar, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın İnal .

Şahsı adına ikinci konuşmacı, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır.

Sayın Yalçınbayır, buyurun efendim. (Alkışlar)

Süreniz 5 dakika.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlarım.

İsterdim ki, bu kanun tasarısının görüşülmesi sırasında, burada Avrupa Birliği Uyum Komisyonu otursun veya Anayasa Komisyonu otursun. Her kanun tasarısı, parayla illiyeti nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonuna gidiyor. Plan ve Bütçe Komisyonu yoruldu!

Değerli milletvekilleri, şu anda 840 ıncı yasayı çıkarıyoruz. Bu dönem, şu an itibariyle, geçen dönemi katladı; geçen dönem 427'ydi, şu anda 840 ıncı yasa ve Avrupa Birliği çerçevesinde, geçen dönem en önemli anayasal değişiklik, 2001 tarihinde yapılan 33 maddelik değişiklikti. Bu değişikliğin özü, bireyi etkin hak öznesi kılmaktı. Bireyin bilmesini sağlamaktı.

BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, birkaç saniye rica edeyim; ilave edeceğim sürenize.

Sayın Baştopçu, Komisyon sıranıza buyurur musunuz efendim.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Bireyi etkin hak öznesi kılmaktı. Nedir o; halk bilsin. Neyi bilsin halk; halk bilsin ki…

BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, o 1 dakikalık süreyi vereceğim size.

Saygıdeğer grup başkanvekili arkadaşlarım, sizler orada meşgul olunca, dikkatler hep sizlere yönelik oluyor, konuşmacının da dikkati dağılıyor.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Halk bilsin ki, görsün ki, Meclis nasıl çalışıyor.

Değerli milletvekilleri, şeffaflığın, saydamlığın gereği, halk sorsun ki, denetlesin. Kamu kurumuna gittiğinizde, derler; niçin geldiniz; ben bir şey sormak istiyorum. Neyi soracaksın; canım, benim verdiğim paralarla burası yönetiliyor, ben, kamulaştırma işlemiyle, plan düzenlemesiyle ilgili soruyu soracağım. Senin başka işin mi yok, hadi bakalım… Biz avukatlar da bunları yaşadık. Dediler ki, 2111 sayılı Kanun işler. Halka da bunu dediler. Nedir o; para basımıyla ilgili kanun. Rüşvet, kurumsallaşan, giderek kurumsallaşan, 2000 yılında Maliye Bakanının dediği tabirle, rüşvet.

Değerli milletvekilleri, şüphesiz ki bu dönem bunların azaltılmasıyla ilgili önemli projeler uygulandı. Toplumda ihtilaflar az değil. Danıştayda şu anda 500 000 dava var. 125 000'i Danıştay dava dairelerinde, diğeri bölge idare mahkemesinde, idare mahkemesinde, vergi mahkemelerinde. Yargıtaydaki davaların haddi hesabı yok, yerel mahkemeler öyle. Bilgi Edinme Hakkındaki Kanunu çıkardık. Kimse, bu uygulanamaz derdi; 71 000 sayısını, şu anda 626 000 küsura çıkardık.

Dilekçe hakkından yararlananları, Etik Kurula başvuranları, Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna başvuranları birlikte değerlendirdiğimizde, 2 500 000 kişi var, aktif hakkını kullanan ve hakkını arayan…

Biz, hak aramayı sonuna kadar tüketmek, bu süreci, şeffaf, katılımcı ve alınan kararları uygulayıcı olarak düzenlemek durumundayız. Bu yasa buna hizmet edecektir. Yasa mantığı fevkalade yerindedir, doğrudur. Eksiklik vardır; nedir o eksiklik; en önemli eksikliktir: Bu kanunun amacı ve kanun gereğince kurulan kurulun görevi, hukuka uygunluk denetimini yapmaktır. Hukuka uygunluk denetimini idarî yargı yapıyor zaten. Biz, kamu hizmetlerindeki etkinlik ve verimliliği, Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında öngördük. Etkinlik ve verimlilikle ilgili yargı, ne karar verebilecek ki?! Yerindelik denetimi, bu yasanın çıkarılması gereken en önemli unsurudur. Bu, komisyon tarafından ihmal edilmiştir; bu, Türkiye'nin vardığı seviye değildir.

Değerli milletvekilleri, buna ilişkin verilmiş önergeler var; lütfen, hem Bakanlık hem Hükümet, gruplar, lütfen, halkın aktif katılımını dikkate alın. Halk, daha etkin ve verimli yönetim istiyor. İdarî davaların azaltılması projesi kapsamında da değerlendirebilirsiniz; 500 000 davayı daha aza indirtmeyi veya diğer kanunlardan yararlanan 2 500 000 kişinin ihtilafını azaltmayı düşünebilirsiniz; ama, etkinlik ve verimlilik denetimini, kaynakların yerinde kullanılıp kullanılmadığıyla ilgili denetimi nasıl yapacaksınız?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, birkaç saniyenizi rica edeyim; ek 1 dakikalık sürenizi vereceğim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, iki defa konuşması kesildi, 2 dakika olması lazım.

BAŞKAN - Efendim, lütfen… Lütfen Sayın Kandoğan…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama, iki sefer konuşması kesildi.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, sabredin efendim. Benim ne diyeceğimi bilmiyorsun, ne yapacağımı bilmiyorsun; lütfen sabırlı ol, sabırlı ol. Evet; Sayın Hatibin sözünü iki defa kestim; dolayısıyla, 1 dakikalık süre daha vereceğim; ama, sen sabretmiyorsun ki bir zaman.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama "1 dakika" dediniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Her zaman böyle yaptığının, işte, farkındasın şu anda değil mi?!

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama "1 dakika" dediniz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Evet… Bak, şu anda 2 dakikalık süre var, ekrana bakabilirsin; teşekkür ederim.

Buyurun Sayın Yalçınbayır.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, idare ile birey arasındaki ilişkileri düzenlemek fevkalade önemli. Bireyin en temel hakkı, gittiği kamu kurumlarında, kendisine, saygılı ve nazik davranılmasını isteme hakkıdır, bilgi edinme hakkıdır. Herkes bunu yapmak zorundadır. Vatandaştan toplanılan paralarla o hizmetler yürütülüyor. Vatandaş bunun hesabını soracak. Vatandaş bunu denetleyecek. Vatandaşın aktif katılımı mutlaka sağlanmalıdır. Bilgi Edinme Kanununun uygulanması sırasında çıkarılan yönetmelikler bu hizmeti sağladı. Şimdi de böylesine bir süreci işletmek gerekir. Daha katılımcı bir anlayışla bu kanun yapılabilseydi söyleyebileceğimiz çok şey vardı.

Burada, idarenin sadece eylem ve işlemlerinin denetimi değil, tutum ve davranışları da önemli. İdarenin, giden vatandaşı azarlaması mümkün değil, fırça atması mümkün değil. Bu kanun bunları getiriyor. Kim olursa olsun, bununla ilgili, vatandaşın şikâyet hakkı var. Vatandaşa bunları bizim duyurmamız lazım. Daha nazik bir devlete, daha saygılı bir devlete, buna gidişimiz var; bu, döndürülemez. Bu kanunlar bunlara hizmet ediyor.

Arkadaşlar tarihçeyi belirtti. Ben, o tarihçeyle ilgili bir dokümanı Sayın Başkana sunacağım. Bu dokümanı Başbakana, Dışişleri Bakanına ve Cemil Çiçek'e de arz ettim. 26 Ekim 1713; bu tarihte, XII. Şarl, Türkiye'de, Türkiye'deki kazaskerlik müessesesinin, idarenin her türlü eylem ve işlemini, tutum ve davranışını denetlediğini görerek, İsveç'e, Türkiye'de bulunduğu beş senelik süreç içinde, 1713'te, İsveç'e bu dokümanı gönderiyor; fetvayı çıkarıyor, "kararname çıksın" diyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Yalçınbayır.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Bunun, bu kanunun çıkmasından sonra, önerimiz de, 26 Ekim 2006 tarihinde bununla ilgili bir tanıtım toplantısının yapılmasını ve -ben şahsen önemli görüyorum- dünyada 100'ün üzerindeki ombudsmanın, Avrupa Birliği Ombudsmanının katılımıyla 26 Ekim 2013 tarihinde -çok zaman kalmadı- Türkiye'de bu belgenin 300 üncü yılı nedeniyle tüm ombudsmanların toplanmaları ve buradan bir mesaj vermeleri; bizim geçmişimiz şöyleydi: Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var… Seçilmiş padişahlar da bunları dikkate alarak eylem ve işlemlerini ve yönetim tarzlarını ayarlasınlar.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.

Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemini gerçekleştireceğiz.

Buyurun Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana sormak istiyorum; ama, zannediyorum, Sayın Bakan da bu yasanın gerçek muhatabı değil, her ne kadar yürütmenin bir ferdiyse de.

Şimdi, bu yasanın… Sayın Yalçınbayır'ın konuşmasını da dinledikten sonra gördük ki, bir gerçeği kabul etmek gerekir; toplumun bütün kesimleri bu yasadan neyin amaçlandığını tam olarak bilmiyor. Böyle, aceleye getirilmeden, temel yasa olarak değil de madde madde görüşülse ve bu görüşmeler sırasında kamuoyu da bu yasanın getirdikleri, bundan sonra bu hakkı nasıl kullanacakları konusunda aydınlanmış olsalardı. Hükümet bu konudan neden rahatsızlık duydu; bunu anlamak istiyorum.

Biraz evvel, birinci bölümde, Adalet Bakanımız, burada "yargı kararları uyulması zorunlu kararlardır; ancak, bu kamu denetçiliğinin önerileri, kararları idareyi bağlamıyor." Şimdi, yargı kararlarını uygulamayan Hükümetin… Örneğin, Balıkesir SEKA'nın iadesi, TÜPRAŞ'ın iadesi, Galataportun iadesi gibi konularda yargı kararlarını uygulamayan Hükümetin, bu tür, bir nevi "ombudsman" denilen kamu denetçisinin kararlarını uygulayacağına nasıl inanacağız, halkı nasıl inandıracağız? Bu konuda açıklama yapmasını bekliyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Sayın Kandoğan...

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Bakanıma sormak istiyorum: 20 nci madde "Kurum, inceleme ve araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde sonuçlandırır..." Amir bir hüküm 20 nci madde.

Hemen 21 inci maddeye bakıyoruz, 3 üncü fıkrası: "Kurumun, inceleme ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içerisinde sonuçlandıramaması halinde… "

Bir madde önce "altı ay içinde sonuçlandırır" diye amir bir hüküm mevcut iken, 21 inci maddenin 3 üncü fıkrasında böyle bir hükmün getirilmesi bir çelişki değil midir? Bunun açıklanmasını istiyorum.

Teşekkür ediyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın Akdemir, buyurun.

VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.

Aracılığınızla, Sayın Bakana soru sormak istemiştim; ama, esas sorumuzun muhatabı Sayın Adalet Bakanı olması gerekir; ama yok burada.

Yine, sormak istiyorum: Sayın Bakanım, herkesçe bilindiği gibi, yerel mahkemelerin çok aksadığı görülmektedir. Bu yerel mahkemelerin aksamasının en büyük nedenleri, bilirkişilerin sağlıklı rapor vermemesinden kaynaklanmaktadır. Bu nedenle, bilirkişilerin daha sağlıklı rapor verebilmesi için, sizce, Bakanlığınızca, ne tür tedbir almayı düşünüyorsunuz?

Bir de, bilirkişilerin konularına göre veyahut da mahkemenin durumuna göre ücret tespiti sağlıklı yapılmamaktadır. O nedenle, bilirkişiler, bu raporlarını geç vermekte veyahut da önemsemeden rapor hazırlayıp mahkememize sunmaktadırlar. O nedenle, bir yıldan, üç yıl, dört yıl, beş yıl süren mahkemeler görülmektedir. O nedenle, bilirkişilerin ücretlerinde daha sağlıklı tespit yapılması için, Bakanlığınızca alınan bir tedbir var mıdır?

Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.

Sayın Bakanım, buyurun.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Tabiî, bu, ülkemiz için, toplumumuz için çok önemli bir kanun. Yıllardan beri hep gündemde olan, en az on yıldan beri ülkemizin gündeminde olan; ancak, bu dönemde yasalaşma aşamasına gelmiş bir kanun.

Kanun, esas itibariyle, idarî yargıya intikal etmemiş, başlangıç safhasındaki küçük meselelerin, idarenin yaptığı hatalardan kaynaklanan meselelerin çözümüne yönelik düzenlemeler yapıyor. Yargı yerine geçen bir özelliği yok. Bunun bilinmesinde yarar var. Bunun amacı, idarenin, vatandaşa karşı daha dikkatli olması ve idarî yargının da yükünün azaltılmasıdır. Asıl, bu yasanın amacı budur. Birçok Avrupa ülkesinde de bu uygulanmaktadır.

O bakımdan, yasanın, muhakkak ki, ülkemiz açısından yararlı olacağı açıktır. Halkımız, idareyle olan işlerinde çok daha rahat ve güvenli hareket etme, kamu görevlilerinin de daha sorumlu davranmalarını sağlayacak bir düzenlemedir diye düşünüyoruz.

Sayın Kandoğan'ın bahsettiği, 20 nci madde 21 inciyle çelişiyor, altı ay süre verildikten sonra altı ay bitmemesi halinde… Tabiî, bu, Türkiye'nin gerçeği; yani, şimdi, yargı sistemimiz, maalesef, herhangi bir tayin edilen sürede bitmemesi halinde de bir tanımlama yapılması lazım. Ben, burada, bir çelişki görmüyorum.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Amir hükümdür Sayın Bakanım.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Diyelim ki, bitmesi esastır; ama, bitmemesi halinde ne olacak?

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - "biter" diyor ama…"altı ay sonunda sonuçlandırır" diyor…

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Şimdi, dava açma süresinin işler olması lazım, orada bir boşluk doğmaması lazım. Sonuçlanmadı; dava açma süresinin işlemesi lazım. Hukukî bir konudur. Onun için, düzenlemenin, hukukçularımızın verdiği bilgiye göre doğru olduğunu düşünüyoruz.

Şimdi, davalar aksıyor Sayın Akdemir, doğru. Türkiye'nin önemli gerçeğinden bir tanesi de, adaletin vaktinde tecelli etmemesi. O, biraz, Türkiye'de adalet sisteminin bilirkişiye gitgide endeksli hale gelmiş olmasındandır. Davalarda, en ufak konularda bile, konu bilirkişi eliyle yapılıyor. Davalı, davacı, karşılıklı birkaç kere bilirkişilere itiraz ediyor, davalar da uzun uzadıya gidiyor. Buradaki, tabiî, bilirkişilere ödenen ücretler konusundaki tespitiniz çok doğru bir tespit. Bu konuyu, biz, ilgili bakanlığa ileteceğiz ve bu konudaki tavsiyelerinizin dikkate alınmasını isteyeceğiz.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.

Saygıdeğer milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.

Bu arada, bir açıklama yapmak istiyorum: İçtüzüğün 91 inci maddesi gereği olarak, her madde üzerinde sadece 2 adet önerge verilebilir. O bakımdan, bazı maddeler üzerinde 2'den çok önerge verilmiştir. O önergelerden, daha önce verilmiş olan önergeleri işleme alacağım. Örneğin, 4 önerge verilmişse, önce verilen 2 önergeyi işleme alacağım, sonradan verilmiş 3 ve 4 numaralı önergeleri işleme almayacağım. Bunu da bilgilerinize arz ediyorum.

Buyurun:

KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI

BİRİNCİ BÖLÜM

Genel Hükümler

Amaç

MADDE 1-

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce bahsettiğim, verdiğim örnekteki gibi, burada 4 önerge var; fakat, ilk 2 önergeyi işleme alacağım, diğer 2 önergeyi, İçtüzüğün 91 inci maddesi gereği olarak işleme alamayacağım.

Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın 1 inci maddesine "uygunluk yönlerinden" ibaresinden sonra gelmek üzere "en kısa sürede" ifadesinin konulmasını arz ederiz.

                 

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Bülent Baratalı

Yılmaz Kaya

 

Malatya

İzmir

İzmir

 

Halil Akyüz

İzzet Çetin

 

 

İstanbul

Kocaeli

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde yazılı "… insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk" ibaresinden sonra gelmek üzere "ile yerindelik" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederim.

 

Ziya Yergök

Atilla Kart

Algan Hacaloğlu

 

Adana

Konya

İstanbul

 

Ertuğrul Yalçınbayır

Tuncay Ercenk

 

 

Bursa

Antalya

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hangisine?..

BAŞKAN - Son okuduğum önergeye…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hangisine katılmıyorsunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Hiçbirine katılmıyoruz…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bundan sonra verileceklere de mi katılmıyorsunuz?!

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, gerekçeyi değil… Benim önergem…

BAŞKAN - Konuşacak mısınız efendim?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Konuşacağım.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hangi önerge bu Sayın Başkan?

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önerge sahiplerinden konuşmak isteyen var mı?

Sayın Aslanoğlu, siz mi konuşacaksınız?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hangi önerge? Birinci mi, ikinci mi?

BAŞKAN - Bir dakika… Bu, birinci önerge değil.

Sayın Aslanoğlu, biraz önce, Komisyon Başkanına bir hafif gülümseme oldu; ama, takip edelim.

Sayın Yalçınbayır, siz mi konuşacaksınız?

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Evet.

BAŞKAN - Süreniz 5 dakika Sayın Yalçınbayır.

Buyurun efendim.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun yapma tekniği bakımından demokratik olmayan bir süreci de yaşıyoruz. Eğer, demokratik bir süreçte olmuş olsaydı, tam demokratik unsurları karşılamış olsaydı, bu, gruplarda konuşulurdu, gruplarda konuşulmadı. Grupların kapalı grup toplantılarında bunlara ağırlık vermek gerekirken, grup toplantıları, liderlerin şov yeri haline geliyor, milletvekillerinin demokratik katılım hakkı engelleniyor.

Değerli milletvekilleri, bu kanun, Marko Paşa kanunudur. Git derdini Marko Paşaya anlat değil, derdimi ben ombudsmana anlatacağım. Hangi konuda anlatacaksın; sadece, işlemin hukuka uygunluğunu değil, yetki bakımından, şekil bakımından, konu bakımından, sebep bakımından, maksat bakımından değil, yerindeliği bakımından da ben bunu denetleyeceğim. Benden aldığınız vergileri, bana tanıdığınız bütçe yapma hakkını nasıl kullandığınızı denetleyeceğim. Bundan doğal bir şey olabilir mi?! Bundan doğal demokratik katılım olabilir mi?! Tüm Avrupa Birliği ombudsmanlıklarında bu var. Avrupa Birliği Uyum Komisyonu bunu fevkalade iyi değerlendirdi. Altkomisyonda, Sayın Hacaloğlu'yla ve Sayın İnan'la birlikte bunları büyük bir katılımla değerlendirdik, konunun uzmanlarıyla değerlendirdik. Bu işin Türkiye'de önde gelen ismi olan Hikmet Sami Türk'ü, önceki Adalet Bakanımızı, önceki Devlet Bakanımızı da anmadan geçemeyeceğim, onun da katılımı oldu; Türkiye Barolar Birliğinin katılımı oldu, idare hukuku kürsüsü profesörlerinin katılımları oldu. Dünyadaki ve Avrupa'daki uygulamaları da inceledik, komisyonumuzun raporu bu meyandaydı; ancak, esas komisyon bunu ihmal etti, bu ihmal yanlıştır. 2013'te 300 üncü yıl kutlanırken, inşallah, Türkiye'de biz, bu ayıpla gitmeyiz. Bu ayıp nasıl olsa değiştirilecek, kaldırılacak; gelin, şimdi kaldıralım. Biz hükümetlerimize güveniyoruz, onların yerindelik denetimlerini de karşılayacağına inanıyoruz. Bilgi Edinme Kanunu için İngiltere yirmi yıllık geçiş süreci tanıdı, hâlâ bizim seviyemizde değil, biz birbuçuk senede onu yakaladık. Avrupa Birliğinin her ülkesinden daha ileriyiz, eksiğimiz kalitedir.

Bu kanunun amacı, bizim komisyonun da yazdığı gibi, idarede kalitenin de yükseltilmesidir. Niye kalitemizin yükseltilmesiyle ilgili ibareyi çıkardık? Yoksa, kalitemizden çok memnun muyuz?! Bizim yakalamak istediğimiz, hedeflediğimiz nedir? Bunları biz bütün metinlerimizde ortaya koyduk ve ilerleme raporlarında şunlarla karşılaşmak bizim hakkımız değildir. Hâlâ bunlar istenilen seviyede çıkarılamamıştır. Çıkarmak ve uygulamak önemli.

Bilgi edinmeyi uygulama konusunda Hükümetin başarısını takdirle karşılıyorum. Bunda da bu sağlanabilir. Niye güvenmiyoruz?! Niye kurumlarımıza, insanlarımıza güvenmiyoruz?!

RECEP KORAL (İstanbul) - Güveniyoruz, bilhassa, tam tersine.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Evet, laf atma özgürlüğünüz var, siyasetin doğasında da var.

Ben bunları Grubumda da söylemek isterdim, demokratik katılımın eksikliğini sadece burada yaşamıyoruz, sadece bir partide, iki partide, üç partide yaşamıyoruz, hep birlikte yaşıyoruz.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Ne engel var?!

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Başımıza geldiğinde konuyla ilgili şikâyet etme hakkımızı kullanıyoruz. Bir dönem kendisine karşı çıktığım bir lider, bir süre sonra bana "Hep hukuktan bahsettiniz. Şimdi ne kadar da haklı olduğunuzu anlıyorum" demişti.

Saygılar sunarım. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan yasanın 1 inci maddesine "uygunluk yönlerinden" ibaresinden sonra gelmek üzere "en kısa sürede" ifadesinin konulmasını arz ederiz.

                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, burada Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı en kısa süresiydi… Okuyacağım bu maddeyi: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında belirtilen nitelikleri çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden en kısa sürede incelemek, araştırmak ve idareye önerilerde bulunmak üzere kamu denetçiliği…" Buydu…

Değerli arkadaşlarım ne diyor: "Anayasaya, hakka, hukuka, insaniyete" diyor burada. Şimdi, önce, Yüce Meclisin buna inanması lazım: Hakka, hukuka, Anayasaya…

Demin Sayın Adalet Bakanım "herkese saygı, güven ve telkin" dedi. Ne güzel laflar etti… Ne güzel laflar etti… Demin yine "daha saygın devlet" lafı edildi.

Yine 22 nci maddede ne yazıyor biliyor musunuz: Tüm bunları Meclis Başkanlığı Genel Kurulda görüşecek.

Önce haksızlık yapmayacaksınız, insana haksızlık yapmayacaksınız! Geçen hafta Malatya Turgut Özal Tıp Merkezinde sürünen hastalarıma, orada sürünen insanlarıma haksızlık yapmayacaksınız! Önce haksızlık yapmayacaksınız! Önce vicdanınızda haksızlık yapmayacaksınız! 20 tane ameliyathanenin 16 tanesi açılamıyorsa, önce insana sosyal devlet görevinizi yerine getireceksiniz, önce haksızlık yapmayacaksınız!.. Önce haksızlık yapmayacaksınız!... (CHP sıralarından "Bravo" sesleri)

RECEP KORAL (İstanbul) - Sen de bize yapmayacaksın haksızlık…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Çıkacaksın burada konuşacaksın, diyeceksin ki: Ben şöyle yaptım, ben böyle yaptım… Üniversitenin suyunu kestirdin, suyunu! Üniversitenin suyunu kestirdin 1988 yılında. Bu mu hak, bu mu adalet?! Çıkacaksın burada "siyasî kör" diyeceksin, çıkacaksın burada "cahil" diyeceksin.

MEHMET SARI (Osmaniye) - Ne suyu!.. Ne suyu!... Biz kesmedik.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Konuşan arkadaşımız…

Değerli arkadaşlar, önce haksızlık yapmayacaksın. Biz, şimdi, hakkımızı kimde arayacağız; buraya gideceğiz değil mi, kamu denetçisine gideceğiz hastamın hakkını aramak için. Kamu denetçisi de buraya rapor gönderecek, Yüce Meclise gönderecek. Oo… Aynı siyasî irade, aynı, siyasî bir şekilde, yine "yok" diyeceksiniz.

Ben şunu öğrenmek istiyorum: Ne işe yarayacak bu? Eğer bu kamu denetçisi raporlarını Meclis Genel Kurulu değerlendirip, eğer, bir şekilde bunun hakkında karar verecekse arkadaşlar, o zaman niye bunu kuruyoruz? Ben de bu sorunun cevabını arıyorum.

Malatya Şeker Fabrikasının arsasını gasbedeceksin, kimseye sormayacaksın, hibe edeceksin, sahip olduğu fabrikayı fabrikaya kiraya vereceksin "hele şimdilik sen burada otur" diyeceksin, ondan sonra "haydi git" diyeceksin! Böyle hak olur mu, böyle hukuk olur mu arkadaşlar?! "Ben yaptım oldu" olur mu?! Onun için, önce, hakka ve hukuka hepimizin inanması lazım arkadaşlar.

Bu çok güzel bir olgu; ama, önce, Meclis iradesinin hakka ve hukuka saygılı olması lazım, devleti yöneten insanların hakka ve hukuka saygılı olması lazım. Eğer hakka ve hukuka, benim hastama saygısı yoksa, ben bu kanundan hiçbir şey beklemiyorum.

Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, bu oylama üzerinde karar yetersayısı istiyorum.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergenin oylanmasından önce karar yetersayısı talep edilmiştir.

Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

 

Kapanma Saati: 20.02

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 20.08

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 1 inci maddesi üzerine verilen, Sayın Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var; şimdi elektronik cihazla oylama yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Sisteme rahat girmeniz için, oylama için 4 dakikalık süre vereceğim ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulun bilgisine arz ediyorum; her madde üzerinde, 2 tane önerge vardır ve önergeleri oylayıp işleme koyacağız. Daha sonra da maddenin oylamasını yapacağız. Bu hususu milletvekillerinin takdirlerine sunuyorum.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - O tarafa söyle.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, sizin de dikkatinize sunulur efendim.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kaçan onlar.

(Otomatik cihazla  oylamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge, kabul edilmemiştir.

1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun.

Kapsam

MADDE 2 -

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ali Kemal Deveciler

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

 

Balıkesir

İzmir

İstanbul

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

İstanbul

 

"Madde 2- (1) Bu Kanun, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş, görev ve çalışma usullerine ilişkin ilkeler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin niteliklerine, seçimlerine, özlük haklarına ve Kurum personelinin atanmaları ile özlük haklarına ilişkin hükümleri içerir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

 

Erdal Karademir

M. Mesut Özakcan

İzzet Çetin

 

 

İzmir

Aydın

Kocaeli

 

 

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

 

İstanbul

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşacaksınız…

Buyurun Sayın Baratalı.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bütün Genel Kurula hitaben söylüyorum, sık sık da karar yetersayısı isteniyor, milletvekillerinin kendi hakları olarak istiyorlar. Dolayısıyla, 2-3 dakika içerisinde, sürekli olarak oylama yapacağımızı bir kere daha takdirlerinize sunayım; ondan sonra, gereğini grup başkanvekilleri yapsınlar.

Buyurun efendim.

BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi konusunda verdiğimiz önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu düşüncelerle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu 2 nci madde, özensiz bir düzenleme şeklinde hazırlanmış bulunmaktadır. Birincisi, yasalar, hepimizin bildiği gibi, iki ayrı metotla yapılır: Bunlardan bir tanesi soyut metottur, diğeri de kazuistik metottur. Soyut metotta, çok fazla, maddelere gerek kalmaz. Kanunun konuluş amacı dediğimiz, ratio legis dediğimiz amaç belirtildikten sonra, madde sıralamalarına geçilmeden bir düzenleme yapılır. Bu, şimdiki çağdaş metottur. Oysa, kazuistik metotta, konuluş amacı konduktan sonra, çok uzun şekilde ve teferruatlı bir şekilde düzenleme yapılır. O nedenle, 2 nci madde, biraz kazuistik düzenlemesi yapmıştır. O nedenle, çağdaş metot olan soyut metodun burada kullanılması gerekirdi diye buna karşı çıkıyoruz. Özellikle kanun yazma tekniği açısından da, düzenleme metni, tam anlamıyla hüküm ifade eder şekilde değildir. O nedenle, bunun geri çekilerek yeniden düzenlenmesi ve yeniden, bir şekilde tedvin edilmesi gerekmektedir.

Bir diğer konu da değerli arkadaşlar, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1 inci maddede konuştuğumuz, ama, yine, 2 nci maddede de olması gereken, yeni bir, çağdaş bir deyimden bahsetmek istiyorum: Bu da "yerindelik" deyimidir.

Ben, konuşmamın, daha doğrusu yasanın geneli üzerinde, tümü üzerinde konuşurken, yerindelikten ne anlamamız gerektiğini burada kısaca ifade etmek istemiştim. Bunu, tekrar, yinelemek istiyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerindelik, idarî yargıda, bizim anladığımız anlamda yerindelik değildir, buradaki yerindeliğin anlamı çok değişiktir. İdarî yargıdaki yerindelik, bir üst organın alt organ yerine geçerek bir tasarrufu yapmasıdır. Buna, biz, idare hukukunda "yerindelik denetimi" diyoruz. Yerindelik denetiminin ne kadar sakıncalı olduğunu daha önce de gördük. O nedenle, idare hukukundaki yerindelik denetimi ile burada görüşülen yerindelik denetimini birbirinden ayırt etmek gerekmektedir.

Kamu denetçiliği yasasında geçen yerindelik denetimiyse, ki, 1 inci maddede verilen önergelerle, özellikle, Sayın Bursa Milletvekilimiz burada belirttiler; buradaki yerindelik, çağdaş anlamıyla şu demektir: Yönetsel işlemde, yani, idarî bir tasarrufta yerindelik, herkesin durumuna uygun bir sonuç elde etmesinin sağlanmasıdır. Yani, ikisi arasında, bizim anladığımız, bugüne kadar olan yerindelik anlamı ile bu yasadaki yerindelik anlamı arasında çok büyük bir fark vardır. Buradaki yerindelik, herkesin kendine uygun, kendi düşüncesine göre, kendi ifadesine göre, kendine uygun bir davranışı istemesidir veya idarî tasarrufu istemesidir. Bu, bu yasanın çok önemli konularından birisidir.

Etkenlik ilkesi ise, kararın gereksinme duyulduğu anda verilmesi ilkesidir. Yani, siz, bu karardan memnun olmanız için istediğiniz zaman da bu kararı elde etme olayına da etkenlik ilkesi denmektedir. Şimdi, Yedinci ve Sekizinci Kalkınma Planlarında ve 57 nci Hükümetin hazırladığı tasarıda etkenlik ilkesi çok güzel düzenlenmiştir; ama, burada, etkenlikten bahsedilmemesi bu yasanın eksiklerinden biri olarak görülmektedir. Belki ilerleyen maddelerde değişik önergelerle, yerindeliği ve etkenliği, onun arkasından gelen saydamlığı, hakkaniyet ilkesini, davranışları da buraya koymanın gerekli olduğunu düşünüyorum; ancak, bunlar bu yasanın içine girebilirse…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı.

BÜLENT BARATALI (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum.

Yerindelik, hakkaniyet, davranışlar ilkesi de konabilirse, yasanın daha güzel çıkabileceğini düşünüyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kapsam" başlıklı 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                        Ali Kemal Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları

"Madde 2- (I) Bu Kanun, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş, görev ve çalışma usullerine ilişkin ilkeler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin niteliklerine, seçimlerine, özlük haklarına ve Kurum personelinin atanmaları ile özlük haklarına ilişkin hükümleri içerir."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumsuz görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - İmza sahiplerinden konuşacak var mı?

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Hacaloğlu.

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tasarının 2 nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz teklif üzerinde söz almış bulunuyorum; saygılarımı sunuyorum.

Önce, samimiyetle bir şey açıklamak istiyorum. Bildiğiniz gibi, Amerika Kongresinde "filibuster" denen, belirli yasaların engellenmesinin çerçevesini oluşturan bir uygulama vardır; eğer, marifet, Amerika Kongresinde, ülkenin çıkarlarına veyahut da kendi ilkelerine uygun görmediği yasa tasarısı olursa, nadir olmakla beraber, sınırsız konuşma hakkını kullanarak engellemeye çalışır. Şimdi, bizim, burada, olayı suiistimal ediyoruz veya abartılı bir şekilde zamanınızı kullanıyoruz şeklinde bir anlayışa gelmemeniz için, bu, Amerika'da uygulanmakta olan uç yöntemden bahsettim. Biz de, burada, doğal olarak, en olmaması gereken bir tasarıda, siz, temel yasa uygulamasını öngörmeniz nedeniyle, bu nedenle de, ciddî anlamda bilgilenme hakkı önüne, inceleme, değerlendirme hakkı önüne set çekmiş olmanız nedeniyle, olabildiğince, muhalefet hakkımızı kullanıyoruz.

Bakınız, bu yasa tasarısı iyi hazırlanmamıştır demiştim. Tabiî, Yüce Meclisin, her tasarı üzerinde değerlendirme ve değişiklik yapmak hakkı vardır; ancak, benden evvel söz alan Sayın Ertuğrul Yalçınbayır'ın da ifade ettiği gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Uyum Komisyonunda oluşturulan altkomisyon ve komisyon, bizzat kendisinde, yapılan değerlendirmeler içinde, bu tasarıda yer alan 45 maddeden 22'si üzerinde, yani yarısı üzerinde değişiklik tekliflerinde bulunulmuş, bunların 20'si nihai metne intikal ettirilmiştir; yani, demokratikleşme diye, bir yüce, çok önemli hedefi ortaya koyan, buna yönelik çok iddialı çalışmalar yapıyoruz diyen bir Hükümetin, uzun zamandır beklemekte olan bu Kamu Denetçiliği Yasası Tasarısı üzerinde, 45 maddelik bir tasarıda, eğer siz, AKP'li milletvekili arkadaşlarımın çoğunluğunun bulunduğu Uyum Komisyonunda yarısını değiştiriyorsanız, belli ki, Hükümet, bu işleri aceleye getiriyor, yaptığına inanmıyor ve demokratikleşme adı altında, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, inanarak, olabildiğince destek vermeye çalıştığımız bu süreci, bir anlamda göstermelik bir sürece dönüştürmektesiniz.

Burada, hemen şunu ifade etmek istiyorum: Bildiğiniz gibi, AB ile üyelik müzakereleri içinde, araştırma konusunda açılmış bulunan fasıl açıldı ve kapandı, bazı sıkıntılar yaşandı; ama, bundan sonra ikinci fasılla, üçüncü, dördüncü fasılla, ama ciddî  engellemelerle, ciddî siyasî yan koşullar ortaya konarak, özellikle Kıbrıs başta olmak üzere, birçok konularda engellemelerle karşı karşıya kalacağız. Ancak, değerli milletvekili arkadaşlarım, aranızda kaç kişi, aranızda kaç milletvekili arkadaşım, açılmış ve kapanmış olan fasla ilişkin olarak Hükümetin hazırlamış olduğu Müzakere Pozisyon Belgesini görmüştür, var mı aranızda değerli arkadaşlarım?

Avrupa Birliği ülkelerinin hemen hemen hepsi, bu süreçte hazırladıkları belgeyi Meclise sunmuşlardır, komisyonlara sunmuşlardır, orada tartışmışlardır ve sonra AB'ye götürmüşlerdir. Bu mantıkla, eğer, gidersek, şu anda tartışmakta olduğumuz yasa tasarısı da, içi boş, uygulanmayan bir tasarıdan öteye geçemeyecektir.

Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

Tanımlar

MADDE 3-

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/1158) esas numaralı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile söz konusu maddenin 2 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

 

İrfan Gündüz

Eyüp Fatsa

Alaettin Güven

 

İstanbul

Ordu

Kütahya

 

Mehmet Kılıç

Yahya Akman

 

 

Konya

Şanlıurfa

 

"g) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,"

"(2) Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi, Dilekçe Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

Mehmet Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Katılmama hakkın yok senin, takdire bırakabilirsin Sayın Başkan.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Tamam işte, anlaşılıyor, tamam.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ULAŞTIRMA BAŞKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılamıyoruz. Sayın Başkan.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının "Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, bu, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı, her ne kadar çok kısa, 41 maddelik bir kanun tasarısıysa da, temel kanun olarak getirildi Meclise. Bize, hukuk fakültelerinde ya da diğer üniversitelerin hukuk derslerinde, temel hukuk derslerinde, hâkim herhangi bir meselede eğer karar veremiyorsa, önce, vereceği konuda ilgili yasaya bakacak, yoksa, içtihatlara, tutanaklara gidecek…

Şimdi, biz öyle bir kanun yapıyoruz ki Mecliste, sayenizde, AKP Grubu sayesinde, maddelerin başlıklarını bile tutanaklara geçirtmiyoruz, içeriğini bile. Burada kanun tasarısını dağıtıyoruz -şimdi dikkatimi çekiyor- madde nedir, ne değildir, burada okumadan oylamaya gidiyoruz.

Ben, o nedenle, tutanaklara geçmesi açısından, önce, maddeyi bir okumak istiyorum. Madde, tanımları içeriyor. Bu, biraz evvel, AKP Grubunun vermiş olduğu değişiklik önergesinde de, demek ki, düzensiz bir hazırlama var ki, komisyonlarda, gerek Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda gerekse Bütçe Plan Komisyonunda gerektiği gibi incelenmemiş, görüşülmemiş, değiştirme talebinde bulunuluyor. O nedenle, maddenin tanımlarını ben size okumak istiyorum. Ne diyor tanımlarda:

"(1) Bu Kanunda geçen:

a) Kurum: Kamu Denetçiliği Kurumunu,

b) Kurul: Kamu Denetçiliği Kurulunu,

c) Başdenetçilik: Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçiliğini,

ç) Başdenetçi: Kamu Başdenetçisini,

d) Denetçi: Kamu denetçisini,

e) Genel Kurul: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu,

f) Başkanlık: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını,

g) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,

ğ) İdare: Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal güvenlik kurumlarını, mahallî idareleri, mahallî idarelerin bağlı idarelerini, mahallî idare birliklerini, döner sermayeli kuruluşları, kanunlarla kurulan fonları, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşları, sermayesinin yüzde ellisinden fazlası kamuya ait kuruluşlar ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseseleri, kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, idare adına hareket ederek kamu hizmeti yürüten özel hukuk tüzel kişilerini,

ifade eder.

(2) Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi, Dilekçe Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir."

Değerli arkadaşlar, böyle bir düzenleme. Tabiî, burada Meclis kâtip üyelerinin görevini de yapmış olduk, tutanaklara geçmesi açısından; herhalde teşekkür ederler. Bu nedenle de AKP'nin, böylece, yasa yapma tekniğini ve Türkiye'de Meclis açıldığından bu yana geçen süredeki yasal düzenlemeleri nasıl yapıldığını ters yüz eden anlayışını kamuoyunun önünde ortaya serme amacını da taşıyorum.

Değerli arkadaşlar, gerçekten, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısına Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz karşı değiliz, karşı çıkmayacağız. Buna belki katkı verebilecektik; ama, nasıl bir mantık, nasıl bir anlayış?!. Çoğunluk diktasına dayalı bir yöntemle tartıştırmayacağız, konuşturmayacağız, önerge verdirmeyeceğiz, Başbakanın imzaladığı kanun tasarısı Meclise nasıl sevk olduysa komisyonlardan, kurullardan, Meclisten öyle geçireceğiz anlayışınıza tepki olarak biz de yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Yani, AKP'ye kadar kurulmuş olan hükümetler, koalisyonlar, tek başına kurulmuş olan hükümetler bugüne kadar hiç sizin anlayışınızda olmadı. Yani, siz, eğer, Türkiye Cumhuriyetinde demokrasinin, cumhuriyetin kökleşmesini, yerleşmesini istiyorsanız, eğer "ombudsman" denen kamu denetçisinin gerçek anlamda güven kazanmasını istiyorsanız, böyle bir kanunu temel kanun olarak getirmekten kaçınırdınız. Yani, siz, şimdi, böyle bir kanunu, diyorsunuz ki: "Hazırladık, komisyonlarda görüşüldü." Hayır. Daha 1999 yılında, o günün hükümeti, bir toplantısından sonra hükümetin aldığı kararlar çerçevesinde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Çetin, 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı tamamlayınız.

Buyurun.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Tamam Sayın Başkan.

…Bakanlar Kurulunun gündemine Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısını da Kopenhag Kriterleri çerçevesinde aldıklarını ilan etti. O günden bugüne gerçekten çıkmayan bir kanun; yani, çıkarılacak. Neleri çıkarmadık Avrupa Birliği sevdamız doğrultusunda; bunu da çıkaracaktık; ama, her ne hikmetse, böyle bir kanunu bile Mecliste tartışmaktan, tartıştırmaktan, milletvekillerinin katkı yapmasından kaçınmanızın takdirini sizlere bırakıyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan (1/1158) esas numaralı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile söz konusu maddenin 2 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.

İrfan Gündüz (İstanbul) ve arkadaşları

"g) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,"

"(2) Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi, Dilekçe Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye, katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -  Birinci önergeye, değil mi?

BAŞKAN - Evet.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumlu görüşle katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, arkadaşlarımız yerine otururlarsa, Plan ve Bütçe Komisyonunun burada bulunan üyelerini bir sayayım.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Peki, Komisyonun muhalefete mensup üyeleri niçin çağrılmıyor?

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Buyurun, geçin, oturun.

BAŞKAN - Sayın Özyürek…

MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Çağrılmıyor mu efendim?!

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Mustafa Bey, buyurun.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Buyurun, oturabilirsiniz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - 18 kişi…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Yine, Başkanlık Divanının saçmasapan yöntemleri!..

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri…

Sayın Deveciler, oturur musunuz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - "Salt çoğunluk" diyorsunuz... Salt çoğunluk 21 kişi…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - İşlem başlamıştır burada, işlem başlamıştır.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, komisyon, Genel Kurulda üçte 1 sayıyla toplanabilir. Şu anda o sayıyı burada arayacağım. Eğer bu sayı mevcutsa -Komisyonun Genel Kurulda temsili diye bir olay vardır Sayın Topuz, oraya bakarsanız- ona göre işlemi gerçekleştireceğim.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - İşlem başlamıştır efendim, müzakereye başladık.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Müzakere başladı. Maddeler okundu, önergeler okundu.

BAŞKAN - Efendim?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Müzakere başladı; olmaz o iş.

BAŞKAN - Tamam, bir şey demiyorum ben zaten.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Olmaz, olmaz.

BAŞKAN - Hayır, bunu oylayacağım zaten. Bundan sonra… Anladım...

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Neyi oylayacaksınız efendim?

BAŞKAN - 45 inci madde, ikinci fıkraya bakın…

Sizin önergenizi oyladım zaten Sayın Çetin; bu ikinci önerge.

Evet, bu önergeye Komisyon katılıyor.

Hükümet?..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Katılıyor.

ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Kapusuz, oradan "katılıyor" diye bağırıyorsun; ayıp ya! Koskoca Bakana oradan…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyon ve Hükümet katıldığı için, önergeyi direkt olarak Genel Kurulun oyuna arz edeceğim.

Kabul edenler…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangi maddeye göre uyguluyorsunuz Sayın Başkan?

BAŞKAN - 45/2 efendim.

Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi kabul edilen önerge istikametinde oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (Gürültüler)

Sayın milletvekilleri… Saygıdeğer arkadaşlarım, komisyon sırası; lütfen, dinleyelim.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır… Hayır… Bir kere biz de geleceğiz, her maddeyi tartışacağız.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Tartışacağız… Tartışmaya açacaksınız.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Meclisi yok sayan bir anlayışla, Meclisten rahatsızlığınızı ortaya koyuyorsunuz.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İtiraz neye anlamadık ki Sayın Başkan; yolunuza devam edin.

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, komisyon sırasındaki arkadaşlar; lütfen… (Gürültüler) Arkadaşlarım… Çalışmalara devam edeceğiz sayın milletvekilleri…

Evet, okuyalım.

İKİNCİ BÖLÜM

Kuruluş, Görev ve Çalışma İlkeleri

Kuruluş

MADDE 4-

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla.                13.6.2006

 

Algan Hacaloğlu

Hakkı Ülkü

Yakup Kepenek

 

İstanbul

İzmir

Ankara

 

Halil Akyüz

İzzet Çetin

Tuncay Ercenk

 

İstanbul

Kocaeli

Antalya

Değişiklik Teklifi:

4 üncü maddenin 2 nci fıkrasının "Kurum, Başdenetçilik, Kamu Denetçiliği Kurulu ve Genel Sekreterlikten oluşur." şeklinde değiştirilmesi. (Komisyon sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, saygıdeğer milletvekilleri, sayın komisyon üyeleri, arkadaşlar… Bakınız, siz, çalışmaların hızlanması için oraya geldiniz; ama, oradaki sesten ve gürültüden biz burada ne sesimizi duyurabiliyoruz ne çalışabiliyoruz. İstirham ediyorum… (Komisyon sıralarından gürültüler)

Eğer bu şekilde devam ederse, ben de ara vermek zorunda kalacağım; bilgilerinize sunarım. (Komisyon sıralarından gürültüler)

Saygıdeğer milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum; grup başkanvekili arkadaşlarım, lütfen, kürsü arkasına gelsinler.

 

Kapanma Saati : 20.44

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati : 21.03

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Şimdi, birinci bölümde yer alan 4 üncü madde üzerindeki 2 adet önergeyi okutup işleme alacağım.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Topuz.

Önergeyi sonra işleme alacağım.

Buyurun efendim.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, uygulamanızın yanlış olduğunu düşünüyorum. O nedenle, tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.

BAŞKAN - Yani, bu uygulamanın… Yaptırmış olduğum bu uygulamanın…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Şimdi, bir işe başladınız, belli bir prosedürle götürüyordunuz, orta yerinde bir değişiklik yaptınız. Bence, yanlış bir uygulamaya yöneldiniz. Bu durumu açıklamak istiyorum. O nedenle, tutumunuz hakkında söz istiyorum. Usul hakkında…

BAŞKAN - Sayın Başkan, şu şekilde ifade edeyim: Ben, önümüzdeki mevcut olan ve yürürlükte olan İçtüzüğün ilgili maddelerini uyguladım ve bu hususta arkadaşlarımdan da gerekli görüşleri aldım; ama, siz, benim tutumum hakkında veya bu uygulama hakkında, kendi açınızdan veya geçmişteki teamülleri dikkate almayarak görüşlerinizi beyan etmek istiyorsunuz bu konuyla ilgili olarak.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Evet.

BAŞKAN - Tamam, ben, nezaket çerçevesinde, bu husustaki kanaatlerimi beyan ettim, bu, 45 ve ilgili maddelere uygundur; ama, size bu hususta söz vereceğim, açıklamanıza fırsat tanıyacağım.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Aleyhte söz istiyorum.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, Genel Kurulda bu konularda o kadar çok tartışma yaşandı ki, Genel Kurulun kararlarını getirirseniz görürsünüz.

BAŞKAN - Sayın Kapusuz, lütfen, buyurun efendim..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Genel Kurulu kim idare ediyor?!

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Benim hakkım yok mu böyle bir şeyi söylemeye? Siz niye müdahale ediyorsunuz?

BAŞKAN - Buyurun Sayın Topuz; mikrofonunuz ve dakikanız çalışıyor.

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Hükümetin ve salt çoğunluğunu sağlayan komisyonun katıldığı bir önerge hakkında önerge sahibine söz verilmemesi üzerine, Başkanın tutumu hakkında

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın Başkanın usulle ilgili yaptığı uygulama aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bana bu sözü verdiği için Sayın Başkana şükranlarımı ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, önümüze gelen yasaları geliştirmek ve onlara daha işlerlik kazandırmak açısından geniş bir tartışmanın yapılmasını esas kabul ederiz, Parlamento çalışmasının özü de budur. Parlamento, önüne sürülen metinleri bazen okumadan ve toptan oylayarak bir yol izleyecek olursa, bu, Parlamentonun aslî görevlerinin kısıtlanması anlamına gelir; böyle bir şeyi kimsenin düşünmemesi gerekir; o nedenle, her kanunun temel kanun gibi görüşülmesi de, bence yanlış bir tercihtir. Temel kanun olmayacak mıdır; hiç kuşku yok, olacaktır. İçtüzüğümüzün 91 inci maddesi, özü itibariyle, temel kanunları, partilerin, Danışma Kurulunda oybirliğiyle alacakları bir karara dayandırmıştır esas itibariyle. Daha sonra bir değişiklik yapılarak metnin sonuna bir (b) fıkrası eklenmiş ve "gruplar orada anlaşamazsa, Genel Kurula grup önerisi de yapabilirler" denilmiş. İstisnaî olan bir müzakere usulü içinde ayrıca bir istisnaî durum yaratılmıştır ve böylece Parlamentonun sesi kısılmak istenmiştir, muhalefetin konuşma hakkı kısıtlanmıştır.

Şimdi geliyoruz… Böyle bir uygulamadan gelirken, bu uygulamanın içinde, birçok bakımdan kısıtlamaya uğradığımız bir uygulamanın içinde, buraya kanunun her maddesiyle ilgili önerge verme hakkımızı kullanarak verdiğimiz önergenin milletvekillerimiz tarafından algılanmasını sağlamak açısından gerekçesini sözlü olarak anlatma hakkımızı bize vermemek, bu yapılan kısıtlamalara üçüncü bir kısıtlama olarak ortaya çıkmaktadır. Önce bu fiilî durumu tespit etmek istiyorum. Ondan sonra, Sayın Başkanın bu uygulamasına esas olan anlayışı birkaç kelimeyle ifade etmek istiyorum.

Diyor ki Sayın Başkan ve bu tezi savunan arkadaşlarımız: "İçtüzüğümüzün 45 inci maddesine göre, eğer Komisyon, toplantı yetersayısıyla Mecliste hazır bulunuyorsa, konuşulmakta olan maddeyle ilgili önergelere katılıp katılmama kararı verebilir, benimseyip benimsememe kararı verebilir ve böyle bir şey verdiği takdirde…" Ki, o uygulama yapılıyor; yani, Komisyon diyor ki: "Biz katılıyoruz bu önergeye." Arkasından Hükümete soruluyor. Hükümet de tabiî ki paralel olarak "biz de katılıyoruz" diyor. Böyle denildiği için, bu duruma göre, İçütüzüğün 87 nci maddesindeki şimdi okuyacağım bölümü işaret ediyorlar ve bu durumda bu bölümün önerge sahibine konuşma hakkı vermediğini iddia ediyorlar. Oysa, ben tam tersini iddia ediyorum. Şimdi bu 87 nci maddenin sondan ikinci paragrafını okuyorum: "Başkan, önergeye katılıp katılmadığını komisyona ve Hükümete sorar. Komisyon ve Hükümet katılmama gerekçelerini kısaca açıklayabilir -katılmama gerekçelerini- Hükümetin veya komisyonun katılmadığı önerge, sahibi tarafından beş dakikayı geçmemek üzere açıklanabilir."

Ve yorum yapıyorlar, diyorlar ki: Hükümetin veya komisyonun katılmadığı önerge için konuşma hakkı tanınmıştır. Hükümetin ve komisyonun katıldığı önerge için mefhumu muhalifinden -eski tabiriyle- "konuşma hakkı verilmez" diye buradan sonuç çıkartıyorlar. Burada yazmadığı halde, yazmayan bir hükmü onlar dilleriyle yazıyorlar.

Bir an için bunu da kabul edelim. Bunun da böyle olabileceğini düşünsek bile, hemen arkasını okuyorum: "Önerge sahibine, gerekçesinin okunmasını istediği…" Yani önergeyi veren kişiye, önergesinin gerekçesinin okunmasını istediği önerge hakkında, yani, önergeyi veren "gerekçemi okuyun" demiş ise, o önerge hakkında ona söz verilmez. Peki, aynı mefhumu muhalifiyle "gerekçemi okumayın" diyen önerge sahibine söz verilmesi gerekir. Bu kadar açık bir gerçek… Bu kadar açık bir gerçek… Birinci mefhumu muhalif doğruysa ikincisi de doğrudur. Aslolan, milletvekilinin konuşmasıdır, milletvekilinin konuşmasını kısmak değildir.

Şimdi karşımıza şu gerekçelerle çıkacaklar, biliyorum; diyecekler ki: Bu hep bugüne kadar böyle uygulandı; Meclislerin hafızaları vardır; onlar da çok önemlidir. Doğru, önemlidir; ama, Meclisin hafızası, bu İçtüzükte yazılandan daha önemli değildir. Bu İçtüzüğün hükmü, hafızanın da önündedir. Geçmişte yanlış yapılabilir. O yanlışları, bugün bakacağız, okuyacağız, göreceğiz, mantığımızla karar vereceğiz.

Durum çok açıktır ve bu uygulama böyle devam etmemelidir. Sayın Başkanın, önerge sahipleri "gerekçeyi okuyun" derslerse gerekçeyi okutması, "hayır, gerekçeyi okutmayın, 5 dakikayı geçmemek şartıyla açıklama yapacağım" hakkını kullanmak istiyorsa, ona söz vermesi lazımdır. Eğer bu Mecliste milletvekillerinin konuşmasını kısmak istemiyorsanız, bundan başka bir çareniz yoktur. Yok, illa biz sizin sözünüzü keseceğiz, kısıtlayacağız, hatta, öyle şeyler çıkartabiliriz ki, siz, burada, hiçbir şey söyleme hakkına bile sahip olamazsınız diye, şimdikinden daha bir kötüye bu Türkiye'yi ve bu Parlamentoyu taşımaya çalışırsanız, o, sizin bileceğiniz iştir; ama, bunun hesabı mahkemeyi kübraya kalmaz; bunun hesabı bu dünyada ya sandıkta ya Yüce Divanda verilir.

Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, evet, Mecliste milletvekillerinin konuşması esastır. Ben fazla uzatıp vakit almak istemiyorum.

Sayın Kandoğan, aynı süreyi size de vereceğim. Yalnız, bakınız, burada bir incelik var -oradaki maddeyi de okuyorsanız- "en fazla 10 dakika verilir" diye bir hüküm var Başkanda. Onun için, burada, o azamî süreyi vereceğim, konuşma bittiği anda mikrofon kesilecek; efendim, cümlem yarım kalmıştı, şunu söyleyecektim, bir daha ilave edecektim falan gibi herhangi bir husus yoktur.

Buyurun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Bu da bir usul tartışmasına sebebiyet verebilir.

BAŞKAN - Arkadaşlar, İçtüzüğü savunuyorsunuz; İçtüzüğü söylüyorum; işinize gelmediği zaman "Başkan" falan diyorsunuz. İşinize geldiği zaman oluyor… Böyle bir şey yok; kusura bakmayın, İçtüzük uygulanacak!.. (Alkışlar)

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu son açıklamanız da yeni bir usul tartışması açılmasını gerektirecek bir husustur, onun altını çizerek sözlerime başlamak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, bakınız, temel yasa adı altında bir kanun tasarısını görüşüyoruz. Ben bu kanun tasarısıyla ilgili olarak tümü üzerinde söz aldım ve 10 dakika süreyle -Sayın Başkanım da şahittir- tamamen teknik bir konuşma yaptım. Bu kanun tasarısının hangi maddelerine, hangi gerekçelerle karşı olduğumu açıklamaya çalıştım; ancak, bu 10 dakikalık süre içerisinde bu kanun tasarısıyla ilgili düşüncelerimi açıklama fırsatını bulamadım. Yani, bir milletvekili olarak katkı yapmaya çalışıyorum, bildiğim, öğrendiğim kadarıyla eksikliklerini dile getirmeye çalışıyorum; ancak, yeterli süreyi bulamadığım için, Meclise yapmak istediğim bu katkıyı yapamıyorum ve bölümler halinde de görüşüldüğü için, söz hakkım da olmaması nedeniyle, çok önemli bir kanunla ilgili olarak düşüncelerimi, önerilerimi açıklama fırsatını bulamadım. Benim ilk konuşmamı izleyen arkadaşlarım var burada, bazı arkadaşlarım da geldiler tebrik ettiler, hakikaten son derece teknik bir konuşma, istifade edilmesi gereken bir konuşma olduğunu söylediler; ama, şimdi gelinen noktada, zaten temel kanun olarak konuşulan, görüşülen bir kanun tasarısıyla ilgili olarak tamamen muhalefetin sesini kesmeye yönelik bir uygulamanın içerisine girilmeye çalışılıyor. Şimdi ben merak ediyorum, bu uygulanacak olursa, Sayın Meclis Başkanvekili, komisyon başkanına, temsilcisine soracak; katılıyor musunuz, katılmıyor musunuz? Şimdi, komisyon başkanı, burada komisyon üyeleriyle bu konuyu tartışmak mecburiyetinde. Tek başına öyle karar veremez. Veremez, karar veremez. O konuyu…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bakın, burada usul belli, bilmeden konuşuyorsun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır efendim; komisyon başkanı kendi şahsî görüşünü söylemeyecek ki orada, komisyonun…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Orada sözcü var, sözcü!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır efendim; komisyonun görüşünün ne olduğunu sormak mecburiyetinde; sormadan, şahsî olarak, "ben katılıyorum", "katılmıyorum" şeklinde bir düşünce içerisine girmesi yanlış. O nedenle, buradan çalmaya çalıştığınız süreler, bu sefer komisyon sıralarında o önergenin orada tartışılarak, görüşülerek, konuşularak, eğer, kabul ediliyor mu, edilmiyor mu şeklinde orada bir tartışma yapılması lazım. Yoksa, komisyon başkanı… Peki, orada oturan arkadaşlarımız, affedersiniz, kukla mı orada arkadaşlarımız?! Onların görüşleri yok mu? Bu konuya niye katılıp katılmadığı meselesinde o arkadaşlarımızın bir söz hakkı olmayacak mı orada? Bütçe Plan Komisyonu üyeleri niçin buraya çağrıldılar? Eğer bu konu orada tartışılmayacaksa, görüşülmeyecekse, konuşulmayacaksa, o arkadaşlarımız o sıralarda niye oturuyorlar? Böyle bir mantık kabul edilebilir mi arkadaşlar?!

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Konu mankeni mi?!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Onlar süs bitkisi!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bir önerge veriliyor, kanunla ilgili bir önerge veriliyor; bu önergeyle ilgili olarak arkadaşlarımızın burada konuşması lazım; niçin o önergeyi vermişler, o önergeyi vermelerindeki sebep nedir, hangi mantıkla o önerge verilmiştir, faydası nedir, o önerge kabul edilirse ne olacaktır; yani, bunların mutlaka tartışılması lazım gelmektedir.

Şimdi, diyelim ki, oradaki, Plan ve Bütçe  Komisyonundaki Başkanımız ve üyelerin çoğunluğu dediler ki, biz katılıyoruz; peki, biraz sonra yapılacak oylamada oylarının rengi nasıl olacak acaba onu da merak ediyorum? Nasıl oy kullanacaklar? Orada katıldıkları bir önergenin, burada karar yetersayısını sağlamak için aleyhinde oy kullanacaklar mı kullanmayacaklar mı; onu da bir milletvekili olarak bizim takip etmemiz lazım.

Evet, bu bir siyasî etiktir. Eğer, siz orada muhalefetin konuşma hakkını elinden almak maksadıyla "biz önergeye katılıyoruz" diyecekseniz, biraz sonra oylamada da aleyhinde oy kullanacak olursanız, bunun hesabını da bu Meclise  ve millete vermek mecburiyetindesiniz. Böyle bir anlayışı kabul etmemizin mümkün olmadığı çok açık ve net bir şekilde ortadadır ve yine, 87 nci maddeyle ilgili olarak Sayın Ali Topuz da görüşlerini ifade ettiler, açıkladılar.

O nedenle, değerli milletvekilleri, hem temel kanun olarak getireceksiniz ve temel kanun olarak getirdiğiniz bir kanunla ilgili olarak muhalefeti konuşturmamaya çalışacaksınız. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?! Ne yapmaya çalışıyorsunuz?!.

Benim deminki konuşmamın tutanaklarına bakabilirsiniz arkadaşlar. İsteyen arkadaşım bir baksın. Benim o söylediklerimin aleyhinde bir düşünce içerisinde olan arkadaşım varsa gelsin söylesin, hepsi teknik konulardı ve benim kendi açımdan doğru olduğuna inandığım konulardı.

ŞEMSETTİN MURAT (Elazığ) - Sen inanıyorsun!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -  Hayır, Sevgili Kardeşim, Değerli Milletvekilim; inanmıyorsan tutanak orada meydanda, alın o tutanağı, benim görüşlerimin karşı bir görüşünüz varsa ona da saygı duyarım, geliniz burada deyiniz ki, Ümmet Bey, sizin söylediğiniz hususları kabul etmemiz mümkün değil; hay hay; ben ona da saygı duyuyorum; ama, benin bilgi birikimim ve tecrübemin ortaya çıkardığı düşünce, netice odur; ben, o görüşü komisyondaki arkadaşlarla ve Meclisteki arkadaşlarla paylaşmaya çalıştım ve tamamlayamadım.

Bakınız, orada yönetmelik çıkartılması için dokuz aylık süre var, onu bile dile getiremedim. Şimdi, arkadaşlar, bir yönetmelik çıkacak, bir yönetmelik. Yani, bir yönetmelik çıkarılması için dokuz aylık bir süre arkadaşlar!.. Dokuz ay!.. Yani, hem diyoruz ki -gerekçesi yanımda yok kanun tasarısının- efendim, katı bir kural içerisindeymiş, yargı işleri çok gecikiyormuş; onun için, böyle bir kanun tasarısı getirilmiş; ama, bir yönetmelik çıkarılması için de tam dokuz ay bekleyeceksiniz ve o kanunun yürürlüğe giriş tarihi, 17 nci maddenin yürürlüğe giriş tarihi de 1 Temmuz 2007!.. Bir kanun çıkarıyoruz, çok önemli bir kanun diyoruz, Türkiye'nin çehresini değiştirecek diyoruz; yürürlük tarihine bakın!.. Yürürlük tarihine bakın arkadaşlar!.. 1 Temmuz 2007 tarihinde yürürlüğe giriyor! Denetçilerin seçilmesiyle ilgili. Yani, daha bir yıl sonra denetçilerini seçeceğiniz bir kanunu bu kadar sıkboğaz edip, bu kadar aceleyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmenin anlamı nedir?! O zaman, niçin temel kanun esprisi içerisinde bunu getirdiniz?! Mademki, 1 Temmuz 2007 yılına kadar bu kanunun uygulanmasını geri bırakıyorsunuz, ee geri bıraktığınız bir kanunla ilgili de, mutlaka, bunu bugün temel kanun olarak çıkaracağız diye ve muhalefetin de söz hakkını kısmak düşüncesiyle, İçtüzüğün verdiği -sizin açınızdan verdiği- imkânları kullanmaya çalışıyorsunuz. Bu anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir. O nedenle, değerli milletvekilleri, bakınız, bugün, siz, bu sıralardasınız; ama, yarın yapılacak ilk seçimde sizin yerleriniz bu taraf olacak!..

TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Yok ya!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, yerleriniz bu taraf olacak!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)- Kalmayacaklar!.. Kalmayacaklar!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yarın, sığındığınız bu İçtüzük maddelerinin uygulanması noktasında o sıralarda otururken nasıl bir tutum ve davranış içerisinde olacağınızı şimdiden merak ediyorum. Merak ediyorum. O nedenle, ne olur, orada da otururken, burada da otururken vicdanınızın sesini dinleyerek, doğrunun ne olduğunu da iyice ölçüp biçerek o şekildeki kararlarınızı ve düşüncelerinizi açıklayın.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sen nerede olacaksın?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, ben burada olurum olmam, o önemli değil, benim şahsımın olması önemli değil; önemli olan, ben bir düşüncenin, bir felsefenin bugün burada savunulurken, yarın bu tarafa geçildiğinde farklı bir şekilde savunulmaması gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum. Ben, onu, sosyal güvenlik reformunda da söyledim. Şimdi, bu tarafta otururken, sizin arkadaşlarınız, bakanlarınız "mezarda emeklilik" olarak yorumlamışlar 55 yaşı, mezarda emeklilik; ama, şimdi, bu tarafa geçince, 65 yaşı savunuyor; yani, 55 yaşında mezarda emeklilikse, 65 yaş nedir arkadaşlar?! Ben, onu anlatmaya çalışıyorum. Ben, onu söylemeye çalışıyorum. Yarın, buralarda söylediğiniz, savunduğunuz şeyleri öyle güzel şekilde savunun ki, bu tarafa geçtiğinizde de aynı şeyleri savunun. Yoksa, buralardan, sizin oturduğunuz yerlerden kimler geldiler kimler geçtiler.

MUHARREM CANDAN (Konya) - Sen de geçtin!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, biz de geçeceğiz arkadaşlar; biz de geçeceğiz.

MUHARREM CANDAN (Konya) - Sen buradan geçtin!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Mahkeme kadıya mülk değil; mahkeme kadıya mülk değil. Onun için, geliniz, bu meseleleri bu şekilde değerlendirmekten vazgeçiniz. Meclisin ciddî bir şekilde çalışmasının önünü açın, muhalefetin sesini kısmamaya çalışın diyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Lehte, Sayın Salih Kapusuz.

Buyurun Sayın Kapusuz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Biraz önce dikkatle dinlediğim değerli meslektaşım Sayın Topuz bu kürsüde konuşurken, çok zorlandığını bir kez daha şahit olarak takip ettim.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, hiç zorlanmadı, hiç zorlanmadı.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hiç zorlanmadım.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Çok zorlandılar…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Söylediklerine, ben, kendilerinin de inanmadığını, geçmişte, bu uygulamanın, bu Genel Kurulda …

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sataşıyorsunuz!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …yüzlerce defa uygulanarak, tatbikat olarak bugüne kadar gelindiğini çok iyi biliyorum; ama, şu anda, tabiî, bu konuyla alakalı olarak, kendilerine göre "mefhumu muhalif" falan diye bir şeyler söylediler; ama, biz, mefhumu muhaliften falan hareket etmiyoruz. İçtüzüğün 45 inci maddesi çok açık. Herkes okumayı biliyor, ama, bir kez daha tekrarda fayda var: "Madde 45.- Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler tarafından temsil olunurlar."

Burada, bu Genel Kurulda komisyonun nasıl temsil edileceği biliniyor. Sayın Başkanlık Divanının ve Başkanın muhatap olarak orada bakana ve komisyona soru sorduğunda da cevap verecek kişi bellidir, İçtüzük belirlemiş bunu. Kim cevap verir; başkanı, başkanvekili, sözcüsü veyahut da özel sözcü. Bunlardan bir tanesi muhatap olarak cevap verir.

Peki, daha sonra ne; ikinci fıkra açık: "Komisyon sıralarında, toplantı yeter sayısını temin edecek sayıda komisyon üyesi yer almamışsa, komisyon temsilcisi; komisyon metninin değiştirilmesini isteyen önergelerin reddini veya komisyona iadesini isteyebilir."

Yani, komisyon yukarıda çalışmış, Genel Kurulda bir rapor görüşülmesi yapılıyor. Bu rapor kime ait; bu komisyona ait. Yukarıda komisyon tartışmış, görüşmüş, bir rapor yazmış. Bu raporu da, Genel Kurulda görüşürken müzakere ediyoruz. Zaten, o raporu, müzakere edilen raporu farklı bir önergeyle değiştirmek isteyen kimdir; milletvekilleridir. Eğer, orada, değişiklik istenmiyorsa, söylenecek bir şey yok. Genel Kurul kabul veyahut da reddedecek. Şayet, değiştirilmek istenen bir husus varsa, o zaman, orada, komisyon toplantı yetersayısına sahipse, der ki "katılıyoruz" veyahut da "katılmıyoruz."

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kendi aralarında konuşmaları…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değilse, zaten, "takdire bırakıyoruz…"

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Orada da mı çoğunluk diktası geçerli!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - "Takdire bırakıyoruz" der.

Peki, komisyonun yeterli toplantı sayısı var orada, orada da kabul ettiğini ifade ediyorsa, yani, komisyon bunu kabul ediyorsa, hükümet de kabul ediyorsa, burada ne yapılır; Genel Kurulun oyuna müracaat edilir.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Komisyon, kabul edip etmediğini tartışması lazım.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Milletvekili konuşamaz mı?! Milletvekili konuşmaz mı?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, bakınız, hiçbir zaman…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Milletvekili konuşmaz mı?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Genel Kurulda kimler konuşma yapar; Genel Kurulda kimlerin konuşma yaptığı belli, milletvekilleri konuşur, grupların sözcüleri konuşur, komisyon başkanları ve hükümet konuşur. Onun dışında, siz, Genel Kurulun içerisinde ikinci bir müzakere daha açacaksınız, diyeceksiniz ki, komisyon da müzakere etsin… Buna, ben değil, herhalde siz bile gülüyorsunuz. (CHP sıralarından gürültüler)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Komisyonda müzakere edilir!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge sahibi konuşamaz mı?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar… Değerli arkadaşlar, olmayan şeyleri varmış gibi takdim etmeye kalkarak, buraya taşıyarak gülünç duruma düşmemek lazım.

Sonra, siz, bugüne kadar, değerli arkadaşlar, her seferinde çıkıp tekrar ediyorsunuz ya. Bu temel yasayla ilgili komisyonda karşı çıktınız, Genel Kurulda karşı çıktınız; bu düşüncelerinizi siz yazılı metin haline getirdiniz, Anayasa Mahkemesine de götürdünüz, savundunuz; Anayasa Mahkemesi de reddetti. Peki, o halde, hâlâ, bu kaziyei muhkeme haline gelmiş olan bu hususu, siz, illa daha, kabul edilmiş bir sonucu, hâlâ, tartışarak ne elde etmek istiyorsunuz?!

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Onu bile anlamadınız!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Anayasanın kararına karşı mı çıkıyorsunuz?! Genel Kurulun kararına karşı mı çıkıyorsunuz?! (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hayır; kesinlikle!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - 91 inci maddede çok açık.

Bakınız arkadaşlar, değerli milletvekilleri, siz, burada muhalefet yapmak adına, üzülerek ifade etmek isterim ki, muhalefet etmek adına, zaman kaybına gayret sarf ediyorsunuz; evet, üzülerek söylüyorum ki, bunu yapıyorsunuz. Bunlar bilinen şeyler; orta yerde durduğu halde bunu tartışmaya açmanın, tekrar tekrar Genel Kurulun gündemine getirmenin, bu konuda bu tartışmaları yapıp, Genel Kurul tarafından sonuçlanmış olmasına rağmen tekrar buraya taşımış olmanız iyi niyetle bağdaşmıyor değerli arkadaşlarım.

Bir kez daha 91 inci maddeyi okumak istiyorum değerli milletvekilleri…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerek yok, herkes biliyor Sayın Kapusuz.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız "Temel Kanunlar", madde 91: Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Öyle mi?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …genel ilkeleri içermesi; kişisel veya toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi; kendi alanındaki özel kanunların dayandığı temel kavramları göstermesi, özel kanunlar arasında uygulamada ahenk sağlanması, düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması; önceki yasalaşma evrelerinde de özel görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulması gibi özellikleri taşıyan yasa, temel bir yasa. Bu tarifi, Genel Kurul da kabul etmiş, Anayasa Mahkemesi de kabul etmiş.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hayır!..

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - O öyle değil, öyle değil!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu, kabul edilen tarife girdiği için, bugün, ombudsmanlık gibi, dünya ülkelerinde var olan…

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır… Girmiyor, o tarife girmiyor…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) -  …sizin de buna karşı çıkmadığınız -biraz önceki konuşmacılarınızdan dinlediğim kadarıyla- bu yasanın eksikleri var; ama "doğrudur" dediğiniz böyle bir düzenlemeyi…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Birden mi hepsi temel kanun oldu?!.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ..şu anda, sadece muhalefet etmek anlayışıyla engellemeye çalışmanızı doğru bulmuyorum.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cumhuriyetin kurumlarını korumaya çalışıyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Başkanlığın tutumu çok nettir, yerinde bir uygulamaya devam etmektedir; dolayısıyla, ben de, bunun doğru olduğunu ifade ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Başkanlık uygulamasının lehinde ve aleyhindeki görüşmeleri dinlediniz.

Şu anda, Başkan olarak görüşümü açıklıyorum: Sayın milletvekilleri, İçtüzüğün 45 ve 87 nci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, komisyon ve hükümetin katıldığı önerge hakkında önerge sahibine söz verilmesine imkân bulunmamaktadır. Başkanlığımızın bu tutumu, öteden beri yapılmakta olan yerleşik uygulamalarla paralellik arz etmektedir. Bu nedenle, yaptığımız uygulama doğrudur. Tutumumda da, bu görüşmeler ışığında herhangi bir değişiklik olmamıştır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)Ê

BAŞKAN - 4 üncü madde üzerindeki 2 önergeyi, önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Sayın Miçooğulları, buyurun efendim, okuyunuz:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla. 13.6.2006

 

Hakkı Ülkü

Algan Hacaloğlu

Yakup Kepenek

 

İzmir

İstanbul

Ankara

 

Halil Akyüz

İzzet Çetin

Tuncay Ercenk

 

İstanbul

Kocaeli

Antalya

4 üncü maddenin ikinci fıkrasının "Kurum, Başdenetçilik, Kamu Denetçiliği Kurulu ve Genel Sekreterlikten oluşur" şeklinde değiştirilmesi.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısını "Kuruluş" başlıklı 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

Madde 4- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara'da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur.

(2) Kurum, Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur.

(3) Kurumda, bir Başdenetçi ve en fazla on denetçi ile Genel Sekreter, uzman, uzman yardımcıları ve diğer personel görev yapar.

(4) Kurum, gerekli gördüğü yerlerde ofis açabilir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır, öyle bir şey olmaz Sayın Başkan!..

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kendi başına nasıl karar verir, orada Komisyon var!

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sorsun bakalım; tek başına karar veremez!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, böyle bir şey yok!..

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Komisyon orada... Orada Komisyon var…

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Komisyona sormadan…

BAŞKAN - Sayın Deveciler, yerinize oturur musunuz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Süs için mi oturdu Komisyon?!

BAŞKAN - Oturur musunuz yerinize!

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon kendi içinde tartışacak!..

 BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tek başına Komisyon Başkanı nasıl karar veriyor orada!

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Öyle bir şey yok!..

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, önce sakin olun!.. Önce sakin olun! Kullandığınız cümleleri  ben duydum!..  Lütfen, yerinize oturur musunuz.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Siz de milletvekillerinin hakkına saygı gösterin! Böyle bir tavır ortaya koymanız lazım!..

BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun… Buyurun, yerinize oturun…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Oturun diyerek... Polisle attıracaksınız, attırın!

BAŞKAN - Ayakta uygulama yok, yerinize oturunuz lütfen!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey yok!..

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu… Sayın Kumkumoğlu, lütfen yerinize oturun efendim…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon, Beyefendiye böyle bir yetki vermedi!..

BAŞKAN - Yerinize oturur musunuz efendim…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Var, var, benim yetkim var… Var, var, ben sözcü seçildim…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sözcü olarak yapamazsınız; böyle bir şey yok!.. Hiç öyle bir şey yok!..

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hiç öyle bir şey yok kardeşim!..

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen yerinize oturunuz efendim.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyonda çoğunluk bende, tartışmadan geçerim diye bir şey yok!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey yok! Böyle bir şey yok!

BAŞKAN - Arkadaşlar!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon burada oturacak, tartışacak…

BAŞKAN - Arkadaşlar!.. Arkadaşlar!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon oturacak, tartışacak!.. Öyle bir şey yok, hayır!.. Öyle bir şey yok, hayır!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bu işi ancak zorla çözersiniz, başka türlü bunu çözemezsiniz!..

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, cümlelerinize lütfen dikkat ediniz, konuşmalarınıza!..

Sayın Özyürek, lütfen yerinize oturur musunuz…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hiç öyle bir şey yok Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Arkadaşlar!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Yaptığınız uygulama, Meclis Başkanlığına yakışan, uygun, adil bir uygulama değil.

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, lütfen, yerinize oturunuz…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Siz adil bir uygulama yaptığınız müddetçe milletvekilinden böyle bir tavır bekleyebilirsiniz…

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, lütfen, yerinize oturunuz!..

Sayın İdare Amirleri, lütfen, müdahale ediniz efendim.

Sayın İdare Amirleri, lütfen…

Sayın Özyürek, lütfen yerinize oturunuz…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hiç öyle bir şey yok!..

BAŞKAN - Komisyon sırasına lütfen oturunuz!..

Saygıdeğer arkadaşlarım…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Komisyonda tartışılmadan olmaz Sayın Başkan!

BAŞKAN - Sayın Özyürek, yerinize oturur musunuz… Ben görüş açıklayacağım, lütfen buyurun!..

Sayın Yetenç, lütfen…

Sayın Deveciler, yerinize, lütfen oturunuz!.. Yakışmıyor sizlere, oturunuz!..

(Bir kısım CHP ve AK Parti milletvekillerinin kürsü önünde toplanmaları)

Arkadaşlar, yerlerinize oturunuz!.. Sayın milletvekilleri, lütfen yerlerinize oturunuz!..

Sayın Yetenç… Sayın Yetenç… Sayın Yetenç…

Lütfen yerinize oturunuz!..

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Olmaz!.. Böyle bir şey yok!..

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu!..

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum; geldiğimde Başkanlık olarak icrayı yerine getireceğiz.

 

Kapanma Saati: 21.37

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 21.45

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz. 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

Ê

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

4 üncü madde üzerindeki 2 önergeyi geliş sırasına göre okutmuştum. Şimdi, en aykırı önergeyi tekrar okutacağım ve gerekli işlemi yapacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kuruluş" başlıklı 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

"Madde 4- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara'da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur.

(2) Kurum, Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur.

(3) Kurumda, bir Başdenetçi ve en fazla on denetçi ile Genel Sekreter, uzman, uzman yardımcıları ve diğer personel görev yapar.

(4) Kurum, gerekli gördüğü yerlerde ofis açabilir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, biz katılmıyoruz, böyle bir yetkisi yok sözcünün.

BAŞKAN - Kaç üye katılıyor efendim, işaret etsinler… Katılan üyeler işaret etsinler…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Arkadaşlar müzakere etsinler.

BAŞKAN - Katılmayan üyeler… Bir sayalım bakalım.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Arkadaşlar, katılan üyeler ellerini kaldırsınlar...

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Böyle bir yöntem yok ki! Katılıyoruz; ben sözcüyüm, katılıyoruz.

BAŞKAN - Efendim, kaldırın ellerinizi, lütfen arkadaşlar…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Komisyon Başkanı değilsiniz…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, biz katılmıyoruz. Sözcünün böyle bir yetkisi yok.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey yok!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Komisyon Başkanı değil, Meclis Başkanısınız Sayın Başkan.

BAŞKAN - Katılmayan üyeler... Katılmayan üyeler ellerini kaldırsın…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz oradan komisyonda oylama yapamazsınız. Oylama yapma yetkiniz yoktur.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, nerede duydun böyle bir uygulamayı?! Böyle bir uygulama oldu mu?!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge hakkında söz istiyorum.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkanvekili komisyonda oylama yapar mı?! Böyle bir şey olmaz Başkan!

BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne zaman görüldü böyle bir şey?!

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Oylamaya sunmadan önce önerge hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır, olmaz Başkan!

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey olamaz!

BAŞKAN - Buyurun Sayın Miçooğulları, lütfen…

Sayın Miçooğulları, önergeyi okuyunuz efendim, buyurun…

Sayın Miçooğulları, buyurun efendim…

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla.                13.6.2006

 

Hakkı Ülkü

Algan Hacaloğlu

İzzet Çetin

 

İzmir

İstanbul

Kocaeli

 

Halil Akyüz

Yakup Kepenek

Tuncay Ercenk

 

İstanbul

Ankara

Antalya

4 üncü maddenin ikinci fıkrasının "Kurum, Başdenetçilik, Kamu Denetçiliği Kurulu ve Genel Sekreterlikten oluşur" şeklinde değiştirilmesi.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Evet, katılıyoruz.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, önerge hakkında söz istiyorum!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir yetki vermedim, nereden çıktı bu yetki? Bu yetki nereden çıkıyor Başkan?! Ne zaman olmuş böyle bir işlem?!

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın Miçooğulları, okumaya devam ediniz efendim, buyurunuz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir yetki yok.

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim…

GÜROL ERGİN (Muğla) - Olmayan yetkiyi kullanıyorsunuz.

BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. Sayın Miçooğulları, okuyunuz.

Buyurun efendim.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Utanıyoruz!..

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge hakkında söz istedim Sayın Başkan!

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, maddeyi okur musunuz önce, madde başlığını…

Okuyunuz efendim siz! Eğer okumayacaksanız bu tarafa geçin, Bayram Bey okusun.

GÜROL ERGİN (Muğla) - Böyle bir şey olabilir mi?! Kapatın o zaman Meclisi kardeşim!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, bu nasıl bir yönetim anlayışı?! Nasıl bir iş?! Böyle şey olur mu?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Nasıl bir iş bu! Böyle şey olur mu?! Bu kanun "kabul edildi" deyin, bitsin!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ayıp!.. Ayıp!..

ATİLA EMEK (Antalya) - Bu ne biçim iş yahu!.. O zaman tümünü oyla Başkan!..

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim... İstirham ediyorum…

Sayın Miçooğulları, okur musunuz lütfen.

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sen partine göre davranırsan, o da partisine göre davranıyor.

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…

Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim…

KÂTİP ÜYE TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Ben partime göre davranmıyorum; sükûnet istiyorum!.. Sükûnet istiyorum!..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, biraz önce Komisyona bir oylama yaptırdınız. Böyle bir hakkınız yok!

GÜROL ERGİN (Muğla) - Genel Kurulda komisyon oylaması olur mu?!

BAŞKAN - Komisyonun oylaması değil; orada çoğunlukla katılıyor; 27 nci madde açıktır.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir usul var mı?!

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyacak mısınız efendim?!

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Kâtip Üye değişsin…

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, lütfen okuyunuz! Okumayacaksanız, yer değiştirin!

KÂTİP ÜYE TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Sükûneti sağlayın…

BAŞKAN - Hayır, buyurun! Siz okuduğunuz zaman sükûnet sağlanacaktır. Okuyunuz lütfen!..

KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın Özyürek, İçtüzükte yazıyor.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Nerede yazıyor?!. Bırakın!..

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim!

GÜROL ERGİN (Muğla) - O zaman biz bu salonda ne arıyoruz?!

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, lütfen, okuyunuz efendim!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Böyle yasa yapılmaz Sayın Başkan!

GÜROL ERGİN (Muğla) - Biz niye geldik?!.

Başdenetçilik

MADDE 5 -

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.

Önergeleri geliş sıralarına göre okuyup aykırılıklarına göre işleme alacağım…

Lütfen, okuyunuz, buyurun.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İçtüzüğün neresinde yazıyor?!

BAŞKAN - Kâtip Üyelerle tartışmayalım. Kâtip Üyeler de, lütfen, tartışmalara iştirak etmesinler. Meclisi ben yönetiyorum.

Lütfen buyurun Sayın Miçooğulları, önergeleri okuyun efendim.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Meclisi değil, komisyonu yönetiyorsun Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Buyurun, önergeyi okuyun…

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçilik" başlıklı 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

Erdal Karademir

M. Mesut Özakcan

İzzet Çetin

 

İzmir

Aydın

Kocaeli

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

İstanbul

 

 

"Madde 5- (1) Başdenetçilik, Başdenetçi ve Başdenetçivekilinden oluşur.

(2) Kurum, Başdenetçi tarafından idare ve temsil edilir."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçilik" başlıklı 5 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır, katılamaz, öyle bir şey yok!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, önerge hakkında söz istiyorum.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılmıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Biz karşıyız.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Komisyon "katılmıyoruz" dedi…

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

Sayın Kumkumoğlu, Komisyonu meşgul etmeyiniz.

Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz, katılıyoruz.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan Komisyon "katılmıyoruz" dedi; konuşma hakkı doğdu…

YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın Başkan "katılmıyoruz" dedi.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -  Sürçülisan ettim ya; ne var?!

BAŞKAN - Tamam… Tamam…

Sayın milletvekilleri… Arkadaşlarım…

Sayın Yıldız, Sayın Kumkumoğlu, oturunuz.

Evet, Komisyon önergeye katılmadığını ifade etmiştir.

Katılmadığına göre, önerge sahiplerinden birisine…

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyon kim oluyor, affedersiniz?!

BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, ne biçim ifadeler bunlar ya! Lütfen oturur musunuz siz!

ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyon diye söylüyorsunuz, bizi herhalde saymıyorsunuz!

BAŞKAN - Önerge sahiplerinden kim konuşacak?

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ben konuşacağım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)

Arkadaşlar, Komisyonu kimin temsil edeceği bellidir. Komisyon katılmadığını ifade etmiştir. Ben de, İçtüzüğün gereği olarak… Ne diyorsunuz?! Komisyon katılmadığını söyledi! "önergeyi verenlerden birisi konuşacak" diyorsunuz; ben de onları konuşturuyorum! Daha ne istiyorsunuz?!

Başkanlık, İçtüzüğü gereğince yerine getirmektedir ve uygulamaktadır!

Sayın Çetin, önergeniz üzerinde buyurun efendim.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşülmekte olan…

BAŞKAN - Sayın hatibi dinleyelim lütfen.

Buyurun.

İZZET ÇETİN (Devamla) - …kanun tasarının 4 üncü maddesiyle ilgili vermiş olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, yani, dünyanın 120'den fazla ülkesinde uygulanan bir kanunu görüşüyoruz, ülkemizde de ihdas etmek istiyoruz; ancak, manzarayı umumiye halkın gözünde cereyan ediyor. Böyle bir konuyu yaşama geçirmek için hem Mecliste katkı yapılması engelleniyor hem de Meclis, AKP Grubunun tavrıyla, kamuoyunda, halkın nezdinde küçük düşürülmesi için ne gerekiyorsa yapılıyor.

AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel, konuya…

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bu, konunun ta kendisi, esas konumuz bu.

BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Biz bu konuda…

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Meclisi yok sayan sizsiniz!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Gelir buraya konuşursun! Gelir buraya konuşursun!

BAŞKAN - Sayın Kızılcıklı, lütfen!..

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Dinle, dinle!.. Ne konuşuyorsun?!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Gel buraya konuş! Otur yerine!

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Otur yerine!

BAŞKAN - Sayın Çetin, Genel Kurula hitap ediniz.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Otur yerine!

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Terbiyesiz!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Sensin terbiyesiz! Sensin terbiyesiz!

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sensin terbiyesiz!

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Meclisi yok mu sayıyorsun?!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Sen yok sayıyorsun Meclisi.

BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.

Buyurun.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Çoğunluk diktası uygulamaya kalkışıyorsunuz!

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Çoğunluğu millet verdi bize!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Başkanın tavrı orta yerde, Komisyon Başkanının tavrı orta yerde, Grup Başkanvekilinizin tavrı orta yerde. Amacınız, cumhuriyetin kurumlarını yıpratmak! (AK Parti sıralarından gürültüler)

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Ne ilgisi var önergeyle?!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Demokratik kurumları yıpratmak!

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Konuştuğuna dikkat et!

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Otur yerine, dinle be!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Sizin amacınız bu; ama, size karşı bu cumhuriyeti de, demokrasiyi de korumak bizim görevimiz! (AK Parti sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Ne demek istiyorsun?! Elbette, biz koruyacağız bunu. (AK Parti sıralarından gürültüler) Kendinize gelin!

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Provokatörlük yapıyorsunuz!

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sizin ne yapmak istediğinizi cümle âlem biliyor.

BAŞKAN - Sayın Çetin, buyurun…

Sayın Çetin, Genel Kurula hitap ediniz…

İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, evet…

Meclisi ne hale getirdiğiniz orta yerde. Mecliste milletvekilinin önergesi üzerinde söz hakkını kısıtlayan bir anlayışı demokrasiyle bağdaştırmak mümkün mü?! Bu, ancak teokratik bir düzende, faşist bir düzende rastlanabilecek bir uygulama biçimi.

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Siz faşistlik yapıyorsunuz!

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen… Sayın Yıldırım, lütfen…

İZZET ÇETİN (Devamla) - Burası, Cumhuriyetin Meclisi, Büyük Millet Meclisi. Cumhuriyet kurmuş, devlet kurmuş bir Meclis bu Meclis.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Azınlık faşistlik yapmaz, çoğunluk yapar. Biz, demokrasiden yanayız.

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Cumhuriyete sahip çıkarak burada oturuyoruz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Muhatap almayın!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Orduyu kurmuş bir Mecliste, savaş idare edilmiş; savaş koşullarında bile milletvekilleri konuşmuş, konuşturulmuş; ama, sizin anlayışınız…(AK Parti sıralarından gürültüler)

AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel!

İZZET ÇETİN (Devamla) - …Meclisi ıskat etmeye yönelik, yok saymaya yönelik bir anlayış.

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Öyle bir şey yok!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada, Kamu Denetçiliği Kurumunun görev ve çalışma ilkeleriyle ilgili vermiş olduğumuz önergede "Kurum, Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur" ibaresinin daha anlaşılır bir şekle dönüşmesi için, Kamu Denetçiliği Kurulunun açık yazılmasını önerdik. Yani, bunu da kabul etmemek, katılmamak, yine, bir ezbere dayalı "evet, katılıyoruz" ya da "katılmıyoruz" anlayışı. Yani, burada, bir kelimeye "Kurul" yerine, daha açık ifadeyle "Kamu Denetçiliği Kurulu" yazılmasına karşı çıkmanızın mantığı önyargı değil de nedir; izah edebilir misiniz?!

SONER AKSOY (Kütahya) - Demokrasidir o!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Kurul diyorsunuz; ne kurulu, hangi kurul?!

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Genel Kurul.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Tanımlara baktık, neyin, bak oradan; Genel Kurul denildiği zaman, tanımlarda, 2 nci maddede, Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu yazılı. Karışıklığa meydan vermemek açısından, biz, bu maddede, Kamu Denetçiliği Kurulunun açık yazılmasını istedik. Ne oldu; kıyamet kopuyor, kimi katılıyor, kimi katılmıyor, kimi "Meclis Genel Kurulu" diyor. Yani, biraz sabırlı olun, biraz, katılımcılığa, şeffaflığa açık olun; demokratik teamüllerin Mecliste yerleşmesine fırsat verin.

Bugün, çoğunluğunuz var; evet, Meclis Genel Kurulunda da çoğunluğunuz var, komisyonlarda da çoğunluğunuz var; ama, bu, her hakkı bu şekilde kullanmanız anlamına gelmiyor.

MURAT YILDIRIM (Çorum) - O çoğunluğu millet bize verdi!

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen… Sayın Yıldırım, lütfen…

İZZET ÇETİN (Devamla) - Yarın, o millet senden geri alacak, seni başka yerlere gönderecek, merak etme!

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Millet ne zaman alacağını bilir!

BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen…

İZZET ÇETİN (Devamla) - Merak etme, senden geri alacak o, tepetaklak gidiyorsun.

MURAT YILDIRIM (Çorum) - Ne biliyorsun?! Sen bilmezsin, millet karar verir!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, görüyoruz, herkes de görüyor sizin ne hallere geldiğinizi.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne çabuk verdin Allahım, ne çabuk aldın olacak ondan sonra, sen gör bakalım; az kaldı!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Yani, bir yasa tasarısında falancanın imzası var diye, satırı değişmeyecek, kelimesi değiştirilmeyecek, öylece götürmeye çalışacaksınız!.. Ayıptır değerli arkadaşlar; yapmayın, yazıktır bu Meclise. Bu Meclis, gerçekten, yasa yapma tekniklerini, kurulduğundan günümüze kadar geçen süre içerisinde, seksenbeş yıldır uygulayagelen bir Meclis. İlk defa, AKP döneminde, böylesi, yasa yapma teknikleri ortadan kaldırılıyor. Teamüller yok sayılıyor. Bu, ancak diktatörlükle izah edilebilir. Başka türlü bir teamül olamaz.

Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, burada, bütün milletvekili arkadaşlarımız görüşlerini beyan ederler, bu normaldir. Birbirimize tahammül edeceğiz, demokrasinin gereği budur.

Birbirimizin görüşlerini beğenmeyebiliriz; ama, Meclisin bir çalışma düzeni vardır. O çalışma düzeniyle ilgili olarak da, zaman zaman, usul hakkında tartışmalar açılır, diğerleri açılır. Biraz önce de Sayın Grup Başkanvekilimiz Ali Topuz Bey, diğer arkadaşlarımız görüşlerini beyan ettiler; ama, neticede, bizim görevimiz Meclisi çalıştırmaktır. Burada, kendi görüşümüze uygun olmayan, herhangi bir arkadaşımız bir görüş beyan etti diye, yani, onu uygun olmayan bir şekilde protesto etmek veya sözünü kesmek filan, kimseye bir fayda sağlamaz. Her geçen dakika da, bizim, Meclis çalışmalarımızın daha uzamasına sebebiyet veriyor. Onun için, arkadaşlarımın sükûnet içerisinde Meclis çalışmalarını takip etmelerini istirham ediyorum ve bugüne kadar gösterilen olgunluktan dolayı da, bütün arkadaşlarıma tek tek teşekkür ediyorum, grup başkanvekillerine teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Usule uyulursa, sükûnet sağlanır. Usulleri zorlamamak lazım.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Buyurun Sayın Miçooğulları.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçilik" başlıklı 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

İstanbul

 

Madde 5- (1) Başdenetçilik, Başdenetçi ve Başdenetçivekilinden oluşur.

(2-) Kurum, Başdenetçi tarafından idare ve temsil edilir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır… Sorulması lazım… Komisyon üyelerine sorulması lazım Sayın Başkan… Böyle keyfîlik olmaz!..

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Miçooğulları.

Başdenetçivekili

MADDE 6-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Buyurun Sayın Miçooğulları.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçivekili" başlıklı 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

A. Kemal Deveciler

A. Kemal Kumkumoğlu

Bülent Baratalı

 

Balıkesir

İstanbul

İzmir

 

Erdal Karademir

M. Mesut Özakcan

İzzet Çetin

 

İzmir

Aydın

Kocaeli

 

Akif Hamzaçebi

Algan Hacaloğlu

 

 

Trabzon

İstanbul

 

Madde 6- (1) Başdenetçivekilini, Başdenetçi denetçiler arasından seçer.

(2) Başdenetçivekili, Başdenetçinin olmadığı zamanlarda ona vekâlet eder.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçivekili" başlıklı 6 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

 

İzzet Çetin

Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

 

Akif Hamzaçebi

 

 

 

 

Trabzon

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?...

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir yetkisi yok; Komisyon Başkanının böyle bir yetkisi yok; Komisyon üyelerinin fikrini almak zorunda, tartışma yapmak zorunda.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Babacan, siz, Avrupa Birliğiyle de böyle mi yürütüyorsunuz müzakereleri?!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Aynen böyle herhalde, Avrupa Birliğinde de böyle!

BAŞKAN - Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçivekili" başlıklı 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

A. Kemal Deveciler

A. Kemal Kumkumoğlu

Bülent Baratalı

 

Balıkesir

İstanbul

İzmir

 

Erdal Karademir

Mesut Özakcan

İzzet Çetin

 

İzmir

Aydın

Kocaeli

 

Akif Hamzaçebi

Algan Hacaloğlu

 

 

Trabzon

İstanbul

 

Madde 6 - (1) Başdenetçivekilini, Başdenetçi denetçiler arasından seçer.

(2) Başdenetçivekili, Başdenetçinin olmadığı zamanlarda ona vekâlet eder.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Komisyonun böyle bir yetkisi yok.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun okuyunuz.

Kamu Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı

MADDE 7 -

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı" başlıklı 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

Algan Hacaloğlu

Akif Hamzaçebi

 

 

İstanbul

Trabzon

 

Madde 7- (1) Kurul; Başdenetçi,  Başdenetçivekili ve denetçilerden oluşur.

(2) Kurulun görevleri:

a) Kanunun uygulanmasına ait yönetmelikleri hazırlayarak çıkarmak,

b) Yıllık raporu hazırlamak,

c) Yıllık raporu beklemeksizin gerekli gördüğü konularda özel rapor hazırlamak,

ç) Raporları kamuoyuna açıklamak.

(3) Kurula Başdenetçi, Başdenetçinin yokluğunda ise Başdenetçivekili başkanlık eder.

(4) Kurul, Başdenetçinin başkanlığında denetçilerin beşte üçünün katılımı ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı" başlıklı 7 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeyi katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.

BAŞKAN - Peki. Karar yetersayısını arayacağım.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Bakan, katıldığınız önergeye oy vermiyorsunuz, öyle mi?!

BAŞKAN - Sayın Özçelik ve Sayın Miçooğulları, sayınız efendim…

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başmüzakereci, Brüksel'den gözleniyorsunuz.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -  Sayın Bakan, Avrupa Birliğinde de böyle mi temsil ediyorsun Türkiye'yi?!

BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı" başlıklı 7 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

Algan Hacaloğlu

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

İstanbul

Trabzon

 

Madde 7- (1) Kurul, Başdenetçi Başdenetçivekili ve denetçilerden oluşur.

(2) Kurulun görevleri:

a) Kanunun uygulanmasına ait yönetmelikleri hazırlayarak çıkarmak,

b) Yıllık raporu hazırlamak,

c) Yıllık raporu beklemeksizin gerekli gördüğü konularda özel rapor hazırlamak,

ç) Raporları kamuoyuna açıklamak.

(3) Kurula Başdenetçi, Başdenetçinin yokluğunda ise Başdenetçivekili başkanlık eder.

(4) Kurul, Başdenetçinin başkanlığında denetçilerin beşte üçünün katılımı ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Yeterli sayımız var, katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

8 inci maddeyi okutuyorum:

Çalışma ilkeleri

MADDE 8-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Çalışma ilkeleri" başlıklı 8 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

Algan Hacaloğlu

 

Aydın

İzmir

İstanbul

 

İzzet Çetin

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

Kocaeli

Trabzon

 

"MADDE 8- (1) Başdenetçi, denetçiler arasında işbirliğini sağlar ve bunların uyumlu çalışmasını gözetir.

(2) Denetçiler, Kurul halinde incelenmesi gereken konuların dışında, Başdenetçi tarafından görevlendirildikleri konu ve/veya alanlarda tek başlarına çalışır ve önerilerde bulunurlar.

(3) Kurulca karar bağlanacak konular ile denetçilerin Başdenetçi tarafından görevlendirilecekleri konu ve/veya alanlara ve aralarındaki iş bölümüne ilişkin ilkeler ile bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar, Kurul tarafından hazırlanarak kabul edilip yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle saptanır."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Çalışma ilkeleri" başlıklı 8 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Çoğunluğumuz var, katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Çalışma ilkeleri" başlıklı 8 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

Algan Hacaloğlu

 

Aydın

İzmir

İstanbul

 

İzzet Çetin

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

Kocaeli

Trabzon

 

"Madde 8- (1) Başdenetçi, denetçiler arasında işbirliğini sağlar ve bunların uyumlu çalışmasını gözetir.

(2) Denetçiler, Kurul halinde incelenmesi gereken konuların dışında, Başdenetçi tarafından görevlendirildikleri konu ve/veya alanlarda tek başlarına çalışır ve önerilerde bulunurlar.

(3) Kurulca karara bağlanacak konular ile denetçilerin Başdenetçi tarafından görevlendirilecekleri konu ve/veya alanlara ve aralarındaki iş bölümüne ilişkin ilkeler ile bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar, Kurul tarafından hazırlanarak kabul edilip yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle saptanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz Sayın Başkan; çoğunluğumuz var.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun.

Görev

MADDE 9-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı tasarının 9 uncu maddesine yazılı "… hukuka ve hakkaniyete uygunluk" ibaresinden sonra "ile yerindelik" ibaresinin eklenmesini arz ederiz. 14.6.2006

 

Ertuğrul Yalçınbayır

Algan Hacaloğlu

Ziya Yergök

 

Bursa

İstanbul

Adana

 

Tuncay Ercenk

Atilla Kart

 

 

Antalya

Konya

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının 9 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının (c) bendinde  aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla.                13.6.2006

 

Algan Hacaloğlu

Mehmet Küçükaşık

Hakkı Ülkü

 

İstanbul

Bursa

İzmir

 

Feridun Baloğlu

Muharrem İnce

 

 

Antalya

Yalova

 

Değişiklik teklifi:

"c) Yargı yetkisinin kullanılmasına ve hâkim ve savcıların denetimine ilişkin işlemler"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu ?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Çoğunluğumuz var; katılıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN  (Ankara) - Katılıyoruz.

III. - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Evet, tespit edeyim.

Sayın milletvekilleri, önce yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim; ayaktalar zaten.

Sayın Hamzaçebi, Sayın Kaptan, Sayın Özyürek, Sayın Topuz, Sayın Keleş, Sayın Emek, Sayın Üstün, Sayın Hacaloğlu, Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın Çetin, Sayın Akyüz, Sayın Yıldırım, Sayın Çerçioğlu, Sayın Yergök, Sayın Kaya, Sayın Ergin, Sayın Arslan, Sayın Deveciler, Sayın Baratalı.

BAŞKAN - Evet, 20 kişi oldu.

Sayın milletvekilleri, yoklama için 4 dakika süre vereceğim.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı tasarının 9 uncu maddesine yazılı "…hukuka ve hakkaniyete uygunluk" ibaresinden sonra "ile yerindelik" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.

 

Ertuğrul Yalçınbayır

Algan Hacaloğlu

Ziya Yergök

 

 

Bursa

İstanbul

Adana

 

 

Atilla Kart

Tuncay Ercenk

 

 

 

Konya

Antalya

 

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Efendim, yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Öyle bir yetkisi yok.

BAŞKAN - Hükümet?..

DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.

III. - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Ayağa kalkan üyelerin isimlerini tespit edeceğim ve sonra yoklama yapacağım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Az önce yapılan bir yoklama var. Böyle bir uygulama yok Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, Sayın Kaptan, Sayın Özyürek, Sayın Emek, Sayın Topuz, Sayın Üstün, Sayın Gürel, Sayın Hacaloğlu, Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın Akyüz, Sayın Çetin, Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Kartal, Sayın Yergök, Sayın Çerçioğlu, Sayın Çanakcı, Sayın Ergin, Sayın Aslan, Sayın Kaya, Sayın Özkan.

Sayın milletvekilleri, yoklama için 2 dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun.

Başdenetçi ve Denetçilerin Nitelikleri

MADDE 10-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz.

Saygılarımızla.                13.6.2006

 

Hakkı Ülkü

İzzet Çetin

Algan Hacaloğlu

 

İzmir

Kocaeli

İstanbul

 

Halil Akyüz

Tuncay Ercenk

Yakup Kepenek

 

İstanbul

Antalya

Ankara

Değişiklik teklifi:

10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinin:

"Seçimin yapıldığı tarihte 40 yaşını doldurmuş olmak"

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve denetçilerin nitelikleri" başlıklı 10 uncu maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

 

Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

III. - YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama talebini yerine getireceğim.

Evet, Sayın Çetin, Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Ergin, Sayın Çerçioğlu, Sayın Yergök, Sayın Kaya, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın İnce, Sayın Kılıç, Sayın Baratalı, Sayın Üstün, Sayın Gürel…

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, arka arkaya yoklama olmaz; üçüncü defa yoklama istiyorlar.

BAŞKAN - Arkadaşlar, ayakta olan milletvekillerinin sayısı 20'yi bulmuyor.

Sayın Özcan…

Sayın milletvekilleri, yoklama talebini yerine getireceğim. Yoklama için 1 dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, pusula verenlerin burada olup olmadığının kontrol edilmesini istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Deveciler, pusulaya gerek yok; toplantı yetersayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

ATİLA EMEK (Antalya) - Olmadı Başkan!.. Sisteme giremediler…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sisteme girebildiler mi?!

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Ayıp oluyor ya!..

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum.

ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, sonucu açıklar mısınız?

BAŞKAN - Sayın Emek, burada Kâtip Üyeniz var, ekranda gözüküyor; hiç merak etmeyiniz, kayıtları, isterseniz alabilirsiniz, yoklama kayıtlarını; hiç endişe etmeyin. (CHP sıralarından gürültüler)

ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yoklama sonucu zabıtlara geçirilsin.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, yoklama sonucunun ilan edilmesi…

BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım…

Sayın Deveciler, lütfen yerinize oturunuz.

Sayın Miçooğulları okuyunuz, buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz. 13.6.2006

Saygılarımızla.

 

Hakkı Ülkü

İzzet Çetin

Algan Hacaloğlu

 

İzmir

Kocaeli

İstanbul

 

Halil Akyüz

Tuncay Ercenk

Yakup Kepenek

 

İstanbul

Antalya

Ankara

Değişiklik Teklifi:

10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin "Seçimin yapıldığı tarihte 40 yaşını doldurmuş olmak"

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuzla katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kabul edenlere hiç bakmıyorsunuz ki!..

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Sayın Miçooğulları.

Adaylık ve seçim

MADDE 11-

BAŞKAN - 2 önerge vardır; önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Komisyon" ibaresi "Başkanlık" aynı fıkrada 1, 7 ve 8 inci fıkralarda yer alan "Komisyona" ibaresi "Başkanlığa" şeklinde değiştirilmiş, mevcut altıncı fıkrasında yer alan "Seçim gizli oyla ve görüşmesiz yapılır" cümlesi ve "ayrı ayrı listeler halinde" ibaresi ile dördüncü fıkrası madde metninden çıkarılmış, diğer fıkralar teselsül ettirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(8) Bu maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olması veya araverme sırasında işlemez."

 

İrfan Gündüz

Yahya Akman

T.Ziyaeddin Akbulut

 

İstanbul

Şanlıurfa

Tekirdağ

 

Muharrem Eskiyapan

Mehmet Kurt

 

 

Kayseri

Samsun

 

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Adaylık ve seçim" başlıklı 11 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

 

Mehmet Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "Komisyon" ibaresi "Başkanlık", aynı fıkrada 1, 7 ve 8 inci fıkralarda yer alan "Komisyona" ibaresi "Başkanlığa" şeklinde değiştirilmiş, mevcut altıncı fıkrasında yer alan "Seçim gizli oyla ve görüşmesiz yapılır" cümlesi ve "ayrı ayrı listeler halinde" ibaresi ile dördüncü fıkrası madde metninden çıkarılmış, diğer fıkralar teselsül ettirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"(8) Bu maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin tatilde olması veya ara verme sırasında işlemez."

Tevfik Ziyaeddin Akbulut (Tekirdağ) ve arkadaşları

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

12 nci maddeyi okutuyorum:

Bağımsızlık

MADDE 12-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bağımsızlık" başlıklı 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

Mehmet Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

Mehmet Akif Hamzaçebi

Algan Hacaloğlu

 

 

Trabzon

İstanbul

 

Madde 12- (1) Hiçbir organ, makam, merci ya da kişi, Başdenetçiye ve denetçilere yaptıkları işle ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bağımsızlık" başlıklı 12 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

M. Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

III. - Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Çetin, Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Kartal…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, yazamıyor, yazamıyor…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yazamıyor Başkan, yetiştiremiyor…

BAŞKAN - …Sayın Yergök, Sayın Çerçioğlu, Sayın Ergin, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın Kaya, Sayın Emek, Sayın İnce, Sayın Baloğlu, Sayın Ercenk, Sayın Baratalı, Sayın Gürel, Sayın Kılıç, Sayın Aslanoğlu… (CHP sıralarından gürültüler)

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, hızlı okuyorsunuz ama; yavaş yavaş; anlayamıyoruz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yazamadı, Kâtip yazamadı.

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, siz sükûnetle görevinizi yapın, o kadar telaşlanmayın. Siz Meclis Başkanvekilisiniz, grup başkanvekili değilsiniz.

BAŞKAN - İsmini okuduğumuz milletvekilleri lütfen yoklamaya girmesinler.

Yoklama için 1 dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bak, sonradan isim kaydediyorsunuz; vaktiyle yazacaksınız!

BAŞKAN - Tamam, hepsi kaydedildi; hiç endişe etmeyin.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, sonradan yazıyorsunuz.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Oylama sonucunun açıklanmasını istiyoruz Sayın Başkan. Pusula gönderenlerin burada olup olmadığını da kontrol edin.

BAŞKAN - Pusulalara gerek yok.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Mecliste 160 kişiyi görmeyen Türkiye'nin geleceğini nasıl görecek?!

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hiç dert edinmeyin; herkes işine baksın arkadaşlar; kafanızı yormayın, kafanızı yormayın.

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır. (CHP sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, sonuçları açıklar mısınız; kaç kişi katılıyor?..

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Milletvekilleri duysun.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Zabıtlara geçin, zabıt tutun orada!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kaç kişi Sayın Başkan?

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Bağımsızlık" başlıklı 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

Ali Kemal Kumkumoğlu

Ali Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

Akif Hamzaçebi

Algan Hacaloğlu

 

 

Trabzon

İstanbul

 

Madde 12. (I) Hiçbir organ, makam, merci ya da kişi Başdenetçiye ve denetçilere yaptıkları işle ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Andiçme

MADDE 13-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Andiçme" başlıklı 13 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

Akif Hamzaçebi

Algan Hacaloğlu

 

 

Trabzon

İstanbul

 

Madde 13- (ı) Başdenetçi ve denetçiler, görevlerine başlarken Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda aşağıda yer alan andı içerler:

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı ve bağımsızlığı ile vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, hakkaniyete, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getireceğime büyük Türk Milleti huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Andiçme" başlıklı 13 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve  teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

 

Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz…

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…

III. - Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan. (AK Parti sıralarından alkışlar [!])

BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini tespit edeceğim: Sayın Çetin, Sayın Özcan…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Başkanım, Özcan diye biri yok  burada; Kaptan'ı Özcan'la karıştırıyorsun.

BAŞKAN - Sakin olunuz, oturunuz yerinize…

…Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Kartal, Sayın Ergin, Sayın Çerçioğlu, Sayın Yergök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Akyüz, Sayın Ercenk…

KÂTİP ÜYE TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Osman Kaptan…

BAŞKAN - Osman Kaptan'ı yazdırdım efendim.

…Sayın Gürel, Sayın Baratalı, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın İnce, Sayın Aslan, Sayın Kılıç, Sayın Çanakcı, Sayın Emek.

Sayın milletvekilleri, yoklama için 1 dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yarım dakika ver, yarım dakika!..

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Aç kapa…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yarım dakika ver Sayın Başkan…

MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yoklamaya lüzum yok; çoğunluk var diye ilan edin Sayın Başkan!..

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, grup başkanvekili değilsiniz; lütfen… Meclis Başkanvekilisiniz!..

HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Başkanım, başka zaman 5 dakika veriyorsunuz…

(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum…

Önerge kabul edilmemiştir… (CHP sıralarından gürültüler)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - "Edilmiştir" çıktı Başkanım... Hayır, önerge kabul edildi... Hayır, hayır...

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri… (CHP sıralarından gürültüler)

ATİLA EMEK (Antalya) - Zabıtları getirtin!..

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

Sayın Emek, gözünüzle görüyorsunuz; olan biten olay meydandadır. Hiç boşuna şey yapmayınız…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - İlan da ettiniz!.. Arkadaşlar da oy verdi!..

BAŞKAN - Hayır, kabul edilmemiştir…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Hayır!..

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, buyurun efendim.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Getirtin tutanakları, zabıtları getirtin, bakın…

BAŞKAN - Başkanlar insandır, sürçülisan edebilir.  (CHP  sıralarından gürültüler)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Hayır, olmaz… Parmak kaldırdılar Başkan, parmak kaldırdılar! Hayır, sayılmaz!..

GÜROL ERGİN (Muğla) - "Kabul edenler"e el kaldırdılar…

BAŞKAN - Hakikatı bütün gözünüzle görüyorsunuz. Lütfen, Sayın Deveciler, istirham ediyorum… Lütfen…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Meclisi katlediyorsunuz Sayın Başkan!..

BAŞKAN - Buyurun Sayın Miçooğulları… (CHP sıralarından gürültüler)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına…

BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, bir dakika…

Arkadaşlarım, bakınız… Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, 1 dakikanın içerisinde yoklama istiyorsunuz ve burada çoğunluk vardır.

ATİLA EMEK (Antalya) - Yasal hakkımızı kullanıyoruz.

BAŞKAN - Müsaade eder misiniz…

Buna rağmen… Bakınız, ben isimlerinizi okuyorum… Esasında, burada çoğunluk var, 1 dakika önce yaptık ve bunu -geçmişteki uygulamalar da var- kabul etmeme imkânı var; ama, buna rağmen, bak, tek tek yazdırıyorum. Ama, yanlışlıkla söylenmiş olan bir sözü, burada, çıkıp, yapıyorsunuz…

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Başkan, parmakları yanlışlıkla kaldırmadılar.

BAŞKAN - Kabul edilmemiştir.

Sayın Miçooğulları, buyurun, okuyunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Kabul edenler parmak kaldırdılar Başkan; olur mu öyle şey?!

GÜROL ERGİN (Muğla) - Kabul edenler el kaldırdılar!..

BAŞKAN - Buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Andiçme" başlıklı 13 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

Algan Hacaloğlu

Akif Hamzaçebi

 

 

İstanbul

Trabzon

 

Madde 13 - (1) Başdenetçi ve denetçiler, görevlerine başlarken TBMM Genel Kurulunda aşağıda yer alan andı içerler:

"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı ve bağımsızlığı ile vatanın ve milletin bölünmez bütünlüğüne, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine, Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, hakkaniyete, demokrasiye, Atatürk ilke ve inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, millî dayanışma ve adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getireceğime büyük Türk Milleti huzurunda, namusum ve şerefim üzerine and içerim."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar[!])

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Görev süresi

MADDE 14-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.

Önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görev süresi" başlıklı 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumuoğlu

A.Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

Erdal Karademir

M.Mesut Özakcan

İzzet Çetin

 

İzmir

Aydın

Kocaeli

 

Algan Hacaloğlu

Akif Hamzaçebi

 

 

İstanbul

Trabzon

 

Madde 14 - (1) Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri beş yıldır.

(2) İstifa, ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi bitmeden görevinden ayrılan Başdenetçi veya denetçilerin yerine yeni seçilen Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de beş yıldır.

(3) Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapanlar yalnızca bir dönem daha Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.

(4) Başdenetçi veya denetçiliğe seçilenlerin görev yaptıkları sürede eski görevleriyle olan ilişikleri kesilir. Ancak kamu görevlisi iken Başdenetçiliğe veya denetçiliğe seçilenler, memuriyete giriş şartlarını kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün içinde eski kurumlarına başvurmaları halinde ilgili bakan veya atamaya yetkili diğer makamlar tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar. Belirtilen atama yapılırken Başdenetçi veya denetçilerin Kurumda geçirdikleri süreler makam veya hâkim sınıfından olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya başladıktan sonra seçilenler için yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş olarak değerlendirilir. Bu hükümler, akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görev süresi" başlıklı 14 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

 

Akif Hamzaçebi

 

 

 

Trabzon

 

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görev süresi" başlıklı 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

İzzet Çetin

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

 

Kocaeli

Aydın

İzmir

 

Algan Hacaloğlu

Akif Hamzaçebi

 

 

İstanbul

Trabzon

 

Madde 14- (1) Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri beş yıldır.

(2) İstifa, ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi bitmeden görevinden ayrılan Başdenetçi veya denetçilerin yerine yeni seçilen Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de beş yıldır.

(3) Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapanlar yalnızca bir dönem daha Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.

(4) Başdenetçi veya denetçiliğe seçilenlerin görev yaptıkları sürede eski görevleriyle olan ilişkileri kesilir. Ancak kamu görevlisi iken Başdenetçiliğe veya denetçiliğe seçilenler, memuriyete giriş şartlarını kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün içinde eski kurumlarına başvurmaları halinde ilgili bakan veya atamaya yetkili diğer makamlar tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar. Belirtilen atama yapılırken Başdenetçi veya denetçilerin Kurumda geçirdikleri süreler makam veya hâkim sınıfında olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya başladıktan sonra seçilenler için yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini gerektiren görevlerde geçmiş olarak değerlendirilir. Bu hükümler, akademik unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla, üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır.

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer maddeyi okutuyorum:

Görevden alınma ve görevin sona ermesi

MADDE 15-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görevden alınma ve görevin sona ermesi" başlıklı 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

 

 

Algan Hacaloğlu

 

 

 

İstanbul

 

Madde 15- (1) Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra kaybetmeleri halinde, bu durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini takiben Başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine Genel Kurul tarafından görüşmesiz karar verilir.

(2) Seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan Başdenetçi veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulda okunmasıyla, Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer.

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görevden alınma ve görevin sona ermesi" başlıklı 15 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A.i Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görevden alınma ve görevin sona ermesi" başlıklı 15 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

Mesut Özakcan

Algan Hacaloğu

Erdal Karademir

 

Aydın

İstanbul

İzmir

 

 

İzzet Çetin

 

 

 

Kocaeli

 

Madde 15- (1) Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra kaybetmeleri halinde, bu durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini takiben Başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine Genel Kurul tarafından görüşmesiz karar verilir.

(2) Seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan Başdenetçi veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulda okunmasıyla, Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun.

Başdenetçi ve denetçilerin malî ve sosyal hakları

MADDE 16-

BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve denetçilerin malî ve sosyal hakları" başlıklı 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

 

M. Mesut Özakcan

Algan Hacaloğlu

Erdal Karademir

 

 

Aydın

İstanbul

İzmir

 

 

 

İzzet Çetin

 

 

 

 

Kocaeli

 

 

"Madde 16- (1) Başdenetçiye Başbakanlık Müsteşarına; denetçilere Başbakanlık müsteşar yardımcıları için öngörülen malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve denetçilerin malî ve sosyal hakları" başlıklı 16 ncı maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Erdal Karademir

İzzet Çetin

 

Aydın

İzmir

Kocaeli

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.

BAŞKAN - Hükümet?..

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Diğer önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve denetçilerin malî ve sosyal hakları" başlıklı 16 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Bülent Baratalı

A. Kemal Kumkumoğlu

A. Kemal Deveciler

 

İzmir

İstanbul

Balıkesir

 

M. Mesut Özakcan

Algan Hacaloğlu

Erdal Karademir

 

Aydın

İstanbul

İzmir

 

 

İzzet Çetin

 

 

 

Kocaeli

 

"Madde 16- (1) Başdenetçiye Başbakanlık Müsteşarına; denetçilere Başbakanlık müsteşar yardımcılarına uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara ilişkin hükümler uygulanır."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz efendim.

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Komisyonun çoğunluğu düşmüş vaziyette Başkan, 13 kişi var; bir sayıvermek lazım.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Var, var…

BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu önergeye?

ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Süre doldu Başkan…

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına sadece 2 dakika kalmıştır.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 15 Haziran 2006 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Bütün milletvekili arkadaşlarıma ve bizi izleyenlere hayırlı geceler diliyorum.

 

Kapanma Saati: 22.59