DÖNEM:
22 CİLT: 118 YASAMA YILI: 4
TÜRKİYE BÜYÜK MİLLET MECLİSİ
TUTANAK DERGİSİ
95 inci Birleşim
27 Nisan 2006 Perşembe
İ
Ç İ N D E K İ L E R
Sayfa
I.- GEÇEN TUTANAK
ÖZETİ
II.- GELEN KÂĞITLAR
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Karaman Milletvekili Yüksel
Çavuşoğlu'nun, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
2.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in,
23 Nisan ve Mustafa Kemal'in meşruiyet ve yasallık anlayışına ilişkin
gündemdışı konuşması
3.- Karaman Milletvekili Mevlüt Akgün'ün,
son yıllarda İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen aşırı kuraklık ve mevcut su
kaynaklarının bilinçsiz kullanılması nedeniyle tarımın bitme noktasına gelme
tehlikesine karşı alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
B) TEZKERELER
VE ÖNERGELER
1.- TBMM Başkanı Bülent Arınç'ın, Bahreyn
Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa Bin Ahmet Al-Dahrani'nin davetine
beraberinde bir parlamento heyetiyle icabetine ilişkin Başkanlık tezkeresi
(3/1035)
2.- Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın
Sudan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak milletvekillerine ilişkin Başbakanlık
tezkeresi (3/1036)
IV.- KANUN
TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş
ve İbrahim Köşdere'nin, Gelibolu Yarımadası Tarihî Millî Parkı Kanununa Geçici
Bir Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S.
Sayısı: 305)
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve
Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030)
(S. Sayısı: 904)
3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi
Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde
Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138)
4.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/1145) (S. Sayısı: 1112)
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci Ek)
6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun
Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Hükmünde Kararname ve Millî
Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)
7.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan
Uslu'nun; Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve
Turizm Komisyonu Raporu (2/733) (S. Sayısı: 1135)
8.- Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın;
Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve
İçişleri Komisyonu Raporu (2/731) (S. Sayısı:1137)
9. -Türk Silahlı Kuvvetleri Personel
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe
Komisyonu Raporu (1/1098) (S. Sayısı: 1122)
10. -Türkiye İstatistik Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu
(1/1184) (S. Sayısı: 1142)
V.- SORULAR
VE CEVAPLAR
A) YAZILI
SORULAR VE CEVAPLARI
1.- Tekirdağ Milletvekili Enis
TÜTÜNCÜ'nün, Tekirdağ'daki vergi uygulamalarıyla ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Maliye Bakanı Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13093)
2.- Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13106)
3.- Eskişehir Milletvekili Mehmet Vedat
YÜCESAN'ın, Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13107)
4.- Denizli Milletvekili Mustafa
GAZALCI'nın, Açıköğretim Lisesi Yönetmeliğindeki değişikliğe ilişkin sorusu ve
Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13108)
5.- Bursa
Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un, Bursa'daki öğretmen ihtiyacına ilişkin sorusu
ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13109)
6.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin,
Eğitim Kurumları Yöneticilerinin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin
sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13227)
7.- Yalova Milletvekili Muharrem İNCE'nin,
Öğretmenlerin Atama ve Yer Değiştirme Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13230)
8.- Mersin Milletvekili Hüseyin GÜLER'in,
bazı derslerde ilköğretim öğrencilerinden ücret talep edildiği iddiasına
ilişkin sorusu ve Millî Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13232)
9.- Denizli Milletvekili Mehmet U.
NEŞŞAR'ın, İstanbul Tabip Odasına üye kaydedilmesiyle ilgili iddialara ilişkin
sorusu ve Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13245)
10.- Burdur Milletvekili Ramazan Kerim
ÖZKAN'ın, bir beldedeki sağlık hizmetlerinin desteklenmesine ilişkin sorusu ve
Sağlık Bakanı Recep AKDAĞ'ın cevabı (7/13246)
11.- Denizli Milletvekili Ümmet
KANDOĞAN'ın, özürlülerin eğitimine ve istihdamına,
- İzmir Milletvekili Ahmet ERSİN'in,
Merkez Bankası Başkanı atama kararnamesine,
- İzmir Milletvekili Canan ARITMAN'ın,
Antalya SHÇEK İl Müdürünün bir beyanına ve mağdur kadınlara yönelik hizmetlere,
İlişkin soruları ve Devlet Bakanı Nimet
ÇUBUKÇU'nun cevabı (7/13390, 13391, 13392)
12.- İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
tahsil edilen KDV ve ödenen vergi iadesine ilişkin sorusu ve Maliye Bakanı
Kemal UNAKITAN'ın cevabı (7/13439)
13.- Bursa Milletvekili Mustafa ÖZYURT'un,
Görevde Yükselme ve Unvan Değişikliği Yönetmeliğine ilişkin sorusu ve Millî
Eğitim Bakanı Hüseyin ÇELİK'in cevabı (7/13459)
I. - GEÇEN TUTANAK ÖZETİ
TBMM Genel Kurulu saat
15.00'te açılarak dört oturum yaptı.
Trabzon Milletvekili
Cevdet Erdöl, Kanunî Sultan Süleyman'ın 511 inci doğum yıldönümünde, devlet
adamı kişiliğine ve eserlerine,
Malatya Milletvekili
Ferit Mevlüt Aslanoğlu, son günlerde Malatya ve çevre ilçelerinde meydana gelen
don olayından dolayı zarar gören kayısı üreticilerinin sorunlarına ve alınması
gereken tedbirlere,
Samsun Milletvekili Musa
Uzunkaya, üniversitelerde görev yapan yardımcı doçentlerin kariyer
yükselmelerinde yabancı dil şartının aranılmasının getirdiği sıkıntılar ile
malî sorunlarına ve bu konuda yapılması gerekenlere,
İlişkin gündemdışı birer
konuşma yaptılar.
Muğla Milletvekili Hasan
Özyer'in, Kocaeli Gebze İlçesi Dilovası Beldesindeki sanayi atıklarının çevre
ve insan sağlığı üzerindeki olumsuz etkilerinin araştırılarak alınması gereken
önlemlerin belirlenmesi amacıyla kurulan (10/254, 258) esas numaralı Meclis
Araştırması Komisyonu üyeliğinden çekildiğine ilişkin önergesi Genel Kurulun
bilgisine sunuldu.
Merkezi Finans ve İhale
Biriminin Kuruluşuna İlişkin Türkiye Hükümeti ve Avrupa Komisyonu Arasındaki
Mutabakat Zaptına 1 Nolu Ekin Onaylanmasının Uygun Bulunduğuna Dair Kanun
Tasarısının geri gönderilmesine ilişkin Başbakanlık tezkeresi okundu; Dışişleri
Komisyonunda bulunan tasarının Hükümete geri verildiği bildirildi.
Genel Kurulun 25.04.2006
günlü ve 93 üncü Birleşiminde okunan ve aynı tarihli gelen kâğıtlarda
yayımlanan, zehirli atıkların depolanmasının ve çevreye etkilerinin
araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla verilen
(10/359) esas numaralı Meclis Araştırması önergesinin öngörüşmesinin, Genel
Kurulun 26.04.2006 Çarşamba günkü birleşiminde yapılmasına ilişkin CHP Grubu
önerisinin, yapılan görüşmelerden sonra, kabul edilmediği açıklandı.
Çevre ve Orman Bakanı
Osman Pepe, Samsun Milletvekili Haluk Koç'un,
Denizli Milletvekili
Ümmet Kandoğan, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un,
Konuşmasında, şahsına;
Samsun Milletvekili Haluk
Koç, Ankara Milletvekili Salih Kapusuz'un, konuşmasında, Genel Başkanlarına ve
Partisine,
Sataştığı iddiasıyla,
birer açıklamada bulundular.
Genel Kurulu ziyaret eden
Avustralya Genel Valisi Michael Jeffery ve beraberindeki heyete Başkanlıkça
"Hoşgeldiniz" denildi.
Kocaeli Gebze İlçesi
Dilovası Beldesindeki sanayi atıklarının çevre ve insan sağlığı üzerindeki
etkilerinin araştırılarak alınması gereken önlemlerin belirlenmesi amacıyla
kurulan (10/254, 258) esas numaralı Meclis Araştırması Komisyonunda açık
bulunan ve Anavatan Partisi Grubuna düşen 1 üyeliğe, Grubunca aday gösterilen
Ankara Milletvekili Muzaffer R. Kurtulmuşoğlu seçildi.
Gündemin "Kanun
Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer İşler" kısmının:
3 üncü sırasında bulunan,
Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine Dair Kanun Teklifinin (2/212) (S.
Sayısı: 305) görüşmeleri, daha önce geri alınan maddelere ilişkin komisyon
raporu henüz gelmediğinden;
1 inci sırasında bulunan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve
17'ye 1 inci Ek),
2 nci sırasında bulunan,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararnamenin (1/277) (S. Sayısı: 1079),
4 üncü sırasında bulunan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısının (1/1030)
(S. Sayısı: 904),
5 inci sırasında bulunan,
Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin (2/727) (S. Sayısı:1138),
Görüşmeleri, ilgili
komisyon yetkilileri Genel Kurulda hazır bulunmadığından;
Ertelendi.
6 ncı sırasında bulunan
ve İçtüzüğün 91 inci maddesi kapsamında değerlendirilerek temel kanun olarak
bölümler halinde görüşülmesi kararlaştırılmış bulunan Çevre Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısının (1/322) (S. Sayısı: 871),
görüşmeleri tamamlanarak kabul edilip kanunlaştığı açıklandı.
7 nci sırasında yer alan,
Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının
(1/1145) (S. Sayısı: 1112), tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanarak, 3 üncü
maddesine kadar kabul edildi; 3 üncü maddesi üzerinde bir süre görüşüldü.
27 Nisan 2006 Perşembe
günü, alınan karar gereğince saat 14.00'te toplanmak üzere, birleşime 21.01'de
son verildi.
İsmail Alptekin |
|
|
|
|
|
Başkanvekili |
|
|
|
|
|
|
Ahmet Gökhan Sarıçam |
|
Türkân Miçooğulları |
|
Kırklareli |
|
İzmir |
|
Kâtip Üye |
|
Kâtip Üye |
|
|
Mehmet Daniş |
|
|
|
Çanakkale |
|
|
|
Kâtip Üye |
|
No.: 130
II. - GELEN
KÂĞITLAR
27 Nisan
2006 Perşembe
Rapor
1.- Kamulaştırma
Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ve Erzurum Milletvekili
Mustafa Nuri Akbulut'un; 2942 Sayılı Kamulaştırma Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/805,
2/557) (S. Sayısı: 1145) (Dağıtma tarihi: 27.4.2006) (GÜNDEME)
Süresi İçinde Cevaplandırılmayan Yazılı Soru Önergeleri
1. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, Maliye Bakanı hakkındaki
iddialarla ilgili bir beyanına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13041)
2. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, doğalgaza yapılan zamlara
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13042)
3. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, Irak'ta hayatını kaybeden
Türk vatandaşlarına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13043)
4. - Denizli Milletvekili Ümmet KANDOĞAN'ın, bazı makro ekonomik
verilere ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13044)
5. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Maliye Bakanı hakkındaki
iddialar ile ilgili bir açıklamasına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13046)
6. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, bazı kamu kurumlarındaki
kadın bürokrat ve diğer personele ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13048)
7. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, İstanbul'daki Dudullu
Tüneli inşaatına ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13050)
8. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Ulusa Sesleniş programına
ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi (7/13051)
9. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, milletvekillerinin ulusal
stratejik konsept hakkında bilgilendirilmesine ilişkin Başbakandan yazılı soru
önergesi (7/13052)
10. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, bazı
şirketlerin aldığı kamu ihalelerine ilişkin Başbakandan yazılı soru önergesi
(7/13056)
11. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
kadınların işgücüne katılımına ilişkin Çalışma ve Sosyal Güvenlik Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13064)
12. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
Bursa'daki bir fabrika yangınında hayatını kaybeden işçilere ilişkin Çalışma ve
Sosyal Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13065)
13. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
tekstil ve hazır giyim sektöründeki istihdama ilişkin Çalışma ve Sosyal
Güvenlik Bakanından yazılı soru önergesi (7/13066)
14. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, TMSF'ye
devredilen bankaların kamuya maliyetine ilişkin Devlet Bakanı ve Başbakan
Yardımcısından (Abdullatif ŞENER) yazılı soru önergesi (7/13069)
15. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, AB
fonlarından yararlanan yerel yönetimlere ilişkin Devlet Bakanından (Ali
BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13071)
16. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, AB
sürecinde yabancı dil öğretimine ilişkin Devlet Bakanından (Ali BABACAN) yazılı
soru önergesi (7/13072)
17. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un,
"Gençliğin AB'ye Bakışı" araştırmasının sonuçlarına ilişkin Devlet
Bakanından (Ali BABACAN) yazılı soru önergesi (7/13073)
18. - İzmir Milletvekili Serpil YILDIZ'ın,
belediyelerin kadın ve çocuk korunma evi hizmetlerine ilişkin İçişleri
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13079)
19. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, AB
fonlarından yararlanan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13080)
20. - Ankara Milletvekili Zekeriya AKINCI'nın,
Ankara'nın Altındağ İlçesinde artan nüfusun gerektirdiği hizmetlere ilişkin
İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13082)
21. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, palmiye
ağacı satın alan belediyelere ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13083)
22. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, İSKİ
ihaleleri ile ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13084)
23. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in,
Ankara-Altındağ Belediyesiyle ilgili bazı iddialara ilişkin İçişleri Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13085)
24. - Ankara Milletvekili Yılmaz ATEŞ'in, Ankara
Büyükşehir Belediyesi otobüslerine, metro çalışmalarına ve Mamak çöplüğüne
ilişkin İçişleri Bakanından yazılı soru önergesi (7/13086)
25. - İzmir Milletvekili Erdal KARADEMİR'in, turizm
bölgelerinde yabancıların taşınmazlarını kiraya vermesine ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13094)
26. - Adana Milletvekili N. Gaye ERBATUR'un, temel
gıda maddelerine uygulanan KDV oranına ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru
önergesi (7/13096)
27. - Hatay Milletvekili Züheyir AMBER'in,
Ankara'daki taksici esnafının mali sorunlarına ilişkin Maliye Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13098)
28. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in,
Citibank'ın vergi borcunun terkin edildiği iddiasına ilişkin Maliye Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13099)
29. - Sivas Milletvekili Nurettin SÖZEN'in, Sivas
Demir Çelik İşletmelerine ilişkin Maliye Bakanından yazılı soru önergesi
(7/13100)
30. - Hatay Milletvekili Gökhan DURGUN'un, vergi
mükelleflerinin matrah artırımına zorlandığı iddialarına ilişkin Maliye
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13101)
31. - İstanbul Milletvekili Berhan ŞİMŞEK'in, ders
kitabı hazırlayan yayınevleri ve kitap inceleme komisyonlarına ilişkin Millî
Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13102)
32. - İzmir Milletvekili Hakkı ÜLKÜ'nün, yabancı
dil öğretimine ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13103)
33. - Antalya Milletvekili Nail KAMACI'nın,
Antalya'daki bazı okul arazileri üzerindeki tahsisin kaldırıldığı iddiasına
ilişkin Millî Eğitim Bakanından yazılı soru önergesi (7/13104)
34. - Denizli Milletvekili Mustafa GAZALCI'nın,
biyoloji kitaplarında yaradılış kuramına yer verilmesine ilişkin Millî Eğitim
Bakanından yazılı soru önergesi (7/13105)
35. - Ordu Milletvekili İdris Sami TANDOĞDU'nun,
sosyal güvenlik kurumlarına bağlı hastaların özel hastanelerden yararlanma
şartlarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı soru önergesi (7/13110)
36. - Denizli Milletvekili Mehmet U. NEŞŞAR'ın,
sağlık meslek liselerine öğretmen atamalarına ilişkin Sağlık Bakanından yazılı
soru önergesi (7/13112)
37. - İzmir Milletvekili Enver ÖKTEM'in, Antalya 2
nci Dış Hatlar Terminalinin işletme süresine ilişkin Ulaştırma Bakanından
yazılı soru önergesi (7/13115)
38. - İstanbul Milletvekili Emin ŞİRİN'in, Türk
vatandaşlarının AB ülkelerinde serbest dolaşım, çalışma ve yerleşme haklarına
ilişkin Dışişleri Bakanı ve Başbakan Yardımcısından yazılı soru önergesi
(7/13118)
BİRİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 14.00
27 Nisan 2006 Perşembe
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Türkiye Büyük
Millet Meclisinin 95 inci Birleşimini açıyorum.
Toplantı yetersayısı
vardır; görüşmelere başlıyoruz.
Sayın milletvekilleri,
gündeme geçmeden önce üç sayın milletvekiline gündemdışı söz vereceğim.
İlk söz, yurtdışındaki
vatandaşlarımızın sıkıntı ve talepleri hakkında, Karaman Milletvekili Sayın
Yüksel Çavuşoğlu'na ait.
Buyurun Sayın Çavuşoğlu.
Süreniz 5 dakikadır.
III.-
BAŞKANLIĞIN GENEL KURULA SUNUŞLARI
A)
GÜNDEMDIŞI KONUŞMALAR
1.- Karaman
Milletvekili Yüksel Çavuşoğlu'nun, yurt dışında çalışan vatandaşlarımızın
sorunlarına ve alınması gereken tedbirlere ilişkin gündemdışı konuşması
YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU
(Karaman) - Sayın Başkan, çok değerli milletvekili arkadaşlarım; yurt dışında
çalışan işçilerimizin sıkıntı, dert ve problemlerini gündeme getirmek ve bir
arada çözüm bulma noktasında gündemdışı söz almış bulunmaktayım. Sözlerime
başlamadan önce Yüce Meclisi saygılarımla selamlıyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım; yurt dışında, bildiğiniz gibi, resmî rakamlara göre 3,5 milyon
civarında, ama, gayri resmî rakamlara göre 5 milyonun üzerinde vatandaşımızın
yaşadığını hepimiz biliyoruz. Bu arada, sadece Hollanda'da 45 000 ile 50 000
civarında Karamanlı vatandaşımızın yaşadığı kayıtlara geçmiştir. Bu
münasebetle, bazı davetler çerçevesinde, geçtiğimiz yıl, Hollanda ve Belçika
olmak üzere, bu yıl da, nisan ayı, yani bu ayın başlarında Belçika'da yaşayan
hemşerilerimizin daveti üzerine, değerli Konya Milletvekilimiz Sayın Muharrem
Candan Beyle birlikte katılmış olduk. Bu katılmamızı da, arkadaşlarımızın,
hemşerilerimizin çok içten, samimî duygularla, coşkulu, muazzam bir katılımlarının
olduğunu müşahede etmiş olduk.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, bu temaslarımızda tarafımıza intikal eden sıkıntı ve talepleri
birkaç madde halinde, önemlilerini, aşağıda sizlere sunuyor ve müşterek
paylaşmak istiyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, Türkiye'deki siyasî ve ekonomik gelişmeleri çok yakından takip
eden hemşerilerimizin, sanki Avrupa ülkelerini kendi ülkeleri şekline
getirdiklerini, yaşamlarını aynen sürdürdüklerini peşinen ifade etmek
istiyorum. Gurbetçilerimizin, bu ülke ekonomisine direkt ya da dolaylı
katkılarını da asla gözardı etmemiz mümkün değildir. Ülkemizde devlet
dairelerinde kamu görevlilerinin, vatandaşlarımıza, bu yeni dönemde nasıl sıcak
davrandığı, devlet-millet kaynaşmasını nasıl sağladığı hususunda, başta
Başbakanımızın ve Hükümetimizin büyük gayretleri olmasıyla birlikte, şu anda
vatandaşlarımızın, memurlar karşısında son derece mutlu olduğu söz konusu ise,
her şeyden önce Avrupa'daki vatandaşlarımız da, büyükelçiliklerimizden,
konsolosluklarımızdan bu ilgiyi, bu millet-devlet kaynaşmasını
beklemektedirler.
Bu noktada şunları da
ifade etmeden geçemeyeceğim: Özellikle Dışişleri Bakanımıza Belçika'da yaşayan
hemşerilerimizin şükranları vardır. Zira, yeni atanmış olan Büyükelçimiz,
halkla kaynaşmış, tam bir halkçı bir insan ve Belçika'da yaşayan bütün Türk
Milletinin dertleriyle bizatihi ilgilenen bir yapıda olmasından dolayı,
müteşekkirlerini benim vasıtamla ifade etmek istediler.
Bu, yurt dışına giden
büyükelçilerimizin yanı sıra, orada görev yapma arzusunda bulunan din
görevlilerimizin ve öğretmenlerimizin de, üst düzeyde, donanımlı, liyakatli ve
yeterli olarak belirlenmeleri son derece önem arz etmektedir ve yeni nesil
gençlerimizin asimile olmasını önleyerek, millî ve manevî değerlerini erozyona
uğratmadan, çok uygun bir entegrasyonla oradaki kaynaşmayı sağlaması noktasında
desteklerini vermesini temenni etmektedirler.
Küçük yaşta, özellikle
dil konusunda, azamî ölçüde, çocuklarımızın yetiştirilmesi hususunda
büyükelçiliğimizin veyahut Dışişleri Bakanlığımızın önem vermesi, gayret
göstermesi gerekmektedir. Bilhassa bulundukları ülkenin yabancı dilini
öğrenmeleri ve mutlak surette, behemehal üniversite eğitimi yapmaları hususunda
devlet olarak özel bir gayret göstermek mecburiyeti olduğunu ifade etmek
istiyorum.
Yurt dışında bulunan
vatandaşlarımızın toplamına baktığımızda; bir diğer önemli problem, gümrüklerde
oy kullanmalarıdır. Eğer oy kullanan sayısına baktığımızda şu anda binde 2
oranını aşmamakta olduğunu görüyoruz. Oy kullanmak üzere gümrüklere gelen Türk
Milleti kardeşlerimizin, hemşehrilerimizin hem maddî yönden hem zaman yönünden
hem de birçok sebepten ciddî kayıpları söz konusudur. Bu kayıpların önlenmesi
ülkemizin çok önemli meselelerinden biridir. Özellikle Dışişleri Bakanımızın,
büyükelçiliklerde ve de konsolosluklarda oy kullanabilmek için gerekli imkânı
sağlaması çok önem arz etmektedir.
Yurt dışındaki
vatandaşlarımızın dile getirdikleri konulardan biri de çifte vatandaşlıktır. Bu
çifte vatandaşlık konusuna, her ne kadar, bazı ülkeler önem veriyorsa da,
Almanya gibi ülkeler bu konuda daha rijit davranıyorlar.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) - Bu konunun üzerine gidilmesinin önemini arz ediyorum burada.
Gurbetçilerimizin
kendilerine sağlanan bedelli askerlik noktasında memnuniyetlerini burada ifade
ediyor, ancak, bunun devamını arzu ettiklerini söylüyorum. Bilhassa,
karayoluyla yolculuk yapan vatandaşlarımızın, yollarda, bilhassa Bulgaristan'da
çok ciddî sıkıntılara maruz kaldığını; dolayısıyla, Dışişleri Bakanlığımızın bu
konuya biraz daha önem vermesini talep etmektedirler. Ülkemiz ekonomisine
katmadeğer kazandıran ve çeşitli sahalarda yatırım yapan bu vatandaşlarımız,
bundan sonra başlarına gelecek birçok konuda, devlet koruması altında birtakım
güvenceleri beklemektedirler.
Değerli arkadaşlarım, bu
arada, geçtiğimiz toplantıda çok ciddî bir olayla yüz yüze geldik. Bu
katılımlara, davetlere, özellikle milletvekili arkadaşlarımızın, bazı önemli
bürokratlarımızın…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim,
konuşmanızı lütfen tamamlar mısınız.
YÜKSEL ÇAVUŞOĞLU
(Devamla) - Peki.
…katılması noktasında çok
arzuları olduğunu biliyoruz. Bu bakımdan, bir tane örnek veriyorum: Biz, iki
arkadaşımızla beraber katıldığımız toplantıda, orada bir kampanya açıldı ve 120
tane, özürlü insanlarımızın rahatlıkla kullanabileceği, elektronik, akülü,
özürlü arabaları bize vaat edildi. Ümit ediyoruz, önümüzdeki günlerde bunlar
bize intikal edecek, hem Konya'ya hem de Karaman'a. Ayrıca, Hollanda'daki
kardeşlerimizle, "Wi-Fi" diye kısa adıyla, "Wireless
Fidelity" dediğimiz kablosuz internet ağını, kendi ülkemize, Karaman'a,
hatta hatta bazı pilot bölgelerimize kadar taşıması noktasında bir işbirliğini
görmüş olmaktayız.
Bilhassa, son sözlerimi
şu şekilde söylemek istiyorum: Avrupa'da, bazı bölgelerde vatandaşlarımızın
yoğunluk arz ettiğini görüyoruz ve bu bölgelerdeki vatandaşlarımızın buradan
yapılan yönlendirmelerle oradaki siyasî partilere intikal ettirilmeleri ve
belediyelerle kardeş belediyeler seçilmesi; böylece, birçok milletvekilimizin,
birçok belediye başkanımızın, birçok il genel meclis üyesi, belediye meclisi
üyelerinin seçilmesi söz konusu olabilecek; bu noktadan da gayretlerini
beklemekteyiz.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, sözlerime son verirken, Avrupa Birliğine tam üyelik
müzakerelerinde, Avrupa tecrübesine sahip gurbetçi vatandaşlarımızın da görüş
ve önerilerini dikkate almamızın, o ülkelerdeki yerleşik kurumlarla
ilişkilerimizi artırmamızın işimizi kolaylaştıracağını ifade etmek istiyorum.
Yüce Meclisi saygılarımla
selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Çavuşoğlu.
Gündemdışı ikinci söz, 23
Nisan ve Mustafa Kemal Atatürk'ün yasallık ve meşruiyet anlayışı hakkında olmak
üzere, Ankara Milletvekili Sayın Yakup Kepenek'e aittir.
Buyurun Sayın Kepenek.
(CHP sıralarından alkışlar)
2.- Ankara Milletvekili Yakup Kepenek'in, 23 Nisan ve
Mustafa Kemal'in meşruiyet ve yasallık anlayışına ilişkin gündemdışı konuşması
YAKUP KEPENEK (Ankara) -
Çok teşekkür ederim Sayın Başkanım.
Değerli milletvekilleri,
23 Nisan ve Mustafa Kemal'in meşruiyet ve yasallık anlayışı üzerine gündemdışı
söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Çoğu kez yanlış
yorumlanmasına karşın, Mustafa Kemal, Kurtuluş Savaşının ta başından
başlayarak, her zaman işlerini Meclisin denetiminde yürütmüş, egemenliğinin
kaynağının halkta olduğunu vurgulamış, millette olduğunu vurgulamış ve her
zaman bu ilkeye bağlı kalmıştır.
Bakınız, 1930'lu yıllarda
Alman faşizminden kaçıp Türkiye'ye gelen hukuk profesörü Ernst Hirsch ne diyor:
"TBMM üyeleri tek parti mensubu oldukları halde, Hitler döneminin Alman
Rayhtagı gibi politik nüfuzu sıfır olan bir evet efendimciler topluluğu hiç
değildi. Bu niteliğiyle, tek parti sistemi, Türkiye'deki işleyiş tarzıyla,
hiçbir şekilde, peşinde maiyeti olan bir Führer devletine benzemiyordu."
Değerli arkadaşlar,
Türkiye demokrasisi evrim geçirdi. 1950'li yıllarda Demokrat Parti iktidarının
çoğunluğun diktasına yönelmesi karşısında ve sonrasında olanlar, ülkemizin
demokrasi tarihinde yazılıdır. Tarih, doğru ders alındığında çok değerli bir
hazinedir. Çağdaş demokrasi, yürütme, yargı ve yasamanın hem denge hem denetim
yönünden birlikte işletilmesiyle gerçekleşir. Türkiye 1980 yılında bu kuvvetler
dengesini yürütme lehine yitirdi ve aradan çeyrek yüzyıl geçmesine karşın bir
türlü düzeltemiyor.
Meclis Başkanımız Sayın
Arınç, 23 Nisan töreni sırasında kimi noktalara değindi ve Meclisin
yetkilerinin sınırlı kaldığını vurguladı. Bu saptama kuşkusuz doğrudur; ama, bu
saptamanın kaynağında esas olarak Sayın Başkanın ve İçtüzüğün yönetim anlayışı
vardır. Bakınız, nasıl:
Meclis, yasama ve denetim
işlevlerini, görevlerini tam olarak yerine getiriyor diyemeyiz. Yasaların
yapılmasında belirleyici olan hükümettir. Bu kısa konuşmada IMF'yi ve Avrupa
Birliğini bir yana bırakalım. Yürütme erki yasa yapılmasında belirleyicidir.
Dolayısıyla, milletvekillerinin yasa önerileri büyük ölçüde -ki 800 dolayına
ulaştı- bir tarafa bırakılmaktadır.
Meclis Başkanlığının
öncülüğünde yapılan İçtüzük değişiklikleriyle yasalar temel yasa sayılmakta ve
denetim görevi de yerine getirilememektedir. Bunun gibi, haftalardır sözlü
sorular görüşülememektedir. Oysa, haftada iki gün ve bir saatten az olmamak
üzere görüşülmeliydi. Meclis Başkanımız onlarca soru önergemizi
"sorulamayacak sorular" kapsamında tutmakta ve iade etmektedir ve bu
arada 4 400 dolayında yazılı soru önergemiz yanıtsız kalmaktadır.
Aslında, bütün bunlar,
düzeltilmesi gereken, Meclisin yetkilerini güçlendirecek önermelerdir ve bir an
önce yapılmalı idi. Bu çerçevede Sayın Başbakanın söyledikleri de çok
ilginçtir. Sayın Başbakan "egemenlik duvarda değil, milletin kendisinde
olacak" diyor ve tarih saptamaya çalışıyor. On sene, yirmi sene sonrasını
gösteriyor.
Değerli arkadaşlar,
bunlar, sağlıklı sözler değildir. Bu yaklaşımlar, çoğunluk istediğini yapar
mantığının bir sonucudur. Yüce Meclisin, genel seçimler sırasında, oluşumunda
hangi çoğunluğun, yani, seçmenlerin, toplam seçmenin dörtte 1'iyle ve oy
verenlerin de üçte 1'iyle seçildiğini iktidarımızın unutmamasını öneririm. Asıl
saltanat, dört yıla yakın bir süredir dokunulmazlık zırhına dokunmayıp, onun
arkasına sığınmaktır ve asıl saltanat, çocuk bayramında, 21 yaşındaki bir
gencimizi o kürsüye çıkarıp, Meclis Başkanlık sandalyesine oturtup, oradan
slogan atılmasına izin vermektir ve ben, bu Meclisin bir üyesi olarak, o
davranışı bütün kalbimle ve bütün varlığımla kınıyorum, reddediyorum!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) - O
çocuk nereden geldi, uzaydan mı geldi?!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Sayın Arınç, bu durumu, kürsü dokunulmazlığına bağlıyor.
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Bu memleketin çocuğu değil mi?!
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Ya git, konuşma adama!.. Ne diye itiraz ediyorsun?!
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Konuşacağım tabiî, o çocuk uzaydan mı geldi?!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Dinleyiniz efendim.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Efendim,
müdahale etmeyin konuşmacıya, lütfen…
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Ben, bu kürsüden yaptığım bir konuşma nedeniyle yargılanmaktayım, Ankara
Büyükşehir Belediye Başkanını eleştirdiğim için. Asıl saltanat budur.
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Adam konuşuyor…
ŞÜKRÜ ÜNAL (Osmaniye) -
Ayıp ediyorsun!
HALİL TİRYAKİ (Kırıkkale)
- Sen ayıp ediyorsun!
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Değerli arkadaşlar… Sayın Vekilim, Sayın Vekilim… Değerli arkadaşlar, bakınız,
bir şey söyleyeyim: 14 Mart -Sayın Vekilim, adınızı bilmiyorum- 2006'da,
Amerikan sağ cenahının sözcülerinden biri Washington Times Gazetesinde bir yazı
yazdı. O yazı, gerçekten, tüyler ürperticiydi ve Başbakan Tayyip Beyin
yönetimini, Başbakan Sayın Erdoğan'ın yönetimini İslamofaşistlik olarak
niteledi. Aradan bir aydan fazla bir süre geçti, ne Hükümetten ne bizden biri
çıkıp da, o kişiye, sen ne diyorsun, bu Hükümetin niteliği nasıl
İslamofaşistlik olur…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Bitiriyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Buyurun efendim,
konuşmanızı tamamlayın.
YAKUP KEPENEK (Devamla) -
Teşekkür ederim Sayın Başkanım.
…demedik. Bundan,
hepimizin utanç duyması gerekirdi; buna, hepimizin isyan etmesi gerekirdi;
çünkü, biz burada oldukça, var oldukça, bu ülkenin İslamofaşistlik bir
yönetimle yönetilmeyeceğinin altını çizebilmeli, o kişiliği, o gücü, o özgüveni
taşımalıydık.
Bakınız, aynı yazar, 23
Nisan bağlamında sözünü edeceğim bir biçimde, Mustafa Kemal'i nasıl
değerlendiriyor; diyor ki aynı yazar: "Mustafa Kemal'in mirası, inançlı
Müslümanların, kendi inanışlarını, ibadetlerini, baskıcı teokrasinin emirlerinin
korkusu olmadan, serbestçe yerine getireceklerinin en büyük umudu
olmasıdır." Yani, gerçek Müslümanların umududur Türkiye'de laiklik,
serbestçe ibadet. Kuşkusuz, korkusuz Müslümanlık ve ibadet önemlidir.
Sayın Arınç, bu
çerçevede, sosyal hayatın, sosyal yaşamın cezaevine çevrildiğinden söz ediyor;
doğrudur. Son günlerde yaşananlar:
31 Martta gençlerin zorla
toplantılara götürülmesi, 23 Nisanda kız çocuklarının zorla çarşafa sardırılması;
taksi şoförlerinin, başı açık diye kadınları müşteri olarak kabul etmemesi,
bazılarının otobüslerden indirilmesi ve son olarak da, daha evvelki gün, Sanayi
Bakanlığınca satrancın yasaklanması. Bu anlayışın ülkeyi nerelere götüreceğinin
çok somut ve acı örnekleridir. İnanıyorum ki, Mustafa Kemal'in, gerçek
Müslümanların da benimsediği, saygı duyduğu ve yaşattığı, anısını yaşatmanın
yolunda, Türkiye, hem sosyal yaşamını, hem ibadetini, özgürlük içinde yapan, eşitlik
içinde yapan, kadın-erkek eşitliğini her zaman koruyan yapısıyla
ilerleyecektir, demokrasisini koruyacaktır ve niteliği nasıl olursa olsun,
İslamofaşistlik bir gidişe kesinlikle izin vermeyecektir, izin vermeyeceğiz.
Bu anlayışla, Sayın
Başkan, yeniden teşekkür ediyor, hepinizi, saygıyla, sevgiyle selamlıyorum.
(CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kepenek.
Gündemdışı üçüncü söz
isteği, İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen kuraklık vesilesiyle Karaman
Milletvekili Sayın Mevlüt Akgün'e aittir.
Buyurun. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
Bugün söz
Karamanlıların...
3.- Karaman
Milletvekili Mevlüt Akgün'ün, son yıllarda İç Anadolu Bölgesinde meydana gelen
aşırı kuraklık ve mevcut su kaynaklarının bilinçsiz kullanılması nedeniyle
tarımın bitme noktasına gelme tehlikesine karşı alınması gereken tedbirlere
ilişkin gündemdışı konuşması
MEVLÜT AKGÜN (Karaman) -
Sayın Başkanım, teşekkür ediyorum.
Türk Dil Bayramı
törenleri yaklaştığı için Karaman'a özel bir iltimas geçtiniz herhalde; bu
anlayışınızdan dolayı teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son yıllarda Karaman İlimizde ve İç Anadolu Bölgesinde meydana
gelen kuraklık ve alınması gereken tedbirler üzerinde söz almış bulunmaktayım.
Kıymetli arkadaşlar,
ülkemizin tahıl ambarı olarak bilinen İç Anadolu Bölgesinde son yıllarda
meydana gelen aşırı kuraklık ve mevcut su varlığının bilinçsiz kullanılması
nedeniyle, tarım, âdeta, bitme noktasına gelmiştir. Öyle ki, daha on yıllar
önce kuş cennetleri olarak adlandırılan birçok göl ortadan kaybolmuş, ırmaklar
ve su toplulukları yok olmuştur. Bölgede topraklar çoraklaşmış ve çeşitli çevre
felaketleri görülmeye başlanmıştır. Ovada yer yer çökmeler görülmektedir.
Ülkemiz, aslında,
sanıldığının aksine, su zengini bir ülke değildir; çünkü, dünya ortalamasına
göre bir ülkenin su zengini sayılabilmesi için kişi başına 10 000 metreküp suya
ulaşması gerekirken, ülkemizde bu miktar 3 600 metreküptür. Türkiye'nin gelecek
nesillere sağlıklı ve yeterli su bırakması için kaynaklarını çok iyi ve akılcı
bir şekilde kullanması gerekir.
İç Anadolu Bölgesi kurak
ve yarı kurak bir bölgedir. Türkiye'de yıllık yağış ortalaması 650 milimetreküp
olmasına rağmen, İlimiz için bu değer 330 milimetreküptür. Son yıllarda
ortalama yağış miktarının daha da düşmesi İlimizi ve bölgemizi kuraklık
tehlikesiyle baş başa bırakmıştır. Öyle ki, 2005 yılında, Karaman merkez ve
Ayrancı ile Kâzımkarabekir İlçelerinde kuraklık nedeniyle tarım ürünlerinde
yüzde 50 civarında hasar meydana gelmiştir. Benzer hasarlar İç Anadolu
Bölgesinin diğer kısımlarında da görülmektedir. Yağışların azlığı nedeniyle
sulamaya ihtiyaç duyulmakta, sulamada ise, gerek yeraltı sulama yöntemine
müracaat edilmesi gerekse suyun büyük oranda açık kanal sistemiyle kullanılması
nedeniyle, zaten kıt olan su imkânları heba olmaktadır. Yeraltı sularında
1985-2005 yılları arasında 25 metreye varan azalmalar meydana gelmiştir. Diğer
yönden, yeraltı sularının azalması ve açık kanallarla sulamanın yapılması
nedeniyle, su, toprakla buluşmadan büyük oranda heba olmakta, toprak tuzlu
suyla verimsizleşmekte, hem de çiftçinin üretim maliyeti oldukça artmaktadır.
Ülkemizin büyük kaynaklarla hayata geçirmeye çalıştığı GAP Projesinin, daha
şimdiden, açık sulamayla toprağa büyük zararlar verdiğini unutmamak gerekir.
Bütün bu olumsuzluklara
rağmen, değerli arkadaşlar, kuraklık Türkiye'nin kaderi olmamalıdır. Kuraklığa
karşı alınması gereken tedbirleri kısaca şöylece özetlemek istiyorum:
Türkiye'nin su varlığını
tespit etmek, bu varlığın artırılmasını sağlamak ve ekonomik kullanılması için
alınması gereken tedbirler ve ulusal su politikasını belirlemek için ulusal su
konseyi oluşturulmalıdır.
Su kanunu çıkarılmalı ve
Yeraltı Suları Kanunu günün ihtiyaçlarına göre yeniden düzenlenmelidir.
Meralar ve müsait
alanlar, bir ulusal seferberlik çerçevesinde yeşillendirilmeli, yeşil bitki
örtüsü ve ormanlarımız daha sert tedbirlerle korunmalıdır.
Sulama projelerine daha
fazla kaynak aktarılmalıdır, biten projelerin verimliliği ve ıslahı mutlaka
denetlenmelidir.
Çiftçimiz bilinçli su
tüketimi konusunda eğitilmelidir. Özellikle "kapalı şebeke" dediğimiz
yağmurlama ve damlama sistemlerine geçiş konusunda hem büyük kaynaklar
aktarılmalı hem de bu sistem teşvik edilmelidir. Sadece açık kanal sistemlerini
kapalı şebekeye döndürmek suretiyle, Türkiye, mevcut su varlığıyla 2 misli
toprağı sulayabilecektir; çünkü, açık
kanallarda 1 litre suyla 1 hektar alan sulanırken, kapalı sistemde 1
litre suyla 2 hektar alan sulanabilmektedir.
Kuraklık konusunda
halkımız bilgilendirilmeli, kuraklık izleme ve uyarı merkezleri kurulmalıdır.
Kuraklığa dayalı bitki çeşitleri ıslah edilmelidir. Alınacak tedbirlere rağmen
kuraklıktan zarar gören çiftçinin mağduriyeti önlenmeli ve ihtiyaç duyduğu
destekler sağlanmalıdır.
Tarımsal sulamada
kullanılan elektrikteki KDV oranı indirilmelidir.
Ayrıca, tarımsal sulamaya
yatırım yapan kuruluşlar arasında yetki kargaşasına mutlaka son vermeliyiz ve
tüm yatırımlar tek elde toplanmalıdır.
Yeraltı kuyularına
verilen ruhsatlar yeniden ele alınmalı, sadece kapalı şebekeye yetecek miktarda
su alınmasını sağlayacak bir yöntem oluşturulmalıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEVLÜT AKGÜN (Devamla) -
Yeraltı kuyuları yeniden planlanmak suretiyle, eksik olan bölgelere yeni
ruhsatlar verilmeli; ancak, kaçak ve bölge için fazla olan kuyular mutlaka
kapatılmalıdır.
Bölgemize hayat verecek
olan ve Göksu Nehrini bereketli ovamızla buluşturacak olan Mavi Tünel ve KOP
Projesi, Sayın Başbakanımızın talimatıyla, geçen yıl yatırım programına
girmiştir; ancak, bir yılı aşkın süredir ihale edilememiştir. Bu projenin
bitirilmesi ve diğer önemli yerüstü sulama projelerinin de mutlaka hayata
geçirilmesi gerekmektedir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Batılı araştırmacılar, çok yakında su savaşlarının çıkacağını
söylemektedirler. Toprağına ve suyuna sahip çıkmayan toplumlar geleceklerini
göremezler. Türkiye'nin kuraklık tehlikesine doğru hızla ilerlemekte olduğu
dikkate alınarak, ulusal su politikasının oluşturulması zaruretini bir defa
daha tekrar etmek suretiyle, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. Sayın
Başkana da teşekkür ediyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Akgün.
Sayın milletvekilleri,
Konya Milletvekili Sayın Ahmet Işık, İçtüzüğün 60'ıncı maddesine göre, yerinden
bir açıklama talebinde bulunmuştur.
Buyurun Sayın Işık.
Kısa rica ediyorum.
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, çok teşekkür ediyorum. İç Anadolu Bölgemizin sulanmasına yönelik
yapılmış olan konuşmaya katkıda bulunmak için, çok kısa, yerimden söz almış
bulunmaktayım; çok teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, kısaca
"KOP" olarak tanımladığımız Konya Ovaları Projesi, İç Anadolu
Bölgemizin sulanmasında, Türkiye'nin en büyük projelerinden birisidir. Bu,
yüzyıllık bir sürece yaygın bir proje olup, 12 kısımdan oluşmaktadır. Bunun en
büyük ayağı ise, Konya-Çumra 3. Merhale Projesidir. Bununla ilgili çalışma son
aşamaya gelmiştir; şöyle ki: Konya-Çumra 3. Merhale Projesinin en büyük ayağı
da Mavi Tünel Projesidir. 3 adet baraj ve 17 kilometrelik bir tünelden
ibarettir. İlk etapta 189 000 000 metreküp su, ikinci etapta ise 414 000 000
metreküp su, Yukarı Göksu Havzasının sularının Akdenize boşa akması önlenip,
Konya'nın kapalı havzasının suya kavuşturulması öngörülmektedir.
Bununla ilgili, Çevre
Bakanlığından ÇED raporu alınmıştır. Devamında, Devlet Planlama Teşkilatından
onay alınmış, en son aşama ise, Hazineden teminat garantisi alınmış ve Enerji
Bakanlığımızda ihale aşamasına gelinmiştir.
Ben temenni ediyorum ki,
2006 dolmadan önce bununla ilgili ihale yapılacak ve üç yıllık bir süreç
içerisinde, Yukarı Göksu Havzasının boşa akan suları Konyamızın kurak
topraklarıyla buluşturulacak ve burada binlerce istihdam sağlanmış olacak,
hayvancılıkta alternatif imkânlar getirilecek ve milyarlarca dolar, ülke
ekonomisine katkı sağlanacak ve bu projeyle, GAP'tan sonra Türkiye'nin ikinci
büyük projesi de hayata geçmiş olacaktır.
Bu temenni ve dileklerimizin bir an önce gerçekleşmesi
noktasında, başta Başbakanımız ve Enerji Bakanımız olmak üzere, tüm katkısı
geçenlere, Konya milletvekilleri adına teşekkür ediyorum ve bu gelişmeyi de
Meclisle paylaşma imkânını bana veren Sayın Başkana da teşekkürlerimi
sunuyorum; sağ olun.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Işık.
Sayın milletvekilleri,
gündemdışı konuşmalar tamamlanmıştır.
Gündeme geçiyoruz.
Başkanlığın Genel Kurula
sunuşları vardır.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığının bir tezkeresi var; okutup, oylarınıza sunacağım.
B)
TEZKERELER VE ÖNERGELER
1.- TBMM
Başkanı Bülent Arınç'ın, Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa Bin Ahmet
Al-Dahrani'nin davetine beraberinde bir parlamento heyetiyle icabetine ilişkin
Başkanlık tezkeresi (3/1035)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Genel Kuruluna
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanı Bülent Arınç'ın, Bahreyn Temsilciler Meclisi Başkanı Khalifa
Bin Ahmet Al-Dahrani'nin davetine icabet etmek üzere, beraberinde Parlamento
heyetiyle, Bahreyn'e resmî ziyarette bulunması hususu Türkiye Büyük Millet
Meclisinin Dış İlişlerinin Düzenlenmesi Hakkındaki 3620 sayılı Kanunun 6 ncı
maddesi uyarınca Genel Kurulun tasviplerine sunulur.
Bülent
Arınç
Türkiye
Büyük Millet Meclisi
Başkanı
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Başbakanlığın, Anayasanın
82 nci maddesine göre verilmiş bir tezkeresi vardır; okutup, oylarınıza
sunacağım.
2.-
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan'ın Sudan'a yaptığı resmî ziyarete katılacak
milletvekillerine ilişkin Başbakanlık tezkeresi (3/1036)
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Hartum'da düzenlenen Arap
Ligi Zirvesine katılmak üzere, bir heyetle birlikte, 27-29 Mart 2006
tarihlerinde Sudan'a yaptığım resmî ziyarete, ekli listede adları yazılı
milletvekillerinin de iştirak etmesi uygun görülmüş ve bu konudaki Bakanlar
Kurulu Kararının sureti ilişikte gönderilmiştir.
Anayasanın 82 nci
maddesine göre gereğini arz ederim.
Recep
Tayyip Erdoğan
Başbakan
LİSTE:
Yaşar Tüzün |
|
(Bilecik) |
Abdurrahman Anik |
|
(Bingöl) |
M. Emin Tutan |
|
(Bursa) |
Hasan Aydın |
|
(Giresun) |
Nazım Ekren |
|
(İstanbul) |
Kerim Özkul |
|
(Konya) |
Erdoğan Kaplan |
|
(Tekirdağ) |
Enis Tütüncü |
|
(Tekirdağ) |
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
gündemin "Kanun Tasarı ve Teklifleri ile Komisyonlardan Gelen Diğer
İşler" kısmına geçiyoruz.
Önce, sırasıyla yarım
kalan işlerden başlayacağız.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER
1.- Çanakkale Milletvekilleri Mehmet Daniş ve İbrahim
Köşdere'nin; Gelibolu Yarımadası Tarihi Milli Parkı Kanununa Geçici Bir Madde
Eklenmesine Dair Kanun Teklifi (Kamu İhale Kanununa Geçici Madde Eklenmesine
Dair Kanun Teklifi) ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (2/212) (S. Sayısı: 305)
BAŞKAN - 3 üncü sırada
yer alan kanun teklifinin geri alınan maddeleriyle ilgili komisyon raporu
gelmediğinden, teklifin görüşmelerini erteliyoruz.
4 üncü sırada yer alan,
Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin Kanun Tasarısı ile Plan ve
Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
2.- Bazı Kamu Alacaklarının Tahsil ve Terkinine İlişkin
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1030) (S. Sayısı: 904)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
5 inci sırada yer alan,
Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı Genel Kadro ve
Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve Bütçe Komisyonu
raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı
Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet?.. Burada.
Sayın milletvekilleri,
geçen birleşimde 1 inci madde üzerinde Malatya Milletvekili Ferit Mevlüt
Aslanoğlu ve arkadaşlarının önergesinin oylamasında kalınmıştı.
Komisyon ve Hükümetin
katılmadığı önergeyi, hatırlatmak için yeniden okutup oylarınıza sunacağım;
buyurun.
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1138
sıra sayılı yasanın 1 inci maddesine eklenen ekli (1) sayılı listede yer alan
GİH uzmanlarının THS uzmanlarına eklenmesini arz ederiz.
Saygılarımızla.
Ferit
Mevlüt Aslanoğlu (Malatya) ve arkadaşları
BAŞKAN - Önergeyi şimdi
oylarınıza sunuyorum…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Karar yetersayısı istiyoruz.
BAŞKAN - Kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Karar yetersayısı
bulunamamıştır; birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 14.36
(x) 1138 S. Sayılı Basmayazı 11.4.2006 tarihli 86 ncı
Birleşim tutanağına eklidir.
İKİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 14.49
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95
inci Birleşiminin İkinci oturumunu açıyorum.
1138 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV. - KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı
Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Teklifin 1 inci maddesi
üzerinde verilen önergenin oylanmasında karar yetersayısı bulunamamıştı; şimdi,
önergeyi tekrar oylarınıza sunacağım ve karar yetersayısı arayacağım.
Önergeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler…
Kâtip üyeler arasında
görüş birliği sağlanamadığından, elektronik cihazla oylama yapacağım.
Oylama için 5 dakika süre
veriyorum ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, önerge kabul edilmemiştir; karar yetersayısı vardır.
Şimdi, 1 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- 2/3/1984
tarihli ve 2985 sayılı Toplu Konut Kanununun ek 9 uncu maddesine aşağıdaki fıkra eklenmiştir.
"Toplu Konut İdaresi
Başkanlığı tarafından yapılacak veya yaptırılacak her türlü alt yapı ve üst
yapı inşaatlarıyla ilgili olarak, 26/5/1981 tarihli ve 2464 sayılı Belediye
Gelirleri Kanununun ek 6 ncı maddesinde yer alan bina inşaat harcı ve 84 üncü
maddesinin (1) ve (2) numaralı bentlerinde yer alan çeşitli harçlar, Kanundaki
tarifesinde belirtilen en az tutarlar üzerinden alınır. Bu harçların dışında
her ne ad altında olursa olsun hizmet karşılığı olsa dahi başkaca bir ücret
veya bedel alınamaz. Belediyeler, bu yapılarla ilgili yapı kullanma izin
belgesi müracaatları üzerine, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından geçici
kabulün yapılmış olması kaydıyla başkaca belge aranmaksızın 15 gün içinde yapı
kullanma izin belgesi vermek zorundadır. Kanunla istenen belgeler Toplu Konut
İdaresi Başkanlığı tarafından daha sonra tamamlanır."
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Aydın Milletvekili Sayın Mesut Özakcan;
buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
Süreniz 10 dakika.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
MESUT ÖZAKCAN (Aydın) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşmekte
olduğumuz 1138 sıra sayılı 2985 sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkındaki Kanun Teklifinin 2 nci maddesinde, Cumhuriyet Halk Partisi
Grubu adına söz almış bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
ülkemizde konut sorunu, özellikle dargelirliler açısından yoğun biçimde
yaşanmakta ve bugünkü ekonomik koşullarda dargelirli vatandaşlarımızın
nitelikli konut sahibi olmaları mümkün olamamaktadır. Bu da, beraberinde,
kaçak, plansız, niteliksiz yapılaşmayı ve gecekondulaşmayı getirmektedir. Aynı
zamanda, ülkemizde, konut üretiminde bölgesel farklılıklar da görülmektedir.
Özellikle az gelişmiş bölgelerimizde acil olarak nitelikli konut üretimine
ihtiyaç vardır. Ülkemizde konut sorunu, gelir dağılımı sorunuyla paralellik arz
etmektedir. Sorun, talep yönüyle yaşanmakta, gelir dağılımı bozukluğu nedeniyle
ihtiyaç talebe dönüşememektedir.
Konut sorunu, ülkemizde
doğru takip edilemediğinden, gerek siyasal gerekse ülke kaynaklarının kötü
kullanılması nedeniyle çözümlenememiştir, gerekli önlemler zamanında
alınamamıştır. Çağdaş bir ülkede yaşanmaması gereken bu sorunlar, hâlâ,
ülkemizde, en temel sorun olarak yerini almaktadır. Ülkemizde, halen, altyapısı
olmayan, suyu akmayan, elektriği olmayan, çatısı olmayan sözde konutlarda
milyonlarca vatandaşımız yaşamlarını sürdürmeye çalışıyor. Bu sorun, ulusal bir
sorun olarak hâlâ karşımızda duruyor.
Ülkemizdeki ev sahipliği
oranı yüksek görünmektedir. Oran, yüzde 68-70 dolaylarındadır; ancak, bu
evlerin, bu konutların yüzde 60'ı 20 yaşın üzerindedir, yüzde 40'ının onarıma
ihtiyacı vardır. Konut edinme biçimi olarak konuya baktığımızda, yüzde 63'ü
miras yoluyla, yüzde 26'sı akraba, eş dost yardımıyla, yüzde 8'i kooperatifler
vasıtasıyla, yüzde 3'ü de banka kredileriyle ev sahibi olmuşlardır.
Ülkemizdeki konut
stokunun yüzde 85'ten fazlası 100 metrekarenin üzerindedir. TOKİ'nin
kredilendirdiği konutların yüzde 75'i de 100 metrekareden büyüktür. Bugüne
kadar, ülkemizde, konut finansmanı ya da konut sahibi olabilme konusunda çeşitli
kurum ve kuruluşlar görev almışlardır. Hatırlanacağı gibi, Emlak Bankası,
MEYAK, SSK, OYAK, Toplu Konut İdaresi bu konularda görev üstlenmişler ve
bunlarla ilgili yasal düzenlemeler yapılmıştır.
Zaman içinde, ekonominin
kötü yönetimi, kurumların siyasî amaçlara feda edilmesi sosyal güvenlik
kurumlarını iflas ettirmiş ve konut finansmanı için kurulan kuruluşları da amaç
dışı faaliyetlere itmiştir. Cumhuriyet döneminin tüm kazanımlarını,
ekonomik değerlerini bir bir
özelleştirirken, kendi deyimleriyle iktidarın "babalar gibi"
satarken, konut yapma konusunu devletleştirmenin AKP Hükümetince mantığı nedir;
mantık bellidir; rantın olduğu yerde yer almak, rantın olduğu yerde ve içinde
bulunmak.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Toplu Konut İdaresinin, son bir yıllık, 2005 yılı verilerine
göre konut metrekare maliyetleri, Ankara Esenboğa yolu için 280,74 YTL, Bilecik
için 259,42 YTL, Malatya için 274,97 YTL, Osmaniye İli için 231,10 YTL'dir.
Yani en pahalı inşaat maliyetlerinden biri diye örnek gösterebileceğimiz Ankara
için bu rakam, müteahhit kârlı imalat bedeli 280 YTL/metrekaredir. Bu rakamlar
içinde, toplukonut alanları için arsa maliyeti yüzde 10'u geçmemektedir. Arsa
payını da ilave ettiğimiz zaman, maliyet, arsa payı dahil 310 YTL/metrekare
olmaktadır.
2006 yılı bina inşaat
maliyetlerinin yüzde 10 artacağı öngörülmektedir. Bu rakamı da ilave
ettiğimizde, 1 metrekare birim maliyeti, Ankara için 340 YTL civarındadır. TOKİ
tarafından Aydın İlimiz İncirliova Acarlar Tarım Köy Uygulaması kapsamı
dahilinde yapılan 99 metrekarelik konutlar 43 000 YTL ile 50 000 YTL arasında
satışa sunuluyor; metrekaresi yaklaşık 500 YTL'ye satılmak isteniyor. Ankara'da
rantın en yüksek olduğu bölgede yapılan inşaatın maliyeti 340 YTL/metrekare
olduğu düşünüldüğünde, Aydın-İncirliova-Acarlar beldesinde, üstelik tarım-köy
uygulaması kapsamı dahilinde yapılan, arsa bedelinin yok denecek kadar düşük
olması gereken yerde, inşaat maliyeti 250 YTL/metrekareyi geçmeyecektir. Dolayısıyla,
vatandaşa ikiye katlanarak satılmaya çalışılan konutlardan elde edilecek rakam
nerelere gidecektir?
Sayın Başbakan,
geçtiğimiz haftalarda, grup konuşmalarında, Bakanlar Kurulunun aldığı bir
kararla, 1987-1995 yılları arasında çalışanların ücretlerinden zorla kesilen ve
nereye gittiği belli olmayan KEY kesintilerinin, konut edindirme yardımı adı
altındaki kesintilerin ödeneceğini açıkladı. Elbette, devlet, vatandaşına
borçlu olamaz. 6 000 000 çalışanı ilgilendiren hesapta 395 000 000 YTL anapara
bulunuyor. Faiziyle birlikte paranın 1,2 milyar YTL'ye ulaşacağı belirtiliyor.
Tabiî ki çalışanlar adına sevindirici karardır. Ancak, verilecek değil, iade
edilecek olan bu para, çalışanlara lütuf değil, çalışanların kendi parasıdır ve
de yapılan hesaplara göre, almaları gereken paranın üçte 1'idir. Sayın Başbakanın
açıklamasının içinde yer alan, nereye gittiği bile belli olmayan ifadesini
dikkatlerinize getirmek istiyorum.
Her alanda yaşanan
yolsuzluklarda olduğu gibi, Hükümet üçbuçuk yıldır kulağının üstüne yatmış
bulunuyor. Geçmiş dönemden kalan hortumlar, kesilmiş değil, yerli yerinde
duruyor; o hortumların yanına daha geniş çaplı borular döşenmeye çalışılıyor.
Bugünkü değeriyle 1,2 milyar YTL, 1,2 katrilyon TL olan ve devletin kasasına
girmiş olan bu paranın nereye gittiğini bulup çıkarmak Hükümetin görevidir.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kanun teklifinin 2 nci maddesiyle, TOKİ'ye, iki ayrı konuda
ayrıcalık, imtiyaz tanınmaktadır. Birincisi, TOKİ'nin konut teslimleri
karşılığında en düşük harcı ödemesi öngörülmektedir. İkincisi
"belediyeler, TOKİ'nin, bu yapılarla ilgili yapı kullanma izin belgesi
müracaatları üzerine, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından geçici kabulün
yapılması kaydıyla, başkaca belge aranmaksızın, 15 gün içinde yapı kullanma
izin belgesi vermek zorunda" denilmektedir. Her iki imtiyaz da, her iki
ayrıcalık da, serbest piyasa ekonomisinin şartlarına, rekabet ilkelerine,
Anayasanın 10 uncu ve 73 üncü maddelerine aykırıdır. Geçici kabul işlemi,
yapılan inşaattaki eksiklerin belirtilerek yapıldığı bir kabul işlemidir.
Dolayısıyla belediyeler, TOKİ'nin yaptığı azamî yüzde 5 eksik işleri olan
yapılara da iskân ruhsatı vermek zorunda bırakılmaktadır; yani, TOKİ, 5018
sayılı Kanunla, malî olarak Türkiye Büyük Millet Meclisi denetiminin dışına
çıkarıldığı gibi, teknik olarak da belediyelerin denetimi dışına çıkarılmış
oluyor.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET MESUT ÖZAKCAN
(Devamla) - Bitiriyorum…
BAŞKAN - Buyurun efendim,
konuşmanızı tamamlayın.
MEHMET MESUT ÖZAKCAN
(Devamla) - Teşekkür ederim Sayın Başkan.
10 katrilyon TL, bir
başka ifadeyle Türkiye bütçesinin onaltıda 1'i kadar kaynak kullanan Toplu
Konut İdaresinin, bu kadar denetimsiz, kontrolsüz yetkilerle, ayrıcalıklarla,
imtiyazlarla donatılması, Sayın Başbakanın kendi ifadesiyle, kaynakların
nerelere gittiğinin belli olmadığı sonuçları da beraberinde getirecektir.
Bu tespit ve
uyarılarımızla Yüce Meclise saygılarımı sunuyor, teşekkür ediyorum. (CHP
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Özakcan.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili Sayın İbrahim Özdoğan.
Buyurun efendim.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; 1138 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde Anavatan
Partisi Grubu adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, TOKİ'nin
onbeş yirmi yıl gibi uzun vadeli satışları vardır ve bunların tahsilatındaki
risklerin alınması da doğru bir durum değildir. Bunları, geçen seferki
görüşmelerimin devamı olarak konuşuyorum değerli arkadaşlar. Bu itibarla da,
sistem oturduktan sonra, belki, bir iki seneye kadar TOKİ seküritizasyon
yapabilecektir ve atıl duran kaynakları tekrar yeni konut üretimleri için
kullanabilecektir. Tabiî, bir de, mortgage sisteminde ve genel olarak inşaat
sektöründe ciddî hatalar yapılmaktadır.
Biraz da, yurt dışında
senelerdir bu sistemi, yani, uzun vadeli konut sistemini uygulayan ülkelerden
örnekler vererek sizlere bazı açıklamalar yapmak istiyorum.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, ilk olarak, mortgage sisteminin sağlıklı bir biçimde yürürlüğe
girebilmesi için uzun vadeli kredi müessesesinin çalışıyor olması
gerekmektedir. Türkiye'de, şu an, yirmi otuz yıl vadeli krediler veremezsiniz.
Bunun için, yurt dışından fon alınması gerekir. İşte, bu fonları elde etmek
üzere, yurt dışına ihraç edilecek ipotek teminatlı menkul kıymetlerden yüzde 15
stopaj alınmaması gerekmektedir. Yani, önümüzdeki aylarda Genel Kurulda tekrar
görüşülecek olan Mortgage Yasa Tasarısındaki bu konuyu çözmemiz gerekiyor.
Çünkü, yüzde 15'lik stopaj yalnızca
emlak piyasasını değil, sermaye piyasasını da çok kötü etkileyecektir.
Değerli arkadaşlar, daha
önce de söylediğim gibi, son dönemlerde kontrolsüzce çoğalan inşaatların,
ekonomideki en küçük bir dalgalanmada banker faciasına yol açabileceği de
unutulmamalıdır. İnşaat sektörüne, tecrübeli tecrübesiz herkes girmektedir. Pek
çok müteahhidin kendi finansmanlarıyla inşaatları tamamlama gücü yoktur.
Tüketiciden aldıkları paraları inşaata yatırıp yatırmadıkları ise, çok büyük
bir soru işareti olarak önümüzde durmaktadır. 1 000 000 dolar para toplayıp
inşaat yapmak isteyen bir müteahhidi denetleyecek hiçbir mekanizma
bulunmamaktadır. En küçük bir aksilikte bu mutluluk çemberi de bozulacaktır.
Değerli milletvekili
arkadaşlarım, kredi ve sermaye piyasası fonlamasına odaklanan Konut Finansmanı
Kanununun sağlıklı bir şekilde işlemesi için, reel pazarın yumak haline gelen
sorunlarına bir an önce neşter atılması gerekmektedir. Altyapılı arsa üretimi,
ev yapım standartları, ruhsat alımı gibi, sektörün yüzlerce problemi
bulunmaktadır. Bunlar da finansman sistemindeki riskleri artırmaktadır. Bu
nedenlerle, belediyelerin ve Bayındırlık Bakanlığının da içinde olduğu çok
ciddî çalışmalara ihtiyaç duyulmaktadır. Bir de, siz, menkul kıymet ihracında
yüzde 15'lik stopaj uygulamasında diretirseniz, bu ülke, ileride, kaçınılmaz
bir şekilde inşaat çöplüğüne dönebilir. Anavatan Partisi olarak biz, şimdiden
bu uyarıları yapalım da, siz, ister dinleyin isterseniz dinlemeyin.
Değerli arkadaşlar, yani,
daha sistemin başında, sistemin gövdesi, çatısı oluşturulmamışken, finansman
sistemlerini yurt dışına kaydıracak vergiler koymak çok tehlikelidir. Kanunun
yüzde 60-70'i menkul kıymetlerle ilgilidir. Bu durumda yurt dışındaki alıcı ve
satıcı kazanacak, Türkiye'de piyasa oluşmayacak, fonlama daha pahalı olacağı
için, bu, vatandaşa da yansıyacaktır. Halbuki, o stopaj kalkarsa, Türkiye'de
inşaat hizmeti veren kişilerin ürettikleri değerler üzerinden devlet yine vergi
alacak ve iki taraf da kazanmış olacaktır. Bunun örnekleri de bulunmaktadır;
Polonya, stopajı denemiş ve başarısız olmuştur. Ayrıca, sistemin sağlıklı
kurulabilmesi için de, vergi kanunlarının mutlaka çok iyi, esnek, yurt dışıyla
rekabet edebilir olması gerekmektedir.
Değerli
milletvekilleri, inşaatların finansmanlarında da büyük noksanlıklarımız
bulunmaktadır. İnşaat finansmanındaki açığı, tüketicinin finanse etmesiyle
kapatmaya çalışıyoruz ve bu, çok ilkel ve tehlikeli bir sistemdir; çünkü, ciddî
miktarda paranız yoksa, tüketiciden para almadan inşaatı kolay kolay
bitiremezsiniz.
HALUK İPEK (Ankara) -
Suyu dökme!
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Su dökmek uğur getirir.
Değerli arkadaşlar,
aslında, eskiden de böyleydi bu durum; ancak, insanlar kendi paralarını
kullandıkları için, kendi paraları kadar sorumluydular. Şimdi, bankadan da
kredi alarak risklerini çok ciddî bir şekilde artırıyorlar.
Tüketici müteahhide
güveniyor…
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
bir dakikanızı rica edeyim. Su, cihazları bozuyormuş, bir dakikanızı…
HALUK KOÇ (Samsun) - 10
dakika ara verin Sayın Başkan.
BAŞKAN - Birleşime 5
dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati: 15.18
ÜÇÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 15.32
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Mehmet DANİŞ (Çanakkale), Türkân MİÇOOĞULLARI
(İzmir)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin Üçüncü
Oturumunu açıyorum.
1138 sıra sayılı kanun
teklifinin görüşmelerine kaldığımız yerden devam edeceğiz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
3.- Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190
Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı
Toplu Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifi ile Plan ve
Bütçe Komisyonu Raporu (2/727) (S. Sayısı:1138) (Devam)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Anavatan Partisi Sözcüsü
Sayın İbrahim Özdoğan konuşurken, bir arıza sebebiyle ara vermiştik; şimdi,
Sayın Özdoğan, konuşmanıza devam ediyorsunuz; yalnız, konuşmanızın bir kısmını
kullanmıştınız, ona göre…
Buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkanım.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; konuşurken, küçük bir kaza neticesinde, Genel Kurul, 5-10
dakika ara verdi, bu nedenle özür diliyorum; ama, bugün, Karaman
Milletvekilimiz Sayın Mevlüt Akgün, İç Anadolu'daki kuraklık nedeniyle gündemdışı
bir konuşma yaptı; herhalde, ona karşılık olarak bir tevafuktur diye
düşünüyorum. İnşallah, aydınlık olur, susuzluk çekmeyiz. Hepinizi tekrar
saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
önceden, insanlar, kendi paralarını kullandıkları için, kendi paraları kadar
sorumluydular; şimdi, bankadan da kredi alarak, risklerini çok ciddî bir
şekilde artırıyorlar. Tüketici, müteahhide güveniyor; bankanın ise burada bir
rolü yok. İşler kötüye gittiğinde, inşaat yapılmadığında, bankalar, teminatsız
kalacaktır ve tüketiciyle karşı karşıya gelecektir. Bu, bankanın kendi
inisiyatifidir, krediyi verir; tüketicinin kendi inisiyatifidir, alabilir;
burada bir sakınca yok gibi gözüküyor; ama, işin tehlikeli kısmı, özellikle
müteahhit ile tüketici arasındadır. Çünkü, özellikle son dört beş ayda çok
ciddî miktarlarda inşaatlara başlanmıştır ve ilk defa bu sektöre giren birçok müteahhit
bulunmaktadır ve yükleniciler, yani, müteahhitler, tüketicinin verdiği
paraları, acaba, inşaata yatırıyor mu, yatırmıyor mu; bu, çok büyük bir soru
işaretidir.
Değerli milletvekilleri,
bugün, bir müteahhit, 1 000 000 dolar para toplayıp inşaat yapmak istediği
zaman hiçbir kontrolden geçmemektedir. Denetimsizlikler, banka faciasından daha
büyük sonuçlar doğuracaktır. Düşünün, bu kadar büyük inşaatlar için kimseden
izin almanız gerekmiyor, hiçbir şekilde kamu denetimine veya bağımsız denetime
tabi değilsiniz. Tüketiciyi Koruma Kanunundaki teslimle ilgili yükümlülükler
tüketiciyi koruyor gibi görünüyor; ama, para her halükârda müteahhidin hesabına
geçmekte. Bu kadar büyük bir piyasada, mutlaka, kötü niyetliler de çıkacaktır.
Onların parayı alıp gitmeyeceğine dair hiçbir garanti yoktur. Geçmişte zor
durumda kalan bankerlerde, maalesef, bunu yaşadık. En ufak bir krizin olduğu
ortamda, etrafta birsürü bitmemiş konut ve o konutlar için verilen paraların
taşa toprağa gömüldüğünü görmek, maalesef, işten bile değildir. En kısa
zamanda, müteahhit ile tüketici arasındaki para alışverişini düzenleyen,
gerekli taahhütlerin garanti altına alındığı bir inşaat finansman sistemi
üzerinde çalışılması gerekmektedir.
Değerli arkadaşlar, bu
hususta da, yurt dışında konuyla ilgili alınan tedbirlere baktığımızda ise,
menkul kıymetlere dayanak teşkil edecek teminatlar için oturma izni alınmış
konutlar olduğunu görmekteyiz. Dahası, eğer, bu menkul kıymetleştirilmeyecek
bir krediyse, tüketici ile müteahhit arasındaki ilişkiye kanun karışmamaktadır.
Mesela, uzun vadeli konut edindirme mortgage sisteminin mucidi konumundaki
ABD'de 50'den fazla eyalette uygulanan kanuna göre, müteahhit, evi bitirmeden,
oturma izni almadan tüketicinin 1 lirasını dahi kendi hesabına aktaramaz. Bu
paralar bir bankada emanet hesaplarda tutulur ve ilgili banka bunun kontrolünü
yapar, inşaatın bitmesini takiben parayı müteahhide aktarır.
Almanya'da ve gelişmiş
birçok ülkede de bu tür sistemler mevcuttur. Dahası, yapı denetim firmaları,
hakedişe göre ödeme sistemleri gibi kontrol prosedürleri çok önemlidir.
Amerika'da, Avrupa'da
sistemin başarısı yalnızca uzun vadeli konut edindirmeden kaynaklanmamaktadır.
Altyapı sağlam temellere dayandığı için uzun vadeli konut edindirmede tamamen
bitmiş konut üzerinden verilmektedir. Bu konularda ise, Türkiye'de çok büyük
noksanlıklar bulunmaktadır. Bugünkü ortamda inşaat rakamları hızlı büyüyor,
birçok yeni insan bu sektöre giriyor, emlak fiyatları çok hızlı bir şekilde
artıyor; ama, ileride olabilecek herhangi bir aksaklıkta bu mutluluk çemberinin
bir şekilde muhakkak bozulacağını düşünüyoruz.
Tabiî, Sayın Başbakanın
önüne, TOKİ tarafından, sadece, şu kadar konut yapıyoruz, şu kadar kentsel
dönüşüm projemiz var diye rakamlar konulmakta; Sayın Başbakan da, sektördeki
asıl boşlukları bilip bilmeden ve elzem olan düzenlemeleri yapmadan, sadece bu
rakamları telaffuz edip, övünmektedir.
Değerli milletvekilleri,
iş bilenin, kılıç kuşananındır. Türkiye'de en büyük toplukonut hamlelerini
başarıyla gerçekleştirmiş Anavatan Partisi konuya bilimsel ve ortak akılla
yaklaşmaktadır. Gelin, bizi dinleyin ve bahsettiğim yasal değişiklikleri yapın,
sistemdeki sorunları şimdiden görün. Anavatan Partisi olarak mega projelerin
partisiyiz. Büyük altyapı ve imar işlerini çözümledik, tabiî ki, toplukonutta
da projeleri biz bitireceğiz; ama, en başta da dediğim gibi, şeffaf olarak her
adımda, her aşamada denetime açık olacağız.
Değerli milletvekilleri,
bakınız, bütün bu sorunların çözümü için, ayrıca, konut politikalarının tek
elden yürütülmesi de gereklidir; çünkü, konut politikalarımız çok dağınık bir
yapıya sahiptir. Bu karmaşanın giderilmesi için de yönlendirici bir bakanlık
veya kurulun oluşturulması gerekmektedir. Yetkilendirilmiş olan bu oluşumun bir
şekilde konutla ilgili problemlere bakması, uygulamaya koyması gerekmektedir.
Bu yıl 8 milyar dolar
olan konut kredilerinin gelecek yıl belki 18 milyar dolara ulaşması
beklenmektedir. Bankaların bu kredileri verirken üreticiden kaynaklanan hiçbir
sorumluluğu bulunmamaktadır. Bilmem kaç yıl sonra bitecek projeler için,
gerekli deprem raporu, sigorta, kalite ve bu gibi unsurlara bakılmadan, ipotek
karşılığı kredi verilmektedir. Peki, ya bu inşaatlar zamanında bitmez ve sistem
tıkanırsa o zaman ne olacak?! Bütün olan, yine, dargelirliye olacaktır. Bakınız,
önümüzdeki sene, yıllık 670 000 konut öngörülmektedir. Bunun kapanması mümkün
değildir. Zira, TOKİ dahil, üretilen konut sayısı maksimum 200 000'lerdedir.
Bunu önleyici örnek bir sistemi şu anda TOKİ uygulamaktadır; yani, TOKİ, müteahhitlerin imal ettiği kadar satış
gelirini serbest bırakmaktadır; yani, konutların tümü satılsa ve parası tahsil
edilse dahi, bunun tamamı müteahhide verilmemektedir.
Değerli milletvekilleri,
gördüğünüz gibi, doğru uygulamaları takdir etmesini de biliyoruz.
Değerli arkadaşlar, bir
de, TOKİ'nin artan görevleri bulunmaktadır. Biliyorsunuz, 2003 yılı içinde
yaşanan Tunceli-Pülümür, İzmir-Urla ve Seferihisar ve Bingöl depremlerinden
sonra çıkarılan 4864 sayılı Kanunla, TOKİ'nin görev ve sorumluluk alanına bir
yenisi daha eklenmiştir.
Buna göre, TOKİ, afetten
etkilenen bölgelerde konut üretimi amacıyla bedelsiz arazi devredebilme,
afetzedelerin kuracakları kooperatiflere veya kendi yapacağı konutlara uygun
şartlarda kredi verme, yurt dışından bu amaçla kredi alma, afet bölgelerinde
geçici birimler kurabilme yetkileri almıştır. Ayrıca, Arsa Ofisi Genel
Müdürlüğünün kapatılmasıyla çıkarılan bir kanunla, TOKİ, hazineye ait
arazileri, bağlı olduğu bakan ve Maliye Bakanının teklifi ve Başbakanın onayıyla,
bedelsiz olarak devralma yetkisine de sahip olmuştur.
Peki, bu kadar çok
yetkisi olan TOKİ neleri yanlış yapmaktadır, daha doğrusu, yasalara göre
yapmaması gereken neleri yapmaktadır; TOKİ, vatandaşın Kuruma yatırdığı
paraları, 2004 Yılı Bütçe Kanununun "kamu haznedarlığı" hükmüne
aykırı olarak, bir özel finans kurumuna izinsiz yatırmıştır.
Çeşitli projelerdeki elde
edilen paraların ne kadarı İdareye ait arsaların karşılığıdır, ne kadarı kâr
payıdır, yüklenicilerin kârlılık oranları nedir gibi hususlarda da
belirsizlikler bulunmaktadır.
TOKİ, hazineye ait
taşınmazların değerlendirilmesinde, Bakanlar Kurulu yerine, kendisi ihalelere
çıkmakta ve hukuka aykırı işlemler yapmaktadır.
(Mikrofon otomatik cihaz tarafından
kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Özdoğan,
ben son cümlenizi alayım; çünkü, çok
süre geçti. Daha önce de 3-4 dakika süre kullanmıştınız.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkan, mümkünse, 2-3 dakikaya ihtiyacım var; 3 üncü
maddede konuşmayacağım ben; izin verirseniz.
BAŞKAN - Toparlayın
efendim.
Buyurun.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Teşekkür ediyorum.
Değerli arkadaşlar, bir
diğeri ise, sözleşmeli personel alımı uygulamasında AK Partili Ankara ve
İstanbul Belediye Başkanlıkları personeli idareye doldurulmuş ve AK Partinin
devlet kurumlarındaki kadrolaşma hareketlerinin bir benzeri de burada
yaşanmıştır.
Değerli arkadaşlar,
TOKİ'nin çıkarmış olduğu Mart 2006 tarihli "Konut Uygulamaları Özeti"
adlı bir kitapçık bulunmaktadır. İzninizle, bu kitapçıkta yer alan projelerden,
konut uygulamaları izleme cetveli, emlak, gayrimenkul yatırım ortaklığı
uygulamaları, müşavirlik uygulamaları, hâsılat paylaşım projeleri, 2003 yılından
günümüze kadar olanların ihalesi yapılanlardan inşaatı tamamlanan ve halen
devam edenler hakkında bazı sorular sormak istiyorum.
Bu sorulardan birincisi:
Bahse konu ihaleleri alan firmalardan hangileri TOKİ kapsamındaki başka
ihalelere de girmişlerdir?
İkinci sorum: Bu
firmalardan, ticaret sicil gazetelerine göre, ortaklıkları veya yöneticileri
arasında AK Partiye kayıtlı üyeler ya da AK Parti, il, ilçe ve genel merkez
çalışanları ile yöneticileri var mıdır, varsa kimlerdir, AK Partideki görevleri
nelerdir?
Üçüncü sorum: Bahse konu
ihaleleri alan firmaların yeterlilik durumları, iş bitirme belgelerinin
analizleri yeterlilik açısından nelerdir?
Dördüncü soru: Bahse konu
ihaleleri alan firmaların güvenlik soruşturmaları yapılmış mıdır?
Beşinci sorum: Bahse konu
firmalara ödemeler ne şekilde yapılmaktadır? TOKİ'nin bu firmalara ne kadar
borcu bulunmaktadır?
Altıncı sorum: Bahse konu
ihaleler, tek tek, hangi şartlar çerçevesinde verilmiştir? Kat karşılığı, arsa
payı ve bunlar gibi.
Son olarak, toplukonut
mantığını çözememiş, gizli kapaklı ihaleler yapan, dargelirliye konut edindirme
yerine, partili ve yandaş müteahhitleri zengin etme projeleri gerçekleştiren ve
dünyada başarılı sonuçlar veren uygulamaları görmezden gelen bu Hükümetten
doğru bir iş beklemek gittikçe hayal olmaktadır.
Yüce Meclisi en derin
saygılarımla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Özdoğan.
Şahsı adına, Konya
Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun efendim.
HALİL ÜRÜN (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; 1138 sıra sayılı, Muğla Milletvekilimiz
Sayın Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun, 190 Sayılı Genel Kadro ve Usulü Hakkında
Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu Konut Kanununda Değişiklik
Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesi üzerinde şahsım adına söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, tüm
vatandaşlarımızın en önemli taleplerinden biri, şüphesiz, rahat ve huzur içinde
ikamet edebilecekleri bir konuta sahip olmalarıdır. Kentleşmenin ve sanayileşmenin
bütün hızıyla sürdüğü ülkemizde, insanların gerilimden uzak yaşayabilecekleri
bir konuta… Anayasamızın 56 ncı ve 57 nci maddelerinde de, devlete yüklenmiş, o
üretimi sağlayacak görevler vardır. Nitekim, bu başlık altında "Herkes,
sağlıklı ve dengeli bir çevrede yaşama hakkına sahiptir.
Devlet, şehirlerin
özelliklerini ve çevre şartlarını gözeten bir planlama çerçevesinde, konut
ihtiyacını karşılayacak tedbirleri alır, ayrıca toplu konut teşebbüslerini
destekler" hükmüne yer verilmektedir.
Sayın milletvekilleri,
Başbakanlık Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, ül-kemizde, bu ihtiyacı karşılamak
üzere ciddî bir faaliyet başlatmıştır. Halen 448 şantiyede 165 621 konutta
üretim yapılmakta, 78 il ve 177 ilçede ta-mamlanan bu konutların 50 000 tanesi
alt gelir grubuna ve yoksullara tahsis edilmiştir. Keza, cumhuriyet tarihimizin
en kapsamlı gecekondu dönüşüm projelerinin protokolleri imzalanmış, 70
belediyeden 39'u ile 39 000 konutluk uygulama başlatılmıştır.
Sosyal donatılar
kapsamında çok sayıda lise, ilköğretim okulu, kütüphane, ticaret merkezi,
hastane, sağlık ocağı ve cami için ihaleler gerçekleştirilmiş, büyük kısmı ise
başlatılmıştır.
Bütün bu yapılanlar,
ortaya, şu açık ve net görüntüyü koymaktadır: Demek ki, Toplu Konut İdaresinin,
belediyelerle işbirliği halinde, kentsel yenileme ve gecekondu dönüşüm
projelerine ağırlık verdiği, alt gelir grubuna ve yoksullara yönelik sosyal
konut projelerine ağırlık verdiği, İstanbul, Ankara, İzmir, Adana, Diyarbakır
ve Konya gibi büyük şehirlerimizde uydu kentler kurulması yolunda çalışma
yaptığı, eğitim tesisleri, sosyal donatılar, ağaçlandırma ve çevre düzenlemelerine
hız kazandırdığı, altyapılı arsa üretimine ağırlık verdiği çok açık olarak
anlaşılmaktadır. Bu da, Toplu Konut İdaresinin başarısını, verimli ve kaliteli
hizmet üretimini çok net biçimde ortaya koymaktadır.
İşte, bu hizmetlerin daha
kapsamlı olarak yerine getirilebilmesi için, 40 adet ilave kadroya, 2464 sayılı
Belediye Gelirleri Kanununda yer alan tarifelerdeki en alt ve az tutarlar
üzerinden vergilendirilmesini, yapı kullanma izin belgesinin alınma süresinin
bir aydan onbeş güne düşürülmesini, bu kanun teklifi zaruri hale getirmekte ve
bu kanun teklifiyle bu imkân sağlanmaktadır.
Bu teklif, Plan ve Bütçe
Komisyonumuzda kapsamlı olarak gözden geçirilmiş, gerekçesinde de belirtildiği
üzere, ülke insanımızın en temel ihtiyacı olan konut problemine çözüm
getireceği ifade edilmiştir. Nitekim, muhalefete mensup komisyon üyeleri de, bu
doğrultuda, kendi muhalefet şerhlerinde şu ifadeleri kullanmışlardır:
"TOKİ, özellikle büyük şehirlerde 'Kentsel Dönüşüm Projeleri' adı altında,
çok büyük yerleşim alanlarında belediyelerle birlikte yeni yapılaşma alanları
oluşturmaya hazırlanmalıdır" hükmüne, yine muhalefet milletvekilleri yer
vererek, TOKİ'nin bu çalışmalarına destek verdiklerini kendi muhalefet
şerhlerinde dahi ifade etmişlerdi. Demek ki, muhalefetin de desteğiyle, bu kapsamlı
konut projeleri, Türkiye çapında uygulamaya sokulmakta ve sokulacaktır.
Dolayısıyla, görüşmekte
olduğumuz ve sizlerin oylarınızla kanunlaşacağına inandığım kanun teklifine
emek vererek hazırlayan değerli milletvekili arkadaşıma ve emeği geçen tüm
herkese teşekkür ediyor, bu kanunun yürürlüğe girmesiyle daha da güçlenecek
olan Toplu Konut İdaresi Başkanına…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
HALİL ÜRÜN (Devamla) -
Sözümü tamamlıyorum Sayın Başkanım.
…ve mesai arkadaşlarına
başarı dileklerimle birlikte, hepinize saygılar, sevgiler sunuyorum; hayırlı,
uğurlu olsun diyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Ürün.
Şahsı adına, Denizli
Milletvekili Sayın Ümmet Kandoğan.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri, saygıyla selamlıyorum; bu
kanun teklifinin, milletimize ve memleketimize hayırlara vesile olmasını
diliyorum ve uzun yıllardan beri toplukonut hizmetlerinin Türkiye'de
yerleşmesinde ve bugünlere gelmesinde emeği ve katkısı olan herkese teşekkür
ediyorum; özellikle, TOKİ'nin son yıllarda yapmış olduğu bu çalışmalarda,
kendilerine de başarılar temenni ediyorum.
Şimdi, benim, kanun
teklifiyle ilgili olarak çok fazla söyleyecek bir şeyimiz yok, bu kanun
teklifinin çıkması lazım; ancak, Toplu Konut İdaresi Başkanı da burada olduğu
bir anda, benim, Toplu Konut İdaresiyle ilgili bazı hususları dile getirmemi,
müsaadenizle, sizlerden istirham ediyorum.
Şimdi, Toplu Konut
İdaresi, Türkiye'nin çok geniş bir coğrafî bölgesinde yatırımlar yapıyor.
Bunları yaparken, Toplu Konut İdaresinin çok dikkatli ve titiz bir çalışma
göstermesi gerektiği inancındayım. Sayın İdare Başkanımız da özellikle
dinlerlerse, sizi ilgilendiren birçok husus söyleyeceğim. Bu güzel hizmetler
yapılırken, bu devir hep böyle devam etmez Sayın Başkanım. Siz, Adalet ve
Kalkınma Partisi İktidarı döneminde göreve geldiniz; bir konut seferberliği başladı;
ama, yarın, bir iktidar değişikliğinde, biraz sonra bir kısmını anlatacağım
hususlardan dolayı çok ciddî sıkıntılar içerisine girebilirsiniz. O nedenle,
teşkilatınıza sahip çıkın, bu hizmetlerin ciddî ve titiz bir şekilde yapılması
için gayret sarf edin.
Bakınız, siz, törenler
yapıyorsunuz Sayın Başkan, açılış törenleri yapıyorsunuz; Sayın Başbakanı
çağırıyorsunuz, bakanları çağırıyorsunuz, kurdeleler kestiriyorsunuz, şov
yapıyorsunuz; ancak, onun faturalarını müteahhitlerden alıyorsunuz. Ankara'da
yaptığınız bir törende -biliyorum, ispat da ederim- 230 milyar lirayı, o
törende harcadığınız parayı müteahhitlerden aldınız. Yani, güzel bir hizmet
yapılıyor, teşekkür ederiz; ama, bu güzel hizmetin şovunu yaparken, müteahhitlerin
kesesinden bu şovu yapmayınız. Bu organizasyonlarda sadece bir şirketi -ismini
de verebilirim- zengin ettiniz, bütün organizasyonları bu şirket yapıyor,
törenlerdeki bütün açılışları bu düzenliyor. Yani, sizin göreviniz, bir şirketi
zengin etmek midir, bir şirketin sizin elinizden zengin olması mıdır?! Onun
için, lütfen, bu hususlara dikkat ediniz.
Bakınız, müteahhitlerden
araç alıyorsunuz, araç alıyorsunuz; bu, dünyanın hiçbir yerinde yoktur. İhaleyi
alan müteahhitten, o ihalenin kontrollüğünü yapmak için sıfır kilometre araç
alıyorsunuz; kaç tane alıyorsunuz?! Yani, dünyanın hiçbir yerinde böyle bir
uygulama olmaz. Yani, bunu niçin yapıyorsunuz, niçin müteahhidin kesesinden
aldığınız araçları bu hizmetlerde kullanıyorsunuz?! Böyle bir şey olmaz!
Bakınız, İzmir'de bir
ihale yaptınız; ihaleyi daha sonra sahte evraktan dolayı iptal ettiniz. O iptal
edildiği tarihten itibaren o ihaleyi alan müteahhit orada inşaata devam etti,
belgeler var, inşaata devam etti. Siz iptal ettiniz; ama, müteahhit inşaata
devam etti. Niye devam ediyor; şundan dolayı: Kulağına üflediniz "sen
devam et, yapılacak yeni ihalede de bu ihale senin." Peki, ihaleyi nasıl
yaptınız; ihaleyi şöyle yaptınız: 4 tane müteahhide davetiye çıkardınız. Hiç
yapmadığınız bir usul. Daha önce değişik şekilde ihaleler yaparken, İzmir'de
iptal ettiğiniz, sahte evraktan dolayı iptal ettiğiniz ihaleyi o süreden sonra
müteahhit devam etti, inşaata devam ediyor. Böyle bir şey olabilir mi değerli
milletvekilleri?! Siz ihaleyi iptal ediyorsunuz, iptal ettiğiniz müteahhit
inşaata devam ediyor! Niye devam ediyor; çünkü, o ihale yenilenince kendisinin
alacağını biliyor, bildiği için milyarlarca para harcamaya devam ediyor. Eğer
bilse ki, oradaki ihale dürüst bir şekilde, şeffaf bir şekilde yapılacak, o
müteahhit, beş kuruş harcamaz oraya. Sonra alamayacağı parayı niçin orada
harcasın. 4 kişiye davetiye çıkardınız; doğru mu? Doğru, 4 kişiye davetiye
çıkarıldı. Şimdi 4 kişiden biri de bu ve öbür davetiye alan kişilerin de
kulağına üflendi: Bu bir hayli masraf yaptı, siz, lütfen, bunu gözetin,
kollayın, bu ihaleyi gene bu arkadaş alsın…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Sayın Başkan, bu devir hep böyle devam etmez. Yarın bir iktidar
değişikliğinde bütün bunlar masanın üzerine yatırılır, bunlar didik didik
edilir, en ince ayrıntısına kadar bunlar araştırılır. Siz, bürokrasiden gelen
birisi değilsiniz, devlet hizmetinden gelen birisi değilsiniz, yarın ciddî
manada sıkıntılarla karşı karşıya kalabilirsiniz. Ben, sadece bir uyarı görevi yapıyorum.
Bu hizmetler güzel hizmetlerdir, bu hizmetlerin devam etmesi lazım; bu
hizmetler devam ederken bu hizmetlerle ilgili hiçbir şaibenin olmaması lazım,
hiçbir dedikodunun olmaması lazım, müteahhitlerin üzerine gidilmemesi lazım.
Etkinlikler düzenleniyor,
müteahhitlerin ellerine, bilmem kaç tane davetiye bedeli, bilmem ne kadardan…
Bu şekilde bir hizmet, nasıl yürütülebilir değerli milletvekilleri?! Yani, bu
kadar güzel hizmeti, şu yapılan hizmetler, şu yapılan faaliyetler gölgeliyor,
gölgeliyor değerli milletvekilleri.
Onun için, ben, özellikle
Toplu Konutla ilgili bu hususlar, bir kanun teklifi vesilesiyle Türkiye Büyük
Millet Meclisine geldiğinde, bir milletvekili olarak bu konuda bir uyarı görevi
yapmak istediğimi, sizlerin huzurunda bir kez daha ifade ediyor, bu kanun
teklifinin, milletimize ve memleketimize hayırlı olmasını temenni ediyor,
inşallah, bundan sonrada da Toplu Konut İdaresi, özellikle dargelirli
vatandaşlarımızın ihtiyacı olan konutları yapmaya devam ederler.
Bir hususu daha özellikle
belirtmek istiyorum: Şimdi, belki, siyasî etkilerle, baskılarla, satılamayacak
yerlerde de ihaleler yapılıyor. Ben, o bilgileri de kendilerinden aldım, şu
anda yüzde 80 civarında satılma oranı. Bunu planlarken, düzenlerken, siyasî
baskılardan uzak, tamamen, bunlar nerede ihtiyaçsa ve nerede satılma ihtimali
kuvvetliyse, bu yatırımların oralarda yapılması yolunda daha dikkatli olunması
gerektiğini bir kez daha ifade ediyor, Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kandoğan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Cevap verebilir miyim?
BAŞKAN - Tabiî, Sayın
Kandoğan'ın, İçtüzüğe göre, Genel Kurula hitap etmesi lazım. Burada söz hakkı
olmayan bürokratı açıkça ifade ederek…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Bakan savunabilir.
BAŞKAN - Usule de uygun
değil; ama, Sayın Bakan söz istemiştir.
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli Başkanım, Denizli Milletvekili Sayın Ümmet
Kandoğan'ın kürsüden ifade ettiği bazı hususlarla ilgili açıklık getirmek
istiyorum.
TOKİ Başkanı Sayın
Erdoğan Bayraktar'ın bana verdiği bilgilere göre, İzmir'de, Sayın Kandoğan'ın
sözünü ettiği ihale… Doğrudur, böyle bir ihale yapılmıştır; müteahhit sahte
evrak düzenlediği için bu ihale iptal edilmiştir ve sahte evrak düzenleyen
müteahhidin 3 trilyonluk teminatı yakılmıştır ve daha sonra ihale
tekrarlanmıştır; davet usulüyle yapılmıştır ve Sayın Kandoğan'da herhalde bir
bilgi eksikliği vardır. Daha önce ihaleyi alan, ihale üzerinde kalan kişi
tarafından değil, başka bir firma tarafından ihale alınmıştır.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- O firmayı söylesinler o zaman… (AK
Parti sıralarından gürültüler)
ABDULLAH VELİ SEYDA
(Şırnak) - Dinle!.. Dinle!..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Hayır, onu…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
Sayın Kandoğan, böyle bir usul yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Tamam… O firma kimin?
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Efendim, bakın, siz ortaya bir iddia attınız Sayın
Kandoğan, dediniz ki: "Bakın, evrakta sahtecilik yapan bir müteahhit
ihaleyi aldı, sonra iptal edildi; ama, onun kulağına üfürdüler -ifadede aynen
böyle- siz yapın, devam edin, nasılsa size verilecek" dediniz. Şimdi,
bakın, Sayın Başkan da diyor ki: "Ona verilmedi, teminatı yakıldı."
Kanunen veremezsiniz zaten.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Kim alan firma; ortağı mı değil mi?
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
onun tartışması burası değil. O bir yargı meselesi olur.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Ortağı mı değil mi? (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Siz, devam edin
Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Şimdi, bir şey daha Sayın Başkanım: "Müteahhitlerden
araç alınıyor" dedi Sayın Kandoğan. Şartnameye bu konuyor, şartnameye
konuyor ve bu şartname gereği olarak, bu araçlar geçici olarak tahsis ediliyor.
Yani, olay şu: Siz, ihaleye çıktığınız zaman, ihale şartnamesine eğer bunu
koyuyorsanız (A) müteahhit almazsa (B) müteahhit de alacağı için, bu bir tercih
sebebi değildir dolayısıyla. Yani, birisi "araç veriyorum, ben size araç
veriyorum, dolayısıyla bana verin" dediği için kendisine ihale falan
verilmiyor ve bakın, bu, sadece Türkiye'de değil, dünyanın birçok yerinde de
şartnameye koyduğunuz zaman herhangi bir problem teşkil etmiyor; uygulama bu
şekildedir.
Genel Kurula arz ederim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Ortak mı değil mi, onu bir açıklar mısınız. Alan müteahhitle beraber ortaklık
var mı? (AK Parti sıralarından gürültüler)
BAŞKAN - Sayın Kandoğan…
Sayın Kandoğan…
MUSTAFA ELİTAŞ (Kayseri)
- Ama, böyle olmaz ki…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Milletvekili, sizi de ilgilendirir.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
onun usulü bu değil.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sizi de ilgilendirir…
BAŞKAN - Siz, başka bir
kanalla bunu sorabilirsiniz.
Sayın milletvekilleri,
bir soru var.
Sayın Yıldırım, buyurun.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Sayın Başkan, Sayın Bakana birkaç soru yöneltmek istiyorum.
Sayın TOKİ Başkanı da
yanında; sanıyorum, yardımıyla cevapları verecektir.
TOKİ, Türkiye'de 174 000
konut yapmaktadır. Bunların içinde de, Kastamonu'da da 288 + 600'ün üzerindeki
konutun da ihalesi yapılmıştır. Başarıyla proje yürütmektedir. Kendilerine
teşekkür ediyorum Kastamonu'daki yatırım için.
Ayrıca, 174 000 konutta…
Kastamonulular, biz Türkiye'nin kırkta 1'iyiz ve bizim hakkımıza düşen miktar
da 4 300 konuttur... Bu 4 300 konuta Kastamonu'da ne zaman ulaşacaksınız?
Diyarbakır Milletvekili
Sayın Aziz Akgül'le havaalanında karşılaşmıştım. "50 000 lirayla,
Diyarbakır'da, AKP İktidarında konut" diyor. Bu doğru mudur; doğruysa,
Diyarbakır'da 50 000 lira, Kastamonu'da nasıl 450 000 lira? Bunun cevabını istiyorum.
Saygılar sunuyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Yıldırım.
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Değerli Başkan, Kastamonu Milletvekili Sayın Mehmet
Yıldırım'ın sorduğu soruya cevap veriyorum:
Kastamonu İlinde
yapılmakta olan konut sayısı 912'dir. 288 konutun gerçekleşme oranı yüzde 90
düzeyindedir, bitmek üzeredir. 624 konutta da yüzde 10'luk bir gerçekleşme
vardır. Bu 624 konutun 208 dairesi alt gelir grupları için yapılmaktadır.
Burada da özellikle, 300 000 000, 400 000 000 veya 300 YTL, 400 YTL şeklinde
değil, oradaki ilin sosyoekonomik durumuna göre çok cüzi bir taksit tespit
ediliyor; bu, o; yani, Diyarbakır'ın bir benzeri de Kastamonu'da da 208 daire
olarak yapılıyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederim.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 2 önerge vardır; önergeleri geliş sırasına göre okutacağım,
aykırılığına göre işleme alacağım.
İlk önergeyi okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin son cümlesinin
"istenen diğer belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha
sonra tamamlanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin |
Fikret Badazlı |
Niyazi Özcan |
|
|
|
|
Hatay |
Antalya |
Kayseri |
|
|
|
Eyüp Fatsa |
Mehmet Daniş |
Ahmet Büyükakkaşlar |
|
|
|
Ordu |
Çanakkale |
Konya |
|
|
|
Halil Ürün |
|
O. Seyfi Terzibaşıoğlu |
|
|
|
Konya |
|
Muğla |
|
|
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1138
sıra sayılı kanun teklifinin 2 nci maddesinde yer alan "Belediyeler, bu
yapılarla ilgili yapı kullanma izin belgesi müracaatları" ibaresinden önce
gelmek üzere "Belediye meclisinin kararından sonra" ibaresinin eklenmesini
arz ve teklif ederiz.
Yaşar Tüzün |
Hakkı Ülkü |
Mustafa Özyürek |
|
|
Bilecik |
İzmir |
Mersin |
|
Salih Gün |
M. Vedat Yücesan |
Sezai Önder |
|
Kocaeli |
Eskişehir |
Samsun |
|
M. Mesut Özakcan |
Hüseyin Bayındır |
|
|
Aydın |
Kırşehir |
|
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılmıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın önerge
sahibi, Sayın Tüzün, buyurun.
Önergesinin gerekçesini
açıklayacak Sayın Tüzün.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanunun 2
nci maddesinde vermiş olduğum önerge hakkında düşüncelerimi açıklamak üzere söz
almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi sayıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
öncelikle, bu yüce çatıda ne yaptığımız, nasıl bir kanun çıkardığımız ve bu
çıkan kanunun bundan sonra nasıl uygulanacağı konusunda, ciddî olarak
düşüncelerimizi aktarmak zorundayız. Eğer sadece bir kuruluşun veyahut bir
bakanlığın, bir kurumun önü açılsın, ona öncelik tanınsın diyerek, bir kanun
çıkarırken, birçok kanunu yok sayarsak, bu, Türkiye Büyük Millet Meclisine
yakışmayacaktır.
Değerli arkadaşlarım, bu
çıkardığımız kanun teklifi, zaten, teklifi veren çok değerli arkadaşımdan da
bellidir; bir diş hekimi arkadaşım bu teklifi vermiş. Adalet ve Kalkınma
Partisinin içerisinde geçmişte belediye başkanlığı yapmış çok değerli
arkadaşlarım var. Bu kanun, belediyeleri, belediye başkanını ve Belediye
Gelirleri Kanununu ve İmar Kanununu yok sayıyor değerli arkadaşlar; yani, bu
kanun yürürlüğe girdikten sonra, ilgili belediye, onbeş gün içerisinde, Toplu
Konut İdaresinin başvurusu üzerine -oturma ruhsatı dediğimiz- iskân vermek
zorunda kalıyor değerli arkadaşlar.
Bakınız, maddenin içeriği
şu: "Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından geçici kabulün yapılmış
olması kaydıyla, başkaca belge aranmaksızın, onbeş gün içinde yapı kullanma
izin belgesi vermek zorundadır" diyor ve çok enteresan bitiyor, bakınız:
"Kanunla istenilen belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha
sonra tamamlanır." Bu ne demektir değerli arkadaşlar, daha sonra
tamamlanır ne demek; yani, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı, canı isteyince, keyfi
yerine gelince, üç ay sonra, altı ay sonra, üç yıl sonra, altı yıl sonra mı bu
evrakları tamamlayıp ilgili belediyeye verecektir?! Böyle bir kanun olabilir mi
değerli arkadaşlar?!
Biz, bu kanunun… Toplu
Konut İdaresinin, elbette ki, Türkiye'de bu dönemde yapmış olduğu hizmetleri
takdirle karşılıyoruz; ancak, bir kanun çıkarırken, bundan önce çıkarmış
olduğumuz, bu yüce çatıda çıkarmış olduğumuz kanunları yok saymak, bu Meclise
gerçekten yakışmamaktadır. Biz, bu vermiş olduğumuz önergeyle bunu biraz yumuşatmış
olduk. Yani, diyoruz ki, bu sorumluluğu sadece ilgili belediye başkanı ve
ilgili belediye yönetimi üstlenmesin; bu belediye meclis kararı alındıktan
sonra, bu Toplu Konut İdaresine ilgili olur verilsin diyoruz. Yani, önergemizin
içeriğini, zannediyorum, Komisyon Başkanımız ve Sayın Bakanımız tam anlamamış
olabilirler; Toplu Konut İdaresi Sayın Başkanıyla o arada görüşme yapıyorlardı.
O nedenle, sadece muhalefetten böyle bir önerge geldi diyerek "hayır"
demiş olabilirler. Bizim bu önergedeki amacımız, uygulamada doğacak
suiistimalleri önlemek adına böyle bir önerge verdik. Önergemizin içeriği, bu
belgeleri Toplu Konut İdaresine verirken ilgili belediye meclisinin de onayı
alındıktan sonra verilsin diyoruz.
Adalet ve Kalkınma
Partisinin içerisinde çok değerli, geçmişte belediye başkanlığı yapmış
arkadaşlarım var. Eğer, gerçekten, bu kanunu, bu maddeyi içine sindiriyorlarsa,
benim diyebilecek bir şeyim yok; ancak,
en azından, bizim bu önergemizin kabulü yönünde oy vereceklerini düşünüyor,
Yüce Meclise saygılar sunuyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Tüzün.
Sayın Tüzün, eski bir
belediye başkanı olarak hassasiyetini anlıyorum; ancak, konuşmasının içerisinde
kanun teklifini veren değerli milletvekilimizin diş hekimi olması bu kanunu
vermesine, ne engeldir ne de milletvekilliği sorumluluğu ve hizmetiyle
bağdaşır. O noktada, bir maksadı aşan ifade olduğunu düşünüyorum. Bu hususu
açıklamış oldum.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Bir açıklama yapabilir miyim?
BAŞKAN - Buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Bu konuda benim amacım, çok değerli milletvekili arkadaşımızın bilgi, birikim
konusundaki tecrübesine sataşmak değildir; sadece, teknik olarak daha bilgili,
birikimli arkadaşlar vardı, onlar bu teklifi verseydi daha uygun olurdu diye
düşünmüştüm.
ORHAN SEYFİ TERZİBAŞIOĞLU
(Muğla) - Zaten, beraber çalışıyoruz…
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Yanlış anlaşılmaya meydan verdiysek, arkadaşımdan ve Yüce Meclisten özür
diliyorum.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Tüzün. Maksat anlaşılmıştır.
Şimdi, önergeyi,
Hükümetin ve Komisyonun uygun mütalaa vermediği ve biraz önce de gerekçesini
dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan Genel
Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile Toplu Konut Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin 2 nci maddesinin son cümlesinin
"istenen diğer belgeler Toplu Konut İdaresi Başkanlığı tarafından daha
sonra tamamlanır" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Sadullah Ergin (Hatay) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Katılıyoruz efendim.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Bakan, zaman ne kadar; üç ay mı, altı ay mı?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) En kısa süre…
BAŞKAN - Katılıyorsunuz…
Sayın önerge sahipleri,
gerekçeyi mi okutalım?
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Belediyelerce iskân
ruhsatı için istenen diğer her türlü belgenin daha sonra tamamlanması
amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul
edilmiştir.
Şimdi, 2 nci maddeyi
kabul edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Mersin Milletvekili Sayın Mustafa
Özyürek?.. Yok.
Sayın Aziz Akgül?.. Yok.
Sayın Filiz?.. Yok.
Sayın Kandoğan?.. Yok.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Buradayım.
BAŞKAN - Burada
mısınız... Yerinizde göremedim de…
Buyurun.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; sizleri saygıyla selamlıyorum.
Bir yanlış anlaşılmaya
sebebiyet vermemek için yeniden konuşma ihtiyacı duydum. Özellikle Sayın Millî
Eğitim Bakanımız da…
Sayın Bakanım, lütfen…
Sayın Bakanım…
MUSTAFA TUNA (Ankara) -
Bizi adam yerine koymuyorsan bırakıp gidelim.
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
siz Genel Kurula hitap edin.
Buyurun efendim.
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Değerli milletvekilleri, biraz önce
İzmir'de yapılan bir ihaleyi gündeme getirdim ve bu ihaleyle ilgili olarak
ihalenin sahte evraktan dolayı iptal edildiğini, daha sonra iptal edilen
ihalenin iptal edilmiş olmasına rağmen inşaatın devam ettiğini, daha sonra da
örneği görülmediği şekilde 4 kişiye, müteahhide davetiye gönderildiğini, bu
davetiye gönderilmesinin sebebi, bütün müteahhitlere açık olarak değil, daha
önce ihaleyi alan müteahhitlerin devam etmesi için yapıldığını ifade ettim.
Şimdi, Sayın Bakan,
oradan, Sayın Başkandan aldığı bilgileri size aktardı; ama, yanlış bilgi
aktarıyorsunuz. Sayın Bakanım, bakın, olay şöyle: Bu ilk ihaleyi bir ortak
girişim grubu almıştır, ortak girişim grubu. İstiyorsanız müteahhitlerin firma
isimlerini de vereyim.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Ver, ver!..
ÜMMET KANDOĞAN (Devamla)
- Vereyim.
Gürtaş-Ekşioğlu ortak
girişim, birlikte giriyorlar ihaleye ve Gürtaş'ın evraklarında sahte belge
ortaya çıkınca, Toplu Konut İdaresi Başkanlığı ihaleyi iptal ediyor; ortak
girişimin aldığı ihaleyi iptal ediyor. Daha sonra ne yapılıyor, Gürtaş'a ortak
girişim olarak girdiği ihaleden ikinci sefer davetiye gönderilmiyor, ortağı
olarak birlikte girdiği Ekşioğlu'na gönderiliyor davetiye.
Şimdi, böyle bir durum
varsa bundan siz ne anlarsınız Sayın Bakanım? Yani, bu olay bundan daha farklı
bir şekilde mi cereyan etmiştir? Yani, ortak girişim… Sahte evrak çıkıyor,
ortak girişimin ihalesi iptal ediliyor. Niye 4 kişiye davetiye çıkarılıyor? 1
tanesi de bu; niye? Niye, ihaleye devam ediyor müteahhit? Dünyanın hiçbir
yerinde… İhale iptal olursa, gider, Toplu Konut İdaresi ilgilileri, orada o
ihaleyi durdururlar ve o ihaleyi alan, eskiden alan müteahhit artık devam etmez,
bitirir orada, bırakır işini. Burada devam ediyor, niye devam ediyor, niye para
harcıyor; bir dahaki seferde yapılacak ihaleyle ilgili sistem kurulmuş, sistem
kurulmuş. O kurulan sistem içerisinde, tekrar, bunun, birlikte ilk girdikleri
müteahhide verileceği kararlaştırılmış. Yoksa, cebinden, ihaleye girmesi yasak
olan ve bir daha ihale alma imkânı olmayan birisi, milyarlarca para harcamaya
devam eder mi arkadaşlar; yani, bu, mümkün değil.
Onun için, Sayın Millî
Eğitim Bakanımız, bu konunun oluş şekli budur. Lütfen, niçin 4 kişiye davetiye
çıkarılmıştır? Niçin yeniden ihale yapılmamıştır? Niçin ihale iptal edilmiş
olmasına rağmen ihaleye devam etmiştir? Niçin yeni davetiye gönderilenlerden
birisi, bu ilk ortak girişimde birlikte girenlerden birisine verilmiştir? Niçin
o ilk ortak girişimde bunun ortağı olan birisinin, bu ihale üzerinde kalmıştır?! Yani, bunları açıklayın;
açıklayın, Genel Kurulda bunları açıklayın, biz de öğrenelim.
Bakın, ben, tekrar
ediyorum: Bunlar, güzel hizmetler, demin de söyledim, gene söylüyorum; böyle
güzel hizmetler yapılırken, insanların kafasında şüphe ortaya çıkaracak,
ihalelerin şeffaflığını ortadan kaldıracak, kayırmacılığı teşvik edecek
şeylerin yapılması hoş şeyler değil. Ben, uyarı görevimi yaptım. Yarın,
bunların bir şekilde hesabı sorulur. Yarın, orada o ihalenin devam ettiği,
tutanaklarla, bilgilerle, belgelerle ortaya konulur, önünüze getirilir.
Onun için, ben, bu
hizmetler yapılırken sıkıntı içerisine girmeyin, şeffaf ihaleler yapın, dürüst
ihaleler yapın diye bir uyarı görevimi yaptım. O uyarı görevimi tekrarlıyorum
ve Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kandoğan.
Buyurun Sayın Bakan.
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; yine, Sayın
Kandoğan, biraz önce ileri sürdüğü iddiaları tekrarladı değerli arkadaşımız.
Ben, Sayın Kandoğan'a, dürüstlüğe ve şeffaflığa vurgu yapmasından dolayı teşekkür
ediyorum; bu, hepimizin gerçekten çok hassas olması gereken bir konudur. Ancak,
yasa gereği, eğer bir iş yarım kalmışsa, Kamu İhale Yasasına göre davetiye
usulüyle tekrar ihaleye çıkabilir, onu sürüncemede bırakmazsınız ve sayın
ilgili bürokrat arkadaşımız yanımda, 4 firmaya değil, 10 firmaya davetiye
çıkarılmış ve daha önceki ortak girişimin hiçbir ortağı da bu ihaleye
sokulmamış; yani, evrakta sahtecilik yapan ortak girişimin hiçbir ortağı da bu
ihaleye sokulmamış; ancak, diyelim ki, ortaklardan birinin bir başka yerde
firması varsa, başka bir firması varsa veya başka biriyle ortaklığı varsa, bunu
sizin tespit etmeniz, o anda tespit etmeniz mümkün değil; ancak…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Gayet kolay Sayın Bakanım…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Sayın Kandoğan, buna rağmen, eğer hâlâ bir soru işareti
varsa…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Var…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) -… Kamu İhale Kurumuna gerekli itirazda bulunulabilir, Kamu
İhale Kurumuna şikâyette bulunulabilir.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Tamam…
MİLLÎ EĞİTİM BAKANI
HÜSEYİN ÇELİK (Van) - Ve yapılan bu şikâyet sonucu, eğer yanlış bir hesap
varsa, bu hesap İzmir'den de, Bağdat'tan da döner.
Teşekkür ederim.
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- İhale devam etmiş mi, etmemiş mi Sayın Bakan?! (AK Parti sıralarından
gürültüler)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri…
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Ama, sorumun 1 tanesini cevaplandırdı 10 tane soru sordum, 1 tanesini
cevaplandırdı…
BAŞKAN - Sayın Kandoğan,
rica ediyorum…
3 üncü maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Balıkesir Milletvekili Sayın Sali?.. Yok.
Sayın Kandoğan?..
ÜMMET KANDOĞAN (Denizli)
- Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Sayın
Kılıçdaroğlu?.. Yok.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler…
Kabul edilmiştir.
Sayın milletvekilleri,
teklifin tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Elektronik oylama cihazıyla yapılacaktır açıkoylama.
Oylama için 3 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, buna rağmen sisteme giremeyen üyelerin, oy pusulalarını,
oylama için öngörülen 3 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa ulaştırmalarını
rica ediyorum.
Sayın Bakanların da,
kimin adına vekâleten oy kullanacaklarsa, bunu açık bir şekilde belirterek
imzalayıp, Başkanlığa belirtilen süre içerisinde göndermelerini rica ediyorum
ve oylamayı başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Muğla Milletvekili Orhan Seyfi Terzibaşıoğlu'nun; 190 Sayılı
Genel Kadro ve Usulü Hakkında Kanun Hükmünde Kararname ile 2985 Sayılı Toplu
Konut Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Teklifinin yapılan
açıkoylama sonucunu açıklıyorum:
Kullanılan oy sayısı :
219
Kabul
: 196
Ret : 22
Boş : 1 (x)
Böylece, teklif kabul
edilmiş ve kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine kaldığımız yerden devam
edeceğiz.
4.- Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması
Hakkında Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1145) (S. Sayısı:
1112) (xx)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet yerinde.
Tasarının 3 üncü maddesi
üzerinde gruplar adına konuşmalar tamamlanmıştı.
Şimdi, madde üzerinde
şahsı adına ilk söz… İzmir Milletvekili Sayın Yılmaz Kaya konuşmasını
tamamlamış idi.
Şahıslar adına, şimdi,
Osmaniye Milletvekili Şükrü Ünal.
Sayın Ünal?.. Sayın Ünal
şiir mi yazıyor, nerede? Yok.
İkinci konuşmacı,
İstanbul Milletvekili Sayın Muharrem Karslı.
Buyurun.
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
(xx) 1112 S. Sayılı Basmayazı 26.4.2006 tarihli 94 üncü
Birleşim Tutanağına eklidir.
MUHARREM KARSLI
(İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlar; Özel Tüketim Vergisi Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısı dün Meclisimizde görüşülmekteydi,
görüşmeler son maddeye kadar gelmiş; fakat, süremiz dolduğu için 3 üncü madde
de bugüne kalmıştı. 3 üncü madde üzerindeki görüşlerimi açıklamak için söz
almış bulunuyorum; hepinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum.
Söz konusu kanun
tasarısıyla, yurt dışına yapılan ticarî eşya taşımacılığında oluşan taşıma
maliyetlerinin azaltılarak, gerek taşımacılık sektörünün gerekse ülkemiz
ihracatının teşvik edilmesi amaçlanmıştır. Bu sebeple, özellikle ihraç mallarımızın
yurt dışına naklinde nakil maliyetlerinin düşürülmesi, ayrıca, memleketimizdeki
transit taşımacılığının teşviki bakımından bazı tedbirlere ihtiyaç görülmüştür.
İhraç mallarımızın yabancı ülkelerde rahatça rekabet edebilmesi için zaman
zaman Hükümetimiz tarafından buna benzer tedbirler alınmaktadır. Bu yasa
tasarısıyla getirilen hükümler de bu mahiyettedir.
Yasanın 3 üncü maddesi,
biraz karmaşık olarak kaleme alınmış olmakla beraber, neticede, yurt içindeki
benzin istasyonlarında satılan akaryakıt üzerine benzin istasyonlarının
koyacağı kâr marjını yüzde 8'le sınırlamasıdır. Kâr marjları istasyondan
istasyona değişmektedir, bazı yerlerde yüksek kâr marjları uygulanmaktadır; bu
da, kara taşımacılığımızda haksız rekabete yol açmaktadır.
Bu tasarının amacı, biraz
evvel belirttiğim gibi, sadece tasarının 3 üncü maddesinin amacı, akaryakıt
istasyonlarındaki kâr marjını yüzde 8'le sınırlandırarak taşımacılığımızdaki
taşımacılık maliyetini ve ihraç mallarımızdaki rekabet imkânını bir anlamda
korumaktır. Bunu açıklamak için söz aldım.
Hepinize teşekkür
ediyorum. Yasanın hayırlı olmasını diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Karslı.
Sayın Kandoğan?.. Yok.
Sayın Eraslan?.. Yok.
Sayın Birlik?.. Yok.
Sayın Kaya?.. Yok.
Sayın Tüzün?.. Yok.
Madde üzerinde konuşmalar
tamamlanmıştır.
Bir soru var.
Sayın Yıldırım, buyurun.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Sayın Başkanım, Sayın Bakanıma bir soru yöneltmek istiyorum. Bu
yasa tasarısını şahsım olarak da destekliyorum. Bu yasadan uluslararası
nakliyeciler istifade etmektedir. Yeni bir düzenlemeyle yurt içinde taşımacılık
sektörünün ve karayolunda da yüzde 95'ini gerçekleştiren eşya ve yük taşımacısı
kamyoncularımızı ve yolcu taşımacısı otobüslerimizi de bu yasadan Özel Tüketim
Vergisini indirmeyi düşünüyor musunuz? Bu yöntemle akaryakıt kaçakçılığını
önlemeyi planlar mısınız?
Saygılarımla.
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Yıldırım.
Sayın Bakan,
cevaplandırıyor musunuz, yazılı mı cevaplandıracaksınız?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Sayın Başkanım, Sayın Yıldırım'ın söylediği
gibi, yurt içinde böyle bir düşüncemiz yok.
Bu kaçakçılıkla ilgili de
çalışmalarımız devam ediyor, Başbakanlıkta şu anda; bu konuda çalışmalarımız
devam ediyor.
Teşekkür ederim.
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Bakan.
Sayın milletvekilleri,
madde üzerinde 1 önerge var.
Şimdi önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 3 üncü maddesi ile 4.12.2003 tarihli ve 5015 sayılı Petrol Piyasası
Kanununa eklenen ek madde 1'deki "yüzde sekizini" ibaresinin
"yüzde sekiz fazlasını" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Salih
Kapusuz |
Şükrü
Önder |
Ali
İhsan Merdanoğlu |
|
Ankara |
Yalova |
Diyarbakır |
|
Fahri
Çakır |
|
Halil
Ürün |
|
Düzce |
|
Konya |
BAŞKAN - Sayın
Komisyon?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, takdire bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Kabul ediyoruz.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Maddede yapılan
değişiklik ile Enerji Piyasası Düzenleme Kurumu tarafından akaryakıt alt
başlığı ve istasyonlu bayilik kategorisi altında verilen bayilik lisansı
sahiplerince, Özel Tüketim Vergisi Kanununun 7/A maddesi ve Katma Değer Vergisi
Kanununun 14/3 maddesi kapsamında satışı yapılan akaryakıtların satış
fiyatının, ilgili akaryakıt türünün Katma Değer Vergisi ve Özel Tüketim Vergisi
hariç edinme bedelinin yüzde sekiz fazlasını aşmaması öngörülmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza sunuyorum: Kabul
edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmiştir.
Şimdi, maddeyi oylamadan
önce Komisyonun bir düzeltme talebi var.
Buyurun Sayın Komisyon.
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, ek madde, yedinci satırdaki
"üçüncü fıkrası" ibaresinin "üç numaralı fıkrası" olarak
düzeltilmesini talep ediyoruz.
BAŞKAN - "Üç
numaralı fıkrası…" Evet, bu şekilde düzeltilerek oylarınıza sunuyorum ek
madde 1'i: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
4 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 4.- Bu Kanun
hükümleri 1/4/2006 tarihinde yürürlüğe
girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Antalya Milletvekili Sayın Osman Kaptan?.. Konuşmuyor.
Sayın Ahmet Işık?..
Konuşmuyor.
Sayın Ahmet Yeni?..
Konuşmuyor.
Sayın Kandoğan?.. Yok.
Sayın Eraslan?.. Yok. 98-
Sayın Birlik?.. Yok.
Sayın Kaptan?.. Yok.
Yaşar Tüzün, Sayın
Tüzün?..
OSMAN KAPTAN (Antalya) -
Ben konuşacağım Sayın Başkan.
BAŞKAN - Konuşacak
mısınız efendim?
OSMAN KAPTAN (Antalya) -
Evet efendim.
BAŞKAN - Biraz önce
sordum ama…
Buyurun efendim.
OSMAN KAPTAN (Antalya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan 1112 sıra sayılı Özel
Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4
üncü maddesi üzerinde Cumhuriyet Halk Parti Grubu ve şahsım adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlarım.
Sayın arkadaşlar,
ülkemizde karayolunun payı, yolcu taşımacılığında yüzde 96, yük taşımacılığında
ise yüzde 92 gibi büyük bir orana sahiptir.
Ulaştırma Bakanlığınca
hazırlanan 4925 sayılı Karayolu Taşıma Kanunu 10 Temmuz 2003'te Genel Kurulumuzda kabul edilmiştir. Kanunun
öngördüğü Karayolu Taşıma Yönetmeliği de 25 Şubat 2004'te yürürlüğe
girmiştir. Bu yönetmelik, sorunları çözmemiş, bilakis sorunları artırmıştır.
Bugüne kadar bu yönetmelikte
iki yıl içinde 5 defa değişiklik yapılmıştır; yani, 25 Şubat 2004'te yönetmelik
çıkıyor, yedi ay sonra Eylül 2004'te bir değiştiriliyor, aradan üç ay geçiyor,
aralıkta tekrar değiştiriliyor, aradan iki ay geçiyor, Şubat 2005'te tekrar
değiştiriliyor, yedi ay sonra da tekrar değiştiriliyor, dört ay sonra tekrar
değiştiriliyor.
Yani, el insaf! Sayın
arkadaşlar, dünyanın hiçbir yerinde ortalama dört ayda bir değiştirilen bir
yönetmelik yoktur; ancak bu bizde yapılmaktadır. Onun için de, inandırıcılığı,
kalıcılığı olmayan, devlet ciddiyetiyle bağdaşmayan, yönetim ve bürokrasi
anlayışından yoksun, Hükümetin tipik bir uygulamasıdır bu yönetmelik. Kısaca,
bu Hükümet, görüldüğü gibi, başarısızlıkta çok başarılıdır.
Değerli arkadaşlarım,
Anayasanın 173 üncü maddesinde "Devlet, esnaf ve sanatkârı koruyucu ve
destekleyici tedbirleri alır" denilmektedir. Anayasamızın bu kesin hükmüne
karşılık, ne yazık ki, Hükümet ve Ulaştırma Bakanlığı, bırakın kamyoncu
esnafını, şoförü korumayı, desteklemeyi bir tarafa bırakın, kamyoncu esnafının,
tabiri caizse, ocağını söndürücü bir yönetmelik çıkarıyor. Bu yönetmelik,
kamyoncu esnafını esnaf sınıfından çıkarıp tüccar sınıfına sokuyor. Taşıma yetki
belgesi almak için, gerçek ve tüzelkişilerden, ticaret ve sanayi odalarına
kayıtlı olduklarına dair belge istemektedir. Halbuki, 507 sayılı Esnaf ve
Sanatkârlar Kanunu kapsamına giren onbinlerce kamyon türü araç sahibi vatandaşımız,
Türkiye Şoförler ve Otomobilciler Federasyonuna bağlı meslek odalarına kayıtlı
üyelerdir. Bu kişiler, ticarî şirket sahibi ve üyesi değil, sınırlı olan
sermayesine emeğini de katarak ekmek parası kazanmaya çalışan, zar zor senedini
ödemeye, vergisini vermeye çalışan küçük esnaflardır. Bunları küçük esnaf
sınıfından çıkarıp tüccar sınıfına sokmanın, ülke gerçekleriyle bağdaşan bir
ilgisi yoktur.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; yine, bu yönetmelik, Türkiye genelinde, kamyoncu
kooperatiflerini kapatma noktasına getirmiştir. Yüzbinlerle telaffuz edilen
kamyoncu esnafımız perişan edilmektedir. Bir taraftan 4925 sayılı Karayolu
Taşıma Kanununu çıkarıyoruz, diğer taraftan 1163 sayılı Kooperatifler Kanununu
yok sayıyoruz. Bu yasalar, yönetmelikler çıkarılırken Sanayi ve Ticaret
Bakanlığının haberi yok mu?
Yönetmeliğin 4 üncü
maddesindeki öz mal tanımı, 1163 sayılı Kooperatifler Yasasına aykırıdır.
Yönetmelikte, yetki belgesi sahibi adına motorlu araç tescil ve motorlu araç
trafik belgelerinde kayıtlı taşıtlar tanımı yapılmaktadır; oysa, kooperatifler
bir emek birliğidir, kooperatif adına tescilli kamyon yoktur. Bu yönetmeliğe
göre, kooperatif üyeleri, sahip oldukları kamyonları kooperatif adına tescil
ettirmeye, yani, ortaklar, kamyonlarını kooperatif öz malı yapmaya mecbur
edilmektedir. Bu durum, Kooperatifler Yasasına veya Anayasaya aykırı değil
midir; elbette aykırıdır.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Buyurun efendim,
konuşmanızı tamamlayın.
OSMAN KAPTAN (Devamla) -
Anayasanın örgütlenme, çalışma ve sözleşme yapma haklarına aykırıdır.
Sayın milletvekilleri,
Hükümet şimdi işin kolayını buldu; sayıları 300 000'i bulan kamyoncu esnafına
parayla yetki belgesi satıyor. İşin özü bu. Önce miktarları yüksek tutuluyor,
tepki gelince yetki belgesi fiyatları biraz indiriliyor. Süre önce kısa
tutuluyor, kamyonculardan tepki gelince süre biraz uzatılıyor. Kısacası, ne
alınabilirse kâr mantığıyla kamyoncu esnafımıza belge satmaya devam ediliyor.
Kamyon yaşı 19'a
düşürülerek, daha yaşlı araçların taşımacılığına izin verilmiyor. Aracını
yenileme olanağı olmayana devlet destek verecek mi; hayır, vermeyecek. Peki, bu
insanlar evlerini neyle geçindirecekler? Sayın arkadaşlar, allahaşkına, bu
insanlar nasıl geçinecek? Zaten geçinemiyorlar, iş yok, arabaları takozda,
kamyoncuların çoğu borç içinde, senetlerini ödeyemiyorlar; şimdi bir de yetki
belgesi çıktı karşılarına. Olacak iş değil! Kamyoncu şoförümüz mecburiyetten
canı pahasına Irak'a gidiyor ve Irak'a bile bile ölüme gidiyorlar. Niye;
mecburiyetten.
Sayın arkadaşlar, bu
uygulama yoluyla, belge ücretleri yoluyla bir bakıma dolaylı vergi toplama
yoluna gidiliyor. Hükümet, belki yurtiçi ve yurtdışı taşımacılıkta bu işten 100
trilyon lira para bekliyor. Bu rakamı RODER telaffuz ediyor. Bu olanaksızdır.
İnsanlarımızı perişan etmeye hakkımız yoktur. Bu yasada, yönetmelikte yeniden
düzenlemeler yapılmalı; gerçekçi ve uygulanabilir olmalıdır.
Ayrıca, yönetmeliğin ilk
şeklinde, Ulaştırma Bakanlığı, yetki belgelerinin ulaştırma bölge
müdürlüklerinden alınmasını istemiştir. Bölge…
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Kaptan,
konuşmanızı tamamlayın.
OSMAN KAPTAN (Devamla) -
Sayın Başkanım, benim kendi adıma ve grup adına 15 dakikalık konuşma hakkım
var.
BAŞKAN - Efendim, grup
adına, ben sordum, konuşmadınız. Ben, grup kısmını geçtim, şahıslar
kısmındayım. Orada bir sizin…
OSMAN KAPTAN (Devamla) -
Peki.
Sayın Başkan, değerli
milletvekili arkadaşlarım; Hükümet, deniz taşımacılığında ÖTV'siz mazot
veriyor, kara taşımacılığında da ÖTV'siz mazot vermelidir.
Ayrıca, bu sebze ve meyve
taşıyan kamyoncuların, nakliyecilerin yollarda başlarına gelmeyen
kalmamaktadır; onların da önlenmesini istemektedirler.
Son olarak şunu söylemek
istiyorum. Kamyoncularımız diyor ki: "Denetim yapılmasın demiyoruz,
yapılsın; ancak, biz, eroin taşımıyoruz, sebze taşıyoruz, bu kadar sıkı
kontrollerde zaman kaybedilmesin. Yaş sebze ve meyve sabah erken hale girmezse,
yolda ürün bozulursa, çürürse, fire verirse, halciler veya malı gönderenler
nakliye ücretimizden para kesiyorlar. Zaten nakliye ücretimiz mazot parasını
karşılamıyor. Mazot ucuzlarsa, navlun da ucuzlayacak; dolayısıyla, sebze ve
meyvenin de tüketim bölgelerindeki fiyatı ucuzlayacaktır.
Ayrıca, deniz
taşımacılığında ÖTV'siz mazot veriliyorsa, bize de bu mazot verilsin."
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; son olarak şunu söylemek istiyorum. Kamyoncularımızın,
nakliyatçılarımızın sorunları yanında, turizm sektöründe de ciddî sorunlar
vardır. Rezervasyon iptalleri ciddî boyutlara ulaşmıştır. 2006 yılının turizmde
kayıp yılı olmaması için Hükümet acilen önlem almalıdır. Turizmde de KDV ve
ÖTV'nin indirimi yapılmalıdır.
Yüce Meclisi saygıyla
selamlarım. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Kaptan.
Sayın Işık, buyurun.
Yalnız, kısa rica
ediyorum.
AHMET IŞIK (Konya) -
Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; 1112 sıra sayılı Özel Tüketim Vergisi
Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 4 üncü maddesi
üzerinde şahsım adına söz almış bulunmaktayım; bu vesileyle Genel Kurulu
saygıyla selamlıyorum.
Değerli milletvekilleri,
son yıllarda, özellikle özel sektörün ihracatta ortaya koymuş olduğu
performansı büyük bir takdirle izlemekteyiz. 2003 yılında 47 milyar dolar, 2004
yılında 61 milyar dolar, 2005 yılında ise 73 milyar dolarla cumhuriyet
tarihindeki ihracat rekorları kırılmış bulunmaktadır.
Tasarıyla, yurt dışına
yönelik ticarî eşya taşımacılığında oluşan taşıma maliyetlerini azaltıp bu
sektörü canlandırmak ve bununla birlikte ihracatın teşvik edilmesi
amaçlanmaktadır. Bakanlar Kurulunun tespit edeceği çıkış noktalarında, standart
depolarıyla sınırlı kalmak kaydı şartıyla, Özel Tüketim Vergisi ve Katma Değer
Vergisi istisnası kapsamında motorin alımlarına imkân sağlanmaktadır. Bu
kapsamda araçlara verilecek motorini teslim edecek olanların bu malları
almaları da Özel Tüketim Vergisinden istisna edilmiştir.
Değerli milletvekilleri,
tasarıyla, uygulama kapsamında olmak üzere, eşya taşımacılığı yapan
araçların yakıtlarını Türkiye'den almaları teşvik edilmektedir. Türkiye'de
ikametgâhı, işyeri -kanunî- ve
iş merkezi bulunmayanlara yönelik de karşılıklılık esası getirilmektedir.
Bu tasarının hayırlı
olmasını temenni ediyor, Genel Kurulu tekrar saygıyla selamlıyorum. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Işık.
Madde üzerinde 2 önerge
var; geliş sırasına göre okutacağım ve aykırılığa göre işleme alacağım.
Birinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 4 üncü maddesinde yer alan "1.4.2006" ibaresinin
"1.6.2006" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Ali İhsan Merdanoğlu |
Şükrü Önder |
Salih Kapusuz |
|
|
Diyarbakır |
Yalova |
Ankara |
|
|
Fahri Çakır |
|
Halil Ürün |
|
|
Düzce |
|
Konya |
|
BAŞKAN - İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1112
sıra sayılı tasarının 4 üncü maddesindeki
"1.4.2006" ibaresinin "1.8.2006" olarak
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
M. Akif Hamzaçebi |
A. Kemal Deveciler |
M. Mesut Özakcan |
|
|
Trabzon |
Balıkesir |
Aydın |
|
Halil Tiryaki |
Halil Akyüz |
M. Vedat Yücesan |
|
Kırıkkale |
İstanbul |
Eskişehir |
BAŞKAN - Sayın Komisyon,
biraz önce okunan önergeye katılıyor musunuz?
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
BAŞKANVEKİLİ MEHMET ALTAN KARAPAŞAOĞLU (Bursa) - Katılamıyoruz efendim.
BAŞKAN - Sayın Hükümet?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Katılamıyoruz.
BAŞKAN - Sayın önerge
sahipleri, gerekçeyi mi okutayım?
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Gerekçe okunsun.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Uygulamaya
hazırlanılabilmesi açısından yürürlük tarihinin daha ileriki bir tarih olarak
belirlenmesi önerilmektedir.
BAŞKAN - Biraz önce
gerekçesini dinlediğiniz, Hükümetin katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmemiştir.
İkinci önergeyi
okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan kanun
tasarısının 4 üncü maddesinde yer alan "1.4.2006" ibaresinin
"1.6.2006" olarak değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
Ali
İhsan Merdanoğlu (Diyarbakır) ve arkadaşları
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?..
PLAN VE BÜTÇE KOMİSYONU
SÖZCÜSÜ SABAHATTİN YILDIZ (Muş) - Sayın Başkan, uygun görüşle takdire
bırakıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?..
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Katılıyoruz.
BAŞKAN - Gerekçeyi
okutuyorum:
Gerekçe:
Kanun yürürlük tarihinin
1.6.2006 olması öngörülmektedir.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, biraz önce gerekçesini dinlediğiniz önergeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
Şimdi, maddeyi kabul
edilen önerge doğrultusunda oylarınıza sunuyo-rum: Kabul edenler… Kabul
etmeyenler… Kabul edilmiştir.
5 inci maddeyi
okutuyorum:
MADDE 5.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Eskişehir Milletvekili Sayın Mehmet Vedat
Yücesan.
Buyurun Sayın Yücesan.
CHP GRUBU ADINA MEHMET
VEDAT YÜCESAN (Eskişehir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; Özel Tüketim
Vergisi Kanununda, Katma Değer Vergisi Kanununda ve Petrol Piyasası Kanununda
Değişiklik Yapılması Hakkında Kanun Tasarısının 5 inci maddesi üzerinde
Cumhuriyet Halk Partisi Grubunun görüşlerini belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum; maddeyle ilgili konuşmama başlamadan önce, Grubum ve şahsım adına
Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; görüşülmekte olan kanun tasarısı, yurt dışına ihracat rejimi
kapsamında mal taşıyan kamyon, çekici ve soğutucu ünitesine sahip yarı
römorkların gerek aracı hareket ettiren ve gerekse soğutucu üniteleri
çalıştıran standart depolarıyla sınırlı olmak üzere Bakanlar Kurulunca
belirlenecek gümrük kapılarında istisna kapsamında motorin teslimine imkân
sağlamaktadır.
Kanun tasarısının, Plan
ve Bütçe Komisyonundan çıkan ve Genel Kurula inen ilk halinde transit ticarete
konu olan bir ticarî malı taşıyacak olan taşımacılığa da vergisiz motorin
verilmesi olanağı tanınmıştır; ancak, Genel Kurulda, İktidar Partisinin verdiği
önergeyle bu durum ortadan kaldırılmıştır.
Transit ticaretin merkezi
durumundaki İskenderun, Mersin, Trabzon gibi kentlerdeki iş hacmini artıracak,
ülkeye yarar sağlayacak düzenlemenin kanun tasarısından çıkarılmasına bir anlam
veremediğimi belirtmek istiyorum değerli arkadaşlarım.
Uluslararası rekabetin
arttığı bir dönemde ülkelerin dünya ticaret pastasından yeterli miktarda pay
alabilmesi için, ihracatçı firmalara, rekabet gücünü kazandıracak, kendilerine
yeterli malî destek verecek düzenlemelerin vakit geçirmeden yapılması
gerekmektedir.
Taşımacılık sektörü,
ihracatın en temel dinamiğidir. Bu çerçevede, kanun tasarısıyla getirilen ÖTV
muafiyetiyle, yurt dışına yapılan ticarî mal taşımacılığındaki taşıma
maliyetleri azaltılacak ve bu şekilde, ihracata ve taşımacılık sektörüne yönelik
devlet desteği sağlanmış olacaktır. Yurt dışına yapılan ticarî mal ve
taşımacılığında taşıma maliyetlerinin azaltılması, ihracata ve taşımacılık
sektörüne pozitif yönde yansıyacaktır.
Değerli arkadaşlarım,
halihazırda, 550 litreye kadar ÖTV, KDV ve Gümrük Vergisi alınmadan bir
istisna, uygulamalar yapılmaktadır; ancak, istisnanın 550 litreyle sınırlı
olması, sektörü olumsuz yönde etkilemektedir.
Transit taşımacılık
sektöründe, tabiri caizse, kıran kırana bir rekabet yaşanmaktadır. Sektörün
rekabet gücünün artırılması için, 550 litrenin üzerinde bir teşvik uygulaması
gerekmektedir. Bu hususta sektör temsilcilerinin sesine kulak vererek, Özel
Tüketim Vergisi indirimine tabi tutulacak miktarın makul düzeyde belirlenmesi
gerekmektedir.
Bugüne kadar, taşımacılık
sektörü hep ihmal edilen bir sektör olmuştur. Ülke olarak, uluslararası nakliye
sektörümüze diğer ülkelerce yıllarca uygulanan taşıma kotalarına, hep ama hep
sessiz kalmıştık. Şoförlerimiz, yıllardır, yük taşıyacakları ülkelerin
vizelerini almak hususunda zorluklarla karşılaşmaktadırlar. Nakliyecilerimiz…
Yol güzergâhlarında ülkeler tarafından araçlarımızdan alınan geçiş ücretleri,
nakliyecimizin rekabet gücünü oldukça azalttı. Ülke olarak, bu sorunları
halletmek için gerekli adımları zamanında ve hızlı bir şekilde atamadık.
Tüm bu uygulamalara,
taşımacılarımızın dünyanın en pahalı akaryakıtını kullanması da eklendiği
zaman, uluslararası nakliyecilerimizin haksız rekabetle ve mağduriyetle karşı
karşıya kalması kaçınılmaz bir hal almıştır. Ülkemizdeki şirketler bile yurt
dışından getirdikleri hammaddelerinin, ticaret mallarının taşınmasında yabancı
plakalı araçları tercih eder durumlara gelmişlerdir. Yurt dışına mal götüren
araçlarımız, dönüş yükü bulamadıklarından bir ayı aşkın süre yurt dışında
beklemek durumunda kalmaktadırlar. Bir başka deyişle, ihraç ürünlerini
taşıyanlar, bugüne kadar haksızlıkla ve çaresizlikle baş başa bırakılmışlardır;
kendilerine ne haliniz varsa görün mantığıyla yaklaşılmıştır.
Taşımacılık sektörünün
sorunlarına ilgisiz kalmamızın doğal bir sonucu olarak da, nakliyecilerimizin
uluslararası rekabet gücü oldukça zayıflamaktadır. Mevcut sorunların yanında,
Ulaştırma Bakanlığının uyguladığı çifte standartda sektörü derinden sarsmıştır.
Biliyorsunuz, arkadaşlarım, yapılan bir düzenlemeyle deniz taşımacılığına
ÖTV'siz yakıt kullanma imkânı sağlanmıştır. Deniz taşımacılığına ÖTV'siz yakıt
kullandırılmasına karşı değiliz; ancak, bunun, aynı zamanda, bu dilimin
içerisinde karayolu taşımacılarına da uygulanması gerekmektedir; ancak, bunun
yapılmaması, taşıma modları arasında haksız rekabet yaşanmasına neden
olmaktadır. Bu açıdan baktığımızda, tasarıyla karayolu taşımacılığında ÖTV'siz
akaryakıt istisnası getirilmesi, uygulanan çifte standardın giderilmesi ve
sektörün rekabet gücünün artırılması açısından oldukça çok önemlidir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; uluslararası nakliyecilerimizin yanı sıra, yurtiçi nakliyecilik
yapan kamyonlarımızın ve firmalarımızın çok zor durumda oldukları bellidir,
durumları içler acısıdır değerli arkadaşlarım. Ulaştırma Bakanlığı Karayolu
Taşıma Yönetmeliği çerçevesinde kamyonlarımıza ve kamyoncularımıza, taşımacılık
yapılabilmesi için yetki belgesi alma zorunluluğu getirilmişti. Birçok kamyoncu
esnafı, vergisini, Bağ-Kurunu doğru dürüst ödeyemezken, araçlarının bakımını
yapacak parayı bulamazken, Bakanlık onlara ek külfetler getirdi. Zaten zor
durumda olan kamyoncu esnafı ne yapacağını bilemez duruma gelmiştir. Sağdan
soldan borçlanarak, banka kredisi almak suretiyle, istenen yetki belgelerini
alan kamyoncularımıza, devletimizin destek vermesi gerekmektedir değerli
arkadaşlarım. Bu çerçevede, taşımacılığın en önemli girdi maliyetlerinden biri
olan akaryakıtta öngörülen ÖTV indiriminin onlar için de uygulanması
gerekmektedir. ÖTV'siz yakıt uygulaması yurtiçi taşımacılığı yapan araçları da
kapsayacak şekilde genişletilmelidir.
Sayın Başkan, değerli
arkadaşlarım; diğer taraftan, depo standardının belirtilmesinde de
belirsizlikler devam etmektedir. Tasarıda "depo standardı, Ulaştırma
Bakanlığı, Sanayi ve Ticaret Bakanlığı, Gümrük Müsteşarlığı gibi kurumlardan
görüş alınarak Maliye Bakanlığınca belirlenecek" denilmektedir. Oysa,
Uluslararası Nakliye Derneği, RODER gibi sektör temsilcilerinin de görüşü
alınarak depo standardının belirlenmesi gerekmektedir değerli arkadaşlarım.
Konuşmamın başında da ifade
ettiğim gibi, depo standardı rekabet gücümüzü artıracak seviyede, en makul
ölçüde belirlenmelidir. Ülkemizdeki yüksek vergi oranları nedeniyle
taşımacılarımız dünyanın en fazla ve en pahalı akaryakıtını kullanmaktadır.
Bütçe açıklarını kapatmak için, devlet bütçesine gelir elde etmek amacıyla
akaryakıt üzerine yüksek vergiler konulmasını doğru bulmuyoruz.
Tasarıyla getirilen Özel
Tüketim Vergisi indirimi, sadece yurtdışı taşımacılığı yapan şirketlerle
sınırlandırılmamalı, Özel Tüketim Vergisi muafiyeti genişletilerek, yurtiçi
taşımacılığına da, hatta, akaryakıt tüketen diğer sektörlere de uygulanmalıdır.
Değerli arkadaşlarım,
uyarılarımızın dikkate alınmasını istiyor, hepinizi saygıyla selamlıyorum.
(Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Yücesan.
Şahsı adına, Düzce
Milletvekili Sayın Fahri Çakır… Sayın Çakır?..
FAHRİ ÇAKIR (Düzce) -
Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Konuşmuyorsunuz.
Kütahya Milletvekili
Sayın Alaettin Güven?..
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Konuşmayacak Sayın Başkan.
BAŞKAN - Sayın Ümmet
Kandoğan?..
Sayın Eraslan?..
Sayın Birlik?..
Sayın Tüzün?..
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Biraz sonra konuşacağım.
BAŞKAN - 5 inci maddeyi
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
Tümünün oylamasından
önce, 86'ya göre söz isteği var.
Bilecik Milletvekili
Sayın Yaşar Tüzün, lehte; buyurun.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkan, değerli milletvekili arkadaşlarım; görüşmekte olduğumuz kanun
tasarısında hem düşüncelerimi hem de oyumun rengini belirtmek üzere söz almış
bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bildiğiniz üzere, bu kanun, daha çok yurt dışına ihracat yapan nakliyecilere
ÖTV ve KDV konusundaki katkı ve destek kanunudur.
Tabiî, Türkiye'de sadece
nakliyecilik ve kamyonculukla uğraşan esnaf sayımız 100 000'lerin üzerindedir.
Sadece yurt dışına ihracat yapan nakliyecilere, böyle bir kanun teklifini
gündeme getirmemiz, gerçekten, olumlu bir yaklaşımdır; buna, Cumhuriyet Halk
Partisi olarak, katkı, destek ve olumlu oy vereceğiz; ancak, bu kanunun
yetersiz olduğunu da düşünüyoruz. Arkadaşlarımız, konuşmalarında sık sık
değindiler; Türkiye'deki nakliyeci ve kamyoncu esnafı, gerçekten çok zor
durumda. Akaryakıt üzerindeki vergiler, yani, ÖTV, KDV ve diğer vergiler
akaryakıt maliyetinin üçte 2'sini oluşturuyor, üçte 1'i, sadece, akaryakıtın
maliyeti. Yani, bugün, mazot, litresi 2 160 000 lira; 750-800 bin liraya mal
olan mazot, maalesef, tüketiciye 2 160 000 liradan satılmaktadır. Dolayısıyla,
kamyoncu esnafımız, 1 kilometre içerisinde 1 000 000 lira, yani, mazot
fiyatının yüzde 50'sini tükettiğinde, bunun yüzde 70'i vergiye gidiyor.
Kamyoncu esnafımız, kamyonun üzerine bindiğinde 1 kilometrede 1 000 000 liralık
akaryakıt tüketiyorsa, bunun 700 000 lirası, maalesef, vergiden oluşmaktadır.
Hükümetimizin ve Bakanlığımızın, bu uygulamayı, tüm Türkiye genelinde,
nakliyeci ve kamyoncu esnafına uygulaması gerekiyor.
Değerli arkadaşlar, 2004
yılında yürürlüğe giren Karayolları Yönetmeliğinde, gerek nakliyecilere gerekse
kooperatiflere, K1 ve R1 belgelerinin alınması konusundaki Ulaştırma
Bakanlığının politikası, hem kamyoncu esnafımızı hem de kamyoncular
kooperatiflerini zor durumda bırakmıştır. Bakınız, Türkiye genelinde 495 tane
kamyoncular kooperatifi vardır; ancak, 495 kamyoncular kooperatifinden R1
belgesi alan sadece ve sadece 261 tanedir; yani, Türkiye'de bulunan kamyoncular
kooperatiflerinden, maalesef, bu R1 belgesini 261 tanesi almış, diğer yarısı
alamamıştır. Bu konuda, alan kamyoncular kooperatiflerimiz de çok dertli,
alamayanlar da çok dertli. Nedeni ise; R1 belgesini alan kooperatifler, bu
belgelerin uygulamaya geçmesini en kısa zamanda istiyorlar. Ulaştırma
Bakanlığımız, bu belgelerin alımında trilyonlarca para topladı; ama, bu, hâlâ,
bugüne kadar uygulamaya geçmemiştir.
Yine, gerek ticaret
odası, Borsalar Birliğinin illerle yapmış olduğu sözleşmelerde, yani ticaret ve
sanayi odalarına ve bölge müdürlüklerine 325 000 müracaat yapılmış, bunun 140
000 tanesi belgelendirilmiştir. Bunun da en kısa zamanda tamamlanmasını
Bakanlığımızdan ve Hükümetimizden talep ediyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu
kanunun, uluslararası nakliyecilik yapan firmalarımıza hayırlı olmasını temenni
ediyorum. En kısa zamanda, yurt içinde nakliyecilik yapan esnafımıza ve
kamyoncularımıza da bunun uygulanmasını diliyor, Yüce Meclise saygılar
sunuyorum.
Oyumun rengini
"evet" olarak kullanacağımı bildiriyor, Yüce Heyetinize saygılar
sunuyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Tüzün.
Sayın milletvekilleri,
tasarının tümü açıkoylamaya tabidir.
Açıkoylamanın şekli
hakkında Genel Kurulun kararını alacağım.
Açıkoylamanın elektronik
oylama cihazıyla yapılmasını oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler... Kabul
etmeyenler... Kabul edilmiştir.
Oylama için 5 dakika süre
vereceğim. Bu süre içerisinde sisteme giremeyen üyelerin teknik personelden
yardım istemelerini, bu yardıma rağmen de sisteme giremeyen üyelerin, oy
pusulalarını, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Ayrıca, vekâleten oy
kullanacak sayın bakanlar var ise, hangi bakana vekâleten oy kullandığını,
oyunun rengini ve kendisinin ad ve soyadı ile imzasını da taşıyan oy
pusulasını, yine, oylama için öngörülen 5 dakikalık süre içerisinde Başkanlığa
ulaştırmalarını rica ediyorum.
Oylama işlemini
başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Özel Tüketim Vergisi Kanununda Değişiklik Yapılması Hakkında
Kanun Tasarısının açıkoylamasına 232 sayın milletvekili katılmıştır.
Kabul: 231
Ret :
1 (x)
Böylece, kanun kabul
edilmiştir; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma
Saati : 17.18
(x) Açıkoylama kesin sonuçlarını gösteren tablo tutanağın
sonuna eklidir.
DÖRDÜNCÜ OTURUM
Açılma Saati : 17.33
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin Dördüncü
Oturumunu açıyorum.
Yarım kalan işlerle
ilgili işlemler tamamlandığından, şimdi, kanun tasarı ve tekliflerinin
görüşmelerine 1 inci sıradan itibaren devam edeceğiz.
1 inci sırada yer alan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair 607
Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Millî Savunma Komisyonu
raporunun görüşmelerine başlayacağız.
IV.-KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
5.- Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair 607 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Türk Silahlı Kuvvetleri
Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Milli Savunma
Komisyonu Raporu (1/278, 1/1034) (S. Sayısı: 17 ve 17'ye 1 inci Ek)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
2 nci sırada yer alan,
Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde Değişiklik Yapılmasına
Dair 604 Sayılı Kanun Hükmünde Kararname ve Millî Savunma Komisyonu raporunun
görüşmelerine başlayacağız.
6.- Gülhane Askeri Tıp Akademisi Kanununun Bazı Maddelerinde
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Hükmünde Kararname ve Milli Savunma Komisyonu Raporu (1/277) (S. Sayısı: 1079)
BAŞKAN - Komisyon?.. Yok.
Ertelenmiştir.
7 nci sırada yer alan,
İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun; Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat
ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi ile
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
7.- İstanbul Milletvekili Zeynep Karahan Uslu'nun; Ulaştırma
Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Teklifi ile Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonu Raporu
(2/733) (S. Sayısı: 1135) (x)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet?.. Yerinde.
Komisyon raporu 1135 sıra
sayısıyla bastırılıp dağıtılmıştır.
Teklifin tümü üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İzmir Milletvekili Sayın Erdal Karademir;
buyurun.
(x) 1135 S. Sayılı Basmayazı tutanağa eklidir.
CHP GRUBU ADINA ERDAL
KARADEMİR (İzmir) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; görüşülmekte olan
1135 sıra sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda
Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin tümü üzerinde Cumhuriyet Halk
Partisi Grubu adına söz aldım; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, 3348
sayılı Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevlerine İlişkin Yasada Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi, öncelikle, Ulaştırma Bakanlığının görevlerine
yeni ve önemli bir görevi daha yüklemektedir. Ulaştırma Bakanlığına verilen bu
yeni görev, Bakanlığın şimdiye kadar Teşkilat ve Görevleri Yasasında yer
almayan bir konu. Bu yeni görev, başka bir bakanlığın görevleri arasında yer
alıyor. Bu yasa teklifiyle, Ulaştırma Bakanlığı, bir başka bakanlığa ait görev
ve yetkileri üstlenmek istemektedir. Zira, Ulaştırma Bakanlığına bu teklifle
verilmesi istenilen görev ve yetkiler, bugüne kadar yaptığı çalışmalarla
yüzakımız olan Bayındırlık Bakanlığı ve ona bağlı Karayolları Genel
Müdürlüğünün görev ve sorumluluk alanına girmektedir.
Değerli arkadaşlarım, bu
yasa teklifiyle, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı Karayolları Genel Müdürlüğünün
görev ve yetkileri gasbedilmektedir. Bu yasa teklifinin getirilme nedenlerinin
arkasında, Bayındırlık ve İskân Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün
görevlerini yeteri kadar yapmadığı gibi bir gerekçe var mıdır, bu düzenlemeye
onun için mi ihtiyaç duyulmuştur; bu, hepimiz tarafından bilinmelidir ve bu
gerekçeler varsa da, Parlamentoda açıklanmalıdır.
Değerli arkadaşlarım, bu
teklifin gerekçesinde yazıldığı gibi, "ileri teknoloji ve yüksek maddî
kaynak ihtiyacı duyulan bu tür projelerdeki yeterlilik", "projelerde
tecrübe kazanılması" gibi ifadelerle ne söylenmek istenmektedir? Bayındırlık
ve İskân Bakanlığı ve Karayolları Genel Müdürlüğünün böylesi bir projeyi veya
projeleri yürütecek donanım ve tecrübeye sahip olmadığı mı anlatılmak
istenmektedir? Eğer, böylesi bir tespit söz konusu ise, bu tespit açık, net ve
dürüstçe ifade edilmelidir.
Sayın milletvekilleri,
Ulaştırma Bakanlığının bir başka kurumun görev ve yetkilerini üstlenmesinde bir
yetki gasbı yok mudur? Bu görevlere talip olunurken Bayındırlık ve İskân
Bakanlığı ile Karayolları Genel Müdürlüğünün görüşleri alınmış mıdır? Alınmış
ise, bu görüşler nelerdir? Bu görüşlerin bu kürsüden açıklanması gerekmiyor
mu?! Kamuoyunun ve bizlerin bilgilendirilmesi gerekmiyor mu?!
Ulaştırma Bakanlığı,
gerçekten, böylesi yetki ve görevi teşkilat yasası görevleri içerisine almayı
gerekli gördüyse, öncelikle bu teklif, kendi teşkilatı ile Bayındırlık ve İskân
Bakanlığıyla görüşülerek bir hükümet tasarısı olarak niçin getirilmemiştir?!
Hükümet tasarısı olarak getirilmesi daha doğru bir yaklaşım değil midir?!
Eğer, Ulaştırma Bakanlığı
görevlerini, bütün ulaşım sorunlarını kendi bünyesinde toplamak istiyorsa, bu,
anlaşılabilir durumdur. Eğer, denizde, havada, demiryollarında ve
karayollarındaki tüm yetkiler Ulaştırma Bakanlığında toplanmak isteniyorsa, tek
elden yürütülmek isteniyorsa, bu doğru olabilir; ama, bunu bir hükümet tasarısı
olarak getirmek de doğru bir yaklaşım olmalıdır diye düşünüyoruz.
Değerli arkadaşlarım, bu
yasa değişikliğinin bir milletvekili teklifi olarak getirilmesinin arkasında
yatan gerçek nedir? Bu teklifi getiren Sayın Milletvekilinin mesleği, uzmanlık
alanı ve geçmişte üstlenmiş olduğu görevler dikkate alındığında, niçin bu
teklif, konunun uzmanı olmayan bir sayın milletvekiline verdirilmiştir? Bu
soruyu sormamız gerekmiyor mu? Bu yasa teklifi, bir milletvekili teklifi
olacaksa, AKP içinde bu konuda uzman bir başka milletvekili yok mudur? Diğer
taraftan, bu yasa teklifinin bir
milletvekili tarafından getirilmiş olmasının nedeni, Ulaştırma Bakanlığının
kendisinin böylesi bir ihtiyacı hissetmemiş olması, bu Bakanlıkta görevli
müsteşarından teknik elemanına kadar bir yetersizliğin göstergesi olabilir mi?
Değerli arkadaşlarım,
yasa teklifini getiren Sayın Milletvekili, Hükümetten, ilgili bakanlıklardan,
yerel yönetimlerden ve Devlet Planlama Teşkilatından önce bu ihtiyacı nasıl
görebilmiştir, gerçekten merak ediyoruz.
Yine, bu teklifin bir
milletvekili teklifi olarak getirilmesi, hemen komisyon gündemine alınması ve
görüşülmesinin; diğer yandan, Türkiye
Büyük Millet Meclisi gündeminde en ön sıralarda yer almasının arkasındaki amaç
ve niyet nedir? Bu soruları, bütün milletvekillerinin sorması ve düşünmesi
gerekmektedir.
Değerli arkadaşlarım,
karayolu ulaşım projesinin standartları ve bu konuda çalışan kişilerin uzmanlıkları
ile demiryolu ulaşım standartları ve bu konuda çalışan uzmanlıklar arasında
ciddî farklılıklar vardır. Ulaştırma Bakanlığının bünyesinde karayolları
standardını bilen tecrübeli uzman personel yoktur; oysa, Karayollarımızda,
karayolları standardını bilen, bu konuda deneyimli, otoyol projelerini yaşama
geçirmiş, İstanbul Boğazında 2 boğaz köprüsünün yapım ve kontrolünde bulunmuş,
birçok tünel inşaatının projesi ve yapımında bulunmuş uzman personelimiz
mevcuttur. Dolayısıyla, öngörülen tüpgeçiş karayolu ulaşım projesi, Karayolları
Genel Müdürlüğü bünyesi içerisinde pekala yapılabilirdi. Hükümet tarafından
bunun böyle yapılabileceği bilinmekteydi. Yani, bu projenin, Karayollarımızca
ve bu kurumun uzman personeliyle yaşama geçirilmesi mümkün ve daha gerçekçidir.
Değerli arkadaşlarım, AKP
İktidarınca, niçin raylı tüpgeçiş ile karayolu tüpgeçişinin birlikte
düşünülmediği ayrı bir soru işareti olarak da karşımızda durmaktadır. Özel
işletme için fizibl ve kârlı olması muhtemel bir karayolu tüpgeçişi projesiyle,
belki fizibl olmayan; ama, sosyal getirisi yüksek bir projeyi birlikte
gerçekleştirmek, akılcı bir yol değil midir? Niçin bu çözüm yolu düşünülmemiş
ve araştırılmamıştır? Yoksa, karayolları geçiş ihtiyacı yeni mi gündeme
gelmiştir? Bu ihtiyaç dünden belli değil miydi?
Değerli arkadaşlarım,
raylı tüpgeçişle ilgili, bilimsel çevrelerin deprem riski endişeleri vardır.
Bunlar, raylı tüpgeçişte dikkate alınmamıştır. Öte yandan, deprem riski
endişeleri, Ulaştırma Bakanlığı tarafından henüz bilimsel verilerle
giderilememiştir. Daha büyük kesitli öngörülen, daha büyük kesitli bir tüpgeçit
inşaatı ne derece doğrudur, doğru bir yaklaşımdır; bunu hep beraber düşünmemiz
gerekiyor.
Yine, bu teklifin,
Bayındırlık ve İskân Bakanlığının dışında bir başka kurumun da görev ve
sorumluluk alanlarına girdiği ve gasbettiği de görülmektedir.
23.7.2004 tarihli Resmî
Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren AKP İktidarının büyük beklenti ve
iddialarla yasallaştırdığı yerel yönetim yasalarından Büyükşehir Belediyesi
Yasası henüz 2 yaşına dahi girmeden, Ulaştırma Bakanlığının müdahalesiyle karşı
karşıya kalmıştır. 5216 sayılı Büyükşehir Belediyesi Yasasının görev ve
sorumluluklarına ilişkin 7 nci maddesinin (f) fıkrası aynen şöyle ifade
etmektedir: "Büyükşehir ulaşım ana planını yapmak veya yaptırmak ve uygulamak,
büyükşehir belediyelerinin görevleri arasında yer almaktadır." 5216 sayılı
Büyükşehir Belediye Yasası henüz iki yılını doldurmadan, görev ve yetkilerinin
Ulaştırma Bakanlığına yönlendirilmesindeki niyet nedir? Yoksa, bu, AKP İktidarının
yerel yönetim politikalarının iflas ettiğinin bir göstergesi midir?
Değerli arkadaşlarım,
diğer en önemli konulardan biri de, aynı konuyu düzenleyen birden fazla kanunun
ortaya çıkmasıdır; yani, bir konunun iki ayrı yasayla düzenlenmesi Anayasaya da
uygun değildir.
Değerli arkadaşlarım,
burada, teklifi yapan Sayın Milletvekilimize ve Sayın Ulaştırma Bakanına sormak
istiyorum: Gerçi, Ulaştırma Bakanlığı, kendisiyle ilgili bir yasa görüşmesinde
burada yok. Bu yasa teklifiyle, Ulaştırma Bakanlığının görevleri arasında
sıkıştırılmaya çalışılan, her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve tünel gibi ulaşım
altyapı işleri, İstanbul ana ulaşım planında var mıdır? Yine, İstanbul ana
ulaşım planında yer almayan bir konunun varmış gibi bir başka kuruma verilmesi
doğru bir yöntem midir?
Bu yasa teklifi,
Bayındırlık, İmar, Ulaştırma ve Turizm Komisyonunda tartışılırken, Bakanlık
Müsteşar Yardımcısı Sayın Soluk, yasa teklifiyle ilgili açıklama yaparken şu
ifadeleri kullanmıştır: Teklifin kanunlaşmasıyla, devletin kasasından tek kuruş
çıkmadan, Hazine garantisi verilmeden, bir projenin hayata geçirilmiş olacağı
ifade edilmiştir.
Hiç kuşku yok ki -bu
ifadelerden de anlaşılmaktadır- bu yasa teklifinin bir sipariş yasası olduğunu
bize göstermektedir. Bu yasanın tek bir projeye yönelik hazırlandığı, ortada
hazır bir projenin olduğu, bu projeyi yaşama geçirecek kişi ve tüzel yapının
hazır olduğu; yani, yatırımcının, projeyi hazırlayarak Ulaştırma Bakanlığıyla
görüştüğü ve Sayın Müsteşar Yardımcısının da söylediği koşulları önerdiği
anlaşılmaktadır.
Değerli arkadaşlarım,
komisyon tutanaklarına yansıtıldığı şekilde, Bakanlık üst düzey yetkilisi
tarafından da teyit edilen, devletin kasasından tek kuruş çıkmadan, Hazine
garantisi verilmeden hayata geçirileceği kesinleşen bu proje, AKP İktidarını
suçüstü yakalatmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
görülen o ki, İstanbul'un büyük projelerinin yangından mal kaçırırcasına yasal
düzenlemelerle bir başka kuruma devredilme girişimleri, böylesi projelerle
birilerine servis yapıldığını, âdeta peşkeş çekildiğini bizlere göstermektedir.
Değerli arkadaşlarım, AKP
İktidarı ve Sayın Başbakan, tüpgeçiş projeleri konusunda görüşlerini açıklayan,
deprem riski konularında endişelerini ifade eden bilim adamlarını ve üniversite
çevrelerini cahillikle suçlamaktadır. Yani, Sayın Başbakan ve AKP İktidarı,
raylı tüpgeçidin yerinin, tipinin yanlış olup olmadığı, deprem güvenliğinin
yeterli olup olmadığının, projenin maliyetinin fahiş olup olmadığının, ulusal
ekonomimize külfet getirip getirmediğinin, ülkeyi uluslararası sermayeye
bağımlı kılıp kılmadığının sorgulanmasından son derece rahatsızlık duymaktadır.
Ulaştırma Bakanlığının
üst düzey yetkilisinin açıklamalarından da görülen o ki, küresel sermaye,
kendisine uygun yöntemle işlere el koymuştur, şartlarını kendi belirlemektedir,
kendi kredisini kendisi organize etmektedir. Dolayısıyla, güvenliğimiz,
çevremiz ve geleceğimiz ulusötesi sermayenin insafına bırakılmıştır.
Değerli arkadaşlarım,
anlaşılıyor ki, AKP İktidarı, Türkiye Büyük Millet Meclisine bu tür sipariş
yasaları taşıyarak yasalaştırmaya devam etmek istemektedir. Bu tür yasa yapma
anlayışı, Türkiye Büyük Millet Meclisinin bağımsızlığına gölge düşürmekte ve bu
çatı altında görev yapan biz milletvekillerinin onurunu da zedelemektedir.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Yani, nasıl oluyor?! Yani, bir milletvekilinin..
ERDAL KARADEMİR (Devamla)
- Değerli arkadaşlarım, bu yasa teklifinin maddesinde bir değişiklik önergesi
verdik. İnanıyorum ki, bu değişiklik önergemizi desteklersiniz, sizlerin
katkısıyla değiştiririz ve bu yasa teklifi daha uyumlu hale, olumlu hale
gelebilir.
Değişiklik teklifimizin
nedenlerini de sizinle paylaşmak istiyorum. Bu değişiklik önerimizde, her türlü
ulaşıma ilişkin, tüp ve tünel gibi ulaşım altyapı işlerinin, yap-işlet-devret
modeli dahil olmak üzere planlanması ve yapılması, Bayındırlık ve İskân
Bakanlığıyla koordineli çalışarak yapılması öngörülmüş. Dolayısıyla, bu proje
ve planların, her iki bakanlığın deneyimleri ve tecrübeleri çerçevesinde
değerlendirilmesi, sonuç olarak da, daha sağlıklı projelerin yaşama geçirilmesi
hedeflenmiştir.
Yine bu değişiklik
önergemizde getirdiğimiz "gerekli ihaleleri açmak" ifadesiyle de
"teklifi yapmak ve yaptırmak" ifadesinin, bu işleri dilediği kişi ve
kurumlara yaptırmak anlamına gelebileceğinden, Bakanlık, işleri kendi bünyesinde
yaptırabileceği gibi, dışarıya da yaptırabilecektir. Şayet, işleri dışarıya
yaptıracaksa, kamuoyunun şeffaflık beklentilerinin giderilmesi, yarışmaya
katılacak firmaların rekabet edebilmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi
amaçlanmıştır.
Yine bu değişiklik
önergemizle "işletmek" ibaresi ilave edilerek, bu projelerin
işletilmesi ihtiyacının çıkması halinde, yasal boşluğun da giderilmesi
hedeflenmiştir. Yapımı tamamlanan bu tür projeleri, Bakanlığın, işletmek gibi
görevi olmalıdır; aksi takdirde, yapılan bu tür işletmeleri devretme
zorunluluğu ortaya çıkar.
Yine, fıkranın son
cümlesine ilave ettiğimiz "alınan tedbirleri sürekli gözetmek"
ibaresiyle, ilgili işletmelerin güvenliği, bakımı ve onarımı için sadece tedbir
almak yeterli olmayacağından; aksine, alınan bu tedbirleri gözeterek, daha
sağlıklı, uzun vadeli, ekonomik çalışmaları hedeflenmiştir.
Dolayısıyla, bu
değişiklik önergemizi eğer desteklerseniz, bu yasa daha olumlu bir şekilde,
toplum yararına daha yakışır bir şekilde çıkacaktır.
Bu duygularla hepinizi
tekrar saygıyla selamlıyorum, teşekkür ediyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Karademir.
AK Parti Grubu adına,
İstanbul Milletvekili Sayın Zeynep Karahan Uslu; buyurun efendim. (AK Parti
sıralarından alkışlar)
AK PARTİ GRUBU ADINA
ZEYNEP KARAHAN USLU (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
görüşülmekte olan Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanun
Teklifim üzerinde AK Parti Grubu adına söz almış bulunuyorum.
Ancak, sözlerime
başlamadan önce, biraz önce bu kürsüden, benim ve aynı zamanda kendisinin de
bir parçası olduğu Mecliste bulunan parlamenterlerin anayasal haklarından biri
olan kanun verme teklifini burada soru konusu haline getirmesini, acaba bu
hakların daraltılması isteği midir diye düşünmeden edemediğimi de burada ifade
etmek istiyorum. Ve yine aynı şekilde, bu teklifi hazırlarken, değerli
parlamenter arkadaşımızın, bir İstanbul Milletvekili olarak benim hangi
hazırlıkları yapıp yapmadığımı nasıl
bilebildiğini de, nasıl bir niyet okuyuculuğu yaptığını da ayrıca öğrenmeyi
gerçekten arzu ettiğimi ifade etmek isterim. (AK Parti sıralarından alkışlar)
Değerli arkadaşlar, hiç
şüphesiz ki, günümüz dünyası, tarihin hiçbir döneminde görmediğimiz kadar hızlı
değişmekte ve bu değişimle birlikte toplumsal talepler de artarak çeşitlenmekte
ve buna paralel olarak bunlarla ilgili çözümler de aynı hızla çeşitlenmektedir
ve hayatın bu denli hızlı aktığı bir
dünyada Türkiye de kendi payına düşeni yaşamaktadır ve toplumun ihtiyaç
ve beklentilerine karşılık gelen, Hükümetimizin reformist yaklaşımının da bir
yansıması olan çeşitli çözüm önerileri ve projeler, çeşitli yasal düzenlemeler
de, bildiğiniz gibi, birbiri ardı sıra gelmektedir. Ve açıkça söylemek gerekir
ki, bugünün Türkiyesinin ihtiyacı olan da, tam da bu reformist yaklaşımdır.
Ve bugün Yüce Meclisin
gündemine gelen ve Ulaştırma Bakanlığının görev ve yetkileri arasına,
denizlerin iki yakasını deniz altından birbirine bağlayacak her türlü ulaşımı
planlama, yapma ve yaptırma görevini ekleyen kanun değişikliği teklifim de
biraz önceki yaklaşımın bir yansımasıdır.
Türkiye, artık, dünya
metropollerini bünyesinde barındıran bir ülke olarak konumlanmakta. Bugün,
baktığımız zaman, dünyanın 101 büyük metropolü arasına Türkiye 3 şehriyle
-İstanbul, Ankara, İzmir; hepinizin tahmin edebileceği gibi- girmiş olan bir
ülke ve bu metropoller sıralamasında İstanbul 23 üncü sıradadır arkadaşlar.
Dünyanın en büyük 23 üncü şehrinden bahsediyoruz ki, üçyüzbin yıl önce dahi bu
şehirde insan yerleşimi vardı ki, milattan önce 7 nci Yüzyılda dahi bu şehir
kent kimliğini muhafaza eden ve bugün itibariyle de tarihi, kültürü, eşsiz
doğal güzellikleriyle, büyüklüğüyle bir çekim merkezi olmaya da devam eden bir
şehir ve tabiî buna paralel olarak nüfusu da artıyor. Bugün itibariyle 15 000
000 civarında nüfusu olan, Türkiye'nin istihdam alanının beşte 2'sini
bünyesinde barındıran ve tüm bu unsurları bir arada ele aldığımız zaman,
metropol hayatı için yaşamsal bir önem arz eden bir sorun alanı olarak da bu
büyük şehirde bir ulaşım sorununun varlığını da buradan ifade edebiliriz bunun
doğal bir yansıması olarak ve işte, Asya ile Avrupa'yı birbirine bağlayan bu
muhteşem şehir, kentin, gerek bölgesel gerek ulusal gerekse de uluslararası
ihtiyaçları çerçevesinde kentin trafik sorununu gidermek, her geçen gün daha da
elzem bir hal almaktadır ve bu bağlamda, AK Parti Hükümetinin, teknolojinin
nimetlerini kullanmayı amaç edinen yaklaşımının bir yansıması olarak Boğaziçi
Karayolu Tünel Geçişi Projesi de klasik anlayışın, yani mevcut yollara yeni
yollar, yeni eklemeler yapan klasik anlayışın katkılarını da yok saymaksızın,
vizyonel, büyük ve farklı bir bakışın yansıması olan bir proje olarak
karşımızda durmaktadır ve elbette, aynı şekilde, diğer kıyı kentlerimiz -ki,
İzmit, İzmir, Çanakkale gibi; bunları çoğaltabiliriz- açısından da böyle bir
projenin bir model teşkil edeceği de ayrıca vurgulanmalıdır.
Türkiye'nin tüm motorlu
taşıtlarının dörtte 1'inden fazlasını ve tüm binek araçlarının yüzde 30'unu
bünyesinde barındıran ve bu araçların kullanılmasıyla -buraya dikkatinizi
çekmek isterim- her gün 10 000 000 yolculuğun yapıldığı bir şehirden
bahsediyoruz. Bu durum, her yıl yüzde 7,8 artmaktadır arkadaşlar. Sorun, mevcut
durum bu boyutlardadır ve bu arada iki yakaya ayrılmış bir şehir olan
İstanbul'un Asya ve Avrupa yakaları arasındaki taşımacılık nasıl yapılıyor diye
baktığımızda; malumunuz, 2 boğaz
köprüsü, bir miktar da feribot taşımacılığından bahsedebiliriz. 2 köprüden geçen trafik hacmini ifade edecek
olursak, günlük 365 000'lik bir trafik hacmi var ki, bu, gerçekten devasa
denebilecek bir rakam. Bu yaşanan gerçekliğin boyutlarını biraz daha somut bir
biçimde ifade etmek istersek, İstanbul Büyükşehir Belediyesinin rakamlarından
hareketle, şunu söyleyebiliriz: İstanbul'da günlük 1 600 000 ilâ 1 800 000
araç, ortalama, trafikte 1,5 saat kalıyor. Ortaya çıkan trafik sıkışıklığının
ülke ekonomisine yıllık ekonomik kaybı ne kadar diye bakıldığında,
hesaplamalara göre, 5 milyar dolar civarında bir rakamdan bahsedebiliriz. Bu 5
milyar doların 3 200 000 000 dolarlık
kısmı zaman kaybından kaynaklanıyor, geriye kalan 1 800 000 000 dolarlık kısmı
ise, trafiğe çıkan araçların ortaya çıkardığı gaz emisyonu, yolların
amortismanı, araçların amortismanı, çevre kirliliği, altyapı sorunları ve aynı
zamanda da trafik tıkanıklığının -İstanbul'a gelen herkes bilir- insan
psikolojisi üzerinde yarattığı olumsuz etkiler ve tabiî mevcut durumu bu
şekilde ortaya koyduktan sonra şunu da söylemek lazım: Yerel yönetimlerimiz ve
Hükümetimiz pek çok çalışma yürütmekte, bu sorunu ortadan kaldırmak ve
İstanbul'a yakışır bir metropol kimliğini ulaşım konusunda da ortaya koyabilmek
adına ve İstanbul Büyükşehir Belediyesi, sorunun ortadan kaldırılmasında
anahtar rolü oynayabilecek, şehir sakinlerini toplutaşımacılığa
yönlendirebilecek projeler üzerinde çalışmakta.
Şöyle ki: Bugüne kadar,
yüzotuz yıl içerisinde, İstanbul'da yapılan raylı sistem toplam 47 kilometre.
Son beş yıl içerisinde yapımına başlanan raylı sistemin kilometresi ise 56 ve
bunun 30 kilometrelik kısmı bu sene içerisinde hizmete girecek ki, tarihsel
sürece dikkat ettiğimizde yapılanın ne kadar önemli bir hamle olduğunu hepimiz
takdir ederiz diye düşünüyorum ve bunun yanı sıra, 120 kilometrelik yeni bir
etabın proje hazırlıklarının da, yine, Belediyemiz tarafından devam
ettirildiğini de ifade etmek istiyoruz. Ki, böylelikle, İstanbul'un raylı
sistem ağının oluşturulması gerçekleştirilecek ve elbette bugüne kadar olduğu
gibi, yeni yol ve kavşakların yapımına da İstanbul'da devam edilmektedir ve yine,
bu konuda, Hükümetimizin de sergilediği inisiyatif açıktır.
Hepimizin bildiği gibi,
2004 Mayısında bir deniz altı demiryolu geçiş sistemini de bünyesinde
barındıran Marmaray Projesi başlatılmış olup, 2009 yılında da tamamlanması
öngörülmekte ve Asya ile Avrupa yakasında birbirinden ayrı olarak, tek yön,
saatte 10 000 yolcu kapasitesiyle halihazırda şehrin demiryolları hizmet
vermektedir; fakat, Marmaray tamamlandığı zaman ne olacak; Marmaray
tamamlandığı zaman, tek yönde 75 000 yolcu kapasitesine ulaşılacak ki, bu da,
12 şeritli bir otoyolun yapımına eş bir proje.
Ülkemizdeki pek çok ilke
imza atan Hükümetimizin inisiyatifiyle ortaya konan Marmaray gibi, bugün
sizlerin onayıyla hukukî zemini oluşacak olan karayolu Boğaz tünel geçişi de,
ülkemiz açısından bir ilk ve dünyadaki benzerleri arasında da en gelişkin
örneklerden biri olması hasabiyle, daima konuyla ilgili dünya genelinde de
zikredilecek bir projeyi hep birlikte ülkemizde gerçekleştirmiş olacağımız
inancındayım.
Projeyi ana hatlarıyla
ele alacak olursak, ülkemiz ve dünyadaki gelişmeler, özel araç kullanımının
artarak devam edeceğini göstermektedir ve Türkiye de bu trendlerden payına
düşeni elbette almakta ve şehrin karşı kıyısına ulaşmak isteyenlerin
İstanbul'da köprülere ulaşmak zorunda olmaları, aslında, hiç katetmek
istemedikleri bazı yolları şehir içerisinde katetmelerine ve dolayısıyla,
kentin trafik sıkışıklığını bu iki yaka arasında geçiş yapma isteğinde olan vatandaşlarımız
da artırmaktadır. Dolayısıyla, bu proje, sadece iki yaka arasında geçişi
sağlamakla kalmayıp, mevcut trafik sıkışıklığından da belli bir yükün geri
çekilmesine neden olacak.
Tabiî, bu öngörü
çerçevesinde dünya örneğini de zikretmek gerekir diye düşünüyorum; ki, dünya örneğine
baktığımızda da bugün 45 ülkede 200'ü aşkın deniz altı batırma ve daldırma,
delme tüneli mevcut olduğu da ifade edilmelidir ve bu başarılı örnekler de,
tabiî, bizim projelerimizin de geleceği açısından ümitvar olmamızı rahatlıkla
sağlamaktadır. Keza, deniz altı ulaşımının bir diğer katkısı da çevresel
değerlere yaptığı katkıdır; çünkü, İstanbul, sadece metropoliten nüfusuyla
değil, doğal ve tarihî güzellikleriyle de dünyada belirginleşmiş bir şehirdir.
Örneğin, Wanderlast tarafından dünyanın en güzel üçüncü şehri seçilmiş olan bir
şehirden bahsediyoruz. İşte, bu, dünyanın en güzel üçüncü şehrindeki mevcut
güzelliği korumak, bence, bizim, sadece vatandaşlarımıza değil, insanlığa da
bir borcumuzdur ve bu bağlamda ulaşım sorunlarını çözmeye dönük tüm çabaların
İstanbul'un siluetini bozmayacak nitelikte olması da son derece önemlidir ve bu
açıdan baktığımızda da, deniz altı geçiş aracılığıyla bu projenin, bunu
hedefleyerek trafik sıkışıklığını azaltma amacı gütmesi de kültürel dokuya
saygılı, estetiğe, tabiata saygılı bir bakışın Hükümetimizde var olduğunun da
açık bir yansımasıdır ve tabiî, bu arada şunu da ifade etmek isterim ki, henüz
etüt çalışmaları devam etmekte olan bir projenin, sanki etüt çalışmaları
bitmiş, âdeta son noktaya gelinmişçesine bazı ithamlarla buradan yorumlanmaya
çalışılması da, bence son derece yanlıştır. Çok açıktır ki, bu yasal düzenleme,
sadece bakanlığımıza yetki vermektedir.
Diğer taraftan, İstanbul,
olası bir depreme karşı da önlemlerini almaya devam eden bir şehir ve bu anlamda,
elbette, hepimiz olmamasının temennisindeyiz; ama, olası bir deprem durumunda,
bu tünellerin esnek yapıda inşa edilerek, depreme karşı son derece dayanıklı
yapılar olarak ortaya çıkarılmalarının planlanması da, şehir sakinleri
açısından, âdeta, depreme karşı ulaşım konusunda bir sigorta niteliği
taşımaktadır.
Karayolu boğaz tünel
geçişinin, birçok kentimiz için bir ilk örnek olarak sorunun çözümünde önemli
katkılar sağlayacağının da düşünülmesi gerektiğini buradan ifade etmek isterim
ve tabiî, projede, tünelin kara bağlantılarının gerçekleştirilmesinde yerel
yönetimlerle yürütülecek eşgüdümün, koordinasyonun öneminin de altını çizerek,
bu konuda da bakanlığımızın gerekli performansı göstereceğine duyduğum inancı
ayrıca sizlerle paylaşmak istiyorum.
Tabiî, tüm bunların
gerçekleştirilmesi için, böyle bir vizyonun İstanbul'da ve diğer kıyı
kentlerimizde ortaya konabilmesi için, Ulaştırma Bakanlığının, deniz içinde ve
deniz altında, koy, boğaz ve körfez gibi yerlerde, şehir içinde veya şehir
dışında gerçekleştirilecek ve kıyıları birbirine bağlayacak karayolu ulaşımına
yönelik işlerin etüt, proje ve yapım işleriyle, işletilmesine ilişkin görevli
kılan düzenleme, halihazırda 3348 sayılı Kanunumuzda yer almamaktadır ve tabiî,
şunu da söylemek gerekir ki, bildiğiniz gibi, 5216 sayılı Büyükşehir Belediye
Kanununda, Bayındırlık Bakanlığı tarafından bu kanun çıkarılırken, bir yetki
devri gerçekleştirilmişti ve şehir içerisindeki karayollarının yapılması
belediyelere verilmişti; ama, diğer taraftan, yine, şunu da ifade etmek gerekir
ki, DLH, daha önce Bayındırlık Bakanlığının bünyesindeyken, Ulaştırma
Bakanlığının bünyesine devredilmiş bir genel müdürlüktür. Bütün bunları bir arada
düşünecek olursak, Marmaraydan kaynaklanan, Ulaştırma Bakanlığının, deniz
altında projeler yapma pratiğini -ki, böyle bir dev proje için böyle bir bilgi
birikiminin bu Bakanlıkta oluşmuş olması da son derece önemlidir- bu bilgi birikiminin
varlığını da ortaya koyacak olursak ve Bayındırlık Bakanlığının kanununda da
zaten deniz altı tüpgeçit proje yapma yetkisinin olmadığını da ayrıca birlikte
düşünecek olursak, en doğru adresin, böyle bir görevin tevdi edilmesinde
Ulaştırma Bakanlığı olduğunu da hep birlikte onaylarız ve takdir ederiz diye
düşünüyorum.
Tabiî, bütün bunlar bir
arada düşünüldüğünde, sizlerin de bildiği gibi, dünyanın en büyük şehirlerinden
biri olan İstanbul'da ulaşım konusunda yaşanan zorluk ve tıkanıklıklar, kentte
yaşayanların yaşamsal faaliyetlerini ciddî bir biçimde olumsuz yönde
etkilemekte ve çok büyük ekonomik kayıplara ulaşmakta ki, biraz önce sizlerle
rakamsal verileri kısaca paylaşmaya çalıştım. Elbette, bu sorunları
rahatlatmaya yönelik olarak yapımı planlanan bu projenin hayata geçirilmesiyle
şu da söylenmelidir ki, Boğaz güvenliği artacaktır, İstanbul trafiğinde genel
bir rahatlama yaşanacaktır. Ayrıca, yolculuk süresinin kısaltılmasıyla, araç
işletim maliyetlerinin azalmasıyla da önemli ekonomik kazançların elde
edileceği açıktır.
Bu nedenle, bu çevresel
değerlere saygılı, ekonomik açıdan rantabl ve uygulanabilir olan projenin
benzer coğrafî konumlara ve sunumlara sahip iller açısından da bir açılım
sağlayacağını düşünerek, kanun teklifimin siz değerli parlamenterlerimiz
tarafından onaylanacağını düşünüyor, yapılacak düzenlemenin de en kısa sürede
işlerlik kazandırılmasını ve Sayın Bakanımızın da projenin detaylarını
kamuoyuyla kısa sürede paylaşmasını dilediğimi de ifade ederek, Yüce Meclisi
saygıyla selamlıyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN -Teşekkür ediyoruz
Sayın Uslu.
Anavatan Partisi Grubu adına,
Diyarbakır Milletvekili Sayın Muhsin Koçyiğit. (Anavatan Partisi sıralarından
alkışlar)
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA MUHSİN KOÇYİĞİT (Diyarbakır) - Sayın Başkan, değerli milletvekilleri;
Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu adına söz almış
bulunuyorum; şahsım ve Anavatan Partisi Grubu adına Yüce Genel Kurulumuzu
saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; öncelikle, böylesine önemli bir konuda bir teklifin gelmesi bu
konudaki eksikliği göstermektedir. Gönül isterdi ki, bu konudaki eksikliğin
ilgili bakanlıklar tarafından, yani, Bayındırlık Bakanlığı ve Ulaştırma
Bakanlığı tarafından ortaklaşa hazırlanan teknik donanımlı verilerin hükümet
tasarısına dönüştürülerek, Yüce Genel Kurulun karşısına getirilmesiydi. Bu,
böyle olmamıştır; ancak, bu konudaki eksikliği gören bir Sayın
Milletvekilimizin, yine de, böyle bir teklifi Yüce Genel Kurulun önüne
getirmesini takdirle karşılıyorum, kendilerine teşekkür ediyorum.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ulaştırma sektörü açısından taşıma politikalarının bir bütün
olarak düşünülmesi yadsınamaz bir gerçektir. Ülkemizde her bir taşıma türünde
hukukî yönden ve yapısal alanda köklü reformlara ihtiyaç vardır. Uygulamada ise
birçok zorlukla karşılaşılacağı kesindir. Tüm taşıma türleri için ulaştırma
altyapısının modernizasyonu gerekirken, etkinlik, verimlilik bakımından kısa ve
basit çözümler sunulamamakta, kaynak kıtlığı gibi çeşitli darboğazlarla karşılaşılmaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; karayolu dışındaki taşıma türleri elli yıldır ihmal edilmiştir
ve yakın vadede de taşıma türleri arasında bir dengenin sağlanması da mümkün
değildir. Kentlerin ulaştırma sorunlarının ancak toplutaşımayla
çözülebilecekleri, büyük kentlerde toplutaşımanın raylı sisteme dayanması
zorunluluğunun bulunduğu, rahmetli Özal'ın bizzat başkanlık yaptığı 1987
yılında gerçekleştirilen 8 inci Ulaştırma Şûrasında, kentsel raylı sistem
uygulamasının yaygınlaşacağı öngörülmüştür. Kentsel raylı sistemlerle ilgili
olarak, konunun gelişimine ilişkin olası olumsuzlukları, yasal dayanağı olan ve
uzmanlardan oluşan bir danışma kurulu tarafından dile getirilmiştir.
Bu doğrultuda, Ulaştırma
Bakanlığı DLH İnşaatı Genel Müdürlüğü tarafından konuyla ilgili hazırlıklar
yapıldığını ve uyulması gereken teknik ölçütlerin belirlenerek yayınlandığını
bilmekteyiz. Ancak, tüm bu çabaların tam olarak istenilen sonucu verdiğini
görmemekteyiz. Yapımı tamamlanmış ya da süren kentsel raylı sistemlerin hem
hatlar hem de taşıtlar açısından birbiriyle uyumsuz niteliklere sahip
bulunduğuna ve bu durumun, standardizasyon, otomasyon ve ekonomik olarak dışa
bağımlılığı pekiştirmesi açısından ciddî sakıncalar taşımaktadır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; ulaşım planlamasının metropoliten alan planlama kriterleri
içindeki ana belirleyen konumuna dikkatinizi çekmek istiyorum. Sayın Bakan
tarafından, ulaşım planlamasının kentin ve ülkenin gelişim kararlarını
belirleyen ekonomik, sosyal ve politik seçimler doğrultusunda alınan stratejik
kararlarla bire bir ilgisinin olduğu bilinmektedir. Ulaşım sorunlarından büyük
bir kısmının, herhangi büyük bir yatırıma gerek duyulmadan, gelişen teknolojiler
kullanılarak, mevcut kapasitenin artırılması suretiyle çözülebileceği
beklenmemelidir. Bu planlamalar yapılırken, kanuna eklenen maddenin içinde de
yerel yönetimler yoktur. İlgili muhatap genel müdürlük, muhtemelen, ya Devlet
Demiryolları ya da DLH olması gerekecek; bu da belirtilmemiş; ayrıca, bu
projelerin, yatırımların bağlantı yollarının çevre boyutunu ortaya koymamıştır.
Kanuna ek madde koyup,
tekrar kanunda boşluk olduğunda, tekrar kanuna yama yapmak tamamen aczin bir
ifadesi olarak ortaya çıkacaktır.
Değerli milletvekilleri,
madde gerekçesinden hareketle, kanun teklifine bahse konu olan bu projelerin
biraz da teknik boyutundan bahsetmek istiyorum. Boğaz geçişleri konusunda,
yıllardır tekerlekli ulaşım sistemlerinin çözümü yerine, raylı sisteme ilişkin
bir çözüm olarak, ilgili odaları ve meslek örgütleri tarafından savunulagelen
tüpgeçit projesinin Avrupa Birliği Katılım Ortaklığı Belgesinde belirtilen
Avrupa ulaştırma ağı ilkeleri, Avrupa Birliğiyle bütünleşme kavramı bağlamında,
Türkiye'nin doğu-batı ulaştırma ekseninde ve Avrupa, Ortadoğu, Ortaasya,
Uzakdoğu bağlantısında ana halka durumunda bulunan Trakya sınırı,
İstanbul-Ankara demiryolunun yüksek, hızlı bir hatta dönüştürülmesi ve Boğaz
geçişinin sağlanması kaçınılmazdır. Bu çerçevede sunulan Marmaray Projesi,
Boğaziçi tüpgeçidin Haydarpaşa-Ahırkapı arasında, sadece tüpün maliyeti
ödenerek yapılması aklın yoluyken, toprağı oyup, ayrıca kilometrelerce tünel
gerektiren Üsküdar-Sirkeci arasına yerleştirilmesinin mantığı elbette
savunulamaz.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; kaldı ki, bu yanlış çözüm, milyar dolarlarla ölçülecek maliyet
artışının ötesinde, Sirkeci-Yenikapı arasında varlığı bilinen toprak altındaki
arkeolojik kalıntıları da kesinlikle tahrip edeceği yadsınamaz bir gerçek
olarak ortaya çıkacaktır.
İşte bu örnek, ilke
olarak hiç kimsenin karşı çıkamayacağı bir inşaî girişimin, uzman uyarılarına
kulakları kapatarak, ne ölçüde kamu çıkarına aykırı olabileceğinin somut
kanıtıdır.
Sayın Başkan, değerli
milletvekilleri; Mimarlar Odası, özellikle son üç dört yıl içinde, Suriçi
planlamasına ilişkin eleştirileri ve önerileriyle sorumluları sürekli
uyarmasına karşın, proje Üsküdar İskele Meydanından başlatılmıştır. Olay,
henüz, geriye dönülmeyecek aşamada değildir; ancak, yönetimin bu yönde doğru
bir karar verebileceği konusunda umudumuzu, İstanbullular adına, hâlâ
yitirmedik; çünkü, yetkililer, hâlâ, halkın aklını karıştıracak açıklamalarına
devam etmektedir.
1 Mayıs 2005 tarihinde
televizyon haberlerinde yer alan duyuruda, proje tamamlandıktan sonra
tüpgeçitten saatte 150 000 kişinin geçeceği propagandası yapıldı. Haberde
çağrıştırılmak istenen şey, en azından, 10 saatte 1 000 000, 20 saatte 2 000
000 insanın taşınacağıydı. Acaba öyle mi? Öyle olsa dahi, böyle abartılı
rakamlar vermeye gerek var mı?
Zaten, hiç kimse
"tüpgeçit yapılmasın" demiyor, herkes tüpgeçidin yapılmasını istiyor.
Tren hattının bağlanması, sadece İstanbul'a ulaşım için değil, Bering'den
İngiltere'ye kadar uzanan çok önemli küresel ulaşım sorununun çözümünü de beraberinde
getirecektir. Tren ulaşımındaki teknolojik gelişmeler, çok kısa bir süre sonra,
ticarî mal taşınmasında ülkemize büyük yararlar getirecektir.
Burada anlaşılmayan olgu,
yetkililerin, neden abartılı rakamlarla halkı koşullandırmaya çalışmasıdır.
Tüpgeçitten saatte 150 000 kişi taşımak matematik olarak olanaksızdır. Hatta,
iki yönde dahi taşımanın toplamı bu olamaz. İsterseniz, beraberce hesap edelim.
Öncelikle, katarların
boyu 100 metreyi geçemez; çünkü, bu hattan, ağırlıklı olarak banliyö trenleri
geçecektir. Toprak altı peronları daha uzun katarlara elvermez. Gelin, 150 000
kişi/saati 25 000 kişi/saate indirelim, günlük karşılıklı gidiş-geliş sayısında
ise 300 000 kişiyi geçmeyelim. Böyle tutarlı hesaplar yapılırsa, daha gerçekçi
davranmış oluruz.
Bu duygu ve düşüncelerle,
Yüce Genel Kurulunuzu saygıyla selamlıyorum. (Alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Koçyiğit.
Gruplar adına konuşmalar
tamamlanmıştır.
Şahısların söz isteği
var.
İstanbul Milletvekili
Sayın Nusret Bayraktar. (AK Parti sıralarından alkışlar)
NUSRET BAYRAKTAR
(İstanbul) - Sayın Başkan, saygıdeğer milletvekilleri; 1135 sıra sayılı
Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Teklifinin görüşülmesinde şahsım adına söz almış
bulunuyorum; hepinizi saygıyla selamlıyorum.
Sayın Başkan, saygıdeğer
milletvekili arkadaşlarım; elbette, bu kanunun düzenlenmesinde bazı
tartışmaların yapılması doğaldır. Ancak, peşinen şunu söylemek isterim ki,
yetki ve sorumluluğun gasbı konusunun ifade edilmesinin doğru olmadığını
düşünüyorum; çünkü, bu kanunla ilgili söz konusu olan tüpgeçidin yanında, raylı
sistemin yanında, lastik tekerlekli araçların geçişine uygun, karayolu
sistemiyle entegre edilecek bir ikinci tüpgeçit inşaatının, kimler tarafından
yapılıp yapılmayacağı hususunda yetki ve sorumlulukta bir boşluk vardır.
Elbette, bunu, Bayındırlık Bakanlığı da yapabilirdi, Ulaştırma Bakanlığı da
yapabilirdi. Bunu, hükümet teklifi olarak da buraya getirmek mümkündü, bir milletvekili
arkadaşımızın teklifiyle, Bayındırlık, İmar, İskân, Ulaştırma ve Turizm
Komisyonunda olgunlaştırılarak Türkiye Büyük Millet Meclisi tarafından yetki
verilir veyahut verilmez. Bu yetkiyi bizler vereceğiz. Burada tartışılmadığı
zamanlarda gelen teklifleri niçin bize danışmadan iyi görüşülmeden getirdik
diye zaman zaman eleştirilerde bulunuyoruz. Oysa, bu işin yapılıp
yapılmamasının faydalı olup olmadığını tartışmak lazım, gerekli olup olmadığını
tartışmak lazım. Nitekim, Türkiye'de birçok hizmetler yetki ve sorumlulukların
kavram kargaşasıyla çeliştiğini ve kime ait olduğu bilinmeden bazı
çözümsüzlüklerin ortada olduğunu biliyoruz. Depremle ilgili çalışmalar da, bu
konuda aynı şekilde gündemdedir. Eğer bir yetki gasbı söz konusu olsa idi,
bakanlar arasında bir uzlaşmazlık söz konusu olsaydı, aynı hükümetin üyeleri
olan iki değerli bakanımız, işte, Ulaştırma Bakanımızın yerinde Bayındırlık ve
İskân Bakanı bulunmazlardı. Komisyon Başkanımız da burada, ilgili Bakanlığın
bürokratları da burada, Anavatan Partisi, Cumhuriyet Halk Partisi ve AK Parti
Grubuna mensup milletvekilleri de burada. Burada beraber tartışıyoruz; ama,
İstanbul başta olmak üzere, körfez gibi, boğazlardan tüpgeçidin yanında,
aslında, yıllar önce tartışılan bu planlar var mıydı yok muydu konusuna
gelince, ta Osmanlı döneminden beri, İstanbul'da bir tüpgeçidin yapılması
gerektiğini, 1976 yılından bu yana ikinci köprünün, zaman zaman, üçüncü
köprünün de tartışıldığı bu ortamlarda, tüpgeçitle karşıdan karşıya iki kıyıyı
bağlamanın faydalı olacağını, o esnada, sadece raylı sistem değil, lastik
tekerlekli sistemle de entegre edilmesinin faydalı olduğunu yıllar önce
tartışmıştık.
Belki, gecikmekte
olduğumuzdan dolayı bunu eleştirebiliriz. İşte, o gecikilmiş olan trafik ve
ulaşım sorununa çözüm getirilmesine bir nebze olsun katkı sağlayacağına
inandığımız bu projeyi, elbette, mütehassıs olan bir kuruluş Ulaştırma
Bakanlığı tarafından yapılmasının daha faydalı olacağı öne çıktı.
Zaman zaman biz
tartışmıyor muyuz ki, havayolları, denizyolları, demiryolları Ulaştırma
Bakanlığına, karayolları neden Ulaştırma Bakanlığına bağlanmıyor diyor idik.
Gerekirse, bunu bile tartışarak, Ulaştırma Bakanlarının yetki ve görevleri
değiştirilmesi gerekiyordu. Bayındırlık ve İskân Bakanlığının da, bir yetkili,
teknik bir kadro olarak proje koordinatörü olmasının daha uygun olacağı tartışıldığı
bir ortamda, neden böyle bir tüpgeçidin Ulaştırma Bakanlığına verildiğinin
tartışılmasının çok doğru olduğu kanaatinde değilim; birinci konu bu.
İkincisi, İstanbul'da,
çok değerli arkadaşlarım, 2 300 000 vasıta vardır. Yani, Avrupa ortalamasının
çok altında olmasına rağmen, 1 000 kişiye, hâlâ, 180 araç düşmekte; oysa,
Avrupa Birliğinde 450-500 araç. Türkiye'de de her gün 600 araç İstanbul
trafiğine kaydolmakta; zaman içerisinde bu gelişme hızıyla, bizde de 300, 400,
500'lere çıkacağını düşünelim. Elbette, tercih edilen konu şudur: Araç
trafiğine yol açacak değil, taşımalarda toplutaşımacılık esastır; ama, raylı
sistemlerin, metronun, tüpgeçitlerin yapımının ne kadar zor olduğunu, ne kadar
uzun yıllar alacağını hepimiz biliyoruz. Daha henüz şu anda 85 kilometrelerden
bahsediyoruz. Oysa, şu anda İstanbul'da 400 kilometrelik -asgarî seviyede söylüyorum-
metro ve raylı sistemle ilgili ulaşım projelerinin bitmiş olması gerekiyordu. O
halde ne yapılması gerekir; SİT alanları vardır, Boğaz siluetini bozuyor deniyor,
üçüncü köprü olsun mu olmasın mı, dördüncü köprü olsun mu olmasın mı
konularının yanı sıra, İstanbul trafiğine en çok etki eden Marmara Denizine
paralellik aksında, yani, güney aksında Sirkeci-Kadıköy-Maltepe kesimlerindeki
yatay çizgi üzerindeki araç trafiği çok fazla, yolcu trafiği çok fazla. Sayın
Milletvekili arkadaşımın belirttiği gibi, o yöredeki otomobillerin ve
şahısların karşıdan karşıya geçişlerinde köprülere ulaşmaları için trafiği
ciddî bir şekilde etkiledikleri doğru. Eğer, güney aksında yer altında tünelle
bir lastik tekerlekli bir sistemle ki, ilk öngörülere göre günde 70 000 araç,
yani 2 şerit gidiş 2 şerit dönüş; bana göre 2 şerit gidiş ve 2 şerit dönüşün az
olduğunu, bunun 3 şerit gidiş ve 3 şerit dönüşe göre programlanması gerektiğini
belirtmek istiyorum; ama, 2 şerit dahi olsa, trafiğin büyük bir bölümü
toplutaşımacılıkla zaten metro, Marmarayla giderilmiş olacak.
İkincisi de, güneydeki
yoğun trafiğin bir bölümü, araçlarla, şimdi düşünülen belki yap-işlet-devret
modeli de dahil olmak kaydıyla, proje ve ihaleleri yapılacak deniyor. Oysa,
Sayın Karademir "ısmarlama bir proje" diyor; böyle bir şey olmaz.
Daha kanunu olmayan bir işle ilgili kime, hangi şartlarda, hangi şekilde
devredileceği hususunu şimdiden söylemenin doğru olmadığını da belirtmek
gerekir. Bu bakımdan…
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Komisyon toplantısında Müsteşar Yardımcısı aynen böyle söyledi!
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) - Hayır, bu tartışmalar söz konusu olabilir; ama, Zeynep Karahan Uslu
Hanımefendinin söylediği gibi, Ulaştırma Bakanlığı, eğer, bu yetkiyi alırsa, en
iyi projeyi belli ortamlarda, platformlarda şeffaf bir şekilde tartışarak,
sizleri de, Meclisimizi de, kamuoyunu da bilgilendirmek suretiyle, 2 şeritli
midir, 3 şeritli mi olup olmayacağının tartışmasını birlikte yapalım.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Bayındırlık Bakanlığı yapamıyor mu bu şeffaflığı? Bayındırlık Bakanlığı
yapamıyor mu?
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) - Ben de onu istiyorum. Şu kürsüden ben de aynı şeyi belirtmek
istiyorum, bir İstanbul Milletvekili olarak, elbette, hem de bir teknik eleman
olarak, yerel yönetimden gelen bir kişi olarak, 1976 yılından bu yana, İstanbul
trafiğini etkileyen olumsuzlukların giderilmesine yönelik proje
hazırlayanlardan biri olma sıfatıyla ben de bunun detayını öğrenmek isterim, o
ayrı bir konu; ama, bu anda bir yetki yok. Ulaştırma Bakanlığı mı yapacak, Karayolları
veyahut da Bayındırlık Bakanlığı mı yapacak bu belli değil. İşte, yetkisi belli
olmayan bir şeklin, Ulaştırma Bakanlığına vererek, o koordinasyonu sağlamak, yani
yerel yönetimlerle koordinasyonu sağlayacak, belki Bayındırlık Bakanlığıyla da
uluslararası platformda teknik projeleri, çalışanlardan da bilgi ve belgeleri
alacak ve ondan sonra yapacak, yaptıracak, işletecek veyahut işlettirecek.
İkinci merhalede konuşulacak konu.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Sayın Bakan, siz şeffaf davranamayacak mısınız bu işte? "Ulaştırma
Bakanlığı daha şeffaf davranır, Bayındırlık Bakanlığı şeffaf davranamaz"
diyor.
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Öyle bir şey söylemiyor; dinlemiyorsunuz.
BAŞKAN - Sayın Ercenk,
ben size söz vermedim.
NUSRET BAYRAKTAR
(Devamla) - Sayın Başkan, saygıdeğer arkadaşlarım; tabiî, vaktimizin sınırlı
olduğunu biliyorum ve bu teklifte de… Aslında, bu teklif, Sayın Milletvekilimiz
tarafından geldikten sonra Bayındırlık Komisyonumuzda oybirliğiyle 28.3.2006
tarihinde görüşülerek, hiçbir arkadaşımızın itiraz kaydı olmadan imza altına
alınarak Türkiye Büyük Millet Meclisi gündemine gelmiştir. Dolayısıyla, burada
da elbirliğiyle tekrar tartışıyoruz. Bu yetki Ulaştırma Bakanlığına verildikten
sonra teknik çalışmaları ve ihale şartlarını, daha sonra, elbette uygun
şekilde, prosedürlerine uygun bir şekilde dile getirileceği düşüncesiyle bu
projenin bir an önce, sadece İstanbul değil, körfez geçişi, gerekirse
Çanakkale, gerekirse İzmir, yani Türkiye'nin kıyıdan kıyıya karayolu
bağlantılarına entegre olacak, silueti bozarmış, SİT alanıymış, görüntüyü
etkilermiş gibi konulardan da uzak durmak kaydıyla, tabiî, depremi de göz önüne
alarak elastikî bir şekilde günün ve geleceğin şartlarına uygun bir projeyle
hizmete girmesi hususundaki engelleri ortadan kaldırarak bir an önce projenin
tahakkuk etmesine yardımcı olmamız gerektiği kanaatiyle hayırlı olması temennilerimi
sunuyor, hepinize saygılar sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederim
Sayın Bayraktar.
Kahramanmaraş
Milletvekili Sayın Fatih Arıkan?.. Yok.
Erzurum Milletvekili
Sayın Mustafa Ilıcalı; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Sayın Başkan, değerli milletvekilleri; hepinizi saygılarımla selamlıyorum.
Görüşülmekte olan 1135 sıra sayılı kanun teklifiyle ilgili görüşlerimi
paylaşmak için şahsım adına söz almış bulunuyorum.
Kanun teklifini veren
Sayın Zeynep Karahan Uslu Hanımefendi, verilebilecek tüm bilgileri verdi.
Burada, ben de, yıllardır ulaştırma dalında çalışmış bir kişi olarak -79'dan bu
zamana kadar- sayın muhalefet sözcülerinin verdiği bilgilere karşılık bazı
hususları paylaşmak istiyorum.
İstanbul'un, değerli
milletvekilleri, en önemli sorunlardan birisi ulaşımdır. Bu konuda, hiçbir
kimsenin tereddütü yoktur. Bu problemin çözülebilmesi için çok köklü çalışmalar
yapılması gerekir. Bunlardan birincisi metropolitan plan, nâzım plan
çalışmasıdır. Bu manada da, belediyemizde Metropoliten Planlama Merkezinde,
İstanbul'daki bütün sayılı, bu işin uzmanı, şehir plancılar, mimarlar,
ulaştırmacılar bu konuda çalışmaktadır. Bunun haricinde, bu planlarla örtüşen
ulaşım planları hazırlamamız gerekiyor ve bu planlar, tabiî ki, planların
hazırlanması, uygulanması, oldukça büyük zaman almaktadır; ama bizim, tabiî,
bütün bunları yaparken, ulaşım sistemlerini bir bütün olarak görüp,
uygulanabilecek, arazi kullanım kararlarına göre, hesaplanan taleplere göre
ulaşım sistemimizi oluşturmamız gerekiyor. Yalnız, bu sistemleri oluştururken
de, ülke gerçeklerini de düşünerek, gerçekleşmeyecek projeler, teorik olarak,
çıkarsa, uygulayamazsak, İstanbul'un artan nüfusuyla, artan talebiyle beraber,
zaten yetersiz olan altyapı iyice zorlanacaktır. Bu manada da, yapılması
gereken en önemli şey, bu sistemleri önerirken, bir de, günümüzde gelişen
teknolojiden yararlanarak, farklı finansman yöntemlerinden yararlanmamız
gerekiyor.
Biraz önce, yine, Sayın
Uslu'nun söylediği gibi, 10 000 000'luk bir yolculuk talebi ve İstanbul'da en
fazla, bugün, 50 kilometrelik bir raylı sistem.
Yine, Nusret Bayraktar
Beyin de söylediği gibi, bu talepleri alması için gerekli olan metro
sistemimiz, raylı sistemimiz 400 kilometre. Ne yapacağız?
Şimdi, bu talepler, bir
de gelişen ülkemizle beraber, Hükümetimizin uyguladığı başarılı politikalarla
beraber, sadece araç alımında değil, trafikte hareket eden araç sayısı da
oldukça önemli ölçüde artmaktadır. Yapılan sayımlarda, İstanbul ana
arterlerinde, bir yıl içerisinde yüzde 50'lik trafik artışları olmaktadır.
Yolların zaten kapasiteleri dolu olduğu için, İstanbul'un tarihî dokusu,
kültürel dokusu, topografyası da yol genişletmeye müsait olmadığına göre, yapmamız
gereken en akılcı yol, birim zamanda en fazla insanı taşımaktır. Bunun için ne
yapmamız lazım; bunu, raylı sistemler yapmamız lazım, diğer sistemlerle
desteklememiz lazım; ama, şu anda, bunları yaparken de elimizde… Tabiî ki, tekrar
altını çiziyorum, bilimsel projelerin ışığında projeler üretmemiz lazım. Bu
manada İstanbul büyük şansa sahip -biraz önce de belirttim- Metropolitan
Planlama Merkezinde bu çalışmalar yapılıyor.
Şimdi, biz,
yolculukların… 10 000 000 yolcunun yüzde 10'u iki yaka arasında oluşuyor. Bu da
arazi kullanım kararlarının uygulanamamasından dolayıdır; yani, konut ve işyeri
dengesizliğindeki pay, iki yaka arasındaki trafiği oluşturmaktadır. Ne yapmamız
lazım; buradaki insanlarımızın çok kısa sürede ulaşımını sağlayacak, konforlu
bir şekilde sağlayacak, zamansal olarak kayıpları azaltmamız gerekiyor.
İşte, biraz önce, yine,
Sayın Uslu, söylenecek, esasında, her şeyi söyledi "bunun parasal boyutu 5
milyar dolar" dedi. Bunda zamanın parasal değeri oldukça önemli.
Şimdi, özet olarak burada
yapmamız gereken şey, biz, İstanbul ulaşımını rahatlatırken, gelişen finansman
yöntemlerinden yararlanacağız ve burada, bir de, yetki konusunda bir karmaşa
vardır. Yani, şu sistem, büyükşehir belediyesi yetkilidir, Ulaştırma Bakanlığı
yetkilidir, Bayındırlık Bakanlığı yetkilidir… Her bakanlık ayrı ayrı bu işleri
yaparsa, zaten, karmaşası olan şey iyice karışacaktır. Bu yetkinin bir tek elde
toplanması gerekiyor. Bu manada da, muhalefet partimizin de bu konuya çok
önemli destek verdiğini biliyoruz. Bunun için verilen bir teklifimiz de vardır,
İstanbul ulaşımının tek elde toplanması... Bu, tek elde toplandığı zaman,
yapılacak olan yatırımların daha etkin ve daha yetkin bir şekilde yapılmasını
sağlayacaktır.
Peki, öyle bir yasa
elimizde olmadığına göre, birçok kuruluşu ilgilendirdiğine göre İstanbul'un
ulaşımı, işte, üçüncü köprüden bahsettiğimiz zaman Karayolları karşımıza
çıkıyor, tüpgeçit projesi; Ulaştırma Bakanlığı, İstanbul'un metrosu dediğimiz
zaman İstanbul Büyükşehir Belediyesi… Bunun, yine, Ulaştırma Bakanlığından
onaylanması gerekiyor. O halde, demek ki, köklü bir yasal düzenleme yapıncaya
kadar, yetkiyi bir elde toplamamız lazım. Peki, kimdir, bu yetkinin kimin
elinde olması en mantıklısıdır, en uygunudur; mantığımızı, bilimsel verileri
koyduğumuz zaman, buna en uygun bakanlığın Ulaştırma Bakanlığı olduğu açık bir
gerçektir. Bunun bir somut örneği de, Ulaştırma Bakanlığımızın, daha, bizim
Hükümetimizin göreve başlar başlamaz başlatmış olduğu, İstanbul'un değil, tüm
Türkiye'nin ulaşım anaplanı stratejisi çalışması yapmıştır.
Sayın Bakanımıza ve
bürokratlarına, bu vesileyle, bir kere daha teşekkür ediyoruz. Bunu, geçen gün,
yine, bir Meclis konuşmasında da, muhalefet partimiz de, tekrar, sözcüsü de,
gündeme getirmiştir. Bu planlar sadece Türkiye'nin genelini değil, İstanbul
gibi büyük bir dünya şehrini de ilgilendirmektedir; yani, demek ki, Ulaştırma
Bakanlığımızın, zaten, demiryolu konusunda, ulaşım planı konusunda çalışmaları
var ve Türkiye'nin, yüzyılların rüyası bir projeyi, yine, Ulaştırma
Bakanlığımız gerçekleştirmektedir.
Şimdi, biz, iki yaka
arasında artan bu trafiğe karşılık yeni bir proje gerçekleştirirsek -bir
yetkisizlik ortada- bu yetkiyi kim üstlenecek; baktığımız zaman, yerin altından
tüp tünel, bu konudaki en büyük tecrübe, yine, kime ait; Ulaştırma
Bakanlığımıza ait.
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Nerede yapmış Ulaştırma Bakanlığı; bir tane örneği var mı?
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Zaten, burada, Sayın Vekilim, Sayın
Bayındırlık Bakanımız orada oturuyor…
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Yani, söyleyin bana; şu tüpgeçidi yaptı deyin bana.
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
siz, Genel Kurula hitap edin.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Müsaade ederseniz, çok az sürem kaldı, hemen toparlayacağım. Grup
başkanvekilim de beni uyarıyor, hemen toparlayacağım.
Yani, burada yapılması
gereken şey, Hükümetin buradaki bir politikası…
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Büyükşehir Belediyesinin yetkileri var; Bakanlık var; yapabilirler.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Bir tamamlayayım, vaktim geçiyor Değerli Vekilim.
Hükümetimizin bir
politikası olacak, uygulaması olacak; bunu, ilgili bakanlıklar kendi aralarında
koordine edecek. Bunun koordinasyonu yapılmış, Ulaştırma Bakanlığımız bu işi
yürütüyor. Şimdi, biz, şu anda, böyle bir şeyi, bu yasayı çıkarmadan yapsak ne
olur acaba diye, o soruyu sorduğumuz zaman ne cevap verebileceğiz; bir
karışıklık olacak. Bu karışıklığı ortadan kaldırmak için, Türkiye'nin ulaşım
planını hazırlayan, en büyük ulaşım projelerini yapan bir bakanlığımızın yetki
alması, gayet normal bir şey. Bundan sonra yapılması gereken şey şudur, şunun
altını çizeyim: Önemli olan, kamuya fazla yük olmadan, başka finansman
yöntemleri kullanmak. Burada eğer o finansman yöntemlerini kullanırsak,
herhangi bir bakanlığımıza, belediyemize yük olmadan böyle bir projeyi
gerçekleştirirsek, iki yaka arasında önemli bir avantaj elde edeceğiz.
Yalnız, buradan, Sayın
Bakanlığımla ve Müsteşarlığımla, şu yönde bazı bilgileri de yine paylaşmak
istiyoruz: Tabiî, arada tüp tüneli yaptığımız zaman, mevcut yollara bu yükü
bindirdiğimiz zaman, önceden bunu planlamamız lazım; İstanbul'un hangi yoluna
bağlanacak, diğer mevcut yollar üzerine nasıl ilaveler yapacağız, orada yeni
şeritler nasıl oluşacak; bunların, bir bütün olarak mutlaka ele alınması lazım
ve bu yönde de, zaten burada bu yetki alındıktan sonra, Bakanlık tarafından
detaylı çalışmalar yapılacaktır, bunun etüt çalışmaları olacaktır, uygulama
projeleri olacaktır ve sonuç olarak, mevcut yollarla bağlantısı, diğer
yürümekte olan projelerle ilişkisi kurulacaktır. İstanbul için faydalı bir proje
olacaktır.
Biraz önce Anavatan
Partisi adına söz alan değerli sözcü, iki yaka arasındaki yolculuk sayısının
çok abartılı olduğunu söyledi. Değerli milletvekilleri, bu, tamamen teknik bir
konudur. Şöyle hesaplanır bu: Vagonlarda 1,5 metrekareye, 1 metrekareye kaç
yolcu olacak; bu, bir konfor parametresine göre belirlenir. Ortalama bir
konfor parametresi olarak,
1 vagonu 300 olarak aldığımız
zaman, 8 vagon, 2 400 yapar. 1,5 dakika arayla çalıştırırsak, bu, yaklaşık 84
000-90 000'e gelir; 3 dakika olursa 70 olur, 5 dakika olursa… Bu tamamen teknik
bir konu. Böyle bir yolculuk sayısı yetiştirilemez diye hiçbir şey olamaz.
Burada, son olarak, fazla
vaktinizi almadan, şunu söylemek istiyorum… 52 saniyem var…
BAŞKAN - Sayın Ilıcalı,
zaten süreniz bitti.
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Ben, Ulaştırma Bakanlığımızın demiryolu konusunda çok büyük tecrübesi
olduğunu… Bunu, çok net bir şekilde, bu konuyla ilgili bir öğretim üyesi olarak
söylüyorum; çok büyük bir tecrübesi vardır.
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Karayolu yalnız, demiryolu değil…
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Tecrübesi, raylı sistem konusunda büyüktür, yaptığı projeden dolayı, yaptığı
çalışmalardan dolayı.
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Yapılan, karayolu projesi…
MUSTAFA ILICALI (Devamla)
- Diyelim ki, karayolu konusunda bir uzman gerekirse, hükümetin bir bakanı,
diğer bakandan, yapılacak heyetlere ilave başka uzmanlar alınabilir,
üniversitelerden faydalanılabilir, uluslararası uzmanlardan faydalanılabilir;
ama, bunun üstesinden gelir.
Bu projenin, bu teklifin,
İstanbul Şehrine, dünya şehri İstanbul'a, ülkemize hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın Karahan Uslu'yu da bu kadar önemli bir teklifi verdiği için ve benden
önce bütün detayları vererek yaptığı güzel konuşmasından dolayı tebrik
ediyorum.
Hepinizi saygılarımla
selamlıyorum.
Hayırlı akşamlar
diliyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Ilıcalı.
Sayın milletvekilleri,
teklifin tümü üzerindeki görüşmeler tamamlanmıştır.
Maddelerine geçilmesini
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
1 inci maddeyi
okutuyorum:
ULAŞTIRMA
BAKANLIĞININ TEŞKİLAT VE GÖREVLERİ HAKKINDA KANUNDA DEĞİŞİKLİK YAPILMASINA DAİR KANUN TEKLİFİ
MADDE 1- 9/4/1987 tarihli ve 3348 sayılı
Ulaştırma Bakanlığının Teşkilat ve Görevleri Hakkında Kanunun 9 uncu maddesinin
(c) bendinden sonra gelmek üzere aşağıdaki bent eklenmiş ve diğer bent buna
göre teselsül ettirilmiştir.
"d) Denizlerin iki
yakasını denizaltından birbirine bağlayan her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve
tünel gibi ulaşım alt yapı işlerini, yap-işlet-devret modeli de dahil olmak
üzere planlanmak, yapmak veya yaptırmak; bunlarla ilgili proje ve şartnameleri
hazırlamak, hazırlatmak, incelemek, incelettirmek ve onamak, yapımı
tamamlananları ilgili kuruluşlara devretmek, işletme safhasına ait güvenlik,
bakım ve onarım işlerine ilişkin esasları belirlemek ve gerekli tedbirleri
almak,"
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, Ardahan Milletvekili Ensar Öğüt?.. Yok.
Anavatan Partisi Grubu
adına, Erzurum Milletvekili İbrahim Özdoğan.
Sayın Özdoğan, buyurun.
ANAVATAN PARTİSİ GRUBU
ADINA İBRAHİM ÖZDOĞAN (Erzurum) - Sayın Başkan, değerli milletvekili
arkadaşlarım; 1135 sıra sayılı kanun teklifi üzerinde Anavatan Partisi Grubu
adına söz almış bulunmaktayım; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar, büyük
kentlerimizde, özellikle de metropollerimizde varlığı yadsınamayacak kadar
yoğun bir trafik sorunu yaşanmaktadır. Araç sayısının nispetsiz biçimde artışı,
buna karşın altyapı ve yol düzenlemelerinin yetersiz oluşu sorunu çözümsüzlüğe sürüklemekte,
içinden çıkılamaz bir hale doğru getirmektedir.
Ankara, İzmir gibi büyük
kentlerimizde mevcut olan trafik sorunu henüz katlanılamaz boyutlara
ulaşmamıştır; fakat, İstanbul'da yaşayan vatandaşlarımız, trafik sorununu
gündelik yaşamlarının alışılmış bir çilesi biçiminde yaşamaktadırlar.
Yeri gelmişken
söyleyelim. İstanbul Belediyesi de vatandaşımızın yaşamakta olduğu çilelere
yenilerini ekleme konusunda oldukça hevesli görünmektedir. İstiklal Caddesinin
çevre düzenlemesi çalışmasını defalarca tekrarlayarak, İstanbul'un en renkli
caddelerinden birini köstebek yuvasına çevirdikten sonra, lale ekimi
bahanesiyle bu keşmekeşi şehrin dört bir yanına taşımıştır. Yap-boz alanına
dönen başarısız yol çalışmaları da cabasıdır. Adına şiirler yazacak kadar sevdiğimiz
İstanbulumuz, AK Partili belediye yönetiminin özenle sergilediği kötü yönetim
nedeniyle, ağıtlar yakılacak durumu düşürülmüştür. İstanbul belediye yönetimi,
ülkemizin gözbebeği en güzel şehrimizde, çirkin bir beceriksizlik anıtı gibi
uzanmaktadır. Vatandaşımız, yaşadığı çileden bıkmıştır. Tutulmayan sözlerden
bıkmıştır. Bugün, belediyenin çarpık icraatlarını şikâyet etmek üzere,
İstanbullu vatandaşlarımızın aramadığı milletvekili yok gibidir. Bu tartışma
götürmez beceriksizlik karşısında, AK Parti Hükümetinin bütün yaptığı ise,
kendi partisinden olan başarısız belediye yönetimini körü körüne desteklemek ve
mağdur vatandaşımızı sahipsiz bırakmaktır; ama, bakın, iş, milyar dolarlık projelere
gelince, AK Parti Hükümeti nasıl da merkezî idare olarak İstanbul'u sahiplenmiş
gibi görünmektedir. İşin içinde proje, finansman gibi dolar yeşili kavramlar
geçince, AK Parti Hükümeti çevre düzenlemesi konusunda duayen kesilir, zaten bu
da âdetleridir. İşte, onu da bu tasarıda görmekteyiz.
Şimdi, burada, Yüce
Meclisimizin önüne AK Parti tarafından sürülen bu tasarıda, Deniz Altı Karayolu
Tünel Geçiş Projesinin yapılması, yap-işlet-devret modeli dahil olmak üzere,
diğer yöntemlerle yaptırılması, bunlarla ilgili proje ve şartnamelerin
hazırlanması, incelenmesi, onaylanması, yapımı tamamlananların kuruluşlara
devredilmesi, işletme aşamasına ait güvenlik, bakım, onarım işlerine ilişkin
esasların belirlenmesi ve gerekli önlemlerin alınması yetkisinin Ulaştırma
Bakanlığına tanınması öngörülüyor.
Ulaştırma Bakanlığını
böyle bir konuda görevlendirmenin gerekçesi olarak öne sürülen nedenler, tasarı
metninde açık olarak defalarca dile getirilmiş; AK Parti Hükümeti bu tasarıyı
gündeme getirmesine gerekçe olarak, Deniz Altı Karayolu Tünel Geçiş Projesinin
yapım, işletim ve düzenlenmesi konusunda hukukî bir boşluk olduğunu söylüyor.
Öneri buraya kadar makul
görünüyor; fakat, tasarının yeterli açıklama getiremediği konular, tasarıyı öne
süren AK Parti Hükümetinin iyi niyeti ve kararlılığı konularında soru
işaretlerinin oluşmasına neden olmaktadır. Tatminkâr cevap verilemeyen
sorulardan bir tanesi, Deniz Altı Karayolu Tünel Geçiş Projesinin yapım,
işletim ve düzenleme görevinin Ulaştırma Bakanlığına verilmesinin hem hukukî
boşluğu doldurduğu hem de bu sayede, hızla gelişen teknoloji ve altyapı
değişimlerine uygun projeler için gerekli altyapı hazırlanmış olacaktır diyor.
Şimdi, burada, satır
arasına sinmiş gizli bir motivasyon var gibi. "Deniz Altı Karayolu Tünel
Geçiş Projesi" adı altında somutlaşmış bir proje, başlıbaşına bir tasarı
var. Bunun finansmanı, planı, projesi, ön anlaşması, her şeyi hazır da, bir
yasal altyapı oluşturması mı kalmıştır?! Çünkü, gerekçenin metnindeki
ifadelerde böyle bir hava var gibi. Sanki, kafalarda bir şey varmış da, hazır
bir proje, bir hesap var da tasarıyla buna yasal zemin hazırlanıyormuş gibi bir
motivasyon var. Yasal düzenlemenin her şeyi halledeceği üzerine kurulu bir
söylem, her nedense, bize bunları çağrıştırıyor ve bu konuda, etik konusunda
kamuoyuna karşı doyurucu bir açıklama getirmekten âciz gerekçelere sığınılmış
gibi.
Tasarının zihinlerimizde
doğurduğu ikinci kuşku, yasal düzenlemeden sonra oluşacak net tabloyla
ilgilidir. Tasarı, Deniz Altı Karayolu Geçiş Projesinin yapımı, işletilmesi ve
gerekirse devredilmesiyle ilgili olarak Ulaştırma Bakanlığının
görevlendirilmesini öngörürken, ayaküstü, kara, hava ve deniz taşımacılığıyla
ilgili olarak vazetmekten de geri durmuyor. Bu konularda yapılacak yasal
düzenlemelerin yetki karmaşasını, zaman kaybını ve para kaybını önleyeceği
kesin bir dille ifade ediliyor. Ortada bir net söylem var; yani, tasarı, bu tür
düzenlemelerle taşımacılığa ilişkin yapının netlik kazanacağı ve her türlü
karmaşanın önüne geçileceğini iddia ediyor. Fakat, ilginç olan, her konuda
karşımıza çıktığı gibi, bu konuda da AK Parti Hükümetinin netlik söyleminin
kendine özgü bir karmaşa barındırması; yani, AK Parti Hükümeti, yaptığı her
düzenlemede tabloyu netleştirdiğinden bahsediyor; ama, yapılan düzenlemeler,
karmaşık olduğu iddia edilen eski tablodan daha karmakarışık. Bu tasarıda da
böyle bir nokta gözümüze çarpmaktadır. Düzenlemenin deniz altı karayolu
taşımacılığına ilişkin yetki, görev, finansman ve proje karmaşasını ortadan
kaldıracağı söyleniyor. Bunun tam olarak nasıl olacağı belli değildir. Bu böyle
olacak, gerisine siz karışmayın gibi bir üslup var.
Öte yandan, bu
düzenlemenin özel olarak İstanbul'la ilgili projeleri hedeflediği çok açık;
ama, İstanbul Belediyesi işin neresindedir; tüm yetki ve organizasyon merkezî
idarede midir; yoksa, merkezî yönetim ile yerel idare arasında bir eşgüdüm
mekanizması işleyecek midir, belli değil. Eğer, böyle bir eşgüdüm mekanizması
söz konusuysa, bunun şartları nerede ve ne şekilde düzenlenmiştir; bu da yok
maalesef.
Şimdi, biz, burada, adı
üzerinde milletvekiliyiz; millete vekâlet ediyoruz. AK Parti Hükümeti lütfedip
de böyle büyük projelere ilişkin düzenlemelerde motivasyonla beraber yönetimi
de açıklarsa, kamuoyu da bilgilenmiş olur.
"Bu, böyle olacak,
biz ne söylüyorsak o olur, gerisine karışmayın, bize güvenin" gibi bir
tavır, devlet yönetimi adabıyla, demokrasinin temel yaklaşımlarıyla bağdaşmayan
bir tavırdır. Eğer "siz bize güvenin, ne diyorsak o" tavrını sürdürürseniz,
bu millet yakında feveranlık gösterecektir. Zira, bu millet, size, sizin
gibilere güvendiği için bu hallere düşmüştür. Eğer, taşımacılıkta, ulaşımda çok
iddialıysanız, İstanbullunun karşısına çıkar, köstebek yuvasına çevirdiğiniz
cadde ve sokakların, yaşanmaz hale getirdiğiniz şehrin hesabını verirsiniz.
MEHMET SEVİGEN (İstanbul)
- İstanbul'u mahvettiler; doğru
söylüyorsunuz Sayın Vekilim.
İBRAHİM ÖZDOĞAN (Devamla)
- Yok, böyle bir iddianız yoksa, burada milletin huzuruna çıkar, ne yapmak
istiyorsanız en ince detayına kadar anlatır, akılları tatmin etmeye
çalışırsınız.
Bu konuşmanın finaline en
çok yakışan cümle şu olur herhalde: Cezanızı halk verecektir; ama, o gün gelene
kadar siz bu memlekete ne kadar karmaşa getireceksiniz, işte bizi asıl
kaygılandıran budur. Milleti oy deponuz olarak görmeyin. Bu millet sizi 2002'de
vezir yaptı, önümüzdeki seçimlerde de rezil edecektir.
Hepinize teşekkür ediyor,
saygılar sunuyorum. (Anavatan Partisi sıralarından alkışlar)
ÖNER ERGENÇ (Siirt) - Çok
ayıp bir ifade…
RAMAZAN TOPRAK (Aksaray)
- Üslubu beyan, ayniyle insan…
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Özdoğan.
Şahsı adına, Konya
Milletvekili Sayın Halil Ürün; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HALİL ÜRÜN (Konya) -
Sayın Başkan, sayın milletvekili arkadaşlarım; 1135 sıra sayılı kanun
teklifinin 1 inci maddesi üzerinde şahsım adına söz almış bulunuyorum; Yüce
Meclisi saygıyla selamlıyorum.
Değerli arkadaşlar,
bilindiği gibi, ulusal, hatta bölgesel mahiyet arz eden hizmet ve görevlere
ilişkin yetkilerin merkezî yönetim organlarınca kullanılması, gelişmiş ve
gelişmekte olan ülkelerin başvurdukları yollardan sayılmaktadır. Bu tür
yetkilerin ülke çapında koordine edilmesi, plan ve projeleri hazırlanırken ülke
yararının bütüncül bir anlayışla gözetilmesi ve korunması, bu yetkilerin
merkezî yönetim organlarınca kullanılması, hem aklın hem geleneğin hem de bilimin gereğidir.
Değerli arkadaşlar,
görüşmekte olduğumuz ve İstanbul Milletvekilimiz Sayın Zeynep Karahan Uslu
Hanımefendi tarafından hazırlanan kanun teklifinin 1 inci maddesi, deniz altı
karayolu tünel geçidinin yapılması veya yaptırılmasının, merkezî yönetimin bu
işe en uygun ve en yatkın olan organı Ulaştırma Bakanlığınca gerçekleştirilmesi
hususunu kapsamaktadır. Bu yetki, sadece bir yapım yetkisi değildir; deniz
içinde ve deniz altında, koy, boğaz ve körfez gibi yerlerde ve sadece de
İstanbul'a mahsus olan bir yetki değildir, kıyıları birbirine bağlayacak
karayolu ulaşımına yönelik her türlü işin etüt ve proje safahatından başlamak
kaydıyla bakım ve işletilmelerine ilişkin yetkileri kapsamaktadır. Özellikle
ileri teknoloji ve yüksek maddî kaynak ihtiyacı duyulan bu tür projelerin
gerçekleştirilmesinde gerek diğer sektörlerle koordinasyonun sağlanması gerekse
benzer projelerde tecrübe kazanmış olması, projeyi gerçekleştirecek kuruluşun
isabetli seçimine bağlıdır.
Bu kanun teklifinin kabul
edilmesi halinde, Ulaştırma Bakanlığı taşıdığı yetki sayesinde, bu geçitlerden
karayolunda seyreden araçlar da yararlanacak ve yapımda yap-işlet-devret
modelleri dahil her tür model yer alacaktır ve bunu özel sektöre de yaptırmayı
da kapsamaktadır bu hükümler ve yerinde bir hükümdür. Elbette, böylesine emek
ve para harcanarak önemli bir amacı karşılamak üzere yapılan tesislerin yapım
ve işletilmesi esnasında güvenliğinin de sağlanması gereklidir ve bu teklifle
bu da sağlanmaktadır.
Görüştüğümüz ve
onaylarınızla birlikte kabul edilerek kanunlaşacağına inandığım bu teklifle
güvenlik de mevzuata bağlanmaktadır.
Değerli milletvekilleri,
böylece, Ulaştırma Bakanlığına, denizyolları, havayolları ve demiryolları
ulaşımına ilaveten, özelliği tarif edilen hallerde deniz altı geçitlerinden,
yani, tünellerden, karayolu taşıması yapmasına da imkân sağlanmış olacaktır.
Yeri gelmişken,
iktidarımız döneminde yetkilerini bu kanun teklifiyle genişlettiğimiz Ulaştırma
Bakanlığının bazı önemli icraatlarına da kısaca değinmek istiyorum. Yıllardır
el atılmamış, âdeta rafa kaldırılmış demiryolu projelerinin bu dönemde nasıl
ciddîye alındığını hepimiz çok iyi biliyoruz. Özellikle İstanbul-Ankara arası
hızlı tren projesi yenileme ve yapım çalışmaları yanında, Konya-Ankara arası
hızlı tren projesinin sıfırdan alınıp hayata geçirilmesi için ihalelerin peş
peşe yapıldığını ve hat üzerindeki sanat yapılarının da yapılmaya başlandığını
zikretmeden geçemeyeceğim. Bu münasebetle, andığım projeyi hayata geçirmek
üzere Devlet Demiryollarınca yapılan çalışmaları, dolayısıyla hem Değerli
Bakanımıza hem de Devlet Demiryolları Genel Müdürlüğü çalışanlarına bir Konya
Milletvekili ve milletvekillerini temsilen teşekkürü borç biliyorum.
Konuşmamı tamamlarken,
görüştüğümüz kanun teklifinin kanunlaşmasını ve buradan doğacak olan yararın
bütün ülke insanınca paylaşılmasını temenni ediyor; hepinize saygılar,
sevgiler, muhabbetler sunuyorum. (AK Parti sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyoruz Sayın Ürün.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
1 önerge var; okutuyorum:
Türkiye Büyük Millet
Meclisi Başkanlığına
Görüşülmekte olan 1135
sıra sayılı yasa tasarısının 1 inci maddesinin (d) fıkrasının aşağıdaki şekilde
değiştirilmesini arz ve teklif ederiz.
|
Mehmet Semerci |
Hüseyin Ekmekcioğlu |
Osman Özcan |
|
Aydın |
Antalya |
Antalya |
|
Atila Emek |
Ensar Öğüt |
|
|
Antalya |
Ardahan |
|
d) Denizlerin iki
yakasını deniz altından birbirine bağlayan her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve
tünel gibi ulaşım altyapı işlerini, yap-işlet-devret modeli de dahil olmak
üzere Bayındırlık ve İskân Bakanlığıyla koordine ederek planlanmak, yapmak veya gerekli ihaleleri
açarak yaptırmak; bunlarla ilgili proje ve şartnameleri hazırlamak,
hazırlatmak, incelemek, incelettirmek ve onamak, yapımı tamamlananları işletmek veya ilgili kuruluşlara devretmek,
işletme safhasına ait güvenlik, bakım ve onarım işlerine ilişkin esasları
belirlemek ve gerekli tedbirleri almak ve alınan tedbirleri sürekli gözetmek.
BAŞKAN - Sayın Komisyon
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK, İMAR
ULAŞTIRMA VE TURİZM KOMİSYONU BAŞKANI MUSTAFA DEMİR (Samsun) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Sayın Hükümet
katılıyor mu?
BAYINDIRLIK VE İSKÂN
BAKANI FARUK NAFIZ ÖZAK (Trabzon) - Katılmıyoruz.
BAŞKAN - Efendim,
gerekçeyi mi okutalım?
HÜSEYİN EKMEKCİOĞLU
(Antalya) - Gerekçe…
BAŞKAN - Gerekçeyi okutuyorum:
Gerekçe:
Bu değişiklik önerimizle
her türlü ulaşıma ilişkin tüp ve tünel gibi ulaşım altyapı işlerini,
yap-işlet-devret modeli dahil olmak üzere planlanması ve yapılmasını
Bayındırlık İskân Bakanlığı ile koordineli çalışılarak yapılması öngörülmüş,
dolayısı ile bu proje ve planların her iki Bakanlığın deneyimleri ve
tecrübeleri çerçevesinde değerlendirilmesi sonuç olarak da daha sağlıklı
projelerin yaşama geçmesi hedeflenmiştir.
Diğer yandan, gerekli
ihaleleri açmak ifadesi ile teklifteki yapmak ve yaptırmak ifadesinin bu
işleri dilediği kişi ve kurumlara
yaptırtmak anlamına gelebileceğinden Bakanlığın işleri kendi bünyesinde
yaptırabileceği gibi, dışarıya da yaptırabilecektir. Şayet işleri dışarıya
yaptıracaksa, kamuoyunun şeffaflık beklentisinin giderilmesi, yarışmaya
katılacak firmaların rekabet edebilmesi ve hizmet kalitesinin yükseltilmesi
sağlanmıştır.
Yine "işletmek"
kelimesinin ilave edilmesi ile yapımı tamamlanan bu tür projelerin Bakanlığın
işletmek gibi görevi de olmalıdır. Aksi takdirde yapılan bu tür işletmeleri
devretme zorunluluğu ortaya çıkar. Oysa, bu projelerin işletilmesi ihtiyacı
çıkması halinde yasal boşluğun giderilmesi hedeflenmiştir.
Yine, fıkranın son
cümlesine ilave ettiğimiz "alınan tedbirleri sürekli gözetmek"
ibaresi ile ilgili işletmelerin güvenliği, bakım ve onarımı sadece tedbir
almakla yeterli olunamayacağı, aksine alınan bu tedbirleri gözeterek daha sağlıklı,
uzun vadeli ekonomik çalışmaları amaçlanmıştır.
BAŞKAN - Gerekçesini
dinlediğiniz, Hükümetin, Komisyonun katılmadığı önergeyi oylarınıza sunuyorum:
Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Önerge kabul edilmemiştir.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler…
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, karar yetersayısı istemiyorum!
BAŞKAN - İstemiyorsunuz…
Teşekkür ederim.
Maddeyi kabul edenler…
Kabul etmeyenler… Madde kabul edilmiştir.
2 nci maddeyi okutuyorum:
MADDE 2.- Bu Kanun yayımı
tarihinde yürürlüğe girer.
BAŞKAN - Madde üzerinde,
Cumhuriyet Halk Partisi Grubu adına, İstanbul Milletvekili Sayın Mehmet
Sevigen.
Buyurun Sayın Sevigen.
(CHP sıralarından alkışlar)
CHP GRUBU ADINA MEHMET
SEVİGEN (İstanbul) - Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; milletvekili
arkadaşımız Zeynep Karahan Uslu'nun böyle güzel çalışmasını burada tartışıyor
olmak gerçekten çok önemli. Çok iyi, çok başarılı bir çalışma; kutluyorum
kendisini, tebrik ederim. İnanıyorum ki, İstanbul'a ve bundan sonra, yapılacak,
İzmit'e, İzmir'e, Çanakkale'ye böyle projeler olur. Bu projelerin faydasını
görürüz. Türkiye açısından da iyi olur düşüncesindeyim. Diğer milletvekillerine
de, burada bir fırsat çıkar, diğer bölgelerin milletvekilleri de böyle bir
öneri getirirse, yine burada tartışırız.
MUSTAFA TUNA (Ankara) -
Ankara'ya da…
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Ankara'ya da getirirsiniz, tabiî, siz Ankaralılar olarak…
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Erzurum'un şansı yok.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Doğru söylüyorsunuz.
Daha önce biz, gerçekten,
Bayındırlık Bakanımız ve Ulaştırma Bakanımızla ilgili, İstanbul'da bir toplantı
yaptık; İstanbul Ulaşım Koordinasyon Toplantısı. Bu konuda, uzman
arkadaşlarımızın çoğu bu toplantıya katıldı, iki bakan arkadaşım katıldı, bir
de İstanbul Belediye Başkanı katıldı.
Bu toplantıda belli
kararlar aldık. Kararlardan bir tanesi de, temenni de olsa, böyle bir karar,
içerisinde olan bir karar... Oldukça fazla; İstanbul'un ulaşımını rahatlatacak,
çeşitli konuları içeren, toplu taşıma sisteminin, işte, ulaşım, raylı
sistemlerin oluşması, otopark sorunları, bu turnikeler sorunları; yani,
İstanbul'da ulaşımı ilgilendiren ne varsa burada konuşmaya çalıştık; İstanbul
Belediyesi orada misafirdi, her zaman olduğu gibi!
Ben, bir başka konunun,
yani, Ulaştırma Bakanı ve Bayındırlık Bakanının el attığı konularda İstanbul'da
bir proje yapıyoruz, İstanbul'un şeklini, İstanbul'un ulaşımını rahatlatacağız;
Ulaştırma Bakanı ve Bayındırlık Bakanının uzman arkadaşları çalışma yapıyorlar,
ama, bizim İstanbul Belediye Başkanımız… Sevgili arkadaşlarım, yürekten
söylüyorum, içime dert olduğu için; İstanbul'da bir belediye başkanımız yok,
bilin diye söylüyorum. İstanbul, belediye konusunda çok sahipsiz. İstanbul
Belediye Başkanı, bu konularda duyarsız.
Bakın, İstanbul'da bu
proje yapılacak, bu projenin ağırlığı İstanbul; ev sahipliğini, Ulaştırma
Bakanı ve Bayındırlık Bakanlığı yapıyor, oraya toplantılar geliyor, Belediye
Başkanı da orada... Elimde bir belge var; bu belgeyi ibretle okuyun diye
söylüyorum; Nisan 2004-Aralık 2005 İstanbul Büyükşehir Belediyesi Meclis
toplantılarının tutanakları, bir tutanak var elimde. Burada, İstanbul
Belediyesinin Ulaştırma Komisyonunun toplantısı sıfır; bakın burada; sıfır; bir
kere toplanmamış, bu belgede; ama, İmar Komisyonu, nedense, 3 593 defa karar
almış. Yani, böyle bir belediye, ulaştırma komisyonunun bir kere toplanmadığı
kaç yıl olan bir belediye ve imar komisyonu, değişiklik yapmak için
biliyorsunuz… İstanbul'da, kimin eli kimin cebinde belli değil! Onun için, bu
projenin, Ulaştırma Bakanı mı, Bayındırlık Bakanı mı, kim yaparsa yapsın; ben,
Bayındırlık Bakanının, çok namuslu, çok dürüst bir insan olduğuna kesin inanıyorum,
Faruk Bey gibi bir Bakanımız olduğu için gerçekten gurur duyuyorum. Hiç
tereddüt etmiyorum, yapacaktır, en doğrusunu yapacaklardır; ama, neyi
yapacaklardır; kimin eli kimin cebinde belli değil! İstanbul'u kim yönetiyor
allahaşkına?! İstanbul'da kim karar verecek bunun yapılmasına?! Göreceksiniz,
yapım aşamasında ne kadar zorluklar yaşayacağız; Dallas gibi olmuşuz, Dallas
gibi!
Bayındırlık Bakanlığı
geliyor, ayrı proje yapıyor kendine göre. Ulaştırma Bakanlığı geliyor, kendine
göre ayrı bir proje yapıyor. Turizm Bakanlığı, kendine göre projeyi yapıyor,
Galataportları falan… Biliyorsunuz, ben kimseyi tanımam, ne belediyeyi tanırım
diyor, ne başka bakanlıkları, ne hükümeti, ben kendim yaparım diyor; kendi
başına buyruk. Maliye Bakanımızı biliyorsunuz zaten, kendi başına, o, bir…
Yani, onun için de bir şey söylemek istemiyorum. O, kendi başına… Aklıma da çok
kötü kelimeler gelmiyor; ama, onu Allah'a havale ediyorum. Öyle bir, Türkiye
için çok zayıf, Türkiye için, bana göre, hiç yakışmayan bir bakanlık; ama, ne
yapalım?! Geliyor, oğluyla beraber, Sarıyer'de, pazar günü, muhtarla beraber
resim çektiriyor, oralarda dolaşıyor, kendi bölgelerindeki arsaları kontrol
ediyor, yerleri kontrol ediyor.
İstanbul'u kim
yönetiyor?! Tayyip Erdoğan İstanbul'da, Sayın Başbakan. Özel bir, Beşiktaş'ta
kapatıyor köşkü, orada kendine bir saltanat kayığıyla bir büro yapıyor,
Beşiktaş'ta; evine gidip geliyor, Valiyi by-pass etmiş, Belediye Başkanını
by-pass etmiş. Kim karar verecek İstanbul'da bunun yapımına?! Zeynep Hanım iyi
niyetle getiriyor, bakanlıklar da iyi niyetle yapmaya çalışıyorlar; ama, ne
yapacaklar?! Bunları yapabilecekler mi, bu olayları?!
Bakın, samimî olarak
söylüyorum, İstanbul'da, çok perişan bir durumdayız. Trafik konusunda, biraz
önce, milletvekili arkadaşlarım söyledi, aylardır kapanmayan çukurlar.
Gaziosmanpaşa-Arnavutköy-Edirnekapı yolu var; tam beş yıldır -samimî olarak
söylüyorum- ulaşım imkânsız, kapalı, bütün esnaf kan ağlıyor, bütün esnaf
beddua ediyor. Böyle bir İstanbul'da, yolu olmayan, 116 çözüm önerisiyle gelip
116 tane kavşağı yapamayan, perişan eden bir İstanbul'da, ne kadar çaba sarf
ederseniz edin, yolu olmazsa, çıkışlar olmazsa, yan bağlar olmazsa, otoyollara
bağlanmayan bir projenin ne faydası olacak?! Proje çok güzel, yürekten
destekliyorum, sizi kutluyorum; ama, öbür taraftan içim yanıyor. Nasıl
yapacağız, kime teslim edeceğiz?! Bu belediyeye mi teslim edeceğiz?! Bu
Belediye Başkanı mı yapacak?! İstanbul'u bunlar mı yönetecek?!
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- Sizin, o projeleri incelemeniz lazım.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Ben, projeleri çok inceliyorum. Ben, İstanbul'da yaşıyorum kırk yıldır.
İstanbul'un toprağını, suyunu, çamurunu, yağmurunu yiyen insanlardan bir
tanesiyim, İstanbul Milletvekiliyim üç dönemdir. İstanbul'da en talihsiz
dönemlerimiz, gecekondular dahil, Tayyip Erdoğan'dan başlamıştır, şimdiki
belediyeye kadar katledilmiş İstanbul'un bütün yerleri.
Hatırlarsanız, Sayın
Tayyip Erdoğan'la ilgili bir helikopter hikâyesi vardı, izin verirseniz, onu
anlatayım. Kahraman Sadıkoğlu'yla, bu helikopter hikâyesi vardı, gazetelerde;
gecekondu yapılıyordu su havzalarına belediye başkanlığı dönemlerinde. İddiaya
girmişlerdi televizyonlarda, ATV'de o zaman tartışıyorlardı; "gecekondu
yaptırmıyorum" diyordu, o "yaptırıyorsun" diyordu. Bir makine
almışlar havada çeken, helikopter kiralamış, dakika bastığı zaman düğmeye, saat
kaçta; 4'te… Dördüncü gün saat 2'de… Bir gün sonra, dördüncü gün, saat 3'te…
Böyle, gecekonduların yapıldığı tespit edilmişti o dönemlerde.
Su havzalarımız perişan,
yollarımız perişan, trafiğimiz perişan; inanın sahipsiz, onu anlatmaya
çalışıyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Helikopteri kim kazandı söyler misiniz?
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Onu anlatmaya çalışıyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Helikopteri kim kazandı?
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Helikopteri nasıl kazandığını burada anlatırsam çok üzülürsünüz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
He?..
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Bakın, helikopteri nasıl kazandığını burada anlatırsam o kadar çok
üzülürsünüz ki… Ben, iki kişi arasındaki konuşmaları burada anlatmak
istemiyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
İki kişi arasında uydurma olur da, onun için!..
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Ben o zaman denizcilik bakanıydım, geldi bana anlattı, ben biliyorum.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Uydurma olur da, onun için!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Uydurma değil.
Ondan sonra, bunun
yanındaki muhataplarına sordum. Ben, burada, o helikopteri nasıl kazandığını
anlatırsam, siz, buradan çok üzülürsünüz.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
İddiayı kaybedince helikopteri verdi!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Çok üzülürsünüz, çok üzülürsünüz…
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
İddiayı kaybetti, helikopteri verdi!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Çok üzülürsünüz, çok üzülürsünüz…
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Sen niye her şeye karışıyorsun?..
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Allah Allah!..
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Çok üzülürsünüz sevgili arkadaşlarım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Onları geç sen, onları!
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Her şeye atlıyorsun!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Böyle bir belediye başkanı… İstanbul'da mimarlara sormuyor, arkadaş, bunu
yapalım mı yapmayalım mı diye bir mimarı çağırmıyor. İstanbullu mimarlar ayağa
kalkınca, ne diyor biliyor musunuz; Türk mimarları için "ipek kumaşı her
terzi dikemiyor" diyor.
MUSTAFA ILICALI (Erzurum)
- 300 tane mühendis çalışıyor yanında.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Yanında 200-300 tane mimar çalışıyor; doğru söylüyorsunuz.
Ya, sen mimarsın; bu
insanları dışlayarak eline ne geçecek! Dünya mimarları, dünyadaki bütün
işadamları, dünyadaki bütün ülkeler, Türk mimarları için "gelin arkadaş,
bizim ülkemizi onarın, yollarımızı siz yapın" diyor; bizim Belediye Başkanı,
sayın beyefendi arkadaşımız diyor ki: "İpek kumaşı her mimar
dikemez." Ee, sen de dikemiyorsun; sen İstanbul'u mahvettin, katlettin. Bu
zihniyet katletti, bundan önceki zihniyet de, bundan önceki zihniyet de… Onbeş
yıldır İstanbul perişan, İstanbul kan ağlıyor. İstanbul kan ağlıyor arkadaşlar,
İstanbul için söylüyorum.
OSMAN KILIÇ (Sivas) -
İstanbul ayağa kalktı, dünyanın incisi oldu.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Şimdi, Kültür ve Turizm Bakanlığımız, biliyorsunuz, bir hatamız da bu…
MUSTAFA ÜNALDI (Konya) -
Eski günleri unuttun galiba!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Ben hiçbir şey unutmadım; ben İstanbul'da yaşıyorum; siz de unutmadınız, ben
de unutmadım. Siz de çok iyi biliyorsunuz ki, İstanbul'a kimler hizmet etti,
kimler hizmet etmedi. Kim hizmet ettiyse, kölesi olurum; İstanbul'a bir çivi
çakanın kölesi olurum; ama, her zaman söylüyorum, ben İstanbul'u seviyorum
deyip de, İstanbul'u yağmalayan, yağmalatan, İstanbul'a çivi çakmayan…
Yollarımız; bir yağmur yağdığı zaman sokağa çıkamıyoruz, bir kar yağdığı zaman
sokağa çıkamıyoruz. Bunlar, bir günlük, iki günlük hikâye değil ki, onbeş
yıldır yapılan hataların sonucu sevgili arkadaşlarım.
KENAN ALTUN (Ardahan) -
Çöplerden geçilmiyordu…
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Çöplerden de geçilmiyor; doğru söylüyorsunuz; yine geçilmiyor. Gidin, görün
her tarafı! Gidin, görün Kartal'daki çöplüğün durumunu. Yine, Kumburgaz'daki
çöplüğün durumunu görün. Bir adım daha ileri gidiyoruz…
Yani, yaşadığımız için
söylüyorum, bunu, eleştirmek için söylemiyorum. Yani, ben İstanbul'da yaşayan
bir arkadaşınız olarak, bu güzel projeyi kime teslim edeceğiz diye, onun
feryadını, onun derdini yanıyorum; başka bir şey yok bunda! Bunu söylediğim
zaman, kızmayın diye söylüyorum size.
Çevre ve Orman
Bakanlıkları birbirine bağlandı. Bakın, geçen gün İstanbul'da bir olay oldu,
biliyorsunuz, bu varillerle ilgili. Bu Sayın Çevre Bakanımız, o zaman
İZAYDAŞ'a, Komisyon Başkanı olarak dört yıl ruhsat vermemişti. Sevgili
arkadaşlarım, dört yıl! Böyle bir şey olur mu?! Oraya bir tane fabrika
yapılıyor. Diyor ki: "Gelin, sizin atıklarınızı ben burada yakacağım.
Böyle bir imkânım var. İster para verin, ister atıklardan çıkan maddeleri
verin." Ama, bizim burada sırf inadına, sırf kendi bölgesinde bir belediye
başkanını katletmek için, bir belediye başkanını başarısız kılmak için dört yıl
ruhsat vermiyor. Böyle bir zihniyet olur mu?! Böyle bir zihniyete ülkeyi teslim
etti… Bu halk için, vatandaş için bir şey söyleyemiyorum; ama, bu zihniyet
Türkiye'yi karanlığa götürüyor, kötü yollara götürüyor.
Bakın, yıllar sonra ne
yaptık; yüzlerce insanımız orada karantina içerisinde; kimse bakmıyor, Sağlık
Bakanlığımızın da haberi yok. Etraf çevrilmiyor, o insanlara "gelin, sizi
kontrol edelim" demiyor, "sağlığınıza bakalım" demiyor; tedavi
etmiyorlar. Oradan bostanlar geçiyor, seralar yapılıyor, o seralardan meyveler
gidiyor insanlara. Birisi gidip de, arkadaş, şu seradan üç tane meyve alalım
da… İstanbul için söylüyorum, İstanbul'da olduğu için. Belediyede, Hıfzıssıhhada
görev yapan arkadaşlarım, gidip de demiyor ki: Arkadaşlar, bu serada neler
yetişiyor?! Bu derelerden simsiyah su akıyor, bu seralar besleniyor. Buradan
çıkan meyveleri kim yiyecek?! Bunlar İstanbullu çocuklar değil mi, İstanbul'da
yaşayan insanlar değil mi?!
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- İstanbul'da yaşayanlar en yüksek oyu size verdiler arkadaşlarım, en yüksek
oyla seçildiniz. Hepimiz oy aldık; ama, Adalet ve Kalkınma Partisi İstanbul'dan
yüksek oy aldı. O insanlara bir borcunuz yok mu, o insanlara bir hizmet etme
arzunuz yok mu?! Milletvekili olarak söylüyorum; gidip onlara sahip çıkma
düşüncesinde değil miyiz?!
Bu Çevre Bakanı,
İstanbul'u, biliyorsunuz, bu duruma getirmiştir. Binlerce varil… Ben iddia
ediyorum ki, orada her fabrikanın altında yüzlerce varil var. Her fabrikayı
kazın, gidin görün aşağıyı, yüzlerce varil çıkacaktır bütün Tuzla bölgesinden
ve bütün o fabrikaların çalıştığı her yerde vardır; ama, bunu denetleyen, buna
gidip "dur arkadaş" diyen veyahut da adamdan 70 ton atık çıkmış, adam
10 tonunu fabrikada yakmaya çalışıyor, 60 tonu yok ortada. Demiyoruz ki
arkadaş, sen bu 60 tonu nereye götürüyorsun yahu; sen bunu nereye atıyorsun,
kime veriyorsun, nasıl veriyorsun diye bir Allah'ın kulu çıkıp da o insanların
sağlığıyla ilgilenmiyor arkadaşlar. Böyle insanlara mı teslim edeceğiz diye
düşünüyorum bu güzel projeyi.
Bunun yanında, Çevre ve
Orman Bakanlıklarını birleştirdik. O bir hataydı, ayrı bir konu. Yine, Turizm
ve Kültür Bakanlıklarını birleştirdik, turizmin başına geleni biliyorsunuz;
yıllardır yaşadınız, gördünüz, izlediniz. Şimdi, böyle bir ortamda birbirine,
iç içe girmiş bir yetki kargaşasıyla bunu düzenlemek tabiî ki kolay.
(Mikrofon otomatik cihaz
tarafından kapatıldı)
BAŞKAN - Sayın Sevigen,
şahsınız adına söz isteğinizi de ayrıca veriyorum.
Buyurun.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Denizcilik bakanlığı kurulsun diye çok çaba sarf etmiştik, Müsteşar arkadaş
da burada; çünkü, bu bakanlıklarda 20 tane, 17 tane genel müdürlüğün eli var.
Tarım Bakanlığının var o üretme çiftlikleriyle ilgili, Sahil Güvenliğin var,
Emniyetin var, belediyenin var, kıyı şeritlerinin var, Turizm Bakanlığının var
yatlarla ilgili. Bütün her taraf dolu. Yetkinin kimde olduğu belli değil.
Birisine telefon ediyorsun… Aynı hükümettesiniz, aynı hükümette görev
yapıyorsunuz; ama, bir bakanlık öbür bakanlığı kıskanıyor, bir bakanlık öbür
bakanlığı engellemeye çalışıyor. Bu yetki devri gerçekten güzel. Ben inanıyorum
ki… Sayın Bayındırlık Bakanını tebrik ediyorum, yüreğini gere gere elindeki
yetkiyi veriyor, yeter ki yapsın. Yapsın gerçekten; ama, bir ısmarlama proje
olmasın diğerleri gibi. Adamı önceden belli olan, önce vereceğimiz adamı
ayarlayıp, müteahhidi ayarlayıp da arkadan, sonra bu projeyi vereceğimiz bir
proje olmasın. Bunları yaşadık, gördük. Bunları gördüğümüz için, sobaya elimizi
değdirdiğimiz zaman elimiz yanıyor. Sütten ağzı yanan yoğurdu üfleyerek
içermiş. Değil mi Haluk Bey?!
HALUK KOÇ (Samsun) - Ta
kendisi.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Öyle değil mi! O yüzden korkuyoruz. Yoksa, biz, ülkeye hizmet edenin,
İstanbul'a hizmet edenin böyle bir projeye ne kadar çok ihtiyacı olduğunu bilen
insanlardanız. Bu bakımdan, sevgili arkadaşlarım, bu projeyi getiren arkadaşıma
çok teşekkür ediyorum, eksik olmasın ve İstanbulumuza önce, sonra da Türkiye'ye
hayırlı olsun diyorum.
Hepinizi sevgi, saygıyla
selamlıyorum. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sevigen.
Madde üzerindeki
konuşmalar tamamlanmıştır.
Maddeyi oylarınıza
sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Kabul edilmiştir.
3 üncü maddeyi
okutuyorum:
MADDE 3.- Bu Kanun
hükümlerini Bakanlar Kurulu yürütür.
BAŞKAN - Madde üzerinde
Sayın Sevigen?..
MEHMET SEVİGEN (İstanbul)
- Konuşmayacağım.
BAŞKAN - Şahsı adına
Sayın Kacır; buyurun. (AK Parti sıralarından alkışlar)
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sayın Başkan, sayın milletvekilleri; görüşmekte olduğumuz yasa teklifinin
maddesi üzerinde söz almış bulunuyorum; Yüce Heyetinizi saygıyla selamlıyorum.
Az önce bu kürsüden hitap
eden Mehmet Sevigen kardeşimizi ibretle ve dikkatle izledim. Bizler İstanbul'da
yaşıyoruz. Ben, İstanbul Milletvekiliyim. Burada İstanbul milletvekili
arkadaşlarımız var. İstanbul'u bilmeyen milletvekilimiz zaten yok, hepiniz
biliyorsunuz.
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Ben bilmiyorum!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Bir zamanlar İstanbul'da, susuzluktan, insanımız susuz kalmıştı, Kerbela'ya
dönmüştü İstanbul.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Eyvah!.. Eyvah!..
HALUK KOÇ (Samsun) -
Yağmur yağdı, rahmet geldi!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Sizler, sizin partiniz o zaman bulutları bombalayıp su indirmeye çalışırken,
İstanbul'un su problemini çözmek üzere göreve gelen Recep Tayyip Erdoğan, yedi
tepeden İstanbul'a, yedi dereden yedi tepeye su getirdi; İstanbul'un 2050
yıllarına varıncaya kadar su ihtiyacı karşılandı.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Yuvacık Barajı ne olacak, Yuvacık Barajı?!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet, Yuvacık Barajını da biliyoruz. Geçen gün mahkemeleri bitti; gördük.
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Kaldır dokunulmazlığı…
ÜNAL KACIR (Devamla) - Ne
olacak; gördük onu da…
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Dokunulmazlığı kaldır…
ÜNAL KACIR (Devamla) - Ve
biz İSKİ'yi biliyoruz, İSKİ'yi. İSKİ skandalını biliyoruz biz.
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Akıllı kart var. ASKİ'ye gel, ASKİ'deki yolsuzluğa.
YAŞAR TÜZÜN (Bilecik) -
Sayın Başkanım, maddeyle ne ilgisi var bunların!
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Maddeyi konuş, maddeyi!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet, İSKİ…
BAŞKAN - Sayın Kacır…
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet…
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Maddeyi konuş!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet, efendim…
BAŞKAN - Sayın Kacır,
beni dinler misiniz.
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet, dinliyorum Sayın Başkanım.
BAŞKAN - Sayın Kacır,
burada…
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Ortamı germeye gerek yok.
BAŞKAN - …yasanın sonuna
geldik, germeye gerek yok, doğru, aynen katılıyorum. Siz, konunuza gelin.
Bakın, maddeniz üzerinde konuşun, öbür konuları başka bir minvalde konuşun
lütfen.
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Sayın Başkan, İstanbul'da çöp dağları vardı ve çöpler patlıyordu, Hekimbaşı'nda
çöpler patladı, insanlarımız öldü. Sizin eserinizdi onlar ve işte, o dönemde
bir yiğit çıktı.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Aslanlar!..
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet, bir yiğit çıktı.
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Attan düştü, attan düştü!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Çaresi…
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Attan düştü, o yiğit garanti değil.
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Evet, işte, o yiğit, İstanbul'u İstanbul yaptı. Biliyor musunuz, İstanbul'da
şimdi çöplerden gübre üretiliyor.
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Allah, Allah!
TUNCAY ERCENK (Antalya) -
Benim bildiğim yiğit attan düşmez.
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Hangi tarlaya?!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
Ya, öyle...
Evet, İstanbul'un
bahçelerine üretiliyor, İstanbul'un parklarına üretiliyor; ama, sizin onu
bilmeniz de mümkün değil, düşünebilmeniz de.
ERDAL KARADEMİR (İzmir) -
Maddeye gel, maddeye!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
İstanbul'daki yollar, kavşaklar… Böyle, 5 dakikaya hepsini anlatmaya
sığdıramayacağız elbette. "Çaresi bitmez dertlerimin bıktım illallah"
diyordu İstanbullu, "biri biterken birisi başlar korkarım vallah" diyordu
ve "yok mu çaresi dostlar" dediğinde, bir yandan bir ses çıktı: Var…
Recep Tayyip Erdoğan… Genç, dinamik, çalışkan, cesur, dürüst, kararlı dedik…
(AK Parti sıralarından alkışlar)
MEHMET VEDAT YÜCESAN
(Eskişehir) - Seni şimdi bakan yapar, bakan!
ÜNAL KACIR (Devamla) -
…ve İstanbul, İstanbul oldu ve şimdi, İstanbul'a yeni inciler yapmaya çalışıyoruz.
Teşekkür ediyorum Sayın
Karahan'a, teşekkür ediyorum sayın bakanlarıma bu kanunu getirdikleri için ve
inşallah, bu kanunun arkasından yapacağımız hizmetlerle İstanbul'a… Başlamış
olan yeni 116 projeden daha dün 20'sinin temelini attık, 20'sinin açılışını
yaptık. Takip edin bunları Sayın Sevigen, takip edin ve elbette ki, bütün bu
çalışmalar sırasında, bazı trafik yoğunlukları, sıkışıklıkları da olacak. Biz,
sadece yaz dönemlerinde çalışalım diyemeyiz, o kadar vaktimiz yok. Bu projeleri
gerçekleştirmek durumundayız. Kadir Topbaş'a, ekibine teşekkür ediyorum,
başarılar diliyorum.
Saygılar, sevgiler
sunuyorum Heyetinize. (AK Parti sıralarından alkışlar)
HALUK KOÇ (Samsun) - Ünal
Bey, listeyi garantilediniz!
BAŞKAN - Teşekkür ederiz
Sayın Kacır.
Şahsı adına, İstanbul
Milletvekili Sayın Mehmet Sevigen; buyurun. (CHP sıralarından alkışlar)
MEHMET YILDIRIM
(Kastamonu) - Ünal Beyi biraz şöyle hafif silkele!
MEHMET SEVİGEN (İstanbul)
- Sayın Başkan, değerli arkadaşlarım; tabiî, böyle çok hoş, karşılıklı
konuşarak Türkiye'ye örnek vaziyette bir kanun çıkartıyoruz. O kanun gerçekten
çok iyi olacak. İnanıyorum ki, böyle kavgayla başlayan dostluklar iyi olurmuş.
Ama, tabiî, bu konuyu buraya getirmeyeceksiniz, buraya getirdiğiniz zaman da
dinleyeceksiniz. Yani, şimdi, Tayyip Erdoğan'ı mı tartışacağız burada?!
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Onbeş yıldır bir şey olmuyorsa ne diyeceğiz?!.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Yani, istiyorsan… Bak, Tayyip Erdoğan'ı tartışacaksak, bak, Tayyip Erdoğan'ı,
Başbakanı tartışacaksak…
FAHRİ KESKİN (Eskişehir)
- Onu tartışamayız!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Yani, tartışacaksak, şimdi, kendisi de burada yok, sizlere de üzülür yani bu
konuyu açtınız diye, sonra başınıza bir iş gelmesin, yani, kötü bir anlamda;
ama…
DURDU MEHMET KASTAL
(Osmaniye) - Maddeye gel, maddeye…
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Tabii, maddeye geçmek lazım, doğru söylüyorsunuz; ama, şunu söylemekten de
geçemiyorum: Yani, Sayın Sözen'le ayrı partideydik, o zaman SHP vardı, ben
başka bir partideydim; ama, altyapısında büyük hizmet etti. Yani, Allah için, o
dönemlerde bu su konusunda, altyapı konusunda o dönemde geçen belediye
başkanları büyük hizmet etti; ama, ben Tayyip Beyin, siz de hatırlarsınız,
Tayyip Erdoğan'ın, tek altına, uluslararası projeye imza attığı tek bir işi
yoktur. Var mıdır, varsa birisi çıksın söylesin, İstanbul milletvekilleri var?!
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
İstanbul'u yeniden yaptı.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Deyin ki, Tayyip Erdoğan uluslararası bir projeye İstanbul Belediye
Başkanıyken imza attı; ama, imza attığı projelerden 17 tanesinden dava var.
Hele bir tanesinden kaçak villa yapmaktan on aya mahkûm oldu. Böyle olmadı mı
arkadaşlar, yaşamadık mı bunları?! (AK Parti sıralarından gürültüler) Yaşamadık
mı bunları sevgili arkadaşlarım; bunları yaşadık, bunları mı konuşacağız?!
Akbil davasından, ASKİ davasından… Bunları konuşursak üzülürsünüz.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Millet biliyor millet, siz konuşun.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Bakın, millet de biliyor, ben bunları konuşmak istemiyorum; ama, siz ille de
konuş diyorsanız konuşayım.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Bunu, genel seçimlerde gösterdi millet.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Konuş diyorsanız konuşayım.
Şimdi, İstanbul'da seçim
olduğu zaman göreceğiz, yaşayacağız.
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Millet Sayın Tayyip Erdoğan'ı Başbakan yaptı.
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Hep gördük!..
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Önümüzdeki günlerde yaşayacağız… El mi yaman bey mi yaman, sizin
yaptıklarınız ve bizim yaptıklarımız ortaya çıkacak, İstanbul'daki seçmen
tercihini koyacak. Niye sinirleniyorsunuz, niye üzülüyorsunuz, niye kızıyorsunuz?!
(AK Parti sıralarından gürültüler)
MEHMET ÇERÇİ (Manisa) -
Millet ne olduğunu görüyor!
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, müdahale etmeyin.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Üzülmeyin, kızmayın… Hiç üzülmeyin… Hiç üzülmeyin, hiç kızmayın…
BAŞKAN - Sayın Sevigen,
siz Genel Kurula hitap edin.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Hiç kızmayın, hiç üzülmeyin … Millet doğrusunu bilir, halk doğrusunu
yapacaktır zamanı geldiği zaman…
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Kesinlikle!..
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Askerler de, şehit anneleri de… Dün getirdiğiniz kanunlarla da ilgili, daha
önce getirdiğiniz kanunlarla da ilgili, insan hakları konusunda da
insanlarımızın düşünceleri… Bütün toplum sizi ibretle izliyor, ibretle
gözlüyor; her kesim, doktorlarımız da gözlüyor, hemşirelerimiz de gözlüyor,
işçilerimiz de, köylülerimiz de, hele emeklilerimiz gözlüyor, İstanbul'da
yaşayan bütün insanlar gözlüyor, ibretle izliyor… (AK Parti sıralarından
gürültüler)
AGÂH KAFKAS (Çorum) - Hiç
alamadıkları kadar iyi para alıyorlar.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Laf atabilirsiniz…
Bunları yaşayacağız,
göreceğiz. Bunun ilacı sandıktır, sandık. Var mısınız, hodri meydan, sandığa?!.
Var mısınız?!. Madem çok güveniyorsunuz… Haydi, var mısınız?!. (CHP
sıralarından alkışlar) Var mısınız?!. Madem o kadar çok güveniyorsunuz, haydi
bakalım!.. Her şey sizde, sayınız da sizde.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Acıyoruz sana!
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Madem bu kadar yetkilisiniz, bu kadar birikiminiz var, bu kadar yüksek oy
alacaksınız…
ZEYNEP KARAHAN USLU
(İstanbul) - Aldık alacağımızı…
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Sayın Cüneyt Zapsu'nun Amerika'da neler yaptığını ve Amerika'dakiler de
Cüneyt Zapsu'nun önüne çıkartıp "kardeşim, biz böyle biliyoruz"
dediklerini yaşadık, gördük sevgili arkadaşlarım.
ÜNAL KACIR (İstanbul) -
Sizin anket yapmaya bile yüreğiniz yetmiyor.
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Varsa biraz yüreğiniz, ya, mademki bu seçimle gelecek, bir dört yıl daha
gidin, bir dört yıl daha gidin. Madem öyle, çıkalım aslan gibi, seçime gidelim,
madem o kadar… Bütün arkadaşlarım diyor
ki, biz çok öndeyiz. (AK Parti sıralarından gürültüler) Siz önde değilsiniz.
Siz bu yaptıklarınızı insanlara, aldığınız oydan sonra o fakir fukarayı
unutmanız, o fakir fukaraya sahip çıkmamanız, onu senede bir gün… Dediğim gibi
daha önce, Başbakan Tayyip Erdoğan ramazan aylarında hatırlıyor, ramazanda… Bir
gün garibe gidiyor, fakire fukaraya, onbir ay zenginlerin uçaklarıyla
Anadolu'yu dolaşıyor. Siz böyle bir parti oldunuz arkadaşlar ya! Siz, inanın
böyle bir parti oldunuz ve öyle bir parti değildiniz. Salih, sen nasıl değiştin
ya?! Gerçekten seviyorum seni, çok seviyorum ya, vallahi! Salih Kapusuz çok
başarılı bir arkadaşım, gurur duyduğum bir arkadaşım; ama, ne yapayım, bu
vatandaş sizin için böyle düşünüyor.
İnanıyorum ki, inşallah,
önümüzdeki seçimlerde herkes layık olduğu şekilde yerini alacaktır. (CHP
sıralarından alkışlar)
AGÂH KAFKAS (Çorum) -
Kesinlikle…
MEHMET SEVİGEN (Devamla)
- Bu millet, bu halk, bu vatandaş, bu yetim, bu fakir fukara sizin teriminizle
bu garip gureba, bu yaptıklarınızı, burnunuzdan inşallah… Allah korusun, beddua
etmiyorum, sandıkta hesabını soracaktır diyorum; hepinize sevgiler, saygılar
sunuyorum.
Tekrar size çok teşekkür
ediyorum; sağ olun, hayırlı olsun. (CHP sıralarından alkışlar)
BAŞKAN - Teşekkür
ediyorum Sayın Sevigen.
SALİH KAPUSUZ (Ankara) -
Arkadaş, çok doğru bir söz söyledin; boyunuzun ölçüsünü sandıkta alacaksınız.
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, madde üzerindeki konuşmalar tamamlanmıştır.
HALUK KOÇ (Samsun) -
Sayın Başkan, bir karar yetersayısını arayalım; bu sefer arayalım.
BAŞKAN - Aramayalım bu
sefer!
HALUK KOÇ (Samsun) -
Arayalım, arayalım.
BAŞKAN - Maddeyi
oylarınıza sunuyorum; karar yetersayısı arayacağım: Kabul edenler…
Kâtip üyeler arasında
mutabakat sağlanamadığından, elektronik cihazla yapacağım oylamayı.
Pusula gönderen sayın
milletvekillerinin Genel Kuruldan ayrılmamalarını rica ediyorum.
Oylama için 4 dakika süre
veriyorum ve oylama işlemini başlatıyorum.
(Elektronik cihazla
oylama yapıldı)
BAŞKAN - Sayın
milletvekilleri, karar yetersayısı vardır ve madde kabul edilmiştir.
Şimdi, teklifin tümünü
oylarınıza sunuyorum: Kabul edenler… Kabul etmeyenler… Teklif kabul edilmiş ve
kanunlaşmıştır; hayırlı olmasını diliyorum.
Sayın milletvekilleri,
birleşime 5 dakika ara veriyorum.
Kapanma Saati : 19.31
BEŞİNCİ OTURUM
Açılma Saati : 19.35
BAŞKAN : Başkanvekili İsmail ALPTEKİN
KÂTİP ÜYELER : Türkân MİÇOOĞULLARI (İzmir), Mehmet DANİŞ
(Çanakkale)
BAŞKAN - Sayın milletvekilleri,
Türkiye Büyük Millet Meclisinin 95 inci Birleşiminin Beşinci Oturumunu açıyorum.
8 inci sırada yer alan,
Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın; Karayolları Trafik Kanununda Değişiklik
Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu raporunun görüşmelerine
başlıyoruz.
IV.- KANUN TASARI VE TEKLİFLERİ İLE KOMİSYONLARDAN
GELEN DİĞER İŞLER (Devam)
8.- Çankırı Milletvekili Tevfik Akbak'ın; Karayolları Trafik
Kanununda Değişiklik Yapılmasına İlişkin Kanun Teklifi ve İçişleri Komisyonu
Raporu (2/731) (S. Sayısı:1137)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
9 uncu sırada yer alan,
Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun
Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
9.-Türk Silahlı Kuvvetleri Personel Kanununda Değişiklik
Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1098) (S.
Sayısı: 1122)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
10 uncu sırada yer alan,
Türkiye İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Tasarısı ile
Plan ve Bütçe Komisyonu raporunun görüşmelerine başlıyoruz.
10.-Türkiye İstatistik Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair
Kanun Tasarısı ile Plan ve Bütçe Komisyonu Raporu (1/1184) (S. Sayısı: 1142)
BAŞKAN - Komisyon ve
Hükümet?.. Yok.
Ertelenmiştir.
Sayın milletvekilleri,
diğer işlerde de Komisyon ve Hükümetin bulunamayacağı görüldüğünden ve
grupların da karşılıklı görüşmesinden bu anlaşıldığından, sözlü soru önergeleri
ile diğer denetim konularını sırasıyla görüşmek için, 2 Mayıs 2006 Salı günü
saat 15.00'te toplanmak üzere, birleşimi kapatıyorum.
İyi akşamlar diliyorum.
Kapanma Saati : 19.37