BIM 2 2 2006-05-17T12:33:00Z 2006-05-17T12:33:00Z 52 33301 189820 TBMM 1581 379 233112 9.3821 0 6 nk 6 nk 0

DÖNEM: 22       CİLT: 118       YASAMA YILI: 4

 

 

 

TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ

TUTANAK DERGİSİ

 

 

95 inci Birleşim

27 Nisan 2006 Perşembe

 

 

İ Ç İ N D E K İ L E R

                                                      Sayfa    

  I.- GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

 II.- GELEN KÂĞITLAR

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu'nun, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

2.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, 23 Nisan ve Mustafa Kemal'in meşruiyet ve yasallık anlayışına ilişkin gündemdışı konuşması

3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, son yıllarda İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen aşırı kuraklık ve mevcut su kaynaklarının bilinçsiz kullanılması nedeniyle tarımın bitme noktasına gelme tehlikesine karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa Bin Ahmet Al-Dahrani'nin davetine beraberinde bir parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1035)

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1036)

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)

4.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1145) (S. Sayısı: 1112)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

7.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun; Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/733) (S. Sayısı: 1135)

8.- Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/731) (S. Sayısı:1137)

9. -Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1098) (S. Sayısı: 1122)

10. -Türkiye İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1184) (S. Sayısı: 1142)

V.- SORULAR VE CEVAPLAR

A) YAZILI SORULAR VE CEVAPLARI

1.- Tekirdağ Milletvekili Enis TÜTÜNCÜ'nün, Tekirdağ'daki vergi uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13093)

2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13106)

3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat YÜCESAN'ın, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13107)

4.- Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, Açıköğretim Lisesi Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13108)

5.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'daki öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13109)

6.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13227)

7.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin, Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13230)

8.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in, bazı derslerde ilköğretim öğrencilerinden ücret talep edildiği iddiasına ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13232)

9.- Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, İstanbul Tabip Odasına üye kaydedilmesiyle ilgili iddialara ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13245)

10.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim ÖZKAN'ın, bir beldedeki sağlık hizmetlerinin desteklenmesine ilişkin sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13246)

11.- Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, özürlülerin eğitimine ve istihdamına,

- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in, Merkez Bankası Başkanı atama kararnamesine,

- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın, Antalya SHÇEK İl Müdürünün bir beyanına ve mağdur kadınlara yönelik hizmetlere,

İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/13390, 13391, 13392)

12.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, tahsil edilen KDV ve ödenen vergi iadesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13439)

13.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13459)

I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ

TBMM Genel Kurulu saat 15.00'te açılarak dört oturum yaptı.

Trabzon Milletvekili Cevdet Erdöl, Kanunî Sultan Süleyman'ın 511 inci doğum yıldönümünde, devlet adamı kişiliğine ve eserlerine,

Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu, son günlerde Malatya ve çevre ilçelerinde meydana gelen don olayından dolayı zarar gören kayısı üreticilerinin sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere,

Samsun Milletvekili Musa Uzunkaya, üniversitelerde görev yapan yardımcı doçentlerin kariyer yükselmelerinde yabancı dil şartının aranılmasının getirdiği sıkıntılar ile malî sorunlarına ve bu konuda yapılması gerekenlere,

İlişkin gündemdışı birer konuşma yaptılar.

Muğla Milletvekili Hasan Özyer'in, Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası Beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun bilgisine sunuldu.

Merkezi Finans ve İhale Biriminin Kuruluşuna İlişkin Türkiye Hükümeti ve Avrupa Komisyonu Arasındaki Mutabakat Zaptına 1 Nolu Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Dışişleri Komisyonunda bulunan tasarının Hükümete geri verildiği bildirildi.

Genel Kurulun 25.04.2006 günlü ve 93 üncü Birleşiminde okunan ve aynı tarihli gelen kâğıtlarda yayımlanan, zehirli atıkların depolanmasının ve çevreye etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen (10/359) esas numaralı Meclis Araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.

Çevre ve Orman Bakanı Osman Pepe, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,

Denizli Milletvekili Ümmet Kandoğan, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un,

Konuşmasında, şahsına;

Samsun Milletvekili Haluk Koç, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve Partisine,

Sataştığı iddiasıyla, birer açıklamada bulundular.

Genel Kurulu ziyaret eden Avustralya Genel Valisi Michael Jeffery ve beraberindeki heyete Başkanlıkça "Hoşgeldiniz" denildi.

Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası Beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu seçildi.

Gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:

3 üncü sırasında bulunan, Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S. Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon raporu henüz gelmediğinden;

1 inci sırasında bulunan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek),

2 nci sırasında bulunan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),

4 üncü sırasında bulunan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030) (S. Sayısı: 904),

5 inci sırasında bulunan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/727) (S. Sayısı:1138),

Görüşmeleri, ilgili komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;

Ertelendi.

6 ncı sırasında bulunan ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Çevre Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/322) (S. Sayısı: 871), görüşmeleri tamamlanarak kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.

7 nci sırasında yer alan, Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının (1/1145) (S. Sayısı: 1112), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, 3 üncü maddesine kadar kabul edildi; 3 üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.

27 Nisan 2006 Perşembe günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.01'de son verildi.

                       

İsmail Alptekin

 

 

 

 

 

Başkanvekili

 

 

 

 

 

 

Ahmet Gökhan Sarıçam

 

Türkân Miçooğulları

 

Kırklareli

 

İzmir

 

Kâtip Üye

 

Kâtip Üye

 

 

Mehmet Daniş

 

 

 

Çanakkale

 

 

 

Kâtip Üye

 


                                                                                                                                         No.: 130

II. - GELEN KÂĞITLAR

27 Nisan 2006 Perşembe

Rapor

1.- Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Erzurum Milletvekili Mustafa Nuri Akbulut'un; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/805, 2/557) (S. Sayısı: 1145) (Dağıtma tarihi: 27.4.2006) (GÜNDEME)

Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri

1. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Maliye Bakanı hakkındaki iddialarla ilgili bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13041)

2. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, doğalgaza yapılan zamlara ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13042)

3. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Irak'ta hayatını kaybeden Türk vatandaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13043)

4. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bazı makro ekonomik verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13044)

5. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Maliye Bakanı hakkındaki iddialar ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13046)

6. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, bazı kamu kurumlarındaki kadın bürokrat ve diğer personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13048)

7. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, İstanbul'daki Dudullu Tüneli inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13050)

8. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ulusa Sesleniş programına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13051)

9. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, milletvekillerinin ulusal stratejik konsept hakkında bilgilendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13052)

10. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bazı şirketlerin aldığı kamu ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13056)

11. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, kadınların işgücüne katılımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13064)

12. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, Bursa'daki bir fabrika yangınında hayatını kaybeden işçilere ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13065)

13. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, tekstil ve hazır giyim sektöründeki istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13066)

14. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'ye devredilen bankaların kamuya maliyetine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13069)

15. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, AB fonlarından yararlanan yerel yönetimlere ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13071)

16. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, AB sürecinde yabancı dil öğretimine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13072)

17. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, "Gençliğin AB'ye Bakışı" araştırmasının sonuçlarına ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13073)

18. - İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın, belediyelerin kadın ve çocuk korunma evi hizmetlerine ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13079)

19. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, AB fonlarından yararlanan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13080)

20. - Ankara Milletvekili Zekeriya AKINCI'nın, Ankara'nın Altındağ İlçesinde artan nüfusun gerektirdiği hizmetlere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13082)

21. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, palmiye ağacı satın alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13083)

22. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İSKİ ihaleleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13084)

23. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, Ankara-Altındağ Belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13085)

24. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara Büyükşehir Belediyesi otobüslerine, metro çalışmalarına ve Mamak çöplüğüne ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13086)

25. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, turizm bölgelerinde yabancıların taşınmazlarını kiraya vermesine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13094)

26. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, temel gıda maddelerine uygulanan KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13096)

27. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in, Ankara'daki taksici esnafının mali sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13098)

28. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Citibank'ın vergi borcunun terkin edildiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13099)

29. - Sivas Milletvekili Nurettin SÖZEN'in, Sivas Demir Çelik İşletmelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13100)

30. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, vergi mükelleflerinin matrah artırımına zorlandığı iddialarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi (7/13101)

31. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, ders kitabı hazırlayan yayınevleri ve kitap inceleme komisyonlarına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13102)

32. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, yabancı dil öğretimine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13103)

33. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın, Antalya'daki bazı okul arazileri üzerindeki tahsisin kaldırıldığı iddiasına ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13104)

34. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın, biyoloji kitaplarında yaradılış kuramına yer verilmesine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13105)

35. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun, sosyal güvenlik kurumlarına bağlı hastaların özel hastanelerden yararlanma şartlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13110)

36. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın, sağlık meslek liselerine öğretmen atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13112)

37. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Antalya 2 nci Dış Hatlar Terminalinin işletme süresine ilişkin Ulaştırma Bakanından yazılı soru önergesi (7/13115)

38. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk vatandaşlarının AB ülkelerinde serbest dolaşım, çalışma ve yerleşme haklarına ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi (7/13118)

BİRİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.00

27 Nisan 2006 Perşembe

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

                       

BAŞKAN - Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşimini açıyorum.

Toplantı yetersayısı vardır; görüşmelere başlıyoruz.

Sayın milletvekilleri, gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.

İlk söz, yurtdışındaki vatandaşlarımızın sıkıntı ve talepleri hakkında, Karaman Milletvekili Sayın Yüksel Çavuşoğlu'na ait.

Buyurun Sayın Çavuşoğlu.

Süreniz 5 dakikadır.

III.- BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI

A) GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR

1.- Karaman Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu'nun, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Karaman) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; yurt dışında çalışan işçilerimizin sıkıntı, dert ve problemlerini gündeme getirmek ve bir arada çözüm bulma noktasında gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime başlamadan önce Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım; yurt dışında, bildiğiniz gibi, resmî rakamlara göre 3,5 milyon civarında, ama, gayri resmî rakamlara göre 5 milyonun üzerinde vatandaşımızın yaşadığını hepimiz biliyoruz. Bu arada, sadece Hollanda'da 45 000 ile 50 000 civarında Karamanlı vatandaşımızın yaşadığı kayıtlara geçmiştir. Bu münasebetle, bazı davetler çerçevesinde, geçtiğimiz yıl, Hollanda ve Belçika olmak üzere, bu yıl da, nisan ayı, yani bu ayın başlarında Belçika'da yaşayan hemşerilerimizin daveti üzerine, değerli Konya Milletvekilimiz Sayın Muharrem Candan Beyle birlikte katılmış olduk. Bu katılmamızı da, arkadaşlarımızın, hemşerilerimizin çok içten, samimî duygularla, coşkulu, muazzam bir katılımlarının olduğunu müşahede etmiş olduk.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, bu temaslarımızda tarafımıza intikal eden sıkıntı ve talepleri birkaç madde halinde, önemlilerini, aşağıda sizlere sunuyor ve müşterek paylaşmak istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, Türkiye'deki siyasî ve ekonomik gelişmeleri çok yakından takip eden hemşerilerimizin, sanki Avrupa ülkelerini kendi ülkeleri şekline getirdiklerini, yaşamlarını aynen sürdürdüklerini peşinen ifade etmek istiyorum. Gurbetçilerimizin, bu ülke ekonomisine direkt ya da dolaylı katkılarını da asla gözardı etmemiz mümkün değildir. Ülkemizde devlet dairelerinde kamu görevlilerinin, vatandaşlarımıza, bu yeni dönemde nasıl sıcak davrandığı, devlet-millet kaynaşmasını nasıl sağladığı hususunda, başta Başbakanımızın ve Hükümetimizin büyük gayretleri olmasıyla birlikte, şu anda vatandaşlarımızın, memurlar karşısında son derece mutlu olduğu söz konusu ise, her şeyden önce Avrupa'daki vatandaşlarımız da, büyükelçiliklerimizden, konsolosluklarımızdan bu ilgiyi, bu millet-devlet kaynaşmasını beklemektedirler.

Bu noktada şunları da ifade etmeden geçemeyeceğim: Özellikle Dışişleri Bakanımıza Belçika'da yaşayan hemşerilerimizin şükranları vardır. Zira, yeni atanmış olan Büyükelçimiz, halkla kaynaşmış, tam bir halkçı bir insan ve Belçika'da yaşayan bütün Türk Milletinin dertleriyle bizatihi ilgilenen bir yapıda olmasından dolayı, müteşekkirlerini benim vasıtamla ifade etmek istediler.

Bu, yurt dışına giden büyükelçilerimizin yanı sıra, orada görev yapma arzusunda bulunan din görevlilerimizin ve öğretmenlerimizin de, üst düzeyde, donanımlı, liyakatli ve yeterli olarak belirlenmeleri son derece önem arz etmektedir ve yeni nesil gençlerimizin asimile olmasını önleyerek, millî ve manevî değerlerini erozyona uğratmadan, çok uygun bir entegrasyonla oradaki kaynaşmayı sağlaması noktasında desteklerini vermesini temenni etmektedirler.

Küçük yaşta, özellikle dil konusunda, azamî ölçüde, çocuklarımızın yetiştirilmesi hususunda büyükelçiliğimizin veyahut Dışişleri Bakanlığımızın önem vermesi, gayret göstermesi gerekmektedir. Bilhassa bulundukları ülkenin yabancı dilini öğrenmeleri ve mutlak surette, behemehal üniversite eğitimi yapmaları hususunda devlet olarak özel bir gayret göstermek mecburiyeti olduğunu ifade etmek istiyorum.

Yurt dışında bulunan vatandaşlarımızın toplamına baktığımızda; bir diğer önemli problem, gümrüklerde oy kullanmalarıdır. Eğer oy kullanan sayısına baktığımızda şu anda binde 2 oranını aşmamakta olduğunu görüyoruz. Oy kullanmak üzere gümrüklere gelen Türk Milleti kardeşlerimizin, hemşehrilerimizin hem maddî yönden hem zaman yönünden hem de birçok sebepten ciddî kayıpları söz konusudur. Bu kayıpların önlenmesi ülkemizin çok önemli meselelerinden biridir. Özellikle Dışişleri Bakanımızın, büyükelçiliklerde ve de konsolosluklarda oy kullanabilmek için gerekli imkânı sağlaması çok önem arz etmektedir.

Yurt dışındaki vatandaşlarımızın dile getirdikleri konulardan biri de çifte vatandaşlıktır. Bu çifte vatandaşlık konusuna, her ne kadar, bazı ülkeler önem veriyorsa da, Almanya gibi ülkeler bu konuda daha rijit davranıyorlar.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Bu konunun üzerine gidilmesinin önemini arz ediyorum burada.

Gurbetçilerimizin kendilerine sağlanan bedelli askerlik noktasında memnuniyetlerini burada ifade ediyor, ancak, bunun devamını arzu ettiklerini söylüyorum. Bilhassa, karayoluyla yolculuk yapan vatandaşlarımızın, yollarda, bilhassa Bulgaristan'da çok ciddî sıkıntılara maruz kaldığını; dolayısıyla, Dışişleri Bakanlığımızın bu konuya biraz daha önem vermesini talep etmektedirler. Ülkemiz ekonomisine katmadeğer kazandıran ve çeşitli sahalarda yatırım yapan bu vatandaşlarımız, bundan sonra başlarına gelecek birçok konuda, devlet koruması altında birtakım güvenceleri beklemektedirler.

Değerli arkadaşlarım, bu arada, geçtiğimiz toplantıda çok ciddî bir olayla yüz yüze geldik. Bu katılımlara, davetlere, özellikle milletvekili arkadaşlarımızın, bazı önemli bürokratlarımızın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız.

YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU (Devamla) - Peki.

…katılması noktasında çok arzuları olduğunu biliyoruz. Bu bakımdan, bir tane örnek veriyorum: Biz, iki arkadaşımızla beraber katıldığımız toplantıda, orada bir kampanya açıldı ve 120 tane, özürlü insanlarımızın rahatlıkla kullanabileceği, elektronik, akülü, özürlü arabaları bize vaat edildi. Ümit ediyoruz, önümüzdeki günlerde bunlar bize intikal edecek, hem Konya'ya hem de Karaman'a. Ayrıca, Hollanda'daki kardeşlerimizle, "Wi-Fi" diye kısa adıyla, "Wireless Fidelity" dediğimiz kablosuz internet ağını, kendi ülkemize, Karaman'a, hatta hatta bazı pilot bölgelerimize kadar taşıması noktasında bir işbirliğini görmüş olmaktayız.

Bilhassa, son sözlerimi şu şekilde söylemek istiyorum: Avrupa'da, bazı bölgelerde vatandaşlarımızın yoğunluk arz ettiğini görüyoruz ve bu bölgelerdeki vatandaşlarımızın buradan yapılan yönlendirmelerle oradaki siyasî partilere intikal ettirilmeleri ve belediyelerle kardeş belediyeler seçilmesi; böylece, birçok milletvekilimizin, birçok belediye başkanımızın, birçok il genel meclis üyesi, belediye meclisi üyelerinin seçilmesi söz konusu olabilecek; bu noktadan da gayretlerini beklemekteyiz.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, sözlerime son verirken, Avrupa Birliğine tam üyelik müzakerelerinde, Avrupa tecrübesine sahip gurbetçi vatandaşlarımızın da görüş ve önerilerini dikkate almamızın, o ülkelerdeki yerleşik kurumlarla ilişkilerimizi artırmamızın işimizi kolaylaştıracağını ifade etmek istiyorum.

Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Çavuşoğlu.

Gündemdışı ikinci söz, 23 Nisan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yasallık ve meşruiyet anlayışı hakkında olmak üzere, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek'e aittir.

Buyurun Sayın Kepenek. (CHP sıralarından alkışlar)

2.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, 23 Nisan ve Mustafa Kemal'in meşruiyet ve yasallık anlayışına ilişkin gündemdışı konuşması

YAKUP KEPENEK (Ankara) - Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.

Değerli milletvekilleri, 23 Nisan ve Mustafa Kemal'in meşruiyet ve yasallık anlayışı üzerine gündemdışı söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Çoğu kez yanlış yorumlanmasına karşın, Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşının ta başından başlayarak, her zaman işlerini Meclisin denetiminde yürütmüş, egemenliğinin kaynağının halkta olduğunu vurgulamış, millette olduğunu vurgulamış ve her zaman bu ilkeye bağlı kalmıştır.

Bakınız, 1930'lu yıllarda Alman faşizminden kaçıp Türkiye'ye gelen hukuk profesörü Ernst Hirsch ne diyor: "TBMM üyeleri tek parti mensubu oldukları halde, Hitler döneminin Alman Rayhtagı gibi politik nüfuzu sıfır olan bir evet efendimciler topluluğu hiç değildi. Bu niteliğiyle, tek parti sistemi, Türkiye'deki işleyiş tarzıyla, hiçbir şekilde, peşinde maiyeti olan bir Führer devletine benzemiyordu."

Değerli arkadaşlar, Türkiye demokrasisi evrim geçirdi. 1950'li yıllarda Demokrat Parti iktidarının çoğunluğun diktasına yönelmesi karşısında ve sonrasında olanlar, ülkemizin demokrasi tarihinde yazılıdır. Tarih, doğru ders alındığında çok değerli bir hazinedir. Çağdaş demokrasi, yürütme, yargı ve yasamanın hem denge hem denetim yönünden birlikte işletilmesiyle gerçekleşir. Türkiye 1980 yılında bu kuvvetler dengesini yürütme lehine yitirdi ve aradan çeyrek yüzyıl geçmesine karşın bir türlü düzeltemiyor.

Meclis Başkanımız Sayın Arınç, 23 Nisan töreni sırasında kimi noktalara değindi ve Meclisin yetkilerinin sınırlı kaldığını vurguladı. Bu saptama kuşkusuz doğrudur; ama, bu saptamanın kaynağında esas olarak Sayın Başkanın ve İçtüzüğün yönetim anlayışı vardır. Bakınız, nasıl:

Meclis, yasama ve denetim işlevlerini, görevlerini tam olarak yerine getiriyor diyemeyiz. Yasaların yapılmasında belirleyici olan hükümettir. Bu kısa konuşmada IMF'yi ve Avrupa Birliğini bir yana bırakalım. Yürütme erki yasa yapılmasında belirleyicidir. Dolayısıyla, milletvekillerinin yasa önerileri büyük ölçüde -ki 800 dolayına ulaştı- bir tarafa bırakılmaktadır.

Meclis Başkanlığının öncülüğünde yapılan İçtüzük değişiklikleriyle yasalar temel yasa sayılmakta ve denetim görevi de yerine getirilememektedir. Bunun gibi, haftalardır sözlü sorular görüşülememektedir. Oysa, haftada iki gün ve bir saatten az olmamak üzere görüşülmeliydi. Meclis Başkanımız onlarca soru önergemizi "sorulamayacak sorular" kapsamında tutmakta ve iade etmektedir ve bu arada 4 400 dolayında yazılı soru önergemiz yanıtsız kalmaktadır.

Aslında, bütün bunlar, düzeltilmesi gereken, Meclisin yetkilerini güçlendirecek önermelerdir ve bir an önce yapılmalı idi. Bu çerçevede Sayın Başbakanın söyledikleri de çok ilginçtir. Sayın Başbakan "egemenlik duvarda değil, milletin kendisinde olacak" diyor ve tarih saptamaya çalışıyor. On sene, yirmi sene sonrasını gösteriyor.

Değerli arkadaşlar, bunlar, sağlıklı sözler değildir. Bu yaklaşımlar, çoğunluk istediğini yapar mantığının bir sonucudur. Yüce Meclisin, genel seçimler sırasında, oluşumunda hangi çoğunluğun, yani, seçmenlerin, toplam seçmenin dörtte 1'iyle ve oy verenlerin de üçte 1'iyle seçildiğini iktidarımızın unutmamasını öneririm. Asıl saltanat, dört yıla yakın bir süredir dokunulmazlık zırhına dokunmayıp, onun arkasına sığınmaktır ve asıl saltanat, çocuk bayramında, 21 yaşındaki bir gencimizi o kürsüye çıkarıp, Meclis Başkanlık sandalyesine oturtup, oradan slogan atılmasına izin vermektir ve ben, bu Meclisin bir üyesi olarak, o davranışı bütün kalbimle ve bütün varlığımla kınıyorum, reddediyorum!

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - O çocuk nereden geldi, uzaydan mı geldi?!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Sayın Arınç, bu durumu, kürsü dokunulmazlığına bağlıyor.

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Bu memleketin çocuğu değil mi?!

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Ya git, konuşma adama!.. Ne diye itiraz ediyorsun?!

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Konuşacağım tabiî, o çocuk uzaydan mı geldi?!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Dinleyiniz efendim.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Efendim, müdahale etmeyin konuşmacıya, lütfen…

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Ben, bu kürsüden yaptığım bir konuşma nedeniyle yargılanmaktayım, Ankara Büyükşehir Belediye Başkanını eleştirdiğim için. Asıl saltanat budur.

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Adam konuşuyor…

ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - Ayıp ediyorsun!

HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale) - Sen ayıp ediyorsun!

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Değerli arkadaşlar… Sayın Vekilim, Sayın Vekilim… Değerli arkadaşlar, bakınız, bir şey söyleyeyim: 14 Mart -Sayın Vekilim, adınızı bilmiyorum- 2006'da, Amerikan sağ cenahının sözcülerinden biri Washington Times Gazetesinde bir yazı yazdı. O yazı, gerçekten, tüyler ürperticiydi ve Başbakan Tayyip Beyin yönetimini, Başbakan Sayın Erdoğan'ın yönetimini İslamofaşistlik olarak niteledi. Aradan bir aydan fazla bir süre geçti, ne Hükümetten ne bizden biri çıkıp da, o kişiye, sen ne diyorsun, bu Hükümetin niteliği nasıl İslamofaşistlik olur…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Bitiriyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın.

YAKUP KEPENEK (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkanım.

…demedik. Bundan, hepimizin utanç duyması gerekirdi; buna, hepimizin isyan etmesi gerekirdi; çünkü, biz burada oldukça, var oldukça, bu ülkenin İslamofaşistlik bir yönetimle yönetilmeyeceğinin altını çizebilmeli, o kişiliği, o gücü, o özgüveni taşımalıydık.

Bakınız, aynı yazar, 23 Nisan bağlamında sözünü edeceğim bir biçimde, Mustafa Kemal'i nasıl değerlendiriyor; diyor ki aynı yazar: "Mustafa Kemal'in mirası, inançlı Müslümanların, kendi inanışlarını, ibadetlerini, baskıcı teokrasinin emirlerinin korkusu olmadan, serbestçe yerine getireceklerinin en büyük umudu olmasıdır." Yani, gerçek Müslümanların umududur Türkiye'de laiklik, serbestçe ibadet. Kuşkusuz, korkusuz Müslümanlık ve ibadet önemlidir.

Sayın Arınç, bu çerçevede, sosyal hayatın, sosyal yaşamın cezaevine çevrildiğinden söz ediyor; doğrudur. Son  günlerde  yaşananlar:  31  Martta gençlerin zorla toplantılara götürülmesi, 23 Nisanda kız çocuklarının zorla çarşafa sardırılması; taksi şoförlerinin, başı açık diye kadınları müşteri olarak kabul etmemesi, bazılarının otobüslerden indirilmesi ve son olarak da, daha evvelki gün, Sanayi Bakanlığınca satrancın yasaklanması. Bu anlayışın ülkeyi nerelere götüreceğinin çok somut ve acı örnekleridir. İnanıyorum ki, Mustafa Kemal'in, gerçek Müslümanların da benimsediği, saygı duyduğu ve yaşattığı, anısını yaşatmanın yolunda, Türkiye, hem sosyal yaşamını, hem ibadetini, özgürlük içinde yapan, eşitlik içinde yapan, kadın-erkek eşitliğini her zaman koruyan yapısıyla ilerleyecektir, demokrasisini koruyacaktır ve niteliği nasıl olursa olsun, İslamofaşistlik bir gidişe kesinlikle izin vermeyecektir, izin vermeyeceğiz.

Bu anlayışla, Sayın Başkan, yeniden teşekkür ediyor, hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kepenek.

Gündemdışı üçüncü söz isteği, İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen kuraklık vesilesiyle Karaman Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün'e aittir.

Buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Bugün söz Karamanlıların...

3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, son yıllarda İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen aşırı kuraklık ve mevcut su kaynaklarının bilinçsiz kullanılması nedeniyle tarımın bitme noktasına gelme tehlikesine karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması

MEVLÜT AKGÜN (Karaman) - Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.

Türk Dil Bayramı törenleri yaklaştığı için Karaman'a özel bir iltimas geçtiniz herhalde; bu anlayışınızdan dolayı teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son yıllarda Karaman İlimizde ve İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen kuraklık ve alınması gereken tedbirler üzerinde söz almış bulunmaktayım.

Kıymetli arkadaşlar, ülkemizin tahıl ambarı olarak bilinen İç Anadolu Bölgesinde son yıllarda meydana gelen aşırı kuraklık ve mevcut su varlığının bilinçsiz kullanılması nedeniyle, tarım, âdeta, bitme noktasına gelmiştir. Öyle ki, daha on yıllar önce kuş cennetleri olarak adlandırılan birçok göl ortadan kaybolmuş, ırmaklar ve su toplulukları yok olmuştur. Bölgede topraklar çoraklaşmış ve çeşitli çevre felaketleri görülmeye başlanmıştır. Ovada yer yer çökmeler görülmektedir.

Ülkemiz, aslında, sanıldığının aksine, su zengini bir ülke değildir; çünkü, dünya ortalamasına göre bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına 10 000 metreküp suya ulaşması gerekirken, ülkemizde bu miktar 3 600 metreküptür. Türkiye'nin gelecek nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakması için kaynaklarını çok iyi ve akılcı bir şekilde kullanması gerekir.

İç Anadolu Bölgesi kurak ve yarı kurak bir bölgedir. Türkiye'de yıllık yağış ortalaması 650 milimetreküp olmasına rağmen, İlimiz için bu değer 330 milimetreküptür. Son yıllarda ortalama yağış miktarının daha da düşmesi İlimizi ve bölgemizi kuraklık tehlikesiyle baş başa bırakmıştır. Öyle ki, 2005 yılında, Karaman merkez ve Ayrancı ile Kâzımkarabekir İlçelerinde kuraklık nedeniyle tarım ürünlerinde yüzde 50 civarında hasar meydana gelmiştir. Benzer hasarlar İç Anadolu Bölgesinin diğer kısımlarında da görülmektedir. Yağışların azlığı nedeniyle sulamaya ihtiyaç duyulmakta, sulamada ise, gerek yeraltı sulama yöntemine müracaat edilmesi gerekse suyun büyük oranda açık kanal sistemiyle kullanılması nedeniyle, zaten kıt olan su imkânları heba olmaktadır. Yeraltı sularında 1985-2005 yılları arasında 25 metreye varan azalmalar meydana gelmiştir. Diğer yönden, yeraltı sularının azalması ve açık kanallarla sulamanın yapılması nedeniyle, su, toprakla buluşmadan büyük oranda heba olmakta, toprak tuzlu suyla verimsizleşmekte, hem de çiftçinin üretim maliyeti oldukça artmaktadır. Ülkemizin büyük kaynaklarla hayata geçirmeye çalıştığı GAP Projesinin, daha şimdiden, açık sulamayla toprağa büyük zararlar verdiğini unutmamak gerekir.

Bütün bu olumsuzluklara rağmen, değerli arkadaşlar, kuraklık Türkiye'nin kaderi olmamalıdır. Kuraklığa karşı alınması gereken tedbirleri kısaca şöylece özetlemek istiyorum:

Türkiye'nin su varlığını tespit etmek, bu varlığın artırılmasını sağlamak ve ekonomik kullanılması için alınması gereken tedbirler ve ulusal su politikasını belirlemek için ulusal su konseyi oluşturulmalıdır.

Su kanunu çıkarılmalı ve Yeraltı Suları Kanunu günün ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir.

Meralar ve müsait alanlar, bir ulusal seferberlik çerçevesinde yeşillendirilmeli, yeşil bitki örtüsü ve ormanlarımız daha sert tedbirlerle korunmalıdır.

Sulama projelerine daha fazla kaynak aktarılmalıdır, biten projelerin verimliliği ve ıslahı mutlaka denetlenmelidir.

Çiftçimiz bilinçli su tüketimi konusunda eğitilmelidir. Özellikle "kapalı şebeke" dediğimiz yağmurlama ve damlama sistemlerine geçiş konusunda hem büyük kaynaklar aktarılmalı hem de bu sistem teşvik edilmelidir. Sadece açık kanal sistemlerini kapalı şebekeye döndürmek suretiyle, Türkiye, mevcut su varlığıyla 2 misli toprağı sulayabilecektir; çünkü, açık  kanallarda 1 litre suyla 1 hektar alan sulanırken, kapalı sistemde 1 litre suyla 2 hektar alan sulanabilmektedir.

Kuraklık konusunda halkımız bilgilendirilmeli, kuraklık izleme ve uyarı merkezleri kurulmalıdır. Kuraklığa dayalı bitki çeşitleri ıslah edilmelidir. Alınacak tedbirlere rağmen kuraklıktan zarar gören çiftçinin mağduriyeti önlenmeli ve ihtiyaç duyduğu destekler sağlanmalıdır.

Tarımsal sulamada kullanılan elektrikteki KDV oranı indirilmelidir.

Ayrıca, tarımsal sulamaya yatırım yapan kuruluşlar arasında yetki kargaşasına mutlaka son vermeliyiz ve tüm yatırımlar tek elde toplanmalıdır.

Yeraltı kuyularına verilen ruhsatlar yeniden ele alınmalı, sadece kapalı şebekeye yetecek miktarda su alınmasını sağlayacak bir yöntem oluşturulmalıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEVLÜT AKGÜN (Devamla) - Yeraltı kuyuları yeniden planlanmak suretiyle, eksik olan bölgelere yeni ruhsatlar verilmeli; ancak, kaçak ve bölge için fazla olan kuyular mutlaka kapatılmalıdır.

Bölgemize hayat verecek olan ve Göksu Nehrini bereketli ovamızla buluşturacak olan Mavi Tünel ve KOP Projesi, Sayın Başbakanımızın talimatıyla, geçen yıl yatırım programına girmiştir; ancak, bir yılı aşkın süredir ihale edilememiştir. Bu projenin bitirilmesi ve diğer önemli yerüstü sulama projelerinin de mutlaka hayata geçirilmesi gerekmektedir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Batılı araştırmacılar, çok yakında su savaşlarının çıkacağını söylemektedirler. Toprağına ve suyuna sahip çıkmayan toplumlar geleceklerini göremezler. Türkiye'nin kuraklık tehlikesine doğru hızla ilerlemekte olduğu dikkate alınarak, ulusal su politikasının oluşturulması zaruretini bir defa daha tekrar etmek suretiyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın Başkana da teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Akgün.

Sayın milletvekilleri, Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık, İçtüzüğün 60'ıncı maddesine göre, yerinden bir açıklama talebinde bulunmuştur.

Buyurun Sayın Işık.

Kısa rica ediyorum.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. İç Anadolu Bölgemizin sulanmasına yönelik yapılmış olan konuşmaya katkıda bulunmak için, çok kısa, yerimden söz almış bulunmaktayım; çok teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, kısaca "KOP" olarak tanımladığımız Konya Ovaları Projesi, İç Anadolu Bölgemizin sulanmasında, Türkiye'nin en büyük projelerinden birisidir. Bu, yüzyıllık bir sürece yaygın bir proje olup, 12 kısımdan oluşmaktadır. Bunun en büyük ayağı ise, Konya-Çumra 3. Merhale Projesidir. Bununla ilgili çalışma son aşamaya gelmiştir; şöyle ki: Konya-Çumra 3. Merhale Projesinin en büyük ayağı da Mavi Tünel Projesidir. 3 adet baraj ve 17 kilometrelik bir tünelden ibarettir. İlk etapta 189 000 000 metreküp su, ikinci etapta ise 414 000 000 metreküp su, Yukarı Göksu Havzasının sularının Akdenize boşa akması önlenip, Konya'nın kapalı havzasının suya kavuşturulması öngörülmektedir.

Bununla ilgili, Çevre Bakanlığından ÇED raporu alınmıştır. Devamında, Devlet Planlama Teşkilatından onay alınmış, en son aşama ise, Hazineden teminat garantisi alınmış ve Enerji Bakanlığımızda ihale aşamasına gelinmiştir.

Ben temenni ediyorum ki, 2006 dolmadan önce bununla ilgili ihale yapılacak ve üç yıllık bir süreç içerisinde, Yukarı Göksu Havzasının boşa akan suları Konyamızın kurak topraklarıyla buluşturulacak ve burada binlerce istihdam sağlanmış olacak, hayvancılıkta alternatif imkânlar getirilecek ve milyarlarca dolar, ülke ekonomisine katkı sağlanacak ve bu projeyle, GAP'tan sonra Türkiye'nin ikinci büyük projesi de hayata geçmiş olacaktır.

Bu temenni ve  dileklerimizin bir an önce gerçekleşmesi noktasında, başta Başbakanımız ve Enerji Bakanımız olmak üzere, tüm katkısı geçenlere, Konya milletvekilleri adına teşekkür ediyorum ve bu gelişmeyi de Meclisle paylaşma imkânını bana veren Sayın Başkana da teşekkürlerimi sunuyorum; sağ olun.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Işık.

Sayın milletvekilleri, gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.

Gündeme geçiyoruz.

Başkanlığın Genel Kurula sunuşları vardır.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi var; okutup, oylarınıza sunacağım.

B) TEZKERELER VE ÖNERGELER

1.- TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa Bin Ahmet Al-Dahrani'nin davetine beraberinde bir parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi (3/1035)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Genel Kuruluna

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa Bin Ahmet Al-Dahrani'nin davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento heyetiyle, Bahreyn'e resmî ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet Meclisinin Dış İlişlerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.

                                   Bülent Arınç

                        Türkiye Büyük Millet Meclisi

                                           Başkanı

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Başbakanlığın, Anayasanın 82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza sunacağım.

2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1036)

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Hartum'da düzenlenen Arap Ligi Zirvesine katılmak üzere, bir heyetle birlikte, 27-29 Mart 2006 tarihlerinde Sudan'a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.

Anayasanın 82 nci maddesine göre gereğini arz ederim.

                        Recep Tayyip Erdoğan

                                         Başbakan

LİSTE:

Yaşar Tüzün

 

(Bilecik)

Abdurrahman Anik

 

(Bingöl)

M. Emin Tutan

 

(Bursa)

Hasan Aydın

 

(Giresun)

Nazım Ekren

 

(İstanbul)

Kerim Özkul

 

(Konya)

Erdoğan Kaplan

 

(Tekirdağ)

Enis Tütüncü

 

(Tekirdağ)

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmına geçiyoruz.

Önce, sırasıyla yarım kalan işlerden başlayacağız.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER

1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)

BAŞKAN - 3 üncü sırada yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.

4 üncü sırada yer alan, Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

5 inci sırada yer alan, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Burada.

Sayın milletvekilleri, geçen birleşimde 1 inci madde üzerinde Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt Aslanoğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında kalınmıştı.

Komisyon ve Hükümetin katılmadığı önergeyi, hatırlatmak için yeniden okutup oylarınıza sunacağım; buyurun.

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1138 sıra sayılı yasanın 1 inci maddesine eklenen ekli (1) sayılı listede yer alan GİH uzmanlarının THS uzmanlarına eklenmesini arz ederiz.

Saygılarımızla.

                        Ferit Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları

BAŞKAN - Önergeyi şimdi oylarınıza sunuyorum…

HALUK KOÇ (Samsun) - Karar yetersayısı istiyoruz.

BAŞKAN - Kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Karar yetersayısı bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.

                                                                                                   Kapanma Saati : 14.36

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                         

(x) 1138 S. Sayılı Basmayazı 11.4.2006 tarihli 86 ncı Birleşim tutanağına eklidir.

İKİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 14.49

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin İkinci oturumunu açıyorum.

1138 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Teklifin 1 inci maddesi üzerinde verilen önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı; şimdi, önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.

Önergeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler…

Kâtip üyeler arasında görüş birliği sağlanamadığından, elektronik cihazla oylama yapacağım.

Oylama için 5 dakika süre veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.

Şimdi, 1 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- 2/3/1984 tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun ek 9 uncu maddesine aşağıdaki  fıkra eklenmiştir.

"Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından yapılacak veya yaptırılacak her türlü alt yapı ve üst yapı inşaatlarıyla ilgili olarak, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununun ek 6 ncı maddesinde yer alan bina inşaat harcı ve 84 üncü maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan çeşitli harçlar, Kanundaki tarifesinde belirtilen en az tutarlar üzerinden alınır. Bu harçların dışında her ne ad altında olursa olsun hizmet karşılığı olsa dahi başkaca bir ücret veya bedel alınamaz. Belediyeler, bu yapılarla ilgili yapı kullanma izin belgesi müracaatları üzerine, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından geçici kabulün yapılmış olması kaydıyla başkaca belge aranmaksızın 15 gün içinde yapı kullanma izin belgesi vermek zorundadır. Kanunla istenen belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha sonra tamamlanır."

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Mesut Özakcan; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

Süreniz 10 dakika.

CHP GRUBU ADINA MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz 1138 sıra sayılı 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifinin 2 nci maddesinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, ülkemizde konut sorunu, özellikle dargelirliler açısından yoğun biçimde yaşanmakta ve bugünkü ekonomik koşullarda dargelirli vatandaşlarımızın nitelikli konut sahibi olmaları mümkün olamamaktadır. Bu da, beraberinde, kaçak, plansız, niteliksiz yapılaşmayı ve gecekondulaşmayı getirmektedir. Aynı zamanda, ülkemizde, konut üretiminde bölgesel farklılıklar da görülmektedir. Özellikle az gelişmiş bölgelerimizde acil olarak nitelikli konut üretimine ihtiyaç vardır. Ülkemizde konut sorunu, gelir dağılımı sorunuyla paralellik arz etmektedir. Sorun, talep yönüyle yaşanmakta, gelir dağılımı bozukluğu nedeniyle ihtiyaç talebe dönüşememektedir.

Konut sorunu, ülkemizde doğru takip edilemediğinden, gerek siyasal gerekse ülke kaynaklarının kötü kullanılması nedeniyle çözümlenememiştir, gerekli önlemler zamanında alınamamıştır. Çağdaş bir ülkede yaşanmaması gereken bu sorunlar, hâlâ, ülkemizde, en temel sorun olarak yerini almaktadır. Ülkemizde, halen, altyapısı olmayan, suyu akmayan, elektriği olmayan, çatısı olmayan sözde konutlarda milyonlarca vatandaşımız yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu sorun, ulusal bir sorun olarak hâlâ karşımızda duruyor.

Ülkemizdeki ev sahipliği oranı yüksek görünmektedir. Oran, yüzde 68-70 dolaylarındadır; ancak, bu evlerin, bu konutların yüzde 60'ı 20 yaşın üzerindedir, yüzde 40'ının onarıma ihtiyacı vardır. Konut edinme biçimi olarak konuya baktığımızda, yüzde 63'ü miras yoluyla, yüzde 26'sı akraba, eş dost yardımıyla, yüzde 8'i kooperatifler vasıtasıyla, yüzde 3'ü de banka kredileriyle ev sahibi olmuşlardır.

Ülkemizdeki konut stokunun yüzde 85'ten fazlası 100 metrekarenin üzerindedir. TOKİ'nin kredilendirdiği konutların yüzde 75'i de 100 metrekareden büyüktür. Bugüne kadar, ülkemizde, konut finansmanı ya da konut sahibi olabilme konusunda çeşitli kurum ve kuruluşlar görev almışlardır. Hatırlanacağı gibi, Emlak Bankası, MEYAK, SSK, OYAK, Toplu Konut İdaresi bu konularda görev üstlenmişler ve bunlarla ilgili yasal düzenlemeler yapılmıştır.

Zaman içinde, ekonominin kötü yönetimi, kurumların siyasî amaçlara feda edilmesi sosyal güvenlik kurumlarını iflas ettirmiş ve konut finansmanı için kurulan kuruluşları da amaç dışı faaliyetlere itmiştir. Cumhuriyet döneminin tüm kazanımlarını, ekonomik  değerlerini bir bir özelleştirirken, kendi deyimleriyle iktidarın "babalar gibi" satarken, konut yapma konusunu devletleştirmenin AKP Hükümetince mantığı nedir; mantık bellidir; rantın olduğu yerde yer almak, rantın olduğu yerde ve içinde bulunmak.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Toplu Konut İdaresinin, son bir yıllık, 2005 yılı verilerine göre konut metrekare maliyetleri, Ankara Esenboğa yolu için 280,74 YTL, Bilecik için 259,42 YTL, Malatya için 274,97 YTL, Osmaniye İli için 231,10 YTL'dir. Yani en pahalı inşaat maliyetlerinden biri diye örnek gösterebileceğimiz Ankara için bu rakam, müteahhit kârlı imalat bedeli 280 YTL/metrekaredir. Bu rakamlar içinde, toplukonut alanları için arsa maliyeti yüzde 10'u geçmemektedir. Arsa payını da ilave ettiğimiz zaman, maliyet, arsa payı dahil 310 YTL/metrekare olmaktadır.

2006 yılı bina inşaat maliyetlerinin yüzde 10 artacağı öngörülmektedir. Bu rakamı da ilave ettiğimizde, 1 metrekare birim maliyeti, Ankara için 340 YTL civarındadır. TOKİ tarafından Aydın İlimiz İncirliova Acarlar Tarım Köy Uygulaması kapsamı dahilinde yapılan 99 metrekarelik konutlar 43 000 YTL ile 50 000 YTL arasında satışa sunuluyor; metrekaresi yaklaşık 500 YTL'ye satılmak isteniyor. Ankara'da rantın en yüksek olduğu bölgede yapılan inşaatın maliyeti 340 YTL/metrekare olduğu düşünüldüğünde, Aydın-İncirliova-Acarlar beldesinde, üstelik tarım-köy uygulaması kapsamı dahilinde yapılan, arsa bedelinin yok denecek kadar düşük olması gereken yerde, inşaat maliyeti 250 YTL/metrekareyi geçmeyecektir. Dolayısıyla, vatandaşa ikiye katlanarak satılmaya çalışılan konutlardan elde edilecek rakam nerelere gidecektir?

Sayın Başbakan, geçtiğimiz haftalarda, grup konuşmalarında, Bakanlar Kurulunun aldığı bir kararla, 1987-1995 yılları arasında çalışanların ücretlerinden zorla kesilen ve nereye gittiği belli olmayan KEY kesintilerinin, konut edindirme yardımı adı altındaki kesintilerin ödeneceğini açıkladı. Elbette, devlet, vatandaşına borçlu olamaz. 6 000 000 çalışanı ilgilendiren hesapta 395 000 000 YTL anapara bulunuyor. Faiziyle birlikte paranın 1,2 milyar YTL'ye ulaşacağı belirtiliyor. Tabiî ki çalışanlar adına sevindirici karardır. Ancak, verilecek değil, iade edilecek olan bu para, çalışanlara lütuf değil, çalışanların kendi parasıdır ve de yapılan hesaplara göre, almaları gereken paranın üçte 1'idir. Sayın Başbakanın açıklamasının içinde yer alan, nereye gittiği bile belli olmayan ifadesini dikkatlerinize getirmek istiyorum.

Her alanda yaşanan yolsuzluklarda olduğu gibi, Hükümet üçbuçuk yıldır kulağının üstüne yatmış bulunuyor. Geçmiş dönemden kalan hortumlar, kesilmiş değil, yerli yerinde duruyor; o hortumların yanına daha geniş çaplı borular döşenmeye çalışılıyor. Bugünkü değeriyle 1,2 milyar YTL, 1,2 katrilyon TL olan ve devletin kasasına girmiş olan bu paranın nereye gittiğini bulup çıkarmak Hükümetin görevidir.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kanun teklifinin 2 nci maddesiyle, TOKİ'ye, iki ayrı konuda ayrıcalık, imtiyaz tanınmaktadır. Birincisi, TOKİ'nin konut teslimleri karşılığında en düşük harcı ödemesi öngörülmektedir. İkincisi "belediyeler, TOKİ'nin, bu yapılarla ilgili yapı kullanma izin belgesi müracaatları üzerine, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından geçici kabulün yapılması kaydıyla, başkaca belge aranmaksızın, 15 gün içinde yapı kullanma izin belgesi vermek zorunda" denilmektedir. Her iki imtiyaz da, her iki ayrıcalık da, serbest piyasa ekonomisinin şartlarına, rekabet ilkelerine, Anayasanın 10 uncu ve 73 üncü maddelerine aykırıdır. Geçici kabul işlemi, yapılan inşaattaki eksiklerin belirtilerek yapıldığı bir kabul işlemidir. Dolayısıyla belediyeler, TOKİ'nin yaptığı azamî yüzde 5 eksik işleri olan yapılara da iskân ruhsatı vermek zorunda bırakılmaktadır; yani, TOKİ, 5018 sayılı Kanunla, malî olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminin dışına çıkarıldığı gibi, teknik olarak da belediyelerin denetimi dışına çıkarılmış oluyor. 

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Devamla) - Bitiriyorum…

BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın.

MEHMET MESUT ÖZAKCAN (Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.

10 katrilyon TL, bir başka ifadeyle Türkiye bütçesinin onaltıda 1'i kadar kaynak kullanan Toplu Konut İdaresinin, bu kadar denetimsiz, kontrolsüz yetkilerle, ayrıcalıklarla, imtiyazlarla donatılması, Sayın Başbakanın kendi ifadesiyle, kaynakların nerelere gittiğinin belli olmadığı sonuçları da beraberinde getirecektir.

Bu tespit ve uyarılarımızla Yüce Meclise saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özakcan.

Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan.

Buyurun efendim.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1138 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi en derin saygılarımla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, TOKİ'nin onbeş yirmi yıl gibi uzun vadeli satışları vardır ve bunların tahsilatındaki risklerin alınması da doğru bir durum değildir. Bunları, geçen seferki görüşmelerimin devamı olarak konuşuyorum değerli arkadaşlar. Bu itibarla da, sistem oturduktan sonra, belki, bir iki seneye kadar TOKİ seküritizasyon yapabilecektir ve atıl duran kaynakları tekrar yeni konut üretimleri için kullanabilecektir. Tabiî, bir de, mortgage sisteminde ve genel olarak inşaat sektöründe ciddî hatalar yapılmaktadır.

Biraz da, yurt dışında senelerdir bu sistemi, yani, uzun vadeli konut sistemini uygulayan ülkelerden örnekler vererek sizlere bazı açıklamalar yapmak istiyorum.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, ilk olarak, mortgage sisteminin sağlıklı bir biçimde yürürlüğe girebilmesi için uzun vadeli kredi müessesesinin çalışıyor olması gerekmektedir. Türkiye'de, şu an, yirmi otuz yıl vadeli krediler veremezsiniz. Bunun için, yurt dışından fon alınması gerekir. İşte, bu fonları elde etmek üzere, yurt dışına ihraç edilecek ipotek teminatlı menkul kıymetlerden yüzde 15 stopaj alınmaması gerekmektedir. Yani, önümüzdeki aylarda Genel Kurulda tekrar görüşülecek olan Mortgage Yasa Tasarısındaki bu konuyu çözmemiz gerekiyor. Çünkü, yüzde 15'lik  stopaj yalnızca emlak piyasasını değil, sermaye piyasasını da çok kötü etkileyecektir.

Değerli arkadaşlar, daha önce de söylediğim gibi, son dönemlerde kontrolsüzce çoğalan inşaatların, ekonomideki en küçük bir dalgalanmada banker faciasına yol açabileceği de unutulmamalıdır. İnşaat sektörüne, tecrübeli tecrübesiz herkes girmektedir. Pek çok müteahhidin kendi finansmanlarıyla inşaatları tamamlama gücü yoktur. Tüketiciden aldıkları paraları inşaata yatırıp yatırmadıkları ise, çok büyük bir soru işareti olarak önümüzde durmaktadır. 1 000 000 dolar para toplayıp inşaat yapmak isteyen bir müteahhidi denetleyecek hiçbir mekanizma bulunmamaktadır. En küçük bir aksilikte bu mutluluk çemberi de bozulacaktır.

Değerli milletvekili arkadaşlarım, kredi ve sermaye piyasası fonlamasına odaklanan Konut Finansmanı Kanununun sağlıklı bir şekilde işlemesi için, reel pazarın yumak haline gelen sorunlarına bir an önce neşter atılması gerekmektedir. Altyapılı arsa üretimi, ev yapım standartları, ruhsat alımı gibi, sektörün yüzlerce problemi bulunmaktadır. Bunlar da finansman sistemindeki riskleri artırmaktadır. Bu nedenlerle, belediyelerin ve Bayındırlık Bakanlığının da içinde olduğu çok ciddî çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir de, siz, menkul kıymet ihracında yüzde 15'lik stopaj uygulamasında diretirseniz, bu ülke, ileride, kaçınılmaz bir şekilde inşaat çöplüğüne dönebilir. Anavatan Partisi olarak biz, şimdiden bu uyarıları yapalım da, siz, ister dinleyin isterseniz dinlemeyin.

Değerli arkadaşlar, yani, daha sistemin başında, sistemin gövdesi, çatısı oluşturulmamışken, finansman sistemlerini yurt dışına kaydıracak vergiler koymak çok tehlikelidir. Kanunun yüzde 60-70'i menkul kıymetlerle ilgilidir. Bu durumda yurt dışındaki alıcı ve satıcı kazanacak, Türkiye'de piyasa oluşmayacak, fonlama daha pahalı olacağı için, bu, vatandaşa da yansıyacaktır. Halbuki, o stopaj kalkarsa, Türkiye'de inşaat hizmeti veren kişilerin ürettikleri değerler üzerinden devlet yine vergi alacak ve iki taraf da kazanmış olacaktır. Bunun örnekleri de bulunmaktadır; Polonya, stopajı denemiş ve başarısız olmuştur. Ayrıca, sistemin sağlıklı kurulabilmesi için de, vergi kanunlarının mutlaka çok iyi, esnek, yurt dışıyla rekabet edebilir olması gerekmektedir.

Değerli milletvekilleri, inşaatların finansmanlarında da büyük noksanlıklarımız bulunmaktadır. İnşaat finansmanındaki açığı, tüketicinin finanse etmesiyle kapatmaya çalışıyoruz ve bu, çok ilkel ve tehlikeli bir sistemdir; çünkü, ciddî miktarda paranız yoksa, tüketiciden para almadan inşaatı kolay kolay bitiremezsiniz.

HALUK İPEK (Ankara) - Suyu dökme!

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Su dökmek uğur getirir.

Değerli arkadaşlar, aslında, eskiden de böyleydi bu durum; ancak, insanlar kendi paralarını kullandıkları için, kendi paraları kadar sorumluydular. Şimdi, bankadan da kredi alarak risklerini çok ciddî bir şekilde artırıyorlar.

Tüketici müteahhide güveniyor…

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, bir dakikanızı rica edeyim. Su, cihazları bozuyormuş, bir dakikanızı…

HALUK KOÇ (Samsun) - 10 dakika ara verin Sayın Başkan.

BAŞKAN - Birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati: 15.18

ÜÇÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 15.32

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir)

                       

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin Üçüncü Oturumunu açıyorum.

1138 sıra sayılı kanun teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138) (Devam)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Anavatan Partisi Sözcüsü Sayın İbrahim Özdoğan konuşurken, bir arıza sebebiyle ara vermiştik; şimdi, Sayın Özdoğan, konuşmanıza devam ediyorsunuz; yalnız, konuşmanızın bir kısmını kullanmıştınız, ona göre…

Buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; konuşurken, küçük bir kaza neticesinde, Genel Kurul, 5-10 dakika ara verdi, bu nedenle özür diliyorum; ama, bugün, Karaman Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Akgün, İç Anadolu'daki kuraklık nedeniyle gündemdışı bir konuşma yaptı; herhalde, ona karşılık olarak bir tevafuktur diye düşünüyorum. İnşallah, aydınlık olur, susuzluk çekmeyiz. Hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, önceden, insanlar, kendi paralarını kullandıkları için, kendi paraları kadar sorumluydular; şimdi, bankadan da kredi alarak, risklerini çok ciddî bir şekilde artırıyorlar. Tüketici, müteahhide güveniyor; bankanın ise burada bir rolü yok. İşler kötüye gittiğinde, inşaat yapılmadığında, bankalar, teminatsız kalacaktır ve tüketiciyle karşı karşıya gelecektir. Bu, bankanın kendi inisiyatifidir, krediyi verir; tüketicinin kendi inisiyatifidir, alabilir; burada bir sakınca yok gibi gözüküyor; ama, işin tehlikeli kısmı, özellikle müteahhit ile tüketici arasındadır. Çünkü, özellikle son dört beş ayda çok ciddî miktarlarda inşaatlara başlanmıştır ve ilk defa bu sektöre giren birçok müteahhit bulunmaktadır ve yükleniciler, yani, müteahhitler, tüketicinin verdiği paraları, acaba, inşaata yatırıyor mu, yatırmıyor mu; bu, çok büyük bir soru işaretidir.

Değerli milletvekilleri, bugün, bir müteahhit, 1 000 000 dolar para toplayıp inşaat yapmak istediği zaman hiçbir kontrolden geçmemektedir. Denetimsizlikler, banka faciasından daha büyük sonuçlar doğuracaktır. Düşünün, bu kadar büyük inşaatlar için kimseden izin almanız gerekmiyor, hiçbir şekilde kamu denetimine veya bağımsız denetime tabi değilsiniz. Tüketiciyi Koruma Kanunundaki teslimle ilgili yükümlülükler tüketiciyi koruyor gibi görünüyor; ama, para her halükârda müteahhidin hesabına geçmekte. Bu kadar büyük bir piyasada, mutlaka, kötü niyetliler de çıkacaktır. Onların parayı alıp gitmeyeceğine dair hiçbir garanti yoktur. Geçmişte zor durumda kalan bankerlerde, maalesef, bunu yaşadık. En ufak bir krizin olduğu ortamda, etrafta birsürü bitmemiş konut ve o konutlar için verilen paraların taşa toprağa gömüldüğünü görmek, maalesef, işten bile değildir. En kısa zamanda, müteahhit ile tüketici arasındaki para alışverişini düzenleyen, gerekli taahhütlerin garanti altına alındığı bir inşaat finansman sistemi üzerinde çalışılması gerekmektedir.

Değerli arkadaşlar, bu hususta da, yurt dışında konuyla ilgili alınan tedbirlere baktığımızda ise, menkul kıymetlere dayanak teşkil edecek teminatlar için oturma izni alınmış konutlar olduğunu görmekteyiz. Dahası, eğer, bu menkul kıymetleştirilmeyecek bir krediyse, tüketici ile müteahhit arasındaki ilişkiye kanun karışmamaktadır. Mesela, uzun vadeli konut edindirme mortgage sisteminin mucidi konumundaki ABD'de 50'den fazla eyalette uygulanan kanuna göre, müteahhit, evi bitirmeden, oturma izni almadan tüketicinin 1 lirasını dahi kendi hesabına aktaramaz. Bu paralar bir bankada emanet hesaplarda tutulur ve ilgili banka bunun kontrolünü yapar, inşaatın bitmesini takiben parayı müteahhide aktarır.

Almanya'da ve gelişmiş birçok ülkede de bu tür sistemler mevcuttur. Dahası, yapı denetim firmaları, hakedişe göre ödeme sistemleri gibi kontrol prosedürleri çok önemlidir.

Amerika'da, Avrupa'da sistemin başarısı yalnızca uzun vadeli konut edindirmeden kaynaklanmamaktadır. Altyapı sağlam temellere dayandığı için uzun vadeli konut edindirmede tamamen bitmiş konut üzerinden verilmektedir. Bu konularda ise, Türkiye'de çok büyük noksanlıklar bulunmaktadır. Bugünkü ortamda inşaat rakamları hızlı büyüyor, birçok yeni insan bu sektöre giriyor, emlak fiyatları çok hızlı bir şekilde artıyor; ama, ileride olabilecek herhangi bir aksaklıkta bu mutluluk çemberinin bir şekilde muhakkak bozulacağını düşünüyoruz.

Tabiî, Sayın Başbakanın önüne, TOKİ tarafından, sadece, şu kadar konut yapıyoruz, şu kadar kentsel dönüşüm projemiz var diye rakamlar konulmakta; Sayın Başbakan da, sektördeki asıl boşlukları bilip bilmeden ve elzem olan düzenlemeleri yapmadan, sadece bu rakamları telaffuz edip, övünmektedir.

Değerli milletvekilleri, iş bilenin, kılıç kuşananındır. Türkiye'de en büyük toplukonut hamlelerini başarıyla gerçekleştirmiş Anavatan Partisi konuya bilimsel ve ortak akılla yaklaşmaktadır. Gelin, bizi dinleyin ve bahsettiğim yasal değişiklikleri yapın, sistemdeki sorunları şimdiden görün. Anavatan Partisi olarak mega projelerin partisiyiz. Büyük altyapı ve imar işlerini çözümledik, tabiî ki, toplukonutta da projeleri biz bitireceğiz; ama, en başta da dediğim gibi, şeffaf olarak her adımda, her aşamada denetime açık olacağız.

Değerli milletvekilleri, bakınız, bütün bu sorunların çözümü için, ayrıca, konut politikalarının tek elden yürütülmesi de gereklidir; çünkü, konut politikalarımız çok dağınık bir yapıya sahiptir. Bu karmaşanın giderilmesi için de yönlendirici bir bakanlık veya kurulun oluşturulması gerekmektedir. Yetkilendirilmiş olan bu oluşumun bir şekilde konutla ilgili problemlere bakması, uygulamaya koyması gerekmektedir.

Bu yıl 8 milyar dolar olan konut kredilerinin gelecek yıl belki 18 milyar dolara ulaşması beklenmektedir. Bankaların bu kredileri verirken üreticiden kaynaklanan hiçbir sorumluluğu bulunmamaktadır. Bilmem kaç yıl sonra bitecek projeler için, gerekli deprem raporu, sigorta, kalite ve bu gibi unsurlara bakılmadan, ipotek karşılığı kredi verilmektedir. Peki, ya bu inşaatlar zamanında bitmez ve sistem tıkanırsa o zaman ne olacak?! Bütün olan, yine, dargelirliye olacaktır. Bakınız, önümüzdeki sene, yıllık 670 000 konut öngörülmektedir. Bunun kapanması mümkün değildir. Zira, TOKİ dahil, üretilen konut sayısı maksimum 200 000'lerdedir. Bunu önleyici örnek bir sistemi şu anda TOKİ uygulamaktadır; yani, TOKİ,  müteahhitlerin imal ettiği kadar satış gelirini serbest bırakmaktadır; yani, konutların tümü satılsa ve parası tahsil edilse dahi, bunun tamamı müteahhide verilmemektedir.

Değerli milletvekilleri, gördüğünüz gibi, doğru uygulamaları takdir etmesini de biliyoruz.

Değerli arkadaşlar, bir de, TOKİ'nin artan görevleri bulunmaktadır. Biliyorsunuz, 2003 yılı içinde yaşanan Tunceli-Pülümür, İzmir-Urla ve Seferihisar ve Bingöl depremlerinden sonra çıkarılan 4864 sayılı Kanunla, TOKİ'nin görev ve sorumluluk alanına bir yenisi daha eklenmiştir.

Buna göre, TOKİ, afetten etkilenen bölgelerde konut üretimi amacıyla bedelsiz arazi devredebilme, afetzedelerin kuracakları kooperatiflere veya kendi yapacağı konutlara uygun şartlarda kredi verme, yurt dışından bu amaçla kredi alma, afet bölgelerinde geçici birimler kurabilme yetkileri almıştır. Ayrıca, Arsa Ofisi Genel Müdürlüğünün kapatılmasıyla çıkarılan bir kanunla, TOKİ, hazineye ait arazileri, bağlı olduğu bakan ve Maliye Bakanının teklifi ve Başbakanın onayıyla, bedelsiz olarak devralma yetkisine de sahip olmuştur.

Peki, bu kadar çok yetkisi olan TOKİ neleri yanlış yapmaktadır, daha doğrusu, yasalara göre yapmaması gereken neleri yapmaktadır; TOKİ, vatandaşın Kuruma yatırdığı paraları, 2004 Yılı Bütçe Kanununun "kamu haznedarlığı" hükmüne aykırı olarak, bir özel finans kurumuna izinsiz yatırmıştır.

Çeşitli projelerdeki elde edilen paraların ne kadarı İdareye ait arsaların karşılığıdır, ne kadarı kâr payıdır, yüklenicilerin kârlılık oranları nedir gibi hususlarda da belirsizlikler bulunmaktadır.

TOKİ, hazineye ait taşınmazların değerlendirilmesinde, Bakanlar Kurulu yerine, kendisi ihalelere çıkmakta ve hukuka aykırı işlemler yapmaktadır.

 (Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Özdoğan, ben son  cümlenizi alayım; çünkü, çok süre geçti. Daha önce de 3-4 dakika süre kullanmıştınız.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Sayın  Başkan,  mümkünse, 2-3 dakikaya ihtiyacım var; 3 üncü maddede konuşmayacağım ben; izin verirseniz.

BAŞKAN - Toparlayın efendim.

Buyurun.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Teşekkür ediyorum.

Değerli arkadaşlar, bir diğeri ise, sözleşmeli personel alımı uygulamasında AK Partili Ankara ve İstanbul Belediye Başkanlıkları personeli idareye doldurulmuş ve AK Partinin devlet kurumlarındaki kadrolaşma hareketlerinin bir benzeri de burada yaşanmıştır.

Değerli arkadaşlar, TOKİ'nin çıkarmış olduğu Mart 2006 tarihli "Konut Uygulamaları Özeti" adlı bir kitapçık bulunmaktadır. İzninizle, bu kitapçıkta yer alan projelerden, konut uygulamaları izleme cetveli, emlak, gayrimenkul yatırım ortaklığı uygulamaları, müşavirlik uygulamaları, hâsılat paylaşım projeleri, 2003 yılından günümüze kadar olanların ihalesi yapılanlardan inşaatı tamamlanan ve halen devam edenler hakkında bazı sorular sormak istiyorum.

Bu sorulardan birincisi: Bahse konu ihaleleri alan firmalardan hangileri TOKİ kapsamındaki başka ihalelere de girmişlerdir?

İkinci sorum: Bu firmalardan, ticaret sicil gazetelerine göre, ortaklıkları veya yöneticileri arasında AK Partiye kayıtlı üyeler ya da AK Parti, il, ilçe ve genel merkez çalışanları ile yöneticileri var mıdır, varsa kimlerdir, AK Partideki görevleri nelerdir?

Üçüncü sorum: Bahse konu ihaleleri alan firmaların yeterlilik durumları, iş bitirme belgelerinin analizleri yeterlilik açısından nelerdir?

Dördüncü soru: Bahse konu ihaleleri alan firmaların güvenlik soruşturmaları yapılmış mıdır?

Beşinci sorum: Bahse konu firmalara ödemeler ne şekilde yapılmaktadır? TOKİ'nin bu firmalara ne kadar borcu bulunmaktadır?

Altıncı sorum: Bahse konu ihaleler, tek tek, hangi şartlar çerçevesinde verilmiştir? Kat karşılığı, arsa payı ve bunlar gibi.

Son olarak, toplukonut mantığını çözememiş, gizli kapaklı ihaleler yapan, dargelirliye konut edindirme yerine, partili ve yandaş müteahhitleri zengin etme projeleri gerçekleştiren ve dünyada başarılı sonuçlar veren uygulamaları görmezden gelen bu Hükümetten doğru bir iş beklemek gittikçe hayal olmaktadır.

Yüce Meclisi en derin saygılarımla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Özdoğan.

Şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun efendim.

HALİL ÜRÜN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1138 sıra sayılı, Muğla Milletvekilimiz Sayın Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, tüm vatandaşlarımızın en önemli taleplerinden biri, şüphesiz, rahat ve huzur içinde ikamet edebilecekleri bir konuta sahip olmalarıdır. Kentleşmenin ve sanayileşmenin bütün hızıyla sürdüğü ülkemizde, insanların gerilimden uzak yaşayabilecekleri bir konuta… Anayasamızın 56 ncı ve 57 nci maddelerinde de, devlete yüklenmiş, o üretimi sağlayacak görevler vardır. Nitekim, bu başlık altında "Herkes, sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.

Devlet, şehirlerin özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini destekler" hükmüne yer verilmektedir.

Sayın milletvekilleri, Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, ül-kemizde, bu ihtiyacı karşılamak üzere ciddî bir faaliyet başlatmıştır. Halen 448 şantiyede 165 621 konutta üretim yapılmakta, 78 il ve 177 ilçede ta-mamlanan bu konutların 50 000 tanesi alt gelir grubuna ve yoksullara tahsis edilmiştir. Keza, cumhuriyet tarihimizin en kapsamlı gecekondu dönüşüm projelerinin protokolleri imzalanmış, 70 belediyeden 39'u ile 39 000 konutluk uygulama başlatılmıştır.

Sosyal donatılar kapsamında çok sayıda lise, ilköğretim okulu, kütüphane, ticaret merkezi, hastane, sağlık ocağı ve cami için ihaleler gerçekleştirilmiş, büyük kısmı ise başlatılmıştır.

Bütün bu yapılanlar, ortaya, şu açık ve net görüntüyü koymaktadır: Demek ki, Toplu Konut İdaresinin, belediyelerle işbirliği halinde, kentsel yenileme ve gecekondu dönüşüm projelerine ağırlık verdiği, alt gelir grubuna ve yoksullara yönelik sosyal konut projelerine ağırlık verdiği, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır ve Konya gibi büyük şehirlerimizde uydu kentler kurulması yolunda çalışma yaptığı, eğitim tesisleri, sosyal donatılar, ağaçlandırma ve çevre düzenlemelerine hız kazandırdığı, altyapılı arsa üretimine ağırlık verdiği çok açık olarak anlaşılmaktadır. Bu da, Toplu Konut İdaresinin başarısını, verimli ve kaliteli hizmet üretimini çok net biçimde ortaya koymaktadır.

İşte, bu hizmetlerin daha kapsamlı olarak yerine getirilebilmesi için, 40 adet ilave kadroya, 2464 sayılı Belediye Gelirleri Kanununda yer alan tarifelerdeki en alt ve az tutarlar üzerinden vergilendirilmesini, yapı kullanma izin belgesinin alınma süresinin bir aydan onbeş güne düşürülmesini, bu kanun teklifi zaruri hale getirmekte ve bu kanun teklifiyle bu imkân sağlanmaktadır.

Bu teklif, Plan ve Bütçe Komisyonumuzda kapsamlı olarak gözden geçirilmiş, gerekçesinde de belirtildiği üzere, ülke insanımızın en temel ihtiyacı olan konut problemine çözüm getireceği ifade edilmiştir. Nitekim, muhalefete mensup komisyon üyeleri de, bu doğrultuda, kendi muhalefet şerhlerinde şu ifadeleri kullanmışlardır: "TOKİ, özellikle büyük şehirlerde 'Kentsel Dönüşüm Projeleri' adı altında, çok büyük yerleşim alanlarında belediyelerle birlikte yeni yapılaşma alanları oluşturmaya hazırlanmalıdır" hükmüne, yine muhalefet milletvekilleri yer vererek, TOKİ'nin bu çalışmalarına destek verdiklerini kendi muhalefet şerhlerinde dahi ifade etmişlerdi. Demek ki, muhalefetin de desteğiyle, bu kapsamlı konut projeleri, Türkiye çapında uygulamaya sokulmakta ve sokulacaktır.

Dolayısıyla, görüşmekte olduğumuz ve sizlerin oylarınızla kanunlaşacağına inandığım kanun teklifine emek vererek hazırlayan değerli milletvekili arkadaşıma ve emeği geçen tüm herkese teşekkür ediyor, bu kanunun yürürlüğe girmesiyle daha da güçlenecek olan Toplu Konut İdaresi Başkanına…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

HALİL ÜRÜN (Devamla) - Sözümü tamamlıyorum Sayın Başkanım.

…ve mesai arkadaşlarına başarı dileklerimle birlikte, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum; hayırlı, uğurlu olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ürün.

Şahsı adına, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, saygıyla selamlıyorum; bu kanun teklifinin, milletimize ve memleketimize hayırlara vesile olmasını diliyorum ve uzun yıllardan beri toplukonut hizmetlerinin Türkiye'de yerleşmesinde ve bugünlere gelmesinde emeği ve katkısı olan herkese teşekkür ediyorum; özellikle, TOKİ'nin son yıllarda yapmış olduğu bu çalışmalarda, kendilerine de başarılar temenni ediyorum.

Şimdi, benim, kanun teklifiyle ilgili olarak çok fazla söyleyecek bir şeyimiz yok, bu kanun teklifinin çıkması lazım; ancak, Toplu Konut İdaresi Başkanı da burada olduğu bir anda, benim, Toplu Konut İdaresiyle ilgili bazı hususları dile getirmemi, müsaadenizle, sizlerden istirham ediyorum.

Şimdi, Toplu Konut İdaresi, Türkiye'nin çok geniş bir coğrafî bölgesinde yatırımlar yapıyor. Bunları yaparken, Toplu Konut İdaresinin çok dikkatli ve titiz bir çalışma göstermesi gerektiği inancındayım. Sayın İdare Başkanımız da özellikle dinlerlerse, sizi ilgilendiren birçok husus söyleyeceğim. Bu güzel hizmetler yapılırken, bu devir hep böyle devam etmez Sayın Başkanım. Siz, Adalet ve Kalkınma Partisi İktidarı döneminde göreve geldiniz; bir konut seferberliği başladı; ama, yarın, bir iktidar değişikliğinde, biraz sonra bir kısmını anlatacağım hususlardan dolayı çok ciddî sıkıntılar içerisine girebilirsiniz. O nedenle, teşkilatınıza sahip çıkın, bu hizmetlerin ciddî ve titiz bir şekilde yapılması için gayret sarf edin.

Bakınız, siz, törenler yapıyorsunuz Sayın Başkan, açılış törenleri yapıyorsunuz; Sayın Başbakanı çağırıyorsunuz, bakanları çağırıyorsunuz, kurdeleler kestiriyorsunuz, şov yapıyorsunuz; ancak, onun faturalarını müteahhitlerden alıyorsunuz. Ankara'da yaptığınız bir törende -biliyorum, ispat da ederim- 230 milyar lirayı, o törende harcadığınız parayı müteahhitlerden aldınız. Yani, güzel bir hizmet yapılıyor, teşekkür ederiz; ama, bu güzel hizmetin şovunu yaparken, müteahhitlerin kesesinden bu şovu yapmayınız. Bu organizasyonlarda sadece bir şirketi -ismini de verebilirim- zengin ettiniz, bütün organizasyonları bu şirket yapıyor, törenlerdeki bütün açılışları bu düzenliyor. Yani, sizin göreviniz, bir şirketi zengin etmek midir, bir şirketin sizin elinizden zengin olması mıdır?! Onun için, lütfen, bu hususlara dikkat ediniz.

Bakınız, müteahhitlerden araç alıyorsunuz, araç alıyorsunuz; bu, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. İhaleyi alan müteahhitten, o ihalenin kontrollüğünü yapmak için sıfır kilometre araç alıyorsunuz; kaç tane alıyorsunuz?! Yani, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir uygulama olmaz. Yani, bunu niçin yapıyorsunuz, niçin müteahhidin kesesinden aldığınız araçları bu hizmetlerde kullanıyorsunuz?! Böyle bir şey olmaz!

Bakınız, İzmir'de bir ihale yaptınız; ihaleyi daha sonra sahte evraktan dolayı iptal ettiniz. O iptal edildiği tarihten itibaren o ihaleyi alan müteahhit orada inşaata devam etti, belgeler var, inşaata devam etti. Siz iptal ettiniz; ama, müteahhit inşaata devam etti. Niye devam ediyor; şundan dolayı: Kulağına üflediniz "sen devam et, yapılacak yeni ihalede de bu ihale senin." Peki, ihaleyi nasıl yaptınız; ihaleyi şöyle yaptınız: 4 tane müteahhide davetiye çıkardınız. Hiç yapmadığınız bir usul. Daha önce değişik şekilde ihaleler yaparken, İzmir'de iptal ettiğiniz, sahte evraktan dolayı iptal ettiğiniz ihaleyi o süreden sonra müteahhit devam etti, inşaata devam ediyor. Böyle bir şey olabilir mi değerli milletvekilleri?! Siz ihaleyi iptal ediyorsunuz, iptal ettiğiniz müteahhit inşaata devam ediyor! Niye devam ediyor; çünkü, o ihale yenilenince kendisinin alacağını biliyor, bildiği için milyarlarca para harcamaya devam ediyor. Eğer bilse ki, oradaki ihale dürüst bir şekilde, şeffaf bir şekilde yapılacak, o müteahhit, beş kuruş harcamaz oraya. Sonra alamayacağı parayı niçin orada harcasın. 4 kişiye davetiye çıkardınız; doğru mu? Doğru, 4 kişiye davetiye çıkarıldı. Şimdi 4 kişiden biri de bu ve öbür davetiye alan kişilerin de kulağına üflendi: Bu bir hayli masraf yaptı, siz, lütfen, bunu gözetin, kollayın, bu ihaleyi gene bu arkadaş alsın…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Sayın Başkan, bu devir hep böyle devam etmez. Yarın bir iktidar değişikliğinde bütün bunlar masanın üzerine yatırılır, bunlar didik didik edilir, en ince ayrıntısına kadar bunlar araştırılır. Siz, bürokrasiden gelen birisi değilsiniz, devlet hizmetinden gelen birisi değilsiniz, yarın ciddî manada sıkıntılarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Ben, sadece bir uyarı görevi yapıyorum. Bu hizmetler güzel hizmetlerdir, bu hizmetlerin devam etmesi lazım; bu hizmetler devam ederken bu hizmetlerle ilgili hiçbir şaibenin olmaması lazım, hiçbir dedikodunun olmaması lazım, müteahhitlerin üzerine gidilmemesi lazım.

Etkinlikler düzenleniyor, müteahhitlerin ellerine, bilmem kaç tane davetiye bedeli, bilmem ne kadardan… Bu şekilde bir hizmet, nasıl yürütülebilir değerli milletvekilleri?! Yani, bu kadar güzel hizmeti, şu yapılan hizmetler, şu yapılan faaliyetler gölgeliyor, gölgeliyor değerli milletvekilleri.

Onun için, ben, özellikle Toplu Konutla ilgili bu hususlar, bir kanun teklifi vesilesiyle Türkiye Büyük Millet Meclisine geldiğinde, bir milletvekili olarak bu konuda bir uyarı görevi yapmak istediğimi, sizlerin huzurunda bir kez daha ifade ediyor, bu kanun teklifinin, milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyor, inşallah, bundan sonrada da Toplu Konut İdaresi, özellikle dargelirli vatandaşlarımızın ihtiyacı olan konutları yapmaya devam ederler.

Bir hususu daha özellikle belirtmek istiyorum: Şimdi, belki, siyasî etkilerle, baskılarla, satılamayacak yerlerde de ihaleler yapılıyor. Ben, o bilgileri de kendilerinden aldım, şu anda yüzde 80 civarında satılma oranı. Bunu planlarken, düzenlerken, siyasî baskılardan uzak, tamamen, bunlar nerede ihtiyaçsa ve nerede satılma ihtimali kuvvetliyse, bu yatırımların oralarda yapılması yolunda daha dikkatli olunması gerektiğini bir kez daha ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kandoğan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Cevap verebilir miyim?

BAŞKAN - Tabiî, Sayın Kandoğan'ın, İçtüzüğe göre, Genel Kurula hitap etmesi lazım. Burada söz hakkı olmayan bürokratı açıkça ifade ederek…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Bakan savunabilir.

BAŞKAN - Usule de uygun değil; ama, Sayın Bakan söz istemiştir.

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli Başkanım, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan'ın kürsüden ifade ettiği bazı hususlarla ilgili açıklık getirmek istiyorum.

TOKİ Başkanı Sayın Erdoğan Bayraktar'ın bana verdiği bilgilere göre, İzmir'de, Sayın Kandoğan'ın sözünü ettiği ihale… Doğrudur, böyle bir ihale yapılmıştır; müteahhit sahte evrak düzenlediği için bu ihale iptal edilmiştir ve sahte evrak düzenleyen müteahhidin 3 trilyonluk teminatı yakılmıştır ve daha sonra ihale tekrarlanmıştır; davet usulüyle yapılmıştır ve Sayın Kandoğan'da herhalde bir bilgi eksikliği vardır. Daha önce ihaleyi alan, ihale üzerinde kalan kişi tarafından değil, başka bir firma tarafından ihale alınmıştır.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) -  O firmayı söylesinler o zaman… (AK Parti sıralarından gürültüler)

ABDULLAH VELİ SEYDA (Şırnak) - Dinle!.. Dinle!..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, onu…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan… Sayın Kandoğan, böyle bir usul yok.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Tamam… O firma kimin?

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, bakın, siz ortaya bir iddia attınız Sayın Kandoğan, dediniz ki: "Bakın, evrakta sahtecilik yapan bir müteahhit ihaleyi aldı, sonra iptal edildi; ama, onun kulağına üfürdüler -ifadede aynen böyle- siz yapın, devam edin, nasılsa size verilecek" dediniz. Şimdi, bakın, Sayın Başkan da diyor ki: "Ona verilmedi, teminatı yakıldı." Kanunen veremezsiniz zaten.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Kim alan firma; ortağı mı değil mi?

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, onun tartışması burası değil. O bir yargı meselesi olur.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ortağı mı değil mi? (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Siz, devam edin Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, bir şey daha Sayın Başkanım: "Müteahhitlerden araç alınıyor" dedi Sayın Kandoğan. Şartnameye bu konuyor, şartnameye konuyor ve bu şartname gereği olarak, bu araçlar geçici olarak tahsis ediliyor. Yani, olay şu: Siz, ihaleye çıktığınız zaman, ihale şartnamesine eğer bunu koyuyorsanız (A) müteahhit almazsa (B) müteahhit de alacağı için, bu bir tercih sebebi değildir dolayısıyla. Yani, birisi "araç veriyorum, ben size araç veriyorum, dolayısıyla bana verin" dediği için kendisine ihale falan verilmiyor ve bakın, bu, sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde de şartnameye koyduğunuz zaman herhangi bir problem teşkil etmiyor; uygulama bu şekildedir.

Genel Kurula arz ederim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ortak mı değil mi, onu bir açıklar mısınız. Alan müteahhitle beraber ortaklık var mı? (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın Kandoğan… Sayın Kandoğan…

MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri) - Ama, böyle olmaz ki…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Milletvekili, sizi de ilgilendirir.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, onun usulü bu değil.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sizi de ilgilendirir…

BAŞKAN - Siz, başka bir kanalla bunu sorabilirsiniz.

Sayın milletvekilleri, bir soru var.

Sayın Yıldırım, buyurun.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkan, Sayın Bakana birkaç soru yöneltmek istiyorum.

Sayın TOKİ Başkanı da yanında; sanıyorum, yardımıyla cevapları verecektir.

TOKİ, Türkiye'de 174 000 konut yapmaktadır. Bunların içinde de, Kastamonu'da da 288 + 600'ün üzerindeki konutun da ihalesi yapılmıştır. Başarıyla proje yürütmektedir. Kendilerine teşekkür ediyorum Kastamonu'daki yatırım için.

Ayrıca, 174 000 konutta… Kastamonulular, biz Türkiye'nin kırkta 1'iyiz ve bizim hakkımıza düşen miktar da 4 300 konuttur... Bu 4 300 konuta Kastamonu'da ne zaman ulaşacaksınız?

Diyarbakır Milletvekili Sayın Aziz Akgül'le havaalanında karşılaşmıştım. "50 000 lirayla, Diyarbakır'da, AKP İktidarında konut" diyor. Bu doğru mudur; doğruysa, Diyarbakır'da 50 000 lira, Kastamonu'da nasıl 450 000 lira? Bunun cevabını istiyorum.

Saygılar sunuyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Yıldırım.

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli Başkan, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet Yıldırım'ın sorduğu soruya cevap veriyorum:

Kastamonu İlinde yapılmakta olan konut sayısı 912'dir. 288 konutun gerçekleşme oranı yüzde 90 düzeyindedir, bitmek üzeredir. 624 konutta da yüzde 10'luk bir gerçekleşme vardır. Bu 624 konutun 208 dairesi alt gelir grupları için yapılmaktadır. Burada da özellikle, 300 000 000, 400 000 000 veya 300 YTL, 400 YTL şeklinde değil, oradaki ilin sosyoekonomik durumuna göre çok cüzi bir taksit tespit ediliyor; bu, o; yani, Diyarbakır'ın bir benzeri de Kastamonu'da da 208 daire olarak yapılıyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederim.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 2 önerge vardır; önergeleri geliş sırasına göre okutacağım, aykırılığına göre işleme alacağım.

İlk önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin son cümlesinin "istenen diğer belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha sonra tamamlanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Sadullah Ergin

Fikret Badazlı

Niyazi Özcan

 

 

 

 

Hatay

Antalya

Kayseri

 

 

 

Eyüp Fatsa

Mehmet Daniş

Ahmet Büyükakkaşlar

 

 

 

Ordu

Çanakkale

Konya

 

 

 

Halil Ürün

 

O. Seyfi Terzibaşıoğlu

 

 

 

Konya

 

Muğla

 

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1138 sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinde yer alan "Belediyeler, bu yapılarla ilgili yapı kullanma izin belgesi müracaatları" ibaresinden önce gelmek üzere "Belediye meclisinin kararından sonra" ibaresinin eklenmesini arz ve teklif ederiz.

                       

Yaşar Tüzün

Hakkı Ülkü

Mustafa Özyürek

 

 

Bilecik

İzmir

Mersin

 

Salih Gün

M. Vedat Yücesan

Sezai Önder

 

Kocaeli

Eskişehir

Samsun

 

M. Mesut Özakcan

Hüseyin Bayındır

 

 

Aydın

Kırşehir

 

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın önerge sahibi, Sayın Tüzün, buyurun.

Önergesinin gerekçesini açıklayacak Sayın Tüzün.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanunun 2 nci maddesinde vermiş olduğum önerge hakkında düşüncelerimi açıklamak üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi sayıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, öncelikle, bu yüce çatıda ne yaptığımız, nasıl bir kanun çıkardığımız ve bu çıkan kanunun bundan sonra nasıl uygulanacağı konusunda, ciddî olarak düşüncelerimizi aktarmak zorundayız. Eğer sadece bir kuruluşun veyahut bir bakanlığın, bir kurumun önü açılsın, ona öncelik tanınsın diyerek, bir kanun çıkarırken, birçok kanunu yok sayarsak, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine yakışmayacaktır.

Değerli arkadaşlarım, bu çıkardığımız kanun teklifi, zaten, teklifi veren çok değerli arkadaşımdan da bellidir; bir diş hekimi arkadaşım bu teklifi vermiş. Adalet ve Kalkınma Partisinin içerisinde geçmişte belediye başkanlığı yapmış çok değerli arkadaşlarım var. Bu kanun, belediyeleri, belediye başkanını ve Belediye Gelirleri Kanununu ve İmar Kanununu yok sayıyor değerli arkadaşlar; yani, bu kanun yürürlüğe girdikten sonra, ilgili belediye, onbeş gün içerisinde, Toplu Konut İdaresinin başvurusu üzerine -oturma ruhsatı dediğimiz- iskân vermek zorunda kalıyor değerli arkadaşlar.

Bakınız, maddenin içeriği şu: "Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından geçici kabulün yapılmış olması kaydıyla, başkaca belge aranmaksızın, onbeş gün içinde yapı kullanma izin belgesi vermek zorundadır" diyor ve çok enteresan bitiyor, bakınız: "Kanunla istenilen belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha sonra tamamlanır." Bu ne demektir değerli arkadaşlar, daha sonra tamamlanır ne demek; yani, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, canı isteyince, keyfi yerine gelince, üç ay sonra, altı ay sonra, üç yıl sonra, altı yıl sonra mı bu evrakları tamamlayıp ilgili belediyeye verecektir?! Böyle bir kanun olabilir mi değerli arkadaşlar?!

Biz, bu kanunun… Toplu Konut İdaresinin, elbette ki, Türkiye'de bu dönemde yapmış olduğu hizmetleri takdirle karşılıyoruz; ancak, bir kanun çıkarırken, bundan önce çıkarmış olduğumuz, bu yüce çatıda çıkarmış olduğumuz kanunları yok saymak, bu Meclise gerçekten yakışmamaktadır. Biz, bu vermiş olduğumuz önergeyle bunu biraz yumuşatmış olduk. Yani, diyoruz ki, bu sorumluluğu sadece ilgili belediye başkanı ve ilgili belediye yönetimi üstlenmesin; bu belediye meclis kararı alındıktan sonra, bu Toplu Konut İdaresine ilgili olur verilsin diyoruz. Yani, önergemizin içeriğini, zannediyorum, Komisyon Başkanımız ve Sayın Bakanımız tam anlamamış olabilirler; Toplu Konut İdaresi Sayın Başkanıyla o arada görüşme yapıyorlardı. O nedenle, sadece muhalefetten böyle bir önerge geldi diyerek "hayır" demiş olabilirler. Bizim bu önergedeki amacımız, uygulamada doğacak suiistimalleri önlemek adına böyle bir önerge verdik. Önergemizin içeriği, bu belgeleri Toplu Konut İdaresine verirken ilgili belediye meclisinin de onayı alındıktan sonra verilsin diyoruz.

Adalet ve Kalkınma Partisinin içerisinde çok değerli, geçmişte belediye başkanlığı yapmış arkadaşlarım var. Eğer, gerçekten, bu kanunu, bu maddeyi içine sindiriyorlarsa, benim  diyebilecek bir şeyim yok; ancak, en azından, bizim bu önergemizin kabulü yönünde oy vereceklerini düşünüyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tüzün.

Sayın Tüzün, eski bir belediye başkanı olarak hassasiyetini anlıyorum; ancak, konuşmasının içerisinde kanun teklifini veren değerli milletvekilimizin diş hekimi olması bu kanunu vermesine, ne engeldir ne de milletvekilliği sorumluluğu ve hizmetiyle bağdaşır. O noktada, bir maksadı aşan ifade olduğunu düşünüyorum. Bu hususu açıklamış oldum.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Bir açıklama yapabilir miyim?

BAŞKAN - Buyurun.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Bu konuda benim amacım, çok değerli milletvekili arkadaşımızın bilgi, birikim konusundaki tecrübesine sataşmak değildir; sadece, teknik olarak daha bilgili, birikimli arkadaşlar vardı, onlar bu teklifi verseydi daha uygun olurdu diye düşünmüştüm.

ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU (Muğla) - Zaten, beraber çalışıyoruz…

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Yanlış anlaşılmaya meydan verdiysek, arkadaşımdan ve Yüce Meclisten özür diliyorum.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Tüzün. Maksat anlaşılmıştır.

Şimdi, önergeyi, Hükümetin ve Komisyonun uygun mütalaa vermediği ve biraz önce de gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin son cümlesinin "istenen diğer belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha sonra tamamlanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                 Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz efendim.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Bakan, zaman ne kadar; üç ay mı, altı ay mı?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) En kısa süre…

BAŞKAN - Katılıyorsunuz…

Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutalım?

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Belediyelerce iskân ruhsatı için istenen diğer her türlü belgenin daha sonra tamamlanması amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…  Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, 2 nci maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Mustafa Özyürek?.. Yok.

Sayın Aziz Akgül?.. Yok.

Sayın Filiz?.. Yok.

Sayın Kandoğan?.. Yok.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Buradayım.

BAŞKAN - Burada mısınız... Yerinizde göremedim de…

Buyurun.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.

Bir yanlış anlaşılmaya sebebiyet vermemek için yeniden konuşma ihtiyacı duydum. Özellikle Sayın Millî Eğitim Bakanımız da…

Sayın Bakanım, lütfen… Sayın Bakanım…

MUSTAFA TUNA (Ankara) - Bizi adam yerine koymuyorsan bırakıp gidelim.

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, siz Genel Kurula hitap edin.

Buyurun efendim.

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Değerli milletvekilleri, biraz önce  İzmir'de yapılan bir ihaleyi gündeme getirdim ve bu ihaleyle ilgili olarak ihalenin sahte evraktan dolayı iptal edildiğini, daha sonra iptal edilen ihalenin iptal edilmiş olmasına rağmen inşaatın devam ettiğini, daha sonra da örneği görülmediği şekilde 4 kişiye, müteahhide davetiye gönderildiğini, bu davetiye gönderilmesinin sebebi, bütün müteahhitlere açık olarak değil, daha önce ihaleyi alan müteahhitlerin devam etmesi için yapıldığını ifade ettim.

Şimdi, Sayın Bakan, oradan, Sayın Başkandan aldığı bilgileri size aktardı; ama, yanlış bilgi aktarıyorsunuz. Sayın Bakanım, bakın, olay şöyle: Bu ilk ihaleyi bir ortak girişim grubu almıştır, ortak girişim grubu. İstiyorsanız müteahhitlerin firma isimlerini de vereyim.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Ver, ver!..

ÜMMET KANDOĞAN (Devamla) - Vereyim.

Gürtaş-Ekşioğlu ortak girişim, birlikte giriyorlar ihaleye ve Gürtaş'ın evraklarında sahte belge ortaya çıkınca, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ihaleyi iptal ediyor; ortak girişimin aldığı ihaleyi iptal ediyor. Daha sonra ne yapılıyor, Gürtaş'a ortak girişim olarak girdiği ihaleden ikinci sefer davetiye gönderilmiyor, ortağı olarak birlikte girdiği Ekşioğlu'na gönderiliyor davetiye.

Şimdi, böyle bir durum varsa bundan siz ne anlarsınız Sayın Bakanım? Yani, bu olay bundan daha farklı bir şekilde mi cereyan etmiştir? Yani, ortak girişim… Sahte evrak çıkıyor, ortak girişimin ihalesi iptal ediliyor. Niye 4 kişiye davetiye çıkarılıyor? 1 tanesi de bu; niye? Niye, ihaleye devam ediyor müteahhit? Dünyanın hiçbir yerinde… İhale iptal olursa, gider, Toplu Konut İdaresi ilgilileri, orada o ihaleyi durdururlar ve o ihaleyi alan, eskiden alan müteahhit artık devam etmez, bitirir orada, bırakır işini. Burada devam ediyor, niye devam ediyor, niye para harcıyor; bir dahaki seferde yapılacak ihaleyle ilgili sistem kurulmuş, sistem kurulmuş. O kurulan sistem içerisinde, tekrar, bunun, birlikte ilk girdikleri müteahhide verileceği kararlaştırılmış. Yoksa, cebinden, ihaleye girmesi yasak olan ve bir daha ihale alma imkânı olmayan birisi, milyarlarca para harcamaya devam eder mi arkadaşlar; yani, bu, mümkün değil.

Onun için, Sayın Millî Eğitim Bakanımız, bu konunun oluş şekli budur. Lütfen, niçin 4 kişiye davetiye çıkarılmıştır? Niçin yeniden ihale yapılmamıştır? Niçin ihale iptal edilmiş olmasına rağmen ihaleye devam etmiştir? Niçin yeni davetiye gönderilenlerden birisi, bu ilk ortak girişimde birlikte girenlerden birisine verilmiştir? Niçin o ilk ortak girişimde bunun ortağı olan birisinin, bu ihale üzerinde  kalmıştır?! Yani, bunları açıklayın; açıklayın, Genel Kurulda bunları açıklayın, biz de öğrenelim.

Bakın, ben, tekrar ediyorum: Bunlar, güzel hizmetler, demin de söyledim, gene söylüyorum; böyle güzel hizmetler yapılırken, insanların kafasında şüphe ortaya çıkaracak, ihalelerin şeffaflığını ortadan kaldıracak, kayırmacılığı teşvik edecek şeylerin yapılması hoş şeyler değil. Ben, uyarı görevimi yaptım. Yarın, bunların bir şekilde hesabı sorulur. Yarın, orada o ihalenin devam ettiği, tutanaklarla, bilgilerle, belgelerle ortaya konulur, önünüze getirilir.

Onun için, ben, bu hizmetler yapılırken sıkıntı içerisine girmeyin, şeffaf ihaleler yapın, dürüst ihaleler yapın diye bir uyarı görevimi yaptım. O uyarı görevimi tekrarlıyorum ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kandoğan.

Buyurun Sayın Bakan.

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Sayın Kandoğan, biraz önce ileri sürdüğü iddiaları tekrarladı değerli arkadaşımız. Ben, Sayın Kandoğan'a, dürüstlüğe ve şeffaflığa vurgu yapmasından dolayı teşekkür ediyorum; bu, hepimizin gerçekten çok hassas olması gereken bir konudur. Ancak, yasa gereği, eğer bir iş yarım kalmışsa, Kamu İhale Yasasına göre davetiye usulüyle tekrar ihaleye çıkabilir, onu sürüncemede bırakmazsınız ve sayın ilgili bürokrat arkadaşımız yanımda, 4 firmaya değil, 10 firmaya davetiye çıkarılmış ve daha önceki ortak girişimin hiçbir ortağı da bu ihaleye sokulmamış; yani, evrakta sahtecilik yapan ortak girişimin hiçbir ortağı da bu ihaleye sokulmamış; ancak, diyelim ki, ortaklardan birinin bir başka yerde firması varsa, başka bir firması varsa veya başka biriyle ortaklığı varsa, bunu sizin tespit etmeniz, o anda tespit etmeniz mümkün değil; ancak…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Gayet kolay Sayın Bakanım…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Kandoğan, buna rağmen, eğer hâlâ bir soru işareti varsa…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Var…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) -… Kamu İhale Kurumuna gerekli itirazda bulunulabilir, Kamu İhale Kurumuna şikâyette bulunulabilir.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Tamam…

MİLLÎ EĞİTİM BAKANI HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ve yapılan bu şikâyet sonucu, eğer yanlış bir hesap varsa, bu hesap İzmir'den de, Bağdat'tan da döner.

Teşekkür ederim.

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - İhale devam etmiş mi, etmemiş mi Sayın Bakan?! (AK Parti sıralarından gürültüler)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri…

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Ama, sorumun 1 tanesini cevaplandırdı 10 tane soru sordum, 1 tanesini cevaplandırdı…

BAŞKAN - Sayın Kandoğan, rica ediyorum…

3 üncü maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Balıkesir Milletvekili Sayın Sali?.. Yok.

Sayın Kandoğan?..

ÜMMET KANDOĞAN (Denizli) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Sayın Kılıçdaroğlu?.. Yok.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…  Kabul edilmiştir.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır açıkoylama.

Oylama için 3 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Sayın Bakanların da, kimin adına vekâleten oy kullanacaklarsa, bunu açık bir şekilde belirterek imzalayıp, Başkanlığa belirtilen süre içerisinde göndermelerini rica ediyorum ve oylamayı başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin yapılan açıkoylama sonucunu açıklıyorum:

Kullanılan oy sayısı : 219

Kabul              : 196

Ret                  :   22

Boş                  :     1 (x)

Böylece, teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.

4.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1145) (S. Sayısı: 1112) (xx)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet yerinde.

Tasarının 3 üncü maddesi üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.

Şimdi, madde üzerinde şahsı adına ilk söz… İzmir Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya konuşmasını tamamlamış idi.

Şahıslar adına, şimdi, Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal.

Sayın Ünal?.. Sayın Ünal şiir mi yazıyor, nerede? Yok.

İkinci konuşmacı, İstanbul Milletvekili Sayın Muharrem Karslı.

Buyurun.

                  

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

(xx) 1112 S. Sayılı Basmayazı 26.4.2006 tarihli 94 üncü Birleşim Tutanağına eklidir.

MUHARREM KARSLI (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı dün Meclisimizde görüşülmekteydi, görüşmeler son maddeye kadar gelmiş; fakat, süremiz dolduğu için 3 üncü madde de bugüne kalmıştı. 3 üncü madde üzerindeki görüşlerimi açıklamak için söz almış bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.

Söz konusu kanun tasarısıyla, yurt dışına yapılan ticarî eşya taşımacılığında oluşan taşıma maliyetlerinin azaltılarak, gerek taşımacılık sektörünün gerekse ülkemiz ihracatının teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Bu sebeple, özellikle ihraç mallarımızın yurt dışına naklinde nakil maliyetlerinin düşürülmesi, ayrıca, memleketimizdeki transit taşımacılığının teşviki bakımından bazı tedbirlere ihtiyaç görülmüştür. İhraç mallarımızın yabancı ülkelerde rahatça rekabet edebilmesi için zaman zaman Hükümetimiz tarafından buna benzer tedbirler alınmaktadır. Bu yasa tasarısıyla getirilen hükümler de bu mahiyettedir.

Yasanın 3 üncü maddesi, biraz karmaşık olarak kaleme alınmış olmakla beraber, neticede, yurt içindeki benzin istasyonlarında satılan akaryakıt üzerine benzin istasyonlarının koyacağı kâr marjını yüzde 8'le sınırlamasıdır. Kâr marjları istasyondan istasyona değişmektedir, bazı yerlerde yüksek kâr marjları uygulanmaktadır; bu da, kara taşımacılığımızda haksız rekabete yol açmaktadır.

Bu tasarının amacı, biraz evvel belirttiğim gibi, sadece tasarının 3 üncü maddesinin amacı, akaryakıt istasyonlarındaki kâr marjını yüzde 8'le sınırlandırarak taşımacılığımızdaki taşımacılık maliyetini ve ihraç mallarımızdaki rekabet imkânını bir anlamda korumaktır. Bunu açıklamak için söz aldım.

Hepinize teşekkür ediyorum. Yasanın hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Karslı.

Sayın Kandoğan?.. Yok.

Sayın Eraslan?.. Yok.

Sayın Birlik?.. Yok.

Sayın Kaya?.. Yok.

Sayın Tüzün?.. Yok.

Madde üzerinde konuşmalar tamamlanmıştır.

Bir soru var.

Sayın Yıldırım, buyurun.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma bir soru yöneltmek istiyorum. Bu yasa tasarısını şahsım olarak da destekliyorum. Bu yasadan uluslararası nakliyeciler istifade etmektedir. Yeni bir düzenlemeyle yurt içinde taşımacılık sektörünün ve karayolunda da yüzde 95'ini gerçekleştiren eşya ve yük taşımacısı kamyoncularımızı ve yolcu taşımacısı otobüslerimizi de bu yasadan Özel Tüketim Vergisini indirmeyi düşünüyor musunuz? Bu yöntemle akaryakıt kaçakçılığını önlemeyi planlar mısınız?

Saygılarımla.

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Yıldırım.

Sayın Bakan, cevaplandırıyor musunuz, yazılı mı cevaplandıracaksınız?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkanım, Sayın Yıldırım'ın söylediği gibi, yurt içinde böyle bir düşüncemiz yok.

Bu kaçakçılıkla ilgili de çalışmalarımız devam ediyor, Başbakanlıkta şu anda; bu konuda çalışmalarımız devam ediyor.

Teşekkür ederim.

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Bakan.

Sayın milletvekilleri, madde üzerinde 1 önerge var.

Şimdi önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 3 üncü maddesi ile 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası Kanununa eklenen ek madde 1'deki "yüzde sekizini" ibaresinin "yüzde sekiz fazlasını" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Salih Kapusuz

Şükrü Önder

Ali İhsan Merdanoğlu

 

Ankara

Yalova

Diyarbakır

 

Fahri Çakır

 

Halil Ürün

 

Düzce

 

Konya

BAŞKAN - Sayın Komisyon?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Kabul ediyoruz.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Maddede yapılan değişiklik ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından akaryakıt alt başlığı ve istasyonlu bayilik kategorisi altında verilen bayilik lisansı sahiplerince, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7/A maddesi ve Katma Değer Vergisi Kanununun 14/3 maddesi kapsamında satışı yapılan akaryakıtların satış fiyatının, ilgili akaryakıt türünün Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi hariç edinme bedelinin yüzde sekiz fazlasını aşmaması öngörülmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.

Şimdi, maddeyi oylamadan önce Komisyonun bir düzeltme talebi var.

Buyurun Sayın Komisyon.

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, ek madde, yedinci satırdaki "üçüncü fıkrası" ibaresinin "üç numaralı fıkrası" olarak düzeltilmesini talep ediyoruz.

BAŞKAN - "Üç numaralı fıkrası…" Evet, bu şekilde düzeltilerek oylarınıza sunuyorum ek madde 1'i: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

4 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 4.- Bu Kanun hükümleri 1/4/2006 tarihinde  yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan?.. Konuşmuyor.

Sayın Ahmet Işık?.. Konuşmuyor.

Sayın Ahmet Yeni?.. Konuşmuyor.

Sayın Kandoğan?.. Yok.

Sayın Eraslan?.. Yok. 98-

Sayın Birlik?.. Yok.

Sayın Kaptan?.. Yok.

Yaşar Tüzün, Sayın Tüzün?..

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Ben konuşacağım Sayın Başkan.

BAŞKAN - Konuşacak mısınız efendim?

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Evet efendim.

BAŞKAN - Biraz önce sordum ama…

Buyurun efendim.

OSMAN KAPTAN (Antalya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Parti Grubu ve şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.

Sayın arkadaşlar, ülkemizde karayolunun payı, yolcu taşımacılığında yüzde 96, yük taşımacılığında ise yüzde 92 gibi büyük bir orana sahiptir.

Ulaştırma Bakanlığınca hazırlanan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu 10 Temmuz 2003'te Genel Kurulumuzda kabul edilmiştir. Kanunun öngördüğü Karayolu Taşıma Yönetmeliği de 25 Şubat 2004'te yürürlüğe girmiştir. Bu yönetmelik, sorunları çözmemiş, bilakis sorunları artırmıştır.

Bugüne kadar bu yönetmelikte iki yıl içinde 5 defa değişiklik yapılmıştır; yani, 25 Şubat 2004'te yönetmelik çıkıyor, yedi ay sonra Eylül 2004'te bir değiştiriliyor, aradan üç ay geçiyor, aralıkta tekrar değiştiriliyor, aradan iki ay geçiyor, Şubat 2005'te tekrar değiştiriliyor, yedi ay sonra da tekrar değiştiriliyor, dört ay sonra tekrar değiştiriliyor.

Yani, el insaf! Sayın arkadaşlar, dünyanın hiçbir yerinde ortalama dört ayda bir değiştirilen bir yönetmelik yoktur; ancak bu bizde yapılmaktadır. Onun için de, inandırıcılığı, kalıcılığı olmayan, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan, yönetim ve bürokrasi anlayışından yoksun, Hükümetin tipik bir uygulamasıdır bu yönetmelik. Kısaca, bu Hükümet, görüldüğü gibi, başarısızlıkta çok başarılıdır.

Değerli arkadaşlarım, Anayasanın 173 üncü maddesinde "Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve destekleyici tedbirleri alır" denilmektedir. Anayasamızın bu kesin hükmüne karşılık, ne yazık ki, Hükümet ve Ulaştırma Bakanlığı, bırakın kamyoncu esnafını, şoförü korumayı, desteklemeyi bir tarafa bırakın, kamyoncu esnafının, tabiri caizse, ocağını söndürücü bir yönetmelik çıkarıyor. Bu yönetmelik, kamyoncu esnafını esnaf sınıfından çıkarıp tüccar sınıfına sokuyor. Taşıma yetki belgesi almak için, gerçek ve tüzelkişilerden, ticaret ve sanayi odalarına kayıtlı olduklarına dair belge istemektedir. Halbuki, 507 sayılı Esnaf ve Sanatkârlar Kanunu kapsamına giren onbinlerce kamyon türü araç sahibi vatandaşımız, Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonuna bağlı meslek odalarına kayıtlı üyelerdir. Bu kişiler, ticarî şirket sahibi ve üyesi değil, sınırlı olan sermayesine emeğini de katarak ekmek parası kazanmaya çalışan, zar zor senedini ödemeye, vergisini vermeye çalışan küçük esnaflardır. Bunları küçük esnaf sınıfından çıkarıp tüccar sınıfına sokmanın, ülke gerçekleriyle bağdaşan bir ilgisi yoktur.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, bu yönetmelik, Türkiye genelinde, kamyoncu kooperatiflerini kapatma noktasına getirmiştir. Yüzbinlerle telaffuz edilen kamyoncu esnafımız perişan edilmektedir. Bir taraftan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanununu çıkarıyoruz, diğer taraftan 1163 sayılı Kooperatifler Kanununu yok sayıyoruz. Bu yasalar, yönetmelikler çıkarılırken Sanayi ve Ticaret Bakanlığının haberi yok mu?

Yönetmeliğin 4 üncü maddesindeki öz mal tanımı, 1163 sayılı Kooperatifler Yasasına aykırıdır. Yönetmelikte, yetki belgesi sahibi adına motorlu araç tescil ve motorlu araç trafik belgelerinde kayıtlı taşıtlar tanımı yapılmaktadır; oysa, kooperatifler bir emek birliğidir, kooperatif adına tescilli kamyon yoktur. Bu yönetmeliğe göre, kooperatif üyeleri, sahip oldukları kamyonları kooperatif adına tescil ettirmeye, yani, ortaklar, kamyonlarını kooperatif öz malı yapmaya mecbur edilmektedir. Bu durum, Kooperatifler Yasasına veya Anayasaya aykırı değil midir; elbette aykırıdır.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Buyurun efendim, konuşmanızı tamamlayın.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Anayasanın örgütlenme, çalışma ve sözleşme yapma haklarına aykırıdır.

Sayın milletvekilleri, Hükümet şimdi işin kolayını buldu; sayıları 300 000'i bulan kamyoncu esnafına parayla yetki belgesi satıyor. İşin özü bu. Önce miktarları yüksek tutuluyor, tepki gelince yetki belgesi fiyatları biraz indiriliyor. Süre önce kısa tutuluyor, kamyonculardan tepki gelince süre biraz uzatılıyor. Kısacası, ne alınabilirse kâr mantığıyla kamyoncu esnafımıza belge satmaya devam ediliyor.

Kamyon yaşı 19'a düşürülerek, daha yaşlı araçların taşımacılığına izin verilmiyor. Aracını yenileme olanağı olmayana devlet destek verecek mi; hayır, vermeyecek. Peki, bu insanlar evlerini neyle geçindirecekler? Sayın arkadaşlar, allahaşkına, bu insanlar nasıl geçinecek? Zaten geçinemiyorlar, iş yok, arabaları takozda, kamyoncuların çoğu borç içinde, senetlerini ödeyemiyorlar; şimdi bir de yetki belgesi çıktı karşılarına. Olacak iş değil! Kamyoncu şoförümüz mecburiyetten canı pahasına Irak'a gidiyor ve Irak'a bile bile ölüme gidiyorlar. Niye; mecburiyetten.

Sayın arkadaşlar, bu uygulama yoluyla, belge ücretleri yoluyla bir bakıma dolaylı vergi toplama yoluna gidiliyor. Hükümet, belki yurtiçi ve yurtdışı taşımacılıkta bu işten 100 trilyon lira para bekliyor. Bu rakamı RODER telaffuz ediyor. Bu olanaksızdır. İnsanlarımızı perişan etmeye hakkımız yoktur. Bu yasada, yönetmelikte yeniden düzenlemeler yapılmalı; gerçekçi ve uygulanabilir olmalıdır.

Ayrıca, yönetmeliğin ilk şeklinde, Ulaştırma Bakanlığı, yetki belgelerinin ulaştırma bölge müdürlüklerinden alınmasını istemiştir. Bölge…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Kaptan, konuşmanızı tamamlayın.

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Sayın Başkanım, benim kendi adıma ve grup adına 15 dakikalık konuşma hakkım var.

BAŞKAN - Efendim, grup adına, ben sordum, konuşmadınız. Ben, grup kısmını geçtim, şahıslar kısmındayım. Orada bir sizin…

OSMAN KAPTAN (Devamla) - Peki.

Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; Hükümet, deniz taşımacılığında ÖTV'siz mazot veriyor, kara taşımacılığında da ÖTV'siz mazot vermelidir.

Ayrıca, bu sebze ve meyve taşıyan kamyoncuların, nakliyecilerin yollarda başlarına gelmeyen kalmamaktadır; onların da önlenmesini istemektedirler.

Son olarak şunu söylemek istiyorum. Kamyoncularımız diyor ki: "Denetim yapılmasın demiyoruz, yapılsın; ancak, biz, eroin taşımıyoruz, sebze taşıyoruz, bu kadar sıkı kontrollerde zaman kaybedilmesin. Yaş sebze ve meyve sabah erken hale girmezse, yolda ürün bozulursa, çürürse, fire verirse, halciler veya malı gönderenler nakliye ücretimizden para kesiyorlar. Zaten nakliye ücretimiz mazot parasını karşılamıyor. Mazot ucuzlarsa, navlun da ucuzlayacak; dolayısıyla, sebze ve meyvenin de tüketim bölgelerindeki fiyatı ucuzlayacaktır.

Ayrıca, deniz taşımacılığında ÖTV'siz mazot veriliyorsa, bize de bu mazot verilsin."

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; son olarak şunu söylemek istiyorum. Kamyoncularımızın, nakliyatçılarımızın sorunları yanında, turizm sektöründe de ciddî sorunlar vardır. Rezervasyon iptalleri ciddî boyutlara ulaşmıştır. 2006 yılının turizmde kayıp yılı olmaması için Hükümet acilen önlem almalıdır. Turizmde de KDV ve ÖTV'nin indirimi yapılmalıdır.

Yüce Meclisi saygıyla selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Kaptan.

Sayın Işık, buyurun.

Yalnız, kısa rica ediyorum.

AHMET IŞIK (Konya) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Genel Kurulu saygıyla selamlıyorum.

Değerli milletvekilleri, son yıllarda, özellikle özel sektörün ihracatta ortaya koymuş olduğu performansı büyük bir takdirle izlemekteyiz. 2003 yılında 47 milyar dolar, 2004 yılında 61 milyar dolar, 2005 yılında ise 73 milyar dolarla cumhuriyet tarihindeki ihracat rekorları kırılmış bulunmaktadır.

Tasarıyla, yurt dışına yönelik ticarî eşya taşımacılığında oluşan taşıma maliyetlerini azaltıp bu sektörü canlandırmak ve bununla birlikte ihracatın teşvik edilmesi amaçlanmaktadır. Bakanlar Kurulunun tespit edeceği çıkış noktalarında, standart depolarıyla sınırlı kalmak kaydı şartıyla, Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer Vergisi istisnası kapsamında motorin alımlarına imkân sağlanmaktadır. Bu kapsamda araçlara verilecek motorini teslim edecek olanların bu malları almaları da Özel Tüketim Vergisinden istisna edilmiştir.

Değerli milletvekilleri, tasarıyla, uygulama kapsamında olmak üzere, eşya taşımacılığı yapan araçların   yakıtlarını   Türkiye'den  almaları  teşvik  edilmektedir.  Türkiye'de  ikametgâhı,  işyeri -kanunî- ve iş merkezi bulunmayanlara yönelik de karşılıklılık esası getirilmektedir.

Bu tasarının hayırlı olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Işık.

Madde üzerinde 2 önerge var; geliş sırasına göre okutacağım ve aykırılığa göre işleme alacağım.

Birinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesinde yer alan "1.4.2006" ibaresinin "1.6.2006" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Ali İhsan Merdanoğlu

Şükrü Önder

Salih Kapusuz

 

 

Diyarbakır

Yalova

Ankara

 

 

Fahri Çakır

 

Halil Ürün

 

 

Düzce

 

Konya

 

BAŞKAN - İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1112 sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesindeki  "1.4.2006" ibaresinin "1.8.2006" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                       

M. Akif Hamzaçebi

A. Kemal Deveciler

M. Mesut Özakcan

 

 

Trabzon

Balıkesir

Aydın

 

Halil Tiryaki

Halil Akyüz

M. Vedat Yücesan

 

Kırıkkale

İstanbul

Eskişehir

BAŞKAN - Sayın Komisyon, biraz önce okunan önergeye katılıyor musunuz?

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.

BAŞKAN - Sayın Hükümet?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Katılamıyoruz.

BAŞKAN - Sayın önerge sahipleri, gerekçeyi mi okutayım?

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Gerekçe okunsun.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Uygulamaya hazırlanılabilmesi açısından yürürlük tarihinin daha ileriki bir tarih olarak belirlenmesi önerilmektedir.

BAŞKAN - Biraz önce gerekçesini dinlediğiniz, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.

İkinci önergeyi okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan kanun tasarısının 4 üncü maddesinde yer alan "1.4.2006" ibaresinin "1.6.2006" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

                                                                                     Ali İhsan Merdanoğlu (Diyarbakır) ve arkadaşları

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?..

PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire bırakıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?..

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Katılıyoruz.

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Kanun yürürlük tarihinin 1.6.2006 olması öngörülmektedir.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, biraz önce gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

Şimdi, maddeyi kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyo-rum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

5 inci maddeyi okutuyorum:

MADDE 5.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Vedat Yücesan.

Buyurun Sayın Yücesan.

CHP GRUBU ADINA MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel Tüketim Vergisi Kanununda, Katma Değer Vergisi Kanununda ve Petrol Piyasası Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; maddeyle ilgili konuşmama başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı, yurt dışına ihracat rejimi kapsamında mal taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı römorkların gerek aracı hareket ettiren ve gerekse soğutucu üniteleri çalıştıran standart depolarıyla sınırlı olmak üzere Bakanlar Kurulunca belirlenecek gümrük kapılarında istisna kapsamında motorin teslimine imkân sağlamaktadır.

Kanun tasarısının, Plan ve Bütçe Komisyonundan çıkan ve Genel Kurula inen ilk halinde transit ticarete konu olan bir ticarî malı taşıyacak olan taşımacılığa da vergisiz motorin verilmesi olanağı tanınmıştır; ancak, Genel Kurulda, İktidar Partisinin verdiği önergeyle bu durum ortadan kaldırılmıştır.

Transit ticaretin merkezi durumundaki İskenderun, Mersin, Trabzon gibi kentlerdeki iş hacmini artıracak, ülkeye yarar sağlayacak düzenlemenin kanun tasarısından çıkarılmasına bir anlam veremediğimi belirtmek istiyorum değerli arkadaşlarım.

Uluslararası rekabetin arttığı bir dönemde ülkelerin dünya ticaret pastasından yeterli miktarda pay alabilmesi için, ihracatçı firmalara, rekabet gücünü kazandıracak, kendilerine yeterli malî destek verecek düzenlemelerin vakit geçirmeden yapılması gerekmektedir.

Taşımacılık sektörü, ihracatın en temel dinamiğidir. Bu çerçevede, kanun tasarısıyla getirilen ÖTV muafiyetiyle, yurt dışına yapılan ticarî mal taşımacılığındaki taşıma maliyetleri azaltılacak ve bu şekilde, ihracata ve taşımacılık sektörüne yönelik devlet desteği sağlanmış olacaktır. Yurt dışına yapılan ticarî mal ve taşımacılığında taşıma maliyetlerinin azaltılması, ihracata ve taşımacılık sektörüne pozitif yönde yansıyacaktır. 

Değerli arkadaşlarım, halihazırda, 550 litreye kadar ÖTV, KDV ve Gümrük Vergisi alınmadan bir istisna, uygulamalar yapılmaktadır; ancak, istisnanın 550 litreyle sınırlı olması, sektörü olumsuz yönde etkilemektedir.

Transit taşımacılık sektöründe, tabiri caizse, kıran kırana bir rekabet yaşanmaktadır. Sektörün rekabet gücünün artırılması için, 550 litrenin üzerinde bir teşvik uygulaması gerekmektedir. Bu hususta sektör temsilcilerinin sesine kulak vererek, Özel Tüketim Vergisi indirimine tabi tutulacak miktarın makul düzeyde belirlenmesi gerekmektedir.

Bugüne kadar, taşımacılık sektörü hep ihmal edilen bir sektör olmuştur. Ülke olarak, uluslararası nakliye sektörümüze diğer ülkelerce yıllarca uygulanan taşıma kotalarına, hep ama hep sessiz kalmıştık. Şoförlerimiz, yıllardır, yük taşıyacakları ülkelerin vizelerini almak hususunda zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Nakliyecilerimiz… Yol güzergâhlarında ülkeler tarafından araçlarımızdan alınan geçiş ücretleri, nakliyecimizin rekabet gücünü oldukça azalttı. Ülke olarak, bu sorunları halletmek için gerekli adımları zamanında ve hızlı bir şekilde atamadık.

Tüm bu uygulamalara, taşımacılarımızın dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanması da eklendiği zaman, uluslararası nakliyecilerimizin haksız rekabetle ve mağduriyetle karşı karşıya kalması kaçınılmaz bir hal almıştır. Ülkemizdeki şirketler bile yurt dışından getirdikleri hammaddelerinin, ticaret mallarının taşınmasında yabancı plakalı araçları tercih eder durumlara gelmişlerdir. Yurt dışına mal götüren araçlarımız, dönüş yükü bulamadıklarından bir ayı aşkın süre yurt dışında beklemek durumunda kalmaktadırlar. Bir başka deyişle, ihraç ürünlerini taşıyanlar, bugüne kadar haksızlıkla ve çaresizlikle baş başa bırakılmışlardır; kendilerine ne haliniz varsa görün mantığıyla yaklaşılmıştır.

Taşımacılık sektörünün sorunlarına ilgisiz kalmamızın doğal bir sonucu olarak da, nakliyecilerimizin uluslararası rekabet gücü oldukça zayıflamaktadır. Mevcut sorunların yanında, Ulaştırma Bakanlığının uyguladığı çifte standartda sektörü derinden sarsmıştır. Biliyorsunuz, arkadaşlarım, yapılan bir düzenlemeyle deniz taşımacılığına ÖTV'siz yakıt kullanma imkânı sağlanmıştır. Deniz taşımacılığına ÖTV'siz yakıt kullandırılmasına karşı değiliz; ancak, bunun, aynı zamanda, bu dilimin içerisinde karayolu taşımacılarına da uygulanması gerekmektedir; ancak, bunun yapılmaması, taşıma modları arasında haksız rekabet yaşanmasına neden olmaktadır. Bu açıdan baktığımızda, tasarıyla karayolu taşımacılığında ÖTV'siz akaryakıt istisnası getirilmesi, uygulanan çifte standardın giderilmesi ve sektörün rekabet gücünün artırılması açısından oldukça çok önemlidir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; uluslararası nakliyecilerimizin yanı sıra, yurtiçi nakliyecilik yapan kamyonlarımızın ve firmalarımızın çok zor durumda oldukları bellidir, durumları içler acısıdır değerli arkadaşlarım. Ulaştırma Bakanlığı Karayolu Taşıma Yönetmeliği çerçevesinde kamyonlarımıza ve kamyoncularımıza, taşımacılık yapılabilmesi için yetki belgesi alma zorunluluğu getirilmişti. Birçok kamyoncu esnafı, vergisini, Bağ-Kurunu doğru dürüst ödeyemezken, araçlarının bakımını yapacak parayı bulamazken, Bakanlık onlara ek külfetler getirdi. Zaten zor durumda olan kamyoncu esnafı ne yapacağını bilemez duruma gelmiştir. Sağdan soldan borçlanarak, banka kredisi almak suretiyle, istenen yetki belgelerini alan kamyoncularımıza, devletimizin destek vermesi gerekmektedir değerli arkadaşlarım. Bu çerçevede, taşımacılığın en önemli girdi maliyetlerinden biri olan akaryakıtta öngörülen ÖTV indiriminin onlar için de uygulanması gerekmektedir. ÖTV'siz yakıt uygulaması yurtiçi taşımacılığı yapan araçları da kapsayacak şekilde genişletilmelidir.

Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; diğer taraftan, depo standardının belirtilmesinde de belirsizlikler devam etmektedir. Tasarıda "depo standardı, Ulaştırma Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı gibi kurumlardan görüş alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenecek" denilmektedir. Oysa, Uluslararası Nakliye Derneği, RODER gibi sektör temsilcilerinin de görüşü alınarak depo standardının belirlenmesi gerekmektedir değerli arkadaşlarım.

Konuşmamın başında da ifade ettiğim gibi, depo standardı rekabet gücümüzü artıracak seviyede, en makul ölçüde belirlenmelidir. Ülkemizdeki yüksek vergi oranları nedeniyle taşımacılarımız dünyanın en fazla ve en pahalı akaryakıtını kullanmaktadır. Bütçe açıklarını kapatmak için, devlet bütçesine gelir elde etmek amacıyla akaryakıt üzerine yüksek vergiler konulmasını doğru bulmuyoruz.

Tasarıyla getirilen Özel Tüketim Vergisi indirimi, sadece yurtdışı taşımacılığı yapan şirketlerle sınırlandırılmamalı, Özel Tüketim Vergisi muafiyeti genişletilerek, yurtiçi taşımacılığına da, hatta, akaryakıt tüketen diğer sektörlere de uygulanmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, uyarılarımızın dikkate alınmasını istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Yücesan.

Şahsı adına, Düzce Milletvekili Sayın Fahri Çakır… Sayın Çakır?..

FAHRİ ÇAKIR (Düzce) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz.

Kütahya Milletvekili Sayın Alaettin Güven?..

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Konuşmayacak Sayın Başkan.

BAŞKAN - Sayın Ümmet Kandoğan?..

Sayın Eraslan?..

Sayın Birlik?..

Sayın Tüzün?..

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Biraz sonra konuşacağım.

BAŞKAN - 5 inci maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

Tümünün oylamasından önce, 86'ya göre söz isteği var.

Bilecik Milletvekili Sayın Yaşar Tüzün, lehte; buyurun.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun tasarısında hem düşüncelerimi hem de oyumun rengini belirtmek üzere söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bildiğiniz üzere, bu kanun, daha çok yurt dışına ihracat yapan nakliyecilere ÖTV ve KDV konusundaki katkı ve destek kanunudur.

Tabiî, Türkiye'de sadece nakliyecilik ve kamyonculukla uğraşan esnaf sayımız 100 000'lerin üzerindedir. Sadece yurt dışına ihracat yapan nakliyecilere, böyle bir kanun teklifini gündeme getirmemiz, gerçekten, olumlu bir yaklaşımdır; buna, Cumhuriyet Halk Partisi olarak, katkı, destek ve olumlu oy vereceğiz; ancak, bu kanunun yetersiz olduğunu da düşünüyoruz. Arkadaşlarımız, konuşmalarında sık sık değindiler; Türkiye'deki nakliyeci ve kamyoncu esnafı, gerçekten çok zor durumda. Akaryakıt üzerindeki vergiler, yani, ÖTV, KDV ve diğer vergiler akaryakıt maliyetinin üçte 2'sini oluşturuyor, üçte 1'i, sadece, akaryakıtın maliyeti. Yani, bugün, mazot, litresi 2 160 000 lira; 750-800 bin liraya mal olan mazot, maalesef, tüketiciye 2 160 000 liradan satılmaktadır. Dolayısıyla, kamyoncu esnafımız, 1 kilometre içerisinde 1 000 000 lira, yani, mazot fiyatının yüzde 50'sini tükettiğinde, bunun yüzde 70'i vergiye gidiyor. Kamyoncu esnafımız, kamyonun üzerine bindiğinde 1 kilometrede 1 000 000 liralık akaryakıt tüketiyorsa, bunun 700 000 lirası, maalesef, vergiden oluşmaktadır. Hükümetimizin ve Bakanlığımızın, bu uygulamayı, tüm Türkiye genelinde, nakliyeci ve kamyoncu esnafına uygulaması gerekiyor.

Değerli arkadaşlar, 2004 yılında yürürlüğe giren Karayolları Yönetmeliğinde, gerek nakliyecilere gerekse kooperatiflere, K1 ve R1 belgelerinin alınması konusundaki Ulaştırma Bakanlığının politikası, hem kamyoncu esnafımızı hem de kamyoncular kooperatiflerini zor durumda bırakmıştır. Bakınız, Türkiye genelinde 495 tane kamyoncular kooperatifi vardır; ancak, 495 kamyoncular kooperatifinden R1 belgesi alan sadece ve sadece 261 tanedir; yani, Türkiye'de bulunan kamyoncular kooperatiflerinden, maalesef, bu R1 belgesini 261 tanesi almış, diğer yarısı alamamıştır. Bu konuda, alan kamyoncular kooperatiflerimiz de çok dertli, alamayanlar da çok dertli. Nedeni ise; R1 belgesini alan kooperatifler, bu belgelerin uygulamaya geçmesini en kısa zamanda istiyorlar. Ulaştırma Bakanlığımız, bu belgelerin alımında trilyonlarca para topladı; ama, bu, hâlâ, bugüne kadar uygulamaya geçmemiştir.

Yine, gerek ticaret odası, Borsalar Birliğinin illerle yapmış olduğu sözleşmelerde, yani ticaret ve sanayi odalarına ve bölge müdürlüklerine 325 000 müracaat yapılmış, bunun 140 000 tanesi belgelendirilmiştir. Bunun da en kısa zamanda tamamlanmasını Bakanlığımızdan ve Hükümetimizden talep ediyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu kanunun, uluslararası nakliyecilik yapan firmalarımıza hayırlı olmasını temenni ediyorum. En kısa zamanda, yurt içinde nakliyecilik yapan esnafımıza ve kamyoncularımıza da bunun uygulanmasını diliyor, Yüce Meclise saygılar sunuyorum.

Oyumun rengini "evet" olarak kullanacağımı bildiriyor, Yüce Heyetinize saygılar sunuyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Tüzün.

Sayın milletvekilleri, tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.

Açıkoylamanın şekli hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.

Açıkoylamanın elektronik oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul etmeyenler... Kabul edilmiştir.

Oylama için 5 dakika süre vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Ayrıca, vekâleten oy kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını, oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını rica ediyorum.

Oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının açıkoylamasına 232 sayın milletvekili katılmıştır.

Kabul: 231

Ret    :    1 (x)

Böylece, kanun kabul edilmiştir; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

                                                                                                   Kapanma Saati : 17.18

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

 

                       

(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın sonuna eklidir.

DÖRDÜNCÜ OTURUM

Açılma Saati : 17.33

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

                       

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin Dördüncü Oturumunu açıyorum.

Yarım kalan işlerle ilgili işlemler tamamlandığından, şimdi, kanun tasarı ve tekliflerinin görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.

1 inci sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

IV.-KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

2 nci sırada yer alan, Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu raporunun görüşmelerine başlayacağız.

6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair  Kanun Hükmünde Kararname ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)

BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.

Ertelenmiştir.

7 nci sırada yer alan, İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun; Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

7.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun; Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu (2/733) (S. Sayısı: 1135) (x)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yerinde.

Komisyon raporu 1135 sıra sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.

Teklifin tümü üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Erdal Karademir; buyurun. 

                        

(x) 1135 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.

CHP GRUBU ADINA ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1135 sıra sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin Yasada Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, öncelikle, Ulaştırma Bakanlığının görevlerine yeni ve önemli bir görevi daha yüklemektedir. Ulaştırma Bakanlığına verilen bu yeni görev, Bakanlığın şimdiye kadar Teşkilat ve Görevleri Yasasında yer almayan bir konu. Bu yeni görev, başka bir bakanlığın görevleri arasında yer alıyor. Bu yasa teklifiyle, Ulaştırma Bakanlığı, bir başka bakanlığa ait görev ve yetkileri üstlenmek istemektedir. Zira, Ulaştırma Bakanlığına bu teklifle verilmesi istenilen görev ve yetkiler, bugüne kadar yaptığı çalışmalarla yüzakımız olan Bayındırlık Bakanlığı ve ona bağlı Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve sorumluluk alanına girmektedir.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa teklifiyle, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünün görev ve yetkileri gasbedilmektedir. Bu yasa teklifinin getirilme nedenlerinin arkasında, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün görevlerini yeteri kadar yapmadığı gibi bir gerekçe var mıdır, bu düzenlemeye onun için mi ihtiyaç duyulmuştur; bu, hepimiz tarafından bilinmelidir ve bu gerekçeler varsa da, Parlamentoda açıklanmalıdır.

Değerli arkadaşlarım, bu teklifin gerekçesinde yazıldığı gibi, "ileri teknoloji ve yüksek maddî kaynak ihtiyacı duyulan bu tür projelerdeki yeterlilik", "projelerde tecrübe kazanılması" gibi ifadelerle ne söylenmek istenmektedir? Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün böylesi bir projeyi veya projeleri yürütecek donanım ve tecrübeye sahip olmadığı mı anlatılmak istenmektedir? Eğer, böylesi bir tespit söz konusu ise, bu tespit açık, net ve dürüstçe ifade edilmelidir.

Sayın milletvekilleri, Ulaştırma Bakanlığının bir başka kurumun görev ve yetkilerini üstlenmesinde bir yetki gasbı yok mudur? Bu görevlere talip olunurken Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğünün görüşleri alınmış mıdır? Alınmış ise, bu görüşler nelerdir? Bu görüşlerin bu kürsüden açıklanması gerekmiyor mu?! Kamuoyunun ve bizlerin bilgilendirilmesi gerekmiyor mu?!

Ulaştırma Bakanlığı, gerçekten, böylesi yetki ve görevi teşkilat yasası görevleri içerisine almayı gerekli gördüyse, öncelikle bu teklif, kendi teşkilatı ile Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla görüşülerek bir hükümet tasarısı olarak niçin getirilmemiştir?! Hükümet tasarısı olarak getirilmesi daha doğru bir yaklaşım değil midir?!

Eğer, Ulaştırma Bakanlığı görevlerini, bütün ulaşım sorunlarını kendi bünyesinde toplamak istiyorsa, bu, anlaşılabilir durumdur. Eğer, denizde, havada, demiryollarında ve karayollarındaki tüm yetkiler Ulaştırma Bakanlığında toplanmak isteniyorsa, tek elden yürütülmek isteniyorsa, bu doğru olabilir; ama, bunu bir hükümet tasarısı olarak getirmek de doğru bir yaklaşım olmalıdır diye düşünüyoruz.

Değerli arkadaşlarım, bu yasa değişikliğinin bir milletvekili teklifi olarak getirilmesinin arkasında yatan gerçek nedir? Bu teklifi getiren Sayın Milletvekilinin mesleği, uzmanlık alanı ve geçmişte üstlenmiş olduğu görevler dikkate alındığında, niçin bu teklif, konunun uzmanı olmayan bir sayın milletvekiline verdirilmiştir? Bu soruyu sormamız gerekmiyor mu? Bu yasa teklifi, bir milletvekili teklifi olacaksa, AKP içinde bu konuda uzman bir başka milletvekili yok mudur? Diğer taraftan, bu yasa teklifinin  bir milletvekili tarafından getirilmiş olmasının nedeni, Ulaştırma Bakanlığının kendisinin böylesi bir ihtiyacı hissetmemiş olması, bu Bakanlıkta görevli müsteşarından teknik elemanına kadar bir yetersizliğin göstergesi olabilir mi?

Değerli arkadaşlarım, yasa teklifini getiren Sayın Milletvekili, Hükümetten, ilgili bakanlıklardan, yerel yönetimlerden ve Devlet Planlama Teşkilatından önce bu ihtiyacı nasıl görebilmiştir, gerçekten merak ediyoruz.

Yine, bu teklifin bir milletvekili teklifi olarak getirilmesi, hemen komisyon gündemine alınması ve görüşülmesinin; diğer yandan,  Türkiye Büyük Millet Meclisi gündeminde en ön sıralarda yer almasının arkasındaki amaç ve niyet nedir? Bu soruları, bütün milletvekillerinin sorması ve düşünmesi gerekmektedir.

Değerli arkadaşlarım, karayolu ulaşım projesinin standartları ve bu konuda çalışan kişilerin uzmanlıkları ile demiryolu ulaşım standartları ve bu konuda çalışan uzmanlıklar arasında ciddî farklılıklar vardır. Ulaştırma Bakanlığının bünyesinde karayolları standardını bilen tecrübeli uzman personel yoktur; oysa, Karayollarımızda, karayolları standardını bilen, bu konuda deneyimli, otoyol projelerini yaşama geçirmiş, İstanbul Boğazında 2 boğaz köprüsünün yapım ve kontrolünde bulunmuş, birçok tünel inşaatının projesi ve yapımında bulunmuş uzman personelimiz mevcuttur. Dolayısıyla, öngörülen tüpgeçiş karayolu ulaşım projesi, Karayolları Genel Müdürlüğü bünyesi içerisinde pekala yapılabilirdi. Hükümet tarafından bunun böyle yapılabileceği bilinmekteydi. Yani, bu projenin, Karayollarımızca ve bu kurumun uzman personeliyle yaşama geçirilmesi mümkün ve daha gerçekçidir.

Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarınca, niçin raylı tüpgeçiş ile karayolu tüpgeçişinin birlikte düşünülmediği ayrı bir soru işareti olarak da karşımızda durmaktadır. Özel işletme için fizibl ve kârlı olması muhtemel bir karayolu tüpgeçişi projesiyle, belki fizibl olmayan; ama, sosyal getirisi yüksek bir projeyi birlikte gerçekleştirmek, akılcı bir yol değil midir? Niçin bu çözüm yolu düşünülmemiş ve araştırılmamıştır? Yoksa, karayolları geçiş ihtiyacı yeni mi gündeme gelmiştir? Bu ihtiyaç dünden belli değil miydi?

Değerli arkadaşlarım, raylı tüpgeçişle ilgili, bilimsel çevrelerin deprem riski endişeleri vardır. Bunlar, raylı tüpgeçişte dikkate alınmamıştır. Öte yandan, deprem riski endişeleri, Ulaştırma Bakanlığı tarafından henüz bilimsel verilerle giderilememiştir. Daha büyük kesitli öngörülen, daha büyük kesitli bir tüpgeçit inşaatı ne derece doğrudur, doğru bir yaklaşımdır; bunu hep beraber düşünmemiz gerekiyor.

Yine, bu teklifin, Bayındırlık ve İskân Bakanlığının dışında bir başka kurumun da görev ve sorumluluk alanlarına girdiği ve gasbettiği de görülmektedir.

23.7.2004 tarihli Resmî Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren AKP İktidarının büyük beklenti ve iddialarla yasallaştırdığı yerel yönetim yasalarından Büyükşehir Belediyesi Yasası henüz 2 yaşına dahi girmeden, Ulaştırma Bakanlığının müdahalesiyle karşı karşıya kalmıştır. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasasının görev ve sorumluluklarına ilişkin 7 nci maddesinin (f) fıkrası aynen şöyle ifade etmektedir: "Büyükşehir ulaşım ana planını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak, büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında yer almaktadır." 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Yasası henüz iki yılını doldurmadan, görev ve yetkilerinin Ulaştırma Bakanlığına yönlendirilmesindeki niyet nedir? Yoksa, bu, AKP İktidarının yerel yönetim politikalarının iflas ettiğinin bir göstergesi midir?

Değerli arkadaşlarım, diğer en önemli konulardan biri de, aynı konuyu düzenleyen birden fazla kanunun ortaya çıkmasıdır; yani, bir konunun iki ayrı yasayla düzenlenmesi Anayasaya da uygun değildir.

Değerli arkadaşlarım, burada, teklifi yapan Sayın Milletvekilimize ve Sayın Ulaştırma Bakanına sormak istiyorum: Gerçi, Ulaştırma Bakanlığı, kendisiyle ilgili bir yasa görüşmesinde burada yok. Bu yasa teklifiyle, Ulaştırma Bakanlığının görevleri arasında sıkıştırılmaya çalışılan, her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve tünel gibi ulaşım altyapı işleri, İstanbul ana ulaşım planında var mıdır? Yine, İstanbul ana ulaşım planında yer almayan bir konunun varmış gibi bir başka kuruma verilmesi doğru bir yöntem midir?

Bu yasa teklifi, Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda tartışılırken, Bakanlık Müsteşar Yardımcısı Sayın Soluk, yasa teklifiyle ilgili açıklama yaparken şu ifadeleri kullanmıştır: Teklifin kanunlaşmasıyla, devletin kasasından tek kuruş çıkmadan, Hazine garantisi verilmeden, bir projenin hayata geçirilmiş olacağı ifade edilmiştir.

Hiç kuşku yok ki -bu ifadelerden de anlaşılmaktadır- bu yasa teklifinin bir sipariş yasası olduğunu bize göstermektedir. Bu yasanın tek bir projeye yönelik hazırlandığı, ortada hazır bir projenin olduğu, bu projeyi yaşama geçirecek kişi ve tüzel yapının hazır olduğu; yani, yatırımcının, projeyi hazırlayarak Ulaştırma Bakanlığıyla görüştüğü ve Sayın Müsteşar Yardımcısının da söylediği koşulları önerdiği anlaşılmaktadır.

Değerli arkadaşlarım, komisyon tutanaklarına yansıtıldığı şekilde, Bakanlık üst düzey yetkilisi tarafından da teyit edilen, devletin kasasından tek kuruş çıkmadan, Hazine garantisi verilmeden hayata geçirileceği kesinleşen bu proje, AKP İktidarını suçüstü yakalatmıştır.

Değerli arkadaşlarım, görülen o ki, İstanbul'un büyük projelerinin yangından mal kaçırırcasına yasal düzenlemelerle bir başka kuruma devredilme girişimleri, böylesi projelerle birilerine servis yapıldığını, âdeta peşkeş çekildiğini bizlere göstermektedir.

Değerli arkadaşlarım, AKP İktidarı ve Sayın Başbakan, tüpgeçiş projeleri konusunda görüşlerini açıklayan, deprem riski konularında endişelerini ifade eden bilim adamlarını ve üniversite çevrelerini cahillikle suçlamaktadır. Yani, Sayın Başbakan ve AKP İktidarı, raylı tüpgeçidin yerinin, tipinin yanlış olup olmadığı, deprem güvenliğinin yeterli olup olmadığının, projenin maliyetinin fahiş olup olmadığının, ulusal ekonomimize külfet getirip getirmediğinin, ülkeyi uluslararası sermayeye bağımlı kılıp kılmadığının sorgulanmasından son derece rahatsızlık duymaktadır.

Ulaştırma Bakanlığının üst düzey yetkilisinin açıklamalarından da görülen o ki, küresel sermaye, kendisine uygun yöntemle işlere el koymuştur, şartlarını kendi belirlemektedir, kendi kredisini kendisi organize etmektedir. Dolayısıyla, güvenliğimiz, çevremiz ve geleceğimiz ulusötesi sermayenin insafına bırakılmıştır.

Değerli arkadaşlarım, anlaşılıyor ki, AKP İktidarı, Türkiye Büyük Millet Meclisine bu tür sipariş yasaları taşıyarak yasalaştırmaya devam etmek istemektedir. Bu tür yasa yapma anlayışı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bağımsızlığına gölge düşürmekte ve bu çatı altında görev yapan biz milletvekillerinin onurunu da zedelemektedir.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Yani, nasıl oluyor?! Yani, bir milletvekilinin..

ERDAL KARADEMİR (Devamla) - Değerli arkadaşlarım, bu yasa teklifinin maddesinde bir değişiklik önergesi verdik. İnanıyorum ki, bu değişiklik önergemizi desteklersiniz, sizlerin katkısıyla değiştiririz ve bu yasa teklifi daha uyumlu hale, olumlu hale gelebilir.

Değişiklik teklifimizin nedenlerini de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu değişiklik önerimizde, her türlü ulaşıma ilişkin, tüp ve tünel gibi ulaşım altyapı işlerinin, yap-işlet-devret modeli dahil olmak üzere planlanması ve yapılması, Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla koordineli çalışarak yapılması öngörülmüş. Dolayısıyla, bu proje ve planların, her iki bakanlığın deneyimleri ve tecrübeleri çerçevesinde değerlendirilmesi, sonuç olarak da, daha sağlıklı projelerin yaşama geçirilmesi hedeflenmiştir.

Yine bu değişiklik önergemizde getirdiğimiz "gerekli ihaleleri açmak" ifadesiyle de "teklifi yapmak ve yaptırmak" ifadesinin, bu işleri dilediği kişi ve kurumlara yaptırmak anlamına gelebileceğinden, Bakanlık, işleri kendi bünyesinde yaptırabileceği gibi, dışarıya da yaptırabilecektir. Şayet, işleri dışarıya yaptıracaksa, kamuoyunun şeffaflık beklentilerinin giderilmesi, yarışmaya katılacak firmaların rekabet edebilmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi amaçlanmıştır.

Yine bu değişiklik önergemizle "işletmek" ibaresi ilave edilerek, bu projelerin işletilmesi ihtiyacının çıkması halinde, yasal boşluğun da giderilmesi hedeflenmiştir. Yapımı tamamlanan bu tür projeleri, Bakanlığın, işletmek gibi görevi olmalıdır; aksi takdirde, yapılan bu tür işletmeleri devretme zorunluluğu ortaya çıkar.

Yine, fıkranın son cümlesine ilave ettiğimiz "alınan tedbirleri sürekli gözetmek" ibaresiyle, ilgili işletmelerin güvenliği, bakımı ve onarımı için sadece tedbir almak yeterli olmayacağından; aksine, alınan bu tedbirleri gözeterek, daha sağlıklı, uzun vadeli, ekonomik çalışmaları hedeflenmiştir.

Dolayısıyla, bu değişiklik önergemizi eğer desteklerseniz, bu yasa daha olumlu bir şekilde, toplum yararına daha yakışır bir şekilde çıkacaktır.

Bu duygularla hepinizi tekrar saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Karademir.

AK Parti Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Zeynep Karahan Uslu; buyurun efendim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

AK PARTİ GRUBU ADINA ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun Teklifim üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.

Ancak, sözlerime başlamadan önce, biraz önce bu kürsüden, benim ve aynı zamanda kendisinin de bir parçası olduğu Mecliste bulunan parlamenterlerin anayasal haklarından biri olan kanun verme teklifini burada soru konusu haline getirmesini, acaba bu hakların daraltılması isteği midir diye düşünmeden edemediğimi de burada ifade etmek istiyorum. Ve yine aynı şekilde, bu teklifi hazırlarken, değerli parlamenter arkadaşımızın, bir İstanbul Milletvekili olarak benim hangi hazırlıkları yapıp yapmadığımı  nasıl bilebildiğini de, nasıl bir niyet okuyuculuğu yaptığını da ayrıca öğrenmeyi gerçekten arzu ettiğimi ifade etmek isterim. (AK Parti sıralarından alkışlar)

Değerli arkadaşlar, hiç şüphesiz ki, günümüz dünyası, tarihin hiçbir döneminde görmediğimiz kadar hızlı değişmekte ve bu değişimle birlikte toplumsal talepler de artarak çeşitlenmekte ve buna paralel olarak bunlarla ilgili çözümler de aynı hızla çeşitlenmektedir ve hayatın bu denli hızlı aktığı bir  dünyada Türkiye de kendi payına düşeni yaşamaktadır ve toplumun ihtiyaç ve beklentilerine karşılık gelen, Hükümetimizin reformist yaklaşımının da bir yansıması olan çeşitli çözüm önerileri ve projeler, çeşitli yasal düzenlemeler de, bildiğiniz gibi, birbiri ardı sıra gelmektedir. Ve açıkça söylemek gerekir ki, bugünün Türkiyesinin ihtiyacı olan da, tam da bu reformist yaklaşımdır.

Ve bugün Yüce Meclisin gündemine gelen ve Ulaştırma Bakanlığının görev ve yetkileri arasına, denizlerin iki yakasını deniz altından birbirine bağlayacak her türlü ulaşımı planlama, yapma ve yaptırma görevini ekleyen kanun değişikliği teklifim de biraz önceki yaklaşımın bir yansımasıdır.

Türkiye, artık, dünya metropollerini bünyesinde barındıran bir ülke olarak konumlanmakta. Bugün, baktığımız zaman, dünyanın 101 büyük metropolü arasına Türkiye 3 şehriyle -İstanbul, Ankara, İzmir; hepinizin tahmin edebileceği gibi- girmiş olan bir ülke ve bu metropoller sıralamasında İstanbul 23 üncü sıradadır arkadaşlar. Dünyanın en büyük 23 üncü şehrinden bahsediyoruz ki, üçyüzbin yıl önce dahi bu şehirde insan yerleşimi vardı ki, milattan önce 7 nci Yüzyılda dahi bu şehir kent kimliğini muhafaza eden ve bugün itibariyle de tarihi, kültürü, eşsiz doğal güzellikleriyle, büyüklüğüyle bir çekim merkezi olmaya da devam eden bir şehir ve tabiî buna paralel olarak nüfusu da artıyor. Bugün itibariyle 15 000 000 civarında nüfusu olan, Türkiye'nin istihdam alanının beşte 2'sini bünyesinde barındıran ve tüm bu unsurları bir arada ele aldığımız zaman, metropol hayatı için yaşamsal bir önem arz eden bir sorun alanı olarak da bu büyük şehirde bir ulaşım sorununun varlığını da buradan ifade edebiliriz bunun doğal bir yansıması olarak ve işte, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bu muhteşem şehir, kentin, gerek bölgesel gerek ulusal gerekse de uluslararası ihtiyaçları çerçevesinde kentin trafik sorununu gidermek, her geçen gün daha da elzem bir hal almaktadır ve bu bağlamda, AK Parti Hükümetinin, teknolojinin nimetlerini kullanmayı amaç edinen yaklaşımının bir yansıması olarak Boğaziçi Karayolu Tünel Geçişi Projesi de klasik anlayışın, yani mevcut yollara yeni yollar, yeni eklemeler yapan klasik anlayışın katkılarını da yok saymaksızın, vizyonel, büyük ve farklı bir bakışın yansıması olan bir proje olarak karşımızda durmaktadır ve elbette, aynı şekilde, diğer kıyı kentlerimiz -ki, İzmit, İzmir, Çanakkale gibi; bunları çoğaltabiliriz- açısından da böyle bir projenin bir model teşkil edeceği de ayrıca vurgulanmalıdır.

Türkiye'nin tüm motorlu taşıtlarının dörtte 1'inden fazlasını ve tüm binek araçlarının yüzde 30'unu bünyesinde barındıran ve bu araçların kullanılmasıyla -buraya dikkatinizi çekmek isterim- her gün 10 000 000 yolculuğun yapıldığı bir şehirden bahsediyoruz. Bu durum, her yıl yüzde 7,8 artmaktadır arkadaşlar. Sorun, mevcut durum bu boyutlardadır ve bu arada iki yakaya ayrılmış bir şehir olan İstanbul'un Asya ve Avrupa yakaları arasındaki taşımacılık nasıl yapılıyor diye baktığımızda; malumunuz,  2  boğaz  köprüsü, bir miktar da  feribot  taşımacılığından  bahsedebiliriz. 2 köprüden geçen trafik hacmini ifade edecek olursak, günlük 365 000'lik bir trafik hacmi var ki, bu, gerçekten devasa denebilecek bir rakam. Bu yaşanan gerçekliğin boyutlarını biraz daha somut bir biçimde ifade etmek istersek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin rakamlarından hareketle, şunu söyleyebiliriz: İstanbul'da günlük 1 600 000 ilâ 1 800 000 araç, ortalama, trafikte 1,5 saat kalıyor. Ortaya çıkan trafik sıkışıklığının ülke ekonomisine yıllık ekonomik kaybı ne kadar diye bakıldığında, hesaplamalara göre, 5 milyar dolar civarında bir rakamdan bahsedebiliriz. Bu 5 milyar doların 3 200 000 000  dolarlık kısmı zaman kaybından kaynaklanıyor, geriye kalan 1 800 000 000 dolarlık kısmı ise, trafiğe çıkan araçların ortaya çıkardığı gaz emisyonu, yolların amortismanı, araçların amortismanı, çevre kirliliği, altyapı sorunları ve aynı zamanda da trafik tıkanıklığının -İstanbul'a gelen herkes bilir- insan psikolojisi üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve tabiî mevcut durumu bu şekilde ortaya koyduktan sonra şunu da söylemek lazım: Yerel yönetimlerimiz ve Hükümetimiz pek çok çalışma yürütmekte, bu sorunu ortadan kaldırmak ve İstanbul'a yakışır bir metropol kimliğini ulaşım konusunda da ortaya koyabilmek adına ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sorunun ortadan kaldırılmasında anahtar rolü oynayabilecek, şehir sakinlerini toplutaşımacılığa yönlendirebilecek projeler üzerinde çalışmakta.

Şöyle ki: Bugüne kadar, yüzotuz yıl içerisinde, İstanbul'da yapılan raylı sistem toplam 47 kilometre. Son beş yıl içerisinde yapımına başlanan raylı sistemin kilometresi ise 56 ve bunun 30 kilometrelik kısmı bu sene içerisinde hizmete girecek ki, tarihsel sürece dikkat ettiğimizde yapılanın ne kadar önemli bir hamle olduğunu hepimiz takdir ederiz diye düşünüyorum ve bunun yanı sıra, 120 kilometrelik yeni bir etabın proje hazırlıklarının da, yine, Belediyemiz tarafından devam ettirildiğini de ifade etmek istiyoruz. Ki, böylelikle, İstanbul'un raylı sistem ağının oluşturulması gerçekleştirilecek ve elbette bugüne kadar olduğu gibi, yeni yol ve kavşakların yapımına da İstanbul'da devam edilmektedir ve yine, bu konuda, Hükümetimizin de sergilediği inisiyatif açıktır.

Hepimizin bildiği gibi, 2004 Mayısında bir deniz altı demiryolu geçiş sistemini de bünyesinde barındıran Marmaray Projesi başlatılmış olup, 2009 yılında da tamamlanması öngörülmekte ve Asya ile Avrupa yakasında birbirinden ayrı olarak, tek yön, saatte 10 000 yolcu kapasitesiyle halihazırda şehrin demiryolları hizmet vermektedir; fakat, Marmaray tamamlandığı zaman ne olacak; Marmaray tamamlandığı zaman, tek yönde 75 000 yolcu kapasitesine ulaşılacak ki, bu da, 12 şeritli bir otoyolun yapımına eş bir proje.

Ülkemizdeki pek çok ilke imza atan Hükümetimizin inisiyatifiyle ortaya konan Marmaray gibi, bugün sizlerin onayıyla hukukî zemini oluşacak olan karayolu Boğaz tünel geçişi de, ülkemiz açısından bir ilk ve dünyadaki benzerleri arasında da en gelişkin örneklerden biri olması hasabiyle, daima konuyla ilgili dünya genelinde de zikredilecek bir projeyi hep birlikte ülkemizde gerçekleştirmiş olacağımız inancındayım.

Projeyi ana hatlarıyla ele alacak olursak, ülkemiz ve dünyadaki gelişmeler, özel araç kullanımının artarak devam edeceğini göstermektedir ve Türkiye de bu trendlerden payına düşeni elbette almakta ve şehrin karşı kıyısına ulaşmak isteyenlerin İstanbul'da köprülere ulaşmak zorunda olmaları, aslında, hiç katetmek istemedikleri bazı yolları şehir içerisinde katetmelerine ve dolayısıyla, kentin trafik sıkışıklığını bu iki yaka arasında geçiş yapma isteğinde olan vatandaşlarımız da artırmaktadır. Dolayısıyla, bu proje, sadece iki yaka arasında geçişi sağlamakla kalmayıp, mevcut trafik sıkışıklığından da belli bir yükün geri çekilmesine neden olacak.

Tabiî, bu öngörü çerçevesinde dünya örneğini de zikretmek gerekir diye düşünüyorum; ki, dünya örneğine baktığımızda da bugün 45 ülkede 200'ü aşkın deniz altı batırma ve daldırma, delme tüneli mevcut olduğu da ifade edilmelidir ve bu başarılı örnekler de, tabiî, bizim projelerimizin de geleceği açısından ümitvar olmamızı rahatlıkla sağlamaktadır. Keza, deniz altı ulaşımının bir diğer katkısı da çevresel değerlere yaptığı katkıdır; çünkü, İstanbul, sadece metropoliten nüfusuyla değil, doğal ve tarihî güzellikleriyle de dünyada belirginleşmiş bir şehirdir. Örneğin, Wanderlast tarafından dünyanın en güzel üçüncü şehri seçilmiş olan bir şehirden bahsediyoruz. İşte, bu, dünyanın en güzel üçüncü şehrindeki mevcut güzelliği korumak, bence, bizim, sadece vatandaşlarımıza değil, insanlığa da bir borcumuzdur ve bu bağlamda ulaşım sorunlarını çözmeye dönük tüm çabaların İstanbul'un siluetini bozmayacak nitelikte olması da son derece önemlidir ve bu açıdan baktığımızda da, deniz altı geçiş aracılığıyla bu projenin, bunu hedefleyerek trafik sıkışıklığını azaltma amacı gütmesi de kültürel dokuya saygılı, estetiğe, tabiata saygılı bir bakışın Hükümetimizde var olduğunun da açık bir yansımasıdır ve tabiî, bu arada şunu da ifade etmek isterim ki, henüz etüt çalışmaları devam etmekte olan bir projenin, sanki etüt çalışmaları bitmiş, âdeta son noktaya gelinmişçesine bazı ithamlarla buradan yorumlanmaya çalışılması da, bence son derece yanlıştır. Çok açıktır ki, bu yasal düzenleme, sadece bakanlığımıza yetki vermektedir.

Diğer taraftan, İstanbul, olası bir depreme karşı da önlemlerini almaya devam eden bir şehir ve bu anlamda, elbette, hepimiz olmamasının temennisindeyiz; ama, olası bir deprem durumunda, bu tünellerin esnek yapıda inşa edilerek, depreme karşı son derece dayanıklı yapılar olarak ortaya çıkarılmalarının planlanması da, şehir sakinleri açısından, âdeta, depreme karşı ulaşım konusunda bir sigorta niteliği taşımaktadır.

Karayolu boğaz tünel geçişinin, birçok kentimiz için bir ilk örnek olarak sorunun çözümünde önemli katkılar sağlayacağının da düşünülmesi gerektiğini buradan ifade etmek isterim ve tabiî, projede, tünelin kara bağlantılarının gerçekleştirilmesinde yerel yönetimlerle yürütülecek eşgüdümün, koordinasyonun öneminin de altını çizerek, bu konuda da bakanlığımızın gerekli performansı göstereceğine duyduğum inancı ayrıca sizlerle paylaşmak istiyorum.

Tabiî, tüm bunların gerçekleştirilmesi için, böyle bir vizyonun İstanbul'da ve diğer kıyı kentlerimizde ortaya konabilmesi için, Ulaştırma Bakanlığının, deniz içinde ve deniz altında, koy, boğaz ve körfez gibi yerlerde, şehir içinde veya şehir dışında gerçekleştirilecek ve kıyıları birbirine bağlayacak karayolu ulaşımına yönelik işlerin etüt, proje ve yapım işleriyle, işletilmesine ilişkin görevli kılan düzenleme, halihazırda 3348 sayılı Kanunumuzda yer almamaktadır ve tabiî, şunu da söylemek gerekir ki, bildiğiniz gibi, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye Kanununda, Bayındırlık Bakanlığı tarafından bu kanun çıkarılırken, bir yetki devri gerçekleştirilmişti ve şehir içerisindeki karayollarının yapılması belediyelere verilmişti; ama, diğer taraftan, yine, şunu da ifade etmek gerekir ki, DLH, daha önce Bayındırlık Bakanlığının bünyesindeyken, Ulaştırma Bakanlığının bünyesine devredilmiş bir genel müdürlüktür. Bütün bunları bir arada düşünecek olursak, Marmaraydan kaynaklanan, Ulaştırma Bakanlığının, deniz altında projeler yapma pratiğini -ki, böyle bir dev proje için böyle bir bilgi birikiminin bu Bakanlıkta oluşmuş olması da son derece önemlidir- bu bilgi birikiminin varlığını da ortaya koyacak olursak ve Bayındırlık Bakanlığının kanununda da zaten deniz altı tüpgeçit proje yapma yetkisinin olmadığını da ayrıca birlikte düşünecek olursak, en doğru adresin, böyle bir görevin tevdi edilmesinde Ulaştırma Bakanlığı olduğunu da hep birlikte onaylarız ve takdir ederiz diye düşünüyorum.

Tabiî, bütün bunlar bir arada düşünüldüğünde, sizlerin de bildiği gibi, dünyanın en büyük şehirlerinden biri olan İstanbul'da ulaşım konusunda yaşanan zorluk ve tıkanıklıklar, kentte yaşayanların yaşamsal faaliyetlerini ciddî bir biçimde olumsuz yönde etkilemekte ve çok büyük ekonomik kayıplara ulaşmakta ki, biraz önce sizlerle rakamsal verileri kısaca paylaşmaya çalıştım. Elbette, bu sorunları rahatlatmaya yönelik olarak yapımı planlanan bu projenin hayata geçirilmesiyle şu da söylenmelidir ki, Boğaz güvenliği artacaktır, İstanbul trafiğinde genel bir rahatlama yaşanacaktır. Ayrıca, yolculuk süresinin kısaltılmasıyla, araç işletim maliyetlerinin azalmasıyla da önemli ekonomik kazançların elde edileceği açıktır.

Bu nedenle, bu çevresel değerlere saygılı, ekonomik açıdan rantabl ve uygulanabilir olan projenin benzer coğrafî konumlara ve sunumlara sahip iller açısından da bir açılım sağlayacağını düşünerek, kanun teklifimin siz değerli parlamenterlerimiz tarafından onaylanacağını düşünüyor, yapılacak düzenlemenin de en kısa sürede işlerlik kazandırılmasını ve Sayın Bakanımızın da projenin detaylarını kamuoyuyla kısa sürede paylaşmasını dilediğimi de ifade ederek, Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN -Teşekkür ediyoruz Sayın Uslu.

Anavatan Partisi Grubu adına, Diyarbakır Milletvekili Sayın Muhsin Koçyiğit. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunuyorum; şahsım ve Anavatan Partisi Grubu adına Yüce Genel Kurulumuzu saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; öncelikle, böylesine önemli bir konuda bir teklifin gelmesi bu konudaki eksikliği göstermektedir. Gönül isterdi ki, bu konudaki eksikliğin ilgili bakanlıklar tarafından, yani, Bayındırlık Bakanlığı ve Ulaştırma Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan teknik donanımlı verilerin hükümet tasarısına dönüştürülerek, Yüce Genel Kurulun karşısına getirilmesiydi. Bu, böyle olmamıştır; ancak, bu konudaki eksikliği gören bir Sayın Milletvekilimizin, yine de, böyle bir teklifi Yüce Genel Kurulun önüne getirmesini takdirle karşılıyorum, kendilerine teşekkür ediyorum.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulaştırma sektörü açısından taşıma politikalarının bir bütün olarak düşünülmesi yadsınamaz bir gerçektir. Ülkemizde her bir taşıma türünde hukukî yönden ve yapısal alanda köklü reformlara ihtiyaç vardır. Uygulamada ise birçok zorlukla karşılaşılacağı kesindir. Tüm taşıma türleri için ulaştırma altyapısının modernizasyonu gerekirken, etkinlik, verimlilik bakımından kısa ve basit çözümler sunulamamakta, kaynak kıtlığı gibi çeşitli darboğazlarla karşılaşılmaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; karayolu dışındaki taşıma türleri elli yıldır ihmal edilmiştir ve yakın vadede de taşıma türleri arasında bir dengenin sağlanması da mümkün değildir. Kentlerin ulaştırma sorunlarının ancak toplutaşımayla çözülebilecekleri, büyük kentlerde toplutaşımanın raylı sisteme dayanması zorunluluğunun bulunduğu, rahmetli Özal'ın bizzat başkanlık yaptığı 1987 yılında gerçekleştirilen 8 inci Ulaştırma Şûrasında, kentsel raylı sistem uygulamasının yaygınlaşacağı öngörülmüştür. Kentsel raylı sistemlerle ilgili olarak, konunun gelişimine ilişkin olası olumsuzlukları, yasal dayanağı olan ve uzmanlardan oluşan bir danışma kurulu tarafından dile getirilmiştir.

Bu doğrultuda, Ulaştırma Bakanlığı DLH İnşaatı Genel Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili hazırlıklar yapıldığını ve uyulması gereken teknik ölçütlerin belirlenerek yayınlandığını bilmekteyiz. Ancak, tüm bu çabaların tam olarak istenilen sonucu verdiğini görmemekteyiz. Yapımı tamamlanmış ya da süren kentsel raylı sistemlerin hem hatlar hem de taşıtlar açısından birbiriyle uyumsuz niteliklere sahip bulunduğuna ve bu durumun, standardizasyon, otomasyon ve ekonomik olarak dışa bağımlılığı pekiştirmesi açısından ciddî sakıncalar taşımaktadır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; ulaşım planlamasının metropoliten alan planlama kriterleri içindeki ana belirleyen konumuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Sayın Bakan tarafından, ulaşım planlamasının kentin ve ülkenin gelişim kararlarını belirleyen ekonomik, sosyal ve politik seçimler doğrultusunda alınan stratejik kararlarla bire bir ilgisinin olduğu bilinmektedir. Ulaşım sorunlarından büyük bir kısmının, herhangi büyük bir yatırıma gerek duyulmadan, gelişen teknolojiler kullanılarak, mevcut kapasitenin artırılması suretiyle çözülebileceği beklenmemelidir. Bu planlamalar yapılırken, kanuna eklenen maddenin içinde de yerel yönetimler yoktur. İlgili muhatap genel müdürlük, muhtemelen, ya Devlet Demiryolları ya da DLH olması gerekecek; bu da belirtilmemiş; ayrıca, bu projelerin, yatırımların bağlantı yollarının çevre boyutunu ortaya koymamıştır.

Kanuna ek madde koyup, tekrar kanunda boşluk olduğunda, tekrar kanuna yama yapmak tamamen aczin bir ifadesi olarak ortaya çıkacaktır.

Değerli milletvekilleri, madde gerekçesinden hareketle, kanun teklifine bahse konu olan bu projelerin biraz da teknik boyutundan bahsetmek istiyorum. Boğaz geçişleri konusunda, yıllardır tekerlekli ulaşım sistemlerinin çözümü yerine, raylı sisteme ilişkin bir çözüm olarak, ilgili odaları ve meslek örgütleri tarafından savunulagelen tüpgeçit projesinin Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesinde belirtilen Avrupa ulaştırma ağı ilkeleri, Avrupa Birliğiyle bütünleşme kavramı bağlamında, Türkiye'nin doğu-batı ulaştırma ekseninde ve Avrupa, Ortadoğu, Ortaasya, Uzakdoğu bağlantısında ana halka durumunda bulunan Trakya sınırı, İstanbul-Ankara demiryolunun yüksek, hızlı bir hatta dönüştürülmesi ve Boğaz geçişinin sağlanması kaçınılmazdır. Bu çerçevede sunulan Marmaray Projesi, Boğaziçi tüpgeçidin Haydarpaşa-Ahırkapı arasında, sadece tüpün maliyeti ödenerek yapılması aklın yoluyken, toprağı oyup, ayrıca kilometrelerce tünel gerektiren Üsküdar-Sirkeci arasına yerleştirilmesinin mantığı elbette savunulamaz.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; kaldı ki, bu yanlış çözüm, milyar dolarlarla ölçülecek maliyet artışının ötesinde, Sirkeci-Yenikapı arasında varlığı bilinen toprak altındaki arkeolojik kalıntıları da kesinlikle tahrip edeceği yadsınamaz bir gerçek olarak ortaya çıkacaktır.

İşte bu örnek, ilke olarak hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir inşaî girişimin, uzman uyarılarına kulakları kapatarak, ne ölçüde kamu çıkarına aykırı olabileceğinin somut kanıtıdır.

Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Mimarlar Odası, özellikle son üç dört yıl içinde, Suriçi planlamasına ilişkin eleştirileri ve önerileriyle sorumluları sürekli uyarmasına karşın, proje Üsküdar İskele Meydanından başlatılmıştır. Olay, henüz, geriye dönülmeyecek aşamada değildir; ancak, yönetimin bu yönde doğru bir karar verebileceği konusunda umudumuzu, İstanbullular adına, hâlâ yitirmedik; çünkü, yetkililer, hâlâ, halkın aklını karıştıracak açıklamalarına devam etmektedir.

1 Mayıs 2005 tarihinde televizyon haberlerinde yer alan duyuruda, proje tamamlandıktan sonra tüpgeçitten saatte 150 000 kişinin geçeceği propagandası yapıldı. Haberde çağrıştırılmak istenen şey, en azından, 10 saatte 1 000 000, 20 saatte 2 000 000 insanın taşınacağıydı. Acaba öyle mi? Öyle olsa dahi, böyle abartılı rakamlar vermeye gerek var mı?

Zaten, hiç kimse "tüpgeçit yapılmasın" demiyor, herkes tüpgeçidin yapılmasını istiyor. Tren hattının bağlanması, sadece İstanbul'a ulaşım için değil, Bering'den İngiltere'ye kadar uzanan çok önemli küresel ulaşım sorununun çözümünü de beraberinde getirecektir. Tren ulaşımındaki teknolojik gelişmeler, çok kısa bir süre sonra, ticarî mal taşınmasında ülkemize büyük yararlar getirecektir.

Burada anlaşılmayan olgu, yetkililerin, neden abartılı rakamlarla halkı koşullandırmaya çalışmasıdır. Tüpgeçitten saatte 150 000 kişi taşımak matematik olarak olanaksızdır. Hatta, iki yönde dahi taşımanın toplamı bu olamaz. İsterseniz, beraberce hesap edelim.

Öncelikle, katarların boyu 100 metreyi geçemez; çünkü, bu hattan, ağırlıklı olarak banliyö trenleri geçecektir. Toprak altı peronları daha uzun katarlara elvermez. Gelin, 150 000 kişi/saati 25 000 kişi/saate indirelim, günlük karşılıklı gidiş-geliş sayısında ise 300 000 kişiyi geçmeyelim. Böyle tutarlı hesaplar yapılırsa, daha gerçekçi davranmış oluruz.

Bu duygu ve düşüncelerle, Yüce Genel Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Koçyiğit.

Gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştır.

Şahısların söz isteği var.

İstanbul Milletvekili Sayın Nusret Bayraktar. (AK Parti sıralarından alkışlar)

NUSRET BAYRAKTAR (İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 1135 sıra sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin görüşülmesinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.

Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekili arkadaşlarım; elbette, bu kanunun düzenlenmesinde bazı tartışmaların yapılması doğaldır. Ancak, peşinen şunu söylemek isterim ki, yetki ve sorumluluğun gasbı konusunun ifade edilmesinin doğru olmadığını düşünüyorum; çünkü, bu kanunla ilgili söz konusu olan tüpgeçidin yanında, raylı sistemin yanında, lastik tekerlekli araçların geçişine uygun, karayolu sistemiyle entegre edilecek bir ikinci tüpgeçit inşaatının, kimler tarafından yapılıp yapılmayacağı hususunda yetki ve sorumlulukta bir boşluk vardır. Elbette, bunu, Bayındırlık Bakanlığı da yapabilirdi, Ulaştırma Bakanlığı da yapabilirdi. Bunu, hükümet teklifi olarak da buraya getirmek mümkündü, bir milletvekili arkadaşımızın teklifiyle, Bayındırlık, İmar, İskân, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda olgunlaştırılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yetki verilir veyahut verilmez. Bu yetkiyi bizler vereceğiz. Burada tartışılmadığı zamanlarda gelen teklifleri niçin bize danışmadan iyi görüşülmeden getirdik diye zaman zaman eleştirilerde bulunuyoruz. Oysa, bu işin yapılıp yapılmamasının faydalı olup olmadığını tartışmak lazım, gerekli olup olmadığını tartışmak lazım. Nitekim, Türkiye'de birçok hizmetler yetki ve sorumlulukların kavram kargaşasıyla çeliştiğini ve kime ait olduğu bilinmeden bazı çözümsüzlüklerin ortada olduğunu biliyoruz. Depremle ilgili çalışmalar da, bu konuda aynı şekilde gündemdedir. Eğer bir yetki gasbı söz konusu olsa idi, bakanlar arasında bir uzlaşmazlık söz konusu olsaydı, aynı hükümetin üyeleri olan iki değerli bakanımız, işte, Ulaştırma Bakanımızın yerinde Bayındırlık ve İskân Bakanı bulunmazlardı. Komisyon Başkanımız da burada, ilgili Bakanlığın bürokratları da burada, Anavatan Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK Parti Grubuna mensup milletvekilleri de burada. Burada beraber tartışıyoruz; ama, İstanbul başta olmak üzere, körfez gibi, boğazlardan tüpgeçidin yanında, aslında, yıllar önce tartışılan bu planlar var mıydı yok muydu konusuna gelince, ta Osmanlı döneminden beri, İstanbul'da bir tüpgeçidin yapılması gerektiğini, 1976 yılından bu yana ikinci köprünün, zaman zaman, üçüncü köprünün de tartışıldığı bu ortamlarda, tüpgeçitle karşıdan karşıya iki kıyıyı bağlamanın faydalı olacağını, o esnada, sadece raylı sistem değil, lastik tekerlekli sistemle de entegre edilmesinin faydalı olduğunu yıllar önce tartışmıştık.

Belki, gecikmekte olduğumuzdan dolayı bunu eleştirebiliriz. İşte, o gecikilmiş olan trafik ve ulaşım sorununa çözüm getirilmesine bir nebze olsun katkı sağlayacağına inandığımız bu projeyi, elbette, mütehassıs olan bir kuruluş Ulaştırma Bakanlığı tarafından yapılmasının daha faydalı olacağı öne çıktı.

Zaman zaman biz tartışmıyor muyuz ki, havayolları, denizyolları, demiryolları Ulaştırma Bakanlığına, karayolları neden Ulaştırma Bakanlığına bağlanmıyor diyor idik. Gerekirse, bunu bile tartışarak, Ulaştırma Bakanlarının yetki ve görevleri değiştirilmesi gerekiyordu. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının da, bir yetkili, teknik bir kadro olarak proje koordinatörü olmasının daha uygun olacağı tartışıldığı bir ortamda, neden böyle bir tüpgeçidin Ulaştırma Bakanlığına verildiğinin tartışılmasının çok doğru olduğu kanaatinde değilim; birinci konu bu.

İkincisi, İstanbul'da, çok değerli arkadaşlarım, 2 300 000 vasıta vardır. Yani, Avrupa ortalamasının çok altında olmasına rağmen, 1 000 kişiye, hâlâ, 180 araç düşmekte; oysa, Avrupa Birliğinde 450-500 araç. Türkiye'de de her gün 600 araç İstanbul trafiğine kaydolmakta; zaman içerisinde bu gelişme hızıyla, bizde de 300, 400, 500'lere çıkacağını düşünelim. Elbette, tercih edilen konu şudur: Araç trafiğine yol açacak değil, taşımalarda toplutaşımacılık esastır; ama, raylı sistemlerin, metronun, tüpgeçitlerin yapımının ne kadar zor olduğunu, ne kadar uzun yıllar alacağını hepimiz biliyoruz. Daha henüz şu anda 85 kilometrelerden bahsediyoruz. Oysa, şu anda İstanbul'da 400 kilometrelik -asgarî seviyede söylüyorum- metro ve raylı sistemle ilgili ulaşım projelerinin bitmiş olması gerekiyordu. O halde ne yapılması gerekir; SİT alanları vardır, Boğaz siluetini bozuyor deniyor, üçüncü köprü olsun mu olmasın mı, dördüncü köprü olsun mu olmasın mı konularının yanı sıra, İstanbul trafiğine en çok etki eden Marmara Denizine paralellik aksında, yani, güney aksında Sirkeci-Kadıköy-Maltepe kesimlerindeki yatay çizgi üzerindeki araç trafiği çok fazla, yolcu trafiği çok fazla. Sayın Milletvekili arkadaşımın belirttiği gibi, o yöredeki otomobillerin ve şahısların karşıdan karşıya geçişlerinde köprülere ulaşmaları için trafiği ciddî bir şekilde etkiledikleri doğru. Eğer, güney aksında yer altında tünelle bir lastik tekerlekli bir sistemle ki, ilk öngörülere göre günde 70 000 araç, yani 2 şerit gidiş 2 şerit dönüş; bana göre 2 şerit gidiş ve 2 şerit dönüşün az olduğunu, bunun 3 şerit gidiş ve 3 şerit dönüşe göre programlanması gerektiğini belirtmek istiyorum; ama, 2 şerit dahi olsa, trafiğin büyük bir bölümü toplutaşımacılıkla zaten metro, Marmarayla giderilmiş olacak.

İkincisi de, güneydeki yoğun trafiğin bir bölümü, araçlarla, şimdi düşünülen belki yap-işlet-devret modeli de dahil olmak kaydıyla, proje ve ihaleleri yapılacak deniyor. Oysa, Sayın Karademir "ısmarlama bir proje" diyor; böyle bir şey olmaz. Daha kanunu olmayan bir işle ilgili kime, hangi şartlarda, hangi şekilde devredileceği hususunu şimdiden söylemenin doğru olmadığını da belirtmek gerekir. Bu bakımdan…

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Komisyon toplantısında Müsteşar Yardımcısı aynen böyle söyledi!

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Hayır, bu tartışmalar söz konusu olabilir; ama, Zeynep Karahan Uslu Hanımefendinin söylediği gibi, Ulaştırma Bakanlığı, eğer, bu yetkiyi alırsa, en iyi projeyi belli ortamlarda, platformlarda şeffaf bir şekilde tartışarak, sizleri de, Meclisimizi de, kamuoyunu da bilgilendirmek suretiyle, 2 şeritli midir, 3 şeritli mi olup olmayacağının tartışmasını birlikte yapalım.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Bayındırlık Bakanlığı yapamıyor mu bu şeffaflığı? Bayındırlık Bakanlığı yapamıyor mu?

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Ben de onu istiyorum. Şu kürsüden ben de aynı şeyi belirtmek istiyorum, bir İstanbul Milletvekili olarak, elbette, hem de bir teknik eleman olarak, yerel yönetimden gelen bir kişi olarak, 1976 yılından bu yana, İstanbul trafiğini etkileyen olumsuzlukların giderilmesine yönelik proje hazırlayanlardan biri olma sıfatıyla ben de bunun detayını öğrenmek isterim, o ayrı bir konu; ama, bu anda bir yetki yok. Ulaştırma Bakanlığı mı yapacak, Karayolları veyahut da Bayındırlık Bakanlığı mı yapacak bu belli değil. İşte, yetkisi belli olmayan bir şeklin, Ulaştırma Bakanlığına vererek, o koordinasyonu sağlamak, yani yerel yönetimlerle koordinasyonu sağlayacak, belki Bayındırlık Bakanlığıyla da uluslararası platformda teknik projeleri, çalışanlardan da bilgi ve belgeleri alacak ve ondan sonra yapacak, yaptıracak, işletecek veyahut işlettirecek. İkinci merhalede konuşulacak konu.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Sayın Bakan, siz şeffaf davranamayacak mısınız bu işte? "Ulaştırma Bakanlığı daha şeffaf davranır, Bayındırlık Bakanlığı şeffaf davranamaz" diyor.

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Öyle bir şey söylemiyor; dinlemiyorsunuz.

BAŞKAN - Sayın Ercenk, ben size söz vermedim.

NUSRET BAYRAKTAR (Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; tabiî, vaktimizin sınırlı olduğunu biliyorum ve bu teklifte de… Aslında, bu teklif, Sayın Milletvekilimiz tarafından geldikten sonra Bayındırlık Komisyonumuzda oybirliğiyle 28.3.2006 tarihinde görüşülerek, hiçbir arkadaşımızın itiraz kaydı olmadan imza altına alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmiştir. Dolayısıyla, burada da elbirliğiyle tekrar tartışıyoruz. Bu yetki Ulaştırma Bakanlığına verildikten sonra teknik çalışmaları ve ihale şartlarını, daha sonra, elbette uygun şekilde, prosedürlerine uygun bir şekilde dile getirileceği düşüncesiyle bu projenin bir an önce, sadece İstanbul değil, körfez geçişi, gerekirse Çanakkale, gerekirse İzmir, yani Türkiye'nin kıyıdan kıyıya karayolu bağlantılarına entegre olacak, silueti bozarmış, SİT alanıymış, görüntüyü etkilermiş gibi konulardan da uzak durmak kaydıyla, tabiî, depremi de göz önüne alarak elastikî bir şekilde günün ve geleceğin şartlarına uygun bir projeyle hizmete girmesi hususundaki engelleri ortadan kaldırarak bir an önce projenin tahakkuk etmesine yardımcı olmamız gerektiği kanaatiyle hayırlı olması temennilerimi sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederim Sayın Bayraktar.

Kahramanmaraş Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?.. Yok.

Erzurum Milletvekili Sayın Mustafa Ilıcalı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum. Görüşülmekte olan 1135 sıra sayılı kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi paylaşmak için şahsım adına söz almış bulunuyorum.

Kanun teklifini veren Sayın Zeynep Karahan Uslu Hanımefendi, verilebilecek tüm bilgileri verdi. Burada, ben de, yıllardır ulaştırma dalında çalışmış bir kişi olarak -79'dan bu zamana kadar- sayın muhalefet sözcülerinin verdiği bilgilere karşılık bazı hususları paylaşmak istiyorum.

İstanbul'un, değerli milletvekilleri, en önemli sorunlardan birisi ulaşımdır. Bu konuda, hiçbir kimsenin tereddütü yoktur. Bu problemin çözülebilmesi için çok köklü çalışmalar yapılması gerekir. Bunlardan birincisi metropolitan plan, nâzım plan çalışmasıdır. Bu manada da, belediyemizde Metropoliten Planlama Merkezinde, İstanbul'daki bütün sayılı, bu işin uzmanı, şehir plancılar, mimarlar, ulaştırmacılar bu konuda çalışmaktadır. Bunun haricinde, bu planlarla örtüşen ulaşım planları hazırlamamız gerekiyor ve bu planlar, tabiî ki, planların hazırlanması, uygulanması, oldukça büyük zaman almaktadır; ama bizim, tabiî, bütün bunları yaparken, ulaşım sistemlerini bir bütün olarak görüp, uygulanabilecek, arazi kullanım kararlarına göre, hesaplanan taleplere göre ulaşım sistemimizi oluşturmamız gerekiyor. Yalnız, bu sistemleri oluştururken de, ülke gerçeklerini de düşünerek, gerçekleşmeyecek projeler, teorik olarak, çıkarsa, uygulayamazsak, İstanbul'un artan nüfusuyla, artan talebiyle beraber, zaten yetersiz olan altyapı iyice zorlanacaktır. Bu manada da, yapılması gereken en önemli şey, bu sistemleri önerirken, bir de, günümüzde gelişen teknolojiden yararlanarak, farklı finansman yöntemlerinden yararlanmamız gerekiyor.

Biraz önce, yine, Sayın Uslu'nun söylediği gibi, 10 000 000'luk bir yolculuk talebi ve İstanbul'da en fazla, bugün, 50 kilometrelik bir raylı sistem.

Yine, Nusret Bayraktar Beyin de söylediği gibi, bu talepleri alması için gerekli olan metro sistemimiz, raylı sistemimiz 400 kilometre. Ne yapacağız?

Şimdi, bu talepler, bir de gelişen ülkemizle beraber, Hükümetimizin uyguladığı başarılı politikalarla beraber, sadece araç alımında değil, trafikte hareket eden araç sayısı da oldukça önemli ölçüde artmaktadır. Yapılan sayımlarda, İstanbul ana arterlerinde, bir yıl içerisinde yüzde 50'lik trafik artışları olmaktadır. Yolların zaten kapasiteleri dolu olduğu için, İstanbul'un tarihî dokusu, kültürel dokusu, topografyası da yol genişletmeye müsait olmadığına göre, yapmamız gereken en akılcı yol, birim zamanda en fazla insanı taşımaktır. Bunun için ne yapmamız lazım; bunu, raylı sistemler yapmamız lazım, diğer sistemlerle desteklememiz lazım; ama, şu anda, bunları yaparken de elimizde… Tabiî ki, tekrar altını çiziyorum, bilimsel projelerin ışığında projeler üretmemiz lazım. Bu manada İstanbul büyük şansa sahip -biraz önce de belirttim- Metropolitan Planlama Merkezinde bu çalışmalar yapılıyor.

Şimdi, biz, yolculukların… 10 000 000 yolcunun yüzde 10'u iki yaka arasında oluşuyor. Bu da arazi kullanım kararlarının uygulanamamasından dolayıdır; yani, konut ve işyeri dengesizliğindeki pay, iki yaka arasındaki trafiği oluşturmaktadır. Ne yapmamız lazım; buradaki insanlarımızın çok kısa sürede ulaşımını sağlayacak, konforlu bir şekilde sağlayacak, zamansal olarak kayıpları azaltmamız gerekiyor.

İşte, biraz önce, yine, Sayın Uslu, söylenecek, esasında, her şeyi söyledi "bunun parasal boyutu 5 milyar dolar" dedi. Bunda zamanın parasal değeri oldukça önemli.

Şimdi, özet olarak burada yapmamız gereken şey, biz, İstanbul ulaşımını rahatlatırken, gelişen finansman yöntemlerinden yararlanacağız ve burada, bir de, yetki konusunda bir karmaşa vardır. Yani, şu sistem, büyükşehir belediyesi yetkilidir, Ulaştırma Bakanlığı yetkilidir, Bayındırlık Bakanlığı yetkilidir… Her bakanlık ayrı ayrı bu işleri yaparsa, zaten, karmaşası olan şey iyice karışacaktır. Bu yetkinin bir tek elde toplanması gerekiyor. Bu manada da, muhalefet partimizin de bu konuya çok önemli destek verdiğini biliyoruz. Bunun için verilen bir teklifimiz de vardır, İstanbul ulaşımının tek elde toplanması... Bu, tek elde toplandığı zaman, yapılacak olan yatırımların daha etkin ve daha yetkin bir şekilde yapılmasını sağlayacaktır.

Peki, öyle bir yasa elimizde olmadığına göre, birçok kuruluşu ilgilendirdiğine göre İstanbul'un ulaşımı, işte, üçüncü köprüden bahsettiğimiz zaman Karayolları karşımıza çıkıyor, tüpgeçit projesi; Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul'un metrosu dediğimiz zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesi… Bunun, yine, Ulaştırma Bakanlığından onaylanması gerekiyor. O halde, demek ki, köklü bir yasal düzenleme yapıncaya kadar, yetkiyi bir elde toplamamız lazım. Peki, kimdir, bu yetkinin kimin elinde olması en mantıklısıdır, en uygunudur; mantığımızı, bilimsel verileri koyduğumuz zaman, buna en uygun bakanlığın Ulaştırma Bakanlığı olduğu açık bir gerçektir. Bunun bir somut örneği de, Ulaştırma Bakanlığımızın, daha, bizim Hükümetimizin göreve başlar başlamaz başlatmış olduğu, İstanbul'un değil, tüm Türkiye'nin ulaşım anaplanı stratejisi çalışması yapmıştır.

Sayın Bakanımıza ve bürokratlarına, bu vesileyle, bir kere daha teşekkür ediyoruz. Bunu, geçen gün, yine, bir Meclis konuşmasında da, muhalefet partimiz de, tekrar, sözcüsü de, gündeme getirmiştir. Bu planlar sadece Türkiye'nin genelini değil, İstanbul gibi büyük bir dünya şehrini de ilgilendirmektedir; yani, demek ki, Ulaştırma Bakanlığımızın, zaten, demiryolu konusunda, ulaşım planı konusunda çalışmaları var ve Türkiye'nin, yüzyılların rüyası bir projeyi, yine, Ulaştırma Bakanlığımız gerçekleştirmektedir.

Şimdi, biz, iki yaka arasında artan bu trafiğe karşılık yeni bir proje gerçekleştirirsek -bir yetkisizlik ortada- bu yetkiyi kim üstlenecek; baktığımız zaman, yerin altından tüp tünel, bu konudaki en büyük tecrübe, yine, kime ait; Ulaştırma Bakanlığımıza ait.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Nerede yapmış Ulaştırma Bakanlığı; bir tane örneği var mı?

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Zaten, burada, Sayın Vekilim,  Sayın Bayındırlık Bakanımız orada oturuyor…

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Yani, söyleyin bana; şu tüpgeçidi yaptı deyin bana.

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, siz, Genel Kurula hitap edin.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Müsaade ederseniz, çok az sürem kaldı, hemen toparlayacağım. Grup başkanvekilim de beni uyarıyor, hemen toparlayacağım.

Yani, burada yapılması gereken şey, Hükümetin buradaki bir politikası…

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Büyükşehir Belediyesinin yetkileri var; Bakanlık var; yapabilirler.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Bir tamamlayayım, vaktim geçiyor Değerli Vekilim.

Hükümetimizin bir politikası olacak, uygulaması olacak; bunu, ilgili bakanlıklar kendi aralarında koordine edecek. Bunun koordinasyonu yapılmış, Ulaştırma Bakanlığımız bu işi yürütüyor. Şimdi, biz, şu anda, böyle bir şeyi, bu yasayı çıkarmadan yapsak ne olur acaba diye, o soruyu sorduğumuz zaman ne cevap verebileceğiz; bir karışıklık olacak. Bu karışıklığı ortadan kaldırmak için, Türkiye'nin ulaşım planını hazırlayan, en büyük ulaşım projelerini yapan bir bakanlığımızın yetki alması, gayet normal bir şey. Bundan sonra yapılması gereken şey şudur, şunun altını çizeyim: Önemli olan, kamuya fazla yük olmadan, başka finansman yöntemleri kullanmak. Burada eğer o finansman yöntemlerini kullanırsak, herhangi bir bakanlığımıza, belediyemize yük olmadan böyle bir projeyi gerçekleştirirsek, iki yaka arasında önemli bir avantaj elde edeceğiz.

Yalnız, buradan, Sayın Bakanlığımla ve Müsteşarlığımla, şu yönde bazı bilgileri de yine paylaşmak istiyoruz: Tabiî, arada tüp tüneli yaptığımız zaman, mevcut yollara bu yükü bindirdiğimiz zaman, önceden bunu planlamamız lazım; İstanbul'un hangi yoluna bağlanacak, diğer mevcut yollar üzerine nasıl ilaveler yapacağız, orada yeni şeritler nasıl oluşacak; bunların, bir bütün olarak mutlaka ele alınması lazım ve bu yönde de, zaten burada bu yetki alındıktan sonra, Bakanlık tarafından detaylı çalışmalar yapılacaktır, bunun etüt çalışmaları olacaktır, uygulama projeleri olacaktır ve sonuç olarak, mevcut yollarla bağlantısı, diğer yürümekte olan projelerle ilişkisi kurulacaktır. İstanbul için faydalı bir proje olacaktır.

Biraz önce Anavatan Partisi adına söz alan değerli sözcü, iki yaka arasındaki yolculuk sayısının çok abartılı olduğunu söyledi. Değerli milletvekilleri, bu, tamamen teknik bir konudur. Şöyle hesaplanır bu: Vagonlarda 1,5 metrekareye, 1 metrekareye kaç yolcu olacak; bu, bir konfor parametresine göre belirlenir. Ortalama  bir  konfor  parametresi  olarak,  1  vagonu 300 olarak aldığımız zaman, 8 vagon, 2 400 yapar. 1,5 dakika arayla çalıştırırsak, bu, yaklaşık 84 000-90 000'e gelir; 3 dakika olursa 70 olur, 5 dakika olursa… Bu tamamen teknik bir konu. Böyle bir yolculuk sayısı yetiştirilemez diye hiçbir şey olamaz.

Burada, son olarak, fazla vaktinizi almadan, şunu söylemek istiyorum… 52 saniyem var…

BAŞKAN - Sayın Ilıcalı, zaten süreniz bitti.

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Ben, Ulaştırma Bakanlığımızın demiryolu konusunda çok büyük tecrübesi olduğunu… Bunu, çok net bir şekilde, bu konuyla ilgili bir öğretim üyesi olarak söylüyorum; çok büyük bir tecrübesi vardır.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Karayolu yalnız, demiryolu değil…

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Tecrübesi, raylı sistem konusunda büyüktür, yaptığı projeden dolayı, yaptığı çalışmalardan dolayı.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Yapılan, karayolu projesi…

MUSTAFA ILICALI (Devamla) - Diyelim ki, karayolu konusunda bir uzman gerekirse, hükümetin bir bakanı, diğer bakandan, yapılacak heyetlere ilave başka uzmanlar alınabilir, üniversitelerden faydalanılabilir, uluslararası uzmanlardan faydalanılabilir; ama, bunun üstesinden gelir.

Bu projenin, bu teklifin, İstanbul Şehrine, dünya şehri İstanbul'a, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum. Sayın Karahan Uslu'yu da bu kadar önemli bir teklifi verdiği için ve benden önce bütün detayları vererek yaptığı güzel konuşmasından dolayı tebrik ediyorum.

Hepinizi saygılarımla selamlıyorum.

Hayırlı akşamlar diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Ilıcalı.

Sayın milletvekilleri, teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.

Maddelerine geçilmesini oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

1 inci maddeyi okutuyorum:

 ULAŞTIRMA BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA  DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ

 MADDE 1- 9/4/1987 tarihli ve 3348 sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin (c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bent buna göre teselsül ettirilmiştir.

"d) Denizlerin iki yakasını denizaltından birbirine bağlayan her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve tünel gibi ulaşım alt yapı işlerini, yap-işlet-devret modeli de dahil olmak üzere planlanmak, yapmak veya yaptırmak; bunlarla ilgili proje ve şartnameleri hazırlamak, hazırlatmak, incelemek, incelettirmek ve onamak, yapımı tamamlananları ilgili kuruluşlara devretmek, işletme safhasına ait güvenlik, bakım ve onarım işlerine ilişkin esasları belirlemek ve gerekli tedbirleri almak,"

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt?.. Yok.

Anavatan Partisi Grubu adına, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.

Sayın Özdoğan, buyurun.

ANAVATAN PARTİSİ GRUBU ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; 1135 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, büyük kentlerimizde, özellikle de metropollerimizde varlığı yadsınamayacak kadar yoğun bir trafik sorunu yaşanmaktadır. Araç sayısının nispetsiz biçimde artışı, buna karşın altyapı ve yol düzenlemelerinin yetersiz oluşu sorunu çözümsüzlüğe sürüklemekte, içinden çıkılamaz bir hale doğru getirmektedir.

Ankara, İzmir gibi büyük kentlerimizde mevcut olan trafik sorunu henüz katlanılamaz boyutlara ulaşmamıştır; fakat, İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımız, trafik sorununu gündelik yaşamlarının alışılmış bir çilesi biçiminde yaşamaktadırlar.

Yeri gelmişken söyleyelim. İstanbul Belediyesi de vatandaşımızın yaşamakta olduğu çilelere yenilerini ekleme konusunda oldukça hevesli görünmektedir. İstiklal Caddesinin çevre düzenlemesi çalışmasını defalarca tekrarlayarak, İstanbul'un en renkli caddelerinden birini köstebek yuvasına çevirdikten sonra, lale ekimi bahanesiyle bu keşmekeşi şehrin dört bir yanına taşımıştır. Yap-boz alanına dönen başarısız yol çalışmaları da cabasıdır. Adına şiirler yazacak kadar sevdiğimiz İstanbulumuz, AK Partili belediye yönetiminin özenle sergilediği kötü yönetim nedeniyle, ağıtlar yakılacak durumu düşürülmüştür. İstanbul belediye yönetimi, ülkemizin gözbebeği en güzel şehrimizde, çirkin bir beceriksizlik anıtı gibi uzanmaktadır. Vatandaşımız, yaşadığı çileden bıkmıştır. Tutulmayan sözlerden bıkmıştır. Bugün, belediyenin çarpık icraatlarını şikâyet etmek üzere, İstanbullu vatandaşlarımızın aramadığı milletvekili yok gibidir. Bu tartışma götürmez beceriksizlik karşısında, AK Parti Hükümetinin bütün yaptığı ise, kendi partisinden olan başarısız belediye yönetimini körü körüne desteklemek ve mağdur vatandaşımızı sahipsiz bırakmaktır; ama, bakın, iş, milyar dolarlık projelere gelince, AK Parti Hükümeti nasıl da merkezî idare olarak İstanbul'u sahiplenmiş gibi görünmektedir. İşin içinde proje, finansman gibi dolar yeşili kavramlar geçince, AK Parti Hükümeti çevre düzenlemesi konusunda duayen kesilir, zaten bu da âdetleridir. İşte, onu da bu tasarıda görmekteyiz.

Şimdi, burada, Yüce Meclisimizin önüne AK Parti tarafından sürülen bu tasarıda, Deniz Altı Karayolu Tünel Geçiş Projesinin yapılması, yap-işlet-devret modeli dahil olmak üzere, diğer yöntemlerle yaptırılması, bunlarla ilgili proje ve şartnamelerin hazırlanması, incelenmesi, onaylanması, yapımı tamamlananların kuruluşlara devredilmesi, işletme aşamasına ait güvenlik, bakım, onarım işlerine ilişkin esasların belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması yetkisinin Ulaştırma Bakanlığına tanınması öngörülüyor.

Ulaştırma Bakanlığını böyle bir konuda görevlendirmenin gerekçesi olarak öne sürülen nedenler, tasarı metninde açık olarak defalarca dile getirilmiş; AK Parti Hükümeti bu tasarıyı gündeme getirmesine gerekçe olarak, Deniz Altı Karayolu Tünel Geçiş Projesinin yapım, işletim ve düzenlenmesi konusunda hukukî bir boşluk olduğunu söylüyor.

Öneri buraya kadar makul görünüyor; fakat, tasarının yeterli açıklama getiremediği konular, tasarıyı öne süren AK Parti Hükümetinin iyi niyeti ve kararlılığı konularında soru işaretlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Tatminkâr cevap verilemeyen sorulardan bir tanesi, Deniz Altı Karayolu Tünel Geçiş Projesinin yapım, işletim ve düzenleme görevinin Ulaştırma Bakanlığına verilmesinin hem hukukî boşluğu doldurduğu hem de bu sayede, hızla gelişen teknoloji ve altyapı değişimlerine uygun projeler için gerekli altyapı hazırlanmış olacaktır diyor.

Şimdi, burada, satır arasına sinmiş gizli bir motivasyon var gibi. "Deniz Altı Karayolu Tünel Geçiş Projesi" adı altında somutlaşmış bir proje, başlıbaşına bir tasarı var. Bunun finansmanı, planı, projesi, ön anlaşması, her şeyi hazır da, bir yasal altyapı oluşturması mı kalmıştır?! Çünkü, gerekçenin metnindeki ifadelerde böyle bir hava var gibi. Sanki, kafalarda bir şey varmış da, hazır bir proje, bir hesap var da tasarıyla buna yasal zemin hazırlanıyormuş gibi bir motivasyon var. Yasal düzenlemenin her şeyi halledeceği üzerine kurulu bir söylem, her nedense, bize bunları çağrıştırıyor ve bu konuda, etik konusunda kamuoyuna karşı doyurucu bir açıklama getirmekten âciz gerekçelere sığınılmış gibi.

Tasarının zihinlerimizde doğurduğu ikinci kuşku, yasal düzenlemeden sonra oluşacak net tabloyla ilgilidir. Tasarı, Deniz Altı Karayolu Geçiş Projesinin yapımı, işletilmesi ve gerekirse devredilmesiyle ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığının görevlendirilmesini öngörürken, ayaküstü, kara, hava ve deniz taşımacılığıyla ilgili olarak vazetmekten de geri durmuyor. Bu konularda yapılacak yasal düzenlemelerin yetki karmaşasını, zaman kaybını ve para kaybını önleyeceği kesin bir dille ifade ediliyor. Ortada bir net söylem var; yani, tasarı, bu tür düzenlemelerle taşımacılığa ilişkin yapının netlik kazanacağı ve her türlü karmaşanın önüne geçileceğini iddia ediyor. Fakat, ilginç olan, her konuda karşımıza çıktığı gibi, bu konuda da AK Parti Hükümetinin netlik söyleminin kendine özgü bir karmaşa barındırması; yani, AK Parti Hükümeti, yaptığı her düzenlemede tabloyu netleştirdiğinden bahsediyor; ama, yapılan düzenlemeler, karmaşık olduğu iddia edilen eski tablodan daha karmakarışık. Bu tasarıda da böyle bir nokta gözümüze çarpmaktadır. Düzenlemenin deniz altı karayolu taşımacılığına ilişkin yetki, görev, finansman ve proje karmaşasını ortadan kaldıracağı söyleniyor. Bunun tam olarak nasıl olacağı belli değildir. Bu böyle olacak, gerisine siz karışmayın gibi bir üslup var.

Öte yandan, bu düzenlemenin özel olarak İstanbul'la ilgili projeleri hedeflediği çok açık; ama, İstanbul Belediyesi işin neresindedir; tüm yetki ve organizasyon merkezî idarede midir; yoksa, merkezî yönetim ile yerel idare arasında bir eşgüdüm mekanizması işleyecek midir, belli değil. Eğer, böyle bir eşgüdüm mekanizması söz konusuysa, bunun şartları nerede ve ne şekilde düzenlenmiştir; bu da yok maalesef.

Şimdi, biz, burada, adı üzerinde milletvekiliyiz; millete vekâlet ediyoruz. AK Parti Hükümeti lütfedip de böyle büyük projelere ilişkin düzenlemelerde motivasyonla beraber yönetimi de açıklarsa, kamuoyu da bilgilenmiş olur.

"Bu, böyle olacak, biz ne söylüyorsak o olur, gerisine karışmayın, bize güvenin" gibi bir tavır, devlet yönetimi adabıyla, demokrasinin temel yaklaşımlarıyla bağdaşmayan bir tavırdır. Eğer "siz bize güvenin, ne diyorsak o" tavrını sürdürürseniz, bu millet yakında feveranlık gösterecektir. Zira, bu millet, size, sizin gibilere güvendiği için bu hallere düşmüştür. Eğer, taşımacılıkta, ulaşımda çok iddialıysanız, İstanbullunun karşısına çıkar, köstebek yuvasına çevirdiğiniz cadde ve sokakların, yaşanmaz hale getirdiğiniz şehrin hesabını verirsiniz.

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - İstanbul'u mahvettiler;  doğru söylüyorsunuz Sayın Vekilim.

İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla) - Yok, böyle bir iddianız yoksa, burada milletin huzuruna çıkar, ne yapmak istiyorsanız en ince detayına kadar anlatır, akılları tatmin etmeye çalışırsınız.

Bu konuşmanın finaline en çok yakışan cümle şu olur herhalde: Cezanızı halk verecektir; ama, o gün gelene kadar siz bu memlekete ne kadar karmaşa getireceksiniz, işte bizi asıl kaygılandıran budur. Milleti oy deponuz olarak görmeyin. Bu millet sizi 2002'de vezir yaptı, önümüzdeki seçimlerde de rezil edecektir.

Hepinize teşekkür ediyor, saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)

ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Çok ayıp bir ifade…

RAMAZAN TOPRAK (Aksaray) - Üslubu beyan, ayniyle insan…

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Özdoğan.

Şahsı adına, Konya Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALİL ÜRÜN (Konya) - Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; 1135 sıra sayılı kanun teklifinin 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce Meclisi saygıyla selamlıyorum.

Değerli arkadaşlar, bilindiği gibi, ulusal, hatta bölgesel mahiyet arz eden hizmet ve görevlere ilişkin yetkilerin merkezî yönetim organlarınca kullanılması, gelişmiş ve gelişmekte olan ülkelerin başvurdukları yollardan sayılmaktadır. Bu tür yetkilerin ülke çapında koordine edilmesi, plan ve projeleri hazırlanırken ülke yararının bütüncül bir anlayışla gözetilmesi ve korunması, bu yetkilerin merkezî yönetim organlarınca kullanılması, hem aklın hem  geleneğin hem de bilimin gereğidir.

Değerli arkadaşlar, görüşmekte olduğumuz ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Zeynep Karahan Uslu Hanımefendi tarafından hazırlanan kanun teklifinin 1 inci maddesi, deniz altı karayolu tünel geçidinin yapılması veya yaptırılmasının, merkezî yönetimin bu işe en uygun ve en yatkın olan organı Ulaştırma Bakanlığınca gerçekleştirilmesi hususunu kapsamaktadır. Bu yetki, sadece bir yapım yetkisi değildir; deniz içinde ve deniz altında, koy, boğaz ve körfez gibi yerlerde ve sadece de İstanbul'a mahsus olan bir yetki değildir, kıyıları birbirine bağlayacak karayolu ulaşımına yönelik her türlü işin etüt ve proje safahatından başlamak kaydıyla bakım ve işletilmelerine ilişkin yetkileri kapsamaktadır. Özellikle ileri teknoloji ve yüksek maddî kaynak ihtiyacı duyulan bu tür projelerin gerçekleştirilmesinde gerek diğer sektörlerle koordinasyonun sağlanması gerekse benzer projelerde tecrübe kazanmış olması, projeyi gerçekleştirecek kuruluşun isabetli seçimine bağlıdır.

Bu kanun teklifinin kabul edilmesi halinde, Ulaştırma Bakanlığı taşıdığı yetki sayesinde, bu geçitlerden karayolunda seyreden araçlar da yararlanacak ve yapımda yap-işlet-devret modelleri dahil her tür model yer alacaktır ve bunu özel sektöre de yaptırmayı da kapsamaktadır bu hükümler ve yerinde bir hükümdür. Elbette, böylesine emek ve para harcanarak önemli bir amacı karşılamak üzere yapılan tesislerin yapım ve işletilmesi esnasında güvenliğinin de sağlanması gereklidir ve bu teklifle bu da sağlanmaktadır.

Görüştüğümüz ve onaylarınızla birlikte kabul edilerek kanunlaşacağına inandığım bu teklifle güvenlik de mevzuata bağlanmaktadır.

Değerli milletvekilleri, böylece, Ulaştırma Bakanlığına, denizyolları, havayolları ve demiryolları ulaşımına ilaveten, özelliği tarif edilen hallerde deniz altı geçitlerinden, yani, tünellerden, karayolu taşıması yapmasına da imkân sağlanmış olacaktır.

Yeri gelmişken, iktidarımız döneminde yetkilerini bu kanun teklifiyle genişlettiğimiz Ulaştırma Bakanlığının bazı önemli icraatlarına da kısaca değinmek istiyorum. Yıllardır el atılmamış, âdeta rafa kaldırılmış demiryolu projelerinin bu dönemde nasıl ciddîye alındığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Özellikle İstanbul-Ankara arası hızlı tren projesi yenileme ve yapım çalışmaları yanında, Konya-Ankara arası hızlı tren projesinin sıfırdan alınıp hayata geçirilmesi için ihalelerin peş peşe yapıldığını ve hat üzerindeki sanat yapılarının da yapılmaya başlandığını zikretmeden geçemeyeceğim. Bu münasebetle, andığım projeyi hayata geçirmek üzere Devlet Demiryollarınca yapılan çalışmaları, dolayısıyla hem Değerli Bakanımıza hem de Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü çalışanlarına bir Konya Milletvekili ve milletvekillerini temsilen teşekkürü borç biliyorum.

Konuşmamı tamamlarken, görüştüğümüz kanun teklifinin kanunlaşmasını ve buradan doğacak olan yararın bütün ülke insanınca paylaşılmasını temenni ediyor; hepinize saygılar, sevgiler, muhabbetler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyoruz Sayın Ürün.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

1 önerge var; okutuyorum:

Türkiye Büyük Millet Meclisi Başkanlığına

Görüşülmekte olan 1135 sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin (d) fıkrasının aşağıdaki şekilde değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.

 

Mehmet Semerci

Hüseyin Ekmekcioğlu

Osman Özcan

 

Aydın

Antalya

Antalya

 

Atila Emek

Ensar Öğüt

 

 

Antalya

Ardahan

 

d) Denizlerin iki yakasını deniz altından birbirine bağlayan her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve tünel gibi ulaşım altyapı işlerini, yap-işlet-devret modeli de dahil olmak üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla koordine ederek  planlanmak, yapmak veya gerekli ihaleleri açarak yaptırmak; bunlarla ilgili proje ve şartnameleri hazırlamak, hazırlatmak, incelemek, incelettirmek ve onamak, yapımı tamamlananları  işletmek veya ilgili kuruluşlara devretmek, işletme safhasına ait güvenlik, bakım ve onarım işlerine ilişkin esasları belirlemek ve gerekli tedbirleri almak ve alınan tedbirleri sürekli gözetmek.

BAŞKAN - Sayın Komisyon katılıyor mu?

BAYINDIRLIK, İMAR ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Sayın Hükümet katılıyor mu?

BAYINDIRLIK VE İSKÂN BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Katılmıyoruz.

BAŞKAN - Efendim, gerekçeyi mi okutalım?

HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU (Antalya) - Gerekçe…

BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:

Gerekçe:

Bu değişiklik önerimizle her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve tünel gibi ulaşım altyapı işlerini, yap-işlet-devret modeli dahil olmak üzere planlanması ve yapılmasını Bayındırlık İskân Bakanlığı ile koordineli çalışılarak yapılması öngörülmüş, dolayısı ile bu proje ve planların her iki Bakanlığın deneyimleri ve tecrübeleri çerçevesinde değerlendirilmesi sonuç olarak da daha sağlıklı projelerin yaşama geçmesi hedeflenmiştir.

Diğer yandan, gerekli ihaleleri açmak ifadesi ile teklifteki yapmak ve yaptırmak ifadesinin bu işleri  dilediği kişi ve kurumlara yaptırtmak anlamına gelebileceğinden Bakanlığın işleri kendi bünyesinde yaptırabileceği gibi, dışarıya da yaptırabilecektir. Şayet işleri dışarıya yaptıracaksa, kamuoyunun şeffaflık beklentisinin giderilmesi, yarışmaya katılacak firmaların rekabet edebilmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi sağlanmıştır.

Yine "işletmek" kelimesinin ilave edilmesi ile yapımı tamamlanan bu tür projelerin Bakanlığın işletmek gibi görevi de olmalıdır. Aksi takdirde yapılan bu tür işletmeleri devretme zorunluluğu ortaya çıkar. Oysa, bu projelerin işletilmesi ihtiyacı çıkması halinde yasal boşluğun giderilmesi hedeflenmiştir.

Yine, fıkranın son cümlesine ilave ettiğimiz "alınan tedbirleri sürekli gözetmek" ibaresi ile ilgili işletmelerin güvenliği, bakım ve onarımı sadece tedbir almakla yeterli olunamayacağı, aksine alınan bu tedbirleri gözeterek daha sağlıklı, uzun vadeli ekonomik çalışmaları amaçlanmıştır.

BAŞKAN - Gerekçesini dinlediğiniz, Hükümetin, Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler…

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, karar yetersayısı istemiyorum!

BAŞKAN - İstemiyorsunuz… Teşekkür ederim.

Maddeyi kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.

2 nci maddeyi okutuyorum:

MADDE 2.- Bu Kanun yayımı tarihinde yürürlüğe girer.

BAŞKAN - Madde üzerinde, Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sevigen.

Buyurun Sayın Sevigen. (CHP sıralarından alkışlar)

CHP GRUBU ADINA MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; milletvekili arkadaşımız Zeynep Karahan Uslu'nun böyle güzel çalışmasını burada tartışıyor olmak gerçekten çok önemli. Çok iyi, çok başarılı bir çalışma; kutluyorum kendisini, tebrik ederim. İnanıyorum ki, İstanbul'a ve bundan sonra, yapılacak, İzmit'e, İzmir'e, Çanakkale'ye böyle projeler olur. Bu projelerin faydasını görürüz. Türkiye açısından da iyi olur düşüncesindeyim. Diğer milletvekillerine de, burada bir fırsat çıkar, diğer bölgelerin milletvekilleri de böyle bir öneri getirirse, yine burada tartışırız.

MUSTAFA TUNA (Ankara) - Ankara'ya da…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Ankara'ya da getirirsiniz, tabiî, siz Ankaralılar olarak…

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Erzurum'un şansı yok.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Doğru söylüyorsunuz.

Daha önce biz, gerçekten, Bayındırlık Bakanımız ve Ulaştırma Bakanımızla ilgili, İstanbul'da bir toplantı yaptık; İstanbul Ulaşım Koordinasyon Toplantısı. Bu konuda, uzman arkadaşlarımızın çoğu bu toplantıya katıldı, iki bakan arkadaşım katıldı, bir de İstanbul Belediye Başkanı katıldı.

Bu toplantıda belli kararlar aldık. Kararlardan bir tanesi de, temenni de olsa, böyle bir karar, içerisinde olan bir karar... Oldukça fazla; İstanbul'un ulaşımını rahatlatacak, çeşitli konuları içeren, toplu taşıma sisteminin, işte, ulaşım, raylı sistemlerin oluşması, otopark sorunları, bu turnikeler sorunları; yani, İstanbul'da ulaşımı ilgilendiren ne varsa burada konuşmaya çalıştık; İstanbul Belediyesi orada misafirdi, her zaman olduğu gibi!

Ben, bir başka konunun, yani, Ulaştırma Bakanı ve Bayındırlık Bakanının el attığı konularda İstanbul'da bir proje yapıyoruz, İstanbul'un şeklini, İstanbul'un ulaşımını rahatlatacağız; Ulaştırma Bakanı ve Bayındırlık Bakanının uzman arkadaşları çalışma yapıyorlar, ama, bizim İstanbul Belediye Başkanımız… Sevgili arkadaşlarım, yürekten söylüyorum, içime dert olduğu için; İstanbul'da bir belediye başkanımız yok, bilin diye söylüyorum. İstanbul, belediye konusunda çok sahipsiz. İstanbul Belediye Başkanı, bu konularda duyarsız.

Bakın, İstanbul'da bu proje yapılacak, bu projenin ağırlığı İstanbul; ev sahipliğini, Ulaştırma Bakanı ve Bayındırlık Bakanlığı yapıyor, oraya toplantılar geliyor, Belediye Başkanı da orada... Elimde bir belge var; bu belgeyi ibretle okuyun diye söylüyorum; Nisan 2004-Aralık 2005 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis toplantılarının tutanakları, bir tutanak var elimde. Burada, İstanbul Belediyesinin Ulaştırma Komisyonunun toplantısı sıfır; bakın burada; sıfır; bir kere toplanmamış, bu belgede; ama, İmar Komisyonu, nedense, 3 593 defa karar almış. Yani, böyle bir belediye, ulaştırma komisyonunun bir kere toplanmadığı kaç yıl olan bir belediye ve imar komisyonu, değişiklik yapmak için biliyorsunuz… İstanbul'da, kimin eli kimin cebinde belli değil! Onun için, bu projenin, Ulaştırma Bakanı mı, Bayındırlık Bakanı mı, kim yaparsa yapsın; ben, Bayındırlık Bakanının, çok namuslu, çok dürüst bir insan olduğuna kesin inanıyorum, Faruk Bey gibi bir Bakanımız olduğu için gerçekten gurur duyuyorum. Hiç tereddüt etmiyorum, yapacaktır, en doğrusunu yapacaklardır; ama, neyi yapacaklardır; kimin eli kimin cebinde belli değil! İstanbul'u kim yönetiyor allahaşkına?! İstanbul'da kim karar verecek bunun yapılmasına?! Göreceksiniz, yapım aşamasında ne kadar zorluklar yaşayacağız; Dallas gibi olmuşuz, Dallas gibi!

Bayındırlık Bakanlığı geliyor, ayrı proje yapıyor kendine göre. Ulaştırma Bakanlığı geliyor, kendine göre ayrı bir proje yapıyor. Turizm Bakanlığı, kendine göre projeyi yapıyor, Galataportları falan… Biliyorsunuz, ben kimseyi tanımam, ne belediyeyi tanırım diyor, ne başka bakanlıkları, ne hükümeti, ben kendim yaparım diyor; kendi başına buyruk. Maliye Bakanımızı biliyorsunuz zaten, kendi başına, o, bir… Yani, onun için de bir şey söylemek istemiyorum. O, kendi başına… Aklıma da çok kötü kelimeler gelmiyor; ama, onu Allah'a havale ediyorum. Öyle bir, Türkiye için çok zayıf, Türkiye için, bana göre, hiç yakışmayan bir bakanlık; ama, ne yapalım?! Geliyor, oğluyla beraber, Sarıyer'de, pazar günü, muhtarla beraber resim çektiriyor, oralarda dolaşıyor, kendi bölgelerindeki arsaları kontrol ediyor, yerleri kontrol ediyor.

İstanbul'u kim yönetiyor?! Tayyip Erdoğan İstanbul'da, Sayın Başbakan. Özel bir, Beşiktaş'ta kapatıyor köşkü, orada kendine bir saltanat kayığıyla bir büro yapıyor, Beşiktaş'ta; evine gidip geliyor, Valiyi by-pass etmiş, Belediye Başkanını by-pass etmiş. Kim karar verecek İstanbul'da bunun yapımına?! Zeynep Hanım iyi niyetle getiriyor, bakanlıklar da iyi niyetle yapmaya çalışıyorlar; ama, ne yapacaklar?! Bunları yapabilecekler mi, bu olayları?!

Bakın, samimî olarak söylüyorum, İstanbul'da, çok perişan bir durumdayız. Trafik konusunda, biraz önce, milletvekili arkadaşlarım söyledi, aylardır kapanmayan çukurlar. Gaziosmanpaşa-Arnavutköy-Edirnekapı yolu var; tam beş yıldır -samimî olarak söylüyorum- ulaşım imkânsız, kapalı, bütün esnaf kan ağlıyor, bütün esnaf beddua ediyor. Böyle bir İstanbul'da, yolu olmayan, 116 çözüm önerisiyle gelip 116 tane kavşağı yapamayan, perişan eden bir İstanbul'da, ne kadar çaba sarf ederseniz edin, yolu olmazsa, çıkışlar olmazsa, yan bağlar olmazsa, otoyollara bağlanmayan bir projenin ne faydası olacak?! Proje çok güzel, yürekten destekliyorum, sizi kutluyorum; ama, öbür taraftan içim yanıyor. Nasıl yapacağız, kime teslim edeceğiz?! Bu belediyeye mi teslim edeceğiz?! Bu Belediye Başkanı mı yapacak?! İstanbul'u bunlar mı yönetecek?!

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - Sizin, o projeleri incelemeniz lazım.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Ben, projeleri çok inceliyorum. Ben, İstanbul'da yaşıyorum kırk yıldır. İstanbul'un toprağını, suyunu, çamurunu, yağmurunu yiyen insanlardan bir tanesiyim, İstanbul Milletvekiliyim üç dönemdir. İstanbul'da en talihsiz dönemlerimiz, gecekondular dahil, Tayyip Erdoğan'dan başlamıştır, şimdiki belediyeye kadar katledilmiş İstanbul'un bütün yerleri.

Hatırlarsanız, Sayın Tayyip Erdoğan'la ilgili bir helikopter hikâyesi vardı, izin verirseniz, onu anlatayım. Kahraman Sadıkoğlu'yla, bu helikopter hikâyesi vardı, gazetelerde; gecekondu yapılıyordu su havzalarına belediye başkanlığı dönemlerinde. İddiaya girmişlerdi televizyonlarda, ATV'de o zaman tartışıyorlardı; "gecekondu yaptırmıyorum" diyordu, o "yaptırıyorsun" diyordu. Bir makine almışlar havada çeken, helikopter kiralamış, dakika bastığı zaman düğmeye, saat kaçta; 4'te… Dördüncü gün saat 2'de… Bir gün sonra, dördüncü gün, saat 3'te… Böyle, gecekonduların yapıldığı tespit edilmişti o dönemlerde.

Su havzalarımız perişan, yollarımız perişan, trafiğimiz perişan; inanın sahipsiz, onu anlatmaya çalışıyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Helikopteri kim kazandı söyler misiniz?

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Onu anlatmaya çalışıyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Helikopteri kim kazandı?

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Helikopteri nasıl kazandığını burada anlatırsam çok üzülürsünüz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - He?..

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Bakın, helikopteri nasıl kazandığını burada anlatırsam o kadar çok üzülürsünüz ki… Ben, iki kişi arasındaki konuşmaları burada anlatmak istemiyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - İki kişi arasında uydurma olur da, onun için!..

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Ben o zaman denizcilik bakanıydım, geldi bana anlattı, ben biliyorum.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Uydurma olur da, onun için!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Uydurma değil.

Ondan sonra, bunun yanındaki muhataplarına sordum. Ben, burada, o helikopteri nasıl kazandığını anlatırsam, siz, buradan çok üzülürsünüz.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - İddiayı kaybedince helikopteri verdi!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Çok üzülürsünüz, çok üzülürsünüz…

ÜNAL KACIR (İstanbul) - İddiayı kaybetti, helikopteri verdi!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Çok üzülürsünüz, çok üzülürsünüz…

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Sen niye her şeye karışıyorsun?..

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Allah Allah!..

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Çok üzülürsünüz sevgili arkadaşlarım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onları geç sen, onları!

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Her şeye atlıyorsun!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Böyle bir belediye başkanı… İstanbul'da mimarlara sormuyor, arkadaş, bunu yapalım mı yapmayalım mı diye bir mimarı çağırmıyor. İstanbullu mimarlar ayağa kalkınca, ne diyor biliyor musunuz; Türk mimarları için "ipek kumaşı her terzi dikemiyor" diyor.

MUSTAFA ILICALI (Erzurum) - 300 tane mühendis çalışıyor yanında.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Yanında 200-300 tane mimar çalışıyor; doğru söylüyorsunuz.

Ya, sen mimarsın; bu insanları dışlayarak eline ne geçecek! Dünya mimarları, dünyadaki bütün işadamları, dünyadaki bütün ülkeler, Türk mimarları için "gelin arkadaş, bizim ülkemizi onarın, yollarımızı siz yapın" diyor; bizim Belediye Başkanı, sayın beyefendi arkadaşımız diyor ki: "İpek kumaşı her mimar dikemez." Ee, sen de dikemiyorsun; sen İstanbul'u mahvettin, katlettin. Bu zihniyet katletti, bundan önceki zihniyet de, bundan önceki zihniyet de… Onbeş yıldır İstanbul perişan, İstanbul kan ağlıyor. İstanbul kan ağlıyor arkadaşlar, İstanbul için söylüyorum.

OSMAN KILIÇ (Sivas) - İstanbul ayağa kalktı, dünyanın incisi oldu.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Şimdi, Kültür ve Turizm Bakanlığımız, biliyorsunuz, bir hatamız da bu…

MUSTAFA ÜNALDI (Konya) - Eski günleri unuttun galiba!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Ben hiçbir şey unutmadım; ben İstanbul'da yaşıyorum; siz de unutmadınız, ben de unutmadım. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, İstanbul'a kimler hizmet etti, kimler hizmet etmedi. Kim hizmet ettiyse, kölesi olurum; İstanbul'a bir çivi çakanın kölesi olurum; ama, her zaman söylüyorum, ben İstanbul'u seviyorum deyip de, İstanbul'u yağmalayan, yağmalatan, İstanbul'a çivi çakmayan… Yollarımız; bir yağmur yağdığı zaman sokağa çıkamıyoruz, bir kar yağdığı zaman sokağa çıkamıyoruz. Bunlar, bir günlük, iki günlük hikâye değil ki, onbeş yıldır yapılan hataların sonucu sevgili arkadaşlarım.

KENAN ALTUN (Ardahan) - Çöplerden geçilmiyordu…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Çöplerden de geçilmiyor; doğru söylüyorsunuz; yine geçilmiyor. Gidin, görün her tarafı! Gidin, görün Kartal'daki çöplüğün durumunu. Yine, Kumburgaz'daki çöplüğün durumunu görün. Bir adım daha ileri gidiyoruz…

Yani, yaşadığımız için söylüyorum, bunu, eleştirmek için söylemiyorum. Yani, ben İstanbul'da yaşayan bir arkadaşınız olarak, bu güzel projeyi kime teslim edeceğiz diye, onun feryadını, onun derdini yanıyorum; başka bir şey yok bunda! Bunu söylediğim zaman, kızmayın diye söylüyorum size.

Çevre ve Orman Bakanlıkları birbirine bağlandı. Bakın, geçen gün İstanbul'da bir olay oldu, biliyorsunuz, bu varillerle ilgili. Bu Sayın Çevre Bakanımız, o zaman İZAYDAŞ'a, Komisyon Başkanı olarak dört yıl ruhsat vermemişti. Sevgili arkadaşlarım, dört yıl! Böyle bir şey olur mu?! Oraya bir tane fabrika yapılıyor. Diyor ki: "Gelin, sizin atıklarınızı ben burada yakacağım. Böyle bir imkânım var. İster para verin, ister atıklardan çıkan maddeleri verin." Ama, bizim burada sırf inadına, sırf kendi bölgesinde bir belediye başkanını katletmek için, bir belediye başkanını başarısız kılmak için dört yıl ruhsat vermiyor. Böyle bir zihniyet olur mu?! Böyle bir zihniyete ülkeyi teslim etti… Bu halk için, vatandaş için bir şey söyleyemiyorum; ama, bu zihniyet Türkiye'yi karanlığa götürüyor, kötü yollara götürüyor.

Bakın, yıllar sonra ne yaptık; yüzlerce insanımız orada karantina içerisinde; kimse bakmıyor, Sağlık Bakanlığımızın da haberi yok. Etraf çevrilmiyor, o insanlara "gelin, sizi kontrol edelim" demiyor, "sağlığınıza bakalım" demiyor; tedavi etmiyorlar. Oradan bostanlar geçiyor, seralar yapılıyor, o seralardan meyveler gidiyor insanlara. Birisi gidip de, arkadaş, şu seradan üç tane meyve alalım da… İstanbul için söylüyorum, İstanbul'da olduğu için. Belediyede, Hıfzıssıhhada görev yapan arkadaşlarım, gidip de demiyor ki: Arkadaşlar, bu serada neler yetişiyor?! Bu derelerden simsiyah su akıyor, bu seralar besleniyor. Buradan çıkan meyveleri kim yiyecek?! Bunlar İstanbullu çocuklar değil mi, İstanbul'da yaşayan insanlar değil mi?!

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - İstanbul'da yaşayanlar en yüksek oyu size verdiler arkadaşlarım, en yüksek oyla seçildiniz. Hepimiz oy aldık; ama, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul'dan yüksek oy aldı. O insanlara bir borcunuz yok mu, o insanlara bir hizmet etme arzunuz yok mu?! Milletvekili olarak söylüyorum; gidip onlara sahip çıkma düşüncesinde değil miyiz?!

Bu Çevre Bakanı, İstanbul'u, biliyorsunuz, bu duruma getirmiştir. Binlerce varil… Ben iddia ediyorum ki, orada her fabrikanın altında yüzlerce varil var. Her fabrikayı kazın, gidin görün aşağıyı, yüzlerce varil çıkacaktır bütün Tuzla bölgesinden ve bütün o fabrikaların çalıştığı her yerde vardır; ama, bunu denetleyen, buna gidip "dur arkadaş" diyen veyahut da adamdan 70 ton atık çıkmış, adam 10 tonunu fabrikada yakmaya çalışıyor, 60 tonu yok ortada. Demiyoruz ki arkadaş, sen bu 60 tonu nereye götürüyorsun yahu; sen bunu nereye atıyorsun, kime veriyorsun, nasıl veriyorsun diye bir Allah'ın kulu çıkıp da o insanların sağlığıyla ilgilenmiyor arkadaşlar. Böyle insanlara mı teslim edeceğiz diye düşünüyorum bu güzel projeyi.

Bunun yanında, Çevre ve Orman Bakanlıklarını birleştirdik. O bir hataydı, ayrı bir konu. Yine, Turizm ve Kültür Bakanlıklarını birleştirdik, turizmin başına geleni biliyorsunuz; yıllardır yaşadınız, gördünüz, izlediniz. Şimdi, böyle bir ortamda birbirine, iç içe girmiş bir yetki kargaşasıyla bunu düzenlemek tabiî ki kolay.

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Sayın Sevigen, şahsınız adına söz isteğinizi de ayrıca veriyorum.

Buyurun.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Denizcilik bakanlığı kurulsun diye çok çaba sarf etmiştik, Müsteşar arkadaş da burada; çünkü, bu bakanlıklarda 20 tane, 17 tane genel müdürlüğün eli var. Tarım Bakanlığının var o üretme çiftlikleriyle ilgili, Sahil Güvenliğin var, Emniyetin var, belediyenin var, kıyı şeritlerinin var, Turizm Bakanlığının var yatlarla ilgili. Bütün her taraf dolu. Yetkinin kimde olduğu belli değil. Birisine telefon ediyorsun… Aynı hükümettesiniz, aynı hükümette görev yapıyorsunuz; ama, bir bakanlık öbür bakanlığı kıskanıyor, bir bakanlık öbür bakanlığı engellemeye çalışıyor. Bu yetki devri gerçekten güzel. Ben inanıyorum ki… Sayın Bayındırlık Bakanını tebrik ediyorum, yüreğini gere gere elindeki yetkiyi veriyor, yeter ki yapsın. Yapsın gerçekten; ama, bir ısmarlama proje olmasın diğerleri gibi. Adamı önceden belli olan, önce vereceğimiz adamı ayarlayıp, müteahhidi ayarlayıp da arkadan, sonra bu projeyi vereceğimiz bir proje olmasın. Bunları yaşadık, gördük. Bunları gördüğümüz için, sobaya elimizi değdirdiğimiz zaman elimiz yanıyor. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek içermiş. Değil mi Haluk Bey?!

HALUK KOÇ (Samsun) - Ta kendisi.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Öyle değil mi! O yüzden korkuyoruz. Yoksa, biz, ülkeye hizmet edenin, İstanbul'a hizmet edenin böyle bir projeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu bilen insanlardanız. Bu bakımdan, sevgili arkadaşlarım, bu projeyi getiren arkadaşıma çok teşekkür ediyorum, eksik olmasın ve İstanbulumuza önce, sonra da Türkiye'ye hayırlı olsun diyorum.

Hepinizi sevgi, saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sevigen.

Madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

Maddeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.

3 üncü maddeyi okutuyorum:

MADDE 3.- Bu Kanun hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.

BAŞKAN - Madde üzerinde Sayın Sevigen?..

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Konuşmayacağım.

BAŞKAN - Şahsı adına Sayın Kacır; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa teklifinin maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Az önce bu kürsüden hitap eden Mehmet Sevigen kardeşimizi ibretle ve dikkatle izledim. Bizler İstanbul'da yaşıyoruz. Ben, İstanbul Milletvekiliyim. Burada İstanbul milletvekili arkadaşlarımız var. İstanbul'u bilmeyen milletvekilimiz zaten yok, hepiniz biliyorsunuz.

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Ben bilmiyorum!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Bir zamanlar İstanbul'da, susuzluktan, insanımız susuz kalmıştı, Kerbela'ya dönmüştü İstanbul.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Eyvah!.. Eyvah!..

HALUK KOÇ (Samsun) - Yağmur yağdı, rahmet geldi!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Sizler, sizin partiniz o zaman bulutları bombalayıp su indirmeye çalışırken, İstanbul'un su problemini çözmek üzere göreve gelen Recep Tayyip Erdoğan, yedi tepeden İstanbul'a, yedi dereden yedi tepeye su getirdi; İstanbul'un 2050 yıllarına varıncaya kadar su ihtiyacı karşılandı.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Yuvacık Barajı ne olacak, Yuvacık Barajı?!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, Yuvacık Barajını da biliyoruz. Geçen gün mahkemeleri bitti; gördük.

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Kaldır dokunulmazlığı…

ÜNAL KACIR (Devamla) - Ne olacak; gördük onu da…

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Dokunulmazlığı kaldır…

ÜNAL KACIR (Devamla) - Ve biz İSKİ'yi biliyoruz, İSKİ'yi. İSKİ skandalını biliyoruz biz.

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Akıllı kart var. ASKİ'ye gel, ASKİ'deki yolsuzluğa.

YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) - Sayın Başkanım, maddeyle ne ilgisi var bunların!

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Maddeyi konuş, maddeyi!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, İSKİ…

BAŞKAN - Sayın Kacır…

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet…

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Maddeyi konuş!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, efendim…

BAŞKAN - Sayın Kacır, beni dinler misiniz.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, dinliyorum Sayın Başkanım.

BAŞKAN - Sayın Kacır, burada…

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Ortamı germeye gerek yok.

BAŞKAN - …yasanın sonuna geldik, germeye gerek yok, doğru, aynen katılıyorum. Siz, konunuza gelin. Bakın, maddeniz üzerinde konuşun, öbür konuları başka bir minvalde konuşun lütfen.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Sayın Başkan, İstanbul'da çöp dağları vardı ve çöpler patlıyordu, Hekimbaşı'nda çöpler patladı, insanlarımız öldü. Sizin eserinizdi onlar ve işte, o dönemde bir yiğit çıktı.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Aslanlar!..

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, bir yiğit çıktı.

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Attan düştü, attan düştü!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Çaresi…

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Attan düştü, o yiğit garanti değil.

ÜNAL KACIR (Devamla) - Evet, işte, o yiğit, İstanbul'u İstanbul yaptı. Biliyor musunuz, İstanbul'da şimdi çöplerden gübre üretiliyor.

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Allah, Allah!

TUNCAY ERCENK (Antalya) - Benim bildiğim yiğit attan düşmez.

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Hangi tarlaya?!

ÜNAL KACIR (Devamla) - Ya, öyle...

Evet, İstanbul'un bahçelerine üretiliyor, İstanbul'un parklarına üretiliyor; ama, sizin onu bilmeniz de mümkün değil, düşünebilmeniz de.

ERDAL KARADEMİR (İzmir) - Maddeye gel, maddeye!

ÜNAL KACIR (Devamla) - İstanbul'daki yollar, kavşaklar… Böyle, 5 dakikaya hepsini anlatmaya sığdıramayacağız elbette. "Çaresi bitmez dertlerimin bıktım illallah" diyordu İstanbullu, "biri biterken birisi başlar korkarım vallah" diyordu ve "yok mu çaresi dostlar" dediğinde, bir yandan bir ses çıktı: Var… Recep Tayyip Erdoğan… Genç, dinamik, çalışkan, cesur, dürüst, kararlı dedik… (AK Parti sıralarından alkışlar)

MEHMET VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Seni şimdi bakan yapar, bakan!

ÜNAL KACIR (Devamla) - …ve İstanbul, İstanbul oldu ve şimdi, İstanbul'a yeni inciler yapmaya çalışıyoruz.

Teşekkür ediyorum Sayın Karahan'a, teşekkür ediyorum sayın bakanlarıma bu kanunu getirdikleri için ve inşallah, bu kanunun arkasından yapacağımız hizmetlerle İstanbul'a… Başlamış olan yeni 116 projeden daha dün 20'sinin temelini attık, 20'sinin açılışını yaptık. Takip edin bunları Sayın Sevigen, takip edin ve elbette ki, bütün bu çalışmalar sırasında, bazı trafik yoğunlukları, sıkışıklıkları da olacak. Biz, sadece yaz dönemlerinde çalışalım diyemeyiz, o kadar vaktimiz yok. Bu projeleri gerçekleştirmek durumundayız. Kadir Topbaş'a, ekibine teşekkür ediyorum, başarılar diliyorum.

Saygılar, sevgiler sunuyorum Heyetinize. (AK Parti sıralarından alkışlar)

HALUK KOÇ (Samsun) - Ünal Bey, listeyi garantilediniz!

BAŞKAN - Teşekkür ederiz Sayın Kacır.

Şahsı adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet Sevigen; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)

MEHMET YILDIRIM (Kastamonu) - Ünal Beyi biraz şöyle hafif silkele!

MEHMET SEVİGEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tabiî, böyle çok hoş, karşılıklı konuşarak Türkiye'ye örnek vaziyette bir kanun çıkartıyoruz. O kanun gerçekten çok iyi olacak. İnanıyorum ki, böyle kavgayla başlayan dostluklar iyi olurmuş. Ama, tabiî, bu konuyu buraya getirmeyeceksiniz, buraya getirdiğiniz zaman da dinleyeceksiniz. Yani, şimdi, Tayyip Erdoğan'ı mı tartışacağız burada?!

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Onbeş yıldır bir şey olmuyorsa ne diyeceğiz?!.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Yani, istiyorsan… Bak, Tayyip Erdoğan'ı tartışacaksak, bak, Tayyip Erdoğan'ı, Başbakanı tartışacaksak…

FAHRİ KESKİN (Eskişehir) - Onu tartışamayız!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Yani, tartışacaksak, şimdi, kendisi de burada yok, sizlere de üzülür yani bu konuyu açtınız diye, sonra başınıza bir iş gelmesin, yani, kötü bir anlamda; ama…

DURDU MEHMET KASTAL (Osmaniye) - Maddeye gel, maddeye…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Tabii, maddeye geçmek lazım, doğru söylüyorsunuz; ama, şunu söylemekten de geçemiyorum: Yani, Sayın Sözen'le ayrı partideydik, o zaman SHP vardı, ben başka bir partideydim; ama, altyapısında büyük hizmet etti. Yani, Allah için, o dönemlerde bu su konusunda, altyapı konusunda o dönemde geçen belediye başkanları büyük hizmet etti; ama, ben Tayyip Beyin, siz de hatırlarsınız, Tayyip Erdoğan'ın, tek altına, uluslararası projeye imza attığı tek bir işi yoktur. Var mıdır, varsa birisi çıksın söylesin, İstanbul milletvekilleri var?!

AGÂH KAFKAS (Çorum) - İstanbul'u yeniden yaptı.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Deyin ki, Tayyip Erdoğan uluslararası bir projeye İstanbul Belediye Başkanıyken imza attı; ama, imza attığı projelerden 17 tanesinden dava var. Hele bir tanesinden kaçak villa yapmaktan on aya mahkûm oldu. Böyle olmadı mı arkadaşlar, yaşamadık mı bunları?! (AK Parti sıralarından gürültüler) Yaşamadık mı bunları sevgili arkadaşlarım; bunları yaşadık, bunları mı konuşacağız?! Akbil davasından, ASKİ davasından… Bunları konuşursak üzülürsünüz.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Millet biliyor millet, siz konuşun.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Bakın, millet de biliyor, ben bunları konuşmak istemiyorum; ama, siz ille de konuş diyorsanız konuşayım.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Bunu, genel seçimlerde gösterdi millet.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Konuş diyorsanız konuşayım.

Şimdi, İstanbul'da seçim olduğu zaman göreceğiz, yaşayacağız.

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Millet Sayın Tayyip Erdoğan'ı Başbakan yaptı.

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Hep gördük!..

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Önümüzdeki günlerde yaşayacağız… El mi yaman bey mi yaman, sizin yaptıklarınız ve bizim yaptıklarımız ortaya çıkacak, İstanbul'daki seçmen tercihini koyacak. Niye sinirleniyorsunuz, niye üzülüyorsunuz, niye kızıyorsunuz?! (AK Parti sıralarından gürültüler)

MEHMET ÇERÇİ (Manisa) - Millet ne olduğunu görüyor!

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, müdahale etmeyin.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Üzülmeyin, kızmayın… Hiç üzülmeyin… Hiç üzülmeyin, hiç kızmayın…

BAŞKAN - Sayın Sevigen, siz Genel Kurula hitap edin.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Hiç kızmayın, hiç üzülmeyin … Millet doğrusunu bilir, halk doğrusunu yapacaktır zamanı geldiği zaman…

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Kesinlikle!..

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Askerler de, şehit anneleri de… Dün getirdiğiniz kanunlarla da ilgili, daha önce getirdiğiniz kanunlarla da ilgili, insan hakları konusunda da insanlarımızın düşünceleri… Bütün toplum sizi ibretle izliyor, ibretle gözlüyor; her kesim, doktorlarımız da gözlüyor, hemşirelerimiz de gözlüyor, işçilerimiz de, köylülerimiz de, hele emeklilerimiz gözlüyor, İstanbul'da yaşayan bütün insanlar gözlüyor, ibretle izliyor… (AK Parti sıralarından gürültüler)

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Hiç alamadıkları kadar iyi para alıyorlar.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Laf atabilirsiniz…

Bunları yaşayacağız, göreceğiz. Bunun ilacı sandıktır, sandık. Var mısınız, hodri meydan, sandığa?!. Var mısınız?!. Madem çok güveniyorsunuz… Haydi, var mısınız?!. (CHP sıralarından alkışlar) Var mısınız?!. Madem o kadar çok güveniyorsunuz, haydi bakalım!.. Her şey sizde, sayınız da sizde.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Acıyoruz sana!

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Madem bu kadar yetkilisiniz, bu kadar birikiminiz var, bu kadar yüksek oy alacaksınız…

ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul) - Aldık alacağımızı…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Sayın Cüneyt Zapsu'nun Amerika'da neler yaptığını ve Amerika'dakiler de Cüneyt Zapsu'nun önüne çıkartıp "kardeşim, biz böyle biliyoruz" dediklerini yaşadık, gördük sevgili arkadaşlarım.

ÜNAL KACIR (İstanbul) - Sizin anket yapmaya bile yüreğiniz yetmiyor.

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Varsa biraz yüreğiniz, ya, mademki bu seçimle gelecek, bir dört yıl daha gidin, bir dört yıl daha gidin. Madem öyle, çıkalım aslan gibi, seçime gidelim, madem o  kadar… Bütün arkadaşlarım diyor ki, biz çok öndeyiz. (AK Parti sıralarından gürültüler) Siz önde değilsiniz. Siz bu yaptıklarınızı insanlara, aldığınız oydan sonra o fakir fukarayı unutmanız, o fakir fukaraya sahip çıkmamanız, onu senede bir gün… Dediğim gibi daha önce, Başbakan Tayyip Erdoğan ramazan aylarında hatırlıyor, ramazanda… Bir gün garibe gidiyor, fakire fukaraya, onbir ay zenginlerin uçaklarıyla Anadolu'yu dolaşıyor. Siz böyle bir parti oldunuz arkadaşlar ya! Siz, inanın böyle bir parti oldunuz ve öyle bir parti değildiniz. Salih, sen nasıl değiştin ya?! Gerçekten seviyorum seni, çok seviyorum ya, vallahi! Salih Kapusuz çok başarılı bir arkadaşım, gurur duyduğum bir arkadaşım; ama, ne yapayım, bu vatandaş sizin için böyle düşünüyor.

İnanıyorum ki, inşallah, önümüzdeki seçimlerde herkes layık olduğu şekilde yerini alacaktır. (CHP sıralarından alkışlar)

AGÂH KAFKAS (Çorum) - Kesinlikle…

MEHMET SEVİGEN (Devamla) - Bu millet, bu halk, bu vatandaş, bu yetim, bu fakir fukara sizin teriminizle bu garip gureba, bu yaptıklarınızı, burnunuzdan inşallah… Allah korusun, beddua etmiyorum, sandıkta hesabını soracaktır diyorum; hepinize sevgiler, saygılar sunuyorum.

Tekrar size çok teşekkür ediyorum; sağ olun, hayırlı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)

BAŞKAN - Teşekkür ediyorum Sayın Sevigen.

SALİH KAPUSUZ (Ankara) - Arkadaş, çok doğru bir söz söyledin; boyunuzun ölçüsünü sandıkta alacaksınız.

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.

HALUK KOÇ (Samsun) - Sayın Başkan, bir karar yetersayısını arayalım; bu sefer arayalım.

BAŞKAN - Aramayalım bu sefer!

HALUK KOÇ (Samsun) - Arayalım, arayalım.

BAŞKAN - Maddeyi oylarınıza sunuyorum; karar yetersayısı arayacağım: Kabul edenler…

Kâtip üyeler arasında mutabakat sağlanamadığından, elektronik cihazla yapacağım oylamayı.

Pusula gönderen sayın milletvekillerinin Genel Kuruldan ayrılmamalarını rica ediyorum.

Oylama için 4 dakika süre veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.

(Elektronik cihazla oylama yapıldı)

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve madde kabul edilmiştir.

Şimdi, teklifin tümünü oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.

Sayın milletvekilleri, birleşime 5 dakika ara veriyorum.

Kapanma Saati : 19.31

BEŞİNCİ OTURUM

Açılma Saati : 19.35

BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN

KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ (Çanakkale)

 

BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu  açıyorum.

8 inci sırada yer alan, Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN

GELEN DİĞER İŞLER (Devam)

8.- Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu Raporu (2/731) (S. Sayısı:1137)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

9 uncu sırada yer alan, Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

9.-Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1098) (S. Sayısı: 1122)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

10 uncu sırada yer alan, Türkiye İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.

10.-Türkiye İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1184) (S. Sayısı: 1142)

BAŞKAN - Komisyon ve Hükümet?.. Yok.

Ertelenmiştir.

Sayın milletvekilleri, diğer işlerde de Komisyon ve Hükümetin bulunamayacağı görüldüğünden ve grupların da karşılıklı görüşmesinden bu anlaşıldığından, sözlü soru önergeleri ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 2 Mayıs 2006 Salı günü saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.

İyi akşamlar diliyorum.

                                                                                                   Kapanma Saati : 19.37