DÖNEM:
22 CİLT: 123 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE
BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK
DERGİSİ
115 inci
Birleşim
14 Haziran 2006 Çarşamba
İ Ç İ N D E K İ L E R
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II. - GELEN KÂĞITLAR
III. - YOKLAMALAR
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'in, Ceylanpınar Tarım
İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in
cevabı
2.- Konya Milletvekili Mustafa Ünaldı'nın, UNESCO'nun 2007'yi Mevlânâ
Yılı ilan etmesine ve Hz. Mevlânâ'nın tasavvufî düşünceleri ile eserlerine
ilişkin gündemdışı konuşması
3.- Siirt Milletvekili Öner Ergenç'in, Türk Kızılayının kuruluşunun 138
inci yılı münasebetiyle, kurumun faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 32 milletvekilinin, Millî
Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/30)
2.- Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri Gaziantep
Milletvekili Ömer Abuşoğlu ve Malatya
Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel
yönetimiyle ilgili çeşitli iddiaların araştırılarak TRT'nin aslî görevlerini
daha sağlıklı yürütebilmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergesi (10/372)
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın yasama dokunulmazlığının
kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/961) (S. Sayısı: 1176)
2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler'in yasama
dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/982) (S.
Sayısı: 1177)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S.
Sayısı:1147)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile
Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları (1/1158) (S. Sayısı: 1206)
VI.- ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına
ilişkin CHP grup önerisi
VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına sataşması nedeniyle konuşması
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Hükümetin ve salt çoğunluğunu sağlayan komisyonun katıldığı bir
önerge hakkında önerge sahibine söz verilmemesi üzerine, Başkanın tutumu
hakkında
IX.- SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bankacılık sektöründe
yabancılara yapılan satışlarla ortaya çıkan sorunlara ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı
(7/13952)
2.- Ankara Milletvekili Mehmet TOMANBAY'ın, Jandarma Genel Komutanlığı
ile imzalanan bir protokolün iptal edilip edilmediğine ilişkin sorusu ve Çevre
ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/13963)
3.- Balıkesir Milletvekili Turhan ÇÖMEZ'in, zehirli atıkların bertarafına
ve çevreye etkilerine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin
cevabı (7/13964)
4.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Tekirdağ-Çorlu'daki 23 Nisan
kutlamalarında bazı öğrencilerin kıyafetlerine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim
Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/14021)
5.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, özel kalem müdürlüğüne
yapılan atamalara ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/14023)
6.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya İl Millî Eğitim Müdür
Yardımcısına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı
(7/14026)
7.- Denizli Milletvekili Mehmet YÜKSEKTEPE'nin, İLKSAN'a ilişkin sorusu
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/14029)
8.- Balıkesir Milletvekili Orhan SÜR'ün, Türkiye Jokey Kulübünün
kiraladığı AOÇ arazisi üzerinde gerçekleştirmek istediği bir tasarrufa,
- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, doğal afetlerden zarar gören
çiftçilere,
- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Konya-Çeltik-İshakuşağı Köyündeki
Hazine arazilerine,
- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMO'da yapılan bazı personel
görevlendirmelerine,
İlişkin soruları ve Tarım ve Köyişleri Bakanı Mehmet Mehdi EKER'in
cevabı (7/14240, 14241, 14242, 14243)
9.- Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, ihale ilanlarıyla ilgili
düzenleme çalışmalarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Maliye Bakanı Kemal
UNAKITAN'ın cevabı (7/14253)
10.- Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, Bingöl Orman Müdürlüğünün
kapatılma nedenine ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin
cevabı (7/14267)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum
yaptı.
Iğdır Milletvekili Yücel Artantaş, Iğdır'da pancar
üreticilerinin ve hayvancılıkla uğraşanların karşılaştıkları sorunlar ile
alınması gereken tedbirlere,
Muğla Milletvekili Fahrettin Üstün, dünyanın yedi
harikasından biri olarak kabul edilen ve Muğla ili Bodrum İlçesinden
İngiltere'ye götürülen Mausoleion'un ülkeye tekrar ne zaman kazandırılacağına,
SİT alanı içinde bulunan bazı koylara inşaat izni verilmesinin sakıncalarına,
Adana Milletvekili Recep Garip, Cahit Zarifoğlu ve
Cemil Meriç'in ölüm yıldönümlerinde, eserlerine ve edebî kişiliklerine,
İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.
Ankara Milletvekili Yakup Kepenek ve 32 milletvekilinin,
arkeolojik değerlerin korunmasında ve müzelerin güvenliğinde yaşanan sorunların
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi (10/371),
Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 32
milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı Eğitim Araçları ve Donatım Dairesi
Başkanlığınca yapılan ihalelerin hukuka uygunluğunun araştırılması (10/370),
Amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin
önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini
alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı bildirildi.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili İsmail
Alptekin'in, beraberinde bir Parlamento heyetiyle, Bangladeş Parlamento Başkanı
Muhammad Jamuriddin Sincar'ın, Bangladeş'e resmî davetine icabetine ilişkin
Başkanlık tezkeresi kabul edildi.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
7 nci sırasında yer alan 952 sıra sayılı Memurlar ile
Diğer Kamu Görevlilerinin Bazı Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun
Tasarısı ve Iğdır Milletvekili Dursun Akdemir ile Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan ve Trabzon Milletvekili Kemalettin Göktaş ile 12 milletvekilinin
Memurlar ile Diğer Kamu Görevlilerinin Disiplin Cezalarının Affı Hakkında Kanun
Tekliflerinin bu kısmın 5 inci sırasına, 291 inci sırasında yer alan 1040 sıra
sayılı Orman Mühendisliği, Orman Endüstri Mühendisliği ve Ağaç İşleri Endüstri
Mühendisliği Hakkında Kanun Tasarısının 6 ncı sırasına alınmasına ilişkin CHP
Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;
355 inci sırasında yer alan 1192 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 4 üncü sırasına, 364 üncü sırasında yer alan 1205 sıra
sayılı kanun teklifinin 6 ncı sırasına, 361 inci sırasında yer alan 1202 sıra
sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 358 inci sırasında yer alan 1199 sıra
sayılı kanun teklifinin 8 inci sırasına, 360 ıncı sırasında yer alan 1201 sıra
sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına, 363 üncü sırasında yer alan 1204 sıra
sayılı kanun tasarısının 10 uncu sırasına, 46 ncı sırasında yer alan 945 sıra
sayılı kanun tasarının 11 inci sırasına, 359 uncu sırasında yer alan 1200 sıra
sayılı kanun teklifinin 12 nci sırasına, 290 ıncı sırasında yer alan 933 ve
933'e 1 inci ek sıra sayılı kanun tasarısının 13 üncü sırasına, 297 nci
sırasında yer alan 1057 sıra sayılı kanun tasarısının 14 üncü sırasına, 362 nci
sırasında yer alan 1203 sıra sayılı kanun tasarısının 15 inci sırasına, 48 inci
sırasında yer alan 662 sıra sayılı kanun tasarısının 16 ncı sırasına, 344 üncü
sırasında yer alan 1159 sıra sayılı kanun tasarısının 17 nci sırasına, 15 inci
sırasında yer alan 949 sıra sayılı kanun teklifinin 18 inci sırasına, 356 ncı
sırasında yer alan 1193 sıra sayılı kanun tasarısının 19 uncu sırasına, 7 nci
sırasında yer alan 952 sıra sayılı kanun tasarısının 20 nci sırasına, 288 inci
sırasında yer alan 1037 sıra sayılı kanun tasarısının 21 inci sırasına, 291
inci sırasında yer alan 1040 sıra sayılı kanun tasarısının 22 nci sırasına, 292
nci sırasında yer alan 1041 sıra sayılı kanun tasarısının 23 üncü sırasına, 16
ncı sırasında yer alan 922 sıra sayılı kanun tasarısının 24 üncü sırasına, 14
üncü sırasında yer alan 1086 sıra sayılı kanun tasarısının 25 inci sırasına,
gelen kâğıtlar listesinde yayımlanan ve bastırılarak dağıtılan 1206 sıra sayılı
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 48 saat geçmeden 5 inci sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 13.6.2006 Salı ve 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü
sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine, 13.6.2006 Salı günkü
birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; ayrıca, Genel Kurulun
13.6. 2006 Salı ve 14.6.2006 Çarşamba günleri 15.00-23.00, 15.6. 2006 Perşembe
günü 14.00-22.00 saatleri arasında çalışmasına; 1192 sıra sayılı kanun
teklifinin 1 ilâ 20 nci maddelerin birinci bölüm, 21 ilâ 38 inci maddelerin de
ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 23
üncü maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ geçici 4 üncü maddeleri ile 24 ilâ
41 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1202 sıra sayılı
kanun tasarısının 1 ilâ 8 inci maddelerinin birinci bölüm, 9 ilâ 16 ncı maddelerinin
de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1201 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ
18 inci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ geçici 3 üncü maddeleri ile 19
ilâ 31 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 945 sıra sayılı
kanun tasarısının 1 ilâ 15 inci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 4 üncü
maddeleri ilâ 16 ilâ 31 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm,
933 ve 933'e 1 inci ek kanun tasarısının 1 ilâ 25 inci maddelerin birinci bölüm,
26 ilâ 50 nci maddelerin ikinci bölüm, 51 ilâ 75 inci maddelerin üçüncü bölüm,
76 ilâ 97 nci maddelerin dördüncü bölüm, 98 ilâ 103 üncü maddeler ile 98 inci
maddeye bağlı ek 15, 16, 17, 18 ile 99 uncu maddeye bağlı geçici 19 ilâ 20 nci
maddelerin de beşinci bölüm olmak üzere beş bölüm, 1057 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 ilâ 30 uncu maddelerin birinci bölüm, 31 ilâ 58 inci maddelerin
de ikinci bölüm, 59 ilâ 71 inci maddeler ile 69 uncu maddeye bağlı ek 3 üncü ve
4 üncü maddeler, geçici 6 ncı madde ile geçici 1, 2, 3 ve 4 üncü maddelerin de
üçüncü bölüm olmak üzere üç bölüm, 662 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 20
nci maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 2 nci maddeler ile 21 ilâ 43 üncü
maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm , 1159 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 ilâ 19 uncu maddeler ile 12 nci maddeye bağlı (38)A, (38)B, (38)C
maddelerin birinci bölüm, 20 ilâ 40 ıncı maddeler ile 20 nci maddeye bağlı
geçici 10, 11, 12 nci maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1193
sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 19 uncu maddelerin birinci bölüm, geçici 1
ilâ 2 nci maddeler ile 20 ilâ 33 üncü maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere
iki bölüm, 1037 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 15 inci maddelerin birinci
bölüm geçici 1 inci madde ile 16 ilâ 31 inci maddelerin de ikinci bölüm olmak
üzere iki bölüm, 1040 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 9 uncu maddelerin
birinci bölüm, geçici 1 inci madde ile 10 ilâ 16 ncı maddelerin de ikinci bölüm
olmak üzere iki bölüm, 1041 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 20 nci
maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 5 inci ile 21 ilâ 41 inci maddelerin de
ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 922 sıra sayılı kanun tasarısının 1 ilâ 13
üncü maddelerin birinci bölüm, geçici 1 ilâ 4 üncü madde ile 14 ilâ 24 üncü
maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm, 1086 sıra sayılı kanun
tasarısının 1 ilâ 21 inci maddelerin birinci bölüm, 22 ilâ 26 ncı maddeler ile 22
nci maddeye bağlı yeni eklenen 66 ilâ 74 üncü maddeler ile geçici 1 ve 2 nci
maddelerin de ikinci bölüm olmak üzere iki bölüm halinde İçtüzüğün 91 inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve bölümlerinin ekteki
cetvellerdeki şekliyle olmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildiği;
İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, Devlet
Memurları Kanununa Ek Madde Eklenmesine İlişkin (2/763),
Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt'ün, Özel Eğitim
Kurumları Odası Kurulmasına Dair (2/238),
Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin
önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;
Açıklandı.
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile
Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305), görüşmeleri,
daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;
2 nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin (1/1030) (S. Sayısı: 904),
3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti
ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi
Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine
İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S.
Sayısı:1147),
Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon
yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek
temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan:
4 üncü sırasına alınan, Kurumlar Vergisi Kanunu
Tasarısı ve Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık ve 47 Milletvekilinin; Kurumlar
Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (1/1170,
2/719) (S. Sayısı 1192), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan
açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
5 inci sırasına alınan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının (1/1158) (S. Sayısı: 1206), tümü üzerinde bir süre görüşüldü.
14 Haziran 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak
üzere, birleşime 22.58'de son verildi.
|
|
|
|
|
|
Nevzat Pakdil |
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
Bayram Özçelik |
|
Mehmet Daniş |
|
Burdur |
|
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
|
|
Kırklareli |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
|
|
|
|
No: 161
II.- GELEN
KÂĞITLAR
14 Haziran
2006 Çarşamba
Meclis
Araştırması Önergesi
1.- Anavatan Partisi Grubu adına Grup Başkanvekilleri
Gaziantep Milletvekili Ömer ABUŞOĞLU ve Malatya Milletvekili Süleyman
SARIBAŞ'ın, TRT'nin yayın politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli
iddiaların araştırılarak TRT'nin asli görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi
amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri uyarınca bir
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/372) (Başkanlığa geliş
tarihi: 9/6/2006)
Genel Görüşme
Önergesi
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE ve 32
Milletvekilinin Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda
Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca bir genel
görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/30) (Başkanlığa geliş tarihi: 9/6/2006)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma Saati:
15.00
14 Haziran
2006 Çarşamba
BAŞKAN:
Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER:
Bayram ÖZÇELİK (Burdur), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 115 inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündemdışı söz vereceğim; konuşma süreleri 5'er dakikadır. Hükümet, bu
konuşmalara cevap verebilir. Hükümetin konuşma süresi 20 dakikadır.
Gündemdışı ilk söz…
Bunu belirtmeden önce, dün uyguladığımız şeyi bugün de
uygulayacağımı belirtmek istiyorum. Grup adına veya şahıslar adına konuşacak
olan arkadaşlara sadece ek 1 dakika süre verilecektir. Arkadaşlarımızın buna
riayet etmelerini özellikle istirham ediyorum.
Gündemdışı ilk söz, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri
sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin sorunları hakkında söz isteyen,
Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat Melik'e aittir.
Sayın Melik, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV. - BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
Melik'in, Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan göçerlerin
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve
Adalet Bakanı Cemil Çiçek'in cevabı
MEHMET VEDAT MELİK (Şanlıurfa) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Ceylanpınar Tarım İşletmeleri sınırları içerisinde yaşayan
göçerlerin sorunlarına ilişkin düşüncelerimi ifade etmek üzere gündemdışı söz
almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 1 750 000 dekar büyüklüğündeki
Ceylanpınar Tarım İşletmesi, Tarım İşletmeleri Genel Müdürlüğü kapsamındaki en
büyük işletmedir. Osmanlı dönemindeki toprak düzenine göre has arazisi olarak
işletilen bu topraklar, cumhuriyetle birlikte devlet üretme çiftliği kapsamına
alınmış ve 1943 yılından itibaren de çiftlik olarak tanzim edilmeye
başlanmıştır. Yalnız, çiftliğin sınırları tespit edilirken, bu bölgede çok uzun
yıllardan beridir yaşayan, geçimini hayvancılıkla sağlayan, bizlerin kısaca
"göçer" dediğimiz insanların varlığı gözardı edilmiştir. Günümüzde,
başta Hamik, Sofra, Göle ve Gellegöç olmak üzere, toplam 25 yerleşim biriminde
hayvancılık yaparak yaşamlarını sürdürmeye çalışan, sayıları şu anda yaklaşık
470 aile ve 4 000'e ulaşan insanlarımız, çiftliğin kurulmasından itibaren ve
özellikle de 1990'lı yıllardan sonra idareyle çok ciddî sorunlar yaşamaya
başlamışlardır. İdare, göçerleri işgalci olarak nitelendirirken, göçerler de
asırlardır bu bölgede yaşadıklarını, bu araziler üzerinde hakları olduğunu,
tapulama tespitleri sırasında haklarını savunamadıkları için bugün bu duruma
düştüklerini iddia etmektedirler.
Değerli milletvekilleri, gerek 22 nci Dönemde KİT
Komisyonunun Ceylanpınar Tarım İşletmesine yaptığı geziyle ilgili tutanaklar
olsun gerekse başta Ceylanpınar Kaymakamlığı olmak üzere bütün resmî birimlerin
verdiği raporlarda olsun "göçer" dediğimiz bu Türkiye Cumhuriyeti
vatandaşlarının 19 uncu Yüzyıl şartlarında yaşadıkları açıkça belirtilmektedir;
çünkü, bu vatandaşlarımız idarece işgalci olarak kabul edilmekte, dolayısıyla,
başta eğitim, sağlık, su, yol olmak üzere, hiçbir hizmet bunlara
götürülmemektedir. Çevre ilçelerde kendini bir mahalle veya köye
kaydettiremeyenlerin, nüfus cüzdanları olmadığı için, birçoğu yeşilkart dahi
alamamaktadır. 2005 yılı öğretim yılı itibariyle bu yerleşim yerlerinde yaşayan
yaklaşık 500 çocuk, hiç okula başlayamamıştır. Bu yerleşim birimlerindeki
evlerin çok büyük çoğunluğunda tuvalet dahi yoktur. İşgalci olarak kabul
edildikleri için, tuvalet yapmalarına dahi izin verilmemektedir. 2005 yılı
haziran ayında Hamik yerleşim yerinde buğday saplarını koymak amacıyla 1 metre
yüksekliğinde bir yer yaptığı için İsmail Demir isimli vatandaş, çiftliğin
bekçileri tarafından bütün köy halkının gözleri önünde vurularak öldürülmüştü.
Vuranlardan hiçbiri tutuklu değildir; ancak, olaya şahitlik etmek isteyen bazı
yerel bekçiler derhal başka tarım işletmelerine sürgüne gönderilmişlerdir.
Gerçi, göçerlerin eğitim sorunlarının çözümü için çiftlik sınırları dışında iki
alana okul yapılması için Sayın Millî Eğitim Bakanı söz ve talimat
vermişlerdir. Yöre insanları, 2006-2007 öğretim yılında, çocuklarını yeni
açılacak bu okullara göndermeyi dört gözle beklemektedirler.
Değerli arkadaşlar, geçtiğimiz yıl, özellikle Hamik
Köyünden İsmail Demir'in öldürülmesinden sonra, KİT Komisyonu kapsamında benim
de davet edildiğim ve çalışmalarına katıldığım bir komisyon kurulmuştu.
Komisyonun yaptığı uzun çalışmalardan sonra, göçerlerin sorununa köklü bir
çözüm getirilebilmesi için yasa değişikliği gerektiği, bunun için de 2510
sayılı İskân Kanununa bir madde eklenerek sorunun çözülebileceğine karar
verilmiş, bu amaçla da bir taslak hazırlanmıştı; ancak, bu çalışmaların
üzerinden bir yıl geçmesine rağmen bir sonuca varılamamış ve derhal de dosya
rafa kaldırılmıştır.
Değerli arkadaşlar, Türkiye ilginç bir ülkedir.
Aslında, ülkede bir şey yoktur da, ülkeyi yönetenler tuhaftır. Bunları niye
söylüyorum; bakın, şimdi, Ceylanpınar göçerleri söz konusu olduğu zaman
ilgili-ilgisiz herkes bölgenin stratejik önemi ve güvenlik kaygılarını öne
sürmektedir. Eğer ilgilenirseniz, lütfen, tutanakları açın, okuyun, bu
iddiaları açıkça göreceksiniz; ama, Ceylanpınar'ın da güney sınırını çizen
mayınlı sahanın yabancı firmalara kırkdokuz yıllığına yap-işlet-devret
modeliyle verilmesi kararından ya haberdar değildirler veya daha kötüsü,
Türkiye Cumhuriyeti sınırları içinde Türk vatandaşları için yapılacak bir
düzenlemenin Türkiye'nin güvenliğini etkileyeceğini, daha doğrusu, bu
vatandaşlarımızın, sınırın sıfır noktasını boydan boya elinde tutacak olan, ne
olduğu belli olmayan yabancı firmalardan ülke için daha tehlikeli olduğu
görülmektedir.
Değerli milletvekilleri, bu bölgede yaşayan insanların
büyük bölümü, daha bu işletme oluşturulmadan yıllar öncesinden beri bu bölgede
oturmaktadırlar. Bunları işgalci olarak nitelendirmek biraz haksızlık
olmaktadır. Göçerlerin tarım işletmesi alanı içinde bulunmalarının kendilerine
göre nedenleri vardır; ama, acaba, Atatürk Orman Çiftliğini işgal eden kişi
veya kurumların geçerli nedenleri nelerdir; yoksa, onların babaları ve dedeleri
de Atatürk Orman Çiftliği alanında koyun mu otlatmaktaydı?! Göçerlere işgalci
diyenlerin, Türkiye Cumhuriyetinin ve özellikle Ankara'nın simgesi olan Atatürk
Orman Çiftliğinde şimdiye kadar yapılan arazi yağmasını unutmamalarını ve
bundan sonra planlanan arazi talanını önlemek için ne tür tedbirler
alacaklarını iyice düşünmelerini öneriyorum. Ama, benim başka bir teklifim var:
Gelin, önce, Atatürk Orman Çiftliği içindeki tüm işgalcileri, ama tümünü, yani,
şu kadar yıllığına, kırkdokuz, ellidokuz yıllığına çiftliğin arazisini
kiralayıp tesis yapanlar da dahil dışarı atalım, Atatürk Orman Çiftliğini
temizleyelim, ardından da Ceylanpınar arazisi içindeki göçerleri kovalayalım.
Değerli milletvekilleri, bütün Türk Halkı gibi
Ceylanpınar göçerleri de sorunlarının çözüm yerinin ve adaletin dağıtıldığı
merciin Türkiye Büyük Millet Meclisi olduğu yönündeki inançlarını halen
muhafaza etmektedirler. Bu nedenle, Afgan göçmenlerini, Ahıska Türklerini
yerleştiren Türkiye Büyük Millet Meclisinin, Ceylanpınar göçerlerine bir yer
bulması şarttır.
Bu arada, ben buradan Hamik halkı adına Sayın Adalet
Bakanına seslenmek istiyorum; İsmail Demir'in katillerini bulun ve cezalandırın
ki, kamu vicdanı huzura kavuşsun.
Değerli arkadaşlar, üzülerek söylüyorum ki, ben, bu
sorunun Hükümet tarafından ciddîye alınarak çözüleceğine inanmıyorum; ama,
ülkemizin acı gerçeklerinin ve vatandaşımızın içler acısı durumunun bir kez
daha tutanaklara geçmesini istiyorum; çünkü, üçbuçuk senedir GAP Projesinin en
büyük sulama alanı olan…
BAŞKAN - Sayın Melik…
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Hayır,
bitiriyorsunuz da, sistemde bir arıza oldu, benim bildiğim kadarıyla şu anda 10
dakikaya yakın bir konuşma oldu; ama, sistemde arıza olduğu için ben de sözünüzü
kesmek istemedim.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Son cümleyi söyleyeyim
mi?
BAŞKAN - Buyurun, buyurun.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Son cümleyi söyleyeyim
mi? İstemiyorsanız keseyim yani.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
MEHMET VEDAT MELİK (Devamla) - Çünkü, üçbuçuk senedir
GAP Projesinin en büyük sulama alanı olan Harran Ovasını Türkiye'ye bağlayan
Akçakale-Urfa arasındaki 50 kilometrelik yolu bile bitiremeyen bir Hükümetin,
daha karmaşık bir konuyu çözmeye çalışacağına inanmıyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Melik.
Gündemdışı konuşmaya, Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek
cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakanım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Gündemdışı konuşmayla ilgili kısaca bilgi vermek
isterim.
Ceylanpınar Tarım İşletmesi, Türkiye'deki, Bakanlığa
bağlı tarım işletmelerinin en büyüklerinden bir tanesidir ve burada bir göçer
sorunu da vardır. Ancak, göçer sorunu, elli yıllık hukukî, sosyal ve ekonomik
boyutları olan da bir sorundur. İlk defa 1995 yılında Başbakanlık Yüksek
Denetleme Kurulu tarafından rapora alınmış, daha sonra her yıl raporda yer
almasına rağmen, bugüne kadar da kesin bir çözüme kavuşturulamamıştır.
Hükümetimiz döneminde bu sorunu yerinde tespit edip,
çözmek amacıyla KİT Komisyonu toplantısı ve devletin ilgili birimleri bir araya
gelmek suretiyle, buna bir köklü çözüm bulma yoluna gitmiştir. Bu statüde olan
vatandaşlarımızın hem barınma hem iştigal alanlarıyla ilgili olarak kendilerine
her türlü imkânı sağlayabilmek noktasında nasıl bir çözüm bulunabilir, bu
toplantılarda tartışılmış, sonuçta bir karara da varılmıştır.
Şimdi, önümüzdeki günlerde, bu konuyla ilgili olarak,
arkadaşlarımızın, devletin ilgili birimleriyle beraber hazırlamış olduğu kanun
tasarısı ya da teklifi -tasarı tarzında da gelebilir, teklif tarzında da
gelebilir- Türkiye Büyük Millet Meclisinin huzuruna gelecektir. Böylece, yarım
asrı aşan bir zamandan beri Türkiye'nin önünde bir sorun olarak kalan bu konu,
kökten bir çözüme kavuşmuş olacaktır. Bunu yaparken, hak, hukuk, adalet
duyguları içerisinde bu sorunun çözülmesi gerekmektedir. Kanun tasarısı
huzurlarınıza geldiğinde, hiç şüphesiz, buradaki değerli arkadaşlarımızın ve bu
konuyu açıklamamıza fırsat veren çok değerli milletvekilimizin de katkısıyla,
bu sorun kökten çözülmüş olacak, bir daha bu konuya tekrar dönme imkânımız da
kalmayacaktır.
Kısaca bu açıklamayı yapmayı ve size bilgi sunmayı
görev saydım; hepinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Gündemdışı ikinci söz, UNESCO'nun 2007 yılını Hazreti
Mevlânâ Yılı olarak kabul etmesiyle ilgili söz isteyen, Konya Milletvekili
Mustafa Ünaldı'ya aittir.
Sayın Ünaldı, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
2.- Konya Milletvekili Mustafa
Ünaldı'nın, UNESCO'nun 2007'yi Mevlânâ Yılı ilan etmesine ve Hz. Mevlânâ'nın
tasavvufî düşünceleri ile eserlerine ilişkin gündemdışı konuşması
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; UNESCO'nun 2007 yılını Mevlânâ Yılı ilan etmesi dolayısıyla,
gündemdışı söz aldım; bu konuda düşüncelerimi sizlerle paylaşmak, sizlere arz
etmek istedim. Öncelikle, hepinize, en iyi dileklerle selam ve saygılar
sunarken, söz verdiği için Sayın Başkana teşekkür ederim.
Maksadım, çok önemli bulduğum, 2007 yılının Mevlânâ
Yılı ilan edilmesi olayını, duymamış olanlara duyurmak, unutanlara hatırlatmak,
aklında tutup heyecan duyanlarla duygularımızı paylaşmaktır. Ayrıca, zamanın
değerlendirilmesi için gündemde tutmak da, işin diğer yönü. İşte, 2006 yılını
yarıladık, geldi, gidiyor 2006, yarın 2007 sanki. UNESCO'nun bu kararını çok
önemsiyorum. Konya için de ülkemiz için de insanımız için de çok önemli
kazanımlar sağlayacağını düşünüyorum. Konyamız ve ülkemiz için, tanıtım başta
olmak üzere, birçok yönden kazanımlar sağlayacaktır ve bu durum bir yılla da
bağlı kalmayacaktır; dilerim, bu kazanımların sürdürülmesi için gerekli
olanları, üzerimize düşenleri yerine getiririz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu vesileyle,
bir gündemdışı konuşmaya sığacak kadar, Konya'dan ve Hazreti Mevlânâ'dan, onun
tefekküründen bazı hatırlatmalarda bulunmak isterim.
İnsanlık ve kültür tarihinde önemli bir yere sahip,
büyük bir hatırayla yüklü olan Konya, Mevlânâ'yla birlikte anıldığında, bunu
duyan bütün insanlarda, ifade edilmesi güç, muhteşem duygular uyandırmaktadır.
Uygarlıklar kavşağında, dokuz bin yıllık bir süre birçok medeniyete ev
sahipliği yapan Konya, Anadolu Selçuklu başkenti olmasıyla da ünlü olmakla
beraber, esas ününü ve kimliğini ve bir cazibe merkezi oluşunu Mevlânâ'dan
kazanır.
Rahmanî, ümitlerle dopdolu, kâmil bir insan, ulu bir
şahsiyet olan Hazreti Mevlânâ, yani Mevlânâ Celâleddin Rûmî, Horosan'ın Belh
Vilayetinde 1207'de doğmuş, 5-6 yaşlarındayken ailesi, uzun bir göç
serüveninden sonra, Karaman'a gelmiş, orada, 18 yaşında, Lalasının kızıyla
evlenmiş ve 20-21 yaşlarında ailesiyle birlikte Konya'ya yerleşmiştir. Burada,
yani Konya'da kırk seneden fazla ikamet ile tefekkürünü geliştirip eserlerine
aktarmış, ebediyete de burada intikal etmiştir. İlk Hanımı Gevher Hatun'un genç
yaşta vefatı üzerine, Gera Hatunla evlenmiş, her iki hanımından 3 erkek, 1 kız,
4 çocuğu olmuştur.
Hazreti Mevlânâ'nın, başta Mesnevî olmak ve diğerleri
de, Divan-ı Kebir, Fihi Mâ Fih, Mecalis-i Seb'a ve Mektubat olmak üzere 5 büyük
eseri vardır. En büyük eseri Mesnevî, binlerce beyitten oluşmuş muazzam bir
umman gibidir. Bu sahanın uzmanları, Fihi Mâ Fih için "eşsiz bir
hazine", Mecalis-i Seb'a için "bir şölen", Mektubat için
"sevginin, saygının ve büyüklere hürmetin ne olduğunu gösteren bir
zarafet, rikkat ve dikkat yüklü bir kaynaktır" derler. Bu 5 kitap bir
sofradır. Bu sofra Mevlânâ'nındır. Onun sofrası, gelip oturan bütün insanlara
açık durumdadır.
Yunus Emre, Nasreddin Hoca ve Sadrettin Konevi gibi çok
büyük şahsiyetlerle de çağdaş olan Hazreti Mevlânâ'nın tefekküründen
beslenenler Konya'ya akın etmişler ve etmektedirler. Onun tefekkürü ve
tasavvufî düşünceleri, aradan geçen sekizyüz yıla yakın bir süreye rağmen
taptaze ve canlı olarak etkisini devam ettirmektedir. Böylesine uzun bir süre
etkileyen ve etkilemesini azalmadan sürdüren bu büyük mutasavvıf hakkında yerli
yabancı çok sayıda eserler ortaya konulmuş, Goethe başta olmak üzere, ondan
etkilenen ve onun hayatını, tefekkürünü ortaya koymaya çalışan Alman, Fransız,
İtalyan, İngiliz, Macar, Romanyalı, Güney Amerikalı ve Amerika Birleşik
Devletleri kaynaklı çok sayıda ilim adamı, mütefekkir, şair, sanatkâr, bu
konuda eserler vermişlerdir.
Evrensel olduğu kadar insanî ihtiyaçlara da cevap veren
hazret, Türkiye'nin coğrafî olarak oluşturduğu köprü vaziyetini gönül ve kültür
alanında gerçekleştirmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ünaldı, süreniz doldu; lütfen, 1 dakika
içerisinde konuşmanızı tamamlarsanız efendim… Mevlânâ'ya, tabiî, dakikalar,
saatler, günler yetmeyeceği için ben onu istirham ediyorum.
Buyurun efendim.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
O, aklı ve kalbi uzlaştıran, ilme dayanan bir tefekkürü
temsil etmektedir. Onu salt bir turistik anlayışla ele almak herhalde hataların
en büyüğü olur.
Özet olarak, Prof. Arberry'nin ifade ettiği gibi,
Mevlânâ Celâleddin Rûmî sekizyüz yıl evvelde dünyayı büyük bir kargaşadan
kurtarmıştır. Günümüzde de Avrupa'yı kurtaracak tek şey, onun eserleridir.
Orta Asya'dan kopup gelmiş, Anadoluya yerleşmiş ve
Anadolunun cazibe merkezî haline gelmiş Mevlânâ'yı Ahmet Kabaklı'nın
ifadesinden bir kırıntıyla hatırlatıverirsek, "Aydın, halk, tarikatlı,
medreseli, mektepli, besteci, nakkaş, hattat, şair, bilgin. Herkes aynı ışığın
tılsımında uçarken, birbirinden ayırt edilemez pervaneler oluyorlar."
Konyamızın, ülkemizin, milletimizin haklı bir iftihar
kaynağı olan Hazreti Mevlânâ'nın gönlünden fışkıran şey sadece belli kalıplara
sıkıştırılmış beşerî fikirler değil, ilham kaynağı olarak benimsediği ilahî
kaynaklardan süzülen ideallerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ünaldı, son cümlenizi alabilir miyim.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
BAŞKAN - Efendim, bakınız, dün de tatbik ettik ve
arkadaşlardan olumlu cevap aldık. Lütfen, cümlenizi alayım; çünkü, bütün
arkadaşlara aynı muameleyi uygulayacağım.
Buyurun efendim.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Aynı muamele olmuyor Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Son cümlenizi alayım efendim.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bu idealle, insanları,
güzele…
BAŞKAN - Sayın Ünaldı, teşekkürünüzü alabilir miyim
efendim; istirham edeyim yani.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Son sözlerimi söylüyorum
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bu idealle, insanları,
güzele, doğruya, birlik, beraberlik ve huzura davet etmiştir. Allah'a olan
güçlü imanı Kur'an'a ve Hazreti Peygambere tam bağlılığı o'nun en önde gelen
özelliklerindendir. Bunun dışında bütün isnatlardan da rahatsız olacağını
açıkça belirtir. Bunu açıkça ortaya koyan kendi ifadelerini, Hasan Ali Yücel
manzum bir ifadeyle tercüme ve ifade etmiştir.
"Can tende var oldukça kulum Kur'an'a…"
BAŞKAN - Sayın Ünaldı, bundan sonraki arkadaşlarıma
tatbik edemem; ama, Hocam. İstirham edeyim, yani, lütfen…
Buyurun.
MUSTAFA ÜNALDI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan,
bitiriyorum son sözlerimi söylüyorum.
"Can tende var oldukça, kulum Kur'an'a
Yol toprağıyım, Peygamber-i zişana
Hakkımda bunun zıddına söz etse birisi
Vay bu söze
Vay böyle diyen insana."
Bu Mevlânâ Yılı başlı başına bir olay olacak,
insanlığın onu daha çok ve daha yakından tanımasına vesile teşkil edecektir
diyor, Heyetinizi tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Saygıdeğer arkadaşlarım -Sayın Ergenç sizden de
istirham ediyorum- lütfen efendim, yani, gezmeler, görmeler, doğmalar, ölmeler;
onlar değil, mesajınızı net olarak iletirseniz herkese vakit kalır. İstirham
ediyorum, yani, bizi de adalet duygusundan uzak tutmayınız efendim, lütfen.
Gündemdışı üçüncü söz, Kızılayın kuruluşuyla ilgili
olarak söz isteyen, Siirt Milletvekili Öner Ergenç'e aittir.
Sayın Ergenç buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
3.- Siirt Milletvekili Öner Ergenç'in,
Türk Kızılayının kuruluşunun 138 inci yılı münasebetiyle, kurumun
faaliyetlerine ilişkin gündemdışı konuşması
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan;
süreye riayet etmeye azamî ölçüde dikkat edeceğim efendim.
Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, savaş alanında yaralı ve
hastalara, askerlere yardım fikrinden doğan Türk Kızılayı, bu ulvî görevine
yüzotuzsekiz yıldır büyük bir azim ve kararlılıkla ve çalışmalarını, çalışma
alanlarını genişleterek ve çeşitlendirerek devam etmektedir. Hamiyetperver
halkımızdan aldığı güç ve destekle, yüzotuzsekiz yıldır ülkemizde ve dünyada
meydana gelen doğal afetlerde, kriz ve savaşlarda ihtiyaç sahiplerinin yanında
olan Türk Kızılayı, birbuçuk asra yaklaşan tarihî birikimiyle geleceğe de
umutla bakmaktadır.
Türkiye'nin taraf olmadığı savaşlardan kaynaklı acıları
dindirmek için de tüm varlığıyla çalışan Türk Kızılayı, Birinci Körfez
Savaşından etkilenen ve ülkemize sığınmak zorunda kalan onbinlerce mülteciye
hizmet vermiş, Afganistan, Bosna-Hersek ve Irak'taki savaştan etkilenen
insanlara yardım elini uzatmış olan Kızılay, Somali ve Filistin başta olmak
üzere, dünyadaki çatışma alanlarında zarar gören sivil halka Türk Halkının
şefkatli ve sıcak dost elini uzatmanın yanı sıra, doğal afetlerden etkilenen
ülkelerin de yardımına ve imdadına koşmuş ve bu alanda 38 ülkeye ulaşmıştır.
Türk Kızılayı global bir aktör olarak son dönemde Irak, İran, Gürcistan,
Endonezya, Sri Lanka, Pakistan ve Sudan'da meydana gelen afetler ve çatışma
ortamlarında zarar gören insanların imdadına yetişmiş ve oralardaki insanların
yaralarını sarmaya çalışmıştır.
Bundan takriben iki ay kadar önce Sudan'a yaptığımız
bir ziyarette, gittiğimizde, özellikle 70 000 mültecinin, evini, köyünü,
yurdunu terk ederek, üzerinde bir çadır bile olmadan güneşin altında, yağışın
altında on yıldır yaşayan o insanların imdadına yine Türk Kızılayının koştuğunu
bizatihi orada müşahede ettik ve nitekim, Sayın Başbakanımızın, oradaki
insanlara, su bulamayan, yiyecek bulamayan, ilaç bulamayan o zor durumdaki
insanlara bir nebze de olsun sağlık hizmeti verebilmesi bakımından bir hastane
yaptırılması talimatı üzerine, Türk Kızılayını, orada bu hastaneyi inşa etme
çabası ve çalışması içerisinde gördük ve bu, bu milletin bir ferdi ve bir
milletvekili olarak oralarda bizi gururlandırdı ve göğsümüzü kabarttı.
Ancak, bütün bunlar yapılırken, Kızılayın, bu
çalışmaları yürütmedeki temel ilkeleri insancıllık, ayırım gözetmemek,
tarafsızlık, bağımsızlık, hayır kurumu niteliği, birlik ve evrensellik olmuştur
ve bugün de bu ilkelerle hizmet vermeye devam etmektedir.
Ancak burada bir hususun altını da kalın çizgilerle
çizmek istiyorum ki, Türk Kızılayı, Türkiye'de bir anda 250 000 insanın
yardımına koşabilecek tarzda mobilize edilmiş, bütün stoklarını hazırlamış
olmasına rağmen, dünyada meydana gelen olaylarda, bu olaylardan zarar gören
insanların yardımına koşan, sıralamada, dünyada ikinci kurum olmuştur.
Bugün, bütün dünyanın çeşitli bölgelerinde yardım
bekleyen, yemek bekleyen, ekmek bekleyen, çadır bekleyen, ilaç bekleyen, su
bekleyen bunca insan varken, dünyada, insanlık, ne yazık ki, kulağını bu
problemlere kapatmış ve sadece 2005 yılı içerisinde silahlanmaya 1 trilyon
doların üzerinde para harcamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ergenç, 1 dakika eksüre veriyorum;
lütfen, konuşmanızı tamamlayın
Buyurun.
ÖNER ERGENÇ (Devamla) - Bitiriyorum efendim.
Ne yazık ki, bu harcamayı yapanlar, dünyada, gelişmiş
ülkeler; ama, öte taraftan, savaşlarda yok olan çocuklara, sakat kalan
çocuklara, anasız babasız kalan çocuklara, sahiplenme noktasında, bu
duyarlılığı göstermemişlerdir.
Dolayısıyla, Kızılayımızın bu örnek çalışmalarını
takdirle karşılıyorum. Başta Genel Başkanı olmak üzere, bütün çalışanlarını ve
Kızılaya yardım eden bütün vatandaşlarımızı tebrik ediyorum ve bir çağrıyla
konuşmamı bağlamak istiyorum.
Bütün vatandaşlarımızdan, aziz milletimizden, Kızılaya,
başta kan bağışı olmak üzere, her alanda yardım ve destek verilmesini, bir kere
daha, milletin kürsüsünden istirham ediyorum ve bu vesileyle, Yüce Heyetinizi,
tekrar, saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ergenç.
Biz de Kızılayımıza başarılar diliyoruz.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma
Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 2
adet raporu vardır; sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.
Okutuyorum:
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Edirne Milletvekili Nejat Gencan'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/961) (S.
Sayısı:1176) (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Tehdit suçunu işlediği iddia olunan Edirne Milletvekili
Nejat Gencan hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair
Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma
Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Edirne Milletvekili Nejat Gencan hakkındaki kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki
fıkralarındaki kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin
sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür,
bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama
sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir
ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki
aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir
kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine
görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının,
kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi
mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve
dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı
durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar
gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak
"hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu,
aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma
hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun kovuşturmanın milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya
Aralsı |
Sezai
Önder |
Muharrem
Kılıç |
|
|
Ankara |
Samsun |
Malatya |
|
|
Ziya
Yergök |
Feridun
Baloğlu |
Uğur
Aksöz |
|
|
Adana |
Antalya |
Adana |
|
|
Feridun
Ayvazoğlu |
Mehmet
Küçükaşık |
Atilla
Kart |
|
|
Çorum |
Bursa |
Konya |
|
BAŞKAN -Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum :
2.- Balıkesir Milletvekili Ali Kemal
Deveciler'in yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/982) (S. Sayısı: 1177 (x)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Basın yoluyla görevli memura hakaret suçunu
işlediği iddia olunan Balıkesir
Milletvekili Ali Kemal Deveciler hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının
kaldırılmasına dair başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu
raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini
dikkate alarak Balıkesir Milletvekili Ali Kemal Deveciler hakkındaki
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere
Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon
Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki
fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin
sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür,
bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama
sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir
ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki
aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir
kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine
görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının,
kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi
mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve
dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı
durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar
gerçekleştirilememiş olması karşısında başvurulabilecek tek yol olarak
"hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin
dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu,
aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma
hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet
Komisyonu üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği
sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya
Araslı |
Sezai
Önder |
Muharrem
Kılıç |
|
Ankara |
Samsun |
Malatya |
|
M.
Ziya Yergök |
Feridun
Baloğlu |
Uğur
Aksöz |
|
Adana |
Antalya |
Adana |
|
Feridun
Ayvazoğlu |
Mehmet
Küçükaşık |
Atilla
Kart |
|
Çorum |
Bursa |
Konya |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Bir genel görüşme önergesi vardır, okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) GENSORU, GENEL GÖRÜŞME, MECLİS
SORUŞTURMASI VE MECLİS ARAŞTIRMASI ÖNERGELERİ
1.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve
32 milletvekilinin, Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının sorunları konusunda
genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/30)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Millî Eğitim Bakanlığına bağlı eğitim çalışanlarının
sorunları hakkında Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri
uyarınca genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.
1.- Muharrem İnce (Yalova)
2.- Yakup Kepenek (Ankara)
3.- Abdurrezzak Erten (İzmir)
4.- Vezir Akdemir (İzmir)
5.- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
6.- Uğur Aksöz (Adana)
7.- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
8.- Muharrem Kılıç (Malatya)
9.- Berhan Şimşek (İstanbul)
10.- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
11.- Canan Arıtman (İzmir)
12.- Türkân Miçooğulları (İzmir)
13.- Mehmet Işık (Giresun)
14.- İsmail Özay (Çanakkale)
15.- Orhan Eraslan (Niğde)
16.- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
17.- Hakkı Ülkü (İzmir)
18.- Kemal Sağ (Adana)
19.- Mevlüt Coşkuner (Isparta)
20.- Hasan Ören (Manisa)
21.- Mustafa Gazalcı (Denizli)
22.- Erol Tınastepe (Erzincan)
23.- Bülent Baratalı (İzmir)
24.- Abdulaziz Yazar (Hatay)
25.- Muharrem Toprak (İzmir)
26.- Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
27.- Erdal Karademir (İzmir)
28.- Yılmaz Kaya (İzmir)
29.- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
30.- Nurettin Sözen (Sivas)
31.- Sedat Pekel (Balıkesir)
32.- Ayşe Gülsün Bilgehan (Ankara)
33.- Mehmet Uğur Neşşar (Denizli)
Gerekçe:
Başta öğretmenler olmak üzere, diğer memur statüsündeki
çalışanlar ile geçici, sözleşmeli ve işçi statüsünde çalışanlarıyla 1 000 000'a
yaklaşan personel sayısına sahip olan Millî Eğitim Bakanlığı çalışanlarının
sorunları, her geçen gün artmaktadır.
Öğretmenlerin maaş ve ekders ücretleri, tayin ve
terfileri, okul müdürlerinin okul bütçelerinin yetersizliklerinden dolayı
karşılaştıkları sorunlar ile Bakanlık gerek merkez teşkilatında gerekse taşra
teşkilatlarında yaşanan usulsüzlükler, kadrolaşma, sık sık değişen mevzuat ve
buna uyum sağlama, eğitim çalışanlarının en önemli sorunları arasında yer
almaktadır.
Eğitim çalışanlarının tüm sorunlarını, meslekî,
ekonomik, sosyal sorunlar olarak üç başlık altında toplamak mümkündür. Bu
sorunların neler olduğu bilinmekle beraber, siyasal düzeyde sorunları çözme
yönünde bir kararlılık görülmemektedir. Örneğin, önceki yıllarda eğitim iş
kolundaki yetkili sendika ile Bakanlık arasında belirlenmiş sorunların çözümü
noktasındaki protokolün gereği yapılmamıştır. Kuşkusuz, bu protokolde yer
almayan çok sayıda başka sorunlar da bulunmaktadır.
Önümüzdeki öğretim yılına, eğitim çalışanlarının temel
bazı sorunlarının çözülmesi noktasında bir kararlılığın TBMM'de ortaya çıkması,
hem çalışanları hem de Bakanlığı rahatlatacaktır.
Millî eğitim sistemimizin karşılaştığı sorunların
büyüklüğü düşünüldüğünde, bu sorunların çözümü noktasında birinci derecede
belirleyici olacak olan kesim Bakanlığın çalışanlarıdır. Bu nedenle,
Meclisimizin bir genel görüşme açarak, bu konuda ulusal iradenin sürece
müdahale etmesinin önü de açılmış olacaktır.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp
açılmaması hususundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Meclis araştırması açılmasına ilişkin önerge vardır,
okutuyorum:
2.- Anavatan Partisi Grubu adına Grup
Başkanvekilleri Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu ve Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, TRT'nin yayın
politikası ve personel yönetimiyle ilgili çeşitli iddiaların araştırılarak
TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı yürütebilmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/372)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Anayasamızın 133 üncü maddesine göre; "Devletçe,
kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu
tüzel kişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının
tarafsızlığı esastır."
Yani TRT özerk ve tarafsız bir yayın kurumudur.
2954 sayılı TRT yasasının 5 inci maddesinin
"k","l","m" bentlerine göre de TRT,
"Haberlerin toplanması, seçilmesi ve yayınlanmasında tarafsızlık, doğruluk
ve çabukluk ilkeleri ile çağdaş habercilik teknik ve metotlarına bağlı olmak, haberler
ile yorumları ayırmak ve yorumların kaynaklarını açıklamak, kamuoyunun sağlıklı
ve serbestçe oluşabilmesi için kamuoyunu ilgilendirecek konularda yeterli yayın
yapmak, tek yönlü, taraf tutan yayın yapmamak ve bir siyasî partinin, grubun,
çıkar çevresinin, inanç veya düşüncenin menfaatlerine alet olmamak"
zorundadır.
3093 sayılı TRT'nin Gelirleri Kanununa göre, TRT
gelirlerinin yaklaşık yüzde 80'ini, denetim pulu (bandrol) ve elektrik
faturaları aracılığı ile halktan toplanan para oluşturmaktadır. Bu nedenle TRT,
kamu hizmeti yapmakla yükümlüdür. Bu hizmeti Anayasa ve yasaların belirlediği
çerçevede sunmak zorunluluğu vardır.
Ocak 2004 tarihinden itibaren kamuoyuna yansıyan
gelişmeler, TRT'nin Anayasa ve yasalarla belirlenen çerçeveden uzaklaştığını ve
TRT'nin ehil olmayan kişilerce yönetildiğini göstermektedir.
TRT haber bültenlerinde ve programlarında toplumun
farklı kesimlerinin taleplerinin yansıtılmadığı, tek taraflı yayınlar
yapıldığı, özellikle haber bültenlerinde tüm muhalif kesimlere sansür
uygulandığı, eylem ve etkinliklerine yer verilmediği belgelerle iddia
edilmektedir.
Yukarıda açıklanan ve ayrıca ekteki gerekçede de
belirtilen nedenlerle; TRT'de yaşanan olayların; kuruma asaleten yönetici
atanamamasının; yolsuzluk, usulsüzlük, partizanlık, kayırmacılık, objektif
habercilik yerine belirli bir zihniyetin yerleştirilmesine dönük yayın
yapıldığı iddialarının saptanabilmesi, TRT'nin aslî görevlerini daha sağlıklı
bir şekilde yerine getirilebilmesi için gerekli önlemlerin alınması amacıyla
Anayasanın 98 inci ve Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 104 üncü ve 105
inci maddeleri gereğince inceleme yapılması ve Meclis araştırması açılması için
gereğini arz ederiz.
Ömer
Abuşoğlu Süleyman Sarıbaş
Gaziantep Malatya
Anavatan
Partisi Grup Başkanvekili Anavatan
Partisi Grup Başkanvekili
Gerekçe
Ocak 2004 tarihinden bu yana TRT'de siyasal bir
kadrolaşma gerçekleştirildiği, siyasal kadrolaşma için yönetmelik
değiştirildiği, liyakatsiz kişilerin göreve getirildiği, yasa ve yönetmeliklere
aykırı atamalar yapıldığı, Kurum içi sınavlarda usulsüzlükler yapıldığı,
birkısım personel hakkında müfettişlerce
hazırlanan raporların işleme konulmadığı, çalışanlar arasında siyasî
düşünce, inanç, etnik köken ve sendika üyeliklerine göre ayırımcılık yapıldığı,
Kurum personeli atıl hale getirilirken programların dışarıdan yüksek fiyatlara
yaptırıldığı, personelin önerdiği programların reddedildiği, bu önerilerin
kurum dışına aktarıldığı ve programların kurum personeli olmayan kişilere
yüksek ücretler karşılığında sundurulduğu, üst düzey yöneticilerin adlarının
yolsuzluk ve rüşvet olaylarına karıştığı, TV Dairesi Başkan Yardımcılarından
birinin, eşinin üzerine kayıtlı yapım şirketine 1,5 milyon YTL karşılığında
dizi yaptırıldığı, piyasada fiyat araştırması yapılmadan ve ihale açılmadan 4
150 000 ABD Doları karşılığında 181 aracın kiralandığı, fiyat araştırması
yapılmadan alınan 39 filme bir özel TV sadece 830 000 dolar öderken, TRT'nin
2,3 milyon dolar ödediği, TRT-INT yayınlarının Avustralya'ya iletilmesi ile
ilgili işlemlerde TRT'nin zarara uğratıldığı, TRT'ye aktarılan kamu
kaynaklarının amacına uygun kullanılmadığı, TRT personeli üzerindeki baskıların
arttığı, sanatçılara hakaret edildiği, laiklik ilkesi ihlal edilerek şeriat
propagandası yapıldığı, TRT'ye ait taşınmazların satılmasında çeşitli
usulsüzlükler yapıldığı, Yönetim Kurulu üyelerinin bir bölümünün yetkilerini
Kurumda çalışan yakınları lehine kullandığı, çeşitli kademelere atanan üst
düzey yöneticilerinin belirli sürelerle görevden alınıp yerlerine yenilerinin
atanması ile bazı kişilere yüksek ekgöstergelerle emekliliğe hak kazandırıldığı
yönündeki iddialar ve belgeler basına yansımıştır.
TRT Yönetiminin bazı uygulamaları yargıya taşınmıştır.
Çok sayıda personel yöneticilerin işlemlerine karşı yargıya başvurmuştur. TRT
tarafsızlığını kaybetmiş, âdeta hükümetin propaganda aracına dönüşmüştür.
Anayasamızın değiştirilemez ilkeleri arasında yer alan laiklikten ve barıştan
yana program yapmak neredeyse suç sayılmıştır. Bu ve benzeri konuları
işleyenler hakkında soruşturma açılmış ve bir kısmı da görevden alınmıştır.
Çanakkale Savaşlarının yıldönümünde, bu dönemi en iyi
anlatan yazarlarımızdan birisi olan Turgut Özakman'a karşı sansür
uygulanmıştır. Tüm TRT kanallarının aynı anda 3 saat boyunca kararması, siyasal
kadrolaşma sonucu liyakatsiz kişilerin işbaşına getirilmesinin bir sonucudur.
TRT ekranları ve radyoları iki yıldır muhalefete kapatılmıştır. Yayınlarda
eşitlik ve cevap hakkı, eşit süre kullanımı gibi ilkeler çiğnenmiştir. Sansür,
olağanüstü dönemleri aratır boyutlara gelmiş, köy enstitülerinin programda konu
edilmesi engellenmiş, Uğur Mumcu'nun sözleri, Aziz Nesin'in öyküleri
yasaklanmıştır. İstanbul Radyosunda yöneticiler "barış" konulu bir
programı sansürlemek istemiş, sansüre boyun eğmeyen bir yapımcıya kınama cezası
vermişlerdir.
Olayların boyutu öylesine büyümüştür ki, TRT
çalışanları, üzerlerindeki baskıyı ve Kurumdaki ayırımcılığı protesto
gösterileriyle kamuoyunun gündemine taşıyacak noktaya gelmişlerdir. Bu tablo,
halkımız ve ülkemiz açısından önemli bir kurumu yıpratmakta, güvenirliğini
azaltmaktadır.
Yukarıda belirtilen konuların bir bölümü, TBMM'nin
denetim araçlarından biri olan soru önergeleri ile kamuoyunun gündemine
taşınmıştır. TRT yönetimi, soru önergelerine verdiği eksik ve yanlış bilgilerle
TBMM'yi ve kamuoyunu yanıltmıştır.
TRT yönetiminin, 12 Ocak 2004 tarihinden bu yana
ikibuçuk yıllık icraatının Parlamento gündemine taşınıp, araştırılarak, enine
boyuna tartışılması ve kalıcı çözüm bulunması büyük önem arz etmektedir.
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Önerge gündemde yerine alacak ve Meclis araştırması
açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.
Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım:
VI.- ÖNERİLER
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ
1.- (10/366) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu 14.6.2006 Çarşamba günü (bugün)
toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Ali Topuz
İstanbul
Grup
Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 306
ncı sırasında yer alan (10/366) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin
görüşmesinin, Genel kurulun 14.6.2006 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması
önerilmiştir.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde şu ana kadar 2 adet başvuru
olmuştur: Atilla Kart, Konya milletvekili ve Kemal Anadol, İzmir milletvekili.
Sayın Ümmet Kandoğan da aleyhte söz talep etmiştir.
İlk söz, Atilla Kart, Konya milletvekili, lehte.
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin lehinde söz almış
bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım, Kilis'te 28.3.2004 tarihine kadar
3 dönem belediye başkanı ve 16 ncı Dönemde de milletvekili olarak görev yapan
Ekrem Çetin ile oğlu Cahit Çetin, 3 Haziran 2005 tarihinde, öğle saatlerinde,
saat 13.45 sularında, yüzlerce kişinin gözleri önünde, organize bir saldırı
sonucunda öldürüldüler. Bu eylemle ilgili olarak 6 kişi hakkında, 6 şüpheli
hakkında tasarlayarak adam öldürme suçuna iştirak ve suçluyu kayırma
gerekçesiyle hazırlanan iddianame üzerine Kilis Ağır Ceza Mahkemesinde açılan
dava halen devam etmektedir.
Bu eylemden önce de, yukarıda sözü edilen öldürme
eyleminin aslî faili ve yardımcıları 1 Nisan 1999 tarihinde, yine, aynı
Belediye Başkanına yönelik olarak öldürme girişiminde bulunmuşlar, saldırıyı
tamamlamışlar, eylem tam teşebbüs aşamasında kalmış, Belediye Başkanı ölümden
dönmüştür. 1999 yılındaki eylemle ilgili olarak yapılan yargılama sonucunda,
aslî fail yakalanamadığı için dosyası tefrik edilmiş, sanıklardan 5'i hakkında
ise yirmi yıla yaklaşan muhtelif hapis cezalarına hükmolunmuştur.
Değerli arkadaşlarım, biz, bu araştırma önergesiyle,
adlî mercilerin görev alanına giren konularda ahkâm yürütmek veya araştırma
yapılmasını istemek talebi içinde değiliz. Bunu, öncelikle ifade etmek
istiyorum. Yargı yetkisinin kullanılmasına yönelik bir gayretin de içinde
değiliz. Bu araştırma önergesiyle, kolluk gücü ve mülkî idare yapılanması
içinde mevcut olan illegal ve hukukdışı ilişkiler ve himayeler ile bu ilişki ve
yapılanmalarda sorumluluğu olanların ve alınması gereken önlemlerin tespiti
amacıyla bu araştırma önergesinin bir an evvel görüşülmesini talep ediyoruz.
Aslında, bu araştırma önergesiyle, Türkiye'nin bugün
içinde bulunduğu gerçek gündemin de tartışılmasını sağlamak istiyoruz. Derin
devlet kavramı adı altında kamuoyuna yansıtılan hukukdışı yapılanmaların
boyutlarını, devlet içinde, bir taraftan kamu yetkisini kullanıp, diğer
taraftan bu yetkiyi kötüye kullanarak yaratılmış olan haksız kazanç ve
hukukdışı ilişkilerin boyutlarını tartışmak istiyoruz. İşte, bu anlamda da,
yasama denetimi veya başka bir ifadeyle, siyasî denetimin gereğini yapmak
istiyoruz. Elbette, bu çalışmayı yaparken, devam eden dosyayla ilgili olarak
adlî denetimin sınırlarına müdahale etmeme ve yargı yetkisinin kullanılmasına
müdahale anlamına gelebilecek davranışlardan da özenle kaçınmamız gerektiğini
hemen ifade ediyorum.
İşte, değerli arkadaşlarım, bu sorumluluk ve anlayış
içinde, 3 Haziran 2005 tarihinde meydana gelen olayın önemi ve anlamı nedir;
bunu, biraz daha somutlaştırarak, bilgi ve takdirlerinize sunmak istiyorum.
1999 ve 2005 tarihindeki olayların aslî faili olan
kişi, bakıyoruz, altı yıldan bu yana kırmızı bültenle aranmasına ve Güneydoğu
Bölgesinde olduğu bilinmesine rağmen, halen yakalanamamıştır. 2005 yılındaki
eylemin aslî faillerinden olan bir diğer kişinin ise istihbarat elemanı olduğu,
ilgili amirler tarafından mahkemeye hitaben yazılan resmî yazıda, cevaben ifade
edilmiştir. Bu kişinin Suriye uyruklu olduğu, 3 ayrı kimlik kullandığı, eroin
satmaktan dolayı mahkûmiyetinin bulunduğu, tutuklu iken Suriye kimliğiyle
cezaevinde evlilik işleminin gerçekleştirildiği, kimlik tespitleri yapılmadan,
cezaevi idaresinin de iştirakiyle, evlilik işleminin sonuçlandırıldığı yolunda
bilgi ve belgeler mevcuttur.
Öldürme eyleminin, 2005 yılındaki öldürme eyleminin
faillerinden olan 3 kişinin de istihbarat elemanı olduğu yolunda, yine, bilgi
ve dokümanlar mevcuttur.
Bu arada, 1999 yılındaki eylemin faillerinden olan ve
Kayseri Cezaevinde infazı yapılmakta olan bir diğer kişinin ise, hafta sonları
dahil, haftanın üç dört gününü cezaevi dışında geçirdiği, düzenli olarak
cezaevi dışında geçirdiği, cezaevi dışından, cezaevi idaresiyle sürekli olarak
görüşmeler yaptığı, yaptığı cep telefonu görüşmelerinin dokümanlarının 400
sayfayı aştığı, bu görüşmelerde, 3 Haziran 2005 tarihinden önce ve sonra,
öldürme eyleminin failleriyle irtibat içinde olduğu yolunda bilgi ve dokümanlar
mevcuttur.
Bu kişi, 3 Haziran 2005 tarihli olayla ilgili olarak,
enteresandır, emniyetin düzenlendiği fezlekede şüpheliler arasında zikredilmiş
ise de, her nasılsa ve her nedense, savcılık iddianamesinde şüpheliler arasında
bu kişinin ismi yoktur.
Yine, bakıyoruz, 1999 yılının faillerinden olan bir
diğer kişiyse, 29 Mart 2006 tarihinde, değerli arkadaşlarım, Kayseri
Cezaevinden firar etmiş olup halen yakalanamamıştır.
Değerli arkadaşlarım, bu gelişmeler olurken, devletin
mülkî amiri ve emniyet birimleri ne yapmıştır; onu da kısaca ifade etmek
istiyorum.
Mülkî amirlik ve emniyetin, 1999 yılından sonra
süreklilik kazanan tehdit ve olaylara rağmen, gerek merhum Ekrem Çetin ve gerek
oğulları Ömer ile Hurşit'in silah taşıma ruhsatlarını, bütün talep ve
itirazlara rağmen iptal ettiğini görüyoruz bu süreç içinde.
Mülkî amirin, Çetin ailesine hitaben, resmî yazışma
yaparken -aynen o ifadeyi de aktarıyorum- "idaremiz, zatınız hariç, Kilis
halkına bunu reva görmemektedir" dediğini görüyoruz; yani, tasavvur edin,
devletin mülkî amiri, resmî yazışmada, vatandaşa hitaben "sen hariç"
diyor "sana her türlü kötü muameleyi ben reva görüyorum" diyor, bunu
resmî yazışmasına yansıtabiliyor, bunu ifade edebiliyor.
Bakın, bu aşama içinde, bütün bu süreç içinde, devletin
kolluk gücü ile mülkî amirliğinin gözleri önünde cereyan eden organize bir
eylemler zincirinin varlığını görüyoruz değerli arkadaşlarım. Kamu yetkisini
kullananlar, her aşamada, doğrudan veya dolaylı olarak, böyle bir eyleme iştirak
etmişlerdir. Bu yapılanma sebebiyledir ki, hazırlık soruşturması aşamasında
delillerin karartıldığı kuşkusu haklı olarak doğmuştur.
Anlatımı yapılan bu süreç, Ekrem Çetin ve oğlu Cahit'in
öldürülmesi olayına karışan faillerin kamu birimleri veya görevlileri
tarafından himaye edildikleri, öldürme eyleminden sonra ve halen de bu
himayelerin devam ettiğini göstermektedir.
İşte değerli arkadaşlarım, gerek cezaevi yönetiminde ve
gerek kolluk gücü yapılanmasında ve daha da ötesi, mülkî idare yapılanmasında
görevi kötüye kullanma boyutlarını aşan hukukdışı yapılanmaların ve illegal
ilişkilerin varlığı yönündeki iddia ve kuşkuları doğrulayan çarpıcı bir
dosyayla, çarpıcı bir olayla karşı karşıyayız. Şayet, gerçekten ülkenin
gündemine hâkim olmak istiyorsak, gerçekten o gündemi kendi inisiyatifimizle,
kendi irademizle kullanmak istiyor isek, buyurun size bir fırsat değerli
arkadaşlarım. Derin devlet adı altında kamuoyunda tartışılan bu ve benzeri
olayların gerçek boyutlarının, devlet içinde oluşan adacık ve çetelerin ne
şekilde oluştuğunun ortaya çıkarılması ve bu noktada alınması gereken
önlemlerin tespiti amacıyla, bu araştırma önergemizin, bu takvim içinde, bu
dönem içinde, Mecliste, bir an evvel görüşülmesinde yarar gördüğümüzü ifade
ediyorum.
Niye bu sonuca vardık; bakın, bu konuda, benim,
muhtelif soru önergelerim oldu; İzmir Milletvekili Sayın Kemal Anadol'un,
Gaziantep Milletvekili Sayın Abdulkadir Ateş'in muhtelif soru önergeleri oldu;
ama, hepsinde, o soru önergelerimize verilen cevaplarda, idarenin ve Bakanlığın
gerekli aydınlatmayı, bu olayı açıklığa kavuşturmak noktasında gerekli iradeyi
gösteremediğini üzüntüyle gözlemledik. O sebepledir ki, artık, bu olayın, soru
önergesi boyutlarını aşan araştırma önergesi boyutlarına varan bir nitelik
kazandığı ortaya çıktığı içindir ki, bu konunun, Meclis tarafından bir an evvel
görüşülmesi talebiyle…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun Sayın Kart.
ATİLLA KART (Devamla) - … bu düşünceyle, Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu tarafından verilmiş olan grup önerimizin gündeme alınarak,
bu konunun üzerine gidilmesi gerektiğini beyan ediyor; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Kart.
Önerinin aleyhinde, Denizli Milletvekili Ümmet
Kandoğan.
Sayın Kandoğan, buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum. Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin aleyhinde söz aldım; ancak, Sayın Atilla Kart'ı dinledikten sonra,
bu konunun ne kadar önemli bir konu olduğu, mutlaka, üzerinde ciddî bir şekilde
çalışılması lazım geldiği inancı bende hâkim oldu.
Değerli milletvekilleri, ülkemizde, son dönemlerde,
özellikle terör hadiselerinde de ciddî manada bir artış söz konusu. Bu Hükümet
işbaşına geldiğinde, terör hadiselerinin hemen hemen sıfırlandığını hepimiz çok
iyi biliyoruz. Ne oldu ki, üçbuçuk yıllık süre içerisinde terör meseleleri
tekrar Türkiye'nin gündemine oturdu?! Bu üçbuçuk yıllık süre içerisinde -rakamlar
da elimde var- 300'e yakın güvenlik görevlimiz hayatını kaybetmiş ve her gün
artık gazete sayfalarında da görüyoruz ki, bu güvenlik görevlilerimizin
hayatını kaybetmeleri, şehit olmaları, artık sıradan bir hadise gibi kabul
edilmeye başlanmış. Meselenin bu yönü son derece önemli. Eğer bu meseleler
artık sıradan bir mesele, hadise gibi görülmeye başlanmışsa, esas tehlike o
zaman başlamış demektir.
Şimdi, bakınız, çok önemli bir konuyu gündeme getirdi
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu ve Sayın Atilla Kart'ı da tüylerim ürpererek
dinledim. Bu kadar önemli bir konuda çok ciddî iddialar da ortaya koydu Sayın
Kart. Yenilir yutulur cinsten değil bu iddialar. Böyle iddiaların Türkiye Büyük
Millet Meclisinde gündeme getirildiğini görüyoruz, dinliyoruz. Peki, bu
iddiaların muhatabı kim, kim bu iddiaları ele alacak, değerlendirecek,
inceleyecek, araştıracak; Sayın İçişleri Bakanı. Geçen hafta da, burada, yine
bu konularla ilgili bir önerge geldi. Geçen hafta da yoktu Sayın İçişleri
Bakanı burada, bu hafta da yok değerli milletvekilleri.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Hiçbir bakanları yok!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yani, şimdi, Sayın İçişleri
Bakanı ve bakıyorum, Hükümet adına, Hükümet sıralarında bir bakan bile yok.
Siz, Hükümet olarak, bu kadar önemli konunun gündeme getirildiği bir günde,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde bir bakanınızı bile bulunduramıyorsanız,
bırakın İçişleri Bakanını…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yoruldular, yoruldular!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …bir bakanınızı bile
bulunduramıyorsanız, siz, bu meseleleri ciddiye almıyorsunuz demektir, terör
meselesi devam etsin demektir.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Yoruldular, yoruldular!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, burada, terörle
ilgili… Sayın Grup Başkanvekilim, herhalde, telefonu eline aldı, bir bakan
çağırıyor; biraz sonra belki gelecek.
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Hayır, hayır…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, bakınız, bu meseleler
çok önemli değerli milletvekilleri. Siz, terörle ilgili olağanüstü toplantı
yapılmasını engellemeye çalıştınız, genel görüşme açılma isteğini reddettiniz.
Peki, genel görüşme açılsaydı, terör meselesi burada konuşulsaydı,
tartışılsaydı -belki bunu kamuoyu önünde tartışmak istemiyor olabilirsiniz, bir
gizli oturum yapılsaydı- en azından Meclis bu konuda ne diyor bir
dinleseydiniz, muhalefet ne diyor bir dinleseydiniz veya en azından
milletvekilleri olarak bizim, İktidarın, Hükümetin bu konuyla ilgili
görüşlerini, düşüncelerini öğrenme imkânımız olsaydı.
İstihbarat kaynaklarının bilgileri Hükümetin elinde,
biz o bilgilere ulaşamıyoruz. En azından, terörle ilgili hangi noktadayız,
Meclisin bilgilendirilmesi lazım gelmez miydi?! Niye reddettiniz?! Niye, o
günden beri… Bakınız, o günden beri on ay geçiyor arkadaşlar. Biz, bunu,
Türkiye Büyük Millet Meclisi açılınca gündeme getireceğiz… On ay geçti, hâlâ bu
konuyla ilgili bir adım atmadınız İktidar Partisi ve hâlâ o bölgelerden
şehitler gelmeye devam ediyor. Bu mesele çok önemli. Hep söylüyoruz, bu
meselenin bir güvenlik boyutu var; ama, bunun yanında o bölgelerde bu
meseleleri önleyecek çok önemli tedbirlerin alınması lazım; ekonomik tedbirler,
siyasî tedbirler, kültürel tedbirler, altyapı hizmetleri, psikolojik tedbirler,
dış bağlantılarla ilgili tedbirler; yani, aklınıza gelebilecek o kadar çok
tedbir var ki, bunların, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine getirilip
tartışılması lazım; ama, bakınız, bu konularla ilgili somut bir tek adım bile
atmadınız. Belki, işte, bu Meclis kapanmak üzere, belki de bir erken seçim
gündeme gelecek. Peki, ne zaman tartışacağız, ne zaman konuşacağız bu
meseleleri?! Terörün kan akıtmaya devam etmesinin önüne ne zaman geçeceğiz?! Bu
meselede, biz, bir siyasî rant elde etmek düşüncesinde değiliz. Getirin bu
konularla ilgili ne yapılması isteniyorsa, işte, biz de muhalefet olarak, haklı
ve mantıklı önerilerinize destek verelim. Bu konularda, burada, biz, size güç
verelim Meclis olarak; ama, maalesef, maalesef, bu konularda çok ciddî
sıkıntılar var. Gasp, kapkaç, hırsızlık… Türkiye'de bütün sektörler mahvoldu, bütün sektörler can
çekişiyor.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Bırak ya!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bir gelişen, büyüyen bir
sektör var, gasp, kapkaç, hırsızlık sektörü; tek büyüyen, gelişen sektör bu.
Sayın Milletvekilim, biraz sonra, söz hakkınız var,
gelirsiniz; burada deyiniz ki…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Canım doğru söyle sen de!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, doğru söylüyorum.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Bütün sektörler mahvoldu diye…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -Tarım çöktü, tarım çöktü…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Rakamlara bak!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sen Manisa milletvekilisin,
tarım çöktü, Manisa'da 100 000 kişi miting yaptı tarım çöktü diye. Siz
gelmişsiniz burada konuşuyorsunuz!..
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atıyorsunuz!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Tekstil çöktü, tekstil
çöktü. Ben Denizliliyim, Denizli'de tekstil çöktü, KOBİ'ler çöktü…
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atma!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Küçük esnaf, sanatkâr çöktü.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Atma!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - İşadamları ilan veriyor,
tekstilciler ilan veriyor gazetelere "biz mahvolduk, çöktük" diyorlar
ya. Turizm bu sene can çekişiyor. Yani, hangi sektör var; gelin burada deyin
ki, bir tek sektör var, o sektör iyileşti. Ha, var, ben size söyleyeyim, ben
size söyleyeyim…
MEHMET KILIÇ (Konya) - Gelişmeler var.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Gelişenler de var, kim
gelişti; Türkiye'deki ilk büyük 1 000 holdingin -bakın- ilk 250 tanesi
gelişmiş; geçen seneye göre kârları ve ciroları artmış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Kim onlar?..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Onun dışında hepsi çöküşte,
hepsi çöküşte onun dışında.
Değerli milletvekilleri…
HASAN ÖREN (Manisa) - Bakan geldi.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Onun için rakamlar elimde,
yani, geçmiş yıllarla… Uyuşturucu, gasp, kapkaç, hırsızlık, fuhuş çeteleri okul
önlerinde kol geziyor. Gidin okul önlerine, bakınız, anneler almışlar
örgülerini ellerine okul önünde çocuklarını bekliyorlar. Yani, gidin, okul
önlerinde bu manzaralarla çok karşılaşacaksınız değerli milletvekilim.
Ben bunu istismar etmiyorum, bunun önlemini, tedbirini
alalım diyorum. Bu konularla ilgili ne yapılması gerekiyorsa, getirin Meclise
biz de destek olalım diyorum, size güç verelim diyorum, kuvvet verelim diyorum;
ben iyi niyetle yaklaşıyorum.
Terörle ilgili… Bakınız, Terörle Mücadele Kanunu üç ay
önce gündeme geldi. Demek ki bir ihtiyaç vardı ki, Hükümet, Terörle Mücadele
Kanun Tasarısını Meclise sevk etti. Ne oldu üç aydan beri; nerede Terörle
Mücadele Kanun Tasarısı?!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Apo'ya takıldı, Apo'ya!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yani, 6 ncı maddenin son
fıkrası bölücü terör örgütü başını ilgilendiriyor deyip, Türkiye'nin gündemine
oturunca, bu mesele gündemden düştü. Ne zaman çıkacak? Kan akmaya devam ediyor.
Her gün oradan şehitlerimiz geliyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor sayın
milletvekillerim.
Onun için, bu terör meselesi, gasp, kapkaç, hırsızlık,
uyuşturucu, fuhuş meseleleri ve Sayın Atilla Kart biraz önce çok ciddî
ithamlarda bulundu; yani, burada, geldi, bir milletvekili olarak çok ağır
ithamlarda bulundu. O ithamlar karşısında -Sayın İçişleri Bakanım da burada,
görüyorum, hoşgeldiniz Sayın Bakanım- burada bir şey söylenmesi lazım. O
iddialara bir cevap verilmesi lazım. Cevap verilmediği takdirde, yarın bu tür
eylemleri desteklersiniz, güç verirsiniz, kuvvet verirsiniz.
Bakınız, Sayın İçişleri Bakanı, Diyarbakır olayları
oldu, ortalıkta yok. Diyarbakır'da kan gövdeyi götürdü, insanlar sokağa
çıkamadı, terör örgütü Diyarbakır'ın caddelerine hâkim oldu, esnaflar
kepenklerini kapattılar, Sayın İçişleri Bakanımızı görebildiniz mi ortalıkta?!
Ben beklerdim, Sayın İçişleri Bakanı bir yatıştırıcı açıklama yapsın, millete
güven verecek bir konuşma yapsın; onu beklerdik; yok.
Şemdinli hadiselerinden sonra var mıydı Sayın İçişleri
Bakanı, var mıydı arkadaşlar?! Kaç gün sonra gittiniz Sayın Bakanım
Şemdinli'ye?!
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) -
Söyleyeceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, söyleyeceksin, onu
gelip söyleyeceksiniz. İçişleri Bakanlığı öyle bir bakanlıktır ki, nerede olay
varsa, orada olacak İçişleri Bakanı.
Bakınız, Fransa'da olaylar oldu. Fransa'nın en büyük
meydanında bir gece bir bakan oradaydı, İçişleri Bakanı oradaydı. Güvenlik
güçlerini tebrik için, destek için, güç vermek için Fransa'nın en büyük
meydanında gece yarısı güvenlik güçlerinin yanında bir bakan vardı; İçişleri
Bakanıydı o, Fransız İçişleri Bakanı. Siz de Diyarbakır'da olacaktınız Sayın
Bakan. Diyarbakır caddelerini Belediye Başkanına teslim etmeyecektiniz.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, 1 dakika içinde konuşmanızı
tamamlayınız; buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Toparlıyorum.
Sizin Vali Yardımcınız, Belediye Başkanının yanında
duruyor, Belediye Başkanı açıklama yapıyor, vatandaşlara, o eylemi yapanlara
diyor ki: "Siz de evlerinize gidin. Güvenlik güçleri karakollara
çekilecek." Bunu Belediye Başkanı yapıyor Sayın Bakanım. Dünyanın
neresinde görülmüş böyle bir şey?! Vali Yardımcısı da yanında bekliyor!..
Siz, bu şekilde bir uygulama yaparsanız, bu işleri
yapanları cesaretlendirirsiniz, onlara güç katmış olursunuz. Yapılması gereken
iş, İçişleri Bakanı o gün orada olacak, güvenlik güçlerine destek için orada
olacak, halk görecek; İçişleri Bakanı gelmiş, Diyarbakır'da olaylara hâkim
devlet, güvenlik güçlerinin arkasında destek; böyle olur İçişleri Bakanlığı.
O nedenle, değerli milletvekilleri, bu mesele, Sayın
Atilla Kart'ın meseleleri… Sayın Bakanım, siz yoktunuz, Sayın Kart'ın
konuşmasını, lütfen, tutanaktan okuyun; çok ağır ithamlar, özellikle
bakanlığınızla ilgili. Bunlarla ilgili, mutlaka, bir cevap vermeniz gerektiğine
inanıyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın
Başkan, ismimi zikrederek bir sataşma var.
BAŞKAN - Evet Sayın Bakanım, isminizi zikrederek, Sayın
Kandoğan bazı ifadelerde bulundu.
Kısa bir açıklama yapmanız için, size söz veriyorum;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Önce, tutanağı inceleseniz
iyi olur Sayın Bakanım.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Neyi dinledi ki, neye verecek?!
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Önce, tutanağı okuması lazım.
VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN
KONUŞMALAR
1.- İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun,
Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan'ın, konuşmasında, şahsına sataşması
nedeniyle konuşması
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın
Başkan, değerli arkadaşlarım…
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Konuşmayı dinlemediniz ki
siz!
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bakın, bu
yüce çatının altında, birbirimizi anlayalım, dinleyelim. Biraz evvel kulisteydim,
"Sayın Bakan burada yok" dediniz. Şimdi geldim, içerideyim, bu defa
da "neyi dinlediniz, neye cevap vereceksiniz" diyorsunuz!
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Dinlemediniz, yoktunuz burada.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bu
iddiaların hepsini, her zaman cevapladık; bunlar ilk defa konuşulmuyor. Temcit
pilavı gibi, her gün, bu kürsüde, Sayın Kandoğan bunu dile getiriyor, Sayın
Kart da dile getiriyor. Biz de, bunların hepsine cevap da veriyoruz.
Değerli arkadaşlarım, Şemdinli'de, son olaydan önce bir
patlama, büyük bir olay daha vardı. Can kaybımız yoktu; ama, maddî hasarlı bir
olaydı. Ertesi gün, bayram olmasına rağmen, ben, Şemdinli'deydim, olay
yerindeydim. İkinci Şemdinli olayı olduğu gün, Avusturya'da, Karma Ekonomi
Komisyonu Eşbaşkanıyım, toplantıdaydım; o gün kestim ve ertesi günü Türkiye'ye
döndüm.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Diyarbakır'a gittiniz mi
Sayın Bakanım?
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Şimdi,
Diyarbakır olayına geliyoruz. Diyarbakır olayı olduğu gün, Ankara'da, o işin
koordinasyonu, organizasyonuyla ilgili çalışmaları buradan yürüttük. Bir;
Bakanlığımda hemen bir toplantı düzenledik. Diyarbakır'a, Mardin'e,
Kızıltepe'ye, Batman'a emniyet güçlerimizin takviyesi için komşu illerden
takviyeler tefrik edip gönderildi, malzeme gönderildi. Bu ara asayiş toplantısı
yaptım. Sayın Başbakan Vekilimizle birlikte toplantı yaptık. Aynı günün akşamı,
Terörle Mücadele Yüksek Kurulunun olağanüstü toplantısını yaptım. Ertesi gün
de, ben ve bütün Diyarbakır milletvekili arkadaşlarım ve Diyarbakır
Milletvekili olan Tarım Bakanımızla birlikte Diyarbakır'a gittim, Batman'a
gittim. Gider gitmez, orada toplantı yaparak, vatandaşlarımızı aydınlattım. Hem
Diyarbakır'da hem Batman'da, çıkıp esnafı dolaştık, tek tek dükkânları
dolaştık. Siz bunları televizyondan görmediyseniz, izlemediyseniz, basından
takip etmediyseniz, ben ne söyleyeyim size yani?! Bunları herkes gördü. Bütün
Diyarbakırlılar da gördü. Tek tek esnafı dolaştım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Kaç gün sonra gittiniz Sayın
Bakan?!
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Onun için,
değerli arkadaşlarım, lütfen…Terörle mücadele önemli bir konudur.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - İnsanlar ölmeye devam ediyor
ama!..
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bugün,
artık, terörle mücadelede, hiçbir ülke tek başına bunu götürmüyor; terörle
mücadelede, uluslararası işbirliğine de ihtiyaç var. Biz, Hükümet olarak, bu
konu üzerinde de duruyoruz ve bugüne kadar, bakın…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Sayın Bakan, terör devam
ediyor! Şehit cenazeleri gelmeye devam ediyor!
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Dinleyin
ama… Dinleyin... Konuşuyorum… Lütfen, beyler…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Vicdanınız sızlamıyor
mu?!
MEHMET CEYLAN (Karabük) - Saygılı olun…
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Durun ama…
Konuşuyoruz… Konuşmayınca diyorsunuz ki, konuşmuyorsunuz. Gelince de… Bir
dinleyin, bakın…
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Teröre tedbir al; almaya
gücün varsa!..
BAŞKAN - Sayın Bayındır, lütfen… Sayın Bayındır,
lütfen…
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bugün,
artık, bütün dünyanın kabul ettiği, terörle mücadelede uluslararası işbirliği
öne çıkıyor. NATO bünyesinde bu çalışmalar yapılıyor, Birleşmiş Milletler
bünyesinde bu çalışmalar yapılıyor. Biz, bir taraftan, Hükümet olarak, terörle
mücadeledeki kararlılığımızı, işte, güvenlik güçleriyle mücadelemizi yaparken,
işbirliği konusunda da terörle mücadelede işbirliği arayışları içerisindeyiz.
53 ülkeyle terörle mücadelede işbirliği anlaşması ve protokolleri imzaladık
bugüne kadar. Bakın, bugün de, Arnavutluk İçişleri Bakanı konuğum olarak
buradaydı. Üç gün önce de…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Bırakın Arnavutluk'u,
Diyarbakır'ı anlatın…
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Bir dakika…
Dinle Sayın Kandoğan…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen…
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - Biraz
dinleyin lütfen… Birkaç gün önce de Gürcistan İçişleri Bakanı buradaydı;
bunlarla, bu konularda görüşülüyor. Hükümet olarak terörle mücadeledeki
kararlılığımızı ortaya koyduk, Terörle Mücadele Yüksek Kurulunu oluşturduk.
Başbakanlık bünyesinde, güvenlik işlerinin koordinasyonu için bir Güvenlik
İşleri Genel Müdürlüğü kuruldu. Her ay muntazaman, bazen de olağanüstü, Terörle
Mücadele Yüksek Kurulu toplantılarını yapıyoruz ve mesela, yarın da, Terörle
Mücadele Yüksek Kurulunun toplantısı var. Terörle Mücadele Yasasını sevk ettik,
Türkiye Büyük Millet Meclisinde, Adalet Komisyonunda, altkomisyonda
görüşülüyor. Ayrıca, ben, asayişe müessir olaylarla daha etkin bir mücadele
yapılabilmesi için, Polis Vazife ve Selahiyet Kanununda…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, ek 1 dakika süre veriyorum,
konuşmanızı tamamlayınız lütfen.
Buyurun.
İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (Devamla) - …
değişiklik öngören bir taslak hazırladım, Başbakanlığa sundum; şimdi,
arkadaşlarımız çalışmalarını tamamlıyorlar. En kısa sürede, inşallah, Terörle
Mücadele Yasasıyla birlikte, ona paralel, onunla eşzamanlı olarak, Polis Vazife
ve Selahiyet Kanununda değişiklik yapan tasarıyı da huzurlarınıza getirip
sizlerin desteğini bekleyeceğim.
Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, burada konuşan
hatiplerin, milletvekillerinin veya sayın bakanların görüşlerine yüzde yüz
iştirak etmek mecburiyeti yoktur milletvekili arkadaşlarımızın; ama, bir sayın
bakan konuşurken veya bir milletvekili arkadaşımız konuşurken, en azından,
Genel Kurulda oturan milletvekilleri, yasama görevini yapan milletvekilleri
olarak dinlemek diye bir nezaketimiz vardır ve olmalıdır. Lütfen, hatipler
konuşurken, yüksek sesle müdahale etmeyelim, hatipleri rahatsız etmeyelim. Bu,
her taraftan, hem iktidar hem muhalefet kanadından görüşen, konuşan
milletvekili arkadaşlarımız için geçerlidir; çünkü, bazen dinleyici oluyoruz,
bazen konuşmacı oluyoruz; bilgilerinize sunuyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/366) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Önerinin lehinde, İzmir Milletvekili Kemal
Anadol.
Sayın Anadol, buyurun efendim. (CHP sıralarından
alkışlar)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin
saygıdeğer üyeleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grup Önerisinin lehinde söz almış
bulunuyorum; bu vesileyle Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Önergemizde belirttiğimiz gibi, 28.3.2004 tarihine
kadar 3 dönem Kilis Belediye Başkanlığı yapmış -bu arada, ben de rahmetliyle
görev paylaşımında bulunmuştum- 16 ncı Dönem milletvekili olarak görev yapan
Ekrem Çetin ve oğlu Cahit Çetin, 3.6.2005 tarihinde, yani, bir sene kadar önce Kilis
kent merkezinde yüzlerce kişinin gözleri önünde müessif ve organize bir hain
saldırı sonucunda öldürülmüşlerdi. Ve Cumhuriyet Halk Partisi olarak, bu
araştırma önergesini vermeden önce uzun bir çalışma yaptığımızı da burada
belirtmek isterim. Daha önce Merkez Yönetim Kurulu Üyemiz Fuat Çay başkanlığında
bir heyet gitti. Antalya Milletvekili Sayın Tuncay Ercenk bulundular. Diğer
heyetlerimiz çeşitli vesilelerle Kilis'e gittiklerinde konu üstünde araştırma
yaptılar. Ayrıca, olaydan sonra ben, Sayın Atilla Kart, Sayın Abdulkadir Ateş
ayrı ayrı soru önergeleri verdik, yanıtlar aldık. Bu araştırma önergesini,
maalesef, vermek zorunda kaldık.
Şimdi, değerli arkadaşlar, Parlamentoda ve Parlamento
dışında tartışılıyor; tartışma nedir; devam eden bir dava hakkında araştırma
önergesi verilir mi verilmez mi? Danışma Kurulunda da Sayın Meclis Başkanının
başkanlığında, kendi düşüncelerini de söylediği oturumlarda bu konuyu enine
boyuna tartıştık.
Neden bu tür önergeleri vermek zorunda kalıyoruz?..
Biliyorsunuz, geçtiğimiz dönemlerde merhum Uğur Mumcu ve faili meçhul siyasî
cinayetlerle ilgili bir araştırma önergesi verilmişti. 22 nci Dönemde, lojman
cinayetiyle ilgili, eski İzmir Milletvekili Erol Güngör'ün oğlu Mustafa Güngör
cinayetiyle ilgili bir araştırma önergesi verilmişti; kabul edildi; rapora
bağlandı, müzakere edildi rapor Meclisimizde. Şemdinli olayları nedeniyle
-davası devam etmektedir- bir araştırma önergesi verilmişti. Şimdi, bir
araştırma önergesi daha verdik. Neden?..
Şimdi, arkadaşlar, sürekli tartışılır -bu konular söz
konusu olduğu vakit- yargının bağımsızlığı, yargının bağımsızlığına müdahale
tartışmaları olur. Yargı bağımsız mı, değil mi Türkiye'de?.. Geçtiğimiz
dönemlerde "yargı bağımsız değildir" dediği için İstanbul DGM Savcısı
hakkında dava açılmıştı hatırlarsınız. O, ayrı bir tartışma konusu; ne kadar
bağımsız, ne kadar değil. Yüksek Hâkimler Kurulunun oluşumu, işleyişi,
siyasetçinin buraya müdahalesi, bunlar ayrı tartışma konusu. Yasamanın konumu
ayrı…
Şimdi, asıl bu önergelerin verilmesine neden olan bir
sebep var. Cumhuriyet Halk Partisi olarak da meramımızı bir türlü İktidar
Grubuna anlatamadık ve büyük bir direnişle karşı karşıya kaldık. Maalesef,
Sayın İçişleri Bakanı da bu konuda ağırlığını yargının tecellisi için koyacak
yerde, emniyet güçlerinden polisin meslek şovenizmi izlenimi veren çok ağır
baskıları sonucunda, Ceza Muhakemeleri Usulü Kanunu buradan çıkarken, bir türlü
adlî kolluk, adlî zabıtanın tam anlamıyla, evrensel ölçülerde kurulması,
işlemesi ve adaletin gerçekleşmesine yardımcı olması için gerekli kurumlaşma
gerçekleşemedi. Türkiye Büyük Millet Meclisinin bu dönemi, bir şansı daha
elinden kaçırdı. Şimdi, bu davada da görüyoruz, bu araştırma önergeleri ondan
veriliyor. Bir tanesini, güncel tartışmalar bu istikamette olduğu için, hâlâ
içinde olduğumuz için söyleyeyim.
Arkadaşlar, Van'da Rektör tutuklandı, dava hâlâ devam
ediyor. Daha sonra Şemdinli olayları oldu. Daha sonra Danıştay baskını;
Danıştayda işlenen menfur cinayetten sonra, çeteler adı altında birtakım
kişiler gözetime alındı ve birtakım davalar açıldı; ama, enteresan bir şey oldu
üçünde de; üçünde de, soruşturmanın gizliliği devam ederken, bütün kamuoyunun
projektörleri, acaba ne oluyor, toplumu tehdit eden bu oluşum nedir sorusu can
yakıcı biçimde toplumun gündemindeyken; baktık, gazetelerin manşetlerinde, soruşturmada
ifadesi alınanların ifadeleri yer aldı. Nasıl olabilir bu arkadaşlar, nasıl
olabilir?! Yani, o konuyla ilgili görevli birim belli; müdür, komiser,
başkomiser kimse, polis memuru; ifadesi alınan belli, ifadesi alınanın kendi
ifadesini ifşa etmesi söz konusu değil, özgürlüğü yok çünkü, gözetimde.
Deliller karartılmasın diye zaten orada gözetimde. Kim verebilir bunu dışarıya,
kim sızdırabilir bu ifadeleri; ifadeyi alanlar, emniyet güçleri veya o ifadeyi
yazanlar kendi kendilerine uyduruyor olabilirler. Bunlar suç, adlî görevi
ihlal, o sırada adlî görev yapıyor o emniyet güçleri. Kimse, ismen de belli, o
işle, o dosyayla görevlendirilen kimseler belli; devlet memuru, polis, emniyet
müdürü, muavini, komiser, komiser muavini; ama, gazetelerin genel yayın
müdürleri yazdı "Sarı zarfla bize servis yapıldı bu Atabaylar olayında, bu
çete olayında. İfadeler şöyledir, bunu değerlendirin diye bize servis
yaptılar" diye, Türkiye'nin en büyük tirajlı gazetelerinin genel yayın
müdürleri imzalı yazı yazdılar arkadaşlar. Şimdi ben soruyorum Sayın
Bakanımıza: Gerek… (CHP sıralarından "Yok, yok" sesleri)
Yok mu; konuşup gidiyorlar işte, konuşup gidiyorlar. En
önemli şeyleri tartışıyoruz burada.
Şimdi, Van Rektörünün davasında, Şemdinli davasında,
son Atabeyler çetesi ve diğer çete iddialarında bu ifadeleri dışarıya sızdırdı
diye, adlî görevini ihlal etti diye kaç emniyet görevlisi hakkında soruşturma
açılmıştır? Kaçı hakkında işlem yapılmıştır? Koskoca bir sıfır. Olsa da, Sayın
Bakan eğer bir şey yaptıysa öğrenebilsek.
Dolayısıyla, şunu söylemek istiyorum: Eğer adlî kolluk
sağlıklı işlemezse, böyle bir kurumlaşma olmazsa -ki yok Türkiye'de- sanık,
hâkimin karşısına çıkıncaya kadar elindeki bütün imkânlar kötü işleyen bir
idare tarafından alınır, artık, sanığın kendisini savunması, avukatla
mahkemenin karşısında yer alması bir şeklî şarttan ibaret hale gelir. Bütün
deliller karartılmıştır, bütün deliller aleyhine tanzim edilmiştir.
Soru önergesi verdik biz, Sayın Kart demin söyledi,
soru önergeme cevapta şöyle söyleniyor: "Oğullarına beş sene ruhsat
verilmiştir, taşıma ruhsatı, sonra kendileri istemediklerinden bulundurmaya
çevrilmiştir, sonra o da iptal edilmiştir" diye soru önergesi var. Koskoca
bir yalan! Ama, idare böyle cevap verdiği için milletvekilinin soru
önergelerine de gerçekdışı yanıt veriliyor.
Onun dışında, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Başkanı
Sayın Bülent Arınç, İçişleri Bakanlığına yazı yazmış; bu olayda, bir üç dönem
belediye başkanlığı yapmış, milletvekilliği yapmış birisi oğluyla beraber
öldürülüyor, araştırın, nedir, tahkik edin diye. İçişleri Bakanı cevap
vermiyor. Cevabı veren kim biliyor musunuz; Ramazan Er imzasıyla… Adına filan
da değil, İçişleri Bakanı adına filan da değil. Bu kadar ciddiye alınıyor olay
ve oradaki vali gibi Sayın Meclis Başkanına teessüflerini bildiriyor. Yazı…
Arkadaşlar, bu konuda, artık belli, emniyet taraf.
Düşünebiliyor musunuz?! Ben detaylı tekrar etmek istemiyorum, Atilla Kart
arkadaşım çok güzel izah etti. Adamın, ayrı kimlik taşımaktan, uyuşturucu
satmaktan çeşitli sabıkaları var ve…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bitiriyorum.
BAŞKAN - Sayın Anadol, konuşmanızı tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Bu kişi tutukluyken, başka
ülkelerin uyruğunu taşıyan bir kadınla evlenebiliyor cezaevinde. Karmakarışık
ilişkiler… Jandarma birimlerinden gelen yazından anlaşılıyor ki, bu, ne olduğu
belli olmayan karışık kişi haber elamanıymış jandarmanın.
Şimdi, o nedenle, biz, yargının sınırlarına tecavüz etmeden,
idarenin, adaletin tecelli etmesine yardımcı değil, engel olduğu iddiasıyla, bu
görüşü taşıdığımız için, bu kuşkuyu taşıdığımız için bu önergeyi verdik. Bunun
kabul edilmesi, gerçekten, adalet üzerine düşecek gölgeyi ortadan
kaldıracaktır, o amaçla verdik. Kabulü yönünde oy kullanmanızı diliyorum.
Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Anadol.
Öneri üzerindeki son konuşmacı, aleyhinde, İstanbul
Milletvekili İrfan Gündüz'dür.
Sayın Gündüz, buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
İRFAN GÜNDÜZ (İstanbul) - Sayın Başkan, Yüce
Meclisimizin çok değerli üyeleri; hepinizi en kalbî duygularımla selamlıyorum.
Tabiî, üç dönem Kilis Belediye Başkanlığı yapmış, 16
ncı Dönemde bu çatı altında görev yapmış bir arkadaşımızın menfur bir saldırıya
kurban gitmesi, hepimiz için yürek dağlayıcı bir hadisedir; hem kendisine hem
de oğluna Allah'tan rahmet diliyorum.
Sonra, böylesine önemli bir olaya sahip çıkmak ve bir
milletvekilinin hak ve hukukunu gözetmek, Meclis olarak da, bizim, hem insanî
hem de bu çatı altında görev yapmış bir arkadaşımızın haklarını takip etmek
açısından da aslî görev ve sorumluluğumuzdandır diye değerlendiriyorum.
Ancak, Anayasanın 138 inci maddesi tartışmalı bir konu;
ama, biz de şuna inanıyoruz ki, yasama organının denetimi farklı, yargının
denetimi farklı ve bunların alanları da birbirleriyle kesişmeyen noktalardadır.
Yasama organının da böyle bir denetim yapmasından yana olduğumuzu, bunun çok
yararlı olacağını buradan da ilan ediyoruz; ancak, zamanlama açısından, şurada
dün de benim ifade ettiğim gibi, yasama döneminin son 100 metresine
gelinmiştir, şu anda finişe girmiş bulunuyoruz. Gerçekten, bugüne kadar,
milletvekillerimiz geceli gündüzlü burada çalıştılar iktidarıyla muhalefetiyle,
emeği geçen herkese de şükran borcumuz var; ama, bu yasama döneminin şu son
günlerinde böyle bir meseleyi, tamam, kabul edelim, araştırma komisyonu
kuralım; yaz tatilinde çalışmayacak… Dolayısıyla, biz, bunu, Danışma Kurulunda
da, Sayın Meclis Başkanının başkanlığında yaptığımız Danışma Kurulu
toplantısında da dile getirdik; yani, gelin, bunu… Hele, bazı olaylarla ilgili
Mecliste araştırma komisyonları kuruldu, bunlarla ilgili tartışmalar hem de
devletin bazı kurumları tarafından da dillendirildi. O yüzden, böylesine
önemli, bir arkadaşımızın katliyle ilgili olayların perde arkasını irdelemek,
gerçekten varsa, eğer, mülkî idaredeki illegal yapılanma ya da Emniyet
kuvvetleri arasında varsa illegal yapılanma bunları mutlaka bulmak, çözmek ve
kamuoyuna ilan etmenin de bizim boynumuzun borcu olduğuna inanıyoruz; ancak,
gelin, bunu, bundan sonraki yasama dönemine, ekim başına tehir edelim ve o
zaman, böylesine…
HASAN ÖREN (Manisa) - Şimdi etsek ne olacak?!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Bu meseleyle ilgili söylüyorum
ben. Meclis araştırması komisyonu kuralım ve o zaman çalışsın. Şu anda, on gün
içerisinde ne komisyon kurulabilir ne de çalışma yapılabilir. O yüzden, bizim
itirazımız sadece zamanlamasınadır. O yüzden, arkadaşlarımızın konuyla ilgili…
Biz, aleyhte oy vereceğimizi belirtiyoruz.
Öbür taraftan, Sayın Kandoğan'ın ifadelerine de ben
burada bir cevap vermek istiyorum; yani "Türkiye büyüyor mu, küçülüyor
mu."
Bütün dünya ve tüm gazetelerin ekonomi sayfaları,
ekonomistler şunu söylüyor: 16 çeyrektir büyüyen tek ülke Türkiye'dir Çin'den
sonra ve dünya çapında sıralamada da Çin'den sonra ikinci büyüyen ülkedir.
Alman Başbakanı Merkel'in bir ifadesi var "şu anda
Türkiye'nin gösterdiği kalkınmadaki hızı bizim yakalamamız ancak hayal âleminde
olur" diye. Merkel söylüyor bunu.
O yüzden, bakın, Türkiye'de…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Vay be!..
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Tavlamış sizi!
İRFAN GÜNDÜZ (Devamla) - Hiç konuşmayın, ben efendice
dinliyorum, siz de beni dinleyin, lütfen.
Şimdi, burada, bir defa, nasıl bir ekonomi devralındı,
herkesin malumu. Çukur bir ekonomiden Türkiye'yi çıkarmak ve Türkiye'yi
aydınlık bir geleceğe taşımakla ilgili, gece gündüz Hükümetin gayretleri var,
Meclisimizin gayretleri var. Bakın, bu konuyla ilgili, bugün, gerçekten, paranın
adresi değişmiştir, rantiyeden şantiyeye dönmüştür. Türkiye'nin her tarafı
şantiye halindedir. Ha, burada, ekonomideki bu büyümeyi, eğer, dikkate
aldığımız zaman; yani, bu büyümenin vatandaşın sofrasına ve mutfağına
yansımasında sıkıntılar vardır derseniz, tabiî, ona katılırız, onda var.
Ekonomideki büyüme devletin büyümesidir; ama, bu, devletin önce kendi kasasını
doldurduktan sonra, ödemeler dengesini sağlam bir yere getirdikten sonra ancak
bunu toplumla paylaşma noktasına şimdilerde gelmek üzeredir. Son günlerdeki
yurtdışı kaynaklı ekonomik türbülansı dikkate alarak, eğer, aleyhte
değerlendirmelerde bulunursanız… Bunun da kendi içimizden kaynaklanmadığını
yine herkes söylüyor, ekonomistler de söylüyor, iş dünyası da söylüyor.
Herkes, konuyla ilgili, gerçekten, elini vicdanına
koyarak değerlendirsin diyorum ve CHP'nin grup önergesinin aleyhinde oy
kullanmanızı diliyor; hepinizi en derin sevgi ve saygılarımla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Cinayeti araştıracaksınız,
başka bir şeyi değil ki!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Karar yetersayısı istiyorum
efendim.
BAŞKAN - Tamam Sayın Topuz.
Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin üzerindeki
görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, öneriyi oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Dışarıdakiler
sayılmaz Başkanım, ya maç seyretsinler ya buraya gelsinler.
MEHMET ZİYA YERGÖK (Adana) - Ne oylandığını bilmiyorlar
ki.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ne oylanıyor beyler, ne?!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı
yoktur; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.34
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 16.44
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Bayram ÖZÇELİK (Burdur),
Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Türkiye Büyük Millet
Meclisinin 115 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
VI.- ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ PARTİ GRUBU ÖNERİLERİ (Devam)
1.- (10/366) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 14.6.2006 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisinin oylamasında karar
yetersayısı bulunamamıştı. Şimdi, oylamayı tekrarlayacağım ve karar
yetersayısını arayacağım.
Öneriyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler...
Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var; elektronik
cihazla oylama yapacağım.
Oylama için 4 dakikalık süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, karar yetersayısı vardır;
öneri kabul edilmemiştir.
Sayın milletvekilleri, alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini
görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan
Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet
Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa
Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan
maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini
erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine
İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
3 üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika
Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik
Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı ve
Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları raporlarının görüşmelerine
kaldığımız yerden devam edeceğiz.
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (x)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.
Hükümet?... Sayın Koç?.. (CHP sıralarından "Uyuyor" sesleri)
Sayın Koç… Sayın Bakanım, buyurun
efendim.
Geçen birleşimde tasarının tümü üzerinde Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubu adına konuşma yapılmıştı; şimdi, söz sırası, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına, İzmir Milletvekili Bülent Baratalı'ya aittir.
Sayın Baratalı, buyurun efendim. (CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği
Kurumu Kanunu Tasarısı üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini
aktaracağım. O nedenle, Grubum ve şahsım adıma sizleri saygıyla selamlıyorum..
Kamu Denetçiliği Kurumu, Yedinci ve Sekizinci Kalkınma Planlarında, Kamu
Hizmetlerinde Etkinliğin Artırılması Projesi çerçevesinde düşünülmüş
bulunmaktadır. Ayrıca, bu Yedinci ve Sekizinci Kalkınma Planlarının amir
hükümleri doğrultusunda, 57 nci Hükümetin Adalet Bakanlığı, bu tasarıyı
hazırlamış; ama, bugüne kadar bu tasarı yasalaşamamıştır. Hazırlıklar
tamamlanmıştır; ama, tasarı, şimdi önümüze gelmiş bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batı'da, genellikle
"ombudsman" diye adlandırılan, ama, bizim dilimizde genel bir kabul
üzerine Kamu Denetçiliği Kurumu olarak şimdi idarî hukuk sistemimize girmekte
olan bu kurum, ilk defa 1809 yılında, İsveç'te, anayasal bir kurum olarak
düşünülmüş ve uygulanmaya başlanmıştır. Kurumun temeli de, ilk başlangıcı da,
daha çok, Osmanlıda ve Müslüman ülkelerde başlamıştır.
1709 yılında Ruslara yenilerek Osmanlıya sığınan 12. Charles, diğer
adıyla Demirbaş Charles, burada sürgünde bulunması nedeniyle, geride bıraktığı
ülkesindeki yurttaş ile idare arasındaki ilişkileri uzaktan gözleyebilmek için,
orada, bir kurum kurmuş ve oradaki yönetimi, Osmanlı toprakları üzerinde
izlemiştir. Ancak, her ne kadar 1809 yılında İsveç'te uygulanmaya başlanmış ise
de, kurumun başlangıcı, daha çok Müslüman ülkelerdedir; Emevî, Abbasî, Memlûk
ve Selçuklu gibi İslam devletlerinde uygulanmıştır. Osmanlı Devletinde ise
Divanı Mezalim (Haksızlıklar Divanı) adı altında uygulanmış, yine, Darüladl
(Adalet Evi) ismi altında uygulanmış, Divanı Hümayunda uygulanmış ve
Şeyhülislamlık kurumunun da içinde uygulanmış ve bu kurumdan da etkilenmiştir.
Daha çok, bir yeniçeri sınıfı olan kazasker veya başkadı uygulaması içinde de,
bu kurum, Osmanlıda uygulanmıştır.
Avrupa Birliğinin bize dikte etmeye çalıştığı bu kurum, aslında, bizim
kurumumuzdur. O nedenle, genel bir kabul olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
olarak da, bazı çekincelerle ombudsmanlık veya Kamu Denetçiliği Kurumu Kanununa
karşı çıkmıyoruz.
İsveç'ten sonra Finlandiya'da 1919 yılında uygulanmış. Ancak, her şeyden
de önemlisi, 1971 yılında Viyana'da toplanan İnsan Hakları Üzerinde Avrupa
Parlamentosu Konferansında bu kurum özendirilmiştir. O zaman sayıları 25 olan,
ülkede, bu kurum uygulanmaya başlanmıştır. Şimdiki Avrupa Birliğini teşkil eden
bütün ülkelerde bu kurum uygulanmaktadır.
Ayrıca, 185 ülkeden 100 ülkede de bu kurum uygulanmıştır. Yeni Zelanda,
Avustralya ve Hindistan da bu ülkelerin içinde yer almış bulunmaktadır.
Kurum, ülke genelinde, bölge genelinde, kent genelinde ve sektör genelinde
uygulanmaktadır.
Ayrıca, ülkelerde olduğu gibi, Avrupa Birliğini teşkil eden ülkelerde,
Avrupa Birliği bürokrasisi tarafından yapılacak yanlış uygulamalara karşı üye
ülke vatandaşlarının haklarını korumak üzere kamu denetçiliği veya oradaki
adıyla ombudsman kurumu oluşturulmuştur.
Ombudsman kurumunun İsveç dilindeki karşılığı "vekil, delege,
avukat" karşılığını içermektedir. Daha doğrusu, bizim deyişimizle ombudsman "kimsesizlerin kimsesi"
olarak, yönetilenlerin yanında yer almış bir kurumdur.
Türkçe'de ise değişik isimler tartışılmış; halk denetçisi, kamu
denetçisi, kamu hakemi, arabulucu, halk avukatı, yurttaş sözcüsü gibi isimler
denenmiş; ama, bizim, komisyonda yaptığımız genel bir anlayış doğrultusunda da,
bu kuruma "Kamu Denetçiliği Kurumu" adı verilmesi uygun görülmüş
bulunmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; belki, şöyle bir soru
sorulabilir: Anayasanın 125 inci maddesinin amir hükmü karşısında, bu kuruma ne
gereksinme vardır denebilir; ancak, buradaki nüans şudur: Anayasamızın 125 inci
maddesinde, idarenin her tür eylem ve işlemlerinin yargı denetimine tabi
olduğunu, yargı yetkisinin, idarî eylem ve işlemlerin hukuka uygunluk denetimi
şeklinde kısıtlı veya sınırlı olduğunu görmekteyiz; yani, idarenin her türlü
eylem ve işlemleri, Anayasanın 125 inci maddesi gereğince idarî yargıya
tabidir; ama, idarî yargı, bu tür eylem ve işlemlerde, ancak hukuka uygunluk
denetimi yapabilir. Örneğin, idarî yargı, takdir hakkının denetiminde çok fazla
bulunamaz. O nedenle, Anayasanın 9 uncu maddesinde, yargı yetkisinin Türk
Milleti adına bağımsız mahkemelerce kullanıldığını da burada belirlersek, bu
görüşü ileri sürersek, hukuka uygunluk denetimi dışında, idarenin eylem ve
davranışlarının da hukuka uygunluk denetimi yanında denetlenmesi gerekir diye
çağdaş bir görüş vardır. Bu da, çağdaş bir kurumdur.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bizim idarî mevzuatımıza göre,
idarî yargı, idarî eylem ve işlemlerde hukuka uygunluk denetimi yapmaktadır az
önce söylediğim gibi. Oysa kamu denetçisi, Anayasada belirtilen nitelikler
çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemlerini, tutum ve davranışlarını,
insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk ile yerindelik
yönlerinden incelemek, araştırmak, önerilerde bulunmak suretiyle, yönetimin
kalitesinin yükseltilmesine de katkı sağlayan bir kurumdur. Bu anlamda, kamu
denetçiliği, kamusal alanın denetiminde kullanılan çağdaş denetim sistemi
araçlarından birisidir. Görev alanı, kamu gücü ile bireyler arasındaki
ilişkilerdir. Görevi, kişi hak ve özgürlüklerini savunmak, yurttaşları yönetime
karşı korumak, kötü yönetimden doğan haksızlıkları önlemek amacıyla yönetimin
iyileştirilmesini sağlamaktır.
Hepimizin bildiği gibi, çeşitli nedenlerle, adalet örgütü, mekanizması,
düzeneği, Türkiye'de tam istediğimiz gibi çalışmamaktadır; davalar geç
bitmektedir, yargıya müracaat çok pahalıdır değerli arkadaşlar. İşte, yargıya
müracaat ile kamu denetçisinin görevi arasındaki en büyük, ayrılan, mümeyyiz
vasıf da, kamu denetçisine yapılan her türlü başvurunun, her türlü harçtan ve
ücretten âri kılınmasıdır. Yine, ikisi arasında, idarî yargı kararları ile kamu
denetçisinin kararları arasındaki, sonucu itibariyle en büyük fark da, idarî
yargı kararlarının, yani, Türkiye'de kesinleşmiş yargı kararlarının muhakkak
uygulaması zorunludur; uygulamayanlar hakkında, muhakkak, Anayasa gereğince
işlem yapılır ve gerekli cezalar verilir; ama, kamu denetçisinin verdiği
kararlar, Sayın Başkan, değerli milletvekilleri, ihtiyarî kararlardır. Yani,
yargı kararlarının aksine, kamu denetçisinin verdiği kararlara uymak diye bir
kural yoktur; işine gelen uyar, işine gelmeyen ya idarî yargıya başvurur veya
kamu denetçisine başvurduğu yerde kesilen zamanaşımı süresinden yararlanarak
tekrar bu karar aleyhine idarî yargıya müracaat edebilir. Ancak, tabiî,
tartışılması gereken temel bir kural vardır; acaba, her sene dönem biterken,
bazı yasaların, hiç alakası olmadığı halde, neden temel yasa olarak bizim
önümüze geldiği düşüncesidir.
Değerli arkadaşlar, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre, bir yasanın temel
yasa olarak düzenlenebilmesi özel olarak bazı kurallara ve koşullara
bağlanmıştır. Şimdi, Kamu Denetçiliği Kanununa baktığımız zaman, neden bunun
temel yasa olarak getirildiğini anlamak, bu düşünceyi burada serdetmek veya
savunmak, son derece savunması zor bir tez olarak ortaya çıkacaktır. Bazı
arkadaşlarımız, Anayasa Mahkemesinin usulden verdiği bir karara dayanarak
"bizim yaptığımız doğrudur" diyebilir; ancak, İçtüzüğün 91 inci
maddesi bu tezleri çürütmektedir.
Bakınız, İçtüzüğün 91 inci maddesi şöyle diyor: "Bir hukuk dalını
sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek biçimde genel
ilkeleri içermesi gerekmektedir." O nedenle, başta bunu temel yasa olarak
buraya getirmek veya savunmak, İçtüzüğün 91 inci maddesine aykırıdır. Nedense,
uzun kış geceleri, bu Meclis tarafından, İktidar Partisi tarafından
harcanmaktadır. Tam tatile gireceğimiz zamanlarda, 20'den fazla yasa, tatile
gireceğimizden altı gün önce bu Meclise getirilmektedir, Meclisin önü
tıkanmaktadır. Bu şu demektir: "Ben iktidarım, benim parmak sayım çok; ben
bu sayıyla istediğim kanunu istediğim zamanda ve istediğim sürede ve şekilde
geçiririm."
Değerli arkadaşlar, bu anlayış, 1950 yılından itibaren çağcıl
demokrasilerde, Batı demokrasilerinde, uygar demokrasilerde vazgeçilmiş olan
bir anlayıştır. Artık, günümüzün yükselen trendi, anayasal üstünlüktür; Meclis
çoğunluğu sisteminden vazgeçilmiştir. Öykündüğümüz Batı demokrasilerinde,
şimdi, oralarda kullanılan sistem, anayasal üstünlüktür. Yani, siz,
çoğunluğunuza dayanarak istediğiniz gibi, istediğiniz şekilde, sürede ve
zamanda yasa çıkaramazsınız; çıkarırsınız, bu yasa önce Cumhurbaşkanından
-şekilde görüldüğü gibi- sonra da Anayasa Mahkemesinden döner gelir, tekrar biz
bunları düzeltmek ve yeniden tanzim etmek için büyük bir zaman harcarız, Türk
Milletinin zamanından harcarız değerli arkadaşlar.
Burada bir iki önemli ilkenin açıklamasını da uygun buluyorum Sayın
Başkan, değerli milletvekilleri. Yasada geçen yerindelik ilkesi, bizim idarî
tasarruflarda anladığımız yerindelik ilkesi demek değildir. İdarî
tasarruflardaki yerindelik ilkesi, bir üst organın alt organ yerine geçerek,
onun adına karar verme yetkisidir. Bu yerindelik ilkesi, buradaki yerindelik
ilkesi bu demek değildir. Buradaki yerindelik ilkesi, yönetsel işlemde
yerindelik, herkesin durumuna uygun bir sonuç elde etmenin sağlanmasıdır.
Buradaki etkenlik ilkesi, kararın gereksinme duyulduğu zamanda
alınmasıdır.
Buradaki hakkaniyete uygunluk, hukuk sistemlerinin doğuşundan beri
hukukun ortak temeli gibi görünmektedir, adalet ile hemen hemen aynı anlamı
taşımaktadır.
Özellikle yerindelik ilkesinin, bildiğimiz anlamdaki, idarî
tasarruflardaki yerindelik ilkesiyle karıştırılmaması gerekmektedir diye
düşünüyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu, şu ana kadar yaptığım konuşma
içinde, yasanın katıldığımız noktalarını burada ifade etmeye çalıştım; ama,
şimdi, ayrışık oyumuzda da görüleceği gibi, yasanın önemli bölümlerine
katılmıyoruz.
Bir defa, bu kurum siyasetten arınacaksa, tarafsız bir kurum olacaksa,
daha doğmadan ölmeyecekse, cenin halinde kalmayacaksa, bu kurumun anayasal
kurum olması gerekmektedir. Koşul mudur; değildir. Ama, Anayasanın 6 ncı
maddesine, 6/3'e bakarsak "Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan
almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz" kesin ve amir hükmü karşısında, bu
kurumun öncelikle anayasal kurum olması gerekmektedir. Dilekçe Komisyonu
Başkanımızın da görüşü bu noktadadır; ayrıca, ilk üniversitemiz olan İstanbul
Üniversitesinin görüşü bu noktadadır; yine, Danıştayımızın görüşü de bu
noktadadır. Anayasaya aykırı bir kurum değildir; ama, az önce söylediğim gibi,
bu kurum sağlıklı doğacaksa, bir defa, anayasal kurum olmalıdır. Anayasanın 100
üncü, 101 inci maddesinden sonraki bir yere yerleştirilebilir. Eğer bunu
yapmazsanız kamu denetçisi kendini rahat hissedemeyecektir, siyasetin baskısını
devamlı üzerinde hissedecektir.
Değerli arkadaşlar, BDDK'yı düşünün… Burada 1 dakikada bir kanun
çıkarıldı, BDDK'nın yönetimi altüst edildi ve yeni yönetim seçildi. O nedenle,
bu kurumu, bir defa, anayasal kurum haline getirmeliyiz.
Diğeri, diğer çağdaş örneklerinde olduğu gibi, başdenetçiye Anayasaya
aykırılık iddiasında bulunma olanağını muhakkak vermeliyiz. Yani, belirli şekillerde kullanılan Anayasaya
aykırılık iddiası, yani Meclisin, siyasî partilerin kullandığı veya defi
suretiyle kullanılan, yerel mahkemelerin kullandığı anayasaya aykırılık
iddiasının yanında, kamu denetçilerine de belirli kanunların anayasaya
aykırılığı konusunda düşüncelerini ifade etme ve Anayasa Mahkemesine gitme olanağını
tanımalıyız.
Ama her şeyden önemlisi, değerli arkadaşlar, başdenetçilerin ve denetçinin seçim yöntemleridir. Şimdi
elimizdeki tasarıya göre başdenetçi ve denetçiler iki şekilde seçilmektedir.
Bir tanesi, Dilekçe ve İnsan Hakları Komisyonundan oluşan karma komisyonda
seçilme şeklidir; diğeri de, Meclisimizi oluşturan milletvekili sayısının onda
1'i kadar milletvekili arkadaşımızın burada verdiği tekliflerle başdenetçi ve
denetçinin seçilme yöntemidir. Bu iki yöntemi muhakkak tek yönteme indirmek
durumundayız. Ayrıca, bunu yapmazsak şöyle bir mahzuru da vardır: İki yöntemle
seçilen denetçiler arasında bir statü farkı doğacak ve de bunların
çalışmalarını engelleyecektir. Yani, ben milletvekilleri tarafından seçildim,
ben karma komisyondan seçildim ikiliğini burada hiçbir şekilde yapmamamız
gerekmekte ve onda 1 milletvekilinin teklifiyle seçilme koşulunu muhakkak
kaldırmalıyız. Bu konuda da bizim önergelerimiz olacaktır.
Diğeri, değerli arkadaşlarım, karma komisyonda ve Genel Kurulda, muhakkak,
başdenetçi ve denetçinin seçilme yetersayısını 2/3 çoğunlukla yapmalıyız ve
bunu ilk turda aradığımız gibi, son turda da aramalıyız. Eğer bu kurum sağlıklı
doğacaksa, Meclisin tümünün katıldığı bir seçmenin ardından bu kurum
doğmalıdır. Yoksa, daha doğmadan bu kurum ölü doğar, siyasetin tesiri altında
kalır ve Mecliste çoğunluğu elinde tutan bir partinin kurumu, bir partinin
adamı ve adamları durumuna, bu kurumdaki yer alan arkadaşlarımızı ve kurumu ve
kurulu bu noktaya sokarız diye düşünüyorum.
Başdenetçinin, daha doğrusu kamu denetçisinin bakmaması gereken bazı
tasarruflar kanun metninde yazılı bulunmaktadır. Bunlar, kanun metni okunduğu
zaman görülecektir; Sayın Cumhurbaşkanının yaptığı bazı tasarruflar, yasama
yetkisinin yaptığı tasarruflar, yargının yaptığı tasarruflar. Ancak, buna,
değerli arkadaşlar, hâkim ve savcılar…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Baratalı, ek 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı
tamamlayınız lütfen.
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan. Çok konuşacağım
için, hemen uyacağım efendim sizin ikazınıza.
Anayasamızın 144 üncü maddesinde hâkim ve savcıların denetimi vardır.
Hâkim ve savcıların denetimi çok özel koşullara bağlıdır. Bu denetimin dışında,
daha önce düzenlenmiş bulunan ama -memnuniyetle gördüm ve ifade ediyorum ki-
komisyonda çıkarılan, yargı yetkisinin kullanılmasına dair işlemler dışında
kalan hâkim ve savcıların tasarrufları buradan çıkarılmıştır. O nedenle de,
ben, benim bu önerimi kabul ettikleri için komisyon üyelerine de çok teşekkür
ediyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; her şeyden önemlisi de, bu kanun,
yürürlüğü tarihinde yürürlüğe girecektir; ama, mahallî idarelerde bir yıl sonra
uygulanmaya başlanacaktır. Esas, bu yasa, bu kanun, mahallî idarelerde çok
vücut bulacaktır. O nedenle, geçici 4 üncü maddedeki bir yıl koşulunu da
kaldırarak, tümüyle hem merkezî idarelerde hem de yerel yönetimlerde yürürlük
tarihini beraber yapmamız gerekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Son cümlem…
BAŞKAN - Sayın Baratalı, son cümlenizi alayım; buyurun.
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Söylediğim düşüncelerle, kanuna, temelde bir
ana fikir olarak karşı değiliz; ama, burada ifade ettiğim ve ayrışık oyda
yazdığım ve önergelerle dile getireceğimiz koşullar da değişirse, bu kanunu
destekleyeceğimizi ifade eder, hepinize saygı ve sevgilerimi sunarım.
Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Tasarının tümü üzerinde, Anavatan Grubu adına, Kars Milletvekili Selami
Yiğit. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısı hakkında, Anavatan
Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri, tasarının gerekçesinde de belirtildiği gibi,
tarihte ombudsman uygulaması, ilk olarak Osmanlı İmparatorluğu döneminde
görülmektedir. Osmanlıda idarî yargı sistemi olmadığı için, halkın idareye
yönelik şikâyetlerini incelemek üzere bir kadı tayin edilmiştir.
"Kadi-il-kudat" adı verilen bu özel kadılar, padişah dahil, idarenin
her türlü işlem, eylem, tutum ve davranışlarına yönelik halk tarafından yapılan
başvuruları inceleyerek etkin bir denetim mekanizması çalışması sağlamışlardır.
18 inci Yüzyılın başlarında, İsveç Kralı Charles, sığınmacı olarak
geldiği Osmanlı topraklarında sistemi incelemiş, dönüşünde, ülkesinde de
"ombudsman" adı altında uygulama başlatmıştır. İsveç dilinde
ombudsman, kamu hakemi, arabulucu anlamına gelmektedir. Osmanlıdan sonra
İsveç'te uygulanan ombudsman sistemi, daha sonra tüm Avrupa ülkeleri tarafından
benimsenmiş, hatta çoğu Avrupa ülkeleri tarafından anayasal bir kurum haline
getirilmiştir.
Ombudsman sistemi, Avrupa Birliği üyesi ülkelerin tümüyle birlikte,
bugün, 120'nin üzerinde ülkede uygulanmakta, vatandaşın idareyle ilgili
sorunlarının mahkemelere gerek kalmadan çözümünde etkili rol oynamaktadır.
İlk Avrupa ombudsmanı 1995 yılında seçilmiştir. Ombudsman, yani kamu
denetçiliği sistemi olmayan tek Avrupa Birliği aday ülkesi Türkiye'dir. Avrupa
Birliği, Türkiye'de de bu sistemin yasal hale getirilmesini önermiş, konu Yedi
ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında yer almış, geçmiş hükümetler
döneminde de bu konuda bazı çalışmalar yapılmıştır.
Değerli milletvekilleri, görüşmekte olduğumuz Kamu Denetçiliği Kurumu
Yasa Tasarısı, idarenin işleyişiyle ilgili şikâyetleri incelemek ve önerilerde
bulunmak üzere, bütçesi Türkiye Büyük Millet Meclisi bütçesi içinde olan Kamu
Denetçiliği kurumu kurulmasını öngörmektedir.
Kurumda, 1 başdenetçi ile en fazla 10 denetçi görev yapacaktır.
Başdenetçi 50 yaşını doldurmuş, hukuk fakültesi veya dört yıllık eğitim veren
siyasal bilgiler, idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültesi mezunu,
mesleğiyle ilgili kamuda veya özel sektörde en az on yıl çalışmış, herhangi bir
siyasî partiye üye olmayan, kamu haklarından yasaklı bulunmayan kişiler
arasından Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından beş yıllığına seçilecektir.
Başdenetçi ve denetçilerin seçiminde, ilk turda Türkiye Büyük Millet
Meclisi üye tamsayısının üçte 2 çoğunluk şartı aranacaktır. İlk turda bu
çoğunluk sağlanamadığı takdirde, ikinci tur oylamada üye tamsayısının salt
çoğunluğu gerekecektir. Bu turda da seçilemezse, üçüncü turdaki oylamaya ikinci
tur oylamada en fazla oy alan iki aday katılacak ve bunlar arasından üye
tamsayısının salt çoğunluğunun oyunu almış bulunan aday seçilmiş olacaktır.
Başdenetçi ve denetçiler, seçildikten sonra, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunda, tasarıda yazılı olan andı içtikten sonra göreve başlayacaklardır.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumundan beklediğimiz fayda
ve etkinliğin sağlanabilmesi için, başta başdenetçi olmak üzere, bu kurulda
görev alacak herkesin hukuk alanında bir otorite olmaları mutlak gereklidir.
Başdenetçi veya denetçilerin seçilmesinde aranacak nitelikler arasına, hukukî
formasyon vermeyen ya da eksik veren bazı fakültelerin mezunları da dahil
edilmiştir. Son derece hassas idarî yargı konusunda bir bilirkişi gibi görev
yapacak olan Kamu Denetçiliği Kurumunda görev yapacak kişilerde aranacak
niteliklerin bu şekilde genişletilmesini doğru bulmuyorum. Bu kuruma seçilecek
kişilerin hukukî formasyonlarının yanı sıra, her birinin geçmişte aldıkları
kararlarla toplumda saygınlıklarını ortaya koymuş kişiler olmalarının büyük
önemi vardır. Meclis Genel Kurulunda hangi yöntemle seçilmiş olursa olsun, eğer
kuruma seçilecek kişilerde bu saygınlığı gözetmezsek, ülkemizde büyük bir
boşluğu dolduracak olan Kamu Denetçiliği Kurumundan beklenen fayda
sağlanamayacaktır. En kötüsü de, kurumun çalışanları, çalışmaları üzerine ister
istemez siyaset gölgesi düşecektir.
Değerli milletvekilleri, Kamu Denetçiliği Kurumu, idarenin işleyişiyle
ilgili şikâyetleri inceleyecek ve önerilerde bulunacaktır. Tasarı, kuruma
başvuru süreciyle ilgili şu düzenlemeleri getirmektedir:
Gerçek ve tüzelkişiler, şikâyet konusunu belirttikleri başvuru
dilekçeleriyle Kuruma başvurabilecekler. Dava açma süresi içinde yapılan
başvuru, işlemeye başlamış dava açma sürecini durduracaktır.
Başdenetçi ve denetçiler, bilirkişi kullanabileceklerdir.
Kurum, şikâyet konusu araştırma ve incelemeler için herhangi bir ücret
almayacaktır ve şikâyetleri, başvuru tarihinden itibaren altı ay içerisinde
sonuçlandıracaktır. Bu durum da, idarî mahkemelerin iş yükünü büyük ölçüde
azaltacak, zaman ve maddî kayıpların önüne geçilmiş olacaktır.
Görüşmekte olduğumuz tasarının eksik ve olumsuz taraflarına gelince:
Değerli milletvekilleri, Türkiye'de idarî işlem ve eylemlerin hukuka uygunluğu
idare mahkemeleri tarafından yapılmaktadır. Bildiğimiz gibi, Anayasamızda Kamu
Denetçiliği Kurumuna yönelik herhangi bir düzenleme bulunmamaktadır. Anayasal
dayanağı olmaksızın idarenin vatandaşın şikâyetlerine konu olan eylem ve
işlemleri ile tutum ve davranışlarını inceleyecek bir kurum oluşturulması yeni
bir hukukî kargaşa yaratacaktır. Kamu denetçiliği sisteminden beklenen yararın
ve etkinliğin sağlanması için bu kurumun mutlaka anayasal güvenceye
kavuşturulması gerekmektedir. Bu eksiklik, çıkan yasayı da tartışılır hale
getirecektir. Bildiğiniz gibi, Adalet ve Kalkınma Partisi Hükümeti 2004 yılında
çıkardığı İl Özel İdaresi Yasasının içerisine il genel meclislerinde halk
denetçilerinin bulunması hükmünü koymuş; ancak, düzenleme, Cumhurbaşkanı Sayın
Sezer tarafından, halk denetçiliği kurumunun Anayasamızda ve uygulamadaki
kanunlarda yer almadığı gerekçesiyle veto edilmiştir. Bu açıdan, hem bu yasanın
veto edilme riskini ortadan kaldırmak hem de etkin bir kamu denetçiliği kurumu
oluşturmak için anayasal düzenleme yapılmasında büyük yarar görüyorum.
Öte yandan, tasarı, yasama yetkisinin kullanılmasına ilişkin işlemleri
Kamu Denetçiliği Kurumunun görev alanı dışında bırakmaktadır. Kuvvetler ayırımı
prensibi çerçevesinde değerlendirildiğinde bu doğrudur; ama, birçok Avrupa ülkesinde
anayasal zemine oturtulan ombudsman sistemine göre, kamu denetçileri
yasalardaki eksikliklerin giderilmesini isteyebilmektedirler, hatta, anayasaya
aykırılık iddiasında bile bulunabilmektedirler. Oysa, getirilen tasarıyla, Kamu
Denetçiliği Kurumunun idarî mahkemelere başvuru imkânı bile bulunmamaktadır.
İdareyle ilgili şikâyetleri incelemekle görevli, idarî yargıya yardımcı olmak
üzere düşünülen Kamu Denetçiliği Kurumuna gerek görüldüğü konularda idarî mahkemelere
başvuru yolunun açılmamış olması büyük bir eksikliktir. Bizde de, hiç olmazsa,
Kamu Denetçiliği Kurumunun yasama organına eksikliğini veya yanlışlığını
gördüğü konularda yasal düzenleme önerme yetkisi verilmeli, idarî yargıya
başvuru yolu açılmalıdır.
Değerli milletvekilleri, ayrıca, tasarının 18 inci maddesine eklenen bir
fıkrayla, devlet sırrı ve ticarî sır niteliğindeki belge ve bilgilerin Kuruma
verilemeyebileceği hükmü getirilmiştir. Şikâyete konu olan idare, Kamu
Denetçiliği Kurumunun istediği bilgi ve belgeleri devlet sırrı ya da ticarî sır
gerekçesini göstererek veremeyecektir. Bildiğiniz gibi, idareyle ilgili her
türlü usulsüzlüğün incelenip soruşturulmasında bu kavramlar birer kalkan olarak
kullanılmıştır. Gerçi, Sayın Adalet Bakanı "devlet sırrı" ve "ticarî
sır" kavramlarının yeniden ele alındığını, bu konuda yeni bir yasal
düzenleme hazırlıkları yaptığını söylemiştir; ancak, bu kavramlarla ilgili
yasal düzenleme çıkarılmadan, kamu denetçiliği kurumunun işlemesinde büyük
güçlükler yaşanacaktır. Bu durumda, vatandaşın idareden en fazla şikâyetçi
olduğu rüşvet, adam kayırma, iltimas, görevi kötüye kullanma gibi suçlarla
ilgili kamu denetçiliği kurumunun etkin takipte bulunması olanaksızlaşacaktır.
Şikâyete hedef olan idare, bu düzenlemeye sığınarak kamu denetçiliği kurumuna
gerekli bilgi ve belgeleri vermekten kaçınacak; dolayısıyla, Kurum, kuruluş
gerekçesi olan kamu denetçiliği görevinde etkisiz kalacaktır. Bir bakıma,
Kurum, Meclisimizde halkımızın anayasal bir imkânı kullanması için kurulan
Dilekçe Komisyonuna dönecektir. Kamu Denetçiliği Kurumundan beklenen faydanın
ve etkinliğin sağlanması için halkın bu konuda bilgilendirilmesi, hangi
durumlarda nasıl başvuracağı konusunda yönlendirilmesi gereklidir. Adalet
Bakanlığının bu konuda ne gibi çalışmaları vardır bilmiyorum, ama, yasanın
çıkarılmasıyla birlikte sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimlerin
öncülüğünde düzenlenecek bazı programlarla Kamu Denetçiliği Kurumunun tanıtımı
yapılmalı, işleyişi ve başvuru yolları vatandaşa anlatılmalıdır. Bu konuda
medyaya da büyük görev düşmektedir.
Değerli milletvekilleri, tasarı, Kamu Denetçiliği Kurumunun bağımsız
çalışacağını, hiçbir kurum ve kuruluştan emir almayacağını hükme bağlasa da,
başdenetçi ile denetçilerin Türkiye Büyük Millet Meclisinde seçimine ilişkin
esaslar Kurumun bağımsızlığına gölge düşürecek niteliktedir. Tasarıyla
başdenetçi ve denetçilerin seçiminde ilk turda üçte 2 çoğunluk şartı
getirilmesine karşın, ikinci tur oylamada seçilmek için salt çoğunluk yeterli
olmaktadır. Salt çoğunlukla seçilme ise, başdenetçi ile denetçilerin üçüncü
turda dolaylı yoldan iktidar partisi veya partilerinin oylarıyla seçilmelerinin
yolunu açacaktır. Bu durum da Kurumun bağımsızlığını tartışılır hale
getirecektir.
Değerli milletvekilleri, bu tasarıyla, idare ile birey arasındaki
ilişkilerden kaynaklanan şikâyetlere etkin ve hızlı çözümler getirecek bir
kurumu ülkemiz sistemine ilk kez getirmeyi hedefliyoruz. Elbette, kurumun
oluşturulmasıyla birlikte bazı eksiklikler görülecek ve umarız ki, bunların
giderilmesi yönünde adımlar atılacaktır. Ancak, kamu denetçiliği kurumunun daha
etkin çalışmasının sağlanması açısından, görevleriyle ilgili olarak bazı
yetkiler ve yaptırımlarla da donatılması yerinde olacaktır.
Tasarıya göre, Kurum, kendisine gelen şikâyetlerle ilgili raporlar
hazırlayacak ve önerilerde bulunacaktır. Bu raporlarda belirtilecek hususların
idare tarafından yerine getirilmemesi veya savsaklanması durumunda Kamu
Denetçiliği Kurumunun ne gibi bir yaptırımı olacaktır; bu konuda da, tasarıda
yeterince açıklık bulunmamaktadır. Bu önemli eksiklik giderilmediği takdirde,
korkarız ki, Kurum, bir süre sonra, idareye ilişkin sayısız şikâyetleri sadece
raporlarına yansıtan bir kurumdan öteye gidemeyecektir; tıpkı, her yasama
döneminde onlarcasını kurduğumuz Meclis araştırma komisyonları gibi. Tasarıyı
temel yasa olarak önümüze getirmemiş olsaydınız, bu eksiklikleri, maddeler
görüşülürken daha detaylı tartışmak ve giderme yoluna gidebilecektik; ancak,
şimdi, ne yazık ki, bu imkândan yoksun durumundayız.
Bu tasarıyı geç kalmış bir düzenleme olarak değerlendirirken, saydığım
eksikliklerin giderilmesini, özellikle de Kurumun anayasal güvenceye
kavuşturulmasını tekrar vurguluyor, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Yiğit, teşekkür ediyorum.
Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.
Şahsı adına ilk konuşmacı Kütahya Milletvekili Sayın Alaettin Güven;
buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Sayın Güven, süreniz 10 dakikadır.
ALAETTİN GÜVEN (Kütahya) - Sayın Başkanım, değerli milletvekili
arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanun Tasarısının tümü üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi en
derin saygılarımla selamlıyorum.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; kamu yönetiminin
dünyada ve ülkemizde meydana gelen değişim ve gelişimlere paralel olarak
yeniden yapılandırılması gereği, zaman içinde artarak devam etmektedir. Bunun
için, hem halkın yönetimden kaynaklanan şikâyetlerini ortadan kaldırmak veya en
aza indirmek için yeni bir yönetim anlayışını yerleştirmek hem de kamu
hizmetleriyle ilgili devlet görevlerinin yeniden gözden geçirilmesi zorunluluk
arz etmektedir. Bundan dolayı da, bu konu, hem Yedinci hem de Sekizinci Beş
Yıllık Kalkınma Planında, kamu hizmetlerinde etkinliğin artırılması projesi
çerçevesinde, halkın şikâyetleriyle ilgilenen bir kamu denetçisi (ombudsman)
sisteminin Türkiye'de de kurulması öngörülmüştür.
Ombudsman, kamu denetçisi, kamu hakemi, halkın sözcüsü veya halkın
avukatı gibi değişik anlamlara gelmektedir. Ombudsman, idarenin eylem ve
işlemlerinden dolayı menfaatları haleldar olan vatandaşların bu
mağduriyetlerinin giderilmesi ve kamu hizmetlerinin yerine getirilmesinde
kalitenin sağlanması bakımından son derece yararlı bir kurumdur. Bilindiği
gibi, bu kurum bize çok yabancı değildir. Tarihte ahilik kurumundan esinlenerek
hayata geçirilmiştir. Bağımsız ve tarafsız bir kurum olarak faaliyet gösteren
ve aynı zamanda sivil toplum kuruluşu olan Ahilik, devlet ile vatandaş
arasındaki sorunların çözümünde, hakların korunmasında halkın vekilliği
görevini yerine getirmiş, halkın gözlemcisi olmuştur.
Ayrıca, Osmanlı idarî sistemindeki başkadının görevi, padişah da dahil,
idarenin işlem, icraat, tutum ve davranışlarına, halkın yaptığı başvuruları
değerlendirerek etkin bir denetim sağlamıştır. Böylece, başkadı, insanların
haklarını adaletsizliğe ve kamu görevlilerinin güçlerini kötüye kullananlarına
karşı korumaktaydı.
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Osmanlıdaki Ahilik
kurumundan esinlenen, Demirbaş Şarl olarak da tanınan İsveç Kralı XII. Şarl,
ülkesinde, kendisinin yokluğunda başgösteren yolsuzlukların önlenmesi amacıyla
ombudsman kurumunu kurmuştur. 1809 İsveç Anayasasında da, anayasal bir kurum
olarak ombudsman yer almıştır. Kurum, halen İsveç'te kamu görevlilerinin
görevlerini yasalara uygun ve gerektiği gibi yerine getirip getirmediğini
denetlemekle görevli bulunmakta ve vatandaşların bu konulardaki şikâyetlerini
incelemektedir. Ardından, İskandinav ülkelerinden Finlandiya, Norveç, Danimarka
bu ombudsman sistemine geçmiştir. Daha sonra bu kurum, birçok ülke tarafından
da kurulmuştur. Günümüze geldiğimizde, Avrupa Birliği, AB bürokrasisi
tarafından yanlış uygulamalara karşı vatandaşlarının haklarını koruyacak bir ombudsman
kamu denetçiliği kurumunu kanunlaştırmıştı. Devlet Planlama Teşkilatı tarafından,
AB'nin kendi bünyesinde ve üye ülkelerde kurulan ombudsman kurumunun Türkiye'de
de kurulması önerilmişti.
2000 yılında bu konuyla ilgili bir yasa taslağı hazırlanmış, ilgili
komisyonlarda görüşülmüş, fakat kanunlaşmamıştı. Artık, ombudsman kurumunun
kurulması bir zorunluluk haline gelmiştir. Zira, klasik denetim yollarının
yetersizliği ve çağdaş devletin karmaşıklaşan yapısı gibi nedenler, kamu
denetçiliğini zorunlu kılmaktadır.
Kamu denetçiliği görev alanı, kamu gücü ile bireyler arasındaki
ilişkileri düzenlemektedir; görevi ise, kişi hak ve özgürlüklerini savunmak,
vatandaşları yönetime karşı korumak, kötü yönetimden doğan haksızlıkları
önlemek amacıyla yönetimin iyileştirilmesine çalışmaktır. Bu amaçla kamu
denetçiliği, çatışan çıkarlardan bağımsız olarak çalışacak ve çözüm önerileri
sunacaktır.
Ombudsman kurumu ortaya çıkışından beri, gelişmiş ülkelerde olduğu gibi
gelişmekte olan ülkelerde de hukuk devletinin güçlendirilmesi ve
demokratikleşmesinde önemli görevler üstlenmektedir. Bugün, uluslararası
düzeyde, devlet düzeyinde ve yerel yönetimler düzeyinde görev yapan
ombudsmanların yanında, ihtisas ombudsmanları, ticarî ombudsmanlar ve
bulundukları yerlere göre "aile, üniversite" gibi adlandırılan
ombudsmanlara rastlanmaktadır.
Sayın Başkanım, değerli milletvekili arkadaşlarım; bilindiği gibi,
Anayasanın 125 inci maddesinde idarenin her türlü eylem ve işlemlerine karşı
yargı yolunun açık olduğu belirtilmektedir; ama, o denetim, hukuka uygunluk
denetimi niteliğindedir. Oysa, bir kamu denetçisi eliyle yürütülecek olan
denetim bundan farklıdır, onun dışındaki alanı kapsamaktadır. İdarî hizmetlerin
kalite yönünden, verimlilik yönünden, hatta yerindelik yönünden
değerlendirilmesi de söz konusu olabilmelidir.
Öte yandan, yargı denetimi belli usullere bağlıdır, genellikle zaman
alan ve vatandaşlar yönünden pahalı olabilecek bir denetim yoludur. İşte,
denetimin daha süratli ve yargısal denetim usullerine tabi olmaksızın, kısa
zamanda sonuç verebilecek ve vatandaşa herhangi bir malî yük getirmeyecek
biçimde yürütülmesi kamu denetçiliği kurumunun temel amacıdır. Kaldı ki,
angarya, kötü niyet, unutma ya da ihmallerin yarattığı kötü yönetim, yargının
yönetim üzerindeki hukukîlik denetimine karşın, varlığını sürdürüp gitmektedir.
Böyle bir kurum Türkiye'de çalışmaya başladığı zaman, her şeyden önce
idare ile vatandaşların ilişkilerinde diyalog sağlanmış olacaktır; idarenin
yürüttüğü kamu hizmetlerinde kalite yükselecektir. İdare ile vatandaş
arasındaki uyuşmazlıkların bir bölümü bu yolla ortadan kalkacağı için, idarî
yargının yükü hafifleyecektir. Böylelikle, idarî yargının görevini daha verimli
biçimde yürütmesi sağlanmış olacaktır.
Düşüncelerimi sizlerle paylaşırken, tasarının ülkemize ve insanlarımıza
hayırlara vesile olmasını temenni ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güven.
Hükümet adına Adalet Bakanı Sayın Cemil Çiçek.
Sayın Çiçek, buyurun efendim.
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Sayın Başkan, çok değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısıyla ilgili olarak, gruplar adına
ve şahsı adına söz alan, katkı sağlayan ve işin bu noktaya gelmesinde emeği
geçen Avrupa Birliği Komisyonu, Plan ve Bütçe Komisyonu Başkan ve üyelerine ve
bu tasarının hazırlığında çaba sarf eden tüm çevrelere huzurunuzda teşekkür
etmek istiyorum.
Arkadaşlarımızın da belirttiği gibi, kamu deneticiliği olarak huzurunuza
getirdiğimiz, bazı ülkelerde "halkın avukatlığı" ya da son ifadelerle
"ombudsman" olarak bilinen bu müessese, aslında, tarihî dayanakları
olan ve bizim kendi kültürümüz açısından da yabancısı olmadığımız bir kurum.
Bir taraftan tarihî dayanağı var; ama, Batı uygulamalarına baktığımızda da,
aynı zamanda çağdaş bir kurum. Dolayısıyla, çağdaş bir kurum olması hasebiyle
de, uygulamaya konulduğu ülkelerde uluslararası hukukta dayanağı olan, yeri
olan, mevzuatı olan bir kurum.
Arkadaşlarımızın da ifade ettiği gibi, aslında, böyle bir kurumun
toplumumuza, toplum hayatımıza kazandırılmasında bir gecikme olmuştur; ama,
gecikme olsa dahi, bugün huzurunuza getirilmiş olması önemli bir olaydır.
Gerçekten de, Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında da, idare
ile vatandaş ilişkilerinde meydana gelen birkısım şikâyetleri etkin ve hızlı
bir şekilde çözüme kavuşturma noktasında yeni önerilere, yeni kurumlara ihtiyaç
olduğu ve bunun kurulması gerektiği bu kalkınma planlarında da ifade
edilmiştir. Şimdi, Dokuzuncu Beş Yıllık Kalkınma Planı dönemine girdiğimize
göre, demek ki, en azından Türkiye'nin geriye dönük on yıllık süresi içerisinde
de böyle bir kurum kurulabilirdi; ama, bugüne kısmet olmuştur. Dolayısıyla,
biz, bugün, burada, kalkınma planlarının ilkeleri arasında, önerileri arasında
bulunan bir düzenlemeyi huzurunuza getirmiş bulunuyoruz.
Tabiatıyla, yeni bir kurum kurmanın getirdiği zorluklar vardır,
karşılaşacağı problemleri tümüyle önceden öngörebilmekte de zaman zaman
zorluklar bulunabilmektedir. Ancak, tasarı hazırlanmazdan evvel, bununla
ilgili, çok değişik seminerler, toplantılar yapılmıştır; bu kurumu uygulayan
Batılı ülkelerden uzmanlar getirtilmiştir. İnsan Hakları Komisyonu
-Meclisimizin- bu toplantılara ev sahipliği yapmıştır. Hem İstanbul'da hem
Nevşehir'de, çok yönlü, konular tartışıldı. Ondan sonra, Bakanlığımızda, konuya
ilgisi olan, bilgisi olan kişiler de davet edilmek suretiyle, uzun bir hazırlık
döneminin sonunda, Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edildi. Burada da hem
Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda hem Plan Bütçe Komisyonunda enine boyuna
tartışıldı; dolayısıyla, bugünkü şekle geldi.
Böyle bir kuruma ihtiyaç var mı; evet, ihtiyaç var. İhtiyaç var; çünkü,
Yedinci, Sekizinci Beş Yıllık Planda da bu konu tartışılmış.
İkincisi, Türkiye Cumhuriyeti Devleti bir hukuk devletidir. Şüphesiz,
idarenin eylem ve işlemleri yargı denetimine tabidir; ancak, herkesin bildiği,
ifade ettiği, kabul ettiği gibi, yargının işleyişi zaman almaktadır ve
masraflıdır. Vatandaşın ise, ihtilafın kısa yoldan çözümünü istemek gibi de bir
hakkı, bir özlemi de bulunmaktadır. Bunu karşılayabilmek adına, kamu
denetçiliği olarak ifade edilen böyle bir kurum, belki birçok ihtilafın
mahkemelere intikal etmezden evvel çözümüne katkı sağlayabilecektir.
İkincisi, bütün dünya da, yargı yoluyla ihtilafları çözmek yerine,
alternatif uyuşmazlık çözümleri üzerinde, bugün, başta Avrupa Birliği, Avrupa
Konseyi olmak üzere, ciddî bir çaba sarf etmekte, bununla ilgili sayısız
toplantılar yapmaktadır. Oradaki dava sayısı bizimle kıyas kabul etmeyecek
derecede az. Halbuki, milyonlarca -her yıl- davanın yargı önüne geldiğini
hesaba katarsak, demek ki, bizim de, yargı yolu dışında, ihtilafların çözümü
için alternatif uyuşmazlık çözümleri üretmemiz ve bu türlü kurumları
toplumumuza kazandırmamız gerekmektedir.
Biz, bu çözümlerin bir kısmını, uzlaşma müessesi olarak, Ceza Muhakemesi
Yasasında düzenlemeye çalıştık. Önümüzdeki günlerde Türkiye Büyük Millet
Meclisine sevk edeceğimiz hukuk muhakemeleri yasasıyla ilgili olarak da,
nizasız kaza ve benzer çözümleri orada da getirmeye çalışıyoruz; ama, bütün
bunların yetmediğini de düşünerek, çağdaş bir kurum ve tarihî geçmişi olan kamu
deneticiliği, ombudsmanlık, kamu hakemliği veya halkın avukatlığı -ne dersek
diyelim; halk nasıl algılayacak, esas olan odur isminden ziyade- böyle bir
müesseseyi de bir alternatif uyuşmazlık çözümü olarak değerlendirmekte bir
mahzur yoktur.
Ancak, şunu hemen ifade etmek isterim: Bu kurum yargının alternatifi
değildir. Bunun altını çiziyorum. Çünkü, bunu böyle kabul etmediğimiz takdirde,
o zaman bazı hukukî sorunlar gündeme gelebilir. Hiçbir şekilde, bu, yargının
alternatifi değil; bunu böyle anlamamak gerekir. Böyle olmadığı içindir ki,
Anayasaya, bugünkü şartlar altında, aykırılık da söz konusu olmayacaktır;
çünkü, bu kurum karar vermeyecek, sadece, idarenin işleyişiyle ilgili
incelemeler yapacak ve bunun neticesinde önerilerde bulunacaktır. Ve ayrıca,
madde düzenlemelerinde de görülebileceği gibi, yargı organlarında görülmekte
olan veya yargı organlarında karara bağlanmış uyuşmazlıklar bu Kurumun inceleme
alanı içerisinde değildir. Bundan dolayı da yargının alternatifi değil. Eğer,
kişi kendi iradesiyle sorununu yargının önüne götürdüyse, hem yargıya hem
buraya müracaat etmek, oradan ayrı bir karar buradan ayrı bir karar söz konusu
olamaz. Dolayısıyla, biri diğerinin alternatifi değil.
Yargı kararları, eski tabiriyle "lazımül icra" kararlarıdır,
uyulması gerekli kararlardır ve zorunludur Anayasaya göre. Halbuki, burada
öneriler söz konusudur, tavsiyeler söz konusudur. İdare buna uyup uymamakta,
hiç şüphesiz, hukuken bir rahatlık içerisinde olmakla birlikte, kamuoyu baskısı
ve başkaca yöntemlerle, idare, kurumun işleyişinden iyi neticeler gördükçe…
İnşallah, bu Kurumda görev yapacakları ne kadar isabetli seçebilirsek,
seçtiğimiz başdenetici ve deneticilerin kişiliğiyle birlikte, kişisel ağırlığı,
popülaritesi ve saygınlığına paralel olarak da ihtilafların bir kısmını bu
şekilde çözme imkânı olacaktır.
Bu nedenle, Anayasaya aykırılık durumu söz konusu değil. Arkadaşlarımız,
bunu, bilvesile ifade etmeye çalıştılar. Belki, anayasal dayanağını ileride
bulma imkânımız da olabilecektir. Gerçekten, önümüzde fırsat ve imkân olursa,
belki, bu işleyişleri de görüp, karşılaştığımız sorunları da yeni baştan bir
değerlendirdikten sonra, belli bir süre sonra bu yasayı tekrar gündeme
getirebiliriz, bu eksiklikleri giderebiliriz. Ümit ediyorum ki, Meclisimiz bir
anayasa değişikliği sırasında bunu da bir anayasal dayanağa kavuşturmuş olur.
Bu Kurumun kurulmasının bir başka avantajı da şudur: Hiç şüphesiz,
çağdaş devletin işlemleri şeffaf olmak mecburiyetindedir. Devletin güven tesis
etmesi, vatandaşın devletine ve idareye güveninin sağlanması açısından, yaptığı
işlemlerin halkın önünde, şeffaf, açık ve saydam bir şekilde yapılması
gerekmektedir.
İşte, bunu temin etmenin araçlarından bir tanesi de, böyle bir kurumun
kurulmuş olmasıdır, böyle bir maksadı da bu temin edebilecektir.
Şüphesiz, bu Kurumun urulmasıyla beraber, başkaca yasaların da çıkması
gerekmektedir. Yine, söz alan arkadaşlarımızın ifade ettiği gibi, ticarî sır ve
devlet sırrıyla ilgili düzenlemelerin de bunun akabinde yapılması, bu Kurumun
kurulmasından beklenen faydanın sağlanabilmesi, azamî ölçüde sağlanabilmesi
açısından önem arz ediyor. Biz, Bakanlık olarak, hem ticarî sırla ilgili hem de
devlet sırrıyla ilgili yasa tasarılarını hazırladık, Başbakanlığa gönderdik.
Orada da son bir değerlendirilmesi yapıldıktan sonra, bunun akabinde onların da
Türkiye Büyük Millet Meclisine sevk edilmesi gerekmektedir.
Bu nedenle, bu düzenlemelerin de yapılmasıyla birlikte, ümit ediyorum
ki, Kamu Deneticiliği Kurumu, toplum hayatımızda, devlet hayatımızda önemli bir
boşluğu dolduracak; birkısım vatandaşlarımızın, gerek idarenin hukuka ve
hakkaniyete uygun olmayan tasarrufları gerekse idarenin tutum ve davranışları,
sadece eylem ve işlemleri değil, idarenin, hukuka ve hakkaniyete uygun olmayan
tutum ve davranışlarıyla ilgili de başvurabileceği bir merci ve hakkını elde
etmede başvurabileceği bir alternatif kurum, yeni bir kurum toplumumuzun hizmetine
sunulmuş olabilecektir.
İnanıyoruz ki, bu tasarı, aynı zamanda, devlet-millet kaynaşması
açısından da sayısız faydalar sağlayacaktır; ama, şunu komisyonda da ifade
etmeye çalıştım: Esas olan, metinlerin düzenlenmesi, metinlerdeki mükemmeliyet
değildir, burada görev yapacak başdenetici ve deneticilerin, her türlü siyasî
düşüncelerin üstünde, herkese saygı telkin eden, güven telkin eden kişiler
olmasındadır. Eğer o kişileri birlikte bulur, birlikte seçebilir, birlikte
böyle bir kurumda görev alır hale getirebilirsek, yazılı olanların ötesinde de,
topluma önemli faydalar sağlayabilecektir. Eğer buradaki düzenlemeler çok
mükemmel olsa, ama, seçim yanlış yapılırsa, isabetsiz yapılabilirse, o
takdirde, başka bir problem karşımıza çıkar. Bu hususu da bu vesileyle tekrar
ifade etmek istiyorum.
Bu tasarının oylarınızla, inşallah, yasalaşması halinde, toplumumuzda
önemli bir boşluğu dolduracağı inancıyla, katkılarınızdan ve oylarınızdan
dolayı şimdiden teşekkür ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Bakanım, teşekkür ediyorum.
Şahsı adına Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan; buyurun Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum; bu kanun tasarısının, milletimize ve
memleketimize hayırlara vesile olmasını temenni ediyorum.
Çok önemli bir boşluğu dolduracağına inandığım bir kanun tasarısıdır.
Dünyanın bütün gelişmiş ülkelerinde benzer uygulamalar yapılmaktadır.
Türkiye'de de böyle bir uygulamaya geçilmesinin son derece sağlıklı olacağı
inancındayım; ancak, burada hemen şunu belirtmek lazım: Bu müessese yürürlüğe
girince, Türkiye'deki birçok meselenin kısa sürede halledileceğini düşünmemizin
de yanlış olduğu inancındayım. Çünkü, uyulması zorunlu olan mahkeme kararlarına
bile Türkiye'de uyulmadığını göz önüne alacak olursak, sadece bir tavsiye ve
öneri niteliğinde olan bu kurum kararlarının pratikte ne kadar faydalı
olacağını da sizlerin takdirine bırakıyorum.
Ben, bugünkü konuşmamda tasarının tamamen teknik detaylarına,
ayrıntılarına girmek istiyorum. 6 ncı maddede başdenetçi vekilinin, başdenetçi
tarafından seçileceği söylenmektedir. Bizim hukuk sistemimizde kurul halinde
çalışanlar, kurul halinde karar verenlerin başkan ve başkanvekilleri, o kurulun
üyelerinin oylarıyla seçilir. Bizim hukukumuzdaki temel usul ve kural budur;
ama, bu tasarıda, bu maddede başdenetçi vekilinin bizzat başdenetçi tarafından
seçilmiş olmasının doğru olmadığı inancındayım. Bir kurul varsa, o kurul
üyelerinin, başdenetçi vekilini kendi üyeleri arasından ve oylarıyla seçmesinin
doğru olduğu kanaatindeyim.
Şimdi, yine bu tasarıda, en fazla 10 denetçinin seçileceği söyleniyor.
Değerli milletvekilleri, kanunlarda böyle şey olmaz. Bakınız Anayasamıza, diğer
bütün kanunlarımıza bakın, bu tür yerlerde sayılar sabittir; Anayasa
Mahkemesine, Danıştaya, Askerî Yargıtaya, Sayıştaya… Hepsinde ve diğer
kurullarda sayılar belirlidir. Kaç kişinin orada görev yapacağı kanunla
belirlenmiştir. Şimdi, burada en fazla 10 denetçi… Ya, böyle bir şey olmaz
değerli milletvekilleri! Kanunun içerisinde sayıyı Türkiye Büyük Millet
Meclisinin belirlemesi… Kaç olacak; en fazla 10! Sonra da diyoruz ki, biraz
sonra maddede, beşte 3 çoğunluğuyla karar alır. 4 kişi olursa ne yapacaksınız?!
3 kişi olursa ne olacak?! Onun için, bu rakamın mutlaka burada sabit bir sayı
olarak ele alınması ve kanunun içerisine bu şekilde yerleştirilmesi
gerekmektedir ve başdenetçinin 50 yaşında, 50 yaşını doldurmuş, denetçilerin de
40 yaşını doldurmuş olması…
Değerli milletvekilleri, biz, Türkiye'de, Cumhurbaşkanı olma yaşını 40
diyoruz. 40 yaşında olan ve diğer şartları taşıyanlar Cumhurbaşkanı
olabiliyorlar. 30 yaşında milletvekili olur diyoruz. Milletvekillerinin
oylarıyla seçilecek olan başdenetçi ve denetçilerle ilgili burada yaş
sınırlaması getiriyoruz; 50 yaş. Niye 50 yaş? Yani, niçin 50 yaş olsun?
Cumhurbaşkanı seçilmek için 40 yaş olacak, başdenetçi seçilmek için 50 yaş
olacak; bunu anlamak mümkün değil. Denetçi için niye 40 yaş?! Onun için,
değerli milletvekilleri, lütfen, bu yaş sınırlamalarıyla ilgili olarak da,
mutlaka, bu yaş sınırlarının aşağıya doğru çekilmesi gerektiği inancındayım.
Ve yine, 11 inci maddede, Türkiye Büyük Millet Meclisi üye tamsayısının
en az 1/10'u tarafından aday gösterilebilecek. Kaç aday gösterileceği belli
değil. Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin 1/10'u, yani, 55 milletvekili
bir araya gelecek, kaç aday gösterebilecek; 50 tane mi aday gösterecek, 100
tane mi aday gösterecek? Yani, bu sayının da, mutlaka, bir sabit rakam haline
getirilmesi gerektiği inancındayım.
Seçimin doksan gün içerisinde sonuçlandırılacağı… Şimdi, biz, Türkiye'de
işlerin çok ağır gittiğini söylüyoruz, işlerin sürüncemede bırakıldığını
söylüyoruz ve o nedenle -gerekçede de var- yargının katı işleyiş kurallarına
bağlı oluşu ve zaman alıcı işlemesi karşısında böyle bir tasarı getirdiğimizi
söylüyoruz; ancak, bunların seçilmesini de doksan gün içerisinde… Yani, burada
bir başdenetçi seçeceğiz, denetçi seçeceğiz, bunun süresini de doksan gün,
yani, üç ay içerisinde -azamî süresi de budur- seksendokuzuncu gün de
seçebilirsiniz. Yani, hem diyoruz ki, yargı, katı işliyor, zaman alması
nedeniyle, onun için, böyle bir sistem getirilmesi lazımdır. Biz, bu sistemi
getirirken, üyelerin seçimiyle ilgili olarak da doksan gün içerisinde, üç ay
içerisinde… Bunun da yanlış olduğu inancındayım.
Yine, 14 üncü maddede, herhangi bir nedenle bu görevini bitiren, istifa,
ölüm ve görevden uzaklaştırma gibi sebeplerle görevden ayrılan denetçi ve
başdenetçinin yerine seçilenlerin de süresinin beş yıl olacağı...
Bakınız, bizim hukuk sistemimizde, bu tür bir ayrılma, bir boşalma
olduğunda, yeni seçilen kişi, eksik kalan süreyi tamamlar. Bizim hukuk
sistemimizin en temel özelliklerinden biri de budur. O nedenle, böyle
boşalmalarda, sık sık, Türkiye Büyük Millet Meclisini bu şekilde meşgul
etmenin, seçimle uğraştırmanın da haklı olduğunu zannetmiyorum, düşünmüyorum. O
nedenle, toplu olarak seçim yapılmasının daha sağlıklı olduğu ve herhangi bir
sebeple boşalma olması halinde, sürenin eksik kalan kısmının yeni üye tarafından tamamlanmasının daha doğru olduğu
inancındayım.
Şimdi, 15 inci maddede, seçilmeye engel bir suçtan dolayı görevin sona
erdirilmesi meselesi söz konusu. Kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulun
bilgisine sunulmasıyla görevin sona ereceği söyleniyor. Bizim yine hukuk
sistemimizdeki usul, göreve başlamayla görevin sona ermesinin aynı esaslar
içerisinde olması lazım gelir. Sadece Genel Kurulun bilgisine sunulmasının
yetmeyeceği ve Genel Kurulun bu konuda karar alması lazım geldiğini
düşünüyorum; çünkü, bizim hukuk sistemimizin temel özelliklerinden birisi de
budur. Nasıl, bir makama, mevkie getirilmişse, aynı usulle görevinin sona
erdirilmesi gerektiğini düşünüyorum.
Ve yine 17 nci maddede, idarî işlemlerde, tebliğ tarihinden itibaren ve
bunu öğrenme tarihinden itibaren doksan gün içerisinde başvurunun yapılması
gerektiği... Yine bizim hukuk sistemimizde, belirli bir süre sonunda,
müracaatın önüne bir engel getirilmesi şeklinde bir uygulama vardır; yani,
artık o olayın üzerinden belli bir süre geçtikten sonra, o konuyla ilgili
müracaatın yapılamaması esastır; yani, siz, ilanihaye böyle bir yetkiyi bu
şekilde açık bırakırsanız, yirmi yıl sonra, otuz yıl sonra da, bu konuların
tekrar gündeme getirilmesi söz konusu olabilir.
Ve yine 14 üncü maddede -bu da çok enteresandır- iki dönem görev
yapılması meselesi kanun tasarısında yer almaktadır. Bizim Meclisimizde, bu
dönemde bir özellik var; buraya hangi kanun gelirse, eğer bir seçimle gelme
meselesi varsa, mutlaka, bir dönemle sınırlıyoruz değerli arkadaşlarım. Şimdi,
milletvekilliğinde herhangi bir sınırlama yok; ama, esnaf odalarında, sanayi
odalarında, tarımda, işte burada da, iki dönemle sınırlıyoruz. Ya başarılı
görev yapıyorsa, bu görevi bihakkın yerine getiriyorsa, niçin bunun önüne bir
engel koyalım?! Eğer seçecekse, yine Meclis seçecek. Meclis de, zaten beşer
yıllık dönemler olduğu için yeni Meclis olacak, üye dağılımları değişmiş
olacak. O nedenle, müracaat etsin, seçecek olan Meclistir. Böyle bir
uygulamayla bunların önünü kapatmanın yanlış olduğu düşüncesi içerisindeyim.
Ve yine 20 nci maddede, araştırmanın en geç altı ay içerisinde
bitirileceği söyleniyor. Bunları daha öne çekmemiz lazım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, buyurun, konuşmanızı tamamlayın; 1 dakikalık ek
süre…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, 1-2 dakika istirham
edeceğim; hep teknik konuları
söylüyorum.
BAŞKAN - Efendim, söyleyebilirsiniz de, ben, bu hususta, adaletli bir
uygulama yapıyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır, şimdi, temel kanun olduğu için başka
söz hakkımız da yok. Gördünüz yani, çok teknik…
BAŞKAN - Bütün arkadaşlarımız için geçerli, sizin için de geçerli.
Lütfen, sürenizde konuşmanızı tamamlayınız.
Buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, altı ay içerisinde sonuçlandırılması
meselesinin de mutlaka öne çekilmesi gerektiği inancındayım.
22 nci maddede "komisyon raporu Genel Kurulda görüşülür..."
Netice yok, öyle açık bırakmışız. Genel Kurulda görüştük; ne yapacağız
raporları? Bu konuyla ilgili açık bir hüküm yok. Genel kurulda görüşüldü;
sonra?.. Mutlaka, bu konunun da bir açıklığa kavuşturulması lazım.
"Altı ay içerisinde sonuçlandırır" deniliyor, ancak, hemen
akabinde "Kurumun inceleme ve
araştırmasının başvuru tarihinden itibaren altı ay içinde sonuçlandırılamaması
halinde" diye bir başka fıkra getirmişiz; yani, bir öncekinde "altı
ay içinde sonuçlandırır" kesin hüküm; arkasından bir hüküm daha
getiriyoruz ki "sonuçlandırılamaması halinde…" Açık kapı
bırakıyorsunuz yani. Önde "altı ay içerisinde sonuçlandırır",
arkasında "altı ay içinde sonuçlandırılamaması halinde" diye bir
açık…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, teşekkür ediyorum konuşmanız için; sağ olun
efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, gruplar adına ve şahsı
adına konuşmalar tamamlanmıştır.
15 dakika süreyle soru-cevap işlemi gerçekleştireceğiz.
Önce sorayım: Sayın Hakkı Ülkü?..
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Buradayım efendim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hakkı Ülkü.
HAKKI ÜLKÜ (İzmir) - Sayın Başkan, aracılığınızla, Sayın Bakana şu
soruyu yöneltmek istiyorum:
Yasa, iyi tabiî; ama, çok yasa yapmak, ülkeyi çok iyi yönetmek demek
değildir. Ombudsman ya da kamu denetçiliği veya benzeri isimler, Türkiye'de 12
Marttan bu yana tartışılmaktadır; yani, otuzbeş yıldır tartışılmaktadır.
Günümüzde de olgunlaşmış ve yasa taslağı olarak önümüze gelmiştir.
İdarenin yürüttüğü kamu hizmetlerinde kalitenin yükseltileceği malum.
İdare ile vatandaşlar arasındaki uyuşmazlıkların bir bölümünün bu yoldan
ortadan kalkacağı malum ya da beklenir. İdarî yargının belki de yükü de
hafifleyecek bu suretle. Hatta, özet olarak şu da denilebilir: İdarede
verimlilik artacak, bu anlamda; ancak, yasa taslağının 10 uncu maddesinde
öylesine bir ayırım yapılmış ki, bunun düzeltilmesine ihtiyaç var gibi geliyor.
Sayın Bakan ne der, bilmiyorum. Yani, deniliyor ki orada: "Hukuk, siyasal
bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme fakültesi ya da
denkliği kabul edilmiş olan okullardan mezun olanlar ancak başdenetçi ve
denetçiliğe seçilirler." Bunun doğru olmadığını ve düzeltilmesi
gerektiğini düşünüyorum; siz ne dersiniz diye soruyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Ülkü.
Sayın Akyüz, buyurun.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Yine, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 10 uncu maddesinin (c)
bendinde, arkadaşımızın söylediği gibi, dört yıllık eğitim veren, hukuk,
siyasal bilgiler, iktisadî ve idarî bilimler, iktisat ve işletme
fakültelerinden veya bunların muadili olan yabancı fakültelerden mezun olanlar
ombudsman olabilirler veya ombudsman yardımcısı olabilirler.
Şimdi, milletvekilliği yapmış olanlar, bakanlık yapmış olanlar,
başbakanlık yapmış olanlar, cumhurbaşkanlığı yapmış olanlar, bu görevleri sona
erdikten sonra ombudsman olamazlar mı?
Şimdi, Meclisin yüzde 10'uyla sınırlı olmak üzere, önerildiği takdirde,
bir kişi başdenetçi veya denetçi olabiliyor. Meclisin bu öneriyi yapan yüzde
10'unun hiçbirisi hukuk fakültesi mezunu olmayabilir, iktisat fakültesi mezunu
olmayabilir.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Onu
kaldırıyoruz.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Diş hekimi olmayabilir.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Diş hekimine zaten bu hak verilmiyor yasada;
yani, biraz da itirazım onadır da, işi geniş tutmak istiyorum.
Şimdi, bu yasada gösterilen özellikleri taşımayan Meclisin onda 1'i
ombudsman önerebiliyor; ama, halk adına görev yapan milletvekilleri, bakanlar,
Türkiye Cumhuriyeti adına imza atan başbakan, Türkiye Cumhuriyetini temsil eden
cumhurbaşkanı bu görevleri sona erdikten sonra ombudsman olamıyorlar; neden?
Yoksa, oluyorlar da, ben mi kanunun bir yerinde bunu bulamadım?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Durumları
müsaitse oluyorlar.
BAŞKAN - Sayın Baştopçu, bekleyelim.
HALİL AKYÜZ (İstanbul) - Okulları müsait olmayan cumhurbaşkanı oluyor
da, ombudsman niye olamıyor?! Yani, burada bir başka şey var. Sayın Bakan biliyorsa,
bunu söylesin; yoksa, bu, ilave edilmeli buraya.
Çok teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akyüz.
Sayın Bakanım, buyurun efendim; cevap verecek misiniz?
KÜLTÜR VE TURİZM BAKANI ATİLLA KOÇ (Aydın) - Sayın milletvekilleri, bu
tatbikat, Avrupa'daki genel uygulamaya uyularak yapılmıştır. Bir kanun teklifi,
daha doğrusu, değişiklik teklifi yapılarak düzeltilebilir. Takdir Meclisindir;
ama, Avrupa'da böyle yapıyorlar.
Benim için herhangi bir problem söz konusu değil; ben, siyasal bilgiler
fakültesini… (Gülüşmeler)
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bakanım.
Sayın Baştopçu, sizin için de problem yok galiba, bitirdiğiniz mektep
itibariyle.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Teknikler
olamıyor Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Akyüz için var.
Saygıdeğer arkadaşlarım, Meclis Genel Kurulu bu hususta bir önerge
verir, değiştirir; o ayrı bir konu.
Tasarının tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısı istiyorum.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Karar yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını arayacağım.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 18.06
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 18.17
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci
Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon yerinde, Hükümet yerinde.
Tasarının maddelerine geçilmesinin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, oylamayı tekrarlayacağım ve karar yetersayısını
arayacağım.
Tasarının maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Tasarının maddelerine geçilmesi kabul edilmiştir; karar
yetersayısı vardır.
Sayın milletvekilleri, şimdi, birinci bölümün görüşmelerine başlıyoruz.
Birinci bölüm 1 ilâ 23 üncü maddeleri kapsamaktadır.
Birinci bölüm üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına İstanbul
Milletvekili Algan Hacaloğlu; şahısları adına, Ahmet İnal, Ertuğrul Yalçınbayır
ve Algan Hacaloğlu'nun söz talepleri vardır.
Üç milletvekilimiz aynı anda söz talebinde bulunmuştur. Onun için, onlar
arasında kura çekeceğiz.
Ben, belki eksik söyledim; Ahmet İnal, Ali Osman Sali ve Ertuğrul
Yalçınbayır aynı anda vermişler, Algan Hacaloğlu daha sonra vermiş.
Dolayısıyla, ilk konuşmacı, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Algan
Hacaloğlu.
Buyurun Sayın Hacaloğlu. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Öncelikle bir tespit yapmak istiyorum. Avrupa Birliği üyelik sürecinde,
bazı, demokratikleşmeye yönelik yasalar kabul etmekteyiz; ancak, şu tespitimi
açıkyüreklilikle ifade ediyorum: Siz getirmekte olduğunuz demokratikleşmeye
yönelik tasarıları ciddiye almıyorsunuz. Bu tasarıları, ne getirip ne
götüreceğini, demokrasimiz için, özünde, temelinde çok önemli olan tasarıları,
maalesef, yeterince, gereğince hazırlık yapmadan…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, duyamıyoruz konuşmaları; Meclisin
haline bakın.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Pazar yerine döndü burası.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Pazar yerini geçti.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) -…yeterince olgunlaşmamış tasarılar olarak
komisyonlara ve Meclise sunmaktasınız. Bu tasarı da bunlardan biridir. On
yıllık geçen bir süreden ve sizin üç yıllık iktidarınız sonrasında getirilmiş
olan tasarı, gerek AB Uyum Komisyonunda gerekse görüşüldüğü Plan ve Bütçe
Komisyonunda ciddî değişikliklere uğramıştır. Buna rağmen, tasarı, bu şekliyle
de eksiktir.
Değerli arkadaşlarım, taraf olduğumuz Avrupa İnsan Hakları Sözleşmesi ve
Yeni Bir Avrupa İçin Paris Şartı, çağdaş demokratik bir devletin oluşumunun
temel öğelerini, çoğulculuk, insan hakları ve hukukun üstünlüğü ilkelerini
özümleyen, içeren, kucaklayan hukuk devleti çerçevesi içinde yapılanmayı
öngörmüş bulunmaktadır. Buna rağmen, özellikle devlette çağdaş, saydam, etkin
bir yapının oluşturulamamış olması, demokrasi kültürünün yeterince toplumumuza
mal edilememiş olması ve insan hak ve özgürlüklerine yönelik duyarlılıkların
yeterince yaygınlaştırılmamış olması, demokrasimizin temel sorunları olarak
gözükmektedir.
Özünde, bireyin devletle olan ilişkilerinde, bireyin taleplerine yönelik
devletin hak ve hukuk alanında eksiklik göstermesi, bireyin temel hak ve
özgürlüklerini bir anlamda ihlal etmesi ve bu süreçte oluşan mağduriyetlerin
normal hukuk yargı alanı dışında uzlaşmayla veya diğer yöntemlerle çözüme
bağlanması sürecini öngören kamu denetçiliği sistemi, Türkiye'nin ihtiyacı olan
bir kurumdur, bunu kabul ediyoruz; ancak, şunu bilmemiz gerekiyor ki, Türkiye,
çok yaygın olarak insan haklarının ihlal edildiği bir ülkedir. Ben, geçenlerde
bir konuşmamda da ifade ettim; Avrupa İnsan Hakları Mahkemesinin gündeminde
olan, 2005 yılında verilmiş olan kararlar arasında, yaşam hakkı üzerinde
verilmiş olan kararların yüzde 80'i Türkiye'yle ilgilidir. İşkence ve kötü
muameleye ilişkin verilmiş olan kararların, keza, yüzde 53'ü Türkiye'yle
ilgilidir. Özgürlüklerin kısıtlanması konusundaki kararların yüzde 22'si
Türkiye'yle ilgilidir. Keza, örgütlenme hakkının ihlaliyle ilgili kararların
yüzde 58'i, yine Türkiye'yle ilgilidir.
Evet, ne yazık ki, ülkemizde, bunun, bu kırık karnenin eşliğinde, yargı
bağımsızlığı baskı altındadır. Bunun en son örneğini Van Üniversitesi olayında
yaşadık. Bürokrasi etkin değildir. Parlamento çatısı altında temiz siyaset ve
etik kuralların yaşama geçirilmemiş olması, bürokrasiyi olumsuz olarak
etkilemektedir. Dürüst yönetim ilkesi yaşama geçirilememektedir. Yolsuzlukların
önü alınamamakta, Ali Dibo olayları giderek tüm ülkeye yaygınlaşmaktadır.
Devlette partizan kadrolaşma, devlet kadrolarının rasgele doldurulması, devlet
hizmetlerini aksatmakta, vatandaşı mağdur etmektedir.
Bütün bunlara karşın, ülkemizde, ne yazık ki, yargı yavaş işlemektedir.
Bakınız, geçenlerde, ATO'nun yapmış olduğu ve sonuç itibariyle gizli af yaşamı
raporu olarak yayınlanan raporun içeriğinde, 1995 ve 2004 yılları arasında ülke
genelinde kapanan dosya sayısı, yıllık ortalama 480 000'e ulaşmıştır. 2004
yılında sadece, 546 000 dosya zamanaşımı nedeniyle rafa kaldırılmıştır; yani,
bir anlamda, belirli, yargıda adaletin tecellisi süreci aksamıştır.
Dolayısıyla, etkin bir, bir adıyla ombudsman, yani Kamu Denetçisi Kurumunun
kurulması, yargının bu ağır yükünde bir nebze azalma ve yargının etkinliğinde
bir iyileşme sağlayabilir diye düşünmekteyiz.
Ve maalesef, bugün, şu söylenir haldedir: Bilinçli olarak, şu veya bu
müdahalelerle, yargı uzatılıyor ve zamanaşımı denilen sinsi ve gizli affın
pençesinde Türkiye kıvranıyor. Zamanım olmadığı için, bu konuya daha fazla
girmek istemiyorum; fakat, özü itibariyle, devletin varlık nedeni, özünde,
yurttaşların hakkını, hukukunu, esenliğini, güvenliğini korumaktır. Bu
bağlamda, kamusal hizmetlerin sunumunda adalet, kamu hizmetlerinden
yararlanmada eşitlik, temel evrensel kurallardır.
Değerli arkadaşlarım, bugün, Türkiye'de, Anayasamızın 57 nci maddesi
çerçevesi içinde korunan konut hakkı, birçok bölümleriyle ihlal edilmektedir.
Bir örnek vermek istiyorum: Maltepe-Başıbüyük'te, kentsel dönüşüm uygulaması
içinde, binlerce yurttaşımız, TOKİ ile Hükümetin çok yakın müteahhidi arasında
yapmış bulunduğu anlaşma içinde uygulamaya konulan projede İstanbul Büyükşehir
Belediyesine öngörülen yaptırım, birkaç ay içinde o bölgenin boşaltılmasıdır ve
orada oturan binlerce insanın, kendilerine yeni bir barınma olanağı sağlanmadan
oraları terk etmeleridir. Bunlar içinde, Başbakanı evinde misafir etmiş kişiler
var. Gelip yakındılar, yaptığımız bir toplantıda. "Bir daha bizim yüzümüze
nasıl bakacaksın" dediler; ama, bu konudaki uygulama hakkında, o ortada
olan sözleşme hakkında, ne yazık ki, o evlerinden edilen, gecekondularda oturan
yurttaşlarımızın hiçbirisinin bilgisinin olmadığını orada yaptığımız bir
toplantıda gördük. Böylesine yaygın bir şekilde konut hakkının ihlal edildiği
bir ortamda, siz, ombudsman kurumunu kursanız ne olur, kurmasanız ne olur
değerli arkadaşlarım!
Keza, bazı bölgelerde ve Şile'de, orman köylerinde, yörede yaşayan orman
köylülerimiz bilgilendirilmeden, bu konuda herhangi bir yön gösterilmeden makta
kesimi yasaklanmıştır ve birdenbire, bu bölgede yaşayan insanlarımız ciddî bir
sıkıntıyla, iki aylık süre sonrasında, yeni bir… Şile'ye gidin, Şile'deki orman
köylüleriyle konuşun değerli arkadaşlarım.
Keza, kamulaştırma, Anayasanın 46 ncı maddesinde öngörülmüş olan
kamulaştırma, yani kamu yararının öngörüldüğü yerlerde, bedeli peşin ödenmek
kaydıyla yapılması öngörülen kamulaştırmada, kamulaştırma bedellerinin uzun süreler
ödenmediğini bilmekteyiz.
Keza, kamu hizmetlerine girme hakkı; yani Anayasanın 70 inci maddesinde,
maalesef, kamuya alınan personelin, memurun seçiminde izlenen yöntemlerin çok
ciddî mağduriyetlere yol açmakta olduğunu bilmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, ombudsman kurumu, doğal olarak, yargıya rakip bir
kurum olarak oluşmayacaktır; özellikle, bağımsızlığı, bağımsız bir yapı altında
görev yapması büyük önem taşımaktadır; ama, bunun sağlanabilmesi için,
muhakkak, bu kurumun bir anayasal çerçeve içinde şekillendirilmesi önem
taşımaktadır. Bu nedenle, bu yasa paralelinde, böyle bir anlayışın Anayasaya
yansıtılmasını, bu kurumun işlevlerini etkin olarak götürebilmesinin temel
önceliklerinden biri olarak görmekteyiz.
Değerli arkadaşlarım, birçok nokta var. Bunlar arasında sadece 5
tanesini belirtmek istiyorum.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, ek 1 dakikalık süre içinde konuşmanızı
tamamlar mısınız.
Buyurun efendim.
ALGAN HACALOĞLU (Devamla) - Birçok konuda yasa tasarısında değişiklikler
yapılması gerekiyor. Maalesef, bu yasa tasarısını sunuş şekliniz, getiriş
şekliniz bu maddeleri ayrıntılarıyla tartışma olanağını elimizden almış
bulunuyor. Bu nedenle, esasında, esef ediyorum. Böyle bir yasa tasarısını,
yani, örneğin, bilgilenme hakkını koruması öngörülen ombudsman yasa tasarısı
dahi görüşülürken, bunu böyle temel yasa mantığı diye hiçbir şekilde kendinize
inandıramadığınız bir görüşme takvimine oturtmuş olmanız, esasında, sizin bu
yasayla kurmak istediğiniz yeni düzene, temel hakların bu şekilde aranışı ve
elde edilişine inanmadığınızın bir kanıtıdır.
Benim söyleyeceğim başka şeyler vardı; ama, başka ortamda tekrar
belirtmek kaydıyla…
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Hacaloğlu.
Anavatan Grubu adına Malatya Milletvekili Sayın Süleyman Sarıbaş.
Buyurun Sayın Sarıbaş. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Kamu Denetçiliği Yasa Tasarısı
üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına Birinci Bölüm için söz aldım; hepinizi
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, avukatlığımda başımdan geçen iki olayla başlamak
istiyorum. Vatandaşın su saati bozulmuş. 300 küsur metreküp su yazmış.
Belediyeye, ASKİ'ye müracaat etmiş. ASKİ gelmiş, saatin bozuk olduğunu tespit
etmiş, 700 küsur milyon lira da su parası tahakkuk ettirmiş. Saatin bozuk
raporunu yapanlar kendileri. Peki, ne yapacak? Vatandaşın geçmişten beri
ödediği su, aylık 21-22 metreküp. O ay 200 küsur metreküp; çünkü, saat bozuk;
saat dönmüş ve yazmış. "Bizim yapacağımız bir şey yok, tüketici
mahkemesine dava açacaksın. Saatin bozukluğunu biz tespit ettik, biz sana
raporu da veriyoruz, bizim tahakkuk ettirdiğimiz şeyi iptal ettireceksin."
Böyle bir şey olabilir mi arkadaşlar?! Yani, suyu satan kurum, suyu
dağıtan kurum, o saatin bozuk olduğunu,
vatandaşın da on yıllık süreçte ay itibariyle 21-22 metreküp kullandığını
kendisi tespit ettiğine göre -yönetim kurulu var ASKİ'nin, başka kurulları da
var- kendi kurulunda idarî işlemle düzeltmesi mümkünken, vatandaşa gösterilen
yer mahkemenin kapısı. "Davalar neden çoğalıyor" dediniz de, onun
için anlatıyorum. Bunu bir örnek olarak anlatıyorum.
Bir başka şey vardı. Bir otomobil firması otomobil ithal etmiş. İlk
ithalde 10 000 otomobil ithal etmiş. Ağırlığı 1 160 kilo teknik belgesinde. 1
160 kilo üzerinden otomobiller kara taşıt vergisine tabi olarak satılmış. Bir
altı ay sonra depolar dolu olarak 1 210 kilo üzerinden tahakkuk yapmış Maliye
Bakanlığı ve 10 000 araca -alıcının hiçbir günahı yok, aldığı günü teknik belge
belli, bir tahakkuk yapmış Maliye, o parayı ödemiş- demiş ki: "Size, her
bir araca 1'er milyar lira -o günün parasıyla- ek bir tahakkuk ve ceza!"
Üç beş vatandaş gitmiş dava açmışlar, mahkeme haklı görmüş, demiş ki:
"Araç, depo dolu, teknik belge olmaz, depo boş olarak 1 160 kilodur. 1 160
kilodan da yatmıştır, bu tahakkuk eden ekvergi ve cezası yasaya uygun
değildir." Onlarca karar gelmiş; ama, buna rağmen dava açmayanlara bu
tahakkuk devam ettirilmiş; yani, bir uygulama netleştirilmemiş.
Şimdi, işte, idare kendini niye denetletmiyor? İdare denetlettiriyor
aslında, idarenin denetlenmeyen bir tarafı yok; ancak, bürokraside bir şey var.
Bürokrasi, bürokrat, kendinden tek bir kuruşun hesabı sorulmasın diye
vatandaşı, maalesef, perişan etmekte mahirdir. Hiç bu kurumları falan kurmanıza
gerek yok, sadece bir hüküm koyun, deyin ki: "Dava açılıp devletin davayı
kaybetmesine vesile olan bürokrat o davanın avukatlık ücretlerini ve
masraflarını şahsen ödemekle mükelleftir." Bir madde. Bu kanundan
sağlayacağınız yarardan çok daha fazlasını sağlarsınız. Niye; çünkü, bürokrat
haksız olduğunu biliyor, zaten vatandaşın o işlemini yapmadığı için, direndiği
için, vatandaşın dava açtığında kazanacağını da biliyor; ama, kendine kimse bir
şey sormasın diye vatandaşın mahkeme kapısına gitmesini, dava açmasını,
vatandaşın sürüm sürüm sürünmesini layık görüyor vatandaşa. Siz deyin ki:
"Dava açtığında vatandaşın avukatlık ücretini, dava masraflarını, aradan
geçen faizi, eğer paraya tahakkuk ediyorsa faizi, uğradığı zararları, bu
davanın açılmasına sebebiyet veren bürokrat şahsen ödemekle mükelleftir."
Bakın bakayım, bürokrat, dava aç diyebiliyor mu. Kendi hukukî yönden hallediyor
mu etmiyor mu.
Değerli arkadaşlar, bu…
(Kürsü üzerindeki su dolu bardak devrildi) Çok özür diliyorum. Bu, hep
oluyor. Nedense?.. Pek heyecanlı da değilim ama… Pek heyecanlı da değilim ama…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İnşallah hayır olur.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Değilim, inan ki değilim. İnşallah cihaza
bir şey vermiyordur Sayın Başkan.
Şimdi, değerli arkadaşlar, elbette, ombudsmanlık sistemi, yani, kamu
denetçiliği sistemi önemli bir kanun tasarı; Avrupa Birliğinde, Avrupa
ülkelerinde uygulanan bir tasarı. Ancak, bu tasarıya baktığımız zaman, yani,
hele bir kuralım, başta bir kuralım, bir bakalım. Yani, Avrupa Birliğine
"ya tamam, kurduk işte…" İşler mi işlemez mi… Hele bir getirelim
diye, günü savmaya yönelik bir tasarı. Çünkü, görülüyor ki, bu tasarıyla hâsıl
olması istenilen amacı devletin 10 000 - 11 000 müfettişiyle hâsıl
edememişsiniz de, 10 tane denetçiyle hâsıl etmeniz mümkün değil. Çünkü, gerek
Dilekçe Komisyonu Başkanlarımız…
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, belki o dökülen su, arada cihaza giderse arıza
verebilirmiş. Eğer konuşma devam edecekse, ara vereyim; yok, birkaç dakika
içinde tamamlayacaksınız, ona göre ara vereyim.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun.
SÜLEYMAN SARIBAŞ (Devamla) - Şimdi, demek istediğim şu: Yani, gelmesinde
fayda var, ama, bu yeterli değil. 11 000 müfettişle yapamadığımız işi 10
kişiyle yapma şansımız yok. Mutlaka çok daha donanımlı şekilde olması ve
yaptırıma bağlamamız lazım. Yani, rapor verecek, rapor sunacak; ama, hiçbir
yaptırımı yok. Bizim bürokratlarımız, biliyorsunuz, yaptırımı olmayan işleri
fazla da önemsemezler; ancak, yaptırıma taalluk eder ise, o zaman, belki
ciddîye alırlar. Ama, bir başlangıç olarak, bence, fayda var diyorum, ama, çok
kısa sürede, bunu, hakiki bir kurum olarak oturtmamızda da fayda var. Hele,
önce bir deneyelim, seçilecek arkadaşların performanslarına da bir bakalım,
uygulamaya bir bakalım, bürokrasinin direncine bir bakalım, ne kadar direnç
gösteriyorlar. Biliyorsunuz, Bilgi Edinme Yasasına da bir hayli direnç
gösterdiler; ama, bir iki yılda yavaş yavaş oturuyor. Bu kurumları böyle böyle
başlatmakta fayda var diyorum. Biz, bu tasarıyı destekliyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Sarıbaş.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, şahsı adına konuşmaları da
bitirmek istemiştik; ama, bir arıza olmaması için, saat 19.15'te toplanmak
üzere, birleşime ara veriyorum.
Kapanma Saati: 18.38
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 19.24
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci
Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, şahsı adına, Batman Milletvekili Ahmet İnal; buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
AHMET İNAL (Batman) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
kanunlaşmak üzere intikal etmiş bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı, birinci bölümü üzerinde görüşlerimi aktarmak üzere söz almış
bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlarım.
Ombudsmanlık kurumunun kısmen tarihçesinden bahsederek, neden gerekli
olduğundan bahsetmek istiyorum. Ombudsman kavramı için literatürde birden çok
tanıma rastlamak mümkündür, ombudsmanlığın çok çeşitli tanımları vardır; hepsini
burada zikretmek mümkün değildir. A.Şeref Gözübüyük'e göre, ombudsman,
yönetimin hukuka uygun hareket etmesini sağlamak amacıyla genel olarak yasama
organı tarafından görevlendirilen ve bağımsız olarak hareket eden, kamu
denetçisi olarak da adlandırılan, alışılmış denetim biçimlerinin yanında yer
alan bir kurumu ifade etmektedir.
Ombudsman kurumunun tarihsel gelişimine bakıldığında, bazı kaynaklar,
ombudsman kurumunun temellerini ararken, Çin'deki Han Hanedanlığı sırasında var
olan Yuan kontrol kurumu, Roma'daki halk tribünleri, 17 nci Yüzyıl Amerikan
kolonilerindeki censors kurumları arasında bir bağlantı kurarlar. Kimi yazarlar
da, Hz. Muhammed'in vefatından sonra ikinci Halife Hz. Ömer'in (634-644) bütün
vatandaşların başvurabileceği, şikâyetlerini bildirebileceği idarî denetim
kurumu olarak kurduğu muhtesib kurumuna işaret ederler. Ancak, kurumu ilham
alan ülkeler, ombudsman örneğini İsveç'te bulmuşlar ve daha gerilere gitmek
gereği duymamışlardır. Bu yüzden ombudsmanlığın tarihi, genellikle 18 inci
Yüzyılın başlarına dayandırılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, kamu yönetiminin, dünyadaki ve
ülkemizdeki değişime ve gelişmelere paralel olarak, yeniden yapılandırılması
ihtiyacı doğmuştur. Kamu hizmetleri yürüten devletin görevinin yeniden
değerlendirilmesi ve halkın idareden kaynaklanan şikâyetlerini asgarîye
indirebilecek bir yönetim anlayışına ihtiyaç duyulmaktadır. Bu ihtiyacı
karşılayacak olan uygulamaya kamu denetçiliği veya kamu ombudsmanlığı
denmektedir.
Aslında, ombudsmanlık kurumu, nitelik olarak bize pek yabancı
sayılmamaktadır. Osmanlıların idare sistemindeki başkadının, yani, kazaskerin
görevi, İstanbul hukukunun, tüm hükümet görevlileri tarafından, insanların
kendi aralarındaki ilişkilerinde ve devletle olan ilişkilerinde uygulanmasını
sağlamaktı. Böylece, başkadı, insanların haklarını, adaletsizliğe ve kamu
görevlilerinin güçlerini kötüye kullanmalarına karşı korumaktaydı.
Yine, aynı şekilde, ombudsmanlık, 1809 yılında İsveç Anayasasına girerek
anayasal bir kurum niteliğine kavuşturulmuştur.
Günümüzde ombudsmanlık sistemi, aralarında Fransa, İngiltere, İtalya,
İspanya, İsrail, Hindistan, Nijerya ve Portekiz'in de bulunduğu 40'ın üstündeki
ülkede uygulanmaktadır.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri…
BAŞKAN - Sayın İnal, birkaç saniye rica edeyim.
Ben, yanlışlıkla, sizin sürenizin 10 dakika olduğunu söyledim; ama,
şahsı adına konuşma süreniz 5 dakika, 1 dakika da ilave edeceğim, 6 dakika.
Haberiniz olsun.
Buyurun.
AHMET İNAL (Devamla) - Peki, ombudsmanlık kurumu neden gereklidir;
ombudsmanlık müessesini gerekli kılan unsurların başında, klasik denetim
yollarının yetersizliği gelmektedir. Her ne kadar, idare, çeşitli şekillerde
denetlemekte ise de, denetim şekillerinden her birinin çeşitli sakınca ve
noksanlıkları bulunmaktadır. Günümüzde, idarenin gücü, geleneksel denetim
yollarının ve vasıtalarının başa çıkamayacağı bir hızla gelişmekte ve
büyümektedir. İdarenin kendi içerisindeki denetimi, hiyerarşik yapı ve
dayanışma duyguları gibi sebeplerle, vatandaş için bir güvence olmaktan
uzaklaşmaktadır. Esasen, idarî denetimin aslî fonksiyonu, birinci planda,
idarenin etkinliği ve verimini artırmaktır. Böylece, kamuya ve onun çıkarlarına
yabancılaşan bu klasik denetim yolu konumundan sapmış, giderek, sadece kendi
kurallarını yürüten ve bu kuralları yürütmesini biricik varlık nedeni sayan
vacibül vücut, yani mevcudun gerekliliği bir noktaya gelmiştir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın İnal, ek 1 dakikalık sürenizi başlatıyorum.
Buyurun, konuşmanızı tamamlayınız.
AHMET İNAL (Devamla) - Bitiriyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ombudsmanın görevi, kamu gücü ile bireyler arasındaki
ilişkiler noktasında şu şekilde sıralanabilmektedir: Kişi hak ve özgürlüklerini
savunmak, yurttaşları yönetime karşı korumak, kötü yönetimden doğan
haksızlıkları önlemek amacıyla yönetimin iyileştirilmesine çalışmak olarak
kendini göstermektedir.
Ombudsman, idarenin eylem ve işlemlerini haklı bulursa, bu defa,
idareyi, şikâyet edenlere karşı savunacaktır.
Sözlerime son verirken, bu yasanın, milletimize, devletimize hayırlara
vesile olacağını umar, saygılar sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın İnal .
Şahsı adına ikinci konuşmacı, Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır.
Sayın Yalçınbayır, buyurun efendim. (Alkışlar)
Süreniz 5 dakika.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
hepinizi saygıyla selamlarım.
İsterdim ki, bu kanun tasarısının görüşülmesi sırasında, burada Avrupa
Birliği Uyum Komisyonu otursun veya Anayasa Komisyonu otursun. Her kanun
tasarısı, parayla illiyeti nedeniyle Plan ve Bütçe Komisyonuna gidiyor. Plan ve
Bütçe Komisyonu yoruldu!
Değerli milletvekilleri, şu anda 840 ıncı yasayı çıkarıyoruz. Bu dönem,
şu an itibariyle, geçen dönemi katladı; geçen dönem 427'ydi, şu anda 840 ıncı
yasa ve Avrupa Birliği çerçevesinde, geçen dönem en önemli anayasal değişiklik,
2001 tarihinde yapılan 33 maddelik değişiklikti. Bu değişikliğin özü, bireyi
etkin hak öznesi kılmaktı. Bireyin bilmesini sağlamaktı.
BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, birkaç saniye rica edeyim; ilave edeceğim
sürenize.
Sayın Baştopçu, Komisyon sıranıza buyurur musunuz efendim.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Bireyi etkin hak öznesi kılmaktı. Nedir
o; halk bilsin. Neyi bilsin halk; halk bilsin ki…
BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, o 1 dakikalık süreyi vereceğim size.
Saygıdeğer grup başkanvekili arkadaşlarım, sizler orada meşgul olunca,
dikkatler hep sizlere yönelik oluyor, konuşmacının da dikkati dağılıyor.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Halk bilsin ki, görsün ki, Meclis nasıl
çalışıyor.
Değerli milletvekilleri, şeffaflığın, saydamlığın gereği, halk sorsun
ki, denetlesin. Kamu kurumuna gittiğinizde, derler; niçin geldiniz; ben bir şey
sormak istiyorum. Neyi soracaksın; canım, benim verdiğim paralarla burası
yönetiliyor, ben, kamulaştırma işlemiyle, plan düzenlemesiyle ilgili soruyu
soracağım. Senin başka işin mi yok, hadi bakalım… Biz avukatlar da bunları
yaşadık. Dediler ki, 2111 sayılı Kanun işler. Halka da bunu dediler. Nedir o;
para basımıyla ilgili kanun. Rüşvet, kurumsallaşan, giderek kurumsallaşan, 2000
yılında Maliye Bakanının dediği tabirle, rüşvet.
Değerli milletvekilleri, şüphesiz ki bu dönem bunların azaltılmasıyla
ilgili önemli projeler uygulandı. Toplumda ihtilaflar az değil. Danıştayda şu
anda 500 000 dava var. 125 000'i Danıştay dava dairelerinde, diğeri bölge idare
mahkemesinde, idare mahkemesinde, vergi mahkemelerinde. Yargıtaydaki davaların
haddi hesabı yok, yerel mahkemeler öyle. Bilgi Edinme Hakkındaki Kanunu
çıkardık. Kimse, bu uygulanamaz derdi; 71 000 sayısını, şu anda 626 000 küsura
çıkardık.
Dilekçe hakkından yararlananları, Etik Kurula başvuranları, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonuna başvuranları birlikte
değerlendirdiğimizde, 2 500 000 kişi var, aktif hakkını kullanan ve hakkını
arayan…
Biz, hak aramayı sonuna kadar tüketmek, bu süreci, şeffaf, katılımcı ve
alınan kararları uygulayıcı olarak düzenlemek durumundayız. Bu yasa buna hizmet
edecektir. Yasa mantığı fevkalade yerindedir, doğrudur. Eksiklik vardır; nedir
o eksiklik; en önemli eksikliktir: Bu kanunun amacı ve kanun gereğince kurulan
kurulun görevi, hukuka uygunluk denetimini yapmaktır. Hukuka uygunluk
denetimini idarî yargı yapıyor zaten. Biz, kamu hizmetlerindeki etkinlik ve
verimliliği, Yedinci ve Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma Planlarında öngördük.
Etkinlik ve verimlilikle ilgili yargı, ne karar verebilecek ki?! Yerindelik
denetimi, bu yasanın çıkarılması gereken en önemli unsurudur. Bu, komisyon
tarafından ihmal edilmiştir; bu, Türkiye'nin vardığı seviye değildir.
Değerli milletvekilleri, buna ilişkin verilmiş önergeler var; lütfen,
hem Bakanlık hem Hükümet, gruplar, lütfen, halkın aktif katılımını dikkate
alın. Halk, daha etkin ve verimli yönetim istiyor. İdarî davaların azaltılması
projesi kapsamında da değerlendirebilirsiniz; 500 000 davayı daha aza
indirtmeyi veya diğer kanunlardan yararlanan 2 500 000 kişinin ihtilafını
azaltmayı düşünebilirsiniz; ama, etkinlik ve verimlilik denetimini, kaynakların
yerinde kullanılıp kullanılmadığıyla ilgili denetimi nasıl yapacaksınız?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, birkaç saniyenizi rica edeyim; ek 1
dakikalık sürenizi vereceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, iki defa konuşması kesildi, 2
dakika olması lazım.
BAŞKAN - Efendim, lütfen… Lütfen Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama, iki sefer konuşması kesildi.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, sabredin efendim. Benim ne diyeceğimi
bilmiyorsun, ne yapacağımı bilmiyorsun; lütfen sabırlı ol, sabırlı ol. Evet;
Sayın Hatibin sözünü iki defa kestim; dolayısıyla, 1 dakikalık süre daha
vereceğim; ama, sen sabretmiyorsun ki bir zaman.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama "1 dakika" dediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Her zaman böyle yaptığının, işte, farkındasın şu anda değil
mi?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama "1 dakika" dediniz Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Evet… Bak, şu anda 2 dakikalık süre var, ekrana bakabilirsin;
teşekkür ederim.
Buyurun Sayın Yalçınbayır.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Değerli milletvekilleri, idare ile
birey arasındaki ilişkileri düzenlemek fevkalade önemli. Bireyin en temel
hakkı, gittiği kamu kurumlarında, kendisine, saygılı ve nazik davranılmasını
isteme hakkıdır, bilgi edinme hakkıdır. Herkes bunu yapmak zorundadır.
Vatandaştan toplanılan paralarla o hizmetler yürütülüyor. Vatandaş bunun
hesabını soracak. Vatandaş bunu denetleyecek. Vatandaşın aktif katılımı mutlaka
sağlanmalıdır. Bilgi Edinme Kanununun uygulanması sırasında çıkarılan
yönetmelikler bu hizmeti sağladı. Şimdi de böylesine bir süreci işletmek
gerekir. Daha katılımcı bir anlayışla bu kanun yapılabilseydi
söyleyebileceğimiz çok şey vardı.
Burada, idarenin sadece eylem ve işlemlerinin denetimi değil, tutum ve
davranışları da önemli. İdarenin, giden vatandaşı azarlaması mümkün değil,
fırça atması mümkün değil. Bu kanun bunları getiriyor. Kim olursa olsun,
bununla ilgili, vatandaşın şikâyet hakkı var. Vatandaşa bunları bizim
duyurmamız lazım. Daha nazik bir devlete, daha saygılı bir devlete, buna
gidişimiz var; bu, döndürülemez. Bu kanunlar bunlara hizmet ediyor.
Arkadaşlar tarihçeyi belirtti. Ben, o tarihçeyle ilgili bir dokümanı
Sayın Başkana sunacağım. Bu dokümanı Başbakana, Dışişleri Bakanına ve Cemil
Çiçek'e de arz ettim. 26 Ekim 1713; bu tarihte, XII. Şarl, Türkiye'de,
Türkiye'deki kazaskerlik müessesesinin, idarenin her türlü eylem ve işlemini,
tutum ve davranışını denetlediğini görerek, İsveç'e, Türkiye'de bulunduğu beş
senelik süreç içinde, 1713'te, İsveç'e bu dokümanı gönderiyor; fetvayı
çıkarıyor, "kararname çıksın" diyor.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın Yalçınbayır.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Bunun, bu kanunun çıkmasından sonra,
önerimiz de, 26 Ekim 2006 tarihinde bununla ilgili bir tanıtım toplantısının
yapılmasını ve -ben şahsen önemli görüyorum- dünyada 100'ün üzerindeki
ombudsmanın, Avrupa Birliği Ombudsmanının katılımıyla 26 Ekim 2013 tarihinde
-çok zaman kalmadı- Türkiye'de bu belgenin 300 üncü yılı nedeniyle tüm
ombudsmanların toplanmaları ve buradan bir mesaj vermeleri; bizim geçmişimiz
şöyleydi: Gururlanma padişahım, senden büyük Allah var… Seçilmiş padişahlar da
bunları dikkate alarak eylem ve işlemlerini ve yönetim tarzlarını ayarlasınlar.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN- Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.
Sayın milletvekilleri, birinci bölüm üzerinde soru-cevap işlemini
gerçekleştireceğiz.
Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, aracılığınızla Sayın Bakana sormak
istiyorum; ama, zannediyorum, Sayın Bakan da bu yasanın gerçek muhatabı değil,
her ne kadar yürütmenin bir ferdiyse de.
Şimdi, bu yasanın… Sayın Yalçınbayır'ın konuşmasını da dinledikten sonra
gördük ki, bir gerçeği kabul etmek gerekir; toplumun bütün kesimleri bu yasadan
neyin amaçlandığını tam olarak bilmiyor. Böyle, aceleye getirilmeden, temel
yasa olarak değil de madde madde görüşülse ve bu görüşmeler sırasında kamuoyu
da bu yasanın getirdikleri, bundan sonra bu hakkı nasıl kullanacakları
konusunda aydınlanmış olsalardı. Hükümet bu konudan neden rahatsızlık duydu;
bunu anlamak istiyorum.
Biraz evvel, birinci bölümde, Adalet Bakanımız, burada "yargı
kararları uyulması zorunlu kararlardır; ancak, bu kamu denetçiliğinin
önerileri, kararları idareyi bağlamıyor." Şimdi, yargı kararlarını
uygulamayan Hükümetin… Örneğin, Balıkesir SEKA'nın iadesi, TÜPRAŞ'ın iadesi,
Galataportun iadesi gibi konularda yargı kararlarını uygulamayan Hükümetin, bu
tür, bir nevi "ombudsman" denilen kamu denetçisinin kararlarını
uygulayacağına nasıl inanacağız, halkı nasıl inandıracağız? Bu konuda açıklama
yapmasını bekliyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.
Sayın Kandoğan...
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Bakanıma sormak istiyorum: 20 nci madde "Kurum, inceleme ve
araştırmasını başvuru tarihinden itibaren en geç altı ay içinde
sonuçlandırır..." Amir bir hüküm 20 nci madde.
Hemen 21 inci maddeye bakıyoruz, 3 üncü fıkrası: "Kurumun, inceleme
ve araştırmasını, başvuru tarihinden itibaren altı ay içerisinde
sonuçlandıramaması halinde… "
Bir madde önce "altı ay içinde sonuçlandırır" diye amir bir
hüküm mevcut iken, 21 inci maddenin 3 üncü fıkrasında böyle bir hükmün
getirilmesi bir çelişki değil midir? Bunun açıklanmasını istiyorum.
Teşekkür ediyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın Akdemir, buyurun.
VEZİR AKDEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum.
Aracılığınızla, Sayın Bakana soru sormak istemiştim; ama, esas sorumuzun
muhatabı Sayın Adalet Bakanı olması gerekir; ama yok burada.
Yine, sormak istiyorum: Sayın Bakanım, herkesçe bilindiği gibi, yerel
mahkemelerin çok aksadığı görülmektedir. Bu yerel mahkemelerin aksamasının en
büyük nedenleri, bilirkişilerin sağlıklı rapor vermemesinden kaynaklanmaktadır.
Bu nedenle, bilirkişilerin daha sağlıklı rapor verebilmesi için, sizce,
Bakanlığınızca, ne tür tedbir almayı düşünüyorsunuz?
Bir de, bilirkişilerin konularına göre veyahut da mahkemenin durumuna
göre ücret tespiti sağlıklı yapılmamaktadır. O nedenle, bilirkişiler, bu
raporlarını geç vermekte veyahut da önemsemeden rapor hazırlayıp mahkememize
sunmaktadırlar. O nedenle, bir yıldan, üç yıl, dört yıl, beş yıl süren
mahkemeler görülmektedir. O nedenle, bilirkişilerin ücretlerinde daha sağlıklı
tespit yapılması için, Bakanlığınızca alınan bir tedbir var mıdır?
Teşekkür ediyorum Sayın Bakanım, sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Akdemir.
Sayın Bakanım, buyurun.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Teşekkür ederim Sayın
Başkan.
Tabiî, bu, ülkemiz için, toplumumuz için çok önemli bir kanun. Yıllardan
beri hep gündemde olan, en az on yıldan beri ülkemizin gündeminde olan; ancak,
bu dönemde yasalaşma aşamasına gelmiş bir kanun.
Kanun, esas itibariyle, idarî yargıya intikal etmemiş, başlangıç
safhasındaki küçük meselelerin, idarenin yaptığı hatalardan kaynaklanan
meselelerin çözümüne yönelik düzenlemeler yapıyor. Yargı yerine geçen bir
özelliği yok. Bunun bilinmesinde yarar var. Bunun amacı, idarenin, vatandaşa
karşı daha dikkatli olması ve idarî yargının da yükünün azaltılmasıdır. Asıl,
bu yasanın amacı budur. Birçok Avrupa ülkesinde de bu uygulanmaktadır.
O bakımdan, yasanın, muhakkak ki, ülkemiz açısından yararlı olacağı
açıktır. Halkımız, idareyle olan işlerinde çok daha rahat ve güvenli hareket
etme, kamu görevlilerinin de daha sorumlu davranmalarını sağlayacak bir
düzenlemedir diye düşünüyoruz.
Sayın Kandoğan'ın bahsettiği, 20 nci madde 21 inciyle çelişiyor, altı ay
süre verildikten sonra altı ay bitmemesi halinde… Tabiî, bu, Türkiye'nin
gerçeği; yani, şimdi, yargı sistemimiz, maalesef, herhangi bir tayin edilen
sürede bitmemesi halinde de bir tanımlama yapılması lazım. Ben, burada, bir
çelişki görmüyorum.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Amir hükümdür Sayın Bakanım.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Diyelim ki, bitmesi
esastır; ama, bitmemesi halinde ne olacak?
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - "biter" diyor ama…"altı ay
sonunda sonuçlandırır" diyor…
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Şimdi, dava açma süresinin
işler olması lazım, orada bir boşluk doğmaması lazım. Sonuçlanmadı; dava açma
süresinin işlemesi lazım. Hukukî bir konudur. Onun için, düzenlemenin,
hukukçularımızın verdiği bilgiye göre doğru olduğunu düşünüyoruz.
Şimdi, davalar aksıyor Sayın Akdemir, doğru. Türkiye'nin önemli
gerçeğinden bir tanesi de, adaletin vaktinde tecelli etmemesi. O, biraz,
Türkiye'de adalet sisteminin bilirkişiye gitgide endeksli hale gelmiş
olmasındandır. Davalarda, en ufak konularda bile, konu bilirkişi eliyle yapılıyor.
Davalı, davacı, karşılıklı birkaç kere bilirkişilere itiraz ediyor, davalar da
uzun uzadıya gidiyor. Buradaki, tabiî, bilirkişilere ödenen ücretler
konusundaki tespitiniz çok doğru bir tespit. Bu konuyu, biz, ilgili bakanlığa
ileteceğiz ve bu konudaki tavsiyelerinizin dikkate alınmasını isteyeceğiz.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ediyorum.
Saygıdeğer milletvekilleri, birinci bölüm üzerindeki görüşmeler
tamamlanmıştır.
Şimdi, birinci bölümde yer alan maddeleri, varsa o madde üzerindeki
önerge işlemlerini yaptıktan sonra, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım.
Bu arada, bir açıklama yapmak istiyorum: İçtüzüğün 91 inci maddesi
gereği olarak, her madde üzerinde sadece 2 adet önerge verilebilir. O bakımdan,
bazı maddeler üzerinde 2'den çok önerge verilmiştir. O önergelerden, daha önce
verilmiş olan önergeleri işleme alacağım. Örneğin, 4 önerge verilmişse, önce
verilen 2 önergeyi işleme alacağım, sonradan verilmiş 3 ve 4 numaralı
önergeleri işleme almayacağım. Bunu da bilgilerinize arz ediyorum.
Buyurun:
KAMU DENETÇİLİĞİ KURUMU KANUNU TASARISI
BİRİNCİ
BÖLÜM
Genel
Hükümler
Amaç
MADDE 1-
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce bahsettiğim, verdiğim
örnekteki gibi, burada 4 önerge var; fakat, ilk 2 önergeyi işleme alacağım,
diğer 2 önergeyi, İçtüzüğün 91 inci maddesi gereği olarak işleme alamayacağım.
Önergeleri, önce geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına
göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın 1 inci maddesine "uygunluk
yönlerinden" ibaresinden sonra gelmek üzere "en kısa sürede"
ifadesinin konulmasını arz ederiz.
|
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu |
Bülent
Baratalı |
Yılmaz
Kaya |
|
Malatya |
İzmir |
İzmir |
|
Halil
Akyüz |
İzzet
Çetin |
|
|
İstanbul |
Kocaeli |
|
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 1 inci maddesinde
yazılı "… insan haklarına saygı, hukuka ve hakkaniyete uygunluk"
ibaresinden sonra gelmek üzere "ile yerindelik" ibaresinin
eklenmesini arz ve teklif ederim.
|
Ziya
Yergök |
Atilla
Kart |
Algan
Hacaloğlu |
|
Adana |
Konya |
İstanbul |
|
Ertuğrul
Yalçınbayır |
Tuncay
Ercenk |
|
|
Bursa |
Antalya |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor musunuz efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılmıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hangisine?..
BAŞKAN - Son okuduğum önergeye…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hangisine katılmıyorsunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Hiçbirine
katılmıyoruz…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Bundan sonra verileceklere de mi
katılmıyorsunuz?!
BAŞKAN - Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, gerekçeyi değil… Benim
önergem…
BAŞKAN - Konuşacak mısınız efendim?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Konuşacağım.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hangi önerge bu Sayın Başkan?
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önerge sahiplerinden
konuşmak isteyen var mı?
Sayın Aslanoğlu, siz mi konuşacaksınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hangi önerge? Birinci mi, ikinci mi?
BAŞKAN - Bir dakika… Bu, birinci önerge değil.
Sayın Aslanoğlu, biraz önce, Komisyon Başkanına bir hafif gülümseme
oldu; ama, takip edelim.
Sayın Yalçınbayır, siz mi konuşacaksınız?
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Evet.
BAŞKAN - Süreniz 5 dakika Sayın Yalçınbayır.
Buyurun efendim.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
kanun yapma tekniği bakımından demokratik olmayan bir süreci de yaşıyoruz.
Eğer, demokratik bir süreçte olmuş olsaydı, tam demokratik unsurları karşılamış
olsaydı, bu, gruplarda konuşulurdu, gruplarda konuşulmadı. Grupların kapalı
grup toplantılarında bunlara ağırlık vermek gerekirken, grup toplantıları,
liderlerin şov yeri haline geliyor, milletvekillerinin demokratik katılım hakkı
engelleniyor.
Değerli milletvekilleri, bu kanun, Marko Paşa kanunudur. Git derdini Marko Paşaya anlat değil, derdimi ben ombudsmana anlatacağım. Hangi konuda anlatacaksın; sadece, işlemin hukuka uygunluğunu değil, yetki bakımından, şekil bakımından, konu bakımından, sebep bakımından, maksat bakımından değil, yerindeliği bakımından da ben bunu denetleyeceğim. Benden aldığınız vergileri, bana tanıdığınız bütçe yapma hakkını nasıl kullandığınızı denetleyeceğim. Bundan doğal bir şey olabilir mi?! Bundan doğal demokratik katılım olabilir mi?! Tüm Avrupa Birliği ombudsmanlıklarında bu var. Avrupa Birliği Uyum Komisyonu bunu fevkalade iyi değerlendirdi. Altkomisyonda, Sayın Hacaloğlu'yla ve Sayın İnan'la birlikte bunları büyük bir katılımla değerlendirdik, konunun uzmanlarıyla değerlendirdik. Bu işin Türkiye'de önde gelen ismi olan Hikmet Sami Türk'ü, önceki Adalet Bakanımızı, önceki Devlet Bakanımızı da anmadan geçemeyeceğim, onun da katılımı oldu; Türkiye Barolar Birliğinin katılımı oldu, idare hukuku kürsüsü profesörlerinin katılımları oldu. Dünyadaki ve Avrupa'daki uygulamaları da inceledik, komisyonumuzun raporu bu meyandaydı; ancak, esas komisyon bunu ihmal etti, bu ihmal yanlıştır. 2013'te 300 üncü yıl kutlanırken, inşallah, Türkiye'de biz, bu ayıpla gitmeyiz. Bu ayıp nasıl olsa değiştirilecek, kaldırılacak; gelin, şimdi kaldıralım. Biz hükümetlerimize güveniyoruz, onların yerindelik denetimlerini de karşılayacağına inanıyoruz. Bilgi Edinme Kanunu için İngiltere yirmi yıllık geçiş süreci tanıdı, hâlâ bizim seviyemizde değil, biz birbuçuk senede onu yakaladık. Avrupa Birliğinin her ülkesinden daha ileriyiz, eksiğimiz kalitedir.
Bu kanunun amacı, bizim komisyonun da yazdığı gibi, idarede kalitenin de
yükseltilmesidir. Niye kalitemizin yükseltilmesiyle ilgili ibareyi çıkardık?
Yoksa, kalitemizden çok memnun muyuz?! Bizim yakalamak istediğimiz,
hedeflediğimiz nedir? Bunları biz bütün metinlerimizde ortaya koyduk ve
ilerleme raporlarında şunlarla karşılaşmak bizim hakkımız değildir. Hâlâ bunlar
istenilen seviyede çıkarılamamıştır. Çıkarmak ve uygulamak önemli.
Bilgi edinmeyi uygulama konusunda Hükümetin başarısını takdirle
karşılıyorum. Bunda da bu sağlanabilir. Niye güvenmiyoruz?! Niye kurumlarımıza,
insanlarımıza güvenmiyoruz?!
RECEP KORAL (İstanbul) - Güveniyoruz, bilhassa, tam tersine.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Evet, laf atma özgürlüğünüz var,
siyasetin doğasında da var.
Ben bunları Grubumda da söylemek isterdim, demokratik katılımın
eksikliğini sadece burada yaşamıyoruz, sadece bir partide, iki partide, üç
partide yaşamıyoruz, hep birlikte yaşıyoruz.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Ne engel var?!
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Başımıza geldiğinde konuyla ilgili
şikâyet etme hakkımızı kullanıyoruz. Bir dönem kendisine karşı çıktığım bir
lider, bir süre sonra bana "Hep hukuktan bahsettiniz. Şimdi ne kadar da
haklı olduğunuzu anlıyorum" demişti.
Saygılar sunarım. (CHP ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan yasanın 1 inci maddesine "uygunluk
yönlerinden" ibaresinden sonra gelmek üzere "en kısa sürede"
ifadesinin konulmasını arz ederiz.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, Yüce Meclisin çok
değerli üyeleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, burada Komisyonun ve Hükümetin katılmadığı en kısa
süresiydi… Okuyacağım bu maddeyi: "Türkiye Cumhuriyeti Anayasasında
belirtilen nitelikleri çerçevesinde, idarenin her türlü eylem ve işlemleri ile
tutum ve davranışlarını; adalet anlayışı içinde, insan haklarına saygı, hukuka
ve hakkaniyete uygunluk yönlerinden en kısa sürede incelemek, araştırmak ve
idareye önerilerde bulunmak üzere kamu denetçiliği…" Buydu…
Değerli arkadaşlarım ne diyor: "Anayasaya, hakka, hukuka,
insaniyete" diyor burada. Şimdi, önce, Yüce Meclisin buna inanması lazım:
Hakka, hukuka, Anayasaya…
Demin Sayın Adalet Bakanım "herkese saygı, güven ve telkin"
dedi. Ne güzel laflar etti… Ne güzel laflar etti… Demin yine "daha saygın
devlet" lafı edildi.
Yine 22 nci maddede ne yazıyor biliyor musunuz: Tüm bunları Meclis
Başkanlığı Genel Kurulda görüşecek.
Önce haksızlık yapmayacaksınız, insana haksızlık yapmayacaksınız! Geçen
hafta Malatya Turgut Özal Tıp Merkezinde sürünen hastalarıma, orada sürünen
insanlarıma haksızlık yapmayacaksınız! Önce haksızlık yapmayacaksınız! Önce vicdanınızda
haksızlık yapmayacaksınız! 20 tane ameliyathanenin 16 tanesi açılamıyorsa, önce
insana sosyal devlet görevinizi yerine getireceksiniz, önce haksızlık
yapmayacaksınız!.. Önce haksızlık yapmayacaksınız!... (CHP sıralarından
"Bravo" sesleri)
RECEP KORAL (İstanbul) - Sen de bize yapmayacaksın haksızlık…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Çıkacaksın burada konuşacaksın,
diyeceksin ki: Ben şöyle yaptım, ben böyle yaptım… Üniversitenin suyunu
kestirdin, suyunu! Üniversitenin suyunu kestirdin 1988 yılında. Bu mu hak, bu
mu adalet?! Çıkacaksın burada "siyasî kör" diyeceksin, çıkacaksın
burada "cahil" diyeceksin.
MEHMET SARI (Osmaniye) - Ne suyu!.. Ne suyu!... Biz kesmedik.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Devamla) - Konuşan arkadaşımız…
Değerli arkadaşlar, önce haksızlık yapmayacaksın. Biz, şimdi, hakkımızı
kimde arayacağız; buraya gideceğiz değil mi, kamu denetçisine gideceğiz
hastamın hakkını aramak için. Kamu denetçisi de buraya rapor gönderecek, Yüce
Meclise gönderecek. Oo… Aynı siyasî irade, aynı, siyasî bir şekilde, yine
"yok" diyeceksiniz.
Ben şunu öğrenmek istiyorum: Ne işe yarayacak bu? Eğer bu kamu denetçisi
raporlarını Meclis Genel Kurulu değerlendirip, eğer, bir şekilde bunun hakkında
karar verecekse arkadaşlar, o zaman niye bunu kuruyoruz? Ben de bu sorunun
cevabını arıyorum.
Malatya Şeker Fabrikasının arsasını gasbedeceksin, kimseye sormayacaksın,
hibe edeceksin, sahip olduğu fabrikayı fabrikaya kiraya vereceksin "hele
şimdilik sen burada otur" diyeceksin, ondan sonra "haydi git"
diyeceksin! Böyle hak olur mu, böyle hukuk olur mu arkadaşlar?! "Ben
yaptım oldu" olur mu?! Onun için, önce, hakka ve hukuka hepimizin inanması
lazım arkadaşlar.
Bu çok güzel bir olgu; ama, önce, Meclis iradesinin hakka ve hukuka
saygılı olması lazım, devleti yöneten insanların hakka ve hukuka saygılı olması
lazım. Eğer hakka ve hukuka, benim hastama saygısı yoksa, ben bu kanundan
hiçbir şey beklemiyorum.
Hepinize saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, bu oylama üzerinde karar
yetersayısı istiyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, önergenin oylanmasından
önce karar yetersayısı talep edilmiştir.
Önergeyi oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı yoktur; birleşime 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 20.02
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 20.08
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci
Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Tasarının 1 inci maddesi üzerine verilen, Sayın Mevlüt Aslanoğlu ve
arkadaşları tarafından verilen önergenin oylamasında karar yetersayısı
bulunamamıştı. Şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar
yetersayısını arayacağım.
Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Sayın milletvekilleri, Kâtip Üyeler arasında ihtilaf var; şimdi
elektronik cihazla oylama yapacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Sisteme rahat girmeniz için, oylama için 4 dakikalık süre vereceğim ve
oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylamaya başlandı)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Genel Kurulun bilgisine
arz ediyorum; her madde üzerinde, 2 tane önerge vardır ve önergeleri oylayıp
işleme koyacağız. Daha sonra da maddenin oylamasını yapacağız. Bu hususu
milletvekillerinin takdirlerine sunuyorum.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - O tarafa söyle.
BAŞKAN - Sayın Ercenk, sizin de dikkatinize sunulur efendim.
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Kaçan onlar.
(Otomatik cihazla oylamaya devam
edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır; önerge, kabul
edilmemiştir.
1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Kapsam
MADDE 2 -
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 önerge vardır; önergeleri geliş sıralarına
göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kapsam"
başlıklı 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Ali
Kemal Deveciler |
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
|
Balıkesir |
İzmir |
İstanbul |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
|
İstanbul |
|
"Madde 2- (1) Bu Kanun, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş, görev ve çalışma usullerine ilişkin ilkeler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu denetçilerinin niteliklerine, seçimlerine, özlük haklarına ve Kurum personelinin atanmaları ile özlük haklarına ilişkin hükümleri içerir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kapsam"
başlıklı 2 nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
|
Erdal
Karademir |
M.
Mesut Özakcan |
İzzet
Çetin |
|
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
|
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
|
|
İstanbul |
|
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşacaksınız…
Buyurun Sayın Baratalı.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bütün Genel Kurula hitaben
söylüyorum, sık sık da karar yetersayısı isteniyor, milletvekillerinin kendi
hakları olarak istiyorlar. Dolayısıyla, 2-3 dakika içerisinde, sürekli olarak
oylama yapacağımızı bir kere daha takdirlerinize sunayım; ondan sonra, gereğini
grup başkanvekilleri yapsınlar.
Buyurun efendim.
BÜLENT BARATALI (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1206 sıra
sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının 2 nci maddesi konusunda
verdiğimiz önerge üzerinde konuşmak üzere söz almış bulunmaktayım. Bu
düşüncelerle, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu 2 nci madde, özensiz bir
düzenleme şeklinde hazırlanmış bulunmaktadır. Birincisi, yasalar, hepimizin
bildiği gibi, iki ayrı metotla yapılır: Bunlardan bir tanesi soyut metottur,
diğeri de kazuistik metottur. Soyut metotta, çok fazla, maddelere gerek kalmaz.
Kanunun konuluş amacı dediğimiz, ratio legis dediğimiz amaç belirtildikten
sonra, madde sıralamalarına geçilmeden bir düzenleme yapılır. Bu, şimdiki
çağdaş metottur. Oysa, kazuistik metotta, konuluş amacı konduktan sonra, çok
uzun şekilde ve teferruatlı bir şekilde düzenleme yapılır. O nedenle, 2 nci
madde, biraz kazuistik düzenlemesi yapmıştır. O nedenle, çağdaş metot olan
soyut metodun burada kullanılması gerekirdi diye buna karşı çıkıyoruz.
Özellikle kanun yazma tekniği açısından da, düzenleme metni, tam anlamıyla
hüküm ifade eder şekilde değildir. O nedenle, bunun geri çekilerek yeniden
düzenlenmesi ve yeniden, bir şekilde tedvin edilmesi gerekmektedir.
Bir diğer konu da değerli arkadaşlar, Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1 inci maddede konuştuğumuz, ama, yine, 2 nci maddede de
olması gereken, yeni bir, çağdaş bir deyimden bahsetmek istiyorum: Bu da
"yerindelik" deyimidir.
Ben, konuşmamın, daha doğrusu yasanın geneli üzerinde, tümü üzerinde
konuşurken, yerindelikten ne anlamamız gerektiğini burada kısaca ifade etmek
istemiştim. Bunu, tekrar, yinelemek istiyorum.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yerindelik, idarî yargıda, bizim
anladığımız anlamda yerindelik değildir, buradaki yerindeliğin anlamı çok
değişiktir. İdarî yargıdaki yerindelik, bir üst organın alt organ yerine
geçerek bir tasarrufu yapmasıdır. Buna, biz, idare hukukunda "yerindelik
denetimi" diyoruz. Yerindelik denetiminin ne kadar sakıncalı olduğunu daha
önce de gördük. O nedenle, idare hukukundaki yerindelik denetimi ile burada
görüşülen yerindelik denetimini birbirinden ayırt etmek gerekmektedir.
Kamu denetçiliği yasasında geçen yerindelik denetimiyse, ki, 1 inci
maddede verilen önergelerle, özellikle, Sayın Bursa Milletvekilimiz burada
belirttiler; buradaki yerindelik, çağdaş anlamıyla şu demektir: Yönetsel
işlemde, yani, idarî bir tasarrufta yerindelik, herkesin durumuna uygun bir
sonuç elde etmesinin sağlanmasıdır. Yani, ikisi arasında, bizim anladığımız,
bugüne kadar olan yerindelik anlamı ile bu yasadaki yerindelik anlamı arasında
çok büyük bir fark vardır. Buradaki yerindelik, herkesin kendine uygun, kendi
düşüncesine göre, kendi ifadesine göre, kendine uygun bir davranışı istemesidir
veya idarî tasarrufu istemesidir. Bu, bu yasanın çok önemli konularından
birisidir.
Etkenlik ilkesi ise, kararın gereksinme duyulduğu anda verilmesi
ilkesidir. Yani, siz, bu karardan memnun olmanız için istediğiniz zaman da bu
kararı elde etme olayına da etkenlik ilkesi denmektedir. Şimdi, Yedinci ve
Sekizinci Kalkınma Planlarında ve 57 nci Hükümetin hazırladığı tasarıda
etkenlik ilkesi çok güzel düzenlenmiştir; ama, burada, etkenlikten
bahsedilmemesi bu yasanın eksiklerinden biri olarak görülmektedir. Belki
ilerleyen maddelerde değişik önergelerle, yerindeliği ve etkenliği, onun
arkasından gelen saydamlığı, hakkaniyet ilkesini, davranışları da buraya
koymanın gerekli olduğunu düşünüyorum; ancak, bunlar bu yasanın içine
girebilirse…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Baratalı.
BÜLENT BARATALI (Devamla) - Son cümlemi söylüyorum.
Yerindelik, hakkaniyet, davranışlar ilkesi de konabilirse, yasanın daha
güzel çıkabileceğini düşünüyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. Teşekkür
ederim. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kapsam"
başlıklı 2 nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Ali
Kemal Deveciler (Balıkesir) ve arkadaşları
"Madde 2- (I) Bu Kanun, Kamu Denetçiliği Kurumunun kuruluş, görev
ve çalışma usullerine ilişkin ilkeler ile Kamu Başdenetçisi ve kamu
denetçilerinin niteliklerine, seçimlerine, özlük haklarına ve Kurum
personelinin atanmaları ile özlük haklarına ilişkin hükümleri içerir."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumsuz
görüşle takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın
Başkanım.
BAŞKAN - İmza sahiplerinden konuşacak var mı?
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Hacaloğlu.
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım;
tasarının 2 nci maddesi üzerinde vermiş olduğumuz teklif üzerinde söz almış
bulunuyorum; saygılarımı sunuyorum.
Önce, samimiyetle bir şey açıklamak istiyorum. Bildiğiniz gibi, Amerika
Kongresinde "filibuster" denen, belirli yasaların engellenmesinin
çerçevesini oluşturan bir uygulama vardır; eğer, marifet, Amerika Kongresinde,
ülkenin çıkarlarına veyahut da kendi ilkelerine uygun görmediği yasa tasarısı
olursa, nadir olmakla beraber, sınırsız konuşma hakkını kullanarak engellemeye
çalışır. Şimdi, bizim, burada, olayı suiistimal ediyoruz veya abartılı bir
şekilde zamanınızı kullanıyoruz şeklinde bir anlayışa gelmemeniz için, bu,
Amerika'da uygulanmakta olan uç yöntemden bahsettim. Biz de, burada, doğal
olarak, en olmaması gereken bir tasarıda, siz, temel yasa uygulamasını
öngörmeniz nedeniyle, bu nedenle de, ciddî anlamda bilgilenme hakkı önüne, inceleme,
değerlendirme hakkı önüne set çekmiş olmanız nedeniyle, olabildiğince,
muhalefet hakkımızı kullanıyoruz.
Bakınız, bu yasa tasarısı iyi hazırlanmamıştır demiştim. Tabiî, Yüce
Meclisin, her tasarı üzerinde değerlendirme ve değişiklik yapmak hakkı vardır;
ancak, benden evvel söz alan Sayın Ertuğrul Yalçınbayır'ın da ifade ettiği
gibi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Uyum Komisyonunda oluşturulan altkomisyon ve
komisyon, bizzat kendisinde, yapılan değerlendirmeler içinde, bu tasarıda yer
alan 45 maddeden 22'si üzerinde, yani yarısı üzerinde değişiklik tekliflerinde
bulunulmuş, bunların 20'si nihai metne intikal ettirilmiştir; yani,
demokratikleşme diye, bir yüce, çok önemli hedefi ortaya koyan, buna yönelik
çok iddialı çalışmalar yapıyoruz diyen bir Hükümetin, uzun zamandır beklemekte
olan bu Kamu Denetçiliği Yasası Tasarısı üzerinde, 45 maddelik bir tasarıda,
eğer siz, AKP'li milletvekili arkadaşlarımın çoğunluğunun bulunduğu Uyum
Komisyonunda yarısını değiştiriyorsanız, belli ki, Hükümet, bu işleri aceleye
getiriyor, yaptığına inanmıyor ve demokratikleşme adı altında, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, inanarak, olabildiğince destek vermeye çalıştığımız bu süreci,
bir anlamda göstermelik bir sürece dönüştürmektesiniz.
Burada, hemen şunu ifade etmek istiyorum: Bildiğiniz gibi, AB ile üyelik
müzakereleri içinde, araştırma konusunda açılmış bulunan fasıl açıldı ve
kapandı, bazı sıkıntılar yaşandı; ama, bundan sonra ikinci fasılla, üçüncü,
dördüncü fasılla, ama ciddî
engellemelerle, ciddî siyasî yan koşullar ortaya konarak, özellikle
Kıbrıs başta olmak üzere, birçok konularda engellemelerle karşı karşıya
kalacağız. Ancak, değerli milletvekili arkadaşlarım, aranızda kaç kişi,
aranızda kaç milletvekili arkadaşım, açılmış ve kapanmış olan fasla ilişkin
olarak Hükümetin hazırlamış olduğu Müzakere Pozisyon Belgesini görmüştür, var
mı aranızda değerli arkadaşlarım?
Avrupa Birliği ülkelerinin hemen hemen hepsi, bu süreçte hazırladıkları
belgeyi Meclise sunmuşlardır, komisyonlara sunmuşlardır, orada tartışmışlardır
ve sonra AB'ye götürmüşlerdir. Bu mantıkla, eğer, gidersek, şu anda tartışmakta
olduğumuz yasa tasarısı da, içi boş, uygulanmayan bir tasarıdan öteye
geçemeyecektir.
Saygılarımı sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın Hacaloğlu, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge
kabul edilmemiştir.
2 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler…Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi okutuyorum:
Tanımlar
MADDE 3-
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 adet önerge vardır;
önergeleri geliş sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/1158) esas numaralı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile söz konusu
maddenin 2 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
|
İrfan
Gündüz |
Eyüp
Fatsa |
Alaettin
Güven |
|
İstanbul |
Ordu |
Kütahya |
|
Mehmet
Kılıç |
Yahya
Akman |
|
|
Konya |
Şanlıurfa |
|
"g) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,"
"(2) Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
üyelerinden kurulu Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi,
Dilekçe Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını
arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Ali
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
Mehmet
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılmıyoruz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Katılmama hakkın yok senin, takdire
bırakabilirsin Sayın Başkan.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Tamam
işte, anlaşılıyor, tamam.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
ULAŞTIRMA BAŞKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılamıyoruz. Sayın
Başkan.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşmekte olduğumuz, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısının
"Tanımlar" başlıklı 3 üncü maddesinde vermiş olduğumuz önerge üzerine
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, hepinizin bildiği gibi, bu, Kamu Denetçiliği Kurumu
Kanunu Tasarısı, her ne kadar çok kısa, 41 maddelik bir kanun tasarısıysa da,
temel kanun olarak getirildi Meclise. Bize, hukuk fakültelerinde ya da diğer
üniversitelerin hukuk derslerinde, temel hukuk derslerinde, hâkim herhangi bir
meselede eğer karar veremiyorsa, önce, vereceği konuda ilgili yasaya bakacak,
yoksa, içtihatlara, tutanaklara gidecek…
Şimdi, biz öyle bir kanun yapıyoruz ki Mecliste, sayenizde, AKP Grubu
sayesinde, maddelerin başlıklarını bile tutanaklara geçirtmiyoruz, içeriğini
bile. Burada kanun tasarısını dağıtıyoruz -şimdi dikkatimi çekiyor- madde
nedir, ne değildir, burada okumadan oylamaya gidiyoruz.
Ben, o nedenle, tutanaklara geçmesi açısından, önce, maddeyi bir okumak
istiyorum. Madde, tanımları içeriyor. Bu, biraz evvel, AKP Grubunun vermiş
olduğu değişiklik önergesinde de, demek ki, düzensiz bir hazırlama var ki,
komisyonlarda, gerek Avrupa Birliği Uyum Komisyonunda gerekse Bütçe Plan
Komisyonunda gerektiği gibi incelenmemiş, görüşülmemiş, değiştirme talebinde
bulunuluyor. O nedenle, maddenin tanımlarını ben size okumak istiyorum. Ne
diyor tanımlarda:
"(1) Bu Kanunda geçen:
a) Kurum: Kamu Denetçiliği Kurumunu,
b) Kurul: Kamu Denetçiliği Kurulunu,
c) Başdenetçilik: Kamu Denetçiliği Kurumu Başdenetçiliğini,
ç) Başdenetçi: Kamu Başdenetçisini,
d) Denetçi: Kamu denetçisini,
e) Genel Kurul: Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu,
f) Başkanlık: Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığını,
g) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile İnsan
Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,
ğ) İdare: Merkezi yönetim kapsamındaki kamu idareleri ile sosyal
güvenlik kurumlarını, mahallî idareleri, mahallî idarelerin bağlı idarelerini,
mahallî idare birliklerini, döner sermayeli kuruluşları, kanunlarla kurulan
fonları, kamu tüzel kişiliğini haiz kuruluşları, sermayesinin yüzde ellisinden
fazlası kamuya ait kuruluşlar ile bunlara bağlı ortaklıklar ve müesseseleri,
kamu kurumu niteliğindeki meslek kuruluşlarını, idare adına hareket ederek kamu
hizmeti yürüten özel hukuk tüzel kişilerini,
ifade eder.
(2) Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden
kurulu Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi, Dilekçe
Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir."
Değerli arkadaşlar, böyle bir düzenleme. Tabiî, burada Meclis kâtip
üyelerinin görevini de yapmış olduk, tutanaklara geçmesi açısından; herhalde
teşekkür ederler. Bu nedenle de AKP'nin, böylece, yasa yapma tekniğini ve
Türkiye'de Meclis açıldığından bu yana geçen süredeki yasal düzenlemeleri nasıl
yapıldığını ters yüz eden anlayışını kamuoyunun önünde ortaya serme amacını da
taşıyorum.
Değerli arkadaşlar, gerçekten, Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısına
Cumhuriyet Halk Partisi olarak biz karşı değiliz, karşı çıkmayacağız. Buna
belki katkı verebilecektik; ama, nasıl bir mantık, nasıl bir anlayış?!.
Çoğunluk diktasına dayalı bir yöntemle tartıştırmayacağız, konuşturmayacağız,
önerge verdirmeyeceğiz, Başbakanın imzaladığı kanun tasarısı Meclise nasıl sevk
olduysa komisyonlardan, kurullardan, Meclisten öyle geçireceğiz anlayışınıza
tepki olarak biz de yasal haklarımızı sonuna kadar kullanacağız. Yani, AKP'ye
kadar kurulmuş olan hükümetler, koalisyonlar, tek başına kurulmuş olan
hükümetler bugüne kadar hiç sizin anlayışınızda olmadı. Yani, siz, eğer,
Türkiye Cumhuriyetinde demokrasinin, cumhuriyetin kökleşmesini, yerleşmesini
istiyorsanız, eğer "ombudsman" denen kamu denetçisinin gerçek anlamda
güven kazanmasını istiyorsanız, böyle bir kanunu temel kanun olarak getirmekten
kaçınırdınız. Yani, siz, şimdi, böyle bir kanunu, diyorsunuz ki:
"Hazırladık, komisyonlarda görüşüldü." Hayır. Daha 1999 yılında, o
günün hükümeti, bir toplantısından sonra hükümetin aldığı kararlar
çerçevesinde…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Çetin, 1 dakikalık süre içerisinde konuşmanızı
tamamlayınız.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Tamam Sayın Başkan.
…Bakanlar Kurulunun gündemine Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu Tasarısını
da Kopenhag Kriterleri çerçevesinde aldıklarını ilan etti. O günden bugüne
gerçekten çıkmayan bir kanun; yani, çıkarılacak. Neleri çıkarmadık Avrupa
Birliği sevdamız doğrultusunda; bunu da çıkaracaktık; ama, her ne hikmetse,
böyle bir kanunu bile Mecliste tartışmaktan, tartıştırmaktan,
milletvekillerinin katkı yapmasından kaçınmanızın takdirini sizlere bırakıyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çetin.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge
kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan (1/1158) esas numaralı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının 3 üncü maddesinin birinci fıkrasının (g) bendi ile söz konusu
maddenin 2 nci fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ederim.
İrfan Gündüz
(İstanbul) ve arkadaşları
"g) Komisyon: Türkiye Büyük Millet Meclisi Dilekçe Komisyonu ile
İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyelerinden oluşan Karma Komisyonu,"
"(2) Dilekçe Komisyonu ile İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu
üyelerinden kurulu Karma Komisyonun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibi,
Dilekçe Komisyonunun Başkanı, Başkanvekili, Sözcü ve Kâtibidir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye, katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Birinci önergeye, değil mi?
BAŞKAN - Evet.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Olumlu
görüşle katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, arkadaşlarımız yerine otururlarsa, Plan
ve Bütçe Komisyonunun burada bulunan üyelerini bir sayayım.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Peki, Komisyonun muhalefete mensup üyeleri
niçin çağrılmıyor?
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Buyurun, geçin, oturun.
BAŞKAN - Sayın Özyürek…
MEHMET ERGÜN DAĞCIOĞLU (Tokat) - Çağrılmıyor mu efendim?!
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Mustafa Bey, buyurun.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Buyurun, oturabilirsiniz.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - 18 kişi…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Yine, Başkanlık Divanının saçmasapan
yöntemleri!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
Sayın Deveciler, oturur musunuz.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - "Salt çoğunluk"
diyorsunuz... Salt çoğunluk 21 kişi…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - İşlem başlamıştır burada, işlem başlamıştır.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, komisyon, Genel Kurulda
üçte 1 sayıyla toplanabilir. Şu anda o sayıyı burada arayacağım. Eğer bu sayı
mevcutsa -Komisyonun Genel Kurulda temsili diye bir olay vardır Sayın Topuz,
oraya bakarsanız- ona göre işlemi gerçekleştireceğim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - İşlem başlamıştır efendim, müzakereye başladık.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Müzakere başladı. Maddeler okundu, önergeler
okundu.
BAŞKAN - Efendim?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Müzakere başladı; olmaz o iş.
BAŞKAN - Tamam, bir şey demiyorum ben zaten.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Olmaz, olmaz.
BAŞKAN - Hayır, bunu oylayacağım zaten. Bundan sonra… Anladım...
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Neyi oylayacaksınız efendim?
BAŞKAN - 45 inci madde, ikinci fıkraya bakın…
Sizin önergenizi oyladım zaten Sayın Çetin; bu ikinci önerge.
Evet, bu önergeye Komisyon katılıyor.
Hükümet?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Katılıyor.
ULAŞTIRMA BAKANI BİNALİ YILDIRIM (İstanbul) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Kapusuz, oradan
"katılıyor" diye bağırıyorsun; ayıp ya! Koskoca Bakana oradan…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Komisyon ve Hükümet katıldığı için,
önergeyi direkt olarak Genel Kurulun oyuna arz edeceğim.
Kabul edenler…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hangi maddeye göre uyguluyorsunuz Sayın Başkan?
BAŞKAN - 45/2 efendim.
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi kabul edilen önerge istikametinde oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir. (Gürültüler)
Sayın milletvekilleri… Saygıdeğer arkadaşlarım, komisyon sırası; lütfen,
dinleyelim.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır… Hayır… Bir kere biz de geleceğiz, her
maddeyi tartışacağız.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Tartışacağız… Tartışmaya açacaksınız.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Meclisi yok sayan bir anlayışla, Meclisten
rahatsızlığınızı ortaya koyuyorsunuz.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İtiraz neye anlamadık ki Sayın Başkan; yolunuza
devam edin.
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım, komisyon sırasındaki arkadaşlar;
lütfen… (Gürültüler) Arkadaşlarım… Çalışmalara devam edeceğiz sayın
milletvekilleri…
Evet, okuyalım.
İKİNCİ
BÖLÜM
Kuruluş,
Görev ve Çalışma İlkeleri
Kuruluş
MADDE 4-
BAŞKAN - 4 üncü madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması
için gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla. 13.6.2006
|
Algan
Hacaloğlu |
Hakkı
Ülkü |
Yakup
Kepenek |
|
İstanbul |
İzmir |
Ankara |
|
Halil
Akyüz |
İzzet
Çetin |
Tuncay
Ercenk |
|
İstanbul |
Kocaeli |
Antalya |
Değişiklik Teklifi:
4 üncü maddenin 2 nci fıkrasının "Kurum, Başdenetçilik, Kamu
Denetçiliği Kurulu ve Genel Sekreterlikten oluşur." şeklinde
değiştirilmesi. (Komisyon sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, saygıdeğer
milletvekilleri, sayın komisyon üyeleri, arkadaşlar… Bakınız, siz, çalışmaların
hızlanması için oraya geldiniz; ama, oradaki sesten ve gürültüden biz burada ne
sesimizi duyurabiliyoruz ne çalışabiliyoruz. İstirham ediyorum… (Komisyon
sıralarından gürültüler)
Eğer bu şekilde devam ederse, ben de ara vermek zorunda kalacağım;
bilgilerinize sunarım. (Komisyon sıralarından gürültüler)
Saygıdeğer milletvekilleri, birleşime 10 dakika ara veriyorum; grup
başkanvekili arkadaşlarım, lütfen, kürsü arkasına gelsinler.
Kapanma Saati : 20.44
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati : 21.03
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci
Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
Şimdi, birinci bölümde yer alan 4 üncü madde üzerindeki 2 adet önergeyi
okutup işleme alacağım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Topuz.
Önergeyi sonra işleme alacağım.
Buyurun efendim.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, uygulamanızın yanlış olduğunu
düşünüyorum. O nedenle, tutumunuz hakkında söz istiyorum efendim.
BAŞKAN - Yani, bu uygulamanın… Yaptırmış olduğum bu uygulamanın…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Şimdi, bir işe başladınız, belli bir prosedürle
götürüyordunuz, orta yerinde bir değişiklik yaptınız. Bence, yanlış bir
uygulamaya yöneldiniz. Bu durumu açıklamak istiyorum. O nedenle, tutumunuz
hakkında söz istiyorum. Usul hakkında…
BAŞKAN - Sayın Başkan, şu şekilde ifade edeyim: Ben, önümüzdeki mevcut
olan ve yürürlükte olan İçtüzüğün ilgili maddelerini uyguladım ve bu hususta
arkadaşlarımdan da gerekli görüşleri aldım; ama, siz, benim tutumum hakkında
veya bu uygulama hakkında, kendi açınızdan veya geçmişteki teamülleri dikkate
almayarak görüşlerinizi beyan etmek istiyorsunuz bu konuyla ilgili olarak.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Evet.
BAŞKAN - Tamam, ben, nezaket çerçevesinde, bu husustaki kanaatlerimi
beyan ettim, bu, 45 ve ilgili maddelere uygundur; ama, size bu hususta söz
vereceğim, açıklamanıza fırsat tanıyacağım.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Aleyhte söz istiyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, Genel Kurulda bu konularda o
kadar çok tartışma yaşandı ki, Genel Kurulun kararlarını getirirseniz
görürsünüz.
BAŞKAN - Sayın Kapusuz, lütfen, buyurun efendim..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Genel Kurulu kim idare ediyor?!
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Benim hakkım yok mu böyle bir şeyi söylemeye?
Siz niye müdahale ediyorsunuz?
BAŞKAN - Buyurun Sayın Topuz; mikrofonunuz ve dakikanız çalışıyor.
VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Hükümetin ve salt çoğunluğunu
sağlayan komisyonun katıldığı bir önerge hakkında önerge sahibine söz
verilmemesi üzerine, Başkanın tutumu hakkında
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Sayın
Başkanın usulle ilgili yaptığı uygulama aleyhinde söz almış bulunuyorum. Bana
bu sözü verdiği için Sayın Başkana şükranlarımı ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım, biz, Türkiye Büyük Millet Meclisinde, önümüze
gelen yasaları geliştirmek ve onlara daha işlerlik kazandırmak açısından geniş
bir tartışmanın yapılmasını esas kabul ederiz, Parlamento çalışmasının özü de
budur. Parlamento, önüne sürülen metinleri bazen okumadan ve toptan oylayarak
bir yol izleyecek olursa, bu, Parlamentonun aslî görevlerinin kısıtlanması
anlamına gelir; böyle bir şeyi kimsenin düşünmemesi gerekir; o nedenle, her
kanunun temel kanun gibi görüşülmesi de, bence yanlış bir tercihtir. Temel
kanun olmayacak mıdır; hiç kuşku yok, olacaktır. İçtüzüğümüzün 91 inci maddesi,
özü itibariyle, temel kanunları, partilerin, Danışma Kurulunda oybirliğiyle
alacakları bir karara dayandırmıştır esas itibariyle. Daha sonra bir değişiklik
yapılarak metnin sonuna bir (b) fıkrası eklenmiş ve "gruplar orada
anlaşamazsa, Genel Kurula grup önerisi de yapabilirler" denilmiş. İstisnaî
olan bir müzakere usulü içinde ayrıca bir istisnaî durum yaratılmıştır ve
böylece Parlamentonun sesi kısılmak istenmiştir, muhalefetin konuşma hakkı
kısıtlanmıştır.
Şimdi geliyoruz… Böyle bir uygulamadan gelirken, bu uygulamanın içinde,
birçok bakımdan kısıtlamaya uğradığımız bir uygulamanın içinde, buraya kanunun
her maddesiyle ilgili önerge verme hakkımızı kullanarak verdiğimiz önergenin
milletvekillerimiz tarafından algılanmasını sağlamak açısından gerekçesini
sözlü olarak anlatma hakkımızı bize vermemek, bu yapılan kısıtlamalara üçüncü
bir kısıtlama olarak ortaya çıkmaktadır. Önce bu fiilî durumu tespit etmek istiyorum.
Ondan sonra, Sayın Başkanın bu uygulamasına esas olan anlayışı birkaç kelimeyle
ifade etmek istiyorum.
Diyor ki Sayın Başkan ve bu tezi savunan arkadaşlarımız:
"İçtüzüğümüzün 45 inci maddesine göre, eğer Komisyon, toplantı
yetersayısıyla Mecliste hazır bulunuyorsa, konuşulmakta olan maddeyle ilgili
önergelere katılıp katılmama kararı verebilir, benimseyip benimsememe kararı
verebilir ve böyle bir şey verdiği takdirde…" Ki, o uygulama yapılıyor;
yani, Komisyon diyor ki: "Biz katılıyoruz bu önergeye." Arkasından
Hükümete soruluyor. Hükümet de tabiî ki paralel olarak "biz de katılıyoruz"
diyor. Böyle denildiği için, bu duruma göre, İçütüzüğün 87 nci maddesindeki
şimdi okuyacağım bölümü işaret ediyorlar ve bu durumda bu bölümün önerge
sahibine konuşma hakkı vermediğini iddia ediyorlar. Oysa, ben tam tersini iddia
ediyorum. Şimdi bu 87 nci maddenin sondan ikinci paragrafını okuyorum:
"Başkan, önergeye katılıp katılmadığını komisyona ve Hükümete sorar.
Komisyon ve Hükümet katılmama gerekçelerini kısaca açıklayabilir -katılmama
gerekçelerini- Hükümetin veya komisyonun katılmadığı önerge, sahibi tarafından
beş dakikayı geçmemek üzere açıklanabilir."
Ve yorum yapıyorlar, diyorlar ki: Hükümetin veya komisyonun katılmadığı
önerge için konuşma hakkı tanınmıştır. Hükümetin ve komisyonun katıldığı önerge
için mefhumu muhalifinden -eski tabiriyle- "konuşma hakkı verilmez"
diye buradan sonuç çıkartıyorlar. Burada yazmadığı halde, yazmayan bir hükmü
onlar dilleriyle yazıyorlar.
Bir an için bunu da kabul edelim. Bunun da böyle olabileceğini düşünsek
bile, hemen arkasını okuyorum: "Önerge sahibine, gerekçesinin okunmasını
istediği…" Yani önergeyi veren kişiye, önergesinin gerekçesinin okunmasını
istediği önerge hakkında, yani, önergeyi veren "gerekçemi okuyun"
demiş ise, o önerge hakkında ona söz verilmez. Peki, aynı mefhumu muhalifiyle
"gerekçemi okumayın" diyen önerge sahibine söz verilmesi gerekir. Bu
kadar açık bir gerçek… Bu kadar açık bir gerçek… Birinci mefhumu muhalif
doğruysa ikincisi de doğrudur. Aslolan, milletvekilinin konuşmasıdır,
milletvekilinin konuşmasını kısmak değildir.
Şimdi karşımıza şu gerekçelerle çıkacaklar, biliyorum; diyecekler ki: Bu
hep bugüne kadar böyle uygulandı; Meclislerin hafızaları vardır; onlar da çok
önemlidir. Doğru, önemlidir; ama, Meclisin hafızası, bu İçtüzükte yazılandan
daha önemli değildir. Bu İçtüzüğün hükmü, hafızanın da önündedir. Geçmişte
yanlış yapılabilir. O yanlışları, bugün bakacağız, okuyacağız, göreceğiz,
mantığımızla karar vereceğiz.
Durum çok açıktır ve bu uygulama böyle devam etmemelidir. Sayın
Başkanın, önerge sahipleri "gerekçeyi okuyun" derslerse gerekçeyi
okutması, "hayır, gerekçeyi okutmayın, 5 dakikayı geçmemek şartıyla
açıklama yapacağım" hakkını kullanmak istiyorsa, ona söz vermesi lazımdır.
Eğer bu Mecliste milletvekillerinin konuşmasını kısmak istemiyorsanız, bundan
başka bir çareniz yoktur. Yok, illa biz sizin sözünüzü keseceğiz,
kısıtlayacağız, hatta, öyle şeyler çıkartabiliriz ki, siz, burada, hiçbir şey
söyleme hakkına bile sahip olamazsınız diye, şimdikinden daha bir kötüye bu
Türkiye'yi ve bu Parlamentoyu taşımaya çalışırsanız, o, sizin bileceğiniz
iştir; ama, bunun hesabı mahkemeyi kübraya kalmaz; bunun hesabı bu dünyada ya
sandıkta ya Yüce Divanda verilir.
Saygılar sunuyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, aleyhte söz istiyorum.
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, evet, Mecliste
milletvekillerinin konuşması esastır. Ben fazla uzatıp vakit almak istemiyorum.
Sayın Kandoğan, aynı süreyi size de vereceğim. Yalnız, bakınız, burada
bir incelik var -oradaki maddeyi de okuyorsanız- "en fazla 10 dakika
verilir" diye bir hüküm var Başkanda. Onun için, burada, o azamî süreyi
vereceğim, konuşma bittiği anda mikrofon kesilecek; efendim, cümlem yarım
kalmıştı, şunu söyleyecektim, bir daha ilave edecektim falan gibi herhangi bir
husus yoktur.
Buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Bu da bir usul tartışmasına sebebiyet
verebilir.
BAŞKAN - Arkadaşlar, İçtüzüğü savunuyorsunuz; İçtüzüğü söylüyorum;
işinize gelmediği zaman "Başkan" falan diyorsunuz. İşinize geldiği
zaman oluyor… Böyle bir şey yok; kusura bakmayın, İçtüzük uygulanacak!..
(Alkışlar)
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu son
açıklamanız da yeni bir usul tartışması açılmasını gerektirecek bir husustur,
onun altını çizerek sözlerime başlamak istiyorum.
Değerli milletvekilleri, bakınız, temel yasa adı altında bir kanun
tasarısını görüşüyoruz. Ben bu kanun tasarısıyla ilgili olarak tümü üzerinde
söz aldım ve 10 dakika süreyle -Sayın Başkanım da şahittir- tamamen teknik bir
konuşma yaptım. Bu kanun tasarısının hangi maddelerine, hangi gerekçelerle
karşı olduğumu açıklamaya çalıştım; ancak, bu 10 dakikalık süre içerisinde bu
kanun tasarısıyla ilgili düşüncelerimi açıklama fırsatını bulamadım. Yani, bir
milletvekili olarak katkı yapmaya çalışıyorum, bildiğim, öğrendiğim kadarıyla
eksikliklerini dile getirmeye çalışıyorum; ancak, yeterli süreyi bulamadığım
için, Meclise yapmak istediğim bu katkıyı yapamıyorum ve bölümler halinde de
görüşüldüğü için, söz hakkım da olmaması nedeniyle, çok önemli bir kanunla
ilgili olarak düşüncelerimi, önerilerimi açıklama fırsatını bulamadım. Benim
ilk konuşmamı izleyen arkadaşlarım var burada, bazı arkadaşlarım da geldiler
tebrik ettiler, hakikaten son derece teknik bir konuşma, istifade edilmesi
gereken bir konuşma olduğunu söylediler; ama, şimdi gelinen noktada, zaten
temel kanun olarak konuşulan, görüşülen bir kanun tasarısıyla ilgili olarak
tamamen muhalefetin sesini kesmeye yönelik bir uygulamanın içerisine girilmeye
çalışılıyor. Şimdi ben merak ediyorum, bu uygulanacak olursa, Sayın Meclis
Başkanvekili, komisyon başkanına, temsilcisine soracak; katılıyor musunuz,
katılmıyor musunuz? Şimdi, komisyon başkanı, burada komisyon üyeleriyle bu
konuyu tartışmak mecburiyetinde. Tek başına öyle karar veremez. Veremez, karar
veremez. O konuyu…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bakın, burada usul belli, bilmeden
konuşuyorsun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır efendim; komisyon başkanı kendi şahsî
görüşünü söylemeyecek ki orada, komisyonun…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Orada sözcü var, sözcü!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Hayır efendim; komisyonun görüşünün ne
olduğunu sormak mecburiyetinde; sormadan, şahsî olarak, "ben
katılıyorum", "katılmıyorum" şeklinde bir düşünce içerisine
girmesi yanlış. O nedenle, buradan çalmaya çalıştığınız süreler, bu sefer
komisyon sıralarında o önergenin orada tartışılarak, görüşülerek, konuşularak,
eğer, kabul ediliyor mu, edilmiyor mu şeklinde orada bir tartışma yapılması
lazım. Yoksa, komisyon başkanı… Peki, orada oturan arkadaşlarımız,
affedersiniz, kukla mı orada arkadaşlarımız?! Onların görüşleri yok mu? Bu
konuya niye katılıp katılmadığı meselesinde o arkadaşlarımızın bir söz hakkı
olmayacak mı orada? Bütçe Plan Komisyonu üyeleri niçin buraya çağrıldılar? Eğer
bu konu orada tartışılmayacaksa, görüşülmeyecekse, konuşulmayacaksa, o
arkadaşlarımız o sıralarda niye oturuyorlar? Böyle bir mantık kabul edilebilir
mi arkadaşlar?!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Konu mankeni mi?!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Onlar süs bitkisi!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bir önerge veriliyor, kanunla ilgili bir
önerge veriliyor; bu önergeyle ilgili olarak arkadaşlarımızın burada konuşması
lazım; niçin o önergeyi vermişler, o önergeyi vermelerindeki sebep nedir, hangi
mantıkla o önerge verilmiştir, faydası nedir, o önerge kabul edilirse ne
olacaktır; yani, bunların mutlaka tartışılması lazım gelmektedir.
Şimdi, diyelim ki, oradaki, Plan ve Bütçe Komisyonundaki Başkanımız ve üyelerin çoğunluğu dediler ki, biz
katılıyoruz; peki, biraz sonra yapılacak oylamada oylarının rengi nasıl olacak
acaba onu da merak ediyorum? Nasıl oy kullanacaklar? Orada katıldıkları bir
önergenin, burada karar yetersayısını sağlamak için aleyhinde oy kullanacaklar
mı kullanmayacaklar mı; onu da bir milletvekili olarak bizim takip etmemiz
lazım.
Evet, bu bir siyasî etiktir. Eğer, siz orada muhalefetin konuşma hakkını
elinden almak maksadıyla "biz önergeye katılıyoruz" diyecekseniz,
biraz sonra oylamada da aleyhinde oy kullanacak olursanız, bunun hesabını da bu
Meclise ve millete vermek
mecburiyetindesiniz. Böyle bir anlayışı kabul etmemizin mümkün olmadığı çok
açık ve net bir şekilde ortadadır ve yine, 87 nci maddeyle ilgili olarak Sayın
Ali Topuz da görüşlerini ifade ettiler, açıkladılar.
O nedenle, değerli milletvekilleri, hem temel kanun olarak
getireceksiniz ve temel kanun olarak getirdiğiniz bir kanunla ilgili olarak
muhalefeti konuşturmamaya çalışacaksınız. Ne yapmaya çalışıyorsunuz?! Ne
yapmaya çalışıyorsunuz?!.
Benim deminki konuşmamın tutanaklarına bakabilirsiniz arkadaşlar.
İsteyen arkadaşım bir baksın. Benim o söylediklerimin aleyhinde bir düşünce
içerisinde olan arkadaşım varsa gelsin söylesin, hepsi teknik konulardı ve
benim kendi açımdan doğru olduğuna inandığım konulardı.
ŞEMSETTİN MURAT (Elazığ) - Sen inanıyorsun!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) -
Hayır, Sevgili Kardeşim, Değerli Milletvekilim; inanmıyorsan tutanak
orada meydanda, alın o tutanağı, benim görüşlerimin karşı bir görüşünüz varsa
ona da saygı duyarım, geliniz burada deyiniz ki, Ümmet Bey, sizin söylediğiniz
hususları kabul etmemiz mümkün değil; hay hay; ben ona da saygı duyuyorum; ama,
benin bilgi birikimim ve tecrübemin ortaya çıkardığı düşünce, netice odur; ben,
o görüşü komisyondaki arkadaşlarla ve Meclisteki arkadaşlarla paylaşmaya
çalıştım ve tamamlayamadım.
Bakınız, orada yönetmelik çıkartılması için dokuz aylık süre var, onu bile dile getiremedim. Şimdi, arkadaşlar, bir yönetmelik çıkacak, bir yönetmelik. Yani, bir yönetmelik çıkarılması için dokuz aylık bir süre arkadaşlar!.. Dokuz ay!.. Yani, hem diyoruz ki -gerekçesi yanımda yok kanun tasarısının- efendim, katı bir kural içerisindeymiş, yargı işleri çok gecikiyormuş; onun için, böyle bir kanun tasarısı getirilmiş; ama, bir yönetmelik çıkarılması için de tam dokuz ay bekleyeceksiniz ve o kanunun yürürlüğe giriş tarihi, 17 nci maddenin yürürlüğe giriş tarihi de 1 Temmuz 2007!.. Bir kanun çıkarıyoruz, çok önemli bir kanun diyoruz, Türkiye'nin çehresini değiştirecek diyoruz; yürürlük tarihine bakın!.. Yürürlük tarihine bakın arkadaşlar!.. 1 Temmuz 2007 tarihinde yürürlüğe giriyor! Denetçilerin seçilmesiyle ilgili. Yani, daha bir yıl sonra denetçilerini seçeceğiniz bir kanunu bu kadar sıkboğaz edip, bu kadar aceleyle Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmenin anlamı nedir?! O zaman, niçin temel kanun esprisi içerisinde bunu getirdiniz?! Mademki, 1 Temmuz 2007 yılına kadar bu kanunun uygulanmasını geri bırakıyorsunuz, ee geri bıraktığınız bir kanunla ilgili de, mutlaka, bunu bugün temel kanun olarak çıkaracağız diye ve muhalefetin de söz hakkını kısmak düşüncesiyle, İçtüzüğün verdiği -sizin açınızdan verdiği- imkânları kullanmaya çalışıyorsunuz. Bu anlayışı kabul etmemiz mümkün değildir. O nedenle, değerli milletvekilleri, bakınız, bugün, siz, bu sıralardasınız; ama, yarın yapılacak ilk seçimde sizin yerleriniz bu taraf olacak!..
TEVHİT KARAKAYA (Erzincan) - Yok ya!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, yerleriniz bu taraf olacak!..
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin)- Kalmayacaklar!.. Kalmayacaklar!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yarın, sığındığınız bu İçtüzük maddelerinin
uygulanması noktasında o sıralarda otururken nasıl bir tutum ve davranış
içerisinde olacağınızı şimdiden merak ediyorum. Merak ediyorum. O nedenle, ne
olur, orada da otururken, burada da otururken vicdanınızın sesini dinleyerek,
doğrunun ne olduğunu da iyice ölçüp biçerek o şekildeki kararlarınızı ve
düşüncelerinizi açıklayın.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Sen nerede olacaksın?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Şimdi, ben burada olurum olmam, o önemli
değil, benim şahsımın olması önemli değil; önemli olan, ben bir düşüncenin, bir
felsefenin bugün burada savunulurken, yarın bu tarafa geçildiğinde farklı bir
şekilde savunulmaması gerektiğini ifade etmeye çalışıyorum. Ben, onu, sosyal
güvenlik reformunda da söyledim. Şimdi, bu tarafta otururken, sizin
arkadaşlarınız, bakanlarınız "mezarda emeklilik" olarak yorumlamışlar
55 yaşı, mezarda emeklilik; ama, şimdi, bu tarafa geçince, 65 yaşı savunuyor;
yani, 55 yaşında mezarda emeklilikse, 65 yaş nedir arkadaşlar?! Ben, onu
anlatmaya çalışıyorum. Ben, onu söylemeye çalışıyorum. Yarın, buralarda
söylediğiniz, savunduğunuz şeyleri öyle güzel şekilde savunun ki, bu tarafa
geçtiğinizde de aynı şeyleri savunun. Yoksa, buralardan, sizin oturduğunuz
yerlerden kimler geldiler kimler geçtiler.
MUHARREM CANDAN (Konya) - Sen de geçtin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Evet, biz de geçeceğiz arkadaşlar; biz de
geçeceğiz.
MUHARREM CANDAN (Konya) - Sen buradan geçtin!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Mahkeme kadıya mülk değil; mahkeme kadıya
mülk değil. Onun için, geliniz, bu meseleleri bu şekilde değerlendirmekten
vazgeçiniz. Meclisin ciddî bir şekilde çalışmasının önünü açın, muhalefetin
sesini kısmamaya çalışın diyor ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP
ve Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Lehte, Sayın Salih Kapusuz.
Buyurun Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Biraz önce dikkatle dinlediğim değerli meslektaşım Sayın Topuz bu
kürsüde konuşurken, çok zorlandığını bir kez daha şahit olarak takip ettim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, hiç zorlanmadı, hiç zorlanmadı.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hiç zorlanmadım.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Çok zorlandılar…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Söylediklerine, ben, kendilerinin de
inanmadığını, geçmişte, bu uygulamanın, bu Genel Kurulda …
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Sataşıyorsunuz!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …yüzlerce defa uygulanarak, tatbikat olarak
bugüne kadar gelindiğini çok iyi biliyorum; ama, şu anda, tabiî, bu konuyla
alakalı olarak, kendilerine göre "mefhumu muhalif" falan diye bir
şeyler söylediler; ama, biz, mefhumu muhaliften falan hareket etmiyoruz.
İçtüzüğün 45 inci maddesi çok açık. Herkes okumayı biliyor, ama, bir kez daha
tekrarda fayda var: "Madde 45.- Komisyonlar, Genel Kurulda başkan veya
başkanvekili veya o konu için seçilmiş özel sözcü veya sözcüler tarafından
temsil olunurlar."
Burada, bu Genel Kurulda komisyonun nasıl temsil edileceği biliniyor.
Sayın Başkanlık Divanının ve Başkanın muhatap olarak orada bakana ve komisyona
soru sorduğunda da cevap verecek kişi bellidir, İçtüzük belirlemiş bunu. Kim
cevap verir; başkanı, başkanvekili, sözcüsü veyahut da özel sözcü. Bunlardan
bir tanesi muhatap olarak cevap verir.
Peki, daha sonra ne; ikinci fıkra açık: "Komisyon sıralarında,
toplantı yeter sayısını temin edecek sayıda komisyon üyesi yer almamışsa,
komisyon temsilcisi; komisyon metninin değiştirilmesini isteyen önergelerin
reddini veya komisyona iadesini isteyebilir."
Yani, komisyon yukarıda çalışmış, Genel Kurulda bir rapor görüşülmesi
yapılıyor. Bu rapor kime ait; bu komisyona ait. Yukarıda komisyon tartışmış,
görüşmüş, bir rapor yazmış. Bu raporu da, Genel Kurulda görüşürken müzakere
ediyoruz. Zaten, o raporu, müzakere edilen raporu farklı bir önergeyle
değiştirmek isteyen kimdir; milletvekilleridir. Eğer, orada, değişiklik
istenmiyorsa, söylenecek bir şey yok. Genel Kurul kabul veyahut da reddedecek.
Şayet, değiştirilmek istenen bir husus varsa, o zaman, orada, komisyon toplantı
yetersayısına sahipse, der ki "katılıyoruz" veyahut da
"katılmıyoruz."
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Kendi aralarında konuşmaları…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değilse, zaten, "takdire
bırakıyoruz…"
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Orada da mı çoğunluk diktası geçerli!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - "Takdire bırakıyoruz" der.
Peki, komisyonun yeterli toplantı sayısı var orada, orada da kabul
ettiğini ifade ediyorsa, yani, komisyon bunu kabul ediyorsa, hükümet de kabul
ediyorsa, burada ne yapılır; Genel Kurulun oyuna müracaat edilir.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Komisyon, kabul edip etmediğini tartışması lazım.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Milletvekili konuşamaz mı?! Milletvekili
konuşmaz mı?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Efendim, bakınız, hiçbir zaman…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Milletvekili konuşmaz mı?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Genel Kurulda kimler konuşma yapar; Genel
Kurulda kimlerin konuşma yaptığı belli, milletvekilleri konuşur, grupların
sözcüleri konuşur, komisyon başkanları ve hükümet konuşur. Onun dışında, siz,
Genel Kurulun içerisinde ikinci bir müzakere daha açacaksınız, diyeceksiniz ki,
komisyon da müzakere etsin… Buna, ben değil, herhalde siz bile gülüyorsunuz.
(CHP sıralarından gürültüler)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Komisyonda müzakere edilir!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge sahibi konuşamaz mı?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar… Değerli arkadaşlar,
olmayan şeyleri varmış gibi takdim etmeye kalkarak, buraya taşıyarak gülünç
duruma düşmemek lazım.
Sonra, siz, bugüne kadar, değerli arkadaşlar, her seferinde çıkıp tekrar
ediyorsunuz ya. Bu temel yasayla ilgili komisyonda karşı çıktınız, Genel
Kurulda karşı çıktınız; bu düşüncelerinizi siz yazılı metin haline getirdiniz,
Anayasa Mahkemesine de götürdünüz, savundunuz; Anayasa Mahkemesi de reddetti.
Peki, o halde, hâlâ, bu kaziyei muhkeme haline gelmiş olan bu hususu, siz, illa
daha, kabul edilmiş bir sonucu, hâlâ, tartışarak ne elde etmek istiyorsunuz?!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Onu bile anlamadınız!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Anayasanın kararına karşı mı çıkıyorsunuz?!
Genel Kurulun kararına karşı mı çıkıyorsunuz?! (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hayır; kesinlikle!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - 91 inci maddede çok açık.
Bakınız arkadaşlar, değerli milletvekilleri, siz, burada muhalefet
yapmak adına, üzülerek ifade etmek isterim ki, muhalefet etmek adına, zaman
kaybına gayret sarf ediyorsunuz; evet, üzülerek söylüyorum ki, bunu
yapıyorsunuz. Bunlar bilinen şeyler; orta yerde durduğu halde bunu tartışmaya
açmanın, tekrar tekrar Genel Kurulun gündemine getirmenin, bu konuda bu
tartışmaları yapıp, Genel Kurul tarafından sonuçlanmış olmasına rağmen tekrar
buraya taşımış olmanız iyi niyetle bağdaşmıyor değerli arkadaşlarım.
Bir kez daha 91 inci maddeyi okumak istiyorum değerli milletvekilleri…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Gerek yok, herkes biliyor Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız "Temel Kanunlar", madde 91:
Bir hukuk dalını sistematik olarak bütünüyle veya kapsamlı olarak değiştirecek
biçimde…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Öyle mi?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …genel ilkeleri içermesi; kişisel veya
toplumsal yaşamın büyük bir bölümünü ilgilendirmesi; kendi alanındaki özel
kanunların dayandığı temel kavramları göstermesi, özel kanunlar arasında
uygulamada ahenk sağlanması, düzenlediği alan yönünden bütünlüğünün ve maddeler
arasındaki bağlantıların korunması zorunluluğunun bulunması; önceki yasalaşma
evrelerinde de özel görüşme ve oylama usulüne bağlı tutulması gibi özellikleri
taşıyan yasa, temel bir yasa. Bu tarifi, Genel Kurul da kabul etmiş, Anayasa
Mahkemesi de kabul etmiş.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır, hayır!..
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - O öyle değil, öyle değil!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu, kabul edilen tarife girdiği için, bugün,
ombudsmanlık gibi, dünya ülkelerinde var olan…
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Hayır… Girmiyor, o tarife girmiyor…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …sizin
de buna karşı çıkmadığınız -biraz önceki konuşmacılarınızdan dinlediğim
kadarıyla- bu yasanın eksikleri var; ama "doğrudur" dediğiniz böyle
bir düzenlemeyi…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Birden mi hepsi temel kanun oldu?!.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - ..şu anda, sadece muhalefet etmek anlayışıyla
engellemeye çalışmanızı doğru bulmuyorum.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Cumhuriyetin kurumlarını korumaya çalışıyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Başkanlığın tutumu çok nettir, yerinde bir
uygulamaya devam etmektedir; dolayısıyla, ben de, bunun doğru olduğunu ifade
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Başkanlık uygulamasının
lehinde ve aleyhindeki görüşmeleri dinlediniz.
Şu anda, Başkan olarak görüşümü açıklıyorum: Sayın milletvekilleri,
İçtüzüğün 45 ve 87 nci maddeleri birlikte değerlendirildiğinde, komisyon ve
hükümetin katıldığı önerge hakkında önerge sahibine söz verilmesine imkân
bulunmamaktadır. Başkanlığımızın bu tutumu, öteden beri yapılmakta olan
yerleşik uygulamalarla paralellik arz etmektedir. Bu nedenle, yaptığımız
uygulama doğrudur. Tutumumda da, bu görüşmeler ışığında herhangi bir değişiklik
olmamıştır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)Ê
BAŞKAN - 4 üncü madde üzerindeki 2 önergeyi, önce geliş sıralarına göre
okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Sayın Miçooğulları, buyurun efendim, okuyunuz:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinin ikinci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması
için gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla. 13.6.2006
|
Hakkı
Ülkü |
Algan
Hacaloğlu |
Yakup
Kepenek |
|
İzmir |
İstanbul |
Ankara |
|
Halil
Akyüz |
İzzet
Çetin |
Tuncay
Ercenk |
|
İstanbul |
Kocaeli |
Antalya |
4 üncü maddenin ikinci fıkrasının "Kurum, Başdenetçilik, Kamu
Denetçiliği Kurulu ve Genel Sekreterlikten oluşur" şeklinde
değiştirilmesi.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısını "Kuruluş"
başlıklı 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Ali
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
Mesut
Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
Madde 4- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara'da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu kurulmuştur.
(2) Kurum, Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur.
(3) Kurumda, bir Başdenetçi ve en fazla on denetçi ile Genel Sekreter,
uzman, uzman yardımcıları ve diğer personel görev yapar.
(4) Kurum, gerekli gördüğü yerlerde ofis açabilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılıyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hayır, öyle bir şey olmaz Sayın Başkan!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kendi başına nasıl karar verir, orada Komisyon
var!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sorsun bakalım; tek başına karar veremez!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, böyle bir şey yok!..
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Komisyon orada... Orada Komisyon var…
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz Sayın Başkan.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Komisyona sormadan…
BAŞKAN - Sayın Deveciler, yerinize oturur musunuz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Süs için mi oturdu Komisyon?!
BAŞKAN - Oturur musunuz yerinize!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon kendi içinde tartışacak!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Tek başına Komisyon Başkanı nasıl karar veriyor
orada!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Öyle bir şey yok!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, önce sakin olun!.. Önce sakin olun!
Kullandığınız cümleleri ben
duydum!.. Lütfen, yerinize oturur
musunuz.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Siz de milletvekillerinin hakkına
saygı gösterin! Böyle bir tavır ortaya koymanız lazım!..
BAŞKAN - Lütfen yerinize oturun… Buyurun, yerinize oturun…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Oturun diyerek... Polisle
attıracaksınız, attırın!
BAŞKAN - Ayakta uygulama yok, yerinize oturunuz lütfen!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey yok!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu… Sayın Kumkumoğlu, lütfen yerinize oturun
efendim…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon, Beyefendiye böyle bir yetki
vermedi!..
BAŞKAN - Yerinize oturur musunuz efendim…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Var, var,
benim yetkim var… Var, var, ben sözcü seçildim…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sözcü olarak yapamazsınız; böyle bir
şey yok!.. Hiç öyle bir şey yok!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hiç öyle bir şey yok kardeşim!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan!..
BAŞKAN - Sayın Özyürek, lütfen yerinize oturunuz efendim.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyonda çoğunluk bende, tartışmadan
geçerim diye bir şey yok!
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey yok! Böyle bir şey yok!
BAŞKAN - Arkadaşlar!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon burada oturacak, tartışacak…
BAŞKAN - Arkadaşlar!.. Arkadaşlar!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Komisyon oturacak, tartışacak!.. Öyle
bir şey yok, hayır!.. Öyle bir şey yok, hayır!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, bu işi ancak zorla
çözersiniz, başka türlü bunu çözemezsiniz!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, cümlelerinize lütfen dikkat ediniz,
konuşmalarınıza!..
Sayın Özyürek, lütfen yerinize oturur musunuz…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hiç öyle bir şey yok Sayın Başkan!..
BAŞKAN - Arkadaşlar!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Yaptığınız uygulama, Meclis
Başkanlığına yakışan, uygun, adil bir uygulama değil.
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, lütfen, yerinize oturunuz…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Siz adil bir uygulama yaptığınız
müddetçe milletvekilinden böyle bir tavır bekleyebilirsiniz…
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, lütfen, yerinize oturunuz!..
Sayın İdare Amirleri, lütfen, müdahale ediniz efendim.
Sayın İdare Amirleri, lütfen…
Sayın Özyürek, lütfen yerinize oturunuz…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Hiç öyle bir şey yok!..
BAŞKAN - Komisyon sırasına lütfen oturunuz!..
Saygıdeğer arkadaşlarım…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Komisyonda tartışılmadan olmaz Sayın Başkan!
BAŞKAN - Sayın Özyürek, yerinize oturur musunuz… Ben görüş
açıklayacağım, lütfen buyurun!..
Sayın Yetenç, lütfen…
Sayın Deveciler, yerinize, lütfen oturunuz!.. Yakışmıyor sizlere,
oturunuz!..
(Bir kısım CHP ve AK Parti milletvekillerinin kürsü önünde toplanmaları)
Arkadaşlar, yerlerinize oturunuz!.. Sayın milletvekilleri, lütfen
yerlerinize oturunuz!..
Sayın Yetenç… Sayın Yetenç… Sayın Yetenç…
Lütfen yerinize oturunuz!..
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Olmaz!.. Böyle bir şey yok!..
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu!..
Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum; geldiğimde
Başkanlık olarak icrayı yerine getireceğiz.
Kapanma Saati: 21.37
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 21.45
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir), Bayram ÖZÇELİK (Burdur)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 115 inci
Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
1206 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerine kaldığımız yerden devam
ediyoruz.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
Ê
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.
4 üncü madde üzerindeki 2 önergeyi geliş sırasına göre okutmuştum.
Şimdi, en aykırı önergeyi tekrar okutacağım ve gerekli işlemi yapacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kuruluş"
başlıklı 4 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Ali
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
"Madde 4- (1) Bu Kanunda belirtilen görevleri yerine getirmek
üzere, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bağlı, kamu tüzel kişiliğini
haiz, özel bütçeli ve merkezi Ankara'da bulunan Kamu Denetçiliği Kurumu
kurulmuştur.
(2) Kurum, Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur.
(3) Kurumda, bir Başdenetçi ve en fazla on denetçi ile Genel Sekreter,
uzman, uzman yardımcıları ve diğer personel görev yapar.
(4) Kurum, gerekli gördüğü yerlerde ofis açabilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, biz katılmıyoruz, böyle bir yetkisi
yok sözcünün.
BAŞKAN - Kaç üye katılıyor efendim, işaret etsinler… Katılan üyeler
işaret etsinler…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Arkadaşlar müzakere etsinler.
BAŞKAN - Katılmayan üyeler… Bir sayalım bakalım.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılıyoruz.
BAŞKAN - Arkadaşlar, katılan üyeler ellerini kaldırsınlar...
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Böyle bir
yöntem yok ki! Katılıyoruz; ben sözcüyüm, katılıyoruz.
BAŞKAN - Efendim, kaldırın ellerinizi, lütfen arkadaşlar…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, Komisyon Başkanı değilsiniz…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkan, biz katılmıyoruz. Sözcünün böyle bir
yetkisi yok.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey yok!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Komisyon Başkanı değil, Meclis Başkanısınız
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Katılmayan üyeler... Katılmayan üyeler ellerini kaldırsın…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Siz oradan komisyonda oylama yapamazsınız.
Oylama yapma yetkiniz yoktur.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, nerede duydun böyle bir
uygulamayı?! Böyle bir uygulama oldu mu?!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge hakkında söz istiyorum.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Başkanvekili komisyonda oylama yapar mı?!
Böyle bir şey olmaz Başkan!
BAŞKAN - Hükümet önergeye katılıyor mu?
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Ne zaman görüldü böyle bir şey?!
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Oylamaya sunmadan önce önerge hakkında söz
istiyorum.
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır, olmaz Başkan!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Böyle bir şey olamaz!
BAŞKAN - Buyurun Sayın Miçooğulları, lütfen…
Sayın Miçooğulları, önergeyi okuyunuz efendim, buyurun…
Sayın Miçooğulları, buyurun efendim…
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının 4 üncü maddesinin 2 nci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin yapılması
için gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla. 13.6.2006
|
Hakkı
Ülkü |
Algan
Hacaloğlu |
İzzet
Çetin |
|
İzmir |
İstanbul |
Kocaeli |
|
Halil
Akyüz |
Yakup
Kepenek |
Tuncay
Ercenk |
|
İstanbul |
Ankara |
Antalya |
4 üncü maddenin ikinci fıkrasının "Kurum, Başdenetçilik, Kamu
Denetçiliği Kurulu ve Genel Sekreterlikten oluşur" şeklinde
değiştirilmesi.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Evet, katılıyoruz.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, önerge hakkında söz istiyorum!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir yetki vermedim, nereden çıktı bu
yetki? Bu yetki nereden çıkıyor Başkan?! Ne zaman olmuş böyle bir işlem?!
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
4 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın Miçooğulları, okumaya devam ediniz efendim, buyurunuz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir yetki yok.
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim…
GÜROL ERGİN (Muğla) - Olmayan yetkiyi kullanıyorsunuz.
BAŞKAN - 5 inci madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce
geliş sıralarına göre okutup, sonra aykırılıklarına göre işleme alacağım. Sayın
Miçooğulları, okuyunuz.
Buyurun efendim.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Utanıyoruz!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Önerge hakkında söz istedim Sayın Başkan!
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, maddeyi okur musunuz önce, madde başlığını…
Okuyunuz efendim siz! Eğer okumayacaksanız bu tarafa geçin, Bayram Bey
okusun.
GÜROL ERGİN (Muğla) - Böyle bir şey olabilir mi?! Kapatın o zaman
Meclisi kardeşim!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, bu nasıl bir yönetim anlayışı?!
Nasıl bir iş?! Böyle şey olur mu?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Nasıl bir iş bu! Böyle şey olur mu?! Bu kanun
"kabul edildi" deyin, bitsin!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ayıp!.. Ayıp!..
ATİLA EMEK (Antalya) - Bu ne biçim iş yahu!.. O zaman tümünü oyla
Başkan!..
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim... İstirham ediyorum…
Sayın Miçooğulları, okur musunuz lütfen.
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sen partine göre davranırsan, o da
partisine göre davranıyor.
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu…
Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim…
KÂTİP ÜYE TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Ben partime göre davranmıyorum;
sükûnet istiyorum!.. Sükûnet istiyorum!..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, biraz önce Komisyona bir oylama
yaptırdınız. Böyle bir hakkınız yok!
GÜROL ERGİN (Muğla) - Genel Kurulda komisyon oylaması olur mu?!
BAŞKAN - Komisyonun oylaması değil; orada çoğunlukla katılıyor; 27 nci
madde açıktır.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir usul var mı?!
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyacak mısınız efendim?!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Kâtip Üye değişsin…
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, lütfen okuyunuz! Okumayacaksanız, yer
değiştirin!
KÂTİP ÜYE TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Sükûneti sağlayın…
BAŞKAN - Hayır, buyurun! Siz okuduğunuz zaman sükûnet sağlanacaktır.
Okuyunuz lütfen!..
KÂTİP ÜYE BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sayın Özyürek, İçtüzükte yazıyor.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Nerede yazıyor?!. Bırakın!..
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, okuyunuz efendim!
GÜROL ERGİN (Muğla) - O zaman biz bu salonda ne arıyoruz?!
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, lütfen, okuyunuz efendim!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Böyle yasa yapılmaz Sayın Başkan!
GÜROL ERGİN (Muğla) - Biz niye geldik?!.
Başdenetçilik
MADDE 5 -
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri geliş sıralarına göre okuyup aykırılıklarına göre işleme
alacağım…
Lütfen, okuyunuz, buyurun.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - İçtüzüğün neresinde yazıyor?!
BAŞKAN - Kâtip Üyelerle tartışmayalım. Kâtip Üyeler de, lütfen,
tartışmalara iştirak etmesinler. Meclisi ben yönetiyorum.
Lütfen buyurun Sayın Miçooğulları, önergeleri okuyun efendim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Meclisi değil, komisyonu yönetiyorsun Sayın
Başkan!..
BAŞKAN - Buyurun, önergeyi okuyun…
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Başdenetçilik" başlıklı 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Ali
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Erdal
Karademir |
M.
Mesut Özakcan |
İzzet
Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
|
İstanbul |
|
|
"Madde 5- (1) Başdenetçilik, Başdenetçi ve Başdenetçivekilinden
oluşur.
(2) Kurum, Başdenetçi tarafından idare ve temsil edilir."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Başdenetçilik" başlıklı 5 inci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Ali
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır, katılamaz, öyle bir şey yok!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, önerge hakkında söz istiyorum.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılmıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Biz karşıyız.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Komisyon "katılmıyoruz" dedi…
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Komisyon?..
Sayın Kumkumoğlu, Komisyonu meşgul etmeyiniz.
Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) -
Katılıyoruz, katılıyoruz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan Komisyon
"katılmıyoruz" dedi; konuşma hakkı doğdu…
YILMAZ KAYA (İzmir) - Sayın Başkan "katılmıyoruz" dedi.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Sürçülisan ettim ya; ne var?!
BAŞKAN - Tamam… Tamam…
Sayın milletvekilleri… Arkadaşlarım…
Sayın Yıldız, Sayın Kumkumoğlu, oturunuz.
Evet, Komisyon önergeye katılmadığını ifade etmiştir.
Katılmadığına göre, önerge sahiplerinden birisine…
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyon kim oluyor,
affedersiniz?!
BAŞKAN - Sayın Kumkumoğlu, ne biçim ifadeler bunlar ya! Lütfen oturur
musunuz siz!
ALİ KEMAL KUMKUMOĞLU (İstanbul) - Sayın Başkan, Komisyon diye
söylüyorsunuz, bizi herhalde saymıyorsunuz!
BAŞKAN - Önerge sahiplerinden kim konuşacak?
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Ben konuşacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)
Arkadaşlar, Komisyonu kimin temsil edeceği bellidir. Komisyon
katılmadığını ifade etmiştir. Ben de, İçtüzüğün gereği olarak… Ne diyorsunuz?!
Komisyon katılmadığını söyledi! "önergeyi verenlerden birisi
konuşacak" diyorsunuz; ben de onları konuşturuyorum! Daha ne
istiyorsunuz?!
Başkanlık, İçtüzüğü gereğince yerine getirmektedir ve uygulamaktadır!
Sayın Çetin, önergeniz üzerinde buyurun efendim.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
görüşülmekte olan…
BAŞKAN - Sayın hatibi dinleyelim lütfen.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) - …kanun tasarının 4 üncü maddesiyle ilgili vermiş
olduğumuz önerge üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, yani, dünyanın 120'den fazla ülkesinde uygulanan bir
kanunu görüşüyoruz, ülkemizde de ihdas etmek istiyoruz; ancak, manzarayı
umumiye halkın gözünde cereyan ediyor. Böyle bir konuyu yaşama geçirmek için
hem Mecliste katkı yapılması engelleniyor hem de Meclis, AKP Grubunun tavrıyla,
kamuoyunda, halkın nezdinde küçük düşürülmesi için ne gerekiyorsa yapılıyor.
AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel, konuya…
İZZET ÇETİN (Devamla) - Bu, konunun ta kendisi, esas konumuz bu.
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Biz bu konuda…
SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Meclisi yok sayan sizsiniz!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Gelir buraya konuşursun! Gelir buraya
konuşursun!
BAŞKAN - Sayın Kızılcıklı, lütfen!..
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Dinle, dinle!.. Ne konuşuyorsun?!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Gel buraya konuş! Otur yerine!
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Otur yerine!
BAŞKAN - Sayın Çetin, Genel Kurula hitap ediniz.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Otur yerine!
SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Terbiyesiz!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Sensin terbiyesiz! Sensin terbiyesiz!
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sensin terbiyesiz!
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Meclisi yok mu sayıyorsun?!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Sen yok sayıyorsun Meclisi.
BAŞKAN - Sayın Çetin, lütfen, Genel Kurula hitap ediniz.
Buyurun.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Çoğunluk diktası uygulamaya kalkışıyorsunuz!
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Çoğunluğu millet verdi bize!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Başkanın tavrı orta yerde, Komisyon Başkanının
tavrı orta yerde, Grup Başkanvekilinizin tavrı orta yerde. Amacınız,
cumhuriyetin kurumlarını yıpratmak! (AK Parti sıralarından gürültüler)
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Ne ilgisi var önergeyle?!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Demokratik kurumları yıpratmak!
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Konuştuğuna dikkat et!
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Otur yerine, dinle be!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Sizin amacınız bu; ama, size karşı bu
cumhuriyeti de, demokrasiyi de korumak bizim görevimiz! (AK Parti sıralarından
gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Ne demek istiyorsun?! Elbette, biz koruyacağız
bunu. (AK Parti sıralarından gürültüler) Kendinize gelin!
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Provokatörlük yapıyorsunuz!
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sizin ne yapmak istediğinizi cümle âlem biliyor.
BAŞKAN - Sayın Çetin, buyurun…
Sayın Çetin, Genel Kurula hitap ediniz…
İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, evet…
Meclisi ne hale getirdiğiniz orta yerde. Mecliste milletvekilinin
önergesi üzerinde söz hakkını kısıtlayan bir anlayışı demokrasiyle bağdaştırmak
mümkün mü?! Bu, ancak teokratik bir düzende, faşist bir düzende rastlanabilecek
bir uygulama biçimi.
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Siz faşistlik yapıyorsunuz!
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen… Sayın Yıldırım, lütfen…
İZZET ÇETİN (Devamla) - Burası, Cumhuriyetin Meclisi, Büyük Millet
Meclisi. Cumhuriyet kurmuş, devlet kurmuş bir Meclis bu Meclis.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Azınlık faşistlik yapmaz, çoğunluk yapar. Biz,
demokrasiden yanayız.
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Cumhuriyete sahip çıkarak burada oturuyoruz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Muhatap almayın!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Orduyu kurmuş bir Mecliste, savaş idare edilmiş;
savaş koşullarında bile milletvekilleri konuşmuş, konuşturulmuş; ama, sizin
anlayışınız…(AK Parti sıralarından gürültüler)
AHMET YENİ (Samsun) - Konuya gel!
İZZET ÇETİN (Devamla) - …Meclisi ıskat etmeye yönelik, yok saymaya
yönelik bir anlayış.
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Öyle bir şey yok!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, burada, Kamu Denetçiliği
Kurumunun görev ve çalışma ilkeleriyle ilgili vermiş olduğumuz önergede
"Kurum, Başdenetçilik ve Kuruldan oluşur" ibaresinin daha anlaşılır
bir şekle dönüşmesi için, Kamu Denetçiliği Kurulunun açık yazılmasını önerdik.
Yani, bunu da kabul etmemek, katılmamak, yine, bir ezbere dayalı "evet,
katılıyoruz" ya da "katılmıyoruz" anlayışı. Yani, burada, bir
kelimeye "Kurul" yerine, daha açık ifadeyle "Kamu Denetçiliği
Kurulu" yazılmasına karşı çıkmanızın mantığı önyargı değil de nedir; izah
edebilir misiniz?!
SONER AKSOY (Kütahya) - Demokrasidir o!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Kurul diyorsunuz; ne kurulu, hangi kurul?!
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Genel Kurul.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Tanımlara baktık, neyin, bak oradan; Genel Kurul
denildiği zaman, tanımlarda, 2 nci maddede, Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu
yazılı. Karışıklığa meydan vermemek açısından, biz, bu maddede, Kamu
Denetçiliği Kurulunun açık yazılmasını istedik. Ne oldu; kıyamet kopuyor, kimi
katılıyor, kimi katılmıyor, kimi "Meclis Genel Kurulu" diyor. Yani,
biraz sabırlı olun, biraz, katılımcılığa, şeffaflığa açık olun; demokratik
teamüllerin Mecliste yerleşmesine fırsat verin.
Bugün, çoğunluğunuz var; evet, Meclis Genel Kurulunda da çoğunluğunuz
var, komisyonlarda da çoğunluğunuz var; ama, bu, her hakkı bu şekilde
kullanmanız anlamına gelmiyor.
MURAT YILDIRIM (Çorum) - O çoğunluğu millet bize verdi!
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen… Sayın Yıldırım, lütfen…
İZZET ÇETİN (Devamla) - Yarın, o millet senden geri alacak, seni başka
yerlere gönderecek, merak etme!
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Millet ne zaman alacağını bilir!
BAŞKAN - Sayın Yıldırım, lütfen…
İZZET ÇETİN (Devamla) - Merak etme, senden geri alacak o, tepetaklak
gidiyorsun.
MURAT YILDIRIM (Çorum) - Ne biliyorsun?! Sen bilmezsin, millet karar
verir!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Evet, görüyoruz, herkes de görüyor sizin ne
hallere geldiğinizi.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne çabuk verdin Allahım, ne çabuk aldın olacak
ondan sonra, sen gör bakalım; az kaldı!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Yani, bir yasa tasarısında falancanın imzası var
diye, satırı değişmeyecek, kelimesi değiştirilmeyecek, öylece götürmeye
çalışacaksınız!.. Ayıptır değerli arkadaşlar; yapmayın, yazıktır bu Meclise. Bu
Meclis, gerçekten, yasa yapma tekniklerini, kurulduğundan günümüze kadar geçen
süre içerisinde, seksenbeş yıldır uygulayagelen bir Meclis. İlk defa, AKP
döneminde, böylesi, yasa yapma teknikleri ortadan kaldırılıyor. Teamüller yok
sayılıyor. Bu, ancak diktatörlükle izah edilebilir. Başka türlü bir teamül
olamaz.
Hepinize teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, burada, bütün milletvekili
arkadaşlarımız görüşlerini beyan ederler, bu normaldir. Birbirimize tahammül
edeceğiz, demokrasinin gereği budur.
Birbirimizin görüşlerini beğenmeyebiliriz; ama, Meclisin bir çalışma
düzeni vardır. O çalışma düzeniyle ilgili olarak da, zaman zaman, usul hakkında
tartışmalar açılır, diğerleri açılır. Biraz önce de Sayın Grup Başkanvekilimiz
Ali Topuz Bey, diğer arkadaşlarımız görüşlerini beyan ettiler; ama, neticede,
bizim görevimiz Meclisi çalıştırmaktır. Burada, kendi görüşümüze uygun olmayan,
herhangi bir arkadaşımız bir görüş beyan etti diye, yani, onu uygun olmayan bir
şekilde protesto etmek veya sözünü kesmek filan, kimseye bir fayda sağlamaz.
Her geçen dakika da, bizim, Meclis çalışmalarımızın daha uzamasına sebebiyet
veriyor. Onun için, arkadaşlarımın sükûnet içerisinde Meclis çalışmalarını
takip etmelerini istirham ediyorum ve bugüne kadar gösterilen olgunluktan
dolayı da, bütün arkadaşlarıma tek tek teşekkür ediyorum, grup
başkanvekillerine teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Usule uyulursa, sükûnet sağlanır. Usulleri
zorlamamak lazım.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Buyurun Sayın Miçooğulları.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Başdenetçilik" başlıklı 5 inci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
|
İstanbul |
|
Madde 5- (1) Başdenetçilik, Başdenetçi ve Başdenetçivekilinden oluşur.
(2-) Kurum, Başdenetçi tarafından idare ve temsil edilir.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hayır… Sorulması lazım… Komisyon üyelerine
sorulması lazım Sayın Başkan… Böyle keyfîlik olmaz!..
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Buyurun Sayın Miçooğulları.
Başdenetçivekili
MADDE 6-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş
sıralarına göre okutup aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Buyurun Sayın Miçooğulları.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Başdenetçivekili" başlıklı 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A.
Kemal Deveciler |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
Bülent
Baratalı |
|
Balıkesir |
İstanbul |
İzmir |
|
Erdal
Karademir |
M.
Mesut Özakcan |
İzzet
Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
Akif
Hamzaçebi |
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
|
Madde 6- (1) Başdenetçivekilini, Başdenetçi denetçiler arasından seçer.
(2) Başdenetçivekili, Başdenetçinin olmadığı zamanlarda ona vekâlet
eder.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Başdenetçivekili" başlıklı 6 ncı maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
|
İzzet
Çetin |
Mesut
Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
|
Akif
Hamzaçebi |
|
|
|
|
Trabzon |
|
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?...
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Böyle bir yetkisi yok; Komisyon Başkanının
böyle bir yetkisi yok; Komisyon üyelerinin fikrini almak zorunda, tartışma
yapmak zorunda.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Babacan, siz, Avrupa Birliğiyle de böyle
mi yürütüyorsunuz müzakereleri?!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Aynen böyle herhalde, Avrupa Birliğinde de
böyle!
BAŞKAN - Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Başdenetçivekili" başlıklı 6 ncı maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
A.
Kemal Deveciler |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
Bülent
Baratalı |
|
Balıkesir |
İstanbul |
İzmir |
|
Erdal
Karademir |
Mesut
Özakcan |
İzzet
Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
Akif
Hamzaçebi |
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
|
Madde 6 - (1) Başdenetçivekilini, Başdenetçi denetçiler arasından seçer.
(2) Başdenetçivekili, Başdenetçinin olmadığı zamanlarda ona vekâlet
eder.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Komisyonun böyle bir yetkisi yok.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Buyurun okuyunuz.
Kamu Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı
MADDE 7 -
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu
Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı" başlıklı 7
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
Algan
Hacaloğlu |
Akif
Hamzaçebi |
|
|
İstanbul |
Trabzon |
|
Madde 7- (1) Kurul; Başdenetçi,
Başdenetçivekili ve denetçilerden oluşur.
(2) Kurulun görevleri:
a) Kanunun uygulanmasına ait yönetmelikleri hazırlayarak çıkarmak,
b) Yıllık raporu hazırlamak,
c) Yıllık raporu beklemeksizin gerekli gördüğü konularda özel rapor
hazırlamak,
ç) Raporları kamuoyuna açıklamak.
(3) Kurula Başdenetçi, Başdenetçinin yokluğunda ise Başdenetçivekili
başkanlık eder.
(4) Kurul, Başdenetçinin başkanlığında denetçilerin beşte üçünün
katılımı ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu
Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı" başlıklı 7
nci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeyi katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz
Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Karar yetersayısının aranmasını istiyorum.
BAŞKAN - Peki. Karar yetersayısını arayacağım.
Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sayın Bakan, katıldığınız önergeye oy
vermiyorsunuz, öyle mi?!
BAŞKAN - Sayın Özçelik ve Sayın Miçooğulları, sayınız efendim…
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Sayın Başmüzakereci, Brüksel'den
gözleniyorsunuz.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Sayın Bakan, Avrupa Birliğinde de böyle mi temsil ediyorsun Türkiye'yi?!
BAŞKAN - Karar yetersayısı vardır; önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Kamu
Denetçiliği Kurulu, görevleri, toplantı ve karar yeter sayısı" başlıklı 7
nci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
Mesut
Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
Algan
Hacaloğlu |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
|
İstanbul |
Trabzon |
|
Madde 7- (1) Kurul, Başdenetçi Başdenetçivekili ve denetçilerden oluşur.
(2) Kurulun görevleri:
a) Kanunun uygulanmasına ait yönetmelikleri hazırlayarak çıkarmak,
b) Yıllık raporu hazırlamak,
c) Yıllık raporu beklemeksizin gerekli gördüğü konularda özel rapor
hazırlamak,
ç) Raporları kamuoyuna açıklamak.
(3) Kurula Başdenetçi, Başdenetçinin yokluğunda ise Başdenetçivekili
başkanlık eder.
(4) Kurul, Başdenetçinin başkanlığında denetçilerin beşte üçünün
katılımı ile toplanır ve üye tam sayısının salt çoğunluğu ile karar alır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Yeterli
sayımız var, katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
7 nci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
8 inci maddeyi okutuyorum:
Çalışma ilkeleri
MADDE 8-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Çalışma
ilkeleri" başlıklı 8 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
Algan
Hacaloğlu |
|
Aydın |
İzmir |
İstanbul |
|
İzzet
Çetin |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
|
Kocaeli |
Trabzon |
|
"MADDE 8- (1) Başdenetçi, denetçiler arasında işbirliğini sağlar ve
bunların uyumlu çalışmasını gözetir.
(2) Denetçiler, Kurul halinde incelenmesi gereken konuların dışında,
Başdenetçi tarafından görevlendirildikleri konu ve/veya alanlarda tek başlarına
çalışır ve önerilerde bulunurlar.
(3) Kurulca karar bağlanacak konular ile denetçilerin Başdenetçi
tarafından görevlendirilecekleri konu ve/veya alanlara ve aralarındaki iş
bölümüne ilişkin ilkeler ile bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar, Kurul
tarafından hazırlanarak kabul edilip yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle
saptanır."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Çalışma
ilkeleri" başlıklı 8 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Çoğunluğumuz var, katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Çalışma
ilkeleri" başlıklı 8 inci maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini
arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
Algan
Hacaloğlu |
|
Aydın |
İzmir |
İstanbul |
|
İzzet
Çetin |
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
|
Kocaeli |
Trabzon |
|
"Madde 8- (1) Başdenetçi, denetçiler arasında işbirliğini sağlar ve
bunların uyumlu çalışmasını gözetir.
(2) Denetçiler, Kurul halinde incelenmesi gereken konuların dışında,
Başdenetçi tarafından görevlendirildikleri konu ve/veya alanlarda tek başlarına
çalışır ve önerilerde bulunurlar.
(3) Kurulca karara bağlanacak konular ile denetçilerin Başdenetçi
tarafından görevlendirilecekleri konu ve/veya alanlara ve aralarındaki iş
bölümüne ilişkin ilkeler ile bu Kanunun uygulanmasına ilişkin hususlar, Kurul
tarafından hazırlanarak kabul edilip yürürlüğe konulacak bir yönetmelikle
saptanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) - Katılıyoruz
Sayın Başkan; çoğunluğumuz var.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
8 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Buyurun.
Görev
MADDE 9-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri geliş
sıralarına göre okutup, aykırılıklarına göre işleme alacağım.
TBMM
Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı tasarının 9 uncu maddesine yazılı
"… hukuka ve hakkaniyete uygunluk" ibaresinden sonra "ile
yerindelik" ibaresinin eklenmesini arz ederiz. 14.6.2006
|
Ertuğrul
Yalçınbayır |
Algan
Hacaloğlu |
Ziya
Yergök |
|
Bursa |
İstanbul |
Adana |
|
Tuncay
Ercenk |
Atilla
Kart |
|
|
Antalya |
Konya |
|
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum :
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun Tasarısının
9 uncu maddesinin 2 nci fıkrasının (c) bendinde aşağıdaki değişikliğin yapılması için gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla. 13.6.2006
|
Algan
Hacaloğlu |
Mehmet
Küçükaşık |
Hakkı
Ülkü |
|
İstanbul |
Bursa |
İzmir |
|
Feridun
Baloğlu |
Muharrem
İnce |
|
|
Antalya |
Yalova |
|
Değişiklik teklifi:
"c) Yargı yetkisinin kullanılmasına ve hâkim ve savcıların
denetimine ilişkin işlemler"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu ?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANI SAİT AÇBA (Afyonkarahisar) -
Çoğunluğumuz var; katılıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN
(Ankara) - Katılıyoruz.
III. - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Evet, tespit edeyim.
Sayın milletvekilleri, önce yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin
isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim; ayaktalar
zaten.
Sayın Hamzaçebi, Sayın Kaptan, Sayın Özyürek, Sayın Topuz, Sayın Keleş,
Sayın Emek, Sayın Üstün, Sayın Hacaloğlu, Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu, Sayın
Çetin, Sayın Akyüz, Sayın Yıldırım, Sayın Çerçioğlu, Sayın Yergök, Sayın Kaya,
Sayın Ergin, Sayın Arslan, Sayın Deveciler, Sayın Baratalı.
BAŞKAN - Evet, 20 kişi oldu.
Sayın milletvekilleri, yoklama için 4 dakika süre vereceğim.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı tasarının 9 uncu maddesine yazılı
"…hukuka ve hakkaniyete uygunluk" ibaresinden sonra "ile
yerindelik" ibaresinin eklenmesini arz ederiz.
|
Ertuğrul
Yalçınbayır |
Algan
Hacaloğlu |
Ziya
Yergök |
|
|
Bursa |
İstanbul |
Adana |
|
|
Atilla
Kart |
Tuncay
Ercenk |
|
|
|
Konya |
Antalya |
|
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Efendim, yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Öyle bir yetkisi yok.
BAŞKAN - Hükümet?..
DEVLET BAKANI ALİ BABACAN (Ankara) - Katılıyoruz.
III. - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama yapılmasını istiyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Ayağa kalkan üyelerin isimlerini tespit edeceğim ve sonra
yoklama yapacağım.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Az önce yapılan bir yoklama var. Böyle bir
uygulama yok Sayın Başkan!..
BAŞKAN - Sayın Hamzaçebi, Sayın Kaptan, Sayın Özyürek, Sayın Emek, Sayın
Topuz, Sayın Üstün, Sayın Gürel, Sayın Hacaloğlu, Sayın İnce, Sayın Aslanoğlu,
Sayın Akyüz, Sayın Çetin, Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Kartal, Sayın
Yergök, Sayın Çerçioğlu, Sayın Çanakcı, Sayın Ergin, Sayın Aslan, Sayın Kaya,
Sayın Özkan.
Sayın milletvekilleri, yoklama için 2 dakika süre veriyorum ve yoklama
işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Buyurun.
Başdenetçi ve Denetçilerin Nitelikleri
MADDE 10-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısının 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin
yapılması için gereğini arz ederiz.
Saygılarımızla. 13.6.2006
|
Hakkı
Ülkü |
İzzet
Çetin |
Algan
Hacaloğlu |
|
İzmir |
Kocaeli |
İstanbul |
|
Halil
Akyüz |
Tuncay
Ercenk |
Yakup
Kepenek |
|
İstanbul |
Antalya |
Ankara |
Değişiklik teklifi:
10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasının (b) bendinin:
"Seçimin yapıldığı tarihte 40 yaşını doldurmuş olmak"
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve
denetçilerin nitelikleri" başlıklı 10 uncu maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
|
Akif
Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
III. - YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama talebini yerine getireceğim.
Evet, Sayın Çetin, Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Ergin, Sayın
Çerçioğlu, Sayın Yergök, Sayın Kaya, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın İnce, Sayın
Kılıç, Sayın Baratalı, Sayın Üstün, Sayın Gürel…
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Sayın Başkan, arka arkaya yoklama
olmaz; üçüncü defa yoklama istiyorlar.
BAŞKAN - Arkadaşlar, ayakta olan milletvekillerinin sayısı 20'yi
bulmuyor.
Sayın Özcan…
Sayın milletvekilleri, yoklama talebini yerine getireceğim. Yoklama için
1 dakika süre veriyorum ve yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, pusula verenlerin burada
olup olmadığının kontrol edilmesini istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Deveciler, pusulaya gerek yok; toplantı yetersayısı
vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
ATİLA EMEK (Antalya) - Olmadı Başkan!.. Sisteme giremediler…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sisteme girebildiler mi?!
NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Ayıp oluyor ya!..
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum.
ATİLA EMEK (Antalya) - Sayın Başkan, sonucu açıklar mısınız?
BAŞKAN - Sayın Emek, burada Kâtip Üyeniz var, ekranda gözüküyor; hiç
merak etmeyiniz, kayıtları, isterseniz alabilirsiniz, yoklama kayıtlarını; hiç
endişe etmeyin. (CHP sıralarından gürültüler)
ALGAN HACALOĞLU (İstanbul) - Yoklama sonucu zabıtlara geçirilsin.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Sayın Başkan, yoklama sonucunun ilan
edilmesi…
BAŞKAN - Saygıdeğer arkadaşlarım…
Sayın Deveciler, lütfen yerinize oturunuz.
Sayın Miçooğulları okuyunuz, buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı Kamu Denetçiliği Kurumu Kanun
Tasarısının 10 uncu maddesinin 1 inci fıkrasına aşağıdaki değişikliğin
yapılması için gereğini arz ederiz. 13.6.2006
Saygılarımızla.
|
Hakkı
Ülkü |
İzzet
Çetin |
Algan
Hacaloğlu |
|
İzmir |
Kocaeli |
İstanbul |
|
Halil
Akyüz |
Tuncay
Ercenk |
Yakup
Kepenek |
|
İstanbul |
Antalya |
Ankara |
Değişiklik Teklifi:
10 uncu maddesinin birinci fıkrasının (b) bendinin "Seçimin
yapıldığı tarihte 40 yaşını doldurmuş olmak"
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuzla katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Kabul edenlere hiç bakmıyorsunuz
ki!..
BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Buyurun Sayın Miçooğulları.
Adaylık ve seçim
MADDE 11-
BAŞKAN - 2 önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "Komisyon" ibaresi "Başkanlık"
aynı fıkrada 1, 7 ve 8 inci fıkralarda yer alan "Komisyona" ibaresi
"Başkanlığa" şeklinde değiştirilmiş, mevcut altıncı fıkrasında yer
alan "Seçim gizli oyla ve görüşmesiz yapılır" cümlesi ve "ayrı
ayrı listeler halinde" ibaresi ile dördüncü fıkrası madde metninden
çıkarılmış, diğer fıkralar teselsül ettirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(8) Bu maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde olması veya araverme sırasında işlemez."
|
İrfan
Gündüz |
Yahya
Akman |
T.Ziyaeddin
Akbulut |
|
İstanbul |
Şanlıurfa |
Tekirdağ |
|
Muharrem
Eskiyapan |
Mehmet
Kurt |
|
|
Kayseri |
Samsun |
|
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Adaylık ve
seçim" başlıklı 11 inci maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
|
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının 11 inci maddesinin
ikinci fıkrasında yer alan "Komisyon" ibaresi "Başkanlık",
aynı fıkrada 1, 7 ve 8 inci fıkralarda yer alan "Komisyona" ibaresi
"Başkanlığa" şeklinde değiştirilmiş, mevcut altıncı fıkrasında yer
alan "Seçim gizli oyla ve görüşmesiz yapılır" cümlesi ve "ayrı
ayrı listeler halinde" ibaresi ile dördüncü fıkrası madde metninden
çıkarılmış, diğer fıkralar teselsül ettirilmiş ve maddeye aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"(8) Bu maddede yer alan süreler, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
tatilde olması veya ara verme sırasında işlemez."
Tevfik Ziyaeddin Akbulut (Tekirdağ) ve arkadaşları
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmiştir.
Kabul edilen önerge istikametinde maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
12 nci maddeyi okutuyorum:
Bağımsızlık
MADDE 12-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Bağımsızlık" başlıklı 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Mehmet
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
Mehmet
Akif Hamzaçebi |
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
|
Madde 12- (1) Hiçbir organ, makam, merci ya da kişi, Başdenetçiye ve
denetçilere yaptıkları işle ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge
gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Bağımsızlık" başlıklı 12 nci maddesinin tasarı metninden
çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
M.
Akif Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz var; katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
III. - Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini
tespit edeceğim: Sayın Çetin, Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Kartal…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, yazamıyor, yazamıyor…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yazamıyor Başkan, yetiştiremiyor…
BAŞKAN - …Sayın Yergök, Sayın Çerçioğlu, Sayın Ergin, Sayın Ekmekcioğlu,
Sayın Kaya, Sayın Emek, Sayın İnce, Sayın Baloğlu, Sayın Ercenk, Sayın
Baratalı, Sayın Gürel, Sayın Kılıç, Sayın Aslanoğlu… (CHP sıralarından
gürültüler)
TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Başkan, hızlı okuyorsunuz ama; yavaş
yavaş; anlayamıyoruz.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yazamadı, Kâtip yazamadı.
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, siz sükûnetle görevinizi yapın,
o kadar telaşlanmayın. Siz Meclis Başkanvekilisiniz, grup başkanvekili
değilsiniz.
BAŞKAN - İsmini okuduğumuz milletvekilleri lütfen yoklamaya girmesinler.
Yoklama için 1 dakikalık süre veriyorum ve yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Bak, sonradan isim kaydediyorsunuz; vaktiyle
yazacaksınız!
BAŞKAN - Tamam, hepsi kaydedildi; hiç endişe etmeyin.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Hayır, sonradan yazıyorsunuz.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Oylama sonucunun açıklanmasını
istiyoruz Sayın Başkan. Pusula gönderenlerin burada olup olmadığını da kontrol
edin.
BAŞKAN - Pusulalara gerek yok.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Mecliste 160 kişiyi görmeyen Türkiye'nin
geleceğini nasıl görecek?!
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Hiç dert edinmeyin; herkes işine baksın arkadaşlar;
kafanızı yormayın, kafanızı yormayın.
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır. (CHP
sıralarından "Bravo" sesleri, alkışlar [!])
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Sayın Başkan, sonuçları açıklar mısınız; kaç
kişi katılıyor?..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Milletvekilleri duysun.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Zabıtlara geçin, zabıt tutun orada!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Kaç kişi Sayın Başkan?
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının
"Bağımsızlık" başlıklı 12 nci maddesinin aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
Ali
Kemal Kumkumoğlu |
Ali
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
Akif
Hamzaçebi |
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
|
Madde 12. (I) Hiçbir organ, makam, merci ya da kişi Başdenetçiye ve
denetçilere yaptıkları işle ilgili olarak emir ve talimat veremez, genelge
gönderemez, tavsiye ve telkinde bulunamaz.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Andiçme
MADDE 13-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Andiçme"
başlıklı 13 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
Akif
Hamzaçebi |
Algan
Hacaloğlu |
|
|
Trabzon |
İstanbul |
|
Madde 13- (ı) Başdenetçi ve denetçiler, görevlerine başlarken Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda aşağıda yer alan andı içerler:
"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı ve bağımsızlığı ile vatanın
ve milletin bölünmez bütünlüğüne milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine
Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, hakkaniyete, demokrasiye, Atatürk ilke ve
inkılaplarına ve laik cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, millî dayanışma ve
adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden
yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla
yerine getireceğime büyük Türk Milleti huzurunda, namusum ve şerefim üzerine
andiçerim."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Andiçme"
başlıklı 13 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
|
Akif
Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır, katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz…
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum…
III. - Y O K L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Yoklama istiyoruz Sayın Başkan. (AK Parti
sıralarından alkışlar [!])
BAŞKAN - Yoklama talebinde bulunan sayın milletvekillerinin isimlerini
tespit edeceğim: Sayın Çetin, Sayın Özcan…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Başkanım, Özcan diye biri yok burada; Kaptan'ı Özcan'la karıştırıyorsun.
BAŞKAN - Sakin olunuz, oturunuz yerinize…
…Sayın Deveciler, Sayın Yıldırım, Sayın Kartal, Sayın Ergin, Sayın
Çerçioğlu, Sayın Yergök, Sayın Aslanoğlu, Sayın Akyüz, Sayın Ercenk…
KÂTİP ÜYE TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Osman Kaptan…
BAŞKAN - Osman Kaptan'ı yazdırdım efendim.
…Sayın Gürel, Sayın Baratalı, Sayın Ekmekcioğlu, Sayın İnce, Sayın
Aslan, Sayın Kılıç, Sayın Çanakcı, Sayın Emek.
Sayın milletvekilleri, yoklama için 1 dakikalık süre veriyorum ve
yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklamaya başlanıldı)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yarım dakika ver, yarım dakika!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Aç kapa…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Yarım dakika ver Sayın Başkan…
MUSTAFA ÖZYÜREK (Mersin) - Yoklamaya lüzum yok; çoğunluk var diye ilan
edin Sayın Başkan!..
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, grup başkanvekili değilsiniz;
lütfen… Meclis Başkanvekilisiniz!..
HÜSEYİN ÖZCAN (Mersin) - Başkanım, başka zaman 5 dakika veriyorsunuz…
(Elektronik cihazla yoklamaya devam edildi)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE
KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
6.- Kamu Denetçiliği Kurumu Kanunu
Tasarısı ve Avrupa Birliği Uyum ile Plan ve Bütçe Komisyonları Raporları
(1/1158) (S. Sayısı: 1206) (Devam)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum…
Önerge kabul edilmemiştir… (CHP sıralarından gürültüler)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - "Edilmiştir" çıktı
Başkanım... Hayır, önerge kabul edildi... Hayır, hayır...
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri… Sayın milletvekilleri… (CHP sıralarından
gürültüler)
ATİLA EMEK (Antalya) - Zabıtları getirtin!..
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…
Sayın Emek, gözünüzle görüyorsunuz; olan biten olay meydandadır. Hiç
boşuna şey yapmayınız…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - İlan da ettiniz!.. Arkadaşlar da oy
verdi!..
BAŞKAN - Hayır, kabul edilmemiştir…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Hayır!..
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, buyurun efendim.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Getirtin tutanakları, zabıtları
getirtin, bakın…
BAŞKAN - Başkanlar insandır, sürçülisan edebilir. (CHP
sıralarından gürültüler)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Hayır, olmaz… Parmak kaldırdılar
Başkan, parmak kaldırdılar! Hayır, sayılmaz!..
GÜROL ERGİN (Muğla) - "Kabul edenler"e el kaldırdılar…
BAŞKAN - Hakikatı bütün gözünüzle görüyorsunuz. Lütfen, Sayın Deveciler,
istirham ediyorum… Lütfen…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Meclisi katlediyorsunuz Sayın
Başkan!..
BAŞKAN - Buyurun Sayın Miçooğulları… (CHP sıralarından gürültüler)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına…
BAŞKAN - Sayın Miçooğulları, bir dakika…
Arkadaşlarım, bakınız… Saygıdeğer arkadaşlarım, bakınız, 1 dakikanın
içerisinde yoklama istiyorsunuz ve burada çoğunluk vardır.
ATİLA EMEK (Antalya) - Yasal hakkımızı kullanıyoruz.
BAŞKAN - Müsaade eder misiniz…
Buna rağmen… Bakınız, ben isimlerinizi okuyorum… Esasında, burada
çoğunluk var, 1 dakika önce yaptık ve bunu -geçmişteki uygulamalar da var-
kabul etmeme imkânı var; ama, buna rağmen, bak, tek tek yazdırıyorum. Ama,
yanlışlıkla söylenmiş olan bir sözü, burada, çıkıp, yapıyorsunuz…
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Başkan, parmakları yanlışlıkla
kaldırmadılar.
BAŞKAN - Kabul edilmemiştir.
Sayın Miçooğulları, buyurun, okuyunuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Kabul edenler parmak kaldırdılar
Başkan; olur mu öyle şey?!
GÜROL ERGİN (Muğla) - Kabul edenler el kaldırdılar!..
BAŞKAN - Buyurun.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Andiçme"
başlıklı 13 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
Algan
Hacaloğlu |
Akif
Hamzaçebi |
|
|
İstanbul |
Trabzon |
|
Madde 13 - (1) Başdenetçi ve denetçiler, görevlerine başlarken TBMM
Genel Kurulunda aşağıda yer alan andı içerler:
"Türkiye Cumhuriyeti Devletinin varlığı ve bağımsızlığı ile vatanın
ve milletin bölünmez bütünlüğüne, milletin kayıtsız ve şartsız egemenliğine,
Anayasaya, hukukun üstünlüğüne, hakkaniyete, demokrasiye, Atatürk ilke ve
inkılâplarına ve lâik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma, millî dayanışma ve
adalet anlayışı içinde herkesin insan haklarından ve temel hürriyetlerinden
yararlanması ülküsünden ayrılmayacağıma, üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla
yerine getireceğime büyük Türk Milleti huzurunda, namusum ve şerefim üzerine
and içerim."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir. (CHP sıralarından alkışlar[!])
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Görev süresi
MADDE 14-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır.
Önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görev
süresi" başlıklı 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumuoğlu |
A.Kemal
Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Erdal
Karademir |
M.Mesut
Özakcan |
İzzet
Çetin |
|
İzmir |
Aydın |
Kocaeli |
|
Algan
Hacaloğlu |
Akif
Hamzaçebi |
|
|
İstanbul |
Trabzon |
|
Madde 14 - (1) Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri beş yıldır.
(2) İstifa, ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi
bitmeden görevinden ayrılan Başdenetçi veya denetçilerin yerine yeni seçilen
Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de beş yıldır.
(3) Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapanlar yalnızca bir dönem
daha Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.
(4) Başdenetçi veya denetçiliğe seçilenlerin görev yaptıkları sürede
eski görevleriyle olan ilişikleri kesilir. Ancak kamu görevlisi iken
Başdenetçiliğe veya denetçiliğe seçilenler, memuriyete giriş şartlarını
kaybetme dışındaki herhangi bir nedenle görevlerinin sona ermesi, görevden
ayrılma isteğinde bulunması veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün
içinde eski kurumlarına başvurmaları halinde ilgili bakan veya atamaya yetkili
diğer makamlar tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar.
Belirtilen atama yapılırken Başdenetçi veya denetçilerin Kurumda geçirdikleri
süreler makam veya hâkim sınıfından olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya
başladıktan sonra seçilenler için yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini
gerektiren görevlerde geçmiş olarak değerlendirilir. Bu hükümler, akademik
unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla
üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutup, işleme alacağım:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görev
süresi" başlıklı 14 üncü maddesinin tasarı metninden çıkarılmasını arz ve
teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
Mesut
Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
|
Akif
Hamzaçebi |
|
|
|
Trabzon |
|
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görev
süresi" başlıklı 14 üncü maddesinin aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz
ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
İzzet
Çetin |
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
|
Kocaeli |
Aydın |
İzmir |
|
Algan
Hacaloğlu |
Akif
Hamzaçebi |
|
|
İstanbul |
Trabzon |
|
Madde 14- (1) Başdenetçi ve denetçilerin görev süreleri beş yıldır.
(2) İstifa, ölüm veya görevden alınma gibi herhangi bir nedenle süresi
bitmeden görevinden ayrılan Başdenetçi veya denetçilerin yerine yeni seçilen
Başdenetçi veya denetçinin görev süresi de beş yıldır.
(3) Başdenetçi veya denetçi olarak görev yapanlar yalnızca bir dönem
daha Başdenetçi veya denetçi seçilebilir.
(4) Başdenetçi veya denetçiliğe seçilenlerin görev yaptıkları sürede
eski görevleriyle olan ilişkileri kesilir. Ancak kamu görevlisi iken Başdenetçiliğe
veya denetçiliğe seçilenler, memuriyete giriş şartlarını kaybetme dışındaki
herhangi bir nedenle görevlerinin sona ermesi, görevden ayrılma isteğinde
bulunması veya görev sürelerinin dolması durumunda otuz gün içinde eski
kurumlarına başvurmaları halinde ilgili bakan veya atamaya yetkili diğer
makamlar tarafından mükteseplerine uygun bir kadroya atanırlar. Belirtilen
atama yapılırken Başdenetçi veya denetçilerin Kurumda geçirdikleri süreler
makam veya hâkim sınıfında olup da yüksek hâkimlik tazminatını almaya
başladıktan sonra seçilenler için yüksek hâkimlik tazminatı ödenmesini
gerektiren görevlerde geçmiş olarak değerlendirilir. Bu hükümler, akademik
unvanların kazanılmasına ilişkin hükümler saklı kalmak kaydıyla,
üniversitelerden gelen personel hakkında da uygulanır.
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Diğer maddeyi okutuyorum:
Görevden alınma ve görevin sona ermesi
MADDE 15-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görevden
alınma ve görevin sona ermesi" başlıklı 15 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
|
|
Algan
Hacaloğlu |
|
|
|
İstanbul |
|
Madde 15- (1) Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra kaybetmeleri halinde, bu durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini takiben Başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine Genel Kurul tarafından görüşmesiz karar verilir.
(2) Seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan
Başdenetçi veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulda
okunmasıyla, Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer.
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görevden
alınma ve görevin sona ermesi" başlıklı 15 inci maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.i
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Görevden
alınma ve görevin sona ermesi" başlıklı 15 inci maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
Mesut
Özakcan |
Algan
Hacaloğu |
Erdal
Karademir |
|
Aydın |
İstanbul |
İzmir |
|
|
İzzet
Çetin |
|
|
|
Kocaeli |
|
Madde 15- (1) Başdenetçinin veya denetçilerin 10 uncu maddede sayılan
nitelikleri taşımadıklarının sonradan anlaşılması veya seçildikten sonra
kaybetmeleri halinde, bu durumun Komisyon tarafından tespit edilmesini takiben
Başdenetçi veya denetçinin görevinin sona ermesine Genel Kurul tarafından
görüşmesiz karar verilir.
(2) Seçilmeye engel bir suçtan dolayı kesin hüküm giyen veya kısıtlanan
Başdenetçi veya denetçi hakkındaki kesinleşmiş mahkeme kararının Genel Kurulda
okunmasıyla, Başdenetçi veya denetçi sıfatı sona erer."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
Buyurun.
Başdenetçi ve denetçilerin malî ve sosyal hakları
MADDE 16-
BAŞKAN - Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve
denetçilerin malî ve sosyal hakları" başlıklı 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
|
M.
Mesut Özakcan |
Algan
Hacaloğlu |
Erdal
Karademir |
|
|
Aydın |
İstanbul |
İzmir |
|
|
|
İzzet
Çetin |
|
|
|
|
Kocaeli |
|
|
"Madde 16- (1) Başdenetçiye Başbakanlık Müsteşarına; denetçilere
Başbakanlık müsteşar yardımcıları için öngörülen malî ve sosyal hak ve
yardımlara ilişkin hükümler uygulanır."
BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve
denetçilerin malî ve sosyal hakları" başlıklı 16 ncı maddesinin tasarı
metninden çıkarılmasını arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Erdal
Karademir |
İzzet
Çetin |
|
Aydın |
İzmir |
Kocaeli |
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz.
BAŞKAN - Hükümet?..
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
Diğer önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1206 sıra sayılı kanun tasarısının "Başdenetçi ve
denetçilerin malî ve sosyal hakları" başlıklı 16 ncı maddesinin aşağıdaki
şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Bülent
Baratalı |
A.
Kemal Kumkumoğlu |
A.
Kemal Deveciler |
|
İzmir |
İstanbul |
Balıkesir |
|
M.
Mesut Özakcan |
Algan
Hacaloğlu |
Erdal
Karademir |
|
Aydın |
İstanbul |
İzmir |
|
|
İzzet
Çetin |
|
|
|
Kocaeli |
|
"Madde 16- (1) Başdenetçiye Başbakanlık Müsteşarına; denetçilere
Başbakanlık müsteşar yardımcılarına uygulanan malî ve sosyal hak ve yardımlara
ilişkin hükümler uygulanır."
BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) -
Yeterli çoğunluğumuz vardır; katılıyoruz efendim.
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu?
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Komisyonun çoğunluğu düşmüş vaziyette
Başkan, 13 kişi var; bir sayıvermek lazım.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Var, var…
BAŞKAN - Hükümet katılıyor mu önergeye?
ADALET BAKANI CEMİL ÇİÇEK (Ankara) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Önerge kabul edilmemiştir.
16 ncı maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
ALİ KEMAL DEVECİLER (Balıkesir) - Süre doldu Başkan…
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, çalışma süremizin dolmasına sadece 2
dakika kalmıştır.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, kanun tasarı ve tekliflerini
sırasıyla görüşmek için, 15 Haziran 2006 Perşembe günü saat 14.00'te toplanmak
üzere, birleşimi kapatıyorum.
Bütün milletvekili arkadaşlarıma ve bizi izleyenlere hayırlı geceler
diliyorum.
Kapanma Saati: 22.59