BIM 2 4 2006-07-04T14:32:00Z 2006-07-04T14:32:00Z 61 38271 218150 TBMM 1817 436 267903 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22         YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

CİLT : 123

 

112 nci Birleşim

7 Haziran 2006 Çarşamba

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMA

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK'ün icraatlarına ve bazı üniversitelere rektör atamalarında karşılaşılan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, son zamanlarda giderek yaygınlaşan, özellikle gençleri ve çocukları tehdit eden uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Mersin'e aşırı göçün getirdiği sosyal ve ekonomik olumsuzluklara karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya ve 36 milletvekilinin, 3.5.2004 tarihinde Batman'da meydana gelen patlamanın neden ve sonuçlarının araştırılarak muhtemel patlamalara karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/368)

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 40 milletvekilinin, okullarda yaşanan şiddet olayları ile alınan ve alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/29)

C) Çeşİtlİ İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Lübnan Başbakanı Fuad Siniora ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/922) (S. Sayısı: 1172)

2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/932) (S. Sayısı: 1173)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)

7.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin; Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/800) (S. Sayısı: 1195)

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsrail Devleti Hükümeti Arasında Sınai Araştırma-Geliştirme Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1154) (S. Sayısı: 1107)

VI.- ÖNERİLER

A) Sİyasî Partİ Grup Önerİlerİ

1.- (10/197) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YazIlI Sorular ve CevaplarI

1.- Sivas Milletvekili Nurettin SÖZEN'in, Irak'tan ithal edilen radyosyonlu hurdalara ilişkin Başbakandan sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/13704)

2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, "AB ve Türkiye" adlı yayındaki bir ifadeye,

- AB 2001 yılı İlerleme Raporuna,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13745, 13746)

3.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, bazı belgelerin yüce divana gönderilmediği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/13757)

4.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, bir dergide yeralan habere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13772)

5.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, 2003'ten itibaren Hatay'da yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13790)

6.- Isparta Milletvekili Mevlüt COŞKUNER'in, TMSF'nin el koyduğu bir şirketin yevmiye defterinde tahrifat yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13864)

7.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bazı bakanların TMSF yöneticilerinin akrabalarının Telsimde işe alındığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13866)

8.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin el koyduğu Göltaş şirketinin avukatlarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13972)

9.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin bazı radyo istasyonlarını satışı ile ilgili iddiaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13974)

10.- Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, çeşitli ürünlerin imalinde kullanılan maddelerde KDV indirimi yapılıp yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14013)

11.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ailelerin Korunmasına Dair Kanunda yapılmak istenen bir değişikliğe ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/14190)

12.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın, Ankara-Çubuk-Saray Rehabilitasyon Merkezinde yaşanan bir olaya ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/14247)

13.- Osmaniye Milletvekili Necati UZDİL'in, Osmaniye'de bazı anonim şirketlerin mağdur olan ortaklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/14265)

I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak beş oturum yaptı.

İstanbul Milletvekili Burhan Kuzu, Dünya Çevre Günü münasebetiyle, çevrenin ve doğanın korunmasının önemi ile bu konuda yapılan çalışmalarda gelinen noktaya,

Bursa Milletvekili Ertuğrul Yalçınbayır, Bilgi Edinme Yasası uygulamalarının verimliliğine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Artvin Milletvekili Yüksel Çorbacıoğlu'nun, özelleştirme süreci içerisinde bulunan Karadeniz Bakır İşletmelerine bağlı Murgul Bakır İşletmelerinin tüm mal varlığıyla satışı sözleşmesinde yapılan yanlışlıklara ve halen işletme stoklarında bulunan işlenmiş konsantre bakır cevherinin durumuna ilişkin gündemdışı konuşmasına Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.

Arnavutluk Meclis Başkanı Jozefina Topalli'nin davetlisi olarak Arnavutluk'a resmî ziyarette bulunacak olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

TBMM Başkanlığınca, esas komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, tali komisyon olarak da Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna havale edilmiş olan, İstanbul Milletvekili Tayyar Altıkulaç'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/561), amaç ve içerik açısından, esas komisyon olarak Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda görüşülmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu; tezkerede belirtilen istem Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunca da uygun bulunduğundan, gereğinin yerine getirildiği açıklandı.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanvekili Sadık Yakut'un, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Rusya Federasyonu Başkortostan Cumhuriyeti Parlamentosu Başkanı Konstantin Tolkaçev'in, Rusya Federasyonu Başkortostan Cumhuriyetine,

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Danimarka Parlamentosu Başkanı Cristian Mejdahl'in, Danimarka'ya,

Resmî davetlerine icabetine ilişkin Başkanlık;

Ulaştırma Bakanı Binali Yıldırım'ın, Kapıkule-Filibe'de gerçekleştirilen, Türkiye ile Bulgaristan arasında ortak demiryolu istasyonu konusunda bir heyetle birlikte katıldığı ikili görüşmelere, Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin de katılmasının uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık,

Tezkerelerinin kabul edildiği;

Gündemin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının:

295 inci sırasında bulunan (10/357), 273 üncü sırasında bulunan (10/337), 279 uncu sırasında bulunan (10/343) ve 294 üncü sırasında bulunan (10/356) esas numaralı, okullarda meydana gelen şiddet olayları ile ilgili Meclis araştırması önergelerinin, birleştirilerek, Genel Kurulun 6.6.2006 Salı günkü birleşiminde görüşülmesine ilişkin Anavatan Partisi,

158 inci sırasında yer alan (10/208) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 6.6.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,

Grubu önerilerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 335 inci sırasında yer alan 1143 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 4 üncü sırasına, 359 uncu sırasında yer alan 1195 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci sırasına, 314 üncü sırasında yer alan 1107 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına, 42 nci sırasında yer alan 964 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 43 üncü sırasında yer alan 966 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 10 uncu sırasında yer alan 952 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel Kurulun 6.6.2006 Salı ve 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesine, 6.6.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; Genel Kurulun 6.6.2006 Salı ve 7.6.2006 Çarşamba günleri 15.00-24.00 saatleri arasında çalışmasına, 8.6.2006 Perşembe günü 14.00'te toplanmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edildiği;

Anavatan Partisi Grup Başkanvekili Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, Kamu İhale Kanununda Değişiklik Yapılmasına (2/684),

İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, Muhtar Ödeneklerinin Artırılmasına ve Sosyal Güvenliklerine (2/757),

İlişkin Kanun Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;

Açıklandı.

Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, konuşmasında, daha önce yapmış olduğu bir konuşmasından alıntı yaparak ismini zikretmesi nedeniyle bir açıklamada bulundu.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

2  nci  sırasında  bulunan,  Bazı  Kamu  Alacaklarının  Tahsil  ve  Terkinine  İlişkin  (1/1030) (S. Sayısı: 904),

3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair (1/1115) (S. Sayısı: 1147),

Kanun Tasarılarının görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

4 üncü sırasına alınan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifinin (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak 2 nci maddeye bağlı geçici 53 üncü maddesine kadar kabul edildi; geçici 53 üncü madde üzerinde bir süre görüşüldü.

7 Haziran 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 00.04'te son verildi.

Sadık Yakut

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Yaşar Tüzün

Mehmet Daniş

 

Bilecik

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

Türkân Miçooğulları

 

 

İzmir

 

 

Kâtip Üye

 

 

No.:  156

II.- GELEN KÂĞITLAR

7 Haziran 2006 Çarşamba

Raporlar

1.- Tokat Milletvekili Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/978) (S. Sayısı: 751'e 2 nci Ek) (Dağıtma tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)

2.- Tokat Milletvekilleri Orhan Ziya Diren ve Feramus Şahin'in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/979) (S. Sayısı: 1196) (Dağıtma tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)

3.- Tokat Milletvekilleri Orhan Ziya Diren ve Feramus Şahin'in Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları (3/980) (S. Sayısı: 1197) (Dağıtma tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)

4.- Tokat Milletvekili Resul Tosun'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/981) (S. Sayısı: 1198) (Dağıtma tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)

 


BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.00

7 Haziran 2006 Çarşamba

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 5 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını görevli personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır ve görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, üniversitelerimiz ve YÖK uygulamaları hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'ya aittir.

Buyurun Sayın Uzunkaya.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GündemdIşI Konuşmalar

1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK'ün icraatlarına ve bazı üniversitelere rektör atamalarında karşılaşılan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması

MUSA UZUNKAYA (Samsun) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rektör atamaları ve YÖK'ün icraatları üzerinde gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; anayasal kurum ve kuruluşların hiçbirisinin diğerinin alternatifi…

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, bir saniye…

Sayın milletvekilleri, Genel Kurulda büyük bir uğultu var, Sayın Hatibin konuşması anlaşılamamaktadır...

Buyurun Sayın Uzunkaya.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Değerli milletvekilleri, anayasal kurum ve kuruluşların hiçbirisinin diğerinin alternatifi, karşıtı ve görev alanı dışındaki bir sahayı kullanım hakkı olmadığı gibi, kuvvetler ayrılığı prensibinin de, kuvvetlerin birbiriyle didişmesi, sürtüşmesi, kavgası, anayasal hakkı olmadığı halde diğerlerinin sorumluluğunu bigayri hakkın tecavüzü de değildir. Millî iradenin tecelligâhı olan Yüce Parlamento, doğrudan gücünü haktan alan ve ona hesap veren bir kurum olmak itibariyle Anayasa ve yasalar çerçevesinde yasama ve yürütme görevini ifa ederken, elbette diğer anayasal kurum ve kuruluşlarla ciddî bir uyum içinde hareket etmelidir ve etmektedir de. Nitekim, mevcut Seçim Kanunu çerçevesinde 3 Kasım 2002'de şekillenen Parlamento, Anayasayı değiştirecek ciddî çoğunlukla bir iktidar çıkarmış, kendi taahhütleri olması ötesinde, aziz milletin beklentisi olan çok ciddî sorunlarını, temel insan hakları, din ve vicdan özgürlüğü bağlamındaki taleplerini karşılamak için sandıkta sağlanan mutabakatın, yani, toplumsal mutabakatın yanında, kurumsal mutabakat aranması nezaketini, Hükümetin ve Sayın Başbakanımızın kurumlararası mutabakat talebini hâlâ birkısım kurumlar algılayamamış, anlayamamış, bunun, Hükümet tarafından sunulan bir zeytin dalı olduğu idrakine varamamışsa bunun kusurunu kimde aramak gerekir, doğrusu merak ediyorum.

Geçtiğimiz günlerde iş dünyasıyla ilgili bir önemli derneğin "Hükümet gerilim ve bizden-sizden ayırımı yapıyor" ifadesini anlamak bu bağlamda hiç mümkün değildir. Bir Başbakan ve Anayasayı değiştirecek Parlamento çoğunluğu arkasında olan Hükümetin, gücünü kullanarak, yasal düzenlemelere girmeden kurumsal mutabakat talebini araması hangi izan ve şuurla gerilim olmakla ifade edilebilmektedir?!

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1992 yılında kurulan yeni üniversitelerin rektörleri hangi şekil ve usul çerçevesinde atanmışsa, aynı usul ve çerçevede 5467 sayılı Kanunla kurulan 15 yeni üniversitemizin rektörlerinin atanması öngörülmüştür. Hükümetin teklifi, Çankaya'nın onayı aynı Anayasa ve hukuk çerçevesinde 90'ların başında ortaya konulan uygulama hüsnükabul görmüş, ne değişmiştir ki, bugün kanun çıktığı andan itibaren YÖK, Çankaya ve birkısım kurum ve çevreler böyle bir atamanın siyasî olacağı mülahazasıyla itiraz layihaları, beyanatlar, hatta tahrik edici açıklamalar yapma gereğini duyabilmişti.

Değerli arkadaşlar, ben, bir kıyas olması bakımından nazarlarınıza, ıttılaınıza iki belgeyi arz etmek istiyorum. Bunlardan birisi 3826 sayılı Kanundur; yayımı tarihi 7.7.1992'dir. Çok iyi hatırlayacak o gün Parlamentoda bulunan birkısım milletvekilleri, hatta, bazı partilerin genel başkanları o gün iktidar ortağı ve sorumluluğu içerisindeydi. O günkü rektör atamalarıyla ilgili söz konusu olan tarihte ve 21277 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kanunun geçici maddesindeki hükmü ile yine 3.1.2006 tarihinde, yani, bu Parlamento ve Hükümet döneminde çıkarılan Kanunla yapılan atama teklifi arasında bir ibare farklılığı var mıdır; bilgilerinize arz için söylüyorum.

Aynen deniyor ki, 92'deki değerlendirme, yasa metni: "Yeni kurulan devlet üniversite ve yüksek teknoloji enstitülerinin kurucu rektörleri iki yıl için Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önereceği üç isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır." Bu, 92'de değerli Parlamentomuzda bulunan değerli genel başkanların da o gün hükümet ortaklığı ve sorumluluğu taşıdığı bir dönemdeki çıkan yasadır. Bizim; yani, 3.1.2006'da çıkardığımız ve bugün Anayasa Mahkemesinden…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - …henüz gerekçesi açıklanmamış olan bir nedenle iade edilen yeni 15 üniversite rektörünün atanmasıyla alakalı bu 15 il ve Türkiye; hatta, onların bağlantıları olan üniversitelerde mezuniyet günleri geldiği halde çocukların nasıl mezun olacağı tartışmaları, basını kaotik bir ortama dönüştürüp tartışır hale getiren bu olayda bizim çıkardığımız, yani, bu Yüce Parlamentonun çıkardığı yasa metni, ikisini yan yana koyarsanız -teknoloji enstitüsü hariç, ki, bunların içinde yoktu- "bu kanunla kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri iki yıl için Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önereceği üç isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır" denmektedir. Allahaşkına, soruyorum, insafınıza, izanınıza, anlayışınıza, idrakinize, ıttılaınıza arz ediyorum: Her iki yasanın metinleri arasındaki fark nedir?! Anayasa Mahkemesi aynı Anayasa Mahkemesi, anayasal kurumlar aynı anayasal kurumlar, Meclis aynı Meclis, aynı Meclisin içinde hatta bazı vekillerin, bugünkü İktidarın çoğunluğunun bulunmadığı bir zeminde muhalefetteki çok değerli milletvekillerinin bazılarının bulunduğu ve hükümet ortaklığını o günkü şartlarda üstlendiği, hatta liderlerinin bulunduğu bir zeminde bu olayın bugün 15 ilimizde ve 15 üniversitede, ama onların bağlı fakülteleriyle birçok üniversitemizi ilgilendiren ortamda bir kaos oluşturmanın ve "bu böyle olmaz" mantığının hangi iradeyle ortaya konduğunu iktidarıyla muhalefetiyle, aziz milletin de idrakine takdim etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, YÖK, kendisini siyaset makamının yerine, üzülerek söylüyorum, koymuş, hiçbir siyasî partinin, siyasî ve yıpratma amaçlı muhalifi olan bir partiyi yapamayacağı kadar ağır isnat ve iftiralarda da, üzülerek söyleyeyim, bulunabilmiştir. Bunların en bariz örneğinden birisi -vaktim yok, okuyamıyorum- Sayın YÖK Başkanvekili İsa Eşme'nin " 2 nci ayın 18'i, 2006 tarihinde Reuters Ajansına verdiği bir açıklamadır ki, bir hilkat garibesi açıklamaktır, İngilizce metni de buradadır. Bu kadar garip bir açıklamayı yapan YÖK Başkanvekilinin…

NAİL KAMACI (Antalya) - İngilizceyi bırak, Türkçeyi oku da anlayalım.

BAŞKAN - Lütfen, sayın milletvekilleri!..

MUSA UZANKAYA (Devamla) - Efendim, Türkçesi de basında var, İngilizcesi de…

Değerli arkadaşlar, bu anlayış şunu ortaya koymaktadır: Elbette, YÖK Başkanı veya Başkanvekili siyasal içerikli açıklamalar yapabilir; ama, o makamda bulunduğu sürece değil. Gelir, burada, iktidar veya muhalefet partisinde yer alabileceği bir yer bulur, istifa eder, görevi diğer siyasîler gibi siyasî yaklaşım olur; ama, bu tür çirkin isnatlarda bulunmaya hakkı yoktur;  ki, o ifadeyi ben burada kullanmaktan teeddüp ediyorum.

MEHMET IŞIK (Giresun) - Neden ısrar ediyorsunuz?! Bu ısrarınız ne?!

MUSA UZANKAYA (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, Batı ülkelerinde, hatta ABD ve bazı Uzakdoğu ülkelerinde YÖK benzeri bir kuruluş olmamakla beraber, bu tür koordinatör kurumlara ve rektörlüğe atama usulleri nasıl cereyan etmektedir…

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Uzunkaya, teşekkür için, lütfen… Yeteri kadar, fazla…

MUSA UZUNKAYA (Devamla) - Kısaca alıntı yaptığım kaynağın Ord. Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın, bu eserinde, günümüzde rektör seçimi ve atama krizleriyle alakalı değerlendirmesini ıttılaınıza arz ediyorum ve okumanızı tavsiye ederim. Sayın İhsan Doğramacı, tüm Batı üniversitelerinde hangi tür rektör ataması olduğunu beyan ediyor. Burada bütün belgeleriyle var. Bizdeki atama usulüne benzer ne Avrupa ülkelerinde ne Amerika'da ne de Japonya ve daha açığı, ilk 500 dünya üniversitesini içinde bulunduran ülkelerin hiçbirisinde böyle bir atama usulü yok. Ancak, bu 500 üniversite içerisine üniversite koyamayan Türkiye'dir ki, böyle bir     -üzülerek söyleyeyim- bağnazlık mantığı içerisinde rektör ataması yapabilmekte, hatta, geçtiğimiz günlerde, Dumlupınar Üniversitesindeki bir öğretim görevlisi, otuzaltı yıldır üniversitede hocalık yapan, Evrim ve Yaratılış Teorisiyle ilgili kitabı onaltı yıldır üniversitelerde okutulduğu halde "dünya dönüyor" diyenleri mahkûm eden Galileo mantığıyla, bu Hoca Efendiyi de, Prof. Dr. Adem Tatlı Hocayı da kapının önüne koyabilmiştir.

Değerli arkadaşlar, Galileo'i şu veya bu şekilde infaz edilmiş olabilir; ama, dünya dönüyor ve dönmeye devam edecektir.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Uzunkaya.

NAİL KAMACI (Antalya) - Sayın Başkan, üçbuçuk yıllık dönem içerisinde, siz, üç kere hiç uzatmadınız daha. Bugün, ilk defa, gündemdışı konuşmalarda 3 dakika uzattınız.

BAŞKAN - Sayın milletvekili, lütfen, oturur musunuz.

NAİL KAMACI (Antalya) - Oturmam.

BAŞKAN - Lütfen, oturur musunuz sayın milletvekili.

NAİL KAMACI (Antalya) - Hayır efendim…

Bu tutumunuz hakkında…

BAŞKAN - Sayın Kamacı…

NAİL KAMACI (Antalya) - Hayır efendim…

Tutumunuz yanlıştır; onu uyarmak istiyorum.

BAŞKAN - Lütfen, oturur musunuz Sayın Kamacı.

NAİL KAMACI (Antalya) - Çünkü, benim de konuşmalarımda, 1 dakikayı geçirmediniz.

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz, uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması hakkında söz isteyen İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'e aittir.

Buyurun Sayın Ersin. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, son zamanlarda giderek yaygınlaşan, özellikle gençleri ve çocukları tehdit eden uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bugün, aynı konuda iki üç ay önce huzurunuza gelmiştim ve ihtiyaç olduğu için, vicdanım rahat etmediği için iki üç ay önce gündeme getirdiğim sorunu sizlerle tekrar paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, ilköğretim sıralarına kadar indiği bilinen ve toplumu çürüten uyuşturucu sorunu, maalesef, bir çığ gibi büyüyerek üstümüze geliyor. Bugün sokaklar ve caddelerde can ve mal güvenliği yoksa, bunun önemli nedenlerinden biri de uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmış olmasıdır; çünkü, uyuşturucu maddeler sadece kullananın bedenine zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda başka suçların da tetikleyicisi durumunda.

Değerli milletvekilleri, üç yıldan beri bu uyuşturucu konusunda çalışıyorum. Bu sürede bağımlılarla, onların aileleriyle, sokakta uyuşturucu madde satanlarla ve emniyetten görevli kişilerle, yetkili kişilerle görüşmeler yaptım.

Değerli milletvekilleri, görünen şudur: Sadece polisiye önlemlerle uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmasının önüne geçmek mümkün değildir. Kuşkusuz, polisiye önlemler gerekli; ama, bazı başka önlemler alarak bu mücadeleyi sürdürmek lazım. Öncelikle yapılması gereken, kuşkusuz, pazarı daraltmak, uyuşturucu tacirlerinin hedefi olan çocuklarımızın ve gençlerimizin uyuşturucu madde kullanmanın kendi bedenlerinde, ailelerinde ve toplumda ne tür sorunlara neden olduğuna ilişkin bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmeleri gerekir.

Değerli milletvekilleri, yine, bu çalışmalarım sırasında öğrendim, bazı polis şefleri, müdürleri, meslekte başarılı olmak için, bu anlamda başarılı görünmek ve yükselmek için uyuşturucu baronlarıyla pazarlıklar yaparak sipariş operasyonlar yapıyorlar. Bu yolla elde edilen uyuşturucuların 5 misli de piyasaya sürülüyor. Örneğin, bir yılda, eğer 1 ton uyuşturucu madde ele geçirilmişse, bilin ki 5 ton da piyasaya sürülmüştür. Böylesine ciddî ve önemli bir tehlikeyle karşı karşıyayız sayın milletvekilleri.

Değerli arkadaşlarım, bakın, 13 Ocak 2004 tarihinde bir araştırma önergesi verdim, önergem burada. Bu önergemin konusu, gençlerimiz ve çocuklarımız arasında gittikçe yaygınlaşan uyuşturucu kullanımının nedenleri ile buna karşı alınması gereken önlemlerin tespiti ve uyuşturucu bağımlılarının tedavisinde karşılaşılan sorunların da tespiti ve çözümlerinin bulunması için bir araştırma önergesi açılmasını istedim; 13 Ocak 2004 tarihinde. Bu önergeden sonra, uzunca bir süre gündeme alınmayınca bu konu, geçen yıl, daha doğrusu geçtiğimiz eylül ayında, İzmir'de, eşim ve üniversite öğrencisi iki kızımla birlikte, bu araştırma önergesinin bir an önce ele alınması için Meclisi göreve çağıran bir imza kampanyası başlattık ve üç günde 46 085 imza topladık değerli arkadaşlarım. Anne babalar son derecede tedirgin.

Keza, bununla da yetinmedim, o imzaları alıp Meclise getirdim -ki, imzalar halen odamda- Sayın Meclis Başkanımızla yüz yüze ve telefonla olmak üzere iki kez görüşme yaptım. Sayın Başkan, Meclis Başkanımızın bu konuda ne kadar duyarlığı olduğunu biliyorum ve bir çaba içinde olduğunu da biliyorum; ama, sonuç alamadık. Keza, AKP'nin grup başkanvekilleriyle, bazı arkadaşlarımızla, bazı grup başkanvekilleriyle görüştüm, bu sorunun bir an önce ele alınması için ricalarda bulundum; ama, bir türlü sonuç alamadım. Konuşmalar yaptım Mecliste, basın toplantısı yaptım. Anayasanın ve Meclis İçtüzüğünün, bir milletvekili olarak, bana verdiği bütün yetkileri kullandım; ama, maalesef, Meclis bürokrasisini aşmak mümkün değil. Şu an, aradan yirmisekiz ay geçtikten sonra, bu Meclis araştırma önergem, gündemin 114 üncü sırasında bekliyor. Ekim ayında 117 nci sıradaydı, sekiz ayda ancak üç sıra ilerleyebildi değerli arkadaşlarım; sekiz ayda üç sıra ilerleyebildi, yirmisekiz ayın sonunda 114 üncü sıraya gelebildi.

Değerli arkadaşlarım, bir araştırma önergesinin görüşülme süresi, şu Meclis aritmetiği içinde, toplam 90 dakikadır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ersin, lütfen tamamlayabilir misiniz.

Buyurun.

AHMET ERSİN (Devamla) - Bu Meclis, Van Gölü canavarını araştırma komisyonunu kurdu geçtiğimiz yıllarda; ama, yetmişüç milyon insanımızı ilgilendiren, çocuklarımızı, gençlerimizi tehdit eden böyle önemli bir sorunu ele almak için, yirmisekiz aydan beri, bu Meclis, 90 dakikasını harcamadı ve yine bu Meclis, Sami Ofer'e kıyak yapacak yasaları, Unakıtan yasalarını görüşmek için gece yarılarına kadar çalıştı; ama, yirmisekiz aydan beri, kadın-erkek, genç-ihtiyar yetmişüç milyon insanımızı ilgilendiren bu önemli sorunu ele alabilmek için, yirmisekiz aydan beri, 90 dakikasını ayıramadı; 90 dakikayı bu soruna ayırmadı değerli arkadaşlarım.

Değerli milletvekilleri, dolayısıyla, insan, ister istemez düşünüyor; ya, bu Mecliste uyuşturucu baronlarının lobisi mi var, nedir?! Niçin bu olay, bu sorun, bu önemli sorun, bu kadar süreden beri ele alınmıyor; anlamak mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, yirmisekiz ayda, kaç çocuğumuzun, kaç gencimizin uyuşturucu tacirlerinin tuzağına düştüğünü biliyor muyuz; bunu bilen var mı? Ve eğer, bu araştırma önergesi bir an önce ele alınsaydı, görüşülseydi ve komisyon kurulsaydı, tespit edilecek ve hayata geçirilecek öneriler ve önlemlerle, acaba, kaç çocuğumuz, gencimiz uyuşturucu tacirlerinin tuzağına düşmekten kurtarılabilirdi, bunu bilen var mı?..

Değerli arkadaşlarım, ertelenmeye tahammülü olmayan, canım bir ara bakarız adam sendeciliğine tahammülü olmayan önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Çocuklarımız tehlikede, çocuklarımız ve gençlerimiz tehdit altında. Hiç kimse, benim başıma gelmez, benim çocuğumun başına gelmez demesin değerli arkadaşlarım; geçmişte yaşanan örnekleri biliyoruz. Neden bu kadar duyarsız kalınıyor bu soruna bilemiyorum! Yani, Türkiye'nin kalbi olan, Türkiye'nin sorunlarını çözmekle yükümlü olan, insanlarımızın, yaşayanlarımızın, vatandaşlarımızın, halkımızın sorunlarını çözmekle yükümlü olan bir Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yetmişüç milyon vatandaşımızı tedirgin eden, çocuklarımızı, gençlerimizi tehdit eden böylesine önemli bir sorunu yirmisekiz aydan beri niçin ele almadı, neden yirmisekiz aydan beri 90 dakikasını bu soruna ayırmadı, anlamak mümkün değil.

Değerli arkadaşlarım, umarım, bundan sonraki günlerde, bu uyuşturucu sorununu, yetmişüç milyon insanımızı ilgilendiren, tedirgin eden bu önemli ve ciddî sorunu bir an önce ele alırız. Meclisimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bu sorunu artık ertelemez, bir an önce ele alır…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Ersin, lütfen…

AHMET ERSİN (Devamla) - Teşekkür edip bitireceğim.

…komisyonu kurar ve bu sorunu, gittikçe yaygınlaşan bu uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken önlemleri tespit eder.

Sayın Başkana, bana bu fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ersin.

Gündemdışı üçüncü söz, Mersin İlindeki göç sorunu ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'e aittir.

Buyurun Sayın Güler.

3.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in, Mersin'e aşırı göçün getirdiği sosyal ve ekonomik olumsuzluklara karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlar; Türkiye'nin temel sorunlarından bir tanesi de göç sorunu. Bunlardan da en büyük nasibini alan; ama, olumsuz nasibini alan illerimizden bir tanesi de Mersin.

Zaten, bu sorun, sadece bir Mersin'in sorununu içermiyor; çünkü, başta Güneydoğu Anadolu olmak üzere, birçok illeri de beraberinde kapsamakta, etkilemekte ve Türkiye, Mersin üzerinden de, ciddî anlamda olumsuz etkilenmekte.

Mersin'de, 1940'tan itibaren, sürekli, nüfus artışı, Türkiye ortalamalarının -yaklaşık- hep üzerinde olmuştur. 1980 sonrası yaklaşık 850 000 olan Mersin nüfusu, bu süre içinde, 2005 yılında yaklaşık 2 000 000 nüfusa ulaşmıştır. Buna baktığımızda, Mersin'deki bu yoğun artışın ve her şehrin taşıma kapasitesini olduğu gibi Mersin'in de taşıma kapasitesini göz önüne aldığımızda beraberinde ciddî sorunlar doğurmaktadır. Bugün, kontrolsüz göç sosyal patlamalara ve -çeşitli- işsizlik gibi kültürel değerlerin de yozlaştığı bir sürece ciddî anlamda olumsuz etki yaratmaktadır.

Mersin'e göçün en önemli ortak noktaları şunlar:

1- Düzenli gelirlerinin olmaması,

2- Eğitim düzeyinin düşük olması,

3- Çok çocuklu olunması, yani nüfus olarak yoğun bir aile ortamına girmesi,

4- Daha önce şehirde yaşamış olmamaları.

Böyle, 4 ortak özellikte baktığımızda, Mersin Merkez ve Tarsus İlçemiz başta olmak üzere 64 mahallemizin, Mersin merkezde, 34'ü, getto diyeceğimiz bu mahallelerden oluşmakta. İkincisi, Tarsus'ta da, aynı şekilde, yaklaşık 45 mahallesinden 12'sinde böyle.

Tabiî ki, göçün sosyal yaşama etkileri de var. Yoğun göç sonucu, işsizlik, çarpıcı kentleşme, eğitim, sağlık hizmetlerinde yetersizlik ve aile bütünlüğünün bozulması gibi sosyal sorunlarla beraber, göçle gelen nüfusun büyük bir bölümünün eğitim düzeyinin düşüklüğü ve vasıfsız işgücü durumunda olması, kentle uyumlarını zorlaştırmış, bunun sonucunda kutuplaşmalara sebep olmuştur.

Yaşanan bu yoğun göç dalgası nedeniyle, şehrin sosyal dokusu bozulmuştur. Gerek altyapısı gerek üstyapısı dediğimiz kamu kurumlarının hizmetteki aksamaları ve kalitenin düşüklüğü, Mersin'de ciddî sosyal patlamalara vesile olmuştur.

Bugün, bu soruna, fırsat bulduğumuzda, bu kısa aralık içerisinde, çözüm önerilerimiz olacaktır. Göçle gelenlerin kente uyumu için bugüne kadar çeşitli mikro çalışmalar, projeler yapılmış; ancak, ihtiyacı karşılamada yetersiz kalınmıştır. Göçle gelenlerin oluşturduğu mahallelerde altyapı eksikliği, sağlık, aile planlaması, halk eğitimi ve meslek eğitimi konularında eğitim merkezlerinin oluşturulmaması, istihdamı artırıcı yatırımların artırılmaması ve bu bölgede yaşanan kısır döngü sürecini değerlendirdiğimizde, çözüm önerilerimize, temennimiz, tabiî ki bu çözüm önerilerine önce Hükümetin, yani, siz AKP'lilerin, ama, baktığımızda, bu soruna bir yürütme olarak ne kadar duyarlılığını... İnşallah, temennimiz, sorunlara çözüm önerilerinde katkısıyla göreceğiz; ama, bizler var gücümüzle sorunları sizlerle paylaşırken, kamuoyu yaratılmasını da dikkate alırken, Meclisin gündeminde yürütmenin ağırlığını hissediyoruz. Bu tür konular sanki o kadar önemsizmiş gibi, çözüm önerilerimize dahi kulak tıkamaya devam ettiniz.

Bugün, soruna çözüm için, bölgemize, Hükümetin ekonomik ve sosyal içerikli eylem planları yürürlüğe bir an önce konulmalı. Sosyal içerme ve kalkınma ajansları gibi somut projelerde Mersin İline öncelik verilmelidir. Daha önce Millî Güvenlik Kurulunun kararında da Mersin, öne alınması gereken, önce değerlendirilmesi, teşvik gibi birçok kamusal anlamda hizmetin kalitesinin yükseltilmesi için dikkate alınması gereken illerin başında algılandı.

Türkiye'nin potansiyel sorunları açısından baktığımızda, Mersin'de çıkan en ufak bir kıvılcım Türkiye'yi etkilemektedir. Bu doğrultuda, sosyal içerme ve kalkınma ajansları gibi somut konularda, temennimiz, birazdan inşallah, Hükümet yanıt verirse -vereceğini de zannetmiyoruz; çünkü, muhatap olma gibi bir derdi yok, böyle bir sorunu yok- bu konularda Mersin halkına müjde olarak verir, biz de kendilerini alkışlarız, burada da saygıyla baş tacı ederiz.

Ülkemizde içgöç ana merkezlerinde yaşanan sosyal uyum sorunlarını hafifletmek ve gelenlerin kentle sosyal entegrasyonunu hızlandırmak için, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin kontrolünde, Avrupa Birliği malî yardımlarıyla desteklenen sosyal içerme projeleri uygulamaları başlamıştır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Güler, buyurun.

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Birinci etapta, 12,5 milyon euro bütçeli olarak Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep ve Erzurum İllerinde, 2006 yılında başlatılmış ve yirmidört ay sürecek.

Bugün ikinci etap dediğimiz, 36 000 000 euroluk bütçesi olacak şekilde de, 2007 yılında başlatılmak üzere yeni ikinci bölge illeri diyebileceğimiz -bunların arasında İstanbul, Ankara, İzmir gibi- illerin yanına Mersin'in de mutlaka alınması gerekmektedir.

Mersin'in temel sorunlarından biri işsizliktir. İstihdamın artırılacağı ve özellikle, bölgenin lojistik sürecini de göz önünde bulundurduğumuzda, istihdamı artıracak teşvik planları bir an önce bölgesel ve endüstriyel alanlarda da seçici bir boyutla öne alınmalıdır. Bu projelerin hayata geçirilmesi için, Mersin İlinin altını tek olarak çiziyoruz, Avrupa Birliği fonlarından ve ulusal destekli hükümet bütçelerinde de göz önünde bulundurarak, bunun öne alınması ve Mersin'in dikkate alınması gerekmektedir. Bunlara duyarlılığınızı göstereceğinizi, inşallah, görürüz. Ama, göreceğimizden de şüphemiz yok. Mersin'de en ufak bir bayrak krizi tüm Türkiye'yi sarstı. Bu Mersin sahipsiz kaldı sayenizde, AKP'nin ikinci adamı, yani, Genel Başkan Yardımcısı da Mersin'in milletvekili olmasına rağmen. Başta limon gibi, narenciye üreticilerinin sorunlarına duyarsız kaldınız, çözmediniz. Kentsel dönüşüm projelerinin, getto projelerinin çözümü için duyarsız kaldınız. Eğitim sürecinde öncelik olmasına rağmen birçok alanda kamusal barışı bozdunuz.

Temennimiz Mersin'e sahip çıkılması, ama, bizler şunu söylüyoruz: Mersin sahipsiz değil. Bizler, her türlü alanda Mersin'in sorunlarını yapıcı çözüm önerileriyle beraber kamuoyuyla paylaşacağız. AKP'nin ve başta Hükümetin duyarlılığını bekliyoruz. Mersin'de ciddî anlamda, geçtiğimiz günlerde, yine, bir patlama olayı oldu; çünkü, her an müsait.

Ben burada tekrar Mersin halkına geçmiş olsun diyorum. Bir an önce faillerinin de bulunması ve kamu vicdanının rahatlatılması gerekmekte. Potansiyel tehlike olarak Mersin ele alınmamalı. Kendi içinde, bunca göçü almalarına karşın barış içerisinde yaşayan Mersin halkının huzurunu bozmak isteyen kesimlere de asla izin verilmemeli; ama, temennimiz, Mersin'e projeler bazında sahip çıkılması, kamu imkânlarının, öncelikli olarak, Mersin'e aktarılması ve bu sosyal projelerin bir an önce hayata geçirilmesi ve Avrupa Birliği fonundan, ikinci etap illerin kapsamı içerisine Mersin'in de alınması gerekmektedir. 2007 yılına kısa bir süre kaldı. 2007 yılında, herhalde, sizin iktidarınız olmayacak, bu doğrultuda da, inşallah, bu bize kısmet olacak ve bunu Mersin olarak da…

SABRİ VARAN (Gümüşhane ) - Öyle bir şey de ki, kendin inan!

HÜSEYİN GÜLER (Devamla) - Gerekenin en iyisini yapacağız.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Güler.

Gündemdışı konuşmaya İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.

Buyurun Sayın Bakan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Mersin Milletvekilimiz Sayın Dr. Hüseyin Güler arkadaşımızın "Mersin'de göç sorunu ve çözüm önerileri" konulu gündemdışı konuşması üzerine söz almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Özellikle, ülkemizde, 1980 ve 90'lı yıllarda, çeşitli nedenlerle yaşadıkları yerleri terk ederek kentsel merkezlere doğru bir göç hareketi olmuştur. Mersin de bu göçü önemli ölçüde alan illerimizin başında yer almaktadır. Kentlerimizin taşıma kapasitesinin düşüklüğünden dolayı, bu nüfus, gecekondu mahallelerinde, sağlıksız çevre şartlarında ve konutlarda, yeterli iş ve gelir imkânlarından yoksun olarak yaşamak durumunda kalmışlardır. Yaşanan bu göçün, isteksiz, ani ve hızlı gerçekleşmesi, göçün yaratabileceği sorunları daha da artırmıştır. Bu nüfus hareketliliğinin neden olduğu sorunları en şiddetli yaşayanlar, göç etmek zorunda kalan insanlar olmakla birlikte, göç hareketinin hedefi konumundaki kentler ve bu kentlerde yaşayan insanlar da, göç olaylarından olumsuz etkilenmiş ve her kesim için kentle ilgili yaşam sorunları artmıştır. Köyden kente göç edenlerin vasıfsız olan işgüçleri dolayısıyla, karşı karşıya oldukları en temel sorun işsizlik olmuştur. Çoğunlukla genç ve bu yönüyle işgücüne, ekonomik ve sosyal yaşama dinamik bir katkı sağlayabilecek bu nüfus, kentsel yaşamın gerektirdiği şartlara uyum sağlayamadıkları için, kentlerin sorunları daha da artmıştır.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; ülkemizde az gelişmiş yörelerden gelişmiş yörelere doğru seyreden iç göçün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere, İç Anadolu ve Karadenizden de Batı bölgelerine doğru olduğu görülmektedir. Ülkemizde yaşanan yoğun iç göçün nedenlerine bakıldığında, başlıca belirleyici faktörlerin kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı, kentlerin sosyal, kültürel ve ekonomik yönlerden çekiciliği, terörden kaynaklanan güvenlik sorunları, coğrafî şartlar ve tabiî afetler olduğu görülmektedir. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı iç göç olgusunun, göç alan bölgelerde ve büyük kentlerde, geçen zaman içerisinde, ekonomik ve sosyokültürel, fizikî, asayiş ve kamu düzenine ilişkin önemli sorunlara yol açtığı da muhakkaktır. Göç edilen yerlere uyum sorunu, kültür çatışması ve ekonomik yetersizlikten kaynaklanan sosyal dışlanmışlık olgusu, hemşericiliği ve belli bir yöreye aidiyet duygusunu öne çıkarmaktadır. Varoşlarda yaşayanların sürekli bir iş ve sosyal güvenceye sahip olmaması, geçici ve niteliksiz işlerle geçimlerini sağlamak zorunda kalmaları, kayıtdışı ekonomi ve marjinal sektörlerin artmasına da neden olmaktadır. Göç eden ailelerin kentte karşılaştıkları sosyal ve ekonomik sorunlar aile yapısını da olumsuz etkileyerek, aileiçi şiddet, ihmal, istismar ve ailelerin parçalanmasına sebep olmakta ve beraberinde, çocukları sahipsiz ve korumasız duruma düşürmekte ve sokağa itmektedir.

İç göç, önemli bazı fizikî sorunlara da yol açmaktadır; şehirlerde hızlı ve dengesiz nüfus artışı önplana çıkmaktadır. 1950-2000 yılları arasında Türkiye nüfusu yaklaşık 3 kat artarken, İstanbul, Ankara ve Mersin İllerinin şehir nüfusları 10 kat artmıştır.

Elbette ki, iç göçün bir başka olumsuz sonucu da, asayiş ve kamu düzenine ilişkin problemlere yol açmasıdır. Gerek ekonomik ve sosyal nedenlerle gerekse güvenlik ve başka nedenlerle yaşanan göç olgusunun önüne geçebilmek, yaşanmış göç olaylarının neden olduğu sorunlarla baş edebilmek için yapılması gereken çok şeyler olduğu muhakkaktır. Ancak, bütün bunların yapılması bütçe imkânlarıyla ilgilidir ve yılların birikimiyle oluşan bu sorunların çözümü, uzun zaman alacak çalışmaları da gerektirmektedir.

Değerli arkadaşlarım, Hükümet olarak, biz, güvenlik politikalarını sosyal politikalarla dengeli bir şekilde yürütme gayreti içinde olduğumuzu müteaddit defalar belirttik. Gelir dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele politikalarının başarılı olabilmesi için, Hükümetimiz kurulur kurulmaz, Acil Eylem Planı hazırlayarak, gelir dağılımı ve yoksullukla mücadele alanında önemli uygulamaları hayata geçirmiştir.

59 uncu Cumhuriyet Hükümeti olarak, bir taraftan, yatırım teşvikleri, vergi muafiyetleri gibi uygulamalarla göç veren bölgelerde yeni iş sahaları açmaya, tarım sektöründeki desteklemelerle, insanların topraklarından göç ederek başka yerlere gitmelerinin önüne geçmeye, diğer taraftan da, çeşitli nedenlerle göç etmek zorunda kalan vatandaşlarımızın içinde yaşadıkları güç yaşam şartlarını iyileştirmek ve onların kentsel hayat şartlarına uyum sağlayabilmeleri konularında da çeşitli çalışmalar yapmaktayız.

Genel ekonomik kalkınma programlarının yanında, çok önemli çalışma ve projeleri, Hükümetimiz, kararlılık ve titizlikle uygulamaktadır.

Bu kapsamda, Toplu Konut İdaresi Kanununda yapılan değişiklikle, TOKİ'ye, gecekondu alanlarının dönüşümüne yönelik projeleri destekleme ve kredilendirme yetkisi verilmiştir. Yine, mahallî idare reformu kapsamında çıkan kanunlarla, yerel yönetimlerimize, kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulama yetkisi verilmiştir. Yine, Türk Ceza Kanununda, imar kirliliğine neden olma fiili suç olarak tanımlanmış ve cezaî yaptırıma bağlanmıştır. Özel koruma ihtiyacı olan veya suça karışan çocuklarla ilgili olarak, çocuk adalet sisteminin esas ve usullerinin düzenlenmesi amacıyla Çocuk Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Yine, ayrıca, başta güvenlik olmak üzere, çeşitli nedenlerle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinden göç eden, köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri dönmek isteyenlerin, kendi köyleri civarında veya arazisi müsait başka yerlerde iskân edilmeleri ve gerekli sosyal ve ekonomik altyapının tesisiyle, bu yerleşmelerde sürdürülebilir yaşam şartlarının sağlanması amacına yönelik olarak da, 1994 yılında uygulamaya konulan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi başlatılmıştır. 2000 yılından bugüne kadar, proje için, Köye Dönüş Projesi için, genel bütçe, il özel idareleri bütçeleri ve sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla toplam 52 117 377 YTL, yani, 52 117 377 000 000 para harcanmıştır. Yine, 2005 yılı haziran ayında başlatılan KÖYDES Projesiyle de, bütün ülke genelinde, yolu olmayan, sağlıklı içmesuyu olmayan köy bırakılmaması kararlaştırılmış ve bu proje de, büyük bir başarıyla yürütülmektedir. Geçtiğimiz yıl 200 trilyonun üzerinde para harcandı. Bu yıl, 2006 yılı bütçesine de 2 katrilyon -Maliye Bakanlığı bütçesine- ödenek ayrıldı.

Yine, değerli arkadaşlarım, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunuyla, iş yapma fikri olup, küçük bir başlangıç sermayesine ihtiyacı olan yoksul vatandaşlarımıza, il özel idarelerince mikrokredi verilmesi imkânı getirilmiş, il özel idareleri, belediye ve sivil toplum kuruluşları işbirliğiyle, Diyarbakır, Van, Şanlıurfa ve Batman gibi illerde bunun uygulanmasına  da başlanmıştır.

Ayrıca, yine, Terör ve Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun uygulanmasına yönelik çalışmalarla, terörle mücadeleye ilişkin yürütülen faaliyetler kapsamında zarar gören vatandaşlarımızın da maddî zararları karşılanmaktadır. Bu kanun kapsamında, bugüne kadar, komisyonların almış olduğu kararlar çerçevesinde 49 600 000 YTL -49,6- trilyon maddî zarar ödemesinde bulunulmuştur, 20 trilyonun ödemesi de yapılmak üzeredir.

Yine, hepimizin bildiği Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesiyle, kuzey Ankara girişindeki gecekondu bölgesinin fiziksel durumunun ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi ve çağdaş bir kent görünümü kazandırılması amaçlanmaktadır.

Yine Toplu Konut İdaresi (TOKİ) tarafından yürütülen bu çalışmalar ve buna ilaveten dargelirli ve yoksul vatandaşlarımızın konut sahibi yapılabilmesi ve kentlerimizin çağdaş bir görünüme kavuşturulması da hedeflenmektedir ve TOKİ, gerçekten, bu konuda başarılı çalışmalar yapmaktadır. Ben de kendilerini tebrik ediyorum, kutluyorum.

Yine, Dünya Bankası desteğiyle yürütülen Sosyal Riski Azaltma Projesiyle, Türkiye nüfusunun en yoksul kesimine yönelik gelir ve istihdam sağlanması ile temel sağlık ve eğitim hizmetlerinin iyileştirilmesi çalışmaları da sürdürülmektedir.

Değerli arkadaşlarım, sosyal yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla ihtiyaç sahibi vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal yönden güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık hizmetlerinden daha etkili yararlanabilmesi maksadıyla, 2005 yılında, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti olarak "Çeşitli Proje ve Sosyal Yardımlar" adı altında yaklaşık 2 milyar YTL -2 katrilyon Türk Lirası- tutarında bu vatandaşlarımıza hizmet sunulmuştur. 2006 yılında da aynı nitelikteki faaliyetlere devam edilmektedir. Bu kapsamda, sağlık yardımı, eğitim yardımı, kömür yardımı ve ücretsiz ders kitabı yardımı da devam etmektedir. Bu yıl, inşallah, lisede okuyan öğrencilerimize de ücretsiz kitap yardımını başlatacağız.

Öte yandan, yine, Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığıyla da yaşamlarını en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken kişi ve aileler, herhangi bir sosyal hizmet kuruluşu bünyesine dahil edilmeden kendi aile ortamında aynî, nakdî yardımlarla da desteklenmektedir.

Az gelişmiş yörelerin ekonomik yönden kalkınmasına, mahallî imkân ve potansiyelin değerlendirilerek yeni istihdam imkânları oluşturulmasına ve böylece işsizlik ve yoksulluğun azaltılmasına yönelik olmak üzere, bildiğiniz gibi, 5084 sayılı Yatırımların ve İstihdamın Teşviki Kanunuyla bölge illeri birinci derecede teşvik kapsamına alınmıştır.

Bu çalışmaların semeresini istihdam oluşturarak almaya başladık. Bu kapsamda, örneğin, sadece Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 9 ilimizde 110'u proje, 114'ü inşaat, 56'sı üretim aşamasında olmak üzere, toplam 280 sanayi tesisi çalışmaları devam etmektedir.

Yine, iç göçün yavaşlatılması için, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma döneminde, kamu yatırım tahsisleri içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin payı devlet tarafından özel olarak desteklenerek, yüzde 11,5'ten yüzde 15,8'e yükseltilmiştir.

Bütün bu çalışmalara ek olarak, ülkemizde yaşanan iç göçün yol açtığı ekonomik, sosyal, kültürel ve fizikî sorunlar ile asayiş ve kamu düzenine ilişkin sorunların çözümü amacıyla, Bakanlığımın koordinatörlüğünde ilgili bakanlık ve kurumlarca da müşterek bir çalışma yürütülmektedir ve bu konu üzerinde hassasiyetle Hükümetimiz tarafından durulmaktadır.

Görüldüğü üzere, gelişmekte olan her ülkenin karşı karşıya olduğu iç göçün sebep olduğu sorunların çözümüne ve olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik çalışmalarımız, Hükümet olarak kararlılıkla sürdürülmektedir ve değerli arkadaşıma da şunu ifade ediyorum: Biz, hem Mersin hem bütün illerimizle ilgileniyoruz, sahip çıkıyoruz, değerli arkadaşım endişelenmesin.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; merkezî idarelerimiz, valiliklerimiz, belediyelerimiz, yatırımcılarımız, sanayici ve işadamlarımız büyük bir özveri ve şevkle, bu konularda açılım yapmak üzere devamlı gayret göstermekteyiz.

Ben hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Bakan.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Ersin.

AHMET ERSİN (İzmir) - Sayın Başkan, biraz önce kürsüde ben uyuşturucu sorununu konuştum. Sayın Bakanın ilgisi alanına giren bir konuydu. Burada olduğu halde, uyuşturucu konusunda, uyuşturucuyla mücadele konusunda, neden acaba Meclisi bilgilendirmedi?

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Not hazırlanmamış önüne.

İÇİŞLERİ BAKANI ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Hayır, ben geldikten sonra…

BAŞKAN - Sayın Ersin, o tamamen Sayın Bakanın takdiridir.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 2 adet rapor vardır; sırasıyla okutup, bilgilerinize sunacağım.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/922) (S. Sayısı: 1172) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yasak yerde silah taşıma suçunu işlediği iddia olunan Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.

Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.

Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla temiz toplum özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

M. Ziya Yergök

Feridun Ayvazoğlu

 

Ankara

Adana

Çorum

 

Sezai Önder

Feridun Baloğlu

Mehmet Küçükaşık

 

Samsun

Antalya

Bursa

 

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

Atilla Kart

 

Malatya

Adana

Konya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/932) (S. Sayısı: 1173) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hakaret suçunu işlediği iddia olunan Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.

                                                                  Burhan Kuzu

                                                                           İstanbul

                                                        Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.

Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.

Kamu yararıyla açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla temiz toplum özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için, gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

M. Ziya Yergök

Feridun Ayvazoğlu

 

Ankara

Adana

Çorum

 

Sezai Önder

Feridun Baloğlu

Mehmet Küçükaşık

 

Samsun

Antalya

Bursa

 

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

Atilla Kart

 

Malatya

Adana

Konya

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Meclis araştırması açılmasına ilişkin 1 önerge vardır; okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI Önergelerİ

1.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya ve 36 milletvekilinin, 3.5.2004 tarihinde Batman'da meydana gelen patlamanın neden ve sonuçlarının araştırılarak muhtemel patlamalara karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/368)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Bir bölümü ekli gerekçede belirtilen nedenlerle, 3.5.2004 tarihinde Batman İlimizde meydana gelen patlamanın, halen devam etmekte olan patlama tehlikesi nedenlerinin ve bu tehlikenin önlenebilmesi için alınması gereken önlemlerin tespiti için, Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis araştırması açılmasını arz ederim. 24.5.2006

  1- Yılmaz Kaya                                (İzmir)

  2- Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

  3- Erdal Karademir                                (İzmir)

  4- Harun Akın                                (Zonguldak)

  5- Bülent Baratalı                                (İzmir)

  6- Ali Oksal                                (Mersin)

  7- Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

  8- Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

  9- Uğur Aksöz                                (Adana)

10- Hasan Ören                                (Manisa)

11- N. Gaye Erbatur                                (Adana)

12- Hakkı Ülkü                                (İzmir)

13- Ufuk Özkan                                (Manisa)

14- İsmail Özay                                (Çanakkale)

15- Mehmet Sevigen                                (İstanbul)

16- Erol Tınastepe                                (Erzincan)

17- Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

18- Osman Özcan                                (Antalya)

19- Yakup Kepenek                                (Ankara)

20- Kemal Sağ                                (Adana)

21- Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

22- Feridun Ayvazoğlu                                (Çorum)

23- Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

24- Nurettin Sözen                                (Sivas)

25- Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

26- Nadir Saraç                                (Zonguldak)

27- Mustafa Özyurt                                (Bursa)

28- Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

29- Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

30- Abdurrezzak Erten                                (İzmir)

31- Gökhan Durgun                                (Hatay)

32- Muharrem Kılıç                                (Malatya)

33- Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

34- İsmail Değerli                                (Ankara)

35- Atila Emek                                (Antalya)

36- Osman Kaptan                                (Antalya)

37- Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

Gerekçe:

Batman İlimizin Şirinevler ve Cumhuriyet Mahallerinde bulunan toptancılar sitesi ve civarında 3.5.2004 tarihinde büyük bir patlama meydana gelmiş ve bu patlama neticesinde birçok işyeri büyük hasar görmüş, 3 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 20 vatandaşımız da yaralanmıştır.

Patlamaya neden ise, iki mahallenin altına sızan petrol türevinin yağışların artması sonucu su seviyesinin yükselmesi ve petrol türevinin suya göre daha hafif olması nedeniyle yüzeyde sıkışmasıyla basıncın artması ve buhar haline gelmesiyle, gaz tarzındaki bu işlenmiş petrol türevinin ısıl bir maddenin temasıyla tutuşup yanmaya başlaması, yanma etkisiyle kapalı alanlarda da sıcaklık ve basıncın artması sonucu patlamanın meydana gelmesi gösterilmektedir.

Patlamadan sonra bölgede yapılan teknik incelemelerde yoğun bir yakıt buharı kokusu tespit edilmiş ve bundan yola çıkılarak yapılan ölçümlerde 2 195 ppm doğalgaz, 2 301 ppm benzin, 1 607 ppm LPG değerleri bulunmuştur.

Batman Valiliği tarafından kurulan komisyon, çevredeki benzin istasyonlarından, çok yakında olan TÜPRAŞ Batman rafinerisinden ve TÜPRAŞ-NATO boru hattından sızıntı olabileceği ihtimalini de göz önüne alarak, söz konusu tesislerin yakınına kuyular açarak numuneler almış, komisyonun tespitlerine göre de, benzin istasyonlarından ve TÜPRAŞ- NATO boru hattının bulunduğu bölgelerden bir sızıntının olmadığına karar verilmiştir.

Ancak, TÜPRAŞ Batman Rafinerisinin yakınlarında açılan kuyulardan alınan numunelerde işlenmiş petrol türevine rastlanmış ve patlamanın olduğu toptancılar sitesinden kod olarak daha yüksekte olan, rafineriden daha alt seviyede bulunan bölgeye doğru sızıntının ve akışın olduğu tespit edilmiştir.

Patlamadan önce toptancılar sitesindeki bu sızıntı hakkında yerel Batman Postası Gazetesi 31.3.2003 tarihinde haber yapmış, sitedeki bir işyerinde, işyeri sahibi ve Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünden iki yetkili tespit yapmış ve sızıntının olduğuna dair 1.4.2003 tarihinde bir tutanak tutmuşlardır. Buna rağmen, bu girişimler sonuç vermemiş, hiçbir önlem alınmasına yetmemiş ve ne yazık ki söz konusu patlama meydana gelmiştir.

Vatandaşlarımızın ve SS Batman Toptan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Kooperatifi Başkanlığının, Başbakanlık ve çeşitli bakanlıklar nezdindeki, sorunun çözümüne ilişkin başvuru ve talepleri ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır. Yerel Batman Gazetesi, patlamanın olduğu günden beri aralıksız her gün olayı "Bugün 744 üncü gün, hâlâ benzinin kaynağı bulunamadı" şeklinde haber yapmakta ve olayı gündemde tutmaya, yetkililerin dikkatini çekmeye çalışmaktadır; ama, maalesef, sorun yine de sahipsiz kalmaya devam etmektedir.

Olayın diğer boyutu da, işyerleri büyük hasar gören -patlamanın şiddetinin 10 büyüklüğündeki bir depreme eşit olduğu söylenmektedir- vatandaşlarımızın işyerlerindeki hasar ve uğradıkları zararın tazmini için kendilerine faizli olarak ve sadece 7,5 milyar TL gibi bir kredi önerilmesidir. Bu bile, olayın ciddîye alınmadığının bir göstergesidir.

Bu arada, Batman Şirinevler ve Cumhuriyet Mahallelerinin altında giderek artan bir benzin sızıntısı devam etmekte olup her an büyük bir facianın gerçekleşmesi beklenmektedir. Öyle ki, bodrum katlarından, hiçbir ek çalışmaya gerek duyulmadan rafine benzin alınıp bidonlara doldurulabilmektedir. Bu somut olay bile, tehlikenin ne denli büyük boyutta olduğunu göstermektedir.

Sızıntı olduğunun tespitinden 38 ay, patlamadan 25 ay gibi bir zaman geçmesine, vatandaşlarımızın Başbakanlık dahil birçok makama başvurmalarına rağmen, şimdiye kadar zararın tazmini ve tehlikenin önlenmesi yolunda hiçbir adım atılmadığından mağduriyet ve tehlike devam etmektedir.

Bu nedenle, olayın nedenlerinin ve bir daha aynı acı olayın yaşanmaması için ne gibi tedbir alınmasının tespiti için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

1 genel görüşme önergesi vardır; okutuyorum:

2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve 40 milletvekilinin, okullarda yaşanan şiddet olayları ile alınan ve alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi (8/29)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Okullarımızda yaşanan şiddet olayları, boyutları, alınan ve alınabilecek önlemler konusunda Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme açılmasını arz ve teklif ederiz.

1 - Muharrem İnce                                 (Yalova)

2 - Berhan Şimşek                                (İstanbul)

3 - Kemal Sağ                                (Adana)

4 - Bülent Baratalı                                 (İzmir)

5 - Mustafa Gazalcı                                (Denizli)

6 - Muharrem Kılıç                                 (Malatya)

7 - Yakup Kepenek                                (Ankara)

8 - Türkân Miçooğulları                                (İzmir)

9 - Mehmet Ziya Yergök                                (Adana)

10 - Erdal Karademir                                (İzmir)

11 - Feridun Ayvazoğlu                                 (Çorum)

12 - Uğur Aksöz                                (Adana)

13 - Halil Ünlütepe                                (Afyonkarahisar)

14 - Mehmet S. Kesimoğlu                                (Kırklareli)

15 - Harun Akın                                (Zonguldak)

16 - Oya Araslı                                (Ankara)

17 - Abdurrezzak Erten                                (İzmir)

18 - Ali Oksal                                (Mersin)

19 - Feridun Fikret Baloğlu                                (Antalya)

20 - Ferit Mevlüt Aslanoğlu                                (Malatya)

21 - Hasan Ören                                (Manisa)

22 - N. Gaye Erbatur                                (Adana)

23 - Hakkı Ülkü                                (İzmir)

24 - Ufuk Özkan                                (Manisa)

25 - İsmail Özay                                (Çanakkale)

26 - Mehmet Sevigen                                (İstanbul)

27 - Erol Tınastepe                                (Erzincan)

28 - Osman Özcan                                (Antalya)

29 - Hüseyin Ekmekcioğlu                                (Antalya)

30 - Nurettin Sözen                                (Sivas)

31 - Nadir Saraç                                (Zonguldak)

32 - Mustafa Özyurt                                (Bursa)

33 - Mehmet Mesut Özakcan                                (Aydın)

34 - Özlem Çerçioğlu                                (Aydın)

35 - Orhan Eraslan                                (Niğde)

36 - Gökhan Durgun                                (Hatay)

37 - Ali Cumhur Yaka                                (Muğla)

38 - Abdulaziz Yazar                                (Hatay)

39 - İsmail Değerli                                (Ankara)

40 - Atila Emek                                (Antalya)

41 - Osman Kaptan                                (Antalya)

Gerekçe:

Son yıllarda çeşitli nedenlerle ilk ve orta öğretim okullarımızda ölüm ve yaralamalarla sonuçlanan çok sayıda olaylar olmaktadır ve hemen her gün okullarımızdan bu konuyla ilgili haberin yazılı ve görsel basında yer aldığını görmekteyiz. Konuyla ilgili olarak, başta Sayın Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı olmak üzere yetkililerin yaptıkları açıklamada konunun abartıldığı, gazete ve televizyonların olayları haber yapmasının aslında olayları teşvik edici olduğu gibi açıklamalar yapılmıştır. Daha da olumsuzu, olaylara karışan öğrenci sayısının genel öğrenci sayısının içindeki oranı verilerek, olaylar küçümsenmektedir. Bu nedenle, bu yaklaşımı benimsemiş bir anlayışın bu olayların önüne geçmesi, gerekli önlemleri alması noktasında çeşitli kuşkular oluşmuştur.

Örneğin, şiddet içeren, yaralama ve ölümle sonuçlanan olayların bu öğretim yılındaki sayılarına ilişkin tam bir envanter henüz çıkartılmamıştır. 2,5 milyondan fazla öğrencinin bulunduğu İstanbul İlimizdeki olaylara ilişkin İl Millî Eğitim Müdürü, bu öğretim yılında meydana gelen olay sayısının 7-8 olduğu gibi garip bir açıklamada bulunmuştur. Halbuki, sadece bu ay içinde basına yansıyan bu tür olay haberleri bu sayının çok üzerindedir. Resmî olmamakla birlikte, ocak ayından 31 Mart tarihine kadar sadece İstanbul'da tespit edilen olay sayısı 11'dir ve bu olaylardan 2'si ölümle sonuçlanmıştır. Ülke genelinde ise 100'den fazla olay aynı zaman diliminde gerçekleşmiştir ve ölümle sonuçlananların sayısı 10'a yakındır.

Konuyla ilgili çeşitli sivil kuruluşların ve üniversitelerimizin yaptığı araştırmalar ise daha vahim veriler içermektedir. İstanbul'da 3 483 lise ikinci sınıf öğrencisiyle yapılan bir araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 22'si bıçak, çakı, benzeri kesici alet taşıyor. Ateşli silah taşıyanların oranı ise yaklaşık yüzde 10 olarak saptanmıştır. Araştırmaya göre, hayatı boyunca en az bir kez birini yaralayanların oranı ise yüzde 26.

Sorunun çözümü noktasında, başta aileler olmak üzere tüm toplumun duyarlı olması ve her türlü bilgiyle donatılması öncelikli bir görev olması gerekir. Bakanlığın belli bir duyarlılıkla olayların gündeme getirilmesinden, gazete ve tv'lerde haber yapılmasından değil, tam tersine duyarsızlıktan şikâyet etmesi gerekir.

Genel görüşme açılmasına ilişkin önergemizin kabulüyle, olayların bütün boyutlarının TBMM gündeminde tartışılması, kamuoyumuzun ve Meclisimizin aydınlatılmasına büyük katkı sağlayacağına inanmaktayız.

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Önerge gündemde yerini alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası geldiğinde yapılacaktır.

C) Çeşİtlİ İşler

1.- Genel Kurulu ziyaret eden Lübnan Başbakanı Fuad Siniora ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç'ın resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Lübnan Başbakanı Sayın Fuad Siniora ve beraberindeki heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmiş bulunmaktadırlar. Kendilerine Yüce Meclisimiz adına "Hoşgeldin" diyorum. (Alkışlar)

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup oylarınıza sunacağım.

Okutuyorum:

VI.- ÖNERİLER

A) Sİyasî Partİ Grup Önerİlerİ

1.- (10/197) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulu, 7.6.2006 Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

Saygılarımla.

                                                                       Haluk Koç

                                                                            Samsun

                                                          Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 146 ncı sırasında yer alan (10/197) esas numaralı Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen Tacidar Seyhan, Adana Milletvekili.

Buyurun Sayın Seyhan. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Seyhan, süreniz 10 dakikadır.

TACİDAR SEYHAN (Adana) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tarih 4.6.2004. Öneriyi veren Sayın Hanefi Mahçiçek ve bu önerinin altında 21 Adalet ve Kalkınma Partili milletvekili arkadaşımın imzası var. Öncelikle bu arkadaşlara çok teşekkür ediyorum. Son derece önemli bir konu. Türkiye'de esnaf, sanatkârın yükü her geçen gün artmaktadır. Bu yükü hafifletmek ve Türk esnaf, sanatkârının sorunlarını gidererek Avrupa Birliği süreci içerisinde uyum sağlamak, Avrupa Birliği ülkeleriyle eşit çalışma düzeyine getirmek ve bunların rekabet gücünü artırmak esas alınmıştır ve çok mutlu olduğum tespitleri de bu arkadaşlar önergelerine başlık yapmışlar. "Çeşitli ve değişikliklerle kısa sürede uyum sağlama sorunu vardır Türk esnafının" demişler; katılıyorum. "Bölgelerarası dengeli gelişmeyi sağlamak zorundayız, bunun da araştırılması lazım" demişler; katılıyorum. "Nitelikli elemanların yetişmesine katkıda bulunuyor, bunun da araştırılması lazım" diyorlar; katılıyorum. "Gelir yelpazesi içerisinde orta sınıfın rolü ve denge unsurudur" diyorlar arkadaşlarımız; katılıyorum. Bunların hepsine katılıyorum.

Katılmadığım bir şey var. Türk esnafı bu kadar zor durumdayken, bu önergeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmeyen, almayan siyasî iradenin bakış açısına katılmıyorum arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz. Bunlar sizin arkadaşlarınız. Bir emek vermişler. Bu, bir yıllık, altı aylık bir konu değil. İki yıl önce vermiş bu arkadaşlarımız bu önergeyi. Her koşulda esnafın sıkıntısı tartışılıyor, Sanayi Bakanı, burada esnafın sorunlarını ve çözüm önerilerini anlatıyor; ama, bir grup -ki, üçte 2 çoğunluğa sahip- kendi arkadaşlarının verdiği önergeyi Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmekten kaçınıyor. Burada, ciddî bir eleştirim var değerli arkadaşlarım.

Eleştiriyi ve siyasî yanını bir kenara bırakıyorum. Bakın, size, dikkatle, teknik olarak, içinde bulunduğu sıkıntıyı anlatayım esnafın. Elimde bir belge var. Bu belge resmî. Bu belgede, işyeri açma izni alan ve izni terk eden esnafların sayısı var.

Değerli arkadaşlar -geçen yılın tamamını söylüyorum- geçen yılın ilk dört ayında esnaf sicilinde kaydını sildiren esnaf sayısı 37 000; ilk dört ayında, marta kadar. Değerli arkadaşlar, bu yılın ilk dört ayında, geçen yılın 35 000'ine karşılık olarak 174 000 esnaf işyerini terk etmiş, bırakmıştır. Bu, ciddî bir sorun.

Değerli arkadaşlar, bir kötü gidiş de şurada: Hepsini teknik olarak inceledim. 2004 yılına kadar sorun yok. Açılan esnaf sayısı 100 ise, 80 tane kapanmış. Yani, bir gelişme görülüyor. Her zaman kapanan esnaf sayısı açılan esnaf sayısından daha az; ama, 2005 yılında denge tersine dönüyor. 146 000 işyeri açılıyor 2004'te, 92 000 kapanıyor. 2004'te de sorun yok; ama, 2005'te 196 000 açılıyor, 282 000 kapanıyor. Demek ki, esnaf zor durumda. 2006'ya geliyoruz, 35 000 açılıyor, 174 000 kapanıyor. Kaç ay içinde; dört ay içerisinde. Bu dört ayın rakamı, geçen yılın tamamının rakamına eşit. Demek ki, bir zorluk var, bir şey, bir sinyal var.

Bizim yapmamız gereken, bu duruma bizi getiren nedenleri araştırmak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde bunu değerlendirmek, yasal olarak bu çözüm önerilerini Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine taşımaktır.

Değerli arkadaşlar, Meclis araştırması içerisinde değerlendirilmesi gereken esnafın sorunlarını kısmen burada dile getirmek istiyorum:

Esnafların talepleri, yaşayabilecekleri, gelişebilecekleri ve hatta, büyüyebilecekleri sağlıklı ortamların kendilerine hazırlanmasıdır. Sağlıklı bir çalışma ortamı istiyorlar bu arkadaşlarımız. Biz, esnaflarla ilgili hangi konuyu gündeme getirirsek getirelim, burada da sosyal boyutu öncelikli kılmak zorundayız; çünkü -Türkiye'de 5 000 000'un üzerinde esnaf var, toplam 25 000 000 kişiyi ilgilendiriyor- Türkiye'deki sosyal boyutun büyük bir bölümünün esnaflarla alakalı olduğunu da unutmamalıyız.

Değerli arkadaşlar, burada birinci sıkıntı vergi. Esnaf üzerinde, eşit gelir dağılımını sağlayamadığımızdan, çok ciddî bir vergi yükü var. Bizim araştırmalarımızda vergi yükü temel alınmalıdır.

İkincisi: Dünyanın her yerinde, gelişmiş ülkelerde dahi asgarî geçim indirimi var. Gerçi, burada, çok kazanan esnaflar, az kazanan esnaf diye ayırmamız çok zor olduğundan bir sıkıntı çekebiliriz; ama, asgarî geçim indiriminin mutlaka uygulamaya sokulması gerekir. Sanayi Bakanımızı da, Maliye Bakanımızı da bu konuda uyarıyorum.

Bir de, Maliye Bakanlığımız basit usulde vergi koydu. Nihaî olarak, nitelik olarak vergide bütünlüğü sağlamak, denetimi tek elden yapmak ve vergi adaletini yaygınlaştırmak, kaçağı engellemek amacıyla, bu sebeplerle vergi koydu. İlk anda, bu, uygulamada Türkiye'yi rahatlatacak görünüyor idi. Ama, değerli arkadaşlar, Türkiye'de, şehrin merkezindeki büyük esnaf ile biz, taşrada, bakkaliyesine 4 tane yağ, 2 tane Sana yağı, 3 tane süt koymuş bakkalı, rafına 4 - 5 tane telefon kılıfı koymuş esnafı, oradaki berberi aynı sınıfa soktuk. Öyle bir vergi yükü altına getirdik ki bunları, basit usuldeki vergide rahat yaşayabilme olanağını bulamayan insanları işlerini terk edecek duruma soktuk. Bu kapanmaların en büyük nedeni budur. Zor geçinen, açlık sınırında bir kazancı olan ve mahallesinde tek işi, alın teri, ekmeği, işyeri olan insanların, yeni bir vergilendirme sistemiyle gelir düzeyi tespit edilerek, gelir dilimleri tespit edilerek yeni bir yöntemle mutlaka ayrılması lazım. Basit usulde vergi kaldırılarak getirilen vergi sistemi, sorunu çözmemiştir, sorunu ağırlaştırmıştır; ama, dargelirliyi, kazanamayanın sorununu ağırlaştırmıştır ve bunlar kazanamadıkları gibi, çok yüksek muhasebe ücretleri ödemek zorunda kalmışlardır. Kendilerinin defter tasdiki konusunda ciddî yükümlülükleri var; defter tasdiklerini yapamayacak, onaylatamayacak kadar büyük bir vergi yükü altına sokulmuşlardır. Bunlar üzerine uygulanan vergi teşviklerinden, koşulların ağırlığı nedeniyle esnaf, sanatkâr yararlanamaz hale gelmiştir.

Türkiye'de, bu ortaya çıkan -kapanan, açılandan çok ise- sorunun en büyük kaynakları budur. Biz, hâlâ bakıyoruz, biz ekonomik dengeye bakıyoruz. Biz, bu kadar durum ortadayken, Meclis araştırması açılmayıp evlerimize gidersek, esnafın içerisine çıkarsak, esnaf, bunun hesabını bize sokakta sorar. Onun için, mutlaka, esnaflarımızın, en büyük gayreti, bu ülkede istihdam yaratmak, sanayi, teknoloji ürünlerini sunmak, onları geliştirmek, rekabet piyasasına sokmak ve alın teriyle kazandıkları parayı adil bir biçimde devlete vergi vermek iken ve bu toplumun yükünü çeken insanlar iken, ezecek ve ezilebilecekleri konumda bırakmak, bizi her zaman sokakta sıkıntıya sokacaktır. Bu ülke bizim. Eğer esnafı rahatlatamazsanız, üretimdeki insanı da rahatlatamazsınız; esnafı rahatlatamazsanız, bu ülkenin dış ilişkilerde rekabet gücünü de sağlayamazsınız. Eğer esnafı rahatlatamazsanız, meslekî eğitimde gelişmeyi sağlayamazsınız; çünkü, esnaf bir gelişmenin merkezidir. Hem meslekî eğitime öncelik verilmeli hem de esnafın varlığı korunarak, bu eğitimin pratikte sağlanmasının yolu açılabilmelidir.

Kayıtdışı ekonomiyle mücadeleye gelince, Türkiye'nin en büyük sorunu, tabiî, kayıtdışı ekonomisidir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Seyhan, buyurun.

TACİDAR SEYHAN (Devamla) - 1 dakika içerisinde tamamlıyorum.

Nasıl yoksullukla, yolsuzlukla mücadele ediyorsak, tepeden tavana, tavandan en aşağıya kadar yolsuzluğun üzerine gidilmeli, vergi tabana yayılmalı ve kesinlikle kayıt dışının önüne... KDV'lerde indirim yapılarak, tüketim malzemelerinin büyük bir çoğunluğunda vergi adaleti sağlanarak kayıtdışı önlenebilmelidir.

Bir de şuna dikkat çekmek istiyorum: Arkadaşlar, bu hipermarketler sorunu bir türlü çözülmüyor, Meclis gündemine gelmiyor. Belki bu araştırma önergesinde onu da sağlayacağız. Hipermarket sorunu çözülmeden, esnaf,sanatkârın sorunu çözülemez. Avrupa Birliği ülkelerinde dahi uygulanan standartların hiçbiri bugün ülkemizde uygulanamıyor. Orada hep yabancı markalar... Ankara'nın göbeğinde, gidin mağazalara bakın, Ankamall'a bakın; Ankamall'da açılan firmaların büyük bir çoğunluğu yabancı firmalar, kendi mallarını teşhir ediyorlar ve satıyorlar. Onlar da olsun, ama, Türk sanayicisi kendi malını satacak yer bulamıyor, Türkiye'deki esnaf burada, Kızılay'ın göbeğinde malını satamıyor. İnsanlar alışveriş merkezlerine taşınır oldu.

Mutlaka alışveriş merkezlerinin standardı belirlenmeli, küçük esnafın kendi geçimini sağlayabileceği koşullar yaratılmalıdır. Bunu yapabilmek için, mesafe koşullarını, eğitim koşullarını, ticarî koşulları, kredilendirmeyi, vergi sisteminin yapılandırılmasını sağlayabilmek için yapmanız gereken, sağlıklı, adaletli bir araştırmayı ortaya koymak ve bunu oluşturacak kanun tekliflerini Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmektir.

Biz, bunu hazırlayan arkadaşlarınıza teşekkür ediyoruz. Mustafa Kemal'den bu yana, Türk esnafı, hiçbir zaman kötü duruma düşmemiştir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, esnafın daha kötü duruma düşmesine göz yummayacağız. Sizden ricamız, esnafın sorunlarını birlikte araştırma konusunda gündeme alınma teklifimize onay vermenizdir. Bu, cumhuriyetin bize verdiği sorumluluktur; bunun gereğini yerine getirelim.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Seyhan.

Grup önerisi lehinde söz isteyen Rasim Çakır, Edirne Milletvekili.

Buyurun Sayın Çakır. (CHP sıralarından alkışlar)

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; grup önerisi lehinde söz almış bulunuyorum; önce, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli Kahramanmaraş Milletvekili Hanefi Beyin ve arkadaşlarının vermiş olduğu, Avrupa Birliği sürecinde, entegrasyon sürecinde esnafın sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması isteyen önerge -az önce arkadaşım da ifade etti- iki yıldır gündeme gelmemiş. Ben, öncelikle, bu arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum; ama, bugün de, bu önergenin bir an önce görüşülüp, bir komisyonun kurulup, bu konuda, Meclis olarak üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekir diye düşünüyorum; çünkü, küreselleşme, sermaye birikimindeki hızlılık ve teknolojideki korkunç değişim, maalesef, esnafı ve çiftçiyi derinden etkiliyor; ama, buna rağmen, gelişmiş ülkelerin hiçbirisi esnafından ve çiftçisinden vazgeçmiyor, onun bir şekilde toplum içerisinde ticaretine, yaşamına devam edebilmesinin koşullarını yaratmaya gayret ediyor; çünkü, Türkiye'de toplam yapılan üretimin yüzde 98'ini esnaf ve küçük işletmeler yapıyor; çünkü, Türkiye'de toplam istihdamın yüzde 45'ini esnaf ve küçük işletmeler sağlıyor; çünkü, Türkiye'de toplam üretimin yüzde 37'sini esnaf ve küçük işletmeler yapıyor. Buna rağmen, esnaf ve küçük işletmeler, Türkiye'de toplam kullanılan kredinin yüzde 3 ilâ 4'ünü kullanıyor. Yani, bu kadar kıt kaynaklarla, bu kadar büyük imkânları veren, 3 500 000'i kayıtlı büyük bir camianın sorunlarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak çözüm aramayacağız da neye çözüm arayacağız?!

Ben, olayı size teknik boyutuyla değil; ama, basit bir şekilde izah etmek istiyorum. Hepinizin ayağında bir çift ayakkabı var; hepimiz ayakkabı kullanıyoruz. Bu ayakkabı, Türkiye'de kimler tarafından üretiliyor; esnaflar tarafından üretiliyor. Bu süreci size biraz açıklamak istiyorum. Ayakkabı öncelikle deriden imal ediliyor. Öncelikle hayvan üreticilerimiz, çiftçilerimiz, ürettikleri büyükbaş ve küçükbaş hayvanlarını değerlendirerek, oradan geçimini sağlıyorlar. O deriyi alan, hayvanı kesen kasap, deriyi satıyor tabakhanelere, oradan bir geçim sağlıyor. Tabakhaneler deriyi işliyor, kösele yapıyor, deri yapıyor, oradan birsürü insan geçim sağlıyor. Deri, ayakkabı atölyelerine geliyor. Kesimcisi, modelisti, stilisti, aksesuar üreteni, kalıp üreteni, ayakkabının tabanını üreteni… Bakın, ne kadar geniş bir yelpazeye yayılıyoruz ve tezgâhta bütün bunlar birleşiyor. Sayacısı, kesicisi... Ayakkabının sayası dikiliyor, monte ediliyor, kalıba giriyor, sonra, temizleyeni, parlatanı, süsleyeni… Ayakkabının kutusunu üreten mukavva fabrikası... O kutuya matbaa desen veriyor, çantası yapılıyor ve atölyeden o ayakkabı toptancıya gidiyor. Toptancı ve çalıştırdıkları ekmek yiyor, oradan perakendeciye gidiyor ve perakende mağazasında, bizler gidiyoruz, beğendiğimiz ayakkabıyı satın alıp giyiyoruz; ama, size bu kısacık zamanda anlattığım süreçte milyonlarca esnaf katkı veriyor, emek veriyor, alın teri veriyor ve karşılığında da geçimini sağlıyor; ama, maalesef, toplam üretim potansiyeli 200 000 000 çift olan ayakkabı esnafının gücü, yani, Türkiye nüfusunun 3 katına ayakkabı giydirebilecek durumda olan esnafımızın gücü, maalesef, son yıllarda her gün atölye kapatmak, kepenk kapatmakla geçiyor. Neden; çünkü, dışarıdan gelen, haksız rekabetle gelen ithal ürünlerden dolayı.

Şimdi, değerli arkadaşlarım, soruyorum size; bu milyonlarca insanı, binlerce, yüzbinlerce aileyi bu sektörden dışarıya çıkardığımız noktada bu insanlar ne yapacaklar?!

Ayakkabıcı esnafı, diğer esnaflar gibi sanatkâr insanlardır, ince ruhlu insanlardır; kimisi Çerkezdir, kimisi Lazdır, kimisi Kürttür, kimisi Alevîdir, kimisi Sünnîdir, kimisinin hanımının başı açıktır, kimisinin kapalıdır, türbanlıdır; ama, hepsi nahif insanlardır, üretken insanlardır, duygusal insanlardır. Ayakkabıcı esnafı, ayakkabı derisinin ve yapıştırıcısının kokusunu duymadan yaşayamaz, ölür. Diğer esnaflar farklı mı; bakkal esnafı farklı mı; sanayideki kaportacı esnafı, boyacı esnafı, motor tamirci ustası farklı mı; hepsi aynıdır. En gelişmiş ülkelerde olduğu gibi bizim de esnaftan ve çiftçiden vazgeçmek gibi bir lüksümüz yoktur ve Türk esnafını yabancı esnafa peşkeş çekmek gibi bir lüksümüz kesinlikle olmamalıdır. Eğer, bu ülkede uzun yüzyıllar boyunca hür ve bağımsız yaşamak istiyorsak, o zaman, esnafımızın sorunlarını inceleyip, araştırıp, onların sorunlarına çözüm üretmek, Yüce Meclisimizin en birinci görevleri arasındadır.

Ben, iki yıl önce verilmiş olan bu önergeyi, çözüm bulunsun amacıyla verilmiştir diye kabul ediyorum. Veren arkadaşları kutluyorum ve bu önergeyi veren arkadaşların da siyaset adına değil, siyaset yapmak için değil, samimî olarak verdiklerine inanarak ve onların da sizlerin arkadaşlarınız olduğunu bilerek, lütfen, oturduğunuz koltuklarda yapacağınız şey çok basit: Sadece elinizi kaldırmak. Bu elinizi kaldırın ki, 3,5 milyon esnaf ve 20 000 000, esnafa bağlı olarak yaşayan insanların, biraz umudu yeşersin, biraz ülkenin geleceğiyle ilgili umutları, beklentileri büyüsün. Ben, Yüce Meclisin bu anlayışta olduğuna inanıyorum. Böyle bir anlayışı bizlerle paylaşacağınıza inanıyorum. Bugüne kadar, ülkenin sorunlarına yönelik, ciddî sorunlarına yönelik, Cumhuriyet Halk Parti Grubu olarak birsürü Meclis araştırma önergeleri vermiş olmamıza rağmen, hepsini reddettiniz; Cumhuriyet Halk Partisi verdi diye reddettiniz, muhalefetten geliyor diye reddettiniz; önemsemediniz; ama, bu önerge sizden geliyor, bu önerge sizin arkadaşlarınızdan geliyor. Biz de, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, sonuna kadar, esnafın sorunlarının ve bu önergenin yanındayız, destekçisiyiz, gece gündüz demeden var gücümüzle bu komisyonda çalışma azmi içerisindeyiz. Lütfen, sizler de bu önergeye bizlerle beraber evet deyin ve ülkenin umudunu, pırıltısını, biraz olsun hiç olmazsa açabilelim.

Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum; Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çakır.

Grup önerisinin aleyhinde söz isteyen Niyazi Pakyürek, Bursa Milletvekili.

Buyurun Sayın Pakyürek. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NİYAZİ PAKYÜREK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, Cumhuriyet Halk Partimizin verdiği önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi, saygıyla selamlıyorum.

Aslında, bazılarınız şunu şöyle düşünebilir: Bu önergenin aleyhinde olmak, esnafın sorunlarını görüşmeye mâni olmak. Kesinlikle böyle bir şeyin olmayacağını hepiniz takdir edersiniz. Aslolan şu: Dün Meclisin çalışma programını yapmıştık. Önümüzde 13 maddelik bir kanun tasarısı var. Fevkalade önemli olduğunu hepimiz biliyoruz, takdir ediyoruz. Önce bu kanunun bitmesi gerektiğini bildiğim için, önemsediğim için, bu önergeye karşı görüşümü söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî ki, esnafın sorunları hep var idi, bundan sonra da olacaktır; çünkü, bir işin içindeyseniz, bu işin kendine has sorunları olacaktır. Bu sorunların kaynağını, siz, sadece bir yere meylederek ya da sadece bir yere bakarak çözemezsiniz. Bunun iktisadî tarafı vardır, ekonomik tarafı vardır, bunun kredi tarafı vardır, bunun pazar tarafı vardır, hatta, bunun rekabet tarafı vardır. Bütün bunları toplarsınız, bunları harman edersiniz, ondan sonra oturursunuz, esnafla ilgili yapmamız gerekeni, oturur, analiz eder ve yapmaya çalışırız.

Değerli arkadaşlarım, esnafın sorunlarına AK Parti yeterince eğilmiştir bugüne dek. Esnaf, çok yüksek faizlerle aldığı kredileri ve çok düşük miktarda aldığı kredileri, yine, AK Parti Hükümetinde, 2 katrilyonun üzerine çıkan bir miktarda ve çok düşük faizlerle almaya başlamıştır. Bunu esnafımız gayet iyi bilmektedir.

Elbette ki, vergi yükleri, aslında, kimi esnafın üzerinde fazla, ama, kimi esnafın üzerinde sanıldığı kadar fazla değil; çünkü, o vergide yeterli bir adalet sağlanamamıştır.

Bir de, aslında, esnafımızın sayısının ne olduğunu bugüne kadar net rakamlarla bilmiş değiliz. Kimimiz 5 000 000 dedi, kimimiz 3,5 milyon dedi; ama, vergi kayıtlarına bakıyorsunuz farklı, oda kayıtlarına bakıyorsunuz farklı, sicil kayıtlarına bakıyorsunuz farklı. Bu itibarla, aslında, bunların da bir araya getirilip, net miktarı, net rakamı görmemiz lazım.

Yine, esnafla ilgili yapmamız gereken belki en güzel şey de, bir planlama getirmemiz gerekir diye düşünüyorum. Bir mahallede 3 tane bakkal var. Bir amca emekli oluyor, geliyor, 4 üncü bakkalı açıyor. Ondan sonra, hepsi birden zarar etmek zorunda kalıyor. Belki, böyle bir planlama da olduğunda, esnafımızın işlerinin çok daha rahat gidebileceğini söyleyebiliriz.

Ben, konuşmama son verirken, dediğim gibi, dün, bu Meclisin çalışma programı belli olmuştur, bu çalışma programının devam etmesi gerektiğine inanıyorum; bu itibarla, bu önergeye karşı oy kullanacağımı söylemek istiyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Pakyürek.

Önerinin aleyhinde söz isteyen Bursa Milletvekili Faruk Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bir farklı durum var; bu Danışma Kurulu önerisiyle, Cumhuriyet Halk Partisi, Grubumuzdan arkadaşlarımızın önerisinin, esnaf sorunlarını içeren araştırma önergesinin gündeme alınması talebini gündeme getirdiler. Bu, bir farklılık arz ediyor, birazdan buna temas edeceğim; ama, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki; esnafın sorunu, esnafın sorunları önemlidir, hep önemli olmuştur, bundan sonra da önemini koruyacaktır; çünkü, esnaflar, gerçekten toplumun belkemiğini, omurgasını oluşturuyorlar; ortadirek diye tabir edilen bu kesimi ihmal etmek, gözardı etmek mümkün değildir; hele hele AK Parti İktidarı için böyle bir şey söz konusu olamaz.

Şimdi, "cumhuriyet tarihi boyunca esnaflar yürümediler" dendi; esnaflarımız, yürüdüler, caddelere döküldüler, kasalarını attılar, kepenklerini indirdiler; ama, o dönemin olumsuzluklarını AK Parti İktidarının devraldığını da hepimiz biliyoruz. Kepenklerin indirildiği, esnafın cumhuriyet tarihinde ilk olarak sokağa döküldüğü bir dönemin kapanmasıyla yeni bir döneme geçildi; böyle bir esnafı devraldı AK Parti İktidarı; bunu gözden kaçırmamak gerekiyor.

Peki, devraldıktan sonra neler yaptık; kısaca bunlara değinmek istiyorum. Az önce arkadaşımız ifade etti, görevi devraldığımızda yüzde 59'larda olan esnaf kredi faizleri yüzde 13'e çekildi; kredi kullanan esnaf sayısı 101 000'lerden, 231 000'lere çıktı; kredi miktarı 23 kat artarak 3,5 katrilyon liraya ulaştı. 598 000 esnaf, dönemimizde, tekrar iş hayatına döndü. Esnaf kredi borçlarını yeniden yapılandırdık. Vergi yükünü azalttık ve Kurumlar Vergisi, bildiğiniz gibi, 33'lerden, şimdi 20'lere indirildi. Sağlık, eğitim ve bazı mal ve hizmetlerde KDV oranları yüzde 1'lere çekildi. KOBİ'lere destek açısından bakacak olursak, oniki yıl içerisinde, 1990 ile 2002 yılları arasında sadece 4 100 KOBİ'ye 20,5 milyon dolar destek sağlanırken, 2003-2005 dönemimizde 49 500 KOBİ'ye 248 500 milyon dolar destek sağlanmıştır. KOBİ kuruluşlarındaki bürokratik engeller ortadan kaldırıldı; 48 kalem 5'e çekildi. Son üç yılda elektriğe zam yapılmadığını hepimiz biliyoruz ve ayrıca, esnaflarımızı direkt ilgilendiren, esnaf yasası diye bilinen, 507 sayılı Yasa, geçen yıl, yine, bu Mecliste kabul edilerek, esnafımız, yeni, modern bir yasaya kavuşturuldu.

MEHMET  YILDIRIM (Kastomonu) - Anayasa Mahkemesinden döndü.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Daha çok, Bakanlık bünyesinde, Sanayi Bakanlığı bünyesinde, e-esnaf ve sanatkâr veri tabanı hazırlanmaya başlandı. Bu çerçevede söyleyeceğim çok konular var.

Az önce, Cumhuriyet Halk Partisi adına konuşan arkadaşımız, burada, bazı rakamlar verdi. Bu rakamların doğru olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Şimdi, deniyor ki: "2004 yılının sonuna kadar işler çok iyiydi, 2005 yılında, esnafta olumsuz gelişmeler oldu" diyor ve rakamlar veriliyor. Bu rakamlar doğru değil. Neden doğru değil; şu açıdan: Kayıtlı esnaf sayısı Türkiye'de 6 105 000, kayıtlı esnaf. Güncelleme neticesinde… Bildiğiniz gibi, 2005 yılında esnaf seçimleri, oda seçimleri yapıldı. Bunun neticesinde, e-esnaf projesi çerçevesinde yapılan çalışmalarda  6 105 000 kayıtlı esnaftan elimizde kalan, yani, fiilî olarak şu anda görevine devam eden, işini yapan esnaf sayısı 1 849 339. Siz, kapanma ve açılmayı 6 000 000'a göre yaparsanız, elde edeceğiniz netice yanlıştır, varacağınız netice de yanlıştır; ama, ben size rakam veriyorum, bu güncelleme neticesinde ortaya çıkan rakamı veriyorum: 2006'nın altı ayında, açılan esnaf 130 158, kapanan esnaf 72 980. 2005 yılında, güncelleme neticesinde, kapanan esnaf 19 000, açılan esnaf 62 000. Dolayısıyla, bu rakamlar… Halen güncelleme devam ediyor, onu da açık söyleyeyim. Halen ilgili bakanlık ve ilgili genel müdürlükte bu ciddî çalışmalar yapılırken, burada yüzeysel rakamları alıp değerlendirmenin doğru olmadığını vurgulamak istiyorum.

Konuya gelince, değerli arkadaşlar, bu gündeme getirilen araştırma önergesinin… Meclisin gündeminin ne kadar önemli olduğunu, ne kadar yoğun olduğunu -üç grup var burada- üç grup da, dün, konuşmalarında açık bir şekilde ifade ettiler; yani, görüştüğümüz yasa tasarısının, aflar içeren yasa teklifinin ne kadar önemli olduğuna hepimiz iştirak ediyoruz. Çok önemli olan bu teklifi görüşelim derken, bunun önüne, bu Danışma Kurulu önerisiyle bu araştırma önergesini getirdiğiniz zaman, bir tek izahı vardır; Meclisin gündemini tıkamaya dönük, süreci uzatmaya dönük, toplumun menfaatına dönük yasalarla ilgili çalışmaları biraz daha ötelemeye dönük bir anlayış ortaya çıkıyor ki, buna arkadaşların katılmadığı düşüncesindeyim. Bir yanlışlığın eseri bu getirilmiştir. Bir alışkanlığın eseri olarak, bu önergenin getirildiği düşüncesindeyim.

Kaldı ki, Sayın Baykal "sağa açılalım, sağa açılmamız lazım" diye son haftalarda önemli bir mesaj veriyor.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne alakası var?!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Gündemle ilgili.

MUHARREM İNCE (Yalova) - "Sağa açılalım" demedi "sağdakiler gelsin" dedi. Karıştırma; öyle bir şey demedi.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Efendim, sağa açılacaksın ki, sağdakiler gelsin. Açmadan gelir mi?

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Öyle demedi. Önce bir dinleyin, anlayın.

FARUK ÇELİK ( Devamla) - Şimdi, burada, bakın, şunu söylüyorum: Bu önergeyle ilk olarak sağa açıldınız.

MUHARREM İNCE (Yalova) - Bizim Partimiz adına sen niye konuşuyorsun?!

FARUK ÇELİK(Devamla) -  Sağa açılıyorsunuz; yani, AK Parti Grubuna mensup arkadaşlarımızın verdiği bir önergeyi getireceğinize, bakın, size örnek veriyorum: Niğde Milletvekili Orhan Eraslan Beyin vermiş olduğu esnaflarla ilgili araştırma önergesi var; onu getirseydiniz.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Onu da siz getirin.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Onunla birlikte getirseydiniz veya, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin Beyin ve 25 arkadaşının vermiş olduğu bir önerge var, yine esnaflarla ilgili, o önergeyi getirseydiniz veya bizim önergeyle birlikte talepte bulunsaydınız.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Siz de sola açılın, sola!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Ayrıca, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir ve Tekirdağ Milletvekili Nuri Saygun Beyin teklifleri var, bu teklifler de esnafların sorunlarına dönük tekliflerdir. Kendi Grubunuza ait teklifleri değil de AK Parti Grubunun vermiş olduğu teklifi gündeme getirmeniz, ne derece etiktir; ne derece ahlakîdir; ne derece doğrudur; onu sizin…

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne alakası var?! Belki onu kabul edersiniz diye getirdik. Belki kabul edersiniz, sizin teklifiniz.

FARUK ÇELİK (Devamla) - Meclis uygulamaları çerçevesinde, böyle bir araştırma önergesini, Meclisin gündemindeki konuları buraya getirebilirsiniz; ama, Grubunuza mensup arkadaşlarınızın taleplerini görmezlikten gelerek, Grubumuza dönük araştırma önergesini getirmenizi, doğrusu…

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Onları nasıl olsa reddediyorsunuz; bunu belki kabul edersiniz diye getirdik.

BAŞKAN - Sayın Çakır, lütfen…

FARUK ÇELİK (Devamla) - … yalnız biz değil, milletimiz de, inanıyorum ki, anlamakta zorlanıyor.

Ben, bu çerçevede, son olarak şunu söylüyorum: Esnaflar kimin ne yaptığını, kimin ne ettiğini biliyorlar. Dün, Ankara'nın meydanında da, büyük bir salonda, esnafların, AK Parti Genel Başkanını, Başbakanını nasıl karşıladığını hep beraber gittik orada gördük, izledik.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Boynu bükük esnafların! Başbakan hiçbir müjde veremedi! Boynu bükük döndüler esnaflar memleketlerine!

FARUK ÇELİK (Devamla) - Ben, herkesin yerinde sağlam durmasının, Türk demokrasisine, Türk siyasetine çok ciddî katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. Herkes yerinde sağlıklı durmalı ve o çerçevede politika geliştirmeli.

Türkiye'de, maalesef, şu anda, sol ayakla ilgili, solla ilgili bazı sıkıntıların olduğunu herkes çok iyi biliyor.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Çelik.

NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Siz, sol parti de kurarsınız zaten!..

FARUK ÇELİK (Devamla) - Ben, sola sahip çıkarak Cumhuriyet Halk Partisinin, Türkiye'de, her şeyin, siyasetin daha da normalleşmesine büyük katkı sağlayacağı inancındayım ve sağ-soldan ziyade, herkesi ve Anamuhalefeti sağduyuya davet ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUHARREM İNCE (Yalova) - Siz de millî görüşe sahip çıkarsanız, daha ciddî bir iş yapmış olursunuz. Gömleği çıkarmayın ama!..

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Çelik.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemiyle ilgili olan grup önerisinin görüşülmesinin ahlakî sınırlar içerisinde olmadığı yorumunu yaptı Sayın Başkanvekili…

FARUK ÇELİK (Bursa) - Hayır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Müsaade ederseniz, kısa bir açıklama hakkını kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, Sayın Başkan Grup Başkanvekili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin aleyhinde söz aldı ve konuştu; ancak, sizin söylediğiniz sözü "ahlakî değildir" sözünü sarf etmedi "ne derece ahlakî…"

HALUK KOÇ (Samsun) - Sarf etti efendim. (AK Parti sıralarından "Ne derece ahlakîdir dedi" sesleri)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, lütfen… Sayın Çelik'in ne konuştuğunu biliyoruz biz. Hatırlatmanıza da gerek yok.

Buyurun Sayın Koç.

HALUK KOÇ (Samsun) - Ben, sataşma…

BAŞKAN - Hayır, lütfen, ne için söylüyorsunuz? Ben konuşmayı dinledim yani.

HALUK KOÇ (Samsun) - "Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anamuhalefet Partisinin görevini yapması ahlakî mi değil mi?" Öyle bir şey olur mu Sayın Başkan! Bu konuda cevap hakkımı kullanmak istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Koç, burada hak kullanacak bir şey yok ki.

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, ben, grup başkanvekili…

BAŞKAN - Şimdi, grup önerisini getirdiniz; iki arkadaşımız 25 dakika konuştu, söyleyeceklerini de söyledi; ama…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Sayın Koç, bakın, Başkanlık Divanının burada görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunu çalıştırmak. Şimdi, hem İktidar hem de muhalefet partisi milletvekillerinin…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, şimdi, bakın…

BAŞKAN - Bir saniye Sayın Koç…

…her konuşandan sonra karşı gruptan arkadaşlarımızın sözüne biz müsaade edersek, Meclis çalışmaz. Lütfen ama…

HALUK KOÇ (Samsun) - Efendim, o her konuşma için mutat bir davranış değil ki.

Sayın Başkan, bakın, burada sorumluluğunu bir yönetici olarak üstlendiğim gruba, siyasî parti grubuna karşı, Sayın Grup Başkanvekilinin belki tam hesap edemeyerek bir ifadesi olmuştu. Bu konuda kısa bir cevap hakkı istiyorum.

BAŞKAN - Lütfen, yerinizden, kısa bir açıklama.

Buyurun. 

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un, Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, hemen öncelikle şunu belirteyim: Bakın, çalışma saatleri olarak 15.00-24.00 konuldu. Dün, burada, 330'u tamamlayamadığınız sürece, Cumhuriyet Halk Partisinden oturuma katılan üyelerin "evet" oyu verdiğini biliyorsunuz, olumlu konuştuğumuzu da biliyorsunuz; ama, müsaade edin, haklarımızı kullanalım.

Şimdi, burada, ahlakî bir çalışma yapılıp yapılmadığı konusundaki değerlendirmeye gelince, sayın muhatabımın böyle bir değerlendirmeye, böyle bir yargıda bulunmaya hakkı var mı yok mu; ben, bunu sizlere sormak istiyorum.

Burada, İçtüzüğün Anamuhalefet Partisine verdiği bir hakkı kullanıyoruz; yani, siz, siyaseten bunun karşısında olabilirsiniz. Burada, esnafların, siz, çok iyi durumda olduğunu söylüyorsunuz, neredeyse mutluluktan uçacaklarını söylüyorsunuz. Biz de birtakım sıkıntıların olduğunu söylüyoruz ve burada ifade ettiği araştırma önergelerinin konularını söylemedi. Onlar hep mevziî konular.

Sayın Hanefi Mahçiçek'e ben pazartesi günü telefon ettim, sizin Grubunuza da bilgi verdim. Burada Sayın Mahçiçek'in önergesi ve iki arkadaşım da konuşurken, kendisine teşekkür ettiler ve burada imzası bulunan 21 kişiye de teşekkür ettiler. "Avrupa Birliğine entegrasyon sürecinde Türk esnafının sorunlarını araştıralım" diyen bir önerge; yani, bu kadar hafife alınmaması gereken bir konu. Bunu reddedebilirsiniz; ama, esas ahlakî olan bu konuda… Ben, eğer buradalarsa bu arkadaşlarıma duyurmak istiyorum: Sayın Hanefi Mahçiçek -ki, kendisi benim sevdiğim, saydığım birisidir; eski Kahramanmaraş Belediye Başkanı- Mahmut Uğur Çetin, Osman Kılıç, Nevzat Doğan, Süleyman Gündüz, Cahit Can -hepsini söylemiyorum- 21 arkadaşın, bunu siz reddederken bu oylamaya katılmamaları ya da katılırlarsa el kaldırmamalarıdır. Esas ahlakî olan budur.

Teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Koç.

FARUK ÇELİK (Bursa) - Sayın Başkan…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Lütfen, Sayın Kandoğan, oturur musunuz yerinize.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Müsaade ederseniz Sayın Başkan…

BAŞKAN - Etmiyorum Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Bir hususu arz etmek istiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - Lütfen... Böyle bir şey olmaz ki Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Tutumunuzla ilgili Sayın Başkan. Müsaade edin… Açıklamamı dinleyin lütfen…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, lütfen, oturur musunuz…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Tutumunuzla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkanım; niçin söz vermiyorsunuz?!

VI.- ÖNERİLER (Devam)

b) Sİyasî Partİ Grup Önerİlerİ (Devam)

1.- (10/197) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım… Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, yazılı müracaat eder misiniz… Değerlendiririm.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Müsaade edin… Beni bir dinleyin ama!

BAŞKAN - Niye dinleyeceğim Sayın Kandoğan?!

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Efendim, bir şey söylemek istiyorum.

BAŞKAN - Tüzükte böyle bir hüküm yok ki Sayın Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Var efendim… Bir şey söyleyeceğim.

Şimdi, Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım, lütfen... Bir hususu arz etmek istiyorum müsaade ederseniz.

BAŞKAN - Kabul etmeyenler…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Öneri reddedilmiştir.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bir hususu arz etmek istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - İki cümleyle efendim.

BAŞKAN - Her sayın milletvekili, burada, istediği zaman söz isteyemez.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama çok önemli bir şey.

BAŞKAN - Yazılı verin Sayın Kandoğan; değerlendireceğim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Efendim, müsaade ederseniz…

BAŞKAN - Etmiyorum Sayın Kandoğan; lütfen oturun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - O zaman tutumunuzla ilgili 63 üncü maddeye göre tartışma açılmasını istiyorum.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, yazılı müracaat edin, değerlendireceğim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - O zaman yazılı müracaat edeceğim.

BAŞKAN - Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

 

 

 

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (x)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yerinde.

Hükümet?.. Yerinde.

Geçen birleşimde teklifin 2 nci maddesine bağlı geçici 53 üncü maddesi üzerindeki görüşmeler ve önerge işlemleri  tamamlanmıştı.

Şimdi, teklifin geçici 53 üncü maddesini oylarınıza sunacağım; ancak, oylamanın açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici 53 üncü maddesinin açıkoylama şeklinde oylanmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Mustafa Elitaş, Kayseri?..  Burada.

Murat Mercan, Eskişehir?.. Burada.

Hacı Turan, Kırşehir?.. Burada.

Murat Yıldırım, Çorum?.. Burada.

Harun Tüfekci, Konya?.. Burada.

Yekta Haydaroğlu, Van?.. Burada.

Fikret Badazlı, Antalya?.. Burada.

Bülent Gedikli, Ankara?.. Burada.

Ahmet Koca, Afyonkarahisar?.. Burada.

Mehmet Sekmen, İstanbul?.. Burada.

Muharrem Karslı, İstanbul?.. Burada.

Tayyar Altıkulaç, İstanbul?.. Burada.

Ahmet Büyükakkaşlar, Konya?.. Burada.

Hasan Ali Çelik, Sakarya?.. Burada.

Semiha Öyüş, Aydın?.. Burada.

Fatma Şahin, Gaziantep?.. Burada.

Bayram Özçelik, Burdur?.. Burada.

Mehmet Salih Erdoğan, Denizli?.. Burada.

Mehmet Ceylan, Karabük?.. Burada.

İbrahim Köşdere, Çanakkale?.. Burada.

Adem Baştürk, Kayseri?.. Burada.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

      (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici madde 53'ün açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 372

Kabul                    : 369

Ret                        :     1

Çekimser                        :     2 (x)

Böylece, geçici 53 üncü madde kabul edilmiştir.

Sayın Kandoğan, talebinizi inceledim, değerlendirdim. Grup önerisi aleyhinde söz istediğinizi ve 2'den fazla şahıs istediği için kura çekilmesini belirtiyorsunuz; ancak, 2'den fazla talep olduğu takdirde, Başkanlıkça, geliş sırasına göre ve zamanına göre söz verilmektedir. Eğer aynı anda müracaat edilirse kura çekilmektedir. Şimdiye kadar, Başkanlığımızın uygulaması budur. Dolayısıyla talebiniz yerine getirilememiştir.

Teşekkür ediyorum.

Birleşime 5 dakika ara veriyorum sayın milletvekilleri.

Kapanma Saati: 17.05

 


İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 17.16

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

1143 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal  Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 2 nci maddesine bağlı geçici 54 üncü maddeyi okutuyorum:

"GEÇİCİ MADDE 54- Bu Kanun uyarınca mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, borcunun tamamını ödemeden veya mecburi hizmetini tamamlamadan vefat edenlerin borç yükümlülükleri ortadan kalkar. Buna bağlı olarak, borçlunun kendisi, mirasçıları ve kefilleri hakkındaki her türlü borç yükümlülükleri ortadan kaldırılır ve her türlü borç takibi işlemlerine son verilir."

BAŞKAN -  Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen, Sivas Milletvekili Nurettin Sözen.

Sayın Sözen, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Sayın Sözen, süreniz 10 dakikadır.

CHP GRUBU ADINA NURETTİN SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde ve de geçici madde 54 üzerinde Partimin görüşlerini sunacağım. Bu sunuşu yapmadan evvel hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Bu madde, bu kanun uyarınca mecburî hizmet karşılığı yurtdışına gitmiş, ancak, bu ilgili madde yasalaşmadan evvel vefat etmiş şahısların borçlarının ortadan kaldırılmasına ilişkin bir maddedir. Dolayısıyla, bu madde son derece insanî düşüncelerle ve duygularla hazırlanmıştır. Vefat etmiş bir şahsın borcunun ortadan kaldırılması kadar doğal bir olay da yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bu maddeye olumlu bakmaktadır ve olumlu oy verecektir.

Değerli arkadaşlarım, bu oturumda yapılan konuşmalarda yeni kurulan üniversiteler ve YÖK'le ilgili eksik ve yanlış bilgiler verildi; bunu vesile ederek, Meclisin yanlış bilgilenmesini de önlemek amacıyla, o konuda grup adına konuşma yapmış bir milletvekili olarak bu yanlışları düzeltmek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, yeni kurulan 15 üniversitenin rektörlerinin Millî Eğitim Bakanı ve Başbakan tarafından Cumhurbaşkanına önerilmesi hükmü Anayasa Mahkemesince iptal edilmiştir ve şu anda gerçekten bu üniversite mensupları ve bu üniversitede çalışanlar, asistanlar, hocalar, öğrenciler sıkıntılı bir durumla karşı karşıyadırlar. Ancak, 29.12.2005 tarihli yaptığım konuşmada, böyle bir sıkıntılı durumun doğacağını bildirmiştim; yani, bu şekliyle eğer yasa çıkarsa, 2547 sayılı Yasaya ve Anayasanın ilgili maddelerine aykırı hükümler ihtiva ettiğini -tasarının- bildirmiştim. Cumhurbaşkanı geri gönderecek demiştim, geri gönderdi, Anayasa Mahkemesi iptal edecektir demiştim, etti.

Değerli arkadaşım -burada konuşma yapan arkadaşım- 1992 yılı uygulamalarıyla şimdiki uygulamalar arasında ilişki kurmaktadır. Buna da o zaman yanıt vermiştim ve kötü emsal, emsal olmaz, o bir yanlıştır ve dolayısıyla o yanlışta ısrar etmemek gerekir demiştim ve nitekim öyle oldu, kötü emsal, emsal olmadı ve yasa iptal edildi.

Bir başka gerçek var -ki, bunu, konuşan arkadaşım kuşkusuz çok iyi bilecektir- Anayasa Mahkemesi, önüne gelen dosyalar hakkında karar verir. Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı olan tüzel ve özel kişiler talepte bulunurlar, Anayasa Mahkemesi de bu talepleri inceler ve görüşlerini ifade eder. "Niçin o zaman Anayasa Mahkemesi karar vermedi de şimdi iptal ediyor" sorusu abesle iştigaldir. Çünkü, o zaman Anayasa Mahkemesine yasanın iptali yönünde herhangi başvuru yapılmamıştır. Bu kez başvuru yapıldığı için de Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir.

Size, bilgisizce, ilgisizce veya belli amaçlarla bu yasanın hazırlandığını kanıtlayan bir başka gerçeği ifade edeyim: 15 üniversiteden 6 tane üniversitenin, yani, Tekirdağ Üniversitesinin 36 öğretim üyesi, Düzce'nin 22 öğretim üyesi, Uşak Üniversitesinin 7 öğretim üyesi ve Ordu Üniversitesinin de 7 öğretim üyesi vardır. Millî Eğitim Bakanlığı ile YÖK'ün yaptığı yazışmalar sonucunda, 6'dan fazla öğretim üyesi olduğu takdirde rektör seçileceği bildirilmiştir. Yani, bu gerçeğe rağmen, 7 kişiyle rektör seçilebilmiş olmasına rağmen, Hükümet, bu 6 üniversiteyi de 15 üniversiteye dahil ederek, tümünde birden rektör seçimlerinde Millî Eğitim Bakanının ve de Başbakanın tayin-atama zincirine dahil olmasını tasarıda öngörmüştür. Kuşkusuz bu öngörü Anayasaya aykırıdır. Çünkü, atama zincirine siyaset adamları dahil olmuştur. Oysa, Anayasamız ve 2547 sayılı Yasa üniversitelerin rektörlerinin atanmasını belli koşullara bağlamış ve siyaset dışı organlar tarafından atanacağı ifade edilmiştir.

Dolayısıyla, burada söylenenlerin hiçbiri doğru değildir. Gerçek şu ki, o yasa, bilerek veya bilmeyerek, yanlış hazırlanmıştır, Anayasaya aykırı hazırlanmıştır ve de şu anda bir boşluk vardır. Yapılacak şey, öncelikle 6 üniversitenin hemen toplanarak rektörünü seçmesidir. Geri kalan 9 üniversite için de, yasalara ve Anayasaya uygun olarak, YÖK'ün önerisiyle ve usullerine uygun bir şekilde rektör atanması gerekmektedir. Bunun bir an evvel yapılması, kuşkusuz, 15 üniversiteyle, o kentlerle, yükseköğrenimimizle, halkımızla, toplumumuzla, ulusumuzun sorunlarıyla çok yakın ilgilidir. Bu düzeltmeyi yapma ihtiyacını hissettim.

Hepinizi tekrar saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sözen.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Murat Mercan; buyurun.

HASAN MURAT MERCAN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçici 54 üncü madde, benden önceki hatibin de söylediği gibi, gerçekten, yurt dışında öğrenim yaparken vefat eden, borcunu ödeyemeyen, öğretim üyesi olma yolunda emek harcayan şahısların borçlarının silinmesiyle alakalı. Gerçekten, hepimizin çok gururla kabul edebileceği kutsal bir görev olarak hepimizin bunu almamız gerekiyor.

Yurt dışında doktora yapan ve Türkiye'nin bilim ve teknolojisine katkıda bulunmak için, çoluğundan çocuğundan, kimi zaman, anasından, memleketinden, o memleketinin güzel kokusundan ayrı kalan arkadaşlarımız, gerçekten, büyük bir özveriyle çalışmalarını yapmaktadırlar. Bu arkadaşlarımız, sadece Türkiye'de değil, dünyadaki meslektaşlarıyla rekabet ederek o çalışmalarını yapmaktadır. O çalışmaları yapan kişilerden birisi olarak, bu arkadaşlarımızın ne kadar özveriyle çalıştıklarını, gece gündüz nasıl tez hazırladıklarını gayet iyi bilen bir arkadaşınız olarak, gerçekten, bu konudaki bu maddeye verdiğimiz destekten dolayı ve bu maddede konuşmuş olmaktan dolayı büyük bir sevinç duyuyorum.

Bir başka hususa da değinmek zorundayım. Burada, benden önceki konuşmacı 15 üniversiteyle ilgili birtakım sözler söyledi. Yine, ben, dünyada birçok ülkedeki uygulamalara bakıyorum, Amerikasından Avrupasına, Japonyasına, Güney Koresine kadar, bütün dünyada, özellikle gelişmiş olan ülkelerde, üniversite açmak, yeni üniversiteler kurmak ve bu üniversiteleri sonuna kadar desteklemek, sadece siyasetçinin değil, tüm toplumun bir görevi olarak öne çıkıyor.

Kimi üniversiteler araştırmada, geliştirmede çok önplanda oluyorlar, Yale gibi, Harward gibi, MIT gibi; kimi üniversiteler ise, daha çok, orta dereceli yönetici, eleman yetiştirmek için, akademik ağırlığı olmayan, fakat, eğitim ağırlığı olan bir yapıda oluyorlar. Bu nedenle, Türkiye'de yeni açılacak üniversiteleri hepimizin desteklemesi lazım. Belki ilk aşamada bu üniversiteler öğretim ağırlıklı olacaktır; ama, uzun vadede, araştırmada ve geliştirmede yeterli kaynaklar ayrıldığı zaman çok büyük çalışmaları da olabilecektir.

Ben, Türkiye'ye 1992 yılında geldiğim zaman, Bilkent Üniversitesinde öğretim üyesi olarak başladığım zaman, Bilkent Üniversitesinin iki ya da üç tane binası vardı. Bugün, fizik laboratuvarları, dünyanın en gelişmiş fizik çalışmaları, kimya çalışmaları, elektronik çalışmaları için gerekli olan laboratuvarlar bu üniversitede var. Gönlüm arzu ediyor ki, yeni kurmuş olduğumuz, bu Meclisin oylarıyla kurulmuş olan bu 15 üniversitemizde de bu çalışmalar olsun. Bu çalışmaları yaparken de, biz siyasetçilerin, hiçbir hesap kitap yapmadan, hiçbir önyargı içinde olmadan bu üniversitelere ciddî destekler vermemiz lazım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Eskilere çok destek verdiniz maşallah, buna da destek vereceksiniz!

HASAN MURAT MERCAN (Devamla) - Bundan sonra da bu üniversitelere, ben, bütün arkadaşlarımızın büyük destek vereceğine inanıyorum; çünkü, şuna eminim: Bugün ulusların rekabetçi üstünlükleri, ülkelerin rekabetçi üstünlükleri, elde ettikleri teknolojide ya da sahip oldukları kapitalde değildir, ulusların rekabetçi üstünlükleri, insan kaynağının kalitesindedir. Hepimizin en birinci görevi, insan kaynağımızın o dinamik, o genç, o güzel insan kaynağımızın, ve hepimize gurur veren insan kaynağımızın kalitesini yükseltmektir.

Bu konuda yapacağımız çabaların, on yıl sonra, yirmi yıl sonra, yüz yıl sonra hepimize bir şekilde geri döneceğinden hepimizin emin olması lazım.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Mercan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Recep Garip.

Buyurun Sayın Garip. (AK Parti sıralarından alkışlar)

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; dünden bu yana görüşmeye devam ettiğimiz 1143 sıra sayılı değişikliklerle ilgili, kanun teklifleriyle ilgili görüşmelerimizi sürdürüyoruz.

Geçici madde 54, biraz önce Murat Mercan'ın konuşmasında da ifadelendirdiği gibi, bu kanun uyarınca mecburî hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerin, bir şekliyle madde yürürlüğe girmesinden önce borcunun tamamını ödemeden veya mecburî hizmetini tamamlayamadan vefat etmiş olanlarla ilgili bir çalışma.

Güçlü devlet, mutlak surette halkına sahip olan devlettir; güçlü devlet, kendi halkını yurt içinde ve yurt dışında muhafaza eden, koruyan ve kollayan devlettir; aynı zamanda, güçlü devlet, halkının birlik ve beraberliğini sağlayan, hakkı üstün tutan ve hukukun herkese eşit manada uygulanmasını sağlayan devlettir.

Bu bakışla bakıldığı zaman, bir şekilde mağdur olmuş olan, yurt dışında tahsilini yaparken ya da görev yaparken, bunların ödemeleriyle ilgili bu sıkıntının halledilmesi konusunda devletimiz bir âlicenaplık göstermektedir. Bilim yuvalarının problemleri mutlak surette tehir edilemez ve asla tehir edilmemelidir.

En önemli hizmet, elbette ki insana yatırımdır, insan beynine, insana yatırımdır. Bu anlamda yapılmış olan bütün yatırımlar, bir şekilde, bu ülkenin tarihsel derinliğine, geleceğine dair ciddî olarak katkıda bulunacak olan değerlerdir. Üniversitelerimiz, bu anlamda, ulusumuzun en önemli belirgin özelliklerinden, yapılarından bir tanesidir. Burada öğretilen öğretiler ve evrensel insanlık bilgileri için yapılabilecek her türlü hizmet ve yatırım, onların ekonomik sıkıntı ve hukuksal problemlerinin, mutlak surette, bir an evvel halledilmesi için hep beraber çaba harcamaktayız. Dolayısıyla, bu ülke aşkına, bilim ve insanlık aşkına ilim tahsil ederken vefat etmiş olan ilim erbaplarına bu iyilik mutlak surette yapılmalıdır.

Bu nedenle, değerli arkadaşlar, yeni bilgiler öğrenmek, yeni araştırmalar yapmak, insanlığa bir şeyler bırakmak adına verilen gayretler ve bu doğrultuda hayatını kaybetmiş olan bilim insanlarıyla ilgili böyle bir geçici maddenin tartışılıyor olmasını faydalı görmekteyim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Garip.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.32

 


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 17.39

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1143 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal  Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 2 nci maddesine bağlı geçici madde 54 üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Şimdi, geçici madde 54'ü oylarınıza sunacağım; ancak, oylamanın açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici 54 üncü maddenin açıkoylama şeklinde yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.

BAŞKAN - Salih Kapusuz, Ankara?.. Burada.

İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Recep Garip, Adana?.. Burada.

Sabri Varan, Gümüşhane?.. Burada.

Özkan Öksüz, Konya?.. Burada.

Mustafa Ilıcalı, Erzurum?.. Burada.

Fahri Keskin, Eskişehir?.. Burada.

Muharrem Tozçöken, Eskişehir?.. Burada.

Resul Tosun, Tokat?.. Burada.

Nusret Bayraktar, İstanbul?.. Burada.

Muharrem Karslı, İstanbul?.. Burada.

Mehmet Tekelioğlu, İzmir?.. Burada.

Cüneyit Karabıyık, Van?.. Burada.

Kenan Altun, Ardahan?.. Burada.

Yüksel Kavuştu, Çorum?.. Burada.

Cavit Torun, Diyarbakır?.. Burada.

Afif Demirkıran, Batman?.. Burada.

Mustafa Nuri Akbulut, Erzurum?.. Burada.

Fikret Badazlı, Antalya?.. Burada.

Niyazi Pakyürek, Bursa?.. Burada.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma  rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici 54 üncü maddenin açıkoylama sonucu:

Kullanılan oy sayısı: 338

Kabul                             : 337

Çekimser                        :     1 (x)

BAŞKAN - Böylece, geçici 54 üncü madde kabul edilmiştir.

Şimdi, çerçeve 2 nci maddeyi geçici maddeleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3- 14/7/1965 tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa aşağıdaki geçici madde eklenmiştir.

"GEÇİCİ MADDE 34- 78 inci maddeye göre yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, eğitimin her hangi bir aşamasında istifa etmiş olmaları nedeniyle kadrolarıyla ilişikleri kesilenler, sürelerinin bitiminde mecburi hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine başlamayıp çekilmiş sayılanlar, görevlerine başlayıp da yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden görevlerinden ayrılanlar, mecburi hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde memurluktan çıkarılmış olanlar ile yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden mecburi hizmetin devredilmesine imkân bulunmayan başka bir göreve geçmiş olanlardan haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe girmesinden itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, kendilerine döviz olarak yapılmış olan her türlü masraflar için;

a) Bunlardan 657 sayılı Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği 5/8/1996 tarihinden sonra yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, anılan maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu Kanunun yayımı tarihinden önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplama yapılır.

b) 5/8/1996 tarihinden önce  yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, ilgili adına fiilen ödemenin yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilen efektif satış kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek bulunacak tutar ile bu tutara sarf tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süre için 1/1/2006 tarihinden geçerli olmak üzere tespit ve ilan edilen kanuni faiz işletilerek hesaplama yapılır. Ancak, bu hükümlere göre hesaplama yapılması sonucunda borçlunun aleyhine bir durum ortaya çıkması halinde (a) bendi hükümleri uygulanır.

Hesaplanan borç miktarı, ilgilinin durumu ve ödettirilecek meblağ dikkate alınarak azami beş yıla kadar taksitlendirilebilir. Bunların daha önce ödemiş oldukları tutar ile mecburi hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden tutar, anılan madde uyarınca belirlenecek tutardan düşülür.

Bu Kanun uyarınca mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, borcunun tamamını ödemeden veya mecburi hizmetini tamamlamadan vefat edenlerin borç yükümlülükleri ortadan kalkar. Buna bağlı olarak, borçlunun kendisi, mirasçıları ve kefilleri hakkında her türlü borç yükümlülükleri ortadan kaldırılır ve her türlü borç takibi işlemlerine son verilir."

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yakup Kepenek, Ankara Milletvekili.

Buyurun Sayın Kepenek. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı yasa teklifi üzerine, Cumhuriyet Halk Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sözlerime başlarken, yine, bu konuyla ilgili bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Değerli arkadaşlar, Hükümet Sözcümüz, sürekli olarak, kurumlararası çatışmanın olmaması gerektiğini, cumhuriyetin kurumlarının birbirlerini yıpratmaması gerektiğini doğru olarak söylüyor.

Ancak, gündemdışı konuşma yapan değerli arkadaşımız, Samsun Milletvekilimiz Musa Uzunkaya, burada, YÖK Başkanvekiliyle ilgili kimi açıklamalarda bulundu. Değerli arkadaşlar, ve o açıklamaları, siyaset yapmak ya da çirkin isnat ya da hilkat garibesi açıklama olarak niteledi. Ben, konuşmanın, o açıklamanın hem İngilizce hem Türkçe metinlerini inceledim; size içtenlikle şunu söyleyeyim ki, YÖK Başkanvekili Sayın Eşme'nin açıklamasında ne siyaset var ne de hilkat garibesi bir şey var. Sayın Uzunkaya içeriğini vermeden bir kişiye ve ona bağlı olarak bir kuruma saldırıda bulundu, o sözleri değiştirerek burada açıkladı ya da söyledi ve Yüce Meclise, kanımca, gerçekleri değil yanlış bilgileri aktardı. YÖK Başkanvekili laiklikle ilgili bir şeyler söylüyor, bazı şeyler söylüyor, görevini yapıyor; ama, başka bir şey daha yapıyor: Şimdiki YÖK sisteminin merkeziyetçi tutumunun, girişimciliği, gelişmeyi ve değişimi engelleyen bir özellik taşıdığını söylüyor hepimizin, her bilim insanının, her doğru kişinin söylemesi gerektiği gibi.

Değerli arkadaşlar, bu konu ayrıca ilgili yerlerde, yargıda, başka yerde halledilir. Burada, biz, bu teklifle, lisans ve doktora eğitimi görmek üzere 1416 sayılı Yasa uygulamasıyla yurt dışına giden kişilerin, arkadaşlarımızın borçlarına ödeme kolaylığı getiriyoruz ve mecburî hizmetleriyle ilgili düzenlemeler yapıyoruz. Bir bakıma, bir anlamda af yasasıdır bu; zaten, Genel Kuruldaki sayısal gereklilik de bunu gösteriyor.

Değerli arkadaşlar, önce şunu söyleyeyim; biz, CHP Grubu olarak bu düzenlemeye olumlu bakıyoruz, bu doğru bir düzenlemedir; ancak, halkın parasıyla yurt dışına eğitim görmeye gönderilenlerin hangi nedenlerle başarısız olduklarını, bunların sayılarını, bunların hangi üniversiteye gittiklerini ve neden başarılı olamadıklarını bilmek de en doğal hakkımızdır; çünkü, burada, söz konusu olan, bu yoksul halkın parasıdır. Kaç kişi gönderilmiştir? Bu kişiler neden belli üniversitelerde yığılmıştır? Bu kişileri gönderen siyasetçilerin -YÖK Başkanıysa YÖK Başkanı, Eğitim Bakanıysa Eğitim Bakanı- bu süreçte, bu uygulamada, hiçbir  kusuru yok mudur? Bunlar, bu işin gerçek sorumluları nerededir? Bu yasa gerekçesiyle ve bunların, gönderilen ve başarısız olduğunu itiraf ettiğimiz bu arkadaşlarımızın sırtından, şu veya bu şekilde çıkar sağlayan kesimler -siyasî anlamda söylüyorum- var mıdır, yok mudur? Bunların sayısı ne kadardır? Şimdi, Yüce Meclisin, öncelikle, bu noktalarda bilgi sahibi olması, değerlendirme yapabilmesi için gerekirdi. Bu konularda bilgi verilmemesi, kanımca, çok büyük bir eksikliktir.

Değerli arkadaşlar, bugünlerde, yeni bir ders yılı sona eriyor, okullarda şiddet, ortaöğretimde özellikle, aşırı boyutlara ulaşıyor, üniversiteye giriş süreci başlıyor ve toplum, çoğu zaman olduğu gibi, eğitimle yoğruluyor, onunla yoruluyor. Neden yoruluyor; şunun için yoruluyor değerli arkadaşlar: Eğitim bir bütündür ve dört yılı aşkın bir süredir Millî Eğitim Bakanlığını yürütmekte olan Sayın Çelik, bu bütünü tümüyle algılayıp, onun anaokulundan, okulöncesinden başlayan, üniversite sonrasına uzanan bir bütünlüğünü ve süreçlerini yakalayabilmiş değildir. O bütünlük içinde bir programlama yoluna gidebilmiş değildir. Yine, o bütünlük içinde, eğitimin sorunlarıyla ilgili, ne burada, bütün isteklerimize, araştırma önergelerimize rağmen doğru dürüst bir çalışma yapılabilmiştir ne de kamuoyuna düzgün bilgi verilebilmiştir.

Ben, bu genelin eksiğini söyledikten sonra, konumuza gelmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yükseköğretimin yükünü, yüzde 95 oranında devlet üniversiteleri çekiyor. Oysa, Millî Eğitim Bakanlığı, bir taraftan -15, 10, neyse- yeni üniversite kurmaya çabalarken -ve bugün de bunu konuştuk burada- diğer taraftan, var olan 54 dolayındaki devlet üniversitesine üvey evlat muamelesi yapıyor -bunu birkaç kez söyledim- kadro vermiyor, genç öğretim üyesi alma olanaklarını, imkânlarını yok ediyor, üniversiteler yaşlı öğretim üyelerinin huzurevine dönüşüyor. Bunu yapmaya hakkınız yoktur. Bu, Türkiye'nin geleceğine kurşun sıkmaktır. Bu, Türkiye'nin geleceğini karartmaktır. Bu,  doğru değildir. Bakın ne oluyor kadro vermeyince; teknik ve uzmanlık kadroları da verilmiyor, akademik kadrolar da verilmiyor ve ülke yükseköğretimi büyük zarar görüyor, geleceği kararıyor yükseköğretimin.

Burada, bir nokta daha var; yurt dışına gönderilen ve bugün de söz konusu ettiğimiz öğrencilerle ilgili olarak bir noktaya değineyim: Yurt dışındaki eğitimin, yıllık, kişi başına tutarı, -bölümüne göre, üniversitesine göre, mesleğine göre- 25 000 ile 45 000 dolar arasındadır. Türkiye'nin önde gelen üniversiteleri, çoğu kez, Hükümete, YÖK'e başvurarak, bu paranın dörtte 1'i, beşte 1'i, belki onda 1'iyle aynı kalitede eğitimin, doktora eğitiminin, yükseklisans eğitiminin ülkemizde verilebileceğini kanıtladılar bilimsel olarak, söylediler; ama, dört yıldan beri, bu Hükümet, bu konuda bir tek adım atmadı. Üniversiteye nitelikli öğretim üyesi yetiştirme işi askıya alındı, bir yana bırakıldı ve başka bir şey daha yapıldı; personel rejiminde düzelme olmadığı için, doğru dürüst bir ücret ödeme sistemi olmadığı için ve devlet üniversitelerindeki öğretim üyeleri, geçimlerini sağlamak için -haftada 25-45 saat gibi- bir araştırmacının, bir öğretim üyesinin taşıyamayacağı yükü sırtlamak zorunda kaldıkları için, Türkiye yükseköğretimi devlet üniversitelerinde çöküntüye sürükleniyor. Bunu, burada, birkaç kez dile getirdim, Sayın Bakanın istifasını da istedim buradan; ama, bu konularda, maalesef, Hükümetin, herhangi bir davranışı, kıpırdaması, olumlu adımı gündeme gelmedi. 

Bakın, söylenmesi gereken önemli bir şey daha var; yükseköğretimin gelişmesinde, oluşmasında, öğretim işi ile araştırma işi ve toplumsal görevi yerine getirme işi üçlüsü bir bütünlük gösterir. Türkiye yükseköğretiminde, üzülerek belirteyim, bu bütünlük, bir türlü sağlanamamaktadır, bu dönemde de sağlanamamaktadır.; oysa, bilgi toplumundan söz ediyoruz.

Değerli arkadaşlar, bilgi, toplumun gerçek sermayesidir. Anadolu'da güzel bir laf var "akıl başta sermaye" derler. Bu, bugünkü bilgi üretimi ve araştırma kavramına tam olarak oturmaktadır; ama, yine, üzülerek belirteyim, Millî Eğitim Bakanlığının uygulamaları ve bu yasayla yapıldığı gibi, konuya, soruna, ucundan, kenarından, günlük…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun Sayın Kepenek.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Tamamlıyorum. Çok teşekkür ederim.

… yaklaşımlarla, geçici önlemlerle çözüm bulunamayacağı çok açıktır. Bu yaklaşımların, bu uygulamaların, bu yapılanların bilimsellikle de uzaktan yakından ilgisi yoktur; ülkenin gelişimiyle de yakından uzaktan ilgisi yoktur. Bir şeyle daha ilgisi yoktur; ülkenin, beyne dayalı, araştırmaya dayalı, geliştirmeye dayalı gücünü, gizil gücünü, potansiyelini güçlendirecek hiçbir etkisi, hiçbir katkısı yoktur. Türkiye, düzenli bir biçimde, bu arkadaşlarımızdan, yani, şimdi affettiğimiz arkadaşlarımızdan da başlayarak, acaba, tersine bir beyin göçü programını, benim üç yıl önce burada önerdiğim gibi uygulasaydı, Türkiye üniversitelerinin durumu çok daha iyi olmaz mıydı?! Ama, yapmadınız, yapamadınız.

Bir başka konu daha var; yine, geçmişte, bu ülkenin kimi üniversitelerinde, sıradan yükseklisans ve doktora uygulamalarına gidilmiştir, öğretim üyesi kalitesi önemli ölçüde geriletilmiştir. Bu geriletmeyi düzeltecek, yeniden, Türkiye üniversitelerini, çalışır, işleyen, özerk, demokratik, üretken yapıya kavuşturacak düzenlemeleri, yasal düzenlemeleri hiçbir gün buraya getirmediniz. Şimdi, bütün bunları yapmadan üniversite sorununu konuşuyoruz ve o zaman eksikli kalıyoruz, yetersiz kalıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bilgi, yerli üretildiği zaman anlam kazanır. Türkiye toplumunu yarınlara taşıyacak olan, Türkiye toplumunu dünyada güçlendirecek olan ürettiği bilgidir ve bu bilgi üretiminin yeri de, yıllardır hırpaladığımız, silkelediğimiz, ezmeye uğraştığımız üniversitelerdir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bunun devam etmesine olanak yoktur. Toplumun geleceğini güçlendirmenin yolu üniversiteyi güçlendirmekten geçiyor ve bu alanın, bu işin, esas olarak kamusal olduğunu, bunun devletin bir görevi olduğunu bilmekten geçiyor.

Şimdi, bu çerçevede, Türkiye'nin bilimsel bilgiye susamışlığı, hem devlet kadrolarında hem iş dünyasında hem turizmden tarıma, sanayie, madenciliğe kadar tüm alanlarda ihtiyacı bilinmektedir, görülmektedir. Doğru dürüst bir meslekî eğitim yoktur, doğru dürüst bir insan planlaması yoktur ve Türkiye üretici sektörleri, hizmet sektörleri, nitelikli personel yetersizliğiyle kıvranıyor. Bir tarafta bir işsizler ordusu, bir tarafta onu birleştiremeyen, bütünleştiremeyen bir yapı… Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Umarım, bu çalışmalar buna yardım eder.

Hepinizi saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kepenek.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Mehmet Tekelioğlu, İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Tekelioğlu.

MEHMET S. TEKELİOĞLU (İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; ele aldığımız madde, gene, yurt dışına, 657 sayılı Kanuna bağlı olarak gönderdiğimiz kimselerle ilgili. Onların faiz borçlarının affı, bir önceki maddelerde olduğu gibi, yani, 1416 ve 2547'de olduğu gibi, eşitliği sağlama adına, benzer şekilde, faiz borçlarından vazgeçiliyor ve asıl paralarının ödenmesiyle ilgili hükümler getiriyor.

Değerli arkadaşlarım, bu arada, Sayın Hocam Yakup Kepenek Bey bazı konulara dokundu. Onun görüşlerinin kimisine tabiî ki katılıyorum. Özellikle, demokratik üniversite talebini burada yineledi; ona, ben de elbette ki katılıyorum; ancak, şunu unutmayalım ki, bizim, üniversitelerle ilgili düzenleme taleplerimiz birden fazlaydı. Bunların hiçbirinde, biz, Cumhuriyet Halk Partisinin anlamlı bir desteğini göremedik; aksine, statükoyu muhafaza edici, mevcut kanundaki düzenlemeleri yeterli görücü bir anlayışı burada müşahede etmiş olduk. bunu söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlarım, bu vesileyle söylemek istediğim birkaç nokta daha var. Dün gece, burada, bir tartışma oldu ve bu tartışmada, Sayın Keleş: "hak etmeyenleri biz devlet memuru yapıyoruz" dedi. Bunun üzerine, beni, yurt dışından, çok sayıda, bu konuyla ilgili arkadaşlarımız aradılar. Söyledikleri şu: "Biz, zaten, yurt dışına gönderilirken -özellikle 2547'ye tabi olarak gidenler söylüyorlar- biz, zaten devlet memurluğu hakkını kazanmıştık, bir üniversitede biz araştırma görevlisiydik; dolayısıyla, biz, bu hakkı zaten elde etmiştik; ama, arada başka kopuklukla oldu. Şimdi, döndüğümüz zaman, bizim- bu memuriyeti, yani-, sınav aranmaksızın memur olma şartımızda herhangi bir sıkıntı yoktur; çünkü, hiçbir kurumdan yurt dışına gönderilen birisi geri dönünce yeniden sınava tabi tutulmuyor" diyerek bu haklı temennilerini iletmemi istediler. Ben de bunu burada iletiyorum ve bunu çok haklı buluyorum.

Değerli arkadaşlarım, üniversitelere ayrılan payla ilgili olarak burada yeniden bazı sözler söylendi. Şunu unutmayalım ki, bizim hükümetimiz iktidara geldikten sonra üniversitelere ayrılan paylar sürekli olarak artmıştır. Size çok basit iki tane rakam vermek istiyorum, çok basit iki rakam vermek istiyorum.

NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Ne payı artmış ya?!

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Lütfen, şu rakamları dinler misiniz.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Biliyoruz o rakamları!

MEHMET S. TEKELİOĞLU (Devamla) - Bakın, 2002 yılında konsolide bütçeden üniversitelere ayrılan pay yüzde 2,69 iken, hemen bir yıl sonra, biz, bunu yüzde 3,33'e çıkarmışız ve her yıl da, periyodik olarak, bu, sürekli olarak artış göstermiş. Aynı şekilde, üniversitelerde öğrenci başına yapılan harcama 2 000 dolarken, biz, bunu, kısa süre içerisinde, 2005 yılında, 3 000 dolara çıkarmışız; bunlar rakamlar. Benzer şekilde, üniversitelere ayrılmış olan yahut da araştırma-geliştirmeye ayrılmış olan payları, araştırma fonlarını çok önemli rakamlara çıkardık ve benim bildiğim kadarıyla, 2005 yılında, bu, bütün toplamıyla birlikte 550 trilyon gibi bir rakamı ifade ediyor. Değerli arkadaşlarım, önemli olan bu rakamlardır. Dolayısıyla, bu rakamlara bakarak konuşmak lazım.

Ben, Yakup Hocaya katılıyorum; dedi ki: "Üniversiteler ülkenin geleceğidir." Elbette… Buna katılıyorum tabiî ki. Ancak, unutmayalım ki, burada tek yanlı çabalar sonuç vermedi. Dolayısıyla, bu çabaları, hep birlikte ele alıp, hep birlikte ileriye götürmemiz gerekiyor.

Tabiî ki, burada, Yükseköğretim Kuruluna da düşen çok önemli görevler vardır. Ülkenin böyle problemleri varken, eğer, önümüze makul tekliflerle gelinirse Türkiye Büyük Millet Meclisi, elbette ki, bunları değerlendirir; ama, unutmayalım ki, değişime direnen bir YÖK anlayışı, bütün bu yaklaşımlardan, bu çözüm arayışlarından uzak kalır. Dolayısıyla, bu tür hususları konuşurken bu noktalara da dikkat etmemiz gerekiyor. Mesela, öğretim üyesi yetiştirme işinde, doğrusunu isterseniz, Yüksek Öğretim Kurulunun hazırlayıp da bu Hükümete teklif olarak getirdiği hiçbir şey yoktur; hele hele geri dönmüş hiçbir şey yoktur.

Değerli arkadaşlarım, bunları konuşurken, lütfen, genel hükümlerden yola çıkmak yerine, önümüze müşahhas şeyler alarak konuşalım.

Tabiî ki, burada, üniversitelerle ilgili, yani, yükseköğretimle ilgili düzenlemeleri konuşurken, buna verilip verilmeyen önem konusunda şunu da hepimizin göz önüne alması lazım: Unutmayalım ki, biz, 15 tane yeni üniversite kurduk ve maalesef, şimdi benim aklımda değil, ama, buraya çok önemli bir kadro tahsisi yapmış olduk. Bütün bunlar, Türk yükseköğretiminin gelişmesi için gösterilmiş olan gayretleri ortaya koyuyor. Takdir edersiniz ki, 15 yeni üniversite içerisinde, zaten birtakım fakülteleri olan, bölümleri olan yerler vardı; dolayısıyla da, bu üniversitelerin daha da geliştirilmesi, bu sayının daha da artırılması gerektiğini de düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, ben, bu duygular içerisinde kanunun hayırlı olmasını temenni ediyorum; hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Osmaniye Milletvekili Sayın Şükrü Ünal; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1143 sıra sayılı kanun teklifinin 3 üncü maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, bu vesileyle, saygıyla selamlıyorum.

Yurt dışında doktora yapmış veya yapacak olup daha sonra mağdur duruma düşmüş olan binlerce insanın, insanımızın mağduriyetini giderecek olan bu kanun tasarısının 3 üncü maddesi, bu arkadaşlarımız açısından büyük önem arz etmektedir. Bu maddeyle, mesleklerine ait öğrenimini bitirerek devlet memurluğuna alınmış memurlardan, mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek üzere dış memleketlere gönderilenlerin borçları yapılandırılmaktadır. Buna göre, 1996'dan sonra senet imzalayanların senetleri dikkate alınmayacak ve bu kanunun yürürlüğünden önceki dönemler için faiz uygulanmayacaktır. 1996'dan önce senet imzalayanlar için ise, kendilerine yapılan masraflar için 1.1.2006 tarihinde ilan edilen kanunî faiz uygulanacak, hesaplanan borç miktarı beş yıla kadar taksitlendirilecektir ve ayrıca, en önemlisi, bu kanun yürürlüğe girmeden önce ölenlerin borçları da ortadan kaldırılacak ve silinecektir.

Ben, bu kanunun, mağduriyeti giderilecek olan bütün insanlarımıza ve ülkemize hayırlı olmasını diliyor; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Ünal.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde belirlenen üç aylık başvuru süresinin altı ay olarak belirlenmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

 

Ferit Mevlüt Aslanoğlu

Gökhan Durgun

Nuri Çilingir

 

Malatya

Hatay

Manisa

 

Orhan Ziya Diren

 

Feramus Şahin

 

Tokat

 

Tokat

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, konuşacak mısınız?

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Konuşacağım efendim.

BAŞKAN - Buyurun.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Buradaki gerekçemiz şuydu: Üç aylık bir süre veriliyor. Bu insanlar yurt dışında oturuyor çoğu; yani, burada üç ay içinde gelemeyen olursa, yıllar sonra böyle bir olanağa kavuşuyorlarsa, hiç değilse, bu arkadaşlarımızın yıl sonuna kadar... Yani, altı aylık bir süre istiyoruz. Yani, işleri gereği birtakım sorunları olabilir, izinlerini kullanmış olabilirler. Buradaki süreç, üç ayı, altı ay yapmak istedik. Tüm mesele buydu. Bu önergeyi bu amaçla verdik. Avustralya'da, Amerika'da, dünyanın her tarafında birsürü insan var; bu açıdan bu önergeyi verdik.

Değerli arkadaşlarımız, tabiî, burada, deminden beri hep üniversitelerimiz konuşuluyor. Bazen hayretler içinde kalıyorum. Ben, biraz önce, Sayın Murat Mercan Beyefendi ve Sayın Recep Garip Beyefendinin, yaptığı konuşmalara... Hakikaten ağızlarından bal damlıyor; ne güzel konuştular ya! Ama, diyorum ki, acaba, ben bu Mecliste yaşamıyor muyum, ben üçbuçuk yıldır bu Mecliste değil miydim. Yani, üniversitelerimiz, kadro vermek… Bunlar, ne kadar güzel şeyler. Destek olmak... Ama, beyler, beyler, üçbuçuk yıldır, otuz yıldır kadro kanunu olmayan Malatya İnönü Üniversitesinin kadro kanununu -birbuçuk yıldır Plan Bütçe Komisyonundan çıkmasına rağmen- her nedense buraya getirmeyeceksin, ondan sonra da çıkıp diyeceksin ki "ya biz, üniversitelerimize hep destek veriyoruz."

Değerli arkadaşlarım, ya gerçekçi olalım ya gerçekleri konuşalım. Olmuyor!.. Olduğumuz gibi olalım.

Değerli arkadaşlar, hakikaten bunu anlamak mümkün değil. Otuz yıldır kadro kanunu yok. Bu, hepimizin üniversitesi. Bu üniversitedeki çocuklar, 20 000 çocuk, Denizli'den, İzmir'den, Türkiye'nin her tarafından çocuklarımız okuyor. Bu üniversitede, 24 tane ameliyathanenin 16 tanesini açamıyoruz; Bu üniversitede, izni olan 3 tane fakülteyi açamıyoruz. Benim çocuğum okumuyor orada, hepimizin çocuğu okuyor arkadaşlar. Ne olursunuz!.. Hakikaten üzülüyorum, çok güzel konuşuyorsunuz, çok güzel sözler söylüyorsunuz; ama, diyorum ki, acaba ben başka bir ülkede mi yaşıyorum, başka bir Mecliste mi çalışıyorum?! Bu, Meclis iradesinden üstün mü arkadaşlar; neden getirilmiyor? Çıksın bir tanesi bunun cevabını versin. "Hayır, getireceğiz..." Bundan daha önemli, benim çocuklarımın, benim hastalarımın geleceğinden daha önemli bir şey var mı arkadaşlar?! 20 000 tane çocuğun geleceğiyle oynamak, yılda 250 000 hastanın sağlığıyla oynamaktan başka bir şey değil midir bu arkadaşlar?!

Değerli arkadaşlarım, takdiri hepinizin vicdanına bırakıyorum. Ya çıkıp üniversiteler bizim, bu üniversitelerde hepimizin çocuğu okuyor demeyeceğiz yahut da otuz yıldır kadro kanunu olmayan bir üniversiteye destek vermek hepimizin görevidir arkadaşlar. Burası hepimizin arkadaşlar. 14 yeni üniversite kuruyoruz. Her bir üniversiteye 1 100-1 200 tane yeni kadro verdik  arkadaşlar. Peki, nedir arkadaşlar, bizim günahımız ne, bir günah mı işledik?!

Değerli arkadaşlarım, yarın getireceğiz bu kanunu; ben, hepinizin takdirine bir kez daha sunacağım.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN -  Sayın Aslanoğlu, teşekkür ediyorum.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Teklifin 3 üncü maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı kanun teklifinin 3 üncü  maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla arz ve  talep ederiz.

BAŞKAN - Faruk Çelik, Bursa?..  Burada.

İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Recep Garip, Adana?.. Burada.

Recep Koral, İstanbul?.. Burada.

Cüneyit Karabıyık, Van?.. Burada.

Alaettin Güven, Kütahya?.. Burada.

Kerim Yıldız, Ağrı?.. Burada.

Halil Özyolcu, Ağrı?.. Burada.

Fikret Badazlı, Antalya?.. Burada.

Nusret Bayraktar, İstanbul?.. Burada.

Kenan Altun, Ardahan?.. Burada.

Muharrem Karslı, İstanbul?.. Burada.

Cavit Torun, Diyarbakır?.. Burada.

Ziyaeddin Akbulut, Tekirdağ?.. Burada.

Öner Ergenç, Siirt?.. Burada.

İlhan Albayrak, İstanbul?.. Burada.

Zekeriya Akçam, İzmir?.. Burada.

Recep Yıldırım, Sakarya?.. Burada.

İdris Naim Şahin, İstanbul?.. Burada.

Adem Baştürk, Kayseri?.. Burada.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

      (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 3 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 344

Kabul                            : 343

Çekimser                        :     1 (x)

Böylece, 3 üncü madde kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4-  İlgili trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarını; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2006 tarihine kadar ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması suretiyle il özel idarelerine bedelsiz olarak teslim eden gerçek ve tüzel kişilerden, bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari veya mesleki faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanların, hurdaya çıkarılan taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezaları terkin edilir. İl özel idarelerinin, bu kapsamda teslim aldıkları hurda taşıtların satışından elde ettikleri kazançları ile bu faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve düzenlenen kağıtlar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.

Motorlu kara taşıtlarını noter satış senedi ile iktisap edip ilgili trafik tescil kuruluşunda adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari  veya mesleki faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 31/12/2006 tarihine kadar kayıt ve tescil işlemlerini tamamlayarak bu maddenin öngördüğü diğer şartları da yerine getirmeleri halinde bu madde hükmünden yararlanabilirler. Hurdaya çıkarılacak taşıt üzerine 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tatbik edilmiş olan hacizler kaldırılır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Adana Milletvekili Kemal Sağ.

Buyurun Sayın Sağ.

CHP GRUBU ADINA KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bu teklifin 4 üncü maddesiyle bazı güzel uygulamalar getiriliyor. Önce bir maddeyi açıklamak istiyorum. Madde hükmüne göre, trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarının 31.12.2006 tarihine kadar kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması halinde ne yapılacağını düzenleyen bir maddeyle karşı karşıyayız.

İkinci olarak, yine bu maddede, hurdaya çıkarılan bu araçların il özel idarelerine bedelsiz olarak teslimini öngörüyor.

Üçüncü temel nokta: Hurdaya çıkarılan taşıtların taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş veya ödenmemiş olan Motorlu Taşıtlar Vergisi ve bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının terkini hükme bağlanmaktadır.

Dördüncü nokta da, motorlu kara taşıtlarını noter satış senediyle iktisap edip ilgili trafik tescil kuruluşunda adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olanlara, 31.12.2006'ya kadar bu araçları trafiğe kayıt ve tescil işlemlerini tamamlama durumunda bu kanundan yararlanma imkânı verilmektedir.

Değineceğim son nokta bu maddeye ilişkin olarak: Hurdaya çıkarılacak taşıtlar üzerinde, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Yasa gereğince, tatbik edilmiş bulunan hacizler var ise, yasa tasarısı bu hacizlerin de kaldırılmasını öngörmektedir; yani, beş ana noktada bu madde hüküm getiriyor.

Değerli arkadaşlar, bu maddenin üç olumlu yönünü önce ben belirtmek istiyorum. Birincisi, hurda araçların piyasadan ve trafikten çekilmesi olayıdır. Gerçekten, ülkemizde çok yaşlı, eski, göze hoş görünmeyen birçok araç trafikte seyretmektedir ve bu, bana göre, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığı zaman doğru bir şey de değildir. Bu açıdan güzel bir uygulama getiriliyor.

İkinci güzel olay: Vergi idaresi ile trafik idaresi arasındaki mevcut birçok ihtilaf dosyası bu yasayla rafa kaldırılmış olacaktır. Bu da güzel bir şeydir.

Üçüncü olay ise, yine trafik ve vergi dairesi kayıtlarında bir rahatlama sağlayacak ve gerek trafik gerekse vergi dairesi personeli, bu işe bakanlar tabiî ki, daha bir rahat ortamda daha iyi görev yapma imkânına sahip olacaklardır.

Ancak, bu maddenin olumsuz birkaç yönünü de belirtmeden geçemeyeceğim tabiî ki.

Birinci eleştireceğim husus, değerli arkadaşlar, vazgeçilen verginin Hazine alacağı olmasına rağmen, hurda araçların il özel idaresine teslim edilmesidir ve satış gelirlerinin de yine özel idare tarafından irat kaydedilmesi olayı vardır.

Değerli arkadaşlar, burada benim eleştireceğim nokta şudur: Vergi ve benzeri alacaklar genel bütçeyi ilgilendiren alacaklardır, Hazineyi ilgilendiren alacaklardır; ancak, siz bu araçların gelirlerini özel idareye bırakırsanız burada farklı bir durum ortaya çıkacaktır, genel bütçenin bir alacağını özel bütçeye irat kaydetme imkânı getiriyorsunuz. Bu, bana göre doğru bir şey değildir. Bana göre, bu araçların özel idareye değil, Maliyeye, TASİŞ'e ya da Millî Emlake devri gerekirdi ve bu araçların gelirlerinin de yine genel bütçeye irat kaydı gerekirdi. Bana diyebilirsiniz "efendim, biz, özel idareye gelir imkânı sağlıyoruz." Olabilir; ama, bana göre genel teamüle uygun bir uygulama değildir.

İkinci eleştireceğim husus, trafikte kaydı bulunan hurda araçların tamamına tasfiye imkânı getirmemekte, bir de, ayrıca -ben arkadaşlarla konuştum, gerçi bu eleştirimi yersiz buldular ama-, bu yasada yaş sınırı veya kısıtlaması getirilmemiştir.

 Üçüncü nokta, noter satış senediyle iktisap edilen ve trafik tescil işlemlerini yaptırmayarak belki de vergi kaçakçılığı yapmış olan insanları bir bakıma affediyor olacaksınız. Bu da dikkatle izlenmesi gereken bir husus.

Dördüncü eleştireceğim nokta, değerli arkadaşlar, vergi aslı, gecikme zammı ve gecikme faizine af getiriyorsunuz ve bunu da, nitelikli çoğunluk aradığınıza göre, zaten biliyorsunuz. Biz affa karşı olduğumuz için, ben bu eleştiriyi getiriyorum; çünkü, af yasaları, her zaman, dürüst ve zamanında yasalara uygun şekilde görevini ifa eden vatandaşlar için, bir bakıma, cezalandırma olmaktadır; bilakis, zamanında görevini ifa etmeyen vatandaşlarımız için de, bir bakıma, maalesef, ödüllendirme olmaktadır. Bunun da, artık, vazgeçilmesi gereken bir husus olduğunu belirtmek istiyorum.

Ayrıca, belki de yurda kaçak olarak girmiş ve belki de bazı suçlara karışmış araçların da, bir bakıma, aklanması anlamına gelen bir tasfiye işlemi yapılmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bir taraftan, kamu alacaklarını terkin ederek, büyük ölçüde af anlamına gelecek, birilerini, bir şeyleri aklayacak bir yola gidiyorsunuz; ama, öte yandan, bazı gazeteci ve siyasîlerin banka hesaplarına illegal yollardan giren ve yalan, yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltmaya çalışan birtakım provokatörlere ses çıkarmayarak, bir şekilde, onları kollamış oluyorsunuz. Bu konuda izlenen politika, bize göre, doğru değildir değerli arkadaşlar. Olsa olsa, bu, Sayın Başbakanın ifade ettiği gibi, bir dezenformasyondur. Lütfen, hukukî gereğini derhal yapmalısınız. Eğer bunu yapmazsanız, bir gün, hukuk, hepimize, hepinize lazım olabilir değerli arkadaşlar.

Hepsi bir yana, bizim, Cumhuriyet Halk Partisi olarak aylardan beri söylediğimiz, vatandaş perişan, vergisini ödemekte zorlanıyor, uygulamalarınız iyi yolda değil, ekonomi çıkmaza sürükleniyor ve benzeri söylemlerimizi bu yasa teklifiyle bir bakıma pekiştiriyorsunuz. Şöyle ki: Bu maddeye ilişkin gerekçede aynen şöyle söyleniyor: Özellikle kamyon ve kamyonet sahiplerinin taşıtlarını çalıştıramadıklarını ve vergi borçlarını ödeyemediklerini kanun tasarısına gerekçe olarak almışsınız.

Değerli arkadaşlar, bu gerekçe ne anlama geliyor; siz, bunu, iktidar olma anlayışınızla belki görmeyebilirsiniz; ama, bunun anlamı, ekonomik sıkıntıdır. Vatandaşlarımız da, artık, bunu çok iyi anlamaya başlamıştır; zamanı gelince de, bunu, sandıkta cevaben gösterecektir değerli arkadaşlar.

Ayrıca, dün görevli olduğum KİT Komisyonunda bir olaya tanık oldum, o da şu: 2002 yılı sonunda çiftçi borçları 228 trilyon lirayken, 2006 Mayıs itibariyle 2,5 katrilyon olmuştur. Yani, şu anda…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL SAĞ (Devamla) - Sayın Başkan, tamamlayacağım.

BAŞKAN - Buyurun Sayın Sağ.

KEMAL SAĞ (Devamla) - ...şu anda 396 000 çiftçi Ziraat Bankasına borçlu durumdadır. Değerli arkadaşlar, bunu kredilerin artışı olarak da yorumlayabilirsiniz; ama, ben böyle yorumluyorum.

ABDULLAH ERDEM CANTİMUR (Kütahya) - Sayın Sağ, vadesi geçen borç değil, verilen kredi miktarı.

KEMAL SAĞ (Devamla) - Şimdi, şu dört noktayı tekrar ediyor ve sözlerimi bitiriyorum değerli arkadaşlar.

Bu maddeyle, Hazine alacağına af getirilmiş; ama, özel bütçeli özel idareye irat kaydedilmiştir.

İkincisi, tasfiye edilecek araçlar için bir yaş sınırı getirilmemiştir.

Üçüncüsü, noterden yapılan satışlar, vergi dairesine tescil olmasa da resmîleştirilmiş olacaktır ve özellik taşıyan bazı haciz ve kısıtlamaların bu yasayla da hükümsüz kalması söz konusu olacaktır.

Değerli arkadaşlar, sözlerimi tamamlarken bu eksikleri dikkate almanızı tavsiye ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sağ.

Madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan.

Buyurun Sayın Doğan. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı kamu alacaklarının tahsil ve terkinine ilişkin, hurdaya çıkmış motorlu kara taşıtlarının kayıt ve tescilinin silinmesi, 31.12.2006 tarihine kadar tahakkuk etmiş Motorlu Taşıt Vergileri gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının terkinini düzenleyen yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde görüş belirtmek üzere Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; öncelikle, Grubum ve şahsım adına sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, Hükümet, bu tasarıyı teşvik amaçlı bir yasa olarak önümüze getirmişse de, ticarî bir anlayışı esas almaktadır. Bu yasa tasarısını hazırlayanlar ülkenin gelişimini göremiyorlar, ülkenin bölgesel yapısını ve bölgelerarası gelişmişlik farkının nasıl giderileceğinden haberdar değillerdir. Bu yasa tasarısı, masa başında hazırlanmış, sağlıksız, yetersiz ve sosyal boyutu yoktur. Hurdaya çıkan araçların yaş sınırı tespit edilmemiştir, bölge gezilmemiştir. Hangi kriterlere göre düzenlenmiştir, belli değildir.

Maliye Bakanlığınca,  bu yasadan yararlanacak motorlu kara taşıt  sayısının  ülke  genelinde 16 000 civarında belirlenmesi doğru değildir. Geçmiş hükümetler döneminde doğu ve güneydoğu bölgelerimizde ekmeğini Habur Gümrük Kapısından çıkaran; ancak, kısa mesafedeki sınır ticareti kesildiğinden hurda haline gelmiş araç sayısının 150 000'in üzerinde olduğu şoförler odalarınca tespit edilmiştir.

Değerli arkadaşlar, hurdalık araç sayısının 16 000 veya 150 000 olması önemli değildir. Önemli olan husus şudur: Bu araçların hepsi hurdalık mı, bu araçları hurda haline getiren nedenler nelerdir, yapılması gereken şey ve kalıcı çözüm nedir?

Her şeyden önce, AKP, 30 Eylül 2002'de seçim kampanyasını Cizre'de başlatarak, Sayın Erdoğan "bizi iktidar yapın, 4 Kasım günü Habur Gümrük Kapısını sınır ticaretine tamamen açacağız" sözünü vermiştir. Bu söze itibar eden tüm bölge nakliyecileri, varını yoğunu ortaya koyarak bir araç sahibi oldu; ancak, verilen sözler yerine getirilmedi, ne Habur Gümrük Kapısı serbest ticarete açıldı ne de Nusaybin Gümrük Kapısı uluslararası hale getirildi. Hâlâ, sınır ticaret merkezleri kurulamadı. Bu nedenle, bölgemizde işsiz kalan 120 000 civarında araç, ekonomik ömrünü doldurmadan, yağmurdan ve güneşin altında çürüyerek hurdalık haline gelmiştir. Şimdi diyorsunuz ki, Taşıt Vergisi, KDV, Gelir Vergisi borcunuz var, getirin aracınızı, bedelsiz, il özel idarelerine teslim edin. Bu adaletsizlik dünyanın neresinde var?! Adalet ve kalkınma anlayışınız bu olmamalıdır.

Değerli milletvekilleri, doğu, güneydoğu bölgelerimizin ekonomik hayatı, komşu ülkelerimiz Irak ve Suriye'yle olan ticarete bağlıdır; bu da, Habur Gümrük Kapısı ve Nusaybin Gümrük Kapısından geçer. Geçmişte, bölge nakliyecilerinin maddî imkânları olmadığından, ucuz ve eski model araçlarla gıda maddesi ve inşaat malzemelerine karşılık, Irak'tan getirmiş oldukları motorini, her ne kadar tekelci zihniyetle hareket etmiş ve TPIC'e satarak geçimlerini sağlamaya çalışmışlarsa da, yüksek oranda işsizliği önleyerek, bölgeye çeşitli ekonomik gücü bu hurdalık araçlarla kazandırmışlardır.

Ama, siz ne yaptınız; sınır ticaretinden nafakasını çıkaran nakliyecilerimizin ekmeğini kestiniz, gümrüklerden sorumlu bakanımız deri tanıtımını yaparken sizler alkışladınız, sınır ticaret merkezlerini kuramadınız, Habur Gümrük Kapısını sınır ticaretine kapattınız, bölgedeki işsizlik ve göçü yüzde 50 artırdınız.

Değerli milletvekilleri, Maliye Bakanlığı, ekonomik ömrünü doldurmadan çürüyen bu araçlara, çalışsa da çalışmasa da, her ayda KDV ve her üç ayda bir geçici beyanname mecburiyeti getirmiştir. Her yılın mart ayında yıllık Gelir Vergisi beyannamesi verilmesi de zaten mecburidir. Böylece, nakliyecilerimiz, hurdaya çıkmış araçlarına, çalışmadıkları halde, muhasebeci ücreti de vermek zorunda bırakılmıştır.

Görüştüğümüz yasa bu şekliyle geçerse, cumhuriyet tarihinde ilk defa, devlet, nakliyecilerimizin araçlarını vergi alacaklarına karşılık gasbetmiş olacaktır.

Değerli arkadaşlar, Allah'ın bir emri var "zorlaştırıcı olmayın, kolaylaştırıcı olunuz" diye. Anavatan Partisi Grubu olarak, bu konudaki önerimiz şudur: Bu araçların yaş sınırı ve kasko değerleri belirlensin, sonra, birikmiş borçları, faiz vesaire alacakları mahsup edilsin ve düşülsün, alacağı kalmışsa, araç sahibine iade edilsin. Yoksa, mağdur olanlar ile mağdur olmayanı ayırt edemezsiniz; çünkü, bazıları borcunun bir kısmını ödemiş, bir kısmı da hiç ödeme yapamamıştır. Örneğin, araç değeri 10 milyar TL ise, devlete olan borcu da 6 milyar TL ise, 4 milyar, araç sahibine iade edilmelidir; ama, bu yasada iade yoktur. Geçmişte olduğu gibi, Habur Gümrük Kapısından günlük geçiş yapan araç sayısı en az 3 000'lerin üzerindeydi, bölgenin ekonomik kalkınmasında hayatî önem taşıyordu; bunu sağlamalısınız. Hükümetin hiçbir bahanesi kalmamıştır.

Duble yollarla övünüyorsunuz; ama, Habur-Kızıltepe-Viranşehir- Şanlıurfa arası duble yol çalışmalarınız yok. Yarıda bırakılması, bölgelerarası gelişmişlik farkının giderilmesi noktasında bir ciddiyetin olmadığını göstermektedir.

Türkiye'nin her bir bölgesi aynıdır ve eşittir. Ülkenin her bir bölgesi, yoklukta değil varlıkta, fakirlikte değil zenginlikte rekabet etmelidir. Bu anlayışı sağlamak zorundayız. Varlık içinde yokluk çekmek doğu ve güneydoğu bölgelerimizin makûs kaderi olmamalıdır. Yapamazsanız, bunu yapacak, anavatanın Anavatanı vardır.

Değerli milletvekilleri, cumhuriyet tarihinde, Mardin'de, ilk defa, bir Başbakanımızın sıkıntı çektiğine, vatandaşlardan tepki gördüğüne şahit olmak, Mardin Milletvekili olarak beni çok üzmüştür. Partiçi demokrasilerin bir gün genel başkanlara da lazım olacağı unutulmamalıdır.

Doğu ve güneydoğu nasıl kalkınıp gelişebilir sorusunu, nasıl daha çok kalkındırıp geliştirebiliriz anlayışıyla hedefler belirlenmelidir. Kalkınma projeleriyle cesur adımlar atılmalıdır. AKP Hükümeti, dört yıllık iktidarında, işsizliği ve yoksulluğu yenecek hiçbir adımı atamadı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde sıfır terör ve 9 000 000 işsiz devraldınız. Bugün terör tırmanıyor, işsiz sayısı 9 000 000'dan 11 000 000'a çıktı. Sayın Başbakan, 4 Haziran 2006 tarihinde Şırnak ve Mardin'i ziyaretlerinde helikopter yerine karayolunu tercih etseydi, yolların durumunu ve yol kenarında çürüyen hurdalık araçları yakından, daha iyi görme fırsatını bulacaklardı.

Sayın milletvekilleri, bölgemizin insanı, gururuyla oynanarak, okula giden, yardıma muhtaç öğrenci annelerine ve babalarına sadaka gibi verilen parayı istemiyor. Bölgenin insanı, balık yemesini değil, balık tutulmasının öğretilmesini istiyor. İş istiyor, ticaret yapmak istiyor; sınır ticareti yaparak, alınteriyle kazanmak istiyor.

Geçmiş hükümetler döneminde yapılan devlet hastanelerini gün hastanesine çevirmenizi istemiyoruz. Hayırsever işadamlarımız tarafından protokolle yaptırılan sağlıkocaklarını kapatmayınız. Aksi takdirde hayırsever işadamlarını da kaçırmış olacağız.

Bu yasa tasarısı 27.10.2005 tarihinde 904 sıra sayısıyla 13 üncü Birleşimde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Doğan, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun.

MUHARREM DOĞAN (Devamla) - Torba yasası dediğimiz yasanın birkaç maddesi geçtikten sonra tasarı geri çekildi; dolayısıyla, bu madde görüşülmedi. Sekiz ay sonra aynı madde görüşülüyor. Bu arada, geçen sekiz ayın vergileri, cezaları ve faizleri de nakliyecilerimizden tahsil ediliyor. Bu bir haksızlıktır. Devlet toplum için vardır, atıl durumdaki araçların vergilerini, faizleriyle birlikte araç sahiplerinden tahsil etmek vicdanen çok ağırdır.

Değerli milletvekilleri, doğu ve güneydoğu bölgelerimiz birer hazinedir. Bu hazineye varacak yollardan biri de, ilgi ve şefkattir, devletin yatırımlarıdır, daha önemlisi eğitimdir. Girişimcilerimizin önü açılmalıdır. Bölgeye özel teşvik kredisi çıkarılmalıdır.

Hükümet, iktidara geldiğinde GAP'ın tarımdaki gerçekleşme oranı yüzde 12 idi, halen aynıdır. Bu oran yüzde 80'e getirildiği takdirde, 4 000 000 işsize iş imkânı doğacaktır. Bunu yapamıyorsanız... Ama, Allah'ın izniyle, Anavatan iktidarında GAP'ı tamamlayacağız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Sözlerime son verirken, 4 üncü maddenin, verdiğimiz önerge doğrultusunda düzeltilmesi ve nakliyecilerimizin lehine hayırlar getirmesini diler; Yüce Meclise ve sizlere saygılarımı arz ederim.

Teşekkür ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Şükrü Önder, Yalova Milletvekili.

Buyurun Sayın Önder. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 4 üncü maddesi hakkında söz aldım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Gerçekten, bu 4 üncü madde, vatandaşlarımız için son derece önemli bir madde. Özellikle uygulamada trafik şubedeki personeli ve vatandaşlarımızı büyük sıkıntıya sokan bir konunun çözülmesi gündemde. İnşallah, bu tasarı kanunlaştığı takdirde vatandaşlarımız büyük ölçüde nefes alacaklardır; çünkü, geçmişte yapılan uygulamalarda, hurdaya çıkarılan araçların mutlaka vergi borcu silinmesi gerekiyordu; hatta ve hatta, trafik yönünden tespit, motor ve şase tespit numaraları isteniyordu. Bu, vatandaşımız için büyük bir sıkıntıydı. Bu tasarı gerçekleştiği takdirde bu tür sıkıntılar bertaraf edilmiş olacak.

Sayın Sağ'ın ve Sayın Doğan'ın konuşmalarında da değindiği gibi, özellikle maddenin son derece yararlı olduğunu ifade ettiler; ancak, bazı konularda eleştiri getirdiler. Özellikle, getirilen eleştiriler, hurdaya devredilen araçların neden özel idareye verildiğini Sayın Sağ ifade etti. Doğrudur, geçmişte bütün hurdaya ayrılan araçlar Millî Emlake veriliyordu; ancak, özel idareye verilmek suretiyle, özel idareye bir gelir getirilmesi düşünülmüştür.

Yaş sınırı konusunda bir kısıtlama getirilmedi; çünkü, vatandaş, mülk sahibi olduğu aracını istediği yaşta, istediği şekilde devredebilme imkânına sahip. Araç yeni olabilir; fakat, geçirmiş olduğu kazadan dolayı tamamen hurdaya çıkacak vaziyette olabilir ve bu nedenle hurdaya çıkarması gerekebilir.

Yine Sayın Sağ, özellikle bunların, çiftçiler için pek yararlı olmadığını söyledi ve iktidarımız döneminde çiftçi borçlarının arttığını ifade ettiler.

Saygıdeğer milletvekilleri, ben kısa bir rakam vermek istiyorum. 2002 yılında Türk çiftçisine verilen kredi miktarı 228 trilyon tutarındayken, 2005'te verilen 2 katrilyon 75 trilyondur ve bugün tarlalarımıza gidip baktığımızda, çiftçilerimizin çoğunun traktörlerinin yeni model olduğunu görmekteyiz ve bununla da gurur duymaktayız.

Yine, Sayın Doğan konuşmasında "keşke, Sayın Başbakanımız Mardin'e gelirken, Şırnak'a gelirken karayoluyla gelseydi, yollardaki hurda araç mezarlığını bir görseydi" dediler. Ben eminim ki, onlar hurda araç mezarlığı değil; gümrük kaçakçılığından, mazot kaçakçılığından dolayı müsadere edilen araçlardır. Hurda araçlar hiçbir zaman için yolun kenarına park edilmez, şahıs istediği yere götürüp park edebilir.

Saygıdeğer milletvekilleri, gerçekten, bu yasanın yürürlüğe girmesi vatandaşlarımızın yüzünü güldürecektir. Özellikle, terkin edilen borçlar sayesinde, maddî durumu yerinde olmayan vatandaşlarımız büyük imkânlara kavuşacaklardır.

Yasanın hayırlı olması dileğiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Önder.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen İbrahim Hakkı Birlik, Şırnak Milletvekili.

Buyurun Sayın Birlik. (AK Parti sıralarından alkışlar)

İBRAHİM HAKKI BİRLİK (Şırnak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinize saygılarımı sunarım.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi, bu madde, trafik sicilinde adlarına kayıtlı ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarının, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2006 yılının sonuna kadar, ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerin silinmesi ve hurdaya çıkarılmasını, aynı zamanda, 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında, ilgili hükümlere göre tatbik edilmiş olan hacizleri de kaldırmaktadır. Özellikle Şırnak İlimizde hurdaya ayrılan araçların vergi borçları açısından son derece önem taşımaktadır. Şırnak ve güneydoğunun belkemiği durumundaki  Habur Sınır Kapısında  1995-2002 yılları arasında yapılan  fiber depolu  mazot ticaretinden 55 000 araç bilfiil yararlanırken, bunu aile fertleriyle çarptığımızda 2 000 000 insanın ekmeği ve istihdamı demekti. Bunu, Şırnak'a indirgediğimiz zaman bu rakam 14-15 bin araç ve 200-250 bin nüfusa yakın istihdam ve ekmek kapısıydı. 2002 yılında bu araçlar safdışı bırakılarak araç sahibi ve şoförleriyle birlikte 50 000 insanın işine son verilmiş oldu. Bu araçlar yol kenarlarında ve ekin tarlalarında birer hurda yığını haline geldi. Vergi dairelerinde onbinlerce insan borç sahibi oldu. Bunların tamamı bir ara tek gelir kaynağı olan Habur Sınır Kapısının mazot ticaretine kapanmasıyla oluşmuştur. Bu kanunla, hurda yığınları, böylece, çözüme kavuşmuş olacaktır.

Sayın milletvekilleri, seçim bölgem olan Şırnak İlinde hurdaya ayrılan araç sayısı yaklaşık olarak 9 500 adet olup ve bunların 11 trilyona yakın vergi borcu birikmiştir; yani, Şırnak'taki veya başka bir yerdeki vatandaşımızın da aynı şekilde bu hurda arabasını satmaya kalktığı zaman eline geçecek olan para vergisinin üçte 1'ini bile karşılayamamaktadır.

Sorunları çığ gibi büyümüş olan güneydoğu ve Şırnak İlimizin ekonomik hamleye ihtiyacı vardır. Şimdi, bu vatandaşların araçları çalışmıyor; haliyle, gelir de getiremiyor. Üzerlerine araçların kayıtlı olması nedeniyle sağlık ihtiyaçlarını karşılamak için yeşilkarttan da yararlanamamaktadırlar. Zamanında aile fertlerinin, bu araçları alabilmek için, ziynet eşyalarına kadar satarak taşımacılığa yatırdılar. Malum, sınır ticaretinin, bizim bölgemizde yok denecek kadar az olması, bu yoksulluğu tetiklemektedir. En azından, bu araçlar üzerlerinden vergi düşerse, hiç olmazsa, yeterince mağdur durumda bulunan insanlarımıza sosyal yardım fonlarından sağlık ve gıda yardımları yapılabilecektir. Araçların kayıt ve tescillerinin silinmesi ile hurdaya çıkarılacak vergiyle ilgili gecikme zammı dahil vergi borçlarının kaldırılması bölge insanını rahatlatacaktır. Bu kanunla, inşallah, esnafımız rahat bir nefes alacaktır.

Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; adına araç bulunanlara, ülke ekonomisi açısından da, bölge halkının işsizlik ve istihdamına yardımcı olunması amacıyla, bu araçların peşine sayılıp, uygun ödeme koşuluyla, yeni araç sağlanabilmesinin fevkalade yararlı olacağını düşünmekteyim.

Aracı olup da trafikten düşüm yapmak isteyenlere, vergi borçları sorulmaksızın, kayıtların silinmesiyle ve bu araçların tamamının vergi borçlarına bir sefere mahsus af getirilmesi, bölge halkının refaha kavuşmasında büyük rol oynayacaktır.

Şimdiden seçim bölgemdeki vatandaşların teşekkürlerini bu kürsüden hepinize… Herkese teşekkür ederim. Uzun zamandır zor durumda kalan ve nerede ise geçim sıkıntısı yüzünden evine ekmek götüremeyen ve bu yüzden âdeta bunalıma giren insanlarımızı huzura kavuşturacak olan bu kanunun milletimize hayırlı olmasını dilerken, Sayın Başbakanımızın Şırnak İlimizin ikinci olağan kongresine katılmasından dolayı, Şırnaklıların göstermiş olduğu ilgiden dolayı tüm Şırnaklılara buradan şükranlarımı arz ederim.

Bu yasanın hayırlı olmasını diler, hepinize saygı ve selamlarımı sunarım. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Birlik.

Madde üzerinde 2 adet önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

 

Muharrem Doğan

Hüseyin Özcan

Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu

 

Mardin

Mersin

Ankara

 

Reyhan Balandı

Süleyman Sarıbaş

Dursun Akdemir

 

Afyonkarahisar

Malatya

Iğdır

"İlgili trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarını; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 31/12/2006 tarihine kadar ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması suretiyle il özel idarelerine teslim eden gerçek ve tüzelkişilerden, bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticarî veya meslekî faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanların, hurdaya çıkarılan taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan Motorlu Taşıtlar Vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezaları, bu araçların kasko değerleri belirlendikten sonra kasko değerleri üzerinden mahsup edilerek düşülür. Bilahara geri kalan para, araç sahibine iade edildikten sonra terkin işlemleri yapılır."

BAŞKAN - Diğer önergeyi okutuyorum ve işleme alıyorum:

TBMM Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı teklifin 4 üncü maddesinin sonuna eklenmek üzere aşağıdaki fıkra eklenmiştir.

"Adlarına kayıtlı ve tescilli motorlu kara taşıtı bulunanlardan, Motorlu Kara Taşıt Vergisi borcu olanların üç aylık sürede ilgili vergi dairesine başvurdukları takdirde bu borçları aylık üç eşit taksite bölünerek yapılandırılır. Gecikme cezaları terkin edilir.

Ayrıca trafik cezası borcu olanların herhangi bir müracaata gerek duyulmaksızın bu borçları da terkin edilir."

 

Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu

Muhsin Koçyiğit

Süleyman Sarıbaş

 

Ankara

Diyarbakır

Malatya

 

Muharrem Doğan

 

Serpil Yıldız

 

Mardin

 

İzmir

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Doğan, konuşacak mısınız?

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde, tekrar karşınızdayım; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, lütfen, bölgemizin yapısını bilmeyen arkadaşlarımız bilmeden konuşmasınlar. Biraz önce Yalova Milletvekilimiz Sayın Önder, Mardinlilerin hiç hak etmediği bir laf kullandı. Ben kendisini buradan kınıyorum. Mardin halkı dürüst ve namusludur, cefakârdır, vatanseverdir ve vergi rekortmenleri yaratmıştır. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Hiçbirisi kaçakçılık yapmamıştır, kaçakçılıktan da ekmeğini haram etmemiştir. Dolayısıyla, Sayın Milletvekilimiz, yol boyunca hurda haline gelmiş araçların kaçak yakıttan dolayı müsadere edildiğini ifade etti. Böyle bir şey yoktur, asla ve asla yoktur. Benim söylediğim budur.

Biraz önce de konuşmamda şunu anlatmıştım değerli: arkadaşlar, Bizim bölgemizin yapısını bizler biliyoruz. Burada Şırnak milletvekilleri var, Mardin milletvekilleri var, Diyarbakır milletvekilleri var, Siirt milletvekilleri var, Batman, Urfa milletvekilleri var, hepsi var burada; onlar neden konuşmasınlar; onlara neden sormuyorsunuz; onlar niye itiraz etmiyorlar; biz sizin işinize karışıyor muyuz? Bizim bölgeyle ilgili bu mesele çok önemli bir meseledir. Haksızlığa uğramış bu arkadaşlarımız, bu nakliyecilerimiz. Neden hatanızı kabul etmiyorsunuz?

Habur Gümrük Kapısından dolayı kaynaklanan bu olumsuz durum dikkate alınmamıştır. Dikkate alınmadığı için yapılan tespitler… Ben Maliye Bakanlığı yetkilileriyle görüştüm "Türkiye genelinde 16 000 civarında var" dedi. Ben "gel, sana, sadece Mardin'de, şoförler odasına kayıtlı, tespitli 57 000 araç olduğunu tespit edeyim" dedim. O zaman hayretle baktı. Neden kabul etmiyorsunuz değerli arkadaşlar?

Şimdi, bu insanlar geçmişte -eski araç aldılar, maddî güçleri yetmiyordu- Irak'a yerli mal götürüyorlardı, inşaat götürüyordu, tuğla götürüyordu, kireç götürüyordu, pirinç götürüyordu, makarna götürüyordu, un götürüyordu ve oradan mazot getiriyordu. Getirdiği mazotu da resmî olarak vergisini ödeyerek TPIC'e veriyordu, devlet alıyordu.

Şimdi, siz bu ekmeği kestiniz, bu kapıyı kestiniz, karşı geliyorsunuz; bu olur mu değerli arkadaşlar?! Lütfen, lütfen, zorlaştırıcı olmayın, kolaylaştırıcı olalım. Bakın, bu yasa tasarısı 25 Ekim 2005 tarihinde torba yasa adı altında buraya gelmişti, gündeme gelmişti, 6 madde geçtikten sonra geri çekildi. Eğer, bu madde o zaman geçmiş olsaydı, belki, mağdur sayısı en az 20 000 olacaktı. Bu şansı da kaybetti bu nakliyecilerimiz. Şimdi, bunları kazanmak bizim görevimiz değil mi değerli arkadaşlar; yani, bunları ekonomiye kazandırmak, bunların mağduriyetlerini gidermek, bizim görevimiz değil mi?

Şimdi, örnek veriyorum: Bir araç, değeri 10 milyar; ama, şu anda devlete olan borcu 4 milyar; ama, 4 milyarı ödeyemiyor, aracını da hurdaya çıkaramıyor, resmî işlem yapamıyor; ama, biz, bu yasaya göre diyoruz ki: Kardeşim, ne olursa olsun getir aracını, bedelsiz olarak il özel idaresine teslim et ve git. Bu bir haksızlık değil mi değerli arkadaşlar?

Burada, sayın Mardin milletvekillerimiz var, Siirt milletvekillerimiz var, Şırnak milletvekillerimiz var, Urfa milletvekillerimiz var. Karşıysa, yanlış konuşuyorsam, lütfen, çıksınlar yalanlasınlar. Lütfen, yardımcı olalım. Bu benim özel meselem değildir. Bu, ülkenin meselesidir. Bizim meselemizdir. Çözmemiz gereken, en baştaki görevlerimizden bir tanesidir bu. Lütfen…

Ben, bu önergeyi bu sebeple verdim, vicdanınıza arz ediyorum. Beni dinlediğiniz için tekrar sevgi ve saygılarımı arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Doğan.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Diğer önergeyi okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

Saygılarımızla.

                                                                                                     Muharrem Doğan (Mardin) ve arkadaşları

"İlgili trafik sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarını; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 31/12/2006 tarihine kadar ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması suretiyle il özel idarelerine teslim eden gerçek ve tüzelkişilerden, bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticarî veya meslekî faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanların, hurdaya çıkarılan taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan Motorlu Taşıtlar Vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezaları, bu araçların kasko değerleri belirlendikten sonra kasko değerleri üzerinden mahsup edilerek düşülür. Bilahara, geri kalan para, araç sahibine iade edildikten sonra terkin işlemleri yapılır."

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.

BAŞKAN - Gerekçeyi mi okutayım, konuşacak mısınız?

MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Koçyiğit, sizin imzanız yok önergede.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Biraz önceki önerge, Sayın Başkan, hangi önerge, anlaşılmadı ki.

BAŞKAN - Sayın Özcan, Sayın Kurtulmuşoğlu, Sayın Sarıbaş, Sayın Akdemir, Sayın Balandı...

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Biraz önce Muharrem Beyin konuştuğu önerge bu önergeydi; sıraları karıştı.

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, önergede Sayın Doğan'ın imzası vardı; ancak, imza sahipleri... Bir önceki önergedeki imzaları okuyorum: Sayın Kurtulmuşoğlu, Sayın Koçyiğit, Sayın Sarıbaş, Sayın Doğan, Sayın Yıldız.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, iki önergeyi de okuttunuz. Ondan sonra, hangi önergeyi konuşturduğunuzu anlamadık. Onun için, biraz önce Muharrem Beyin konuştuğu önerge, o önergeydi. O zaman, o ikinci önergeyi…

BAŞKAN - Sayın Sarıbaş, lütfen... Önergeleri ben sırasıyla okuttum, aykırılıklarına göre işleme aldım ve işleme alacağımı da baştan söyledim.

Şimdi, Sayın Özcan, Sayın Kurtulmuşoğlu, Sayın Sarıbaş, Sayın Akdemir, Sayın Balandı...

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Tamam, gerekçeyi okutun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Hurdaya çıkmış araçlar çalışmadıkları halde, nakliyecilerimiz muhasebeci ücreti de vermek zorunda bırakılmışlardır. Ayrıca, bu araçlar ekonomik ömrünü doldurmadan işsizlikten, yağmurdan ve güneşin altında çürüyerek hurda haline gelmişlerdir; yani, bu araçların sahipleri, zaten çalışamadıkları için borçlarını ödeyememişlerdir. En az 100 000 civarındaki araç sahibinin vergi borçlarına karşılık araçların il özel idarelerine terkini işlemleri için vermelerinin mağduriyetlerini gidermeyeceği açıktır.

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Teklifin 4 üncü maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır; önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı kanun teklifinin 4 üncü maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını saygıyla arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN - İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Recep Garip, Adana?.. Burada.

Mehmet Tekelioğlu, İzmir?.. Burada.

Fikret Badazlı, Antalya?.. Burada.

Nusret Bayraktar, İstanbul?.. Burada.

Muharrem Karslı, İstanbul?.. Burada.

Kenan Altun, Ardahan?.. Burada.

Cavit Torun, Diyarbakır?.. Burada.

Vahit Kiler, Bitlis?.. Burada.

Fatma Şahin, Gaziantep?.. Burada.

Gülseren Topuz, İstanbul?.. Burada.

Mehmet Alp, Burdur?.. Burada.

Nevzat Yalçıntaş, İstanbul?.. Burada.

Recep Koral, İstanbul?.. Burada.

Osman Kılıç, Sivas?.. Burada.

Ahmet Kambur, Tekirdağ?.. Burada.

İbrahim Köşdere, Çanakkale?.. Burada.

Şerif Birinç, Bursa?.. Burada.

Güldal Akşit, İstanbul?.. Burada.

Ziyaeddin Akbulut, Tekirdağ?.. Burada.

BAŞKAN - Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

      (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 348

Kabul                            : 340

Ret                  :     3

Çekimser                        :     5 (x)

Böylece, 4 üncü madde kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime saat 20.30'a kadar ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.26

 


DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 20.30

BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT

KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

1143 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal  Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 5 inci maddesini okutuyorum:

MADDE 5- 1/1/2004 tarihinden önce yapılan kadastro yenileme işlemleri dolayısıyla 492 sayılı Harçlar Kanununa göre harç tahakkuk ettirilmez. Tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilememiş olan harçlar ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve fer'i alacaklar terkin  edilir. Tahsil edilmiş tutarlar, mükelleflerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yazılı başvuruları üzerine red ve iade edilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Erdal Karademir, İzmir Milletvekili.

Buyurun Sayın Karademir.

CHP GRUBU ADINA ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlarım.

Teklifin genel gerekçelerinde de açıklandığı gibi, 492 sayılı Harçlar Kanununun "Resen Yapılan İşlemler" başlıklı 126 ncı maddesi, herhangi bir istek olmaksızın re'sen yapılacak işlemlere ait harçların, bu kanunda aksine hüküm yoksa, lehine işlem yapılan kişilerden alınacağını belirttiğinden, yapılan kadastro yenileme işlemleri harca tabi tutulmuştur. Danıştay 9. Dairesince verilen 16.6.2004 tarihli ve 2003/3696 esas sayılı kararla, söz konusu harçların 492 sayılı Harçlar Kanununda ayrıca düzenlenmediğini, 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanunun verdiği yetkiye dayanarak düzenlenen Tapulama ve Kadastro Paftalarını Yenileme Yönetmeliğinin 28 inci maddesine göre, kadastro yenileme işlemlerinden harç alınmayacağı belirlenerek, anılan yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına Danıştay karar vermiştir.

Kanun teklifinin genel gerekçelerinden de görüldüğü gibi, Danıştay 9. Dairesinin bu kararına karşı tapu idaresi ve vergi dairelerince yapılan itirazlar, Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulunun 1.10.2004 tarihli 200/30 sayılı kararıyla kabul edilmemiş ve Danıştay 9. Dairesinin söz konusu kararı onaylanmıştır. Bu doğrultuda kadastro yenileme işlemlerinin 2004 yılından itibaren harç kapsamından çıkarılması ve 2004 yılından önceki işlemler için tahakkuk ettirilmiş harç alacaklarının terkin edilmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun, teknik nedenlerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen ve en az bir mevki veya ada biçimindeki zemindeki sınırları gerçeğe uygun şekilde göstermediği tespit edilen tapulama ve kadastro paftalarını içermektedir. Yani, yenileme yasası, bir kamu hizmetinin olması gerektirdiği şekilde yerine getirilmemesi ya da eksik veya yanlış getirmiş olması sonucunda tekrarlanan bir çalışmadır. Oysa, devlet, yanlış ya da eksik olarak gerçekleştirdiği bir önceki tapu ve kadastro hizmetlerinin karşılığını harç olarak vatandaşlardan almıştır.

Değerli arkadaşlarım, Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkındaki Kanunla yapılan şudur: Doğru olarak yapılması gerekirken değişik nedenlerle doğru yapılmayan, teknik nedenlerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen, dolayısıyla düzenlenmesi gereken zorunlu bir hizmettir. Bunun içindir ki, bu hizmet karşılığında harç alınması yanlıştır. Bu yasa teklifi, yapılan bu yanlışlığı düzeltmektedir.

Değerli arkadaşlarım, peki, bu yanlışlık yasal bir boşluktan mı kaynaklanmıştır; hiç şüphe yok, hayır. Aksine, bilinçli bir yaklaşım, yani, hükümetin ve bürokrasinin halkı sömürü aracı olarak görme yaklaşımının bir ürünüdür; çünkü, 492 sayılı Harçlar Kanununun 58 inci maddesinde kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanların tapu ve kadastro harçlarını ödemekle mükellef oldukları hükme bağlanmış olmasına karşın, aynı yasanın "Harçtan Müstesna Tutulan İşlemler" başlıklı 59 uncu maddesinin (c) bendinde, ilgililerin kusurları olmaksızın tapu ve kadastro idareleri tarafından yapılacak hataların tashihleri harçlardan muaf tutulmaktadır. Dolayısıyla, Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkındaki Kanun, gerçekleştirilen hizmetin yetersiz kalması, uygulama niteliğini kaybetmesi veya hizmette eksikliklerin görülmesinin bir sonucu olarak ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen, eksik hizmet görülen, kullanılabilirliği olmayan, çalışma yürüten kamu kurumları, buna rağmen, yaptıkları eksik ve yanlış çalışmalarının vergisini ve harcını yasaya rağmen almakta, hatta, vatandaşın yargıda aradığı ve kazandığı kazanımına dahi itiraz edebilmektedir. Danıştay 9. Dairesince verilen karara itiraz bunun bir göstergesidir.

Değerli arkadaşlarım, Danıştay 9. Dairesinin kararı doğrultusunda teklifte getirilmek istenilen "kadastro işlemlerinin yenilenmesinden harç alınmaz" hükmü, yerinde bir düzenlemedir; ancak, bu yeterli değildir. Bilindiği gibi, 3402 sayılı Kadastro Yasasının kadastro harcı ve tahakkukuna ilişkin 36 ncı maddesi, bir tesis kadastrosunun yapımında "Kadastrosu yapılan taşınmaz mallara, Emlak Vergisi son beyan dönemi esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli 4 sayılı tarifede gösterilen oranlarda, kadastro harcı tahakkuk ettirilir" hükmünü içermektedir.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği üzere, kadastronun amacı Türk Medenî Kanununun öngördüğü tapu sicilini kurmaktır. Kadastro, yasasındaki amacının yanı sıra, yalnızca kişilerin değil, kamunun taşınmazlarını da güvence ve denetim altına alan, kamu ve toplum yararına bir mülkiyet anlayışını esas alan, ülkenin doğal kaynaklarının korunmasını ve uygun kullanımını amaçlayan, ülke, bölge ve kent ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanma ve işlemeye hazır bulunduran, merkezî yönetimin ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri kapsayan, teknolojik gelişmeleri, jeodezi uygulamalarını uyarlayan, mekânsal bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan toplumsal ve hukukî bir süreçtir. Dolayısıyla, yapılan bu çalışmalar bir kamu hizmetidir. Bu anlamda kadastro hizmeti, devletin olmazsa olmaz görevlerinden biridir.

Değerli arkadaşlarım, bu anlamda kadastro yenileme işlemlerinden alınmayacak harçlar gibi, yapılan işlemlerin bir kamu hizmeti olduğu göz önünde tutularak, kadastronun gerçekleştirildiği bir tesis kadastrosundan da, harçların, muaf tutulması doğru bir gelişme olacaktır. Zaten, pratikte bu harçlar da yeterli derecede tahsil edilememekte ve zamanaşımına uğramaktadır.

Değerli arkadaşlarım, tapu ve kadastro harçlarına ilişkin bir başka düzenlemeden sizleri bilgilendirmek istiyorum. Bilindiği gibi, 31.12.2004 tarihli ve 25687 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 5281 sayılı Vergi Kanununun YTL Uyumu ve Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 26 ncı maddesiyle ifade edilen, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 84 üncü maddesinde yer alan çeşitli harçlara ait tarifelerin 2/b maddesinde "ifraz ve tevhid harçları" olarak yayımlanmıştır. Bu tarifede ifraz ve tevhid harçları "belediye ve mücavir alan sınırları içi parselasyon amaçlı, belediye ve mücavir alan sınırları dışı tarımsal amaçlı uygulamalar" olarak tanımlanmamış ve her iki uygulama tek kalemde birleştirilmiştir. Buna göre, belediye mücavir alan sınırları içerisindeki imar uygulamasına yönelik ifraz ve tevhid harçları ile belediye mücavir alan sınırları dışındaki tarımsal amaçlı ifraz ve tevhid harçları aynı tutulmuştur. Oysa, kırsal kesimde bulunan taşınmazların alanlarının miktar olarak büyüklüğü ve taşınmaz değerin kentsel alanlara göre düşük olması, tarımsal amaçlı ifraz ve tevhidlerde en az tarife uygulansa bile, taşınmazın değerine yakın harçlar oluşturmaktadır. Bu durum, vatandaşı yasal işlemleri yerine getirmekten uzaklaştırmakta, tarımsal arazilerin gayri resmî bölünmesine neden olmaktadır. Ortaya çıkan bu fiilî durum, çağdaş beklentileri ve günümüzdeki bilgi teknolojilerinde ortaya çıkan gelişmeleri ve toprağa ilişkin verilerin güvenilirliğini tartışır hale getirmektedir. Yine bu durum, Türk Medenî Kanununun öngördüğü tapu sicilinin kurulması ve çağdaş kadastronun oluşmasıyla çelişmektedir. Bununla birlikte, halen Avrupa Birliğine uyum çalışmaları kapsamında yürütülmekte olan çiftçi kayıt sistemi, tarım bilgi sisteminin kurulması yönündeki yürütülmekte olan çalışmaları da olumsuz yönde etkilemektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu olumsuzluğu gidermek için, 23.5.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına bir kanun teklifi verdim. Ne yazık ki, bugüne kadar bu teklif komisyonlarda gündeme alınmadı.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Karademir, buyurun.

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Bu yaklaşım, AKP İktidarının, muhalefet milletvekillerinin hazırladıkları yasa tekliflerine yönelik bakışının olumsuzluğunu ortaya koymaktadır.

Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarı, ülkenin ilk telsiz kadastrosunun 2006 yılı sonu itibariyle bitirileceğini hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için kadastro çalışmalarının özel sektör eliyle yapılmasının yasal zemini hazırlanmış ve çalışmalar bu doğrultuda devam etmektedir. Kadastro bilgilerinin güvenilir olması ve güncel tutulması, taşınmaz mülkiyetine sağlıklı devlet güvencesi vermekle eşdeğerdir. Bu özellikleri korumayan taşınmaz bilgilerine kadastro demek doğru değildir, kadastro tanımının özüne aykırıdır; çünkü, kadastro bilgilerinin güvenilirliği sağlanamamış ya da zaman içinde kaybolmuşsa, taşınmaz mülkiyetinde devlet güvencesi teknik yönden zaafa düşmüş demektir. Bu nedenle, kadastroda temel ilke, bilgilerin sağlıklı üretilmeleri ve yaşatılmaları, diğer bir deyişle, kadastro planlarının ilk alımlarındaki durumları ile tekrar araziye uygulama kabiliyetinin korunmasıdır.

Ancak, kadastronun bu hassas durumuna karşılık, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ihale usulüyle yaptığı kadastro çalışmalarında gerekli özenin gösterilmediği, idarenin ihale şartnamesinin ihlal edilmesine göz yumduğu, yaşanan bu ihlallerin yapılan çalışmaları ve mülkiyet sorununu daha karmaşık hale getirdiği, dolayısıyla, çalışmaları sona eren ve devam eden işlerin hukukî sonuçlarının sosyal olaylara neden olabileceği, tarafımıza gelen bilgi ve şikâyetlerden anlaşılmaktadır. Kadastro çalışmalarında, idarenin, kadastroyu ne pahasına olursa olsun bitirelim anlayışıyla ihale şartnamesine uyulmadan işlerin yürütülmesinin kural haline getirilmesi...

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Sayın Başkan, kişisel söz hakkım da vardı...

BAŞKAN - Ancak, hem AK Parti hem de Anavatan Partisi Grubu adına grup konuşmaları var.

Teşekkür için açıyorum.

Buyurun.

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Peki, teşekkür ediyorum.

Biraz sonra görüşmek üzere... (CHP sıralarından alkışlar) 

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Madde üzerinde AK Parti Grubu adına söz isteyen Mehmet Emin Tutan, Bursa Milletvekili.

Buyurun Sayın Tutan. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 5 inci maddesi üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, kadastro çalışmaları esnasında, devlet tarafından, bir defaya mahsus olmak üzere kadastro harcı alınmaktadır. Amaç, yapılmış olan bu kamu hizmetine, bir defaya mahsus, vatandaşın katkısını sağlamaktır. Ancak bu kamu hizmetinin teknik nedenlerle yetersiz kalması, uygulanabilirliğini yitirmesi, eksikliğinin görülmesi veya zemindeki sınırların gerçeğe uygun olmadığının tespit edilmesi gibi hallerde kadastro yenileme işlemleri yapılmaktadır ve yapılan bu işlemler 1983 yılından beri sürdürülmektedir.

Bir taşınmazda, ancak bir defaya mahsus kadastro faaliyeti gösterilebilir. Kadastro yenileme çalışmaları ise, hatalı yapılan kamu hizmetinin düzeltilmesi amacına yöneliktir.

Değerli arkadaşlar, Bursa İlindeki kadastro paftalarının yenilenmesi işlemleri, Türkiye'de, ilk pilot uygulama olarak 1998'de başladı. Bursa İl merkezinde toplam 174 mahalle ve köyde bu çalışmalar tamamlandı, büyük bir kısmı ve komşu ilçelerin kadastro paftaları yenilendi. Bursa'nın da aralarında bulunduğu toplam 19 ilimizde 2003 yılına kadar tapu ve kadastro yenileme çalışmaları yapılmış, sonrasında da harçlar tahakkuk ettirilmiştir. Bursa Defterdarlığı, bu çalışmalara dayanarak, binlerce kişi için, tapu ve kadastro harcı mükellefiyeti doğduğu gerekçesiyle, haklarında muhtarlıklara bildirim yapmıştır.

Az önce konuşan muhalefet sözcüsü arkadaşım olayın hukukî boyutunu anlattı. Yasada, çok açık bir şekilde, değerli arkadaşlar, kadastronun bir defaya mahsus alınacağı yazılıyor; ancak, Maliye Bakanlığı, 1985 yılında çıkardığı bir yönetmeliğe dayanarak -buna özellikle dikkatinizi çekiyorum- kadastro yenileme faaliyetlerinden de harç almaya başlamış ve vatandaşlar da -özellikle Bursa özelinde konuşuyorum- bir sene, iki sene sonra bunlardan haberdar oluyorlar ve olay bizlere intikal etti. Bursa kamuoyu bu konuyla çok fazlasıyla meşgul oldu.

Ödeme zamanı gelmiş, vergi aslının neredeyse 3 katı cezayla, gecikme zammıyla muhatap oldu vatandaşlarımız ve bunun üzerine Hükümetimiz, bildiğiniz gibi, değerli arkadaşlarım, 1.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5035 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle çok açık bir şekilde şunu yazdı: "1.1.2004 tarihinden itibaren kadastro yenilenmesinden harç alınmaz. "Daha sonra, arkadaşımın da söylediği gibi, Danıştay 9. Dairesi, yanılmıyorsam, 2004 yılının 6 ncı ayında bu hükmü iptal etti.

Tabiî, sorun şuydu: 1.1.2004'ten itibaren yenileme harcı alınmayacak; ama, daha önce alınanlar ne olacak? İşte, görüştüğümüz bu 5 inci madde bunu ortadan kaldırıyor.

Ben, kısaca teklifi size aktarmaya çalışayım. Daha önce alınması şart olan harçları, yönetmeliğe göre alınan harçları, Hükümetimiz ve bu Parlamento, 1.1.2004 tarihi itibariyle kaldırdı. İşte, eskiler ne olacak; problem oydu. Bu teklifle de ona çözüm getiriyoruz. Bu kamu alacaklılarını da, geriye dönük af niteliğinde olduğundan, bu şekilde, bu torba yasanın içerisine soktuk.

Yasa, tahakkuk ettirilmiş, ancak tahsil edilmemiş olan harçlar ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve feri alacakların tahsilinden vazgeçiyor. Tahsil edilmiş olan tutarlar, mükelleflerin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yazılı başvurusu üzerine, gecikme zamlarıyla birlikte ret ve iade ediliyor. Yine, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirleniyor.

Değerli arkadaşlar, Bursa'da, şu an itibariyle defterdarlıktan aldığım, Gelir Başkanlığından aldığım rakama göre, 88 ve 29 parsel, yaklaşık 200 000 şahıs bu uygulama dolayısıyla mağdur olmuş. Halen, vergi aslı olarak 12 trilyon 177 milyar, gecikme zamlarıyla birlikte bu rakam yaklaşık 48 trilyondur. Gerçekleşecek olan bu çözümle, bütün bu 12 trilyon harç ve 36 trilyon gecikme zammı tamamıyla silinecek; ayrıca, önceden alınmış olan harç, asıl borç ve cezalarıyla, gayrimenkul sahiplerine aynen geriye ödenecektir. Bu yasayla bir mağduriyetin giderilmesi söz konusudur.

Bu duygu ve düşüncelerle, çıkacak olan yasanın hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Tutan.

Madde üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz isteyen Selami Yiğit, Kars Milletvekili.

Buyurun Sayın Yiğit.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz kanun teklifinin 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, maddeyle ilgili değerlendirmelerden önce, ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşıyan tapu ve kadastro konusunda bazı saptamaları bilgilerinize sunmak istiyorum.

Değerli milletvekilleri, kadastro, bir ülkenin toprak bütünlüğünün ve çağdaş kimliğinin simgesidir. Ülke topraklarımızın bir envanterini çıkarmamışsanız, neyin nerede, kime ait olduğunu bilmiyorsanız, geleceğe dönük olarak hiçbir ekonomik ve sosyal planlamayı yapamazsanız, çağdaş kentler oluşturamazsanız, doğal kaynaklarınıza, tabiat ve kültürel değerlerinize sahip çıkamazsanız, ormanlarınızı ve sahillerinizi koruyup gelecek kuşaklara aktaramazsınız.

Tapu ve kadastro anlayışı önümüzdeki yıllarda yalnızca vatandaşların değil, kamunun taşınmazlarını da denetim ve güvence altına alan, doğal kaynakların korunması ve uygun kullanımını hedefleyen, planlı kalkınmaya yönelik verileri kullanmaya hazır bulunduran, merkezî ve yönetimlerin ihtiyaç duydukları bilgileri kapsayan çok amaçlı bir perspektife ulaşacaktır.

Türkiye Mimar ve Mühendis Odaları Birliği Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının bu yıl mayıs ayında düzenlediği Kadastro Kongresi sonuç bildirgesine göre, ülkemizde, bugüne kadar, kentsel alanlarda yüzde 97, kırsal alanlarda ise yüzde 71 oranında ilk tesis kadastrosu gerçekleşmiştir. Tapuda kayıtlı 55 000 000 parsel mevcuttur. Bunların yüzde 23'ünün ise kadastrosu yapılmamıştır. Kadastrosu yapılan köy ve mahallelere ait yaklaşık 485 000 pafta üretilmiştir. Kırsal alan, kent ve bölge planlamalarının yapılması, imar uygulamalarının çağdaş biçimde gerçekleştirilmesi, kentsel dönüşüm ve arazi toplulaştırmalarının uygulanması, ancak tapu ve kadastro sisteminin doğru bir biçimde güncelleştirilmesi ve bilgisayar ortamına aktarılmasına bağlıdır.

Değerli milletvekilleri, Türkiye'de tapu kayıtlarının otomasyona geçmemesi nedeniyle karapara hareketlerini izlemekte zorlanmaktadır. Karaparanın en önemli adreslerinden biri de gayrimenkul piyasasıdır. Kadastro işlemlerinin otomasyona geçmesi için tahminî 150 000 000 dolara ihtiyaç vardır. Oysa, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğümüzün bütçesi bu duyulan ödenekleri karşılamaya müsait değildir.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde mevcut tapu ve kadastronun yeni teknolojilere göre uygun biçimde güvenilir hale getirilmesi için yaklaşık üçte 2'sinin yenilenmesi gerekmektedir. Bu yenileme işlemleri için ise 1 milyar dolarlık ek kaynağa ihtiyaç vardır. Ne yazık ki, geçmiş yıllarda tapu ve kadastro çalışmalarının gerektirdiği gibi yürütülememesi nedeniyle, toprak, bazı suç çetelerinin önemli bir rant kapısı haline dönüşmüş, kamunun taşınmazları önemli ölçüde talan edilmiştir. Tapu ve kadastro çalışmalarında ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle hâlâ bu talan sürmektedir. 2/B diye bilinen orman arazilerinin satışından tutun, son olarak, sahil şeridimizdeki ilçelerde imar planları yetkisinin belediyelerden alınmasına yönelik girişimlerin altında da sağlıklı bir tapu kadastro çalışmasının yapılmaması yatmaktadır.

Kültür ve tabiat varlıkları açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisiyiz; ama, bu varlıkların tespiti ve tescili, SİT alanlarının uluslararası standartlarda envanterinin çıkarılması konusunda çok büyük eksikliklerimiz vardır. Yarın, çok geç kaldık demek istemiyorsak eğer, zengin kültür ve tabiat varlıklarımızı gelecek kuşaklara da aktarmak istiyorsak, talanın durması için acil olarak kentsel tapu ve kadastro bilgilerinin güncelleştirilmesi gerekmektedir. Bir yandan kuruluş kadastrosunu tamamlamaya uğraşırken, bir yandan mevcut kadastronun üçte 2'sini yenileme çalışmaları için gerekli kaynak bulunmalı ve çalışmalara derhal başlanmalıdır.

Sayın Bakana buradan şu soruyu sormak istiyorum: Ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşıyan bu kadastro güncelleme ve yenileme çalışmaları için ne kadar bir kaynak ayrılmıştır? Yenileme ve güncelleme çalışmalarında ne kadar yol alınmıştır?

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; üzerinde durmak istediğim bir başka konu, arazilere ilişkin açılan davalardır. Önümüze gelen yasa teklifinin 5 inci maddesi de, aslında, açılan bu arazi davalarının bir bölümüyle ilgilidir. Millî Emlak Genel Müdürlüğünde 800 000 dava açılmıştır.  Bu davaların çoğu mülkiyet ve kadastro davalarıdır. Bu davaların uzun sürmesi, adalete olan güveni sarstığı gibi, çok büyük ölçekli maddî kayıplara da neden olmaktadır. Halen Osmanlı toprak kayıtlarına ilişkin açılmış binlerce dönüm arazi davaları devam etmektedir. Davalardan bir bölümü de kadastro yenileme işlemlerine ilişkindir. Harçlar Kanununun 126 ncı maddesi "Resen Yapılan İşlemler" başlığını taşımakta ve kadastro yenileme işlemleri sonrasında bu işlemlere ilişkin harçların lehine işlem yapılan kişilerden alınmasını öngörmektedir. Kadastro yenileme işlemlerinin ülkemizin geleceği açısından hayatî önem taşıdığı ortadayken, bu işlemlerin önünü kesen bir yasal düzenleme yapılması garip bir çelişkidir. Nitekim, bu çelişki daha sonra fark edilmiş, 5035 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle, kadastro işlemlerinin yenilenmesinden 1 Ocak 2004 tarihinden itibaren harç alınmayacağı düzenlemesi getirilmiştir; ancak, bu kez de 1 Ocak 2004 tarihinden önceki kadastro yenileme işlemlerinden harç alınması dava konusu olmuştur. Danıştay 9. Dairesi, 16 Haziran 2004 tarihli kararıyla, bu çelişkiye son vermiş, kadastro yenileme işlemlerinden harç alınmayacağını hükme bağlamıştır. Danıştay Dava Daireleri Genel Kurulunda da onaylanan bu karar doğrultusunda, artık, kadastro yenileme işlemlerinden harç alınmamakta, 2004 yılından önce başlatılmış bulanan harç tahsilat işlemleri durdurulmuş bulunmaktadır.

Şimdi görüştüğümüz teklifin bu maddesi de, ihtilafların ortadan kaldırılmasına yönelik Danıştay kararının yasalaştırılmasına ilişkindir. 2004 tarihinden önce yapılmış kadastro yenileme işlemlerinden dolayı tahakkuk eden ancak tahsil edilemeyen harçlar ile bunlara ilişkin cezaların tahsilinden vazgeçilmesine ilişkin yeni ihtilafların ortaya çıkmasını önleyecek bu düzenlemeyi desteklerken, kadastro yenilenmesi çalışmaları için gerekli ödeneğin sağlanarak bu çalışmaların hızlandırılmasını temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yiğit.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı. (AK Parti sıralarından alkışlar)

SEDAT KIZILCIKLI (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;    1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; öncelikle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Evet, Bursa'nın da içinde bulunduğu 19 ilde, 1998 ve 2003 yılları arasında, Bursa'da da Osmangazi, Yıldırım, Nilüfer İlçelerinde 174 mahallede ve köyde 88 029 adet parselde kadastro yenileme çalışmaları yapıldı ve yine, 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliği, 21 Mart 1985 tarih, 22334 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 28 nci maddesinde, yenileme yapılan taşınmaz mallar için kadastro harcı tahakkuk ettirileceği belirtildiğinden, bu yapılan çalışmalara ilişkin harç tahakkuk ettirildi. Bunlar, postayla, zarfla gönderilmedi, mahalle muhtarlıklarında askıya çıkarılmak suretiyle tebliğ edildi. Bu da yasaldı. Ancak, bu muhtarlıklarda çıkarılan askılarda gayrimenkule ilişkin bilgiler vardı, bulunduğu mahal vardı, harç matrahı vardı ve harcın tutarı vardı. Dolayısıyla, buralardaki vatandaşlar adına bir tebliğ gelmediği için, birçok kimse harcını ödemedi, ödeyemedi, çok az insanlar ödemek durumunda kaldı, geri kalanlar hep gecikme zamlarıyla karşı karşıya kaldılar. Sadece Bursa'da, bu, yaklaşık 150 000 kişiyi ilgilendiren büyük bir problem haline dönüştü. Daha sonra, yine, bu konuda Meclisin yaptığı çalışmalar neticesinde, 492 sayılı Kanuna ekli 5035 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle, "1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere kadastro işlemlerinin yenilenmesinden harç alınmaz" hükmü getirildi; yani, yönetmeliğin ortadan kaldırılması için bir kanun değişikliği yapıldı ve yenilemelerden dolayı da harç tahakkuk ettirilmez noktaya gelindi; ancak, içinde Bursa'nın da bulunduğu birçok ilde 2004'ten önce yapılan çalışmalardan dolayı, maalesef, oradaki sıkıntı devam etti. Bu arada, 16 Haziran 2004 tarihinde Danıştay, bunlarla ilgili yürütmeyi durdurma kararı verdi; ama, problem yine de çözülmedi, ortada, muallakta kaldı.

Şimdi, bugün görüştüğümüz 1143 sayılı Yasanın 5 inci maddesiyle, 2004'ten önce yapılan yenileme işlemlerinden de harç alınmaması için bir hüküm getiriyoruz ve bu problemi kökünden halletmiş oluyoruz. Yine, bu arada, ödeyenlerden de, harcını ödeyenlerden de bunların, bu alınan miktarların, paraların iade edilmesi şekliyle gerçekten bu problemi ortadan tamamen kaldırmış oluyoruz.

Bakın, sadece Bursa'da, bu iş, anapara olarak 12 trilyondu; ancak, gecikme zamlarıyla beraber vatandaşa yüklenen meblağ yaklaşık 48 trilyondu. Tabiî ki, bunlar haksız bir para olduğu için, kanuna, yasaya dayanmayan bir işlem olduğu için bunun ortadan kaldırılması gerekiyordu. İşte, sadece Bursa'da yaklaşık 150 000 kişiyi ilgilendiren ve 48 trilyon tutarındaki bu meblağ bu maddeyle ortadan kaldırılıyor ve büyük bir problem çözülüyor.

Ben, bu problemi çözmek için büyük adım atan Türkiye Büyük Millet Meclisine, Maliye Bakanlığına çok teşekkür ediyorum. Bu yasada emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum. Başta Bursalılar olmak üzere, problemli olan tüm vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu olması temennisiyle, sevgi ve saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kızılcıklı.

Madde üzerinde şahsı adına söz isteyen Adana Milletvekili Recep Garip?.. Yok.

İzmir Milletvekili Erdal Karademir...

Sayın Karademir, buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, biraz önceki konuşmamda da belirtmiştim, bu kanun teklifini olumlu buluyoruz, bir yanlışı düzeltiyor; ama, hazır söz kadastrodan açılınca, özellikle AKP İktidarınca Türkiye'deki ilk telsiz kadastrosunun 2006 sonu itibariyle bitirileceğinin öngörülmesi olumlu bir adım; ama, -bunu yaparken, özel sektör imkânlarıyla bu çalışmalar yapılmaktadır- yapılan bu çalışmalarda bize gelen intikaller şudur ki, birçok denetimsizlik ve şikâyetler söz konusudur.

Değerli arkadaşlarım, Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün ihale usulüyle yaptığı kadastro çalışmalarında gerekli özenin gösterilmediği, idarenin ihale şartnamelerinin ihlal edilmesine göz yumduğu, yaşanan bu ihlallerin, yapılan çalışmaları ve mülkiyet sorununu daha karmaşık hale getirdiği; dolayısıyla, çalışmaları sona eren ve devam eden işlerin hukukî sonuçlarının sosyal olaylara neden olabileceği, tarafımıza gelen bilgi ve şikâyetlerden anlaşılmaktadır.

Kadastro çalışmalarında, idarenin "kadastroyu ne pahasına olursa olsun bitirelim" anlayışıyla, ihale şartnamesine uyulmadan işlerin yürütülmesinin kural haline getirilmesi, başta serbest harita ve kadastro mühendislerini hak etmedikleri ithamla karşı karşıya bırakmakta ve yüklenici olarak kadastro çalışmalarını üstlenen harita ve kadastro sektörünün de geleceğini riske atmaktadır.

Değerli arkadaşlar, bu çalışmalarda, devletin güvencesi anlamına gelen, Osmanlıdan beri yürürlükte olan ve yaşamını sürdüren tapu kayıtlarının tescil krokisi olan ve mahkeme kararıyla alınmış olan tapu kayıtlarının çeşitli bahanelerle uygulanmadığı iddia edilmektedir. Bu iddiaların, ihale edilen işlerin bir an önce bitirilmek istenmesinden kaynaklandığı söylenmektedir.

Yine, kadastro tespitlerinde verasete iştirak ve intikallerin sorgulanmadığı ve yapılan tespitlerde tapu kayıtlarının uygulanmadığı, dolayısıyla, kadın mirasçılardan erkekler lehine hak kaçırılmalarının yaşandığı şikâyetleri tarafımıza ulaşmaktadır.

Değerli arkadaşlar, kadını yok sayan, kadının haklarını görmezlikten gelen bu tür uygulamaların AKP İktidarı döneminde artması, AKP İktidarının kadına bakış politikasından mı kaynaklanmaktadır? Bu soruların yanıtları kamuoyuna açıklanmalıdır.

Yine, bu çalışmalarda, Alevî ve Bektaşi inancına sahip vatandaşlarımızın yaşadığı köylerde yapılan kadastro çalışmalarında, ihale şartnamesine uygun davranılmadığı; ayrıca, kimi çalışanlar tarafından "bırakın, yanlış da olsa boş verin; mahkemede çözsünler" denildiği şikâyetleri gelmektedir. Bu tür olumsuz uygulamaların peşinde olacağımızı bu kürsüden kamuoyuna ilan ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, askerliğini yapan, vergisini ödeyen, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetine sadık kalmış, yurttaşlık sorumluluğunu aksatmadan bugüne kadar sürdüren bu vatandaşlarımıza karşı AKP İktidarının bakış açısı anlaşılamamaktadır.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Böyle bir şey olabilir mi ya?!

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - AKP İktidarı, bu ülkenin kadınından erkeğine, küçüğünden yaşlısına, doğulusundan batılısına herkesin, her kesimin hükümeti olduğunu asla unutmamalıdır ve AKP İktidarını, Anayasanın eşitlik ilkesine uymaya, toplumun bütün kesimlerine ve aynı sorumlulukta yaklaşmaya davet ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Karademir.

Madde üzerinde 1 adet önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci maddesinin aşağıda yazılı şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederim.

Saygılarımla.

                                                                           Ertuğrul Yalçınbayır

                                                                               Bursa

"Madde 5 - Kadastro yenileme işlemleri nedeniyle tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilememiş olan harçlar ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve feri alacaklar terkin edilir. Tahsil edilmiş tutarlar, mükelleflerin başvuruları üzerine yasal faizi ile birlikte ret ve iade edilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir."

BAŞKAN - Sayın Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

MALİYE BAKANI KEMAL UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

Sayın Yalçınbayır, konuşacak mısınız?

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Evet efendim.

BAŞKAN - Buyurun. (Alkışlar)

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti, bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmanın gereği, idarenin her türlü eylem ve işleminin her safhada hukuka uygun olması gerekir. Parlamenter sistemi benimseyen cumhuriyetimizde, yasamanın, yürütmenin ve yargının görevleri bellidir. Vergi almak, vergi koymak, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bir yetkidir. Bu yetkiyi, hiçbir makam kullanamaz; ancak, 1995 yılında çıkarılan bir yönetmelikle, bu yetki kullanılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisi gasp edilmiştir; 1995'ten beri bu sürmüştür. Bu olay, özel olarak incelenmesi gereken bir olaydır. Olay tarafımıza intikal ettiğinde oluşturduğumuz lobi, bundan hiçbir çıkarı olmayan Bursa Barosu Hukuksuzluk ve Yolsuzluk Komisyonu, Bursa Muhtarlar Derneği ve Bursa'daki basınla işbirliği içinde, bir lobi faaliyeti içinde yürütülmüştür. Antrparantez, Türkiye'de, lobi faaliyetlerinin açıklığı ilkesi belirlenmeli, kişisel lobi faaliyetleri suretiyle hukuka aykırı işlemlerin yapılmasına fırsat verilmemelidir.

Değerli milletvekilleri, sözde kadastro yenileme harcı diye bir harç yoktur. Sözde!.. Böyle bir harç yok. Türkiye Büyük Millet Meclisi abesle uğraştırıldı. 5035 sayılı Kanunla, kadastro harcı alınamayacağı hükme bağlandı. Kanunu değiştirme yetkisi içinde bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi, sorarım, hangi kanunda var olan kadastro yenileme harcını değiştirdi? Buradaki grupların sözcülerine bakıyorum, hiçbirisi bunlara değinmiyor. İşin şekli fevkalade önemli. Bu, harç değildi; bu, bir haraçtı. Haraç almak devlete yakışmaz, haraç almak yürütmeye yakışmaz.

Değerli milletvekilleri, bu konudaki hak arama özgürlüğü sonuna kadar kullanıldı ve söke söke bu hak alınıyor, alınacak da. Gerçekten, iyi bir yönetim, iyi bir idare, hiç bu düzenlemelere gerek olmaksızın, ne yasamanın ne de yönetmelikle birtakım düzenlemelere gerek olmaksızın, mahkeme kararının bağlayıcılığı sonucu bu harç madem alınamayacak, aldığım harçları ret ve iade ediyorum diye karar alırdı. Bunları biz niye yapamıyoruz? Niye yönetimlerimizin kalitesi hâlâ bu şekilde? Biz, bu şekildeki anlayışla Avrupa Birliğine girebileceğimizi mi düşünüyoruz?!

Değerli milletvekilleri, bunun adı af değildir. Anayasanın 87 nci maddesi, özel ve genel af ilanı hususunda,Türkiye Büyük Millet Meclisine nitelikli oy çoğunluğuyla bunu kabul etme yetkisini vermiştir. Bu bir lütuf değildir, bu bir ihsan değildir, bu bir haktır. Özür dilenmesi gereken bir durum var. Bu özrü, başta Maliye Bakanlığı olmak üzere tüm yönetim dilemelidir; ama, halkımız sessiz; 500 000'e yakın kişi; kendisinden haraç alınıyor, meydanlar bomboş. Basında, sadece yerel basın var. Haklarımızı arama konusunda duyarlılık göstermezsek, bir gün, çok önemli haklarımız da gidebilir.

MEHMET NURİ AKBULUT (Erzurum) - Halkı tahrik ediyorsun.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - Ben, halkı tahrik etmiyorum. Tahrik de ettim, kanuna karşı gelmelerini de söyledim; çünkü, özünde, bu af, açık hukuka aykırıydı ve mahkeme kararıyla da belliydi, apaçık hukuka aykırı.

Kanunlarımızda kadastro yenileme harcı diye bir harç yok. Bu durumda ne yapmak lazım?! Bu durumda, alınan paraların, şüphesiz ki, teklifte olduğu gibi, ret ve iadesi, terkini gerekir; ama, bunlar için, biz niye bir senelik hak düşürücü süre kullanıyoruz?! Haraç alınan bir işte bir senelik hak düşürücü süre olur mu; geniş zaman içinde alın. Haraç alınan paranın, haraç alırken faiziyle alıyorsunuz da…

       (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Yalçınbayır, lütfen, toparlar mısınız.

Buyurun.

ERTUĞRUL YALÇINBAYIR (Devamla) - …öderken, paralellik ilkesi gereği niye bunu faiziyle birlikte ödemiyorsun?! Gerçek barış burada. Burada, biz, birçok af konusunu düzenledik. Devlete borçlu olanların borçlarını yeniden yapılandırdık, yeni fırsatlar, yeni imkânlar verdik; ama, bu işi üç senedir sürüncemede bıraktık. Getirilen niteliksiz işlemlerle hâlâ devam etti. Bunun, faiziyle birlikte ret ve iadesi gerekir, süresiz olması gerekir.

Ve ben, buradan, Antalyalılara, Bursalılara ve diğer bütün sözde kadastro yenileme harcı ödeyenlere, 1995'ten beri bunu ödeyenlere sesleniyorum. İdare zaman zaman sizin haklarınızı böyle sınırlandırabiliyor. Lütfen uyanık olun, haklarınızı arayın. Eğer "faizsiz ödenir" hükmü çıkarsa, lütfen onu yargıya da taşıyın. Artık devlet ile birey kanun önünde eşittir. Kanun önünde eşitlik gereği, nasıl faiziyle alıyorsan, o şekilde faiziyle ödeyeceksin.

Ben, teklifimin hukuka uygunluğunu iddia ediyorum. Hukuka uygunluk, her türlü eylem ve işlemin en önemli garantisidir, denetimidir.

Bu düşüncelerle, umarım teklifimiz kabul edilir.

Bu arada, ancak bu şekilde söz alabilme imkânı bulabildim. Değerli grup yöneticileri bunları böyle takdir etmiş olabilirler. Bunları çok söylediğimi biliyor olabilirler; ama, sözüm var daha söyleyecek.

Teşekkür ederim. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Yalçınbayır.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.

Teklifin 5 inci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır; önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN - İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Recep Koral, İstanbul?.. Burada.

Ali Sezal, Kahramanmaraş?.. Burada.

Şükrü Ünal, Osmaniye?.. Burada.

Halil Özyolcu, Ağrı?.. Burada.

Kerim Yıldız, Ağrı?.. Burada.

Sabri Varan, Gümüşhane?.. Burada.

Agâh Kafkas, Çorum?.. Burada.

Asım Kulak, Bartın?.. Burada.

Fahrettin Poyraz, Bilecik ?.. Burada.

Mehmet Yüksektepe, Denizli?.. Burada.

Ali İbiş, İstanbul?.. Burada.

Yüksel Çavuşoğlu, Karaman?.. Burada.

Recep Garip, Adana?.. Burada.

Atilla Başoğlu, Adana?.. Burada.

Mustafa Duru, Kayseri?.. Burada.

İrfan Gündüz, İstanbul?.. Burada.

Eyyüp Sanay, Ankara?.. Burada.

Hakan Taşcı, Manisa?.. Burada.

Ahmet Koca, Afyonkarahisar?.. Burada.

BAŞKAN - Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince, açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

SÜLEYMAN SARIBAŞ (Malatya) - Sayın Başkan, oylarını pusulayla verenlerin isimlerini okumanızı istiyorum.

BAŞKAN - Pusula veren sayın milletvekilleri, lütfen, Genel Kuruldan ayrılmasınlar; isimleri okunacaktır.

Oylama işlemini başlatıyorum.

      (Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 5 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 343

Kabul                            : 341

Ret                                     :    2 (x)

Böylece, teklifin 5 inci maddesi kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 21.27

 


BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 21.32

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

1143 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal  Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 6 ncı maddesini okutuyorum:

MADDE 6- Mazbut vakıflara ait taşınmazların kiralanması dolayısıyla 1/1/2004 tarihinden önceki dönemlere ilişkin olarak yapılan kira ödemeleri üzerinden, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren gelir (stopaj) vergisi tarhiyatı yapılmaz. Bu dönemlere ilişkin olarak beyan üzerine veya ikmalen ya da re'sen tarh ve tahakkuk ettirilen ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş olan vergiler ile bu vergilere uygulanan vergi cezaları, gecikme faizleri, gecikme zamları terkin edilir. Bu konuda açılmış olan davalar sürdürülmez; tahsil edilmiş tutarlar, mükelleflerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl içinde yazılı başvuruları üzerine red ve iade edilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart?.. Yok.

AK Parti Grubu adına Tokat Milletvekili Sayın Resul Tosun; buyurun.

Süreniz 10 dakika.

RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, benim şahsım adına da söz talebim vardı, birleştirelim…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Tosun.

AK PARTİ GRUBU ADINA RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonları başında, 29 000 civarında, bu maddenin yasalaşmasını bekleyen vakıf kiracıları; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifiyle, yüzbinlerce mağdur vatandaşımızın mağduriyetini gidererek, çıkardığımız yasaların hemen hemen en önemlilerinden ve insanlarımızı, doğrudan doğruya, dün, bugün, yarın, hemen sevindirecek çok önemli bir kanunu görüşmekteyiz.

Bu kanunun 6 ncı maddesi, mazbut vakıf kiracılarının stopaj vergileriyle ilgilidir. Nedir mazbut vakıflar; değerli arkadaşlar, vakıflar, mülkiyetleri itibariyle, üç kısma ayrılıyorlar: Mazbut vakıflar, mülhak vakıflar, esnaf ve cemaat vakıfları. Mazbut vakıflar, mütevellisi ölmüş, hayatta kimsesi kalmamış, vakfı idare edecek nesli kesilmiş ve on yıl süreyle de yöneticisiz kalmış vakıflar sahipsiz kaldığı için Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlanıyor. Mazbut vakıflar bunlar. Mazbut vakıfların gayrimenkullerindeki kiracılar, kira bedeli olarak, her ay belli bir miktarı ödüyorlar. Devlet mallarının kirası doğrudan Hazineye gelir olarak kaydedildiği için, devlet malının kira bedellerinden stopaj vergisi, yani, Gelir Vergisi alınmıyor. Zaten kendisi doğrudan Hazineye girdiği için, gelirdir, gelirin geliri olmaz. Mazbut vakıflar da 2003 yılına kadar böyle değerlendirilmiş, doğrudan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temsil edildiği, yönetildiği için devlet malı gibi telakki edilmiş ve bunlardan stopaj vergisi alınmamış, uygulanmamış.

Ancak, Vergi Yasasında "derneklerin ve vakıfların kira gelirlerinden stopaj vergisi alınır" hükmüne binaen, 2003 yılında bazı müfettişler gelmişler, Danıştayın, bu konuda, 1977'de, stopaj vergisinin tahakkuk ettirilmemesi, tarhiyatının yapılmaması istikametinde verdiği bir karara rağmen, bu kanundan hareketle "bütün derneklerin ve vakıfların kira gelirlerine stopaj uygulandığına göre, bu mazbut vakıfların kiralarına da stopaj vergisi uygulanmalıdır" diyerek, 2003 yılında, binlerce vakıf kiracısına, geriye dönük olarak stopaj vergisi tahakkuk ettirilmiş ve bu geriye dönük olarak tahakkuk ettirildiği için de, gecikme zammı, gecikme faizi, gecikme cezası… 100 lira kira veren bir vakıf kiracısının, kirasını ödediği halde, bir yöneticinin yanlış yorumlamasından kaynaklanan, yorumundan kaynaklanan bu mağduriyetinden dolayı -100 lira kira veren bir kiracımızın- 10 milyar, 20 milyar borcu, hatta, 100-150 milyar liraya kadar stopaj borçları tahakkuk ettirilmiş ve bu kiracılar…

Bir de şu yönü var tabiî; Türkiye'nin dört bir tarafında var, benim seçim bölgem olan Tokat'ta da var: Bu dönemde, stopajın ödenmediği dönemlerde, bizim kiracılarımız, hem Vakıflar Bölge Müdürlüğüne hem Maliyeye müracaat ederek "biz kira ödüyoruz, stopaj gerekiyorsa stopaj ödeyelim" diye müracaat etmelerine rağmen, hem Vakıflardan hem Maliyeden "sizin  stopaj ödemeniz gerekmez" cevabı aldıkları için stopaj vergisi ödememişler. Fakat, 2003 yılında gelen bu bazı müfettiş arkadaşlarımız "bu diğer dernekler ve vakıflarda olduğu gibi, mazbut vakıfların kiracıları da stopaj vergisi ödemek zorundadır" diyerek, geriye yönelik böyle bir borçlandırma çıkarmışlar ve binlerce vatandaşımız, müstecirimiz haksız yere mağdur edilmiş, borca sokulmuş, icra gelmiş, haciz gelmiş, yurt dışına çıkamaz olmuşlar.

İşte, bu noktada, 22 nci Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi konuya el atmış, 2003 yılının sonunda bir düzenleme yaparak, 5035 sayılı Kanunun 48'e 4/d maddesiyle hukuka aykırı bu uygulamaya son vererek, 1.1.2004 tarihinden itibaren, mazbut vakıfların da, aynen devlet mallarında olduğu gibi, stopaj vergilerinden muaf tutulması istikametinde kanunu çıkarmışız ve 2.1.2004 tarihinde 25334 sayılı Resmî Gazetede yayımlayarak sorunu kökten çözmüşüz; ancak, geriye yönelik olarak tahakkuk ettirilmiş olan binlerce vakıf kiracısının tahsilatı Maliyeye intikal ettiğinden, bunlar da icra, haciz, efendim, yurtdışı yasağı gibi devam ettiğinden, bu binlerce vakıf kiracımız, bu borç yükü altında ezilmişler, bugüne kadar mağdur olmuşlardır.

İşte, değerli arkadaşlar, bugün, bu kanunun 6 ncı maddesinde, bu vakıf kiracılarının uğradıkları mağduriyeti ortadan kaldıran bir düzenleme yaparak, 29 000 civarında vakıf kiracısını sonuna kadar bu sorundan kurtarmış oluyoruz.

Bu 6 ncı madde neler getiriyor; değerli arkadaşlar, 6 ncı madde, öncelikli olarak, 1.1.2004 tarihinden önceki kira ödemelerine, gelir stopaj vergisi tarhiyatının yapılmayacağını öngörüyor, şimdi oylayacağımız madde.

İkinci olarak, 1.1.2004 tarihinden önce tahakkuk ettirilen ve halen tahsil edilmemiş olan vergiler, bu vergilere uygulanan cezalar, gecikme faizleri, gecikme zamları, bunların tamamının terkinini gerçekleştiriyoruz ve kiracılarımızı bu yükten kurtarmış oluyoruz; artı, bu konuda açılmış davalar var.

Üçüncü olarak, bu madde, bu konuda açılmış davaların sürdürülemeyeceğini ve düşürüleceğini, ortadan kaldırılacağını hükmediyor, bunu getiriyoruz.

Dördüncü olarak da... Bu arada, tabiî, bazı kiracılar, kiralarının bedelinin bir kısmını ödemişler. Şimdi, biz, tamamını burada affederken, ödemişleri cezalandırmamak için, bugüne kadar, eğer, bu vergilerden tahsilat yapılmışsa, kiracının bir yıl içinde yazılı müracaatları üzerine, o tahsil edilmiş bedellerin de ret ve iadesini, bu kanunla, bu maddeyle gerçekleştiriyoruz ve 29 000 civarında vakıf kiracımızı ilgilendiren sorunu, hem ortadan kaldırıyoruz hem de 2003 yılında geriye yönelik olarak beş yıllık haksız bir borç tarhiyatı, tahakkuk ettirilen borçları da ortadan kaldırmış oluyor, vakıf kiracılarını böylece rahatlatmış oluyoruz.

Bu yasa, daha iki sene önce, aslında, hazırlanmıştı; ancak, iki defa buraya geldi, her ikisinde de değişik nedenlerle yasalaşamadan geri dönmüş oldu.

Bu yasanın hazırlanmasında, öncelikle, vakıfların kendisine bağlı olduğu Devlet Bakanı Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin Beye, ben özellikle -o dönemde bizzat ben fiilen çalıştığım için- gösterdiği ilgiden, alakadan dolayı, ayrıca, Maliyeyle de alakalı olduğu için Değerli Bakanımız Kemal Unakıtan Beyefendiye, Maliye Bakanımıza, yine Plan Bütçe Komisyonu üyelerinin tamamına, Vakıflar Genel Müdürlüğümüzün hukuk bürosuna, Maliye Bakanlığımızın, anlayışlı davranışlarından dolayı, bürokratlarının tamamına…

HALUK KOÇ (Samsun) - Yedi ceddine…

RESUL TOSUN (Devamla) - …ve bu maddenin son şeklini almasında -şu anda bir de anjiyo ameliyatı geçirdiği için kendisine de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz- Mehmet Ergün Dağcıoğlu Milletvekilimizi özellikle burada şükranla anmak istiyorum ve son olarak, bu maddeyi, tekrar kanun teklifi içerisinde Meclise sevk eden AK Partimizin Değerli Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekilimiz Faruk Çelik, Ankara Milletvekilimiz Salih Kapusuz, İstanbul Milletvekilimiz İrfan Gündüz, Ordu Milletvekilimiz Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekilimiz Sadullah Ergin Beylere; bu yasaya mutabakat, muvafakat gösteren, başta CHP olmak üzere, Anavatan'a ve temsilcisi bulunan diğer partilerimize ve oy verecek olan siz değerli milletvekillerimize, kiracılar adına teşekkür ediyor, vakıf kiracılarımıza da hayırlı olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tosun.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA ATİLLA KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı tasarının 6 ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlarım, mazbut vakıflara ait taşınmazların kira ilişkilerinden doğan Gelir Vergisinin tarhiyatı, vergi cezası, gecikme faizi ve gecikme zamlarıyla ilgili bir maddeyi Genel Kurul gündeminde tartışıyoruz.

Getirilen bu düzenlemeyi esas itibariyle olumlu gördüğümüzü hemen ifade ediyorum. Bu aşamada, vakıfların genel sorunlarıyla ilgili olarak bir değerlendirme yapmayı, sorumluluk anlayışımızın gereği olarak gördüğümü hemen ifade ediyorum.

Değerli arkadaşlarım, bilindiği gibi -Sayın Resul Tosun da biraz evvel ifade ettiler, ben bunu biraz daha sistematik bir şekilde açmak istiyorum- mazbut vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğünce yönetilmektedir. Mülhak vakıflar ise, mütevellileri tarafından yönetilen ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş olan vakıflardır. Cemaat vakıflarının durumu ise, daha bir özellik göstermektedir. Bu vakıflar, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, Vakıflar Kanunu gereğince tüzelkişilik kazanmış Türkiye'deki gayrimüslim cemaatlere ait olan vakıflardır.

Görüşülmekte olan tasarı açısından, mazbut vakıfların durumu önem kazanıyor. Mevcut mevzuatımıza göre, mülhak vakfın yöneticisi kalmamışsa, belirli bir süre sonra yargı kararıyla bu vakıf mazbut vakıf haline gelmektedir; yani, Vakıflar Genel Müdürlüğünün çatısı altına girmektedir. Tespitlerimize göre, 41 550 civarında mazbut vakıf vardır. Bunların içerisinde, geçmişte, cemaat vakfı olarak değerlendirebileceğimiz vakıf sayısı ise 100 civarındadır. Mazbut vakıfların 220 000 000 metrekaresinin işgal altında olduğunu, bu işgalle ilgili olarak 2003-2004 yıllarında çıkarmış olduğumuz, 22 nci Yasama Döneminde çıkarmış olduğumuz 4916 sayılı Yasayla, 36 000 şagil yönünden (işgal eden yönünden) uzlaşma ortamının yaratıldığını biliyoruz. Ancak, bu yasada da, yani, 4916 sayılı Yasada da yine eksik bir düzenleme yapıldığı içindir ki, bu tasarıyla bu eksikliği gidermeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlarım, geldiğimiz süreçte, Avrupa Birliği, kazbutiye alınmış vakıfları; yani, mazbut vakıf aşamasına gelen, bu sürece giren vakıflar yönünden "bunları devletin yönetiminden çıkarın; aksi halde, devlet dine müdahale ediyor" diyerek Türkiye'ye karşı bir tavır içinde. İşte, geldiğimiz durumda, geldiğimiz aşamada, acaba gerçek durum nedir; Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunları tartışmamız gerekiyor, bunları bilmemiz gerekiyor.

Bakın, değerli arkadaşlarım, cemaat vakıflarıyla ilgili düzenlemenin Avrupa Birliği sürecinde Türkiye için en önemli, en temel konulardan birisi olduğunu artık görmemiz gerekiyor. Burada temel sorun, cemaat vakıflarının 1936'dan sonra edindikleri mülkler ile el konulan vakıfların yönetiminin Vakıflar Genel Müdürlüğünden iade edilmesini talep etmesinden kaynaklanıyor. Gelinen süreçten sonra, cemaat vakıfları, 1936 yılından sonra bağış ve vasiyet yoluyla elde ettikleri mülklerin kendilerine geri verilmesini istiyorlar. Kanunen ve fiilen bir hizmeti kalmadığı gerekçesiyle mazbut vakıf sınıfına ayrılan vakıfların Genel Müdürlük tarafından yönetilmesine karşı çıkıyorlar. Üçüncü şahıslara satılmış vakıfların iadesini talep ediyorlar. Geri verilemeyecek durumdaki vakıflar için ise, yani, üçüncü, dördüncü, beşinci şahıslara intikal eden vakıflar için ise tazminat talep ediyorlar. İhtilafın esası bu noktada düğümleniyor değerli arkadaşlarım. Bu talepler karşısında, bu ihtilaflar karşısında Hükümet olarak nasıl bir tavır içindeyiz, nasıl bir çalışma içindeyiz; bunu değerlendirmemiz gerekiyor.

Bakın, değerli arkadaşlarım, 2002 -yani, 22 nci Yasama Döneminden söz ediyorum- yılı sonu ve 2003 yıllarında, vakıfların her türlü yollarla gayrimenkul edinebilmelerinin yolunu uyum yasalarıyla açtık. Bunu çok iyi hatırlamamız gerekiyor, bilmemiz gerekiyor; ancak, yeni ve kompleks ihtilafların doğacağı düşüncesiyle şöyle bir kısıtlama getirildi: "Kanunen veya fiilen hayrî bir hizmeti kalmamış vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir" şeklinde mevcut olan hüküm, bu yeni uyum yasalarında da korundu değerli arkadaşlarım. Doğru bir düzenleme yapıldı, yapılması gereken bir düzenlemeydi bu.

Bu gelişmeden sonra, Hükümetin mazbut vakıfların geri verilmesine ilişkin düzenlemeye gitmemesi üzerine, 120 civarındaki azınlık vakfı, 1 300 gayrimenkulün kendilerine iadesi için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. Hükümet, bu noktada, 2003 yılında mülk konusunda yeni düzenlemelere gidildiğini, 116 cemaat vakfının 2 234 gayrimenkul yönünden başvuruda bulunduğunu, kayıt başvurusunda bulunduğunu, Vakıflar Genel Müdürlüğünün ise, 424 talep yönünden olumlu cevap verdiğini AİHM'e bildirdi. Cemaat vakıfları, gelinen bu aşamada da, Hükümetin bu cevabını, bu karşılığını yeterli görmediler, tatminkâr görmediler.

İş, bu aşamadan sonra, Danıştay 10. Dairesine intikal etti değerli arkadaşlarım. Danıştay ne dedi; şunu söyledi Danıştay: Vakıflar Genel Müdürlüğünün, kesintisiz olarak faaliyetlerine devam eden gayrimüslim cemaat vakıflarının yönetimine el koyamayacağını tespit etti; yani, yeni bir ölçü getirdi. Hangi vakıflar iade edilebilir, hangi vakıflar iade edilemez; bu noktada çok temel bir ölçüyü getirdi Danıştay 10. Dairesi. Hükümet, Danıştay 10. Dairesinin bu kararını, bu gerekçesini esas alarak, o gerekçe doğrultusunda, vakıfların, yani, iadesi yapılmayan bu vakıfların faaliyetleri kesintiye uğradığı için Genel Müdürlüğün yönetiminde muhafaza edildiğini doğru bir şekilde ifade etti.

Değerli arkadaşlarım, Hükümetin... Genel tablo, geldiğimiz aşamada bu. Bu tespitler, gerek yargı aşaması gerek Hükümetin bu noktadaki yaklaşımının genel çerçevesiyle doğru olduğunu, yerinde olduğunu ifade ediyorum. Genel tablo bu; ancak, geldiğimiz aşamada, geldiğimiz süreç içinde, diğer birçok konuda olduğu gibi, cemaat vakıfları konusunda da sürece ve olaylara, Hükümetin, hâkim olamadığını ve öngörülü davranamadığını görüyoruz; bu noktada tavır koymadığını, bu ilkeleri Avrupa Birliği sürecinde anlatamadığını ve uygulamaya sokamadığını görüyoruz.

Bakın, vakıflar kanunu tasarısının -şu anda vakıflar kanunu tasarısı, biliyorsunuz, Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde, komisyonlarda görüşülüyor- 12 nci maddesinin birinci fıkrasıyla şöyle bir düzenleme getiriliyor... Bu noktada, Hükümeti, bu aşamada, muhalefet sorumluluğu ve anlayışımızın gereği olarak uyarmak gereğini duyuyorum. Ne getiriliyor bu tasarıda değerli arkadaşlarım, sevgili arkadaşlarım; dikkatinize sunuyorum, takdirlerinize sunuyorum: Hükümet bu tasarıda, "vakıflar mal edinebilirler, malları üzerinde her türlü tasarrufta bulunabilirler" şeklinde bir değişiklik yapıyor. Bu değişiklikle, cemaat vakıflarının mal edinmelerindeki kısıtlamalar bütünüyle kaldırılıyor ve Medenî Kanun hükümleriyle kurulan vakıflarla eşdeğer bir statüye getiriliyor değerli arkadaşlarım.

Cemaat vakıflarıyla ilgili düzenlemenin Lozan Anlaşmasına ve halen yürürlükte olan 2762 sayılı Vakıflar Kanunundaki hükümlere sadık kalınarak yürütülmesi gereğini önemle ifade ediyoruz. Bu çerçevede, haklı olarak şu soru akla gelebilir: Bu vakıfların, yani, cemaat vakıflarının mal edinme haklarını, mevcut yasa ve Lozan Anlaşmasıyla sınırladığımız takdirde…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Şahsınız adına konuşma sürenizi ilave ettim; buyurun.

ATİLLA KART (Devamla) - …bu kısıtlamayı yaptığımız takdirde, cemaat mensuplarının -cemaat vakıfları değil- diğer yasal amaç ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağız; haklı olarak bu soru gündeme geliyor.

Değerli arkadaşlarım, bu sorunun cevabı, Türk hukuk sistemi içinde mevcuttur. Bilindiği gibi, Türkiye Cumhuriyetinin azınlık statüsünde olmayan vatandaşlarına tanınan tüm anayasal haklarından cemaat statüsünde bulunan vatandaşlarımız da yararlanıyor. Cemaat vakıflarını bir tarafa bırakıyorum, cemaat statüsünde bulunan vatandaşlarımızdan söz ediyorum.  Bu aşamada cemaat mensupları ile cemaat vakıflarının ayrı birer hukukî varlık olduklarını göz önüne almamız gerekiyor. Bu sebeple, cemaat vakıflarının mal edinme haklarının Lozan'daki kısıtlamalara bağlanması, cemaat mensuplarının, bireysel haklarının kısıtlanması anlamına gelmez. Zira, cemaat  mensupları da, birey olarak, istedikleri takdirde, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre istedikleri kadar vakıf ve dernek kurabilme haklarına sahiptirler.

Ben, bu tasarı vesilesiyle, Hükümeti, hazırlanmakta olan vakıflar kanunu tasarısı noktasında -özet ifadeyle söylüyorum- vakıf cemaatleri ile cemaat mensupları arasındaki ayırıma dikkat ederek düzenleme yapması noktasında gerekli duyarlılığı göstermeye davet ediyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı teklifin 6 ncı maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.

 

Rasim Çakır

Mehmet Yıldırım

Feridun Baloğlu

 

Edirne

Kastamonu

Antalya

 

M.Vedat Yücesan

 

Atilla Kart

 

Eskişehir

 

Konya

"Sulama kooperatiflerinin bizzat veya kiralama suretiyle işlettikleri akaryakıt istasyonlarının ruhsatlarının bulunmaması ve bağlı sebeplerle tahakkuk ve tarh edilen cezalar ve ferileri; 4 üncü maddenin öngördüğü diğer şartları da yerine getirmeleri halinde hükümden yararlanırlar."

BAŞKAN - Komisyon önergeye katılıyor mu?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Hükümet?..

ÇEVRE VE ORMAN BAKANI OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Konuşacak mısınız Sayın Çakır?

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Evet.

BAŞKAN - Buyurun efendim.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; bu 6 ncı maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önergenin sebebi şudur: Köylerde sulama kooperatiflerinin işlettikleri akaryakıt istasyonları var. Bunlar, köylüye hizmet anlamında, kooperatifler aracılığıyla veya kiralayarak işletilen benzin pompaları; tek pompalık, küçük… Geçtiğimiz yıl, bu akaryakıt pompalarına bir uygulama yapıldı; ruhsatlarındaki eksikliklerden dolayı hepsine 57'şer milyar lira ceza yazıldı.

Tabiî, takdir edersiniz, çok zor koşullarda üretimini yapmaya çalışan ve üreticisini destekleyen kooperatiflerin böyle büyük meblağlardaki cezaları ödeyebilmeleri mümkün değil. Dolayısıyla, kooperatif yöneticileri, o gün için toplanıp Ankara'ya geldiler; yani "biz, ruhsatlarını çıkarabilenler çıkarsınlar; ama, çıkaramayanlar, kapatalım, size verelim" şeklinde önerilerle Sayın Maliye Bakanıyla görüştüler. O gün için, Sayın Maliye Bakanı, bu yasa gündeme geldiğinde, EPDK Başkanıyla da görüşerek, bu yasanın içerisine bir madde olarak, bu kooperatiflere yazılmış olan cezaların bir defaya mahsus olmak üzere affedilmesine yönelik bir taahhütte, bir sözde bulundu ve Türkiye'nin her yerinden gelen kooperatif başkanı arkadaşlarımız da, sevinçle memleketlerine döndüler. Tabiî, bunu yaparken, bu arada, bu cezalara yasal anlamda itirazlarını yaptılar, davalarını açtılar, mahkemelerini açtılar. Edirne-Havsa'nın Abalar Köyü davayı kazandı, kaybeden kooperatifler de var; ama, bundan sonraki süreç, emsal gösterilerek nasıl işleyecek belli değil.

Bugün bu yasa görüşülürken, bizim, Sayın Maliye Bakanının kooperatif başkanlarına vermiş olduğu sözü de hatırlatarak, bu önergemize destek vermenizi talep ediyoruz; bir sıkıntının ortadan kalkmasını arzu ediyoruz.

Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Çakır.

Sayın milletvekilleri, önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, teklifin 6 ncı maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.

Buyurun:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1143 sayılı kanun teklifinin 6 ncı maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla arz ederiz.

BAŞKAN - İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Recep Koral, İstanbul?.. Burada.

Nevzat Yalçıntaş, İstanbul?.. Burada.

Afif Demirkıran, Batman?.. Burada.

Sabri Varan, Gümüşhane?.. Burada.

İlhan Albayrak, İstanbul?.. Burada.

Ayhan Sefer Üstün, Sakarya?.. Burada.

Muharrem Tozçöken, Eskişehir?.. Burada.

Fikret Badazlı, Antalya?.. Burada.

Nusret Bayraktar, İstanbul?.. Burada.

Muharrem Karslı, İstanbul?.. Burada.

Kenan Altun, Ardahan?.. Burada.

Ziyaeddin Akbulut, Tekirdağ?.. Burada.

Mehmet Sarı, Osmaniye?.. Burada.

Güldal Akşit, İstanbul?.. Burada.

Gülseren Topuz, İstanbul?.. Burada.

Mehmet Alp, Burdur?.. Burada.

Mehmet Dülger, Antalya?.. Burada.

Ahmet Kambur, Tekirdağ?.. Burada.

İbrahim Köşdere, Çanakkale?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, verdiğiniz karar doğrultusunda açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 6 ncı maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 346

Kabul                             : 345

Çekimser                        :     1 (x)

6 ncı madde kabul edilmiştir.

7 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 7- Kamu hizmetlerini veya personelini desteklemek üzere kurulmuş olup, 22/1/2004 tarihli ve 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile İlişkilerine Dair Kanun uyarınca bu faaliyetlerine son vermesi gereken dernek ve vakıfların, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince 6183 sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip ve tahsil işlemleri yürütülen borçlarından; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ait olanlar ile vade tarihi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce bulunanlardan, dernek veya vakfın mal varlığından tahsil edilemeyen veya edilemeyeceği anlaşılan kısmı terkin edilir.

Bu hüküm, bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olarak söz konusu dernek ve vakıflar adına tarh ve tahakkuk ettirilecek olan amme alacakları ile bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödeme süresi geçmemiş olan amme alacakları için de uygulanır.

Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına söz talebi yoktur.

Şahısları adına, Mücahit Daloğlu…

Sayın Daloğlu?.. Yok.

Sayın Recep Garip, Adana…

Buyurun.

RECEP GARİP (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1143 sıra sayılı yasanın 7 nci maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Hepimizin bildiği gibi, dernekler ve vakıflar birer sivil toplum örgütleridir. Topluma yararlı, kamuya yararlı amaçlarla kurulur ve hizmet ederler. Önemli projelerin hayata geçirilmesine ciddî noktada katkıda bulunurlar. Eğitimden çevre bilincine, sağlıktan kültüre, sokak çocuklarından hayvanların korunmasına, bilimden teknolojiye velhasıl hayatın bütün alanlarında sivil toplum örgütü olarak dernekler ve vakıflar ciddî hizmet ederler.

Hayatın bütün alanlarında hizmet veren bu dernek ve vakıflarımız, elbette ki, her şeyin bir ömrü olduğu gibi, zaman zaman, ömürlerini tamamlarlar, hizmet edemez duruma gelirler; o zaman kapanır ya da çalışamaz duruma gelirler. Kimi zaman borçları tahsil edilemez durumlarla karşılaşır ve bununla ilgili çalışmalarımız da, bugün üzerinde durmuş olduğumuz bu yasayla, kapanmaya yüz tutmuş, kapanmış, borçlarının alınma imkânı olmayan derneklerle ilgili tahsil edilemeyen kısımlardan vazgeçilmesiyle ilgili bir çalışmadır.

Ülkemizde, normal şartlar altında baktığımız zaman, 173 848 dernek kurulmuştur. Bunlardan 31 derneğin mahkemelerce kapatılmış olduğuna da tanık oluruz.

Gelişmiş ülkelerde sivil toplum örgütlerinin varlığı, hizmeti son derece görkemlidir ve önem arz eder. Dolayısıyla, sivil toplum örgütleri, sivilleşmenin, toplumsal kaynaşmanın da önemli atardamarlarındandır. Ülkemiz tarihinde bu tür sivil toplum örgütleri yüzyıllar öncesine dayanır, asırlar öncesine dayanır.

Vakıf medeniyetinden de bahsedildiğini hepimiz biliriz. Çağın şartlarına göre değişen ve gelişen zaman içerisinde dernekler ve vakıflar bugünkü şeklini almış ve önemli hizmetler vermeye de devam etmiştir. Bu anlayışlarla hizmetlerin  devamı açısından dernekler ve vakıflar, ciddî katkılarda bulunmaya devam ediyor.

Bu madde, 5072 sayılı, dernek ve vakıfların mal varlıklarıyla ilgili bir maddedir, borçlarının tahsil edilme imkânı görülmeyen vakıflar ve dernekler için hazırlanmış olan bir maddedir, amme alacaklarının terkinine yöneliktir, tahsil edilemeyen amme alacaklarının, bu borçlarının tahsil edilemeyen kısımlarının vazgeçilmesiyle ilgili bir maddedir. Dolayısıyla, hayırlı bir hizmet yapıldığı kanaatindeyim.

Hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Garip.

Şahsı adına Haluk Koç?.. Yok.

Sayın Ümmet Kandoğan?.. Yok.

Sayın Mehmet Eraslan?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, teklifin 7 nci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

1143 sıra sayılı kanun teklifinin 7 nci maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla arz ve teklif ederiz.

BAŞKAN - Faruk Çelik, Bursa?.. Burada.

İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Ali Sezal, Kahramanmaraş?.. Burada.

Recep Koral, İstanbul?.. Burada.

İlhan Albayrak, İstanbul?.. Burada.

Nevzat Yalçıntaş, İstanbul?.. Burada.

Afif Demirkıran, Batman?.. Burada.

Tevfik Ensari, İzmir?.. Burada.

Mustafa Said Yazıcıoğlu, Ankara?.. Burada.

Bülent Gedikli, Ankara?.. Burada.

Şerif Birinç, Bursa?.. Burada.

Zülfü Demirbağ, Elazığ?.. Burada.

Şemsettin Murat, Elazığ?.. Burada.

Muharrem Candan, Konya?.. Burada.

Mustafa Ilıcalı, Erzurum?.. Burada.

Mustafa Nuri Akbulut, Erzurum?.. Burada.

Sabri Varan, Gümüşhane?.. Burada.

Öner Gülyeşil, Siirt?.. Burada.

Alim Tunç, Uşak?.. Burada.

Ahmet Işık, Konya?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 7 nci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 338

Kabul                             : 335

Ret                  :     1

Çekimser                        :     2 (x)

Böylece, 7 nci madde kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.24

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 22.39

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin     112 nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

1143 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal  Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 8 inci maddesini okutuyorum:

MADDE 8- 1/7/1964 tarihli ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli  (2)  sayılı tablonun "IV- Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı fıkrasının sonuna "ile Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde belirtilen ücretlere ilişkin kâğıtlar." ibaresi eklenmiştir.

BAŞKAN - Madde üzerinde şahsı adına Mücahit Daloğlu?.. Yok.

Sayın Zafer Hıdıroğlu?.. Yok.

Sayın Haluk Koç?.. Yok.

Sayın Ümmet Kandoğan?.. Yok.

Sayın Mehmet Eraslan?.. Yok.

Sayın milletvekilleri, teklifin 8 inci maddesinin oylamasından önce, oylamanın açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.

Önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı Kanun Teklifinin 8 inci maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını arz ederiz.

BAŞKAN - Faruk Çelik, Bursa?.. Burada.

İsmail Bilen, Manisa?.. Burada.

Mehmet Tekelioğlu, İzmir?.. Burada.

Şükrü Önder, Yalova?.. Burada.

Mehmet Yılmazcan, Kahramanmaraş?.. Burada.

Şükrü Ünal, Osmaniye?.. Burada.

Ali Sezal, Kahramanmaraş?.. Burada.

İlhan Albayrak, İstanbul?.. Burada.

Öner Ergenç, Siirt?.. Burada.

Muharrem Tozçöken, Eskişehir?.. Burada.

Ziyaeddin Akbulut, Tekirdağ?.. Burada.

Mehmet Sarı, Osmaniye?.. Burada.

Güldal Akşit, İstanbul?.. Burada.

Ayhan Zeynep Tekin Börü, Adana?.. Burada.

Fatma Şahin, Gaziantep?.. Burada.

Mustafa Said Yazıcıoğlu, Ankara?.. Burada.

Bülent Gedikli, Ankara?.. Burada.

Nur Doğan Topaloğlu, Ankara?.. Burada.

Taner Yıldız, Kayseri?.. Burada.

Tevhit Karaya, Erzincan?.. Burada.

Sayın Milletvekilleri, açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Alınan karar gereğince açıkoylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma  rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, arkadaşlarımız, maddelerin oylanmasından sonra yeni maddelerde konuşma olacağı kanaatiyle dışarı çıkıyorlar. Hatipler yok, konuşmacılar yok… Lütfen oylamadan sonra yerimizden ayrılmayalım.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 8 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 344

Kabul                            : 341

Çekimser                        :     1 (x)

Böylece, madde kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.

Malumları olduğu üzere, görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım. Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılırsa, önerge üzerinde, yeni bir madde olarak görüşme açacağım; Komisyon salt çoğunlukla katılmamış ise önergeyi işlemden kaldıracağım.

Şimdi, önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 8 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini ve diğer maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Süleyman Sarıbaş

Haluk Koç

 

Ankara

Malatya

Samsun

 

Ünal Kacır

 

Alaettin Güven

 

İstanbul

 

Kütahya

Madde 9.- 7/3/1954 tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununun 116 ncı maddesinin  üç numaralı fıkrası gereğince yapılan transferler nedeniyle, 1995, 1996 ve 1997 Mali Yılları Bütçe Kanunlarında yer alan "6326 Sayılı Petrol Kanunu Gereğince Ödenecek Kur Farkları" ve "Petrol Arama ve Petrolle İlgili Faaliyetleri Düzenleme Fonuna Ait Hizmetler" harcama kalemlerinden 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılan kur farkı ödemeleri, ilgililer adına kişilerden alacaklar hesabına alınarak fer'ileriyle birlikte terkin edilir.

BAŞKAN - Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu efendim?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, salt çoğunlukla katılıyoruz Komisyon olarak.

BAŞKAN - Salt çoğunluğunuz var mı?

Arkadaşlarımız ellerini kaldırsınlar.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Arkadaşlar hazırlar.

BAŞKAN - Evet, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmıştır. Onun için, önergeyi işleme alacağım ve önerge üzerinde görüşme açacağım.

Evet, önerge üzerinde, yeni bir madde olarak, görüşme açıyorum.

Gruplar adına ve şahsı adına söz isteyen milletvekili arkadaşımız?.. Yok.

Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, işaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.

İçtüzüğün 92 nci maddesine göre, af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü için, gerekli beşte 3 çoğunluğun tespiti için, şimdi, önergenin oylamasını açıkoylama suretiyle tekrarlayacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını kabul etti Genel Kurul.

Şu anda, oylama işlemini başlatıyorum ve oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 9 uncu maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı: 347

Kabul                            : 343

Ret                                     :     4 (x)

Böylece, 9 uncu madde kabul edilmiştir.

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 22.58

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 23.28

BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL

KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN (Bilecik)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

1143 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal  Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Teklifin görüşülmesi ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, 5 inci sırada yer alan, Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin; Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

7.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin; Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/800) (S. Sayısı: 1195)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsrail Devleti Hükümeti Arasında Sınaî Araştırma-Geliştirme Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsrail Devleti Hükümeti Arasında Sınai Araştırma-Geliştirme Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1154) (S. Sayısı: 1107)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Tasarının görüşülmesi ertelenmiştir.

Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım, bundan sonra da diğer işleri görüşmek için komisyonun bulunmayacağı anlaşıldığından, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek için, 8 Haziran 2006 Perşembe günü, yani yarın, alınan karar gereğince, saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 23.29