BIM 2 4 2006-06-30T12:20:00Z 2006-06-30T12:20:00Z 53 32328 184274 TBMM 1535 368 226301 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22       CİLT: 121       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

108 inci Birleşim

30 Mayıs 2006 Salı

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                     Sayfa     I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- YOKLAMALAR

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının özelleştirilmesi durumunda meydana gelebilecek sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Türklerin Rumeli'ye çıkışının 654 üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Nazım Hikmet'in ölümünün 43 üncü, Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 23 üncü yıldönümünde, eserlerine ve edebî kişiliklerine ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'in, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini (2/793) geri aldığına ilişkin önergesi (4/391)

2.- (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/1062)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063)

4.- Türkiye ile Nijer arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1064)

5.- Bulgaristan'da yapılacak olan İkinci Dünya Kadın Parlamenterler Toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen İstanbul Milletvekilleri Zeynep Armağan Uslu ile Bihlun Tamaylıgil'in katılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1065)

6.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1066)

7.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1067)

8.- Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1068)

9.- Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş'ın, Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına ilişkin Kanun Teklifinin (2/685), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/392)

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/859) (S. Sayısı: 1167)

2.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın yasama dokunulmazlığının kaldırılması hakkında Başbakanlık tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/878) (S. Sayısı: 1168)

3.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

5.- Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı:1147)

6.- 19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1206) (S. Sayısı: 1189)

VI.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ

1.- (10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi

2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması

2.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, konuşmasında, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması

3.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması uygun görülmeyerek ikinci defa Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen yasaların tümünün veya sadece uygun görülmeyen maddelerinin görüşülmesi konusunun Genel Kurulun onayına sunulması gerekirken, grup önerisi getirmek suretiyle tümünün yeniden görüşülmesinin Anayasa ve İçtüzüğe uygun olup olmayacağına ilişkin

IX.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Küre Operasyonunda tutuklanan bir kişinin verdiği bilgilere ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/13334)

2.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İstanbul-Sarıyer'deki bir taşınmazın satışına ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/13531)

3.- Muğla Milletvekili Fahrettin ÜSTÜN'ün, özelleştirme sonucu geçici personel olarak istihdam edilen çalışanların özlük haklarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13705)

4.- Muğla Milletvekili Gürol ERGİN'in, özelleştirme sonucu geçici personel olarak istihdam edilen çalışanların sorunlarına ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Mehmet Ali ŞAHİN'in cevabı (7/13718)

5.- Şanlıurfa Milletvekili Turan TÜYSÜZ'ün, Yüce Divanda görülen davaların yargılama giderlerine ilişkin sorusu ve Adalet Bakanı Cemil ÇİÇEK'in cevabı (7/13725)

6.- Kars Milletvekili Selami YİĞİT'in, Türkiye Kalkınma Bankasının personel politikasına ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13748)

7.- Bursa Milletvekili Mehmet KÜÇÜKAŞIK'ın, Bursa'nın Harmancık İlçesine kaymakam atamasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13761)

8.- Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun-Tekkeköy Kaymakamı hakkındaki bir iddiaya ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13763)

9.- Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Emniyet Genel Müdürlüğünün Fethullah Gülen hakkında hazırladığı belgeye ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13765)

10.- Şanlıurfa Milletvekili Mehmet Vedat MELİK'in, Nüfus Hizmetlerini Güçlendirme Vakfına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13767)

11.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bazı emniyet teşkilatı memurlarının talep sahiplerine parti mensubiyeti sorduğu iddiasına ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/13773)

12.- Konya Milletvekili Atilla KART'ın, Kıbrıs Gazilerinin yakınlarının sağlık hizmetlerinden yararlanmalarına ilişkin sorusu ve Millî Savunma Bakanı M. Vecdi GÖNÜL'ün cevabı (7/13802)

13.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, İzmir-Gaziemir'deki bir kurşun fabrikasına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13804)

14.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, saha koordinatörlüğü oluşturulup oluşturulmadığına ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13807)

15.- Hatay Milletvekili Fuat ÇAY'ın, 2003'ten itibaren Hatay'da yapılan ihalelere ilişkin sorusu ve Sanayi ve Ticaret Bakanı Ali COŞKUN'un cevabı (7/13814)

16.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, ara malı ithalatına ve ekonomiye etkisine ilişkin Başbakandan sorusu ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/13841)

17.- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Tahtalı Barajı su toplama havzasında altın madeni işletmesine verilen olumlu ÇED raporuna ilişkin sorusu ve Çevre ve Orman Bakanı Osman PEPE'nin cevabı (7/13852)

18.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'nin satışını yaptığı alacak portföyüne ilişkin sorusu ve Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısı Abdüllatif ŞENER'in cevabı (7/13862)

19.- Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, bitkisel ve hayvansal ürün ithalatına,

- İzmir Milletvekili Türkân MİÇOOĞULLARI'nın, çeltik üretimi ve ithalatında izlenecek politikaya,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Kürşad TÜZMEN'in cevabı (7/13876, 13877)

20.- İzmir Milletvekili Muharrem TOPRAK'ın, İzmir Çocuk Sağlığı Araştırma ve Uygulama Hastanesi inşaatına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13899)

21.- İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, "İddialar ve Gerçekler" adlı kitapçığın basım ve dağıtımına ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13902)

22.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, özel kalem müdürlüğüne yapılan atamalara ilişkin sorusu ve İçişleri Bakanı Abdülkadir AKSU'nun cevabı (7/14004)

23.- İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Ege Üniversitesi Çocuk Sağlığı Araştırma ve Uygulama hastanesi inşaatı ödeneğine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/14015)

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

I. GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 14.00'te açılarak beş oturum yaptı.

Samsun Milletvekili Mehmet Kurt, Atatürk'ün, millî kurtuluş hareketinin başlangıcında önemli gelişmelerin kaydedildiği yer olan Havza'ya gelişinin 87 nci yıldönümüne,

İstanbul Milletvekili Yaşar Nuri Öztürk, Selanik'te Pontus Rum soykırımı anıtı dikilmesi üzerine duyduğu kaygıya; Erzurum ve Sivas Kongrelerine katılmış olan delegelere birlik ve beraberliğimizin sembolü olarak anıt mezar yapılmasının önemine,

Adana Milletvekili Recep Garip, Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 23 üncü yılında, Türk edebiyat ve sanatına yaptığı katkılara, şair kişiliğine ve eserlerine,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Amasya Milletvekili Hamza Albayrak, Samsun Milletvekili Mehmet Kurt'un gündemdışı konuşmasında ifade ettiği, Amasya Tamiminin Havza'da yazılıp Amasya'da okunduğu tespitinin tarihî kayıtlara uygun düşmediği, Tamimin, Amasya Saraydüzü Kışlasında kaleme alınarak Türk Halkına deklare edildiğine ilişkin bir açıklamada bulundu.

Kahramanmaraş Milletvekili Hanefi Mahçiçek'in (3/837) (S. Sayısı: 1165),

Afyonkarahisar Milletvekili Reyhan Balandı'nın (3/838) (S. Sayısı: 1166),

Yasama dokunulmazlıklarının kaldırılmasına gerek bulunmadığı hakkında Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu karma komisyon raporları Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Konya Milletvekili Atilla Kart ve 24 milletvekilinin, 16 ncı Dönem Milletvekili ve Kilis eski Belediye Başkanı Ekrem Çetin ve oğlunun öldürülmesi olayıyla (10/366),

Denizli Milletvekili Mustafa Gazalcı ve 20 milletvekilinin, dil ve anlatım dersi kitabı ile yazılım programı ve bilgisayar bağışlarıyla (10/367),

İlgili iddiaların araştırılması amacıyla Meclis araştırması açılmasına ilişkin önergeleri Genel Kurulun bilgisine sunuldu; önergelerin gündemdeki yerlerini alacakları ve öngörüşmelerinin, sırası geldiğinde yapılacağı;

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 309 uncu sırasında yer alan 1088 sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 3 üncü sırasına, 315 inci sırasında yer alan 1104 sıra sayılı kanun teklifinin 4 üncü sırasına alınmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği;

Açıklandı.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

1 inci sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305), görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden,

2 nci sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904), görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından,

Ertelendi.

3 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Japonya Hükümeti Arasında Kaman Kalehöyük Arkeoloji Müzesinin Hibe Yoluyla Yapımına İlişkin Nota ve Görüşme Tutanaklarının Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/1185) (S. Sayısı: 1141), görüşmelerini müteakiben elektronik cihazla yapılan açıkoylamadan sonra, kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

4 üncü sırasında bulunan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının (1/1115) (S. Sayısı: 1147), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlandı; maddelerine geçilmesi sırasında, istem üzerine yapılan yoklamalarda Genel Kurulda toplantı yetersayısı bulunmadığı anlaşıldığından;

30 Mayıs 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşime 19.30'da son verildi.

 

 

 

İsmail Alptekin

 

 

Başkanvekili

 

 

 

Bayram Özçelik

Türkân Miçooğulları

 

Burdur

İzmir

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

 

 

 

 

Harun Tüfekci

Ahmet Küçük

 

Konya

Çanakkale

 

Kâtip Üye

Kâtip Üye

                                                   No: 149

II.- GELEN KÂĞITLAR

26 Mayıs 2006 Cuma

Teklif

1.- Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl ve 7 Milletvekilinin; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamede Değişiklik Yapılması, 4576 Sayılı Devlet Memurları Kanunu, Harcırah Kanunu, Bazı Sağlık Personelinin Devlet Hizmet Yükümlülüğüne Dair Kanun, Tapu ve Kadastro Genel Müdürlüğü Kuruluşu ve Görevleri Hakkında Kanun Hükmünde Kararnamenin Değiştirilerek Kabulü Hakkında Kanun, Kadastro Kanunu ile Genel Kadro Usulü Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin Eki Cetvellerde Değişiklik Yapılması Hakkında Kanunun Bazı Maddelerinin Yürürlükten Kaldırılması, 181 Sayılı Sağlık Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkındaki Kanun Hükmünde Kararnamenin Bazı Maddelerinin Değiştirilmesi Hakkındaki Kanun Teklifi (2/798) (Plan ve Bütçe ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 26.5.2006)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un Vezirköprü İlçesindeki bazı köylerin elektrik hatları ve trafolarının yenilenmesi ihtiyacına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13626) (Başkanlığa geliş tarihi: 6/4/2006)

2. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, yabancı sermayenin millî güvenlik açısından soruşturulmasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13627) (Başkanlığa geliş tarihi: 7/4/2006)

3. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, statülerine göre kamu görevlilerinin sayılarına ve maaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13628)

4. - Edirne Milletvekili Rasim ÇAKIR'ın, bir milletvekilinin ABD pasaportu kullandığı iddiasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13630)

5. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bölücü terör örgütüyle ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13631)

6. - Manisa Milletvekili Ufuk ÖZKAN'ın, yabancı pasaporta sahip AK Parti milletvekili bulunup bulunmadığına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13635)

7. - Bursa Milletvekili Kemal DEMİREL'in, ilk ve orta öğretimde rehberlik çalışmalarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13636)

8. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa'nın Gördes İlçesi bağlantılı yolların bakım ve onarımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13641)

9. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, İzmir-Manisa-Akhisar bölünmüş yoluna ve Manisa-Menemen çevre yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13642)

10. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa-Turgutlu arasındaki bölünmüş yol yapımına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13643)

11. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Salihli-Alaşehir-Buldan bölünmüş yoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13644)

12. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Salihli-Demirci karayoluna ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13645)

13. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa'nın Akhisar İlçesi bağlantılı yol yapım çalışmalarına ilişkin Bayındırlık ve İskân Bakanından yazılı soru önergesi (7/13646)

14. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kadın istihdamına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13647)

15. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, birinci basamak sağlık kuruluşlarından hizmet alımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13650)

16. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Avrupa Birliği Genel Sekreterliğinin personel açığına ve bina inşaatına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13653)

17. - İstanbul Milletvekili Onur ÖYMEN'in, AB hibe ve kredilerinin kullanımına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13654)

18. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Kelebek Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13657)

19. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Manisa-Alaşehir-Kurudere Köyünün su sorununa ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13658)

20. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, radyoloji ünitelerindeki radyasyon güvenliğine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13659)

21. - Manisa Milletvekili Nuri ÇİLİNGİR'in, Kavaklıdere Barajının yapımına ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13660)

22. - Adıyaman Milletvekili Ahmet Faruk ÜNSAL'ın, akaryakıt bayileri ve dağıtım şirketlerinin denetimine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13661)

23. - Adana Milletvekili Tacidar SEYHAN'ın, BOTAŞ ihalelerinin ve üst düzey bürokratlarının incelenmesine ilişkin Enerji ve Tabiî Kaynaklar Bakanından yazılı soru önergesi (7/13662)

24. - Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, "Barbi Operasyonu"na ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13664)

25. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, AK Parti İstanbul İl Başkanı hakkındaki bir iddiaya ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13665)

26. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, Diyarbakır'da meydana gelen şiddet olaylarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13666)

27. - Ardahan Milletvekili Ensar ÖĞÜT'ün, Aksaray'ın bir kasabasının içme suyu ihtiyacına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13667)

28. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, mülkiye müfettişleri ve mahalli idareler kontrolörlerince denetlenen belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13668)

29. - Kırklareli Milletvekili Mehmet S. KESİMOĞLU'nun, yerel yönetimlerin denetimine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13669)

30. - Mersin Milletvekili Mustafa ÖZYÜREK'in, "Barbi Operasyonu"nun uygulanma şekline ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13670)

31. - Manisa Milletvekili Hasan ÖREN'in, Manisa-Gölmarmara yolunun bakım ve onarımına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13672)

32. - Ankara Milletvekili Muzaffer R. KURTULMUŞOĞLU'nun, bazı emniyet yetkililerinin basına yansıyan açıklamalarına ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13673)

33. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, bürokratlara yönelik bazı uygulamalarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13675)

34. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, okul binalarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13676)

35. - Samsun Milletvekili Haluk KOÇ'un, Samsun'un Vezirköprü İlçesindeki sağlık hizmetlerine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13683)

36. - Hatay Milletvekili Mehmet ERASLAN'ın, hastane binalarının depreme dayanıklılıklarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13685)

37. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, radyoloji ünitelerinde çalışanların radyasyondan korunmalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13686)

38. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, verem hastalığına, aile hekimliği pilot uygulamasına ve kapatılan bazı hastanelere ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13687)

39. - Iğdır Milletvekili Dursun AKDEMİR'in, Trozinemi hastalarının mağduriyetine ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13688)

40. - Trabzon Milletvekili M. Akif HAMZAÇEBİ'nin, denizcilik sektörüne verilen motorin nedeniyle tahsilinden vazgeçilen ÖTV'ye ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13689)

                                          No.: 150

29 Mayıs 2006 Pazartesi

Tasarılar

                    1.- Yabancıların Çalışma İzinleri Hakkında Kanun ile Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı (1/1212) (İçişleri; Dışişleri; Avrupa Birliği Uyum ile Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 17.5.2006)

2.- Yedek Subaylar ve Yedek Askeri Memurlar Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1213) (Millî Savunma Komisyonuna) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2006)

3.- Su Ürünleri Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı (1/1214) (Avrupa Birliği Uyum; Çevre; Adalet ile Tarım, Orman ve Köyişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 22.5.2006)

Teklif

                    1.- Afyonkarahisar Milletvekili Mahmut Koçak'ın; Cezayir Halkına Yönelik Soykırım Hakkında Kanun Teklifi (2/799) (Dışişleri; İçişleri ve Adalet Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 18.5.2006)

Raporlar

1.- 3046 Sayılı Kanunda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ve Anayasa Komisyonu Raporu (1/1208) (S. Sayısı: 1188) (Dağıtma tarihi: 29.5.2006) (GÜNDEME)

2.- 19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1206) (S. Sayısı: 1189) (Dağıtma tarihi: 29.5.2006) (GÜNDEME)

3.- Kütahya Milletvekili Hasan Fehmi KİNAY ve 39 Milletvekilinin Geleneksel Türk El Sanatları Üretici ve Sanatkarlarının Sorunlarının Araştırılarak, El Sanatlarının Geliştirilmesi, Korunması ve Gelecek Kuşaklara Aktarılması İçin Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla, Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergesi ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/128) (S. Sayısı: 1006) (Dağıtma Tarihi: 29/5/2006) (GÜNDEME)

4.- Ankara Milletvekili Oya ARASLI ve 23 Milletvekili, Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR ve 68 Milletvekili, Gaziantep Milletvekili Fatma ŞAHİN ve 46 Milletvekili, İzmir Milletvekili Canan ARITMAN ve 28 Milletvekili ile İstanbul Milletvekili Güldal OKUDUCU ve 27 Milletvekilinin; Töre ve Namus Cinayetleri ile Kadınlara ve Çocuklara Yönelik Şiddetin Sebeplerinin Araştırılarak Alınması Gereken Önlemlerin Belirlenmesi Amacıyla Anayasanın 98 inci, İçtüzüğün 104 ve 105 inci Maddeleri Uyarınca Bir Meclis Araştırması Açılmasına İlişkin Önergeleri ve Meclis Araştırması Komisyonu Raporu (10/148, 182, 187, 284, 285) (S. Sayısı: 1140) (Dağıtma Tarihi: 29/5/2006) (GÜNDEME)

 

                                                  No.: 151

30 Mayıs 2006 Salı

Teklif

1.- Ankara Milletvekili Eyyüp Sanay ve 7 Milletvekilinin; Dernekler Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi (2/800) (Adalet; Anayasa ve İçişleri Komisyonlarına) (Başkanlığa geliş tarihi: 30.5.2006)

Raporlar

1.- İzmir Milletvekili Hakkı Ülkü ve 42 Milletvekilinin; Büyükşehir Belediyesi Kanununa Bir Ek Madde Eklenmesi Hakkında Kanun Teklifi ve İçtüzüğün 37 nci Maddesine Göre Doğrudan Gündeme Alınma Önergesi (2/691) (S. Sayısı: 1190) (Dağıtma tarihi: 30.5.2006) (GÜNDEME)

2.- Umumi Hayata Müessir Afetler Dolayısiyle Alınacak Tedbirlerle Yapılacak Yardımlara Dair Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Tasarısı ve Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (1/1201) (S. Sayısı: 1191) (Dağıtma tarihi: 30.5.2006) (GÜNDEME)

 

 

 

 

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.05

30 Mayıs 2006 Salı

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

 

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşimini açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Elektronik cihazla yoklama yapacağız.

Yoklama için 3 dakika süre vereceğim. Sayın milletvekillerinin, oy düğmelerine basarak salonda bulunduklarını bildirmelerini, bu süre içerisinde elektronik sisteme giremeyen milletvekillerinin, salonda hazır bulunan teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin ise, yoklama pusulalarını, görevli personel aracılığıyla, 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı bulunamamıştır.

10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati:15.09

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 15.25

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN -  Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin İkinci Oturumunu açıyorum.

III.- YOKLAMA

BAŞKAN - Açılışta yapılan yoklamada toplantı yetersayısı bulunamamıştı; şimdi, tekrar, yoklama yapacağım.

 Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Gündeme geçmeden önce, üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

Gündemdışı ilk söz, Türkiye Halk Bankası hakkında söz isteyen, Adana Milletvekili Kemal Sağ'a aittir.

Buyurun Sayın Sağ. (CHP sıralarından alkışlar)

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Adana Milletvekili Kemal Sağ'ın, Halk Bankasının özelleştirilmesi durumunda meydana gelebilecek sorunlara ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

KEMAL SAĞ (Adana) - Sayın Başkan, değerli milletvekillerim; Türkiye Halk Bankasının özelleştirilmesi hakkında gündemdışı söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Devletin ticarî faaliyetlerden çekilmesine ve buna yönelik özelleştirme faaliyetlerine karşı olmadığımızı belirterek sözlerime başlıyorum.

Konu bankacılık olunca, hele ki, küçük ve orta ölçekli işletmelere kredi desteği sağlayan Türkiye Halk Bankasının özelleştirilmesi söz konusu olunca, buna, Cumhuriyet Halk Partisi olarak kayıtsız kalmamız söz konusu olamaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Hak Bankası özelleştirmesinin sonuçlarının daha iyi olması açısından, sosyolojik bir yorumla sözlerime devam ediyorum.

18 inci Yüzyılda, buhar makinesiyle birlikte Birinci Sanayi Devrimi yaşanmış; bu aşamada, tarım toplumu kültürü yerini sanayi toplumu kültürüne bırakmıştır. 19 uncu Yüzyılda petrol ve elektrik enerjisiyle birlikte İkinci Sanayi Devrimi yaşanmış; üretim ve verimlilik artmıştır. 20 nci Yüzyıla gelince, iktisadî büyümenin getirisi sermaye kesiminin eline geçmiş, elde edilen zenginlik geniş kitlelere yansıtılamamıştır. Toplumların önemli bir kesimini oluşturan esnaf, sanatkâr ve küçük ticaret erbabının serbest piyasa ortamında rekabete dayanamayarak işlerini kaybetmeleri neticesinde ekonomik ve sosyal çalkantılar oluşmuştur. Bunun sonucunda, toplumsal barışın sağlanabilmesi için geniş kesimleri kapsayan bir orta sınıfın oluşturulması ve güçlendirilmesi öngörülmüş; bu fikir, daha sonra, tüm devletlerce benimsenmiştir.

BAŞKAN - Kemal Bey, bir dakika…

Arkadaşlar, sayın milletvekilleri, lütfen, cep telefonlarıyla dışarıda konuşalım, aramızdaki konuşmaları da keselim; Sayın Kemal Sağ'ı dinlememiz mümkün olmuyor. Lütfen, sessizliği sağlayalım.

KEMAL SAĞ (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Ekonomideki küçük ve orta büyüklükteki işletmelerin malî bünyelerinin güçlendirilmesi ve olumsuz iktisadî şartlar karşısında dirençli olmaları gereği, halk bankacılığı ortaya çıkmıştır. Halk bankacılığı, para ticareti yapan klasik bankacılardan farklı olup, kâr amacından ziyade, toplumsal kalkınma amacına yöneliktir.

Türkiye'de, 1930'lu yıllara kadar bankacılık sektöründe sadece iki banka mevcuttu. Birisi, tarımsal kalkınmada aktif rol oynayan Ziraat Bankası; diğeri, sanayi ve ticaret sektörünü desteklemek üzere kurulan Türkiye İş Bankası idi. Kalıcı bir ekonomik kalkınma, sosyal denge ve toplumsal barışın korunması için, esnaf, sanatkâr ve küçük meslek sahibine uygun koşullarda kredi verilmesi amacıyla Türkiye Halk Bankası kurulmuştur. 1933 yılında kurulan banka 1938 yılında faaliyete geçmiş, 1950'den sonra şubeleri kanalıyla hizmet alanını genişletmiş, 1984 yılında banka ana statüsü 2000 yılına kadar değiştirilmiştir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Halkbank'ın, 15.11.2000 tarih ve 4603 sayılı Yasayla 233 sayılı Kanun Hükmünde Kararname kapsamından çıkarılarak yeniden yapılandırılması ve özelleştirilmesi hedeflenmiş, özelleştirme için üç yıllık bir süre öngörülmüş; fakat, Pamukbank devrolduğu için süre beş yıla çıkarılmıştır. 25.11.2005 tarihinde dolan süre, mevcut hükümetçe ikibuçuk yıl uzatılmış ve bu kararla, AKP Hükümeti, bir önceki hükümetin kararını benimseyerek uygulamayı devam ettirmiştir.

Banka Genel Müdürünün verdiği ve medyada yer alan bilgiye göre, Halkbank'ın özelleştirme hazırlık çalışmaları haziran sonunda tamamlanacak ve bankanın yeni sahibi 2006 sonuna kadar belli olacaktır. Kuveyt Dışişleri Bakanının girişimlerine bakılırsa da, en güçlü aday olarak Kuveyt sermayesi dikkati çekmektedir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

KEMAL SAĞ (Devamla) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Lütfen toparlayalım.

KEMAL SAĞ (Devamla) - Satılmak istenen Halk Bankası hakkında bazı bilgileri sizinle paylaşmak istiyorum değerli arkadaşlar; arkasından, siz de, bu bankanın satılıp satılmayacağına lütfen karar verin.

2006 yılı nisan ayı itibariyle, bankanın aktif büyüklüğü yüzde 15 büyüyerek 30 milyar YTL'ye çıkmış; brüt kârı yüzde 85 oranında artarak, 287 milyon YTL olmuştur değerli arkadaşlar. Bankacılık sektöründe, aktif büyüklük açısından 6 ncı, kredi açısından 9 uncu ve mevduat açısından da 6 ncı sıradadır. Açılan 7,7 milyar YTL tutarındaki kredinin yüzde 75'i KOBİ'lere kullandırılmıştır.

Değerli arkadaşlar, Halkbank, Nisan 2006 itibariyle, 703 esnaf kooperatifine, 235 000 KOBİ'ye 1,9 milyar YTL kredi kullandırmış; plaka kredisinden genç girişimciye, sera kredisinden de traktör kredisine kadar çeşitli projeleri halkın hizmetine sunmuştur.

Halkbank, KOBİ'lerin finansal ihtiyaçlarını karşılamanın dışında, pazarlama, yönetim, hukuk, teknoloji açısından da ücretsiz hizmet sunmaya devam etmektedir. Ayrıca, yerleşim bölgelerine göre farklı vade ve faiz içeren kredi politikalarıyla da ülke kalkınmasına katkı sağlamaktadır. 2002 genel sanayi sayımına göre 1 720 000 işletme mevcutken, bunun 1 717 000'i, yani yüzde 99'u KOBİ şeklindedir.

Değerli arkadaşlar, sadece imalat sanayiinde 250 000 KOBİ faaliyet göstermekte ve toplam istihdamın da yüzde 38'ini sağlamaktadır.

Değerli arkadaşlar, ülkemizde dışticaret açığı büyürken, daha kötüsü, işsizlik de artmaktadır. Dört yıl önce yüzde 9 olan işsizlik oranı, 2006'da yüzde 12'ye dayanmıştır. Halk Bankasının satılmasıyla, bu bankanın misyonu gereği desteklemiş olduğu esnaf ve sanatkâr ile KOBİ'ler desteklenemez olacak ve sıkıntılar büyüyecektir. Bu durum, işsizliğin daha da artmasına ve istihdamın daralmasına yol açacaktır. Mevcut İktidar yatırım yapmıyor, istihdamı artıracak bir çalışma yapmıyor; bir de, üstüne, üretim ve istihdamı artıran KOBİ'lerin kolunu kanadını kırıyor.

Halk Bankasının satılmasındaki bir başka önemli sorun da banka personelinin durumudur arkadaşlarım. Geçmişte, özelleştirme uygulamaları sırasında yaklaşık 16 000 kamu bankası çalışanlarını bir gecede ihtiyaç fazlası olarak dışlarken, 2 300 yeni personel aldığınızı toplum unutmamıştır.

Size, şimdi, cevap bekleyen beş önemli soru yöneltmek istiyorum değerli AKP'li arkadaşlarım.

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - AK Parti…

KEMAL SAĞ (Devamla) - AK Partili olsun; ama, yeter ki siz soruma cevap verin.

1. Geçmişe göre çok daha iyi bir durumda olan Türkiye Halk Bankası neden satılmak isteniyor; bunun gerekçesi nedir?

2- Halk Bankasının satılması durumunda, kuruluşundan bugüne kadar tarihsel işlevi olan esnaf ve sanatkârlar ile küçük ve orta ölçekli sanayi kuruluşlarını finansal destekleme görevini hangi kuruluş sürdürecektir ya da üstlenecektir?

3- Halk Bankasının satılmasından sonra "orta sınıf" olarak adlandırılan toplum kesiminin korunması ve geliştirilmesi nasıl sağlanacaktır?

4- Şu anda bankada çalışan sözleşmeli ve kadrolu personelin geleceği ve özlük hakları ne olacaktır? Yeni bir Halk Bankası mağdurları yaratılmaması için ne gibi önlemler düşünüyorsunuz?

5- En önemlisi, değerli arkadaşlar, bu bankayı kime satacaksınız?

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

KEMAL SAĞ (Devamla) - Sayın Başkan, toparlıyorum.

Halka mı açacaksınız; yoksa, parayı veren kim olursa olsun satacak mısınız?

Sayın AKP'liler, sözlerimi bitirirken, sonuç olarak, size diyorum ki, esnaf, sanatkâr ve küçük ticaret erbabının finansal kaynak sorununu çözüme kavuşturmadan Türkiye Halk Bankasını satmayın. Eğer satacaksanız -ki, öyle gözüküyor- o zaman, önce esnaf ve KOBİ'ler için kaynak çözümünüzün ne olduğunu bu topluma açıklayın, ondan sonra da gerekiyorsa satınız.

Bu duygularla teşekkür ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı ikinci söz, atalarımızın Rumeli'ye geçişi hakkında söz isteyen, Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'ye aittir.

Buyurun Sayın Köşdere. (AK Parti sıralarından alkışlar)

(AK Parti sıralarından "Konu Rumeli olunca yüzünüz gülüyor Başkanım" sesi)

Rumeli olunca hepimizin yüzü güler, sadece benim değil.

Buyurun Sayın Köşdere.

2.- Çanakkale Milletvekili İbrahim Köşdere'nin, Türklerin Rumeli'ye çıkışının 654 üncü yıldönümüne ilişkin gündemdışı konuşması

İBRAHİM KÖŞDERE (Çanakkale) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Türklerin Rumeli'ye çıkışının 654 üncü yıldönümü nedeniyle, ilgili olarak gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Osman Beyin kurduğu, oğlu Orhan Beyin Bursa ve Balıkesir yörelerini de alarak genişlettiği Osmanlı Beyliği, bundan tam 654 yıl önce, Marmara Denizinin güney sahillerine ulaşıp, dünyanın en önemli coğrafyalarına hükmeden İstanbul ve Çanakkale Boğazlarına dayanmıştır.

Osmanlı Beyliğinin muazzam bir imparatorlukla dünyaya hâkim olacağının işaretini verdiği bu dönemde, Bizans ayakta zor duruyordu, Aynı süreçte, Balkanlardaki Bulgarlar ve Sırplar henüz bir güç olmaktan yoksundu. Osmanlının dizginlenemeyen kudreti sınırlarını aştı ve beklenen oldu. Orhan Beyin büyük oğlu Süleyman Paşa 1354 yılında, yüreğiyle tarihe meydan okuyan bir avuç akıncıyla Çanakkale Boğazını geçerek Rumeli'ye, yani, Balkanlara ayak bastı.

Binlerce kilometre uzaktan, Asya'nın ortalarından gelen Türkler, Balkanlar yoluyla Avrupa'ya ulaşmışlardır. 1354 yılı, Gelibolu'nun fethi, Rumeli'yi ele geçirme bakımından Balkanlarda yapılan fetihler ve Osmanlının ilerlemesi bakımından son derece önemli bir tarihtir. Gelibolu ve Gazi Süleyman Paşa, tarihte birlikte geçer. Bizans'ın Gelibolu Kalesini elinde bulundurmakla sahip olduğu bütün avantajlar, 1354 yılı, Türklerin eline geçmiştir.

1912 Balkan Harbiyle, Osmanlı Devleti, Rumeli topraklarının yaklaşık bugünkü sınırlarımız haricinde kalan yerlerin tamamını kaybetti; ancak, Rumeli'de, Türkler ve akraba toplulukları, kültürlerini ve varlıklarını halen devam ettirmektedirler. Bu insanlar, Balkanlarda barışın tesisi ve Balkan ülkeleri ile Türkiye Cumhuriyeti arasında kültür köprüsü rollerini üstlenebilecek durumdadırlar. Gelişmeler göstermektedir ki, Avrupa Birliğinin bölgedeki etkinliğinin artmasına yol açmak suretiyle, Balkanlarda yeni bir dönemin kapısı artık aralanmaktadır. Bugün, hemen hemen tüm bölge ülkeleri yüzlerini Avrupa-Atlantik kurumlarına çevirmiştir. Bu hedef, onların Balkanlıktan Avrupalılığa geçiş süreciyle özdeşleşmektedir.

Balkanlardaki bu yeni dönemin en önemli sonucu, bölgede elli yıl boyunca katı ve ödünsüz şekilde hüküm süren totaliter rejimlerin yerine, insan haklarına saygılı, temelinde çoğulcu demokratik hakların yerleşmesi sayesinde Balkanlarda yaşanmış etnik ve ideolojik çatışmaların önünü kesecek olmasıdır. Bu süreç, ümit ediyoruz ki, Balkanlarda yaşanan trajedileri, bir daha yaşamamak üzere tarihin karanlık sayfalarına gömecek ve Balkanlarda hepimizin arzu ettiği istikrarı gösterecektir.

Türkiye Cumhuriyetinin tarihsel, sosyal ve kültürel açıdan mirasçısı olduğu Osmanlı İmparatorluğu, millet sistemiyle dinsel, dilsel ve etnik açıdan birbirinden farklı toplulukları bir arada tutabilmiştir. Birbirinden farklı toplulukların sağlanan bir denge çerçevesinde bir arada yaşayabilmeleri nedeniyle, Türkiye Cumhuriyetinin kuruluş sürecinde, farklı topluluklar arasında temel uzlaşmazlıklar ve sorunlar yaşanmadan ortak bir hareket yaratabilmiştir.

Balkanlar, 654 yıl evvel vatanımız olmaya başlamıştı; hatta, bir dönem, Anadolu'dan daha fazla Türk vatanıydı. "Evladı fatihan" olarak ifade ettiğimiz fatihlerin çocuklarının vatanı, bize hatıralar bırakan bir vatan parçası, kültürümüzün ve medeniyetimizin hâlâ devam ettiği bir yer. İşte, böyle, anlı şanlı bir coğrafyada, Balkanlarda ve Rumeli'de yaşananları kısa da olsa hüzünle ve gururla andık.

Bu toprakların güzel insanları, bu topraklarda yaşayıp göçüp gidenleri, şimdi bu toprağın bağrında yatanları Allah'tan rahmetle anıyor, sizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Teşekkür ederim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Gündemdışı üçüncü söz, Nazım Hikmet'in ölüm yıldönümü münasebetiyle söz isteyen, Yalova Milletvekili Muharrem İnce'ye aittir.

Buyurun Sayın İnce. (CHP sıralarından alkışlar)

3.- Yalova Milletvekili Muharrem İnce'nin, Nazım Hikmet'in ölümünün 43 üncü, Necip Fazıl Kısakürek'in ölümünün 23 üncü yıldönümünde, eserlerine ve edebî kişiliklerine ilişkin gündemdışı konuşması

MUHARREM İNCE (Yalova) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; Nazım Hikmet'in 43 üncü ölüm yıldönümü üzerine söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Nazım Hikmet'e geçmeden önce, yine Anadolu'nun bir büyük şairi Necip Fazıl'ın da, 25 Mayıs, 23 üncü ölüm yıldönümü, onun da anısı önünde saygıyla eğiliyorum ve her ikisinin de oğlunun adı Mehmet, her ikisi de zindanlardan çocuklarına mektuplar yazmışlardır.

"Zindan iki hece, Mehmedim lafta.

Baba katili ile baban aynı safta!" diyen Necip Fazıl'ı da,

"Dört nala gelip Uzak Asya'dan

Akdenize bir kısrak başı gibi uzanan

Bu memleket bizim!

Bilekler kan içinde, dişler kenetli,

Ayaklar çıplak

Ve ipek bir halıya benzeyen toprak

Bu cehennem, bu cennet bizim!" diyen Nazım Hikmet'i de saygıyla anıyoruz.

Sayın milletvekilleri, Nazım Hikmet'i anlatmak, onun üzerine konuşmak herkes için zordur; hele bu konuşmayı Meclisin kürsüsünden yapmak çok daha zor ve çok daha anlamlıdır. Eğer bugün siyasetçiysem, bu Meclisin kürsüsünde konuşuyorsam, bunda Nazım Hikmet'in payı büyüktür; çünkü, siyasete ilgi duymamı sağlamıştır. Ne diyordu Nazım Hikmet: "Bu ülke bağımsız olsun, bu ülkenin insanları okuryazar olsun, bu ülkenin askerleri parayla savaşmasın, bu ülkenin siyasîleri başka ülkelerdeki otel odalarında ülkenin kaynaklarını pazarlamasınlar." Biraz elimizi vicdanımıza koyarsak, yüreğinde birazcık vatan sevgisi, birazcık yurtseverlik kırıntısı olan hangi yurttaşımız bunlara itiraz edebilir?! Bir söz vardır "hak bir, yol bin bir" diye. Nazım Hikmet kendince bir yol seçmiştir ve samimîce o yolda yürümüştür. Onun yolundan yürümesem de, hak bildiği şeyleri sonuna kadar sahiplenmekteyim. Onun samimîce yürüyüşü, beni heyecanlandırıyor, yüreklendiriyor, kendisine hayran olmamı sağlıyor; umurumda değil onun vatandaşlıktan çıkarılması, hakkının iade edilmeyişi veya vatan haini ilan edilişi.

Sayın milletvekilleri, bizi bize anlatan birini başkalarına anlatmanın zorluğunu yaşıyorum. Onun savunulmaya ihtiyacı yoktur; çünkü, onun eserleri, bizleri, bu ülkeyi, insanlığı ve kendisini yeterince savunmaktadır. O, şiirlerinde, bu ülke insanının sevdalarını, aşklarını, tutkularını, yoksulluklarını, acılarını, savaşlarını, sevinçlerini, şarkılarını, türkülerini, ümitlerini anlatmaktadır. Kendisi ümitlerin ve özlemlerin şairi olarak tanımlayan Nazım Hikmet şöyle diyor:

"Seni düşünmek güzel şey, ümitli şey,

Dünyanın en güzel sesinden

En güzel şarkıyı dinlemek gibi bir şey…

Fakat artık ümit yetmiyor bana,

Ben artık şarkı dinlemek değil,

Şarkı söylemek istiyorum."

O, hep bu ülkenin şarkılarını, türkülerini söyledi, acılarını paylaştı yoksul insanların, ayna tuttu halkımıza kendisini görmesi için, bu ülkenin geçmişi ile geleceği arasında bağ kurdu şiirleriyle. Kendi ulusunun dilini, Türkçeyi en güzel o kullandı. Vatandaşlıktan çıkarıldığında ise, "beni Türklükten, halkımın evladı olmaktan, milletime ölümsüz bağlı bulunmaktan hiçbir kuvvet çıkaramaz" dediğini bugün anımsıyor muyuz acaba?

Bugün neden hâlâ Nazım Hikmet düşmanlığı yapılmakta ve ondan korkulmaktadır?

SONER AKSOY (Kütahya) - Yok öyle bir şey yahu!

MUHARREM İNCE (Devamla) - Gerçekte iki nedeni vardır bunun: Nazım Hikmet'in eserleri, ülkesinin insanını, onların heyecanlarını ve yaşamını anlatan karşı bir iddianame gibidir ve bu iddianame, ona saldıranların işledikleri suçları içerir. İkinci bir nedeni ise, sadece psikiyatrinin kavramlarıyla ifade edilebilir. Bu düşmanlık nevrotik takıntılardan ibarettir.

Nazım Hikmet, Türk kültürünün bütün insanlığa armağan ettiği uluslarüstü bir değerdir. İngiliz şair Shakespear ne kadar İngiltere'ninse, Türk şairi Nazım Hikmet de o kadar Türkiye'nindir.

Sizlere, yurt dışında, Yunan Parlamentosunda Nazım Hikmet'le ilgili bir anımı anlatıp sözlerimi tamamlamak istiyorum Sayın Başkanım. Yunan Parlamentosuna girerken, kapıda görevli bayan polis, bana, Türk yazarları, Türk şairleri okuduğunu söyledi. Kimleri okudunuz dedim. "Duygu Asena'yı okudum, Yaşar Kemal'i okudum, Kemal Yalçın'ı okudum" dedi ve saymaya başladı. Bayan polise sordum: Nazım Hikmet'i okumadınız mı? "Nazım Hikmet'i saymadım" dedi. "Diğerlerini Türk şairi, Türk yazarı olarak tanıyorum; ama, Nazım Hikmet bir dünya şairi olduğu için onu sadece Türklere mal etmedim, onu bu şekilde saymadım" dedi.

Dünyanın tanıdığı bu şairimizi 43 üncü ölüm yıldönümünde bir kez daha saygıyla anıyorum.

Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun bazı sayın milletvekillerinin yasama dokunulmazlıkları hakkında 2 adet raporu vardır; sırasıyla okutup bilgilerinize sunacağım.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul'un Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hak-kında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları Üyelerinden Kurulu Karma Komisyon Raporu (3/859) (S. Sayısı: 1167) (x)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Silahla tehdit ve hakaret suçunu işlediği iddia olunan Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görüşülmüştür.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Muş Milletvekili Mehmet Şerif Ertuğrul hakkındaki kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                           Burhan Kuzu

                             İstanbul

                 Komisyon Başkanı ve üyeler

Karşı Oy Yazısı

Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispî ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.

                      

(x) 1167 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.

Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

M. Ziya Yergök

Feridun Ayvazoğlu

 

Ankara

Adana

Çorum

 

Sezai Önder

Feridun Baloğlu

Mehmet Küçükaşık

 

Samsun

Antalya

Bursa

 

Muharrem Kılıç

Uğur Aksöz

Atilla Kart

 

Malatya

Adana

Konya

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Diğer raporu okutuyorum:

2.- Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık'ın Yasama Dokunulmazlığının Kaldırılması Hakkında Başbakanlık Tezkeresi ve Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyon Raporu (3/878) (S. Sayısı: 1168) (x)

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Kooperatifler Yasasına muhalefet suçunu işlediği iddia olunan Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık hakkında düzenlenen yasama dokunulmazlığının kaldırılmasına dair Başbakanlık tezkeresi ve eki dosya hakkındaki hazırlık komisyonu raporu, Karma Komisyonumuzun 3 Mayıs 2006 tarihli toplantısında görülmüştür.

Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık Komisyona sözlü olarak dokunulmazlığının kaldırılması talebini iletmiştir.

Karma Komisyonumuz isnat olunan eylemin niteliğini dikkate alarak Bursa Milletvekili Mehmet Küçükaşık hakkındaki kavuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesine karar vermiştir.

Raporumuz, Genel Kurulun bilgilerine arz edilmek üzere Yüksek Başkanlığa saygı ile sunulur.

                                                                                                                        Burhan Kuzu                                                                                    İstanbul

       Komisyon Başkanı ve üyeler

                                                      

(x) 1168 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

   Karşı Oy Yazısı

Anayasanın 83 üncü maddesinin ikinci ve sonraki fıkralarında kurala bağlanan yasama dokunulmazlığı; yasama organı üyelerinin sorumsuz ve cezasız kalmaları için değil, görevlerini her yönden özgür, bağımsız ve endişesiz yerine getirmelerini sağlamak için öngörülmüştür. Yasama sorumsuzluğundan farklı olarak dokunulmazlık, nispi ve geçici nitelikte bir ayrıcalıktır.

Gerek kapsamı ve kaldırılma usulü gerek uygulamadaki aksaklıklar nedeniyle yasama dokunulmazlığı, TBMM'nin saygınlığını zedeler bir kurum haline gelmiştir. Kamu yararı dikkate alınarak milletvekillerine görevlerinin gereği tanınmış bir ayrıcalık olan yasama dokunulmazlığının, kişisel bir ayrıcalığa dönüşmesi, bir hukuk devletinde asla kabul edilmesi mümkün olmayan bir husustur.

Kamu yararı ile açıklanamayacak ölçüde ceza adaleti ve dolayısıyla "temiz toplum" özlemi aleyhine sergilenen bu ayrıcalıklı durumun ortadan kaldırılması için, gereken Anayasa değişikliğinin şu güne kadar gerçekleştirilememiş olması karşısında, başvurulabilecek tek yol olarak, "hakkında dokunulmazlığının kaldırılması istemi bulunan milletvekillerinin dokunulmazlıklarının TBMM tarafından derhal kaldırılması" kalmıştır. Bu, aynı zamanda dokunulmazlığının kaldırılması istenen milletvekillerinin savunma hakkından bir an önce yararlanabilmelerine de imkân verecektir.

Yukarıda açıklanan nedenlerle Anayasa ve Adalet Komisyonları üyelerinden kurulu Karma Komisyonun, kovuşturmanın milletvekilliği sıfatının sona ermesine kadar ertelenmesi yolundaki kararına katılmıyoruz.

 

Oya Araslı

M. Ziya Yergök

Feridun Ayvazoğlu

 

Ankara

Adana

Çorum

 

Sezai Önder

Feridun Baloğlu

Muharrem Kılıç

 

Samsun

Antalya

Malatya

 

Uğur Aksöz

Atilla Kart

 

 

Adana

Konya

 

 

BAŞKAN - Bilgilerinize sunulmuştur.

Kanun teklifinin geri alınmasına dair bir tezkere vardır; okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- Gaziantep Milletvekili Fatma Şahin'in, Bazı Kanunlarda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifini (2/793) geri aldığına ilişkin önergesi (4/391)

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

(2/793) esas numaralı "Özürlü, eski hükümlü, terör mağduru ve kadınlar gibi dezavantajlı grupların işgücü piyasasına daha fazla katılması" ile ilgili çeşitli kanunların değiştirilmesi için hazırlanmış kanun teklifimi, ilgili Bakanlıkların görüşleri doğrultusunda birtakım değişiklikler yaparak değiştirmek için geri çekiyorum.                                                                              Fatma Şahin                                                                               Gaziantep

BAŞKAN - Sağlık, Aile, Çalışma ve Sosyal İşler Komisyonunda bulunan teklif geri verilmiştir.

Yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının, Komisyonun görev süresinin uzatılmasına dair bir tezkeresi vardır; okutuyorum:

2.- (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu Başkanlığının süre uzatımına ilişkin tezkeresi (3/1062)

      29.5.2006

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Yaş sebze, meyve ve kesme çiçek ile narenciye üretimindeki ve ihracatındaki sorunların araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/81, 234, 286) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu;

15.3.2006 tarihinde göreve başlamıştır. Anayasa ve İçtüzük gereği kendisine verilen 3 aylık süre içerisinde çalışmalarını tamamlayamayan komisyonumuzun 15 Haziran 2006 tarihinden itibaren 1 aylık eksüre istenmesine karar verilmiştir.

Gereğini bilgilerinize arz ederim.

Saygılarımla.

               Ali Er

             Mersin

       Komisyon Başkanı

 BAŞKAN - İçtüzüğün 105 inci maddesinin ikinci fıkrasında yer alan "araştırmasını üç ay içinde bitiremeyen komisyona bir aylık kesin süre verilir" hükmü gereğince, komisyona bir ay eksüre verilmiştir.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının üç tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup oylarınıza sunacağım:

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063)

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Bulgaristan'a resmî ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Karar yetersayısı…

BAŞKAN - Karar yetersayısını arayacağız.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı yoktur; 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 16.00


ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.05

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu  açıyorum.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063) (Devam)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı; şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı yoktur; 20 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 16.06

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati: 16.28

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

3.- Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bulgaristan Ulusal Meclis Başkanı Georgi Pirinski'nin Bulgaristan'a resmî davetine, beraberinde Parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1063) (Devam)

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığı tezkeresinin oylamasında karar yetersayısı bulunamamıştı; şimdi, tezkereyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısını arayacağım.

Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Karar yetersayısı vardır; tezkere kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

4.- Türkiye ile Nijer arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulmasına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1064)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 4 üncü maddesi uyarınca, Nijer Parlamentosu ile Türkiye Büyük Millet Meclisi arasında parlamentolararası dostluk grubu kurulması hususu Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

5.- Bulgaristan'da yapılacak olan İkinci Dünya Kadın Parlamenterler Toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen İstanbul Milletvekilleri Zeynep Armağan Uslu ile Bihlun Tamaylıgil'in katılmalarına ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1065)

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

19-20 Haziran 2006 tarihlerinde Bulgaristan'da yapılacak İkinci Dünya Kadın Parlamenterler Toplantısına Türkiye Büyük Millet Meclisini temsilen AK Parti İstanbul Milletvekili Zeynep Armağan Uslu ile Cumhuriyet Halk Partisi İstanbul Milletvekili Bihlun Tamaylıgil'in katılmaları hususu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişkilerinin Düzenlenmesi Hakkında 3620 sayılı Kanunun 9 uncu maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

    Bülent Arınç

           Türkiye Büyük Millet Meclisi

            Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş 3 tezkeresi vardır; ayrı ayrı okutup, oylarınıza sunacağım.

6.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Suudi Arabistan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1066)

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 29-30 Mart 2006 tarihlerinde Suudi Arabistan'a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

LİSTE

Yaşar Tüzün                                (Bilecik)

Abdurrahman Anik                                (Bingöl)

Mehmet Emin Tutan                                (Bursa)

Hasan Aydın                                (Giresun)

Nazım Ekren                                (İstanbul)

Kerim Özkul                                (Konya)

Erdoğan Kaplan                                (Tekirdağ)

Enis Tütüncü                                 (Tekirdağ)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

7.- Sağlık Bakanı Recep Akdağ'ın İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1067)

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Sağlık Bakanı Prof. Dr. Recep Akdağ'ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 3-6 Mayıs 2006 tarihlerinde İspanya'ya yaptığı resmî ziyarete, Manisa Milletvekilli Mehmet Çerçi'nin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer tezkereyi okutuyorum:

8.- Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın Hollanda'ya yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1068)

   Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Devlet Bakanı Beşir Atalay'ın, görüşmelerde bulunmak üzere bir heyetle birlikte 19-20 Nisan 2006 tarihlerinde Hollanda'da yaptığı resmî ziyarete, Sakarya Milletvekili Şaban Dişli'nin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

Recep Tayyip Erdoğan

         Başbakan

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

VI.- ÖNERİLER

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ

1.- (10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun 30.5.2006 Salı günü (bugün) yaptığı toplantısında siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, Grubumuzun aşağıdaki önerisinin, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Genel Kurulun onayına sunulmasını saygılarımla arz ederim.

Kemal Anadol

                İzmir

                Grup Başkanvekili

Öneri:

Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminin "Genel Görüşme ve Meclis Araştırması Yapılmasına Dair Öngörüşmeler" kısmının 63 üncü sırasında yer alan (10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin görüşmesinin, Genel Kurulun 30.5.2006 Salı günlü birleşimde yapılması önerilmiştir.

BAŞKAN - Lehinde, İzmir Milletvekili Sayın Ali Rıza Bodur.

Buyurun Sayın Bodur. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi ve televizyonlarının başında bizi merakla izleyen tüm yurttaşlarımızı saygıyla selamlıyorum.

Grup önerisi hakkında konuşmadan önce bir noktayı dile getirmeyi bir parlamenter görev sayıyorum: Değerli arkadaşlarım, bugün iktidarda bulunan Adalet ve Kalkınma Partisinin 358 tane milletvekili olmasına karşın karar yetersayısını bulamaması ve yoklamalarda Parlamentonun çalışmaya başlamasının gerekli sayıyı sağlayamaması, gerçekten, demokrasimiz açısından Meclisimizin yorulduğunun işaretleridir. Yorulan Meclisin görevi de erken seçim kararı alarak, tekrar yurttaşın iradesine başvurmaktır. Bunun böyle bilinmesini ve not düşülmesini takdirlerinize arz ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

Cumhuriyet Halk Partililer olarak, her zaman olduğu gibi, ülkemizin yaşamsal önem taşıyan sorunlarını, kamuoyunun, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine getirdiğine hepimiz tanığız. Grup önerimiz, yine böylesine sorunlu, yani, Gediz Havzasında yaşanan çevresel kirliliğin araştırılması ve çözüm yollarının incelenmesi, yöre halkının ve kirlenmeden gördüğü zararın gündeme taşınması, tarımsal üretimde yarattığı verimsiz tablonun önlenmesine dönük çalışmaların yapılmasını içeren, Değerli Manisa Milletvekili Hasan Ören ve arkadaşlarının vermiş oldukları araştırma önergesinin gündeme alınmasıdır. Danışma Kurulunda kabul edilmeyen bu önerinin Yüce Mecliste sizin huzurunuza getirilerek görüşülmesini sağlamak amaçlı bir konuşma yapıyorum.

Gediz Havzasının, toprak kaynakları açısından, 521 000 hektarlık, tarıma elverişli bir alana sahip olduğu bilinmektedir. Bu arazilerin 386 000 hektarlık bölümü sulanabilirlik bakımından elverişli olmasına karşın, sadece 124 000 hektarlık bir alan sulanabilmektedir. Görüldüğü gibi, gerçekten, konu, bölgesel anlamda yaşamsal, ülkesel bağlamda önemli bir konudur. Türkiye  Büyük Millet Meclisi, bu konuyu gündemine alarak, orada bugüne dek yapılan çalışmaların yetersizliğini, yapılmayan çalışmaların gündeme getirilerek güncelleşmesine katkı sağlamak görevinde değil midir?!

1998 yılında, Cumhuriyet Halk Partisi Menemen İlçe Örgütü, Gediz'in doğduğu yerden denize döküldüğü yere kadar, yani,  Foça-Menemen arasındaki denize döküldüğü yere kadar, Gediz Nehrini koruma ve kirletmeme yürüyüşü yaparak, bunu, ülkenin gündemine, çevre severlerin dikkatine sunmuştur. O günden bugüne dek yapılan hiçbir çalışma olmamıştır. Sadece ve sadece, 2000 yılında, bu Gediz Havzasına yönelik kapsam içerisinde olan dört ilin valiliklerinden oluşan "Gediz Havzası İlleri Hizmet Birliği" adı altında bir örgütlenmeye geçilmiştir. Bu örgütlenmenin koordinatörlük görevi Manisa Valiliğine verilmiştir. Bu örgütlenme, maalesef, bu havzanın kirliliğine dönük hiçbir ciddî önlem alma gayreti içerisine girememiştir; çünkü, altı yıldan beri bütçesinde toplanan para, kasasında toplanan para sadece 70 milyar liradır.

Bu havzanın korunmasıyla ilgili Birlik çalışmalarına yerel yönetimlerin katkısı sağlıklı olarak işlememektedir. Diğer katkı verici unsurlar da gereklerini yerine getirmedikleri için, çok cılız bir bütçeyle sınırlı kalmaktadır Birlik. Valilikler de, bu koordinasyon işinde görevli olan Manisa Valiliğine bu hizmetlerin üretiminde gerekli katkıyı sağlayacak bir çalışmayı göstermemektedirler ve bu, genel kurul yapmaktan öte hizmet yapmayan Birlik bugün atıl vaziyettedir.

Bu havzanın kirlilik çalışmalarıyla ilgili, 2000 yılında bölgede Fransızların yaptığı bir tarama çalışması mevcuttur. Bu çalışmanın ortaya koyduğu dokümanlar, Manisa Çevre İl Müdürlüğünün ve Manisa Valiliğinin raflarında tozlanmaktan başka hiçbir işlerlik kazanmamıştır. Çevre Bakanlığının 2005 yılında İspanyol bir firmaya yaptırdığı proje çalışmaları hâlâ sürmektedir. Proje çalışmaları bittikten sonra, ilgili kurumlar, ondan sonra ancak kaynak arayışı içerisine gireceklerini bildirmektedirler.

Grup önerimiz, işte böylesine ciddî bir konunun Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine taşınmasını ve sizlerin huzuruna getirilmesini içermektedir. Üzülerek belirteyim ki, Adalet ve Kalkınma Partisi çoğunluğu, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin denetim görevlerini yapmalarına engel olmaktadır. Böylesine önemli konuların gündeme taşınmasını oyçokluklarıyla önlemektedirler.

Sayın Başbakanın, bütçe görüşmeleri sırasında, Anayasadan ve İçtüzükten milletvekillerimize verilmiş olan denetim görevlerini, pervasızca "soru ve yazılı soru önergelerini ciddiye almıyoruz, cevaplamıyoruz" demesi de, ayrıca, sadece bizi üzmesi gereken değil, bütün milletvekillerini üzmesi gereken bir durumdur. Ben, bu açıklamayı talihsiz bir açıklama sayıyorum ve AKP'li milletvekili arkadaşlarımın da, bu konuda, lütfen, tepki göstermelerini rica ediyorum.

BAŞKAN - Ali Rıza Bey, bir dakika…

ALİ RIZA BODUR (Devamla) - Buyurun efendim.

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, Hilmi Beyle dışarıda konuşun, Sayın Bakanla; çok gürültü oluyor.

Buyurun Ali Rıza Bey.

ALİ RIZA BODUR (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, parlamenterlerin sözlü soru hakları, önünüze gelen gündemde "görüşülemeyecektir" bilgi notlarıyla sürekli örselenmekte ve yörelerimizden getirdiğimiz sözlü sorularla sayın bakanların yanıtlayıp, tekrar yörelerimize o bilgileri taşıma konusundaki parlamenter görevimiz, bu tutum nedeniyle, engellenmektedir.

AKP İktidarının tarıma üvey evlat muamelesi yaptığını herkes biliyor. 2004 yılında gayri safî millî hâsılaya 48,4 katrilyon destek sağlayan tarıma, 2005 yılında sadece 3 katrilyon 434 trilyon lira ayrılmıştır. Tarım, gayri safî millî hâsıladan, katkısının ancak ondörtte 1'i kadar desteklenilmeye reva görülmüştür. Mazot desteği adı altında, üretici uyutulmaya çalışılmış, artan mazot fiyatları karşısında 300 000 TL'lik mazot desteği devede kulak kalmıştır.

2002 yılında, enflasyon yüzde 80 dolayındayken, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının tarımsal kredi faiz oranı, enflasyonun çok altında, yüzde 59'lar düzeyinde idi. 2005 yılında, enflasyon yüzde 7,5 iken, Türkiye Cumhuriyeti Ziraat Bankasının çiftçiye, üreticiye uyguladığı faiz oranı yüzde 20 oldu; yani, AKP İktidarı, çiftçiyi, yüzde 12 düzeyinde, reel faizin altında ezilmeye mahkûm etti.

Türkiye İstatistik Kurumu bilgilerine göre, 2004 yılının üçüncü çeyreğinde 8 226 000 olan tarımda çalışan sayısı, 2005 Eylül ayında 6 661 000 kişiye inmiş ve 2005 yılında 1 561 000 kişi tarımdan ekmek yiyemez hale getirilmiştir.

Uyguladığınız politikalarla pamuk dibe vurmuş, pamuktan para kazanamayan üretici mısır üretimine yönelmiş, burada da hüsrana uğramıştır. Süt üreticisi, bal üreticisi, buğday üreticisi, ayçiçeği üreticisi, çeltik üreticisi, şekerpancarı ve fındık üreticileri kan ağlamaktadır.

Cumhuriyet Halk Partisi olarak, kurduğumuz çalışma gruplarıyla tüm üreticilerimizin sorunlarına sahip çıktık, raporlarımız ve araştırma önergelerimizle, onların sorunlarını toplumun ve Meclisimizin gündemine taşıdık.

Kabul ederseniz, bu da, havza tarımına çok büyük destek verecek bir araştırma önergesidir. Türkiye Büyük Millet Meclisi olarak bunu kabul edersek, görevini yerine getirmiş olmamızın mutluluğunu yaşayacağız; reddederseniz, hesabını, size sandıkta, mutlaka, bu tip sorunları olan kayıtsızlığınızın hesabını sandıkta sorarlar.

Haftasonu ilimde yaptığım gezilerde de, köylülerin size hayırlı rüya görmediklerine tanık oldum. Bakın, size yakıştırdıkları sloganlardan birkaçını arz edeyim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - İncitici olmasın.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - "Ofer için var partisi, köylü için yok partisi." (CHP sıralarından "Bir daha tekrarla" sesleri")

MUZAFFER BAŞTOPÇU (Kocaeli) - Tamam, yeter!..

ALİ RIZA BODUR (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Sayın Kocatopçu, bunlar benim sözlerim değil…

BAŞKAN - Toparlayın lütfen…

ALİ RIZA BODUR (Devamla) - …köydeki yurttaşlarımızın size yakıştırmaları. (CHP sıralarından "Bir daha söyle" sesleri)

"Ofer için var partisi, köylü için yok partisi." Ok partisi ciğerimizi kanattı." "AK Parti sandık oy verdik, yak parti çıktı." "Getirdiğimiz gibi götüreceğiz!"

Demokrasilerde, gelmek gibi gitmenin de kutsal bir durum olduğunu kabul etmenizi hatırlatır, Yüce Meclisi saygılarımla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BURHAN KILIÇ (Antalya) - Bravo abi, çok güzel konuştun; tebrik ederim [!]

BAŞKAN - Lehte ikinci söz, Sayın Hasan Ören; Cumhuriyet Halk Partisi Manisa Milletvekili. (CHP sıralarından alkışlar)

Sizin de süreniz 10 dakika Hasan Bey.

Buyurun Hasan Bey.

HASAN ÖREN (Manisa) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; CHP Grubunun önerisinin lehinde söz almış bulunuyorum.

Gediz Havzasıyla ilgili, 2003 tarihinde, bir araştırma önergesi vermiştim. Gerçekten, o zamanlar yeni milletvekiliydik; Manisa'nın, Kütahya'nın, Uşak'ın ve İzmir'in çok önemli sorunu olan Gediz Havzasıyla ilgili, milletvekilliğimin başlamasıyla beraber, bir araştırma önergesini Meclis Başkanlığına vermiştim. Ne yazık ki, aradan üç yıl geçmesine rağmen gündeme alınmadı. Grup Başkanlarımıza giderek bunun gündeme alınmasıyla ilgili ricada bulundum ve bugün Meclisin gündemine getirildi. Ben inanıyorum ki, Adalet ve Kalkınma Partisi de bu konuda duyarlılığını gösterecek ve bu araştırma önergesiyle ilgili lehinde oy kullanarak komisyonun kurulmasına katkı sağlayacaktır. Çünkü, biz, bununla ilgili, Manisa'da, İzmir'de birçok kanalda Manisa milletvekili arkadaşlarımızla beraber ciddî tartışmalar içerisine girdik. Manisa milletvekillerimizin de isteği ve arzusu bu araştırma önergesinin Meclisten geçerek komisyonun kurulması lehindedir.

Bu televizyon konuşmalarında, gerçekten, Manisa milletvekillerimiz, samimî ise -ki, samimî olduklarına içten inanıyorum- sizlerin arasında Gediz Havzasıyla ilgili gerçekleri anlatırlar, Gediz Havzasının ne olduğunu sizlere söylerler. Biraz sonra bu komisyonla ilgili yapılacak oylamada Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun da, lehinde oy kullanarak, bir an önce komisyonun kurulmasında yarar vardır.

Değerli arkadaşlarım, 401 kilometre uzunluğunda, 4 ili birbirine bağlayan bir nehir; Kütahya-Gediz'den başlayıp Menemen'de Körfeze dökülen ve üzerinde Uşak, Manisa olan, Türkiye'nin en verimli topraklarına sahip Manisa'nın can damarı, ne yazık ki, yıllardan beri sanki kanserli bir hasta gibi Gediz Nehri ölmektedir. Gerekçesine gelince, geçmiş dönemlerde yapılan yanlış uygulamalar, atıkların Gediz Nehrine boşalmasından dolayı, Gediz Nehri, şu an, kanserli bir toprak haline gelmiştir. Gediz'le ilgili yapılan araştırmalarda, bugüne kadar il özel idarelerinin veya diğer grupların yaptığı değişik araştırmalar, bir türlü bir araya toplanıp, istenilen düzeyde Gediz'le ilgili sonuca ulaşılamamıştır.

Şimdi, bakınız, iki yönü var: Gediz Havzası, Türkiye'de yetişen ürünün en kaliteli yetiştiği havzalardan biridir; pamuk yetişir, üzüm yetişir, kayısı yetişir, şeftali yetişir ve en iyisi yetişir. Bugün dışarıya ihraç ettiğimiz üzümün, yani 300 000 000 dolarlık üzümün yetiştiği tek yer Manisa'dır, Gediz Havzasıdır ve burada, geçmiş dönemde, il özel idarelerinin, valiliklerin yanlış uygulamalarından kaynaklanan, kum ocaklarıyla ilgili çok fazlasıyla ruhsat verilmekten kaynaklanan, Gediz Nehrinin tabanının aşağıya düşmesinden dolayı şu an taban suları çekilerek, toprak çorak hale gelmektedir.

En önemli olaylardan birisi de, Kütahya'dan başlayıp Körfeze kadar giden bu güzergâh, bu 401 kilometrelik yolda hiçbir arıtmanın olmamasıdır; yani, Kütahya'daki bütün atıkların hepsi Gediz'e boşalır, Uşak'taki tabakhanelerin içerisindeki atıkların hepsi Gediz'e boşalır. Manisa'ya geldiğinizde, Manisa'da Selendi, Kula, Alaşehir, Salihli, Ahmetli, Turgutlu, Manisa, bütün atıklarının hiçbir şekilde arıtması olmadığından dolayı, bütün hepsi Gediz Nehrine iner. Bu saydığım ilçelerin nüfusları 100-150 binden aşağı değildir. Buraya bütün şehrin atıkları, bütün sanayinin atıkları geldiğinden dolayı da, buradaki sulamayla ilgili, buradan akan suyla ilgili bütün atıklardan sular çekilerek, bu meyvelere, sebzelere verilir.

Değerli arkadaşlarım, tahmin ediyorum ki, bu araştırma önergesinin kabul edileceğini. Aklıma şu geliyor: Bu araştırma önergesi veya bunun dışındaki araştırma önergeleri acaba neden reddedilir? Yani, buradaki muhalefet-iktidarla ilgili "nasıl olsa reddedelim, bunu muhalefet getirdi" anlayışı veya "nasıl olsa reddedelim -tersi- bunu iktidar getirdi" anlayışına mı sığınmak gerekli?! Araştırma komisyonu kurulur ise acaba, gerçekten, Meclise, maddî yönden çok büyük bir külfet mi getiriyor; hiç tahmin etmiyorum.

Yani, milletvekillerimizin içinde olacağı bir komisyon, Gediz'le ilgili, hem vatandaşın içerisine girerek, köylüyle iç içe olarak, bu 401 kilometrelik mesafedeki Gediz Nehrini incelemiş olsa, birinci sınıf topraklara sahip olan Manisa'nın bize miras bırakılan bu toprakları, sağlam, sağlıklı toprakları, biz, kanserli olarak gelecek çocuklarımıza miras bırakacağımızı düşünerek, bu araştırma komisyonuyla beraber, burada bir fizibilite raporu hazırlamış olsak ve bütün belediyelerimize, bütün isteyenlere bu Meclis raporunu sunmuş olsak…

Biliyorsunuz, çevre kirliliğiyle ilgili dünya çok duyarlı hale geldi. Gelişmiş ülkelerde fonlardan, çevre kirliliğiyle, çevreyle ilgili büyük bir kaynak var; ama, Meclisin bu araştırma komisyonu, gerçek olarak bütün bilgileri toplayarak, il genel meclisindeki, İzmir'deki, her taraftaki bilgileri toplayarak bir rapor haline gelirse, ben inanıyorum ki, bugün AKP'nin elinde olan Turgutlu Belediye Başkanı, CHP'nin elinde olan Salihli Belediye Başkanı bu imkânlardan yararlanarak, şehrinin arıtma tesisiyle ilgili bir kredi bulma, altyapısını oluşturmayla ilgili, gerçekten, iyi işler yapacaklardır.

Değerli arkadaşlarım, bakınız, bu atıkların hepsi, bu 401 kilometrelik mesafeden gelen atıkların hepsi Menemen'de Ege Denizine, Körfeze dökülüyor. Ege Denizinde, şu an, Büyükşehir Belediye Başkanımız Aziz Kocaoğlu, trilyonlarca parayla orayı temizleyeme çalışıyor.

Şimdi, geçenlerde, yine, bir beyanatı vardı: "1 katrilyon Türk Lirası veya YTL'yle 1 milyar YTL, Körfezin temizlenmesiyle ilgili para gitti." Eğer, bu atıklar, gerçekten, Gediz Nehrinden Körfeze dökülmemiş olsaydı, şimdi, Alsancak'ta, Menemen'de veya Kordon'da denize girme imkânı olacaktı. Bizim, 1 lira harcayıp 1 000 lirayı kurtarabileceğimiz bir araştırma komisyonunu acilen kurmamız gerekli; eğer bunu kurarsak, bilin ki, İzmir'in o Körfezi de temizlenmiş olacak, bu dertlerin hepsi, önümüzdeki yıllarda, her şeyiyle halledilmiş olacak. Bunu yapabilmenin koşulu belli. Bunu yapabilmenin koşulu, muhalefet ve iktidar, hiç olmazsa bu konularda, hiçbir yükümlülük getirmeyen, bölgedeki insanın arzuladığı, beklediği, gelecekle ilgili, çocuklarıyla ilgili, kazançları sağlayacakları topraklarla ilgili tedbirlerin alınmasını istiyor.

Ben, buradan, yine sesleniyorum, Adalet ve Kalkınma Partisinin Manisalı milletvekillerine sesleniyorum, değerli dostlarıma, arkadaşlarıma sesleniyorum: Ege TV'de, E TV'de söylediklerinizi lütfen unutmayın. Bunu Manisa'da herkes dinliyor, bunu Uşak'ta dinliyor, bunu İzmir'de herkes izliyor. Bu konuda, lütfen, muhalefet-iktidar kavgası içerisine girip bu araştırma önergesini lütfen reddetmeyin. Bu komisyonun kurulmasıyla ilgili, lütfen, kabul oyu verin. Bu verilecek oylar, 1 260 000 insanın yaşadığı Manisa için, Uşak için, Kütahya için ve en önemlisi büyükşehir olan İzmir için çok önemlidir.

Ben, buradaki arkadaşlarıma, son sözlerim olarak, bu araştırma önergemize destek vermelerini istiyorum; hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkür ederim. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen arkadaşlar; Ankara Milletvekili Salih Kapusuz.

Buyurun Sayın Kapusuz. (AKP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Cumhuriyet Halk Partisi Grubu önerisi üzerinde, şahsım adına söz almış bulunuyorum. Bu konunun, değerli sözcülerin de ifade ettikleri gibi, bir araştırma önergesi verilmiş olup, verilmiş olan bu araştırma önergesinin bugün gündeme alınması talep edilmektedir. Elbette, İçtüzük buna müsaittir, değerli Grup yöneticileri ve arkadaşlarımız da bunu talep etmektedirler.

Her şeyden önce, bu konuyla ilgili olarak, elbette, bölge milletvekili arkadaşlarımız ve ilin milletvekilleri detayı daha iyi biliyorlar, ama, genel bir yaklaşım olması açısından bazı hususları sizlerle paylaşmak istiyorum.

Gediz, Uşak, Manisa, İzmir'de bir havzadır. Her ne kadar Gediz İlçesinden doğmuş olmasından hareketle ismini oradan alsa bile, bir havzaya verilmiş bir addır. Dolayısıyla, bu havzanın, gerçek anlamda -biraz önce arkadaşlarım da söylediler- Uşak, Manisa ve İzmir'le, geçmiş olduğu hat itibariyle, yerleşim merkezlerimiz ve önemli sanayi bölgelerimiz söz konusudur.

Şimdi, Uşak Belediyesi ve Organize Sanayi, kirlenme açısından önem arz eden iki birimdir. Bu konuyla ilgili olarak, arıtma tesisleri çalışmaları bitmek üzeredir. Yaklaşık 6 trilyonluk yatırım tamamlanmaktadır; yani, kirlenmeye sebep olan önemli yerleşim ve sanayi bölgelerinden bir tanesi Uşak'tır ve bu, bitirilmek üzeredir.

İkinci olarak, Manisa'da, Salihli, Ahmetli ve Turgutlu… Burada, yine üzerinde hassasiyetle durulması gereken, arıtma var mı yok mu düşüncesiyle ilgili bilgi olarak şunu sizinle paylaşmak istiyorum: Salihli ve Ahmetli Belediyeleri arıtmaya sahip değil.

HASAN ÖREN (Manisa) - Turgutlu da değil, Manisa da değil…

NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Hiçbirisi değil…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, tek tek söyleyeceğim. Cumhuriyet Halk Partili iki tane belediyemiz orada görev yapmaktadır, Turgutlu'da da AK Partili bir belediye vardır. Şu anda Turgutlu'nun proje çalışmaları yürüyor; ama, diğeriyle ilgili olarak -Salihli ve Ahmetli'de- bir çalışma var mı, onu henüz öğrenmiş değilim.

Öbür taraftan, İzmir'e gelince, burada asıl önemli olan, Kemalpaşa İlçemiz ve Organize Sanayi Bölgesi, ki, Nif Çayı ciddî bir risk taşımaktadır.

HASAN ÖREN (Manisa) - Son bölüme geldin Salih Bey, biraz başa gel…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İfade edeceğim, değerli arkadaşlar, biraz sabırlı olun.

Şimdi, burayla ilgili olarak çalışmalar çok daha önem arz etmektedir.

Manisa Belediyesinin ve Manisa Organize Sanayinin arıtması var; ancak, belediye, arıtmasının büyütülmesi konusunda bir çaba içerisinde. Manisa Organize Deri Bölgesiyle ilgili olarak da şu anda arıtmayla ilgili çalışmalar devam etmektedir.

Tabiî, bu arada, biraz önce sözcü arkadaşım da söyledi, 28 Haziran 2006'da, Çevre ve Orman Bakanlığına, İspanyol ve Türk firması tarafından yapılan bir çalışmanın teknik sonuçları ve raporları takdim edilecek.

HASAN ÖREN (Manisa) - 1999'da başladı Salih Bey.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet…

Efendim, başlamış olması değil, sonuca doğru götürmek ve netice almak çok daha önemli. Takdir edersiniz ki, şu tarihte veyahut da bu tarihte başlamış olması değil, bunun üzerinden bir şeylerin yapılması çok önem arz etmektedir.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Oy vermeyeceğiz demeye getiriyorsunuz; anlaşıldı.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu firma, bu çalışmalarını sunacak. Bakanlık ve Türkiye olarak, Meclis olarak, hepimiz, bu ve benzeri konularda, sağlık mı, çevre mi ve ülkenin problemleri konusunda aynı duyarlılığa sahibiz. Takdir edersiniz ki, bunun teknik çalışmaları, projelendirilmesi, fizibilitelerinin yapılması ve kaynaklarının temini büyük önem arz etmektedir. Yıllardır bunlar yapılmış, ihmal edilmiş. İşte, şu anda, bu eksikliklerimizi gidermeye çalışıyoruz.

Değerli arkadaşlar, bakınız, denetim konusunda da bu Meclise haksızlık yapmayalım. Eğer arkadaşlarımız kendi dönemlerini başka dönemlerle bir mukayese edecek olurlarsa… Çünkü, biraz önceki sözcü, denetim konusunda, önem verilmediği, denetimin ihmal edildiği, ortadan kaldırıldığı gibi bir iddia ortaya attı ki, bu, kesinlikle doğru değildir.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Aynen öyle!..

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Aynen… Doğrudur…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız, arkadaşlar, 367 tane araştırma önergesi verilmiş. Toplam görüştürülen araştırma önergesi sayısı 75'tir. Bunlardan 53 tanesi kabul edilmiş, 22 tanesi reddedilmiştir. Görüşülme oranına bakarsanız, yaklaşık yüzde 21'dir. Geçmiş dönemlerle ilgili bir mukayese yaparsanız, bunun çok çok gerisinde olduğunu sizler de görebilirsiniz.

ALİ RIZA BODUR (İzmir) - Kötü, emsal olur mu Salih Bey?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bakınız, çevreyle ilgili olarak bu Meclisin aldığı birkaç kararı hatırlatmak istiyorum.

Ergene Nehrinin kirliliği ve çevreye etkilerinin araştırılmasıyla ilgili bir araştırma yapılmıştır…

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Ne olmuş sonunda?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …raporu burada görüşülmüştür, bu konuda ciddî adımlar atılmıştır.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Sonunda ne olmuş?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu konuyla ilgili olarak ne kadar yatırımın yapıldığı ve nelerin gayreti içerisinde olunduğunu, başta siz bilirsiniz.

RASİM ÇAKIR (Edirne) - Çıksın, Bakan anlatsın; ne olmuş?..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, Samsun'daki, özellikle mobil santralların kirlenmeye sebebiyet vermiş olmasından dolayı bir araştırma önergesi kararını aldık ve raporunu görüştük.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sorumlusu AKP'li Belediye Reisi!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ayrıca, Tuz Gölündeki kirlenmenin araştırılmasıyla ilgili olarak, yine çevreyle ilgili önemli bir görüşme yaptık, bunu burada konuştuk.

MEHMET KARTAL (Van) - Van Gölünün kirliliğini birlikte gördük!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, ayrıca, akaryakıt kaçakçılığının ekonomiye ve insana ve çevre sağlığına vermiş olduğu zararlarla ilgili olarak yine bir araştırma kararı aldık, raporunu burada görüştük.

Ayrıca, Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası Beldesindeki sanayi atıklarının çevreye vermiş olduğu zararlarla ilgili olarak Komisyonumuz da görevinin başında ve çalışmalarını sürdürüyorlar, biraz önce de sürelerini uzattık.

HASAN ÖREN (Manisa) - Salih Bey, zararı oldu mu bunların?! Zararı olmadıysa buna da "evet" deyin.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, peki, bu konu araştırılabilir mi; gayet doğal, araştırma kararı alabiliriz; ama, bir hususu dikkatlerinize sunmak istiyorum: Bugün getirip, hemen bu konuyu görüşmek arzusu, arkadaşlarımızda…

HASAN ÖREN (Manisa) - Üç yıl!.. 2003'te verilmiş!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Üç sene ya, üç sene!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Evet, arkadaşlar, araştırmalar gündemde var ve sıralarında korunuyor; mümkün mertebe fırsat buldukça da çalışıyoruz. Bunları yaparken, bu Meclis boş mu yatıyor arkadaşlar?!. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım arkadaşlar…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu Meclisin çokça çalıştığını, en çok çalışan kurum olduğunu, defalarca sizinle paylaştığım gibi, sizler de takdir etmektesiniz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Galataport, Ofer!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Eğer biz Mecliste el ense yapıp yatıyorsak, bu dediğinize hak vereceğim; ama, Meclis, Dördüncü Yasama Yılının sonuna gelmiştir; şurada, önümüzde dört haftalık bir süre kalmıştır; inşallah, Beşinci Yasama Yılına başladıktan sonra, bu ve benzeri konuları getirirseniz, evet, bizler de katkı veririz.

Bu konudaki, bizim endişe duyacağımız, bunların çalışılmasına karşı çıkacağımız bir düşünceyi sizin kabul edeceğinizi zannetmiyorum; ama, zamanlamanın, planlamanın verimli çalışmanın temel şartları olduğunu hiçbirimiz de unutmayalım.

Değerli arkadaşlar, bu Meclis çalışmaktadır, önemli çalışmaları sürdürecektir. Bu konudaki araştırmayı da, zaman buldukça, fırsatımız olursa inşallah, önümüzdeki yasama yılında, ne yaparız; birlikte gözden geçirir, gerekirse bu konuda da bir araştırma komisyonu kurabiliriz.

HÜSEYİN BAYINDIR (Kırşehir) - Kızılırmak ne oldu, Kızılırmak?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Ancak, bugün için, zaten, şurada kalmış olan dört haftalık süremizi daha verimli, daha öncelikli olarak birçok alanda yapılan çalışmalara ayırmak bir zaruret halini almıştır. Biraz önce de söyledim, bu konuyla ilgili olarak teknik çalışmalar zaten yürüyor; ortaya bir rapor çıkacak; bu çıkan rapordan da hareketle, Bakanlığımız, ilgili arkadaşlarımız, belediyelerimiz, organize sanayi müdürlüklerimiz, her neyse, Meclisin de katkısıyla, bu çalışmaları tamamlayacaktır. Aslolan milletimizin kendisidir, sağlığıdır, çevremizin korunmasıdır.

Bu konuda aynı düşündüğümüzü ifade ediyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Aynı düşünüyorsak, evet deyin, olsun bitsin; gayet kolay.

BAŞKAN - Aleyhte ikinci söz, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'ın.

Buyurun Sayın Kandoğan.

Sizin de süreniz 10 dakika.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Benden önce konuşan çok Değerli Grup Başkanvekilini büyük bir üzüntüyle dinledim. Sayın Grup Başkanvekili yüzde 21'lik bir oranı, bu kürsüden, gelip, başarı diye takdim ediyorsa, bunun takdirini ben Yüce Türk Milletine bırakırım. 375 tane araştırma önergesi gelecek, 300 tanesini hiç görüşmeyeceksiniz, sonra da geleceksiniz, burada "bu Meclis çok çalışıyor, araştırma önergelerinin yüzde 21'ini biz görüştük, komisyonlarını kurduk" diye, milletin önüne gelip konuşacaksınız Sayın Kapusuz!..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sizin algılama zafiyetiniz var. Bunun bile kıymetini bilmezsin sen.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, suimisal, misal değildir; bu, genel bir kuraldır. Geçmişte şöyle olmuş, geçmişte böyle… Bırakın artık bunları, bırakınız. Siz, hâlâ, geçmişte, 1923 yılından beri Türkiye'deki bütün vebali, sorumlulukları başka taraflara yıkacaksınız, güzellikleri sahipleneceksiniz; ondan sonra da gelip burada politika yapacaksınız!.. Vazgeçin bundan, vazgeçin. Onun için, bakınız, burada, aylardan beri, salı ve çarşamba günleri, İçtüzüğün amir hükmü olmasına rağmen, denetim görevi yapamıyoruz. "Yapıyoruz" diyen bir milletvekili varsa, gelsin, burada konuşsun. Aylardan beri denetim konusunu burada gündeme getiremiyoruz değerli milletvekilleri. Ne zaman gelecek?.. Şimdi, bu araştırma önergesi verileli üç yıl olmuş, koca üç yıl ve artık, bu sene de büyük bir ihtimalle seçim yılı. O 300 tane araştırma önergesi de kadük olacak, gündemden de düşecek.

MEHMET KILIÇ (Konya) - Avucunu yala!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Vallahi, millete bir gidin, millet neler söylüyor; bir gidin bakalım Sayın Milletvekilim; oradan söylemesi kolay da!.. Bak, ben bu hafta sonu Kütahya ve Afyon'daydım; geçen hafta Kayseri, Aksaray, Karaman, Mersin'deydim. Ben, Anadolu'yu karış karış, ilçe ilçe, belde belde dolaşıyorum. Altı ayda 70 il gezmişim, bazı illere de üç dört kez gitmişim. Onun için, Türkiye'nin nabzını çok iyi tutuyorum, halkın nabzını çok iyi tutuyorum; halkın sizler hakkında neler düşündüğünü, neler söylediğini çok iyi biliyorum.

Biraz sonra gelecektim ama, bakınız, Türkiye'nin gündeminde neler var, bakınız: "Tekstilde Nil bereketi..." Ne demek bu Nil bereketi?.. Türkiye'deki yatırım ortamının son derece bozuk olmasından dolayı, tekstilde yatırım yapan işadamlarımız, sanayicilerimiz gitmişler Mısır'da yatırım yapıyorlar. Bakınız, değerli milletvekilleri, 17 firma gitmiş, orada yatırım yapmış; 51 firma da yatırıma hazırlanıyor. Siz şimdi diyorsunuz ki: "Türkiye'de her şey güllük gülistanlık, yatırım ortamı son derece mükemmel, her şey iyi gidiyor." Her şey iyi gidiyorsa bu bizim yatırımcılarımız niye Mısır'a gidiyor?.. Niye Mısır'a gidiyor, söyleyin bakalım, sebebi ne? Niye Suriye'ye gidiyor? Niye Bulgaristan'a, Romanya'ya gidiyor?.. Niçin Azerbaycan'a, Türkmenistan'a, diğer ülkelere gidiyor değerli milletvekilleri? İşte, rakam ortada.

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Kamuoyu yoklamalarına bakıyor musunuz?..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Son günlerin en önemli meselelerinden birisi. Ben tekstil şehrinden gelen bir milletvekiliyim. Hayatım tekstilin içerisinde geçmiş; o işi biliyorum. Feryat ediyorlar. Binlerce işçi işten çıkarıldı.

Değerli milletvekilleri, bakın, benzine bir yılda yüzde 16 zam, son beş ayda da yüzde 12... Diyorsunuz ki: "Türkiye'de 2006 yılı enflasyon hedefimiz yüzde 5." Beş ayda mazota yapılan zam yüzde 12!..

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Dünyada?..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Dünyayı bırak şimdi. Sayın Milletvekili, bakın, çok güzel bir noktaya geldin. Ben sana bir şey söyleyeyim. Madem petrol fiyatları yükseliyorsa, dünyanın hangi ülkesinde -bana söyler misiniz- bu petrol fiyatlarının yükselmesinden dolayı akaryakıt fiyatları yükselmiştir?.. Örnek verin. Örnek verin. Veremezsiniz, yok çünkü.

Bakınız, reel olarak, daha 1980 yılındaki petrol fiyatlarının altında dünya petrol fiyatları, reel olarak  daha o seviyenin altında. Onun için, 1 200 000 liraya aldığınız mazot, şimdi 2 400 000 lira olmuş. Çiftçi traktörüne mazot koyamıyor şu anda. Mazot koyamıyor, tarlasını ekip biçemiyor. Durum bu. İşte, son günlerin en önemli gündemi.

Ve, yine gündem: "Zenginin geliri, yoksulun gelirinin 17 katına ulaştı." Hani gelir dağılımındaki adalet iyileşmişti, düzelmişti?! İşte, rakamlar burada. 2000 yılında en zengin yüzde 10 gelirin yüzde 30,7'sini almış, şimdi 34,1'ini alıyor en zengin yüzde 10. Demek ki, zenginlerin durumu iyileşmiş sizin iktidarınız döneminde; ama, en fakir, alttaki kesimin aldığı paya bakalım, rakamlar önümde, en yoksul yüzde 10 2000'de yüzde 2,3 alırken şimdi yüzde 2 alıyor. Devri iktidarınızda gelir dağılımı adaletsizliğinin hangi noktaya geldiğini bu rakamlar çok iyi bir şekilde gösteriyor.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Araştırma önergesi!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Geliyorum.

Şubat ayı istatistikleri… İşsizlik... 2006 yılında, 2005 yılına göre, 234 000 kişi, çalışan insan sayısı azalmış.

Büyüme iyi.. Bugün Sayın Başbakanı dinledim; ihracat rakamından bahsediyor. Allahaşkına Sayın Başbakan, bir de şu ithalat rakamını bir söyleseniz ya, bir de ithalat rakamını söyleyin. Hem siz, ihracattan mı sorumlusunuz; ithalatla hiç ilginiz, alakanız yok mu?! Bakınız, siz iktidarı devraldığınızda ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 69,6'ydı. Şimdi kaç?.. Şimdi kaç?.. Yüzde 59. Demek ki, sizin üçbuçuk yıllık iktidarınızın sonunda, Türkiye'deki ihracatın ithalatı karşılama oranı yüzde 69,5'ten yüzde 59'a düşmüş. Geliniz, bunu da bir kürsüden bir anlatınız; bu rakam yüzde 69,5'ten yüzde 59,5'e niye düşmüş.

Yeni bir gazete kupürü: "Kira artışları..." Buyurun, yüzde 5 enflasyon hedefiniz. İlleri okuyorum: İstanbul'da yüzde 21 kira artışı, İzmir'de yüzde 21, Antalya, Isparta, Burdur -sizin ilinizde Değerli Milletvekilim- yüzde 23.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen, kendi parti programını anlat, Genel Başkanını anlat!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yani, şimdi, Türkiye'deki kirada oturanların sayısını bir göz önüne alacak olursanız, bunların yıllık kira artışının yüzde 22, yüzde 23 olması karşısında, enflasyonun yüzde 5 olmasının bir anlamı, bir önemi var mı Değerli Milletvekilim! Geliniz, bu vatandaşların dertlerine derman olunuz.

Bir gündem maddesi daha: TÜPRAŞ'ın 14,76'sı, Danıştay 12. Dairesinde iptal edilmiş.

Şimdi, bakınız, devletin 800 000 doları nereye gitmiş.

TEVFİK AKBAK (Çankırı) - Gitmedi!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ben, bu evrakları burada kaç kez okudum; kaç kez, Özelleştirme İdaresinin…

Sayın Akbak, öyle diyorsun ama, gülüyorsun ama, bu milletin, Çankırı'nın fakir vatandaşının cebinden 800 000 dolar alınarak Ofer'e teslim edildi bu ihaleyle…

BAŞKAN - Karşılıklı konuşmayalım, Genel Kurula hitap edelim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - …ve bu ihale iptal edildi; ama, bu ihale iptal edilmesine rağmen, fiilen bunu uygulama şansı yok; yani, bu 14,76 buharlaştı, uçtu gitti, fiilen bunu uygulayamıyorsunuz ve sonuçta ne oluyor; devletin 800 000 doları, fakir fukaranın 800 000 doları, devri iktidarınızda, fakir milletten alınarak Ofer denilen kişiye aktarılıyor!

Değerli milletvekilleri, şimdi, bu araştırma önergesiyle ilgili... Üç yıl olmuş değerli milletvekilim vereli. Tam üç yıl geçmiş. Üçüncü yılın sonunda, Grup Başkanvekilinin konuşmasından aldığımız bilgiye göre de, bugün, aleyhte oy kullanacağınız da belli olmuştur ve bu meselenin de, artık, bir daha Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmemek üzere kapanacağı çok açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Değerli milletvekilleri…

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Beşinci yasama yılında…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Beşinci yasama yılını hiçbiriniz göremeyeceksiniz. Beşinci yasama yılı olmayacak. Bu sene, ekim ayında, Türkiye'de, büyük bir ihtimalle, erken seçim olacaktır.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen nasıl geleceksin?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, Türkiye'nin gündemindeki önemli konulardan birisi terör. Ne oldu terörle ilgili kanun tasarısı?! Hadi, bir cevap verin bakalım! Geliniz, burada, biriniz deyiniz ki, terörle ilgili kanun tasarısı buharlaştı, uçtu gitti. Son derece önemli bir kanundu. Türkiye'de terör meselesinde çözüme ulaşılacaktı. Bu mesele büyük ölçüde halledilecekti. Şurada kaldı bir ay Meclisin kapanmasına ve bu bir aylık süre içerisinde, terörle ilgili kanun tasarısının da Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine gelmeyeceği, yine açık bir gerçek olarak karşımızda durmaktadır.

Memurların disiplinle ilgili benim kanun teklifim ne oldu arkadaşlar?! Nerede?! Nerede?! Yurt dışında eğitim gören öğrencilerimizin borçlarıyla ilgili bir kanun tasarısı vardı; nerede?! Niye gelmiyor?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen kendi partini anlat…

HALİL AYDOĞAN (Afyonkarahisar) - Kendi kanun teklifini takip etmiyorsun!

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen ne yapacaksın; onu anlat…

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Birinci sınıf mülkî idare amirliği hemen geliyordu, İçişleri Bakanımız üç yıldan beri bunu söylüyordu. Nerede birinci sınıf mülkî idare amirliği kanunu?! İşte, Meclis, yasama dönemini, bu dönemi bitiriyor ve Türkiye'nin o kadar çok önemli gündem maddeleri…

Bir de ilaç meselesi çıktı arkadaşlar. IMF geldi, hesaplarınıza bir baktı; ilaçtaki, sağlıktaki harcamaları görünce, size öyle bir kızdı ki, ne yapacağınızı şaşırdınız, bu fakir fukaranın kolesterol ilacına kadar el attınız. Şimdi, vatandaş, kolesterolünü ölçtürecek, 160'ın altındaysa kolesterolü, o ilacı alacak, 160'ın üzerinde ise o ilacı alma hakkı yok. İndirdi, 160'ın altına düştü; fakat, 160'ın altına düştüğü için ilacı kullanamayacak, kullanamayınca ne olacak…

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Ters söylüyorsun!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Ne olacak kullanamayınca; kullanamayınca kolesterolü gene yükselecek, kolesterolü yükseldiği için de ilaç alma zarureti ortaya çıkacak, yirmi günde bir bizim sağlık merkezine gidecek kan tahlili yaptıracak. Yirmi günde bir, vatandaş kan tahlili yaptıracak, ondan sonra gelecek kolesterol ilacı alacak!..

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Bilmiyorsun… Kolesterol ilacı aspirin değil.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Beyler, değerli milletvekilleri; milletin sağlığının üzerindeki elinizi çekiniz lütfen. Tasarruf yapacaksanız, Ofer'den tasarruf yapınız, tasarruf yapacaksanız Galataporttan tasarruf yapınız, tasarruf yapacaksanız Kuşadası'ndan tasarruf yapınız, tasarruf yapacaksanız TÜPRAŞ'tan yapınız.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, konuyla ne alakası var bunların?!

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bakınız, Maliye Bakanının açıklaması... TÜPRAŞ'ın yüzde 65'i satılınca, iptal kararı çıkınca, Maliye Bakanı ne diyor, bakınız: "TÜPRAŞ'ın tamamı en fazla 1,5 milyar dolar eder." Tamamı diyor, bakınız; tamamı 1,5 milyar dolar!.. Kim söylüyor bunu; Maliye Bakanı söylüyor. Sonra ne oldu bu iptalden sonra, üç değerli hâkimimiz bunu iptal etti; yeniden ihaleye çıktı, yüzde 51'i 4 140 000 dolara… Tamamını hesaplayınız, 8 200 000 dolar. Sizin Maliye Bakanınızın anlayışına bakınız! Sizin Maliye Bakanınızın devlet malına sahip çıkışına bakınız! Sizin Maliye Bakanınızın fakir fukaranın hakkına nasıl sahip çıktığının işareti işte burada değerli milletvekilleri. Tasarruf yapacaksanız, buralardan tasarruf yapacaksınız. Devlet malına sahip çıkmak istiyorsanız, buralarda sahip çıkacaksınız.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan…

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Yoksa, fakirin fukaranın kullandığı…

BAŞKAN - Lütfen toparlayın.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - … kolesterol ilacından tasarruf yapmaya çalışırsanız, halk bunun hesabını ilk seçimlerde soracaktır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Ümmet Bey, lütfen toparlayın. Toparlamanız için kısa bir süre veriyorum; lütfen toparlayın.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Bu düşüncelerle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Cumhuriyet Halk Partisi Grup önerisini oylarınıza sunuyorum...

   III.-YOKLAMA

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, yoklama yapılmasını istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önce, yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini tespit edeceğim.

Kemal Anadol, Ali Topuz, Hasan Ören, Yaşar Tüzün, Oya Araslı, Mustafa Özyurt, Sırrı Özbek, Nezir Büyükcengiz, Özlem Çerçioğlu, Gökhan Durgun, Ali Rıza Bodur, Mehmet Ali Özpolat, İzzet Çetin, Nuri Çilingir, Hüseyin Bayındır, Atila Emek, Halil Akyüz, Şevket Arz, Halil Ünlütepe, Halil Tiryaki.

Yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

Adlarını okuduğum sayın üyelerin yoklama için elektronik cihaza girmemelerini rica ediyorum.

Yoklama işlemini başlatıyorum.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, biraz önce yoklama yapıldı. Bu, bir hakkın suiistimalidir; haberiniz olsun ve yeterli sayı da vardı!

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, toplantı yetersayısı vardır.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)

1.- (10/104) esas numaralı Meclis araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun önerisini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Öneri kabul edilmemiştir.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun, İçtüzüğün 19 uncu maddesine göre verilmiş bir önerisi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi

  Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Danışma Kurulunun, 30.5.2006 Salı günü (bugün) yaptığı toplantıda siyasî parti grupları arasında oybirliği sağlanamadığından, İçtüzüğün 19 uncu maddesi gereğince Grubumuzun aşağıdaki önerisinin Genel Kurulun onayına sunulmasını arz ederim.

      Eyüp Fatsa

                Ordu

AK Parti Grup Başkanvekili

Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 331 inci sırasında yer alan 1126 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 332 nci sırasında yer alan 1127 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 350 nci sırasında yer alan 1158 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 310 uncu sırasında yer alan 1091 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 7 nci sırasında yer alan 1034 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 303 üncü sırasında yer alan 970 ve 970'e 1 inci ek sıra sayılı kanun teklifinin bu kısmın 16 ncı sırasına, 204 üncü sırasında yer alan 817 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 17 nci sırasına, 29.5.2006 ve 30.5.2006 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 1189 sıra sayılı Kanun ile 1191 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu kısmın 4 üncü ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

Genel Kurulun, 30.5.2006 Salı ve 31.5.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi,

29.5.2006 tarihli gelen kağıtlarda yayımlanan geleneksel Türk el sa-natlarını üretici ve sanatkârlarının sorunları hakkındaki (10/128) esas numa-ralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1006 sıra sayılı raporu ile töre ve namus cinayetleri hakkındaki (10/148, 182, 187, 284, 285) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1140 sıra sayılı raporunun gündemin "Ö-zel Gündemde Yer Alacak İşler" kısmında yer alması ve görüşmelerinin 1.6.2006 Perşembe günkü birleşimde yapılması,

Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince tümünün görü-şülmesi ve bu görüşmelerin İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak yapılması, bölümlerin ilk görüşmelerdeki usule uygun olarak ilişik cetveldeki şekilde olması,

Genel Kurulun, 30.5.2006 Salı günü 15.00-21.00 saatleri arasında, 31.5.2006 Çarşamba günü 1034 sıra sayılı kanun tasarısının görüşülmesinin tamamlanmasına kadar, 1.6.2006 Perşembe günü saat 14.00'ten Meclis araştırması komisyonları raporlarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışması,

Önerilmiştir.

1189 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu

BÖLÜMLER BÖLÜM MADDELERİ BÖLÜMDEKİ MADDE SAYISI

1. BÖLÜM 1 ilâ 13 üncü maddeler 13

2. BÖLÜM 14 ilâ 42 nci maddeler 29

3. BÖLÜM 43 ilâ 59 uncu maddeler 17

4. BÖLÜM 60 ilâ 78 inci maddeler 19

5. BÖLÜM 79 ilâ 98 inci maddeler 20

6. BÖLÜM 99 ilâ 109 uncu maddeler=11 (Geçici 1-13 dahil)=13 24

Toplam Madde Sayısı:  122

BAŞKAN - Lehte Salih Kapusuz, Ankara Milletvekili. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; AK Parti Grup önerisi üzerinde şahsım adına lehte söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Belki okunan metne arkadaşlarımız dikkat ettiler; ama, birazcık açılmasında, açıklanmasında fayda var.

AK Parti Grubu olarak talebimiz şudur: Bugün, gündemin birtakım uluslararası anlaşmalar ve geri planda olan, gündemin geri sıralarında olan bazı tasarıların öne çekilmesi, sıralamanın buna göre yapılması konusunda sizlere okunan ve dağıtılan önerimizde sıralama belirlendi. Bu sıralamaya göre Meclis çalışsın istiyoruz. Salı ve Çarşamba günleri sözlü sorular görüşülmesin, salı ve çarşamba günleri yasa çalışması yapılsın, perşembe günü ise denetim yapılsın öneriyoruz. Denetim konusu da... Meclis tarafından kurulmuş iki tane komisyonumuz vardı. Bir tanesi, el sanatlarıyla ilgili olarak Meclis tarafından kurulmuş olan Komisyonun raporu; bir de, töre cinayetleriyle ilgili olarak yine Meclis tarafından kurulan, ikinci olarak hazırlanmış bulunan rapor. Bu iki rapor perşembe günü görüşülsün istiyoruz.

Çalışma saatleri, yine, daha önceki haftalarda yaptığımız gibi, bugün 21.00'e kadar, yarın gündemdeki sırada ifade edilen tasarıların bitimine kadar, yine perşembe günü de bitimine kadar. Perşembe günü, zannedersem iki tane rapor üzerinde sadece konuşma yapılacağı için, belki 19.00 gibi, 20.00'ye bile varmadan tamamlanacağını ümit ediyoruz.

Şimdi, belki, burada birazcık daha üzerinde durulması gerekli olan husus, kanaatimce şudur: Sayın Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş olan, 15 maddelik, daha önce temel yasa olarak görüştüğümüz, sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortasıyla ilgili tasarıdır. Bu tasarı, aynen, Sayın Cumhurbaşkanının iade gerekçeleri de göz önünde bulundurularak komisyonda görüşülmüş, şu anda da Genel Kurulumuza inmiştir.

Şimdi, bu tasarı, yıllardan beri bütün hükümetlerin gündeminde olan, tartışılan ve yapılmak istenen bir düzenlemeyi muhtevi reformdur. Elbette, Sayın Cumhurbaşkanlığı makamının, danışmanlarının düşünceleri istikametinde bir kez daha görüşülmek üzere 15 maddesi iade edildi. Bu iade edilmiş olan 15 maddede, Komisyonumuz, daha önceki çıkmış olan şekliyle buraya gönderdi; Genel Kurul olarak da, Komisyondan gelen metin üzerinde tekrar çalışmalarımızı devam ettireceğiz.

Düşüncemiz şudur: Bu tasarı, bu iade edilen maddeler itibariyle çok önem arz etmektedir ve reformun da özünü teşkil etmektedir.

Değerli arkadaşlar, şimdi sizlerle paylaşmak istediğim birkaç husus var. Bunlardan bir tanesi şudur: Bu iade gerekçelerine baktığımız takdirde genel olarak şunlar zikredilmektedir: "İnsanların daha geç emekli edilmeleri gerekirken, yaş sınırının aşağı çekilmesi sosyal gelişmeye de uygun düşmemektedir" denilmektedir.

Şimdi, hatırlarsınız, belki bir kez daha söylemekte yarar var, bizler, bu Mecliste, 2003'te, emeklilik yaşının 61'e düşürülmesiyle ilgili bir kanun tasarısını birlikte çalıştık. Hatırlarsanız, 2003 tarihindeki Meclisin bu kararını Sayın Cumhurbaşkanlığı makamı veto etmişti. Veto gerekçesine bakarsak, aynen okuyorum değerli arkadaşlar, Sayın Cumhurbaşkanlığı makamının iade gerekçesini okuyorum: "Türkiye'nin demografik yapısı konusunda veri olarak kabul edilen resmî belgelere göre ortalama yaşam süresi yükselmektedir. Buna bağlı olarak, insanların daha geç emekli edilmeleri gerekirken yaş sınırının aşağıya çekilmesi sosyal gelişmeye de uygun düşmemektedir." Bu, iade gerekçesi.

Şimdi, 2006 yılında, şu anda bir kez daha görüşmek istediğimiz, görüşmek durumunda kaldığımız…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - 99'da dediğin burada yazılı Sayın Kapusuz.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Gerekçeyi de okuyacağım değerli arkadaşlar, lütfen dikkat buyurun.

Aynen okuyorum, Sayın Cumhurbaşkanlığı makamının iade yazısında geçen cümleler aynen şöyle: "Ülkemizde ortalama yaşama süresinin 66 yıl olduğu gözetildiğinde, Yasa ile tüm sigortalılar yönünden emekli aylığı bağlama yaş sınırının zaman içinde de olsa 65'e yükseltilmesi; sürekli çalışma olanağı işverenin inisiyatifinde olan sigortalılar yönünden de prim ödeme gün sayısının 9 000'e çıkarılması gerekecektir."

Şimdi, devamında diyor ki: "... kuşakların emeklilik hakkına kavuşmasını olanaksız kılacağı, bu niteliği ile adil, makul ve ölçülü olmadığı açıktır."

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Dün dündür, bugün bugündür!..

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Şimdi, bir önceki gerekçenizde diyeceksiniz ki, yaş, yaşama süresi, ortalama yaş sınırı yükseliyor, siz emekliliği niye aşağıya çekiyorsunuz diyeceksiniz; peki, emekliliği 65'e çıkarttığınızda da diyeceksiniz ki, ölüm çağında emekli mi olunur?!

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen 1999'da ne dedin?!

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, eğer bunları şöyle aşağıya doğru sıralayacak olursak, burada, yönetimde istikrar açısından, tutarlılık açısından çok önemli bir hususu gözden kaçırdığımızı ve bu dengesiz yaklaşımlarla da, bu ülkenin nelere mal olmuş geçmişini unutmamamız lazım. Hatırlayın, geçmişte -bugün, emekli oldu, ama- Türk siyasî hayatında önemli yeri olan, tarihte de "dün dündür, bugün bugündür" mantığıyla yer etmiş olan bir siyasî söylemin bu memlekette 25-30 yaşında genç emekliler ordusu ihdas ederek, bu kesimi, sosyal güvenliği ne hale getirdiğini hepiniz ve hepimiz, bütün kesimler açık bir dille tenkit etmektedir ve dünün sıkıntılarını bugün hep birlikte yaşamaktayız. Bu gerçekler karşısında popülizm yapmak, ideolojik yaklaşımlarla, birtakım çevrelerin hoşuna gidecek söylemlerle bu ülkenin gidebileceği bir başka yer söz konusu değildir.

Bakınız, bu yasanın iadesinden sonra, inanıyorum ki, ilgili köşe yazarlarını, konuşmacıları ve uzmanları takip ettiniz. Bu konuda, birkaç kişi müstesna, ekseriyetle, bu iadenin aleyhinde açıklamalar yapılmıştır. Köşe yazıları okuduk, uzman değerlendirmeleri dinledik. Neden; çünkü, dünyada da, ülkemizde de sosyal güvenlik çok önem arz eden ve hakikaten, bugün, karadelik olarak da yaklaşık 25 katrilyonlara varan açıkların olduğu bir alanda bizim çok daha dikkatli olarak, aktüeryal dengemizi dengeye oturtmak gibi bir sorumluluk ve mecburiyetimiz vardır, Anayasanın da emri budur.

Değerli arkadaşlar, sadece, bazı -haklı olarak, görevleri gereği- sendikacı arkadaşlarımız, Sayın Cumhurbaşkanının bu görüşünü veyahut da kendi görüşlerini Cumhurbaşkanında bulmuş olmalarından, bu iadede yer almış olmasından dolayı müspet kabul etmelerini ben doğal kabul ediyorum; çünkü, sendikacılık yapıyorlar, doğaldır; ama, bir şeyi hatırlatmak istiyorum: Yıllardır, bütün hükümet programlarına dönün bakın, siyasî söylemlere bakın, neden bahsedilir? Sosyal güvenlik reformundan bahsedilir, tek çatı altına toplanmasından bahsedilir, bununla ilgili birçok yazılı ve sözlü dokümanları, açıklamaları hepimiz duyardık, dinlerdik; ama, bir türlü hayata geçiremezdik. İlk defa, bir iktidar çıkmış, bu konuda risk almış ve uygulamaya…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Ya, IMF istiyor.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - …doğru bir adımla ve yaklaşımla başlamış.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - "IMF istiyor" diye,  Bakan söyledi.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bakınız, demografik ve projeksiyon olarak…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - "IMF istiyor" diye Bakan söyledi.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Demografik ve projeksiyon olarak bakarsanız, bizim, şu anda ortalama yaş süremiz 66 değil, 71'dir.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Nereden çıkardın?! 1999 yılında öyle demiyordun, 1999 yılında kaçtı?

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Şimdi, ikinci olarak, 2044 yılında 66 olarak kalacağımız izlenimi yaratılıyor, halbuki, 2044 yılında ortalama yaşama süresi 76'ya ulaşıyor. Bakınız, 66 değil, 76'ya çıkıyor.

Yine, bir başka, aktüeryal denge açısından "ortalama yaşam süresi" ile "ortalama yaşam beklentisi" teriminin birbirlerine karıştırılmadan kullanılması lazım.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sen Allah'ın işine karışıyorsun yaşları karıştırarak.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - "Ortalama yaşam beklentisi" başka bir şey, anlam ifade eder, "ortalama yaşama süresi" ise başka bir anlam ifade eder, bu konu da karıştırılıyor.

Bir başka husus daha ifade etmek isterim. Bu aktüeryal denge açısından, değerli arkadaşlar, biliyorsunuz, geçmişte 40 yaşında emeklilerin devreye sokulmuş olması…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Tamamlıyorum Sayın Başkanım.

"Yaptıysam ben yaptım" mantığı, yapılan hesaplamalara göre 25 milyar dolar ilave yük getirmiştir. Şimdi, şunu açık bir şekilde ifade etmeme müsaade ederseniz, sözlerimi tamamlıyorum. Anayasa Mahkemesinin 2001/41 nolu bir iptal gerekçesi var, orada, açıkça şu ifadeler yer alıyor: Sosyal güvenlik kurumlarının aktüeryal dengeyi tutturması zorunludur. ILO Sözleşmesinde de ifade edildiği şekilde, yasa koyucu emekli yaşını 65'e kadar yükseltebilir. Sosyal devlet ilkesi ekonomik istikrarı bozmayacak şekilde ve malî imkânlar ölçüsünde yerine getirilir. Kim diyor bunu? Anayasa Mahkemesi kararını, iptalindeki hükmünü okuyorum size. Yani, biz, Anayasaya uygun olarak bir düzenleme yapıyoruz, Anayasa Mahkemesinin iptal gerekçesinde beyan ettiği görüşler istikametinde bir düzenleme yapıyoruz.

HÜSEYİN GÜLER (Mersin) - İşine geleni okuyorsun Salih Bey!.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Bu düzenlemeler çerçevesinde, biz, bu yasanın temel yasa olarak görüşülmesini Genel Kurulun onayına sunuyoruz. Ümit ederim ki, Genel Kurul buna karar verir ve bu yasa bir an önce yasalaşır ve Türkiye'de birçok kafa karışıklığına sebebiyet veren, bana göre doğru olmayan tartışmalara da noktayı koymuş oluruz; çünkü, 2036 yılından önce, bahsi geçen tenkit edilen, hiçbir eksi tarafı, yansımaları olmayacak böyle bir yasa geçmişte ciddî bir şekilde burada tartışıldı, konuşuldu ve şu anda bir kez daha görüşülmek üzere huzurlarınıza geldi.

Ben, bu çalışmaların hayırlı olmasını temenni ediyor, inşallah, Grup önerimizin lehinde oy kullanacağınızı ümit ediyor, saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, aleyhte söz istemi 5 kişi; kura çekeceğiz. Bu kuraların sonucunda 2 kişi aleyhte söz, konuşma hakkına sahip olacak.

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, nereden çıktı bu tombalama gibi kura usulü?!

BAŞKAN - Mehmet Eraslan ve İzzet Çetin.

Önce Sayın Mehmet Eraslan; aleyhte…

Buyurun Sayın Eraslan, sizin de süreniz 10 dakika.

Daha sonra aleyhte konuşma hakkı bir de İzzet Çetin'de var.

OYA ARASLI (Ankara) - Sayın Başkan, usul hakkında, yönetiminizle ilgili söz istiyorum. Yerimden söylemek üzere söz istiyorum…

BAŞKAN - Bir dakika…

OYA ARASLI (Ankara) - Yanlış bir iş yapılıyor burada…

BAŞKAN - Bir dakika Oya Hanım…

Bir dakika arkadaşlar…

Lütfen, isteminizi alalım.

OYA ARASLI (Ankara) - Efendim, İçtüzüğün 81 inci maddesinde bir hüküm var. Bu hükme göre, Cumhurbaşkanı tarafından iade edilmiş olan yasaların buradaki ikinci görüşmesinde ilkönce yapılacak iş, Meclisi, oturumu yöneten Başkanlık tarafından, görüşme de yapılmaksızın, tümünün veya iade edilen maddelerinin görüşülüp görüşülmeyeceğine Genel Kurulun karar vermesinin sağlanmasıdır. Başkan bunun için oylama açar. Burada, bu, bir grup önerisi olarak getiriliyor ve bu grup önerisinde, hem gündeme almayla beraber bu olay da birleştirilmiş vaziyette. Bu, grubun önereceği bir olay değildir; bu, Başkanlığın doğrudan doğruya yapması gereken bir olaydır. Önce, biz, burada, tümü mü görüşülecek iade edilen kanunun, maddeleri mi görüşülecek, ona karar veririz. Gündeme alındıktan sonra -önce, gündeme alınıp alınmayacağı görüşülür- bu husus görüşülür. (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.

OYA ARASLI (Ankara) - Bu husus görüşüldükten sonra, temel kanun olarak görüşülüp görüşülemeyeceği, herhangi bir grubun veya Danışma Kurulunun istemi üzerinde karara bağlanır.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Ondan sonra Danışma Kurulu...

OYA ARASLI (Ankara) - Burada, yani, halk deyişiyle, doğmamış çocuğun giysileriyle ilgili işlem yapmak gibi bir iş yapıyoruz biz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Hayır... Hayır...

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, konuşmacı var kürsüde.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.

OYA ARASLI (Ankara) - Yani, önce Genel Kurul karar almamış; ne gündeme alacağına ilişkin karar almış ne bunlardan tümünün veya iade edilen maddelerin görüşülüp görüşülmeyeceğine karar alınmış. Biz, burada, o aşamaları atlıyoruz ve hepsini birlikte ve temel kanun olup olmayacağına ilişkin öneriyle birlikte... (AK Parti sıralarından gürültüler)

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Grup önerisinin aleyhinde konuşuyor; böyle bir usul yok.

BAŞKAN - Bir dakika dinleyelim arkadaşlar.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, hatip kürsüde, dinleyeceğiz.

OYA ARASLI (Ankara) -  Bu, İçtüzüğün 81 inci maddesine taban tabana aykırı bir olaydır. Lütfen...

AHMET YENİ (Samsun) - Sayın Başkan, böyle bir usul yok!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, böyle bir usul yok!

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - Var! Usul olmaz olur mu?!

OYA ARASLI (Ankara) - Yani, bu Mecliste aldığımız birtakım kararlarla, Türkiye Büyük Millet Meclisi üyelerinin denetim hakkını ortadan kaldırıyoruz, Anayasaya aykırı sayısız kanun çıkartıyoruz, bari, yani, elinizdeyken, şurada, İçtüzüğe aykırı bir şey yapmayalım. Yaptığımız, AKP Grubunun getirmiş olduğu öneri, tamamen, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesine, temel kanun olayı itibariyle, aykırıdır.

BAŞKAN - Anlaşıldı.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - O nedenle söz istiyor. (AK Parti sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Konuştu zaten, yapmayın bu kadar!.. Yapmayın!..

BAŞKAN - Sayın Araslı'nın yaptığı değerlendirmeyi, ortaya koyduğu düşünceleri değerlendireceğiz.

Şimdi, gündemimizde olan grup önerisini görüşüyoruz; değerlendirmeyi daha sonra size duyuracağız.

Aleyhte söz isteyen Sayın Mehmet Eraslan konuşmasını yapacak.

Buyurun Sayın Eraslan.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; öncelikle, hepinizi saygıyla selamlıyorum.

AK Parti Grup önerisinin aleyhinde söz aldığımı öncelikle ifade etmek istiyorum; çünkü, tabiî ki, grup önerisindeki kanun tasarılarının, uluslararası sözleşmelerin, mutlaka, Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesi gerekir. Ben, bu haftaki çalışmaların ülkemize, milletimize hayırlar getirmesini temenni ederek sözlerime başlarken, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde milletin gündeminin mutlak surette olması gerektiğini her seferinde vurguluyorum ve milletin gündeminde, ülke sathının gündeminde, şu an, yoksullukların, yasakların ve yolsuzlukların birinci ana madde olarak kendini muhafaza ettiğini tekrar vurguluyorum ve özellikle Türkiye Büyük Millet Meclisinin ve siyasî iktidarın gündeminin de yoksulluklar, yasaklar ve yolsuzluklar olması gerektiğini, buna ilişkin kanun tasarı ve tekliflerinin hazırlanarak Türkiye Büyük Millet Meclisine getirilmesi gerektiğini ve grup önerilerinin veya Danışma Kurulu önerilerinin içerisinde bu tür önemli gündem maddelerinin, milletimizin de beklediği, milletimizin de çözüme kavuşturulması gerektiğine inandığı önemli gündem maddelerinin yeri almasını, gerçekten, millet adına arzu ederken, milletin de bunları arzu ettiğini ifade etmek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, yoksulluğa baktığımız zaman -resmî verileri veriyorum- 1 000 000 insanımız, vatandaşımız açlık sınırının altında yaşama mücadelesi vermektedir. Diğer taraftan, 20 000 000 insanımız -yine bunlar resmî rakamlardır- 20 000 000 vatandaşımız, 20 000 000 aziz milletimizin evladı, maalesef, yoksullukla boğuşarak, yaşam mücadelesi, hayat mücadelesi verme gayreti içerisindedir ve şu an, açlık sınırı 730 000 000 iken, maalesef, asgarî ücretin 380 000 000 olması çok düşündürücü ve anlamlıdır. Sanki bu insanlara nasıl yaşarsanız yaşayın, nereden bulursanız bulun şeklinde bir yaklaşım tarzı görmekteyiz.

Diğer taraftan, yoksulluk sınırı, 1 900 000 000 dolaylarında iken, kamu kesiminde çalışan, özellikle, personelimizin hemen hemen yüzde 95'i, yoksulluk sınırının altında ücret alarak, yaşama gayreti, yaşama çabası içerisine girerken, sıkıntılı bir hayat, geleceğinden umutsuzluklarla dolu bir hayat görmektedir.

Değerli arkadaşlar, işsizlik oranı… İşsizlik çok önemli; gençliğimiz, kadınlarımız, geleceğimiz, Türkiye'nin geleceği… İşsizler ordusu, maalesef, Türkiye'yi de, toplumumuzu da tehdit eder konuma gelmiştir ve işsizlik oranı 10,3'ten, 11,9'lar dolaylarına gelmiştir.

Yasaklar aynı şekilde devam etmektedir. Bu ülkede yaşayan insanlar, inandıkları gibi, inançları gibi ve düşündükleri gibi yaşama salahiyetinde olmalıdırlar, yaşama özgürlüğünde olmalıdırlar. Eğer, demokrasiden, insan haklarından, temel özgürlüklerden bahsediyor isek, bu yasaklarla ilgili sorunların, özellikle, İktidar tarafından bir an önce çözülmesi gerektiğini, yine, millet adına söylüyorum.

Başörtüsü meselesi, maalesef, bütün varlığıyla devam etmektedir, başörtüsü yasağı devam etmektedir ve Anayasamıza göre eğitim, temel bir haktır, insan hakkıdır ve eğitim hakkı hiç kimsenin elinden alınmaması vurgulanır iken, maalesef, bu yasaklar dolayısıyla binlerce gencimiz üniversite kapılarında mağdur edilmektedir.

Diğer taraftan, yolsuzluklar, suiistimaller…

Değerli arkadaşlar, bu çok önemli, hepimizi ilgilendiriyor, Türkiye Büyük Millet Meclisini ilgilendiriyor, siyasî partileri ilgilendiriyor, siyasî kurumları ilgilendiriyor, milletvekillerini ilgilendiriyor, her birinizi, hepimizi ilgilendiriyor. Yani, haksız fiil deyip geçmeyin, usulsüzlük deyip geçmeyin, yolsuzluk deyip geçmeyin. Bunlar, günbegün artar iken, günbegün büyür iken, emin olun, hepimiz kan kaybediyoruz, demokrasi kan kaybediyor, devlet kan kaybediyor, siyaset kan kaybediyor, milletle devlet arasındaki uçurum her geçen gün artıyor. Siyaset kurumuyla, Türkiye Büyük Millet Meclisiyle, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığıyla millet arasındaki mesafe her geçen gün artıyor, makas büyüyüp gidiyor.

Dolayısıyla, özellikle, İktidar Partisinin, 3 Kasım 2002 seçimlerinden önce "yolsuzlukla mücadele, haksız fiillerle, usulsüzlüklerle ilgili mücadele edeceğiz" sözü, AK Partiyi bugün tek başına iktidar etmiştir, iktidar yapmıştır; ama, her geçen gün bu noktadaki kararlılığın yok olduğunu, bu noktadaki kararlılığın yavaşladığını görüyorum.

Değerli arkadaşlar, kendi seçim bölgem olduğu için söylüyorum. Basına da "Ali Dibo düzeni" olarak, "Ali Dibo şirketi" olarak yansıdı ve birtakım haberler ulusal basında yer aldı. Bu ulusal basında yer alan haberlere karşılık, AK Parti yöneticisinin biri çıktı dedi ki: "Elimizde bizim yargı kararı var."

Şimdi değerli arkadaşlar, bu yargı kararı bende de var, bu yargı kararını ben de okudum. Şimdi soruyorum, bu yargı kararı bunların olmadığını mı söylüyor? Yani, bu elimizdeki yargı kararı, bu haksız fiillerin olmadığını mı söylüyor? Bu yargı kararı, rakamların sadece yanlış yazıldığını, rakamlarla ilgili değişikliklerin olduğunu söylüyor. 266 ihale değil de, Hatay'da 5 751 ihalenin olduğunu söylüyor. Ee, peki, 266 ihale 15 tane AKP'li üye tarafından alınmış ise, acaba, diğer AKP'li üyeler tarafından 5751 ihalenin kaçta kaçı alınmış; onu biliyor muyuz? Onu bilmiyoruz; onu sizlerin ve aziz milletimizin takdirlerine sunuyoruz.

Şimdi, bu yargı kararı, değerli arkadaşlar, bahsedilen bu yargı kararı, Sayın Grup Başkanvekili Sadullah Ergin'in kendi el yazısıyla yazdığı ve kendisinin de kabul ettiği bu belgenin, Sadullah Ergin tarafından tanzim edilmediğini mi gösteriyor?! Sayın Ergin, bunu kabul etti, dedi ki: "Evet, bu el yazısını ben yazdım." Şimdi, sizlere soruyorum, keşfi çıkan işleri bana getir ve… Keşfi çıkan işleri bürokrattan isteyip getirdikten sonra, kendi el yazısıyla karşılarına isim yazmanın manası, anlamı nedir; allahaşkına sizlere soruyorum değerli milletvekilleri?!

AHMET YENİ (Samsun) - Kömür işlerini anlat, kömür işlerini!..

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Öyle bir şey yok! İftira atıyorsunuz, iftira atıyorsunuz!

AHMET YENİ (Samsun) - Kömüre gel, kömüre!..

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bir milletvekili, bir bürokratı niye çağırır ve yapılacak işlerin karşısına isimleri niye yazar?! Haydi, isimleri yazdı, peki 40-50 milyar rakamını niye yazar?! Parayı niye yazar?! Bir milletvekilinin işi midir bu?!

MEHMET KILIÇ (Konya) - Kömür işini anlat Mehmet!

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben Mehmet Eraslan'ım, ben milletvekiliyim, benimle ilgili, benim şahsımla ilgili, benim zatımla ilgili elinizde ne bilgi varsa, ne belge varsa, buraya getirin, gününde milletvekilliğinden ben istifa etmeye hazırım; ama, bir milletvekili, kalkıp da buraya para yazamaz, buraya isim yazamaz, bürokratı yanına çağırıp, ihale tanzimi ve ihale taksimatı yapamaz. Bu, Anayasaya aykırıdır, 3069 sayılı Kanuna kesinlikle aykırıdır.

Değerli arkadaşlar, siyasî partiler bu noktada, milletvekilleri bu noktada dikkatli olmalıdırlar ve bunu söyleyen sadece ben değilim. Bakın, bunu sadece ben söylemiyorum. Dün, Hürriyet Gazetesinde Sayın Şükrü Küçükşahin'e gönderilen AK Parti eski il başkanının mektubu var.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Elin titriyor…

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Hayır, burada zamanınızı almamak için okumuyorum bunu. AK Parti il başkanının mektubu var ve bu, Sayın Şükrü Küçükşahin'in köşesinde yazıldı. Eğer, merak ediyorsanız, dünkü Hürriyet Gazetesini alın ve okuyun. Yani, bunu söyleyen sadece ben değilim ki!.. Bunu söyleyen il başkanınız. Diğer taraftan, Hatay Milletvekili Fuat Geçen… Fuat Geçen Beyi tanırım, onurlu bir insandır, dürüst bir insandır, namuslu, şerefli bir insandır, yirmiüç yıl boyunca Hatay Özel İdaresinde çalışmış, bürokratik deneyime sahip  ve bürokraside, devletine, milletine ve ülkesine hizmet etmiş olan bir insandır. Bu noktada, hassasiyet gösterdi diye…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Sen kendini anlat, başkasını anlatmana gerek yok.

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Fuat Geçen, bu noktada hassasiyet gösterdi diye, milletinin ve ülkesinin menfaatlarını korudu ve kolladı diye disiplin kuruluna sevk ettiniz. Bu noktadaki kararlılığınızı anlamak mümkün değil; böyle bir kararlılığınız yok.

Değerli arkadaşlar, bir itfaiyeci diyor ki: "Yangın var." Alev her tarafı alıyor. İtfaiyeciyi mükafatlandıracağınıza, itfaiyeciyi, maalesef, cezalandırmaya çalışıyorsunuz. Bunları kabul etmenin mümkün hiçbir tarafı yoktur. Esasen, cezalandırılması gereken siyaset kurumu, Türkiye Büyük Millet Meclisinin saygınlığı değildir; cezalandırılması gereken, tamamen siyaset  kurumu içerisinde, siyasî partiler içerisinde haksız fiilerde bulunan, birtakım yanlış tavırlar içerisine giren ve siyasî erki, siyasî gücü kendi emelleri doğrultusunda kullanmaya çalışan insanların cezalandırılması gerekmektedir ki, işte, o zaman, biz, Türkiye'nin sathındaki milletle siyaseti kucaklaştıralım, milletle Türkiye Büyük Millet Meclisini kucaklaştıralım, milletle devleti barıştıralım ve daha fazla yakınlaştıralım, daha fazla birbirine kenetlenmesi için, bu noktada katkı sağlayalım; önemli olan bu. Yoksa, her konuşanı, her onurlu tavrı sergileyeni, her onurlu hareketi göstereni biz cezalandırma yoluna gidersek, disipline verirsek ve bu noktada…

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

MEHMET ERASLAN (Devamla) -… bu noktada, onun üzerine  çullanırsak, bunun önünü alamayız ve yarın, tarih bizleri sorgular, seçimlerde de halk bizleri sorgular; eğer, bu noktada kararlılığınız yoksa, bu çıtayı yüksek tutalım.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Eraslan, lütfen toparlayın, son cümlenizi verin.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Toparlıyorum.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hangi önerge üzerinde konuşuyoruz?!

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu çıtayı…

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hangi gündemi anlatıyorsun?!

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Efendim, milletin gündemini anlatıyorum.

BAYRAM ÖZÇELİK (Burdur) - Hangi önerge üzerinde konuşuyoruz?! Gündem genel sağlık sigortası.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin...

Toparlayın...

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Milletin gündeminde yasaklar var, yoksulluklar var, açlık sefalet var, haksız fiiller var, haksız uygulamalar, yanlış uygulamalar var. Milletin gündeminde bu varsa, sizin grup önerinizin gündeminde de, Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündeminde de bunların olması gerekirdi diyorum ve bu noktada daha duyarlı olacağınıza, bu noktada daha özverili olacağınıza, daha makul düşüneceğinize inanıyorum ve beni dinlediğiniz için Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 17.55

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 18.20

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Harun TÜFEKCİ (Konya), Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.

Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini görüşmeye devam edeceğiz.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)

Ê2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, söz sırası, lehte ikinci söz hakkı olan Ordu Milletvekili Sayın Eyüp Fatsa'da

Buyurun Sayın Fatsa. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Grubumuz tarafından verilen grup önerisinin lehinde söz aldım; bu vesileyle, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, biraz önce, Grup Başkanvekilimiz Sayın Salih Kapusuz'un da, grup önerimizin içeriğiyle alakalı konuşmasını hep beraber dinledik. Ben, içerikle ilgili, bilinen ve konuşulan meseleleri tekrar etmek istemiyorum. Çalışma saatlerinin düzenlenmesi ve Genel Kurulun gündeminin yeniden tanzimiyle alakalı bir öneridir. Ben, bu konuda, Genel Kurulun, grup önerimizle alakalı talebimize olumlu destek vereceği düşüncemi, sizlerle beraber paylaşmak istiyorum.

Değerli arkadaşlar, tabiî, İçtüzüğe baktığımız zaman, Genel Kuruldaki bu kürsüde, nelerin, hangi usulle konuşulacağını, İçtüzük, gayet net bir şekilde ifade etmiştir; yani, bu kürsü, arkadaşlarımızın, bir vesile, nasılsa bir konuşma imkânı buldum, öyleyse, aklıma ne gelirse, gündemle alakalı olsun olmasın veya söz talebimle alakalı olsun olmasın, hiç bunun içeriğine bakmadan, bütün İçtüzük hükümlerini de yok sayarak, herkesin keyfî konuşma yapabileceği bir yer değildir. Bu, hem meselenin ciddiyetini hem de Genel Kurulun ciddiyetini gölgeler.

Biraz önce önerimizin aleyhinde söz alan bir milletvekili arkadaşımız, Meclis gündemi ile vatandaşın gündeminin aynı olması gerektiğini ısrarla söyledi. Eğer, Türkiye'de sosyal güvenlik sisteminin yeniden yapılandırılması, Türkiye'nin ve bu ülkede yaşayan yetmişüç milyon insanın gündemi değilse; 18 yaşına kadar, her doğan çocuğun sosyal güvenlik çerçevesi içerisine dahil edilmesi bu ülkenin gündemi değilse; yurt içinde tedavi imkânı bulamayan, mutlaka yurt dışında tedavi olmak mecburiyeti olanlar, eğer bu ülkenin gündemi değilse; birinci sınıf, ikinci sınıf, üçüncü sınıf sosyal güvenlik ayrıcalığı kaldırılmak suretiyle, herkese eşit şartlarda sosyal güvenlik imkânı sunmak, eğer bu ülkenin gündemi değilse, ben, arkadaşıma, kamuoyu önünde sormak istiyorum: Ya siz bu ülkede yaşamıyorsunuz ya da gerçekten, burada ne konuştuğunuzun farkında değilsiniz!

Değerli arkadaşlar, arkadaşımız, ısrarla, bu vesileyle, bazı konuları da gündeme getirdi. Ben de kendisine, buradan, bazı şeyler sormak ve söylemek istiyorum.

Değerli arkadaşlar, çamur at izi kalır, bizim günlük hayatımızda ve sosyal hayatımızda çokça başvurulan bir yöntemdir. İnsanlar, birbirleriyle alakalı bir ithamda bulundukları zaman, bulunacakları zaman, mutlaka, çok düşünüp bir kere karar vermeli ve söylediği şeyde doğru olmasına, bilgilere ve belgelere dayanmasına da dikkat etmelidir.

Sayın Eraslan, özelde Hatay'la ilgili, son zamanlarda bazı basın yayın organlarında yer alan; ama, her birisi, defaatle, mahkeme kararlarıyla tekzip edilmesine rağmen, sanki bu tekzipler yapılmamış, sanki hiçbir şey olmamış, milletin bir şeyden haberi yok, kimse basını, yayını takip etmiyor, istediğimizi istediğimiz zaman söyler, kamuoyunu da istediğimiz yönde yönlendirebiliriz gibi şark kurnazlığına varmak, böyle hareket etmek, doğrusunu isterseniz, bu kürsü ve milletvekili sorumluluğuyla çok bağdaşmadığı kanaatindeyim.

Bakın, mahkeme, tekzip kararında -ki, iddialarla ilgili, her biriyle ilgili, mahkeme, en az iki üç sefer tekzip kararı vermiştir- "tekzip isteyenin kişilik haklarına saldırıldığı, keza, haber yapılırken, ildeki tüm kamu ihaleleri nazara alınmadan sadece haberde belirlenen ilgili kişilerin aldıkları ihalelerden bahsedilip, bu haberlerin değişik kaynaklardan araştırılıp doğrulanmadığından tek taraflı olup, dilekçe ekindeki belgelere göre gerçeğe aykırı haber niteliğinde olacağı ve bu şekilde tekzip isteyenin talebinde haklı bulunduğu" diyor.

Değerli arkadaşlar, bu bir mahkeme kararıdır. Herhalde, bu, talepte bulunan arkadaşımızı ne kadar bağlıyorsa, iddiada bulunan arkadaşlarımızı da o kadar bağlar diye düşünüyorum.

Tabiî, bununla alakalı, bütün yapılan, kurum müfettişlerinin ve Sayıştay denetçilerinin yapmış olduğu bütün denetimlerde, bahse konu işlerde bir usulsüzlük olmadığı, bir usulsüzlük tespit edilmediği, haklarında suç duyurusunda bulunulmuş hiçbir ihalenin de olmadığı kamuoyu tarafından bilinmektedir. Eğer, zaten böyle olsaydı, ilgili cumhuriyet savcıları gerekli tahkikata başlar, gerekli yasal süreci de başlatırdı.

Değerli arkadaşlar, herkes insaf ve vicdan sahibi olmak mecburiyetindedir. Ben, şimdi, aynı arkadaşıma, buradan bir soru sormak istiyorum; aynı arkadaşıma bir soru sormak istiyorum: Bakın, ailenize ait bir şirket, daha önce, seçilmeden önce sizin de yönetiminde bulunduğunuz bir şirket, bugün ağır cezada ihaleye fesat karıştırmaktan yargılanıyor mu yargılanmıyor mu?

Değerli arkadaşlar, bakın, bunlar mahkemelere intikal etmiş konulardır. Bunu söyleyen insanın, bu tür, böyle, kamuoyu nezdinde ifade etmekte ve izah etmekte zorlanacağı hususlar olmamalıdır.

Birbirimizle ilgili konuşurken, birbirimizle ilgili ithamlarda bulunurken, lütfen, herkes, elini vicdanına koysun, on sefer düşünsün, ama, bir sefer karar versin. Burası bir hukuk devletidir; hiçbir şey, ama hiçbir şey gizli kalmaz, yanlış yapan hesabını gider, yargı önünde verir; velev ki, bu, milletvekili de olsa durum aynıdır.

Yani, onun için, biraz daha üslubumuza, biraz daha sözlerimize, biraz daha konuşmalarımıza dikkat etmek mecburiyetindeyiz diye düşünüyor ve grup önerimize desteğinizi talep ediyor, Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, şahsımla ilgili birtakım iddialar var, bunlara cevap vermek istiyorum; Sayın Eyüp Fatsa'nın benimle ilgili sözlerine binaen… Çok ağır sataşmalar var benimle ilgili.

BAŞKAN - Bir dakika…

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Biz mesnetsiz konuşmadık Sayın Başkan; biz, belgesiz, bilgisiz ve mesnetsiz konuşmadık.

BAŞKAN - Nedir; yani, sizinle ilgili olarak…

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Yani, şark kurnazlığı yaptığımı söyledi.

BAŞKAN - İsminiz kullanılmadı da, siz…

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Kullandı ismimi Sayın Başkan.

AHMET YENİ (Samsun) - Başkan, isim kullanılmadı; ama…

BAŞKAN - Peki, anlaşıldı; bir dakika… İsim kullanılmadan sizden bahsedildi diyorsunuz.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Kullanıldı ismi.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - İsmimi kullandı.

BAŞKAN - Peki… O zaman, biz, tutanaklara bakacağız, sizin talebinizi değerlendireceğiz; tamam mı. Lütfen, şimdi durun.

AHMET YENİ (Samsun) - İsim yok; ama, anladı kendi olduğunu!

BAŞKAN - Tutanakları getirecek arkadaşlar.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - İsmim kullanılarak zikredildi.

BAŞKAN - Aleyhte ikinci söz hakkı, Kocaeli Milletvekili Sayın İzzet Çetin'in.

Buyurun Sayın Çetin. (CHP sıralarından alkışlar)

Sizin de süreniz 10 dakika.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; AKP Grubunun getirmiş olduğu önerinin aleyhinde söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Değerli arkadaşlar, tabiî, grup önerisi birtakım maddelerden müteşekkil olsa bile, bunun özünü, Cumhurbaşkanımızın, bir daha görüşülmek üzere Meclise geri gönderdiği Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun gündeme alınması oluşturuyor.

Değerli arkadaşlarım, ben anlayamadım; acaba, AKP Grubu neden Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununu alelacele Mecliste geçirmek istiyor, kanunlaştırmak istiyor. Bakın, bu kanun görüşmelerine başlamadan evvel, daha, Cumhurbaşkanımıza giden bundan önceki tasarı, temel kanun olarak görüşülme kararını aldınız, yedi bölüme çevirdiniz. Bunun yasalara aykırı olduğunu ileri sürdük, Anayasaya aykırı olduğunu ileri sürdük ve temel kanun olarak, burada tartışmadan, maddelerin başlıklarını bile okumadan, genel hukuk kurallarını hiçe sayarak, güya yasalaştırdınız, gönderdiniz; ama, geri geldi. Şimdi, yine ne yapacağınız çok belli değil; ama, grup önerinize bakılırsa yine bölümlere ayıracaksınız. Geçtiğimiz tasarıdaki 7 bölümü şimdi 6 bölüme düşürüyorsunuz; topu topu 15 madde. Nasıl görüşeceğiniz, herhalde,  gündem konusunun belirlenmesinden sonra ortaya çıkacak.

Bu kanun tasarısının toplumun bütün kesimleri tarafından tartışıldığı, görüşlerinin alındığı, bir konsensüs oluştuğu söylenegeliyor tarafınızdan; ama, gerçek öyle değil. Kamu emekçileri sendikaları, işçi sendikaları, toplumun bu yasadan etkilenecek kesimlerinin birinci derecede sorumlu başkan ve yöneticileri az evvel buralarda idi. Hepsi bu kanuna karşı. Bu kanun tartışılmadı, bu kanun Mecliste yeteri kadar konuşulmadı. Gerçekten, bu kanun tasarısını şimdi yine temel kanun olarak geçirecek olursanız yetmiş milyonun karşısına nasıl çıkacağınızı ben düşünemiyorum; ama, hem Sayın Kapusuz hem Fatsa biraz evvel lehte konuşmalar yaptılar. Ben buraya gelirken, 99 yılındaki kanun tasarısının, o kanunun, 4447 sayılı Kanunda konuşma yapan AKP milletvekillerinin -Fazilet Partisinde sizinle birlikte hareket etmeyip buraya gelmeyenleri kastetmiyorum; yani, şu anda Saadet Partisinde olanları kastetmiyorum- AKP içindeki bakan ve milletvekili arkadaşlarınızın konuşmaları burada. Neydi o kanunun özü o zaman; kademeli geçiş sağlıyordu; emeklilik yaşını kadınlarda 58, erkeklerde 60'a çıkarıyordu. Üstelik de bunun meyvesi 2016-2020 yılında alınabilecek; daha sonuçları görülmedi. Siz, 58-60 yaşa şiddetle karşı çıkarken, bugün, 68'i gösterip 65'e çektiniz; yani, çalışanları, çalışacak olanları bundan sonra, ölümü gösterip hastalığa razı etme politikası izlediniz. Emeklilik hakkını gerçekten, tamamen -kamu kesimi hariç- fiilen imkânsız hale getirdiniz. İçinizdeki bayan arkadaşlara soruyorum: 65 yaşına gelen bir bayanı özel sektörde, havaalanlarında, uçaklarda hostes olarak çalıştırırlar mı?! Otellerde, resepsiyonlarda çalıştırırlar mı?! Fiilen imkânsız hale gelmiş bir emekliliği, bir kadının, hiç olmazsa, görmesi gerekmez mi?!

Değerli arkadaşlarım, bakınız, 9 000 gün prim ödeyebilmek ve bunu emekli hakkı olarak kullanabilmek, sadece kamu kesimine özgü. Esnek çalışma biçimlerinin tamamı İş Yasasına derç edildi tarafınızdan. Hiçbir özel sektör çalışanının, özellikle de tarım ve ormanda çalışanların emekli olabilmelerinin hiç olanağı kalmadı. Şimdi, siz, acele ediyorsunuz. Niye; IMF bastırıyor. Sayın Fatsa az evvel diyor ki: "Sosyal güvenlik yetmiş milyonun gündemi." Evet, doğru söylüyor, yetmiş milyonun gündemi; ama, yetmiş milyon, sosyal güvenlik haklarının yok edilmesini istemiyor, emeklilik yaşının yükseltilmesini istemiyor, prim ödeme gün sayısının artırılmasını istemiyor, sağlık hizmetlerinin paralı hale getirilmesini istemiyor, 130 lira aylık gelirinden fazla olanların katkı payı ödemesini istemiyor, 18 yaşından büyük evlenmemiş ya da dul kızların anasından babasından kalan sosyal güvenlik hakkının AKP Grubu tarafından elinden alınmasını istemiyor, emeklilik maaşlarının, maaş bağlama oranlarının düşürülmesini istemiyor.

Değerli arkadaşlarım, daha bunları çoğaltmamız mümkün. Bakınız, ben size buradan, çok ünlü, deneyimli, tecrübeli bir siyasetçimizin 99 yılında yapmış olduğu bir konuşmadan bir paragraf okuyacağım; diyor ki: "Değerli arkadaşlar, vicdanlarınıza hitap etmek istiyorum. Milletten almış olduğunuz yetkiyi kötüye kullanmayınız, haksızlık yapmayınız; dolayısıyla, çalışanların haklarıyla ilgili olarak radikal birtakım kararları getirip, iktidar çoğunluğunuzla buradan geçirmek istiyorsunuz. Bu insanları, hem haksız bir uygulamaya muhatap ediyor hem de huzursuz ediyorsunuz. Sosyal güvenlik kuruluşlarının imkânlarını, varlıklarını, yönetimini, radikal kararlar alarak bir şekil verdikten, onları belirli bir düzenleme noktasına getirdikten sonra, ne yapalım, böyle radikal bir kararı alıp almama kararını ondan sonra verelim diyemezsiniz.

Birçok broşür, milletvekili arkadaşlarımıza, mutlaka intikal etmiştir. Bunlardan bir tanesinde ilginç bir karikatür var. Bakınız, bu karikatürde, uçurumdan aşağıya, işçi, tek eliyle tutunmuş, düşmek üzere, zahmet çekiyor, emekli zahmet çekiyor, dürüst işveren de zahmet çekiyor; ama, birileri, tuzu kuru olanlar ise, âdeta, ayaklarıyla ve tokmaklarıyla bunları oradan aşağıya itmek için çaba sarf ediyorlar."

Bu sözler kime ait değerli arkadaşlarım?! Daha altı yıl evvel, bu sözlerin sahibi, biraz evvel buraya gelip dürüstlükten, yetmişüç milyondan, sosyal güvenlik haklarından dem vuran Salih Kapusuz'a ait. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Doğru söylemişim...

İZZET ÇETİN (Devamla) - Şimdi, tokmağı IMF'yle birlikte eline almış, işçiyi, memuru, emekliyi, yoksulu, AKP Grubunu da arkasına takmış, uçurumdan yuvarlamaya çalışıyor. Bu mu senin adaletin?! Bu mu sizin adaletiniz?!..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Böyle bakarsan, böyle olur; böyle bakmaya devam et!

HARUN AKIN (Zonguldak) - Değişti, değişti ve gelişti!..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bakınız, değerli arkadaşlarım, aradan altı yıl geçti, kötü gidişiniz ortaya çıktı. Toplumun bütün kesimleri, AKP'ye verdiği oy nedeniyle eline küfrediyor. Hızlı bir kaçış başladı sizden. Yeniden muhalefet olacaksınız, yeniden iktidar…

MEHMET KILIÇ (Konya) - Anketlere bak, anketlere!...

İZZET ÇETİN (Devamla) -  Sayın Unakıtan, otur orada, laf atma!..

MEHMET KILIÇ (Konya) - Unakıtan nerede ya?!

İZZET ÇETİN (Devamla) - Ben, buradan baktığım zaman, onu aklayan 341 kişiyi birer Unakıtan olarak görüyorum. Bundan niye rahatsız olacaksın?! Her biriniz bir Unakıtan'sınız!  Bunun itirazı olabilir mi?!

Değerli arkadaşlarım, bakın, bir başka arkadaş diyor ki: "Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; bu tasarı ülke gerçeklerine uygun değildir. Çalışanları mezarda emekliliğe mahkûm eden bu tasarı, emeklilere hayat hakkı tanımamaktadır; yaşlılık aylığının hesaplanmasında yeni bir yönetim getirmektedir. Üstelik bu düzenleme, emekli aylık gelirlerinde artış sağlayacağı iddiasıyla düzenlenmektedir."

Sayın Fatsa, bunları 99'da da sen söylemişsin...

HARUN AKIN (Zonguldak) - O da değişti, gelişti!..

İZZET ÇETİN (Devamla) - Bakınız, bir başka Bakanınız ne diyor... Değerli arkadaşlar, insanda birazcık tutarlılık olur; dün dündür, bugün bugündür siyaseti iyi bir siyaset değildir. Sosyal güvenlik gibi, toplumun bütününü ilgilendiren bir konu en az onbeş, yirmi, otuz, kırk yıla göre hesap edilen aktüeryal hesapları yapılarak ortaya konulur; ama, 99'da yapılan yanlış, size göre yapılan yanlış, 2003'te "reform" diye yeniden düzeltilmeye çalışılıyor; hem de o günkü koşullardan çok daha ağırını gündeme getirerek.

Size yakışan nedir biliyor musunuz; mademki 99'da bunları söylediniz... Gerçekten, sosyal güvenlik kurumlarının birleştirilmesi bir zorunluluk, sosyal güvenlik kuruluşlarının birbirine yaklaştırılarak tek çatı altında toplanması bir ihtiyaç. Evet, ihtiyaç, katılıyorum; ama, hiç olmazsa, içinizde üç dört tane bakan, onlarca milletvekili, o dönem bu tasarının, o günkü 4447'nin aleyhinde konuştunuz; hiç olmazsa, IMF'ye, ya, kusura bakma kardeşim, biz bunu bu şekliyle çıkaramayız, daha beş yıl evvel Mecliste biz bunları savunduk, deme yürekliliğini niye gösteremiyorsunuz?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen…

İZZET ÇETİN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

Bakınız, gerçekten, sayısal çoğunluğunuza dayanarak, hem kamu yönetimi alanında hem sosyal güvenlik alanında hem ekonomik konularda çok ilginç, geleceğimizi çok karartacak yasalara imza koydunuz. Hiçbir dönemde, çokpartili yaşama geçtiğimizden bugüne kadar geçen süre içerisinde -ben merak edip baktım, sizler de bakın- elli yıllık süre içerisinde Anayasa Mahkemesine giden, Anayasaya aykırılığı gerekçesiyle giden kanun sayısı 125 civarında. Sadece üçbuçuk yıllık sürenizde Anayasa Mahkemesine 78 kanun tasarısı gitmiş, sadece 8 tanesi reddolmuş. Demek ki, siz, çoğunluk diktasını demokrasi zannediyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bakınız, Kamu Yönetimi Temel Kanunu geldi, 22 maddesi Cumhurbaşkanlığından geri gönderildi bir daha görüşülmek üzere. Ne güzel, iki yıla yaklaşan zamandır getirmediniz. Şimdi, bunu niye getiriyorsunuz; çok açık, IMF İkinci Başkanı, geçtiğimiz haziran ayında "birinci gözden geçirmede öngörülen 816 000 000 doları alabilmeniz için, Sosyal Güvenlik Yasasını çıkarın" dedi.

BAŞKAN - İzzet Bey, toparlayalım lütfen.

İZZET ÇETİN (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan, hemen son cümlem…

Olmadı; eylül ayında, tekrar, aynı, Anne Krueger dedi ki: "Bir ve ikinciyi birlikte çıkarın, bu parayı vereceğiz." 18 Aralıkta o para serbest bırakıldı; aldınız.

Şimdi, Cumhurbaşkanımız 15 maddesini geri gönderdi, yeniden, alelacele gündem değişikliğiyle bunu Mecliste tartışmadan -üstelik de 15 maddeye bile tahammül edemeyeceğinizi ortaya koyuyorsunuz, Anayasaya aykırı bir biçimde- yeniden görüşmek istiyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, yani, bu kapkaççı, yangından mal kaçırırcasına kanun yapma alışkanlığından vazgeçiniz. İktidarlar hiçbir partiye baki değil. Devleti bu kadar tahrip etmeyiniz. Hukuku bu kadar istismar etmeyiniz. Yoksulları, düşkünleri, yetimleri bu kadar düşman olarak görmeyiniz. Gelin, bu kanunu enine boyuna tartışarak biz de katkı verelim, öyle çıkaralım.

Hepinize saygılar sunuyorum.

Teşekkürler. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, tutanakları inceledik. Eyüp Fatsa Beyin konuşmasında, Sayın Eraslan'la, Hatay'la ilgili konularda isminden bahsedilerek bir açıklama yapılmış. O nedenle, Sayın Eraslan'a, sataşmadan dolayı söz isteme hakkı doğuyor.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Oylamanı yap  ondan sonra Sayın Başkanım…

BAŞKAN - Yeni bir sataşmaya meydan vermeden ve çok kısa olmak üzere, kendisiyle ilgili sözlerle münhasır kalmak üzere söz veriyorum; buyurun.

Yani, münhasıran sizinle ilgili konuyu ele alın ve mümkün olduğu kadar kısa süre içinde…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Böyle Meclis yönetilmez ya!

Sayın Başkan, oylamaya geçileceği bir sırada sataşmadan söz verilir mi efendim?!

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Verilir tabiî.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Böyle bir uygulama var mı?!

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne zaman verilecek?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Başkanın takdir hakkı vardır.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İlk defa Meclis yönetilmiyor böyle! (CHP sıralarından "Meclisi sen mi yönetiyorsun" sesleri)

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ne zaman verilecek?!

BAŞKAN - İçtüzüğe göre…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Her zaman veriyor ya!

BAŞKAN - Değerli arkadaşlarım, açıklık getirelim konuya. İçtüzüğe göre, aynı oturum içinde…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Aynı oturum içinde ama, oylamaya geçtik Sayın Başkan.

BAŞKAN - …sataşma hakkında söz verilir.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Nerede geçti?! Sen dışarıdan geldiğin için fark etmedin!

BAŞKAN - Oturumun neresinde söz verileceğine de Divan karar verir.

Sayın Fatsa'nın, tutanaktan ifadesini aynen size aktarayım; şöyle diyor Sayın Fatsa…

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Efendim, verme demiyorum Sayın Başkan.

BAŞKAN - "Sayın Eraslan, özelde Hatay'la ilgili, son zamanlarda bazı basın yayın organlarında yer alan; ama, her birisi defaatle mahkeme kararıyla tekzip edilmesine rağmen…" diye devam edip, Sayın Eraslan'la ilgili isim vererek konuşuyor.

EYÜP FATSA (Ordu) - Sataşma neresinde bunun Sayın Başkan?!

BAŞKAN - O nedenle, sataşma söz konusu oluyor ve Sayın Eraslan'a da söz hakkı doğuyor. Aynı oturum içinde, herhangi bir zamanda takdir edip, sataşmadan dolayı Sayın Eraslan'a söz vermek de Divanın yetkisi dahilinde.

Buyurun Sayın Eraslan.

Mümkün olduğu kadar sataşma konusuna münhasır olarak konuşun ve kısa konuşun lütfen.

EYÜP FATSA (Ordu) - Tekzip kararları var demişim...

BAŞKAN - Buyurun.

VII.- AÇIKLAMALAR VE SATAŞMALARA İLİŞKİN KONUŞMALAR

1.- Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, Ordu Milletvekili Eyüp Fatsa'nın, konuşmasında, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması

MEHMET ERASLAN (Hatay) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekilleri; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Grup önerisinin aleyhinde söz alır iken, ben, burada, milletin gündemiyle ilgili birtakım açıklamalarda bulundum. Biz, sosyal güvenlik reformunun milletin gündemi olmadığını söylemedik, böyle bir iddiamız olmadı. Başta dedim ki: Bu grup önerisiyle gelen kanun tasarıları önemli, bunların görüşülmesi gerekir; fakat, aynı zamanda, yasaklarla ilgili, yoksullukla ilgili ve yolsuzluklarla ilgili birtakım sorunlar var, birtakım problemler var, bunların çözümüne ilişkin bir hazırlık yapılmalı ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin gündemine de getirilmeli ve bunlar burada tartışılıp konuşulmalı ve yasalaşmalı. Sanki, bunları hiç söylememişim gibi, efendim, bu ülkenin gündeminden haberdar olmadığımı ifade etti Sayın Grup Başkanvekili.

Şimdi, biz, bu ülkenin gündemini biliyoruz, sizler de biliyorsunuz. Yani, sadece biz bilmiyoruz bu ülkenin gündemini, herkes biliyor, buradaki milletvekillerinin hepsi biliyor; fakat, bir şekilde, bu gündemin, bu milletin gündeminin niçin Türkiye Büyük Millet Meclisine gelmediğini hep beraber hepimizin sorgulaması gerekmektedir. Benim vurgulamak istediğim bu. Temiz siyaset adına, şeffaf siyaset adına, daha demokratik bir ülke olma adına, bu ülkede yoksulluğun bertaraf edilmesi ve özellikle yasakların kaldırılması, yasaklar konusunda bir hassasiyetin gösterilmesi, aynı şekilde, bu milletin belası olan, bu milletin baş belası olan haksız fiillerle ilgili, yanlış uygulamalarla, keyfî uygulamalarla ilgili birtakım fiiller var ise, ilgililerin bu noktada cezalandırılması gerektiğini ifade ettim.

Şimdi, Sayın Fatsa "Sayın Eraslan, ya gündemden habersizsin ya bu ülkede yaşamıyorsun…" Ben, bu ülkenin insanıyım. Ben, bu ülkeden dışarı çıkmadım, çıkmam. Ben, bu ülkenin evladıyım. Bu ülkenin her bir meselesinden, bu ülkenin her bir sorunundan ben haberdarım ve bunları, bu yüce çatının, Türkiye Büyük Millet Meclisinin, cumhuriyetinin, devletinin bu bağımsız, hür kürsüsünde bunları söylemekten daha doğal bir şey göremiyorum.

"Çamur at, izi kalsın…" Hayır efendim… Bizim, kimseye çamur attığımız yok, yani itham da yok. Biz, burada bir belgeden bahsediyoruz ve bunun bir milletvekili tarafından yazıldığını, burada para rakamlarının yazıldığını, burada isimlerin yazıldığını, ihalesi yapılacak olan işlerin karşısına notların düşüldüğünü, Grup Başkanvekili Sayın Ergin'in de "evet, bu benim tarafımdan yazılmıştır" dediğini ve bunun gereğinin de bugüne kadar yapılmadığını söylüyorum. Yani, iftira mı bu?!

BAŞKAN - Sayın Eraslan, siz de sataşmaya neden oluyorsunuz ama!

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Bu iftira mı sayın milletvekilleri allahaşkına?! Bir…

Bir de, efendim…

BAŞKAN - Sayın Eraslan, sataşmaya neden oluyorsunuz; uyarıyorum sizi.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Fatsa, bakın, ben, sizinle ilgili bir şey yapmadım ki! Ben sizinle ilgili bir şey söylemedim Sayın Fatsa. Siz, niye buna cevap veriyorsunuz? İlgili şahıs, çıksın, kürsüde kendisini savunsun. İlgili şahıs, kürsüde kendisini müdafaa etsin ve buna bir izahat, bir açıklama getirsin. Yani, sizinle ilgili ben bir şey söylemez iken, sizin bu kürsüye çıkıp, ilgili şahsın da orada oturmasına bir anlam veremiyorum…

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - … ve bunun da sonuna kadar takipçisi olacağımızı, millet adına, ülke adına, haksız fiillerde bulunan, haksız uygulamalarda bulunan…

AHMET YENİ (Samsun) - Kömür işinden bahset!..

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Ben az önce de ifade ettim.

BAŞKAN - Lütfen, toparlayın.

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Varsa benim şahsımla ilgili, gelin buraya, bunu konuşun; ama, bu belge, Türkiye cumhuriyet tarihine, siyaset tarihine girmiş bir belgedir, ihale talimatı ve ihale tanzimi ve taksimatıyla ilgili bir belgedir. Yüce milletimiz, yetmişüç milyon ülke insanı, AKP İktidarından ve Sayın Başbakanımızdan, bu konuda gereğinin yapılmasını beklemektedir. Esasen, disiplin kuruluna sevk edilmesi gereken Hatay Milletvekili Fuat Geçen değil, disiplin kuruluna sevk edilmesi gereken Sayın Ergin'dir.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Kömür işleri!..

BAŞKAN - Lütfen… Lütfen…

MEHMET ERASLAN (Devamla) - Sayın Ergin'i de istifaya davet ediyorum.

Hepinize saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Benim uyarmama rağmen sataşmaya neden oldunuz Sayın Eraslan, o nedenle haklı bir talebi var Sayın Sadullah Ergin'in. Açık, net bir şekilde sataşma oldu, Sayın Sadullah Ergin'e de söz hakkı doğdu.

Buyurun Sayın Ergin.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hadi ikaz edin!.. Hani oylama vardı Sayın Kapusuz?! Bir daha söyleyin.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Söyledim…

BAŞKAN - Siz de, lütfen, mümkün olduğu kadar kısa bir süre içinde ve yeni sataşmalara meydan vermeden konuşun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Hani oylama?!..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, oylamadan sonra yapacaktınız bu işi.

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Şimdi Ali Dibo'yu mu konuşacağız?! Konuşalım bu Ali Dibo meselesini!

HARUN AKIN (Zonguldak) - Bu Ali Dibo bitsin bugün ya!

2.- Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan'ın, konuşmasında, şahsına, sataşması nedeniyle konuşması

SADULLAH ERGİN (Hatay) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Tabiî, bu konular bu kürsüde çokça dile getirildi, basında yer aldı birtakım haberler; ancak, ben, bu kürsüden şunları tane tane izah edip fazla da konuşmadan ayrılacağım.

Birileri iddia ortaya attı, gazetelerde yazıldı…

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - Ali Dibo mu?..

SADULLAH ERGİN (Devamla) - … bu iddiaların doğru olmadığı, gerçekdışı haber olduğu mahkeme kararıyla tescil edildi. Bu haberi yapanlar, bu tekzipleri gazetelerinde yayımlamak durumunda kaldılar ve yayımladılar. (AK Parti sıralarından alkışlar) Arkasından, iddia sahibi de çıktı burada dedi ki: "Evet, sayısını yanlış söylemişiz; ama, bu iddiaların olmadığını ortaya atmak doğru değil." 5 751 ihale içerisinde 266 tanesi AK Partililerce alınmış. Peki, bunların içerisinde 1 tane kanuna aykırı, hukuka aykırı, usule aykırı bir iş var mı dediğimiz zaman hepsi sükut ediyor.

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Tesadüf!

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şimdi, iddia ortaya atılıyor, savcılık yapılıyor. Arkasından hâkimlik yapılıp hüküm kuruluyor. Bu da yetmiyor, infaz memurluğuna soyunuluyor ve bu verilen hükmü infaz etmek istiyorlar. Burası hukuk devleti. Bir iddia ortaya attığınız zaman o iddiayı ispat etmekle mükellefsiniz. Ha, burada hukuka aykırı bir işlem varsa, cumhuriyetin savcıları var. Burada ismi geçenlerin hiçbirinin dokunulmazlığı yok, hepsi vatandaş; ama, şu ana kadar hiçbiriyle ilgili bir tek dava açılmış değil, takibat yapılmış değil.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - İstisnası yok mu?!

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Değerli arkadaşlar, bu bahsedilen işler var ya, 271 tane… 5 tanesi iddia sahibi arkadaşa ait, 266 tane. Bu 266 işle ilgili bir tek soruşturma yok, savcılığa intikal etmiş, mahkemelere yansımış bir tek dosya yok. Zaten 2003, 2004, 2005 yıllarına ait dosyalardır. 2003 ve 2004 yıllarına ait dosyalar, hem kurum müfettişlerince hem Sayıştayın teftiş kurullarınca denetlenmiş ve hiçbir aksaklık olmadığına dair raporlara bağlanmıştır bu iddialar çıkmazdan önce.

MEHMET ERASLAN (Hatay) - El yazısını söyle!

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Şimdi değerli arkadaşlar, bir mahalde, bir ilde siyasî çekişmeler yapılabilir; ama, ihtiras ve kin gözünüzü bürüyüp, bu kadar, Türkiye'deki gündemleri bir kenara atıp, aynı iddiaları tekraren tekraren bu kürsüye taşımak doğru bir şey değildir diye düşünüyorum.

Ayrıca, burada Sayın Fatsa'nın dile getirdiği bir hususa Değerli Hatip hiç dokunmadı. Hatay Ağır Cezada devam eden bir davaya ilişkin hiçbir kelime konuşulmadı burada. Ha, ben bu tür iddiaların da buraya getirilmesini doğru bulmuyorum, henüz yargı aşamasındadır. Dolayısıyla, ben, o konuda bir ithamda bulunmam; henüz yargılanıyor çünkü. Ama, bu şekilde yargılananların, çıkıp, devletle bugüne kadar hiçbir işi olmamış, devletle bir tek kuruş alışverişi olmamış şahsımla ilgili iddiada bulunmasını yadırgıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ŞEVKET ARZ (Trabzon) - El yazısı ne o zaman?! Senin yazın değil mi senin el yazısı?!

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Tekzip metniyle ilgili hepsini izah eden belgeleri, tek tek milletvekili arkadaşlarıma olan saygımdan dolayı, 550 milletvekili arkadaşımın odasına gönderdim. Bütün iddialara ilişkin cevapları koydum; ama, değerli arkadaşlar, bu kürsüde bir kere daha ifade etmiştim. Sayın Baykal'ın şu cümlelerini okuyarak sözlerimi bitirmek istiyorum. Sayın Baykal, şahsıyla ilgili iddiaları ortaya atanlara şunu söylüyordu (CHP sıralarından "Bu yazı senin mi?!" sesleri, gürültüler)

Çıkıp bizim hakkımızda bir şey söylüyorsunuz ya, bu Sayın Baykal'ın sözüdür.

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar…

Lütfen, konuya gelelim. Konuyu dağıtmayalım, başka sataşmalara meydan vermeyelim.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sataşma değil, Sayın Baykal'ı onaylayan bir cümle söylüyorum.

BAŞKAN - Toparlayalım lütfen.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Bu yazı senin mi?! Bırak Baykal'ı!..

SADULLAH ERGİN (Devamla) - "Hiç vicdan yok mu sizde. Hiç hak, adalet duygusu yok mu sizde. (CHP sıralarından "Ali Dibo" sesleri, gürültüler) Söylediğini kanıtla, göster yapılmış özel bir muameleyi, özel bir işlemi kanıtla, göster, var mı bir şey?" Bu, Sayın Baykal'ın sözüdür, ben de katıldığımı ifade ediyorum. Şayet, biz bu kürsülerde, gazetelerde çıkan yalan yanlış haberlerle icraat yapacaksak, Ali Dibo, eş dost, yandaş haberlerine iltifat edeceksek, kusura bakmayın; ama, bu basında, Çankaya Belediyesinin, CHP'li milletvekillerinin sahibi olduğu dershanelere ihalesiz 500 öğrenci göndermesini de…(CHP sıralarından "Hayda" sesleri, gürültüler)

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Bir dakika arkadaşlar.

RAMAZAN KERİM ÖZKAN (Burdur) - Ne alakası var Başkan?!

BAŞKAN - Konuyu dağıtmayalım, lütfen…

Sayın Ergin, eğer böyle gidersek, arka arkaya, sataşma nedeniyle çalışamaz hale geliriz. Lütfen… Yani, bu son konuşmanız, son sözleriniz ilgili değildi bu konuyla ve yeni bir sataşmaya meydan veriyorsunuz.

Buyurun devam edin, kapatın, toparlayın.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan…

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Fuat Geçen haklıymış.

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Sayın Başkanım, değerli arkadaşlar; ben burada yeni bir tartışma açmak için söz almadım. (CHP sıralarından "açtın bile" sesleri) Ancak, biz, yalan yanlış gazete haberleriyle, çıkıp, burada, birbirimizin hukukunu rencide edecek, ispat edemeyeceğimiz lafları sarf ederek, bu Meclis kürsüsüne yakışmayacak üslubu takınamayız.

İZZET ÇETİN (Kocaeli) - Boyundan büyük işlere girişme sen!

FERİDUN FİKRET BALOĞLU (Antalya) - Sen kendini savun kendini, başkalarına çamur atma.

Çankaya Belediyesini ispatla.

HARUN AKIN (Zonguldak) - Ali Dibo'yu anlat…

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Dolayısıyla, ben, burada yapılan sataşmaların, iddiaların doğru olmadığını, mahkeme kararlarıyla bunların tekzip edilmiş olduğunu ve şu ana kadar hiçbir hukuksuzluk tespit edilmediğini, velevki edilse bile, hukuksuzluk yapanlar çıksa bile, bunların, bağımsız yargı tarafından gerekli tecziye edileceğini ifade ediyorum.

GÖKHAN DURGUN (Hatay) - Bu tekzip edilmiş mi bu?

HARUN AKIN (Zonguldak) - Ali Dibo'yu anlat…

SADULLAH ERGİN (Devamla) - Muhterem Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Buyurun Kemal Bey.

K. KEMAL ANADOL ( İzmir) - Sayın Başkan, demin, Sayın Grup Başkanvekili, sataşma üzerine söz aldı; sataşan CHP'liler değil, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerini ismen söyleyerek "Çankaya Belediyesiyle rüşvet ilişkisi" diyerek, açıkça sataşmada bulundu.

Grup adına söz istiyorum.

BAŞKAN - Ben, şimdi, konuşmaları yakından takip ettim. Sataşmaya meydan vererek Meclis görüşmelerinin uzatılmaması için bir uyarıda bulundum; ama, ona rağmen, arkadaşlar sataşmaya meydan verdiler. Maalesef, bu konuyu görüşürken, ağırlıklı karşılıklı sataşma nedenleri yaratıldığı için sataşılana söz verme durumu ortaya çıkıyor.

Yakından takip ettim Sadullah Beyin konuşmasını, Kemal Beyin sataşmayla ilgili söz talebi Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına yerindedir ve kendisine kısa ve sataşmaya meydan vermeyecek şekilde söz veriyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Haftaya kalsın, haftaya, oylama haftaya kalsın!

BAŞKAN - Lütfen, kısa olsun Sayın Anadol.

3.- İzmir Milletvekili K. Kemal Anadol'un, Hatay Milletvekili Sadullah Ergin'in, konuşmasında, Grubuna sataşması nedeniyle konuşması

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Çok kısa olacak.

Sayın Başkan, Yüce Meclisin saygıdeğer üyeleri; günün bu saatinde vaktinizi almak istemiyorum. Sataşma varsa -ki, Sayın Başkanın takdirine göre var- Sayın Hatay milletvekilinin burada konuşması üzerine oldu. Kime sataştı; Sayın Ergin'e sataştı. Ergin, yine, Başkanlığa başvurdu, Başkanlık, takdir hakkını kullandı ve Sayın Ergin, burada konuştu, kendisine yöneltilen iddialara yanıt verdi. Bizim diyeceğimiz bir şey yok. Dikkatle, ibretle ve hayretle yapılan konuşmaları izliyoruz.

AHMET YENİ (Samsun) - Laf attınız!

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Laf filan atmadık.

O arada, Sayın Ergin, hem gazete haberlerine itibar edilmemesi tezini savundu, hem de ondan sonra bir gazete kupürü çıkardı, Cumhuriyet Halk Partili milletvekillerini toplu olarak, halk üzerinde soru işaretleri yaratabilecek şekilde, hangi gazetedeyse, ne menem bir haberse, haksız olarak Grubumuzu suçladı. Şimdi, evvela, onu, Sayın Ergin'i…

ÖZKAN ÖKSÜZ (Konya) - Suçlamadı, gazete haberine itibar edilmemesini söyledi.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - İtibar etmemenizi söyledi.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar, dinleyin. Dinleyin lütfen.

K. KEMAL ANADOL (Devamla) - Ha, bu kolay… O zaman kızmayın, "takıyye" sözünü duyunca sinirleniyorsunuz, bu, takıyyenin ta kendisi. Hem "itibar etmeyin" diyeceksiniz hem de gazete kupürünü çıkarıp "buna itibar etmeyin" diye bu Gruba laf atacaksınız, itham edeceksiniz, suçlayacaksınız. Böyle şey olmaz!.. Böyle şey olmaz!.. Aynen…

Şimdi, ben, Sayın Ergin'i ispata davet ediyorum. Hangi, Cumhuriyet Halk Partili milletvekilinin, hangi özel dershaneyle, hangi, Çankaya Belediyesiyle ilişkisi varsa, işlediği bir suç varsa, onu ispat etmiyorsa, kendisini müfteri ilan ediyorum buradan. (CHP sıralarından alkışlar)

Son söyleyeceğim şudur: Bu fotokopideki el yazıları Sayın Ergin'in midir değil midir; bununla ilgili bir mahkeme kararı var mı elinde yok mu, onu açıklasın.

Yüce Meclise saygılar sunarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına, Ankara Milletvekili Sayın Oya Araslı'nın bir yazısı var; onu okuyorum:

"Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülen önerinin oylanmasından önce, Türkiye Büyük Millet Meclisinin İçtüzüğünün 63 üncü maddesine göre, Başkanlığın tutumu hakkında söz talebimi saygıyla arz ederim" diyor Sayın Oya Araslı.

ZEKİ ÜNAL (Osmaniye) - Ona da söz verin Sayın Başkan!

BAŞKAN - Böyle bir talep olduğu zaman, zaten usul tartışması açıyoruz; 2 aleyhte 2 lehte olmak üzere 4 milletvekiline söz verme durumundayız.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bravo Başkan! Bravo Başkan!

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri… Değerli milletvekilleri… (AK Parti sıralarından sürekli alkışlar [!])

Birleşime 10 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.03

 

 

 

 

 

 

 

 

ALTINCI OTURUM

Açılma Saati: 19.08

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Altıncı Oturumunu açıyorum.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)

Ê2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Görüşmekte olduğumuz grup önerisinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… (AK Parti sıralarından "Anlaşılmadı" sesleri)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Bir izah edin Sayın Başkan, niye oyluyorsunuz!

BAŞKAN - Kabul etmeyenler… (CHP sıralarından "Reddedildi" sesleri)

Sayın milletvekilleri, açıklıyorum…

HASAN ANĞI (Konya) -  Sayın Başkan, saat 7'yi 10 geçiyor!..

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, bugün için normal süre söz konusu, 7'ye kadar. Biz… Bu, grup önerisinin kabulü halinde 9 olur. (CHP sıralarından gürültüler)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Geçti efendim, geçti… Sayın Başkanım, geçti…

BAŞKAN - Biz, grup önerisinin görüşülmesinin bitimine kadar çalışma süresinin uzatılmasını o nedenle oylarınıza sunuyoruz.

NURİ ÇİLİNGİR (Manisa) - Saat 7'yi 10 geçiyor Sayın Başkan, oylama yapılamaz.

BAŞKAN - Kabul edenler…

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Karar yetersayısı Sayın Başkan...

BAŞKAN - Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

VIII.- USUL HAKKINDA GÖRÜŞMELER

1.- Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması uygun görülmeyerek ikinci defa Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen yasaların tümünün veya sadece uygun görülmeyen maddelerinin görüşülmesi konusunun Genel Kurulun onayına sunulması gerekirken, grup önerisi getirmek suretiyle tümünün yeniden görüşülmesinin Anayasa ve İçtüzüğe uygun olup olmayacağına ilişkin

BAŞKAN - Şimdi, Sayın Oya Araslı'nın, ara vermeden önce bilginize sunduğumuz, bize ulaşan yazısı nedeniyle, Başkanlığın tutumuyla ilgili, usul tartışmasıyla ilgili, istemi doğrultusunda kendisine söz veriyoruz.

Buyurun Sayın Araslı.

Süreniz 10 dakika.

OYA ARASLI (Ankara) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Burada söz almış olmamın nedeni, hukuka aykırı gördüğüm bir hususun gerçekleşmesinden Yüce Meclisi korumak ve bu hususun zapta geçmesini sağlamaktır.

Türkiye Cumhuriyeti Anayasasının 89 uncu maddesinde, Türkiye Büyük Millet Meclisine iki imkân verilmiştir Cumhurbaşkanı tarafından yayımlanması uygun görülmeyerek ikinci defa görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen yasalar hakkında. Bu imkân ya yasanın tümünü görüşmek veya yalnız iade edilen maddeleri görüşmek konusundadır ve Anayasanın tanımış olduğu bu imkân doğrultusunda da, Türkiye Büyük Millet Meclisi İçtüzüğünün 81 inci maddesinde, ikinci kere görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen kanunların görüşme usulüne ilişkin bir hüküm yer almıştır. Bu hükümde denilmektedir ki, ikinci kere görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine gönderilen kanunların görüşülmesine geçilmeden önce, oturumu yöneten başkan, tümünün veya yalnız uygun görülmeyen maddelerinin görüşülmesi konusunda Türkiye Büyük Millet Meclisinin oyuna başvurur ve bu oy doğrultusunda hareket edilir; yani, iade edilen kanunların tüm hükümlerinin veya yalnız uygun görülmeyenlerinin görüşülmesine karar verme yetkisi sadece ve sadece Türkiye Büyük Millet Meclisindir ve bu yetki kullanılırken görüşme açılmaz ve bu konudaki oylama için de herhangi bir önerge verilmez. Yetki, doğrudan doğruya oturumu yöneten başkana verilmiştir, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına verilmiştir.

Şimdi, sanki, bu yetkiler Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna ve Türkiye Büyük Millet Meclisinin oturumu yöneten başkanına verilmemiş gibi, bir grup önerisi halinde, Cumhurbaşkanının geriye gönderdiği yasanın, sadece uygun görülmeyen maddelerinin Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunda görüşülmesine ilişkin bir öneri, İçtüzüğün 81 inci, Anayasanın 89 uncu maddesine aykırı bir durumdur. Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulunun yetkilerini ve Meclis Başkanının yetkilerini gasbetmek, bir grubun yetki alanı içine taşımak anlamını taşır. Bu nedenle, böyle bir önergenin görüşmeye açılması bile hatalıdır; görüşmeye açılmıştır, hiç değilse oylama aşamasında da aynı hata devam etmesin diye söz aldım.

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Sayın Başkanı tehdit ediyor!.. (CHP sıralarından gürültüler)

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bir şey mi diyorsunuz?!.

OYA ARASLI (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkanvekilleri, bu öneri hazırlanırken ve Danışma Kurulunda görüşme yapılırken, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının ve Meclis bürokratlarının hazır bulunduklarını ve bunu İçtüzüğe ve Anayasaya aykırı görmediklerini söylüyorlar. Olabilir, Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanının ve Başkanvekilinin, bir hususu, İçtüzüğe, Anayasaya aykırı görmemesi mutlak bir karar değildir. Bu konuda gözden kaçabilen birtakım hususlar olacağı göz önünde tutularak, İçtüzükte, milletvekillerine, usul hakkında uyarıda bulunmak, görüşmelere katılmak ve yanlışları işaret etmek imkânı tanınmıştır. İşte ben, bu imkândan yararlanarak, buradaki bu hatayı sizlerin huzurunuza getirmek istiyorum. Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Meclis Başkanı, İçtüzüğün ve Anayasanın kendisine vermiş olduğu haklara sahip olmalıdır diyorum. Bu hata yolu bir kere açılırsa, Türkiye Büyük Millet Meclisi, şu veya bu şekilde başka haklarını da kaybedebilir. Haklarımıza sahip olmak konusunda dikkatli olmalıyız. Hukukun, herhangi bir konuda, usul veya şekil açısından çiğnenmesi açısından herhangi bir fark yoktur. Yöntemde bir hata olmuş, ne olacak diyebilme hakkımız yoktur. Hukuk, her yerde üstünlüğü korunması gereken bir husustur. Hele hele, Anayasasında bir hukuk devleti olduğu yazan bir devlette, her yerde ve özellikle de Türkiye Büyük Millet Meclisinde bu hususa çok büyük bir özen göstermek durumundayız.

Değerli arkadaşlarım, üzerinde durmak istediğim ikinci husus, geri gönderilen yasaların görüşme usulüyle ilgili olarak, temel kanunlar meselesini düzenleyen İçtüzüğün 91 inci maddesinde hiçbir açıklık yoktur. Geri gönderilen kanunların bu usulle görüşülebileceğine ilişkin bir düzenleme de yapılmamıştır. Zaten, öyle zannediyorum ki, içinde bulunduğumuz durum da, burada herhangi bir düzenleme, herhangi bir belirlilik olmadığından da, bir ölçüde, tartışma ortamına girmiştir.

Değerli arkadaşlarım, bu nedenle, burada alacağımız karar, bir anlamda bir İçtüzük düzenlemesi niteliği taşıyacaktır ve kimse, Anayasa Mahkemesi şekil konusunda böyle bir denetim yapmıyor ki rahatlığına kendini kaptırmasın; şu veya bu şekilde, bu da, Anayasa Mahkemesinin denetim alanına, bu yasayla birlikte, kanımca gidebilecek bir husustur.

Değerli arkadaşlarım, şimdi, İçtüzüğümüzün 81 inci maddesinde bir hüküm var, bu işlemlerin nasıl yapılacağına ilişkin. Önce, Başkan oylayacak, tümünü mü görüşeceğiz, yoksa iade edilenleri mi... Hatta, önce gündeme alacağız; birinci işlem gündeme alma, gelen öneri doğrultusunda. İkinci işlem, hangi maddelerinin; tümünün mü, veto edilenlerin mi burada görüşüleceğine ilişkin; ancak, bu hususlar karara bağlandıktan sonra, Danışma Kuruluna, bu mevadın temel kanun olarak görüşülüp görüşülemeyeceğine ilişkin bir öneri götürülebilir ve orada oybirliği sağlanamazsa, buraya grup önerisi olarak bu husus gelebilir. Bunların hepsi, kademe kademe yapılması gereken hususlardır. Bu nedenle, bu önergede hepsini birlikte oylamak da Anayasanın 81 inci maddesine aykırı, 91 inci maddesine aykırı; Anayasanın 89 uncu maddesine, İçtüzüğün 81 inci ve 91 inci maddelerine aykırı bir durumdur. Eğer bu kademelendirmeyi Başkanlık Divanı kendisine gelen grup önerisi doğrultusunda kendi kendine yapmaya kalkışacak olursa, bu da, bir parti grubunun getirdiği öneriyi değiştirmek anlamını taşır ki, Divanın böyle bir yetkisi yoktur ve bu şekilde bize sunulan öneri, bir grup önerisi olma niteliğinde değildir; doğrudan doğruya, Başkanlık Divanının önerisi olmak niteliğini taşır böyle bir işlem. Kendimizi böyle bir hatadan da korumamız gerektiğini düşünüyorum ve böyle bir girişimin -eğer akıldan geçiyorsa- olmaması için, Sayın Divana uyarıda bulunmayı diliyorum.

Değerli arkadaşlarım, galiba anlatamıyorum. Olabilir; bazı hususlar karışıktır, bir kerede anlaşılır; bazı hususları anlatabilmek için birkaç kere anlatmak gerekir; ama, 81 inci maddeyi, 89 uncu maddeyi Anayasanın, 91 inci maddeyi dikkatle okuyacak olursanız, o grup önerisinde yazılmış olan maddelerin birinin önce buraya gelip bir grup önerisi olarak, o kabul edildikten sonra diğerlerinin yapılabilmesine İçtüzüğün imkân tanıdığını görürsünüz. Ne var diyebilirsiniz; hepsi birden oylansın, vakit kaybetmeyelim diyebilirsiniz; ama, unutmayın ki, hukuk, vakitten de, düşünebileceğimiz her şeyden de önemlidir. Ufak tefek konularda kurallara uymasak da olur, uymasak ne olur zihniyeti çok daha büyük aykırılıkları gündeme taşımaya kapıyı açmak demektir. Bugün ufağa gözünüzü yumarsanız, onu içinize sindirirseniz, yarın, içinize daha büyük hatalar da, daha büyük yanlışlıklar da sığabilir.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayın lütfen.

OYA ARASLI (Devamla) - Bizim, Grup olarak, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu olarak veya benim kişisel olarak, bu çok önemli yasayı, görüşülmesini geciktirmek gibi bir niyetim yok; ama, hem bu yasayı görüşelim hem de doğru şekilde görüşelim ve Türkiye Büyük Millet Meclisi tutanaklarında, bir usulsüzlüğü başlatan bir Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kurulu olmayalım düşüncem olduğu için bunları dile getirdim.

Beni dinlediğiniz için teşekkür ediyorum, saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Lehte söz talebi, Sayın Salih Kapusuz'un.

Buyurun Sayın Kapusuz. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; İçtüzüğün 63 üncü maddesine göre bir talebi yerine getirmek üzere söz verdiniz; ben de bu yapılan uygulamanın lehinde söz almış bulunuyorum.

Değerli arkadaşlar, Meclis, Dördüncü Yasama Yılını bitirmek üzere. Tabiî, Meclisin başlangıç günleri olsa bazı şeylerde zorlanabilirdik; ama, bu kadar tecrübeden sonra hepimiz şunu biliyoruz ki, buradaki yapılan çalışmalar, elbette, başta Anayasa, yasalar, İçtüzük, geçmiş uygulamalar ve yönetimin işlemleri olarak ne yapılagelmiştir, uygulanagelmiştir. Anayasaya bakarsınız, yasaya bakarsınız, İçtüzüğe bakarsınız, uygulamalara bakarsınız; buna göre burada işlem tesis edersiniz.

Biz, grup olarak bir grup önerisi getirmişiz, Danışma Kurulu istemişiz. Danışma Kurulunda her 3 grup da bulunmuş. Bulunduğumuz yerde bu konu gündeme getirilmiş. Doğaldır; Danışma Kurulu haline gelemediği için, mutabakat sağlanamadığı için, grup önerisi getirmişiz. Getirdiğimiz grup önerisi saat 15.00'ten önce Başkanlığa verilmiş. Başkanlık, bütün hususları ince ince, dikkatli bir şekilde inceler, şayet işleme konulmayacak bir işlem, yapılacak bir iş varsa, işleme uygulanacak işler konusunda bir tereddüt varsa, yönetim önce kendi arasında, gerekirse de taraflarla görüşerek bu konuyu sonuçlandırır. Bu kadar, olaylar netken, işlem başlamış, konuşmalar bitmiş, grup önerisinin 2 kişi aleyhinde, 2 kişi lehinde konuşma yapmış; oylamaya geçilmesi gerekirken, sataşmalar, benzeri şeylerle süre şu ana kadar taşırılmış.

Değerli arkadaşlar, bir defa, istediğimiz şeyi bir kez daha ifade etmek istiyorum. Biz ne yapmak istiyoruz, grup önerimizde ne var. Biliyorsunuz, daha önce görüştüğümüz, tartıştığımız sosyal güvenlik ve genel sağlık sigortası Cumhurbaşkanlığınca iade edildi. Plan ve Bütçe Komisyonunda görüşüldü, raporu yazıldı; ama, basılması konusu pazartesine sarktığı için, biz de cumartesi, pazar günü buradaki arkadaşlarımızın mesailerini aktarıp da çalışmaları konusunda ısrarcı olmadığımızdan dolayı, 48 saat dolmadan salı gününe geldiğimiz için, geçmişte uygulanan, her zaman için de İçtüzükte olduğu için uygulamada yer bulan 48 saat geçmeden görüşelim istedik. Evet, bu hakkımızdır; Danışma Kurulundaki taleplerimizden bir tanesi bu. Bu kanunu 48 saat geçmeden buraya getirme hakkımız var ve bunu getirdik.

Peki, ne istiyoruz; ikinci şey: 48 saat geçmeden gündeme alınmasını istediğimiz bu tasarı, 1189 sıra sayılı tasarı gündemin 4 üncü sırasında olsun. Peki, Anayasanın 89 uncu maddesi gereği, ki, İçtüzüğün 91 inci maddesi gereği… İçtüzükte de çok iddialı oldunuz, çok ileri şeyler söylediniz burada. Hukukçu olan arkadaşlarımızı ben çok dikkatli bir şekilde dinledim. Anayasa Mahkemesine götürdüğünüzde de çok iddialıydınız. Anayasa Mahkemesi de bir karar verdi; sizin dediğinizi değil, bu Meclisin kabul etmiş olduğu 91 inci maddeyi onayladı.

OYA ARASLI (Ankara) - Olabilir…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sadece önerge sayısı konusunda, henüz daha gerekçesini açıklamadı.

OYA ARASLI (Ankara) - Olabilir…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Sadece bu. Dolayısıyla, açık, orta yerde, temel kanun olarak görüşülme hakkını elde etmiş olan bu tasarı görüşüldü; ama, ilk defa…

HALUK KOÇ (Samsun) - Daha karar verilmedi ki, tümünün görüşülmesine daha…

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Müsaade eder misiniz efendim, onu da izah edeceğim. Onu da izah edeceğim; sabırlı olun.

HALUK KOÇ (Samsun) - İzah edemiyorsun işte!..

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - Değerli arkadaşlar, 91 inci maddeden, yürürlüğe girdikten, Anayasa Mahkemesi sürecinden sonra ilk defa bir uygulama yapılıyor. Bu uygulama nihaî olarak bundan sonraki uygulamalara da esas teşkil edeceği için öyle de hassasiyet gösterdik ki, biz, 15 maddenin tek bir madde halinde temel yasa olarak görüşülmesini bile önermedik. Eğer, önerimize dikkat etmişseniz, bu yasayı yeniden, baştan, temel yasa olarak görüşmek... İlk görüşmelerde olduğu gibi, aynısını bu ikinci görüşmede de öneri olarak getirdik.

Şimdi, Hocam, şunu söylüyor: "Efendim, biz, hangi bölümlerden olacağını, hangi bölümlerde hangi maddelerin yer alacağını… " Bir öncesinin aynısı olacak şekliyle diye de önergemize yazmışız ve onu da ayrıca çizelge olarak elinize teslim etmişiz.

Şimdi, arkadaşlar, konuşmacılar diyorlar ki: "Efendim, önce gündeme almanız lazım." Peki, önce gündeme aldınız, oylandı, ondan sonra temel yasa olarak görüşülmesini oylamanız lazım. Peki, bu doğru mu?! Geçmişte, arkadaşlarımız hatırlayacaktır, yönetici arkadaşlarım da daha iyi biliyorlar; geçmişte bu ve benzeri öneriler parçalanır, yani, parçalanır derken, mahiyeti itibariyle değil, önceliği sonralığı itibariyle 1 ve 2 olarak numaralanır, gerekirse, ona göre oylanır. Bu, geçmişte çok yapılmıştır, yine burada da yapılabilir; ama, ben, bunun yapılmasına bile ihtiyaç duymuyorum. Neden; çünkü, gündeme alınmasına kim karar verecek; önce de oylasanız sonra da oylasanız, bu Meclis karar verecek, gündeme alma iradesi burada ortaya çıkacak.

Peki, temel yasaya kim karar verecek; temel yasaya da Genel Kurul karar verecek. Ben, istediğim için değil, ben isteyebilirim, siz istemeyebilirsiniz; ama, unutmayın ki, nihaî olarak bu kararı verecek  merci İçtüzüğe, Anayasa göre nedir; Genel Kuruldur.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sen sonrayı önceye alıyorsun.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - İçtüzüğün 19 uncu maddesi açıktır. Anayasanın 89 uncu maddesini de okumak istiyorum değerli arkadaşlar; lütfen, dikkatli dinleyiniz…

FERİT MEVLÜT ASLANOĞLU (Malatya) - Meclis çalışanlarına bağırarak değil.

SALİH KAPUSUZ (Devamla) - "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmaması durumunda -onaya gönderilen tasarı- Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir." Yani, bak, istisnaî bir yaklaşım getiriyor. Genelini görüşebildiği gibi, isterse o iade edilen maddeleri de görüşebilir diyor.

Şimdi, biz ise grup önerimizde neyi getirmişiz; burada bir belirsizlik yok, bizim talebimiz açık; diyor ki talep: "Bir öncesinde yapılan görüşme gibi, ilk yapılan görüşme gibi, temel yasa olarak ilk kabul edildiğindeki, bölümler halindeki görüşme gibi burada da aynısını görüşelim." Yani, biz bunu talep ediyoruz, onaylayacak merci onaylarsa kabul eder, reddecekse kendi bilir, böyle değil de şöyle yapın diyebilir.

Değerli arkadaşlar, bakınız, bu hususa çok açıkça bir iki cümleyle son vermek istiyorum. Biz AK Parti Grubu olarak, bu konularla ilgili olarak hiçbir şeyi ne Anayasaya ne İçtüzüğe ne de uygulamalara aykırı bir şey yapmak istemedik ve yapmak istemiyoruz; ama, şu uygulamanın ne Anayasaya ne İçtüzüğe ne teamüllere ne geçmiş uygulamalara hiçbir ters tarafı yoktur. Onun için, burada uygulanacak olan yöntemin, Başkanlığın tutumunun doğru olduğunu bir kez daha ifade ediyor; hepinizi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, Başkanlık Divanının görevi, Anayasa, yasa ve İçtüzüğe göre burada en sağlam kararların üretilmesini sağlamaktır. Bunu yaparken, biz, bürokratlarımızdan da yararlanıyoruz; ama, bazı eksikler, bazı yanlışlar olabilir. Meclisi birlikte yönetiyoruz, sizin verdiğiniz yetkiyle yönetiyoruz. Uyarılar gelebilir, görüşler gelebilir ve İçtüzüğe uygun taleplerle görüşmeler açılabilir. Bunların yapılması sırasında elbette bürokratlarımıza danışıyoruz, onların bilgilerine başvuruyoruz; ama, kararı biz alıyoruz. O yüzden, Başkanlıkla ilgili tartışmalar olduğu zaman, doğrudan Divana, bize yönelik olmalı, bürokrat arkadaşlar bunun dışında tutulmalı; bir.

İki; burada etkin ve verimli olmanın yollarını da devamlı arıyoruz, hep birlikte arayıp bulmaya çalışıyoruz; nitekim, gösterdik de bunu. Yani, bugün 7'de bitiyor görüşmeler. Biz 7'de biten görüşmelerin uzatılmasını önermeden 7'de bitirebilirdik; ama, amacımız üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil, iş yapmak olduğu için, kargaşa sırasında aldığımız ara önerisinin hemen arkasından uzatma önerisini size getirdik; bu da, Divanın etkin ve verimli çalışmayı öngörmesinin bir örneği. Bunu, böyle kabul etmek gerekiyor. Öyle veya böyle, zaman zaman yanlış yapılabilir; bu yanlışları görüldüğü yerde değiştirmek de hepimizin görevi. Varsa yanlışlar, eksikler, onları giderebilmek için  bütün bu tartışmaları yapıyoruz; yani, mükemmeli yakalayabilmek için yapıyoruz. Bunu, hoşgörüyle karşılamak gerekiyor, hatta, takdirle karşılamak gerekiyor düşüncesindeyim.

Şimdi, lehte söz isteyen, Gaziantep Milletvekilimiz Sayın Ömer Abuşoğlu'na söz veriyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika Sayın Abuşoğlu.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Meclis Başkanlığının tutumu üzerine açılan müzakere çerçevesinde lehte  söz almış bulunuyorum. Aslında, lehte söz alırken AK Parti Grubunun getirdiği teklifin Anayasa ve İçtüzüğün hükümlerine uygun olduğunu düşündüğüm için lehte söz istemiştim; ama, bu konuda konuşmayacağım artık; çünkü, bu konuda konuşmak beyhude, boşuna bir işlem.

Başkanlık Divanının uygulaması üzerine söz aldım. Biraz önce de Sayın Başkan belirtti.  Sayın Başkanın belirttiği çerçevede, Meclisimizin normal çalışma saati 19.00'da tamamlanır. 19.03'te Sayın Başkan ara verdi. Dolayısıyla, Meclisin çalışma saati dolduktan 3 dakika sonra çalışmalara 10 dakika ara verildi. Tutanaklarda var. 10 dakika ara verildi; ama, 10 dakika beklenmeden, 5 dakika dolar dolmaz, hemen, alelacele Başkanlık Divanı tarafından oturum açıldı. Saat 19.08. Dolayısıyla, çalışma saatlerimizin dışında bir saatte yeniden oturum açılmış oldu. Bu da yetmedi, Meclisin çalışma saatleri dışında, Sayın Başkan, AK Parti Grubu önerisinin oylanmasına kadar süreyi uzatma talebini oylamaya sundu. Benim o anda yaptığım itiraz, gerek saat 19.00'un geçmiş olması ve gerekse de karar yetersayısı aranması noktasındaki itirazım, gürültüler esnasında Başkanlık Divanınca duyulmadı.

O bakımdan, yapılan bu işlemlerin tamamı 19.00'u geçmiş bir zaman dilimi içerisinde yapıldığı için, Meclis şu saatte oturum da yapamaz ve herhangi bir konuyu da konuşamaz.

Sayın Başkanlık Divanının takdirlerine arz ediyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

MEHMET ÖZYOL (Adıyaman) - Sayın Abuşoğlu doğru bir şey ifade etti.

BAŞKAN - Aleyhte söz isteyen, Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; sözlerime başlamadan evvel hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Saat 19.30; Meclis açılalı 4 saat oldu.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - 4,5…

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - 4,5 saat oldu. Ne konuştuk burada bu ana kadar; usul hakkında tartışma. Bu nereden geliyor; bu niye böyle oluyor?!

Sevgili arkadaşlarım, hasbelkader, bugün Danışma Kurulunda ben de vardım. İktidarın temsilcisi arkadaşa şunu söyledim: Her gün, Danışma Kurulunda, her hafta, Meclis çalışma saatlerini değiştiriyorsunuz. Bugün, Meclisin normalde saatleri nedir; 15.00'te açılır, 19.00'da kapanır. İktidar, alışkanlık haline getirdi, "efendim" diyor, "salı, çarşamba, 21.00'e kadar çalışırız, perşembe günü de bitimine kadar çalışırız." Bir âdet oldu. Bir uygunluk olmuyor burada.

Ha, şimdi, temel yasa diye buraya getirmek istiyorsunuz. Elbette ki, hukukçu arkadaşlarım bu konuyu uyaracak, Anayasanın maddelerini söyleyecek. Cumhurbaşkanlığından gelen yasanın burada tartışması yapılmadan, Meclis Divan Kurulunda karar alınır evvelden; onu yapmadı. Peki, ondan sonra ne oldu; iktidar alıştı ya, "efendim" diyor, "bu yasaları temel yasa olarak buraya getirelim." Geçende getirdiniz zaten yasaları. Biz, o zaman da söyledik. Arkadaşlar, bu yasaları, burada, hayatî yasalar olduğu için, teker teker görüşelim, ülkemizin lehine olan hangi maddeler varsa, birlikte, iktidarla, muhalefetiyle, konsensüsle yapalım denildiğinde, çok mu bir şey istemiş oluyor muhalefet sizden?!

Sevgili arkadaşlarım, yapılan çok şık değil, yanlış. Bakınız, Amerikasında, Finlandiyasında, İngilteresinde, Kıbrısında -küçücük gördüğümüz Kıbrıs'ta bile- demokrasi için, dolaştık, neler yaptıklarına baktık. Kıbrıs bile bizden ileride. Kıbrıs, komisyonlarında, eğer muhalefet partisinden kimse yoksa o gün toplantıyı yapmıyor, iktidarın getirdiği teklifleri "bu iktidardan gelmiştir" diye, eksisine artısına bakmadan komisyonlarda karar aldırmıyor. Biz, halen, orayı bile aşamadık. Komisyonlarda, bu teklif iktidardan geldi, hükümet böyle istiyor, bir an evvel geçsin diye, komisyonlardan geçiriyoruz. Buraya da gelince, yanlışları söyleyip, doğruyu göstermek için de muhalefete söz hakkını kısıyoruz.

Bence, ne olursa olsun, nasıl yapılırsa yapılsın, bunun temelde yanlış olduğunu söylüyorum. Burada, kanunlar, iktidarlar için yapılmıyor, yetmiş milyon insan için yapılıyor. Ne olur konsensüsle yapılsa?! Ne olur muhalefet-iktidar bir araya gelse de, eksilerini, artılarını söylese?! Ne kaybeder iktidar?! Ne kaybeder?! İktidar, yasayı çıkarırken, kendi evladına mı çıkarıyor sadece?! Topluma çıkarıyorsa, muhalefetin niye önerisi alınmıyor?! Alırsa, muhalefetin hiç mi doğru söylediği yok?! Hep mi yanlış muhalefet yapıyor?! İşte, iktidarın "ben her şeyi bilirim" demesinden yasalar, gidiyor, ya Anayasa Mahkemesinden dönüyor veya da Cumhurbaşkanlığından dönüyor. E ne oluyor sonuç; tekrar buraya gelip, sil baştan yapıyoruz.

Sevgili arkadaşlarım, gönlüm şundan yana; isteğim doğrudan yana; Geliniz, İktidar grup başkanvekilleri, muhalefet grup başkanvekilleriyle toplandığınızda, orada, ben bunu bunu getirdim, muhalefet karşı çıktı deyip her gün Meclisi oyalamaktansa, onu yerinde halledin diye düşünüyorum. Şık değil, yanlış. Temelde yanlış, yoksa, fikriniz belki yanlış değil; ama, bence… Ben asistanıma sorardım "ne var bunda" diye. Hiç de gocunmam ondan, ondan bir şeyler öğrenirim. Ne olur muhalefetin fikrini aldığınız da?! Yasayı yine siz çıkarıyorsunuz, kanunlar sizin çıkardığınız oluyor, puan da sizin oluyor. Muhalefet de yanlış yapıyor, bilesiniz. Bazen, biz de, muhalefet yapmak için, gerektiğinde yanlış yapabiliriz. İnsanız ya, insanız!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hep yapıyorsunuz?

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Devamla) - Öyle, çok konuşanların da, çok şeyi bilmediğini çok iyi bilmeleri lazım. Hele, laf atan arkadaşlarımı çok seviyorum; bence, iki susup bir konuşmalarında yarar var diye düşünüyorum. Lafı herkes atar. Asıl mesele doğruyu bulmak. Bu doğruyu bulmak da bu Meclisin işidir, bizim işimizdir. Bundan sonra, benim temennim, bu Mecliste usul tartışmalarının az olması. Mühim olan üzüm yemek, bağcı dövmek değil.

Bu arada, sevgili arkadaşlarım, İktidar sözcüleri konuşurken biraz daha itinalı konuşmak mecburiyetinde. Nasıl olsa bizim dediğimiz oluyor diye, çoğunluğa güvenip de her şeyi yapmaya kalkmayın. Biliyorsunuz, bir atasözü vardır: "Gün gelmiş, demir kapı ağaç kapıya muhtaç olmuştur." Ben de bunu söylüyorum size. Güvenmeyiniz bu kadar İktidarın çoğunluğuna. Siz de eksik yaparsınız; çünkü, insansınız. Yanlış yapıyorsunuz. Bu yanlıştan dönün. Bu kürsüde, tekrar, bu şekilde, usul hakkında, Danışma Kurulu konusu hakkında konuşmasaydık, da keşke ülkemizin yararına olan şu genel sağlık sigortasını eksisiyle artısıyla bu akşam konuşsaydık, daha iyi olmaz mıydı diye düşünüyorum.

Hepinize saygı ve sevgiler sunuyorum. Hoşça kalınız. (CHP sıralarından alkışlar)

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan…

BAŞKAN - Buyurun Sayın Abuşoğlu

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, İçtüzüğümüzün 54 üncü maddesi gayet açık. 19.00'dan sonra çalışma yapamayız. 19.00'dan önceki bir saatte, çalışmaların uzatılmasıyla ilgili karar alınması gerekirdi; ama, biz, çalışmaların uzatılmasıyla ilgili oylamayı 19'u 10 geçe yaptık. Dolayısıyla, yapılan oylama da, yapılan bu konuşmaların tamamı da hükümsüzdür, İçtüzüğe aykırıdır. Tekrar belirtmek lüzumu hissettim; çünkü, görüşmeler, müzakereler hâlâ devam ediyor. İçtüzüğümüzün 54 üncü maddesi gayet açıktır.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Sayın Başkan, gerçekten 19.10 olduğu tespit edilebiliyorsa, haklıdır. 19.10 ise tutanakta, o zaman işlem yapmak gerekmez, yapmamamız lazım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Oylama yapılmıştır efendim, Meclis oylama yaptı.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Hükümsüz… Hükümsüz… Senin yaptığın oylama hükümsüz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Hükümsüzse, niye söz alıp konuşuyorsun?!

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Onu belirtmek için çıktım konuştum. Başka da bir şey söylemedim, dikkat ederseniz.

BAŞKAN - Değerli milletvekilleri, zaman zaman, Meclis tartışmalarının tansiyonu nedeniyle süreleri izlemek, takip etmek zor oluyor; ama, biz bu arada Meclis tartışmalarının selameti açısından, kargaşa nedeniyle ara verdik ve o aradan sonra da, Genel Kurul kararıyla çalışma süremizi uzattık. Şimdi, Genel Kurulun kararı doğrultusunda çalışmayı devam ettirmek durumundayız.

Sayın milletvekilleri…

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Sayın Anadol, ben, bir izahat yapacağım. Çalışmamız devam ederken, oylamaya geçileceği sırada sizin talebinizi yerine getireceğiz.

Şimdi, önce açıklama yapacağım. Başkanlığımın tutumunda herhangi bir değişiklik olmamıştır. Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini bölümlerine göre okutup, ayrı ayrı oylarınıza sunacağım…

III.- Y O K L A M A

(CHP sıralarından bir grup milletvekili ayağa kalktı)

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Yoklama istiyoruz.

BAŞKAN - Şu anda, yoklama talebinizi kale almamız mümkün.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Sayın Başkan, geç kaldınız!.. (CHP sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Önce yoklama talebinde bulunan sayın üyelerin isimlerini okutup, salonda bulunup bulunmadıklarını tespit edeceğim.

Sayın Kesimoğlu?.. Burada.

Sayın Hasan Ören?.. Burada.

Sayın Kemal Anadol?.. Burada.

Sayın Harun Akın?.. Burada.

Sayın Mevlüt Aslanoğlu?.. Burada.

Sayın Gökhan Durgun?.. Burada.

Sayın Ziya Yergök?.. Burada.

Sayın Oya Araslı?.. Burada.

Sayın Atila Emek?.. Burada.

Sayın Nail Kamacı?.. Burada.

Sayın Orhan Eraslan?.. Burada.

Sayın Nuri Çilingir?.. Burada.

Sayın Halil Ünlütepe?.. Burada.

Sayın Tuncay Ercenk?.. Burada.

Sayın Feridun Baloğlu?.. Burada.

Sayın Nadir Saraç?.. Burada.

Sayın Mehmet Semerci?.. Burada.

Sayın Erdal Karademir?.. Burada.

Sayın Yılmazkaya?.. Burada.

Sayın Ali Aslan?.. Burada.

Yeterli sayıda sayın üye talepte bulundu; 20 kişi.

Şimdi, yoklama için 3 dakika süre veriyorum.

(Elektronik cihazla yoklama yapıldı)

BAŞKAN - Toplantı yetersayısı vardır.

VI.- ÖNERİLER (Devam)

A) SİYASÎ PARTİ GRUP ÖNERİLERİ (Devam)

Ê2.- Gündemdeki sıralama ile Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak görüşülmesine ve çalışma saatlerinin yeniden düzenlenmesine ilişkin AK Parti Grup önerisi (Devam)

BAŞKAN - Şimdi, Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisini tekrar okutup, bölümler halinde oylarınıza sunacağım:

Öneri:

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının 331 inci sırasında yer alan 1126 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 7 nci sırasına, 332 nci sırasında yer alan 1127 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 8 inci sırasına, 350 nci sırasında yer alan 1158 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 9 uncu sırasına, 310 uncu sırasında yer alan 1091 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 10 uncu sırasına, 7 nci sırasında yer alan 1034 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 11 inci sırasına, 303 üncü sırasında yer alan 970 ve 970'e 1 inci ek sıra sayılı kanun tek-lifinin bu kısmın 16 ncı sırasına, 204 üncü sırasında yer alan 817 sıra sayılı kanun tasarısının bu kısmın 17 nci sırasına, 29.5.2006 ve 30.5.2006 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan 1189 sıra sayılı Kanun ile 1191 sıra sayılı kanun tasarısının, 48 saat geçmeden, bu kısmın 4 üncü ve 5 inci sıralarına alınması ve diğer işlerin sırasının buna göre teselsül ettirilmesi,

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer bölümü okuyun:

Genel Kurulun, 30.5.2006 Salı ve 31.5.2006 Çarşamba günkü birleşimlerinde sözlü sorular ile diğer denetim konularının görüşülmemesi, 30.5.2006 Salı günkü birleşiminde kanun tasarı ve tekliflerinin görüşülmesi...

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer bölümü okuyun:

29.5.2006 tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan geleneksel Türk el sanatları üretici ve sanatkârlarının sorunları hakkındaki (10/128) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1006 sıra sayılı raporu ile töre ve namus cinayetleri hakkındaki (10/148, 182, 187, 284, 285) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunun 1140 sıra sayılı raporunun, gündemin "Özel Gündemde Yer Alacak İşler"  kısmında yer alması ve görüşmelerinin 1.6.2006 Perşembe günkü birleşiminde yapılması...

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer bölümü okutuyorum:

Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Kanunun, Anayasanın 89 uncu maddesi gereğince tümünün görüşülmesi...

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Bu görüşmelerin, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak yapılması, bölümlerinin ilk görüşmelerdeki usule uygun olarak ilişik cetveldeki şekilde olması,

BAŞKAN - Cetveli de okutuyorum:

Bölümler Bölüm Maddeleri Bölümdeki Madde Sayısı

1. Bölüm 1 ilâ 13 üncü maddeler 13

2. Bölüm 14 ilâ 42 nci maddeler 29

3. Bölüm 43 ilâ 59 uncu maddeler 17

4. Bölüm 60 ilâ 78 inci maddeler 19

5. Bölüm 79 ilâ 98 inci maddeler 20

6. Bölüm 99 ilâ109 uncu maddeler=11 24

(Geçici 1-13 dahil)= 13

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Diğer bölümü okutuyorum:

Genel Kurulun; 30.5.2006 Salı günü 15.00-21.00 saatleri arasında, 31.5.2006 Çarşamba günü 1034 sıra sayılı kanun tasarısının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar, 1.6.2006 Perşembe günü saat 14.00'ten Meclis araştırması komisyonları raporlarının görüşmelerinin tamamlanmasına kadar çalışması,

Önerilmiştir.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Birleşime 20 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 19.55

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

YEDİNCİ OTURUM

Açılma Saati: 20.27

BAŞKAN: Başkanvekili Ali DİNÇER

KÂTİP ÜYELER: Ahmet KÜÇÜK (Çanakkale), Harun TÜFEKCİ (Konya)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 108 inci Birleşiminin Yedinci Oturumunu açıyorum.

Değerli milletvekilleri, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun, geri gönderilen maddeleri için, milletvekillerinin talebi üzerine söz kaydı yapılmıştır; ancak, az önce "sunuşlar" kısmında görüşülen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin kabulü üzerine alınan karar gereğince, Cumhurbaşkanınca bir daha görüşülmek üzere geri gönderilen 1189 sıra sayılı kanunun tümü görüşülecek ve bu görüşmeler, İçtüzüğün 91 inci maddesine göre temel kanun olarak yapılacaktır.

Bu nedenle, kanun bölümler halinde görüşüleceğinden, daha önce alınan sözler işleme konulmayacaktır. Bölümler üzerinde şahıslar adına söz isteyen milletvekillerine, istem sırasına göre söz verilecektir.

Bilgilerinize sunulmuştur.

İçtüzüğün 37 nci maddesine göre verilmiş 2 adet doğrudan gündeme alınma önergesi vardır; ancak, Mardin Milletvekili Nihat Eri doğrudan gündeme alınma önergesini geri çekmiştir.

Diğer önergeyi okutup işleme alacağım ve oylarınıza sunacağım.

Önergeyi okutuyorum:

IV.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI (Devam)

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER (Devam)

9.- Malatya Milletvekili Süleyman Sarıbaş’ın Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifinin (2/685), doğrudan gündeme alınmasına ilişkin önergesi (4/392)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

25.01.2006 tarihinde Yüce Başkanlığa sunulan ve 6.2.2006 tarihinde ilgili komisyonlara havale edilen (2/685) esas numaralı Özelleştirme Uygulamaları Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifimiz, havale edildiği Plan ve Bütçe Komisyonunda süresi içerisinde görüşülmediğinden, kanun teklifimizin, İçtüzüğün 37 nci maddesi uyarınca doğrudan gündeme alınması hususunu arz ederim.

Saygılarımla. 26. 4. 2006

         Süleyman Sarıbaş

           Malatya

BAŞKAN - Teklif sahibi olarak, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu…

Buyurun Sayın Abuşoğlu.

Süreniz 5 dakika.

ÖMER ABUŞOĞLU (Gaziantep) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; biraz önce yaptığım uyarıları tekrar edip, yerime geçeceğim; çünkü, bizim bu teklifimizi de Meclisin şu anda görüşmesi mümkün değil. Ben de, teklif üzerine bu yüzden konuşma yapmayacağım.

Meclis İçtüzüğü gayet açık: Çalışma saatlerimiz 15.00-19.00 olarak belirlenmiştir; ancak, bunlar uzatılabilir; fakat, uzatılma işlemi, saat 19.00 dolmadan yapılmak zorundadır. Bugün yaptığımız işlem tamamen İçtüzüğe aykırıdır ve bu çerçevede ve bu zaman dilimi içerisinde gerçekleşen gündem tespiti de hükümsüzdür. Dolayısıyla, sosyal sigorta kanunuyla ilgili yapılacak müzakereler de bu hükümsüzlük çerçevesi içerisindedir; çünkü, gündeme alınmamıştır. Cumhurbaşkanının, İçtüzüğe uygun bir şekilde gündeme alınma işlemi yapılmamış olması dolayısıyla, yeniden, Anayasa Mahkemesine gidip, bugünkü Meclis oturumunu ve kararlarını Anayasa Mahkemesine götürme hakkı vardır. O yüzden, gelin, yanlış yapmayalım. İktidar Partisi Grup Başkanvekillerine sesleniyorum: Yanlış yapmayalım.

Kanunla ilgili yaptığımız müzakereler hükümsüzlük içerdiği için, bu kanunu biz tamamlasak bile, yeniden, Cumhurbaşkanınca Anayasa Mahkemesine gönderilme ihtimali söz konusudur.

Bu hususu belirtmek üzere kürsüye geldim. Kendi teklifimizin gündeme alınmasıyla ilgili herhangi bir şey söylemeyeceğim; çünkü, böyle bir konuyu biz görüşemeyiz şu anda.

Hepinize saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Kişisel söz istemi, Sayın Muzaffer Kurtulmuşoğlu…

Sizin de süreniz 5 dakika.

MUZAFFER R. KURTULMUŞOĞLU (Ankara) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; biraz önce Grup Başkanvekili arkadaşımın söylediği gibi, Başkanlık Divanının bilerek veya bilmeyerek yaptığı hata üzerine, bundan sonra, hakikaten, görüşülecek yasalar eksik kalacağı için, bugün, burada, önerimizin lehinde veya aleyhine de konuşmayı ben kendi görüşümle çok şık bulmuyorum. Onun için de hepinize şunu söylemek mecburiyetindeyim: Sakın ola ki -İktidar mensubu arkadaşlarıma söylüyorum- Anayasa Mahkemesine müracaat etme hakkı doğacak şekilde bir yasa görüşmesinin bugün yapılmasının uygun olacağını zannetmiyorum.

Hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum; hoşça kalın. (Anavatan Partisi ve CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

Alınan karar gereğince, sözlü soru önergelerini ve diğer denetim konularını görüşmüyor, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına devam ediyoruz.

V.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.-  Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere’nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 1 inci sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden teklifin görüşmeleri ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

3 üncü sırada yer alan, Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı ve Dışişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

5. - Türkiye Cumhuriyeti Hükümeti ile Amerika Birleşik Devletleri Hükümeti Arasında Yayılmanın Önlenmesi Amaçlarına Yönelik Yardım Sağlanmasının Kolaylaştırılması İçin İşbirliğine İlişkin Anlaşmanın Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısı  ve Dışişleri Komisyonu Raporu (1/1115) (S. Sayısı: 1147)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

4 üncü sırada yer alan, 19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Anayasanın 89 uncu ve 104 üncü Maddeleri Gereğince Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

6.- 19.4.2006 Tarihli ve 5489 Sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ve Cumhurbaşkanınca Bir Daha Görüşülmek Üzere Geri Gönderme Tezkeresi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1206) (S. Sayısı: 1189)  (x) (xx)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu, 1189 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Sayın milletvekilleri, 19.4.2006 tarihli ve 5489 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununun 3, 28, 29, 31, 40, 46, 55, 63, 80, 82 ve geçici 1, 2, 4, 6, 9 uncu maddeleri Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayarak, bir daha görüşülmek üzere, bu hususta gösterilen gerekçeyle birlikte Başkanlığımıza geri gönderilmiştir.

Anayasanın 89 uncu maddesinin ikinci fıkrasında "Cumhurbaşkanınca kısmen uygun bulunmama durumunda, Türkiye Büyük Millet Meclisi sadece uygun bulunmayan maddeleri görüşebilir."

İçtüzüğün 81 inci maddesinin son fıkrasında ise "Cumhurbaşkanınca yayımlanması kısmen uygun bulunmayan ve bir daha görüşülmek üzere Türkiye Büyük Millet Meclisine geri gönderilen kanunların sadece uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesine kanunun görüşmelerine başlamadan önce Genel Kurulca görüşmesiz karar verilebilir. Bu durumda, sadece uygun bulunmayan maddelerle ilgili görüşme açılır. Kanunun tümünün oylaması her halde yapılır."

Bu hükümler yer almaktadır. Bu hükümlere göre, geri gönderilen kanunun tümünün veya sadece Cumhurbaşkanınca uygun bulunmayan maddelerinin görüşülmesi Genel Kurulun kararına bağlıdır.

Sayın milletvekilleri, az önce sunuşlar kısmında görüşülen Adalet ve Kalkınma Partisi Grubunun önerisinin kabulü üzerine, alınan karar gereğince, kanunun tümü İçtüzüğün 91 nci maddesi kapsamında görüşülecektir. Bu nedenle, kanun, tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanıp maddelerine geçilmesi kabul edildikten sonra bölümler halinde görüşülecek ve bölümlerde yer alan maddeler ayrı ayrı oylanacaktır.

Kanunun tümü üzerinde söz isteyenler: Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Kemal Kılıçdaroğlu; Anavatan Partisi Grubu adına, Gaziantep Milletvekili Ömer Abuşoğlu.

                                          

(x) Kanunun ilk görüşmeleri 18.4.2006 tarihli 89 uncu ve 19.4.2006 tarihli 90 ıncı birleşimlerde yapılmıştır.

(xx) 1189 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

Kişisel söz istemleri: Diyarbakır Milletvekili İrfan Rıza Yazıcıoğlu, Ankara Milletvekili Faruk Koca, Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Hatay Milletvekili Mehmet Eraslan.

Bu dördü aynı anda müracaat etmiştir; aralarında kura çekilecektir.

Beşinci sırada, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak; altıncı sırada, İstanbul Milletvekili İnci Özdemir.

İlk söz, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz isteyen İstanbul Milletvekili Sayın Kemal Kılıçdaroğlu'nda.

Buyurun Sayın Kılıçdaroğlu. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA KEMAL KILIÇDAROĞLU (İstanbul) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Değerli milletvekilleri, az önce burada gelip Yüce Meclise hitap eden Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Başkanvekilleri, Sosyal Güvenlik Yasasının önemini ve Türkiye'de toplumun bütün kesimlerini ilgilendirdiğini söylediler. Gerçekten de toplumun tüm kesimlerini ilgilendiren bir yasanın, toplumdan kaçırılarak nasıl görüşüldüğünü, herhalde, bizi televizyonlardan izleyen değerli vatandaşlarımız öğrenmiş olacaklardır.

Sayın Cumhurbaşkanına bu yasa gittiğinde -yine temel yasa olarak görüşülmüştü- Sayın Cumhurbaşkanı 15 maddenin yeniden görüşülmesini istemiştir. Sayın Cumhurbaşkanının veto gerekçesinde, sosyal devletin, Adalet ve Kalkınma Partisi tarafından özellikle Parlamentodan geçirilen yasada gözardı edildiğini, makul ve ölçülü olması gereken düzenlemelerin yapılmadığını, dolayısıyla da, toplumda çok ciddî sorunlar yaratabileceğini düşünerek 15 maddenin yeniden görüşülmesini istemiştir; ancak, Adalet ve Kalkınma Partisi, temel yasa olarak görüşülürken şu gerekçeyi ileri sürmüştü: Eğer, bu yasa temel yasa değil de madde madde görüşülseydi, bu yasanın beş ayda ancak Parlamentodan çıkabileceğini ileri sürmüştü. Dolayısıyla, bu yasa beş ayda çıkarsa Parlamentodan çok uzun bir süreyi alacaktır, o halde, bu, temel yasa olarak görüşülmeli ve bir an önce yasalaşmalıydı.

Şimdi, bugün yaptığımız görüşmede, bakınız, az önce, yine, Adalet ve Kalkınma Partisi 15 maddeyi tek tek görüşmek yerine, yine, temel yasa olarak bunu kabul edip, tümünün temel yasa olarak görüşülmesini buraya getirmiştir. Tam anlamıyla, adı üstünde, tipik bir ikiyüzlü politika açık ve net ortaya çıkmış oluyor. Bir taraftan bu kürsüye çıkıp, halka, beş ayda bu yasa görüşülebilirdi, o nedenle, biz bunu temel yasa yapıyoruz diyorsunuz; öte yandan, 15 maddeyi tek tek burada görüşmekten kaçınıp, tümünü temel yasa olarak kabul edip buradan geçiriyorsunuz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu, bir hesap işi Kemal Kılıçdaroğlu.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bu bir hesap işi değil; bu, halka hesap vermekten korkma işidir Sayın Başkan. (CHP sıralarından alkışlar)

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF işi, IMF…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Halka hesap vermekten korkma işidir.

K.KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF… IMF…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın, size bir şey söyleyeyim.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Bu bir tercih meselesi.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın, bir şey söyleyeyim size. Yeri ve zamanı gelince halka hesap vermekten her zaman söz edersiniz, politikacı halka hesap vermelidir dersiniz. Peki, 15 madde tek tek görüşülseydi, her madde için 10 dakika konuşacaktık. Niçin 15 dakika bizim konuşma hakkımızı elimizden alıyorsunuz, 10 dakikalık bir konuşma hakkımızı elimizden alıyorsunuz!? Cumhuriyet Halk Partisinin halkı aydınlatmasını bu kürsülerden istemiyorsunuz. Israrla ve ısrarla gizliyorsunuz. Halka doğru bilgi verilmesini istemiyorsunuz.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - Halk kendisi aydınlanmak istemiyor ki. (CHP sıralarından alkışlar[!])

TÜRKÂN MİÇOOĞULLARI (İzmir) - Bravo!

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Evet, "halk kendisi aydınlanmak istemiyor" diye, Adalet ve Kalkınma Partisinden bir değerli milletvekilimiz bunu söylüyor. Adalet ve Kalkınma Partisinin adalet anlayışını, halkı bilgilendirme anlayışını buradan bir kez daha yüce halkımızın takdirine sunmuş olalım.

ZÜLFÜ DEMİRBAĞ (Elazığ) - CHP vasıtasıyla aydınlanmak istemiyor.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şimdi, bakın değerli milletvekilleri, bir başka arkadaşımız yine bu kürsüye geldi, Sayın Salih  Kapusuz, Sosyal Güvenlik Yasasıyla ilgili düzenlemeler 2036 yılında yürürlüğe girecek; yani, 2036 yılında asıl, vatandaşın canını yakacak maddeler yürürlüğe girecek gibi bir ifade kullandı.

Bu yasa çıktığında, 1.1.2007'nin ocak ayında ilk bağıracak olanlar, sayın milletvekilim, emekli Bağ-Kurlular. Emekli Bağ-Kurlular, bu yasa  yürürlüğe girdiğinde, eğer tekrar çalışıyorlarsa ayda almış oldukları Bağ-Kur emekli aylığının yüzde 10'u oranında  sosyal güvenlik destek primi ödeyeceklerdi; ama, bu yasa yürürlüğe girdiğinde, yani, 1.1.2007'nin ocak ayında, emekli aylıklarından 30-40 milyon değil de 177 000 000 lira kesildiğini görecekler.

Sizden rica ediyorum, o esnafın yüzüne acaba nasıl bakacaksınız? O esnaf… Bakın ben size bir dosya göstereyim; şu dosyayı, Safranbolu Sanayi Ticaret Odası, Safranbolu Esnaf ve Sanatkârlar Odası, Safranbolu Şoförler  Otomobilciler Odası Başkanı ve Safranbolu İşçi Emeklileri Cemiyeti Başkanlığı düzenlemiş; tümüyle imzaları var. Bunlar ne istiyorlar biliyor musunuz değerli arkadaşlar; bunlar, sosyal güvenlik destek priminin kesilmesini istiyorlar. Siz, kesilmesi bir yana, sosyal güvenlik destek primi kesintilerine yüzde 300'e varan zam yapıyorsunuz ve bu zam da ocak ayında yürürlüğe girecek. Adalet ve Kalkınma Partisinin adalet anlayışı ne; emekliye, çalışan emekliye  yaklaşım anlayışını göstermesi açısından çok ilginç bir örnek.

Yine, geliyorum bir başka noktaya; eğer bir kriz çıkar, esnaf eğer bir aylık sigorta borcunu yatırmazsa, siz esnafa bakmayacaksınız, esnafa sağlık hizmeti vermeyeceksiniz.

Değerli arkadaşlar, hadi esnafın borcu var, sağlık hizmeti vermiyorsunuz. Peki, esnafın karısının günahı ne; ona niçin sağlık hizmeti vermeyeceksiniz?! Ona da vermiyorsunuz. Hadi karısının günahı o esnafla evlenmek oldu. Peki, onun yaşlı anne ve babasına hangi yüzle sağlık hizmeti vermeyeceksiniz?! Hangi sosyal devlet anlayışıyla sağlık hizmeti vermeyeceksiniz?! Ona da sağlık hizmeti vermemeyi bu kanuna koyuyorsunuz. Bu mu sizin esnafa yaklaşımınız?! Bu mu sizin sosyal devlet anlayışınız?!

Geliyorum bir başka noktaya…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Şu anda alıyor mu?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şu anda da almıyor; ama, siz, seçim meydanlarında ne diyordunuz "sosyal adaleti sağlayacağız" diyordunuz. Kendi partinizin adına "adalet" sözcüğünü koydunuz. Bu mu sizin adalet anlayışınız?!

Geliyorum bir başka noktaya. Siz "emeklilere TÜFE artışı oranında pay vereceğiz" diyorsunuz. Emekli aylıkları TÜFE artışı oranında artacak. Şu anda, Bağ-Kurlular ve işçi emeklileri için bu kural geçerli; ama, memur emeklileri için geçerli değil. Şimdi, memur emeklilerini de aynı kefeye koydunuz; onlar da TÜFE artış oranında pay alacaklar.

Sayın Başbakan, hemen hemen her toplantıda, gerek Adalet ve Kalkınma Partisinin Grup Toplantısında gerek gittiği il kongrelerinde şunu söylüyor: "Kişi başına gelir 2 000 dolardan 5 000 dolara çıktı" diyor.

MEHMET CEYLAN (Karabük) - Yanlış mı?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hangi emeklinin aylığı 2 000 dolardan 5 000 dolara çıktı bana söyler misiniz, Türkiye Cumhuriyetinde hangi emeklinin aylığı kişi başına 2 000 dolardan 5 000 dolara çıktı?!

MEHMET CEYLAN (Karabük) - Kişi başına millî gelir öyle hesaplanmaz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hadi geçelim başka bir konuya.

AHMET YENİ (Samsun) - Millî gelir arttı mı, artmadı mı?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Başka bir konuya geçelim. Kişi başına millî gelir artışında, siz bu kanunla, emeklilerin yaşam boyu asla ve asla millî gelir artışından pay almayacağını garanti ediyorsunuz. Kanuna hüküm yazıyorsunuz siz. Kanunda diyorsunuz ki: Emekliler asla ve asla millî gelir artışından pay almayacak. Bu mu sizin adalet anlayışınız?! Bu mu sizin emeklilere yaklaşım tarzınız?!

Şimdi, değerli arkadaşlar, bir konuya daha dikkatinizi çekeyim. Bizi dinleyen vatandaşlarımız bilir; çünkü, siz gidip vatandaşa farklı bilgiler veriyorsunuz. Bugüne kadar, emekliler emekli olduğunda, memur emeklileri, Emekli Sandığından emekli ikramiyelerini alırlardı. Bu kanun yürürlüğe girdikten bir yıl sonra, yani, 1.1.2008'den sonra, her memur, emekli olduğu kurumdan emekli aylığını alacak. Bu, ne anlama geliyor biliyor musunuz; Türkiye'nin hemen hemen borçlu olan çok sayıdaki belediyelerinden emekli olan memur, emekli ikramiyesini alamayacak demektir. Maaşı ödeyemeyen bir belediye, kendi emekli olan memurunun emekli aylığını nasıl ödeyecektir, emekli ikramiyesini; ödeyemeyecektir ve sürünecektir. Bunu kim yapıyor; siz yapıyorsunuz değerli arkadaşlar. Düzeltilmesini istedik, düzeltmiyorsunuz. Niçin; IMF'nin talimatı böyle diye.

Ben, merak ediyorum değerli arkadaşlar, Türkiye'de tek başına iktidar olan bir siyasal parti, nasıl oluyor da IMF'ye karşı bu kadar şaşmaz bir bağlılık sergileyebiliyor; yetmişüç milyon insanın tercihlerini gözardı ederek, bir finans kuruluşunun, uluslararası finans kuruluşunun önünde saygı duruşunda bulunmaktan kendisini alıkoyamıyor; böyle bir anlayışı nasıl sergileyebiliyor Adalet ve Kalkınma Partisi; anlamak mümkün değil.

Başka bir konuya geliyorum değerli arkadaşlar; işçilerde prim ödeme gün sayısını 9 000 güne çıkarıyorsunuz. 9 000 gün prim ödemeyen, normal koşullarda emekli olamayacak, normal koşullarda emekli olamayacak.

Şimdi, size, ilginç bir belge sunacağım değerli arkadaşlar. Bu yasayı çıkaran Başbakan kim; bu yasayı onaylayıp Parlamentoya sunan Başbakan kim; Sayın Recep Tayyip Erdoğan. Sayın Recep Tayyip Erdoğan, sigortaya tabi olarak kaç yıl çalıştı biliyor musunuz arkadaşlar; 26 yıl; 26 yıl, sigortaya tabi olarak çalışmış. Peki, kaç gün prim ödemiş Sayın Başbakan; 5 587 gün prim ödedikten sonra emekli oluyor. Sayın Başbakan 9 000 gün prim ödedi mi; hayır. 26 yılda 5 587 gün prim ödeyen bir Başbakan, gelip işçilere diyor ki "sen 9 000 gün prim ödeyeceksin emekli olmak için." Hangi vicdanla?! Hangi ahlakî değerlerle, bu, işçiden istenebiliyor?! Eğer, işçilerden siz… Bana, Avrupa Birliğinde bir ülke gösterin, 9 000 gün işçilerden prim ödeme gün sayısı bekliyor, arıyor. Hiçbir ülke yoktur arkadaşlar.

Sigortalılık süresi ile prim ödeme gün sayısı karıştırılıyor. Sigortalılık süresini uzatabilirsiniz, 30 yıl yapabilirsiniz kişinin sigortalılık süresini; ama, prim ödeme gün sayısını işçi için makul bir düzeye indirmek zorundasınız. Aksi halde, hiçbir işçi, Sayın Başbakan örneğinde olduğu gibi, normal koşullarda emekli olamaz. Hangi işçi Türkiye'de 9 000 gün prim ödeyecek?! Bu adam işsiz kalacak, işsizlik sigortasından ödenek alacak, yeni iş bulmak için çalışacak. Siz, buna, memurda aradığınız koşulları arıyorsunuz. Hangi işçiye, memura verdiğiniz güvenceyi veriyorsunuz?! İşçilere, memura verdiğiniz güvenceyi verin, 9 000 günü biz de sizinle beraber kabul edelim. Hem işçiye iş güvencesi vermeyeceksiniz, her an işinden atılabilecek, ondan sonra memurda aradığınız koşulları işçide arayacaksınız! Doğru bir uygulama değil. Adalet ve Kalkınma Partisinin saygıdeğer yetkilileri diyorlar ki "efendim, 9 000 gün olmasa bile, 5 400 gün üzerinden de emekli olabilir, kanun öyle." Doğru; ama, 5 400 gün üzerinden emekli olunca, emeklilik yaşı kaç biliyor musunuz; 68! 68'ini doldurursanız 5 400 gün üzerinden emekli oluyorsunuz. Ülkede kaç kişi 68 yaşında, gelip de emekli olacak ve ondan sonra da emekli aylığı alıp geçinecek?! Bunun, değerli arkadaşlar, sosyal politikayla, sosyal devletle bir ilgisi yoktur. Lütfen, elinizi vicdanınıza koyun.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - 50 yaşında mı…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 50 yaşında emekliliği savunmadım, hayatım boyunca da hiçbir zaman savunmadım. Bakın, biz, burada, emeklilik koşullarıyla ilgili ciddî bir eleştiri yapmıyoruz, prim ödeme gün sayısını eleştiriyoruz, yanlıştır bu diyoruz, sigortalılık süresini uzatın diyoruz, doğrudur, makuldür; ama, hiçbir zaman, 9 000 gün bir işçiden arayamazsınız, bir işçiden bunu bekleyemezsiniz arkadaşlar.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 9 000 iş günü kaç yılında geçerli olacak?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 25 tam yıl.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Kaç yılında geçerli olacak?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Hiç önemli değil.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 2050'li yıllarda.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 1.1.2007'den sonra, her yıl 100 gün ilave edilecek. Bunu da biliyoruz; ama, hiç önemli değil. Siz çok ağır koşullar dayatıyorsunuz, makul değil, ölçülü değil, Türkiye'nin gerçekleriyle bağdaşmıyor, hiçbir Avrupa Birliği ülkesinde de söz konusu değil. O ülkelerde insan hakları bizden önde, çalışma yaşamı bizden çok daha önde, sosyal korumalar çok daha önde.

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Kaç çalışana kaç emekli düşüyor o ülkelerde?

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz, değerli arkadaşlar, vur deyince öldürüyorsunuz. Sistemde açık var. Açık var, tamam, anladık. Açığı kapatmak için siz kayıtdışı ekonomiyle ne mücadelesi getiriyorsunuz?

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 2050'yi hayal edin.

BAŞKAN - Müdahale etmeyin arkadaşlar.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Kayıtdışıyla mücadele için neler yapıyorsunuz?

BAŞKAN - Konuşmacıya müdahale etmeyin.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Yapmıyorsunuz değerli arkadaşlar. Gerçekten de, vur deyince öldürüyorsunuz. Vur deyince adam öldürülmez ki!

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Azıcık hayal gücünüzü genişletin.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Eziyet yapma konusunda mı hayal gücü geliştirelim?!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz, değerli arkadaşlar, o kadar ciddî bir hayal içindesiniz ki…

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sizin hayal edemediklerinizi hayal ediyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bakın, korkunuz o noktaya, o doruğa ulaştı ki, madde madde görüşmekten korkuyorsunuz. Niçin korkuyorsunuz; 15 maddeyi görüşmekten korkuyorsunuz arkadaşlar, 15 maddeyi! Beş ay diyordunuz siz; beş ay sürecek efendim 122 maddeyi görüşürsek.

MUSTAFA NURİ AKBULUT (Erzurum) - Biz Allah'tan başka kimseden korkmayız.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF'den, IMF'den…

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Efendim, siz IMF'den korkuyorsunuz. IMF'nin dediğinden, sözünden çıkmıyorsunuz.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Allah'tan daha çok IMF'den korkuyorsunuz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Evet, arkadaşlar, siz, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşlarından değil, IMF'den korkuyorsunuz. IMF'nin söylediği sözden çıkmıyorsunuz. IMF ne diyorsa, emir ve talimat kabul ediyorsunuz.

Değerli arkadaşlar, bakın, ben daha geçen Trabzon'daydım. Bir emekli ne dedi biliyor musunuz; "IMF'nin önünde diz çöken bir hükümeti biz şimdi görüyoruz" dedi. Evet, "IMF'nin önünde diz çöken bir hükümet" tanımı yapıyor vatandaş; siz bunun farkında değil misiniz arkadaşlar?!

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - IMF'nin önünde kimse diz çökmüyor.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Size, Safranbolu'daki dosya... Gidin Safranbolu'ya, ticaret odasına gidin, şoförler odasına gidin, esnaf sanatkârlar odasına gidin; bakın bakayım, sizi alkışlayarak mı karşılıyorlar?!

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Biz her yere gidiyoruz. IMF'yi de biz kurmadık, biz davet etmedik.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz hayal âleminde yaşıyorsunuz arkadaşlar, hayal âleminde yaşıyorsunuz.

Siz bu kanunla ne yaptınız biliyor musunuz; iki tane doğru şey yaptınız. Doğru şeylerden birisi, emzirme yardımını artırdınız; ama, unutmayın, kadınlar her ay doğum yapmazlar. Emzirme yardımını artırdınız diye ne kadar övünseniz de, kadınların yapacağı doğum sayısı bellidir. 

İkinci güzel bir şey daha yaptınız; ölüm yardımını artırdınız. Ama, insanlar yardım alacağız diye ölmezler arkadaşlar. (CHP sıralarından alkışlar)

Bir yanlış daha yaptınız. Eskiden sigortalı 1 gün bile sigortalı olsa, öldüğünde ölüm yardımı alırdı. Şimdi kanuna koydunuz, 1 yıl sigortalı olmadan ölüm yardımı da alamayacak. İnsaf yani! Ölümü bile istismar eden bir yasa getiriyorsunuz buraya ve bizden bu yasayı desteklememizi istiyorsunuz ve bizim hayal âleminde konuştuğumuzu söylüyorsunuz. İnsaf!.. İnsaf!.. İnsaf!..

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Siz hep hayal ettiniz bunu yapmayı, biz yapıyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sağlık harcamalarında kısıtlama. Talimatı kim verdi?!

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - IMF!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Talimatı Başbakan vermedi, talimatı Sağlık Bakanı vermedi. Talimatı kim verdi; IMF verdi. "4,5 katrilyonluk kısıtlama yapacaksınız" diyorlar.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Kısıtlama falan yok.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Gidin bakalım, kısıtlama yokmuş!

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - 18 yaşına kadar çocuklara biz sağlık güvencesi getiriyoruz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ha, 18 yaşına da geleceğim şimdi.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Yapamadığınız şeyler bunlar.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz hayal âleminde geziyorsunuz değerli arkadaşlar. Siz, IMF'nin talimatlarıyla giderseniz…

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sizin programınızda yok mu bunlar?!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Bizim programımızda var.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Alkışlayın onun için.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sus be kardeşim yahu!

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Ama, bizim programımızda insan var, sizin programınızda da para ve IMF var. İki şey farklı.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Daha iyisi nasıl olur diye…

BAŞKAN - Lütfen müdahale etmeyin arkadaşlar. Yani, konuşmacının süresini uzatmak zorunda kalacağız. Kesiyorsunuz sık sık.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Geliyorum başka bir konuya. Siz diyorsunuz…

HALUK KOÇ (Samsun) - Çık konuş kürsüye be! Hatip kadar konuşuyorsun Nevzat Bey.

MEHMET SOYDAN (Hatay) - 20 dakikadır konuşuyor zaten.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - 20 dakika bizim hakkımız herhalde. Onu da kısıtlayacaksınız; ama, gücünüz yetmiyor, İçtüzük izin vermiyor buna herhalde.

K. KEMAL ANADOL (İzmir) - Onu da değiştirirler.

HALUK KOÇ (Samsun) - Hatip kadar konuşuyorsun kardeşim.

OYA ARASLI (Ankara) - Müsaade edin de konuşsun.

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Siz niye müdahale ediyorsunuz?! Başkanınıza saygısızlık ediyorsunuz.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Arkadaşlar, korkunun ecele faydası yok. Bu kanun insan haklarına aykırı bir kanundur, bu kanun Anayasanın sosyal devlet ilkesine aykırı bir kanundur, bu kanun insanı gözardı eden bir kanundur. Bu kanunun odağında IMF var, bu kanunun odağında para var. Paraya tapanlar ancak bunu yapabilirler. Bu kadar açık ve net söylüyorum arkadaşlar.

ALİ TOPUZ (İstanbul) - Bravo.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Şimdi, 18 yaşına gelelim… Sayın Başbakan, kalktı ne dedi "18 yaşına kadar olanlar, bütün herkes devletin teminatındadır sağlık açısından, hepsine bedava sağlık hizmeti verilecek." Şu örneği, gittiğim her ilde, her yerde veriyorum, burada da vereceğim. Sayın Başbakanın bu sözüne güvenip, ocak ayında, birisi aldı çocuğunu götürdü bir üniversite hastanesine, taburcu olurken önüne bir fatura koyacaklar çocuğun, babanın önüne. Baba diyecek ki, "efendim, Başbakan 'bedava' dedi, nereden çıktı, üstelik bu daha beş aylık!" "Onu geç" diyecekler, "Sayın Başbakanı geç, sen kanuna bak" diyecekler. Önce katılım payı isteyecekler, "efendim, biz, katılım payını almayacağız." Almıyorsanız, kanuna niye koyuyorsunuz?! Alacaksınız, çünkü, IMF talimat verecek, o talimatı yerine getireceksiniz. Arkadan, çocuk, beş aylık çocuk, isterseniz 68 yaşındaki adam olsun, iki kişilik odada yattı değil mi veya tek kişilik odada yattı; otelcilik hizmeti faturası ödeyecek. Sayın milletvekilleri, bugüne kadar SSK faturalarına otelcilik hizmeti bedeli var mıydı!

NEVZAT DOĞAN (Kocaeli) - Sizin döneminizde 8 kişilik odalarda, koğuşlarda bakılıyordu hastalar!..

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Siz, bu kanunla otelcilik hizmeti bedeli getiriyorsunuz. Vatandaşa otelcilik hizmeti faturasını ödeteceksiniz.

Üç… Bu da yetmedi, diyecekler ki, "bir dakika kardeşim, senin çocuğunu profesör muayene etti, bir de öğretim üyesi parasını ver." Bu kanunda var mı? Bu söylediklerimin hepsi var arkadaşlar. Vatandaşa ne söylerseniz söyleyin, vatandaş ocak ayından itibaren, ilk kazığı yiyen Bağ-Kur emeklileri, ondan sonra çocuklar, ondan sonra birtakım…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SOYDAN (Hatay) - Katrilyonluk açıklarda sizin imzanız var mı; onu açıklayın!

BAŞKAN - Kemal Bey, süremiz dolmak üzere, sizin de süreniz doldu; lütfen toparlayın.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Toparlıyorum Sayın Başkan.

İ. SAMİ TANDOĞDU (Ordu) - Sayın Başkan, Nevzat Beye cevap vermekten süresi çabuk bitti, biraz konuşsun da, öğrensinler...

BAŞKAN - Bir saniye arkadaşlar…

Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuşmasını toparlamasına kadar çalışma süresinin uzatılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Buyurun Kemal Bey, tamamlayın lütfen.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan

MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır) - Yalnız, bizden evvelki hükümetlerin uzantısı, biz anlaşma yapmadık.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - Sayın milletvekilim, siz, IMF'yle çok sayıda anlaşma yaptınız; bunlara da "iyi niyet mektubu" deniyor. Onların altında da, Sayın Ali Babacan'ın ve dönemin Merkez Bankası Başkanlarının imzaları var. Onlara  bakarsanız veya Hazinenin veya Merkez Bankasının internet sitesine bakarsanız, AKP'nin yaptığı anlaşmaların tümünü orada görebilirsiniz.

MEHMET FEHMİ UYANIK (Diyarbakır) - Kemal Bey, ben şunu demek istedim: IMF'yi biz gündeme sokmadık, bizden önceki hükümet gündeme soktu; ben, bunu söylüyorum.

KEMAL KILIÇDAROĞLU (Devamla) - IMF'yi, elbette, siz devreye koymadınız; IMF eskiden beri var, uluslararası bir kuruluştur; ama, AKP, IMF'nin talimatlarından çıkmayan ender hükümetlerden birisidir. Örneğin, Arjantin gibi yüreklilik göstermemiştir, Brezilya gibi yüreklilik göstermemiştir. Tek başına iktidar olup, ülkenin ekonomik sorunlarına, bu ülkenin ulusal çıkarlarının gerektirdiği kararları almamıştır. Bütün kararları IMF almıştır, burası da uygulamıştır; bu kadar basit. Hükümetin temel noktalarından birisi bu.

Bu kanunun getirdiği bir şey daha var arkadaşlar: Eskiden, evlenmemiş kız çocukları, evleninceye kadar yaşı ne olursa olsun, babasının sağlık hizmetinden faydalanırdı. Siz, bu kanunda bir reform daha yapıyorsunuz ve onlar 18 yaşını doldurdukları zaman, haklarını elinden alıyorsunuz; çalışmıyor bu kız çocukları. Kim bakacak bunlara? Hangi sosyal devlet, hangi vicdan?! Kendi vicdanlarınızı lütfen sorgulayın.

Bakın, Sayın Cevdet Erdöl'le biz bir toplantıya katıldık; Aydın'da. Sayın Erdöl dedi ki: "Bu kanunu, Mecliste, beraber yaptık." Hayır, itiraz ettim; hemen itiraz ettim. Kesinlikle, Cumhuriyet Halk Partisi, bu kanunun, virgülünde de, paragrafında da, söyleminde de, hiçbir noktasında yoktur; çünkü, CHP, sosyaldemokrat bir parti olarak, sosyal devleti savunan bir parti olarak, sosyal devleti dışlayan bir yasaya ortaklık yapamaz, aynı atmosferde bulunamaz. Biz de, sizi, aynı atmosferde bulunmamak için Parlamentoyu terk ediyoruz, kendi yasanızla, kendi vicdanınızla, sizi, baş başa bırakıyoruz.

Hepinize saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

(CHP  Grubu milletvekilleri Genel Kurul salonunu terk etti)

BAŞKAN - Sayın Zülfü Demirbağ "halk aydınlanmak istemiyor" içerikli beyanındaki kastının "sizin tarafınızdan aydınlanmak istemiyor" olduğunu belirtti. Kendi ifadesinin bu şekilde değişmesini istediler.

Değerli milletvekilleri, alınan karar gereğince, kanun tasarı ve tekliflerini görüşmek için, 31 Mayıs 2006 Çarşamba günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

Kapanma Saati: 21.03