DÖNEM:
22 CİLT: 121 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
108 inci Birleşim
30 Mayıs 2006 Salı
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
II.- GELEN
KÂĞITLAR
III.-
YOKLAMALAR
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk
Bankasının özelleştirilmesi durumunda meydana gelebilecek sorunlara ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Çanakkale Milletvekili İbrahim
Köşdere'nin, Türklerin Rumeli'ye çıkışının 654 üncü yıldönümüne ilişkin
gündemdışı konuşması
3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin,
Nazım Hikmet'in ölümünün 43 üncü, Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 23 üncü
yıldönümünde, eserlerine ve edebî kişiliklerine ilişkin gündemdışı konuşması
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'in,
Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini (2/793) geri
aldığına ilişkin önergesi (4/391)
2.- (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/1062)
3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin
Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento heyetiyle icabetine
ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063)
4.- Türkiye ile Nijer arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1064)
5.- Bulgaristan'da yapılacak olan İkinci
Dünya Kadın Parlamenterler Toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen
İstanbul Milletvekilleri Zeynep Armağan Uslu ile Bihlun Tamaylıgil'in
katılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1065)
6.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi
Arabistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1066)
7.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın
İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1067)
8.- Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın
Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin
Başbakanlık tezkeresi (3/1068)
9.- Malatya Milletvekili Süleyman
Sarıbaş'ın, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına
ilişkin Kanun Teklifinin (2/685), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi
(4/392)
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif
Ertuğrul'un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık
tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon
Raporu (3/859) (S. Sayısı: 1167)
2.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın
yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa
ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/878) (S.
Sayısı: 1168)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile
Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına
Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin
Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri
Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)
6.- 19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı
Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha
Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/1206) (S. Sayısı: 1189)
VI.-
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ
1.- (10/104) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde
yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi
2.- Gündemdeki sıralama ile
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı
Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve
çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın,
Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında, şahsına, sataşması nedeniyle
konuşması
2.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in,
Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, konuşmasında, şahsına, sataşması
nedeniyle konuşması
3.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un,
Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle
konuşması
VIII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.- Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması
uygun görülmeyerek ikinci defa Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen
yasaların tümünün veya sadece uygun görülmeyen maddelerinin görüşülmesi
konusunun Genel Kurulun onayına sunulması gerekirken, grup önerisi getirmek
suretiyle tümünün yeniden görüşülmesinin Anayasa ve İçtüzüğe uygun olup
olmayacağına ilişkin
IX.-
SORULAR VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Küre Operasyonunda tutuklanan bir kişinin verdiği bilgilere ilişkin sorusu ve
Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/13334)
2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
İstanbul-Sarıyer'deki bir taşınmazın satışına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı
Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/13531)
3.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün,
özelleştirme sonucu geçici personel olarak istihdam edilen çalışanların özlük
haklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13705)
4.- Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in,
özelleştirme sonucu geçici personel olarak istihdam edilen çalışanların
sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı
Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13718)
5.- Şanlıurfa Milletvekili Turan
TÜYSÜZ'ün, Yüce Divanda görülen davaların yargılama giderlerine ilişkin sorusu
ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/13725)
6.- Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in,
Türkiye Kalkınma Bankasının personel politikasına ilişkin sorusu ve Devlet
Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13748)
7.- Bursa Milletvekili Mehmet
KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa'nın Harmancık İlçesine kaymakam atamasına ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13761)
8.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un,
Samsun-Tekkeköy Kaymakamı hakkındaki bir iddiaya ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13763)
9.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Emniyet Genel Müdürlüğünün Fethullah Gülen hakkında hazırladığı
belgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13765)
10.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat
MELİK'in, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfına ilişkin sorusu ve İçişleri
Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13767)
11.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in,
bazı emniyet teşkilatı memurlarının talep sahiplerine parti mensubiyeti sorduğu
iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı
(7/13773)
12.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın,
Kıbrıs Gazilerinin yakınlarının sağlık hizmetlerinden yararlanmalarına ilişkin
sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/13802)
13.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
İzmir-Gaziemir'deki bir kurşun fabrikasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı
Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13804)
14.- Denizli Milletvekili Mehmet U.
NEŞŞAR'ın, saha koordinatörlüğü oluşturulup oluşturulmadığına ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13807)
15.- Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın,
2003'ten itibaren Hatay'da yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Sanayi ve
Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/13814)
16.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, ara malı ithalatına ve ekonomiye etkisine ilişkin Başbakandan
sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/13841)
17.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
Tahtalı Barajı su toplama havzasında altın madeni işletmesine verilen olumlu
ÇED raporuna ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı
(7/13852)
18.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
TMSF'nin satışını yaptığı alacak portföyüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve
Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13862)
19.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın,
bitkisel ve hayvansal ürün ithalatına,
- İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın,
çeltik üretimi ve ithalatında izlenecek politikaya,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad
TÜZMEN'in cevabı (7/13876, 13877)
20.- İzmir Milletvekili Muharrem
TOPRAK'ın, İzmir Çocuk Sağlığı Araştırma ve Uygulama Hastanesi inşaatına ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13899)
21.- İstanbul Milletvekili Berhan
ŞİMŞEK'in, "İddialar ve Gerçekler" adlı kitapçığın basım ve
dağıtımına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13902)
22.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, özel kalem müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin sorusu ve
İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/14004)
23.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in,
Ege Üniversitesi Çocuk Sağlığı Araştırma ve Uygulama hastanesi inşaatı ödeneğine
ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14015)
I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı.
Samsun Milletvekili
Mehmet Kurt, Atatürk'ün, millî kurtuluş hareketinin başlangıcında önemli
gelişmelerin kaydedildiği yer olan Havza'ya gelişinin 87 nci yıldönümüne,
İstanbul Milletvekili
Yaşar Nuri Öztürk, Selanik'te Pontus Rum soykırımı anıtı dikilmesi üzerine
duyduğu kaygıya; Erzurum ve Sivas Kongrelerine katılmış olan delegelere birlik
ve beraberliğimizin sembolü olarak anıt mezar yapılmasının önemine,
Adana Milletvekili Recep
Garip, Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 23 üncü yılında, Türk edebiyat ve
sanatına yaptığı katkılara, şair kişiliğine ve eserlerine,
İlişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar.
Amasya Milletvekili Hamza
Albayrak, Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un gündemdışı konuşmasında ifade
ettiği, Amasya Tamiminin Havza'da yazılıp Amasya'da okunduğu tespitinin tarihî
kayıtlara uygun düşmediği, Tamimin, Amasya Saraydüzü Kışlasında kaleme alınarak
Türk Halkına deklare edildiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.
Kahramanmaraş
Milletvekili Hanefi Mahçiçek'in (3/837) (S. Sayısı: 1165),
Afyonkarahisar
Milletvekili Reyhan Balandı'nın (3/838) (S. Sayısı: 1166),
Yasama
dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon raporları Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Konya Milletvekili Atilla
Kart ve 24 milletvekilinin, 16 ncı Dönem Milletvekili ve Kilis eski Belediye
Başkanı Ekrem Çetin ve oğlunun öldürülmesi olayıyla (10/366),
Denizli Milletvekili
Mustafa Gazalcı ve 20 milletvekilinin, dil ve anlatım dersi kitabı ile yazılım
programı ve bilgisayar bağışlarıyla (10/367),
İlgili iddiaların
araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel
Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve
öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı;
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 309
uncu sırasında yer alan 1088 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 3 üncü
sırasına, 315 inci sırasında yer alan 1104 sıra sayılı kanun teklifinin 4 üncü
sırasına alınmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra,
kabul edilmediği;
Açıklandı.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
1 inci sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden,
2 nci sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030)
(S. Sayısı: 904), görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır
bulunmadığından,
Ertelendi.
3 üncü sırasında bulunan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Kaman Kalehöyük
Arkeoloji Müzesinin Hibe Yoluyla Yapımına İlişkin Nota ve Görüşme
Tutanaklarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/1185)
(S. Sayısı: 1141), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan
açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
4 üncü sırasında bulunan,
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının (1/1115) (S. Sayısı: 1147), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı;
maddelerine geçilmesi sırasında, istem üzerine yapılan yoklamalarda Genel
Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;
30 Mayıs 2006 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.30'da son verildi.
|
|
|
İsmail Alptekin |
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
Bayram Özçelik |
Türkân Miçooğulları |
|
Burdur |
İzmir |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
|
|
|
|
Harun Tüfekci |
Ahmet Küçük |
|
Konya |
Çanakkale |
|
Kâtip
Üye |
Kâtip
Üye |
No: 149
II.- GELEN KÂĞITLAR
26 Mayıs 2006 Cuma
Teklif
1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 7 Milletvekilinin; 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik
Yapılması, 4576 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu, Bazı Sağlık
Personelinin Devlet Hizmet Yükümlülüğüne Dair Kanun, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü
Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek
Kabulü Hakkında Kanun, Kadastro Kanunu ile Genel Kadro Usulü Hakkındaki Kanun
Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun
Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması, 181 Sayılı Sağlık Bakanlığının
Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin
Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun Teklifi (2/798) (Plan ve Bütçe ile Sağlık,
Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi:
26.5.2006)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un Vezirköprü İlçesindeki
bazı köylerin elektrik hatları ve trafolarının yenilenmesi ihtiyacına ilişkin
Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13626) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)
2. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı sermayenin millî
güvenlik açısından soruşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13627) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)
3. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, statülerine göre kamu
görevlilerinin sayılarına ve maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13628)
4. - Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR'ın, bir milletvekilinin ABD
pasaportu kullandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13630)
5. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bölücü terör örgütüyle
ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13631)
6. - Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, yabancı pasaporta sahip AK
Parti milletvekili bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13635)
7. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, ilk ve orta öğretimde
rehberlik çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13636)
8. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa'nın Gördes İlçesi
bağlantılı yolların bakım ve onarımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13641)
9. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, İzmir-Manisa-Akhisar bölünmüş
yoluna ve Manisa-Menemen çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13642)
10. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in,
Manisa-Turgutlu arasındaki bölünmüş yol yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13643)
11. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in,
Salihli-Alaşehir-Buldan bölünmüş yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13644)
12. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in,
Salihli-Demirci karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13645)
13. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa'nın
Akhisar İlçesi bağlantılı yol yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13646)
14. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kadın istihdamına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13647)
15. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
KURTULMUŞOĞLU'nun, birinci basamak sağlık kuruluşlarından hizmet alımına
ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13650)
16. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Avrupa
Birliği Genel Sekreterliğinin personel açığına ve bina inşaatına ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13653)
17. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, AB hibe
ve kredilerinin kullanımına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru
önergesi (7/13654)
18. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Kelebek
Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13657)
19. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Manisa-Alaşehir-Kurudere Köyünün su sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13658)
20. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
radyoloji ünitelerindeki radyasyon güvenliğine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13659)
21. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in,
Kavaklıdere Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13660)
22. - Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk ÜNSAL'ın,
akaryakıt bayileri ve dağıtım şirketlerinin denetimine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13661)
23. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, BOTAŞ
ihalelerinin ve üst düzey bürokratlarının incelenmesine ilişkin Enerji ve Tabiî
Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13662)
24. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin,
"Barbi Operasyonu"na ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13664)
25. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, AK
Parti İstanbul İl Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13665)
26. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, Diyarbakır'da meydana gelen şiddet olaylarına ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13666)
27. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün,
Aksaray'ın bir kasabasının içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13667)
28. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
mülkiye müfettişleri ve mahalli idareler kontrolörlerince denetlenen
belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13668)
29. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S.
KESİMOĞLU'nun, yerel yönetimlerin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13669)
30. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in,
"Barbi Operasyonu"nun uygulanma şekline ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13670)
31. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in,
Manisa-Gölmarmara yolunun bakım ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13672)
32. - Ankara Milletvekili Muzaffer R.
KURTULMUŞOĞLU'nun, bazı emniyet yetkililerinin basına yansıyan açıklamalarına
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13673)
33. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bürokratlara
yönelik bazı uygulamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13675)
34. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, okul
binalarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13676)
35. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un
Vezirköprü İlçesindeki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13683)
36. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, hastane
binalarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13685)
37. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
radyoloji ünitelerinde çalışanların radyasyondan korunmalarına ilişkin Sağlık
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13686)
38. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, verem
hastalığına, aile hekimliği pilot uygulamasına ve kapatılan bazı hastanelere
ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13687)
39. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in,
Trozinemi hastalarının mağduriyetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13688)
40. - Trabzon Milletvekili M. Akif HAMZAÇEBİ'nin,
denizcilik sektörüne verilen motorin nedeniyle tahsilinden vazgeçilen ÖTV'ye
ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13689)
No.: 150
29 Mayıs 2006 Pazartesi
Tasarılar
1.- Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun
ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/1212)
(İçişleri; Dışişleri; Avrupa Birliği Uyum ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.5.2006)
2.- Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1213) (Millî Savunma Komisyonuna)
(Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2006)
3.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı
(1/1214) (Avrupa Birliği Uyum; Çevre; Adalet ile Tarım, Orman ve Köyişleri
Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2006)
Teklif
1.- Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak'ın;
Cezayir Halkına Yönelik Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/799) (Dışişleri;
İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2006)
Raporlar
1.- 3046 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı
ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/1208) (S. Sayısı: 1188) (Dağıtma tarihi:
29.5.2006) (GÜNDEME)
2.- 19.4.2006 Tarihli ve
5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Anayasanın 89
uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere
Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1206) (S. Sayısı:
1189) (Dağıtma tarihi: 29.5.2006) (GÜNDEME)
3.- Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi KİNAY ve 39 Milletvekilinin
Geleneksel Türk El Sanatları Üretici ve Sanatkarlarının Sorunlarının
Araştırılarak, El Sanatlarının Geliştirilmesi, Korunması ve Gelecek Kuşaklara
Aktarılması İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla, Anayasanın
98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/128) (S.
Sayısı: 1006) (Dağıtma Tarihi: 29/5/2006) (GÜNDEME)
4.- Ankara Milletvekili Oya ARASLI ve 23 Milletvekili, Adana
Milletvekili N. Gaye ERBATUR ve 68 Milletvekili, Gaziantep Milletvekili Fatma
ŞAHİN ve 46 Milletvekili, İzmir Milletvekili Canan ARITMAN ve 28 Milletvekili
ile İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU ve 27 Milletvekilinin; Töre ve Namus
Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin
Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98
inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması
Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/148,
182, 187, 284, 285) (S. Sayısı: 1140) (Dağıtma Tarihi: 29/5/2006) (GÜNDEME)
No.: 151
30 Mayıs 2006 Salı
Teklif
1.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin; Dernekler
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/800) (Adalet; Anayasa ve
İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2006)
Raporlar
1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 42 Milletvekilinin; Büyükşehir
Belediyesi Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün
37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/691) (S. Sayısı:
1190) (Dağıtma tarihi: 30.5.2006) (GÜNDEME)
2.- Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle
Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı
ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/1201) (S. Sayısı:
1191) (Dağıtma tarihi: 30.5.2006) (GÜNDEME)
BİRİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.05
30 Mayıs
2006 Salı
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin
108 inci Birleşimini açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama
yapacağız.
Yoklama için 3 dakika süre vereceğim.
Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını
bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen
milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım
istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını,
görevli personel aracılığıyla, 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı bulunamamıştır.
10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati:15.09
İKİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 15.25
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN -
Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci
Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.
III.-
YOKLAMA
BAŞKAN - Açılışta yapılan yoklamada
toplantı yetersayısı bulunamamıştı; şimdi, tekrar, yoklama yapacağım.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline
gündemdışı söz vereceğim.
Gündemdışı ilk söz, Türkiye Halk Bankası
hakkında söz isteyen, Adana Milletvekili Kemal Sağ'a aittir.
Buyurun Sayın Sağ. (CHP sıralarından
alkışlar)
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Adana
Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının özelleştirilmesi durumunda meydana
gelebilecek sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı
konuşması
KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli
milletvekillerim; Türkiye Halk Bankasının özelleştirilmesi hakkında gündemdışı
söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Devletin ticarî faaliyetlerden çekilmesine
ve buna yönelik özelleştirme faaliyetlerine karşı olmadığımızı belirterek
sözlerime başlıyorum.
Konu bankacılık olunca, hele ki, küçük ve
orta ölçekli işletmelere kredi desteği sağlayan Türkiye Halk Bankasının
özelleştirilmesi söz konusu olunca, buna, Cumhuriyet Halk Partisi olarak
kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hak
Bankası özelleştirmesinin sonuçlarının daha iyi olması açısından, sosyolojik
bir yorumla sözlerime devam ediyorum.
18 inci Yüzyılda, buhar makinesiyle
birlikte Birinci Sanayi Devrimi yaşanmış; bu aşamada, tarım toplumu kültürü
yerini sanayi toplumu kültürüne bırakmıştır. 19 uncu Yüzyılda petrol ve
elektrik enerjisiyle birlikte İkinci Sanayi Devrimi yaşanmış; üretim ve
verimlilik artmıştır. 20 nci Yüzyıla gelince, iktisadî büyümenin getirisi
sermaye kesiminin eline geçmiş, elde edilen zenginlik geniş kitlelere yansıtılamamıştır.
Toplumların önemli bir kesimini oluşturan esnaf, sanatkâr ve küçük ticaret
erbabının serbest piyasa ortamında rekabete dayanamayarak işlerini kaybetmeleri
neticesinde ekonomik ve sosyal çalkantılar oluşmuştur. Bunun sonucunda,
toplumsal barışın sağlanabilmesi için geniş kesimleri kapsayan bir orta sınıfın
oluşturulması ve güçlendirilmesi öngörülmüş; bu fikir, daha sonra, tüm
devletlerce benimsenmiştir.
BAŞKAN - Kemal Bey, bir dakika…
Arkadaşlar, sayın milletvekilleri, lütfen,
cep telefonlarıyla dışarıda konuşalım, aramızdaki konuşmaları da keselim; Sayın
Kemal Sağ'ı dinlememiz mümkün olmuyor. Lütfen, sessizliği sağlayalım.
KEMAL SAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Ekonomideki küçük ve orta büyüklükteki
işletmelerin malî bünyelerinin güçlendirilmesi ve olumsuz iktisadî şartlar
karşısında dirençli olmaları gereği, halk bankacılığı ortaya çıkmıştır. Halk
bankacılığı, para ticareti yapan klasik bankacılardan farklı olup, kâr
amacından ziyade, toplumsal kalkınma amacına yöneliktir.
Türkiye'de, 1930'lu yıllara kadar
bankacılık sektöründe sadece iki banka mevcuttu. Birisi, tarımsal kalkınmada
aktif rol oynayan Ziraat Bankası; diğeri, sanayi ve ticaret sektörünü
desteklemek üzere kurulan Türkiye İş Bankası idi. Kalıcı bir ekonomik kalkınma,
sosyal denge ve toplumsal barışın korunması için, esnaf, sanatkâr ve küçük
meslek sahibine uygun koşullarda kredi verilmesi amacıyla Türkiye Halk Bankası
kurulmuştur. 1933 yılında kurulan banka 1938 yılında faaliyete geçmiş, 1950'den
sonra şubeleri kanalıyla hizmet alanını genişletmiş, 1984 yılında banka ana
statüsü 2000 yılına kadar değiştirilmiştir.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Halkbank'ın, 15.11.2000 tarih ve 4603 sayılı Yasayla 233 sayılı Kanun Hükmünde
Kararname kapsamından çıkarılarak yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi
hedeflenmiş, özelleştirme için üç yıllık bir süre öngörülmüş; fakat, Pamukbank
devrolduğu için süre beş yıla çıkarılmıştır. 25.11.2005 tarihinde dolan süre,
mevcut hükümetçe ikibuçuk yıl uzatılmış ve bu kararla, AKP Hükümeti, bir önceki
hükümetin kararını benimseyerek uygulamayı devam ettirmiştir.
Banka Genel Müdürünün verdiği ve medyada
yer alan bilgiye göre, Halkbank'ın özelleştirme hazırlık çalışmaları haziran
sonunda tamamlanacak ve bankanın yeni sahibi 2006 sonuna kadar belli olacaktır.
Kuveyt Dışişleri Bakanının girişimlerine bakılırsa da, en güçlü aday olarak
Kuveyt sermayesi dikkati çekmektedir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
KEMAL SAĞ (Devamla) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.
KEMAL SAĞ (Devamla) - Satılmak istenen
Halk Bankası hakkında bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum değerli
arkadaşlar; arkasından, siz de, bu bankanın satılıp satılmayacağına lütfen
karar verin.
2006 yılı nisan ayı itibariyle, bankanın
aktif büyüklüğü yüzde 15 büyüyerek 30 milyar YTL'ye çıkmış; brüt kârı yüzde 85
oranında artarak, 287 milyon YTL olmuştur değerli arkadaşlar. Bankacılık
sektöründe, aktif büyüklük açısından 6 ncı, kredi açısından 9 uncu ve mevduat
açısından da 6 ncı sıradadır. Açılan 7,7 milyar YTL tutarındaki kredinin yüzde
75'i KOBİ'lere kullandırılmıştır.
Değerli arkadaşlar, Halkbank, Nisan 2006
itibariyle, 703 esnaf kooperatifine, 235 000 KOBİ'ye 1,9 milyar YTL kredi
kullandırmış; plaka kredisinden genç girişimciye, sera kredisinden de traktör
kredisine kadar çeşitli projeleri halkın hizmetine sunmuştur.
Halkbank, KOBİ'lerin finansal
ihtiyaçlarını karşılamanın dışında, pazarlama, yönetim, hukuk, teknoloji
açısından da ücretsiz hizmet sunmaya devam etmektedir. Ayrıca, yerleşim
bölgelerine göre farklı vade ve faiz içeren kredi politikalarıyla da ülke
kalkınmasına katkı sağlamaktadır. 2002 genel sanayi sayımına göre 1 720 000
işletme mevcutken, bunun 1 717 000'i, yani yüzde 99'u KOBİ şeklindedir.
Değerli arkadaşlar, sadece imalat
sanayiinde 250 000 KOBİ faaliyet göstermekte ve toplam istihdamın da yüzde
38'ini sağlamaktadır.
Değerli arkadaşlar, ülkemizde dışticaret
açığı büyürken, daha kötüsü, işsizlik de artmaktadır. Dört yıl önce yüzde 9
olan işsizlik oranı, 2006'da yüzde 12'ye dayanmıştır. Halk Bankasının
satılmasıyla, bu bankanın misyonu gereği desteklemiş olduğu esnaf ve sanatkâr
ile KOBİ'ler desteklenemez olacak ve sıkıntılar büyüyecektir. Bu durum,
işsizliğin daha da artmasına ve istihdamın daralmasına yol açacaktır. Mevcut
İktidar yatırım yapmıyor, istihdamı artıracak bir çalışma yapmıyor; bir de,
üstüne, üretim ve istihdamı artıran KOBİ'lerin kolunu kanadını kırıyor.
Halk Bankasının satılmasındaki bir başka
önemli sorun da banka personelinin durumudur arkadaşlarım. Geçmişte,
özelleştirme uygulamaları sırasında yaklaşık 16 000 kamu bankası çalışanlarını
bir gecede ihtiyaç fazlası olarak dışlarken, 2 300 yeni personel aldığınızı
toplum unutmamıştır.
Size, şimdi, cevap bekleyen beş önemli
soru yöneltmek istiyorum değerli AKP'li arkadaşlarım.
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - AK Parti…
KEMAL SAĞ (Devamla) - AK Partili olsun;
ama, yeter ki siz soruma cevap verin.
1. Geçmişe göre çok daha iyi bir durumda
olan Türkiye Halk Bankası neden satılmak isteniyor; bunun gerekçesi nedir?
2- Halk Bankasının satılması durumunda,
kuruluşundan bugüne kadar tarihsel işlevi olan esnaf ve sanatkârlar ile küçük
ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarını finansal destekleme görevini hangi kuruluş
sürdürecektir ya da üstlenecektir?
3- Halk Bankasının satılmasından sonra
"orta sınıf" olarak adlandırılan toplum kesiminin korunması ve
geliştirilmesi nasıl sağlanacaktır?
4- Şu anda bankada çalışan sözleşmeli ve
kadrolu personelin geleceği ve özlük hakları ne olacaktır? Yeni bir Halk
Bankası mağdurları yaratılmaması için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?
5- En önemlisi, değerli arkadaşlar, bu
bankayı kime satacaksınız?
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
KEMAL SAĞ (Devamla) - Sayın Başkan,
toparlıyorum.
Halka mı açacaksınız; yoksa, parayı veren
kim olursa olsun satacak mısınız?
Sayın AKP'liler, sözlerimi bitirirken,
sonuç olarak, size diyorum ki, esnaf, sanatkâr ve küçük ticaret erbabının
finansal kaynak sorununu çözüme kavuşturmadan Türkiye Halk Bankasını satmayın.
Eğer satacaksanız -ki, öyle gözüküyor- o zaman, önce esnaf ve KOBİ'ler için
kaynak çözümünüzün ne olduğunu bu topluma açıklayın, ondan sonra da gerekiyorsa
satınız.
Bu duygularla teşekkür ediyor, Yüce
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz,
atalarımızın Rumeli'ye geçişi hakkında söz isteyen, Çanakkale Milletvekili
İbrahim Köşdere'ye aittir.
Buyurun Sayın Köşdere. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
(AK Parti sıralarından "Konu Rumeli
olunca yüzünüz gülüyor Başkanım" sesi)
Rumeli olunca hepimizin yüzü güler, sadece
benim değil.
Buyurun Sayın Köşdere.
2.-
Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Türklerin Rumeli'ye çıkışının 654
üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması
İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Çok teşekkür
ederim Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; Türklerin Rumeli'ye çıkışının 654 üncü yıldönümü nedeniyle,
ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla
selamlıyorum.
Osman Beyin kurduğu, oğlu Orhan Beyin
Bursa ve Balıkesir yörelerini de alarak genişlettiği Osmanlı Beyliği, bundan
tam 654 yıl önce, Marmara Denizinin güney sahillerine ulaşıp, dünyanın en
önemli coğrafyalarına hükmeden İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına dayanmıştır.
Osmanlı Beyliğinin muazzam bir imparatorlukla
dünyaya hâkim olacağının işaretini verdiği bu dönemde, Bizans ayakta zor
duruyordu, Aynı süreçte, Balkanlardaki Bulgarlar ve Sırplar henüz bir güç
olmaktan yoksundu. Osmanlının dizginlenemeyen kudreti sınırlarını aştı ve
beklenen oldu. Orhan Beyin büyük oğlu Süleyman Paşa 1354 yılında, yüreğiyle
tarihe meydan okuyan bir avuç akıncıyla Çanakkale Boğazını geçerek Rumeli'ye,
yani, Balkanlara ayak bastı.
Binlerce kilometre uzaktan, Asya'nın
ortalarından gelen Türkler, Balkanlar yoluyla Avrupa'ya ulaşmışlardır. 1354
yılı, Gelibolu'nun fethi, Rumeli'yi ele geçirme bakımından Balkanlarda yapılan
fetihler ve Osmanlının ilerlemesi bakımından son derece önemli bir tarihtir.
Gelibolu ve Gazi Süleyman Paşa, tarihte birlikte geçer. Bizans'ın Gelibolu Kalesini
elinde bulundurmakla sahip olduğu bütün avantajlar, 1354 yılı, Türklerin eline
geçmiştir.
1912 Balkan Harbiyle, Osmanlı Devleti,
Rumeli topraklarının yaklaşık bugünkü sınırlarımız haricinde kalan yerlerin
tamamını kaybetti; ancak, Rumeli'de, Türkler ve akraba toplulukları,
kültürlerini ve varlıklarını halen devam ettirmektedirler. Bu insanlar,
Balkanlarda barışın tesisi ve Balkan ülkeleri ile Türkiye Cumhuriyeti arasında
kültür köprüsü rollerini üstlenebilecek durumdadırlar. Gelişmeler
göstermektedir ki, Avrupa Birliğinin bölgedeki etkinliğinin artmasına yol açmak
suretiyle, Balkanlarda yeni bir dönemin kapısı artık aralanmaktadır. Bugün,
hemen hemen tüm bölge ülkeleri yüzlerini Avrupa-Atlantik kurumlarına
çevirmiştir. Bu hedef, onların Balkanlıktan Avrupalılığa geçiş süreciyle
özdeşleşmektedir.
Balkanlardaki bu yeni dönemin en önemli
sonucu, bölgede elli yıl boyunca katı ve ödünsüz şekilde hüküm süren totaliter
rejimlerin yerine, insan haklarına saygılı, temelinde çoğulcu demokratik
hakların yerleşmesi sayesinde Balkanlarda yaşanmış etnik ve ideolojik
çatışmaların önünü kesecek olmasıdır. Bu süreç, ümit ediyoruz ki, Balkanlarda
yaşanan trajedileri, bir daha yaşamamak üzere tarihin karanlık sayfalarına
gömecek ve Balkanlarda hepimizin arzu ettiği istikrarı gösterecektir.
Türkiye Cumhuriyetinin tarihsel, sosyal ve
kültürel açıdan mirasçısı olduğu Osmanlı İmparatorluğu, millet sistemiyle
dinsel, dilsel ve etnik açıdan birbirinden farklı toplulukları bir arada
tutabilmiştir. Birbirinden farklı toplulukların sağlanan bir denge çerçevesinde
bir arada yaşayabilmeleri nedeniyle, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde,
farklı topluluklar arasında temel uzlaşmazlıklar ve sorunlar yaşanmadan ortak
bir hareket yaratabilmiştir.
Balkanlar, 654 yıl evvel vatanımız olmaya
başlamıştı; hatta, bir dönem, Anadolu'dan daha fazla Türk vatanıydı.
"Evladı fatihan" olarak ifade ettiğimiz fatihlerin çocuklarının
vatanı, bize hatıralar bırakan bir vatan parçası, kültürümüzün ve
medeniyetimizin hâlâ devam ettiği bir yer. İşte, böyle, anlı şanlı bir
coğrafyada, Balkanlarda ve Rumeli'de yaşananları kısa da olsa hüzünle ve
gururla andık.
Bu toprakların güzel insanları, bu
topraklarda yaşayıp göçüp gidenleri, şimdi bu toprağın bağrında yatanları
Allah'tan rahmetle anıyor, sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, Nazım
Hikmet'in ölüm yıldönümü münasebetiyle söz isteyen, Yalova Milletvekili
Muharrem İnce'ye aittir.
Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından
alkışlar)
3.- Yalova
Milletvekili Muharrem İnce'nin, Nazım Hikmet'in ölümünün 43 üncü, Necip Fazıl
Kısakürek'in ölümünün 23 üncü yıldönümünde, eserlerine ve edebî kişiliklerine
ilişkin gündemdışı konuşması
MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan,
sayın milletvekilleri; Nazım Hikmet'in 43 üncü ölüm yıldönümü üzerine söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.
Nazım Hikmet'e geçmeden önce, yine
Anadolu'nun bir büyük şairi Necip Fazıl'ın da, 25 Mayıs, 23 üncü ölüm
yıldönümü, onun da anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve her ikisinin de oğlunun
adı Mehmet, her ikisi de zindanlardan çocuklarına mektuplar yazmışlardır.
"Zindan iki hece, Mehmedim lafta.
Baba katili ile baban aynı safta!"
diyen Necip Fazıl'ı da,
"Dört nala gelip Uzak Asya'dan
Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan
Bu memleket bizim!
Bilekler kan içinde, dişler kenetli,
Ayaklar çıplak
Ve ipek bir halıya benzeyen toprak
Bu cehennem, bu cennet bizim!" diyen
Nazım Hikmet'i de saygıyla anıyoruz.
Sayın milletvekilleri, Nazım Hikmet'i anlatmak,
onun üzerine konuşmak herkes için zordur; hele bu konuşmayı Meclisin
kürsüsünden yapmak çok daha zor ve çok daha anlamlıdır. Eğer bugün
siyasetçiysem, bu Meclisin kürsüsünde konuşuyorsam, bunda Nazım Hikmet'in payı
büyüktür; çünkü, siyasete ilgi duymamı sağlamıştır. Ne diyordu Nazım Hikmet:
"Bu ülke bağımsız olsun, bu ülkenin insanları okuryazar olsun, bu ülkenin
askerleri parayla savaşmasın, bu ülkenin siyasîleri başka ülkelerdeki otel
odalarında ülkenin kaynaklarını pazarlamasınlar." Biraz elimizi
vicdanımıza koyarsak, yüreğinde birazcık vatan sevgisi, birazcık yurtseverlik
kırıntısı olan hangi yurttaşımız bunlara itiraz edebilir?! Bir söz vardır
"hak bir, yol bin bir" diye. Nazım Hikmet kendince bir yol seçmiştir
ve samimîce o yolda yürümüştür. Onun yolundan yürümesem de, hak bildiği şeyleri
sonuna kadar sahiplenmekteyim. Onun samimîce yürüyüşü, beni heyecanlandırıyor,
yüreklendiriyor, kendisine hayran olmamı sağlıyor; umurumda değil onun
vatandaşlıktan çıkarılması, hakkının iade edilmeyişi veya vatan haini ilan
edilişi.
Sayın milletvekilleri, bizi bize anlatan
birini başkalarına anlatmanın zorluğunu yaşıyorum. Onun savunulmaya ihtiyacı
yoktur; çünkü, onun eserleri, bizleri, bu ülkeyi, insanlığı ve kendisini
yeterince savunmaktadır. O, şiirlerinde, bu ülke insanının sevdalarını,
aşklarını, tutkularını, yoksulluklarını, acılarını, savaşlarını, sevinçlerini,
şarkılarını, türkülerini, ümitlerini anlatmaktadır. Kendisi ümitlerin ve
özlemlerin şairi olarak tanımlayan Nazım Hikmet şöyle diyor:
"Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,
Dünyanın en güzel sesinden
En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…
Fakat artık ümit yetmiyor bana,
Ben artık şarkı dinlemek değil,
Şarkı söylemek istiyorum."
O, hep bu ülkenin şarkılarını, türkülerini
söyledi, acılarını paylaştı yoksul insanların, ayna tuttu halkımıza kendisini
görmesi için, bu ülkenin geçmişi ile geleceği arasında bağ kurdu şiirleriyle.
Kendi ulusunun dilini, Türkçeyi en güzel o kullandı. Vatandaşlıktan
çıkarıldığında ise, "beni Türklükten, halkımın evladı olmaktan, milletime
ölümsüz bağlı bulunmaktan hiçbir kuvvet çıkaramaz" dediğini bugün
anımsıyor muyuz acaba?
Bugün neden hâlâ Nazım Hikmet düşmanlığı
yapılmakta ve ondan korkulmaktadır?
SONER AKSOY (Kütahya) - Yok öyle bir şey
yahu!
MUHARREM İNCE (Devamla) - Gerçekte iki
nedeni vardır bunun: Nazım Hikmet'in eserleri, ülkesinin insanını, onların
heyecanlarını ve yaşamını anlatan karşı bir iddianame gibidir ve bu iddianame,
ona saldıranların işledikleri suçları içerir. İkinci bir nedeni ise, sadece psikiyatrinin
kavramlarıyla ifade edilebilir. Bu düşmanlık nevrotik takıntılardan ibarettir.
Nazım Hikmet, Türk kültürünün bütün
insanlığa armağan ettiği uluslarüstü bir değerdir. İngiliz şair Shakespear ne
kadar İngiltere'ninse, Türk şairi Nazım Hikmet de o kadar Türkiye'nindir.
Sizlere, yurt dışında, Yunan
Parlamentosunda Nazım Hikmet'le ilgili bir anımı anlatıp sözlerimi tamamlamak
istiyorum Sayın Başkanım. Yunan Parlamentosuna girerken, kapıda görevli bayan
polis, bana, Türk yazarları, Türk şairleri okuduğunu söyledi. Kimleri okudunuz
dedim. "Duygu Asena'yı okudum, Yaşar Kemal'i okudum, Kemal Yalçın'ı
okudum" dedi ve saymaya başladı. Bayan polise sordum: Nazım Hikmet'i
okumadınız mı? "Nazım Hikmet'i saymadım" dedi. "Diğerlerini Türk
şairi, Türk yazarı olarak tanıyorum; ama, Nazım Hikmet bir dünya şairi olduğu
için onu sadece Türklere mal etmedim, onu bu şekilde saymadım" dedi.
Dünyanın tanıdığı bu şairimizi 43 üncü
ölüm yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyorum.
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.
Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden
kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları
hakkında 2 adet raporu vardır; sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER
İŞLER
1.- Muş
Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması
Hak-kında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden
Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/859) (S. Sayısı: 1167) (x)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Silahla tehdit ve hakaret suçunu işlediği
iddia olunan Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkında düzenlenen yasama
dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli
toplantısında görüşülmüştür.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin
niteliğini dikkate alarak Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkındaki
kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz
edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan
Kuzu
İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
Karşı Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve
sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı
üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden
özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür.
Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte
bir ayrıcalıktır.
(x) 1167 S. Sayılı Basmayazı
tutanağa eklidir.
Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek
uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını
zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak
milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama
dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde
ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen
bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin
şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol
olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan
milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal
kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması
istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine
de imkân verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Oya Araslı |
M. Ziya Yergök |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Ankara |
Adana |
Çorum |
|
Sezai Önder |
Feridun Baloğlu |
Mehmet Küçükaşık |
|
Samsun |
Antalya |
Bursa |
|
Muharrem Kılıç |
Uğur Aksöz |
Atilla Kart |
|
Malatya |
Adana |
Konya |
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Diğer raporu okutuyorum:
2.- Bursa
Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında
Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu
Karma Komisyon Raporu (3/878) (S. Sayısı: 1168) (x)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Kooperatifler Yasasına muhalefet suçunu
işlediği iddia olunan Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık hakkında düzenlenen
yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya
hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli
toplantısında görülmüştür.
Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık
Komisyona sözlü olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.
Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin
niteliğini dikkate alarak Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık hakkındaki
kavuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar
vermiştir.
Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz
edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.
Burhan Kuzu İstanbul
Komisyon Başkanı ve üyeler
(x) 1168 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
Karşı
Oy Yazısı
Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve
sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı
üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden
özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür.
Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispi ve geçici nitelikte
bir ayrıcalıktır.
Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek
uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını
zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak
milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama
dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla
kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.
Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde
ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen
bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için, gereken Anayasa
değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında,
başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması
istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal
kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen
milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân
verecektir.
Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve
Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın
milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına
katılmıyoruz.
|
Oya Araslı |
M. Ziya Yergök |
Feridun Ayvazoğlu |
|
Ankara |
Adana |
Çorum |
|
Sezai Önder |
Feridun Baloğlu |
Muharrem Kılıç |
|
Samsun |
Antalya |
Malatya |
|
Uğur Aksöz |
Atilla Kart |
|
|
Adana |
Konya |
|
BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.
Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir
tezkere vardır; okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.-
Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'in, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına
Dair Kanun Teklifini (2/793) geri aldığına ilişkin önergesi (4/391)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
(2/793) esas numaralı
"Özürlü, eski hükümlü, terör mağduru ve kadınlar gibi dezavantajlı
grupların işgücü piyasasına daha fazla katılması" ile ilgili çeşitli
kanunların değiştirilmesi için hazırlanmış kanun teklifimi, ilgili
Bakanlıkların görüşleri doğrultusunda birtakım değişiklikler yaparak
değiştirmek için geri çekiyorum. Fatma Şahin Gaziantep
BAŞKAN - Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal
İşler Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.
Yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile
narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/81, 234, 286) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin
uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:
2.- (10/81,
234, 286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre
uzatımına ilişkin tezkeresi (3/1062)
29.5.2006
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile
narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması
gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/81, 234, 286) esas
numaralı Meclis Araştırması Komisyonu;
15.3.2006 tarihinde göreve başlamıştır.
Anayasa ve İçtüzük gereği kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde
çalışmalarını tamamlayamayan komisyonumuzun 15 Haziran 2006 tarihinden itibaren
1 aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.
Gereğini bilgilerinize arz ederim.
Saygılarımla.
Ali Er
Mersin
Komisyon Başkanı
BAŞKAN - İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan
"araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre
verilir" hükmü gereğince, komisyona bir ay eksüre verilmiştir.
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının
üç tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:
3.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı
Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento
heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı
Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin davetine
icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Bulgaristan'a resmî
ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel
Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar
yetersayısı…
BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağız.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur; 5 dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati: 16.00
ÜÇÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.05
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı
Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento
heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063) (Devam)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı; şimdi,
tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı yoktur; 20 dakika ara
veriyorum.
Kapanma
Saati : 16.06
DÖRDÜNCÜ
OTURUM
Açılma
Saati: 16.28
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
3.- Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı
Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento
heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063) (Devam)
BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı; şimdi,
tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar
yetersayısı vardır; tezkere kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
4.- Türkiye
ile Nijer arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1064)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış
İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi
uyarınca, Nijer Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında
parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasviplerine
sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
5.-
Bulgaristan'da yapılacak olan İkinci Dünya Kadın Parlamenterler Toplantısına
Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen İstanbul Milletvekilleri Zeynep Armağan
Uslu ile Bihlun Tamaylıgil'in katılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1065)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna
19-20 Haziran 2006 tarihlerinde
Bulgaristan'da yapılacak İkinci Dünya Kadın Parlamenterler Toplantısına Türkiye
Büyük Millet Meclisini temsilen AK Parti İstanbul Milletvekili Zeynep Armağan
Uslu ile Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in
katılmaları hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin
Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun
tasviplerine sunulur.
Bülent Arınç
Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine
göre verilmiş 3 tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.
6.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a yaptığı resmî ziyarete
katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1066)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle
birlikte 29-30 Mart 2006 tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığım resmî ziyarete,
ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş
ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE
Yaşar Tüzün (Bilecik)
Abdurrahman Anik (Bingöl)
Mehmet Emin Tutan (Bursa)
Hasan Aydın (Giresun)
Nazım Ekren (İstanbul)
Kerim Özkul (Konya)
Erdoğan Kaplan (Tekirdağ)
Enis Tütüncü (Tekirdağ)
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
7.- Sağlık
Bakanı Recep Akdağ'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1067)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 3-6 Mayıs 2006 tarihlerinde
İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete, Manisa Milletvekilli Mehmet Çerçi'nin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer tezkereyi okutuyorum:
8.- Devlet
Bakanı Beşir Atalay'ın Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1068)
Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın,
görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 19-20 Nisan 2006 tarihlerinde
Hollanda'da yaptığı resmî ziyarete, Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'nin de
iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti
ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini
arz ederim.
Recep Tayyip Erdoğan
Başbakan
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün
19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım.
VI.-
ÖNERİLER
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ
1.-
(10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel
Kurulun 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun 30.5.2006 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi
gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.
Kemal Anadol
İzmir
Grup Başkanvekili
Öneri:
Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin
"Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler"
kısmının 63 üncü sırasında yer alan (10/104) esas numaralı Meclis araştırması
önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 30.5.2006 Salı günlü birleşimde
yapılması önerilmiştir.
BAŞKAN - Lehinde, İzmir Milletvekili Sayın
Ali Rıza Bodur.
Buyurun Sayın Bodur. (CHP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisinin lehinde
söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve televizyonlarının başında bizi merakla
izleyen tüm yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.
Grup önerisi hakkında konuşmadan önce bir
noktayı dile getirmeyi bir parlamenter görev sayıyorum: Değerli arkadaşlarım,
bugün iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisinin 358 tane milletvekili
olmasına karşın karar yetersayısını bulamaması ve yoklamalarda Parlamentonun
çalışmaya başlamasının gerekli sayıyı sağlayamaması, gerçekten, demokrasimiz
açısından Meclisimizin yorulduğunun işaretleridir. Yorulan Meclisin görevi de
erken seçim kararı alarak, tekrar yurttaşın iradesine başvurmaktır. Bunun böyle
bilinmesini ve not düşülmesini takdirlerinize arz ediyorum. (CHP sıralarından
alkışlar)
Cumhuriyet Halk Partililer olarak, her
zaman olduğu gibi, ülkemizin yaşamsal önem taşıyan sorunlarını, kamuoyunun,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirdiğine hepimiz tanığız. Grup
önerimiz, yine böylesine sorunlu, yani, Gediz Havzasında yaşanan çevresel
kirliliğin araştırılması ve çözüm yollarının incelenmesi, yöre halkının ve
kirlenmeden gördüğü zararın gündeme taşınması, tarımsal üretimde yarattığı
verimsiz tablonun önlenmesine dönük çalışmaların yapılmasını içeren, Değerli
Manisa Milletvekili Hasan Ören ve arkadaşlarının vermiş oldukları araştırma önergesinin
gündeme alınmasıdır. Danışma Kurulunda kabul edilmeyen bu önerinin Yüce
Mecliste sizin huzurunuza getirilerek görüşülmesini sağlamak amaçlı bir konuşma
yapıyorum.
Gediz Havzasının,
toprak kaynakları açısından, 521 000 hektarlık, tarıma elverişli bir alana
sahip olduğu bilinmektedir. Bu arazilerin 386 000 hektarlık bölümü
sulanabilirlik bakımından elverişli olmasına karşın, sadece 124 000 hektarlık
bir alan sulanabilmektedir. Görüldüğü gibi, gerçekten, konu, bölgesel anlamda
yaşamsal, ülkesel bağlamda önemli bir konudur. Türkiye Büyük Millet Meclisi, bu konuyu gündemine
alarak, orada bugüne dek yapılan çalışmaların yetersizliğini, yapılmayan
çalışmaların gündeme getirilerek güncelleşmesine katkı sağlamak görevinde değil
midir?!
1998 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi
Menemen İlçe Örgütü, Gediz'in doğduğu yerden denize döküldüğü yere kadar,
yani, Foça-Menemen arasındaki denize
döküldüğü yere kadar, Gediz Nehrini koruma ve kirletmeme yürüyüşü yaparak,
bunu, ülkenin gündemine, çevre severlerin dikkatine sunmuştur. O günden bugüne
dek yapılan hiçbir çalışma olmamıştır. Sadece ve sadece, 2000 yılında, bu Gediz
Havzasına yönelik kapsam içerisinde olan dört ilin valiliklerinden oluşan
"Gediz Havzası İlleri Hizmet Birliği" adı altında bir örgütlenmeye
geçilmiştir. Bu örgütlenmenin koordinatörlük görevi Manisa Valiliğine
verilmiştir. Bu örgütlenme, maalesef, bu havzanın kirliliğine dönük hiçbir
ciddî önlem alma gayreti içerisine girememiştir; çünkü, altı yıldan beri
bütçesinde toplanan para, kasasında toplanan para sadece 70 milyar liradır.
Bu havzanın korunmasıyla ilgili Birlik
çalışmalarına yerel yönetimlerin katkısı sağlıklı olarak işlememektedir. Diğer
katkı verici unsurlar da gereklerini yerine getirmedikleri için, çok cılız bir
bütçeyle sınırlı kalmaktadır Birlik. Valilikler de, bu koordinasyon işinde
görevli olan Manisa Valiliğine bu hizmetlerin üretiminde gerekli katkıyı
sağlayacak bir çalışmayı göstermemektedirler ve bu, genel kurul yapmaktan öte
hizmet yapmayan Birlik bugün atıl vaziyettedir.
Bu havzanın kirlilik çalışmalarıyla
ilgili, 2000 yılında bölgede Fransızların yaptığı bir tarama çalışması
mevcuttur. Bu çalışmanın ortaya koyduğu dokümanlar, Manisa Çevre İl
Müdürlüğünün ve Manisa Valiliğinin raflarında tozlanmaktan başka hiçbir
işlerlik kazanmamıştır. Çevre Bakanlığının 2005 yılında İspanyol bir firmaya
yaptırdığı proje çalışmaları hâlâ sürmektedir. Proje çalışmaları bittikten
sonra, ilgili kurumlar, ondan sonra ancak kaynak arayışı içerisine
gireceklerini bildirmektedirler.
Grup önerimiz, işte
böylesine ciddî bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşınmasını
ve sizlerin huzuruna getirilmesini içermektedir. Üzülerek belirteyim ki, Adalet
ve Kalkınma Partisi çoğunluğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin denetim
görevlerini yapmalarına engel olmaktadır. Böylesine önemli konuların gündeme
taşınmasını oyçokluklarıyla önlemektedirler.
Sayın Başbakanın, bütçe görüşmeleri
sırasında, Anayasadan ve İçtüzükten milletvekillerimize verilmiş olan denetim
görevlerini, pervasızca "soru ve yazılı soru önergelerini ciddiye
almıyoruz, cevaplamıyoruz" demesi de, ayrıca, sadece bizi üzmesi gereken
değil, bütün milletvekillerini üzmesi gereken bir durumdur. Ben, bu açıklamayı
talihsiz bir açıklama sayıyorum ve AKP'li milletvekili arkadaşlarımın da, bu
konuda, lütfen, tepki göstermelerini rica ediyorum.
BAŞKAN - Ali Rıza Bey, bir dakika…
ALİ RIZA BODUR (Devamla) - Buyurun
efendim.
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, Hilmi Beyle
dışarıda konuşun, Sayın Bakanla; çok gürültü oluyor.
Buyurun Ali Rıza Bey.
ALİ RIZA BODUR (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, parlamenterlerin sözlü soru hakları, önünüze gelen gündemde
"görüşülemeyecektir" bilgi notlarıyla sürekli örselenmekte ve
yörelerimizden getirdiğimiz sözlü sorularla sayın bakanların yanıtlayıp, tekrar
yörelerimize o bilgileri taşıma konusundaki parlamenter görevimiz, bu tutum
nedeniyle, engellenmektedir.
AKP İktidarının tarıma üvey evlat
muamelesi yaptığını herkes biliyor. 2004 yılında gayri safî millî hâsılaya 48,4
katrilyon destek sağlayan tarıma, 2005 yılında sadece 3 katrilyon 434 trilyon
lira ayrılmıştır. Tarım, gayri safî millî hâsıladan, katkısının ancak ondörtte
1'i kadar desteklenilmeye reva görülmüştür. Mazot desteği adı altında, üretici
uyutulmaya çalışılmış, artan mazot fiyatları karşısında 300 000 TL'lik mazot
desteği devede kulak kalmıştır.
2002 yılında, enflasyon yüzde 80
dolayındayken, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının tarımsal kredi faiz oranı,
enflasyonun çok altında, yüzde 59'lar düzeyinde idi. 2005 yılında, enflasyon
yüzde 7,5 iken, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının çiftçiye, üreticiye
uyguladığı faiz oranı yüzde 20 oldu; yani, AKP İktidarı, çiftçiyi, yüzde 12
düzeyinde, reel faizin altında ezilmeye mahkûm etti.
Türkiye İstatistik Kurumu bilgilerine
göre, 2004 yılının üçüncü çeyreğinde 8 226 000 olan tarımda çalışan sayısı,
2005 Eylül ayında 6 661 000 kişiye inmiş ve 2005 yılında 1 561 000 kişi
tarımdan ekmek yiyemez hale getirilmiştir.
Uyguladığınız politikalarla pamuk dibe
vurmuş, pamuktan para kazanamayan üretici mısır üretimine yönelmiş, burada da
hüsrana uğramıştır. Süt üreticisi, bal üreticisi, buğday üreticisi, ayçiçeği
üreticisi, çeltik üreticisi, şekerpancarı ve fındık üreticileri kan
ağlamaktadır.
Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kurduğumuz
çalışma gruplarıyla tüm üreticilerimizin sorunlarına sahip çıktık, raporlarımız
ve araştırma önergelerimizle, onların sorunlarını toplumun ve Meclisimizin
gündemine taşıdık.
Kabul ederseniz, bu da, havza tarımına çok
büyük destek verecek bir araştırma önergesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi
olarak bunu kabul edersek, görevini yerine getirmiş olmamızın mutluluğunu
yaşayacağız; reddederseniz, hesabını, size sandıkta, mutlaka, bu tip sorunları
olan kayıtsızlığınızın hesabını sandıkta sorarlar.
Haftasonu ilimde yaptığım gezilerde de,
köylülerin size hayırlı rüya görmediklerine tanık oldum. Bakın, size
yakıştırdıkları sloganlardan birkaçını arz edeyim.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - İncitici
olmasın.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - "Ofer için
var partisi, köylü için yok partisi." (CHP sıralarından "Bir daha
tekrarla" sesleri")
MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Tamam,
yeter!..
ALİ RIZA BODUR (Devamla) - Değerli
arkadaşlarım, Sayın Kocatopçu, bunlar benim sözlerim değil…
BAŞKAN - Toparlayın lütfen…
ALİ RIZA BODUR (Devamla) - …köydeki
yurttaşlarımızın size yakıştırmaları. (CHP sıralarından "Bir daha
söyle" sesleri)
"Ofer için var partisi, köylü için
yok partisi." Ok partisi ciğerimizi kanattı." "AK Parti sandık
oy verdik, yak parti çıktı." "Getirdiğimiz gibi götüreceğiz!"
Demokrasilerde, gelmek gibi gitmenin de
kutsal bir durum olduğunu kabul etmenizi hatırlatır, Yüce Meclisi saygılarımla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BURHAN KILIÇ (Antalya) - Bravo abi, çok
güzel konuştun; tebrik ederim [!]
BAŞKAN - Lehte ikinci söz, Sayın Hasan
Ören; Cumhuriyet Halk Partisi Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)
Sizin de süreniz 10 dakika Hasan Bey.
Buyurun Hasan Bey.
HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; CHP Grubunun önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.
Gediz Havzasıyla ilgili, 2003 tarihinde,
bir araştırma önergesi vermiştim. Gerçekten, o zamanlar yeni milletvekiliydik;
Manisa'nın, Kütahya'nın, Uşak'ın ve İzmir'in çok önemli sorunu olan Gediz Havzasıyla
ilgili, milletvekilliğimin başlamasıyla beraber, bir araştırma önergesini
Meclis Başkanlığına vermiştim. Ne yazık ki, aradan üç yıl geçmesine rağmen
gündeme alınmadı. Grup Başkanlarımıza giderek bunun gündeme alınmasıyla ilgili
ricada bulundum ve bugün Meclisin gündemine getirildi. Ben inanıyorum ki,
Adalet ve Kalkınma Partisi de bu konuda duyarlılığını gösterecek ve bu
araştırma önergesiyle ilgili lehinde oy kullanarak komisyonun kurulmasına katkı
sağlayacaktır. Çünkü, biz, bununla ilgili, Manisa'da, İzmir'de birçok kanalda
Manisa milletvekili arkadaşlarımızla beraber ciddî tartışmalar içerisine
girdik. Manisa milletvekillerimizin de isteği ve arzusu bu araştırma
önergesinin Meclisten geçerek komisyonun kurulması lehindedir.
Bu televizyon konuşmalarında, gerçekten,
Manisa milletvekillerimiz, samimî ise -ki, samimî olduklarına içten inanıyorum-
sizlerin arasında Gediz Havzasıyla ilgili gerçekleri anlatırlar, Gediz
Havzasının ne olduğunu sizlere söylerler. Biraz sonra bu komisyonla ilgili
yapılacak oylamada Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun da, lehinde oy
kullanarak, bir an önce komisyonun kurulmasında yarar vardır.
Değerli arkadaşlarım, 401 kilometre
uzunluğunda, 4 ili birbirine bağlayan bir nehir; Kütahya-Gediz'den başlayıp
Menemen'de Körfeze dökülen ve üzerinde Uşak, Manisa olan, Türkiye'nin en
verimli topraklarına sahip Manisa'nın can damarı, ne yazık ki, yıllardan beri
sanki kanserli bir hasta gibi Gediz Nehri ölmektedir. Gerekçesine gelince,
geçmiş dönemlerde yapılan yanlış uygulamalar, atıkların Gediz Nehrine
boşalmasından dolayı, Gediz Nehri, şu an, kanserli bir toprak haline gelmiştir.
Gediz'le ilgili yapılan araştırmalarda, bugüne kadar il özel idarelerinin veya
diğer grupların yaptığı değişik araştırmalar, bir türlü bir araya toplanıp, istenilen
düzeyde Gediz'le ilgili sonuca ulaşılamamıştır.
Şimdi, bakınız, iki yönü var: Gediz
Havzası, Türkiye'de yetişen ürünün en kaliteli yetiştiği havzalardan biridir;
pamuk yetişir, üzüm yetişir, kayısı yetişir, şeftali yetişir ve en iyisi
yetişir. Bugün dışarıya ihraç ettiğimiz üzümün, yani 300 000 000 dolarlık
üzümün yetiştiği tek yer Manisa'dır, Gediz Havzasıdır ve burada, geçmiş
dönemde, il özel idarelerinin, valiliklerin yanlış uygulamalarından
kaynaklanan, kum ocaklarıyla ilgili çok fazlasıyla ruhsat verilmekten
kaynaklanan, Gediz Nehrinin tabanının aşağıya düşmesinden dolayı şu an taban
suları çekilerek, toprak çorak hale gelmektedir.
En önemli olaylardan birisi de,
Kütahya'dan başlayıp Körfeze kadar giden bu güzergâh, bu 401 kilometrelik yolda
hiçbir arıtmanın olmamasıdır; yani, Kütahya'daki bütün atıkların hepsi Gediz'e
boşalır, Uşak'taki tabakhanelerin içerisindeki atıkların hepsi Gediz'e boşalır.
Manisa'ya geldiğinizde, Manisa'da Selendi, Kula, Alaşehir, Salihli, Ahmetli,
Turgutlu, Manisa, bütün atıklarının hiçbir şekilde arıtması olmadığından
dolayı, bütün hepsi Gediz Nehrine iner. Bu saydığım ilçelerin nüfusları 100-150
binden aşağı değildir. Buraya bütün şehrin atıkları, bütün sanayinin atıkları
geldiğinden dolayı da, buradaki sulamayla ilgili, buradan akan suyla ilgili
bütün atıklardan sular çekilerek, bu meyvelere, sebzelere verilir.
Değerli arkadaşlarım, tahmin ediyorum ki,
bu araştırma önergesinin kabul edileceğini. Aklıma şu geliyor: Bu araştırma
önergesi veya bunun dışındaki araştırma önergeleri acaba neden reddedilir?
Yani, buradaki muhalefet-iktidarla ilgili "nasıl olsa reddedelim, bunu
muhalefet getirdi" anlayışı veya "nasıl olsa reddedelim -tersi- bunu
iktidar getirdi" anlayışına mı sığınmak gerekli?! Araştırma komisyonu
kurulur ise acaba, gerçekten, Meclise, maddî yönden çok büyük bir külfet mi
getiriyor; hiç tahmin etmiyorum.
Yani, milletvekillerimizin içinde olacağı
bir komisyon, Gediz'le ilgili, hem vatandaşın içerisine girerek, köylüyle iç
içe olarak, bu 401 kilometrelik mesafedeki Gediz Nehrini incelemiş olsa,
birinci sınıf topraklara sahip olan Manisa'nın bize miras bırakılan bu
toprakları, sağlam, sağlıklı toprakları, biz, kanserli olarak gelecek
çocuklarımıza miras bırakacağımızı düşünerek, bu araştırma komisyonuyla beraber,
burada bir fizibilite raporu hazırlamış olsak ve bütün belediyelerimize, bütün
isteyenlere bu Meclis raporunu sunmuş olsak…
Biliyorsunuz, çevre kirliliğiyle ilgili
dünya çok duyarlı hale geldi. Gelişmiş ülkelerde fonlardan, çevre kirliliğiyle,
çevreyle ilgili büyük bir kaynak var; ama, Meclisin bu araştırma komisyonu,
gerçek olarak bütün bilgileri toplayarak, il genel meclisindeki, İzmir'deki,
her taraftaki bilgileri toplayarak bir rapor haline gelirse, ben inanıyorum ki,
bugün AKP'nin elinde olan Turgutlu Belediye Başkanı, CHP'nin elinde olan
Salihli Belediye Başkanı bu imkânlardan yararlanarak, şehrinin arıtma tesisiyle
ilgili bir kredi bulma, altyapısını oluşturmayla ilgili, gerçekten, iyi işler
yapacaklardır.
Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu atıkların
hepsi, bu 401 kilometrelik mesafeden gelen atıkların hepsi Menemen'de Ege
Denizine, Körfeze dökülüyor. Ege Denizinde, şu an, Büyükşehir Belediye
Başkanımız Aziz Kocaoğlu, trilyonlarca parayla orayı temizleyeme çalışıyor.
Şimdi, geçenlerde, yine, bir beyanatı
vardı: "1 katrilyon Türk Lirası veya YTL'yle 1 milyar YTL, Körfezin
temizlenmesiyle ilgili para gitti." Eğer, bu atıklar, gerçekten, Gediz
Nehrinden Körfeze dökülmemiş olsaydı, şimdi, Alsancak'ta, Menemen'de veya
Kordon'da denize girme imkânı olacaktı. Bizim, 1 lira harcayıp 1 000 lirayı
kurtarabileceğimiz bir araştırma komisyonunu acilen kurmamız gerekli; eğer bunu
kurarsak, bilin ki, İzmir'in o Körfezi de temizlenmiş olacak, bu dertlerin
hepsi, önümüzdeki yıllarda, her şeyiyle halledilmiş olacak. Bunu yapabilmenin
koşulu belli. Bunu yapabilmenin koşulu, muhalefet ve iktidar, hiç olmazsa bu
konularda, hiçbir yükümlülük getirmeyen, bölgedeki insanın arzuladığı,
beklediği, gelecekle ilgili, çocuklarıyla ilgili, kazançları sağlayacakları
topraklarla ilgili tedbirlerin alınmasını istiyor.
Ben, buradan, yine sesleniyorum, Adalet ve
Kalkınma Partisinin Manisalı milletvekillerine sesleniyorum, değerli
dostlarıma, arkadaşlarıma sesleniyorum: Ege TV'de, E TV'de söylediklerinizi
lütfen unutmayın. Bunu Manisa'da herkes dinliyor, bunu Uşak'ta dinliyor, bunu
İzmir'de herkes izliyor. Bu konuda, lütfen, muhalefet-iktidar kavgası içerisine
girip bu araştırma önergesini lütfen reddetmeyin. Bu komisyonun kurulmasıyla
ilgili, lütfen, kabul oyu verin. Bu verilecek oylar, 1 260 000 insanın yaşadığı
Manisa için, Uşak için, Kütahya için ve en önemlisi büyükşehir olan İzmir için
çok önemlidir.
Ben, buradaki arkadaşlarıma, son sözlerim
olarak, bu araştırma önergemize destek vermelerini istiyorum; hepinize saygılar
sunuyorum.
Teşekkür ederim. (CHP sıralarından
alkışlar)
BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen arkadaşlar;
Ankara Milletvekili Salih Kapusuz.
Buyurun Sayın Kapusuz. (AKP sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi
üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu konunun, değerli sözcülerin de
ifade ettikleri gibi, bir araştırma önergesi verilmiş olup, verilmiş olan bu
araştırma önergesinin bugün gündeme alınması talep edilmektedir. Elbette,
İçtüzük buna müsaittir, değerli Grup yöneticileri ve arkadaşlarımız da bunu
talep etmektedirler.
Her şeyden önce, bu konuyla ilgili olarak,
elbette, bölge milletvekili arkadaşlarımız ve ilin milletvekilleri detayı daha
iyi biliyorlar, ama, genel bir yaklaşım olması açısından bazı hususları
sizlerle paylaşmak istiyorum.
Gediz, Uşak, Manisa, İzmir'de bir
havzadır. Her ne kadar Gediz İlçesinden doğmuş olmasından hareketle ismini
oradan alsa bile, bir havzaya verilmiş bir addır. Dolayısıyla, bu havzanın,
gerçek anlamda -biraz önce arkadaşlarım da söylediler- Uşak, Manisa ve
İzmir'le, geçmiş olduğu hat itibariyle, yerleşim merkezlerimiz ve önemli sanayi
bölgelerimiz söz konusudur.
Şimdi, Uşak Belediyesi ve Organize Sanayi,
kirlenme açısından önem arz eden iki birimdir. Bu konuyla ilgili olarak, arıtma
tesisleri çalışmaları bitmek üzeredir. Yaklaşık 6 trilyonluk yatırım
tamamlanmaktadır; yani, kirlenmeye sebep olan önemli yerleşim ve sanayi bölgelerinden
bir tanesi Uşak'tır ve bu, bitirilmek üzeredir.
İkinci olarak, Manisa'da, Salihli, Ahmetli
ve Turgutlu… Burada, yine üzerinde hassasiyetle durulması gereken, arıtma var
mı yok mu düşüncesiyle ilgili bilgi olarak şunu sizinle paylaşmak istiyorum:
Salihli ve Ahmetli Belediyeleri arıtmaya sahip değil.
HASAN ÖREN (Manisa) - Turgutlu da değil,
Manisa da değil…
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Hiçbirisi değil…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, tek tek
söyleyeceğim. Cumhuriyet Halk Partili iki tane belediyemiz orada görev
yapmaktadır, Turgutlu'da da AK Partili bir belediye vardır. Şu anda
Turgutlu'nun proje çalışmaları yürüyor; ama, diğeriyle ilgili olarak -Salihli
ve Ahmetli'de- bir çalışma var mı, onu henüz öğrenmiş değilim.
Öbür taraftan, İzmir'e gelince, burada
asıl önemli olan, Kemalpaşa İlçemiz ve Organize Sanayi Bölgesi, ki, Nif Çayı
ciddî bir risk taşımaktadır.
HASAN ÖREN (Manisa) - Son bölüme geldin
Salih Bey, biraz başa gel…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İfade edeceğim,
değerli arkadaşlar, biraz sabırlı olun.
Şimdi, burayla ilgili olarak çalışmalar
çok daha önem arz etmektedir.
Manisa Belediyesinin ve Manisa Organize
Sanayinin arıtması var; ancak, belediye, arıtmasının büyütülmesi konusunda bir
çaba içerisinde. Manisa Organize Deri Bölgesiyle ilgili olarak da şu anda
arıtmayla ilgili çalışmalar devam etmektedir.
Tabiî, bu arada, biraz önce sözcü
arkadaşım da söyledi, 28 Haziran 2006'da, Çevre ve Orman Bakanlığına, İspanyol
ve Türk firması tarafından yapılan bir çalışmanın teknik sonuçları ve raporları
takdim edilecek.
HASAN ÖREN (Manisa) - 1999'da başladı
Salih Bey.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet…
Efendim, başlamış olması değil, sonuca
doğru götürmek ve netice almak çok daha önemli. Takdir edersiniz ki, şu tarihte
veyahut da bu tarihte başlamış olması değil, bunun üzerinden bir şeylerin
yapılması çok önem arz etmektedir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Oy vermeyeceğiz
demeye getiriyorsunuz; anlaşıldı.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu firma, bu
çalışmalarını sunacak. Bakanlık ve Türkiye olarak, Meclis olarak, hepimiz, bu
ve benzeri konularda, sağlık mı, çevre mi ve ülkenin problemleri konusunda aynı
duyarlılığa sahibiz. Takdir edersiniz ki, bunun teknik çalışmaları,
projelendirilmesi, fizibilitelerinin yapılması ve kaynaklarının temini büyük
önem arz etmektedir. Yıllardır bunlar yapılmış, ihmal edilmiş. İşte, şu anda,
bu eksikliklerimizi gidermeye çalışıyoruz.
Değerli arkadaşlar, bakınız, denetim
konusunda da bu Meclise haksızlık yapmayalım. Eğer arkadaşlarımız kendi
dönemlerini başka dönemlerle bir mukayese edecek olurlarsa… Çünkü, biraz önceki
sözcü, denetim konusunda, önem verilmediği, denetimin ihmal edildiği, ortadan
kaldırıldığı gibi bir iddia ortaya attı ki, bu, kesinlikle doğru değildir.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Aynen öyle!..
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Aynen… Doğrudur…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız,
arkadaşlar, 367 tane araştırma önergesi verilmiş. Toplam görüştürülen araştırma
önergesi sayısı 75'tir. Bunlardan 53 tanesi kabul edilmiş, 22 tanesi
reddedilmiştir. Görüşülme oranına bakarsanız, yaklaşık yüzde 21'dir. Geçmiş
dönemlerle ilgili bir mukayese yaparsanız, bunun çok çok gerisinde olduğunu
sizler de görebilirsiniz.
ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Kötü, emsal olur
mu Salih Bey?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız,
çevreyle ilgili olarak bu Meclisin aldığı birkaç kararı hatırlatmak istiyorum.
Ergene Nehrinin kirliliği ve çevreye
etkilerinin araştırılmasıyla ilgili bir araştırma yapılmıştır…
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne olmuş sonunda?..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …raporu burada
görüşülmüştür, bu konuda ciddî adımlar atılmıştır.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sonunda ne olmuş?..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu konuyla
ilgili olarak ne kadar yatırımın yapıldığı ve nelerin gayreti içerisinde
olunduğunu, başta siz bilirsiniz.
RASİM ÇAKIR (Edirne) - Çıksın, Bakan
anlatsın; ne olmuş?..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, Samsun'daki, özellikle mobil santralların kirlenmeye sebebiyet
vermiş olmasından dolayı bir araştırma önergesi kararını aldık ve raporunu
görüştük.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sorumlusu AKP'li
Belediye Reisi!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ayrıca, Tuz
Gölündeki kirlenmenin araştırılmasıyla ilgili olarak, yine çevreyle ilgili
önemli bir görüşme yaptık, bunu burada konuştuk.
MEHMET KARTAL (Van) - Van Gölünün
kirliliğini birlikte gördük!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, ayrıca, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye ve insana ve çevre
sağlığına vermiş olduğu zararlarla ilgili olarak yine bir araştırma kararı
aldık, raporunu burada görüştük.
Ayrıca, Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası
Beldesindeki sanayi atıklarının çevreye vermiş olduğu zararlarla ilgili olarak
Komisyonumuz da görevinin başında ve çalışmalarını sürdürüyorlar, biraz önce de
sürelerini uzattık.
HASAN ÖREN (Manisa) - Salih Bey, zararı
oldu mu bunların?! Zararı olmadıysa buna da "evet" deyin.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, peki, bu konu araştırılabilir mi; gayet doğal, araştırma kararı
alabiliriz; ama, bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Bugün getirip,
hemen bu konuyu görüşmek arzusu, arkadaşlarımızda…
HASAN ÖREN (Manisa) - Üç yıl!.. 2003'te
verilmiş!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Üç sene ya, üç
sene!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet,
arkadaşlar, araştırmalar gündemde var ve sıralarında korunuyor; mümkün mertebe
fırsat buldukça da çalışıyoruz. Bunları yaparken, bu Meclis boş mu yatıyor
arkadaşlar?!. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım
arkadaşlar…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu Meclisin
çokça çalıştığını, en çok çalışan kurum olduğunu, defalarca sizinle paylaştığım
gibi, sizler de takdir etmektesiniz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Galataport,
Ofer!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Eğer biz
Mecliste el ense yapıp yatıyorsak, bu dediğinize hak vereceğim; ama, Meclis,
Dördüncü Yasama Yılının sonuna gelmiştir; şurada, önümüzde dört haftalık bir
süre kalmıştır; inşallah, Beşinci Yasama Yılına başladıktan sonra, bu ve
benzeri konuları getirirseniz, evet, bizler de katkı veririz.
Bu konudaki, bizim endişe duyacağımız,
bunların çalışılmasına karşı çıkacağımız bir düşünceyi sizin kabul edeceğinizi
zannetmiyorum; ama, zamanlamanın, planlamanın verimli çalışmanın temel şartları
olduğunu hiçbirimiz de unutmayalım.
Değerli arkadaşlar, bu Meclis
çalışmaktadır, önemli çalışmaları sürdürecektir. Bu konudaki araştırmayı da,
zaman buldukça, fırsatımız olursa inşallah, önümüzdeki yasama yılında, ne
yaparız; birlikte gözden geçirir, gerekirse bu konuda da bir araştırma
komisyonu kurabiliriz.
HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Kızılırmak
ne oldu, Kızılırmak?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ancak, bugün
için, zaten, şurada kalmış olan dört haftalık süremizi daha verimli, daha
öncelikli olarak birçok alanda yapılan çalışmalara ayırmak bir zaruret halini
almıştır. Biraz önce de söyledim, bu konuyla ilgili olarak teknik çalışmalar
zaten yürüyor; ortaya bir rapor çıkacak; bu çıkan rapordan da hareketle,
Bakanlığımız, ilgili arkadaşlarımız, belediyelerimiz, organize sanayi
müdürlüklerimiz, her neyse, Meclisin de katkısıyla, bu çalışmaları
tamamlayacaktır. Aslolan milletimizin kendisidir, sağlığıdır, çevremizin korunmasıdır.
Bu konuda aynı düşündüğümüzü ifade ediyor,
hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Aynı
düşünüyorsak, evet deyin, olsun bitsin; gayet kolay.
BAŞKAN - Aleyhte ikinci söz, Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'ın.
Buyurun Sayın Kandoğan.
Sizin de süreniz 10 dakika.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Benden önce konuşan çok Değerli Grup
Başkanvekilini büyük bir üzüntüyle dinledim. Sayın Grup Başkanvekili yüzde
21'lik bir oranı, bu kürsüden, gelip, başarı diye takdim ediyorsa, bunun
takdirini ben Yüce Türk Milletine bırakırım. 375 tane araştırma önergesi
gelecek, 300 tanesini hiç görüşmeyeceksiniz, sonra da geleceksiniz, burada "bu
Meclis çok çalışıyor, araştırma önergelerinin yüzde 21'ini biz görüştük,
komisyonlarını kurduk" diye, milletin önüne gelip konuşacaksınız Sayın
Kapusuz!..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sizin algılama
zafiyetiniz var. Bunun bile kıymetini bilmezsin sen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli
milletvekilleri, suimisal, misal değildir; bu, genel bir kuraldır. Geçmişte
şöyle olmuş, geçmişte böyle… Bırakın artık bunları, bırakınız. Siz, hâlâ,
geçmişte, 1923 yılından beri Türkiye'deki bütün vebali, sorumlulukları başka
taraflara yıkacaksınız, güzellikleri sahipleneceksiniz; ondan sonra da gelip
burada politika yapacaksınız!.. Vazgeçin bundan, vazgeçin. Onun için, bakınız,
burada, aylardan beri, salı ve çarşamba günleri, İçtüzüğün amir hükmü olmasına
rağmen, denetim görevi yapamıyoruz. "Yapıyoruz" diyen bir
milletvekili varsa, gelsin, burada konuşsun. Aylardan beri denetim konusunu
burada gündeme getiremiyoruz değerli milletvekilleri. Ne zaman gelecek?..
Şimdi, bu araştırma önergesi verileli üç yıl olmuş, koca üç yıl ve artık, bu
sene de büyük bir ihtimalle seçim yılı. O 300 tane araştırma önergesi de kadük
olacak, gündemden de düşecek.
MEHMET KILIÇ (Konya) - Avucunu yala!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Vallahi,
millete bir gidin, millet neler söylüyor; bir gidin bakalım Sayın
Milletvekilim; oradan söylemesi kolay da!.. Bak, ben bu hafta sonu Kütahya ve
Afyon'daydım; geçen hafta Kayseri, Aksaray, Karaman, Mersin'deydim. Ben,
Anadolu'yu karış karış, ilçe ilçe, belde belde dolaşıyorum. Altı ayda 70 il
gezmişim, bazı illere de üç dört kez gitmişim. Onun için, Türkiye'nin nabzını
çok iyi tutuyorum, halkın nabzını çok iyi tutuyorum; halkın sizler hakkında
neler düşündüğünü, neler söylediğini çok iyi biliyorum.
Biraz sonra gelecektim ama, bakınız,
Türkiye'nin gündeminde neler var, bakınız: "Tekstilde Nil
bereketi..." Ne demek bu Nil bereketi?.. Türkiye'deki yatırım ortamının
son derece bozuk olmasından dolayı, tekstilde yatırım yapan işadamlarımız,
sanayicilerimiz gitmişler Mısır'da yatırım yapıyorlar. Bakınız, değerli
milletvekilleri, 17 firma gitmiş, orada yatırım yapmış; 51 firma da yatırıma
hazırlanıyor. Siz şimdi diyorsunuz ki: "Türkiye'de her şey güllük
gülistanlık, yatırım ortamı son derece mükemmel, her şey iyi gidiyor." Her
şey iyi gidiyorsa bu bizim yatırımcılarımız niye Mısır'a gidiyor?.. Niye
Mısır'a gidiyor, söyleyin bakalım, sebebi ne? Niye Suriye'ye gidiyor? Niye
Bulgaristan'a, Romanya'ya gidiyor?.. Niçin Azerbaycan'a, Türkmenistan'a, diğer
ülkelere gidiyor değerli milletvekilleri? İşte, rakam ortada.
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Kamuoyu
yoklamalarına bakıyor musunuz?..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son günlerin en
önemli meselelerinden birisi. Ben tekstil şehrinden gelen bir milletvekiliyim.
Hayatım tekstilin içerisinde geçmiş; o işi biliyorum. Feryat ediyorlar. Binlerce
işçi işten çıkarıldı.
Değerli milletvekilleri, bakın, benzine
bir yılda yüzde 16 zam, son beş ayda da yüzde 12... Diyorsunuz ki:
"Türkiye'de 2006 yılı enflasyon hedefimiz yüzde 5." Beş ayda mazota
yapılan zam yüzde 12!..
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) -
Dünyada?..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Dünyayı bırak
şimdi. Sayın Milletvekili, bakın, çok güzel bir noktaya geldin. Ben sana bir
şey söyleyeyim. Madem petrol fiyatları yükseliyorsa, dünyanın hangi ülkesinde
-bana söyler misiniz- bu petrol fiyatlarının yükselmesinden dolayı akaryakıt
fiyatları yükselmiştir?.. Örnek verin. Örnek verin. Veremezsiniz, yok çünkü.
Bakınız, reel olarak, daha 1980 yılındaki
petrol fiyatlarının altında dünya petrol fiyatları, reel olarak daha o seviyenin altında. Onun için, 1 200
000 liraya aldığınız mazot, şimdi 2 400 000 lira olmuş. Çiftçi traktörüne mazot
koyamıyor şu anda. Mazot koyamıyor, tarlasını ekip biçemiyor. Durum bu. İşte,
son günlerin en önemli gündemi.
Ve, yine gündem: "Zenginin geliri,
yoksulun gelirinin 17 katına ulaştı." Hani gelir dağılımındaki adalet
iyileşmişti, düzelmişti?! İşte, rakamlar burada. 2000 yılında en zengin yüzde
10 gelirin yüzde 30,7'sini almış, şimdi 34,1'ini alıyor en zengin yüzde 10.
Demek ki, zenginlerin durumu iyileşmiş sizin iktidarınız döneminde; ama, en
fakir, alttaki kesimin aldığı paya bakalım, rakamlar önümde, en yoksul yüzde 10
2000'de yüzde 2,3 alırken şimdi yüzde 2 alıyor. Devri iktidarınızda gelir
dağılımı adaletsizliğinin hangi noktaya geldiğini bu rakamlar çok iyi bir şekilde
gösteriyor.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Araştırma
önergesi!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geliyorum.
Şubat ayı istatistikleri… İşsizlik... 2006
yılında, 2005 yılına göre, 234 000 kişi, çalışan insan sayısı azalmış.
Büyüme iyi.. Bugün Sayın Başbakanı
dinledim; ihracat rakamından bahsediyor. Allahaşkına Sayın Başbakan, bir de şu
ithalat rakamını bir söyleseniz ya, bir de ithalat rakamını söyleyin. Hem siz,
ihracattan mı sorumlusunuz; ithalatla hiç ilginiz, alakanız yok mu?! Bakınız,
siz iktidarı devraldığınızda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 69,6'ydı.
Şimdi kaç?.. Şimdi kaç?.. Yüzde 59. Demek ki, sizin üçbuçuk yıllık
iktidarınızın sonunda, Türkiye'deki ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde
69,5'ten yüzde 59'a düşmüş. Geliniz, bunu da bir kürsüden bir anlatınız; bu
rakam yüzde 69,5'ten yüzde 59,5'e niye düşmüş.
Yeni bir gazete kupürü: "Kira
artışları..." Buyurun, yüzde 5 enflasyon hedefiniz. İlleri okuyorum:
İstanbul'da yüzde 21 kira artışı, İzmir'de yüzde 21, Antalya, Isparta, Burdur
-sizin ilinizde Değerli Milletvekilim- yüzde 23.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen, kendi parti
programını anlat, Genel Başkanını anlat!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yani, şimdi,
Türkiye'deki kirada oturanların sayısını bir göz önüne alacak olursanız,
bunların yıllık kira artışının yüzde 22, yüzde 23 olması karşısında,
enflasyonun yüzde 5 olmasının bir anlamı, bir önemi var mı Değerli
Milletvekilim! Geliniz, bu vatandaşların dertlerine derman olunuz.
Bir gündem maddesi daha: TÜPRAŞ'ın
14,76'sı, Danıştay 12. Dairesinde iptal edilmiş.
Şimdi, bakınız, devletin 800 000 doları
nereye gitmiş.
TEVFİK AKBAK (Çankırı) - Gitmedi!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, bu
evrakları burada kaç kez okudum; kaç kez, Özelleştirme İdaresinin…
Sayın Akbak, öyle diyorsun ama, gülüyorsun
ama, bu milletin, Çankırı'nın fakir vatandaşının cebinden 800 000 dolar
alınarak Ofer'e teslim edildi bu ihaleyle…
BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım, Genel
Kurula hitap edelim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …ve bu ihale
iptal edildi; ama, bu ihale iptal edilmesine rağmen, fiilen bunu uygulama şansı
yok; yani, bu 14,76 buharlaştı, uçtu gitti, fiilen bunu uygulayamıyorsunuz ve
sonuçta ne oluyor; devletin 800 000 doları, fakir fukaranın 800 000 doları,
devri iktidarınızda, fakir milletten alınarak Ofer denilen kişiye aktarılıyor!
Değerli milletvekilleri, şimdi, bu
araştırma önergesiyle ilgili... Üç yıl olmuş değerli milletvekilim vereli. Tam
üç yıl geçmiş. Üçüncü yılın sonunda, Grup Başkanvekilinin konuşmasından
aldığımız bilgiye göre de, bugün, aleyhte oy kullanacağınız da belli olmuştur
ve bu meselenin de, artık, bir daha Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine
gelmemek üzere kapanacağı çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.
Değerli milletvekilleri…
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Beşinci yasama
yılında…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Beşinci yasama
yılını hiçbiriniz göremeyeceksiniz. Beşinci yasama yılı olmayacak. Bu sene,
ekim ayında, Türkiye'de, büyük bir ihtimalle, erken seçim olacaktır.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen nasıl
geleceksin?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız,
Türkiye'nin gündemindeki önemli konulardan birisi terör. Ne oldu terörle ilgili
kanun tasarısı?! Hadi, bir cevap verin bakalım! Geliniz, burada, biriniz
deyiniz ki, terörle ilgili kanun tasarısı buharlaştı, uçtu gitti. Son derece
önemli bir kanundu. Türkiye'de terör meselesinde çözüme ulaşılacaktı. Bu mesele
büyük ölçüde halledilecekti. Şurada kaldı bir ay Meclisin kapanmasına ve bu bir
aylık süre içerisinde, terörle ilgili kanun tasarısının da Türkiye Büyük Millet
Meclisinin gündemine gelmeyeceği, yine açık bir gerçek olarak karşımızda
durmaktadır.
Memurların disiplinle ilgili benim kanun
teklifim ne oldu arkadaşlar?! Nerede?! Nerede?! Yurt dışında eğitim gören
öğrencilerimizin borçlarıyla ilgili bir kanun tasarısı vardı; nerede?! Niye
gelmiyor?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen kendi
partini anlat…
HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Kendi
kanun teklifini takip etmiyorsun!
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen ne
yapacaksın; onu anlat…
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Birinci sınıf
mülkî idare amirliği hemen geliyordu, İçişleri Bakanımız üç yıldan beri bunu
söylüyordu. Nerede birinci sınıf mülkî idare amirliği kanunu?! İşte, Meclis,
yasama dönemini, bu dönemi bitiriyor ve Türkiye'nin o kadar çok önemli gündem
maddeleri…
Bir de ilaç meselesi çıktı arkadaşlar. IMF
geldi, hesaplarınıza bir baktı; ilaçtaki, sağlıktaki harcamaları görünce, size
öyle bir kızdı ki, ne yapacağınızı şaşırdınız, bu fakir fukaranın kolesterol
ilacına kadar el attınız. Şimdi, vatandaş, kolesterolünü ölçtürecek, 160'ın
altındaysa kolesterolü, o ilacı alacak, 160'ın üzerinde ise o ilacı alma hakkı
yok. İndirdi, 160'ın altına düştü; fakat, 160'ın altına düştüğü için ilacı
kullanamayacak, kullanamayınca ne olacak…
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Ters
söylüyorsun!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ne olacak
kullanamayınca; kullanamayınca kolesterolü gene yükselecek, kolesterolü
yükseldiği için de ilaç alma zarureti ortaya çıkacak, yirmi günde bir bizim
sağlık merkezine gidecek kan tahlili yaptıracak. Yirmi günde bir, vatandaş kan
tahlili yaptıracak, ondan sonra gelecek kolesterol ilacı alacak!..
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) -
Bilmiyorsun… Kolesterol ilacı aspirin değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Beyler, değerli
milletvekilleri; milletin sağlığının üzerindeki elinizi çekiniz lütfen.
Tasarruf yapacaksanız, Ofer'den tasarruf yapınız, tasarruf yapacaksanız
Galataporttan tasarruf yapınız, tasarruf yapacaksanız Kuşadası'ndan tasarruf
yapınız, tasarruf yapacaksanız TÜPRAŞ'tan yapınız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
konuyla ne alakası var bunların?!
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, Maliye
Bakanının açıklaması... TÜPRAŞ'ın yüzde 65'i satılınca, iptal kararı çıkınca,
Maliye Bakanı ne diyor, bakınız: "TÜPRAŞ'ın tamamı en fazla 1,5 milyar
dolar eder." Tamamı diyor, bakınız; tamamı 1,5 milyar dolar!.. Kim
söylüyor bunu; Maliye Bakanı söylüyor. Sonra ne oldu bu iptalden sonra, üç
değerli hâkimimiz bunu iptal etti; yeniden ihaleye çıktı, yüzde 51'i 4 140 000
dolara… Tamamını hesaplayınız, 8 200 000 dolar. Sizin Maliye Bakanınızın
anlayışına bakınız! Sizin Maliye Bakanınızın devlet malına sahip çıkışına
bakınız! Sizin Maliye Bakanınızın fakir fukaranın hakkına nasıl sahip
çıktığının işareti işte burada değerli milletvekilleri. Tasarruf yapacaksanız,
buralardan tasarruf yapacaksınız. Devlet malına sahip çıkmak istiyorsanız,
buralarda sahip çıkacaksınız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan…
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yoksa, fakirin
fukaranın kullandığı…
BAŞKAN - Lütfen toparlayın.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - … kolesterol
ilacından tasarruf yapmaya çalışırsanız, halk bunun hesabını ilk seçimlerde
soracaktır.
(Mikrofon
otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Ümmet Bey, lütfen toparlayın.
Toparlamanız için kısa bir süre veriyorum; lütfen toparlayın.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu
düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet
Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum...
III.-YOKLAMA
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan,
yoklama yapılmasını istiyoruz.
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önce,
yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini tespit edeceğim.
Kemal Anadol, Ali Topuz, Hasan Ören, Yaşar
Tüzün, Oya Araslı, Mustafa Özyurt, Sırrı Özbek, Nezir Büyükcengiz, Özlem
Çerçioğlu, Gökhan Durgun, Ali Rıza Bodur, Mehmet Ali Özpolat, İzzet Çetin, Nuri
Çilingir, Hüseyin Bayındır, Atila Emek, Halil Akyüz, Şevket Arz, Halil Ünlütepe,
Halil Tiryaki.
Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.
Adlarını okuduğum sayın üyelerin yoklama
için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.
Yoklama işlemini başlatıyorum.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
biraz önce yoklama yapıldı. Bu, bir hakkın suiistimalidir; haberiniz olsun ve
yeterli sayı da vardı!
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, toplantı
yetersayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)
1.-
(10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel
Kurulun 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi
(Devam)
BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun
önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul
edilmemiştir.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun,
İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup,
oylarınıza sunacağım.
2.-
Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri
gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel
kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine
ilişkin AK Parti Grup önerisi
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Danışma Kurulunun, 30.5.2006 Salı günü
(bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği
sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki
önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.
Eyüp Fatsa
Ordu
AK Parti Grup Başkanvekili
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 331 inci sırasında yer alan
1126 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 332 nci sırasında
yer alan 1127 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 350 nci
sırasında yer alan 1158 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu
sırasına, 310 uncu sırasında yer alan 1091 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 10 uncu sırasına, 7 nci sırasında yer alan 1034 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 303 üncü sırasında yer alan 970 ve
970'e 1 inci ek sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 16 ncı sırasına, 204
üncü sırasında yer alan 817 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 17 nci
sırasına, 29.5.2006 ve 30.5.2006 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 1189 sıra
sayılı Kanun ile 1191 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu
kısmın 4 üncü ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
Genel Kurulun, 30.5.2006 Salı ve 31.5.2006
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesi, 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesi,
29.5.2006 tarihli gelen kağıtlarda
yayımlanan geleneksel Türk el sa-natlarını üretici ve sanatkârlarının sorunları
hakkındaki (10/128) esas numa-ralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1006 sıra
sayılı raporu ile töre ve namus cinayetleri hakkındaki (10/148, 182, 187, 284,
285) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1140 sıra sayılı raporunun
gündemin "Ö-zel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve
görüşmelerinin 1.6.2006 Perşembe günkü birleşimde yapılması,
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere
geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince
tümünün görü-şülmesi ve bu görüşmelerin İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel
kanun olarak yapılması, bölümlerin ilk görüşmelerdeki usule uygun olarak ilişik
cetveldeki şekilde olması,
Genel Kurulun, 30.5.2006 Salı günü
15.00-21.00 saatleri arasında, 31.5.2006 Çarşamba günü 1034 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşülmesinin tamamlanmasına kadar, 1.6.2006 Perşembe günü saat
14.00'ten Meclis araştırması komisyonları raporlarının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışması,
Önerilmiştir.
1189 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanunu
BÖLÜMLER BÖLÜM
MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI
1. BÖLÜM 1
ilâ 13 üncü maddeler 13
2. BÖLÜM 14
ilâ 42 nci maddeler 29
3. BÖLÜM 43
ilâ 59 uncu maddeler 17
4. BÖLÜM 60
ilâ 78 inci maddeler 19
5. BÖLÜM 79
ilâ 98 inci maddeler 20
6. BÖLÜM 99
ilâ 109 uncu maddeler=11 (Geçici 1-13 dahil)=13 24
Toplam
Madde Sayısı: 122
BAŞKAN - Lehte Salih Kapusuz, Ankara
Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; AK Parti Grup önerisi üzerinde şahsım adına
lehte söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Belki okunan metne arkadaşlarımız dikkat
ettiler; ama, birazcık açılmasında, açıklanmasında fayda var.
AK Parti Grubu olarak talebimiz şudur:
Bugün, gündemin birtakım uluslararası anlaşmalar ve geri planda olan, gündemin
geri sıralarında olan bazı tasarıların öne çekilmesi, sıralamanın buna göre
yapılması konusunda sizlere okunan ve dağıtılan önerimizde sıralama belirlendi.
Bu sıralamaya göre Meclis çalışsın istiyoruz. Salı ve Çarşamba günleri sözlü
sorular görüşülmesin, salı ve çarşamba günleri yasa çalışması yapılsın,
perşembe günü ise denetim yapılsın öneriyoruz. Denetim konusu da... Meclis
tarafından kurulmuş iki tane komisyonumuz vardı. Bir tanesi, el sanatlarıyla
ilgili olarak Meclis tarafından kurulmuş olan Komisyonun raporu; bir de, töre
cinayetleriyle ilgili olarak yine Meclis tarafından kurulan, ikinci olarak
hazırlanmış bulunan rapor. Bu iki rapor perşembe günü görüşülsün istiyoruz.
Çalışma saatleri, yine, daha önceki
haftalarda yaptığımız gibi, bugün 21.00'e kadar, yarın gündemdeki sırada ifade
edilen tasarıların bitimine kadar, yine perşembe günü de bitimine kadar.
Perşembe günü, zannedersem iki tane rapor üzerinde sadece konuşma yapılacağı
için, belki 19.00 gibi, 20.00'ye bile varmadan tamamlanacağını ümit ediyoruz.
Şimdi, belki, burada birazcık daha
üzerinde durulması gerekli olan husus, kanaatimce şudur: Sayın Cumhurbaşkanı
tarafından iade edilmiş olan, 15 maddelik, daha önce temel yasa olarak
görüştüğümüz, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortasıyla ilgili tasarıdır. Bu
tasarı, aynen, Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçeleri de göz önünde
bulundurularak komisyonda görüşülmüş, şu anda da Genel Kurulumuza inmiştir.
Şimdi, bu tasarı, yıllardan beri bütün
hükümetlerin gündeminde olan, tartışılan ve yapılmak istenen bir düzenlemeyi
muhtevi reformdur. Elbette, Sayın Cumhurbaşkanlığı makamının, danışmanlarının
düşünceleri istikametinde bir kez daha görüşülmek üzere 15 maddesi iade edildi.
Bu iade edilmiş olan 15 maddede, Komisyonumuz, daha önceki çıkmış olan şekliyle
buraya gönderdi; Genel Kurul olarak da, Komisyondan gelen metin üzerinde tekrar
çalışmalarımızı devam ettireceğiz.
Düşüncemiz şudur: Bu tasarı, bu iade
edilen maddeler itibariyle çok önem arz etmektedir ve reformun da özünü teşkil
etmektedir.
Değerli arkadaşlar, şimdi sizlerle
paylaşmak istediğim birkaç husus var. Bunlardan bir tanesi şudur: Bu iade
gerekçelerine baktığımız takdirde genel olarak şunlar zikredilmektedir:
"İnsanların daha geç emekli edilmeleri gerekirken, yaş sınırının aşağı
çekilmesi sosyal gelişmeye de uygun düşmemektedir" denilmektedir.
Şimdi, hatırlarsınız, belki bir kez daha
söylemekte yarar var, bizler, bu Mecliste, 2003'te, emeklilik yaşının 61'e
düşürülmesiyle ilgili bir kanun tasarısını birlikte çalıştık. Hatırlarsanız,
2003 tarihindeki Meclisin bu kararını Sayın Cumhurbaşkanlığı makamı veto
etmişti. Veto gerekçesine bakarsak, aynen okuyorum değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanlığı
makamının iade gerekçesini okuyorum: "Türkiye'nin demografik yapısı
konusunda veri olarak kabul edilen resmî belgelere göre ortalama yaşam süresi
yükselmektedir. Buna bağlı olarak, insanların daha geç emekli edilmeleri
gerekirken yaş sınırının aşağıya çekilmesi sosyal gelişmeye de uygun
düşmemektedir." Bu, iade gerekçesi.
Şimdi, 2006 yılında, şu anda bir kez daha
görüşmek istediğimiz, görüşmek durumunda kaldığımız…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - 99'da dediğin
burada yazılı Sayın Kapusuz.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Gerekçeyi de
okuyacağım değerli arkadaşlar, lütfen dikkat buyurun.
Aynen okuyorum, Sayın Cumhurbaşkanlığı
makamının iade yazısında geçen cümleler aynen şöyle: "Ülkemizde ortalama
yaşama süresinin 66 yıl olduğu gözetildiğinde, Yasa ile tüm sigortalılar
yönünden emekli aylığı bağlama yaş sınırının zaman içinde de olsa 65'e
yükseltilmesi; sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde olan
sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının 9 000'e çıkarılması
gerekecektir."
Şimdi, devamında diyor ki: "...
kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağı, bu niteliği ile
adil, makul ve ölçülü olmadığı açıktır."
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Dün dündür,
bugün bugündür!..
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Şimdi, bir
önceki gerekçenizde diyeceksiniz ki, yaş, yaşama süresi, ortalama yaş sınırı
yükseliyor, siz emekliliği niye aşağıya çekiyorsunuz diyeceksiniz; peki,
emekliliği 65'e çıkarttığınızda da diyeceksiniz ki, ölüm çağında emekli mi
olunur?!
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen 1999'da ne dedin?!
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakınız, eğer bunları şöyle aşağıya doğru sıralayacak olursak,
burada, yönetimde istikrar açısından, tutarlılık açısından çok önemli bir
hususu gözden kaçırdığımızı ve bu dengesiz yaklaşımlarla da, bu ülkenin nelere
mal olmuş geçmişini unutmamamız lazım. Hatırlayın, geçmişte -bugün, emekli
oldu, ama- Türk siyasî hayatında önemli yeri olan, tarihte de "dün dündür,
bugün bugündür" mantığıyla yer etmiş olan bir siyasî söylemin bu
memlekette 25-30 yaşında genç emekliler ordusu ihdas ederek, bu kesimi, sosyal
güvenliği ne hale getirdiğini hepiniz ve hepimiz, bütün kesimler açık bir dille
tenkit etmektedir ve dünün sıkıntılarını bugün hep birlikte yaşamaktayız. Bu
gerçekler karşısında popülizm yapmak, ideolojik yaklaşımlarla, birtakım
çevrelerin hoşuna gidecek söylemlerle bu ülkenin gidebileceği bir başka yer söz
konusu değildir.
Bakınız, bu yasanın iadesinden sonra,
inanıyorum ki, ilgili köşe yazarlarını, konuşmacıları ve uzmanları takip
ettiniz. Bu konuda, birkaç kişi müstesna, ekseriyetle, bu iadenin aleyhinde
açıklamalar yapılmıştır. Köşe yazıları okuduk, uzman değerlendirmeleri
dinledik. Neden; çünkü, dünyada da, ülkemizde de sosyal güvenlik çok önem arz
eden ve hakikaten, bugün, karadelik olarak da yaklaşık 25 katrilyonlara varan
açıkların olduğu bir alanda bizim çok daha dikkatli olarak, aktüeryal dengemizi
dengeye oturtmak gibi bir sorumluluk ve mecburiyetimiz vardır, Anayasanın da
emri budur.
Değerli arkadaşlar, sadece, bazı -haklı
olarak, görevleri gereği- sendikacı arkadaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanının bu
görüşünü veyahut da kendi görüşlerini Cumhurbaşkanında bulmuş olmalarından, bu
iadede yer almış olmasından dolayı müspet kabul etmelerini ben doğal kabul
ediyorum; çünkü, sendikacılık yapıyorlar, doğaldır; ama, bir şeyi hatırlatmak
istiyorum: Yıllardır, bütün hükümet programlarına dönün bakın, siyasî
söylemlere bakın, neden bahsedilir? Sosyal güvenlik reformundan bahsedilir, tek
çatı altına toplanmasından bahsedilir, bununla ilgili birçok yazılı ve sözlü
dokümanları, açıklamaları hepimiz duyardık, dinlerdik; ama, bir türlü hayata
geçiremezdik. İlk defa, bir iktidar çıkmış, bu konuda risk almış ve uygulamaya…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ya, IMF istiyor.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …doğru bir
adımla ve yaklaşımla başlamış.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - "IMF
istiyor" diye, Bakan söyledi.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bakınız, demografik ve projeksiyon olarak…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - "IMF
istiyor" diye Bakan söyledi.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Demografik ve
projeksiyon olarak bakarsanız, bizim, şu anda ortalama yaş süremiz 66 değil,
71'dir.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Nereden çıkardın?!
1999 yılında öyle demiyordun, 1999 yılında kaçtı?
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Şimdi, ikinci
olarak, 2044 yılında 66 olarak kalacağımız izlenimi yaratılıyor, halbuki, 2044
yılında ortalama yaşama süresi 76'ya ulaşıyor. Bakınız, 66 değil, 76'ya
çıkıyor.
Yine, bir başka, aktüeryal denge açısından
"ortalama yaşam süresi" ile "ortalama yaşam beklentisi"
teriminin birbirlerine karıştırılmadan kullanılması lazım.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen Allah'ın işine
karışıyorsun yaşları karıştırarak.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - "Ortalama
yaşam beklentisi" başka bir şey, anlam ifade eder, "ortalama yaşama
süresi" ise başka bir anlam ifade eder, bu konu da karıştırılıyor.
Bir başka husus daha ifade etmek isterim.
Bu aktüeryal denge açısından, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, geçmişte 40
yaşında emeklilerin devreye sokulmuş olması…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Tamamlıyorum
Sayın Başkanım.
"Yaptıysam ben yaptım" mantığı,
yapılan hesaplamalara göre 25 milyar dolar ilave yük getirmiştir. Şimdi, şunu
açık bir şekilde ifade etmeme müsaade ederseniz, sözlerimi tamamlıyorum.
Anayasa Mahkemesinin 2001/41 nolu bir iptal gerekçesi var, orada, açıkça şu
ifadeler yer alıyor: Sosyal güvenlik kurumlarının aktüeryal dengeyi tutturması
zorunludur. ILO Sözleşmesinde de ifade edildiği şekilde, yasa koyucu emekli yaşını
65'e kadar yükseltebilir. Sosyal devlet ilkesi ekonomik istikrarı bozmayacak
şekilde ve malî imkânlar ölçüsünde yerine getirilir. Kim diyor bunu? Anayasa
Mahkemesi kararını, iptalindeki hükmünü okuyorum size. Yani, biz, Anayasaya
uygun olarak bir düzenleme yapıyoruz, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde
beyan ettiği görüşler istikametinde bir düzenleme yapıyoruz.
HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - İşine geleni
okuyorsun Salih Bey!.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu düzenlemeler
çerçevesinde, biz, bu yasanın temel yasa olarak görüşülmesini Genel Kurulun
onayına sunuyoruz. Ümit ederim ki, Genel Kurul buna karar verir ve bu yasa bir
an önce yasalaşır ve Türkiye'de birçok kafa karışıklığına sebebiyet veren, bana
göre doğru olmayan tartışmalara da noktayı koymuş oluruz; çünkü, 2036 yılından
önce, bahsi geçen tenkit edilen, hiçbir eksi tarafı, yansımaları olmayacak
böyle bir yasa geçmişte ciddî bir şekilde burada tartışıldı, konuşuldu ve şu
anda bir kez daha görüşülmek üzere huzurlarınıza geldi.
Ben, bu çalışmaların hayırlı olmasını
temenni ediyor, inşallah, Grup önerimizin lehinde oy kullanacağınızı ümit
ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aleyhte
söz istemi 5 kişi; kura çekeceğiz. Bu kuraların sonucunda 2 kişi aleyhte söz,
konuşma hakkına sahip olacak.
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan,
nereden çıktı bu tombalama gibi kura usulü?!
BAŞKAN - Mehmet Eraslan ve İzzet Çetin.
Önce Sayın Mehmet Eraslan; aleyhte…
Buyurun Sayın Eraslan, sizin de süreniz 10
dakika.
Daha sonra aleyhte konuşma hakkı bir de
İzzet Çetin'de var.
OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, usul
hakkında, yönetiminizle ilgili söz istiyorum. Yerimden söylemek üzere söz
istiyorum…
BAŞKAN - Bir dakika…
OYA ARASLI (Ankara) - Yanlış bir iş yapılıyor
burada…
BAŞKAN - Bir dakika Oya Hanım…
Bir dakika arkadaşlar…
Lütfen, isteminizi alalım.
OYA ARASLI (Ankara) - Efendim, İçtüzüğün
81 inci maddesinde bir hüküm var. Bu hükme göre, Cumhurbaşkanı tarafından iade
edilmiş olan yasaların buradaki ikinci görüşmesinde ilkönce yapılacak iş,
Meclisi, oturumu yöneten Başkanlık tarafından, görüşme de yapılmaksızın,
tümünün veya iade edilen maddelerinin görüşülüp görüşülmeyeceğine Genel Kurulun
karar vermesinin sağlanmasıdır. Başkan bunun için oylama açar. Burada, bu, bir
grup önerisi olarak getiriliyor ve bu grup önerisinde, hem gündeme almayla
beraber bu olay da birleştirilmiş vaziyette. Bu, grubun önereceği bir olay
değildir; bu, Başkanlığın doğrudan doğruya yapması gereken bir olaydır. Önce,
biz, burada, tümü mü görüşülecek iade edilen kanunun, maddeleri mi görüşülecek,
ona karar veririz. Gündeme alındıktan sonra -önce, gündeme alınıp alınmayacağı
görüşülür- bu husus görüşülür. (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.
OYA ARASLI (Ankara) - Bu husus
görüşüldükten sonra, temel kanun olarak görüşülüp görüşülemeyeceği, herhangi
bir grubun veya Danışma Kurulunun istemi üzerinde karara bağlanır.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Ondan sonra
Danışma Kurulu...
OYA ARASLI (Ankara) - Burada, yani, halk
deyişiyle, doğmamış çocuğun giysileriyle ilgili işlem yapmak gibi bir iş
yapıyoruz biz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır... Hayır...
AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan,
konuşmacı var kürsüde.
BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.
OYA ARASLI (Ankara) - Yani, önce Genel
Kurul karar almamış; ne gündeme alacağına ilişkin karar almış ne bunlardan
tümünün veya iade edilen maddelerin görüşülüp görüşülmeyeceğine karar alınmış.
Biz, burada, o aşamaları atlıyoruz ve hepsini birlikte ve temel kanun olup
olmayacağına ilişkin öneriyle birlikte... (AK Parti sıralarından gürültüler)
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Grup önerisinin
aleyhinde konuşuyor; böyle bir usul yok.
BAŞKAN - Bir dakika dinleyelim arkadaşlar.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan,
hatip kürsüde, dinleyeceğiz.
OYA ARASLI (Ankara) - Bu, İçtüzüğün 81 inci maddesine taban tabana
aykırı bir olaydır. Lütfen...
AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, böyle
bir usul yok!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan,
böyle bir usul yok!
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Var! Usul olmaz
olur mu?!
OYA ARASLI (Ankara) - Yani, bu Mecliste
aldığımız birtakım kararlarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin denetim
hakkını ortadan kaldırıyoruz, Anayasaya aykırı sayısız kanun çıkartıyoruz,
bari, yani, elinizdeyken, şurada, İçtüzüğe aykırı bir şey yapmayalım.
Yaptığımız, AKP Grubunun getirmiş olduğu öneri, tamamen, Türkiye Büyük Millet
Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesine, temel kanun olayı itibariyle, aykırıdır.
BAŞKAN - Anlaşıldı.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - O nedenle söz istiyor.
(AK Parti sıralarından gürültüler)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Konuştu zaten,
yapmayın bu kadar!.. Yapmayın!..
BAŞKAN - Sayın Araslı'nın yaptığı
değerlendirmeyi, ortaya koyduğu düşünceleri değerlendireceğiz.
Şimdi, gündemimizde olan grup önerisini görüşüyoruz;
değerlendirmeyi daha sonra size duyuracağız.
Aleyhte söz isteyen Sayın Mehmet Eraslan
konuşmasını yapacak.
Buyurun Sayın Eraslan.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
AK Parti Grup önerisinin aleyhinde söz
aldığımı öncelikle ifade etmek istiyorum; çünkü, tabiî ki, grup önerisindeki
kanun tasarılarının, uluslararası sözleşmelerin, mutlaka, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi gerekir. Ben, bu haftaki çalışmaların
ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ederek sözlerime başlarken,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde milletin gündeminin mutlak surette
olması gerektiğini her seferinde vurguluyorum ve milletin gündeminde, ülke sathının
gündeminde, şu an, yoksullukların, yasakların ve yolsuzlukların birinci ana
madde olarak kendini muhafaza ettiğini tekrar vurguluyorum ve özellikle Türkiye
Büyük Millet Meclisinin ve siyasî iktidarın gündeminin de yoksulluklar,
yasaklar ve yolsuzluklar olması gerektiğini, buna ilişkin kanun tasarı ve
tekliflerinin hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesi
gerektiğini ve grup önerilerinin veya Danışma Kurulu önerilerinin içerisinde bu
tür önemli gündem maddelerinin, milletimizin de beklediği, milletimizin de
çözüme kavuşturulması gerektiğine inandığı önemli gündem maddelerinin yeri
almasını, gerçekten, millet adına arzu ederken, milletin de bunları arzu
ettiğini ifade etmek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, yoksulluğa baktığımız
zaman -resmî verileri veriyorum- 1 000 000 insanımız, vatandaşımız açlık
sınırının altında yaşama mücadelesi vermektedir. Diğer taraftan, 20 000 000
insanımız -yine bunlar resmî rakamlardır- 20 000 000 vatandaşımız, 20 000 000
aziz milletimizin evladı, maalesef, yoksullukla boğuşarak, yaşam mücadelesi,
hayat mücadelesi verme gayreti içerisindedir ve şu an, açlık sınırı 730 000 000
iken, maalesef, asgarî ücretin 380 000 000 olması çok düşündürücü ve
anlamlıdır. Sanki bu insanlara nasıl yaşarsanız yaşayın, nereden bulursanız
bulun şeklinde bir yaklaşım tarzı görmekteyiz.
Diğer taraftan, yoksulluk sınırı, 1 900
000 000 dolaylarında iken, kamu kesiminde çalışan, özellikle, personelimizin
hemen hemen yüzde 95'i, yoksulluk sınırının altında ücret alarak, yaşama
gayreti, yaşama çabası içerisine girerken, sıkıntılı bir hayat, geleceğinden
umutsuzluklarla dolu bir hayat görmektedir.
Değerli arkadaşlar, işsizlik oranı…
İşsizlik çok önemli; gençliğimiz, kadınlarımız, geleceğimiz, Türkiye'nin
geleceği… İşsizler ordusu, maalesef, Türkiye'yi de, toplumumuzu da tehdit eder
konuma gelmiştir ve işsizlik oranı 10,3'ten, 11,9'lar dolaylarına gelmiştir.
Yasaklar aynı şekilde devam etmektedir. Bu
ülkede yaşayan insanlar, inandıkları gibi, inançları gibi ve düşündükleri gibi
yaşama salahiyetinde olmalıdırlar, yaşama özgürlüğünde olmalıdırlar. Eğer,
demokrasiden, insan haklarından, temel özgürlüklerden bahsediyor isek, bu
yasaklarla ilgili sorunların, özellikle, İktidar tarafından bir an önce
çözülmesi gerektiğini, yine, millet adına söylüyorum.
Başörtüsü meselesi, maalesef, bütün
varlığıyla devam etmektedir, başörtüsü yasağı devam etmektedir ve Anayasamıza
göre eğitim, temel bir haktır, insan hakkıdır ve eğitim hakkı hiç kimsenin
elinden alınmaması vurgulanır iken, maalesef, bu yasaklar dolayısıyla binlerce
gencimiz üniversite kapılarında mağdur edilmektedir.
Diğer taraftan, yolsuzluklar,
suiistimaller…
Değerli arkadaşlar, bu çok önemli,
hepimizi ilgilendiriyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini ilgilendiriyor, siyasî
partileri ilgilendiriyor, siyasî kurumları ilgilendiriyor, milletvekillerini
ilgilendiriyor, her birinizi, hepimizi ilgilendiriyor. Yani, haksız fiil deyip
geçmeyin, usulsüzlük deyip geçmeyin, yolsuzluk deyip geçmeyin. Bunlar, günbegün
artar iken, günbegün büyür iken, emin olun, hepimiz kan kaybediyoruz, demokrasi
kan kaybediyor, devlet kan kaybediyor, siyaset kan kaybediyor, milletle devlet
arasındaki uçurum her geçen gün artıyor. Siyaset kurumuyla, Türkiye Büyük
Millet Meclisiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığıyla millet
arasındaki mesafe her geçen gün artıyor, makas büyüyüp gidiyor.
Dolayısıyla, özellikle, İktidar
Partisinin, 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce "yolsuzlukla mücadele, haksız
fiillerle, usulsüzlüklerle ilgili mücadele edeceğiz" sözü, AK Partiyi
bugün tek başına iktidar etmiştir, iktidar yapmıştır; ama, her geçen gün bu
noktadaki kararlılığın yok olduğunu, bu noktadaki kararlılığın yavaşladığını
görüyorum.
Değerli arkadaşlar, kendi seçim bölgem
olduğu için söylüyorum. Basına da "Ali Dibo düzeni" olarak, "Ali
Dibo şirketi" olarak yansıdı ve birtakım haberler ulusal basında yer aldı.
Bu ulusal basında yer alan haberlere karşılık, AK Parti yöneticisinin biri
çıktı dedi ki: "Elimizde bizim yargı kararı var."
Şimdi değerli arkadaşlar, bu yargı kararı
bende de var, bu yargı kararını ben de okudum. Şimdi soruyorum, bu yargı kararı
bunların olmadığını mı söylüyor? Yani, bu elimizdeki yargı kararı, bu haksız
fiillerin olmadığını mı söylüyor? Bu yargı kararı, rakamların sadece yanlış
yazıldığını, rakamlarla ilgili değişikliklerin olduğunu söylüyor. 266 ihale
değil de, Hatay'da 5 751 ihalenin olduğunu söylüyor. Ee, peki, 266 ihale 15
tane AKP'li üye tarafından alınmış ise, acaba, diğer AKP'li üyeler tarafından
5751 ihalenin kaçta kaçı alınmış; onu biliyor muyuz? Onu bilmiyoruz; onu
sizlerin ve aziz milletimizin takdirlerine sunuyoruz.
Şimdi, bu yargı kararı, değerli
arkadaşlar, bahsedilen bu yargı kararı, Sayın Grup Başkanvekili Sadullah
Ergin'in kendi el yazısıyla yazdığı ve kendisinin de kabul ettiği bu belgenin, Sadullah
Ergin tarafından tanzim edilmediğini mi gösteriyor?! Sayın Ergin, bunu kabul
etti, dedi ki: "Evet, bu el yazısını ben yazdım." Şimdi, sizlere
soruyorum, keşfi çıkan işleri bana getir ve… Keşfi çıkan işleri bürokrattan
isteyip getirdikten sonra, kendi el yazısıyla karşılarına isim yazmanın manası,
anlamı nedir; allahaşkına sizlere soruyorum değerli milletvekilleri?!
AHMET YENİ (Samsun) - Kömür işlerini
anlat, kömür işlerini!..
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Öyle bir şey
yok! İftira atıyorsunuz, iftira atıyorsunuz!
AHMET YENİ (Samsun) - Kömüre gel,
kömüre!..
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bir
milletvekili, bir bürokratı niye çağırır ve yapılacak işlerin karşısına
isimleri niye yazar?! Haydi, isimleri yazdı, peki 40-50 milyar rakamını niye
yazar?! Parayı niye yazar?! Bir milletvekilinin işi midir bu?!
MEHMET KILIÇ (Konya) - Kömür işini anlat
Mehmet!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben Mehmet
Eraslan'ım, ben milletvekiliyim, benimle ilgili, benim şahsımla ilgili, benim
zatımla ilgili elinizde ne bilgi varsa, ne belge varsa, buraya getirin, gününde
milletvekilliğinden ben istifa etmeye hazırım; ama, bir milletvekili, kalkıp da
buraya para yazamaz, buraya isim yazamaz, bürokratı yanına çağırıp, ihale
tanzimi ve ihale taksimatı yapamaz. Bu, Anayasaya aykırıdır, 3069 sayılı Kanuna
kesinlikle aykırıdır.
Değerli arkadaşlar, siyasî partiler bu
noktada, milletvekilleri bu noktada dikkatli olmalıdırlar ve bunu söyleyen
sadece ben değilim. Bakın, bunu sadece ben söylemiyorum. Dün, Hürriyet
Gazetesinde Sayın Şükrü Küçükşahin'e gönderilen AK Parti eski il başkanının
mektubu var.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Elin titriyor…
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Hayır, burada
zamanınızı almamak için okumuyorum bunu. AK Parti il başkanının mektubu var ve
bu, Sayın Şükrü Küçükşahin'in köşesinde yazıldı. Eğer, merak ediyorsanız, dünkü
Hürriyet Gazetesini alın ve okuyun. Yani, bunu söyleyen sadece ben değilim
ki!.. Bunu söyleyen il başkanınız. Diğer taraftan, Hatay Milletvekili Fuat
Geçen… Fuat Geçen Beyi tanırım, onurlu bir insandır, dürüst bir insandır,
namuslu, şerefli bir insandır, yirmiüç yıl boyunca Hatay Özel İdaresinde
çalışmış, bürokratik deneyime sahip ve
bürokraside, devletine, milletine ve ülkesine hizmet etmiş olan bir insandır.
Bu noktada, hassasiyet gösterdi diye…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen kendini
anlat, başkasını anlatmana gerek yok.
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Fuat
Geçen, bu noktada hassasiyet gösterdi diye, milletinin ve ülkesinin menfaatlarını
korudu ve kolladı diye disiplin kuruluna sevk ettiniz. Bu noktadaki
kararlılığınızı anlamak mümkün değil; böyle bir kararlılığınız yok.
Değerli arkadaşlar, bir itfaiyeci diyor
ki: "Yangın var." Alev her tarafı alıyor. İtfaiyeciyi mükafatlandıracağınıza,
itfaiyeciyi, maalesef, cezalandırmaya çalışıyorsunuz. Bunları kabul etmenin
mümkün hiçbir tarafı yoktur. Esasen, cezalandırılması gereken siyaset kurumu,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı değildir; cezalandırılması gereken,
tamamen siyaset kurumu içerisinde,
siyasî partiler içerisinde haksız fiilerde bulunan, birtakım yanlış tavırlar
içerisine giren ve siyasî erki, siyasî gücü kendi emelleri doğrultusunda
kullanmaya çalışan insanların cezalandırılması gerekmektedir ki, işte, o zaman,
biz, Türkiye'nin sathındaki milletle siyaseti kucaklaştıralım, milletle Türkiye
Büyük Millet Meclisini kucaklaştıralım, milletle devleti barıştıralım ve daha
fazla yakınlaştıralım, daha fazla birbirine kenetlenmesi için, bu noktada katkı
sağlayalım; önemli olan bu. Yoksa, her konuşanı, her onurlu tavrı sergileyeni,
her onurlu hareketi göstereni biz cezalandırma yoluna gidersek, disipline
verirsek ve bu noktada…
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla) -… bu noktada,
onun üzerine çullanırsak, bunun önünü
alamayız ve yarın, tarih bizleri sorgular, seçimlerde de halk bizleri sorgular;
eğer, bu noktada kararlılığınız yoksa, bu çıtayı yüksek tutalım.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Eraslan, lütfen toparlayın,
son cümlenizi verin.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Toparlıyorum.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hangi önerge
üzerinde konuşuyoruz?!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu çıtayı…
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hangi gündemi
anlatıyorsun?!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Efendim,
milletin gündemini anlatıyorum.
BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hangi önerge
üzerinde konuşuyoruz?! Gündem genel sağlık sigortası.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin...
Toparlayın...
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Milletin
gündeminde yasaklar var, yoksulluklar var, açlık sefalet var, haksız fiiller
var, haksız uygulamalar, yanlış uygulamalar var. Milletin gündeminde bu varsa,
sizin grup önerinizin gündeminde de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde
de bunların olması gerekirdi diyorum ve bu noktada daha duyarlı olacağınıza, bu
noktada daha özverili olacağınıza, daha makul düşüneceğinize inanıyorum ve beni
dinlediğiniz için Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 17.55
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma
Saati: 18.20
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP
ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun
önerisini görüşmeye devam edeceğiz.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)
Ê2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, söz sırası, lehte ikinci
söz hakkı olan Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa'da
Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından
alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Grubumuz tarafından verilen grup önerisinin lehinde
söz aldım; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, biraz önce, Grup
Başkanvekilimiz Sayın Salih Kapusuz'un da, grup önerimizin içeriğiyle alakalı
konuşmasını hep beraber dinledik. Ben, içerikle ilgili, bilinen ve konuşulan
meseleleri tekrar etmek istemiyorum. Çalışma saatlerinin düzenlenmesi ve Genel
Kurulun gündeminin yeniden tanzimiyle alakalı bir öneridir. Ben, bu konuda,
Genel Kurulun, grup önerimizle alakalı talebimize olumlu destek vereceği
düşüncemi, sizlerle beraber paylaşmak istiyorum.
Değerli arkadaşlar, tabiî, İçtüzüğe
baktığımız zaman, Genel Kuruldaki bu kürsüde, nelerin, hangi usulle
konuşulacağını, İçtüzük, gayet net bir şekilde ifade etmiştir; yani, bu kürsü,
arkadaşlarımızın, bir vesile, nasılsa bir konuşma imkânı buldum, öyleyse,
aklıma ne gelirse, gündemle alakalı olsun olmasın veya söz talebimle alakalı
olsun olmasın, hiç bunun içeriğine bakmadan, bütün İçtüzük hükümlerini de yok
sayarak, herkesin keyfî konuşma yapabileceği bir yer değildir. Bu, hem
meselenin ciddiyetini hem de Genel Kurulun ciddiyetini gölgeler.
Biraz önce önerimizin aleyhinde söz alan
bir milletvekili arkadaşımız, Meclis gündemi ile vatandaşın gündeminin aynı
olması gerektiğini ısrarla söyledi. Eğer, Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin
yeniden yapılandırılması, Türkiye'nin ve bu ülkede yaşayan yetmişüç milyon
insanın gündemi değilse; 18 yaşına kadar, her doğan çocuğun sosyal güvenlik
çerçevesi içerisine dahil edilmesi bu ülkenin gündemi değilse; yurt içinde
tedavi imkânı bulamayan, mutlaka yurt dışında tedavi olmak mecburiyeti olanlar,
eğer bu ülkenin gündemi değilse; birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf
sosyal güvenlik ayrıcalığı kaldırılmak suretiyle, herkese eşit şartlarda sosyal
güvenlik imkânı sunmak, eğer bu ülkenin gündemi değilse, ben, arkadaşıma,
kamuoyu önünde sormak istiyorum: Ya siz bu ülkede yaşamıyorsunuz ya da
gerçekten, burada ne konuştuğunuzun farkında değilsiniz!
Değerli arkadaşlar, arkadaşımız, ısrarla,
bu vesileyle, bazı konuları da gündeme getirdi. Ben de kendisine, buradan, bazı
şeyler sormak ve söylemek istiyorum.
Değerli arkadaşlar, çamur at izi kalır,
bizim günlük hayatımızda ve sosyal hayatımızda çokça başvurulan bir yöntemdir.
İnsanlar, birbirleriyle alakalı bir ithamda bulundukları zaman, bulunacakları
zaman, mutlaka, çok düşünüp bir kere karar vermeli ve söylediği şeyde doğru
olmasına, bilgilere ve belgelere dayanmasına da dikkat etmelidir.
Sayın Eraslan, özelde Hatay'la ilgili, son
zamanlarda bazı basın yayın organlarında yer alan; ama, her birisi, defaatle,
mahkeme kararlarıyla tekzip edilmesine rağmen, sanki bu tekzipler yapılmamış,
sanki hiçbir şey olmamış, milletin bir şeyden haberi yok, kimse basını, yayını
takip etmiyor, istediğimizi istediğimiz zaman söyler, kamuoyunu da istediğimiz
yönde yönlendirebiliriz gibi şark kurnazlığına varmak, böyle hareket etmek,
doğrusunu isterseniz, bu kürsü ve milletvekili sorumluluğuyla çok bağdaşmadığı
kanaatindeyim.
Bakın, mahkeme, tekzip kararında -ki,
iddialarla ilgili, her biriyle ilgili, mahkeme, en az iki üç sefer tekzip
kararı vermiştir- "tekzip isteyenin kişilik haklarına saldırıldığı, keza,
haber yapılırken, ildeki tüm kamu ihaleleri nazara alınmadan sadece haberde
belirlenen ilgili kişilerin aldıkları ihalelerden bahsedilip, bu haberlerin
değişik kaynaklardan araştırılıp doğrulanmadığından tek taraflı olup, dilekçe
ekindeki belgelere göre gerçeğe aykırı haber niteliğinde olacağı ve bu şekilde
tekzip isteyenin talebinde haklı bulunduğu" diyor.
Değerli arkadaşlar, bu bir mahkeme
kararıdır. Herhalde, bu, talepte bulunan arkadaşımızı ne kadar bağlıyorsa,
iddiada bulunan arkadaşlarımızı da o kadar bağlar diye düşünüyorum.
Tabiî, bununla alakalı, bütün yapılan,
kurum müfettişlerinin ve Sayıştay denetçilerinin yapmış olduğu bütün
denetimlerde, bahse konu işlerde bir usulsüzlük olmadığı, bir usulsüzlük tespit
edilmediği, haklarında suç duyurusunda bulunulmuş hiçbir ihalenin de olmadığı
kamuoyu tarafından bilinmektedir. Eğer, zaten böyle olsaydı, ilgili cumhuriyet
savcıları gerekli tahkikata başlar, gerekli yasal süreci de başlatırdı.
Değerli arkadaşlar, herkes insaf ve vicdan
sahibi olmak mecburiyetindedir. Ben, şimdi, aynı arkadaşıma, buradan bir soru
sormak istiyorum; aynı arkadaşıma bir soru sormak istiyorum: Bakın, ailenize
ait bir şirket, daha önce, seçilmeden önce sizin de yönetiminde bulunduğunuz
bir şirket, bugün ağır cezada ihaleye fesat karıştırmaktan yargılanıyor mu
yargılanmıyor mu?
Değerli arkadaşlar, bakın, bunlar
mahkemelere intikal etmiş konulardır. Bunu söyleyen insanın, bu tür, böyle,
kamuoyu nezdinde ifade etmekte ve izah etmekte zorlanacağı hususlar
olmamalıdır.
Birbirimizle ilgili konuşurken,
birbirimizle ilgili ithamlarda bulunurken, lütfen, herkes, elini vicdanına
koysun, on sefer düşünsün, ama, bir sefer karar versin. Burası bir hukuk
devletidir; hiçbir şey, ama hiçbir şey gizli kalmaz, yanlış yapan hesabını
gider, yargı önünde verir; velev ki, bu, milletvekili de olsa durum aynıdır.
Yani, onun için, biraz daha üslubumuza,
biraz daha sözlerimize, biraz daha konuşmalarımıza dikkat etmek
mecburiyetindeyiz diye düşünüyor ve grup önerimize desteğinizi talep ediyor,
Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan,
şahsımla ilgili birtakım iddialar var, bunlara cevap vermek istiyorum; Sayın
Eyüp Fatsa'nın benimle ilgili sözlerine binaen… Çok ağır sataşmalar var benimle
ilgili.
BAŞKAN - Bir dakika…
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Biz mesnetsiz
konuşmadık Sayın Başkan; biz, belgesiz, bilgisiz ve mesnetsiz konuşmadık.
BAŞKAN - Nedir; yani, sizinle ilgili
olarak…
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Yani, şark
kurnazlığı yaptığımı söyledi.
BAŞKAN - İsminiz kullanılmadı da, siz…
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Kullandı ismimi
Sayın Başkan.
AHMET YENİ (Samsun) - Başkan, isim
kullanılmadı; ama…
BAŞKAN - Peki, anlaşıldı; bir dakika… İsim
kullanılmadan sizden bahsedildi diyorsunuz.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Kullanıldı
ismi.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - İsmimi kullandı.
BAŞKAN - Peki… O zaman, biz, tutanaklara
bakacağız, sizin talebinizi değerlendireceğiz; tamam mı. Lütfen, şimdi durun.
AHMET YENİ (Samsun) - İsim yok; ama,
anladı kendi olduğunu!
BAŞKAN - Tutanakları getirecek arkadaşlar.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - İsmim
kullanılarak zikredildi.
BAŞKAN - Aleyhte ikinci söz hakkı, Kocaeli
Milletvekili Sayın İzzet Çetin'in.
Buyurun Sayın Çetin. (CHP sıralarından
alkışlar)
Sizin de süreniz 10 dakika.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; AKP Grubunun getirmiş olduğu önerinin
aleyhinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.
Değerli arkadaşlar, tabiî, grup önerisi
birtakım maddelerden müteşekkil olsa bile, bunun özünü, Cumhurbaşkanımızın, bir
daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderdiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık
Sigortası Kanununun gündeme alınması oluşturuyor.
Değerli arkadaşlarım, ben anlayamadım;
acaba, AKP Grubu neden Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununu
alelacele Mecliste geçirmek istiyor, kanunlaştırmak istiyor. Bakın, bu kanun
görüşmelerine başlamadan evvel, daha, Cumhurbaşkanımıza giden bundan önceki
tasarı, temel kanun olarak görüşülme kararını aldınız, yedi bölüme çevirdiniz.
Bunun yasalara aykırı olduğunu ileri sürdük, Anayasaya aykırı olduğunu ileri
sürdük ve temel kanun olarak, burada tartışmadan, maddelerin başlıklarını bile
okumadan, genel hukuk kurallarını hiçe sayarak, güya yasalaştırdınız,
gönderdiniz; ama, geri geldi. Şimdi, yine ne yapacağınız çok belli değil; ama,
grup önerinize bakılırsa yine bölümlere ayıracaksınız. Geçtiğimiz tasarıdaki 7
bölümü şimdi 6 bölüme düşürüyorsunuz; topu topu 15 madde. Nasıl görüşeceğiniz,
herhalde, gündem konusunun
belirlenmesinden sonra ortaya çıkacak.
Bu kanun tasarısının toplumun bütün
kesimleri tarafından tartışıldığı, görüşlerinin alındığı, bir konsensüs
oluştuğu söylenegeliyor tarafınızdan; ama, gerçek öyle değil. Kamu emekçileri
sendikaları, işçi sendikaları, toplumun bu yasadan etkilenecek kesimlerinin
birinci derecede sorumlu başkan ve yöneticileri az evvel buralarda idi. Hepsi
bu kanuna karşı. Bu kanun tartışılmadı, bu kanun Mecliste yeteri kadar
konuşulmadı. Gerçekten, bu kanun tasarısını şimdi yine temel kanun olarak geçirecek
olursanız yetmiş milyonun karşısına nasıl çıkacağınızı ben düşünemiyorum; ama,
hem Sayın Kapusuz hem Fatsa biraz evvel lehte konuşmalar yaptılar. Ben buraya
gelirken, 99 yılındaki kanun tasarısının, o kanunun, 4447 sayılı Kanunda
konuşma yapan AKP milletvekillerinin -Fazilet Partisinde sizinle birlikte
hareket etmeyip buraya gelmeyenleri kastetmiyorum; yani, şu anda Saadet
Partisinde olanları kastetmiyorum- AKP içindeki bakan ve milletvekili
arkadaşlarınızın konuşmaları burada. Neydi o kanunun özü o zaman; kademeli
geçiş sağlıyordu; emeklilik yaşını kadınlarda 58, erkeklerde 60'a çıkarıyordu.
Üstelik de bunun meyvesi 2016-2020 yılında alınabilecek; daha sonuçları
görülmedi. Siz, 58-60 yaşa şiddetle karşı çıkarken, bugün, 68'i gösterip 65'e
çektiniz; yani, çalışanları, çalışacak olanları bundan sonra, ölümü gösterip
hastalığa razı etme politikası izlediniz. Emeklilik hakkını gerçekten, tamamen
-kamu kesimi hariç- fiilen imkânsız hale getirdiniz. İçinizdeki bayan
arkadaşlara soruyorum: 65 yaşına gelen bir bayanı özel sektörde,
havaalanlarında, uçaklarda hostes olarak çalıştırırlar mı?! Otellerde,
resepsiyonlarda çalıştırırlar mı?! Fiilen imkânsız hale gelmiş bir emekliliği,
bir kadının, hiç olmazsa, görmesi gerekmez mi?!
Değerli arkadaşlarım, bakınız, 9 000 gün
prim ödeyebilmek ve bunu emekli hakkı olarak kullanabilmek, sadece kamu
kesimine özgü. Esnek çalışma biçimlerinin tamamı İş Yasasına derç edildi
tarafınızdan. Hiçbir özel sektör çalışanının, özellikle de tarım ve ormanda
çalışanların emekli olabilmelerinin hiç olanağı kalmadı. Şimdi, siz, acele
ediyorsunuz. Niye; IMF bastırıyor. Sayın Fatsa az evvel diyor ki: "Sosyal
güvenlik yetmiş milyonun gündemi." Evet, doğru söylüyor, yetmiş milyonun
gündemi; ama, yetmiş milyon, sosyal güvenlik haklarının yok edilmesini
istemiyor, emeklilik yaşının yükseltilmesini istemiyor, prim ödeme gün
sayısının artırılmasını istemiyor, sağlık hizmetlerinin paralı hale
getirilmesini istemiyor, 130 lira aylık gelirinden fazla olanların katkı payı
ödemesini istemiyor, 18 yaşından büyük evlenmemiş ya da dul kızların anasından
babasından kalan sosyal güvenlik hakkının AKP Grubu tarafından elinden
alınmasını istemiyor, emeklilik maaşlarının, maaş bağlama oranlarının
düşürülmesini istemiyor.
Değerli arkadaşlarım, daha bunları çoğaltmamız
mümkün. Bakınız, ben size buradan, çok ünlü, deneyimli, tecrübeli bir
siyasetçimizin 99 yılında yapmış olduğu bir konuşmadan bir paragraf okuyacağım;
diyor ki: "Değerli arkadaşlar, vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum.
Milletten almış olduğunuz yetkiyi kötüye kullanmayınız, haksızlık yapmayınız;
dolayısıyla, çalışanların haklarıyla ilgili olarak radikal birtakım kararları
getirip, iktidar çoğunluğunuzla buradan geçirmek istiyorsunuz. Bu insanları,
hem haksız bir uygulamaya muhatap ediyor hem de huzursuz ediyorsunuz. Sosyal
güvenlik kuruluşlarının imkânlarını, varlıklarını, yönetimini, radikal kararlar
alarak bir şekil verdikten, onları belirli bir düzenleme noktasına getirdikten
sonra, ne yapalım, böyle radikal bir kararı alıp almama kararını ondan sonra
verelim diyemezsiniz.
Birçok broşür, milletvekili
arkadaşlarımıza, mutlaka intikal etmiştir. Bunlardan bir tanesinde ilginç bir
karikatür var. Bakınız, bu karikatürde, uçurumdan aşağıya, işçi, tek eliyle
tutunmuş, düşmek üzere, zahmet çekiyor, emekli zahmet çekiyor, dürüst işveren
de zahmet çekiyor; ama, birileri, tuzu kuru olanlar ise, âdeta, ayaklarıyla ve
tokmaklarıyla bunları oradan aşağıya itmek için çaba sarf ediyorlar."
Bu sözler kime ait değerli arkadaşlarım?!
Daha altı yıl evvel, bu sözlerin sahibi, biraz evvel buraya gelip dürüstlükten,
yetmişüç milyondan, sosyal güvenlik haklarından dem vuran Salih Kapusuz'a ait.
(CHP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Doğru
söylemişim...
İZZET ÇETİN (Devamla) - Şimdi, tokmağı
IMF'yle birlikte eline almış, işçiyi, memuru, emekliyi, yoksulu, AKP Grubunu da
arkasına takmış, uçurumdan yuvarlamaya çalışıyor. Bu mu senin adaletin?! Bu mu
sizin adaletiniz?!..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Böyle bakarsan,
böyle olur; böyle bakmaya devam et!
HARUN AKIN (Zonguldak) - Değişti, değişti
ve gelişti!..
İZZET ÇETİN (Devamla) - Bakınız, değerli
arkadaşlarım, aradan altı yıl geçti, kötü gidişiniz ortaya çıktı. Toplumun
bütün kesimleri, AKP'ye verdiği oy nedeniyle eline küfrediyor. Hızlı bir kaçış
başladı sizden. Yeniden muhalefet olacaksınız, yeniden iktidar…
MEHMET KILIÇ (Konya) - Anketlere bak,
anketlere!...
İZZET ÇETİN (Devamla) - Sayın Unakıtan, otur orada, laf atma!..
MEHMET KILIÇ (Konya) - Unakıtan nerede
ya?!
İZZET ÇETİN (Devamla) - Ben, buradan baktığım
zaman, onu aklayan 341 kişiyi birer Unakıtan olarak görüyorum. Bundan niye
rahatsız olacaksın?! Her biriniz bir Unakıtan'sınız! Bunun itirazı olabilir mi?!
Değerli arkadaşlarım, bakın, bir başka
arkadaş diyor ki: "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı ülke
gerçeklerine uygun değildir. Çalışanları mezarda emekliliğe mahkûm eden bu
tasarı, emeklilere hayat hakkı tanımamaktadır; yaşlılık aylığının
hesaplanmasında yeni bir yönetim getirmektedir. Üstelik bu düzenleme, emekli
aylık gelirlerinde artış sağlayacağı iddiasıyla düzenlenmektedir."
Sayın Fatsa, bunları 99'da da sen
söylemişsin...
HARUN AKIN (Zonguldak) - O da değişti,
gelişti!..
İZZET ÇETİN (Devamla) - Bakınız, bir başka
Bakanınız ne diyor... Değerli arkadaşlar, insanda birazcık tutarlılık olur; dün
dündür, bugün bugündür siyaseti iyi bir siyaset değildir. Sosyal güvenlik gibi,
toplumun bütününü ilgilendiren bir konu en az onbeş, yirmi, otuz, kırk yıla
göre hesap edilen aktüeryal hesapları yapılarak ortaya konulur; ama, 99'da yapılan
yanlış, size göre yapılan yanlış, 2003'te "reform" diye yeniden
düzeltilmeye çalışılıyor; hem de o günkü koşullardan çok daha ağırını gündeme
getirerek.
Size yakışan nedir biliyor musunuz;
mademki 99'da bunları söylediniz... Gerçekten, sosyal güvenlik kurumlarının
birleştirilmesi bir zorunluluk, sosyal güvenlik kuruluşlarının birbirine
yaklaştırılarak tek çatı altında toplanması bir ihtiyaç. Evet, ihtiyaç,
katılıyorum; ama, hiç olmazsa, içinizde üç dört tane bakan, onlarca
milletvekili, o dönem bu tasarının, o günkü 4447'nin aleyhinde konuştunuz; hiç
olmazsa, IMF'ye, ya, kusura bakma kardeşim, biz bunu bu şekliyle çıkaramayız,
daha beş yıl evvel Mecliste biz bunları savunduk, deme yürekliliğini niye
gösteremiyorsunuz?!
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen…
İZZET ÇETİN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkan.
Bakınız, gerçekten, sayısal çoğunluğunuza
dayanarak, hem kamu yönetimi alanında hem sosyal güvenlik alanında hem ekonomik
konularda çok ilginç, geleceğimizi çok karartacak yasalara imza koydunuz.
Hiçbir dönemde, çokpartili yaşama geçtiğimizden bugüne kadar geçen süre
içerisinde -ben merak edip baktım, sizler de bakın- elli yıllık süre içerisinde
Anayasa Mahkemesine giden, Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle giden kanun sayısı
125 civarında. Sadece üçbuçuk yıllık sürenizde Anayasa Mahkemesine 78 kanun
tasarısı gitmiş, sadece 8 tanesi reddolmuş. Demek ki, siz, çoğunluk diktasını
demokrasi zannediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakınız, Kamu Yönetimi
Temel Kanunu geldi, 22 maddesi Cumhurbaşkanlığından geri gönderildi bir daha
görüşülmek üzere. Ne güzel, iki yıla yaklaşan zamandır getirmediniz. Şimdi,
bunu niye getiriyorsunuz; çok açık, IMF İkinci Başkanı, geçtiğimiz haziran
ayında "birinci gözden geçirmede öngörülen 816 000 000 doları alabilmeniz
için, Sosyal Güvenlik Yasasını çıkarın" dedi.
BAŞKAN - İzzet Bey, toparlayalım lütfen.
İZZET ÇETİN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın
Başkan, hemen son cümlem…
Olmadı; eylül ayında, tekrar, aynı, Anne
Krueger dedi ki: "Bir ve ikinciyi birlikte çıkarın, bu parayı
vereceğiz." 18 Aralıkta o para serbest bırakıldı; aldınız.
Şimdi, Cumhurbaşkanımız 15 maddesini geri
gönderdi, yeniden, alelacele gündem değişikliğiyle bunu Mecliste tartışmadan
-üstelik de 15 maddeye bile tahammül edemeyeceğinizi ortaya koyuyorsunuz,
Anayasaya aykırı bir biçimde- yeniden görüşmek istiyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, yani, bu kapkaççı,
yangından mal kaçırırcasına kanun yapma alışkanlığından vazgeçiniz. İktidarlar
hiçbir partiye baki değil. Devleti bu kadar tahrip etmeyiniz. Hukuku bu kadar
istismar etmeyiniz. Yoksulları, düşkünleri, yetimleri bu kadar düşman olarak
görmeyiniz. Gelin, bu kanunu enine boyuna tartışarak biz de katkı verelim, öyle
çıkaralım.
Hepinize saygılar sunuyorum.
Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
tutanakları inceledik. Eyüp Fatsa Beyin konuşmasında, Sayın Eraslan'la,
Hatay'la ilgili konularda isminden bahsedilerek bir açıklama yapılmış. O
nedenle, Sayın Eraslan'a, sataşmadan dolayı söz isteme hakkı doğuyor.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Oylamanı yap ondan sonra Sayın Başkanım…
BAŞKAN - Yeni bir sataşmaya meydan
vermeden ve çok kısa olmak üzere, kendisiyle ilgili sözlerle münhasır kalmak
üzere söz veriyorum; buyurun.
Yani, münhasıran sizinle ilgili konuyu ele
alın ve mümkün olduğu kadar kısa süre içinde…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Böyle Meclis
yönetilmez ya!
Sayın Başkan, oylamaya geçileceği bir
sırada sataşmadan söz verilir mi efendim?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Verilir tabiî.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Böyle bir
uygulama var mı?!
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne zaman
verilecek?!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Başkanın takdir
hakkı vardır.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İlk defa Meclis
yönetilmiyor böyle! (CHP sıralarından "Meclisi sen mi yönetiyorsun" sesleri)
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne zaman
verilecek?!
BAŞKAN - İçtüzüğe göre…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Her zaman
veriyor ya!
BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, açıklık
getirelim konuya. İçtüzüğe göre, aynı oturum içinde…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Aynı oturum
içinde ama, oylamaya geçtik Sayın Başkan.
BAŞKAN - …sataşma hakkında söz verilir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Nerede geçti?!
Sen dışarıdan geldiğin için fark etmedin!
BAŞKAN - Oturumun neresinde söz
verileceğine de Divan karar verir.
Sayın Fatsa'nın, tutanaktan ifadesini
aynen size aktarayım; şöyle diyor Sayın Fatsa…
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Efendim, verme
demiyorum Sayın Başkan.
BAŞKAN - "Sayın Eraslan, özelde
Hatay'la ilgili, son zamanlarda bazı basın yayın organlarında yer alan; ama,
her birisi defaatle mahkeme kararıyla tekzip edilmesine rağmen…" diye
devam edip, Sayın Eraslan'la ilgili isim vererek konuşuyor.
EYÜP FATSA (Ordu) - Sataşma neresinde
bunun Sayın Başkan?!
BAŞKAN - O nedenle, sataşma söz konusu
oluyor ve Sayın Eraslan'a da söz hakkı doğuyor. Aynı oturum içinde, herhangi
bir zamanda takdir edip, sataşmadan dolayı Sayın Eraslan'a söz vermek de
Divanın yetkisi dahilinde.
Buyurun Sayın Eraslan.
Mümkün olduğu kadar sataşma konusuna
münhasır olarak konuşun ve kısa konuşun lütfen.
EYÜP FATSA (Ordu) - Tekzip kararları var
demişim...
BAŞKAN - Buyurun.
VII.-
AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR
1.- Hatay
Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında,
şahsına, sataşması nedeniyle konuşması
MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok
değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Grup önerisinin aleyhinde söz alır iken,
ben, burada, milletin gündemiyle ilgili birtakım açıklamalarda bulundum. Biz,
sosyal güvenlik reformunun milletin gündemi olmadığını söylemedik, böyle bir
iddiamız olmadı. Başta dedim ki: Bu grup önerisiyle gelen kanun tasarıları
önemli, bunların görüşülmesi gerekir; fakat, aynı zamanda, yasaklarla ilgili,
yoksullukla ilgili ve yolsuzluklarla ilgili birtakım sorunlar var, birtakım
problemler var, bunların çözümüne ilişkin bir hazırlık yapılmalı ve Türkiye
Büyük Millet Meclisinin gündemine de getirilmeli ve bunlar burada tartışılıp
konuşulmalı ve yasalaşmalı. Sanki, bunları hiç söylememişim gibi, efendim, bu
ülkenin gündeminden haberdar olmadığımı ifade etti Sayın Grup Başkanvekili.
Şimdi, biz, bu ülkenin gündemini
biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Yani, sadece biz bilmiyoruz bu ülkenin
gündemini, herkes biliyor, buradaki milletvekillerinin hepsi biliyor; fakat,
bir şekilde, bu gündemin, bu milletin gündeminin niçin Türkiye Büyük Millet
Meclisine gelmediğini hep beraber hepimizin sorgulaması gerekmektedir. Benim
vurgulamak istediğim bu. Temiz siyaset adına, şeffaf siyaset adına, daha
demokratik bir ülke olma adına, bu ülkede yoksulluğun bertaraf edilmesi ve
özellikle yasakların kaldırılması, yasaklar konusunda bir hassasiyetin
gösterilmesi, aynı şekilde, bu milletin belası olan, bu milletin baş belası
olan haksız fiillerle ilgili, yanlış uygulamalarla, keyfî uygulamalarla ilgili
birtakım fiiller var ise, ilgililerin bu noktada cezalandırılması gerektiğini
ifade ettim.
Şimdi, Sayın Fatsa "Sayın Eraslan, ya
gündemden habersizsin ya bu ülkede yaşamıyorsun…" Ben, bu ülkenin
insanıyım. Ben, bu ülkeden dışarı çıkmadım, çıkmam. Ben, bu ülkenin evladıyım.
Bu ülkenin her bir meselesinden, bu ülkenin her bir sorunundan ben haberdarım
ve bunları, bu yüce çatının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, cumhuriyetinin,
devletinin bu bağımsız, hür kürsüsünde bunları söylemekten daha doğal bir şey
göremiyorum.
"Çamur at, izi kalsın…" Hayır
efendim… Bizim, kimseye çamur attığımız yok, yani itham da yok. Biz, burada bir
belgeden bahsediyoruz ve bunun bir milletvekili tarafından yazıldığını, burada
para rakamlarının yazıldığını, burada isimlerin yazıldığını, ihalesi yapılacak
olan işlerin karşısına notların düşüldüğünü, Grup Başkanvekili Sayın Ergin'in
de "evet, bu benim tarafımdan yazılmıştır" dediğini ve bunun
gereğinin de bugüne kadar yapılmadığını söylüyorum. Yani, iftira mı bu?!
BAŞKAN - Sayın Eraslan, siz de sataşmaya
neden oluyorsunuz ama!
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu iftira mı
sayın milletvekilleri allahaşkına?! Bir…
Bir de, efendim…
BAŞKAN - Sayın Eraslan, sataşmaya neden
oluyorsunuz; uyarıyorum sizi.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Fatsa,
bakın, ben, sizinle ilgili bir şey yapmadım ki! Ben sizinle ilgili bir şey
söylemedim Sayın Fatsa. Siz, niye buna cevap veriyorsunuz? İlgili şahıs,
çıksın, kürsüde kendisini savunsun. İlgili şahıs, kürsüde kendisini müdafaa
etsin ve buna bir izahat, bir açıklama getirsin. Yani, sizinle ilgili ben bir
şey söylemez iken, sizin bu kürsüye çıkıp, ilgili şahsın da orada oturmasına
bir anlam veremiyorum…
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - … ve bunun da
sonuna kadar takipçisi olacağımızı, millet adına, ülke adına, haksız fiillerde
bulunan, haksız uygulamalarda bulunan…
AHMET YENİ (Samsun) - Kömür işinden
bahset!..
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben az önce de
ifade ettim.
BAŞKAN - Lütfen, toparlayın.
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Varsa benim
şahsımla ilgili, gelin buraya, bunu konuşun; ama, bu belge, Türkiye cumhuriyet
tarihine, siyaset tarihine girmiş bir belgedir, ihale talimatı ve ihale tanzimi
ve taksimatıyla ilgili bir belgedir. Yüce milletimiz, yetmişüç milyon ülke
insanı, AKP İktidarından ve Sayın Başbakanımızdan, bu konuda gereğinin
yapılmasını beklemektedir. Esasen, disiplin kuruluna sevk edilmesi gereken
Hatay Milletvekili Fuat Geçen değil, disiplin kuruluna sevk edilmesi gereken
Sayın Ergin'dir.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kömür işleri!..
BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…
MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Ergin'i
de istifaya davet ediyorum.
Hepinize saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Benim uyarmama rağmen sataşmaya
neden oldunuz Sayın Eraslan, o nedenle haklı bir talebi var Sayın Sadullah
Ergin'in. Açık, net bir şekilde sataşma oldu, Sayın Sadullah Ergin'e de söz
hakkı doğdu.
Buyurun Sayın Ergin.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hadi ikaz
edin!.. Hani oylama vardı Sayın Kapusuz?! Bir daha söyleyin.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Söyledim…
BAŞKAN - Siz de, lütfen, mümkün olduğu
kadar kısa bir süre içinde ve yeni sataşmalara meydan vermeden konuşun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hani oylama?!..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
oylamadan sonra yapacaktınız bu işi.
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Şimdi Ali Dibo'yu
mu konuşacağız?! Konuşalım bu Ali Dibo meselesini!
HARUN AKIN (Zonguldak) - Bu Ali Dibo
bitsin bugün ya!
2.- Hatay
Milletvekili Sadullah Ergin'in, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın,
konuşmasında, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması
SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Tabiî, bu konular bu kürsüde çokça dile
getirildi, basında yer aldı birtakım haberler; ancak, ben, bu kürsüden şunları
tane tane izah edip fazla da konuşmadan ayrılacağım.
Birileri iddia ortaya attı, gazetelerde
yazıldı…
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Ali Dibo mu?..
SADULLAH ERGİN (Devamla) - … bu iddiaların
doğru olmadığı, gerçekdışı haber olduğu mahkeme kararıyla tescil edildi. Bu
haberi yapanlar, bu tekzipleri gazetelerinde yayımlamak durumunda kaldılar ve
yayımladılar. (AK Parti sıralarından alkışlar) Arkasından, iddia sahibi de
çıktı burada dedi ki: "Evet, sayısını yanlış söylemişiz; ama, bu
iddiaların olmadığını ortaya atmak doğru değil." 5 751 ihale içerisinde
266 tanesi AK Partililerce alınmış. Peki, bunların içerisinde 1 tane kanuna
aykırı, hukuka aykırı, usule aykırı bir iş var mı dediğimiz zaman hepsi sükut
ediyor.
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) -
Tesadüf!
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şimdi, iddia
ortaya atılıyor, savcılık yapılıyor. Arkasından hâkimlik yapılıp hüküm
kuruluyor. Bu da yetmiyor, infaz memurluğuna soyunuluyor ve bu verilen hükmü
infaz etmek istiyorlar. Burası hukuk devleti. Bir iddia ortaya attığınız zaman
o iddiayı ispat etmekle mükellefsiniz. Ha, burada hukuka aykırı bir işlem
varsa, cumhuriyetin savcıları var. Burada ismi geçenlerin hiçbirinin
dokunulmazlığı yok, hepsi vatandaş; ama, şu ana kadar hiçbiriyle ilgili bir tek
dava açılmış değil, takibat yapılmış değil.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İstisnası yok
mu?!
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, bu bahsedilen işler var ya, 271 tane… 5 tanesi iddia sahibi
arkadaşa ait, 266 tane. Bu 266 işle ilgili bir tek soruşturma yok, savcılığa
intikal etmiş, mahkemelere yansımış bir tek dosya yok. Zaten 2003, 2004, 2005
yıllarına ait dosyalardır. 2003 ve 2004 yıllarına ait dosyalar, hem kurum
müfettişlerince hem Sayıştayın teftiş kurullarınca denetlenmiş ve hiçbir
aksaklık olmadığına dair raporlara bağlanmıştır bu iddialar çıkmazdan önce.
MEHMET ERASLAN (Hatay) - El yazısını
söyle!
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şimdi değerli
arkadaşlar, bir mahalde, bir ilde siyasî çekişmeler yapılabilir; ama, ihtiras
ve kin gözünüzü bürüyüp, bu kadar, Türkiye'deki gündemleri bir kenara atıp,
aynı iddiaları tekraren tekraren bu kürsüye taşımak doğru bir şey değildir diye
düşünüyorum.
Ayrıca, burada Sayın Fatsa'nın dile
getirdiği bir hususa Değerli Hatip hiç dokunmadı. Hatay Ağır Cezada devam eden
bir davaya ilişkin hiçbir kelime konuşulmadı burada. Ha, ben bu tür iddiaların
da buraya getirilmesini doğru bulmuyorum, henüz yargı aşamasındadır.
Dolayısıyla, ben, o konuda bir ithamda bulunmam; henüz yargılanıyor çünkü. Ama,
bu şekilde yargılananların, çıkıp, devletle bugüne kadar hiçbir işi olmamış,
devletle bir tek kuruş alışverişi olmamış şahsımla ilgili iddiada bulunmasını
yadırgıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ŞEVKET ARZ (Trabzon) - El yazısı ne o
zaman?! Senin yazın değil mi senin el yazısı?!
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Tekzip metniyle
ilgili hepsini izah eden belgeleri, tek tek milletvekili arkadaşlarıma olan
saygımdan dolayı, 550 milletvekili arkadaşımın odasına gönderdim. Bütün
iddialara ilişkin cevapları koydum; ama, değerli arkadaşlar, bu kürsüde bir
kere daha ifade etmiştim. Sayın Baykal'ın şu cümlelerini okuyarak sözlerimi
bitirmek istiyorum. Sayın Baykal, şahsıyla ilgili iddiaları ortaya atanlara
şunu söylüyordu (CHP sıralarından "Bu yazı senin mi?!" sesleri,
gürültüler)
Çıkıp bizim hakkımızda bir şey
söylüyorsunuz ya, bu Sayın Baykal'ın sözüdür.
BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar…
Lütfen, konuya gelelim. Konuyu
dağıtmayalım, başka sataşmalara meydan vermeyelim.
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sataşma değil,
Sayın Baykal'ı onaylayan bir cümle söylüyorum.
BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Bu yazı senin mi?!
Bırak Baykal'ı!..
SADULLAH ERGİN (Devamla) - "Hiç
vicdan yok mu sizde. Hiç hak, adalet duygusu yok mu sizde. (CHP sıralarından
"Ali Dibo" sesleri, gürültüler) Söylediğini kanıtla, göster yapılmış
özel bir muameleyi, özel bir işlemi kanıtla, göster, var mı bir şey?" Bu,
Sayın Baykal'ın sözüdür, ben de katıldığımı ifade ediyorum. Şayet, biz bu
kürsülerde, gazetelerde çıkan yalan yanlış haberlerle icraat yapacaksak, Ali
Dibo, eş dost, yandaş haberlerine iltifat edeceksek, kusura bakmayın; ama, bu
basında, Çankaya Belediyesinin, CHP'li milletvekillerinin sahibi olduğu
dershanelere ihalesiz 500 öğrenci göndermesini de…(CHP sıralarından
"Hayda" sesleri, gürültüler)
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.
RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Ne alakası
var Başkan?!
BAŞKAN - Konuyu dağıtmayalım, lütfen…
Sayın Ergin, eğer böyle gidersek, arka
arkaya, sataşma nedeniyle çalışamaz hale geliriz. Lütfen… Yani, bu son
konuşmanız, son sözleriniz ilgili değildi bu konuyla ve yeni bir sataşmaya
meydan veriyorsunuz.
Buyurun devam edin, kapatın, toparlayın.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan…
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Fuat Geçen
haklıymış.
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sayın Başkanım,
değerli arkadaşlar; ben burada yeni bir tartışma açmak için söz almadım. (CHP
sıralarından "açtın bile" sesleri) Ancak, biz, yalan yanlış gazete
haberleriyle, çıkıp, burada, birbirimizin hukukunu rencide edecek, ispat
edemeyeceğimiz lafları sarf ederek, bu Meclis kürsüsüne yakışmayacak üslubu
takınamayız.
İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Boyundan büyük
işlere girişme sen!
FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sen
kendini savun kendini, başkalarına çamur atma.
Çankaya Belediyesini ispatla.
HARUN AKIN (Zonguldak) - Ali Dibo'yu
anlat…
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Dolayısıyla,
ben, burada yapılan sataşmaların, iddiaların doğru olmadığını, mahkeme
kararlarıyla bunların tekzip edilmiş olduğunu ve şu ana kadar hiçbir
hukuksuzluk tespit edilmediğini, velevki edilse bile, hukuksuzluk yapanlar
çıksa bile, bunların, bağımsız yargı tarafından gerekli tecziye edileceğini
ifade ediyorum.
GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Bu tekzip edilmiş
mi bu?
HARUN AKIN (Zonguldak) - Ali Dibo'yu
anlat…
SADULLAH ERGİN (Devamla) - Muhterem
Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Buyurun Kemal Bey.
K. KEMAL ANADOL ( İzmir) - Sayın Başkan,
demin, Sayın Grup Başkanvekili, sataşma üzerine söz aldı; sataşan CHP'liler
değil, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerini ismen söyleyerek "Çankaya
Belediyesiyle rüşvet ilişkisi" diyerek, açıkça sataşmada bulundu.
Grup adına söz istiyorum.
BAŞKAN - Ben, şimdi, konuşmaları yakından
takip ettim. Sataşmaya meydan vererek Meclis görüşmelerinin uzatılmaması için
bir uyarıda bulundum; ama, ona rağmen, arkadaşlar sataşmaya meydan verdiler.
Maalesef, bu konuyu görüşürken, ağırlıklı karşılıklı sataşma nedenleri
yaratıldığı için sataşılana söz verme durumu ortaya çıkıyor.
Yakından takip ettim Sadullah Beyin
konuşmasını, Kemal Beyin sataşmayla ilgili söz talebi Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına yerindedir ve kendisine kısa ve sataşmaya meydan vermeyecek şekilde
söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Haftaya kalsın,
haftaya, oylama haftaya kalsın!
BAŞKAN - Lütfen, kısa olsun Sayın Anadol.
3.- İzmir
Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in,
konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çok kısa olacak.
Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer
üyeleri; günün bu saatinde vaktinizi almak istemiyorum. Sataşma varsa -ki,
Sayın Başkanın takdirine göre var- Sayın Hatay milletvekilinin burada konuşması
üzerine oldu. Kime sataştı; Sayın Ergin'e sataştı. Ergin, yine, Başkanlığa
başvurdu, Başkanlık, takdir hakkını kullandı ve Sayın Ergin, burada konuştu,
kendisine yöneltilen iddialara yanıt verdi. Bizim diyeceğimiz bir şey yok.
Dikkatle, ibretle ve hayretle yapılan konuşmaları izliyoruz.
AHMET YENİ (Samsun) - Laf attınız!
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Laf filan
atmadık.
O arada, Sayın Ergin, hem gazete
haberlerine itibar edilmemesi tezini savundu, hem de ondan sonra bir gazete
kupürü çıkardı, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerini toplu olarak, halk
üzerinde soru işaretleri yaratabilecek şekilde, hangi gazetedeyse, ne menem bir
haberse, haksız olarak Grubumuzu suçladı. Şimdi, evvela, onu, Sayın Ergin'i…
ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Suçlamadı, gazete
haberine itibar edilmemesini söyledi.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - İtibar etmemenizi
söyledi.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar,
dinleyin. Dinleyin lütfen.
K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ha, bu kolay…
O zaman kızmayın, "takıyye" sözünü duyunca sinirleniyorsunuz, bu,
takıyyenin ta kendisi. Hem "itibar etmeyin" diyeceksiniz hem de
gazete kupürünü çıkarıp "buna itibar etmeyin" diye bu Gruba laf
atacaksınız, itham edeceksiniz, suçlayacaksınız. Böyle şey olmaz!.. Böyle şey
olmaz!.. Aynen…
Şimdi, ben, Sayın Ergin'i ispata davet
ediyorum. Hangi, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilinin, hangi özel
dershaneyle, hangi, Çankaya Belediyesiyle ilişkisi varsa, işlediği bir suç
varsa, onu ispat etmiyorsa, kendisini müfteri ilan ediyorum buradan. (CHP
sıralarından alkışlar)
Son söyleyeceğim şudur: Bu fotokopideki el
yazıları Sayın Ergin'in midir değil midir; bununla ilgili bir mahkeme kararı
var mı elinde yok mu, onu açıklasın.
Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Ankara Milletvekili Sayın Oya Araslı'nın bir
yazısı var; onu okuyorum:
"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
Görüşülen önerinin oylanmasından önce,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğünün 63 üncü maddesine göre, Başkanlığın
tutumu hakkında söz talebimi saygıyla arz ederim" diyor Sayın Oya Araslı.
ZEKİ ÜNAL (Osmaniye) - Ona da söz verin
Sayın Başkan!
BAŞKAN - Böyle bir talep olduğu zaman,
zaten usul tartışması açıyoruz; 2 aleyhte 2 lehte olmak üzere 4 milletvekiline
söz verme durumundayız.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bravo Başkan!
Bravo Başkan!
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri… Değerli
milletvekilleri… (AK Parti sıralarından sürekli alkışlar [!])
Birleşime 10 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.03
ALTINCI
OTURUM
Açılma
Saati: 19.08
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP ÜYELER:
Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)
Ê2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Görüşmekte olduğumuz grup
önerisinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… (AK Parti sıralarından "Anlaşılmadı" sesleri)
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bir izah edin
Sayın Başkan, niye oyluyorsunuz!
BAŞKAN - Kabul etmeyenler… (CHP
sıralarından "Reddedildi" sesleri)
Sayın milletvekilleri, açıklıyorum…
HASAN ANĞI (Konya) - Sayın Başkan, saat 7'yi 10 geçiyor!..
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, bugün
için normal süre söz konusu, 7'ye kadar. Biz… Bu, grup önerisinin kabulü
halinde 9 olur. (CHP sıralarından gürültüler)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Geçti efendim,
geçti… Sayın Başkanım, geçti…
BAŞKAN - Biz, grup önerisinin
görüşülmesinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını o nedenle
oylarınıza sunuyoruz.
NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Saat 7'yi 10
geçiyor Sayın Başkan, oylama yapılamaz.
BAŞKAN - Kabul edenler…
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Karar
yetersayısı Sayın Başkan...
BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Kabul
edilmiştir.
VIII.- USUL
HAKKINDA GÖRÜŞMELER
1.-
Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması uygun görülmeyerek ikinci defa Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderilen yasaların tümünün veya sadece uygun
görülmeyen maddelerinin görüşülmesi konusunun Genel Kurulun onayına sunulması
gerekirken, grup önerisi getirmek suretiyle tümünün yeniden görüşülmesinin
Anayasa ve İçtüzüğe uygun olup olmayacağına ilişkin
BAŞKAN - Şimdi, Sayın Oya Araslı'nın, ara
vermeden önce bilginize sunduğumuz, bize ulaşan yazısı nedeniyle, Başkanlığın
tutumuyla ilgili, usul tartışmasıyla ilgili, istemi doğrultusunda kendisine söz
veriyoruz.
Buyurun Sayın Araslı.
Süreniz 10 dakika.
OYA ARASLI (Ankara) - Teşekkür ederim
Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
sizleri saygıyla selamlıyorum.
Burada söz almış olmamın nedeni, hukuka
aykırı gördüğüm bir hususun gerçekleşmesinden Yüce Meclisi korumak ve bu
hususun zapta geçmesini sağlamaktır.
Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 89 uncu
maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine iki imkân verilmiştir Cumhurbaşkanı
tarafından yayımlanması uygun görülmeyerek ikinci defa görüşülmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderilen yasalar hakkında. Bu imkân ya yasanın tümünü
görüşmek veya yalnız iade edilen maddeleri görüşmek konusundadır ve Anayasanın
tanımış olduğu bu imkân doğrultusunda da, Türkiye Büyük Millet Meclisi
İçtüzüğünün 81 inci maddesinde, ikinci kere görüşülmek üzere Türkiye Büyük
Millet Meclisine gönderilen kanunların görüşme usulüne ilişkin bir hüküm yer
almıştır. Bu hükümde denilmektedir ki, ikinci kere görüşülmek üzere Türkiye
Büyük Millet Meclisine gönderilen kanunların görüşülmesine geçilmeden önce,
oturumu yöneten başkan, tümünün veya yalnız uygun görülmeyen maddelerinin
görüşülmesi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna başvurur ve bu oy
doğrultusunda hareket edilir; yani, iade edilen kanunların tüm hükümlerinin
veya yalnız uygun görülmeyenlerinin görüşülmesine karar verme yetkisi sadece ve
sadece Türkiye Büyük Millet Meclisindir ve bu yetki kullanılırken görüşme
açılmaz ve bu konudaki oylama için de herhangi bir önerge verilmez. Yetki,
doğrudan doğruya oturumu yöneten başkana verilmiştir, Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına verilmiştir.
Şimdi, sanki, bu yetkiler Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kuruluna ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin oturumu
yöneten başkanına verilmemiş gibi, bir grup önerisi halinde, Cumhurbaşkanının
geriye gönderdiği yasanın, sadece uygun görülmeyen maddelerinin Türkiye Büyük
Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesine ilişkin bir öneri, İçtüzüğün 81
inci, Anayasanın 89 uncu maddesine aykırı bir durumdur. Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kurulunun yetkilerini ve Meclis Başkanının yetkilerini gasbetmek,
bir grubun yetki alanı içine taşımak anlamını taşır. Bu nedenle, böyle bir
önergenin görüşmeye açılması bile hatalıdır; görüşmeye açılmıştır, hiç değilse
oylama aşamasında da aynı hata devam etmesin diye söz aldım.
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın
Başkanı tehdit ediyor!.. (CHP sıralarından gürültüler)
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bir şey mi
diyorsunuz?!.
OYA ARASLI (Devamla) - Değerli arkadaşlarım,
Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkanvekilleri, bu öneri hazırlanırken ve
Danışma Kurulunda görüşme yapılırken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının
ve Meclis bürokratlarının hazır bulunduklarını ve bunu İçtüzüğe ve Anayasaya
aykırı görmediklerini söylüyorlar. Olabilir, Türkiye Büyük Millet Meclisi
Başkanının ve Başkanvekilinin, bir hususu, İçtüzüğe, Anayasaya aykırı görmemesi
mutlak bir karar değildir. Bu konuda gözden kaçabilen birtakım hususlar olacağı
göz önünde tutularak, İçtüzükte, milletvekillerine, usul hakkında uyarıda
bulunmak, görüşmelere katılmak ve yanlışları işaret etmek imkânı tanınmıştır.
İşte ben, bu imkândan yararlanarak, buradaki bu hatayı sizlerin huzurunuza
getirmek istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclis Başkanı, İçtüzüğün
ve Anayasanın kendisine vermiş olduğu haklara sahip olmalıdır diyorum. Bu hata
yolu bir kere açılırsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu veya bu şekilde başka
haklarını da kaybedebilir. Haklarımıza sahip olmak konusunda dikkatli
olmalıyız. Hukukun, herhangi bir konuda, usul veya şekil açısından çiğnenmesi
açısından herhangi bir fark yoktur. Yöntemde bir hata olmuş, ne olacak
diyebilme hakkımız yoktur. Hukuk, her yerde üstünlüğü korunması gereken bir
husustur. Hele hele, Anayasasında bir hukuk devleti olduğu yazan bir devlette,
her yerde ve özellikle de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu hususa çok büyük
bir özen göstermek durumundayız.
Değerli arkadaşlarım, üzerinde durmak
istediğim ikinci husus, geri gönderilen yasaların görüşme usulüyle ilgili
olarak, temel kanunlar meselesini düzenleyen İçtüzüğün 91 inci maddesinde
hiçbir açıklık yoktur. Geri gönderilen kanunların bu usulle görüşülebileceğine
ilişkin bir düzenleme de yapılmamıştır. Zaten, öyle zannediyorum ki, içinde
bulunduğumuz durum da, burada herhangi bir düzenleme, herhangi bir belirlilik
olmadığından da, bir ölçüde, tartışma ortamına girmiştir.
Değerli arkadaşlarım, bu nedenle, burada
alacağımız karar, bir anlamda bir İçtüzük düzenlemesi niteliği taşıyacaktır ve
kimse, Anayasa Mahkemesi şekil konusunda böyle bir denetim yapmıyor ki
rahatlığına kendini kaptırmasın; şu veya bu şekilde, bu da, Anayasa
Mahkemesinin denetim alanına, bu yasayla birlikte, kanımca gidebilecek bir
husustur.
Değerli arkadaşlarım, şimdi, İçtüzüğümüzün
81 inci maddesinde bir hüküm var, bu işlemlerin nasıl yapılacağına ilişkin.
Önce, Başkan oylayacak, tümünü mü görüşeceğiz, yoksa iade edilenleri mi...
Hatta, önce gündeme alacağız; birinci işlem gündeme alma, gelen öneri
doğrultusunda. İkinci işlem, hangi maddelerinin; tümünün mü, veto edilenlerin
mi burada görüşüleceğine ilişkin; ancak, bu hususlar karara bağlandıktan sonra,
Danışma Kuruluna, bu mevadın temel kanun olarak görüşülüp görüşülemeyeceğine
ilişkin bir öneri götürülebilir ve orada oybirliği sağlanamazsa, buraya grup
önerisi olarak bu husus gelebilir. Bunların hepsi, kademe kademe yapılması
gereken hususlardır. Bu nedenle, bu önergede hepsini birlikte oylamak da
Anayasanın 81 inci maddesine aykırı, 91 inci maddesine aykırı; Anayasanın 89
uncu maddesine, İçtüzüğün 81 inci ve 91 inci maddelerine aykırı bir durumdur.
Eğer bu kademelendirmeyi Başkanlık Divanı kendisine gelen grup önerisi
doğrultusunda kendi kendine yapmaya kalkışacak olursa, bu da, bir parti
grubunun getirdiği öneriyi değiştirmek anlamını taşır ki, Divanın böyle bir
yetkisi yoktur ve bu şekilde bize sunulan öneri, bir grup önerisi olma
niteliğinde değildir; doğrudan doğruya, Başkanlık Divanının önerisi olmak
niteliğini taşır böyle bir işlem. Kendimizi böyle bir hatadan da korumamız
gerektiğini düşünüyorum ve böyle bir girişimin -eğer akıldan geçiyorsa-
olmaması için, Sayın Divana uyarıda bulunmayı diliyorum.
Değerli arkadaşlarım, galiba
anlatamıyorum. Olabilir; bazı hususlar karışıktır, bir kerede anlaşılır; bazı
hususları anlatabilmek için birkaç kere anlatmak gerekir; ama, 81 inci maddeyi,
89 uncu maddeyi Anayasanın, 91 inci maddeyi dikkatle okuyacak olursanız, o grup
önerisinde yazılmış olan maddelerin birinin önce buraya gelip bir grup önerisi
olarak, o kabul edildikten sonra diğerlerinin yapılabilmesine İçtüzüğün imkân
tanıdığını görürsünüz. Ne var diyebilirsiniz; hepsi birden oylansın, vakit
kaybetmeyelim diyebilirsiniz; ama, unutmayın ki, hukuk, vakitten de,
düşünebileceğimiz her şeyden de önemlidir. Ufak tefek konularda kurallara
uymasak da olur, uymasak ne olur zihniyeti çok daha büyük aykırılıkları gündeme
taşımaya kapıyı açmak demektir. Bugün ufağa gözünüzü yumarsanız, onu içinize
sindirirseniz, yarın, içinize daha büyük hatalar da, daha büyük yanlışlıklar da
sığabilir.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Toparlayın lütfen.
OYA ARASLI (Devamla) - Bizim, Grup olarak,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak veya benim kişisel olarak, bu çok önemli
yasayı, görüşülmesini geciktirmek gibi bir niyetim yok; ama, hem bu yasayı
görüşelim hem de doğru şekilde görüşelim ve Türkiye Büyük Millet Meclisi
tutanaklarında, bir usulsüzlüğü başlatan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel
Kurulu olmayalım düşüncem olduğu için bunları dile getirdim.
Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum,
saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Lehte söz talebi, Sayın Salih
Kapusuz'un.
Buyurun Sayın Kapusuz. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan,
değerli milletvekili arkadaşlarım; İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre bir talebi
yerine getirmek üzere söz verdiniz; ben de bu yapılan uygulamanın lehinde söz
almış bulunuyorum.
Değerli arkadaşlar, Meclis, Dördüncü
Yasama Yılını bitirmek üzere. Tabiî, Meclisin başlangıç günleri olsa bazı şeylerde
zorlanabilirdik; ama, bu kadar tecrübeden sonra hepimiz şunu biliyoruz ki,
buradaki yapılan çalışmalar, elbette, başta Anayasa, yasalar, İçtüzük, geçmiş
uygulamalar ve yönetimin işlemleri olarak ne yapılagelmiştir,
uygulanagelmiştir. Anayasaya bakarsınız, yasaya bakarsınız, İçtüzüğe
bakarsınız, uygulamalara bakarsınız; buna göre burada işlem tesis edersiniz.
Biz, grup olarak bir grup önerisi
getirmişiz, Danışma Kurulu istemişiz. Danışma Kurulunda her 3 grup da bulunmuş.
Bulunduğumuz yerde bu konu gündeme getirilmiş. Doğaldır; Danışma Kurulu haline
gelemediği için, mutabakat sağlanamadığı için, grup önerisi getirmişiz.
Getirdiğimiz grup önerisi saat 15.00'ten önce Başkanlığa verilmiş. Başkanlık,
bütün hususları ince ince, dikkatli bir şekilde inceler, şayet işleme
konulmayacak bir işlem, yapılacak bir iş varsa, işleme uygulanacak işler
konusunda bir tereddüt varsa, yönetim önce kendi arasında, gerekirse de
taraflarla görüşerek bu konuyu sonuçlandırır. Bu kadar, olaylar netken, işlem
başlamış, konuşmalar bitmiş, grup önerisinin 2 kişi aleyhinde, 2 kişi lehinde
konuşma yapmış; oylamaya geçilmesi gerekirken, sataşmalar, benzeri şeylerle
süre şu ana kadar taşırılmış.
Değerli arkadaşlar, bir defa, istediğimiz
şeyi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz ne yapmak istiyoruz, grup
önerimizde ne var. Biliyorsunuz, daha önce görüştüğümüz, tartıştığımız sosyal
güvenlik ve genel sağlık sigortası Cumhurbaşkanlığınca iade edildi. Plan ve
Bütçe Komisyonunda görüşüldü, raporu yazıldı; ama, basılması konusu pazartesine
sarktığı için, biz de cumartesi, pazar günü buradaki arkadaşlarımızın
mesailerini aktarıp da çalışmaları konusunda ısrarcı olmadığımızdan dolayı, 48
saat dolmadan salı gününe geldiğimiz için, geçmişte uygulanan, her zaman için
de İçtüzükte olduğu için uygulamada yer bulan 48 saat geçmeden görüşelim
istedik. Evet, bu hakkımızdır; Danışma Kurulundaki taleplerimizden bir tanesi
bu. Bu kanunu 48 saat geçmeden buraya getirme hakkımız var ve bunu getirdik.
Peki, ne istiyoruz; ikinci şey: 48 saat
geçmeden gündeme alınmasını istediğimiz bu tasarı, 1189 sıra sayılı tasarı
gündemin 4 üncü sırasında olsun. Peki, Anayasanın 89 uncu maddesi gereği, ki,
İçtüzüğün 91 inci maddesi gereği… İçtüzükte de çok iddialı oldunuz, çok ileri
şeyler söylediniz burada. Hukukçu olan arkadaşlarımızı ben çok dikkatli bir
şekilde dinledim. Anayasa Mahkemesine götürdüğünüzde de çok iddialıydınız.
Anayasa Mahkemesi de bir karar verdi; sizin dediğinizi değil, bu Meclisin kabul
etmiş olduğu 91 inci maddeyi onayladı.
OYA ARASLI (Ankara) - Olabilir…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sadece önerge
sayısı konusunda, henüz daha gerekçesini açıklamadı.
OYA ARASLI (Ankara) - Olabilir…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sadece bu.
Dolayısıyla, açık, orta yerde, temel kanun olarak görüşülme hakkını elde etmiş
olan bu tasarı görüşüldü; ama, ilk defa…
HALUK KOÇ (Samsun) - Daha karar verilmedi
ki, tümünün görüşülmesine daha…
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Müsaade eder
misiniz efendim, onu da izah edeceğim. Onu da izah edeceğim; sabırlı olun.
HALUK KOÇ (Samsun) - İzah edemiyorsun
işte!..
BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli
arkadaşlar, 91 inci maddeden, yürürlüğe girdikten, Anayasa Mahkemesi sürecinden
sonra ilk defa bir uygulama yapılıyor. Bu uygulama nihaî olarak bundan sonraki uygulamalara
da esas teşkil edeceği için öyle de hassasiyet gösterdik ki, biz, 15 maddenin
tek bir madde halinde temel yasa olarak görüşülmesini bile önermedik. Eğer,
önerimize dikkat etmişseniz, bu yasayı yeniden, baştan, temel yasa olarak
görüşmek... İlk görüşmelerde olduğu gibi, aynısını bu ikinci görüşmede de öneri
olarak getirdik.
Şimdi, Hocam, şunu söylüyor:
"Efendim, biz, hangi bölümlerden olacağını, hangi bölümlerde hangi
maddelerin yer alacağını… " Bir öncesinin aynısı olacak şekliyle diye de
önergemize yazmışız ve onu da ayrıca çizelge olarak elinize teslim etmişiz.
Şimdi, arkadaşlar, konuşmacılar diyorlar
ki: "Efendim, önce gündeme almanız lazım." Peki, önce gündeme
aldınız, oylandı, ondan sonra temel yasa olarak görüşülmesini oylamanız lazım.
Peki, bu doğru mu?! Geçmişte, arkadaşlarımız hatırlayacaktır, yönetici
arkadaşlarım da daha iyi biliyorlar; geçmişte bu ve benzeri öneriler
parçalanır, yani, parçalanır derken, mahiyeti itibariyle değil, önceliği
sonralığı itibariyle 1 ve 2 olarak numaralanır, gerekirse, ona göre oylanır.
Bu, geçmişte çok yapılmıştır, yine burada da yapılabilir; ama, ben, bunun
yapılmasına bile ihtiyaç duymuyorum. Neden; çünkü, gündeme alınmasına kim karar
verecek; önce de oylasanız sonra da oylasanız, bu Meclis karar verecek, gündeme
alma iradesi burada ortaya çıkacak.
Peki, temel yasaya kim karar verecek;
temel yasaya da Genel Kurul karar verecek. Ben, istediğim için değil, ben
isteyebilirim, siz istemeyebilirsiniz; ama, unutmayın ki, nihaî olarak bu
kararı verecek merci İçtüzüğe, Anayasa
göre nedir; Genel Kuruldur.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sen sonrayı önceye
alıyorsun.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İçtüzüğün 19
uncu maddesi açıktır. Anayasanın 89 uncu maddesini de okumak istiyorum değerli
arkadaşlar; lütfen, dikkatli dinleyiniz…
FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Meclis
çalışanlarına bağırarak değil.
SALİH KAPUSUZ (Devamla) -
"Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmaması durumunda -onaya gönderilen
tasarı- Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir."
Yani, bak, istisnaî bir yaklaşım getiriyor. Genelini görüşebildiği gibi,
isterse o iade edilen maddeleri de görüşebilir diyor.
Şimdi, biz ise grup önerimizde neyi
getirmişiz; burada bir belirsizlik yok, bizim talebimiz açık; diyor ki talep:
"Bir öncesinde yapılan görüşme gibi, ilk yapılan görüşme gibi, temel yasa
olarak ilk kabul edildiğindeki, bölümler halindeki görüşme gibi burada da
aynısını görüşelim." Yani, biz bunu talep ediyoruz, onaylayacak merci
onaylarsa kabul eder, reddecekse kendi bilir, böyle değil de şöyle yapın
diyebilir.
Değerli arkadaşlar, bakınız, bu hususa çok
açıkça bir iki cümleyle son vermek istiyorum. Biz AK Parti Grubu olarak, bu
konularla ilgili olarak hiçbir şeyi ne Anayasaya ne İçtüzüğe ne de uygulamalara
aykırı bir şey yapmak istemedik ve yapmak istemiyoruz; ama, şu uygulamanın ne
Anayasaya ne İçtüzüğe ne teamüllere ne geçmiş uygulamalara hiçbir ters tarafı
yoktur. Onun için, burada uygulanacak olan yöntemin, Başkanlığın tutumunun
doğru olduğunu bir kez daha ifade ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK
Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri,
Başkanlık Divanının görevi, Anayasa, yasa ve İçtüzüğe göre burada en sağlam
kararların üretilmesini sağlamaktır. Bunu yaparken, biz, bürokratlarımızdan da
yararlanıyoruz; ama, bazı eksikler, bazı yanlışlar olabilir. Meclisi birlikte
yönetiyoruz, sizin verdiğiniz yetkiyle yönetiyoruz. Uyarılar gelebilir,
görüşler gelebilir ve İçtüzüğe uygun taleplerle görüşmeler açılabilir. Bunların
yapılması sırasında elbette bürokratlarımıza danışıyoruz, onların bilgilerine
başvuruyoruz; ama, kararı biz alıyoruz. O yüzden, Başkanlıkla ilgili
tartışmalar olduğu zaman, doğrudan Divana, bize yönelik olmalı, bürokrat
arkadaşlar bunun dışında tutulmalı; bir.
İki; burada etkin ve verimli olmanın
yollarını da devamlı arıyoruz, hep birlikte arayıp bulmaya çalışıyoruz;
nitekim, gösterdik de bunu. Yani, bugün 7'de bitiyor görüşmeler. Biz 7'de biten
görüşmelerin uzatılmasını önermeden 7'de bitirebilirdik; ama, amacımız üzüm
yemek, bağcıyı dövmek değil, iş yapmak olduğu için, kargaşa sırasında aldığımız
ara önerisinin hemen arkasından uzatma önerisini size getirdik; bu da, Divanın
etkin ve verimli çalışmayı öngörmesinin bir örneği. Bunu, böyle kabul etmek
gerekiyor. Öyle veya böyle, zaman zaman yanlış yapılabilir; bu yanlışları
görüldüğü yerde değiştirmek de hepimizin görevi. Varsa yanlışlar, eksikler,
onları giderebilmek için bütün bu
tartışmaları yapıyoruz; yani, mükemmeli yakalayabilmek için yapıyoruz. Bunu,
hoşgörüyle karşılamak gerekiyor, hatta, takdirle karşılamak gerekiyor
düşüncesindeyim.
Şimdi, lehte söz isteyen, Gaziantep
Milletvekilimiz Sayın Ömer Abuşoğlu'na söz veriyorum. (Anavatan Partisi
sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika Sayın Abuşoğlu.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Teşekkür
ederim Sayın Başkan.
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Meclis Başkanlığının tutumu üzerine açılan müzakere çerçevesinde lehte söz almış bulunuyorum. Aslında, lehte söz
alırken AK Parti Grubunun getirdiği teklifin Anayasa ve İçtüzüğün hükümlerine
uygun olduğunu düşündüğüm için lehte söz istemiştim; ama, bu konuda
konuşmayacağım artık; çünkü, bu konuda konuşmak beyhude, boşuna bir işlem.
Başkanlık Divanının uygulaması üzerine söz
aldım. Biraz önce de Sayın Başkan belirtti.
Sayın Başkanın belirttiği çerçevede, Meclisimizin normal çalışma saati
19.00'da tamamlanır. 19.03'te Sayın Başkan ara verdi. Dolayısıyla, Meclisin
çalışma saati dolduktan 3 dakika sonra çalışmalara 10 dakika ara verildi.
Tutanaklarda var. 10 dakika ara verildi; ama, 10 dakika beklenmeden, 5 dakika
dolar dolmaz, hemen, alelacele Başkanlık Divanı tarafından oturum açıldı. Saat
19.08. Dolayısıyla, çalışma saatlerimizin dışında bir saatte yeniden oturum
açılmış oldu. Bu da yetmedi, Meclisin çalışma saatleri dışında, Sayın Başkan,
AK Parti Grubu önerisinin oylanmasına kadar süreyi uzatma talebini oylamaya
sundu. Benim o anda yaptığım itiraz, gerek saat 19.00'un geçmiş olması ve
gerekse de karar yetersayısı aranması noktasındaki itirazım, gürültüler
esnasında Başkanlık Divanınca duyulmadı.
O bakımdan, yapılan bu işlemlerin tamamı
19.00'u geçmiş bir zaman dilimi içerisinde yapıldığı için, Meclis şu saatte
oturum da yapamaz ve herhangi bir konuyu da konuşamaz.
Sayın Başkanlık Divanının takdirlerine arz
ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Sayın Abuşoğlu
doğru bir şey ifade etti.
BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen, Sayın
Muzaffer Kurtulmuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın
Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlamadan evvel hepinizi
saygılarımla selamlıyorum.
Saat 19.30; Meclis açılalı 4 saat oldu.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - 4,5…
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - 4,5
saat oldu. Ne konuştuk burada bu ana kadar; usul hakkında tartışma. Bu nereden
geliyor; bu niye böyle oluyor?!
Sevgili arkadaşlarım, hasbelkader, bugün
Danışma Kurulunda ben de vardım. İktidarın temsilcisi arkadaşa şunu söyledim:
Her gün, Danışma Kurulunda, her hafta, Meclis çalışma saatlerini değiştiriyorsunuz.
Bugün, Meclisin normalde saatleri nedir; 15.00'te açılır, 19.00'da kapanır.
İktidar, alışkanlık haline getirdi, "efendim" diyor, "salı,
çarşamba, 21.00'e kadar çalışırız, perşembe günü de bitimine kadar
çalışırız." Bir âdet oldu. Bir uygunluk olmuyor burada.
Ha, şimdi, temel yasa diye buraya getirmek
istiyorsunuz. Elbette ki, hukukçu arkadaşlarım bu konuyu uyaracak, Anayasanın
maddelerini söyleyecek. Cumhurbaşkanlığından gelen yasanın burada tartışması
yapılmadan, Meclis Divan Kurulunda karar alınır evvelden; onu yapmadı. Peki,
ondan sonra ne oldu; iktidar alıştı ya, "efendim" diyor, "bu
yasaları temel yasa olarak buraya getirelim." Geçende getirdiniz zaten
yasaları. Biz, o zaman da söyledik. Arkadaşlar, bu yasaları, burada, hayatî
yasalar olduğu için, teker teker görüşelim, ülkemizin lehine olan hangi
maddeler varsa, birlikte, iktidarla, muhalefetiyle, konsensüsle yapalım
denildiğinde, çok mu bir şey istemiş oluyor muhalefet sizden?!
Sevgili arkadaşlarım, yapılan çok şık
değil, yanlış. Bakınız, Amerikasında, Finlandiyasında, İngilteresinde,
Kıbrısında -küçücük gördüğümüz Kıbrıs'ta bile- demokrasi için, dolaştık, neler
yaptıklarına baktık. Kıbrıs bile bizden ileride. Kıbrıs, komisyonlarında, eğer
muhalefet partisinden kimse yoksa o gün toplantıyı yapmıyor, iktidarın
getirdiği teklifleri "bu iktidardan gelmiştir" diye, eksisine
artısına bakmadan komisyonlarda karar aldırmıyor. Biz, halen, orayı bile
aşamadık. Komisyonlarda, bu teklif iktidardan geldi, hükümet böyle istiyor, bir
an evvel geçsin diye, komisyonlardan geçiriyoruz. Buraya da gelince, yanlışları
söyleyip, doğruyu göstermek için de muhalefete söz hakkını kısıyoruz.
Bence, ne olursa olsun, nasıl yapılırsa
yapılsın, bunun temelde yanlış olduğunu söylüyorum. Burada, kanunlar,
iktidarlar için yapılmıyor, yetmiş milyon insan için yapılıyor. Ne olur
konsensüsle yapılsa?! Ne olur muhalefet-iktidar bir araya gelse de, eksilerini,
artılarını söylese?! Ne kaybeder iktidar?! Ne kaybeder?! İktidar, yasayı
çıkarırken, kendi evladına mı çıkarıyor sadece?! Topluma çıkarıyorsa,
muhalefetin niye önerisi alınmıyor?! Alırsa, muhalefetin hiç mi doğru söylediği
yok?! Hep mi yanlış muhalefet yapıyor?! İşte, iktidarın "ben her şeyi
bilirim" demesinden yasalar, gidiyor, ya Anayasa Mahkemesinden dönüyor
veya da Cumhurbaşkanlığından dönüyor. E ne oluyor sonuç; tekrar buraya gelip,
sil baştan yapıyoruz.
Sevgili arkadaşlarım, gönlüm şundan yana;
isteğim doğrudan yana; Geliniz, İktidar grup başkanvekilleri, muhalefet grup
başkanvekilleriyle toplandığınızda, orada, ben bunu bunu getirdim, muhalefet
karşı çıktı deyip her gün Meclisi oyalamaktansa, onu yerinde halledin diye
düşünüyorum. Şık değil, yanlış. Temelde yanlış, yoksa, fikriniz belki yanlış
değil; ama, bence… Ben asistanıma sorardım "ne var bunda" diye. Hiç
de gocunmam ondan, ondan bir şeyler öğrenirim. Ne olur muhalefetin fikrini
aldığınız da?! Yasayı yine siz çıkarıyorsunuz, kanunlar sizin çıkardığınız
oluyor, puan da sizin oluyor. Muhalefet de yanlış yapıyor, bilesiniz. Bazen,
biz de, muhalefet yapmak için, gerektiğinde yanlış yapabiliriz. İnsanız ya,
insanız!
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hep yapıyorsunuz?
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) -
Öyle, çok konuşanların da, çok şeyi bilmediğini çok iyi bilmeleri lazım. Hele,
laf atan arkadaşlarımı çok seviyorum; bence, iki susup bir konuşmalarında yarar
var diye düşünüyorum. Lafı herkes atar. Asıl mesele doğruyu bulmak. Bu doğruyu
bulmak da bu Meclisin işidir, bizim işimizdir. Bundan sonra, benim temennim, bu
Mecliste usul tartışmalarının az olması. Mühim olan üzüm yemek, bağcı dövmek
değil.
Bu arada, sevgili arkadaşlarım, İktidar
sözcüleri konuşurken biraz daha itinalı konuşmak mecburiyetinde. Nasıl olsa
bizim dediğimiz oluyor diye, çoğunluğa güvenip de her şeyi yapmaya kalkmayın.
Biliyorsunuz, bir atasözü vardır: "Gün gelmiş, demir kapı ağaç kapıya
muhtaç olmuştur." Ben de bunu söylüyorum size. Güvenmeyiniz bu kadar
İktidarın çoğunluğuna. Siz de eksik yaparsınız; çünkü, insansınız. Yanlış
yapıyorsunuz. Bu yanlıştan dönün. Bu kürsüde, tekrar, bu şekilde, usul hakkında,
Danışma Kurulu konusu hakkında konuşmasaydık, da keşke ülkemizin yararına olan
şu genel sağlık sigortasını eksisiyle artısıyla bu akşam konuşsaydık, daha iyi
olmaz mıydı diye düşünüyorum.
Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum.
Hoşça kalınız. (CHP sıralarından alkışlar)
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan…
BAŞKAN - Buyurun Sayın Abuşoğlu
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan,
İçtüzüğümüzün 54 üncü maddesi gayet açık. 19.00'dan sonra çalışma yapamayız.
19.00'dan önceki bir saatte, çalışmaların uzatılmasıyla ilgili karar alınması
gerekirdi; ama, biz, çalışmaların uzatılmasıyla ilgili oylamayı 19'u 10 geçe
yaptık. Dolayısıyla, yapılan oylama da, yapılan bu konuşmaların tamamı da
hükümsüzdür, İçtüzüğe aykırıdır. Tekrar belirtmek lüzumu hissettim; çünkü,
görüşmeler, müzakereler hâlâ devam ediyor. İçtüzüğümüzün 54 üncü maddesi gayet
açıktır.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan,
gerçekten 19.10 olduğu tespit edilebiliyorsa, haklıdır. 19.10 ise tutanakta, o
zaman işlem yapmak gerekmez, yapmamamız lazım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Oylama yapılmıştır
efendim, Meclis oylama yaptı.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Hükümsüz…
Hükümsüz… Senin yaptığın oylama hükümsüz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hükümsüzse, niye
söz alıp konuşuyorsun?!
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Onu belirtmek
için çıktım konuştum. Başka da bir şey söylemedim, dikkat ederseniz.
BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, zaman
zaman, Meclis tartışmalarının tansiyonu nedeniyle süreleri izlemek, takip etmek
zor oluyor; ama, biz bu arada Meclis tartışmalarının selameti açısından,
kargaşa nedeniyle ara verdik ve o aradan sonra da, Genel Kurul kararıyla
çalışma süremizi uzattık. Şimdi, Genel Kurulun kararı doğrultusunda çalışmayı
devam ettirmek durumundayız.
Sayın milletvekilleri…
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN - Sayın Anadol, ben, bir izahat
yapacağım. Çalışmamız devam ederken, oylamaya geçileceği sırada sizin
talebinizi yerine getireceğiz.
Şimdi, önce açıklama yapacağım.
Başkanlığımın tutumunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Adalet ve Kalkınma
Partisi Grubunun önerisini bölümlerine göre okutup, ayrı ayrı oylarınıza
sunacağım…
III.- Y O K
L A M A
(CHP sıralarından bir grup milletvekili
ayağa kalktı)
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yoklama
istiyoruz.
BAŞKAN - Şu anda, yoklama talebinizi kale
almamız mümkün.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, geç
kaldınız!.. (CHP sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Önce yoklama talebinde bulunan
sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit
edeceğim.
Sayın Kesimoğlu?.. Burada.
Sayın Hasan Ören?.. Burada.
Sayın Kemal Anadol?.. Burada.
Sayın Harun Akın?.. Burada.
Sayın Mevlüt Aslanoğlu?.. Burada.
Sayın Gökhan Durgun?.. Burada.
Sayın Ziya Yergök?.. Burada.
Sayın Oya Araslı?.. Burada.
Sayın Atila Emek?.. Burada.
Sayın Nail Kamacı?.. Burada.
Sayın Orhan Eraslan?.. Burada.
Sayın Nuri Çilingir?.. Burada.
Sayın Halil Ünlütepe?.. Burada.
Sayın Tuncay Ercenk?.. Burada.
Sayın Feridun Baloğlu?.. Burada.
Sayın Nadir Saraç?.. Burada.
Sayın Mehmet Semerci?.. Burada.
Sayın Erdal Karademir?.. Burada.
Sayın Yılmazkaya?.. Burada.
Sayın Ali Aslan?.. Burada.
Yeterli sayıda sayın üye talepte bulundu;
20 kişi.
Şimdi, yoklama için 3 dakika süre
veriyorum.
(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)
BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır.
VI.-
ÖNERİLER (Devam)
A) SİYASÎ
PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)
Ê2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha
görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci
maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden
düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi (Devam)
BAŞKAN - Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi
Grubunun önerisini tekrar okutup, bölümler halinde oylarınıza sunacağım:
Öneri:
Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri
ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 331 inci sırasında yer alan
1126 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 332 nci sırasında
yer alan 1127 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 350 nci
sırasında yer alan 1158 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu
sırasına, 310 uncu sırasında yer alan 1091 sıra sayılı kanun tasarısının bu
kısmın 10 uncu sırasına, 7 nci sırasında yer alan 1034 sıra sayılı kanun
tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 303 üncü sırasında yer alan 970 ve
970'e 1 inci ek sıra sayılı kanun tek-lifinin bu kısmın 16 ncı sırasına, 204
üncü sırasında yer alan 817 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 17 nci
sırasına, 29.5.2006 ve 30.5.2006 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 1189 sıra
sayılı Kanun ile 1191 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu
kısmın 4 üncü ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna
göre teselsül ettirilmesi,
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer bölümü okuyun:
Genel Kurulun, 30.5.2006 Salı ve 31.5.2006
Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının
görüşülmemesi, 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşülmesi...
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer bölümü okuyun:
29.5.2006 tarihli gelen kâğıtlarda
yayımlanan geleneksel Türk el sanatları üretici ve sanatkârlarının sorunları
hakkındaki (10/128) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1006 sıra
sayılı raporu ile töre ve namus cinayetleri hakkındaki (10/148, 182, 187, 284,
285) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1140 sıra sayılı raporunun,
gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerinin 1.6.2006 Perşembe günkü
birleşiminde yapılması...
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer bölümü okutuyorum:
Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere
geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince
tümünün görüşülmesi...
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Bu görüşmelerin, İçtüzüğün 91 inci
maddesine göre temel kanun olarak yapılması, bölümlerinin ilk görüşmelerdeki
usule uygun olarak ilişik cetveldeki şekilde olması,
BAŞKAN - Cetveli de okutuyorum:
Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki Madde Sayısı
1. Bölüm 1
ilâ 13 üncü maddeler 13
2. Bölüm 14
ilâ 42 nci maddeler 29
3. Bölüm 43
ilâ 59 uncu maddeler 17
4. Bölüm 60
ilâ 78 inci maddeler 19
5. Bölüm 79
ilâ 98 inci maddeler 20
6. Bölüm 99
ilâ109 uncu maddeler=11 24
(Geçici
1-13 dahil)= 13
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Diğer bölümü okutuyorum:
Genel Kurulun; 30.5.2006 Salı günü
15.00-21.00 saatleri arasında, 31.5.2006 Çarşamba günü 1034 sıra sayılı kanun
tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 1.6.2006 Perşembe günü saat
14.00'ten Meclis araştırması komisyonları raporlarının görüşmelerinin
tamamlanmasına kadar çalışması,
Önerilmiştir.
BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Birleşime 20 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati: 19.55
YEDİNCİ
OTURUM
Açılma
Saati: 20.27
BAŞKAN:
Başkanvekili Ali DİNÇER
KÂTİP
ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye
Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.
Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanınca
bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve
Genel Sağlık Sigortası Kanununun, geri gönderilen maddeleri için, milletvekillerinin
talebi üzerine söz kaydı yapılmıştır; ancak, az önce "sunuşlar"
kısmında görüşülen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin kabulü
üzerine alınan karar gereğince, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri
gönderilen 1189 sıra sayılı kanunun tümü görüşülecek ve bu görüşmeler,
İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak yapılacaktır.
Bu nedenle, kanun bölümler halinde
görüşüleceğinden, daha önce alınan sözler işleme konulmayacaktır. Bölümler
üzerinde şahıslar adına söz isteyen milletvekillerine, istem sırasına göre söz
verilecektir.
Bilgilerinize sunulmuştur.
İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2
adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ancak, Mardin Milletvekili Nihat
Eri doğrudan gündeme alınma önergesini geri çekmiştir.
Diğer önergeyi okutup işleme alacağım ve
oylarınıza sunacağım.
Önergeyi okutuyorum:
IV.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)
9.- Malatya
Milletvekili Süleyman Sarıbaş’ın Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/685), doğrudan gündeme
alınmasına ilişkin önergesi (4/392)
Türkiye
Büyük Millet Meclisi Başkanlığına
25.01.2006 tarihinde Yüce Başkanlığa
sunulan ve 6.2.2006 tarihinde ilgili komisyonlara havale edilen (2/685) esas
numaralı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifimiz, havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonunda süresi içerisinde
görüşülmediğinden, kanun teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca
doğrudan gündeme alınması hususunu arz ederim.
Saygılarımla. 26. 4. 2006
Süleyman Sarıbaş
Malatya
BAŞKAN - Teklif sahibi olarak, Gaziantep
Milletvekili Ömer Abuşoğlu…
Buyurun Sayın Abuşoğlu.
Süreniz 5 dakika.
ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan,
değerli milletvekilleri; biraz önce yaptığım uyarıları tekrar edip, yerime
geçeceğim; çünkü, bizim bu teklifimizi de Meclisin şu anda görüşmesi mümkün
değil. Ben de, teklif üzerine bu yüzden konuşma yapmayacağım.
Meclis İçtüzüğü gayet açık: Çalışma
saatlerimiz 15.00-19.00 olarak belirlenmiştir; ancak, bunlar uzatılabilir;
fakat, uzatılma işlemi, saat 19.00 dolmadan yapılmak zorundadır. Bugün
yaptığımız işlem tamamen İçtüzüğe aykırıdır ve bu çerçevede ve bu zaman dilimi
içerisinde gerçekleşen gündem tespiti de hükümsüzdür. Dolayısıyla, sosyal
sigorta kanunuyla ilgili yapılacak müzakereler de bu hükümsüzlük çerçevesi
içerisindedir; çünkü, gündeme alınmamıştır. Cumhurbaşkanının, İçtüzüğe uygun
bir şekilde gündeme alınma işlemi yapılmamış olması dolayısıyla, yeniden,
Anayasa Mahkemesine gidip, bugünkü Meclis oturumunu ve kararlarını Anayasa
Mahkemesine götürme hakkı vardır. O yüzden, gelin, yanlış yapmayalım. İktidar
Partisi Grup Başkanvekillerine sesleniyorum: Yanlış yapmayalım.
Kanunla ilgili yaptığımız müzakereler
hükümsüzlük içerdiği için, bu kanunu biz tamamlasak bile, yeniden,
Cumhurbaşkanınca Anayasa Mahkemesine gönderilme ihtimali söz konusudur.
Bu hususu belirtmek üzere kürsüye geldim.
Kendi teklifimizin gündeme alınmasıyla ilgili herhangi bir şey söylemeyeceğim;
çünkü, böyle bir konuyu biz görüşemeyiz şu anda.
Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan
Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Kişisel söz istemi, Sayın
Muzaffer Kurtulmuşoğlu…
Sizin de süreniz 5 dakika.
MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın
Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; biraz önce Grup Başkanvekili
arkadaşımın söylediği gibi, Başkanlık Divanının bilerek veya bilmeyerek yaptığı
hata üzerine, bundan sonra, hakikaten, görüşülecek yasalar eksik kalacağı için,
bugün, burada, önerimizin lehinde veya aleyhine de konuşmayı ben kendi
görüşümle çok şık bulmuyorum. Onun için de hepinize şunu söylemek
mecburiyetindeyim: Sakın ola ki -İktidar mensubu arkadaşlarıma söylüyorum-
Anayasa Mahkemesine müracaat etme hakkı doğacak şekilde bir yasa görüşmesinin
bugün yapılmasının uygun olacağını zannetmiyorum.
Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum;
hoşça kalın. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
Alınan karar gereğince, sözlü soru
önergelerini ve diğer denetim konularını görüşmüyor, gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam
ediyoruz.
V.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve
İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir
Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun
teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden
teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.
2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu
Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
4.- Bazı
Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
3 üncü sırada yer alan, Türkiye
Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
5. -
Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında
Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması
İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu
(1/1115) (S. Sayısı: 1147)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
4 üncü sırada yer alan, 19.4.2006 Tarihli
ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Anayasanın
89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek
Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun
görüşmelerine başlıyoruz.
6.-
19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası
Kanunu ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi
ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1206) (S. Sayısı: 1189) (x) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu, 1189 sıra sayısıyla
bastırılıp dağıtılmıştır.
Sayın milletvekilleri, 19.4.2006 tarihli
ve 5489 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3, 28, 29,
31, 40, 46, 55, 63, 80, 82 ve geçici 1, 2, 4, 6, 9 uncu maddeleri
Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta
gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.
Anayasanın 89 uncu maddesinin ikinci
fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye
Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir."
İçtüzüğün 81 inci maddesinin son
fıkrasında ise "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve
bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen
kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun
görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu
durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun
tümünün oylaması her halde yapılır."
Bu hükümler yer almaktadır. Bu hükümlere
göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun
bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.
Sayın milletvekilleri, az önce sunuşlar
kısmında görüşülen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin kabulü
üzerine, alınan karar gereğince, kanunun tümü İçtüzüğün 91 nci maddesi
kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, kanun, tümü üzerindeki görüşmeler
tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde
görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.
Kanunun tümü üzerinde söz isteyenler:
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu;
Anavatan Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu.
(x) Kanunun ilk
görüşmeleri 18.4.2006 tarihli 89 uncu ve 19.4.2006 tarihli 90 ıncı
birleşimlerde yapılmıştır.
(xx) 1189 S. Sayılı
Basmayazı tutanağa eklidir.
Kişisel söz istemleri: Diyarbakır
Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu, Ankara Milletvekili Faruk Koca, Denizli
Milletvekili Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan.
Bu dördü aynı anda müracaat etmiştir; aralarında
kura çekilecektir.
Beşinci sırada, Çankırı Milletvekili
Tevfik Akbak; altıncı sırada, İstanbul Milletvekili İnci Özdemir.
İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu
adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nda.
Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP
sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU
(İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.
Değerli milletvekilleri, az önce burada
gelip Yüce Meclise hitap eden Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup
Başkanvekilleri, Sosyal Güvenlik Yasasının önemini ve Türkiye'de toplumun bütün
kesimlerini ilgilendirdiğini söylediler. Gerçekten de toplumun tüm kesimlerini
ilgilendiren bir yasanın, toplumdan kaçırılarak nasıl görüşüldüğünü, herhalde,
bizi televizyonlardan izleyen değerli vatandaşlarımız öğrenmiş olacaklardır.
Sayın Cumhurbaşkanına bu yasa gittiğinde
-yine temel yasa olarak görüşülmüştü- Sayın Cumhurbaşkanı 15 maddenin yeniden
görüşülmesini istemiştir. Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesinde, sosyal
devletin, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından özellikle Parlamentodan
geçirilen yasada gözardı edildiğini, makul ve ölçülü olması gereken
düzenlemelerin yapılmadığını, dolayısıyla da, toplumda çok ciddî sorunlar
yaratabileceğini düşünerek 15 maddenin yeniden görüşülmesini istemiştir; ancak,
Adalet ve Kalkınma Partisi, temel yasa olarak görüşülürken şu gerekçeyi ileri
sürmüştü: Eğer, bu yasa temel yasa değil de madde madde görüşülseydi, bu
yasanın beş ayda ancak Parlamentodan çıkabileceğini ileri sürmüştü.
Dolayısıyla, bu yasa beş ayda çıkarsa Parlamentodan çok uzun bir süreyi
alacaktır, o halde, bu, temel yasa olarak görüşülmeli ve bir an önce
yasalaşmalıydı.
Şimdi, bugün yaptığımız görüşmede,
bakınız, az önce, yine, Adalet ve Kalkınma Partisi 15 maddeyi tek tek görüşmek
yerine, yine, temel yasa olarak bunu kabul edip, tümünün temel yasa olarak
görüşülmesini buraya getirmiştir. Tam anlamıyla, adı üstünde, tipik bir
ikiyüzlü politika açık ve net ortaya çıkmış oluyor. Bir taraftan bu kürsüye
çıkıp, halka, beş ayda bu yasa görüşülebilirdi, o nedenle, biz bunu temel yasa
yapıyoruz diyorsunuz; öte yandan, 15 maddeyi tek tek burada görüşmekten
kaçınıp, tümünü temel yasa olarak kabul edip buradan geçiriyorsunuz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu, bir hesap işi
Kemal Kılıçdaroğlu.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu bir
hesap işi değil; bu, halka hesap vermekten korkma işidir Sayın Başkan. (CHP
sıralarından alkışlar)
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF işi, IMF…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Halka hesap
vermekten korkma işidir.
K.KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF… IMF…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın, size
bir şey söyleyeyim.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu bir tercih
meselesi.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın, bir
şey söyleyeyim size. Yeri ve zamanı gelince halka hesap vermekten her zaman söz
edersiniz, politikacı halka hesap vermelidir dersiniz. Peki, 15 madde tek tek
görüşülseydi, her madde için 10 dakika konuşacaktık. Niçin 15 dakika bizim
konuşma hakkımızı elimizden alıyorsunuz, 10 dakikalık bir konuşma hakkımızı
elimizden alıyorsunuz!? Cumhuriyet Halk Partisinin halkı aydınlatmasını bu
kürsülerden istemiyorsunuz. Israrla ve ısrarla gizliyorsunuz. Halka doğru bilgi
verilmesini istemiyorsunuz.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Halk kendisi
aydınlanmak istemiyor ki. (CHP sıralarından alkışlar[!])
TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Bravo!
BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Evet,
"halk kendisi aydınlanmak istemiyor" diye, Adalet ve Kalkınma
Partisinden bir değerli milletvekilimiz bunu söylüyor. Adalet ve Kalkınma
Partisinin adalet anlayışını, halkı bilgilendirme anlayışını buradan bir kez
daha yüce halkımızın takdirine sunmuş olalım.
ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - CHP vasıtasıyla
aydınlanmak istemiyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şimdi,
bakın değerli milletvekilleri, bir başka arkadaşımız yine bu kürsüye geldi,
Sayın Salih Kapusuz, Sosyal Güvenlik
Yasasıyla ilgili düzenlemeler 2036 yılında yürürlüğe girecek; yani, 2036
yılında asıl, vatandaşın canını yakacak maddeler yürürlüğe girecek gibi bir
ifade kullandı.
Bu yasa çıktığında, 1.1.2007'nin ocak
ayında ilk bağıracak olanlar, sayın milletvekilim, emekli Bağ-Kurlular. Emekli
Bağ-Kurlular, bu yasa yürürlüğe
girdiğinde, eğer tekrar çalışıyorlarsa ayda almış oldukları Bağ-Kur emekli aylığının
yüzde 10'u oranında sosyal güvenlik
destek primi ödeyeceklerdi; ama, bu yasa yürürlüğe girdiğinde, yani,
1.1.2007'nin ocak ayında, emekli aylıklarından 30-40 milyon değil de 177 000
000 lira kesildiğini görecekler.
Sizden rica ediyorum, o esnafın yüzüne
acaba nasıl bakacaksınız? O esnaf… Bakın ben size bir dosya göstereyim; şu
dosyayı, Safranbolu Sanayi Ticaret Odası, Safranbolu Esnaf ve Sanatkârlar
Odası, Safranbolu Şoförler
Otomobilciler Odası Başkanı ve Safranbolu İşçi Emeklileri Cemiyeti Başkanlığı
düzenlemiş; tümüyle imzaları var. Bunlar ne istiyorlar biliyor musunuz değerli
arkadaşlar; bunlar, sosyal güvenlik destek priminin kesilmesini istiyorlar.
Siz, kesilmesi bir yana, sosyal güvenlik destek primi kesintilerine yüzde 300'e
varan zam yapıyorsunuz ve bu zam da ocak ayında yürürlüğe girecek. Adalet ve
Kalkınma Partisinin adalet anlayışı ne; emekliye, çalışan emekliye yaklaşım anlayışını göstermesi açısından çok
ilginç bir örnek.
Yine, geliyorum bir başka noktaya; eğer
bir kriz çıkar, esnaf eğer bir aylık sigorta borcunu yatırmazsa, siz esnafa
bakmayacaksınız, esnafa sağlık hizmeti vermeyeceksiniz.
Değerli arkadaşlar, hadi esnafın borcu
var, sağlık hizmeti vermiyorsunuz. Peki, esnafın karısının günahı ne; ona niçin
sağlık hizmeti vermeyeceksiniz?! Ona da vermiyorsunuz. Hadi karısının günahı o
esnafla evlenmek oldu. Peki, onun yaşlı anne ve babasına hangi yüzle sağlık
hizmeti vermeyeceksiniz?! Hangi sosyal devlet anlayışıyla sağlık hizmeti
vermeyeceksiniz?! Ona da sağlık hizmeti vermemeyi bu kanuna koyuyorsunuz. Bu mu
sizin esnafa yaklaşımınız?! Bu mu sizin sosyal devlet anlayışınız?!
Geliyorum bir başka noktaya…
ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şu anda alıyor mu?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şu anda da
almıyor; ama, siz, seçim meydanlarında ne diyordunuz "sosyal adaleti
sağlayacağız" diyordunuz. Kendi partinizin adına "adalet"
sözcüğünü koydunuz. Bu mu sizin adalet anlayışınız?!
Geliyorum bir başka noktaya. Siz
"emeklilere TÜFE artışı oranında pay vereceğiz" diyorsunuz. Emekli
aylıkları TÜFE artışı oranında artacak. Şu anda, Bağ-Kurlular ve işçi
emeklileri için bu kural geçerli; ama, memur emeklileri için geçerli değil.
Şimdi, memur emeklilerini de aynı kefeye koydunuz; onlar da TÜFE artış oranında
pay alacaklar.
Sayın Başbakan, hemen hemen her
toplantıda, gerek Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Toplantısında gerek
gittiği il kongrelerinde şunu söylüyor: "Kişi başına gelir 2 000 dolardan
5 000 dolara çıktı" diyor.
MEHMET CEYLAN (Karabük) - Yanlış mı?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hangi
emeklinin aylığı 2 000 dolardan 5 000 dolara çıktı bana söyler misiniz, Türkiye
Cumhuriyetinde hangi emeklinin aylığı kişi başına 2 000 dolardan 5 000 dolara
çıktı?!
MEHMET CEYLAN (Karabük) - Kişi başına
millî gelir öyle hesaplanmaz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hadi
geçelim başka bir konuya.
AHMET YENİ (Samsun) - Millî gelir arttı
mı, artmadı mı?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Başka bir
konuya geçelim. Kişi başına millî gelir artışında, siz bu kanunla, emeklilerin
yaşam boyu asla ve asla millî gelir artışından pay almayacağını garanti
ediyorsunuz. Kanuna hüküm yazıyorsunuz siz. Kanunda diyorsunuz ki: Emekliler
asla ve asla millî gelir artışından pay almayacak. Bu mu sizin adalet
anlayışınız?! Bu mu sizin emeklilere yaklaşım tarzınız?!
Şimdi, değerli arkadaşlar, bir konuya daha
dikkatinizi çekeyim. Bizi dinleyen vatandaşlarımız bilir; çünkü, siz gidip
vatandaşa farklı bilgiler veriyorsunuz. Bugüne kadar, emekliler emekli
olduğunda, memur emeklileri, Emekli Sandığından emekli ikramiyelerini
alırlardı. Bu kanun yürürlüğe girdikten bir yıl sonra, yani, 1.1.2008'den
sonra, her memur, emekli olduğu kurumdan emekli aylığını alacak. Bu, ne anlama
geliyor biliyor musunuz; Türkiye'nin hemen hemen borçlu olan çok sayıdaki
belediyelerinden emekli olan memur, emekli ikramiyesini alamayacak demektir.
Maaşı ödeyemeyen bir belediye, kendi emekli olan memurunun emekli aylığını
nasıl ödeyecektir, emekli ikramiyesini; ödeyemeyecektir ve sürünecektir. Bunu
kim yapıyor; siz yapıyorsunuz değerli arkadaşlar. Düzeltilmesini istedik,
düzeltmiyorsunuz. Niçin; IMF'nin talimatı böyle diye.
Ben, merak ediyorum değerli arkadaşlar,
Türkiye'de tek başına iktidar olan bir siyasal parti, nasıl oluyor da IMF'ye
karşı bu kadar şaşmaz bir bağlılık sergileyebiliyor; yetmişüç milyon insanın
tercihlerini gözardı ederek, bir finans kuruluşunun, uluslararası finans
kuruluşunun önünde saygı duruşunda bulunmaktan kendisini alıkoyamıyor; böyle
bir anlayışı nasıl sergileyebiliyor Adalet ve Kalkınma Partisi; anlamak mümkün
değil.
Başka bir konuya geliyorum değerli
arkadaşlar; işçilerde prim ödeme gün sayısını 9 000 güne çıkarıyorsunuz. 9 000
gün prim ödemeyen, normal koşullarda emekli olamayacak, normal koşullarda
emekli olamayacak.
Şimdi, size, ilginç bir belge sunacağım
değerli arkadaşlar. Bu yasayı çıkaran Başbakan kim; bu yasayı onaylayıp
Parlamentoya sunan Başbakan kim; Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Recep Tayyip
Erdoğan, sigortaya tabi olarak kaç yıl çalıştı biliyor musunuz arkadaşlar; 26
yıl; 26 yıl, sigortaya tabi olarak çalışmış. Peki, kaç gün prim ödemiş Sayın
Başbakan; 5 587 gün prim ödedikten sonra emekli oluyor. Sayın Başbakan 9 000
gün prim ödedi mi; hayır. 26 yılda 5 587 gün prim ödeyen bir Başbakan, gelip
işçilere diyor ki "sen 9 000 gün prim ödeyeceksin emekli olmak için."
Hangi vicdanla?! Hangi ahlakî değerlerle, bu, işçiden istenebiliyor?! Eğer,
işçilerden siz… Bana, Avrupa Birliğinde bir ülke gösterin, 9 000 gün işçilerden
prim ödeme gün sayısı bekliyor, arıyor. Hiçbir ülke yoktur arkadaşlar.
Sigortalılık süresi ile prim ödeme gün
sayısı karıştırılıyor. Sigortalılık süresini uzatabilirsiniz, 30 yıl
yapabilirsiniz kişinin sigortalılık süresini; ama, prim ödeme gün sayısını işçi
için makul bir düzeye indirmek zorundasınız. Aksi halde, hiçbir işçi, Sayın
Başbakan örneğinde olduğu gibi, normal koşullarda emekli olamaz. Hangi işçi
Türkiye'de 9 000 gün prim ödeyecek?! Bu adam işsiz kalacak, işsizlik
sigortasından ödenek alacak, yeni iş bulmak için çalışacak. Siz, buna, memurda
aradığınız koşulları arıyorsunuz. Hangi işçiye, memura verdiğiniz güvenceyi
veriyorsunuz?! İşçilere, memura verdiğiniz güvenceyi verin, 9 000 günü biz de
sizinle beraber kabul edelim. Hem işçiye iş güvencesi vermeyeceksiniz, her an
işinden atılabilecek, ondan sonra memurda aradığınız koşulları işçide
arayacaksınız! Doğru bir uygulama değil. Adalet ve Kalkınma Partisinin
saygıdeğer yetkilileri diyorlar ki "efendim, 9 000 gün olmasa bile, 5 400
gün üzerinden de emekli olabilir, kanun öyle." Doğru; ama, 5 400 gün
üzerinden emekli olunca, emeklilik yaşı kaç biliyor musunuz; 68! 68'ini
doldurursanız 5 400 gün üzerinden emekli oluyorsunuz. Ülkede kaç kişi 68
yaşında, gelip de emekli olacak ve ondan sonra da emekli aylığı alıp
geçinecek?! Bunun, değerli arkadaşlar, sosyal politikayla, sosyal devletle bir
ilgisi yoktur. Lütfen, elinizi vicdanınıza koyun.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - 50 yaşında mı…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 50 yaşında
emekliliği savunmadım, hayatım boyunca da hiçbir zaman savunmadım. Bakın, biz,
burada, emeklilik koşullarıyla ilgili ciddî bir eleştiri yapmıyoruz, prim ödeme
gün sayısını eleştiriyoruz, yanlıştır bu diyoruz, sigortalılık süresini uzatın
diyoruz, doğrudur, makuldür; ama, hiçbir zaman, 9 000 gün bir işçiden
arayamazsınız, bir işçiden bunu bekleyemezsiniz arkadaşlar.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 9 000 iş günü kaç
yılında geçerli olacak?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 25 tam yıl.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Kaç yılında
geçerli olacak?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hiç önemli
değil.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 2050'li yıllarda.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) -
1.1.2007'den sonra, her yıl 100 gün ilave edilecek. Bunu da biliyoruz; ama, hiç
önemli değil. Siz çok ağır koşullar dayatıyorsunuz, makul değil, ölçülü değil,
Türkiye'nin gerçekleriyle bağdaşmıyor, hiçbir Avrupa Birliği ülkesinde de söz
konusu değil. O ülkelerde insan hakları bizden önde, çalışma yaşamı bizden çok
daha önde, sosyal korumalar çok daha önde.
FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Kaç çalışana
kaç emekli düşüyor o ülkelerde?
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz,
değerli arkadaşlar, vur deyince öldürüyorsunuz. Sistemde açık var. Açık var,
tamam, anladık. Açığı kapatmak için siz kayıtdışı ekonomiyle ne mücadelesi
getiriyorsunuz?
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 2050'yi hayal
edin.
BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) -
Kayıtdışıyla mücadele için neler yapıyorsunuz?
BAŞKAN - Konuşmacıya müdahale etmeyin.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) -
Yapmıyorsunuz değerli arkadaşlar. Gerçekten de, vur deyince öldürüyorsunuz. Vur
deyince adam öldürülmez ki!
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Azıcık hayal
gücünüzü genişletin.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Eziyet yapma
konusunda mı hayal gücü geliştirelim?!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz,
değerli arkadaşlar, o kadar ciddî bir hayal içindesiniz ki…
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sizin hayal
edemediklerinizi hayal ediyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın,
korkunuz o noktaya, o doruğa ulaştı ki, madde madde görüşmekten korkuyorsunuz.
Niçin korkuyorsunuz; 15 maddeyi görüşmekten korkuyorsunuz arkadaşlar, 15
maddeyi! Beş ay diyordunuz siz; beş ay sürecek efendim 122 maddeyi görüşürsek.
MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Biz
Allah'tan başka kimseden korkmayız.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF'den,
IMF'den…
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Efendim,
siz IMF'den korkuyorsunuz. IMF'nin dediğinden, sözünden çıkmıyorsunuz.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Allah'tan daha
çok IMF'den korkuyorsunuz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Evet,
arkadaşlar, siz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından değil, IMF'den
korkuyorsunuz. IMF'nin söylediği sözden çıkmıyorsunuz. IMF ne diyorsa, emir ve
talimat kabul ediyorsunuz.
Değerli arkadaşlar, bakın, ben daha geçen
Trabzon'daydım. Bir emekli ne dedi biliyor musunuz; "IMF'nin önünde diz
çöken bir hükümeti biz şimdi görüyoruz" dedi. Evet, "IMF'nin önünde
diz çöken bir hükümet" tanımı yapıyor vatandaş; siz bunun farkında değil
misiniz arkadaşlar?!
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - IMF'nin önünde
kimse diz çökmüyor.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Size,
Safranbolu'daki dosya... Gidin Safranbolu'ya, ticaret odasına gidin, şoförler
odasına gidin, esnaf sanatkârlar odasına gidin; bakın bakayım, sizi
alkışlayarak mı karşılıyorlar?!
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Biz her yere
gidiyoruz. IMF'yi de biz kurmadık, biz davet etmedik.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz hayal
âleminde yaşıyorsunuz arkadaşlar, hayal âleminde yaşıyorsunuz.
Siz bu kanunla ne yaptınız biliyor
musunuz; iki tane doğru şey yaptınız. Doğru şeylerden birisi, emzirme yardımını
artırdınız; ama, unutmayın, kadınlar her ay doğum yapmazlar. Emzirme yardımını
artırdınız diye ne kadar övünseniz de, kadınların yapacağı doğum sayısı bellidir.
İkinci güzel bir şey daha yaptınız; ölüm
yardımını artırdınız. Ama, insanlar yardım alacağız diye ölmezler arkadaşlar.
(CHP sıralarından alkışlar)
Bir yanlış daha yaptınız. Eskiden
sigortalı 1 gün bile sigortalı olsa, öldüğünde ölüm yardımı alırdı. Şimdi
kanuna koydunuz, 1 yıl sigortalı olmadan ölüm yardımı da alamayacak. İnsaf
yani! Ölümü bile istismar eden bir yasa getiriyorsunuz buraya ve bizden bu
yasayı desteklememizi istiyorsunuz ve bizim hayal âleminde konuştuğumuzu
söylüyorsunuz. İnsaf!.. İnsaf!.. İnsaf!..
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Siz hep hayal
ettiniz bunu yapmayı, biz yapıyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sağlık
harcamalarında kısıtlama. Talimatı kim verdi?!
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Talimatı
Başbakan vermedi, talimatı Sağlık Bakanı vermedi. Talimatı kim verdi; IMF
verdi. "4,5 katrilyonluk kısıtlama yapacaksınız" diyorlar.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Kısıtlama falan
yok.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Gidin
bakalım, kısıtlama yokmuş!
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 18 yaşına kadar
çocuklara biz sağlık güvencesi getiriyoruz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ha, 18
yaşına da geleceğim şimdi.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Yapamadığınız
şeyler bunlar.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz hayal
âleminde geziyorsunuz değerli arkadaşlar. Siz, IMF'nin talimatlarıyla
giderseniz…
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sizin
programınızda yok mu bunlar?!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bizim
programımızda var.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Alkışlayın onun
için.
HALUK KOÇ (Samsun) - Sus be kardeşim yahu!
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ama, bizim
programımızda insan var, sizin programınızda da para ve IMF var. İki şey
farklı.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Daha iyisi nasıl
olur diye…
BAŞKAN - Lütfen müdahale etmeyin
arkadaşlar. Yani, konuşmacının süresini uzatmak zorunda kalacağız. Kesiyorsunuz
sık sık.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Geliyorum
başka bir konuya. Siz diyorsunuz…
HALUK KOÇ (Samsun) - Çık konuş kürsüye be!
Hatip kadar konuşuyorsun Nevzat Bey.
MEHMET SOYDAN (Hatay) - 20 dakikadır
konuşuyor zaten.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 20 dakika
bizim hakkımız herhalde. Onu da kısıtlayacaksınız; ama, gücünüz yetmiyor,
İçtüzük izin vermiyor buna herhalde.
K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Onu da
değiştirirler.
HALUK KOÇ (Samsun) - Hatip kadar
konuşuyorsun kardeşim.
OYA ARASLI (Ankara) - Müsaade edin de
konuşsun.
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Siz niye müdahale
ediyorsunuz?! Başkanınıza saygısızlık ediyorsunuz.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Arkadaşlar,
korkunun ecele faydası yok. Bu kanun insan haklarına aykırı bir kanundur, bu
kanun Anayasanın sosyal devlet ilkesine aykırı bir kanundur, bu kanun insanı
gözardı eden bir kanundur. Bu kanunun odağında IMF var, bu kanunun odağında
para var. Paraya tapanlar ancak bunu yapabilirler. Bu kadar açık ve net
söylüyorum arkadaşlar.
ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bravo.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şimdi, 18
yaşına gelelim… Sayın Başbakan, kalktı ne dedi "18 yaşına kadar olanlar,
bütün herkes devletin teminatındadır sağlık açısından, hepsine bedava sağlık
hizmeti verilecek." Şu örneği, gittiğim her ilde, her yerde veriyorum,
burada da vereceğim. Sayın Başbakanın bu sözüne güvenip, ocak ayında, birisi
aldı çocuğunu götürdü bir üniversite hastanesine, taburcu olurken önüne bir
fatura koyacaklar çocuğun, babanın önüne. Baba diyecek ki, "efendim,
Başbakan 'bedava' dedi, nereden çıktı, üstelik bu daha beş aylık!"
"Onu geç" diyecekler, "Sayın Başbakanı geç, sen kanuna bak"
diyecekler. Önce katılım payı isteyecekler, "efendim, biz, katılım payını
almayacağız." Almıyorsanız, kanuna niye koyuyorsunuz?! Alacaksınız, çünkü,
IMF talimat verecek, o talimatı yerine getireceksiniz. Arkadan, çocuk, beş
aylık çocuk, isterseniz 68 yaşındaki adam olsun, iki kişilik odada yattı değil
mi veya tek kişilik odada yattı; otelcilik hizmeti faturası ödeyecek. Sayın
milletvekilleri, bugüne kadar SSK faturalarına otelcilik hizmeti bedeli var
mıydı!
NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sizin döneminizde
8 kişilik odalarda, koğuşlarda bakılıyordu hastalar!..
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz, bu
kanunla otelcilik hizmeti bedeli getiriyorsunuz. Vatandaşa otelcilik hizmeti
faturasını ödeteceksiniz.
Üç… Bu da yetmedi, diyecekler ki,
"bir dakika kardeşim, senin çocuğunu profesör muayene etti, bir de öğretim
üyesi parasını ver." Bu kanunda var mı? Bu söylediklerimin hepsi var
arkadaşlar. Vatandaşa ne söylerseniz söyleyin, vatandaş ocak ayından itibaren,
ilk kazığı yiyen Bağ-Kur emeklileri, ondan sonra çocuklar, ondan sonra
birtakım…
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
MEHMET SOYDAN (Hatay) - Katrilyonluk
açıklarda sizin imzanız var mı; onu açıklayın!
BAŞKAN - Kemal Bey, süremiz dolmak üzere,
sizin de süreniz doldu; lütfen toparlayın.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) -
Toparlıyorum Sayın Başkan.
İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan,
Nevzat Beye cevap vermekten süresi çabuk bitti, biraz konuşsun da,
öğrensinler...
BAŞKAN - Bir saniye arkadaşlar…
Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını
toparlamasına kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Buyurun Kemal Bey, tamamlayın lütfen.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Teşekkür
ediyorum Sayın Başkan
MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır) - Yalnız,
bizden evvelki hükümetlerin uzantısı, biz anlaşma yapmadık.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın
milletvekilim, siz, IMF'yle çok sayıda anlaşma yaptınız; bunlara da "iyi
niyet mektubu" deniyor. Onların altında da, Sayın Ali Babacan'ın ve
dönemin Merkez Bankası Başkanlarının imzaları var. Onlara bakarsanız veya Hazinenin veya Merkez
Bankasının internet sitesine bakarsanız, AKP'nin yaptığı anlaşmaların tümünü
orada görebilirsiniz.
MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır) - Kemal
Bey, ben şunu demek istedim: IMF'yi biz gündeme sokmadık, bizden önceki hükümet
gündeme soktu; ben, bunu söylüyorum.
KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - IMF'yi,
elbette, siz devreye koymadınız; IMF eskiden beri var, uluslararası bir
kuruluştur; ama, AKP, IMF'nin talimatlarından çıkmayan ender hükümetlerden
birisidir. Örneğin, Arjantin gibi yüreklilik göstermemiştir, Brezilya gibi yüreklilik
göstermemiştir. Tek başına iktidar olup, ülkenin ekonomik sorunlarına, bu
ülkenin ulusal çıkarlarının gerektirdiği kararları almamıştır. Bütün kararları
IMF almıştır, burası da uygulamıştır; bu kadar basit. Hükümetin temel
noktalarından birisi bu.
Bu kanunun getirdiği bir şey daha var
arkadaşlar: Eskiden, evlenmemiş kız çocukları, evleninceye kadar yaşı ne olursa
olsun, babasının sağlık hizmetinden faydalanırdı. Siz, bu kanunda bir reform
daha yapıyorsunuz ve onlar 18 yaşını doldurdukları zaman, haklarını elinden
alıyorsunuz; çalışmıyor bu kız çocukları. Kim bakacak bunlara? Hangi sosyal
devlet, hangi vicdan?! Kendi vicdanlarınızı lütfen sorgulayın.
Bakın, Sayın Cevdet Erdöl'le biz bir
toplantıya katıldık; Aydın'da. Sayın Erdöl dedi ki: "Bu kanunu, Mecliste,
beraber yaptık." Hayır, itiraz ettim; hemen itiraz ettim. Kesinlikle,
Cumhuriyet Halk Partisi, bu kanunun, virgülünde de, paragrafında da, söyleminde
de, hiçbir noktasında yoktur; çünkü, CHP, sosyaldemokrat bir parti olarak,
sosyal devleti savunan bir parti olarak, sosyal devleti dışlayan bir yasaya
ortaklık yapamaz, aynı atmosferde bulunamaz. Biz de, sizi, aynı atmosferde
bulunmamak için Parlamentoyu terk ediyoruz, kendi yasanızla, kendi
vicdanınızla, sizi, baş başa bırakıyoruz.
Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
(CHP
Grubu milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)
BAŞKAN - Sayın Zülfü Demirbağ "halk
aydınlanmak istemiyor" içerikli beyanındaki kastının "sizin
tarafınızdan aydınlanmak istemiyor" olduğunu belirtti. Kendi ifadesinin bu
şekilde değişmesini istediler.
Değerli milletvekilleri, alınan karar
gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 31 Mayıs 2006 Çarşamba
günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
Kapanma
Saati: 21.03