DÖNEM:
22 YASAMA
YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
CİLT : 123
112 nci Birleşim
7 Haziran 2006 Çarşamba
İ
Ç İ N D E K İ L E R
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMA
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya'nın,
YÖK'ün icraatlarına ve bazı üniversitelere rektör atamalarında karşılaşılan
sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması
2.- İzmir Milletvekili Ahmet Ersin'in, son
zamanlarda giderek yaygınlaşan, özellikle gençleri ve çocukları tehdit eden
uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması
3.- Mersin Milletvekili Hüseyin Güler'in,
Mersin'e aşırı göçün getirdiği sosyal ve ekonomik olumsuzluklara karşı alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
Aksu'nun cevabı
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1.- İzmir Milletvekili Yılmaz Kaya ve 36
milletvekilinin, 3.5.2004 tarihinde Batman'da meydana gelen patlamanın neden ve
sonuçlarının araştırılarak muhtemel patlamalara karşı alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergesi
(10/368)
2.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce ve
40 milletvekilinin, okullarda yaşanan şiddet olayları ile alınan ve
alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına ilişkin önergesi
(8/29)
C) Çeşİtlİ İşler
1.- Genel Kurulu ziyaret eden Lübnan
Başbakanı Fuad Siniora ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denilmesi
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/922) (S.
Sayısı: 1172)
2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/932) (S.
Sayısı: 1173)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup
Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan
Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili
Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun;
8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı
Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
7.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7
Milletvekilinin; Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi
ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/800) (S. Sayısı: 1195)
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
İsrail Devleti Hükümeti Arasında Sınai Araştırma-Geliştirme Alanında İşbirliği
Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1154) (S. Sayısı: 1107)
VI.-
ÖNERİLER
A) Sİyasî Partİ Grup Önerİlerİ
1.- (10/197) esas numaralı Meclis
araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günkü
birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup önerisi
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,
Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YazIlI Sorular ve CevaplarI
1.- Sivas Milletvekili Nurettin SÖZEN'in,
Irak'tan ithal edilen radyosyonlu hurdalara ilişkin Başbakandan sorusu ve
Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/13704)
2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
"AB ve Türkiye" adlı yayındaki bir ifadeye,
- AB 2001 yılı İlerleme Raporuna,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13745, 13746)
3.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
bazı belgelerin yüce divana gönderilmediği iddialarına ilişkin sorusu ve Enerji
ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi GÜLER'in cevabı (7/13757)
4.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
bir dergide yeralan habere ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir
AKSU'nun cevabı (7/13772)
5.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
2003'ten itibaren Hatay'da yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13790)
6.- Isparta Milletvekili Mevlüt
COŞKUNER'in, TMSF'nin el koyduğu bir şirketin yevmiye defterinde tahrifat
yapıldığı iddiasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13864)
7.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, bazı bakanların TMSF yöneticilerinin akrabalarının Telsimde işe
alındığı iddialarına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13866)
8.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
TMSF'nin el koyduğu Göltaş şirketinin avukatlarına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13972)
9.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
TMSF'nin bazı radyo istasyonlarını satışı ile ilgili iddiaya ilişkin sorusu ve
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13974)
10.- Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in,
çeşitli ürünlerin imalinde kullanılan maddelerde KDV indirimi yapılıp
yapılmayacağına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı
(7/14013)
11.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Ailelerin Korunmasına Dair Kanunda yapılmak istenen bir değişikliğe ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/14190)
12.- Muğla Milletvekili Ali ARSLAN'ın,
Ankara-Çubuk-Saray Rehabilitasyon Merkezinde yaşanan bir olaya ilişkin sorusu
ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/14247)
13.- Osmaniye Milletvekili Necati
UZDİL'in, Osmaniye'de bazı anonim şirketlerin mağdur olan ortaklarına ilişkin
Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in
cevabı (7/14265)
I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00'te açılarak beş oturum yaptı.
İstanbul Milletvekili
Burhan Kuzu, Dünya Çevre Günü münasebetiyle, çevrenin ve doğanın korunmasının
önemi ile bu konuda yapılan çalışmalarda gelinen noktaya,
Bursa Milletvekili
Ertuğrul Yalçınbayır, Bilgi Edinme Yasası uygulamalarının verimliliğine,
İlişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar.
Artvin Milletvekili
Yüksel Çorbacıoğlu'nun, özelleştirme süreci içerisinde bulunan Karadeniz Bakır
İşletmelerine bağlı Murgul Bakır İşletmelerinin tüm mal varlığıyla satışı
sözleşmesinde yapılan yanlışlıklara ve halen işletme stoklarında bulunan
işlenmiş konsantre bakır cevherinin durumuna ilişkin gündemdışı konuşmasına
Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanı Mehmet Hilmi Güler cevap verdi.
Arnavutluk Meclis Başkanı
Jozefina Topalli'nin davetlisi olarak Arnavutluk'a resmî ziyarette bulunacak
olan Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın beraberindeki
Parlamento heyetini oluşturmak üzere gruplarınca isimleri bildirilen
milletvekillerine ilişkin Başkanlık tezkeresi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.
TBMM Başkanlığınca, esas
komisyon olarak Plan ve Bütçe Komisyonuna, tali komisyon olarak da Millî Eğitim,
Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonuna havale edilmiş olan, İstanbul Milletvekili
Tayyar Altıkulaç'ın, Yükseköğretim Kurumları Teşkilatı Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/561), amaç ve içerik açısından, esas
komisyon olarak Millî Eğitim, Kültür, Gençlik ve Spor Komisyonunda
görüşülmesine ilişkin Plan ve Bütçe Komisyonu Başkanlığı tezkeresi Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; tezkerede belirtilen istem Millî Eğitim, Kültür,
Gençlik ve Spor Komisyonunca da uygun bulunduğundan, gereğinin yerine
getirildiği açıklandı.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanvekili Sadık Yakut'un, beraberinde bir Parlamento heyetiyle Rusya
Federasyonu Başkortostan Cumhuriyeti Parlamentosu Başkanı Konstantin
Tolkaçev'in, Rusya Federasyonu Başkortostan Cumhuriyetine,
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Danimarka Parlamentosu Başkanı Cristian
Mejdahl'in, Danimarka'ya,
Resmî davetlerine
icabetine ilişkin Başkanlık;
Ulaştırma Bakanı Binali
Yıldırım'ın, Kapıkule-Filibe'de gerçekleştirilen, Türkiye ile Bulgaristan
arasında ortak demiryolu istasyonu konusunda bir heyetle birlikte katıldığı
ikili görüşmelere, Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin de katılmasının
uygun bulunduğuna ilişkin Başbakanlık,
Tezkerelerinin kabul
edildiği;
Gündemin "Genel
Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının:
295 inci sırasında
bulunan (10/357), 273 üncü sırasında bulunan (10/337), 279 uncu sırasında
bulunan (10/343) ve 294 üncü sırasında bulunan (10/356) esas numaralı,
okullarda meydana gelen şiddet olayları ile ilgili Meclis araştırması
önergelerinin, birleştirilerek, Genel Kurulun 6.6.2006 Salı günkü birleşiminde
görüşülmesine ilişkin Anavatan Partisi,
158 inci sırasında yer
alan (10/208) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin,
Genel Kurulun 6.6.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP,
Grubu önerilerinin,
yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 335 inci
sırasında yer alan 1143 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 4 üncü sırasına,
359 uncu sırasında yer alan 1195 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci sırasına,
314 üncü sırasında yer alan 1107 sıra sayılı kanun tasarısının 6 ncı sırasına,
42 nci sırasında yer alan 964 sıra sayılı kanun tasarısının 7 nci sırasına, 43
üncü sırasında yer alan 966 sıra sayılı kanun tasarısının 8 inci sırasına, 10
uncu sırasında yer alan 952 sıra sayılı kanun tasarısının 9 uncu sırasına
alınmasına ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesine; Genel
Kurulun 6.6.2006 Salı ve 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular
ile diğer denetim konularının görüşülmemesine, 6.6.2006 Salı günkü birleşiminde
kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesine; Genel Kurulun 6.6.2006 Salı ve
7.6.2006 Çarşamba günleri 15.00-24.00 saatleri arasında çalışmasına, 8.6.2006
Perşembe günü 14.00'te toplanmasına ilişkin AK Parti Grubu önerisinin, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edildiği;
Anavatan Partisi Grup
Başkanvekili Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, Kamu İhale Kanununda
Değişiklik Yapılmasına (2/684),
İstanbul Milletvekili
Berhan Şimşek'in, Muhtar Ödeneklerinin Artırılmasına ve Sosyal Güvenliklerine
(2/757),
İlişkin Kanun
Tekliflerinin doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergelerinin, yapılan
görüşmelerden sonra, kabul edilmedikleri;
Açıklandı.
Bursa Milletvekili Faruk
Çelik, İstanbul Milletvekili Berhan Şimşek'in, konuşmasında, daha önce yapmış
olduğu bir konuşmasından alıntı yaparak ismini zikretmesi nedeniyle bir
açıklamada bulundu.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
2 nci
sırasında bulunan, Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil
ve Terkinine İlişkin
(1/1030) (S. Sayısı: 904),
3 üncü sırasında bulunan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair
(1/1115) (S. Sayısı: 1147),
Kanun Tasarılarının
görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
4 üncü sırasına alınan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile
4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifinin (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143), tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanarak 2 nci maddeye bağlı geçici 53 üncü maddesine kadar kabul edildi;
geçici 53 üncü madde üzerinde bir süre görüşüldü.
7 Haziran 2006 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 00.04'te son verildi.
Sadık
Yakut |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Yaşar
Tüzün |
Mehmet
Daniş |
|
Bilecik |
Çanakkale |
|
Kâtip Üye |
Kâtip Üye |
Türkân
Miçooğulları |
|
|
İzmir |
|
|
Kâtip Üye |
|
|
No.: 156
II.- GELEN KÂĞITLAR
7 Haziran 2006 Çarşamba
Raporlar
1.- Tokat Milletvekili
Mehmet Ergün Dağcıoğlu'nun Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/978) (S. Sayısı: 751'e 2 nci Ek) (Dağıtma tarihi:
7.6.2006) (GÜNDEME)
2.- Tokat Milletvekilleri Orhan Ziya Diren ve Feramus Şahin'in
Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları
(3/979) (S. Sayısı: 1196) (Dağıtma tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)
3.- Tokat Milletvekilleri Orhan Ziya Diren ve Feramus Şahin'in
Yasama Dokunulmazlıklarının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve
Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporları
(3/980) (S. Sayısı: 1197) (Dağıtma tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)
4.- Tokat Milletvekili Resul Tosun'un Yasama Dokunulmazlığının
Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları
Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/981) (S. Sayısı: 1198) (Dağıtma
tarihi: 7.6.2006) (GÜNDEME)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 15.00
7 Haziran 2006 Çarşamba
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 112 nci Birleşimini açıyorum.
III.- YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik
cihazla yoklama yapacağız.
Yoklama için 5 dakika
süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda
bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise yoklama pusulalarını
görevli personel aracılığıyla 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır ve görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç
sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz,
üniversitelerimiz ve YÖK uygulamaları hakkında söz isteyen Samsun Milletvekili
Musa Uzunkaya'ya aittir.
Buyurun Sayın Uzunkaya.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A) GündemdIşI Konuşmalar
1.- Samsun
Milletvekili Musa Uzunkaya'nın, YÖK'ün icraatlarına ve bazı üniversitelere
rektör atamalarında karşılaşılan sorunlara ilişkin gündemdışı konuşması
MUSA UZUNKAYA (Samsun) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; rektör atamaları ve YÖK'ün icraatları
üzerinde gündemdışı söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; anayasal kurum ve kuruluşların hiçbirisinin diğerinin
alternatifi…
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
bir saniye…
Sayın milletvekilleri,
Genel Kurulda büyük bir uğultu var, Sayın Hatibin konuşması
anlaşılamamaktadır...
Buyurun Sayın Uzunkaya.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Değerli milletvekilleri, anayasal kurum ve kuruluşların hiçbirisinin diğerinin
alternatifi, karşıtı ve görev alanı dışındaki bir sahayı kullanım hakkı
olmadığı gibi, kuvvetler ayrılığı prensibinin de, kuvvetlerin birbiriyle
didişmesi, sürtüşmesi, kavgası, anayasal hakkı olmadığı halde diğerlerinin
sorumluluğunu bigayri hakkın tecavüzü de değildir. Millî iradenin tecelligâhı
olan Yüce Parlamento, doğrudan gücünü haktan alan ve ona hesap veren bir kurum
olmak itibariyle Anayasa ve yasalar çerçevesinde yasama ve yürütme görevini ifa
ederken, elbette diğer anayasal kurum ve kuruluşlarla ciddî bir uyum içinde
hareket etmelidir ve etmektedir de. Nitekim, mevcut Seçim Kanunu çerçevesinde 3
Kasım 2002'de şekillenen Parlamento, Anayasayı değiştirecek ciddî çoğunlukla
bir iktidar çıkarmış, kendi taahhütleri olması ötesinde, aziz milletin
beklentisi olan çok ciddî sorunlarını, temel insan hakları, din ve vicdan
özgürlüğü bağlamındaki taleplerini karşılamak için sandıkta sağlanan
mutabakatın, yani, toplumsal mutabakatın yanında, kurumsal mutabakat aranması
nezaketini, Hükümetin ve Sayın Başbakanımızın kurumlararası mutabakat talebini
hâlâ birkısım kurumlar algılayamamış, anlayamamış, bunun, Hükümet tarafından
sunulan bir zeytin dalı olduğu idrakine varamamışsa bunun kusurunu kimde aramak
gerekir, doğrusu merak ediyorum.
Geçtiğimiz günlerde iş
dünyasıyla ilgili bir önemli derneğin "Hükümet gerilim ve bizden-sizden
ayırımı yapıyor" ifadesini anlamak bu bağlamda hiç mümkün değildir. Bir
Başbakan ve Anayasayı değiştirecek Parlamento çoğunluğu arkasında olan
Hükümetin, gücünü kullanarak, yasal düzenlemelere girmeden kurumsal mutabakat
talebini araması hangi izan ve şuurla gerilim olmakla ifade edilebilmektedir?!
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; 1992 yılında kurulan yeni üniversitelerin rektörleri hangi
şekil ve usul çerçevesinde atanmışsa, aynı usul ve çerçevede 5467 sayılı
Kanunla kurulan 15 yeni üniversitemizin rektörlerinin atanması öngörülmüştür.
Hükümetin teklifi, Çankaya'nın onayı aynı Anayasa ve hukuk çerçevesinde
90'ların başında ortaya konulan uygulama hüsnükabul görmüş, ne değişmiştir ki,
bugün kanun çıktığı andan itibaren YÖK, Çankaya ve birkısım kurum ve çevreler
böyle bir atamanın siyasî olacağı mülahazasıyla itiraz layihaları, beyanatlar,
hatta tahrik edici açıklamalar yapma gereğini duyabilmişti.
Değerli arkadaşlar, ben,
bir kıyas olması bakımından nazarlarınıza, ıttılaınıza iki belgeyi arz etmek
istiyorum. Bunlardan birisi 3826 sayılı Kanundur; yayımı tarihi 7.7.1992'dir.
Çok iyi hatırlayacak o gün Parlamentoda bulunan birkısım milletvekilleri,
hatta, bazı partilerin genel başkanları o gün iktidar ortağı ve sorumluluğu
içerisindeydi. O günkü rektör atamalarıyla ilgili söz konusu olan tarihte ve
21277 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan kanunun geçici maddesindeki hükmü ile
yine 3.1.2006 tarihinde, yani, bu Parlamento ve Hükümet döneminde çıkarılan
Kanunla yapılan atama teklifi arasında bir ibare farklılığı var mıdır;
bilgilerinize arz için söylüyorum.
Aynen deniyor ki, 92'deki
değerlendirme, yasa metni: "Yeni kurulan devlet üniversite ve yüksek
teknoloji enstitülerinin kurucu rektörleri iki yıl için Millî Eğitim Bakanı ve
Başbakanın önereceği üç isim arasından Cumhurbaşkanınca atanır." Bu, 92'de
değerli Parlamentomuzda bulunan değerli genel başkanların da o gün hükümet
ortaklığı ve sorumluluğu taşıdığı bir dönemdeki çıkan yasadır. Bizim; yani,
3.1.2006'da çıkardığımız ve bugün Anayasa Mahkemesinden…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
…henüz gerekçesi açıklanmamış olan bir nedenle iade edilen yeni 15 üniversite
rektörünün atanmasıyla alakalı bu 15 il ve Türkiye; hatta, onların bağlantıları
olan üniversitelerde mezuniyet günleri geldiği halde çocukların nasıl mezun
olacağı tartışmaları, basını kaotik bir ortama dönüştürüp tartışır hale getiren
bu olayda bizim çıkardığımız, yani, bu Yüce Parlamentonun çıkardığı yasa metni,
ikisini yan yana koyarsanız -teknoloji enstitüsü hariç, ki, bunların içinde
yoktu- "bu kanunla kurulan üniversitelerin kurucu rektörleri iki yıl için
Millî Eğitim Bakanı ve Başbakanın önereceği üç isim arasından Cumhurbaşkanınca
atanır" denmektedir. Allahaşkına, soruyorum, insafınıza, izanınıza,
anlayışınıza, idrakinize, ıttılaınıza arz ediyorum: Her iki yasanın metinleri
arasındaki fark nedir?! Anayasa Mahkemesi aynı Anayasa Mahkemesi, anayasal kurumlar
aynı anayasal kurumlar, Meclis aynı Meclis, aynı Meclisin içinde hatta bazı
vekillerin, bugünkü İktidarın çoğunluğunun bulunmadığı bir zeminde
muhalefetteki çok değerli milletvekillerinin bazılarının bulunduğu ve hükümet
ortaklığını o günkü şartlarda üstlendiği, hatta liderlerinin bulunduğu bir
zeminde bu olayın bugün 15 ilimizde ve 15 üniversitede, ama onların bağlı
fakülteleriyle birçok üniversitemizi ilgilendiren ortamda bir kaos oluşturmanın
ve "bu böyle olmaz" mantığının hangi iradeyle ortaya konduğunu
iktidarıyla muhalefetiyle, aziz milletin de idrakine takdim etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, YÖK,
kendisini siyaset makamının yerine, üzülerek söylüyorum, koymuş, hiçbir siyasî
partinin, siyasî ve yıpratma amaçlı muhalifi olan bir partiyi yapamayacağı
kadar ağır isnat ve iftiralarda da, üzülerek söyleyeyim, bulunabilmiştir.
Bunların en bariz örneğinden birisi -vaktim yok, okuyamıyorum- Sayın YÖK
Başkanvekili İsa Eşme'nin " 2 nci ayın 18'i, 2006 tarihinde Reuters
Ajansına verdiği bir açıklamadır ki, bir hilkat garibesi açıklamaktır,
İngilizce metni de buradadır. Bu kadar garip bir açıklamayı yapan YÖK
Başkanvekilinin…
NAİL KAMACI (Antalya) -
İngilizceyi bırak, Türkçeyi oku da anlayalım.
BAŞKAN - Lütfen, sayın
milletvekilleri!..
MUSA UZANKAYA (Devamla) -
Efendim, Türkçesi de basında var, İngilizcesi de…
Değerli arkadaşlar, bu
anlayış şunu ortaya koymaktadır: Elbette, YÖK Başkanı veya Başkanvekili siyasal
içerikli açıklamalar yapabilir; ama, o makamda bulunduğu sürece değil. Gelir,
burada, iktidar veya muhalefet partisinde yer alabileceği bir yer bulur, istifa
eder, görevi diğer siyasîler gibi siyasî yaklaşım olur; ama, bu tür çirkin
isnatlarda bulunmaya hakkı yoktur; ki,
o ifadeyi ben burada kullanmaktan teeddüp ediyorum.
MEHMET IŞIK (Giresun) -
Neden ısrar ediyorsunuz?! Bu ısrarınız ne?!
MUSA UZANKAYA (Devamla) -
Değerli arkadaşlar, bakınız, Batı ülkelerinde, hatta ABD ve bazı Uzakdoğu
ülkelerinde YÖK benzeri bir kuruluş olmamakla beraber, bu tür koordinatör
kurumlara ve rektörlüğe atama usulleri nasıl cereyan etmektedir…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Uzunkaya,
teşekkür için, lütfen… Yeteri kadar, fazla…
MUSA UZUNKAYA (Devamla) -
Kısaca alıntı yaptığım kaynağın Ord. Prof. Dr. İhsan Doğramacı'nın, bu eserinde,
günümüzde rektör seçimi ve atama krizleriyle alakalı değerlendirmesini
ıttılaınıza arz ediyorum ve okumanızı tavsiye ederim. Sayın İhsan Doğramacı,
tüm Batı üniversitelerinde hangi tür rektör ataması olduğunu beyan ediyor.
Burada bütün belgeleriyle var. Bizdeki atama usulüne benzer ne Avrupa
ülkelerinde ne Amerika'da ne de Japonya ve daha açığı, ilk 500 dünya
üniversitesini içinde bulunduran ülkelerin hiçbirisinde böyle bir atama usulü
yok. Ancak, bu 500 üniversite içerisine üniversite koyamayan Türkiye'dir ki,
böyle bir -üzülerek söyleyeyim-
bağnazlık mantığı içerisinde rektör ataması yapabilmekte, hatta, geçtiğimiz
günlerde, Dumlupınar Üniversitesindeki bir öğretim görevlisi, otuzaltı yıldır
üniversitede hocalık yapan, Evrim ve Yaratılış Teorisiyle ilgili kitabı onaltı
yıldır üniversitelerde okutulduğu halde "dünya dönüyor" diyenleri
mahkûm eden Galileo mantığıyla, bu Hoca Efendiyi de, Prof. Dr. Adem Tatlı
Hocayı da kapının önüne koyabilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
Galileo'i şu veya bu şekilde infaz edilmiş olabilir; ama, dünya dönüyor ve
dönmeye devam edecektir.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Uzunkaya.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Sayın Başkan, üçbuçuk yıllık dönem içerisinde, siz, üç kere hiç uzatmadınız
daha. Bugün, ilk defa, gündemdışı konuşmalarda 3 dakika uzattınız.
BAŞKAN - Sayın
milletvekili, lütfen, oturur musunuz.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Oturmam.
BAŞKAN - Lütfen, oturur
musunuz sayın milletvekili.
NAİL KAMACI (Antalya) - Hayır
efendim…
Bu tutumunuz hakkında…
BAŞKAN - Sayın Kamacı…
NAİL KAMACI (Antalya) -
Hayır efendim…
Tutumunuz yanlıştır; onu
uyarmak istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen, oturur
musunuz Sayın Kamacı.
NAİL KAMACI (Antalya) -
Çünkü, benim de konuşmalarımda, 1 dakikayı geçirmediniz.
BAŞKAN - Gündemdışı
ikinci söz, uyuşturucu kullanımının yaygınlaşması hakkında söz isteyen İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'e aittir.
Buyurun Sayın Ersin. (CHP
sıralarından alkışlar)
2.- İzmir
Milletvekili Ahmet Ersin'in, son zamanlarda giderek yaygınlaşan, özellikle
gençleri ve çocukları tehdit eden uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken
tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Bugün, aynı konuda iki üç
ay önce huzurunuza gelmiştim ve ihtiyaç olduğu için, vicdanım rahat etmediği
için iki üç ay önce gündeme getirdiğim sorunu sizlerle tekrar paylaşmak
istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
ilköğretim sıralarına kadar indiği bilinen ve toplumu çürüten uyuşturucu
sorunu, maalesef, bir çığ gibi büyüyerek üstümüze geliyor. Bugün sokaklar ve
caddelerde can ve mal güvenliği yoksa, bunun önemli nedenlerinden biri de
uyuşturucu kullanımının yaygınlaşmış olmasıdır; çünkü, uyuşturucu maddeler sadece
kullananın bedenine zarar vermekle kalmıyor, aynı zamanda başka suçların da
tetikleyicisi durumunda.
Değerli milletvekilleri,
üç yıldan beri bu uyuşturucu konusunda çalışıyorum. Bu sürede bağımlılarla,
onların aileleriyle, sokakta uyuşturucu madde satanlarla ve emniyetten görevli
kişilerle, yetkili kişilerle görüşmeler yaptım.
Değerli milletvekilleri,
görünen şudur: Sadece polisiye önlemlerle uyuşturucu kullanımının
yaygınlaşmasının önüne geçmek mümkün değildir. Kuşkusuz, polisiye önlemler
gerekli; ama, bazı başka önlemler alarak bu mücadeleyi sürdürmek lazım.
Öncelikle yapılması gereken, kuşkusuz, pazarı daraltmak, uyuşturucu
tacirlerinin hedefi olan çocuklarımızın ve gençlerimizin uyuşturucu madde
kullanmanın kendi bedenlerinde, ailelerinde ve toplumda ne tür sorunlara neden
olduğuna ilişkin bilgilendirilmeleri ve bilinçlendirilmeleri gerekir.
Değerli milletvekilleri,
yine, bu çalışmalarım sırasında öğrendim, bazı polis şefleri, müdürleri,
meslekte başarılı olmak için, bu anlamda başarılı görünmek ve yükselmek için
uyuşturucu baronlarıyla pazarlıklar yaparak sipariş operasyonlar yapıyorlar. Bu
yolla elde edilen uyuşturucuların 5 misli de piyasaya sürülüyor. Örneğin, bir
yılda, eğer 1 ton uyuşturucu madde ele geçirilmişse, bilin ki 5 ton da piyasaya
sürülmüştür. Böylesine ciddî ve önemli bir tehlikeyle karşı karşıyayız sayın
milletvekilleri.
Değerli arkadaşlarım,
bakın, 13 Ocak 2004 tarihinde bir araştırma önergesi verdim, önergem burada. Bu
önergemin konusu, gençlerimiz ve çocuklarımız arasında gittikçe yaygınlaşan
uyuşturucu kullanımının nedenleri ile buna karşı alınması gereken önlemlerin
tespiti ve uyuşturucu bağımlılarının tedavisinde karşılaşılan sorunların da
tespiti ve çözümlerinin bulunması için bir araştırma önergesi açılmasını
istedim; 13 Ocak 2004 tarihinde. Bu önergeden sonra, uzunca bir süre gündeme
alınmayınca bu konu, geçen yıl, daha doğrusu geçtiğimiz eylül ayında, İzmir'de,
eşim ve üniversite öğrencisi iki kızımla birlikte, bu araştırma önergesinin bir
an önce ele alınması için Meclisi göreve çağıran bir imza kampanyası başlattık
ve üç günde 46 085 imza topladık değerli arkadaşlarım. Anne babalar son
derecede tedirgin.
Keza, bununla da
yetinmedim, o imzaları alıp Meclise getirdim -ki, imzalar halen odamda- Sayın
Meclis Başkanımızla yüz yüze ve telefonla olmak üzere iki kez görüşme yaptım.
Sayın Başkan, Meclis Başkanımızın bu konuda ne kadar duyarlığı olduğunu
biliyorum ve bir çaba içinde olduğunu da biliyorum; ama, sonuç alamadık. Keza,
AKP'nin grup başkanvekilleriyle, bazı arkadaşlarımızla, bazı grup
başkanvekilleriyle görüştüm, bu sorunun bir an önce ele alınması için ricalarda
bulundum; ama, bir türlü sonuç alamadım. Konuşmalar yaptım Mecliste, basın
toplantısı yaptım. Anayasanın ve Meclis İçtüzüğünün, bir milletvekili olarak,
bana verdiği bütün yetkileri kullandım; ama, maalesef, Meclis bürokrasisini
aşmak mümkün değil. Şu an, aradan yirmisekiz ay geçtikten sonra, bu Meclis
araştırma önergem, gündemin 114 üncü sırasında bekliyor. Ekim ayında 117 nci
sıradaydı, sekiz ayda ancak üç sıra ilerleyebildi değerli arkadaşlarım; sekiz
ayda üç sıra ilerleyebildi, yirmisekiz ayın sonunda 114 üncü sıraya gelebildi.
Değerli arkadaşlarım, bir
araştırma önergesinin görüşülme süresi, şu Meclis aritmetiği içinde, toplam 90
dakikadır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ersin,
lütfen tamamlayabilir misiniz.
Buyurun.
AHMET ERSİN (Devamla) -
Bu Meclis, Van Gölü canavarını araştırma komisyonunu kurdu geçtiğimiz yıllarda;
ama, yetmişüç milyon insanımızı ilgilendiren, çocuklarımızı, gençlerimizi
tehdit eden böyle önemli bir sorunu ele almak için, yirmisekiz aydan beri, bu
Meclis, 90 dakikasını harcamadı ve yine bu Meclis, Sami Ofer'e kıyak yapacak
yasaları, Unakıtan yasalarını görüşmek için gece yarılarına kadar çalıştı; ama,
yirmisekiz aydan beri, kadın-erkek, genç-ihtiyar yetmişüç milyon insanımızı
ilgilendiren bu önemli sorunu ele alabilmek için, yirmisekiz aydan beri, 90
dakikasını ayıramadı; 90 dakikayı bu soruna ayırmadı değerli arkadaşlarım.
Değerli milletvekilleri,
dolayısıyla, insan, ister istemez düşünüyor; ya, bu Mecliste uyuşturucu
baronlarının lobisi mi var, nedir?! Niçin bu olay, bu sorun, bu önemli sorun,
bu kadar süreden beri ele alınmıyor; anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım,
yirmisekiz ayda, kaç çocuğumuzun, kaç gencimizin uyuşturucu tacirlerinin
tuzağına düştüğünü biliyor muyuz; bunu bilen var mı? Ve eğer, bu araştırma
önergesi bir an önce ele alınsaydı, görüşülseydi ve komisyon kurulsaydı, tespit
edilecek ve hayata geçirilecek öneriler ve önlemlerle, acaba, kaç çocuğumuz,
gencimiz uyuşturucu tacirlerinin tuzağına düşmekten kurtarılabilirdi, bunu
bilen var mı?..
Değerli arkadaşlarım,
ertelenmeye tahammülü olmayan, canım bir ara bakarız adam sendeciliğine
tahammülü olmayan önemli bir sorunla karşı karşıyayız. Çocuklarımız tehlikede,
çocuklarımız ve gençlerimiz tehdit altında. Hiç kimse, benim başıma gelmez,
benim çocuğumun başına gelmez demesin değerli arkadaşlarım; geçmişte yaşanan
örnekleri biliyoruz. Neden bu kadar duyarsız kalınıyor bu soruna bilemiyorum!
Yani, Türkiye'nin kalbi olan, Türkiye'nin sorunlarını çözmekle yükümlü olan,
insanlarımızın, yaşayanlarımızın, vatandaşlarımızın, halkımızın sorunlarını
çözmekle yükümlü olan bir Meclis, Türkiye Büyük Millet Meclisi, yetmişüç milyon
vatandaşımızı tedirgin eden, çocuklarımızı, gençlerimizi tehdit eden böylesine
önemli bir sorunu yirmisekiz aydan beri niçin ele almadı, neden yirmisekiz
aydan beri 90 dakikasını bu soruna ayırmadı, anlamak mümkün değil.
Değerli arkadaşlarım,
umarım, bundan sonraki günlerde, bu uyuşturucu sorununu, yetmişüç milyon
insanımızı ilgilendiren, tedirgin eden bu önemli ve ciddî sorunu bir an önce
ele alırız. Meclisimiz, Türkiye Büyük Millet Meclisimiz bu sorunu artık
ertelemez, bir an önce ele alır…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Ersin,
lütfen…
AHMET ERSİN (Devamla) -
Teşekkür edip bitireceğim.
…komisyonu kurar ve bu
sorunu, gittikçe yaygınlaşan bu uyuşturucu kullanımına karşı alınması gereken
önlemleri tespit eder.
Sayın Başkana, bana bu
fırsatı verdiği için teşekkür ediyorum; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ersin.
Gündemdışı üçüncü söz,
Mersin İlindeki göç sorunu ve çözüm önerileri hakkında söz isteyen Mersin
Milletvekili Hüseyin Güler'e aittir.
Buyurun Sayın Güler.
3.- Mersin
Milletvekili Hüseyin Güler'in, Mersin'e aşırı göçün getirdiği sosyal ve
ekonomik olumsuzluklara karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması ve İçişleri Bakanı Abdülkadir Aksu'nun cevabı
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlar; Türkiye'nin temel sorunlarından bir tanesi de göç
sorunu. Bunlardan da en büyük nasibini alan; ama, olumsuz nasibini alan
illerimizden bir tanesi de Mersin.
Zaten, bu sorun, sadece
bir Mersin'in sorununu içermiyor; çünkü, başta Güneydoğu Anadolu olmak üzere,
birçok illeri de beraberinde kapsamakta, etkilemekte ve Türkiye, Mersin
üzerinden de, ciddî anlamda olumsuz etkilenmekte.
Mersin'de, 1940'tan
itibaren, sürekli, nüfus artışı, Türkiye ortalamalarının -yaklaşık- hep
üzerinde olmuştur. 1980 sonrası yaklaşık 850 000 olan Mersin nüfusu, bu süre
içinde, 2005 yılında yaklaşık 2 000 000 nüfusa ulaşmıştır. Buna baktığımızda,
Mersin'deki bu yoğun artışın ve her şehrin taşıma kapasitesini olduğu gibi
Mersin'in de taşıma kapasitesini göz önüne aldığımızda beraberinde ciddî
sorunlar doğurmaktadır. Bugün, kontrolsüz göç sosyal patlamalara ve -çeşitli-
işsizlik gibi kültürel değerlerin de yozlaştığı bir sürece ciddî anlamda
olumsuz etki yaratmaktadır.
Mersin'e göçün en önemli
ortak noktaları şunlar:
1- Düzenli gelirlerinin
olmaması,
2- Eğitim düzeyinin düşük
olması,
3- Çok çocuklu olunması,
yani nüfus olarak yoğun bir aile ortamına girmesi,
4- Daha önce şehirde
yaşamış olmamaları.
Böyle, 4 ortak özellikte
baktığımızda, Mersin Merkez ve Tarsus İlçemiz başta olmak üzere 64
mahallemizin, Mersin merkezde, 34'ü, getto diyeceğimiz bu mahallelerden
oluşmakta. İkincisi, Tarsus'ta da, aynı şekilde, yaklaşık 45 mahallesinden
12'sinde böyle.
Tabiî ki, göçün sosyal
yaşama etkileri de var. Yoğun göç sonucu, işsizlik, çarpıcı kentleşme, eğitim,
sağlık hizmetlerinde yetersizlik ve aile bütünlüğünün bozulması gibi sosyal
sorunlarla beraber, göçle gelen nüfusun büyük bir bölümünün eğitim düzeyinin
düşüklüğü ve vasıfsız işgücü durumunda olması, kentle uyumlarını zorlaştırmış,
bunun sonucunda kutuplaşmalara sebep olmuştur.
Yaşanan bu yoğun göç
dalgası nedeniyle, şehrin sosyal dokusu bozulmuştur. Gerek altyapısı gerek
üstyapısı dediğimiz kamu kurumlarının hizmetteki aksamaları ve kalitenin
düşüklüğü, Mersin'de ciddî sosyal patlamalara vesile olmuştur.
Bugün, bu soruna, fırsat
bulduğumuzda, bu kısa aralık içerisinde, çözüm önerilerimiz olacaktır. Göçle
gelenlerin kente uyumu için bugüne kadar çeşitli mikro çalışmalar, projeler
yapılmış; ancak, ihtiyacı karşılamada yetersiz kalınmıştır. Göçle gelenlerin
oluşturduğu mahallelerde altyapı eksikliği, sağlık, aile planlaması, halk
eğitimi ve meslek eğitimi konularında eğitim merkezlerinin oluşturulmaması,
istihdamı artırıcı yatırımların artırılmaması ve bu bölgede yaşanan kısır döngü
sürecini değerlendirdiğimizde, çözüm önerilerimize, temennimiz, tabiî ki bu
çözüm önerilerine önce Hükümetin, yani, siz AKP'lilerin, ama, baktığımızda, bu
soruna bir yürütme olarak ne kadar duyarlılığını... İnşallah, temennimiz,
sorunlara çözüm önerilerinde katkısıyla göreceğiz; ama, bizler var gücümüzle
sorunları sizlerle paylaşırken, kamuoyu yaratılmasını da dikkate alırken,
Meclisin gündeminde yürütmenin ağırlığını hissediyoruz. Bu tür konular sanki o
kadar önemsizmiş gibi, çözüm önerilerimize dahi kulak tıkamaya devam ettiniz.
Bugün, soruna çözüm için,
bölgemize, Hükümetin ekonomik ve sosyal içerikli eylem planları yürürlüğe bir
an önce konulmalı. Sosyal içerme ve kalkınma ajansları gibi somut projelerde
Mersin İline öncelik verilmelidir. Daha önce Millî Güvenlik Kurulunun kararında
da Mersin, öne alınması gereken, önce değerlendirilmesi, teşvik gibi birçok
kamusal anlamda hizmetin kalitesinin yükseltilmesi için dikkate alınması
gereken illerin başında algılandı.
Türkiye'nin potansiyel
sorunları açısından baktığımızda, Mersin'de çıkan en ufak bir kıvılcım
Türkiye'yi etkilemektedir. Bu doğrultuda, sosyal içerme ve kalkınma ajansları
gibi somut konularda, temennimiz, birazdan inşallah, Hükümet yanıt verirse
-vereceğini de zannetmiyoruz; çünkü, muhatap olma gibi bir derdi yok, böyle bir
sorunu yok- bu konularda Mersin halkına müjde olarak verir, biz de kendilerini
alkışlarız, burada da saygıyla baş tacı ederiz.
Ülkemizde içgöç ana
merkezlerinde yaşanan sosyal uyum sorunlarını hafifletmek ve gelenlerin kentle
sosyal entegrasyonunu hızlandırmak için, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin
kontrolünde, Avrupa Birliği malî yardımlarıyla desteklenen sosyal içerme
projeleri uygulamaları başlamıştır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Güler,
buyurun.
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Birinci etapta, 12,5
milyon euro bütçeli olarak Diyarbakır, Şanlıurfa, Gaziantep ve Erzurum
İllerinde, 2006 yılında başlatılmış ve yirmidört ay sürecek.
Bugün ikinci etap
dediğimiz, 36 000 000 euroluk bütçesi olacak şekilde de, 2007 yılında
başlatılmak üzere yeni ikinci bölge illeri diyebileceğimiz -bunların arasında
İstanbul, Ankara, İzmir gibi- illerin yanına Mersin'in de mutlaka alınması
gerekmektedir.
Mersin'in temel
sorunlarından biri işsizliktir. İstihdamın artırılacağı ve özellikle, bölgenin
lojistik sürecini de göz önünde bulundurduğumuzda, istihdamı artıracak teşvik
planları bir an önce bölgesel ve endüstriyel alanlarda da seçici bir boyutla
öne alınmalıdır. Bu projelerin hayata geçirilmesi için, Mersin İlinin altını
tek olarak çiziyoruz, Avrupa Birliği fonlarından ve ulusal destekli hükümet
bütçelerinde de göz önünde bulundurarak, bunun öne alınması ve Mersin'in
dikkate alınması gerekmektedir. Bunlara duyarlılığınızı göstereceğinizi,
inşallah, görürüz. Ama, göreceğimizden de şüphemiz yok. Mersin'de en ufak bir
bayrak krizi tüm Türkiye'yi sarstı. Bu Mersin sahipsiz kaldı sayenizde, AKP'nin
ikinci adamı, yani, Genel Başkan Yardımcısı da Mersin'in milletvekili olmasına
rağmen. Başta limon gibi, narenciye üreticilerinin sorunlarına duyarsız
kaldınız, çözmediniz. Kentsel dönüşüm projelerinin, getto projelerinin çözümü
için duyarsız kaldınız. Eğitim sürecinde öncelik olmasına rağmen birçok alanda
kamusal barışı bozdunuz.
Temennimiz Mersin'e sahip
çıkılması, ama, bizler şunu söylüyoruz: Mersin sahipsiz değil. Bizler, her
türlü alanda Mersin'in sorunlarını yapıcı çözüm önerileriyle beraber kamuoyuyla
paylaşacağız. AKP'nin ve başta Hükümetin duyarlılığını bekliyoruz. Mersin'de
ciddî anlamda, geçtiğimiz günlerde, yine, bir patlama olayı oldu; çünkü, her an
müsait.
Ben burada tekrar Mersin
halkına geçmiş olsun diyorum. Bir an önce faillerinin de bulunması ve kamu
vicdanının rahatlatılması gerekmekte. Potansiyel tehlike olarak Mersin ele
alınmamalı. Kendi içinde, bunca göçü almalarına karşın barış içerisinde yaşayan
Mersin halkının huzurunu bozmak isteyen kesimlere de asla izin verilmemeli;
ama, temennimiz, Mersin'e projeler bazında sahip çıkılması, kamu imkânlarının,
öncelikli olarak, Mersin'e aktarılması ve bu sosyal projelerin bir an önce
hayata geçirilmesi ve Avrupa Birliği fonundan, ikinci etap illerin kapsamı içerisine
Mersin'in de alınması gerekmektedir. 2007 yılına kısa bir süre kaldı. 2007
yılında, herhalde, sizin iktidarınız olmayacak, bu doğrultuda da, inşallah, bu
bize kısmet olacak ve bunu Mersin olarak da…
SABRİ VARAN (Gümüşhane )
- Öyle bir şey de ki, kendin inan!
HÜSEYİN GÜLER (Devamla) -
Gerekenin en iyisini yapacağız.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Güler.
Gündemdışı konuşmaya
İçişleri Bakanı Sayın Abdülkadir Aksu cevap vereceklerdir.
Buyurun Sayın Bakan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım;
Mersin Milletvekilimiz Sayın Dr. Hüseyin Güler arkadaşımızın "Mersin'de
göç sorunu ve çözüm önerileri" konulu gündemdışı konuşması üzerine söz
almış bulunuyorum; konuşmama başlamadan önce, Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum.
Özellikle, ülkemizde,
1980 ve 90'lı yıllarda, çeşitli nedenlerle yaşadıkları yerleri terk ederek
kentsel merkezlere doğru bir göç hareketi olmuştur. Mersin de bu göçü önemli
ölçüde alan illerimizin başında yer almaktadır. Kentlerimizin taşıma
kapasitesinin düşüklüğünden dolayı, bu nüfus, gecekondu mahallelerinde,
sağlıksız çevre şartlarında ve konutlarda, yeterli iş ve gelir imkânlarından
yoksun olarak yaşamak durumunda kalmışlardır. Yaşanan bu göçün, isteksiz, ani
ve hızlı gerçekleşmesi, göçün yaratabileceği sorunları daha da artırmıştır. Bu
nüfus hareketliliğinin neden olduğu sorunları en şiddetli yaşayanlar, göç etmek
zorunda kalan insanlar olmakla birlikte, göç hareketinin hedefi konumundaki
kentler ve bu kentlerde yaşayan insanlar da, göç olaylarından olumsuz
etkilenmiş ve her kesim için kentle ilgili yaşam sorunları artmıştır. Köyden
kente göç edenlerin vasıfsız olan işgüçleri dolayısıyla, karşı karşıya
oldukları en temel sorun işsizlik olmuştur. Çoğunlukla genç ve bu yönüyle
işgücüne, ekonomik ve sosyal yaşama dinamik bir katkı sağlayabilecek bu nüfus,
kentsel yaşamın gerektirdiği şartlara uyum sağlayamadıkları için, kentlerin
sorunları daha da artmıştır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; ülkemizde az gelişmiş yörelerden gelişmiş yörelere
doğru seyreden iç göçün, Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgeleri başta olmak üzere,
İç Anadolu ve Karadenizden de Batı bölgelerine doğru olduğu görülmektedir.
Ülkemizde yaşanan yoğun iç göçün nedenlerine bakıldığında, başlıca belirleyici
faktörlerin kırsal kesimdeki hızlı nüfus artışı, kentlerin sosyal, kültürel ve
ekonomik yönlerden çekiciliği, terörden kaynaklanan güvenlik sorunları, coğrafî
şartlar ve tabiî afetler olduğu görülmektedir. Ülkemizin karşı karşıya kaldığı
iç göç olgusunun, göç alan bölgelerde ve büyük kentlerde, geçen zaman
içerisinde, ekonomik ve sosyokültürel, fizikî, asayiş ve kamu düzenine ilişkin
önemli sorunlara yol açtığı da muhakkaktır. Göç edilen yerlere uyum sorunu,
kültür çatışması ve ekonomik yetersizlikten kaynaklanan sosyal dışlanmışlık
olgusu, hemşericiliği ve belli bir yöreye aidiyet duygusunu öne çıkarmaktadır.
Varoşlarda yaşayanların sürekli bir iş ve sosyal güvenceye sahip olmaması,
geçici ve niteliksiz işlerle geçimlerini sağlamak zorunda kalmaları, kayıtdışı
ekonomi ve marjinal sektörlerin artmasına da neden olmaktadır. Göç eden
ailelerin kentte karşılaştıkları sosyal ve ekonomik sorunlar aile yapısını da
olumsuz etkileyerek, aileiçi şiddet, ihmal, istismar ve ailelerin
parçalanmasına sebep olmakta ve beraberinde, çocukları sahipsiz ve korumasız
duruma düşürmekte ve sokağa itmektedir.
İç göç, önemli bazı
fizikî sorunlara da yol açmaktadır; şehirlerde hızlı ve dengesiz nüfus artışı
önplana çıkmaktadır. 1950-2000 yılları arasında Türkiye nüfusu yaklaşık 3 kat
artarken, İstanbul, Ankara ve Mersin İllerinin şehir nüfusları 10 kat
artmıştır.
Elbette ki, iç göçün bir
başka olumsuz sonucu da, asayiş ve kamu düzenine ilişkin problemlere yol
açmasıdır. Gerek ekonomik ve sosyal nedenlerle gerekse güvenlik ve başka
nedenlerle yaşanan göç olgusunun önüne geçebilmek, yaşanmış göç olaylarının
neden olduğu sorunlarla baş edebilmek için yapılması gereken çok şeyler olduğu
muhakkaktır. Ancak, bütün bunların yapılması bütçe imkânlarıyla ilgilidir ve
yılların birikimiyle oluşan bu sorunların çözümü, uzun zaman alacak çalışmaları
da gerektirmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
Hükümet olarak, biz, güvenlik politikalarını sosyal politikalarla dengeli bir
şekilde yürütme gayreti içinde olduğumuzu müteaddit defalar belirttik. Gelir
dağılımının iyileştirilmesi ve yoksullukla mücadele politikalarının başarılı
olabilmesi için, Hükümetimiz kurulur kurulmaz, Acil Eylem Planı hazırlayarak,
gelir dağılımı ve yoksullukla mücadele alanında önemli uygulamaları hayata
geçirmiştir.
59 uncu Cumhuriyet
Hükümeti olarak, bir taraftan, yatırım teşvikleri, vergi muafiyetleri gibi
uygulamalarla göç veren bölgelerde yeni iş sahaları açmaya, tarım sektöründeki
desteklemelerle, insanların topraklarından göç ederek başka yerlere
gitmelerinin önüne geçmeye, diğer taraftan da, çeşitli nedenlerle göç etmek
zorunda kalan vatandaşlarımızın içinde yaşadıkları güç yaşam şartlarını
iyileştirmek ve onların kentsel hayat şartlarına uyum sağlayabilmeleri
konularında da çeşitli çalışmalar yapmaktayız.
Genel ekonomik kalkınma
programlarının yanında, çok önemli çalışma ve projeleri, Hükümetimiz,
kararlılık ve titizlikle uygulamaktadır.
Bu kapsamda, Toplu Konut
İdaresi Kanununda yapılan değişiklikle, TOKİ'ye, gecekondu alanlarının
dönüşümüne yönelik projeleri destekleme ve kredilendirme yetkisi verilmiştir.
Yine, mahallî idare reformu kapsamında çıkan kanunlarla, yerel yönetimlerimize,
kentsel dönüşüm ve gelişim projeleri uygulama yetkisi verilmiştir. Yine, Türk
Ceza Kanununda, imar kirliliğine neden olma fiili suç olarak tanımlanmış ve
cezaî yaptırıma bağlanmıştır. Özel koruma ihtiyacı olan veya suça karışan
çocuklarla ilgili olarak, çocuk adalet sisteminin esas ve usullerinin
düzenlenmesi amacıyla Çocuk Koruma Kanunu çıkarılmıştır. Yine, ayrıca, başta
güvenlik olmak üzere, çeşitli nedenlerle, Doğu ve Güneydoğu Anadolu
Bölgelerinden göç eden, köylerinden ayrılan ailelerden gönüllü olarak geri
dönmek isteyenlerin, kendi köyleri civarında veya arazisi müsait başka yerlerde
iskân edilmeleri ve gerekli sosyal ve ekonomik altyapının tesisiyle, bu
yerleşmelerde sürdürülebilir yaşam şartlarının sağlanması amacına yönelik
olarak da, 1994 yılında uygulamaya konulan Köye Dönüş ve Rehabilitasyon Projesi
başlatılmıştır. 2000 yılından bugüne kadar, proje için, Köye Dönüş Projesi
için, genel bütçe, il özel idareleri bütçeleri ve sosyal yardımlaşma ve
dayanışma vakıfları aracılığıyla toplam 52 117 377 YTL, yani, 52 117 377 000
000 para harcanmıştır. Yine, 2005 yılı haziran ayında başlatılan KÖYDES
Projesiyle de, bütün ülke genelinde, yolu olmayan, sağlıklı içmesuyu olmayan
köy bırakılmaması kararlaştırılmış ve bu proje de, büyük bir başarıyla
yürütülmektedir. Geçtiğimiz yıl 200 trilyonun üzerinde para harcandı. Bu yıl,
2006 yılı bütçesine de 2 katrilyon -Maliye Bakanlığı bütçesine- ödenek ayrıldı.
Yine, değerli
arkadaşlarım, 5302 sayılı İl Özel İdaresi Kanunuyla, iş yapma fikri olup, küçük
bir başlangıç sermayesine ihtiyacı olan yoksul vatandaşlarımıza, il özel
idarelerince mikrokredi verilmesi imkânı getirilmiş, il özel idareleri,
belediye ve sivil toplum kuruluşları işbirliğiyle, Diyarbakır, Van, Şanlıurfa
ve Batman gibi illerde bunun uygulanmasına
da başlanmıştır.
Ayrıca, yine, Terör ve
Terörle Mücadeleden Doğan Zararların Karşılanması Hakkında Kanunun
uygulanmasına yönelik çalışmalarla, terörle mücadeleye ilişkin yürütülen
faaliyetler kapsamında zarar gören vatandaşlarımızın da maddî zararları
karşılanmaktadır. Bu kanun kapsamında, bugüne kadar, komisyonların almış olduğu
kararlar çerçevesinde 49 600 000 YTL -49,6- trilyon maddî zarar ödemesinde
bulunulmuştur, 20 trilyonun ödemesi de yapılmak üzeredir.
Yine, hepimizin bildiği
Kuzey Ankara Girişi Kentsel Dönüşüm Projesiyle, kuzey Ankara girişindeki
gecekondu bölgesinin fiziksel durumunun ve çevre görüntüsünün geliştirilmesi ve
çağdaş bir kent görünümü kazandırılması amaçlanmaktadır.
Yine Toplu Konut İdaresi
(TOKİ) tarafından yürütülen bu çalışmalar ve buna ilaveten dargelirli ve yoksul
vatandaşlarımızın konut sahibi yapılabilmesi ve kentlerimizin çağdaş bir
görünüme kavuşturulması da hedeflenmektedir ve TOKİ, gerçekten, bu konuda
başarılı çalışmalar yapmaktadır. Ben de kendilerini tebrik ediyorum,
kutluyorum.
Yine, Dünya Bankası
desteğiyle yürütülen Sosyal Riski Azaltma Projesiyle, Türkiye nüfusunun en
yoksul kesimine yönelik gelir ve istihdam sağlanması ile temel sağlık ve eğitim
hizmetlerinin iyileştirilmesi çalışmaları da sürdürülmektedir.
Değerli arkadaşlarım, sosyal
yardımlaşma ve dayanışma vakıfları aracılığıyla ihtiyaç sahibi
vatandaşlarımızın ekonomik ve sosyal yönden güçlendirilmesi, eğitim ve sağlık
hizmetlerinden daha etkili yararlanabilmesi maksadıyla, 2005 yılında, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti olarak "Çeşitli Proje ve Sosyal Yardımlar" adı
altında yaklaşık 2 milyar YTL -2 katrilyon Türk Lirası- tutarında bu
vatandaşlarımıza hizmet sunulmuştur. 2006 yılında da aynı nitelikteki
faaliyetlere devam edilmektedir. Bu kapsamda, sağlık yardımı, eğitim yardımı,
kömür yardımı ve ücretsiz ders kitabı yardımı da devam etmektedir. Bu yıl,
inşallah, lisede okuyan öğrencilerimize de ücretsiz kitap yardımını
başlatacağız.
Öte yandan, yine, Sosyal
Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kurumu Genel Müdürlüğü aracılığıyla da yaşamlarını
en düşük düzeyde dahi sürdürmekte güçlük çeken kişi ve aileler, herhangi bir
sosyal hizmet kuruluşu bünyesine dahil edilmeden kendi aile ortamında aynî,
nakdî yardımlarla da desteklenmektedir.
Az gelişmiş yörelerin
ekonomik yönden kalkınmasına, mahallî imkân ve potansiyelin değerlendirilerek
yeni istihdam imkânları oluşturulmasına ve böylece işsizlik ve yoksulluğun
azaltılmasına yönelik olmak üzere, bildiğiniz gibi, 5084 sayılı Yatırımların ve
İstihdamın Teşviki Kanunuyla bölge illeri birinci derecede teşvik kapsamına
alınmıştır.
Bu çalışmaların
semeresini istihdam oluşturarak almaya başladık. Bu kapsamda, örneğin, sadece
Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgesindeki 9 ilimizde 110'u proje, 114'ü inşaat,
56'sı üretim aşamasında olmak üzere, toplam 280 sanayi tesisi çalışmaları devam
etmektedir.
Yine, iç göçün
yavaşlatılması için, Sekizinci Beş Yıllık Kalkınma döneminde, kamu yatırım
tahsisleri içinde Doğu ve Güneydoğu Anadolu Bölgelerinin payı devlet tarafından
özel olarak desteklenerek, yüzde 11,5'ten yüzde 15,8'e yükseltilmiştir.
Bütün bu çalışmalara ek
olarak, ülkemizde yaşanan iç göçün yol açtığı ekonomik, sosyal, kültürel ve
fizikî sorunlar ile asayiş ve kamu düzenine ilişkin sorunların çözümü amacıyla,
Bakanlığımın koordinatörlüğünde ilgili bakanlık ve kurumlarca da müşterek bir
çalışma yürütülmektedir ve bu konu üzerinde hassasiyetle Hükümetimiz tarafından
durulmaktadır.
Görüldüğü üzere,
gelişmekte olan her ülkenin karşı karşıya olduğu iç göçün sebep olduğu
sorunların çözümüne ve olumsuz etkilerinin azaltılmasına yönelik
çalışmalarımız, Hükümet olarak kararlılıkla sürdürülmektedir ve değerli
arkadaşıma da şunu ifade ediyorum: Biz, hem Mersin hem bütün illerimizle
ilgileniyoruz, sahip çıkıyoruz, değerli arkadaşım endişelenmesin.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; merkezî idarelerimiz, valiliklerimiz, belediyelerimiz,
yatırımcılarımız, sanayici ve işadamlarımız büyük bir özveri ve şevkle, bu
konularda açılım yapmak üzere devamlı gayret göstermekteyiz.
Ben hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Bakan.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, bir şey söyleyebilir miyim.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Ersin.
AHMET ERSİN (İzmir) -
Sayın Başkan, biraz önce kürsüde ben uyuşturucu sorununu konuştum. Sayın
Bakanın ilgisi alanına giren bir konuydu. Burada olduğu halde, uyuşturucu
konusunda, uyuşturucuyla mücadele konusunda, neden acaba Meclisi
bilgilendirmedi?
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Not hazırlanmamış önüne.
İÇİŞLERİ BAKANI
ABDÜLKADİR AKSU (İstanbul) - Hayır, ben geldikten sonra…
BAŞKAN - Sayın Ersin, o
tamamen Sayın Bakanın takdiridir.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet
Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, bazı sayın milletvekillerinin
yasama dokunulmazlıkları hakkında 2 adet rapor vardır; sırasıyla okutup,
bilgilerinize sunacağım.
V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz'ün Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/922) (S.
Sayısı: 1172) (x)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Yasak yerde silah taşıma
suçunu işlediği iddia olunan Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz hakkında
düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi
ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs
2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Şanlıurfa Milletvekili Turan Tüysüz
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü
maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama
dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için
değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini
sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak
dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve
kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama
dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu
yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir
ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir
hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararı ile
açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla temiz toplum özlemi aleyhine
sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa
değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında,
başvurulabilecek tek yol olarak, hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi
bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal
kaldırılması kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen
milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân
verecektir.
Yukarıda açıklanan
nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun,
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi
yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya Araslı |
M. Ziya Yergök |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Ankara |
Adana |
Çorum |
|
Sezai Önder |
Feridun Baloğlu |
Mehmet Küçükaşık |
|
Samsun |
Antalya |
Bursa |
|
Muharrem Kılıç |
Uğur Aksöz |
Atilla Kart |
|
Malatya |
Adana |
Konya |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2.- Antalya Milletvekili Deniz Baykal'ın Yasama
Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve
Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/932) (S.
Sayısı: 1173) (x)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Hakaret suçunu işlediği
iddia olunan Antalya Milletvekili Deniz Baykal hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat
olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Antalya Milletvekili Deniz Baykal
hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar
ertelenmesine karar vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun
bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygıyla sunulur.
Burhan Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı
Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü
maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama
dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için
değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini
sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık,
nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve
kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama
dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu
yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir
ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir
hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararıyla
açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla temiz toplum özlemi aleyhine
sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için, gereken Anayasa
değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında,
başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması
istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal
kaldırılması kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen
milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân
verecektir.
Yukarıda açıklanan
nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun,
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi
yolundaki kararına katılmıyoruz.
|
Oya Araslı |
M. Ziya Yergök |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Ankara |
Adana |
Çorum |
|
Sezai Önder |
Feridun Baloğlu |
Mehmet Küçükaşık |
|
Samsun |
Antalya |
Bursa |
|
Muharrem Kılıç |
Uğur Aksöz |
Atilla Kart |
|
Malatya |
Adana |
Konya |
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Meclis araştırması
açılmasına ilişkin 1 önerge vardır; okutuyorum:
IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B) Gensoru, Genel Görüşme, Meclİs SoruşturmasI ve Meclİs AraştIrmasI
Önergelerİ
1.- İzmir
Milletvekili Yılmaz Kaya ve 36 milletvekilinin, 3.5.2004 tarihinde Batman'da
meydana gelen patlamanın neden ve sonuçlarının araştırılarak muhtemel
patlamalara karşı alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla Meclis
araştırması açılmasına ilişkin önergesi (10/368)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Bir bölümü ekli gerekçede
belirtilen nedenlerle, 3.5.2004 tarihinde Batman İlimizde meydana gelen
patlamanın, halen devam etmekte olan patlama tehlikesi nedenlerinin ve bu
tehlikenin önlenebilmesi için alınması gereken önlemlerin tespiti için,
Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri gereğince Meclis
araştırması açılmasını arz ederim. 24.5.2006
1- Yılmaz Kaya (İzmir)
2- Mustafa Gazalcı (Denizli)
3- Erdal Karademir (İzmir)
4- Harun Akın (Zonguldak)
5- Bülent Baratalı (İzmir)
6- Ali Oksal (Mersin)
7- Türkân Miçooğulları (İzmir)
8- Feridun Fikret Baloğlu (Antalya)
9- Uğur Aksöz (Adana)
10- Hasan Ören (Manisa)
11- N. Gaye Erbatur (Adana)
12- Hakkı Ülkü (İzmir)
13- Ufuk Özkan (Manisa)
14- İsmail Özay (Çanakkale)
15- Mehmet Sevigen (İstanbul)
16- Erol Tınastepe (Erzincan)
17- Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
18- Osman Özcan (Antalya)
19- Yakup Kepenek (Ankara)
20- Kemal Sağ (Adana)
21- Mehmet Ziya Yergök (Adana)
22- Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
23- Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
24- Nurettin Sözen (Sivas)
25- Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
26- Nadir Saraç (Zonguldak)
27- Mustafa Özyurt (Bursa)
28- Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
29- Özlem Çerçioğlu (Aydın)
30- Abdurrezzak Erten (İzmir)
31- Gökhan Durgun (Hatay)
32- Muharrem Kılıç (Malatya)
33- Ali Cumhur Yaka (Muğla)
34- İsmail Değerli (Ankara)
35- Atila Emek (Antalya)
36- Osman Kaptan (Antalya)
37- Abdulaziz Yazar (Hatay)
Gerekçe:
Batman İlimizin
Şirinevler ve Cumhuriyet Mahallerinde bulunan toptancılar sitesi ve civarında
3.5.2004 tarihinde büyük bir patlama meydana gelmiş ve bu patlama neticesinde
birçok işyeri büyük hasar görmüş, 3 vatandaşımız hayatını kaybetmiş, 20
vatandaşımız da yaralanmıştır.
Patlamaya neden ise, iki
mahallenin altına sızan petrol türevinin yağışların artması sonucu su
seviyesinin yükselmesi ve petrol türevinin suya göre daha hafif olması
nedeniyle yüzeyde sıkışmasıyla basıncın artması ve buhar haline gelmesiyle, gaz
tarzındaki bu işlenmiş petrol türevinin ısıl bir maddenin temasıyla tutuşup
yanmaya başlaması, yanma etkisiyle kapalı alanlarda da sıcaklık ve basıncın
artması sonucu patlamanın meydana gelmesi gösterilmektedir.
Patlamadan sonra bölgede
yapılan teknik incelemelerde yoğun bir yakıt buharı kokusu tespit edilmiş ve
bundan yola çıkılarak yapılan ölçümlerde 2 195 ppm doğalgaz, 2 301 ppm benzin,
1 607 ppm LPG değerleri bulunmuştur.
Batman Valiliği
tarafından kurulan komisyon, çevredeki benzin istasyonlarından, çok yakında
olan TÜPRAŞ Batman rafinerisinden ve TÜPRAŞ-NATO boru hattından sızıntı
olabileceği ihtimalini de göz önüne alarak, söz konusu tesislerin yakınına
kuyular açarak numuneler almış, komisyonun tespitlerine göre de, benzin
istasyonlarından ve TÜPRAŞ- NATO boru hattının bulunduğu bölgelerden bir
sızıntının olmadığına karar verilmiştir.
Ancak, TÜPRAŞ Batman
Rafinerisinin yakınlarında açılan kuyulardan alınan numunelerde işlenmiş petrol
türevine rastlanmış ve patlamanın olduğu toptancılar sitesinden kod olarak daha
yüksekte olan, rafineriden daha alt seviyede bulunan bölgeye doğru sızıntının
ve akışın olduğu tespit edilmiştir.
Patlamadan önce
toptancılar sitesindeki bu sızıntı hakkında yerel Batman Postası Gazetesi
31.3.2003 tarihinde haber yapmış, sitedeki bir işyerinde, işyeri sahibi ve
Sanayi ve Ticaret Müdürlüğünden iki yetkili tespit yapmış ve sızıntının
olduğuna dair 1.4.2003 tarihinde bir tutanak tutmuşlardır. Buna rağmen, bu
girişimler sonuç vermemiş, hiçbir önlem alınmasına yetmemiş ve ne yazık ki söz
konusu patlama meydana gelmiştir.
Vatandaşlarımızın ve SS
Batman Toptan Gıda ve İhtiyaç Maddeleri Kooperatifi Başkanlığının, Başbakanlık
ve çeşitli bakanlıklar nezdindeki, sorunun çözümüne ilişkin başvuru ve
talepleri ne yazık ki sonuçsuz kalmıştır. Yerel Batman Gazetesi, patlamanın
olduğu günden beri aralıksız her gün olayı "Bugün 744 üncü gün, hâlâ
benzinin kaynağı bulunamadı" şeklinde haber yapmakta ve olayı gündemde
tutmaya, yetkililerin dikkatini çekmeye çalışmaktadır; ama, maalesef, sorun
yine de sahipsiz kalmaya devam etmektedir.
Olayın diğer boyutu da,
işyerleri büyük hasar gören -patlamanın şiddetinin 10 büyüklüğündeki bir
depreme eşit olduğu söylenmektedir- vatandaşlarımızın işyerlerindeki hasar ve
uğradıkları zararın tazmini için kendilerine faizli olarak ve sadece 7,5 milyar
TL gibi bir kredi önerilmesidir. Bu bile, olayın ciddîye alınmadığının bir
göstergesidir.
Bu arada, Batman
Şirinevler ve Cumhuriyet Mahallelerinin altında giderek artan bir benzin
sızıntısı devam etmekte olup her an büyük bir facianın gerçekleşmesi
beklenmektedir. Öyle ki, bodrum katlarından, hiçbir ek çalışmaya gerek
duyulmadan rafine benzin alınıp bidonlara doldurulabilmektedir. Bu somut olay
bile, tehlikenin ne denli büyük boyutta olduğunu göstermektedir.
Sızıntı olduğunun
tespitinden 38 ay, patlamadan 25 ay gibi bir zaman geçmesine, vatandaşlarımızın
Başbakanlık dahil birçok makama başvurmalarına rağmen, şimdiye kadar zararın
tazmini ve tehlikenin önlenmesi yolunda hiçbir adım atılmadığından mağduriyet
ve tehlike devam etmektedir.
Bu nedenle, olayın
nedenlerinin ve bir daha aynı acı olayın yaşanmaması için ne gibi tedbir
alınmasının tespiti için Anayasanın 98, İçtüzüğün 104 ve 105 inci maddeleri
gereğince bir Meclis araştırması açılmasını saygılarımla arz ederim.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve Meclis araştırması açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
1 genel görüşme önergesi
vardır; okutuyorum:
2.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce ve 40 milletvekilinin, okullarda yaşanan şiddet
olayları ile alınan ve alınabilecek önlemler konusunda genel görüşme açılmasına
ilişkin önergesi (8/29)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Okullarımızda yaşanan
şiddet olayları, boyutları, alınan ve alınabilecek önlemler konusunda
Anayasanın 98 ve İçtüzüğün 102 ve 103 üncü maddeleri uyarınca genel görüşme
açılmasını arz ve teklif ederiz.
1 - Muharrem İnce (Yalova)
2 - Berhan Şimşek (İstanbul)
3 - Kemal Sağ (Adana)
4 - Bülent Baratalı (İzmir)
5 - Mustafa Gazalcı (Denizli)
6 - Muharrem Kılıç (Malatya)
7 - Yakup Kepenek (Ankara)
8 - Türkân Miçooğulları (İzmir)
9 - Mehmet Ziya Yergök (Adana)
10 - Erdal Karademir (İzmir)
11 - Feridun Ayvazoğlu (Çorum)
12 - Uğur Aksöz (Adana)
13 - Halil Ünlütepe (Afyonkarahisar)
14 - Mehmet S. Kesimoğlu (Kırklareli)
15 - Harun Akın (Zonguldak)
16 - Oya Araslı (Ankara)
17 - Abdurrezzak Erten (İzmir)
18 - Ali Oksal (Mersin)
19 - Feridun Fikret
Baloğlu (Antalya)
20 - Ferit Mevlüt
Aslanoğlu (Malatya)
21 - Hasan Ören (Manisa)
22 - N. Gaye Erbatur (Adana)
23 - Hakkı Ülkü (İzmir)
24 - Ufuk Özkan (Manisa)
25 - İsmail Özay (Çanakkale)
26 - Mehmet Sevigen (İstanbul)
27 - Erol Tınastepe (Erzincan)
28 - Osman Özcan (Antalya)
29 - Hüseyin Ekmekcioğlu (Antalya)
30 - Nurettin Sözen (Sivas)
31 - Nadir Saraç (Zonguldak)
32 - Mustafa Özyurt (Bursa)
33 - Mehmet Mesut Özakcan (Aydın)
34 - Özlem Çerçioğlu (Aydın)
35 - Orhan Eraslan (Niğde)
36 - Gökhan Durgun (Hatay)
37 - Ali Cumhur Yaka (Muğla)
38 - Abdulaziz Yazar (Hatay)
39 - İsmail Değerli (Ankara)
40 - Atila Emek (Antalya)
41 - Osman Kaptan (Antalya)
Gerekçe:
Son yıllarda çeşitli nedenlerle
ilk ve orta öğretim okullarımızda ölüm ve yaralamalarla sonuçlanan çok sayıda
olaylar olmaktadır ve hemen her gün okullarımızdan bu konuyla ilgili haberin
yazılı ve görsel basında yer aldığını görmekteyiz. Konuyla ilgili olarak, başta
Sayın Başbakan ve Millî Eğitim Bakanı olmak üzere yetkililerin yaptıkları
açıklamada konunun abartıldığı, gazete ve televizyonların olayları haber
yapmasının aslında olayları teşvik edici olduğu gibi açıklamalar yapılmıştır.
Daha da olumsuzu, olaylara karışan öğrenci sayısının genel öğrenci sayısının
içindeki oranı verilerek, olaylar küçümsenmektedir. Bu nedenle, bu yaklaşımı
benimsemiş bir anlayışın bu olayların önüne geçmesi, gerekli önlemleri alması
noktasında çeşitli kuşkular oluşmuştur.
Örneğin, şiddet içeren,
yaralama ve ölümle sonuçlanan olayların bu öğretim yılındaki sayılarına ilişkin
tam bir envanter henüz çıkartılmamıştır. 2,5 milyondan fazla öğrencinin
bulunduğu İstanbul İlimizdeki olaylara ilişkin İl Millî Eğitim Müdürü, bu
öğretim yılında meydana gelen olay sayısının 7-8 olduğu gibi garip bir
açıklamada bulunmuştur. Halbuki, sadece bu ay içinde basına yansıyan bu tür
olay haberleri bu sayının çok üzerindedir. Resmî olmamakla birlikte, ocak
ayından 31 Mart tarihine kadar sadece İstanbul'da tespit edilen olay sayısı
11'dir ve bu olaylardan 2'si ölümle sonuçlanmıştır. Ülke genelinde ise 100'den
fazla olay aynı zaman diliminde gerçekleşmiştir ve ölümle sonuçlananların
sayısı 10'a yakındır.
Konuyla ilgili çeşitli
sivil kuruluşların ve üniversitelerimizin yaptığı araştırmalar ise daha vahim
veriler içermektedir. İstanbul'da 3 483 lise ikinci sınıf öğrencisiyle yapılan
bir araştırmaya göre, öğrencilerin yüzde 22'si bıçak, çakı, benzeri kesici alet
taşıyor. Ateşli silah taşıyanların oranı ise yaklaşık yüzde 10 olarak
saptanmıştır. Araştırmaya göre, hayatı boyunca en az bir kez birini
yaralayanların oranı ise yüzde 26.
Sorunun çözümü
noktasında, başta aileler olmak üzere tüm toplumun duyarlı olması ve her türlü
bilgiyle donatılması öncelikli bir görev olması gerekir. Bakanlığın belli bir
duyarlılıkla olayların gündeme getirilmesinden, gazete ve tv'lerde haber
yapılmasından değil, tam tersine duyarsızlıktan şikâyet etmesi gerekir.
Genel görüşme açılmasına
ilişkin önergemizin kabulüyle, olayların bütün boyutlarının TBMM gündeminde
tartışılması, kamuoyumuzun ve Meclisimizin aydınlatılmasına büyük katkı
sağlayacağına inanmaktayız.
BAŞKAN - Bilgilerinize
sunulmuştur.
Önerge gündemde yerini
alacak ve genel görüşme açılıp açılmaması konusundaki öngörüşme, sırası
geldiğinde yapılacaktır.
C) Çeşİtlİ İşler
1.- Genel
Kurulu ziyaret eden Lübnan Başbakanı Fuad Siniora ve beraberindeki heyete
Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denilmesi
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Sayın Bülent Arınç'ın
resmî konuğu olarak ülkemizi ziyaret etmekte olan Lübnan Başbakanı Sayın Fuad
Siniora ve beraberindeki heyet şu anda Meclisimizi teşrif etmiş
bulunmaktadırlar. Kendilerine Yüce Meclisimiz adına "Hoşgeldin"
diyorum. (Alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup
oylarınıza sunacağım.
Okutuyorum:
VI.-
ÖNERİLER
A) Sİyasî Partİ Grup Önerİlerİ
1.-
(10/197) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel
Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup
önerisi
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulu, 7.6.2006
Çarşamba günü (bugün) toplanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin,
İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını arz
ederim.
Saygılarımla.
Haluk Koç
Samsun
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair
Öngörüşmeler" kısmının 146 ncı sırasında yer alan (10/197) esas numaralı
Meclis araştırma önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 7.6.2006 Çarşamba
günlü birleşiminde yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi Grup önerisi lehinde söz isteyen Tacidar Seyhan, Adana Milletvekili.
Buyurun Sayın Seyhan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Sayın Seyhan, süreniz 10
dakikadır.
TACİDAR SEYHAN (Adana) -
Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tarih 4.6.2004. Öneriyi
veren Sayın Hanefi Mahçiçek ve bu önerinin altında 21 Adalet ve Kalkınma
Partili milletvekili arkadaşımın imzası var. Öncelikle bu arkadaşlara çok
teşekkür ediyorum. Son derece önemli bir konu. Türkiye'de esnaf, sanatkârın
yükü her geçen gün artmaktadır. Bu yükü hafifletmek ve Türk esnaf, sanatkârının
sorunlarını gidererek Avrupa Birliği süreci içerisinde uyum sağlamak, Avrupa
Birliği ülkeleriyle eşit çalışma düzeyine getirmek ve bunların rekabet gücünü
artırmak esas alınmıştır ve çok mutlu olduğum tespitleri de bu arkadaşlar
önergelerine başlık yapmışlar. "Çeşitli ve değişikliklerle kısa sürede
uyum sağlama sorunu vardır Türk esnafının" demişler; katılıyorum.
"Bölgelerarası dengeli gelişmeyi sağlamak zorundayız, bunun da
araştırılması lazım" demişler; katılıyorum. "Nitelikli elemanların
yetişmesine katkıda bulunuyor, bunun da araştırılması lazım" diyorlar;
katılıyorum. "Gelir yelpazesi içerisinde orta sınıfın rolü ve denge
unsurudur" diyorlar arkadaşlarımız; katılıyorum. Bunların hepsine
katılıyorum.
Katılmadığım bir şey var.
Türk esnafı bu kadar zor durumdayken, bu önergeyi Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine getirmeyen, almayan siyasî iradenin bakış açısına
katılmıyorum arkadaşlar. Böyle bir şey olmaz. Bunlar sizin arkadaşlarınız. Bir
emek vermişler. Bu, bir yıllık, altı aylık bir konu değil. İki yıl önce vermiş
bu arkadaşlarımız bu önergeyi. Her koşulda esnafın sıkıntısı tartışılıyor,
Sanayi Bakanı, burada esnafın sorunlarını ve çözüm önerilerini anlatıyor; ama,
bir grup -ki, üçte 2 çoğunluğa sahip- kendi arkadaşlarının verdiği önergeyi
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirmekten kaçınıyor. Burada, ciddî
bir eleştirim var değerli arkadaşlarım.
Eleştiriyi ve siyasî
yanını bir kenara bırakıyorum. Bakın, size, dikkatle, teknik olarak, içinde
bulunduğu sıkıntıyı anlatayım esnafın. Elimde bir belge var. Bu belge resmî. Bu
belgede, işyeri açma izni alan ve izni terk eden esnafların sayısı var.
Değerli arkadaşlar -geçen
yılın tamamını söylüyorum- geçen yılın ilk dört ayında esnaf sicilinde kaydını
sildiren esnaf sayısı 37 000; ilk dört ayında, marta kadar. Değerli arkadaşlar,
bu yılın ilk dört ayında, geçen yılın 35 000'ine karşılık olarak 174 000 esnaf
işyerini terk etmiş, bırakmıştır. Bu, ciddî bir sorun.
Değerli arkadaşlar, bir
kötü gidiş de şurada: Hepsini teknik olarak inceledim. 2004 yılına kadar sorun
yok. Açılan esnaf sayısı 100 ise, 80 tane kapanmış. Yani, bir gelişme
görülüyor. Her zaman kapanan esnaf sayısı açılan esnaf sayısından daha az; ama,
2005 yılında denge tersine dönüyor. 146 000 işyeri açılıyor 2004'te, 92 000
kapanıyor. 2004'te de sorun yok; ama, 2005'te 196 000 açılıyor, 282 000
kapanıyor. Demek ki, esnaf zor durumda. 2006'ya geliyoruz, 35 000 açılıyor, 174
000 kapanıyor. Kaç ay içinde; dört ay içerisinde. Bu dört ayın rakamı, geçen
yılın tamamının rakamına eşit. Demek ki, bir zorluk var, bir şey, bir sinyal
var.
Bizim yapmamız gereken,
bu duruma bizi getiren nedenleri araştırmak ve Türkiye Büyük Millet Meclisinde
bunu değerlendirmek, yasal olarak bu çözüm önerilerini Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine taşımaktır.
Değerli arkadaşlar,
Meclis araştırması içerisinde değerlendirilmesi gereken esnafın sorunlarını
kısmen burada dile getirmek istiyorum:
Esnafların talepleri,
yaşayabilecekleri, gelişebilecekleri ve hatta, büyüyebilecekleri sağlıklı
ortamların kendilerine hazırlanmasıdır. Sağlıklı bir çalışma ortamı istiyorlar
bu arkadaşlarımız. Biz, esnaflarla ilgili hangi konuyu gündeme getirirsek
getirelim, burada da sosyal boyutu öncelikli kılmak zorundayız; çünkü
-Türkiye'de 5 000 000'un üzerinde esnaf var, toplam 25 000 000 kişiyi
ilgilendiriyor- Türkiye'deki sosyal boyutun büyük bir bölümünün esnaflarla
alakalı olduğunu da unutmamalıyız.
Değerli arkadaşlar,
burada birinci sıkıntı vergi. Esnaf üzerinde, eşit gelir dağılımını
sağlayamadığımızdan, çok ciddî bir vergi yükü var. Bizim araştırmalarımızda
vergi yükü temel alınmalıdır.
İkincisi: Dünyanın her
yerinde, gelişmiş ülkelerde dahi asgarî geçim indirimi var. Gerçi, burada, çok
kazanan esnaflar, az kazanan esnaf diye ayırmamız çok zor olduğundan bir sıkıntı
çekebiliriz; ama, asgarî geçim indiriminin mutlaka uygulamaya sokulması
gerekir. Sanayi Bakanımızı da, Maliye Bakanımızı da bu konuda uyarıyorum.
Bir de, Maliye
Bakanlığımız basit usulde vergi koydu. Nihaî olarak, nitelik olarak vergide
bütünlüğü sağlamak, denetimi tek elden yapmak ve vergi adaletini
yaygınlaştırmak, kaçağı engellemek amacıyla, bu sebeplerle vergi koydu. İlk
anda, bu, uygulamada Türkiye'yi rahatlatacak görünüyor idi. Ama, değerli
arkadaşlar, Türkiye'de, şehrin merkezindeki büyük esnaf ile biz, taşrada,
bakkaliyesine 4 tane yağ, 2 tane Sana yağı, 3 tane süt koymuş bakkalı, rafına 4
- 5 tane telefon kılıfı koymuş esnafı, oradaki berberi aynı sınıfa soktuk. Öyle
bir vergi yükü altına getirdik ki bunları, basit usuldeki vergide rahat yaşayabilme
olanağını bulamayan insanları işlerini terk edecek duruma soktuk. Bu
kapanmaların en büyük nedeni budur. Zor geçinen, açlık sınırında bir kazancı
olan ve mahallesinde tek işi, alın teri, ekmeği, işyeri olan insanların, yeni
bir vergilendirme sistemiyle gelir düzeyi tespit edilerek, gelir dilimleri
tespit edilerek yeni bir yöntemle mutlaka ayrılması lazım. Basit usulde vergi
kaldırılarak getirilen vergi sistemi, sorunu çözmemiştir, sorunu
ağırlaştırmıştır; ama, dargelirliyi, kazanamayanın sorununu ağırlaştırmıştır ve
bunlar kazanamadıkları gibi, çok yüksek muhasebe ücretleri ödemek zorunda
kalmışlardır. Kendilerinin defter tasdiki konusunda ciddî yükümlülükleri var;
defter tasdiklerini yapamayacak, onaylatamayacak kadar büyük bir vergi yükü
altına sokulmuşlardır. Bunlar üzerine uygulanan vergi teşviklerinden,
koşulların ağırlığı nedeniyle esnaf, sanatkâr yararlanamaz hale gelmiştir.
Türkiye'de, bu ortaya
çıkan -kapanan, açılandan çok ise- sorunun en büyük kaynakları budur. Biz, hâlâ
bakıyoruz, biz ekonomik dengeye bakıyoruz. Biz, bu kadar durum ortadayken,
Meclis araştırması açılmayıp evlerimize gidersek, esnafın içerisine çıkarsak,
esnaf, bunun hesabını bize sokakta sorar. Onun için, mutlaka, esnaflarımızın,
en büyük gayreti, bu ülkede istihdam yaratmak, sanayi, teknoloji ürünlerini
sunmak, onları geliştirmek, rekabet piyasasına sokmak ve alın teriyle
kazandıkları parayı adil bir biçimde devlete vergi vermek iken ve bu toplumun
yükünü çeken insanlar iken, ezecek ve ezilebilecekleri konumda bırakmak, bizi
her zaman sokakta sıkıntıya sokacaktır. Bu ülke bizim. Eğer esnafı
rahatlatamazsanız, üretimdeki insanı da rahatlatamazsınız; esnafı
rahatlatamazsanız, bu ülkenin dış ilişkilerde rekabet gücünü de
sağlayamazsınız. Eğer esnafı rahatlatamazsanız, meslekî eğitimde gelişmeyi
sağlayamazsınız; çünkü, esnaf bir gelişmenin merkezidir. Hem meslekî eğitime
öncelik verilmeli hem de esnafın varlığı korunarak, bu eğitimin pratikte
sağlanmasının yolu açılabilmelidir.
Kayıtdışı ekonomiyle
mücadeleye gelince, Türkiye'nin en büyük sorunu, tabiî, kayıtdışı ekonomisidir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Seyhan,
buyurun.
TACİDAR SEYHAN (Devamla)
- 1 dakika içerisinde tamamlıyorum.
Nasıl yoksullukla,
yolsuzlukla mücadele ediyorsak, tepeden tavana, tavandan en aşağıya kadar
yolsuzluğun üzerine gidilmeli, vergi tabana yayılmalı ve kesinlikle kayıt
dışının önüne... KDV'lerde indirim yapılarak, tüketim malzemelerinin büyük bir
çoğunluğunda vergi adaleti sağlanarak kayıtdışı önlenebilmelidir.
Bir de şuna dikkat çekmek
istiyorum: Arkadaşlar, bu hipermarketler sorunu bir türlü çözülmüyor, Meclis
gündemine gelmiyor. Belki bu araştırma önergesinde onu da sağlayacağız.
Hipermarket sorunu çözülmeden, esnaf,sanatkârın sorunu çözülemez. Avrupa Birliği
ülkelerinde dahi uygulanan standartların hiçbiri bugün ülkemizde uygulanamıyor.
Orada hep yabancı markalar... Ankara'nın göbeğinde, gidin mağazalara bakın,
Ankamall'a bakın; Ankamall'da açılan firmaların büyük bir çoğunluğu yabancı
firmalar, kendi mallarını teşhir ediyorlar ve satıyorlar. Onlar da olsun, ama,
Türk sanayicisi kendi malını satacak yer bulamıyor, Türkiye'deki esnaf burada,
Kızılay'ın göbeğinde malını satamıyor. İnsanlar alışveriş merkezlerine taşınır
oldu.
Mutlaka alışveriş
merkezlerinin standardı belirlenmeli, küçük esnafın kendi geçimini
sağlayabileceği koşullar yaratılmalıdır. Bunu yapabilmek için, mesafe
koşullarını, eğitim koşullarını, ticarî koşulları, kredilendirmeyi, vergi
sisteminin yapılandırılmasını sağlayabilmek için yapmanız gereken, sağlıklı,
adaletli bir araştırmayı ortaya koymak ve bunu oluşturacak kanun tekliflerini
Türkiye Büyük Millet Meclisine getirmektir.
Biz, bunu hazırlayan
arkadaşlarınıza teşekkür ediyoruz. Mustafa Kemal'den bu yana, Türk esnafı,
hiçbir zaman kötü duruma düşmemiştir. Biz, Cumhuriyet Halk Partisi olarak,
esnafın daha kötü duruma düşmesine göz yummayacağız. Sizden ricamız, esnafın
sorunlarını birlikte araştırma konusunda gündeme alınma teklifimize onay
vermenizdir. Bu, cumhuriyetin bize verdiği sorumluluktur; bunun gereğini yerine
getirelim.
Beni dinlediğiniz için
teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Seyhan.
Grup önerisi lehinde söz
isteyen Rasim Çakır, Edirne Milletvekili.
Buyurun Sayın Çakır. (CHP
sıralarından alkışlar)
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; grup önerisi lehinde söz almış bulunuyorum; önce,
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli Kahramanmaraş
Milletvekili Hanefi Beyin ve arkadaşlarının vermiş olduğu, Avrupa Birliği
sürecinde, entegrasyon sürecinde esnafın sorunlarıyla ilgili Meclis araştırması
isteyen önerge -az önce arkadaşım da ifade etti- iki yıldır gündeme gelmemiş.
Ben, öncelikle, bu arkadaşlara teşekkür etmek istiyorum; ama, bugün de, bu
önergenin bir an önce görüşülüp, bir komisyonun kurulup, bu konuda, Meclis
olarak üzerimize düşen görevleri yapmamız gerekir diye düşünüyorum; çünkü,
küreselleşme, sermaye birikimindeki hızlılık ve teknolojideki korkunç değişim,
maalesef, esnafı ve çiftçiyi derinden etkiliyor; ama, buna rağmen, gelişmiş
ülkelerin hiçbirisi esnafından ve çiftçisinden vazgeçmiyor, onun bir şekilde
toplum içerisinde ticaretine, yaşamına devam edebilmesinin koşullarını
yaratmaya gayret ediyor; çünkü, Türkiye'de toplam yapılan üretimin yüzde 98'ini
esnaf ve küçük işletmeler yapıyor; çünkü, Türkiye'de toplam istihdamın yüzde
45'ini esnaf ve küçük işletmeler sağlıyor; çünkü, Türkiye'de toplam üretimin
yüzde 37'sini esnaf ve küçük işletmeler yapıyor. Buna rağmen, esnaf ve küçük
işletmeler, Türkiye'de toplam kullanılan kredinin yüzde 3 ilâ 4'ünü kullanıyor.
Yani, bu kadar kıt kaynaklarla, bu kadar büyük imkânları veren, 3 500 000'i
kayıtlı büyük bir camianın sorunlarına, Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak
çözüm aramayacağız da neye çözüm arayacağız?!
Ben, olayı size teknik
boyutuyla değil; ama, basit bir şekilde izah etmek istiyorum. Hepinizin
ayağında bir çift ayakkabı var; hepimiz ayakkabı kullanıyoruz. Bu ayakkabı,
Türkiye'de kimler tarafından üretiliyor; esnaflar tarafından üretiliyor. Bu
süreci size biraz açıklamak istiyorum. Ayakkabı öncelikle deriden imal
ediliyor. Öncelikle hayvan üreticilerimiz, çiftçilerimiz, ürettikleri büyükbaş
ve küçükbaş hayvanlarını değerlendirerek, oradan geçimini sağlıyorlar. O deriyi
alan, hayvanı kesen kasap, deriyi satıyor tabakhanelere, oradan bir geçim
sağlıyor. Tabakhaneler deriyi işliyor, kösele yapıyor, deri yapıyor, oradan
birsürü insan geçim sağlıyor. Deri, ayakkabı atölyelerine geliyor. Kesimcisi,
modelisti, stilisti, aksesuar üreteni, kalıp üreteni, ayakkabının tabanını
üreteni… Bakın, ne kadar geniş bir yelpazeye yayılıyoruz ve tezgâhta bütün
bunlar birleşiyor. Sayacısı, kesicisi... Ayakkabının sayası dikiliyor, monte
ediliyor, kalıba giriyor, sonra, temizleyeni, parlatanı, süsleyeni… Ayakkabının
kutusunu üreten mukavva fabrikası... O kutuya matbaa desen veriyor, çantası
yapılıyor ve atölyeden o ayakkabı toptancıya gidiyor. Toptancı ve
çalıştırdıkları ekmek yiyor, oradan perakendeciye gidiyor ve perakende
mağazasında, bizler gidiyoruz, beğendiğimiz ayakkabıyı satın alıp giyiyoruz;
ama, size bu kısacık zamanda anlattığım süreçte milyonlarca esnaf katkı
veriyor, emek veriyor, alın teri veriyor ve karşılığında da geçimini sağlıyor;
ama, maalesef, toplam üretim potansiyeli 200 000 000 çift olan ayakkabı
esnafının gücü, yani, Türkiye nüfusunun 3 katına ayakkabı giydirebilecek
durumda olan esnafımızın gücü, maalesef, son yıllarda her gün atölye kapatmak,
kepenk kapatmakla geçiyor. Neden; çünkü, dışarıdan gelen, haksız rekabetle
gelen ithal ürünlerden dolayı.
Şimdi, değerli
arkadaşlarım, soruyorum size; bu milyonlarca insanı, binlerce, yüzbinlerce
aileyi bu sektörden dışarıya çıkardığımız noktada bu insanlar ne yapacaklar?!
Ayakkabıcı esnafı, diğer
esnaflar gibi sanatkâr insanlardır, ince ruhlu insanlardır; kimisi Çerkezdir,
kimisi Lazdır, kimisi Kürttür, kimisi Alevîdir, kimisi Sünnîdir, kimisinin
hanımının başı açıktır, kimisinin kapalıdır, türbanlıdır; ama, hepsi nahif
insanlardır, üretken insanlardır, duygusal insanlardır. Ayakkabıcı esnafı,
ayakkabı derisinin ve yapıştırıcısının kokusunu duymadan yaşayamaz, ölür. Diğer
esnaflar farklı mı; bakkal esnafı farklı mı; sanayideki kaportacı esnafı,
boyacı esnafı, motor tamirci ustası farklı mı; hepsi aynıdır. En gelişmiş
ülkelerde olduğu gibi bizim de esnaftan ve çiftçiden vazgeçmek gibi bir
lüksümüz yoktur ve Türk esnafını yabancı esnafa peşkeş çekmek gibi bir lüksümüz
kesinlikle olmamalıdır. Eğer, bu ülkede uzun yüzyıllar boyunca hür ve bağımsız
yaşamak istiyorsak, o zaman, esnafımızın sorunlarını inceleyip, araştırıp,
onların sorunlarına çözüm üretmek, Yüce Meclisimizin en birinci görevleri
arasındadır.
Ben, iki yıl önce
verilmiş olan bu önergeyi, çözüm bulunsun amacıyla verilmiştir diye kabul
ediyorum. Veren arkadaşları kutluyorum ve bu önergeyi veren arkadaşların da
siyaset adına değil, siyaset yapmak için değil, samimî olarak verdiklerine
inanarak ve onların da sizlerin arkadaşlarınız olduğunu bilerek, lütfen,
oturduğunuz koltuklarda yapacağınız şey çok basit: Sadece elinizi kaldırmak. Bu
elinizi kaldırın ki, 3,5 milyon esnaf ve 20 000 000, esnafa bağlı olarak
yaşayan insanların, biraz umudu yeşersin, biraz ülkenin geleceğiyle ilgili
umutları, beklentileri büyüsün. Ben, Yüce Meclisin bu anlayışta olduğuna
inanıyorum. Böyle bir anlayışı bizlerle paylaşacağınıza inanıyorum. Bugüne
kadar, ülkenin sorunlarına yönelik, ciddî sorunlarına yönelik, Cumhuriyet Halk
Parti Grubu olarak birsürü Meclis araştırma önergeleri vermiş olmamıza rağmen,
hepsini reddettiniz; Cumhuriyet Halk Partisi verdi diye reddettiniz,
muhalefetten geliyor diye reddettiniz; önemsemediniz; ama, bu önerge sizden
geliyor, bu önerge sizin arkadaşlarınızdan geliyor. Biz de, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, sonuna kadar, esnafın sorunlarının ve bu önergenin yanındayız,
destekçisiyiz, gece gündüz demeden var gücümüzle bu komisyonda çalışma azmi
içerisindeyiz. Lütfen, sizler de bu önergeye bizlerle beraber evet deyin ve
ülkenin umudunu, pırıltısını, biraz olsun hiç olmazsa açabilelim.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlıyorum; Sayın Başkanıma teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çakır.
Grup önerisinin aleyhinde
söz isteyen Niyazi Pakyürek, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Pakyürek.
(AK Parti sıralarından alkışlar)
NİYAZİ PAKYÜREK (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ben de, Cumhuriyet Halk Partimizin
verdiği önergenin aleyhinde söz almış bulunuyorum; bu vesileyle, hepinizi,
saygıyla selamlıyorum.
Aslında, bazılarınız şunu
şöyle düşünebilir: Bu önergenin aleyhinde olmak, esnafın sorunlarını görüşmeye
mâni olmak. Kesinlikle böyle bir şeyin olmayacağını hepiniz takdir edersiniz.
Aslolan şu: Dün Meclisin çalışma programını yapmıştık. Önümüzde 13 maddelik bir
kanun tasarısı var. Fevkalade önemli olduğunu hepimiz biliyoruz, takdir
ediyoruz. Önce bu kanunun bitmesi gerektiğini bildiğim için, önemsediğim için,
bu önergeye karşı görüşümü söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî
ki, esnafın sorunları hep var idi, bundan sonra da olacaktır; çünkü, bir işin
içindeyseniz, bu işin kendine has sorunları olacaktır. Bu sorunların kaynağını,
siz, sadece bir yere meylederek ya da sadece bir yere bakarak çözemezsiniz.
Bunun iktisadî tarafı vardır, ekonomik tarafı vardır, bunun kredi tarafı
vardır, bunun pazar tarafı vardır, hatta, bunun rekabet tarafı vardır. Bütün
bunları toplarsınız, bunları harman edersiniz, ondan sonra oturursunuz, esnafla
ilgili yapmamız gerekeni, oturur, analiz eder ve yapmaya çalışırız.
Değerli arkadaşlarım,
esnafın sorunlarına AK Parti yeterince eğilmiştir bugüne dek. Esnaf, çok yüksek
faizlerle aldığı kredileri ve çok düşük miktarda aldığı kredileri, yine, AK
Parti Hükümetinde, 2 katrilyonun üzerine çıkan bir miktarda ve çok düşük
faizlerle almaya başlamıştır. Bunu esnafımız gayet iyi bilmektedir.
Elbette ki, vergi
yükleri, aslında, kimi esnafın üzerinde fazla, ama, kimi esnafın üzerinde
sanıldığı kadar fazla değil; çünkü, o vergide yeterli bir adalet
sağlanamamıştır.
Bir de, aslında,
esnafımızın sayısının ne olduğunu bugüne kadar net rakamlarla bilmiş değiliz.
Kimimiz 5 000 000 dedi, kimimiz 3,5 milyon dedi; ama, vergi kayıtlarına
bakıyorsunuz farklı, oda kayıtlarına bakıyorsunuz farklı, sicil kayıtlarına
bakıyorsunuz farklı. Bu itibarla, aslında, bunların da bir araya getirilip, net
miktarı, net rakamı görmemiz lazım.
Yine, esnafla ilgili
yapmamız gereken belki en güzel şey de, bir planlama getirmemiz gerekir diye
düşünüyorum. Bir mahallede 3 tane bakkal var. Bir amca emekli oluyor, geliyor,
4 üncü bakkalı açıyor. Ondan sonra, hepsi birden zarar etmek zorunda kalıyor.
Belki, böyle bir planlama da olduğunda, esnafımızın işlerinin çok daha rahat
gidebileceğini söyleyebiliriz.
Ben, konuşmama son
verirken, dediğim gibi, dün, bu Meclisin çalışma programı belli olmuştur, bu
çalışma programının devam etmesi gerektiğine inanıyorum; bu itibarla, bu
önergeye karşı oy kullanacağımı söylemek istiyorum.
Hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Pakyürek.
Önerinin aleyhinde söz
isteyen Bursa Milletvekili Faruk Çelik; buyurun. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Cumhuriyet Halk Partisi grup
önerisinin aleyhinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, bir farklı durum
var; bu Danışma Kurulu önerisiyle, Cumhuriyet Halk Partisi, Grubumuzdan
arkadaşlarımızın önerisinin, esnaf sorunlarını içeren araştırma önergesinin
gündeme alınması talebini gündeme getirdiler. Bu, bir farklılık arz ediyor,
birazdan buna temas edeceğim; ama, öncelikle şunu ifade etmek istiyorum ki;
esnafın sorunu, esnafın sorunları önemlidir, hep önemli olmuştur, bundan sonra
da önemini koruyacaktır; çünkü, esnaflar, gerçekten toplumun belkemiğini,
omurgasını oluşturuyorlar; ortadirek diye tabir edilen bu kesimi ihmal etmek,
gözardı etmek mümkün değildir; hele hele AK Parti İktidarı için böyle bir şey
söz konusu olamaz.
Şimdi, "cumhuriyet
tarihi boyunca esnaflar yürümediler" dendi; esnaflarımız, yürüdüler,
caddelere döküldüler, kasalarını attılar, kepenklerini indirdiler; ama, o
dönemin olumsuzluklarını AK Parti İktidarının devraldığını da hepimiz
biliyoruz. Kepenklerin indirildiği, esnafın cumhuriyet tarihinde ilk olarak
sokağa döküldüğü bir dönemin kapanmasıyla yeni bir döneme geçildi; böyle bir
esnafı devraldı AK Parti İktidarı; bunu gözden kaçırmamak gerekiyor.
Peki, devraldıktan sonra
neler yaptık; kısaca bunlara değinmek istiyorum. Az önce arkadaşımız ifade
etti, görevi devraldığımızda yüzde 59'larda olan esnaf kredi faizleri yüzde
13'e çekildi; kredi kullanan esnaf sayısı 101 000'lerden, 231 000'lere çıktı;
kredi miktarı 23 kat artarak 3,5 katrilyon liraya ulaştı. 598 000 esnaf,
dönemimizde, tekrar iş hayatına döndü. Esnaf kredi borçlarını yeniden
yapılandırdık. Vergi yükünü azalttık ve Kurumlar Vergisi, bildiğiniz gibi,
33'lerden, şimdi 20'lere indirildi. Sağlık, eğitim ve bazı mal ve hizmetlerde
KDV oranları yüzde 1'lere çekildi. KOBİ'lere destek açısından bakacak olursak,
oniki yıl içerisinde, 1990 ile 2002 yılları arasında sadece 4 100 KOBİ'ye 20,5
milyon dolar destek sağlanırken, 2003-2005 dönemimizde 49 500 KOBİ'ye 248 500
milyon dolar destek sağlanmıştır. KOBİ kuruluşlarındaki bürokratik engeller
ortadan kaldırıldı; 48 kalem 5'e çekildi. Son üç yılda elektriğe zam
yapılmadığını hepimiz biliyoruz ve ayrıca, esnaflarımızı direkt ilgilendiren,
esnaf yasası diye bilinen, 507 sayılı Yasa, geçen yıl, yine, bu Mecliste kabul
edilerek, esnafımız, yeni, modern bir yasaya kavuşturuldu.
MEHMET YILDIRIM (Kastomonu) - Anayasa Mahkemesinden
döndü.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Daha çok, Bakanlık bünyesinde, Sanayi Bakanlığı bünyesinde, e-esnaf ve sanatkâr
veri tabanı hazırlanmaya başlandı. Bu çerçevede söyleyeceğim çok konular var.
Az önce, Cumhuriyet Halk
Partisi adına konuşan arkadaşımız, burada, bazı rakamlar verdi. Bu rakamların
doğru olmadığını özellikle belirtmek istiyorum. Şimdi, deniyor ki: "2004
yılının sonuna kadar işler çok iyiydi, 2005 yılında, esnafta olumsuz gelişmeler
oldu" diyor ve rakamlar veriliyor. Bu rakamlar doğru değil. Neden doğru
değil; şu açıdan: Kayıtlı esnaf sayısı Türkiye'de 6 105 000, kayıtlı esnaf.
Güncelleme neticesinde… Bildiğiniz gibi, 2005 yılında esnaf seçimleri, oda
seçimleri yapıldı. Bunun neticesinde, e-esnaf projesi çerçevesinde yapılan
çalışmalarda 6 105 000 kayıtlı esnaftan
elimizde kalan, yani, fiilî olarak şu anda görevine devam eden, işini yapan
esnaf sayısı 1 849 339. Siz, kapanma ve açılmayı 6 000 000'a göre yaparsanız,
elde edeceğiniz netice yanlıştır, varacağınız netice de yanlıştır; ama, ben
size rakam veriyorum, bu güncelleme neticesinde ortaya çıkan rakamı veriyorum:
2006'nın altı ayında, açılan esnaf 130 158, kapanan esnaf 72 980. 2005 yılında,
güncelleme neticesinde, kapanan esnaf 19 000, açılan esnaf 62 000. Dolayısıyla,
bu rakamlar… Halen güncelleme devam ediyor, onu da açık söyleyeyim. Halen
ilgili bakanlık ve ilgili genel müdürlükte bu ciddî çalışmalar yapılırken,
burada yüzeysel rakamları alıp değerlendirmenin doğru olmadığını vurgulamak
istiyorum.
Konuya gelince, değerli
arkadaşlar, bu gündeme getirilen araştırma önergesinin… Meclisin gündeminin ne
kadar önemli olduğunu, ne kadar yoğun olduğunu -üç grup var burada- üç grup da,
dün, konuşmalarında açık bir şekilde ifade ettiler; yani, görüştüğümüz yasa
tasarısının, aflar içeren yasa teklifinin ne kadar önemli olduğuna hepimiz
iştirak ediyoruz. Çok önemli olan bu teklifi görüşelim derken, bunun önüne, bu
Danışma Kurulu önerisiyle bu araştırma önergesini getirdiğiniz zaman, bir tek
izahı vardır; Meclisin gündemini tıkamaya dönük, süreci uzatmaya dönük,
toplumun menfaatına dönük yasalarla ilgili çalışmaları biraz daha ötelemeye
dönük bir anlayış ortaya çıkıyor ki, buna arkadaşların katılmadığı
düşüncesindeyim. Bir yanlışlığın eseri bu getirilmiştir. Bir alışkanlığın eseri
olarak, bu önergenin getirildiği düşüncesindeyim.
Kaldı ki, Sayın Baykal
"sağa açılalım, sağa açılmamız lazım" diye son haftalarda önemli bir
mesaj veriyor.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne
alakası var?!
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Gündemle ilgili.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
"Sağa açılalım" demedi "sağdakiler gelsin" dedi.
Karıştırma; öyle bir şey demedi.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Efendim, sağa açılacaksın ki, sağdakiler gelsin. Açmadan gelir mi?
GÖKHAN DURGUN (Hatay) -
Öyle demedi. Önce bir dinleyin, anlayın.
FARUK ÇELİK ( Devamla) -
Şimdi, burada, bakın, şunu söylüyorum: Bu önergeyle ilk olarak sağa açıldınız.
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Bizim Partimiz adına sen niye konuşuyorsun?!
FARUK ÇELİK(Devamla)
- Sağa açılıyorsunuz; yani, AK Parti
Grubuna mensup arkadaşlarımızın verdiği bir önergeyi getireceğinize, bakın,
size örnek veriyorum: Niğde Milletvekili Orhan Eraslan Beyin vermiş olduğu
esnaflarla ilgili araştırma önergesi var; onu getirseydiniz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Onu da siz getirin.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Onunla birlikte getirseydiniz veya, İzmir Milletvekili Ahmet Ersin Beyin ve 25
arkadaşının vermiş olduğu bir önerge var, yine esnaflarla ilgili, o önergeyi
getirseydiniz veya bizim önergeyle birlikte talepte bulunsaydınız.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Siz de sola açılın, sola!..
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Ayrıca, İzmir Milletvekili Sayın Vezir Akdemir ve Tekirdağ Milletvekili Nuri
Saygun Beyin teklifleri var, bu teklifler de esnafların sorunlarına dönük
tekliflerdir. Kendi Grubunuza ait teklifleri değil de AK Parti Grubunun vermiş
olduğu teklifi gündeme getirmeniz, ne derece etiktir; ne derece ahlakîdir; ne
derece doğrudur; onu sizin…
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne
alakası var?! Belki onu kabul edersiniz diye getirdik. Belki kabul edersiniz,
sizin teklifiniz.
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Meclis uygulamaları çerçevesinde, böyle bir araştırma önergesini, Meclisin
gündemindeki konuları buraya getirebilirsiniz; ama, Grubunuza mensup
arkadaşlarınızın taleplerini görmezlikten gelerek, Grubumuza dönük araştırma
önergesini getirmenizi, doğrusu…
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Onları nasıl olsa reddediyorsunuz; bunu belki kabul edersiniz diye getirdik.
BAŞKAN - Sayın Çakır,
lütfen…
FARUK ÇELİK (Devamla) - …
yalnız biz değil, milletimiz de, inanıyorum ki, anlamakta zorlanıyor.
Ben, bu çerçevede, son
olarak şunu söylüyorum: Esnaflar kimin ne yaptığını, kimin ne ettiğini
biliyorlar. Dün, Ankara'nın meydanında da, büyük bir salonda, esnafların, AK
Parti Genel Başkanını, Başbakanını nasıl karşıladığını hep beraber gittik orada
gördük, izledik.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Boynu bükük esnafların! Başbakan hiçbir müjde veremedi! Boynu bükük döndüler
esnaflar memleketlerine!
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Ben, herkesin yerinde sağlam durmasının, Türk demokrasisine, Türk siyasetine
çok ciddî katkı sağlayacağı düşüncesindeyim. Herkes yerinde sağlıklı durmalı ve
o çerçevede politika geliştirmeli.
Türkiye'de, maalesef, şu
anda, sol ayakla ilgili, solla ilgili bazı sıkıntıların olduğunu herkes çok iyi
biliyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Çelik.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) -
Siz, sol parti de kurarsınız zaten!..
FARUK ÇELİK (Devamla) -
Ben, sola sahip çıkarak Cumhuriyet Halk Partisinin, Türkiye'de, her şeyin,
siyasetin daha da normalleşmesine büyük katkı sağlayacağı inancındayım ve
sağ-soldan ziyade, herkesi ve Anamuhalefeti sağduyuya davet ediyor, hepinizi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUHARREM İNCE (Yalova) -
Siz de millî görüşe sahip çıkarsanız, daha ciddî bir iş yapmış olursunuz.
Gömleği çıkarmayın ama!..
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Çelik.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin
gündemiyle ilgili olan grup önerisinin görüşülmesinin ahlakî sınırlar
içerisinde olmadığı yorumunu yaptı Sayın Başkanvekili…
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Hayır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Müsaade ederseniz, kısa bir açıklama hakkını kullanmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç, Sayın
Başkan Grup Başkanvekili olarak, Cumhuriyet Halk Partisi grup önerisinin
aleyhinde söz aldı ve konuştu; ancak, sizin söylediğiniz sözü "ahlakî
değildir" sözünü sarf etmedi "ne derece ahlakî…"
HALUK KOÇ (Samsun) - Sarf
etti efendim. (AK Parti sıralarından "Ne derece ahlakîdir dedi"
sesleri)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, lütfen… Sayın Çelik'in ne konuştuğunu biliyoruz biz.
Hatırlatmanıza da gerek yok.
Buyurun Sayın Koç.
HALUK KOÇ (Samsun) - Ben,
sataşma…
BAŞKAN - Hayır, lütfen,
ne için söylüyorsunuz? Ben konuşmayı dinledim yani.
HALUK KOÇ (Samsun) -
"Türkiye Büyük Millet Meclisinde Anamuhalefet Partisinin görevini yapması
ahlakî mi değil mi?" Öyle bir şey olur mu Sayın Başkan! Bu konuda cevap
hakkımı kullanmak istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Koç,
burada hak kullanacak bir şey yok ki.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Efendim, ben, grup başkanvekili…
BAŞKAN - Şimdi, grup
önerisini getirdiniz; iki arkadaşımız 25 dakika konuştu, söyleyeceklerini de
söyledi; ama…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan…
BAŞKAN - Sayın Koç,
bakın, Başkanlık Divanının burada görevi, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulunu çalıştırmak. Şimdi, hem İktidar hem de muhalefet partisi
milletvekillerinin…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, şimdi, bakın…
BAŞKAN - Bir saniye Sayın
Koç…
…her konuşandan sonra
karşı gruptan arkadaşlarımızın sözüne biz müsaade edersek, Meclis çalışmaz.
Lütfen ama…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Efendim, o her konuşma için mutat bir davranış değil ki.
Sayın Başkan, bakın,
burada sorumluluğunu bir yönetici olarak üstlendiğim gruba, siyasî parti grubuna
karşı, Sayın Grup Başkanvekilinin belki tam hesap edemeyerek bir ifadesi
olmuştu. Bu konuda kısa bir cevap hakkı istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen,
yerinizden, kısa bir açıklama.
Buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Samsun
Milletvekili Haluk Koç'un, Bursa Milletvekili Faruk Çelik'in, konuşmasında,
Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
hemen öncelikle şunu belirteyim: Bakın, çalışma saatleri olarak 15.00-24.00
konuldu. Dün, burada, 330'u tamamlayamadığınız sürece, Cumhuriyet Halk
Partisinden oturuma katılan üyelerin "evet" oyu verdiğini
biliyorsunuz, olumlu konuştuğumuzu da biliyorsunuz; ama, müsaade edin,
haklarımızı kullanalım.
Şimdi, burada, ahlakî bir
çalışma yapılıp yapılmadığı konusundaki değerlendirmeye gelince, sayın
muhatabımın böyle bir değerlendirmeye, böyle bir yargıda bulunmaya hakkı var mı
yok mu; ben, bunu sizlere sormak istiyorum.
Burada, İçtüzüğün
Anamuhalefet Partisine verdiği bir hakkı kullanıyoruz; yani, siz, siyaseten
bunun karşısında olabilirsiniz. Burada, esnafların, siz, çok iyi durumda
olduğunu söylüyorsunuz, neredeyse mutluluktan uçacaklarını söylüyorsunuz. Biz
de birtakım sıkıntıların olduğunu söylüyoruz ve burada ifade ettiği araştırma
önergelerinin konularını söylemedi. Onlar hep mevziî konular.
Sayın Hanefi Mahçiçek'e
ben pazartesi günü telefon ettim, sizin Grubunuza da bilgi verdim. Burada Sayın
Mahçiçek'in önergesi ve iki arkadaşım da konuşurken, kendisine teşekkür ettiler
ve burada imzası bulunan 21 kişiye de teşekkür ettiler. "Avrupa Birliğine
entegrasyon sürecinde Türk esnafının sorunlarını araştıralım" diyen bir
önerge; yani, bu kadar hafife alınmaması gereken bir konu. Bunu
reddedebilirsiniz; ama, esas ahlakî olan bu konuda… Ben, eğer buradalarsa bu
arkadaşlarıma duyurmak istiyorum: Sayın Hanefi Mahçiçek -ki, kendisi benim
sevdiğim, saydığım birisidir; eski Kahramanmaraş Belediye Başkanı- Mahmut Uğur
Çetin, Osman Kılıç, Nevzat Doğan, Süleyman Gündüz, Cahit Can -hepsini
söylemiyorum- 21 arkadaşın, bunu siz reddederken bu oylamaya katılmamaları ya
da katılırlarsa el kaldırmamalarıdır. Esas ahlakî olan budur.
Teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Koç.
FARUK ÇELİK (Bursa) -
Sayın Başkan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, müsaade ederseniz bir hususu arz etmek istiyorum.
BAŞKAN - Lütfen, Sayın
Kandoğan, oturur musunuz yerinize.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Müsaade ederseniz Sayın Başkan…
BAŞKAN - Etmiyorum Sayın
Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Bir hususu arz etmek istiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - Lütfen... Böyle
bir şey olmaz ki Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Tutumunuzla ilgili Sayın Başkan. Müsaade edin… Açıklamamı dinleyin lütfen…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
lütfen, oturur musunuz…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Tutumunuzla ilgili bir açıklama yapmak istiyorum Sayın Başkanım; niçin söz
vermiyorsunuz?!
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
b) Sİyasî Partİ Grup Önerİlerİ (Devam)
1.-
(10/197) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel
Kurulun 7.6.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP grup
önerisi (Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk
Partisi grup önerisini oylarınıza sunuyorum…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkanım… Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
yazılı müracaat eder misiniz… Değerlendiririm.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Müsaade edin… Beni bir dinleyin ama!
BAŞKAN - Niye
dinleyeceğim Sayın Kandoğan?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Efendim, bir şey söylemek istiyorum.
BAŞKAN - Tüzükte böyle
bir hüküm yok ki Sayın Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Var efendim… Bir şey söyleyeceğim.
Şimdi, Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkanım, lütfen... Bir hususu arz etmek istiyorum müsaade ederseniz.
BAŞKAN - Kabul
etmeyenler…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Öneri
reddedilmiştir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkanım, müsaade ederseniz bir hususu arz etmek istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- İki cümleyle efendim.
BAŞKAN - Her sayın
milletvekili, burada, istediği zaman söz isteyemez.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Ama çok önemli bir şey.
BAŞKAN - Yazılı verin
Sayın Kandoğan; değerlendireceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Efendim, müsaade ederseniz…
BAŞKAN - Etmiyorum Sayın
Kandoğan; lütfen oturun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- O zaman tutumunuzla ilgili 63 üncü maddeye göre tartışma açılmasını
istiyorum.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
yazılı müracaat edin, değerlendireceğim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- O zaman yazılı müracaat edeceğim.
BAŞKAN - Alınan karar
gereğince, sözlü soru önergelerini görüşmüyor ve gündemin "Kanun Tasarı ve
Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
3.-
Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu
Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun
Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile
Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
2 nci sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3 üncü sırada yer alan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri
Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının
Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun
Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S.
Sayısı: 1147)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan,
Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekili Faruk Çelik,
İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu
Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi ve Cumhuriyet Halk
Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk Koç ile İstanbul
Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile
4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416
Sayılı Kanun ile 4.11.1981 Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde
Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754,
2/693) (S. Sayısı: 1143) (x)
BAŞKAN - Komisyon?..
Yerinde.
Hükümet?.. Yerinde.
Geçen birleşimde teklifin
2 nci maddesine bağlı geçici 53 üncü maddesi üzerindeki görüşmeler ve önerge
işlemleri tamamlanmıştı.
Şimdi, teklifin geçici 53
üncü maddesini oylarınıza sunacağım; ancak, oylamanın açıkoylama şeklinde
yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini
arayacağım.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici 53 üncü maddesinin açıkoylama şeklinde
oylanmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Mustafa Elitaş,
Kayseri?.. Burada.
Murat Mercan,
Eskişehir?.. Burada.
Hacı Turan, Kırşehir?..
Burada.
Murat Yıldırım, Çorum?..
Burada.
Harun Tüfekci, Konya?..
Burada.
Yekta Haydaroğlu, Van?..
Burada.
Fikret Badazlı,
Antalya?.. Burada.
Bülent Gedikli, Ankara?..
Burada.
Ahmet Koca,
Afyonkarahisar?.. Burada.
Mehmet Sekmen,
İstanbul?.. Burada.
Muharrem Karslı,
İstanbul?.. Burada.
Tayyar Altıkulaç,
İstanbul?.. Burada.
Ahmet Büyükakkaşlar, Konya?..
Burada.
Hasan Ali Çelik,
Sakarya?.. Burada.
Semiha Öyüş, Aydın?..
Burada.
Fatma Şahin, Gaziantep?..
Burada.
Bayram Özçelik, Burdur?..
Burada.
Mehmet Salih Erdoğan,
Denizli?.. Burada.
Mehmet Ceylan, Karabük?..
Burada.
İbrahim Köşdere, Çanakkale?..
Burada.
Adem Baştürk, Kayseri?..
Burada.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici madde 53'ün açıkoylama sonucunu
açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 372
Kabul : 369
Ret : 1
Çekimser : 2 (x)
Böylece, geçici 53 üncü
madde kabul edilmiştir.
Sayın Kandoğan,
talebinizi inceledim, değerlendirdim. Grup önerisi aleyhinde söz istediğinizi
ve 2'den fazla şahıs istediği için kura çekilmesini belirtiyorsunuz; ancak,
2'den fazla talep olduğu takdirde, Başkanlıkça, geliş sırasına göre ve zamanına
göre söz verilmektedir. Eğer aynı anda müracaat edilirse kura çekilmektedir.
Şimdiye kadar, Başkanlığımızın uygulaması budur. Dolayısıyla talebiniz yerine
getirilememiştir.
Teşekkür ediyorum.
Birleşime 5 dakika ara
veriyorum sayın milletvekilleri.
Kapanma Saati: 17.05
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 17.16
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin İkinci
Oturumunu açıyorum.
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981
Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Teklifin 2 nci maddesine
bağlı geçici 54 üncü maddeyi okutuyorum:
"GEÇİCİ MADDE 54- Bu
Kanun uyarınca mecburi hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce, borcunun tamamını ödemeden veya
mecburi hizmetini tamamlamadan vefat edenlerin borç yükümlülükleri ortadan
kalkar. Buna bağlı olarak, borçlunun kendisi, mirasçıları ve kefilleri
hakkındaki her türlü borç yükümlülükleri ortadan kaldırılır ve her türlü borç
takibi işlemlerine son verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen, Sivas Milletvekili Nurettin Sözen.
Sayın Sözen, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
Sayın Sözen, süreniz 10
dakikadır.
CHP GRUBU ADINA NURETTİN
SÖZEN (Sivas) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; Bazı Kamu Alacaklarının
Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde ve de geçici madde 54
üzerinde Partimin görüşlerini sunacağım. Bu sunuşu yapmadan evvel hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Bu madde, bu kanun
uyarınca mecburî hizmet karşılığı yurtdışına gitmiş, ancak, bu ilgili madde
yasalaşmadan evvel vefat etmiş şahısların borçlarının ortadan kaldırılmasına
ilişkin bir maddedir. Dolayısıyla, bu madde son derece insanî düşüncelerle ve
duygularla hazırlanmıştır. Vefat etmiş bir şahsın borcunun ortadan kaldırılması
kadar doğal bir olay da yoktur. Cumhuriyet Halk Partisi Grubu bu maddeye olumlu
bakmaktadır ve olumlu oy verecektir.
Değerli arkadaşlarım, bu
oturumda yapılan konuşmalarda yeni kurulan üniversiteler ve YÖK'le ilgili eksik
ve yanlış bilgiler verildi; bunu vesile ederek, Meclisin yanlış bilgilenmesini
de önlemek amacıyla, o konuda grup adına konuşma yapmış bir milletvekili olarak
bu yanlışları düzeltmek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği gibi, yeni kurulan 15 üniversitenin rektörlerinin Millî Eğitim Bakanı
ve Başbakan tarafından Cumhurbaşkanına önerilmesi hükmü Anayasa Mahkemesince
iptal edilmiştir ve şu anda gerçekten bu üniversite mensupları ve bu
üniversitede çalışanlar, asistanlar, hocalar, öğrenciler sıkıntılı bir durumla
karşı karşıyadırlar. Ancak, 29.12.2005 tarihli yaptığım konuşmada, böyle bir
sıkıntılı durumun doğacağını bildirmiştim; yani, bu şekliyle eğer yasa çıkarsa,
2547 sayılı Yasaya ve Anayasanın ilgili maddelerine aykırı hükümler ihtiva
ettiğini -tasarının- bildirmiştim. Cumhurbaşkanı geri gönderecek demiştim, geri
gönderdi, Anayasa Mahkemesi iptal edecektir demiştim, etti.
Değerli arkadaşım -burada
konuşma yapan arkadaşım- 1992 yılı uygulamalarıyla şimdiki uygulamalar arasında
ilişki kurmaktadır. Buna da o zaman yanıt vermiştim ve kötü emsal, emsal olmaz,
o bir yanlıştır ve dolayısıyla o yanlışta ısrar etmemek gerekir demiştim ve
nitekim öyle oldu, kötü emsal, emsal olmadı ve yasa iptal edildi.
Bir başka gerçek var -ki,
bunu, konuşan arkadaşım kuşkusuz çok iyi bilecektir- Anayasa Mahkemesi, önüne
gelen dosyalar hakkında karar verir. Anayasa Mahkemesine başvurma hakkı olan
tüzel ve özel kişiler talepte bulunurlar, Anayasa Mahkemesi de bu talepleri
inceler ve görüşlerini ifade eder. "Niçin o zaman Anayasa Mahkemesi karar
vermedi de şimdi iptal ediyor" sorusu abesle iştigaldir. Çünkü, o zaman
Anayasa Mahkemesine yasanın iptali yönünde herhangi başvuru yapılmamıştır. Bu
kez başvuru yapıldığı için de Anayasa Mahkemesi iptal etmiştir.
Size, bilgisizce,
ilgisizce veya belli amaçlarla bu yasanın hazırlandığını kanıtlayan bir başka
gerçeği ifade edeyim: 15 üniversiteden 6 tane üniversitenin, yani, Tekirdağ
Üniversitesinin 36 öğretim üyesi, Düzce'nin 22 öğretim üyesi, Uşak
Üniversitesinin 7 öğretim üyesi ve Ordu Üniversitesinin de 7 öğretim üyesi
vardır. Millî Eğitim Bakanlığı ile YÖK'ün yaptığı yazışmalar sonucunda, 6'dan
fazla öğretim üyesi olduğu takdirde rektör seçileceği bildirilmiştir. Yani, bu
gerçeğe rağmen, 7 kişiyle rektör seçilebilmiş olmasına rağmen, Hükümet, bu 6
üniversiteyi de 15 üniversiteye dahil ederek, tümünde birden rektör
seçimlerinde Millî Eğitim Bakanının ve de Başbakanın tayin-atama zincirine
dahil olmasını tasarıda öngörmüştür. Kuşkusuz bu öngörü Anayasaya aykırıdır.
Çünkü, atama zincirine siyaset adamları dahil olmuştur. Oysa, Anayasamız ve
2547 sayılı Yasa üniversitelerin rektörlerinin atanmasını belli koşullara
bağlamış ve siyaset dışı organlar tarafından atanacağı ifade edilmiştir.
Dolayısıyla, burada
söylenenlerin hiçbiri doğru değildir. Gerçek şu ki, o yasa, bilerek veya
bilmeyerek, yanlış hazırlanmıştır, Anayasaya aykırı hazırlanmıştır ve de şu
anda bir boşluk vardır. Yapılacak şey, öncelikle 6 üniversitenin hemen
toplanarak rektörünü seçmesidir. Geri kalan 9 üniversite için de, yasalara ve
Anayasaya uygun olarak, YÖK'ün önerisiyle ve usullerine uygun bir şekilde
rektör atanması gerekmektedir. Bunun bir an evvel yapılması, kuşkusuz, 15
üniversiteyle, o kentlerle, yükseköğrenimimizle, halkımızla, toplumumuzla,
ulusumuzun sorunlarıyla çok yakın ilgilidir. Bu düzeltmeyi yapma ihtiyacını
hissettim.
Hepinizi tekrar
saygılarımla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sözen.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Eskişehir Milletvekili Sayın Murat Mercan; buyurun.
HASAN MURAT MERCAN
(Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; geçici 54 üncü
madde, benden önceki hatibin de söylediği gibi, gerçekten, yurt dışında öğrenim
yaparken vefat eden, borcunu ödeyemeyen, öğretim üyesi olma yolunda emek
harcayan şahısların borçlarının silinmesiyle alakalı. Gerçekten, hepimizin çok
gururla kabul edebileceği kutsal bir görev olarak hepimizin bunu almamız gerekiyor.
Yurt dışında doktora
yapan ve Türkiye'nin bilim ve teknolojisine katkıda bulunmak için, çoluğundan
çocuğundan, kimi zaman, anasından, memleketinden, o memleketinin güzel
kokusundan ayrı kalan arkadaşlarımız, gerçekten, büyük bir özveriyle çalışmalarını
yapmaktadırlar. Bu arkadaşlarımız, sadece Türkiye'de değil, dünyadaki
meslektaşlarıyla rekabet ederek o çalışmalarını yapmaktadır. O çalışmaları
yapan kişilerden birisi olarak, bu arkadaşlarımızın ne kadar özveriyle
çalıştıklarını, gece gündüz nasıl tez hazırladıklarını gayet iyi bilen bir
arkadaşınız olarak, gerçekten, bu konudaki bu maddeye verdiğimiz destekten
dolayı ve bu maddede konuşmuş olmaktan dolayı büyük bir sevinç duyuyorum.
Bir başka hususa da
değinmek zorundayım. Burada, benden önceki konuşmacı 15 üniversiteyle ilgili
birtakım sözler söyledi. Yine, ben, dünyada birçok ülkedeki uygulamalara
bakıyorum, Amerikasından Avrupasına, Japonyasına, Güney Koresine kadar, bütün
dünyada, özellikle gelişmiş olan ülkelerde, üniversite açmak, yeni üniversiteler
kurmak ve bu üniversiteleri sonuna kadar desteklemek, sadece siyasetçinin
değil, tüm toplumun bir görevi olarak öne çıkıyor.
Kimi üniversiteler
araştırmada, geliştirmede çok önplanda oluyorlar, Yale gibi, Harward gibi, MIT
gibi; kimi üniversiteler ise, daha çok, orta dereceli yönetici, eleman
yetiştirmek için, akademik ağırlığı olmayan, fakat, eğitim ağırlığı olan bir
yapıda oluyorlar. Bu nedenle, Türkiye'de yeni açılacak üniversiteleri hepimizin
desteklemesi lazım. Belki ilk aşamada bu üniversiteler öğretim ağırlıklı
olacaktır; ama, uzun vadede, araştırmada ve geliştirmede yeterli kaynaklar
ayrıldığı zaman çok büyük çalışmaları da olabilecektir.
Ben, Türkiye'ye 1992
yılında geldiğim zaman, Bilkent Üniversitesinde öğretim üyesi olarak başladığım
zaman, Bilkent Üniversitesinin iki ya da üç tane binası vardı. Bugün, fizik
laboratuvarları, dünyanın en gelişmiş fizik çalışmaları, kimya çalışmaları,
elektronik çalışmaları için gerekli olan laboratuvarlar bu üniversitede var.
Gönlüm arzu ediyor ki, yeni kurmuş olduğumuz, bu Meclisin oylarıyla kurulmuş
olan bu 15 üniversitemizde de bu çalışmalar olsun. Bu çalışmaları yaparken de,
biz siyasetçilerin, hiçbir hesap kitap yapmadan, hiçbir önyargı içinde olmadan
bu üniversitelere ciddî destekler vermemiz lazım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Eskilere çok destek verdiniz maşallah, buna da destek vereceksiniz!
HASAN MURAT MERCAN
(Devamla) - Bundan sonra da bu üniversitelere, ben, bütün arkadaşlarımızın
büyük destek vereceğine inanıyorum; çünkü, şuna eminim: Bugün ulusların
rekabetçi üstünlükleri, ülkelerin rekabetçi üstünlükleri, elde ettikleri
teknolojide ya da sahip oldukları kapitalde değildir, ulusların rekabetçi
üstünlükleri, insan kaynağının kalitesindedir. Hepimizin en birinci görevi,
insan kaynağımızın o dinamik, o genç, o güzel insan kaynağımızın, ve hepimize
gurur veren insan kaynağımızın kalitesini yükseltmektir.
Bu konuda yapacağımız
çabaların, on yıl sonra, yirmi yıl sonra, yüz yıl sonra hepimize bir şekilde
geri döneceğinden hepimizin emin olması lazım.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Mercan.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Adana Milletvekili Sayın Recep Garip.
Buyurun Sayın Garip. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; dünden bu yana görüşmeye devam
ettiğimiz 1143 sıra sayılı değişikliklerle ilgili, kanun teklifleriyle ilgili
görüşmelerimizi sürdürüyoruz.
Geçici madde 54, biraz
önce Murat Mercan'ın konuşmasında da ifadelendirdiği gibi, bu kanun uyarınca
mecburî hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerin, bir şekliyle madde
yürürlüğe girmesinden önce borcunun tamamını ödemeden veya mecburî hizmetini
tamamlayamadan vefat etmiş olanlarla ilgili bir çalışma.
Güçlü devlet, mutlak
surette halkına sahip olan devlettir; güçlü devlet, kendi halkını yurt içinde
ve yurt dışında muhafaza eden, koruyan ve kollayan devlettir; aynı zamanda,
güçlü devlet, halkının birlik ve beraberliğini sağlayan, hakkı üstün tutan ve
hukukun herkese eşit manada uygulanmasını sağlayan devlettir.
Bu bakışla bakıldığı
zaman, bir şekilde mağdur olmuş olan, yurt dışında tahsilini yaparken ya da
görev yaparken, bunların ödemeleriyle ilgili bu sıkıntının halledilmesi
konusunda devletimiz bir âlicenaplık göstermektedir. Bilim yuvalarının
problemleri mutlak surette tehir edilemez ve asla tehir edilmemelidir.
En önemli hizmet, elbette
ki insana yatırımdır, insan beynine, insana yatırımdır. Bu anlamda yapılmış
olan bütün yatırımlar, bir şekilde, bu ülkenin tarihsel derinliğine, geleceğine
dair ciddî olarak katkıda bulunacak olan değerlerdir. Üniversitelerimiz, bu
anlamda, ulusumuzun en önemli belirgin özelliklerinden, yapılarından bir
tanesidir. Burada öğretilen öğretiler ve evrensel insanlık bilgileri için
yapılabilecek her türlü hizmet ve yatırım, onların ekonomik sıkıntı ve hukuksal
problemlerinin, mutlak surette, bir an evvel halledilmesi için hep beraber çaba
harcamaktayız. Dolayısıyla, bu ülke aşkına, bilim ve insanlık aşkına ilim tahsil
ederken vefat etmiş olan ilim erbaplarına bu iyilik mutlak surette
yapılmalıdır.
Bu nedenle, değerli
arkadaşlar, yeni bilgiler öğrenmek, yeni araştırmalar yapmak, insanlığa bir
şeyler bırakmak adına verilen gayretler ve bu doğrultuda hayatını kaybetmiş olan
bilim insanlarıyla ilgili böyle bir geçici maddenin tartışılıyor olmasını
faydalı görmekteyim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Garip.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 17.32
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 17.39
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981
Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Teklifin 2 nci maddesine
bağlı geçici madde 54 üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Şimdi, geçici madde 54'ü
oylarınıza sunacağım; ancak, oylamanın açıkoylama şeklinde yapılmasına dair
önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1143
sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici 54 üncü maddenin
açıkoylama şeklinde yapılmasını saygılarımızla arz ederiz.
BAŞKAN - Salih Kapusuz,
Ankara?.. Burada.
İsmail Bilen, Manisa?..
Burada.
Recep Garip, Adana?..
Burada.
Sabri Varan, Gümüşhane?..
Burada.
Özkan Öksüz, Konya?..
Burada.
Mustafa Ilıcalı,
Erzurum?.. Burada.
Fahri Keskin,
Eskişehir?.. Burada.
Muharrem Tozçöken,
Eskişehir?.. Burada.
Resul Tosun, Tokat?..
Burada.
Nusret Bayraktar,
İstanbul?.. Burada.
Muharrem Karslı,
İstanbul?.. Burada.
Mehmet Tekelioğlu,
İzmir?.. Burada.
Cüneyit Karabıyık, Van?..
Burada.
Kenan Altun, Ardahan?..
Burada.
Yüksel Kavuştu, Çorum?..
Burada.
Cavit Torun,
Diyarbakır?.. Burada.
Afif Demirkıran,
Batman?.. Burada.
Mustafa Nuri Akbulut,
Erzurum?.. Burada.
Fikret Badazlı,
Antalya?.. Burada.
Niyazi Pakyürek, Bursa?..
Burada.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık
süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 2 nci maddesine bağlı geçici 54 üncü maddenin açıkoylama sonucu:
Kullanılan oy sayısı: 338
Kabul : 337
Çekimser : 1 (x)
BAŞKAN - Böylece, geçici
54 üncü madde kabul edilmiştir.
Şimdi, çerçeve 2 nci
maddeyi geçici maddeleriyle birlikte oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3- 14/7/1965
tarihli ve 657 sayılı Devlet Memurları Kanununa aşağıdaki geçici madde
eklenmiştir.
"GEÇİCİ MADDE 34- 78
inci maddeye göre yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce, eğitimin her hangi bir aşamasında istifa etmiş olmaları
nedeniyle kadrolarıyla ilişikleri kesilenler, sürelerinin bitiminde mecburi
hizmetlerini tamamlamak üzere görevlerine başlamayıp çekilmiş sayılanlar, görevlerine
başlayıp da yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden görevlerinden
ayrılanlar, mecburi hizmetle yükümlü bulundukları süre içerisinde memurluktan
çıkarılmış olanlar ile yükümlü bulundukları mecburi hizmetini bitirmeden
mecburi hizmetin devredilmesine imkân bulunmayan başka bir göreve geçmiş
olanlardan haklarında borç takibi işlemi devam edenler, bu maddenin yürürlüğe
girmesinden itibaren üç ay içerisinde başvurmaları halinde, kendilerine döviz
olarak yapılmış olan her türlü masraflar için, imzaladıkları yüklenme senedi
ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi hükümleri dikkate alınmaksızın ve
ilgililere ödeme yapma sonucunu doğurmaksızın, kendilerine döviz olarak
yapılmış olan her türlü masraflar için;
a) Bunlardan 657 sayılı
Devlet Memurları Kanununun ek 34 üncü maddesinin yürürlüğe girdiği 5/8/1996
tarihinden sonra yüklenme senedi ile muteber imzalı müteselsil kefalet senedi
alınanlar hakkında, anılan maddenin ikinci fıkrası hükümlerine göre bu Kanunun
yayımı tarihinden önceki süreler için faiz uygulanmaksızın hesaplama yapılır.
b) 5/8/1996 tarihinden
önce yüklenme senedi ile muteber imzalı
müteselsil kefalet senedi alınanlar hakkında, ilgili adına fiilen ödemenin
yapıldığı tarihteki T.C. Merkez Bankasınca tespit ve ilan edilen efektif satış
kuru üzerinden Türk Lirasına çevrilerek bulunacak tutar ile bu tutara sarf
tarihinden bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihe kadar geçen süre için 1/1/2006
tarihinden geçerli olmak üzere tespit ve ilan edilen kanuni faiz işletilerek
hesaplama yapılır. Ancak, bu hükümlere göre hesaplama yapılması sonucunda
borçlunun aleyhine bir durum ortaya çıkması halinde (a) bendi hükümleri
uygulanır.
Hesaplanan borç miktarı,
ilgilinin durumu ve ödettirilecek meblağ dikkate alınarak azami beş yıla kadar
taksitlendirilebilir. Bunların daha önce ödemiş oldukları tutar ile mecburi
hizmetlerinde değerlendirilen sürelere isabet eden tutar, anılan madde uyarınca
belirlenecek tutardan düşülür.
Bu Kanun uyarınca mecburi
hizmet karşılığı yurt dışına gönderilenlerden, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten önce, borcunun tamamını ödemeden veya mecburi hizmetini tamamlamadan
vefat edenlerin borç yükümlülükleri ortadan kalkar. Buna bağlı olarak,
borçlunun kendisi, mirasçıları ve kefilleri hakkında her türlü borç
yükümlülükleri ortadan kaldırılır ve her türlü borç takibi işlemlerine son
verilir."
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Yakup Kepenek, Ankara
Milletvekili.
Buyurun Sayın Kepenek.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA YAKUP KEPENEK
(Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri,
görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı yasa teklifi üzerine, Cumhuriyet Halk
Partisinin görüşlerini açıklamak üzere söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Sözlerime başlarken, yine,
bu konuyla ilgili bir noktaya değinmeden geçemeyeceğim. Değerli arkadaşlar,
Hükümet Sözcümüz, sürekli olarak, kurumlararası çatışmanın olmaması
gerektiğini, cumhuriyetin kurumlarının birbirlerini yıpratmaması gerektiğini
doğru olarak söylüyor.
Ancak, gündemdışı konuşma
yapan değerli arkadaşımız, Samsun Milletvekilimiz Musa Uzunkaya, burada, YÖK
Başkanvekiliyle ilgili kimi açıklamalarda bulundu. Değerli arkadaşlar, ve o
açıklamaları, siyaset yapmak ya da çirkin isnat ya da hilkat garibesi açıklama
olarak niteledi. Ben, konuşmanın, o açıklamanın hem İngilizce hem Türkçe
metinlerini inceledim; size içtenlikle şunu söyleyeyim ki, YÖK Başkanvekili
Sayın Eşme'nin açıklamasında ne siyaset var ne de hilkat garibesi bir şey var.
Sayın Uzunkaya içeriğini vermeden bir kişiye ve ona bağlı olarak bir kuruma
saldırıda bulundu, o sözleri değiştirerek burada açıkladı ya da söyledi ve Yüce
Meclise, kanımca, gerçekleri değil yanlış bilgileri aktardı. YÖK Başkanvekili
laiklikle ilgili bir şeyler söylüyor, bazı şeyler söylüyor, görevini yapıyor;
ama, başka bir şey daha yapıyor: Şimdiki YÖK sisteminin merkeziyetçi tutumunun,
girişimciliği, gelişmeyi ve değişimi engelleyen bir özellik taşıdığını söylüyor
hepimizin, her bilim insanının, her doğru kişinin söylemesi gerektiği gibi.
Değerli arkadaşlar, bu
konu ayrıca ilgili yerlerde, yargıda, başka yerde halledilir. Burada, biz, bu
teklifle, lisans ve doktora eğitimi görmek üzere 1416 sayılı Yasa uygulamasıyla
yurt dışına giden kişilerin, arkadaşlarımızın borçlarına ödeme kolaylığı
getiriyoruz ve mecburî hizmetleriyle ilgili düzenlemeler yapıyoruz. Bir bakıma,
bir anlamda af yasasıdır bu; zaten, Genel Kuruldaki sayısal gereklilik de bunu
gösteriyor.
Değerli arkadaşlar, önce
şunu söyleyeyim; biz, CHP Grubu olarak bu düzenlemeye olumlu bakıyoruz, bu
doğru bir düzenlemedir; ancak, halkın parasıyla yurt dışına eğitim görmeye
gönderilenlerin hangi nedenlerle başarısız olduklarını, bunların sayılarını,
bunların hangi üniversiteye gittiklerini ve neden başarılı olamadıklarını
bilmek de en doğal hakkımızdır; çünkü, burada, söz konusu olan, bu yoksul
halkın parasıdır. Kaç kişi gönderilmiştir? Bu kişiler neden belli
üniversitelerde yığılmıştır? Bu kişileri gönderen siyasetçilerin -YÖK
Başkanıysa YÖK Başkanı, Eğitim Bakanıysa Eğitim Bakanı- bu süreçte, bu
uygulamada, hiçbir kusuru yok mudur?
Bunlar, bu işin gerçek sorumluları nerededir? Bu yasa gerekçesiyle ve bunların,
gönderilen ve başarısız olduğunu itiraf ettiğimiz bu arkadaşlarımızın
sırtından, şu veya bu şekilde çıkar sağlayan kesimler -siyasî anlamda
söylüyorum- var mıdır, yok mudur? Bunların sayısı ne kadardır? Şimdi, Yüce
Meclisin, öncelikle, bu noktalarda bilgi sahibi olması, değerlendirme
yapabilmesi için gerekirdi. Bu konularda bilgi verilmemesi, kanımca, çok büyük
bir eksikliktir.
Değerli arkadaşlar,
bugünlerde, yeni bir ders yılı sona eriyor, okullarda şiddet, ortaöğretimde
özellikle, aşırı boyutlara ulaşıyor, üniversiteye giriş süreci başlıyor ve
toplum, çoğu zaman olduğu gibi, eğitimle yoğruluyor, onunla yoruluyor. Neden
yoruluyor; şunun için yoruluyor değerli arkadaşlar: Eğitim bir bütündür ve dört
yılı aşkın bir süredir Millî Eğitim Bakanlığını yürütmekte olan Sayın Çelik, bu
bütünü tümüyle algılayıp, onun anaokulundan, okulöncesinden başlayan,
üniversite sonrasına uzanan bir bütünlüğünü ve süreçlerini yakalayabilmiş
değildir. O bütünlük içinde bir programlama yoluna gidebilmiş değildir. Yine, o
bütünlük içinde, eğitimin sorunlarıyla ilgili, ne burada, bütün isteklerimize,
araştırma önergelerimize rağmen doğru dürüst bir çalışma yapılabilmiştir ne de
kamuoyuna düzgün bilgi verilebilmiştir.
Ben, bu genelin eksiğini
söyledikten sonra, konumuza gelmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar,
yükseköğretimin yükünü, yüzde 95 oranında devlet üniversiteleri çekiyor. Oysa,
Millî Eğitim Bakanlığı, bir taraftan -15, 10, neyse- yeni üniversite kurmaya
çabalarken -ve bugün de bunu konuştuk burada- diğer taraftan, var olan 54
dolayındaki devlet üniversitesine üvey evlat muamelesi yapıyor -bunu birkaç kez
söyledim- kadro vermiyor, genç öğretim üyesi alma olanaklarını, imkânlarını yok
ediyor, üniversiteler yaşlı öğretim üyelerinin huzurevine dönüşüyor. Bunu
yapmaya hakkınız yoktur. Bu, Türkiye'nin geleceğine kurşun sıkmaktır. Bu,
Türkiye'nin geleceğini karartmaktır. Bu,
doğru değildir. Bakın ne oluyor kadro vermeyince; teknik ve uzmanlık
kadroları da verilmiyor, akademik kadrolar da verilmiyor ve ülke yükseköğretimi
büyük zarar görüyor, geleceği kararıyor yükseköğretimin.
Burada, bir nokta daha
var; yurt dışına gönderilen ve bugün de söz konusu ettiğimiz öğrencilerle
ilgili olarak bir noktaya değineyim: Yurt dışındaki eğitimin, yıllık, kişi
başına tutarı, -bölümüne göre, üniversitesine göre, mesleğine göre- 25 000 ile
45 000 dolar arasındadır. Türkiye'nin önde gelen üniversiteleri, çoğu kez, Hükümete,
YÖK'e başvurarak, bu paranın dörtte 1'i, beşte 1'i, belki onda 1'iyle aynı
kalitede eğitimin, doktora eğitiminin, yükseklisans eğitiminin ülkemizde
verilebileceğini kanıtladılar bilimsel olarak, söylediler; ama, dört yıldan
beri, bu Hükümet, bu konuda bir tek adım atmadı. Üniversiteye nitelikli öğretim
üyesi yetiştirme işi askıya alındı, bir yana bırakıldı ve başka bir şey daha
yapıldı; personel rejiminde düzelme olmadığı için, doğru dürüst bir ücret ödeme
sistemi olmadığı için ve devlet üniversitelerindeki öğretim üyeleri,
geçimlerini sağlamak için -haftada 25-45 saat gibi- bir araştırmacının, bir
öğretim üyesinin taşıyamayacağı yükü sırtlamak zorunda kaldıkları için, Türkiye
yükseköğretimi devlet üniversitelerinde çöküntüye sürükleniyor. Bunu, burada, birkaç
kez dile getirdim, Sayın Bakanın istifasını da istedim buradan; ama, bu
konularda, maalesef, Hükümetin, herhangi bir davranışı, kıpırdaması, olumlu
adımı gündeme gelmedi.
Bakın, söylenmesi gereken
önemli bir şey daha var; yükseköğretimin gelişmesinde, oluşmasında, öğretim işi
ile araştırma işi ve toplumsal görevi yerine getirme işi üçlüsü bir bütünlük
gösterir. Türkiye yükseköğretiminde, üzülerek belirteyim, bu bütünlük, bir
türlü sağlanamamaktadır, bu dönemde de sağlanamamaktadır.; oysa, bilgi toplumundan
söz ediyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bilgi, toplumun gerçek sermayesidir. Anadolu'da güzel bir laf var "akıl
başta sermaye" derler. Bu, bugünkü bilgi üretimi ve araştırma kavramına
tam olarak oturmaktadır; ama, yine, üzülerek belirteyim, Millî Eğitim
Bakanlığının uygulamaları ve bu yasayla yapıldığı gibi, konuya, soruna,
ucundan, kenarından, günlük…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Kepenek.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Tamamlıyorum. Çok teşekkür ederim.
… yaklaşımlarla, geçici
önlemlerle çözüm bulunamayacağı çok açıktır. Bu yaklaşımların, bu
uygulamaların, bu yapılanların bilimsellikle de uzaktan yakından ilgisi yoktur;
ülkenin gelişimiyle de yakından uzaktan ilgisi yoktur. Bir şeyle daha ilgisi
yoktur; ülkenin, beyne dayalı, araştırmaya dayalı, geliştirmeye dayalı gücünü,
gizil gücünü, potansiyelini güçlendirecek hiçbir etkisi, hiçbir katkısı yoktur.
Türkiye, düzenli bir biçimde, bu arkadaşlarımızdan, yani, şimdi affettiğimiz
arkadaşlarımızdan da başlayarak, acaba, tersine bir beyin göçü programını,
benim üç yıl önce burada önerdiğim gibi uygulasaydı, Türkiye üniversitelerinin
durumu çok daha iyi olmaz mıydı?! Ama, yapmadınız, yapamadınız.
Bir başka konu daha var;
yine, geçmişte, bu ülkenin kimi üniversitelerinde, sıradan yükseklisans ve
doktora uygulamalarına gidilmiştir, öğretim üyesi kalitesi önemli ölçüde
geriletilmiştir. Bu geriletmeyi düzeltecek, yeniden, Türkiye üniversitelerini,
çalışır, işleyen, özerk, demokratik, üretken yapıya kavuşturacak düzenlemeleri,
yasal düzenlemeleri hiçbir gün buraya getirmediniz. Şimdi, bütün bunları
yapmadan üniversite sorununu konuşuyoruz ve o zaman eksikli kalıyoruz, yetersiz
kalıyoruz.
Değerli arkadaşlar,
bilgi, yerli üretildiği zaman anlam kazanır. Türkiye toplumunu yarınlara
taşıyacak olan, Türkiye toplumunu dünyada güçlendirecek olan ürettiği bilgidir
ve bu bilgi üretiminin yeri de, yıllardır hırpaladığımız, silkelediğimiz,
ezmeye uğraştığımız üniversitelerdir.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bunun devam etmesine olanak yoktur. Toplumun geleceğini güçlendirmenin yolu
üniversiteyi güçlendirmekten geçiyor ve bu alanın, bu işin, esas olarak kamusal
olduğunu, bunun devletin bir görevi olduğunu bilmekten geçiyor.
Şimdi, bu çerçevede,
Türkiye'nin bilimsel bilgiye susamışlığı, hem devlet kadrolarında hem iş
dünyasında hem turizmden tarıma, sanayie, madenciliğe kadar tüm alanlarda
ihtiyacı bilinmektedir, görülmektedir. Doğru dürüst bir meslekî eğitim yoktur,
doğru dürüst bir insan planlaması yoktur ve Türkiye üretici sektörleri, hizmet
sektörleri, nitelikli personel yetersizliğiyle kıvranıyor. Bir tarafta bir
işsizler ordusu, bir tarafta onu birleştiremeyen, bütünleştiremeyen bir yapı…
Bunun düzeltilmesi gerekiyor. Umarım, bu çalışmalar buna yardım eder.
Hepinizi saygıyla,
sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kepenek.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Mehmet Tekelioğlu, İzmir Milletvekili.
Buyurun Sayın Tekelioğlu.
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(İzmir) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; ele aldığımız madde, gene, yurt dışına, 657 sayılı Kanuna bağlı
olarak gönderdiğimiz kimselerle ilgili. Onların faiz borçlarının affı, bir
önceki maddelerde olduğu gibi, yani, 1416 ve 2547'de olduğu gibi, eşitliği
sağlama adına, benzer şekilde, faiz borçlarından vazgeçiliyor ve asıl
paralarının ödenmesiyle ilgili hükümler getiriyor.
Değerli arkadaşlarım, bu
arada, Sayın Hocam Yakup Kepenek Bey bazı konulara dokundu. Onun görüşlerinin
kimisine tabiî ki katılıyorum. Özellikle, demokratik üniversite talebini burada
yineledi; ona, ben de elbette ki katılıyorum; ancak, şunu unutmayalım ki,
bizim, üniversitelerle ilgili düzenleme taleplerimiz birden fazlaydı. Bunların
hiçbirinde, biz, Cumhuriyet Halk Partisinin anlamlı bir desteğini göremedik;
aksine, statükoyu muhafaza edici, mevcut kanundaki düzenlemeleri yeterli görücü
bir anlayışı burada müşahede etmiş olduk. bunu söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, bu
vesileyle söylemek istediğim birkaç nokta daha var. Dün gece, burada, bir
tartışma oldu ve bu tartışmada, Sayın Keleş: "hak etmeyenleri biz devlet
memuru yapıyoruz" dedi. Bunun üzerine, beni, yurt dışından, çok sayıda, bu
konuyla ilgili arkadaşlarımız aradılar. Söyledikleri şu: "Biz, zaten, yurt
dışına gönderilirken -özellikle 2547'ye tabi olarak gidenler söylüyorlar- biz,
zaten devlet memurluğu hakkını kazanmıştık, bir üniversitede biz araştırma
görevlisiydik; dolayısıyla, biz, bu hakkı zaten elde etmiştik; ama, arada başka
kopuklukla oldu. Şimdi, döndüğümüz zaman, bizim- bu memuriyeti, yani-, sınav
aranmaksızın memur olma şartımızda herhangi bir sıkıntı yoktur; çünkü, hiçbir
kurumdan yurt dışına gönderilen birisi geri dönünce yeniden sınava tabi tutulmuyor"
diyerek bu haklı temennilerini iletmemi istediler. Ben de bunu burada
iletiyorum ve bunu çok haklı buluyorum.
Değerli arkadaşlarım,
üniversitelere ayrılan payla ilgili olarak burada yeniden bazı sözler söylendi.
Şunu unutmayalım ki, bizim hükümetimiz iktidara geldikten sonra üniversitelere
ayrılan paylar sürekli olarak artmıştır. Size çok basit iki tane rakam vermek
istiyorum, çok basit iki rakam vermek istiyorum.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) -
Ne payı artmış ya?!
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Lütfen, şu rakamları dinler misiniz.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) -
Biliyoruz o rakamları!
MEHMET S. TEKELİOĞLU
(Devamla) - Bakın, 2002 yılında konsolide bütçeden üniversitelere ayrılan pay
yüzde 2,69 iken, hemen bir yıl sonra, biz, bunu yüzde 3,33'e çıkarmışız ve her
yıl da, periyodik olarak, bu, sürekli olarak artış göstermiş. Aynı şekilde,
üniversitelerde öğrenci başına yapılan harcama 2 000 dolarken, biz, bunu, kısa
süre içerisinde, 2005 yılında, 3 000 dolara çıkarmışız; bunlar rakamlar. Benzer
şekilde, üniversitelere ayrılmış olan yahut da araştırma-geliştirmeye ayrılmış
olan payları, araştırma fonlarını çok önemli rakamlara çıkardık ve benim
bildiğim kadarıyla, 2005 yılında, bu, bütün toplamıyla birlikte 550 trilyon
gibi bir rakamı ifade ediyor. Değerli arkadaşlarım, önemli olan bu rakamlardır.
Dolayısıyla, bu rakamlara bakarak konuşmak lazım.
Ben, Yakup Hocaya
katılıyorum; dedi ki: "Üniversiteler ülkenin geleceğidir." Elbette…
Buna katılıyorum tabiî ki. Ancak, unutmayalım ki, burada tek yanlı çabalar
sonuç vermedi. Dolayısıyla, bu çabaları, hep birlikte ele alıp, hep birlikte
ileriye götürmemiz gerekiyor.
Tabiî ki, burada,
Yükseköğretim Kuruluna da düşen çok önemli görevler vardır. Ülkenin böyle
problemleri varken, eğer, önümüze makul tekliflerle gelinirse Türkiye Büyük
Millet Meclisi, elbette ki, bunları değerlendirir; ama, unutmayalım ki,
değişime direnen bir YÖK anlayışı, bütün bu yaklaşımlardan, bu çözüm
arayışlarından uzak kalır. Dolayısıyla, bu tür hususları konuşurken bu
noktalara da dikkat etmemiz gerekiyor. Mesela, öğretim üyesi yetiştirme işinde,
doğrusunu isterseniz, Yüksek Öğretim Kurulunun hazırlayıp da bu Hükümete teklif
olarak getirdiği hiçbir şey yoktur; hele hele geri dönmüş hiçbir şey yoktur.
Değerli arkadaşlarım,
bunları konuşurken, lütfen, genel hükümlerden yola çıkmak yerine, önümüze
müşahhas şeyler alarak konuşalım.
Tabiî ki, burada,
üniversitelerle ilgili, yani, yükseköğretimle ilgili düzenlemeleri konuşurken,
buna verilip verilmeyen önem konusunda şunu da hepimizin göz önüne alması
lazım: Unutmayalım ki, biz, 15 tane yeni üniversite kurduk ve maalesef, şimdi
benim aklımda değil, ama, buraya çok önemli bir kadro tahsisi yapmış olduk.
Bütün bunlar, Türk yükseköğretiminin gelişmesi için gösterilmiş olan gayretleri
ortaya koyuyor. Takdir edersiniz ki, 15 yeni üniversite içerisinde, zaten
birtakım fakülteleri olan, bölümleri olan yerler vardı; dolayısıyla da, bu
üniversitelerin daha da geliştirilmesi, bu sayının daha da artırılması
gerektiğini de düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
ben, bu duygular içerisinde kanunun hayırlı olmasını temenni ediyorum; hepinize
saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına söz isteyen Osmaniye Milletvekili Sayın Şükrü Ünal; buyurun. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1143 sıra sayılı kanun teklifinin 3 üncü
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi, bu vesileyle, saygıyla
selamlıyorum.
Yurt dışında doktora
yapmış veya yapacak olup daha sonra mağdur duruma düşmüş olan binlerce insanın,
insanımızın mağduriyetini giderecek olan bu kanun tasarısının 3 üncü maddesi,
bu arkadaşlarımız açısından büyük önem arz etmektedir. Bu maddeyle,
mesleklerine ait öğrenimini bitirerek devlet memurluğuna alınmış memurlardan,
mesleklerine ait hizmetlerde yetiştirilmek üzere dış memleketlere
gönderilenlerin borçları yapılandırılmaktadır. Buna göre, 1996'dan sonra senet
imzalayanların senetleri dikkate alınmayacak ve bu kanunun yürürlüğünden önceki
dönemler için faiz uygulanmayacaktır. 1996'dan önce senet imzalayanlar için
ise, kendilerine yapılan masraflar için 1.1.2006 tarihinde ilan edilen kanunî
faiz uygulanacak, hesaplanan borç miktarı beş yıla kadar taksitlendirilecektir
ve ayrıca, en önemlisi, bu kanun yürürlüğe girmeden önce ölenlerin borçları da
ortadan kaldırılacak ve silinecektir.
Ben, bu kanunun,
mağduriyeti giderilecek olan bütün insanlarımıza ve ülkemize hayırlı olmasını
diliyor; bu vesileyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Ünal.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; okutup işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1143
sıra sayılı Yasanın 3 üncü maddesinde belirlenen üç aylık başvuru süresinin altı
ay olarak belirlenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
|
Ferit Mevlüt Aslanoğlu |
Gökhan Durgun |
Nuri Çilingir |
|
Malatya |
Hatay |
Manisa |
|
Orhan Ziya Diren |
|
Feramus Şahin |
|
Tokat |
|
Tokat |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu,
konuşacak mısınız?
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Konuşacağım efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU
(Malatya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Buradaki gerekçemiz
şuydu: Üç aylık bir süre veriliyor. Bu insanlar yurt dışında oturuyor çoğu;
yani, burada üç ay içinde gelemeyen olursa, yıllar sonra böyle bir olanağa
kavuşuyorlarsa, hiç değilse, bu arkadaşlarımızın yıl sonuna kadar... Yani, altı
aylık bir süre istiyoruz. Yani, işleri gereği birtakım sorunları olabilir,
izinlerini kullanmış olabilirler. Buradaki süreç, üç ayı, altı ay yapmak
istedik. Tüm mesele buydu. Bu önergeyi bu amaçla verdik. Avustralya'da,
Amerika'da, dünyanın her tarafında birsürü insan var; bu açıdan bu önergeyi
verdik.
Değerli arkadaşlarımız,
tabiî, burada, deminden beri hep üniversitelerimiz konuşuluyor. Bazen hayretler
içinde kalıyorum. Ben, biraz önce, Sayın Murat Mercan Beyefendi ve Sayın Recep
Garip Beyefendinin, yaptığı konuşmalara... Hakikaten ağızlarından bal damlıyor;
ne güzel konuştular ya! Ama, diyorum ki, acaba, ben bu Mecliste yaşamıyor
muyum, ben üçbuçuk yıldır bu Mecliste değil miydim. Yani, üniversitelerimiz,
kadro vermek… Bunlar, ne kadar güzel şeyler. Destek olmak... Ama, beyler,
beyler, üçbuçuk yıldır, otuz yıldır kadro kanunu olmayan Malatya İnönü
Üniversitesinin kadro kanununu -birbuçuk yıldır Plan Bütçe Komisyonundan
çıkmasına rağmen- her nedense buraya getirmeyeceksin, ondan sonra da çıkıp
diyeceksin ki "ya biz, üniversitelerimize hep destek veriyoruz."
Değerli arkadaşlarım, ya
gerçekçi olalım ya gerçekleri konuşalım. Olmuyor!.. Olduğumuz gibi olalım.
Değerli arkadaşlar,
hakikaten bunu anlamak mümkün değil. Otuz yıldır kadro kanunu yok. Bu,
hepimizin üniversitesi. Bu üniversitedeki çocuklar, 20 000 çocuk, Denizli'den,
İzmir'den, Türkiye'nin her tarafından çocuklarımız okuyor. Bu üniversitede, 24
tane ameliyathanenin 16 tanesini açamıyoruz; Bu üniversitede, izni olan 3 tane
fakülteyi açamıyoruz. Benim çocuğum okumuyor orada, hepimizin çocuğu okuyor
arkadaşlar. Ne olursunuz!.. Hakikaten üzülüyorum, çok güzel konuşuyorsunuz, çok
güzel sözler söylüyorsunuz; ama, diyorum ki, acaba ben başka bir ülkede mi
yaşıyorum, başka bir Mecliste mi çalışıyorum?! Bu, Meclis iradesinden üstün mü
arkadaşlar; neden getirilmiyor? Çıksın bir tanesi bunun cevabını versin.
"Hayır, getireceğiz..." Bundan daha önemli, benim çocuklarımın, benim
hastalarımın geleceğinden daha önemli bir şey var mı arkadaşlar?! 20 000 tane
çocuğun geleceğiyle oynamak, yılda 250 000 hastanın sağlığıyla oynamaktan başka
bir şey değil midir bu arkadaşlar?!
Değerli arkadaşlarım,
takdiri hepinizin vicdanına bırakıyorum. Ya çıkıp üniversiteler bizim, bu
üniversitelerde hepimizin çocuğu okuyor demeyeceğiz yahut da otuz yıldır kadro
kanunu olmayan bir üniversiteye destek vermek hepimizin görevidir arkadaşlar.
Burası hepimizin arkadaşlar. 14 yeni üniversite kuruyoruz. Her bir üniversiteye
1 100-1 200 tane yeni kadro verdik
arkadaşlar. Peki, nedir arkadaşlar, bizim günahımız ne, bir günah mı
işledik?!
Değerli arkadaşlarım,
yarın getireceğiz bu kanunu; ben, hepinizin takdirine bir kez daha sunacağım.
Hepinize saygılar
sunuyorum.
BAŞKAN - Sayın Aslanoğlu, teşekkür ediyorum.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Teklifin 3 üncü
maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır;
önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin 3 üncü maddesinin
oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla arz ve talep ederiz.
BAŞKAN - Faruk Çelik,
Bursa?.. Burada.
İsmail Bilen, Manisa?..
Burada.
Recep Garip, Adana?..
Burada.
Recep Koral, İstanbul?..
Burada.
Cüneyit Karabıyık, Van?..
Burada.
Alaettin Güven,
Kütahya?.. Burada.
Kerim Yıldız, Ağrı?..
Burada.
Halil Özyolcu, Ağrı?..
Burada.
Fikret Badazlı,
Antalya?.. Burada.
Nusret Bayraktar,
İstanbul?.. Burada.
Kenan Altun, Ardahan?..
Burada.
Muharrem Karslı,
İstanbul?.. Burada.
Cavit Torun,
Diyarbakır?.. Burada.
Ziyaeddin Akbulut,
Tekirdağ?.. Burada.
Öner Ergenç, Siirt?..
Burada.
İlhan Albayrak,
İstanbul?.. Burada.
Zekeriya Akçam, İzmir?..
Burada.
Recep Yıldırım,
Sakarya?.. Burada.
İdris Naim Şahin,
İstanbul?.. Burada.
Adem Baştürk, Kayseri?..
Burada.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açıkoylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 3 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 344
Kabul : 343
Çekimser : 1 (x)
Böylece, 3 üncü madde
kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4- İlgili trafik sicilinde adlarına kayıt ve
tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarını; bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren 31/12/2006 tarihine kadar ilgili yönetmelik hükümleri
gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması suretiyle il
özel idarelerine bedelsiz olarak teslim eden gerçek ve tüzel kişilerden, bu
Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço
esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca ticari veya mesleki faaliyetten
dolayı mükellefiyeti bulunmayanların, hurdaya çıkarılan taşıta ilişkin olarak
tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan motorlu taşıtlar vergisi ile bu vergiye
ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezaları terkin edilir. İl özel
idarelerinin, bu kapsamda teslim aldıkları hurda taşıtların satışından elde
ettikleri kazançları ile bu faaliyetlerle ilgili olarak yapılan işlemler ve
düzenlenen kağıtlar her türlü vergi, resim ve harçtan müstesnadır.
Motorlu kara taşıtlarını
noter satış senedi ile iktisap edip ilgili trafik tescil kuruluşunda adlarına
kayıt ve tescil ettirmemiş olan ve bu Kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük
ve yolcu taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren
başkaca ticari veya mesleki faaliyetten
dolayı mükellefiyeti bulunmayan gerçek ve tüzel kişiler, bu maddenin yürürlüğe
girdiği tarihten itibaren 31/12/2006 tarihine kadar kayıt ve tescil işlemlerini
tamamlayarak bu maddenin öngördüğü diğer şartları da yerine getirmeleri halinde
bu madde hükmünden yararlanabilirler. Hurdaya çıkarılacak taşıt üzerine 6183
sayılı Amme Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun hükümlerine göre tatbik
edilmiş olan hacizler kaldırılır. Uygulamaya ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığı ve İçişleri Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Adana Milletvekili Kemal Sağ.
Buyurun Sayın Sağ.
CHP GRUBU ADINA KEMAL SAĞ
(Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1143 sıra sayılı Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifi üzerinde Cumhuriyet
Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, bu
teklifin 4 üncü maddesiyle bazı güzel uygulamalar getiriliyor. Önce bir maddeyi
açıklamak istiyorum. Madde hükmüne göre, trafik sicilinde adlarına kayıt ve
tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarının 31.12.2006 tarihine kadar kayıt ve
tescillerinin silinmesi ve hurdaya çıkarılması halinde ne yapılacağını
düzenleyen bir maddeyle karşı karşıyayız.
İkinci olarak, yine bu
maddede, hurdaya çıkarılan bu araçların il özel idarelerine bedelsiz olarak
teslimini öngörüyor.
Üçüncü temel nokta:
Hurdaya çıkarılan taşıtların taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş veya
ödenmemiş olan Motorlu Taşıtlar Vergisi ve bu vergiye ilişkin gecikme zammı,
gecikme faizi ve vergi cezalarının terkini hükme bağlanmaktadır.
Dördüncü nokta da,
motorlu kara taşıtlarını noter satış senediyle iktisap edip ilgili trafik
tescil kuruluşunda adlarına kayıt ve tescil ettirmemiş olanlara, 31.12.2006'ya
kadar bu araçları trafiğe kayıt ve tescil işlemlerini tamamlama durumunda bu
kanundan yararlanma imkânı verilmektedir.
Değineceğim son nokta bu
maddeye ilişkin olarak: Hurdaya çıkarılacak taşıtlar üzerinde, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsili Usulü Hakkında Yasa gereğince, tatbik edilmiş bulunan
hacizler var ise, yasa tasarısı bu hacizlerin de kaldırılmasını öngörmektedir;
yani, beş ana noktada bu madde hüküm getiriyor.
Değerli arkadaşlar, bu
maddenin üç olumlu yönünü önce ben belirtmek istiyorum. Birincisi, hurda
araçların piyasadan ve trafikten çekilmesi olayıdır. Gerçekten, ülkemizde çok
yaşlı, eski, göze hoş görünmeyen birçok araç trafikte seyretmektedir ve bu,
bana göre, gelişmiş ülkelerle kıyaslandığı zaman doğru bir şey de değildir. Bu
açıdan güzel bir uygulama getiriliyor.
İkinci güzel olay: Vergi
idaresi ile trafik idaresi arasındaki mevcut birçok ihtilaf dosyası bu yasayla
rafa kaldırılmış olacaktır. Bu da güzel bir şeydir.
Üçüncü olay ise, yine
trafik ve vergi dairesi kayıtlarında bir rahatlama sağlayacak ve gerek trafik
gerekse vergi dairesi personeli, bu işe bakanlar tabiî ki, daha bir rahat ortamda
daha iyi görev yapma imkânına sahip olacaklardır.
Ancak, bu maddenin
olumsuz birkaç yönünü de belirtmeden geçemeyeceğim tabiî ki.
Birinci eleştireceğim
husus, değerli arkadaşlar, vazgeçilen verginin Hazine alacağı olmasına rağmen,
hurda araçların il özel idaresine teslim edilmesidir ve satış gelirlerinin de
yine özel idare tarafından irat kaydedilmesi olayı vardır.
Değerli arkadaşlar,
burada benim eleştireceğim nokta şudur: Vergi ve benzeri alacaklar genel
bütçeyi ilgilendiren alacaklardır, Hazineyi ilgilendiren alacaklardır; ancak,
siz bu araçların gelirlerini özel idareye bırakırsanız burada farklı bir durum
ortaya çıkacaktır, genel bütçenin bir alacağını özel bütçeye irat kaydetme
imkânı getiriyorsunuz. Bu, bana göre doğru bir şey değildir. Bana göre, bu
araçların özel idareye değil, Maliyeye, TASİŞ'e ya da Millî Emlake devri
gerekirdi ve bu araçların gelirlerinin de yine genel bütçeye irat kaydı
gerekirdi. Bana diyebilirsiniz "efendim, biz, özel idareye gelir imkânı
sağlıyoruz." Olabilir; ama, bana göre genel teamüle uygun bir uygulama
değildir.
İkinci eleştireceğim
husus, trafikte kaydı bulunan hurda araçların tamamına tasfiye imkânı
getirmemekte, bir de, ayrıca -ben arkadaşlarla konuştum, gerçi bu eleştirimi
yersiz buldular ama-, bu yasada yaş sınırı veya kısıtlaması getirilmemiştir.
Üçüncü nokta, noter satış senediyle iktisap
edilen ve trafik tescil işlemlerini yaptırmayarak belki de vergi kaçakçılığı
yapmış olan insanları bir bakıma affediyor olacaksınız. Bu da dikkatle
izlenmesi gereken bir husus.
Dördüncü eleştireceğim
nokta, değerli arkadaşlar, vergi aslı, gecikme zammı ve gecikme faizine af
getiriyorsunuz ve bunu da, nitelikli çoğunluk aradığınıza göre, zaten
biliyorsunuz. Biz affa karşı olduğumuz için, ben bu eleştiriyi getiriyorum;
çünkü, af yasaları, her zaman, dürüst ve zamanında yasalara uygun şekilde
görevini ifa eden vatandaşlar için, bir bakıma, cezalandırma olmaktadır;
bilakis, zamanında görevini ifa etmeyen vatandaşlarımız için de, bir bakıma,
maalesef, ödüllendirme olmaktadır. Bunun da, artık, vazgeçilmesi gereken bir
husus olduğunu belirtmek istiyorum.
Ayrıca, belki de yurda
kaçak olarak girmiş ve belki de bazı suçlara karışmış araçların da, bir bakıma,
aklanması anlamına gelen bir tasfiye işlemi yapılmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bir
taraftan, kamu alacaklarını terkin ederek, büyük ölçüde af anlamına gelecek,
birilerini, bir şeyleri aklayacak bir yola gidiyorsunuz; ama, öte yandan, bazı
gazeteci ve siyasîlerin banka hesaplarına illegal yollardan giren ve yalan,
yanlış bilgilerle kamuoyunu yanıltmaya çalışan birtakım provokatörlere ses
çıkarmayarak, bir şekilde, onları kollamış oluyorsunuz. Bu konuda izlenen
politika, bize göre, doğru değildir değerli arkadaşlar. Olsa olsa, bu, Sayın
Başbakanın ifade ettiği gibi, bir dezenformasyondur. Lütfen, hukukî gereğini
derhal yapmalısınız. Eğer bunu yapmazsanız, bir gün, hukuk, hepimize, hepinize
lazım olabilir değerli arkadaşlar.
Hepsi bir yana, bizim,
Cumhuriyet Halk Partisi olarak aylardan beri söylediğimiz, vatandaş perişan,
vergisini ödemekte zorlanıyor, uygulamalarınız iyi yolda değil, ekonomi çıkmaza
sürükleniyor ve benzeri söylemlerimizi bu yasa teklifiyle bir bakıma
pekiştiriyorsunuz. Şöyle ki: Bu maddeye ilişkin gerekçede aynen şöyle
söyleniyor: Özellikle kamyon ve kamyonet sahiplerinin taşıtlarını
çalıştıramadıklarını ve vergi borçlarını ödeyemediklerini kanun tasarısına
gerekçe olarak almışsınız.
Değerli arkadaşlar, bu
gerekçe ne anlama geliyor; siz, bunu, iktidar olma anlayışınızla belki
görmeyebilirsiniz; ama, bunun anlamı, ekonomik sıkıntıdır. Vatandaşlarımız da,
artık, bunu çok iyi anlamaya başlamıştır; zamanı gelince de, bunu, sandıkta
cevaben gösterecektir değerli arkadaşlar.
Ayrıca, dün görevli
olduğum KİT Komisyonunda bir olaya tanık oldum, o da şu: 2002 yılı sonunda
çiftçi borçları 228 trilyon lirayken, 2006 Mayıs itibariyle 2,5 katrilyon
olmuştur. Yani, şu anda…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
KEMAL SAĞ (Devamla) -
Sayın Başkan, tamamlayacağım.
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Sağ.
KEMAL SAĞ (Devamla) -
...şu anda 396 000 çiftçi Ziraat Bankasına borçlu durumdadır. Değerli
arkadaşlar, bunu kredilerin artışı olarak da yorumlayabilirsiniz; ama, ben
böyle yorumluyorum.
ABDULLAH ERDEM CANTİMUR
(Kütahya) - Sayın Sağ, vadesi geçen borç değil, verilen kredi miktarı.
KEMAL SAĞ (Devamla) -
Şimdi, şu dört noktayı tekrar ediyor ve sözlerimi bitiriyorum değerli
arkadaşlar.
Bu maddeyle, Hazine
alacağına af getirilmiş; ama, özel bütçeli özel idareye irat kaydedilmiştir.
İkincisi, tasfiye
edilecek araçlar için bir yaş sınırı getirilmemiştir.
Üçüncüsü, noterden
yapılan satışlar, vergi dairesine tescil olmasa da resmîleştirilmiş olacaktır
ve özellik taşıyan bazı haciz ve kısıtlamaların bu yasayla da hükümsüz kalması
söz konusu olacaktır.
Değerli arkadaşlar, sözlerimi
tamamlarken bu eksikleri dikkate almanızı tavsiye ediyor, Yüce Heyetinizi
saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sağ.
Madde üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz isteyen Mardin Milletvekili Sayın Muharrem Doğan.
Buyurun Sayın Doğan.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUHARREM DOĞAN (Mardin) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bazı
kamu alacaklarının tahsil ve terkinine ilişkin, hurdaya çıkmış motorlu kara
taşıtlarının kayıt ve tescilinin silinmesi, 31.12.2006 tarihine kadar tahakkuk
etmiş Motorlu Taşıt Vergileri gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi cezalarının
terkinini düzenleyen yasa tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde görüş belirtmek
üzere Anavatan Grubu adına söz almış bulunuyorum; öncelikle, Grubum ve şahsım
adına sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
Hükümet, bu tasarıyı teşvik amaçlı bir yasa olarak önümüze getirmişse de,
ticarî bir anlayışı esas almaktadır. Bu yasa tasarısını hazırlayanlar ülkenin
gelişimini göremiyorlar, ülkenin bölgesel yapısını ve bölgelerarası gelişmişlik
farkının nasıl giderileceğinden haberdar değillerdir. Bu yasa tasarısı, masa
başında hazırlanmış, sağlıksız, yetersiz ve sosyal boyutu yoktur. Hurdaya çıkan
araçların yaş sınırı tespit edilmemiştir, bölge gezilmemiştir. Hangi kriterlere
göre düzenlenmiştir, belli değildir.
Maliye Bakanlığınca, bu yasadan yararlanacak motorlu kara
taşıt sayısının ülke
genelinde 16 000 civarında belirlenmesi doğru değildir. Geçmiş
hükümetler döneminde doğu ve güneydoğu bölgelerimizde ekmeğini Habur Gümrük
Kapısından çıkaran; ancak, kısa mesafedeki sınır ticareti kesildiğinden hurda
haline gelmiş araç sayısının 150 000'in üzerinde olduğu şoförler odalarınca
tespit edilmiştir.
Değerli arkadaşlar,
hurdalık araç sayısının 16 000 veya 150 000 olması önemli değildir. Önemli olan
husus şudur: Bu araçların hepsi hurdalık mı, bu araçları hurda haline getiren
nedenler nelerdir, yapılması gereken şey ve kalıcı çözüm nedir?
Her şeyden önce, AKP, 30
Eylül 2002'de seçim kampanyasını Cizre'de başlatarak, Sayın Erdoğan "bizi
iktidar yapın, 4 Kasım günü Habur Gümrük Kapısını sınır ticaretine tamamen
açacağız" sözünü vermiştir. Bu söze itibar eden tüm bölge nakliyecileri,
varını yoğunu ortaya koyarak bir araç sahibi oldu; ancak, verilen sözler yerine
getirilmedi, ne Habur Gümrük Kapısı serbest ticarete açıldı ne de Nusaybin
Gümrük Kapısı uluslararası hale getirildi. Hâlâ, sınır ticaret merkezleri
kurulamadı. Bu nedenle, bölgemizde işsiz kalan 120 000 civarında araç, ekonomik
ömrünü doldurmadan, yağmurdan ve güneşin altında çürüyerek hurdalık haline
gelmiştir. Şimdi diyorsunuz ki, Taşıt Vergisi, KDV, Gelir Vergisi borcunuz var,
getirin aracınızı, bedelsiz, il özel idarelerine teslim edin. Bu adaletsizlik
dünyanın neresinde var?! Adalet ve kalkınma anlayışınız bu olmamalıdır.
Değerli milletvekilleri,
doğu, güneydoğu bölgelerimizin ekonomik hayatı, komşu ülkelerimiz Irak ve
Suriye'yle olan ticarete bağlıdır; bu da, Habur Gümrük Kapısı ve Nusaybin Gümrük
Kapısından geçer. Geçmişte, bölge nakliyecilerinin maddî imkânları
olmadığından, ucuz ve eski model araçlarla gıda maddesi ve inşaat malzemelerine
karşılık, Irak'tan getirmiş oldukları motorini, her ne kadar tekelci zihniyetle
hareket etmiş ve TPIC'e satarak geçimlerini sağlamaya çalışmışlarsa da, yüksek
oranda işsizliği önleyerek, bölgeye çeşitli ekonomik gücü bu hurdalık araçlarla
kazandırmışlardır.
Ama, siz ne yaptınız;
sınır ticaretinden nafakasını çıkaran nakliyecilerimizin ekmeğini kestiniz,
gümrüklerden sorumlu bakanımız deri tanıtımını yaparken sizler alkışladınız,
sınır ticaret merkezlerini kuramadınız, Habur Gümrük Kapısını sınır ticaretine
kapattınız, bölgedeki işsizlik ve göçü yüzde 50 artırdınız.
Değerli milletvekilleri,
Maliye Bakanlığı, ekonomik ömrünü doldurmadan çürüyen bu araçlara, çalışsa da
çalışmasa da, her ayda KDV ve her üç ayda bir geçici beyanname mecburiyeti
getirmiştir. Her yılın mart ayında yıllık Gelir Vergisi beyannamesi verilmesi
de zaten mecburidir. Böylece, nakliyecilerimiz, hurdaya çıkmış araçlarına,
çalışmadıkları halde, muhasebeci ücreti de vermek zorunda bırakılmıştır.
Görüştüğümüz yasa bu
şekliyle geçerse, cumhuriyet tarihinde ilk defa, devlet, nakliyecilerimizin
araçlarını vergi alacaklarına karşılık gasbetmiş olacaktır.
Değerli arkadaşlar,
Allah'ın bir emri var "zorlaştırıcı olmayın, kolaylaştırıcı olunuz"
diye. Anavatan Partisi Grubu olarak, bu konudaki önerimiz şudur: Bu araçların
yaş sınırı ve kasko değerleri belirlensin, sonra, birikmiş borçları, faiz vesaire
alacakları mahsup edilsin ve düşülsün, alacağı kalmışsa, araç sahibine iade
edilsin. Yoksa, mağdur olanlar ile mağdur olmayanı ayırt edemezsiniz; çünkü,
bazıları borcunun bir kısmını ödemiş, bir kısmı da hiç ödeme yapamamıştır.
Örneğin, araç değeri 10 milyar TL ise, devlete olan borcu da 6 milyar TL ise, 4
milyar, araç sahibine iade edilmelidir; ama, bu yasada iade yoktur. Geçmişte
olduğu gibi, Habur Gümrük Kapısından günlük geçiş yapan araç sayısı en az 3
000'lerin üzerindeydi, bölgenin ekonomik kalkınmasında hayatî önem taşıyordu;
bunu sağlamalısınız. Hükümetin hiçbir bahanesi kalmamıştır.
Duble yollarla
övünüyorsunuz; ama, Habur-Kızıltepe-Viranşehir- Şanlıurfa arası duble yol
çalışmalarınız yok. Yarıda bırakılması, bölgelerarası gelişmişlik farkının giderilmesi
noktasında bir ciddiyetin olmadığını göstermektedir.
Türkiye'nin her bir
bölgesi aynıdır ve eşittir. Ülkenin her bir bölgesi, yoklukta değil varlıkta,
fakirlikte değil zenginlikte rekabet etmelidir. Bu anlayışı sağlamak
zorundayız. Varlık içinde yokluk çekmek doğu ve güneydoğu bölgelerimizin makûs
kaderi olmamalıdır. Yapamazsanız, bunu yapacak, anavatanın Anavatanı vardır.
Değerli milletvekilleri,
cumhuriyet tarihinde, Mardin'de, ilk defa, bir Başbakanımızın sıkıntı
çektiğine, vatandaşlardan tepki gördüğüne şahit olmak, Mardin Milletvekili
olarak beni çok üzmüştür. Partiçi demokrasilerin bir gün genel başkanlara da
lazım olacağı unutulmamalıdır.
Doğu ve güneydoğu nasıl
kalkınıp gelişebilir sorusunu, nasıl daha çok kalkındırıp geliştirebiliriz
anlayışıyla hedefler belirlenmelidir. Kalkınma projeleriyle cesur adımlar
atılmalıdır. AKP Hükümeti, dört yıllık iktidarında, işsizliği ve yoksulluğu
yenecek hiçbir adımı atamadı. 3 Kasım 2002 seçimlerinde sıfır terör ve 9 000
000 işsiz devraldınız. Bugün terör tırmanıyor, işsiz sayısı 9 000 000'dan 11
000 000'a çıktı. Sayın Başbakan, 4 Haziran 2006 tarihinde Şırnak ve Mardin'i
ziyaretlerinde helikopter yerine karayolunu tercih etseydi, yolların durumunu
ve yol kenarında çürüyen hurdalık araçları yakından, daha iyi görme fırsatını
bulacaklardı.
Sayın milletvekilleri,
bölgemizin insanı, gururuyla oynanarak, okula giden, yardıma muhtaç öğrenci
annelerine ve babalarına sadaka gibi verilen parayı istemiyor. Bölgenin insanı,
balık yemesini değil, balık tutulmasının öğretilmesini istiyor. İş istiyor,
ticaret yapmak istiyor; sınır ticareti yaparak, alınteriyle kazanmak istiyor.
Geçmiş hükümetler
döneminde yapılan devlet hastanelerini gün hastanesine çevirmenizi istemiyoruz.
Hayırsever işadamlarımız tarafından protokolle yaptırılan sağlıkocaklarını
kapatmayınız. Aksi takdirde hayırsever işadamlarını da kaçırmış olacağız.
Bu yasa tasarısı
27.10.2005 tarihinde 904 sıra sayısıyla 13 üncü Birleşimde…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Doğan,
lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
MUHARREM DOĞAN (Devamla)
- Torba yasası dediğimiz yasanın birkaç maddesi geçtikten sonra tasarı geri
çekildi; dolayısıyla, bu madde görüşülmedi. Sekiz ay sonra aynı madde
görüşülüyor. Bu arada, geçen sekiz ayın vergileri, cezaları ve faizleri de
nakliyecilerimizden tahsil ediliyor. Bu bir haksızlıktır. Devlet toplum için
vardır, atıl durumdaki araçların vergilerini, faizleriyle birlikte araç
sahiplerinden tahsil etmek vicdanen çok ağırdır.
Değerli milletvekilleri,
doğu ve güneydoğu bölgelerimiz birer hazinedir. Bu hazineye varacak yollardan
biri de, ilgi ve şefkattir, devletin yatırımlarıdır, daha önemlisi eğitimdir.
Girişimcilerimizin önü açılmalıdır. Bölgeye özel teşvik kredisi çıkarılmalıdır.
Hükümet, iktidara
geldiğinde GAP'ın tarımdaki gerçekleşme oranı yüzde 12 idi, halen aynıdır. Bu
oran yüzde 80'e getirildiği takdirde, 4 000 000 işsize iş imkânı doğacaktır.
Bunu yapamıyorsanız... Ama, Allah'ın izniyle, Anavatan iktidarında GAP'ı
tamamlayacağız. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
Sözlerime son verirken, 4
üncü maddenin, verdiğimiz önerge doğrultusunda düzeltilmesi ve
nakliyecilerimizin lehine hayırlar getirmesini diler; Yüce Meclise ve sizlere
saygılarımı arz ederim.
Teşekkür ediyorum.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Doğan.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Şükrü Önder, Yalova Milletvekili.
Buyurun Sayın Önder. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
ŞÜKRÜ ÖNDER (Yalova) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan tasarının 4 üncü
maddesi hakkında söz aldım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Gerçekten, bu 4 üncü
madde, vatandaşlarımız için son derece önemli bir madde. Özellikle uygulamada
trafik şubedeki personeli ve vatandaşlarımızı büyük sıkıntıya sokan bir konunun
çözülmesi gündemde. İnşallah, bu tasarı kanunlaştığı takdirde vatandaşlarımız
büyük ölçüde nefes alacaklardır; çünkü, geçmişte yapılan uygulamalarda, hurdaya
çıkarılan araçların mutlaka vergi borcu silinmesi gerekiyordu; hatta ve hatta,
trafik yönünden tespit, motor ve şase tespit numaraları isteniyordu. Bu,
vatandaşımız için büyük bir sıkıntıydı. Bu tasarı gerçekleştiği takdirde bu tür
sıkıntılar bertaraf edilmiş olacak.
Sayın Sağ'ın ve Sayın
Doğan'ın konuşmalarında da değindiği gibi, özellikle maddenin son derece
yararlı olduğunu ifade ettiler; ancak, bazı konularda eleştiri getirdiler.
Özellikle, getirilen eleştiriler, hurdaya devredilen araçların neden özel
idareye verildiğini Sayın Sağ ifade etti. Doğrudur, geçmişte bütün hurdaya
ayrılan araçlar Millî Emlake veriliyordu; ancak, özel idareye verilmek
suretiyle, özel idareye bir gelir getirilmesi düşünülmüştür.
Yaş sınırı konusunda bir
kısıtlama getirilmedi; çünkü, vatandaş, mülk sahibi olduğu aracını istediği
yaşta, istediği şekilde devredebilme imkânına sahip. Araç yeni olabilir; fakat,
geçirmiş olduğu kazadan dolayı tamamen hurdaya çıkacak vaziyette olabilir ve bu
nedenle hurdaya çıkarması gerekebilir.
Yine Sayın Sağ, özellikle
bunların, çiftçiler için pek yararlı olmadığını söyledi ve iktidarımız
döneminde çiftçi borçlarının arttığını ifade ettiler.
Saygıdeğer
milletvekilleri, ben kısa bir rakam vermek istiyorum. 2002 yılında Türk
çiftçisine verilen kredi miktarı 228 trilyon tutarındayken, 2005'te verilen 2
katrilyon 75 trilyondur ve bugün tarlalarımıza gidip baktığımızda,
çiftçilerimizin çoğunun traktörlerinin yeni model olduğunu görmekteyiz ve
bununla da gurur duymaktayız.
Yine, Sayın Doğan
konuşmasında "keşke, Sayın Başbakanımız Mardin'e gelirken, Şırnak'a
gelirken karayoluyla gelseydi, yollardaki hurda araç mezarlığını bir
görseydi" dediler. Ben eminim ki, onlar hurda araç mezarlığı değil; gümrük
kaçakçılığından, mazot kaçakçılığından dolayı müsadere edilen araçlardır. Hurda
araçlar hiçbir zaman için yolun kenarına park edilmez, şahıs istediği yere
götürüp park edebilir.
Saygıdeğer
milletvekilleri, gerçekten, bu yasanın yürürlüğe girmesi vatandaşlarımızın
yüzünü güldürecektir. Özellikle, terkin edilen borçlar sayesinde, maddî durumu
yerinde olmayan vatandaşlarımız büyük imkânlara kavuşacaklardır.
Yasanın hayırlı olması
dileğiyle, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Önder.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen İbrahim Hakkı Birlik, Şırnak Milletvekili.
Buyurun Sayın Birlik. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
İBRAHİM HAKKI BİRLİK
(Şırnak) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra
sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4
üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinize
saygılarımı sunarım.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği gibi, bu madde, trafik sicilinde adlarına kayıtlı ve tescilli bulunan
motorlu kara taşıtlarının, maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren 2006
yılının sonuna kadar, ilgili yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve
tescillerin silinmesi ve hurdaya çıkarılmasını, aynı zamanda, 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında, ilgili hükümlere göre tatbik edilmiş olan
hacizleri de kaldırmaktadır. Özellikle Şırnak İlimizde hurdaya ayrılan
araçların vergi borçları açısından son derece önem taşımaktadır. Şırnak ve
güneydoğunun belkemiği durumundaki
Habur Sınır Kapısında 1995-2002
yılları arasında yapılan fiber
depolu mazot ticaretinden 55 000 araç
bilfiil yararlanırken, bunu aile fertleriyle çarptığımızda 2 000 000 insanın
ekmeği ve istihdamı demekti. Bunu, Şırnak'a indirgediğimiz zaman bu rakam 14-15
bin araç ve 200-250 bin nüfusa yakın istihdam ve ekmek kapısıydı. 2002 yılında
bu araçlar safdışı bırakılarak araç sahibi ve şoförleriyle birlikte 50 000
insanın işine son verilmiş oldu. Bu araçlar yol kenarlarında ve ekin
tarlalarında birer hurda yığını haline geldi. Vergi dairelerinde onbinlerce
insan borç sahibi oldu. Bunların tamamı bir ara tek gelir kaynağı olan Habur
Sınır Kapısının mazot ticaretine kapanmasıyla oluşmuştur. Bu kanunla, hurda
yığınları, böylece, çözüme kavuşmuş olacaktır.
Sayın milletvekilleri,
seçim bölgem olan Şırnak İlinde hurdaya ayrılan araç sayısı yaklaşık olarak 9
500 adet olup ve bunların 11 trilyona yakın vergi borcu birikmiştir; yani,
Şırnak'taki veya başka bir yerdeki vatandaşımızın da aynı şekilde bu hurda
arabasını satmaya kalktığı zaman eline geçecek olan para vergisinin üçte 1'ini
bile karşılayamamaktadır.
Sorunları çığ gibi
büyümüş olan güneydoğu ve Şırnak İlimizin ekonomik hamleye ihtiyacı vardır.
Şimdi, bu vatandaşların araçları çalışmıyor; haliyle, gelir de getiremiyor.
Üzerlerine araçların kayıtlı olması nedeniyle sağlık ihtiyaçlarını karşılamak
için yeşilkarttan da yararlanamamaktadırlar. Zamanında aile fertlerinin, bu
araçları alabilmek için, ziynet eşyalarına kadar satarak taşımacılığa
yatırdılar. Malum, sınır ticaretinin, bizim bölgemizde yok denecek kadar az
olması, bu yoksulluğu tetiklemektedir. En azından, bu araçlar üzerlerinden
vergi düşerse, hiç olmazsa, yeterince mağdur durumda bulunan insanlarımıza
sosyal yardım fonlarından sağlık ve gıda yardımları yapılabilecektir. Araçların
kayıt ve tescillerinin silinmesi ile hurdaya çıkarılacak vergiyle ilgili gecikme
zammı dahil vergi borçlarının kaldırılması bölge insanını rahatlatacaktır. Bu
kanunla, inşallah, esnafımız rahat bir nefes alacaktır.
Sayın Başkan, sayın
milletvekilleri; adına araç bulunanlara, ülke ekonomisi açısından da, bölge
halkının işsizlik ve istihdamına yardımcı olunması amacıyla, bu araçların
peşine sayılıp, uygun ödeme koşuluyla, yeni araç sağlanabilmesinin fevkalade
yararlı olacağını düşünmekteyim.
Aracı olup da trafikten
düşüm yapmak isteyenlere, vergi borçları sorulmaksızın, kayıtların silinmesiyle
ve bu araçların tamamının vergi borçlarına bir sefere mahsus af getirilmesi,
bölge halkının refaha kavuşmasında büyük rol oynayacaktır.
Şimdiden seçim bölgemdeki
vatandaşların teşekkürlerini bu kürsüden hepinize… Herkese teşekkür ederim. Uzun
zamandır zor durumda kalan ve nerede ise geçim sıkıntısı yüzünden evine ekmek
götüremeyen ve bu yüzden âdeta bunalıma giren insanlarımızı huzura kavuşturacak
olan bu kanunun milletimize hayırlı olmasını dilerken, Sayın Başbakanımızın
Şırnak İlimizin ikinci olağan kongresine katılmasından dolayı, Şırnaklıların
göstermiş olduğu ilgiden dolayı tüm Şırnaklılara buradan şükranlarımı arz
ederim.
Bu yasanın hayırlı
olmasını diler, hepinize saygı ve selamlarımı sunarım. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Birlik.
Madde üzerinde 2 adet
önerge vardır; önergeleri önce geliş sıralarına göre okutacağım, sonra
aykırılık derecelerine göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4 üncü
maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
|
Muharrem Doğan |
Hüseyin Özcan |
Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu |
|
Mardin |
Mersin |
Ankara |
|
Reyhan Balandı |
Süleyman Sarıbaş |
Dursun Akdemir |
|
Afyonkarahisar |
Malatya |
Iğdır |
"İlgili trafik
sicilinde adlarına kayıt ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarını; bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 31/12/2006 tarihine kadar ilgili
yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya
çıkarılması suretiyle il özel idarelerine teslim eden gerçek ve
tüzelkişilerden, bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu
taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca
ticarî veya meslekî faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanların, hurdaya
çıkarılan taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan Motorlu
Taşıtlar Vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi
cezaları, bu araçların kasko değerleri belirlendikten sonra kasko değerleri
üzerinden mahsup edilerek düşülür. Bilahara geri kalan para, araç sahibine iade
edildikten sonra terkin işlemleri yapılır."
BAŞKAN - Diğer önergeyi
okutuyorum ve işleme alıyorum:
TBMM Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1143
sıra sayılı teklifin 4 üncü maddesinin sonuna eklenmek üzere aşağıdaki fıkra
eklenmiştir.
"Adlarına kayıtlı ve
tescilli motorlu kara taşıtı bulunanlardan, Motorlu Kara Taşıt Vergisi borcu
olanların üç aylık sürede ilgili vergi dairesine başvurdukları takdirde bu
borçları aylık üç eşit taksite bölünerek yapılandırılır. Gecikme cezaları
terkin edilir.
Ayrıca trafik cezası
borcu olanların herhangi bir müracaata gerek duyulmaksızın bu borçları da
terkin edilir."
|
Muzaffer Remzi Kurtulmuşoğlu |
Muhsin Koçyiğit |
Süleyman Sarıbaş |
|
Ankara |
Diyarbakır |
Malatya |
|
Muharrem Doğan |
|
Serpil Yıldız |
|
Mardin |
|
İzmir |
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Doğan,
konuşacak mısınız?
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Evet.
BAŞKAN - Buyurun.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MUHARREM DOĞAN (Mardin) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; verdiğimiz önerge üzerinde, tekrar
karşınızdayım; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
lütfen, bölgemizin yapısını bilmeyen arkadaşlarımız bilmeden konuşmasınlar.
Biraz önce Yalova Milletvekilimiz Sayın Önder, Mardinlilerin hiç hak etmediği
bir laf kullandı. Ben kendisini buradan kınıyorum. Mardin halkı dürüst ve
namusludur, cefakârdır, vatanseverdir ve vergi rekortmenleri yaratmıştır.
(Anavatan Partisi sıralarından alkışlar) Hiçbirisi kaçakçılık yapmamıştır,
kaçakçılıktan da ekmeğini haram etmemiştir. Dolayısıyla, Sayın Milletvekilimiz,
yol boyunca hurda haline gelmiş araçların kaçak yakıttan dolayı müsadere
edildiğini ifade etti. Böyle bir şey yoktur, asla ve asla yoktur. Benim
söylediğim budur.
Biraz önce de konuşmamda
şunu anlatmıştım değerli: arkadaşlar, Bizim bölgemizin yapısını bizler
biliyoruz. Burada Şırnak milletvekilleri var, Mardin milletvekilleri var,
Diyarbakır milletvekilleri var, Siirt milletvekilleri var, Batman, Urfa
milletvekilleri var, hepsi var burada; onlar neden konuşmasınlar; onlara neden
sormuyorsunuz; onlar niye itiraz etmiyorlar; biz sizin işinize karışıyor muyuz?
Bizim bölgeyle ilgili bu mesele çok önemli bir meseledir. Haksızlığa uğramış bu
arkadaşlarımız, bu nakliyecilerimiz. Neden hatanızı kabul etmiyorsunuz?
Habur Gümrük Kapısından
dolayı kaynaklanan bu olumsuz durum dikkate alınmamıştır. Dikkate alınmadığı
için yapılan tespitler… Ben Maliye Bakanlığı yetkilileriyle görüştüm
"Türkiye genelinde 16 000 civarında var" dedi. Ben "gel, sana,
sadece Mardin'de, şoförler odasına kayıtlı, tespitli 57 000 araç olduğunu
tespit edeyim" dedim. O zaman hayretle baktı. Neden kabul etmiyorsunuz
değerli arkadaşlar?
Şimdi, bu insanlar
geçmişte -eski araç aldılar, maddî güçleri yetmiyordu- Irak'a yerli mal
götürüyorlardı, inşaat götürüyordu, tuğla götürüyordu, kireç götürüyordu,
pirinç götürüyordu, makarna götürüyordu, un götürüyordu ve oradan mazot
getiriyordu. Getirdiği mazotu da resmî olarak vergisini ödeyerek TPIC'e
veriyordu, devlet alıyordu.
Şimdi, siz bu ekmeği
kestiniz, bu kapıyı kestiniz, karşı geliyorsunuz; bu olur mu değerli
arkadaşlar?! Lütfen, lütfen, zorlaştırıcı olmayın, kolaylaştırıcı olalım.
Bakın, bu yasa tasarısı 25 Ekim 2005 tarihinde torba yasa adı altında buraya
gelmişti, gündeme gelmişti, 6 madde geçtikten sonra geri çekildi. Eğer, bu
madde o zaman geçmiş olsaydı, belki, mağdur sayısı en az 20 000 olacaktı. Bu
şansı da kaybetti bu nakliyecilerimiz. Şimdi, bunları kazanmak bizim görevimiz
değil mi değerli arkadaşlar; yani, bunları ekonomiye kazandırmak, bunların
mağduriyetlerini gidermek, bizim görevimiz değil mi?
Şimdi, örnek veriyorum:
Bir araç, değeri 10 milyar; ama, şu anda devlete olan borcu 4 milyar; ama, 4
milyarı ödeyemiyor, aracını da hurdaya çıkaramıyor, resmî işlem yapamıyor; ama,
biz, bu yasaya göre diyoruz ki: Kardeşim, ne olursa olsun getir aracını,
bedelsiz olarak il özel idaresine teslim et ve git. Bu bir haksızlık değil mi
değerli arkadaşlar?
Burada, sayın Mardin
milletvekillerimiz var, Siirt milletvekillerimiz var, Şırnak milletvekillerimiz
var, Urfa milletvekillerimiz var. Karşıysa, yanlış konuşuyorsam, lütfen,
çıksınlar yalanlasınlar. Lütfen, yardımcı olalım. Bu benim özel meselem
değildir. Bu, ülkenin meselesidir. Bizim meselemizdir. Çözmemiz gereken, en
baştaki görevlerimizden bir tanesidir bu. Lütfen…
Ben, bu önergeyi bu
sebeple verdim, vicdanınıza arz ediyorum. Beni dinlediğiniz için tekrar sevgi
ve saygılarımı arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Doğan.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Diğer önergeyi okutup,
işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 4 üncü
maddesinin ilk fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif
ederiz.
Saygılarımızla.
Muharrem Doğan (Mardin) ve arkadaşları
"İlgili trafik sicilinde
adlarına kayıt ve tescilli bulunan motorlu kara taşıtlarını; bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten itibaren, 31/12/2006 tarihine kadar ilgili
yönetmelik hükümleri gereğince kayıt ve tescillerinin silinmesi ve hurdaya
çıkarılması suretiyle il özel idarelerine teslim eden gerçek ve
tüzelkişilerden, bu kanunun yayımlandığı tarih itibariyle yük ve yolcu
taşımacılığı dışında bilanço esasına göre defter tutmayı gerektiren başkaca
ticarî veya meslekî faaliyetten dolayı mükellefiyeti bulunmayanların, hurdaya
çıkarılan taşıta ilişkin olarak tahakkuk etmiş ve ödenmemiş olan Motorlu
Taşıtlar Vergisi ile bu vergiye ilişkin gecikme zammı, gecikme faizi ve vergi
cezaları, bu araçların kasko değerleri belirlendikten sonra kasko değerleri
üzerinden mahsup edilerek düşülür. Bilahara, geri kalan para, araç sahibine
iade edildikten sonra terkin işlemleri yapılır."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkan.
BAŞKAN - Gerekçeyi mi
okutayım, konuşacak mısınız?
MUHSİN KOÇYİĞİT
(Diyarbakır) - Konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Koçyiğit,
sizin imzanız yok önergede.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Biraz önceki önerge, Sayın Başkan, hangi önerge, anlaşılmadı ki.
BAŞKAN - Sayın Özcan,
Sayın Kurtulmuşoğlu, Sayın Sarıbaş, Sayın Akdemir, Sayın Balandı...
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Biraz önce Muharrem Beyin konuştuğu önerge bu önergeydi; sıraları
karıştı.
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş,
önergede Sayın Doğan'ın imzası vardı; ancak, imza sahipleri... Bir önceki
önergedeki imzaları okuyorum: Sayın Kurtulmuşoğlu, Sayın Koçyiğit, Sayın
Sarıbaş, Sayın Doğan, Sayın Yıldız.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkan, iki önergeyi de okuttunuz. Ondan sonra, hangi
önergeyi konuşturduğunuzu anlamadık. Onun için, biraz önce Muharrem Beyin
konuştuğu önerge, o önergeydi. O zaman, o ikinci önergeyi…
BAŞKAN - Sayın Sarıbaş,
lütfen... Önergeleri ben sırasıyla okuttum, aykırılıklarına göre işleme aldım
ve işleme alacağımı da baştan söyledim.
Şimdi, Sayın Özcan, Sayın
Kurtulmuşoğlu, Sayın Sarıbaş, Sayın Akdemir, Sayın Balandı...
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Tamam, gerekçeyi okutun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Hurdaya çıkmış araçlar
çalışmadıkları halde, nakliyecilerimiz muhasebeci ücreti de vermek zorunda
bırakılmışlardır. Ayrıca, bu araçlar ekonomik ömrünü doldurmadan işsizlikten,
yağmurdan ve güneşin altında çürüyerek hurda haline gelmişlerdir; yani, bu
araçların sahipleri, zaten çalışamadıkları için borçlarını ödeyememişlerdir. En
az 100 000 civarındaki araç sahibinin vergi borçlarına karşılık araçların il
özel idarelerine terkini işlemleri için vermelerinin mağduriyetlerini
gidermeyeceği açıktır.
BAŞKAN - Önergeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Teklifin 4 üncü
maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır;
önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin 4 üncü maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasını
saygıyla arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İsmail Bilen,
Manisa?.. Burada.
Recep Garip, Adana?..
Burada.
Mehmet Tekelioğlu,
İzmir?.. Burada.
Fikret Badazlı,
Antalya?.. Burada.
Nusret Bayraktar,
İstanbul?.. Burada.
Muharrem Karslı,
İstanbul?.. Burada.
Kenan Altun, Ardahan?..
Burada.
Cavit Torun,
Diyarbakır?.. Burada.
Vahit Kiler, Bitlis?..
Burada.
Fatma Şahin, Gaziantep?..
Burada.
Gülseren Topuz,
İstanbul?.. Burada.
Mehmet Alp, Burdur?..
Burada.
Nevzat Yalçıntaş,
İstanbul?.. Burada.
Recep Koral, İstanbul?..
Burada.
Osman Kılıç, Sivas?..
Burada.
Ahmet Kambur, Tekirdağ?..
Burada.
İbrahim Köşdere,
Çanakkale?.. Burada.
Şerif Birinç, Bursa?..
Burada.
Güldal Akşit, İstanbul?..
Burada.
Ziyaeddin Akbulut,
Tekirdağ?.. Burada.
BAŞKAN - Açıkoylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım
istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 4 üncü maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 348
Kabul : 340
Ret : 3
Çekimser
: 5 (x)
Böylece, 4 üncü madde
kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime saat 20.30'a kadar ara veriyorum.
Kapanma Saati: 19.26
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati: 20.30
BAŞKAN: Başkanvekili Sadık YAKUT
KÂTİP ÜYELER: Yaşar TÜZÜN (Bilecik), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981
Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Teklifin 5 inci maddesini
okutuyorum:
MADDE 5- 1/1/2004
tarihinden önce yapılan kadastro yenileme işlemleri dolayısıyla 492 sayılı
Harçlar Kanununa göre harç tahakkuk ettirilmez. Tahakkuk ettirilmiş ancak
tahsil edilememiş olan harçlar ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve fer'i
alacaklar terkin edilir. Tahsil edilmiş
tutarlar, mükelleflerin bu Kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl
içinde yazılı başvuruları üzerine red ve iade edilir. Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usul ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen Erdal Karademir, İzmir
Milletvekili.
Buyurun Sayın Karademir.
CHP GRUBU ADINA ERDAL
KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
1143 sıra sayılı kanun teklifinin 5 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlarım.
Teklifin genel
gerekçelerinde de açıklandığı gibi, 492 sayılı Harçlar Kanununun "Resen
Yapılan İşlemler" başlıklı 126 ncı maddesi, herhangi bir istek olmaksızın
re'sen yapılacak işlemlere ait harçların, bu kanunda aksine hüküm yoksa, lehine
işlem yapılan kişilerden alınacağını belirttiğinden, yapılan kadastro yenileme
işlemleri harca tabi tutulmuştur. Danıştay 9. Dairesince verilen 16.6.2004
tarihli ve 2003/3696 esas sayılı kararla, söz konusu harçların 492 sayılı
Harçlar Kanununda ayrıca düzenlenmediğini, 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro
Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanunun verdiği yetkiye dayanarak düzenlenen
Tapulama ve Kadastro Paftalarını Yenileme Yönetmeliğinin 28 inci maddesine
göre, kadastro yenileme işlemlerinden harç alınmayacağı belirlenerek, anılan
yönetmeliğin yürütmesinin durdurulmasına Danıştay karar vermiştir.
Kanun teklifinin genel
gerekçelerinden de görüldüğü gibi, Danıştay 9. Dairesinin bu kararına karşı
tapu idaresi ve vergi dairelerince yapılan itirazlar, Danıştay Dava Daireleri
Genel Kurulunun 1.10.2004 tarihli 200/30 sayılı kararıyla kabul edilmemiş ve
Danıştay 9. Dairesinin söz konusu kararı onaylanmıştır. Bu doğrultuda kadastro
yenileme işlemlerinin 2004 yılından itibaren harç kapsamından çıkarılması ve
2004 yılından önceki işlemler için tahakkuk ettirilmiş harç alacaklarının
terkin edilmesi gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
2859 sayılı Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun,
teknik nedenlerle yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği
görülen ve en az bir mevki veya ada biçimindeki zemindeki sınırları gerçeğe
uygun şekilde göstermediği tespit edilen tapulama ve kadastro paftalarını içermektedir.
Yani, yenileme yasası, bir kamu hizmetinin olması gerektirdiği şekilde yerine
getirilmemesi ya da eksik veya yanlış getirmiş olması sonucunda tekrarlanan bir
çalışmadır. Oysa, devlet, yanlış ya da eksik olarak gerçekleştirdiği bir önceki
tapu ve kadastro hizmetlerinin karşılığını harç olarak vatandaşlardan almıştır.
Değerli arkadaşlarım,
Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi Hakkındaki Kanunla yapılan şudur:
Doğru olarak yapılması gerekirken değişik nedenlerle doğru yapılmayan, teknik nedenlerle
yetersiz kalan, uygulama niteliğini kaybeden veya eksikliği görülen,
dolayısıyla düzenlenmesi gereken zorunlu bir hizmettir. Bunun içindir ki, bu
hizmet karşılığında harç alınması yanlıştır. Bu yasa teklifi, yapılan bu
yanlışlığı düzeltmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
peki, bu yanlışlık yasal bir boşluktan mı kaynaklanmıştır; hiç şüphe yok,
hayır. Aksine, bilinçli bir yaklaşım, yani, hükümetin ve bürokrasinin halkı
sömürü aracı olarak görme yaklaşımının bir ürünüdür; çünkü, 492 sayılı Harçlar
Kanununun 58 inci maddesinde kadastro işlerinde adlarına tescil yapılanların
tapu ve kadastro harçlarını ödemekle mükellef oldukları hükme bağlanmış
olmasına karşın, aynı yasanın "Harçtan Müstesna Tutulan İşlemler"
başlıklı 59 uncu maddesinin (c) bendinde, ilgililerin kusurları olmaksızın tapu
ve kadastro idareleri tarafından yapılacak hataların tashihleri harçlardan muaf
tutulmaktadır. Dolayısıyla, Tapulama ve Kadastro Paftalarının Yenilenmesi
Hakkındaki Kanun, gerçekleştirilen hizmetin yetersiz kalması, uygulama
niteliğini kaybetmesi veya hizmette eksikliklerin görülmesinin bir sonucu
olarak ortaya çıkmaktadır. Buna rağmen, eksik hizmet görülen,
kullanılabilirliği olmayan, çalışma yürüten kamu kurumları, buna rağmen,
yaptıkları eksik ve yanlış çalışmalarının vergisini ve harcını yasaya rağmen
almakta, hatta, vatandaşın yargıda aradığı ve kazandığı kazanımına dahi itiraz
edebilmektedir. Danıştay 9. Dairesince verilen karara itiraz bunun bir
göstergesidir.
Değerli arkadaşlarım,
Danıştay 9. Dairesinin kararı doğrultusunda teklifte getirilmek istenilen
"kadastro işlemlerinin yenilenmesinden harç alınmaz" hükmü, yerinde
bir düzenlemedir; ancak, bu yeterli değildir. Bilindiği gibi, 3402 sayılı
Kadastro Yasasının kadastro harcı ve tahakkukuna ilişkin 36 ncı maddesi, bir
tesis kadastrosunun yapımında "Kadastrosu yapılan taşınmaz mallara, Emlak
Vergisi son beyan dönemi esas alınarak 492 sayılı Harçlar Kanununa ekli 4
sayılı tarifede gösterilen oranlarda, kadastro harcı tahakkuk ettirilir"
hükmünü içermektedir.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği üzere, kadastronun amacı Türk Medenî Kanununun öngördüğü tapu
sicilini kurmaktır. Kadastro, yasasındaki amacının yanı sıra, yalnızca
kişilerin değil, kamunun taşınmazlarını da güvence ve denetim altına alan, kamu
ve toplum yararına bir mülkiyet anlayışını esas alan, ülkenin doğal
kaynaklarının korunmasını ve uygun kullanımını amaçlayan, ülke, bölge ve kent
ölçeğinde planlı kalkınmaya gerekli verileri kullanma ve işlemeye hazır
bulunduran, merkezî yönetimin ve yerel yönetimlerin gereksindikleri bilgileri
kapsayan, teknolojik gelişmeleri, jeodezi uygulamalarını uyarlayan, mekânsal
bilgi sistemlerinin kurulmasına temel olan toplumsal ve hukukî bir süreçtir.
Dolayısıyla, yapılan bu çalışmalar bir kamu hizmetidir. Bu anlamda kadastro hizmeti,
devletin olmazsa olmaz görevlerinden biridir.
Değerli arkadaşlarım, bu
anlamda kadastro yenileme işlemlerinden alınmayacak harçlar gibi, yapılan
işlemlerin bir kamu hizmeti olduğu göz önünde tutularak, kadastronun
gerçekleştirildiği bir tesis kadastrosundan da, harçların, muaf tutulması doğru
bir gelişme olacaktır. Zaten, pratikte bu harçlar da yeterli derecede tahsil
edilememekte ve zamanaşımına uğramaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
tapu ve kadastro harçlarına ilişkin bir başka düzenlemeden sizleri
bilgilendirmek istiyorum. Bilindiği gibi, 31.12.2004 tarihli ve 25687 sayılı
Resmî Gazetede yayımlanan 5281 sayılı Vergi Kanununun YTL Uyumu ve Bazı
Kanunlarda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanunun 26 ncı maddesiyle ifade
edilen, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun 84 üncü maddesinde yer alan
çeşitli harçlara ait tarifelerin 2/b maddesinde "ifraz ve tevhid
harçları" olarak yayımlanmıştır. Bu tarifede ifraz ve tevhid harçları
"belediye ve mücavir alan sınırları içi parselasyon amaçlı, belediye ve mücavir
alan sınırları dışı tarımsal amaçlı uygulamalar" olarak tanımlanmamış ve
her iki uygulama tek kalemde birleştirilmiştir. Buna göre, belediye mücavir
alan sınırları içerisindeki imar uygulamasına yönelik ifraz ve tevhid harçları
ile belediye mücavir alan sınırları dışındaki tarımsal amaçlı ifraz ve tevhid
harçları aynı tutulmuştur. Oysa, kırsal kesimde bulunan taşınmazların
alanlarının miktar olarak büyüklüğü ve taşınmaz değerin kentsel alanlara göre
düşük olması, tarımsal amaçlı ifraz ve tevhidlerde en az tarife uygulansa bile,
taşınmazın değerine yakın harçlar oluşturmaktadır. Bu durum, vatandaşı yasal
işlemleri yerine getirmekten uzaklaştırmakta, tarımsal arazilerin gayri resmî
bölünmesine neden olmaktadır. Ortaya çıkan bu fiilî durum, çağdaş beklentileri
ve günümüzdeki bilgi teknolojilerinde ortaya çıkan gelişmeleri ve toprağa
ilişkin verilerin güvenilirliğini tartışır hale getirmektedir. Yine bu durum,
Türk Medenî Kanununun öngördüğü tapu sicilinin kurulması ve çağdaş kadastronun
oluşmasıyla çelişmektedir. Bununla birlikte, halen Avrupa Birliğine uyum
çalışmaları kapsamında yürütülmekte olan çiftçi kayıt sistemi, tarım bilgi
sisteminin kurulması yönündeki yürütülmekte olan çalışmaları da olumsuz yönde
etkilemektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu
olumsuzluğu gidermek için, 23.5.2005 tarihinde Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığına bir kanun teklifi verdim. Ne yazık ki, bugüne kadar bu teklif
komisyonlarda gündeme alınmadı.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Karademir,
buyurun.
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Bu yaklaşım, AKP İktidarının, muhalefet milletvekillerinin hazırladıkları
yasa tekliflerine yönelik bakışının olumsuzluğunu ortaya koymaktadır.
Değerli arkadaşlarım, AKP
İktidarı, ülkenin ilk telsiz kadastrosunun 2006 yılı sonu itibariyle
bitirileceğini hedeflemektedir. Bu hedefe ulaşmak için kadastro çalışmalarının
özel sektör eliyle yapılmasının yasal zemini hazırlanmış ve çalışmalar bu
doğrultuda devam etmektedir. Kadastro bilgilerinin güvenilir olması ve güncel
tutulması, taşınmaz mülkiyetine sağlıklı devlet güvencesi vermekle eşdeğerdir.
Bu özellikleri korumayan taşınmaz bilgilerine kadastro demek doğru değildir,
kadastro tanımının özüne aykırıdır; çünkü, kadastro bilgilerinin güvenilirliği
sağlanamamış ya da zaman içinde kaybolmuşsa, taşınmaz mülkiyetinde devlet
güvencesi teknik yönden zaafa düşmüş demektir. Bu nedenle, kadastroda temel
ilke, bilgilerin sağlıklı üretilmeleri ve yaşatılmaları, diğer bir deyişle,
kadastro planlarının ilk alımlarındaki durumları ile tekrar araziye uygulama
kabiliyetinin korunmasıdır.
Ancak, kadastronun bu
hassas durumuna karşılık, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğünün ihale usulüyle
yaptığı kadastro çalışmalarında gerekli özenin gösterilmediği, idarenin ihale
şartnamesinin ihlal edilmesine göz yumduğu, yaşanan bu ihlallerin yapılan
çalışmaları ve mülkiyet sorununu daha karmaşık hale getirdiği, dolayısıyla,
çalışmaları sona eren ve devam eden işlerin hukukî sonuçlarının sosyal olaylara
neden olabileceği, tarafımıza gelen bilgi ve şikâyetlerden anlaşılmaktadır.
Kadastro çalışmalarında, idarenin, kadastroyu ne pahasına olursa olsun
bitirelim anlayışıyla ihale şartnamesine uyulmadan işlerin yürütülmesinin kural
haline getirilmesi...
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Sayın Başkan, kişisel söz hakkım da vardı...
BAŞKAN - Ancak, hem AK
Parti hem de Anavatan Partisi Grubu adına grup konuşmaları var.
Teşekkür için açıyorum.
Buyurun.
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Peki, teşekkür ediyorum.
Biraz sonra görüşmek
üzere... (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Karademir.
Madde üzerinde AK Parti
Grubu adına söz isteyen Mehmet Emin Tutan, Bursa Milletvekili.
Buyurun Sayın Tutan. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
MEHMET EMİN TUTAN (Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifinin 5 inci maddesi
üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum; Genel Kurulu saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
kadastro çalışmaları esnasında, devlet tarafından, bir defaya mahsus olmak
üzere kadastro harcı alınmaktadır. Amaç, yapılmış olan bu kamu hizmetine, bir
defaya mahsus, vatandaşın katkısını sağlamaktır. Ancak bu kamu hizmetinin
teknik nedenlerle yetersiz kalması, uygulanabilirliğini yitirmesi, eksikliğinin
görülmesi veya zemindeki sınırların gerçeğe uygun olmadığının tespit edilmesi
gibi hallerde kadastro yenileme işlemleri yapılmaktadır ve yapılan bu işlemler
1983 yılından beri sürdürülmektedir.
Bir taşınmazda, ancak bir
defaya mahsus kadastro faaliyeti gösterilebilir. Kadastro yenileme çalışmaları
ise, hatalı yapılan kamu hizmetinin düzeltilmesi amacına yöneliktir.
Değerli arkadaşlar, Bursa
İlindeki kadastro paftalarının yenilenmesi işlemleri, Türkiye'de, ilk pilot
uygulama olarak 1998'de başladı. Bursa İl merkezinde toplam 174 mahalle ve
köyde bu çalışmalar tamamlandı, büyük bir kısmı ve komşu ilçelerin kadastro
paftaları yenilendi. Bursa'nın da aralarında bulunduğu toplam 19 ilimizde 2003 yılına
kadar tapu ve kadastro yenileme çalışmaları yapılmış, sonrasında da harçlar
tahakkuk ettirilmiştir. Bursa Defterdarlığı, bu çalışmalara dayanarak, binlerce
kişi için, tapu ve kadastro harcı mükellefiyeti doğduğu gerekçesiyle,
haklarında muhtarlıklara bildirim yapmıştır.
Az önce konuşan muhalefet
sözcüsü arkadaşım olayın hukukî boyutunu anlattı. Yasada, çok açık bir şekilde,
değerli arkadaşlar, kadastronun bir defaya mahsus alınacağı yazılıyor; ancak,
Maliye Bakanlığı, 1985 yılında çıkardığı bir yönetmeliğe dayanarak -buna
özellikle dikkatinizi çekiyorum- kadastro yenileme faaliyetlerinden de harç
almaya başlamış ve vatandaşlar da -özellikle Bursa özelinde konuşuyorum- bir
sene, iki sene sonra bunlardan haberdar oluyorlar ve olay bizlere intikal etti.
Bursa kamuoyu bu konuyla çok fazlasıyla meşgul oldu.
Ödeme zamanı gelmiş,
vergi aslının neredeyse 3 katı cezayla, gecikme zammıyla muhatap oldu
vatandaşlarımız ve bunun üzerine Hükümetimiz, bildiğiniz gibi, değerli
arkadaşlarım, 1.1.2004 tarihinde yürürlüğe giren 5035 sayılı Kanunun 36 ncı
maddesiyle çok açık bir şekilde şunu yazdı: "1.1.2004 tarihinden itibaren
kadastro yenilenmesinden harç alınmaz. "Daha sonra, arkadaşımın da
söylediği gibi, Danıştay 9. Dairesi, yanılmıyorsam, 2004 yılının 6 ncı ayında bu
hükmü iptal etti.
Tabiî, sorun şuydu:
1.1.2004'ten itibaren yenileme harcı alınmayacak; ama, daha önce alınanlar ne
olacak? İşte, görüştüğümüz bu 5 inci madde bunu ortadan kaldırıyor.
Ben, kısaca teklifi size
aktarmaya çalışayım. Daha önce alınması şart olan harçları, yönetmeliğe göre
alınan harçları, Hükümetimiz ve bu Parlamento, 1.1.2004 tarihi itibariyle
kaldırdı. İşte, eskiler ne olacak; problem oydu. Bu teklifle de ona çözüm
getiriyoruz. Bu kamu alacaklılarını da, geriye dönük af niteliğinde olduğundan,
bu şekilde, bu torba yasanın içerisine soktuk.
Yasa, tahakkuk
ettirilmiş, ancak tahsil edilmemiş olan harçlar ile bunlara ilişkin vergi
cezaları ve feri alacakların tahsilinden vazgeçiyor. Tahsil edilmiş olan
tutarlar, mükelleflerin bu kanunun yürürlüğe girdiği tarihten itibaren bir yıl
içinde yazılı başvurusu üzerine, gecikme zamlarıyla birlikte ret ve iade
ediliyor. Yine, bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar Maliye
Bakanlığınca belirleniyor.
Değerli arkadaşlar,
Bursa'da, şu an itibariyle defterdarlıktan aldığım, Gelir Başkanlığından
aldığım rakama göre, 88 ve 29 parsel, yaklaşık 200 000 şahıs bu uygulama
dolayısıyla mağdur olmuş. Halen, vergi aslı olarak 12 trilyon 177 milyar,
gecikme zamlarıyla birlikte bu rakam yaklaşık 48 trilyondur. Gerçekleşecek olan
bu çözümle, bütün bu 12 trilyon harç ve 36 trilyon gecikme zammı tamamıyla
silinecek; ayrıca, önceden alınmış olan harç, asıl borç ve cezalarıyla,
gayrimenkul sahiplerine aynen geriye ödenecektir. Bu yasayla bir mağduriyetin
giderilmesi söz konusudur.
Bu duygu ve düşüncelerle,
çıkacak olan yasanın hayırlı uğurlu olmasını diliyor, hepinize saygılar
sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Tutan.
Madde üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz isteyen Selami Yiğit, Kars Milletvekili.
Buyurun Sayın Yiğit.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA SELAMİ YİĞİT (Kars) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz kanun teklifinin 5 inci maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
maddeyle ilgili değerlendirmelerden önce, ülkemizin geleceği açısından büyük
önem taşıyan tapu ve kadastro konusunda bazı saptamaları bilgilerinize sunmak
istiyorum.
Değerli milletvekilleri,
kadastro, bir ülkenin toprak bütünlüğünün ve çağdaş kimliğinin simgesidir. Ülke
topraklarımızın bir envanterini çıkarmamışsanız, neyin nerede, kime ait
olduğunu bilmiyorsanız, geleceğe dönük olarak hiçbir ekonomik ve sosyal
planlamayı yapamazsanız, çağdaş kentler oluşturamazsanız, doğal kaynaklarınıza,
tabiat ve kültürel değerlerinize sahip çıkamazsanız, ormanlarınızı ve
sahillerinizi koruyup gelecek kuşaklara aktaramazsınız.
Tapu ve kadastro anlayışı
önümüzdeki yıllarda yalnızca vatandaşların değil, kamunun taşınmazlarını da denetim
ve güvence altına alan, doğal kaynakların korunması ve uygun kullanımını
hedefleyen, planlı kalkınmaya yönelik verileri kullanmaya hazır bulunduran,
merkezî ve yönetimlerin ihtiyaç duydukları bilgileri kapsayan çok amaçlı bir
perspektife ulaşacaktır.
Türkiye Mimar ve Mühendis
Odaları Birliği Harita ve Kadastro Mühendisleri Odasının bu yıl mayıs ayında
düzenlediği Kadastro Kongresi sonuç bildirgesine göre, ülkemizde, bugüne kadar,
kentsel alanlarda yüzde 97, kırsal alanlarda ise yüzde 71 oranında ilk tesis
kadastrosu gerçekleşmiştir. Tapuda kayıtlı 55 000 000 parsel mevcuttur.
Bunların yüzde 23'ünün ise kadastrosu yapılmamıştır. Kadastrosu yapılan köy ve
mahallelere ait yaklaşık 485 000 pafta üretilmiştir. Kırsal alan, kent ve bölge
planlamalarının yapılması, imar uygulamalarının çağdaş biçimde
gerçekleştirilmesi, kentsel dönüşüm ve arazi toplulaştırmalarının uygulanması,
ancak tapu ve kadastro sisteminin doğru bir biçimde güncelleştirilmesi ve
bilgisayar ortamına aktarılmasına bağlıdır.
Değerli milletvekilleri,
Türkiye'de tapu kayıtlarının otomasyona geçmemesi nedeniyle karapara
hareketlerini izlemekte zorlanmaktadır. Karaparanın en önemli adreslerinden
biri de gayrimenkul piyasasıdır. Kadastro işlemlerinin otomasyona geçmesi için
tahminî 150 000 000 dolara ihtiyaç vardır. Oysa, Tapu Kadastro Genel
Müdürlüğümüzün bütçesi bu duyulan ödenekleri karşılamaya müsait değildir.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde mevcut tapu ve kadastronun yeni teknolojilere göre uygun biçimde
güvenilir hale getirilmesi için yaklaşık üçte 2'sinin yenilenmesi
gerekmektedir. Bu yenileme işlemleri için ise 1 milyar dolarlık ek kaynağa
ihtiyaç vardır. Ne yazık ki, geçmiş yıllarda tapu ve kadastro çalışmalarının
gerektirdiği gibi yürütülememesi nedeniyle, toprak, bazı suç çetelerinin önemli
bir rant kapısı haline dönüşmüş, kamunun taşınmazları önemli ölçüde talan
edilmiştir. Tapu ve kadastro çalışmalarında ortaya çıkan aksaklıklar nedeniyle
hâlâ bu talan sürmektedir. 2/B diye bilinen orman arazilerinin satışından
tutun, son olarak, sahil şeridimizdeki ilçelerde imar planları yetkisinin
belediyelerden alınmasına yönelik girişimlerin altında da sağlıklı bir tapu
kadastro çalışmasının yapılmaması yatmaktadır.
Kültür ve tabiat
varlıkları açısından dünyanın en zengin ülkelerinden birisiyiz; ama, bu
varlıkların tespiti ve tescili, SİT alanlarının uluslararası standartlarda
envanterinin çıkarılması konusunda çok büyük eksikliklerimiz vardır. Yarın, çok
geç kaldık demek istemiyorsak eğer, zengin kültür ve tabiat varlıklarımızı
gelecek kuşaklara da aktarmak istiyorsak, talanın durması için acil olarak
kentsel tapu ve kadastro bilgilerinin güncelleştirilmesi gerekmektedir. Bir
yandan kuruluş kadastrosunu tamamlamaya uğraşırken, bir yandan mevcut
kadastronun üçte 2'sini yenileme çalışmaları için gerekli kaynak bulunmalı ve
çalışmalara derhal başlanmalıdır.
Sayın Bakana buradan şu
soruyu sormak istiyorum: Ülkemizin geleceği açısından büyük önem taşıyan bu
kadastro güncelleme ve yenileme çalışmaları için ne kadar bir kaynak
ayrılmıştır? Yenileme ve güncelleme çalışmalarında ne kadar yol alınmıştır?
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; üzerinde durmak istediğim bir başka konu, arazilere ilişkin
açılan davalardır. Önümüze gelen yasa teklifinin 5 inci maddesi de, aslında,
açılan bu arazi davalarının bir bölümüyle ilgilidir. Millî Emlak Genel
Müdürlüğünde 800 000 dava açılmıştır.
Bu davaların çoğu mülkiyet ve kadastro davalarıdır. Bu davaların uzun
sürmesi, adalete olan güveni sarstığı gibi, çok büyük ölçekli maddî kayıplara
da neden olmaktadır. Halen Osmanlı toprak kayıtlarına ilişkin açılmış binlerce
dönüm arazi davaları devam etmektedir. Davalardan bir bölümü de kadastro
yenileme işlemlerine ilişkindir. Harçlar Kanununun 126 ncı maddesi "Resen
Yapılan İşlemler" başlığını taşımakta ve kadastro yenileme işlemleri
sonrasında bu işlemlere ilişkin harçların lehine işlem yapılan kişilerden
alınmasını öngörmektedir. Kadastro yenileme işlemlerinin ülkemizin geleceği
açısından hayatî önem taşıdığı ortadayken, bu işlemlerin önünü kesen bir yasal
düzenleme yapılması garip bir çelişkidir. Nitekim, bu çelişki daha sonra fark
edilmiş, 5035 sayılı Kanunun 36 ncı maddesiyle, kadastro işlemlerinin
yenilenmesinden 1 Ocak 2004 tarihinden itibaren harç alınmayacağı düzenlemesi
getirilmiştir; ancak, bu kez de 1 Ocak 2004 tarihinden önceki kadastro yenileme
işlemlerinden harç alınması dava konusu olmuştur. Danıştay 9. Dairesi, 16
Haziran 2004 tarihli kararıyla, bu çelişkiye son vermiş, kadastro yenileme
işlemlerinden harç alınmayacağını hükme bağlamıştır. Danıştay Dava Daireleri
Genel Kurulunda da onaylanan bu karar doğrultusunda, artık, kadastro yenileme
işlemlerinden harç alınmamakta, 2004 yılından önce başlatılmış bulanan harç
tahsilat işlemleri durdurulmuş bulunmaktadır.
Şimdi görüştüğümüz
teklifin bu maddesi de, ihtilafların ortadan kaldırılmasına yönelik Danıştay
kararının yasalaştırılmasına ilişkindir. 2004 tarihinden önce yapılmış kadastro
yenileme işlemlerinden dolayı tahakkuk eden ancak tahsil edilemeyen harçlar ile
bunlara ilişkin cezaların tahsilinden vazgeçilmesine ilişkin yeni ihtilafların
ortaya çıkmasını önleyecek bu düzenlemeyi desteklerken, kadastro yenilenmesi
çalışmaları için gerekli ödeneğin sağlanarak bu çalışmaların hızlandırılmasını
temenni ediyor, hepinize saygılar sunuyorum. (ANAP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yiğit.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Bursa Milletvekili Sedat Kızılcıklı. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
SEDAT KIZILCIKLI (Bursa)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
1143 sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Teklifinin 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum;
öncelikle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Evet, Bursa'nın da içinde
bulunduğu 19 ilde, 1998 ve 2003 yılları arasında, Bursa'da da Osmangazi,
Yıldırım, Nilüfer İlçelerinde 174 mahallede ve köyde 88 029 adet parselde
kadastro yenileme çalışmaları yapıldı ve yine, 2859 sayılı Tapulama ve Kadastro
Paftalarının Yenilenmesi Hakkında Kanun ve Uygulama Yönetmeliği, 21 Mart 1985
tarih, 22334 sayılı Resmî Gazetede yayımlanan 28 nci maddesinde, yenileme
yapılan taşınmaz mallar için kadastro harcı tahakkuk ettirileceği
belirtildiğinden, bu yapılan çalışmalara ilişkin harç tahakkuk ettirildi.
Bunlar, postayla, zarfla gönderilmedi, mahalle muhtarlıklarında askıya
çıkarılmak suretiyle tebliğ edildi. Bu da yasaldı. Ancak, bu muhtarlıklarda
çıkarılan askılarda gayrimenkule ilişkin bilgiler vardı, bulunduğu mahal vardı,
harç matrahı vardı ve harcın tutarı vardı. Dolayısıyla, buralardaki vatandaşlar
adına bir tebliğ gelmediği için, birçok kimse harcını ödemedi, ödeyemedi, çok
az insanlar ödemek durumunda kaldı, geri kalanlar hep gecikme zamlarıyla karşı
karşıya kaldılar. Sadece Bursa'da, bu, yaklaşık 150 000 kişiyi ilgilendiren
büyük bir problem haline dönüştü. Daha sonra, yine, bu konuda Meclisin yaptığı
çalışmalar neticesinde, 492 sayılı Kanuna ekli 5035 sayılı Kanunun 36 ncı
maddesiyle, "1.1.2004 tarihinden geçerli olmak üzere kadastro işlemlerinin
yenilenmesinden harç alınmaz" hükmü getirildi; yani, yönetmeliğin ortadan
kaldırılması için bir kanun değişikliği yapıldı ve yenilemelerden dolayı da
harç tahakkuk ettirilmez noktaya gelindi; ancak, içinde Bursa'nın da bulunduğu
birçok ilde 2004'ten önce yapılan çalışmalardan dolayı, maalesef, oradaki sıkıntı
devam etti. Bu arada, 16 Haziran 2004 tarihinde Danıştay, bunlarla ilgili
yürütmeyi durdurma kararı verdi; ama, problem yine de çözülmedi, ortada,
muallakta kaldı.
Şimdi, bugün görüştüğümüz
1143 sayılı Yasanın 5 inci maddesiyle, 2004'ten önce yapılan yenileme
işlemlerinden de harç alınmaması için bir hüküm getiriyoruz ve bu problemi
kökünden halletmiş oluyoruz. Yine, bu arada, ödeyenlerden de, harcını
ödeyenlerden de bunların, bu alınan miktarların, paraların iade edilmesi
şekliyle gerçekten bu problemi ortadan tamamen kaldırmış oluyoruz.
Bakın, sadece Bursa'da,
bu iş, anapara olarak 12 trilyondu; ancak, gecikme zamlarıyla beraber vatandaşa
yüklenen meblağ yaklaşık 48 trilyondu. Tabiî ki, bunlar haksız bir para olduğu
için, kanuna, yasaya dayanmayan bir işlem olduğu için bunun ortadan
kaldırılması gerekiyordu. İşte, sadece Bursa'da yaklaşık 150 000 kişiyi
ilgilendiren ve 48 trilyon tutarındaki bu meblağ bu maddeyle ortadan
kaldırılıyor ve büyük bir problem çözülüyor.
Ben, bu problemi çözmek
için büyük adım atan Türkiye Büyük Millet Meclisine, Maliye Bakanlığına çok
teşekkür ediyorum. Bu yasada emeği olan herkese çok teşekkür ediyorum. Başta
Bursalılar olmak üzere, problemli olan tüm vatandaşlarımıza hayırlı uğurlu
olması temennisiyle, sevgi ve saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kızılcıklı.
Madde üzerinde şahsı
adına söz isteyen Adana Milletvekili Recep Garip?.. Yok.
İzmir Milletvekili Erdal
Karademir...
Sayın Karademir, buyurun.
(CHP sıralarından alkışlar)
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra sayılı kanun
teklifinin 5 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz aldım; hepinizi saygıyla
selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
biraz önceki konuşmamda da belirtmiştim, bu kanun teklifini olumlu buluyoruz,
bir yanlışı düzeltiyor; ama, hazır söz kadastrodan açılınca, özellikle AKP
İktidarınca Türkiye'deki ilk telsiz kadastrosunun 2006 sonu itibariyle
bitirileceğinin öngörülmesi olumlu bir adım; ama, -bunu yaparken, özel sektör
imkânlarıyla bu çalışmalar yapılmaktadır- yapılan bu çalışmalarda bize gelen
intikaller şudur ki, birçok denetimsizlik ve şikâyetler söz konusudur.
Değerli arkadaşlarım,
Tapu Kadastro Genel Müdürlüğünün ihale usulüyle yaptığı kadastro çalışmalarında
gerekli özenin gösterilmediği, idarenin ihale şartnamelerinin ihlal edilmesine
göz yumduğu, yaşanan bu ihlallerin, yapılan çalışmaları ve mülkiyet sorununu
daha karmaşık hale getirdiği; dolayısıyla, çalışmaları sona eren ve devam eden
işlerin hukukî sonuçlarının sosyal olaylara neden olabileceği, tarafımıza gelen
bilgi ve şikâyetlerden anlaşılmaktadır.
Kadastro çalışmalarında,
idarenin "kadastroyu ne pahasına olursa olsun bitirelim" anlayışıyla,
ihale şartnamesine uyulmadan işlerin yürütülmesinin kural haline getirilmesi,
başta serbest harita ve kadastro mühendislerini hak etmedikleri ithamla karşı
karşıya bırakmakta ve yüklenici olarak kadastro çalışmalarını üstlenen harita
ve kadastro sektörünün de geleceğini riske atmaktadır.
Değerli arkadaşlar, bu
çalışmalarda, devletin güvencesi anlamına gelen, Osmanlıdan beri yürürlükte
olan ve yaşamını sürdüren tapu kayıtlarının tescil krokisi olan ve mahkeme
kararıyla alınmış olan tapu kayıtlarının çeşitli bahanelerle uygulanmadığı
iddia edilmektedir. Bu iddiaların, ihale edilen işlerin bir an önce bitirilmek
istenmesinden kaynaklandığı söylenmektedir.
Yine, kadastro
tespitlerinde verasete iştirak ve intikallerin sorgulanmadığı ve yapılan
tespitlerde tapu kayıtlarının uygulanmadığı, dolayısıyla, kadın mirasçılardan
erkekler lehine hak kaçırılmalarının yaşandığı şikâyetleri tarafımıza
ulaşmaktadır.
Değerli arkadaşlar,
kadını yok sayan, kadının haklarını görmezlikten gelen bu tür uygulamaların AKP
İktidarı döneminde artması, AKP İktidarının kadına bakış politikasından mı
kaynaklanmaktadır? Bu soruların yanıtları kamuoyuna açıklanmalıdır.
Yine, bu çalışmalarda,
Alevî ve Bektaşi inancına sahip vatandaşlarımızın yaşadığı köylerde yapılan
kadastro çalışmalarında, ihale şartnamesine uygun davranılmadığı; ayrıca, kimi
çalışanlar tarafından "bırakın, yanlış da olsa boş verin; mahkemede
çözsünler" denildiği şikâyetleri gelmektedir. Bu tür olumsuz uygulamaların
peşinde olacağımızı bu kürsüden kamuoyuna ilan ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
askerliğini yapan, vergisini ödeyen, laik, demokratik Türkiye Cumhuriyetine
sadık kalmış, yurttaşlık sorumluluğunu aksatmadan bugüne kadar sürdüren bu
vatandaşlarımıza karşı AKP İktidarının bakış açısı anlaşılamamaktadır.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Böyle bir şey olabilir mi ya?!
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- AKP İktidarı, bu ülkenin kadınından erkeğine, küçüğünden yaşlısına,
doğulusundan batılısına herkesin, her kesimin hükümeti olduğunu asla
unutmamalıdır ve AKP İktidarını, Anayasanın eşitlik ilkesine uymaya, toplumun
bütün kesimlerine ve aynı sorumlulukta yaklaşmaya davet ediyorum.
Bu duygu ve düşüncelerle,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Karademir.
Madde üzerinde 1 adet
önerge vardır; okutup, işleme alıyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin 5 inci maddesinin aşağıda yazılı şekilde değiştirilmesini arz ve
teklif ederim.
Saygılarımla.
Ertuğrul Yalçınbayır
Bursa
"Madde 5 - Kadastro
yenileme işlemleri nedeniyle tahakkuk ettirilmiş ancak tahsil edilememiş olan
harçlar ile bunlara ilişkin vergi cezaları ve feri alacaklar terkin edilir.
Tahsil edilmiş tutarlar, mükelleflerin başvuruları üzerine yasal faizi ile
birlikte ret ve iade edilir. Bu maddenin uygulanmasına ilişkin usul ve esaslar
Maliye Bakanlığınca belirlenir."
BAŞKAN - Sayın Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
MALİYE BAKANI KEMAL
UNAKITAN (İstanbul) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
Sayın Yalçınbayır,
konuşacak mısınız?
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Bursa) - Evet efendim.
BAŞKAN - Buyurun.
(Alkışlar)
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Bursa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Türkiye Cumhuriyeti Devleti,
bir hukuk devletidir. Hukuk devleti olmanın gereği, idarenin her türlü eylem ve
işleminin her safhada hukuka uygun olması gerekir. Parlamenter sistemi
benimseyen cumhuriyetimizde, yasamanın, yürütmenin ve yargının görevleri
bellidir. Vergi almak, vergi koymak, Türkiye Büyük Millet Meclisine ait bir
yetkidir. Bu yetkiyi, hiçbir makam kullanamaz; ancak, 1995 yılında çıkarılan
bir yönetmelikle, bu yetki kullanılmış, Türkiye Büyük Millet Meclisinin yetkisi
gasp edilmiştir; 1995'ten beri bu sürmüştür. Bu olay, özel olarak incelenmesi
gereken bir olaydır. Olay tarafımıza intikal ettiğinde oluşturduğumuz lobi,
bundan hiçbir çıkarı olmayan Bursa Barosu Hukuksuzluk ve Yolsuzluk Komisyonu,
Bursa Muhtarlar Derneği ve Bursa'daki basınla işbirliği içinde, bir lobi
faaliyeti içinde yürütülmüştür. Antrparantez, Türkiye'de, lobi faaliyetlerinin
açıklığı ilkesi belirlenmeli, kişisel lobi faaliyetleri suretiyle hukuka aykırı
işlemlerin yapılmasına fırsat verilmemelidir.
Değerli milletvekilleri,
sözde kadastro yenileme harcı diye bir harç yoktur. Sözde!.. Böyle bir harç
yok. Türkiye Büyük Millet Meclisi abesle uğraştırıldı. 5035 sayılı Kanunla,
kadastro harcı alınamayacağı hükme bağlandı. Kanunu değiştirme yetkisi içinde
bulunan Türkiye Büyük Millet Meclisi, sorarım, hangi kanunda var olan kadastro
yenileme harcını değiştirdi? Buradaki grupların sözcülerine bakıyorum,
hiçbirisi bunlara değinmiyor. İşin şekli fevkalade önemli. Bu, harç değildi;
bu, bir haraçtı. Haraç almak devlete yakışmaz, haraç almak yürütmeye yakışmaz.
Değerli milletvekilleri,
bu konudaki hak arama özgürlüğü sonuna kadar kullanıldı ve söke söke bu hak
alınıyor, alınacak da. Gerçekten, iyi bir yönetim, iyi bir idare, hiç bu
düzenlemelere gerek olmaksızın, ne yasamanın ne de yönetmelikle birtakım
düzenlemelere gerek olmaksızın, mahkeme kararının bağlayıcılığı sonucu bu harç
madem alınamayacak, aldığım harçları ret ve iade ediyorum diye karar alırdı.
Bunları biz niye yapamıyoruz? Niye yönetimlerimizin kalitesi hâlâ bu şekilde?
Biz, bu şekildeki anlayışla Avrupa Birliğine girebileceğimizi mi düşünüyoruz?!
Değerli milletvekilleri,
bunun adı af değildir. Anayasanın 87 nci maddesi, özel ve genel af ilanı
hususunda,Türkiye Büyük Millet Meclisine nitelikli oy çoğunluğuyla bunu kabul
etme yetkisini vermiştir. Bu bir lütuf değildir, bu bir ihsan değildir, bu bir
haktır. Özür dilenmesi gereken bir durum var. Bu özrü, başta Maliye Bakanlığı
olmak üzere tüm yönetim dilemelidir; ama, halkımız sessiz; 500 000'e yakın
kişi; kendisinden haraç alınıyor, meydanlar bomboş. Basında, sadece yerel basın
var. Haklarımızı arama konusunda duyarlılık göstermezsek, bir gün, çok önemli
haklarımız da gidebilir.
MEHMET NURİ AKBULUT
(Erzurum) - Halkı tahrik ediyorsun.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Devamla) - Ben, halkı tahrik etmiyorum. Tahrik de ettim, kanuna karşı gelmelerini
de söyledim; çünkü, özünde, bu af, açık hukuka aykırıydı ve mahkeme kararıyla
da belliydi, apaçık hukuka aykırı.
Kanunlarımızda kadastro
yenileme harcı diye bir harç yok. Bu durumda ne yapmak lazım?! Bu durumda,
alınan paraların, şüphesiz ki, teklifte olduğu gibi, ret ve iadesi, terkini
gerekir; ama, bunlar için, biz niye bir senelik hak düşürücü süre
kullanıyoruz?! Haraç alınan bir işte bir senelik hak düşürücü süre olur mu;
geniş zaman içinde alın. Haraç alınan paranın, haraç alırken faiziyle
alıyorsunuz da…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın
Yalçınbayır, lütfen, toparlar mısınız.
Buyurun.
ERTUĞRUL YALÇINBAYIR
(Devamla) - …öderken, paralellik ilkesi gereği niye bunu faiziyle birlikte
ödemiyorsun?! Gerçek barış burada. Burada, biz, birçok af konusunu düzenledik.
Devlete borçlu olanların borçlarını yeniden yapılandırdık, yeni fırsatlar, yeni
imkânlar verdik; ama, bu işi üç senedir sürüncemede bıraktık. Getirilen
niteliksiz işlemlerle hâlâ devam etti. Bunun, faiziyle birlikte ret ve iadesi
gerekir, süresiz olması gerekir.
Ve ben, buradan,
Antalyalılara, Bursalılara ve diğer bütün sözde kadastro yenileme harcı
ödeyenlere, 1995'ten beri bunu ödeyenlere sesleniyorum. İdare zaman zaman sizin
haklarınızı böyle sınırlandırabiliyor. Lütfen uyanık olun, haklarınızı arayın.
Eğer "faizsiz ödenir" hükmü çıkarsa, lütfen onu yargıya da taşıyın.
Artık devlet ile birey kanun önünde eşittir. Kanun önünde eşitlik gereği, nasıl
faiziyle alıyorsan, o şekilde faiziyle ödeyeceksin.
Ben, teklifimin hukuka
uygunluğunu iddia ediyorum. Hukuka uygunluk, her türlü eylem ve işlemin en
önemli garantisidir, denetimidir.
Bu düşüncelerle, umarım
teklifimiz kabul edilir.
Bu arada, ancak bu
şekilde söz alabilme imkânı bulabildim. Değerli grup yöneticileri bunları böyle
takdir etmiş olabilirler. Bunları çok söylediğimi biliyor olabilirler; ama,
sözüm var daha söyleyecek.
Teşekkür ederim.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Yalçınbayır.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge reddedilmiştir.
Teklifin 5 inci
maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair önerge vardır;
önergeyi okutup imza sahiplerini arayacağım.
Okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin 5 inci maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - İsmail Bilen,
Manisa?.. Burada.
Recep Koral, İstanbul?..
Burada.
Ali Sezal,
Kahramanmaraş?.. Burada.
Şükrü Ünal, Osmaniye?..
Burada.
Halil Özyolcu, Ağrı?..
Burada.
Kerim Yıldız, Ağrı?..
Burada.
Sabri Varan, Gümüşhane?..
Burada.
Agâh Kafkas, Çorum?..
Burada.
Asım Kulak, Bartın?..
Burada.
Fahrettin Poyraz, Bilecik
?.. Burada.
Mehmet Yüksektepe,
Denizli?.. Burada.
Ali İbiş, İstanbul?..
Burada.
Yüksel Çavuşoğlu,
Karaman?.. Burada.
Recep Garip, Adana?..
Burada.
Atilla Başoğlu, Adana?..
Burada.
Mustafa Duru, Kayseri?..
Burada.
İrfan Gündüz, İstanbul?..
Burada.
Eyyüp Sanay, Ankara?..
Burada.
Hakan Taşcı, Manisa?.. Burada.
Ahmet Koca,
Afyonkarahisar?.. Burada.
BAŞKAN - Açıkoylamanın
şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince,
açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
SÜLEYMAN SARIBAŞ
(Malatya) - Sayın Başkan, oylarını pusulayla verenlerin isimlerini okumanızı
istiyorum.
BAŞKAN - Pusula veren
sayın milletvekilleri, lütfen, Genel Kuruldan ayrılmasınlar; isimleri
okunacaktır.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 5 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 343
Kabul : 341
Ret : 2
(x)
Böylece, teklifin 5 inci
maddesi kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 21.27
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 21.32
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Beşinci
Oturumunu açıyorum.
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam ediyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981
Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Teklifin 6 ncı maddesini
okutuyorum:
MADDE 6- Mazbut vakıflara
ait taşınmazların kiralanması dolayısıyla 1/1/2004 tarihinden önceki dönemlere
ilişkin olarak yapılan kira ödemeleri üzerinden, bu maddenin yürürlüğe girdiği
tarihten itibaren gelir (stopaj) vergisi tarhiyatı yapılmaz. Bu dönemlere
ilişkin olarak beyan üzerine veya ikmalen ya da re'sen tarh ve tahakkuk
ettirilen ve bu maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla tahsil edilmemiş
olan vergiler ile bu vergilere uygulanan vergi cezaları, gecikme faizleri,
gecikme zamları terkin edilir. Bu konuda açılmış olan davalar sürdürülmez;
tahsil edilmiş tutarlar, mükelleflerin bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten
itibaren bir yıl içinde yazılı başvuruları üzerine red ve iade edilir. Bu
maddenin uygulanmasına ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart?..
Yok.
AK Parti Grubu adına
Tokat Milletvekili Sayın Resul Tosun; buyurun.
Süreniz 10 dakika.
RESUL TOSUN (Tokat) -
Sayın Başkan, benim şahsım adına da söz talebim vardı, birleştirelim…
BAŞKAN - Buyurun Sayın
Tosun.
AK PARTİ GRUBU ADINA
RESUL TOSUN (Tokat) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri ve televizyonları
başında, 29 000 civarında, bu maddenin yasalaşmasını bekleyen vakıf kiracıları;
hepinizi saygıyla selamlıyorum.
1143 sıra sayılı Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Teklifiyle, yüzbinlerce
mağdur vatandaşımızın mağduriyetini gidererek, çıkardığımız yasaların hemen
hemen en önemlilerinden ve insanlarımızı, doğrudan doğruya, dün, bugün, yarın,
hemen sevindirecek çok önemli bir kanunu görüşmekteyiz.
Bu kanunun 6 ncı maddesi,
mazbut vakıf kiracılarının stopaj vergileriyle ilgilidir. Nedir mazbut
vakıflar; değerli arkadaşlar, vakıflar, mülkiyetleri itibariyle, üç kısma
ayrılıyorlar: Mazbut vakıflar, mülhak vakıflar, esnaf ve cemaat vakıfları.
Mazbut vakıflar, mütevellisi ölmüş, hayatta kimsesi kalmamış, vakfı idare
edecek nesli kesilmiş ve on yıl süreyle de yöneticisiz kalmış vakıflar sahipsiz
kaldığı için Vakıflar Genel Müdürlüğüne bağlanıyor. Mazbut vakıflar bunlar.
Mazbut vakıfların gayrimenkullerindeki kiracılar, kira bedeli olarak, her ay
belli bir miktarı ödüyorlar. Devlet mallarının kirası doğrudan Hazineye gelir
olarak kaydedildiği için, devlet malının kira bedellerinden stopaj vergisi,
yani, Gelir Vergisi alınmıyor. Zaten kendisi doğrudan Hazineye girdiği için,
gelirdir, gelirin geliri olmaz. Mazbut vakıflar da 2003 yılına kadar böyle
değerlendirilmiş, doğrudan Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından temsil edildiği,
yönetildiği için devlet malı gibi telakki edilmiş ve bunlardan stopaj vergisi
alınmamış, uygulanmamış.
Ancak, Vergi Yasasında
"derneklerin ve vakıfların kira gelirlerinden stopaj vergisi alınır"
hükmüne binaen, 2003 yılında bazı müfettişler gelmişler, Danıştayın, bu konuda,
1977'de, stopaj vergisinin tahakkuk ettirilmemesi, tarhiyatının yapılmaması
istikametinde verdiği bir karara rağmen, bu kanundan hareketle "bütün
derneklerin ve vakıfların kira gelirlerine stopaj uygulandığına göre, bu mazbut
vakıfların kiralarına da stopaj vergisi uygulanmalıdır" diyerek, 2003
yılında, binlerce vakıf kiracısına, geriye dönük olarak stopaj vergisi tahakkuk
ettirilmiş ve bu geriye dönük olarak tahakkuk ettirildiği için de, gecikme
zammı, gecikme faizi, gecikme cezası… 100 lira kira veren bir vakıf
kiracısının, kirasını ödediği halde, bir yöneticinin yanlış yorumlamasından
kaynaklanan, yorumundan kaynaklanan bu mağduriyetinden dolayı -100 lira kira
veren bir kiracımızın- 10 milyar, 20 milyar borcu, hatta, 100-150 milyar liraya
kadar stopaj borçları tahakkuk ettirilmiş ve bu kiracılar…
Bir de şu yönü var tabiî;
Türkiye'nin dört bir tarafında var, benim seçim bölgem olan Tokat'ta da var: Bu
dönemde, stopajın ödenmediği dönemlerde, bizim kiracılarımız, hem Vakıflar
Bölge Müdürlüğüne hem Maliyeye müracaat ederek "biz kira ödüyoruz, stopaj
gerekiyorsa stopaj ödeyelim" diye müracaat etmelerine rağmen, hem Vakıflardan
hem Maliyeden "sizin stopaj
ödemeniz gerekmez" cevabı aldıkları için stopaj vergisi ödememişler.
Fakat, 2003 yılında gelen bu bazı müfettiş arkadaşlarımız "bu diğer
dernekler ve vakıflarda olduğu gibi, mazbut vakıfların kiracıları da stopaj
vergisi ödemek zorundadır" diyerek, geriye yönelik böyle bir borçlandırma
çıkarmışlar ve binlerce vatandaşımız, müstecirimiz haksız yere mağdur edilmiş,
borca sokulmuş, icra gelmiş, haciz gelmiş, yurt dışına çıkamaz olmuşlar.
İşte, bu noktada, 22 nci
Dönem Türkiye Büyük Millet Meclisi konuya el atmış, 2003 yılının sonunda bir
düzenleme yaparak, 5035 sayılı Kanunun 48'e 4/d maddesiyle hukuka aykırı bu
uygulamaya son vererek, 1.1.2004 tarihinden itibaren, mazbut vakıfların da,
aynen devlet mallarında olduğu gibi, stopaj vergilerinden muaf tutulması
istikametinde kanunu çıkarmışız ve 2.1.2004 tarihinde 25334 sayılı Resmî
Gazetede yayımlayarak sorunu kökten çözmüşüz; ancak, geriye yönelik olarak
tahakkuk ettirilmiş olan binlerce vakıf kiracısının tahsilatı Maliyeye intikal ettiğinden,
bunlar da icra, haciz, efendim, yurtdışı yasağı gibi devam ettiğinden, bu
binlerce vakıf kiracımız, bu borç yükü altında ezilmişler, bugüne kadar mağdur
olmuşlardır.
İşte, değerli arkadaşlar,
bugün, bu kanunun 6 ncı maddesinde, bu vakıf kiracılarının uğradıkları
mağduriyeti ortadan kaldıran bir düzenleme yaparak, 29 000 civarında vakıf
kiracısını sonuna kadar bu sorundan kurtarmış oluyoruz.
Bu 6 ncı madde neler
getiriyor; değerli arkadaşlar, 6 ncı madde, öncelikli olarak, 1.1.2004
tarihinden önceki kira ödemelerine, gelir stopaj vergisi tarhiyatının
yapılmayacağını öngörüyor, şimdi oylayacağımız madde.
İkinci olarak, 1.1.2004
tarihinden önce tahakkuk ettirilen ve halen tahsil edilmemiş olan vergiler, bu
vergilere uygulanan cezalar, gecikme faizleri, gecikme zamları, bunların
tamamının terkinini gerçekleştiriyoruz ve kiracılarımızı bu yükten kurtarmış
oluyoruz; artı, bu konuda açılmış davalar var.
Üçüncü olarak, bu madde,
bu konuda açılmış davaların sürdürülemeyeceğini ve düşürüleceğini, ortadan
kaldırılacağını hükmediyor, bunu getiriyoruz.
Dördüncü olarak da... Bu
arada, tabiî, bazı kiracılar, kiralarının bedelinin bir kısmını ödemişler.
Şimdi, biz, tamamını burada affederken, ödemişleri cezalandırmamak için, bugüne
kadar, eğer, bu vergilerden tahsilat yapılmışsa, kiracının bir yıl içinde
yazılı müracaatları üzerine, o tahsil edilmiş bedellerin de ret ve iadesini, bu
kanunla, bu maddeyle gerçekleştiriyoruz ve 29 000 civarında vakıf kiracımızı
ilgilendiren sorunu, hem ortadan kaldırıyoruz hem de 2003 yılında geriye
yönelik olarak beş yıllık haksız bir borç tarhiyatı, tahakkuk ettirilen
borçları da ortadan kaldırmış oluyor, vakıf kiracılarını böylece rahatlatmış
oluyoruz.
Bu yasa, daha iki sene
önce, aslında, hazırlanmıştı; ancak, iki defa buraya geldi, her ikisinde de
değişik nedenlerle yasalaşamadan geri dönmüş oldu.
Bu yasanın
hazırlanmasında, öncelikle, vakıfların kendisine bağlı olduğu Devlet Bakanı
Başbakan Yardımcımız Mehmet Ali Şahin Beye, ben özellikle -o dönemde bizzat ben
fiilen çalıştığım için- gösterdiği ilgiden, alakadan dolayı, ayrıca, Maliyeyle
de alakalı olduğu için Değerli Bakanımız Kemal Unakıtan Beyefendiye, Maliye
Bakanımıza, yine Plan Bütçe Komisyonu üyelerinin tamamına, Vakıflar Genel
Müdürlüğümüzün hukuk bürosuna, Maliye Bakanlığımızın, anlayışlı
davranışlarından dolayı, bürokratlarının tamamına…
HALUK KOÇ (Samsun) - Yedi
ceddine…
RESUL TOSUN (Devamla) -
…ve bu maddenin son şeklini almasında -şu anda bir de anjiyo ameliyatı
geçirdiği için kendisine de geçmiş olsun dileklerimizi iletiyoruz- Mehmet Ergün
Dağcıoğlu Milletvekilimizi özellikle burada şükranla anmak istiyorum ve son
olarak, bu maddeyi, tekrar kanun teklifi içerisinde Meclise sevk eden AK
Partimizin Değerli Grup Başkanvekilleri Bursa Milletvekilimiz Faruk Çelik, Ankara
Milletvekilimiz Salih Kapusuz, İstanbul Milletvekilimiz İrfan Gündüz, Ordu
Milletvekilimiz Eyüp Fatsa, Hatay Milletvekilimiz Sadullah Ergin Beylere; bu
yasaya mutabakat, muvafakat gösteren, başta CHP olmak üzere, Anavatan'a ve
temsilcisi bulunan diğer partilerimize ve oy verecek olan siz değerli
milletvekillerimize, kiracılar adına teşekkür ediyor, vakıf kiracılarımıza da
hayırlı olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tosun.
Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına Konya Milletvekili Sayın Atilla Kart; buyurun. (CHP sıralarından
alkışlar)
CHP GRUBU ADINA ATİLLA
KART (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşülmekte olan 1143 sıra
sayılı tasarının 6 ncı maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz
almış bulunmaktayım; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlarım,
mazbut vakıflara ait taşınmazların kira ilişkilerinden doğan Gelir Vergisinin
tarhiyatı, vergi cezası, gecikme faizi ve gecikme zamlarıyla ilgili bir maddeyi
Genel Kurul gündeminde tartışıyoruz.
Getirilen bu düzenlemeyi
esas itibariyle olumlu gördüğümüzü hemen ifade ediyorum. Bu aşamada, vakıfların
genel sorunlarıyla ilgili olarak bir değerlendirme yapmayı, sorumluluk
anlayışımızın gereği olarak gördüğümü hemen ifade ediyorum.
Değerli arkadaşlarım,
bilindiği gibi -Sayın Resul Tosun da biraz evvel ifade ettiler, ben bunu biraz
daha sistematik bir şekilde açmak istiyorum- mazbut vakıflar, Vakıflar Genel
Müdürlüğünce yönetilmektedir. Mülhak vakıflar ise, mütevellileri tarafından
yönetilen ve yönetimi vakfedenlerin soyundan gelenlere şart edilmiş olan
vakıflardır. Cemaat vakıflarının durumu ise, daha bir özellik göstermektedir.
Bu vakıflar, vakfiyeleri olup olmadığına bakılmaksızın, Vakıflar Kanunu
gereğince tüzelkişilik kazanmış Türkiye'deki gayrimüslim cemaatlere ait olan
vakıflardır.
Görüşülmekte olan tasarı
açısından, mazbut vakıfların durumu önem kazanıyor. Mevcut mevzuatımıza göre,
mülhak vakfın yöneticisi kalmamışsa, belirli bir süre sonra yargı kararıyla bu
vakıf mazbut vakıf haline gelmektedir; yani, Vakıflar Genel Müdürlüğünün çatısı
altına girmektedir. Tespitlerimize göre, 41 550 civarında mazbut vakıf vardır.
Bunların içerisinde, geçmişte, cemaat vakfı olarak değerlendirebileceğimiz
vakıf sayısı ise 100 civarındadır. Mazbut vakıfların 220 000 000 metrekaresinin
işgal altında olduğunu, bu işgalle ilgili olarak 2003-2004 yıllarında çıkarmış
olduğumuz, 22 nci Yasama Döneminde çıkarmış olduğumuz 4916 sayılı Yasayla, 36
000 şagil yönünden (işgal eden yönünden) uzlaşma ortamının yaratıldığını
biliyoruz. Ancak, bu yasada da, yani, 4916 sayılı Yasada da yine eksik bir
düzenleme yapıldığı içindir ki, bu tasarıyla bu eksikliği gidermeye
çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlarım,
geldiğimiz süreçte, Avrupa Birliği, kazbutiye alınmış vakıfları; yani, mazbut
vakıf aşamasına gelen, bu sürece giren vakıflar yönünden "bunları devletin
yönetiminden çıkarın; aksi halde, devlet dine müdahale ediyor" diyerek
Türkiye'ye karşı bir tavır içinde. İşte, geldiğimiz durumda, geldiğimiz aşamada,
acaba gerçek durum nedir; Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunları
tartışmamız gerekiyor, bunları bilmemiz gerekiyor.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, cemaat vakıflarıyla ilgili düzenlemenin Avrupa Birliği sürecinde
Türkiye için en önemli, en temel konulardan birisi olduğunu artık görmemiz
gerekiyor. Burada temel sorun, cemaat vakıflarının 1936'dan sonra edindikleri
mülkler ile el konulan vakıfların yönetiminin Vakıflar Genel Müdürlüğünden iade
edilmesini talep etmesinden kaynaklanıyor. Gelinen süreçten sonra, cemaat
vakıfları, 1936 yılından sonra bağış ve vasiyet yoluyla elde ettikleri
mülklerin kendilerine geri verilmesini istiyorlar. Kanunen ve fiilen bir
hizmeti kalmadığı gerekçesiyle mazbut vakıf sınıfına ayrılan vakıfların Genel
Müdürlük tarafından yönetilmesine karşı çıkıyorlar. Üçüncü şahıslara satılmış
vakıfların iadesini talep ediyorlar. Geri verilemeyecek durumdaki vakıflar için
ise, yani, üçüncü, dördüncü, beşinci şahıslara intikal eden vakıflar için ise
tazminat talep ediyorlar. İhtilafın esası bu noktada düğümleniyor değerli
arkadaşlarım. Bu talepler karşısında, bu ihtilaflar karşısında Hükümet olarak
nasıl bir tavır içindeyiz, nasıl bir çalışma içindeyiz; bunu değerlendirmemiz
gerekiyor.
Bakın, değerli
arkadaşlarım, 2002 -yani, 22 nci Yasama Döneminden söz ediyorum- yılı sonu ve
2003 yıllarında, vakıfların her türlü yollarla gayrimenkul edinebilmelerinin
yolunu uyum yasalarıyla açtık. Bunu çok iyi hatırlamamız gerekiyor, bilmemiz
gerekiyor; ancak, yeni ve kompleks ihtilafların doğacağı düşüncesiyle şöyle bir
kısıtlama getirildi: "Kanunen veya fiilen hayrî bir hizmeti kalmamış
vakıflar, Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından yönetilir" şeklinde mevcut
olan hüküm, bu yeni uyum yasalarında da korundu değerli arkadaşlarım. Doğru bir
düzenleme yapıldı, yapılması gereken bir düzenlemeydi bu.
Bu gelişmeden sonra,
Hükümetin mazbut vakıfların geri verilmesine ilişkin düzenlemeye gitmemesi
üzerine, 120 civarındaki azınlık vakfı, 1 300 gayrimenkulün kendilerine iadesi
için, Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine başvurdu. Hükümet, bu noktada, 2003
yılında mülk konusunda yeni düzenlemelere gidildiğini, 116 cemaat vakfının 2
234 gayrimenkul yönünden başvuruda bulunduğunu, kayıt başvurusunda bulunduğunu,
Vakıflar Genel Müdürlüğünün ise, 424 talep yönünden olumlu cevap verdiğini
AİHM'e bildirdi. Cemaat vakıfları, gelinen bu aşamada da, Hükümetin bu
cevabını, bu karşılığını yeterli görmediler, tatminkâr görmediler.
İş, bu aşamadan sonra,
Danıştay 10. Dairesine intikal etti değerli arkadaşlarım. Danıştay ne dedi;
şunu söyledi Danıştay: Vakıflar Genel Müdürlüğünün, kesintisiz olarak
faaliyetlerine devam eden gayrimüslim cemaat vakıflarının yönetimine el
koyamayacağını tespit etti; yani, yeni bir ölçü getirdi. Hangi vakıflar iade
edilebilir, hangi vakıflar iade edilemez; bu noktada çok temel bir ölçüyü
getirdi Danıştay 10. Dairesi. Hükümet, Danıştay 10. Dairesinin bu kararını, bu
gerekçesini esas alarak, o gerekçe doğrultusunda, vakıfların, yani, iadesi
yapılmayan bu vakıfların faaliyetleri kesintiye uğradığı için Genel Müdürlüğün
yönetiminde muhafaza edildiğini doğru bir şekilde ifade etti.
Değerli arkadaşlarım,
Hükümetin... Genel tablo, geldiğimiz aşamada bu. Bu tespitler, gerek yargı
aşaması gerek Hükümetin bu noktadaki yaklaşımının genel çerçevesiyle doğru
olduğunu, yerinde olduğunu ifade ediyorum. Genel tablo bu; ancak, geldiğimiz
aşamada, geldiğimiz süreç içinde, diğer birçok konuda olduğu gibi, cemaat
vakıfları konusunda da sürece ve olaylara, Hükümetin, hâkim olamadığını ve
öngörülü davranamadığını görüyoruz; bu noktada tavır koymadığını, bu ilkeleri
Avrupa Birliği sürecinde anlatamadığını ve uygulamaya sokamadığını görüyoruz.
Bakın, vakıflar kanunu
tasarısının -şu anda vakıflar kanunu tasarısı, biliyorsunuz, Türkiye Büyük
Millet Meclisi gündeminde, komisyonlarda görüşülüyor- 12 nci maddesinin birinci
fıkrasıyla şöyle bir düzenleme getiriliyor... Bu noktada, Hükümeti, bu aşamada,
muhalefet sorumluluğu ve anlayışımızın gereği olarak uyarmak gereğini
duyuyorum. Ne getiriliyor bu tasarıda değerli arkadaşlarım, sevgili arkadaşlarım;
dikkatinize sunuyorum, takdirlerinize sunuyorum: Hükümet bu tasarıda,
"vakıflar mal edinebilirler, malları üzerinde her türlü tasarrufta
bulunabilirler" şeklinde bir değişiklik yapıyor. Bu değişiklikle, cemaat
vakıflarının mal edinmelerindeki kısıtlamalar bütünüyle kaldırılıyor ve Medenî
Kanun hükümleriyle kurulan vakıflarla eşdeğer bir statüye getiriliyor değerli
arkadaşlarım.
Cemaat vakıflarıyla
ilgili düzenlemenin Lozan Anlaşmasına ve halen yürürlükte olan 2762 sayılı
Vakıflar Kanunundaki hükümlere sadık kalınarak yürütülmesi gereğini önemle
ifade ediyoruz. Bu çerçevede, haklı olarak şu soru akla gelebilir: Bu
vakıfların, yani, cemaat vakıflarının mal edinme haklarını, mevcut yasa ve
Lozan Anlaşmasıyla sınırladığımız takdirde…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Şahsınız adına
konuşma sürenizi ilave ettim; buyurun.
ATİLLA KART (Devamla) -
…bu kısıtlamayı yaptığımız takdirde, cemaat mensuplarının -cemaat vakıfları
değil- diğer yasal amaç ve ihtiyaçlarını nasıl karşılayacağız; haklı olarak bu
soru gündeme geliyor.
Değerli arkadaşlarım, bu
sorunun cevabı, Türk hukuk sistemi içinde mevcuttur. Bilindiği gibi, Türkiye
Cumhuriyetinin azınlık statüsünde olmayan vatandaşlarına tanınan tüm anayasal
haklarından cemaat statüsünde bulunan vatandaşlarımız da yararlanıyor. Cemaat
vakıflarını bir tarafa bırakıyorum, cemaat statüsünde bulunan
vatandaşlarımızdan söz ediyorum. Bu
aşamada cemaat mensupları ile cemaat vakıflarının ayrı birer hukukî varlık
olduklarını göz önüne almamız gerekiyor. Bu sebeple, cemaat vakıflarının mal
edinme haklarının Lozan'daki kısıtlamalara bağlanması, cemaat mensuplarının,
bireysel haklarının kısıtlanması anlamına gelmez. Zira, cemaat mensupları da, birey olarak, istedikleri
takdirde, Türk Medenî Kanunu hükümlerine göre istedikleri kadar vakıf ve dernek
kurabilme haklarına sahiptirler.
Ben, bu tasarı
vesilesiyle, Hükümeti, hazırlanmakta olan vakıflar kanunu tasarısı noktasında
-özet ifadeyle söylüyorum- vakıf cemaatleri ile cemaat mensupları arasındaki
ayırıma dikkat ederek düzenleme yapması noktasında gerekli duyarlılığı
göstermeye davet ediyor; Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 1 adet önerge vardır; önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı teklifin
6 ncı maddesine aşağıdaki fıkranın eklenmesini arz ve teklif ederiz.
|
Rasim Çakır |
Mehmet Yıldırım |
Feridun Baloğlu |
|
Edirne |
Kastamonu |
Antalya |
|
M.Vedat Yücesan |
|
Atilla Kart |
|
Eskişehir |
|
Konya |
"Sulama
kooperatiflerinin bizzat veya kiralama suretiyle işlettikleri akaryakıt
istasyonlarının ruhsatlarının bulunmaması ve bağlı sebeplerle tahakkuk ve tarh
edilen cezalar ve ferileri; 4 üncü maddenin öngördüğü diğer şartları da yerine
getirmeleri halinde hükümden yararlanırlar."
BAŞKAN - Komisyon
önergeye katılıyor mu?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Katılamıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Hükümet?..
ÇEVRE VE ORMAN BAKANI
OSMAN PEPE (Kocaeli) - Katılmıyoruz Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Konuşacak
mısınız Sayın Çakır?
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Evet.
BAŞKAN - Buyurun efendim.
RASİM ÇAKIR (Edirne) -
Teşekkür ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; bu 6 ncı maddeyle ilgili vermiş olduğumuz önergenin
sebebi şudur: Köylerde sulama kooperatiflerinin işlettikleri akaryakıt
istasyonları var. Bunlar, köylüye hizmet anlamında, kooperatifler aracılığıyla
veya kiralayarak işletilen benzin pompaları; tek pompalık, küçük… Geçtiğimiz
yıl, bu akaryakıt pompalarına bir uygulama yapıldı; ruhsatlarındaki
eksikliklerden dolayı hepsine 57'şer milyar lira ceza yazıldı.
Tabiî, takdir edersiniz,
çok zor koşullarda üretimini yapmaya çalışan ve üreticisini destekleyen
kooperatiflerin böyle büyük meblağlardaki cezaları ödeyebilmeleri mümkün değil.
Dolayısıyla, kooperatif yöneticileri, o gün için toplanıp Ankara'ya geldiler;
yani "biz, ruhsatlarını çıkarabilenler çıkarsınlar; ama, çıkaramayanlar,
kapatalım, size verelim" şeklinde önerilerle Sayın Maliye Bakanıyla
görüştüler. O gün için, Sayın Maliye Bakanı, bu yasa gündeme geldiğinde, EPDK
Başkanıyla da görüşerek, bu yasanın içerisine bir madde olarak, bu
kooperatiflere yazılmış olan cezaların bir defaya mahsus olmak üzere
affedilmesine yönelik bir taahhütte, bir sözde bulundu ve Türkiye'nin her
yerinden gelen kooperatif başkanı arkadaşlarımız da, sevinçle memleketlerine
döndüler. Tabiî, bunu yaparken, bu arada, bu cezalara yasal anlamda
itirazlarını yaptılar, davalarını açtılar, mahkemelerini açtılar.
Edirne-Havsa'nın Abalar Köyü davayı kazandı, kaybeden kooperatifler de var;
ama, bundan sonraki süreç, emsal gösterilerek nasıl işleyecek belli değil.
Bugün bu yasa
görüşülürken, bizim, Sayın Maliye Bakanının kooperatif başkanlarına vermiş
olduğu sözü de hatırlatarak, bu önergemize destek vermenizi talep ediyoruz; bir
sıkıntının ortadan kalkmasını arzu ediyoruz.
Yüce Heyetinizi saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Çakır.
Sayın milletvekilleri,
önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmemiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, teklifin 6 ncı maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde
yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup imza sahiplerini
arayacağım.
Buyurun:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1143
sayılı kanun teklifinin 6 ncı maddesinin oylamasının açıkoylama olarak
yapılmasını saygıyla arz ederiz.
BAŞKAN - İsmail Bilen,
Manisa?.. Burada.
Recep Koral, İstanbul?..
Burada.
Nevzat Yalçıntaş,
İstanbul?.. Burada.
Afif Demirkıran,
Batman?.. Burada.
Sabri Varan, Gümüşhane?..
Burada.
İlhan Albayrak,
İstanbul?.. Burada.
Ayhan Sefer Üstün,
Sakarya?.. Burada.
Muharrem Tozçöken,
Eskişehir?.. Burada.
Fikret Badazlı,
Antalya?.. Burada.
Nusret Bayraktar, İstanbul?..
Burada.
Muharrem Karslı,
İstanbul?.. Burada.
Kenan Altun, Ardahan?..
Burada.
Ziyaeddin Akbulut,
Tekirdağ?.. Burada.
Mehmet Sarı, Osmaniye?..
Burada.
Güldal Akşit, İstanbul?..
Burada.
Gülseren Topuz,
İstanbul?.. Burada.
Mehmet Alp, Burdur?.. Burada.
Mehmet Dülger, Antalya?..
Burada.
Ahmet Kambur, Tekirdağ?..
Burada.
İbrahim Köşdere,
Çanakkale?.. Burada.
Sayın milletvekilleri,
açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
verdiğiniz karar doğrultusunda açıkoylama elektronik cihazla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 6 ncı maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 346
Kabul : 345
Çekimser : 1 (x)
6 ncı madde kabul
edilmiştir.
7 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 7- Kamu
hizmetlerini veya personelini desteklemek üzere kurulmuş olup, 22/1/2004
tarihli ve 5072 sayılı Dernek ve Vakıfların Kamu Kurum ve Kuruluşları ile
İlişkilerine Dair Kanun uyarınca bu faaliyetlerine son vermesi gereken dernek
ve vakıfların, Maliye Bakanlığına bağlı vergi dairelerince 6183 sayılı Amme
Alacaklarının Tahsil Usulü Hakkında Kanun kapsamında takip ve tahsil işlemleri
yürütülen borçlarından; bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere
ait olanlar ile vade tarihi bu maddenin yürürlüğe girdiği tarihten önce
bulunanlardan, dernek veya vakfın mal varlığından tahsil edilemeyen veya
edilemeyeceği anlaşılan kısmı terkin edilir.
Bu hüküm, bu maddenin
yürürlüğe girdiği tarihten önceki dönemlere ilişkin olarak söz konusu dernek ve
vakıflar adına tarh ve tahakkuk ettirilecek olan amme alacakları ile bu
maddenin yürürlüğe girdiği tarih itibarıyla ödeme süresi geçmemiş olan amme
alacakları için de uygulanır.
Bu maddenin uygulanmasına
ilişkin usûl ve esaslar Maliye Bakanlığınca belirlenir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerinde gruplar adına söz talebi yoktur.
Şahısları adına, Mücahit
Daloğlu…
Sayın Daloğlu?.. Yok.
Sayın Recep Garip, Adana…
Buyurun.
RECEP GARİP (Adana) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1143 sıra sayılı yasanın 7 nci
maddesi üzerinde söz aldım. Hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Hepimizin bildiği gibi,
dernekler ve vakıflar birer sivil toplum örgütleridir. Topluma yararlı, kamuya
yararlı amaçlarla kurulur ve hizmet ederler. Önemli projelerin hayata
geçirilmesine ciddî noktada katkıda bulunurlar. Eğitimden çevre bilincine,
sağlıktan kültüre, sokak çocuklarından hayvanların korunmasına, bilimden
teknolojiye velhasıl hayatın bütün alanlarında sivil toplum örgütü olarak
dernekler ve vakıflar ciddî hizmet ederler.
Hayatın bütün alanlarında
hizmet veren bu dernek ve vakıflarımız, elbette ki, her şeyin bir ömrü olduğu
gibi, zaman zaman, ömürlerini tamamlarlar, hizmet edemez duruma gelirler; o
zaman kapanır ya da çalışamaz duruma gelirler. Kimi zaman borçları tahsil
edilemez durumlarla karşılaşır ve bununla ilgili çalışmalarımız da, bugün
üzerinde durmuş olduğumuz bu yasayla, kapanmaya yüz tutmuş, kapanmış,
borçlarının alınma imkânı olmayan derneklerle ilgili tahsil edilemeyen
kısımlardan vazgeçilmesiyle ilgili bir çalışmadır.
Ülkemizde, normal şartlar
altında baktığımız zaman, 173 848 dernek kurulmuştur. Bunlardan 31 derneğin
mahkemelerce kapatılmış olduğuna da tanık oluruz.
Gelişmiş ülkelerde sivil
toplum örgütlerinin varlığı, hizmeti son derece görkemlidir ve önem arz eder.
Dolayısıyla, sivil toplum örgütleri, sivilleşmenin, toplumsal kaynaşmanın da
önemli atardamarlarındandır. Ülkemiz tarihinde bu tür sivil toplum örgütleri
yüzyıllar öncesine dayanır, asırlar öncesine dayanır.
Vakıf medeniyetinden de
bahsedildiğini hepimiz biliriz. Çağın şartlarına göre değişen ve gelişen zaman
içerisinde dernekler ve vakıflar bugünkü şeklini almış ve önemli hizmetler
vermeye de devam etmiştir. Bu anlayışlarla hizmetlerin devamı açısından dernekler ve vakıflar,
ciddî katkılarda bulunmaya devam ediyor.
Bu madde, 5072 sayılı,
dernek ve vakıfların mal varlıklarıyla ilgili bir maddedir, borçlarının tahsil
edilme imkânı görülmeyen vakıflar ve dernekler için hazırlanmış olan bir
maddedir, amme alacaklarının terkinine yöneliktir, tahsil edilemeyen amme
alacaklarının, bu borçlarının tahsil edilemeyen kısımlarının vazgeçilmesiyle
ilgili bir maddedir. Dolayısıyla, hayırlı bir hizmet yapıldığı kanaatindeyim.
Hepinizi saygıyla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Garip.
Şahsı adına Haluk Koç?..
Yok.
Sayın Ümmet Kandoğan?..
Yok.
Sayın Mehmet Eraslan?..
Yok.
Sayın milletvekilleri,
teklifin 7 nci maddesinin oylamasının açıkoylama şeklinde yapılmasına dair bir
önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini arayacağım.
Okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin 7 nci maddesinin oylamasının açıkoylama olarak yapılmasını saygıyla
arz ve teklif ederiz.
BAŞKAN - Faruk Çelik,
Bursa?.. Burada.
İsmail Bilen, Manisa?..
Burada.
Ali Sezal,
Kahramanmaraş?.. Burada.
Recep Koral, İstanbul?..
Burada.
İlhan Albayrak,
İstanbul?.. Burada.
Nevzat Yalçıntaş,
İstanbul?.. Burada.
Afif Demirkıran,
Batman?.. Burada.
Tevfik Ensari, İzmir?..
Burada.
Mustafa Said Yazıcıoğlu,
Ankara?.. Burada.
Bülent Gedikli, Ankara?..
Burada.
Şerif Birinç, Bursa?..
Burada.
Zülfü Demirbağ, Elazığ?..
Burada.
Şemsettin Murat,
Elazığ?.. Burada.
Muharrem Candan, Konya?..
Burada.
Mustafa Ilıcalı,
Erzurum?.. Burada.
Mustafa Nuri Akbulut,
Erzurum?.. Burada.
Sabri Varan, Gümüşhane?..
Burada.
Öner Gülyeşil, Siirt?..
Burada.
Alim Tunç, Uşak?..
Burada.
Ahmet Işık, Konya?..
Burada.
Sayın milletvekilleri,
açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza arz ediyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 7 nci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 338
Kabul : 335
Ret : 1
Çekimser : 2
(x)
Böylece, 7 nci madde
kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 22.24
ALTINCI OTURUM
Açılma Saati: 22.39
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981
Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Teklifin 8 inci maddesini
okutuyorum:
MADDE 8- 1/7/1964 tarihli
ve 488 sayılı Damga Vergisi Kanununa ekli
(2) sayılı tablonun "IV-
Ticari ve medeni işlerle ilgili kâğıtlar" başlıklı bölümünün (34) numaralı
fıkrasının sonuna "ile Gelir Vergisi Kanununun 23 üncü maddesinde
belirtilen ücretlere ilişkin kâğıtlar." ibaresi eklenmiştir.
BAŞKAN - Madde üzerinde
şahsı adına Mücahit Daloğlu?.. Yok.
Sayın Zafer Hıdıroğlu?..
Yok.
Sayın Haluk Koç?.. Yok.
Sayın Ümmet Kandoğan?..
Yok.
Sayın Mehmet Eraslan?..
Yok.
Sayın milletvekilleri,
teklifin 8 inci maddesinin oylamasından önce, oylamanın açıkoylama şeklinde
yapılmasına dair bir önerge vardır; önergeyi okutup, imza sahiplerini
arayacağım.
Önergeyi okutuyorum:
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1143
sıra sayılı Kanun Teklifinin 8 inci maddesinin oylamasının açıkoylama olarak
yapılmasını arz ederiz.
BAŞKAN - Faruk Çelik,
Bursa?.. Burada.
İsmail Bilen, Manisa?..
Burada.
Mehmet Tekelioğlu,
İzmir?.. Burada.
Şükrü Önder, Yalova?..
Burada.
Mehmet Yılmazcan,
Kahramanmaraş?.. Burada.
Şükrü Ünal, Osmaniye?..
Burada.
Ali Sezal,
Kahramanmaraş?.. Burada.
İlhan Albayrak,
İstanbul?.. Burada.
Öner Ergenç, Siirt?..
Burada.
Muharrem Tozçöken,
Eskişehir?.. Burada.
Ziyaeddin Akbulut,
Tekirdağ?.. Burada.
Mehmet Sarı, Osmaniye?..
Burada.
Güldal Akşit, İstanbul?..
Burada.
Ayhan Zeynep Tekin Börü,
Adana?.. Burada.
Fatma Şahin, Gaziantep?..
Burada.
Mustafa Said Yazıcıoğlu,
Ankara?.. Burada.
Bülent Gedikli, Ankara?..
Burada.
Nur Doğan Topaloğlu,
Ankara?.. Burada.
Taner Yıldız, Kayseri?..
Burada.
Tevhit Karaya,
Erzincan?.. Burada.
Sayın Milletvekilleri,
açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik oylama
cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Alınan karar gereğince
açıkoylama elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen
de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5
dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım,
arkadaşlarımız, maddelerin oylanmasından sonra yeni maddelerde konuşma olacağı
kanaatiyle dışarı çıkıyorlar. Hatipler yok, konuşmacılar yok… Lütfen oylamadan
sonra yerimizden ayrılmayalım.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla oylama
yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 8 inci maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 344
Kabul : 341
Çekimser : 1 (x)
Böylece, madde kabul
edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, yeni madde ihdasına dair bir önerge vardır.
Malumları olduğu üzere,
görüşülmekte olan tasarı veya teklife konu kanunun, komisyon metninde
bulunmayan, ancak tasarı veya teklifle çok yakın ilgisi bulunan bir maddesinin
değiştirilmesini isteyen ve komisyonun salt çoğunlukla katıldığı önergeler
üzerinde yeni bir madde olarak görüşme açılacağı, İçtüzüğün 87 nci maddesinin
dördüncü fıkrası hükmüdür. Bu nedenle, önergeyi okutup Komisyona soracağım.
Komisyon, önergeye salt çoğunlukla katılırsa, önerge üzerinde, yeni bir madde
olarak görüşme açacağım; Komisyon salt çoğunlukla katılmamış ise önergeyi
işlemden kaldıracağım.
Şimdi, önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1143
sıra sayılı Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 8 inci maddesinden sonra gelmek üzere aşağıdaki maddenin eklenmesini
ve diğer maddelerin teselsül ettirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih Kapusuz |
Süleyman Sarıbaş |
Haluk Koç |
|
Ankara |
Malatya |
Samsun |
|
Ünal Kacır |
|
Alaettin Güven |
|
İstanbul |
|
Kütahya |
Madde 9.- 7/3/1954
tarihli ve 6326 sayılı Petrol Kanununun 116 ncı maddesinin üç numaralı fıkrası gereğince yapılan
transferler nedeniyle, 1995, 1996 ve 1997 Mali Yılları Bütçe Kanunlarında yer
alan "6326 Sayılı Petrol Kanunu Gereğince Ödenecek Kur Farkları" ve
"Petrol Arama ve Petrolle İlgili Faaliyetleri Düzenleme Fonuna Ait
Hizmetler" harcama kalemlerinden 1995, 1996 ve 1997 yıllarında yapılan kur
farkı ödemeleri, ilgililer adına kişilerden alacaklar hesabına alınarak
fer'ileriyle birlikte terkin edilir.
BAŞKAN - Komisyon
önergeye salt çoğunlukla katılıyor mu efendim?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, salt çoğunlukla katılıyoruz
Komisyon olarak.
BAŞKAN - Salt
çoğunluğunuz var mı?
Arkadaşlarımız ellerini
kaldırsınlar.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Arkadaşlar hazırlar.
BAŞKAN - Evet, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım, Komisyon önergeye salt çoğunlukla katılmıştır. Onun
için, önergeyi işleme alacağım ve önerge üzerinde görüşme açacağım.
Evet, önerge üzerinde,
yeni bir madde olarak, görüşme açıyorum.
Gruplar adına ve şahsı
adına söz isteyen milletvekili arkadaşımız?.. Yok.
Önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, işaretle yapılan oylamada önerge kabul edilmiştir.
İçtüzüğün 92 nci
maddesine göre, af ilanını içeren değişiklik önergesinin kabulü için, gerekli
beşte 3 çoğunluğun tespiti için, şimdi, önergenin oylamasını açıkoylama
suretiyle tekrarlayacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını kabul etti Genel Kurul.
Şu anda, oylama işlemini
başlatıyorum ve oylama için 5 dakikalık süre veriyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifinin 9 uncu maddesinin açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı: 347
Kabul : 343
Ret : 4
(x)
Böylece, 9 uncu madde
kabul edilmiştir.
Birleşime 10 dakika ara
veriyorum.
Kapanma Saati: 22.58
YEDİNCİ OTURUM
Açılma Saati: 23.28
BAŞKAN: Başkanvekili Nevzat PAKDİL
KÂTİP ÜYELER: Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Yaşar TÜZÜN
(Bilecik)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 112 nci Birleşiminin Yedinci
Oturumunu açıyorum.
1143 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER (Devam)
6.- Adalet ve Kalkınma Partisi Grup Başkanvekilleri Bursa
Milletvekili Faruk Çelik, İstanbul Milletvekili İrfan Gündüz, Ankara
Milletvekili Salih Kapusuz, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa ile Hatay Milletvekili
Sadullah Ergin'in; Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun
Teklifi ve Cumhuriyet Halk Partisi Grup Başkanvekili Samsun Milletvekili Haluk
Koç ile İstanbul Milletvekili Kemal
Kılıçdaroğlu'nun; 8.4.1929 Tarihli ve 1416 Sayılı Kanun ile 4.11.1981
Tarihli ve 2547 Sayılı Kanuna Birer Geçici Madde Eklenmesi Hakkında Kanun
Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/754, 2/693) (S. Sayısı: 1143)
(Devam)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Teklifin görüşülmesi
ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri, 5
inci sırada yer alan, Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin;
Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri
Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.
7.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin;
Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ve İçişleri
Komisyonu Raporu (2/800) (S. Sayısı: 1195)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Türkiye Cumhuriyeti
Hükümeti ile İsrail Devleti Hükümeti Arasında Sınaî Araştırma-Geliştirme
Alanında İşbirliği Anlaşmasının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.
8.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile İsrail Devleti Hükümeti
Arasında Sınai Araştırma-Geliştirme Alanında İşbirliği Anlaşmasının
Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu
Raporu (1/1154) (S. Sayısı: 1107)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Tasarının görüşülmesi
ertelenmiştir.
Saygıdeğer milletvekili
arkadaşlarım, bundan sonra da diğer işleri görüşmek için komisyonun
bulunmayacağı anlaşıldığından, kanun tasarı ve tekliflerini sırasıyla görüşmek
için, 8 Haziran 2006 Perşembe günü, yani yarın, alınan karar gereğince, saat
14.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma Saati: 23.29